üçüncülük ödülü

Transkript

üçüncülük ödülü
Yarýna
bir ‘deðer’
býrak
TURÝZM SEKTÖRÜ
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ
Mehmet Kemal Dedeman
Araþtýrma ve Geliþtirme
ALANYA ÖRNEÐÝNDE ÞEHÝR TURÝZMÝ VE
AÇIK ALANLAR ÜZERÝNE BÝR ÖNERÝ
HAZIRLAYANLAR
DR. KUMRU ARAPGÝRLÝOÐLU
HATÝCE KARACA
2008
Mehmet Kemal Dedeman
Araþtýrma ve Geliþtirme
ALANYA ÖRNEÐÝNDE ÞEHÝR TURÝZMÝ VE
AÇIK ALANLAR ÜZERÝNE BÝR ÖNERÝ
Captain Beaufort (1810-1812)
HAZIRLAYANLAR
DR. KUMRU ARAPGÝRLÝOÐLU
HATÝCE KARACA
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
ÖZET
Bu çalışma, “Türkiye’de Şehir Turizmi: Dünü Bugünü ve Yarını” adlı Proje
yarışmasına şehir turizminde ülkemizde yeterince önemsenmedi ğini düşündüğü kentsel
açık alanlar ve yönetimi konusunu ele aldığı ve bu bağlamda geliştirdiği bir proje önerisi ile
katılmaktadır. Çalışma, kentsel açık alan nitelikleri ve yönetimi konularını turizm sektörüne
bir katkı olarak kıyı kentleri üzerinden tartışacaktır. Bu bağlamda ülkemiz kıyı kentleri her
ne kadar turizmlerini “deniz, kum ve güneş” üçlüsüne dayandırmış olmakla birlikte, birçok
kıyı kentimiz taşıdığı özellikler nedeniyle aynı zamanda “şehir turizmine” de uygun adaylar
arasındadır.
Proje yürütücüleri, açık alanlar üzerine geliştirdikleri önerilerini, uzun süredir
üzerinde çalıştıkları, bir alan araştırması gerçekleştirdikleri ve yakından tanıdıkları Alanya
kenti üzerinden tartışmaya açacaklardır. Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır: Birinci
bölüm, kentsel açık alanların önemleri, özellikleri ve yönetimleri üzerinde duracak; ikinci
bölüm, Alanya genelinde turizm sektörünün son otuz y ıllık gelişimini ve kent üzerindeki
etkilerini ele alacak; üçüncü bölüm, 2007 yılında yürütücüler tarafından gerçekleştirilmiş
olan alan araştırmasının projeyle ilgili bölümlerini özetleyecek; dördüncü bölüm ise, Alanya
kentsel açık alanlarının şehir turizmi açısından değerlendirilmesini ve genelde tüm kıyı
kentlerine ve “şehir turizmine” aday kentlere yönelik proje önerisini içerecektir.
ANAHTAR KELİMELER
Şehir turizmi
Kentsel açık alanlar
Kıyı kentleri
Açık alan ve kaynak yönetimi
Aktörler
Mekansal Kimlik
Simgeler
1
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
ÖNSÖZ
Nasıl Bir Proje Öneriyor Neyi Hedefliyoruz …
Bu projenin öncelikli hedefi hızlı bir ekonomik, demografik ve kentsel değişim ve dönüşüm
içinde olan kıyı kentlerimizin mekansal kimliklerini ve niteliklerini turizm penceresinden
incelemek ve turizm sektörüne katkı sağlayacak öneriler geliştirmektir.
Kıyı kentlerimizin mekansal kimlik ve nitelik sorgulamasını yaparken önceliğimiz açık alan
kimliği ve niteliği üzerine olacaktır.
Bu projenin iddiası yeni bir keşif yapmak değil, sağlıklı kentler, sürdürülebilir bir turizm ve
ekonomik kalkınma için açık alanların ve çevre yönetiminin önemini vurgulamaktır.
Bu proje sürdürülebilir ve nitelikli bir turizm için kentlerde aç ık alan niteliklerini, şehir
turizmine katkı sağlayacak biçimde değerlendirme yöntemlerini araştıracak ve ilgili önerileri
ele alacaktır.
Bu nedenle …
Bu proje üst düzeyde sağlıklı bir çevre için çevre ve kaynak yönetiminin önemine vurgu
yaparken temel hedef olarak kıyı kentlerinde şehir turizmini geliştirmeye yönelik açık alan
kimliği ve niteliği üzerinde duracak;
Yine üst düzeyde bir kentin işleyişinde önemli bir çerçeve belge olan Avrupa Kentsel Şartı
ilkelerine vurgu yaparken, alt düzeyde onun on üç maddeden olu şan ana ilkelerine öncelik
verecektir. Bu belgenin Türkiye Hükümeti taraf ından onaylanmış olması ve doğrudan yerel
yönetimlere yönelik hazırlanmış olması, onu kent ve açık alan yönetiminde temel bir
başvuru kaynağı olarak öne çıkarmaktadır.
Bu projeyi gerçekleştirirken var olan uluslararası uygulamalar ve örneklerden
yararlanmakla birlikte ülkemiz koşulları, uygulamaları ve gereksinimleri bize yol
gösterecek, önemli bir turizm kenti olan Alanya geli ştireceğimiz önerilerde bize örnek
oluşturacaktır.
2
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ ...........................................................................................................................5
2. ŞEHİR TURİZMİNDE AÇIK ALANLAR VE ÇEVRESEL KAYNAKLAR ........................6
a. Neden Açık Alanlar?
b. Kentsel Açık Alanlarda Temel Özellikler
c. Kentsel Açık Alanlarda Nitelik Beklentileri
3. ALANYA ÖRNEĞİNDE KENTSEL BÜYÜME, YÖNETİM ve TURİZM .......................10
a. Alanya’nın Fiziksel Yapısı, Planlama ve Kent Formu
b. Demografik, Ekonomik Yapı ve Alanya’da Turizm
c. Yönetsel Yapı ve Katılım
d. Alanya’da Açık Alan Olanakları ve Sorunları
4. ALANYA’DA BİR ALAN ARAŞTIRMASI, TURİZM VE AÇIK ALANLAR ....................20
e. Alanya’da Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm
f. Alanya’da Yaşam
g. Alanya’da Sahil, Doğa ve Turizm
5. ALANYA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN BİR PROJE ÖNERİSİ, TARTIŞMA VE
DEĞERLENDİRME .................................................................................................29
KAYNAKLAR .................................................................................................................33
EKLER ...........................................................................................................................36
EK 1. Avrupa Kentsel Şartı ve Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu
EK 2. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu
EK 3. European Urban Charter II
SON NOTLAR ...............................................................................................................49
3
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
TABLOLAR
Tablo 1. Yıllara göre Alanya Merkez, Kırsal Alan ve Toplam Nüfusları 1935-2007 .......14
Tablo 2. Alanya’daki turistik tesisler, yatak sayısı ve yabancı turist konaklama
sayıları 1988-2006............................................................................................15
Tablo 3. Türkiye’nin Turizm Gelirleri içinde Alanya’nın Yeri 1994-2005 ........................16
Tablo 4. Alanya’da Çalışanların Sektörlere Dağılımı ve Oranlar 2000 ..........................17
ŞEKİLLER
Şekil 1. Son Otuz Yılda Yapılaşmada Gözlenen Olumlu Gelişmeler............................22
Şekil 2. Son Otuz Yılda Yapılaşmada Gözlenen Olumsuz Gelişmeler .........................22
Şekil 3. Son Otuz Yılda Yaşam Biçiminde Gözlenen Olumlu Gelişmeler .....................23
Şekil 4. Son Otuz Yılda Yaşam Biçiminde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ..................24
Şekil 5. Son Otuz Yılda Sahil Şeridinde Gözlenen Olumlu Gelişmeler.........................25
Şekil 6. Son Otuz Yılda Sahil Şeridinde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ......................25
Şekil 7. Son Otuz Yılda Doğada Gözlenen Olumlu Gelişmeler ....................................26
Şekil 8. Son Otuz Yılda Doğada Gözlenen Olumsuz Gelişmeler .................................27
Şekil 9. Son Otuz Yılda Turizmde Gözlenen Olumlu Gelişmeler..................................28
Şekil 10. Son Otuz Yılda Turizmde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ..............................28
Şekil 11. Alanya’yı Alanya Yapan Beş Özellik...............................................................29
4
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
1. GİRİŞ
Şehir turizmi denildiğinde ilk olarak akla içinde konakladığımız, o kentin havasını
soluduğumuz, sokaklarında gezindiğimiz, kültürel etkinliklerine katıldığımız, alışveriş
yaptığımız, lokantalarında yemek yediğimiz, kendine özgü kent içi doğal ve tarihi ören
yerlerine kolayca eriştiğimiz bir kent geliyor. Bunlar arasında, İstanbul, Paris, Roma,
Kahire gibi birçok özelliği içinde barındıran büyük tarihi metropolleri; New York, Tokyo,
Berlin, Londra gibi kültürel etkinliklerin, yeniliklerin yer ald ığı büyük kentleri; Lizbon,
Viyana, Budapeşte, Prag, Mardin, Antakya gibi kendine özgü belli ba şlı özellikleri
barındıran daha küçük şehirleri saymak olanaklıdır. Bu çok genel sıralama içerisinde yer
alan şehirler kendilerine özel bir tanınmışlığa, çekim alanına, simgesel anlamları ağır
basan bir turizm vurgusuna sahiptirler ve genellikle bu özelliklerini güçlendiren yan alanlar ı
da içlerinde barındırırlar. Bu kentler daha fazla turist çekmek, ziyaretçi say ılarını artırmak
için özel çaba içinde olmazlar ya da çok asgaride bir çal ışmayla bunu sürdürebilirler.
Şehir turizmi denildiğinde akla gelmesi gereken bir başka grup ise yazları büyük bir
turizm akımına uğrayan adı duyulmuş ya da duyulmamış kıyı kentleridir. Bu kentlerden
birçoğu simgesel bazı özelliklere sahip olmakla birlikte, hızlı ve yoğun büyüme, küreselleşmenin yansımaları, turizm ve öteki pazarlama tekniklerinin benzerlikleri nedeniyle
özelliklerini yitirir ve bir süre sonra hangisini ziyaret etti ğiniz bir anlam ifade etmeyecek
biçimde aynılaşırlar. Sözü edilen kıyı kentlerini, şehir turizminin can damarı yapan bir
başka özelliği ise, ekonomik gelişmesi turizme bağlı ülkeler için önemli bir ilgi alanı olması
ve birçok farklı ülkeden çok sayıda ziyaretçi çekmesidir. Hem birbirleri ile olan rekabet hem
de ekonomik nedenlerle bu kentler yalnızca doğal, tarihi, kültürel yanlarıyla değil şehir
yaşamının canlılığı ve kent örgülerinin özgünlüğü ile de ön plana çıkmaya çalışıp, turizm
mevsimini yıl içerisine ve kent alanına yaymaya çalışırlar.
Yaklaşık üç bin kilometre kıyısı bulunan ülkemizde de kıyı kentleri turizm mevsimlerinde, hafta sonlarında ve bayramlarda yerli ve yabancı ziyaretçilere ev sahipliği yaparlar.
Özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında birbiri ardına yer alan orta büyüklükteki birçok kıyı
kenti sezon içi ve sezon dışı nüfus iniş çıkışlarına uyum sağlamaya çalışır. Biz de bu
çalışmamızda şehir turizmi başlığı altında kıyı kentlerinin sorunları ve gelişim olanaklarını,
bir turizm ve kıyı kenti olan Alanya örneğinden yola çıkarak tartışmaya açacağız.
Akdeniz’de yer alan ilk turizm beldelerinden biri olarak bu k ıyı kentinin, ülkemiz açısından
da şehir turizminin “dünü bugünü ve yarınını” tartışmaya en uygun örneklerden biri oldu ğu
görüşündeyiz.
“Yarına bir Değer Bırak” adlı proje yarışması Şartname’sinde de belirtildiği gibi şehir
turizmi çok katmanlı bir olgudur. Bir kentin şehir turizmine aday olabilmesini sağlayacak
katmanlar denildiğinde, o kenti çekici kılan tarihi, kültürel, doğal özelliklerden, kent ve
turizme yönelik hizmetleri gerçekleştiren kurum ve kuruluşlar ve yaklaşımlarından, kentte
yaşayanlar ve yaşam biçimlerinden ya da geçici ziyaret edenlerin profilinden söz etmek
olanaklıdır. Bu bağlamda şehir turizminde “doğru hedefe” yönlenebilmek için öncelikle
örnek çalışma alanında yer alan katmanların ayrıntılı bir dökümü; katmanlar arası ilişkilerin
ve etkileşimin boyutlarının belirlenmesi ve buna bağlı sorunların, önceliklerin ve acil çözüm
gerektiren konuların saptanması gerektiği söylenebilir. Ayrıca, örnek alanda bulunan
kurumlar arası, katmanlar arası iletişim, örgütlenme ve eşgüdüm olanakları, bunun kimler /
5
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
hangi kurumlar tarafından gerçekleştirileceği, nasıl bir yöntem izleneceği gibi konular da
şehir turizminin geliştirilebilmesi açısından ön plana çıkacak konular arasındadır. Bir başka
önemli boyut ise katmanlar ve ilişkiler arasında bütünü görebilmek ve “doğru hedefin”
bütün içerisindeki yerini, onunla ilişkisini değerlendirebilmektir. Belirlenecek yerel ve
bölgesel politikalar, doğru hedefe yönelik olarak odaklanılacak konuları ya da hedef
grupları ortaya çıkaracaktır.
Bu aşamada Proje Yarışması Şartnamesi’ni nasıl “okuduğumuzu” sizlerle
paylaşmak gerekirse: “Şehir turizmi” denildiğinde bizler, öncelikle bir kentin özgünlüğünü
(doğal, tarihi ve kültürel); çağdaşlığını (sunduğu hizmetlerde ve yapılarında); güvenliğini,
teknik donanımını ve altyapı hizmetlerini (yerel yönetim); tesis kalitesi ve fiyat politikalar ını
(otel, motel, tatil köyü); eğlence ve dinlenceye yönelik yan hizmetleri (restoranlar, barlar,
lunaparklar, su parkları gibi); kentsel açık alan kalitesi ve kent içi dağılımını (parklar,
sokaklar, yaya yolları, gezinti yolları gibi); kent halkının genel tutumu, turizme, turistlere
bakış açılarını (sivil toplum örgütleri, tanıtım, kent yönetimine katılım); kent yaşamını çekici
kılacak tüm öteki etkinlikleri (festivaller, yarışmalar, spor karşılaşmaları gibi) anlamaktayız.
Dolayısıyla Alanya’da şehir turizmi sorgulamasını yaparken bu katmanları ve ilişkileri göz
önünde bulundurarak gerçekleştireceğiz. Ancak aşağıda ve çalışma içeriğinde de izleneceği gibi, tüm bunları ele almak proje kapsamını aşacağından, bunların bir bölümüne
kısaca değinirken, burada özellikle en yakından tanıdığımız ve başka nitelikleri nedeniyle
de önemsediğimiz açık alanların ve çevresel kaynakların kent turizminde önemi ve
yönetimi üzerine odaklanacağız, ama bu, değinemediğimiz konuları önemsemediğimiz
anlamını içermeyecek.
2. ŞEHİR TURİZMİNDE AÇIK ALANLAR VE ÇEVRESEL KAYNAKLAR
Bir bölgede bir şehirde şehir turizmini geliştirmenin, etkin kılmanın birçok aracı ve
yöntemi olabilir, bunlar üzerinden çeşitli projeler üretebilir. Bu bağlamda bir kentte
öncelikle vurgulanması gereken, ancak ülkemizde yeterince üzerinde durulmayan temel,
vazgeçilmez öğelerden biri de kentsel açık alanlar ve bunların şehir turizmine katkısıdır.
Bu o kadar açık ve göz önündedir ki tartışmaya açılmaz bile, dolayısıyla göz ardı edilir.
Kentsel açık alanları şehir turizminin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ettiğimizde bu
alanların kurgulanması, planlanması, tasarlanması, uygulanması ve yönetimi konusu
başka bir boyut kazanır ve açık alan niteliklerinin yeniden ele alınması ve bunu sağlayacak
etkin bir yönetim modelinin oluşturulması ön plana çıkar. Etkin bir yönetim modeli birçok
aktörü de içinde barındırır. Bu aktörlerin kimler olduğu, bu yönetim modelinde nasıl ve
hangi yoğunlukta yer alacakları da önemlidir. Tüm bunları anlamaya çalışmadan önce açık
alanların bir tanımını yapmak, kent yaşamı ve işleyişi açısından önemlerini ortaya koymak
gerekir. Bu arada, açık alanların kimler tarafından kullandığına bakmak, nasıl oluşturulduğunu saptamak, nitelik, süreklilik ve yönetim gibi konular ına açıklık kazandırmak gerekebilir.
Bu açıdan ele alındığında, şehir turizmini canlı ve çekici kılabilmenin öncüllerinin
arasında, bir kentte var olan kentsel açık alanların çeşitliliğinin ve kente özgü açık alan
özelliklerinin korunuyor olması, bakımı ve sürdürülebilirliğinin sağlanması sayılabilir. Bir
açık alan kurgusu olmayan ve buna bağlı sorunlar yaşayan kentlerde ise kente özgün yeni
bir açık alan kurgusunun tasarlanması ve hayata geçirilmesi önem kazanır. Kent
6
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
bütününde ele alındığında, bir kentin açık alan örgüsü ve ulaşılabilirliği, kentin özgün
alanlarına erişime olanak verebiliyorsa (bu iki yönde sorgulanabilir: ula şım tipleri ve
etkinliklerin örgütlenmesi), bu, kentin var olan simgesel ve çekici unsurlar ının kullanım
yoğunluğunu da artıran bir etkiye sahiptir. Açık alan kurgusunun işlerliği onun yakın
çevresinde yer alan işlevlere, niteliğine ve sürekliliğine bağlı olarak farklılaşacaktır.
Özellikle kıyı kentleri gibi iklim koşullarının uygun olduğu yerlerde zamanın çoğunun açık
alanlarda geçiriliyor olması onların nitelik ve kullanım çeşitliliği açısından önemini artırır.
Kent içindeki konaklama alanları ve tesislere yönelik açık alanların önemi sorgulanacak
olursa örneğin bir kent otelinin kalitesi ve varlığının da, otelin konumuna ve yakın
çevresinde yer alan açık alan özelliklerine bağlı olarak biçimleneceği söylenebilir. Bir kent
otelinin kent merkezine, tarihi ören yerlerine ula şılabilirliği, güvenli bir alanda yer alması,
en az o otelin tesis kalitesi ve sunduğu hizmet kadar önem taşımaktadır. Zaten gerek kıyı
kentlerinde gerekse öteki kentlerde otellerin buna göre konumland ığı görülür. Hangi
amaçla olursa olsun bir kent ziyaretçisi kalaca ğı otelin bu özelliklerine dikkat edecektir. Bir
kent oteli için bir başka önemli özellik ise, ziyaretçilerin kent otellerinin yak ınlarında ya da
kolayca ulaşabilecekleri alanlarda kendilerine çekici gelebilecek çok çe şitli etkinliğe ve
yüksek nitelikli mekanlara erişebilmeleridir. En azından kendilerini bu mekanlara
ulaşmalarını sağlayacak toplu taşım ağlarına yakın olmak isteyeceklerdir.
Kentsel açık alanlar kentlerin mekansal kimliğini de belirleyen, tanımlayan bir
özelliğe sahiptirler. Bu mekansal kimlik bireyler tarafından (kişilik yapıları, kültürel ve
yetiştirilme özelliklerine bağlı olarak) farklı biçimlerde algılanabileceği ve yorumlanabileceği
gibi, toplumsal bellekte daha belirgin simgelerle kolektifle ştirilebilirler. Bu bir sokak ya da
bir meydan, bir dükkan, bir heykel, bir çeşme, bir mimari yapı, ya da bir anıt ağaç olabilir.
Bu zaman içerisinde (tanınırlığına ve popülaritesine bağlı olarak) küresel bellekte de bir
simgeye dönüşebilir, örneğin Eyfel Kulesi, La Defense, Champs Elysee bir çoğumuza
Paris’i, piramitler, Nil nehri Kahire’yi, Ayasofya, Süleymaniye, Boğaz İstanbul’u
hatırlatmaktadır. Ama kolektif semboller yanı sıra Akdeniz’deki Nice, Cannes gibi bazı kıyı
kentleri, Yunan Adaları, Avrupa’daki birçok kent, kent açık alanlarının yüksek nitelikleri ve
kesintisiz yaya erişilebilirliği ve açık alanlara da taşan çeşitli kültürel etkinlikleri ile
tanınmakta ve yalnızca bu özellikleri nedeniyle çok sayıda ziyaretçi çekmektedir. Sözü
edilen türden simge kentler turizm açısından önemli çekim öğelerini oluştururlarken onlarla
bütünleşen, kuvvetli bağlar kurabilen kent açık alanları ve taşıdığı özellikler, kentte
geçirilecek öteki zamanların niteliğini de artırmakta, orada harcayacağımız zamanı
belirlemekte ve doğrudan kentte kalış süremizi etkilemektedir / yakından ilgilendirmektedir.
Kim huzursuz olduğu, mutsuz olduğu, sıkıldığı bir mekanda daha fazla vakit geçirmek ister
ki? En az doğal, kültürel ve tarihi özellikler kadar, kentsel aç ık alanların yaşamsal nitelikleri
ve canlılığı da ziyaretçiler için önemli ölçütler arasındadır.
Dışarıdan bir kenti ziyarete gelenler öncelikle küresel simgeleri merak eder ve onlar ı
görmek, belgelemek, yakınlarında olmak, hatta dokunmak isterler. Kendine özgü do ğal,
tarihi, kültürel simgeleri ve öne çıkan belirgin özellikleri olmayan bazı kentler ise artık böyle
simgeler üretme peşindedirler, birkaç örnek kent bunu ba şarıyla gerçekleştirerek,
yarattıkları çağdaş simgelerle bir marka olmayı başarmışlardır. Bunlar arasında
Gugenheim müzesinin yer aldığı Bilbao kenti bu açıdan ele alarak incelenecek başarılı
örneklerden birisidir. Simgeler bir ziyaretçiyi oraya çekmek için önemli bir araç olmakla
birlikte, orada geçirilecek zamanın niteliğini ve kalış süresini ise kentin öteki özellikleri
7
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
belirler. Yalnızca özel simgeleri için ziyaret edilen kentler, şehir turizmine aday olabilmek
için yeni ve bütüncül kurgulara ve yaklaşımlara gereksinim duyarlar.
Bir kenti bütünüyle, tüm açık alanlarıyla turizme yönelik kurgulamak ancak çok özel
bazı turistik kentlerde olanaklıdır. Bu gibi kentler konumları, kentsel ve tarihi dokuları
sayesinde açık hava müzesi olarak nitelendirilecek derecede tümüyle turizme aç ılmış ve
bunun baskısıyla çağdaş özellikler geri plana itilmiştir. Bu gibi (Safranbolu, Bruge) kentler
bizlere geçmişe yolculuk etmişiz izlenimi verir, uzun süreli kalış isteği oluşturmazlar, çünkü
bunlar zamanın ve mekanın neredeyse dondurulduğu müze kentlerdir. Gerçek anlamıyla
bugünü de yaşayan bir kent, kent turizmine daha uygun bir aday olabilir. “Kent turizminin”
bizce olmazsa olmazı her yönüyle yaşayan, dönüşen, bireylere, topluma ziyaretçilere yeni
değerler yaratma olanağı veren; kentin özgün değerleriyle ortak bir payda oluşturmayı
başaran, onları korurken sürdüren bir yaşam fırsatı, deneyimi sunabilen kentlerdir.
a. Neden Açık Alanlar?
Açık alanların kentler ve orada yaşayanlar için ne ifade ettiğini ve neleri kapsadığını
aşağıdaki gibi özetlemek olanaklıdır. Açık alanların bu farklı katmanlarda incelenmesi o
kentin açık alan niteliği hakkında bize bir fikir vererek, şehir turizmi ve açık alanlar
bağlamında geleceğe yönelik hedeflerin belirlenmesinde yol gösterici olacakt ır.
·
·
·
·
·
·
Bir yaşam biçimi olarak açık alan kurgusu ve özellikleri–planlama ve tasar ım ilkeleri;
Kent Formu ve Kentsel Açık Alanlar: Sokaklar, meydanlar, parklar, caddeler, kent
koruları, bahçeler, akarsular, kanallar, göl ve deniz k ıyıları, ufuk çizgisi.
Bir yaşam kolaylığı olarak açık alanlar-işlevsel özellikler;
Kentte ulaşılabilirliğin ve erişilebilirliğin etkin bir aracı olarak açık alanlar: Ulaşım
ağları, toplu taşım ağları, otobüs, minibüs, taksi durakları, metro durakları ve çıkışları,
hafif raylı sistemler, yaya bisiklet ağları, kesintisiz ulaşım.
Bir yaşam kalitesi olarak açık alanlar – teknik ve estetik özellikler;
Kentsel açık alanların nitelikleri ve düzenlemeler: Kıyı düzenlemeleri, yaya yolları,
gezinti yolları, bitkisel ve yapısal peyzaj, kent mobilyaları, teknik standartlar,
yönlendirme ve işaretleme, açık alan sürekliliği ve örgüsü.
Bir toplumsal üretim, yenilenme ve ifade alanı olarak açık alanlar – sosyo-kültürel
özellikler; Sosyal bir etkileşim ve iletişim aracı olarak açık alanlar: Siyasal, kültürel,
eğitsel etkinlikler, alış-veriş alanları, bilgi panoları, yönlendirme işaretleri, bilgi işlem
noktaları, buluşma odakları, spor alanları, eğlence dinlence yerleri.
Bireysel üretim, yenilenme ve toplumsallaşma aracı olarak açık alanlar – kişisel
ve psikolojik özellikler;
Bireysel yenilenme ve üretim aracı olarak açık alanlar: Bireysel farklılıklara hizmet
edebilecek, çeşitli kentsel gereksinimlerin kesintisiz ve doyurucu olarak aç ık
alanlarda karşılanabilmesi.
Doğal bir yaşam kaynağı olarak yeşil alan örgüsü, çevresel kaynaklar ve açık
alanlar – ekolojik ve çevresel süreklilik ve açık alanlarla bütünlüğü; Doğal yaşamın,
çevresel kaynakların ve kentin sürdürülebilirliği açısından kentsel açık alanlar: Doğal
ve yapılı açık alanların ekolojik ilişkileri ve onları destekleyecek yeşil alan ağları.
8
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
b. Kentsel Açık Alanlarda Temel Özellikler
Konuyla ilgili olarak kent turizminde ön plana çıkan özellikler arasında: tesislere
bağımlılığı azaltacak, kenti çekici kılacak özellikleri teşvik etmek; tesis yakın çevresinde ve
kent genelinde nitelikli açık alanlar ve güvenli bir yaya sürekliliği sağlamak; tarihi, kültürel
ve doğal mekanlar arası ulaşımı olanaklı kılmak; kentsel açık alanları herkesin her an
güvenli kullanabileceği biçimde donatmak, önlemler almak; yönlendirme tabelalar ı,
uyarılar, belli başlı kuralların bulunduğu duyurular asmak; kentsel açık alanları bir buluşma
alanı olarak çeşitli etkinliklerle (fırsat tanımak, olanak sağlamak) canlı tutmak, karşılıklı
etkileşimi artırmak; kent yönetimlerinde farklı kullanıcılara söz hakkı tanımak, gerçekleştirilecek projelerde onlara danışmak, görüşlerini almak; farklı kullanıcı gruplarına eşit erişebilirliği sağlamak olarak sıralanabilir. Çeşitli uluslararası kaynaklar tarandığında kentsel
açık alanlara yönelik aşağıdaki özellikleri sıralamak olanaklıdır.
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
Açık alanlar yakın çevrelerinde bulunan konut, otel, motel benzeri kullan ımlara
değer katarlar;
Açık alanlar yüksek nitelikli bir yaşam arayan bireyler ve iş yerleri için önemli bir
girdidir;
Açık alanlar kent ziyaretçileri için çekim alanı oluşturur ve onların mekanda daha
fazla zaman geçirmelerine olanak verir;
Açık alanlar sağlıklı bir yaşam için bireylere gerekli olan spor olanaklar ını sağlar;
Korunmuş ve sürekliliği sağlanmış açık alanlar, çevre yönetiminin önemli
araçlarından biridir;
Açık alanlar festivaller, konserler, spor kar şılaşmaları gibi birçok etkinliğin
gerçekleş-tirebilmesine olanak sağlar;
Doğru bir etkinlik örgütlenmesi açık alan kullanımını artırır ve etkin kılar;
Açık alan etkinliklerinin yoğun olduğu yerlerde suç oranlarının düştüğü gözlenmiştir;
Açık alanlar tarihi ve kültürel alanların birbirine bağlanabilmesinde önemli bir rol
oynar;
Etkinlik alanlarına ve odak noktalarına yönelik görsel bağları ve perspektifi güçlü
açık alanlar oluşturmak onların değerini artırır;
Kıyı açık alanlarının sürekliliği önemlidir;
Kıyı açık alanları üzerinde rahatlama ve toplanma alanlar ı oluşturacak odak noktalarının bulunması önemlidir;
Açık alanların toplu taşım ağlarına kolay erişimi sağlaması önemlidir;
Birçok ülkede kapsamlı bir açık alan planlaması ve yeşil alan düzenlemesi için kent
yöneticileri ve ortakları birlikte hareket ederler, bu gibi öneri ve planlar karar vericiler
için önemli bir başvuru kaynağı ve kılavuzu oluşturur.
Açık alanların yönetiminde onların teknik ve estetik özellikleri kadar üzerinde yer
alacak etkinliklerin örgütlenmesi ve yönetimi de özel bir yer ta şır.
c. Kentsel Açık Alanlarda Nitelik Beklentileri
Açık alanların çeşitli kaynaklarda bireylerin eşit ulaşımına açık alanlar olması
nedeniyle kamu alanları olarak adlandırıldığı görülür, kamu alanlarının bireylerin ve farklı
grupların gereksinimlerine yanıt vermesi bekleniyorsa, toplumsal iletişimi karşılamak
9
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
üzerine tasarlanmalıdırlar. Uzun yıllar San Francisco, Berkeley ve California bölgelerinde
gerçekleştirilmiş çalışmalar sonucunda kamu açık alanları şunları içermesi gerektiği
düşünülmektedir:
Kamu alanları – Açık alanlar;
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
·
Potansiyel kullanıcılar tarafından kolayca görülebilmeli ve ulaşılabilmelidir;
Özellikle çocuklar ve engelliler için kolay ulaşılabilir olmalıdır;
Olası kullanıcılar için fiziksel ve psikolojik olarak güvenlik duygusu sa ğlanmalıdır;
İstenilen ve olması beklenen birçok etkinliğe göre düzenlenmiş olmalıdır;
Bu alanları en çok kullanacağı düşünülen grupların gereksinimlerine göre örgütlenmi ş
ve düzenlenmiş olmalıdır;
Alanların başka alt gruplar tarafından da herhangi bir çatışmaya olanak vermeyecek
biçimde kullanılmasını özendirmelidir;
Özellikle kullanımın yoğun olduğu saatlerde güneş, rüzgar, gölge ve benzeri konularda
gerekli konforu sağlamalıdır;
Eğlence ve oyalanmaya yönelik olanakların (çayır alanı, kum havuzu, su oyunları gibi)
yer almasını sağlamalıdır;
Tasarım, yapım ve onarma süreçlerine katılım sağlayarak kişilerin mekanla bağları
kuvvetlendirilmeli ve oluşturulacak mekanlarla aidiyet duyguları pekiştirilmelidir;
Belli başlı alanlarda kolayca ve ekonomik olarak onar ımlarının karşılanabilir olmalıdır;
Uygun olan alanlarda kullanıcıların kentsel stresini azaltacak, duygusal refahlar ını
artıracak ve sağlıklarını geliştirecek olanaklar sunulmalıdır;
Mekan yöneticileri çeşitli alanlardaki (eğitim, çocuk bakımı, hastane terapileri gibi)
felsefi programlarla desteklenmelidir;
Hem dışarıdan hem de içeriden güzel ve oyalayıcı olabilmesini sağlanmalıdır;
Sanatsal dışavurum ve farklı ortamlara dikkatin dengeli dağılımını sağlayarak,
herhangi biri lehine oluşacak yoğunlaşmanın engellemesi.
Özellikle kentsel açık alan niteliklerinin üst düzeyde sağlanabildiği çağdaş kentlerde ve
çağdaş yönetimlerde yukarıda sözü edilen ayrıntıda hatta tasarım ilkelerinin de
belirlenebildiği beklentilerin varlığı o yerler ve kentler için oldukça doğalken, oldukça hızlı
ve yoğun bir yapılaşma baskısıyla karşı karşıya ülkemiz kıyı kentleri için bu beklentilerin bir
lüks gibi algılanması olanaklıdır. Ancak bizler çalışmanın önsözünde de belirtildiği gibi
ülkemizde ihmal edilmiş olan kentsel açık alan kurgusunun ve nitelik sorununun şehir
turizmi konusunu da yakından ilgilendirdiği görüşündeyiz. Bu bağlamda öncelikle sağlıklı
bir kent ve yönetimi için Avrupa Kentsel Şartı temel ilkelerinin ve Avrupa Kentsel Hakları
Deklarasyonu’nun ülkemiz yerel yönetimlerince benimsenmesi ve bu do ğrultuda
desteklenmeleri gerekmektedir. Bu sağlıklı ve işler kentsel açık alanlar oluşturmada ve
şehir turizmini bir hedef olarak belirleyen kentlerde önemli bir ad ım olacaktır.
3. ALANYA ÖRNEĞİNDE KENTSEL BÜYÜME, YÖNETİM ve TURİZM
Bir kentin geçmişinden bugüne neleri getirdiği bugünden geleceğine neleri taşıyacağı
ya da taşıması gerektiği sorusuna, o kentte oluşan toplumsal-kültürel ve ekonomik
dinamiklerin iyi anlaşılmasıyla yanıt bulunabilir. Bu bağlamda kent tarihindeki belli başlı
dönüm noktalarını saptayabilmek ve kent yaşamı açısından ortaya çıkardığı dönüşümü
10
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
anlayabilmek gerekir. Bu, izleyen adımları ve eylem alanlarını kararlaştırmada kolaylık
sağlayacak ve sonraki adımlara kılavuzluk edecektir.
Güncel anlamda, bir kentin özel bir çekim alanı oluşturup oluşturmadığını ve gelişim
eğilimlerini anlayabilmenin en önemli araçlarından biri de ekonomik ve demografik
özelliklerini bir arada gözlemleyebilmek, bunlar ın dağılımı ve yönelimlerini izleyebilmektir.
Bu iki özellik kentin nasıl bir gelişim izlediğini ve izleyeceğini gösteren önemli ipuçları içerir.
Dolayısıyla bizler Alanya örneği üzerinden “şehir turizmini” ve Alanya turizminin “dünü,
bugünü ve yarını” tartışabilmek için öncelikle kent yakın tarihindeki belli başlı dönüm
noktalarını, buna bağlı ortaya çıkan sosyo-ekonomik ve demografik değişimleri ve bunların
kent üzerindeki etkilerini anlamaya çal ışacağız. Bunu yaparken turizm olgusunun, özellikle
kent yaşamını ve gelişimini olumlu ya da olumsuz yönde, nasıl etkilediği üzerinde
duracağız. Ayrıca bu bağlamda önemli bir role sahip olan yerel yönetimlerin etkileri,
sorumluk alanları ve görevlerini de irdeleyeceğiz. Kent turizmine yönelik temel özellikler
olan doğal, tarihi, kültürel katmanları Alanya bağlamında sorgularken, Alanya’da son otuz
yılda gerçekleşen değişimi, orada yaşayanların nasıl algıladığını anlamaya yönelik olarak
temel başvuru kaynağımız gerçekleştirdiğimiz alan araştırması olacaktır.
Bir kentin gelişimini ve buna bağlı biçimlenen çevresel ve açık alan niteliğini etkileyen
çeşitli öğeler bulunur. Bu öğelere bağlı olarak kentin çevresel değerleri korunabilmiş ya da
korunamamıştır. Bir kentin planlama geçmişi, sivil toplum örgütlerinin yapılanması,
yönetime katılımı ve yerel yönetim yaklaşımı bu değerlerin nasıl ele alındığını belirleyebilir
ve çevresel kaynakların bu paydaşlar tarafından bir araç mı yoksa bir değer olarak mı ele
aldıklarına bağlı olarak biçimlenir. Yerel yönetimlerce zamanında atılmış doğru adımlar ve
önlemler bir kentin çevresel ve açık alan değerlerini korur ve artırırken; yanlış atılmış
adımlar, zamanında öngörülememiş sorunlar ve yoğun kullanım, çevresel ve açık alan
değerlerini yıpratır ve sürdürülebilirliklerini tehlike altına sokar. Bu aşamaları izleyebilmek
için o kentteki geçmiş uygulamalara, yaklaşımlara ve başka ilgili alanlara bakmak gerekir.
Bir kentin geleceğe yönelik hedeflerini oluşturabilmede, o kentin geçmişini ve bugününü
belirleyen etkenleri ve dinamikleri anlamak önemlidir.
Alanya çalışmasını aktarırken sözü edilen dinamikleri, kentte üst üste yer alan ve
etkileşim içinde olan üç farklı katmanda ele alacağız. Bunlar: kentin konumunu, morfolojik
ve doğal yapısını, kent dokusunu ve tarihi alt-katmanları içinde barındıran fiziksel katman;
kentin yaşamını, toplumsal ve kültürel yapısını, demografik özelliklerini ve ekonomik
ilişkilerini içinde barındıran sosyo-ekonomik katman; kentin işleyişini, örgütlenmesini,
hizmet ve yönetimlerini barındıran yönetsel katman. Bu birbirinden farkl ı gibi görünen ama
iç içe geçmiş katmanları şehir turizmi bağlamında anlamlandırabilmenin birçok yolu ve
yöntemi olabilir, ancak bizler belirtti ğimiz gibi mesleki bakış açımıza bağlı kalarak, yarışma
konusuyla örtüşecek biçimde, Alanya’nın dünü ve bugününe bakarak yarınını görebilmenin
yollarını, onun açık alanları ve çevresel değerleri üzerinden yapacağız.
a. Alanya’nın Fiziksel Yapısı, Planlama ve Kent Formu
Alanya, olağanüstü doğası ve heybetli tarihi yarımadası ile Toroslar ve Akdeniz
arasında verimli bir düzlükte yerleşmiştir. Kentsel gelişimini kıyıya paralel olarak ve kuzeye
11
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Toros eteklerine doğru sürdürmüş olan Alanya’nın yoğun yapılaşması Akdeniz boyunca
kilometrelerce uzanır. Burada Toroslar coğrafi olarak bölgeyi ayırır ve daha kapalı bir
havza oluşturur. Alanya Antalya körfezinin doğuda sonlandığı bir konumda da olduğundan
aynı zamanda bir sınır ve geçiş bölgesinde yer aldığı da söylenebilir, tarihi olarak Pamfilya
ve Kilikya’nın sınırında olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.
Alanya yarımadası doğal limanı ve sarp topografyasıyla i.ö. 1. ve 2. yüzyıllarda
korsanlar için önemli bir sığınma noktası olmuş, yedi kilometre uzunluğundaki surları bu
dönemde inşa edilmiştir. Deniz ipek yolu üzerinde bir liman kenti olan Alanya, Do ğu
Akdeniz kentleri, özellikle Mısır’la ilişkisini Toros Dağlarından elde edilen kereste ticareti ile
sağlamıştır. Antik Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde Alanya (karga ya da karabatak
anlamına gelen) “Korakesion” ve “güzel dağ” anlamına gelen “Kalonoros” isimleriyle
anılmıştır. 1221’de Selçukluların egemenliğine girdikten sonra kent en parlak dönemini
yaşamış, “Alaiye” (yücelik sahibinin yeri) ismini alarak Selçuklu ba şkentinin kışlağı olmuş
ve kentin silueti bu dönemde biçimlenmiştir. Kızılkule’nin yapılması, cami, han, hamam,
köşkler, sarnıçlar, medrese ve bedesten gibi birçok yapının yapılması, iç kalenin ve
surların yenilenmesi, yeni bir mahalle olan Tophane’nin imar ı, askeri önemi olan
tersanenin yapımı Selçuklu döneminde şehircilik adına yürütülen önemli imar faaliyetleri
arasında sayılabilir. 1471 ve 1920 tarihleri arasında Osmanlı egemenliğinde yer alan
Alanya, İç Anadolu ve çevresiyle bağlantısının kesilmesi sonucu ticari önemini kaybetmiş,
konumundan dolayı askeri bir merkez olarak kullanılmıştır. Şehrin büyümesi bu dönemde
neredeyse durmuş, tek gelişim kıyı ovasına yapılan meyve bahçeleri içindeki evler
olmuştur.
Kentin coğrafi konumu ve doğal kaynakların varlığı ve tüm sözü edilen tarihi
katmanlar, Alanya kentinin ilk yerleşim çekirdeğini oluşturarak bugünkü kent formunu
kazanmasında ve farklı dönemlerde bir çekim alanı olmayı sürdürmesinde önemli bir rol
oynamıştır. Bir kentin coğrafi yapısı, doğal güzellikleri kadar onun üzerinde yer alan
uygarlıkların bıraktıkları izler de bir kentin kimliğini ve onu ziyaret edenler için önemini
belirler. Alanya için bu var olan değerlerini koruyabilmek, bir açıdan geçmiş kimliğini
korumak anlamına gelmekle birlikte, bugünkü kimliğini ve varlığını da sürdürebilmenin
önemli bir aracıdır. Bu simgesel ve toplumsal değerlerin başında tarihi yarımadada yer
alan tarihi, arkeolojik ve kültürel alanlar ın, kent içinde hala daha varlığını sürdüren ve
nefes almasına yardımcı olan tarım arazileri ve Alanya’nın peyzajını oluşturan Toros
dağları, yaylaları ve bitki örtüsü gelmektedir.
Bu çalışmada bizleri öncelikle Alanya’nın son otuz yıllık gelişimi ve bu bağlamda ele
alacağımız turizm ve turizme bağlı oluşan değişim ve dönüşümler ilgilendirdiği için kısaca
bu bölümde 1970’lere kadar kent yakın döneminde gerçekleşmiş değişiklere değinmek
istiyoruz. Bu dönemde Alanya’nın kentsel büyümesini ve değişimini belirleyen birkaç
önemli yatırım olmuştur. Bunların başında kentin bölge ve Anadolu ile bağlantılarını
kuvvetlendiren karayolları atılımları ve deniz ulaşımına yönelik yapılan yatırımlar gelir.
Cumhuriyet döneminde 1949 yılında başlanılan ve 1966 yılında tamamlanan Antalya –
Mersin karayolunun yapımına kadar Alanya’nın bölgesiyle olan ilişkisi oldukça sınırlıdır.
1980’lerde açılan Konya bağlantısıyla kentin çevresiyle ilişkisi artmış; ancak deniz
ulaşımına yönelik herhangi bir yatırım olmadığından, kentin denizle ilişkisi Selçuklu
12
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
devrinde yapılan Tersane ile sınırlı kalmıştır. Yeni iskelenin yapımı 1956 yılında
tamamlanmasıyla deniz ulaşımıyla ilgili ilk adım atılmıştır.
Alanya’nın ilk imar planı girişiminin de bu yıllarda gerçekleştiği görülür, kent imar planı
1957’de bir yarışma sonucu elde edilmiş; hazırlandığı dönemde bile yetersiz kalan bu plan
ancak 1972’de yeniden ele alınmıştır. Arazi sahiplerinin sürekli müdahaleleri sonucu plan ın
sürekli değişikliğe uğramış olması nedeniyle 1984’e kadar tamamlanamamıştır. İmar
planında sürekli tadilat yapılması ve şehrin gelişmekte olan bölümlerini kapsamaması bu
planın da kısa sürede yetersiz kalmasına yol açmıştır. 80’lerde imar gelişmelerine koşut
olarak gerçekleştirilen alt yapı çalışmaları da yetersiz nüfus tahminleri ve öngörülenden
yüksek nüfus artışları nedeni ile gereksinimlerin gerisinde kaldıklarından sorunlar
yaşanmıştır. Alanya ve yakın bölgesi için, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Turizm Bakanlığı,
Çevre ve Orman Bakanlığı’nca 1975, 1981 ve 2008 yıllarında turizm hedefli gelişmelerin
bir parçası ve onları denetleyebilmenin bir aracı olarak üst ölçeklerde bölgesel çevre
düzeni ve turizm amaçlı planlar hazırlanmıştır. Ancak bu planlar bölgede sayıca çok
belediyenin bulunması ve eşgüdüm sorunları nedeniyle bugüne kadar hedeflerine
ulaşamamışlardır. Planlama sürecinde yaşanılan kesintiler, yapılan yanlışlar, kentsel doğal
kaynakların yitirilmesine yol açmıştır.
Kıyı şeridinde ise, 1974’te var olan iskele uzat ılmış, 1976’da balıkçı barınağı eklenmiş,
rıhtımın çarşıya kadar uzatılmasına karar verilmesiyle 1984’te kumsal doldurulmu ş ve
1986’da rıhtım projesi uygulanmaya başlanmıştır. Bu gibi uygulamalar, kıyı
düzenlemelerinde çokça başvurulan bir yöntemdir, ancak bunlar kıyının doğal yapısını
zedeleyen girişimlerdir. Şu anda ise büyük tur gemilerinin yanaştığı bir rıhtım, tur tekneleri
ve yatların barındığı bir liman bulunur.
b. Demografik, Ekonomik Yapı ve Alanya’da Turizm
Alanya’nın demografik ve ekonomik katmanlarda incelenmesi, Cumhuriyet’in ilan ından
sonra çeşitli evrelerde geçirdiği dönüşümleri izlememizi kolaylaştırmaktadır. Bu bölümdeki
yorumlara geçmeden önce ekonomik, demografik ve toplumsal de ğişimlerin karşılıklı
olarak birbirlerinden etkilendi ğini ve buradaki yorumlarımızın da o bağlamda ele alındığını
belirtmek gerekir. Türkiye ve bölgenin geli şme eğilimleri ve yatırım olanaklarına bağlı
olarak Alanya ve yakın çevresi hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır.
Alanya’nın 1935-2007 tarihleri arasındaki nüfus değişimlerine bakıldığında ilk
karayolları ve turizm atılımlarının başladığı 45-50 yılları arasında, tarım teşviklerinin
başladığı 65-70 yılları arasında ve ülke turizminin hızla geliştiği 90-2007 (Bkz. Tablo 1- %
210 artış) yılları arasında gerçekleşen nüfus değişimlerinin o dönemlerde yaşanan
ekonomik değişim ve siyasal yaklaşımlarla paralel ilerlediği ve onlardan doğrudan
etkilendiği görülür. Örneğin 85’lerde turizm tesislerine ve bölgeye yönelik te şviklerin ve
devlet yatırımlarının artışı bu bölgede turizm sektöründe istihdamı artırmış, buna bağlı
olarak yan hizmetlerde ve nüfus artışında da belirgin bir büyüme izlenmi ştir (Bkz. Tablo 1)
13
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Tablo 1 – Yıllara göre Alanya Merkez, Kırsal Alan ve Toplam Nüfusları 1935-2007
Yıllar
Kentsel
Kırsal
Toplam
Nüfus
Nüfus
Nüfus
1935
5112
18095
23207
1940
5162
20431
25995
1945
5884
18110
23995
1950
6623
22665
29288
1955
8049
25086
33135
1960
10129
27614
37745
1965
10522
33119
43641
1970
15011
38541
53552
1975
18520
44719
63239
1980
22190
51957
74147
1985
28733
58347
87080
1990
52460
76646
129106
1997
110181
111927
222028
2000
169325
88346
257671
2007
91713
134523
226236
Kaynak: Alanya Nüfus Müdürlüğü; DİE (2000), 2000 Genel nüfus sayımı, s: 61; Alanya Tarih
ve Kültür Seminerleri III (1997), 7. Kültür ve tarih semineri, s: 256.
Yörede ilk turizm atılımı, 1948 yılında kalenin eteklerinde Damlataş mağarasını
bulan turist rehberi Galip Dere’nin dönem milletvekili Ahmet Toku ş tarafından Avrupa’ya
gönderilmesi ile başlamıştır. Sağlık turizmine yönelik bir atılım olarak başlayan bu girişim
ve bu dönemdeki çeşitli uluslararası tanıtım çabaları sonucunda, Alanya 1950’lerden sonra
yabancı turistler tarafından ziyaret edilen bir yer olmuştur. 1952 yılında, merkezinde
yalnızca bir otel bulunan Alanya’da, 60’ların sonuna doğru bir tane birinci sınıf otel, birkaç
tane ikinci sınıf otel ve çok sayıda motel yer almaktaydı.
Alanya’da 1948 – 88 yılları arasındaki 40 yıllık sürede açılan otel, motel ve pansiyon
sayıları o dönemin turizm gelişimi ve olanakları hakkında ip uçları vermektedir. Ancak
Alanya için esas turizm atılımının 80’lerin ortasından sonra başladığını söylemek
olanaklıdır. Bu gelişim ve Alanya’nın ülkemiz turizmindeki payı tablo 2 ve 3’ten izlenebilir.
Bazı kaynaklara göre 1948’de Alanya’da iki evden bozma toplam 4 otel bulunurken, 1960
da ilk motel açılmıştır. 1973’te birçok ev pansiyonunun hizmete girdi ği ve 14 motel, 8 otel 5
pansiyonun açıldığı kaynaklarda belirtilmektedir. Özellikle 1975’te ev pansiyonculu ğunun
çok gelişmiş olduğu ve Alanya turizminde önemli bir yer tuttuğu; 1988’te bile belgeli
pansiyon sayısının 140’ı bulduğu, pansiyonların % 30 unun yabancı turiste rezerve edildiği
14
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
görülür. Tablo 2 den izleneceği gibi turizm tesislerinin artış yüzdeleri 88-95 yıllarında
ortalama %10-15 arasındayken, 95-96 yılları arasında hızlı bir artış gerçekleşmiştir. 96-99
yılları arasında da belirgin bir artış sonrasında 2000 den sonra sabitlendiği görülür, 20052006 yıllarında ise düşüş vardır. 2000’lerde apart otel sayısı artarken ve herşey dahil
sistemi başlıyor. 1996 - 2005 yılları arasında otellerin sayısında % 25,2, yatak sayısında
%118 yabancı turistlerin sayında ise %147 artış gerçekleşmiştir.
Alanya öncelikli olarak tarımla geçinen bir ekonomiye sahip olduğundan 1970’lerde
seracılığın da devlet tarafından teşvik edilmesiyle bölgede yeni bir tarım atılımı başlamış,
dağın güney yamacı seralarla dolmuş ve Alanya önemli bir tarım merkezi haline gelmiştir.
Mcgee’nin yorumuyla kentte “bir gecede muz ve narenciye milyonerleri belirmi ştir”.
Turizmde belli bir gelişim izlenmekle birlikte 80’lere kadar Alanya bir tar ım kenti olmayı
sürdürmüştür. (ALANYA, Ekonomik Rapor 2005, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Haber
Alanya Matbaacılık, Alanya, 2006)
Tablo 2: Alanya’daki turistik tesisler, yatak sayısı ve yabancı turist konaklama sayıları 1988-2006
Yıl
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Tesis
204
227
275
339
395
438
473
476
631
691
715
768
754
747
768
722
748
790
669
Toplam
yatak
15.333
21.227
27.137
33.125
44.284
50.033
53.668
54.232
67.168
88.024
97.453
106.355
104.711
112.957
122.663
127.432
133.361
146.302
147.303
Yabancı
turist
165.463
230.512
299.302
212.593
386.261
371.137
345.294
479.953
592.870
698.628
617.312
418.537
677.340
866.130
1.029.350
988.785
1.133.616
1.464.686
1.357.554
Kaynak: Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Alanya Ekonomik Rapor 1997 – 2006 .
1980’lerin ortasında kıyı kentlerine yapılan yatırımların hızlanması ve artan turizm
teşvikleriyle turizm sektörü önemli bir ivme kazanmış; bu değişimden en çok etkilenen
bölgelerden biri olan Antalya’da yer alan Alanya ve Alanya k ıyıları da bunun etkisiyle
yeniden biçimlenmiştir. Turizm ve turizme bağlı sektörler bu süreç içinde hızla kent içinde
yerlerini almışlar ve buna bağlı olarak nüfusta da büyük bir artış yaşanmıştır. Otel
sayılarındaki artışla beraber, yeni bir turizm biçimi olan kitle turizminin ba şlaması, kentler
15
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
ve yakınlarında yer alan oteller için yeni bir dönemi açmıştır. Bu gelişmelerin etkisiyle
bozulmamış doğası, kilometrelerce kıyısı ile Alanya hem turizm yatırımcıları hem de
turizme bağlı sektörlerde çalışmak isteyenler için önemli bir çekim merkezi haline gelmi ş
ancak her şey dahil sistemi nedeniyle tesislerde konaklayanlar ın kentle iletişimleri
neredeyse kesilmiştir.
Nüfus sayımı sonuçları bu gelişmeler bağlamında yeniden değerlendirildiğinde
1988’den sonra olan artışların bölgedeki sektörel değişimden de etkilendiği görülür.
Cumhuriyetin ilanından 80’lere kadar daha durağan bir artış yaşayan Alanya kent
nüfusunun 1985–1990 arasında 28,735’den 58,629’a çıktığı ve artışın devam ederek
günümüzde 91723 bine ulaştığı görülür. 1945-50 arasında nüfus artış oranı %4,4, 65-70
arasında % 4,54 ile bir sıçrama göstermekle birlikte ortalama 5’er y ıllık artışların %2,06 ile
% 3,5 arasında kaldığı izlenir. 1985-90 arasında ise bu % 9,6’ya çıkmıştır. Bu dönemde
Türkiye de ortalama nüfus artış oranı % 2,2’dir.
Bu hızlı değişim ve nüfus artışına hazırlıksız yakalanan kent gerekli altyapı ve imar
çalışmalarını zamanında gerçekleştirmediğinden, bugün belli bölgelerde yoğunluğun ve
hızlı gelişmenin sorunlarını hala daha yaşamaktadır.
Tablo 3: Türkiye’nin Turizm Gelirleri içinde Alanya’nın Yeri
Yıl
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
Alanya/Türkiye
(Milyon USD) (Milyon USD) %
4.321
327.4
7,58
4.957
423.3
8,54
5.66
481.4
8,45
7.001
529.6
7,56
7.177
448.8
6,25
5.203
310.9
5,98
7.636
557.5
7,30
8.09
807.2
9,97
9.009
961.4
10,67
9.679
932.4
9,64
15.888
1.098,5
6,91
18.152
1.397,7
7,60
Türkiye
Alanya
Kaynak: Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Alanya Ekonomik Rapor 1997–2005
Sözü edilen dönemler ve değişiklikler sektörler bağlamında ele alındığında
Alanya’da 1970’lere kadar nüfusun % 81’inin tar ım sektöründe, % 6’sının hizmetler
sektöründe, % 3’ünün ise öteki sektörlerde çal ıştığı; 1985’ten sonra kent ekonomisinde ve
ilgili sektörlerde yaşanan değişimin ekonomik yapıya da yansıyarak 1990’da tarım
sektöründe çalışanların % 75’e düştüğü, hizmet sektöründe çalışanların oranının ise %
18’e çıktığı görülür. Alanya Ticaret ve Sanayi Odasının 2007 tarihli değerlendirme
raporunda yer alan 2000 verilerine göre tar ım sektörünün ekonomideki payı düşmüş
olmakla birlikte (% 48,2) istihdam kapasitesi turizmin de içinde yer ald ığı hizmetler
sektörüyle (%47.4) (sanayi % 4.5) ba şa baş gitmektedir (bkz. Tablo 4).
16
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Tablo 4: Alanya’da Çalışanların Sektörlere Dağılımı ve Oranlar 2000
2000 YILI
Alanya
TARIM
SANAYİ
HİZMETLER
Kişi
Oran
Kişi
Oran
Kişi
Oran
57.659
%48,2
5.352
%4,5
56699
%47,7
Kaynak: ALTSO (2007), Ekonomik ve sosyal yönüyle Alanya, s:6
c. Yönetsel Yapı ve Katılım
Tüm bu değişim ve büyümenin doğrudan kentin yaşam alanlarına, yoğunluğuna ve
kullanım desenine ve dağılımına yansıdığı görülür. Özellikle Alanya’nın yaşadığı tüm
ülkemiz kıyı kentlerinde yaşandığı ve kent özgün kimliğine belirgin etkisi olduğu
söylenebilir. Bu gelişmelerin çeşitli olumsuz yanları olmakla birlikte, yerel yönetimlerin
özellikle açık alan düzenlemelerine ve donatılarına yönelik yatırımları artırması, yaya
bölgelerinin oluşumu, kıyı düzenlemeleri olumlu yönde gelişmelere de olanak vermiştir. Bu
açıdan kıyı kentlerinin en zor uyum sağlayabildiği konu sezon içi ve sezon dışı nüfus
değişimleridir. Yalnızca var olan nüfus ve büyüklüğüne göre merkezi hükümetten destek
alabilen kıyı belediyeleri birden bire iki-üç hatta Alanya bölgede oldu ğu gibi dört katına
çıktığı zaman o kent için gerekli alt yapıyı sağlamak, var olan açık alanlarının bakım ve
onarımlarını yapmak, hizmetleri yetiştirebilmek (ör: ulaşım, çöp gibi), kent içi güvenliğini
(suç oranları, denetimler gibi) sağlamak oldukça güçleşmektedir.
Bir kentte kent turizminin gelişimine yön verebilecek en önemli aktörlerden biri yerel
yönetimdir. Yerel yönetimler seçimle başa geldikleri için her yeni gelen yönetim kendi
yapılanması ile doğru orantıda bir yönetim biçimi benimser. Bu yönetim biçimini de
çoğunlukla yine seçimle başa gelen belediye başkanının bakış açıları ve yaklaşım biçimleri
belirler. Her belediye başkanının, aday olduğu bölge için önem verdiği ya da kendisi için
öncelik taşıyan konular vardır onlarla ilgili sorunları çözmeye yönelir. Belediye meclislerini
de kendi eğilimleri ve beklentileri doğrultusunda yönlendirmesi de oldukça doğaldır.
Belediye başkanlarını etkileyenler ise kent ekonomisinde söz sahibi kurum ve kurulu şlar,
stk’lar, varsa halk tepkileri ve istekleridir.
Bir belediye başkanı ve yönetimi kent adına herhangi bir konunun önemini ve sorun
alanlarını fark ederek bu yönde politikalar oluşturabilir ve uygulamaya koyabilirler. Ancak
bir konuyla ilgili olarak bir yerel yönetimde yeterince fark ındalık oluşmadıysa o konuya
yönelik doğru hedefleri belirlemesi, doğru kararlar alması, doğru uygulamalar
gerçekleştirmesi beklenemez. Bu bağlamda yerel yönetimi oluşturan bireylerin konuyla
ilgili samimi görüşleri, konuya ilgileri, yaklaşım biçimleri, farkındalıkları konuyu ele alışlarını
belirler. Bu açıdan yerel yönetimlerin ve ilgili bireylerin konuyla ilgili yeterince
bilgilendirilmeleri o konuya ilişkin sorun alanlarının ve gerekliliklerin anlatılması gerekir. Bu
nedenle de kentte yaşayanlar ve kent dinamiklerinde etken olanlar ın yerel yönetim,
belediye başkanı ve meclis üyeleri ile etkileşimi sürdürmesi, sorunların iletilebilmesi
açısından önemlidir. Turizm sektöründe çal ışanlar ve bu alanda politikalar üretenler de bu
bilinçle kendi sorunlarını yalnızca merkezi yönetime değil yerel yöneticilere de ulaştırmaları
17
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
gerekir. Bir kentin açık alan niteliği turizmcilerde dahil olmak üzere o kenti kullanan herkesi
yakından ilgilendirir ve sorumluk alanında olması beklenir.
Alanya’da ilk belediye teşkilatı 1872 yılında kurulmuş, ilk belediye başkanı Ahmet Asım
Bey 1901 yılında göreve başlamıştır. Bugüne kadar çeşitli dönemlerde 15 farklı belediye
başkanının hizmet verdiği Alanya’da başkanların çoğunun Alanya’nın tanıtımı ve gelişimi
için özel bir çaba sarfettiği söylenebilir ve bu başkanların isimlerinin kent sokak ve cadde
isimlerinde yaşadığı fark edilir (Şevket Tokuş Caddesi, Eşref Kahvecioğlu Caddesi,
Azakoğlu Sokak gibi).
Alanya’da araştırma yürüttüğümüz süre içerisinde ve sonrasında oranın en güçlü
yanlarından biri olarak sivil toplum örgütlerinin yönetime kat ılımı, yerel yönetimle birlikte
Alanya’nın tanıtımında ve projeler üretme bağlamında ortaya koydukları işbirliği ve
Alanya’da çalışma yürütenlere yönelik verdikleri destekler dikkat çekicidir. Bu da Alanya’y ı
bizim için ve benzeri çalışmalar yürütmek isteyenler için örnek bir alan olarak öne ç ıkartır.
d. Alanya’da Açık Alan Olanakları ve Sorunları
Bu aşamada, yukarıda ele alınan konular Alanya’da şehir turizmi bağlamında açık
alanların güçlü ve sorunlu yanları açısından değerlendirilerek, bunların şehir turizmi
üzerindeki etkisi ve varsa olası yararlarına değinilecek, yönetsel ve örgütsel yönleri
tartışılacaktır. Buradan hareketle: Nasıl bir açık alan yönetimi? : Nasıl bir kent yönetimi?
Bunun yaratacağı farklılıklar? : Çekici kılacak özellikler? gibi soruların yanıtları aranacaktır.
Alanya’nın öncelikle açık alan potansiyelleri sıralanacak olduğunda: Alanya uzun bir
sahile sahiptir, kentin çizgisel gelişimi kıyıya kolay ulaşıma olanak vermektedir,
yarımadanın her iki yakasında (Kleopatra ve Keykubat sahillerinde –bkz. Antalya Kent
Şeması) kıyı düzenlemelerinin gerçekleştirilmiş olması, özellikle sahil şeridi ve yakın
çevresinde açık alanların birbirleri ile bağlantılarının ve açık alan ilişkilerinin kurulmuş
olması açık alan niteliklerini artırmaktadır. Ayrıca açık alanlarda festivaller, etkinlikler ve
sanatsal, görsel objelere yer verilmesi, açık alan kullanımlarının gece gündüz sürelerine
yayılması, kent otellerinin bazı bölgelerde bir araya gelerek ortak aç ık alan düzenlemeleri
gerçekleştirmiş olmaları, kent içi konaklayanlara ve öteki tesislerde kalanlara yönelik yak ın
çevre gezi olanaklarının çeşitliliği açık alanların zenginliğine ve sahiplenildiğine yönelik
olumlu yanlardır. Bunlara ek olarak tarihi yarım ada üzerinde yer alan yerleşimin korunmuş
olması, burada tarihi siluetin aynı kalmış olması, açık alan yararlanımı kadar, kent
manzarasına da önemli katkı sağlamaktadır. Kentsel öteki hizmetlere ulaşım açısından
sağlık hizmetlerinin, çeşitli alış veriş olanaklarının kentin yaya olarak ulaşılabilir
noktalarında yer alması, kent içinde her tür alış veriş olanağının ve seçeneğinin varlığı
Alanya kenti açık alanlarının şehir turizmine yönelik sağladığı önemli kolaylıklar
arasındadır.
Kent açık alanlarına yönelik olumsuz ve sorunlu yanlar ele al ındığında ise, sahilin
uzun olması nedeni ile (40-70 km.) yürüyerek her yerine ula şmanın olanaksızlığı ve bunu
sağlayacak yeterli toplu taşım olanaklarının bulunmaması, kıyı düzenlemeleri ve kentsel
donatıların kentin iç bölgelerinde, apart oteller, yerle şimler olmasına karşın (Bkz-Alanya
Kent Şeması) yetersiz olması, kıyıdan kent içlerine kesintisiz yaya ve ulaşım ağlarının
yetersizliği, buna bağlı olarak dikeyde açık alan sürekliliğinin bulunmaması yaya
18
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
sürekliliğini ve niteliğini etkileyen sorunlar arasındadır. Özellikle sezon içerisinde açık
alanlarda yaşanan denetimsizlik nedeni ile oluşan aşırı ses kirliliği, bu kent içi konaklama
yapanları olumsuz etkilemekle birlikte kalış süreleri üzerinde de etkili olabilmektedir. Yak ın
çevre ören yerlerinin tanıtımına ve onlara ulaşıma yönelik girişimlerin azlığı, tarihi
yarımadanın bakım ve tanıtım girişimlerinin azlığı ziyaretcilere farklı olanakları
kısıtlamaktadır. Kentin bakı noktası ve peyzajın önemli bir parçası olan Toros eteklerinde
aşırı yapılaşma, kıyıya paralel gelişen plansız ve yoğun yapılaşma rüzgar koridorları
önünde bir set oluşturmakta, kent içinde yer alan tarım alanlarının ranta bağlı yok olma
tehlikesi, yüksek yoğunluklu ve kimliksiz bir mimari ve yapılaşma, çağdaş kültürel yapıların
ve mimarinin eksikliği, özellikle turizme yönelik dükkanların tek düzeliği, aynılığı, esnaf
davranışları açık alanlarda karşılaşılan öteki sorunlar arasında yer almaktadır.
Burada sıralanan olumlu ve olumsuz yanlar şehir turizmi açısından yeniden ele
alındığında kentsel açık alanlara yönelik Alanya örneğinde bir seferde sıralayabildiğimiz
birçok olumlu yanın aynı zamanda bu kentte yer alan tesislere de art ı bir değer kattığını
söylemek olanaklıdır. Alanya ve benzeri kıyı kentlerinde tüm düzenlemeler, harcamalar ve
yatırımlar, turizme yönelik ve turizm sezonu için gerçekle ştirildiğinden; Alanya’da da
olduğu gibi çoğunlukla açık alanlara yönelik yaşanan olumsuzlukların kent sakinlerine
yansıdığı söylenebilir. Çünkü kent turizmi ve ziyaretçilerine yönelik Alanya kent aç ık
alanları birçok olumlu yana sahipken, kent içlerine doğru gidildiğinde gerek kent
donatılarında, peyzajında ve benzeri düzenlemelerde ihmal edilmi ş birçok açık alana ve
soruna rastlamak olanaklıdır.
Bu açıdan, çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi, kent açık alanlarının bir bütün
olarak ele alınması AÇIK ALANLARDA TOPLAM NİTELİK FELSEFESİ bağlamında
gerçekleşebilir. Bunun için öncelikle ETKİN BİR YÖNETİM MODELİ ne gereksinim vardır.
Etkin bir yönetim modelinde yalnızca yerel yönetim ve merkezi yönetimin ilgili kurum ve
kuruluşları değil o kenti kullanan, orada yaşayan herkesin olabildiğince yer alması ve söz
sahibi olması beklenir. Bu açıdan bir değerlendirme yapılacak olursa Alanya beldesinin
şanslı olduğunu söylemek olanaklıdır. Oldukça eski bir belediye teşkilatına sahip olan
Alanya belediyesi, kent açık alanlarının tasarımı ve kentle ilgili birçok konuda kent
sahipleriyle (kent konseyi), çeşitli akademik çevrelerle (üniversiteler, üniversitelerden gelen
uzmanlar), kentte söz sahibi gruplarla (Alanya Ticaret ve Sanayi Odas ı, Alanya Turizm
İşletmeleri Derneği, Mimarlar Odası Alanya Şubesi gibi), nüfusun ortalama % 14’ünü
oluşturan yabancılarıyla (yabancılar konseyi) bir araya gelerek tartışma ortamları
oluşturmakta ve katılımcı bir yaklaşımla çözüm üretmeye çalışmaktadır. Alanya’nın
kuvvetli bir başka yönü ise güçlü bir sivil toplum örgütlenmesinin, yerel bas ın ve
yayınlarının bulunması ve halk arasından çeşitli kesimlerden bireylerin Alanya’yı
sahiplenerek çeşitli girişimlerde bulunmaları (tanıtım çalışmaları, festival sponsorlukları
gibi).
Toplam kalite’den ne anlıyoruz? Bunu, öncelikle çok üst düzeyde ulusal turizm
politikaları ve bölge politikaları ile bağdaştırmak, bunun İlgili aktörler / yaklaşımlarına
yönelik yorumlamak olanaklıdır. Örneğin Antalya bölgesinin turizm alanı ilan edilerek teşvik
alması ve yatırımların bu bölgeye yönlendirilmesi böyle bir üst düzey politikan ın
sonucudur. Bu bağlamda Alanya’nın beklentileri arasında bir hava limanına sahip olmak
bulunur. Kent bütününde ele alındığında her kentin ve bölgenin kendi özelliklerine yönelik
19
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
olarak odaklanacağı bir yerel turizm politikası bulunması gerekir, burada da İlgili aktörler /
yaklaşımları önemli bir rol oynayacaktır. Örneğin yerel yönetimin turizme yönelik yatırım
planları ve yaklaşımının önemi gibi, daha alt düzeyde ise tesis sahiplerinin bu politikalar ı
ne kadar benimsedikleri ve destek verdikleri de bir ba şka önemli konudur. Bu bağlamda
yerel politikalar, o kenti şehir turizmine yönelik geliştirmeyi hedefliyorsa tesis sahiplerinin
ve tüm ilgili yan kuruluşların bununla ilgili katkıları ve işbirliği önem taşır. Aktörler ve
eylemlere yönelik olarak çok genel hatlar ıyla aşağıdaki şemayı oluşturmak olanaklıdır.
AKTÖRLER/ ortaklar
à
EYLEMLER
Merkezi hükümet
à
Bölgesel Politikalar
(Turizm / Koruma)
Yasal düzenlemeler
Bölgesel ulaşım / altyapı yatırımları
Teşvikler ve destekler
Yerel Yönetim
à
Planlama ilkeleri
Yerel Politikalar
Teknik altyapı yatırımları ve uygulamaları
Kent mekanında nitelik / denetim
Festival ve Etkinlikler
Tanıtım
4. ALANYA’DA BİR ALAN ARAŞTIRMASI, TURİZM VE AÇIK ALANLAR
2007 Eylül ayında gerçekleştirilen bu alan araştırmasınıni temel hedefi, son 30 yıl
içerisinde çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşamış olan Alanya’nın nasıl bir “mekansal
kimlik” oluşturduğunu sorgulamak, kenti birçok farklı kullanıcı için çekici kılan özellikleri
ortaya çıkarmak ve burada yaşayanların, özellikle kent nüfusunun önemli bir bölümünü
oluşturan yabancı nüfusun, nasıl bir “aidiyet duygusu” geliştirdiğini ve nasıl içselleştirdiklerini anlayabilmekti.
Genel araştırma evreni Alanya’da ki yerleşik nüfustur ve ziyaretçileri kapsamaz.
Burada yapılan araştırma bu çalışma evreninden yola çıkarak yapılan bir genelleme
olacaktır ve ancak yalnızca Alanya için geçerlidir. Anket yapılacak kişilerin seçimi
rastlantısaldır ve oranlı örnekleme yöntemi izlenmiştir (Alanya’nın yerlileri, Alanya’ya göç
eden yerliler ve Alanya’ya yerleşen yabancılar). Alan araştırmasında kullanılmak üzere
geliştirilen 27 soruluk anket çalışması altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde anket
yapılan kişinin profilini anlamak üzere hazırlanan sorular bulunuyor (Yaş, cinsiyet, medeni
durum, vb.). İkinci bölüm ise katılımcıların Alanya ile bağları ve hareketlilik durumunu
anlamak hedefleniyor (Doğduğu yer, ne zamandan beri Alanya’da, otuduğu mahalleler,
vb). Üçüncü bölümdeki amaç ise kişilerin Alanya’yla ilgili düşünceleri ve nasıl bir aidiyet
duygusu geliştirdiklerini anlamak üzere kurgulanmıştır (Alanya’dan ayrılmayı düşünür mü?,
20
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Alanya’dan ayrılacak olsa en çok neleri ve nereleri özler?, Alanya’y ı Alanya yapan beş
özellik ıralayabilir mi?, vb.) . Dördüncü bölümde kentteki de ğişim süreci üzerinden, kişilerin
çevrelerini nasıl algıladıkları ve duyarlılıklarını anlamak üzere hazırlanmıştır (Son 30 yıl
içerisinde, kentte, kıyılarda, yaşam biçiminde, doğada ve turizmde gözlemlenen olumlu ve
olumsuz değişimler nelerdir?). Beşinci bölümde kişilerin üstlendiği sosyal sorumluluklar ve
kentle ilgili gelişmelere katılımları sorgulanmaktadır (Alanya’nın kentsel, kültürel ve kentsel
kimliliğinin korunması için etkinlik gösterilen bir sivil toplum örgütü olup olmad ığı?). Son
olarak da altıncı bölümde Alanya’da mekan kullanımı, kullanım sıklıkları, bu mekanların
kişiler üzerinde bıraktığı etkiler ve kentin birçok farklı kullanıcısı için çekici kılan özellikleri
ortaya çıkarmak üzere kurgulanmıştır (Kent içi hareketlilikte tercih eilen yerler ve yollar,
değişmesini istemediği veya kendisini yabancı hissettiği yerler, vb.).
Bu proje yarışması kapsamında Eylül 2007’de 132 kişiyle yapılan 27 soruluk
anketten oluşan çalışmasının iki sorusu üzerinden bir değerlendirme yapılacaktır. Bu
sorular son 30 yıl içindeki değişimi anlamak üzere kurgulanmış olsa da, alınan yanıtlar
katılımcıların sadece deneyimleri değil algılarının sonucu verdikleri yanıtlardır. Bizim
yorumlarımız ise bu yanıtlar üzerinden olacaktır. Aynı zamanda, bu çalışmada anket
sonuçlarını bir temele oturtabilmek ve değişimi anlayabilmek adına 1968 yılından beri
Alanya’da yayınlanmakta olan ‘Yeni Alanya’ gazetesinin 1968 – 2000 yılları arası arşiv
taramalarını yaparak buradaki yaşama ve değişime şahit olmaya çalıştık.
a. Alanya’da Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm
Selçuklu döneminde şehircilik açısından önemli gelişmeler yaşayan Alanya,
Cumhuriyet dönemine kadar geçen sürede hiçbir geli şim göstermemiş, yalnızca kıyı ovada
çok düşük yoğunluklu bahçeli evler boy göstermiştir. Cumhuriyet ilanından sonra 1949
yılında yapımı başlayan Alanya – Mersin karayolunun yapımı ve 1956 yılında betonarme
iskelenin yapımıyla birlikte denizyolu ve karayolu bağlantıları sağlanmış, bu da gelişiminin
hız kazanmasına yardımcı olmuşii. Kentin nüfusu artış gösterirken ve yeni yerleşim
bölgeleri oluşurken henüz bir imar planı olmaması, şehrin plansız büyümesine sebep
olmuş. 1984’te tamamlanan imar planı kentteki büyümenin gerisinde kalmış, yapıldığı gün
itibarıyla güncelliğini yitirmiştiriii. Hatta 80’lerin sonunda belediye başkanı olan Cengiz
Aydoğan durumu şöyle ifade etmiş: “Şehir merkezini kaybettik, artık geride kalan yerleri
korumak bizim görevimiz.iv”
21
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Şekil 1: (Soru 21-a) Son 30 yılda Alanya’nın
yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz
gelişmeler nelerdir? (% 56 yanıt yok demiştir)
kentsel
büyüme
33%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları.
kentsel
güvenlik
2%
açÐk alanlar
3%
kentsel
servisler
+ kentsel
büyüme
12%
kentsel
servisler
23%
ekonomik
büyüme
13%
kentsel
servisler +
açÐk alanlar
7%
kentsel
ve
ekonomik
büyüme
‘Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler
nelerdir?’ (şekil 1) sorusuna %56 oranında yanıt verilmemiştir. Bu da bize gösteriyor ki
ankete katılanların %56’sı söyleyecek olumlu birşey bulamamıştır ve Alanya’nın kentsel
gelişiminin olumsuz yönde olduğu söylenebilir. Olumlu gelişmeler olduğunu düşünenlerin
%33’ü kentsel büyüme yanıtını verirken, %23 kentsel servislerin artışı, %13 ekonomik
büyümeye bağlı olumlu gelişimden bahsederken, %3 ile açık alanlar ve %2 ile kentsel
güvenlik yanıtını verenlerin sayısı az sayıda olumlu yanıt verenler arasında bile sayıca çok
azdır.
Şekil 2: (soru 21-a) Son 30 yılda Alanya’nın
yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz
gelişmeler nelerdir? (% 26 yanıt yok demiştir)
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
k
kentsel açÐk
alanlar
2%
kimliksiz
3%
kentsel servisler
3%
plansÐz büyüme +
plansÐz büyüme
26%
kentsel servisler
13%
4%
‘Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler
nelerdir?’ (şekil 2) sorusuna % 26 oranında yanıt verilmemiştir ve yanıt vermeyen bu
grubun %25’ini ise Alanyalılar oluşturur. Şikayetlerin %49’unu yoğunluk, %26’sını plansız
büyüme, %13’ünü ise plansız büyüme ve yoğunluk beraber oluşturmaktadır. Bu da bize
22
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
gösteriyor ki yaşayanların % 88’i plansız büyüme ve buna bağlı ortaya çıkan yoğun
yapılaşma ve bunun beraberinde getirdi ği baskılardan şikayetçidirler. Kentsel açık
alanların ve kentsel servislerin yetersizliği ve kimliksiz yapılaşma yorumları toplamda %5
gibi çok küçük bir yüzdeye denk gelmektedir.
b. Alanya’da Yaşam
Alanya kenti ekonomik ve kentsel büyüme ve değişime bağlı olarak farklı aktörleri
biraraya toplamış kozmopolit bir yapıya sahiptir. Bu aktörler; Alanya’lı yerli nüfus, turizm
sektöründeki artışa bağlı olarak anadolunun farklı yerlerinden gelip buraya yerleşen nüfus,
iklimsel ve doğal özelliklerinden dolayı burada yaşamayı seçmiş yabancı nüfus, mevsimlik
iş bulmak üzere yaz aylarında buraya göç eden nüfus ve son olarak da yerli ve yabanc ı
turistlerden oluşmaktadır. Alanya mevsimsel farklılıkların avantajlarını hem iklimsel hem de
mekansal olarak yaşamaktadır. Buradaki açık alan kullanıcıları mevsime göre değişmekte
ve yazın turistlere terkedilen yerlerv kış mevsimi süresince asıl sahipleri tarafından
deneyimlenmektedir.
Şekil 3: (soru 21-c) Son 30 yılda Alanya’da
yaşam
biçiminde gözlemlediğiniz olumlu
gelişmeler nelerdir? (%56 yanıt yok)
kültürel
etkinliklerde
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
21%
biçimleri
42%
biçimleri +
kültürel
etkinliklerd
10%
ekonomik
ekonomik
kültürel
etkinliklerde +
ekonomide
biçimleri
5%
17%
‘Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler
nelerdir?’ (şekil 3) sorusuna % 56 oranında yanıt alınamamıştır. Olumlu yanıtların %
42’sini edinilmiş yeni yaşam biçimleri oluştururken, %21’ini kültürel etkinliklerdeki çe şitlilik
oluşturur. Ekonomik çeşitliliği olumlu görenlerin yüzdesiyse 17’dir. Geride kalan yan ıtlar,
bu üçünün yaklaşık yüzdelerle farklı biçimlerde biraraya gelişleri ve dağılımlarıdır.
23
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Şekil 4: (Soru 21-c) Son 30 yılda Alanya’da
yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumsuz
gelişmeler nelerdir? (%51 yanıt yok)
ranta ve turizme
olumsuz yanlar
38%
bozulma
17%
pahalÐlÐk
20%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
toplumsal
bozulma
25%
‘Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler
nelerdir?’ (şekil 4) sorusuna % 51 oranında yanıt alınamamıştır. % 38 oranında katılımcı
kentin büyümesine bağlı olarak değişen ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıyı olumsuz
buluyor. % 25’i göçe bağlı toplumsal bozulma olduğunu düşünüyor, % 17 turizmden dolayı
kaynaklanan rantın yol açtığı toplumsal bozulmadan şikayetçi. Son olarakta % 20’lik bir
grup, büyümenin sebep olduğu pahalılığı rahatsız edici buluyor.
c. Alanya’da Sahil
80’li yılların başlarına kadar doğal halini koruyabilmiş, alanyalıların biraraya
geldikleri, denize girdikleri ve hatta İskeleyi çarşıya bağlayan caddesi üzerinde yalı evleri
bulunan Alanya kıyılarında değişim kararları ilk olarak 1977 yılında alınmış ve iskeleyi
çarşıya bağlayacak rıhtım projesi ihaleye çıkartılmıştırvi. 1985 yılında ilk dolgunun
yapıldığı Alanya, yeni kıyı düzenlemesiyle beraber çehresini tamamen de ğiştirecektirvii.
Bu projenin sonunda 45.000 m2’likviii alan doldurularak üzerinde anfitiyatr ve 80-100
dükkanlık teraslı çarşı gibi işlevleri barındıracak 1000 metre uzunluğunda sahil yolu
yaratılmıştırix. Bu sırada bir taraftan da 70’lerde at arabalar ı ve traktörlerle yapılan kum
talanı, 90’larda karayolları tarafından kamyonlarla devam etmiş, eksilen kumların yerine
toprak örtülerek sahiller daraltılmıştırx. 1990’larda Alanya’nın iki yakasındaki sahiller,
doğuda Kleopatra ve batıda Keykubat, halk plajı ilan edilmiş ve bundan bir süre sonra
buraların işletmesi ALTİD ve Belediyenin ortaklığında sürdürülmüştür. 2000’lerde ise
sahiller yeni düzenlemeleri, parkları, spor sahaları, yürüyüş ve bisiklet yolları ile dikkati
çekmiştir. Günümüzde Alanya kıyıları hala şehrin içinden denize girebilme özelliğini
korumaktadır.
24
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Şekil 5: (Soru 21-b) Son 30 yılda Alanya sahil
şeridinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler
nelerdir? sorusunun doğum yerlerine göre
dağılımı. (%51 yanıt yok)
servisler / hizmet
kalitesi
5%
düzenlenmesi
61%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
kullanÐcÐ ve
kullanÐm
8%
çevre
düzenlemesi +
hizmet
kalitesi
düzenlemesi
11%
‘Son 30 yılda sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 5)
sorusuna ise %51 oranında yanıt verilmemiştir. Bu grubun % 50’sini ise Alanyalılar ve İç
Anadolu’dan göç edenler oluşturuyor. Olumlu yanıtların büyük çoğunluğunu % 81 ile sahil
şeridinin düzenlenmesi (%61), sahil şeridinin düzenlenmesiyle beraber hizmet kalitesinde
artış (%9) ve sahil şeridinin düzenlenmesi ve çevre temizliği oluştururken, diğer yanıtlar,
yani hizmet kalitesinde artış, kullanıcı ve kullanım çeşitliliği ve çevre temizliği % 5, % 8 ve
% 6 gibi çok yakın değerlere sahiptir.
Şekil 6: (Soru 21-b) Son 30 yılda Alanya sahil
şeridinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler
nelerdir? (%39 yanıt yok)
kullanÐcÐ ve
hizmet
kalitesinde
yapÐsal
bozulma
18%
n olumsuz
etkileri
15%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
kamu alanÐnÐn
daraltÐlmasÐ
14%
1%
yapÐsal
bozulma
6%
kullanÐcÐ
26%
yapÐsal
bozulma +
kamu alanÐnÐn
daraltÐlmasÐ
6%
5%
kullanÐcÐ
kamu alanÐnÐn
daratÐlmasÐ
9%
‘Son 30 yıldır Alanya sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’
(şekil 6) sorusuna % 39 oranında yanıt verilmemiştir. Burada en yüksek dilimi % 26’yla
çevre kirliliği (deniz ve kumsal) birinci, % 18’le yapısal bozulma ikinci, % 15’le kullanıcı ve
25
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
kullanım çeşitliliğinin olumsuz etkileri üçüncü ve %14’le kamu alanlarının daraltılması
dördüncü sırada yer alır. Diğer yanıtlar ise % 5’le % 9 arasında bu yanıtların türevleri
olarak sıralanmaktadır.
d. Alanya’da Doğa
Bir taraftan heybetli Toros Dağları diğer taraftan Akdeniz ve dik yamaçlardan oluşan
tarihi yarımada ile çevrili Alanya, iklim koşullarına bağlı zengin doğal bitki örtüsüyle ve
bereketli topraklarıyla önceleri tarım daha sonraları ise turizm açısından bir cazibe merkezi
olmuştur. Bütün bu hızlı kentleşme, plansız büyüme ve çarpık kentleşmeye direnen doğa,
fazlasıyla tahrip edilmesine rağmen ihtişamını korumuş ve bu özellikleriyle anılmaya
devam etmiştir.
Şekil 7: (Soru 21-d) Son 30 yılda Alanya’nın
doğasında gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler
nelerdir? (%78 yanıt yok)
örtüsü ve
kentsel peyzaj
57%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
7%
29%
yasal önlemler
7%
‘Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’
(şekil 7) sorusuna % 78 oranında yanıt verilmemiştir. Bu da bize gösteriyor ki doğada çok
büyük bir tahribat vardır ve anket sorularını cevaplayanlar, verecek olumlu yanıt bulmakta
zorlanmışlardır. Yanıtların % 57’si doğal bitki örtüsü ve kentsel peyzajın olumlu yanları
üzerine yoğunlaşırken, % 29 ise hiçbir değişim olmadığını düşünüyor. Arkadan %7’şer
payla yasal önlemlerin sebep olduğu olumluluklar ve altyapıdaki çalışmalara bağlı deniz
temizliği geliyor.
26
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Şekil 8: (Soru 21-d) Son 30 yılda Alanya’nın
doğasında gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler
nelerdir? (%20 yanıt yok)
bitki örtüsü &
tarÐm
alanlarÐnÐn yok
olmasÐ
kentsel peyzajÐn
bozulmasÐ
9%
kÐyÐnÐn
bozulmasÐ
& kirlilik
6%
kaynaklarÐn
kötü kullanÐmÐ
17%
bitki örtüsü &
tarÐm
alanlarÐnÐn yok
kaynaklarÐ kötü
kullanÐmÐ
kÐyÐnÐn
bozulmasÐ &
kirlilik +bitki
örtüsü & tarÐm
alanlarÐnÐn yok
olmasÐ
8%
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçları
kÐyÐnÐn
bozulmasÐ &
kirlilik + kentsel
peyzajÐn
bozulmasÐ
3%
bitki örtüsü &
tarÐm
alanlarÐnÐn yok
olmasÐ +
kentsel
peyzajÐn
‘Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’
(şekil 8) sorusunaysa sadece %20 oranında yanıt alınamamıştır. Bu sorunun yanıtları çok
çeşitlidir ve iki soru dışında eşite yakın bir dağılım göstermektedir. En çok tekrarlanan
yanıt % 45’le doğal bitki örtüsü ve tarım alanlarının yok olmasıdır. Bunu takiben gelen
yanıt ise doğal kaynakların kötü kullanımıdır. Diğer yanıtları ise şu şekilde sıralayabiliriz;
kentsel peyzajın bozulması, kıyının tahribatı, kirlilik ve bunların kombinasyonları.
e. Alanya’da Turizm
Alanya her ne kadar 80’lerden sonra popüler olmu ş olsa da turizm çok daha erken,
1948 yılında Damlataş Mağarası’nın bulunmasıyla başladığı söylenebilirxi. 50’lerin
başında Antalya milletvekili olan Ahmet Tokuş, Damlataş Mağarası’nı keşfeden turist
rehberi Galip Dere’yi Avrupa’ya göndermi ş ve ‘turist nasıl çekilir’ öğrenmesini istemiştirxii.
Farklı dönemlerde karşılaştığımız gazete haberlerine bakarak şunu söyleyebiliriz ki, ‘turist
nasıl çekilir, turisti memnun etmek için ne yapılmalı’ gibi sorular o günlerden itibaren
alanyalıların kaygısı olmuşturxiii. Yabancı turistler için iklimi, tarihi ve doğal güzellikleri ve
ucuzluğundan dolayı bir çekim noktası olan Alanya, turizmle çok erken tarihlerde
tanışmasına rağmen turizmde gerçekleşen artışa ‘hazırlıksız yakalanmış’xiv kenti ve bu
sektörde çalışanları koruyacak turizm politikalarını geliştirememiştir.
27
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Şekil 9: (Soru 21-e) Son 30 yılda Alanya
turizmindeki olumlu gelişmeler nelerdir? (%80
yanıt yok)
turist sayÐsÐnda
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirile
çalışmanın sonuçları
63%
& mevsime
yayÐlma
11%
turizm
sektöründe
bilinçlenme
15%
hizmet
11%
‘Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 9)
sorusundaysa çarpıcı olan % 80’nin yanıt vermemiş olmasıdır. Yanıt verenlerin dağılımına
doğum yerlerine göre bakacak olursak, bunlar ın arasında Alanyalılar bulunmamaktadır. Bu
da bize gösteriyor ki alanyalılar turizmle ilgili gelişmeleri olumlu buluyor, şikayet etmiyorlar.
Turizmdeki değişimden memnun olmayanları, daha büyük hayallerle diğer illerden ve
yurtdışından buraya göç eden ‘Yeni Alanyalılar’ oluşturuyor. Olumlu yanıtlara bakacak
olursak %63’ün turist sayısındaki artıştan, % 15’in turizm sektöründeki bilinçlenmeden, %
11’in hizmet kalitesindeki artıştan ve diğer % 11’inse turizmdeki çeşitlilik ve mevsime
yayılmadan bahsettiğini görüyoruz.
turist
kalitesinde
25%
Şekil 10: (Soru 21-e) Son 30 yılda Alanya
turizmindeki olumsuz gelişmeler nelerdir? (%21
yanıt yok)
ihtiyaç
fazlasÐ tesis
9%
tesis
kalitesinde
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen
çalışmanın sonuçlar
sistemin
olumsuzluklarÐ
17%
turizm
politikalarÐnÐn
27%
esnafÐn olumsuz
hizmet
kalitesinde
6%
fiyat politikasÐ
10%
3%
‘Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 10) sorusunu
sadece % 21 katılımcı yanıtsız bırakmış. Geriye kalan yanıtlarsa çok çeşitli olmuştur.
Anketi cevaplayanların % 27’si turizm politikalarının yetersiz olduğunu düşünürken, % 25’i
28
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
gelen yabancı turist kalitesindeki düşüşten şikayet ediyor. % 17’iyle herşey dahil sistemin
olumsuzlukları ve kent turizmine verdiği zarar, % 10’la esnafın turiste yönelik olumsuz
davranışları ve fiyat politikaları ve % 9’la ihtiyaç fazlası tesisler ve vu bu tesislerin turiste
sundukları arasında farklılık olmaması takip ediyor. Son olaraksa daha düşük yüzdeleri
bulunan tesis kalitesinde düşüş, ulaşımdaki sıkıntılar ve hizmet kalitesindeki düşüşten
bahsediliyor.
bir
iki
üç
dört
e k k en
on t
om d o
i - ku s
tu u
r iz
ya
m
yl
a
&
di
m
ça
yÐ
kÐ
zÐ
lk
ul
e
35
30
25
20
15
10
5
0
Şekil 11: Alanya’yı Alanya yapan beş özelliği sıralayınız. (soru 19)
Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları
Bu şekilin ifade ettiği anket sorusunun soruluş amacı farklı olmasına rağmen ortaya çıkan
grafik ve verilen yanıtlar değişimle ilgili sorudaki yanıtları destekler doğrultuda ve olumlu
yönlerini vurgulayacak bir grafik ortaya koyuyor. Alanyal ının biraz da sembolleştirerek
sıraladığı yanıtlar kent içindeki tarihi yapı ve bölgelerin ve bunlara bağlı açık alanların
önemini, doğayı ve iklimi, kentteki yaşam biçimini ve sosyo-kültürel yapının olumluluklarını,
yapılı ve doğal sahil şeridinin önemini ve son olarakta turizmi ve turizmin bu kente
katkılarının vazgeçilmezliklerine vurgu yapıyor. Bu yanıtlar sezgisel ya da bilinçli olsun her
iki durumda da Alanya halkı bir taraftan bu özellikleri sahip olman ın gururunu yaşarken bir
taraftan da bunları başkalarıyla paylaşmaya açık olduklarını düşünebiliriz.
5. ALANYA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN BİR PROJE ÖNERİSİ, TARTIŞMA VE
DEĞERLENDİRME
Şehir turizminde açık alanların önemi üzerine odaklanan önerilerimize geçmeden
önce birkaç noktayı belirtmekte yarar görüyoruz, bir açık alan kurgusu, planlaması ve
tasarımı kentlerde tek bir grup ya da sektör için ele al ınacak bir öncelik olmaktan öte bir
kentin, orada yaşanların tümünün yaşam biçiminde önemli rol oynayan bir unsurdur. Biz
burada açık alan kurgusunu turizme yönelik bir araç olarak de ğerlendirirken, kent bütünü
için önemini hiçbir zaman göz ardı etme niyetinde değiliz. Genellikle turizm sektörü yakın
çevresindeki doğal, kültürel, tarihi değerlerin kendisi için önemli olduğunu bilmekte ve bunu
29
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
böyle ortaya koymakla birlikte, turizm endüstrisinin bir ç ığ gibi büyümesine yol açan bir
turizm yaklaşımı olan kitle turizmi, bu kaynakları yalnızca kullanmakta onun ötesinde
onların korunmasına, bütünlüklerinin sürdürülmesine yönelik özel bir çaba göstermemektedir. Bu bağlamda da bir kentin doğal, kültürel ve tarihi değerlerinin sürdürülebilmesi ve
hızla gelişen kentle bütünlüğünün sağlanabilmesi ancak “kent turizmine” bu değerler
penceresinden bakarak olanakl ıdır. Eko-turizm olarak da adlandırılan yeni yaklaşımda kent
turizminde ve ziyaret edilen yerlerde odak noktas ına yalnızca ziyaretçileri değil ziyaret
edilen yeri, insanlarını ve tüm ilgili değerleri koymaktadır. Bu yaklaşımda ziyaret edenlerin
de sorumlulukları vardır, yeniden o kente geldiklerinde arad ıklarını bulabilmeleri için yaşadıkları süreç içerisinde kentin değerlerine saygılı olmaları ve onları yıpratmamaları
beklenir. Bu anlayışta ziyaret edilen kent tüketilecek bir “meta” de ğil saygı duyulacak ve
geleceğe taşınacak bir “değer”dir. (bir kültür mirasıdır)
Bir kentin “meta” olmadığını öncelikle düşünecek ve düşündürtecek olan o kentin
sahipleridir. Kent sahipleri, kentlerine, do ğal, kültürel, tarihi değerlerine sahip çıkabilmelidirler. Bunu yapamadıkları zaman kentteki tüm yaşam ve kurgu dışarıdan gelenlere göre
tasarlanacak, kentin asıl sahiplerine yönelik hizmetler göz ardı edilecektir. Kıyı kentlerinin
ve yaşayanlarının en büyük açmazı ve hatası sanki yaz ve turizm mevsimi için yaşamlarını
kurgulamış olmalarıdır. Kışı bile yaza hazırlanarak geçirmektedirler. Çoğunlukla yalnızca
turizm için yaşayan ve onun için var oluyormuş gibi görünen kıyı kentlerinden turizm
nüfusu çekildiğinde bazı bölgeleri hayalet kentlere dönmekte, yatırımların önemli bir
bölümü bunlara yönelik gerçekleştiğinden atıl kalmaktadır. Asıl kentlinin yaşadığı mekanlar
ise ihmal edilmekte öncelik onların geçici kullanıcılarına, yani turistlere, verilmektedir,
aslında birçok kıyı kentinde kent hizmetlerinden yararlanan önemli say ıda kent nüfusu
olduğunu unutmamak gerekir.
Bir kentin doğal değerlerini korumanın iki önemli kademesi vardır, üst düzeyde
gerekli önlemlerin alınması, alt düzeyde tasarruf. Çevre değerlerini korumak romantik bir
yaklaşım peşinde koşmak değil yaşamımızı nitelikli bir biçimde sürdürebilmenin yollarını
aramak ve bu doğrultuda davranış biçimleri geliştirmek demektir. Örnek vermek gerekirse,
turizm sektörü için en önemli sorunlardan biri yeterince suya sahip olmakt ır. Suları
akmayan bir tesis neredeyse bir hiçtir. Kentin altyap ı sorunlarına ilgi duymayan bunlarla
ilgili sorumluluk almayan tesislerin bundan şikayete ne kadar hakkı vardır. Turizm
açısından baktığımız su sorunu tüm dünyayı ilgilendiren ciddi bir sorun alanıdır. Bununla
ilgili olarak birçok katmanda çeşitli önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda
herkesin kendi payına düşen belli düzeylerde sorumluluğu sahiplenmesi ve buna yönelik
önlemlerin alınması küresel, ulusal, bölgesel açılardan da önem taşır. Bunun aslında
evrensel bir sorumluluk da olduğunu söylemek olasıdır. Bir yerel yönetim beldesinde yer
alan tesislere su temin etme sorumluluğunu taşırken bir tesis de o suyu olabildiğince
tasarruflu kullanmanın yollarını bulmalı ve uygun yöntemleri geliştirmelidir. Örneğin son
yıllarda otellerde kullanılmış havluların yıkanması gerektiğinde yere atılması yönünde
uyarıların yer aldığı görülür. Bu gibi uyarıları tesisler genellikle küresel bir duyarl ılıkla değil
kendi tüketimlerini ve masraflarını azaltma yönünde yaparlar. Bu gibi tasarruf önlemlerinin
daha fazla benimsenmesi ve ziyaretçilerin de bunun bir parças ı haline gelebilmesi için bu
gibi uyarıların sayısının artırılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Kent
turizmi açısından ele alındığında ise, su, kanalizasyon gibi altyapı sorunlarını çözmemiş bir
kentte kent turizminden söz edilemeyeceği gibi doğal değerlerin korunmasından da söz
30
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
edilemez. Doğal değerlerin korunmadığı bir yerde ise sağlıklı yaşam koşullarından söz
etmek olanaklı değildir.
Bu örnekler sayıca çoğaltılabilir, yazımızın başında da değindiğimiz gibi turizm
endüstrisini hızla geliştiren kitle turizmi, her şey dahil gibi sistemler kaynak tüketimini teşvik
etmekte bununla ilgili önlem almaya yönelik yöntemler geli ştirmemektedir. Bu gibi
yaklaşımlar hem kentin doğal kaynaklarının hızla tüketilmesine yol açarken öte yandan HD
tesislere gelen ziyaretçilerin kentle ili şkisini nerdeyse sıfıra indirilmekte, (tesise katkısı en
üst düzeyde sağlanırken) tesisin tüm altyapısını sağlayan kentin ekonomisine hiçbir katkısı
olmamaktadır. HD sistemler yalnızca çevresel kaynakları değil tesis içinde de tüketimi her
yönden teşvik eden bir yapıya sahiptir.
Bu tartışmayı üst düzeyde değerler ve davranış biçimleri üzerinden tartışırken alt
düzeyde yerel yönetimler, uygulamalar ve bireylerin mutluluklar ı üzerinden tartışmak
olanaklıdır. Bunların gerçek anlamda anlaşıldığı ve yaşama geçirildiği kentlerde hem
yaşayanlar hem de ziyaretçiler için nitelikli çevreler ve mekanlardan söz edebilmek
olasıdır. Nitelikli çevreler ve mekanlar mutlu bireyleri, mutlu bireyler ise sa ğlıklı toplumları
ve sağlıklı ilişkileri getirir. Burada nitelikli çevreden kastımız doğal kaynakların korunduğu
bir çevredir, nitelikli mekan ise kent açık alanlarıdır.
ÖNERİLERİMİZ
Birinci adım- Açık alanların kentlerdeki yeterliliği ve nitelik saptamasına yönelik bir
açık alan değerlendirme listesi oluşturmak; bu liste çeşitli uzmanların ve ilgili kurum ve
kuruluşların katılımıyla oluşturulabileceği gibi, zaman içerisinde eklenerek değişebilecek
esneklikte bir liste de olabilir; (Örneğin bizler benzer bir listeyi birinci bölümde olu şturmaya
çalıştık. 10-20 maddeden oluşacak bu listeden kaç tanesinin bir kent açık alanında yer
aldığının işaretlenmesi sonucunda o kentin açık alan niteliğini ve bir ön sınıflama ortaya
çıkacaktır)
İkinci adım- Bu listeyi daha da ayrıntılandırarak bir nitelik kademelendirmesi
oluşturmak ve bunu çapraz bir tabloda birle ştirmek; bu tabloyu ise her bir kentin açık alan
niteliğine bir puan verecek biçimde düzenlemek; bu tablonun sonucuna ba ğlı olarak, otel
ve motellerin değerlendirmelerinde olduğu gibi her kentin açık alan nitelik yıldızlarını (bizler
açık alanlar için yaprak kullanmayı öneriyoruz) oluşturmak.
Üçüncü adım- Bir sonraki aşama olarak önerimiz, bu gibi yıldızlar / yapraklar
alındıktan ve ilgili birimlere üye olunduktan sonra gerekli şartların sürekliliğinin ve bu
niteliklere uygunluğunun sürdürülebilirliğini sağlamak üzere gerekli alt yapının
oluşturulması ve denetlemenin gerçekleştirilmesidir. Çalışmanın önsözsünde belirttiğimiz
gibi üst düzeyde kentin sağlıklı işleyişinin gerçekleşebilmesi için Avrupa Kentsel Şartı
ilkeleri benimsenirken; alt düzeyde kentsel açık alanların niteliklerini artırarak, turizmin
temel geçim kaynağı olduğu şehirlerde her kentin kendine özel açık alan yönetimini
üstlenecek, bunu izleyecek ilgili bir birimi oluşturmak,
Son adım- ya da ilk adım olarak, konuya ilgi duyan yerel yönetimlere k ılavuzluk
edecek kitapçıklar hazırlamak ve Alanya gibi örnek kentlerde açık alan kullanımları ve
31
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
şehir turizmi ilişkilerini kurgulayacak, destekleyecek ve yönlendirecek olan alan
araştırmalarına uygun ortamları yaratmak.
Bu proje yarışması kapsamında açık alanların nasıl değerlendirilebileceği konusunu
düşünürken, bu alanda yapılmış çalışmalar olup olmadığını araştırdık. Bizleri de şaşırtan
sonuç turizmle ilgili birçok kaynakta kent mekanlarının niteliğinin önemi üzerinde
durulurken bunlara yönelik (mavi bayrak, y ıldız gibi) her hangi bir değerlendirme ölçütünün
oluşturulmamış olmasıydı. Rastladığımız sayıca az kaynakta ise açık alanların yalnızca
turizme yönelik ekonomik değer artışı sağladıklarına vurgu yapan yazılar gördük. Bizi
şaşırtan bir başka veri ise ETC WHO ortaklığında hazırlamış olan oldukça kapsamlı bir
çalışmanın şehir turizminde kent içi deneyimlerin en çok yürüyerek edinildi ğinin
belirtilmesine karşın açık alanlara yönelik herhangi bir istatisti ğin yer almamasıydı. Bu
nedenle de bizler özellikle ülkemiz kıyı kentlerinden başlayarak başka kentlerimize de
yayılabilecek böyle bir değerlendirme aracının yalnızca ülkemiz şehir turizmini tanıtımında
değil uluslararası bir bağlamda da ilgi çekebilecek özgün bir yaklaşım içerdiğini
düşünüyoruz.
32
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
KAYNAKLAR
ALTSO, MOAT. (2007). Alanya neden, niçin, nasıl il olmaya hazır. Alanya: Hat Baskı
Sanatları Yayını.
Açıkalın, F. (2002). Dilin ucundakiler. Alanya : Fa & Fa Yayıncılık.
Açıkalın, F. (1999). Görüp geçemediklerim. Alanya : Fa & Fa Yayıncılık.
Aktaş, A., A. Çevirgen, B. Toker. (2007). Alanya turist profili araştırması. Akdeniz
Üniversitesi Alanya İşletme Fakültesi & TÜRSAB Alanya Bölgesel Yürütme Kurulu.
(yayınlanmamış çalışma)
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:43. Mayıs/Haziran. Alanya: Dim
yayınları.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:44, Ağustos/Eylül. Alanya: Dim
yayınları.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:45, Ocak/Şubat 2007. Alanya: Dim
yayınları.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:49. Mart/Nisan 2008. Alanya: Dim
yayınları.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (1998). Alanya ekonomik rapor 1997. Alanya:Özgün
Matbaacılık.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (1999). Alanya ekonomik rapor 1998. Alanya:Mavi Deniz
Basın Yayınevi. Haziran.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2002) Alanya ekonomik rapor 2001. Alanya:Günizi
Basım. Temmuz.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2003). Alanya ekonomik rapor 2002. Alanya: Günizi
Basım.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2004). Alanya ekonomik rapor 2003. Alanya: Günizi
basımevi.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2005). Alanya ekonomik rapor 2004. Alanya: Artı Tanıtım
ve Matbaa.
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2006). Alanya ekonomik rapor 2005.. Alanya:Haber
Alanya Matbaacılık.
Alanya Gelişim Projesi: Çevre Raporu. (2002). Yıldız Teknik Üniversitesi. İstanbul: Yıldız
Teknik Üniversitesi Basım – Yayın Merkezi.
ALTİD. Alanya Hotel Guide 2000. Alanya: Günizi Grafik.
ALTİD. Alanya Hotel Guide 2001. Alanya:Günizi Grafik.
33
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
ALTAV. (2003). Alanya map and city map, Alanya: Net Turistik Yayınları.
ALTİD, ALTAV. (2003). Alanya pocket guides. Alanya: Ekin Yayın Grubu.
Arapgirlioğlu, K., H. Karaca (2008). A hybrid city: A med-urban identity, the case of Alanya .
IV. Akdeniz Kentleri Forumu. 27-29 Mayıs 2008. Reggio Calabria Üniversitesi Mimarl ık
Fakültesi. Reggio Calabria, İtalya.
Avrupa Kentsel Şartı. (1996). Ankara: İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü
Yayını. (çev.) Yener, Z., K. Arapkirlioğlu.
Alanya Kent Konseyi. (2007). Birinci dönem çalışma raporu. (yayınlanmamış çalışma)
Bilici, K. (2008). Kalenin gemileri, Alanya kalesi’ndeki gemi graffitileri. İstanbul: Ege
Yayınları.
ETC Research Report. (2005). City tourism & culture. The European experience. A report
of the research group of the european travel comission and of the world tourism
organization. LA group and interart. Madrid: WTO.
Çubuk, M. (Ed.) (1996). Sürdürülebilir turizm: turizm planlamas ına ekolojik yaklaşım.
İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü.
Kocakuşak, S. (1996). “Alanya’da mahallelerin fonksiyonel özellikleri”. Alanya Kültür Ve
Tarih Seminerleri. (1993). Alanya: Alanya Belediyesi. S: 169-180.
Kolçak, F.N. (Ed.). Alanya tarih ve kültür seminerleri II, 1992-93-94-95 . Alanya Belediyesi.
ALSAV, , Kasım 1996, Alanya: Günizi Grafik.
Kolçak, F.N. (Ed.) Alanya tarih ve kültür seminerleri III, 1996-97-98-99-01 . Alanya
Belediyesi, ALSAV, Mart 2004. Alanya: Hür Ofset
Konyalı, İ. H. (1946). Alanya : (Alaiyye). İstanbul: Ayaydın Basımevi.
Korum, O. (1998). Olaylar insanlar, 75 yılda Alanya. Alanya : Günizi Basım.
Lloyd, S. (1958). Alanya = (`Ala'iyya). London: The British Institute Of Archaeology.
Mcgee, G. & C. (1992). Life in Alanya, turkish delight. Benson Vermont:
Chalidze Publications.
Murphy, M. (2005). Landscape architecture theory. Illinois: Waveland press.
Promer Planlama. (1998). Alanya 1/5000 ilave nazım imar planı ve 1/10000 ilave
uygulama imar planı açıklama raporu. (yayınlanmamış çalışma)
Riefstahl, R. (1931). Turkish architecture in southwestern Anatolia . Cambridge: Harvard
University Press.
Soyak, C. (2003). Alanya’da turizm ve kentsel mekanlar. AKAD Yayını:5. Araştırma
Dizisi:2. Istanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Basım Yayın Merkezi Matbaası
International Urban Design Meeting: Urban Design in the Process of Globalization
and Local Particularities, Mimar Sinan Üniversitesi, Istanbul, Türkiye, 22-29 Eylül.
34
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Ulusoy Z., Karaca H., Bas F. (2003). “Spatial, social and temporal compromise on the
border”. in Traditional Dwellings and Settlements Working Paper Series. cilt no.
155. s. 37-49.
Uzel, A. (1975). Alanya analitik etüdler. (Yayınlanmamış İller Bankası Raporu)
Yiğitbaşıoğlu, H. (1996). “Alanya’da turizmi etkileyen fiziksel faktörler”. Alanya Kültür ve
Tarih Seminerleri. S: 97-98. 1992. Alanya: Alsav.
35
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
EKLER
EK 1. AVRUPA KENTSEL ŞARTI VE AVRUPA KENTLİ HAKLARI DEKLARASYONU
Avrupa Kentsel Şartı
Avrupa Konseyi tarafından 1992 yılında kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı, kentli hakları
bakımından Avrupa’daki en önemli belgedir. 1980-1982 y ılları arasında Konsey tarafından
düzenlenen “Kentsel Rönesans için Avrupa Kampanyası” kapsamında geliştirilen kentsel
politikalardan yola çıkılarak oluşturulan Avrupa Kentsel Şartı, yerel düzeyde iyi bir kent
yönetimi için gerekli ilkeleri bir araya getirmektedir. Metin, 20 maddelik Avrupa Kentli
Hakları Deklarasyonu ile 13 maddelik ilkelerden olu şmaktadır. Şartın amacı:
·
·
·
·
Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitab ı oluşturmak,
Gelecekteki olası bir Kentli Hakları Kongresi için temel ilkeleri oluşturmak,
Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararas ı ödüllere bir baz
oluşturmak,
Fiziksel çevre ve yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi’nin bu konulara
ilişkin katılımına bir “vize ” oluşturmak; aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin ve
özellikle Avrupa Yerel ve Bölgesel İdareler Daimi Konferansı’nın (AYBİK) kent
sorunlarına ilişkin tüm çalışma sonuçlarının bir çözümlemesini yapmaktadır.
Kentsel gelişmenin niteliksel özellikleri ve yaşam kalitesiyle doğrudan ilgili olan Şart, farklı
yerleşimlerin sorunlarının farklı olduğunu ancak özde aynı yapıyı barındırdığı
düşüncesinden hareketle, Avrupa’da hemen her ülkeye uygulanabilecek bir dizi yol
gösterici evrensel ilke tanımlamaktadır. Şart’ın önemle benimsediği temel iki ilke işbirliği ve
dayanışmadır. Şiddetten, her tür kirlilikten, bozuk ve çarp ık kent çevrelerinden arınma
hakkı; yaşadığı kent çevresini demokratik koşullarda kontrol edebilme hakkı; insanca konut
edinme, sağlık, kültür hizmetlerinden yararlanma, dola şım özgürlüğü gibi temel kentli
haklarının olduğu inancını esas kabul eder. Ayrıca, söz konusu hakların, yaş, cinsiyet, ırk,
inanç, milliyet, sosyoekonomik ve politik statü, ruhsal ve bedensel özür gözetmeksizin, tüm
insanlara eşit koşullarda uygulanmasını savunur. Bu nedenle, yerel ve bölgesel
yönetimlerin önemli bir sorumluluğu da, doğru kalkınma stratejileriyle, söz konusu kentli
haklarını korumaktır.
Avrupa Kentsel Şartı’nın ilkelerinin ana başlıkları şunlardır,
1. Ulaşım ve dolaşım,
2. Kentlerde çevre ve doğa,
3. Kentlerin fiziki yapıları,
4. Tarihi kentsel yapı mirası,
5. Konut,
6. Kent güvenliğinin sağlanması ve suçların önlenmesi,
7. Kentlerdeki özürlü ve sosyo ekonomik bakımdan engelliler,
8. Kentsel alanlarda spor ve boş zamanları değerlendirme,
9. Yerleşimlerde kültür,
10. Yerleşimlerde kültürlerarası kaynaşma,
11. Kentlerde sağlık,
12. Halk katılımı, kent yönetimi ve kent planlaması,
13. Kentlerde ekonomik kalkınma.
36
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
EK 2. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu
1. GÜVENLIK: Mümkün olduğunca suç, şiddet ve yasa dışı olaylardan arındırılmış emin ve
güvenli bir kent;
2. KIRLETILMEMIŞ, SAĞLIKLI BİR ÇEVRE: Hava, gürültü, su ve toprak kirliliği olmayan,
doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevre;
3. İSTİHDAM: Yeterli istihdam olanaklarının yaratılarak, ekonomik kalkınmadan pay
alabilme şansının ve kişisel ekonomik özgürlüklerin sağlanması;
4. KONUT: Mahremiyet ve dokunulmazlığının garanti edildiği, sağlıklı, satın alınabilir,
yeterli konut stokunun sağlanması;
5. DOLAŞIM: Toplu taşım, özel arabalar, yayalar ve bisikletliler gibi tüm yol kullan ıcıları
arasında, birbirinin hareket kabiliyetini ve dola şım özgürlüğünü kısıtlamayan uyumlu bir
düzenin sağlanması;
6. SAĞLIK: Beden ve ruh sağlığının korunmasına yardımcı çevrenin ve koşulların
sağlanması;
7. SPOR VE DINLENCE: Yaş, yetenek ve gelir durumu ne olursa olsun, her birey için,
spor ve boş vakitlerini değerlendirebileceği olanakların sağlanması;
8. KÜLTÜR: Geniş kapsamlı kültürel ve yaratıcı etkinliklere ve uğraşlara erişilebilmesi ve
katılınabilmesi;
9. KÜLTÜRLER ARASI KAYNAŞMA: Geçmişten günümüze, farklı kültürel ve etnik yapıları
barındıran toplulukların barış içinde yaşamalarının sağlanması;
10. KALİTELİ BIR MİMARİ VE FİZİKSEL ÇEVRE: Tarihi yapı mirasının duyarlı bir biçimde
restorasyonu ve nitelikli çağdaş mimarinin uygulanmasıyla, uyumlu ve güzel fiziksel
mekanların yaratılması;
11. İŞLEVLERİN UYUMU: Yaşama, çalışma, seyahat işlevleri ve sosyal aktivitelerin
olabildiğince birbiriyle ilintili olmasının sağlanması;
12. KATILIM: Çoğulcu demokrasilerde; kurum ve kuruluşlar arasındaki dayanışmanın esas
olduğu kent yönetimlerinde; gereksiz bürokrasiden ar ındırma, yardımlaşma ve
bilgilendirme ilkelerinin sağlanması;
13. EKONOMİK KALKINMA: kararlı ve aydın yapıdaki tüm yerel yönetimlerin, doğrudan
veya dolaylı olarak ekonomik kalkınmaya katkı konusunda sorumluluk sahibi olması;
14. SURDIJRCJLEBILIR KALKINMA: Yerel yönetimlerce ekonomik kalkınma ile çevrenin
korunması ilkeleri arasında uzlaşmanın sağlanması;
37
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
15. MAL VE HİZMETLER: Erişilebilir, kapsamlı, kaliteli mal ve hizmet sunumunun yerel
yönetimi, özel sektör ya da her ikisinin ortakl ığıyla sağlanması;
16. DOĞAL ZENGİNLİKLER VE KAYNAKLAR: Yerel doğal kaynak ve değerlerin; yerel
yönetimlerce, akılcı, dikkatli, verimli ve adil bir biçimde, beldede yaşayanların yararı
gözetilerek, korunması ve idaresi;
17. KİŞİSEL BÜTÜNLÜK: Bireyin sosyal, kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine, kişisel
refahına yönelik kentsel koşulların oluşturulması;
18. BELEDIYELERARASI IŞBİRLİĞİ: Kişilerin yaşadıkları beldenin, beldeler arası ya da
uluslararası ilişlerine doğrudan katılma konusunda özgür olmaları ve özendirilmeleri;
19. FINANSAL YAPI VE MEKANİZMALAR: Bu deklarasyonda tanımlanan hakların
sağlanması için, gerekli mali kaynakları bulma konusunda yerel yönetimlerin yetkili
kılınması;
20. EŞİTLİK: Yerel yönetimlerin; tüm bu hakları bütün bireylere cinsiyet, yaş, köken, inanç,
sosyal, ekonomik ve politik ayrım gözetmeden, fiziksel veya zihinsel özürlerine
bakılmadan; eşit olarak sunulmasını sağlamakta yükümlü olması.
EK 3. European Urban Charter II
Manifesto for a new urbanity
Adopted by the Congress on the occasion of its 15 th Plenary Session
in Strasbourg on 29 May 23008
Rapporteur: Carlos Alberto Pinto (Portugal)
Co-Rapporteurs: Willy Borsus (Belgium)
and Myriam Constantin (France)
Preamble
1. In 1992 the Congress of Local and Regional Authorities of the Council of Europe
adopted the first European Urban Charter. This was a ground-breaking step for Europe.
Since then, fifteen years have elapsed and our societies, cultures and economies have
changed considerably.
2. The great divide between East and West, which had such an enduring impact on the
post-war period, has now closed up again. Many countries have moved forward in the
pursuit of ambitious co-operation within the European Union or the Council of Europe.
3. In this crucial period, it was the towns and cities of Europe that were the most exposed
to globalisation. First and foremost, they rapidly became the focus of Europe’s efforts to
38
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
adjust to the new technological, ecological, economic and social conditions that this
entailed. Willingly or not, they entered the global age and had to cope with its main
challenges.
4. They became aware of the new role they were required to play and saw themselves as
“collective players”, centres of initiative and creativity. They became the setting in which
new lifestyles and social networks emerged, along with a new social flexibility, often
characterised by family instability, unstable employment and residential mobility.
5. At the same time, they were faced with far-reaching social and economic changes: the
erosion of the working class, the de-industrialisation of entire regions, increasing social
inequality, crises in working-class neighbourhoods, growing immigration, ageing of the
population, urban sprawl and widespread car use. They also had to tackle the challenges
arising from the threats to our environment.
6. In this period of rapid change, a number of key texts on urban issues were adopted.
Some were drafted by the Congress of Local and Regional Authorities of the Council of
Europe1. Others were the work of the Committee of Ministers of the Council of Europe2,
the European Union3, the United Nations4, civil society and associations of local and
regional authorities5.
7. These reference texts have reflected an increasing acknowledgement of the major
changes of the last fifteen years. Taken together, they follow in a direct line from the
Congress’s Urban Charter and have mostly been approved by European governments. A
glance at them reveals an acute awareness of the scale of the changes taking place and a
collective resolve to address them. Stemming from very different organisations and written
in different styles, these texts reaffirm the right to the city, emphasising the indispensable
role of the urban citizen at the heart of urban policies.
8. However, given the diversity of these international reference texts on urban
development, the Congress felt that it was necessary to reframe some of the principles of
the European Urban Charter. While the original European Urban Charter retains its status
as a benchmark, we felt that it was necessary to add to it and update it. That is the
purpose of this Manifesto, which reflects a new form of urbanity that has emerged at the
dawn of the new century.
The European urban “acquis” and the prospect of a new urbanity
9. In adopting this European Urban Charter II after the first one in 1992, the Congress of
Local and Regional Authorities of the Council of Europe aims to establish a body of
common principles and concepts enabling towns and cities to meet the current challenges
of urban societies and to outline, for the main players in urban development and Europe’s
urban citizens, the prospect of a new form of urban living, in other words a new way of
living together and a new approach to city life.
39
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
10. In keeping with this spirit, we, European local elected representatives and Congress
members, reaffirm the importance of the European urban “acquis”. We believe that this
“acquis”, stemming both from the experiences of urban governments and from the ideas,
reports and statements of the main players in urban development, constitutes a bedrock of
principles on which our manifesto can be based. In particular, we consider the following
principles to have been established:
11. European towns and cities belong to their citizens; they are an economic, social and
cultural asset which must be passed on to future generations.
12. Given the scale of the global challenges facing us, European towns and cities are the
ideal setting for a historic compromise between the economy, society and the
environment.
13. European towns and cities are responsible for building a model of urban government
which takes account of the new demands of democracy, particularly where participation is
concerned. They are an asset in the much-needed democratic revitalisation of our
societies.
14. European towns and cities are conducive to creative diversity and represent powerful
forces for innovation. They are perfect places for personal development and access to
learning and knowledge. They have the potential to integrate and mutually enrich the
multiple identities and cultures which exist within them.
15. European towns and cities are now driving forces for prosperity and key players in the
globalisation process. They are the ideal setting for the knowledge-based economy which
is the future of economic growth in Europe.
16. We, European local elected representatives and Congress members, believe that
these principles and the analysis underpinning them form the basis for future change and
for the policies which we will be required to implement.
17. The towns and cities which we want to place at the heart of our priorities are made first
and foremost for the people who live there, who must also be citizens.
18. The towns and cities which we want are also sustainable towns and cities, respecting
the local and global environment.
19. They are cohesive towns and cities, committed to fostering the greatest possible
solidarity within and between themselves.
20. Lastly, they are towns and cities of knowledge and culture which need their past and
present diversity in order to project themselves into the future.
40
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
Town and city dwellers as citizens
21. We, European local elected representatives, share the belief that the inhabitants of our
towns and cities cannot live their town or city to the full without also being responsible,
active and informed citizens thereof.
22. We reaffirm in this regard the validity of the values and principles contained in our
European Charter of Local Self-Government drawn up in 1985, and in particular the belief
that the right of citizens to participate in public affairs can be fully exercised at the local
level.
23. Indeed, we think that it is at this level that this right is exercised most directly, most
effectively and most successfully.
24. We also reaffirm the principles of ethical public life as defined in the European Code of
conduct for local and regional elected representatives.
25. Lastly, we think that the crisis of political representation facing many of our countries,
which can be seen especially in high abstention rates at elections, a continuing extremist
vote and a growing disaffection with politics, can and must be fought primarily at the local
level.
26. We, European local elected representatives, believe that urban democracy, having for
a long time been a school of national democracy for many politicians, can revive the public
spirit of our citizens and their appetite for democracy.
27. As far back as 1985, the European Charter of Local Self-Government envisaged the
possibility of having recourse to participatory democracy practices alongside the traditional
mechanisms of representative democracy.
28. We therefore encourage, as the Charter of Local Self-Government invites us to do, the
use of citizens’ assemblies, local referendums and all forms of direct citizen participation.
29. To promote the exercise of modern local democracy we recommend, for example, the
setting up of elected councils at the different levels of urban decision-making, which,
however, does not preclude the provision of information to residents and opportunities for
public discussion and co-operation in urban planning.
30. In the same spirit of involvement of all the components of the urban population, the
right to vote and to stand in elections to urban local assemblies must be granted to
migrants, who contribute in many different ways to the life of the community.
31. To maximise the effectiveness of these different arrangements, we urge our towns and
cities to make full use of the new information technologies in order to improve public
consultation on urban projects. We believe that interactivity and speed of information can
enhance the process of democratic participation and improve dialogue between elected
representatives and citizens.
41
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
32. Our towns and cities must work to establish extensive local e-democracy. Far from
being technical gadgets, the information and communication technologies (ICTs) offer new
opportunities for democratic mobilisation which it would be tragic not to make use of in
these times of disaffection with politics.
33. With regard to local powers and responsibilities, we believe that appropriate devolution
is a key to the proper democratic functioning of our towns and cities. In this connection, we
reiterate our attachment to the principle of subsidiarity, which regulates the proper
relationship of powers between the European, national and local levels.
34. But the principle of subsidiarity cannot stop half-way between central government and
the local level. It must also guide the distribution of responsibilities between the different
levels of local government and within local areas.
35. In keeping with this spirit, we believe that the general principle governing the allocation
of public management responsibilities in our towns and cities must be based on a constant
concern for closeness to urban citizens. This principle should apply, for example, both to
large conurbations and to infra-municipal areas (neighbourhoods, wards, districts), which
should be able to have their own elected assemblies, budget and local responsibilities.
36. Furthermore, the devolution of local and regional powers and responsibilities should be
accompanied at all relevant levels by the resources, particularly financial resources,
needed for the full exercise of those responsibilities. Here again, we recommend referring
to the European Charter of Local Self-Government, which demands that towns and cities
should be able to control their expenditure.
37. We believe that the complexity of exercising these powers and responsibilities in the
management of large urban areas calls today for a clearly identified, democratically
elected urban government driven by a constant concern for good urban governance.
38. This governance should be subject to effective supervision machinery and regular
evaluation. It should be open to political and public debate in local elections in order to
mobilise citizens and lead a majority of urban citizens to support the collective urban
political project. In this context, the elected urban executive, the mayor or equivalent,
should act as a driving force for local activity and should be committed to mobilising
citizens and the networks that shape the urban fabric around a collective political project
that can be understood by the majority of people.
39. The quality of this urban governance also lies in its ability to organise itself within an
appropriate area, ensuring a match between the size of local institutions and the urban
areas which they are responsible for developing and administering.
40. We believe, moreover, that some issues cannot fall exclusively within the scope of
local management (urban sprawl, transport and information infrastructure, right to housing,
environmental protection etc) and that it should be possible for local policy issues to be
regulated at regional, national and European level on the basis of a balanced and
respectful partnership.
42
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
41. In this connection, the need for spatial equity requires that towns and cities should be
able to contribute to measures for redistributing resources. Such measures should make it
possible to reduce unavoidable spatial inequalities.
42. We, European local elected representatives, aware of the profound changes affecting
our countries in the general redistribution of powers between Europe, central and regional
governments and local authorities, believe that the weakening of state supervision and the
resulting emancipation of towns and cities should not be to the detriment of much-needed
solidarity between local areas. The increasing independence of towns and cities should
not lead to ruthless, unregulated competition between local areas.
43. We are convinced that the state must be the guarantor of this solidarity, which should
be set in a context of balanced regional, national and European spatial planning.
Sustainable towns and cities
44. We, European local elected representatives, support the action taken by our citizens,
and more generally by all the players in urban development, to turn our towns and cities
into sustainable urban spaces.
45. We share our citizens’ growing concern at the increasingly clear evidence of the global
environmental crisis facing us. This crisis now affects the whole biosphere and is reflected
in declining biodiversity, soil degradation, increasingly scarce water resources, air and
river pollution, an increase in other forms of pollution and nuisance, and many other
aspects which all affect our quality of life. The crisis is unquestionably man-made and one
tangible result is the increasing number of natural disasters and exceptional climatic
events which have alerted opinion in our countries and greatly increased citizen
involvement in addressing environmental issues.
46. We believe that this global environmental crisis takes on a specific form in urban areas
and calls for specific analysis and treatment in the context of urban ecology.
47. In addition to the strict protection of the local environment which they must provide for
their territory and their citizens in a context of heightened risk, we believe that our towns
and cities have a major role to play in protecting, restoring and managing the global
environment.
48. In terms of the level of economic activity, the increasing size of urban populations in
Europe and the ability to generate relevant behavioural models, our towns and cities are in
the front line of the fight for a more liveable planet. It is for us to encourage them in this
responsibility which is crucial for the future of our societies.
49. In keeping with this spirit, we undertake to develop urban ecology in order to turn
resolutely towards a more sustainable kind of urban development. We undertake to reduce
the environmental footprint of our towns and cities, to preserve their natural resources, to
43
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
maintain and enhance their biodiversity, to provide access for all to public assets and their
networks, and to make energy efficiency central to our policies.
50. To achieve this, we know that we must organise our development around different
types of urban form and a different model of mobility.
51. With regard to the urban form, we believe that the current dilution of urban areas is a
cause for concern. Urban sprawl, which is usually accompanied by a functional
specialisation of areas between shopping, residential, leisure, industrial and craft areas
etc., drastically reduces the environmental capital of our towns and cities. This sectorbased urban model increases energy wastage and damage to the environment. It is a
policy which has no future.
52. We must conceive of our towns and cities in terms of dense, compact urban forms
requiring as few resources as possible for their maintenance and allowing their inhabitants
to have access to the various urban functions and services in the immediate vicinity, as
well as to leisure areas and preserved natural areas. We seek towns and cities that are
sparing of resources, land, travel and energy. Our towns and cities must be coherent and
compact if urban areas are to be made easier, more accessible and livelier for all their
inhabitants, whatever their social status, age or state of health.
53. We want towns and cities that are able to check their growth through increased control
of land.
54. Mobility is the other central variable of the proper functioning of towns and cities and of
environmentally sound urban development. Travel and mobility are becoming increasingly
important in our society of intense communication. They are becoming a key to good
urban practice and a decisive factor in the quality of urban life.
55. To take up the challenges of controlled and sustainable mobility, we believe that we
must develop credible alternatives to the car. The adverse effects of the priority given to
the car are now well known. Air and noise pollution, road safety issues, fragmentation of
space by invasive infrastructure, the blighting of our urban landscapes – all these
encourage us to turn resolutely towards a development that is oriented more towards the
citizen and shows greater concern for the human dimension of our towns and cities. We
must free ourselves from over-dependence on the car all the more quickly because, in
addition to the environmental nuisance that it causes, it prevents a large number of people
without access to motor transport from fully enjoying the towns and cities that they live in.
56. It is for us, European local elected representatives, to promote sustainable mobility
policies which favour “soft” means of travel such as walking and cycling, and all forms of
public transport.
57. In this connection, we must opt for a public transport policy which is not restricted to
public transport alone but which provides for a new social sharing of the roads and public
space in which all means of travel will find a place, but with cars and motorcycles taking a
smaller place, due account being taken of their social usefulness.
44
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
58. It is in this spirit that we must pursue concurrently our aims of sustainability, conviviality
and improved mobility flows in our towns and cities, which depend in particular on the
possibilities offered by increased use of intermodal transport.
59. Our analysis has led us to the realisation that the sustainability dimension of our urban
development (compact towns and cities, voluntary and controlled mobility, respect for the
environment) is not just another step in the improvement of our quality of life, but the
indispensable precondition for proper spatial development. Only a commitment to
sustainability can give real coherence to our urban development projects and offer tangible
prospects of success.
Cohesive towns and cities
60. Our towns and cities must be understood in their wider geographical context. They
develop within a regional, national and European space. They are integrated politically and
economically into those spaces and crystallise their socio-economic contradictions, and in
particular the profound social inequalities affecting our societies.
61. We, European local elected representatives, believe that sustainable urban
development, which must reconcile the economic activity of towns and cities with the
protection of our environment, is inconceivable without a demand for social equity. We
want to make the social dimension a central aspect of our sustainable development
policies. That is the meaning of the historic compromise that we want to achieve at the
local level between the environmental, economic and social dimensions. It is essential to
pursue new urban policies incorporating these three requirements.
62. The towns and cities that we want are places where everyone enjoys a quality of life,
to which everyone has access, as well as to the services they provide, particularly in the
education, health, cultural and housing sectors. They are also places where there is a
genuine social mix, reflecting our goal of building in Europe a cohesive, inclusive and
diversified society provided with ambitious quality of life standards.
63. The question of housing is of particular importance. The population movements which
have led to continual growth of our towns and cities in recent years have triggered a
housing crisis in many of our countries and urban areas which has been exacerbated by
the rising land and property prices. Despite this situation, we remain attached to the
principle of a right to housing. We must pay particular attention to the provision of a varied
housing supply with the aim of maintaining an indispensable social mix in our
neighbourhoods. We must be able to offer the inhabitants of our towns and cities, in all
urban sectors, the possibility of housing that is tailored to their needs and income.
64. This aim calls for strong political will on our part and a policy of active solidarity
founded on a democratic ethic. It involves promoting solidarity between generations, with
low-income groups and the disabled, and with all those facing financial and social
difficulties. The ultimate goal is to combat social exclusion and thus offer everyone the
opportunity to enjoy the vast potential offered by towns and cities.
45
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
65. In this connection, we are aware of the work that remains to be done to realise this aim
of cohesive towns and cities. We observe disturbing trends towards increasing poverty.
Serious social and spatial disparities continue to affect large sections of our populations. In
addition to the wide social rifts between different urban neighbourhoods, there are
environmental disparities which mean that the most vulnerable among us are concentrated
in the areas of greatest environmental degradation, resulting in a dramatic combination of
inequalities. We are particularly alarmed by spatial disparity processes that are leading to
gentrification of certain urban areas, by the uncontrollable rise in land prices in our urban
centres, by parallel phenomena of ghetto formation in peri-urban areas, and by the
appearance in certain places of “gated communities” encouraging a spatial segregation
which is breaking up our towns and cities.
66. We solemnly reaffirm that the central aim of urban policies is social and spatial
cohesion. Our towns and cities are places where people live and work, multigenerational,
multicultural and multireligious places where people from all social backgrounds mingle on
a daily basis. For urban society to develop fairly, mutual assistance between citizens,
dialogue between groups, including interreligious dialogue, and voluntary activity need to
be promoted. We will continue our fight against financial and employment insecurity,
exclusion and all forms of discrimination on grounds of social status, age, culture, religion,
gender and disability.
67. Our towns and cities must also be rid of all forms of stigmatisation of particular groups,
which are seriously detrimental to the sense of belonging to an urban community and
which, more often than not, are the root of the urban violence, antisocial behaviour and
insecurity that is painfully felt by our urban citizens, particularly the most vulnerable among
them (the elderly, children, people living alone, immigrants, the poor).
68. Lastly, we consider that the solidarity which is needed within the city limits should also
guide our relations with urban surrounding areas, other neighbouring towns and cities and
the rest of the population, in accordance with criteria and redistribution mechanisms
decided at national level.
69. In keeping with this spirit, mutual assistance between towns and cities is intensifying at
international level, particularly where the countries of the South are concerned. This
solidarity which is spreading as globalisation proceeds may be seen as a form of “city
diplomacy”. We strongly encourage these other forms of solidarity with the cities of
disadvantaged countries, which help to build a more balanced and more cohesive world.
70. Our concept of solidarity begins in the neighbourhoods of our towns and cities, but it
cannot stop at their gates.
Knowledge-based towns and cities
71. Our towns and cities are the crossroads of civilisations. They are the setting par
excellence where knowledge and culture find expression, they are contact and meeting
places. We, European local elected representatives, view our towns and cities as places of
exchange, cosmopolitan places where differences are free to interact and find expression
in a spirit of mutual respect.
46
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
72. We are not looking for towns and cities where cultural differences merge into a single
global and globalised model. Our towns and cities are culturally and architecturally
different and diverse, and must remain so. We are alert to the risks of standardisation of
buildings and services and the aberrations of a globalised urban development model which
only obeys to the rules of a global market, leaving its uniform imprint everywhere.
73. We also support the culture of our local areas and their identities. We wish to promote
and disseminate our local cultures and our local memories as a key asset in an
increasingly globalised world. We undertake to continue our efforts to support artistic
creation and a high standard of cultural amenities for our towns and cities.
74. Our towns and cities have always been home to forces for change and innovation.
They are an opportunity for progress and adjustment to change. We believe that our towns
and cities are the focal points of the knowledge-based economy which is already driving
the development of our communities and will do so even more in future.
75. We think that, at the beginning of this new millennium, our towns and cities more than
ever have an historic role to play in the establishment of this knowledge-based economy in
Europe. The de-industrialisation of whole areas, the rise of the new information and
communication technologies, the advent of biotechnology and, more generally, the
development of intangible economic activities mark the new forms of our development,
and we know that local areas can play a major role in this regard. We therefore want to
give priority to knowledge and innovation, to access to education, to research, and more
generally to cultural and artistic activities, which provide the fertile ground on which this
new economy will grow.
76. With this in mind, we undertake to develop our communications and
telecommunications infrastructure and to increase Internet access, to create “intelligent”
spaces and to bring e-governance into general use. We want to make our towns and cities
the setting for omnipresent co-operation networks that can facilitate knowledge transfer
between the education and research systems and the production system. We want to build
digital towns and cities that are an asset to our development.
77. We are aware that our goal of making our towns and cities a crucible of knowledge,
culture and the arts would lack credibility if we showed no concern for their architectural
beauty.
78. In this connection, we are aware that our urban landscapes have often grown up in the
last fifty years without any real concern for high architectural quality. We have neglected
many of our peri-urban landscapes and we have abandoned the outskirts of our towns and
cities to soulless and uncreative commercial urban planning. Henceforth we want to take
into greater consideration the architectural dimension in our spatial development and
foster the development of a lively architectural culture among decision-makers and urban
citizens.
47
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
79. We want to be proud of our towns and cities and their culture, but also of their
architecture.
Conclusion
80. We, European local elected representatives, know that the present development of our
towns and cities is not without danger and that the challenges facing them are on an
unprecedented scale: environmental, democratic, cultural, social and economic
challenges.
81. In this Manifesto we are driven by a sense of confidence in our towns and cities. We
firmly believe that they are a unique asset for our societies. As driving forces for local
development and collective political players, individually or in networks, they have to
address the changes in our societies. They can contribute to the prosperity of their
communities and to their sustainability. But the perspective cannot be exclusively local. In
the pursuit of this goal of prosperity and sustainability, they must continue to show
solidarity with other local areas.
82. We know that our towns and cities have a long history and must be viewed from the
long-term perspective of our cultures. We think that these roots in the past and in our
collective memories are also an asset that helps us to project ourselves into the future on
the basis of a strong identity. We are not proposing a single model of urban development.
Our towns and cities have their own personality. They are all different and their diversity is
an opportunity for Europe.
83. Diversity of and diversity within towns and cities: we think that the ability to integrate
cultural diversity can be developed through a conflict-free vision of our identities. We are
proud of our identities, but we view them unreservedly as an element of openness to
others.
84. We are convinced that encouraging towns and cities to strive for more democracy,
greater sustainability, ever greater solidarity within and between local areas, better
governance and better performance is crucial for the proper development of our societies.
85. It is this optimistic, ambitious and demanding message that we wish to convey to our
urban citizens and to all those involved in urban development. We propose this Charter as
an invitation to build a new urban project for the towns and cities of Europe based on a
sharing of values and an exchange of experience, so that towns and cities can retain their
individuality while collectively embodying a European urban blueprint that is a seamless
combination of humanist values, individual freedom, economic prosperity, social solidarity,
care for the planet and living culture.
48
MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008
A L A N Y A
Ö R N E Ğ İ N D E
Ş E H İ R
T U R İ Z M İ
V E
A Ç I K
A L A N L A R
Ü Z E R İ N E
B İ R
Ö N E R İ
SON NOTLAR
i
Bu araştırma Bilkent Üniversitesi Araştırma Fonunun desteğiyle gerçekleştirilmiştir. Alan
araştırması süresince bizlere destek olan öğrencilerimiz Müge Durusu ve Ada Deniz Sel’e,
Alanya Belediyesi çalışanlarına, kaynaklarını bizimle paylaşan kişi ve kurumlara (ALTİD,
ALTSO, ALTAV, Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü) ve anketlerimize yanıt veren alanyalılara
teşekkür ederiz.
ii
Yeni Alanya, 25.10.1975, s:1
iii
Yeni Alanya, 12.10.1984, s:1
iv
Yeni Alanya, 10.2.1990.
v
Alanyalıların bir kısmı geçmişten gelen alışkanlıklarını hala sürdürüyor, yaz aylarını
yaylalarda geçirip kış aylarında şehre geri iniyorlar.
vi
Yeni Alanya, 4.3.1977, s:1. “İskeleyi çarşıya bağlayacak rıhtım 24 martta ihale ediliyor.
24 martta eksiltmeye çıkarılacak olan rıhtımın (sahil yolu) 80 metresi, iskele onarımı ve yat
yanaşma limanı (balıkçı barınağı) yapımı ile 1976 yılında tamamlanmıştı. Söz konusu ilave
rıhtımın boyu 450 metre eni ise 25-50 metre olacak.”
vii
Yeni Alanya, 30.9.1985, s:1. Dönemin belediye ba şkanı Müstakbel Dim’in açıklaması:
“Bir sure once belediye Sarayı’nın önüne kadar uzatılacağı açıklanan kordonda, inşaat
çalışmaları önümüzdeki hafta başlıyor.” Yeni Alanya, 3.3.1987, “Sahil düzenlenmesi
ilçemizin çehresini değiştirecek, mola kavşağı yeniden düzenleniyor, dolmuş garajı
taşınıyor yerine kültür sitesi kuruluyor.”
viii
Yeni Alanya, 10.6.1986, s:1.
ix
Yeni Alanya, 13.1.1986, s:1. Müstakbel Dim: “Rıhtım projeleri yeniden çizilip geldi.
Rıhtım 1000 metre. Halen törenlerin yapıldığı iskele caddesinin altındaki boş Alana turizme
dönük yoğun alışveriş merkezleri yapılacak.”
x
Yeni Alanya, 8.5.1990, s.1
xi
Yeni Alanya, 28.10.1975
xii
Mcgee, 1992.
xiii
Yeni Alanya, 19.1.1977, s.1. Haluk Oğuzbeyoğlu: “Turist nedir ve kimdir?...... Turist
bizden tatlı dil, güleryüz, iyi muamele bekler. Bunları gördükçe bize daha fazla ısınır, alışır
ve yaklaşır. Kalmayı tasarladığı süreyi uzatır bu suretle bize daha fazla döviz bırakır.”
xiv
Yeni Alanya, 15.4.1985, s.1. “Turizm patlamasına henüz hazır değiliz.”
49
TURÝZM SEKTÖRÜ
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ

Benzer belgeler