7tepeklinik - Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Transkript

7tepeklinik - Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
1
Yeditepe Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi
Dergisi
7tepe Klinik Dergisi
Sahibi
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Adına
Prof. Dr. R. Figen Kaptan, Dekan
Editör
Prof. Dr. İdil Dikbaş
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Bahar Eren Kuru (Yeditepe Üniversitesi)
Yardımcı Editörler
Prof. Dr. Bahar Sezer (Ege Üniversitesi)
Doç. Dr. Ceyda Özçakır Tomruk
Doç. Dr. Zeynep Özkurt Kayahan
Doç. Dr. Hare Gürsoy
Prof. Dr. Baybora Kayahan (Okan Üniversitesi)
Prof. Dr. Buket Aybar (İstanbul Üniversitesi)
Prof. Dr. Cenk Haytaç (Çukurova Üniversitesi)
Prof. Dr. Dilhan İlgüy (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Ender Kazazoğlu (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Fulya Özdemir (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Gonca Çayır Keleş (Ondokuz Mayıs Üniversitesi)
Prof. Dr. Jale Tanalp (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Leyla Kuru (Marmara Üniversitesi)
Prof. Dr. Mübin Soyman (Yeditepe Üniversitesi)
Prof. Dr. Tamer Erdem (Okan Üniversitesi)
Doç. Dr. Berkay Tolga Süer (GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi)
Doç. Dr. Didem Özdemir Özenen (Yeditepe Üniversitesi)
Doç. Dr. Emre Özel (Kocaeli Üniversitesi)
Doç. Dr. Hakan Akın (Cumhuriyet Üniversitesi)
Doç. Dr. Hanefi Kurt (Medipol Üniversitesi)
Doç. Dr. S. İlhan Ramoğlu (Bezmialem Vakıf Üniversitesi)
Doç. Dr. Tamer Tüzüner (Karadeniz Teknik Üniversitesi)
Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Kaspar (Yeditepe Üniversitesi)
ISSN: 1307-8593
BASKI: Ulusal Dijital Baskı Kopyalama Merkezi
Kayışdağı Mh. Kayışdağı Cd. No: 225
34755 Ataşehir - İstanbul
Pleksus Türk Medline veritabanında indeksli
7tepeklinik
2
7tepeklinik
3
İÇİNDEKİLER
ÖZGÜN ARAŞTIRMALAR
Keskiner İ, Aydoğdu A, Ersoy Kaleli A, Sümer M.
Sigara içen ve içmeyenlerde ağız içi sıcaklık değerlerinin karşılaştırılması
The comparison of oral temperature measurements in smokers and non-smokers .............................................
5
Gürler G, Delilbaşı Ç, Kaçar İ, Öğüt E.
Evaluation of leukocyte-platelet rich fibrin (L-PRF) on postoperative complications following mandibular
impacted third molar surgery
Alt gömülü yirmi yaş dişi cerrahisi sonrası lökosit ve trombositten zengin fibrinin (L-PRF) postoperatif
komlikasyonlar üzerine etkisinin araştırılması ..........................................................................................................
11
DERLEMELER
Ergün G, Ataol AS.
CAD/CAM ile şekillendirilen protetik restorasyonlarda komplikasyonlar
Complications of CAD/CAM guided prosthetic restorations.....................................................................................
17
Gümüştaş B.
Self-etch adeziv sistemlerde bağlanma
Bonding of self-etching adhesive systems .................................................................................................................
31
OLGU SUNUMLARI
Cansız E, Uzun A, Atalay B, İşler SC, Can T.
Reconstruction of a large central giant cell granuloma
with combined soft and hard tissue augmentation procedures
Büyük santral dev hücreli granülomun
yumuşak doku ve sert doku ogmentasyonu ile rekonstriksiyonu............................................................................
37
Acar Ö, Şahinoğlu Z, Ateş U.
Travmatik maksiller santral kesici diş kaybının
multidisipliner tedavisi ve üç yıllık takibi: Bir olgu sunumu
Multidisciplinary management of traumatic maxillary
central incisor loss and three year follow-up: A case report......................................................................................
43
Çakarer S, Uzun A, Keskin B, Akyıldız S, Keskin C
Osteoma of the mandible: Two case reports
Mandibulada osteom: 2 olgu sunumu ........................................................................................................................
49
7tepeklinik
4
7tepeklinik
ÖZGÜN ARAŞTIRMA
Sigara içen ve
içmeyenlerde ağız içi
sıcaklık değerlerinin
karşılaştırılması
The comparison of oral
temperature
measurements
in smokers and
non-smokers
Yrd. Doç. Dr. İlker Keskiner
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi,
Periodontoloji Anabilim Dalı, Samsun
Dr. Ahmet Aydoğdu
Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, İstanbul
Uygulama ve Araştırma Merkezi, İstanbul
Araş. Gör. Ayça Ersoy Kaleli
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi,
Periodontoloji Anabilim Dalı, Samsun
Prof. Dr. Mahmut Sümer
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi,
Ağız Diş Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı,
Samsun
Geliş tarihi : 17 Mart 2015
Kabul tarihi : 15 Kasım 2015
Yazışma Adresi:
Yrd. Doç. Dr. İlker Keskiner
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Periodontoloji Anabilim Dalı, Atakum, Samsun
E-posta:[email protected]
5
ÖZET
Amaç: Sigara içenlerde ağız sıcaklığındaki artışlar patolojik
durumlara neden olabilir. Bu çalışmanın amacı sigara içen ve
içmeyen bireylerde ağzın farklı bölgelerindeki sıcaklık değerlerini karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya sistemik ve periodontal olarak
sağlıklı 18-30 yaş arası 60 erkek birey dahil edildi. Bireyler sigara
içmeyen, az sigara içen ve çok sigara içen olarak gruplandırıldı.
Sıcaklık ölçümleri alt ve üst çenede santral ve 1. molar dişlerin
vestibül yüzeylerinde yapışık dişetinden, yanak mukozasından, dilaltından, santral ve molar dişlerin palatinal yüzeylerinde
serbest dişeti kenarından yaklaşık 5 mm mesafedeki çiğneyici
mukozadan yapıldı. Hesaplamalarda aynı bölgeden yapılan 3
ölçümün ortalaması alındı. Sıcaklık ölçümlerinde dijital kızılötesi
termometre kullanıldı.
Bulgular: Sigara içen ve içmeyen bireylerin ağız içi sıcaklık
ölçümleri arasında tüm bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir
farka rastlanmadı (p>0,05). Sigara içenlerde palatinal ve vestibul
ölçüm noktaları arasında anlamlı fark görülmedi (p>0,05).
Sonuç: Çalışmamızın sınırları dahilinde sigara kullanımının ağız
içi sıcaklık değerlerini etkilemediği görüldü. Ağız içi sıcaklık
ölçümleri sıklıkla değerlendirilmemekle beraber klinik teşhiste
kullanım alanı olabilecek bir yöntemdir.
Anahtar Kelimeler: Ağız sıcaklığı, infrared termometre, sigara.
SUMMARY
Aim: The increases in oral temperature in smokers may lead to
pathological conditions. The aim of present study was to compare the temperature differences in different parts of the mouth
in smoker and non-smoker subjects.
Materials and methods: Sixty systemically and periodontally healthy male subjects aged between 18-30 years old
were chosen for the present study. Subjects were grouped as
non-smokers, light smokers and heavy smokers. Temperature
measurements were performed in vestibular side of mandible
and maxilla on attached gingiva at central and first molars as
well as buccal mucosa, sublingual area and chewing mucosa
approximately 5 mm to the edge of the free gingiva on palatal
region of centrals and molars. Mean value of 3 measurements
recorded on the same regions was calculated. Digital infrared
thermometer was used to measure temperature differences.
Results: No statistically significant difference was seen in oral
temperature between smoker and non-smoker subjects in all
regions (p>0.05). No significant difference was found between
palatal and vestibule measurement points in smokers (p>0.05).
Conclusions: Within the limitations of the study smoking did
not affect oral temperature values. Oral temperature measurement is not used frequently, however, has a potential to be used
in clinical diagnosis.
Key words: Infrared thermometer, oral temperature, smoking.
7tepeklinik
6
Sigaranın ağız içi sıcaklık değerlerine etkisi
GİRİŞ
eri nedeni ile ağız içinde sıcaklık değişimlerine sebep ola-
Ağız içi sıcaklık değerleri çok uzun zamandan beri aksill-
bilir. Bu durum ağızdan sıcaklık ölçümü ile vücut sıcaklığı
er, rektal ve timpanik bölgeler ile beraber vücut sıcaklığını
tespitinde hatalara yol açabilir. Bu çalışmanın amacı sigara
değerlendirmede kullanılmaktadır (1). Ağız ortamındaki her-
içen ve içmeyen bireylerde ağzın farklı bölgelerindeki sıcak-
hangi bir faktöre bağlı olarak oluşacak sıcaklık değişimleri
lık farklılıklarını tespit etmekti.
genel vücut sıcaklığını değerlendirmede de hatalara yol
açabilir. Genel vücut sıcaklığını belirlemeye yönelik çalışma-
GEREÇ VE YÖNTEM
lar vücut sıcaklığının sabit bir değerden çok belli aralıklarda
Çalışma, ‘Ondokuz Mayıs Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik
olduğunu bildirmektedir ve yetişkin vücut sıcaklığı tanım-
Kurulu’ tarafından onaylandı. Çalışmaya sistemik ve peri-
lama konusunda tartışmalar devam etmektedir (2). Aynı
odontal olarak sağlıklı 18-30 yaş arası 60 erkek birey dahil
zamanda vücudun farklı bölgelerinden ölçülen sıcaklıklar
edildi. Bireyler çalışmanın yapısı ve amacı hakkında bilg-
arasında da farklılıklar gösterilmiştir. Ortalama vücut sıcaklık
ilendirildi ve aydınlatılmış onam formu alındı. Yirmi yaş dişi
değerleri 36,4˚C (ağız), 36,9˚C (rektal), 36,5˚C (timpanik) and
haricinde eksik dişi olan, ağzında kron-köprüsü olan, ort-
36,3˚C (aksiller) olarak bildirilirken ağız içi sıcaklık değerler-
odontik tedavi gören veya ortodontik tedavi sonrası ağzın-
inin 33,2-38,2˚C aralığında olduğu gösterilmiştir (3). Bunun
da idame apereyleri bulunan, ağız solunumu yapan, kardi-
yanında kullanılan termometreler arasında da teknolojik
yovasküler veya dolaşım bozukluğu, otoimmün hastalığı,
farklar vardır. Geçmişte kullanılan civalı termometrelerin yer-
diabeti, enflamatuvar durumu ve vücut sıcaklığını etkileye-
ini artık modern hata payı daha az olan dijital termometreler
bilecek hastalıkları, antienflamatuvar ve antipiretik ilaç kulla-
almaktadır. Yeni dijital termometreler ile civalı termometreler
nan hastalar çalışma dışı bırakıldı.
arasında laboratuvar ortamında yapılan çalışmada 1,4-2,2˚C
fark ölçüldüğü bildirilmiştir (2).
Bireyler; sigara içmeyen, az sigara içen ve çok sigara içen
olarak üç gruba ayrıldı. Sigara içmeyen grup daha önce
Sigara gelişmiş ülkelerde sağlık sorunlarına neden olan en
hiç sigara kullanmamış bireylerden sigara içenler ise en
önemli etkenlerden biridir. Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun
az 5 senedir günde en az 5 sigara içen bireylerden oluştu.
%43,6’sının sigara içtiği bildirilmiştir (4). Sigara dumanında
Sigara içenlerde günlük sigara kullanımı ve kaç yıldır içtiği
yer alan toksik fenol ve siyanidler ağız dokularını etkileyer-
kaydedildi. Buna göre bireylerin sigara kullanımında paket/
ek hiperkeratozis ve melanozise neden olabilmektedir (5).
yıl değerleri hesaplandı (10). Bu değer <5 olanlar az sigara
Sigaraya bağlı oluşan melanosit sayısındaki ve keratini-
içen, ≥5 olanlar çok sigara içen gruba dahil edildi (11).
zasyondaki artışın sebebi olarak sigaranın kimyasal etkileri
Bireylerin sıcaklık ölçümden en az 30 dakika öncesinde her-
yanında termal etkisinin de olduğu düşünülmektedir (6). Bu
hangi bir şey yememesine, içmemesine, dişlerini fırçalam-
durumlar sigara içenlerde ağız sıcaklığındaki değişimlerin
amasına ve sigara kullanmamasına dikkat edildi. Ölçüm-
patolojik bir durum ya da muhtemel patolojik değişimlerde
lerin tamamı aynı muayene ortamında oda sıcaklığında
bir belirteç olabileceğini düşündürmektedir.
gerçekleştirildi. Ağız içi sıcaklık ölçümlerine başlamadan
Ağız içi dokulardaki sıcaklık değişimleri akut ve kronik peri-
önce ve ölçümler arasında dudaklar en az 30 s kapalı kaldı
odontal durumlarda (7), dişeti oluğunda (8), hareketli pro-
ve ağız açıldıktan en geç 5 s içinde ölçüm tamamlandı. Sı-
teze temas eden mukoza yüzeyinde (9) enflamatuvar bir
caklık ölçümleri alt ve üst çenede santral ve 1. molar dişlerin
durum belirtisi olarak kullanılmıştır. Çalışmamızın hipotezi
vestibül yüzeylerinde yapışık dişetinden, yanak mukozasın-
sigaranın gerek içerdiği toksik bileşenleri gerek termal etkil-
dan, dilaltından, santral ve molar dişlerin palatinalinde ser-
7tepeklinik
7
Sigaranın ağız içi sıcaklık değerlerine etkisi
best dişeti kenarından yaklaşık 5 mm mesafede çiğneyici
nal ve vestibül ölçüm noktaları arasında anlamlı fark görül-
mukozadan yapıldı. Ölçümlerde aynı bölgeden 3 ölçüm
medi (p>0,05).
yapılıp ortalaması alındı. Alt ve üst çene vestibül yapışık
dişeti sıcaklık değerleri belirlenirken her bir çene için sant-
Tablo:1 Ağız içi sıcaklık değerlerinin gruplara göre dağılımı
ral ve 1. molar dişlerden yapılan ölçümlerin aritmetik orta-
Sigara
İçmeyen
n=30
Az Sigara İçen
n=15
Çok Sigara
İçen
n=15
p
laması alındı. Sıcaklık ölçümleri dijital kızılötesi termometre
Sublingual
35,90
(35,55-36,23)
36,00
(35,53-36,60)
35,80
(35,63-36,00)
0,512
(Optris GMBH, Manuel LS, Berlin, Almanya) ile yapıldı.
Bukkal
35,70
(35,30-35,90)
35,85
(35,55-36,10)
35,60
(35,25-35,80)
0,389
İstatistiksel analizler, SPSS versiyon 21 yazılımı kullanılarak
Dil Yüzeyi
35,05
(34,68-35,50)
35,65
(34,63-35,80)
35,30
(35,00-35,65)
0,333
gerçekleştirildi. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu;
Palatal Mukoza
35,18
(34,93-35,66)
35,50
(34,50-35,70)
35,18
(34,81-35,51)
0,856
görsel (histogram grafikleri) ve analitik yöntemler (Shap-
Alt çene
vestibül
yapışık dişeti
35,30
(34,76-35,82)
35,63
(35,00-36,11)
35,28
(35,16-35,50)
0,532
Üst çene
vestibül
yapışık dişeti
35,16
(34,88-35,65)
35,48
(34,65-35,81)
35,18
(34,90-35,55)
0,963
iro-Wilk testi) yöntemler kullanılarak incelendi. Tanımlayıcı
analizler, normal dağılıma uymayan değişkenler için ortanca (25-75 yüzde) olarak verildi. Veriler normal dağılıma
Veriler ortanca (%25-%75) olarak verildi
uygunluk göstermediğinden; gruplar arası karşılaştırmalar
Gruplar arası istatistiksel analiz için Kruskall-Wallis testi uygulandı.
Kruskall Wallis testi ile yapıldı. Gruplar içi karşılaştırmalarda
ise Friedman testi kullanıldı. Kruskall Wallis ve Friedman testi
sonucunda p değerinin 0,05’in altında olduğu durumlarda
gruplar arası ikili karşılaştırmalar Mann Whitney U testi ve
grup içi ikili karşılaştırmalar Wilcoxon testi ile yapıldı ve Bonferroni düzeltmesi kullanılarak değerlendirildi. İstatistiksel
anlamlılık için toplam tip-1 hata düzeyi %5 olarak kullanıldı.
BULGULAR
Sigara içmeyen (24,38±3,27), az (25,18±2,81) ve çok
(26,14±3,04) sigara içen bireylerin yaşları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi (p>0,05). Az ve çok sigara içen bireylerde ortalama günlük sigara kullanımları sırasıyla 10,00±4,30 adet ve 23,00±5,56 adet; ortalama paket/yıl
değerleri ise sırasıyla 2,85±1,27 paket/yıl ve 11,20±4,42 paket/yıl olarak bulundu. Sigara içen gruplarda ortalama günlük sigara kullanımı ve paket/yıl değerleri karşılaştırıldığında
istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu görüldü (p<0.05).
Tüm gruplarda ölçüm yapılan bölgeler arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir fark gözlenmedi (p>0,05). Sigara içen ve
Resim 1: Ağız içi ortalama sıcaklık değerlerinin sigaraya maruz kalma derecesine
içmeyen bireylerin ağız içi sıcaklık ölçümleri arasında tüm
göre dağılımı.
bölgelerde istatistiksel olarak anlamlı bir farka rastlanmadı
(p>0,05) (Tablo 1). Ağız-içi sıcaklık değerleri sigaraya maruz
kalma derecesine göre karşılaştırıldığında istatistiksel olarak
anlamlı bir fark görülmedi (Resim 1). Sigara içenlerde palati-
7tepeklinik
8
Sigaranın ağız içi sıcaklık değerlerine etkisi
TARTIŞMA
bölgelerin sağlıklılara göre daha yüksek subgingival sı-
Dokulardaki sıcaklık artışı; kızarıklık, ağrı ve şişlik ile beraber
caklık değerlerine sahip olduğu gösterilmiştir (21-23). Aynı
2.yy’dan beri enflamasyonun dört kardinal işareti arasında
zamanda sigara içenlerde bu değerler sağlıklı bölgelerde
sayılmaktadır. Dokudaki sıcaklık değişimlerini anlamak için
daha düşük iken hastalıklı bölgelerde daha yüksek bulun-
sağlıklı ve hastalıklı dokulardaki sıcaklık seviyeleri bilin-
muştur (24). Çalışmamız sonucunda sigara içen ve içmey-
melidir. Ağızdaki sıcaklık değişimlerini değerlendirmeye
en bireyler arasında ölçüm yapılan tüm noktalarda sıcaklık
yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonu-
değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi.
cunda ağız içi sıcaklığını pek çok faktörün etkileyebildiği
Bu durum iki şekilde yorumlanabilir. İlki sigara içenlerde ağız
görülmüştür. Bunlar arasında genel vücut sıcaklığı (12),
içinde enflamatuvar bir durum sonucu oluşabilecek sıcaklık
çevre sıcaklığı ve nemi (13-15), ağız solunumu (13), yiye-
artışının olmaması ikincisi enflamatuvar durumun maskel-
cek ve içecekler (16), sigara kullanımı (17), ağzın açık veya
enmesi sonucu benzer sıcaklık değerlerine sahip olması.
kapalı oluşu (18) sayılabilir. Bunlara ek olarak yaş, cinsiyet,
Sigara kullanımının enflamasyon belirtilerini maskeleyebi-
kullanılan ilaçlar, ortodontik apareyler, ağızda var olan pro-
leceği bilinmektedir (25-27). Bu durum nikotinin periferal
tezler ve diğer dental restorasyonların da etkili olabileceği
dolaşımdaki vazokonstrüktif etkisinden kaynaklanmaktadır
bildirilmiştir (9, 19). Çalışmamızda, bahsedilen faktörlerden
(28). Bunun yanında sigara içenlerde hücresel aktivitedeki
mümkün olduğunca az oranda etkilenmek için dahil edilme
azalma da etkili olabilir (29). Bunun sonucunda enflamatu-
kriterleri ve ortam şartları kontrol edilmeye çalışıldı.
var durumda bile sıcaklık değerlerinde yükselme olmaması
Kişinin güncel sigara kullanımı, değerlendirilmesi gerek-
beklenebilir. Enflamatuvar cevaptaki karmaşık hücresel,
en bir veri olması yanında kaç senedir sigaranın etkilerine
moleküler ve metabolik olaylar sonuçları etkileyebilir.
maruz kaldığı daha önemlidir. Bu amaçla Shiloah ve ark.’nın
çalışmasında kullandıkları şekilde bireylerde sigara kullanım
Ağız içi sıcaklık değerleri, ısı kaybı ve üretimi arasındaki
seviyesini değerlendirmek amacı ile 5> paket/yıl değer-
denge sonucu oluşur ve pek çok faktörden etkilenebilir.
lerinde olanlar az sigara içen, 5≤ paket/yıl değerinde olan-
Buna rağmen ağız içinde değerlendirilen bölgeler arasında
lar çok sigara içen grup olarak belirlendi (11). Çalışmamız
sublingual sıcaklığın diğer bölgelere göre daha sabit sevi-
sonucunda az ve çok sigara içen gruplar arasında ölçüm
yede seyrettiği gösterilmiş ve çalışmalarda vücut sıcaklığını
bölgelerinde sıcaklık değerleri arasında bir fark gözlenme-
yansıtan bölge olarak alınmış ve diğer bölgelerdeki ölçüm-
di. Ağız içi sıcaklık değerlerinin yaşa göre karşılaştırıldığı bir
lerdeki farklılıklar sublingual sıcaklığa göre hesaplanmıştır
çalışmada, genç erkeklerde ağız sıcaklık değerlerinin yaşlı
(30). Çalışmamızda genel vücut sıcaklığını ve ağız içi sıcak-
erkeklere göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir (20). Bu
lığı değerlendirmek amacıyla sublingual sıcaklık değerleri
nedenle çalışmamızda yaş faktöründen etkilenmemek için
ölçüldü. Sigara içenlerde sublingual sıcaklık aynı grubun
18-30 yaş arası bireyler dahil edildi. Sigara içen daha yaşlı
yaptığı iki çalışmada ölçülmüş ve birbiriyle zıt sonuçlara
bireylerin dahil edildiği bir çalışmada paket/yıl değerlerinde-
ulaşılmıştır (24, 31). Trikilis ve ark. sublingual sıcaklık değer-
ki muhtemel artışlara bağlı olarak az ve çok sigara içenler
ini 36,39±0,66˚C, Dinsdale ve ark. (24) ise 36,50±0,34˚C
arasında ağız içi sıcaklık farklılıkları görülebileceği speküle
olarak tespit ederken ilk çalışmada sigara içmeyenlere göre
edilebilir.
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunurken ikincisinde bulunamamıştır. Çalışmamızda sigara içenlerde sublingual
Ağız içi sıcaklık ölçümü, enflamatuvar cevabın daha be-
sıcaklık 35,88±0,50˚C bulundu ve sigara içmeyenlere göre
lirgin olduğu dişeti oluğunda hastalık belirtisi olarak kabul
anlamlı fark gözlenmedi. Diğer iki çalışmada bizim değer-
edilen bir parametredir ve yapılan çalışmalarda hastalıklı
lerimize göre daha yüksek sonuçların çıkmasının sebe-
7tepeklinik
9
Sigaranın ağız içi sıcaklık değerlerine etkisi
bi olarak cinsiyet ayrımı gözetilmemesi, geniş yaş aralığı,
SONUÇ
çevresel ve bireye bağlı şartların kontrol altına alınmaması
Çalışmamızın sınırları dahilinde sigara içen ve içmeyen
ve ölçüm yapılan cihaz farklılığı olabilir.
bireylerin ağız içi sıcaklık değerleri arasında fark gözlenmedi. Bu durum sigara kullanımı sonrası en az 30 dakika
Literatürde sigara kullanımının ağız boşluğu sıcaklığını
sonra ölçülen ağız içi sıcaklık değerlerinden vücut sıcaklığı
değerlendirmesi ile ilgili sınırlı sayıda çalışma bulunmak-
tespitinde sigara kullanımı sonucu fark olmayacağını göster-
tadır. Editöre mektup şeklinde, az sayıda gönüllü üzerinde
mektedir. Ağız içi sıcaklık ölçümleri sıklıkla kullanılmamakla
yapılan çalışmada sigara kullanımından 5 dakika sonrasın-
beraber klinik teşhiste kullanım (potansiyeli) alanı olabi-
da yapılan ölçümlerde 0,5˚F sıcaklık artışı görüldüğü bildi-
lecek bir yöntemdir. Sıcaklık değerlerini etkileyebilecek pek
rilmiştir. Vital bulgu olarak ağız sıcaklığının değerlendir-
çok faktör olduğundan sonuçlar dikkatli bir şekilde yorum-
ilmesini sorgulayan bu çalışma sonucunda vücuttaki diğer
lanmalıdır. Farklı yaş aralıklarının ve farklı cinsiyet gruplarının
bölgeler ile sonucun desteklenmesi tavsiye edilmiştir (17).
kıyaslandığı ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Çalışmamızın sonucu, yeterli veri bildirilmediği için Graham
ve ark.’nın yaptığı çalışma ile kıyaslanamadı, fakat sigara kul-
KAYNAKLAR
lanımından hemen sonra veya 5 dakika içinde ağız içinde
1.
Cooper KH, Abrams RM. Attributes of the oral cavity as a
sıcaklığın yükselmiş olmasının olasılıklar dahilinde olduğu
site for basal body temperature measurements. JOGN Nurs
düşünülmektedir. Çalışmamızda sigara kullanımı sonrası en
1984;13:125-129.
az 30 dakika geçmiş olduğundan sigaranın ağız sıcaklığını
2.
artıran etkisi kaybolmuş olabilir.
Mackowiak P. Normal ‘body’ temperature. In: Mackowiak PA,
ed. Fever: Basic Mechanisms and Management. Philadelphia,
NY: Lippincott-Raven; 1997, p.207–213.
Sigara içenlerde ağız içinde ısı dağılımını değerlendiren
3.
Sund-Levander M, Forsberg C, Wahren LK. Normal oral, rec-
bir çalışma olmamasına rağmen sıcaklık artışının palatinal
tal, tympanic and axillary body temperature in adult men and
bölge ve dil üst yüzeyinde daha fazla olabileceği düşünüle-
women: a systematic literature review. Scand J Caring Sci
bilir. Çalışmamızda bukkal ve palatinal keratinize dokular
2002;16:122-128.
karşılaştırıldığında aralarında bir fark olmadığı izlendi. Ben-
4.
Dergisi 2000;1:90-95.
zer olarak sigara içen ve içmeyenlerde palatal ve vestibul
yüzeylerden ölçülen subgingival sıcaklıklar karşılaştırıldığın-
5.
6.
delberg; 2006, p.89.
7.
görüşü desteklememesinin nedeni olarak ısının tüm ağza
Meyerov RH, Lemmer J, Cleaton-Jones PE, Volchansky A.
Temperature gradients in periodontal pockets. J Periodontol
benzer şekilde yayıldığı düşünülebilir. Aynı zamanda çok
sigara içenlerde görülen ve etiyolojisinde sigaranın kimy-
J.W. Eveson. Oral Cavity. In: Cardesa A, Slootweg PT, editors.
Pathology of the Head and Neck. Springer-Verlag Berlin Hei-
daha yakın olsa ve emme hareketi ile palatal bölgenin daha
fazla ısıya maruz kalacağı tahmin edilse de sonuçların bu
Rivera-Hidalgo F. Smoking and periodontal disease. Periodontol 2000 2003;32:50-58.
da istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir (24).
Her ne kadar ısı kaynağı olan sigaraya palatal ve dil yüzeyi
Yorgancıoğlu A, Esen A. Sigara Bağımlılığı ve Hekimler. Toraks
1991;62:95-99.
8.
Haffajee AD, Socransky SS, Goodson JM. Subgingival tem-
asal bileşenleri yanında termal etkisinin de rol oynadığı
perature (I). Relation to baseline clinical parameters. J Clin
düşünülen melanozis lezyonlarının sert ve yumuşak da-
Periodontol. 1992;19:401-408.
mak dışında bukkal mukoza ve anterior dişetinde sıklıkla
görülmesi bu görüşü desteklemektedir.
9.
Maeda T ve ark. Mucosal temperature rises following longterm use of full dentures. J Oral Rehabil 1979;6:273-278.
7tepeklinik
10
Sigaranın ağız içi sıcaklık değerlerine etkisi
10. Preshaw PM, Chambrone L, Novak KF. Smoking and Peri-
25. Preber H, Bergstrom J. Occurrence of gingival bleeding in
odontal Disease. In: Carranza FA, Newman MG, Takei HH,
smoker and nonsmoker patients. Acta Odontologica Scandi-
Klokkevold PR, editors. Clinical Periodontology. 12th ed, Mis-
navia 1985;43: 315-320.
souri; Elsevier, 2015, p.179.
11. Shiloah J, Patters MR, Waring MB. The prevalence of pathogenic periodontal microflora in healthy young adult smokers.
J Periodontol 2000;71:562-567.
12. Barnes RB. Determination of body temperature by infrared
emission. J Appl Physiol. 1967;22:1143-1146.
13. Boehm RF. Thermal environment of teeth during open-mouth
respiration. J Dent Res 1972;51:75-78.
14. Sloan RE, Keatinge WR. Depression of sublingual temperature
by cold saliva. Br Med J 1975;1:718-720.
26. Bergstrom J. Cigarette smoking as a risk factor in chronic periodontal disease.Community Dentistry and Oral Epidemiology
1989;17:245-247.
27. Haber J ve ark. Evidence for cigarette smoking as a major risk factor for periodontitis. Journal of Periodontolology
1993;64:16-23.
28. Bergstrom J, Persson L, Preber H. The influence of cigarette
smokingon the vascular reaction during experimental gingivitis. Scandinavian Journal ofDental Research 1988;96(1):3439.
15. Zehner WJ, Terndrup TE. The impact of moderate ambient
29. Kraal JH, Chancellor MB, Bridges RB, Bemis KG, Hawke J E.
temperature variance on the relationship between oral, rectal,
Variations in the gingival polymorphonuclear leukocyte mi-
and tympanic membrane temperatures. Clin Pediatr (Phila)
gration rate in dogs induced by chemotactic autologous se-
1991;30(4 Suppl):61-4; discussion 71-2.
rum and migration inhibitor from tobacco smoke. Journal of
16. Michailesco PM, Marciano J, Grieve AR, Abadie MJ. An in vivo
recording of variations in oral temperature during meals: a pilot
study. J Prosthet Dent. 1995;73:214-218.
Periodontolology 1977;12:242-249.
30. Bergstrom J, Varga G. Temperatures of the oral cavity in 50
healthy students. Swedish Dental Journal 1971;64:157.
17. Graham B, Theil GB, Gregory DW. Smoking, hot and cold
31. Trikilis N(1), Rawlinson A, Walsh TF. Periodontal probing depth
drinks, pulse, and temperature. Ann Intern Med 1983;98:559-
and subgingival temperature in smokers and non-smokers. J
560.
Clin Periodontol 1999;26:38-43.
18. Volchansky A, Cleaton-Jones P. Variations in oral temperature.
J Oral Rehabil 1994;21:605-611.
19. Moore RJ, Watts JT, Hood JA, Burritt DJ. Intra-oral temperature
variation over 24 hours. Eur J Orthod. 1999;21:249-261.
20. Maeda T ve ark. Crevicular temperature rises stimulated by
plaque formation. J Oral Rehabil 1979;6:229-234.
21. Haffajee AD, Socransky SS. Relationship of cigarette smoking
to attachment level profiles. J Clin Periodontol 2001;28:283295.
22. Kung RT, Ochs B, Goodson JM. Temperature as a periodontal
diagnostic. J Clin Periodontol. 1990;17:557-563.
23. Fedi PF Jr, Killoy WJ. Tempereture differences at periodontal
sites in health and disease. J Periodontol 1992;63:24-27.
24. Dinsdale CR(1), Rawlinson A, Walsh TF. Subgingival temperature in smokers and non-smokers with periodontal disease. J
Clin Periodontol. 1997;24:761-766.
7tepeklinik
11
ORIGINAL ARTICLE
Evaluation of
leukocyte-platelet rich
fibrin (L-PRF) on
postoperative
complications
following mandibular
impacted third molar
surgery
Alt gömülü yirmi yaş
dişi cerrahisi sonrası
lökosit ve trombositten
zengin fibrinin (L-PRF)
postoperatif
komlikasyonlar
üzerine etkisinin
araştırılması
Assist. Prof. Gökhan Gürler
Istanbul Medipol University, School of Dentistry,
Department of Oral and Maxillofacial Surgery
Prof. Çağrı Delilbaşı
Istanbul Medipol University, School of Dentistry,
Department of Oral and Maxillofacial Surgery
Dt. İpek Kaçar
Istanbul Medipol University, School of Dentistry,
Department of Oral and Maxillofacial Surgery
Dt. Emine Öğüt
Istanbul Medipol University, School of Dentistry,
Department of Oral and Maxillofacial Surgery
Received : 14 December 2014
Accepted: 3 February 2015
Corresponding author:
Dr. Çağrı Delilbaşı
Istanbul Medipol University School of Dentistry Atatürk
Bulvarı No: 27 Unkapanı-İstanbul
E-mail: [email protected]
SUMMARY
Aim: The aim of this study is to evaluate the outcomes of leukocyte-platelet rich fibrin (L-PRF) inserted in the extraction sockets
following mandibular impacted third molar surgery.
Materials and Methods: Forty patients who required at least
one surgical removal of impacted mandibular third molar were
evaluated. In Group I (n=20); L-PRF obtained from withdrawing
blood from the patients was inserted in the extraction sockets
whereas in Group II (n=20), extraction socket was left empty. Surgical wound was primarily closed in both groups. All the patients
were assessed regarding postoperative pain, edema, maximum
mouth opening (trismus), alveolar osteitis, sleeping, daily activities, speaking, eating and loss of work.
Results: There was not a significant difference considering
pain between the groups postoperatively (p>0.05). Similarly,
there was not a significant difference considering facial edema (p>0.05) and trismus (p>0.05) postoperatively between the
groups as well. None of the patients developed alveolar osteitis
in either group. Comparison of daily activities including eating,
speaking, sleeping, missed work and daily routine did not yield
any significant difference (p>0.05).
Conclusion: Application of L-PRF in the extraction sockets of
impacted mandibular third molars did not influence the early
postoperative complications and daily activities after tooth removal.
Key Words: L-PRF, third molar surgery, complications.
ÖZET
Amaç: Bu çalışmanın amacı, alt gömülü yirmi yaş cerrahisi sonrası çekim soketlerine yerleştirilen lökosit ve trombositten zengin
fibrinin (L-PRF) etkilerinin araştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: En az bir adet alt gömülü yirmi yaş dişi çekilecek olan kırk hasta çalışmaya dahil edildi. Grup 1’de (n=20)
cerrahi çekim soketine hastadan alınan kanla elde edilen L-PRF
yerleştirilirken, Grup 2’de (n=20) çekim soketi boş bırakıldı. Her iki
grupta cerrahi bölge primer olarak kapatıldı. Bütün hastalar postoperatif ağrı, şişlik, maksimum ağız açıklığı, alveolit, uyku düzeni,
günlük yaşam, konuşma, yemek yeme ve iş gücü kaybı açısından değerlendirildi.
Bulgular: Her iki grup arasında postoperatif ağrı açısından bir
fark bulunmadı (p>0.05). Benzer şekilde, gruplar arası postoperatif ödem (p>0.05) ve trismus (p>0.05) açısından da bir fark
tespit edilmedi. Hiçbir hastada alveolit gelişmedi. Hastanın günlük aktivitelerini içeren yemek yeme, konuşma, uyku düzeni, iş
gücü kaybı ve genel günlük yaşam değerlendirildiğinde, iki grup
arasında anlamlı bir fark görülmedi (p>0.05).
Sonuç: Alt gömülü yirmi yaş dişlerinin çekim soketine L-PRF yerleştirilmesinin erken postoperatif komplikasyonlara ve hastanın
günlük aktiviteleri üzerine etkili olmadığı görüldü.
Anahtar Kelimeler: L-PRF, yirmi yaş dişi cerrahisi, komplikasyonlar.
7tepeklinik
12
Effect of L-PRF on postoperative complications
INTRODUCTION
MATERIALS AND METHODS
Platelet concentrates have been used in oral and maxillo-
The study was conducted at Istanbul Medipol University
facial practice since the beginning of 1990s. Autologous
School of Dentistry, Department of Oral and Maxillofacial
Platelet Rich Plasma (PRP), Platelet Rich Fibrin (PRF) and
Surgery and approved by the University Ethical Board. The
Platelet Concentrate (PC) have been used as a sole biolog-
patients were informed regarding the study protocol and
ical material alone or in combination with other grafting ma-
written consent was obtained. Inclusion criteria of the study
terial (1-3).
Platelet Rich Fibrin (PRF) is a second platelet generation
platelet concentrate which was developed and introduced
by Choukron et al. (2-6). Fibrin nature of PRF provides proper structure for migration of endothelial cells and fibroblasts.
Also PRF acts as a scaffold for osteoblasts and other cells
during bone healing (6, 7). PRF slowly releases high concentrations of cytokines and growth factors (GFs) such as;
were; presence of at least one impacted mandibular third
molar to be extracted, lack of any systemic disease, no presence of pericoronitis or pathology associated with impacted
tooth, smoking less than 10 cigarettes per day and no use of
any antibiotics or anti-inflammatory drugs for at least 30 days
prior to surgery. If the patient had bilateral impacted tooth,
only one side was included in this study.
Patients with impacted lower third molar, which are in similar,
positions i.e. Class II and position B (Pell and Gregory clas-
Platelet Derived Growth Factor (PDGF), Insulin-like Growth
sification) (13). Forty patients, between 18-45 years of age
Factor (IGF), Transforming Growth Factor (TGF). This release
were randomly assigned to one of two groups: Group I and
mostly occurs in the first post-operative 7 days and gradual-
Group II. Each patient was examined using panoramic ra-
ly decreases following 28 days (1, 4, 5, 7).
diography to determine the position of the impacted tooth
PRF contains high amounts of leukocytes. It behaves as an
preoperatively.
immune node and has ability to stimulate defense mechanisms. Although this mechanism is unclear, it is believed
In group I (n=20) 20 cc (two tubes of each 10 cc) of blood
that platelets have functional effects in antimicrobial host
was obtained from the cephalic or basilica vein with a
defense (1, 4, 8).
19-gauge needle just before the surgery and was immediately centrifuged at 3.000 rpm for 12 minutes. L-PRF gels
Extraction of impacted mandibular third molar is a routine
procedure in oral and maxillofacial surgery practice. The
most common complications after third molar surgery are
edema, pain, trismus and dry socket (9-12). Postoperative
management of impacted mandibular third molar is still an
issue. To limit postoperative complications and improve
patient’s comfort, surgeons try several attempts to improve
wound healing with biological agents.
The purpose of this study was to investigate the effects of
L-PRF on postoperative complications such as edema, trismus, dry socket as well as postoperative self-assessed pa-
obtained from two tubes were compressed and then inserted into the extraction sockets in Group I and the wound was
closed primarily with 4/0 silk suture. In Group II extraction
socket was left empty and primarily closed similar to Group
I. In the postoperative period, antibiotic (oral amoxicillin 1g,
two times daily for five days) and pain killer (500 mg of acetaminophen two times daily for five days) were prescribed.
Pain was evaluated in the post-operative period using a visual analog scale (VAS) on a 10 point scale at 8 hours, 1st day,
2nd day, 3rd day, and 7th day postoperatively. Mouth open-
rameters of pain, sleeping, eating, speaking, and activities of
ing was measured with a ruler before the surgical procedure
daily living and missed work days.
and at 3rd and 7th days postoperatively.
7tepeklinik
13
Effect of L-PRF on postoperative complications
The evaluation of the facial edema was performed using
ties including eating, speaking, sleeping, missed work and
a horizontal and vertical guide with a flexible ruler. The fa-
daily routine did not yield any significant difference (p>0.05).
cial reference points were the distances from; lateral can-
The results were interpreted in Table 1 and Table 2.
thus-mandibular angle, tragus-corner of mouth, tragus- soft
tissue pogonion. Facial edema was determined comparing
the measurements preoperatively and at 3rd and 7th days
postoperatively.
Alveolar osteitis was diagnosed in the presence of unrelieved pain by analgesics, denuded socket or necrotic clot
remnants. Evaluation of alveolar osteitis was carried out at
3rd and 7th days postoperatively.
All the patients were given a questionnaire to assess their
Tragus- mandibular
anglePreoperative
3rd day
7th day
Group I
Mean±Sd
Group II
Mean±Sd
101.19±6.33
104.47±7.48
0.175
105.56±6.22
102.81±6.31
111.11±9.81
106.16±5.93
0.060
0.116
p
Tragus – mouth
cornerPreoperative
3rd day
7th day
109.31±6.59
112.05±5.54
0.190
114.44±6.24
110.56±7.04
114.68±3.86
112.0±5.21
0.887
0.505
Tragus -pogonion
Preoperative
3rd day
7th day
144.56±7.46
146.74±8.77
0.440
148.94±7.91
145.75±7.31
150.58±8.42
147.16±7.6
0.559
0.582
45.69±7.06
43.89±4.53
29.63±7.8
38.53±7.5
0.680
0.798
Mouth Opening
Preoperative(Trismus)
3rd day
7th day
30.81±8.96
39.25±9.07
0.370
Table 1: Comparison of preoperative and postoperative edema and trismus.
life activities including eating, speaking, sleeping, missed
work and daily routine. Patients were asked to score these
Group I
Mean±Sd
parameters on a 4-point scale (0: no change, 1: little change
2.25±0.86
1.81±0.98
1.31±0.95
0.81±0.83
0.31±0.6
2.16±1.12
1.58±1.02
0.95±0.71
0.89±0.74
0.26±0.56
0.900
0.523
0.261
0.710
0.786
Sleeping
Operation Day
1thday
2nd day
3rd day
7th day
1.63±1.02
1.31±0.95
0.81±0.75
0.38±0.72
0.13±0.5
1.16±1.07
1±1.05
0.63±0.83
0.21±0.42
0.11±0.32
0.175
0.307
0.408
0.651
0.708
Eating
Operation Day
1th day
2nd day
3rd day
7th day
1.63±1.02
1.31±0.95
0.81±0.75
0.38±0.72
0.13±0.5
2.53±0.61
2.11±0.99
1.63±1.07
1.16±0.83
0.42±0.61
0.684
0.832
0.876
0.847
0.937
Speaking
Operation Day
1th day
2nd day
3rd day
7th day
1.88±0.89
1.31±1.01
0.75±0.68
0.38±0.62
0.06±0.25
1.84±1.01
1.42±1.12
0.95±1.08
0.53±0.7
0±0
0.972
0.769
0.804
0.497
0.276
Daily
routine
Operation Day
1th day
2nd day
3rd day
7th day
2±0.97
1.69±0.95
0.88±0.96
0.63±0.96
0.19±0.75
1.84±0.96
1.74±0.93
0.95±0.97
0.58±0.77
0.05±0.23
0.626
0.794
0.819
0.925
0.869
Missed
work
Operation Day
1th day
2nd day
3rd day
7th day
1.88±1.09
1.31±1.14
0.75±0.77
0.44±0.63
0±0
1.84±1.01
1.63±1.07
1.21±1.18
0.63±0.96
0.11±0.46
0.890
0.392
0.295
0.758
0.359
negatively, 2: medium change negatively, 4: gross change
3rd day and 7th day postoperatively.
For the statistical analysis, IBM SPSS Statistics 22 program
(IBM SPSS, Türkiye) was used. Shapiro Wilks test was used
to evaluate the normal distribution of the parameters. For
the comparison of normal distributed parameters between
the groups, Student-t test was used whereas, those did not
show normal distribution was evaluated by Mann Whitney U
test. P≤0.05 was considered significant.
p
8th hours
1th day
2nd day
3rd day
7th day
Pain
negatively) on the day of surgery and on 1st day, 2nd day,
Group II
Mean±Sd
Table 2: Comparison of self-assessed pain and daily activities postoperatively.
DISCUSSION
RESULTS
Healing process after surgical extractions, especially in the
There was not a significant difference considering pain be-
mandible, is a complex sequence that consists of some
tween the groups postoperatively (p>0.05). Similarly, there
physiological episodes (10). Pain, edema, trismus and alve-
was not a significant difference considering facial edema
(p>0.05) and mouth opening (p>0.05) postoperatively be-
olar osteitis are the most seen complications after removal of
impacted teeth (10-12).
PRF is defined as a second-generation platelet concentrate,
tween the groups as well. None of the patients developed
which contains high amounts of platelets, leukocytes, cy-
alveolar osteitis in either group. Comparison of daily activi-
tokines and circulating stem cells. The fibrin structure and
7tepeklinik
14
Effect of L-PRF on postoperative complications
presence of leukocytes, growth factors and cytokines per-
Marenzi et al. (18) investigated the effects of L-PRF on heal-
mits enhanced wound healing (1-6). In our study we aimed
ing of simple extraction sockets. They reported that the use
to evaluate the effects of L-PRF application on inflammatory
of PRF was useful in order to manage the postoperative pain
complications such as trismus, pain, edema besides post-
and to promote the soft tissue healing process, reducing the
operative patient comfort.
early adverse effects of the inflammation.
Kumar et al. (19) also reported significantly less pain, swelling
Dohan et al. (4) emphasized that inflammatory reactions are
and trismus with PRF after mandibular third molar surgery in
suppressed by PRF application by the behavior of PRF as an
a randomized controlled study. Ozgul et al. (20) applied PRF
immune regulation node and by the release of anti-inflam-
to impacted third molar extraction sockets and reported that
matory cytokines. Simonpieri et al. (14) also reported that
application of PRF did not affect postoperative pain. Howev-
PRF reduces pain and edema in oral surgical procedures
er, they found that edema was significantly lower in the PRF
and limits minor infectious phenomena. These authors also
group.
suggested that the leukocytes and cytokines in the struc-
The results of our study revealed no significant changes
ture of PRF play important role in preventing infection and
between the groups in pain, edema and mouth opening.
inflammation.
In contrast to the literature supporting the positive effects
of PRF use in the postoperative period, our study brings
Our study was conducted on the extraction of impacted
questionable results. Additionally, our clinical experiences
teeth having similar surgical difficulty. Our hypothesis was
in which we evaluated the effects of PRF in reducing post-
that application of PRF into third molar extraction sockets
operative complications following direct sinus lift operations
would reduce complications such as pain, edema and tris-
showed similar results with this study (1). In order to use PRF
mus thus improve postoperative patient comfort.
routinely in oral and maxillofacial surgery procedures de-
In the lit-
erature the clinical effects of PRF on tooth extraction healing
tailed studies on action mechanism of PRF is advisable.
is challenging. Eshghpour et al. (15) reported that PRF application in mandibular third molar surgery might decrease
REFERENCES
alveolar osteitis incidence. They suggested the lower inci-
1.
Gürler G, Delilbaşı Ç. Effects of leukocyte-rich fibrin (L-PRF)
dence of alveolar osteitis might be related to its hemostasis
on postoperative complications of direct sinus lifting. Minerva
effect, sealing ability and healing properties of PRF. Hoaglin
Stomatology (In Press).
and Lines (16), in a study investigating the alveolar ostitis
2.
Dohan DM, Choukroun J, Diss A, Dohan SL, Dohan AJ, and
formation after fully erupted third molar concluded that PRF
et.al. Platelet-rich fibrin (PRF): a second-generation platelet
significantly influenced non-infectious healing.
concentrate. Part I: technological concepts and evolution.
Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2006; 101:
Uyanik et al. (17) investigated the effects of PRF in third molar
surgery, where it was used in combination with either piezo-
e37-44.
3.
Dohan DM, Choukroun J, Diss A, Dohan SL, Dohan AJ, and
surgery or conventional rotatory osteotomy. The results
et.al. Platelet-rich fibrin (PRF): a second-generation platelet
showed the use of PRF with traditional surgery and piezo-
concentrate. Part II: platelet-related biologic features. Oral Surg
surgery significantly reduced pain during the postoperative
Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2006; 101: e45-50.
period and also PRF in combination with piezosurgery significantly decreased the number of analgesics taken.
7tepeklinik
4.
Dohan DM, Choukroun J, Diss A, Dohan SL, Dohan AJ, and
et.al. Platelet-rich fibrin (PRF): a second-generation platelet
15
Effect of L-PRF on postoperative complications
5.
6.
7.
8.
9.
concentrate. Part III: leucocyte activation: a new feature for
13. Almendros-Marqués N, Berini-Aytés L, Gay-Escoda C. Evalu-
platelet concentrates? Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Ra-
ation of intraexamine and interexaminer agreement on classi-
diol Endod 2006; 101: e51-55.
fying lower third molars according to the systems of Pell and
Choukroun J, Diss A, Simonpieri A, Girard MO, Schoeffler C,
Gregory and of Winter. J Oral and Maxillofac Surg 2008; 66:
and et.al. Platelet-rich fibrin (PRF): a second-generation plate-
893-899.
let concentrate. Part IV: clinical effects on tissue healing. Oral
14. Simonpieri A, Del Corso M, Sammartino G, Dohan Ehrenfest
Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod 2006; 101:e56-
DM. The relevance of Choukroun’s platelet-rich fibrin and
60.
metronidazole during complex maxillary rehabilitations using
Choukroun J, Diss A, Simonpieri A, Girard MO, Schoeffler C,
bone allograft. Part I: A new grafting protocol. Implant Dent
and et.al. Platelet-rich fibrin (PRF): a second-generation plate-
2009; 18: 102–111.
let concentrate. Part V: histologic evaluations of PRF effects on
15. Eshghpour M, Dastmalchi P, Nekooei AH, Nejat A. Effect of
bone allograft maturation in sinus lift. Oral Surg Oral Med Oral
platelet-rich fibrin on frequency of alveolar osteitis following
Pathol Oral Radiol Endod 2006; 101: 299-303.
mandibular third molar surgery: a double-blinded randomized
Yoon JS, Lee SH, Yoon HJ. The influence of platelet-rich fi-
clinical trial. J Oral and Maxillofac Surg 2014; 72: 1463-1467.
brin on angiogenesis in guided bone regeneration using xe-
16. Hoaglin DR, Lines GK. Prevention of localized osteitis in man-
nogenic bone substitutes: a study of rabbit cranial defects. J
dibular third-molar sites using platelet-rich fibrin. Int J Dent
Craniomaxillofac Surg 2014; 42: 1071-1077.
2013: 875380.
Cieslik-Bielecka A, Gazdzik TS, Bielecki TM, Cieslik T. Why the
17. Uyanık LO, Bilginaylar K, Etikan İ. Effects of platelet-rich fibrin
platelet-rich gel has antimicrobial activity? Oral Surg Oral Med
and piezosurgery on impacted mandibular third molar sur-
Oral Pathol Oral Radiol Endod 2007; 103: 303-305.
gery outcomes. Head Face Med 2015; 11: 25.
Ustun Y, Erdogan O, Esen E, Karsli ED. Comparison of the
18. Marenzi G, Riccitiello F, Tia M, di Lauro A, Sammartino G.
effects of 2 doses of methylprednisolone on pain, swelling,
Influence of Leukocyte- and Platelet-Rich Fibrin (L-PRF) in
and trismus after third molar surgery. Oral Surg Oral Med Oral
the Healing of Simple Postextraction Sockets: A Split-Mouth
Pathol Oral Radiol Endod 2003; 965: 535-539.
Study. Biomed Res Int 2015; 369273.
10. Mahmoud Hashemi H, Mohammadi F, Hasheminasab M,
19. Kumar N, Prasad K, Ramanujam L, KR, Dexith J, and et.al. Eval-
Mahmoud Hashemi A, and et.al. Effect of low-concentration
uation of treatment outcome after impacted mandibular third
povidone iodine on postoperative complications after third
molar surgery with the use of autologous platelet-rich fibrin:
molar surgery: a pilot split-mouth study. J Oral and Maxillofac
a randomized controlled clinical study. J Oral and Maxillofac
Surg 2015; 73: 18-21.
Surg 2015; 73: 1042-1049.
11. Mantovani E, Arduino PG, Schierano G, Ferrero L, Gallesio G.
20. Ozgul O, Senses F, Er N, Tekin U, Tuz HH, Alkan A, Kocyigit ID,
A split-mouth randomized clinical trial to evaluate the perfor-
Atil F. Efficacy of platelet rich fibrin in the reduction of the pain
mance of piezosurgery compared with traditional technique
and swelling after impacted third molar surgery: Randomized
in lower wisdom tooth removal. J Oral and Maxillofac Surg
multicenter split-mouth clinical trial. Head Face Med 2015; 11:
2014; 72:1890-1897.
37.
12. Delilbasi C, Saracoglu U, Keskin A. Effects of 0.2% chlorhexidine gluconate and amoxicillin plus clavulanic acid on the
prevention of alveolar osteitis following mandibular third molar
extractions. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod
2002; 94: 301-304.
7tepeklinik
16
7tepeklinik
17
DERLEME
CAD/CAM ile
şekillendirilen protetik
restorasyonlarda
komplikasyonlar
Complications of
CAD/CAM
guided prosthetic
restorations
ÖZET
Günümüzde, sabit ve hareketli protezler, dayanaklar, implantlar,
implant destekli protezler ve ortodontik apareyler gibi farklı tip
protetik restorasyonlar için bilgisayar destekli tasarım/bilgisayar
destekli üretim (CAD/CAM) sistemlerinin kullanımına artan bir
ilgi mevcuttur. Özellikle protetik restorasyonlar için CAD/CAM
sistemlerin kullanımı rutin kullanıma girmiştir. Bu nedenle, CAD/
CAM ile şekillendirilen restorasyonların klinik kullanımlarına ile
ilgili komplikasyonlara ilişkin veriler önem taşımaktadır. CAD/
CAM restorasyonlarda; biyolojik, teknik ve estetik gibi farklı komplikasyonlar oluşabilmektedir. Bu derlemenin amacı CAD/CAM
ile şekillendirilen protetik restorasyonların farklı komplikasyonlarını rapor etmektir.
Anahtar Kelimler: Bilgisayar destekli tasarım/bilgisayar destekli
üretim, protetik restorasyonlar, komplikasyonlar.
Prof. Dr. Gülfem Ergün
Gazi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş
Tedavisi Anabilim Dalı, Ankara.
Dt. Ayse Seda Ataol
Gazi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş
Tedavisi Anabilim Dalı, Ankara.
SUMMARY
Nowadays, there is a greater interest in the computer-assisted
design/computer-assisted manufacturing (CAD/CAM) systems for different type of prosthetic restorations as fixed and
removable prosthesis, abutments, implants, implant supported
prosthesis and orthodontic apparatus. Especially for prosthetic restorations, the usage of CAD/CAM systems are entered
into routine use. Therefore, the data associated with the com-
Geliş tarihi : 7 Ocak 2015
Kabul tarihi : 23 Şubat 2015
plications related with the clinical use of CAD/CAM guided
restorations are important. Different complications such as
biological, technical and esthetic could occur with CAD/CAM
restorations. The aim of this review is to report the different complications of CAD/CAM guided prosthetic restorations.
Keywords: Computer-assisted design/computer-assisted manufacturing, prosthetic restorations, complications.
GİRİŞ
Diş hekimliğinde CAD/CAM terimi “bilgisayar destekli tasarım”
ve “bilgisayar destekli üretim” için kullanılan bir kısaltmadır.
Dr. Mörmann restorasyonların dental klinikte hasta başında
restorasyonların aynı gün yapılması için yeni bir yaklaşım olan
Yazışma adresi:
Prof. Dr. Gülfem Ergün
Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik Diş
Tedavisi Anabilim Dalı,
Bişkek Cd.(8.Cd.) 82.Sk. No:4 06510 Emek, Ankara.
E-posta: [email protected]
CEREC (Ceramic Reconstruction) sistemini geliştirmiştir (1).
Tarihsel olarak, CEREC sistemi diş hekimliğindeki ilk hasta başı
CAD/CAM sistemidir. CEREC ilk olarak 1985 yılında kullanıl-
7tepeklinik
18
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
maya başlanmış olup, geliştirilen ilk CAD/CAM sistemidir.
elde edilmesidir. CAD/CAM görüntüleri direk ya da İndirekt
1994 yılında CEREC 2, 2000 yılında CEREC 3, 2014 yılında
görüntülerden alınabilmektedir. İndirekt sistemde, dijital
CEREC SW 4.2 piyasaya sürülmüştür.
veriler ölçü materyalinden ya da modelden elde edilirken,
CAD/CAM teknolojisindeki gelişmeler ile birlikte protetik
direk teknikte görüntüler ağız içi tarayıcılar kullanılarak direk
restorasyonların üretimleri için birçok sayıda sistem geliştir-
ağız içerisinden alınmaktadır (9). Diğer bir deyişle, görsel
ilmiştir. CAD/CAM restorasyonların yalnızca üretimi kolay-
üç boyutlu modeller; alçı modelden, ölçü materyalinden
laştırmakla kalmayıp aynı zamanda konvansiyonel döküm
ve ağız içi taramadan elde edilen üç veri üzerinden elde
restorasyonların kalitesi ile uyum gösterecek nitelikte old-
edilebilmektedir (10). Direk teknikte, ölçü materyali, kaşıklar,
uğu vurgusu da ortaya konmuştur (2). CAD/CAM teknolo-
ölçü dökme, trimleme işlemlerine ve daylı modele gerek kal-
jileri, restoratif tedavilerde (inley, onley, kron, veneer, çok
madan veriler görsel üç boyutlu bir modele dönüştürmekte-
üniteli sabit bölümlü protezler) en sık kullanılan uygulama-
dir. Bu prosedür preparasyon ve marjinlerin hızlı bir şekilde
lar olmalarının yanı sıra, gelişimi yavaş olsa da, hareketli tam
değerlendirilebilmesini de sağlamaktadır (9).
protezlerin yapımlarına (3) ilave olarak ortodontik okluzal
Dijital ölçü teknikleri, kullanıma girmelerinden bu yana
splintler, implant ile ilişkili unsurlar (4) ve yumuşak doku
sürekli olarak gelişim göstermektedir. CEREC, titreşimi en-
ölçümü için ortodontik tedavi planlamasında (5) da kul-
gelleyen özelliğe sahip ve tüm yetersiz görüntüleri otomatik
lanılabilmektedirler. İlave olarak, CAD/CAM teknik oral ve
olarak elimine eden, daha rahat görüntü alabilmek için hafif
fasiyal protezlerin üretimi için idealdir (6).
tozlama gerektiren ‘Bluecam’ sistemini sunmuştur. 2012
yılında Sirona, toz kullanılmayan ve tüm renklerde üç boyut-
Günümüzde CAD/CAM teknolojisi ile üretilen restorasyon-
lu veri sağlayan CEREC Omnicam’i tanıtmıştır (10).
lar diş hekimliğinde rutin kullanıma girmiştir (7). Bu durum,
CAD/CAM restorasyonların kullanımlarının konvansiyonel
Dijital ölçüler; hız, etkinlik, alınan bilgilerin arşivlenmesi, ver-
olarak üretilen restorasyonlar ile kıyaslandıklarında restora-
ilerin klinik ve laboratuvar arasında transfer edilebilmesi,
syonun uzun dönem klinik kullanımı ve komplikasyon oran-
geleneksel teknikten daha az girişimsel olması gibi avan-
larına ilişkin bilimsel verilerin yeterli olup olmadığı sorusunu
tajlara sahiptir (10). Ağız içi dijital ölçü alımı konvansiyonel
akla getirmektedir.
ölçü alımı ile ilişkili olan ölçü materyalinin ve ana model elde
Diş hekimleri CEREC ile üretilen restorasyonların tanıtıl-
edilmesinde kullanılan alçının boyutsal değişimi gibi birçok
masından bu yana bu restorasyonlara ilişkin bir takım
hatanın elimine edilmesini sağlamaktadır. Bununla birlik-
endişeler taşımaktadırlar. CAM işlemi frezelenen restora-
te, ağız içi dijital ölçünün hassasiyeti; bitim çizgisi konumu,
syonun adaptasyonu ve marjinal uyumuna ilişkin çeşitli
periodontal sağlık ve ölçü alımı sırasındaki kanama, tükürük
sorular doğurmuştur. CEREC sistemi ile üretilen ve adeziv
akış hızı ve hasta uyumundan etkilenebilmektedir (11). İlave
olarak simante edilen seramik materyallerin kırılma direnci,
olarak, özellikle ağız açıklığı az olan ya da son molar dişin
dayanıklılığı ve klinik ömrü açısından sorgulamaları da bera-
bukkal yüzeyi ile ramus ön duvarının yakın olduğu hastalar-
berinde getirmiştir (8).
da tarayıcı ucun ilgili alana ulaşabilirliği azalmaktadır (12).
Bu nedenle sıklıkla konvansiyonel ölçüden elde edilen alçı
Dijital Ölçüye Bağlı Komplikasyonlar
modelin dijitalize edilmesi söz konusu olabilmektedir (11).
Dijital ölçü, protetik tedavi için model elde etmek amacı
Dijital ölçü tekniklerinin etkinliklerini ve ölçüye bağlı oluşabi-
ile istenen dokuların ve materyallerin (ör: prepare edilmiş
lecek komplikasyonları belirlemek için dijital ve konvansiy-
dişlerin, çevre yumuşak dokuların, implant ölçü postları)
onel ölçü tekniklerinin başarılarının karşılaştırılması üzerine
bir kamera sistemi ile taranması ve üç boyutlu dijital veri
çalışmalar devam etmektedir (9).
7tepeklinik
19
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
wax-up örneklerin taranmasını gerektirmektedir (16,17).
Seelbach ve arkadaşları (13) dijital ölçü sistemleri ile üretilen
restorasyonların konvansiyonel ölçü teknikleri ile benzer
Yapılan klinik bir çalışmada, anatomik belirleyicilerin ye-
uyum gösterdiklerini bildirmişlerdir. Benzer şekilde Zarauz
tersiz olması nedeni ile ağız içi dijital veri aktarımının dişsiz
ve arkadaşları (11), silikon ve intraoral dijital ölçü tekniklerini
hastalarda 2 adet dental implant varlığında iyi uyuma sa-
tam seramik tek kronların uyumları açısından kıyasladıkları
hip bir protezin üretimi için yeterli olmadığı rapor edilmiştir.
klinik çalışmalarında intraoral dijital ölçünün konvansiyo-
Çalışmada ağız içi taramada implantlar arası uzaklık ve
nel ölçü tekniği gibi klinik olarak uygun internal ve marjinal
açılanmalarda hata oluşumu ortaya konmuştur (18).
uyum gösterdiğini bildirmişlerdir.
Ender ve Mehl (14) ise, in vitro model üzerinde yaptıkları
Birkaç in vitro çalışma konvansiyonel ölçüden taranan ana
çalışmalarında, geleneksel ve dijital ölçü metodlarının
modelden elde edilen dijital veriler ve ağzı içi dijital ölçüler
tam ark ölçülerin doğruluğu ile ilgili farklılık gösterdiğini
ile üretilen kronların uyumlarını kıyaslamışlardır. Çalışma-
bildirmişlerdir. Bu çalışmada dijital ölçü sistemleri tam ark
lar ana modelden elde edilen dijital veriler ve ağzı içi dijital
modellerde daha fazla lokal sapma (deviasyon) göstermiştir.
ölçüler ile üretilen kronlarda yüksek uyum rapor etmişlerdir
Araştırmacılar, dijital ağız içi ölçü sistemini, yüksek uyum
(13,15).
gösteren konvansiyonel ölçü tekniği ile kıyaslandığında
Dijital ölçü kullanımı ile diş destekli sabit protetik restora-
yüksek uyum göstermediğini ancak, dijital iş akışı ile üretim
syonların üretimine ilişkin birçok in vitro çalışma bulunmak-
aşamalarının elimine edilmesinin yüksek güvenirlilikte resto-
tadır (11,13,15). Bu çalışmalar özellikle komplike olmayan
rasyonların üretimi açısından üstün özellikleri olduğunu vur-
restorasyonlarda konvansiyonel tekniklerle benzer ya da
gulamışlardır.
daha başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Fakat halen ağız içi
tarayıcıların özellikle full mouth restorasyonlarda (14), tam
Abdel-Azim ve arkadaşları (15), CAD/CAM ile üretilen tam
protezlerde (18,19) ve implant destekli restorasyonlardaki
seramik kronların marjinal uyumlarını değerlendirdikleri
kullanımlarının (11) in vivo performanslarına ilişkin veriler
çalışmalarında konvansiyonel ölçü ve dijital ölçü teknikler-
yetersizdir.
ini kıyaslamışlardır. Araştırmacılar ortalama marjinal aralığın
konvansiyonel ölçüde daha fazla olduğunu bildirmiş ancak,
Marjinal ve İnternal Uyum
konvansiyonel ölçü ve dijital ölçü teknikleri arasında tam se-
Restorasyonların uzun dönem fonksiyonel başarılarının
ramik kronlar için istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığını
sağlanması için gerekli en önemli kriterlerden biri marjinal
rapor etmişlerdir.
uyumdur (20). Klinik olarak kabul edilebilen maksimum
CAD/CAM teknolojisi, süregelen gelişmeler ile birlikte im-
marjinal aralık genişliği üzerine görüş birliği bulunmamak-
plant destekli protezlerin ve dayanakların üretimlerinde de
tadır. 1000 kronu inceledikten sonra maksimum tolere
kullanıma girmiştir. Bu teknolojilerin kullanımı ile implant
edilebilecek marjinal aralık 120 µm olarak Mc Lean ve Von
pozisyonunun dijitalize edilmesi, restorasyonun bilgisayar
Fraunhofer tarafından tanımlanmıştır (21). Güncel olarak
ortamında planlanması, tasarlanması ve restorasyonun
ise, CAD/CAM restorasyonlarda 60-150 µm aralığında mar-
frezeleme ile direk olarak üretilmesi mümkün olmaktadır.
jinal aralık rapor edilmiştir (22).
Fakat, ağız içi tarama cihazları ile oral kavitede diş ya da implantların görüntülerini almak her vakada henüz mümkün
CAD/CAM restorasyonların klinik performanslarını araştıran
hale gelmemiştir. Altyapı ya da dayanakların tasarımları ha-
ve klinik olarak kabul edilebilir marjinal uyum gösteren
len manuel olarak üretilen ve ağız içerisinde değerlendirilen
birçok çalışma mevcuttur (23,24). Yapılan araştırmalar-
7tepeklinik
20
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
da CAD/CAM kronlar marjinal adaptasyon açısından
marjinal uyumlarını kıyasladıkları çalışmalarında Denissen
değerlendirilmiş ve preparasyon tasarımı ve simantasyon
ve arkadaşları (28), CEREC 3 ile üretilen restorasyonlarda
prosedürünün dışında CAD/CAM sistemlere özgü farklı fak-
85 µm marjinal aralık belirtmişlerdir. Araştırmacılar, labor-
törlerin de marjinal adaptasyonu etkileyebileceğini bildirilm-
atuvar çalışmalarında marjinal aralığın 100 µm’ den düşük
iştir. Bunlar yazılım ve donanım limitasyonları, tarayıcı tipi,
olmasına karşın, klinik çalışmalarda yapıştırma ajanının mar-
frezeleme teknolojisi, tek ya da çok üniteli sabit protezlerin
jinal aralıktan aşınarak uzaklaşması nedeniyle daha büyük
üretimi ve frezelemede sinterlenmiş ya da sinterlenmemiş
marjinal aralık oluştuğunu rapor etmişlerdir.
materyallerin kullanımı olarak vurgulanmıştır (25).
Zirkonya seramiklerin CAD/CAM ile üretimleri ile birlikte
erken dönem takipte marjinal uyumsuzluk varlığı ortaya
Restorasyonun marjinal uyumundaki artış önemli bir
konmuştur. Bu nedenle CAD/CAM ile üretilen zirkonya se-
klinik avantaj oluşturmaktadır. Aynı zamanda, rezin bazlı
ramiklerde sıklıkla biyolojik komplikasyon ile karşılaşılmıştır
yapıştırıcı simanın diş/restorasyon ara yüzündeki genişliği
(29). Bu uyumsuzluk erken dönem CAD/CAM prosedürleri-
ve bu genişliğin plak birikimini nasıl etkileyeceği de klinik
nin yazılımsal hataları ile ilişkilendirilmiştir (30). Günümüzde
olarak büyük öneme sahiptir (7). Diş ve CAD/CAM restora-
CAD/CAM sistemlerindeki yazılımsal gelişim ve hekimin uy-
syon arasındaki kompozit bağlantısının ortalama genişliği
gun dayanak preparasyonu yapması gereksiniminin azal-
236±98 µm’dir. Bu değer aralığında minimum 108 µm ve
ması ile zirkonya restorasyonlarda marjinal uyum gelişmiştir
maksimum 475 µm ve ortalama ise yaklaşık 218 µm’dir (23).
(29).
Yapıştırıcı ajanların zaman içerisindeki aşınmasına bağlı
Tam seramik restorasyonlarda CAD/CAM teknolojisinin
olarak oluşan marjinal boşluklar ile ilgili çalışmalar mevcuttur
kullanımı ile dayanak dişler için marjinal aralık düzenlene-
(23,26,27). Posselt ve Kerschbaum (23), CEREC 1 ve CEREC
bilmektedir. CAD/CAM sistemi ile önceden saptanan uyu-
2 ünitelerinde üretilen 794 hastada tek seansta uygulanan
mun sağlanabilmesi; tarama cihazı, frezelenen materyal ve
2328 inley ve onley restorasyonları içeren çalışmaların-
frezeleme ünitesini içeren sistemin uyumuna, aynı zaman-
da, marjinal aralığın ölçülmesi için rastgele 44 restorasyon
da sinterizasyon büzülmesini kompanse edebilmek için
seçmişlerdir. Ortalama marjin aralığını 236.1±96.8 µm olarak
de sonuç boyutun öngörülebilirliğine bağlıdır (31). CAD/
belirlemişlerdir. Ölçüm yapılan marjinlerin neredeyse yarısın-
CAM ile üretilen kronlarda, yaklaşık olarak 90 µm’ den daha
da (%47,7) marjinal uyumsuzluk gözlemişlerdir. Bindl ve
düşük marjinal aralık değerleri kabul edilebilir görülmektedir
Mörmann (26), CEREC 1 ve CEREC 2 ile üretilmiş Vita blocs
(32). Çalışmalar CAD/CAM ile üretilen zirkonya restorasyon-
Mark II kronların marjinal adaptasyonlarını kıyaslamışlardır.
ların yüksek marjinal uyum sağladığını göstermiştir (32,33).
CEREC 1 ile üretilmiş kronlar (300±95µm) ile kıyaslandığın-
Bunların yanı sıra, uzun dönem bir klinik çalışmada, zirkonya
da CEREC 2 ile üretilmiş kronlarda (207±63 µm) marjinal
restorasyonlarda uygun olmayan marjinal bütünlük nedeni-
adaptasyonun belirgin derecede gelişmiş olduğunu rapor
yle hasarlı marjinler görülmüştür. Zayıf marjinal uyum yük-
etmişlerdir.
sek restorasyon kaybına sebep olarak gösterilmiştir (34).
CAD/CAM sistemlerde gelişim ile birlikte inley ve onley
Farklı CAD/CAM sistemleri marjinal uyumun kalitesini belir-
restorasyonların marjinal uyumlarında gelişim görülmüştür
gin şekilde etkileyebilmektedir. Zirkonya seramik altyapıların
(7). Nakamura ve arkadaşları (27) CEREC 3 ile üretilmiş
üretimlerinde kullanılan üretim tekniği restorasyonun uyu-
kronlar için 53-67 µm marjinal aralık bildirmişlerdir. CEREC
munu etkilemektedir (35). Örneğin üretim tekniği ile uyumlu
3 sistemi ile ve laboratuvar ortamında üretilmiş onleylerin
diş preparasyon miktarından daha büyük internal kesim ya-
7tepeklinik
21
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
pan frezler planlanmayan büyüklükte internal boşluklara se-
diğini, ısı ile presleme tekniğinin ideal marjinal ve internal
bep olabilmektedirler. İlave olarak restorasyon iç yüzeyinde
kron adaptasyonu sonucunu gösterdiğini bildirmişlerdir.
frezeleme ucundan daha küçük detaylar oluşturulamaya-
Araştırmacılar E4D CAD/CAM sistem (D4D Technologies)
cağı için frezeleme işleminin sonucunda elde edilen resto-
için 30 ya da 60 µm spacer kalınlığı önermişlerdir (36).
rasyonun uyumu büyük oranda frezeleme ucunun boyutu-
Hibrit altyapıların oluşturulması için CAD/CAM sistemler-
na bağlı olabilmektedir (29).
in kullanımı mümkündür. Hibrit tip restorasyonlarda CAD/
CAM ile üretilmiş altyapılar konvansiyonel tekniklere kıyasla
Song ve arkadaşları (31) anterior 3 üyeli zirkonya seramik al-
daha iyi pasif uyum sağlamaktadırlar (16).
tyapılı sabit protezlerin marjinal aralıklarının kullanılan CAD/
CAM sistemine göre değişiklik gösterdiğini rapor etmişle-
Sekonder Çürük
rdir. Fakat, çalışmada elde edilen marjinal aralık değerleri
Tüm direk restorasyonlarda en büyük restorasyon kayıp se-
geleneksel metal-seramik restorasyonlar ile kıyaslandığın-
bebi, sekonder çürük teşhisidir ve genellikle restorasyonun
da klinik olarak kabul edilen limitler dahilinde bulunmuştur.
yenilenmesi ile sonuçlanmaktadır (37). Marjinal uyumsu-
Tinschert ve ark. (33) Precident DCS sistemi ile itriyum ile sta-
zluklar sekonder çürük oluşumuna sebep olan etkenlerden
bilize zirkonyum oksit (DC-Zirkon) ve zirkonya ile güçlendi-
biri olduğu için klinik olarak önem taşımaktadır (33). CEREC
rilmiş cam infiltre seramik (In-Ceram Zirconia) ile üretilen
ile üretilmiş inley restorasyonların değerlendirildiği çalışma-
posterior bölgedeki 3, 4 ve 5 üniteli tam seramik sabit prote-
ların büyük bölümünde rezin bazlı kompozit simanlarda
zlerin marjinal uyumunu in vitro olarak değerlendirmişlerdir.
çukurlaşmaya sebep olan marjinal aşınma rapor edilmiştir
Epoksi rezin modeller üzerine hazırlanan restorasyonları
(7,8,37). Belirlenen marjinal aşınmaya karşın marjinal ren-
yerleştirilerek kesitler alıp SEM ile değerlendirmişlerdir. Gru-
kleneme ve sekonder çürük oluşumu minimaldir. Bu du-
plar arasında farklılık olmakla birlikte tüm gruplardaki ortala-
rum aşınmanın yüzeyel olduğunu ve diş-seramik arasındaki
ma değerler 100 µm’un altında bulunmuş ve kabul edilebilir
adezyonun bozulması ile ilişkili olmadığını göstermektedir.
marjinal uyum gösterdiği belirtilmiştir.
Mikro dolduruculu rezin bazlı kompozit simanlar hibrit rezin
simanlar ile kıyaslandıklarında daha yüksek aşınma direnci
Pak ve arkadaşları (20) tam sinterize zirkonya blok (Digident)
göstermektedirler (8).
ve yarı sinterize zirkonya blok (Lava CAD/CAM) ile üretilen
zirkonya seramik kronların marjinal uyumlarına porselen
Pieger ve arkadaşları (38), 2014 yılında yayınladıkları siste-
venerleme işleminin etkisini inceledikleri çalışmaların-
matik derlemede lityum disilikat tek kron ya da sabit parsi-
da, venerleme işlemi sonrasında marjinal aralıkta belirgin
yel protezlerin klinik sonuçlarını değerlendirmişlerdir. CAD/
artış görmüşlerdir. Fakat yarı sinterize blokların kullanıldığı
CAM ile üretilmiş lityum disilikat cam seramik restorasyon-
Lava sistemi ile tam sinterize blokların kullanıldığı Digident
larda en sık görülen biyolojik komplikasyonun endodontik
sistemi arasında marjinal aralıkta belirgin bir farklılık bulama-
tedavi gereksinimi ve sekonder çürük oluşumu olduğunu
mışlardır.
bildirmişlerdir. Ayrıca, Wittneban ve arkadaşları (39) CAD/
CAM tek diş restorasyonların (kron, endo kron, inley, on-
Mously ve arkadaşları (36), E4D sistemi kullanılan ve farklı
ley) klinik performanslarına ilişkin yaptıkları derlemede en
spacer kalınlıkları ile uygulanan kronların marjinal ve inter-
sık görülen biyolojik kayıp sebebinin, sekonder çürük ve
nal uyumlarını değerlendirmişler ve bunları ısı ile preslene-
endodontik problemler olduğunu bildirmişlerdir.
bilen teknikle üretim ile kıyaslamışlardır. Spacer kalınlığının
ve üretim tekniğinin seramik kronun adaptasyonunu etkile-
7tepeklinik
22
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
Postoperatif Hassasiyet
edilebilmesi ile geçici restorasyonun olumsuz etkileri elimi-
CEREC restorasyonlar tek seansta oluşturulmaktadırlar. Bu
ne edilebilmektedir (8).
nedenle postoperatif hassasiyetlerin bir kısmı okluzal in-
Renk Uyumu
terferanslar nedeni ile oluşabilmektedir. Dolayısı ile okluzal
kontaklar lokal anesteziklerin etkileri ortadan kalktıktan son-
Seramik restorasyonların estetik beklentileri karşılayabilme-
ra düzenlenmelidir (8).
si için doğal dişlerde var olan dentin tabakasının sağladığı
CEREC sistem ile üretilen restorasyonlara ilişkin başlangıç
opasite ve insizal bölgenin sağladığı translusensi gibi bazı
klinik çalışmaları belirgin düzeyde postoperatif hassasi-
optik özellikleri karşılamalıdır (41).
yet bildirmişlerdir (8, 37). Otto ve De Nisco (37), 200 adet
Protetik restorasyonlarda altyapı renginin maskelenme-
CEREC ile üretilmiş inley restorasyonda %13 oranında im-
si ve komşu dentisyonla renk uyumunun sağlanması için
mediate hassasiyet rapor etmişlerdir. 17 vakanın 12’sinde
porselen tabakalama işlemi yapılmaktadır. Porselen restora-
birkaç günden 3 haftaya kadar hassasiyetin ortadan kalk-
syonların doğal dişler ile estetik uyumunun sağlanabilmesi
tığını, kalan 5 vakada ise hassasiyetin kaybolmasının yedi
için bireysel boyama ve glaze tekniği ile restorasyon ren-
ay sürdüğünü rapor etmişlerdir.
kleri modifiye edilebilmektedir (8). Geleneksel yöntemlerde renk uyumunun sağlanması teknisyenin bilgi ve bec-
CAD/CAM sistemlerinin yeni jenerasyonlarında marjinal ve
erisine bağlıdır. CAD/CAM materyallerinde renklendirme
internal uyumun artması (27) ve adeziv materyallerin ve
ise, aşındırma (cut-back) tekniği ile venerleme materyalinin
yapıştırma tekniklerinin gelişmesi ile birlikte güncel çalışma-
uygulanması ya da boyama ile sağlanmaktadırlar. CEREC
lar daha az postoperatif hassasiyet rapor etmişlerdir (8, 40).
restorasyonlar ile ilgili yayınlanmış klinik çalışmaların büyük
Fasbinder ve arkadaşları (40) 80 adet ince grenli feldspatik
kısmı boyanmış ve glaze uygulaması yapılmış restorasyon-
seramik blok (Vita Blok Mark II) ve nanokristalin zirkonya
lardan ziyade simantasyon sırasında polisajlanan monokro-
doldurucu içeren rezin bazlı kompozit blok (Paradigm,3M
matik bloklardan frezelenerek oluşturulmuş verileri içer-
ESPE) inleyler üzerinde yaptıkları randomize klinik çalışma-
mektedir (8,42). CAD/CAM materyallerindeki gelişmeler,
da bir haftalık kontrollerde tek restorasyonda hassasiyet
tabakalı şekilde renklendirilmiş blokların kullanımını ortaya
rapor etmişlerdir. Bu hassasiyet ikinci haftada sonlanmıştır.
koymuştur. Bu tip bloklarda manuel tabakalamaya ihtiyaç
duyulmamaktadır (43).
Hasta başı CAD/CAM restorasyonlarda belirgin bir post-
Restorasyonun sonuç rengi; frezelenen bloğun, rezin ba-
operatif hassasiyetin görülmemesinin birçok olası sebebi
zlı kompozit yapıştırma ajanın ve destek dişin renginin bir
bulunmaktadır. Preparasyonun optik olarak başarılı şekilde
sonucu olarak oluşmaktadır. CEREC ile üretilmiş restora-
görüntülenmesi için özenli bir izolasyon sağlanması önem-
syonlarda polisajlama ile klinik olarak kabul edilebilir estetik
lidir. İyi bir izolasyon ve başarılı optik tarama adeziv siman-
sonuçlar elde edilebilmektedir. Boyama ve glaze işlemi ile
tasyon sürecinin öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır.
optimum doğal diş rengi uyumu sağlanabilmektedir. Doğal
Bunların yanı sıra tek seansta bir restorasyon üretiminin
diş renginde ve translusensindeki değişim restorasyonda-
sağlanabilmesi dişin kontaminasyon ihtimalini önleyeceği
ki renk değişiminden daha fazla olduğu için zamanla renk
için postoperatif hassasiyeti minimalize edebilecektir. Geçi-
uyumsuzluğunda artış meydana gelebilmektedir (8).
ci restorasyon kullanımı sürecinde restorasyonlar kırılabilir
ya da kaybolabilir. Buna ilave olarak geçici siman sızdırma-
Laminate restorasyonların CAD/CAM ile üretimlerinde cam
zlığının düşük olması nedeniyle destek dişler kontamine
seramikler ya da kristalin seramik bloklar kullanılabilmekte-
olabilmektedir. Tek seansta restorasyonun üretilip simante
dir. Translusent özellikleri nedeni ile cam seramikler daha
7tepeklinik
23
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
çok tercih edilmektedir. Diş dokusundaki renklenmenin
er (23,39). Posselt ve Kerschbaum (23) CEREC 1 ve CEREC
maskelenmesi gerektiği durumlarda ise zirkonya seramik
2 ünitelerinde 794 hastada uygulanan 2328 inley ve onley
altyapı kullanımı tercih edilmektedir (44). Bloklar frezelen-
restorasyonların dokuz yıllık takibinde 35 kayıp bildirmişle-
dikten sonra uygun porselen ile tabakalama yapılarak renk
rdir. Restorasyon kayıp sebepleri, iki adet inley kırığı (%5,7),
uyumu sağlanabilmektedir. Ayrıca restorasyonlar eksternal
altı adet diş kırığı (%17,1), 8 adet diş çekimi (%22,9) ve 8 adet
boyama ile de karakterize edilebilmektedir. Fakat monolitik
(%22,9) restorasyon okluzal uyumlama gereksinimi şeklinde
restorasyonların estetik sonuçları tabakalama ile elde edilen
gelişmiştir. Düşük kayıp ve restorasyon kırık oranlarının tut-
restorasyonların estetik sonuçları kadar başarılı değildir.
arlı sonuçları CEREC sistemi ile üretilmiş restorasyonların
Monolitik restorasyonlardaki eksternal boyama zaman-
klinik dayanıklılığını göstermektedir. Diğer seramik sistemler
la aşınma ve fırçalama ile uzaklaşabilmektedir (45). Son
ile benzer şekilde, seramik kırığı ve diş kırığı primer kayıp me-
zamanlarda doğal dişleri taklit edebilmesi için renk geçişi
kanizmasını açıklayan sebeplerdir (49). Benzer şekilde Wit-
gösteren ve farklı translusensi seviyelerinde üretilmiş çok
tneben ve ark.’nın (39) yaptıkları sistematik derlemede CAD/
renkli (multicolor) lösit ile güçlendirilmiş seramikler piyasa-
CAM tek diş restorasyonlar için en sık görülen teknik kayıp
ya sürülmüştür (41).
sebebinin restorasyon ya da diş kırığı olduğu bildirilmiştir.
Restorasyon Kırığı
Hareketli ve sabit protezlerde metal, altyapı materyali olarak
kullanılmaktadır. Döküm alaşımlarına alternatif olarak CAM/
CAD/CAM sistemlerin bireysel ve hızlı üretim sağlamaları-
CAM sistemleri için üretilen kobalt krom bloklar mevcuttur.
na karşın, limitli uyum göstermeleri ve üretimleri sırasında
Bu bloklar protetik üretimlerde ince ve dayanıklı yapısının
mikroskobik kırıkların oluşma ihtimali gibi dezavantajları
yanı sıra üstün marjinal uyum göstermektedirler (50).
bulunmaktadır (46). Restorasyonların uzun dönem fonksiyonel klinik başarılarının sağlanması için gerekli en önemli
Pieger ve ark. (38) 2014 yılında yayınladıkları sistematik
kriterlerden biri kırılma dayanımıdır (20). Güncel olarak en
derlemede lityum disilikat (IPS e.max CAD) tek kron ya da
popüler seramik restoratif materyaller ikisi lityum disilikat
sabit parsiyel protezlerin klinik sonuçlarını değerlendirmişle-
ve zirkonyadır. Lityum disilikat cam seramikler zirkonya se-
rdir. Çalışmada restorasyon kaybı, restorasyonun çıkarıl-
ramiklere kıyasla yüksek translusensiye ve düşük mekanik
ması ya da yenilenmesini gerektiren herhangi bir yerindeki
dayanıma sahiptir. Her iki materyal de monolitik restorasyon
kırık olarak tanımlanmıştır. En sık karşılaşılan teknik komp-
olarak ya da veneer porseleni ile uygulanan kor materyali
likasyon olan kor altyapının kırılmasını, veneer porseleninin
olarak kullanılabilmektedir (47). Her iki materyal için de sık
koheziv kırığı ve restorasyonun diş yüzeyinden ayrılması
karşılaşılan komplikasyonlar çatlak, porselenin ufak parça
(debonding) takip etmiştir.
halinde kopması (chipping) ve veneer porselen materyali-
Porselen veneerde koheziv kırık (chipping) zirkonya sera-
nin kırılmasıdır (48).
mik kronlarda sıklıkla farklı sebeplere bağlı olarak oluşmak-
CAD/CAM inley ve onley restorasyonların kayıp oranları
tadır. Bazı yorgunluk test sonuçları veneer porseleninde
düşüktür. Kayıp sebepleri direk uygulanan amalgam ve
koheziv kırık oluşumunun mandibular molarların bukkal
kompozit restorasyonlardan farklıdır. CAD/CAM restora-
tüberküllerinde görüldüğünü bildirse de, klinik olarak daha
syonlar gibi İndirekt restorasyonlar direk restorasyonlara
sıklıkla mandibular posterior dişlerin lingual tüberküllerinde
kıyasla daha büyük restorasyonlardır ve bu durum kayıp se-
görüldüğünü ortaya koymaktadır (34,51). CAD/CAM üretim-
bebini etkilemektedir. En sık görülen kayıp sebepleri sırasıy-
de tüm preparasyon yüzeyinde belirli bir kalınlıkta altyapı fre-
la: restorasyon kırığı, sekonder çürük ve diş kırığıdır (7).
zelendiğinde sonuç restorasyonda veneer porselen kalın-
Uzun dönem çalışmalar, düşük kırık oranı rapor etmektedirl-
lığı uniform olamamaktadır. Bu nedenle alt yapı tasarımının
7tepeklinik
24
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
nihai diş anatomisine göre tasarlanmasının veneer porsele-
kırılma dayanımı büyük önem taşımaktadır. Bilgin ve ark-
ninde koheziv kırık olasılığını azaltacağı belirtilmiştir (52).
adaşları (57) geleneksel döküm, CAD/CAM ve direk metal
lazer sinterleme teknikleri ile üretilen Co-Cr post korların kırıl-
Veneerlenen zirkonya restorasyonlarda görülen veneer
ma dirençlerini karşılaştırmışlardır. Geleneksel döküm ve di-
porseleninde koheziv kırığın önlenmesi için Beuer ve ark.
rek metal lazer sinterleme benzer kırılma direnci gösterirken,
(53) 2009 yılında CAD/CAM ile üretilmiş lityum disilikat ve-
CAD/CAM ile üretilen post yüksek kırılma direnci göster-
neer tabakaların zirkonya seramik kor üzerinde sinterlenme
miştir. Araştırmacılar, CAD/CAM üretimi ile yüksek dayanım
yönteminin kron ve köprülerin dayanımını belirgin düzeyde
değerlerinin elde edilmesini üretim tekniği, materyal kom-
arttırdığını öne sürmüşlerdir. CAD/CAM ile üretilmiş zirkonya
pozisyonu ve marjinal uyum ile ilişkilendirmişlerdir.
korlar üzerine yine CAD/CAM ile üretilmiş lityum disilikat seramik veneer uygulaması ile mauel olarak veneerlenen ve
İmplant destekli protezlerin estetik özelliklerinin gelişimi
presleme ile veneerlenen restorasyonları kıyaslamışlardır.
kişisel dayanak kullanımı ile ilişkilendirilebilir (58, 59). Kişi-
CAD/CAM ile üretilmiş lityum disilikat seramik veneer
sel dayanaklar, istenilen diş boyutu ve yumuşak doku
uygulamasının daha yüksek yorgunluk direncine (2,699 N,
kontürünün elde edilmesi için önem taşımaktadır. Kişis-
1,195 N, 1,507 N) sahip kronlar oluşturulabileceğini vurgu-
el dayanaklar, uygun açılanma ve subgingival marjinlerin
lamışlardır (53). Araştırmacılar, preslenerek ya da manuel
oluşturulmasını kolaylaştırmaktadır. CAD/CAM ile kişisel
olarak tabakalama ile veneerlenen kronların kayıp tiplerini
dayanak üretiminde metal ya da seramikler kullanılmak-
veneer porseleninde koheziv kırık şeklinde belirtirken, CAD/
tadır (60). Zembic ve ark. (60) yaptıkları randomize kontrollü
CAM veneer tabaka ile veneerlenen restorasyonlarda ise
klinik çalışmada tek diş implantlar için CAD/CAM ile üretilmiş
ara tabakanın açığa çıktığı veneer tabakanın kütlesel kırıkları
zirkonya ve titanyum dayanaklarda ortalama 36 aylık klinik
olduğunu ortaya koymuşlardır (46).
takipte dayanak kırığı ya da altyapı kaybı rapor etmemişlerdir.
Polimetilmetakrilat bazlı CAD/CAM materyallerin 6 aya kadar
Sıklıkla anterior bölgede kişisel CAD/CAM zirkonya dayanak-
geçici restorasyon olarak kullanımları önerilmektedirler (46).
lar kullanılmaktadır (61). Zirkonya dayanakların kırılma
Bu materyallerin CAD/CAM ile üretimlerinde yüksek kırılma
dayanımları birçok in vitro çalışmada rapor edilmiştir (61, 62).
dayanımı ve yaşlanmaya karşı düşük hassasiyet göster-
Frezeleme sırasında yüksek stres ve ısı oluşumu zirkonya
dikleri belirtilmektedir. Fakat, bu materyallerin uzun dönem
materyalinin dayanımında ve restorasyonun uzun dönem
klinik kullanımına ilişkin veriler yetersizdir (54).
başarısında olumsuzluk oluşturmaktadır (61). Kim ve arkadaşları61 CAD/CAM ile üretilmiş zirkonya dayanaklarda kırıl-
Post kor sistemlerin farklı fiziksel özellikleri kök dentini
ma dayanımının preslenerek üretilmiş kişisel metal-seramik
içerisinde farklı stres dağılımlarına sebep olmaktadır. Bu
dayanaklara kıyasla belirgin düzeyde daha düşük olduğunu
stres dağılımı post kaybı, kök kırığı ya da kor kırığına sebep
bildirmişlerdir. Bu çalışmada CAD/CAM zirkonya dayanak-
olabilmektedir (55). Bu komplikasyonların yanı sıra tamir
ların sekizinde lingual bölgede dayanak ve kron kırığı,
edilemeyen katastrofik kayıplara sebep olan ana faktör elas-
ikisinde benzer kırıklarla birlikte dayanak vida kaybı belirtilm-
tisite modülüsüdür. CAD/CAM’ in ve direk metal lazer sinter-
iştir. Dayanak vida kaybı değerlerinin (650N/66,2 kg) klinik
lemenin, konvansiyonel döküm tekniğine alternatif olarak
olarak oluşan okluzal kuvvet değerlerinin (90-370N/9,1-
post üretiminde kullanımı popüler hale gelmiştir (56). CAD/
37,7kg) çok daha üstünde oluşması nedeniyle klinik olarak
CAM ile ilgili güncel çalışmalar marjinal ve internal uyum
anlamlı bulunmadığı şeklinde rapor edilmiştir.
üzerine yoğunlaşmasına karşın (23,24), post kor sistemlerde
7tepeklinik
25
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
Nguyen ve arkadaşları (62), implant-seramik dayanak
parsiyel protezlerin klinik sonuçlarını değerlendirmişlerdir.
birleşiminin yükleme yorgunluklarını kıyasladıkları çalışma-
Teknik komplikasyonlar arasında kor altyapının kırılmasının
larında, zirkonya dayanaklarda dayanak çapının önem
en sık karşılaşılan komplikasyon olduğunu ve bunu da
taşıdığını belirtmişlerdir. Geniş çaplı implant sistemlerinde
restorasyonun diş yüzeyinden ayrılmasının takip ettiğini be-
de dayanak kaybı görülmesine karşın, dar ya da orta kalın-
lirtmişlerdir. Bilgin ve arkadaşları (57); çalışmalarında CAD/
lıkta dayanaklar daha yüksek risk grubunu oluşturmuşlardır.
CAM ile üretilen post örnekler üretim tekniği nedeniyle daha
İmplant-dayanak hekzagonal bağlantı bölgesinde CAD/
az yüzey pürüzlülüğüne sahip olduğunu ve bu durumun
CAM ile üretilen zirkonya dayanakların bulunmasının özel-
CAD/CAM postların kök kanal sisteminden çıkmasına ned-
likle posterior alanda kayıplara sebep olabileceğini vurgu-
en olabileceği ileri sürmüşlerdir.
lamışlardır.
Restorasyonun Uzun Dönem Klinik Kullanımı
Hibrit tip restorasyonların CAD/CAM ile üretimi, okluzal ilişkil-
Diş hekimliğinde CAD/CAM uygulama teknolojilerinin kul-
ere ve diş formlarına ilişkin verilerin saklanmasını mümkün
lanım alanları hem dental laboratuvarlar hem de kliniklerde
kılmaktadır. Böylece hibrit restorasyonlarda sıklıkla görülen;
gün geçtikçe artmaktadır. CEREC 1 ünitesi inley ve onley-
dişlerin kırılması ya da aşınması durumlarında altyapı çıkarıl-
lerin hasta başı üretimi ve anında simantasyon için geliştir-
madan dişlerin kolayca yeniden üretilebilmesini sağlamak-
ilmiştir. Bu nedenle CEREC restorasyonların uzun dönem
tadır (16,63). İmplant üstü sabit dental protezlerde pasif
klinik başarılarına ilişkin yayınların büyük kısmı inley ve on-
uyumun sağlanabilmesi; vida kaybı, vida kırığı ya da okluzal
leyler üzerinedir (37,66). Güncel CEREC 3 sistemi ile inley,
uyumsuzluk gibi mekanik komplikasyonların da azalmasın-
onley, posterior kron, anterior kron ve veneer üretilebilme-
da rol oynamaktadır (63).
ktedir. Laboratuvarda üretilen çeşitli seramik restorasyonlar
Seramik dayanakların titanyum dayanaklara oranla daha
CEREC 3 sistemi ile hasta başında da üretilebilmektedir (8).
iyi estetik sonuçlar sağlamalarına karşın, özellikle internal
CAD/CAM inley ve onley restorasyonların klinik ömrü direk
bağlantı alanlarında dayanımlarının titanyum dayanakların-
restorasyonlara kıyasla daha iyidir (23). Sjögren ve ark. (66),
da daha düşük olması, titanyum ve zirkonyumun bir arada
çalışmalarında CAD/CAM ile üretilmiş inley restorasyonlar
kullanımını akla getirmiştir. Bu mekanik avantajının yanı
için 10 yıllık klinik başarı oranını %89 olarak rapor etmişle-
sıra gingival alanda, gingival dokudan gri yansımayı da ti-
rdir. Benzer şekilde Fasbinder ve arkadaşları8 tarafından,
tanyum dayanaklara kıyasla daha azaltabilmektedir (64).
CEREC ile üretilmiş restorasyonların uzun dönem klinik kul-
Ayrıca bu durum için lityum silikat hibrit seramik dayanaklar
lanım oranları 5 yıl için %97 ve 10 yıl için ise %90 olarak rapor
da kullanılmaktadır. TiBase ve inCoris ZI meso kişisel hibrit
edilmiştir.
dayanak üretimi için kullanılmaktadır. Mekanik ve estatik
avantajının yanısıra titanyum esaslı taban dayanağın im-
Bindl ve Mörmann (26), CEREC 2 ile üretilen ince grenli feld-
planta uyumunu da kolaylaştırmaktadır (65).
spatik seramik blok (Vitablocs Mark II) ile üretilen kronlar ile
alüminyum ve magnezyum oksit içeren oksit seramik (Vita
Restorasyonun Altyapıdan Ayrılması
In-Ceram Spinell) ile üretilen kronları kıyaslamışlardır. Resto-
Restorasyonun alt yapıdan ayrılması protetik tedavi son-
rasyonun uzun dönem klinik kullanım oranı alüminyum
rası karşılaşılan teknik komplikasyonlardan biridir ve pek
ve magnezyum oksit içeren oksit seramik (In-Ceram Spi-
çok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Pieger ve
nell) kronlar için %91,7 ve ince grenli feldspatik seramik
arkadaşları (38) 2014 yılında yayınladıkları sistematik derle-
blok (Vita Blocs Mark II) kronlar için ise %94,4 olarak bildi-
mede, lityum disilikat (IPS e.max CAD) tek kron ya da sabit
rilmiştir. Bindl ve ark. (67) Vitablocs Mark II kronları diş tipi
7tepeklinik
26
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
ve preparasyon dizaynı açısından kıyaslamışlardır. Klasik
sel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Yapıştırıcı ajanların ise
kron preparasyonunu en az 3 mm’ lik preparasyon duvar
çalışma sonuçlarında etkili olmadığı belirtilmiştir.
yüksekliği, 6°-8° taper açısı ve 1-1,2 mm shoulder basamak
Günümüzde CAD/CAM ile üretilen anterior ve posterior
olarak tanımlamışlardır. Azalmış kron preparasyonunu ise; 3
zirkonya seramik sabit parsiyel protezler için restorasyon
mm’den az preparasyon duvar yüksekliği olarak belirtmişle-
uzun dönem klinik başarı oranı geleneksel metal-seramik
rdir. Premolar dişlerde, klasik kronlar için %9,0 restorasyon
sabit parsiyel protezler ile benzer bulunmuştur (51,68).
uzun dönem klinik kullanım, azalmış kronlar için %92,9 ve
Güncel bir sistematik derlemede zirkonya seramik sabit pro-
endodontik kronlar için ise %68,8 restorasyon uzun dönem
tezler için kümülatif 5 yıllık restorasyon uzun dönem klinik
klinik kullanım rapor edilmiştir. Molar dişlerde, klasik kronlar
kullanım oranı %94 olarak bildirilmiştir (68). Ayrıca güncel
için %94,6 restorasyon uzun dönem klinik kullanımı, azalmış
randomize kontrollü çalışmada da zirkonya ve metal-sera-
kronlar için %92,1 ve endodontik kronlar için ise %87,1
mik sabit parsiyel protezlerde benzer uzun dönem klinik
restorasyon uzun dönem klinik kullanım rapor edilmiştir.
başarı bildirilmiştir (51).
Araştırmacılar, premolar ve molar dişler için klasik ve azalmış
kronların başarılı olduğunu, fakat, endodontik kronların yal-
Kapos ve ark. (69), 2014 yılında yaptıkları sistematik derle-
nızca molar dişler için uygun olduğunu belirtmişlerdir.
mede, implant üstü restorasyonlarda konvansiyonel üretim teknikleri ile CAD/CAM üretim tekniğini; estetik, kom-
Wittneben ve ark. (39) CAD/CAM ile üretilmiş tek diş restora-
plikasyonlar (biyolojik ve mekanik), hasta memnuniyeti
syonların klinik performanslarına ilişkin yaptıkları sistematik
ve ekonomik faktörler açısından incelemişlerdir. İmplant
derlemede Cerec 1, Cerec 2 ve Celay restorasyonları kon-
destekli protezler için CAD/CAM ile üretilen kron, dayanak
vansiyonel restorasyonlar ile kıyaslamışlar ve restorasyonun
ve altyapılarda konvansiyonel protez üretim teknikleri ile
uzun dönem klinik başarı oranlarının benzer olduğu sonu-
üretilen restorasyonlarla kıyaslanabilir uzun dönem klinik
cuna varmışlardır. Çalışmada değerlendirilen CAD/CAM
kullanım oranı bildirmişlerdir. Zembic ve ark. (60) yaptıkları
sistemleri arasında kayıp oranı açısında istatistiksel fark bu-
randomize kontrollü klinik çalışmada tek diş implantlar için
lunmamıştır. Ortalama restorasyon uzun dönem klinik kul-
CAD/CAM ile üretilmiş zirkonya ve titanyum dayanaklarda
lanım oranını 5 yıllık takip sonucunda %91,6 ve her yılki resto-
ortalama 36 aylık takipte %100 restorasyon uzun dönem
rasyon kaybını %1,75 olarak bildirmişlerdir. Tek parça olarak
klinik kullanım oranı rapor etmişlerdir. Cesaret verici kısa dö-
kök kanalına uzanan endokronlar bu derlemede incelenen
nem verilere karşın, CAD/CAM zirkonya dayanakların tedavi
diğer tek diş restorasyonlara (inley, onley, kron) kıyasla belir-
sonuçlarına ilişkin daha fazla uzun dönem verilere gereksin-
gin düzeyde daha yüksek kayıp oranı göstermişlerdir. En az
im bulunmaktadır (46).
5 yıllık takipte endokronlarda en düşük restorasyon uzun dönem klinik başarı oranının (%82,3) ve bunu takiben azalmış
Metal altyapı, akrilik diş ve akrilik rezin kaide materyalinden
dayanak yüksekliğine sahip kronlarda (%88,4) düşük resto-
oluşan implant destekli, vidalı, metal-rezin, sabit çıkarılabil-
rasyon uzun dönem klinik başarı oranının görülmesi adeziv
ir protezler (hibrit protezler) implant diş hekimliğinde uzun
yapıştırıcıların limitasyonlarına dikkat çekmektedir. Ayrıca
süredir kullanılmaktadır. Bu tip protezlere ilişkin yüksek pro-
bu derlemede CAD/CAM ile üretilmiş farklı restorasyonlarda
tetik restorasyon uzun dönem klinik kullanım oranı bildir-
kullanılan farklı materyaller arasında cam seramiklere ilişkin
ilmesine karşın (70), akrilik rezin kırığı ve akrilik diş aşınması
en yüksek kayıp oranı (%18,18) rapor edilmiştir. CAD/CAM
gibi protezlerle ilişkili birçok komplikasyon da ortaya kon-
restorasyonlar arasında feldspatik seramikler, alüminyum
muştur (71). Bu nedenle yeni bir tasarım ve üretim kombi-
oksit seramikler ve rezin bazlı kompozit arasında istatistik-
nasyonunun kullanımını gündeme getirmiştir. Bu teknikte
7tepeklinik
27
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
CAD/CAM ile üretilen seramik restorasyonlar CAD/CAM
5.
Ronay V, Sahrmann P, Bindl A, Attin T, Schmidlin P. Current
ile üretilmiş titanyum altyapı üzerine simante edilmektedir.
Status and Perspectives of Mucogingival Soft Tissue Measure-
Kayıp yumuşak doku ise pembe akrilik ya da seramik ven-
ment Methods. J Esthet Restor Dent 2011;23:146-156.
er tabakası ile oluşturulmaktadır. Bu tip tasarımda 10 yıllık
6.
Jiao T, Zhang F, Huang X, Wang C. Design and Fabrication of
klinik takipte %96 restorasyon uzun dönem başarı oranı
Auricular Prostheses by CAD/CAM System. Int J Prosthodont
rapor edilmiştir (72).
2004;17:460-463.
7.
Myör I, Davis ME, Abu-hanna A. CAD / CAM Restorations and
SONUÇ
Secondary Caries : A Literature Review with Illustrations. Dent
CAD/CAM teknolojisindeki gelişmeler diş hekimliğinin pek
Update 2008;35:118-120.
çok alanında heyecan verici olup, CAD/CAM sistemleri, es-
8.
tetik beklentileri karşılayan aynı zamanda hekim ve hasta
için zaman kazandırıcı olan ve konvansiyonel laboratuvar
işlemleri ile üretilenlerden daha iyi klinik sonuçlar ortaya
Fasbinder DJ. Clinical performance of chairside CAD/CAM
restorations. J Am Dent Assoc 2006;137:22-31.
9.
Poticny DJ, Klim J. CAD/CAM In-office Technology. J Am Dent
Assoc 2010;141:5-9.
koyan sistemlerdir. Bununla birlikte, CAD/CAM teknolojisi ile
10. Galhano G, Pellizzer P, Mazaro J. Optical impression systems
üretilen restorasyonlarda görülen komplikasyonlara ilişkin
for CAD-CAM restorations. J Craniofac Surg 2012;23:575-579.
uzun dönem veriler genellikle inley ve onley restorasyonlar
11. Zarauz C, Valverde A, Martinez-rus F, Hassan B, Pradies G.
üzerine yoğunlaşmaktadır. Diş hekimliğinin diğer kullanım
Clinical evaluation comparing the fit of all-ceramic crowns ob-
alanlarına ilişkin in vitro çalışmalar, vaka raporları ve kısa
tained from silicone and digital intraoral impressions. Clin Oral
dönem takip verileri bulunmasına karşın, konvansiyonel
Invest 2015:1-8.
tekniklerle kıyaslanabilmeleri için daha fazla uzun dönem
klinik çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
12. Syrek A, Reich G, Ranftl D, Klein C, Cerny B, Brodesser J. Clinical evaluation of all-ceramic crowns fabricated from intraoral
digital impressions based on the principle of active wavefront
sampling. J Dent 2010;38:553-559.
KAYNAKLAR
1.
Baroudi K, Ibraheem S. Assessment of Chair-side Comput-
conventional impression techniques and workflow. Clin Oral
er-Aided Design and Computer-Aided Manufacturing Resto-
Investig 2013:1759-1764.
rations : A Review of the Literature. J Int Oral Heal 2015;7:96-
2.
3.
14. Ender A, Mehl A. In-vitro evaluation of the accuracy of conven-
104.
tional and digital methods of obtaining full-arch dental impres-
Harder S, Kern M. Survival and complications of computer
sions. Quintessence Int 2014;46:9-17.
manufacturing vs . conventionally fabricated implant-support-
15. Abdel-azim T, Rogers K, Elathamna E, Zandinejad A. Com-
ed reconstructions : a systematic review. Clin Oral Impl Res
parison of the marginal fit of lithium disilicate crowns fabri-
2009;20:48-54.
cated with CAD/CAM technology by using conventional im-
Kanazawa M, Inokoshi M, Minakuchi S, Ohbayashi N. Trial of
pressions and two intraoral digital scanners. J Prosthet Dent
a CAD / CAM system for fabricating complete dentures. Dent
2015;114:554-559.
Mater J 2011;30:93-96.
4.
13. Seelbach P, Brueckel C, Wöstmann B. Accuracy of digital and
16. Drago C, Howell K. Concepts for Designing and Fabricating
Kwon S, Kim Y, Ahn H, Kim K, Chung K, Sunny SK. Comput-
Metal Implant Frameworks for Hybrid Implant Prostheses. J
er-Aided Designing and Manufacturing of Lingual Fixed Or-
Prosthodont 2012;21:413-424.
thodontic Appliance Using 2D / 3D Registration Software and
Rapid Prototyping. Int J Dent 2014:1-8.
17. Shamseddine L, Mortada R, Rifai K, Chidiac JJ. Marginal and
internal fit of pressed ceramic crowns made from convention-
7tepeklinik
28
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
al and computer-aided design/computer-aided manufactur-
30. Bornemann G, Lemelson S, Luthardt R. Innovative method
ing wax patterns: An in vitro comparison. J Prosthet Dent 2016;
for the analysis of the internal 3D fitting accuracy of Cerec-3
doi:10.1016/j.prosdent.2015.12.005.
crowns. Int J Comput Dent 2002;5:177-182.
18. Andriessen FS, Rijkens DR, Van Der Meer WJ, Wismeijer DW.
31. Song T-J, Kwon T-K, Yang J-H, et al. Marginal fit of anterior
Applicability and accuracy of an intraoral scanner for scan-
3-unit fixed partial zirconia restorations using different CAD/
ning multiple implants in edentulous mandibles: A pilot study.
CAM systems. J Adv Prosthodont 2013;5:219-225.
J Prosthet Dent 2014;111:186-194.
19. Ohkubo C, Park E-J, Kim TH, Kurtz KS. Digital relief of the mental foramen for a CAD/CAM-fabricated mandibular denture. J
Prosthet Dent 2016; doi:10.1111/jopr.12476.
32. Ural C, Burgaz Y, Saraç D. In vitro evaluation of marginal adaptation in five ceramic restoration fabricating techniques. Quintessence İnternational 2010;41:585-590.
33. Tinschert J, Natt G, Mautsch W, Spekermann H, Anusav-
20. Pak H-S, Han J-S, Lee J-B, Kim S-H, Yang J-H. Influence of por-
ice K. Marginal fit of alumina and zirconia-based fixed par-
celain veneering on the marginal fit of Digident and Lava CAD/
tial dentures produced by a CAD/CAM system. Oper Dent
CAM zirconia ceramic crowns. J Adv Prosthodont 2010;2:33-
2001;26:396-400.
38.
21. McLean JW, Von Fraunhofer JA. The estimation of cement film
thickness by an in vivo technique. Br Dent J 1971;131:107111.
22. Von Fraunhofer JA. CAD/CAM restorations. In: Dental Materials at a Glance. John Wiley & Sons, Inc.; 2013.
23. Posselt A, Kerschbaum T. Longevity of 2328 chairside Cerec
inlays and onlays. Int J Comput Dent 2003;6:231-248.
24. Bindl A, Mörmann W. Clinical and SEM evaluation of all-ceramic chair-side CAD/CAM-generated partial crowns. Eur J Oral
Sci 2003;111:163-169.
25. Nakamura T, Tanaka H, Kinuta S, et al. In vitro study on marginal and internal fit of CAD/CAM all-ceramic crowns. Dent Mater
J 2005;24:456-459.
26. Bindl A, Mörmann W. Survival rate of mono-ceramic and ceramic-core CAD/CAM-generated anterior crowns over 2–5
years. Eur J Oral Sci 2004;112:197-204.
27. Nakamura T, Dei N, Kojima T, Wakabayashi K. Marginal and internal fit of Cerec 3 CAD/CAM all-ceramic crowns. Int J Prosthodont 2003;16:244-248.
28. Denissen H, Crossed D Signozić A, Van Der Zel J, Van Waas
M. Marginal fit and short-term clinical performance of porcelain-veneered CICERO, CEREC, and Procera onlays. J Prosthet Dent 2000;84:506-513.
29. Abduo J, Lyons K, Swain M. Fit of zirconia fixed partial denture:
a systematic review. J Oral Reha 2010;37:866-876.
7tepeklinik
34. Sailer I, Fehér A, Filser F, Gauckler LJ, Lüthy H, Hämmerle CHF.
Five-year clinical results of zirconia frameworks for posterior
fixed partial dentures. Int J Prosthodont 2007;20:383-388.
35. Grenade C, Mainjot A, Vanheusden A. Fit of single tooth zirconia copings: comparison between various manufacturing
processes. J Prosthet Dent 2011;105:249-255.
36. Mously HA, Finkelman M, Zandparsa R, Hirayama H. Marginal
and internal adaptation of ceramic crown restorations fabricated with CAD / CAM technology and the heat-press technique.
J Prosthet Dent 2014;112:249-256.
37. Otto T, de Nisco S. Computer-aided direct ceramic restorations : A 10-year prospective clinical study of Cerec CAD/
CAM inlays and onlays. Int J Prosthodont 2002;15:122-128.
38. Pieger S, Salman A, Bidra AS. Clinical outcomes of lithium disilicate single crowns and partial fixed dental prostheses: A systematic review. J Prosthet Dent 2014;112:22-30.
39. Wittneben J, Wright RF, Weber H, Gallucci GO. A systematic
review of the clinical performance of CAD/CAM single-tooth
restorations. Int J Prosthodont 2009;22:466-471.
40. Fasbinder D, Dennison J, Heys D, Lampe K. The clinical performance of CAD/CAM-generated composite inlays. J Am Dent
Assoc 2005;136:1714-1723.
41. Höland W, Schweiger M, Watzke R, Peschke A, Kappert H. Ceramics as biomaterials for dental restoration. Expert Rev Med
Devices 2008;5:729-745.
42. Chaiyabutr Y, Kois JC, LeBeau D, Nunokawa G. Effect of abut-
29
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
ment tooth color, cement color, and ceramic thickness on the
Edelhoff D. High-strength CAD/CAM-fabricated veneering
resulting optical color of a CAD/CAM glass-ceramic lithium
material sintered to zirconia copings - A new fabrication mode
disilicate-reinforced crown. J Prosthet Dent 2011;105:83-90.
for all-ceramic restorations. Dent Mater 2009;25:121-128.
43. Guess PC. Posterior partial- coverage restorations: inlays and
54. Güth J, Almeida E Silva J, Ramberger M, Beuer F, Edelhoff
onlays. In: Ferencz JL, Silva NRFA, Navarro JM (eds). High-
D. Treatment concept with CAD/CAM-fabricated high-den-
Strength Ceramics, Interdiscriplinary Perspectives. Quintes-
sity polymer temporary restorations. J Esthet Restor Dent
sence Publishing Co, Inc; 2014:46-61.
2012;24:310-318.
44. Alghazzawi TF, Lemons J, Liu P, Essig ME, Janowski GM.
55. Saatian S. Fracture strength of endodontically treated teeth
Evaluation of the optical properties of CAD-CAM generated
restored with casting post and core and glass-fiber with com-
yttria-stabilized zirconia and glass-ceramic laminate veneers.
posite core. Iran Endod J 2006;1:65-68.
J Prosthet Dent 2012;107:300-308.
56. Lee JH. Accelerated techniques for a post and core and a
45. Morimoto S, Calamita MA, Coachman C, Gürel G. Ceramic
crown restoration with intraoral digital scanners and CAD/
veneers. In: Ferencz JL, Silva NRFA, Navarro JM (eds). High-
CAM and rapid prototyping. J Prosthet Dent 2014;112:1024-
Strength Ceramics, Interdiscriplinary Perspectives. Quintes-
1029.
sence Publishing Co, Inc; 2014:100-117.
57. Bilgin MS, Erdem A, Dilber E, Ersoy İ. Comparison of fracture
46. Strub JR, Swain M V. Ceramic application to restore implants.
resistance between cast, CAD/CAM milling, and direct metal
In: Ferencz JL, Silva NRFA, Navarro JM (eds). High-Strength
laser sintering metal post systems. J Prosthodont Res 2015:6-
Ceramics, Interdiscriplinary Perspectives. Quintessence Pub-
11.
lishing Co, Inc; 2014:149-170.
47. Christensen G. The all-ceramic restoration dilemma: where are
we? J Am Dent Assoc 2011;142:668-671.
58. Guilherme NM, Chung K-H, Flinn BD, Zheng C, Raigrodski AJ.
Assessment of reliability of CAD/CAM tooth-colored implant
custom abutments. J Prosthet Dent 2016;8:30-36.
48. Raigrodski A, Hillstead M, Meng G, Chung K. Survival and com-
59. Kim KB, Kim WC, Kim HY, Kim JH. An evaluation of marginal fit
plications of zirconia-based fixed dental prostheses: A system-
of three-unit fixed dental prostheses fabricated by direct metal
atic review. J Prosthet Dent 2012;107:170-177.
laser sintering system. Dent Mater 2013;29:e91-e96.
49. Hickel R, Manhart J. Longevity of restorations in posterior teeth
and reasons for failure. J Adhes Dent 2001;3:45-64.
60. Zembic A, Sailer I, Jung RE, Hämmerle CHF. Randomized-controlled clinical trial of customized zirconia and titanium implant
50. Calgaro M, Clavijo V, da Costa RG, Clavijo W. Successful ce-
abutments for single-tooth implants in canine and posterior re-
ramic application on various substructures. In: Ferencz JL,
gions: 3-year results. Clin Oral Implants Res 2009;20:802-808.
Silva NRFA, Navarro JM (eds). High-Strength Ceramics, Inter-
61. Kim S, Kim H-I, Brewer JD, Monaco EA. Comparison of fracture
discriplinary Perspectives. Quintessence Publishing Co, Inc;
resistance of pressable metal ceramic custom implant abut-
2014:204-232.
ments with CAD/CAM commercially fabricated zirconia im-
51. Sailer I, Gottnerb J, Kanelb S, Hammerle CHF. Randomized
plant abutments. J Prosthet Dent 2009;101:226-230.
controlled clinical trial of zirconia-ceramic and metal-ceram-
62. Nguyen HQ, Tan KB, Nicholls JI. Load fatigue performance of
ic posterior fixed dental prostheses: a 3-year follow-up. Int J
implant-ceramic abutment combinations. Int J Oral Maxillofac
Prosthodont 2009;22:553-560.
Implant 2009;24:636-646.
52. Bonfante E a., Sailer I, Silva NRF a, Thompson VP, Dianne Re-
63. Abduo J, Bennani V, Waddell N, Lyons K, Swain M. Assessing
kow E, Coelho PG. Failure modes of Y-TZP crowns at different
the fit of implant fixed prostheses: a critical review. Int J Oral
cusp inclines. J Dent 2010;38:707-712.
Maxillofac Implant 2010;25:506-515.
53. Beuer F, Schweiger J, Eichberger M, Kappert HF, Gernet W,
64. Gehrke P, Johannson D, Fischer C, Stawarcyzk B, Beuer F.
7tepeklinik
30
In vitro fatigue and fracture resistance of one- and two-piece
CAD/CAM zirconia implant abutments. Int J Oral Maxillofac
Implant 2015;30:546-554.
65. Carvalho M, Sotto-Maior BS, Del Bel Cury AA, Pessanha Henriques GE. Effect of platform connection and abutment material on stress distribution in single anterior implant-supported
restorations: A nonlinear 3-dimensional finite element analysis. J Prosthet Dent 2014;112:1096-1102.
66. Sjögren G, Molin M, JW van D. A 10-year prospective evaluation of CAD/CAM-manufactured ( Cerec ) ceramic inlays cemented with a chemically cured or dual-cured resin composite. Int J Prosthodont 2004;17:241-246.
67. Bindl A, Richter B, Mörmann W. Survival of ceramic computer-aided design/manufacturing crowns bonded to preparations with reduced macroretention geometry. Int J Prosthodont 2005;18:219-224.
68. Schley J, Heussen N, Reich S, Fischer J, Haselhuhn K, Wolfart
S. Survival probability of zirconia-based fixed dental prostheses up to 5 yr : A systematic review of the literature. Eur J Oral
Sci 2010;118:443-450.
69. Kapos T, Evans C. CAD/CAM technology for implant abutments, crowns, and superstructures. Int J Oral Maxillofac Implant 2014;29:117-136.
70. Roccuzzo M, Bonino F, Gaudioso L, Zwahlen M, Meijer HJ
a. What is the optimal number of implants for removable reconstructions? A systematic review on implant-supported
overdentures. Clin Oral Impl Res 2012;23:229-237.
71. Bozini T, Petridis H, Garefis K, Garefis P. A meta-analysis of
prosthodontic complication rates of implant-supported fixed
dental prostheses in edentulous patients after an observation period of at least 5 years. Int J Oral Maxillofac Implant
2011;26:304-318.
72. Malo P, de Araújo Nobre M, Borges J, Almeida R. Retrievable
metal ceramic implant-supported fixed prostheses with milled
titanium frameworks and all-ceramic crowns: retrospective
clinical study with up to 10 years of follow-up. J Prosthodont
2012;21:256-264.
7tepeklinik
CAD/CAM restorasyonlarda komplikasyonlar
31
DERLEME
Self-etch adeziv
sistemlerde bağlanma
ÖZET
Bonding of
self-etching adhesive
systems
mak amacıyla daha kolaylaştırılmış ve az basamaklı sistemler
Günümüzde dişhekimliğindeki gelişmeler sonucu, uygulama
zamanını ve aşamalarını azaltmak, kullanım kolaylığı sağla-
üretilmiştir. Bağlayıcı sistemlerin tutuculukları reçine monomerlerin diş dokularına infiltre olmasıyla ortaya çıkan hibrid tabaka
ile gerçekleşir. Self-etch adeziv sistemlerin bağlantı özellikleri
restorasyonların klinik kullanım ömürlerini etkileyen önemli faktörlerdir.
Anahtar Kelimeler: Dentin bağlayıcı sistemler, self-etch, hibridizasyon.
SUMMARY
Currently, with the developments in dentistry, adhesive sysYrd. Doç. Dr. Burak Gümüştaş
İstanbul Medipol Üniveristesi, Restoratif Diş Tedavisi
Anabilim Dalı, İstanbul.
tems such as self-etching adhesives are required less time by
reducing the number of application steps and technique sensitivity. The mechanism of adhesion is based on the mechanical
interlocking within the formation of hybrid layer. The adhesive
properties of self etch systems are important factors affecting
the clinical use of the restoration.
Key Words: Dentin bonding, self-etch, hybridization.
Geliş tarihi : 5 Ocak 2015
Kabul tarihi : 26 Şubat 2015
GİRİŞ
Polimerize olabilen asidik monomerlerin mine ve dentin yüzeylerini pürüzlendirme işlemi ve bağlanmak için doku içine penetrasyonu aynı anda gerçekleşmesi self-etch sistemi olarak
tanımlanabilir. Bu nedenle self-etch sistemlerin mine ve dentin
dokularının asit ile yıkama ve kurutma işlemlerini ortadan kaldırmasıyla uygulama esnasındaki teknik hassasiyetin azaltılmasında rol oynamaktadırlar. Self-etch adezivlerin klinik olarak kullanımları asit gerektiren total etch sistemler ile aynı olmaktadır.
Dentin yüzeyinde bulunan gevşek smear tabakasının kaldırılması ve mine yüzeyine bağlanmanın sağlanacağı pürüzlendirilmiş yüzeyi 15-30 saniye içerisinde oluşturabilmektedirler (1-4).
Dentin dokusunda bağlanmanın oluşacağı bölgede inorganik
Yazışma adresi:
Yrd. Doç. Dr. Burak Gümüştaş
İstanbul Medipol Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi,
Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı
TEM Avrupa Otoyolu Göztepe Çıkışı No:1,Bağcılar
34214 İstanbul
E-posta: [email protected]
kısmın çözülerek kollojen fibrillerin açığa çıktığı alanda fibrilller
arası boşluklara (30 ± 11 nm) adeziv komonomerlerinin difüze
olarak yaklaşık 5 µm kalınlığında oluşturdukları katman ise hibrit
7tepeklinik
32
Self-etch sistemler
tabaka olarak adlandırılmaktadır (5, 6).
Mine dokusunun inorganik içeriği dentin dokusuna göre
Günümüzde self-etch sistemler klinik uygulama basamak-
daha fazladır ve minenin asidik monomere karşı tampon-
larına göre bir ve iki basamaklı olarak ikiye ayrılmaktadır (7).
lama kapasitesini arttırmaktadır (22). Self-etch sistemlerin
İki aşamalı sistemlerde hidrofilik asitleme özelliği olan primer
minede fosforik asit uygulamasına benzer bir pürüzlendirme
aşaması ve dentin yüzeyini kaplayacak olan hidrofobik bir
sağladıkları, ancak total-etch sistemlere göre daha az etkili
bağlayıcı aşaması bulunmaktadır (8, 9). Tek aşamalı sistem-
oldukları bildirilmektedir (23). Süt ve daimi diş minelerinin
lerde aynı şişede hem asidik monomer, hidrofilik ve hidro-
üst yüzeyini alt tabakaya kıyasla hipermineralize ve inor-
fobik monomerler, su ve organik çözücüler bulunmaktadır
ganik içeriği daha fazla olan aprizmatik tabaka oluşturmak-
(10). Bu grup altında üniversal tek aşamalı adezivler olarak
tadır. Asitle pürüzlendirme işlemine karşı dirençli bu tabaka,
adlandırılan adezivlerde içeriğe eklenen silan sayesinde se-
adeziv sistemlerle bağlantıya yatkın değildir (24). Buna bağlı
ramik yüzeylere de bağlanma sağlanabilmektedir (11-13).
olarak self-etch sistemlerin asiditeleri arasındaki farklılıkların
Self-etch sistemler asitidite özelliklerine göre (pH değer-
bağlanma dayanıklılığı üzerindeki etkisi araştırmacıların il-
leri açısından) kuvvetli, (pH<1) orta kuvvetli (pH≈1,5), zayıf
gisini çekmiştir. Self-etch sistemlerin asiditelerinin sağlam
(pH≈2) ve çok zayıf (pH≥2,5) olarak sınıflandırılabilir. Kuv-
mine yüzeyine etkisini incelemiş olduğu bir araştırmada kul-
vetli sistemlerde minede bağlanma kuvvetleri daha başarılı
lanılan güçlü ya da orta asiditede 3 farklı self-etch sistemin
olurken (14-16) zayıf self-etch sistemlerin bağlanma kuv-
sağlam mine yüzeyine bağlanma dayanıklılıklarının düşük
vetlerinin artırılması için asit ile pürüzlendirme gerekebilme-
olduğunu ve self-etch adezivlerin asiditeleri ile sağlam
ktedir (17, 18).
mine yüzeyine bağlanma dayanıklılığı arasında ilişki bulunmadığını gösterilmiştir (25). Çeşitli araştırmalarda self-etch
1. Diş Dokularına Bağlanma
primerlerle sağlanan mine-reçine bağlantısının fosforik asit
Self-etch sistemlerin diş dokularına bağlanmaları iki farklı
ile elde edilenden çok daha zayıf olduğu ifade edilmiştir (26).
yönden gerçekleşmektedir; mikromekanik bağlanma ve
Ayrıca self-etch primerlerle sağlanan pürüzlü görünümün
kimyasal bağlanma. Mikromekanik bağlanma, mekan-
fosforik asitle kıyaslandığında çok daha yüzeyel olduğunu
ik strese karşı koymada en büyük rol oynarken, kimyasal
ve daha az tutuculuk sağladığını bildirilmiştir (27, 28). Ancak
bağlanma hidrolitik degradasyonun azaltılmasında ve marji-
ideal pürüzlülüğün oluşturulamaması zayıf bir bağlanmaya
nal kenar bütünlüğünün korunmasında rol oynayarak resto-
işaret etmemektedir (17, 29). Tüm bu araştırmalar birlikte
rasyonların daha uzun süre hizmet vermesini sağlamaktadır
değerlendirildiğinde klinik olarak self-etch adezivlerin mine
(19-21).
yüzeyine bağlantısının yeterliliği konusundaki şüpheler ortadan kalkmış değildir.
1.1.
Mine Yüzeyine Bağlanma
Mine yüzeyinin asitle pürüzlendirilmesiyle interprizmatik, in-
1.2. Dentin Yüzeyine Bağlanma
traprizmatik ve hidroksiapatit kristalleri arasında mikroporözi-
Dentin dokusunun heterojenitesi, hidrofilik yapısı ve prepa-
teler oluşturulmakta ve bu porözitelere nüfuz eden reçine
rasyon sonrası oluşan smear tabakası gibi etkenler, bu do-
uzantıları sayesinde kompozit reçinenin (mikromekanik)
kuyu mineye kıyasla adezyon kuvvet için daha zor bir yüzey
bağlantısı gerçekleşmektedir. Bu durum asit kullanılan (to-
haline dönüştürmektedir. Smear tabakasıyla kaplı dentin
tal-etch) sistemlerin mineyi asitle pürüzlendirme etkisi genel
yüzeyine uygulanan self-etch primerler ile smear tabakası
olarak yeterli iken, asit gerektirmeyen (self-etch) sistemler
hibrit tabakanın yapısına katılmaktadır. Bu sistemlerle klinik
ise minede yeterli yüzey hazırlığı oluşturamayabilmektedir.
uygulama sırasında dentin tübülleri açığa çıkarılmadığı için
7tepeklinik
33
Self-etch sistemler
postoperatif duyarlılığın azaldığı bildirilmiştir (25, 30, 31).
göstermektedir. Bu farklılık restoratif yaklaşımların da bir-
Ancak dentin yüzeyine bağlanmada bir takım sorunlarla
birlerinden farklı olmasını gerektirmektedir. Süt dişlerinin
karşılaşılmıştır. Self-etch primerin kalın smear tabakasına
dentin tübülleri daimi dişlere kıyasla daha geniştir (36, 37).
nüfuz etmesi gereklidir ve bu sırada smear tabakasının min-
Ayrıca daimi dişlere kıyasla mineral miktarları ve dağılımları
eral içeriği nedeniyle asidik primerin nötralizasyonu sonucu
değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte çocuk hastalar-
dentinde yeterince demineralizasyon sağlanamayabilir (30,
da yaşanabilinecek izolasyon problemleri nedeniyle teknik
32). Bu nedenle tek basamaklı self-etch adezivler, dentin
hassasiyeti daha düşük adeziv sistemlerle, daha kısa sürede
yüzeyinin yeterince pürüzlendirilmesi için genellikle daha
klinik işlemleri tamamlamak önemlidir. Bu etkenler birlikte
yüksek konsantrasyonlarda asidik monomer, su ve organik
düşünüldüğünde süt dişlerinin restorasyonlarında self-etch
çözücüler içerirler ve daha hidrofiliktirler. Hidrofilik yapıları
adezivlerin kullanılması çok daha anlamlıdır. Adeziv sistem-
nedeniyle bu adezivler geçirgen bir membran gibi davran-
lerin süt ve daimi diş dentin yüzeylerine bağlantısını in-
makta ve polimerizasyon sonrası önemli ölçüde su absorbe
celeyen bazı araştırmalarda arada fark bulunmazken, diğer
etmektedirler (33, 34). Yüksek miktarda asidik gruplar içeren
araştırmalarda ise süt dişi dentin yüzeyine bağlantının daha
adezivlerin su emiliminin fazla olduğu bildirilmiştir. Dolayısı
zayıf olduğu gösterilmiştir (38)
ile bu durumun uzun dönem bağlanma dayanıklılığını
azaltabileceğine dikkat edilmelidir (33). Mineye ve dentine
2. Self-etch sistemlerin içerdikleri asidik monomerler
olan bağlantı açısından bakıldığında; tek basamaklı selfetch sistemlerin, üç basamaklı total etch sistemlerden daha
2.1. Fosfor içeren monomerler
düşük mekanik değerler gösterdiği ve iki basamaklı self-
Fosfor içeren monomerler genellikle mine ve dentinin
etch sistemlerin tek basamaklı sistemlere göre daha kuvvetli
pürüzlendirilmesinde de rol oynarlar. Aynı zamanda bu
bağlanma değerleri göstermektedirler.
monomerler asit uygulanmış dentin yüzeyine monomer
difüzyonunda da yardımcı olurlar. Self-etch bağlayıcılar
Asiditelerine göre sınıflandırılması ile bağlantı kuvve-
içerisinde genellikle polimerize olabilen fosfor içeren mono-
ti kısyaslanması yapıldığında kuvvetli self-etch sistemler
merler kullanılmaktadır. Bu monomerlerin ilki fosforik asidin
smear tabakasını nerdeyse tamamen kadırmakta iken
gliserol dimetakrilat esteridir (GDMP) (39, 40).
çözünmüş kalsiyum fosfatları uzaklaştımamaktadır. Adeziv
Fonksiyonel asidik monomerler kimyasal olarak hidrok-
içerisinde kalan kalsiyum fosfatlar hidrolitik stabilitelerinin
siapatit ile bağ kurabilmektedirler. Bu monomerlerden ba-
düşük olması nedeniyle uzun dönemde diş restorasyon
zıları karboksilik, fosforik veya fosfat gruplarından (fenil-P,
arayüz bağlantısında zayıflamaya yok açabilmektedir (7).
10-metakiloksidesil dihidrojenfosfat (10-MDP)), metakiloksi-
Orta kuvvetli sistemlerde hibrit tabakanın üst kısmı demin-
dodesilpiridinium bromide (MDPB), 4- me takiloksietil
eralize edilmekte olup zayıf self-etch sistemlerde smear
trimelitat anhidrit (4-META), 4- metakiloksietil trimelitik asit
tabakası kısmen çözünmüş olup ince bir hibrit tabaka oluş-
(4-MET), 11-metakiloloksi-1,1-undesanedikarboksilik asit
maktadır. Kollagen fibrillerin etrafında hidroksiapatit bırakıl-
(MAC-10), 4-akriloloksietil trimelitat anhidrit (4-AETA), 2-met
masının sonrasında karboksilik veya fosfat içeren adeziv ile
akriloloksietil dihidrojen fosfat (MEP), fosfat metakrilatları,
adeziv ve kollojen aradında kimyasal bağ oluşabilir (19, 35).
akrilik eter fosforik asit ve diğer fosforik asit esterleri) meydana gelmektedir (41).
1.3. Süt Dişleri
2.2. Polimerize olabilen karboksilik monomerler
Süt dişlerinin morfolojik özellikleri daimi dişlerden farklılık
Dentin bağlayıcıların içeriğinde 4. jenerasyon bağlayıcılara
7tepeklinik
34
Self-etch sistemler
kadar çok sayıda serbest radikal ile polimerize olabilen kar-
KAYNAKLAR
boksilik asit türevleri olmasına rağmen self-etch bağlayıcı
1.
S. Talungchit, J.L.P. Jessop, D.S. Cobb, F. Qian, S. Geraldeli,
sistemlerin içinde birkaç birleşik bulunur(4-metakriloksietil
D.H. Pashley, et al. Ethanol-wet bonding and chlorhexidine im-
trimellitik asit (4-MET), 4-META, ve 10-metakriloyokside-
prove resin-dentin bond durability: quantitative analysis using
sil malonik asit (MAC-10). Polimerize olabilen doymamış
Raman spectroscopy J Adhes Dent 2014; 16: 441-450.
karboksilik asitlerin sulu solüsyonları pH2.0’ın altında bir
2.
N. Nakabayashi, K. Kojima, E. Masuhara The promotion of ad-
değer gösterdiği için mine ve dentin dokularını asitleme ye-
hesion by the infiltration of monomers into tooth substrates J
teneğine sahiptir (15, 42).
Biomed Mater Res 1982; 16: 265-273.
Hidrolik stabilitesi artırılmış yeni fosfat içeren monomerler
3.
Perdigao J, Geraldeli S, Hodges JS. Total-etch versus self-etch
Metakrilat fosfatların hidrolitik stabilitesinin artırılması için
adhesive: effect on postoperative sensitivity. J Am Dent Assoc
kuvvetli asidik fosfor grup ile polimerize olabilen grup
2003; 134: 1621-1629.
arasında daha kararlı bağların oluşabilmesi amacıyla mono-
4.
S. Inokoshi, H. Hosoda, C. Harnirahisai, Y. Shimida, T. Tatsumi
mer eklenmesi gündeme gelmiştir. Bu amaçla fosfonatlar
A study on the resin-impregnated layer of dentin. Part I. A com-
kullanılabilmektedir. Diş hekimliğinde organik fosfonat-
parative study on the decalcified and undecalcified sections
ların kullanımı supragingival diştaşı oluşumunu azaltmak
and the application of argon ion beam etching to disclose the
amacıyla ağız gargaralarında kullanılmaktadır. Bu etkisini
resin-impregnated layer of dentin Jpn J Conserv Dent 1990;
kalsiyum fosfat kristallerinin büyümesini engelleme özelliği
33: 427-442.
ile göstermektedir (43). Bu amaçla vinilfosforik asit (VPA)
5.
B. Van Meerbeek, S. Inokoshi, M. Braem, P. Lambrechts, G.
ve 4-vinilbenzilfosforik asit (VBPA) kullanımı ile restoratif
Vanherle Morphological aspects of the resin–dentin interdiffu-
materyalin diş yüzeyine olan bağlanması artmıştır. Ancak
sion zone with different dentin adhesive systems J Dent Res
VPA ve VBPA polimerizasyonda metakrilatlar kadar reaktif
1992: 71: 1530-1540.
rol oynamazlar. Günümüzde akrilik eter fosforik asitleri hem
6.
B. Van Meerbeek, A. Dhem, M. Goret-Nicaise, M. Braem, P.
metakrilatların polimerizasyonunda rol oynarken hem de
Lambrechts, G. Vanherle Comparative SEM and TEM exam-
kuvvetli asidik fosfor gruplarını hidrolitik olarak kararlı olan
ination of the ultrastructure of the resin–dentin interdiffusion
eter bağları ile bağlar (44-46).
zone J Dent Res 1993; 72: 494-501.
7.
Van Meerbeek B, Yoshihara K, Yoshida Y, Mine A, De Munck J,
SONUÇ
Van Landuyt, K.L. State of the art of self-etch adhesives. Dent
Self-etch sistemlerdeki gelişmeler günümüzde hala devam
Mater 2011; 27: 17-28.
etmektedir. Bağlayıcı dentin arayüzünde su emilimine bağlı
8.
Chigira H, Yukitani W, Hasegawa T, Manabe A, Itoh K, Hayaka-
olarak hibrid tabakanın bozulması, polimer yapının plas-
wa T, Debari K, Wakumoto S, Hisamitsu H. Self-etching dentin
tikleşmesi, reçinenin hidrolizi ve kolajen ağının bozulması
primers containing Phenyl-P. J Dent Res 1994; 73: 1088-1095.
ile ilgili konular dikkat çekmektedir. Yeni geliştirilen uygu-
9.
Watanabe I, Nakabayashi N, Pashley DH. Bonding to ground
laması kolaylaştırılmış adezivlerin çok aşamalı total-etch ve
dentin by a phenyl-P self-etching primer. J Dent Res 1994; 73:
self-etch sistemlere kıyasla düşük bağlanma değerleri gös-
1212-1220.
termesinin yanı sıra daha düşük klinik performansları sergiledikleri göz ardı edilmemelidir.
10. De Munck J, Van Landuyt K, Peumans M, Poitevin A, Lambrechts P, Braem M, et al.. A critical review of the durability
of adhesion to tooth tissue: methods and results. J Dent Res
2005; 84: 118-132.
7tepeklinik
35
Self-etch sistemler
11. Wang, Y, Spencer P. Physiochemical interactions at the interfaces between self-etch adhesive systems and dentine. J Dent
2004; 32: 118-132.
12. Hanabusa M, Mine A, Kuboki T, Momoi Y, Van Ende A, Van
Meerbeek B, et al.. Bonding effectiveness of a new ‘multimode’ adhesive to enamel and dentine. J Dent 2012; 40: 475484.
13. Perdigão J, Loguercio AD. Universal or Multi-mode Adhesives:
Why and How? J Adhes Dent 2014; 16: 193-194.
14. Van Meerbeek, B, Peumans, M, Poitevin, A, Mine, A, Van Ende,
A, Neves, A, et al.. Relationship between bond-strength tests
and clinical outcomes. Dent Mater 2010; 26:e100-e121.
15. Moszner N, Salz U, Zimmermann J. Chemical aspects of
self-etching enamel-dentin adhesives: a systematic review.
Dent Mater 2005; 21: 895-910.
16. Perdigao J, Lopes MM, Gomes, G. In vitro bonding performance of self-etch adhesives: II--ultramorphological evaluation. Oper Dent 2008; 33: 534-549.
17. Van Landuyt KL, Kanumilli P, De Munck J, Peumans M, Lambrechts P, Van Meerbeek B. Bond strength of a mild self-etch
adhesive with and without prior acid-etching. J Dent 2006; 34:
77-85.
Eliades, eds. Dental Hard Tissues and Bonding. Chapter 5.
Springer-Berlin, 2005: 89-118.
23. Vicente A, Bravo LA, Romero M. Self-etching primer and nonrinse conditioner versus phosphoric acid: alternative methods
for bonding brackets. Eur J Orthod 2006; 28: 173-178.
24. Nathanson D, Bodkin JL, Evans JR. SEM of etching patterns in
surface and subsurface enamel. J Pedodont. 1982; 7: 11-17.
25. Pashley DH, Tay FR. Aggressiveness of contemporary
self-etching adhesives Part II: etching effects on unground
enamel. Dent Mater. 2001; 17: 430-444.
26. Miyazaki M, Sato M, Onose H. Durability of enamel bond
strength of simplified bonding systems. Oper Dent. 2000; 25:
75-80.
27. Perdigão J, Lopes L, Lambrechts P, Leitao J, van Meerbeek B,
Vanherle G. Effects of a self-etching primer on enamel shear
bond strengths and SEM morphology. Am J Dent. 1997; 10:
141-146.
28. Hannig M, Reinhardt KJ, Bott B. Self-etching primer vs phosphoric acid-an alternative concept for composite-toenamel
bonding. Oper Dent. 1999; 24: 172-180.
29. Torii Y, Itou K, Hikasa R, Iwata S, Nishitani Y. Enamel tensile
bond strength and morphology of resin-enamel interface
18. Nazari, A, Shimada, Y, Sadr, A, Tagami, J. Pre-etching vs. grind-
created by acid etching system with or without moisture and
ing in promotion of adhesion to intact enamel using self-etch
self-etching priming system. J Oral Rehabil. 2002; 29: 528-533.
adhesives. Dent Mater J 2012; 31: 394-400.
19. Reis AF, Giannini M, Pereira PN. Long-term TEM analysis of the
30. Itou K, Torii Y, Nishitani Y, Ishikawa K, Suzuki K, Inoue K. Effect
of self-etching primers containing N-acryloyl aspartic acid on
nanoleakage patterns in resin-dentin interfaces produced by
dentin adhesion. J Biomed Mater Res 2000; 51: 569-574.
different bonding strategies. Dent Mate. 2007; 23: 1164-1172.
31. Leinfelder KE, Kurdziolek SM. Self-etching bonding agents.
20. Torii Y, Itou K, Nishitani Y, Yoshiyama M, Ishikawa K, Suzuki K.
Effect of self-etching primers containing Nacryloyl aspartic
acid on enamel adhesion. Dent Mater 2003; 19: 253-258.
21. De Munck J, Van Landuyt K, Peumans M, Poitevin A, Lam-
Compend Contin Educ Dent. 2003; 24: 447-454.
32. Hume WR. Influence of dentine on the pulpward release of eugenol or acids from restorative materials. J Oral Rehabil 1994;
21: 469-473
brechts P, Braem M, et al.. A critical review of the durability
33. Tanaka J, Ishikawa K, Yatani H, Yamashita A, Suzuki K. Correla-
of adhesion to tooth tissue: methods and results. J Dent Res
tion of dentin bond durability with water absorption of bond-
2005; 84: 118-132.
ing layer. Dent Mater J. 1999; 18: 11-18.
22. Van Landuyt K, De Munck J, Coutinho E, Peumans M, Lam-
34. Tay FR, Pashley DH, Yoshiyama M. Two modes of nanoleak-
brechts P, Van Meerbeek B. Bonding to Dentin: Smear layer
age expression in single-step adhesives. J Dent Res. 2002; 81:
and the process of hybridization In: G. Eliades DC, Watts T.
472-476.
7tepeklinik
36
35. Reis A, Grandi V, Carlotto L, Bortoli G, Patzlaff R, Rodrigues
AML, et al.. Effect of smear layer thickness and acidity of
self-etching solutions on early and long-term bond strength to
dentin. J Dent 2005; 33: 549-559.
36. Sumikawa DA, Marshall GW, Gee L, Marshall SJ. Microstructure of primary tooth dentin. Pediatr Dent. 1999; 21: 439-444.
37. Johnsen DC. Comparison of primary and permanent teeth. In:
J.A. Avery, Editor, Oral development and histology, B.C. Decker, Philadelphia 1988, pp. 180–190.
38. Kaaden C, Schmalz G, Powers JM. Morphological characterization of the resin-dentin interface in primary teeth.
2003;7:235-240.
39. G. Buonocore, W. Wileman, F. Brudevold A report on a resin
composition capable of bonding human dentin surfaces J
Dent Res 1956; 35: 846-851.
40. Hagger O. Unsaturated esters. GB Patent no 687,299 (to De
Trey AG); 1953.
41. Van Landuyt KL, Snauwaert J, De Munck J, Peumans M,
Yoshida Y, Poitevin A, et al..Systematic review of the chemical
composition of contemporary dental adhesives. Biomaterials
2007; 28: 3757-3785.
42. Chang JC, Hurst TL, Hart DA, Estey AW. 4-META use in dentistry: a literature review. J Prosthet Dent 2002; 87: 216-224.
43. M.D. Francis, R.G.G. Russel, H. Fleisch Diphosphonates inhibit
formation of calcium phosphate crystals in vitro and pathological calcification in vivo. Science 1969; 165: 1264-1266.
44. N. Moszner, F. Zeuner, U.K. Fischer, V. RheinbergerMonomers
for adhesive polymers, 2. Synthesis and radical polymerisation
of hydrolytically stable acrylic phosphonic acids. Macromol
Chem Phys 1999; 200: 1062-1067.
45. N. Moszner, F. Zeuner, U.K. Fischer, V. Rheinberger Monomers
for adhesive polymers, 3. Synthesis, radical polymerisation
and adhesive properties of hydrolytically stable acrylic phosphonic acid monomers. Macromol Mater Eng 2001; 286: 225231.
46. U. Salz, J. Zimmermann, F. Zeuner, N. Moszner Hydrolytically
stable monomers for self-etching enamel-dentin adhesives.
ACS, Div Polym Chem, Polym Prepr 2004; 45: 325.
7tepeklinik
Self-etch sistemler
37
CASE REPORT
Reconstruction of a
large central giant cell
granuloma with
combined soft and
hard tissue
augmentation
procedures
SUMMARY
Büyük santral dev
hücreli granülomanın
yumuşak doku ve sert
doku ogmentasyonu
ile rekonstriksiyonu
with tissue expander, iliac bone graft, dental implant and free
Dr. Erol Cansız
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
The central giant cell granuloma is a nonodontogenic, intraosseos lesion accounting for fewer than 7% of all benign tumours
of the jaws. The aggressive types of the lesions have a tendency to recur after excision and require wide resection. Resection
of the mandibular lesions may result in oral function deficiency and aesthetic or psychological problems. In this article, the
reconstruction of a case with destructive giant-cell granuloma
gingival graft is presented.
It is crucial to totally eliminate the aggressive lesion and reconstruct the bone defect for acceptable aesthetic and functional
results. The present case emphasizes the success of soft and
hard tissue augmentation procedures in the management of a
large aggressive benign tumour.
Key words: Alveolar ridge augmentation, iliac graft, tissue ex-
Dt. Ayşenur Uzun
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
pansion devices, giant cell granuloma.
Dr. Berkem Atalay
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
ÖZET
Assoc. Prof. Sabri Cemil İşler
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
kal-agresif seyir gösteren intraosseöz, nonodontojenik bir
Dr. Taylan Can
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
rekürens oranını arttırmakta ve tedavide geniş rezeksiyon yak-
Santral dev hücreli granuloma, benign karakterli ancak lo-
lezyondur. Lezyonun agresif tipte olması, tedavi sonrası
laşımının tercih edilmesine neden olmaktadır. Bu makalede,
dekstrüktif bir santral dev hücreli granuloma olgusunun yumuşak doku genişletici, iliak kemik grefti, dental implant ve serbest diş eti grefti ile rehabilitasyonu sunulmuştur.
Geliş tarihi : 27 December 2014
Kabul tarihi : 10 February 2015
Çene kemiğinde agresif olarak ilerleyen geniş lezyonların tedavisinde, lezyonun eksizyonu ile rekürrens oranının azaltılması ve
oluşan defektin estetik ve fonksiyonel olarak rekonstrüksiyonu
önem taşımaktadır. Bu raporda, lokal agresif seyir gösteren santral dev hücreli granülom olgusunda, yumuşak ve sert doku og-
Yazışma adresi:
Yrd. Doç. Dr. Özlem Acar
Başkent Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik
Diş Tedavisi Anabilim Dalı,
06490, Bahçelievler/Ankara
E-posta: [email protected]
mentasyon prosedürlerinin başarısı vurgulanmaktadır.
Anahtar kelimeler: Alveolar kemik ogmentasyonu, iliak greft,
doku genişletme apareyi, dev hücreli granülom.
7tepeklinik
38
Reconstruction of an odontogenic tumor
INTRODUCTION
For the complete removal of the lesion, marginal mandib-
The central giant cell granuloma (CGCG) is a proliferative,
ulectomy was performed under local anesthesia with an in-
nonodontogenic, intraosseos lesion accounting for fewer
traoral approach. There was only a thin layer of cortical bone
than 7% of all benign tumours of the jaws (1). It has an un-
left with no intact bone at the buccal and lingual cortical
known etiology but its origin could be triggered by trauma,
layer. The histologic appearance confirmed a central giant
inflammation or hemorrhage. The clinical and radiograph-
cell granuloma after histopathologic evaluation. Although,
ic findings are not specifically diagnostic. Although it has
the differential diagnosis included fibrous dysplasia, cheru-
a low malignite potential, its clinical behavior ranges from
bism, aneurysmal bone cyst, giant cell tumor of the long
slow-growing, asymptomatic swelling to an aggressive
bones, neurofibromatosis type I, cherubism, and Noonan
lesion which manifests with swelling, pain, rapid growth,
syndrome, the clinical, radiological, and laboratory tests of
bone expansion, tooth displacement, root resorption and
calcium and phosphate, parathormone, and alkaline phos-
neurosensory disturbances. The radiologic features of the
phatase levels ruled out these conditions3. In addition, no
CGCG comprise a unilocular or a multilocular radiolucency
genetic factors in his medical and family history were found.
with varying degrees of expansion of the cortical plates (2-
The patient was followed up on both clinically and radio-
4).
graphically for 48 months and after that the augmentation
This clinical report describes the reconstruction of a case
of the affected site was planned (Fig. 2). A 2,1 ml cylinder
with destructive giant-cell granuloma with tissue expander,
osmotic tissue expander (Osmed GmbH, Ilmenau, Germa-
iliac bone graft, dental implant and free gingival graft.
ny) was inserted in a supraperiosteal mucosal pouch which
was prepared using by blind dissection to increase the soft
CASE REPORT
tissue volume and it was fixed to the bone with a titanium
A 31-year old systematically healthy male patient was re-
miniscrew.
ferred to our clinic because of his complaints about pain,
swelling and paresthesia from a general dental practitioner.
The patient had a history of trauma in the anterior region
of the mandible due to a traffic accident five years ago. In
his intraoral examination, tooth mobility and bone expansion on the vestibular side of his right mandible extending
from 33 to 46 numbered tooth were diagnosed. Also, radiographic examination was revealed that, a radiolucent lesion
Figure 2. Ortopantomograph shows no evidence of tumor recurrence after
48 months of the marginal mandibulectomy.
had produced the destruction of lingual and buccal cortex
of the mandible (Fig. 1).
Bone augmentation was carried out after 6–8 weeks of
soft-tissue expansion, when the osmotic expander had
reached its final volume. Augmentation of the bone defect
was provided via an autologous bone graft harvested from
the anterior iliac crest. After the primary closure of the donor
site, the recipient site was exposed, and the tissue expander
was removed. The bone graft was modified to fit the recipi-
Figure 1. Preoperative ortopantomograph shows a well-circumscribed
large radiolucency extending from 33 to 46 numbered tooth.
7tepeklinik
ent site and fixed to the base of the defect with miniscrews
and X-shaped miniplate (Fig. 3).
39
Reconstruction of an odontogenic tumor
Clinical and radiographical evaluations showed a satisfactory soft and hard tissue gain after a 6 months of healing period (Fig. 4). After verification of graft integration, four dental
implants were placed into the new alveolar bone and the
treatment was completed with application of free gingival
graft and prosthetic restoration (Fig. 5). Four years after the
final restoration, neither any clinical and radiologic signs of
recurrence of the lesion nor any complications like graft resorption were observed.
Figure 5. Placement of the osseointegrated dental implants.
DISCUSSION
CGCGs of the jaws have no significant potential for maligFigure 3. The grafted iliac crest bone with fixation of a titanium miniplate
and miniscrews.
nancy but they can be locally aggressive, with a high recurrence rate (5). Chuong et al. have classified CGCGs as
aggressive and nonaggressive lesions based on biologic behavior, including the presence of pain, rapid growth,
swelling, tooth root resorption, cortical perforation and a
tendency to recur (6). The aggressive lesions are mostly
found in younger patients. The exact etiopathogenesis of
the lesion is still debated, though the role of trauma is often
associated. Although, it frequently damage the jaws or teeth
and tooth germs, surgical curettage or, resection in aggressive lesions, are still the most common treatment options;
they provide the lowest recurrence rate (7-10). In this case,
destructive and expansive mandibular lesion, which cause
pain, edema, paresthesia and tooth mobility, was enucleated with marginal mandibulectomy and no complication
was observed in the healing period. The patient had a previ-
Figure 4. Postoperative clinical and radiographical evaluations show a
satisfactory soft and hard tissue gain.
ous history of trauma to chin, so the follow up of the trauma
cases is important to diagnose the development of the such
pathological lesions.
7tepeklinik
40
Reconstruction of an odontogenic tumor
The mandible is a major component of the facial appear-
by the patient (21).
ance and greatly contributes to orofacial function. Resec-
In present case, bone augmentation procedures were
tion of the mandibular lesions may result in oral function
carried out and 6 months after implant insertion, an im-
deficiency and aesthetic or psychological problems. Us-
plant-supported bridge was built successfully. Neither any
ing autogenous bone grafts is the gold standard for bone
clinical and radiologic signs of recurrence of the lesion nor
reconstruction, especially when reconstructed segments
any complications associated with the implants were ob-
are loaded with dental implants (11,15). In this case, an iliac
served in four years follow up period. We assume that it is
bone graft was used for the mandibular reconstruction be-
crucial to totally eliminate the aggressive lesion and recon-
cause it reinforces the resistance of the mandible and pro-
struct the bone defect for acceptable aesthetic and func-
vides adequate bone volume. There is no single technique
tional results consistent with the literature (22).
for the surgical reconstruction of the mandible after tumour
surgery; all methods have good results and prognosis with
CONCLUSION
few complications and low morbidity rates. However, it is
Considering the limited number of clinical studies on tis-
important to point out that there is only limited number of
sue augmentation procedures and placement of dental
clinical reports describing the success rates of reconstruc-
implants after the management of aggressive benign tu-
tion of CGCG with iliac crest graft and dental implants (11-
mours in the literature, each new case may be important for
15).
documentation of contemporary strategies. This case highlights the proper choice of reconstructive and restorative
An adequate soft tissue coverage is essential for a ten-
treatments can result in appropiate functional and esthetic
sion-free closure of the flap. A tension free closure of the
outcomes.
flap also provides adequate vascularization and stabilization; this prevents later exposure of the bone graft which
REFERENCES
may result in the loss of the graft. On the other hand, no oth-
1.
er cases include the soft tissue expanders after resection of
aggressive benign tumours of the jaws were found in the
Kramer IRH, Pindborg JJ, Shear MM. Histological typing of
odontogenic tumors. 2nd edn. Springer- Verlag, Berlin 1992.
2.
literature.
Rachmiel A, Emodi O, Sabo E, Aizenbud D, Peled M. Combined treatment of aggressive central giant cell granuloma in
the lower jaw. J Craniomaxillofac Surg 2012;40:292-297.
Osmotic expanders increase their size by absorption of
3.
De Lange J, Van den Akker HP. Clinical and radiological fea-
body fluids, eliminating the need for external fillings and are
tures of central giant-cell lesions of the jaw. Oral Surg Oral Med
mechanically durable (16-20). There is a choice between
Oral Pathol Oral Radiol Endod. 2005;99:464-470.
supraperiosteal or subperiostal implantation of soft-tissue
4.
expanders. The subperiostal insertion of the soft tissue expander causes significant bone resorption; that is why the
Neville, B, Damm DD, Allen CM, Chi A. Oral and Maxillofacial
Pathology. ed 3. W.B. Saunders Co, 2008:626–629.
5.
Auclair PL, Cuenin P, Kratochvil FJ, Slater LJ, Ellis GL. A clini-
tissue expander was inserted into the submucosal space.
cal and histomorphologic comparison of the central giant cell
Surplus of periosteum is not to be expected, as it is replaced
granuloma and the giant cell tumor. Oral Surg Oral Med Oral
by fibrous connective tissue in case of subperiosteally
Pathol 1988;66:197.
placed expanders and subperiosteal implantation causes
6.
Chuong R, Kaban LB, Kozakewich H, Perez-Atayde A. Central
significant resorption of the underlying bone. In addition,
giant cell lesions of the jaws: a clinicopathologic study. J Oral
preparation of submucosal pouch is easy and well tolerated
Maxillofac Surg 1986;44(9):708-13.
7tepeklinik
41
Reconstruction of an odontogenic tumor
7.
8.
9.
Naidu A, Malmquist MP, Denham CA, Schow SR. Management
17. L. Cordaro, D.S. Amade, M. Cordaro. Clinical results of alveolar
of Central Giant Cell Granuloma With Subcutaneous Denos-
ridge augmentation with mandibular block bone grafts in par-
umab Therapy. J Oral Maxillofac Surg 2014; 72:2469-2484.
tially edentulous patients prior to implant placement. Clin Oral
de Lange J, van den Akker HP, Veldhuijzen van Zanten GO,
Implants Res 2002;13:103–111.
Engelshove HA, van den Berg H, Klip H. Calcitonin therapy
18. Von See C, Rücker M, Bormann KH, Gellrich NC. Using a novel
in central giant cell granuloma of the jaw: a randomized dou-
self-inflating hydrogel expander for intraoral gingival tissue ex-
ble-blind placebo-controlled study. Int J Oral Maxillofac Surg
pansion prior to bone augmentation. Br J Oral Maxillofac Surg
2006;35:791–795.
2010;48:5-6.
de Lange J, van den Akker HP, van den Berg H. Central giant
19. Wiese KG, Heinemann DE, Ostermeier D, Peters JH. Biomate-
cell granuloma of the jaw: a review of the literature with empha-
rial properties and biocompatibility in cell culture of a novel
sis on therapy options. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Ra-
self-inflating hydrogel tissue expander. J Biomed Mater Res
diol Endod 2007;104:603–615.
2001;54:179-88.
10. Suárez-Roa MDL, Reveiz L, Ruíz-Godoy Rivera LM, Asbun-Bo-
20. Park SH, Choi SK, Jang JH, Kim JW, Kim JY, Kim MR, et al.
jalil J, Dávila-Serapio JE, Menjívar-Rubio AH et al. Interventions
Self-inflating oral tissue expander for ridge augmentation in
for central giant cell granuloma (CGCG) of the jaws. Cochrane
the severely atrophic mandible. J Korean Assoc Oral Maxillo-
Database Syst Rev 2009;7:CD007404.
fac Surg 2013;39:31–34.
11. Tosco P, Tanteri G, Iaquinta C, Fasolis M, Roccia F, Berrone S et
21. J.H. van Rappard, J. Molenaar, K. van Doorn, G.J. Sonneveld,
al. Surgical treatment and reconstruction for central giant cell
J.M. Borghouts Surface-area increase in tissue expansion.
granuloma of the jaws: A review of 18 cases. J Craniomaxillo-
Plast Reconstr Surg 1988;82:833–839.
fac Surg 2009;37:380-387.
22. Chiapasco M, Colletti G, Romeo E, Zaniboni M, Brusati R.
12. Becelli R, Cerulli G, Gasparini G. Surgical and implantation re-
Longterm results of mandibular reconstruction with autoge-
construction in a patient with giant cell central reparative gran-
nous bone grafts and oral implants after tumor resection. Clin
uloma. J Craniofac Surg 1998;9(1):45-47.
Oral Implants Res 2008;19:1074–1080.
13. De Corso E, Politi M, Marchese MR, Pirronti T, Ricci R, Paludetti
G. Advanced giant cell separative granuloma of the mandible:
radiological features and surgical treatment. Acta Otorhinolaryngol Ital 2006;26:168-172.
14. nfante Cossı`o P, Martinez de Fuentes R, Carranza Carranza A, Torres Lagares D, Gutiérrez Pérez JL. Recurrent central
giant cell granuloma in the mandible: surgical treatment and
dental implant restoration. Med Oral Pathol Oral Cir Bucal.
2007;12:229-232.
15. de Moraes M, Sato FR, Germano AR, Bastos PL. Distraction Osteogenesis of Iliac Bone Graft as a Reconstruction After Central
Giant Cell Granuloma Curettage. Implant Dent 2009;18:126131.
16. Kaner D, Friedmann A. Soft tissue expansion with self-filling
osmotic tissue expanders before vertical ridge augmentation:
a proof of principle study. J Clin Periodontol 2011; 38:95-101.
7tepeklinik
42
7tepeklinik
Reconstruction of an odontogenic tumor
43
OLGU SUNUMU
Travmatik maksiller
santral kesici diş
kaybının
multidisipliner
tedavisi ve üç yıllık
takibi: Bir olgu sunumu
ÖZET
İmplant uygulamaları diş dokusunun korunmasına olanak
sağlaması nedeniyle koruyucu bir tedavidir; ancak özellikle
anterior bölgede uzun dönem estetik sonuçların tahmin edilebilirliği şüphelidir. Tamamlanmış bir iskeletsel büyüme, implant destekli restorasyonun infraokluzyonda kalmaması için
yeterli olmayabilir. Bu vaka raporu travma nedeniyle anterior
diş eksikliği bulunan hastanın multidisipliner tedavisini anlat-
Multidisciplinary
management of
traumatic maxillary
central incisor loss and
three year follow-up:
maktadır. Tedavi ortodontik yer açma ile başlamış, iskeletsel
büyümenin tamamlanması ve kesiciler arasında sağlanan
başarılı stabilite sonrasında implant destekli kron yapılması ile
tamamlanmıştır. Üç yıllık takip periyodu sonrasında implant
destekli kron ve komşuluğundaki dişte insizal kenar uyumsuzluğu ve labial dişetinde incelme gözlenmiştir. İmplant tedavisi diş dokusunun korunmasını sağlamaktadır. Ancak, büyüme
Yrd. Doç. Dr. Özlem Acar
Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik
Diş Tedavisi Anabilim Dalı, Ankara
Dr. Zahire Şahinoğlu
Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi,
Ortodonti Anabilim Dalı, Adana
gelişimin tamamlanmasından sonra da gözlenebilen çok hafif
büyüme bu tedavinin uzun dönem estetik sonuçlarının devamlılığını etkileyebilir.
Anahtar kelimeler: İmplant, büyüme ve gelişim, ergenlik sonrası, estetik.
Dr. Ufuk Ateş
Özel Klinik, Kıbrıs
SUMMARY
Although implant placement is a conservative therapy with the
advantages of tooth preservation; long-term esthetic outcomes
may not be always predictable especially at the anterior area.
Geliş tarihi : 08.12.2014
Kabul tarihi : 15.01.2015
Completed skeletal maturation may not be a sufficient to avoid
infraocclusion of the implant-supported restoration. This case
report describe multidisciplinary treatment of a patient with
missing anterior tooth. Treatment was started with orthodontic
space opening and continued with implant therapy. Implant
was placed after skeletal maturation completion and being sure
good inter-incisor stability. After three years of follow-up period,
discrepancy in the incisal edge length has been occurred and
labial soft tissue over the implant has become thinner. Implant
treatment possess the advantages of tooth preservation, how-
Yazışma adresi:
Yrd. Doç. Dr. Özlem Acar
Başkent Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Protetik
Diş Tedavisi Anabilim Dalı,
06490, Bahçelievler/Ankara
E-posta: [email protected]
ever the long term outcomes of this treatment protocol may not
be stabile due to ongoing subtle growth.
Key Words: implant, growing, postpubertal, esthetic.
7tepeklinik
44
A case report
GİRİŞ
büyüme gelişimi tamamlanan bireylerde tek üye anterior
Anterior daimi dişlerin travma sebebiyle ya da konjenital
implant restorasyonlar prognozu tahmin edilebilir ve uygu-
olarak eksikliği fizyolojik, fonksiyonel ve estetik zorlukları
lanabilir bir tedavi seçeneği olarak düşünülmektedir. Bu
beraberinde getirmektedir. Erken dönemde karşılaşılan
vaka raporu travma sebebiyle maksiller anterior dişini kay-
bu sorunun rehabilitasyonu multidisipliner tedavi yak-
beden hastanın ortodonti, cerrahi ve protez anabilim dal-
laşımıyla çözümlenebilir (1). Bu hastalarda sıklıkla orta hat
larında sürdürülen multidisipliner tedavisi sürecini ve 3 yıllık
kayması ve yer kaybının neden olduğu anterior çapraz
takip sonuçlarını anlatmaktadır.
kapanış ya da komşu dişte gözlenen ektopik diş uzaması
ile karşılaşılmaktadır. Alternatif tedavi seçenekleri; avulse
OLGU SUNUMU
dişin reimplantasyonu, boşluğun kapatılmasını takiben lat-
13 yıl kronolojik yaşa sahip hasta, 11 nolu diş eksikliği şikay-
eral kesici dişin santral kesici diş formuna dönüştürülmesi ve büyüme gelişimin tamamlanmasını takiben implant
ya da köprü uygulamaları olarak sıralanabilir (2, 3). Avulse
dişin olabilecek en kısa sürede reimplantasyonu koruyucu
tedavilerin başında gelmektedir. Ancak reimplante edilen
eti ile fakültemize başvurmuştur. Hastanın erken çocukluk
döneminde geçirdiği dişsel travma hikayesi mevcuttur.
Ortodontik muayenesinde mezofasiyal bir yüz tipi, düz
profili, sağ tarafta sınıf II, sol tarafta sınıf I molar ilişkisi old-
dişin ankiloze olması sonucunda vertikal uyumsuzluk gö-
uğu gözlenmiştir (Resim 1). Radyografik değerlendirme-
zlenebilir. Boşluğun kapatılmasını takiben lateral kesici dişin
sinde, hastanın üst sağ santral kesici dişinin eksikliği ve
santral kesici diş formuna, kanin dişin lateral kesici diş for-
komşu dişlerin bu boşluğa migrasyonu gözlenmiştir (Res-
muna dönüştürülmesi uygulamasında ise simetrik dişler-
im 2). İskeletsel gelişimini değerlendirmek için alınan el-
le benzer konturlara sahip olmayan bir tedavi sonucuyla
bilek radyografisinde epifiz ve diafizin tamamına yakınının
karşılaşılabilmektedir (3). Ortodontik yer açmayı takiben
birleştiği gözlenmiştir (Resim 3).
uygulanan implant tedavisi ise yıkıcı olmayan, koruyucu bir
tedavi yaklaşımı olarak benimsenmektedir (4).
Günümüzde anterior bölgede implant destekli sabit restorasyonların başarılı sonuçları bulunmaktadır (5, 6). Ancak
Tedavi sonucunda üst çene anterior dişlerin estetik
görünüme kavuşturulması, ideal oklüzyonun sağlanması
ve üst çene orta hat sapmasının düzeltilmesi hedeflen-
osseointegre bir implantın eruptif gelişime ya da büyüme
miştir. Bu bakış açısıyla, 2 tedavi seçeneği söz konusudur.
gelişime uyum sağlayamadığı, implantların ankiloze dişe
İlk seçenek, eksik olan santral kesici diş için boşluk açılması
benzer davranış gösterdiği bilinmektedir (7, 8). Bu ankiloze
ve sonrasında bu boşluğun köprü veya implant ile restore
davranış paterni nedeniyle büyüme gelişimi devam eden
edilmesidir. Diğer tedavi seçeneği ise; sağ lateral kesici dişin
bireylerde implant tedavisi önerilmemektedir (9). Prasad ve
santral kesici diş yerine, sağ kanin dişin ise lateral kesici diş
Prasas’a (10) göre büyüme, kızlarda 16-18, erkelerde 18-25
yaş aralığında tamamlanmaktadır. Cronin ve ark. (11) ise kızlarda 15, erkelerde 18 yaşından sonra uygulanan implantın
prognozunu öngörülebilir olarak tanımlamıştır. İmplant
planlamasında önemli bir kriter olarak belirlenen yaşa ilave
olarak çeşitli yöntemlerle her hastada büyüme gelişimin
tamamlanmasını kontrol etmek de mümkündür (12, 13).
İmplantın koruyucu tedavi yönü dikkate alındığında,
7tepeklinik
yerine getirilip restore edilerek köprü veya implant restorasyonuna gerek duyulmadan mevcut dişlerle boşlukların
kapatılmasıdır. Her iki tedavi seçeneği de hasta ve velisine
anlatılmış, sonuç olarak ilk alternatife karar verilmiştir.
45
A case report
gelişim süreci tamamlandığında implant yerleştirilmesiyle sonuçlandırılmıştır. Ortodontik tedavi, .018 inch Roth
tipi metal braketlerin alt ve üst çeneye yapıştırılmasıyla
başlamıştır. Tüm braket ve tüpler dişe rezin içerikli ortodontik
adezivlerle (Transbond XT; 3M Unitek, Monrovia, Kaliforniya, ABD) yapıştırılmıştır. Ortodontik tedavi süresince, dişlerin
seviyelenme ve sıralanması aşamasından sonra açık coil
springler kullanılarak santral kesici dişe boşluk açılmıştır.
Resim 1: Hastanın sabit ortodontik tedavi öncesindeki ağız içi cephe ve
sağ-sol oklüzyon fotoğrafları
Diş köklerinin paralelleştirilmesinden sonra debonding
işleminden önce 3,3 mm çapında ve 12 mm boyunda ITI
implant (ITI-Bone level implant Straumann, Waldenburg,
İşviçre) santral kesici diş boşluğuna yerleştirilmiştir. İki yıl 8
ayda tamamlanan ortodontik tedavi sonrası hastanın ağız
içi görüntüsü (Resim 4)’te görülmektedir. Büyüme gelişim
el bilek radyografı ile kontrol edilmiş ve implant, büyüme
gelişimin tamamladığı tespit edildikten sonra yerleştirilmiştir
Resim 2: Hastanın sabit ortodontik tedavi öncesindeki panoramik
radyografisi
(Resim 5). Pekiştirme için iki çenede de, üst çenede eksik diş
bölgesine yapay diş eklenmiş termoplastik hareketli apareyler kullanılmıştır.
Osseointegrasyon sürecini takiben tek üye metal destekli
porselen sabit restorasyon yapılmıştır. Ortodonti, cerrahi ve
protez anabilim dallarının multidisipliner tedavi yaklaşımıyla tedavi süreci sonlandırılmıştır. Hastada uygun overjet ve
overbite ile birlikte ideal posterior interküspidasyon ve estetik bir gülüş elde edilmiştir (Resim 6).
Resim 3: Hastanın sabit ortodontik tedavi öncesindeki el bilek
radyografisi
Tedavi Aşamaları
Multidisipliner tedavi planı estetik kaygılar ön planda tutularak boşluk açma aşamasıyla başlamış ve iskeletsel
Resim 4: Hastanın sabit ortodontik tedavi sonrasındaki ağız içi cephe ve
sağ-sol oklüzyon fotoğrafları
7tepeklinik
46
A case report
Resim 5: Hastanın implant yerleştirilmesinden sonraki panoramik
radyografisi
Resim 7: Üç yıllık takip, implant destekli kron ve komşuluğundaki dişte
insizal kenar uyumsuzluğu, implant üzerindeki yumuşak dokuda
incelme
TARTIŞMA
Bu vaka raporunda travma nedeniyle maksiller anterior diş
eksikliği bulunan hastanın multidisipliner tedavi süreci ve 3
yıllık klinik takip sonrasında elde edilen estetik ve fonksiyonel sonuçları değerlendirilmiştir.
Büyüme gelişimi tamamlanmamış bir bireyde implant uygulamasından kaçınılması gerektiği bilinmektedir. Erken dönem uygulamalarda, alveoler gelişime bağlı olarak komşu
Resim 6: Metal destekli porselen kronun ağız içi görüntüsü
dişlerde erupsiyon devam ederken implantlar sabit kalmakta ve bu durum restorasyonun infraokluzyonda kalmasıyla
Üç yıllık takip periyodu sonunda restorasyon tekrar değer-
sonuçlanmaktadır (9). Maksilla ve mandibulanın büyüme
lendirildiğinde şu bulgulara rastlanmıştır. Smith ve Zarb’ın
paterni şöyledir; büyüme öncelikle transversal, sonra sagi-
(14) önerileri doğrultusunda implant başarı kriterleri olarak
tal ve en son evrede vertikal yönde tamamlanmaktadır (15).
mobilite, periimplant radyolüsensi, ağrı, konforsuzluk ve
Ödman ve ark (7) büyüme evresindeki domuzlarda çene
enfeksiyon olmaması dikkate alındığında implant başarılı
gelişimi devam ederken sürmeye devam eden dişlerin
bulunmuştur. Yine implant başarı kriterleri açısından önemli
implanta göre koronale ve bukkale hareket ettiğini göster-
olan marjinal kemik seviyesi değişiklikleri, plak ve kanama
mişlerdir. Sennerby ve ark. (16) ise büyümesi devam eden
indeksleri ve papilla seviyeleri göz önüne alındığında te-
domuzlarda implant uygulamasının alveol kemiğinin gelişi-
davi başarılı olarak tanımlanmaktadır. Ancak estetik değer-
mini bloke ettiğini bildirmişlerdir. Bu sebeple, büyümenin
lendirildiğinde, implant destekli restorasyon ve komşu diş
belirlenmesi çocuk ve adolesanlarda implant yerleştirme
arasında insizal kenarda gözlenen uyumsuzluk göze çarp-
zamanlaması için önemli bir faktördür. Büyümenin tam
maktadır (Resim 7). Bu sonuç hekim tarafından tatmin edici
olarak tamamlandığını gösteren güvenilir bir belirleyici bul-
bulunmamış ve hastaya restorasyonun yenilenmesi gerek-
mak zor olmakla beraber, 6 ayda bir alınan seri lateral sefalo-
tiği anlatılmıştır. Ancak oldukça yüksek olan hasta mem-
metrik radyografların çakıştırılmasının kullanımı güvenilir bir
nuniyeti sonucunda restorasyon yenilenmemiştir.
metottur. Eğer, bir seneyi aşkın bir süre herhangi bir değişim
7tepeklinik
47
A case report
gözlenmiyorsa, bu büyümenin tamamlanmış olduğunu
likleri, plak ve kanama indeksleri ile papilla seviyeleri de
göstermektedir (12). İskeletsel büyümenin tamamlandığını
sıklıkla başarı kriterleri arasında değerlendirilmektedir (6).
gösteren diğer bir belirleyici ise, radius epifiz ve diafizinin
Bu kriterler dikkate alındığında uygulanan tedavi başarılı
birleşmesidir (13). Çalışmamızda el bilek radyografı ile
olarak tanımlanabilir, ancak 3 yıllık takip sonucunda, es-
büyüme gelişimin tamamlandığı kontrol edilmiş ve implant
tetik bulgular araştırmacılar tarafından kabul edilebilir bu-
tedavisine başlanmıştır.
lunmamıştır. Daftary ve ark. (18) büyüme gelişimi tamamlandığı düşünülen bazı yetişkinlerde, devam eden çok hafif
Bu vakada büyüme gelişimi tamamlanan 16 yıl 1 ay yaşın-
büyümenin implant destekli restorasyonlarda beklenmey-
daki hastaya implant uygulanmıştır. Ancak 3 yılın sonun-
en fonksiyonel ve estetik sonuçlarının olabileceğine ve bu
da implant destekli restorasyon ile komşu dişin insizal ke-
sonuçların günümüzde tanımlanan başarı kriterlerinin dışın-
narlarında seviye farkı gözlenmiştir. Thilander ve ark. (4) 13
da tutulduğuna dikkat çekmiştir. Misje ve ark. (5) üst çene
yıl 2 ay- 17 yıl 2 ay yaş aralığındaki hasta grubunda, büyüme
estetik bölgeye yerleştirilen implantları 12-15 yıl süresince
gelişimin tamamlanmasından sonra implant yerleştirmişler
takip ettikleri çalışmalarında oldukça yüksek sağ kalım
ve 3 yıllık takipte 0,6-1,6 mm aralığında infraokluzyon mik-
oranına ve yüksek hasta memnuniyetine işaret etmişlerdir.
tarı tespit etmişlerdir. Bu bulgu vakamızda gözlediğimiz in-
Ancak aynı çalışmada 50 yaşında erkek hastada 14 yıllık
fraokluzyon ile benzerlik göstermektedir. Thilander ve ark.
takipte 1,5 mm infraokluzyon dikkat çekicidir (5). Bu vakanın
(17) ise 22 yaşından 27 yaşına kadar 5 yıllık zaman diliminde
sonuçları dikkate alındığında tedavinin başarısı değerlendi-
takip edilen hastalarda infraokluzyon miktarının önceki 5
rilirken sağ kalım, periimplant dokuların sağlığı ve protetik
yıllık takibe kıyasla ortalama 0,46 mm’ den 0,95 mm’ye yük-
komplikasyonların yanı sıra estetik ve fonksiyon kayıplarının
seldiğini, bir diğer ifade ile senede 0,1 mm infraokluzyon
da dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca has-
oluştuğunu bildirmişlerdir. Bir başka çalışmada, dişlerde
ta bilgilendirmesine estetik ve fonksiyonda gözlenebilecek
gözlenen hareket genç yetişkin (15,5-21 yaş) ve yetişkin
olası değişikliklerin de ilave edilmesi gerektiği düşünülme-
(40-55 yaş) bireyler arasında karşılaştırılmıştır (2). Üst çene
ktedir.
anterior bölgeye uygulanan implantları takiben, komşu
SONUÇ
dişlerde gözlenen hareket miktarı yaş aralığı oldukça farklı
Bu olgu raporunun sınırlamaları dahilinde, anterior bölgede
olan bu gruplar arasında değişkenlik göstermemiştir (2). Bu
diş eksikliği bulunan vakalarda, büyüme gelişimin tamam-
da bize hayat boyu devam eden bir büyüme gelişim süreci-
lanmasını takiben uygulanan implant tedavisinin invaziv
ni göstermektedir. Daftary ve ark. (18) ise 20 yılı aşkın klinik
olmayan bir tedavi yaklaşımı olduğu düşünülmektedir. An-
gözlem yaptıkları çalışmalarında hayat boyu devam eden
cak yakın gelecekte görülebilecek estetik ve fonksiyonel
büyüme ve gelişim nedeniyle anterior bölgeye yerleştirilen
olumsuzlukların farkındalığının ve hasta bilgilendirmesinin
implantlarda insizal kenar uzunluğunda, gingival marjin
önemli olduğuna inanılmaktadır.
yüksekliğinde ve fasiyal kontur açılanmasındaki uyumsuzluklara değinmiştir. Tedavisini tamamladığımız vakadaki
KAYNAKLAR
en dikkat çekici bulgu ise insizal kenar uyumsuzluğu ve la-
1.
bial yüzdeki implant yansımasıdır.
Sabri R. Treatment of a unilateral Class II crossbite malocclusion with traumatic loss of a maxillary central incisor and a
lateral incisor. Am J Orthod Dentofacial Orthop 2006;130:759-
Vakamızın sonuçlarının başarılı olup olmadığı değerlendirilmek istendiğinde, Smith ve Zarb’ın (14) başarı kriterleri
dikkate alınabilir. Ayrıca marjinal kemik seviyesi değişik-
770.
2.
Bernard JP, Schatz JP, Christou P, Belser U, Kiliaridis S. Longterm vertical changes of the anterior maxillary teeth adjacent
7tepeklinik
48
3.
4.
5.
to single implants in young and mature adults. A retrospective
Age as compromising factor for implant insertion. Periodontol
study. J Clin Periodontol 2004;31:1024-1028.
2000 2003;33:172-184.
Huang S, Kang T, Duan Y. Traumatic loss of a maxillary central
16. Sennerby L, Odman J, Lekholm U, Thilander B. Tissue reac-
incisor treated with nonextraction orthodontics. Am J Orthod
tions towards titanium implants inserted in growing jaws. A his-
Dentofacial Orthop 2013;143:246-253.
tological study in the pig. Clin Oral Implants Res 1993;4:65-75.
Thilander B, Odman J, Lekholm U. Orthodontic aspects of the
17. Thilander B, Odman J, Jemt T. Single implants in the upper
use of oral implants in adolescents: a 10-year follow-up study.
incisor region and their relationship to the adjacent teeth. An
Eur J Orthod 2001;23:715-731.
8-year follow-up study. Clin Oral Implants Res 1999;10:346-
Misje K, Bjornland T, Saxegaard E, Jensen JL. Treatment out-
355.
come of dental implants in the esthetic zone: a 12- to 15-year
6.
cial growth and the implications for osseointegrated implants.
Oyama K, Kan JY, Rungcharassaeng K, Lozada J. Immediate
Int J Oral Maxillofac Implants 2013;28:163-169.
gle missing maxillary and mandibular incisors: 1-year prospective study. Int J Oral Maxillofac Implants 2012;27:173-180.
Odman J, Grondahl K, Lekholm U, Thilander B. The effect of
osseointegrated implants on the dento-alveolar development. A clinical and radiographic study in growing pigs. Eur J
Orthod 1991;13:279-286.
8.
Thilander B, Odman J, Grondahl K, Lekholm U. Aspects on
osseointegrated implants inserted in growing jaws. A biometric and radiographic study in the young pig. Eur J Orthod
1992;14:99-109.
9.
18. Daftary F, Mahallati R, Bahat O, Sullivan RM. Lifelong craniofa-
retrospective study. Int J Prosthodont 2013;26:365-369.
provisionalization of 3.0-mm-diameter implants replacing sin-
7.
A case report
Percinoto C, Vieira AE, Barbieri CM, Melhado FL, Moreira KS.
Use of dental implants in children: a literature review. Quintessence Int 2001;32:381-383.
10. Prasad DA, Prasas DK. Effect of implant placement in growing
adults on craniofacial development: A literature review. Journal of Dental Implants 2012;2:97-102.
11. Cronin RJ, Jr., Oesterle LJ, Ranly DM. Mandibular implants and
the growing patient. Int J Oral Maxillofac Implants 1994;9:5562.
12. Brahim JS. Dental implants in children. Oral Maxillofac Surg
Clin North Am 2005;17:375-381.
13. Deicke M, Pancherz H. Is radius-union an indicator for completed facial growth? Angle Orthod 2005;75:295-299.
14. Smith DE, Zarb GA. Criteria for success of osseointegrated endosseous implants. J Prosthet Dent 1989;62:567-572.
15. Op Heij DG, Opdebeeck H, van Steenberghe D, Quirynen M.
7tepeklinik
49
CASE REPORT
Osteoma of the
mandible:
Two case reports
Mandibulada osteom:
2 olgu sunumu
SUMMARY
Osteoma is an uncommon benign neoplasm composed of
mature bone which may located centrally (endosteal), peripherally (periosteal) or extraskeletally. Osteomas can be solitary
or multiple masses, and they are generally asymptomatic. They
rarely occurring in craniofacial bones. The diagnosis is based
on clinical, radiological and histopathological features. The authors report the diagnosis and the management of two cases of
osteoma within the current literature.
Keywords: Osteoma, mandible.
ÖZET
Osteom nadir görülen; santral (endosteal), periferal(periostal)
veya iskelet sistemi dışında yerleşim gösterebilen olgunlaşmış
kemikten oluşan benign neoplazmalardır. Osteomlar soliter
Assoc. Prof. Sırmahan Çakarer
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
Dt. Ayşenur Uzun
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
Dt. Başak Keskin
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
Dt. Servet Akyıldız
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
Prof. Cengizhan Keskin
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery
ya da multipl kitleler halinde görünebilirler ve genellikle asemptomatiktirler. Kraniyofasiyal kemiklerde daha az gözlenirler.
Teşhis klinik, radyolojik ve histopatolojik özellikler göz önüne
alınarak ortaya konabilmektedir. Yazarlar mandibulada yerleşim
gösteren iki olgunun teşhis ve tedavisini mevcut literatür dahilinde sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Osteom, mandibula.
INTRODUCTION
Osteoid osteoma is a benign bone-forming tumor which consists of a demarcated central nidus with surrounding reactive
sclerotic bone. The nidus is seldom larger than 2 cm in diameter
and may or may not contain a dense or patchy mineralization
located centrally. Osteomas are usually slow-growing, painless,
mature bone tissue. At the mandible, they are mostly seen in
Geliş tarihi : 14 December 2014
Kabul tarihi : 3 February 2015
the angle and the condyle, followed by the mandibular body
and the ascending ramus. Osteoid osteoma is most commonly
seen in the second and third decades of life. It can involve every
bone, but is most common in long bones of lower extremities
with a male to female ratio of 2 to 1. In most cases, patients complain of severe localized pain that usually increases at night and
Corresponding author:
Assoc. Prof. Sırmahan Çakarer
Istanbul University, Faculty of Dentistry, Department
of Oral and Maxillofacial Surgery,
34093 Çapa-Fatih İSTANBUL
E-mail: [email protected]
is relieved with nonsteroidal anti-inflammatory drugs (NSAIDs).
Osteoid osteoma rarely occurs in the jaws. This report describes
the radiographic and clinical features of two cases of osteomas
located at the mandible (1).
7tepeklinik
50
Osteoma of the mandible
CASE 1
CASE 2
In September 2015, a 39-year-old woman was referred to
In June 2015, a 30-year-old woman presented to the De-
the Department of Oral and Maxillofacial Surgery at Istanbul
partment of Oral and Maxillofacial Surgery at Istanbul Uni-
University for the assessment of a lesion discovered at the
versity, with the complaint of swelling at the posterior right
right side of the mandible. The CBCT showed a well-cir-
side of the mandible. The panoramic radiograph showed
cumscribed hyperdense lesion at the lower first molar re-
well circumscribed radio-opaque lesion at the border of
gion (Figure 1). Extraoral examination did not reveal any
the mandible (Figure 4). The CBCT showed more in detail
abnormal findings. The intraoral examination showed no
just above the inferior alveolar nerve at the molar region of
expansion or any signs of inflammation. There was no histo-
the mandible of the right side (Figure 5). The sagittal view
ry of trauma. There was no sign of malignancy; therefore the
showed that the lesion was attached to the buccal bone
lesion was totally removed under local anesthesia (Figure
(Figure 6). Extraoral examination did not reveal any abnor-
2). The histopathological assessment was reported as os-
mal findings but intraoral examination showed massive
teoma. Six months after surgery, no sign of recurrence was
swelling at the molar region during palpation. No additional
observed (Figure 3).
pathological sign was observed. The lesion was removed
totally under local anesthesia (Figure 7). The histopathological assessment was reported as osteoma. The follow-up of
the patient is still continuing. No pathological sign was reported from the patient.
Figure 1: Pre-op view of CBCT
Figure 3: The control radiograph 6 months after surgery
Figure 2: Removed lesion
7tepeklinik
Figure 4: Pre-operative panoramic radiograph showing the borders
of the lesion
51
Osteoma of the mandible
DISCUSSION
Some investigators reported that trauma, infection or inflammatory conditions are the common etiological factors of the
osteoma (2). On the other hand trauma or infection were not
present in our cases. The mandible is affected more than
the maxilla and especially in the body of the mandible, as
reported in our cases. The central type arises from the endosteum, the peripheral counterpart from the periosteum,
and the extraskeletal soft tissue osteomas usually develop
Figure 5: The view of the lesion on CBCT model
within muscles (3). The osteomas of the jaw are frequently
located peripherally rather than in a central location, with a
ratio of 14:1 in favor of the peripheral location (2). In the first
case the lesion was totally in the marrow of the bone but in
the second case there was just one nidus which originates
from the buccal side of the bone but the total part of the lesion was under the periosteum.
Cone-beam computed tomography (CBCT) is especially
useful in diagnosing bone tumors in the complex anatomical site of the jaws and a small lesion like osteoid osteoma
covered with thick bone is best elucidated by CBCT or
CT (4). The discovery of an osteoma of the facial skeleton
should raise the possibility of Gardner’s syndrome. Patients
Figure 6: The sagittal view of the lesion
with Gardner’s syndrome may present with symptoms of
rectal bleeding, diarrhea, and abdominal pain. The triad of
colorectal polyposis, skeletal abnormalities, and multiple
impacted or supernumerary teeth is consistent with this
syndrome (5). In our cases there were no signs of Gardner’s
Syndrome.
Complete excision is currently the recommended treatment
because it often relieves the pain and cures the disease. Although, some examples of spontaneous remission of osteoid osteoma have been noted, the data are insufficient for
identifying such cases in advance (6). In the present cases
the lesions were completely removed. No post-operative
problem was observed.
Figure 7: Removed lesion
7tepeklinik
52
CONCLUSION
Osteoma of the jaws should be considered in the differential
diagnosis of other jaw lesions. Ultimately, a histopathological examination is required for diagnosis. Complete surgical
removal is the treatment of choice.
REFERENCES
1.
Rahsepar B, Nikgoo A, Fatemitabar SA. Osteoid osteoma of
subcondylar region: case report and review of the literature. J
Oral Maxillofac Surg 2009; 67: 888-893.
2.
Borumandi F, Lukas H, Yousefi B, Gaggl A. Maxillary sinus
osteoma: From incidental finding to surgical management. J
Oral Maxillofac Pathol 2013;17: 318.
3.
Talita Ribeiro Tenório de França, Luiz Alcino Monteiro Gueiros,
Jurema Freire Lisboa de Castro, Ivson Catunda, Jair Carneiro
Leão, Danyel Elias da Cruz Perez. Solitary peripheral osteomas
of the jaws. Imaging Sci Dent 2012; 42: 99-103.
4.
Ida M, Kurabayashi T, Takahashi Y, Takagi M, Sasaki T. Osteoid
osteoma in the mandible. Dentomaxillofac Radiol 2002;31:
385-387.
5.
Shakya H. Peripheral Osteoma of the Mandible. J Clin Imaging
Sci 2011; 1: 56.
6.
Gundewar S, Kothari DS, Mokal NJ, Ghalme A. Osteomas of
the craniofacial region: A case series and review of literature.
Indian J Plast Surg 2013;46: 479-485
7tepeklinik
Osteoma of the mandible
53
7tepe Klinik
T.C. Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Bilimsel Dergisi
Yayın Kuralları
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe Klinik
Dergisi’nde yayımlanmak üzere hazırlanan makaleler
editörün e-posta adresi “http://journalagent.com/yeditepe/”
ye online olarak gönderilmelidir.
GENEL BİLGİLER
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe klinik
Dergisi, Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin
bilimsel yayın organıdır. Bu dergide diş hekimliği alanında
yürütülen orijinal araştırmalar, olgu sunumları, derlemeler
Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanır. 7tepe Klinik, yılda iki
sayı olarak yayımlanır ve dört sayıda bir cilt tamamlanır.
Bu dergide yayımlanmak için gönderilen makaleler, daha
önce başka bir yerde yayımlanmamış veya yayımlanmak
üzere gönderilmemiş olması şartı ile kabul edilir. Dergide
Türkçe ve İngilizce yazılmış makaleler yayımlanabilir.
Tüm yazılar önce editör ve yardımcı editörler tarafından
ön değerlendirmeye alınır; daha sonra değerlendirilmesi
için derginin bilimsel danışma kurulu üyelerine gönderilir.
Yayımlanmak üzere dergiye iletilen tüm makalelerde hakem
değerlendirmesi ve düzeltmeye başvurulur; gerektiğinde,
yazarlardan bazı soruları yanıtlaması ve eksikleri
tamamlaması istenebilir. Dergide yayımlanmasına karar
verilen yazılar, tüm bilgilerin doğruluğu için ayrıntılı kontrol
ve denetimden geçirilir; yayım öncesi şekline getirilerek
yazarların kontrolüne ve onayına sunulur.
ETİK SORUMLULUK
• Etik kurallara uyulmamasından doğacak her türlü
sorumluluk yazar(lar)a aittir.
• Özellikle hastanın adı, adının kısaltılması, hasta ve kayıt
numarası kullanılmamalıdır.
• Hasta onayı ve/veya gözlere ilişkin özel bir bulgu olmadıkça
fotoğraflarda gözler bantlanmalı/flulaştırılmalıdır.
• “İnsan” öğesini içeren tüm çalışmalarda Helsinki
Deklerasyonu Prensipleri’ne uygunluk (http://www.wma.
net/en/30 publications/10policies/b3/index.html) ilkesi
kabul edilir. Bu çalışmalarda yazarların, makalenin GEREÇ
7tepeklinik
VE YÖNTEM bölümünde çalışmanın yukarıdaki prensiplere
uygun olarak yapıldığını, etik kuruldan onay ve çalışmaya
katılmış
bireylerden/ebeveynlerinden
“Bilgilendirilmiş
Onam” alındığını bildirmeleri gereklidir.
• “Hayvan” öğesi ile ilgili çalışmalarda ise yazarların, makalenin
GEREÇ VE YÖNTEM bölümünde Guide for the Care and Use
of Laboratory Animals (www.nap.edu/catalog/5140.html)
prensipleri doğrultusunda hayvan haklarını koruduklarını ve
etik kuruldan onay aldıklarını bildirmeleri gereklidir.
• Çalışma etik kurul onayı alınmasını gerektiriyor ise, alınan
onay belgesi makale ile birlikte dergi yayın kuruluna
gönderilmelidir.
YAYIN HAKKI
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bilimsel
yayın organı Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
7tepe Klinik Dergisi’nde yayımlanan yazıların telif hakkı
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne aittir,
başka yerde yayımlanamaz. Dergi, editörden yazılı izin
alınmadan ve kaynak gösterilmeden kısmen veya tamamen
kopya edilemez, fotokopi, teksir, baskı ve diğer yollarla
çoğaltılamaz. Yayımlanan makale ve reklamlardaki fikir,
görüş ve sonuçlar yazar(lar)a veya firmaya ait olup, Yayın
Kurulunun düşüncelerini yansıtmaz.
BİLİMSEL MAKALE ÇEŞİTLERİ
Özgün Araştırma
Klinik, laboratuvar, epidemiyolojik ve her türlü deneysel
çalışmalar yayımlanabilir. Araştırma makaleleri aşağıdaki
bölümlerden oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Giriş
• Gereç ve Yöntem
• Bulgular
• Tartışma
• Sonuçlar
• Teşekkür
• Kaynaklar
7tepeklinik
45
46
54
Derleme
Diş hekimliği alanındaki güncel konulardan oluşan
derlemeler doğrudan ya da davet edilen yazarlar tarafından
yazılabilir. Derleme makaleleri aşağıdaki bölümlerden
oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Metin
• Kaynaklar
Olgu Raporu
Diş hekimliği alanında nadir görülen, tanı ve tedavisinde
yenilik ve farklılıklar gösteren, tedavisi tamamlanmış ve
takibi yapılmış olgulara yer verilir. Olgu sunumları aşağıdaki
bölümlerden oluşmalıdır:
• Özet ve summary
• Giriş
• Olgu
• Tartışma
• Kaynaklar
YAZIM KURALLARI
Araştırma ve derlemeler 15, olgu sunumları 5 sayfayı
(özet, referanslar, tablo ve şekiller hariç) geçmemelidir.
Gerektiğinde hakem değerlendirmesi öncesi yazar(lar)
dan metinde kısaltma ve düzeltmeler istenebilir. Tüm yazılı
metinler 12 punto büyüklükte “Times New Roman” yazı
karakterinde iki satır aralıklı olarak yazılmalıdır. Sayfada her iki
tarafta uygun miktarda boşluk bırakılmalı ve ana metindeki
sayfalar numaralandırılmalıdır. Sayfa numaraları sayfanın
sağ alt köşesinde yer almalı ve kapak sayfasına numara
yazılmamalıdır.
KAPAK SAYFASI: Bu sayfada makalenin Türkçe ve
İngilizce başlığı, yazar(lar)ın akademik unvan(lar)ı ve ad(lar)
ı, görev(ler)i ve kurum(lar)ı belirtilmelidir. Yazışmaların
yapılacağı yazarın adres, telefon ve faks numarası ve
e-mail adresi de bu sayfada yer almalıdır. Başlık sayfasına
beş sözcüğü geçmeyecek şekilde kısa bir başlık (running
title) da yazılmalıdır. Gönderilecek olan iki kopyada başlık
sayfasında sadece makalenin adı olmalı ve metin içerisinde
yer alan yazar ve kurum adlan silinmelidir.
Makale daha önce tebliğ olarak sunulmuş ise tebliğ yeri ve
tarihi belirtilmelidir.
ÖZET: Ayrı sayfada olmak üzere hazırlanmalı, 150
sözcükten az 300 sözcükten fazla olmamalıdır. Özetin altına
en az üç anahtar sözcük yazılmalıdır.
SUMMARY: Özetin İngilizcesi yazılmalı, 150 sözcükten
az 300 sözcükten fazla olmamalıdır. Özetin altına en az üç
anahtar sözcük yazılmalıdır.
7tepeklinik
7tepeklinik
GİRİŞ: Bu bölümde araştırmanın neden yapıldığı
sorularına yanıt verilmeli, konu ile ilgili geçmiş literatür
değerlendirilmelidir.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu bölümde çalışmada kullanılan
materyal tanımlanmalı ve uygulanan yöntem detaylı biçimde
anlatılmalıdır.
BULGULAR: Bu bölümde, elde edilen bulgular açık ve kısa
bir şekilde sunulmalıdır. Bu amaçla tablo, grafik ve fotoğraflar
kullanılabilir.
TARTIŞMA: Bu bölümde, giriş bölümünün tekrarı
yapılmadan, bulguların önemi belirtilmelidir.
SONUÇ(LAR):
verilmelidir.
Bu
bölümde
çalışmanın
sonuçlan
TEŞEKKÜR YAZISI: Gerekli görüldüğü durumlarda
çalışmaya katkıda bulunanlara yazılır.
KAYNAKLAR: Kaynaklar makalede geçiş sırasına göre
numaralandırılmalı ve metin içerisinde aldığı numaraya
göre kaynak listesinde gösterilmelidir. Kaynak listesi ayrı
bir sayfada olmalıdır. Metin içerisinde kaynak numarası üst
simge olarak verilmelidir. Metin içinde yazar ad sayısı beş
veya daha az ise tüm adlar yazılmalı, fakat beş taneden fazla
ise ilk yazar adı yazılmalı ve “ve ark.” kısaltması kullanılmalıdır.
Kaynak bildirme “Uniform Requirements for Manuscripts
Submitted to Biomedical Journals” (http://www.icmje.org)
adlı kılavuzun en son güncellenmiş şekline uymalıdır.
Dergiler: Yazar ad(lar)ı, makale adı, dergi adı (“lndexMedicus”
ta verilen listeye göre kısaltılmalıdır), yılı, cilt numarası, ilk ve
son sayfa numarası.
Ör: Shannon KR, Nanda RS. Changes in the curve of Spee
with treatment and at 2 years posttreatment. Am J Orthod
Dentofacial Orthop 2004; 125: 589-596.
Kitaplar: Bölümün yazarlarının ad(lar)ı, kitabın adı, kaçıncı
baskı olduğu, yayımlandığı yer, yayınevi, yıl.
Ör: Graber TM, Rakosi T, Petrovic AG. Dentofacial
orthopedics with functional appliances. 2nd ed., St. Louis,
Mosby; 1997.
Kitap bölümü: İlgili bölüm yazar ad(lar)ı, ilgili bölüm adı,
editör(ler), kitabın adı, yayımlandığı yer, yayınevi, yıl, ilk ve son
sayfa numarası.
Ör: Marsh PD, Nyvad B. The oral microflora and biofilms
on teeth. In: Fejerskov O, Kidd E, editors. Dental caries the
disease and its clinical management. 2nd ed. Blackwell
Munksgaard; 2004. p. 29-48.
TABLOLAR: Makale içindeki geçiş sıralarına göre arabik
rakam ile numaralandırılmalıdır. Metin içerisinde de yerleri
belirtilmelidir. Her tablo ayrı bir sayfaya yazılmalı, her biri ayrı
bir başlık taşımalıdır. Tablolar tek başlarına anlamlı olmalı ve
metni tekrarlamamalıdır. Daha önce yayımlanmış olan bilgi
55 47
veya tabloların kaynağı, ilgili tablonun altına iliştirilen bir dip
not ile belirtilmelidir.
KISALTMALAR: Kelimenin ilk geçtiği yerde parantez içinde
verilir ve tüm metin boyunca aynı kısaltma kullanılır.
RESİM VE ŞEKİL ALT YAZILARI: Resim ve şekiller jpeg ya
da tiff formatında, piksel boyutu yaklaşık 500×400 ve 300 dpi
çözünürlükte kaydedilmeli ve online olarak gönderilmelidir.
Histolojik kesit fotoğraflarında büyütme ve boyama tekniği
belirtilmelidir.
Resim ve şekiller metinde geçiş sırasına göre
numaralandırılmalıdır. Metin içerisinde de yerleri
belirtilmelidir. Resim ve şekil alt yazıları makalenin sonunda
ayrı bir sayfada verilmelidir. Resim ve şekil altyazıları kısa
olmalı, metni tekrar etmemeli ve açıklayıcı olmalıdır. Resim
veya şekillerde kullanılan sayı, sembol ve harflerin anlamı
açık bir şekilde belirtilmelidir.
BAŞVURU YAZISI: Bu mektupta yazının tüm yazarlar
tarafından okunduğu, onaylandığı ve orijinal bir çalışma
ürünü olduğu ifade edilmeli ve yazar isimlerinin yanında
imzaları bulunmalıdır. Herhangi bir yazar, kurum ya da
kuruluş ile çıkar çatışması olmadığı belirtilmeli ve bunun için
“International College of Medical Journal Editors Form for
the Disclosure of Conflict of Interest”e göre hazırlanmış olan
“Çıkar Çatışması Formu” doldurulmalı ve gönderilmelidir.
YAZARLAR İÇİN SON KONTROL LİSTESİ:
Makalenizi Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
7tepe Klinik Dergisi’ne göndermeden önce lütfen bu
bölümdeki maddelerle karşılaştırarak eksik olmadığından
emin olunuz.
• Editöre başvuru mektubu
• Çıkar çatışması formu
• Kapak sayfası (iki kopya – yazar adları bulunan ve
bulunmayan)
• Makalenin metni
• Özet (Türkçe)
• Summary (İngilizce)
• Kaynaklar (Ayrı sayfada)
• Tablolar ve grafikler
• Resimler ve şekiller
İLETİŞİM İÇİN:
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 7tepe Klinik
Dergisi Yayın Kurulu Başkanlığı
Adres: Bağdat Cad. No:238 34728 Göztepe/Kadıköy/
İstanbul/Türkiye
Tel: +90 216 363 60 44 / 6412, 6418, 6427, 6440
Faks: +90 216 363 62 11
7tepeklinik
7tepeklinik
56
7tepeklinik

Benzer belgeler

Diş Hekimliğinde Nevuslar ve Malign Melanom

Diş Hekimliğinde Nevuslar ve Malign Melanom yumuşak doku ve sert doku ogmentasyonu ile rekonstriksiyonu............................................................................

Detaylı

Bu PDF dosyasını indir - Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Dergisi

Bu PDF dosyasını indir - Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Dergisi Prof. Dr. Gonca Çayır Keleş (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) Prof. Dr. Jale Tanalp (Yeditepe Üniversitesi) Prof. Dr. Leyla Kuru (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Mübin Soyman (Yeditepe Üniversitesi) Pro...

Detaylı