site - 24SaatGazetesi
Transkript
site - 24SaatGazetesi
Terör örgütünün Avrupa üssü: AVUSTURYA NAZ’DAN SELFİ HİKAYELERİ Avusturya hükümeti, terör örgütü PKK'nın devlet televizyonunu işgali dahil son dönemde yaptığı eylemlerine ses çıkarmadı İktisat bölümünü bitirerek devlet memuru olan ancak emekli olduktan sonra çocukluğundan itibaren ilgi duyduğu resim alanına yönelen Ressam Nesrin Taner. SAYFA 6'DA. MERKEZİ yerlerde izinle çadır kurabilen terör örgütü, şiddet eylemlerini de gözaltı olmaksızın tamamlayabiliyor. Avusturya'da terör örgütü eylemlerini özgürce yapabilirken, evlere Türk bayrağı asılmasının yasaklanması dahil Türk toplumunun yasal gösterilerine engel çıkarılıyor. SAYFA 11'DE Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile bugün bir araya geliyor BAŞBAKAN Binali Yıldırım, bugün saat 10.00'da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Çankaya Köşkü'nde buluşacak. SAYFA 3'TE Wilma Elles: Türkiye'yi dünyaya anlatmaya devam edeceğim FİYATI: 25 KURUŞ • YIL: 35 • SAYI:11246 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ TÜRKİYE'nin zor günleri atlattığını vurgulayan Elles, "Türkiye'yi ve onun güzelliklerini bütün dünyaya anlatmaya devam edeceğim." ifadelerini kullandı. Elles, FETÖ darbe girişimi sırasında eşi ile birlikte İstanbul'da olduklarını belirterek, "Eşim Boğaziçi Köprüsü'ndeydi. Yaşadıklarımız çok ağırdı. Sabah uyandığımızda ne hissettiğimizin, nasıl rahatladığımızın tarifi anlatılmaz. İyi ki demokratik yolda yürümeye devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. SAYFA 3'TE HALEP'TE ÜMRAN gibi 100 binden fazla çocuk var BM Çocuk Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Anthony Lake, 5 yaşındaki Ümran'ın fotoğrafının tüm dünyanın dikkatini çektiğini ve insanların çocukla empati kurduğunu belirterek, "Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla çocuk, hiçbir çocuğun maruz kalmaması gereken acıları çekiyor. Onlarla da empati kurmalıyız. Ancak empati ve bu acılara neden olanlara kızgınlık yeterli değil. Bu duyguları eyleme çevirmeliyiz." ifadelerini kullandı. SURİYE'de Ümran'ın yaşındaki çocukların hayatlarında, yetişkinler tarafından başlatılan bu savaşın kabusundan başka bir şey bilmediklerini vurgulayan Lake, bu savaşı başlatanlardan bu çocukların kabuslarına son Metin TÜRKYILMAZ ŞUNU baştan açıkça ortaya koyalım. Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bu çok önemli bir sorundur ve önünde sonunda çözülmesi gerekir. Aksi takdirde, ülkenin geleceğini tehlikeye girer. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini çeşitlendirmesi, ticaret hacmini çok daha büyük boyutlara çıkarması bir zorunluluktur. Bu iki ülke arasında ticarete ve dolayısıyla ilişkilere bir denge getirecektir. Unutmayalım ki Rusya, Türkiye için çok iyi bir ticari ortaktır. SAYFA 8'DE Düzenli internet kullanıcısı arttı vermelerini talep ettiklerini belirtti. Ümran Daknes, Suriye'de rejim ya da Rus uçakları tarafından Halep'in El Katerji Mahallesi'ndeki sivil yerleşim yerine önceki gün düzenlenen saldırıda yaralanmıştı. SAYFA 3'TE TÜRKİYE'de 16-74 yaş grubundaki kişilerden bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,9, internet kullananların oranı yüzde 61,2 oldu. Düzenli internet kullanıcılarının oranı ise yüzde 94,9'a yükseldi. Türkiye'de 10 haneden 8'i internet erişim imkanına sahip bulunuyor. İnternet en fazla yüzde 82,4 ile sosyal medya için kullanılıyor, bunu yüzde 74,5 ile paylaşım sitelerinden video izleme takip ediyor. SAYFA 7'DE Palandöken: Ette büyük tekelciliğin önüne geçilmeli “KURBAN VE ET FİYATLARI SPEKÜLASYONLA YÜKSELİYOR” TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kırmızı et fiyatlarındaki artış spekülasyondan ibaret. 4 milyon 980 bin baş hayvan kurban bayramında kesilmek üzere ahırlarda beslenmektedir. Kurban kesmek için ülkemizde yeterli hayvan var. Ama spekülatörler her zaman olduğu gibi yine piyasayı alt üst ediyor. Üreticilerimiz fiyatları abartmadan satarsa kurbanlıklar ellerinde kalmaz” dedi. Palandöken, “Halen 56 milyon hayvan stokumuz bulunuyor. Bunun 14 milyon 127 bin büyük baş, 41 milyon 924 bin küçükbaş hayvan varlığımız var. Artan fiyat spekülasyonlarının önünde geçebilmek için besilik dana ithalatına ağırlık verilmesi gerekir” şeklinde konuştu. SAYFA 9'DA "Umuda yolculuk" 3 ayın zirvesinde AVRUPA'da daha iyi bir yaşama kavuşmak ümidiyle Ege Denizi ve Akdeniz'den yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçmeye çalışan göçmenlerin "umuda yolculuğu" son 3 ayın zirvesine çıktı. SAYFA 3'TE 2016-2017 eğitim-öğretim yılı yaklaşırken velileri de okul seçme telaşı sardı. Veliler okul seçerken eğitim kalitesi kadar okulun fiziki koşullarına ve teknolojik altyapısına da bakıyorlar. SAYFA 3'TE MÜZİK VE İNSAN HAYATIN İÇİNDEN Monica Molina, D-Marin Klasik Müzik Festivali’nde söyleyecek Türk düşmanı Joan Baez yine yapacağını yaptı 2'de Birsen GÜRDİL 4'te Ödemelerin üçte biri mobilden yapılıyor ARAŞTIRMA şirketi GfK tarafından hazırlanan “Tüketici alışkanlıkları” raporuna göre, online yapılan işlemlerin başında, seyahat ve eğlence harcamaları yüzde 66 ile ilk sırada yer alıyor. Online satın almaların yüzde 55’ini ise giyim, tüketici elektroniği ve finansal hizmetler oluşturuyor. Araştırmada, üç kişiden birinin mobil cihazlar üzerinden ödeme yaptığı ifade ediliyor. Euromonitor tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre ise dijital ödeme ve transfer pazarı, 2017’de yüzde 22,2 oranında büyüyecek. SAYFA 7'DE Çocuğunuz için seçtiğiniz okul ne kadar güvenli biliyor musunuz? Doğan BULGUN Enerjin yoksa yerüstü kaynaklarını değerlendir Türklerin yüzde 80'i takımlarını desteklemek için dünyayı gezmeye hazır Hotels.com™ Avrupa’da spor-seyahat alışkanlıklarını hakkında bilgi veren ilk anket çalışmasına göre en ateşli taraftarların Türkiye, Rusya ve İspanya’dan olduğunu ortaya koydu. Bu ülkelerin tutkulu taraftarlarının yüzde 80’ni takımlarının maçlarını izlemek için seyahat ediyor. SAYFA 12'DE Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organı amen renkli Gazetesine tam lefonlarınızdan tablet ve cep te hariç) (Pazar günleri ÜCRETSİZ ulaşabilirsiniz. ios:http//24saat.ios.web.tr Android: http//24saat.droid.web.tr 2 24 SAAT / KÜLTÜR-SANAT 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ MÜZİK VE İNSAN Monica Molina, D-Marin Klasik Müzik Festivali’nde söyleyecek Doğan BULGUN ►AŞK ŞARKILARININ BÜYÜLÜ SESİ 23 AĞUSTOS'TA BODRUM'DA Yurdumuza gelen yüzlerce şarkıcı arasında bizlerle gönül bağı kuran, yurtdışındaki röportajlarında Türkiye'yi öve öve bitiremeyen İspanyol diva Monica Molina, çıkardığı tüm albümleri ile Türkiye'de büyük satış rakamlarına ulaşmaya devam ediyor. Biletleri haftalar öncesi tükenen konserleriyle büyük bir hayran kitlesi kazanan yıldız, İspanya'nın efsanevi şarkıcısı babası Antonio Molina'nın en önemli şarkılarını yeniden yorumladığı Mar Blanca albümden sonra şu sıralar stüdyoda kaydettiği albümünü piyasaya çıkarmadan önce muhteşem bir proje ile Türkiye'de! Aşk dolu şarkıları, yumuşacık sesi ve tüm zarafetiyle Monica Molina kariyerinin en özel ve yepyeni şarkılarını senfoni orkestrası eşliğinde dünyada ilk kez 12. Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali kapsamında 23 Ağustos'ta Bodrum'da seslendirecek. Monica Molina'nın senfonik orkestra konserini Tony Cuenca yönetecek. Monica Molina'nın şu ana kadar gerçekleştirdiği onlarca röportajda sürekli sorulan “Neden Türkiye sizin için önemli? “ sorusuna verdiği cevap ise çok açık: “Ben Türkiye’yi, Türkler beni çok seviyor... Orada olmak nefes almak bile ayrıcalık.” Monica Molina Çıkardığı TU DESPEDIDA (YOUR FAREWELL), VUELO (I FLY), DE CAL y ARENA (OF LIME and SAND) ve A VIDA (TO LIFE - HAYATA) isimli 4 albümü ile aşk rüzgarları estiren ve Türkiye’de büyük hayran kitlesine sahip Monica Molina Türkiye’de çok satan toplama albümü AUTORRETRATO (SELF POTRAIT) ile en güzel şarkılarını sevenleri için bir araya getirmişti. Daha önce Türkiye'de yine büyük şatış rakamlarına ulaşan CD'leri ve biletleri haftalar öncesi tükenen konserleri ile hep gündemde olan Monica Molina, AUTORRETRATO'nun [email protected] Monica Molina Ferit Odman Ron Carter ön ve arka kapak fotoğraflarını İstanbul'da çekerek boğazın ve ülkemizin güzelliklerini tüm dünyaya taşımıştı. İspanya'da her albümü ile 'platin' satış statüsüne ulaşan, Latin Grammy Ödülü adaylığı olan ve bunların yanı sıra birçok ödül kazanan Monica Molina, albüm kapağında Türkiye'ye yaptığı jest ile hala çok konuşuluyor. Copla şarkılarının efsane şarkıcısı ve öz babası olan Antonio Molina’dan aldığı bayrağı hayatın içinden ve hayatı bilen şarkılarla aktarmaya devam ediyor. Molina'lar İspanya'nın en saygın 'sanatçı' ailelerinden biri. Monica'nın babası İspanya'nın 'efsane' şarkıcılarından Antonio Molina. Kız kardeşi Angela Molina ise Avrupa sineması için vazgeçilmez bir oyuncu. Diğer kardeşi Micky de yine bir sinema oyuncusu. Albümlerine imzasını atan ve yanından hiç ayrılmayan Noel ise kendisi gibi bir müzisyen ve şarkılarının bestecisi ve söz yazarı. Bugüne dek 18-19 kadar yapımda rol alan Monica Molina, şarkıcı olmanın yanı sıra tıpkı kız kardeşi gibi ailenin oyuncu üyelerinden biri. Rol aldığı ve ses getiren oyunlar arasında Oscar Wilde'dan uyarlanan bir tiyatro oyunu da var. Dinleyenlerin içini ısıtan, bir parça melankolik, bir parça TDK Güzel Türkçe Bulmacası Soldan sağa 1. Aba giymiş olan... Anatomi ile ilgili... 2. Eşleri kardeş olan erkeklerden her biri... Satın alma (eski)... 3. Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant (eski)... Uçuş sırasında kabinin uçuş güvenliği ve yönetiminden kaptana karşı sorumlu olan hostes... 4. Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşıldığı gibi... Yüreklendirmeye yarayan bir seslenme sözü, yaşa... Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi... 5. Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk... Tüzel kişiliği olsun olmasın bir ekonomik etkinlik birimi... Kamu ile ilgili işlerin yürütülmesi için gerekli gelirleri ve harcanan paraları düzenleyen kuralların bütünü... 6. Bedel ödediği için askerliğini kısa süreli olarak yapan kimse... Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir... 7. Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz... Müzikal ses dizilerinde mi ile sol arasındaki ses... Canlı ve atik... 8. Peru para birimi... Ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi madde... Baryum elementinin simgesi... 9. Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap... Kement... Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, amor... 10. Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler... Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek (eski)... Oğlu olan... 11. Engel, uymazlık (eski)... Tek familyası papağangiller olan, papağan olarak bilinen bütün kuşları kapsayan takım... 12. Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta... III-XIII. yüzyıllarda İngiliz İskandinav dillerinde kullanılan alfabenin harflerinin her biri... Ceylan... 13. Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretin adı... Klasik Türk müziğinde bir basit makam... Radyoaktif cisimlerde ölçü birimi... 14. Viyola... Kırşehir iline bağlı ilçelerden biri... 15. Anlayış, anlama yeteneği (eski)... İzin, icazet, ruhsat... Altın elementinin simgesi... Yukarıdan aşağıya 1. Kaba ve kalın (kumaş)... Baba ocağı... 2. Bahanesi olan... Donuk, cansız (göz, ışık, yüz)... 3. Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel... Denetleme... “Ey, hey” anlamlarında bir seslenme sözü... 4. Şaka... Toryum elementinin simgesi... Batman iline bağlı ilçelerden biri... 5. İndiyum elementinin simgesi... İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak... Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek... 6. Küçük akarsu... Biyolojik zarların özelliklerinin incelenmesi deneylerinde kullanılan, iki tabakalı lipitlerin yapay olarak oluşturduğu küresel yapı... 7. Ağabey (halk ağzı)... Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti... Okuyucu, okur (eski)... 8. Boa yılanı... Tanrı (eski)... Açıklık, açık ve kesin yargı (eski)... 9. Etken, etmen, sebep, faktör... Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma... İri taneli bezelye... 10. Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak... Soğuğa yakın... 11. Göçebelerin konak yeri... İri yarı, kaba ve anlayışsız (kimse)... Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim... 12. Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği... Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri... Büyük, yetişkin, yaşlı, kart (halk ağzı)... 13. Yapılacak olanın en doğrusu, en uygun olanı... Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili... 14. Karaim... Yaprakları sıkı, yuvarlak başlı lahana... 15. Aile ile ilgili... Yanlış ve yersiz düşünce, evham... (Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanmıştır. http://tdk. org.tr [email protected]) ÇÖZÜMÜ SAYFA 12’DE [email protected] umut dolu ama her zaman romantik bir Ases. Değişik ve kendine özgü vokali onu eşsiz kılıyor. Sanatçının, ruhunu ve karizmasını babasından aldığı söyleniyor. 2013'de babasının efsaneleşen şarkılarını “Mar Blanca” adında bir albümde toplayan Monica Molina, albüm çalışmaları ve konserleri dışında Candela adındaki kızını büyüterek sanatçı bir anne olmanın keyfini sürüyor. Aşk dolu şarkıları, yumuşacık sesi ve tüm zarafetiyle Monica Molina kariyerinin en özel ve yepyeni şarkılarını senfoni orkestrası eşliğinde dünyada ilk kez 12. Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali kapsamında 23 Ağustos'ta Bodrum'da ses- lendirecek. Monica Molina'nın senfonik orkestra konserini Tony Cuenca yönetecek. ►AKBANK CAZ FESTİVALİ 12-23 EKİM TARİHLERİNDE YAPILACAK Türkiye’nin en uzun soluklu etkinliklerinden biri olan Akbank Caz Festivali, bu yıl 26. yaşını kutluyor. 12-23 ekim 2016 tarihleri arasında dört farklı mekânda gerçekleşecek festival dünyaca ünlü müzisyenleri ağırlıyor. Geçmişten günümüze Cecil Taylor, Archie Shepp, McCoy Tyner, Pharoah Sanders, Jimmy Smith, Enrico Rava, John Scofield & Joe Lovano, Manu Katché, David Sanborn gibi caz dünyasının saygın isimlerini Türk izleyicisi ile buluşturan festival, 26. yılında da birbirinden özel performanslara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 26. Akbank Caz Festivali’nin bu seneki yıldız isimleri arasında Ron Carter “Golden Striker Trio” ve Imany yer alıyor. 26. Akbank Caz Festivali, 20 Ekim Perşembe günü Zorlu Performans Sanatları Merkezi, Drama Sahnesi’nde Ron Carter “Golden Striker Trio”‘yu ağırlayacak. Caz dünyasının efsane müzisyenleri arasında gösterilen ve 2500’e yakın albümde yer alarak cazın en üretken müzisyenlerinden biri olan, iki Grammy Ödülü sahibi Carter, uzun süredir beraber çalıştığı grubu Ron Carter “Golden Striker Trio”‘yla festivali onurlandıracak. 26. Akbank Caz Festivali’nin bir diğer konuğu ise günümüz soul müziğine zenginlik katan Imany. İdolleri Billie Holiday, Nina Simone ve Tracy Chapman gibi caz, soul ve folk müzikten beslenen Imany, 21 Ekim Cuma akşamı Volkswagen Arena’da gerçekleşecek konserde caz tutkunlarıyla buluşacak. Festivalin diğer misafirleri “Fatih Erkoç True Love”, “Ferit Odman-Dameronia with Strings feat. Terell Stafford”, “Tony Allen-Tribute to Art Blakey” ve “Tuluğ Tırpan, Okay Temiz-Juan Garcia Herreros Project” Yıldırım, bugün Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile görüşecek ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile istişare toplantısında bir araya gelecek. Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, 22 Ağustos Pazartesi günü Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilecek toplantıyla "Yenikapı'daki birlik ve beraberlik ruhunun devam etmesi" amaçlanıyor. Liderler istişare toplantısında ayrıca, FETÖ'nün darbe girişimi, terörle mücadele, anayasa paketi gibi konuları ele alacak. Başbakan Yıldırım, 19 Temmuz'da iki muhalefet lideriyle ayrı ayrı Çankaya Köşkü'nde görüşmüş, 1 Ağustos'ta da Kılıcdaroğlu ile CHP Genel Merkezi'nde ve Bahçeli ile TBMM'de bir araya gelmişti. Cumhurbaşkanlığı himayesinde 7 Ağustos'ta İstanbul Yenikapı'da düzenlenen mitingin ardından üç lider, 22 Ağustos Pazartesi günü yapılacak istişare toplantısında ilk kez bir araya gelecek. Adalet Bakanlığı 2 bin 371 personel alacak ANKARA (AA) - Adalet Bakanlığı, sözleşmeli ve kadrolu istihdam edilmek üzere 2 bin 371 personel alacak. Adalet Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan ilana göre, zabıt katibi, mübaşir, teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları için 2 bin 371 personel alınacak. Bunlardan 2 bin 161'i sözleşmeli, 210 ise kadrolu olarak istihdam edilecek. Başvurularda, lisans mezunları için 2016 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS2016) KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS2014) KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP94 puan türünden 70 ve daha yukarı puan alma şartı aranacak. Başvurular 22 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde yapılabilecek. Zabıt katipliği için müracaat edenler 1 Ekim Cumartesi günü uygulamalı sınava tabi tutulacak. Tüm kadrolar için sözlü sınav ise 24 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek. Başvuru şartları ve sözlü sınavla ilgili detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden ulaşılabilecek. "Umuda yolculuk" 3 ayın zirvesinde İZMİR (AA)- Avrupa'da daha iyi bir yaşama kavuşmak ümidiyle Ege Denizi ve Akdeniz'den yasa dışı yollardan Yunan adalarına geçmeye çalışan göçmenlerin "umuda yolculuğu" son 3 ayın zirvesine çıktı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin ağustos ayının 20 gününde yakaladığı göçmen sayısı, haziran ve temmuz ayını geride bırakarak 918'e yükseldi. İç karışıklık, ekonomik ve siyasi belirsizlikler nedeniyle ülkelerini terk ederek daha iyi bir yaşam ümidiyle Avrupa'ya yasa dışı yollardan geçmeye çalışan göçmenlerin "umuda yolculukları", büyük oranda azalsa da sürüyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 18 Mart 2016'da Brüksel'de düzensiz göçün önlenmesi, insan kaçakçılığıyla mücadele ve ölümlerin sona ermesi amacıyla imzalanan anlaşmanın ardından yüzde 90'ın üzerinde azalan "umuda yolculuk", yaklaşık 1,5 aydır yükselişe geçti. 3 ayın en yüksek rakamı Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Ege Denizi ve Akdeniz'de ağustos ayının 20 gününde 918 göçmeni yakalarken, bu rakam haziranda 538, temmuzda 881 olarak gerçekleşti. Son dönemdeki göçmenlerin umuda yolculuğundaki artış haziran ayına göre yüzde 70 yükseldi. Yaklaşık 1,5 ayda yakalanan göçmen sayısı ise bin 500'ü aştı. Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, Ege Denizi ve Akdeniz'de, ocak ayında 5 bin 506, şubatta 8 bin 747, martta 8 bin 530, nisanda bin 717, mayısta bin 109, haziranda 538, temmuzda ise 881 olmak üzere 27 bin 28 göçmeni yakalamıştı. Wilma Elles: Türkiye'yi dünyaya anlatmaya devam edeceğim SARAYBOSNA (AA)- Almanya'da katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı savunması üzerine, ülkesinde eleştirilen Wilma Elles, "Türkiye'de yaşadıklarımızın yurt dışında anlaşılması biraz zor. Ben gerçekleri anlattım. Onlar bunu anlamakta güçlük çektiler." ifadelerini kullandı. Elles, mevcut durumun en kısa zamanda iyileşmesi temennisinde bulunarak, Türk-Alman dostluğunun geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edeceğine inandığını söyledi. Türkiye'nin zor günleri atlattığını vurgulayan Elles, "Türkiye'yi ve onun güzelliklerini bütün dünyaya anlatmaya devam edeceğim." ifadelerini kullandı. Elles, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında eşi ile birlikte İstanbul'da olduklarını belirterek, "Eşim Boğaziçi Köprüsü'ndeydi. Yaşadıklarımız çok ağırdı. Sabah uyandığımızda ne hissettiğimizin, nasıl rahatladığımızın tarifi anlatılmaz. İyi ki demokratik yolda yürümeye devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 3 24 SAAT / GÜNCEL 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla çocuk var BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA9 - BM Çocuk Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Anthony Lake, Halep'te bina yıkıntılarının altından kurtarılan Ümran Daknes gibi 100 binden fazla çocuğun savaşın mağduru olduğunu bildirdi. Lake, yaptığı yazılı açıklamada, 5 yaşındaki Ümran'ın fotoğrafının tüm dünyanın dikkatini çektiğini ve insanların çocukla empati kurduğunu belirterek, "Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla çocuk, hiçbir çocuğun maruz kalmaması gereken acıları çekiyor. Onlarla da empati kurmalıyız. Ancak empati ve bu acılara neden olanlara kızgınlık yeterli değil. Bu duyguları eyleme çevirmeliyiz." ifadelerini kullandı. Suriye'de Ümran'ın yaşındaki çocukların hayatlarında, yetişkinler tarafından başlatılan bu savaşın kabusundan başka bir şey bilmediklerini vurgulayan Lake, bu savaşı başlatanlardan bu çocukların kabuslarına son vermelerini talep ettiklerini belirtti. Ümran Daknes, Suriye'de rejim ya da Rus uçakları tarafından Halep'in El Katerji Mahallesi'ndeki sivil yerleşim yerine önceki gün düzenlenen saldırıda yaralanmıştı. Yıkılan binanın enkazından kurtarılan küçük çocuk sivil savunma ekipleri tarafından sahra hastanesine götürülmek üzere bindirildiği ambulansta donuk bakışlarla yüzündeki kanın nedenini anlamaya çalışırken görülen videosuyla, Aylan bebeğin ardından, Suriye'deki savaşın sembolü haline gelmişti. Anadolu Ajansının serbest foto muhabiri Mahmud Rslan'ın çektiği kareler tüm dünyada büyük etki uyandırmıştı. Çocuğunuz için seçtiğiniz okul ne kadar güvenli biliyor musunuz? me yapılabiliyor. •Revire giriş yapan öğrencilerin kayıtları alınıyor ve eş zamanlı olarak velilere bildirim yapılıyor. *BLE beacon: Düşük enerjili Bluetooth (Bluetooth Low Energy – BLE) teknolojisi ile çalışan bu uygulama ile, mobil cihazlar üzerinden kişilerin bulundukları yerler tespit edilerek ve davranışlarına bakılarak, kişiye özel mesajlara ulaşılması sağlanıyor Veliler için Biyometrik veya Kartlı Geçiş Sistemleri: Öğrencileri okuldan alacak veli yada öğrenci yakınlarının yetkilendirilmesi ve kayıt altına alınması güvenlik sistemleriyle mümkün. Biyometrik veya Kartlı Geçiş Sistemleri sayesinde; Parmak izi, yüz tanıma, iris okuma gibi biyometrik verilerle ve giriş kartları ile yetkili kişiler doğrulanıyor. Öğrenci, yetkili bir yakını tarafından okuldan alındığı anda, sistemde tanımlı veli bilgilendiriliyor. Modüler yapısı sayesinde senaryoya uygun, esnek, çoklu uygulama çözümleri sunuluyor. Mevcut seslendirme sistemleri ile entegre olabiliyor. Bu sayede yangın anında seslendirme sistemi de otomatik olarak devreye giriyor. Web tabanlı ara yüz ile farklı lokasyonların, okulların yangın alarm sistemlerinin kontrolü ve yönetimi mümkün oluyor. EN54 (Yangın Standartlarına) uyumluluk sağlanıyor. Yangın Alarm ve Seslendirme Sistemleri: Güvenlik sistemleri, öğrencilerin dersliklerde bulunduğu süre içinde yangın çıkma ihtimalinde alınacak tedbir ve aksiyonlara çözüm sunuyor. Yangın Alarm ve Seslendirme Sistemleri sayesinde; Sensormatic Güvenlik Hizmetleri; 22 yıldır sektör lideri olarak hizmet veren ve Securitas Grup şirketi olan Sensormatic, sektöre ve ihtiyaca özel tasarladığı marka bağımsız çözümlerle öne çıkan bir teknolojik çözüm entegratörüdür. 250 çalışanı ve Türkiye’deki 7 ofisi ile Perakende, Havacılık, Kamu ve Adalet, Bankacılık ve Finans, Ticari ve Endüstriyel, Enerji, Sağlık, Eğitim, Lojistik, Spor, Turizm ve Otelcilik alanlarına güvenlik ve operasyonel verimliliğe doğrudan etki eden teknolojik çözümler sunar. Sensormatic’in sunduğu çözümler; video izleme ve geçiş kontrol çözümleri, biyometrik sistemler, çevre güvenlik sistemleri, yangın algılama ve alarm çözümleri, elektronik ürün takip çözümleri, kişi sayma sistemleri gibi yenilikçi ve entegre teknolojilerden oluşur. BlaBlaCar’da sistem nasıl işliyor? BlaBlaCar’da sistem şöyle işliyor: Kişiler, BlaBlaCar’ın ücretsiz mobil uygulamasını indirerek ya da http:// www.blablacar.com.tr adresine girip Facebook hesabıyla giriş yaparak profilini oluşturuyor. Yolcular, gidecekleri yeri ve yolculuk yapacağı tarihi seçiyor ve karşılarına aynı yöne yolculuk etmek isteyen sürücüler çıkıyor. Seçtikleri sürücünün arabasına koltuk rezervas- yonlarını yapabiliyorlar. Kendi aracıyla yolculuğa çıkan sürücü üyeler ise, profillerine aracının modelini ekliyor, yolculuğunun detaylarını ve aracındaki boş koltuk sayısını belirterek gitmek istedikleri yere yolculuk ilanlarını veriyorlar. Sistem, yolculuk için koltuk başına bir masraf katkı payı öneriyor. Masraf katkı payı, kar gözetmeksizin yol masraflarının diğer yolcularla paylaşılmasına imkân verecek şekilde belirleniyor. BlaBlaCar’da yol arkadaşı seçimi yapmadan önce hem sürücülerin hem de yolcuların bakabileceği detaylı üye profilleri bulunuyor. Üyeler, BlaBlaCar’ın güvenilir topluluğunda, diğer üyelerin fotoğraflarını ve kısa biyografilerini görebiliyor, potansiyel yolculuk arkadaşları hakkında daha önceki yolculuklarından aldıkları yorum ve puanlamaları inceleyebiliyorlar. Ayrıca üyeler sistemde kimlik bilgilerini de doğrulayabiliyor, böylece hem platformda gerçek isimleriyle yer alıyor hem de daha güvenilir bir profile sahip oluyorlar. Bunlara ek olarak, e-posta adresi ve telefon numarası doğrulaması da yapılıyor. HABER MERKEZİ/İSTANBUL 2016-2017 eğitim-öğretim yılı yaklaşırken velileri de okul seçme telaşı sardı. Veliler okul seçerken eğitim kalitesi kadar okulun fiziki koşullarına ve teknolojik altyapısına da bakıyorlar. Peki, kaçımız okul seçerken güvenlik altyapısına bakıyoruz? Türkiye’nin önde gelen elektronik güvenlik sistemleri entegratörü Sensormatic’in Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu okullarda olması gereken güvenlik altyapısına ışık tuttu. “Veli profili değişiyor” Özellikle çocukları ilkokula başlayan anne-babaların okul seçim sürecinde güvenlik altyapısına bakmaları gerektiğine vurgu yapan Sensormatic Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu “Eğitim sektörü, çocuğum haftada kaç saat yabancı dil öğrenecek diye merak ederken, güvenlik altyapısı ne kadar gelişmiş diye sormayı da ihmal etmeyen bir veli profili ile karşı karşıya. Bu bilinç her geçen gün gelişiyor ve eğitim sektöründeki güvenlik altyapısının olması gereken seviyeye gelmesini destekliyor.” dedi. Okul ve çevresinde bakmamız gereken güvenlik çözümlerine örnekler… Çevre Güvenlik ve Uzaktan Video İzleme Çözümleri: Okul faaliyet saatlerinde yada dışında kampüs ve okul binalarının güvenliği ve hizmet ekiplerinin izlenmesi büyük önem taşıyor. Bu sayede; •İhlaller önlenebiliyor. •Şüpheli şahıslar tespit edilebiliyor. •Risklerin tanımının yapılmasının ardından otomatik takip yapılabiliyor. •Trafik yönetilebiliyor. •Video İzleme, radar, video analiz gibi sistemlerle entegrasyonu sağlanabiliyor. •Tehlikelere karşı anında tepki avantajı sağlıyor. •Uzaktan alarm doğrulama / Uzaktan eşlik etme hizmeti sunuluyor. Alarm Çözümleri: Sistem sayesinde izinsiz girişler, ihlaller tespit edilip, anında aksiyon alınabiliyor. Olası risk senaryoları tasarlanarak risk anında bu senaryonun tetiklenmesi ve önceden belirlenen güvenlik aksiyonlarının otomatik olarak gerçekleşmesi sağlanabiliyor. Okul İçi Kimlik Doğrulama ve Merkezi Yoklama: Öğrenci ve eğitmen yoklama takibinin merkezi olarak yapılabilmesi ve raporlanması sağlanıyor. Okul içi kimlik doğrulama ve merkezi yoklama sistemi sayesinde; •Biyometrik, kartlı geçiş ve BLE beaconlar* ile öğrenci takibi yapılabiliyor. •Devamsızlık durumu merkezi olarak raporlanabiliyor. •Velilere gerçek zamanlı bilgilendir- BlaBlaCar, Ankaralılar ile buluştu HABER MERKEZİ/ANKARA - Aynı yöne giden sürücülerle yolcuları buluşturarak yolculuğa yeni, hesaplı ve eğlenceli bir çözüm getiren yolculuk paylaşım uygulaması BlaBlaCar’ın Leman Kültür Bahçelievler’de düzenlediği etkinliğe Ankaralı üyeler yoğun ilgi gösterdi. BlaBlaCar Ankara buluşmasında yolculuk hikayelerini paylaşan üyeler hem BlaBlaCar Türkiye ekibini hem de potansiyel yol arkadaşlarını yakından tanıma fırsatı buldular. 18 ülke ile eş zamanlı gerçekleştiriliyor BlaBlaTour kapsamında geçtiğimiz yıl, Meksika’dan İngiltere’ye, Hindistan’dan Türkiye’ye, 2500’den fazla üye ile bir araya gelinirken, bu sene 18 ülkede 90’dan fazla şehre gidilerek daha fazla üyeyle buluşulması hedefleniyor. BlaBlaCar Türkiye ekibinin, farklı illerdeki üyeleriyle tanışıp yolculuk paylaşımı deneyimlerini ve önerilerini dinlemeyi amaçladıkları üye buluşmaları İstanbul, Adana, Samsun, Trabzon, Antalya, İzmir, Eskişehir, Ankara’nın ardından Konya ve Bursa ile devam edecek. Ankara, BlaBlaCar’da en fazla yolculuğun paylaşıldığı şehirlerden biri BlaBlaCar’ın Türkiye’de faaliyete geçtiği 2014 Eylül’den bu yana kullanım oranlarına bakıldığında Ankara, İstanbul ile beraber en fazla yolculuk paylaşılan illerden biri. Şu anda BlaBlaCar sisteminde, Ankara çıkışlı 1950’den fazla yolculuk ilanı yer alırken, farklı şehirlerden Ankara’ya doğru ise 2000’den fazla yolculuk ilanı bulmak mümkün. www.24saatgazetesi.com 4 24 SAAT / BAŞKENT'TEN A merikalı, bunak şarkıcı daha ziyade folk müzik icracısı Joan Baez, azılı bir Türk düşmanıdır. Ermeni kökenli Amerikalı bu yaşlı müzisyen yıllardan beri Türkiye’yi her vesile ile kötülemekten geri kalmamıştır. İşte yaşlı şarkıcının eline beklediği bir fırsat daha geçmiş ve 12 Ağustos’ta İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konsere “Türkiye’de bugün gördüğüm kadar büyük ve öngörülemez tehlikeye başka bir yerde gördüğümden emin değilim. Pek çok kez savaş bölgelerine, diktatörlükle yönetilen ülkelere, sevil darbelerin yaşandığı yerlere gittim. Ama Türkiye gibi tehlikeli bir ülke görmedim. Hiçbir müzisyene buraya gitmelerini önermem” diyerek Türkiye’ye gelmekten vazgeçmiştir. Yine bir Ermeni olan ihtiyar şarkıcı, şimdilik büyükelçilik yaptığı bilinen Charles Aznavor’da hayatı boyunca Türkiye’yi ve Türkleri kötülemek için elinden geleni yapmış ve halende “soykırım” deyip durmaktadır. Oysa bugün güzel ülkemizde üç buçuk milyonu aşan bir ermeni toplumu bulunmakla, bunlarda her Türk vatandaşının sahip olduğu haklara sahiptirler. Okulları, tapınakları, hastaneleri, huzurevleri, malları mülkleri bulunmaktadır. İşlerine gelmediği için ve de birer kukla oldukları için, tabii ki maddi çıkarlarını katarsak bu tip insanları ciddiye almamak gerekir. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın daveti üzerine ekibi ile Türkiye’ye gelmesi beklenen Amerika’da modası geçmiş yaşlı şarkıcının bu iptal kararı İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin Opçin’i fazlası ile üzmüşse de gerekli cevabı vermekte gecikmemiştir. Belli ki Pelin Opçin bu modası geçmiş yaşlı şarkıcıyı tanımamaktadır. Şayet Joan Baez yurdumuza gelse idi, burada yaratacağı bir skandal olay sonrası yine ağzından kan kusacaktı. HAYATIN İÇİNDEN Türk düşmanı Joan Baez yine yapacağını yaptı Birsen GÜRDİL [email protected] Pelin Opçin’e üzülmemesini bu yaşlı şarkıcının festivale hayrından ziyade zararının dokunacağını hatırlatırım. Türkiye konserini iptal eden yaşlı müzisyen Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da ve son olarak Almanya’da meydana gelen terör olaylarını görmeyecek kadar da cahil ve bilgisiz. Deniz Seki’de köşeyi döndü: 5 Haziran 2017’de cezaevinden çıkacak olan şarkıcı Deniz Seki’nin ahı tutmuş olmalı ki kendisin yargılayıp hapse tıkan hakim ve savcıların bugün pek çoğu vatana ihanet suçlaması ile tutuklanmıştır. Suçsuz olduğunu iddia eden Deniz Seki, daha öncede Avrupa insan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuş, bu kuruluş Deniz Seki için nispeten olumlu bir cevap vermiştir. Hapse girdikten sonra var olma mücadelesine ara vermeyen ve var gücü ile zorlukları yenmeye çalışan Seki, cezaevine düşen sanatçının şöhreti biter, toplumdaki itibarını kaybeder, unutulur, parasız kalır, malını mülkünü satar denilse de tanınmış sanatçı hiç yılmamış. Hapiste geçen günlerini değerlendirerek kitap yazmış, şarkı bestelemiş, şiirleri, pek çok bestekara ilham olmuş, hatta klip dahi çekmiştir. Maddi durumunu evini satarak idare eden Seki’ye, şans gülmüş ve ünlü ses bir şirketin 1.6 milyon liralık 20 konserlik bir teklife imza atmıştır. Evet, bugün gün sayan beklide iyi halden dolayı 5 Haziran’dan öncede tahliyesi beklene Seki, cezaevinde yaptığı bu anlaşma ile her konser için 80 milyar lira alarak yirmi şehirde sahneye çıkacaktır. Cezaevinden daha ünlenmiş ve daha zenginleşmiş olarak çıkacak olan Deniz Seki, belki de 10 ay sonra aramızda olabilmesi de mümkün görülmektedir. Zerrin Özer yeni bir albüm hazırlıyor: Türk pop müzik dünyasının tartışmasız en güçlü sesi olan Zerrin Özen uzun zamandan beri üzerinde titizlikle durduğu yeni bir albümün son hazırlarını da tamamlamıştır. “Harbiden git” adlı albümü için geçen gün Eylül filmin Okmeydanı’nda bulunan stüdyoların da klip çekimini gerçekleştiren ünlü ses hem sağlına kavuşmanın ve de yeni müzik çalışmasının olumlu geçmesinden dolayı memnun olduğu görülmüştür. TRT müzikte canlı yayınlanan programları ile milyonları ekran başına toplayan ünlü sanatçı bu çalışmalarını yaz boyu sürdürecektir. Harika Avcı Sayın Cumhurbaşkanımızdan yardım istedi: Başı bir türlü dertten kurtulmayan şarkıcıoyuncu Harika Avcı’nın İstanbul Ulus’ta ki evi meçhul kişi veya kişilerce kurşun yağmuruna tutumlaştır. Daha önce bir otel odasında hayat arkadaşından daya yediği için, daha sonra kendisi ile aşk yaşadığını iddia eden bir genç ile başı derde giren Harika Avcı bir kez daha soluğu karakolda almıştır. Hayatının tehlikede olduğunu ileri süren sanatçı Sayın Cumhurbaşkanımızdan can güvenliğinin sağlanması için yardım 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ talebinde bulunmuştur. Sanatçı dostu olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Avcı’nın isteğine ilgisiz kalmayacağı tahmin edilmektedir. Şahin ailesi bu beraberliğe karşı: Ünlü bestekâr ve ses sanatçısı Selami Şahin’in oğlu Lider Şahin, bir süreden beri İrem Derici adlı ses sanatçısı ile birlikteliğini sürdürmektedir. Alkolü biraz fazla seven Derici, bilindiği gibi geride bıraktığımız günlerde eşi Rıza Esendemir’den boşanmış, aradan kısa bir süre sonra Selami Şahin’in oğlu Lider’le beraber yaşamaya başlamıştır. Ailesinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen genç Şahin, Derici ile bir kaz kez yurtdışına çıkmış, bu yakınlığını da İstanbul’da sürdürmeye başlamıştır. Hafta içinde Arnavutköy’de bir lokantada alkolü fazla kaçıran sevgililer yine renkli basının sayfalarında yer almaktan kendilerini kurtaramamışlardır. Kebapçının oğlu hamburgerci oldu: Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses’in Derya Tuna’dan olma oğlu İdo uzun zamandan beri ayaklarının üzerinde durarak babasına yük olmaktan kurtulmuştur. Medyayı iyi kullanmasını bilen İdo saç rengi, giysileri ve yaşamı ile günlerin adamı olmayı başarmıştır. Bilindiği gibi ünlü bir kebap zincirinin de sahibi olan İbrahim Tatlıses’in oğlu “Bu fiyatlara, bu lezzetlere aşığım” sloganı ile ünlü Mcdonalds’ın yeni reklam yüzü olmuştur. Lezzet piyasasında ilgi ile izlenen bu reklamlar bazı meraklılara “Kebapçının oğlu Hamburgerci mi oldu?” sorusunu getirmiştir. Ben babamın kebabını yerim. Ama yeri gelirse hamburger de yerim diyen İdo müzik çalışmalarına da aralıksız devam etmektedir. Klibi halen müzik yayını yapan birçok TV kanalında yer alan İdo şimdi de babasının yönetiminde yeni bir albüm hazırlığı içindedir. BU MÜZEYİ GEZMELİSİNİZ Ankara’nın havasına tazelik katan Altınköy Açık Hava Müzesi, içerisinde bulundurduğu farklı müzelerle de ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor Yaz döneminde 4 bin çift "evet" dedi ANKARA - Türkiye'nin en büyük ilçelerinin başında gelen Keçiören, yaz döneminde evlenen çiftlerin sayısıyla da bir rekora imza atıyor. Keçiören Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, yaz mevsiminin gelmesiyle yoğunluğun yaşandığı yerlerin başında gelen nikah salonları tatlı bir koşuşturmacaya tanık olurken en fazla yoğunluğun yaşandığı yerlerden biri de Keçiören Belediyesi Evlendirme Memurluğu oldu. Haziran ayında başlayan nikah yoğunluğunda Ağustos ayının ilk yarısına kadar 4.123 çift "evet" dedi. Evlenen çiftlerin 513'ü yabancı uyruklu olurken evlenenler arasında 1. sırayı Suriyeli, 2. sırayı da İranlı çiftler aldı. "Hayırlı işe niyet ettiniz mi acele edin" düsturundan yola çıkan Belediye, hızıyla da parmak ısırtıyor. Otomasyon sistemine geçen Keçiören Belediyesi, yarım saat içinde çiftlerin başvurusunu alıp, nikahını kıydıktan sonra nüfusa tescilini yaptıran tek Belediye olarak da öncü misyonunu sürdürüyor. Günde ortalama 40 çiftin başvurusunu alan Belediyede nikah yoğunluğunun Ekim ayı ortalarına kadar devam etmesi bekleniyor. Çiftlerin dünya evine girmesine zaman zaman da bizzat tanıklık eden Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, "Ailenin temel taşları karşılıklı sevgi, saygı, hürmet, birbirini anlayışla karşılamadır. Çiftlerimize bir ömür boyu mutluluklar ve iki cihan saadeti diliyorum. Cenab-ı Allah kendilerine, milletine ve vatanına hayırlı hizmetler sunacak güzel evlatlar nasip etsin. Darısı bekarların başına olsun inşallah..." dedi. ANKARA - Altınköy’de bulunan Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi, farklı içeriği ile her gün yüzlerce ziyaretçiye kapılarını açıyor. Altınköy’ün doğal yaşantısına ayak uyduran ve ziyaretçilerini adeta bir orman atmosferinde ağırlayan bu müze gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi Altınköy’de Altındağ Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün Altınköy Açık Hava Müzesi içerisinde kurduğu müzeye, Altındağ Belediyesi büyük destek sağlıyor. Altındağ Belediyesi’nin tahsis ettiği alana kurulan Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi, orman, bozkır ve sulak alanlar eko sistemi olarak 3 ana bölümden oluşuyor. Müzenin bölümlere ayrılmasındaki amaç mekânın doğal dokusuna zarar vermemek… 2 katlı müzenin üst katındaysa yaban hayvanlarının konu alındığı bir fotoğraf sergisi dikkat çekiyor. Dörtdivan Akbabaları isimli sergi, periyodik aralıklarla yerini başka il ve ilçelerde çekilen fotoğraf sergilerine bırakıyor. Ağaçkakandan kızıl geyiğe, pelikandan ayıya kadar pek çok yaban hayvanı bu müzede Yaban Hayatı Tanıtım Müzesi’ndeki hayvanların tamamı tahnit işlemine tabii tutularak sergileniyor. Tahnit işlemi, herhangi bir sebepten dolayı yaşamı son bulan hayvanların bozulmaması ve çürümemesi için gerçekleştiren bir işlem olarak adlandırılıyor. Ağaçkakandan kızıl geyiğe, yaban domuzundan karacaya, pelikandan ayıya, çengel boynuzlu dağ keçisinden kurda kadar yaklaşık 100 hayvanının sergilendiği müze görülmeye değer… Etimesgut’ta üretici pazarı kuruldu Tarladan sofraya doğal, taze, yerli ANKARA - Etimesgut Belediyesi, vatandaşların taze ve doğal sebzemeyve tüketimini sağlamak amacıyla üretici pazarı kurdu. Eryaman 1. Etap Kapalı Pazar yerinde Perşembe günleri kurulan pazarda, başkentin köylerinde üretilen doğal ürünler, aracısız satılıyor. Etimesgut Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, üreticiler, Ziraat Odası’ndan aldıkları üretici belgesiyle pazarda ürünlerini satışa sunuyor. Üretici olmayıp da aracılık yapan esnafa izin verilmiyor. Halden alınan ürünlerin de bu pazarda satışı yasak. Pazarda sadece, Ankara’nın ilçelerinde ve köylerinde üreticilerin kendi bahçelerinde ürettiği ürünlerin satışı yapılabiliyor. Böylece yerli, taze ve doğal ürünler pazar tezgahlarını süslüyor. Üreticiler hem üretiyor hem de pazarda ürününün satışını gerçekleştiriyor. Üretici pazarı büyük ilgi görüyor. Merdivenli yollar renklendi ANKARA - Keçiören Belediyesi şehre ince dokunuşlar yaparak canlılık kazandırmaya devam ediyor. Keçiören Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Keçiören Belediyesi ekipleri şehrin kimliğine yönelik yaptıkları uygulamalara bir yenisini daha ekledi. Etlik Beydağı Sokak'taki 71 basamaklı merdivenin doğa desenleriyle buluşması ve merdivenlerin bir tabloya dönüşmesi büyük beğeni kazanınca bu çalışma yaygınlaştırıldı. 2015 yılında Dr. Besim Ömer Caddesi 61. Sokak, Tepebaşı Mahallesi Demirköy Sokak, Subayevleri Güzin Sokak, Şefkat Mahallesi Erciyes Sokak ile Fatih Caddesi üzerindeki merdivenli yolları renklendiren Belediye ekipleri, 2016 yılında da Çaldıran Mahallesi 510. Sokak, Subayevleri Mahallesi Centilmen Sokak, Basınevleri Mahallesi Güzeller Sokak, Uyanış Mahallesi Itri Caddesi, Esertepe Mahallesi Refik Saydam Caddesi ile Taşlı Sokak arasındaki merdivenli yolları da rengarenk bir görünüme kavuşturdu. Renkli görünümüyle hem kent estetiğini zenginleştiren hem de merdiven çıkmayı daha keyifli hale getiren merdivenli yollar şehre ayrı bir canlılık kattı. Engebeli araziye sahip Keçiören'de çok sayıda merdiven olduğunu belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak uygulamanın insanların merdivenleri kullanmasını daha cazip hale getirdiğinin altını çizdi. [email protected] 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ 5 24 SAAT / BAŞKENT'TEN Büyükşehir’den dilencilere “GEÇİCİ BARINMA” evi Galeri Kara’da yeni sezon başlıyor ANKARA - Çankaya Belediyesi Galeri Kara yeni sezona “Bize Aşk Lazım” diyerek başlıyor. 30 sanatçının çalışmalarından oluşan karma sergi, 2-30 Eylül tarihleri arasında görülebilecek. Çankaya Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara’nın merkezi noktalarından Kızılay’a, sanatı taşımak ve herkes için ulaşılabilir hale getirmek üzere 2010 yılında hizmete giren Galeri Kara, yaz döneminin ardından yeni sezona başlıyor. Ulusal ve uluslararası sergilerin yanı sıra profesyoneller kadar amatör sanatçılara da yer veren Galeri Kara, bu kez “Bize Aşk Lazım” başlıklı sergiyi Ankaralılarla buluşturuyor. Dünyada yaşanan olumsuzluklara, bilimin, düşüncenin, küresel sanatın yozlaşmasına karşı bir araya gelen 30 sanatçının işlerinden oluşan karma sergi, 2-30 Eylül tarihleri arasında görülebilecek. 500 çocuk sporla dolu bir yaz geçirdi ANKARA - Çocukların yaz tatillerini verimli ve keyifli bir şekilde geçirmesi için açılan Çankaya Belediyesi Yaz Spor Okulları programı bu yıl da dolu dolu geçti. Yüzme, tenis, satranç, basketbol, futbol, aikido gibi istedikleri alanda eğitim alan çocuklar Ankara’da yazın tadını sporla çıkardı. Çankaya Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği Yaz Spor Okulu bu yıl da Ankara’da kalan çocuklara keyifli bir tatil yaşama fırsatı sağladı. Yaz tatillerini sporla geçiren çocuklar yüzmeden tenise, futboldan aikidoya farklı alanlarda eğitim aldı. 500 çocuğun katıldığı eğitimler, Çankaya Belediyesi Ahlatlıbel Spor Tesisleri, Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu ve Galeri Kara’nın yanı sıra Hacettepe Üniversitesi Kapalı Yüzme Havuzu’nda gerçekleştirildi. Öğrenciler bir buçuk ay süren eğitimin ardından sertifikalarını eğitmenlerinden aldı. Fiziksel ve zihinsel gelişimlerine katkı sağlayan branşlarla dolu dolu bir yaz geçiren çocuklar, eğitimlerini profesyonel eğitmenlerden aldı. Basketbol, yüzme, tenis, aikido gibi derslerle zihin beden koordinasyonlarını eğlenerek geliştiren çocuklar, satranç dersleriyle de soyut düşünme ve öngörüde bulunabilme yeteneklerini arttırıyor. Fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerine katkıda bulunan Yaz Spor Okulu dersleri aynı zamanda çocukların sosyalleşmesine, takım ruhuyla hareket etmelerine de olanak sağladı. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı’nın, topladığı dilencileri, bir gün boyunca alıkoyabildiği “BarınmaEvi”nın yapımı tamamlandı ANKARA - Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı, Başkent’teki dilencileri, yapımını tamamladığı “Geçici Dilenci Barınma Evi”ne götürerek, bir gün boyunca alıkoyuyor ve yasal işlem uyguluyor. Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, “Duygu sömürüsüyle para kazanmaya çalışan” dilencilere geçit vermemek için operasyonlarına devam eden Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri, ilçe Zabıta müdürlükleriyle de koordineli bir şekilde çalışıyor. Ekipler, Başkent genelinde toplanan dilencileri, toplam 600 metrekarelik kapalı ve açık alanı bulunan “Geçici Dilenci Barınma Evi”nde tutuyor. Ankara’da çocuklarla birlikte günde ortalama 70 kişinin toplandığını anlatan Zabıta Dairesi Başkanı Abdurrahman Karabudak, “Çoğunlukla komşu ülkelerden gelen kişilerden oluşan dilencilerin ilgili mevzuat doğrultusunda kimlik tespitlerini yapıyor, üzerlerinden çıkan paralara tutanak düzenleyerek el koyuyor ve uyarılarda bulunuyoruz” dedi. Vatandaşların duygularını istismar ederek dilenen kişileri topladıklarını ve Geçici Dilenci Barınma Evi’ne götürdüklerini anlatan Karabudak, “Burada bir süre tutulan dilencilere Kabahatler Kanunu çerçevesinde yasal işlem uyguluyoruz. Dilenmek Kabahatler Kanunu'na göre suçtur. Ayrıca bunun yanında Türk Ceza Kanunu’na göre ‘dilendirmek’ de suçtur. Emniyet Müdürlüğü ile koordine içinde, dilendiren kişiler için de adli işlem uygulanıyor” diye konuştu. Dilencilerin emeksiz ve haksız para kazancı elde ettiklerini anlatan Abdurrahman Karabudak, “Lütfen doğru insana, doğru zamanda, doğru yerde para verelim ve doğru insanın rahat etmesini sağlayalım” dedi. EMNİYET’İN BELİRLEDİĞİ STANDARTLARDA BARINMA EVİ Başkanlıkça oluşturulan “Geçici Barınma Evi”ne ilişkin de bilgiler veren Karabudak, merkezin 100 metrekare kapalı 500 metrekare de açık alana sahip olduğunu, yeşillikler içindeki açık alanda çocuk oyun parkı ve kamelyanın yer aldığını belirtti. Karabudak,“Kapalı alan da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün belirlediği standartlarda, kişilerin kendilerine herhangi bir zarar vermemeleri için özel hazırlandı. Büyükşehir Belediyesi Zabıtası olarak 5 ekibimiz ile ilçe zabıta amirliklerimiz tarafından sabah saatlerinden itibaren toplanan dilenciler, bu merkeze getiriliyor ve akşama kadar burada alıkonuluyor” diye konuştu. Seyyar Denetim Merkez Amirliği’ne bağlı Dilenci ekipleri tarafından toplanan dilencilerin, çocukları ile birlikte özelikle cami önlerinde ve yaz ayları olması sebebiyle parklarda yoğunlukla bulunduğunu anlatan Zabıta Dairesi Başkanı Karabudak,“Başkent genelinde sürdürdüğümüz dilenci operasyon- larımızla yakaladığımız dilenciler artık bu merkezde toplanarak, gün boyu bu işi yapmamaları konusunda telkin ediliyorlar” dedi. ANKARA - Büyükşehir Belediyesi, kent genelinde görsel güzelliği artırmak amacıyla meydan ve kavşaklara yaptığı dekoratif süs havuzlarına yenilerini ekliyor. Proje kapsamında Bağlum, Keçiören Tepebaşı, Basınevleri ve Sincan’daki büyük boyutlu havuzların yapımı tamamladı. Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara ve bağlı ilçelerinde bugüne kadar değişik ebat ve mimari tasarımlarda onlarca süs havuzu yapan Büyükşehir Belediyesi, özel led aydınlatmalarla ışıklandırdığı havuzlarla bölgenin yaşamına renklilik kazandırıyor. Dekoratif süs havuzlarına yerleştirilen fıskiye ve hayvan figürleri de ortama görsel zenginlik katıyor. Başkent genelinde 2013 yılından bugüne kadar 123 adet dekoratif süs havuzu yapan Büyükşehir Belediyesi, yeni havuzların yapımını da devam ettiriyor. Kavşakları ve meydanları süs havuzları ile donatan Büyükşehir Belediyesi sadece 2016 yılında 19 adet dekoratif süs havuzunun yapımını gerçekleştirdi. Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı’nca Ankara’ya 4 yeni süs havuzu daha kazandırıldı. Bağlum, Keçiören Tepebaşı, Basınevleri ve Sincan’daki havuzların yapımı da tamamlandı. Kent Estetiği Dairesi Başkanlığı yetkilileri, “Her geçen gün Ankara’yı yeniliyor, güzelleştiriyor ve yaşam kalitesini yükseltiyoruz. Kent estetiğine katkı sağlayacak görsel tasarımlarla halkımıza yenilikçi bir Başkent sunuyoruz” dediler. Başkent’e yeni dekoratif havuzlar GAZETECİLER CEMİYETİ YAYINLARI www.24saatgazetesi.com Yayınlarımıza Gazeteciler Cemiyeti Üsküp Caddesi No:35 Çankaya-Ankara adresinden ulaşabilirsiniz. Tel: 427 15 22- 427 27 12 6 24 SAAT / RÖPORTAJ NAZ'DAN SELFİ HİKAYELERİ 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ HER ZAMAN RESİM ÇİZDİ sonra işi bıraktım. Bu yoğun tempodan boşa çıkınca, artık istediğim hayalimi yapmak için yola koyuldum. İşyerinde de çocukluğumdan itibaren aslında sürekli yaptığım şeydi resim, etraftaki insanları camın önündeki çiçeklerimi karakalemle çizerdim. Resim için gerekli tüm teknik bilgileri kurslara giderek, çalışarak edindim, daha çok geliştirdim kendimi. İlk sergimi 2013’te yağlı boya tekniğiyle yaptığım çalışmalarımla ilgili açmıştım. Son sergimde yine yağlı boya ve pastel çalışmıştım. Altı kişisel sergim oldu. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Ankara Barosu Galerisi’nde, Hamamönü’nde açtım sergilerimi. En son Paris’teki karma sergide iki tablom yer aldı. Biri yağlı boya, biri pasteldi. Oradan da UNESCO Paris Büyükelçiliği’nin dikkatini çekti ve büyükelçiliğe alındı tablom. Başkonsolos geldi ve sertifikayı takdim etti. Çok güzel bir sergiydi. Sanat Kültür Derneği (SAKUDER) Başkanı, İtalya için tekrar böyle bir sergi düşündüğünü belirtti. 2007’den bu yana çok yoğun bir şekilde resim yapıyorum. Özellikle sergilere hazırlandığım dönemlerde 9 ayda 54 tablo yaptığımı hatırlıyorum." Naz AKMAN [email protected] A ysel İnkaya ve İbrahim Aybastı’nın tek çocuğu ressam Nesrin Taner… Babası devlet memuru, annesi ebe olan Nesrin Taner, Ankara da başladığı öğrenimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirerek tamamlamış. Türkiye Elektrik Kurumu’nda yıllarca çalıştıktan sonra, çocukluğundan beri ilgi duyduğu resim alanına yönelerek profesyonel anlamda resimler çizmeye başlayan Taner, yurtiçi ve yurtdışında kişisel sergilerini açmış. 1954 yılında Kayseri'de doğan Nesrin Taner, çocukluk dönemini ve ailesini şöyle anlatıyor: “SÜTÜN TADINI BİLMEDEN BİR ÇOCUKLUK YAŞADIM” "Babamın memuriyeti nedeniyle Kayseri de doğmuşum. 4 yaşındayken annem ve babam ayrılıyorlar, bunun üzerine annem beni de yanına alarak Ankara’ya taşınıyor. İlkokulu Balgat Ömer Seyfettin İlköğretim Okulu’nda, liseyi de Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi’nde okudum. Çocukluğuma dönüp bakınca gerçekten yoksulluk içinde yaşadığımızı anımsıyorum. Çocukluğuma dair hatırladığım ilk şey, gecekonduda küçük bir oda ve odanın içinde iki karşılıklı divan… Burada annemle yatardık. Mutfak, banyo çok küçük yerlerdi ve çok az eşyamız vardı. En büyük lüksümüz, annemin zamanında taksitle aldığı radyo ve oradan ‘Arkası Yarın’ları takip edişimiz. Annem hemşire olduğu için geceleri işe giderdi, üzerime kapıyı kilitlerdi, çok küçük yaşlardaydım. Sabaha kadar tek kalırdım, bazen komşunun çocukları gelip yanımda kalırdı. Benim bir tek pantolon, bir bluz ve bir kazağım vardı. Gece an- nem yıkardı, sobanın önüne bırakırdı, sabaha kururdu, öyle giyerdim. Sütün tadını bilmeden bir çocukluk yaşadım, yalnız başıma okulu bitirdim. Kimseye bir şey soramazdım derslerle ilgili… Ortaokul döneminden hatırladığım en büyük şey… Bir ramazan günüydü, annem işten geldi, gaz ocağını pompalayarak yaktı, üzerine su koydu, içine tuz attı. Bir şeyler aradı, bulamadı. Bulgur koydu ve pişirdi. Yemeği sofraya koyduktan sonra da beni özendirerek, ‘Çok güzel olmuş haydi yiyelim’ dedi. Bir lokma aldım, o kadar kötü bir tadı vardı ki, daha fazla yiyemedim. Hemen bir bahane buldum, ‘Okulda arkadaşlar bugün bir şeyler yiyordu, ben de yedim, aç değilim’ dedim. Halbuki öyle bir şey yoktu, yalan söyledim. Çok aç yattığımı hatırlıyorum. Bu nedenle aç çocuklara kimsesizlere dayanamam, elimden gelen tüm yardımları yapmaya çalışırım. Benim bütün gayem, çocuklara yardım etmek, onları giydirmek, doyurmak, hastaysa iyileştirmek oldu. Annem benim için çok fedakarlık yaptı, her şeye rağmen o yoksulluğun içinde beni okuttu. Benim can dostumdu. Babam bayramlarda komşumuza uğrardı. Oraya gidince görürdüm onu. Bu nedenle baba şefkatini hiç göremedim. Lise bittikten sonra iki yolum vardı: ya okumak ya da evlenmek. Annemin durumu zaten ortadaydı. Beni üniversiteye gönderebilecek güçte değil diye evlenmeye karar verdim." “ANNE, KAPIYI ÇALDIĞIMDA SEN AÇ” Öğretmenleri tarafından resim yeteneği keşfedilen Nesrin Taner, Güzel Sanatlar Bölümü'ne gönde- SERGİ GELİRLERİ YOKSUL ÇOCUKLARA rilmek istenir. Fakat annesinin “Bu işte para yok” demesi üzerine iktisat öğrenimine yönelir. Nesrin Taner, resim çizmeyi bırakmadığı bu dönemi şöyle anlatıyor: "Ortaokulda resim öğretmenim annemi çağırıp ‘Kızınızı güzel sanatlara gönderin’ derdi. Öğretmenim beni bunun için her zaman çok teşvik etti. Ama annem, bu bölümü okursam geçinmemin zor olacağını söylerdi. Meslek olarak seçmedim, ama her zaman hayatımın bir köşesinde sessizce insanları, doğayı çizdim. [email protected] Evlenirken eşimden beni üniversiteye göndermesini rica ettim kabul etti. Bunun üzerine Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdim. Evlendikten üç ay sonra, eşimin çalıştığı yerde, Türkiye Elektrik Kurumu’nda çalışmaya başladım. Zaman içinde şef oldum. 27 yıl boyunca çalıştım. O sıralarda iki evladım oldu. Ancak son iki senede sürekli Ankara dışında işlerim oluyordu. Çocuklar küçük yaşlardaydı. Bir gün kızımın ‘Anne, kapıyı çaldığımda sen aç ne olur’ sözünden Ressamlık dışında hayatını çocuklara ve hayvanlara adadığını anlatan Nesrin Taner, buna rağmen çevresinde hep yanlış anlaşıldığını, bu yüzden de üzüldüğünü ifade ediyor. "Maaşımın bir kısmını sürekli yoksullara dağıtırdım. Muhtarlığa gidip yoksulların listesini alırdım, onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdım. Sergilerimi açmaya başladıktan sonra, gelirlerini kimsesiz, yoksul, lösemili çocuklara bağışlamaya başladım. Onlar için sürekli sergi açtım. Çocukları çizdiğim tablolarımın defalarca yeniden çizdiğim zamanlar olurdu. Çünkü çizerken öperdim resimleri, bozulurlardı, yeniden düzeltirdim. Belki de bu çocukluğumda yaşadıklarımın etkisiyle oluştu, bilmiyorum, ama yaşadığım sürece çocuklara sürekli yardım etmeye devam edeceğim. Bir de tabii her gün pazar arabasını yiyeceklerle doldurup park park dolaşıyorum. Sokak hayvanlarına yemek, su ve süt bırakmaya çalışıyorum. Hayatta tüm gayretim, çocuklar ve hayvanlar için mücadele vermekle geçti. Çevremdeki kişiler tarafından hep yanlış anlaşıldım. Ben sergilerimi yoksullar, lösemili çocuklar için açarken gazetelerde ‘hayırsever ressam’ diye gündeme gelmiştim ve etrafımdaki insanlar bunu maalesef yanlış bir şekilde ele aldılar. Çocukları kullandığımı iddia ettiler, incitici sözler söylediler. Günlerce gözyaşı döktüm. Yakınımdaki kişilerin böyle düşünmesine üzüldüm açıkçası." 7 24 SAAT /TEKNOLOJİ 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Akıllı evlere talep artıyor HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Akıllı cihazların ve nesnelerin interneti kavramının günlük hayatımızda özellikle yeni inşaat projeleri ve rezidanslar ile yer edinmeye başlamasıyla, tüketiciler artık evlerinin de akıllı olmasını istiyor. Bütün donanımların bir arada tek merkezden kontrol edildiği ve kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayan akıllı evler; hırsızlık, gaz kaçağı, yangın, su baskını ve panik durumlarını fark ediyor ve gerekli tedbirleri alıyor. Türkiye’nin ilk emlak sitesi Milliyetemlak.com arama sonuçlarına göre “akıllı” kelimesinin yer aldığı ilan ve “akıllı” kelimesiyle yapılan emlak aramalarının sayısı her geçen gün artıyor. Akıllı evlerin kişilerin hayatını kolaylaştıran ve enerji tasarrufu sağlayan pek çok özelliğiyle son yıllarda rağbet gördüğünü belirten Milliyetemlak.com Genel Müdür Müge Seymen “Akıllı evler enerji tüketiminin azaltılmasından güvenliği tek noktadan yönetmeye, aydınlatma, ısıtma, soğutma kontrolünden hırsızlık ve yangına kadar pek çok konuda kişilerin hayatını kolaylaştırıyor. Tüm bu özellikleriyle çağımızın vazgeçilmezleri arasına girmeye aday olan akıllı evlere olan talep, Milliyetemlak.com arama sonuçlarında da görüldüğü üzere her geçen gün artıyor. Önümüzdeki dönemde daha çok “akıllı” kelimesinin yer aldığı emlak aramalarına ve ilan yayınlarına rastlayacağız. Deloitte Center'ın akıllı ev ve cihazların 2020 yılındaki geleceğiyle ilgili yaptığı analizlere göre, dünya genelinde akıllı ev sensörlerindeki kullanım %78,8 oranında artacak ve 71.2 milyondan 1 milyar 300 milyon seviyesine yükselecek. Bu gelişme dünya genelinde akıllı evlerin aynı oranla yükseleceği sonucunu da beraberinde getirecek.” dedi. Düzenli internet kullanıcısı arttı Türkiye'de 16-74 yaş grubundaki kişilerden bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,9, internet kullananların oranı yüzde 61,2 oldu Ödemelerin üçte biri mobilden yapılıyor HABER MERKEZİ/İSTANBUL Finansal teknoloji girişimleri, bankalarla rekabete girebilecekleri ürünler geliştirerek mevcut pastadan pay almayı hedefliyor. Bankaların piyasaya giren yeni oyuncular karşısında zorlanması ise kaçınılmaz görünüyor. Hazine Bakanlığı’ndan alınan özel izin ile uluslararası markaların karşısına çıkan ilk yüzde 100 milli şirket olan CEMETE, yıl sonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN ve CMT Banco’ları ile tüm hizmetlerini sahada ve çoklu kanallarda faaliyete almayı amaçlıyor. 11,3 milyon müşteri, 16 milyar TL’lik işlem 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları kanunu ile ödeme sistemleri alanında yeni bir yola girildi. Ödeme pazarı son 10 yıl içinde iki kattan daha fazla büyüdü. Geçen yıl itibariyle 6493 sayılı kanun ile lisanslı Ödeme Hizmetleri kuruluşları, 11,3 milyon müşteriye toplam 16 milyar TL’lik işlem gerçekleştirdi. 6493 sayılı kanun ile para transferleri, fatura ödemeleri dahil her türlü ödeme işlemleri yasal bir temele kavuşmuş oldu. CMT’nin, Kapalıçarşı’dan başlattığı yaygınlaşma sürecini Anadolu’ya ve uluslararası arenaya taşıyacaklarını belirten CMT Genel Müdürü Onur Baran Çağlar, “BDDK’dan aldığımız lisans ile ulusal ve uluslararası çapta güvenli para gönderme ve alma işlemi gerçekleştiriyor ve teknolojiye yatırım yapıyoruz. Uluslararası markaların karşısına çıkan yüzde 100 milli ilk şirket konumundayız. En az maliyetle, en hızlı para transferi gerçekleştirip, müşterilerimize alternatif ödeme kanalları sunuyoruz. Ulusal ve uluslararası akıllı para transferi noktası konumumuzu CMTHAN ve CMTBANCO markaları ile güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Yıl sonuna kadar 1.500 noktada CMT HAN ve CMT Banco’larımız ile tüm hizmetlerimizi sahada ve çoklu kanallarda faaliyete almayı hedefliyoruz.” dedi. ANKARA (AA) - Türkiye'de 16-74 yaş grubundaki kişilerde bilgisayar kullananların oranı yüzde 54,9, internet kullananların oranı yüzde 61,2 oldu. Düzenli internet kullanıcılarının oranı ise yüzde 94,9'a yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK), 2016 yılı nisan ayında gerçekleştirilen, "Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması" sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, bu yıl nisan ayında bilgisayar ve internet kullanım oranları 16-74 yaş grubundakilerde sırasıyla yüzde 54,9 ve yüzde 61,2 oldu. Bu oranlar erkeklerde yüzde 64,1 ve yüzde 70,5 iken, kadınlarda yüzde 45,9 ve yüzde 51,9 olarak gerçekleşti. Bilgisayar ve internet kullanım oranları, geçen yıl yüzde 54,8 ve yüzde 55,9 olmuştu. Türkiye'de 10 haneden 8'i internet erişim imkanına sahip bulunuyor. Ülke genelinde internet erişim imkanına sahip hanelerin oranı bu yılın nisan ayında yüzde 76,3 oldu. Evden internete erişimi olmayan hanelerdekilerin yüzde 59'u evden internete bağlanmama nedeni olarak, internet kullanımına Sanal dünyanın kontrolü sizde olsun ihtiyaç duymadıklarını belirtirken, yüzde 29,4'ü de interneti, iş, okul, internet kafe gibi başka yerlerde kullandıklarını bildirdi. Genişbant internet erişim imkanına sahip haneler, yüzde 73,1'i buldu. Buna göre hanelerin yüzde 39,5'i sabit genişbant bağlantı (ADSL, kablolu internet, fiber gibi) ile internete erişim sağlarken, yüzde 65,2'si mobil genişbant bağlantı ile internete erişim gerçekleştirdi. Son 3 ayda düzenli internet kullanıcı oranı da yüzde 94,9 oldu. Hanelerin yüzde 96,9'unda cep telefonu var Bu yıl nisanda hanelerin yüzde 96,9'unda cep telefonu veya akıllı telefon bulunurken, sabit telefon bulunma oranı yüzde 25,6 oldu. Aynı dönemde hanelerin yüzde 22,9'unda masaüstü, yüzde 36,4'ünde taşınabilir ve yüzde 29,6'sında tablet bilgisayar bulunuyor. Geçen yıl yüzde 20,9 olan internete bağlanabilen TV oranı ise 2016 yılında yüzde 24,6 olarak hesaplandı. İnternet kullanım amaçları arasında sosyal med- HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Tayvan kökenli Synology, geliştirdiği ürün ve çözümleriyle kullanıcılarına yenilikler sunmaya ve hayatlarını kolaylaştırmaya devam ediyor. Firma, ev ve ofisler için tasarlanan yüksek hızlı kablosuz yönlendirici olan RT1900ac için geliştirilen yeni yazılımını hizmete sunuyor. Synology Router Manager (SRM) 1.1, akıllı Wi-Fi bağlantısı, ayrıntılı ağ analizi ve daha fazla güvenlik ile dikkat çekiyor. Yeni yazılım, standart yönlendiricilere göre gelişmiş ağ trafiği özelliklerine sahip. Bant genişliği tüketimini kontrol altına alan yazılım, ağ yönetiminde güvenliği ön plana taşıyarak, internette maksimum hız ve güvenlik sağlıyor. ya ilk sırada yer aldı. İnternet kullanım amaçları dikkate alındığında, bu yılın ilk üç ayında internet kullanan bireylerin yüzde 82,4'ü sosyal medya üzerinde profil oluşturma, mesaj gönderme veya fotoğraf gibi içerik paylaşırken, bunu yüzde 74,5 ile paylaşım sitelerinden video izleme, yüzde 69,5 ile online haber, gazete ya da dergi okuma, yüzde 65,9 ile sağlıkla ilgili bilgi arama, yüzde 65,5 ile mal ve hizmetler hakkında bilgi arama ve yüzde 63,7 ile internet üzerinden müzik dinleme (web radyo) takip etti. İnternet kullananların yüzde 61,8'i e-Devlet hizmetleri kullandı. İnterneti 2015 yılı nisan ile 2016 yılı mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde kullananların kişisel amaçla kamu kurum/kuruluşları ile iletişime geçmek veya kamu hizmetlerinden yararlanmak için interneti kullanma oranı yüzde 61,8 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde (2014 Nisan-2015 Mart) yüzde 53,2'ydi. Kullanım amaçları arasında kamu kuruluşlarına ait web sitelerinden bilgi edinme yüzde 54,8 ile ilk sırayı aldı. İnternet üzerinden alışveriş arttı İnternet kullananların internet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı 2015 yılına göre 1 puan artarak yüzde 34,1 oldu. Geçen yılın nisan ile 2016'nın mart aylarını kapsayan 12 aylık dönemde internet üzerinden alışveriş yapan bireylerin yüzde 60'ı giyim ve spor malzemesi, yüzde 29,7'si seyahat bileti, araç kiralama, yüzde 25,8'i ev eşyası (mobilya, oyuncak, beyaz eşya gibi), yüzde 21'i elektronik araçlar (cep telefonu, kamera, radyo, TV, DVD oynatıcı gibi), yüzde 19,8'i gıda ile günlük gereksinim maddeleri (çiçek, kozmetik, tütün ve içecekler de dahil) satın aldı. Söz konusu 12 aylık dönemde internet satın alış ya da sipariş veren bireylerin yüzde 24,9'u sorun yaşadı. En çok karşılaşılan sorunlar, yüzde 44,9 ile "teslimatın belirtilenden daha yavaş olması" ve yüzde 42,1 ile "yanlış veya hasarlı ürün veya hizmetin teslim edilmesi" oldu. Gazeteciler Cemiyeti, yine savaş çığlıklarının atıldığı Orta Doğu’nun karmaşık siyasetini anlatan çok önemli bir eseri okuyucuya sunuyor KRALLAR VE BAŞKANLARLA 50 YIL 3 CİLT Duayen Gazeteci LÜTFÜ AKDOĞAN 62 yıldan beri Orta Doğu coğrafyasında tanık olduğu savaşlar, darbeler ve siyasi entrikaları anlatıyor İnternette hızınızı kimse düşürmesin SRM 1.1 Router Manager, ağ trafiğinin detaylı şekilde analiz edilmesine imkan sunuyor. Ağdaki bant genişliğini tüketen, yavaşlatan uygulamaların veya kullanıcıların tespitine imkân tanıyan çözüm, güvenlik kaygılarının geride kalmasına yardımcı oluyor. Saldırı tespit sistemi ve saldırı önleme sistemi özelliklerini içerisinde barındıran SRM 1.1, yerel ağa girmeye çalışan uygulamaları engelliyor. Çocuklar için tehlikeli ve uygunsuz site erişim kontrolü Ebeveynler ve yöneticiler için tam kontrol olanağı sunan çözüm, çocukların veya çalışanların internete erişimlerini kontrol altında tutuyor. “Google Güvenli Arama” entegrasyonuna sahip yazılım, internet erişimini ihtiyaçlar dahilinde şekillendirmeye olanak tanıyor. Özelleştirilebilir yapısı ile binlerce siteyi birkaç tıklama ile engellemeyi mümkün kılan çözüm, tehlikeli ve uygunsuz site erişimlerini güvenli şekilde ortadan kaldırıyor. Geleneksel yönlendiriciler ağdaki belirli bir içeriğe izin vermek ya da belirli içerikleri engellemek için URL tabanlı Web filtrelemesi uygularken, Synology Router Manager iletişimin DNS arama aşamasında içeriğe izin verilip verilmediğini kontrol eden daha hassas bir Web filtrelemesi kullanıyor. Bu sayede ağa sızmak ve izin verilmeyen içerikleri görüntülemek zorlaşırken, kaynak tüketimi de azaltılmış oluyor. Saldırıları tespit ve önleme özelliği de mevcut İnternet erişimindeki en önemli sorunların hız ve güvenlik konularında yaşandığına dikkat çeken Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit, “Günümüzün dijital dünyasında güvenliği elden bırakmadan sanal ortamda maksimum hıza sahip olmak, tercihten çok zorunluluk haline geldi. SRM 1.1 Router Manager yazılımı, bu konforu sağladığı için kablosuz yönlendiriciler vizyonumuzun önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Synology Router RT1900ac ürününü, SRM 1.1 Router Manager ile güçlendirerek dosya aktarımı ve bulut entegrasyonu avantajı da sağlıyoruz. Synology SRM 1.1 Router Manager, Synolgy’nin popüler Cloud Station Suite uygulamasını destekliyor. Cloud Station Drive ile bulut uygulamalarına senkronizasyon sağlayan kullanıcılar, Windows, Mac ve Linux cihazlarında bulunan dosyaları gerçek zamanlı olarak bulut uygulamalarına yedekleyebiliyor.” dedi. Synology'nin Smart Connect Wi-Fi teknolojisi sayesinde kullanılan cihazlar otomatik olarak en uygun bant aralıklarına bağlanıyor. 2,4 GHz veya 5 GHz bant aralığında çalışan Synology Router RT1900ac, SRM 1.1 yazılımı ile kolay, hızlı ve güvenli şekilde yönetilebiliyor. Smart WAN özelliği sayesinde kesintisiz ağ bağlantısını mümkün kılan SRM 1.1, ikinci bir WAN tayin etmeye olanak tanıyarak, ağdaki yük dengelenmesine imkan tanıyor. Synology SRM 1.1 Router Manager’ın en önemli özelliklerinden birisi ise sezgisel güvenlik imkanı sunması. Kullanımı kolay bir ara yüze sahip olan SRM 1.1, teknik bilgilerin detaylıca ayarlanabilmesine yardımcı oluyor. www.24saatgazetesi.com Orta Doğu ülkelerinde cumhurbaşkanı, başbakan, kral veya emir olmak isteyenlerin ders alacağı başucu kitabı... BÜTÜN KİTAPÇILARDA... YAYINLAYAN Gazeteciler Cemiyeti Çevre Sokak (Üsküp Caddesi) No:35 Çankaya / Ankara Tel : 0312. 427 15 22 Faks : 0312. 468 23 84 Web : http://www.gazetecilercemiyeti.org.tr E-Posta : [email protected] GENEL DAĞITIM Bilgi Yayınevi Basım Dağıtım Kitabevi ve Kırtasiye A.Ş. Gülbahar Mah. Gülbağ Cad. No:33 A-B Blok Mecidiyeköy - Şişli / İstanbul Tel : 0212. 217 63 40 Faks : 0212. 217 43 65 Web : www.bilgiyayinevi.com.tr 8 24 SAAT / EKONOMİ 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetleri, kamu hizmeti yükümlülüğü kapsamında değerlendirilecek ANKARA (AA) - Demiryolu tren işletmecisinin ticari şartlarda veremediği demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetlerinin sağlanmasına dair usul ve esaslar düzenlendi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının, Demiryolu Yolcu Taşımacılığında Kamu Hizmeti Yükümlülüğü Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, ticari olarak verilemeyen kamu hizmeti niteliğindeki demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetleri, kamu hizmeti yükümlülüğü kapsamında değerlendirilecek. Bu kapsamda belirli bir hat üzerinde herhangi bir demiryolu tren işletmecisinin ticari şartlarda veremediği demiryolu yolcu taşımacılığı hizmeti sözleşmeye dayalı olarak verilecek. Kamu hizmeti sözleşmesine dayanılarak yerine getirilecek yükümlülüğü üstlenen demiryolu tren işletmecileri aynı zamanda farklı ticari hizmetlerde verebilecek. Bu çerçevede yolcu taşımacılığı hizmeti verilecek hatlar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. Söz konusu hizmeti verecek demiryolu tren işletmecisinin seçimine yönelik ihale süreçleri Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yürütülecek. Kamu hizmeti yükümlüsünün seçiminde açık ihale usulu kullanılacak. Enerjin yoksa yerüstü kaynaklarını değerlendir Metin TÜRKYILMAZ http://metinturkyilmaz.blogspot.com.tr Renault'nun GT-Line versiyonu son çeyrekte satışa çıkacak İSTANBUL (AA) - Renault'nun GT-Line versiyonu, yeni Clio ile birlikte yılın son çeyreğinde Türkiye'de satışa sunulacak. Renault'dan yapılan açıklamaya göre yeni Clio ile birlikte Türkiye'de pazara sunulacak olan GT-Line'ın ön tamponunda metal hava giriş kanalları, eşikler, 16- veya 17 inç jantlar, krom egzoz çıkışı ve metal arka tampon paneline sahip. Yeni Clio R.S.'nin Trophy versiyonu da iki farklı benzinli motor seçeneği ile satışa çıkacak. Bu motorlar altı vitesli çift kavramalı otomatik EDC vites kutusu ve direksiyona vites değiştirme kulakçıklarıyla tercih edilebilecek. Trophy versiyonu özel bir egzos sistemiyle de sipariş edilebiliyor. 200 bg gücündeki motor, Sport ve Cup şasiyle birlikte sunuluyor. 220 bg'lik motor ise Trophy’de tercih edilebiliyor. 220 bg gücündeki Trophy versiyonu kendi sınıfındaki diğer tüm spor araçlarından daha fazla güç üretebiliyor. Araç 0-100 km/s hızlanmasını 6.6 saniyede gerçekleştiriyor. Yeni Clio Renault Sport aynı zamanda 18 inçlik jantlar ve özel kapı eşikleriyle sunuluyor. Aracın arka kısmında sportif bir spoiler, fonksiyonel bir difüzör, ikili egzoz borusu ve C-şekilli farlar yer alıyor. Söz konusu araç Türkiye'de sipariş üzerine getirilecek. Avrupa ve Ortadoğu Türk kirazına doyacak KONYA (AA)- Türkiye'de kiraz hasadının en geç yapıldığı Torosların eteklerinde bulunan Hadim ve Taşkent ilçelerindeki son turfanda kirazın yüzde 90'ı, Rusya, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkeye ihraç ediliyor. Yüksek rakımda üretilen, kalitesi ve tadıyla yurt dışında "Türk Kirazı" olarak bilinen Napolyon cinsi Hadim kirazının hasadı tamamlandı. Bu yıl rekoltenin 16 bin ton civarında olduğu kirazın, yurt dışı yolcuğu sürüyor. Hadim İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Erol İşcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçede 39 bin dekar alanda kiraz üretiminin gerçekleştirildiğini söyledi. Bu yıl 1 Temmuz'da başlayan hasadın birkaç gün önce tamamlandığını belirten İşcan, "Ülkenin son kirazı burada toplanıyor. Yurt dışında 'Türk kirazı' olarak bilinen ürünümüz, Almanya başta olmak üzere Avrupa'da birçok ülkeye gönderiliyor. Bu yıl Çin'e de başladı. Ayrıca Rusya krizinden dolayı bu sene başta Irak olmak üzere en fazla Ortadoğu'ya ihracat yapıldı." diye konuştu. İşcan, Hadim kirazının kendine has özellikleri olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bunların başında rakım özelliği geliyor. Yükseklik çok önemli bir etken. Bölgede yaklaşık 2 bin metreye kadar kiraz yetiştiriliyor. En çok bin 800 metrede bahçemiz var. Güneş avantajı da var tabi. Güneş ışığı aromayı çok etkiliyor. Gündüz gece sıcaklık farkının yüksek olması da aromayı çok etkiliyor. Kirazımızın bu gibi avantajları var. Rekolte geçen yıldan çok yüksek. Geçen yıl 10 bin tonda kalmıştı. Bu yıl 15, 16 bin tonları buldu. Beklentiyi karşıladı. Fiyatlar da çok düşük değil. Fiyatlar, kirazın kalitesine göre 4, 7, 8 lira arasında değişiyor." Şunu baştan açıkça ortaya koyalım. Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Bu çok önemli bir sorundur ve önünde sonunda çözülmesi gerekir. Aksi takdirde, ülkenin geleceğini tehlikeye girer. En son 9 Ağustos 2016 tarihinde Rusya’nın Çarlık başkenti St. Petersburg kentinde yapılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirvesinin de en temel konularından biri pek tabii olarak enerji idi. İki ülkenin ticari ilişkilerinde enerjinin boyutu o kadar büyük ki, Rusya, 2015 yılında Türkiye’ye 12,9 milyar doları enerji ürünleri olmak üzere 20,4 milyar dolarlık mal sattı ve ülkemizin ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından üçüncü oldu. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde Rusya’nın Türkiye’ye mal satışı 4,3 milyar doları enerji olmak üzere 7,8 milyar doları buldu ve Türkiye’nin ithalatında Çin ve Almanya’nın ardından yine üçüncü sırayı aldı. Türkiye’nin Rusya’dan yaptığı ithalatın çok büyük bölümü enerji ithalatı oluşturuyor. Doğal gazın yüzde 55’ini Rusya’dan alıyoruz. Petrol, kömür ithalatımız da çok büyük boyutlarda. Rusya’dan ne almıyoruz ki. Keresteden kağıda, demirden kömüre, her türlü minerale, tahıldan ayçiçeğine kadar… Buna karşın Rusya’ya ihracatımız, 2015 yılında 3,6 milyar dolarda kaldı ve bu ülke ihracatımızda 11’inci sıraya ancak yerleşebildi. İhracatımızda enerjinin payı 64,2 milyon dolarla yok denecek kadar az. Bu yılın Ocak-Haziran döneminde Rusya’ya yönelik ihracatımız, ambargonun büyük etkisiyle, 737 milyon doları ancak buldu ve kuzey komşumuzun ihracatımızdaki yeri 45’nciliğe kadar geriledi. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini çeşitlendirmesi, ticaret hacmini çok daha büyük boyutlara çıkarması bir zorunluluktur. Bu iki ülke arasında ticarete ve dolayısıyla ilişkilere bir denge getirecektir. Unutmayalım ki Rusya, Türkiye için çok iyi bir ticari ortaktır. Bunun böyle olması da işin doğası gereğidir. Çünkü Rusya, Türkiye’nin denizden komşusudur. Tarihleri boyunca bir çok savaş yapsalar da Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana Rusya ile bazı aralıklar hariç genel olarak çok iyi ilişkiler yürüten tek NATO ülkesi belki Türkiye’dir. Bütün ülkeler, öncelikle yakın çevresiyle ticaret yapar. Bugün Almanya’nın hem ihracatında hem de ithalatında komşuları olan Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre, Polonya, Avusturya, Danimarka ve Çekya en başlarda yer alır. Bu şu demek değildir; yakın çevre dışındaki pazarları ihmal edelim, sadece bölgemizle ilgilenelim… Nitekim Almanya, yeryüzündeki hemen her ülke ile ticari ilişkilerini başarıyla yürüten, bazı yıllar, kendisinden çok daha büyük bir ülke olan ABD’den bile fazla ihracat yapan bir ülkedir. Türkiye’nin de doğal olarak başta Avrupa Birliği ve birlikte ayrılma kararı alan İngiltere olmak üzere, ABD, Kanada, diğer Amerika kıtası ülkeleri, Afrika, Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve diğer Güney, Güneydoğu ve Uzak Asya ülkeleriyle, Avustralya ile ticaretini sonuna kadar zorlamalı, bu pazarları asla ihmal etmemelidir. Daha fazla ihracat daha fazla ithalat, birbirine karşılıklı olarak bağımlı ülkeler… Ticaretin ve ekonominin temelinde bu vardır. Yalnız, hiçbir yeni pazar, Ortadoğu, Rusya, Kuzey Afrika, Orta Asya, Balkan ve Kafkas ülkeleri kadar Türkiye’ye cazip olanaklar sunamaz. Türkiye, bu pazarlarda, hem yakınlığı hem tarihi ve kültürel bağları nedeniyle hemen her ülkeyle rahatlıkla rekabet edebilir. Bunlar tamam da enerjide Türkiye’nin farklı bir politika izlenmesi; hem temiz yenilenebilir enerji kaynakları olan hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, dalga gibi kaynakları sonuna kadar değerlendirmesi hem de yerli kaynakları harekete geçirmesi gerekiyor. Yenilenebilir ve yerli kaynaklar, enerji ihtiyacımızı tamamen karşılayana kadar, enerji ithalatı yaparken ülke çeşitlendirmesine gitmemiz, bir kaynağa aşırı bağlanmamamız ülke çıkarlarınadır. Bu “Rusya’dan enerji ithalatımızı azaltalım” demek değildir. Türkiye, sanayileştikçe, ekonomisi ve nüfusu büyüdükçe, enerjide ne kadar tasarruf yaparsa yapsın, daha fazla petrol, daha fazla doğal gaz, daha fazla kömür tüketecektir. 800 milyar dolarlık bir ekonomi ile 2-3 trilyon dolarlık bir ekonominin enerji ihtiyacı aynı olamaz. Bu eşyanın doğasına aykırıdır. Demek ki artacak enerji ithalatımızı çeşitlendirmek bile Rusya’nın enerji ithalatımızdaki ağırlığını azaltacaktır. Petrol ve doğal gaz boru hatlarını Türkiye üzerinden geçirmek temel politika olarak takip edilmelidir. Tabii bunun için de hem ekonomik hem de siyasi istikrarı olan, bölge ülkeleriyle iyi ilişkilerini sürdüren, güven veren bir ülke olmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca bunu diğer ülkelerden, özellikle batı ülkelerinden çok daha iyi uyguladı ama yine de yetmediğini Rus uçağı olayı bize gösterdi. Türkiye ve Rusya, kesinlikle ticarette 100 milyar dolarlık hedefe ulaşmak için azami gayreti göstermelidir. Bunu iki ülke gerçekleştirebilecek güce ve niyete sahiptir. Türk-Rus ilişkilerinin geleceği çok parlaktır ve Rusya’nın Türkiye’ye, Türkiye’nin Rusya’ya sunduğu veya sunacağı olanakları yer kürede yerine getirecek bir ülke bulmak neredeyse imkansızdır. Bu gerçeği bir tarafa koyarak; “Türkiye, 2015’de olduğu gibi, 1 satarken neredeyse 6 alma politikasını dönüştürmeli, çok daha fazla ihracat yapmalıdır” görüşünü de dillendirmek gerekir. Kısaca, 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefi, Türkiye açısından, 50 milyar dolarlık ithalat, 50 milyar dolarlık ihracat şeklinde konulmalıdır. Sadece, 40 milyar dolarlık tarım ve gıda ithalatı yapan Rusya’ya, Türkiye’nin ihracatını artırmasından daha doğal ne olabilir ki? Hizmet dış ticareti de var ki buradaki olanaklar olağanüstü boyutlarda. Türkiye, Ruslara turizmde çok büyük fırsatlar sunu- yor. Tarih, doğa, deniz, güneş hepsi Türkiye’de var. Olağanüstü bir mutfak kültürü de işin çabası… Rusya, Türk müteahhitlere inanılmaz boyutlarda imkanlar sunuyor. Navlun işin bir başka yönü. Teknoloji bir diğer tarafı. Sağlık turizm, üniversite eğitimi olayın diğer boyutları. İşbirliğinde yok yok… Kendine yetecek kadar bile petrolü, doğal gazı, kömürü, madeni (bor, krom, mermer gibi birkaç istisna hariç) olmayan Türkiye’nin, ekonomik gelişimini sürdürmesinin yolu; sadece ve sadece kaynaklarını, özellikle yer üstü kaynaklarını çok iyi değerlendirmesinden, yüksek teknoloji yatırımlarını artırmasından, katma değeri yüksek ihracata odaklanmasından geçiyor. Bir ürünü ham satmak yerine yarı mamul ya da mamul satamazsak, bu işte başarılı olamayız. İmalat sanayi ihracatının sadece yüzde 3,5’i yüksek teknoloji ürünü olan ihracat yapısını değiştirmeden bunu beceremeyiz. Aksi takdirde, sadece enerjiden oluşan ve Türkiye’nin hidrokarbon kaynağı yetersizliği nedeniyle Rusya’ya bağlı olmaktan kurtulamayacağı bir yapı sürer gider. 8 Milyarlık Kozmetik Sektöründe Bitkisel Ürünlere İlgi Az HABER MERKEZİ/İSTANBUL Hızla gelişen kozmetik sektörünün Türkiye’deki büyüklüğü 8 milyar TL’nin üzerinde. Kişi başına yıllık tüketimin 30 dolar olduğu sektörde sağlığı tehdit eden kimyasal içerikli ürünler de bulunuyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ‘her 3 kozmetik ürününden 1’i zararlı’ açıklaması tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Denetime giren ürünlerde cıva gibi tehlikeli kimyasallara rastlandığı çarpıcı bir gerçek. Bu durumun aksine sektörde olumlu sayılabilecek önemli gelişmeler de bulunmakta. Tüketici sağlığına önem veren dünyaca ünlü markalar ve Türk kozmetik üreticileri son birkaç yıldır ürün gamlarında bitkisel içerikli ürünlere yer veriyor. Yeni bitkisel kozmetik ürünlerin sayısı artarken marka bilinirliğine ulaşmak için bu ürünlerin tanıtımına daha çok önem verilmesi gerekiyor. Bu çerçevede Tureks Uluslararası Fuarcılık tarafından organize edilen 8.Doğal, Organik ve Sağlıklı Ürünler Fuarı ile Green Star Awards - Doğal Yaşam Ödülleri Yarışması, bitkisel kozmetik ürünlerinin tanıtımında önemli rol oynayacak. Fuar, 3-6 Kasım 2016 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açacak. Kullanılan kozmetik ürünler cilt tarafından emiliyor ve kolayca kana karışıyor. Bu yüzden doğal ve bitkisel [email protected] kozmetik ürünlerini kullanmak sağlığı korumakla aynı anlama geliyor. Ciltte toksik etkiye neden olan kimyasalları içermeyen bitkisel kozmetik ürünleri ise bugün birçok ünlü marka tarafından tüketicilere sunuluyor. Ancak gerek 460 milyar dolarlık dünya kozmetik sektöründe gerekse 8 milyar TL’lik Türkiye kozmetik sektöründe bitkisel ürünlerin kullanımı beklenen seviyelere ulaşmıyor. Bu alanda tam olarak rakamlara ulaşmak mümkün değil. 2008 yılında yapılan bir araştırmada Avrupa’da sertifikalı doğal kozmetiğin genel kozmetik pazarındaki payı yüzde 2, çevre bilincinin daha önce ortaya çıktığı ve daha hızlı geliştiği Almanya’da ise bu oran yüzde 6’ydı. Aynı araştırma doğal kozmetik kullanımının 2012 yılında Avrupa’da yüzde 6’ya, Almanya’da ise yüzde 10’a çıkacağını öngörüyordu. Son yıllarda artan cilt kanseri vakalarına rağmen östrojen hormonu ve çeşitli tehlikeli kimyasal maddeler içeren ürünler halen ciddi oranda dünyanın her yerinde tüketilmekte. Bu ürünler kullanıcıların sağlığını tehdit ederken kozmetik sektörünün de mücadele etmesi gereken sorunların başında geliyor. 9 24 SAAT / EKONOMİ 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Palandöken: Ette büyük tekelciliğin önüne geçilmeli ANKARA – Her kurban bayramı öncesinde et ve kurban fiyatlarında yükselmelerin yaşandığı söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kırmızı et fiyatlarındaki artış spekülasyondan ibaret. 4 milyon 980 bin baş hayvan kurban bayramında kesilmek üzere ahırlarda beslenmektedir. Kurban kesmek için ülkemizde yeterli hayvan var. Ama spekülatörler her zaman olduğu gibi yine piyasayı alt üst ediyor. Üreticilerimiz fiyatları abartmadan satarsa kurbanlıklar ellerinde kalmaz” dedi. -“2 YILDA ÜRETİM YÜZDE 15 ARTTI” 2015 yılında ülkemizde 1 milyon 149 bin 262 ton et üretildiğini 2013 yılından beri yüzde 15 artış olduğunu yaptığı yazılı açıklama ile belirten Palandöken, “Ancak üretimin önemli bir kısmı büyük besiciler tarafından gerçekleştirilirken satışların da büyük bir kısmı zincir marketlere kaymış durumda. Etin fiyatının yükselmesi bireysel işletmelerin azalmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de kişi başına kırmızı et tüketimi 14-15 kilo civarında. Geçen yıl 3 milyon 766 bin büyük baş , 7 milyon 7 bin küçükbaş kesimi yapılması ile 1 milyon 149 bin ton et üretilmesine rağmen Avrupa ile kıyasladığımızda yeterli olmadığını görüyoruz” diye konuştu. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken “BESİLİK DANA İTHALATI DESTEKLENSİN” 2015 yılı sonunda tarım sektörüne yapılan desteklerin yüzde 30’unun hayvancılığa ayrılmasının yetersizliğini dile getiren Bendevi Palandöken, “Halen 56 milyon hayvan stokumuz bulunuyor. Bunun 14 milyon 127 bin büyük baş, 41 milyon 924 bin küçükbaş hayvan varlığımız var. Artan fiyat spekülasyonlarının önünde geçebilmek için besilik dana ithalatına ağırlık verilmesi gerekir” şeklinde konuştu. Otomotiv tedarik sanayisi yatırım ve ihracatta hız kesmiyor Yılın ilk 7 ayında 146 işçi yüksekten düşerek hayatını kaybetti HABER MERKEZİ/ANKARA - ÇATIDER Başkanı M. Nazım Yavuz, 2016 yılının ilk yedi ayında inşaat sektöründe en az 220 işçinin kazalarda hayatını kaybettiğini, 146 işçinin ise yüksekten düşerek öldüğünü belirterek, “Sadece Temmuz ayında yaşanan iş kazalarında 133 işçiyi kaybettik. 13 işçinin ölüm nedeni ise ‘yüksekten düşme’ oldu. Ölümle sonuçlanan iş kazalarının yüzde 20’si inşaat sektöründe gerçekleşti. Bu yılın ilk 7 ayında en az 1049 işçimizi kaybettik. Bu üzücü kayıpların önlenmesi için hepimize görev düşüyor. ÇATIDER olarak işçi ve işverenlere eğitim vererek, bu tabloyu değiştirmeye çalışıyoruz” dedi. Çatı Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇATIDER) Başkanı Nazım Yavuz, yapılan yasal düzenlemeler ve alınan önlemlere rağmen iş kazalarının üzücü can kayıplarına yol açmaya devam ettiğini açıkladı. ÇATIDER Başkanı M. Nazım Yavuz Yavuz, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2016 yılının ilk yedi ayında 1049 işçinin iş kazalarında hayatını kaybetmesinden çok derin üzüntü duyduklarını belirterek, şöyle konuştu: “Türkiye’de geçtiğimiz 10 yılda meydana gelen iş kazalarında 10 bini aşkın işçimizi kaybettik. En fazla işçi ölümü yaşanan iş kollarından birini, inşaat sektörü oluşturuyor. Bu yıl Ocak ve Temmuz arasında 7 ayda toplam 220 inşaat işçimiz, iş kazalarında hayatını kaybetti. 146 işçi ise yüksekten düşerek öldü. Temmuz ayında 133 işçi hayatını kaybederken, bu kaybın yüzde 20’si inşaat sektöründen. Yüksekten düşme nedeniyle ise sadece Temmuz ayında 13 insanımız öldü. Bu acı kayıpları yaşamamak için çok daha etkin önlemler almamız gerekiyor.” İlk sırada yüksekten düşme yer alıyor Yavuz, inşaat sektöründe meydana gelen kazaların ilk sırasında ‘yüksekten düşme’ olaylarının bulunduğunu, malzeme düşmesi ve sıçramasının da kazalara yol açtığını ifade ederek şöyle devam etti: "Kazaların en başta gelen sebepleri arasında, eğitimsizlik, ihmal, iş yerlerinde güvenlik önlemlerinin alınmaması ve işverenin bu tür önlemleri maliyet olarak görmesi gibi nedenler va. Standart bir iskele, uygun bir emniyet kemeri, kenar korumaları ya da en basitinden bir ağ gerilmesi bile düşmeleri önemli ölçüde azaltabilir. İş sağlığı ve güvenliği konusundaki bilincimizi de eğitimlerle artırmak zorundayız.” TAYSAD Başkanı Kanca, " (FETÖ'nün darbe girişimi) Bu alçak girişimin önünde milletimiz dik duruş sergiledi. Tedarik sanayisi temsilcisi olarak bizler de 2016 için uygulamaya koyduğumuz hareket planında hiçbir erteleme ya da gerilemeye mahal vermedik" dedi. İSTANBUL (AA) - Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbe girişimi sonrası 2016 yılı için uygulamaya koydukları hareket planında hiçbir erteleme ya da gerilemeye mahal vermediklerini belirterek, "Sektörümüze yönelik risk asla söz konusu değil. Tam tersine yatırımlarımız meyve vermeye başladı, artık vites büyütüyoruz." dedi. TAYSAD Başkanı Kanca, Avangarde Hotel'de tedarik sanayisinin darbe girişiminin sonrasındaki son durumunu ve yılın kalanına ilişkin değerlendirmelerini yönetim kurulu üyeleri ve eski dönem başkanlarının katılımıyla düzenlenen toplantıda gazetecilerle paylaştı Toplantıda konuşan Kanca, darbe girişiminden sonra 2016 yılı için uygulamaya koydukları hareket planında hiçbir erteleme, gerileme ya da aksamaya mahal vermediklerini belirterek sektöre yönelik önemli bir riskin asla söz konusu olmadığını ve olmayacağını söyledi. inancı taşımaları olduğunu anlattı. hayati unsurlar ülkemizin sahip olduğu ana rekabet avantajları olarak göze çarpıyor. Bizim sektörümüzde yaşanan gelişmeler de bu doğrultuda ilerliyor. Daha geçtiğimiz günlerde 2014'ten bu yana sürdürdüğümüz ve 6 milyon liranın üzerinde fayda sağlanan İş Mükemmelliği URGE Projesi kapsamında Japonya'daydık. Orada çok önemli temaslarımız oldu. Türkiye'nin bir parçası olarak biz tedarik sanayinin yabancı iş ortaklarımız ve paydaşlarımız nezdindeki olumlu algısını bir kez daha deneyimleme fırsatı bulduk. Tedarik sanayisi bu algının ve başarıların devamı için titiz bir çalışma içerisinde kararlılığını sürdürüyor." Kanca, tedarik sanayisinin önemli bir paya sahip olduğu ülke ekonomisinin gelecek dönemdeki durumuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yabancı yatırımcılar bilmeli ki, Türk ekonomisinin geleceği oldukça parlak. Tedarik sanayisi de bunun bir parçası olarak aynı emareleri gösteriyor. Türkiye, hala yatırımcıların önemsediği ve ihtiyaç duyduğu anahtar ekonomik faktörleri karşılayan dinamik bir ülke. Devam eden ekonomik büyüme hızı, destekleyici uluslararası çevreler, ekonomik çerçevemiz, genişleyen iç piyasamız ve işçilik maliyeti gibi Kanca, darbe girişiminin ardından ciddi bir ekonomik durgunluk beklense de gelişmelerin beklenenin tersi yönünde olduğunu belirterek, "Bu alçak girişimin önünde milletimiz dik bir duruş sergiledi. Planlarımızda hiçbir erteleme ya da gerilemeye mahal vermedik. Dolayısıyla sektörümüze yönelik önemli bir risk asla söz konusu değil." diye konuştu. Tam tersine yatırımlarının meyve vermeye başladığını, aksine, vites büyüttüklerini dile getiren Kanca, "Yabancı yatırımcılar ve yurt dışındaki tüm paydaşlarımız bilmelidir ki; Türkiye ekonomisinin geleceği artık çok daha parlak" ifadesini kullandı. Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca Sektörde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığı gibi, tüm iş süreçlerinin normal seyrini koruduğunu dile getiren Kanca, TAYSAD'ın bundan sonraki süreçte, Türk sanayisini ve ekonomisini güçlendirmek için tüm gücüyle çalışmaya devam edeceğini vurguladı. Kanca, Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı birçok zorluğun üstesinden gelmeyi başardığını, milletin ve hükümetin sağduyusu ve özverisi ile bugünlerin de kısa sürede geride bırakılacağını kaydederek, gelecek süreçte birlik ve beraberlik anlayışının ülke ekonomisi ve geleceği için çok önemli olduğunu bildirdi. Başkan Kanca, derneğin mevcut ve eski yöneticileri olarak bir arada bulunmalarının nedeninin ülkenin beraberliğine ve parlak geleceğine olan - "Yabancı ortaklarımızda tedarik sanayinin olumlu algısı var" - "15 Temmuz'dan sonra beklenenin aksi oldu" Gelin onlar için ELELE verelim... TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ELELE VAKFI Haydi Türkiye Mehmetçikle ELELE İNGBANK ANKARA/ CEBECİ ŞB. IBAN: TR320009900505050500100006 Tel: 0312 431 99 36 ZİYA GÖKALP CAD. ATAÇ-2 SOK. 43/8 06420 KIZILAY-ÇANKAYA ANKARA www.elele.org.tr www.24saatgazetesi.com 10 24 SAAT / EKONOMİ 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ THY’nin aktif büyüklüğü 52 milyar TL’yi aştı İSTANBUL (AA)- Türk Hava Yolları'nın (THY) aktifleri bu yılın ilk yarısında 2015 sonuna göre yüzde 10 artarak 52 milyar 416 milyon TL'ye yükseldi. THY'nin 2016 Haziran dönemine ilişkin finansal sonuçları açıklandı. Şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan faaliyet raporuna göre, THY’nin aktifleri bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın sonuna kıyasla yüzde 10,02 artışla 52 milyar 416 milyon TL'ye ulaştı. Bu rakam, 2015 sonu itibariyle 47 milyar 638 milyon TL seviyesindeydi. THY'nin net hasılatı ise bu yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,8 yükselerek 13 milyar 508 milyon TL'ye çıktı. Şirket, ilk yarıda 1 milyar 894 milyon TL net zarar açıkladı. THY, geçen yılın aynı döneminde 1 milyar 35 milyon TL kar elde etmişti. THY'nin, Türkiye'ye gelen direkt yolcudaki kayıpları geniş network ağı ve ikincil şehirlere uçabilme yeteneği sayesinde transfer yolcu artışı ile telafi ettiği kaydedilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: "Yüzde 15'e yakın kapasite artışının gerçekleştirildiği bir dönemde söz konusu olumsuz gelişmelerin de etkisiyle zayıf seyreden trafik, doluluk oranlarının gerilemesine ve birim gelirlerin baskılanmasına neden olmuştur. 2015 yılında havayollarının en büyük maliyet kalemi olan akaryakıt fiyatlarında yaşanan düşüşün 2016 yılında da devam etmesi nedeniyle sektördeki kapasite artışı ve beraberinde zorlaşan rekabet koşulları da etkisini sürdürmektedir. Orta Doğu ve Avrupa’da yaşanan olumsuz olaylara rağmen 2016 yılı yarı yılda global yolcu trafiği yüzde 6 civarında büyüme kaydetmiştir." Geçen yıl ihracatın yüzde 55,1 KOBİ'ler tarafından gerçekleştirildi Dış ticaretin yarısından fazlası sanayi sektöründeki girişimler tarafından yapıldı. Sanayi sektöründeki girişimlerin ihracatının yüzde 49,5’i AB ülkelerine gerçekleştirildi İnternet bankacılığı bireysel müşteri sayısı 50 milyonu aştı İSTANBUL (AA) - İnternet bankacılığı yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla, 50 milyon 64 bin kişi oldu. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) "İnternet Bankacılığı ve Mobil Bankacılık İstatistikleri - Haziran 2016" verilerini yayımladı. İstatistikler, TBB üyesi bankalardan internet bankacılığı hizmeti veren 28 banka ile mobil bankacılık hizmeti veren 19 banka verisinden oluşuyor. Buna göre internet bankacılığı yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla, 50 milyon 64 bin kişiye ulaştı. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı ise 26 milyon 113 bin kişi düzeyinde gerçekleşti. Nisan-Haziran 2016 döneminde 17 milyon bireysel müşteri en az bir kez internet bankacılığı giriş işlemi yaptı. Bu miktar, toplam kayıtlı bireysel müşteri sayısının yüzde 34'ünü oluşturuyor. Yılın ikinci çeyreğinde aktif bireysel müşteri sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 553 bin kişi artış olurken, bir önceki üç aylık döneme göre 211 bin 660 kişi düşüş yaşandı. İnternet bankacılığı yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış kurumsal müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla, 2 milyon 800 bin kişi oldu. Bunların 1 milyon 282 bini (yüzde 46’sı) Nisan-Haziran 2016 dönemi içerisinde en az bir kez giriş işlemi yaptı. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş yapmış kurumsal müşteri sayısı ise 1 milyon 625 bin kişi oldu. İnternet bankacılığı için kayıt yaptıran ve en az bir kez giriş yapmış toplam (bireysel ve kurumsal) müşterilerin yüzde 35'i Nisan-Haziran 2016 döneminde en az bir kez internet bankacılığı işlemi yaptı. Toplam aktif müşteri sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 643 bin kişi artış yaşanırken, bir önceki üç aylık döneme göre ise 210 bin kişi azalış oldu. Bu yılın ikinci çeyreğinde internet bankacılığı hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi yaklaşık 145 milyon, tutarı ise 931 milyar TL'ye çıktı. EFT, havale ve döviz transferi işlemlerini kapsayan para transferleri işlemleri, finansal işlem hacminin yüzde 73'ünü oluşturdu. İnternet bankacılığı hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam işlem adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre 4 milyon 164 bin adet artarken, bir önceki üç aylık döneme göre ise 1 milyon 94 bin adet yükseldi. Toplam işlem hacmi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 177 milyar TL, bir önceki üç aylık döneme kıyasla 114 milyar TL arttı. Nisan-Haziran 2016 döneminde internet bankacılığı ile gerçekleştirilen yaklaşık 11 milyon adet yatırım işleminin hacmi 156 milyar TL oldu. Ocak-Mart 2016 dönemine göre işlem adeti 135 bin artarken, işlem hacminde 111 milyon TL tutarında bir azalış gerçekleşti. İkinci çeyrekte gerçekleştirilen yatırım işlemleri hacminde birinci sırayı 45 milyar TL tutarı ile (1 milyon adet işlem) vadeli hesaplar aldı. Bunu, döviz işlemleri, yatırım fonları ve gerçekleşen hisse senedi işlemleri izledi. En yüksek ortalama işlem hacmi 51 bin TL ile VİOP işlemlerinde gerçekleşti. Repo işlemleri, 46 bin TL’lik ortalama işlem hacmi ile ikinci sırayı aldı. Vadeli hesaplar için ortalama işlem hacmi ise 45 bin TL oldu. İnternet bankacılığı hizmetlerini kullanan aktif bireysel müşterilerin yüzde 31’i ile aktif kurumsal/tüzel müşterilerin yüzde 35’i İstanbul'da yer aldı. Bunu her iki müşteri grubunda da Ankara ve İzmir takip etti. Mobil bankacılık yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş yapan müşteri sayısı Haziran 2016 itibarıyla yaklaşık 25 milyon kişi oldu. Bunların 15 milyonu (yüzde 61’i) Nisan-Haziran 2016 dönemi içerisinde en az bir kez giriş yaptı. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış mobil bankacılık müşteri sayısı ise yaklaşık 20 milyon kişiye ulaştı. Bu yılın ikinci çeyreğinde mobil bankacılık ile gerçekleştirilen yaklaşık 7 milyon yatırım işleminin hacmi 62,4 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Aynı dönemde mobil bankacılık hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi 118 milyon 343 bin, tutarı ise 234 milyar 472 bin TL oldu. EFT, havale ve döviz transferi işlemlerini kapsayan para transferleri işlemleri, finansal işlem hacminin yüzde 61’ini oluşturdu. ANKARA (AA) - Geçen yıl ihracatın yüzde 55,1’i, ithalatın ise yüzde 37,7’si Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) tarafından gerçekleştirildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılına ilişkin "Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistiklerini" açıkladı. Dış ticaret verileri, iş kayıtları sisteminde yer alan girişimlerin ana faaliyet türü ve çalışan sayısı bilgileriyle eşleştirilerek, dış ticaret yapan girişimlerin özellikleri elde edildi, eşleştirmede ihracat yapan girişimlerin yüzde 99,8'inin, ithalat yapan girişimlerin ise yüzde 96,4'ünün bilgilerine ulaşıldı. Bu girişimler, toplam ihracatın ve ithalatın yüzde 99,9'unu gerçekleştirdi. Dış ticaret istatistikleri ve iş kayıtları sistemi kullanılarak elde edilen verilere göre, 2015 yılında 64 bin 752 girişim ihracat, 68 bin 561 girişim ithalat yaptı. İhracatın yüzde 55,1’i, ithalatın ise yüzde 37,7’si 1-249 çalışanı bulunan KOBİ'ler tarafından gerçekleştirildi. İhracatta 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 17,7 iken, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 20,3, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 17,1, 250 ve daha çok çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise yüzde 44,8 oldu. İthalatta 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 6,4, 1049 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 13,1, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 18,2 olarak belirlendi, 250 ve daha çok çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı yüzde 62,2 oldu. İhracatın yarısından fazlası sanayi sektöründe Girişimin ana faaliyetine göre ihracatın yüzde 55,8’i, ithalatın ise yüzde 52,2’si sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı yüzde 37,8, ithalattaki payı ise yüzde 35,5 düzeyinde gerçekleşti. Sanayi sektörünün ihracatının yüzde 64,5’i 250 ve daha çok sayıda çalışanı olan büyük ölçekli girişimler tarafından yapıldı. Ticaret sektörünün ihracatının yüzde 86,3’ünü KOBİ'ler; sanayi sektörü tarafından yapılan ithalatta 250 ve daha çok sayıda çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı yüzde 76,1 olurken, ticaret sektörü tarafından yapılan ithalatın yüzde 63,2'sini KOBİ'ler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, 2015 yılı ihracatlarının yüzde 49,5’ini AB ülkelerine, yüzde 19,1’ini Yakın ve Orta Doğu ülkelerine yaptı. AB ülkelerine yapılan ihracatın yüzde 62,1’ini sanayi, yüzde 36,1’ini ise ticaret sektöründeki girişimlerce gerçekleştirildi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının yüzde 40,3’ünü AB’den, yüzde 22,8’ini diğer Asya ülkelerinden, yüzde 12,5’ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden yaparken, ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla AB (yüzde 39,2), diğer Asya (yüzde 35,1) ve AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri (yüzde 10,9) oldu. İmalat sanayi ürünleri ihracatının yüzde 56,6'sı ana faaliyeti sanayi olan girişimler, yüzde 37'si ise ana faaliyeti ticaret olan girişimlerce gerçekleştirildi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise yüzde 95,1’ini imalat sanayi ürünleri, yüzde 2,9’unu tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu. İmalat sanayi ürünleri ithalatının yüzde 51,6’sı sanayi, yüzde 40,5’i ticaret ve yüzde 7,9’u diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının yüzde 79,7’si imalat sanayi ürünleri, yüzde 12,1’i madencilik ürünleri, yüzde 3,6’sı ise tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünlerinden oluştu. İhracatın yüzde 45’ini, ithalatın ise yüzde 54,3’ünü ilk 100 girişim yap- tı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın yüzde 18’ini, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın yüzde 22,2’sini gerçekleştirdi. Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 16,6, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise yüzde 14,1 oldu. Sanayi sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı yüzde 18,3 iken, ticaret sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı yüzde 13,5 oldu. Girişimlerin yüzde 44,4’ü tek ülkeye, yüzde 16,5’i iki ülkeye ihracat yaptı. 20 ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı yüzde 4,5 iken, bu girişimlerin ihracattaki payı yüzde 55 oldu. Girişimlerin yüzde 48,3’ü tek ülkeden, yüzde 16,4’ü iki ülkeden ithalat yaptı. 20 ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı yüzde 2 iken, bu girişimlerin ithalattaki payı yüzde 54,1'i buldu. Taksit düzenlemesine "sektörel seçicilik" önerisi İSTANBUL(AA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) vatandaşların ödeme şartlarını rahatlatmak için tüketici kredileri ile kredi kartlarında taksit sayısının artırılmasına ilişkin çalışma yaptığını açıklaması, birçok sektörde memnuniyetle karşılanırken, çalışmanın cari açığa etkisi de tartışılmaya başlandı. Uzmanlar, özellikle ithalat yoğun sektörler için çalışmanın kapsamının önemli olduğunu vurgularken, cari açık boyutu dikkate alındığında, taksit sınırlaması uygulamasının kaldırılmasının kısa vadeli bir politika olması gerektiğini savunuyor. Uzmanlar, uzun vadede ise söz konusu düzenlemede "sektörel seçicilik" yapılması önerisinde bulunuyor. "Sektör bazında seçici olmak daha doğru" Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, taksit düzenlemesinin kısa dönemde Türkiye ekonomisinin canlandırılmasına yönelik politikaların bir parçası şeklinde düşünülebileceğini, bu anlamda iç talebin hareketlendirilmesinin doğru bir seçenek olduğunu söyledi. Cep telefonu gibi ithal ürünlerde sınırlamanın devam etmesinin ya da diğer sektörlere göre daha az taksit imkanı sağlanmasının daha doğru olacağını vurgulayan Aslanoğlu, şunları kaydetti: "İthal ürünlerde taksit sayısının artırılması, orta vadede cari açık için olumsuz etkide bulunabilir. Bu nedenle burada biraz sektör bazında seçici olmak, içeride katma değeri yüksek ve ithal girdi oranı düşük sektörleri öncelikli düşünmek daha doğru. Türk halkı iç talebin büyümesinde önemli bir lokomotif görevi görür. Bu anlamda iç talebi ön- celikli düşünmek, tüketimi artırmaya çalışmak yanlış değil. Ama bunu orta ve uzun vadede daha iyi düzenlemek gerek. Taksit sınırlandırmasının kaldırılması kısa vadeli bir politika olmalı ve sektörel seçicilik yapılmalı." "Taksit düzenlemesinde kapsam çok önemli" İş Yatırım Araştırma Bölüm Yönetmeni Muammer Kömürcüoğlu da taksit düzenlemesinde kapsamın çok önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Taksit sınırlandırmasının kaldırılmasının neleri kapsayıp neleri kapsamayacağı bütün hikayeyi belirleyecektir. Şimdilik net bir şey söylemek zor. Ancak ithal ürünlere yönelik taksit uygulamaları yapılırsa o zaman cari açık üzerindeki etkisi daha büyük olacaktır. Biz bu durumu cari açık tahminimiz üzerinde risk unsuru olarak gördüğümüzü belirttik. Uygulamanın kapsamı görüldükten sonra cari açığa net etkisini rakam olarak söyleyebileceğiz. Neticede tüketimi artırdığınız her durumda tüketimin bir kısmının ithalata gitmesinden dolayı cari açığı etkileyecek bir durum ortaya çıkacaktır." "Şu anda cari açık ve enflasyonun ikinci planda" Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı Baki Atılal ise taksit sınırlaması uygulamasının kaldırılmasının cari açık üzerinde sınırlı bir etkisi olacağını düşündüğünü dile getirerek, konuşulanların taksitlerin 9 ayla sınırlı kalacağı yönünde olduğunu, şu anda cari açık ve enflasyonun ikinci planda bulunduğunu, hükümetin tamamen üretim ve tüketimin koordineli bir şekilde canlandırılması için çalıştığını söyledi. [email protected] Kuyumcuların gözü BDDK'da ADANA (AA)- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) kredi kartında taksit miktarını artırma yönündeki çalışması, son yıllarda altın fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle satışları azalan kuyumcuları umutlandırdı. Adana Kuyumcular Odası Başkanı Oğuz Başman, birkaç yıl öncesine kadar kredi kartıyla satın alınan altında taksit miktarının 12'ye kadar çıkabildiğini ancak alınan bazı ekonomik tedbirler sonucu bu uygulamanın kaldırıldığını söyledi. Sektör temsilcilerinin BDDK yetkilileriyle yaptıkları görüşmeler sonucu altın alımında 4 taksit uygulamasına geçildiğini dile getiren Başman, "Yaklaşık 1 yıldır bu uygulama devam ediyor ve bu uygulamadan sektör olarak 12 taksit kadar olmasa da yarar gördük. Ancak son günlerde BDDK'nın taksit sayısında iyileştirme yapacağı ve eskiden olduğu gibi 12 taksit uygulamasına sektörümüzü de dahil etmeyi düşündükleri haberleri bizi fazlasıyla memnun etti." diye konuştu. Başman, altın sektöründe son 2 yıldır durgunluk yaşandığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Eğer bu karar alınırsa, sektöre hareket geleceğini ve bizleri motive edeceğini düşünüyoruz. Dört gözle ve heyecanla bu kararın çıkmasını bekliyoruz. Altın, zaruri bir ihtiyaç olmadığı için insanların özel günlerinde ya da yatırım amacıyla kullanılıyor. Eskiden vatandaşlarımız yılbaşı, sevgililer günü ya da anneler gününde kredi kartıyla ziynet eşyası hediye alabilmekte ve bütçelerine dokunmadan 12 takside kadar rahatlıkla ödeyebilmekteydi. Taksit sayısının azlığı insanları altından soğuttu. En basiti, düğünlerde insanlar altın yerine ev eşyası hediye etmeye ya da para takmayı tercih etmeye başladı. Bu da işlerimizi olumsuz etkiledi. Taksit sayısı 12'ye çıkarılırsa işlerimizin önü açılır." 11 24 SAAT / DÜNYA 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Güney Sudan hükümeti çocukları silahlandırıyor BM Haitili kolera mağdurlarına yardım edecek BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) - Birleşmiş Milletler (BM), Haiti'de 2010'da yaşanan büyük depremin ardından patlak veren Kolera salgınının mağdurlarına yardım edeceğini açıkladı. BM Genel Sekreter Sözcülüğünden yapılan açıklamada, Genel Sekreter Ban Ki-mun'un yaşanan kolera salgını ve can kayıpları nedeniyle büyük üzüntü duyduğu kaydedildi. "BM'nin Haiti'deki kolera salgını mağdurlarına yardım etme konusunda ahlaki sorumluluğu vardır." ifadeleri kullanılan açıklamada, Ban'ın koleradan doğrudan etkilenlere yapılacak yardım paketi konusunda çalıştığı belirtildi. BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, mağdurlara "materyal yardımı" üzerinde çalışıldığını belirtti ancak bunun para olup olmadığı konusuna açıklık getirmedi. Haiti'deki kolera salgının nedeni olarak depremden sonra bölgede görevlendirilen Nepalli BM barışgücü askerleri olduğu öne sürülmüş ve tazminat için ABD'de dava açılmıştı. Ancak mahkemeden BM'nin diplomatik dokunulmazlığı olduğu kararı çıkmış ve dava reddedilmişti. İngiltere ile Çin arasında "nükleer" gerilim LONDRA (AA) Çin devlet şirketlerinin hissedarı olduğu İngiltere’nin güneyinde inşa edilmesi planlanan Hinkley Point nükleer santrali projesinin İngiliz hükümeti tarafından “incelemeye” alınması, Çin ve İngiltere arasındaki ilişkilerinin gerilmesine neden oldu. İngiltere İş, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı Greg Clark’ın İngiltere’de 20 yıl sonra inşa edilecek ilk nükleer santralle ilgili anlaşmanın imza aşamasının son anda (29 Temmuz) ertelendiğini bildirmesi İngiltere ve Çin ilişkilerinde soğuk rüzgarların esmesine yol açtı. 23 Haziran’daki Avrupa Birliği (AB) referandumundan Brexit kararının çıkmasının ardından hızlı bir şekilde selefi David Cameron'ın koltuğuna oturan Başbakan Theresa May'in ilk icraatlarından birisi ülkenin güneyinde yapılması planlanan “Hinkey Point” nükleer santral projesini durdurmak oldu. Projede Çin devlet şirketlerinin yer almasının “ulusal güvenlik” sorunu yaratabileceği yönünde İngiliz basınında uzun süredir endişeler dile getiriliyor olsa da projenin son dakikada durdurulması Çin tarafından hoş karşılanmadı.Theresa May’in adımına Çin’den de bu ay başında karşılık geldi. Çin’in İngiltere Büyükelçisi Liu Xiaoming Financal Times gazetesine yazdığı makalede projenin bir an evvel onaylanması için İngiliz hükümetine çağrıda bulundu. Bir anlamda projenin iptali halinde ülkedeki Çin yatırımlarının da etkilenebileceğine işaret eden bir diplomasi dili kullandı. - Cameron ve Osborne döneminde “altın yıllar” yaşandı Oysa İngiltere ve Çin arasında sadece birkaç yıl öncesine kadar ilişkilerde “bahar havası” yaşanıyordu. İngiltere’nin resesyondan çıkışının mimarı olarak kabul edilen ve 6 sene boyunca ülkenin Maliye Bakanlığı görevini yürüten George Osborne, beraberinde İngiliz işadamlarından oluşan bir heyetle 2015 yılı eylül ayında Çin’i ziyaret etmişti. Üstelik bu ziyaretin altyapısı BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) kavramının mucidi olarak bilinen ve uzun yıllar Goldman Sachs'in Varlık Yönetimi Başkanlığını yürütmüş ünlü İngiliz ekonomist Jim O'Neill tarafından hazırlanmıştı. Ziyaret kapsamlı bir hazırlığın, uzun vadeli planların ürünüydü. Bu ziyaretten tam bir ay sonra ise Londra’daki ekonomi yönetimi ve İngiliz Kraliyet ailesi önemli bir misafiri ağırlamaya hazırlanıyordu. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping İngiltere ile ilişkileri güçlendirmek için resmi bir ziyarette bulundu. O dönem bu ziyaret karşılıklı ticaret ve yatırımlar açısından ikili ilişkilerde "altın dönemin" başlangıcı olarak görülüyordu. Bu yüzden Cinping için Buckingham Sarayı’na uzanan The Mall Caddesi Çin bayrakları ile süslendi ve yakın zamandaki en görkemli törenler ve davetler Cinping onuruna verildi. Bu ziyaret sırasında Fransız enerji şirketi EDF’nin bir türlü başlayamadığı, yatırım planlarını tamamlayamadığı Hinkley Point nükleer santral projesi de masaya getirildi. Henüz ziyaret tamamlanmadan Çin devlet şirketlerinin projeye ortak olarak, 6 milyar sterlin karşılığında yüzde 33,5 hisse aldığı duyuruldu. Kısa sürede anlaşma sağlanmıştı. "Hinkley Point C" nükleer santralinin 2025 yılında tamamlanmasının ardından ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 7'sini karşılaması planlanıyordu. Yine bu ziyaret kapsamında İngiltere ve Çin arasında toplam hacmi 30 milyar sterlini bulan bir dizi yatırım ve ticaret anlaşmasının daha imzalandığı bildirildi. İngiltere’de art arda iki dönem iktidara gelen İngiltere’nin eski Başbakanı David Cameron ve eski Maliye Bakanı George Osborne Çin ile ilişkilerin geliştirilmesi için büyük çaba sarf etmişti. 2015 yılının mayıs ayında parlamentoda çoğunluğu elde ederek tek başına iktidara gelen Cameron’ın ilk icraatlarından birisi BRIC kavramının mucidi İngiliz ekonomist Jim O’Neill’ı Hazine Bakanı olarak atamak oldu. Bununla da yetinemeyen Cameron Alibaba Grubu'nun Kurucusu ve Başkanı Jack Ma'yı da danışmanı olarak görevlendirdi. Çinli işadamı Ma toplam 22,3 milyar dolarlık servetiyle Forbes'in 2014'teki Çin'in en zengin işadamları listesinde ilk sırada yer alması açısında oldukça önemli bir isim. Kısacası Cameron döneminde İngiltere ve Çin “altın çağını” yaşıyordu. ANKARA (AA) - Güney Sudan hükümetinin, ülkede yeni bir çatışma ihtimaline karşı en küçükleri 12 yaşında olan yüzlerce çocuğu silahlandırdığı iddia edildi. Associated Press ajansının ele geçirdiği, Birleşmiş Milletler'e ait belgede, Güney Sudan Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit'in görevlendirdiği üst düzey bir yetkilinin, ülkedeki bir köyde tüm erkek çocukları zorla silahlandırdığı belirtildi. Silahlandıran çocuk askerlerin en küçüklerinin 12 yaşında olduğu belirtilirken, sayılarına ilişkin bilgi verilmedi. Belgede ayrıca çocukların, BM Güvenlik Konseyi'nin Güney Sudan'a dört bin askerden oluşan ek barış gücü gönderilmesi kararını geçen hafta onaylamasının hemen ardından silahlandırılmaya başlandığı belirtiliyor. Güney Sudan'da silahlı örgütlerin sıklıkla çocukları, ailelerin en önemli geçim kaynağı olan sığırlarına el koyma tehdidiyle kendi saflarına kattığı belirtiliyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Güney Sudan'da sadece bu yıl 650 çocuğun silahlı gruplara katıldığını, 2013 yılı aralık ayında başlayan çatışmalardan bu yana yaklaşık 16 bin çocuğun silahlandırıldığını duyurmuştu. Terör örgütünün Avrupa üssü: AVUSTURYA Avusturya hükümeti, terör örgütü PKK'nın devlet televizyonunu işgal dahil son dönemde yaptığı eylemlerine ses çıkarmadı. VİYANA (AA) - Türk toplumuna darbe karşıtı gösteriler yaptırmamak için çeşitli bahaneler ileri süren ve Türkiye ile ilgili ağır suçlamalarda bulunan Avusturya, terör örgütü PKK'nın yasa dışı eylemlerine ise ses çıkarmıyor. Darbeye tepki gösteren insanlar üzerine baskı ve sindirme politikası uygulayan Avusturya hükümeti, terör örgütü PKK'ya kucak açmaya devam ediyor. PKK'lı teröristlerin Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı binası önünde çadır kurmalarına izin veren hükümet, teröristlerin baskın ve işgallerini de görmezden geliyor. PKK yandaşları, en son devlet televizyonu ORF'nin Genel Merkezini basarak darbeciler gibi zorla bildiri okutmak istedi. Televizyon önünde izinsiz gösteri düzenleyen PKK'lılar, önce teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını istedi. Daha sonra güvenliği aşarak binaya giren bir grup PKK'lı, bildiri metninin haberlerde okunmasını istedi. Olay yerine gelen polis, grubu gözaltına almak yerine dışarı çıkarak binayı terk etmelerini sağladı. ORF televizyonu baskınına katılanlardan birisinin iki gün sonra bu kez Wels kentindeki Türk derneğine saldırıda bulunduğu ortaya çıktı. Viyana'da geçtiğimiz pazar günü yürüyüş düzenleyen terör örgütü PKK yandaşları, "terör saldırısı" paniğine neden oldu. Türkiye aleyhine slogan atan grup, çevrede kendilerine tepki gösteren bir diğer gruba saldırdı. Polisin müdahale ettiği olayda çevredeki kafelerde oturanlar bombalı terör saldırısı olacağı düşüncesiyle kaçışmaya başladı. Yaşanan panik nedeniyle kafe ve restoranlarda maddi hasar meydana geldi. Avusturya med- yası, PKK'lıların neden olduğu olayın faturasını ülkede yaşayan Müslümanlara kesti. Medyada, söz konusu olay "Savaştayız: Allahu Ekber sloganları izdihama neden oldu" başlığıyla yansıtıldı. - Ofise ve derneğe saldırı PKK yandaşları, geçtiğimiz ay Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliğine bağlı şehir merkezindeki Kültür ve Turizm Tanıtım Ofisi'ni bastı. Ofise müşteri gibi gelen bir kadın militan - Vatandaşları dövdüler Türkiye aleyhine yürüyüş düzenleyen PKK sempatizanları, Şubat 2016'da bir Türk vatandaşına saldırarak darp etti. Yukarı Avusturya eyaletinde Tulln şehrinin Streithofen kasabasında yaşayan Ahmet Emin Yağan, alışveriş yapmak üzere aracıyla çıktığı yol üzerinde PKK'lıların saldırısına uğradı. Sopa ve yumruk darbeleriyle kafasından ve yüzünden yaralanan Yağan, hastaneden darp raporu aldı. Merkezi yerlerde izinle çadır kurabilen terör örgütü, şiddet eylemlerini de gözaltı olmaksızın tamamlayabiliyor.Avusturya'da terör örgütü eylemlerini özgürce yapabilirken, evlere Türk bayrağı asılmasının yasaklanması dahil Türk toplumunun yasal gösterilerine engel çıkarılıyor kapıyı açtırırken, arkasından yaklaşık 10 PKK sempatizanı ofise girerek Türkiye'nin turizm potansiyelini anlatan broşürlerin bulunduğu paketleri tahrip etti. Ofisin penceresinden yaklaşık yarım saat terör örgütü propagandasını yapan grup, polisin geleceğini haber alarak olay yerinden kaçtı. Teröristler halen yakalanamadı. Yukarı Avusturya eyaletine bağlı Wels şehrinde faaliyet gösteren Avrasya Kültür ve Spor Derneğine molotof kokteyli ile saldırı düzenlendi. Saldırıda derneğin camı kırılırken, yakalanan 2 kişinin PKK sempatizanı olduğu belirtildi. Avusturya medyası, bu olayı Yağan'ın aracını göstericilerin üzerine sürdüğü ve çok sayıda insanı ezdiği iddiasıyla duyurdu. Yağan, saldırgan PKK'lılara, kendisini korumayan polislere ve yalan haber yazan medya kuruluşlarına dava açtı. Viyana Uluslararası Havalimanı'nda, 6 Ocak 2016'da izinsiz gösteri düzenleyen terör örgütü PKK sempatizanı bir grup, "Biji Erdoğan-Yaşasın Erdoğan" diye karşılık veren Kürt kökenli taksici E.A'ya saldırdı. Saldırganlar tarafından darbedilen E.A'nın burnu kırılırken, olay yerinden kaçan saldırganlar bulunamadı. - Darbe karşıtlarına baskı Avusturya hükümeti, yasalar çerçevesinde hareket eden kuruluşları ise baskı altına almaya çalışıyor. Başarısız darbe girişiminden sonra ülkede yaşayan Türklere ve Müslümanlara yönelik baskı ve sindirme politikaları arttı. Türkiye karşıtı açıklamalarını artıran Başbakan Christian Kern ile Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Wiener Neustadt'ta Türk bayraklarının yasaklanmasından sonra ülkede Türk derneklerinin kapatılması, bozkurt işareti yapanların cezalandırılması, Türklerin gösteri ve yürüyüş hakları ile Avusturya vatandaşlıklarının iptal edilmesi yönünde açıklamalarda bulundu. Avusturya'da darbe karşıtlarına yönelik baskılar özetle şöyle: - Wiener Neustadt Belediyesi evlerin balkon ve pencerelerine Türk bayraklarının asılmasını yasakladı. - Darbe karşıtlarının ülkeyi terk etmesi ve vatandaşlıklarının iptal edilmesi istendi. - Avusturya istihbaratı, sosyal medya üzerinden PKK ve FETÖ karşıtı paylaşım yapanları izlemeye aldı. Bu kapsamda Avusturya Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi, çok sayıda isme ifade davetiyesi gönderdi. - Aralarında Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), Avusturya Türk İslam Birliği (ATİB), MÜSİAD Avusturya ve Avusturya Türk Federasyonunun bulunduğu derneklere kapatma tehditleri yapılıyor. - Ülke genelinde darbeyi protesto edenlere, gösteri ve toplantı yasasına aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle para cezaları kesiliyor. Fransa "Hristiyan köklerine" dönüyor Temmuz ayı sonunda bir papazın terör saldırısında öldürülmesi sonrası Katolik dünyasını kucaklayıcı bir politika izleyen Fransa'da, hem hükümet hem de muhalefet Hristiyan dini kurumlarla daha yakın bir ilişki kurma çabasında PARİS (AA) - BİLAL MÜFTÜOĞLU - Fransa'da siyasetçiler, ülkenin kuzeyindeki Rouen şehri yakınlarında bir papazın terör saldırısında öldürülmesinden sonra Katolik dünyasını kucaklayıcı bir politika izlerken, Fransa'nın "Hristiyan köklerine" atıfta bulunmakta gün geçtikçe daha ısrarcı davranıyor. Laikliğin dünya çapında en katı savunucusu olan Fransa'da İslam'a yönelik yaptırımlar "reform" çağrıları ve tesettür mayo yasağı üzerinden devam ederken Hristiyanlık, siyasiler ve kamuoyu nezdinde giderek daha fazla vurgulanıyor. Fransa'nın 1905'te resmen devlet idaresinden uzaklaştırdığı Katolik kilisesiyle "barışmasının" en önemli işaretleri arasında, siyasetçilerin Vatikan'la sıkı temas kurmaya başlaması yer alıyor. 2013'te eşcinsel evliliğin kabulü ve 2015'te eşcinsel kimliğini gizlemeyen Laurent Stefanini'nin Vatikan büyükelçisi olarak atanmasının Papa Franciscus tarafından reddedilmesinin ardından Katolik dünyası ile arası bozulan Fransa'nın, Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Papa ile görüşmesinden sonra Vatikan'la yakın zamanda hiç olmadığı kadar yakınlaştığı gözleniyor. Cumhurbaşkanlığı Sarayı Elysee tarafından yayınlanan basın notunda Hollande'ın ziyareti, Fransa ile Vatikan arasındaki "bağların kuvvetlenmesi" olarak tanımlanırken "çevre sorunları, göçmen krizi ve terörizmde iki tarafın görüşleri uyuşuyor" ifadesi kullanıldı. - "Fransa Doğu Hristiyanlarının hamisi" vurgusu Fransız kralları tarafından Roma'da inşa edilen Saint-Louisdes-Français kilisesi önünde basın mensuplarına konuşan Hollande, Papa Fransciscus ile görüşmesinin ana maddelerinden birinin Ortadoğu'daki Hristiyanlar olduğunu belirtti. Papa ile Fransa'nın Doğu Hristiyanları konusunda "aynı misyon doğrultusunda hareket ettiğini" ifaden Hollande, Fransa'nın "Doğu Hristiyanlarının en büyük hamilerinden biri olduğuna" vurgu yaptı. Hollande 26 Temmuz'da düzenlenen saldırıdan sonra da Doğu Hristiyanları için Fransa'nın "seferber" olduğunu dile getirmiş, "Onların ne tür eziyetler çektiklerini biliyoruz. Hristiyanlar Ortadoğu için vazgeçilmez ve bölgenin dengesine katkı sağlamakta. Ortadoğu'da yaşanan krizde Hristiyanlar unutulmasın diye Papa ve Fransa büyük çaba sarf ediyor" ifadelerini kullanmıştı. - Papa'dan Hollande'a "özel teşekkür" Fransız hükumetinin, Jacques Hamel adlı papazın öldürülmesinin ardından kiliseleri korumaya yönelik aldığı önlemler ve Hristiyanlığı yücelten açıklamaları Vatikan'ın dikkatinden kaçmadı. Nitekim Hollande, 26 Temmuz günü yaşanan saldırıdan hemen sonra Papa Franciscus ile telefonla görüşmüş, "Bir papaza saldırmak bütün Fransa'yı katletmek demektir" yorumunda bulunmuştu. Papa ise Hollande'a "kardeşim" diye seslenerek kendisiyle telefonla konuşmak istemesinden dolayı "özel olarak teşekkür ettiğini" söylemişti. Hollande aynı zamanda saldırının ertesi günü Başbakan Manuel Valls ve İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve'ün de aralarında bulunduğu üst düzey bir heyet ile Notre-Dame de Paris kilisesinde düzenlenen ayine katılmıştı. Suriye'de Fırat'ın batısındaki PYD varlığı MÜNBİÇ / ANKARA (AA) - ABD destekli Suriye Arap Koalisyonu (SAK) ve PKK'nın Suriye uzantısı PYD, Suriye'de Fırat nehrinin batısındaki Münbiç'i DAEŞ'ten almasının ardından batıya doğru ilerleyişini sürdürüyor. SAK ve PYD unsurları, ABD öncülüğündeki koalisyonun hava desteğiyle, Halep ilinde, Fırat nehrinin batısındaki operasyonlarda geçen cuma Münbiç'i terör örgütü DAEŞ'ten almıştı. Sonraki hedefleri merak edilen SAK ve PYD, dünden bu yana Münbiç'in güneybatısındaki Bab ilçesine bağlı Kırat Sağir, Kırat Kebir, www.24saatgazetesi.com Şeyh Nesir ve El Yeni köylerindeki DAEŞ unsurlarını da bölgeden çıkardı. Operasyon öncesinde ABD güçleri DAEŞ mevzilerini vurdu. Ebu Reşit lakaplı bir SAK komutanı, koalisyon uçaklarının PYD'ye bölgede her zamanki gibi desteğini sürdürdüğünü, militanların bölgeden çıkacağı yönünde hiçbir işaret olmadığını kaydetti. "Münbiç Halk Meclisi PYD tarafından kuruldu, mecliste temsili olarak Araplar ön planda olsa da arka planda PYD tarafından yönetilecek" ifadesini kullanan Ebu Reşit, örgütün Fırat'ın batısındaki Harus'ta askeri kampı bulunduğu anlattı. Ebu Reşit, örgütün köylerden getirdiği gençleri bu kampta eğitime aldığını, 3 ay süren eğitimleri ABD ile Alman askeri uzmanlar verdiğini söyledi. Suriye'nin kuzeyinde Türkiye sınırı boyunca Haseke ili, Kobani (Ayn el-Arab) ve Afrin ilçelerinde hakimiyetini ilan eden PYD, Fırat nehrinin batısında Münbiç'in ardından Türkiye sınırındaki Cerablus'u da alarak Reyhanlı ilçesinin karşısındaki bölgeye kadar genişlemeyi hedefliyor. PYD kuşağı böylece Türkiye-Suriye arasında bir duvar işlevi görerek iki ülkenin coğrafi bağlarını büyük ölçüde koparmış olacak. 12 24 SAAT / TURİZM 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Turizmde proje sayısı azaldı, yatırım tutarı arttı TÜROB, Türkiye genelinde konaklama sektörü yatırımlarında proje sayısının azaldığını ancak yatırımların parasal miktarında artış meydana geldiğini açıkladı Trilyon derece sıcaklıktan doğan zenginlik -İSTANBUL (AA) - Türkiye Otelciler göre proje sayısı yüzde 32, yatırım Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır, “Hükümetimizce sektöre yönelik SGK primleri ve vergiler gibi kamu ödemelerinde 18 ay süreyle öteleme yapılması önemli bir teşvik olacaktır.” dedi. Birlik açıklamasına göre, Türkiye genelinde konaklama sektörü yatırımlarında Temmuz 2016’da proje sayısı azalırken yatırımların parasal miktarında hafif de olsa artış meydana geldi. Bu artış iki adet beş yıldızlı otel için temmuzda 150 milyon TL teşvik alınmasından kaynaklandı. 7 aylık dönemde ise yatırımlarda gerileme devam etti. Bu yıl teşvik başvurusu yapılan yatırımlar hayata geçirilirse 100 yeni otel daha konaklama sektörüne katılacak ve bu projelere 1.6 milyar TL yatırım yapılacak. Ekonomi Bakanlığı tarafından, 2016 yılı temmuz ayına ait verilen yatırım teşvik belgelerini konaklama sektörü açısından derleyen TÜROB’a göre, Temmuz 2016'da ülke genelinde toplamda 6 şehirde 6 yeni otel projesi teşvik belgesi ve 2 otel renovasyon belgesi aldı. Toplamda 154 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 509 yeni ek istihdam sağlanacak ve yatak kapasitesi bin 847 adet artacak. Geçen yılın temmuz ayına göre, proje sayısı yarı yarıya düşerken, yatırımların TÜROB Başkanı Bayındır: "Hükümetimizce sektöre yönelik SGK primleri ve vergiler gibi kamu ödemelerinde 18 ay süreyle öteleme yapılması önemli bir teşvik olacaktır" parasal miktarında ise yüzde 4 artış meydana geldi. Bu artış iki adet beş yıldızlı otel için temmuzda 150 milyon TL teşvik alınmasından kaynaklandı. Geçen yılın aynı ayında 11 ilde toplam 2 bin 142 yataklı 14 otel projesi 148 milyon TL yatırım tutarıyla teşvike bağlanmıştı. 7 ayda yüzde 21 geriledi Ocak-Temmuz 2017 dönemini kapsayan 7 ayda ise Türkiye genelinde 31 şehirde 100 yeni otel projesi teşvik belgesi aldı. Toplamda 1 milyar 634 milyon TL harcanarak tamamlanacak olan yatırımlar sonrasında sektörde 5 bin 242 yeni ek istihdam sağlanacak ve yatak kapasitesi 20 bin 971 adet artacak. Geçen yılın ilk 7 aylık döneminde toplam 32 bin 109 yatak kapasiteli 148 otel projesi 2 milyar 73 milyon TL yatırım tutarıyla teşvike bağlanmıştı. Buna miktarı yüzde 21 geriledi. 7 aylık dönemde yatak sayısı açısından Antalya 4 bin 69 yatak ile ilk sırada yer aldı. Antalya'yı, 3 bin 508 yatak ile İstanbul ve 1.818 yatak ile Aydın takip etti. Otel sayısı açısından ise İstanbul 16 otel ile ilk sırada yer alırken, Muğla 11 otel ile ikinci, Antalya 9 otel ile üçüncü sırada. Yalova ve Düzce ise bu yıl ilk kez listeye giren şehirler oldu. Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yılın ilk 7 ayında turizm yatırımlarındaki geçmiş yıllara oranla gözlemlenen yavaşlamanın, sektörün içerisinden geçtiği zorlu süreçle ilişkili olduğunu ifade etti. Bayındır, konaklama sektörü olarak gerek istihdamı gerekse sürdürülebilir turizm ilkelerini koruyup faaliyetlerini sürdürmek için yoğun çaba harcadıklarını belirterek şunları kaydetti: "İçerisinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte hükümetimizce sektöre yönelik SGK primleri ve vergiler gibi kamu ödemelerinde 18 ay süre ile öteleme yapılması önemli bir teşvik olacaktır. 2016 ve 2017 yıllarının turizm açısından taşıdığı riskler dikkate alınarak hükümetimizden sektörümüzün verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilirliğine yönelik acil teşvikleri bir an önce hayata geçirmesini bekliyoruz." Turizmciler İranlı turistleri bekliyor İSTANBUL (AA) - Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Türkiye ve İran arasındaki turizm konusundaki ilişkilerin gelecek yıllarda ivme kazanacağını söyledi. İran'ın, Türkiye'ye seyahat yasağını kaldırmasının ardından AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ayık, "İranlı turistlerin en çok mutlu oldukları yer Türkiye. İran'dan Türkiye'ye turların yeniden başlamasıyla Türkiye'ye gelen İranlı turistlerin sayısı yakın zamanda artacaktır." dedi. İran'dan Antalya'ya charter seferlerinin de başlaması halinde bu ülkeden Türkiye'ye gelen turist sayısının 2,5 milyonu aşacağını öngördüklerini belirten Ayık, "İran ve Türkiye'nin iki dost ülke olarak köklü ilişkilere sahip olduğunu ancak 15 Temmuz'daki darbe girişiminin hemen ardından Tahran yönetiminin Türkiye'ye turları yasakladığını hatırlattı. Ayık, Türkiye'nin yaptırımlar döneminde İran'a destek verdiğini anımsatarak, İran'ın da bu konuda vefalı olması gerektiğini söyledi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy ise İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in geçen haftaki Ankara ziyaretinin iki ülke arasındaki iyi ilişkileri daha da güçlendiren bir ziyaret ECZANE ADI TELEFONU "Altının kaynağı süpernova patlamaları değil" Güver, güneşin yüzey sıcaklığının 5 bin 500 ve çekirdek sıcaklığının 15,6 milyon derece, süpernova patlamalarındaki sıcaklığın ise 100 milyar derece olduğu bilgisini verdi. Altını oluşturan nötron yıldızı çarpışmalarında sıcaklığın trilyon dereceye yaklaştığını ifade eden Güver, "Bilim insanları uzun yıllardır altın, platin, uranyum gibi elementlerinin kaynağının süpernova patlamaları olduğunu düşündüler ancak 2013 yılında Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nde yapılan gözlemler bunun böyle olmadığını, bu elementlerin kaynağının çok daha egzotik bir şey olduğunu gözler önüne serdi. Yeni kanıtlar ve gözlemler, süpernova patlamalarında az miktarda altın oluşsa da altının ana oluşumu için nötron yıldızı birleşmelerinin daha uygun şartlar ortaya koyduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı. Türklerin yüzde 80'i takımlarını desteklemek için dünyayı gezmeye hazır Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık olduğunu ifade ederek, "Bu ziyaretin olumlu yansımalarının önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde ortaya çıkmasını bekliyoruz." dedi. Ulusoy, bu ziyaretin ardından yasağın kaldırıldığını hatırlatarak, yasağın kaldırılmasının ardından uçuşların da kısa zaman içinde başlamasını beklediklerini dile getirdi. İran’dan Türkiye’ye gelen turist sayısının son yıllarda önemli ölçüde artış gösterdiğini aktaran Ulusoy, "Bu durumdan hem Türk hem de İranlı turizmciler memnun. 15 Temmuz sonrası turist akışı kesilse de tur yasağının kaldırılmış olması ile birlikte her iki taraftaki turizmcilerde de iş potansiyelinin yeniden yükselişe geçeceği yönünde beklenti hakim." diye konuştu. İran ile Türkiye arasında son yıllarda gelişen ilişkilerden olumlu yönde en fazla etkilenen sektörlerin başında turizmin geldiğini belirten Ulusoy şunları kaydetti: "Bu tabloyu açıklanan istatistiklerde de net olarak görmek mümkün. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2015 yılında İran’dan ülkemize gelen yabancı ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 6,9 oranında artarak, 1 milyon 700 bin 385 kişiye ulaşırken İran pazarındaki pozitif seyir 2016 yılının ilk 6 aylık döne- minde de devam etti. Ocak-Haziran döneminde ise İran’dan ülkemize gelen turist sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre; %6,19 oranında artarak 859 bin 954 kişiye ulaştı." Ulusoy şöyle devam etti: "15 Temmuz’da meydana gelen hain darbe girişimi nedeniyle İran’ın Türkiye’ye yönelik tur paketi satışlarını bir süreliğine yasaklanması, turist akışının kesilmesine neden olduysa da bu yasağın kaldırılması ile yeniden olumlu bir sürece girildiğini düşünüyoruz. İran’dan Türkiye’ye yönelik turist akışının önümüzdeki yıllarda artarak sürmesini bekliyoruz." ECZANE ADRESİ HİLAL KALE YERTUTAN GÜLPINAR ÇALIŞKAN 844 27 44 311 29 24 341 00 42 338 43 42 712 18 29 Yıldırım Mah. Dr.Neslihan Özenli Cad.No:26/2 Akyurt Kale Mah. Hisarparkı Cad. No:4/A Altındağ Zübeyde Hanım Mah. Atakent Sok. No:3/8 Altındağ Demirhendek Cad.No:46/A Camiatik Mah. Banka Sok. No:7/B DOĞAN 762 37 03 Zafer Mah.Milli Egemenlik Cad.No:108/A İLAÇ SERENAY BAŞAK HİLALİN BURCU KAYA SEVİNÇ ŞATIR AYDOS ŞİRİNTEPE CENGİZ SANDER OCAK CONCEPT ERYAMAN NURAL MUTLU 484 00 42 219 64 85 223 78 62 417 85 21 217 02 07 231 71 75 478 42 27 838 38 56 3918280 866 17 18 244 19 20 260 55 06 247 13 23 484 15 94 728 11 09 Kavaklıdere Mah. Şimşek Sok. No:30/A-B Çankaya Mustafa Kemal Mah. 2124. Sok. No:16-13/B Eskişehir Yolu- Çankaya Emek Mah. Bosna Hersek Cad. No:19/E Emek/Çankaya Esatoğlu Mah. Bülbülderesi Cad. No:76/C Çankaya/Ankara Yaşamkent Mah.3296.Cad.No:2/L Maltepe Mah. Güzaltan Sok. No:1/C Maltepe-Çankaya Öveçler Mah. Kabil Cad. No:68/C Çankaya Cumhuriyet Mah. Başak Sok. No:24/A Çubuk Kemalpaşa Mah. Arif Çalış Cad. No:19/B Elmadağ İstasyon Mah. Sağlık Sok. No:1/E Hasanoğlan/Elmadağ İstasyon Mah. Leylak Cad. No:4 Etimesgut Topçu Mah. 1543. Cad. No:11/C Elvankent Yavuz Selim Mah.11.Cad.No:7/A Blok No:6 3.Etap Eryaman Karşıyaka Mah. Haymana Yolu Bulvarı No:86/A Gölbaşı Yeni Mah. Ordu Cad. Mutlu Sok. No:11/A Güdül SÜMER 6580696 Medrese Mah. Pazar Sok. No:6 Haymana YENİ AYŞEM ŞİRİN KAFKASLAR ERLER 857 08 59 814 37 90 329 13 15 357 05 10 Cuma Mah. İstasyon Cad. No:15/7 Kalecik Atatürk Mah. Gmk Cad. No:62 Kazan Kafkas Mah. Bağlum Bulvarı No:98-15/A Bağlum Şenlik Mah.Aşıkpaşa Cad. No:45/D Keçiören ESME 321 18 00 Etlik Mah. Gen.Dr.Tevfik Sağlam Cad. No: 123/B KEREM 736 11 95 363 03 71 391 00 21 785 35 36 623 25 35 328 49 80 271 21 25 259 22 76 277 42 02 272 00 67 686 48 32 Cengiz Topel Cad. No:6/B Kızılcahamam Mamak Cad. No:39/A Dikimevi Şirintepe Mah. 1031.Cad. No:113 Yazı Mah. Ankara Cad. No:2 Nallıhan Fatih Mah. Atatürk Cad. No:169/B Polatlı Yunus Emre Mah. Yunus Emre Sok. No:10/A Pursaklar Ahi Evran Mah. 185. Cad. No:20/14 Sincan Malazgirt Mah. Yaşar Kemal Cad. No:52/A-B Sincan 29 Ekim Mah. Deniz Sok. No:12/E Yenikent Ulubatlı Hasan Mah. Candan Sok. No:1/2 Fatih/Sincan HAKAN 327 78 76 Çarşı Mah. Akın Cad. Damladol Sok. No:72/A Yenimahalle GÖKÇE CEREN 336 09 87 Demetlale Mah.358.Cad.No:61/A BALIM 566 00 67 Turgut Özal Mah. 2210. Sok. Nasip Sitesi 3/B No:18 ÜNSAL BENGİ BERSİS UĞUR DEMİRCAN YENİ COŞKUN UĞURUM MALAZGİRT YENİKENT GÜVEN SÜHA BURSA (AA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve İÜ Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Tolga Güver, bazı büyük kütleli yıldızların süpernova olarak patlamasından sonra az miktarda altın üretilmesine rağmen evrendeki altının ana kaynağının nötron yıldızları olduğunu belirtti. Güver, nötron yıldızlarının, süpernova özelliğiyle patlayan yıldızların geride bıraktığı kökler ve atom çekirdeğiyle kıyaslanacak yoğunlukta sıkışmış ölü yıldızlar olduğunu dile getirdi. Neredeyse tamamen nötronlardan oluşan çekirdekten ibaret, çok yüksek sıcaklık ve manyetik alana sahip, yaklaşık 10 kilometrelik çapa, güneşin kütlesinin 1,5 katı kütlenin sığdırıldığı yıldızlara nötron yıldızı denildiğini aktaran Güver, şöyle devam etti: "Uzayda nadiren de olsan bazen iki nötron yıldızı birbirlerinin kütle çekim alanlarına girer ve birbirlerine yaklaşmaya başlar. Bu noktada bu yıldızlar zamanla kütle çekimsel dalgalar yayarak birbirlerine yaklaşır ve çarpışırlar. Çarpışma noktasındaki sıcaklık, trilyon dereceye yakın olur. Bu noktada iki nötron yıldızını oluşturan madde parçalanarak uzaya saçılan bir girdap oluşturur. İşte bu girdabın kollarında da altın oluşur ve daha sonra bu altın evrene saçılır. Altının evrende çok seyrek, dünyada da pahalı olmasının nedeni, bu ikili nötron yıldız sistemlerinin evrende az bulunması ve çok seyrek çarpışmasıdır." Sarıkaya Mah. Göçmenler Sok. No: 2,3,4 Şereflikoçhisar HABER MERKEZİ/İSTANBUL - Hotels.com™ Avrupa’da spor-seyahat alışkanlıklarını hakkında bilgi veren ilk anket çalışması ‘Sports Travel Scorecard’ın sonuçlarını paylaştı. 3 bin 250 kişinin katıldığı “Sports Travel Scorecard’, Avrupalıların sevdiği takımları nasıl takip ettiğini ortaya koyuyor. Anket sonuçlarına göre, Avrupalıların yüzde 69’u spor etkinliklerini canlı izlemek için seyahat ediyor. Katılımcıların yüzde 46’sı ise uluslararası karşılaşmaları takip etmek için farklı ülkeleri seyahat ediyor. Avrupalı sporseverler en sevdikleri spor kulüplerinin karşılaşmalarını izlemek ve dünyanın en iyi sporcularını görebilmek için yılda ortalama dört kez seyahat ediyor. Anket sonuçları en ateşli taraftarların ise Türkiye, Rusya ve İspanya’dan olduğunu ortaya koydu. Bu ülkelerin tutkulu taraftarlarının yüzde 80’ni takımlarının maçlarını izlemek için seyahat ediyor. Sports Travel Scorecard’ın sorularını yanıtlayan Türk taraftarların yüzde 92’si futbol maçlarını izlemek için seyahat ettiklerini veya edebileceklerini söylüyor. Katılımcıların yüzde 60’i sevdikleri spor takımını görebilmek için yurtdışına gidebileceğini, yüzde 80 ise sadece Türkiye’de seyahat edebileceğini vurguluyor. Spor amaçlı seyahat etmeyi en istekli beş ülke şunlar: 1.Rusya (80%) 2.İspanya (80%) 3.Türkiye (80%) 4.İtalya (76%) 5.Hollanda (75%) Hotels.com Markasının Kıdemli Halkla İlişkiler Müdürü Simon Matthews anket sonuçları hakkında şunları söyledi: “Sporseverler muhtemelen her yıl birçok tatilciden daha fazla seyahat ediyor. Örneğin, İngiltere’de futbolseverler oyuncularını yurtdışında izleyebilmek için bir sezonda 3 bin 220 kilometreden fazla seyahat edebiliyor, buna uluslararası karşılaşmaları dahil değil. Canlı karşılaşma izlemek isteyen sporseverlerin üçte biri son dakikada rezervasyon yaptırıyor ve otelde bir gece konaklıyor. Ankete katılanların yarısında fazlası ise maç izlemek için son dakika rezervasyon yaptırabileceğini söylüyor. Taraftarlar ne kadar uzağa giderlerse gitsinler, her zaman konaklayabilecekleri, dinlenebilecekleri bir yer olacağından emin olabilirler.” BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Tarihle doğanın bütünleştiği kent: Phaselis ANTALYA – (AA)- Antalya'nın Kemer ilçesindeki Phaselis Antik Kenti, tarih ile doğanın iç içe olduğu sahilleriyle yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Antik çağda parfüm üretimiyle öne çıkan Phaselis, doğal güzelliğiyle görenleri hayran bırakıyor. Yerli ve yabancı turistler, milli park statüsündeki antik kente karadan araçlarıyla, denizden yat turlarıyla gelebiliyor. Tarihi milattan önce 309'a kadar uzanan kenti ziyaret eden turistler, tarihi eserlerin yanı başındaki koylarda çamların altından denize girmenin tadını çıkarıyor. Kemer Kaymakamı Mustafa Cihad Feslihan, antik kentin, ilçeye turizm açısından büyük katkılarının olduğunu söyledi. Phaselis'in liman kenti ve ormanlık alanda olmasının kente değer kattığını ifade eden Feslihan, "Kente yılda 100 binin üzerinde ziyaretçi geliyor. Gelen misafirler, tüm günlerini burada geçirebiliyor." dedi. 7 ayda 88 bin ziyaretçi Antalya Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden derlelenen bilgilere göre, Phaselis Antik Kenti'ni bu yılın 7 ayında 88 bin 772 kişi ziyaret etti. [email protected] 13 24 SAAT / GÜNCEL 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Yabancıya yeşil ışık Yabancıların Türkiye’de çalışma koşullarını düzenleyen yasa Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Şirket yöneticisinden sağlık ve eğitim sektörü çalışanına, Turkuaz Kart’tan mültecilere kadar birçok yenilik getiren yasal düzenleme, Türkiye’de yükseköğrenim gören yabancı öğrencilere de çalışma izni hakkı tanıyor Dünya liderlerine İstanbul'daki taahhütlerine uymaları çağrısı BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA)- Dünya İnsani Günü nedeniyle BM Genel Kurulu'nda özel bir kutlama gecesi düzenlendi. Gecede, "Game of Thrones" oyuncusu Natalie Dormer, 19 Eylül'de BM Genel Merkezi'nde yapılacak İnsani Kongre'ye katılacak liderlere, kadınlara yönelik cinsel şiddet konusunda İstanbul'daki taahhütlerine uymaları çağrısında bulundu. 19 Eylül'de New York'ta BM Genel Kurulu nedeniyle bir araya gelecek liderlerden, özellikle kadınlara yönelik cinsel şiddet konusunda İnsani Zirve'de verdikleri taahhütleri tam olarak yerine getirmelerini isteyen Dormer, "Dünya genelinde kadınlar sizi izliyor. onlar yardımınızı hak ediyor, yardımınıza ihtiyaçları var. Bu konudaki birşeyler yapabilirsiniz. Kaybedecek zaman yok." diye konuştu. Dünyada ilk defa İnsanlık Ajandası etrafında mayıs ayında İstanbul'da 190 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi'nde, hayatını devam ettirebilmek için insani yardıma muhtaç dünya genelindeki 130 milyon kişiye yardım edilmesini amacıyla taahhütlerde bulunulmasından yaklaşık 2 ay sonra New York'ta, Dünya İnsani Günü günü dolayısıyla özel bir kutlama programı gerçekleştirildi. Geceye, BM Genel Sekreter Yardımcısı Jan Eliasson ve BM'nin İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Stephen O'Brien'la birlikte, Filistinli şarkıcı Muhammed Assaf, oyuncu Natalie Dormer, "The Voice"de birinci olan Alisan Porter ve Hamilton'ın eski yıldızı Leslie Odom da katılarak birer performans sergilediler. Filistinli genç sanatçı Assaf burada yaptığı konuşmada uluslararası dayanışmanın mülteciler için oldukça önemli olduğunu vurguladı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da gün dolayısıyla bir mesaj yayınlamış, dünya genelinde 130 milyon kişinin bir biçimde insani yardıma ihtiyaç duyduğunu kaydetmişti. 2008 yılında BM Genel Kurulu'nun aldığı kararla 19 Ağustos, Dünya İnsani Günü olarak kutlamaya başlanmıştı. Bu tarihin seçilmesi, 19 Ağustos 2003'te BM'nin Irak'taki merkezine bombalı saldırı düzenlenmesi ve ardından BM Irak Özel Temsilcisi Sergio Vieira de Mello dahil 22 BM çalışanın hayatını kaybetmiş olmasından kaynaklanıyor. 109 yardım görevlisi öldürüldü Törende konuşan BM Genel Sekreter Yardımcısı Eliasson geçen yıl 109 yardım görevlisinin öldürüldüğünü, 110'nun yaralandığını ve 68'nin ise kaçırıldığını bildirdi. Eliasson bu olayların büyük bir çoğunluğunun Afganistan, Somali, Güney Sudan, Suriye ve Yemen'de meydana geldiğini söyledi. BM'nin İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü O'Brien de konuşmasında, dünya genelinde tüm insanlara çağrıda bulunarak, insani yardım konusunda ülke liderlerinin eylemde bulunmaları için dayanışma içinde olmaları ve seslerini yükseltmelerini istedi. 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Gazeteciler Cemiyeti Adına Sahibi NAZMİ BİLGİN Yönetim Kurulu Ayhan AYDEMİR, Hande FIRAT, Ümit GÜRTUNA, Yusuf KANLI, Kemal KARACEHENNEM, Savaş KIRATLI, Ali ORUÇ, Güray SOYSAL, Önder SÜRENKÖK, Ali ŞİMŞEK, Önder YILMAZ, Mustafa YOLDAŞ, Ertürk YÖNDEM Müessese Müdürü: Feridun DOĞAN Yazı İşleri Müdürü: Ali BAVUK İstanbul Temsilcisi: Atila GÜVENÇ İsmail Dümbüllü Sokak No: 11 Kat:1 Üsküdar İstanbul Tel: 0216 341 23 71 Faks: 0216 532 95 63 İdare Merkezi Gazeteciler Cemiyeti, Çevre Sokak No: 35 Çankaya ANKARA Tel: 0312 427 15 22 - 427 27 12 Faks: 0312 468 23 84 Dizgi-Tasarım-Baskı SONSÖZ Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. Şube: 1 İvedik O.S.B. Matbaacılar Sitesi 35. Cadde No: 56-58 Yenimahalle / ANKARA Şube: 2 İvedik O.S.B. 35. Cadde 578.Sokak No:23 Yenimahalle Ankara Tel: 0312 394 57 71 pbx Fax: 0312 394 57 74 Yayın Türü: Yerel Süreli Gazetenin Basım Tarihi: 21 AĞUSTOS 2016 PAZAR Dağıtım: Tunalı Medya Ltd. Şti. www.24saatgazetesi.com [email protected] ABONE TARİFELERİ Yıllık Abone: 90,00- TL+KDV 6 Aylık Abone: 45,00- TL+KDV Yurt içi ve yurt dışı posta ücreti ilave edilerek abone yapılır. İLAN TARİFELERİ Renkli sayfalar st./cm. 20 TL+KDV Siyah beyaz sayfalar pazarlığa tabidir. Bilanço, Genel Kurul ve Tüzük İlanları st/cm: 9 TL HABER MERKEZİ/İSTANBUL KPMG Türkiye Muhasebe ve Mali Müşavirlik Hizmetleri Şirket Ortağı Neslihan Raepers’ın değerlendirmesine göre, Türkiye’de ön lisans veya lisans düzeyinde öğrenim gören yabancı öğrenciler, öğrenimlerinin ilk yılını doldurduktan sonra çalışma izni için başvurabilecekler ve 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca kısmi süreli çalışabilecekler. Örgün öğretim programlarına kayıtlı lisansüstü yabancı öğrenciler için bu sınırlamalar da uygulanmayacak. Yükseköğrenimini tamamlayan yabancı öğrenciler, mezuniyet tarihinden itibaren 1 yıl içinde çalışma izni başvurusu yapabilecekler ve başvuruları Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu tarafından değerlendirilecek. Neslihan Raepers, yabancı öğrencilerle ilgili şu bilgileri verdi: “YÖK’ün 2014-2015 verilerine göre Türkiye’de 68 bin 286 yabancı öğrenci bulunuyor. Üniversitelerimiz özellikle Orta Asya ülkelerinden gelen öğrencilerin yoğun ilgisini çekiyor. TÜİK’in Nisan 2016 verilerine göre ise Türkiye’de 15-24 yaş arası işsizlik oranı yüzde 16 seviyelerinde yer alıyor. Yabancı öğrencilerin Türkiye’deki iş gücü piyasasına katılımının, ülkemizdeki genç nüfus işsizlik seviyesine ne şekilde yansıyacağını önümüzdeki yıllarda göreceğiz.” Yürürlüğe giren 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu, öğrenimlerini Türkiye’de bir yükseköğretim kurumunun mühendislik ve mimarlık fakültesinde veya yurtdışında ilgili ülke makamları ve YÖK’ün tanıdığı bir yükseköğretim kurumunda tamamlayan mühendis ve mimarların, proje bazlı veya geçici süre ile çalışma izni alarak mühendislik ve mimarlık mesleklerini icra etmelerini öngörüyor. Şirket yöneticilerine kolaylık Kanunun çalışma izin türlerini açıklayan maddesinde de yeni bir düzenleme var. Buna göre, limited şirketlerin şirket ortağı olan müdürü, anonim şirketlerin şirket ortağı olan yönetim kurulu üyesi ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin yöneticisi olan komandite ortağı yabancılar, çalışma izni alarak Türkiye’de çalışabi- yabancılar ise Turkuaz Kart hükümlerinden yararlanamayacak” dedi. Mültecilere özel düzenleme Kanunla ilgili en çok tartışılan konulardan biri olan mültecilere çalışma izni verilip verilmeyeceği de hüküm altına alındı. “Uluslararası Koruma Kapsamında Olan Yabancılar” başlıklı maddeye göre, koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında karar verilmemiş mülteciler uluslararası koruma başvurusu tarihinden, geçici koruma sağlanan yabancılar geçici koruma kimlik belgesinin düzenlendiği tarihten 6 ay sonra çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti almak için başvurabilecekler. Bu başvuru hakkı olan yabancılar için İçişleri Bakanlığı’nın olumlu görüşü aranacak, yani herhangi bir illegal faaliyet içinde bulunup bulunmadıkları kontrol edilecek. Geçerli çalışma izni veya çalışma izni muafiyetine sahip olunması bu yabancılara Türkiye’de mutlak kalış hakkı sağlamayacak. Başvuru prosedürü değişmedi KPMG Türkiye Muhasebe ve Mali Müşavirlik Hizmetleri Şirket Ortağı Neslihan Raepers lecekler. Serbest bölgelerde çalışacak yabancılar çalışma izni başvurularını Ekonomi Bakanlığı’na yapacaklar. Sağlık ve eğitim sektörlerinde ön izin şartı Yeni kanuna göre, mesleki yeterlilik gerektiren sağlık hizmetlerinde çalışacak yabancılar Sağlık Bakanlığı, eğitim hizmetlerinde çalışacak yabancılar ise Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ön izin almak zorunda. Yabancı uyruklu öğretim elemanları YÖK’ten ön izin alacak. Ar-Ge merkezi belgesi olan firmalarda Ar-Ge personeli olarak çalışacak yabancıların da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın olumlu görüşü olması halinde çalışma izni başvuruları değerlendirilecek. Turkuaz kart uygulaması Kanun, ‘Turkuaz Kart’ adıyla yeni bir uygulamayı çalışma hayatına dâhil ediyor. Buna göre eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı ile ülke ekonomisi ve istihdamına olumlu etkisi olacak yabancılara Turkuaz Kart verilecek. Bu etkinin değerlendirmesi Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu tarafından yapılacak önerilere göre değerlendirilecek ve bakanlıkça başvurusu uygun görülen yabancılar, ilk 3 yılı geçiş süresi olmak koşuluyla Turkuaz Kart almaya hak kazanacaklar. KPMG’den Neslihan Raepers Turkuaz Kart’ın önemini “Bu karta sahip olan yabancı süresiz çalışma izninin sağladığı haklardan yararlanacak. Turkuaz Kart sahibi yabancının eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarına da Turkuaz Kart sahibi yakını olduğunu gösteren ve ikamet izni yerine geçen bir belge verilecek. Geçici koruma sağlanan yani mülteci statüsündeki Başvurular Türkiye dışından ise ilgili ülkelerde bulunan Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçilikleri veya Başkonsolosluklarına, yurt içinde ise doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapılmaya devam edilecek. Çalışma izni, aynı işyeri veya bunların benzer işkolundaki bir işyerinde çalışmaları koşuluyla, ilk başvuruda en çok 1 yıl, ilk uzatma başvurusunda en çok 2 yıl, sonraki uzatma başvurularında ise en çok 3 yıla kadar verilecek. Türkiye’de uzun dönem ikamet izni ya da en az 8 yıl çalışma izni olan yabancılar süresiz çalışma iznine başvurabilecekler. Yabancı başına 6 bin lira ceza İşverenler, sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerini kanuni süreleri içerisinde ilgili yasa hükümlerine göre yerine getirmeye devam edecekler. Bildirim yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyen işverenleri, her bir yabancı çalışan başına 6 bin lira idari para cezası bekliyor. IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ SATIN ALINACAKTIR BİLİŞİM VE BİLGİ GÜVENLİĞİ İLERİ TEKNOLOJİLER ARAŞTIRMA MERKEZİ (BİLGEM) DİĞER ÖZEL BÜTÇELİ KURULUŞLAR TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası: 2016/285663 1-İdarenin a) Adresi: Barış Mah. Dr. Zeki ACAR Cad. No.1 41470 GEBZE/KOCAELİ b) Telefon ve faks numarası: 0262 675 36 52 - 0262 675 36 14 c) Elektronik Posta Adresi: [email protected] ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa): https://ekap. kik.gov.tr/EKAP/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı: 1 ADET IP TABANLI KAMERALI GÜVENLİK İZLEME VE YÖNETİM SİSTEMİ ALIMI Ayrıntılı bilgiye EKAP’ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri: TÜBİTAK BİLGEM Yazılım Teknolojileri ve Araştırma Enstitüsü'nde İdarenin göstereceği yer. c) Teslim tarihi: İşe başlama tarihinden itibaren 30 gün içinde montajı yapılarak çalışır vaziyette teslim edilecektir. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer: TÜBİTAK BİLGEM Satınalma Birimi, Barış Mah. Dr. Zeki Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ b) Tarihi ve saati: 06.09.2016 - 10:00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: 4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; 4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; 4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, 4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. 4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. 4.1.5. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: 4.3.1. Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c) Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. a) İstekli adına düzenlenen Sanayi Sicil Belgesi, b) İsteklinin üyesi olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen Kapasite Raporu, c) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenen İmalat Yeterlik Belgesi, ç) İsteklinin kayıtlı olduğu meslek odası tarafından istekli adına düzenlenmiş ve teklif ettiği mala ilişkin Yerli Malı Belgesi, d) İsteklinin alım konusu malı ürettiğine ilişkin olarak ilgili mevzuat uyarınca yetkili kurum veya kuruluşlarca düzenlenen ve isteklinin üretici veya imalatçı olduğunu gösteren belgeler. 4.3.2. Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: İstekli teklif edilen malların teknik şartnamede yer alan teknik kriterlere uygunluğunu belirlemek amacıyla teknik bilgilerin yer aldığı katalogları/ dokümanları vermek zorundadır. 5.Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. Bu ihaleye sadece yerli istekliler katılabilecek olup yerli malı teklif eden yerli istekliye ihalenin tamamında % 15 (on beş) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı TÜBİTAK BİLGEM Satınalma Birimi, Barış Mah. Dr. Zeki Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ adresinden satın alınabilir. 7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar TÜBİTAK BİLGEM Satınalma Birimi, Barış Mah. Dr. Zeki Acar Cad. No:1, 41470 Gebze / KOCAELİ adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, götürü bedel üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle toplam bedel üzerinden götürü bedel sözleşme imzalanacaktır. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 160 (yüz altmış) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. BASIN- (415907) 563 www.bik.gov.tr www.24saatgazetesi.com 14 24 SAAT / SAĞLIK 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ Müzik, kanser hastalarında semptomları hafifletiyor SAN FRANCISCO (AA) - ABD'de yürütülen bir araştırma, müzik dinlemenin kanser hastalarının yaşadığı kaygı, ağrı ve yorgunluk gibi semptomların hafifletilmesinde büyük rol oynadığını ortaya koydu. ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Drexel Üniversitesi'nde yürütülen 3 bin 731 kanser hastasının katıldığı çalışma, doktor, hemşire ya da terapist tarafından hastaya uygulanan müzik terapisinin kanser tedavisi görenlerde istenmeyen semptomları azaltmaya yardımcı olduğunu gösterdi. Araştırma ekibinin lideri Joke Bradt, yaptığı açıklamada, "Müzik terapisi, kanser hastasının yaşam kalitesini yükseltiyor. Müzik, hastanın genel durumunda olumlu anlamda iyileşme sağlıyor." dedi. Kanser hastalarına tedavileri sırasında verilen bazı anestezik ve ağrı kesici ilaçların müzik terapileri sayesinde azaltılabileceğinin belirtildiği çalışmada, müzik dinlemenin hastaların hastanede kalma sürelerini de kısaltabileceğine işaret edildi. Ağızda kuruluk, gözde yanma varsa dikkat! Nedeni sjögren sendromu olabilir Sıcak havalar mantar oluşumuna neden oluyor Havuz ve deniz sezonunun açılmasıyla birlikte cilt hastalıkları için riskli bir döneme girmiş olduk. Yaz aylarında daha çok görülen ve bulaşıcı olan mantar hastalığı ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları Emsey Hospital’dan Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Serpil Özyılmaz açıklıyor. Mantar hastalığının belirtileri nelerdir? Mantarlar; etkilenen bölgede kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halka şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler. Tanısı nasıl konur? Tanı, esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar, özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verir. Kesin tanı ciltten alınan kazıntının mikroskop altında incelenmesi ve gerekirse uygun besi alanlarında üretilmesi ile konulur. Tedavisi nasıl olmaktadır? Mantar hastalığının tedavisinde kişisel bakım ve temizlik çok önemlidir. Deri daima temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli enfeksiyonlarda vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır. Hekim, ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerecektir. Doktor tarafından tavsiye edilen kremleri doktorunuzun tarif ettiği şekilde ve düzenli olarak kullanmak tedavinin süresini kısaltarak yayılmasını önleyecektir. Mantar hastalığından nasıl korunabiliriz? Mantar sıcak, nemli, ıslak, terli ve kapalı vücut bölgelerini sever. Havaların ısınması ile birlikte mantarlar için, bu şartlar fazlası ile sağlanmış olur. Özellikle ıslak mayo ile kalmak, mantar enfeksiyonunun en önemli nedenlerinden biridir. Kişisel temizliği iyi sağlamak enfeksiyonu önlemeye yardımcı olacaktır. Deniz mevsiminin başladığı bu günlerde, birkaç önemli noktaya dikkat ederek mantar hastalığından korunabiliriz. • Deniz kenarında uzun süre ıslak mayo ile kalmayın (kasık ve genital bölge mantarlarına yol açmaması için). • Havuz yerine denizi tercih edin. • Başkasına ait havlu, terlik, törpü ve tırnak makası gibi eşyaları kullanmayın. • Plajda, havuz kenarında, otel odalarında, sauna ve hamam gibi alanlarda asla çıplak ayakla yürümeyin. Eller ve ayaklar yıkandıktan sonra, özellikle parmak aralarının iyice kurulanmasına özen gösterin. Bu nedenle de daima kendi havlunuzu kullanın. • Kolay hava alan ve terletmeyen ayakkabılar tercih edin. Ayakkabının içine kalın, pamuklu çoraplar giyin ve her gün değiştirin. • Dar giysiler giymekten kaçının. Kalabalık alanlarda, sadece kendi giysilerinizi kullanın. • Cildinizi mutlaka temiz ve kuru tutun. Ağız kuruluğunu hafife almayın A ğzınızda sürekli bir kuruluk hissediyor, çok fazla susadığınızdan yakınıyorsanız, gözünüzde kızarıklık, yanma, kaşıntı, “Gözüme sanki kum kaçmış gibi hissediyorum” diyorsanız, yaşadığınız bu sıkıntılar, adı toplumda pek bilinmese de kadınlar arasında yaygın olan “Sjögren Sendromu”nun işareti olabilir! Dış salgı bezlerinin, özellikle gözyaşı ile tükürük bezlerinin iltihaplanmasıyla oluşan “otoimmun” hastalıklar gurubunda yer alan Sjögren Sendromu, özellikle 30-40’lı yaşlardaki kadınları tehdit ediyor. Hastalığın geç teşhisi göz, sinir sistemi, akciğer gibi başka organ veya sistemler üzerinde hasarlara neden olabiliyor. Sjögren sendromunun toplum arasında pek bilinmemesi nedeniyle tanısının da geç konulduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Soy şu bilgileri veriyor: GÖZLERDE KUM VARMIŞ GİBİ HİSSETTİRİYOR Halk arasında ‘ağız kuruluğu’ deyince akla ilk gelen hastalık diyabet, yani şeker hastalığıdır. Ayrıca antidepresanlar başta olmak üzere birçok ilaç da ağız kuruluğu yapar. Ancak, tükürük bezlerindeki iltihaplanmaya bağlı olarak oluşan çok önemli başka bir hastalık daha ağız kuruluğunun sebebi olabilir. Tükürük bezi dışında gözyaşı bezlerini de tutan bu hastalık, “Sjögren Sendromu” olarak bilinir. Hastaların ana yakınması çok su içme ve ağızda kuruma ve gözlerde kum varmış gibi hissedilen kuruluk ve batmadır. SALGI BEZLERİNDE İLTİHAP OLUŞUR Bu hastalıkta, bilemediğimiz nedenlerden dolayı dış salgı bezlerine ve göz kuruluğu için Schirmer testi yapılabilir. Beraberinde olabilecek diğer hastalıklar açısından da tetkik edilmelidir. UZUN SÜRE BİLGİSAYAR BAŞINDA KALMAYIN! Bu hastalık vücuttan yok olmaz. Bazı ilaçlar ile hastalığın yol açtığı zararlar baskılanabilir. Hastanın bulunduğu ortamın kuru olmamasına, uzun süreli bilgisayar başında kalmamasına ve tozlu-dumanlı ortamlardan kaçınmasına dikkat edilir. Diş sağlığı için ağız hijyenine dikkat edilmelidir; aralıklı diş hekimi kontrolüne gitmelidir. Bol su içmelidir. Sulu yumuşak gıdaları tercih etmelidirler. YEŞİL, KIRMIZI MEYVE SEBZE SENDROMU BASKILAR bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir iltihaplanma söz konusudur. Bu iltihaplanma sonucunda başta tükürük ve gözyaşı bezleri olmak üzere birçok dış salgı bezinde zaman içinde fonksiyon kaybı gelişir. Bu hastalık, tek başına olabildiği gibi başta romatoid artrit ve Sistemik Lupus (SLE) olmak üzere diğer otoimmün hastalıklara eşlik edebilir. KABAKULAKLA KARIŞTIRILMA RİSKİ VAR! Bu hastalarda hedef öncelikle dış salgı bezleridir. Tükürük bezleri, gözyaşı bezleri, ter bezleri, genital organlardaki dış salgı bezleri, pankreasın dış salgı bölümü gibi yerlerde gelişen iltihap sonucu oradaki bezlerin görevlerinde aksamalar başlar. Öncelikle hastada tükürük bezinde ve gözyaşı bezlerinde oluşan yetersizlik nedeni ile tükürük salgısı ve gözyaşı salgısında azalma ve bunun sonucunda ağız kuruluğu; gözlerde batmakuruluk hissi oluşur. Parotis denilen kulakların önünde yer alan büyük tükürük bezlerinde aralıklı şişme ve ağrı oluşur. Bu dönemde hekim iyi anamnez almazsa kabakulak hastalığı ile karıştırılır. Kabakulak genelde çocukluk çağında geçirilen bir virüs hastalığıdır. Eğer erişkin birinde kulakların önünde tekrarlayan kabakulak benzeri şişlikler olursa Sjögren Sendromu akla gelmelidir. GEBELİKTE BEBEK ÖLÜMLERİNE YOL AÇABİLİR! Sjögren Sendromu seyrinde eklemlerde ağrı şişme; deride çeşitli döküntüler, akciğer tutulumu, böbrekte taş oluşumu ve böbrekte kireçlenme (Nefrokalsinozis) gibi ek sorunlar gelişebilir. Ayrıca kemik iliğini etkileyerek kan hücrelerinde düşmeye (anemi, lökopeni ve trombositopeniye) de yol açabilir. Ağız kuruluğu nedeni ile dişlerde erken ve tekrarlayan çürümeleri olabilir. Göz kuruması nedeni ile yıllar içinde sklera denilen gözün ön tabakasında aşınmalar olabilir. Sinir uçlarını etkileyerek nöropati yapabilir.Gebelik olursa bazı olgularda anne karnındaki bebekte kalp sorunlarına yol açarak bebek ölümlerine neden olabilir. Bu nedenle Sjögren Sendromu olan hastalara özel takipler gereklidir. LENF KANSERİNE YATKINLIĞI ARTIRIYOR Bu hastalık bir kanser değildir. Ancak, bu hastalığın seyrinde B lenfosit olarak bilinen bazı kan hücrelerinden köken alan lenf kanserine yatkınlık artmıştır. O nedenle Sjögren Sendromu sorunu yaşayanların periyodik olarak kanser taramalarını yaptırmaları ve takibini yaptırmaları gerekir. TÜKÜRÜK BEZİ BİYOPSİSİ İLE GEREKEBİLİR Öncelikle doğru bir anamnez şarttır. Ağız kuruluğu olan her hasta bu açıdan sorgulanmalıdır. Göz kuruluğu yakınması baskın olmayabilir; mutlaka göz muayenesi de yapılmalıdır. Ayrıca bazı kan tetkiklerine başvurulur (RF, FANA anti SSA (Ro), Anti SSB (La), gibi). Gerekirse tükürük bezi biyopsisi yapılır. Bu biyopsi genellikle küçük bir cerrahi işlem ile alt dudaktan yapılır. Ayrıca ağız kuruluğunu daha objektif değerlendirmek için tükürük ölçümü Kişisel bakımınızı yaptırırken sağlığınızdan olmayın İSTANBUL (AA) - Medipol Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Ceylan, berber, dişçi, manikür ve pedikür işlemi yapan yerlerde hepatit B, hepatit C ve AIDS hastalığına neden olan İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü'nün (HIV) kolayca bulaşabildiğini belirterek, "Kişisel bakımınızı yaptırırken sağlığınızdan olmayın." uyarısında bulundu. Medipol Üniversitesi Hastanesinden yapılan açıklamada, pek çok kişinin kan yoluyla bulaşan hastalıklar nedeniyle sağlığını kaybettiği ifade edildi. Bu hastalıkların başında hepatit B, hepatit C ve HIV enfeksiyonunun geldiği kaydedilen açıklamada, hastalıkların tedavisinin çok zor ve vücuttan tamamen atılmasının da pek mümkün olmadığının altı çizildi. Konuya ilişkin açıklamada görüşlerine yer verilen Medipol Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Bahadır Ceylan, söz konusu hastalıkların yayılma yollarının yeterince bilinmediğini, özellikle hepatit B ve hepatit C enfeksiyonlarının ihmaller nedeniyle yaygınlaştığını vurguladı. Hepatit B, hepatit C ve HIV hastalıklarının, cinsel yolla ve kanla bulaştığına işaret eden Ceylan, şunları kaydetti: "Evde diş fırçası, jilet, tırnak makası, cımbız gibi kan taşıma riski olan ürünlerin ortak kullanılması, bu hastalıkların bir kişiden diğer kişilere bulaşmasını artırıyor. Bu nedenle ortak kullanılan bu bakım ürünlerinin kişiye özel olması gerek. Özellikle hepatit virüsü taşıyan birinin açık bir yarası varsa, o yaraya direk temas edilmemesi lazım. Bu tür hastalıklar insanlarda siroz, kanser ve ölümlere sebep olabilirken, aynı zamanda ciddi psikolojik sorunlara yol açabiliyor." Ceylan, berber, dişçi, manikür ve pedikür işlemi yapan yerlerde de bu virüslerin kolayca bulaşabildiğini aktararak, "Bu yüzden berberde tıraş olmak yerine, evde tıraşınızı kendiniz yapmalısınız. Kişisel bakımınızı yaptırırken sağlığınızdan olmayın." uyarısında bulundu. Manikür pedikür yapan yerlerde de aletlerin çok iyi dezenfekte edilmesi ve tek kullanımlık olması gerektiğine dikkati çeken Ceylan, bu tür yerlere sık gidenlerin kendi aletlerini götürmelerinin daha uygun olabileceği değerlendirmesini yaptı. Ceylan, bu hastalıklardan aşı veya basit yöntemlerle korunmanın mümkün olduğuna da değinerek, "Sakal tıraşında berberin tıraş sonrasında ellerini iyice yıkaması ve alkolle dezenfekte etmesi, sonra jileti değiştirmesi gerekir. Diş hekimlerine giden hastaların, diş hekimlerinin dezenfeksiyonunu, bu konuda titiz olup olmadıkları muhakkak sorgulamalı. Hepatit B aşısı mutlaka yaptırılmalı." ifadelerini kullandı. [email protected] Yoğurt, mayonez ve soslarla gıdaları ıslatılıp yumuşatılabilir ve daha kolay yutulmaları sağlanabilir. Ayrıca kuru gıdalar yerine sıvı gıdalar tercih edilebilir. Turuncu, sarı, yeşil kırmızı renkli mevye ve sebzeler antioksidanlardan zengindir ve vücuttaki inflamasyonun baskılanmasına yardımcı olabilirler. Kanola yağı ve mısır yağı omega-6’dan zengin olduklarından inflamasyonu arttırabilir. Yine paketli tatlı ürünlerde sıklıkla kullanılan mısır şurubu, insülin salgısı aracılığı ile inflamasyonu arttırabilir. Alkol ve kahve de ağız kuruluğunu arttırabilir. Tatlılar ve şekerler diş çürüklerini hızlandırabilir. İlaç olarak suni gözyaşı; sistemik etkileri için sıtma ilacı olarak bilinen hidroksiklorokin içeren ilaçlar ve duruma göre farklı ek ilaçlardan yararlanırız. Sonuç olarak ağız ve göz kuruluğu ciddiye almalı ve açıklayacak neden olmadığı durumlarda Sjögren Sendromu açısından da araştırılmasında yarar vardır. BU BELİRTİLERİ CİDDİYE ALIN! - Ağızda şiddetli kuruluk - Çiğneme, yutma ve konuşmada güçlük - Gözlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı hassasiyet - Halsizlik ve eklem ağrıları - Soğuk hassasiyeti ve soğukta parmak uçlarında beyazlama ve morarma gibi renk değişiklikleri - Kuru bir öksürük ve boğazda gıcık hissi - Tükürük bezlerinde şişlik, tat alma ve koklama duyusunda bozulma - Burun, cilt ve kadın genital organlarında kuruluk 15 24 SAAT / SPOR 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ ŞANS BİZDEN YANA DEĞİLDİ 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği Brezilya’dan yurda dönen A Milli Bayan Takımımızda Baş antrenör Ekrem Memnun şanssızlıktan yakındı. BERFU, HEDEFE GİDİYOR 16 yaşındaki Berfu Cengiz, Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentindeki 10 bin dolar toplam ödüllü ITF turnuvasında her iki kategoride yoluna devam ediyor. Teklerde adını son sekize yazdıran Berfu, çiftlerde yarı final vizesini cebine koydu. İkinci turda Fransız Lea Tholey ile karşı karşıya gelen Cengiz, rahat bir galibiyetle çeyrek finali yakaladı. 6-1, 6-2 ile sevinen Berfu, akabinde çıktığı çiftler maçında da set kaybı yaşamadı. Cengiz ve Hint partneri Dhruthi Tatachar Venugopal, 4 numaralı seribaşları Sharrmadaa Baluu/Rishika Sunkara'yı 6-3, 6-4'le mağlup ederek son dört ekip arasına kaldı. Tekler çeyrek finalinde Yunan Despina Papamichail ile eşleşen Berfu, çiftler yarı finalinde ise Sai Chamarthi/Mirabelle Njoze ikilisiyle buluşacak. PEMRA ÇİFTLERDE FİNALE DOĞRU Tecrübeli raket Pemra Özgen, tekler mücadelesine şanssız bir mağlubiyet neticesinde ikinci turda veda ettiği Belçika'daki 25 bin dolar toplam ödüllü ITF turnuvasında çiftlerdeki şampiyonluk yürüyüşünü sürdürdü. Westende şehrindeki turnuvada 3 numaralı seribaşı olarak ter döken Özgen ve Hollandalı partneri Demi Schuurs, Mathilde Armatano/Katarina Zavatska'yı 6-4, 7-5'le geçip yarı finalde Elyne Boeykens/ Valentini Grammatikopoulou'nun rakibi oldu. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği Brezilya’dan yurda dönen A Milli Kadın Takımımızda Baş antrenör Ekrem Memnun şanssızlıktan yakındı. Sözlerine yaşadığı hayal kırıklığını belirterek başlayan Memnun: “Biz Rio’ya çok büyük umutlarla gittik. Madalya almak istiyorduk, hayalimiz buydu. Bunun için de ilk gün haricinde çok iyi mücadele ettiğimizi düşünüyorum. Onda da açılışın ardından sabah Almanya'nın Leipzig kentindeki 25 bin dolar toplam ödüllü ITF turnuvasına katılan Başak Eraydın, adını ikinci tura yazdırırken zorlanmadı. Toprak zemindeki turnuvada 5 numaralı seribaşı olarak raket sallayan Eraydın, Slovak rakibi Michaela Honcova'ya yalnızca dört oyun bıraktı. 1 saat 15 dakika süren buluşmadan 6-2, 6-2'lik setlerle üstün ayrılan Başak, böylece son 16 biletini cebine koydu. Eraydın, çeyrek final yolunda Rumen Irina Maria Bara ile kozlarını paylaşacak. PEMRA KIL PAYI KAYBETTİ Belçika'nın Westende şehrindeki 25 bin dolar toplam ödüllü ITF turnuvasına 1 numaralı seribaşını devirerek başlayan Pemra Özgen, ikinci turda İsrailli Deniz Khazaniuk'a 3 saat 20 dakika süren kıyasıya bir maçın ardından mağlup oldu. 6-4, 6-7, 7-5'lik yenilgiyi önleyemeyen Özgen, mücadelesini çiftler kategorisinde sürdürecek. Özgen ve Hollandalı partneri Demi Schuurs, çeyrek finalde Mathilde Armatano/ Katarina Zavatska ile oynayacak. ANIL VE MUHAMMET TURLADI Beş Türk tenisçinin ter döktüğü Belarus'taki Futures turnuvasında Anıl Yüksel ve Muhammet Haylaz üç setlik galibiyetlerle ikinci tura çıkmayı başardı. 6 numaralı seribaşı Yüksel, Bulgar rakibi Vasko Mladenov'u 6-2, 4-6, 6-4; Haylaz da ev sahibi ülkeden Ivan Liutarevich'i 6-7, 6-0, 6-4'le geçti. Başkent Minsk'teki turnuvaya Sefa Suluoğlu elemelerde, Sarp Ağabigün ve Alp Şentay ise birinci turda veda etti. kırıklığı yaşıyorum. Tamamını kontrol ettik oyunun çünkü. Birkaç tane küçük hata, birkaç tane şanssızlı Yani şans bizden yana değildi. Yapacak bir şey yok, bunlar hayatın içinde var. Oyuncu arkadaşlara, ekibe mücadelelerinden ve ciddiyetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.” dedi. HAYALLERİMİZ BÜYÜKTÜ 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nın düzenlendiği Brezilya’dan dün gece saatlerinde yurda dönen A Milli Kadın Takımımızda tecrübeli oyuncu Şaziye İvegin Üner TBF TV’ye açıklamalarda bulundu. Rio’da organizasyon anlamında bazı sıkıntılar yaşadıklarını ama atmosferin çok güzel olduğunu belirten Üner sözlerine şöyle devam etti: “Hedeflerimiz, hayallerimiz daha büyüktü. Bunu gerçekleştirmek için gerçekten son saniyeye kadar mücadele ettik. Çok da iyi bir mücadele ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Ama olmadı.” BAYAN BASKETBOLCULARIMIZ BURUK ’Gururluyuz Ama Bir Burukluk Var’’ ‘’Grubumuzda zorlu maçlar oynadık. İki maçı kaybedip, üç maç kazandıktan sonra grubu üçüncü sırada noktaladık. Çapraz eşleşmede çeyrek finalde İspanya ile eşleştik. Bizim bir hedefimiz vardı. İlk dört takım arasına kaldıktan sonra madalya elde etmek… Buna yönelik de çalışmalarımızı yapmıştık. Takımımızın ilk toptan, son topa kadar BAŞAK İYİ BAŞLADI oynanan ilk maç olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Çok iyi basketbol oynadık, çok iyi mücadele ettik. Hedefimize tutunmak için her şeyimizi ortaya koyduk ama maalesef neredeyse tamamını kontrol ettiğimiz bir maçın sonunda kaybettik. Çok üzgünüz. Ben kendi adıma çok büyük hayal kırıklığı yaşıyorum. Bundan sonra yapabileceğimiz bir şey yok, önümüze bakacağız. Böyle bitsin istemezdim ama resmen hayal geri adım atmayacağını zaten biliyorduk. Fakat İspanya maçında yaşadığımız şanssızlıklardan dolayı maalesef maçı kaybettik. Bundan dolayı çok üzgünüz. Hedeflediğimiz bu değildi. Gururluyuz ama bir burukluk var.’’ ‘’Çok Büyük Şanssızlık’’ ‘’İkinci kez Olimpiatlar’da çeyrek final oynadık, olmayan bir topla İspanya’ya kaybettik. Bundan dolayı çok üzgünüz. Finali kaçırdık, böyle olmasını istemezdik. Oyuncularımız için de, bizim için de çok büyük bir şanssızlık oldu. Ama sahada verdiğimiz mücadeleyle de ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğimizi düşünüyorum. Bize destek olan başta Federasyon Başkanımız Harun Erdenay olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz. İnşallah önümüzdeki Olimpiyatlar’da şans biraz daha yanımızda olur ve daha üst noktalara gideriz.’’ Barbaros Akkaş, Atatürk Havaalanı’nda yaptığı açıklamada “Hedefimiz bu değildi. Onun için burukluk yaşıyoruz” dedi Yenimahalle Bayan Hentbol takımı zorlu rakiplere karşı MELEKLER HARIL HARIL ÇALIŞIYOR 2 yıl üst üste Şampiyonluğa ambargo koyan takımımız Avrupa’da ön eleme turunda zorlu rakiplerle boğuşacak Türkiye Ligi’ne 2 yıl üst üste ambargo koyup Şampiyon olan Yenimahalle Belediyespor Hentbol Takımı Şampiyonlar Ligi’nde düştüğü gruptan çıkmak için harıl harıl çalışıyor. Ülkemizi Avrupa’da temsil edecek olan Melekler, ön eleme turunda Norveç, Hırvatistan ve Hollanda takımları ile eşleşti. Bu sezon Avrupa’da başarı hedefleyen ve kadrosuna önemli isimler takviye eden Mavi-Beyazlı ekibin Şampiyonlar Ligi ön eleme gruplarında oynayacağı takımlar belli oldu. Başkent temsilcisi gruplara kalmak için Norveç temsilcisi Glassverket IF, Hırvatistan temsilcisi HC PodravkaVegetave Hollanda temsilcisi Sercodak Dalfsen ekipleriyle mücadele edecek. DEPLASMANDA OYNAYACAKLAR Türk temsilcisi Statü gereği yarı finalde Norveç ekibi Glassverket IF ile karşılaşacak. Başkent ekibi rakibinin yenmesi durumunda HC PodravkaVegeta-Sercodak Dalfsen eşleşmesinin galibi ile finalde karşı karşıya gelecek. Finalde rakibine üstünlük sağlayacak ETİMESGUT SPOR TESİSİ İLE DONANIYOR ANKARA-Etimesgut Belediyesi, 1’i kapalı 3 basketbol ve voleybol sahası, futbol sahası, 2 tenis kortu, 2 fitness alanı, 5 tribün, koşu yolu, çay bahçesi ve yeşil alan düzenlemelerinin yer alacağı spor komleksi inşaatına başladı. Başkan Demirel, tesisin kısa sürede tamamlanarak hizmete açılacağını söyledi. Atayurt Spor Tesislerini tamamlayan Etimesgut Belediyesi, ilçeye modern bir spor merkezi daha kazandırmak için çalışmalara başladı. Şehit Osman Avcı Mahallesi’ne inşa edilecek spor kompleksine ilk kazma vuruldu. Yaklaşık 20 bin metrekare alan üzerine yapılan porjede Etimesgutlular’a sağlıklı yaşamın kapılarını açacak birçok donatı yer alacak. www.24saatgazetesi.com Yenimahalle Belediyespor Antrenörü Serdar Eler, Şampiyonlar Ligi’nde zor rakiplerle eşleştiklerini belirterek, Norveç temsilcisiyle yapacakları maçın grubun kaderini belirleyeceğini söyledi. Eler, “Norveç, Tam bir hentbol ülkesi. Rakibimiz geçen sezon çeyrek final oynadı. Güçlü bir takım ama maç günü iyi konsantre olan, iyi oynayan takım kazanabilir. Biz de iyi çalışıp bu zorlu maçta mutlaka iyi bir şeyler yapmak istiyoruz. Hırvat ve Hollanda temsilcileri de kısmen bizim ayarımızda. Eğer ilk maçı kazanırsak gruptan çıkmak adına avantaj sağlarız. Türkiye ve Ankara’ya yakışır bir mücadele ortaya koyacağız” dedi. Sözlerine devam ederek geçen sezondan daha iyi bir kadrolarının olduğunu vurgulayan Eler, “Eksik gördüğümüz pozisyonlara nokta transferler yaptık. Yenimahalle Belediye Başkanımız Fethi Yaşar’da transfer konusunda elinden gelenin fazlasını yaptı. Onun destekleri sayesinde artık marka bir kulüp haline gelmeye başladık. Şampiyonlar Ligi’nde de tur atlayabilirsek çok daha iyi noktalara geleceğimize inancım tam” şeklinde konuştu. Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen Rio 2016 Olimpiyatları’na katılan milli boksörlerimiz maçlarını tamamlarken madalyaya hasret kaldılar. Türkiye’nin sporcu sayısında kendi rekorunu kırdığı olimpiyatlarda Boks Milli Takımımız 6 sporcu ile boy gösterdi. Rio’da ringe çıkan ilk boksörümüz 69 kiloda Onur Şipal oldu. Bulgaristan’dan Simeon Chamov ile karşılaşan sporcumuz maçı sayıyla kaybetti. Türk boks tarihinde bir ilki başararak iki kardeşin aynı olimpiyatlarda yarıştığı Rio’da Önder Şipal ise 75 kiloda karşılaştığı Zambiyalı Muziyo Benny Mizio’yu 2-1 yenerek bir üst tura yükseldi. Son 16’da Hindistan’dan Krishan Vikas’a yenilen Önder, bu turda olimpiyatlara veda etti. İlk turda rakibi sahaya çıkamadığı için doğrudan son 16’da ringe çıkan 81 kilo sporcumuz Mehmet Nadir Ünal, Kübalı Julio Cesar La Cruz’a yenilerek elendi. Ülkemizi Rio’da temsil eden bir diğer sporcumuz olan +91 kilo sporcumuz Ali Eren Demirezen ise ilk turu maç yapmadan geçti ve son 16’da Hırvatistan’dan Filip Hrgovic ile karşılaştı. Mücadeleyi kaybeden Ali Eren Demirezen, Rio 2016’ya ikinci turda veda etti. 52 kiloda ülkemiz adına ringe çıkan Selçuk Eker ise ilk turda Çinli Jianguan Hu’ya 2-1 yenildi ve olimpiyatlarda bir üst turu göremedi. Ülkemizi Rio 2016 Olimpiyatları’nda 64 kiloda temsil eden Batuhan Gözgeç ise ilk turda Kamerunlu Mahaman Smaila ile karşılaştı. Maçtan 3-0 galip ayrılan Batuhan, bir üst turda ev sahibi ülkeden Joedison Teixeira’yı da aynı skorla geçti ve çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Alman Artem Harutyunyan ile karşılaşan milli boksörümüz maçı kaybetti ve yarı final şansını kaçırdı. Böylece, boksörlerimiz Rio Olimpiyatlarından madalya alamayarak Türkiye’ye döndü. takım Şampiyonlar Ligi gruplarına kalacak. Müsabakalar 10-11 Eylül tarihlerinde tek merkezde oynanacak. Kura çekimine 1’inci torbadan giren Norveç ekibi, ev sahipliği hakkını elinde bulunduruyor. İYİ İŞLER YAPACAĞIZ Boksörlerimizin eli boş kaldı GENÇLER YOLLADI, KARABÜK KAPTI Karabükspor geçen sezonu Başkent takımında geçiren Olafur Ingi Skulason ile 2 yıllık sözleşme imzaladı. Spor Toto Süper Lig takımlarından Kardemir Karabükspor, transfer çalışmaları kapsamında Gençlerbirliği’nden Skulason’u renklerine bağladı. Geçen sezon Gençlerbirliği forması giyen orta saha oyuncusu 33 yaşındaki Olafur Ingi Skulason kulüp binasında kulüp başkanı Hikmet Ferudun Tankut’un katılımıyla gerçekleşen törenle kırmızı-mavili ekiple 2 yıllık resmi sözleşme imzaladı. 22 AĞUSTOS 2016 PAZARTESİ GALATASARAY KARABÜK ÖNÜNDE 21.45’de başlayacak maçı Bülent Yıldırım yönetecek. Sarı-Kırmızılar, ligin yeni takımı önünde galibiyet istiyor Geçen sezonun başarısız takımı olmalarına karşılık Süper Kupayı müzesine götüren Galatasaray bugün ligin yeni takımı Kardemir Karabükspor önünde galibiyet arayacak. Beşiktaş ile oynanan Süper Kupa maçında taraftarlarının taşkınlığı nedeniyle 1 maç ceza alan Galatasaray, bugünkü maça seyircisinden mahrum çıkacak. Saat 21.45’de başlayacak maçı Ankara Bölgesi hakemlerinden Bülent Yıldırım yönetecek. Galatasaraylı yöneticiler, taraftarlarının olmamasına karşılık bugünkü maçtan galibiyet ile lige başlayacaklarını söyledi. Spordaki yeni hedef belirlendi ÖNCE TEMİZLİK, SONRA SEÇİM ANKARA- Ülke’nin yaşadığı terör olaylarının ardından, spor camiası içinde ilk etapta Türkiye Futbol federasyonu bünyesinde başlatılan Fettullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve Paralel Devlet Yapılanması (PDY) soruşturmalarının kapsamı genişletilerek, Olimpiyatların ardından diğer federasyonlar da dahil edilecek. Devlet içinde yapılanma girişimleri ile birlikte geçmişte yapılan Federasyon Genel Kurulları kanalıyla sportif faaliyetlerinin derinliklerine kadar nüfus edebilecekleri göz önünde bulundurularak, soruşturmalar geniş kapsamlı olarak değerlendirilecek. Özellikle bu Genel Kurullar aracılığı ile sızma operasyonunu gerçekleştirebilecekleri dikkate alınarak, soruşturmaların titizlikle yapılması planlanıyor. Bu konuda artık önceliğin geçmişte FETÖ ve PDY bağlantılarından yola çıkılarak, diğer spor etiğine uymayan yüz kızartıcı suçlarında cezalandırılması konusu ele alınacak. Bu konuyla ilgili olarak yapılacak çalışmaların ön hazırlıklarını tamamladıklarını ifade eden Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri, kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağı konusuna dikkat çekti. Ülkemize darbe girişimi ile yaşatılan terör olaylarının sebepleri doğrultusunda suçu olanın kesinlikle Federasyon bünyesin içinde temizleneceği konusuna değinildi. Federasyonlar kapsamındaki bu soruşturmalara Olimpiyat Oyunlarının ardından hız verileceği ifade edildi. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde FETÖ ve PDY yapılanmasını sonlandırmak amacıyla yapılan soruşturmalar, Olimpiyatların ardından diğer Federasyonlarda da başlatılacak NANİ’NİN DİLİ AÇILDI ı n ı s a t AIBA hadi, n e l l u b ka ama.. Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda ringe çıkan sporcumuz Batuhan Gözgeç, çeyrek finalde Alman Artem Harutyunyan ile karşılaşmış ve baştan sona üstün götürdüğü mücadeleden hakem kararıyla 3-0 mağlup ayrılmıştı. Sonucun ardından maçı izleyen seyirciler hakemleri uzun süre ıslıklamış, bu maçta yaşanan hakem skandalı dünya medyasında yer bulmuştu. Federasyon yöneticilerinin bu maçın hemen ardından AIBA nezdinde yaptığı girişimler sonuç verdi. Bir açıklama yayımlayan AIBA, Batuhan’ın maçında görev alan hakemlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda boks hakeminin Rio’dan gönderildiğini bildirdi. Açıklamanın tamamı şu şekilde: “Olimpiyat Oyunları başladığından beri AIBA 239 maçı yönetti. AIBA Hakem ve Jüri Komisyonu (R&J) tüm kararları gözden geçirmiş, beklenilen düzeyde ve sonuçta olmayan bazı kararlar alındığını tespit etmiştir. AIBA R&J Değerlendirme Komitesi, konuya ilişkin olarak ilgili hakem ve yan hakemlerin Rio 2016 Olimpiyat Oyunları’nda daha fazla bulunmaması kararını almıştır. AIBA kuralları gereği, oynanan tüm maçların sonuçları aynı şekilde tescil edilecektir.Dünya genelinde 200 ulusal federasyonu temsil eden ve boks sporunun gelişmesi için sürekli çalışan AIBA, sorumluluklarının gereğini yapar ve boksta yapılan her türlü hileye sıfır tolerans gösterir. Olimpiyat Oyunları tüm sporları temsil etmektedir ve boks da 1904 yılından beri bunun bir parçasıdır. AIBA; saygı çerçevesinde, mükemmel, centilmen, adil, şeffaf spor anlayışına tamamen bağlıdır. Bazı çevrelerce dile getirilen yolsuzluk söylemleriyle ilgili somut kanıtlar gelene kadar bu yönde iddialarda bulunulmaması gerektiğine inanıyoruz. Sporumuzu korumak için gerek disiplin cezaları, gerek yasal eylemler dahil olmak üzere tüm seçenekleri kullanmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda, Rio’da bazı iddialara neden olan R&J topluluğu hakkında gereğini yapacağız. Böylesine önemli bir organizasyonun belirli kesimlerin yargılamalarıyla engellenemeyeceğini belirtir, konuya ilişkin tüm tarafların kanıtların sağlanması ve uygun eylemler geliştirilmesi gibi konularda bizlere yardımcı olmalarını rica ederiz.” Geç gelen teslimiyet Fenerbahçe’nin eski futbolcusu “F.Bahçe’de hayatımın en kötü günlerini yaşadım, kimse yardımcı olmadı” diyor Sezon sonunda F.Bahçe'den ayrılarak Valencia'nın yolunu tutan Nani, İngiliz The Guardian Gazetesi'ne birbirinden sert açıklamalarda bulundu. Portekizli oyuncu, F.Bahçe'ye kendi isteğiyle gitmediğini ve zorla satıldığını ima ederek, "Hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum, sonra birden en kötü günlerini yaşadım" ifadelerini kullandı. Nani, "Yeni bir sözleşme imzaladığınızda, yeni takımınızdaki insanların size yardım edeceğini düşünürsünüz. Ama stres olan yerde, hiç bir şey iyiye gitmez. Bana da F.Bahçe'de kimse yardımcı olmadı" yorumunu yaptı. OSMANLISPOR RÖVANŞI DÜŞÜNÜYOR Türklüğüyle gurur duyuyor Teknik Direktör Mustafa Reşit Akçay, zor bir müsabaka oynadıklarını, rövanş maçının da aynı zorlukta geçeceğini söyledi ANKARA-Osmanlıspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay, zor bir müsabaka oynadıklarını, rövanş maçının da aynı zorlukta geçeceğini söyledi. Akçay, UEFA Avrupa Ligi play-off turu ilk maçında deplasmanda Danimarka’nın Midtjylland takımını 1-0 yendikleri karşılaşmanın ardından yaptığı açıklamada, deplasman anlayışlarının oturduğunu belirterek, "Bir gol, rövanş için avantaj ama maçın hepsi demek değil." dedi. Zor bir karşılaşma olduğunu vurgulayan Akçay, "İyi organize olmuş, ligi açılmış ve 4 maçını oynamış bir ekibe karşı sahada ayakta kalmak önemliydi. Günümüzde müsabakalarda deplasmaniç saha anlayışı ortadan kalkıyor. Her takım, gücünü iki sahada da göstermek istiyor. Kazandığımız için mutluyuz ama her şeyden önemlisi bizim için lig." diye konuştu. Akçay, rakibin hücumdaki uzun taç ve ölü top organizasyonlarının ciddi etki yarattığını kaydederek, "Karşı bir taktikle, iki kişiyi önde bırakarak karambol anlayışlarına sekte vurmaya çalıştık. Bunu da başardık diye düşünüyorum. Avantajımızı korumak için rövanş maçında en az onlar kadar mücadele etmek zorundayız." ifadelerini kullandı. Antalya'da şampiyon CAN ÇAPAK Antalya Platinum Deluxe Bilardo Salonunda gerçekleşen Özel Türkiye Demokrasi Turnuvası, Can Çapak’ın şampiyonluğu ile sona erdi. 3 gün süren ve bir çok usta bilardocunun boy gösterdiği turnuva oldukça çekişmeli maçlara sahne oldu. Şampiyon Can Çapak’a finalde kaybeden Ahmet Alp’in ikinci olduğu turnuvada Hamit Akkaya ve Lütfi Çenet ise üçüncülüğü paylaşan isimler oldu. [email protected] [email protected] Küba asıllı olan, ancak Rio Olimpiyatlarında ülkemize bronz madalya kazandıran Escobar Copello “Bana kucak açanlarla gurur duyuyorum. Artık Türklüğüm ön planda” diyor Rio Olimpiyatlarında 400 metre engellide bronz madalya alan atletimiz Escobar Copello, Türklüğüyle gurur duyduğunu söyledi. Zor günlerinde Türkiye’nin kendisine kucak açtığını söyleyen bronz madalyalı atletimiz şöyle devam etti: “Doğup, büyüdüğüm Küba’da spor camiası beni istemedi. Oradan İspanya’ya gittim. Onlarda benden bir şey olmayacağını söyledi ve kapıyı gösterdiler. Ancak, bana kapılarını açan Türkler bir dediğimi iki etmedi. Çalışmalarımda her türlü kolaylığı bana sağladılar. Sonuçta olimpiyat üçüncülüğü Türkiye’ye geldi. Bu daha başlangıç oldu. Şimdi Türklüğümle gurur duyuyorum“ “Sırada Dünya Şampiyonluğu var” diyen Milli atletimiz, müsabaka tarihine kadar çalışmalarını sürdüreceğini ve Rio’dan döner dönmez kolları hemen sıvayacağını sözlerine ekledi.