site - 24SaatGazetesi

Transkript

site - 24SaatGazetesi
Terör örgütünün
Avrupa üssü:
AVUSTURYA
NAZ’DAN
SELFİ
HİKAYELERİ
Avusturya hükümeti, terör örgütü PKK'nın
devlet televizyonunu işgali dahil son dönemde yaptığı eylemlerine ses çıkarmadı
İktisat bölümünü
bitirerek devlet
memuru olan ancak
emekli olduktan
sonra çocukluğundan
itibaren ilgi duyduğu
resim alanına yönelen
Ressam Nesrin Taner.
SAYFA 6'DA.
MERKEZİ yerlerde izinle çadır
kurabilen terör örgütü, şiddet
eylemlerini de gözaltı olmaksızın
tamamlayabiliyor.
Avusturya'da terör örgütü eylemlerini özgürce yapabilirken,
evlere Türk bayrağı asılmasının
yasaklanması dahil Türk toplumunun yasal gösterilerine engel
çıkarılıyor. SAYFA 11'DE
Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve
Bahçeli ile bugün bir araya geliyor
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, bugün saat 10.00'da CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Çankaya Köşkü'nde
buluşacak. SAYFA 3'TE
Wilma Elles: Türkiye'yi dünyaya
anlatmaya devam edeceğim
FİYATI: 25 KURUŞ • YIL: 35 • SAYI:11246 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
TÜRKİYE'nin zor günleri atlattığını vurgulayan Elles, "Türkiye'yi
ve onun güzelliklerini bütün dünyaya anlatmaya devam edeceğim." ifadelerini kullandı.
Elles, FETÖ darbe girişimi sırasında eşi ile birlikte İstanbul'da
olduklarını belirterek, "Eşim Boğaziçi Köprüsü'ndeydi. Yaşadıklarımız çok ağırdı. Sabah uyandığımızda ne hissettiğimizin, nasıl
rahatladığımızın tarifi anlatılmaz.
İyi ki demokratik yolda yürümeye
devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. SAYFA 3'TE
HALEP'TE ÜMRAN
gibi 100 binden fazla
çocuk var
BM Çocuk Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Anthony
Lake, 5 yaşındaki Ümran'ın fotoğrafının tüm dünyanın
dikkatini çektiğini ve insanların çocukla empati kurduğunu belirterek, "Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla
çocuk, hiçbir çocuğun maruz kalmaması gereken acıları çekiyor. Onlarla da empati kurmalıyız. Ancak empati
ve bu acılara neden olanlara kızgınlık yeterli değil. Bu
duyguları eyleme çevirmeliyiz." ifadelerini kullandı.
SURİYE'de Ümran'ın yaşındaki
çocukların hayatlarında, yetişkinler tarafından başlatılan bu
savaşın kabusundan başka bir
şey bilmediklerini vurgulayan
Lake, bu savaşı başlatanlardan
bu çocukların kabuslarına son
Metin TÜRKYILMAZ
ŞUNU baştan açıkça ortaya koyalım. Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bu çok önemli bir sorundur
ve önünde sonunda çözülmesi gerekir. Aksi takdirde,
ülkenin geleceğini tehlikeye girer.
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini çeşitlendirmesi, ticaret
hacmini çok daha büyük boyutlara çıkarması bir zorunluluktur. Bu iki ülke arasında ticarete ve dolayısıyla
ilişkilere bir denge getirecektir. Unutmayalım ki Rusya,
Türkiye için çok iyi bir ticari ortaktır. SAYFA 8'DE
Düzenli internet
kullanıcısı arttı
vermelerini talep ettiklerini belirtti. Ümran Daknes, Suriye'de
rejim ya da Rus uçakları tarafından Halep'in El Katerji Mahallesi'ndeki sivil yerleşim yerine
önceki gün düzenlenen saldırıda yaralanmıştı. SAYFA 3'TE
TÜRKİYE'de 16-74 yaş grubundaki kişilerden
bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,9, internet
kullananların oranı yüzde 61,2 oldu.
Düzenli internet kullanıcılarının oranı ise yüzde
94,9'a yükseldi. Türkiye'de 10 haneden 8'i internet
erişim imkanına sahip bulunuyor.
İnternet en fazla yüzde 82,4 ile sosyal medya için
kullanılıyor, bunu yüzde 74,5 ile paylaşım sitelerinden video izleme takip ediyor. SAYFA 7'DE
Palandöken: Ette büyük tekelciliğin önüne geçilmeli
“KURBAN VE ET FİYATLARI
SPEKÜLASYONLA YÜKSELİYOR”
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kırmızı et fiyatlarındaki artış spekülasyondan ibaret. 4 milyon 980 bin baş
hayvan kurban bayramında kesilmek üzere
ahırlarda beslenmektedir. Kurban kesmek
için ülkemizde yeterli hayvan var. Ama
spekülatörler her zaman olduğu gibi yine
piyasayı alt üst ediyor. Üreticilerimiz fiyatları
abartmadan satarsa kurbanlıklar ellerinde
kalmaz” dedi.
Palandöken, “Halen 56 milyon hayvan
stokumuz bulunuyor. Bunun 14 milyon 127
bin büyük baş, 41 milyon 924 bin küçükbaş
hayvan varlığımız var. Artan fiyat spekülasyonlarının önünde geçebilmek için besilik
dana ithalatına ağırlık verilmesi gerekir”
şeklinde konuştu. SAYFA 9'DA
"Umuda yolculuk"
3 ayın zirvesinde
AVRUPA'da daha iyi bir yaşama kavuşmak
ümidiyle Ege Denizi ve Akdeniz'den yasa dışı
yollardan Yunan adalarına geçmeye çalışan
göçmenlerin "umuda yolculuğu" son 3 ayın
zirvesine çıktı. SAYFA 3'TE
2016-2017 eğitim-öğretim yılı yaklaşırken velileri de
okul seçme telaşı sardı. Veliler okul seçerken eğitim
kalitesi kadar okulun fiziki koşullarına ve teknolojik
altyapısına da bakıyorlar. SAYFA 3'TE
MÜZİK VE İNSAN
HAYATIN İÇİNDEN
Monica Molina,
D-Marin Klasik Müzik
Festivali’nde söyleyecek
Türk düşmanı Joan Baez
yine yapacağını yaptı
2'de
Birsen GÜRDİL
4'te
Ödemelerin üçte biri
mobilden yapılıyor
ARAŞTIRMA şirketi GfK tarafından hazırlanan “Tüketici alışkanlıkları” raporuna göre, online yapılan işlemlerin başında, seyahat ve eğlence harcamaları yüzde
66 ile ilk sırada yer alıyor. Online satın almaların
yüzde 55’ini ise giyim, tüketici elektroniği ve finansal
hizmetler oluşturuyor. Araştırmada, üç kişiden birinin
mobil cihazlar üzerinden ödeme yaptığı ifade ediliyor.
Euromonitor tarafından gerçekleştirilen araştırmaya
göre ise dijital ödeme ve transfer pazarı, 2017’de
yüzde 22,2 oranında büyüyecek. SAYFA 7'DE
Çocuğunuz için seçtiğiniz
okul ne kadar güvenli
biliyor musunuz?
Doğan BULGUN
Enerjin yoksa
yerüstü kaynaklarını
değerlendir
Türklerin yüzde 80'i
takımlarını desteklemek
için dünyayı gezmeye hazır
Hotels.com™ Avrupa’da spor-seyahat alışkanlıklarını hakkında bilgi veren ilk anket çalışmasına
göre en ateşli taraftarların Türkiye, Rusya ve
İspanya’dan olduğunu ortaya koydu. Bu ülkelerin
tutkulu taraftarlarının yüzde 80’ni takımlarının maçlarını izlemek için seyahat ediyor. SAYFA 12'DE
Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organı
amen renkli
Gazetesine tam
lefonlarınızdan
tablet ve cep te
hariç)
(Pazar günleri
ÜCRETSİZ
ulaşabilirsiniz.
ios:http//24saat.ios.web.tr
Android: http//24saat.droid.web.tr
2
24 SAAT / KÜLTÜR-SANAT
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
MÜZİK VE İNSAN
Monica Molina, D-Marin Klasik Müzik Festivali’nde söyleyecek
Doğan BULGUN
►AŞK ŞARKILARININ
BÜYÜLÜ SESİ
23 AĞUSTOS'TA
BODRUM'DA
Yurdumuza gelen yüzlerce
şarkıcı arasında bizlerle gönül
bağı kuran, yurtdışındaki
röportajlarında Türkiye'yi öve
öve bitiremeyen İspanyol diva
Monica Molina, çıkardığı tüm
albümleri ile Türkiye'de büyük
satış rakamlarına ulaşmaya
devam ediyor.
Biletleri haftalar öncesi
tükenen konserleriyle büyük
bir hayran kitlesi kazanan
yıldız, İspanya'nın efsanevi şarkıcısı babası Antonio Molina'nın en önemli
şarkılarını yeniden yorumladığı
Mar Blanca albümden sonra şu
sıralar stüdyoda kaydettiği albümünü piyasaya çıkarmadan
önce muhteşem bir proje ile
Türkiye'de! Aşk dolu şarkıları,
yumuşacık sesi ve tüm
zarafetiyle Monica Molina
kariyerinin en özel ve yepyeni
şarkılarını senfoni orkestrası
eşliğinde dünyada ilk kez 12.
Uluslararası D-Marin Klasik
Müzik Festivali kapsamında 23
Ağustos'ta Bodrum'da seslendirecek. Monica Molina'nın
senfonik orkestra konserini
Tony Cuenca yönetecek.
Monica Molina'nın şu ana
kadar gerçekleştirdiği onlarca röportajda sürekli sorulan “Neden Türkiye sizin için
önemli? “ sorusuna verdiği
cevap ise çok açık: “Ben
Türkiye’yi, Türkler beni çok
seviyor... Orada olmak nefes
almak bile ayrıcalık.”
Monica Molina
Çıkardığı TU DESPEDIDA
(YOUR FAREWELL), VUELO
(I FLY), DE CAL y ARENA (OF
LIME and SAND) ve A VIDA
(TO LIFE - HAYATA) isimli
4 albümü ile aşk rüzgarları
estiren ve Türkiye’de büyük
hayran kitlesine sahip Monica
Molina Türkiye’de çok satan
toplama albümü AUTORRETRATO (SELF POTRAIT) ile
en güzel şarkılarını sevenleri
için bir araya getirmişti. Daha
önce Türkiye'de yine büyük
şatış rakamlarına ulaşan
CD'leri ve biletleri haftalar
öncesi tükenen konserleri ile
hep gündemde olan Monica
Molina, AUTORRETRATO'nun
[email protected]
Monica Molina
Ferit Odman
Ron Carter
ön ve arka kapak fotoğraflarını
İstanbul'da çekerek boğazın
ve ülkemizin güzelliklerini tüm
dünyaya taşımıştı.
İspanya'da her albümü ile
'platin' satış statüsüne ulaşan,
Latin Grammy Ödülü adaylığı
olan ve bunların yanı sıra
birçok ödül kazanan Monica
Molina, albüm kapağında
Türkiye'ye yaptığı jest ile
hala çok konuşuluyor. Copla
şarkılarının efsane şarkıcısı
ve öz babası olan Antonio
Molina’dan aldığı bayrağı
hayatın içinden ve hayatı bilen
şarkılarla aktarmaya devam
ediyor.
Molina'lar İspanya'nın
en saygın 'sanatçı' ailelerinden biri. Monica'nın
babası İspanya'nın 'efsane'
şarkıcılarından Antonio Molina. Kız kardeşi Angela
Molina ise Avrupa sineması
için vazgeçilmez bir oyuncu.
Diğer kardeşi Micky de yine
bir sinema oyuncusu. Albümlerine imzasını atan ve
yanından hiç ayrılmayan Noel
ise kendisi gibi bir müzisyen
ve şarkılarının bestecisi ve söz
yazarı.
Bugüne dek 18-19 kadar
yapımda rol alan Monica Molina, şarkıcı olmanın yanı sıra
tıpkı kız kardeşi gibi ailenin
oyuncu üyelerinden biri. Rol
aldığı ve ses getiren oyunlar
arasında Oscar Wilde'dan
uyarlanan bir tiyatro oyunu da
var.
Dinleyenlerin içini ısıtan,
bir parça melankolik, bir parça
TDK Güzel Türkçe Bulmacası
Soldan sağa
1. Aba giymiş olan... Anatomi ile ilgili... 2. Eşleri kardeş olan
erkeklerden her biri... Satın alma (eski)... 3. Kendi kendine
söz vererek bir işi üzerine alma, ant (eski)... Uçuş sırasında
kabinin uçuş güvenliği ve yönetiminden kaptana karşı sorumlu olan hostes... 4. Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşıldığı
gibi... Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa...
Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi... 5. Yaban
hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk... Tüzel
kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi... Kamu
ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan
paraları düzenleyen kuralların bütünü... 6. Bedel ödediği
için askerliğini kısa süreli olarak yapan kimse... Genellikle
gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam
taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir... 7. Kelimenin sonuna
geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum
anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz... Müzikal ses
dizilerinde mi ile sol arasındaki ses... Canlı ve atik... 8. Peru
para birimi... Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen
bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi
madde... Baryum elementinin simgesi... 9. Bir işte yetkili
olan, bir işi yapan, erbap... Kement... Aşırı sevgi ve bağlılık
duygusu, sevi, amor... 10. Ağız mukozasında görülen ufak,
kirli sarı lekeler... Mürekkep hokkalarına konulan ham
ipek (eski)... Oğlu olan... 11. Engel, uymazlık (eski)... Tek
familyası papağangiller olan, papağan olarak bilinen bütün
kuşları kapsayan takım... 12. Geminin direk, seren, yelken,
ip vb. donanımını düzenleyen usta... III-XIII. yüzyıllarda
İngiliz İskandinav dillerinde kullanılan alfabenin harflerinin her biri... Ceylan... 13. Notada duraklama zamanı ve
bunu gösteren işaretin adı... Klasik Türk müziğinde bir basit
makam... Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi... 14. Viyola...
Kırşehir iline bağlı ilçelerden biri... 15. Anlayış, anlama
yeteneği (eski)... İzin, icazet, ruhsat... Altın elementinin simgesi...
Yukarıdan aşağıya
1. Kaba ve kalın (kumaş)... Baba ocağı... 2. Bahanesi olan... Donuk, cansız (göz, ışık, yüz)... 3. Hemen
yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel...
Denetleme... “Ey, hey” anlamlarında bir seslenme sözü...
4. Şaka... Toryum elementinin simgesi... Batman iline
bağlı ilçelerden biri... 5. İndiyum elementinin simgesi...
İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak... Eşi
ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek... 6.
Küçük akarsu... Biyolojik zarların özelliklerinin incelenmesi deneylerinde kullanılan, iki tabakalı lipitlerin yapay
olarak oluşturduğu küresel yapı... 7. Ağabey (halk ağzı)...
Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren
nota işareti... Okuyucu, okur (eski)... 8. Boa yılanı...
Tanrı (eski)... Açıklık, açık ve kesin yargı (eski)... 9. Etken, etmen, sebep, faktör... Korunmanın bir hüküm ile
sağlanması için yargı organlarına başvurma... İri taneli
bezelye... 10. Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak
için bir dala veya sırığa konmak... Soğuğa yakın... 11.
Göçebelerin konak yeri... İri yarı, kaba ve anlayışsız
(kimse)... Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya,
açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim... 12. Kaynar
suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği...
Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin
maddeleri... Büyük, yetişkin, yaşlı, kart (halk ağzı)... 13.
Yapılacak olanın en doğrusu, en uygun olanı... Çok ve
derin bilgisi olan, çok bilgili... 14. Karaim... Yaprakları
sıkı, yuvarlak başlı lahana... 15. Aile ile ilgili... Yanlış ve
yersiz düşünce, evham...
(Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanmıştır. http://tdk.
org.tr [email protected])
ÇÖZÜMÜ SAYFA 12’DE
[email protected]
umut dolu ama her zaman
romantik bir Ases. Değişik ve
kendine özgü vokali onu eşsiz
kılıyor. Sanatçının, ruhunu ve
karizmasını babasından aldığı
söyleniyor. 2013'de babasının
efsaneleşen şarkılarını “Mar
Blanca” adında bir albümde
toplayan Monica Molina, albüm çalışmaları ve konserleri
dışında Candela adındaki
kızını büyüterek sanatçı bir
anne olmanın keyfini sürüyor.
Aşk dolu şarkıları,
yumuşacık sesi ve tüm
zarafetiyle Monica Molina
kariyerinin en özel ve yepyeni
şarkılarını senfoni orkestrası
eşliğinde dünyada ilk kez 12.
Uluslararası D-Marin Klasik
Müzik Festivali kapsamında 23
Ağustos'ta Bodrum'da ses-
lendirecek. Monica Molina'nın
senfonik orkestra konserini
Tony Cuenca yönetecek.
►AKBANK
CAZ FESTİVALİ
12-23 EKİM
TARİHLERİNDE
YAPILACAK
Türkiye’nin en uzun soluklu
etkinliklerinden biri olan Akbank Caz Festivali, bu yıl 26.
yaşını kutluyor. 12-23 ekim
2016 tarihleri arasında dört
farklı mekânda gerçekleşecek
festival dünyaca ünlü müzisyenleri ağırlıyor.
Geçmişten günümüze Cecil Taylor, Archie Shepp, McCoy Tyner, Pharoah Sanders,
Jimmy Smith, Enrico Rava,
John Scofield & Joe Lovano,
Manu Katché, David Sanborn
gibi caz dünyasının saygın
isimlerini Türk izleyicisi ile
buluşturan festival, 26. yılında
da birbirinden özel performanslara ev sahipliği yapmaya
hazırlanıyor. 26. Akbank Caz
Festivali’nin bu seneki yıldız
isimleri arasında Ron Carter
“Golden Striker Trio” ve Imany
yer alıyor.
26. Akbank Caz Festivali,
20 Ekim Perşembe günü Zorlu
Performans Sanatları Merkezi,
Drama Sahnesi’nde Ron
Carter “Golden Striker Trio”‘yu
ağırlayacak. Caz dünyasının
efsane müzisyenleri arasında
gösterilen ve 2500’e yakın
albümde yer alarak cazın en
üretken müzisyenlerinden biri
olan, iki Grammy Ödülü sahibi
Carter, uzun süredir beraber
çalıştığı grubu Ron Carter
“Golden Striker Trio”‘yla festivali onurlandıracak.
26. Akbank Caz Festivali’nin
bir diğer konuğu ise günümüz
soul müziğine zenginlik katan
Imany. İdolleri Billie Holiday,
Nina Simone ve Tracy Chapman gibi caz, soul ve folk
müzikten beslenen Imany, 21
Ekim Cuma akşamı Volkswagen Arena’da gerçekleşecek
konserde caz tutkunlarıyla
buluşacak. Festivalin diğer
misafirleri “Fatih Erkoç True
Love”, “Ferit Odman-Dameronia with Strings feat. Terell
Stafford”, “Tony Allen-Tribute
to Art Blakey” ve “Tuluğ
Tırpan, Okay Temiz-Juan Garcia Herreros Project”
Yıldırım, bugün
Kılıçdaroğlu ve
Bahçeli ile görüşecek
ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile istişare
toplantısında bir araya gelecek.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye
göre, 22 Ağustos Pazartesi günü Çankaya
Köşkü'nde gerçekleştirilecek toplantıyla "Yenikapı'daki birlik ve beraberlik ruhunun devam
etmesi" amaçlanıyor.
Liderler istişare toplantısında ayrıca,
FETÖ'nün darbe girişimi, terörle mücadele,
anayasa paketi gibi konuları ele alacak.
Başbakan Yıldırım, 19 Temmuz'da iki muhalefet lideriyle ayrı ayrı Çankaya Köşkü'nde
görüşmüş, 1 Ağustos'ta da Kılıcdaroğlu
ile CHP Genel Merkezi'nde ve Bahçeli ile
TBMM'de bir araya gelmişti.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde 7
Ağustos'ta İstanbul Yenikapı'da düzenlenen
mitingin ardından üç lider, 22 Ağustos Pazartesi günü yapılacak istişare toplantısında ilk kez
bir araya gelecek.
Adalet Bakanlığı 2 bin
371 personel alacak
ANKARA (AA) - Adalet Bakanlığı, sözleşmeli ve kadrolu istihdam edilmek üzere 2 bin
371 personel alacak.
Adalet Bakanlığının internet sitesinde
yayımlanan ilana göre, zabıt katibi, mübaşir,
teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları
için 2 bin 371 personel alınacak. Bunlardan
2 bin 161'i sözleşmeli, 210 ise kadrolu olarak
istihdam edilecek.
Başvurularda, lisans mezunları için 2016
yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS2016) KPSSP3, önlisans mezunları için 2014
yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS2014) KPSSP93, ortaöğretim mezunları için
2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında
(KPSS-2014) KPSSP94 puan türünden 70 ve
daha yukarı puan alma şartı aranacak.
Başvurular 22 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde
yapılabilecek.
Zabıt katipliği için müracaat edenler 1
Ekim Cumartesi günü uygulamalı sınava tabi
tutulacak. Tüm kadrolar için sözlü sınav ise
24 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek.
Başvuru şartları ve sözlü sınavla ilgili
detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden
ulaşılabilecek.
"Umuda yolculuk"
3 ayın zirvesinde
İZMİR (AA)- Avrupa'da daha iyi bir yaşama
kavuşmak ümidiyle Ege Denizi ve Akdeniz'den
yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçmeye
çalışan göçmenlerin "umuda yolculuğu" son 3
ayın zirvesine çıktı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin
ağustos ayının 20 gününde yakaladığı göçmen sayısı, haziran ve temmuz ayını geride
bırakarak 918'e yükseldi.
İç karışıklık, ekonomik ve siyasi belirsizlikler nedeniyle ülkelerini terk ederek daha iyi bir
yaşam ümidiyle Avrupa'ya yasa dışı yollardan
geçmeye çalışan göçmenlerin "umuda yolculukları", büyük oranda azalsa da sürüyor.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 18 Mart
2016'da Brüksel'de düzensiz göçün önlenmesi, insan kaçakçılığıyla mücadele ve ölümlerin
sona ermesi amacıyla imzalanan anlaşmanın
ardından yüzde 90'ın üzerinde azalan "umuda
yolculuk", yaklaşık 1,5 aydır yükselişe geçti.
3 ayın en yüksek rakamı
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Ege
Denizi ve Akdeniz'de ağustos ayının 20
gününde 918 göçmeni yakalarken, bu rakam
haziranda 538, temmuzda 881 olarak gerçekleşti.
Son dönemdeki göçmenlerin umuda yolculuğundaki artış haziran ayına göre yüzde 70
yükseldi.
Yaklaşık 1,5 ayda yakalanan göçmen sayısı ise bin 500'ü aştı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Ege
Denizi ve Akdeniz'de, ocak ayında 5 bin 506,
şubatta 8 bin 747, martta 8 bin 530, nisanda
bin 717, mayısta bin 109, haziranda 538, temmuzda ise 881 olmak üzere 27 bin 28 göçmeni yakalamıştı.
Wilma Elles: Türkiye'yi
dünyaya anlatmaya
devam edeceğim
SARAYBOSNA (AA)- Almanya'da katıldığı
bir televizyon programında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ı savunması üzerine,
ülkesinde eleştirilen Wilma Elles, "Türkiye'de yaşadıklarımızın yurt dışında anlaşılması biraz zor.
Ben gerçekleri anlattım. Onlar bunu anlamakta
güçlük çektiler." ifadelerini kullandı.
Elles, mevcut durumun en kısa zamanda
iyileşmesi temennisinde bulunarak, Türk-Alman
dostluğunun geçmişte olduğu gibi gelecekte de
devam edeceğine inandığını söyledi.
Türkiye'nin zor günleri atlattığını vurgulayan
Elles, "Türkiye'yi ve onun güzelliklerini bütün
dünyaya anlatmaya devam edeceğim." ifadelerini kullandı.
Elles, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ)
darbe girişimi sırasında eşi ile birlikte İstanbul'da
olduklarını belirterek, "Eşim Boğaziçi Köprüsü'ndeydi. Yaşadıklarımız çok ağırdı. Sabah
uyandığımızda ne hissettiğimizin, nasıl rahatladığımızın tarifi anlatılmaz. İyi ki demokratik yolda
yürümeye devam ediyoruz." değerlendirmesinde
bulundu.
3
24 SAAT / GÜNCEL
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Halep'te Ümran gibi
100 binden fazla çocuk var
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA9 - BM Çocuk
Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Anthony Lake,
Halep'te bina yıkıntılarının altından kurtarılan Ümran Daknes gibi 100 binden fazla çocuğun savaşın
mağduru olduğunu bildirdi.
Lake, yaptığı yazılı açıklamada, 5 yaşındaki Ümran'ın fotoğrafının tüm dünyanın dikkatini
çektiğini ve insanların çocukla empati kurduğunu
belirterek, "Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla
çocuk, hiçbir çocuğun maruz kalmaması gereken
acıları çekiyor. Onlarla da empati kurmalıyız. Ancak
empati ve bu acılara neden olanlara kızgınlık yeterli
değil. Bu duyguları eyleme çevirmeliyiz." ifadelerini
kullandı.
Suriye'de Ümran'ın yaşındaki çocukların hayatlarında, yetişkinler tarafından başlatılan bu savaşın
kabusundan başka bir şey bilmediklerini vurgulayan Lake, bu savaşı başlatanlardan bu çocukların
kabuslarına son vermelerini talep ettiklerini belirtti.
Ümran Daknes, Suriye'de rejim ya da Rus uçakları tarafından Halep'in El Katerji Mahallesi'ndeki sivil yerleşim yerine önceki gün düzenlenen saldırıda
yaralanmıştı.
Yıkılan binanın enkazından kurtarılan küçük
çocuk sivil savunma ekipleri tarafından sahra hastanesine götürülmek üzere bindirildiği ambulansta
donuk bakışlarla yüzündeki kanın nedenini anlamaya çalışırken görülen videosuyla, Aylan bebeğin ardından, Suriye'deki savaşın sembolü haline
gelmişti.
Anadolu Ajansının serbest foto muhabiri Mahmud Rslan'ın çektiği kareler tüm dünyada büyük
etki uyandırmıştı.
Çocuğunuz için seçtiğiniz okul ne
kadar güvenli biliyor musunuz?
me yapılabiliyor.
•Revire giriş yapan öğrencilerin
kayıtları alınıyor ve eş zamanlı olarak
velilere bildirim yapılıyor.
*BLE beacon: Düşük enerjili Bluetooth (Bluetooth Low Energy – BLE)
teknolojisi ile çalışan bu uygulama
ile, mobil cihazlar üzerinden kişilerin
bulundukları yerler tespit edilerek ve
davranışlarına bakılarak, kişiye özel
mesajlara ulaşılması sağlanıyor
Veliler için Biyometrik veya Kartlı
Geçiş Sistemleri: Öğrencileri okuldan
alacak veli yada öğrenci yakınlarının
yetkilendirilmesi ve kayıt altına alınması güvenlik sistemleriyle mümkün.
Biyometrik veya Kartlı Geçiş Sistemleri sayesinde;
Parmak izi, yüz tanıma, iris okuma
gibi biyometrik verilerle ve giriş kartları
ile yetkili kişiler doğrulanıyor.
Öğrenci, yetkili bir yakını tarafından okuldan alındığı anda, sistemde
tanımlı veli bilgilendiriliyor.
Modüler yapısı sayesinde senaryoya uygun, esnek, çoklu uygulama
çözümleri sunuluyor.
Mevcut seslendirme sistemleri ile
entegre olabiliyor. Bu sayede yangın
anında seslendirme sistemi de otomatik olarak devreye giriyor.
Web tabanlı ara yüz ile farklı
lokasyonların, okulların yangın alarm
sistemlerinin kontrolü ve yönetimi
mümkün oluyor.
EN54 (Yangın Standartlarına)
uyumluluk sağlanıyor.
Yangın Alarm ve Seslendirme Sistemleri: Güvenlik sistemleri, öğrencilerin dersliklerde bulunduğu süre içinde
yangın çıkma ihtimalinde alınacak
tedbir ve aksiyonlara çözüm sunuyor.
Yangın Alarm ve Seslendirme Sistemleri sayesinde;
Sensormatic Güvenlik Hizmetleri;
22 yıldır sektör lideri olarak hizmet
veren ve Securitas Grup şirketi olan
Sensormatic, sektöre ve ihtiyaca özel
tasarladığı marka bağımsız çözümlerle
öne çıkan bir teknolojik çözüm entegratörüdür.
250 çalışanı ve Türkiye’deki 7 ofisi
ile Perakende, Havacılık, Kamu ve
Adalet, Bankacılık ve Finans, Ticari
ve Endüstriyel, Enerji, Sağlık, Eğitim, Lojistik, Spor, Turizm ve Otelcilik
alanlarına güvenlik ve operasyonel
verimliliğe doğrudan etki eden teknolojik çözümler sunar.
Sensormatic’in sunduğu çözümler; video izleme ve geçiş kontrol
çözümleri, biyometrik sistemler, çevre
güvenlik sistemleri, yangın algılama
ve alarm çözümleri, elektronik ürün
takip çözümleri, kişi sayma sistemleri
gibi yenilikçi ve entegre teknolojilerden
oluşur.
BlaBlaCar’da sistem nasıl işliyor?
BlaBlaCar’da sistem şöyle işliyor:
Kişiler, BlaBlaCar’ın ücretsiz mobil
uygulamasını indirerek ya da http://
www.blablacar.com.tr adresine girip
Facebook hesabıyla giriş yaparak
profilini oluşturuyor.
Yolcular, gidecekleri yeri ve
yolculuk yapacağı tarihi seçiyor ve
karşılarına aynı yöne yolculuk etmek
isteyen sürücüler çıkıyor. Seçtikleri
sürücünün arabasına koltuk rezervas-
yonlarını yapabiliyorlar.
Kendi aracıyla yolculuğa çıkan
sürücü üyeler ise, profillerine aracının
modelini ekliyor, yolculuğunun detaylarını ve aracındaki boş koltuk sayısını belirterek gitmek istedikleri yere
yolculuk ilanlarını veriyorlar. Sistem,
yolculuk için koltuk başına bir masraf
katkı payı öneriyor. Masraf katkı payı,
kar gözetmeksizin yol masraflarının
diğer yolcularla paylaşılmasına imkân
verecek şekilde belirleniyor.
BlaBlaCar’da yol arkadaşı seçimi
yapmadan önce hem sürücülerin hem
de yolcuların bakabileceği detaylı üye profilleri bulunuyor. Üyeler,
BlaBlaCar’ın güvenilir topluluğunda,
diğer üyelerin fotoğraflarını ve kısa
biyografilerini görebiliyor, potansiyel
yolculuk arkadaşları hakkında daha
önceki yolculuklarından aldıkları
yorum ve puanlamaları inceleyebiliyorlar.
Ayrıca üyeler sistemde kimlik
bilgilerini de doğrulayabiliyor, böylece
hem platformda gerçek isimleriyle yer
alıyor hem de daha güvenilir bir profile sahip oluyorlar. Bunlara ek olarak,
e-posta adresi ve telefon numarası
doğrulaması da yapılıyor.
HABER MERKEZİ/İSTANBUL 2016-2017 eğitim-öğretim yılı yaklaşırken velileri de okul seçme telaşı
sardı. Veliler okul seçerken eğitim
kalitesi kadar okulun fiziki koşullarına
ve teknolojik altyapısına da bakıyorlar.
Peki, kaçımız okul seçerken güvenlik
altyapısına bakıyoruz?
Türkiye’nin önde gelen elektronik güvenlik sistemleri entegratörü
Sensormatic’in Pazarlama Direktörü
Pelin Yelkencioğlu okullarda olması
gereken güvenlik altyapısına ışık tuttu.
“Veli profili değişiyor”
Özellikle çocukları ilkokula başlayan anne-babaların okul seçim sürecinde güvenlik altyapısına bakmaları
gerektiğine vurgu yapan Sensormatic
Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu “Eğitim sektörü, çocuğum haftada
kaç saat yabancı dil öğrenecek diye
merak ederken, güvenlik altyapısı ne
kadar gelişmiş diye sormayı da ihmal
etmeyen bir veli profili ile karşı karşıya.
Bu bilinç her geçen gün gelişiyor ve
eğitim sektöründeki güvenlik altyapısının olması gereken seviyeye gelmesini
destekliyor.” dedi.
Okul ve çevresinde bakmamız gereken güvenlik çözümlerine örnekler…
Çevre Güvenlik ve Uzaktan Video
İzleme Çözümleri: Okul faaliyet saatlerinde yada dışında kampüs ve okul
binalarının güvenliği ve hizmet ekiplerinin izlenmesi büyük önem taşıyor. Bu
sayede;
•İhlaller önlenebiliyor.
•Şüpheli şahıslar tespit edilebiliyor.
•Risklerin tanımının yapılmasının
ardından otomatik takip yapılabiliyor.
•Trafik yönetilebiliyor.
•Video İzleme, radar, video analiz
gibi sistemlerle entegrasyonu sağlanabiliyor.
•Tehlikelere karşı anında tepki
avantajı sağlıyor.
•Uzaktan alarm doğrulama / Uzaktan eşlik etme hizmeti sunuluyor.
Alarm Çözümleri: Sistem sayesinde izinsiz girişler, ihlaller tespit edilip,
anında aksiyon alınabiliyor. Olası risk
senaryoları tasarlanarak risk anında bu senaryonun tetiklenmesi ve
önceden belirlenen güvenlik aksiyonlarının otomatik olarak gerçekleşmesi
sağlanabiliyor.
Okul İçi Kimlik Doğrulama ve
Merkezi Yoklama: Öğrenci ve eğitmen
yoklama takibinin merkezi olarak yapılabilmesi ve raporlanması sağlanıyor.
Okul içi kimlik doğrulama ve merkezi yoklama sistemi sayesinde;
•Biyometrik, kartlı geçiş ve BLE beaconlar* ile öğrenci takibi yapılabiliyor.
•Devamsızlık durumu merkezi
olarak raporlanabiliyor.
•Velilere gerçek zamanlı bilgilendir-
BlaBlaCar, Ankaralılar ile buluştu
HABER MERKEZİ/ANKARA - Aynı
yöne giden sürücülerle yolcuları buluşturarak yolculuğa yeni, hesaplı ve
eğlenceli bir çözüm getiren yolculuk
paylaşım uygulaması BlaBlaCar’ın
Leman Kültür Bahçelievler’de düzenlediği etkinliğe Ankaralı üyeler
yoğun ilgi gösterdi. BlaBlaCar Ankara
buluşmasında yolculuk hikayelerini paylaşan üyeler hem BlaBlaCar
Türkiye ekibini hem de potansiyel yol
arkadaşlarını yakından tanıma fırsatı
buldular.
18 ülke ile eş zamanlı
gerçekleştiriliyor
BlaBlaTour kapsamında geçtiğimiz yıl, Meksika’dan İngiltere’ye,
Hindistan’dan Türkiye’ye, 2500’den
fazla üye ile bir araya gelinirken, bu
sene 18 ülkede 90’dan fazla şehre gidilerek daha fazla üyeyle buluşulması
hedefleniyor.
BlaBlaCar Türkiye ekibinin, farklı
illerdeki üyeleriyle tanışıp yolculuk
paylaşımı deneyimlerini ve önerilerini
dinlemeyi amaçladıkları üye buluşmaları İstanbul, Adana, Samsun,
Trabzon, Antalya, İzmir, Eskişehir,
Ankara’nın ardından Konya ve Bursa
ile devam edecek. Ankara, BlaBlaCar’da en fazla yolculuğun paylaşıldığı şehirlerden biri
BlaBlaCar’ın Türkiye’de faaliyete
geçtiği 2014 Eylül’den bu yana kullanım oranlarına bakıldığında Ankara,
İstanbul ile beraber en fazla yolculuk paylaşılan illerden biri. Şu anda
BlaBlaCar sisteminde, Ankara çıkışlı
1950’den fazla yolculuk ilanı yer
alırken, farklı şehirlerden Ankara’ya
doğru ise 2000’den fazla yolculuk
ilanı bulmak mümkün.
www.24saatgazetesi.com
4
24 SAAT / BAŞKENT'TEN
A
merikalı, bunak şarkıcı daha ziyade folk
müzik icracısı Joan Baez, azılı bir Türk
düşmanıdır. Ermeni kökenli Amerikalı bu yaşlı
müzisyen yıllardan beri Türkiye’yi her vesile ile
kötülemekten geri kalmamıştır.
İşte yaşlı şarkıcının eline beklediği bir fırsat
daha geçmiş ve 12 Ağustos’ta İzmir Kültürpark
Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konsere
“Türkiye’de bugün gördüğüm kadar büyük
ve öngörülemez tehlikeye başka bir yerde
gördüğümden emin değilim. Pek çok kez
savaş bölgelerine, diktatörlükle yönetilen
ülkelere, sevil darbelerin yaşandığı yerlere
gittim. Ama Türkiye gibi tehlikeli bir
ülke görmedim. Hiçbir müzisyene buraya
gitmelerini önermem” diyerek Türkiye’ye
gelmekten vazgeçmiştir.
Yine bir Ermeni olan ihtiyar şarkıcı, şimdilik
büyükelçilik yaptığı bilinen Charles Aznavor’da
hayatı boyunca Türkiye’yi ve Türkleri
kötülemek için elinden geleni yapmış ve halende
“soykırım” deyip durmaktadır.
Oysa bugün güzel ülkemizde üç buçuk
milyonu aşan bir ermeni toplumu bulunmakla,
bunlarda her Türk vatandaşının sahip olduğu
haklara sahiptirler. Okulları, tapınakları,
hastaneleri, huzurevleri, malları mülkleri
bulunmaktadır.
İşlerine gelmediği için ve de birer kukla
oldukları için, tabii ki maddi çıkarlarını katarsak
bu tip insanları ciddiye almamak gerekir.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın daveti
üzerine ekibi ile Türkiye’ye gelmesi beklenen
Amerika’da modası geçmiş yaşlı şarkıcının bu
iptal kararı İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin
Opçin’i fazlası ile üzmüşse de gerekli cevabı
vermekte gecikmemiştir. Belli ki Pelin Opçin bu
modası geçmiş yaşlı şarkıcıyı tanımamaktadır.
Şayet Joan Baez yurdumuza gelse idi, burada
yaratacağı bir skandal olay sonrası yine ağzından
kan kusacaktı.
HAYATIN İÇİNDEN
Türk düşmanı Joan Baez
yine yapacağını yaptı
Birsen GÜRDİL
[email protected]
Pelin Opçin’e üzülmemesini bu yaşlı
şarkıcının festivale hayrından ziyade zararının
dokunacağını hatırlatırım. Türkiye konserini
iptal eden yaşlı müzisyen Fransa’da, İngiltere’de,
Amerika’da ve son olarak Almanya’da meydana
gelen terör olaylarını görmeyecek kadar da cahil
ve bilgisiz.
Deniz Seki’de köşeyi döndü:
5 Haziran 2017’de cezaevinden çıkacak
olan şarkıcı Deniz Seki’nin ahı tutmuş olmalı
ki kendisin yargılayıp hapse tıkan hakim
ve savcıların bugün pek çoğu vatana ihanet
suçlaması ile tutuklanmıştır.
Suçsuz olduğunu iddia eden Deniz Seki,
daha öncede Avrupa insan Hakları Mahkemesine
(AİHM) başvurmuş, bu kuruluş Deniz Seki
için nispeten olumlu bir cevap vermiştir. Hapse
girdikten sonra var olma mücadelesine ara
vermeyen ve var gücü ile zorlukları yenmeye
çalışan Seki, cezaevine düşen sanatçının şöhreti
biter, toplumdaki itibarını kaybeder, unutulur,
parasız kalır, malını mülkünü satar denilse de
tanınmış sanatçı hiç yılmamış.
Hapiste geçen günlerini değerlendirerek
kitap yazmış, şarkı bestelemiş, şiirleri, pek çok
bestekara ilham olmuş, hatta klip dahi çekmiştir.
Maddi durumunu evini satarak idare eden
Seki’ye, şans gülmüş ve ünlü ses bir şirketin
1.6 milyon liralık 20 konserlik bir teklife imza
atmıştır.
Evet, bugün gün sayan beklide iyi halden
dolayı 5 Haziran’dan öncede tahliyesi beklene
Seki, cezaevinde yaptığı bu anlaşma ile her
konser için 80 milyar lira alarak yirmi şehirde
sahneye çıkacaktır. Cezaevinden daha ünlenmiş
ve daha zenginleşmiş olarak çıkacak olan Deniz
Seki, belki de 10 ay sonra aramızda olabilmesi
de mümkün görülmektedir.
Zerrin Özer yeni bir albüm hazırlıyor:
Türk pop müzik dünyasının tartışmasız
en güçlü sesi olan Zerrin Özen uzun zamandan
beri üzerinde titizlikle durduğu yeni bir albümün
son hazırlarını da tamamlamıştır. “Harbiden
git” adlı albümü için geçen gün Eylül filmin
Okmeydanı’nda bulunan stüdyoların da klip
çekimini gerçekleştiren ünlü ses hem sağlına
kavuşmanın ve de yeni müzik çalışmasının
olumlu geçmesinden dolayı memnun olduğu
görülmüştür.
TRT müzikte canlı yayınlanan programları ile
milyonları ekran başına toplayan ünlü sanatçı bu
çalışmalarını yaz boyu sürdürecektir.
Harika Avcı Sayın Cumhurbaşkanımızdan
yardım istedi:
Başı bir türlü dertten kurtulmayan şarkıcıoyuncu Harika Avcı’nın İstanbul Ulus’ta ki evi
meçhul kişi veya kişilerce kurşun yağmuruna
tutumlaştır. Daha önce bir otel odasında hayat
arkadaşından daya yediği için, daha sonra
kendisi ile aşk yaşadığını iddia eden bir genç ile
başı derde giren Harika Avcı bir kez daha soluğu
karakolda almıştır. Hayatının tehlikede olduğunu
ileri süren sanatçı Sayın Cumhurbaşkanımızdan
can güvenliğinin sağlanması için yardım
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
talebinde bulunmuştur.
Sanatçı dostu olan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’ın Avcı’nın isteğine ilgisiz kalmayacağı
tahmin edilmektedir.
Şahin ailesi bu beraberliğe karşı:
Ünlü bestekâr ve ses sanatçısı Selami
Şahin’in oğlu Lider Şahin, bir süreden beri
İrem Derici adlı ses sanatçısı ile birlikteliğini
sürdürmektedir.
Alkolü biraz fazla seven Derici, bilindiği
gibi geride bıraktığımız günlerde eşi Rıza
Esendemir’den boşanmış, aradan kısa bir süre
sonra Selami Şahin’in oğlu Lider’le beraber
yaşamaya başlamıştır. Ailesinin şiddetle karşı
çıkmasına rağmen genç Şahin, Derici ile bir
kaz kez yurtdışına çıkmış, bu yakınlığını da
İstanbul’da sürdürmeye başlamıştır.
Hafta içinde Arnavutköy’de bir lokantada
alkolü fazla kaçıran sevgililer yine renkli
basının sayfalarında yer almaktan kendilerini
kurtaramamışlardır.
Kebapçının oğlu hamburgerci oldu:
Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses’in Derya
Tuna’dan olma oğlu İdo uzun zamandan
beri ayaklarının üzerinde durarak babasına
yük olmaktan kurtulmuştur. Medyayı iyi
kullanmasını bilen İdo saç rengi, giysileri ve
yaşamı ile günlerin adamı olmayı başarmıştır.
Bilindiği gibi ünlü bir kebap zincirinin
de sahibi olan İbrahim Tatlıses’in oğlu “Bu
fiyatlara, bu lezzetlere aşığım” sloganı ile ünlü
Mcdonalds’ın yeni reklam yüzü olmuştur.
Lezzet piyasasında ilgi ile izlenen bu
reklamlar bazı meraklılara “Kebapçının oğlu
Hamburgerci mi oldu?” sorusunu getirmiştir.
Ben babamın kebabını yerim. Ama yeri
gelirse hamburger de yerim diyen İdo müzik
çalışmalarına da aralıksız devam etmektedir.
Klibi halen müzik yayını yapan birçok TV
kanalında yer alan İdo şimdi de babasının
yönetiminde yeni bir albüm hazırlığı içindedir.
BU MÜZEYİ
GEZMELİSİNİZ
Ankara’nın havasına tazelik katan Altınköy Açık Hava Müzesi, içerisinde
bulundurduğu farklı müzelerle de ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor
Yaz döneminde
4 bin çift "evet" dedi
ANKARA - Türkiye'nin en büyük ilçelerinin başında gelen Keçiören, yaz
döneminde evlenen çiftlerin sayısıyla
da bir rekora imza atıyor.
Keçiören Belediyesi’nden yapılan
yazılı açıklamaya göre, yaz mevsiminin gelmesiyle yoğunluğun yaşandığı
yerlerin başında gelen nikah salonları
tatlı bir koşuşturmacaya tanık olurken en fazla yoğunluğun yaşandığı
yerlerden biri de Keçiören Belediyesi
Evlendirme Memurluğu oldu. Haziran
ayında başlayan nikah yoğunluğunda Ağustos ayının ilk yarısına kadar
4.123 çift "evet" dedi. Evlenen çiftlerin
513'ü yabancı uyruklu olurken evlenenler arasında 1. sırayı Suriyeli, 2.
sırayı da İranlı çiftler aldı.
"Hayırlı işe niyet ettiniz mi acele
edin" düsturundan yola çıkan Belediye,
hızıyla da parmak ısırtıyor. Otomasyon
sistemine geçen Keçiören Belediyesi,
yarım saat içinde çiftlerin başvurusunu
alıp, nikahını kıydıktan sonra nüfusa
tescilini yaptıran tek Belediye olarak da
öncü misyonunu sürdürüyor.
Günde ortalama 40 çiftin başvurusunu alan Belediyede nikah yoğunluğunun Ekim ayı ortalarına kadar
devam etmesi bekleniyor.
Çiftlerin dünya evine girmesine
zaman zaman da bizzat tanıklık eden
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa
Ak, "Ailenin temel taşları karşılıklı
sevgi, saygı, hürmet, birbirini anlayışla karşılamadır. Çiftlerimize bir ömür
boyu mutluluklar ve iki cihan saadeti
diliyorum. Cenab-ı Allah kendilerine,
milletine ve vatanına hayırlı hizmetler
sunacak güzel evlatlar nasip etsin.
Darısı bekarların başına olsun inşallah..." dedi.
ANKARA - Altınköy’de bulunan Yaban Hayatı
Tanıtım Müzesi, farklı içeriği ile her gün yüzlerce
ziyaretçiye kapılarını açıyor. Altınköy’ün doğal yaşantısına ayak uyduran ve ziyaretçilerini adeta bir orman
atmosferinde ağırlayan bu müze gezilmesi gereken
yerlerin başında geliyor.
Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi
Altınköy’de
Altındağ Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü’nün Altınköy Açık Hava Müzesi içerisinde
kurduğu müzeye, Altındağ Belediyesi büyük destek
sağlıyor. Altındağ Belediyesi’nin tahsis ettiği alana
kurulan Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi, orman, bozkır
ve sulak alanlar eko sistemi olarak 3 ana bölümden
oluşuyor. Müzenin bölümlere ayrılmasındaki amaç
mekânın doğal dokusuna zarar vermemek…
2 katlı müzenin üst katındaysa yaban hayvanlarının konu alındığı bir fotoğraf sergisi dikkat çekiyor.
Dörtdivan Akbabaları isimli sergi, periyodik aralıklarla
yerini başka il ve ilçelerde çekilen fotoğraf sergilerine
bırakıyor.
Ağaçkakandan kızıl geyiğe,
pelikandan ayıya kadar pek çok
yaban hayvanı bu müzede
Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi’ndeki hayvanların
tamamı tahnit işlemine tabii tutularak sergileniyor.
Tahnit işlemi, herhangi bir sebepten dolayı yaşamı
son bulan hayvanların bozulmaması ve çürümemesi
için gerçekleştiren bir işlem olarak adlandırılıyor.
Ağaçkakandan kızıl geyiğe, yaban domuzundan
karacaya, pelikandan ayıya, çengel boynuzlu dağ
keçisinden kurda kadar yaklaşık 100 hayvanının
sergilendiği müze görülmeye değer…
Etimesgut’ta üretici pazarı kuruldu
Tarladan sofraya doğal, taze, yerli
ANKARA - Etimesgut Belediyesi,
vatandaşların taze ve doğal sebzemeyve tüketimini sağlamak amacıyla üretici pazarı kurdu. Eryaman 1.
Etap Kapalı Pazar yerinde Perşembe günleri kurulan pazarda, başkentin köylerinde üretilen doğal ürünler,
aracısız satılıyor.
Etimesgut Belediyesi’nden
yapılan yazılı açıklamaya göre, üreticiler, Ziraat Odası’ndan aldıkları
üretici belgesiyle pazarda ürünlerini
satışa sunuyor. Üretici olmayıp da
aracılık yapan esnafa izin verilmiyor. Halden alınan ürünlerin de
bu pazarda satışı yasak. Pazarda
sadece, Ankara’nın ilçelerinde ve
köylerinde üreticilerin kendi bahçelerinde ürettiği ürünlerin satışı
yapılabiliyor. Böylece yerli, taze ve
doğal ürünler pazar tezgahlarını
süslüyor. Üreticiler hem üretiyor
hem de pazarda ürününün satışını gerçekleştiriyor. Üretici pazarı
büyük ilgi görüyor.
Merdivenli yollar renklendi
ANKARA - Keçiören Belediyesi
şehre ince dokunuşlar yaparak canlılık
kazandırmaya devam ediyor.
Keçiören Belediyesi’nden yapılan
yazılı açıklamaya göre, Keçiören Belediyesi ekipleri şehrin kimliğine yönelik
yaptıkları uygulamalara bir yenisini
daha ekledi. Etlik Beydağı Sokak'taki
71 basamaklı merdivenin doğa desenleriyle buluşması ve merdivenlerin
bir tabloya dönüşmesi büyük beğeni
kazanınca bu çalışma yaygınlaştırıldı.
2015 yılında Dr. Besim Ömer Caddesi 61. Sokak, Tepebaşı Mahallesi
Demirköy Sokak, Subayevleri Güzin
Sokak, Şefkat Mahallesi Erciyes Sokak
ile Fatih Caddesi üzerindeki merdivenli
yolları renklendiren Belediye ekipleri,
2016 yılında da Çaldıran Mahallesi
510. Sokak, Subayevleri Mahallesi
Centilmen Sokak, Basınevleri Mahallesi Güzeller Sokak, Uyanış Mahallesi
Itri Caddesi, Esertepe Mahallesi Refik
Saydam Caddesi ile Taşlı Sokak arasındaki merdivenli yolları da rengarenk
bir görünüme kavuşturdu.
Renkli görünümüyle hem kent estetiğini zenginleştiren hem de merdiven
çıkmayı daha keyifli hale getiren merdivenli yollar şehre ayrı bir canlılık kattı.
Engebeli araziye sahip
Keçiören'de çok sayıda merdiven
olduğunu belirten Keçiören Belediye
Başkanı Mustafa Ak uygulamanın
insanların merdivenleri kullanmasını
daha cazip hale getirdiğinin altını çizdi.
[email protected]
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
5
24 SAAT / BAŞKENT'TEN
Büyükşehir’den dilencilere
“GEÇİCİ BARINMA” evi
Galeri Kara’da
yeni sezon başlıyor
ANKARA - Çankaya Belediyesi Galeri Kara
yeni sezona “Bize Aşk Lazım” diyerek başlıyor. 30
sanatçının çalışmalarından oluşan karma sergi,
2-30 Eylül tarihleri arasında görülebilecek.
Çankaya Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara’nın merkezi noktalarından
Kızılay’a, sanatı taşımak ve herkes için ulaşılabilir
hale getirmek üzere 2010 yılında hizmete giren
Galeri Kara, yaz döneminin ardından yeni sezona
başlıyor.
Ulusal ve uluslararası sergilerin yanı sıra
profesyoneller kadar amatör sanatçılara da yer
veren Galeri Kara, bu kez “Bize Aşk Lazım” başlıklı
sergiyi Ankaralılarla buluşturuyor.
Dünyada yaşanan olumsuzluklara, bilimin, düşüncenin, küresel sanatın yozlaşmasına karşı bir
araya gelen 30 sanatçının işlerinden oluşan karma
sergi, 2-30 Eylül tarihleri arasında görülebilecek. 500 çocuk sporla
dolu bir yaz geçirdi
ANKARA - Çocukların yaz tatillerini verimli ve
keyifli bir şekilde geçirmesi için açılan Çankaya
Belediyesi Yaz Spor Okulları programı bu yıl da
dolu dolu geçti. Yüzme, tenis, satranç, basketbol,
futbol, aikido gibi istedikleri alanda eğitim alan
çocuklar Ankara’da yazın tadını sporla çıkardı.
Çankaya Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği Yaz Spor Okulu bu yıl da Ankara’da kalan
çocuklara keyifli bir tatil yaşama fırsatı sağladı.
Yaz tatillerini sporla geçiren çocuklar yüzmeden
tenise, futboldan aikidoya farklı alanlarda eğitim
aldı. 500 çocuğun katıldığı eğitimler, Çankaya Belediyesi Ahlatlıbel Spor Tesisleri, Ahmet
Taner Kışlalı Spor Salonu ve Galeri Kara’nın
yanı sıra Hacettepe Üniversitesi Kapalı Yüzme
Havuzu’nda gerçekleştirildi. Öğrenciler bir buçuk
ay süren eğitimin ardından sertifikalarını eğitmenlerinden aldı. Fiziksel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlayan branşlarla dolu dolu bir yaz
geçiren çocuklar, eğitimlerini profesyonel eğitmenlerden aldı. Basketbol, yüzme, tenis, aikido
gibi derslerle zihin beden koordinasyonlarını
eğlenerek geliştiren çocuklar, satranç dersleriyle
de soyut düşünme ve öngörüde bulunabilme
yeteneklerini arttırıyor.
Fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerine
katkıda bulunan Yaz Spor Okulu dersleri aynı
zamanda çocukların sosyalleşmesine, takım
ruhuyla hareket etmelerine de olanak sağladı. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı’nın, topladığı dilencileri,
bir gün boyunca alıkoyabildiği “BarınmaEvi”nın yapımı tamamlandı
ANKARA - Büyükşehir Belediyesi
Zabıta Dairesi Başkanlığı, Başkent’teki
dilencileri, yapımını tamamladığı “Geçici Dilenci Barınma Evi”ne götürerek,
bir gün boyunca alıkoyuyor ve yasal
işlem uyguluyor.
Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, “Duygu
sömürüsüyle para kazanmaya çalışan” dilencilere geçit vermemek için
operasyonlarına devam eden Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri, ilçe
Zabıta müdürlükleriyle de koordineli
bir şekilde çalışıyor. Ekipler, Başkent
genelinde toplanan dilencileri, toplam 600 metrekarelik kapalı ve açık
alanı bulunan “Geçici Dilenci Barınma
Evi”nde tutuyor.
Ankara’da çocuklarla birlikte günde
ortalama 70 kişinin toplandığını anlatan Zabıta Dairesi Başkanı Abdurrahman Karabudak, “Çoğunlukla komşu
ülkelerden gelen kişilerden oluşan dilencilerin ilgili mevzuat doğrultusunda
kimlik tespitlerini yapıyor, üzerlerinden
çıkan paralara tutanak düzenleyerek
el koyuyor ve uyarılarda bulunuyoruz”
dedi.
Vatandaşların duygularını istismar
ederek dilenen kişileri topladıklarını ve
Geçici Dilenci Barınma Evi’ne götürdüklerini anlatan Karabudak, “Burada
bir süre tutulan dilencilere Kabahatler
Kanunu çerçevesinde yasal işlem
uyguluyoruz. Dilenmek Kabahatler
Kanunu'na göre suçtur. Ayrıca bunun yanında Türk Ceza Kanunu’na
göre ‘dilendirmek’ de suçtur. Emniyet
Müdürlüğü ile koordine içinde, dilendiren kişiler için de adli işlem uygulanıyor” diye konuştu.
Dilencilerin emeksiz ve haksız para
kazancı elde ettiklerini anlatan Abdurrahman Karabudak, “Lütfen doğru
insana, doğru zamanda, doğru yerde
para verelim ve doğru insanın rahat
etmesini sağlayalım” dedi. EMNİYET’İN BELİRLEDİĞİ
STANDARTLARDA
BARINMA EVİ
Başkanlıkça oluşturulan “Geçici Barınma Evi”ne ilişkin de bilgiler
veren Karabudak, merkezin 100
metrekare kapalı 500 metrekare de
açık alana sahip olduğunu, yeşillikler
içindeki açık alanda çocuk oyun parkı
ve kamelyanın yer aldığını belirtti.
Karabudak,“Kapalı alan da Emniyet
Genel Müdürlüğü’nün belirlediği standartlarda, kişilerin kendilerine herhangi
bir zarar vermemeleri için özel hazırlandı. Büyükşehir Belediyesi Zabıtası
olarak 5 ekibimiz ile ilçe zabıta amirliklerimiz tarafından sabah saatlerinden
itibaren toplanan dilenciler, bu merkeze getiriliyor ve akşama kadar burada
alıkonuluyor” diye konuştu.
Seyyar Denetim Merkez Amirliği’ne
bağlı Dilenci ekipleri tarafından toplanan dilencilerin, çocukları ile birlikte
özelikle cami önlerinde ve yaz ayları
olması sebebiyle parklarda yoğunlukla
bulunduğunu anlatan Zabıta Dairesi
Başkanı Karabudak,“Başkent genelinde sürdürdüğümüz dilenci operasyon-
larımızla yakaladığımız dilenciler artık
bu merkezde toplanarak, gün boyu bu
işi yapmamaları konusunda telkin ediliyorlar” dedi.
ANKARA - Büyükşehir Belediyesi,
kent genelinde görsel güzelliği artırmak amacıyla meydan ve kavşaklara
yaptığı dekoratif süs havuzlarına
yenilerini ekliyor. Proje kapsamında
Bağlum, Keçiören Tepebaşı, Basınevleri ve Sincan’daki büyük boyutlu
havuzların yapımı tamamladı.
Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan
yazılı açıklamaya göre, Ankara ve
bağlı ilçelerinde bugüne kadar değişik
ebat ve mimari tasarımlarda onlarca
süs havuzu yapan Büyükşehir Belediyesi, özel led aydınlatmalarla ışıklandırdığı havuzlarla bölgenin yaşamına
renklilik kazandırıyor. Dekoratif süs
havuzlarına yerleştirilen fıskiye ve
hayvan figürleri de ortama görsel
zenginlik katıyor. Başkent genelinde
2013 yılından bugüne kadar 123 adet
dekoratif süs havuzu yapan Büyükşehir Belediyesi, yeni havuzların yapımını da devam ettiriyor. Kavşakları ve
meydanları süs havuzları ile donatan
Büyükşehir Belediyesi sadece 2016
yılında 19 adet dekoratif süs havuzunun yapımını gerçekleştirdi.
Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği
Dairesi Başkanlığı’nca Ankara’ya 4
yeni süs havuzu daha kazandırıldı.
Bağlum, Keçiören Tepebaşı, Basınevleri ve Sincan’daki havuzların yapımı
da tamamlandı.
Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı
yetkilileri, “Her geçen gün Ankara’yı
yeniliyor, güzelleştiriyor ve yaşam
kalitesini yükseltiyoruz. Kent estetiğine
katkı sağlayacak görsel tasarımlarla
halkımıza yenilikçi bir Başkent sunuyoruz” dediler.
Başkent’e yeni dekoratif havuzlar
GAZETECİLER CEMİYETİ YAYINLARI
www.24saatgazetesi.com
Yayınlarımıza Gazeteciler Cemiyeti Üsküp Caddesi No:35
Çankaya-Ankara adresinden ulaşabilirsiniz. Tel: 427 15 22- 427 27 12
6
24 SAAT / RÖPORTAJ
NAZ'DAN
SELFİ
HİKAYELERİ
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
HER ZAMAN RESİM ÇİZDİ
sonra işi bıraktım.
Bu yoğun tempodan boşa çıkınca, artık istediğim hayalimi yapmak
için yola koyuldum. İşyerinde de
çocukluğumdan itibaren aslında sürekli yaptığım şeydi resim, etraftaki
insanları camın önündeki çiçeklerimi karakalemle çizerdim. Resim için
gerekli tüm teknik bilgileri kurslara
giderek, çalışarak edindim, daha
çok geliştirdim kendimi. İlk sergimi
2013’te yağlı boya tekniğiyle yaptığım çalışmalarımla ilgili açmıştım.
Son sergimde yine yağlı boya ve
pastel çalışmıştım.
Altı kişisel sergim oldu. Çağdaş
Sanatlar Merkezi’nde, Ankara Barosu Galerisi’nde, Hamamönü’nde
açtım sergilerimi. En son Paris’teki
karma sergide iki tablom yer aldı.
Biri yağlı boya, biri pasteldi. Oradan
da UNESCO Paris Büyükelçiliği’nin
dikkatini çekti ve büyükelçiliğe
alındı tablom. Başkonsolos geldi ve
sertifikayı takdim etti. Çok güzel bir
sergiydi. Sanat Kültür Derneği (SAKUDER) Başkanı, İtalya için tekrar
böyle bir sergi düşündüğünü belirtti.
2007’den bu yana çok yoğun bir
şekilde resim yapıyorum. Özellikle
sergilere hazırlandığım dönemlerde
9 ayda 54 tablo yaptığımı hatırlıyorum."
Naz AKMAN
[email protected]
A
ysel İnkaya ve İbrahim
Aybastı’nın tek çocuğu ressam Nesrin Taner…
Babası devlet memuru, annesi
ebe olan Nesrin Taner, Ankara da
başladığı öğrenimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü
bitirerek tamamlamış.
Türkiye Elektrik Kurumu’nda
yıllarca çalıştıktan sonra, çocukluğundan beri ilgi duyduğu resim alanına yönelerek profesyonel anlamda
resimler çizmeye başlayan Taner,
yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergilerini açmış.
1954 yılında Kayseri'de doğan
Nesrin Taner, çocukluk dönemini ve
ailesini şöyle anlatıyor:
“SÜTÜN TADINI
BİLMEDEN BİR
ÇOCUKLUK YAŞADIM”
"Babamın memuriyeti nedeniyle
Kayseri de doğmuşum. 4 yaşındayken annem ve babam ayrılıyorlar,
bunun üzerine annem beni de yanına
alarak Ankara’ya taşınıyor. İlkokulu
Balgat Ömer Seyfettin İlköğretim
Okulu’nda, liseyi de Bahçelievler
Cumhuriyet Lisesi’nde okudum.
Çocukluğuma dönüp bakınca gerçekten yoksulluk içinde yaşadığımızı anımsıyorum. Çocukluğuma dair
hatırladığım ilk şey, gecekonduda
küçük bir oda ve odanın içinde iki
karşılıklı divan… Burada annemle
yatardık. Mutfak, banyo çok küçük
yerlerdi ve çok az eşyamız vardı. En
büyük lüksümüz, annemin zamanında taksitle aldığı radyo ve oradan
‘Arkası Yarın’ları takip edişimiz.
Annem hemşire olduğu için
geceleri işe giderdi, üzerime kapıyı
kilitlerdi, çok küçük yaşlardaydım.
Sabaha kadar tek kalırdım, bazen
komşunun çocukları gelip yanımda
kalırdı. Benim bir tek pantolon, bir
bluz ve bir kazağım vardı. Gece an-
nem yıkardı, sobanın önüne bırakırdı, sabaha kururdu, öyle giyerdim.
Sütün tadını bilmeden bir çocukluk
yaşadım, yalnız başıma okulu bitirdim. Kimseye bir şey soramazdım
derslerle ilgili…
Ortaokul döneminden hatırladığım en büyük şey… Bir ramazan
günüydü, annem işten geldi, gaz
ocağını pompalayarak yaktı, üzerine
su koydu, içine tuz attı. Bir şeyler
aradı, bulamadı. Bulgur koydu ve
pişirdi. Yemeği sofraya koyduktan
sonra da beni özendirerek, ‘Çok
güzel olmuş haydi yiyelim’ dedi.
Bir lokma aldım, o kadar kötü bir
tadı vardı ki, daha fazla yiyemedim.
Hemen bir bahane buldum, ‘Okulda
arkadaşlar bugün bir şeyler yiyordu,
ben de yedim, aç değilim’ dedim.
Halbuki öyle bir şey yoktu, yalan
söyledim. Çok aç yattığımı hatırlıyorum. Bu nedenle aç çocuklara kimsesizlere dayanamam, elimden gelen
tüm yardımları yapmaya çalışırım.
Benim bütün gayem, çocuklara yardım etmek, onları giydirmek, doyurmak, hastaysa iyileştirmek oldu.
Annem benim için çok fedakarlık
yaptı, her şeye rağmen o yoksulluğun içinde beni okuttu. Benim
can dostumdu. Babam bayramlarda
komşumuza uğrardı. Oraya gidince
görürdüm onu. Bu nedenle baba
şefkatini hiç göremedim.
Lise bittikten sonra iki yolum
vardı: ya okumak ya da evlenmek.
Annemin durumu zaten ortadaydı.
Beni üniversiteye gönderebilecek
güçte değil diye evlenmeye karar
verdim."
“ANNE, KAPIYI
ÇALDIĞIMDA SEN AÇ”
Öğretmenleri tarafından resim
yeteneği keşfedilen Nesrin Taner,
Güzel Sanatlar Bölümü'ne gönde-
SERGİ GELİRLERİ
YOKSUL ÇOCUKLARA
rilmek istenir. Fakat annesinin “Bu
işte para yok” demesi üzerine iktisat
öğrenimine yönelir. Nesrin Taner, resim çizmeyi bırakmadığı bu dönemi
şöyle anlatıyor:
"Ortaokulda resim öğretmenim
annemi çağırıp ‘Kızınızı güzel
sanatlara gönderin’ derdi. Öğretmenim beni bunun için her zaman çok
teşvik etti. Ama annem, bu bölümü
okursam geçinmemin zor olacağını
söylerdi.
Meslek olarak seçmedim, ama
her zaman hayatımın bir köşesinde
sessizce insanları, doğayı çizdim.
[email protected]
Evlenirken eşimden beni üniversiteye göndermesini rica ettim kabul
etti. Bunun üzerine Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü
bitirdim.
Evlendikten üç ay sonra, eşimin
çalıştığı yerde, Türkiye Elektrik
Kurumu’nda çalışmaya başladım.
Zaman içinde şef oldum. 27 yıl
boyunca çalıştım. O sıralarda iki
evladım oldu. Ancak son iki senede sürekli Ankara dışında işlerim
oluyordu. Çocuklar küçük yaşlardaydı. Bir gün kızımın ‘Anne, kapıyı
çaldığımda sen aç ne olur’ sözünden
Ressamlık dışında hayatını
çocuklara ve hayvanlara adadığını
anlatan Nesrin Taner, buna rağmen
çevresinde hep yanlış anlaşıldığını, bu yüzden de üzüldüğünü ifade
ediyor.
"Maaşımın bir kısmını sürekli
yoksullara dağıtırdım. Muhtarlığa
gidip yoksulların listesini alırdım,
onların ihtiyaçlarını karşılamaya
çalışırdım. Sergilerimi açmaya
başladıktan sonra, gelirlerini kimsesiz, yoksul, lösemili çocuklara
bağışlamaya başladım. Onlar için
sürekli sergi açtım. Çocukları çizdiğim tablolarımın defalarca yeniden
çizdiğim zamanlar olurdu. Çünkü
çizerken öperdim resimleri, bozulurlardı, yeniden düzeltirdim. Belki
de bu çocukluğumda yaşadıklarımın
etkisiyle oluştu, bilmiyorum, ama
yaşadığım sürece çocuklara sürekli
yardım etmeye devam edeceğim.
Bir de tabii her gün pazar arabasını yiyeceklerle doldurup park
park dolaşıyorum. Sokak hayvanlarına yemek, su ve süt bırakmaya
çalışıyorum. Hayatta tüm gayretim,
çocuklar ve hayvanlar için mücadele
vermekle geçti.
Çevremdeki kişiler tarafından
hep yanlış anlaşıldım. Ben sergilerimi yoksullar, lösemili çocuklar
için açarken gazetelerde ‘hayırsever
ressam’ diye gündeme gelmiştim ve
etrafımdaki insanlar bunu maalesef
yanlış bir şekilde ele aldılar. Çocukları kullandığımı iddia ettiler,
incitici sözler söylediler. Günlerce
gözyaşı döktüm. Yakınımdaki kişilerin böyle düşünmesine üzüldüm
açıkçası."
7
24 SAAT /TEKNOLOJİ
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Akıllı evlere talep artıyor
HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Akıllı cihazların ve
nesnelerin interneti kavramının günlük hayatımızda özellikle yeni inşaat projeleri ve rezidanslar ile yer edinmeye
başlamasıyla, tüketiciler artık evlerinin de akıllı olmasını
istiyor. Bütün donanımların bir arada tek merkezden
kontrol edildiği ve kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayan
akıllı evler; hırsızlık, gaz kaçağı, yangın, su baskını ve
panik durumlarını fark ediyor ve gerekli tedbirleri alıyor.
Türkiye’nin ilk emlak sitesi Milliyetemlak.com arama sonuçlarına göre “akıllı” kelimesinin yer aldığı ilan ve “akıllı”
kelimesiyle yapılan emlak aramalarının sayısı her geçen
gün artıyor.
Akıllı evlerin kişilerin hayatını kolaylaştıran ve enerji
tasarrufu sağlayan pek çok özelliğiyle son yıllarda rağbet
gördüğünü belirten Milliyetemlak.com Genel Müdür Müge
Seymen “Akıllı evler enerji tüketiminin azaltılmasından
güvenliği tek noktadan yönetmeye, aydınlatma, ısıtma,
soğutma kontrolünden hırsızlık ve yangına kadar pek çok
konuda kişilerin hayatını kolaylaştırıyor. Tüm bu özellikleriyle çağımızın vazgeçilmezleri arasına girmeye aday olan
akıllı evlere olan talep, Milliyetemlak.com arama sonuçlarında da görüldüğü üzere her geçen gün artıyor. Önümüzdeki dönemde daha çok “akıllı” kelimesinin yer aldığı emlak aramalarına ve ilan yayınlarına rastlayacağız. Deloitte
Center'ın akıllı ev ve cihazların 2020 yılındaki geleceğiyle
ilgili yaptığı analizlere göre, dünya genelinde akıllı ev
sensörlerindeki kullanım %78,8 oranında artacak ve 71.2
milyondan 1 milyar 300 milyon seviyesine yükselecek. Bu
gelişme dünya genelinde akıllı evlerin aynı oranla yükseleceği sonucunu da beraberinde getirecek.” dedi.
Düzenli internet
kullanıcısı arttı
Türkiye'de 16-74 yaş grubundaki kişilerden bilgisayar kullananların
oranı yüzde 54,9, internet kullananların oranı yüzde 61,2 oldu
Ödemelerin üçte biri
mobilden yapılıyor
HABER MERKEZİ/İSTANBUL Finansal teknoloji girişimleri, bankalarla
rekabete girebilecekleri ürünler geliştirerek mevcut pastadan pay almayı
hedefliyor. Bankaların piyasaya giren
yeni oyuncular karşısında zorlanması ise kaçınılmaz görünüyor. Hazine
Bakanlığı’ndan alınan özel izin ile uluslararası markaların karşısına çıkan ilk
yüzde 100 milli şirket olan CEMETE, yıl
sonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN
ve CMT Banco’ları ile tüm hizmetlerini
sahada ve çoklu kanallarda faaliyete
almayı amaçlıyor.
11,3 milyon müşteri,
16 milyar TL’lik işlem
6493 sayılı Ödeme ve Menkul
Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme
Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları kanunu ile ödeme sistemleri alanında yeni bir yola girildi. Ödeme pazarı
son 10 yıl içinde iki kattan daha fazla
büyüdü. Geçen yıl itibariyle 6493 sayılı
kanun ile lisanslı Ödeme Hizmetleri kuruluşları, 11,3 milyon müşteriye toplam
16 milyar TL’lik işlem gerçekleştirdi.
6493 sayılı kanun ile para transferleri,
fatura ödemeleri dahil her türlü ödeme
işlemleri yasal bir temele kavuşmuş
oldu. CMT’nin, Kapalıçarşı’dan başlattığı yaygınlaşma sürecini Anadolu’ya
ve uluslararası arenaya taşıyacaklarını belirten CMT Genel Müdürü Onur
Baran Çağlar, “BDDK’dan aldığımız
lisans ile ulusal ve uluslararası çapta
güvenli para gönderme ve alma işlemi
gerçekleştiriyor ve teknolojiye yatırım
yapıyoruz. Uluslararası markaların
karşısına çıkan yüzde 100 milli ilk şirket
konumundayız. En az maliyetle, en
hızlı para transferi gerçekleştirip, müşterilerimize alternatif ödeme kanalları
sunuyoruz. Ulusal ve uluslararası akıllı
para transferi noktası konumumuzu
CMTHAN ve CMTBANCO markaları
ile güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Yıl
sonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN
ve CMT Banco’larımız ile tüm hizmetlerimizi sahada ve çoklu kanallarda
faaliyete almayı hedefliyoruz.” dedi.
ANKARA (AA) - Türkiye'de
16-74 yaş grubundaki kişilerde
bilgisayar kullananların oranı
yüzde 54,9, internet kullananların oranı yüzde 61,2 oldu.
Düzenli internet kullanıcılarının
oranı ise yüzde 94,9'a yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumunca
(TÜİK), 2016 yılı nisan ayında
gerçekleştirilen, "Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması" sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, bu yıl
nisan ayında bilgisayar ve
internet kullanım oranları 16-74
yaş grubundakilerde sırasıyla
yüzde 54,9 ve yüzde 61,2 oldu.
Bu oranlar erkeklerde yüzde
64,1 ve yüzde 70,5 iken, kadınlarda yüzde 45,9 ve yüzde 51,9
olarak gerçekleşti. Bilgisayar
ve internet kullanım oranları,
geçen yıl yüzde 54,8 ve yüzde
55,9 olmuştu.
Türkiye'de 10 haneden 8'i
internet erişim imkanına sahip
bulunuyor. Ülke genelinde
internet erişim imkanına sahip
hanelerin oranı bu yılın nisan
ayında yüzde 76,3 oldu. Evden
internete erişimi olmayan hanelerdekilerin yüzde 59'u evden
internete bağlanmama nedeni
olarak, internet kullanımına
Sanal dünyanın kontrolü sizde olsun
ihtiyaç duymadıklarını belirtirken, yüzde 29,4'ü de interneti,
iş, okul, internet kafe gibi başka
yerlerde kullandıklarını bildirdi.
Genişbant internet erişim
imkanına sahip haneler, yüzde
73,1'i buldu. Buna göre hanelerin yüzde 39,5'i sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu
internet, fiber gibi) ile internete
erişim sağlarken, yüzde 65,2'si
mobil genişbant bağlantı ile
internete erişim gerçekleştirdi. Son 3 ayda düzenli internet
kullanıcı oranı da yüzde 94,9
oldu.
Hanelerin yüzde
96,9'unda cep
telefonu var
Bu yıl nisanda hanelerin
yüzde 96,9'unda cep telefonu
veya akıllı telefon bulunurken,
sabit telefon bulunma oranı
yüzde 25,6 oldu. Aynı dönemde hanelerin yüzde 22,9'unda
masaüstü, yüzde 36,4'ünde
taşınabilir ve yüzde 29,6'sında
tablet bilgisayar bulunuyor.
Geçen yıl yüzde 20,9 olan internete bağlanabilen TV oranı ise
2016 yılında yüzde 24,6 olarak
hesaplandı. İnternet kullanım
amaçları arasında sosyal med-
HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Tayvan kökenli Synology,
geliştirdiği ürün ve çözümleriyle
kullanıcılarına yenilikler sunmaya
ve hayatlarını kolaylaştırmaya
devam ediyor. Firma, ev ve ofisler
için tasarlanan yüksek hızlı kablosuz yönlendirici olan RT1900ac
için geliştirilen yeni yazılımını hizmete sunuyor. Synology Router
Manager (SRM) 1.1, akıllı Wi-Fi
bağlantısı, ayrıntılı ağ analizi ve
daha fazla güvenlik ile dikkat
çekiyor. Yeni yazılım, standart
yönlendiricilere göre gelişmiş ağ
trafiği özelliklerine sahip. Bant
genişliği tüketimini kontrol altına
alan yazılım, ağ yönetiminde güvenliği ön plana taşıyarak, internette maksimum hız ve güvenlik
sağlıyor.
ya ilk sırada yer aldı. İnternet
kullanım amaçları dikkate
alındığında, bu yılın ilk üç ayında internet kullanan bireylerin
yüzde 82,4'ü sosyal medya
üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf gibi
içerik paylaşırken, bunu yüzde
74,5 ile paylaşım sitelerinden
video izleme, yüzde 69,5 ile online haber, gazete ya da dergi
okuma, yüzde 65,9 ile sağlıkla
ilgili bilgi arama, yüzde 65,5 ile
mal ve hizmetler hakkında bilgi
arama ve yüzde 63,7 ile internet üzerinden müzik dinleme
(web radyo) takip etti. İnternet kullananların yüzde
61,8'i e-Devlet hizmetleri kullandı. İnterneti 2015 yılı nisan
ile 2016 yılı mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde kullananların kişisel amaçla kamu
kurum/kuruluşları ile iletişime
geçmek veya kamu hizmetlerinden yararlanmak için interneti
kullanma oranı yüzde 61,8
oldu. Bu oran önceki yılın aynı
döneminde (2014 Nisan-2015
Mart) yüzde 53,2'ydi. Kullanım
amaçları arasında kamu kuruluşlarına ait web sitelerinden
bilgi edinme yüzde 54,8 ile ilk
sırayı aldı. İnternet üzerinden
alışveriş arttı
İnternet kullananların internet üzerinden kişisel kullanım
amacıyla mal veya hizmet
siparişi verme ya da satın alma
oranı 2015 yılına göre 1 puan
artarak yüzde 34,1 oldu.
Geçen yılın nisan ile
2016'nın mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde internet
üzerinden alışveriş yapan
bireylerin yüzde 60'ı giyim ve
spor malzemesi, yüzde 29,7'si
seyahat bileti, araç kiralama,
yüzde 25,8'i ev eşyası (mobilya, oyuncak, beyaz eşya gibi),
yüzde 21'i elektronik araçlar
(cep telefonu, kamera, radyo,
TV, DVD oynatıcı gibi), yüzde
19,8'i gıda ile günlük gereksinim maddeleri (çiçek, kozmetik,
tütün ve içecekler de dahil)
satın aldı. Söz konusu 12 aylık
dönemde internet satın alış
ya da sipariş veren bireylerin
yüzde 24,9'u sorun yaşadı. En
çok karşılaşılan sorunlar, yüzde
44,9 ile "teslimatın belirtilenden
daha yavaş olması" ve yüzde
42,1 ile "yanlış veya hasarlı
ürün veya hizmetin teslim edilmesi" oldu.
Gazeteciler Cemiyeti, yine savaş çığlıklarının atıldığı Orta Doğu’nun
karmaşık siyasetini anlatan çok önemli bir eseri okuyucuya sunuyor
KRALLAR VE
BAŞKANLARLA
50 YIL 3
CİLT
Duayen Gazeteci
LÜTFÜ AKDOĞAN
62 yıldan beri Orta Doğu coğrafyasında tanık olduğu
savaşlar, darbeler ve siyasi entrikaları anlatıyor
İnternette hızınızı kimse düşürmesin
SRM 1.1 Router Manager, ağ
trafiğinin detaylı şekilde analiz
edilmesine imkan sunuyor. Ağdaki
bant genişliğini tüketen, yavaşlatan uygulamaların veya kullanıcıların tespitine imkân tanıyan
çözüm, güvenlik kaygılarının
geride kalmasına yardımcı oluyor.
Saldırı tespit sistemi ve saldırı
önleme sistemi özelliklerini içerisinde barındıran SRM 1.1, yerel
ağa girmeye çalışan uygulamaları
engelliyor.
Çocuklar için
tehlikeli ve uygunsuz
site erişim kontrolü
Ebeveynler ve yöneticiler
için tam kontrol olanağı sunan
çözüm, çocukların veya çalışanların internete erişimlerini kontrol
altında tutuyor. “Google Güvenli
Arama” entegrasyonuna sahip yazılım, internet erişimini ihtiyaçlar
dahilinde şekillendirmeye olanak
tanıyor. Özelleştirilebilir yapısı
ile binlerce siteyi birkaç tıklama
ile engellemeyi mümkün kılan
çözüm, tehlikeli ve uygunsuz site
erişimlerini güvenli şekilde ortadan kaldırıyor. Geleneksel yönlendiriciler ağdaki belirli bir içeriğe
izin vermek ya da belirli içerikleri
engellemek için URL tabanlı Web
filtrelemesi uygularken, Synology
Router Manager iletişimin DNS
arama aşamasında içeriğe izin
verilip verilmediğini kontrol eden
daha hassas bir Web filtrelemesi
kullanıyor. Bu sayede ağa sızmak
ve izin verilmeyen içerikleri görüntülemek zorlaşırken, kaynak
tüketimi de azaltılmış oluyor.
Saldırıları tespit ve
önleme özelliği de
mevcut
İnternet erişimindeki en önemli
sorunların hız ve güvenlik konularında yaşandığına dikkat çeken
Synology Türkiye Ürün Müdürü
Volkan Yiğit, “Günümüzün dijital
dünyasında güvenliği elden bırakmadan sanal ortamda maksimum
hıza sahip olmak, tercihten çok
zorunluluk haline geldi. SRM 1.1
Router Manager yazılımı, bu konforu sağladığı için kablosuz yönlendiriciler vizyonumuzun önemli
bir kilometre taşını temsil ediyor.
Synology Router RT1900ac ürününü, SRM 1.1 Router Manager
ile güçlendirerek dosya aktarımı
ve bulut entegrasyonu avantajı
da sağlıyoruz. Synology SRM 1.1
Router Manager, Synolgy’nin popüler Cloud Station Suite uygulamasını destekliyor. Cloud Station
Drive ile bulut uygulamalarına
senkronizasyon sağlayan kullanıcılar, Windows, Mac ve Linux
cihazlarında bulunan dosyaları
gerçek zamanlı olarak bulut uygulamalarına yedekleyebiliyor.” dedi.
Synology'nin Smart Connect Wi-Fi teknolojisi sayesinde
kullanılan cihazlar otomatik
olarak en uygun bant aralıklarına
bağlanıyor. 2,4 GHz veya 5 GHz
bant aralığında çalışan Synology Router RT1900ac, SRM 1.1
yazılımı ile kolay, hızlı ve güvenli
şekilde yönetilebiliyor. Smart
WAN özelliği sayesinde kesintisiz
ağ bağlantısını mümkün kılan
SRM 1.1, ikinci bir WAN tayin
etmeye olanak tanıyarak, ağdaki
yük dengelenmesine imkan tanıyor. Synology SRM 1.1 Router
Manager’ın en önemli özelliklerinden birisi ise sezgisel güvenlik
imkanı sunması. Kullanımı kolay
bir ara yüze sahip olan SRM 1.1,
teknik bilgilerin detaylıca ayarlanabilmesine yardımcı oluyor.
www.24saatgazetesi.com
Orta Doğu
ülkelerinde
cumhurbaşkanı,
başbakan, kral veya
emir olmak
isteyenlerin
ders alacağı
başucu kitabı...
BÜTÜN
KİTAPÇILARDA...
YAYINLAYAN
Gazeteciler Cemiyeti
Çevre Sokak (Üsküp Caddesi) No:35
Çankaya / Ankara
Tel
: 0312. 427 15 22
Faks
: 0312. 468 23 84
Web
: http://www.gazetecilercemiyeti.org.tr
E-Posta : [email protected]
GENEL DAĞITIM
Bilgi Yayınevi
Basım Dağıtım Kitabevi ve Kırtasiye A.Ş.
Gülbahar Mah. Gülbağ Cad. No:33 A-B Blok
Mecidiyeköy - Şişli / İstanbul
Tel : 0212. 217 63 40
Faks : 0212. 217 43 65
Web : www.bilgiyayinevi.com.tr
8
24 SAAT / EKONOMİ
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetleri, kamu hizmeti
yükümlülüğü kapsamında değerlendirilecek
ANKARA (AA) - Demiryolu tren işletmecisinin ticari
şartlarda veremediği demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetlerinin sağlanmasına dair usul ve esaslar düzenlendi.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının,
Demiryolu Yolcu Taşımacılığında Kamu Hizmeti Yükümlülüğü Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girdi.
Buna göre, ticari olarak verilemeyen kamu hizmeti
niteliğindeki demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetleri,
kamu hizmeti yükümlülüğü kapsamında değerlendirilecek.
Bu kapsamda belirli bir hat üzerinde herhangi bir
demiryolu tren işletmecisinin ticari şartlarda veremediği
demiryolu yolcu taşımacılığı hizmeti sözleşmeye dayalı
olarak verilecek. Kamu hizmeti sözleşmesine dayanılarak yerine getirilecek yükümlülüğü üstlenen demiryolu
tren işletmecileri aynı zamanda farklı ticari hizmetlerde
verebilecek. Bu çerçevede yolcu taşımacılığı hizmeti
verilecek hatlar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
Söz konusu hizmeti verecek demiryolu tren işletmecisinin seçimine yönelik ihale süreçleri Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yürütülecek. Kamu hizmeti yükümlüsünün seçiminde açık ihale
usulu kullanılacak.
Enerjin yoksa yerüstü
kaynaklarını değerlendir
Metin
TÜRKYILMAZ
http://metinturkyilmaz.blogspot.com.tr
Renault'nun
GT-Line versiyonu son
çeyrekte satışa çıkacak
İSTANBUL (AA) - Renault'nun GT-Line versiyonu, yeni Clio ile birlikte yılın son çeyreğinde
Türkiye'de satışa sunulacak.
Renault'dan yapılan açıklamaya göre yeni
Clio ile birlikte Türkiye'de pazara sunulacak olan
GT-Line'ın ön tamponunda metal hava giriş kanalları, eşikler, 16- veya 17 inç jantlar, krom egzoz çıkışı ve metal arka tampon paneline sahip.
Yeni Clio R.S.'nin Trophy versiyonu da iki
farklı benzinli motor seçeneği ile satışa çıkacak. Bu motorlar altı vitesli çift kavramalı otomatik EDC vites kutusu ve direksiyona vites değiştirme kulakçıklarıyla tercih edilebilecek. Trophy
versiyonu özel bir egzos sistemiyle de sipariş
edilebiliyor. 200 bg gücündeki motor, Sport ve Cup
şasiyle birlikte sunuluyor. 220 bg'lik motor ise
Trophy’de tercih edilebiliyor. 220 bg gücündeki
Trophy versiyonu kendi sınıfındaki diğer tüm
spor araçlarından daha fazla güç üretebiliyor.
Araç 0-100 km/s hızlanmasını 6.6 saniyede
gerçekleştiriyor.
Yeni Clio Renault Sport aynı zamanda 18
inçlik jantlar ve özel kapı eşikleriyle sunuluyor.
Aracın arka kısmında sportif bir spoiler, fonksiyonel bir difüzör, ikili egzoz borusu ve C-şekilli
farlar yer alıyor. Söz konusu araç Türkiye'de
sipariş üzerine getirilecek.
Avrupa ve Ortadoğu
Türk kirazına doyacak
KONYA (AA)- Türkiye'de kiraz hasadının en
geç yapıldığı Torosların eteklerinde bulunan Hadim ve Taşkent ilçelerindeki son turfanda kirazın
yüzde 90'ı, Rusya, Almanya ve İngiltere başta
olmak üzere birçok ülkeye ihraç ediliyor.
Yüksek rakımda üretilen, kalitesi ve tadıyla
yurt dışında "Türk Kirazı" olarak bilinen Napolyon
cinsi Hadim kirazının hasadı tamamlandı. Bu yıl
rekoltenin 16 bin ton civarında olduğu kirazın,
yurt dışı yolcuğu sürüyor.
Hadim İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Erol İşcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçede 39 bin dekar alanda kiraz üretiminin
gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu yıl 1 Temmuz'da başlayan hasadın birkaç
gün önce tamamlandığını belirten İşcan, "Ülkenin
son kirazı burada toplanıyor. Yurt dışında 'Türk
kirazı' olarak bilinen ürünümüz, Almanya başta
olmak üzere Avrupa'da birçok ülkeye gönderiliyor.
Bu yıl Çin'e de başladı. Ayrıca Rusya krizinden
dolayı bu sene başta Irak olmak üzere en fazla
Ortadoğu'ya ihracat yapıldı." diye konuştu.
İşcan, Hadim kirazının kendine has özellikleri
olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunların başında rakım özelliği geliyor.
Yükseklik çok önemli bir etken. Bölgede yaklaşık
2 bin metreye kadar kiraz yetiştiriliyor. En çok
bin 800 metrede bahçemiz var. Güneş avantajı
da var tabi. Güneş ışığı aromayı çok etkiliyor.
Gündüz gece sıcaklık farkının yüksek olması da
aromayı çok etkiliyor. Kirazımızın bu gibi avantajları var. Rekolte geçen yıldan çok yüksek. Geçen
yıl 10 bin tonda kalmıştı. Bu yıl 15, 16 bin tonları
buldu. Beklentiyi karşıladı. Fiyatlar da çok düşük
değil. Fiyatlar, kirazın kalitesine göre 4, 7, 8 lira
arasında değişiyor."
Şunu baştan açıkça ortaya koyalım.
Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke.
Bu çok önemli bir sorundur ve önünde
sonunda çözülmesi gerekir. Aksi takdirde, ülkenin geleceğini tehlikeye girer.
En son 9 Ağustos 2016 tarihinde
Rusya’nın Çarlık başkenti St. Petersburg kentinde yapılan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin zirvesinin de en
temel konularından biri pek tabii olarak
enerji idi.
İki ülkenin ticari ilişkilerinde enerjinin
boyutu o kadar büyük ki, Rusya, 2015
yılında Türkiye’ye 12,9 milyar doları
enerji ürünleri olmak üzere 20,4 milyar
dolarlık mal sattı ve ülkemizin ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından üçüncü
oldu. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde Rusya’nın Türkiye’ye mal satışı
4,3 milyar doları enerji olmak üzere
7,8 milyar doları buldu ve Türkiye’nin
ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından yine üçüncü sırayı aldı. Türkiye’nin
Rusya’dan yaptığı ithalatın çok büyük
bölümü enerji ithalatı oluşturuyor. Doğal
gazın yüzde 55’ini Rusya’dan alıyoruz.
Petrol, kömür ithalatımız da çok büyük
boyutlarda. Rusya’dan ne almıyoruz ki.
Keresteden kağıda, demirden kömüre,
her türlü minerale, tahıldan ayçiçeğine
kadar…
Buna karşın Rusya’ya ihracatımız,
2015 yılında 3,6 milyar dolarda kaldı ve
bu ülke ihracatımızda 11’inci sıraya ancak yerleşebildi. İhracatımızda enerjinin
payı 64,2 milyon dolarla yok denecek
kadar az. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde Rusya’ya yönelik ihracatımız,
ambargonun büyük etkisiyle, 737 milyon
doları ancak buldu ve kuzey komşumuzun ihracatımızdaki yeri 45’nciliğe kadar
geriledi.
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini çeşitlendirmesi, ticaret hacmini çok daha
büyük boyutlara çıkarması bir zorunluluktur. Bu iki ülke arasında ticarete ve
dolayısıyla ilişkilere bir denge getirecektir. Unutmayalım ki Rusya, Türkiye için
çok iyi bir ticari ortaktır.
Bunun böyle olması da işin doğası
gereğidir. Çünkü Rusya, Türkiye’nin
denizden komşusudur. Tarihleri boyunca bir çok savaş yapsalar da Kurtuluş
Savaşı’ndan bu yana Rusya ile bazı
aralıklar hariç genel olarak çok iyi
ilişkiler yürüten tek NATO ülkesi belki
Türkiye’dir. Bütün ülkeler, öncelikle
yakın çevresiyle ticaret yapar. Bugün
Almanya’nın hem ihracatında hem de
ithalatında komşuları olan Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre, Polonya, Avusturya, Danimarka ve Çekya en başlarda
yer alır. Bu şu demek değildir; yakın
çevre dışındaki pazarları ihmal edelim,
sadece bölgemizle ilgilenelim… Nitekim
Almanya, yeryüzündeki hemen her ülke
ile ticari ilişkilerini başarıyla yürüten,
bazı yıllar, kendisinden çok daha büyük
bir ülke olan ABD’den bile fazla ihracat
yapan bir ülkedir.
Türkiye’nin de doğal olarak başta
Avrupa Birliği ve birlikte ayrılma kararı
alan İngiltere olmak üzere, ABD, Kanada, diğer Amerika kıtası ülkeleri, Afrika,
Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore
ve diğer Güney, Güneydoğu ve Uzak
Asya ülkeleriyle, Avustralya ile ticaretini
sonuna kadar zorlamalı, bu pazarları
asla ihmal etmemelidir. Daha fazla ihracat daha fazla ithalat, birbirine karşılıklı
olarak bağımlı ülkeler… Ticaretin ve
ekonominin temelinde bu vardır.
Yalnız, hiçbir yeni pazar, Ortadoğu,
Rusya, Kuzey Afrika, Orta Asya, Balkan
ve Kafkas ülkeleri kadar Türkiye’ye
cazip olanaklar sunamaz. Türkiye, bu
pazarlarda, hem yakınlığı hem tarihi ve
kültürel bağları nedeniyle hemen her
ülkeyle rahatlıkla rekabet edebilir. Bunlar tamam da enerjide
Türkiye’nin farklı bir politika izlenmesi;
hem temiz yenilenebilir enerji kaynakları
olan hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal,
dalga gibi kaynakları sonuna kadar değerlendirmesi hem de yerli kaynakları
harekete geçirmesi gerekiyor. Yenilenebilir ve yerli kaynaklar, enerji ihtiyacımızı tamamen karşılayana kadar,
enerji ithalatı yaparken ülke çeşitlendirmesine gitmemiz, bir kaynağa aşırı
bağlanmamamız ülke çıkarlarınadır. Bu
“Rusya’dan enerji ithalatımızı azaltalım”
demek değildir. Türkiye, sanayileştikçe, ekonomisi ve nüfusu büyüdükçe,
enerjide ne kadar tasarruf yaparsa
yapsın, daha fazla petrol, daha fazla
doğal gaz, daha fazla kömür tüketecektir. 800 milyar dolarlık bir ekonomi
ile 2-3 trilyon dolarlık bir ekonominin
enerji ihtiyacı aynı olamaz. Bu eşyanın
doğasına aykırıdır. Demek ki artacak
enerji ithalatımızı çeşitlendirmek bile
Rusya’nın enerji ithalatımızdaki ağırlığını azaltacaktır. Petrol ve doğal gaz boru
hatlarını Türkiye üzerinden geçirmek
temel politika olarak takip edilmelidir.
Tabii bunun için de hem ekonomik hem
de siyasi istikrarı olan, bölge ülkeleriyle
iyi ilişkilerini sürdüren, güven veren bir
ülke olmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca bunu diğer ülkelerden,
özellikle batı ülkelerinden çok daha iyi
uyguladı ama yine de yetmediğini Rus
uçağı olayı bize gösterdi.
Türkiye ve Rusya, kesinlikle ticarette 100 milyar dolarlık hedefe ulaşmak
için azami gayreti göstermelidir. Bunu
iki ülke gerçekleştirebilecek güce ve
niyete sahiptir. Türk-Rus ilişkilerinin
geleceği çok parlaktır ve Rusya’nın
Türkiye’ye, Türkiye’nin Rusya’ya
sunduğu veya sunacağı olanakları yer
kürede yerine getirecek bir ülke bulmak
neredeyse imkansızdır. Bu gerçeği
bir tarafa koyarak; “Türkiye, 2015’de
olduğu gibi, 1 satarken neredeyse 6
alma politikasını dönüştürmeli, çok
daha fazla ihracat yapmalıdır” görüşünü de dillendirmek gerekir. Kısaca,
100 milyar dolar ticaret hacmi hedefi,
Türkiye açısından, 50 milyar dolarlık ithalat, 50 milyar dolarlık ihracat şeklinde
konulmalıdır. Sadece, 40 milyar dolarlık
tarım ve gıda ithalatı yapan Rusya’ya,
Türkiye’nin ihracatını artırmasından
daha doğal ne olabilir ki? Hizmet dış
ticareti de var ki buradaki olanaklar
olağanüstü boyutlarda. Türkiye, Ruslara turizmde çok büyük fırsatlar sunu-
yor. Tarih, doğa, deniz, güneş hepsi
Türkiye’de var. Olağanüstü bir mutfak
kültürü de işin çabası… Rusya, Türk
müteahhitlere inanılmaz boyutlarda
imkanlar sunuyor. Navlun işin bir başka
yönü. Teknoloji bir diğer tarafı. Sağlık
turizm, üniversite eğitimi olayın diğer
boyutları. İşbirliğinde yok yok…
Kendine yetecek kadar bile petrolü,
doğal gazı, kömürü, madeni (bor, krom,
mermer gibi birkaç istisna hariç) olmayan Türkiye’nin, ekonomik gelişimini
sürdürmesinin yolu; sadece ve sadece
kaynaklarını, özellikle yer üstü kaynaklarını çok iyi değerlendirmesinden,
yüksek teknoloji yatırımlarını artırmasından, katma değeri yüksek ihracata
odaklanmasından geçiyor. Bir ürünü
ham satmak yerine yarı mamul ya da
mamul satamazsak, bu işte başarılı
olamayız. İmalat sanayi ihracatının
sadece yüzde 3,5’i yüksek teknoloji
ürünü olan ihracat yapısını değiştirmeden bunu beceremeyiz. Aksi takdirde,
sadece enerjiden oluşan ve Türkiye’nin
hidrokarbon kaynağı yetersizliği nedeniyle Rusya’ya bağlı olmaktan kurtulamayacağı bir yapı sürer gider.
8 Milyarlık Kozmetik Sektöründe
Bitkisel Ürünlere İlgi Az
HABER MERKEZİ/İSTANBUL Hızla gelişen kozmetik sektörünün
Türkiye’deki büyüklüğü 8 milyar TL’nin
üzerinde. Kişi başına yıllık tüketimin
30 dolar olduğu sektörde sağlığı
tehdit eden kimyasal içerikli ürünler de
bulunuyor. Sağlık Bakanlığı tarafından
yapılan ‘her 3 kozmetik ürününden 1’i
zararlı’ açıklaması tehlikenin boyutunu
gözler önüne seriyor. Denetime giren
ürünlerde cıva gibi tehlikeli kimyasallara rastlandığı çarpıcı bir gerçek.
Bu durumun aksine sektörde olumlu
sayılabilecek önemli gelişmeler de
bulunmakta. Tüketici sağlığına önem
veren dünyaca ünlü markalar ve
Türk kozmetik üreticileri son birkaç
yıldır ürün gamlarında bitkisel içerikli
ürünlere yer veriyor. Yeni bitkisel kozmetik ürünlerin sayısı artarken marka
bilinirliğine ulaşmak için bu ürünlerin
tanıtımına daha çok önem verilmesi
gerekiyor. Bu çerçevede Tureks Uluslararası Fuarcılık tarafından organize
edilen 8.Doğal, Organik ve Sağlıklı
Ürünler Fuarı ile Green Star Awards
- Doğal Yaşam Ödülleri Yarışması,
bitkisel kozmetik ürünlerinin tanıtımında önemli rol oynayacak. Fuar, 3-6
Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul
Fuar Merkezi’nde kapılarını açacak.
Kullanılan kozmetik ürünler cilt
tarafından emiliyor ve kolayca kana
karışıyor. Bu yüzden doğal ve bitkisel
[email protected]
kozmetik ürünlerini kullanmak sağlığı
korumakla aynı anlama geliyor. Ciltte
toksik etkiye neden olan kimyasalları
içermeyen bitkisel kozmetik ürünleri
ise bugün birçok ünlü marka tarafından tüketicilere sunuluyor. Ancak gerek 460 milyar dolarlık dünya kozmetik
sektöründe gerekse 8 milyar TL’lik
Türkiye kozmetik sektöründe bitkisel
ürünlerin kullanımı beklenen seviyelere ulaşmıyor. Bu alanda tam olarak
rakamlara ulaşmak mümkün değil.
2008 yılında yapılan bir araştırmada
Avrupa’da sertifikalı doğal kozmetiğin genel kozmetik pazarındaki payı
yüzde 2, çevre bilincinin daha önce
ortaya çıktığı ve daha hızlı geliştiği
Almanya’da ise bu oran yüzde 6’ydı.
Aynı araştırma doğal kozmetik kullanımının 2012 yılında Avrupa’da yüzde
6’ya, Almanya’da ise yüzde 10’a
çıkacağını öngörüyordu. Son yıllarda
artan cilt kanseri vakalarına rağmen
östrojen hormonu ve çeşitli tehlikeli
kimyasal maddeler içeren ürünler halen ciddi oranda dünyanın her yerinde
tüketilmekte. Bu ürünler kullanıcıların
sağlığını tehdit ederken kozmetik sektörünün de mücadele etmesi gereken
sorunların başında geliyor.
9
24 SAAT / EKONOMİ
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Palandöken: Ette büyük tekelciliğin önüne geçilmeli
ANKARA – Her kurban bayramı öncesinde et ve
kurban fiyatlarında yükselmelerin yaşandığı söyleyen
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK)
Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kırmızı et fiyatlarındaki artış spekülasyondan ibaret. 4 milyon 980 bin
baş hayvan kurban bayramında kesilmek üzere ahırlarda
beslenmektedir. Kurban kesmek için ülkemizde yeterli
hayvan var. Ama spekülatörler her zaman olduğu gibi
yine piyasayı alt üst ediyor. Üreticilerimiz fiyatları abartmadan satarsa kurbanlıklar ellerinde kalmaz” dedi.
-“2 YILDA ÜRETİM YÜZDE 15 ARTTI”
2015 yılında ülkemizde 1 milyon 149 bin 262 ton et
üretildiğini 2013 yılından beri yüzde 15 artış olduğunu
yaptığı yazılı açıklama ile belirten Palandöken, “Ancak
üretimin önemli bir kısmı büyük besiciler tarafından
gerçekleştirilirken satışların da büyük bir kısmı zincir
marketlere kaymış durumda. Etin fiyatının yükselmesi bireysel işletmelerin azalmasından kaynaklanıyor.
Türkiye’de kişi başına kırmızı et tüketimi 14-15 kilo civarında. Geçen yıl 3 milyon 766 bin büyük baş , 7 milyon 7
bin küçükbaş kesimi yapılması ile 1 milyon 149 bin ton et
üretilmesine rağmen Avrupa ile kıyasladığımızda yeterli
olmadığını görüyoruz” diye konuştu.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonu (TESK) Genel
Başkanı Bendevi Palandöken
“BESİLİK DANA İTHALATI DESTEKLENSİN”
2015 yılı sonunda tarım sektörüne yapılan desteklerin yüzde 30’unun hayvancılığa ayrılmasının yetersizliğini dile getiren Bendevi Palandöken, “Halen 56 milyon
hayvan stokumuz bulunuyor. Bunun 14 milyon 127 bin
büyük baş, 41 milyon 924 bin küçükbaş hayvan varlığımız var. Artan fiyat spekülasyonlarının önünde geçebilmek için besilik dana ithalatına ağırlık verilmesi gerekir”
şeklinde konuştu.
Otomotiv tedarik sanayisi
yatırım ve ihracatta hız kesmiyor
Yılın ilk 7 ayında
146 işçi yüksekten
düşerek
hayatını kaybetti
HABER MERKEZİ/ANKARA - ÇATIDER
Başkanı M. Nazım Yavuz, 2016 yılının ilk
yedi ayında inşaat sektöründe en az 220
işçinin kazalarda hayatını kaybettiğini, 146
işçinin ise yüksekten düşerek öldüğünü
belirterek, “Sadece Temmuz ayında yaşanan iş
kazalarında 133 işçiyi kaybettik. 13 işçinin ölüm
nedeni ise ‘yüksekten düşme’ oldu. Ölümle
sonuçlanan iş kazalarının yüzde 20’si inşaat
sektöründe gerçekleşti. Bu yılın ilk 7 ayında en
az 1049 işçimizi kaybettik. Bu üzücü kayıpların
önlenmesi için hepimize görev düşüyor.
ÇATIDER olarak işçi ve işverenlere eğitim
vererek, bu tabloyu değiştirmeye çalışıyoruz”
dedi.
Çatı Sanayici ve İşadamları Derneği
(ÇATIDER) Başkanı Nazım Yavuz, yapılan
yasal düzenlemeler ve alınan önlemlere
rağmen iş kazalarının üzücü can kayıplarına yol
açmaya devam ettiğini açıkladı.
ÇATIDER
Başkanı
M. Nazım
Yavuz
Yavuz, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
verilerine göre 2016 yılının ilk yedi ayında 1049
işçinin iş kazalarında hayatını kaybetmesinden
çok derin üzüntü duyduklarını belirterek, şöyle
konuştu:
“Türkiye’de geçtiğimiz 10 yılda meydana
gelen iş kazalarında 10 bini aşkın işçimizi
kaybettik. En fazla işçi ölümü yaşanan iş
kollarından birini, inşaat sektörü oluşturuyor.
Bu yıl Ocak ve Temmuz arasında 7 ayda
toplam 220 inşaat işçimiz, iş kazalarında
hayatını kaybetti. 146 işçi ise yüksekten
düşerek öldü. Temmuz ayında 133 işçi hayatını
kaybederken, bu kaybın yüzde 20’si inşaat
sektöründen. Yüksekten düşme nedeniyle ise
sadece Temmuz ayında 13 insanımız öldü. Bu
acı kayıpları yaşamamak için çok daha etkin
önlemler almamız gerekiyor.”
İlk sırada yüksekten düşme yer
alıyor
Yavuz, inşaat sektöründe meydana gelen
kazaların ilk sırasında ‘yüksekten düşme’
olaylarının bulunduğunu, malzeme düşmesi
ve sıçramasının da kazalara yol açtığını ifade
ederek şöyle devam etti:
"Kazaların en başta gelen sebepleri
arasında, eğitimsizlik, ihmal, iş yerlerinde
güvenlik önlemlerinin alınmaması ve işverenin
bu tür önlemleri maliyet olarak görmesi gibi
nedenler va. Standart bir iskele, uygun bir
emniyet kemeri, kenar korumaları ya da en
basitinden bir ağ gerilmesi bile düşmeleri
önemli ölçüde azaltabilir. İş sağlığı ve güvenliği
konusundaki bilincimizi de eğitimlerle artırmak
zorundayız.”
TAYSAD Başkanı Kanca,
" (FETÖ'nün darbe girişimi) Bu
alçak girişimin önünde milletimiz dik duruş sergiledi. Tedarik
sanayisi temsilcisi olarak bizler
de 2016 için uygulamaya koyduğumuz hareket planında hiçbir
erteleme ya da gerilemeye mahal
vermedik" dedi.
İSTANBUL (AA) - Taşıt Araçları
Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD)
Başkanı Alper Kanca, Fetullahçı Terör
Örgütü (FETÖ) darbe girişimi sonrası
2016 yılı için uygulamaya koydukları
hareket planında hiçbir erteleme ya
da gerilemeye mahal vermediklerini
belirterek, "Sektörümüze yönelik risk
asla söz konusu değil. Tam tersine
yatırımlarımız meyve vermeye başladı,
artık vites büyütüyoruz." dedi.
TAYSAD Başkanı Kanca,
Avangarde Hotel'de tedarik sanayisinin
darbe girişiminin sonrasındaki son
durumunu ve yılın kalanına ilişkin
değerlendirmelerini yönetim kurulu
üyeleri ve eski dönem başkanlarının
katılımıyla düzenlenen toplantıda
gazetecilerle paylaştı
Toplantıda konuşan Kanca,
darbe girişiminden sonra 2016 yılı
için uygulamaya koydukları hareket
planında hiçbir erteleme, gerileme ya
da aksamaya mahal vermediklerini
belirterek sektöre yönelik önemli bir
riskin asla söz konusu olmadığını ve
olmayacağını söyledi.
inancı taşımaları olduğunu anlattı.
hayati unsurlar ülkemizin sahip olduğu
ana rekabet avantajları olarak göze
çarpıyor.
Bizim sektörümüzde yaşanan
gelişmeler de bu doğrultuda
ilerliyor. Daha geçtiğimiz günlerde
2014'ten bu yana sürdürdüğümüz
ve 6 milyon liranın üzerinde fayda
sağlanan İş Mükemmelliği URGE
Projesi kapsamında Japonya'daydık.
Orada çok önemli temaslarımız
oldu. Türkiye'nin bir parçası olarak
biz tedarik sanayinin yabancı iş
ortaklarımız ve paydaşlarımız
nezdindeki olumlu algısını bir kez daha
deneyimleme fırsatı bulduk. Tedarik
sanayisi bu algının ve başarıların
devamı için titiz bir çalışma içerisinde
kararlılığını sürdürüyor."
Kanca, tedarik sanayisinin
önemli bir paya sahip olduğu ülke
ekonomisinin gelecek dönemdeki
durumuna değinerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Yabancı yatırımcılar bilmeli ki, Türk
ekonomisinin geleceği oldukça parlak.
Tedarik sanayisi de bunun bir parçası
olarak aynı emareleri gösteriyor.
Türkiye, hala yatırımcıların önemsediği
ve ihtiyaç duyduğu anahtar ekonomik
faktörleri karşılayan dinamik bir ülke.
Devam eden ekonomik büyüme hızı,
destekleyici uluslararası çevreler,
ekonomik çerçevemiz, genişleyen
iç piyasamız ve işçilik maliyeti gibi
Kanca, darbe girişiminin ardından
ciddi bir ekonomik durgunluk beklense
de gelişmelerin beklenenin tersi
yönünde olduğunu belirterek, "Bu alçak
girişimin önünde milletimiz dik bir duruş
sergiledi. Planlarımızda hiçbir erteleme
ya da gerilemeye mahal vermedik.
Dolayısıyla sektörümüze yönelik önemli
bir risk asla söz konusu değil." diye
konuştu.
Tam tersine yatırımlarının meyve
vermeye başladığını, aksine, vites
büyüttüklerini dile getiren Kanca,
"Yabancı yatırımcılar ve yurt dışındaki
tüm paydaşlarımız bilmelidir ki; Türkiye
ekonomisinin geleceği artık çok daha
parlak" ifadesini kullandı.
Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği
(TAYSAD) Başkanı Alper Kanca
Sektörde herhangi bir olumsuzluk
yaşanmadığı gibi, tüm iş süreçlerinin
normal seyrini koruduğunu dile getiren
Kanca, TAYSAD'ın bundan sonraki
süreçte, Türk sanayisini ve ekonomisini
güçlendirmek için tüm gücüyle
çalışmaya devam edeceğini vurguladı.
Kanca, Türkiye'nin bugüne kadar
yaşadığı birçok zorluğun üstesinden
gelmeyi başardığını, milletin ve
hükümetin sağduyusu ve özverisi
ile bugünlerin de kısa sürede geride
bırakılacağını kaydederek, gelecek
süreçte birlik ve beraberlik anlayışının
ülke ekonomisi ve geleceği için çok
önemli olduğunu bildirdi.
Başkan Kanca, derneğin mevcut
ve eski yöneticileri olarak bir arada
bulunmalarının nedeninin ülkenin
beraberliğine ve parlak geleceğine olan
- "Yabancı ortaklarımızda
tedarik sanayinin olumlu
algısı var"
- "15 Temmuz'dan sonra
beklenenin aksi oldu"
Gelin onlar için
ELELE
verelim...
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI
Haydi Türkiye Mehmetçikle ELELE
İNGBANK ANKARA/ CEBECİ ŞB. IBAN: TR320009900505050500100006
Tel: 0312 431 99 36
ZİYA GÖKALP CAD. ATAÇ-2 SOK. 43/8 06420 KIZILAY-ÇANKAYA ANKARA
www.elele.org.tr
www.24saatgazetesi.com
10
24 SAAT / EKONOMİ
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
THY’nin aktif büyüklüğü 52 milyar TL’yi aştı
İSTANBUL (AA)- Türk Hava Yolları'nın (THY) aktifleri
bu yılın ilk yarısında 2015 sonuna göre yüzde 10 artarak
52 milyar 416 milyon TL'ye yükseldi.
THY'nin 2016 Haziran dönemine ilişkin finansal sonuçları açıklandı. Şirketin Kamuyu Aydınlatma
Platformu'nda (KAP) yer alan faaliyet raporuna göre,
THY’nin aktifleri bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın sonuna
kıyasla yüzde 10,02 artışla 52 milyar 416 milyon TL'ye
ulaştı. Bu rakam, 2015 sonu itibariyle 47 milyar 638 milyon TL seviyesindeydi.
THY'nin net hasılatı ise bu yılın ilk yarısında geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 9,8 yükselerek 13 milyar
508 milyon TL'ye çıktı. Şirket, ilk yarıda 1 milyar 894 milyon TL net zarar açıkladı. THY, geçen yılın aynı döneminde 1 milyar 35 milyon TL kar elde etmişti.
THY'nin, Türkiye'ye gelen direkt yolcudaki kayıpları
geniş network ağı ve ikincil şehirlere uçabilme yeteneği
sayesinde transfer yolcu artışı ile telafi ettiği kaydedilen
raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Yüzde 15'e yakın kapasite artışının gerçekleştirildiği
bir dönemde söz konusu olumsuz gelişmelerin de etkisiyle zayıf seyreden trafik, doluluk oranlarının gerilemesine ve birim gelirlerin baskılanmasına neden olmuştur.
2015 yılında havayollarının en büyük maliyet kalemi olan
akaryakıt fiyatlarında yaşanan düşüşün 2016 yılında da
devam etmesi nedeniyle sektördeki kapasite artışı ve
beraberinde zorlaşan rekabet koşulları da etkisini sürdürmektedir. Orta Doğu ve Avrupa’da yaşanan olumsuz
olaylara rağmen 2016 yılı yarı yılda global yolcu trafiği
yüzde 6 civarında büyüme kaydetmiştir." Geçen yıl ihracatın yüzde 55,1
KOBİ'ler tarafından gerçekleştirildi
Dış ticaretin yarısından fazlası sanayi sektöründeki girişimler tarafından yapıldı.
Sanayi sektöründeki girişimlerin ihracatının yüzde 49,5’i AB ülkelerine gerçekleştirildi
İnternet bankacılığı
bireysel müşteri sayısı
50 milyonu aştı
İSTANBUL (AA) - İnternet bankacılığı yapmak
üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş
işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı Haziran
2016 itibarıyla, 50 milyon 64 bin kişi oldu.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) "İnternet Bankacılığı ve Mobil Bankacılık İstatistikleri - Haziran 2016"
verilerini yayımladı.
İstatistikler, TBB üyesi bankalardan internet bankacılığı hizmeti veren 28 banka ile mobil bankacılık
hizmeti veren 19 banka verisinden oluşuyor. Buna
göre internet bankacılığı yapmak üzere sistemde
kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla,
50 milyon 64 bin kişiye ulaştı. Son bir yıl içerisinde
en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel
müşteri sayısı ise 26 milyon 113 bin kişi düzeyinde
gerçekleşti.
Nisan-Haziran 2016 döneminde 17 milyon
bireysel müşteri en az bir kez internet bankacılığı
giriş işlemi yaptı. Bu miktar, toplam kayıtlı bireysel
müşteri sayısının yüzde 34'ünü oluşturuyor. Yılın
ikinci çeyreğinde aktif bireysel müşteri sayısında bir
önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 553 bin
kişi artış olurken, bir önceki üç aylık döneme göre
211 bin 660 kişi düşüş yaşandı.
İnternet bankacılığı yapmak üzere sistemde
kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış
kurumsal müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla, 2
milyon 800 bin kişi oldu. Bunların 1 milyon 282 bini
(yüzde 46’sı) Nisan-Haziran 2016 dönemi içerisinde
en az bir kez giriş işlemi yaptı. Son bir yıl içerisinde
en az bir kez giriş yapmış kurumsal müşteri sayısı
ise 1 milyon 625 bin kişi oldu.
İnternet bankacılığı için kayıt yaptıran ve en az
bir kez giriş yapmış toplam (bireysel ve kurumsal)
müşterilerin yüzde 35'i Nisan-Haziran 2016 döneminde en az bir kez internet bankacılığı işlemi yaptı.
Toplam aktif müşteri sayısında bir önceki yılın aynı
dönemine göre 2 milyon 643 bin kişi artış yaşanırken, bir önceki üç aylık döneme göre ise 210 bin
kişi azalış oldu. Bu yılın ikinci çeyreğinde internet
bankacılığı hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi yaklaşık 145 milyon, tutarı ise
931 milyar TL'ye çıktı. EFT, havale ve döviz transferi
işlemlerini kapsayan para transferleri işlemleri, finansal işlem hacminin yüzde 73'ünü oluşturdu.
İnternet bankacılığı hizmeti kullanılarak yapılan
finansal işlemlerin toplam işlem adedi bir önceki yılın
aynı dönemine göre 4 milyon 164 bin adet artarken,
bir önceki üç aylık döneme göre ise 1 milyon 94 bin
adet yükseldi. Toplam işlem hacmi ise bir önceki
yılın aynı dönemine göre 177 milyar TL, bir önceki
üç aylık döneme kıyasla 114 milyar TL arttı.
Nisan-Haziran 2016 döneminde internet bankacılığı ile gerçekleştirilen yaklaşık 11 milyon adet yatırım işleminin hacmi 156 milyar TL oldu. Ocak-Mart
2016 dönemine göre işlem adeti 135 bin artarken,
işlem hacminde 111 milyon TL tutarında bir azalış
gerçekleşti.
İkinci çeyrekte gerçekleştirilen yatırım işlemleri
hacminde birinci sırayı 45 milyar TL tutarı ile (1
milyon adet işlem) vadeli hesaplar aldı. Bunu, döviz
işlemleri, yatırım fonları ve gerçekleşen hisse senedi
işlemleri izledi. En yüksek ortalama işlem hacmi
51 bin TL ile VİOP işlemlerinde gerçekleşti. Repo
işlemleri, 46 bin TL’lik ortalama işlem hacmi ile ikinci
sırayı aldı. Vadeli hesaplar için ortalama işlem hacmi
ise 45 bin TL oldu. İnternet bankacılığı hizmetlerini
kullanan aktif bireysel müşterilerin yüzde 31’i ile aktif
kurumsal/tüzel müşterilerin yüzde 35’i İstanbul'da
yer aldı. Bunu her iki müşteri grubunda da Ankara
ve İzmir takip etti.
Mobil bankacılık yapmak üzere sistemde kayıtlı
olan ve en az bir kez giriş yapan müşteri sayısı
Haziran 2016 itibarıyla yaklaşık 25 milyon kişi oldu.
Bunların 15 milyonu (yüzde 61’i) Nisan-Haziran
2016 dönemi içerisinde en az bir kez giriş yaptı. Son
bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış mobil bankacılık müşteri sayısı ise yaklaşık 20 milyon
kişiye ulaştı. Bu yılın ikinci çeyreğinde mobil bankacılık ile gerçekleştirilen yaklaşık 7 milyon yatırım işleminin hacmi 62,4 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.
Aynı dönemde mobil bankacılık hizmeti kullanılarak
yapılan finansal işlemlerin toplam adedi 118 milyon
343 bin, tutarı ise 234 milyar 472 bin TL oldu. EFT,
havale ve döviz transferi işlemlerini kapsayan para
transferleri işlemleri, finansal işlem hacminin yüzde
61’ini oluşturdu.
ANKARA (AA) - Geçen yıl ihracatın
yüzde 55,1’i, ithalatın ise yüzde 37,7’si
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
(KOBİ) tarafından gerçekleştirildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
2015 yılına ilişkin "Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistiklerini"
açıkladı.
Dış ticaret verileri, iş kayıtları
sisteminde yer alan girişimlerin ana
faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileriyle eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edildi, eşleştirmede ihracat yapan girişimlerin yüzde
99,8'inin, ithalat yapan girişimlerin ise
yüzde 96,4'ünün bilgilerine ulaşıldı. Bu
girişimler, toplam ihracatın ve ithalatın
yüzde 99,9'unu gerçekleştirdi.
Dış ticaret istatistikleri ve iş
kayıtları sistemi kullanılarak elde
edilen verilere göre, 2015 yılında 64
bin 752 girişim ihracat, 68 bin 561
girişim ithalat yaptı. İhracatın yüzde
55,1’i, ithalatın ise yüzde 37,7’si 1-249
çalışanı bulunan KOBİ'ler tarafından
gerçekleştirildi. İhracatta 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 17,7
iken, 10-49 kişi çalışanı olan küçük
ölçekli girişimlerin payı yüzde 20,3,
50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli
girişimlerin payı yüzde 17,1, 250 ve
daha çok çalışanı olan büyük ölçekli
girişimlerin payı ise yüzde 44,8 oldu. İthalatta 1-9 kişi çalışanı olan mikro
ölçekli girişimlerin payı yüzde 6,4, 1049 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 13,1, 50-249 kişi
çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin
payı yüzde 18,2 olarak belirlendi, 250
ve daha çok çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı yüzde 62,2 oldu. İhracatın yarısından
fazlası sanayi sektöründe
Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın yüzde 55,8’i, ithalatın ise yüzde
52,2’si sanayi sektöründe faaliyet
gösteren girişimler tarafından yapıldı.
Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin
ihracattaki payı yüzde 37,8, ithalattaki payı ise yüzde 35,5 düzeyinde
gerçekleşti.
Sanayi sektörünün ihracatının
yüzde 64,5’i 250 ve daha çok sayıda
çalışanı olan büyük ölçekli girişimler
tarafından yapıldı. Ticaret sektörünün
ihracatının yüzde 86,3’ünü KOBİ'ler;
sanayi sektörü tarafından yapılan ithalatta 250 ve daha çok sayıda çalışanı
olan büyük ölçekli girişimlerin payı
yüzde 76,1 olurken, ticaret sektörü
tarafından yapılan ithalatın yüzde
63,2'sini KOBİ'ler gerçekleştirdi.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler,
2015 yılı ihracatlarının yüzde 49,5’ini
AB ülkelerine, yüzde 19,1’ini Yakın ve
Orta Doğu ülkelerine yaptı. AB ülkelerine yapılan ihracatın yüzde 62,1’ini
sanayi, yüzde 36,1’ini ise ticaret
sektöründeki girişimlerce gerçekleştirildi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimler,
ithalatlarının yüzde 40,3’ünü AB’den,
yüzde 22,8’ini diğer Asya ülkelerinden,
yüzde 12,5’ini ise AB üyesi olmayan
Avrupa ülkelerinden yaparken, ana
faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok
ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla
AB (yüzde 39,2), diğer Asya (yüzde
35,1) ve AB üyesi olmayan Avrupa
ülkeleri (yüzde 10,9) oldu. İmalat sanayi ürünleri ihracatının
yüzde 56,6'sı ana faaliyeti sanayi olan
girişimler, yüzde 37'si ise ana faaliyeti
ticaret olan girişimlerce gerçekleştirildi.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin
yaptığı ihracatın ise yüzde 95,1’ini
imalat sanayi ürünleri, yüzde 2,9’unu
tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri
oluşturdu.
İmalat sanayi ürünleri ithalatının
yüzde 51,6’sı sanayi, yüzde 40,5’i ticaret ve yüzde 7,9’u diğer sektörlerdeki
girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının
yüzde 79,7’si imalat sanayi ürünleri,
yüzde 12,1’i madencilik ürünleri, yüzde
3,6’sı ise tarım, ormancılık ve balıkçılık
ürünlerinden oluştu.
İhracatın yüzde 45’ini, ithalatın ise
yüzde 54,3’ünü ilk 100 girişim yap-
tı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim
toplam ihracatın yüzde 18’ini, en çok
ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın
yüzde 22,2’sini gerçekleştirdi.
Sanayi sektöründe en fazla ihracat
yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 16,6, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin
ticaret sektöründeki payı ise yüzde
14,1 oldu. Sanayi sektöründe en fazla
ithalat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 18,3 iken, ticaret
sektöründe en fazla ithalat yapan ilk
5 girişimin ticaret sektöründeki payı
yüzde 13,5 oldu.
Girişimlerin yüzde 44,4’ü tek
ülkeye, yüzde 16,5’i iki ülkeye ihracat
yaptı. 20 ve daha fazla ülkeye ihracat
yapan girişimlerin oranı yüzde 4,5
iken, bu girişimlerin ihracattaki payı
yüzde 55 oldu. Girişimlerin yüzde
48,3’ü tek ülkeden, yüzde 16,4’ü iki
ülkeden ithalat yaptı. 20 ve daha fazla
ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı
yüzde 2 iken, bu girişimlerin ithalattaki
payı yüzde 54,1'i buldu. Taksit düzenlemesine "sektörel seçicilik" önerisi
İSTANBUL(AA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
(BDDK) vatandaşların ödeme şartlarını rahatlatmak için tüketici kredileri
ile kredi kartlarında taksit sayısının
artırılmasına ilişkin çalışma yaptığını
açıklaması, birçok sektörde memnuniyetle karşılanırken, çalışmanın cari
açığa etkisi de tartışılmaya başlandı.
Uzmanlar, özellikle ithalat yoğun
sektörler için çalışmanın kapsamının
önemli olduğunu vurgularken, cari
açık boyutu dikkate alındığında, taksit
sınırlaması uygulamasının kaldırılmasının kısa vadeli bir politika olması
gerektiğini savunuyor. Uzmanlar,
uzun vadede ise söz konusu düzenlemede "sektörel seçicilik" yapılması
önerisinde bulunuyor.
"Sektör bazında seçici
olmak daha doğru"
Piri Reis Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu,
taksit düzenlemesinin kısa dönemde
Türkiye ekonomisinin canlandırılmasına yönelik politikaların bir parçası
şeklinde düşünülebileceğini, bu
anlamda iç talebin hareketlendirilmesinin doğru bir seçenek olduğunu
söyledi.
Cep telefonu gibi ithal ürünlerde
sınırlamanın devam etmesinin ya da
diğer sektörlere göre daha az taksit
imkanı sağlanmasının daha doğru
olacağını vurgulayan Aslanoğlu,
şunları kaydetti: "İthal ürünlerde taksit
sayısının artırılması, orta vadede cari
açık için olumsuz etkide bulunabilir. Bu nedenle burada biraz sektör
bazında seçici olmak, içeride katma
değeri yüksek ve ithal girdi oranı
düşük sektörleri öncelikli düşünmek
daha doğru. Türk halkı iç talebin
büyümesinde önemli bir lokomotif
görevi görür. Bu anlamda iç talebi ön-
celikli düşünmek, tüketimi artırmaya
çalışmak yanlış değil. Ama bunu orta
ve uzun vadede daha iyi düzenlemek
gerek. Taksit sınırlandırmasının kaldırılması kısa vadeli bir politika olmalı
ve sektörel seçicilik yapılmalı."
"Taksit düzenlemesinde
kapsam çok önemli"
İş Yatırım Araştırma Bölüm
Yönetmeni Muammer Kömürcüoğlu
da taksit düzenlemesinde kapsamın
çok önemli olduğunu vurgulayarak,
şunları kaydetti:
"Taksit sınırlandırmasının kaldırılmasının neleri kapsayıp neleri kapsamayacağı bütün hikayeyi belirleyecektir. Şimdilik net bir şey söylemek
zor. Ancak ithal ürünlere yönelik taksit
uygulamaları yapılırsa o zaman cari
açık üzerindeki etkisi daha büyük
olacaktır. Biz bu durumu cari açık
tahminimiz üzerinde risk unsuru
olarak gördüğümüzü belirttik. Uygulamanın kapsamı görüldükten sonra
cari açığa net etkisini rakam olarak
söyleyebileceğiz. Neticede tüketimi
artırdığınız her durumda tüketimin bir
kısmının ithalata gitmesinden dolayı
cari açığı etkileyecek bir durum ortaya çıkacaktır."
"Şu anda cari açık ve
enflasyonun ikinci
planda"
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm
Başkanı Baki Atılal ise taksit sınırlaması uygulamasının kaldırılmasının
cari açık üzerinde sınırlı bir etkisi
olacağını düşündüğünü dile getirerek,
konuşulanların taksitlerin 9 ayla sınırlı
kalacağı yönünde olduğunu, şu anda
cari açık ve enflasyonun ikinci planda
bulunduğunu, hükümetin tamamen
üretim ve tüketimin koordineli bir
şekilde canlandırılması için çalıştığını
söyledi. [email protected]
Kuyumcuların gözü BDDK'da
ADANA (AA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
(BDDK) kredi kartında taksit miktarını artırma yönündeki çalışması,
son yıllarda altın fiyatlarının yüksek
seyretmesi nedeniyle satışları azalan
kuyumcuları umutlandırdı.
Adana Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman, birkaç yıl öncesine kadar kredi kartıyla satın alınan
altında taksit miktarının 12'ye kadar
çıkabildiğini ancak alınan bazı ekonomik tedbirler sonucu bu uygulamanın
kaldırıldığını söyledi.
Sektör temsilcilerinin BDDK yetkilileriyle yaptıkları görüşmeler sonucu
altın alımında 4 taksit uygulamasına geçildiğini dile getiren Başman,
"Yaklaşık 1 yıldır bu uygulama devam
ediyor ve bu uygulamadan sektör
olarak 12 taksit kadar olmasa da
yarar gördük. Ancak son günlerde
BDDK'nın taksit sayısında iyileştirme
yapacağı ve eskiden olduğu gibi 12
taksit uygulamasına sektörümüzü de
dahil etmeyi düşündükleri haberleri
bizi fazlasıyla memnun etti." diye
konuştu.
Başman, altın sektöründe son
2 yıldır durgunluk yaşandığını ifade
ederek, şöyle devam etti:
"Eğer bu karar alınırsa, sektöre
hareket geleceğini ve bizleri motive
edeceğini düşünüyoruz. Dört gözle ve
heyecanla bu kararın çıkmasını bekliyoruz. Altın, zaruri bir ihtiyaç olmadığı
için insanların özel günlerinde ya da
yatırım amacıyla kullanılıyor. Eskiden
vatandaşlarımız yılbaşı, sevgililer
günü ya da anneler gününde kredi
kartıyla ziynet eşyası hediye alabilmekte ve bütçelerine dokunmadan 12
takside kadar rahatlıkla ödeyebilmekteydi. Taksit sayısının azlığı insanları
altından soğuttu. En basiti, düğünlerde insanlar altın yerine ev eşyası
hediye etmeye ya da para takmayı
tercih etmeye başladı. Bu da işlerimizi
olumsuz etkiledi. Taksit sayısı 12'ye
çıkarılırsa işlerimizin önü açılır."
11
24 SAAT / DÜNYA
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Güney Sudan hükümeti çocukları silahlandırıyor
BM Haitili kolera mağdurlarına yardım edecek
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) - Birleşmiş Milletler (BM), Haiti'de 2010'da
yaşanan büyük depremin ardından
patlak veren Kolera salgınının mağdurlarına yardım edeceğini açıkladı.
BM Genel Sekreter Sözcülüğünden
yapılan açıklamada, Genel Sekreter
Ban Ki-mun'un yaşanan kolera salgını
ve can kayıpları nedeniyle büyük üzüntü duyduğu kaydedildi.
"BM'nin Haiti'deki kolera salgını
mağdurlarına yardım etme konusunda
ahlaki sorumluluğu vardır." ifadeleri kullanılan açıklamada, Ban'ın koleradan
doğrudan etkilenlere yapılacak yardım
paketi konusunda çalıştığı belirtildi.
BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, konuya ilişkin yaptığı
açıklamada, mağdurlara "materyal
yardımı" üzerinde çalışıldığını belirtti
ancak bunun para olup olmadığı konusuna açıklık getirmedi.
Haiti'deki kolera salgının nedeni
olarak depremden sonra bölgede
görevlendirilen Nepalli BM barışgücü askerleri olduğu öne sürülmüş ve
tazminat için ABD'de dava açılmıştı.
Ancak mahkemeden BM'nin diplomatik
dokunulmazlığı olduğu kararı çıkmış ve
dava reddedilmişti.
İngiltere ile Çin
arasında
"nükleer" gerilim
LONDRA (AA) Çin devlet şirketlerinin
hissedarı olduğu İngiltere’nin güneyinde inşa
edilmesi planlanan Hinkley Point nükleer
santrali projesinin İngiliz hükümeti tarafından
“incelemeye” alınması, Çin ve İngiltere
arasındaki ilişkilerinin gerilmesine neden
oldu.
İngiltere İş, Enerji ve Endüstriyel Strateji
Bakanı Greg Clark’ın İngiltere’de 20 yıl
sonra inşa edilecek ilk nükleer santralle ilgili
anlaşmanın imza aşamasının son anda (29
Temmuz) ertelendiğini bildirmesi İngiltere ve
Çin ilişkilerinde soğuk rüzgarların esmesine
yol açtı.
23 Haziran’daki Avrupa Birliği (AB)
referandumundan Brexit kararının çıkmasının
ardından hızlı bir şekilde selefi David
Cameron'ın koltuğuna oturan Başbakan
Theresa May'in ilk icraatlarından birisi ülkenin
güneyinde yapılması planlanan “Hinkey
Point” nükleer santral projesini durdurmak
oldu. Projede Çin devlet şirketlerinin
yer almasının “ulusal güvenlik” sorunu
yaratabileceği yönünde İngiliz basınında
uzun süredir endişeler dile getiriliyor olsa
da projenin son dakikada durdurulması Çin
tarafından hoş karşılanmadı.Theresa May’in
adımına Çin’den de bu ay başında karşılık
geldi.
Çin’in İngiltere Büyükelçisi Liu Xiaoming
Financal Times gazetesine yazdığı makalede
projenin bir an evvel onaylanması için
İngiliz hükümetine çağrıda bulundu. Bir
anlamda projenin iptali halinde ülkedeki Çin
yatırımlarının da etkilenebileceğine işaret
eden bir diplomasi dili kullandı.
- Cameron ve Osborne
döneminde “altın yıllar”
yaşandı
Oysa İngiltere ve Çin arasında sadece
birkaç yıl öncesine kadar ilişkilerde
“bahar havası” yaşanıyordu. İngiltere’nin
resesyondan çıkışının mimarı olarak kabul
edilen ve 6 sene boyunca ülkenin Maliye
Bakanlığı görevini yürüten George Osborne,
beraberinde İngiliz işadamlarından oluşan
bir heyetle 2015 yılı eylül ayında Çin’i ziyaret
etmişti. Üstelik bu ziyaretin altyapısı BRIC
(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) kavramının
mucidi olarak bilinen ve uzun yıllar Goldman
Sachs'in Varlık Yönetimi Başkanlığını
yürütmüş ünlü İngiliz ekonomist Jim O'Neill
tarafından hazırlanmıştı. Ziyaret kapsamlı bir
hazırlığın, uzun vadeli planların ürünüydü.
Bu ziyaretten tam bir ay sonra ise
Londra’daki ekonomi yönetimi ve İngiliz
Kraliyet ailesi önemli bir misafiri ağırlamaya
hazırlanıyordu. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet
Başkanı Şi Cinping İngiltere ile ilişkileri
güçlendirmek için resmi bir ziyarette bulundu.
O dönem bu ziyaret karşılıklı ticaret ve
yatırımlar açısından ikili ilişkilerde "altın
dönemin" başlangıcı olarak görülüyordu. Bu
yüzden Cinping için Buckingham Sarayı’na
uzanan The Mall Caddesi Çin bayrakları ile
süslendi ve yakın zamandaki en görkemli
törenler ve davetler Cinping onuruna verildi.
Bu ziyaret sırasında Fransız enerji şirketi
EDF’nin bir türlü başlayamadığı, yatırım
planlarını tamamlayamadığı Hinkley Point
nükleer santral projesi de masaya getirildi.
Henüz ziyaret tamamlanmadan Çin devlet
şirketlerinin projeye ortak olarak, 6 milyar
sterlin karşılığında yüzde 33,5 hisse aldığı
duyuruldu. Kısa sürede anlaşma sağlanmıştı.
"Hinkley Point C" nükleer santralinin 2025
yılında tamamlanmasının ardından ülkenin
enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 7'sini
karşılaması planlanıyordu. Yine bu ziyaret
kapsamında İngiltere ve Çin arasında toplam
hacmi 30 milyar sterlini bulan bir dizi yatırım
ve ticaret anlaşmasının daha imzalandığı
bildirildi.
İngiltere’de art arda iki dönem iktidara
gelen İngiltere’nin eski Başbakanı David
Cameron ve eski Maliye Bakanı George
Osborne Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi için
büyük çaba sarf etmişti. 2015 yılının mayıs
ayında parlamentoda çoğunluğu elde ederek
tek başına iktidara gelen Cameron’ın ilk
icraatlarından birisi BRIC kavramının mucidi
İngiliz ekonomist Jim O’Neill’ı Hazine Bakanı
olarak atamak oldu. Bununla da yetinemeyen
Cameron Alibaba Grubu'nun Kurucusu ve
Başkanı Jack Ma'yı da danışmanı olarak
görevlendirdi. Çinli işadamı Ma toplam 22,3
milyar dolarlık servetiyle Forbes'in 2014'teki
Çin'in en zengin işadamları listesinde ilk
sırada yer alması açısında oldukça önemli bir
isim. Kısacası Cameron döneminde İngiltere
ve Çin “altın çağını” yaşıyordu.
ANKARA (AA) - Güney Sudan hükümetinin, ülkede yeni bir çatışma ihtimaline
karşı en küçükleri 12 yaşında olan yüzlerce çocuğu silahlandırdığı iddia edildi.
Associated Press ajansının ele geçirdiği, Birleşmiş Milletler'e ait belgede,
Güney Sudan Cumhurbaşkanı Salva Kiir
Mayardit'in görevlendirdiği üst düzey bir
yetkilinin, ülkedeki bir köyde tüm erkek
çocukları zorla silahlandırdığı belirtildi.
Silahlandıran çocuk askerlerin en küçüklerinin 12 yaşında olduğu belirtilirken,
sayılarına ilişkin bilgi verilmedi.
Belgede ayrıca çocukların, BM Güvenlik Konseyi'nin Güney Sudan'a dört
bin askerden oluşan ek barış gücü gönderilmesi kararını geçen hafta onaylamasının hemen ardından silahlandırılmaya
başlandığı belirtiliyor.
Güney Sudan'da silahlı örgütlerin sıklıkla çocukları, ailelerin en önemli geçim
kaynağı olan sığırlarına el koyma tehdidiyle kendi saflarına kattığı belirtiliyor.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Güney
Sudan'da sadece bu yıl 650 çocuğun
silahlı gruplara katıldığını, 2013 yılı aralık
ayında başlayan çatışmalardan bu yana
yaklaşık 16 bin çocuğun silahlandırıldığını
duyurmuştu.
Terör örgütünün Avrupa
üssü: AVUSTURYA
Avusturya hükümeti, terör örgütü PKK'nın devlet televizyonunu
işgal dahil son dönemde yaptığı eylemlerine ses çıkarmadı.
VİYANA (AA) - Türk toplumuna darbe karşıtı gösteriler yaptırmamak için
çeşitli bahaneler ileri süren ve Türkiye
ile ilgili ağır suçlamalarda bulunan
Avusturya, terör örgütü PKK'nın yasa
dışı eylemlerine ise ses çıkarmıyor.
Darbeye tepki gösteren insanlar
üzerine baskı ve sindirme politikası
uygulayan Avusturya hükümeti, terör
örgütü PKK'ya kucak açmaya devam
ediyor. PKK'lı teröristlerin Başbakanlık
ve Cumhurbaşkanlığı binası önünde
çadır kurmalarına izin veren hükümet,
teröristlerin baskın ve işgallerini de
görmezden geliyor.
PKK yandaşları, en son devlet
televizyonu ORF'nin Genel Merkezini
basarak darbeciler gibi zorla bildiri
okutmak istedi. Televizyon önünde
izinsiz gösteri düzenleyen PKK'lılar,
önce teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın
serbest bırakılmasını istedi. Daha
sonra güvenliği aşarak binaya giren bir
grup PKK'lı, bildiri metninin haberlerde
okunmasını istedi. Olay yerine gelen
polis, grubu gözaltına almak yerine
dışarı çıkarak binayı terk etmelerini
sağladı. ORF televizyonu baskınına
katılanlardan birisinin iki gün sonra bu
kez Wels kentindeki Türk derneğine
saldırıda bulunduğu ortaya çıktı.
Viyana'da geçtiğimiz pazar günü
yürüyüş düzenleyen terör örgütü PKK
yandaşları, "terör saldırısı" paniğine
neden oldu. Türkiye aleyhine slogan atan grup, çevrede kendilerine
tepki gösteren bir diğer gruba saldırdı.
Polisin müdahale ettiği olayda çevredeki kafelerde oturanlar bombalı
terör saldırısı olacağı düşüncesiyle
kaçışmaya başladı. Yaşanan panik
nedeniyle kafe ve restoranlarda maddi
hasar meydana geldi. Avusturya med-
yası, PKK'lıların neden olduğu olayın
faturasını ülkede yaşayan Müslümanlara kesti. Medyada, söz konusu olay
"Savaştayız: Allahu Ekber sloganları
izdihama neden oldu" başlığıyla yansıtıldı.
- Ofise ve derneğe saldırı
PKK yandaşları, geçtiğimiz ay
Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliğine
bağlı şehir merkezindeki Kültür ve
Turizm Tanıtım Ofisi'ni bastı. Ofise
müşteri gibi gelen bir kadın militan
- Vatandaşları dövdüler
Türkiye aleyhine yürüyüş düzenleyen PKK sempatizanları, Şubat
2016'da bir Türk vatandaşına saldırarak darp etti. Yukarı Avusturya eyaletinde Tulln şehrinin Streithofen kasabasında yaşayan Ahmet Emin Yağan,
alışveriş yapmak üzere aracıyla çıktığı
yol üzerinde PKK'lıların saldırısına
uğradı. Sopa ve yumruk darbeleriyle
kafasından ve yüzünden yaralanan
Yağan, hastaneden darp raporu aldı.
Merkezi yerlerde izinle çadır kurabilen
terör örgütü, şiddet eylemlerini de gözaltı
olmaksızın tamamlayabiliyor.Avusturya'da
terör örgütü eylemlerini özgürce
yapabilirken, evlere Türk bayrağı asılmasının
yasaklanması dahil Türk toplumunun yasal
gösterilerine engel çıkarılıyor
kapıyı açtırırken, arkasından yaklaşık
10 PKK sempatizanı ofise girerek
Türkiye'nin turizm potansiyelini anlatan
broşürlerin bulunduğu paketleri tahrip
etti. Ofisin penceresinden yaklaşık
yarım saat terör örgütü propagandasını yapan grup, polisin geleceğini haber
alarak olay yerinden kaçtı. Teröristler
halen yakalanamadı.
Yukarı Avusturya eyaletine bağlı
Wels şehrinde faaliyet gösteren Avrasya Kültür ve Spor Derneğine molotof
kokteyli ile saldırı düzenlendi. Saldırıda derneğin camı kırılırken, yakalanan
2 kişinin PKK sempatizanı olduğu
belirtildi.
Avusturya medyası, bu olayı Yağan'ın
aracını göstericilerin üzerine sürdüğü
ve çok sayıda insanı ezdiği iddiasıyla
duyurdu. Yağan, saldırgan PKK'lılara,
kendisini korumayan polislere ve yalan
haber yazan medya kuruluşlarına
dava açtı.
Viyana Uluslararası
Havalimanı'nda, 6 Ocak 2016'da
izinsiz gösteri düzenleyen terör örgütü
PKK sempatizanı bir grup, "Biji Erdoğan-Yaşasın Erdoğan" diye karşılık veren Kürt kökenli taksici E.A'ya saldırdı.
Saldırganlar tarafından darbedilen
E.A'nın burnu kırılırken, olay yerinden
kaçan saldırganlar bulunamadı.
- Darbe karşıtlarına
baskı
Avusturya hükümeti, yasalar çerçevesinde hareket eden kuruluşları ise
baskı altına almaya çalışıyor. Başarısız darbe girişiminden sonra ülkede
yaşayan Türklere ve Müslümanlara
yönelik baskı ve sindirme politikaları
arttı.
Türkiye karşıtı açıklamalarını
artıran Başbakan Christian Kern ile Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Wiener
Neustadt'ta Türk bayraklarının yasaklanmasından sonra ülkede Türk derneklerinin kapatılması, bozkurt işareti
yapanların cezalandırılması, Türklerin
gösteri ve yürüyüş hakları ile Avusturya vatandaşlıklarının iptal edilmesi
yönünde açıklamalarda bulundu.
Avusturya'da darbe karşıtlarına
yönelik baskılar özetle şöyle:
- Wiener Neustadt Belediyesi
evlerin balkon ve pencerelerine Türk
bayraklarının asılmasını yasakladı.
- Darbe karşıtlarının ülkeyi terk
etmesi ve vatandaşlıklarının iptal edilmesi istendi.
- Avusturya istihbaratı, sosyal medya üzerinden PKK ve FETÖ karşıtı
paylaşım yapanları izlemeye aldı. Bu
kapsamda Avusturya Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi, çok
sayıda isme ifade davetiyesi gönderdi.
- Aralarında Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), Avusturya Türk
İslam Birliği (ATİB), MÜSİAD Avusturya ve Avusturya Türk Federasyonunun bulunduğu derneklere kapatma
tehditleri yapılıyor.
- Ülke genelinde darbeyi protesto
edenlere, gösteri ve toplantı yasasına
aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle
para cezaları kesiliyor.
Fransa "Hristiyan köklerine" dönüyor
Temmuz ayı sonunda bir papazın terör saldırısında öldürülmesi sonrası Katolik dünyasını kucaklayıcı bir politika
izleyen Fransa'da, hem hükümet hem de muhalefet Hristiyan dini kurumlarla daha yakın bir ilişki kurma çabasında
PARİS (AA) - BİLAL MÜFTÜOĞLU - Fransa'da siyasetçiler, ülkenin
kuzeyindeki Rouen şehri yakınlarında
bir papazın terör saldırısında öldürülmesinden sonra Katolik dünyasını kucaklayıcı bir politika izlerken,
Fransa'nın "Hristiyan köklerine" atıfta
bulunmakta gün geçtikçe daha ısrarcı
davranıyor.
Laikliğin dünya çapında en katı
savunucusu olan Fransa'da İslam'a
yönelik yaptırımlar "reform" çağrıları
ve tesettür mayo yasağı üzerinden devam ederken Hristiyanlık, siyasiler ve
kamuoyu nezdinde giderek daha fazla
vurgulanıyor.
Fransa'nın 1905'te resmen devlet
idaresinden uzaklaştırdığı Katolik
kilisesiyle "barışmasının" en önemli işaretleri arasında, siyasetçilerin
Vatikan'la sıkı temas kurmaya başlaması yer alıyor. 2013'te eşcinsel evliliğin kabulü ve 2015'te eşcinsel kimliğini gizlemeyen Laurent Stefanini'nin
Vatikan büyükelçisi olarak atanmasının Papa Franciscus tarafından reddedilmesinin ardından Katolik dünyası
ile arası bozulan Fransa'nın, Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Papa ile
görüşmesinden sonra Vatikan'la yakın
zamanda hiç olmadığı kadar yakınlaştığı gözleniyor.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı Elysee
tarafından yayınlanan basın notunda
Hollande'ın ziyareti, Fransa ile Vatikan
arasındaki "bağların kuvvetlenmesi"
olarak tanımlanırken "çevre sorunları,
göçmen krizi ve terörizmde iki tarafın
görüşleri uyuşuyor" ifadesi kullanıldı.
- "Fransa Doğu Hristiyanlarının hamisi" vurgusu
Fransız kralları tarafından
Roma'da inşa edilen Saint-Louisdes-Français kilisesi önünde basın
mensuplarına konuşan Hollande,
Papa Fransciscus ile görüşmesinin
ana maddelerinden birinin Ortadoğu'daki Hristiyanlar olduğunu belirtti.
Papa ile Fransa'nın Doğu Hristiyanları
konusunda "aynı misyon doğrultusunda hareket ettiğini" ifaden Hollande,
Fransa'nın "Doğu Hristiyanlarının en
büyük hamilerinden biri olduğuna"
vurgu yaptı. Hollande 26 Temmuz'da
düzenlenen saldırıdan sonra da Doğu
Hristiyanları için Fransa'nın "seferber"
olduğunu dile getirmiş, "Onların ne tür
eziyetler çektiklerini biliyoruz. Hristiyanlar Ortadoğu için vazgeçilmez ve
bölgenin dengesine katkı sağlamakta.
Ortadoğu'da yaşanan krizde Hristiyanlar unutulmasın diye Papa ve Fransa
büyük çaba sarf ediyor" ifadelerini
kullanmıştı.
- Papa'dan Hollande'a
"özel teşekkür"
Fransız hükumetinin, Jacques
Hamel adlı papazın öldürülmesinin
ardından kiliseleri korumaya yönelik
aldığı önlemler ve Hristiyanlığı yücelten açıklamaları Vatikan'ın dikkatinden
kaçmadı. Nitekim Hollande, 26 Temmuz günü yaşanan saldırıdan hemen
sonra Papa Franciscus ile telefonla
görüşmüş, "Bir papaza saldırmak
bütün Fransa'yı katletmek demektir"
yorumunda bulunmuştu. Papa ise
Hollande'a "kardeşim" diye seslenerek
kendisiyle telefonla konuşmak istemesinden dolayı "özel olarak teşekkür
ettiğini" söylemişti.
Hollande aynı zamanda saldırının
ertesi günü Başbakan Manuel Valls ve
İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve'ün
de aralarında bulunduğu üst düzey bir
heyet ile Notre-Dame de Paris kilisesinde düzenlenen ayine katılmıştı.
Suriye'de Fırat'ın batısındaki PYD varlığı
MÜNBİÇ / ANKARA (AA) - ABD
destekli Suriye Arap Koalisyonu
(SAK) ve PKK'nın Suriye uzantısı
PYD, Suriye'de Fırat nehrinin batısındaki Münbiç'i DAEŞ'ten almasının
ardından batıya doğru ilerleyişini
sürdürüyor.
SAK ve PYD unsurları, ABD öncülüğündeki koalisyonun hava desteğiyle, Halep ilinde, Fırat nehrinin
batısındaki operasyonlarda geçen
cuma Münbiç'i terör örgütü DAEŞ'ten
almıştı.
Sonraki hedefleri merak edilen SAK ve PYD, dünden bu yana
Münbiç'in güneybatısındaki Bab
ilçesine bağlı Kırat Sağir, Kırat Kebir,
www.24saatgazetesi.com
Şeyh Nesir ve El Yeni köylerindeki DAEŞ unsurlarını da bölgeden
çıkardı.
Operasyon öncesinde ABD güçleri DAEŞ mevzilerini vurdu.
Ebu Reşit lakaplı bir SAK komutanı, koalisyon uçaklarının PYD'ye
bölgede her zamanki gibi desteğini
sürdürdüğünü, militanların bölgeden
çıkacağı yönünde hiçbir işaret olmadığını kaydetti.
"Münbiç Halk Meclisi PYD tarafından kuruldu, mecliste temsili olarak
Araplar ön planda olsa da arka
planda PYD tarafından yönetilecek"
ifadesini kullanan Ebu Reşit, örgütün
Fırat'ın batısındaki Harus'ta askeri
kampı bulunduğu anlattı. Ebu Reşit,
örgütün köylerden getirdiği gençleri
bu kampta eğitime aldığını, 3 ay
süren eğitimleri ABD ile Alman askeri
uzmanlar verdiğini söyledi.
Suriye'nin kuzeyinde Türkiye
sınırı boyunca Haseke ili, Kobani
(Ayn el-Arab) ve Afrin ilçelerinde
hakimiyetini ilan eden PYD, Fırat
nehrinin batısında Münbiç'in ardından Türkiye sınırındaki Cerablus'u da
alarak Reyhanlı ilçesinin karşısındaki
bölgeye kadar genişlemeyi hedefliyor. PYD kuşağı böylece Türkiye-Suriye arasında bir duvar işlevi görerek
iki ülkenin coğrafi bağlarını büyük
ölçüde koparmış olacak.
12
24 SAAT / TURİZM
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Turizmde proje sayısı
azaldı, yatırım tutarı arttı
TÜROB, Türkiye genelinde konaklama sektörü yatırımlarında proje sayısının
azaldığını ancak yatırımların parasal miktarında artış meydana geldiğini açıkladı Trilyon derece sıcaklıktan
doğan zenginlik
-İSTANBUL (AA) - Türkiye Otelciler
göre proje sayısı yüzde 32, yatırım
Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, “Hükümetimizce sektöre yönelik
SGK primleri ve vergiler gibi kamu
ödemelerinde 18 ay süreyle öteleme
yapılması önemli bir teşvik olacaktır.”
dedi.
Birlik açıklamasına göre, Türkiye
genelinde konaklama sektörü yatırımlarında Temmuz 2016’da proje
sayısı azalırken yatırımların parasal
miktarında hafif de olsa artış meydana
geldi. Bu artış iki adet beş yıldızlı otel
için temmuzda 150 milyon TL teşvik
alınmasından kaynaklandı. 7 aylık
dönemde ise yatırımlarda gerileme
devam etti. Bu yıl teşvik başvurusu
yapılan yatırımlar hayata geçirilirse
100 yeni otel daha konaklama sektörüne katılacak ve bu projelere 1.6
milyar TL yatırım yapılacak.
Ekonomi Bakanlığı tarafından,
2016 yılı temmuz ayına ait verilen
yatırım teşvik belgelerini konaklama
sektörü açısından derleyen TÜROB’a
göre, Temmuz 2016'da ülke genelinde
toplamda 6 şehirde 6 yeni otel projesi
teşvik belgesi ve 2 otel renovasyon
belgesi aldı. Toplamda 154 milyon
TL harcanarak tamamlanacak olan
yatırımlar sonrasında sektörde 509
yeni ek istihdam sağlanacak ve yatak
kapasitesi bin 847 adet artacak. Geçen yılın temmuz ayına göre, proje sayısı yarı yarıya düşerken, yatırımların
TÜROB Başkanı Bayındır: "Hükümetimizce sektöre yönelik SGK primleri ve vergiler
gibi kamu ödemelerinde 18 ay süreyle öteleme yapılması önemli bir teşvik olacaktır"
parasal miktarında ise yüzde 4 artış
meydana geldi. Bu artış iki adet beş
yıldızlı otel için temmuzda 150 milyon
TL teşvik alınmasından kaynaklandı.
Geçen yılın aynı ayında 11 ilde toplam
2 bin 142 yataklı 14 otel projesi 148
milyon TL yatırım tutarıyla teşvike
bağlanmıştı.
7 ayda yüzde 21 geriledi
Ocak-Temmuz 2017 dönemini kapsayan 7 ayda ise Türkiye genelinde
31 şehirde 100 yeni otel projesi teşvik
belgesi aldı. Toplamda 1 milyar 634
milyon TL harcanarak tamamlanacak
olan yatırımlar sonrasında sektörde 5
bin 242 yeni ek istihdam sağlanacak
ve yatak kapasitesi 20 bin 971 adet
artacak.
Geçen yılın ilk 7 aylık döneminde
toplam 32 bin 109 yatak kapasiteli 148
otel projesi 2 milyar 73 milyon TL yatırım tutarıyla teşvike bağlanmıştı. Buna
miktarı yüzde 21 geriledi. 7 aylık dönemde yatak sayısı açısından Antalya
4 bin 69 yatak ile ilk sırada yer aldı.
Antalya'yı, 3 bin 508 yatak ile İstanbul
ve 1.818 yatak ile Aydın takip etti.
Otel sayısı açısından ise İstanbul 16
otel ile ilk sırada yer alırken, Muğla 11
otel ile ikinci, Antalya 9 otel ile üçüncü
sırada. Yalova ve Düzce ise bu yıl ilk
kez listeye giren şehirler oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen
TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yılın
ilk 7 ayında turizm yatırımlarındaki
geçmiş yıllara oranla gözlemlenen
yavaşlamanın, sektörün içerisinden
geçtiği zorlu süreçle ilişkili olduğunu
ifade etti.
Bayındır, konaklama sektörü
olarak gerek istihdamı gerekse sürdürülebilir turizm ilkelerini koruyup
faaliyetlerini sürdürmek için yoğun
çaba harcadıklarını belirterek şunları
kaydetti:
"İçerisinde bulunduğumuz bu zorlu
süreçte hükümetimizce sektöre yönelik SGK primleri ve vergiler gibi kamu
ödemelerinde 18 ay süre ile öteleme
yapılması önemli bir teşvik olacaktır.
2016 ve 2017 yıllarının turizm açısından taşıdığı riskler dikkate alınarak
hükümetimizden sektörümüzün verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilirliğine yönelik acil teşvikleri bir an önce
hayata geçirmesini bekliyoruz."
Turizmciler İranlı turistleri bekliyor
İSTANBUL (AA) - Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED)
Başkanı Osman Ayık, Türkiye ve
İran arasındaki turizm konusundaki
ilişkilerin gelecek yıllarda ivme kazanacağını söyledi.
İran'ın, Türkiye'ye seyahat
yasağını kaldırmasının ardından
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ayık, "İranlı turistlerin
en çok mutlu oldukları yer Türkiye.
İran'dan Türkiye'ye turların yeniden
başlamasıyla Türkiye'ye gelen İranlı
turistlerin sayısı yakın zamanda
artacaktır." dedi.
İran'dan Antalya'ya charter seferlerinin de başlaması halinde bu ülkeden Türkiye'ye gelen turist sayısının
2,5 milyonu aşacağını öngördüklerini
belirten Ayık, "İran ve Türkiye'nin iki
dost ülke olarak köklü ilişkilere sahip
olduğunu ancak 15 Temmuz'daki
darbe girişiminin hemen ardından
Tahran yönetiminin Türkiye'ye turları
yasakladığını hatırlattı.
Ayık, Türkiye'nin yaptırımlar
döneminde İran'a destek verdiğini
anımsatarak, İran'ın da bu konuda
vefalı olması gerektiğini söyledi.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
(TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy
ise İran Dışişleri Bakanı Muhammed
Cevad Zarif’in geçen haftaki Ankara
ziyaretinin iki ülke arasındaki iyi ilişkileri daha da güçlendiren bir ziyaret
ECZANE ADI
TELEFONU
"Altının kaynağı süpernova
patlamaları değil"
Güver, güneşin yüzey sıcaklığının 5 bin 500 ve
çekirdek sıcaklığının 15,6 milyon derece, süpernova
patlamalarındaki sıcaklığın ise 100 milyar derece
olduğu bilgisini verdi. Altını oluşturan nötron yıldızı
çarpışmalarında sıcaklığın trilyon dereceye yaklaştığını ifade eden Güver, "Bilim insanları uzun yıllardır
altın, platin, uranyum gibi elementlerinin kaynağının süpernova patlamaları olduğunu düşündüler
ancak 2013 yılında Harvard-Smithsonian Astrofizik
Merkezi'nde yapılan gözlemler bunun böyle olmadığını, bu elementlerin kaynağının çok daha egzotik
bir şey olduğunu gözler önüne serdi. Yeni kanıtlar ve
gözlemler, süpernova patlamalarında az miktarda
altın oluşsa da altının ana oluşumu için nötron yıldızı
birleşmelerinin daha uygun şartlar ortaya koyduğunu
gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Türklerin yüzde 80'i
takımlarını desteklemek için
dünyayı gezmeye hazır
Türkiye Otelciler Federasyonu
(TÜROFED) Başkanı Osman Ayık
olduğunu ifade ederek, "Bu ziyaretin
olumlu yansımalarının önümüzdeki
günlerde daha net bir şekilde ortaya
çıkmasını bekliyoruz." dedi.
Ulusoy, bu ziyaretin ardından
yasağın kaldırıldığını hatırlatarak,
yasağın kaldırılmasının ardından
uçuşların da kısa zaman içinde başlamasını beklediklerini dile getirdi.
İran’dan Türkiye’ye gelen turist
sayısının son yıllarda önemli ölçüde
artış gösterdiğini aktaran Ulusoy,
"Bu durumdan hem Türk hem de
İranlı turizmciler memnun. 15 Temmuz sonrası turist akışı kesilse de
tur yasağının kaldırılmış olması ile
birlikte her iki taraftaki turizmcilerde
de iş potansiyelinin yeniden yükselişe geçeceği yönünde beklenti
hakim." diye konuştu.
İran ile Türkiye arasında son
yıllarda gelişen ilişkilerden olumlu
yönde en fazla etkilenen sektörlerin
başında turizmin geldiğini belirten
Ulusoy şunları kaydetti:
"Bu tabloyu açıklanan istatistiklerde de net olarak görmek mümkün.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine
göre, 2015 yılında İran’dan ülkemize
gelen yabancı ziyaretçi sayısı bir
önceki yıla göre yüzde 6,9 oranında
artarak, 1 milyon 700 bin 385 kişiye
ulaşırken İran pazarındaki pozitif
seyir 2016 yılının ilk 6 aylık döne-
minde de devam etti. Ocak-Haziran
döneminde ise İran’dan ülkemize
gelen turist sayısı geçtiğimiz yılın
aynı dönemine göre; %6,19 oranında artarak 859 bin 954 kişiye ulaştı."
Ulusoy şöyle devam etti:
"15 Temmuz’da meydana gelen
hain darbe girişimi nedeniyle İran’ın
Türkiye’ye yönelik tur paketi satışlarını bir süreliğine yasaklanması,
turist akışının kesilmesine neden olduysa da bu yasağın kaldırılması ile
yeniden olumlu bir sürece girildiğini
düşünüyoruz.
İran’dan Türkiye’ye yönelik turist
akışının önümüzdeki yıllarda artarak
sürmesini bekliyoruz."
ECZANE ADRESİ
HİLAL
KALE
YERTUTAN
GÜLPINAR
ÇALIŞKAN
844 27 44
311 29 24
341 00 42
338 43 42
712 18 29
Yıldırım Mah. Dr.Neslihan Özenli Cad.No:26/2 Akyurt
Kale Mah. Hisarparkı Cad. No:4/A Altındağ
Zübeyde Hanım Mah. Atakent Sok. No:3/8 Altındağ
Demirhendek Cad.No:46/A
Camiatik Mah. Banka Sok. No:7/B
DOĞAN
762 37 03
Zafer Mah.Milli Egemenlik Cad.No:108/A
İLAÇ
SERENAY
BAŞAK
HİLALİN
BURCU KAYA
SEVİNÇ
ŞATIR
AYDOS
ŞİRİNTEPE
CENGİZ
SANDER
OCAK
CONCEPT ERYAMAN
NURAL
MUTLU
484 00 42
219 64 85
223 78 62
417 85 21
217 02 07
231 71 75
478 42 27
838 38 56
3918280
866 17 18
244 19 20
260 55 06
247 13 23
484 15 94
728 11 09
Kavaklıdere Mah. Şimşek Sok. No:30/A-B Çankaya
Mustafa Kemal Mah. 2124. Sok. No:16-13/B Eskişehir Yolu- Çankaya
Emek Mah. Bosna Hersek Cad. No:19/E Emek/Çankaya
Esatoğlu Mah. Bülbülderesi Cad. No:76/C Çankaya/Ankara
Yaşamkent Mah.3296.Cad.No:2/L
Maltepe Mah. Güzaltan Sok. No:1/C Maltepe-Çankaya
Öveçler Mah. Kabil Cad. No:68/C Çankaya
Cumhuriyet Mah. Başak Sok. No:24/A Çubuk
Kemalpaşa Mah. Arif Çalış Cad. No:19/B Elmadağ
İstasyon Mah. Sağlık Sok. No:1/E Hasanoğlan/Elmadağ
İstasyon Mah. Leylak Cad. No:4 Etimesgut
Topçu Mah. 1543. Cad. No:11/C Elvankent
Yavuz Selim Mah.11.Cad.No:7/A Blok No:6 3.Etap Eryaman
Karşıyaka Mah. Haymana Yolu Bulvarı No:86/A Gölbaşı
Yeni Mah. Ordu Cad. Mutlu Sok. No:11/A Güdül
SÜMER
6580696
Medrese Mah. Pazar Sok. No:6 Haymana
YENİ AYŞEM
ŞİRİN
KAFKASLAR
ERLER
857 08 59
814 37 90
329 13 15
357 05 10
Cuma Mah. İstasyon Cad. No:15/7 Kalecik
Atatürk Mah. Gmk Cad. No:62 Kazan
Kafkas Mah. Bağlum Bulvarı No:98-15/A Bağlum
Şenlik Mah.Aşıkpaşa Cad. No:45/D Keçiören
ESME
321 18 00
Etlik Mah. Gen.Dr.Tevfik Sağlam Cad. No: 123/B
KEREM
736 11 95
363 03 71
391 00 21
785 35 36
623 25 35
328 49 80
271 21 25
259 22 76
277 42 02
272 00 67
686 48 32
Cengiz Topel Cad. No:6/B Kızılcahamam
Mamak Cad. No:39/A Dikimevi
Şirintepe Mah. 1031.Cad. No:113
Yazı Mah. Ankara Cad. No:2 Nallıhan
Fatih Mah. Atatürk Cad. No:169/B Polatlı
Yunus Emre Mah. Yunus Emre Sok. No:10/A Pursaklar
Ahi Evran Mah. 185. Cad. No:20/14 Sincan
Malazgirt Mah. Yaşar Kemal Cad. No:52/A-B Sincan
29 Ekim Mah. Deniz Sok. No:12/E Yenikent
Ulubatlı Hasan Mah. Candan Sok. No:1/2 Fatih/Sincan
HAKAN
327 78 76
Çarşı Mah. Akın Cad. Damladol Sok. No:72/A Yenimahalle
GÖKÇE CEREN
336 09 87
Demetlale Mah.358.Cad.No:61/A
BALIM
566 00 67
Turgut Özal Mah. 2210. Sok. Nasip Sitesi 3/B No:18
ÜNSAL
BENGİ
BERSİS
UĞUR
DEMİRCAN
YENİ COŞKUN
UĞURUM
MALAZGİRT
YENİKENT GÜVEN
SÜHA
BURSA (AA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen
Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve İÜ Gözlemevi
Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr.
Tolga Güver, bazı büyük kütleli yıldızların süpernova
olarak patlamasından sonra az miktarda altın üretilmesine rağmen evrendeki altının ana kaynağının
nötron yıldızları olduğunu belirtti.
Güver, nötron yıldızlarının, süpernova özelliğiyle
patlayan yıldızların geride bıraktığı kökler ve atom
çekirdeğiyle kıyaslanacak yoğunlukta sıkışmış ölü
yıldızlar olduğunu dile getirdi.
Neredeyse tamamen nötronlardan oluşan çekirdekten ibaret, çok yüksek sıcaklık ve manyetik alana
sahip, yaklaşık 10 kilometrelik çapa, güneşin kütlesinin 1,5 katı kütlenin sığdırıldığı yıldızlara nötron
yıldızı denildiğini aktaran Güver, şöyle devam etti:
"Uzayda nadiren de olsan bazen iki nötron yıldızı
birbirlerinin kütle çekim alanlarına girer ve birbirlerine
yaklaşmaya başlar. Bu noktada bu yıldızlar zamanla
kütle çekimsel dalgalar yayarak birbirlerine yaklaşır
ve çarpışırlar. Çarpışma noktasındaki sıcaklık, trilyon
dereceye yakın olur. Bu noktada iki nötron yıldızını
oluşturan madde parçalanarak uzaya saçılan bir
girdap oluşturur. İşte bu girdabın kollarında da altın
oluşur ve daha sonra bu altın evrene saçılır. Altının
evrende çok seyrek, dünyada da pahalı olmasının
nedeni, bu ikili nötron yıldız sistemlerinin evrende az
bulunması ve çok seyrek çarpışmasıdır."
Sarıkaya Mah. Göçmenler Sok. No: 2,3,4 Şereflikoçhisar
HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Hotels.com™
Avrupa’da spor-seyahat alışkanlıklarını hakkında bilgi
veren ilk anket çalışması ‘Sports Travel Scorecard’ın
sonuçlarını paylaştı. 3 bin 250 kişinin katıldığı “Sports
Travel Scorecard’, Avrupalıların sevdiği takımları nasıl
takip ettiğini ortaya koyuyor.
Anket sonuçlarına göre, Avrupalıların yüzde 69’u
spor etkinliklerini canlı izlemek için seyahat ediyor.
Katılımcıların yüzde 46’sı ise uluslararası karşılaşmaları
takip etmek için farklı ülkeleri seyahat ediyor. Avrupalı
sporseverler en sevdikleri spor kulüplerinin karşılaşmalarını izlemek ve dünyanın en iyi sporcularını görebilmek için yılda ortalama dört kez seyahat ediyor.
Anket sonuçları en ateşli taraftarların ise Türkiye,
Rusya ve İspanya’dan olduğunu ortaya koydu. Bu
ülkelerin tutkulu taraftarlarının yüzde 80’ni takımlarının
maçlarını izlemek için seyahat ediyor.
Sports Travel Scorecard’ın sorularını yanıtlayan
Türk taraftarların yüzde 92’si futbol maçlarını izlemek
için seyahat ettiklerini veya edebileceklerini söylüyor.
Katılımcıların yüzde 60’i sevdikleri spor takımını görebilmek için yurtdışına gidebileceğini, yüzde 80 ise sadece
Türkiye’de seyahat edebileceğini vurguluyor.
Spor amaçlı seyahat etmeyi en istekli beş ülke
şunlar:
1.Rusya (80%)
2.İspanya (80%)
3.Türkiye (80%)
4.İtalya (76%)
5.Hollanda (75%)
Hotels.com Markasının Kıdemli Halkla İlişkiler Müdürü Simon Matthews anket sonuçları hakkında şunları
söyledi: “Sporseverler muhtemelen her yıl birçok tatilciden daha fazla seyahat ediyor. Örneğin, İngiltere’de
futbolseverler oyuncularını yurtdışında izleyebilmek
için bir sezonda 3 bin 220 kilometreden fazla seyahat
edebiliyor, buna uluslararası karşılaşmaları dahil değil.
Canlı karşılaşma izlemek isteyen sporseverlerin üçte
biri son dakikada rezervasyon yaptırıyor ve otelde bir
gece konaklıyor. Ankete katılanların yarısında fazlası
ise maç izlemek için son dakika rezervasyon yaptırabileceğini söylüyor. Taraftarlar ne kadar uzağa giderlerse
gitsinler, her zaman konaklayabilecekleri, dinlenebilecekleri bir yer olacağından emin olabilirler.”
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
Tarihle doğanın bütünleştiği kent: Phaselis
ANTALYA – (AA)- Antalya'nın
Kemer ilçesindeki Phaselis Antik Kenti,
tarih ile doğanın iç içe olduğu sahilleriyle yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Antik çağda parfüm üretimiyle
öne çıkan Phaselis, doğal güzelliğiyle
görenleri hayran bırakıyor.
Yerli ve yabancı turistler, milli park
statüsündeki antik kente karadan araçlarıyla, denizden yat turlarıyla gelebiliyor. Tarihi milattan önce 309'a kadar
uzanan kenti ziyaret eden turistler,
tarihi eserlerin yanı başındaki koylarda çamların altından denize girmenin
tadını çıkarıyor. Kemer Kaymakamı
Mustafa Cihad Feslihan, antik kentin,
ilçeye turizm açısından büyük katkılarının olduğunu söyledi.
Phaselis'in liman kenti ve ormanlık
alanda olmasının kente değer kattığını
ifade eden Feslihan, "Kente yılda 100
binin üzerinde ziyaretçi geliyor. Gelen
misafirler, tüm günlerini burada geçirebiliyor." dedi.
7 ayda 88 bin ziyaretçi Antalya Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden derlelenen bilgilere
göre, Phaselis Antik Kenti'ni bu yılın 7
ayında 88 bin 772 kişi ziyaret etti.
[email protected]
13
24 SAAT / GÜNCEL
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Yabancıya yeşil ışık
Yabancıların Türkiye’de çalışma koşullarını düzenleyen yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Şirket yöneticisinden sağlık ve eğitim sektörü çalışanına, Turkuaz Kart’tan mültecilere kadar birçok yenilik
getiren yasal düzenleme, Türkiye’de yükseköğrenim gören yabancı öğrencilere de çalışma izni hakkı tanıyor
Dünya liderlerine
İstanbul'daki taahhütlerine
uymaları çağrısı
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA)- Dünya İnsani
Günü nedeniyle BM Genel Kurulu'nda özel bir
kutlama gecesi düzenlendi. Gecede, "Game
of Thrones" oyuncusu Natalie Dormer, 19
Eylül'de BM Genel Merkezi'nde yapılacak İnsani
Kongre'ye katılacak liderlere, kadınlara yönelik
cinsel şiddet konusunda İstanbul'daki taahhütlerine uymaları çağrısında bulundu. 19 Eylül'de New York'ta BM Genel Kurulu
nedeniyle bir araya gelecek liderlerden, özellikle
kadınlara yönelik cinsel şiddet konusunda İnsani
Zirve'de verdikleri taahhütleri tam olarak yerine
getirmelerini isteyen Dormer, "Dünya genelinde
kadınlar sizi izliyor. onlar yardımınızı hak ediyor,
yardımınıza ihtiyaçları var. Bu konudaki birşeyler yapabilirsiniz. Kaybedecek zaman yok." diye
konuştu.
Dünyada ilk defa İnsanlık Ajandası etrafında
mayıs ayında İstanbul'da 190 ülkenin katılımıyla
gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi'nde, hayatını devam ettirebilmek için insani yardıma muhtaç
dünya genelindeki 130 milyon kişiye yardım edilmesini amacıyla taahhütlerde bulunulmasından
yaklaşık 2 ay sonra New York'ta, Dünya İnsani
Günü günü dolayısıyla özel bir kutlama programı
gerçekleştirildi.
Geceye, BM Genel Sekreter Yardımcısı Jan
Eliasson ve BM'nin İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Stephen O'Brien'la birlikte, Filistinli şarkıcı
Muhammed Assaf, oyuncu Natalie Dormer, "The
Voice"de birinci olan Alisan Porter ve Hamilton'ın
eski yıldızı Leslie Odom da katılarak birer performans sergilediler.
Filistinli genç sanatçı Assaf burada yaptığı
konuşmada uluslararası dayanışmanın mülteciler
için oldukça önemli olduğunu vurguladı.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da gün
dolayısıyla bir mesaj yayınlamış, dünya genelinde 130 milyon kişinin bir biçimde insani yardıma
ihtiyaç duyduğunu kaydetmişti.
2008 yılında BM Genel Kurulu'nun aldığı
kararla 19 Ağustos, Dünya İnsani Günü olarak
kutlamaya başlanmıştı. Bu tarihin seçilmesi,
19 Ağustos 2003'te BM'nin Irak'taki merkezine
bombalı saldırı düzenlenmesi ve ardından BM
Irak Özel Temsilcisi Sergio Vieira de Mello dahil
22 BM çalışanın hayatını kaybetmiş olmasından
kaynaklanıyor.
109 yardım görevlisi öldürüldü
Törende konuşan BM Genel Sekreter Yardımcısı Eliasson geçen yıl 109 yardım görevlisinin
öldürüldüğünü, 110'nun yaralandığını ve 68'nin
ise kaçırıldığını bildirdi. Eliasson bu olayların büyük bir çoğunluğunun Afganistan, Somali, Güney
Sudan, Suriye ve Yemen'de meydana geldiğini
söyledi.
BM'nin İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü
O'Brien de konuşmasında, dünya genelinde tüm
insanlara çağrıda bulunarak, insani yardım konusunda ülke liderlerinin eylemde bulunmaları için
dayanışma içinde olmaları ve seslerini yükseltmelerini istedi.
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Gazeteciler Cemiyeti Adına Sahibi
NAZMİ BİLGİN
Yönetim Kurulu
Ayhan AYDEMİR, Hande FIRAT, Ümit GÜRTUNA, Yusuf KANLI,
Kemal KARACEHENNEM, Savaş KIRATLI, Ali ORUÇ,
Güray SOYSAL, Önder SÜRENKÖK, Ali ŞİMŞEK, Önder YILMAZ,
Mustafa YOLDAŞ, Ertürk YÖNDEM
Müessese Müdürü: Feridun DOĞAN
Yazı İşleri Müdürü: Ali BAVUK
İstanbul Temsilcisi: Atila GÜVENÇ
İsmail Dümbüllü Sokak No: 11 Kat:1 Üsküdar İstanbul
Tel: 0216 341 23 71 Faks: 0216 532 95 63
İdare Merkezi
Gazeteciler Cemiyeti, Çevre Sokak No: 35 Çankaya ANKARA
Tel: 0312 427 15 22 - 427 27 12 Faks: 0312 468 23 84
Dizgi-Tasarım-Baskı
SONSÖZ Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık
İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Şube: 1 İvedik O.S.B. Matbaacılar Sitesi
35. Cadde No: 56-58 Yenimahalle / ANKARA
Şube: 2 İvedik O.S.B. 35. Cadde 578.Sokak No:23
Yenimahalle Ankara
Tel: 0312 394 57 71 pbx Fax: 0312 394 57 74
Yayın Türü: Yerel Süreli
Gazetenin Basım Tarihi: 21 AĞUSTOS 2016 PAZAR
Dağıtım: Tunalı Medya Ltd. Şti.
www.24saatgazetesi.com
[email protected]
ABONE TARİFELERİ
Yıllık Abone:
90,00- TL+KDV
6 Aylık Abone: 45,00- TL+KDV
Yurt içi ve yurt dışı posta
ücreti ilave edilerek
abone yapılır.
İLAN TARİFELERİ
Renkli sayfalar st./cm.
20 TL+KDV
Siyah beyaz sayfalar
pazarlığa tabidir.
Bilanço, Genel
Kurul ve Tüzük
İlanları st/cm: 9 TL
HABER MERKEZİ/İSTANBUL KPMG Türkiye Muhasebe ve Mali
Müşavirlik Hizmetleri Şirket Ortağı
Neslihan Raepers’ın değerlendirmesine göre, Türkiye’de ön lisans
veya lisans düzeyinde öğrenim gören
yabancı öğrenciler, öğrenimlerinin ilk
yılını doldurduktan sonra çalışma izni
için başvurabilecekler ve 4857 sayılı İş
Kanunu uyarınca kısmi süreli çalışabilecekler. Örgün öğretim programlarına
kayıtlı lisansüstü yabancı öğrenciler
için bu sınırlamalar da uygulanmayacak.
Yükseköğrenimini tamamlayan yabancı öğrenciler, mezuniyet tarihinden
itibaren 1 yıl içinde çalışma izni başvurusu yapabilecekler ve başvuruları
Uluslararası İşgücü Politikası Danışma
Kurulu tarafından değerlendirilecek.
Neslihan Raepers, yabancı öğrencilerle ilgili şu bilgileri verdi: “YÖK’ün
2014-2015 verilerine göre Türkiye’de
68 bin 286 yabancı öğrenci bulunuyor.
Üniversitelerimiz özellikle Orta Asya
ülkelerinden gelen öğrencilerin yoğun
ilgisini çekiyor. TÜİK’in Nisan 2016 verilerine göre ise Türkiye’de 15-24 yaş
arası işsizlik oranı yüzde 16 seviyelerinde yer alıyor. Yabancı öğrencilerin
Türkiye’deki iş gücü piyasasına katılımının, ülkemizdeki genç nüfus işsizlik
seviyesine ne şekilde yansıyacağını
önümüzdeki yıllarda göreceğiz.”
Yürürlüğe giren 6735 sayılı
Uluslararası İşgücü Kanunu, öğrenimlerini Türkiye’de bir yükseköğretim
kurumunun mühendislik ve mimarlık
fakültesinde veya yurtdışında ilgili ülke
makamları ve YÖK’ün tanıdığı bir yükseköğretim kurumunda tamamlayan
mühendis ve mimarların, proje bazlı
veya geçici süre ile çalışma izni alarak
mühendislik ve mimarlık mesleklerini
icra etmelerini öngörüyor.
Şirket yöneticilerine
kolaylık
Kanunun çalışma izin türlerini açıklayan maddesinde de yeni bir düzenleme var. Buna göre, limited şirketlerin
şirket ortağı olan müdürü, anonim
şirketlerin şirket ortağı olan yönetim
kurulu üyesi ve sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketlerin yöneticisi olan komandite ortağı yabancılar,
çalışma izni alarak Türkiye’de çalışabi-
yabancılar ise Turkuaz Kart hükümlerinden yararlanamayacak” dedi.
Mültecilere özel
düzenleme
Kanunla ilgili en çok tartışılan konulardan biri olan mültecilere çalışma
izni verilip verilmeyeceği de hüküm
altına alındı. “Uluslararası Koruma
Kapsamında Olan Yabancılar” başlıklı
maddeye göre, koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında
karar verilmemiş mülteciler uluslararası koruma başvurusu tarihinden,
geçici koruma sağlanan yabancılar
geçici koruma kimlik belgesinin
düzenlendiği tarihten 6 ay sonra
çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti almak için başvurabilecekler. Bu
başvuru hakkı olan yabancılar için
İçişleri Bakanlığı’nın olumlu görüşü
aranacak, yani herhangi bir illegal
faaliyet içinde bulunup bulunmadıkları
kontrol edilecek. Geçerli çalışma izni
veya çalışma izni muafiyetine sahip
olunması bu yabancılara Türkiye’de
mutlak kalış hakkı sağlamayacak.
Başvuru prosedürü
değişmedi
KPMG Türkiye Muhasebe ve Mali Müşavirlik Hizmetleri Şirket Ortağı Neslihan Raepers
lecekler. Serbest bölgelerde çalışacak
yabancılar çalışma izni başvurularını
Ekonomi Bakanlığı’na yapacaklar.
Sağlık ve eğitim
sektörlerinde
ön izin şartı
Yeni kanuna göre, mesleki yeterlilik
gerektiren sağlık hizmetlerinde çalışacak yabancılar Sağlık Bakanlığı, eğitim
hizmetlerinde çalışacak yabancılar ise
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ön izin almak zorunda. Yabancı uyruklu öğretim
elemanları YÖK’ten ön izin alacak.
Ar-Ge merkezi belgesi olan firmalarda Ar-Ge personeli olarak çalışacak yabancıların da Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın olumlu görüşü
olması halinde çalışma izni başvuruları
değerlendirilecek.
Turkuaz kart uygulaması
Kanun, ‘Turkuaz Kart’ adıyla yeni
bir uygulamayı çalışma hayatına
dâhil ediyor. Buna göre eğitim düzeyi,
mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye
katkısı ile ülke ekonomisi ve istihdamına olumlu etkisi olacak yabancılara
Turkuaz Kart verilecek. Bu etkinin
değerlendirmesi Uluslararası İşgücü
Politikası Danışma Kurulu tarafından
yapılacak önerilere göre değerlendirilecek ve bakanlıkça başvurusu uygun
görülen yabancılar, ilk 3 yılı geçiş
süresi olmak koşuluyla Turkuaz Kart
almaya hak kazanacaklar.
KPMG’den Neslihan Raepers Turkuaz Kart’ın önemini “Bu karta sahip
olan yabancı süresiz çalışma izninin
sağladığı haklardan yararlanacak. Turkuaz Kart sahibi yabancının eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarına da
Turkuaz Kart sahibi yakını olduğunu
gösteren ve ikamet izni yerine geçen
bir belge verilecek. Geçici koruma
sağlanan yani mülteci statüsündeki
Başvurular Türkiye dışından
ise ilgili ülkelerde bulunan Türkiye
Cumhuriyeti Büyükelçilikleri veya
Başkonsolosluklarına, yurt içinde ise
doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılmaya devam
edilecek. Çalışma izni, aynı işyeri
veya bunların benzer işkolundaki bir
işyerinde çalışmaları koşuluyla, ilk
başvuruda en çok 1 yıl, ilk uzatma
başvurusunda en çok 2 yıl, sonraki
uzatma başvurularında ise en çok 3
yıla kadar verilecek. Türkiye’de uzun
dönem ikamet izni ya da en az 8 yıl
çalışma izni olan yabancılar süresiz
çalışma iznine başvurabilecekler.
Yabancı başına
6 bin lira ceza
İşverenler, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerini
kanuni süreleri içerisinde ilgili yasa
hükümlerine göre yerine getirmeye
devam edecekler. Bildirim yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyen
işverenleri, her bir yabancı çalışan
başına 6 bin lira idari para cezası
bekliyor.
IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ SATIN ALINACAKTIR
BİLİŞİM VE BİLGİ GÜVENLİĞİ İLERİ TEKNOLOJİLER ARAŞTIRMA MERKEZİ (BİLGEM) DİĞER
ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ
alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık
ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer
almaktadır:
İhale Kayıt Numarası: 2016/285663
1-İdarenin
a) Adresi: Barış Mah. Dr. Zeki ACAR Cad. No.1 41470
GEBZE/KOCAELİ
b) Telefon ve faks numarası: 0262 675 36 52 - 0262 675 36 14
c) Elektronik Posta Adresi: [email protected]
ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa): https://ekap.
kik.gov.tr/EKAP/
2-İhale konusu malın
a) Niteliği, türü ve miktarı: 1 ADET IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK
İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ ALIMI
Ayrıntılı bilgiye EKAP’ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari
şartnameden ulaşılabilir.
b) Teslim yeri: TÜBİTAK BİLGEM Yazılım Teknolojileri ve Araştırma
Enstitüsü'nde İdarenin göstereceği yer.
c) Teslim tarihi: İşe başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde montajı
yapılarak çalışır vaziyette teslim edilecektir.
3- İhalenin
a) Yapılacağı yer: TÜBİTAK BİLGEM Satınalma Birimi, Barış Mah. Dr.
Zeki Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ
b) Tarihi ve saati: 06.09.2016 - 10:00
4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler:
4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler:
4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya
da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi;
4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde
bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına
ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge,
4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu
Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde
bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir
belge,
4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya
imza sirküleri;
4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi,
4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları,
üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten
son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir
Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü
göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren
belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri,
4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu.
4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat.
4.1.5. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz.
4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
gereken kriterler:
İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir.
4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması
gereken kriterler:
4.3.1. Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler:
a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler,
b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci
olduğunu gösteren belge veya belgeler,
c) Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi.
İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge
veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu
aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir.
a) İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi,
b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu,
c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi,
ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi,
d) İsteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat
uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve isteklinin üretici
veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler.
4.3.2. Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile
teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman:
İstekli teklif edilen malların teknik şartnamede yer alan teknik kriterlere
uygunluğunu belirlemek amacıyla teknik bilgilerin yer aldığı katalogları/
dokümanları vermek zorundadır.
5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir.
6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif
eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 15 (on beş) oranında fiyat
avantajı uygulanacaktır.
7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması:
7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk
Lirası) karşılığı TÜBİTAK BİLGEM Satınalma Birimi, Barış Mah. Dr. Zeki
Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ adresinden satın alınabilir.
7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya
EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur.
8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar TÜBİTAK BİLGEM Satınalma
Birimi, Barış Mah. Dr. Zeki Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ
adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü
posta vasıtasıyla da gönderilebilir.
9. İstekliler tekliflerini, götürü bedel üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle toplam bedel üzerinden götürü bedel
sözleşme imzalanacaktır.
10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi
belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir.
11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 160 (yüz
altmış) takvim günüdür.
12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez.
BASIN- (415907) 563 www.bik.gov.tr
www.24saatgazetesi.com
14
24 SAAT / SAĞLIK
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
Müzik, kanser hastalarında semptomları hafifletiyor
SAN FRANCISCO (AA)
- ABD'de yürütülen bir araştırma, müzik dinlemenin kanser
hastalarının yaşadığı kaygı, ağrı
ve yorgunluk gibi semptomların
hafifletilmesinde büyük rol oynadığını ortaya koydu.
ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Drexel Üniversitesi'nde
yürütülen 3 bin 731 kanser
hastasının katıldığı çalışma,
doktor, hemşire ya da terapist
tarafından hastaya uygulanan
müzik terapisinin kanser tedavisi görenlerde istenmeyen
semptomları azaltmaya yardımcı
olduğunu gösterdi.
Araştırma ekibinin lideri Joke
Bradt, yaptığı açıklamada,
"Müzik terapisi, kanser hastasının yaşam kalitesini yükseltiyor.
Müzik, hastanın genel durumunda olumlu anlamda iyileşme
sağlıyor." dedi.
Kanser hastalarına tedavileri
sırasında verilen bazı anestezik
ve ağrı kesici ilaçların müzik terapileri sayesinde azaltılabileceğinin belirtildiği çalışmada, müzik
dinlemenin hastaların hastanede
kalma sürelerini de kısaltabileceğine işaret edildi.
Ağızda kuruluk, gözde yanma varsa dikkat! Nedeni sjögren sendromu olabilir
Sıcak havalar
mantar oluşumuna
neden oluyor
Havuz ve deniz sezonunun açılmasıyla birlikte cilt hastalıkları için riskli bir döneme girmiş
olduk. Yaz aylarında daha çok görülen ve bulaşıcı olan mantar hastalığı ile ilgili dikkat edilmesi
gereken noktaları Emsey Hospital’dan Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Serpil Özyılmaz açıklıyor.
Mantar hastalığının
belirtileri nelerdir?
Mantarlar; etkilenen bölgede kaşıntı, cilt
lezyonları ve kızarıklık, halka şekilli lezyonlar,
koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve
şikayetlere neden olabilirler.
Tanısı nasıl konur?
Tanı, esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar, özel bir mavi ışıkla karanlık
odada incelenirse floresan verir. Kesin tanı ciltten
alınan kazıntının mikroskop altında incelenmesi
ve gerekirse uygun besi alanlarında üretilmesi ile
konulur.
Tedavisi nasıl olmaktadır?
Mantar hastalığının tedavisinde kişisel bakım
ve temizlik çok önemlidir. Deri daima temiz ve
kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli enfeksiyonlarda vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.
Hekim, ağızdan kullanılan veya cilde sürülen
ilaçlar önerecektir. Doktor tarafından tavsiye
edilen kremleri doktorunuzun tarif ettiği şekilde
ve düzenli olarak kullanmak tedavinin süresini
kısaltarak yayılmasını önleyecektir.
Mantar hastalığından nasıl
korunabiliriz?
Mantar sıcak, nemli, ıslak, terli ve kapalı vücut bölgelerini sever. Havaların ısınması
ile birlikte mantarlar için, bu şartlar fazlası ile
sağlanmış olur. Özellikle ıslak mayo ile kalmak,
mantar enfeksiyonunun en önemli nedenlerinden
biridir. Kişisel temizliği iyi sağlamak enfeksiyonu
önlemeye yardımcı olacaktır.
Deniz mevsiminin başladığı bu günlerde,
birkaç önemli noktaya dikkat ederek mantar hastalığından korunabiliriz.
• Deniz kenarında uzun süre ıslak mayo ile
kalmayın (kasık ve genital bölge mantarlarına yol
açmaması için).
• Havuz yerine denizi tercih edin.
• Başkasına ait havlu, terlik, törpü ve tırnak
makası gibi eşyaları kullanmayın.
• Plajda, havuz kenarında, otel odalarında,
sauna ve hamam gibi alanlarda asla çıplak ayakla yürümeyin. Eller ve ayaklar yıkandıktan sonra,
özellikle parmak aralarının iyice kurulanmasına
özen gösterin. Bu nedenle de daima kendi havlunuzu kullanın.
• Kolay hava alan ve terletmeyen ayakkabılar
tercih edin. Ayakkabının içine kalın, pamuklu
çoraplar giyin ve her gün değiştirin.
• Dar giysiler giymekten kaçının. Kalabalık
alanlarda, sadece kendi giysilerinizi kullanın.
• Cildinizi mutlaka temiz ve kuru tutun.
Ağız kuruluğunu
hafife almayın
A
ğzınızda sürekli bir
kuruluk hissediyor,
çok fazla susadığınızdan yakınıyorsanız,
gözünüzde kızarıklık,
yanma, kaşıntı, “Gözüme sanki kum kaçmış
gibi hissediyorum”
diyorsanız, yaşadığınız
bu sıkıntılar, adı toplumda pek bilinmese
de kadınlar arasında
yaygın olan “Sjögren
Sendromu”nun işareti
olabilir!
Dış salgı bezlerinin, özellikle
gözyaşı ile tükürük bezlerinin iltihaplanmasıyla oluşan “otoimmun” hastalıklar gurubunda yer alan Sjögren
Sendromu, özellikle 30-40’lı yaşlardaki
kadınları tehdit ediyor. Hastalığın geç
teşhisi göz, sinir sistemi, akciğer gibi
başka organ veya sistemler üzerinde
hasarlara neden olabiliyor.
Sjögren sendromunun toplum
arasında pek bilinmemesi nedeniyle tanısının da geç konulduğunu
söyleyen Medical Park Bahçelievler
Hastanesi Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy şu
bilgileri veriyor:
GÖZLERDE KUM VARMIŞ
GİBİ HİSSETTİRİYOR
Halk arasında ‘ağız kuruluğu’
deyince akla ilk gelen hastalık diyabet,
yani şeker hastalığıdır. Ayrıca antidepresanlar başta olmak üzere birçok ilaç
da ağız kuruluğu yapar. Ancak, tükürük bezlerindeki iltihaplanmaya bağlı
olarak oluşan çok önemli başka bir
hastalık daha ağız kuruluğunun sebebi
olabilir. Tükürük bezi dışında gözyaşı
bezlerini de tutan bu hastalık, “Sjögren
Sendromu” olarak bilinir. Hastaların
ana yakınması çok su içme ve ağızda
kuruma ve gözlerde kum varmış gibi
hissedilen kuruluk ve batmadır.
SALGI BEZLERİNDE
İLTİHAP OLUŞUR
Bu hastalıkta, bilemediğimiz nedenlerden dolayı dış salgı bezlerine
ve göz kuruluğu için Schirmer testi
yapılabilir. Beraberinde olabilecek
diğer hastalıklar açısından da tetkik
edilmelidir.
UZUN SÜRE BİLGİSAYAR
BAŞINDA KALMAYIN!
Bu hastalık vücuttan yok olmaz.
Bazı ilaçlar ile hastalığın yol açtığı zararlar baskılanabilir. Hastanın
bulunduğu ortamın kuru olmamasına,
uzun süreli bilgisayar başında kalmamasına ve tozlu-dumanlı ortamlardan
kaçınmasına dikkat edilir. Diş sağlığı
için ağız hijyenine dikkat edilmelidir;
aralıklı diş hekimi kontrolüne gitmelidir.
Bol su içmelidir. Sulu yumuşak gıdaları
tercih etmelidirler.
YEŞİL, KIRMIZI MEYVE SEBZE
SENDROMU BASKILAR
bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir iltihaplanma söz konusudur. Bu
iltihaplanma sonucunda başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere
birçok dış salgı bezinde zaman içinde
fonksiyon kaybı gelişir. Bu hastalık, tek
başına olabildiği gibi başta romatoid
artrit ve Sistemik Lupus (SLE) olmak
üzere diğer otoimmün hastalıklara
eşlik edebilir.
KABAKULAKLA
KARIŞTIRILMA RİSKİ VAR!
Bu hastalarda hedef öncelikle
dış salgı bezleridir. Tükürük bezleri,
gözyaşı bezleri, ter bezleri, genital
organlardaki dış salgı bezleri, pankreasın dış salgı bölümü gibi yerlerde
gelişen iltihap sonucu oradaki bezlerin görevlerinde aksamalar başlar.
Öncelikle hastada tükürük bezinde ve
gözyaşı bezlerinde oluşan yetersizlik
nedeni ile tükürük salgısı ve gözyaşı
salgısında azalma ve bunun sonucunda ağız kuruluğu; gözlerde batmakuruluk hissi oluşur. Parotis denilen
kulakların önünde yer alan büyük tükürük bezlerinde aralıklı şişme ve ağrı
oluşur. Bu dönemde hekim iyi anamnez almazsa kabakulak hastalığı ile
karıştırılır. Kabakulak genelde çocukluk çağında geçirilen bir virüs hastalığıdır. Eğer erişkin birinde kulakların
önünde tekrarlayan kabakulak benzeri
şişlikler olursa Sjögren Sendromu akla
gelmelidir.
GEBELİKTE BEBEK
ÖLÜMLERİNE YOL AÇABİLİR!
Sjögren Sendromu seyrinde
eklemlerde ağrı şişme; deride çeşitli
döküntüler, akciğer tutulumu, böbrekte
taş oluşumu ve böbrekte kireçlenme
(Nefrokalsinozis) gibi ek sorunlar gelişebilir. Ayrıca kemik iliğini etkileyerek
kan hücrelerinde düşmeye (anemi,
lökopeni ve trombositopeniye) de yol
açabilir. Ağız kuruluğu nedeni ile dişlerde erken ve tekrarlayan çürümeleri
olabilir. Göz kuruması nedeni ile yıllar
içinde sklera denilen gözün ön tabakasında aşınmalar olabilir. Sinir uçlarını
etkileyerek nöropati yapabilir.Gebelik
olursa bazı olgularda anne karnındaki
bebekte kalp sorunlarına yol açarak
bebek ölümlerine neden olabilir. Bu
nedenle Sjögren Sendromu olan hastalara özel takipler gereklidir.
LENF KANSERİNE
YATKINLIĞI ARTIRIYOR
Bu hastalık bir kanser değildir. Ancak, bu hastalığın seyrinde B lenfosit
olarak bilinen bazı kan hücrelerinden
köken alan lenf kanserine yatkınlık artmıştır. O nedenle Sjögren Sendromu
sorunu yaşayanların periyodik olarak
kanser taramalarını yaptırmaları ve
takibini yaptırmaları gerekir.
TÜKÜRÜK BEZİ BİYOPSİSİ
İLE GEREKEBİLİR
Öncelikle doğru bir anamnez
şarttır. Ağız kuruluğu olan her hasta bu
açıdan sorgulanmalıdır. Göz kuruluğu
yakınması baskın olmayabilir; mutlaka
göz muayenesi de yapılmalıdır. Ayrıca
bazı kan tetkiklerine başvurulur (RF,
FANA anti SSA (Ro), Anti SSB (La),
gibi). Gerekirse tükürük bezi biyopsisi
yapılır. Bu biyopsi genellikle küçük bir
cerrahi işlem ile alt dudaktan yapılır.
Ayrıca ağız kuruluğunu daha objektif
değerlendirmek için tükürük ölçümü
Kişisel bakımınızı yaptırırken sağlığınızdan olmayın
İSTANBUL (AA) - Medipol Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları
ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr.
Bahadır Ceylan, berber, dişçi, manikür
ve pedikür işlemi yapan yerlerde hepatit B, hepatit C ve AIDS hastalığına
neden olan İnsan Bağışıklık Yetmezliği
Virüsü'nün (HIV) kolayca bulaşabildiğini belirterek, "Kişisel bakımınızı
yaptırırken sağlığınızdan olmayın."
uyarısında bulundu.
Medipol Üniversitesi Hastanesinden yapılan açıklamada, pek çok
kişinin kan yoluyla bulaşan hastalıklar
nedeniyle sağlığını kaybettiği ifade
edildi.
Bu hastalıkların başında hepatit
B, hepatit C ve HIV enfeksiyonunun
geldiği kaydedilen açıklamada, hastalıkların tedavisinin çok zor ve vücuttan
tamamen atılmasının da pek mümkün
olmadığının altı çizildi.
Konuya ilişkin açıklamada görüşlerine yer verilen Medipol Üniversitesi
Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr.
Bahadır Ceylan, söz konusu hastalıkların yayılma yollarının yeterince bilinmediğini, özellikle hepatit B ve hepatit
C enfeksiyonlarının ihmaller nedeniyle
yaygınlaştığını vurguladı.
Hepatit B, hepatit C ve HIV
hastalıklarının, cinsel yolla ve kanla
bulaştığına işaret eden Ceylan, şunları
kaydetti: "Evde diş fırçası, jilet, tırnak
makası, cımbız gibi kan taşıma riski olan ürünlerin ortak kullanılması,
bu hastalıkların bir kişiden diğer kişilere bulaşmasını artırıyor. Bu nedenle
ortak kullanılan bu bakım ürünlerinin
kişiye özel olması gerek. Özellikle
hepatit virüsü taşıyan birinin açık bir
yarası varsa, o yaraya direk temas
edilmemesi lazım. Bu tür hastalıklar
insanlarda siroz, kanser ve ölümlere sebep olabilirken, aynı zamanda
ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor." Ceylan, berber, dişçi, manikür
ve pedikür işlemi yapan yerlerde de
bu virüslerin kolayca bulaşabildiğini
aktararak, "Bu yüzden berberde tıraş
olmak yerine, evde tıraşınızı kendiniz
yapmalısınız. Kişisel bakımınızı yaptırırken sağlığınızdan olmayın." uyarısında bulundu. Manikür pedikür yapan
yerlerde de aletlerin çok iyi dezenfekte
edilmesi ve tek kullanımlık olması gerektiğine dikkati çeken Ceylan, bu tür
yerlere sık gidenlerin kendi aletlerini
götürmelerinin daha uygun olabileceği
değerlendirmesini yaptı. Ceylan, bu
hastalıklardan aşı veya basit yöntemlerle korunmanın mümkün olduğuna
da değinerek, "Sakal tıraşında berberin tıraş sonrasında ellerini iyice
yıkaması ve alkolle dezenfekte etmesi,
sonra jileti değiştirmesi gerekir. Diş
hekimlerine giden hastaların, diş
hekimlerinin dezenfeksiyonunu, bu konuda titiz olup olmadıkları muhakkak
sorgulamalı. Hepatit B aşısı mutlaka
yaptırılmalı." ifadelerini kullandı.
[email protected]
Yoğurt, mayonez ve soslarla gıdaları ıslatılıp yumuşatılabilir ve daha
kolay yutulmaları sağlanabilir. Ayrıca
kuru gıdalar yerine sıvı gıdalar tercih
edilebilir. Turuncu, sarı, yeşil kırmızı
renkli mevye ve sebzeler antioksidanlardan zengindir ve vücuttaki inflamasyonun baskılanmasına yardımcı
olabilirler. Kanola yağı ve mısır yağı
omega-6’dan zengin olduklarından
inflamasyonu arttırabilir. Yine paketli tatlı ürünlerde sıklıkla kullanılan
mısır şurubu, insülin salgısı aracılığı
ile inflamasyonu arttırabilir. Alkol ve
kahve de ağız kuruluğunu arttırabilir. Tatlılar ve şekerler diş çürüklerini
hızlandırabilir. İlaç olarak suni gözyaşı;
sistemik etkileri için sıtma ilacı olarak
bilinen hidroksiklorokin içeren ilaçlar
ve duruma göre farklı ek ilaçlardan
yararlanırız. Sonuç olarak ağız ve göz
kuruluğu ciddiye almalı ve açıklayacak
neden olmadığı durumlarda Sjögren
Sendromu açısından da araştırılmasında yarar vardır.
BU BELİRTİLERİ
CİDDİYE ALIN!
- Ağızda şiddetli kuruluk
- Çiğneme, yutma ve konuşmada
güçlük
- Gözlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı
hassasiyet
- Halsizlik ve eklem ağrıları
- Soğuk hassasiyeti ve soğukta
parmak uçlarında beyazlama ve morarma gibi renk değişiklikleri
- Kuru bir öksürük ve boğazda
gıcık hissi
- Tükürük bezlerinde şişlik, tat alma
ve koklama duyusunda bozulma
- Burun, cilt ve kadın genital organlarında kuruluk
15
24 SAAT / SPOR
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
ŞANS BİZDEN
YANA DEĞİLDİ
2016 Rio
Olimpiyat Oyunları’nın
düzenlendiği
Brezilya’dan yurda
dönen A Milli Bayan
Takımımızda Baş
antrenör Ekrem
Memnun şanssızlıktan
yakındı.
BERFU, HEDEFE GİDİYOR
16 yaşındaki Berfu Cengiz, Mısır'ın Şarm
El-Şeyh kentindeki 10 bin dolar toplam
ödüllü ITF turnuvasında her iki kategoride
yoluna devam ediyor. Teklerde adını son
sekize yazdıran Berfu, çiftlerde yarı final
vizesini cebine koydu.
İkinci turda Fransız Lea Tholey ile karşı
karşıya gelen Cengiz, rahat bir galibiyetle
çeyrek finali yakaladı. 6-1, 6-2 ile sevinen
Berfu, akabinde çıktığı çiftler maçında da
set kaybı yaşamadı.
Cengiz ve Hint partneri Dhruthi
Tatachar Venugopal, 4 numaralı seribaşları
Sharrmadaa Baluu/Rishika Sunkara'yı 6-3,
6-4'le mağlup ederek son dört ekip arasına
kaldı.
Tekler çeyrek finalinde Yunan Despina
Papamichail ile eşleşen Berfu, çiftler yarı
finalinde ise Sai Chamarthi/Mirabelle Njoze
ikilisiyle buluşacak.
PEMRA ÇİFTLERDE FİNALE DOĞRU
Tecrübeli raket Pemra Özgen, tekler
mücadelesine şanssız bir mağlubiyet
neticesinde ikinci turda veda ettiği
Belçika'daki 25 bin dolar toplam ödüllü
ITF turnuvasında çiftlerdeki şampiyonluk
yürüyüşünü sürdürdü.
Westende şehrindeki turnuvada 3
numaralı seribaşı olarak ter döken Özgen
ve Hollandalı partneri Demi Schuurs,
Mathilde Armatano/Katarina Zavatska'yı 6-4,
7-5'le geçip yarı finalde Elyne Boeykens/
Valentini Grammatikopoulou'nun rakibi oldu.
2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın
düzenlendiği Brezilya’dan yurda
dönen A Milli Kadın Takımımızda
Baş antrenör Ekrem Memnun
şanssızlıktan yakındı.
Sözlerine yaşadığı hayal
kırıklığını belirterek başlayan
Memnun: “Biz Rio’ya çok büyük
umutlarla gittik. Madalya almak
istiyorduk, hayalimiz buydu. Bunun
için de ilk gün haricinde çok iyi
mücadele ettiğimizi düşünüyorum.
Onda da açılışın ardından sabah
Almanya'nın Leipzig kentindeki 25 bin dolar
toplam ödüllü ITF turnuvasına katılan Başak
Eraydın, adını ikinci tura yazdırırken zorlanmadı.
Toprak zemindeki turnuvada 5 numaralı seribaşı
olarak raket sallayan Eraydın, Slovak rakibi
Michaela Honcova'ya yalnızca dört oyun bıraktı.
1 saat 15 dakika süren buluşmadan 6-2,
6-2'lik setlerle üstün ayrılan Başak, böylece son
16 biletini cebine koydu. Eraydın, çeyrek final
yolunda Rumen Irina Maria Bara ile kozlarını
paylaşacak.
PEMRA KIL PAYI KAYBETTİ
Belçika'nın Westende şehrindeki 25 bin
dolar toplam ödüllü ITF turnuvasına 1 numaralı
seribaşını devirerek başlayan Pemra Özgen,
ikinci turda İsrailli Deniz Khazaniuk'a 3 saat
20 dakika süren kıyasıya bir maçın ardından
mağlup oldu.
6-4, 6-7, 7-5'lik yenilgiyi önleyemeyen
Özgen, mücadelesini çiftler kategorisinde
sürdürecek. Özgen ve Hollandalı partneri Demi
Schuurs, çeyrek finalde Mathilde Armatano/
Katarina Zavatska ile oynayacak.
ANIL VE MUHAMMET TURLADI
Beş Türk tenisçinin ter döktüğü Belarus'taki
Futures turnuvasında Anıl Yüksel ve Muhammet
Haylaz üç setlik galibiyetlerle ikinci tura çıkmayı
başardı. 6 numaralı seribaşı Yüksel, Bulgar
rakibi Vasko Mladenov'u 6-2, 4-6, 6-4; Haylaz
da ev sahibi ülkeden Ivan Liutarevich'i 6-7, 6-0,
6-4'le geçti.
Başkent Minsk'teki turnuvaya Sefa Suluoğlu
elemelerde, Sarp Ağabigün ve Alp Şentay ise
birinci turda veda etti.
kırıklığı yaşıyorum. Tamamını kontrol
ettik oyunun çünkü. Birkaç tane
küçük hata, birkaç tane şanssızlı
Yani şans bizden yana değildi.
Yapacak bir şey yok, bunlar hayatın
içinde var. Oyuncu arkadaşlara,
ekibe mücadelelerinden ve
ciddiyetlerinden dolayı teşekkür
ediyorum.” dedi.
HAYALLERİMİZ BÜYÜKTÜ
2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın
düzenlendiği Brezilya’dan dün gece
saatlerinde yurda dönen A Milli
Kadın Takımımızda tecrübeli oyuncu
Şaziye İvegin Üner TBF TV’ye
açıklamalarda bulundu.
Rio’da organizasyon anlamında
bazı sıkıntılar yaşadıklarını ama
atmosferin çok güzel olduğunu
belirten Üner sözlerine şöyle devam
etti: “Hedeflerimiz, hayallerimiz daha
büyüktü. Bunu gerçekleştirmek
için gerçekten son saniyeye kadar
mücadele ettik. Çok da iyi bir
mücadele ortaya koyduğumuzu
düşünüyorum. Ama olmadı.”
BAYAN BASKETBOLCULARIMIZ BURUK
’Gururluyuz
Ama Bir Burukluk Var’’
‘’Grubumuzda zorlu
maçlar oynadık. İki maçı
kaybedip, üç maç kazandıktan sonra grubu
üçüncü sırada noktaladık. Çapraz eşleşmede
çeyrek finalde İspanya
ile eşleştik. Bizim bir
hedefimiz vardı. İlk dört
takım arasına kaldıktan
sonra madalya elde
etmek… Buna yönelik
de çalışmalarımızı yapmıştık. Takımımızın ilk
toptan, son topa kadar
BAŞAK İYİ BAŞLADI
oynanan ilk maç olmasının etkili
olduğunu düşünüyorum. Çok iyi
basketbol oynadık, çok iyi mücadele
ettik. Hedefimize tutunmak için
her şeyimizi ortaya koyduk ama
maalesef neredeyse tamamını
kontrol ettiğimiz bir maçın sonunda
kaybettik. Çok üzgünüz. Ben
kendi adıma çok büyük hayal
kırıklığı yaşıyorum. Bundan sonra
yapabileceğimiz bir şey yok,
önümüze bakacağız. Böyle bitsin
istemezdim ama resmen hayal
geri adım atmayacağını zaten biliyorduk.
Fakat İspanya maçında
yaşadığımız şanssızlıklardan dolayı maalesef
maçı kaybettik. Bundan
dolayı çok üzgünüz.
Hedeflediğimiz bu değildi. Gururluyuz ama bir
burukluk var.’’
‘’Çok Büyük
Şanssızlık’’
‘’İkinci kez
Olimpiatlar’da çeyrek
final oynadık, olmayan
bir topla İspanya’ya
kaybettik. Bundan
dolayı çok üzgünüz.
Finali kaçırdık, böyle
olmasını istemezdik.
Oyuncularımız için de,
bizim için de çok büyük
bir şanssızlık oldu. Ama
sahada verdiğimiz mücadeleyle de ülkemizi
en iyi şekilde temsil
ettiğimizi düşünüyorum.
Bize destek olan başta
Federasyon Başkanımız
Harun Erdenay olmak
üzere herkese teşekkür
ediyoruz. İnşallah önümüzdeki Olimpiyatlar’da
şans biraz daha yanımızda olur ve daha üst
noktalara gideriz.’’
Barbaros Akkaş, Atatürk Havaalanı’nda yaptığı açıklamada
“Hedefimiz bu değildi. Onun için burukluk yaşıyoruz” dedi
Yenimahalle Bayan Hentbol takımı zorlu rakiplere karşı
MELEKLER HARIL HARIL ÇALIŞIYOR
2 yıl üst üste Şampiyonluğa ambargo koyan takımımız
Avrupa’da ön eleme
turunda zorlu rakiplerle boğuşacak
Türkiye Ligi’ne 2 yıl üst üste ambargo koyup Şampiyon olan Yenimahalle Belediyespor Hentbol Takımı
Şampiyonlar Ligi’nde düştüğü gruptan
çıkmak için harıl harıl çalışıyor. Ülkemizi Avrupa’da temsil edecek olan
Melekler, ön eleme turunda Norveç,
Hırvatistan ve Hollanda takımları ile
eşleşti.
Bu sezon Avrupa’da başarı hedefleyen ve kadrosuna önemli isimler
takviye eden Mavi-Beyazlı ekibin
Şampiyonlar Ligi ön eleme gruplarında oynayacağı takımlar belli oldu.
Başkent temsilcisi gruplara kalmak
için Norveç temsilcisi Glassverket IF,
Hırvatistan temsilcisi HC PodravkaVegetave Hollanda temsilcisi Sercodak
Dalfsen ekipleriyle mücadele edecek.
DEPLASMANDA
OYNAYACAKLAR
Türk temsilcisi Statü gereği yarı
finalde Norveç ekibi Glassverket IF ile
karşılaşacak. Başkent ekibi rakibinin
yenmesi durumunda HC PodravkaVegeta-Sercodak Dalfsen eşleşmesinin
galibi ile finalde karşı karşıya gelecek.
Finalde rakibine üstünlük sağlayacak
ETİMESGUT
SPOR TESİSİ İLE
DONANIYOR
ANKARA-Etimesgut Belediyesi, 1’i
kapalı 3 basketbol ve voleybol sahası,
futbol sahası, 2 tenis kortu, 2 fitness
alanı, 5 tribün, koşu yolu, çay bahçesi
ve yeşil alan düzenlemelerinin yer
alacağı spor komleksi inşaatına başladı.
Başkan Demirel, tesisin kısa sürede
tamamlanarak hizmete açılacağını
söyledi.
Atayurt Spor Tesislerini tamamlayan
Etimesgut Belediyesi, ilçeye modern
bir spor merkezi daha kazandırmak
için çalışmalara başladı. Şehit Osman
Avcı Mahallesi’ne inşa edilecek spor
kompleksine ilk kazma vuruldu. Yaklaşık
20 bin metrekare alan üzerine yapılan
porjede Etimesgutlular’a sağlıklı yaşamın
kapılarını açacak birçok donatı yer
alacak.
www.24saatgazetesi.com
Yenimahalle Belediyespor Antrenörü Serdar Eler, Şampiyonlar
Ligi’nde zor rakiplerle eşleştiklerini belirterek, Norveç temsilcisiyle
yapacakları maçın grubun kaderini
belirleyeceğini söyledi. Eler, “Norveç,
Tam bir hentbol ülkesi. Rakibimiz
geçen sezon çeyrek final oynadı.
Güçlü bir takım ama maç günü iyi
konsantre olan, iyi oynayan takım
kazanabilir. Biz de iyi çalışıp bu zorlu
maçta mutlaka iyi bir şeyler yapmak
istiyoruz. Hırvat ve Hollanda temsilcileri de kısmen bizim ayarımızda. Eğer
ilk maçı kazanırsak gruptan çıkmak
adına avantaj sağlarız. Türkiye ve
Ankara’ya yakışır bir mücadele ortaya
koyacağız” dedi.
Sözlerine devam ederek geçen
sezondan daha iyi bir kadrolarının
olduğunu vurgulayan Eler, “Eksik gördüğümüz pozisyonlara nokta transferler yaptık. Yenimahalle Belediye
Başkanımız Fethi Yaşar’da transfer
konusunda elinden gelenin fazlasını
yaptı. Onun destekleri sayesinde
artık marka bir kulüp haline gelmeye
başladık. Şampiyonlar Ligi’nde de tur
atlayabilirsek çok daha iyi noktalara
geleceğimize inancım tam” şeklinde
konuştu.
Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen
Rio 2016 Olimpiyatları’na katılan milli
boksörlerimiz maçlarını tamamlarken
madalyaya hasret kaldılar.
Türkiye’nin sporcu sayısında kendi
rekorunu kırdığı olimpiyatlarda Boks Milli
Takımımız 6 sporcu ile boy gösterdi.
Rio’da ringe çıkan ilk boksörümüz 69
kiloda Onur Şipal oldu. Bulgaristan’dan
Simeon Chamov ile karşılaşan
sporcumuz maçı sayıyla kaybetti.
Türk boks tarihinde bir ilki başararak
iki kardeşin aynı olimpiyatlarda
yarıştığı Rio’da Önder Şipal ise 75
kiloda karşılaştığı Zambiyalı Muziyo
Benny Mizio’yu 2-1 yenerek bir üst
tura yükseldi. Son 16’da Hindistan’dan
Krishan Vikas’a yenilen Önder, bu turda
olimpiyatlara veda etti.
İlk turda rakibi sahaya çıkamadığı
için doğrudan son 16’da ringe çıkan 81
kilo sporcumuz Mehmet Nadir Ünal,
Kübalı Julio Cesar La Cruz’a yenilerek
elendi.
Ülkemizi Rio’da temsil eden
bir diğer sporcumuz olan +91 kilo
sporcumuz Ali Eren Demirezen ise
ilk turu maç yapmadan geçti ve son
16’da Hırvatistan’dan Filip Hrgovic ile
karşılaştı. Mücadeleyi kaybeden Ali Eren
Demirezen, Rio 2016’ya ikinci turda
veda etti.
52 kiloda ülkemiz adına ringe çıkan
Selçuk Eker ise ilk turda Çinli Jianguan
Hu’ya 2-1 yenildi ve olimpiyatlarda bir
üst turu göremedi.
Ülkemizi Rio 2016 Olimpiyatları’nda
64 kiloda temsil eden Batuhan Gözgeç
ise ilk turda Kamerunlu Mahaman
Smaila ile karşılaştı. Maçtan 3-0 galip
ayrılan Batuhan, bir üst turda ev
sahibi ülkeden Joedison Teixeira’yı
da aynı skorla geçti ve çeyrek finale
yükseldi. Çeyrek finalde Alman Artem
Harutyunyan ile karşılaşan milli
boksörümüz maçı kaybetti ve yarı final
şansını kaçırdı.
Böylece, boksörlerimiz Rio
Olimpiyatlarından madalya alamayarak
Türkiye’ye döndü.
takım Şampiyonlar Ligi gruplarına
kalacak. Müsabakalar 10-11 Eylül
tarihlerinde tek merkezde oynanacak.
Kura çekimine 1’inci torbadan giren
Norveç ekibi, ev sahipliği hakkını
elinde bulunduruyor.
İYİ İŞLER YAPACAĞIZ
Boksörlerimizin eli boş kaldı
GENÇLER YOLLADI, KARABÜK KAPTI
Karabükspor geçen sezonu Başkent takımında geçiren Olafur Ingi Skulason ile 2 yıllık
sözleşme imzaladı.
Spor Toto Süper Lig takımlarından Kardemir
Karabükspor, transfer çalışmaları kapsamında Gençlerbirliği’nden Skulason’u renklerine
bağladı.
Geçen sezon Gençlerbirliği forması giyen
orta saha oyuncusu 33 yaşındaki Olafur Ingi
Skulason kulüp binasında kulüp başkanı
Hikmet Ferudun Tankut’un katılımıyla gerçekleşen törenle kırmızı-mavili ekiple 2 yıllık resmi
sözleşme imzaladı.
22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ
GALATASARAY
KARABÜK ÖNÜNDE
21.45’de başlayacak maçı Bülent Yıldırım yönetecek. Sarı-Kırmızılar, ligin yeni takımı önünde
galibiyet istiyor
Geçen sezonun başarısız takımı olmalarına
karşılık Süper Kupayı müzesine götüren Galatasaray bugün ligin yeni takımı Kardemir Karabükspor önünde galibiyet arayacak.
Beşiktaş ile oynanan Süper Kupa maçında
taraftarlarının taşkınlığı nedeniyle 1 maç ceza
alan Galatasaray, bugünkü maça seyircisinden
mahrum çıkacak. Saat 21.45’de başlayacak maçı
Ankara Bölgesi hakemlerinden Bülent Yıldırım
yönetecek.
Galatasaraylı yöneticiler, taraftarlarının olmamasına karşılık bugünkü maçtan galibiyet ile lige
başlayacaklarını söyledi.
Spordaki yeni hedef belirlendi
ÖNCE TEMİZLİK,
SONRA SEÇİM
ANKARA- Ülke’nin yaşadığı terör olaylarının ardından, spor camiası içinde ilk etapta Türkiye Futbol
federasyonu bünyesinde başlatılan Fettullahçı Terör
Örgütü (FETÖ) ve Paralel Devlet Yapılanması (PDY)
soruşturmalarının kapsamı genişletilerek, Olimpiyatların ardından diğer federasyonlar da dahil edilecek.
Devlet içinde yapılanma girişimleri ile birlikte geçmişte yapılan Federasyon Genel Kurulları kanalıyla
sportif faaliyetlerinin derinliklerine kadar nüfus edebilecekleri göz önünde bulundurularak, soruşturmalar
geniş kapsamlı olarak değerlendirilecek.
Özellikle bu Genel Kurullar aracılığı ile sızma
operasyonunu gerçekleştirebilecekleri dikkate alınarak, soruşturmaların titizlikle yapılması planlanıyor.
Bu konuda artık önceliğin geçmişte FETÖ ve PDY
bağlantılarından yola çıkılarak, diğer spor etiğine
uymayan yüz kızartıcı suçlarında cezalandırılması
konusu ele alınacak.
Bu konuyla ilgili olarak yapılacak çalışmaların ön
hazırlıklarını tamamladıklarını ifade eden Gençlik ve
Spor Bakanlığı yetkilileri, kimsenin gözünün yaşına
bakılmayacağı konusuna dikkat çekti. Ülkemize darbe
girişimi ile yaşatılan terör olaylarının sebepleri doğrultusunda suçu olanın kesinlikle Federasyon bünyesin
içinde temizleneceği konusuna değinildi. Federasyonlar kapsamındaki bu soruşturmalara Olimpiyat
Oyunlarının ardından hız verileceği ifade edildi.
Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde FETÖ ve
PDY yapılanmasını sonlandırmak amacıyla yapılan
soruşturmalar, Olimpiyatların ardından diğer Federasyonlarda da başlatılacak
NANİ’NİN
DİLİ AÇILDI
ı
n
ı
s
a
t
AIBA hadi,
n
e
l
l
u
b
ka
ama..
Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda ringe
çıkan sporcumuz Batuhan Gözgeç, çeyrek
finalde Alman Artem Harutyunyan ile karşılaşmış ve baştan sona üstün götürdüğü mücadeleden hakem kararıyla 3-0 mağlup ayrılmıştı.
Sonucun ardından maçı izleyen seyirciler
hakemleri uzun süre ıslıklamış, bu maçta
yaşanan hakem skandalı dünya medyasında
yer bulmuştu.
Federasyon yöneticilerinin bu maçın hemen ardından AIBA nezdinde yaptığı girişimler
sonuç verdi. Bir açıklama yayımlayan AIBA,
Batuhan’ın maçında görev alan hakemlerin de
aralarında bulunduğu çok sayıda boks hakeminin Rio’dan gönderildiğini bildirdi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde: “Olimpiyat
Oyunları başladığından beri AIBA 239 maçı
yönetti. AIBA Hakem ve Jüri Komisyonu (R&J)
tüm kararları gözden geçirmiş, beklenilen
düzeyde ve sonuçta olmayan bazı kararlar
alındığını tespit etmiştir. AIBA R&J Değerlendirme Komitesi, konuya ilişkin olarak ilgili
hakem ve yan hakemlerin Rio 2016 Olimpiyat
Oyunları’nda daha fazla bulunmaması kararını
almıştır. AIBA kuralları gereği, oynanan tüm
maçların sonuçları aynı şekilde tescil edilecektir.Dünya genelinde 200 ulusal federasyonu
temsil eden ve boks sporunun gelişmesi için
sürekli çalışan AIBA, sorumluluklarının gereğini yapar ve boksta yapılan her türlü hileye sıfır
tolerans gösterir. Olimpiyat Oyunları tüm sporları temsil etmektedir ve boks da 1904 yılından
beri bunun bir parçasıdır. AIBA; saygı çerçevesinde, mükemmel, centilmen, adil, şeffaf spor
anlayışına tamamen bağlıdır.
Bazı çevrelerce dile getirilen yolsuzluk söylemleriyle ilgili somut kanıtlar gelene kadar bu
yönde iddialarda bulunulmaması gerektiğine
inanıyoruz.
Sporumuzu korumak için gerek disiplin cezaları, gerek yasal eylemler dahil olmak üzere
tüm seçenekleri kullanmaya devam edeceğiz.
Bu kapsamda, Rio’da bazı iddialara neden
olan R&J topluluğu hakkında gereğini yapacağız. Böylesine önemli bir organizasyonun
belirli kesimlerin yargılamalarıyla engellenemeyeceğini belirtir, konuya ilişkin tüm tarafların kanıtların sağlanması ve uygun eylemler
geliştirilmesi gibi konularda bizlere yardımcı
olmalarını rica ederiz.”
Geç gelen
teslimiyet
Fenerbahçe’nin eski futbolcusu
“F.Bahçe’de hayatımın en kötü günlerini
yaşadım, kimse yardımcı olmadı” diyor
Sezon sonunda F.Bahçe'den
ayrılarak Valencia'nın yolunu tutan
Nani, İngiliz The Guardian Gazetesi'ne
birbirinden sert açıklamalarda bulundu.
Portekizli oyuncu, F.Bahçe'ye kendi isteğiyle gitmediğini ve zorla satıldığını ima
ederek, "Hayatımın en güzel günlerini
yaşıyordum, sonra birden en kötü günlerini yaşadım" ifadelerini kullandı. Nani,
"Yeni bir sözleşme imzaladığınızda, yeni
takımınızdaki insanların size yardım
edeceğini düşünürsünüz. Ama stres
olan yerde, hiç bir şey iyiye gitmez.
Bana da F.Bahçe'de kimse yardımcı
olmadı" yorumunu yaptı. OSMANLISPOR
RÖVANŞI
DÜŞÜNÜYOR
Türklüğüyle
gurur
duyuyor
Teknik Direktör Mustafa Reşit Akçay, zor bir
müsabaka oynadıklarını, rövanş maçının da
aynı zorlukta geçeceğini söyledi
ANKARA-Osmanlıspor Teknik
Direktörü Mustafa Reşit Akçay, zor bir
müsabaka oynadıklarını, rövanş maçının
da aynı zorlukta geçeceğini söyledi.
Akçay, UEFA Avrupa Ligi play-off turu
ilk maçında deplasmanda Danimarka’nın
Midtjylland takımını 1-0 yendikleri karşılaşmanın ardından yaptığı açıklamada,
deplasman anlayışlarının oturduğunu
belirterek, "Bir gol, rövanş için avantaj
ama maçın hepsi demek değil." dedi.
Zor bir karşılaşma olduğunu vurgulayan Akçay, "İyi organize olmuş, ligi
açılmış ve 4 maçını oynamış bir ekibe
karşı sahada ayakta kalmak önemliydi.
Günümüzde müsabakalarda deplasmaniç saha anlayışı ortadan kalkıyor. Her
takım, gücünü iki sahada da göstermek
istiyor. Kazandığımız için mutluyuz ama
her şeyden önemlisi bizim için lig." diye
konuştu.
Akçay, rakibin hücumdaki uzun taç
ve ölü top organizasyonlarının ciddi
etki yarattığını kaydederek, "Karşı bir
taktikle, iki kişiyi önde bırakarak karambol anlayışlarına sekte vurmaya çalıştık.
Bunu da başardık diye düşünüyorum.
Avantajımızı korumak için rövanş maçında en az onlar kadar mücadele etmek
zorundayız." ifadelerini kullandı.
Antalya'da şampiyon
CAN ÇAPAK
Antalya Platinum Deluxe Bilardo Salonunda
gerçekleşen Özel Türkiye Demokrasi Turnuvası, Can
Çapak’ın şampiyonluğu ile sona erdi.
3 gün süren ve bir çok usta bilardocunun boy
gösterdiği turnuva oldukça çekişmeli maçlara sahne
oldu. Şampiyon Can Çapak’a finalde kaybeden Ahmet
Alp’in ikinci olduğu turnuvada Hamit Akkaya ve Lütfi
Çenet ise üçüncülüğü paylaşan isimler oldu.
[email protected]
[email protected]
Küba asıllı olan, ancak Rio
Olimpiyatlarında ülkemize bronz
madalya kazandıran Escobar Copello “Bana kucak açanlarla gurur
duyuyorum. Artık Türklüğüm ön
planda” diyor
Rio Olimpiyatlarında 400 metre
engellide bronz madalya alan atletimiz Escobar Copello, Türklüğüyle
gurur duyduğunu söyledi.
Zor günlerinde Türkiye’nin
kendisine kucak açtığını söyleyen
bronz madalyalı atletimiz şöyle
devam etti: “Doğup, büyüdüğüm
Küba’da spor camiası beni istemedi. Oradan İspanya’ya gittim. Onlarda benden bir şey olmayacağını
söyledi ve kapıyı gösterdiler. Ancak,
bana kapılarını açan Türkler bir
dediğimi iki etmedi. Çalışmalarımda
her türlü kolaylığı bana sağladılar.
Sonuçta olimpiyat üçüncülüğü
Türkiye’ye geldi. Bu daha başlangıç oldu. Şimdi Türklüğümle gurur
duyuyorum“ “Sırada Dünya Şampiyonluğu var” diyen Milli atletimiz,
müsabaka tarihine kadar çalışmalarını sürdüreceğini ve Rio’dan döner
dönmez kolları hemen sıvayacağını
sözlerine ekledi.

Benzer belgeler