MESELLER Üzerine Bir nceleme

Transkript

MESELLER Üzerine Bir nceleme
MESELLER Üzerine Bir İnceleme
- Kral Süleyman’ın özdeyişlerinin mesajı -
Rev. İlhan Keskinöz
Giriş
Meseller Kitabını çalışırken bu ayetler bir dua olarak aklımızda olmalıdır:
Yakup 1:5Sizlerden birinin bilgeliği eksikse eli açıklıkla, kınamazlıkla herkese veren
Tanrı’dan istesin ve kendisine verilecektir.
6
Ama hiçbir kuşkuya düşmeden, imanla istesin. Çünkü kuşkuya düşen birey, rüzgârın
çalkaladığı ve sağa sola savurduğu denizin kabarmasına benzer.
7
Böyle bir durumda bocalayan insan Rab’den bir şey alacağını düşünmesin.
8
Dengesiz insan tuttuğu yolların tümünde kararsız biridir.
Yeremya 9:23 RAB şöyle diyor:
"Bilge kişi bilgeliğiyle,
Güçlü kişi gücüyle,
Zengin kişi zenginliğiyle övünmesin.
24 Dünyada iyilik yapanın,
Adaleti, doğruluğu sağlayanın
Ben RAB olduğumu anlamakla
Ve beni tanımakla övünsün övünen.
Çünkü ben bunlardan hoşlanırım" diyor RAB.
Bilgelik Duası:
Meseller Kitabını çalışmadan önce akıl ve yürek aydınlığı, anlayış ve Tanrı isteğini kavrayış,
doğru olanı ayırt etmek için sevgi, bilgi ve sezgi için dua etmeliyiz.
Mezmur 51:6 Madem sen gönülde sadakat istiyorsun,
Bilgelik öğret bana yüreğimin derinliklerinde.
90:12 Bu yüzden günlerimizi saymayı bize öğret ki,
Bilgelik kazanalım.
119:98 Buyrukların beni düşmanlarımdan bilge kılar,
Çünkü her zaman aklımdadır onlar.
99 Bütün öğretmenlerimden daha akıllıyım,
Çünkü öğütlerin üzerinde düşünüyorum.
100 Yaşlılardan daha bilgeyim,
Çünkü senin koşullarına uyuyorum.
104 Senin koşullarına uymakla bilgelik kazanıyorum,
Bu yüzden nefret ediyorum her yanlış yoldan.
111:10 Bilgeliğin temeli RAB korkusudur,
O’nun kurallarını yerine getiren herkes
Sağduyu sahibi olur.
O’na sonsuza dek övgü sunulur!
RAB’bimiz ve Tanrımız, tek kutsal olan Sensin, Seni tanımamız ve Seni hoşnut eden yolda
yürümemiz için bize Kutsal Sözlerini verdin; Sana övgüler olsun, Sen kutsalsın;
Kutsal Sözlerini çalışırken aklımızı ve yüreğimizi her karmaşıklık ve karanlıktan arıt;
bilginin ve bilgeliğin hazinelerini aklımıza ve yüreğimize aç ki, Mesih adıyla kıvanç duyan
bir yaşam ve tanıklık biz kullarında parlasın…
Kutsal Sözlerin’le Seni tanımamızı, iradeni anlamamızı istedin, Sana şükürler olsun, Sen
iyisin;
bize bilgelik bağışla ki, kutsal korkun ve kutsal sevgin aklımızı ve yüreğimizi korusun,
yargılasın; çünkü Sen gönülden sadakat istiyorsun…
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’ta tek olan Tanrımız, lütuf et ki, düşmanımız olan dünya, benlik,
ve şeytana karşı zaferli olalım; çünkü Senin buyrukların bizi bilge kılar; ve Senin koşullarına
uymakla Senin kutsal isteğini severiz; emirlerini ve yasaklarını izledikçe günahtan, utançtan
ve her yanlış yoldan nefret ederiz…
ışığın ve aydınlatışın RAB’bi, iman ve itaat için Kutsal Sözlerini yüreklerimize yaz; Kutsal
Yazılar boyunca bereket, sevinç, zafer, şifa, adalet ve esenliğin yolunu Sen’de
görebilmemizi sağla;
vahiy veren Ruh’un gücünde Sana dua ederiz… amin.
İçerik Şeması-I:
Meseller Kitabını basitçe iki bölüme ayırabiliriz:
I. bölüm:1-9
II. bölüm:10-31
İçerik Şeması-II:
1:1-7
Giriş
1:8-9:18 Bilgelik Dersi
10:1-22:16 Süleyman’ın Meselleri 1. Bölüm
22:17-24:34
Bilgelerin Meselleri
25:1-29:27 Süleyman’ın Meselleri 2. Bölüm
30:1-33
Agur’un Sözleri
31:1-33
Lemuel’in Sözleri
Meseller Kitabının Konusu
Kitabın İki Ana Konusu Olduğunu Söyleyebiliriz. Bu iki ana konu altında pek çok konu
başlığı bulabiliriz. Ancak özetle bu kitap bilgelik ve yaşam hakkındadır diyebiliriz. Çünkü
Tanrısal bilgeliğin yolu yaşama gider, dünyasal bilgeliğin yolu ise ölüme gider.
1-) Tanrı’ya dayanan bilgi ve bilgelik: Tanrı kendisini kabul edip sevenlerin, O’na iman
edenlerin bilgelik edinmesini, bilgece öğretmesini ve bilgece yaşamasını istemektedir.
Böylece Tanrı Sözü Tanrısal yolu görmemiz ve bunu göstererek yaşamamız için vardır.
“Doğru, haklı ve adil” bir yaşam için (1:3) Tanrı’nın yolunda yürümemiz gereklidir. Böylece
bilgelerin yolu ve günahkârların yolu olarak karşılaştıracağımız bir öğretiler bütünü karşımıza
çıkar.
2-) Bu Dünyadaki Yaşam: Kitap bize hayatın her alanında Tanrı yolundan giden kişi ile
Tanrı yolundan gitmeyen insanın hayatını nasıl yaşadığını, insanlar ile ilişkisinin onu nereye
götürdüğünü gösterir (2:18-19). Tanrı kendi halkının bu dünyadaki yaşamı ile diğer
uluslardan ayrılmasını ister. Bu yüzden de yanlış insani ilişkilerin bizleri götüreceği acı sonu
bilmeli, bu yaşamda Tanrısal standartlara uygun yaşamalıyız.
“Bu Dünyadaki Yaşam” konusunu da iki başlık altında inceleyebiliriz:
2.a-) Sözler ve İşler: Böylece sözlerimiz ve işlerimiz hangi tarafta olduğumuzu belli
edecektir. Sözlerimiz kime ait olduğumuzu ve neyi sevdiğimizi belli edeceği gibi; işlerimiz de
tembel ya da budala ya da ahmak kişinin yaptıklarına benzememelidir. Sözlerimiz ve işlerimiz
Tanrısal bilgiyi seven, eğitilmiş ve terbiye olmuş bir kişi olduğumuzu ya onaylayacak ya da
inkâr edecektir. Sözlerimiz ve işlerimiz hangi yolda yürüdüğümüzü belli eder.
2.b-) Başarı veya Yenilgi: Sözlerimiz ve işlerimiz iyilik veya kötülüğe neden olabilir.
Sözlerimiz ve işlerimiz başarı veya yenilgiye neden olabilir. Sözlerimiz ve işlerimiz şifa veya
ölüme neden olabilir. Aynı zamanda sözlerimiz ve işlerimiz bizleri iyi ün ya da kötü ün sahibi
yapabilir. Sözlerimiz ve işlerimiz bizi mutluluğa, zenginliğe, refaha götürebilir; ya da tam
tersi şeylere… Kazancımız ya da kayıplarımız hangi yolda yürüdüğümüzü belli eder.
Yaşam böyle devam ederken her şeyde Tanrı ile ilişki ön planda olmalıdır. Çünkü Tanrısal
bilgeliğe dayalı yaşayan kişi esas kazancın, esas başarının Tanrı’daki sonsuz yaşam olduğunu;
esas iyi ünün Tanrı tarafından tanınmak olduğunu bilir.
Meseller Kitabına Bakış:
1-) Bu kitabın ismi (Meseller) 1. ayetten gelmektedir. Böylece Meseller bize bilgelerin
sözlerini veriyor (1:6). Meseller (Grekçede parabole) mecaz ifadelerin çokça yer aldığı,
konuların karşılaştırılarak gösterildiği en kısa ve öz öğretileri içermektedir.
1-9 bölümler farklı konularda uzun vaazlar gibidir:I
1-) Kitabın amacı (1:1-7)
2-) Kötülerin topluluğundan uzak dur (1:8-19)
3-) Bilgeliğe yaklaş (1:20-33)
4-) Bilgelik yolunun iyiliği (2:1-22)
5-) RAB’be (YHWH) güven (3:1-12)
6-) Bilgeliğe övgü (3:13-20)
7-) Bilgeliğin paklığı (3:21-35)
8-) Bilgeliğe sarıl (4:1-9)
9-) Doğru yolda kal (4:10-19)
10-) Yüreğini koru (4:20-27)
11-) Fahişeden kaç; Karını Sev (5:1-23)
12-) Bazı uyarılar-öğütler (6:1-19)
13-) Zinanın tehlikesi (6:20-35)
14-) Fahişeden kaç (7:1-27)
15-) Bilgelik kimdir (8:1-36)
16-) Savaş: bilge – alaycı – ahmak (9:1-18)
10-31 bölümler ise, bazen bir kaç ayet tek bir konuya odaklansa da çoğunlukla kısa öğretişler
içermektedir. Bu bölümden itibaren bu dünyasal yaşam (sözler ve işler, başarı ve yenilgi)
Tanrısal bilgelik ve dünyasal bilgelik açısından bir tür kıyaslama ile belli edilir. 31. bölüm ise
kralın nitelilikleri ve erdemli kadının nitelikleri konusunda iki vaaz gibidir.
2-) Bu kitap Tanrı merkezli bir anlayış kazanmamız için kısa ve öz öğretişler verir. Bu
öğretişler hayata dair pratik yaklaşımlar içerir. Çünkü neye inandığımız ve nasıl yaşadığımız
birbirleriyle çok yakından ilişkilidir. Diğer yandan kitapta doğruluğun ve kötülüğün yolunun
nereye gittiği açık bir şekilde öğretilmekte; böylece neye inanmamız ve nasıl yaşamamız
gerektiği de gösterilmektedir.
Böylece Meseller Kitabı (Süleyman’ın Özdeyişleri) neye inandığını bilmeyen insanlara bile,
bu dünyada doğru bir şekilde nasıl yaşanması gerektiği konusunda kısa ve pratik yaklaşımlar
verir. Bunu yaparken okuyucularına “bilge, tembel, çalışkan, alaycı, ahmak” gibi insan
tiplerini gösterir. Böylece okuyucular bilge kişinin yolundan gitmedikçe hangi insan tipine
benzediklerini görürler.
Bu hayatta bazen deneme ve yanılma yolu ile öğreniriz. Öğrenmede tecrübelerin önemli bir
yeri vardır. Yaşadığımız iyi ve kötü tecrübeler bu hayatta bize bir ders verir. Ancak tecrübe
ettiğimiz şeyler eğer bir yıkım getirecekse, böyle bir tecrübe yaşayarak bunun kötü
sonuçlarından ders almayı aklı başında kimse istemez. Meseller Kitabı da bu noktada yanlış
tecrübelerin bizlere neler getireceğini önceden göstererek, bizlerin yaşam becerisi edinmesini,
olgunlukla ilerlemesini sağlar.
3-) Şiirsel yazılar mecaz ifadeler kullanarak aklımıza güzel etkiler yaratır. Böylece 9.
bölümde bilgeliğin kadın olarak ifade edilmesi aklımızı karıştırmaz; ya da o bölümün
Mesih’le ilgili olmadığını düşündürtmez –bütün Kutsal Yazılar Mesih ile ilgilidir (Luka
24:25-27, 44).
Kadın da erkek de Tanrı’nın suretinde yaratılmıştır. Ve her ikisi de Tanrı’nın görkemi ve
yüceliği için yaşamak ve her ikisi birlikte Tanrı’nın ışığını yansıtmak üzere sorumludur.
Böylece şiirsel ve mecaz ifadeler ile dolu Meseller Kitabını çalışırken bilge kadın tiplemesine
bakarak Tanrının cinsiyeti üzerinde düşünmemiz ya da tartışmamız gerekmiyor. Bu bilge
kadın güzelliği, sanatı, zenginliği, başarıyı, mutluluğu, adaleti, bolluk ve esenliği, kutsallığın
güzelliğini ifade ediyor.
Ve yine 9. bölümdeki fahişe kadını okuyunca şunu düşünmeliyiz: bu kitabı okuyan
Yahudilerin aklına hemen baal ya da aştoret putu gelecekti. Ancak aradan geçen yüzyıllardan
sonra kültür ve dil değişimi sebebiyle şimdi okuyucular fahişe kadını okurken akıllarında
böyle bir çağrışım olmuyor. Ancak unutmayalım ki, putperestlik tehlikesi her çağda ve her
zaman var olmuştur. Romalılar 1:21-23 ayetleri yaratılış içindeki herhangi bir şeyi Tanrı
yerine koymayı putperestlik saymaktadır:
21
Çünkü Tanrı’yı bilmelerine karşın, O’nu ne Tanrı olarak yücelttiler, ne de teşekkür
sundular. Tam tersine, tasarılarında boş savlara kapıldılar ve anlayıştan yoksun akılları
kapkaranlık oldu.
22
Bilgelik taslarken akılsızlığa sürüklendiler.
23
Ölümsüz Tanrı’nın yüceliğini ölümlü insanla, kuşlarla, dört ayaklı yaratıklarla ve
sürüngenlere benzer canlılarla değiştirdiler.
Putların arkasında olan şey ise dünya, benlik, şeytandır. Böylece 9. bölümde görüyoruz ki
akılsız kadın da (dünyanın bilgeliği) bizi çağırıyor. Bizler kimler ile yemek yiyeceğimize
(yakınlık kuracağımıza; ilişki içinde olacağımıza) dikkat etmeliyiz.
Meseller Kitabı bize iki kadını mecaz anlamda kullanarak iki yol, iki ses, iki mesaj olduğunu
söylemektedir. Bu yolun biri yaşam diğeri ise ölümdür. Böylece 1-9 bölümlerinde Mesih’i
daha net görmekteyiz.
4-) Bazen insanlar Meseller’i çalışmakla iyi kalitede bir hayat yaşayacaklarını düşünürler.
Ancak Meseller bundan daha fazlasıdır; Meseller bize yaşam ve ölüm hakkında konuşurlar
(3:18; 9:18). Burada Mesih’in öğretişleri ile paralellik görmekteyiz. Mesih’in Müjdesi de
yaşam ve ölüm hakkındadır (Matta 18:8-11; 25:31-33, 41, 46, Markos 10:29-30, Yuhanna
1:4-5; 3:17-18, I.Yuhanna 2:24-25):
Yuhanna 3:36Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Oğul’u dinlemeyene gelince yaşam
yüzü görmez. Tam tersine, Tanrı’nın öfkesi onun üzerinde kalır.”
Yuhanna 6:63Yaşam sağlayan Ruh’tur. Beden hiçbir şeye yaramaz. Size söylediğim sözler
Ruh’tur, Yaşam’dır.
Matta 7:13“Dar kapıdan girin. Çünkü mahva götüren kapı geniş, yol da kolaydır. Ondan
girenler pek çoktur.
14
Oysa, yaşama götüren kapı dar, yol da çilelidir. Onu bulanlar azdır.”
Romalılar 8:6Çünkü bedenin gereksiz isteklerine bağlı düşünce ölüme götürür. Ruh’a bağlı
düşünce ise yaşama ve esenliğe götürür.
Galatyalılar 6:8Bedeninin gereksiz isteklerini hoşnut etmek için eken, bedenden çürüme
biçecek. Buna karşı Ruh’u hoşnut etmek için eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecek.
5-) Meseller genelde bir konuyu ele alırken kısa ve kesin bir mesaj vermek ister. Verdiği
mesaj çoğunlukla hayatın içinden şeyler olup, bahsettiği öğretinin sonuçları muhtemelen
herkes tarafından biliniyordur. Ancak Meseller bize bir motivasyon vermek istiyor. Örnek
olarak 10. bölüme bakalım:
4 İhmalci el ile çalışan fakirdir,
Gayretle çalışan el zengin eder.
5 Yazın toplayan oğul bilgece hareket etmiştir,
Harmanda uyuyan oğulsa utanılacak biridir.
10:4-5 ayetlerinde görüldüğü üzere; genelde bir çok kültürde tembellik ve ihmalciliğin
fakirlik, çalışkanlığın zenginlik ile ilişkilendirilmesi yaygındır. Görüldüğü üzere bu Meselde
de bilinen bir öğreti, bize Tanrı korkusu ile birlikte bir motivasyon olarak verilmektedir.II
6-) Kitabın amacı genç insanın Tanrısal bilgi ve anlayış kazanması; doğru, haklı ve adil olanı
tanıması, buna göre yaşamasıdır (1:2-6). Böylece Meseller’de imanlı ailelerin çocuklarını
buna göre yetiştirmesi amaçlanır (1:8). Meseller Kitabı bütün İsrail evini [dolayısı ile
bugünün kilisesini] ‘yaşam yolu’na davet eder (2:19; 3:2, 18; 9:11). Burada amaç Tanrısal
bilgeliğin gündelik yaşamda yer almasıdır.
Bazı kişiler bilge olmayı tek başına evini, işini ve gündelik yaşamını her durumda
düzenleyebilen, karmaşalardan koruyabilen; herkesin zararda olduğu bir durumda kendisi
kazanan bir durumda olan, yüksek bir zeka işi olarak düşünebilir. Ancak bu kitap yaşamın ve
bilgeliğin kaynağında RAB olduğunu “RAB’den korkmak” ifadesi ile vurgular (1:7; 2:5).1
Bazen de bunu dolaylı şekilde ifade eder (28:14; 29:25):
24:21 Oğlum, RAB’be ve krala saygı göster
Döneklerle ilişkide bulunma.
24:22 Çünkü onların felaketi aniden doğacak
Ve onların ikisinden gelecek yıkımı kim bilir?
Böylece “RAB korkusu” ifadesine bakarak tek başına çok şey bilmenin bizleri bilge
yapmayacağını öğreniyoruz. Ancak bildiklerini kutsal Tanrı korkusu içinde kullanarak
yaşamaksa bilgeliktir; RAB’be dayanan bilgelik budur (2:5; 1-7).
7-) Meseller Kitabına bakarken antik çağda kralların bilgeliğe verdiği önemi görmemiz
gerekir (25:1; 30:1; 31:1). Dolayısı ile önderlik etmek sadece bir güç ve yetki kullanma
durumu değildir. Önderlik etmek sadece bir karar veya hizmet konumunda oturmak değildir;
aynı zamanda bilgelik gerektiren bir konudur (1:2, Tesniye 34:9, Elçilerin İşleri 7:10, 20-22,
II.Petrus 3:15):
(Kral Süleyman’ın Duası) I.Krallar 3:9 Bu yüzden bana öyle sezgi dolu bir yürek ver ki, iyi
ile kötüyü ayırt edip halkını yönetebileyim. Başka türlü senin bu büyük halkını kim
yönetebilir!
1
1:29; 3:7; 8:13; 9:10; 10:27; 14:2, 26, 27; 15:16, 33; 19:23; 16:6; 19:23; 22:4.
Çünkü bilge önder doğru kişileri uygun görevlere getirerek halkın rahatlık ve refah içinde
yaşamasını amaçlar (29:2). Ve bir önder bilgelikten uzaklaşırsa ülke kötülerin yönlendirişine
açık olur (29:12).
Belki Hristiyanlar olarak kendimizi her zaman bir önder olarak düşünmüyoruz. Belki
yönetmek zorunda olduğunuz fabrikalar ve çok sayıda işçiler veya rekabet etmeniz gereken
güçlü ticari şirketler sizin için söz konusu değil; belki bir kilisede veya bir dua grubunda
önder değilsiniz. Ancak Hristiyanlar olarak işinizde, ailenizde, sosyal çevre ile olan
ilişkinizde bir önder formasyonu ile hareket edip, öylece bir yaşam tanıklığı sunmanız
gereklidir.
Kral Davut’un oğlu Süleyman’a verdiği öğüdü hatırlayın:
I.Tarihler 28:9 Sen, ey oğlum Süleyman, babanın Tanrısı’nı tanı. Bütün yüreğinle ve istekle
O’na kulluk et. Çünkü RAB her yüreği araştırır, her düşüncenin ardındaki amacı saptar.
Eğer O’na yönelirsen, kendisini sana buldurur. Ama O’nu bırakırsan, seni sonsuza dek
reddeder (I.Tarihler 29:17, 19).
Meseller Kitabına bakınca Süleyman’ın bu öğüdü aldığı ve bu öğüdü düşünüp araştırarak
güçlendirdiğini görmekteyiz (9:10; 3:5; 2:8; 4:23; 12:20; 15:11; 16:2; 2:1-4):
2:5 O zaman RAB korkusunu ayırt edeceksin
Ve Tanrı bilgisini keşfedeceksin.
Ve Meseller Kitabı böyle bir benzer yaklaşımı bizim de edinmemizi, öğüt ve uyarılara Mesih
ışığında bakarak bilgeliği araştıran diğerleri gibi (24:12) olmamızı amaçlamaktadır.
Diğer yandan Süleyman’ın ne yaptığına bakın (II.Tarihler 1:1, 7, 9-12):
1 Davut oğlu Süleyman krallığını sağlamlaştırdı. Çünkü Tanrısı RAB onunlaydı ve onu çok
yüceltti.
7 Tanrı o gece Süleyman’a görünüp, "Sana ne vermemi istersin?" diye sordu.
9 Ya RAB Tanrı, babam Davut’a verdiğin söz yerine gelsin! Beni yeryüzünün tozu kadar
çok olan bir halkın kralı yaptın.
10 Şimdi bu halkı yönetebilmem için bana bilgi ve bilgelik ver. Başka türlü senin bu büyük
halkını kim yönetebilir!"
11 Tanrı Süleyman’a, "Demek yüreğinin dileği bu" dedi, "Zenginlik, mal mülk, onur ya da
senden nefret edenlerin ölümünü istemedin, kendin için uzun ömür de istemedin. Bunların
yerine seni başına kral yaptığım halkımı yönetmek için bilgi ve bilgelik istedin.
12 Sana bilgi ve bilgelik verilecektir. Sana ayrıca öyle bir zenginlik, mal mülk ve onur
vereceğim ki, benzeri ne senden önceki krallarda görülmüştür, ne de senden sonrakilerde
görülecektir."
Süleyman Tanrısal bilgeliğe dayanan bir yönetim arzuladı ve halkını öyle yönetmeye çalıştı.
Süleyman’ın duası bu hayatın zenginlik, ün, uzun ömür ya da düşmanların ölümünden daha
özel anlamlarla dolu olması gerektiğini gösteriyor. Süleyman’ın duası bu hayatın Tanrısal
bilgeliğe dayanarak yaşanması ile gerçek anlamını bulduğunu göstermektedir. Böylece
Meseller Kitabı bize bütün Kutsal Yazılar’a bilgelikle, alıp ilerletebileceğimiz bir bilgelikle
yaklaşmamızı amaçlamaktadır.
Süleyman’ın sarayı aynı zamanda Tanrısal bilgeliğin çalışıldığı uluslar arası bir etüt merkezi
gibiydi:
I.Krallar 4:34 Süleyman’ın bilgeliğini duyan dünyanın bütün kralları ona adamlarını
gönderirdi. Bütün uluslardan insanlar gelir, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlerdi.
Süleyman bilgece yargıladığında bütün İsrail halkı hayranlıkla Tanrısal bilgeliğe baktılar.
Benzer şekilde Saba Kraliçesi cevap bulamadığı soruları için Süleyman’a danışmak için geldi;
aldığı cevaplar yanında Süleyman’ın yaşamına, RAB ile olan ilişkisine tanık oldu (I.Krallar
10:1-5).2
Kral Süleyman bilgeliği ile aynı zamanda öğretici olmuş; sarayın görevlilerini, sakilerini,
hizmetkârlarını da yetiştirmişti (I.Krallar 10:4-5, 8):
Vaiz 12:9 Vaiz yalnız bilge değildi, bildiklerini halka da öğretiyordu. Hesap etti, araştırdı
ve birçok özdeyişi düzene soktu.
Böylece şunu söyleyebiliriz: Süleyman Tanrısal bilgeliğin İsrail’in gençlerine verilmesi için
bu Meseller’i bir araya topladı. İsrail’in her ailesinin bu Meseller’i gençlere öğretmesini
arzuladı (1:8; 6:20).
Böylece 1:8 ayeti ile başlayan gençlere sesleniş ilk yedi bölümün her başlangıcında
tekrarlanan bir nakarat gibidir (2:1; 3:1; 4:1; 5:1; 6:1; 7:1).
Böylece ruhsal olgunluk açısından bilgelikte büyümek (1:2-3) için Meseller’i çalışırız. Sosyal
yaşamda bir önder rolü ile bilgeliği diğerlerine göstermek ve aktarmak için Meseller’i
çalışırız. Ve katıksız saf yiyecek olarak Tanrı Sözü’nde güçlenmek için, Tanrı’nın Mesih’teki
sevgisinde, Tanrı’nın Mesih’teki gerçeğinin bilgisinde ve eksiği olmayan ruhsal anlayışta
ilerlemek ve gelişmek için Meseller’e ve Tanrı Sözü’nün tamamına bakarız (Filipililer 1:911). Meseller’e bakarken Tanrı’nın Mesih’te ne açıkladığına bakarak çalışırız. Katıksız
yiyecek olarak Tanrı Sözü bizi en üstün değerlere yaklaştırmak için yetkindir. Aynı şekilde
kendimizi dünyanın lekelemesinden, her ayıp ve utançtan kaçınarak, Mesih’in doğruluğu
sayesinde Tanrı’nın yüceliği ve övgüsü için yaşamak için; katı yiyecek olarak Tanrı Sözü’nde
güçlenmeyi ve ruhsal kavrayışta ilerlemeyi arayabilmek için bilgeliğe ihtiyacımız vardır:
İbraniler 5: 14Katı yiyecekse yetkinlere özgüdür. Onların anlayışı iyiyi kötüyü ayırt
edebilme doğrultusunda eğitilmiştir.
I.Korintliler 2: 14Cansal insan Tanrı Ruhu’na özgü konuları ağırlayamaz. Çünkü bunlar ona
akılsızlık gibi gelir. Onları bilmesi de olanaksızdır. Çünkü bunlar ruhsal yolla kavranır.
8-) Meseller Kitabı öğretiş verirken bazen zıtlıkları göstererek öğretir (3:32; 10:3). Böylece
iki farklı yol ya da iki farklı durum okuyucunun gözünde daha netleşir. Kitap bazen iki farklı
durumu mukayese eder (12:9; 15:16). Bazen de bir satırda söylediğini diğer satır tamamlar
(2:5; 8:35).III
Yaygın olan bu üç anlatım yolu dışında sayısal ifadelere dayalı anlatım da okuyucuda merak
uyandırıcı ve akılda kalıcı bir etki yapar (6:16; 26:25).
2
Bu olay İsrail’in uluslara Müjdeciliği açısından da bir başka örnektir (Matta 12:42).
9-) Meseller Kitabı’nda bazen her zaman için geçerli olan evrensel standartlar yer almaz.
Doğruyu konuşmak ve gerçekten yana olmak evrensel bir standarttır.
15:23 Bir adamın uygun cevapla sevinci vardır
Ve ne güzeldir zamanında olan söz.
Bu Mesel bize tam uygun zamanda ve yerinde söylenen bir sözün iyi olduğunu söylüyor. Bu
durumda her doğru sözü hayatın her zamanında ve karşılaşılan her durumda
söyleyemeyeceğimiz açıktır. Her güzel sözü her zaman herkese söyleyemeyiz. Yani bazen
sessiz kalmamız veya konuşmadan önce bir süre daha beklememiz gereken durumlar vardır.
Ve yine her zaman çevremize sevinçle selam vermemiz güzel bir şeydir. Ancak hayatın bazı
durumlarında bu güzel davranışı sergilemek yerinde olmayabilir:
27:14 Sabah erkenden arkadaşa verilen gürültülü bir selam
Ona lanet sayılacaktır.
Benzer şekilde 26:4-5 ayetleri birbirine zıt gibi görünen iki öğretişi bize vermektedir. 4. ayette
“ahmağa cevap veren onun düzeyine inmiş olur” şeklinde bir yaklaşım varken 5. ayette
“ahmağa cevap ver ki, kendini bilge sanmak hatasını fark etsin” şeklinde bir öğretiş vardır.
Yani ahmaklara bazı durumlarda cevap vermemek iyi iken bazı durumlarda cevap vermemiz
yerinde olacaktır.
Böylece Meseller’i kullanmak için yeri ve zamanı iyi anlamalıyız. Diğer yandan da insanı iyi
anlamalıyız. Ve en önemlisi Kutsal Kitap bilgisini iyi edinmiş olmamız gerekiyor. Çünkü
Meseller’i doğru bir amaç için, Tanrı’nın yüceliği ve insanın iyiliği için kullanmamız
gerekiyor; ve tabi Meseller’i Mesih’i ve Müjde’yi güçlendirmek kullanmamız gerekiyor.
Bunun için de Tanrı korkusu yani Kutsal Kitap imanında yaşamamız gerekiyor; ve imanın
verdiği bakış açısı ve imanın verdiği dünya görüşüne dayalı olarak Meseller’den konuşmamız
gerekiyor.
Bu yüzden 26:7, 9 ayetleri ahmak bir kimsenin Meseller’i kullanmasının yanlış sonuçlar
getireceğini hatırlatıyor. Örneğin 3:1-2 ayetlerine bakınca bilgeliğe sahip çıkan birinin uzun
ömür ve esenlik ile bereketlendiğini okuyoruz. Bu durumda genç yaşta hastalanıp ölen biri
için ya da birçok sıkıntılardan geçen biri için “imandan ya da bilgelikten uzak olmak”
şeklinde bir teşhis koyamayacağımız açıktır.IV
Diğer yandan 11:1 ayeti ise bizlere tüm zamanlar için geçerli bir öğüt vermekte; doğruluk, ve
adalet için çalmaktan kaçınmayı teşvik etmektedir.
Böylece Meseller’e bakarken zamana ve duruma göre bunları kullanmakla, bilge bir davranış
modeli sahiplenmiş olacağız.
10-) Kutsal Kitap’a bir bütün olarak baktığımızda Tanrı halkına verilmiş olan Yasa’nın pratik
ve şiirsel bir ifadesi olarak Meseller Kitabı ile karşılaşırız.
“Tanrı Sözü’nü neden çalışırız?” sorusuna yine Tanrı Sözü’ne bakarak cevap verelim:
Vaiz 12:9 Vaiz yalnız bilge değildi, bildiklerini halka da öğretiyordu. Hesap etti, araştırdı
ve birçok özdeyişi düzene soktu.
10 Güzel sözler bulmaya çalıştı. Yazdıkları gerçek ve doğrudur.
Tanrı Sözü’nü çalışırız; çünkü bunu hem yaşamak ve hem başkalarına öğretmek için Tanrı
Sözü canımız için güzel sözlerdir, gerçek ve doğru sözlerdir. Vaiz Kitabı’nın bu sözleri
Meseller Kitabı’nda (10:32) “Doğru kişinin dudakları makbul sözü ortaya koyar” ifadesi ile
pekiştirilmektedir. Ve yine 22:20-21 ayetleri Tanrı Sözü’nün bilgi ve danışmanlık sözü olarak
güvenilir ve doğru olduğunu yazmaktadır. Böylece Meseller Kitabı da Kutsal Kitap içindeki
diğer vahiy edilmiş yazılar arasında yerini alır. Bir tarih ya da yasa anlatımından farklı olarak
Tanrısal bir öğretiyi şiirsel bir dil ile anlatır.
Meseller yazıldığı zaman ile günümüz arasında her ne kadar tarih, kültür, dil ve yaşam farkı
olsa da; bu Kitap bizlere verdiği öğretiş ile günümüzde de insanın ihtiyaçlarının, insanın
yanlışlarının benzer olduğunu göstermeye devam etmektedir.
Böylece Meseller Kitabı boyunca bilgeliğin RAB’de olduğunu, bu sözlerin O’nun ağzından
çıktığını (2:6) okuduğumuzda; bizler de bilgelik için RAB’be yaklaşmaya (Yakup 1:5) daha
fazla teşvik buluyoruz.
Çünkü Söz’ü çalışmak, Söz’ün Sahibi’ni tanımak, böylece RAB’be güvenebilmek (16:20) ve
insan için doğru olan yolu görmek (13:13, 21) bir berekettir. Çünkü Tanrı’nın yüreğine uygun
bir yürek edinmekle doğru yaşayabiliriz (19:8; 2:6-7).
Her şekilde teşvik ve teselliyi Tanrı’da aramak için Kutsal Yazılar’ı okuruz, çalışırız, öğretiriz
(22:19-21). Diğer yandan gerçeğin yanında olmak; dünyadan, benlikten, şeytandan korunmak;
ve kötülüğün dizginlenmesi, iyiliğin topluma yerleşmesi için Tanrı Sözü’ne bakarız:
29:18 Vahiy’in olmadığı yerde halk zapt edilemez
Fakat Kutsal Yasa’yı tutan mutludur (8:32).
Böylece Meseller Kitabı’nı çalışırken Tanrı Sözü’nün eşsizliği, insan için gerekliliği
vurgulanırken (30:5-6) Mesih’in dünyayı Müjde’ye daveti kulaklarımızda yankılanır:
Yuhanna 3: 17“Çünkü Tanrı, Oğlu’nu dünyayı yargılamak amacıyla göndermedi. Dünya
O’nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.
16:20 ayetinde “Tanrı Sözü’ne dikkat eden kişinin bereketlenmiş bir kimse olduğunu”
okurken 29:18 ayetinde benzer şekilde “Yasa’yı tutmakla mutlu olunduğu” ifade edilir. Bu da
1. Mezmur’da anlatılan “bereketlenmiş adamı” bize hatırlatmaktadır. 1. Mezmur’daki
bereketlenmiş adam, RAB’bin Yasası’nı derin düşünen, araştıran ve yaşamını buna göre
düzenleyen bir kişilik olarak karşımıza çıkmakta; ve bu yüzden de işlerini başardığı
yazmaktadır (Mezmur 1:1-3).
Meseller Kitabı’nda Tanrı Sözü’ne yönelik açık bir davete veya 1. Mezmur’daki
bereketlenmiş adam gibi yaşamaya yönelik davete verilebilecek cevabın en derin anlamını
yine Mesih’te bulmaktayız. Ya da tersinden ifade etmek istersek “Tanrı Sözü’nü neden
çalışırız?” sorusuna cevap vermek üzere bir yandan Meseller Kitabı’na bakarken diğer
yandan da bunların doğru anlamlarını Mesih’te buluruz:
-İnsan yalnız ekmekle yaşamaz,
Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar.
-Tanrın Rab’bi denemeyeceksin’ diye de yazılmıştır.
-Tanrın Rab’be tapınacak
ve yalnız O’na hizmet edeceksin (Matta 4:4, 7, 10).
Böylece Meseller Kitabı’nı çalışırken dünyayı Tanrı Sözü’ne davet eden diri bir Mesih
görürüz.
11-) Meseller Kitabı’nı, Eyüp ve Vaiz Kitapları ile birlikte okumalıyız. Meseller Kitabında
iyilik, doğruluk, çalışkanlık, dürüstlük gibi erdemlerin kişiye mutluluk, zenginlik, başarı, uzun
ömür getireceğini okuyoruz. Bunlar genel ve evrensel standartlardır. Ancak Eyüp ve Vaiz
Kitaplarında durumun her zaman böyle olmadığını; insanın kavrayışını aşan bir şekilde doğru
kimsenin çok acı çektiğini, imanlı kimsenin yoklukla mücadele ettiğini de görüyoruz.
Yani Meseller Kitabı’nda iyilik yapanların iyilikle karşılaşacağını okurken, Vaiz Kitabı’nda
başka bir ses duyuyoruz (1:12-12:7). Bu ses dünyaya baktığında her şeyi “boş” görmekte;
hayatın zor olduğunu; sonucun anlamsız olduğunu –çünkü ölüyorsun- söylemektedir. Bu ses
“güneş altında” olan şeylere bakıyor; yani bu hayata bakarak; iyi adama kötülük, kötü adama
iyilik gelmesine anlam veremiyor (Vaiz 9:11-12).
Ancak Vaiz 12:9-14 ayetlerinde başka bir bakış açısı var. Bu bakış açısı ezelden ebede bir
yaklaşım içermektedir. Böylece Vaiz Kitabı “Tanrı’nın bilgeliğinin ve işlerinin insan
tarafından kavranamayacağını; bu yüzden de Tanrı`ya iman ile emir ve yasakların
tutulmasının her insanın görevi olduğunu; sonunda Tanrı’nın her işi ve her kişiyi
yargılayacağını” söyleyerek bitmektedir. Böylece Vaiz Kitabı’nı okuyarak Meseller’e
bakarsak daha dengeli bir bakış açısı edineceğiz.
Benzer şekilde Eyüp Kitabı’na bakarken 1. bölümde Tanrı’nın Eyüp için olan tasarısını kimse
bilmiyor ve Eyüp’ü ziyarete gelen arkadaşları da iyilik yapanın iyilik bulacağını düşünüyor.
Ancak 41. bölümde Tanrı konuştuğunda 42. bölümde Eyüp bilgisini aşan şeyleri
konuştuğunu, Tanrı’ya her durumda itaat edilmesi gerektiği söylüyor.
Eyüp doğru bir adamken (Eyüp 1:1, 8; 2:3) yaşadığı sarsıcı tecrübeler karşısında arkadaşları
Eyüp’te bir suç olduğunu düşündüler (Eyüp 22:5). Onlar konuşurken Eyüp’ün Tanrı’dan
uzaklaşmış, düşmüş, günah işlemiş biri gibi olduğunu düşünerek konuştular (Eyüp 22:23;
32:3). Bu yüzden Meseller Kitabı’nı çalışırken dünyaya otomatik bir işler düzeni gibi bakmak
yanlış olacaktır (Eyüp 34:11; 36:11-12). Yani bu dünyada her zaman kötüye kötülük gelmiyor
ve her zaman iyiye iyilik gelmiyor; bunların tam zıddı olan şeyleri de yaşamaktayız.
Böylece yaşanılan acı, sıkıntı, baskı ve zorluklar karşısında bizler her şeyi yargılayacak olan
Tanrı’nın kavranılamaz iyiliğine, gücüne ve adaletine bakarak yaşamalıyız. Ve Tanrı’nın
anlayış ve kavrayış gücümüzü aşan işlerini sorgulamak ya da yargılamak düşüncesinden uzak
bir şekilde; Tanrı’ya lütfu, adaleti, merhameti ve sağlayışı için şükranla sadık kalmalıyız.
İnsan olarak sınırlarımızı aşmadan, Tanrı’nın RAB ve bizlerin ise yaratık olduğumuzu bilerek,
Mesih’e yaraşır kullar olarak yaşamalıyız.V
12-) 1:8-9:18 ayetlerinin öncelikle iyice okunup değerlendirmesi, doğru anlaşılması gerekir.
Çünkü 10. bölümden itibaren Meseller kısa kısa atasözleri gibi görünmektedir. Bu durumda 9.
bölüme kadar olan kısım iyi çalışılmazsa insanlar 10. bölümden itibaren bilgeliği “yapyapma” şeklinde akli bir bilme konusu gibi düşünme hatasına düşebilirler. Böyle olursa da
Meseller ile Mesih arasında bir bağlantı göremezler.
Böylece 1-9 bölümlerinde anlatıldığı üzere bilgelik ile yakın ilişki varsa; 10. bölümden
itibaren bahsedilen doğru adımları yapabiliriz. Tanrı ile bir ilişki olmaksızın ise bu bölümleri
sadece bilebiliriz.
Meseller Kitabı 10. bölümden itibaren insani tecrübelere odaklandığından 1-9 bölümlerini
dikkatli çalışmamışsak Meseller Kitabı’nda Mesih’i görmeyi unutabiliriz.
Ancak 10. bölüm iki çocuktan bahsederek başlıyor. Bunun birisi bilge çocuk, diğeri ise akılsız
çocuktur. Yani 10. bölümden itibaren de iki ses ya da iki farklı çağrı (Tanrısal çağrı ve
dünyasallığın çağrısı) olduğunu düşünerek okumalıyız. Böylece 10. bölümden itibaren de
Meseller’i sadece bir emirler düzeni olarak görmüyoruz; ya da bilgeliği insani bir tecrübeye
dayalı tercihler olarak görmüyoruz.
Bu bölümler bize bir soru sordurtmak için vardır: acaba ben bilge kadın peşinden giden biri
gibi mi yaşıyorum; yoksa akılsız kadın peşinden giden biri gibi mi yaşıyorum? Böylece
Meseller Kitabı’nın her yerinde Mesih’in çağrısını duymalıyız.
Eğer dünya Tanrısal bilgelik ile karı-koca kadar (9:1-5) yakınlaşmış olsaydı, Aden bahçesinin
nasıl güzel bir yer olduğunu bugün daha net hayal edebilirdik. Ancak bilgelikten uzak
oluşumuz sebebi ile Aden bahçesinin nasıl bir yer olduğunu düşünmek bile çoğunlukla
aklımıza bile gelmemektedir –yani cenneti özlemeden yaşama hatasına düşüyoruz.
13-) Gözlem ve tecrübe bilgelik için gerekli iki önemli kaynaktır. 6:6-8 ayetlerinde gözleme
dayalı bir bilgelik verilirken; 6:9-11; 22:10, 26-27 ayetlerinde bir tecrübeye dayalı bilgelik
öğretilmektedir.
Diğer yandan tarihe ve geleneğe bakarak bilgelik alabiliriz (4:1-4). 7. bölümde genç bir adam
kötü bir tecrübe yaşamadan önce, babasının atalardan öğrendiği bilgiyi duyarak eğitilmesine
tanık olmaktayız. Böylece genç adamın bilgelikte ilerlemesi için tarih ve geleneğin
aktarılması bilgelik hakkında bir başka yol olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden kişiler
kendilerinden önce yerleşmiş olan bilgeliğe de dikkat etmelidir (22:17-21).
Hatalardan öğrenmek konusunda da terbiye ve azarlanma bir başka bilgelik yoludur (10:17;
12:1). Ancak disiplin ve uyarıdan bilgelik almak için kişinin alçakgönüllü olması gerekir.
Başka bir deyişle gurur bilgelik önünde engel teşkil eder (8:13; 3:34). Bilgelik önünde engel
olarak gurur aynı zamanda yanında yargı da getirecektir (11:2; 15:33; 16:18).
Neticede bilgeliğin merkezi Tanrı’dır. Çünkü tek bir gerçek ve tek bir bilgelik vardır (20:12).
Bu yüzden insan için bilgelik, ancak diri Tanrı ile gerçek bir ilişki içinde olmakla mümkündür
(1:7). Böylece Tanrı ve Tanrı’nın vahyi bilgeliğimizin kaynağıdır.
Bizler okurken, araştırırken, dinlerken, öğretirken, hizmet ederken, tanıklık verirken Tanrı’nın
her şey üzerindeki gücüne dayanmalı ve O’nun her şeyin kaynağı olmasına bakarak
alçakgönüllü olmamız gerekmektedir (19:21; 16:1; 2:6-8).
Mezmur 19 bilgelik konusunda ders alacağımız bir başka örnek teşkil eder. Mezmur’un
birinci bölümü (1-6) gözlerimizi bu yaratılışa çevirir. Bu ayetler Tanrı’yı yaratılışa bakarak
görebileceğimizi öğretir. Benzer şekilde Meseller’i çalışırken gözlerimizi yaratılışa
çevirdiğimizde Tanrı’yı, harika işlerini, sağlayışını görebileceğimizi öğreniriz:
3:19 RAB dünyanın temelini bilgelikle kurdu,
Anlayışla gökleri kurdu;
20 Bilgisiyle enginler yarıldı
Ve gökler çiyi damlattı.
21 Oğlum, onları görüşünden çıkarma,
Sağlam bilgeliği ve sağgörüyü koru,
Öyleyse yaratılışın kendisi de bilgelik edineceğimiz bir başka yoldur. 8:22-31 ayetlerinde
yaratılışın bilgelik ile var edildiğini okuyoruz (Eyüp 38:1, 4, Mezmur 89:11; 102:25-26).
Böylece bilgelikle ilgili her şey bizi Tanrı’ya götürüyor. “Tanrı vardır ve Tanrı bilgedir” ise,
Tanrı Sözü’nü çalışmak ve yaratılışa bakmak bizi Tanrı’ya ve Tanrı’nın bilgeliğine
yaklaştırmalıdır.
Çünkü “bilgelik” deyince insan merkezli değil, Tanrı merkezli bir bilgelikten bahsediyoruz.
Çünkü bilgelik deyince “bilgi edinme” kavramından öte, öncelikle Tanrı’yı bilme ve Tanrı ile
ilişki içinde olmaktan bahsediyoruz.
Böylece “bilgelik” içindeki bilgi bizleri Tanrı’ya yönlendiriyor. Tanrı Sözü aracılığı ile
Tanrı’ya yönelmemiz de bilgeliğe yönelmek anlamına gelmektedir. Tanrı Sözü olan Kutsal
Kitap emir ve yasakları ile birlikte bir bütündür. Bu anlamda Tanrı’nın Yasası da Tanrı ile
ilişkimizi düzenlemek için bize yol gösterir ve Tanrı’yı hoşnut eden bir yaşamı açıklayarak
bize bilgelik verir.
Meseller’de Kutsal Yasa (Çıkış 20):
4:10 (5. emir: Babana ve annene saygı göster).
1:11-12, 15 (6. emir: Katletmeyeceksin).
2:16-19 (7. emir: Zina etmeyeceksin).
1:13-15 (8. emir: Çalmayacaksın).
6:16, 18-19 (9. emir: Komşuna karşı yalan tanıklık etmeyeceksin).
3:29, 6:17-18, 29; 14:21 (10. emir: Komşunun evine göz dikmeyeceksin).VI
Tanrı’ya karşı görevlerimizi içeren ilk dört emri ise “RAB korkusu” ifadesinin içinde
düşünebiliriz (“Tanrı korkusu nedir?” başlıklı çalışma notunun özellikle son üç paragrafına
bakınız).
14-) 1:1-7 ayetleri kitaba giriş niteliğindedir. 1:2-4 ayetleri bilgeliği çok yönlü bir şekilde ele
alırken 1:5-6 ayetleri insanın Tanrısal bilgeliğe vermesi gereken cevaba işaret etmektedir.
Böylece bu kitabın, Tanrı’nın konuşan bilgeliği ve Tanrı halkının buna göre verdiği yaşam
tanıklığı açısından bir diyalog içerdiğini söyleyebiliriz. 1:7 ayeti de kitabın bütün öğretişine
Tanrı merkezli bir şekilde bakılmasına dikkat çeker.
Diğer yandan bu kitabın, Tanrı’nın konuşan bilgeliği ve inançsızlığın bu bilgelik karşısındaki
kaçınılmaz yargısını gösteren bir yönü de vardır (2:18; 8:35-36).
Kitabı “Tanrı’dan korkan: Tanrı’ya tapınan kişinin bilgeliği” şeklinde özetleyebiliriz. Bu
durumda kitabın ana konusuna “Tanrı merkezli bilgelik; Tanrı merkezli yaşam” dememiz
(1:7) uygundur.
1:1-7 ayetleri böylece bize bilgeliğin önemini anlatır. Bilgelik, içinde RAB korkusu olduğu
için önemlidir. Bilgelik, içindeki bilgi, ayırt etme, eğitim, terbiye, tedbir, sağgörü, öğüt ve
anlayış ile kişiye yetkinlik ve başarı getirecektir. Ya da tersinden söylemek gerekirse bütün
bunlar için RAB’bin bilgeliğine ihtiyaç vardır.
Eğitim ve anlayış kazanmak (1:2), başarıya doğruluk ve adalet ile ulaşmak (1:3), budalalıktan
kurtulup bilge yaşamak (1:4) konularına burada giriş olarak değinildikten sonra, bu konular
diğer bölümler boyunca bize kendisini tekrar hatırlatacaktır (2:9-10; 8:5, 20; 16:20; 21:3).
Bilge davranıştan eğitim almak (1:2) konusu önemlidir. “eğitilmek; disiplin altında olmak;
terbiye edilmek” genelde bizde olumsuz bir çağrışım yapar. Herkesin öğrenirken ve birisi
tarafından eğitilirken terbiye ve disiplin altında olmak konusunda olumsuz tecrübeleri
olmuştur. Ancak Luka 10:38-42 ayetlerine baktığımızda iki kişi görüyoruz. Birinin ruhsallığı
benimseyişi diğerinden farklıdır. Burada Meryem’in “iyi olan şeyi almaya yatkınlığı” aynı
zamanda Mesih’ten eğitim alma (uyarı, azarlama, terbiye dahil) konusunda bir örnektir.
Böylece 1:2-7 ayetlerinde bilgeliğin övülmesini ve bilgeliğin neden gerekli olduğunu
görüyoruz. Bu ayetler Mesellerin önsözü olmakla birlikte ilerleyen bölümlerde daha geniş
açıklanacaklardır.3 1:7 ayeti de kitap boyunca verilen öğretişin sadece bilmek ile kalmayıp
yaşama geçmesi için gerekli şeyi bize hatırlatıyor: RAB’be sözünde açıkladığına göre iman
ve itaat…
Böylece 1:1-9 ayetleri arasında bilgeliğe sarılmak konusunda teşvik görüyoruz; 1:10-19
ayetleri boyunca “neden bilgeliğe sarılmalıyız?” konusu belirgindir; 1:20-33 ayetleri boyunca
da “bilgeliğe sarılmazsak ne olur?” konusu belirgindir.
Böylece 1. bölümde “yap ve yaşa; yapmazsan ölürsün” şeklinde bir sesleniş vardır (1:19,
27, 33; 2:20-22).4 Bu yaklaşım bize yaratılışın başlangıcını hatırlatıyor. Tekvin 1:26, 28
ayetlerinde Tanrı’nın ilk ailemize ve soyuna yeryüzünde egemenlik verdiğini; yani yaşam
verdiğini okuyoruz. Tekvin 2:17 ayetinde ise “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme.
Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün” şeklinde bir uyarı görmekteyiz. Yani benzer
şekilde Meseller Kitabının başlangıcında da “yap ve yaşa; yapmazsan ölürsün” uyarısı çok
nettir.
Böylece Tanrısal bilgelik bize yaşam ve egemenlik için konuşuyor. Bu durumda bilgelik bize
ilk günah ve düşüşten önceki durumumuzu iyi görmemiz, bu dünyada orijinal yaratılışımızı
iyi anlayarak ve bunu özleyerek yaşamamızı söylüyor. Bu da açıkça bize “Mesih gibi
yaşayın” demek oluyor.
1:7-19 ayetleri RAB korkusu altında uyarıları dinle (1:8), sana öğretilenden vazgeçme (1:9),
günahkârların ayartısına razı olma (1:10), kötülerin yolundan gitme ve ayakları koru (1:15)
diyerek uyarmaktadır. Ancak bu bölümde konuşan bir de dünyasal bilgelik vardır ki, o da
“bizimle gel” diyerek (1:11) kendisi paydaşlık ile zenginlik vaat etmektedir. Ancak kötülerin
yoluna gitmemek için tek başına bilgi yetmediğinden, Meseller ancak RAB korkusu ile
bunları yapabileceğimizi öğretir.
3
Doğru ve adil olanı bilmek (1:3; 2:9-11); budalalıktan kaçınmak lazım (1:4; 8:5; 14:15, 18; 3:35); bilgi ve
sağgörüye tutun (1:4; 2:10-11; 3:21; 4:6; 6:20-23; 8:11); öğrenmede ilerlemek (1:15, 9:9; 14:6); bilgelerin
sözleri (1:6; 22:17; Mezmur 49:4; 78:2); RAB korkusu (1:7; 9:10; 15:33).
4
Hezekiel 18:32 Çünkü ben kimsenin ölümünden sevinç duymam. Egemen RAB böyle diyor. Öyleyse
günahınızdan dönün de yaşayın (Tesniye 12:10; 28:15, 66)!
1:20-33 ayetlerinde bilgeliğin yüksek sesli çağrısını görmekteyiz. Bilgelik Kutsal Ruh ile
mesh edilmek üzere bir yenilenme daveti yapmaktadır (1:23). Bu çağrıya cevap vermeyenler
bir felaketin yenilgisi içinde sürükleneceklerdir (1:27). Böylece bu bölüm bize 9. bölümdeki
bilge kadın ve fahişe kadını hatırlatıyor. RAB bilgeliğinde kalanlar yaşayacak ve dünyasal
bilgelikte kalanlar ise mahvolacaktır.
15-) 2:1-11 ayetleri 1:1-9 ayetleri gibi teşvik edicidir. Bu bölümde RAB korkusu ve Tanrı
bilgisinin birbirleriyle ilgili şeyler olduğunu; bilgeliğin çekici güzelliği ve bereketleri
hatırlatılmaktadır. Böylece okuyucu 9. bölüme geldiğinde kendisiyle yakın ilişki içinde olmak
isteyen kadın (Tanrısal bilgelik) ile olması gereken paydaşlığa hazır olacaktır.
2:12-15 ayetlerinde bilgelikle gelen korunma yani kötülükten kurtuluş konusu nettir. 2:16-19
ayetleri de 9:13-18 ayetlerindeki kötü kadından (dünyasal bilgelik) neden uzak durulması
gerektiği konusunda bir ön hazırlıktır. Böylece bu kötü kadın hakkındaki uyarının hemen
peşinden 2:20-22 ayetleri de tekrar tıpkı 1. bölümdeki gibi “Tanrısal bilgelik ile paydaşlık
içinde ol ve yaşa; dünyasal bilgeliğe yapışanlar ölür” şeklinde uyarı içermektedir.
2. bölüme bir bütün olarak baktığımızda “yoluna dikkat et” çağrısını görmekteyiz: Bilgelerin
yolu (2:8-9) ve kötülerin (fahişenin) yolu (2:18)… Bu bölümdeki iki yol ölüm ve yaşam yolu
olarak kendisini belli eder (2:20-22). Böylece bu bölüm de tekrar 9. bölümdeki gibi ölüm ve
yaşam yoluna işaret eder.
16-) 3. ve 4. bölümler Tanrısal bilgeliğin değerini hatırlatır ve yararını gösterir. Bilgeliğin
değeri anlatılırken uzun ömür (3:2) ve anlayış (4:2) gözümüze hemen çarpıyor. Uzun bir ömür
boyunca (4:4, 10) hayatı doğru anlayarak yaşamış olmak ne denli büyük bir ayrıcalık…
Yanlış adımlar ve “keşke”ler olmadan yaşamak; örnek olarak yaşamak; böylece zorluk, baskı,
tehlike, ayartı, acı ve keder zamanlarında sabırlı olabilmek, Tanrı’nın bizi terk etmeyeceği
güveni içinde olarak sabırlı olmak; uzun bir ömür boyunca Rab’bin zamanını beklemede
dünyaya örnek olmak…
Sevgi ve gerçek (3:3), koruma ve gözetim (4:6) ayrıcalıkları Tanrısal bilgeliğin değerini ve
yararını bir başka açıdan gösteriyor. “Sevgi” kelimesi bize Tanrı’nın antlaşmasını
hatırlatmaktadır. Bir bağlılık ya da ilişkiye dayalı olan bu sevgi, şefkat, nezaket ve merhamet
anlamlarını da kapsamaktadır.
Acaba dünyada kaç kişi yaşadığı ya da inandığı değerlere sarsılmaz bir güven ile bağlıdır?
Gerçekte olduğunu bilmek; bundan dolayı kim olduğunu, kime ait olduğunu, bu dünyadaki
geçici yaşamda rolünün ne olduğunu, nereye ait olduğunu ve nereye gideceğini bilmekten
kaynaklı bir emin olma durumu içinde bulunmaktır. Sevgide, gerçekte, Tanrısal bilgelikte
kalmanın bir koruma ve gözetim getirdiğini görüyoruz. Yeryüzünde pek kişi kendisini
güvenlikte hissetmiyor. Ama Tanrı bizi sadece bu dünyadan gelecek tehlikelere karşı değil,
bizi bizden de koruyor. Ve bilgeliğin bağışladığı anlayış aynı zamanda vicdanlarımızı da
korumak için de gereklidir.
3:4, 21-24; 4:8-9, 22-24 ayetleri bir ödülden bahsetmektedir. Bu açıdan bakıldığında 3:32-35;
4:16-17 ayetleri ödülün tam zıddı olan yargıdan bahsetmektedir.
3:7; 4:14-15 ayetleri itaatten bahsetmektedir.
3:8; 4:11-12 ayetleri koruma ve gözetim hakkında konuşmaktadır.
3:11-12; 4:13 ayetleri disiplin hakkındadır.
3:13-18 ayetleri bilgeliğin üstünlüğü ve güzelliği hakkında olup; 4:16-17, 19 ayetleri
tanrısızlığın bilgeliğinin ne olduğunu göstermektedir.
3. bölüm “unutma ve yüreğinde sakla” diyerek Tanrısal bilgeliği genç adama vermeye
başladığında öğretişin ortasında durup (3:19-20) bilgeliğin yaratan ve sağlayan Tanrı’dan
geldiğini hatırlatır.
3:27-31; 4:25-27 ayetlerinde genç adama doğrudan bir öğretiş verilmekteyken 3:32-35
ayetlerinde Tanrısal bilgelik ve dünyasal bilgelik (tanrısızlığın bilgeliği ya da sahte tanrıların
bilgeliği) karşılaştırılır.
3:2, 18, 22 ayetlerindeki yaşam vaadi, 4:13, 22 ayetlerinde de geçer. Böylece 4:20-27
ayetlerinde “yaşam” konusunun açıklanmasını görüyoruz. Bu “yaşam” bilgeliğe yakın olmak
ve ona bağlı olmak ile ilişkilidir (4:20). Bilgeliğe bağlanmak görüşümüzü, gözlerimizin
önünde yaşananlara bakışımızı (4:21) etkiliyor. Bilgeliğe bağlanmak bu bedendeki yaşamın
başkalarından farklı olmasını belirliyor (4:22). Bilgelik yürek tutumunu belirliyor (4:21, 23).
Yürek tutumu da sadece duygularımızı değil, düşüncelerimizi ve işlerimizi belirliyor. Bu
yüzden Mesih sosyal yaşamdaki toplumsal düzen veya toplumsal ahlaktan öte kişisel,
yürekteki paklığa önem vermiştir:
Matta 5:27“‘Evlilik dışı cinsel bağlantıya girmeyeceksin’ dendiğini duydunuz.
Ama size derim ki, bir kadına içinden istek duyarak bakan herkes o anda yüreğinde
onunla evlilik dışı cinsel bağlantıya girmiştir.
28
Böylece sözlerimizi, gözlerimizi, ayaklarımızı (4:24-26) yöneten şey bilgelik olması
gerekiyor. Akıl, yürek, söz ve eylem olarak bu bedendeki yaşamın bilgelik tarafından
yönlendirilmesi gerekiyor. Çünkü aksi bir durum Mesih’in yargısını alacaktır:
Markos 7:21Çünkü içerden, insan yüreğinden kötü tasarılar çıkar: Rastgele cinsel ilişki,
hırsızlık, adam öldürme,
22
evlilik dışı cinsel bağlantı, açgözlülük, kurnazlık, düzenbazlık, soysuzluk, kıskançlık,
sövüp sayma, kendini beğenme, akılsızlık.
23
Bu kötülüklerin tümü içerden kaynar ve insanı kirli kılar.”
Luka 6:45İyi insan yüreğindeki iyi gömüden iyi olanı çıkarır. Kötü insan da içindeki
kötülükten kötü olanı çıkarır. Çünkü ağzı yüreğinin doluluğundan söyler.
17-) Meseller 5. bölümü dört kıta (bölüm) olarak inceleyebiliriz:
5:1-6 konuya giriş
5:7-14 ahmak adam ve zina
5:15-20 bilge adam ve evlilik
5:21-23 uyarı ve sonuç
Meseller Kitabı boyunca gördüğümüz “oğlum dinle” nakaratı 5. bölümde de hemen karşımıza
çıkar. Bu uyarının peşinden hemen acil bir şekilde konuya girilir. Konu cinselliktir. Hayatın
başındaki genç ve tecrübesiz bir adamın kolaylıkla yanlış bir yöne sapabileceği, düşebileceği
bir konu olan cinselliğin yanlış yaşanması kişinin hayatına ve topluma felaketi getirecektir.
Bu yüzden cinselliğin yanlış ve doğru kullanımı bütün bu bölümün tek konusudur.
Daha önce 2:16-19 ayetlerinde değinilen bu konu (5:3-6) burada daha geniş bir şekilde ele
alınır. 5:3-6 ayetlerinde cinsel günahın aldatıcılığının altında ölüm gizli olduğunu; günahın
kişiyi ölüler diyarına düşürdüğünü okuyoruz.
5:7-14 ayetleri arasında bu günahın kişiyi ruhsal ve fiziksel olarak nasıl düşürdüğünü
okuyoruz. Bu lanetin insanı getirdiği diğer bir nokta yakın çevre (5:13) ve toplum önünde
(5:14) küçük düşme, itibar kaybetme olacaktır.
Meseller’de karşımıza çıkan ahmak adam [veya budala, akılsız, aptal, alaycı] bu bölümde
cinsel günahı ile anlatılıyor.
Yani ahmak ve zina5 konusunun “gücü ve sağlığı tükenmiş, serveti dağılıp gitmiş, yaşam
yılları boyunca pelin otu acılığı gibi acılıklar ile iyi günler görebilme hasreti yaşamış,
toplumda olabilecek iyi ününü, iyi adını koruyamamış ve sonunda ölüler diyarı ile noktalanan
bir yaşam” konusu olduğunu, bunun ölüme götüren bir boyunduruk, kölelik bağı (5:22-23)
olduğunu görüyoruz.
Böylece tatlı gibi başlayan bir şeyin acılık ve ölüm getirdiğini (5:4-5) okuyoruz:
Vaiz 7:26 Kimi kadını ölümden acı buldum.
O kadın ki, kendisi tuzak, yüreği kapan, elleri zincirdir.
Tanrı'nın hoşnut kaldığı insan ondan kaçar,
Günah işleyense ona tutsak olur.
Diğer yandan 5. bölümde cinselliği yasal yoldan yaşayan bilge bir adam olduğunu da
okuyoruz (5:15-20). Evlilik antlaşmasına duyulan saygı gereği zinadan kaçınan ve Tanrı’nın
onayladığı yasal bir evlilik ile bereketlenen kişi “suyu kendi kaynağından içen biri” olarak
resmedilmektedir. Yani bu kişi suyu çalıntı bir yerden içmiyor ya da acı bir su içmiyor;
kendisini yanlış kullandırıp harcamıyor (5:16); böylece bir sevinç içinde evliliğini yaşıyor.
5:15-17 ayetinde “su ve sarnıç” simgeleri ile bilge adama tek bir eşe bağlılığın bu yaşamda
gerçek bir tatmin ve doygunluk getireceğini (5:18-19) okuyoruz. Böylece 17. ayette “Onlar
yalnız senin olsunlar” derken; bilge ve ahmak arasındaki zıtlık daha belirgin olmaktadır.
Bilge adam ve eşi mutlu ve sevinçli bir yaşam sürerken ahmak adam ve onunla aynı kafada
yürüyen kadınlar tek bir eşe ait olmadıkları için, suyu ortak kullanılan bir sarnıç gibidirler. Ve
onlar kutsanmış bir evliliğin getirdiği sevinci ve bereketi yaşayamazlar.
Böylece bilge kişi Tanrı’nın Vaiz kitabındaki şu sözüne kulak veren biri olarak anlatılır:
Vaiz 9:9 Güneşin altında Tanrı'nın sana verdiği boş ömrün bütün günlerini, bütün anlamsız
günlerini sevdiğin karınla güzel güzel yaşayarak geçir. Çünkü hayattan ve güneşin altında
harcadığın emekten payına düşecek olan budur.
Çünkü cinsellik bilgeler için sadece kişisel olarak sadece bir tek bir kimse ile yasal bir evlilik
içinde yaşanılacak bir tecrübedir; adam ve kadının sadece birbirleri ile özel paylaşabileceği
bir durumdur. Böylece 5:18 ayeti bir babanın oğluna yaptığı hayır dua gibidir. Öyle ki bu
5
2:16-19; 6:24-35; 7:5-27; 9:13-18; 22:14; 23:26-28; 30:18-20 (Tesniye 5:18, Levililer 20:10-21, Hezekiel
23:45-49, I.Korintliler 6:9-11, Galatyalılar 5:19-21, Efesliler 5:5 Vahiy 21:8; 22:15)
genç adam mutluluğu sadece eşinde arasın; öyle ki bu genç adamın eşi de mutluluğu sadece
kendi kocasında arasın (Malaki 2:14-16, Tekvin 2:21-24).
Tanrı’ya karşı gelmek, babanın ve eğitmenlerin sözünü dinlememek günahının sonucu ve bu
konudaki uyarı ise 5:21-23 ayetlerinde özetlenmiştir.
18-) Meseller 6. bölümü kısaca 1-5; 6-11; 12-15; 16-19; 20-35 ayetleri halinde beş bölüm
olarak inceleyebiliriz:
6:1-5 ahmakça işlere karışmak tuzağa düşmektir.
6:6-11 bakın ve öğrenin; bakın ve görün.
6:12-15 kötü yolun sonu felakettir.
6:16-19 öğrenin ve kendinizi koruyun.
6:20-35 bilgeliği izle ve mutlu yaşa (20-23); yoksa ayartı düşürür ve yargı seni esirgemez.
6:1-5 ayetlerinde söz vermenin ciddi bir şey olduğunu okuyoruz. Öyleyse bilgelik bir anlamda
ne zaman “evet” ne zaman “hayır” diyeceğini bilmek ve uygulamak demektir. Ve yine
burada hatalara rağmen alçak gönüllülüğün (6:3) tuzaklardan korunmak için (6:5) önemli bir
şey olduğunu öğreniyoruz.
6:6-11 ayetlerinde “bak ve taklit et” (6:6-8) diyerek bilge kişinin çalışkanlık örneği olan bir
şeyi göz ardı etmediğini okuyoruz. Böylece “bak ve sonucu şimdiden gör” (6:9-11) diyerek
çalışkanlığın zıddı olan tembelliğin gelecekte (6:9-11) kişiyi düşüreceği durum aklımızda
olmalıdır.
6:12-15 ayetlerinde kötü kişinin ahlaksızlığına ve sonunda düşeceği duruma dikkat çekilir. Bu
noktada birinci bölümdeki (6:1-5) kişi için tuzak tehlikesi nasıl varsa (6:5), ikinci bölümdeki
(6:6-11) tembel kişi için de tuzak tehlikesi (6:11) vardır. Ve yine bu üçüncü bölümdeki kişi
için de tuzak tehlikesi (6:15) vardır. O halde kişiler tuzağa düşmemek için kendilerini aynı
zamanda kötü şeylerden korumalıdır (6:16-19 –dördüncü bölüm).
Böylece 6:20-35 ayetlerine geldiğimizde şunu düşünmemiz gerekir: Önceki dört bölüme
dikkat etmeyen kimsenin bu bölümdeki tuzağa (6:33-35) düşmesi kaçınılmazdır. Çünkü bir
günah diğer bir günahı davet ederek gelmektedir.
Bu bölümün ağırlıklı konusu yine önceki bölümdeki gibi cinsel günahtır. Bu bölüm zina
edenlerin yokluğa düşeceğini hatırlatıyor (6:26). Şimdi tekrar 6. bölüme sıra ile bakarsak; Bir
yabacıya kefil olan ve alçak gönüllülükle durumu düzeltmeyen gururlu kişinin yokluğa
düşeceğini görüyoruz (6:1-6). Benzer şekilde tembel kişiyi de yokluk beklediğini (6:11)
okuyoruz. Kötü adam (6:12-15) ve kötü kadını (6:24-29) RAB’bin nefret ettiği şeylerin listesi
içinde (6:16-19) düşünmemiz gerekiyor; çünkü bir günahın başka bir günaha davetiye
çıkarttığını söylemiştik. Öyleyse adam ve kötü kadın da yokluk ve yargı tuzağına düşecektir.
19-) 5 ve 6. bölüme bakıp halen “ayartıdan nasıl kaçacağım?” diye soran olursa buna cevap
7. bölümden gelmektedir: “Tanrı’nın sözüne ve kilisenin öğretişine sarılırsan bilgelik sana
bir kız kardeş kadar yakın olacaktır” demektedir. Yani yanımızda bir “kız kardeş” yoksa,
yanımıza kötü kadının yaklaşması için bir kapı daha açıktır demek olacaktır.
Böylece 7:1-5 ayetleri zina ve fuhuştan korunmak için Bilge Kadın ile yakınlık kurmamızı
söylemektedir (2:2-4, 16, Mezmur 119:9, 11). Bilgelik ile böylesi bir yakınlık açıkça bir
koruma (4:6) vaat etmektedir.
Bilgelik ile “kız kardeş” yakınlığı içinde olmak “bir aile, yakın akraba, bir soy” ilişkisi
içinde olmayı hatırlatmaktadır. Bu da İsrail’e Mesih’te bağışlanacak olan Yeni Ahit’e ilişkin
bir vaadi hatırlatmaktadır; çünkü bu yüzden Tanrı’nın ev halkıyız; Mesih’in aracılığı ile
Tanrı’nın çocukları oluyoruz:
Yeremya 31:33 Ama o günlerden sonra İsrail halkıyla
Yapacağım antlaşma şudur" diyor RAB,
"Yasamı içlerine yerleştirecek,
Yüreklerine yazacağım.
Onların Tanrısı ben olacağım,
Onlar da benim halkım olacak.
Ve yine Yeremya’nın peygamberliği bize şu sözleri hatırlatmaktadır:
II.Korintliler 3: 3Hizmetimiz sonucunda oluşan bir Mesih mektubu olduğunuzu
sergilemektesiniz. Kalemle değil, diri Tanrı’nın Ruhu’yla yazılan bu mektup taş levhalara
yazılmadı; yüreğin etten levhalarına yazıldı.
7:6-27 ayetlerinde 6. bölümdeki kötü adam ve kötü kadın yine karşımıza çıkmaktadır. Bu
kimseler RAB’bin nefret ettiği şeylere (6:16-19, 24) bulaşınca sonrası yine bir tuzak (ölüler
diyarı) oluyor.
6:16-19 ayetleri ile 7. bölümdeki kötü kadının özellikleri paralellik göstermektedir (7:10-13,
21). Kötü kadın budala adama evini açıyor. Budalayı zina için ikna ederken de dünyanın
zenginliğini kullanıyor (7:16-17). Ancak bu budala adam ve kötü kadını dünyasal varlığı
doğru kullanmadıkları için bir tuzak ve yargı daha beklemektedir: yokluk (21:17).
Görünen o ki, dünyasal servet Tanrı’ya hizmet için (3:9) kullanılmazsa bir ayartıya
dönüşüyor. Daima hatırlamalıyız ki, ayartılar bizim düşmanımızdır. Burada da yine bir
ayartının (maddiyat) diğer bir ayartının (zina-fuhuş) aracısı olduğu görmekteyiz. Ve sonuç da
kaçınılmaz olarak tuzak ve ölüm oluyor (7:26-27).
Böylece 7. bölümden ders alan genç adam emirleri ve yasakları ile Tanrı Sözü’ne sarılmalı
(7:1-5), buradaki budala adam ve kötü kadının tersine varlığını Tanrı’ya hizmet (3:9) ve
insana yardım (19:17; 22:9; 21:13; 14:21, 31;) için kullanmalı; Tanrı’nın övgüsü için,
Tanrı’nın cömertliğine cömert yaşayarak cevap vermelidir.
Böylece 5, 6 ve 7. bölümlerde peş peşe günahın insanı yaşamdan ölüme götürdüğü
hatırlatılmaktadır.
20-) Meseller’den Tanrı’nın kimliği hakkında ne öğreniyoruz?
Meseller’e İsrail evinin gençlerinin eğitimi için verilmiş bir kitap olarak bakma eğilimimizden
dolayı Meseller’in aynı zamanda Tanrı’nın kendisini açıklama yolu olduğunu unutmamalıyız.
Böylece Meseller’de Tanrı’nın kim olduğunu öğrenmek için belirli ayetlere bakmak eksik ya
da güçsüz bir bakış açısı verir. Unutmayın ki, Bütün Kutsal Yazılar Mesih [ve dolayısı ile
Tanrı] Hakkındadır (Mezmur 78:1-3, Luka 24:44).
3:19-20 ayetlerine baktığımızda doğrudan yaratan ve devam ettiren bir Tanrı’yı net bir şekilde
görürüz. 5:21; 15:3; 16:2; 17:3; 21:2 ayetlerinde Tanrı’nın her şeyi bildiği ve her şeyi gördüğü
konusu çok nettir. 30:5-6 ayetlerinde Tanrı’nın değişmezliği gereği Sözü’nün sarsılmazlığını
hemen fark ederiz. Zaten bunlar Yeni Ahit kilisesi olarak Meseller çalışmadan bile bildiğimiz
şeylerdir.
Meseller’de tekrarlanan bir nakarat vardır: RAB’be iğrençtir (3:32; 11:1; 15:8-9, 26; 16:5;
17:15; 20:10, 23):
11:20 Yürekte sapkın olanlar RAB’be iğrençtir
Fakat yolu suçsuz olanlar RAB’bin hoşnutluğudur.
12:22 Yalancı dudaklar RAB’be iğrençtir
Fakat sadakatle çalışanlar O’nun hoşnutluğudur.
6:16 RAB’bin nefret ettiği altı şey,
Evet, O’na iğrenç gelen yedi şey vardır:
17 Gururlu gözler, yalancı bir dil
Ve suçsuz kanı döken eller,
18 Kötü planların aleti bir yürek,
Kötülüğe koşan ayaklar,
19 Yalan savuran yalancı bir tanık
Ve kardeşler arasında çekişme yayan kişi.
Bu nakaratlara bakarak kısaca şunları özetleyebiliriz: Tanrı, Kutsal Sözü’nde açıkladığı
Yasası’na karşı gelenleri yargılar (28:9). Tanrı kendi Sözü’ne sadık kalanları sever. Böylece
Meseller’de sevginin ve yargının Tanrı’sı hakkında öğreniyoruz. Yine bu ayetler bize
doğruluğu seven, dürüst yaşayanlardan hoşnut olan, yürekleri bilen ve araştırıp yargılayan
veya ödüllendiren, adaleti koruyanları bereketleyen bir Tanrı açıklaması yapar.
Aynı zamanda bu ayetlerde Tanrı saygı ve korku ile tapınmayı almaya layık olan Tanrı’dır
(8:13; 13:13; 14:2, 27 İbraniler 12:28, Vahiy 5:11-14):
15:8 Kötünün kurbanı RAB’be iğrençtir
Fakat doğrunun duası O’nun hoşnutluğudur.
Vahiy 4: 11“Rabbimiz ve Tanrımız!
Yüceliği, onuru, gücü almak sana yaraşır.
Çünkü her şeyi sen yarattın.
Her şey senin isteğin uyarınca var oldu ve yaratıldı.”
Ayrıca “RAB korkusu” hakkındaki ayetlere de bakmak bize Tanrı hakkında farklı bilgiler
verecektir (8:13, 10:27, 13:13):
1:7 RAB korkusu bilginin başlangıcıdır.
Ahmaklar ise bilgelik ve eğitimi küçümser.
2:5 O zaman RAB korkusunu ayırt edeceksin
Ve Tanrı bilgisini keşfedeceksin.
9:10 RAB korkusu bilgeliğin başlangıcıdır.
Ve Kutsal Olan’ın bilgisi anlayıştır.
Bu ayetlerin ne dediğine dikkat edin: “Tanrı bilginin ve bilgeliğin başlangıcıdır” diyor.
Öyleyse Tanrı hakkında ve kendimiz hakkında ne biliyorsak, bunu önce Tanrı bize
açıklamıştır. İşte, Meseller’de böyle bir Tanrı inancı hakim: yaratan, devam ettiren, sağlayan,
kurtaran işlerle ile kendini açıklayan Tanrı...
“RAB korkusu” hakkındaki (14:26; 19:23; 22:4; 23:17) ayetler ve “RAB’be iğrenç” olan
şeyler hakkındaki ayetler bize Tanrı’nın paklığını, kutsallığını ve dolayısı ile günaha olan
öfkesini öğretmektedir. Bundan başka içinde “RAB” kelimesinin geçmediği diğer öğretilerin
arkasında olan şey yine Tanrı’nın kimliği ve amacıdır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Doğrudan
RAB hakkında konuşmayan; ama iki farklı insan tipinin kıyaslandığı bir ayete bakalım:
11:28 Zenginliğe güvenen düşecek
Fakat doğrular yaprak gibi gelişecek (15:16).
Bu ayet bize dünyasal varlığa güvenin bereketsizlik ve doğruluğun bir bereket olduğunu
gösteriyor; ve buna göre yaşamayı teşvik ediyor. Diğer yandan bu ayetten Tanrı hakkında
şunu öğreniyoruz: RAB servetin de sahibidir; RAB bütün güvenin kendisine verilmesini
isteyen kıskanç bir Tanrı’dır; RAB doğruluksever bir Tanrı olduğu için doğrulukta yaşayan
kullarını bereketleyecektir.
15:17 Sevgi olan yerde bir kase sebze daha iyidir
Nefret olan yerdeki bir besili danadansa.
Bu ayet bize bu yaşamın sadece yemek içmek olmadığını; maddi varlık ve bolluğun sevgi
olmaksızın bir mutluluk ve tatmin olmayacağını öğretiyor. Ama aynı zamanda bu ayetten
Tanrı’nın karakteri hakkında bir şey öğreniyoruz: Tanrı kendisine iman edenlerin sevgi ile
belli olmasını istiyor. Tanrı kendi halkının etkin sevgi ile dünyadakilerden ayrı olmasını
(17:1) istiyor. Bu yolla Tanrı kendi yaşamını bize vermek istiyor. Çünkü Tanrı sevgidir.
10:6 Bereketler doğru kişilerin başı üzerinedir...
Bu ayet bize doğruluk yaşamı konusunda bir teşvik verse de; aynı zamanda “halkı ile ilişki
içinde olan bir Tanrı –halkının arasında yaşamak isteyen bir Tanrı” düşüncesini bize veriyor.
Böylece bu ayetten Tanrı’nın sadece dünyayı izlemediğini ama doğru kişileri ödüllendirdiğini
öğreniyoruz.
28:13 ayetinde suçlarını itiraf edenlerin bereketlendiğini okuyunca genelde insanlar
kendilerine ya da başka insanlara odaklanıyor. Ancak bu ayette “RAB” kelimesi
geçmemesine rağmen itirafları (tapınmayı) kabul eden ve samimi dualara cevap ve ödül veren
veren bir Tanrı karakteri öğretilmektedir.
Böylece Meseller Kitabı’na Tanrı’nın yapmamızı istediği veya kaçınmamızı istediği şeyler
olarak bakarsak; ya da iyi şeyler ve kötü şeyler olarak davranışlarımızı düzenlememiz için bir
rehber olarak bakarsak, bunların arkasında olan gerekçenin Tanrı’nın Yasası olduğunu
görmemiz gerekir; ve bunların Tanrı’nın yüreğinden geldiğini bilmemiz gerekir. Böylece
Meseller Kitabı boyunca okuduğumuz emir ve yasakların insanlığa Tanrı’nın düşüncesini
yerleştirmek amacında olduğunu görüyoruz. Bu yüzden 28:13 ayetini tekrar hatırlarsak, bu
ayet aynı zamanda bizlere “Tanrı gibi, samimi itiraf sahiplerine merhametli olun” diye
öğretmektedir; “Tanrı’nın yaşamındaki gibi yaşayın” diye öğretmektedir.
Tanrı bu yolla dünyaya kutsallığını, iyiliğini, şifasını, bereketlerini, paklığını, güzelliğini
getirmek istiyor. Tanrı, kendi halkının buna göre yaşaması ile dünyaya Mesih’i göstermek
istiyor. Böylece Tanrı halkı Tanrısal bir yaşam ile Tanrı’nın göklerdeki krallığının
yeryüzünde görünür olmasını istiyor. Özetle bütün bunlarda “halkının arasında yaşayan;
halkı ile birlikte çalışmak isteyen; halkını bereketleyen, koruyup kayıran ve ödüllendiren bir
Tanrı” öğretisi görüyoruz.
Böylece Meseller’de Tanrı’yı tanımakla, yaratılış amacına uygun insanı tanımış oluyoruz.
21-) Meseller Kitabı boyunca gerçekte insanın nasıl biri olduğu konusu resmedilir. Diğer
taraftan da Tanrı halkının nasıl yaşaması gerektiği gösterilerek, insanın nasıl biri olması
gerektiği konusuna cevap verilir. Bu anlamda kitabın öğretisinin ana konusu insandır.
Ancak yine de Meseller’de Tanrı öğretisi sayesinde bize değişebileceğimiz güveni verilir.
İnsana yardım etmek isteyen bir Tanrı; insana yakın olan bir Tanrı (2:5-6) öğretisi ile,
Tanrı’yı tanımakla bilgelikte ilerleyeceğimizi görürüz.
Böylece korkulacak Tanrı (1:7) aynı zamanda bilgisiyle bize bir güzellik, bir yenilenme
sağlayacak Tanrı’dır (1:9). Ve Tanrı’dan korkmak aynı zamanda bir güvence ve koruma
getirirken (14:26-27; 16:6), Tanrı yoldan sapan kimseleri yargılar (2:22; 4:19; 5:22-23;
10:24). Kötülüğü azarlayan Tanrı (1:29-32; 10:27-32) aynı zamanda doğru kullarının
güvencesidir (1:33; 10:27-29; 18:10). Kendisini çağıranlara yakın olan Tanrı (3:5-6) aynı
zamanda halkına yardım eder ve güç verir (3:8).
İnsanla ilişkisi içindeki bu Tanrı cömerttir (3:9-10). Yaratan Tanrı (3:19-20; 8:22-31) aynı
zamanda sağlayan Tanrı (3:23-24; 10:3), bereketleyen ve lütuf eden Tanrı’dır (3:33-34; 10:22;
12:2).
Her şeyi bilen Tanrı (5:21; 20:12) nefret ettiği şeyleri açıklarken (6:17-19; 8:13; 11:1) bunun
yargısını da açıklar (6:14-15). Burada korumak isteyen bir Tanrı (2:6-8; 4:6; 18:10; 19:16)
düşüncesi belirgindir.
İnsanın yüreğini bilen Tanrı (15:11; 21:2), aslında insanın işlerini değil yüreğini istemektedir
(11:19-21). Bu yüzden Tanrı yürekten edilen dualar ile ilgilenmekte ve samimi dualara cevap
vermekte (15:8, 29; 21:27) ama emirleri ve yasakları tutmayan kimselerin duasına karşı
kızgındır (28:9). Bu Tanrı insanın her şeyde güvenine layıktır (16:33) ve yüreklerimiz O’nun
her şeyi kontrol ettiğine dair sabit olmalıdır (21:30). Bilge insan yine yüreğini temizlemek
için Tanrı’nın önüne gelendir (17:3).
Tanrı itaatkar kullarına yardımsever olduğu gibi (15:9; 22:11), ihtiyaç içindeki kullara karşı
merhametli ve koruyucudur (14:31; 15:25; 17:5; 19:17; 22:9)
Tanrı adildir (2:5); adaletin kaynağıdır (28:5) ve halkından adil yönetim bekler (8:16; 16:10).
Böylece bilge kişi duası ve işleri ile adalette yaşayandır (21:3; 31:9).
Böylece insanlar bu Tanrı’ya korku ve saygı ile yaklaşmaya (14:26-27; 15:16) ve Tanrı’ya
güvenmeye (3:26; 16:20; 22:17-19; 29:25) davet edilir.
22-) Tanrı korkusu nedir? Kutsal Kitap “Tanrı korkusu” sayesinde Tanrı’nın gözünde
beğenilir olacağımızı söylüyorsa, “Tanrı korkusu” insan için doğru, iyi ve gerekli bir şeydir.
Bunu Kutsal Kitap söylediği için bu kutsal korku Tanrı’nın isteğidir.
İşaya 8:13 Her Şeye Egemen RAB’bi kutsal sayın.
Korkunuz, yılgınız O’ndan olsun.
Bu ayetteki ifadeye dikkat edin: burada “sadece kutsal olan RAB’den korkun” şeklinde bir
mesaj var. Mesaja diğer bir açıdan bakarsak, “kraldan ya da Asurlular’dan korkmayın,
RAB’den korkun” şeklinde bir mesaj var.
Bazen çevre ve kültür, kişilerin ruhani hayatları üzerinde bir baskı oluşturursa; buna göre
kişiler de yaşamları ya da başka konularda güvenlerini insanlar üzerine ya da bulundukları
çevrenin beklentilerine göre bina ederlerse, Tanrı’ya ödemeleri gereken korkuyu bir insana –
yaratılmışa- sunmuş olurlar. Oysa Kutsal Kitap imanı, böyle bir durumda inanan kişinin
insandan korkmamasını öğretir. Bu durumda insandan korkmama eylemi “Tanrı’ya
güvenme” eylemi ile ifade edilmelidir.
Böylece Tanrı’dan korkmak, Tanrı’ya özel bir saygı duymanın, Tanrı’ya tapınmanın ve O’nu
vicdanın Rab’bi olarak yüceltip sevmenin kendisidir.6 Tanrı’dan korkmak, Tanrı’yı bilmenin
ve O’na ait olduğumuzu insanlar önünde utanmadan ilan etmenin kendisidir; ve Tanrı’dan
korkmak, her durumda Tanrı’ya bağımlı olduğumuzu bilmektir. Bu durumda Tanrı’dan
bağımsız olduğunu düşünerek yaşayan kimseleri bir an düşündüğümüzde; Tanrı’ya
ihtiyacı olmadığını düşünerek yaşayan insanları bir an için göz önüne aldığımızda
Tanrı’dan korkmanın ne kadar bilgece olduğu anlaşılır.
Tanrı’dan korkmak; insanlar önünde korkmadan ya da utanmadan imanı savunarak, Tanrı’ya
saygı ve hayranlıkla her durumda O’na hizmet etmeye adanmış olmanın kendisidir. Tanrı’dan
korkmak; her durumda O’na güvenmek, her zaman O’ndan ümit etmek ve tüm varlığımızla
O’na itaat etmenin kendisidir.
Tanrı’dan korkmak, O’nu hoşnut eden yolda yürümeyi istemek, O’nun iradesini yerine
getirmekten zevk almak ve alçakgönüllü bir şekilde O’nu bekliyor olmaktır.
I.Samuel 12:14 Eğer RAB’den korkar, O’na kulluk ederseniz, O’nun sözünü dinleyip
buyruklarına karşı gelmezseniz, hem siz hem de önderiniz olacak kral Tanrınız RAB’bin
ardınca giderseniz, ne âlâ!
Bu ayette Tanrı’dan korkmanın O’na kulluk etmek ve O’nun sözlerine itaat etmek ile
ilişkilendirildiğine dikkat edin.
Yeşu 24:14 Yeşu, "Bunun için RAB’den korkun, içtenlik ve bağlılıkla O’na kulluk edin"
diye devam etti, "Atalarınızın Fırat Irmağı’nın ötesinde ve Mısır’da kulluk ettikleri ilahları
atın, RAB’be kulluk edin.
6
Elçilerin İşleri 10:2 Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı Tanrı’dan korkardı. Halka çok
yardımda bulunur, Tanrı’ya sürekli dua ederdi (10:22).
Bu ayet yine benzer bir yaklaşımla Tanrı’dan korkmayı; içtenlikle O’na hizmet etmek, başka
ilahlardan ya da inançsızlıktan uzaklaşmak –güveni sadece gerçek Tanrı’ya bağlamak- olarak
ifade etmektedir.
Mezmur 25:12 Kim RAB’den korkarsa,
RAB ona seçeceği yolu gösterir.
Mezmur 31:19 İyiliğin ne büyüktür, ya RAB,
Onu senden korkanlar için saklarsın,
Herkesin gözü önünde,
Sana sığınanlara iyi davranırsın.
Bu Mezmur ayetlerinde ise Tanrı’nın kutsal korkusunun bir bereketleme olduğunu
gösterilmektedir.
Mezmur 103:13 Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa,
RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır.
Mezmur 147:11 RAB kendisinden korkanlardan,
Sevgisine umut bağlayanlardan hoşlanır.
Benzer şekilde bu Mezmur ayetlerinde de kutsal Tanrı korkusu ile Tanrı’nın hoşnutluğu
arasında bir ilişki kurulmaktadır.
İşaya 11:1 İşay’ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak,
Kökünden bir fidan meyve verecek.
2 RAB’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu,
Öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu
Onun üzerinde olacak.
İşaya 11. bölümden bu ayetleri Mesih ile ilgili peygamberlik sözleri olarak okumaktayız.
Ancak bu ayetler aynı zamanda tek bir ruhtan, Kutsal Ruh’tan bahsetmektedir. Ve burada
Tanrı’nın kutsal korkusu Kutsal Ruh’un etkinliğinin ya da varlığının işareti olarak kendisini
belli etmektedir.
Mezmur 112:1 Övgüler sunun RAB’be!
Ne mutlu RAB’den korkan insana,
O’nun buyruklarından büyük zevk alana!
Bu Mezmur’da RAB’den korkan kişinin 1. Mezmur’daki bereketlenmiş insana benzetildiği
hatırlatılıyor. Çünkü her ikisi de Tanrı’nın Yasası’ndan (emirlerinden, buyruklarından,
kurallarından, ilkelerinden) zevk alıyor.
Böylece Tanrı korkusu, Tanrısal bilgelik ve bilginin (1:7) bir başlangıcı oluyor. Bu temel,
Tanrısal uyarılara kulak verme anlayışlılığı için gereklidir (4:1). Böylece bunların her ikisi de
dünyanın önünde Mesih karakteri ile yürümemiz için gereklidir (15:33).
Matta 9:2Yatakta yatan bir inmeliyi O’na getirdiler. İsa onların imanını görünce inmeliye,
“Yüreklen, oğul!” dedi. “Günahların sana bağışlandı.”
3
O anda dinsel yorumculardan bazıları aralarında, “Bu adam sövüyor!” diye mırıldandılar.
4
İsa onların ne düşündüklerini bilerek, “Yüreklerinizde neden kötü düşüncelere yer
veriyorsunuz?” dedi.
5
“Hangisi daha kolaydır? ‘Günahların sana bağışlandı’ demek mi, yoksa ‘Kalk yürü’ demek
mi?
6
Öyleyse, İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlamaya yetkili olduğunu bilmeniz
gerekiyor.” Ardından İsa inmeliye döndü, “Kalk, yatağını al ve evine git” dedi.
7
Adam kalkıp evine gitti.
8
Topluluk olayı görünce korkuya kapıldı. İnsanlara böylesi yetki veren Tanrı’yı yücelttiler.
Mesih’in kendisine getirilen felçliye “günahların bağışlandı” demesi öncelikle bazı dindar
kimseleri kızdırıyor. Mesih bu bağışlamanın işareti olarak bu adamı kötürüm durumundan
kurtarıyor. Günahların bağışlanmasına tanık olan halkın o an hissettiği şey ise korku oluyor.
(Tanrı’nın gücünün yanı başınızda olduğunu görmek; Tanrı’nın varlığının özel bir şekilde
bulunduğumuz yerde olduğunu hissetmek gerçek bir iman sahibi için korkutucudur.7
Matta 9. bölümdeki bu olayda ve benzer şekilde 130. Mezmur da sağlıklı bir Tanrı
korkusundan bahsediliyor:
Mezmur 130:4 Ama sen bağışlayıcısın,
Öyle ki senden korkulsun.
Böylece Rab’den korkmak (1:7; 2:5) ile O’nu yakından tanımak arasında bir ilişki olduğunu
görmekteyiz. 1:21-32 ayetlerinde ise “RAB’den korkmamak” bir bereketsizlik olarak
anlatılmakta iken 33. ayet RAB korkusunun kötülükten korkmayı sildiğini göstermektedir.
Çıkış 20:18 Halk gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki
dumanı görünce korkudan titremeye başladı. Uzakta durarak
19 Musa’ya, «Bizimle sen konuş, dinleyelim» dediler, «Ama Tanrı konuşmasın, yoksa
ölürüz.»
20 Musa, «Korkmayın!» diye karşılık verdi, «Tanrı sizi denemek için geldi; Tanrı korkusu
üzerinizde olsun, günah işlemeyesiniz diye.»
21 Musa Tanrı’nın içinde bulunduğu koyu karanlığa yaklaşırken halk uzakta durdu.
Burada yine sağlıklı bir Tanrı korkusu öğretilmektedir. 20. ayette Musa halka “Korkmayın”
diye telkinde bulunurken aynı zamanda halka “Tanrı korkusu üzerinizde olsun” şeklinde bir
bereketleme veriyor; ve Tanrı korkusunun günah işlemekten kaçınmak için gerekli olduğunu
söylüyor.
Tesniye 5:29 Keşke benden korksalardı ve bütün buyruklarıma uymak için her zaman
yürekten istekli olsalardı! O zaman kendilerine ve çocuklarına sürekli iyilik gelirdi.
Tesniye 5. bölümde RAB’bin Musa aracılığı ile İsrail’e ne dediğine tanık oluyoruz. Burada
RAB korkusunun “RAB’bin emir ve yasaklarına uymak için her zaman yürekten istekli
olmak” ile ilişkilendirildiğine dikkat edin (Tesniye 31:9-13).
Diğer yandan olumsuz anlamda bir Tanrı korkusu var ki, Kutsal Kitap bunu öğretmiyor. İşaya
bu ayette insan öğretilerine göre Tanrı’ya duyulan korkunun Tanrı’yı hoşnut eden bir korku
olmadığını göstermektedir:
7
Vahiy 1:17O’nu görünce ölü gibi ayaklarının dibine serildim. Sağ elini üstüme koyarak, “Korkma, İlk
ve Son Ben’im” dedi.
İşaya 29:13 Rab diyor ki, "Bu halk bana yaklaşıp
Ağızlarıyla, dudaklarıyla beni sayar,
Ama yürekleri benden uzak.
Benden korkmaları da
İnsanlardan öğrendikleri buyrukların sonucudur.
Öyleyse bilgelik de Tanrı korkusu da Tanrı’yı kendi sözünde açıkladığı şekilde bilme ve bu
bedendeki yaşamda Tanrı Sözü gerçeğine yakın olarak yaşamak için gereklidir.
Hirodes İsrail’in Tanrısı’ndan korksaydı bir peygamberi doğru sözünden dolayı öldürtmeyi
istemezdi. Ancak Hirodes halktan korktuğu için bu isteğini biraz erteledi. Hirodes niye
halktan korkuyordu peki? Çünkü Hirodes kendi tahtından korkuyordu. Yaşamı ve güveni
tahtının etrafındaki geçici değerlere bağlı idi.8 Hirodes tahtından aldığı yetki, saygı, güç,
zenginlik gibi değerlere tapıyordu. Bunlar olmaksızın kendisinin bir hiç olacağını düşündüğü
için yüreğinde bu dünyasal (geçici) ayrıcalıklar için korku vardı:
Matta 14:4Çünkü Yahya ona, “Yengenle yaşaman doğru değil” demekteydi.
5
Herodes Yahya’yı öldürmek amacını güdüyordu. Ne var ki, topluluktan korkuyordu.
Diğer yandan Tanrı’dan korkmayan insanların bazı zamanlarda O’nun adını yalan vaatlere,
yalan ve boş yeminlere bulaştırdıklarına; Tanrı’nın adını küfür, aşağılama ve lanet sözleri ile
kullandıklarına tanık oluruz. Bazen de Tanrı’dan korkmayan insanlar O’nun kutsal adını
büyücülük amaçlı kullanırlar.
İlk dört emir üzerinde dikkatle düşündüğünüzde, Tanrı’dan korkmanın; doğru tanıklık,
samimi itiraf ve dua için gerekli olduğunu; insanın aklıyla, yüreğiyle, sözleriyle ve işleriyle
Tanrı’nın yüceliği ve insanın iyiliği için çalışması gerektiğini, Tanrı’ya kutsal bir korku,
kutsal bir saygı, kutsal bir sevgi ile yaklaşmasının Kutsal Kitap öğretisinin bütünü içinde var
olduğunu görürüz.9
Böylece Tanrı’dan korkmak; inançsızlıktan ya da dünyasal inanışlardan vazgeçmek ve/veya
bunlardan uzak durmak, içtenlikle tek gerçek Tanrı’ya bakmak, O’na güvenmek, bütün
yollarımızda O’nu saygı, bağlılık, sevgi aramak ve böyle bir tutumla O’na hizmet etmek için
gereklidir. Böylece 14:27 ayetinde RAB korkusu “yaşam kaynağı” olarak nitelendiriliyor ve
bu yönü ile canımızı ölüm tuzaklarından koruyan şey olarak tanımlanıyor.
23-) Bilgelik: Olayları veya durumları, sebepleri ve sonuçları ile önceden öngörebilmek; buna
göre öğretmek, öğüt vermek, eğitmek, azarlamak ve tedbir almak için gerekli olan şeylerin
farkında olmak; olayları veya konuları olumlu ya da olumsuz yönleri ile birlikte düşünüp
değerlendirerek, bu şekilde diğerlerine aktarabilmek; birden fazla konu veya birden fazla
taraflar hakkında doğru ve tarafsız hakemlik yapmak veya bunlar hakkında doğru yargılar
verebilmek; doğru anlayış ile iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırabilmek; karar vermek,
yönetmek, uygulamak, danışmanlık vermek ve rehberlik etmek için gerçeğe dayalı bir tutum
içinde olabilmek; alınması gereken kararlarda, yapılması gereken tercihlerde, bu hayatın
devamı boyunca her konuda edinilmesi gereken amaçlarda ve bunlara dayalı olarak atılan
adımlar ve yapılan işlerde; ve bunların hepsi için her şeyde Tanrı Sözü dayanarak, doğru
zamanda ve doğru yerde ne söyleyeceğini ve ne söylemeyeceğini ya da ne yapacağını ve ne
8
9
Matta 21:23-26 ayetlerinde benzeri bir korku örneği görüyoruz (Markos 12:12).
Tesniye 6:2, Mezmur 111:10, Matta 10:28, I.Petrus 1:17
yapmayacağını bilmek; ve her şeyde Tanrı’nın yüceliğini ve insanın iyiliğini göz önüne alarak
gündelik yaşama “doğru, haklı, ve adil” olanı uygulamak ve bilgiyi teorik yaklaşımla doğru
ifade etmek ve bilgiyi pratik yaklaşımla doğru şekilde uygulayabilmek; her şekilde Tanrı’nın
bilgeliğine işaret ederek ve bu bilgeliği yansıtma becerisi.10
Böyle bir bilgelik için iman ile Kutsal Kitap’ı okumak ve Tanrı’yı anlamaya ve buna göre
yaşamaya çalışmak da bilgelikte büyüme gayretidir.
Matta 11:19İnsanoğlu geldi; yiyor da içiyor da. ‘Bak bak, obur ve şaraba düşkün biri!’
diyorlar, ‘Gümrük vergisi toplayanların, günahlıların dostu.’ Ama bilgelik kendi
eylemlerince doğrulandı.
Mesih burada bilgeliğin akli bir bilme ya da bilgi olmaktan öte, yaşamın kendisi, insanın işleri
ve tecrübeleri ile ilgili bir konu olduğunu vurguluyor. Öyleyse bilgelik yaşayan bir şey olup;
yaşam devam ettiği sürece de ortaya koyduğu adil, haklı doğru tavırlar ve bundan
kaynaklanan işler ile kendini doğrulamaktadır.
İşaya 33:6 Yaşadığınız sürenin güvencesi O’dur.
Bol bol kurtuluş, bilgi ve bilgelik sağlayacak.
Halkın hazinesi RAB korkusudur.
İşaya bize bilgeliğin RAB’bin bir sağlayışı olduğunu söylerken (Yakup 1:5) aynı zamanda
kurtuluş ve bilgelik arasında bağlantı kuruyor (Filipililer 2:5, I.Korintliler 2:16). Diğer yandan
ayet yaşam süresinin güvencesini RAB’be bağlıyor. Eyüp 28:28 ayeti “İşte Rab korkusu,
bilgelik budur” diyerek RAB korkusu ile bilgelik arasından bir bağlantı kuruyor.
Bilgelik konusu, Meseller Kitabında uzun ömür (3:2; 4:10; 10:27) ve yaşam güvencesi
şeklinde (1:33; 10:9; 29:25) karşımıza çıkıyor. Böylece Meseller boyunca karşımıza çıkan
‘kötüler, ahmaklar, akılsızlar v.s’ bize RAB korkusundan uzak olan kimseler, dolayısı ile
yaşam güvencesi olmayan, bilgeliği olmayan ve kurtuluşu olmayan kimseler olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bu yaşamdaki kararlarımız, tercihlerimiz, amaçlarımız ve bunlara dayalı olarak attığımız
adımlar ve yaptığımız işler ya bilge olduğumuzu ya da olmadığımızı belli edecektir. Böylece
yaşamdaki adımlarımız bizlerin kazanmasına ya da kaybetmesine, mutlu ya da üzgün
olmasına etki edecektir. Bizlerin düşündüğümüz, yüreğimizde arzuladığımız, isteyerek veya
istemeyerek yaptığımız şeyler sağlıklı ya da sağlıksız olmamızı, emniyette ve güvenlikte ya
da tedirginlik ve korku içinde olmamızı etkileyecektir.
Meseller de bize bütün bu yaşam adımlarında Tanrı’yı hoşnut eden yolda yürümek için,
bereketler ile yaşamamız için kısa öğretiler koleksiyonu olarak vardır. Bu anlamda Meseller
yaşamsal pratiklere ve insani tecrübelere yer verirler.
10
Bu bilgelik tanımı mutlaka tek başına bilgeliği tanımlaya yetmez. Ancak bu tanımın kendisi bile bilgeliğe ne
kadar çok yaklaşmak için gayretli olmak konusunda okuyucuları teşvik etmelidir. Bu tanım içine yazılmayan
şeylerin eksikliğini görmek bile tek başına bir insanın “bilge” unvanını taşıyamayacağını gösteriyor. Böylece
kendi eksikliğimizi, zayıflığımızı, güçsüzlüğümüzü, isteksizliğimizi, beceriksizliğimizi görmek bizleri
Tanrı’nın Bilgeliği Olan Mesih’e ne denli ihtiyacımız olduğu konusunda ikna etmeli; Mesih’e bakmak ve O’na
yaklaşmak için daha fazla teşvik etmelidir.
Meseller’de geçen “oğlum, çocuklarım” şeklindeki ifadeler, bunların Tanrı’nın babalık
yüreğinden gelen sözler olduğunu anlamamıza yardım etmektedir (İşaya 63:16, Yeremya
31:9):
Tesniye 32:6 RAB’be böyle mi karşılık verilir,
Ey akılsız ve bilgelikten yoksun halk?
Sizi yaratan, size biçim veren,
Babanız, Yaratıcınız O değil mi?
Böylece Meseller bizlerin Tanrı ile bir baba ve çocukları gibi yakın ilişki içine girmemize
yardım ederler. Bu durumda Meseller duygu, düşünce ve eylem olarak Tanrı’nın kendi
halkından isteği olan şeyi görmemize yardım eden kısa ve öz öğretilerdir.
Meseller’de “bilgelik” bir kişi olarak sergilenir. Yine bu da Tanrı’nın yakın ilişki isteği için
bir başka örnektir.
Meseller içinde toplanmış olan kısa öğretiler, bu öğretiler aracılığı ile dünya görüşümüzü
dünyasallığın yollarından ayırmamız ve bu dünyada göksel değerlere göre yaşamamız için
vardır. Ve yine Meseller, Kutsal Yazılar boyunca açıklanmış Tanrı bilgisini ve Tanrı’nın
Yasası’nı gündelik yaşama ve kültüre uygulamamız için verilmiştir.
Meseller’in önsözünde (1:2-7) bu yazıların amacının ne olduğuna dikkat edin, bunlar aynı
zamanda Tanrı’nın bizden isteğidir: öyleyse Tanrı’nın isteği bilgece yaşamamızdır; eğitim ve
disiplin ile yaşamamızdır; Tanrı’nın isteği bilgeliğe dayanaraktan yanlışları önceden ayırt
ederek, hata ve günahlardan kaçınarak yaşamamızdır; doğruyu, haklıyı, adil olanı seçerek
yaşamamızdır; Tanrı’nın isteği gerçeğin bilgisine dayalı olarak yaşamamızdır; Tanrı’nın
isteği kutsal yaşam becerisi içinde yaşamamız; ve bunu ailemizden başlayarak herkese
öğretmemiz; ve bu şekilde dünyaya bir tanıklık bırakmamızıdır.
Böylelikle Tanrı halkı bütün dünya ulusları arasında Mesih gibi (Yuhanna 8:23) göksellikte
yaşayarak, kime ait olduklarını belli ederek yaşamaya davet edilmektedir. Bu durumda
Meseller Kitabı Mesih’in başkahinsel duasının da bir ön görüntüsüdür.
Yuhanna 17:9“Onlar için dilekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiklerin için
dilekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir.
14
Onlara sözünü bildirdim ve dünya onlara karşı kin besledi. Çünkü ben dünyadan
olmadığım gibi onlar da dünyadan değiller.
15
Onları dünyadan kaldırman için değil, kötü olandan koruman için dilekte bulunuyorum.
16
Ben dünyadan olmadığım gibi onlar da dünyadan değiller.
Çünkü Meseller’de kişi olarak karşımıza çıkan bilgeliğin, Yeni Ahit’te bize Mesih kişisi
olduğunu gösterilmektedir.
I.Korintliler 1:30Mesih İsa bağlılığınız Tanrı’dandır. Mesih Tanrı tarafından bizler için
bilgelik kılındı:Doğruluğumuz, kutsanışımız, kurtuluşumuz O’dur..
I.Korintliler 2:6Kaldı ki, ruhsal yetkinlikte olanlara bilgelikten söz ediyoruz. Ne bu çağa, ne
de ortadan kaldırılacak olan şimdiki çağ başkanlarına özgü bilgeliktir bu.
7
Bunun tersine, saklı bulunan Tanrı bilgeliğinden gizemlilikte söz ediyoruz. Başlangıcı
olmayan çağlar öncesi, Tanrı’nın bizim yüceltilmemiz için öncelerden kararlaştırdığı
bilgeliktir bu.
8
Bu çağın başkanlarından hiçbiri bunu bilmedi. Bilmiş olsalardı Yücelik Rabbi’ni çarmıha
çakmazlardı.
Diğer yandan kişiler Meseller’e bakarak verilen öğretişlere “yap, yapma” şeklinde bakarlarsa,
kendilerinin neyi iyi yaptıklarına ve başkalarının neyi yapmadıklarına odaklanma hatasına
düşebilirler.
Eğer Tanrısal bilgelik Mesih ise, bu öğretişler samimi dua, tapınma ve tanıklık ile kişilerin
yaşamında etkin olabilirler. Tanrı ile Mesih’te bir ilişki olmaksızın bu öğretişler kişilerin
yaşamlarında etkin olamazlar. Çünkü Meseller’deki doğru, adil, haklı şeyleri bilmek veya
bunlardan bahsetmek başka bir şey; bunları yaşamında etkin kılmak başka bir şeydir. Herkes
Meseller’i okuyup araştırabilir ya da ezberleyebilir; ancak bu kitabın bilgelik öğretisinin
kişinin hayatında yer alması başka bir konudur.
Böylece Meseller’i okurken ya da buradan öğretirken bütün Kutsal Yazılar gibi Meseller’in
de Mesih hakkında olduğunu unutmamalıyız (Luka 24:25-27):
Luka 24:44Sonra onlara, “Daha sizinle beraberken söylemiştim” dedi. “Musa’nın yasasında,
peygamberlerde ve Mezmurlar’da benim için yazılmış bulunanlara ilişkin her şeyin yerine
gelmesi gerektir.”
Böylece Meseller Kitabına bakarken Mesih’i görmeliyiz. Meseller Mesih’in vaaz ve
öğretişlerinde güçlü bir yer tutuyordu (1:6):
Markos 4:33Bunlara benzer daha bir sürü simgesel öyküyle onlara kavrayabildikleri oranda
Kutsal Söz’ü anlattı.
34
Simge kullanmadan bir şey anlatmazdı. Ama öğrencilerine özel olarak her şeyi açıklardı.
Matta 13:3İsa simgesel öykülerle onlara birçok konuyu anlatarak, “Bir ekinci tohum
ekmeye çıktı” dedi.
Böylece Tanrı’nın Meseller Kitabı aracılığı ile İsrail’e konuşmasını, Yeni Ahit’te Mesih’in
kiliseye konuşması olarak görüyoruz:
Matta 13:34Bunların tümünü İsa simgesel öyküler kullanarak topluluğa anlattı. Simgesel
öykü kullanmadan onlara bir şey anlatmadı.
35
Bu, peygamber aracılığıyla konuşulan şu söz yerine gelsin diye oldu:
“Ağzımı simgeler kullanarak açacağım.
Dünyanın kuruluşundan bu yana kapalı kalmış gerçekleri konuşacağım.”
Mezmur 78’in Meseller’deki 1:5-6; 4:1-2; 7:24; 8:4-7; 22:17-19 ayetlerine yakınlığına dikkat
edin:
Mezmur 78:1 Dinle, ey halkım, öğrettiklerimi,
Kulak ver ağzımdan çıkan sözlere.
2 Özdeyişlerle söze başlayacağım,
Eski sırları anlatacağım,
3 Duyduğumuzu, bildiğimizi,
Atalarımızın bize anlattığını.
Böylece Yeni Ahit bizlere, eski zamanda verilen “meseller, benzetmeler, muammalar,
bilmeceler ve sırların” Mesih’e işaret ettiğini, Mesih hakkında olduğunu ve bunların Mesih’te
anlamını bulduğunu açıklıyor:
Efesliler 3:9Üstelik her şeyi yaratan Tanrı tarafından çağlarca saklı tutulan gizin yönetimine
bağlı özelliği aydınlığa çıkarayım diye.
Romalılar 16:25Yaymakta olduğum Sevinç Getirici Haber’in ve İsa Mesih’in Sözü uyarınca
sizi sarsılmaz yeterlilikle destekleyebilen Tanrı’ya.. Bu giz öncesiz çağlarda üstü
örtülüyken günümüzde belirginliğe gelmiştir.
26
Peygamberlerin yazıları ve öncesiz çağlar Tanrı’sının buyruğu uyarınca açığa çıkmıştır
bu. Uluslar topluluğunun duyma ve inanma buyruğuna uyması tanıtlandı.
I.Korintliler 2:7Bunun tersine, saklı bulunan Tanrı bilgeliğinden gizemlilikte söz ediyoruz.
Başlangıcı olmayan çağlar öncesi, Tanrı’nın bizim yüceltilmemiz için öncelerden
kararlaştırdığı bilgeliktir bu.
Koloseliler 1:26Öncesiz çağlar ve insan kuşakları süresince saklı bulunan gizdir bu. Ama şu
anda Tanrı bağlısı kutsal yaşamlılara açıklanmış bulunuyor.
Bu yüzden halk Mesih’in öğretişine ve dolayısı ile bilgeliğine şaşırıyordu:
Matta 7:28İsa bu sözleri sona erdirince tüm topluluk O’nun öğrettiklerine şaşırıp kaldı.
Çünkü onlara kendi din yorumcuları gibi değil, ama yetki sahibi olarak öğretiyordu.
Luka 4:15Onların sinagoglarında öğretiyor, herkesçe yüceltiliyordu.
29
Anlaşıldığı üzere Nikodim Mesih’i uzaktan da olsa bir süre izleyip öğretişlerini dinlemişti.
Böylece Mesih’in göksel bir öğretmen olduğunu anlamıştı:
Yuhanna 3:1 Ferisiler arasında Nikodimos adında bir adam vardı. Yahudiler’in
önderlerindendi. 2Bu adam gece İsa’nın yanına gelip, “Rabbi” dedi. “Senin Tanrı’dan gelen
bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı kendisiyle olmadıkça kimse senin yaptığın
bu belirtileri yapamaz.”
Mesih yeryüzündeki hizmeti sırasında öğretişi ile dikkatleri çekmişti:
Yuhanna 7:12Halk arasında O’na ilişkin bir sürü çelişkili fısıltı dolaşıyordu. Bazıları, “İyi
adamdır” diyordu. Başkaları ise, “Hayır, halkı kandırıyor” diyordu.
13
Ama hiç kimse O’na ilişkin düşüncesini açıkça bildiremiyordu. Çünkü Yahudi
yetkililerden korku vardı.
14
Kutlama yarılanınca, İsa tapınağa çıkıp öğretmeye koyuldu.
15
Yahudi yetkililer şaşakalmış durumda soruyordu:“Bu adam öğrenim görmeden nasıl
bunca bilgiye sahip?”
16
İsa onları yanıtladı:“Benim öğretim kendimin değil, beni gönderenindir.
17
Tanrı’nın isteğini uygulamak isteyen biri çıkarsa, öğretinin Tanrı’dan mı olduğunu yoksa
kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.
Böylece Meseller Kitabını çalışmak nasıl okuyucuya bilgelik vaat ediyorsa, Mesih’in sözlerini
çalışmak da Tanrısal öğretiyi anlama, Tanrısal öğretiyi dünyasal öğretiden ayırt etme ve
anlayış getirecektir (Yuhanna 7:16-17). Çünkü Mesih’teki Tanrı halkı Mesih’in başkahinsel
duasında olduğu gibi bu dünyada ama dünyaya ait olmayan bir yaşam ve tanıklık için
çağrılmıştır (ayrıca 30. bölümdeki “Tanrı ile halkı arasında nasıl bir bağlantı var?” başlıklı
makaleye bakınız).
24-) Meseller Kitabı’nın önsözünden sonra (1:2-7) gözümüze 3:5-7 ayetleri çarpıyor. Bu
ayetler nasıl yaşamamız gerektiğinden bahsediyor. Bunu iki nokta ile açıklayabiliriz: Tanrı’ya
güvenerek (3:5) ve Tanrı’ya tapınarak (3:7) yaşamalıyız. Tanrı’ya güvenme ve Tanrı’ya
tapınma da bizleri alçakgönüllülük ile kendimize ya da başka bir yaratığa umut bağlamadan;
diğer şeylere güvenmeksizin her yolumuzu Tanrı’ya teslim etmemiz, her yolumuzda kötü
olandan kaçınmamız gerekmektedir.
Böylece 3:5-7 ayetlerine bakarken 8:13; 16:3, 6; 22:17-19 ayetleri de öğretişler arasında bize
benzer bir yaklaşımı vermeye çalışıyor.
Tanrı’ya güven ve Tanrı’ya tapınma, gerektiğinde Mesih ve Müjde uğruna her şeyi
bırakabileceğimiz bir tutumu ve düşünceyi yaşamayı gerektirir. Yoksa bütün yollarımızda
Tanrı’yı arayamayız ya da bütün yollarımızda yapmamız gereken işi Tanrı’nın yüceliğine ve
övülmesine uygun bir şekilde yapamayız.
Tanrı’ya güvenme ve Tanrı’ya tapınma bu yaşamın içinde bir aktivite değil; bu yaşamın
merkezi ve bu yaşamın kendisi olmalıdır. Mesih’in çölde denenmesi bu konuya bir örnektir.
Benzer şekilde Mesih’in Getsamani bahçesinden itibaren başlayan yoğun ve acılı denenmesi
ve çarmıhı da bir başka örnektir. Öyleyse Mesih evimizdeki yaşamın, işimizdeki ve bunun
dışındaki yaşamın, tatilimizdeki yaşamın merkezinde olmalıdır; Mesih, arkadaş ve
akrabalarımızla olan zamanların merkezinde olmalıdır; Mesih, bizi hiç kimsenin tanımadığı
yerlere gittiğimizdeki yaşamın merkezinde olmalıdır. Mesih, birine yardım veya merhamet
gösterirken, alışveriş yaparken yaşamımızın merkezi olmalıdır; Mesih, kazandığımız veya
kaybettiğimizde, ödüllendirildiğimizde ya da haksızlığa uğradığımızda ne yaptığımız ve ne
söylediğimizle ilişkili olmalı ve her şekilde yaşamımızın merkezi olmalıdır.
Böylece Meseller, hayatın içinde karşılaşılabilecek her durumlar için bize Mesihsel bir
davranış kazandırmayı; bunu da yaşadığımız çağa bir örnek ve gelecek kuşaklara bir miras
olarak bırakmayı kazandırmak için vardır. Meseller her işte Rab için düşünmek, her şeyde
Rab’bin övülmesini ve yüceliğini aramak için bize verilmiş teşviktir. Böylece bizler Tanrı
merkezli bir yaşam ile insanlık ailesinin iyiliği için çalışabiliriz:
Koloseliler 3:23Yaptığınız iş her ne olursa olsun, tüm yürekle, insanlar için değil Rab için iş
yapar gibi çalışın.
24
Mirasınıza düşen ödülü Rab’ten alacağınızı bilirsiniz. Çünkü hizmet ettiğiniz efendi Rab
Mesih’tir.
25-) Meseller Kitabı boyunca bilge kişi ile bilge olmayan kişiyi karşılaştırdığımız zaman
yaşam ve ölüm konusu karşımıza çıkmaktadır (1:32; 5:23; 10:21; 18:7; 21:25; 10:11, 14, 21;
12:13; 8:35-36, Vaiz 10:12 ):
Yeremya 2:19 Seni kendi kötülüğün yola getirecek,
Dönekliğin seni paylayacak.
Tanrın RAB'bi bırakmanın,
Benden korkmamanın
Ne kadar kötü, ne kadar acı olduğunu gör de anla."
Her Şeye Egemen Rab Yahve böyle diyor.
Ve yine bilge kişi ile bilge olmayan kişiyi karşılaştırdığımız zaman özgür ve köle konusu
karşımıza çıkmaktadır (11:29; 12:24):
14:19 Kötüler iyilerin önünde diz çökecek
Ve kötüler doğruların kapısında.
Böylece bu iki karakteri farklı konularda kıyaslamakla bilgi ve bilgeliğin değeri daha da
anlaşılır olacaktır.
26-) Tanrı Sözü hem ruhsal hem de fiziksel iyileşme için bize pek çok şekilde konuşur.
Hastaysak ruhsal olarak da kendimizi iyi hissetmeyiz; ve bir baskı, korku, kaygı yaşadığımız
zamanlar ya da bir depresyon altında olmamız fiziksel durumumuzu etkiler.
Tanrı kendi halkının çökmüş bir şekilde yaşamasını değil; sevinçli yaşamasını ister (12:25,
Vahiy 7:17; 22:3). Böylece Tanrı halkı bu dünyadaki sıkıntıda, yasta ve her acının baskısı
altında olanlara Mesih’in şifa sözü ve Mesih’in şifa veren eli olmayı arayabilecektir (15:13).
Mesih’in müjdelendiği bir ayete bakalım:
İşaya 50:4 Yorgunlara sözle destek olmayı bileyim diye
Egemen RAB bana eğitilmişlerin dilini verdi.
Eğitilenler gibi dinleyeyim diye kulağımı uyandırır her sabah.
Tanrı’nın birine “söz söyleyebilmesi için destek olması ve kişinin dilini eğitmesi” bize
Musa’nın durumunu hatırlatmaktadır. RAB yanan çalıdan Musa’ya konuşarak acı çeken
antlaşma halkını kurtaracağını ve bunun için de Musa’dan firavuna giderek onunla
konuşmasını istemiştir (Çıkış 3:6-10). Ve ayrıca Musa’dan İsrail halkına gidip onlara
kurtuluşu müjdelemesini buyurmuştur. Ancak Musa’nın bu işte biraz endişeleri vardır.
Sonunda şöyle der:“ya Rab! Ben kulun iyi bir konuşmacı değilim; dili ağır, tutuk biriyim.”
Böylece RAB Musa’ya şöyle cevap verir:
Çıkış 4:11 RAB, «Kim ağız verdi insana?» dedi, «İnsanı sağır, dilsiz, görür ya da görmez
yapan kim? Ben değil miyim?
12 Şimdi git! Ben konuşmana yardımcı olacağım. Ne söylemen gerektiğini sana
öğreteceğim.»
Böylece Tanrı geçmişte Musa aracılığı ile halkının fiziksel çıkışını gerçekleştirdi. Diğer
yandan bu günün kilisesi olarak bizler de Mesih’teki ruhsal çıkış ile kurtuluşumuza bakarken
Tanrı’nın Mesih’te nasıl güç ve kudret ile konuştuğunu hatırlıyoruz.
İşaya 50:4 ayeti “söz söyleyerek halkına destek olan” birinden söz ediyor. Bu kişi sokaktaki
insanlardan farklı olarak “eğitilmişlerin dili” ile konuşan biridir. Böylece Mesih
yeryüzündeki hizmetinde ayağını bastığı her yerde etrafına sözle öğretmiş, azarlamış ve
destek olmuştur. Yani Müjde’yi vaaz etmiştir.
Mesih kendisine getirilen kötürüm kişiye “Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı; Kalk,
yatağını topla, evine git” diyerek şifa ve bağışlanma vermiş; yani söz söyleyerek Müjde’yi
vermiştir (Matta 9:2, 6-7).11
Mesih’in sözünün gücünü fark eden Romalı yüzbaşı hastalanan uşağının iyileşmesi için
Mesih’e “Ya Rab, evime girmene layık değilim; Yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir”
demiştir (Matta 8:8).
Diğer yandan Meseller Kitabı’nın bize Tanrısal bilgeliği vermeye çalıştığını göz önüne
alırsak; sözümüz şifa, esenlik, barıştırma getirmeli; sözlerimiz gücünü Müjde’den almalı;
sözümüz Mesih’in kurtuluş Müjdesi’ne dayanmalıdır. Böylece Mesih’in dünyaya konuştuğu
gibi cesaretle konuşmalıyız; teşvik etmek için, umut vermek için, sevinç ve şifa vermek için
konuşmalıyız; ve tabi yetki ile kötülüğü azarlamak için konuşmalıyız.
Böylece Mesih’in kurtarış hizmetini hatırlayıp (Luka 4:18-19) bütün ezilmiş ve baskı altında,
yorgun ve hasta olanlara (17:22; 18:14) Tanrı’nın Kutsal Sözlerini ileterek Mesih’in çağrısını
yineleyebiliriz (Matta 11:28-30). Unutmayalım ki, bu sözleri konuşmak bizi de
bereketleyecektir (15:23).
Böylece yaratılış amacına uygun olarak yaşayan ve buna göre çevresine bilgelik sözleri ile
destek olan kimseler Meseller boyunca hem dilini öğretiş için eğitmiş hem de çevresine
Mesih’ten bir sesleniş getirmiş olacaktır. Böylece imanlılar özgürlük, şifa, esenlik, barıştırma,
yenilenme sözleri ile çevrelerine bereket olacaktır.
27-) Meseller’de söz söylemenin önemi de belirgin bir konudur. Sözlerimiz bazen yaralayıcı
olabilir (15:4); ancak Meseller bilgeliğin şifa veren dilini tavsiye etmektedir (12:18; 15:7). Ve
yine bilgeliğin ne zaman konuşup ne zaman susacağını bilmekle ilişkili olduğunu öğreniyoruz
(15:23, 28; 25:11).
Ama dilin terbiyesi esasen yürek tutumu ile ilgilidir (16:21; 17:27). Yüreğimiz, yani neye
inandığımız sözlerimizi etkiler. Diğer bir şekilde söylersek sözlerimiz neye inandığımızı ya da
inanmadığımızı belli eder (16:23):
Matta 12:34Engerekler soyu! Kendiniz kötü kişilerken iyi sözler söyleyebilir misiniz?
Çünkü ağız yüreğin taşmasından söz söyler.
35
İyi insan içindeki iyi gömüden iyi olanları çıkarır. Kötü insan da içindeki kötü
gömüden kötü olanları çıkarır.
Böylece gerçeğe sadık kalmak ve doğru sözlü olmak arasında bir bağlantı vardır (12:19, 22;
4:5; 23:12). Bu yüzden bilginin ya da bilgeliğin peşinden koşmak ile yüreğini korumak ve
dudaklarını korumak arasında bir bağlantı vardır (5:1-2; 8:12-13; 10:13-14; 11:9; 15:14).
Böylece Meseller dilimizi terbiye ederek doğru düşüncenin yüreğimize yerleşmesine yardım
eder. Genelde ağzını övgüden fazla şikayet, yargı, azarlama, dedikodu, küfür sözleri için
kullanan insanların olduğu yerde, Meseller çevremize kısa, öz ve akılda kalıcı ifadelerle
aydınlanış getirmemize ve böylece insanların kendi yürek tutumlarını doğru görmesine
yardımcı olurlar.
11
Matta 8:27 Hepsi hayret içinde kaldı. "Bu nasıl bir adam ki, rüzgar da göl de O’nun sözünü dinliyor?"
dediler. Markos 1:25 İsa, "Sus, çık adamdan!" diyerek kötü ruhu azarladı.
28-) Meseller Kitabının bazı tercümelerinin 8:22 ayetinde “yarattı” olarak geçen kelime
aslında Septugent tercümesinden gelmektedir. İbranice metinde Tekvin 1:1 ayetinde
“yaratmak” olarak tercüme edilen kelime “bara” olup Meseller’in 8:22 ayetindeki“yarattı”
olarak tercüme edilen kelime ise “qanah”tır.
“Qanah” kelimesi Tekvin 4:1 ayetinde “doğurdu”, Tekvin 14:19 ayetinde “yaratan/sahibi”,
Tekvin 17:12 ayetinde ise “satın alınmış” anlamında kullanılmaktadır.
Yine “qanah” kelimesi Mesellerde 1:5 ayetinde “anlamak” veya “bilgelik almak” anlamında;
4:5, 7 ayetlerinde ise “sahiplenmek” anlamında kullanılmıştır.
Yine Meseller’de 8:23 ayetinde “yerimi aldım” diye tercüme edilen “nasak” kelimesi Mezmur
2:6 ayetinde “oturttum” olarak tercüme edilmiştir. Bu kelime, bir prensin resmi törenle tahta
kral olarak oturmasını ifade eder (ama dikkat edin bu olay bir gün olmadı, ezelde oldu).12
Bu nedenle Meseller Kitabı’ndaki kelimelere dar anlamda bakmamalıyız. Meseller, İbrani
edebiyatına ait şiirsel yazılardır. Bu nedenle mecazi anlamlarla dolu zengin bir edebi tür
olduğunu unutmamalıyız. Bu yüzden şiirsel yazılara bakarken, her kelime ile Mesih arasında
doğrudan bağlantı kurmaya çalışmak yanlış olur.
Yani 8:22 ayetine bakarken Tanrı başka bir varlık; yarattığı ya da sahiplendiği ya da
doğurduğu bilgelik başka bir varlık diye bakarsak yanlış yorumlarız. Çünkü Tanrı vardır ve
Tanrı bilgeliktir. Bunları birbirinden ayırmamız gerekmiyor. Böylece burada bahsedilen
bilgelik, Üçlü birliğin ikinci kişisi olan Mesih’tir.
Ve şiirin içinde mecaz olarak yazılmış “yarattı ya da sahiplendi ya da doğurdu” ifadeleri,
Baba ve Oğul arasındaki yakınlığı ve ilişkiyi güçlü bir şekilde vurgulamak için vardır. Burada
geçen “yaratıldım, doğdum” şeklindeki mecaz ifadeler Mesih’in diğer insanlardan farklı bir
şekilde var olduğunu vurguluyor aynı zamanda. Çünkü bunlar öncesizlikten beri var olan bir
ilişkiyi ifade etmektedir.
Bilgelik akıl ve yürek ile kavranan bir olgu olduğu halde 3:18 ayetinde bir ağaca benzetilir.
Bu ayet nasıl ki, gidip özel bir ağaç bulup ona sarılmamızı söylemiyor ise; 3:22 ayetinde
bilgeliğin, insanın boynuna takacağı bir kolye ya da gerdanlık gibi olduğu ifade edilirken,
bilgeliğin insanın yaptığı bir el işi gibi bir şey olduğunu söylemediği gibi ya da bu takıların
alınıp boyna takılmasından bahsederken bilgeliğin fiziksel bir yolla elde edildiğini söylemiyor
ise; 8:22 ayeti de Mesih’in yaratılmış biri olduğunu söylemiyor. Çünkü bu mecaz bir ifade
olarak vardır.
Diğer yandan mecaz ifadeler Mesih’in kendisini ifade ederken bizzat kullandığı şeylerdir.
Yuhanna 15:1 ayetinde Mesih “Ben gerçek asmayım Babam da bağcıdır” dediğinde, kimse
Mesih’in konuşan bir bitki olduğunu düşünmez; çünkü bu Mesih’in söylemek istediği şey
12
Yani Mesih yaratılmış herhangi bir insan gibi tarihte bir gün bir göreve getirilmedi. Mesih “Tanrı’nın sonsuz
Oğlu, Tanrı’dan Tanrı, yaratılmamış” olması sebebiyle O’nun yeryüzündeki görünen fiziksel varlığı ile hizmeti
henüz yokken bile O, Rab ve Kurtarıcı olarak zaten kraldı. Dolayısı ile gerek 2.Mezmur’daki gerekse Mesel’deki
bu ifade Mesih’in öncesizliğine bir işarettir.
değildir. Benzer şekilde Mesih kendisinin “kapı” olduğunu söylediğinde açıktır ki, bir gerçeği
mecaz anlamda konuşmuştur (Yuhanna 10:9).13
Öyleyse Meseller Kitabına bir bütün olarak bakıp Mesih’i görmeye çalışırken, tek bir ayete ya
da tek bir kelimeye bakarak doğrudan Mesih ile ilişki kurma hatasından kaçınmalıyız. Çünkü
Meseller şiirsel ifadelerdir.
29-) 8. bölümü 1-5; 6-11; 12-16; 17-21; 22-31, 32-34 ayetleri olarak altı bölümde gözden
geçirelim.
1-5 ayetlerinde bilgelik yüksek yerden insanları çağırıyor. Bu da bilgeliğin yüksek mevkisini
görmemiz ve bilgeliğin mesajının ne kadar önemli olduğunu anlamamız için önemlidir.
Bilgelik olmaksızın akılsız kişiler olacağımızı, bilgeliğe sağgörü ve anlayışın eşlik ettiğini;
“öğrenin” emrinden de bunun gerekliliğini görüyoruz. Bu bilgelik erişilmesi zor, çok gizli ve
çok yüksek bir felsefe gibi değil; öğrenilebilir ve pratik bir yol olarak insanlığa
sunulmaktadır.
6-11 ayetlerinde bilgelik bize iki emir veriyor. Bunlar bilgeliğin söylediklerini dinlememiz ve
bilgiyi edinmemizdir.
12-16 ayetlerinde dinlememiz ve edinmemiz gereken şeyin “sadece bir bilgiyi bilmek
olmadığı” bilgeliğin neler ile ilişkili olduğu, bilgeliğin nelere eşlik ettiği de açıklanıyor. Bu
bilgeliğe sağgörüyü eşlik ediyor; bundan dolayı da bilgelik RAB korkusu ve kötülükten
kaçınma ile yürüyor. Bu bilgelik o kadar pak ki, her bencilliğin, her çekişmenin, savaşın,
yıkımın kökünde olan gurur, küstahlık ve kışkırtıcı öfkeden [ve sözlerden] uzaktır. Bu bilgelik
insan zayıflığına güç vaat etmektedir. Bu bilgelik daima kötü yönetim altında ezilenlere adil
yönetim vaat etmektedir. Öyleyse hizmet etmek için tahta geçip de savaş ve kıtlığa sebep
olanlara bu bilgelik doğru ve adil bir yargı getirecektir. Ve bilgeliğe sarılanlara ise dürüst bir
şekilde egemenlik sürmeyi vaat etmektedir.
17-21 ayetleri bilgeliğin ödülüne değinmektedir: Sevgi, zenginlik, iyi bir ad (ün)… Bilgelik
insana öyle bir yeni anlayış getiriyor ve dünya görüşünü öyle güçlü bir şekilde değiştiriyor ki,
bilge kişiler kalıcı değerleri tercih ediyor; ama altın ve gümüşe dünyanın gözü ile bakmıyor.
17. ayet 4:4, 6, 8 ayetlerini hatırlatmaktadır (7:2, II.Selanikliler 2:10). Bu sevgi bir koruma,
esenlik, yüceltilme vaat ediyor. Ve yine bu bölüm Mesih’in davetini bize hatırlatıyor:
Matta 7:7“Dileyin, size verilecektir. Arayın, bulacaksınız. Kapıyı çalın, size açılacaktır.
22-31 ayetleri bilgeliğin görkemine işaret eder: bilgelik yaratılıştan önce vardır (22-26); ve
bilgelik yaratılışın mimarıdır (27-31). 8:22-31 ayetleri Eyüp 38:1-11 ayetlerine bir cevap
niteliği taşıyor. Yaratılış ve düzenlenmesinin nasıl olduğunu kavramak insan için zordur;
ancak bilgelik (Mesih kişisi) yaratılışta oradaydı (Yuhanna 17:5).
13
Yuhanna 6:35, 41, 51 ayetlerinde Mesih kendisini “ekmek” olarak; Yuhanna 9:5 ayetinde “ışık” ya da
dünyayı aydınlatan gök cisimleri olduğunu ifade ederken mecazi anlam kullanmıştır.
32-36 ayetleri Yeni Ahit’te, mektuplardaki son selam ve bereketleme gibi yerini alıyor.
Yazılanları adeta mühürlüyor. Benzer örneklerini bulabileceğimiz bir son davet sözü
gibidirler (Mezmur 119:1-2; 128:1).
Luka 11:28O ise şöyle yanıtladı:“Asıl Tanrı Sözü’nü işitip de uygulayanlara ne denli daha
mutlu!”
8:32 ayeti için 5:7; 29:18 ayetlerine bakınız.
8:33 ayeti için 4:1 ayetine bakınız.
8:34 ayeti için 3:13, 18 ayetlerine bakınız.
Bilgelik çağırıyor ve dünya bunu iki şekilde cevaplayabilir. İnsanlar bu çağrıya ya
bağlanacaktır, bunun anlamı yaşam demektir (8:35); ya da insanlar bu çağrıya uymayacaktır,
bunun anlamı da ölüm demektir (8:36).
Böylece öncesizlikten beri var olan bilgeliğin, bu yaratılışın başında her şeyi düzenleyen
bilgeliğin (Yuhanna 1:1-18)14 peşinden gitmek yaşamdır (Yuhanna 1:1-4; 6:58; 11:25; 14:6).
8:35 ayetinin dediği şey (3:1-4; 4:22) Mesih’te anlamını buluyor:
Yuhanna 17:2Çünkü sen O’na tüm insanlık üzerinde yetki verdin; öyle ki O’na
verdiklerinin tümüne sonsuz yaşam versin.
3
Sonsuz yaşam, seni tek gerçek Tanrı’yı ve göndermiş olduğun İsa Mesih’i bilmeleridir.
Çünkü Meseller’de yaşam olarak konuşan bilgelik, Yeni Ahit’te Mesih kişisi olarak karşımıza
çıkmaktadır. Çünkü yüksek ahlaklı bir kimse yol, gerçek ve yaşam olduğunu iddia etmez.
Yine büyük bir peygamber Tanrı ile bir olduğunu (Yuhanna 10:30) iddia etmez; ya da bir
peygamber kendi adı ile dua edilmesini, kendi aracılığı ile dua edilmesini (Matta 18:19-20)
öğretmez.
Böylece Mesih kendisini kurtuluşun tek aracısı (Yuhanna 10:9) olarak ifade ettiğinde
şaşırmıyoruz. Çünkü o dünyanın kuruluşundan önce var olan Bilgeliktir.
8:36 ayeti için 12:1-2; 5:11-14; 15:32 ayetlerine bakınız.
Mezmur 33:6 Gökler RAB’bin sözüyle,
Gök cisimleri ağzından çıkan solukla yaratıldı.
Mezmur ne diyor? Tanrı yarattı. Tanrı sözü ile yarattı; Kutsal Ruh’u ile yarattı.
Tekvin 1:1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı’nın Ruhu suların
üzerinde dalgalanıyordu.
3 Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.
Yaratılışın başına baktığımızda gördüğümüz şey budur: Tanrı gökleri ve yeri yarattı; Tanrı
gökleri ve yeri Ruh’u ile yarattı; Tanrı gökleri ve yeri ağzından çıkan söz ile («Işık olsun»
diye buyurdu) yarattı.
14
Koloseliler 1:15-17, I.Korintliler 1:24, 30, İbraniler 1:2-3
Yuhanna 1:1 Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.
2 Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi.
3 Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.
14 Söz insan olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen, lütuf ve
gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük.
Tekvin 1:1-3 ayetlerini aklımızda tutarak Yuhanna 1. bölüme baktığımızda şunu okuyoruz:
yaratılışta Tanrı konuştu, bir söz söyledi ve her şey böyle yaratıldı; ve bu söz Tanrı Oğlu
Mesih’ti (Yuhanna 1:14).
Böylece Meseller Kitabında 8:22-31 ayetlerine bakarken, burada konuşan bilgeliğin Mesih
olduğu açıklığa kavuşuyor. Yuhanna diyor ki, başlangıçta “Logos” vardı: başlangıçta bilgi,
akıl vardı; ve o Logos Mesih’ti.15
30-) Tanrı ile halkı arasında nasıl bir bağlantı var? Tanrı kendi halkının çobanıdır,
sığınağı, güçlü kulesidir(Mezmur 23:1; 61:3); Tanrı kendi halkının gücü, sığınacak yeri ve
kurtarcısıdır (Mezmur 18:1-2); Tanrı kendi halkının koruyanı, kalkanı ve savaşan gücüdür
(Mezmur 121:4; 5:12; 20:7; 24:8). Kutsal Kitap boyunca bu örnekleri çoğaltabiliriz. Meseller
Kitabı’nda da Tanrı ile halkı arasında bağlantı bilgelik olarak açıklanır: Halkın bilgeliği
RAB’dir.
Yeni Ahit’te sır (gizem) olarak bahsedilen şeyin Mesih’in açıklanması olduğunu görmekteyiz:
Efesliler 1:9Tanrı, Mesih’in kişiliğinde kıvançla tasarladığı kendi isteğinin gizini bizlere
belirgin etti.
Efesliler 3:3Az önce kısaca yazdığım gibi, bu giz bana özel açıklamayla bildirildi.
4
Bunu okursanız, Mesih’in gizini benim nasıl anlamış olduğumu kavrayabilirsiniz.
5
Söz konusu giz daha önceki kuşaklardan gelen ademoğullarına şimdiki dönemde olduğu
gibi açıklanmamıştı. Oysa bu dönemde Ruh aracılığıyla Tanrı’nın kutsal habercilerine ve
peygamberlerine açıklandı.
Böylece Meseller Kitabı’ndaki giz, bilmece, bilge öğütler, bilgelerin sözleri ve
muammalarının yani sırrın Mesih olduğunu görüyoruz.
Böylece Meseller Kitabına bakarken şunu görmeliyiz: Mesih, Tanrı’nın bilgeliğidir. Luka
2:40, 52 ayetleri Mesih hakkında bahsederken aynı zamanda bilgelikten bahsediyor:
40
Çocuk bilgiyle dolarak gelişiyor, güçleniyordu. Tanrı iyiliği O’nun üzerindeydi.
İsa bilgice ve boyca gelişiyor, Tanrı ve insanlar önünde iyilik buluyordu.
52
Luka 2:46-47 ayetleri henüz Mesih on iki yaşındayken alimlerle olan sohbetini anlatıken;
O’nun gerçekte on iki yaşında biri gibi olmadığını; üstün bir bilgeliğe sahip olduğunu
gösteriyor. Böylece Mesih henüz Yeni Ahit’te kayıt edilen işlerine başlamadan önce bile
Tanrı’nın bilgeliğini temsil ediyordu:
46
Üç gün sonra O’nu tapınakta öğretmenler arasında oturur buldular. Onların dediklerini
dinliyor, kendilerinden sorular soruyordu.
15
“Loji” yani “bilim” Logos kelimesinden gelmektedir.
47
O’nu dinleyenlerin tümü anlayışına ve verdiği yanıtlara şaşırıyordu.
Yeni Ahit Mesih’in bilgeliği konusunda pek çok güçlü vurgu yapmaktadır:
Markos 1:21Kafernahum’a vardılar. İsa Şabat günü dosdoğru sinagoga girdi, öğretmeye
başladı.
22
Öğretisine şaşırıp kaldılar. Çünkü onlara yetki sahibi biri gibi öğretiyordu. Dinsel
yorumculara benzemiyordu.
Markos 6:2Şabat günü olunca sinagogta öğretmeye başladı. İşitenlerin birçoğu şaşırıp kaldı.
“Bu adam bütün bunları nereden sağladı?” diyorlardı. “O’na verilen bu bilgelik nedir?
O’nun eliyle yapılan bu güçlü işler de ne?
Yeni Ahit’te “parabole” kelimesi Türkçe’ye “benzetme” olarak tercüme edildiğinde, Mesih’in
sözlerini okurken bunların Meseller ile bağlantılı olduğunu düşünemiyoruz. Bu kelimenin
İbranice karşılığı ise “maşal” olup “mesel (özdeyiş)” anlamına gelmektedir. O zaman İnciller
açıkça Mesih’in Meseller hakkında konuştuğunu söylemektedir.
Böylece Mesih bilge biri olarak ortaya çıktığında ona inanmayanların, Meseller’deki “aptal,
ahmak, akılsız, alaycı adam” tipilerine söylenen uyarı, azarlama, sıkıntı ve yargıyı alacakları
daha net gözüküyor.
Mesih kendi bilgeliğini öğretirken sözlerinin sağlam, sarsılmaz, güvenilir olduğuna dikkat
çekmiştir. Öyleyse O’na inanmayan kimseler için ne denli büyük tehlike vardır.
Luka 11:31Güney’in kraliçesi yargı günü bu kuşağın insanlarıyla birlikte dikilecek ve onları
suçlu çıkaracak. Çünkü Süleyman’ın bilgeliğini duymak için dünyanın öbür ucundan kalkıp
geldi. İşte, Süleyman’dan üstün olan buradadır.
Seba kraliçesi Süleyman’ın bilgeliğini dinlemek için uzaklardan gelmişti; ve Süleyman’ın
bilgeliğine hayran kalmıştı. Ancak Mesih ile birlikte Meseller’deki bilgelik halkın arasında
gelmişti; Süleyman’dan daha büyük olan biri konuşunca ona inanmamak ne kadar büyük bir
yargı getirecekti.
I.Korintliler 1:30Mesih İsa bağlılığınız Tanrı’dandır. Mesih Tanrı tarafından bizler için
bilgelik kılındı: Doğruluğumuz, kutsanışımız, kurtuluşumuz O’dur.
Koloseliler 2:3Bilgeliğin ve bilginin tüm gömüleri Mesih’te saklanmış duruyor.
Bu ayetler Mesih’in sadece bilge biri değil, aynı zamanda bilgeliğin kendisi olduğunu
söylemektedir. Açık bir şey var ki, Meseller Kitabındaki bilgelik Mesih’tir.
Matta 11:18“Çünkü Yahya geldi; ne yiyor ne içiyor. ‘Onda cin var’ diyorlar.
İnsanoğlu geldi; yiyor da içiyor da. ‘Bak bak, obur ve şaraba düşkün biri!’ diyorlar,
‘Gümrük vergisi toplayanların, günahlıların dostu.’ Ama bilgelik kendi eylemlerince
doğrulandı.”
19
Matta 11:18-19 ayetlerinde bazı insanların her doğru öğretiyi reddettiğini okuyoruz. Bu
durumda Mesih de onlara “kim doğru ve bilge ise işini ortaya koysun” diyerek
konuşmaktadır. Bazen Mesih’e tanıklık edersiniz, kimisi karşı çıkar, kimisi öfkelenir, kimisi
inanmaz, kimisi umursamaz, kimisi küçümser ve önemsemez. Benzer şekilde Mesih burada
daima şikâyet eden ve inanmayan kimselere kendi işlerini ortaya koymalarını söylemektedir.
Açıkçası, Mesih’in sözlerinin ve işlerinin karşısına çıkarılabilecek daha doğru veya daha bilge
bir insan ürünü yoktur. Bu da göstermektedir ki, Mesih Tanrısal bilgeliktir.
Koloseliler 1:15-17 ayeti Meseller 8. bölümü hatırlatıyor:
15
Bu Oğul görünmeyen Tanrı’nın görünen kişiliği, tüm yaratılışın ilk-doğanıdır.
Çünkü göklerde ve yerde, göze görünen ve görünmeyen her şey Mesih’te yaratıldı:
Tahtlar, egemenlikler, başkanlıklar, yetkiler, topu toplamı O’nun aracılığıyla ve O’nun için
yaratıldı.
17
O her şeyden öncedir ve her şey O’nda birbirine bağlı durmaktadır.
16
Bu ayetlerde Mesih’in her şey üzerinde kral olarak hükmedişi “ilk-doğan” sıfatı ile belli
ediliyor. 8:4 ayetinde insanlığa sesleniş, 8:15-16 ayetlerinde bahsedilen ulusların ileri
gelenleri, krallar, soylular Koloseliler mektubundaki tahtlar ve egemenlikleri bize hatırlatıyor.
Bu da Koloseliler mektubunda açıklandığı üzere her şeyin Mesih’e bağımlı olmasını
açıklıyor.
8:22-30 ayetleri ile Vahiy 3:14 ayeti ile arasında bir paralellik vardır. Öyleyse Mesih “Tanrı
yaratılışının kaynağı” olarak 8.bölümde yerini almıştır. Yine 8:30 ayetindeki “mimar” ifadesi
ile burada açık bir bağlantı var. Yaratılış ile ortaya konan iş Mesih ile ilişkili olarak
anlatılmaktadır.
31-) 9. bölümde iki konu var: Tanrısal bilgelik ve dünyanın bilgeliği. Orijinal metinde bilgelik
dişi bir kelimedir. Böylece 9:13-18 ayetlerindeki Fahişe Kadın tanrısızlığın ya da sahte
tanrıların bilgeliğini yansıtırken, 9:1-6 ayetlerindeki Bilge Kadın İsrail’in Tanrısı’nın
bilgeliğini yansıtmaktadır. Her iki kadın da yoldan geçenleri kendi evlerine çağırıyor. Ancak
bu yollardan biri eğri (yanlış) ve kötüdür (1:10, 15-16). Böylece okuyucu RAB’bin bilgeliği
ile mi, fahişenin bilgeliği ile mi yemek yiyeceğine karar vermelidir.VII
9. bölümdeki her iki kadın da “bana gelin” diye bağırmaktadır (9:4, 9). Belki burada “neden
kadın?” diye sorabiliriz. Meseller Kitabı boyunca baba oğluna ya da öğretmen öğrencisine
konuşmaktadır (“oğlum dinle”). Ancak 9. bölüm biraz farklı; burada bilgelik doğrudan
konuşuyor. Bütün Meseller genç bir kişiye yazılıyor. Genç bir kişi hayatın başlangıcındayken,
henüz hayat tecrübesi yokken ona “dinle” diyerek uyarılarılar ve öğütler verilmektedir.
Meseller Kitabı genç insanların hayata hazırlanması için yazılmış olduğundan, genç ve
tecrübesiz bir adamın hemen dikkatini çekebilecek bir şekilde, güzel bir kadın simgesi
kullanılarak Tanrısal Bilgelik öğretilmektedir.
Diğer yandan yetişkin ve olgun kimseler olsak bile, Meseller bize dikkatli olmak konusunda
yol gösterir. Çünkü tecrübelerimiz varsa da yeterli değildir; bilgelimiz varsa da yeterli
değildir; gücümüz varsa da yeterli değildir. Böylece Meseller kadın veya erkek olsun,
büyüklere, yetişkinlere ve çocuklara öğretmek içindir. Yani hepimiz kendi tecrübe, bilgi ve
gücümüzle tuzaklardan kaçamayız; ve bilmeyiz ki, tuzaklar da bizim düşmanlarımızdır.
Tanrısal Bilgelik burada kadın olarak yüksek yerde oturuyor (9:3). Bu da kadının çok önemli
biri olduğunu göstermektedir. Ve yine 9:14 ayetindeki fahişe kadın da yüksek bir yerde
oturuyor -o da kendini önemli göstermeye çalışıyor; yani dünyasal bilgelik Tanrısal bilgeliği
taklit ediyor.
Antik çağda tapınaklar yüksek yerlere kurulurdu ve önemli kimseler de bu tapınaklara yakın,
yüksek yerlerde evlerini yaparlardı; ve böylece şehrin özel insanları böyle tepelere yakın
yerde yaşarlardı. Tapınakların yüksek yerlerde olması o kadar önemliydi ki; Babil’in merkezi
iki ırmak arasında düz bir yer olduğundan, tapınak yapılabilmesi için önce taşlardan pramit
şeklinde bir tepe inşa ettiler ve bu tepenin en üst kısmına tapınağı kurdular. Böylece yüksek
yer deyince “Tanrıya ait yer” akla gelmektedir (8:2).
9:5 ayetinde Bilge Kadın bu genç adımı birlikte yemek yemeğe davet etmektedir. Bu olay
yakın bir ilişki göstermektedir. Ve yine “genç adamı bir kadının çağırması” meseline
bakarak, bilgelikle ilişkimizin karı-koca arasındaki ilişki gibi çok yakın olması gerektiğini
öğreniyoruz. Ancak fahişe kadın da bu genç adama yakın bir ilişki teklif etmektedir (9:17).
Ancak dünyasal bilgelik olan fahişenin yolu ölüme götürmektedir (9:18).16
Böylece insanlar bu geçici hayatın yollarında yürürken karşılarına çıkan iki kadından
bahsedilmektedir. Bu kadınların sesini duyan bir genç adam, en başında hangi kadını seçmesi
gerektiğine karar vermelidir.
Diğer yandan bu iki kadın bize yaratılışın başında, ilk günah ve düşüşten hemen sonra
açıklanan Tanrı’nın yargı sözlerini hatırlatmaktadır:
Tekvin 3:15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu
Birbirinize düşman edeceğim.
Onun soyu senin başını ezecek,
Sen onun topuğuna saldıracaksın.
Bu yargı sözleri aynı zamanda bize iki soy olduğunu göstermektedir: kadının soyu ve yılanın
soyu (Matta 13:37-38). Bu iki soy birbirine düşman bir halde ve savaş içinde olacaktır (Matta
13:39-40). Bu iki soy görüldüğü üzere kadının soyu ve yılanın soyu yani şeytanın soyudur
(I.Yuhanna 3:10).
Yani burada da iki soy arasındaki savaşa tanık olmaktayız. “Kadının Soyu” ifadesi ile açıkça
Mesih’e işaret edilmektedir; çünkü Mesih olağan bir şekilde doğan biri değildir; bilinen bir
şekilde bizlerin bir ana-babadan doğmasının tersine Mesih İşaya peygamberin dediği üzere bir
bakireden beden alıp aramıza gelecekti:17
Galatyalılar 4:4Ama vakit dolunca, Tanrı öz Oğlu’nu gönderdi. O bir anadan doğdu,
doğumu da ruhsal yasa altındaydı. 5Öyle ki, ruhsal yasa altında bulunanları özgür kılsın
ve bizler evlatlığa alınabilelim.
Galatyalılar Mektubundaki bu sözlerden yaratılışın başında vaat edilmiş, kadın soyundan
gelecek olan Kurtarıcı’nın zaman dolduğunda geldiğini okuyoruz. Çünkü bu yüzden oğulluğu
alabilmişiz; Tanrı’ya “baba” diyebiliyoruz; ve bu yüzden Tanrı’nın çocukları olma yetkisine
sahibiz (Yuhanna 1:12).
Böylece Mesih ve göksellik, Mesih ve kurtuluş gözlerimizde daha net oluyor. Çünkü
Mesih’in zamanın doluluğunda doğumu ve bizleri kurtarışından bahseden bu ayetten önceki
Galatyalılar 4:3 ayeti Mesihsiz insanı “dünya unsurları altında köle” olarak tanımlıyor:
16
I.Krallar 16:31, 18:4, 19; 21:25; II.Krallar 9:22, Vahiy 2:20
İşaya 7:14 Bundan ötürü Rab`bin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak;
adını İmmanuel koyacak.
17
Galatyalılar 4: 3Bunun gibi bizler de ruhsal yönden çocukken, dünyanın ilkel öğelerince
tutsak edilmiştik.
Bu ayetin ne dediğine dikkat edin: “dünyada ve tutsak” diyor. Vahiy kitabını açınca Mesih’in
son zaferini okurken yine benzer bir ifade ile karşılaşmaktayız. Filedelfiya kilisesine yaşadığı
sıkıntı ve gördüğü baskılar neticesinde şu vaat verilmişti:
Vahiy 3:10Çünkü sabra ilişkin sözümü tuttun. Yeryüzünde yaşayanları denemek için
tüm dünyaya gelecek olan denenme saatinde ben de seni koruyacağım.
Görüldüğü üzere burada iki halktan bahsediyor: Tanrı Sözü’ne sadık olan halk –Mesih’in
sözünü tutan halk) ve yeryüzün yaşayan halk.
Meseller Kitabı da benzer şekilde bize iki kadın gösteriyor (9:1-5, 13-18). Bu kadınlardan ilki
Tanrısal Bilgelik –yaşam vaat ediyor; ikincisi ise dünyasal bilgelik –ölüme götürmektedir.
Tekvin Kitabında gördüğümüz kadının soyu –Tanrı’ya ait halk- ile yılanın soyu –şeytana
ait halk- arasındaki savaş devam etmektedir. Her ikisi de insanları kendisine çağırmaktadır.
Her ikisi de bir paydaşlık için insanları çağırıyor. Hangi kadını seçeceğiniz konusu ise ölüm
veya yaşam konusu oluyor.
Vahiy 6:9Kuzu beşinci mührü açınca, Tanrı Sözü ve ruhsal tanıklıkları için ölenlerin
canlarını sunağın altında gördüm.
10
Yüksek sesle bağırdılar: “Ey egemen Rab! Kutsal ve gerçeksin sen. Yeryüzünde
yaşayanları ne zaman yargılayacak, onlardan kanımızın öcünü ne zaman alacaksın?”
Yine Vahiy Kitabına baktığımızda “(1-) Tanrı Sözü ve ruhsal tanıklıkları için ölenler ve (2-)
yeryüzünde yaşayanlar” olarak iki halk görmekteyiz. Bu da bizi yaratılışın başına, düşüşten
hemen sonrasına götürmektedir: kadın soyu ve yılan soyu (Tekvin 3:15).
Azizlerin Mesih’e olan feryatları bu iki halkı bize tekrar gösteriyor. Burada Tanrı Sözü ve
tanıklık sebebiyle öldürülmüş olanların halen Kuzu’ya dua ettiklerini görüyoruz. Tanrı Sözü
ve tanıklık için öldürülmüş; ama Mesih’te yaşayan halk olarak, ölümde bile dua ederek
“yeryüzünde yaşayanlar”18 olarak tanımladıkları kişilerin yargılanmasını bekliyorlar.
Böylece burada da iki soy ya da iki halk net bir şekilde bellidir: Tanrı’nın halkı ve yılanın
halkı. Kurtuluş tarihi boyunca şeytanın soyu Tanrı’nın halkına karşı savaşmaktadır. Kutsal
Kitap içinde sadece iki halk vardır; ya Tanrı’nın tarafında olan halk ya da şeytanın tarafında
olan halk.
Böylece hangi kadın ile yemek yiyeceğimiz nasıl bir yaşam şeklini seçeceğimizle çok ilgilidir.
Bu yüzden Mesih de insanın gideceği iki yoldan bahsetmiştir: bu yol ya dar yoldur, yaşama
gider; ya da geniş yoldur, yıkıma gider (Matta 7:13-14; [13:37-38]).
Benzer şekilde Vahiy 2:20-22 ayetlerinde sahte öğretiş, geçmişte Tanrı halkına eziyet etmiş
olan bir kadına benzetilir. Bu kadın İzebel’dir (I.Krallar 16:31-33; 18:4, II.Krallar 9:22, 30).
18
“yeryüzünde yaşayanlar” (yeryüzü üzerine) Vahiy 3:10; 8:13; 11:10; 13;8, 14; 17:8.
Böylece Tiyatira kilisesi bu kadın hakkında uyarılırken karşımıza yine iki halk ya da iki soy
çıkmaktadır.
Vahiy 2:23Bu kadının çocuklarını ise kırıp geçireceğim. O zaman tüm kilise toplulukları
yüreğin isteklerini ve aklın düşüncelerini araştıran ben olduğumu ve her birinize
yaptıklarınıza yaraşır karşılığı vereceğimi anlayacak.
24
“Öte yandan, ‘Tiyatira’da geriye kalanlarınıza, bu öğretiyi benimsemeyenlere
konuşuyorum. Onların, şeytanın derin gizleri dediği öğretiye sırt çeviren sizlere
bildiriyorum: Üzerinize başka yük yüklemiyorum.
Kutsal Kitap Tanrı halkının göksel vatandaş olduğunu söylemektedir (Filipililer 3:20).
Böylece buradaki şehitler sadık olan tüm Tanrı halkını temsil ederek göklerde Tanrı’nın
huzurundadır. Onlar Tanrı düşmanlarını “yeryüzünde yaşayanlar” olarak tanımlıyor; yani
onların duası yersel vatandaşlığı olanları işaret ediyor. Böylece Vahiy Kitabı ve Kutsal Kitap
boyunca bu iki halk arasındaki savaşı (Vahiy 6:15; 13; 14; 17:2), Meseller Kitabında iki kadın
ve dolayısı ile onlara katılan iki halk olarak görmekteyiz.
I.Korintliler 3:9Çünkü bizler Tanrı’nın iş ortaklarıyız. Sizlerse Tanrı’nın çiftliği, Tanrı’nın
yapısı..
10
Tanrı’nın bana verilen kayrası uyarınca uzman bir mimar gibi temeli attım, başka birisi de
yapıyı kuruyor. Bu kavramla herkes yapıyı nasıl kurduğuna dikkat etsin.
Böylece Meseller Kitabı sağlam bir temel üzerinde devam etmenin önemine dikkat çeker. İki
kadın ya da iki çağrı ve dolayısı ile onlara katılan iki halk, bize hangi taraftan olmamız
gerektiğine dikkat etmemizi gösterir.
32-) Yakup 3:1-12 ayetlerini dikkatle okuyunuz. 2. ayet “sözlerinde suç bulunmayan kişinin
bedenini dizginleyebilen bir kişinin yetkin bir kişi” olduğuna dikkat çekilmektedir. Yakup
ayetleri sözlerimiz ve bu bedendeki yaşamımız; dolayısı dilimiz ve işlerimiz yani dilimiz ve
yaşayışımız arasında bir bağlantı kurmaktadır. Benzeri yaklaşımı 15:7, 28 ayetlerinde de
görmekteyiz –bu ayetlerde bilgenin konuşmaları ve düşüncesi ile kötü kişinin yüreği ve
sözleri arasında zıtlık olduğunu vurgulanmaktadır.
Böylece kişilerin sözlerini dikkatli seçip kullanmaları bu yaşamda pek çok şeyi etkileyecektir
(10:14; 11:13; 15:2; 29:11). Kim hakkında ya da her ne konu hakkında konuşursak konuşalım,
sözlerimiz aynı zamanda başkalarına kendimizin gerçekte kim olduğunu, kendimizin nasıl bir
kimse olduğunu gösterecektir (öğretecektir).
Öyleyse Tanrı hakkında konuşan kimselerin diğer zamanda kimin ya da neyin hakkında
konuştuğuna bakarak bu kişinin yetkin bir kimse olup olmadığını görebiliriz. Tanrı hakkında
konuşan kimselerin alçakgönüllü ve yumuşak huylu bir yaşam ile –Mesih karakteri- ile dikkat
çekmesi gerekir. Ancak kişinin sözleri kendi benciliğini, cahilliğini, kötü niyetini
yansıtıyorsa, aynı zamanda bu kişi sözleriyle hatalarını başkalarına aktarıyor demektir. Çünkü
dilimiz aynı zamanda iyiliği yayma aracı olabileceği gibi kötülüğü kışkırtan bir araç da
olabilir (10:20-21):19
19
Çıkış 20:16, Mezmur 57:4; 52:1-4; 57:4
Yakup 3:6Dil de bir ateştir. Tüm bedeni lekeleyen ve cehennemden aldığı kıvılcımlarla
doğanın çemberini alevlere boğan kötülük evreni.. Beden parçalarımız arasında dildir böyle
davranan.
7
Tüm yabanıl hayvanlar, kuşlar, sürüngenler ve denizdeki yaratıklar denetim altına
alınabilir. Nitekim insanlarca denetim altına alınabilmişlerdir.
8
Ama dili denetleyebilecek insan yoktur. Öldürücü zehirle dolu, uslanmak bilmez kötülük
kaynağıdır o.
Diğer yandan ailemizde, işimizde ve sosyal çevremizde kullandığımız sözlerimiz aynı
zamanda Tanrı ile ilişkimizi hangi temelde düzenlediğimiz açısından da önemlidir. Çünkü şifa
ve teselli için, barıştırma ve bağışlama için, adalet, doğruluk ve iyilik için, gerçeğin
korunması ve savunulması için konuşan kimseler aynı zamanda Tanrı ile bir diyalog
geliştirmede başkalarından daha ayrıcalıklıdır. Böyleleri Tanrı’nın yüreğine yakın
konuşmakla bereketlenmiş olurlar (12:18; 15:4; 16:24).
Yakup 1:26Ben dinselim yolunda kurama kapılırken, dilini gemlemeyen, bunun tersine
yüreğini oyuna getiren bireyin dinselliği boştur.
Yakup Mektubu’ndaki “atın ağzındaki gem” veya “geminin dümeni” örneklerine bakarak
dilin küçük bir konu gibi düşünülmesinin yanlış olduğuna dikkat çekilmektedir. Çünkü atın
ağzındaki gem onun bütün bedenini kontrol etmeye ve yönlendirmeye yarar. Benzer şekilde
geminin dümeni gemiye yön verir. Öyleyse kişinin sözleri kişinin nasıl bir yolda yürüdüğünün
işaretidir. Dilini kontrol edip dizginleyenler yaşamlarına Tanrı’yı hoşnut eden bir şekilde yön
vermekte başarılı olurlar. Çünkü dilimiz ile doğruluğu, adaleti, kutsallığı başkalarına
aktarabildiğimiz gibi, dilimizle kötülüğü, kıskançlığı, haksızlığı, çekişme ve kavgayı
kışkırtabiliriz. Dilimiz doğru öğretişin bir aracı olabileceği gibi yanlış öğretişin yayılmasına
da sebep olur.
Böylece dilini kontrol etmek ile yaşamını Tanrı’nın kontrolü altına getirmek arasında bir
bağlantı olduğu açıktır:
I.Petrus 3: 10Bu nedenle,
“Yaşamı sevmekle ilgilenen
ve parlak günler görmek isteyen,
dilini kötülükten sakınsın;
dudaklarını da aldatıcı sözler söylemekten..
11
Kötülükten kaçınsın, iyilik yapsın;
barışı arasın ve kovalasın.
12
Çünkü Rab’bin gözleri doğru kişilerin üzerindedir,
kulakları da onların dileklerinde.
Ama Rab’bin yüzü kötülük yapanlara karşıdır.”
Ve yine Mesih “Ağza giren şeylerin değil de ağızdan çıkan şeylerin –insanın dilinin- insanı
kirlettiğini” ve “yürekten kaynaklanan kötü tasarıların –adam öldürme, evlilik dışı ilişki,
rastgele cinsel ilişki, hırsızlık, yalan tanıklık, sövüp saymanın insanı kirlettiğini” söylemiştir
(Matta 15:11, 19-20):
Matta 12: 33“Ya ağacı sağlıklı yetiştirirsiniz, ürünü de sağlıklı olur; ya da ağacı çürük
yetiştirirsiniz, ürünü de çürük olur. Çünkü ağaç ürünüyle tanınır.
34
Engerekler soyu! Kendiniz kötü kişilerken iyi sözler söyleyebilir misiniz? Çünkü ağız
yüreğin taşmasından söz söyler.
35
İyi insan içindeki iyi gömüden iyi olanları çıkarır. Kötü insan da içindeki kötü gömüden
kötü olanları çıkarır.
36
“Size diyorum ki, insanlar söyledikleri her boş söz için yargı gününde hesap verecekler.
37
Öyle ki, sözlerin doğrultusunda suçsuz ve yine sözlerin doğrultusunda suçlu
çıkarılacaksın.”
Böylece Yakup 3:1-12, Matta 12:33-27, Matta 15:11-20 ayetlerinden bir Hristiyan’ın imana
dayanarak konuşması gerektiğini öğreniyoruz. Bir Hristiyan’ın Mesih’in öğretişini temel
alarak konuşması gerekiyor. Bu yüzden Meseller Kitabında da durum bu konuda farklı
değildir. Yakup 3:6 ayeti dilin kontrol altına alınmadığında cehennemden gelen bir ateşe
benzediğine ve tehlikeli yangınların kaynağı olduğuna dikkat çekilmektedir.
Böylece Meseller Kitabına bakarken “bilge insan ve bilge olmayan insan” tanımı ile “dilini
doğru kullanan insan ve dilini doğru kullanmayan insan” arasında bir ilişki olduğuna dikkat
ediniz (Yakup 3:9-10).
Bilge insan dilini kontrol altına almış bir şekilde yürüdükçe (10:19) bu konuda başkalarına
örnek olacak ve bu da sapkın niyetli kişileri uzaklaştıracaktır (4:24; 10:32).
Bilge kişi sözleriyle ikna edicidir (16:21, 23); sözleriyle şifa verir (12:18; 16:24), bilgenin
sözleri yatıştırıcı ve uzlaştırıcı (15:18) bir amaç için, iyilik için etkindir (15:2; 31:26; 13:3;
18:21).
Böylece doğru kişi kendi etrafını sözleriyle yaşam yolunda bina etmeye çalışırken, kötüler
sözleriyle kendi kötülüklerini örtmeye çalışmaktadırlar (10:11, 18, 21).
Bilgelerin sözü kaygılı kimselere şifa ve esenlik getirirken (16:24; 15:4), yanlış konuşmalar
kişileri yaralamaktadır (12:18, 25)
Dilini dizginleyen ile dizginlemeyen arasındaki farkın, yaşam ve ölüm arasındaki fark ile
ilişkili olduğunu okumaktayız (13:3; 15:1).
Kötülük sorunu bir kuşaktan diğer kuşağa geçmektedir (17:4, 20; 18:6). Kişiler bazen kendi
başlarına gelen ve şikayet ettikleri sıkıntı ve zorlukları, çoğu zaman dillerini dizginlemeyip
dili doğru kullanmadıkları için kendileri davet etmiş olmaktadırlar (10:13; 13:3; 14:3; 18:6-7,
20-21; 26:28). Çünkü bu türlü sıkıntılar özünde yürek tutumu ile ilgilidir (17:20).
Oysa dil temiz bir yürek tarafından yönlendirildiğinde (16:23) iyilik getirmektedir (12:14;
22:11; 24:26); ve dili bilgece kullanmak bir berekettir (11:9, 11; 13:2; 18:4, 20; 21:23; 22:18;
25:11, 15).
Böylece bilge kişi sözleriyle bilgiyi başkalarına aktarmakla (5:2; 15:2) ve sözleriyle gerçeği
korumakla meşgul iken (8:6-8; 10:31-32), kötüler de tam tersine kendi kötülük dolu
düşüncelerini korumakta ve kötülüklerini başkalarına yaymaktadır (11:9; 17:4; 18:6; 24:1-2,
10:31-32).
Böylece sözlerimiz adalet ve merhamet için etkin olmalıdır (31:8-9, 26). Ve gerçeğin yanında
olan kişi RAB’den korkan kişidir (8:13). Bu durumda Meseller Kitabı’nın yazılış amacını
(1:2-6, 8) göz önüne aldığımızda, kişiler dilini nasıl kullandığına bakarak hangi tarafta
olduklarını ve hangi tarafta olmaları gerektiğini görebilirler. Böylece Kelam’ın yaşam
davetine (2:19; 3:2, 18) bakarak teşvik alabilirler. Ve yine kitabın yazılış amacına ve dil
konusunda bakarken aklımızda 4:24 ayetinin uyarısı, Mezmur’un duası da dilimizde
olmalıdır:
Mezmur 39:1 Karar verdim: "Adımlarıma dikkat edeceğim,
Dilimi günahtan sakınacağım;
Karşımda kötü biri oldukça,
Ağzıma gem vuracağım."
Böylece dili dizginlemek ve dili doğru kullanmak açısından Meseller Kitabı’na bakarken,
bilgeliğin durgun bir şey olmayıp aynı zamanda bir hareket ve iş konusu olduğunu (Matta
11:19) göz önüne almalıyız. Ve hatırlamalıyız ki, dil konusu Tanrısal bilgeliğe hizmet
etmekle üstünlük kazanır (20:15). Ve insanın mutluluk arayışına bakarak konuşursak, dil
konusu (22:18; 23:16) ilişkileri bina eden veya yıkan yönü ile temel bir konu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
33-) Bu dünyada yaşarken aynı zamanda çalışmak durumundayız; yaşamak için işler yapmak
zorundayız; ve yemek için emek harcamamız gerekmektedir. Bu durumda çalışmak veya
tembellik yapmak konusu karşımıza çıkıyor.
28:19 ayeti “bol yiyeceğin çalışmakla mümkün olduğunu ve avarelik peşinde olanların payına
yoksulluk düştüğünü” söylerken 12:11 ayeti “çalışıp ekmek kazanmak varken, boş şeylerle
vakit öldürenlerin –tembelliliğin- sağduyudan yoksunluk” olduğunu söyler.
İnsanoğlu bu yeryüzünde pek çok şey gibi çalışmak için de sorumludur. Ancak Hristiyanlar
çalışmayı sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir çağrı ve bir tanıklık olarak kabul
ederler.
Efesliler 2: 10Çünkü bizler O’nun yapıtıyız. Mesih İsa bağlılığında iyi işler için yaratılmış
bulunuyoruz. Tanrı günlerimizi bunlarla geçirmemizi amaçlayarak onları önceden
hazırladı.
Bu ayetin ne dediğine dikkat edin: Tanrı iyi işlerin yolunda yürümemiz için bizi yarattı; Tanrı
bizi iyi işlerin yolunda yürümemiz için Mesih’te yarattı; Tanrı önceden hazırladığı iyi işlerle
günlerimizi geçirmemizi amaçlayarak bizi Mesih’te yarattı; çünkü Tanrı bizi imanın yolunda
yürümemiz için yarattı…
Öyleyse bu yaşamın en belirgin iyi işi, Mesih’teki bu çağrımıza uygun yaşamak olarak
kendini belli ediyor (Efeslilier 4:1-2). Çağrımıza bakarken aslında Tanrı’nın yaptığı iyi işe
bakıyoruz (Efeslilier 5:1-2).
Yuhanna 6: 27Gelip geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için
çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecektir. Baba Tanrı O’na mührünü basmıştır.”
28
Onlar İsa’ya sordu: “Tanrı’ca onaylanan işleri yerine getirmek için ne yapmamız
gerekir?”
29
İsa, “Tanrı’nın işi O’nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıtladı onları.
Böylece en önemli işin, insanın en iyi işinin iman olduğunu okuyoruz. Böylece diğer
işlerimizin kalitesini belirleyen şey iman oluyor. İşlerimiz yani ne yaptığımızı ve ne
yapmadığımızı belirleyen şey iman oluyor. Çünkü iman olmadan yapılan işler Tanrı’yı hoşnut
etmez (İbraniler 11:6).
Böylece bizler gündelik ekmeğimizi sağlamak üzere, görünürde ailemiz ya da kendimiz için
çalışıyorsak da; ya da bir komşunun [veya bir insanın] iyiliği için bir konuda emek ve zaman
harcarken, öncesinde ilk iyi işimiz olan iman sayesinde, yaptığımız şeyi Rab için yapar gibi
çalışmamız gerekiyor (Efesliler 6:6-8):
Koloseliler 3: 22Uşaklar, her konuda dünyasal efendilerinizin buyruğuna uyun. Bunu
insanların gözüne hoş görünmek için yapmayın; tersine, gönül hoşluğuyla ve Rab’be saygı
göstererek yapın.
23
Yaptığınız iş her ne olursa olsun, tüm yürekle, insanlar için değil Rab için iş yapar gibi
çalışın.
24
Mirasınıza düşen ödülü Rab’ten alacağınızı bilirsiniz. Çünkü hizmet ettiğiniz efendi Rab
Mesih’tir.
Öyleyse bu yaşamda Kelam’ın ahlaki ve ruhani değerlerine bağlı bir şekilde yaşamak; aynı
zamanda Tanrısal bilgeliğe dayanarak, iyi meyve vererek yaşamaktır. Böylece bilgece
yaşamakla, iyilik ve doğrulukta ürün vermek, pratikte el ele giden bir şey olması gerekiyor:
Efeslilier 5: 8Çünkü bir vakitler siz karanlığın ta kendisiydiniz. Ama şimdi Rab bağlılığında
ışıksınız. Işığın çocukları gibi yaşayın.
9
Çünkü ışığın ürünü her iyilikte, doğrulukta, gerçekte belirir.
15
Bu nedenle, günlerinizi nasıl geçirdiğinize tüm inceliğiyle dikkat edin. Bilge olmayan
kişiler gibi değil, bilgeler gibi davranın.
Böylece Meseller Kitabı’ndaki çalışkan ve tembel ayrımına yeniden dönersek, dünyayı
dünyasal hayat ve ruhani hayat diye ikiye bölmeksizin, bilgece nasıl çalışırız?
I.Selanikliler 2: 9Kardeşlerim, hiç kuşkusuz, emeğimizi ve çabamızı anımsarsınız.
Hiçbirinize yük olmamak amacıyla gece gündüz geçimimiz için çalışarak size Tanrı’nın
Sevinç Getirici Haberi’ni yaydık.
II.Selanikliler 3: 7Çünkü bize benzemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Sizlerle birlikteyken
düzensiz biçimde davranmadık, 8ne de hiç kimseden hazır ekmek yedik. Tam tersine,
aranızdan hiçbirine yük olmamak için emek ve çaba harcayarak gece gündüz çalıştık.
9
Gereksinimimizin karşılanmasına hakkımız olmadığından değil. Hayır, size örnek olalım
diye yaptık bunu. Öyle ki, bize benzeyesiniz. 10Birlikteyken de size aynı şeyi vurgulamıştık:
Çalışmak istemeyen yemek de yemesin.
Görüldüğü üzere elçi burada çok açık bir şekilde sorumuzu cevaplamış olmaktadır. Bu ayette
Mesih’te etkin olan imanın nasıl çalıştığını görüyoruz. Elçi gündelik ekmeği için çalışırken
diğer yandan da kazancını Tanrı’nın görkemine adamış bir şekilde yaşıyor; böylece elçi hem
kendi gündelik ekmeği için hem de Tanrı’nın işi için çalışıyor. Böylece elçi bize bir başka
ayeti hatırlatmış oluyor:
Efesliler 6: 6İnsanların gözüne girmek için değil, Tanrı isteğini yürekten yerine getiren
Mesih uşakları gibi yapın bunu.
7
İnsanlara hizmet eder gibi değil, iyi niyetle Rab’be uşaklık eder gibi davranın.
8
Bilirsiniz ki ister köle, ister özgür olsun, herkes yaptığı yararlı işe yaraşan karşılığı
Rab’den alacaktır.
Her şekilde Rab’be hizmet için çalışmak, insandan değil Rab’den alacağımız ödüle göre
çalışmak (Koloseliler 3:23-24), Tanrı’nın bizi yarattığı iyi amacı olan imanın yolunda
yürümektir (Efesliler 2:10).
Böylece iş ya da çalışmak konusuna bakarken iman konusunu göz önünde bulundurmalıyız.
Bu durumda Meseller Kitabı’nda iş ve çalışma konusuna “iman ile çalışmak” açısından
bakarız. Ve tembellik de “imandan uzak işler olması sebebi ile Tanrı’nın beğenisine
adanmamış işler” olarak karşımıza çıkar.
Diğer yandan imanla çalışmanın zıddı olan tembellik Meseller’de nasıl tarif ediliyor, bakın:
tembelin çalışmamak için sürekli bahanesi olduğunu görüyoruz (26:13; 22:13); bu bahaneler
aynı zamanda yalancılık anlamına da gelmektedir. Diğer taraftan tembelin mazereti onun
aptallığını ortaya koymaktadır. Çünkü işten kaçmak için ahmakça bir gerekçe buluyor –kendi
aklınca. Bir şeyler yapıyor gözükse de aslında bir ilerleme içinde değildir ve yerinde
duruyordur. Onun durumu kapının menteşe ile sabitlenmesine benzetiliyor (26:14). Yani
tembel kişi de kapının menteşe ile duvara sabitlenmesi gibi yatağına öylece bağlanmış olarak
kısıtlı hareket eden, üretemeyen, başladığı işi bitiremeyen (26:15), zaman öldüren, böylece
yetki ve sorumluluk almak istemeyen biri olarak anlatılmaktadır.
Diğer yandan tembel kişi kendisini bilge zannetmektedir (26:16).20 Neden öyle? Çünkü
tembel karakterinde RAB’den korkmak yoktur (3:7). Bu yüzden de tembel kişi kendi
ihtiyacını ve eksikliğini göremeyecek kadar gururlu biri olarak karşımıza çıkıyor. Kendini
bilge zannediyor ama gerçek öyle değil.
Diğer yandan tembellik yoksullukla, açlıkla ilişkili olarak anlatılırken (6:9-11, 20:4; 24:3034); çalışkanlık ise varlık ve doygunlukla ilişkili olarak özendirilir (20:13).
Diğer yandan tembellik kendini kısa yoldan para kazanma işleri ile belli eder. Böyleleri
çalışıp emek vermeyi istemezler. Ancak kısa yoldan kazanmaya çalışmaları gerçekte çok daha
zahmetli ve sıkıntılı bir iştir (1:10-19). Onların boş emekleri (16:27-30) fahişe kadının yolu
gibi olup (2:18-19; 7:26-27) sadece ölüme götürmektedir (1:18; 11:19), yalan ve hile ile
edinilen servet gibi (21:6; 11:1, 5; 20:17)...
Böylece tembellik temiz eller ile çalışmayı sevmediği için sonu felaket olacaktır (21:25;
11:16-19). Böylece kötülerin işleri rast gitmezken; gayretle, emek vererek, şerefle çalışanlara
gerçek servet vardır (12:27). Böylece tembellik de kendi açgözlülüğünün cezasını alacaktır
(21:25-26).
Tanrı bizi kendi suretinde yarattı –yani Tanrı bir iş yaptı; ve Tanrı yaratılış ile başlattığı işini
devam ettiriyor; demek ki, bizim de bir iş yapmamız gerekiyor (Yuhanna 5:17). Böylece
biliyoruz ki, bizler tembellik için değil, çalışkanlık ve iyi iş için yaratıldık; öyle ki, herşey
Tanrı’nın övülmesi ve yüceliğine hizmet etsin; ve aynı zamanda işlerimiz insanın iyiliği için
olsun:
20
Burada da olan şey aynı zamanda putperestlik tehlikesidir. Çünkü kişi kendi aklına güvenirse gerçeği
aramak yerine kendi zannetiği şeyi gerçeğin yerine koyar.
Tekvin 1:27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış
oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.
28 Onları kutsadı ve, "Verimli olun, çoğalın" dedi, "Yeryüzünü doldurun ve denetiminize
alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.
Tekvin 2:15 RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu.
Böylece iman edenler (1:7; 2:5) dürüst olarak çalışıp, dünyanın her yerinde Tanrı’nın
Krallığını temsil etmekle görevlidirler. İnsanlar, Adem’e verilen bu görev uyarınca Tanrı’ya
olan imanları ile her nereye giderlerse “Tanrı’nın suretinde yaratılmış” birine yakışır bir
şekilde çalışmaları gerekiyor. Aynı zamanda Mesih imanından kaynaklanan iyi işlerimiz dua
ve tanıklık ile de taçlanmalıdır.
Tanrı bir kral olarak bütün yaratılışa hükmediyor ve yönetiyor. Tanrı, suretinde yarattığı
insana da krallığı altındaki işler için kahyalık görevi veriyor. Böylece yaptığımız iş her ne iş
olursa olsun, imanla yapılırsa, Tanrı’nın görkemi ve insanın iyiliği için yapılacağından, her iş
önemlidir.
Çalışırken amacınız nedir? Çalışırken amacımız ne olmalıdır? Çalışırken Tanrı’ya hizmet
etmek amacıyla çalışmalıyız. Bu dünyadaki geçici yaşamımız “Tanrı’yı yüceltmek ve O’ndan
zevk almak” temeli üzerinde devam etmelidir. Böylece Tanrı bize kalıcı ve çok özel bir iş
verdiği için şükretmeliyiz. Çünkü RAB kendi yaratılışını bize emanet etti; bizi kahyaları
olarak ellerinin işi üzerinde yetkili kıldı (Mezmur 8:4-6).
Böylece işçi ya da patron, memur ya da amir olsak bile, işlerimizi RAB için yapar gibi,
RAB’be hizmet eder gibi gayretle ve hoşnutlukla yapmalıyız (Efesliler 6:6-8). Çünkü bu bir
berekettir. Tanrı çalışmamızı istediğine göre bu bizim için iyidir ve bizim için gereklidir.
Böylece çalışan insan iman ile kazandığı gibi, iman ile harcayıp, iman ile biriktirecektir. Yani
kazancını bencilce sadece kendisi için değil, kazancını Tanrı’nın yüceliği ve görkemi için de
kullanarak; kiliseyi ve görevlilerini, yüce görevi, merhamet işlerini destekleyerek bereket
olacaktır. İmanın korunması ve güçlenmesi için gereken işlerin maddi kısmında cömert
olaraktan yaşayacak; böylece Tanrı’nın krallığına yatırım yapmış ya da Tanrı’nın krallığı için
biriktirmiş olacaktır:
Matta 6: 19“Yeryüzünde kendinize gömüler biriktirmeyin. Burada güve ve pas yok eder;
hırsızlar da delip çalar.
20
Bunun yerine gökte gömüler biriktirin kendinize. Orada ne güve yok edebilir, ne de pas.
Hırsızlar da delip çalamaz.
21
Çünkü gömün neredeyse yüreğin de orada olacaktır.”
Genel olarak dünyada bazı insanların işlerden şikayet etmek ve işlerden kaçmaya çalışmak
gibi bir eğilimi vardır. Diğer yandan bazı insanlar da işkolik olarak çalışırlar. Sadece işe,
kazanca, yatırıma odaklanarak yaşarlar. Aslında böyleleri için iş bir anlamda bir put ya da bir
din olmuştur. Çünkü bütün çalışma amaçları en yüksek ve rahat bir emeklilik olabilir veya
daha fazla kişi üzerinde yetki sahibi olmak olabilir; bütün çalışma amaçları başkalarından
daha fazla servet sahibi olmayı istemek olabilir veya bütün her yerde tanınmak, ün ve prestij
sahibi olmak olabilir; bütün bunlar kişinin yaşam amacı ve hedefi olunca insan bu amacı
kendisine bir put yapmış, yani amacını tapındığı bir Tanrı yapmış olur. Bu amaçların kendisi
kişinin gururunu beslediği gibi; çalışmayı bir takıntı halinde kişinin benliğinde daha da güçlü
hale getirecektir.
Ancak yaratılışımızın tek amacı diğer bütün sorumluluklarımızı bir kenara bırakarak sadece
köle gibi çalışmak değildir. Çünkü iş ve çalışma bize bir lanet olarak verilmemiştir. Bu
durumda tembellik de işin kölesi olmak da yanlıştır –her iki yanlıştan da kaçınmalıyız. Bu iki
yanlışın özünde bencillik vardır. Tembel sadece kendi rahatına odaklanmıştır. İşkolik ise
sadece işin hedeflerine odaklanmıştır. Tembel fakirlik tadacaktır, işkolik belki fakirlik tatmasa
da, diğer sosyal sorumluluklarından kaçacaktır.
Örneğin tembel kişi bir aile sahibi olmanın sorumluluklarını taşıyamaz. Diğer yandan da
işkolik kişi de işlerden vakti olmadığı için bu sorumluluklarla ilgilenemez. Birinde
sorumluluk almak ve yakınlarımızla çalışma, dinlenme, eğlenme, ortak yaşamda roller
üstlenme, sosyal yaşamın gerekli kıldığı diyalog ve paylaşımdan kaçınmak varken; bir
diğerinde bütün bunları görmezlikten gelmek ya da işler için bütün bunları ihmal etmek
durumu söz konusudur. Gerek tembel gerekse işkolik olsun, her iki insan tipi de ailesine,
akrabalarına ve genelinde insanlık ailesine karşı olan sorumluluklardan kendilerini
çekmişlerdir.
Böylece iman edenler (3:7; 8:13) olarak işimiz Tanrısal bir çağrıya dayalıdır. Bu çağrı
antlaşmasal bir ilişkiden doğar. Çağrımız hayatın her alanını kapsamaktadır; dünyayı fiziksel
hayatımız ve ruhani hayatımız diye ikiye bölmeden yaşamamız gerekir:
I.Korintliler 10: 31Ne yerseniz yiyin ne içerseniz için ne yaparsanız yapın; tümünü Tanrı’nın
yüceliği için yapın.
Ve yaşarken işimiz hayatımızın en büyük amacı olsun diye değil; ya da işimiz hayatın en
küçük parçası olsun diye yaşamıyoruz. Antlaşmasal bir çağrımız var; bu çağrı çalışmayı ve
dinlenmeyi kapsamaktadır (Tekvin 2:2-3, Çıkış 20:8-11).21
Böylece Meseller’de bir taraftan tembellikten kaçınmak ve iman ile çalışmak teşvik edilirken;
‘zenginliğin RAB’bin bereketi’ olarak gösterilmesi çalışan kişiye bir güven vermektedir (8:21;
10:22; 15:16). Çalışan kişi kaygı duymadan çalışmalı, kazancına şükrederek çalışmalı;
zenginlik tutkusundan kaçınarak Tanrı’nın verdiklerinin kendisi için iyi olduğuna güvenerek
çalışmalıdır. Çünkü vaadin çocuğu olan İshak, RAB onu kutsadığı için ektiği ürünün yüz
katını biçmişti (Tekvin 26:12):
Tesniye 8:18 Ancak bu serveti toplama yeteneğini size verenin Tanrınız RAB olduğunu
anımsayın. Atalarınıza ant içerek yaptığı antlaşmayı yerine getirmek amacıyla bugün de
bunu yapıyor.
6:6-11 ayetlerinde karınca iyi bir örnek (6:6-9) ve tembel kötü bir örnek olarak
gösterilmektedir (6:9-11). Karıncanın tersine tembel adam her zaman çalışmıyor, daha fazla
uyuyor.
Diğer yandan tembel kişinin öğrenmek için karınca gitmesi oldukça düşündürücüdür (6:6).
Çünkü insan yaratılışın en ayrıcalıklı varlığı iken (Tekvin 1:26) günah, düşüş ve lanet onun
orijinal yaratılışını bozmuştur. Böylece insanı burada karıncadan bile öğrenebilmek durumuna
düşmüş görüyoruz.
21
Westminster İnanç Açıklaması XXI/8, Westminster Kısa İlmihal 58, 60, 62.
Böylece Tanrı’dan öğrenemeyen insan (Eyüp 35:11) ya bir böcekten daha zavallı duruma
düşecek ya da böcekten biraz öğrenmek durumunda kalacaktır.22 Karınca bir kralı olmadığı
halde (6:7) takım halinde çalışıyor. Çünkü Tanrı karıncayı böyle yarattı. İnsan da benzer
şekilde çalışmak için yaratıldı (Tekvin 1:28; 2:15). Bu durumda karıncanın aksine, tembel
insan çağrısına ve insan olma doğasına aykırı yaşamaktadır.
Böylece iman edenler (9:10; 10:27) yaptıkları her işi RAB’be saygı göstererek ve O’nun için
yapmalıdır (Koloseliler 3:22-23). Bu durumda Meseller bize karıncayı bile örnek göstererek,
her işte RAB için çalışmayı; bunu aklımızda tutarak yaşamayı teşvik eder. Eğer iş hayatımızın
her anında aklımızda bu çağrımız olursa sevinçli, gayretli ve şükrederek çalışanlardan
olacağız.
Böylece karınca örneği bizlere doğru olan şeyleri yapmak konusunda teşvik ediyor. Diğer
yandan 6:9-11 ayetlerine bakınca yanlış şeylerden kaçmak konusunda da bir teşvik
almaktayız. Böylece bu bölüm ve 26:14-16 ayetlerine baktığımızda tembelliğin sonucu
bellidir. Tembel kişi sorumluluktan kaçıyor, gayret etmek ve emek vermek istemiyor. Bu
yüzden de sonuç yoksulluk olacaktır (19:15; 20:4, 13).
Süleyman Mezmur’da şöyle diyor:
127:1 Evi RAB yapmazsa,
Yapıcılar boşuna didinir.
Kenti RAB korumazsa,
Bekçi boşuna bekler.
2 Boşuna erken kalkıp
Geç yatıyorsunuz.
Ey zahmetle kazanılan ekmeği yiyenler,
RAB sevdiklerinin rahat uyumasını sağlar.
Böylece dördünce emirde dediği üzere hem çalışma hem de kutsal dinleme hayatımıza yer
almalı. Böylece Tanrı’ya güvenerek yaşamayı ve Tanrı’ya güvenerek çalışmayı hayatımıza
dengeli bir şekilde yerleştirmeliyiz.
Kutsal Kitap merkezli bir iman (13:13; 14:2, 14:26-27) eğer yoksa, bu durumda Tanrısal
bilgelik de olmayacağından para ve maddiyatın kişiler için bir put olması kaçınılmazdır. Bu
durumda açgözlülüğün Kutsal Kitap’ta putperestlikle bir tutulduğuna dikkat edin:
Koloseliler 3: 5Bu nedenle, bedeninizin salt yersel varlığa ilişkin eğilimlerini öldürün:
Rasgele cinsel ilişkiyi, iğrençliği, düşük isteği, uygunsuz tutkuyu ve yalancı tanrılara
tapıcılıkla eşdeğer olan açgözlülüğü.
Tanrı bizi kendi suretinde yarattığı gibi, Tanrı bize Tanrısal bir yaşam vermek istedi.23 Bu
yüzden tembellikten de, çok kazanma hırsından da, açgözlülükten de, savurganlıktan ya da
22
Diğer yandan “karıncaya bakma” örneği gözlerimizi “doğal vahiy” konusuna çevirmektedir (Mezmur
19:1-6).
23
Tekvin 2:2 Tanrı yapmakta olduğu işi yedinci gün bitirdi. O gün işi bırakıp dinlendi. Çıkış 20:9 Altı gün
çalışacak, bütün işlerini yapacaksın.
10 Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır. O gün sen, oğlun, kızın, erkek ve
kadın kölen, hayvanların, aranızdaki yabancı hiçbir iş yapmayacaksınız.
cimrilikten de kaçınarak dengeli bir şekilde çalışmalıyız, Tanrı’dan ve bize bağışlanmış
yaşamdan zevk alarak çalışmalıyız:
Vaiz 2:24 İnsan için yemekten, içmekten ve yaptığı işten zevk almaktan daha iyi bir şey
yoktur. Gördüm ki, bu da Tanrı'dandır.
Tanrı dünyayı yaratırken bundan hoşnutluk duymuştur (Tekvin 1:31 –her şey çok iyi). Ve
Tanrı insanı kurtarma işini kıvanç duyarak yapmıştır (Efesliler 1:5). Benzer şekilde Mesih’in
kahinliğinin sürekli olmasına bakmak (İbraniler 6:20; 7:16-17, 21-25), bizleri doğru bir
şekilde çalışmak ve Tanrı’da doğru bir şekilde dinlenerek yaşamak için motive etmelidir
(İbraniler 12:2-3, Romalılar 8:34).
Bizler de işimizi yaparken, kutsal Tanrı’nın kutsal korkusuna sahip kimseler olarak
dürüstlükle, adaletle, sevinçle ve gayretle çalıştığımızda, insanlık ailesi iman ile çalışan ile
çalışmayan arasındaki farkı daha güçlü bir şekilde görecektir. Böylece Tanrı’nın Mesih
aracılığı ile bizde çalışmasına (1:6) verdiğimiz şükran dolu bir cevap, Tanrı’nın yüreğine
uygun çalışmak olacaktır.
34-) İnsanlık ailesi ile ilişkilere (arkadaşlık) bakış:
a-) Davut ve Yonatan: Davut ve Yonatan yakın iki arkadaştı. Onların arkadaşlığının
diğerlerinden bir diğer farkı ise aralarında bir dostluk antlaşması yapmış olmalarıydı. Böylece
sürekli birbirlerine destek olacak, sürekli birbirlerine yardım edecek ve sürekli birbirleriyle
dayanışma içinde olacaklardı (I.Samuel 18:1-4). Böylece Davut öldürülme korkusu ile çöle
kaçtığı zaman Yonatan geldi ve onu teselli etti (I.Samuel 23:15-18). Yonatan Davut’un
çağrısını tanıdı ve onu teşvik etti. Yonatan böylece Davut’un hayatını korudu (I.Samuel 19:14) ve sıkıntılı zamanlarda onu ziyaret etti (I.Samuel 20:41-42). Bunu kralın (babasının)
buyruğuna karşı gelmek pahasına yaptı. Davut bu arkadaşlık sebebi ile yakın arkadaşlığın
değerini çok iyi anlamıştı (II.Samuel 1:17-27).
b-) Pavlus ve arkadaşları: Benzer şekilde Pavlus için Müjde hizmetindeki kimseler önemliydi.
Yakın arkadaş onun için ruhunu rahatlatan bir kardeş gibiydi:
II.Korintliler 2: 13Kardeşim Titos’u bulamayınca, ruhum tedirgin oldu...
II.Timoteyus 1: 16Rab Onisiforos’un ev halkına acısın. Çünkü o defalarca canımı tazeledi.
Tutukluluğumdan hiç utanç duymadı.
Filipililer 2: 25Gereksinimimi karşılamak için görevlendirip gönderdiğiniz kardeşim, iş
ortağım ve ruhsal savaş paydaşım Epafroditos’u yine size göndermeyi gerekli gördüm.
Davut ve Yonatan örneğinde olduğu gibi Müjde gerçeğinde samimi bir arkadaşlığın
örneklerini Yeni Ahit içinde de görmekteyiz:
Romalılar 16: 3Mesih İsa bağlılığında iş ortaklarım Priska ile Akila’ya selamlarımı bildirin.
4
Onlar benim için kendilerini ölüm tehlikesine attı. Yalnız ben değil, uluslardan oluşan tüm
kilise toplulukları da onlara teşekkür borçludur.
Böylece arkadaşlık konusuna bakarken Mesih’i bir temel olarak alıyoruz:
11 Çünkü ben, RAB yeri göğü, denizi ve bütün canlıları altı günde yarattım, yedinci gün dinlendim. Bu
yüzden Şabat Günü'nü kutsadım ve kutsal kıldım (Çıkış 23:12; 34:21)
Yuhanna 15: 13Kimsede insanın dostları yararına canını vermesinden daha üstün sevgi
yoktur.
14
Eğer size buyurduklarımı yaparsanız dostlarımsınız.
15
Bundan böyle size uşak demeyeceğim. Çünkü uşak efendisinin ne yaptığını bilmez. Size
dostlarım diyorum. Çünkü Babam’dan işittiğim her şeyi size bildirdim.
Ve yine Mesih’in yetmişleri ikişer ikişer göndermesinden sadece misyon konusunda değil,
arkadaşlık konusunda da öğrenmeliyiz (Luka 10:1). Yetmişlerin bir takım ruhu içinde hizmet
etmeleri gerekiyordu. Bunu iyi yapmaları için iyi arkadaş olmaları önemliydi.
c-) Meseller’de İnsanlık ailesi ile ilişkilere (arkadaşlık) bakış: Böylece Meseller, arkadaşlığa
kardeşten öte bir ilişki olarak bakarken, zor bulunan ve pahalı olan “esans ve buhur”
simgelerini kullanıyor:
27:9 Yağ ve koku yüreğe hoşnutluk verir,
Bir adamın öğüdü arkadaşına öyle tatlıdır.
27:10 Kendi dostunu ya da babanın dostunu bırakma
Ve senin felaketinin gününde kardeşinin evine gitme;
Yakın bir komşu uzaktaki bir kardeşten daha iyidir.
Öyleyse bu denli yakın ve eşi bulunmaz arkadaşlar edinmiş olmak, aynı zamanda birbirlerine
öğüt verebilir durumda olmaktır. Bir arkadaşın iyiliği için öğüt vermek de “Tanrı korkusu
içinde öğüt vermek” yani samimi iman ile mümkündür. Böyle bir arkadaşlık aslında dünyada
çok gerekli ama bir o kadar da değerli ve aynı zamanda kolay bulunamayan bir şey olduğu
için Meseller’de bu arkadaşlık ve komşuluk yağ ve kokuya (esans ve buhur) benzetiliyor.
Sizin “esans ve buhur” simgelerini çağrıştıran kaç arkadaşınız ya da komşunuz var? Yoksa
öğüt almaya hiç ihtiyacınız olmadı mı? Kaç kişi için siz esans ve buhur durumundasınız?
İnsanların kolay yaklaştığı, kolay ulaşılabilir, yardımsever biri misiniz?
Diğer yandan tecrübelerle sabittir ki, kolayca yakınlarımızı kırabilir ve bazen de onları
kaybedebiliriz. Ama bir ilişkinin güvenilir ve sağlam olması için uzun zaman geçer; ve bu
zordur.
Doğru arkadaşlıkta övgü ve iltifat temel bir yer tutmaz. Doğru arkadaşlıkta taraflar birbirleri
aracılığı ile kendilerini tanırlar. Böylece doğru arkadaşlıkta taraflar birbirlerinden kendi
eksikliklerini görür; ve daha önce düşünmedikleri bir şekilde taraflar kendilerini tanır ve bu
şekilde kendilerini geliştirirler. Doğru arkadaşlıkta taraflar hakaret, küçümseme, ihmal ve alay
olmaksızın dayanışma içindedir.
Bazen eksikliklerimizi görmek pek hoşumuza gitmeyebilir. Ancak alçakgönüllü olarak
arkadaşlığı korursak, böyle bir arkadaşlık ilişkisi bir danışmanlık almak gibidir. Kendimiz
adına iyi bir hasat alabilmemiz için bu gereklidir. Bu şekilde kendimizi geliştirebilir ve
kendimizi yenileyebiliriz.
Diğer yandan doğru arkadaşlıkta taraflar birbirlerini bir hedefe yönlendirir. Doğru yola
gitmek, doğru yolda birlikte yürümek için bu gereklidir. Ve tabi ortak hedef Mesih
benzerliğinde ilerlemektir. Çünkü doğru arkadaşlık için de örneğimiz Mesih’tir.
Efesliler 4: 14Bundan böyle, insanların ustalıkla düzenlediği aldatılara kanan, her öğreti
rüzgârının etkisiyle çalkalanıp sürüklenen çocuklar olmayalım.
15
Tersine, sevgide gerçeği sürdürerek, baş olan Mesih’e doğru her yönden gelişelim.
Burada ayetin ne dediğine bakın: “birlikte Mesih’e odaklandıkça ruhsal olgunlukta birlikte
ilerleyeceğiz” demektedir. Burada bu ilerleme ve gelişim sürecinin bir birliktelik ve paydaşlık
ile birlikte yürüdüğüne dikkat ediniz.
Böylece gerçek arkadaşlıkta birbirini düzeltmek vardır. Gerçek arkadaşlıkta taraflar
birbirlerini yanlış yoldan alıkoymak için çalışır. Ve böyle bir arkadaşlık sayesinde doğru yolu
korkumak; ve doğru yolda birlikte devam etmek mümkündür.VIII
27:6 Bir dostun yaralaması sadıktır
Fakat bir düşmanın öpücükleri bolcadır.
Doğru arkadaşlıkta kişiler birbirlerinin kurtarıcısı olarak birbirlerini kollayıp gözetirler.
Çünkü Mesih bize dost oldu ve bizi kurtardı (Yuhanna 15:13-15). Böylece biz de
arkadaşlarımızın hatalarına yargılayıcı veya suçlayıcı olarak değil, arkadaşlarımıza hatalarına
rağmen, sevgi ile bir yenilenme vermek için bakmalıyız. Bu yüzden ayet “Bir dostun
yaralaması sadıktır” demektedir. Bu ayetteki kıyaslamayı görüyor musunuz? Yaralanma
kaçınmak istediğimiz bir durumdur; öpücük yani şefkat, ilgi, iltifat ise sevdiğimiz bir
durumdur. Ancak ayet dünyasal standardın dışına çıkmamızı, sevilmeyen yaralanmayı tercih
etmemizi söylemektedir. Neden? Çünkü kendimizi yenileyip geliştireceksek, kendimiz adına
iyi bir hasat biçmek istiyorsak bu gereklidir:
Mezmur 141:5 Doğru insan bana vursa, iyilik sayılır,
Azarlasa, başa sürülen yağ gibidir,
Başım reddetmez onu.
Öyleyse gerçek arkadaşlık bize günahlarımızı ve hatalarımızı da gösterir. Çünkü Mesih bize
günahlarımızı gösterdi, günahımızın kötülüğünü saklamadı ve bunu açıkça gösterdi; ancak
Mesih yine de bizi o çamurda bırakmadı; bizi sevdiği için bir şey yaptı: kurtardı; elimizden
tutup bizi kaldırdı.
Böylece doğru arkadaşlık günahları saklamaz, suçları örtmeye çalışmaz; bu yüzden de doğru
bir arkadaşlık iltifata gerek duymaz. Bazen böyle bir ilişki bizi yaralar; ancak gerçek
arkadaşlık zor şeylerle yüzleşmemizi sağlar ve bu süreçte acı çektiğimiz de olur. Bu yüzden
Meseller bize “Bilge adamı azarla ve sevecektir seni” demiştir (9:8). Bu yüzden Kelami
arkadaşlıkta bir taraf diğerinden hataları, eksiklikleri, suçları için kaçmaz ya da saklanmaya
çalışmaz. Çünkü kişiler kendileri ancak bir dostun yardımı değiştirip geliştirebilirler; kişiler
hata ve zayıflıklarının üstesinden ancak bir dostun yardımı ile gelebilirler:
17:17 Bir dost her zaman sever
Ve bir kardeş zor zamanlar için doğmuştur.
Mesih’in ne yaptığını hatırlayın: Petrus’a “Beni inkâr edeceksin” demişti (Luka 22:34). Ama
bütün bunlardan önce Mesih bu arkadaşını kendi düşüşüne bırakmayıp “imanın sarsılmasın
diye senin için dua ettim” de demiştir (Luka 22:31-32). Mesih çarmıha gerilip dirildikten
sonra yine yetiştirdiği bu küçük sürüyü bırakmamış ve inkarına rağmen Petrus’a “kuzularımı
otlat, koyunlarımı güt” diyerek bir yetki ve sorumluluk vermiştir (Yuhanna 21:14-17). Yani
Mesih ele verilişi ile başlayan baskı ve korku döneminden itibaren dağılmış olan öğrencilerini
(arkadaşlarını), bu dağınıklığın teslim almasına müsaade etmemiştir. Çünkü bir kardeş zor
zamanlar için doğmuştur (17:17).
Unutmayalım ki, sadece bir düşman bizim yanlışlarımızı düzeltmez; düzeltmeyi istemez.
Dünya bizlerin yanlışlarını daha da güçlendirmeye çalışır. Yani düşmanımız olan dünya,
şeytan ve benlik bize doğruyu kötü, kötüyü iyi gibi göstererek bizi lanetlemeye çalışır (24:24).
Ancak Kelami arkadaşlar günahı, laneti ve kötülüğü göstererek bizleri bereketler (24:25).
Böylece doğru arkadaşlık bizi yanlış yola gitmemek için ya da bizi yanlıştan alıkoymak için
çalışır; diğer yandan da bir yanlışın hayatımıza girmesi durumunda bizi teselli eder; bizden
kaçmaz ya da bizi terk etmez; kurtuluşumuz için çalışır ve bu aşamada yükümüzü taşımamıza
yardım eder:
Galatyalılar 6: 2Birbirinizin yükünü taşıyın, böylelikle Mesih’in yasasını uygulayın.
Diğer yandan gerçek arkadaşlık birbirine Müjde’yi hatırlatır. Gerçek arkadaşlık Müjde temeli
üzerinde devam eder. Böylece Mesih’in kurtarışının bize verdiği güven ile her zaman bütün
insanlara teselli verebiliriz; insanlığın da ihtiyacı olan gerçek dostluğu bulabilmesi için, bu
dünya Kelami arkadaşlığı ve Kelami paydaşlığı bizde –kilisede- gördükçe, bizler bu şekilde
Mesih’in dostluğunu böylece uluslara tattırabiliriz.
Yakup 5: 16Bu nedenle, birbirinize günahlarınızı açıkça söyleyin ve birbiriniz için dua edin
ki iyi olasınız. Doğru kişinin dileği çok güçlü etkiyle iş görür.
Doğru arkadaşlık sadece “birlikte hoşça vakit geçirdiğiniz kimseler” tanımı ile sınırlı değildir
–olamaz da. Doğru arkadaşlık “herkesten sakladığınızı güven ile paylaşabildiğiniz
kimse[ler]” ile tanımlanabilir. Ayetin ne dediğine dikkat edin: bir taraf günahını, hatalarını,
zayıf yanlarını diğerine itiraf ediyor ve diğeri de bu konu için dua ve danışmanlık veriyor.
Görüldüğü üzere doğru arkadaşlıkta kimse arkadaşını yolda bırakmıyor, onun zayıflığını
yenmesi için destek oluyor.
Bu yüzden karşılıklı güvenin yerleşmiş olduğu bir toplulukta, itirafta bulunabildiğiniz
kimseler sizin için arkadaş, komşu, kardeş, akraba oluyorlar. Ve siz de başkaları için böyle
güvenilir biri olmak için gayretli ve sabırlı olmanız gerekmektedir.
Bu durumda iki soru ile karşı karşıyayız: kaç kişi sizi güvenilir biri olarak tanıyor ve itiraf için
size güveniyor? Ve siz kendi gerçeklerinizle yüzleşmek konusunda cesur musunuz? Eğer
öyleyseniz sizin de itiraflarınızı yapabileceğiniz, öğüt dinleyip kendinizi düzeltip
yenileyebileceğiniz kaç kimse[ler] vardır.
Böylece Mesih’in her zaman bizimle birlikte olma vaadini hatırladığımızda (Matta 28:20), bir
dostun her durumda bizi sevmesi daha da anlaşılır oluyor. “Her zaman seven bir dost”
düşüncesi (17:17) ile Tanrı’dan bize verilen birliktelik güvencesi (İbraniler 13:5); bizlere de
başkaları için “her zaman dost” karakterinde [Mesih karakterinde] yaklaşmayı teşvik
etmektedir. Bu da arkadaşlığımızın karşı taraf için “kardeşten daha yakın” olmasının
gerekliliğini göstermektedir (18:24 ... seven biri (dost) vardır; bir kardeşten yakındır).
Böylece RAB korkusu [gerçek dindarlık] ile dünyaya verilebilecek değerli bir tanıklık
doğuyor. Biz RAB’bi seven taraf isek; biz pak imanlı isek; önce biz gerçek arkadaş olmalıyız.
Öyleyse bir kimseye iyiliğimiz, desteğimiz, öğüdümüz, duamız ve yardımımız söz konusu
olduğunda karşı tarafın bunu hak edip etmediğini ya da buna layık olup olmadığını
düşünmemiz gerekmiyor. Çünkü Mesih kendi arkadaşlığını bize lütufkâr bir şekilde verdiği
için bizim de insanlık ailesine lütuf temelinde yaklaşmamız gerekiyor.
Mesih layık olmadığımız halde –Petrus örneğinde olduğu gibi- bizi terk etmedi; elimizden
tutup düşmüşlükten bizi kaldırdı ise, bizim de herkes için öyle olmamız gereklidir. RAB’be
iman eden taraf biz olduğumuz için –lütuf edilmiş olduğumuz için- ayrım gözetmeksizin
lütufkâr olmamız gereklidir.
Levililer 19:18 Öç almayacaksın. Halkından birine kin beslemeyeceksin. Komşunu
kendin gibi seveceksin. RAB benim.
Bu ayette iki halk ya da iki topluluk var: “halkından biri” ifadesi açıkça İsrail halkından biri,
dolayısı ile bugün için Hristiyan olan tarafı hatırlatmaktadır. Böylece ayet bir Hristiyan’a “bir
Hristiyan için kin duyma” telkininde bulunmaktadır. Bu ayette bir de “komşu” yani İsrail’in
dışında olan taraf var. Ayet “komşuna da kendin gibi –bir İsrailli’nin sana davranmasını
istediğin gibi davran; kardeşinin sana nasıl davranmasını istiyorsan yabancı birine öyle
davran” diyor. Bu ayetteki “RAB benim” ifadesi aynı zamanda RAB’bi tanıyan, iman ettiğini
söyleyen tarafın sorumluluğuna işaret etmektedir. Bu durumda 24:23 ayeti insanlık ailesine
bakışımızda bir başka temel olmaktadır:
24:23 ... Yargılarken taraf tutmak iyi değildir.
Böylece Meseller Kitabı içinde insan ilişkilerine bakarken “RAB korkusu” yani RAB’bin kim
olduğunu bilen, samimi iman sahibi olan kişi Tanrı halkına ve dünyaya bir tanıklığa davet
edilmiş olmaktadır. Bu yüzden de “kardeş, arkadaş, komşu, akraba” gibi tarafları RAB
bağlılığında birbiri ile eş anlamlı ifadeler olarak düşünmeliyiz.
d-) İnsanlık ailesi ile ilişkiler (kardeşlik, arkadaşlık, komşuluk, akrabalık):
Yeni Ahit’te iyi Samiriyeli meseli anlatılırken Yasa ve Peygamberlikler iki olumlu buyrukla
açıklanır: bunlar kısaca “Tanrı’yı sevmek ve insanı sevmek” şeklinde özetlenir (Luka 10:27).
Böylece Tanrı, Yasa ve Peygamberlikler aracılığı ile kendi iradesini insana açıkladığı gibi;
yine Tanrı olumlu bir yaklaşımla (sev) insanı kendi iradesine bağlanmaya davet etmektedir
(Tesniye 5:1-3, 31-33; 6:4-7).
Böylece insana yaklaşımız ile Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap’a yaklaşımımız arasında bir
bağlantı ve ilişki olduğu açıktır. İyi Samiriyeli meseline tekrar dönersek (Luka 10: 25-37);
haydutların yaraladığı adama yolda rastlayan iki İsrailli de sahip çıkmak istememiştir. Ancak
bu yaralı ve ölmekte olan adama İsrailli’ler tarafından hiç de sevilmeyen Samiriyeli bir adam
sahip çıkmıştır. Samiriyeli’nin bu davranışının arkasında olan şey yüreğindeki acımadır
(a.33). Böylelikle Mesih bu meseli “sen de acı; sen de merhametli ol” şeklinde bir mesaj ile
kapatmıştır (a.37).
Mesih’in burada onayladığı davranış bize yine Yasa’yı hatırlatmaktadır (Levililer 19:18):
Tesniye 10: 19Siz de yabancıları seveceksiniz.
Böylece insanlık ailesi ile ilişkiler açısından doğru yürek tutumu Yasa’dan kaynaklanıyor.
Meseller’de bu durum benzer bir şekilde ifade edilmektedir:
14:21 Komşusunu hor gören günah işler
Mazluma lütfedene ne mutlu.24
11:12 Komşusunu küçümseyen sağduyudan yoksundur...
24:28 Nedensiz yere komşuna karşı bir tanık olma
Ve dudaklarınla aldatma (25:18).
Böylece komşularımıza arkadaşça davranmamız istendiği açıktır. İyi Samiriyeli meselinin
verdiği mesajda “komşu” sadece yakınımızda oturan biri olmaktan öte, aynı zamanda da hiç
tanımadığımız herhangi bir insandır. Bu durumda “komşu” bütün insanlık ailesidir. Böylece
Yasa ve Peygamberlikler bize “bütün insanlık ailesini sevin, Tanrı’yı sevdiğiniz için”
demektedir.
Böylece II.Timoteyus 4:9-13 ayetlerinde komşuluk ve kardeşliğin iç içe olduğunu
görmekteyiz. Pavlus burada “Kriskis, Titos, Luka, Markos, Tihikos, Karpos” isimlerini iyi
komşu ve iyi arkadaş olarak kullanıyor. “Dimas” ismi ise iyi Samiriyeli meselinde bahsedilen
“yolda yaralı kişiyi görmezlikten gelen kişiler gibi; tam ihtiyaç anında
komşusunu/arkadaşını/akrabasını yüzüstü bırak giden kişi” olarak geçmektedir.
Meseller’de bu konuda yaklaşım yine benzer olup arkadaşlık ve komşuluk eş anlamlı bir
şekilde anlatılmaktadır.
27:17 Demir demiri biler,
Böylece bir adam da başkasını biler.
Acaba siz bu ayeti düşündüğünüzde kimler aklınıza geliyor? Sizin yaşamınıza, gelişiminize,
dünya görüşünüze, karakterinize etki ve katkıda bulunmuş kimler oldu? Yoksa kimseden
öğrenmeye ihtiyacınız olmadığını mı düşünüyorsunuz? Size beklenmedik bir anda iyilik etmiş
kaç kimseleri tanıyorsunuz? Bu gün o kimselerle diyalogunuz ne durumda? Siz kaç kişinin
hayatında “iyi Samiriyeli” oldunuz?
Sizi kimler “esans ve buhur” gibi görüyor (27:9)? Sizin bir araya gelip konuşmaktan,
danışmaktan, öğrenmekten keyif aldığınız kaç arkadaş/komşu/akraba ile ilişkiniz var? Ve
geçmişte sizler için yakın arkadaş ve yakın komşu olmuş kimselerle bu gün ilişkiniz ne
durumda?
Öğüt almak ve öğüt vermek konusunda (27:9-10) ilişkileriniz ne durumda? Unutmayın, bizler
“her zaman seven taraf” olmaya davet edildik (17:17). İyi Samiriyeli meseline tekrar
dönersek, Yasa ve Peygamberlikler bize “sev” emrini vermişti.
Eğer her zaman sevebiliyorsanız 27:17 ve 27:9-10 ayetlerinde bahsedilen sürecin bazen
zorluklarla karşılaştığını bilirsiniz:
27:6 Bir dostun yaralaması sadıktır...
24
“Komşusunu hor görme” öğüdü içinde gizli bir “komşunu –insanı- sev” ifadesi olduğu açıktır. Böylece
ayetin diğer yarısında “muhtaç olan kimseye lütufkâr ol” emri anlaşılır bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Demek ki 27:17 ayetindeki bir arkadaş ve komşunun danışmanlık/öğüt süreci her zaman
“şunu yaparsan iyidir” şeklinde devam etmiyor. Bazen bu süreç “şunu eksik yapıyorsun;
şunu kötü yapıyorsun; şu davranışını değiştirmelisin” şeklinde işler:
28:23 Bir adamı azarlayan iyilik bulur...
Böylece eğer biz kendimiz dost isek “her zaman seven taraf” olarak (17:17), azarlama, uyarı
ve kendimizin düzeltilmesi taleplerini sevgi ile cevaplayabilmeliyiz. Çünkü sevgi aynı
zamanda alçakgönüllü olmayı da gerektirir. Çünkü azarlama bile olsa dinleyip öğrenmek
bilge kişinin (“sev” emrine itaat eden kişinin) karakteridir:
1:5 Bilge adam dinleyip ve öğrenmede büyüyecek...
9:8 ... Bilge bir adamı azarla; ve sevecektir seni.
Diğer yandan bu ayetler (1:5; 9:8; 27:26; 28:23 v.b.) gerçeğe sadık olmak adına bize başka bir
soru soruyor: siz hiç birini yaralayacak kadar dostça davrandınız mı; siz hiç gerçeğe sadık
kalmak adına bir dostunuzun kırılmasını göze aldınız mı? Siz hiç birini kaybetme pahasına
bile olsa, gerçeği korumak ve gerçeği savunmak adına, birini azarlama riskini göze aldınız
mı?
Bilge kimseler olmanın gerektirdiği sorumluluklardan biri de zamanında söz söylemek,
gerçeği korumak ve gerçeği savunmak için uyarıyı, öğüdü, azarlamayı uygun zamanda, doğru
bir amaç için yapmaktır. Bir de bunun tam tersi bir durum vardır ki, o da görüntüyü kurtarmak
[ya da statükoyu korumak] adına gerçeğe rağmen sessiz kalmak olabilir; ya da gerçeğe
rağmen bir konunun üstünü örtmek olabilir; ya da yağcılık yapmak olur.
Diğer yandan 3:27-30 ayetlerine üç ayrı mesaj olarak baktığımızda arkadaşlık ve komşuluk
ilişkisi açısından ayrı ayrı dersler olduğunu görürüz:
3:27 Hakkı olanlardan iyiliği esirgeme
Yapmak için gücün olduğunda (Romalılar 13:7, Galatyalılar 6:10).
3:28 Komşuna <<git ve geri gel; yarın vereceğim>>
diye söyleme
Sahip olduğun şey için (Levililer 19:13, Tesniye 24:15).
3:29 Zarar verecek entrika planlama
Sana güvenerek yakınında yaşayan komşuna (6:12-15).
30 Sebep olmaksızın bir adamla mücadele etme
Hele sana zarar vermediyse (14:22).
Diğer yandan Kelam “Herkesle barış içinde yaşamak için elinizden geleni yapın” demiştir
(Romalılar 12:18). Öyleyse “aile, akraba, arkadaş, komşu, kardeş” şeklinde özetlediğimiz
insanlık ailesi ile ilişkilerde adaletin, barışın, doğruluğun yanında olarak yaşamalıyız.
Diğer yandan düşmanlarla ilişkiler açısından Mesih’in “düşmanlarınızı sevin, size
zulmedenler için dua edin” diyen sesini (Matta 5:44) Meseller’de de duyarız:
25:21 Senden nefret eden aç ise
yemesi için ona yiyecek ver;
Ve o susamış ise
içmesi için ona su ver;
22 Böylece onun başına kızgın kömür yığacaksın
Ve RAB seni ödüllendirecektir (Luka 6:27-28, 32, 36, Romalılar 12:20).
24:17 Düşmanın düştüğünde sevinme
Ve o tökezlediğinde yüreğin memnun kalmasın,
29 <<Ona yapacağım bana yaptığının aynısıdır;
Adama yaptığı işe göre edeceğim>> deme.
İnsanlık ailesi ile ilişkiler açısından Meseller, etrafımızdakilerin duygularını anlayarak;
kendimizi başkalarının yerine koyarak, ilişkilerimizi öylece düzenlemeyi öğütler (26:18-19,
24:17):
25:17 Ayağın komşunun evinde nadiren olsun,
Senden bıkmasın ve senden nefret etmesin.
27:14 Sabah erkenden arkadaşa verilen gürültülü bir selam,
Ona lanet sayılacaktır.
“Aile, akraba, arkadaş, komşu, kardeş” ile ilişkiler bizler için önemli olduğuna göre
I.Korintliler 5:6 ayetinin “Azıcık maya bütün hamuru kabartır” şeklindeki ifadesini
akılımızda tutmalı; kimlerle ve nasıl bir düzeyde ilişki içinde olduğumuza dikkat etmemiz
gerekir (7:4-5; 1:10-19; 23:20-21):
18:24 Çok arkadaşların bir adamı yıkıma gidebilir
Fakat seven biri vardır; bir kardeşten yakındır.
20:19 İftiracı olan sırları açıklar,
Bu nedenle bir dedikoducu ile görüşme.
22:24 Kızgın adamla ilişki başlatma
Ya da tez öfkelenenle yürüme;
22:25 Onun yollarını öğrenmeyesin
Ve kendin için bir tuzak almayasın diye.
Dünyaya Mesih arkadaşlığını tanıtmak gibi bir görevimiz varken; diğer yandan da esas
paydaşlığımızın kimlerle olması gerektiğine dikkat etmeliyiz:
13:20 Bilgelerle yürüyen adamlar bilge olacaktır
Fakat ahmakların yoldaşı zarar acısı çekecektir (13:14-15).
Ve yine I.Korintliler 15:33 ayetinin “Kötü arkadaşlıklar iyi huyu bozar” diyen uyarısına göre
imanın ev halkının yolunda ve onlarla paydaşlık içinde yürümemiz gerekmektedir. Çünkü
nasıl kimselerle ilişki içinde olduğumuz bizim davranışlarımızı da etkilemektedir:
29:22 Öfkeli bir adam kavga çıkarır
Ve çabuk sinirlenen bir adam suç çoğaltır.
2:20 Böylece sen iyi adamların yolunda yürüyeceksin,
Ve doğruluğun patikalarını tut.
15:31 Kulağı yaşam veren azarlamayı dinlemede olan
Bilgeler arasında konaklayacak.
Diğer yandan 18:24 ayeti “seven biri kardeşten yakındır” diyerek arkadaşlık ya da
komşuluğun kardeşlik kadar değerli olabileceğini hatırlatmaktadır. Öyleyse imanlılar
başkaları için böyle kimseler olmalıdır:
27:10 Kendi dostunu ya da babanın dostunu bırakma
Ve senin felaketinin gününde kardeşinin evine gitme;
Yakın bir komşu uzaktaki bir kardeşten daha iyidir.
Çünkü Mesih bizi gerçekten sevmiş ve bize Meseller’deki iyi arkadaş, iyi komşu, iyi kardeş
örneklerinin en derin anlamını göstermiştir (Luka 5:27-31; 7:36-50; 19:1-10).
I.Korintliler Mektubundan aldığımız iki öğüt bize Rut’un hikayesini hatırlatmaktadır. Naomi
Orpa ve Rut’a “evinize dönün” diye ısrar ettiğinde Rut Naomi’ye “Sen nereye gidersen ben
de oraya gideceğim, sen nerede kalırsan ben de orada kalacağım. Senin halkın benim halkım,
senin Tanrın benim Tanrım olacak” demişti. Bu olaydan ne öğreniyoruz? Çünkü Tanrı’da
kalmak için, Tanrı ile birlikte yürümek için Tanrı halkı ile birlikte yaşamak gerekiyor (Rut
1:8, 11, 17-18).
Böylece Rut kendi ülkesinden ayrılmayı istedi. Çünkü Tanrı’nın yüreğine yakın bir şekilde
yaşamak istiyordu. Bunun için de Tanrı’nın ev halkı ile birlikte yürümesi; imanlılar ile
paydaşlık içinde yaşaması gerekiyordu. Bu durumda Rut’un kaçındığı şey imanını kaoslardan
korumak; yaşamını kötü arkadaşlık/komşuluk örneklerinden uzak tutmak olmuştur
(I:Korintliler 1:11):
16:28 Huysuz bir adam çekişmeyi körükler
Ve bir iftiracı can dostları ayırır.
29 Zorba bir adam komşusunu kötülüğe ikna eder
Ve onu iyi olmayan yola yönlendirir.
10:12 Nefret çatışmayı uyandırır...
Böylece Meseller’de “doğru [ya da bilge] kimselerle ilişki içinde olma” öğütleri bizleri
Mesih’e yönlendirmektedir:
Efesliler 5: 2Mesih’in bizleri sevdiği ve bizim için kendisini güzel kokulu beğenilir sunu
olarak Tanrı’ya kurban verdiği gibi, sizler de sevgi içinde yaşayın.
Çünkü Mesih bizi sevdiği için bizim uğrumuza kendini feda etmiş ve bize doğruluk yaşamını
yaşayabilmemiz için örnek ve teşvik olmuştur (Romalılar 4:25, Galatyalılar 2:20). Çünkü
Mesih bizler uğruna canını vererek bize sevginin gücünü göstermiş ve bizlere “arkadaşlık,
komşuluk, akrabalık, kardeşlik” için en mükemmel örneği vermiştir (Yuhanna 15:13).
Diğer taraftan geçici veya sahte arkadaşlık dünyada herkesin karşılaştığı bir durumdur:
14:20 Fakirden nefret edilir, komşusu tarafından bile.
Fakat zengini sevenlerse çoktur.
19:4 Varlık çok dostlar katar
Fakat bir fakir adam arkadaşından ayrı düşer.
19:6 Birçoğu cömert bir adamın iyiliği için yalvaracak
Ve her adam bir arkadaştır kendisine armağanlar verene.
Bilgelik de böyle kimselere rağmen, böyle kimselere bile lütufkârca davranabilmek; bütün
bunlarda imanı koruyabilmek olmalıdır.
35-) ‘Aile olmak’ konusu Meseller Kitabında çok önemli bir yer tutmaktadır. Çok defa
Meseller’de baba oğluna konuşmaktadır; yani bir aile düzeni açık bir şekilde görülmektedir.
a-) Aile içindeki ilişkilerin güçlü olması gerekir. Bu yüzden aile ilişkilerini bozacak
davranışlar ve imanlı bir aile tanıklığını yaralayacak davranışlar (6:16-19) açıkça
yargılanmaktadır. Meseller Kitabı’nın İsrail evindeki gençlere yazıldığını göz önüne alırsak
bütün bir kitap içindeki tüm farklı konuların “doğru aile” tanımı için, dolayısı ile “doğru,
adil, bilge bireyler” tanımı için gerekli olduğu da açıktır.
Böylece eğitim de öncelikle ailenin sorumluluğu olarak karşımıza çıkar (4:3-9, 6:20-23,
Efesliler 6:4):
7:1 Oğlum, sözlerimi tut
Ve emirlerimi içinde sakla.
2 Emirlerimi tut ve yaşa
Ve öğretişim göz bebeğin gibidir.
3 Onları parmaklarına bağla;
Onları yüreğinin levhasına yaz.
4 Bilgeliğe <<Sen kız kardeşimsin>> de,
Ve anlayışı <<yakın arkadaş>> diye çağır;
4:10 Dinle oğlum ve kabul et söylediklerimi
Ve yaşamının yılları çoğalacaktır.
Böylece İsrail evinde anne ve babaya saygılı çocuklar olması şaşırtıcı değildir (29:17; 31:28):
15:20 Bilge bir oğul bir babayı memnun eder
Fakat bir ahmak adam annesini küçümser.
23:24 Doğru kişinin babası fazlasıyla sevinecek
Ve bilge bir oğula baba olan onunla sevinecektir.
Bu yüzden Meseller’de çocukların iyiliği için terbiye edilmesi konusuna da yer verilmiştir
(23:13-14):
13:24 Oğlundan değneğini esirgeyen ondan nefret ediyordur
Fakat onu seven özenle terbiye eder.
Ancak terbiye ve disiplin RAB’bin emir ve yasaklarına uygun olmalıdır:
3:11 Oğlum, RAB’bin terbiye edişini reddetme,
O’nun azarlamasını sevmemezlik etme;
12 Çünkü RAB sevdiklerini azarlar
Bir babanın hoşnut olduğu oğluna yaptığı gibi.
6:20 Oğlum, babanın emrini tut,
Annenin öğretisini bırakma.
23 Emirler bir çıra ve öğretiş ışıktır
Ve terbiye için azarlamalar yaşam yoludur,
Aileler Tanrısal davranış için çocuklara model olmalıdır (20:7, 28:7, Mezmur 112; 37:25-26;
25:12-13):IX
19:1 Kendi doğruluğunda yürüyen yoksul bir adam daha iyidir
Dudaklarında sapkınlık olan ve ahmak birinden.
11:21 Mutlaka kötü adam cezasızlığa gitmeyecek
Fakat doğruların soyu kurtarılacaktır.
14:26 RAB korkusunda sağlam güven vardır
Ve onun çocuklarına da sığınak yer olacaktır.
b-) 1:8 ayeti gençlere “anne ve babanızın öğretisine sahip çıkın” derken yine olması gereken
bir imanlı/bilge aile düzenini temel alarak konuşmaktadır (4:1; 6:20). Meseller’de aile
konusunun önemine dikkat çekilirken yanlış kimselerle aile kurmanın kötü sonuçlarına bu
yüzden değinilir:
15:17 Sevgi olan yerde bir kase sebze daha iyidir
Nefret olan yerdeki bir besili danadansa.
17:1 Kuru bir lokma ve beraberinde huzur
Kavgayla ziyafet dolu evden daha iyidir.
Bu ayetlere bakınca “burası nasıl bir ev olmalı ki?” diye düşünmeden edemiyoruz. İnsanlar
bir tas sebze yemeğine hatta kuru bir lokmaya razı olmak durumunda kalmışlar. Ne için?
Biraz sevgi ve huzur için... Ailenin nasıl önemli bir yer olduğunu, ailenin kişinin bütün hayatı
için nasıl önemli bir yer olduğunu iyi düşünüp, gençlere doğru bir şekilde öğretmek gerekiyor.
Çünkü Kutsal Kitap “evlilik” konusuna yaşam boyu –ölüm ayırana kadar- devam etmesi
gereken bir beraberlik olarak bakmaktadır. Bu yüzden insandan gelen miras ile RAB’den
gelen mirası nasıl kıyaslamak mümkün değilse, doğru eş seçimi de hiç bir şeyle
kıyaslanamayacak kadar değerlidir (18:22):
19:14 Ev ve varlık babalardan mirastır
Fakat sağgörülü kadın RAB’dendir.
Evlilik ve aile hayatını erkek başlatan bir taraf olmasına karşın bunun korunması ve devamı
konusunda kadının rolü erkekten daha az değildir (14:1):
12:4 Erdemli kadın kocasının tacıdır
Fakat utandıran kadın kocasının kemiklerinde çürüklük gibidir.
En başta baktığımız 15:17; 17:1 ayetleri yanlış kurulmuş ailenin taraflara yaşatacağı kötü
tecrübelere değinirken, yıkılmakta olan bir yuvanın çatırtısını (14:1) şu ayetlerde duymaktayız
(21:19):
25:24 Damın köşesinde oturmak daha iyidir
Kavgacı bir kadınla bir evde oturmaktansa.
11:22 Domuzun burnundaki altın bir halka gibidir
Sağgörü yoksunu güzel bir kadın.
Bilge kadının (8:35) “beni bulan yaşam bulur ve RAB’bin beğenisi kazanır” diyen sesini
aklımızda tutarsak dünyasal evlilikle RAB’deki ruhsal evliliğimiz arasında bir benzerlik
ilişkisi kurabiliriz. Tekvin 2:18-24 ayetlerinde adamın yalnız kalmasının iyi olmadığını ve bu
yüzden adama “uygun bir yardımcı” gerektiğini okuyoruz. Yani doğru evlilikte taraflar
birbirlerini tamamlamak ve birbirlerinin destekçisi ve yardımcısı olmak durumundadırlar.
Diğer yandan ilk günah ve düşüş sebebi ile mükemmel insan olmadığı için; düşmüş ve zayıf
olan kadın ve erkeğin yardımcısı RAB’dir. O halde imanlı eşler RAB’den destek aldıkları için
eşlerine destekçi ve yardımcı olabilirler; ve böylece evlilik birliği güçlü bir şekilde devam
edebilir.
Bu yüzden Müjde’de Mesih ile birleşmişlik ilişkisi ile evlilik ilişkisi arasında bir paralellik
kurulur (Efesliler 5:22-33). Müjde’nin bu yaklaşımının arka planı ise Eski Ahit’tir (Yeremya
3:14; 20; 31:32):
İşaya (62:5) 54:5 Çünkü kocan, seni yaratandır.
O'nun adı Her Şeye Egemen RAB'dir,
İsrail'in Kutsalı'dır seni kurtaran.
O'na bütün dünyanın Tanrısı denir.
Bu yüzden tarihin sonunda Mesih’in bir gün gelip kendi kilisesini yanına almasını okurken
gelin ve damat simgeleri tekrar karşımıza çıkar (Vahiy 19:6-9). Çünkü RAB’den korkan iki
kişi –adam ve kadın- iman ile birleştiklerinde bu evlilik aynı zamanda Tanrı’nın kutsal
antlaşmasından dolayı Mesih ve kilisesi arasındaki birleşmişliğe tanıklık eder.
Bu yüzden evlilik ve aile hayatının düzeni dünyaya imanlı kimseler olarak verdiğimiz
tanıklığın önemli bir parçasıdır. Evlilik ve aile hayatının düzeni gençleri ve çocukları hayata
Kelami olarak hazırlamak için gerekli bir ortamdır.X
36-) Meseller’deki öğretilerden biri de evlilik için bilgelik veya bakış açısı vermektir.
a-) Meseller’de kadınlara odaklanmış ayetler görmekteyiz. Kitapta kadınlar hakkında
konuşurken bunu başta genç adamlara öğretmek için konuşmaktadır: Fuhuştan ve ahlaksız
kadından kaç (5:3-6; 6:24-29; 7:5-23)…
Çünkü Tanrı halkı (RAB’den korkan halk) inanış ve yaşayış açısından diğer uluslar gibi
yaşayamaz. Bu yüzden de bir adam ile karısı arasındaki ilişki sağlam olmalıdır (5:15-20). Bu
yüzden de iman hayatı için [ve dolayısı ile evlilik, aile hayatı, gelecek neslin yetiştirilmesi
için] tehdit oluşturan ahlaksızlığa karşı uyarılar tekrarlanan bir nakarat gibidir (2:16; 6:24-29;
7:5; 9:13-18):
5:3 Zina eden kadının dudaklarından bal damlar
Ve sözleri daha yumuşaktır yağdan.
5:4 Fakat sonu pelin otu kadar acı,
İki ağızlı kılıç kadar keskindir.
5:5 Ayakları ölüme gider,
Adımları ölüler diyarına ulaşır.
5:6 Yaşam yolunu düşünmez o kadın,
Yolları dolaşıktır, bilmez bunu.
Böylece Meseller bize doğru bir eş bulmakla sevinçli ve zaferli bir şekilde yaşamanın (18:22;
8:35); mümkün olduğunu hatırlatır (Mezmur 128:3). Bu sebepten 31:10-31 ayetlerinde böyle
bir kadından övgüyle söz edilir.
19:14 Ev ve varlık babalardan mirastır
Fakat sağgörülü kadın RAB’dendir.
12:4 Erdemli kadın kocasının tacıdır...
11:16 Kibar bir kadın onur kazanır...
Diğer yandan yanlış bir eş seçimi yapmak ise sıkıntı sebebi olacaktır (27:15-16; 9:13,
21:19,):XI
19:13 Ahmak bir oğul babasına yıkımdır
Ve bir karının münakaşaları sürekli bir su damlaması gibidir.
11:22 Domuzun burnundaki altın bir halka gibidir
Sağgörü yoksunu güzel bir kadın.
21:9 Damın bir köşesinde oturmak daha iyidir
Yaygaracı kadınla aynı evi paylaşmaktansa (25:24).
Böylece doğru kadın ile yanlış kadın arasındaki fark çok önemlidir. Neden? Çünkü bu fark
aynı zamanda doğru ev ile yanlış ev arasındaki farkı belirler. Ve bu fark doğru yetişmiş
çocuklar ile doğru yetişmemiş çocuklar arasındaki farkı belirler. Dolayısı ile bu fark kuşaklar
boyunca toplumları ve ülkenin yapısını etkiler.
Böylece doğru kadın ile yanlış kadın arasındaki fark bize seçimimizi ve bunun sonuçlarını net
bir şekilde görmemiz için verilmiştir:
12:4 Erdemli kadın kocasının tacıdır
Fakat utandıran kadın kocasının kemiklerinde çürüklük gibidir.
14:1 Bilge kadın evini kendi yapar
Fakat ahmak kadın onu kendi elleriyle yıkar.
Diğer yandan Meseller Kitabının hayatın başındaki tecrübesiz genç adamlara yazıldığını
hatırlamak bize başka bir ayeti hatırlatmaktadır:
Tekvin 2:18 Sonra [RAB Tanrı], "Adem'in yalnız kalması iyi değil" dedi, "Ona uygun bir
yardımcı yaratacağım."
Bu ayet bize bütün İsrail evinin genç adamlarının sadece “uygun bir yardımcı” ile birliktelik
düşünmesi konusunda çok net bir şekilde fikir vermektedir. Çünkü uygun yardımcı konusu
(31:10-31) açıkça belirtildiği gibi, uygun olmayan birinin “yardımcı” olarak düşünülmesi
durumunda doğacak sonuçlar da Meseller’de açıkça belirtilmiştir (11:22; 12:4; 14:1; 19:13;
21:9).
Böylece “uygun bir yardımcı” düşüncesi arkasında olan şey orijinal yaratılışımızdır:
Tekvin 21:21 RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun
kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
22 Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi.
23 Adem,
"İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik,
Etimden alınmış ettir" dedi,
"Ona 'Kadın' denilecek,
Çünkü o adamdan alındı."
24 Bu nedenle adam anasını babasını bırakıp karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacak.
Yani İsrail evinin genç adamları bilge kadın ile tek beden olmanın Tanrı’nın suretinde
yaratılmış olmanın (Tekvin 1:26) ayrıcalığı gereği olduğunu iyi bilmeleri gerekmekteydi.
Böylece imanlı iki kişi (adam ve kadın) birlikte Tanrı’nın yüceliğini, bilgeliğini dünyaya
taşımak konusunda daha başarılı olabileceklerdi (Tekvin 1:26-27). Bu yüzden Meseller
Kitabı’nı çalışan genç adam bir kadın ile birleşmenin onunla tek beden olmak anlamına
geldiğini iyi bilmesi gerekiyordu. Böylece hayatın başındaki tecrübesiz genç adamın yanlış
kadını seçmenin kendi yaratılışına ne denli aykırı olduğunu bilmesi gerekiyordu. Bu yüzden
doğru kadın ve yanlış kadın arasındaki kıyaslama çok nettir.
b-) Unutmayalım ki, evlilik insan hayatında önemli bir dönüm noktasıdır; evlilik insanı
etkileyip değiştiren önemli ve güçlü ilişkilerden biridir. Bu yüzden Meseller’de bilgece
yaşamanın RAB’bin hoşnutluğunu getiren bir şey olduğu yazılmıştır (8:35). Çünkü doğru
kadını seçmek de bilgece yaşam içinde olan bir şeydir.
Öyleyse Meseller Kitabı bilgelikle yürümenin bir gereği olarak, kadın ve erkeğin
sorumluluklarını iyi anlamış olarak evlilik hayatına girmesini amaçlar. Bu yüzden ideal eş için
olan standartlar bazen çok yüksek olabilir; ancak bunlar kadın ve erkeğin sorumluluklarına
daha güçlü bir şekilde sarılması için aynı zamanda bir teşviktir.
31:10 ayeti erdemli kadını bulmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Çünkü bir kadının erdemli bir
karakter (soylu, güçlü, çalışkan, yetenekli, cesur v.s.) sahibi olması onu aranan bir kişilik
haline getirmektedir. Bu yüzden öyle kadın “değerli bir mücevher gibi” ifade edilmektedir.
Bu kadının erdemli karakterinin arkasında olan şey ise öğretisi olan bir kadın olmasıdır; yani
RAB’bin öğretisine sarılmış bir kadın olmasıdır:
1:8 ...Ve annenin öğrettiklerinden vazgeçme.
6:20 Oğlum, babanın emrini tut,
Annenin öğretisini bırakma.
Yani eş arayan bir adamın erdemli kadın niteliklerini gözden geçirmesi; evleneceği eşini buna
göre dikkatli seçmesi gerekir. Diğer yandan unutmayalım ki, erdemli bir kadın da erdemli bir
adam arar. Bu yüzden erdemli bir adam Mesih karakterinde biri olmalıdır (Efesliler 5:25).
Çünkü bir eş seçimi sadece her iki tarafın yaşamını etkilemiyor; bu aynı zamanda çocukları da
etkileyen bir durum olduğundan dikkatli olmak gerekiyor. Bu yüzden doğru eş seçimi bir
adamın taç giymesi gibidir (12:4); yani doğru eş seçimi bu yaşamın kendisini etkileyen
önemli bir sorumluluk almaktır:
12:4 Erdemli kadın kocasının tacıdır
Fakat utandıran kadın kocasının kemiklerinde çürüklük gibidir.
31:11 Kocasının kalbi ona güvenir
Ve adamın kazancından eksilmeyecek.
Bu yüzden evlilik yeni bir konumda hayata devam etmek ve yeni bir başlangıç yapmak
anlamındadır. Böylece 12:4 ayeti bize iki farklı seçimi karşılaştırıyor: hikmetli kadın taç
giymek gibiyken, ahmak kadın ise adamın kendi bedeninde bir hastalık gibi anlatılıyor.
Bundan dolayı kadının “yardımcı” rolü (Tekvin 2:18) erkeğin yöneticiliğini desteklemesi için
iyi anlaşılmaktadır (Efesliler 5:22, 33). Bu durumda Tanrı’nın yaratılıştaki amacına uygun
olarak kadın ve erkeğin bir araya gelmesi ile Tanrı’nın yüceliği ve amacının yeryüzünde daha
görünür olması söz konusudur. Bu yüzden imanlı bir adamın doğru kadını bulması, erkeğin
parlayan tacıdır. Yani bilge kadının eşine desteği, adamın parlayan tacı olacaktır. Diğer
yandan kadının Tanrısal davranışı erkeğe dış dünyada daha fazla saygınlık getirecektir
(I.Korintliler 11:7 –kadın erkeğin yüceliğidir). Bu durumda kadın yaşamı ile erkeğin
görkemini göstermiş olacaktır. Böylece iki taraf da doğru tercih için bilgelik ile yürümeli;
adam ve kadın evlilik için aceleci değil sabırlı olmalıdır.
Meseller’de övülen kadının eşinin tam karşılığı “Mesih’in sevgisi ile kadını seven bir adam”
olarak karşımıza çıkar (Efesliler 5:25). Yani kadın bu adamda Mesih’in yüceliğini görmelidir;
çünkü kocanın rolü Mesih’in rolüne benzemesi gerekiyor. Karar vermeden önce taraflar
birbirlerinde ait oldukları rolü (I.Korintliler 11:7, Efesliller 5:22, 25) önceden görmelidir.
Taraflar evlenmeden önce bu konuda bilgelik edinmemişse, çoğunlukla evlendikten sonra da
bu konuda bilgelik yaşamı görülmeyecektir.
Böylece 31:10-31 ayetlerindeki övülen erdemli kadının eşi “kadına değer verin” diyen ayete
uygun olarak (I.Petrus 3:7), eşine saygı ve şefkat ile bakan bir adamdır.
12:4 ayetinde bir de kötü seçenek vardır. Yanlış kadını seçmek “kemiklerde çürüklük” olması
gibi ciddi bir durumdur. Böylece yanlış seçenek tüm hayatı etkilediği gibi kişinin beklenti ve
kararları üzerinde de kötü tercihler yapmasına sebep oluyor (21:9):
21:19 Çöl diyarında yaşamak daha iyidir,
Bir kavgacı ve can sıkıcı kadınla olmaktansa.
25:24 Damın köşesinde oturmak daha iyidir
Kavgacı bir kadınla bir evde oturmaktansa.
Bu durumda doğru bir eş için kadın ve erkeğin öncelikle RAB’be bakması gerekiyor (19:14,
18:22); çünkü sağgörülü kadın RAB’den gelmektedir. Öyleyse Mesih ile derin bir ilişki
geliştirebilenler evliliklerinde daha iyi ve derin ilişki kurabilirler. Böylece kadın ve adam
birbirlerinde RAB’deki ilişkilerinin sağlamlığını aramalıdır.
31:30 Cazibe aldatıcı ve güzellik boştur;
RAB’be saygılı bir kadın övülecektir.
Böylece kadın adamda ve adam kadında en yüksek erdem olan “RAB korkusu –gerçek
dindarlık” arar. RAB korkusunda bir iman ve RAB korkusunda bir bilgelik, Tanrı halkının eş
seçiminde aranan bir standart olmalıdır.
Diğer yandan kesin evlilik kararından önce “bilge danışmanlar” göz ardı edilmemelidir
(15:22). Çünkü ilk baştaki romantik sevgi doğru bakış ve doğru karar önünde bir engel
oluşturabilir.XII
Diğer yandan ev, aile, evlilik gibi konulara bakarken kadınlara odaklanmış ayetler, erkeklerin
de benzeri sorumluluklar içinde hareket etmesini gerektirmektedir.
5:15-18 ayetlerinde bir erkeğin eşine sadık olması, eşi dışında bir ihtimali bile düşünmemesi
konusu onun kişisel sorumluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. 31:11 ayetinde erdemli
kadının eşinin çalışan-kazanan-tutumlu bir yönü olduğunu görüyoruz. Diğer yandan 31:11 ve
31:12 ayeti arasında karşılıklı bir ilişki var: “adamın kadına olan güveni ve kadının adama
olan iyiliği...”
Bu iki ayet karşılıklı dayanışma ve diyalogun olduğu bir yuva ortamını çağrıştırmaktadır.
31:28 ayetinde adam ve kadının uyumlu birlikteliği çocukların nasıl sevgi ve sevinçten
beslendiklerini gösteriyor. Burada adamın kadına verdiği övgü aynı zamanda RAB’den
korkan bir adamın karısının duygusal ihtiyaçlarına karşı nasıl duyarlı biri olduğuna işaret
etmektedir.
Böylece kadına odaklanmış ayetlere bakarken adamın sorumluluklarını göz ardı etmemeliyiz.
Unutmayalım ki, erdemli/bilge bir kadın da erdemli/bilge bir adam arayacaktır. Doğru bir
evlilik ve aile hayatında her iki tarafın sorumlulukları vardır (I.Petrus 3:1-7). Ve böyle bir
sorumluluk paylaşımı içindeki evliliklerde çocuklar da bu sorumluluğu doğru bir şekilde
cevaplamayı öğrenirler:
Koloseliler 3: 18Kadınlar, Rab bağımlılığına yaraşır tutumla kocalarınıza bağımlı olun.
19
Kocalar, karılarınızı sevin ve onlara karşı sert davranmayın.
20
Çocuklar, her konuda ana babalarınızın buyruklarına uyun. Çünkü Rab’bin beğendiği
tutum budur.
Diğer yandan Meseller Kitabı “bilgelik” çatısı altında bir konular bütünüdür. 10:4-5 ayetlerini
ele alırsak, burada evlilik ya da aile hayatı değil, iş ve çalışma hayatı için bir bakış açısı
verilmektedir. Bu ayetlerde tembellik ve çalışkanlık kıyaslanmaktadır. Sizce bu tembel kişinin
Meseller boyunca gördüğümüz “ideal ev, aile, eş” konusuna nasıl bir etkisi olabilir? Bu
ayetlerdeki tembel adam evli olsaydı, bir eş ve bir aile reisi, bir baba olmanın
sorumluluklarını sizce yerine getirebilir miydi? Hayır! Böyle bir adamın evine esenlik değil
sıkıntı getireceği açıktır (14:19):
11:29 Evine sıkıntı çektirenin mirası yel olacak
Ve ahmaklar yürekten bilgelere kul olacaktır.
Benzer şekilde 26:21 ayeti kavgacı bir adamın olduğu yerde çekişmenin kaçınılmaz olduğunu
yazmaktadır. Bu durumda bu ayetteki adam karakterini Meseller içindeki ideal eş ve ideal
baba örnekleri içinde düşünemeyeceğimiz açıktır. Öyleyse kadınlara odaklanmış olumsuz
ifadelere bakarken adamlar için de benzer olumsuz örneklerin (18:6; 22:10) yazılmış
olduğunu göz önünde tutmalıyız. Çünkü Meseller Kitabı “bilgelik” çatısı altında bir konular
bütünüdür.
37-) 31:10-31 ayetlerine bakış:XIII
31:10 Erdemli bir kadını kim bulabilir?
Onun değeri mücevherin çok üzerindedir.
11 Kocasının kalbi ona güvenir
Ve adamın kazancından eksilmeyecek.
12 Kadın ona iyilik eder ve kötülük değil,
Bütün günleri boyunca.
13 O yün ve keten arar
Ve elleriyle istekli çalışır.
14 Ticaret gemileri gibidir,
Yiyeceğini uzaktan getirir.
15 Henüz karanlıkken kalkar
Ve ev halkına yiyeceğini verir
Ve hizmetçilerine paylarını.
16 Bir tarlaya göz koyar ve onu satın alır
Ellerinin kazandığıyla, bağ diker.
17 Belinin gücüyle kuşanır,
Ve kollarını güçlendirir.
18 Kazancının iyi olduğunu bilir,
Çırası geceleyin sönmez.
19 Eliyle örekeyi uzatır,
Ve avuçları iği kavrar.
20 Avucunu fakire açar
Ve ellerini muhtaç olana uzatır.
21 Kardan korkmaz ev halkı için,
Bütün ev halkının giyeceği yeterli olduğundan
22 Kendisi için örtüler dokur,
Onun giysisi ince ketenden ve mordur.
23 Kent kapılarında kocası tanınır,
Ülkenin ihtiyarları arasında oturduğunda.
24 Kadın keten giysiler diker ve satar
Ve ördüğü kuşakları tacirlere.
25 Güç ve asalettir onun giysisi,
Ve son günlere gülümser.
26 Ağzını bilgelikle açar
Ve bağlılık öğretisi onun dilindedir.
27 Ev halkının yollarını gözetir,
Ve tembellik ekmeği yemez.
28 Çocukları ayağa kalkar ve bereketler onu,
Ve kocası, o onu över:
29 <<Asilce işlemiş çok kız kardeşler vardır
Fakat sen onların hepsinden üstünsün.>>
30 Cazibe aldatıcı ve güzellik boştur;
RAB’be saygılı bir kadın övülecektir.
31 Ellerinin meyvesini ona verin
Ve işleri kapılarda övülsün.
Antik zamanda kahramanlar hakkında yazılmış şiirler vardı. Meseller Kitabı’nın sonunda da
soylu bir kadın için bu şiiri görmekteyiz.
Erdemli kelimesi (hayil) güçlü askerler veya kahramanlar için kullanılırdı (Çıkış 14:4). Bu
kelime Tekvin 47:6 ayetinde “yetenekli” anlamında geçmektedir (Çıkış 18:21, 25). Yine bu
kelime Hakimler 3:29 ayetinde “güçlü (yiğit) adam” anlamında; Tesniye 8:18 ayetinde
“servet” anlamında kullanılmıştır.
Böylece 31:10 ayetindeki “Erdemli Kadın” ifadesi “güçlü kadın; kahraman kadın; yetenekli
kadın; zengin kadın; yani kişisel özelliklerinden dolayı beğenilen kadın” düşüncelerini de
çağrıştırmaktadır.
Meseller’de 5-7. bölümlerde fahişe kadından bahsediyor. 8. bölüme geldiğimizde orada
konuşan bilgeliğin dişi bir kelime olduğunu görüyoruz. 9. bölümde bilge kadın ve fahişe
kadın arasında bir kıyaslama vardır. Böylece Meseller Kitabı yanlış kadın ve doğru kadın
karşılaştırması yapmış oluyor. İbrani Kutsal Kitap dizininde Meseller Kitabı’ndan sonra Rut
Kitabı gelmektedir. Ve Rut, 3:11 ayetinde erdemli kadın olarak övülmektedir. Ve yine bu
sıralamaya bakarsak Ezgiler Ezgisi bölümü Rut’tan sonra geliyor. Böylece Mesellerin son
kısmı bize bilge kadın hakkında bir kısa vaaz verdikten sonra onu ayrıca peşinden gelen diğer
iki kitapta açıklamış oluyor.
Böylece 31:10 ayetine bakınca “Erdemli kadını kim bulabilir?” sorusuna hemen “kimse
bulamaz” diyebiliriz; çünkü dünyada mükemmel insan yok. Böylece 31:10-31 ayetleri bir
adamın kendi karısını buna göre ölçmesi için verilmemiştir. Çünkü burada aranan niteliklerin
hepsini –adeta bir liste gibi- bir arada görmekteyiz. Ve burada kadındaki niteliklere denk
gelen bir adam bulmak da zordur.
Burada “erdemli kadın” bütün Meseller Kitabı boyunca anlatılan bilgelik işlerini yapan
biridir.
Burada erdemli kadın ticaret yapan bir kadın olarak bahsediliyor ama evini iyi yöneten bir
kadın olarak da bahsediliyor; böylece çok çalışkan, tembellikten kaçan biri olarak (6:6-11)
bilgelik standartlarına göre yaşayan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kadın güvenilir, çalışkan ve üretken niteliklere sahiptir; eşinden ve ev halkından saygı
görmesi, bütün kentte tanınan birisi olması diğer özellikleridir. Ayrıca cesur olması sebebi ile
başka şeylerden ve gelecekten de korkmayan bir karakter olarak karşımıza çıkar. Böylelikle
kocası aklı evde kalmadan kendi işlerine rahatça odaklanmıştır. Çünkü erdemli kadın evde bir
karmaşa olmayacağının ve işlerin yolunda yürüyeceğinin güvencesidir. Böylece kadının
düzgün bir şekilde çalışıp yaşaması sayesinde kocası işinde verimli oluyor ve bütün kent
kocasının iyi işlerinden faydalanıyor.
Burada anlatılan kadın bir erkeğin gözüyle olması gereken kadın olmasına rağmen, kadının
fiziksel güzelliği hakkında hiçbir şey yazmıyor. Normal olarak bir erkek bir kadının fiziğine
bakar. Öyleyse burada tam olarak “RAB korkusu” içinde bir bakış; yani gerçek iman bakışı
görmekteyiz: Meseller’deki bilge standartlara göre yaşayan bir adam da demek ki, bir kadında
dışarıdan görünmeyen nitelikleri, içsel güzellikleri arıyor. Çünkü bu bilgelik standardı
Tanrı’nın standardıdır; çünkü sadece insan dış görünüşe bakar, ancak RAB yüreğe bakar
(I.Samuel 16:7).
Buradaki kadın tiplemesine karşılık gelen adam ise 112. Mezmur’da anlatılmaktadır. Ayrıca
bu bölüm İbrani alfabesini sıra ile takip eden akrostiş şiir olarak yazılmıştır.
38-) Kutsal Kitap kültüründe çocuklar RAB’den bir armağandır (Mezmur 127:3). Böylece
Meseller Kitabına bakarken onların eğitiminin bir yönü olarak “terbiye” konusu gözümüze
çarpar.
a-) Çocuk edinmek Tanrı’dan bir sorumluluk almaktır. Çocuk sahibi olmak yaşamda en zor ve
en önemli şeylerden biridir. Bilgelikle öğretirsek çocuk edinmek aynı zamanda sevinçli bir
durumdur. Çocukların terbiye edilmesi konusunda Meseller Kitabı baştan sona dek bir
bütündür; çünkü Meseller Kitabı İsrail evinin genç erkeklerine yönelik yazılmıştır. Böylece
onlar bilgece bir seçimle doğru kadını arayacak, RAB korkusunda çocuklar yetiştirecektir. Bu
yüzden terbiye deyince sadece aklımıza “sopa” gelmemelidir.
Çocuğa eğitim (1:2), öğretim (1:8; 4:1-2) vermek terbiye etmenin bir yönüdür. Diğer yandan
çocuk yetiştirmek (22:6) genel bir ifade olmakla birlikte aynı zamanda azarlamak, uyarmak,
düzeltmek, disiplin etmek dahil olmak üzere çocuğun terbiyesinin önemli birer parçasıdır
(29:17; 10:1):
19:20 Öğüdü dinle ve terbiyeyi kabul et ki,
Bilge olasın kalan günlerin boyunca.
2:9 O zaman doğru ve haklı olanı ayırt edeceksin
Ve her iyi yolda neyin adil olduğunu.
Çocuklar, sonuçları öngörülerek terbiye edilmelidir. Böylece çocukların gelecekteki hayatı iyi
ve düzgün olsun diye çocuklara terbiye verilmesi gerekmektedir. Çünkü toplumlar disiplinsiz
kimseleri kabul etmek istemezler. Ancak gerekli terbiyeden yoksun olan insanların erken
ölme ihtimali de vardır (23:13-14):
19:18 Umut varken oğlunu terbiye et
Ve onun ölümüne yol açanı isteme.
Genelde kültürler çocukları saf ve iyi varlıklar olarak kabul etme eğilimi içindedirler. Ancak
kutsal Kitap bunun tam tersini söylemektedir (Westminster Uzun İlmihal 21-29):
22:15 Ahmaklık bir çocuğun kalbine bağlanmıştır,
Terbiye sopası onu ondan uzaklaştıracaktır.
Öyleyse aileler çocuklarını terbiye etmezse, bu çocukları dünyanın kendisi terbiye edecektir.
Yani bilgeliğin eğitim ve terbiyesini almayanlar dünyanın ve benliğin yönlendirişinin eğitimi
ile şekilleneceklerdir. Böylece çocuklar en başında terbiye edilmezse gelecekte daha kötü
durumlar meydana gelecektir (I.Samuel 2:12; 3:12). Terbiye vermek sabır, zaman ve emek
isteyen bir şey olduğu halde bunu başarabilirseniz, çocuklardan gelecekte iyi bir hasat
gelecektir. Böylece en erken yaştan itibaren çocuğun yetiştirilmesi daha kolaydır.
İmanlı aileler olarak yaşanılan topluma iyi bir tanıklık verilecek ise; bu tanıklığa çocukların
terbiyesi de dahildir. Ve terbiye olmadan büyüyen yetişkinler dünyanın terbiyesi ile ancak
ahmak olarak büyüyeceklerdir; ve bu da dünyaya tekrar bir kötülük ve zarar getirecektir
(Luka 10:27):
17:12 Ahmaklığındaki bir ahmakla karşılaşmak
Bir adamın yavrularından edilmiş dişi bir ayı ile
karşılaşmasından beterdir.
Bir aile kurmak da, bu aileyi iman ile koruyup devam ettirmek de, çocukların yetiştirilmesi de
bir kurban hayatı yaşamayı gerektirir (Yuhanna 15:13). Anne ve babanın bilgeliğe dayanarak
yürümesi halinde bu mümkündür. Çünkü Tanrı’yı ve insanı sevmekten dolayı çocukların
yetiştirilmesine özen göstermek gerekir. Böylece esenlik, rahatlık ve hoşnutluk içinde bir
yaşamımız olabilir (29:17). Diğer yandan çocukların bilgelikle terbiye edilmesi kendimize
zarar gelmesine karşı bir engeldir (17:21; 13:15-16):
10:1 ... Bilge bir oğul babasını memnun eder
Fakat ahmak bir oğlan annesine büyük kederdir.
29:15 Değnek ve azarlama bilgelik verir
Fakat kendi kendisine bırakılan bir çocuk annesine utanç getirir.
17:25 Ahmak bir oğlan babasına bir keder
Ve onu doğurana acılıktır.
Ve canımıza gelebilecek bir zarar aynı zamanda çocuklarımıza da gelebilir (23:13):
19:18 Umut varken oğlunu terbiye et
Ve onun ölümüne yol açanı isteme.
23:14 Ona değnekle cezasını vereceksin
Ve onun canını ölüler diyarından kurtarırsın.
Meseller Kitabı İsrail evine çocuğu Kutsal Kitap ve Tanrı merkezli bir şekilde yetiştirmek için
ciddi bir öngörüş verir. Çünkü çocuğu RAB’bin öğüdü ile yetiştirmekle onun canındaki
ahmaklık kırılabilir (22:15). Yoksa anne ve babanın canındaki ve evindeki esenlik
bozulacaktır (17:25; 29:15). Bu yüzden disiplin sopası çocuk için kullanılmazsa RAB’bin
sopası anne babanın canına vuracaktır.
Böylece evlilik ve çocuk yetiştirme konusunda da her ne yaparsak ‘Tanrı’nın yüceliği ve
insanın iyiliği için yapmak’ öngörüsü ile hareket etmemiz esastır (I.Petrus 2:12):
Mezmur 115:1 Bizi değil, ya RAB, bizi değil,
Sevgin ve sadakatin uğruna,
Kendi adını yücelt!
Matta 5:16 Işığınız insanların önünde öyle parlasın ki, sağlıklı işlerinizi görsünler ve
göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler.
Filipililer 2: 14Yaptığınız her işi hiç mırıldanmadan, çekişmeden yapın.
15
Öyle ki, kusursuz ve aldatmasız olasınız. Şu eğri ve sapmış kuşağın içinde, dünyaya ışık
saçan yıldızlar gibi Tanrı’nın suçsuz çocukları durumunda olun ve
16
yaşam sözüne sarılın. Öyle ki, Mesih’in Günü’nde bununla övünç duyayım. Çünkü bu,
boşa koşmadığımı boş yere emek harcamadığımı gösterecektir.
Böylece terbiye altında yaşayan çocuklar aracılığı ile dünyaya bir bereket, tanıklık ve teşvik
olabiliriz. XIV
b-) “Terbiye” konusu anne ve babanın sorumlulukları içinde olup iki şeyi kapsamaktadır:
sözlü eğitim ve bedensel eğitim (ceza).
İyi davranışları teşvik etmek ve gerekir (4:1-9). Bilgeliğin kendisinin bir ödül olması sebebi
ile çocuğun gayretle çalışması amaçtır.
Böylece doğru davranışın ödül getirdiğine bakarak öğretmek gerekiyor; iyi ve doğru davranan
kimseler için durumlar daha iyi, daha güzel olacaktır veya böyleleri dünyaya daha esenlikli
bir ortam sunmak konusunda tanıklar olacaktır:
Efesliler 6: 2Çocuklar, Rab bağlılığında ana babanızın buyruklarına uyun. Çünkü doğru
tutum budur. “Anana babana saygı göster.” Vaat ilişiğinde duyurulan ilk buyruk budur:
3
“Öyle ki, üzerine iyilik gelsin
Ve yeryüzünde yaşamın uzun sürsün.”
Babalar ve anneler çocuklar için sürekli olarak doğru yolu teşvik eden sözler kullanmalıdır:
23:22 Seni meydana getiren babanın sözlerini dinle
Ve yaşlandığı zaman anneni hor görme.
Böylece teşvik veren sözler ve öven sözleri, azarlama ve yargı sözlerinden daha fazla
konuşmalıyız:
23:26 Oğlum, kalbini bana ver
Ve gözlerin yollarımda memnun olsun.
Diğer yandan anne babalar öğretme ve yetiştirme görevlerinin Tanrı’nın emri olduğunu;
çocuk yetiştirirken kendilerine emanet edilmiş Tanrı görevini yerine getirdiklerini zaman
içinde çocuğun anlamasını sağlamalıdır:
Tesniye 6:2 Yaşamınız boyunca siz, çocuklarınız ve torunlarınız, size verdiğim bütün
kurallara, buyruklara uyarak Tanrınız RAB'den korkun ki, ömrünüz uzun olsun.
3 Kulak ver, ey İsrail! Söz dinleyin ki, üzerinize iyilik gelsin, atalarınızın Tanrısı RAB'bin
size verdiği söz uyarınca süt ve bal akan ülkede bol bol çoğalasınız.
4 "Kulak ver, ey İsrail! Yahve Tanrımız'dır, O tektir.
5 Tanrınız Yahve'yi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz.
6 Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun.
7 Onları çocuklarınıza benimsetin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken
onlardan söz edin.
8 Bir belirti olarak onları ellerinize bağlayın, alnınıza takın.
9 Evlerinizin kapı sövelerine, kentlerinizin kapılarına yazın."
Ve terbiye ederken uyarılar ile ikna edici olmalıyız. Çünkü çocuklar kolayca sapkın yolun
kulağa hoş gelen davetine kanabilirler:
1:10 Oğlum, günahkârlar seni ayartırlarsa,
Razı olma.
11 Eğer derlerse ki, <<Bizimle gel,
Kan için bekleyelim,
Suçsuz birini sebepsiz pusuya düşürelim;
12 Onları canlıyken ölüler diyarı gibi,
Tamamıyla derin çukura gidenler gibi yutalım.
13 Her çeşit değerli mallarımız olacak,
Evlerimizi ganimetle dolduracağız.
14 Aramıza sen de katıl,
Hepimizin kesesi bir olacak.>>
15 Oğlum, onların gittikleri yolda yürüme,
Onların yollarından ayaklarını koru.
Böylece uyarıları bir açıklama izlemelidir:
1:16 Çünkü ayakları günaha koşar,
Ve onlar kan dökmekte çabukturlar.
17 Gerçekte ağ sermek boştur
Kuşların gözü önünde.
18 Fakat onlar kendi kanları için yatar,
Kendi yaşamlarına tuzak kurarlar.
19 Şiddetle kazanç edinen herkesin yolları böyledir,
Bu yol sahibinin canına mal olur.
Yani “bunu yapma” demek gerektiğinde aynı zamanda “bunun sonuçları bu olur” demek de
gerekir.
Unutmayın, gençler için çok fazla tuzaklar vardır. Ve genelde günahın seslenişi hep aynıdır:
buraya gel, güzel bir şey olacak, iyi bir şey olacak, zevkli bir şey olacak; korkma, hiçbir şey
olmaz, merak etme kimse görmek; zaten bunu herkes yapıyor. Böylece eğitmek ve öğretmek,
açıkça uyarmak ve azarlamak, RAB korkusunda kararlı bir duruş göstermek yerinde olur.
27:5 Açıkça azarlamak daha iyidir;
Gizli tutulan sevgidense.
28:23 Bir adamı azarlayan iyilik bulur
Diliyle yaltaklanandansa.
Yani gelecek kuşakları yetiştirirken “öğretmek, öğüt vermek, uyarmak, azarlamak”
konusunda Tanrı Sözü’ne bilgece bakmamız gerekmektedir (Romalılar 15:14, Koloseliler
3:16, I.Selanikliler 5:11, İbraniler 10:24):
II.Timoteyus 3: 16Tüm Kutsal Yazı Tanrı esinlemesidir. Öğretiye, yüreği eleştirmeye,
yaşamı düzeltmeye ve doğruluk yolunda eğitmeye yarar.
17
Öyle ki, Tanrı bağlısı insan yetkin olsun, her iyi iş için donatılsın.
Diğer yandan çocukların okuldan, aile büyüklerinden öğrenmesini beklemeden, her fırsatı bir
eğitim olarak değerlendirmek doğru bir terbiye ve disiplin yoludur. Doğru yolu bir hata ile
karşılaşmadan önce göstermek önemlidir. Aile ve kilise olarak çocukların ve gençlerin eğitimi
için Meseller’deki motivasyonu iyi kullanmalıyız.
Çünkü çocuklara bu dünya (televizyon, gazete, sinema, dergi, okul, sosyal çevre ve yerleşik
kültür v.s.) bir kültür ve bir dünya görüşü verme konusunda kesintisiz bir süreklilik içindedir.
Dünya kötü örneklerin bolluğu ile yanlışlıkları hep iyi gibi, doğru gibi öğretmektedir. Yakup
3:3-12 ayetlerinde dilin kötü kullanılması konusuna değinilirken aslında “dilin gücü”
hakkında bir şey öğreniyoruz. Dil kötü kullanıldığında kötü sonuçlar veriyor; ancak kalıcı ve
iyi meyve için dili doğru kullanmak, dili sürekli olarak doğru bir şekilde kullanmak gerekiyor.
Çünkü insanlar iyi örneklerden çok kötü örneklerin etkisi altında daha fazla kalıyorlar.
Öyleyse RAB korkusunda bir Kelam eğitimi doğru terbiyenin başlangıcıdır.
Ancak bazen sözlü terbiye yetmez, bu durumda fiziksel terbiye de gerekir. Günah işlemeden
önce ve sonra sözlü terbiye hep devam etmelidir. Fiziksel terbiye ise günahtan sonra gelir.
Aileler fiziksel bir cezada Tanrı’nın sevgili bir baba olduğu hatırlamalıdır ve fiziksel terbiye
sevgiden gelmelidir (İbraniler 12:7-9). Yani fiziksel terbiye, inatçılıkla devam eden, doğru
yola gitmek istemeyen kimseler için, sözlerin yeterli olmadığı durumlarda geçerlidir:
10:13 Anlayışlı kişinin dudaklarında bilgelik bulunur
Fakat bir sopa ise anlayışı eksik olanın sırtı içindir.
26:3 Bir kırbaç at için, bir gem eşek için;
Ve bir sopa ahmakların sırtı için.
Burada “sopa” ifadesi aynı zamanda anne ve babanın Tanrı’dan aldığı yetkinin bir ifadesidir
(Tesniye 6:2-9):
6:20 Oğlum, babanın emrini tut,
Annenin öğretisini bırakma.
Efesliler 6: Çocuklar, Rab bağlılığında ana babanızın buyruklarına uyun. Çünkü doğru
tutum budur.
2
“Anana babana saygı göster.” Vaat ilişiğinde duyurulan ilk buyruk budur:
3
“Öyle ki, üzerine iyilik gelsin
Ve yeryüzünde yaşamın uzun sürsün.”
Böylece çocuklar anne ve babaya itaat etmenin Tanrı’ya itaat içinde bir yeri olduğunu biliyor
olmalılar. Çünkü çocukların itaatsizlik etmesi Tanrı’nın koyduğu düzene itaatsizlik etmek
olacaktır (Tesniye 4:9).
Ancak yine de başka cezalar bazen alternatif olarak düşülmelidir (para kesmek, bir yere
göndermemek gibi). Çocuğun sevdiği veya istediği bir şeyden bir süre için mahrum edilmesi,
yaşına göre bazı düzeltmeler yapmasında yardımcı olabilir. Fakat bu tür cezalar bile çocuk ya
da gencin yüreğinin değişmesine yardım etmeyebilir (4:23).
Terbiye, disiplin ve eğitimde esas amaç, doğru davranış modelini benimsetmek ve bu yolla
yüreğin değişmesi olmalıdır. Tek başına ceza suçu engellemeyeceği için, çocuk ve gencin
yetiştirilmesinde onların doğru davranış modeli edinmeleri ve bu şekilde karakterlerinin
gelişmesine odaklanmak esas olmalıdır. Çünkü anne babanın üzülmesine, sinirlenmesine,
yorulmasına sebep olan davranışların arkasında olan şey yürek tutumudur (4:23).
29:15 ayeti kendi haline bırakılan çocuk veya gencin sonunda utanç getireceğini söylüyor.
Burada aynı zamanda fiziksel eğitim ve sözlü eğitim ile eğitimsizlik kıyaslanıyor:
29:15 Değnek ve azarlama bilgelik verir
Fakat kendi kendisine bırakılan bir çocuk annesine utanç getirir.
Böylece terbiye ve eğitim sevgiden gelmelidir. Ve çocuk veya genç terbiye edilirken suçunu
anlamış olmalıdır; bunun yanında haklı tarafın kim olduğunu kabul etmiş ya da bunu
öğrenmiş olmalıdır:
Efesliler 6: 4Ve siz babalar, çocuklarınızı kızdırmayın. Tam tersine, onları Rab’bin eğitimi
ve öğüdüyle yetiştirin.
Genelde terbiye verilirken yetişkinlerin bir hatası vardır. Anneler ve babalar sinirlendiği anda
ceza ve uyarı verirler. Ancak doğrusu bekledikten sonra olmalıdır. Çocuklar ve gençler için
bekleme süresinin kendisi bile eğitici olabilir.
13:24 Oğlundan değneğini esirgeyen ondan nefret ediyordur
Fakat onu seven özenle terbiye eder.
Terbiye ve eğitim, çocuk veya genci kötü yoldan korumak için olmalıdır. Bunu kişisel saygı,
otorite, yetki meselesi olarak düşünme hatasından kaçınmalıyız. Diğer yandan terbiye, eğitim,
ceza suça uygun ve dengeli olmalıdır. Bazı insanlar disiplin ve terbiyeyi ya az uygular ya da
çok uygular; disiplin ve terbiye, eğitim ve öğretimin içinde dengeli bir yerde olmalıdır.
Terbiye, uyarı, azarlama ve ceza sürekli olmaz; bir ilaç gibi gerekli zamanlarda kullanmalıdır.
Ve bunları öç almak veya ceza amaçlı vermek doğru değildir.
Terbiye ve eğitimden uzun vadede meyve çıkar; bu yüzden sonuçlar için aceleci ve sabırsız
olmamak gerekir. Böylece Tanrı’nın bizi nasıl terbiye ettiğine bakarak bunu yapmalıyız. Ve
terbiyeli çocuklar dünya tarafından daha fazla sevileceği için, bu durum aynı zamanda
dünyaya doğru bir örnek göstermek ve dünyaya güzel bir tat katmak olur.
Tanrı’nın sözlü terbiyesi Kutsal Kitap’ın kendisidir: açıklar, öğüt verir, azarlar, teşvik eder.
Bunların hepsi aracılığı ile sevgisini gösterir (Vahiy 3:19):
3:11 Oğlum, RAB’bin terbiye edişini reddetme,
O’nun azarlamasını sevmemezlik etme;
12 Çünkü RAB sevdiklerini azarlar
Bir babanın hoşnut olduğu oğluna yaptığı gibi.
Mezmur 81:8 Dinle, ey halkım, seni uyarıyorum;
Ey İsrail, keşke beni dinlesen!
İbraniler 12:7-11 ayetleri fiziksel bir eğitim ve terbiyenin Tanrı tarafından bizim yararımıza
kullanıldığından bahseder. Bunun sonunda kişilerin böyle bir eğitim ve terbiyeden geçmiş
olmasının, onları Mesih karakterinde bina ettiğini, özündeyse yüreklerinin (4:23) değişmesi
ve yenilenmesine yardım ettiğini okuyoruz:
İbraniler 10: 32Aydınlandıktan sonra uğradığınız çok ağır baskıları, işkenceleri sabırla
göğüslediğiniz geçmiş günleri anımsayın.
33
Kimi vakit aşağılanarak, acılara itilerek sergilendiniz. Kimi vakit de böyle davranışlara
uğrayanlarla ruhsal paydaş oldunuz.
34
Çünkü cezaevinde yatanlara dert ortaklığı ettiniz. Mallarınızın yağma edilmesine sevinçle
boyun eğdiniz. Çünkü çok daha üstün ve kalımlı bir değere sahip olduğunuzu biliyordunuz.
Çocuk ve gençlerde Tanrısal bilgeliğin yerleşmesi için ne yaparsak yapalım, Tanrı’nın lütfunu
arıyarak devam etmek en doğru yaklaşımdır.XV
39-) Kutsal Kitap’ta “yürek” kelimesi (leb), bir kişinin en merkezi noktasıdır: “yürek” bir
kişinin özünün merkezi ve aynı zamanda kişiliğin farklı niteliklerini ifade etmektedir. Yani
“yürek” kelimesi bazen irade, bazen düşünce, bazen duygu kelimesi yerine kullanılmaktadır.
Genelde “yürek” kişiliğin tümünü ifade eder. Yürek insanın en derin ve en merkezli varlığı
olarak görülür. Böylece yürek bir kimsenin kişiliğinin merkezidir; var oluşunun merkezidir.
Bu ayetlerde “yürek” kelimesi içsel insan için kullanılmaktadır:
3:1 ... Emirlerimi yüreğinde sakla;
3:3 ... Yaz onları yüreğinin levhasına.
13:12 Ertelenen umut kalbi hasta eder
10 ... Fahişe kılığıyla ve şeytani yürekle.
14:30 Huzurlu yürek beden için yaşamdır
14:33 Yüreğinde bilgelik yatanın anlayışı vardır
16:23 Bilgenin kalbi onun ağzına öğretir
Fakat yüreği deneyen RAB’dir.
17:3... Fakat yüreği deneyen RAB’dir.
17:20 Sapık yürekli olan iyilik bulmaz
18:2 Bir ahmak anlamaktan hoşlanmaz
Fakat yalnızca kendi yüreğini açıklar.
19:3 Adamın ahmaklığı onun yolunu çökertir
Ve onun yüreği RAB’be karşı hiddetlenir.
Bu ayetlerde “yürek” kelimesi bütün bir kişiyi ifade etmektedir:
16:1 Yüreğin planları adama aittir
16:9 Adamın yüreği (aklı) onun yolunu planlar
24:2 Çünkü onların yürekleri zorbalık aletidir
27:19 ... Adamın yüreği de adamı yansıtır.
Bu ayetlerde “yürek” kelimesi, insanın içinden gelen ve bütün kişiliğini ve hayatını etkileyen
bir şey olarak kullanılmaktadır:
4:21 Onları görüşünden çıkarma,
Onları yüreğinin ortasında sakla.
6:21 Onları sürekli yüreğine bağla,
Bağla onları boynun etrafına (7:3).
(15:11) 15:13 Sevinçli bir yürek neşeli bir yüz yapar
Fakat yürek üzgünse ruh kırılmıştır.
Bu ayetlerde “yürek” kelimesi kişinin nasıl biri olduğunu belli eden karakter anlamında
kullanılmıştır:XVI
10:13 Anlayışlı kişinin dudaklarında bilgelik bulunur
Fakat bir sopa ise yüreği (anlayışı) eksik olanın sırtı içindir.
10:20 Doğruların dili saf gümüş gibidir,
Kötünün kalbi ise aza layıktır.
10:21 Doğru kişinin dili birçoğunu besler
Fakat ahmaklar yürek (anlayış) eksikliğinden ölür.
12:8 Bir adam içyüzüne göre övülür
Fakat yüreğinde sapkın olan biri küçümsenecektir.
15:32 Terbiyeden kaçınan kendini hor görür,
Fakat azarlamayı dinleyen yürek (anlayış) kazanır.
19:8 Yürek edinen kendi canını sever,
Anlayışı koruyan iyilik bulacaktır.
Böylece “yürek” kelimesine Kutsal Kitap’ta derin anlamları olan bir kelime olarak
bakmalıyız (Yürek: karakter veya anlayış veya bilgelik).
19:8 Yürek edinen kendi canını sever...
Bu ayette “yürek” kelimesi “karakter, anlayış” anlamında geçmektedir.
6:32 Bir kadınla zina eden adam yürekten yoksundur...
Bu ayette “yürek” kelimesi “sağduyu” anlamında geçmektedir (7:7).
8:5 ... Anlayışlı olmayı öğrenin, ey ahmaklar.
Bu ayette “anlayış” olarak tercüme edilen kelime “yürek” kelimesidir (9:4).
Bu yüzden Meseller’deki şu uyarı dikkat çekicidir:
4:23 Özenle yüreğini koru
Çünkü yaşam oradan kaynaklanır.
Bu ayetin demek istediğini Mesih şu sözlerle vaaz etmiştir:
Matta 12: 33“Ya ağacı sağlıklı yetiştirirsiniz, ürünü de sağlıklı olur; ya da ağacı çürük
yetiştirirsiniz, ürünü de çürük olur. Çünkü ağaç ürünüyle tanınır.
34
Engerekler soyu! Kendiniz kötü kişilerken iyi sözler söyleyebilir misiniz? Çünkü ağız
yüreğin taşmasından söz söyler.
Böylece 4:20-27 ayetlerine tek bir vaaz olarak baktığımızda “yüreğini koru” mesajı daha
anlaşılır olarak ortaya çıkmaktadır. Bilge kişi doğru öğretiye kulak vermek ve onları gözü
önünde tutmak için doğru öğretiyi yüreğinin en derin yerinde saklamalıdır (4:20-21). Bu
bölüm bilge kişinin yürüyeceği yolu ve yüreğini nasıl koruması gerektiğini göstermektedir.
Bilge kişi “anlayış edinmek; doğru, haklı ve adil davranıştan eğitim almak, sağgörü edinmek
ve tedbirli olmak, dinleyip ve öğrenmede büyümek, bilge öğütler edinmek için RAB
korkusunda kalmalı” öyle yaşamalı, öyle öğretmelidir (1:1-7). Bunun için de kişinin yüreğini
koruması kendi sorumluluğudur (4:23).
Bu durumda yüreği korumak ile bilgelikte ilerlemek arasında bir bağlantı vardır. Bilgeliğin
önünde engel teşkil eden her şey aynı zamanda yüreğimizi korumamız gereken şeylerdir (9:89; 17:10) Yalan, kıskançlık, dedikodu, açgözlülük, tembellik, alaycılık gibi davranışların
Meseller’deki yerlerine bakarak bu örneklerini çoğaltabiliriz. Ve yine RAB’bin iğrendiği
şeyler aynı zamanda bizlerin yüreklerini koruması gereken şeylerdir.
Böylece Mesih’in insanı kirleten şeyleri anlatırken ne dediğine dikkat edin. Mesih yürek
durumumuzun ağzımızdan çıkan sözler kadar yaptığımız kötü eylemlerle ilişkili olduğunu
söylemiştir (Markos 7:21-23, Luka 6:45):
Matta 15: 18Oysa ağızdan çıkan şeyler yürekten kaynaklanır. İşte bunlardır insanı kirleten.
Çünkü kötü tasarılar yürekten kaynaklanır: Adam öldürme, evlilik dışı cinsel bağlantı,
rasgele cinsel ilişki, hırsızlık, yalan tanıklık, sövüp sayma.
20
İnsanı kirleten şeyler işte bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek ise insanı
kirletmez.”
19
Yani bilgeliğin, akli olarak bilmekten öte yürekten söz ve eylem olarak taşan bir şey olması
gerekiyor; ve Meseller’de bahsettiğimiz bilgelik Tanrısal bir yaşamdan çıkan bilgeliktir. O
halde “yüreği bilge olan ve yüreğini koruyan kişi” Meseller Kitabı’nın insan yetiştirme
amacıdır. Böylece yüreğini koruyan da yaşayacaktır –yani öldüğünde sığınacak bir yeri
olacaktır (14:32).25
Yürek kişinin varlığının merkezi olduğu için Meseller Kitabı yürek durumunun Tanrı’nın özel
ilgisinde olduğunu açıklar:
17:3 Arıtma potası gümüş için ve fırın altın içindir
Fakat yüreği deneyen RAB’dir.
15:11 Ölüm ve yıkım diyarı RAB’bin önündedir,
Adem oğullarının yüreği nerede kaldı ki.
Diğer taraftan insanın kendi yürek durumunu26 iyi anlaması (I.Krallar 8:46, Eyüp 14:4,
Yuhanna 1:8) gerekir:
20:9 Kim <<Kalbimi temizledim,
Günahımdan arındım>> diyebilir?
Çünkü yürek durumumuz bize bir gerçeği gösteriyor: Günahlıyız. Ve bu durumda
Yaratıcımız’ın kurtarıcılığına muhtacız! Böylece yürek durumumuzu iyi anladığımızda
“günah ve kötülük içinde olmamız gerçeği ile yüzleşmek” durumunda kalıyoruz. Bu da bizi
işlerimize güvenmek yerine RAB’be bağımlı olmaya yönlendirmektedir.
Böylece gerek Meseller gerekse Kutsal Yazılar boyunca yürek durumumuz ile yüzleşmek,
insan doğasının günahlı olduğunu açıkça göstermektedir. Bu gerçek de bizleri kendimize ya
da işlerimize olan güvenin boş olduğunu anlamaya, Kutsal Yazılar ve bunlarda kendisini
açıklanmış Kutsal Üçlübir Tanrı’ya bağımlı olmaya yönlendirmektedir.
Böylece Meseller’de insanın yüreğine dikkat eden bir Tanrı görmekteyiz:
27:19 Sudaki yüz yüzü yansıttığı gibi,
Adamın yüreği de adamı yansıtır.
27:21 Pota gümüş için ve ocak altın içindir
Ve bir adam ona uygun övgüyle denenir (17:3).
Yeremya 17:10 <<Ben RAB, herkesi davranışlarına,
Yaptıklarının sonucuna göre ödüllendirmek için
Yüreği yoklar, düşünceyi denerim.>>
Meseller bize işlerimizi, sözlerimizi, düşüncelerimizi, duygularımızı doğru bir şekilde
yönetmemiz için yüreğimizi eğitmemizi, yüreğimize dikkat etmemizi söyler:
25
Yakup 1:26 ayeti yüreği aldatı içinde olan kişinin dindarlığının da boş olduğunu söyler. Yakup 2:4 ayeti
insanlar arasında ayrım yapanları “yüreğinde ayrım gözeten kötü düşünceli yargılayıcılar” olarak tanımlar.
Yakup 3:13-18 ayetleri bilge ve akıllı kişinin “yüreğinde kötülük barındıran” kişi ile aynı olmadığını
(14.a); ve göksel bilgeliğin iyi meyvelerle dolu olduğunu anlatırken “iyi yüreklidir” ifadesini (17.a)
kulanır. Yakup 4:7-10 ayetlerinde iblise direnişin Tanrı’ya itaat prensibi ile alçakgönüllülü bir karakter
arasında “yürek temizliğinden” bahseder (8.a). Yakup 5:1-6 ayetleri haksızlıkla servet edinmiş zenginleri
azarlarken, onların başlarına gelecek yargıyı, boğazlanmadan önce besiye çekilen hayvanlara benzeterek
“Kesim gününe hazırlanıyormuş gibi yüreklerinizi semirttiniz” ifadesini kullanır. Yakup 5:7-11 ayetlerinde
Mesih’in tekrar gelişine bakarak sabretmek ve dayanmak hakkında bahsederken “yüreklerinizi pekiştirin”
ifadesi kullanılır. Böylece “yürek” sadece bir duygu durumunu ifade etmiyor, aynı zamanda “düşünce, söz,
eylem olarak yaşamın merkezi” olarak ifade edilmektedir.
26
Eyüp 14:4 Kim temizi kirliden çıkarabilir? Hiç kimse!
2:1 Oğlum, eğer sözlerimi kabul edeceksen
Ve emirlerimi yüreğinde saklarsan,
2:2 Kulağınla bilgeliğe dikkat kesilirsen
Yüreğini anlayışa meyil ettirirsen,
3:1 Oğlum, öğretimi unutma,
Emirlerimi yüreğinde sakla;
Bilgeliğin sözlerine dikkat etmek, bedeni ve dolayısı ile bedende geçen zamanı korumak
demek olduğundan; ve bütün bu yaşam da yürekten kaynaklanan şeylerle şekillendiğinden
bilgeliğin her uyarısı ya da öğretisi yürek durumumuz ile ilgilidir. Yani bilgelik gözümüze ya
da kulağımıza konuştuğunda bile amaç yüreklerimizin korunmasıdır:
4:20 Oğlum, sözlerime dikkat et,
Kulakların söylediklerime meyilli olsun.
4:21 Onları görüşünden çıkarma,
Onları yüreğinin ortasında sakla.
Böylelikle yüreği korumak aynı zamanda bilgeliği ve sağgörüyü korumak demek olmaktadır:
3:21 Oğlum, onları görüşünden çıkarma,
Sağlam bilgeliği ve sağgörüyü koru,
5:1 Oğlum, bilgeliğime dikkat et,
Kulağın anlayışıma meyil etsin ki;
2 Sağgörüyü izleyebilesin
Ve dudaklarınla bilgiyi koruyabilesin.
Bu yüzden bilgeliğin öğretisini içimizde saklamak ve RAB’be güvenmek birbiri ile yakından
ilgilidir:
22:17 Kulağın bilgelerin sözlerine meyilli olsun ve dinle
Ve aklını bilgime işle.
22:18 Hoş olacaktır onları içinde saklarsan eğer,
Onlar birlikte dudaklarında hazır olabilsinler diye.
22:19 RAB’be güvenebilesin diye
Bugün sana, sana da bildirdim.
Böylece emirleri yüreğimizde saklamak bunları yaşamımızda uygulamak (7:1-3, Tesniye 6:49); canımızı tuzaktan (7:22-23) ve ölümünden (7:26-27) korumak anlamına gelmektedir.
Çünkü yüreği korumak cana tatlılık, anlayış, şifa ve yaşam veriyor (2:10; 14:33; 22:18; 4:2023).
Yeni Ahit yüreklerimizi Mesih’e bağlayarak (Romalılar 10:9-10) Meseller’deki bilgeliği
tamamlıyor (İşaya 11:2):
Koloseliler 2: 2Dilerim, bu kardeşlerin yürekleri destek bulsun, sevgide bağdaşsınlar, yetkin
anlayışın tüm zenginliğine kavuşsunlar, Tanrı’nın gizi olan Mesih’i bilme aşamasına
erişsinler.
3
Bilgeliğin ve bilginin tüm gömüleri Mesih’te saklanmış duruyor.
Diğer yandan Meseller’de yürekteki gurur (21:4, 24) ve alçakgönüllülük (15:33; 16:19)
arasındaki fark ile ölüm ve yaşam arasındaki farkın paralel bir şekilde vurgulandığına dikkat
edin. Bu sebepten yüreğine dikkat etmek bilgelerin ayrıcalığıdır; ahmakları ise
bedenleri/benlikleri yöetmektedir:
18:12 Adamın yüreğinin yıkımından öncesi gururdur
Fakat alçakgönüllülük onurdan öncedir (16:5).
16:5 Yüreğinde gurur olan herkes RAB’be iğrençtir
Mutlaka o cezasız kalmayacak (3:34).
10:8 Yürekten bilge emirleri kabul eder
Fakat geveze ahmak yıkıma uğrayacaktır (11:2).
24:20 Çünkü gelecek yoktur kötü adam için,
Kandili söndürülecek kötülerin (16:18).
22:4 Alçakgönüllülük ve RAB korkusunun ödülü:
Zenginlik, onur ve yaşam (29:23).
40-) Para ve Zenginlik:
3:13 Bereketlenmiştir bilgeliğe erişen
Ve anlayışı ele geçiren adam.
3:14 Onu kazanmak gümüş kazanmaktan daha iyi
Ve saf altından daha faydalıdır.
3:15 O daha değerlidir mücevherlerden
Ve hiçbir şeyi onunla kıyaslamayı arzulama.
3:16 Uzun ömür onun sağ elindedir,
Sol elinde zenginlik ve onur vardır.
3:17 Onun yolları hoşnutluğun yoludur
Ve bütün patikaları esenliktir.
3:18 Ona sarılanlar için yaşam ağacıdır
Ve mutludur onu sımsıkı tutunanlar.
Günümüz dünyasında olduğu kadar antik çağda da para ve mülk önemliydi. Zenginler genelde
her devirde toplumda ayrıcalıklı kimseler olmaya devam etmişlerdir. Ancak Meseller’de
bilgeliğin ve anlayışın altın, gümüş ve mücevherlerden daha değerli olduğunu okuyoruz.
Fakat dünyanın çoğunluğu için maddiyat yaşamdaki en merkez ve ağırlıklı bir yer
tutmaktayken Meseller bu bakış açısını tersine çevirmektedir.
3:13 ayeti aramamız gereken bereketin bilgelik ve anlayışta olduğununa dikkat çekmektedir
(8:32, 34). Bu yüzden bilgeliğin diğer şeylerden daha iyi ve daha üstün olduğunu
açıklamaktadır (3:14-18; 16:16, Eyüp 28:15, 18):
8:10 Ve gümüşü değil, benim eğitimimi alın
Ve saf altından daha fazla bilgiyi seçin.
8:11 Çünkü bilgelik mücevherden daha değerlidir,
Ve arzu edilebilir şeylerin hepsi onunla kıyaslanamaz.
8:18 Zenginlik ve onur benimledir
Kalıcı servet ve doğruluk da.
8:19 Meyvem altından, saf altından bile
Ve ürünüm seçme gümüşten daha iyidir.
3:16 ayeti öncelikle bilgeliğin kendisinin zenginlik olduğunu hatırlatıyor. Çünkü doğrudan
maddiyata odaklanmak yerine bilgelikte onur ve zenginliğin elele olduğunu hatırlatıyor.
3:17 ayetinde hoşnutluk ve esenlik yaşamına dikkat çekilmektedir. Tanrı’nın hoşnutluğu olan
bilgelik yaşamı (16:7) aynı zamanda esenlik, onur ve zenginlik yaşamıdır (8:18, Mezmur
119:165, Matta 11:29):
3:2 Yaşam yıllarını ve günlerini uzatsın
Ve sana esenlik çoğaltsın diye.
22:4 Alçakgönüllülük ve RAB korkusunun ödülü:
Zenginlik, onur ve yaşam.
Böylece Meseller bize tek başına zenginliktense bilgeliğin kişi için tam bir doygunluk ve
tamamlanma olduğunu gösteriyor. Böylece ayetler kısa şunu söylemektedir:
bilgelik zenginlikten iyidir
bilgelik ve anlayış zenginlikten iyidir
uzun ömür ve onur mücevherden değerlidir
hoşnutluk yolunda ve esenlik patikasında olmak
altın ve gümüşten daha değerlidir
gerçek mutluluk ve gerçek yaşam bilgeliktedir.
Bu durumda zenginlik konusuna bakarken “düşmanlarla barışlıklık” içinde olmanın
kendisinin bile bir hazine olduğunu hatırlamamız gerekir:
16:7 Bir adamın yolları RAB’bi hoşnut ettiğinde
O düşmanlarını bile onunla barıştırır.
Ve 3:18 ayeti bilgeliğin aranması gereken bir zenginlik olduğuna dikkat çeker. Çünkü
bilgeliği tutmak yaşam mutluluk hazinesidir:
11:30 Doğrunun meyvesi yaşam ağacıdır...
Bu yaşamda zenginlik, mal varlığı ve para çoğunluğun aradığı birşeyken Meseller’de
bilgeliğin bu yaşamda ilk sırayı alması teşvik edilir. Çünkü bütün hayatı maddiyat merkez
alarak yönlendirmeye çalışmak hayatı boşa harcamak olacaktır:
23:4 Servet edinmek için kendini bitkin düşürme,
Bunu düşüncenden çıkar.
5 Gözlerini ona diktiğinde o gitmiştir.
Servet kesinlikle kanatlanır,
Göklere uçan bir kartal gibi.
20:21 Başlangıçta çabucak ele geçen bir miras:
Sonunda bereketli olmayacak.
Çünkü para kötü kimselerin elinde tehlikeli bir silaha dönüşebilir; ya da aptalık yüzünden
servet kaybedilebilir. Diğer yandan bilgelik kişiye madiyatı nasıl doğru yoldan elde edeceğini
ve nasıl bunu doğru bir şekilde kullanacağını gösterir.
11:28 Zenginliğe güvenen düşecek
Fakat doğrular yaprak gibi gelişecek.
Bu ayet zenginliğin geçiçi olması yanında bir başka tehlikesine dikkat çekmektedir. Zenginlik
bir çok kimse için güçlü bir ayartıdır. Bu ayetin gösterdiği şey ise zenginliğin insanın aklını
ve yüreğini nasıl boş bir güven ile aldattığıdır. Bu yüzden para ve maddiyat konusuna
bakarken bilgelikle bakmalıyız. Çünkü ayet bize düşündüğümüz ya da arzuladığımız
zenginliğin verdiğin güvenin düşüş getirdiğini göstermektedir (Markos 10:25). Böylece
zenginlik Tanrı’ya olması gereken güveni yok ediyorsa bir put oluyor ve dolayısı ile kişiye bir
yargı –düşüş- getirmektedir:
I.Timoteyus 6: 10Çünkü tüm kötülük köklerinden biri de para sevgisidir. Kimileri buna
imrenip imandan saptı ve pek çok üzüntüyle kendilerini yürekler acısı duruma düşürdü.
17
Şimdiki çağda varlıklı olanlara buyruğun şu olsun: Kimseye yüksekten bakmasınlar,
güvenilmez zenginliklere bel bağlamasınlar. Gönenç bulmamız için her şeyi bize bollukla
sağlayan Tanrı’ya umut bağlasınlar.
Öyleyse para ve maddiyat konusuna girmeden önce kişiler kendilerinde olan için öncelikle
şükredebilen bir yüreğe sahip olmalıdır. Az olmasına karşın bereketli olanı yumuşaklık ruhu
içinde kabul edebilmeyi seçebilmeliyiz.
16:8 Doğrulukla edinilen birazcık şey daha iyidir
Haksızlıkla büyük gelirdense.
Mezmur 37:16 Doğrunun azıcık varlığı,
Pek çok kötünün servetinden iyidir.
Zenginlik içinde olduğu halde yüreğinde Tanrı’ya değil de geçici olan şeyler üzerine bağlı bir
güven içinde olan kimseler “az olduğu halde bereketli olan” şeyleri tadamayacaktır:
I.Timoteyus 6: 6Kuşkusuz, tanrısayarlık çok büyük kazançtır, ama eldekiyle yetinme
ruhuyla atbaşı beraber giderse.
15:16 RAB korkusuyla az olan daha iyidir
Büyük hazine ile ve karmaşıklık içinde olmaktansa.
15:17 Sevgi olan yerde bir kase sebze daha iyidir
Nefret olan yerdeki bir besili danadansa (17:1).
Az ile şükrederek Rab’bin bereketini arayan kimseler ile servetin aldatıcılığına kanmış
kişilerin arasındaki zıtlığa bakın:
11:16 Kibar bir kadın onur kazanır
Ve zorba adamlar servet kazanır.
Böylece Vaiz 7:1 ayeti “İyi ad hoş kokulu yağdan... iyidir” derken onur ve dürüstlükle
kazanılmış ünün, pak yaşamın ne kadar değerli olduğuna dikkat çekilmektedir. İnsanlar maddi
ihtiyaçları olan varlıklardır. İhtiyaçları inkar etmiyoruz ya da fakirliği yüceltmiyoruz. Yaşam
boyu pekçok konuda olduğu üzere maddi ihtiyaçlarımızı da Göklerdeki Babamız’dan
dilemeye devam edeceğiz. Ancak maddiyata her zaman bilgeliğin daha üstün olduğu (20:15),
pak yaşamın zenginlikten, iyilik yapmanın mücevherlerden daha değerli olduğu açısından
bakacağız (22:1).
11:4 Gazap günü servet fayda etmez
Fakat doğruluk ölümden kurtarır.
Bu ayetin mesajı ile Mezmur 49’un mesajının nasıl örtüştüğüne dikkat edin. Mezmur 49
bütün insanların ölümünden bahsediyor; ölüm zengin fakir ayrımı yapmıyor. Bütün
gösterişine karşın insanın ölümü kaçılmaz bir gerçek olarak bu Mezmur’da karşımıza çıkıyor.
Ancak ayetler “servetlerine güvenen insanların ölümü” ile “ölüler diyarının pençesinden
kurtulacak” insanlar arasındaki zıtlığa dikkat çekmektedir (11:28; 18:11).
Böylece pek çok konuda olduğu gibi zenginlik ve servet konusuna bakarken de bir gün
öleceğimizi düşünerek, doğru bir yürek tutumu ile yaşamak ve buna uygun bir tavır içinde
olmak Meseller’deki diğer bir esas olarak karşımıza çıkar.
Öyleyse önce Tanrı korkusunda (samimi iman) bir bilgelik ve anlayış dilemeliyiz. Çünkü
maddiyatı yönetecek bilgeliğimiz ve imanımız yoksa maddiyatın bizi yönetmesi ve sonunda
bizi harcaması kaçınılmaz olacaktır (Luka 12:16-21):
28:20 Güvenilir bir adam bereketlerle bolluğa erecek
Fakat zengin olmaya acele edense cezasız gitmeyecek.
28:22 Kötü gözlü bir adam servet için acele eder
Ve üzerine gelecek yoksulluğu bilmez.
41-) Antik çağda pırlanta bilinmiyordu. En değerli taş yakut idi. Bilgelik de Meseller’de bu
yüzden değerli bir taş gibi anlatılmaktadır (3:15; 8:11). Mesih de bu yüzden bizler için en
değerli taştan daha önemlidir. Çünkü O Baba Tanrı’nın biricik oğludur; ve Efesliler
mektubunda dediği üzere “sevgili” yani en önemli, en saygıdeğer ve en arzu edilir ve eşsiz
Olan’dır; tek Kurtarıcı’dır.
1-) Araştırma Soruları:
a-) Aşağıdaki ayetlere başka ayetler ilave ederek Tanrı korkusunu açıklayınız:
Romalılar 8:15, II.Korintliler 5:11; 7:1, Filipililer 2:12, İbraniler 2:14-15, İbraniler 11:7,
I.Petrus 2:17
b-) Matta 10:26-33 ayetlere dayalı olarak Tanrı korkusunu açıklayınız.
c-) Mezmur 19:7-13 ayetlerine bakarak bilgeliği açıklayınız.
d-) 8:22-36 ayetleri ile Yuhanna 1. bölüm arasında paralelliği ortaya koyunuz.
e-) Mezmur 5:9; 14:1; 140:3, Vaiz 7:20, Romalılar 2:1; 3:9-13 Galatyalılar 3:22 ayetlerini
göz önüne alarak Meseller Kitabında insanın nasıl tarif edildiğine bakınız.
f-) 11:20-21 ayetlerini 10:16; 12:28; 19:23; 21:16 ayetleri ile karşılaştırınız. 12:15; 16:25,
Mezmur 13:6; 119:1, Romalılar 6:23 ayetlerini göz önüne alarak Meseller Kitabından
günah tanımınızı oluşturunuz.
g-) Mezmur 7:14, İşaya 59:4, Romalılar 5:12 ayetlerini konu alarak Meseller Kitabının ne
dediğini özetleyiniz.
h-) Mezmur 32:3, 5, I.Yuhanna 1:9 ayetlerine bakarak Meseller Kitabının ne dediğini
yazınız.
i-) Titus 3:3 ayetine bakarak bilge insan tanımına uymayan insanı Meseller Kitabının dili ile
tarif ediniz.
j-) Kutsal Kitap’ta bilge olmayan kişinin karakter özelliklerinden biri de “karanlıkta
yürümek ve akılsızlığını belli etmek” olarak yazılmıştır (Vaiz 2:14; 10:3). I.Korintliler 3:19
ayetine dayalı olarak 3:34; 11:20; 12:23; 13:16 ayetlerine bakınız. Konuya açıklama
getirmek için Meseller Kitabından farklı örnekleri ortaya koyunuz.
k-) Meseller Kitabının ifadesi ile bilgeliğin kaynağını (I.Krallar 3:11-12, Yakup 1:5) ve
bilge insanı tanımlayınız. 1:20-23; 3:5-7; 8:1-5; 9:1-6 ayetine göre bilgeliğin mesajını
tanımlayınız.
l-) 3:14-17 ayetleri maddiyat konusunda Mesih’in dağdaki vaazının bir ön görüntüsüdür
(Matta 7:19-21, 24). Para ve maddiyat konusunda doğru yürek tutumunu karşılaştırınız.
m-) Meseller’de gurur ile alçak gönüllüğü karşılaştırınız.
n-) Meseller’de çalışkanlık ve tembelliği karşılaştırınız.
o-) Meseller’de doğruluk ve kötülüğü karşılaştırınız.
p-) Kişiler sözlerine göre tartıldığı zaman Meseller’de dilin doğru ve yanlış kullanımına
göre ortaya nasıl insan tipleri ortaya çıkıyor. Her insan tipi ile ilişkilendirilen konum
nasıldır.
r-) 3:5-6 ayetlerine bakarak Kutsal Kitap içindeki karakterlerden biri ya da ikisi ile nasıl
örtüştüğünü ortaya koyunuz.
s-) Meseller Kitabı boyunca bilge kişi ile bilge olmayan kişiyi karşılaştırınız (yollarını,
işlerini, yaşamlarını, değer yargılarını v.s.).
t-) İlk okunduğunda hemen anlaşılamayan Meseller’den üç tanesini kısaca açıklayınız.
u-) Meseller’den bir konu seçerek bütün Meseller Kitabında o konunun geçtiği yerleri bir
araya getiriniz (Örneğin “rüşvet” konusu Meseller’de bu ayetlerde geçmektedir: 17:8 17:23
21:4 29:4).
v-) Meseller’de Tanrısal bilgeliğin yolu ile dünyasal bilgeliğin yolunu karşılaştırınız.
2-) Seçmeli Sorular (en az bir tane yapılacak):
Farklı tercümeleri bir arada okuyarak aşağıdaki bölümlerden birini çalışınız.
1-) 1., 2., 3. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
2-) 4., 5., 6. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
3-) 7., 8., 9. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
4-) 13., 14., 15. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
5-) 16., 17., 18. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
6-) 19., 20., 21. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
7-) 22., 23., 24. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
8-) 25., 26., 27. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız. Her
bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
9-) 28., 29., 30., 31. bölümlerini başkalarına öğretmek için bir çalışma notu hazırlayınız.
Her bölümde Mesih’i nasıl görmemiz gerektiğini yazınız. Ayrıca bu bölümleri öğretirken
sormanız gereken soruları çıkarınız.
Bibliyografi
Life Application Bible. Grand Rapids: Zondervan and Wheaton: Tyndale. 1991.
Neilson, Kathleen Buswell. Proverbs: the Way of Wisdom. Phillipsburg: P & R. 2007.
Longman, Tremper, III. Proverbs. Grand Rapids: Baker Academic. 2006.
Longman, Tremper. How to Read the Proverbs. Downers Grove: InterVarsity. 2002.
Selvaggio, Anthony. A Proverbs Driven Life. Wapwollopen: Shepherd Press. 2008.
MESELLER
- Kral Süleyman’ın özdeyişleri -
“Kutsal Kitap hazinesinden;
göksel bilgelik sözleri ile
Tanrı’daki sonsuz yaşamı anlayarak
bu dünyada yaşamak için verilmiş
pratik öğretişler ve öğütler”
© TSV (Türk Standart Versiyon)
BÖLÜM 1
1:1 Davut oğlu İsrail Kralı Süleyman’ın meselleri:
1:2 Bilgeliği ve eğitimi bilmek,
Anlayış sözlerini ayırt etmek,
1:3 Doğru, haklı ve adil
Bilge davranıştan eğitim almak,
1:4 Budala adama tedbir,
Genç adama bilgi ve sağgörü vermek içindir.
1:5 Bilge adam dinleyip ve öğrenmede büyüyecek;
Ve anlayışlı adam bilge öğütler edinsin diye,
1:6 Meseli ve benzetmeleri,
Bilgelerin sözlerini ve muammalarını anlamak içindir.
1:7 RAB korkusu bilginin başlangıcıdır.
Ahmaklar ise bilgelik ve eğitimi küçümser.
1:8 Oğlum, babanın öğretimini dinle
Ve annenin öğrettiklerinden vazgeçme.
1:9 Çünkü bunlar başının zarif bir çelengi
Ve boynunun gerdanlığıdır.
1:10 Oğlum, günahkârlar seni ayartırlarsa,
Razı olma.
1:11 Eğer derlerse ki, <<Bizimle gel,
Kan için bekleyelim,
Suçsuz birini sebepsiz pusuya düşürelim;
1:12 Onları canlıyken ölüler diyarı gibi,
Tamamıyla derin çukura gidenler gibi yutalım.
1:13 Her çeşit değerli mallarımız olacak,
Evlerimizi ganimetle dolduracağız.
1:14 Aramıza sen de katıl,
Hepimizin kesesi bir olacak.>>
1:15 Oğlum, onların gittikleri yolda yürüme,
Onların yollarından ayaklarını koru.
1:16 Çünkü ayakları günaha koşar,
Ve onlar kan dökmekte çabukturlar.
1:17 Gerçekte ağ sermek boştur
Kuşların gözü önünde.
1:18 Fakat onlar kendi kanları için yatar,
Kendi yaşamlarına tuzak kurarlar.
1:19 Şiddetle kazanç edinen herkesin yolları böyledir,
Bu yol sahibinin canına mal olur.
1:20 Bilgelik sokaklarda yüksek sesle bağırıyor,
Meydanlarda sesini yükseltiyor.
1:21 Gürültülü sokak başlarında bağırıyor,
Kentin bütün kapılarında sözlerini konuşuyor:
1:22 <<Ey budalalar, ne zamana dek budalalığı seveceksiniz?
Ve ne zamana dek alaycılar alay etmekten zevk alacak
Ve ahmaklar da bilgiden nefret edecek?
1:23 Azarlamama dönün,
İyi bakın, ruhumu üzerinize dökeceğim,
Sözlerimi bilmenizi sağlayacağım.
1:24 Sizi çağırdım ve reddettiniz,
Elimi uzattım ve kimse dikkat etmedi.
1:25 Ve öğütlerime aldırmadınız
Ve azarlamamı kabul etmediniz.
1:26 Ben de felaketinize güleceğim,
Sizinle alay edeceğim belaya uğradığınızda,
1:27 Belanız bir fırtına gibi geldiğinde,
Ve felaketiniz sürükleyen rüzgar gibi geldiğinde
Sıkıntı ve kaygı sizi yendiğinde.>>
1:28 <<O zaman beni çağıracaklar fakat cevap vermeyeceğim,
Özenerek beni arayacaklar fakat bulamayacaklar.
1:29 Çünkü bilgiden nefret ettiler
Ve RAB korkusunu seçmediler,
1:30 Öğütlerimi kabul etmediler,
Bütün azarlamamı reddettiler.
1:31 Kendi yollarının meyvesini yiyecekler
Ve kendi entrikaları ile doyurulacaklar.
1:32 Akılsızın dönekliği* onları öldürecek
Ve ahmakların kaygısızlığı onları mahvedecek.
1:33 Fakat beni her kim dinlerse güvenlikte oturacak
Ve kötülükten korkusu olmaksızın rahat bulacak.>>
BÖLÜM 2
2:1 Oğlum, eğer sözlerimi kabul edeceksen
Ve emirlerimi yüreğinde saklarsan,
2:2 Kulağınla bilgeliğe dikkat kesilirsen
Yüreğini anlayışa meyil ettirirsen,
2:3 Sezgiye seslenir,
Sesini anlayışa verirsen,*
2:4 Eğer onu gümüş gibi arar
Ve onu gizli hazine gibi araştırırsan;
2:5 O zaman RAB korkusunu ayırt edeceksin
Ve Tanrı bilgisini keşfedeceksin.
2:6 Çünkü bilgeliği RAB verir
O’nun ağzındandır bilgi ve anlayış.
2:7 O doğru kişiler için sağlam bilgelik saklar,
Doğrulukta yürüyenlere O kalkandır,
2:8 Adil olanların yolunu gözetir
Ve kendisine sadık olanların yolunu korur.
*
1:32 dönekliği: bu kelime (m’shubah) 29-31 ayetlerine bakılarak bilgiden, RAB korkusundan, öğütlerden,
azarlamadan sapmak (yani bilgelikten, doğru yoldan, dinden sapmak) anlamında kullanılmış oluyor.
*
2:3 Sesini anlayışa verirsen: “anlayışa seslenirsen” anlamında.
2:9 O zaman doğru ve haklı olanı ayırt edeceksin
Ve her iyi yolda neyin adil olduğunu.
2:10 Çünkü yüreğine bilgelik girecek
Ve bilgi canına tatlı gelecek.
2:11 Sağduyu seni koruyacak
Ve anlayış seni gözetecek.
2:12 Kötülük yolundan seni korumak için:
Sapkın şeyler konuşan adamdan,
2:13 Doğruluk yollarını terk edenlerden
Karanlık yollarda yürümek için;
2:14 Kötülük yapmaktan hoşlanan
Ve şeytani sapkınlıktan zevk alan,
2:15 Yollarında dolambaçlı
Ve yollarında çarpık olanlardan.*
2:16 Seni yabancı kadından* korumak için,
Sözleriyle baştan çıkarmak isteyen zina yapan kadından,
2:17 Gençliğinin eşini terk eden,
Ve Tanrı önünde içtiği andı unutandan.
2:18 Çünkü o kadının evi ölümün derinliğine batar
Ve yolları ölülere götürür.
2:19 Ona giden hiçbiri geri dönmez,
Yaşam yollarına erişmez.
2:20 Böylece sen iyi adamların yolunda yürüyeceksin,
Ve doğruluğun patikalarını tut.
2:21 Çünkü ülkede doğru kimseler oturacak
Ve orada utançtan uzak kimseler olacak.
2:22 Fakat kötüler ülkeden kesilip atılacak,
Ve hainlik edenler kökünden sökülüp atılacak.
BÖLÜM 3
3:1 Oğlum, öğretimi unutma,
Emirlerimi yüreğinde sakla;
3:2 Yaşam yıllarını ve günlerini uzatsın
Ve sana esenlik çoğaltsın diye.
3:3 Sevgi ve gerçeğin senden ayrılmasına izin verme,
Onları boyunun çevresine bağla,
Yaz onları yüreğinin levhasına.
*
2:12-15 ayetlerini şöyle okuyabiliriz:
2:12 Kötülük yolundan, Sapkın şeyler konuşan adamdan
13 Doğru yollarını terk edip, Karanlığın yollarda yürüyenlerden,
14 Kötülük yapmaktan hoşlanan, Şeytani sapkınlıktan zevk alan,
15 Yollarında dolambaçlı Ve yollarında çarpık olanlardan seni koruyacak.
*
2:16 yabancı kadın: doğru kişi için ‘yabancı’ anlamında; doğru yolun dışında olduğu için, doğruluğa göre
‘yabancı’ anlamında; tuhaf kadın; normal olmayan, kötü kadın (2:17); ahlakın ve inancın dışında olması
sebebi ile ‘yabancı’ kadın.
3:4 Böylece beğeni ve iyi ün kazanacaksın
Tanrı’nın ve insanların gözünde.
3:5 Bütün yüreğinle RAB’be güven
Ve kendi anlayışına dayanma.
3:6 Bütün yollarında O’nu tanı
Ve O senin yollarını düze çıkarır.
3:7 Kendi gözünde bilge olma,
RAB’den kork ve kötülükten uzak dur.
3:8 Bu senin bedenine sağlık
Ve kemiklerin için kuvvet olacaktır.
3:9 Servetinle RAB’bi onurlandır
Ve ürününün turfandasıyla;
3:10 O zaman ambarların çok fazla dolar,
Ve teknelerin yeni şarapla dolup taşar.
3:11 Oğlum, RAB’bin terbiye edişini reddetme,
O’nun azarlamasını sevmemezlik etme;
3:12 Çünkü RAB sevdiklerini azarlar
Bir babanın hoşnut olduğu oğluna yaptığı gibi.
3:13 Bereketlenmiştir bilgeliğe erişen
Ve anlayışı ele geçiren adam.
3:14 Onu kazanmak gümüş kazanmaktan daha iyi
Ve saf altından daha faydalıdır.
3:15 O daha değerlidir mücevherlerden*
Ve hiçbir şeyi onunla kıyaslamayı arzulama.
3:16 Uzun ömür onun sağ elindedir,
Sol elinde zenginlik ve onur vardır.
3:17 Onun yolları hoşnutluğun yoludur
Ve bütün patikaları esenliktir.
3:18 Ona sarılanlar için yaşam ağacıdır
Ve mutludur onu sımsıkı tutunanlar.
3:19 RAB dünyanın temelini bilgelikle kurdu,
Anlayışla gökleri kurdu;
3:20 Bilgisiyle enginler yarıldı
Ve gökler çiyi damlattı.
3:21 Oğlum, onları görüşünden çıkarma,
Sağlam bilgeliği ve sağgörüyü koru,
3:22 Onlar canına yaşam olacak
Ve boynuna süs.
3:23 O zaman yolunda emniyette yürüyeceksin
Ve ayağın tökezlemeyecek.
*
3:15 mücevherlerden: Antik çağda değerli taşların farklı isimleri olabiliyordu. Yakut ya da kırmızı mercan
ya da başka bir kırmızı değerli taş olabilir.
3:24 Yattığın zaman korkmayacaksın;
Ve yattığın zaman uykun tatlı olacak.
3:25 Korkma ani felaketten
Ya da kötüleri yakalayan şiddetli fırtına geldiğinde;
3:26 Senin güvencen RAB olduğundan
Ve ayaklarını tutulmaktan koruyacaktır.
3:27 Hakkı olanlardan iyiliği esirgeme
Yapmak için gücün olduğunda.
3:28 Komşuna <<git ve geri gel; yarın vereceğim>>
diye söyleme
Sahip olduğun şey için.
3:29 Zarar verecek entrika planlama
Sana güvenerek yakınında yaşayan komşuna.
3:30 Sebep olmaksızın bir adamla mücadele etme
Hele sana zarar vermediyse.
3:31 Zorba adama imrenme
Ve onun yollarından hiçbirini seçme.
3:32 Çünkü eğri adamlar RAB’be iğrençtir
Fakat O doğru kişilere yakın dost olur.
3:33 RAB’bin laneti kötülerin evi üzerindedir
Fakat doğruların evini bereketler.
3:34 RAB alaycılarla alay ettiği halde
Alçakgönüllülere halen lütufkârdır.
3:35 Bilge kişi onuru miras alacak
Fakat ahmaklar utanç sergileyecek.
BÖLÜM 4
4:1 Çocuklarım, babanızın öğretimini dinleyin
Ve dikkat edin ki anlayışı bilesiniz.
4:2 Çünkü size iyi öğretiş veriyorum,
Yönlendirişimi terk etmeyin.
4:3 Ben babamın evinde bir çocukken,
Annemin gözünde narin ve biricik bir çocukken,
4:4 Babam bana öğretti ve dedi:
<<
Sözlerime yüreğin sarılsın,
Emirlerimi tut ve yaşa.
4:5 Bilgelik edin, anlayış edin,
Unutma, ağzımın sözlerinden sapma.
4:6 Bilgelikten ayrılma ve o seni koruyacaktır,
Sev onu ve o seni gözetecektir.
4:7 Bilgeliğin başlangıcı onu sahiplenmektir.
Ve bütün varlığınla onu sahiplen, anlayış kazan.
4:8 Ona çok değer ver, o da seni yüceltecek,
Ona sarılırsan seni onurlandıracaktır.
4:9 Başına bir onur çelengi koyacak,
Güzellik tacını sana giydirecek.>>
4:10 Dinle oğlum ve kabul et söylediklerimi
Ve yaşamının yılları çoğalacaktır.
4:11 Seni bilgelik yoluna yönlendirdim,
Doğruluk patikalarında sana yol gösterdim.
4:12 Yürüdüğünde adımların engellenmeyecek
Ve koşarsan tökezlemeyeceksin.
4:13 Eğitime sarıl, onu bırakma,
Onu koru, çünkü yaşamın odur.
4:14 Kötülerin patikalarına girme,
Alçak adamların yolunda yürüme.
4:15 O yoldan sakın, o yoldan geçme,
Yönünü değiştirip öyle geçip git.
4:16 Onlar kötülük yapmadıkça uyuyamazlar
Ve kimseyi tökezletmedikçe uykuları çalınmıştır.
4:17 Onların yediği kötülüğün ekmeğidir
Ve içtikleri zorbalığın şarabıdır.
4:18 Fakat doğruların patikası
Gün tamam oluncaya kadar parlaklığı gittikçe artan
şafağın ışığı gibidir.
4:19 Kötülerin yoluysa koyu karanlıktır,
Neden tökezlediklerini bilmezler.
4:20 Oğlum, sözlerime dikkat et,
Kulakların söylediklerime meyilli olsun.
4:21 Onları görüşünden çıkarma,
Onları yüreğininin ortasında sakla.*
4:22 Çünkü onları bulanlar için yaşam
Ve bunlar bütün beden için şifadır.
4:23 Özenle yüreğini koru
Çünkü yaşam oradan kaynaklanır.
4:24 Hilekâr ağzı senden uzaklaştır
Ve sapkın dudakları uzaklaştır senden.
4:25 Gözlerin daima ileri baksın
Ve göz kapakların dosdoğru önüne.
4:26 Ayaklarının yolunu dikkate al
Ve yolların sağlam olacaktır.
4:27 Sağa sola sapma,
Ayağını kötülükten uzak tut.
BÖLÜM 5
5:1 Oğlum, bilgeliğime dikkat et,
Kulağın anlayışıma meyil etsin ki;
5:2 Sağgörüyü izleyebilesin
Ve dudaklarınla bilgiyi koruyabilesin.
*
4:21 Onları yüreğinin ortasında sakla: “Onları yüreğinin derinliklerinde sakla” anlamında.
5:3 Zina eden kadının dudaklarından bal damlar
Ve sözleri daha yumuşaktır yağdan.
5:4 Fakat sonu pelin otu kadar acı,
İki ağızlı kılıç kadar keskindir.
5:5 Ayakları ölüme gider,
Adımları ölüler diyarına ulaşır.
5:6 Yaşam yolunu düşünmez o kadın,
Yolları dolaşıktır, bilmez bunu.
5:7 Oğullar, şimdi beni dinleyin,
Ve ağzımın sözlerinden ayrılmayın.
5:8 Yolunu o kadından uzak tut
Ve evinin kapısına yakın geçme.
5:9 Gücünü başkalarına verme
Ve yıllarını da zalim birine;
5:10 Yabancılar gücünle dolmasın,*
Zorlukla kazandığın mallar başka birinin evine gitmesin;
5:11 Ve inlersin ömrünün son günlerinde,
Etinle bedenin tükendiğinde;
5:12 Ve sen <<Eğitilmekten nasıl böyle nefret ettim,
Yüreğim azarlamaları önemsemedi?>> dersin;
5:13 <<Öğretmenlerimin sesini dinlemedim,
Beni eğitenlere kulak vermedim.
5:14 Tam bir yıkımın eşiğine gelmiştim
Topluluğun ve halkın arasında.>>
5:15 Suyu kendi sarnıcından,
Ve kaynak suyunu kendi kuyundan iç.
5:16 Pınarların dışarılara,
Akan çayın sokaklara mı dağılmalı?
5:17 Onlar yalnız senin olsunlar,
Ve sendekiler yabancılar için değildir.*
5:18 Çeşmen bereketlensin
Ve gençliğinin karısı ile mutlu ol.
5:19 Sevimli bir geyik ve zarif bir ceylan gibi,
Bütün zamanlar seni doyursun memeleri;
Sürekli onun aşkıyla coş.
5:20 Oğlum, neden zina eden bir kadınla coşasın,
Ve neden bir yabancı kadını koynuna alasın?
5:21 Bir adamın yolları RAB’bin gözü önündedir
Ve O bütün patikalarını gözetler.
5:22 Kötü kişiyi kendi günahı tutsak edecek
Ve o günahının kemendiyle yakalanacak;
*
5:10 Yabancılar gücünle dolmasın: Kutsal Kitap sadece evlilik bağı içinde olan bir ilişkiyi
onayladığından, antlaşma halkından olan birinin yabancı kadınla kurduğu ilişkiyi, gücün boşa harcanması
olarak ifade eder (Tekvin 49:3 Ruben, Sen benim ilk oğlum, gücümsün, kudretimin ilk ürünüsün (Tesniye
21:17). 5:8-9; 31:3 ayetlerinde de bu yüzden benzer vurgu yapılmıştır (5:14-17).
*
5:17 Ve sendekiler yabancılar için değildir: “Gücünü yabancılarla paylaşma” anlamında. 5:8-10
ayetlerindeki öğretiş ile paralel bir ifadedir.
5:23 Eğitim eksikliği içinde ölecek o
Ve ahmaklığının büyüklüğü yoldan çıkaracak onu.
BÖLÜM 6
6:1 Oğlum, eğer komşuna kefil oldunsa,
Bir yabancı için söz verdinse;
6:2 Ağzının sözleriyle tuzağa düştün,
Ağzının sözleriyle yakalandın.
6:3 Oğlum, o zaman bunu yap ve kendini kurtar:
Komşunun avucuna düştüğünden
Git, alçalt kendini ve ısrarla iste komşundan.
6:4 Gözlerine uyku girmesin,
Göz kapakların kapanmasın.
6:5 Kurtar kendini avcının elindeki ceylan gibi,
Ve kuşbazın elindeki bir kuş gibi.
6:6 Ey tembel kişi, karıncalara git,
Onun yollarını izle ve bilgi edin.
6:7 Başkanları, önderleri ya da yöneticileri olmadığı halde,
6:8 Erzakını yazın biriktirir,
Yiyeceklerini hasat mevsiminde toplar.
6:9 Ey tembel, daha ne kadar yatacaksın?
Uykudan ne zaman kalkacaksın?
6:10 <<Biraz uyku, hafif birazcık uyku,
Ellerimi kavuşturup biraz uzanayım>> deme.
6:11 Ve yokluğun bir haydut gibi
Ve ihtiyacın bir akıncı gibidir.
6:12 Ahlaksız bir kişi, kötü bir kişi
Sahte ağız ile dolaşan biridir,
6:13 Gözünü kırparak ayakları ile işaret eden,
Parmakları ile mesaj veren biri,
6:14 Kalbinde sürekli huysuzlukla kötülük tasarlayan,
Çekişme yayan biri.
6:15 Bu yüzden onun felaketi ansızın gelecek,
Birdenbire kırılacak ve şifası olmayacak.
6:16 RAB’bin nefret ettiği altı şey,
Evet, O’na iğrenç gelen yedi şey vardır:
6:17 Gururlu gözler, yalancı bir dil
Ve suçsuz kanı döken eller,
6:18 Kötü planların aleti bir yürek,
Kötülüğe koşan ayaklar,
6:19 Yalan savuran yalancı bir tanık
Ve kardeşler arasında çekişme yayan kişi.
6:20 Oğlum, babanın emrini tut,
Annenin öğretisini* bırakma.
6:21 Onları sürekli yüreğine bağla,
Bağla onları boynun etrafına.
6:22 Yürüdüğünde onlar sana rehberlik edecek,
Uyuduğunda onlar sana gözcülük edecek
Ve uyandığında onlar seninle konuşacaklar.
6:23 Emirler bir çıra ve öğretiş ışıktır
Ve terbiye için azarlamalar yaşam yoludur,
6:24 Seni kötü kadından korumak için;
Zina eden kadının tatlı dilinden.
6:25 Yüreğinde onun güzelliğini arzulama,
Bakışları seni tutsak almasın.
6:26 Çünkü fahişe birinin hesabı bir somun ekmeğidir*
Ve zina eden kadın değerli hayatın avcısıdır.
6:27 Bir adam koynuna ateş alır da
Ve onun giysisi tutuşmaz mı?
6:28 Ya da bir adam korlar üzerinde yürür de
Ve ayakları kavrulmaz mı?
6:29 Komşusunun karısına giden adam böyledir,
Kim böyle bir kadına dokunursa cezasız kalmaz.*
6:30 Adamlar hor görmez bir hırsızı, eğer çalıyorsa
Acıktığında doyurmak için canını.
6:31 Fakat yakalandığında,
yedi katını ödemek zorundadır,
Evinin bütün varlığını vermek zorundadır.
6:32 Bir kadınla zina eden adam yürekten* yoksundur,
Yaptıklarıyla canını yok eder.
6:33 Yaralar ve onursuzluk bulacak,
Ve azarlanması ortadan kalkmayacak.*
6:34 Çünkü kıskançlık bir adamın* öfkesini azdırır,
Ve öç gününde seni esirgemeyecektir.
6:35 Hiçbir fidye kabul etmeyecek,
Gönlünü alamayacaksın armağanların* çokluğuyla da.
BÖLÜM 7
7:1 Oğlum, sözlerimi tut
*
6:20 öğretisini: öğretiş olarak tercüme edilen kelime (torah) “yasa” anlamına da gelmektedir.
6:26 Bu ayet fahişe ve zina eden kadın olmak üzere iki kadından bahsetmektedir. 6:29 ayeti bu fikri
açıkça desteklemektedir. Bu durumda ayetin birinci mısrası ile ikinci mısrası arasında bir kıyaslama vardır.
Öyleyse 6:26 ayeti birinci mısrada “fahişeye bir ekmek parası ödersin” derken ikinci mısrada “evli bir
kadınla yatarsan daha fazlasını ödersin” anlamında bir mesaj veriliyor.
*
6:29 cezasız kalmaz: masum değildir.
*
6:32 yürek: “sağduyu” anlamında.
*
6:33 Ve azarlanması ortadan kalkmayacak: “Ve ayıbının yüzüne vurulması ortadan kalkmaz; Ve asla
kurtulamayacaktır utançtan” anlamında.
*
6:34 adamın: “kocasının” anlamında.
*
6:35 armağanlar: “rüşvetler” anlamında kullanılmıştır. Tesniye 22:22 ayetine karşın, Sayılar 35:31-32
ayetleri cinayet dışında bir durum için bir bedel karşılığı bağışlama olabileceğini ima etmektedir.
*
Ve emirlerimi içinde sakla.
7:2 Emirlerimi tut ve yaşa
Ve öğretişim göz bebeğin gibidir.
7:3 Onları parmaklarına bağla;
Onları yüreğinin levhasına yaz.
7:4 Bilgeliğe <<Sen kız kardeşimsin>> de,
Ve anlayışı <<yakın arkadaş>> diye çağır;
7:5 Seni zina eden kadından,
Yabancının yaltaklanan sözlerinden koruyabilsin.
7:6 Evimin penceresinde
Kafesten dışarıya baktığımda
7:7 Ve budalayı gördüm,
Gençler arasından ayırdım,
Yürekten* yoksun bir adamı.
7:8 Caddeden, kadının yakınındaki köşeden geçiyordu
Ve onun evine saptı,
7:9 Akşamın alaca karanlığında,
Gecenin ortasında ve karanlıkta.
7:10 Ve bir kadın buluşmak için onu karşıladı,
Fahişe kılığıyla ve şeytani yürekle.
7:11 Yaygaracı ve isyankâr biriydi o,
Ayakları evde durmazdı.
7:12 Şimdi caddede, şimdi meydanda
Ve her köşede pusuya yatar.
7:13 Ve onu yakalayıp ve öptü onu,
Ve utanmaz bir yüzle kızarmadan ona şöyle dedi:
7:14 <<Esenlik kurbanları benimledir,
Adağımı bugün ödedim.
7:15 Böylece seni karşılamak için çıktım,
Gerçekten varlığını aramak içindi ve buldum seni.
7:16 Divanıma örtüleri yaydım
Mısır’ın renkli kumaşlarından.
7:17 Yatağıma serptim
Mür, öd ve tarçın.
7:18 Haydi gel, sabaha dek aşkı içelim,
Sevgiyle birbirimizden zevk alalım.
7:19 Kocam evde olmadığı,
Uzun bir yolculuğa çıktığı için;
7:20 Yanına para torbasını aldı,
Dolunayda dönecek.>>
7:21 Pek çok kandırmalarıyla onu ikna etti,
Pohpohlayan dudaklarla onu ayarttı.
7:22 Hemen onu izledi delikanlı;
Kesime giden öküz gibi
Ya da terbiye edilmek üzere
*
7:7 Yürekten: “sağduyundan” anlamında.
bukağıya vurulmuş bir ahmak gibi,
7:23 Bir ok onun ciğerini delinceye kadar,
Kapana acele eden bir kuş gibi,
Bunun yaşamıyla ilgili olduğunu bilmeden.
7:24 Şimdi böylece, oğullar, dinleyin beni,
Ağzımın söylerine dikkat edin.
7:25 Yüreğiniz o kadının yollarından yana dönmesin,
Onun yollarından gitmeyin.
7:26 Onun yere serdiği ölümcül yaralılar çok
Ve öldürdüğü kişiler sayısızcadır.
7:27 Onun evi ölüler diyarına yoldur,
Ölüm odalarına indirir.
BÖLÜM 8
8:1 Bilgelik çağırmıyor mu,
Ve anlayış sesini yükseltmiyor mu?
8:2 Yolun kenarındaki yükseğin tepesinde,
Patikaların kesiştiği yerde yerini alıyor;
8:3 Kentin ağzında, kapıların yanında,
Kapıların eşiğinde feryat ediyor:
8:4 <<Ey adamlar, sizi çağırıyorum,
Ve sesim adamların oğullarınadır.
8:5 Ey budala kişiler, sağgörülü olmayı öğrenin;
Anlayışlı* olmayı öğrenin, ey ahmaklar.
8:6 Soylu şeyler söyleyeceğim, dinleyin
Ve dudaklarımın açılışı doğru şeyler içindir.
8:7 Ağzım gerçeği duyuracak
Ve kötülük dudaklarım için iğrençtir.
8:8 Ağzımın bütün söyleyişleri doğruluktur,
Onlarda yoktur eğri ya da saptırılmış olanı.
9 Anlayışı olana onların hepsi doğrudur,
Ve doğrudur bilgiyi bulanlar için.
8:10 Ve gümüşü değil, benim eğitimimi alın
Ve saf altından daha fazla bilgiyi seçin.
8:11 Çünkü bilgelik mücevherden* daha değerlidir,
Ve arzu edilebilir şeylerin hepsi onunla kıyaslanamaz.
8:12 Ben, bilgelik, sağgörüyü konut edindim,
Bilgiyi, sağgörüyü buldum.
8:13 RAB korkusu kötülükten nefret etmektir;
Gururdan, küstahlıktan ve kötü yoldan
Ve sapık ağızdan nefret ederim.
8:14 Öğüt benimdir ve sağlam bilgelik,
Anlayış benim, güç benimdir.
8:15 Sayemde krallar egemenlik sürer
*
8:5 Anlayış: yürek.
8:11 Antik çağda değerli taşların farklı isimleri olabiliyordu. Yakut ya da kırmızı mercan ya da başka bir
kırmızı değerli taş olabilir.
*
Ve hükümdarlar adaleti uygular.
8:16 Sayemde prensler ve asiller yönetir,
Hepsi yargıda adildir.
8:17 Beni sevenleri severim
Ve beni gayretle arayanlar bulacaktır.
8:18 Zenginlik ve onur benimledir
Kalıcı servet ve doğruluk da.
8:19 Meyvem altından, saf altından bile
Ve ürünüm seçme gümüşten daha iyidir.
8:20 Doğruluk yolunda yürürüm,
Adalet patikalarının ortasında.
8:21 Beni sevenleri servet sahibi yapmak için,
Onların hazinelerini doldururum.
8:22 RAB yolunun başlangıcında beni öne getirdi*
Eski işlerinden önce.
8:23 Öncesizlikte atandım,*
Başlangıçtan, yerin eski zamanlarından önce.**
8:24 Derinlikler* yokken doğdum,
Suları bol kaynaklar yokken.
8:25 Dağlar oluşmadan önce,
Tepelerden önce doğdum;
8:26 O* henüz yeri ve toprağını,
Ne de dünyanın ilk tozunu yaratmadan.
8:27 Oradaydım, O* gökleri yerine koyduğunda,
Derinliklerin yüzü üzerine kubbeyi koyduğunda,**
8:28 Yukarıda bulutları koyduğunda,
Enginin kaynaklarını güçlendirdiğinde,
8:29 Denize sınırını koyduğunda
Sular O’nun buyruğundan öteye geçmesinler diye,
Dünyanın temellerini işaretleyip ayırdığında;
8:30 O’nun yanındaydım, bir baş mimar olarak;
Ve gün be gün hoşnutlukla,
Daima O’nun önünde sevinerek,
8:31 Dünyada sevinerek, O’nun dünyasında,
Ve adamların oğullarından hoşnutluğumla.
8:32 Ey oğullar, şimdi böylece dinleyin beni:
Bereketlenmiştir yolumu tutanlar.
8:33 Öğretişimi dinleyin ve bilge olun,
Ve ihmal etmeyin onu.
8:34 Bereketlenmiştir beni dinleyen,
Her gün kapılarımı gözleyen,
*
veya 8:22 RAB yolunun başlangıcında beni sahiplendi.
8:23 atandım: yerimi aldım.
**
8:23 Başlangıçta, dünya kurulmadan önce.
*
8:24 Derinlikler: enginler.
*
8:26 O: RAB
*
8:27 O: RAB
**
8:27 Derinliklerin yüzü üzerine kubbeyi koyduğunda: Derinliklerin yüzü üzerine daireyi koyduğunda.
*
Kapımın eşiklerinde bekleyerek.
8:35 Çünkü beni bulan yaşam bulur
Ve RAB’bin beğenisini kazanır.
8:36 Bana karşı günah işleyen kendini yaralar,
Benden nefret edenlerin hepi ölümü sever.>>
BÖLÜM 9
9:1 Bilgelik kendi evini yaptı,
Yedi direğini yonttu.
9:2 Hayvanlarını kesti, şarabını hazırladı
Sofrasını da kurdu;
9:3 Hizmetçi kızlarını gönderip çağırdı
Şehrin yüksek tepelerinden:
9:4<<Her kim budalaysa buraya gelsin,
Ve anlayışı* eksik olanlar>> diyerek:
9:5 <<Gelin, yiyeceklerimi yiyin
Ve hazırladığım şaraplardan için,
9:6 Ahmaklığı bırakın ve yaşayın,
Ve anlayış yolunda ilerleyin.>>
9:7 Bir alaycıyı düzeltmeye çalışan kişi
ondan aşağılanma alır,
Kötü kişiyi azarlayansa ondan hakaret.*
9:8 Bir alaycıyı azarlama, yoksa nefret eder senden,
Bilge bir adamı azarla; ve sevecektir seni.
9:9 Bilge bir adama eğitim ver
ve daha da bilge olacaktır,
Doğru bir adama öğret ve öğrenmede yükselecektir.
9:10 RAB korkusu bilgeliğin başlangıcıdır.
Ve Kutsal Olan’nın bilgisi anlayıştır.
9:11 Benim aracılığımla günlerin çoğalacak
Ve yaşam yılları sana katılacak.
9:12 Bilgeysen, bilgeliğin kendin içindir
Ve eğer alaycı isen onu tek başına taşıyacaksın.*
9:13 Ahmaklığın kadını yaygaracıdır
Akılsızdır, hiçbir şey bilmez.
9:14 Ve evinin kapısı önünde oturur,
Kentin yüksek yerinde bir iskemlede,
9:15 Yoldan geçenleri çağırmak için,
Kendi yollarına gidenleri:
9:16 <<Her kim akılsızsa buraya dönsün
*
9:4 anlayışı: yüreği.
9:7 “hakaret” olarak tercüme edilen kelime (mum) “karalama; güzelliğini bozma” anlamına geldiğinden
burada ‘kişinin üzerine ayıplanacak leke; ayıplanacak kusur atılması’ anlamı vermektedir.
*
9:12 Ve eğer alaycı isen onu tek başına taşırsın: “ve eğer alaycı isen onun sonuçlarına tek başına sen
katlanırısın; ve eğer alaycı isen onun başına getireceği işlere sen katlanmak zorunda kalırsın; ve eğer
alaycı isen alaycılığının başına açacağı işlere sen katlanmak zorunda kalırsın” anlamında.
*
Ve anlayışı* eksik olan kimse>> diyerek;
9:17 <<Çalıntı su tatlı,
Ve gizlideki ekmek lezzetlidir.>> der.
9:18 Fakat o adam bilmez ki ölüdürler oradakiler,
Onun konukları ölüler diyarının derinliklerindedir.
BÖLÜM 10
10:1 Süleyman’ın özdeyişleri:
10:Bilge bir oğul babasını memnun eder
Fakat ahmak bir oğlan annesine büyük kederdir.
10:2 Kötülük hazinesi kazanmak yararsızdır
Fakat doğruluk ölümden kurtarır.
10:3 RAB doğru canın açlığına izin vermez
Fakat O kötülüğe can atanları engelleyecektir.
10:4 İhmalci bir el ile çalışan fakirdir,
Gayretle çalışan el zengin eder.
10:5 Yazın toplayan oğul bilgece hareket eder,
Harmanda uyuyan oğulsa utanılacak biridir.
10:6 Bereketler doğru kişilerin başı üzerinedir
Fakat kötünün ağzı zorbalığı gizler.
10:7 Doğruların anılması berekettir
Fakat kötüler çürüyecektir.
10:8 Yürekten bilge emirleri kabul eder
Fakat geveze ahmak yıkıma uğrayacaktır.
10:9 Dürüstlükte yürüyen kişi güvenlikte yürür
Fakat sapkın yoldan gidense açığa vurulacaktır.
10:10 Göz kırpan sıkıntıya neden olur.
Ve geveze ahmak yıkıma uğrayacaktır.
10:11 Doğru kişinin ağzı yaşam pınarıdır
Fakat kötünün ağzı zorbalığı gizler.
10:12 Nefret çatışmayı uyandırır
Fakat sevgi bütün suçları örter.
10:13 Anlayışlı kişinin dudaklarında bilgelik bulunur
Fakat bir sopa ise anlayışı* eksik olanın sırtı içindir.
*
*
9:16 yüreği: “anlayışı” anlamında.
10:13 anlayış: yürek.
10:14 Bilge adamlar bilgi biriktirir
Fakat ahmağın ağzıyla yıkım yakınlaşır.
10:15 Zengin adamın serveti onun güçlü şehridir,
Fakirlerin yıkımı ise yoksulluktandır.
10:16 Doğru kişinin ücreti yaşamdır,
Kötünün geliri cezadır.
10:17 Eğitimi önemseyen yaşam yolundadır
Fakat azarlamayı reddeden yoldan sapar.
10:18 Nefretini gizleyenin dudakları yalancıdır
Ve iftira yayan bir ahmaktır.
10:19 Kelimeler çoğaldığında suç kaçınılmazdır
Fakat dudaklarını dizginleyen bilgedir.
10:20 Doğruların dili saf gümüş gibidir,
Kötünün kalbi ise aza layıktır.
10:21 Doğru kişinin dili birçoğunu besler
Fakat ahmaklar anlayış* eksikliğinden ölür.
10:22 RAB’bin bereketidir zengin eden
Ve RAB buna dert katmaz.
10:23 Kötülük yapmak bir ahmak için oyun gibidir
Ve bilgelik de anlayışlı bir adam için aynı şeydir.
10:24 Kötünün korktuğu ne ise başına gelecektir
Ve doğrunun arzusu kabul edilecektir.
10:25 Kasırga geçerken kötü kişi artık yoktur.
Fakat doğrunun temeli sonsuzdur.
10:26 Dişler için sirke ve gözler için duman ne ise,
Tembel biri de kendisini gönderen için öyledir.
10:27 RAB korkusu günler uzatır
Fakat kötünün yılları kısaltılacaktır.
10:28 Doğrunun umudu sevinmektir
Fakat kötünün beklentisi yok olur.
10:29 RAB’bin yolu dürüst olana kaledir
Fakat kötülük işçileri içinse yıkımdır.
*
10:21 anlayış: yürek.
10:30 Doğru kişi asla sarsılmayacak
Fakat kötüler ülkede oturmayacak.
10:31 Doğru kişinin ağzı bilgelikle taşar
Fakat sapkın dil kesilecektir.
10:32 Doğru kişinin dudakları makbul sözü ortaya koyar
Fakat kötünün ağzın ise sapkın olanı.
BÖLÜM 11
11:1 Hileli terazi RAB’be iğrençtir
Fakat doğru bir tartı ise O’nun hoşnutluğudur.
11:2 Gurur geldiğinde o zaman utanç gelir
Fakat bilgelik alçakgönüllüler iledir.
11:3 Doğruların dürüstlüğü onlara rehberlik eder
Fakat hainin kalleşliği onları yıkıma götürecektir.
11:4 Gazap günü servet fayda etmez
Fakat doğruluk ölümden kurtarır.
11:5 Doğruluğun utançsızlığı onun yolunu düzleyecek
Fakat kötü olan kendi kötülüğüyle düşecek.
11:6 Dürüstlerin doğruluğu onları kurtaracak
Fakat hainler kendi hırslarıyla tutulacaklar.*
11:7 Kötü bir adam öldüğünde beklentisi yok olacak
Ve güçlü adamların umudu çürüyerektir.
11:8 Doğru kişi sıkıntıdan kurtarılır
Ve kötü kişi kendi yerine girer.*
11:9 Tanrısız adam ağzı komşusunu yıkıma götürür*
Fakat doğrular bilgi sayesinde kurtulacaktır.
11:10 Doğrular başarılı olduğunda şehre sevinç gelir
Ve kötüler öldüğünde sevinç çığlıkları atılır.*
11:11 Dürüstlerin bereketlemesiyle şehir yüceltilir*
*
11:6 tutulacaklar veya yakalanacaklar.
11:8 Ve kötü kişi kendi yerine girer: “Ve kötü kişi kendi ait olduğu kötü yere girer” anlamında. Ancak
ayetin ilk mısrasını göz önüne alırsak “Ve sıkıntı kötü kişiye gider” şeklinde yorumsal bir ifade çıkar (Ester
bölümünde Haman ve Mordekay örneğinde olduğu gibi).
*
11:9 Tanrısız adam ağzı komşusunu yıkıma götürür veya Tanrısız adam ağzı ile komşusunu yıkıma
götürür.
*
11:10 Ve kötüler öldüğünde sevinç çığlıkları atılır: Ve kötüler öldüğünde sevinç çığlıkları vardır.
*
Fakat kötünün ağzıyla şehir yıkılıp batırılır.
11:12 Komşusunu küçümseyen sağduyudan* yoksundur
Fakat anlayışlı bir adam sessizliği korur.
11:13 Dedikoducu olan biri sırları açıklar
Fakat güvenilir kimse* mevzuları saklı tutar.
11:14 Rehberi olmayan yerde halk düşer
Fakat danışmanların bolluğu kurtuluştur.*
11:15 Yabancıya kefil olan kesinlikle acı çekecek
Fakat kefil olmaktan nefret edense güvenliktedir.
11:16 Kibar bir kadın onur kazanır
Ve zorba adamlar servet kazanır.
11:17 Merhametli adam kendi canına iyilik eder
Fakat zalim adam kendi bedenini sıkıntıya sokar.
11:18 Kötü kişi aldatıcı ücret kazanır
Fakat doğruluk eken gerçek bir ödül alır.
11:19 Doğrulukta sadık olan yaşama
Ve kötülüğü izleyen kendi ölümüne.*
11:20 Yürekte sapkın olanlar RAB’be iğrençtir
Fakat yolu suçsuz olanlar RAB’bin hoşnutluğudur.
11:21 Mutlaka kötü adam cezasızlığa gitmeyecek
Fakat doğruların soyu kurtarılacaktır.
11:22 Domuzun burnundaki altın bir halka gibidir
Sağgörü yoksunu güzel bir kadın.
11:23 Doğrunun isteği sadece iyiliktir,
Kötülerin beklentisi gazaptır.
11:24 Dağıtan biri var, daha fazla çoğaltır
Ve saklayan biri var, adilce vermiyor,
ancak yalnızca yokluk görür.
11:25 Bereketli can* rahatlığa erecek**
*
11:11 Dürüstlerin bereketlemesiyle şehir yüceltilir: “Dürüstlerin bereketlemesiyle şehir bereketlenir;
Dürüstlerin bereketlemesiyle şehir iyi yere gelir” anlamında.
*
11:12 sağduyu: yürek.
*
11:13 güvenilir olan: ruhun sadıklığı; sadık ruh.
*
11:14 kurtuluştur: “zaferdir” anlamında.
*
11:19 Doğrulukta sadık olan yaşama Ve kötülüğü izleyen kendi ölümüne: “Doğrulukta sadık olan yaşam
kazanır Ve kötülüğü izleyen kendine ölüm getirir” anlamında.
Ve su verenin kendisine su verilecek.*
11:26 Kim tahıl istiflerse halk onu lanetleyecek
Fakat bereketler onu satanın başı üzerine olacaktır.
11:27 Gayretle iyiliği arayan beğeni kazanır
Fakat kötülüğü yoklayan kötülüğe uğrayacak.
11:28 Zenginliğe güvenen düşecek
Fakat doğrular yaprak gibi gelişecek.
11:29 Evine sıkıntı çektirenin mirası yel olacak
Ve ahmaklar yürekten bilgelere kul olacaktır.
11:30 Doğrunun meyvesi yaşam ağacıdır
Ve canları kazanan bilgedir.
11:31 Eğer doğru olan dünyada ödüllendirilecekse
Kötüler ve günahkarlar daha fazlasını alır.
BÖLÜM 12
12:1 Terbiyeyi seven bilgiyi de sever
Fakat azarlanmaktan nefret eden aptaldır.
12:2 İyi bir adam RAB’den iyilik alır
Fakat O kötüye alet olan adamı suçlar.
12:3 Bir adam kötülükle pekiştirilemez
Fakat doğruların kökü sökülemeyecek.
12:4 Erdemli kadın kocasının tacıdır
Fakat utandıran kadın kocasının kemiklerinde çürüklük gibidir.
12:5 Doğruların düşünceleri adil,
Kötülerin öğütleri aldatıcıdır.
12:6 Kötülerin sözleri kan için pusuda bekler
Fakat doğruların ağzı onları kurtaracaktır.
12:7 Kötüler yıkılır ve yok olur
Fakat doğrunun evi ayakta kalacaktır.
12:8 Bir adam içyüzüne göre övülür
Fakat yüreğinde sapkın olan biri küçümsenecektir.
*
11:25 Bereketli can: “bereketleyen adam” anlamında.
11:25 “rahatlığa erecek” olarak tercüme edilen kelime literal olarak “şişmanlayacak (daşen)” olup,
burada sadece fiziksel değil, genel olarak iyi bir hali ifade etmek için kullanıldığından; bu kelime
“bereketlenecek; tazelenecek; güçlenecek; ferahlayacak” anlamlarında kullanılmıştır.
*
11:25 Ve su verenin kendisine su verilecek: veya “Ve doyuranın kendisi doyurulacak.”
**
12:9 Bir köle sahibi olmak ve küçük görülmek daha iyidir
Kendini onurlandıran ve ekmeksiz kalandan.
12:10 Doğru bir adam hayvanının hayatıyla ilgilidir
Fakat kötünün sevecenliği zalimcedir.
12:11 Toprağını işleyenin ekmeği bol olacaktır,
Fakat boş şeylerin peşinden giden yürekten* yoksundur.
12:12 Kötü kişi kötü adamların ganimetini arzular
Fakat doğru kişilerin kökü ürün verir.
12:13 Kötü bir adam dudaklarının suçuyla tuzağa düşer
Fakat doğru kişi sıkıntıdan kurtulacaktır.
12:14 Bir adam ağzının meyvesiyle iyiliğe doyacaktır
Ve bir adamın elinin işleri ona geri dönecektir.
12:15 Bir ahmağın yolu kendi gözlerinde doğrudur
Fakat öğüde kulak veren bilge adamdır.
12:16 Bir ahmağın sinirlendiği derhal belli olur
Fakat sağgörülü adam utancı örter.
12:17 Nefesi dürüst olan doğruyu söyler
Fakat yalancı tanık ise hile.
12:18 Düşüncesizce konuşan biri bir kılıç saplar gibidir
Fakat bilgelerin dili şifa getirir.
12:19 Doğru sözlü dudaklar sonsuza kadar kalacaktır
Fakat yalancı bir dil sadece bir an içindir.
12:20 Kalbinde hile olanlar kötülük aletidir
Fakat barışı öğütleyenlerde sevinç vardır.
12:21 Doğrunun başına zarar gelmez
Fakat kötüler sıkıntıyla doludur.
12:22 Yalancı dudaklar RAB’be iğrençtir
Fakat sadakatle çalışanlar O’nun hoşnutluğudur.
12:23 Sağgörülü bir adam bilgiyi saklar
Fakat aptalların yüreği aptallığı ilan eder.
12:24 Çalışkanların eli egemen olacak
Fakat gevşeklik angaryaya götürecektir.
*
12:11 yürekten: “sağduyudan” anlamında.
12:25 Kaygılı yürek bir adamı çökertir
Fakat iyi bir söz memnun eder.
12:26 Doğru kişi komşusuna bir rehberdir
Fakat kötülerin yolu onları saptırır.
12:27 Tembel bir adam avını kızartamaz
Fakat değerli servet edinen bir adam özenle çalışandır.
12:28 Doğruluğun yolu yaşamdır
Ve orası ölümün olmadığı yoldur
BÖLÜM 13
13:1 Bilge oğul babasının terbiyesini kabullenir
Fakat alaycı kişi azarlanmayı dinlemez.
13:2 Bir adam ağzının meyvesinden iyiliği yer.
Fakat hainlerin arzusu zorbalıktır.
13:3 Ağzını koruyan canını korur;
Dudaklarını büyük açan yıkıma gider.
13:4 Tembel canı çeker ve hiçbir şey elde etmez
Fakat özenle çalışan can şişmanlar.
13:5 Doğru adam yalandan nefret eder
Fakat kötü adam iğrençlik ve utançla işler.*
13:6 Dürüstlük yolunda olanı doğruluk korur
Fakat kötülük günahkârı çökertir.
13:7 Kendini zengin gösteren biri vardır fakat hiçbir şeyi yoktur,
Kendini fakir gibi gösteren biri vardır ama varlığı çoktur.
13:8 Bir adamın serveti* yaşamının fidyesidir
Fakat fakir tehdit duymaz.
13:9 Doğruların ışığı sevinçtir*
Fakat kötülerin çırası söner.
13:10 Küstahlıkla gelen sadece kavgadır
Fakat öğüt dinleyen ise bilgedir.
13:11 Boş şeyle kazanılan servet gittikçe azalır*
*
13:5 Fakat kötü adam kötü koku ve utanca sebep olur.
13:8 Bir adamın serveti ya da Bir adamın varlığı (zenginliği).
*
13:9 Lit. Doğruların ışığı parlak yanar.
*
13:11 Grekçe ve Latince metne göre “Hızlı kazanılan servet gittikçe azalır.”
*
Fakat toplayanlar emekle çoğaltır.
13:12 Ertelenen umut kalbi hasta eder
Fakat gerçekleşen dilek yaşam ağacıdır.
13:13 Sözü küçümseyen ona borçlu kalır
Fakat emirden korkan ödüllendirilecektir.
13:14 Bilgelerin öğretisi yaşam pınarıdır
Ölüm tuzaklarından dönmek için.
13:15 İyi anlayış iyilik üretir
Fakat hainlerin yolu zordur.
13:16 Her sağgörülü adam bilgiyle işler
Fakat bir ahmak ahmaklık yayar.
13:17 Kötü bir ulak sıkıntıya düşer
Fakat güvenilir bir elçi şifa getirir.
13:18 Terbiyeye aldırmayana fakirlik ve utanç gelir
Fakat azarlamaya dikkatle bakan ise onurlandırılacaktır.
13:19 Dilek anlaşılınca cana tatlıdır
Fakat ahmaklara kötülükten ayrılmak iğrençtir.
13:20 Bilgelerle yürüyen adamlar bilge olacaktır
Fakat ahmakların yoldaşı zarar acısı çekecektir.
13:21 Felaket günahkârları takip eder
Fakat doğrular bollukla ödüllendirilecektir.
13:22 İyi bir adam oğullarının oğullarına miras bırakır
Ve günahkârın serveti doğrular için biriktirilir.
13:23 Bol ürün fakirin nadasa bırakılmış toprağındadır
Fakat haksızlıkla bu süpürülüp atılır.
13:24 Oğlundan değneğini esirgeyen ondan nefret ediyordur
Fakat onu seven özenle terbiye eder.
13:25 Doğru kişi canı doyana kadar yer
Fakat kötünün midesi muhtaçtır.
BÖLÜM 14
14:1 Bilge kadın evini kendi yapar
Fakat ahmak kadın onu kendi elleriyle yıkar.
14:2 Doğruluğunda yürüyen, RAB’den korkar
Fakat yollarında sapmış olan, RAB’bi hor görür.
14:3 Ahmağın ağzındaki gururun bir sopasıdır*
Fakat bilgenin dudakları onları korur.
14:4 Öküzlerin olmadığı yerde yemlik temizdir
Fakat fazla ürün artışı öküzün gücüyledir.
14:5 Güvenilir bir tanık yalan söylemeyecek
Fakat yalancı bir tanık yalan solur.
14:6 Bir alaycı bilgelik arar ve bulamaz
Fakat bilgi anlayış sahibi için kolaydır.
14:7 Bir ahmağın karşısından çekil
Ya da bilgi dudaklarını bilmeyeceksin.
14:8 Sağgörünün bilgeliği kendi yolunu anlamaktır
Fakat ahmakların ahmaklığıysa aldanmaktır.
14:9 Ahmaklar suçla alay eder
Fakat iyi niyet doğrular arasındadır.
14:10 Yürek kendi acılığını bilir
Ve bir yabancı yürek sevincini paylaşmaz.
14:11 Kötünün evi yerle bir edilecek
Fakat doğrunun çadırı bayındır kılınacak.
14:12 Bir yol vardır, bir adam için doğrudur
Fakat sonu ölümün yoludur.
14:13 Kahkahada bile yürek acı içinde olabilir
Ve sevincin sonunda keder olabilir.
14:14 Yüreği dönek olan yollarının payını alacaktır
Fakat iyi bir adam kendisine yeterlidir.*
14:15 Budala her şeye inanır
Fakat sağgörülü adam adımlarına dikkat eder.
14:16 Bilge adam korkar* ve kötülükten döner
Fakat bir ahmak kibirli ve dikkatsizdir.
14:17 Çabuk öfkelenen ahmakça işler
Ve kötülüğe alet olan bir adamdan nefret edilir.
*
14:3 Ahmağın ağzı gururun sopasıdır: “Ahmağın ağzı kendisini cezalandırır” anlamında.
14:14 Fakat iyi bir adam kendisine yeterlidir: Fakat iyi bir adam kendiyle olacaktır.
*
14:16 korkar: “dikkatlidir” anlamında (Bilge adam dikkatlidir ve kötülükten döner).
*
14:18 Budala ahmaklığı miras alır
Fakat sağgörülüler bilgi ile taçlanır.
14:19 Kötüler iyilerin önünde diz çökecek
Ve kötüler doğruların kapısında.
14:20 Fakirden nefret edilir, komşusu tarafından bile.
Fakat zengini sevenlerse çoktur.
14:21 Komşusunu hor gören günah işler
Mazluma* lütfedene ne mutlu.
14:22 Kötülüğe alet olan yoldan sapmaz mı?
Fakat şefkat ve gerçek iyiliğe alet olanlarındır.
14:23 Her emekte kazanç vardır
Fakat dudakların sözü sadece yoksulluk.*
14:24 Bilgelerin tacı zenginlikleridir,
Ahmakların ahmaklığı ahmaklıktır.
14:25 Dürüst bir tanık yaşamları kurtarır
Fakat yalan soluyanlar haindir.
14:26 RAB korkusunda sağlam güven vardır
Ve onun çocuklarına da sığınak yer olacaktır.
14:27 RAB korkusu yaşam kaynağıdır
Birinin ölüm tuzaklarından dönebilmesi için.
14:28 Bir kralın görkemi bir halkın çokluğundadır
Fakat halk yokluğu prensin mahvolmasıdır.
14:29 Öfkelenmekte yavaş olanın anlayışı büyüktür
Fakat çabuk kızan ahmaklığı yükseltir.
14:30 Huzurlu yürek beden için yaşamdır
Fakat hırs kemiklere çürüklüktür.
14:31 Fakiri ezen onun Yaratanı’nı hor görür
Fakat yoksula lütufkar olan Yaratan’ı onurlandırır.
14:32 Kötü olan kendi yanlışlarıyla yıkılır
Fakat doğru olan öldüğünde sığınacak bir yeri vardır.
14:33 Yüreğinde bilgelik yatanın anlayışı vardır
Fakat ahmakların içleri bilinir.
*
*
14:21 mazlum: ruhsal ve fiziksel bakımdan yaralı anlamında.
14:23 Fakat dudakların sözü sadece yoksulluk: “Fakat boş laf sadece yoksulluğa götürür” anlamında.
14:34 Doğruluk bir ulusu yüceltir
Fakat günah halk için utançtır.
14:35 Kralın lütfu bilgelikle işleyen bir hizmetçiyedir
Fakat öfkesi utanç getirenedir.
BÖLÜM 15
15:1 Yumuşak cevap gazabı yatıştırır
Fakat yaralayıcı söz öfkeyi uyandırır.
15:2 Bilgenin dili bilginin kabul edilmesini sağlar
Fakat ahmakların ağzından ahmaklık fışkırır.
15:3 RAB’bin gözleri her yerdedir
Kötüleri ve iyileri izleyerek.
15:4 İyileştirici dil yaşam ağacıdır
Fakat sapkın olanı ise ruhu yaralar.
15:5 Bir ahmak babasının terbiyesini reddeder
Fakat azarlamaya dikkat edense sağgörülüdür.
15:6 Bol varlık doğrunun evindedir
Fakat sıkıntı kötünün gelirindendir.
15:7 Bilgelerin dudakları bilgi yayar
Fakat ahmakların yüreği böyle değildir.
15:8 Kötünün kurbanı RAB’be iğrençtir
Fakat doğrunun duası O’nun hoşnutluğudur.
15:9 Kötünün yolu RAB’be iğrençtir
Fakat O doğruluğun peşine düşeni sever.
15:10 Sert disiplin yolu terk eden içindir,
Azarlanmaktan nefret eden ölecektir.
15:11 Ölüm ve yıkım diyarı RAB’bin önündedir,
Adem oğullarının yüreği nerede kaldı ki.
15:12 Bir alaycı kendisini azarlayanı sevmez,
Öylesi bilgelere gitmeyecek.
15:13 Sevinçli bir yürek neşeli bir yüz yapar
Fakat yürek üzgünse ruh kırılmıştır.
15:14 Anlayışlı yürek bilgi arar
Fakat ahmakların ağzı ahmaklığı besler.
15:15 Mazlumun bütün günleri kötüdür
Fakat neşeli* yürek sürekli bir ziyafettir.
15:16 RAB korkusuyla az olan daha iyidir
Büyük hazine ile ve karmaşıklık içinde olmaktansa.
15:17 Sevgi olan yerde bir kase sebze daha iyidir
Nefret olan yerdeki bir besili danadansa.
15:18 Kızgın adam çatışmayı uyandırır
Fakat öfkelenmekte yavaş olan kavgayı yatıştırır.
15:19 Tembelin yolu dikenli bir çit gibidir
Fakat doğrunun patikası ana yoldur.
15:20 Bilge bir oğul bir babayı memnun eder
Fakat bir ahmak adam annesini küçümser.
15:21 Sağduyudan* yoksun olana ahmaklık sevinçtir
Fakat anlayışlı bir adam düz yolda yürür.*
15:22 Müzakeresiz planlar hayal kırıklığıdır
Fakat danışmanların çokluğuyla onlar başarır.
15:23 Bir adamın uygun bir cevapla sevinci vardır
Ve ne güzeldir zamanında olan söz.
15:24 Bilgeler için yaşam yolu yukarıdadır,
Böylece kişi ölüler diyarından uzak olabilsin diye.
15:25 Gururlunun evini RAB yıkar
Fakat O dul kadının sınırını korur.
15:26 Kötü planlar RAB’be iğrençtir
Fakat hoş sözler paktır.
15:27 Yasa dışı kazancın sahibi kendi evine sıkıntı getirir
Fakat rüşvetten nefret eden yaşayacaktır.
15:28 Doğrunun yüreği cevabını iyi tartar
Fakat kötünün ağzı kötü şeyler saçar.
15:29 RAB kötülerden uzaktır
Fakat O doğruların duasını işitir.
15:30 Işıldayan gözler yüreği sevindirir,
*
15:15 neşeli: iyi.
15:21 sağduyu: yürek
*
15:21 Fakat anlayışlı bir adam düz yolda yürür: “Fakat anlayışlı bir adam dürüst (doğru; yasal) bir
yaşam sürer” anlamında.
*
İyi haber kemiği güçlendirir.
15:31 Kulağı yaşam veren azarlamayı dinlemede olan
Bilgeler arasında konaklayacak.
15:32 Terbiyeden kaçınan kendini hor görür,
Fakat azarlamayı dinleyen anlayış* kazanır.
15:33 RAB’den korkmak bilgelik öğretir
Ve onurdan önce alçakgönüllülüktür.*
BÖLÜM 16
16:1 Yüreğin planları adama aittir
Fakat dilin cevabı RAB’dendir.
16:2 Bir adamın bütün yolları kendi görüşünde temizdir
Fakat ruhları* tartan RAB’dir.
16:3 İşlerini RAB’be ada
Ve planların gerçekleşecektir.
16:4 RAB her şeyi amacına uygun yaptı,
Kötü kişinin kötü gününü bile.
16:5 Yüreğinde gurur olan herkes RAB’be iğrençtir
Mutlaka o cezasız kalmayacak.
16:6 Şefkat ve gerçek ile günaha kefaret edilir
Ve RAB korkusuyla biri kötülükten uzak durur.
16:7 Bir adamın yolları RAB’bi hoşnut ettiğinde
O düşmanlarını bile onunla barıştırır.
16:8 Doğrulukla edinilen birazcık şey daha iyidir
Haksızlıkla büyük gelirdense.
16:9 Adamın yüreği* onun yolunu planlar
Fakat adımlarını RAB yönlendirir.
16:10 İlahi bir karar kralın dudaklarındadır,
Onun ağzı yargılamada sadakatsiz olmamalıdır.*
16:11 Doğru bir terazi ve ölçü RAB’be aittir,
*
15:32 anlayış: yürek.
15:33 Ve onurdan önce alçakgönüllülüktür: “Ve onurdan önce alçakgönüllülük gelir” anlamında.
*
16:2 ruhları: “amaçları; niyetleri” anlamında.
*
16:9 yüreği: “aklı” anlamında.
*
16:10 Onun ağzı yargılamada sadakatsiz olmamalıdır: “Onun ağzından çıkan adalete ters olmamalıdır;
Onun ağzından çıkan adalet açısından hatalı olmamalıdır” anlamında.
*
Torbadaki bütün ağırlıklar O’nun işidir.*
16:12 Kralların kötülük etmesi iğrençtir
Çünkü bir taht doğruluk üzerinde kurulur.
16:13 Doğru dudaklar kralların zevkidir
Ve dürüst konuşan sevilir.
16:14 Bir kralın gazabı ölüm habercileridir
Fakat bilge bir adam onu yatıştırır.
16:15 Bir kralın yüzünün aydınlığı yaşamdır
Ve lütfu son yağmuru getiren bulut gibidir.
16:16 Bilgelik edinmek altından daha iyidir
Ve anlayış edinmenin seçilmesi gümüşten daha üstündür.
16:17 Doğruların ana yolu kötüden ayrılmaktır;
Yolunu kollayan canını korur.
16:18 Gurur yıkımın önündedir*
Ve kibirli bir ruh düşüşün önündedir.**
16:19 Aşağılananlar* arasında alçakgönüllü bir ruh iyidir,
Gururlularla ganimet paylaşmaktansa.
16:20 Söze dikkat eden iyilik bulacaktır
Ve bereketlenmiştir RAB’be güvenen.
16:21 Yürekte bilge olana anlayışlı denilecek
Ve dudakların tatlığı* ikna edici olmayı artırır.
16:22 Anlayış, ona sahip olan için yaşam kaynağıdır*
Fakat ahmakların terbiyesi ahmaklıktır
16:23 Bilgenin kalbi onun ağzına öğretir
Ve dudaklarına ikna edici olmayı katar.
16:24 Hoş sözler petek balı gibidir,
Cana tatlı ve kemiklere şifadır.
*
16:11 Torbadaki bütün ağırlıklar O’nun işidir: “Torbadaki bütün ağırlıklar O’nu ilgilendirir” anlamında.
11:1; 20:10, 23 ayetleri ile birlikte düşünüldüğünde “ağırlık ve ölçünün hilesiz olması ile RAB ilgilenir”
anlamındadır (Tesniye 20:13-16).
*
16:18 Gurur yıkımın önündedir: “Gurur yıkımdan öncedir; yıkımından önce gurur gelir” anlamında.
**
16:18 Ve kibirli bir ruh düşüşün önündedir: “Ve kibirli bir ruh düşüşten öncedir; ve düşüşten önce kibirli
bir ruh gelir” anlamında.
*
16:19 Aşağılananlar: “aşağıda görülenler; ezilmiş olanlar, çaresiz olanlar” anlamında.
*
16:21 Dudakların tatlığı: “tatlı söz” anlamında.
*
16:22 kaynağıdır: “çeşmesidir” anlamında.
16:25 Yol vardır; bir adama doğrudur
Fakat sonu ölüm yoludur.
16:26 Bir işçinin iştahı onun için çalışır,
Çünkü onun açlığı* onu çalıştırır.
16:27 Değersiz adam kötülüğü kazar*
Onun dudakları kavurucu ateş gibidir.
16:28 Huysuz bir adam çekişmeyi körükler
Ve bir iftiracı can dostları ayırır.
16:29 Zorba bir adam komşusunu kötülüğe ikna eder
Ve onu iyi olmayan yola yönlendirir.
16:30 Sapkın şeyler yapmaya gözlerini kırpan biri
Dudaklarını kötülük yapmak için sıkıştırır.
16:31 Ağarmış baş görkem tacıdır,
Doğruluk yolunda elde edilir.
16:32 Kızmakta yavaş olan güçlüden daha iyidir
Ve ruhunu kontrol eden de bir kenti fethedenden iyidir.
16:33 Çekilen kura kucağa düşer
Fakat her karar RAB’dendir.
BÖLÜM 17
17:1 Kuru bir lokma ve beraberinde huzur
Kavgayla ziyafet dolu evden daha iyidir.
17:2 Bilgece işleyen bir hizmetkâr
alçakça işleyen bir oğula egemen olacak
Ve kardeşler arasında mirastan pay alacaktır.
17:3 Arıtma potası gümüş için ve fırın altın içindir
Fakat yüreği deneyen RAB’dir.
17:4 Kötülük eden kötü dudakları dinler
Bir yalancı da yıkıcı dile dikkat kesilir.
17:5 Yoksulla alay eden, onu yaratana sitem eder,
Felakete sevinen cezasız gitmeyecek.
17:6 Torunlar yaşlı adamların tacıdır
Ve oğulların görkemi babalarıdır.
*
*
16:26 açlığı: ağzı
16:27 Değersiz adam kötülüğü kazar: “Değersiz adam kötülük için işler” anlamında.
17:7 Harika sözler bir ahmağa yakışmazsa
Bir prense de yalancı dudaklar hiç yakışmaz.
17:8 Sahibinin gözünde rüşvet bir lütuf taşıdır,*
Her nereye dönerse başarılı olur.
17:9 Sevgi arayan kişi suçları örter
Fakat konuları diline dolayan can dostları ayırır.
17:10 Anlayışlı adama bir azarlama
Ahmağa yüz darbe vurmaktan daha derine gider.
17:11 Bir isyankâr adam sadece kötülük arar,
Böylece bir zalim ulak ona karşı gönderilecektir.
17:12 Ahmaklığındaki bir ahmakla karşılaşmak
Bir adamın yavrularından edilmiş dişi bir ayı ile
karşılaşmasından beterdir.*
17:13 Kim iyiliğe karşı kötülük öderse
Kötülük onun evinden kötülük ayrılmaz.
17:14 Kavganın başlangıcı su sızıntısıdır,
Bu yüzden patlak vermeden önce çekişmeyi terk et.
17:15 Kim kötüyü aklar ve kim doğruyu mahkûm eder;
Her ikisi de RAB’be iğrençtir.
17:16 Neden bir ahmağın elinde bir fiyat var
bilgelik satın almak için,
O kişide yürek yokken?*
17:17 Bir dost her zaman sever
Ve bir kardeş zor zamanlar için doğmuştur.
17:18 Sağduyudan* yoksun kişi el sıkışır
Ve komşusunun önünde kefil olur.
17:19 İsyanı seven kavgayı sever,
Kapısını yükseğe kaldıran yıkım arar.
17:20 Sapık yürekli olan iyilik bulmaz
Ve dilinde aldatı olan belaya düşer.
*
17:8 lütuf taşı: “tılsım, muska, büyü” anlamında
17:12 Ahmaklığındaki bir ahmakla karşılaşmak Bir adamın yavrularından edilmiş dişi bir ayı ile
karşılaşmasından beterdir: Bırak, bir adam yavrularından edilmiş dişi bir ayı ile karşılaşsın;
Ahmaklığındaki bir ahmakla karşılaşmaktansa.
*
17:16 yürek yokken: “istek yok, istek olsa bile yetenek yok; sağduyu yok” anlamında.
*
17:18 Sağduyu: yürek.
*
17:21 Bir ahmak sahibi olmak üzüntü getirir*
Ve bir ahmağın babasının sevinci olmaz.
17:22 Sevinçli bir yürek iyileşmeye sebep olur
Fakat kırılmış bir ruh kemikleri kurutur.
17:23 Kötü bir adam gizli bir rüşvet alır
Adalet yollarını saptırmak için.
17:24 Bilgelik anlayışlı birinin önündedir
Fakat bir ahmağın gözleri yerin uçlarına doğrulmuştur.
17:25 Ahmak bir oğlan babasına bir keder
Ve onu doğurana acılıktır.
17:26 Doğru olanı cezalandırmak iyi değildir
Ne de asilleri dürüstlükleri için dövmek.
17:27 Sözlerini dizginleyenin bilgisi vardır
Ve sakin ruhlu biri anlayışlı bir adamdır.
17:28 Bir ahmak bile sustuğunda bilge zannedilir,
Dudakları kapalıyken sağgörülü sayılır.
BÖLÜM 18
18:1 Kendi arzularını aramaya ayrılmış kimse
Bütün sağlam bilgeliğe karşı çekişmededir.
18:2 Bir ahmak anlamaktan hoşlanmaz
Fakat yalnızca kendi yüreğini* açıklar.
18:3 Kötü bir adam geldiğinde horlanma da gelir
Ve utanç ile ayıp.
18:4 Bir adamın ağzının sözleri derin sulardır
Bilgelik pınarı taşan bir ırmaktır.
18:5 Kötünün tarafını gözetmek iyi değildir
Ne de doğru olanı adalette bir kenara koymak.
18:6 Bir akılsızın dudakları çekişmeye yol açar
Ve ağzı dayağı davet eder.
18:7 Bir ahmağın ağzı kendisini harap eder
Ve onun dudakları canına tuzaktır.
*
*
17:21 Bir ahmak sahibi olmak üzüntü getirir: “Bir ahmağa baba olmak üzüntü getirir” anlamında.
18:2 yüreğini: “aklını” anlamında.
18:8 Bir dedikoducunun sözleri tatlı lokma gibidir
Ve bedenin derinliklerine gider.
18:9 İşinde gevşek olan
Kendisine yıkım getirecek olana kardeştir.
18:10 RAB’bin adı güçlü kuledir,
Doğru olan O’na koşar ve güvenlikte* oturur.
18:11 Zengin bir adamın malı onun güçlü şehridir
Ve yüksek bir duvarlıdır onun hayalinde.
18:12 Adamın yüreğinin yıkımından öncesi gururdur
Fakat alçakgönüllülük onurdan öncedir.
18:13 Dinlemeden önce bir cevap veren kişi
Ona ahmaklık ve utançtır.*
18:14 Bir adamın ruhu hastalığında dayanabilir
Fakat kırık bir ruhu kim taşıyabilir?
18:15 Sağgörülünün kalbi bilgi edinir
Ve bilgenin kulağı bilgi arar.
18:16 Bir adamın armağanı onun için oda yapar*
Ve kendisini büyük adamların önüne çıkartır.
18:17 Duruşmada ilk iddia haklı görünür,
Başkası gelir ve onu sorgular.
18:18 Bir kura münakaşayı sona erdirir
Ve güçlüleri ayrı tutar.
18:19 Gücenmiş bir kardeş güçlü şehirden zordur
Ve münakaşalar bir kalenin sürgüleri gibidir.
18:20 Bir adamın midesi ağzının meyvesi ile doyurulacaktır,
O dudaklarının ürünüyle doyurulacaktır.
18:21 Ölüm ve yaşam dilin elindedir,
Onu sevenler meyvesini yer.
18:22 Bir hanım* bulan iyi bir şey bulur
Ve RAB’den beğeni kazanır.
*
18:10 güvenlikte: yüksekte.
18:13 Ona ahmaklık ve utançtır: “Kendisi için ahmaklık ve utançtır” anlamında.
*
18:16 kendisine oda yapar: “ona yer açar; bir yer kazandırır; yolunu açar” anlamında.
*
18:22 hanım: karı (eş).
*
18:23 Yoksul adam yalvararak söyler
Fakat zengin adam cevabında serttir.
18:24 Çok arkadaşların bir adamı yıkıma gidebilir*
Fakat seven biri** vardır; bir kardeşten yakındır.
BÖLÜM 19
19:1 Kendi doğruluğunda yürüyen yoksul bir adam daha iyidir
Dudaklarında sapkınlık olan ve ahmak birinden.*
19:2 Bir kişi için bilgisiz olmak da iyi değildir
Ve ayaklarıyla acele eden günaha düşer.
19:3 Adamın ahmaklığı onun yolunu çökertir
Ve onun yüreği RAB’be karşı hiddetlenir.
19:4 Varlık çok dostlar katar
Fakat bir fakir adam arkadaşından ayrı düşer.
19:5 Yalancı bir tanık cezasız kalmayacak
Ve yalan soluyan kaçamayacak.
19:6 Birçoğu cömert bir adamın iyiliği için yalvaracak
Ve her adam bir arkadaştır kendisine armağanlar verene.
19:7 Fakir bir adamın bütün kardeşleri ondan nefret eder,
Dostları ondan ne kadar çok uzaklaşırlar.
O sözlerle kovalasa onlar yoktur.
19:8 Yürek* edinen kendi canını sever,
Anlayışı koruyan iyilik bulacaktır.
19:9 Yalancı bir tanık cezasız kalmayacak
Ve yalan soluyan mahvolacak.
19:10 Gösteriş bir ahmağa uygun değilse
Bir kölenin de soylulara egemen olması
hiç uygun değildir.
19:11 Bir adamın sağgörüsü onu kızmakta yavaşlatır
Ve bir suçu görmezlikten gelmek onun görkemidir.
19:12 Kralın gazabı bir aslanın kükremesi gibidir
Fakat lütfu çayır üzerine düşen çiy gibidir.
*
18:24 Çok arkadaşların bir adamı yıkıma gidebilir: “çok kişiye yoldaş olan bir adam” anlamında.
18:24 seven biri: “dost” anlamında.
*
19:1 Dudaklarında sapkınlık olan ve ahmak birinden: “Sözlerinde sapkınlık olan ve ahmak birinden”
anlamında.
*
19:8 Yürek: “karakter veya anlayış veya bilgelik” anlamına gelebilir.
**
19:13 Ahmak bir oğul babasına yıkımdır
Ve bir karının münakaşaları sürekli bir su damlaması gibidir.
19:14 Ev ve varlık babalardan mirastır
Fakat sağgörülü kadın RAB’dendir.
19:15 Tembellik derin bir uykuya düşürür
Ve aylak bir can açlık acısı çekecek.
19:16 Emirleri koruyan canını korur,
Kendi yollarını hor gören ölecektir.*
19:17 Fakir bir adama iyilik eden RAB’be ödünç verir
Ve kârını RAB ona ödeyecektir.
19:18 Umut varken oğlunu terbiye et
Ve onun ölümüne yol açanı isteme.
19:19 Çok kızgın bir adam cezasını çekecektir
Kurtarsan da hep aynısını yapman gerekir.
19:20 Öğüdü dinle ve terbiyeyi kabul et ki,
Bilge olasın kalan günlerin boyunca.
19:21 Bir adamın yüreğinde planlar çoktur
Fakat RAB’bin öğüdü duracaktır.
19:22 Bir adamı sevdiren onun sadakatidir
Ve fakir olmak yalancı olmaktan daha iyidir.
19:23 RAB korkusu yaşamdır;
Bir kimse doygun uyusun,
kötülük tarafından ziyaret edilmesin diye.
19:24 Tembel sahana elini daldırır,
Ağzına geri götürmeyecek.
19:25 Bir alaycıyı döv; ve budala açıkgöz olur
Fakat anlayışlı birini azarla ve o bilgi ayırt edecektir.
19:26 Babaya saldıran, anneyi kovan biri
Bir utanç ve yüzkarası oğuldur.
19:27 Oğlum, terbiyeyi dinlemeye kulak tıkayan
Bilgi sözlerinden ayrı düşer.
*
19:16 Kendi yollarını hor gören ölecektir: “İnsanın kendi hayatını Tanrı’nın isteğine uygun yaşamaması;
insanın sonuçlarını düşünmeden yaşaması” durumunu ima ediyor. Bu ayette “hor gören” şeklinde tercüme
edilen kelime (bazah) ile Tekvin 25:34 ayetindeki kelime aynıdır (İbraniler 12:16, Tekvin 25:29-34).
19:28 Ciddiyetsiz bir tanık adaletin bir alaycısı olur
Ve kötülerin ağzı kötülük yayar.
19:29 Yargılar alaycılar içindir,
Ve dayaklar ahmakların sırtları içindir.
BÖLÜM 20
20:1 Şarap bir alaycıdır, sert içki bir arbede çıkarandır,
Kim onunla sarhoş olursa bilge değildir.
20:2 Bir kralın dehşeti bir aslanın kükremesi gibidir,
Onu kızdırmak için kışkırtanın yaşamına bedeldir.*
20:3 Kavgadan kaçınmak bir adam için onurdur
Fakat herhangi bir ahmak haykıracaktır.*
20:4 Sonbahardan sonra çift sürmeyen tembel
Hasat zamanı dilenir ve bir şey bulmaz.
20:5 Bir adamın yüreğindeki bir plan derindeki sudur
Fakat anlayışlı bir adam onları açığa çıkarır.
20:6 Çoğu bir adam kendi sadakatini ilan eder
Fakat güvenilir bir adamı kim bulabilir?
20:7 Kendi dürüstlüğünde yürüyen doğru bir adam:
Bereketlenmiştir kendisinden sonraki oğulları.
20:8 Yargı kürsüsünde oturan bir kral
Bütün kötülüğü gözleriyle dağıtır.
20:9 Kim <<Kalbimi temizledim,
Günahımdan arındım>> diyebilir?
20:10 Farklı ağırlık ve farklı ölçü:
Her ikisi de RAB’be iğrençtir
20:11 İşleriyle bir çocuk kendini belli eder;
Yaptıkları pak ve doğru mu, değil mi?
20:12 İşiten kulak ve gören göz;
Her ikisini de RAB yarattı.
20:13 Uykuyu sevme yoksullaşmayasın diye
Gözlerini aç,* ekmekle** doyurulacaksın.
*
20:2 Onu kızdırmaya kışkırtan kendi yaşamına karşı günah işler.
20:3 Fakat herhangi bir ahmak haykıracaktır: “Fakat herhangi bir ahmak hemen patlayacaktır”
anlamında. “Haykıracaktır veya patlayacaktır” olarak tercüme edilen kelime (gala) “hemen açığa
çıkarmak; yüreğini hemen belli etmek” anlamına gelmektedir.
*
20:14 Alıcı <<kötü, kötü>> der
Fakat yoluna gittiğinde, o zaman aldığıyla övünür.
20:15 Altın ve bol mücevher* vardır;
Fakat bilginin dudakları daha değerli bir şeydir.
20:16 Biri bir yabancı için kefilse giysisini al
Ve yabancılar için o kişiyi rehin tut
20:17 Hileyle kazanılan ekmek bir adama tatlıdır
Fakat sonradan onun ağzı çakılla doldurulacaktır.
20:18 Planları danışarak hazırla
Ve bilge öğütle savaşarak.
20:19 İftiracı olan sırları açıklar,
Bu nedenle bir dedikoducu ile görüşme.
20:20 Babasına ya da anasına lanet okuyanın
Çırası karanlık vakitte sönecek.
20:21 Başlangıçta çabucak ele geçen bir miras:
Sonunda bereketli olmayacak.
20:22 <<Kötülük olarak geri ödeyeceğim>> deme;
RAB’bi bekle ve O seni kurtaracaktır.
20:23 Farklı tartılar RAB’be iğrençtir
Ve hileli terazi iyi değildir.
20:24 Adamın adımları RAB’dendir;
Öyleyse adam kendi yolunu nasıl anlayabilir?
20:25 Bir adam için acele ile <<kutsaldır>>* demesi bir tuzaktır;
Ve sonra yeminler hesap sorar.
20:26 Bilge bir kral kötüleri savurur
Ve harman döver gibi onların üzerinden sürer.
20:27 Bir adamın ruhu RAB’bin çırasıdır,
İç varlığının derinliklerini araştırır.
20:28 Sadakat ve gerçek kralı korur
*
20:13 Gözlerini aç: “uyanık kal; çalış” anlamında.
20:13 ekmekle: “yiyecekle” anlamında.
*
20:15 Antik çağda değerli taşların farklı isimleri olabiliyordu. Yakut ya da kırmızı mercan ya da başka bir
kırmızı değerli taş olabilir.
*
20:25 Bir adam için acele ile <<kutsaldır>> demek tuzaktır: “acele ile <<RAB’be adanmıştır>> demek iyi
değildir; acele ile adak adamak iyi değildir” anlamında.
**
Ve o tahtını doğrulukla yüceltir.
20:29 Genç adamların görkemi onların güçleridir
Ve yaşlı adamların onuru onların ağarmış saçlardır.
20:30 Yaralayan çizikler kötülüğü silip süpürür
Ve dayaklar iç varlığın derinliklerini.
BÖLÜM 21
21:1 Kralın yüreği RAB’bin elinde su kanalı gibidir,
O nereye isterse çevirir.
21:2 Her adamın yolu kendi gözünde doğrudur
Fakat RAB yürekleri tartar.
21:3 Doğruluk ve adaletin yerine getirilmesi
RAB tarafından daha çok istenir,
kurban sunulmasındansa.
21:4 Küstah gözler ve gururlu yürek;
Kötülerin çırası günahtır.
21:5 Çalışkanın planları elbette bollukla,
Aceleci herkes elbette yoklukla.
21:6 Yalancı dille edinilen hazine
Geçici bir buğudur, ölümün peşindedir.
21:7 Kötülerin zorbalığı onları sürükleyip atar
Çünkü onlar adaletle işlemeyi reddettiler.
21:8 Suçlu bir adamın yolu çarpıktır
Fakat pak olana gelince, yaptıkları doğrudur.
21:9 Damın bir köşesinde oturmak daha iyidir
Yaygaracı kadınla aynı evi paylaşmaktansa.
21:10 Kötünün canı kötülüğü arzular;
Kendi gözünde komşusuna iyilik yoktur.
21:11 Alaycı cezalandırıldığında budala kişi bilge olur
Fakat bilge eğitildiğinde bilgiyi kabul eder.
21:12 Doğru Biri* kötünün evini dikkatle gözler,
Kötüleri yıkıma saptırır.
21:13 Yoksulun feryadına kim kulak tıkarsa
*
21:12 Doğru Biri: RAB.
Kendisi feryada düşecek ve cevap verilmeyecektir.
21:14 Gizlice verilen armağan öfkeyi bastırır
Ve koyna sokulan rüşvet de gazabı yatıştırır.
21:15 Adaletin yerine gelmesi doğru olan için sevinçtir
Fakat kötülük işçileri içinse dehşet.
21:16 Anlayıştan sapmış bir adam
Ölüler topluluğunda olacaktır.
21:17 Zevke düşkün olan yoksul bir adam;
Şaraba ve zeytinyağına düşkün olan zengin olmayacak.
21:18 Kötü kişi doğru kişi için bir fidyedir
Ve hain de dürüstlerin yerine.
21:19 Çöl diyarında yaşamak daha iyidir,
Bir kavgacı ve can sıkıcı kadınla olmaktansa.
21:20 Bilgenin evinde değerli hazine ve zeytinyağı vardır
Fakat bir ahmak adam malını yok eder.
21:21 Doğruluk ve bağlılığı takip eden
Yaşam, doğruluk ve onur bulur.
21:22 Bilge bir adam güçlülerin şehrine saldırır
Ve güvendiklerinin gücünü yıkar.
21:23 Ağzını ve dilini tutan
Canını sıkıntıdan korur.
21:24 <<Gurur, kibir ve alaycı>> adlarıdır:
Arsızca küstahlıkla davranan kimsenin.
21:25 Tembelin arzusu onu ölüme koyar
Elleri çalışmayı reddettiği için.
21:26 O bütün gün açgözlülükle ister
Doğru kişi verir ve esirgemezken.
21:27 Kötülerin kurbanı iğrençtir,
Kötü niyetle getirince daha da fazla iğrenç.
21:28 Yalancı bir tanık mahvolacak
Fakat dinleyen adam sonsuza kadar konuşacaktır.
21:29 Kötü bir adam cesur bir yüz gösterir
Fakat dürüst olansa yolundan emindir.
21:30 Bilgelik yok ve anlayış yok
Ve RAB’be karşı olabilecek öğüt yok.
21:31 At savaş günü için hazırlanır
Fakat zafer RAB’be aittir.
BÖLÜM 22
22:1 İyi bir ad büyük zenginlikten daha caziptir,
İyilik gümüş ve altından daha üstündür.
22:2 Zengin ve yoksul ortak konuda bir araya gelir:
RAB onların hepsinin yaratanıdır.
22:3 Sağgörülü olan kötülüğü görür ve kendini saklar
Fakat budala devam eder ve cezalandırılır.
22:4 Alçakgönüllülük ve RAB korkusunun ödülü:
Zenginlik, onur ve yaşam.
22:5 Dikenler ve tuzaklar sapkınların yolundadır,
Kendisini koruyan böylelerinden uzak duracaktır.
22:6 Çocuğu gitmesi gereken yola göre yetiştir,
Yaşlandığında bile ondan ayrılmaz.
22:7 Zengin yoksullara egemen olur
Ve ödünç alan ödünç verenin kölesidir.
22:8 Haksızlık eken sıkıntı biçer
Ve kızgınlığının sopası yok olacaktır.
22:9 Cömert olan bereketlenecektir
Yemeğinin birazını yoksullara verdiği için.
22:10 Alaycıyı kov ve münakaşa bitecektir,
Çatışma ve utanç bile sona erecektir.
22:11 Yürek paklığını seven,
Güzel sözlerin sahibi, kral onun dostudur.
22:12 RAB’bin gözleri bilgiyi korur
Fakat O hain adamın sözlerini alt üst eder.
22:13 Tembel der ki, <<Dışarıda bir aslan var,
Sokaklarda öldürüleceğim.>>
22:14 Zina eden kadının* ağzı derin çukur gibidir,
RAB’bin lanetlediği oraya düşecektir.
*
22:14 Zina eden kadın: yabancı kadın.
22:15 Ahmaklık bir çocuğun kalbine bağlanmıştır,
Terbiye sopası onu ondan uzaklaştıracaktır.
22:16 Kendisine çoğaltmak için ya da zengine vermek için
Fakiri ezen sadece yoksulluğa düşer.*
22:17 Kulağın bilgelerin sözlerine meyilli olsun ve dinle
Ve aklını bilgime işle.
22:18 Hoş olacaktır onları içinde saklarsan eğer,
Onlar birlikte dudaklarında hazır olabilsinler diye.
22:19 RAB’be güvenebilesin diye
Bugün sana, sana da bildirdim.
22:20 Senin için harika sözler yazmadım mı;
Öğüdün ve bilginin,
22:21 Gerçeğin sözlerinin güvenilirliğini bilesin diye,
Seni gönderene gerçeğin sözleriyle dönüp cevap verebilesin diye?
22:22 Fakiri, fakir olduğu için soyma
Ya da mazlumu mahkemede* ezme.
22:23 RAB onların davasını üstleneceği için
Ve onları soyanların canını soyar.*
22:24 Kızgın adamla ilişki başlatma
Ya da tez öfkelenenle yürüme;
22:25 Onun yollarını öğrenmeyesin
Ve kendin için bir tuzak almayasın diye.
22:26 El sıkışanlar arasında,
Borçlara kefil olanlar arasında olma.
22:27 Ödeyecek bir şeyin olmazsa,
Niçin biri altındaki döşeği alsın?
22:28 Atalarının belirlediği
Eski sınırın yerini değiştirme.
22:29 İşinde usta birini görüyor musun?
Kralların önünde duracaktır o,
Sıradan adamların önünde durmayacak o.
BÖLÜM 23
23:1 Yöneten biriyle yemeğe oturduğunda
Önünde ne olduğunu dikkatlice göz önüne al.
23:2 Ve bıçağı kendi boğazına daya
Eğer iştahlı bir adamsan.
*
22:16 Kendisine çoğaltmak için fakiri ezen; Ya da zengine vermek için, sadece yoksulluğa düşer.
22:22 mahkemede: masoretik metinde “kapıda” diye yazar. Şehrin ana kapısı aynı zamanda davaların
görüldüğü yer olması sebebiyle “mahkemede” olarak yazılmıştır.
*
22:23 Ve onları soyanların canını soyar: “Ve onları soyanların canını alır” anlamında.
*
23:3 Onun lüks yemeklerini çekmesin canın,
Böylesi hile ekmeğidir.*
23:4 Servet edinmek için kendini bitkin düşürme,
Bunu düşüncenden çıkar.
23:5 Gözlerini ona diktiğinde o gitmiştir.
Servet kesinlikle kanatlanır,
Göklere uçan bir kartal gibi.
23:6 Kem gözlü bir adamın ekmeğini yeme
Ya da onun çok lüks yemeklerini arzulama.
23:7 Çünkü o kendi içinde düşündüğü gibi biridir
Sana <<Ye ve iç>> der
Fakat kalbi seninle değildir.
23:8 Yediğin lokmayı geri kusacaksın
Ve iltifatlarını boşa harcarsın.
23:9 Bir ahmağın kulaklarına konuşma,
Sözlerinin bilgeliğini küçümseyeceği için.
23:10 Eski sınır taşlarını kımıldatma
Ya da babasızların* tarlasına girme.**
23:11 Çünkü onların Kurtarıcısı güçlüdür
Onların davasını sana karşı O yürütür.
23:12 Kalbini terbiyeye ver
Ve kulaklarını bilgi sözlerine.
23:13 Çocuğu terbiye etmekten çekinme,
Onu değnekle cezalandırmana rağmen ölmeyecek.
23:14 Ona değnekle cezasını vereceksin
Ve onun canını ölüler diyarından kurtarırsın.
23:15 Oğlum, eğer yüreğin bilge olursa
Benim kendi yüreğim de memnun olacaktır.
23:16 Ve iç varlığım* sevinecektir,
Dudakların doğru olanı konuştuğunda.
23:17 İzin verme kalbinin günahkârlara gıpta etmesine
Fakat RAB korkusunda yaşa bütün gün.
23:18 Elbette bir gelecek vardır
Ve umudun kesilmeyecektir.
*
23:3 hile ekmeği: hile yiyeceği. Bu ifadeyi ayetin birinci yarısındaki ‘lüks yemek’ kelimesi (matan) ile
birlikte düşündüğümüzde “kişiyi kandırmak için düzenlenmiş bir sofra; kişinin kötü bir şey ya da
istemeyeceği bir şey yapması için kandırılmak üzere tasarlanmış bir sofra; çok lezzetli ve lüks yemeklerin
olduğu bir sofra” ima edilmektedir.
*
23:10 babasızların: “öksüzlerin” anlamında.
**
23:10 tarlasına girme: “tarlasında hak iddia etme” anlamında (22:28, Tesniye 19:14; 27:17, Levililer
25:23).
*
23:16 iç varlığım: böbreklerim
23:19 Dinle oğlum ve bilge ol,
Ve yüreğini yolda tut.
23:20 Aşırı şarap içenlerle,
Et düşkünü oburlarla birlikte olma.
23:21 Çünkü aşırı içkici ve obur yoksulluğa yürüyecek
Ve uyuşukluk paçavra giydirecektir.
23:22 Seni meydana getiren babanın sözlerini dinle
Ve yaşlandığı zaman anneni hor görme.
23:23 Gerçeği satın al ve satma;
Bilgelik ve eğitim ve anlayışı da.*
23:24 Doğru kişinin babası fazlasıyla sevinecek
Ve bilge bir oğula baba olan onunla sevinecektir.
23:25 Baban ve annen hoşnut olsun
Ve seni doğuran sevinsin.
23:26 Oğlum, kalbini bana ver
Ve gözlerin yollarımda memnun olsun.
23:27 Bir fahişe derin bir çukur
Ve zina eden kadın dar bir kuyudur.
23:28 Elbette ki, o bir hırsız olarak pusuda bekler
Ve adamlar arasında hainleri çoğaltır.*
23:29 Vay kimde var? Üzüntü kimde var?
Çekişme kimde var? Şikayet kimde var?
Sebepsiz yaralar kimde var?
Gözlerde kızıllık kimde var?
23:30 Şaraba oturup kalkamayanlar,
Karışık şaraplar aramaya gidenlerdir.
23:31 Bakma, şarabın kızıl rengine,
Kasede parıldarken,
Boğazdan aşağı güzelce süzülürken;
23:32 Sonunda bir yılan gibi ısırır
Ve bir engerek gibi sokar.
23:33 Gözlerin garip şeyler görecek
Ve yüreğin sapkın şeyler dile getirecek.
23:34 Ve sen denizin ortasında yatan biri gibi olacaksın
Ya da gemi direğinin tepesinde yatan biri gibi.
23:35 <<Beni dövdüler, incinmedim,
Bana vurdular, bilmedim.
Ne zaman ayılacağım?
Tekrar içki arayacağım>> dersin.
BÖLÜM 24
24:1 Kötü adamlara gıpta etme,
Onlarla birlikte olmayı arzulama.
*
23:23 ya da “Gerçeği satın al ve satma, Bilgelik ve eğitim ve anlayış edin.”
23:28 Ve adamlar arasında hainleri çoğaltır: “Ve adamlar arasında RAB’be ihanet etmeyi (RAB’be
sadakatsizliği; imansızlığı) çoğaltır” anlamında.
*
24:2 Çünkü onların yürekleri zorbalık aletidir
Ve onların dudakları sıkıntı konuşur.
24:3 Bilgelikle bir ev yapılır
Ve o anlayışla kurulur;
24:4 Ve bilgi aracılığı ile odalar doldurulur
Her değerli ve güzel eşyayla.
24:5 Bilge bir adam güçlüdür
Ve bir bilgi adamı gücünü yükseltir.
24:6 Bilge rehber aracılığı ile savaşacaksın
Ve danışmanların bolluğunda zafer vardır.
24:7 Bilgelik çok yüksektir bir ahmak için,
Ağzını açmaz kent kapısında.*
24:8 Kötülük yapmayı planlayanı
Adamlar kötülük aleti olarak çağıracaktır.
24:9 Ahmaklığın tasarısı günahtır
Ve alaycı kişi adamlar için iğrençtir.
24:10 Eğer sıkıntı gününde gevşersen
Gücün kısıtlanır.
24:11 Ölüme götürülenleri kurtar
Ve ölüme doğru sendeleyenleri zapt et.
24:12 Eğer <<Bak, bunu bilmiyorduk>> desen de,
Yürekleri tartan O, bunları dikkate almaz mı?
Ve senin canını koruyan O, bilmez mi?
Ve adama işine göre karşılığını vermeyecek mi O?
24:13 Oğlum, bal ye, çünkü iyidir,
Evet, süzme bal damak için tatlıdır;
24:14 Bil ki, bilgelik budur canın için,
Eğer bulursan onu, o zaman bir geleceğin vardır
Ve umudun kesilmez.
24:15 Pusuya yatma, ey kötü adam, doğrulukta yaşayana karşı
Onun yaşadığı yeri yıkmaya kalkma.
24:16 Çünkü doğru bir adam yedi kez düşer ve yine kalkar
Fakat kötüler felakette yıkılır.
24:17 Düşmanın düştüğünde sevinme
Ve o tökezlediğinde yüreğin memnun kalmasın,
24:18 Eğer RAB görürse ve hoşnutsuz kalmasın,
Ve O’nun öfkesi düşmanından geri dönmesin.
24:19 Kızıp üzülme kötülük edenlere
*
24:7 kent kapsı: kentin önemli davalarının görüldüğü yer olup “mahkeme yeri” anlamındadır.
Ya da kötüleri kıskanma.
24:20 Çünkü gelecek yoktur kötü adam için,
Kandili söndürülecek kötülerin.
24:21 Oğlum, RAB’be ve krala saygı göster
Döneklerle ilişkide bulunma.
24:22 Çünkü onların felaketi aniden doğacak
Ve onların* ikisinden gelecek yıkımı kim bilir?
24:23 Bunlar da bilgelerin sözleridir:
Yargılarken taraf tutmak iyi değildir.
24:24 Kötüye, <<haklısın>> diyeni
Halklar lanetleyecek, uluslar kınayacak.
24:25 Fakat kötüyü azarlayanlar sevinecek
Ve iyi bir bereket onların üzerine gelecek.
24:26 Kim dürüst bir cevap verir,
O dudakları öper.*
24:27 Dışarıdaki işini hazırla
Ve onu tarlanda kendin için hazır et;
Bundan sonra kendi evini yap.
24:28 Nedensiz yere komşuna karşı bir tanık olma
Ve dudaklarınla aldatma.
24:29 <<Ona yapacağım bana yaptığının aynısıdır;
Adama yaptığı işe göre edeceğim>> deme.
24:30 Tembelin tarlasından geçtim
Ve sağduyu yoksunu adamın bağından;
24:31 Ve bakın, tamamıyla dikenler büyümüş,
Üstü otla kaplanmış
Ve taş duvarı da yıkılmıştı.
24:32 Gördüğümde derinlemesine düşündüm,
Baktım, ibret aldım.
24:33 <<Birazcık uyku, birazcık uyuklama,
Birazcık ellerimi kavuşturup dinleneyim,>>
24:34 O zaman yoksulluk bir soyguncu gibi gelir
Ve yokluğun silahlanmış bir adam gibidir.
BÖLÜM 25
25:1 Bunlar da Süleyman’ın meselleridir;
Yahuda Kralı Hizkiya’nın adamlarının kaydettiği.
25:2 Sakladığı konular Tanrı’nın görkemidir
*
*
24:22 onların ikisinden: RAB ve kral (24:21).
24:26 ya da Dürüst bir cevap veren dudakları öpen gibidir.
Fakat bir konuyu araştırmaksa kralların görkemidir.
25:3 Göklerin yüksekliği ve yerin derinliği gibi,
Kralların yüreği araştırılamazdır.
25:4 Cürufu gümüşten ayır
Ve kuyumcuya bir kap çıkacaktır.
25:5 Kötüyü kralın huzurundan ayır
Ve taht doğrulukla pekişecektir.
25:6 Kralın huzurunda onur talep etme
Ve büyük adamların yerinde durma.
25:7 Prensin önünde küçük düşürülmektense
Sana <<buraya gel>> denilmesi daha iyidir,
Gözünle gördüğün kimseler önünde.
25:8 Aceleyle dava savunmaya gitme;
Aksi takdirde ne yapacaksın,
Komşun seni utandırdığında?
25:9 Davanı komşunla görüş;
Ve başkasının sırrını açma.
25:10 İşiten seni azarlamasın
Ve hakkındaki kötü haber ölmez.
25:11 Gümüşe oyulmuş altın elmalar gibidir
Yerinde söylenen söz.
25:12 Altın bir küpe ya da saf altın bir süs gibidir
Bir bilgenin azarlamasını dinleyen bir kulak.
25:13 Hasat vakti kar soğuğu gibidir
Sadık bir ulak kendisini gönderen için;
Efendilerinin canını tazelediğinden.
25:14 Bulutlar ve yağmursuz rüzgar gibidir
Bir adamın yalan hediyelerle* övünmesi.
25:15 Bir hükümdar sabırla ikna edilir,
Yumuşak bir dil kemiği kırar.*
25:16 Bal buldun mu?
İhtiyacın kadar ye,
Fazla yeme ve kusma.
25:17 Ayağın komşunun evinde nadiren olsun,
Senden bıkmasın ve senden nefret etmesin.
25:18 Bir sopa ve bir kılıç ve sivri bir ok:
Komşusuna karşı yalan tanıklık eden bir adam.
*
*
25:14 yalan hediyelerle: “vermediği hediyelerle” anlamında.
25:15 Yumuşak dil kemiği kırar: “Tatlı dil direnişi [veya direnci] kırar” anlamında.
25:19 Çürük bir diş ve kaygan bir ayak:
Sıkıntılı günde hain adama güvenmek
25:20 Soğuk günde elbisesini çıkaran biri
ya da sodaya sirke katmak,
Ağırlaşmış yüreğe bir şarkı söylemek gibidir.
25:21 Senden nefret eden aç ise
yemesi için ona yiyecek ver;
Ve o susamış ise
içmesi için ona su ver;
25:22 Böylece onun başına kızgın korlar yığacaksın
Ve RAB seni ödüllendirecektir.
25:23 Kuzey rüzgarı yağmur getirir
Ve iftiracı bir dil kızgın bir bakış getirir.
25:24 Damın köşesinde oturmak daha iyidir
Kavgacı bir kadınla bir evde oturmaktansa.
25:25 Yorgun bir cana soğuk su gibidir
Uzak ülkeden iyi haber.
25:26 Bulanık bir pınar ve bir harap kuyu gibidir
Kötünün önünde tükenen doğru bir adam.
25:27 Fazla bal yemek iyi değildir,
Birinin kendi yüceliğini aramasında yücelik yoktur.
25:28 Yıkılmış, sursuz bir kent gibidir
Kendi ruhunu denetleyemeyen bir adam.
BÖLÜM 26
26:1 Yazda kar gibi ve hasatta yağmur gibi,
Onur da bir ahmağa yakışmaz.
26:2 Bir serçenin oradan buraya sıçraması gibi,
bir kırlangıcın uçması gibi,
Sebepsiz lanet de gelmez.
26:3 Bir kırbaç at için, bir gem eşek için;
Ve bir sopa ahmakların sırtı için.
26:4 Bir ahmağa ahmaklığına göre cevap verme,
Sen onun gibi olmamak için.
26:5 Bir ahmağa ahmaklığına göre cevap ver,
Kendini gözünde bilge sanmasın diye.
26:6 Kendi ayaklarını keser, zorbalığı içer;
Bir ahmağın eliyle bir haber gönderen.
26:7 Kötürümden sarkan bacaklar;
Ahmakların ağzındaki bir mesel gibidir.
26:8 Taşı bir sapana bağlayan biri
Bir ahmağı onurlandıran biri gibidir.
26:9 Bir sarhoşun avucundaki bir diken,
Ahmakların ağzındaki bir mesel gibidir.
26:10 Herkesi yaralayan bir okçu gibidir
Bir ahmağı ya da yoldan geçenleri
ücretle tutan kişi.
26:11 Kusmuğuna dönen köpek gibidir
Ahmaklığını tekrarlayan bir ahmak.
26:12 Kendi gözünde bilge bir adam görüyor musun?
Böylesinden fazla bir ahmak için daha çok umut vardır.
26:13 Tembel <<Yolda bir aslan var,
Meydanda bir aslan>> der.
26:14 Kapı menteşeleri üzerinde döner,
Tembel de yatağında öyledir.
26:15 Tembel elini sahana batırır,
Tekrar ağzına götürmeye yorgundur.
26:16 Tembel kendi gözünde daha bilgedir,
Tedbirli cevap veren yedi adamdan.
26:17 Yoldan geçen bir köpeği kulaklarından tutan biri gibidir,
Kendisinin olmayan bir kavga ile öfkelenen biri.
26:18 Yanan odun, oklar ve ölüm saçan
Bir deli gibidir,
26:19 Komşusunu aldatan
Ve <<şaka etmiyor muydum?>> diyen bir adam.
26:20 Odun yokluğunda ateş söner
Ve dedikoducunun olmadığı yerde kavga yatışır.
26:21 Kor için kömür, ateş için odun ne ise
Çekişmeyi kızdırmaya da kavgacı bir adam öyledir.
26:22 Bir dedikoducunun sözleri tatlı lokmalar gibidir
Ve bedenin derinliklerine kadar işler.
26:23 Gümüş cürufu ile kaplanmış toprak bir kap gibidir
Ateşli dudaklar ve kötü bir yürek.
26:24 Nefret eden kişi dudaklarıyla gizler
Fakat iç varlığında hile saklar.
26:25 Onun sesi lütufkar iken ona inanma*
Çünkü yüreğinde yedi iğrençlik vardır.
26:26 Nefreti kurnazlıkla gizlese bile,
Kötülüğü topluluk önünde açığa çıkacaktır.
26:27 Çukur kazan içine düşecektir
Ve kim bir taş yuvarlasa ona geri dönecektir.
26:28 Yalancı bir dil incittiği kişilerden nefret eder
Ve yaltaklanan bir ağız yıkım için çalışır.
BÖLÜM 27
27:1 Yarın hakkında övünme
Çünkü bir günün neye sebep olacağını bilemezsin.
27:2 Seni başkası övsün ve kendi ağzın değil;
Bir yabancı övsün ve senin dudakların değil.
27:3 Bir taş ağırdır ve kum ağırlıktır
Fakat bir ahmağın kışkırtıcılığı ikisinden de ağırdır.
27:4 Gazap zalimcedir ve kızgınlık bir tufandır;
Fakat kıskançlık önünde kim durabilir?
27:5 Açıkça azarlamak daha iyidir;
Gizli tutulan sevgidense.
27:6 Bir dostun yaralamaları sadıktır
Fakat bir düşmanın öpücükleri bolcadır.
27:7 Doymuş bir can balı hiç sevmez
Fakat acıkmış bir cana acı şey bile tatlıdır.
27:8 Yuvasından ayrılmış bir kuş nasılsa,
Yerinden uzak olan bir adam da öyledir.
27:9 Yağ ve koku* yüreği hoşnut eder,
Bir canın** öğüdü arkadaşına öyle tatlıdır.
27:10 Kendi dostunu ya da babanın dostunu bırakma
*
26:25 Onun sesi lütufkar iken ona inanma: “Lütufkar konuştuğunda ona inanma” anlamında.
27:9 Yağ ve koku: Bu ifade “parfüm ve buhur” ima ediyor. Ancak ayetin esas mesajı 10. ayet ile
anlaşılıyor. Antik çağda kokulu yağ çok pahalı ve sadece zenginlerin alabileceği birşeydi. Böylece 10.
ayette dostluğun ne kadar değerli olduğunu vurguluyor. Yakın arkadaş ve yakın komşunun kardeşten bile
daha değerli; dostluğun ‘yağ ve koku’ gibi kolay bulunamayacak kadar olduğunu ifade ediyor.
**
27:9 canın: “adamın” anlamında.
*
Ve senin felaketinin gününde kardeşinin evine gitme;
Yakın bir komşu uzaktaki bir kardeşten daha iyidir.
27:11 Oğlum, bilgece davran ve yüreğimi memnun et,
Beni ayıplayana cevap verebileyim diye.
27:12 Sağgörülü bir adam kötülüğü görür, kendini gizler,
Budala öne çıkar, zarar görür.
27:13 Bir yabancıya kefil olanın giysisini al;
Ve bir yabancı* içinse bu, kişiyi rehin tut.
27:14 Sabah erkenden arkadaşa verilen gürültülü bir selam
Ona lanet sayılacaktır.
27:15 Çok yağmurlu bir günün değişmez damlaları
Ve kavgacı bir kadın benzerdirler;
16 Öyle kadını gizleyen rüzgarı gizler*
Ve sağ el ile yağı tutar.
27:17 Demir demiri biler,
Böylece bir adam da başkasını biler.
27:18 İncir ağacına emek veren meyvesini yiyecek
Ve efendisine hizmet eden onurlandırılacaktır.
27:19 Sudaki yüz yüzü yansıttığı gibi,
Adamın yüreği de adamı yansıtır.*
27:20 Ölüm ve yıkım diyarı asla doyurulamaz,
Adamın gözü de hiç doymaz.
27:21 Pota gümüş için ve ocak altın içindir
Ve bir adam ona uygun övgüyle denenir.
27:22 Bir ahmağı tahılla birlikte
bir dibekte tokmakla dövsen bile,
Ahmaklığı ondan ayrılmayacak.
27:23 Sürünün yüzünü iyi bil,
Hayvanlarına dikkat et;
27:24 Çünkü zenginlik kalıcı değildir
Ne de bir taç bütün nesiller içindir.
27:25 Çayır biter, yenisinin çıktığı görülür,
Ve dağın otları toplatılır,
27:26 Kuzular senin giyeceğin içindir,
*
27:13 yabancı: “yabancı kadın –fahişe” anlamında (5:10; 5:20; 6:24; 20:16; 23:27).
27:16 Öyle kadını gizleyen rüzgarı gizler: “Öyle kadını zapt eden rüzgarı zapt eder” anlamında.
*
27:19 Sudaki yüz gibidir yüz, Adamın yüreği gibidir adam.
*
Ve tekeler bir tarlanın bedelidir.
27:27 Ve keçinin sütü sana yiyecek için yeter,
Ev halkının yiyeceği için,
Ve hizmetçilerini doyurmak için.
BÖLÜM 28
28:1 Kötü kişi, kimse kovalamazken kaçar
Fakat doğrular aslan gibi emindir.
28:2 Suçlarla bir ülke çok başlı* olur,
Fakat anlayışlı bir adamla bilgi onu devam ettirir.
28:3 Boynu bükükleri ezen yoksul bir adam
Yiyecek bırakmayan şiddetli bir yağmur gibidir.
28:4 Yasa’yı terk edenler kötü kişiyi över
Fakat Yasa’yı tutanlar onlarla uğraşır.
28:5 Kötü adamlar adaleti anlamaz
Fakat RAB’bi arayanlarsa her şeyi anlar.
28:6 Kendi dürüstlüğünde yürüyen yoksul olmak daha iyidir,
Zengin olduğu halde sapkın olandansa.
28:7 Yasa’yı tutan, akıllı* bir oğuldur
Fakat oburlarla yoldaşlık eden biri babasını rezil eder.
28:8 Faiz ve tefecilikle servet büyüten
Bunu yoksula acıyan için biriktirir.
28:9 Yasayı dinlemekten kulağını çevirenin
Duası bile iğrençtir.
28:10 Dürüstleri kötü bir yola saptırmaya götürenin
Kendisi kendi çukuruna düşecek;
Fakat utançsızlar iyiliği miras alacak.
28:11 Zengin adam kendi gözünde bilgedir*
Fakat anlayış sahibi yoksul onu kurcalayıp çıkarır.
28:12 Doğrular zaferliyken kıvanç büyüktür
Fakat kötüler yükseldiğinde adamlar kendilerini saklar.
28:13 Suçlarını örten başarılı olmayacak
Fakat itiraf eden ve bırakan şefkat bulacaktır.
*
28:2 çok başlı: çok prensli.
28:7 akıllı: ayırt eden, sezgi sahibi, anlayış sahibi” anlamında.
*
28:11 Zengin adam kendi gözünde bilgedir: “Zengin kendini bilge sanır” anlamında.
*
28:14 Bereketlenmiştir daima korkan adam*
Fakat yüreğini katılaştıran felakete düşecektir.
28:15 Kükreyen bir aslan ve saldırgan bir ayı gibidir
Yoksul bir halk üzerindeki kötü bir önder.
28:16 Çok zalim bir önderin anlayışı eksiktir,
Haksız kazançtan nefret eden günler uzatacak.*
28:17 İnsan öldürmekten vicdan azabı çeken bir adam,*
Çukura** dek kaçacaktır; kimse ona yardım etmesin.
28:18 Utançsızlıkta yürüyenler kurtarılacaktır
Fakat sapkın olan aniden düşecektir.
28:19 Toprağını işleyenin yiyeceği çok olacak
Fakat boş peşinde* olanın yoksulluğu çok olacak.
28:20 Güvenilir bir adam bereketlerle bolluğa erecek
Fakat zengin olmaya acele edense cezasız gitmeyecek.
28:21 Yüzün* hatırına tarafgirlik iyi değildir;**
Çünkü bir adam bir parça ekmek için suç işleyecektir.
28:22 Kötü gözlü* bir adam servet için acele eder
Ve üzerine gelecek yoksulluğu bilmez.
28:23 Bir adamı azarlayan iyilik bulur
Diliyle yaltaklanandansa.*
28:24 Annesini ya da babasını soyan
Ve <<suç değildir>> diyen
Yıkımcı bir adamın yoldaşıdır.
*
28:14 Bereketlenmiştir daima korkan adam: Bu ayette iki farklı insan tipi karşılaştırılmaktadır: bunlardan
biri “berekenlenen” insan, diğeri “felakete düşen” insandır. Burada “korkmak” ifadesinin olumlu bir
anlamda kullanıldığını gördüğümüz için “düşüncesizce veya sorumsuzca” yaşamanın kişiye ansızın
beklenmedik felaketler ve korkular yaşatacağı açıktır. Öyleyse burada “korkmak” ifadesi “dikkatli olarak
yaşamak” anlamında kullanılmıştır. Ancak Meseller Kitabı genelinde “RAB korkusunun” olumlu bir
anlamda kullanılmasından dolayı, bu ayet “RAB’den korkmak, günahtan [günah işlemekten] korkmak”
anlamlarını da çağrıştırmaktadır.
*
28:16 günler uzatacak: “yaşam günleri uzayacak; ömrü uzun olur” anlamında.
*
28:17 İnsan öldürmekten vicdan azabı çeken bir adam: İnsan kanının suçuyla yüklenmiş bir adam.
**
28:17 Çukura: “Mezara; ölüme” anlamında.
*
28:19 boş peşinde: “faydasız iş peşinde; hayal peşinde; avarelik peşinde” anlamında.
*
28:21 yüzün: “bir kimsenin yüzü; bir kimse” anlamında.
**
28:21 Yüzün hatırına tarafgirlik iyi değildir: “Bir kimse hatırına taraf tutmak iyi değildir” anlamında.
*
28:22 Kötü gözlü: “eli sıkı, cimri, açgözlü” anlamlarında olabilir. Ama neticede kötü bir gözle bakıyor;
doğru bir amaç için bakmıyor; bencillikle bakıyor.
*
28:23 Bir adamı azarlayan iyilik bulur Diliyle yaltaklanandansa: “Diliyle yaltaklanandan fazla Bir adamı
azarlayan iyilik bulur” anlamında.
28:25 Haddini bilmez bir adam kavga çıkarır
Fakat RAB’be güvenen şişmanlayacaktır.*
28:26 Kendi yüreğine güvenen bir ahmaktır
Fakat bilgece yürüyen kurtarılacaktır.
28:27 Yoksula verenin eksiği olmayacak
Fakat yoksuldan gözlerini saklayan çok lanet alacaktır.
28:28 Kötüler yükselince* adamlar kendilerini saklar
Fakat onlar yok olduğunda doğrular çoğalır.
BÖLÜM 29
29:1 Çokça azarlanıp da ense sertleştiren bir adam
Aniden kırılacaktır, çare yok.
29:2 Doğru kişiler artınca halk sevinir
Fakat kötü bir adam egemen olunca halk inler.
29:3 Bilgeliği seven bir adam babasını memnun eder
Fakat fahişelerle yoldaş olan varlık yitirir.
29:4 Kral ülkeye adaletle sağlamlık getirir
Fakat rüşvet alan bir adam onu devirir.
29:5 Komşusuna yaltaklanan bir adam
Onun adımlarına bir ağ seriyordur.
29:6 Kötü bir adam suçlarla tuzağa düşürülür
Fakat doğru biri ezgi söyler ve sevinir.
29:7 Doğru kişi yoksulların hakkını tanır
Kötü kişi böyle bilgi anlamaz.
29:8 Tepeden bakan kimseler bir kenti tutuşturur
Fakat bilge adamlar öfkeyi yatıştırır.
29:9 Bilge bir adam ahmak bir adamla uyuşmazlıktayken
Ahmak adam öfkelenir ya da alay eder; ve rahatlık yoktur.
29:10 Kan dökücü adamlar suçsuzluktan nefret eder
Fakat doğrular onun canını gözetirler.
29:11 Bir ahmak bütün ruhunu ortaya döker*
*
28:25 Fakat RAB’be güvenen şişmanlayacaktır: “Fakat RAB’be güvenenin refahı yükselecektir”
anlamında. O kültürde şişmanlık fazla bereket almış olmakla ilişkilendirilmektedir.
*
28:28 Kötüler yükselince: “Kötüler kuvvetlenince; kötüler egemen olunca” anlamında (28:12).
*
29:11 Bir ahmak bütün ruhunu ortaya döker: “Bir ahmak bütün içindekini ortaya döker; yüreğini, niyetini
belli eder” anlamında.
Fakat bilge bir adam onu tutar.
29:12 Bir hükümdar yalana kulak verirse,
Bütün görevlileri kötülerdir.
29:13 Fakir adam ve zalim bunda ortaktır:
Her ikisinin gözünü aydınlatan RAB’dir.
29:14 Bir kral yoksulları doğrulukla yargılarsa
Tahtı sonsuzca durur.
29:15 Değnek ve azarlama bilgelik verir
Fakat kendi kendisine bırakılan bir çocuk annesine utanç getirir.
29:16 Kötüler yükseldiğinde* suçlar artar
Fakat doğrular onların düşüşünü görecektir.
29:17 Oğlunu düzelt ve o sana rahatlık verecek,
Canına hoşnutluk da verecektir.
29:18 Vahiy’in olmadığı yerde halk zapt edilemez
Fakat Kutsal Yasa’yı tutan mutludur.
29:19 Bir köle sadece sözle eğitilmez,
Anlasa bile cevap vermeyecektir.
29:20 Sözlerinde aceleci bir adam tanıyor musun?
Ondan çok bir ahmak için umut vardır.
29:21 Çocukluktan kölesini şımartan
Sonunda onu bir oğlu olmuş bulacaktır.*
29:22 Öfkeli bir adam kavga çıkarır
Ve çabuk sinirlenen bir adam suç çoğaltır.
29:23 Bir adamın gururu ona aşağılanma getirecektir
Fakat alçakgönüllü bir ruh onur kazanır.
29:24 Bir hırsızla ortak olan biri kendi hayatından nefret eder;
Yemini işitir fakat birşey söylemez.
29:25 Adamdan korkmak bir tuzak verir
Fakat RAB’be güvenen yüceltilecektir.
29:26 Birçoğu hükümdarın iyiliğini* arar
*
29:16 yükseldiğinde: “sözü geçtiğinde; yetkisi olduğunda; başarılı olduğunda; güçlendiğinde”
anlamında.
*
29:21 Sonunda onu bir oğlu olmuş bulacaktır: “sonunda kendisine sıkıntı getirir; başına dert alır”
anlamında.
*
29:26 iyiliğini: yüzünü. “Bir çoğu hükümdardan iyilik görmeyi arar” anlamında.
Fakat adama adalet RAB’dendir.
29:27 Haksız bir adam doğrulara iğrençtir
Ve yolda doğru olan kötülere iğrençtir.
BÖLÜM 30
30:1 Massalı Yake oğlu Agur’un sözleri:
Adam beyan ediyor:
Yoruldum, ey Tanrım, yoruldum ve tükendim.>>*
<<
30:2 Elbette ben herhangi bir adamdan daha aptalım
Ve bende bir adamın anlayışı yoktur.
30:3 Ne bilgeliği öğrendim
Ne de Kutsal Olan’ın bilgisine sahibim.
30:4 Kim göklere çıktı ve indi?
Kim rüzgârı avuçlarında topladı?
Kim suları giysiyle sarıp bağladı?
Kim dünyanın bütün uçlarını kurdu?
O’nun Adı ya da O’nun oğlunun adı nedir?
Elbette sen bilirsin.
30:5 Tanrı’nın her sözü denenmiştir,*
O bir kalkandır O’na sığınanlara.
30:6 O’nun sözüne birşey ekleme,
Senin azarlamasın ve bir yalancı olduğun
kanıtlanmasın diye.
30:7 Senden iki şey diledim,
Reddetme beni ölmeden önce:
30:8 Aldatıcılık ve yalan sözlerini uzak tut benden,
Bana ne yoksulluk ne de zenginlik ver;
Payım olan ekmekle beni doyur,
30:9 Doyup ve inkâr edip
ve <<RAB Kimdir?>> demeyeyim,
Ya da yoklukta olmayayım ve çalmayayım
Ve Tanrım’ın adına saygısız olmayayım.
30:10 Bir köleyi efendisine karalama,
Sana lanet etmesin ve sen suçlu bulunmayasın diye.
30:11 Bir soy vardır, babasına lanet eder
Ve annesini bereketlemez.
30:12 Bir soy vardır, kendi gözlerinde tertemizdir,
Oysa kendi kirliliğinden yıkanmamıştır.
*
30:1 Adam beyan ediyor: <<Yoruldum, yoruldum ve tükendim. >> ya da Bu adam İtiel’e, İtiel’e ve Ukkal’a
beyan ediyor.
*
30:5 “Denenmiştir” olarak tercüme edilen kelime (saraf) metalin eritilip arıtılması anlamına geldiğinden
bu kelime “kusursuzdur, sağlamdır, güvenilirdir, paktır [arıtılmıştır], doğrudur” şeklinde yorumlanabilir.
30:13 Bir soy vardır, kendi gözlerinde ne kadar yücedir
Ve gözkapakları yukarıdadır.*
30:14 Bir soy vardır, dişleri kılıçtır
Ve çene dişeri bıçaktır;
Mazlumları yeryüzünden silip süpürmeye
Ve muhtaçları adamlar arasından.
30:15 Sülüğün iki kızı vardır:
adları <<Ver,>> <<Ver.>>
Doyurulamayacak üç şey vardır,
<<
Yeter>> diyemeyecek dört şey:
30:16 Ölüler diyarı ve kısır rahim,
Suyla hiç doymayan toprak
Ve hiç <<Yeter>> demeyen ateş.
30:17 Bir babaya alaycı bakan göz
Ve bir anneye itaati küçümsemek;
Gözünü vadideki kargalar oyacak,
Genç kartallar onu yiyecek.
30:18 Benim için çok harika üç şey var,
Anlamadığım dört şey:
30:19 Bir kartalın gökteki yolu,
Bir yılanın kayadaki yolu,
Bir geminin denizdeki yolu,
Ve bir adamın genç bir kızla yolu.
30:20 Zina eden bir kadının yolu budur:
O yer ve ağzını siler,
Ve <<yanlış yapmadım>> der.
30:21 Yeryüzü üç şeyin altında sarsılır;
Ve katlanamadığı dört şey vardır:
30:22 Bir kölenin kral olması altında
Ve bir ahmağın yiyecekle doyduğunda,
30:23 Nefret edilen bir kadının bir koca edinmesi altında,
Ve bir hizmetçinin hanımının yerine geçmesi.
30:24 Dünyada dört şey küçüktür
Fakat son derece bilgedirler:
30:25 Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur
Fakat yiyeceklerini yazın hazır ederler.
30:26 Porsuklar güçlü topluluk değildir
Ancak yuvalarını kayalarda yaparlar.
30:27 Çekirgelerin kralı yoktur
Ancak bölük bölük ilerlerler.
30:28 Kertenkele elle yakalanabilir
Ancak kral saraylarındadır.
*
30:13 Ve gözkapakları yukarıdadır: “yüksekten bakar, gururla bakar” anlamında.
30:29 İlerleyişinde görkemli üç şey vardır,
Yürüdüğünde görkemli dört şey:
30:30 Hayvanların en güçlüsü aslan
Ve hiçbir şey önünde geri dönmez.
30:31 Çalımlı horoz, teke
Ve ordusuyla birlikteki kral.
30:32 Eğer ahmakça kendini yücelttinse
Ya da kötülük tasarladınsa, dur ve düşün.*
30:33 Çünkü sütün dövülmesi tereyağını üretir
Ve burnu sıkınca kan çıkar,
Böylece öfkeyi sıkıştırmak kavga çıkarır.
BÖLÜM 31
31:1 Massa Kral Lemuel’in sözleri,
Annesinin ona öğrettikleri:
31:2 <<Oğlum, ne diyeyim?
Ve ne diyeyim, rahmimin oğlu?
Ve ne diyeyim, adaklarımın oğlu?
31:3 Gücünü kadınlara verme
Ya da yollarını kralları mahvedenlere.
31:4 Krallar için değil, ey Lemuel,
Şarap içmek krallar için değildir
Ya da hükümdarların güçlü içki arzulaması.
31:5 İçmesinler ve verilmiş kararı* unutmasınlar
Ve mazlumun hakkını saptırmasınlar.**
31:6 Güçlü içkiyi yıkılmış olana* ver
Ve şarabı canında acılık olanlara.
31:7 Bırak içsin ve yoksulluğunu unutsun
Ve artık sefaletini anmasın.
31:8 Ağzını dilsizler için aç,
Bütün ölmekte olan oğulların davası için.
31:9 Ağzını aç, adilce yargıla
Ve mazlumun hakkını savun ve muhtacın.>>
31:10 Erdemli bir kadını kim bulabilir?
Onun değeri mücevherin çok üzerindedir.
31:11 Kocasının kalbi ona güvenir
Ve adamın kazancından eksilmeyecek.
31:12 Kadın ona iyilik eder ve kötülük değil,
Bütün günleri boyunca.
*
30:32 dur ve düşün: elini ağzına koy.
31:5 verilmiş kararı: “kanunu, kuralı” anlamında.
**
ya da 31:5 Ve mazlumun yargısını saptırmasınlar.
*
31:6 yıkılmış olana: bu kelime (awad) Vahiy 9:11 ayetinde geçen “avaddon” kelimesi ile aynı kökten
gelmektedir.
*
31:13 O yün ve keten arar
Ve elleriyle istekli çalışır.
31:14 Ticaret gemileri gibidir,
Yiyeceğini uzaktan getirir.
31:15 Henüz karanlıkken kalkar
Ve ev halkına yiyeceğini verir
Ve hizmetçilerine paylarını.
31:16 Bir tarlaya göz koyar ve onu satın alır
Ellerinin kazandığıyla, bağ diker.*
31:17 Belinin gücüyle kuşanır,
Ve kollarını güçlendirir.
31:18 Kazancının iyi olduğunu bilir,
Çırası geceleyin sönmez.
31:19 Eliyle örekeyi* uzatır,
Ve avuçları iği* kavrar.
31:20 Avucunu fakire açar
Ve ellerini muhtaç olana uzatır.
31:21 Kardan korkmaz ev halkı için,
Bütün ev halkının giyeceği yeterli olduğundan
31:22 Kendisi için örtüler dokur,
Onun giysisi ince ketenden ve mordur.
31:23 Kent kapılarında kocası tanınır,
Ülkenin ihtiyarları arasında oturduğunda.
31:24 Kadın keten giysiler diker ve satar
Ve ördüğü kuşakları tacirlere.
31:25 Güç ve asalettir onun giysisi,
Ve son günlere gülümser.*
31:26 Ağzını bilgelikle açar
Ve bağlılık öğretisi onun dilindedir.
31:27 Ev halkının yollarını gözetir,
Ve tembellik ekmeği yemez.
31:28 Çocukları ayağa kalkar ve bereketler onu,
Ve kocası, o onu över:
31:29 <<Asilce işlemiş çok kız kardeşler vardır
Fakat sen onların hepsinden üstünsün.>>
31:30 Cazibe aldatıcı ve güzellik boştur;
RAB’be saygılı bir kadın övülecektir.
31:31 Ellerinin meyvesini ona verin*
Ve işleri kapılarda** övülsün.
*
31:16 Avuçlarının meyvesiyle bağ diker.
31:19 öreke: Yün eğirilip iplik haline geldikçe sarıldığı değnek.
*
31:19 iğ: iplik eğirmek için iki ucu sivri ve ortası şişkin olarak yapılmış ahşap araç.
*
31:25 Ve son günlere gülümser: “geleceğe korkmadan bakar” anlamına gelebilir.
*
31:31 Ellerinin meyvesini ona verin: “Ona ödülünü verin” anlamında.
**
31:31 kapılarda: “kent kapısında, kent kurulunun toplandığı yerde” anlamında.
*
I
Longman, Proverbs. s.37-38.
Longman, Proverbs. s.41
III
Life Application Bible, 1991, s.1073
IV
Longman, Proverbs. s.31-32
V
Longman, Proverbs. s.61-63.
VI
Longman, Proverbs. s.75-81
VII
Proverbs, Baker Commentary on the Old Testament, s.59, 60
VIII
Selvaggio, s.113-123
IX
Longman, Commentary, 554-555
X
Neilson, s.101-112
XI
Longman, Commentary, 576-578
XII
Selvaggio, s.137-166
XIII
Logman, Commentary, s.539-542
XIV
Selvaggio, s.167-177
XV
Selvaggio, s.178-194
XVI
Longman, Commentary, “Leb” hakkında fikirler ve ayetler için bütün kitap geneline bakılmıştır.
II

Benzer belgeler

Dilini Dizginlemek ve Dilini Doğru Kullanmak

Dilini Dizginlemek ve Dilini Doğru Kullanmak Böylece 1:8 ayeti ile başlayan gençlere sesleniş ilk yedi bölümün her başlangıcında tekrarlanan bir nakarat gibidir (2:1; 3:1; 4:1; 5:1; 6:1; 7:1). Böylece ruhsal olgunluk açısından bilgelikte büyü...

Detaylı