Cumhuriyet

Transkript

Cumhuriyet
ISSN 1303-2526
Yıl: 16 Sayı: 151
6
MMK Metalurji
Segment’ten
Burhan Gür
Çat Kapı’ya
konuk oldu
Kürşat Başar
“İçime sinmiyorsa
yazılarımın
büyük bölümünü
çöpe atıyorum”
Cumhuriyet’in
92’nci yılı
törenlerle
kutlandı
C
umhuriyet Bayramı
yurdun dört bir yanında
düzenlenen törenlerle coşkuyla
kutlandı. Bu yıl Cumhuriyet’in
kuruluşunun 92’nci yıl
dönümünde ilk tören Ankara’da
Anıtkabir’de düzenlendi. Ankara
Hipodromu’nda düzenlenen
törenlere ise “ilk”ler damgasını
vurdu. Sayfa 3
Kadınlar
ekonomik güç
için çalışmak
istiyor
K
adınların çalışmasıyla ilgili iş bulma
sitelerinden Secretcv.com’un
yaptığı bir ankete göre, kadınlar
ekonomik olarak daha güçlü
olmak istediği için çalışmayı tercih
ediyor. Bunun dışında sosyal,
toplumsal ve kişisel ihtiyaçları için de çalışması gerektiğini
düşünüyor.
Sayfa 4
Kışın ilaç
niyetine meyve
ve sebze
tüketin
İçimizden
Biri:
Autoliv’den
Ayşe Karan
13
7
Terör saldırılarıyla
sarsılamayacak kadar
kuvvetli bağlarımız var
Ülkemiz özellikle son birkaç aydır, çok sayıda terör saldırısıyla
karşı karşıya kaldı. Terör saldırıları sonucunda hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
S
on birkaç aydır ülkemizde yurtiçi ve
yurtdışı kaynaklı terör saldırılarıyla
çok sayıda vatandaşımızı kaybettik,
askerimizi, polisimizi şehit verdik. Iğdır’da, Tunceli’de, Cizre’de, Dağlıca’da
ve ülkemizin başka birçok yerinde meydana
gelen terör saldırıları sonucunda kaybettiğimiz
onlarca gencimiz hepimize derin bir acı yaşattı. En son, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren
Garı Kavşağı’nda meydana gelen terör saldırısı
ise tüm halkımızca lanetlendi.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)
Camiası olarak milletimizin birlik ve bütünlüğünü sarsmak amacıyla sivillerin hedef alındığı bu
alçakça saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz.
Yaşanan tüm bu üzücü olaylar hepimizin
yüreğini yakıyor, geleceğe yönelik umutlarımızı
azaltıyor, kaygılarımızı artırıyor.
Ancak yine de terör karşısında yılgınlığa düşmemeliyiz. Terörü aşmak için, Türkiye
Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak ortak
sağduyu ile hareket etmeliyiz, bu zor günler-
de birbirimize her zamankinden daha fazla
kenetlenmeliyiz. Ayrıca saldırıların sorumluları
bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti bu tip saldırılarla sarsılamayacak temelde kuvvetli bağlara
sahiptir.
Saldırının faillerinin bir an önce tespit edilmesi ve yargılanması gerektiğine inanıyor, bugüne kadar yaşanan tüm terör saldırılarında
hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlerimize Allah’tan rahmet ve yaralılarımıza acil şifalar
diliyoruz. Milletimizin başı sağolsun.
M
etabolizmayı kışa hazırlamak,
sağlığımızı korumak için
bazı besinleri mutlaka tüketmeye
çalışın. Uzmanlara göre, kışın
hastalanmamak için, elma, armut,
ayva, balık, bal kabağı, Brüksel
lahanası, turp, karnabahar, nar,
ceviz ve fındığı kışın sofralarımızdan
eksik etmememiz gerekiyor.
Sayfa 14
Çölleşme
Türkiye için
büyük
tehlike
B
uğday Ekolojik Yaşam
Derneği’nin verilerine göre,
Türkiye sulak alanlarını yitiriyor, son
40 yılda su kaynaklarımızın yarısını
kaybettik. Devlet Su İşleri’nin
yıllık istatistik bültenlerinde sulak
alanlarımızı, taşkın kontrolü ve
arazi kazanma amaçlı kurutma
nedeniyle kaybediyoruz.
Sayfa 16
Artan terör saldırılarına tepki göstermek ve şehit düşen askerlerimize saygısını ifade etmek için
işletmelerimizde 100 bine yakın metal işçisi Türk Bayrağı açarak selam durdu.
2
HABER
MESS, 56 yıl önce
11 girişimci
tarafından kuruldu
Türkiye’nin ilk işveren sendikası olan Türkiye Metal Sanayicileri
Sendikası (MESS), 56 yıl önce, 14 Ekim 1959 tarihinde, İstanbul’da,
çağdaş, ileri görüşlü ve sanayileşmeye kendini adamış
ilkeli 11 girişimci tarafından kuruldu.
Ü
lkemizin ilk işveren sendikası olarak metal işkolunda faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının
temsilcisi ve sesi olan Türkiye Metal Sanayicileri
Sendikası (MESS), bundan 56 yıl önce 14 Ekim 1959 tarihinde İstanbul’da ileri görüşlü ve sanayileşmeye kendini
adamış ilkeli 11 girişimci tarafından kuruldu.
Konuyla ilgili MESS’ten yapılan açıklamada: “Bizler;
bugünlere gelinmesinde en büyük payın değerli kurucularımıza ait olduğu inancındayız. Kuruluşumuzun
56’ncı yılında Türk çalışma yaşamına eşsiz bir miras bırakan Şekip Menço, Bedii Turgut Taranto, Adnan Bensel, Burhanettin Günergun, Alberto Penhas, Seyfettin
Atabek, Salim Osman Tatari, Yento Meşulamlardan ve
Şevket Belgin’i saygı ve rahmetle anıyor, Jak Kamhi ve
Nurettin Kızılay’a uzun ömürler dileyerek şükranlarımızı
sunuyoruz. Çağdaş bir Türkiye hedefiyle; bu eşsiz mirası
aydınlık yarınlara taşımaya ve sanayinin, endüstri ilişkilerinin ve çalışma hayatının gelişimine katkıda bulunmaya devam edeceğiz” denildi.
Çalışma yaşamına ve endüstri ilişkilerine yön veren
MESS’in temel amacı; üyelerinin ve üye işyerlerinde çalışanların ortak yararları doğrultusunda iş barışını ve huzurunu sürekli kılmak ve yaygınlaştırmak, ülkemiz eko-
nomi ve sanayisinin kalkınmasına katkıda bulunmak,
güven ve diyaloğa dayalı hizmet üretmektir.
REKABETE KATKIDA BULUNUYORUZ
MESS, Türkiye ihracatının yüzde 18’ini, sanayi
kesiminin cirosunun yüzde 45’inden fazlasını, cari
fiyatlarla GSYH’nın yüzde 7’sini, metal sanayindeki istihdamın yüzde 11’ini ve Türkiye’deki toplam sanayi
istihdamının yüzde 3’ünü gerçekleştiren üye şirketlerinin rekabet gücüne katkıda bulunuyor.
Otomotiv ana sanayi, otomotiv yan sanayi, demir-çelik-döküm, beyaz eşya ve diğer metal sektörlerinde faaliyet gösteren lider şirketlerin üye olduğu
MESS, 201 üyesinin 165 bini aşkın çalışanının istihdam edildiği işyerlerini kapsayan toplu iş sözleşmeleri gerçekleştiriyor.
MESS, 56’ncı yılında da hayata geçirdiği çağdaş
projeleri, gerçekleştirdiği hukuki, teknik, yönetimsel
ve mali konulardaki faaliyetleriyle üyelerine ve çalışma yaşamının taraflarına sosyal diyalog içerikli hizmetler sunacak, uluslararası arenadaki verimli işbirliklerini devam ettirecek ve çalışma barışını koruma
yönündeki faaliyetlerini sürdürecek.
ISSN 1303-2526
İŞÇİ VE İŞVERENİN İLETİŞİM ARACIDIR
MESS Adına Sahibi
Mehmet C. Betil
Yönetim Kurulu Başkanı
Yazı İşleri Müdürü
Av. Hakan Yıldırımoğlu
Genel Sekreter
e-posta
[email protected]
BizBize Gazetesi
İnternet Adresi
www.mess.org.tr
Yayın Kurulu
Dr. Aykut Engin
Av. Erten Cılga
Av. Mesut Ulusoy
Av. Vahap Ünlü
Dr. Tuba Yaman Aydın
Altan Çetinkal
Fatih Tokatlı
Çisem Kılıç
Yayın Türü
Yerel süreli yayın.
Baskı Tarihi
Kasım 2015
Yazışma Adresi
MESS Türkiye Metal Sanayicileri
Sendikası Merkez Mahallesi
Geçit Sokak No: 2 34381
Şişli-İstanbul
Tel: 0212 232 01 04 (pbx)
Faks: 0212 241 76 19
Yazı ve resimler kaynak gösterilmek
suretiyle kullanılabilir. Gazetede
bulunan yazıların sorumluluğu
yazarlara aittir. BizBize Gazetesi’nin
basımında geri dönüşümlü kağıt
kullanılmaktadır.
ISSN 1303-2526
YAYINA HAZIRLIK
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Seher Karataş
Grafik ve Sayfa Tasarım
Dilek Aroskay
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Sat›fl Yöneticisi
Özlem Adaş
Tel: 0212 440 27 65
‹letiflim
Tel: 0212 440 27 63
0212 440 29 68
[email protected]
www.ajansdyayincilik.com
Baskı
“Globus” Dünya Basınevi
100. Yıl Mahallesi 34204
Bağcılar / İstanbul
Telefon: 0212 440 24 24
e-posta: [email protected]
3
HABER
Cumhuriyet
92 yaşında
KISA... KISA... KISA...
İş-özel hayat
dengemiz sıfır!
E
konomik Kalkınma ve
İşbirliği Örgütü’nün (OECD)
Better Life Index yani Daha
İyi Yaşam Endeksi’ne göre
Türkiye’nin iş-özel hayat
dengesi endeks değeri, 0.0.
Bu değer ile 36 ülke arasında
sonuncuyuz. Yani Türkiye’de iş
ile özel hayat arasında denge
kuramıyoruz. Çünkü ülkemizde çalışanların yüzde 41’i
hobi edinmek ya da sinemaya
gitmek için kendisine yeterli
vakit ayıramıyor.
OECD’nin endeksine göre
iş ve özel hayat dengesini sağlamada en yüksek değeri alan
ülke Danimarka. Onu sırasıyla,
İspanya, Belçika, Hollanda ve
Norveç takip ediyor. En düşük
değeri alan ülkeler ise sırasıyla:
Türkiye, Meksika, Kore, İsrail
ve Şili.
Cumhuriyet’in kuruluşunun 92’nci yıl dönümü tüm
yurtta coşku ve gururla kutlandı. Ankara Hipodromu’nda
bu yıl düzenlenen törenlere “ilk”ler damgasını vurdu.
İlk kez Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası törenlerde
yerini alırken, tank geçidi yapılmadı.
C
umhuriyet Bayramı yurdun dört bir yanında düzenlenen törenlerle coşkuyla kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 92’nci kuruluş
yıl dönümü dolayısıyla Ankara’da ilk tören Anıtkabir’de düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
başkanlığında TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı
Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yüksek yargı organlarının başkanları,
Bakanlar Kurulu üyeleri, kuvvet komutanlarının
da bulunduğu devlet erkanı Aslanlı Yol’dan yürüyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine
çelenk koydu.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misak-ı Milli Kulesi’nde
şeref defterini imzaladı. Anıtkabir, resmi törenin
ardından halkın ziyaretine açıldı.
LİDERLER SAMİMİ GÖRÜNTÜLER VERDİ
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tebrikleri de
kabul eden Erdoğan, daha sonra Atatürk Kültür
Merkezi’nde düzenlenen törenlere katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’ni
muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için 92 yıldır mücadele ettiklerini belirtti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’daki tören
sırasında sıcak görüntüler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kılıçdaroğlu da törende tokalaştı.
Erdoğan, klasik Cumhurbaşkanlığı otomobiliyle
halkı selamladı. Ankara Hipodrom’da bir konser
veren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Ulvi
Cemal Erkin’in Köçekçe’sini ve Mozart’ın Türk
Marşı’nı çaldı. Ankaralı Seymenler’in Büyük Millet
Meclisi binasının büyük bir maketiyle geçiş yaptığı törende, okçular da gösteri yaptı.
BİSİKLET TURU DÜZENLENDİ
İstanbul’daki Cumhuriyet Bayramı resmi töreni Vatan Caddesi’nde yapıldı. Tören İstanbul Valisi
Vasip Şahin, 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar ve
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın vatandaşları selamlamasıyla başladı. İstanbul’daki kutlamalar kapsamında halk arasında
“vosvos” olarak bilinen klasik otomobil tutkunları
bir araya gelerek araçlarıyla şehir turu attı. Bağdat Caddesi’nde ise bisiklet turu düzenlendi.
İzmir’de de Cumhuriyet Bayramı’nın 92’nci
yıldönümü kutlamaları kapsamında Bayraklı Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikte 2015
gönüllü Smyrna Meydanı’nda zeybek oynadıktan sonra bir araya gelerek ay yıldızlı kırmızı
beyaz dev Türk Bayrağı oluşturdu. Ortaya çıkan
görüntü kimi seyirciler tarafından gözyaşlarıyla
izlendi.
Gönüllülükte sondan üçüncüyüz
U
NDP Türkiye Gönüllük Raporu’na göre, sivil toplum kuruluşlarının sayısındaki artış kaçınılmaz olarak STK’lara
üyeliğin ve aynı şekilde gönüllülüğün artmasına
sebep olsa da, Türkiye’deki gönüllülük oranı hala dünya
ortalamasına göre oldukça düşük. İngiltere merkezli
Charities Aid Foundation tarafından yayımlanan
Dünya Bağışçılık Endeksi’ne göre Türkiye gönüllü
faaliyetlere katılım süresi açısından 135 ülke arasında 132’nci sırada yer alıyor.
Buna göre Türk halkının yüzde 10’u para bağışı
yaparken, yüzde 4’ü gönüllü faaliyetlere katılıyor.
Halkın yüzde 31’i yabancılara yardım etme eğiliminde. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı tarafından yayınlanan
vatandaş katılımının boyutuna ilişkin yardımcı istatistikler de Türkiye’de üyelik, gönüllülük, siyasal aktivizm
ve toplum katılımı düzeylerinin hepsinin düşük olduğunu
ortaya koyuyor. Aynı verilere göre, gönüllülük insanları en az
cezbeden faaliyetlerden biri. Vatandaşların yalnızca yüzde 2,5 ka-
darı toplumsal kuruluşlar, yüzde 4,2’si ise siyasal örgütler için
gönüllülük faaliyeti yürütüyor.
GÖNÜLLÜLÜĞÜN GELİŞİMİ İÇİN 4 TEMEL FAKTÖR
Genel anlamda gönüllülüğün gelişimi sınırlı gönüllü altyapısı nedeniyle sekteye uğruyor.
Gönüllü altyapısı ile ilgili bütün koşullara uygun
düşen bir model bulunmasa da, şu dört temel
faktör, gönüllülük faaliyetinden yararlanmaya
imkan sağlayan etkili bir yapının omurgasını
meydana getiriyor:
l Gönüllülükle ilgili ortak bir anlayış oluşturmak
ve değerinin herkesçe teslim edilmesi.
l Elverişli bir ortamın oluşturulması ve sürdürülmesi.
l Gönüllülüğü harekete geçirecek ve kolaylaştıracak
çeşitli yaklaşımları benimsemek.
l Sürdürülebilir bir fon sağlamak.
Ağaca tırmanmak
hafıza güçlendiriyor
A
ğaca tırmanmanın
bilişsel becerileri büyük
ölçüde artırabildiği belirlendi.
ABD’deki North Florida Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden
araştırmacıların çalışması, kısa
süre de olsa, ağaca tırmanmak
gibi eklemlerin boşluktaki duruşunu, konumunu, hareketini
algılamaya ilişkin proprioseptif
adı verilen duyuyu tetiklediğini
ve böylece hafızayı güçlendirdiğini ortaya koydu.
Araştırmacılar, 18-59 yaşındaki katılımcıların hafızasını
test ettikten sonra onlardan
ağaca tırmanmak, tahta
üzerinde dengede yürümek ya
da emeklemek, bazı nesneleri
düşürmeden taşımak gibi fiziksel faaliyetlerde bulunmasını
istedi. Bu tür faaliyetlerden iki
saat sonra tekrar hafıza testine
tabi tutulan katılımcıların,
yüzde 50 daha başarılı olduğu
görüldü.
4
KISA... KISA... KISA...
Yaşlı sayısı
Avrupa’daki
altı ülke
nüfusunu geçti
T
ürkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) 2014 yılına ilişkin
“İstatistiklerle Yaşlılar” çalışmasının sonuçlarına göre, Türkiye’de
65 ve üzeri yaşlarda 6 milyon
192 bin 962 kişi bulunuyor.
Yaşlıların toplam nüfus içindeki
oranı yüzde 8’e karşılık geliyor.
Yaşlı nüfusun yüzde 43,6’sını erkekler, yüzde 56,4’ünü kadınlar
oluşturuyor. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının
2023 yılında yüzde 10,2, 2050
yılında yüzde 20,8, 2075 yılında
ise yüzde 27,7’ye yükseleceği
tahmin edildi.
Dünya nüfusunun 2014
yılında yüzde 8,3’ünü yaşlı nüfus
oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus
oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla
yüzde 29,5 ile Monako, yüzde
25,8 ile Japonya ve yüzde 21,1
ile Almanya oldu. Türkiye bu
sıralamada 228 ülke arasında
94’üncü sırada yer aldı.
Yaşlı nüfusun büyüklüğü
Avrupa ülkelerinin toplam
nüfusu ile karşılaştırıldığında,
Türkiye’deki yaşlı nüfusunun,
Danimarka, Slovakya, Finlandiya, Norveç, İrlanda ve Bosna
Hersek’in ülke nüfuslarından
daha fazla olduğu görüldü.
İstanbul, trafikte
en rölantili
şehirlerden
G
lobal Dur-Kalk Endeksi araştırmasına göre
İstanbul, dünyanın “en rölantili”
trafiğine sahip ilk 10 şehirlerden biri. Araştırma kapsamında
dünyada rölanti (yani 4 dakikaya kadar 3 km/s’lik hızın altında
trafikte ilerleme) konumundaki
ülkelerin başını, Bangkok (Tayland), Saint Petersburg (Rusya)
ve Guadalajara (Meksika) çekiyor. Zirvede yer alan Bangkok
şehrinde yaşayan sürücüler
trafikte geçirdikleri vaktin
yüzde 36’sını rölanti konumunda geçirirken, aynı araştırma
kapsamında 10’uncu sırada yer
alan İstanbul’da ise sürücüler
trafikte vakitlerinin yüzde 28’ini
rölanti konumunda bekleyerek
geçiriyor.
HABER
Kadınlar ekonomik
güç için çalışmak
istiyor
İş dünyasında çalışkanlıkları
ve yenilikçi yaklaşımlarıyla
kendilerine haklı bir yer edinen
kadınların çalışmasıyla ilgili
yapılan ankette ekonomik
faktörler, toplumsal ve sosyal
faktörleri geçti. Secretcv.com’un
bir çalışmasına göre, kadınların
yüzde 37’si ekonomik açıdan
güçlü olmak için
çalışmak istiyor.
İ
ş bulma sitelerinden Secretcv.com’un 1 Mart
2015-1 Haziran 2015 tarihleri arasında ana
sayfası üzerinden yaptığı bir anket çalışmasına
göre, kadınlar toplumsal ve sosyal güçten ziyade
ekonomik olarak daha güçlü olmak için çalışmak
istiyor. 19 bin 365 kişinin katıldığı, “Sizce kadınlar
neden çalışmalıdır?” sorusunun sorulduğu anket
çalışmasına katılan adayların yüzde 37’si kadınların ekonomik açıdan güçlü olabilmek için çalışması gerektiği cevabını verdi. Hemen ardından
adayların yüzde 35’lik bir dilimi kadınların özgür-
ce kendi kararını verebilmeleri için çalışmaları gerektiğini, yüzde 16’lık bir dilimi de topluma fayda
sağlamak için çalışmaları gerektiğini belirtti. Son
olarak adayların yüzde 12’si ise kadınların sosyal
hayatta saygınlık kazanmak için çalışmaları gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Anket sonuçlarına baktığımızda, kadınların
ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaları ger ektiğini düşünenleri, sosyal, toplumsal ve
kişisel ihtiyaçları için çalışması gerektiğini düşünenlerin izlediğini görüyoruz. Ekonomik özgür-
Kan bağışçıları için
iki milyon fidan dikildi
O
rman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kan bağışının önemini
geniş halk kitlelerine duyurarak, gönüllü kan bağışı ve ağaçlandırma konularında kamuoyunun dikkatini çekerek, toplumda
farkındalık oluşturmak istediklerini söyledi. Bakan Eroğlu, Türk
Kızılayı’na gönüllü kan veren bağışçılar adına ülkenin her yanında
hatıra ormanları tesis ettiklerini, bununla ilgili
protokol kapsamında 2014’ten bu yana 1
milyon 967 bin fidan dikildiğini açıkladı.
Eroğlu, birgün herkesin acil kana
ihtiyaç duyabileceğini belirterek, “Kan
üretilemeyen bir dokudur ve halen tek
kaynağı sağlıklı bağışçılardır. Kan bağışı,
yapılabilecek önemli iyiliklerden biridir.
Ayrıca Kızılay, kök hücre bankası kurmaya
karar verdi. Bu protokol kapsamında kök hücre bağışçıları için de fidan dikeceğiz” diye konuştu.
Protokolün geçerli olacağı 5 yıl boyunca
gönüllü kan bağışçıları adına yapılacak
her bağışa karşılık bir fidan dikilerek, 15 milyon fidanın toprakla
buluşturulmasının hedeflendiği
kaydediliyor.
lüğün kadınlar açısından hem bireysel hem de
aile içerisinde oldukça önemli olduğunu dile getiren Secretcv.com Genel Müdürü Okan Tütüncü, “1900’lü yılların ortasında gerçekleşen ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin günümüzde hala geçerli
olduğunu görüyoruz. Kadınlar temel ihtiyaçlarını
ve ekonomik özgürlüğünü sağladıktan sonra
çalışmanın topluma ve kendi sosyal yaşantısına
katacaklarını düşünebilir. Ekonomik özgürlük
sağlanmadığı sürece toplumsal ve sosyal faktörler ikinci planda kalacaktır” dedi.
Türkiye’nin nüfusu
77 milyon 696 bin kişi oldu
T
ürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2014 Sonuçları”nı açıkladı. Buna göre, 2013 yılı itibarıyla 76 milyon 667 bin 864 kişi olan
ülke nüfusu, 1 milyon 28 bin 40 kişilik artışla, 2014 sonunda 77 milyon 695 bin 904
kişiye ulaştı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,2 (38 milyon 984 bin 302 kişi), kadın
nüfusun oranı ise yüzde 49,8 (38 milyon 711 bin 602 kişi) oldu.
Yıllık nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, 2014 yılında binde 13,3’e geriledi. İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2013 yılında yüzde 91,3 iken,
bu oran 2014 yılında yüzde 91,8 olarak gerçekleşti. Belde ve köylerde yaşayanların
oranı ise yüzde 8,2 oldu.
Türkiye nüfusunun yüzde
18,5’inin ikamet ettiği İstanbul,
14 milyon 377 bin 18 kişiyle en
çok nüfusa sahip olan il oldu.
Bunu sırasıyla yüzde 6,6 ile (5
milyon 150 bin 72 kişi) Ankara,
yüzde 5,3 ile (4 milyon 113 bin
72 kişi) İzmir, yüzde 3,6 ile (2
milyon 787 bin 539 kişi) Bursa
ve yüzde 2,9 ile (2 milyon 222
bin 562 kişi) Antalya izledi.
Bayburt ise 80 bin 607 kişiyle en
az nüfusa sahip il oldu.
5
HABER
Kimya
dalındaki
Nobel
Ödülü’nü
Aziz Sancar
kazandı
KISA... KISA... KISA...
En mutlu
olduğumuz yaş
ortaya çıktı
İ
2015 Nobel Kimya Ödülü’ne Türk asıllı ABD vatandaşı Prof. Dr. Aziz Sancar, ABD’li Paul Modrich ve İsveçli
Tomas Lindahl layık görüldü. Sancar, Lindahl ve Modrich; hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını
ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde ödülü kazandı.
B
u yıl Nobel Kimya Ödülü’nü üç
bilim insanı kazandı. Bu isimlerin arasında Prof. Dr. Aziz Sancar
da yer aldı. Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan diğer isimler İsveçli Tomas Lindahl ve ABD’li Paul L. Modrich oldu.
Sancar, Orhan Pamuk’tan sonra Nobel alan ikinci Türk oldu.
Sancar ödülü hücrelerin hasar gören DNA’larını nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı.
Sancar’ın söz konusu araştırmaları
yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesinde de kullanılıyor.
İsveç Kraliyet Bilim Akademisi,
düzenlediği basın toplantısında, Lindahl, Modrich ve Sancar’ın “hücrelerin hasar gören DNA’yı nasıl onardığını ve genetik bilgiyi nasıl koruma
altına aldığını” ortaya çıkardıkları için
Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldüklerini açıkladı. Açıklamada, “Üç
bilim adamının çalışmaları, hücrelerin
nasıl işlediğine yönelik son derece
önemli bilgi sağlayarak yeni kanser
tedavilerinin geliştirilmesine yol açtı”
ifadesi kullanıldı.
İnsan DNA’sının her gün ultraviyole ışınlar, serbest radikaller ve diğer
kanserojen maddeler nedeniyle zarar
gördüğüne işaret edilen açıklamada,
şunlar kaydedildi: “Ancak bu tür dış
saldırılar olmadan da DNA molekülleri, kalıtımsal olarak değişken bir yapıya sahiptir. Hücrenin genomunda her
gün çok sayıda değişiklik meydana
gelir. Daha da ötesi insan vücudundaki hücreler her gün milyonlarca
kez bölünür ve bu esnada DNA kopyalanır. DNA’nın kopyalanması sırasında bazı bozukluklar ortaya çıkar.
Genetik materyalin tam bir kimyasal
kaosa düşmemesinin nedeni, hiç
durmadan DNA’yı izleyen ve meydana gelen hasarları onaran moleküler
sistemler barındırmasıdır. 2015 Nobel
Kimya Ödülü, bu onarım sistemlerinin nasıl işlediğini moleküler düzeyde gözler önüne seren çalışmalarıyla
alanlarında çığır açan üç bilim adamına verilmiştir.”
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin açıklamasına göre, araştırmacılar 850 bin euro (2 milyon 880 bin TL)
değerindeki ödülü paylaşacak.
Aziz Sancar
kimdir?
1946 yılında Mardin’de
dünyaya gelen Sancar,
“DNA tamiri” ve “hücre
döngüsü kontrol noktası”
gibi konularda yaptığı
çalışmalarla da adını
duyurmuştu.
Prof. Dr. Aziz Sancar 1946’da Mardin Savur’da 8 kardeşin
7’ncisi olarak dünyaya geldi. Ailesinin okuma yazma bilmediği ancak çocuklarının eğitimine çok önem verdiği belirtiliyor.
Sancar, 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1971
yılında bitirdi ve eğitim için ABD’ye gitti.
1997 yılından bugüne Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi Biyokimya
ve Biyofizik Bölümü’nde görev yapan Prof. Sancar, gerçekleştirmiş olduğu 300’e yakın bilimsel makale ve bu makalelere
yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az
rastlanır bir başarıya imza attı.
İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra yurtdışında yaptığı
çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’ne kabul
edilen Sancar, buraya kabul edilen üç Türk’ten biri olmuştu.
Sancar, kanser tedavisinde “ritmik saat” buluşuna imza atarak dünyaca çapında üne kavuşmuştu.
Başarının sırrı “gurur duyan çalışan”
G
reat Place to Work Enstitüsü’nün En İyi
İşverenler 2014 listesine göre, çalışanlarının gurur duyabilecekleri kurum kültürleri
yaratmış olan işletmeler başarıyı yakalıyor. Son
iki yıldır Türkiye’nin En İyi İşverenleri’ni belirlemek için araştırmalar yürüten Great Place to
Work Enstitüsü en son, 2014 yılında 60 şirket
ve 10 bin çalışanın değerlendirilmesi sonucu
Türkiye’nin En İyi 15 İşvereni’ni belirledi.
2014 yılında gerçekleştirilen analizlere
katılan 60 şirket içinden seçilen 15 en iyi
işverenin çalışanları, yüzde 86 oranında
yaptığı işten gurur duyduğunu belirtti.
Ankete katılanların yüzde 85’i şirketinin takım ruhunu, yüzde 77’si saygınlığını, yüzde
76’sı ise güvenilirliğini öne çıkarıyor. En az
olumlu yanıtı alan kavram ise, yüzde 72 ile
hakkaniyet.
ngiltere’de Yale güvenlik
şirketinin 40 yaşın üzerindeki 2 bin kişi ile yaptığı
anket insanların kendilerini
en mutlu hissettiği ortalama
yaşın 34 olduğunu ortaya
çıkarttı.
Ankette birçok kişinin
34 yaşında evlendiğini,
kariyerinde istediği noktaya
ulaştığını ve “hayattan keyif
almaya başlayacak finansal
özgürlüğe kavuştuğunu”
söylediğini belirten araştırmacılar, 20’li yaşlarında daha
mutlu olduklarını söyleyen
bazı kişilerin ise bu dönemde
“Özgür ve sosyal” olduklarını
söylediğini belirtti.
Araştırmacılar ankete
katılanların yüzde 47’sinin
“Şimdiye kadarki hayatlarının
genel olarak mutlu geçtiğini”,
yüzde 43’ünün ise “Hayatlarında mutluluklar ve zorlukların eşit olduğunu” söylediğini
belirten araştırmacılar, katılımcıların yüzde10’unun ise
“Şimdiye kadarki hayatlarının
genelde mutsuz olduğunu”
açıkladığını dile getirdi.
Her 10 kişiden biri
günlük kaloriyi
hesaplıyor
A
kademetre tarafından
yapılan “Tüketicilerin
Beslenme Alışkanlıkları
Farkındalığı” araştırmasının
sonuçları açıklandı. 12 ilde,
20 yaş üstü, ayda en az bir
kez ev dışında yemek yiyen
bin 363 kişi üzerinde Türkiye
toplumunun beslenme alışkanlıklarını ortaya koymak
amacıyla gerçekleştirilen
araştırmaya göre, Türkiye’de
her 10 kişiden 1’i, düzenli
olarak günlük kalori hesabı
yapıyor. Bu durum kadın ve
erkek olarak ayrı ayrı ele alındığında ise, her 10 kadından
2’sinin, her 19 erkekten 1’inin
tükettikleri gıda ve içeceklerin kalorisine dikkat ettiği
görülüyor. Araştırma sonuçlarına göre, tüketilen gıda ve
içeceklerin kalorisine dikkat
edenlerin yüzde 76,3’ü besin
tablosu okuyor.
6
RÖPORTAJ
“İçime sinmiyorsa
yazılarımın
büyük bölümünü
çöpe atıyorum”
Yazar, gazeteci, programcı ve
müzisyen kimliklerini iyi bir şekilde
harmanlayan Kürşat Başar’a göre
başarının sırrı samimi ve ayrıntıcı
olmaktan geçiyor. Yazdıklarını
fazlaca ince eleyip sık dokuyan Başar,
“Uzun yıllar boyunca gazetecilik,
televizyonculuk yaptım ama asıl
işim yazarlık. Bütün bunlar benim
sevdiğim, keyif aldığım şeyler” diyor.
Kürşat Başar
G
azeteciliğe üniversitede felsefe okurken cep harçlığını kazanmak için
Hürriyet gazetesinde çalışarak başlayan Kürşat Başar, “Sen Olsaydın Yapmazdın
Biliyorum”, “Baş Ucumda Müzik”, “Yaz”, “Çok
Güldük Ağlamayalım” kitaplarının yanı sıra;
“Başka Yerde Yok”, “Kürşat Başar’la” programlarıyla da Türk halkının gönlünü fethetmiş
bir yazar, gazeteci, programcı ve müzisyen...
MAG dergisine verdiği röportajda, yaptığı
programların uzun soluklu ve başarılı olmasıyla ilgili, “Her işte öncelikle samimi ve
kendim olmaya, sonra da her ayrıntıyı en iyi
şekilde yapmaya çalışıyorum” diyen Başar, şu
aralar ikinci albümünü çıkarmaya hazırlanıyor… Bize biraz Kürşat Başar’dan bahseder
misiniz, siz tam olarak ne iş yapıyorsunuz?
Aslında genel olarak sanat ve edebiyatla ilgileniyorum diyebiliriz. Bunun yanında uzun
yıllar gazetecilik, televizyonculuk yaptım
ama asıl işim yazarlık. Bütün bunlar benim
sevdiğim, keyif aldığım şeyler. Bu nedenle
farklı alanlarda çalışmanın beni zenginleştirdiğine inandım ve yıllar içinde farklı alanlarda çalışmaya devam ettim.
Çok sık aralıklarla roman yazmıyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı? Yoksa hazırlık aşaması biriktirme süreci mi
ara vermenizi sağlıyor?
İçimden gelmeyen bir şeyi yazmak istemiyorum. Bir de yazdıklarımı fazla ince eleyip
sık dokuyorum. Kitap bittikten sonra bile
uzun bir süre üzerinde çalışıyorum. Hemen
her cümleyi tek tek ele alıyorum. İçime sinmiyorsa yazılanların büyük bölümünü çöpe
atıyorum. Neredeyse her satırın anlamlı ve
keyifli olmasını istiyorum. Bu da tabii zaman
alan bir şey.
Romanlarınızdaki karakterleri oluştururken nelerden ilham alıyorsunuz?
Pek emin değilim bundan. Kendi hayatımdan, tanıdığım insanlardan, gözlemlerimden, izlediğim, okuduğum eserlerden ve
tabii ki hayal gücümden ilham alıyorum.
Yaptığınız tüm programlar uzun soluklu oldu ve sevilerek takip edildi. Sizce
bunun en önemli sebebi ne?
Bunun nedeni, öncelikle her işte samimi ve
kendim olmaya, sonra da her şeyi en küçük
ayrıntıya kadar en iyi şekilde yapmaya çalışmak diye düşünürüm. Sanırım bu önemli
bir neden... Bunun yanında gelen konuklar
benim çok uzun zamandır tanıdığım veya
beni tanıyan insanlar. Bana güvenip benimle herhangi bir sohbete rahatlıkla girebiliyorlar. İster siyasetçi ister yazar ister oyuncu
olsun gelenler ne sorarsam sorayım onların
sırtından rating yapmaya çalışmayacağımı,
onlarla gerçekten ilgilendiğim konuları konuştuğumu biliyorlar.
Televizyonculuk kariyerinizde başınıza
gelen en ilginç olay nedir?
Sanırım ilk başladığım yıllarda tek kanal olan
TRT’de başıma gelen bir olay en ilginci. Henüz televizyonla ilgili hiçbir bilgim yokken
haber öncesi en çok izlenen saatte bir programı sunuyordum. Bir gün ünlü bir yönetmen konuk oldu. Aynı program içinde ortak
film çektikleri bir başka ünlü yönetmenin
de banttan röportajı yayınlanıyordu. Ama
benim film çekilirken kavga ettiklerinden
haberim yoktu. Canlı yayında yönetmen diğerinin bant röportajını görünce kalktı sinirlenerek yayını terk etmek istedi. O zamanlar
TRT tek kanal ve çok ciddi bir durum. Üstelik
10 dakika gibi bir süre ona ayrılmış. Yani gitse, o süreyi benim tek başıma doldurmam
imkansız gibi bir şey. Benden yaşça çok büyük ve önemli bir isim. Ceketinden çektim
ve “hemen yerinize oturun burası devlet
televizyonu. Sizin aranızdaki meseleyi ben
bilemem, bunu sonra halledersiniz. Şimdi
bu canlı yayını bitireceğiz”, dedim. Gerçekten de oturdu ve yayını bitirdik. Bitirdik ama
benim de nasıl terlediğimi tahmin edersiniz.
Nefesinizle notalara can veriyorsunuz.
Yeni albüm hazırlığınız var mı?
Evet yeni bir albüm hazırlığı var. Hem benim
bestelerimin hem de yerli ve yabancı coverların olduğu bir albüm. Şu an düzenlemeleri
yapılıyor. Umarım ilk albüm gibi içime sinen
bir şey olur.
Hayatınızın dönüm noktası nedir?
Hayatımda birçok dönüm noktası var aslında. Bunlardan biri üniversiteye başladığım
yıl Gösteri Sanat Edebiyat dergisinde çalış-
maya başlamamdır. Çünkü orada ülkemizin
en değerli yazarları ve sanatçılarıyla tanıştım.
Tabii felsefe eğitimi de önemli çünkü orada
da yine çok değerli felsefecilerimiz hocam
oldu.
Sizin için olmazsa olmaz ve asla dediğiniz şeyler neler?
Yazmak, okumak, müzik olmazsa olmaz.
Aynı zamanda dostlarım... Asla dediğim çok
fazla şey yok ama istemediğim bir şeyi zoraki veya bir şey karşılığında yapmak benim
için olacak bir şey değil örneğin.
Keşke dediğiniz şeyler oldu mu?
Zaman zaman oldu elbette. Ama sonra
gördüm ki keşke dediğim şey olmadığı için
bambaşka, beklenmedik bir şey olmuş hayatımda. Hep söyledikleri gibi “her işte bir
hayır vardır” cümlesine benziyor ama giderek böyle düşünmeye başladım.
Yoğun programınız içinde yapmaktan
en çok keyif aldığınız şeyler neler?
Arkadaşlarımla dışarı çıkmak, sevdiğim dostlarımın sahne aldığı yerlere gidip eğlenmek,
yemek yemek... Tek başımayken hep yeni
projelerle uğraşırım. Bunun dışında tabii
müzik dinlemek, film izlemek, kitap okumak.
Süper Kahraman olsaydınız nasıl biri
olurdunuz?
Dünya adaletsizlikler ve haksızlıklarla dolu.
Süper kahraman olsaydım çaresiz insanlar
için bir şeyler yapmaya çalışırdım.
7
İÇİMİZDEN BİRİ
“Tıpkı bir
ailenin bireyleri
gibiyiz”
Operatör olarak 2003 yılında
Autoliv’de çalışmaya başlayan Ayşe
Karan, “Geriye dönüp baktığımda,
Autoliv benim ailem gibi
oldu. İşimle ilgili ‘keşke’
dediğim hiçbir olumsuz
anım yok. Bu süreçte tüm
çalışma arkadaşlarımla
birlikte, güzel anılar
biriktirdiğim bu şirkette
çalıştığım için mutluyum
ve gururluyum” diye
konuşuyor.
A
utoliv Direksiyon Fabrikası’nda Hat Sorumlusu
olarak görev yapan Ayşe
Karan, AMG-6 L38 modülündeki hattın dengelenmesi, üretim
planlarının ve üretimin, müşteri
istekleri doğrultusunda kalite
standartlarına uygun şekilde
yapılması, çalışma arkadaşlarının
malzeme ve ekipmanlarının temini
ve verimli kullanılması konularına
destek oluyor.
Autoliv’deki görevine 2003 yılında operatör olarak başlayan, aynı yıl
direksiyon dikiş eğitimi almak üzere
Autoliv’in Tunus’daki fabrikasına giden
ve workshop’a katılarak işbaşı eğitimlerini tamamlayan Karan, “İşe başladığım yıl şirketimin beni yurtdışına
göndermesi oldukça heyecan vericiydi” diyor. İlk defa yurtdışına çıkmış
olmanın mutluluğunu yaşayan ve yeni
bir ürünün Türkiye’ye kazandırılmasının
heyecanına ortak olan Karan, bu olayı
hatırladığında bugün bile aynı duyguları
ve heyecanı tekrar yaşadığını söylüyor.
“AUTOLIV İLE BÜYÜDÜM”
Tunus’taki eğitimden sonra, yedi
kişi ile başlayan Direksiyon Dikiş Bölümü’nün bugün binin üzerinde çalışanla
devam ettiğini dile getiren Karan, “Önceden İstanbul Tuzla’da küçük bir atölyede
deneme üretimleri yapmaya başladık. Daha
sonra İMES Sanayi Sitesi’nde daha büyük bir
işletmeye dönüşerek yolumuza devam ettik.
Enjeksiyon hatlarına yeni hatların katılmasıyla birlikte büyüyerek 2006 yılında TAYSAD’daki
“Sabırlı olan
başarılı olur”
G
enç çalışma arkadaşlarına,
işlerinde başarılı olmaları
için önerilerde bulunan Ayşe
Karan şunları söylüyor: “Eğer
işlerini severek ve isteyerek
yaparlarsa başarı beraberinde
mutlaka gelecektir. Başarı
için sabır göstermelerini,
öğrenmeye açık olmalarını,
kendilerini geliştirmek adına
şirketin verdiği tüm eğitimlere
katılmalarını ve öğrendiklerini işlerinde uygulamalarını
tavsiye ediyorum.”
fabrikamıza taşındık, halen burada üretimimize devam ediyoruz” diyerek Autoliv’deki gelişim süreci hakkında bilgi verdi.
“Autoliv ile büyüdüğümü ve eğitimlerimi tamamladığımı düşünüyorum”
diye konuşan Karan’a göre bir işyerinde
uzun yıllar çalışmak, sürekli gelişmeye
ve büyümeye şahit olma fırsatı veriyor.
Aldıkları eğitimler sayesinde yetkinliklerinin ve tecrübelerinin arttığını ve kurumsal bir işletmenin parçası olmanın verdiği
mutluluğu yaşadıklarını belirten Ayşe Karan,
“Şirketinizde uzun yıllar çalıştığınızda daha
verimli olabiliyorsunuz, aileniz gibi çalıştığınız
yeri benimsiyorsunuz. Çalışma arkadaşlarınız ve
yöneticilerinizle birlikte tıpkı bir ailenin bireyleri
gibi oluyorsunuz” diyor.
“AUTOLIV, İNSANA DEĞER VERİYOR”
Autoliv’de uzun süre çalışmanın avantajlarını, hayatın her aşamasında yaşadığını belirten
Karan, kurumsal bir şirkette çalışmanın, kurum
kültürünün bir parçası olmanın, verdikleri önerilerin değerlendirilmesinin ve jidoka seremonilerine katılmanın kendilerine değer katan Autoliv
avantajlarından bazıları olduğunu ifade ediyor.
Autoliv’in yükselme olanaklarını her kademede
çalışanlarına da sunan bir şirket olduğunu vurgulayan Karan, şöyle konuşuyor: “Şirketimin bize
verdiği değeri eğitimlerle desteklemesi, çalışanının
geleceğini planlıyor olması insana değer verdiğini
gösteriyor.”
Karan son olarak, “12 yıl geriye dönüp baktığımda, ‘keşke’ dediğim işimle ilgili hiçbir olumsuz anım
olmadı. Autoliv’in ailem gibi olduğu bu süreçte
tüm çalışma arkadaşlarımla beraber, çok güzel
anılar biriktirdik. Böyle bir şirkette çalıştığım için
mutluyum ve gururluyum” diyor.
İş hayatının ilk yılında verdiği
öneriden dolayı, Tunus’ta
direksiyon dikiş eğitimi ile
ödüllendirilen Ayşe Karan,
“Düşüncelerime ve fikirlerime
önem verildiğini görmek çok
güzeldi” diyor.
8
“İş dışı
etkinliklerimiz
destekleniyor”
İ
şyerinde çalışanların
sanatsal faaliyetlerle ilgili taleplerinin
yöneticileri tarafından
desteklendiğini söyleyen Doğan Akgün, bu
tarz desteklerle ilgili:
“Mesela şiir yazan bir
arkadaşımızın kitap
bastırmasına destek
olan TürkTraktör, bir
arkadaşımızın yaptığı
resimler için işyerinde
sergi açtı” diye bilgi
veriyor.
HOBİ
TürkTraktör’de 18 yıldır çalışan Doğan
Akgün (43), son iki senedir yapıştırarak
birleştirme yöntemiyle yaptığı maketleri,
beğenenlere hediye ediyor.
Ahşap malzemeleri maket gemilere dönüştürüyor
TürkTraktör’ün Montaj Müdürlüğü’ne çeşitli alanlarda teknik destek veren Doğan Akgün,
çocukluğundan itibaren yapmaya başladığı ahşap gemi maketleriyle ilgili, “Bir hobiyle
uğraşmak, olumsuz düşünceyi ortadan kaldırıyor ve hayatı akışına bırakmama imkan
veriyor. Böyle bir uğraş zihnimi boşaltmamı, rahatlamamı sağlıyor” diyor.
O
rtaokul yıllarında gittiği ahşap atölyesinde ahşap gemi
maketi yapmaya merak salan Doğan Akgün, kimseden fikir ve yardım almadan, gördüğü çeşitli maketlerden
esinlenerek ahşap gemi yapmaya başladı. “Çocukken denizi
ilk gördüğümde, geminin su üzerindeki ihtişamlı görüntüsü beni çok etkilemiştir” diyen Akgün’e göre, gemi
maketi yapmanın ve ahşap malzemelerle uğraşmanın
nasıl bir duygu olduğunu anlatmak biraz zor. Bu duyguyu birebir yaparak yaşamak gerektiğine dikkat çeken
Akgün, hobisini nasıl yaptığını şöyle anlatıyor:
“Genelde çabuk talaş kaldırabileceğim ağaç gövdelerini, yapmak
istediğim makete uygun büyüklükte kestirerek geminin ana gövdesini
yapıyorum. Sonra gövdeyi, uygun aletlerle oyarak ve zımparalayarak
şekillendiriyorum. Ana direk ve yelkenleri yapmak istediğim geminin
özelliğine göre, yapıştırıyor, çiviliyor ya da montajlıyorum. Son olarak
yelkenlerini hazırlıyorum. Yelken kısmını, kolalı bezle yapıyorum, bezir
yağı gibi ilavelerle yelken bezine şekil veriyorum. Yelkeni, rüzgar almış
görüntüsü vererek iple direklere bağlıyorum. Daha sonra işin süsleme
kısmına geçiyorum. Kimi bölgeleri yakarak, kimi bölgeleri süsleyerek,
bazen de metal aksesuarlarla montajlayıp son halini veriyorum.”
1997 yılı Kasım ayında TürkTraktör’ün Montaj Muayene Müdürlüğü’nde işe başlayan Akgün, daha sonrası Montaj Müdürlüğü bölümde;
montaj, kalite süreçleri (Hat sonu test işlemleri, rulo, ayar, sevk onay)
alanlarında görev aldı. Şu an, yeni ürünlerin devreye alınmasıyla ilgili,
mühendislik değişikliklerinin montajda incelenmesi/devreye alınması,
operasyonel konuların iyileştirilmesi, arıza vb. konuların çözümü ve
montaj, kalite süreçlerinde çıkan sorunların ortadan kaldırılması gibi
süreçlere teknik destek veren Akgün, son iki yıldır hobisini daha da
geliştirerek, ahşap gemi maketinden ziyade, daha pratik maketler
yapmaya başladı.
“İLK GEMİMİ ÖĞRETMENİME HEDİYE ETTİM”
Bugün rahatlıkla ulaşılabilecek ahşap ya da doğal tahta
görünümlü malzemeleri kullanarak bir maket yapmanın
daha pratik ve zevkli olduğunu düşünen Akgün, “Son iki senedir yapıştırarak birleştirme yöntemiyle yaptığım maketleri,
beğenenlere hediye ediyorum. Şu an elimde sadece oğlum
için yaptığım bir tane maket var. Sergi açmayı hiç düşünmedim fakat bu işin ticaretini yapmayı çok istiyorum. İlk yaptığım gemiyi de
lisede öğretmenime hediye etmiştim” diye konuşuyor.
Hobilerin genellikle kişisel uğraşlar olduğunu dile getiren Akgün, genelde
boş zamanlarında ve maddi sıkıntısı olmadığında hobisiyle ilgilendiğini
belirtiyor. Ahşapla ilgili alet ve edevatların pahalı olması sebebiyle son yıllarda
özellikle ahşap üzerindeki sedef, kakma gibi teknikler yerine yapıştırma, yakma, boyama gibi daha basit teknikler kullandığını açıklayan Akgün, hobisinin
hem kişisel hem de iş hayatına olumlu katkısı olduğunu söylüyor. Akgün, bu
konuda şöyle konuşuyor: “Bir hobiyle uğraşmak, olumsuz düşünceyi ortadan
kaldırıyor ve hayatı akışına bırakmamı sağlıyor. Böyle bir uğraş zihnimi boşaltmama, rahatlamama imkan veriyor. Bir de bu tarz hobiler, ailede örnek model
olan anne ve babaları, çocukların gözünde daha farklı bir noktaya getiriyor.”
İş arkadaşlarına bir hobi edinmeleri tavsiyesinde bulunan Akgün, bunun
nedenini şöyle açıklıyor: “İnsanlar hobilerle uğraşmalı çünkü ‘ileride bir
ağacın meyvesini yemek için zamanında ağaç dikmek gerekiyor. Diktiğiniz o
ağacın altında gölgesinden faydalanarak meyve yemek çok zevkli’ görüşündeyim. Zaten o ağaç yaşadığı sürece sizin eseriniz olacak, insanlar bu
eserden faydalanacaktır.”
9
HOBİ
Meşrubat şişeleriyle yelkenli yapıyor
TürkTraktör’de Gövde Üretimi Bölümü’nde çalışan Arif Gök, askerdeyken bir arkadaşından
esinlenerek ahşap gemi maketi yapmaya başladı. Zamanla kendini geliştiren ve maliyeti
düşürmek için rotayı meşrubat şişelerinden yelkenliye çeviren Gök, bugün yaptığı
maketleri ya satıyor ya da hediye ediyor. Gök, yakında sergi de açmayı planlıyor.
Yaptığı çalışmaları satan ya da yeni
evlenen arkadaşlarına
hediye eden Arif Gök,
yeni tasarladığı
maketlerini bitirdiğinde
sergi açmayı planlıyor.
Ç
ocukluğundan itibaren çalıştığı birbirinden farklı işlerde
edindiği deneyimler sayesinde özel hobiler geliştiren
Arif Gök, ilk önce ahşaptan maket uçaklar tasarladı.
Ortaokul yıllarında deriden kolyeler, küpeler yaparak
satan Gök, resme yetenekli olduğu için arkadaşlarına
para ile resim dersi verdi. Üniversite yıllarında da çeşitli işler yapan Gök, motor teknik eğitimini bitirdikten sonra 1993’te TürkTraktör’de işe başladı.
Fabrikanın hemen hemen her bölümünde
görev alan Gök, şu an Gövde Üretimi Bölümü’nde olsa da daha önce dişli hattında,
montajda, boyahanede çalıştı.
Askerdeyken bir arkadaşından esinlenerek ahşap
gemi maketi yapmaya başlayan Gök, Ankara’ya dönünce internetten gemi maketi planları indirerek, bu hobisini daha da geliştirdi. Daha sonra şişelerden maket gemi yapmaya karar veren
Gök, 2012 yılından beri, meşrubat şişelerinden yelkenli yapıyor. “Hobimi günden güne geliştirdim, şimdi farklı farklı
gemiler yapıyorum” diye konuşan Gök, maket gemilerde ahşap yerine meşrubat şişelerini, maliyeti düşürmek için kullanmaya başladığını belirtiyor.
Kızının da kendisine yardımcı olduğunu anlatan
Gök, “Yelkenleri yazıcıdan çıkartmadan önce
tüm çizim ve boyaları 10 yaşındaki kızım yapıyor. Onun da resmi çok güzel. Birlikte farklı
şeyler öğrendik. Mesela kumaşları sulu boya
ile boyuyoruz. Bezin üzerine pastel boya ile boyadıktan sonra ütülüyoruz. O şekilde kâğıt gibi
görünüyor” diyor.
“BİR YELKENLİYİ BİR GÜNDE YAPIYORUM”
Meşrubat şişelerinden yelkenliyi nasıl yaptığını anlatan Gök, şu bilgileri veriyor: “Şişenin kalıbını çıkarıyorum.
Sonra ahşabın üzerine o kalıbı çiziyorum. Kıl testere ile
kestikten sonra kalıbın içine şişeyi oturtuyorum. Sonra ahşap ve her türlü metali yapıştıran macunla kalıba
şişeyi yapıştırıyorum. Daha sonra matkapla ahşaba
belli ölçülerde delikler delerek, bu deliklere aynı çapta
boncuklar yerleştiriyorum ve süslemesini yapıyorum.
Direkleri bir mağazadan satın alıyorum. Onları da belli
ölçülerde matkapla deldikten sonra ipler geçirerek yelkenleri bağlıyorum. Farklı renkte ve desende hazırladığım yelkenleri yazıcıdan çıkarıyorum. Bir yelkenli yapmak tam bir günümü alıyor.”
Hobisinin kendisini çok rahatlattığını, bu sayede stresten uzak
kaldığını söyleyen Gök, “Yelkenlileri ailecek yaptığımız için birlikte güzel vakit geçiriyoruz. Hepimiz gün içinde yaşadıklarımızı birbirimize anlatıyoruz, hem konuşup hem de
birlikte bir şeyler yaratıyoruz. Hobilerimiz aslında bizi
bir arada tutuyor. Bazen ben maket yaparken kızım
dersini çalışıyor, eşim de yanımızda oturuyor, işini yapıyor” diyor.
İş arkadaşlarına hobi edinmelerini öneren Gök, belediyelerde çeşitli kurslar
olduğunu, herkesin yeteneğini geliştirebileceği bir alanda kursa gidebileceğini
belirtiyor. Gök son olarak şunları söylüyor. “Herkese
hem aile ekonomisine hem kendilerine fayda sağlayacak hobiler edinmelerini tavsiye ediyorum.”
Futbol takımlarının da
yelkenlilerini yapan Arif
Gök, bunun kızının fikri
olduğunu ifade ediyor.
10
ÜYELERİMİZDEN
Mercedes-Benz çalışanları
“Aile Günü”nde bir araya geldi
Autoliv’in
istihdama
verdiği destek
ödüllendirildi
A
utoliv Türkiye, eğitimli işgücü sağlamak amacıyla 143 kursiyeri, emniyet
kemeri ve direksiyon simidi üretimi için
gerekli teorik ve pratik eğitimi almalarını
sağlayarak, şirket bünyesinde istihdam
etti. UMEM Beceri’10 kapsamında Türkiye
İş Kurumu Gebze Şubesi ile Autoliv Türkiye arasındaki ortak proje kapsamında kursiyerler, İŞKUR tarafından sağlandı.
Türkiye’nin eğitimli işgücü ihtiyacının
karşılanmasına katkı sunmak ve istihdama desteğini sürdürmek amacıyla projeyi gerçekleştiren Autoliv’e, bu konudaki
çalışmalarından ve başarısından dolayı
Gebze Ticaret Odası tarafından birincilik
ödülü verildi. Ödülü Autoliv adına İnsan
Kaynakları Müdürü Nihan Alhan, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başakanı Rıfat
Hisarcıklıoğlu ile Kocaeli Valisi Hasan Basri
Güzeloğlu’nun elinden aldı.
Assan Alüminyum
çalışanları Boğaz
turunda buluştu
T
ürkiye’nin en büyük ve Avrupa’nın
ilk 10 alüminyum üreticilerinden biri
olan ve bu yıl İstanbul Sanayi Odası’nın
(İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde 55’inci sırada yer alan
Assan Alüminyum çalışanları, geleneksel boğaz turu etkinliklerinde buluştu.
Üretiminin yüzde 70’ini sırasıyla Avrupa
ve Amerika’ya ihraç eden Kibar Holding
şirketlerinden Assan Alüminyum Gezi Komitesi tarafından organize edilen ve çalışanlar ile eşlerinin ağırlandığı boğaz turu,
yaklaşık 340 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl
da yemek yiyerek müzik eşliğinde gönüllerince eğlenen katılımcılar, iş stresinden
uzaklaşarak birlikte keyifli vakit geçirdi.
Mercedes-Benz
Türk AŞ ailesi
yaklaşık 12 bin
kişilik katılımla, “Aile
Günü” etkinliğinde
bir araya geldi.
Etkinlikte, Hoşdere
Otobüs Fabrikası’nın
ve EvoBus’un 20’nci
yaş günleri de
kutlandı.
Ü
lkemizin önde gelen otomotiv şirketlerinden Mercedes-Ben Türk AŞ
ailesi, 14 Haziran tarihinde düzenlenen “Aile Günü”nde bir araya geldi. 12 bin
kişinin katıldığı etkinlikte Hoşdere Otobüs
Fabrikası’nın ve EvoBus’un 20’nci yaş günleri de kutlandı.
Şirket çalışanlarının ailelerine işyerlerini
gösterme imkanı bulduğu etkinlikte, parça
üretiminden, karoseri, montaj, boyahane,
finiş, koltukhane ve ofislere kadar tüm çalışma alanları ziyaretçilerin akınına uğradı. Çalışanlar, etkinlik süresince 7’den 70’e
hitap edebilecek birçok renkli aktivite ve
programlarla keyifli saatler geçirdi.
Çocuklar ise yüz boyama, dev şişme
oyun parkı, meslek tanıtımları, otobüs üze-
rinde Kalite Kontrol Test Uygulamaları, Milli
Takım Sponsorluk Aktiviteleri, Trafik Ateşböceği Eğitim Kamyonu gibi faaliyetlerle
eğlendi. Etkinlik alanında kurulan zaman
tünelinde, Mercedes-Benz Türk’ün kurulduğu 1967 yılından bu yana ve Hoşdere Otobüs Fabrikası’nın 20 yıllık mazisinin önemli
kilometre taşlarını anlatan tarihçe ailelerle
paylaşıldı.
Etkinlikte, hoş geldin konuşmalarının
ardından büyük bir heyecanla yapılan çekilişte ise yaklaşık 30 şanslı çalışan birbirinden çekici hediyelerin sahibi oldu. Etkinlik
alanında kurulan üç dev sahnede gün boyunca çeşitli müzik gruplarının gösterileri
devam etti ve en son Mustafa Ceceli konseri ile “Aile Günü” etkinliği sona erdi.
Ford Otosan’ın “yıldız” çalışanları ödüllendirildi
B
aşarılı çalışanları ödüllendirmek ve takdir
etmek amacı ile hayata geçirilen “Mavi
Yakalı Çalışan Ödüllendirme Sistemi” ile yapılan değerlendirmeler sonucu 89 Ford Otosan çalışanı ödül almaya hak kazandı. “4. Ford
Otosan’ın Yıldızları” ödül töreninde, yıldız çalışanlara plaketleri Ford Otosan Genel Müdürü
Haydar Yenigün, Türk Metal Sendikası Genel
Sekreteri Yücel Yücel ve Ford Otosan İnsan
Kaynakları Direktörü Nursel Ölmez Ateş tarafından verildi. “Ford Otosan’ın Yıldızları” ayrıca,
aileleriyle birlikte Türk Metal Sendikası’nın
Büyük Anadolu Didim Resort Oteli’nde “her
şey dahil” konseptiyle bir haftalık tatil ile ödüllendirildi. Ödül töreninde konuşma yapan
Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün,
Ford Otosan’ın örnek çalışanlarını ödüllendirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Ford Otosan İnsan Kaynakları Direktörü
Nursel Ölmez Ateş ödüllendirme sistemini
kurmaktaki temel amaçlarının; çalışanlarının
üstün performanslarını takdir ederek, başarılarını aileleri ile birlikte paylaşmalarını sağlamak olduğunu belirtti.
11
ÜYELERİMİZDEN
Borusan Mannesmann
etkinliklerine devam ediyor
Anadolu
Isuzu D-Max
Transanatolia’dan
ödüllerle döndü
A
Borusan
Mannesmann,
çalışanlarının
şirket bağlılığını ve
motivasyonunu
artırmak amacıyla
düzenlediği,
turnuvalar,
yarışmalar gibi
sosyal aktivitelerini
bütün hızıyla
sürdürüyor.
T
oplam 800 çalışanın görev yaptığı Borusan Mannesmann’ın Gemlik’teki en büyük üretim merkezi, çalışanları için voleybol ve bowling turnuvaları düzenledi. 18 takım
ve 185 çalışanın katıldığı voleybol turnuvası ve
30 takım 125 kişinin yarıştığı bowling turnuvası
kapsamında kazanan takımlara çeşitli hediyeler
verildi. Turnuvalarda takımlar kıyasıya bir rekabete girişti. Bu yılın ilk yarısını çok yoğun geçiren
Borusan Mannesmann, mayıs ayında fabrikanın geniş kampüs alanından faydalanarak “Aile
Günü Etkinliği” düzenledi. Çalışanların aileleri
ile birlikte fabrikaya gelerek ailelerine fabrikayı
gezdirdikleri etkinliği ağustos ayında İznik gölü
yakınında Orhangazi piknik alanında 3 bin 500
kişinin katılımı ile gerçekleşen geleneksel piknik
aktivitesi takip etti. Etkinlik hafta sonu tekne ile
balık tutma organizasyonu ile devam etti.
Şirketin otomotiv sektörüne yönelik ürünlerinin üretildiği bir diğer üretim tesisi olan Halkalı fabrikasında da mayıs ayında çalışanların
çocuklarına yönelik “İş Güvenliği” temalı resim
yarışması düzenlendi. Yarışma 4 + 4 ilköğretim
sistemindeki öğrenciler arasında küçük öğrenciler ve büyük öğrenciler olarak iki kategoride
gerçekleştirildi. Toplam 54 resim arasında ilk
üç dereceye girenler belirlendi. Tüm çocuklara
küçük hediyeler dağıtılan yarışmada, dereceye
giren altı çocuğa da hediye çekleri verildi. Ayrıca
eylül ayında Çatalca Halkalı fabrikası çalışanları
ve ailelerine yönelik geleneksel Aile Şenliği düzenlendi.
Bin kişinin katıldığı şenlik eğlenceli oyunlarla
gün boyu sürdü. Bu sene Halkalı fabrikası çalışanlar için düzenlenen bowling turnuvasında
ise 24 takım halinde 96 kişi yarıştı.
ZF’nin 100’üncü yılı aile günü ile kutlandı
Z
F’nin 100’üncü yıldönümü
kutlamaları çerçevesinde 13
Eylül tarihinde Gebze Fabrikası’nın bahçesinde bir “Aile Günü”
organize edildi. Aile Günü etkinliği kapsamında yapılan üretim
saha turu ile çalışanlar ailelerine
çalışma ortamlarını gösterme
fırsatı buldu. Etkinlik gününde
çalışanlar, organizasyon şirketinin düzenlediği çeşitli eğlence
ve yarışma aktivitelerinde aileleri ile birlikte keyifli vakit geçirdi.
Çocukların da hoş vakit geçirebilmeleri için onlara özel ayrı bir
aktivite alanı hazırlandı. Ayrıca
“100. Yıl Hatırası” fotoğraf panosu
önünde hatıra fotoğrafı çekildi.
nadolu Isuzu’nun, Isuzu D-Max 4x4
Ralli aracı ile yarışan Isuzu Team Turkey ekibi, dünyanın en uzun ve zorlu yarışlarından biri olan Transanatolia Offroad yarışında genel klasmanda üçüncü,
Dizel araçlar klasmanında birinci oldu.
Dakar çöllerinden, Tayland’ın balta
girmemiş tropik ormanlarına, Japonya’nın buz kaplı dağlarına kadar her türlü
doğa koşullarında zorlu testleri başarıyla geçen Isuzu D-Max, Transanatolia’nın
zorlu parkurlarında da kendisini ispatladı. Dünyaca ünlü dizel teknolojisi ve
dayanıklılığı ile tanınan Isuzu D-Max, ralli
şartlarında da performansını ve güvenilirliğini sergiledi.
Yazaki’de tatlı şöleni
Y
azaki Otomotiv Yan Sanayi ve Ticaret
AŞ, 3 Nisan ve 29 Mayıs tarihlerinde
Mudanya Fabrikası’nda mavi yaka çalışanlar için bir “Tatlı Günü” etkinliği gerçekleştirdi. Çalışanların motivasyonunu artırmak amacıyla düzenlenen etkinlik canlı
müzik eşliğinde yapıldı. Çalışanların coşkuyla katıldığı etkinliğin belirli aralıklarla
düzenlenmeye devam edileceği belirtildi.
Bu tarz etkinlikler dışında, çalışanların
gelişimi için dönem dönem çeşitli eğitimleri de hayata geçiren Yazaki’de bu
yıl, takım çalışmasını güçlendirmek, çalışanların iç motivasyonunu yükseltmek
ve yetkinliklerini arttırmak adına çeşitli
(takım çalışması, eğitimcinin eğitimi, outdoor) dış eğitim organizasyonları yapıldı.
12
ÜYELERİMİZDEN
Siemens’in “Çalışan Destek
Programı” başarıyla sürüyor
Aygaz’dan
çocuklarla daha
iyi iletişim kurma
semineri
K
urulduğu günden bu yana odağına
insanı ve aileyi alan Aygaz, bu büyük
ailenin en önemli üyeleri ve geleceğimizin teminatı olan çocukları daha iyi
anlamak için “Çocuklarla Doğru İletişim
Kurma Seminerleri” düzenliyor. Aygaz
çalışanlarının evlerinde, aile ve çocukları ile daha sağlıklı ve mutlu bir ilişkiye
sahip olmalarına yardımcı olmak amacıyla düzenlenen seminerler, Aygaz’ın
eğitmeni Çocuk Gelişim Uzmanı Tuğçe
Acaröz tarafından veriliyor. Seminlerde,
“Çocuklarımızı nasıl daha iyi anlayabiliriz? Onlarla nasıl daha iyi iletişim kurabiliriz? Onları nasıl daha mutlu edebiliriz?”
sorularının cevapları konuşuluyor. Seminer bitiminde katılımcılara, çocuklarla
doğru iletişim kurma yolunda rehberlik
edecek kitaplar hediye ediliyor.
Çalışanlara ve
ailelerine destek
olmak amacıyla
devam eden
Siemens’in “Çalışan
Destek Programı”
kapsamında, dokuz
ay boyunca 92
çalışana 272 seans
yüz yüze psikolojik
destek verildi.
Bosch Termoteknik’te
“Bilgilendirme Günü”
B
osch Termoteknik Isıtma ve Klima
Sanayi Ticaret AŞ, çalışanları şirketle
ilgili bilgilendirmek amacıyla, “Bilgilendirme Günü” gerçekleştirdi. Çalışanların katılımıyla 10 Ağustos tarihinde
yapılan organizasyon, şirketin yeni
misyonunu anlatan tiyatro gösterisi ile
başladı. Ardından yapılan kalite dükkanı yarışmasında, kalite ile ilgili soruları
en doğru şekilde cevaplayanlara küçük
hediyeler dağıtıldı. Şirketin sosyal kulüpleri ve fabrikada yeni kurulan arama
kurtarma ekibi yeni üyelere ulaşmak
için kendilerini tanıttı.
Bosch Termoteknik’te ayrıca 16
Eylül tarihinde “Kalite Festivali” düzenlendi. Çalışanların keyifli bir gün geçirerek kalite konusunda bilgilendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen etkinlikte,
şirketin kalite prensiplerinin görselleştirildiği yedi bilgilendirme köşesi hazırlandı. Çalışanlar tarafından bilgilendirme stantları beşer dakika ziyaret edildi.
Sunumlardan sonra çalışanlar aktivite
alanına yönlendirildi. Kalite prensipleri
ile ilgili öğrendikleri bilgileri farklı aktiviteler yaparak pekiştirdiler. Ardından
çalışanlara küçük hediyeler verildi.
S
iemens’in birçok ülkede başarıyla yürütülen “Çalışan Destek Programı” Siemens
Türkiye bünyesinde, 2014 yılının Aralık
ayından beri uygulanıyor. Program kapsamında, Siemens çalışanlarının ve aynı evi paylaştıkları yakınlarının iş ve özel hayatında çözüm
bulmakta zorlandığı konularda, telefonla psikolojik danışmanlıktan tıbbi danışmanlığa kadar çeşitli alanlarda destek veriliyor.
Çalışma hayatı ile özel hayatın yüklediği sorumlulukların bazı dönemlerde stres ve olumsuz duygulara neden olmasından yola çıkan
Siemens’in “Çalışan Destek Programı” hayata
geçirildiği günden bugüne 2161 çağrı aldı ve
bu kapsamda 1028 dosya açıldı. Açılan dosyalarda ilk sırayı hukuki danışmanlık kapsamındaki konular alırken, ikinci sırada ise psikolojik
destek talepleri yer aldı. Dokuz aylık süre içinde
dosyası açılan 92 çalışana 272 seans yüz yüze
psikolojik destek verildi.
Alanında deneyimli doktorlar, psikologlar,
avukatlar ve danışmanlardan oluşan uzman
kadrosu, geniş hizmet sağlayıcı ağı, bilgi işlem
altyapısı ve gelişmiş çağrı merkezi ile Siemens
Çalışan Destek Programı’nı yürütecek anlaşmalı kurumun sunduğu hizmet, 7 gün 24 saat
erişime açık. Siemens, bu hizmetten yararlanan
çalışanların kurum yetkilileriyle olan paylaşımlarını tamamen “anonim” tutmaya, şirket ile
kişisel düzeyde paylaşılmamasına büyük hassasiyet gösteriyor.
Programın, aylık detaylı kullanım raporları
düzenli analiz edilirken, bu analizler neticesinde ve sık gündeme gelen konulardan yola
çıkılarak, çeşitli konularda interaktif seminerler
de düzenleniyor.
13
ÇAT KAPI
“Önerimiz
ödüllendirildi”
MMK Metalurji Segment
Bakım Birimi’nde kaynakçı
olarak çalışan Burhan
Gür, genç, dinamik ve
paylaşımcı bir ekibin
parçası olduğunu
belirterek, “Fikirlerime
kıymet verildiği için
kendimi değerli bir
çalışan olarak görüyorum”
diyor. Gür, arkadaşlarıyla
birlikte öneri sistemine
sundukları bir fikirlerinin
ödüllendirildiğini açıklıyor.
MMK Metalurji’de bir
“Öneri Sistemi”nin
olduğunu, kendisinin
de arkadaşlarıyla
birlikte çeşitli önerilerde
bulunduğunu
söyleyen Burhan Gür;
“Hatta son verdiğimiz
‘Gazaltı ve Tozaltı
Kaynak Makinalarının
Entegrasyonu’
konulu öneri, Öneri
Sistemi’nde ikinci
oldu ve ödüllendirildi.
Fikirlerime kıymet
verildiği için kendimi
değerli bir çalışan olarak
görüyorum. Bu ve
benzeri uygulamalar, ast
üst ilişkilerinde iletişimin
üst seviyede olması,
fikirlerimize değer
verilmesi verimliliği
ve motivasyonumuzu
artırıyor” diyor.
“İşyerimiz, fikirlerimize değer veriyor”
Y
aklaşık dört yıl önce MMK Metalurji’de işe
başlayan Burhan Gür, bugün Segment
Bakım Birimi’nde kaynakçı olarak çalışmaya devam ediyor. Yüksek teknoloji ve son sistemleri kullanan bir tesiste çalıştıklarını söyleyen Gür,
“İş arkadaşlarımızın genç ve yetenekli olması da
en önemli avantajlarımızdan. İşyerimiz çalışanlarına değer veren, fikirlerini dinleyen, iş sağlığı ve
güvenliği ile çevre konularında çok hassas bir şirket” diyerek MMK Metalurji’nin çalışma koşullarını
anlatıyor.
MMK Metalurji’nin henüz altı yıldır faaliyette
olduğunu söyleyen Gür, yöneticilerin ve çalışanların aldığı eğitimlerin, bilgi ve tecrübe paylaşımının, ekip çalışmasının ve “işi nasıl daha verimli
Burhan Gür (30),
15 Eylül 2011
tarihinden bu yana
MMK Metalurji’de
çalışıyor.
yapabiliriz” düşüncesiyle ortaya çıkan fikirlerin
değer ve karşılık görmesinin, işe olumlu yönde
yansıdığına inanıyor. Gür, “Bu da takım olarak başarıyı beraberinde getiriyor” diyor.
İşyerinde verimliliği artırmak konusunda; “Bütünün parçası olarak sadece verilen görevlerle ve
şirketimizin sağladığı eğitimlerle sınırlı kalmamamız, daha iyi, daha verimli, daha hızlı olmak için
kendimizi de geliştirmemiz gerekiyor” diyen Gür,
bugün internetin çok yararlı kaynakları kısa sürede önümüze getirdiğini vurguluyor.
“BİR ELİN NESİ VAR, İKİ ELİN SESİ VAR”
İnternet sayesinde titanyum kaynağı yapmayı öğrendiğini, halen tig, elektrikli ark, mig-mag,
bakır, alimünyum kaynağı gibi birçok kaynak
çeşidini yapabildiğini söyleyen Gür, bu konuda
şunları ifade ediyor: “Bir vesile ile internette titanyum kaynağıyla ilgili dokümanlara ulaştım, yöneticilerimin de teknik desteğini alarak bu kaynağı
da kısa süre önce öğrenip uygular hale geldim.
Yaşadığımız çağda ve sektörümüzde teknoloji
çok hızlı değişiyor. Bu yüzden sürekli yeni bilgiler
edinmek ve kendimizi geliştirmek zorundayız.
Gördüğümüz eğitimlerin üzerine yeni eğitimler
alarak verimliliğimizi artırabiliriz.”
Bugüne kadar işyerinde çeşitli mesleki ve
kişisel gelişim eğitimleri aldıklarını belirten Burhan Gür, “Kaynakçılık, rulmanlar, oksijenle kesim
teknikleri ve araçları eğitimleri ilk aklıma gelen
mesleki eğitimlerden bazıları. Ayrıca şirketimiz
iş sağlığı ve güvenliği konusunda çok hassas, bu
çerçevede işe başladığımız günden itibaren çeşitli iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri de alıyoruz”
diyor.
“BÜYÜK BİR EKİBİN PARÇASIYIZ”
Gerçekleştirdikleri tüm faaliyetlerin ve başarıların ekip çalışmasının bir ürünü olduğunu düşünen Gür, işin yürütülmesi ve geliştirilmesi konusundaki bilgi ve tecrübelerini ekip arkadaşlarıyla
paylaştıklarını anlatıyor. Gür bu konudaki görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Bir elin nesi var iki elin sesi
var demişler. Bu paylaşımlarda birçok yeni fikir
ortaya çıkıyor. Biz aslında büyük bir ekibin yani
MMK Metalurji’nin bir parçasıyız. Ortaya çıkan
geliştirme önerilerini ilgili diğer departmanlarla
paylaştığımızda onlar da kendi teknik bilgi ve
tecrübelerini ortaya koyarak bu geliştirmelere
önemli katkılar sağlıyor. Sonuçta genç, dinamik
ve paylaşımcı bir ekibin parçası olduğum için
mutluyum.”
“Sosyal
faaliyetler
işbirliğimizi
artırıyor”
Burhan Gür: “İşyerimiz
birçok sosyal ve sportif
aktiviteler düzenliyor.
Çeşitli spor turnuvaları,
gezi ve piknikler
bunlardan bazıları. Bu
da motivasyonumuzu
ve ekip olarak birbirimizi
daha iyi tanımamızı,
dolayısıyla işbirliğimizi
artırıyor. Mesela, Rusya’da
1958 yılından bu yana
her yıl kutlanan ‘Metalurji
Çalışanları Günü’ ana
şirketimiz Rusya’da
faaliyet gösterdiği için,
ülkemizde sadece bizde
kutlanan önemli bir
etkinlik.”
14
SAĞLIK
İlaç niyetine elma, armut
lahana, turp tüketin
Merve Yüksek
Uzmanlara göre, kışın hastalanmamak için, elma, armut, ayva, balık, bal kabağı, Brüksel lahanası, turp,
karnabahar, nar, ceviz ve fındığı sofralarımızdan eksik etmememiz gerekiyor. Memorial Şişli Hastanesi
Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Merve Yüksek, bu besinlerin faydalarını sizler için anlattı.
M
etabolizmayı kışa hazırlamak, ani
ısı değişimlerinde hastalanmamak ve kış depresyonundan korunmak için bazı besinleri sofralardan eksik
etmeyin. Bu yiyeceklerden bir kısmının çiğ
bir kısmının da pişirilerek tüketilmesinde
fayda var. Ancak pişirme yöntemlerine de
çok dikkat etmek gerekiyor. Memorial Şişli
Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden
Uz. Dyt. Merve Yüksek, mevsime uygun
beslenmek için tüketilmesi gereken gıdalar
hakkında şu bilgileri verdi.
l ELMA: Kalbe yararlı flavonoidler ve antioksidan öğeler içeren elma, asıl vitamin
kabuğunda bulunduğundan iyi yıkanmış
bir şekilde kabuğuyla tüketilmeli.
l AYVA: Kabızlığı önleyen ayva, bronşit ve öksürüğe de iyi geliyor; çekirdekleri
kaynatılıp içildiğinde göğsü yumuşatıyor.
Ayva çiçeği ile bal karıştırılıp macun halinde tüketilirse baş ağrısına iyi geliyor. Ayva,
damar sertliği ve karaciğer sağlığı için de
faydalı; tansiyonu düşürüyor, safrayı düzene sokuyor. Sonbahar depresyonundan
korunmak için de sakinleştiren yapraklarının çayı içilebiliyor.
l BALIK: Haftada 2-3 defa mutlaka tüketilmesi gereken balığın içeriğindeki omega-3, fosfor başta olmak üzere vitamin ve
mineraller hamilelikte anne karnındaki bebeğin gelişimi için, çocukluk çağında beyin
gelişimi, yetişkin ve yaşlılarda göz, zihin,
karaciğer, kalp ve damar sağlığı üzerinde
oldukça önemli role sahip. Balık kızartma
yerine ızgara, buğulama ve fırınlama yöntemleri ile sağlıklı bir şekilde tüketilebilir.
l BAL KABAĞI: Vitamin, mineral, diyet lifi,
omega-3 ve antioksidan kaynağı olan bal
kabağı cilde iyi geliyor. Betakaroten içeren
bal kabağı, akciğer, kolon, mesane, serviks,
meme ve cilt kanserlerine yakalanma riskini azaltıyor, kalp hastalıklarına karşı da
koruyor.
l BRÜKSEL LAHANASI: İyi bir demir
kaynağı olan Brüksel lahanası, kanser başta olmak üzere hastalıklara karşı vücudun
doğal savunma sisteminin aktivitesini artırıyor. Tam bir sağlık deposu olan bu sebzeyi
yedi dakika buharda pişirip, tükettiğinizde
maksimum fayda sağlıyor.
l TURP: Kökü iyi bir C vitamini kaynağı
iken, yapraklarında fazla miktarda A, K vitamini ve folat bulunuyor. Metal ile temas ettirmeden seramik bıçak ya da cam rende ile
zeytinyağlı salatalarda kullanılabiliyor. Kanı
temizliyor, gut hastalığına karşı koruyor.
Bağırsakları temizliyor, cilde tazelik veriyor,
saçların sağlıklı olmasını sağlıyor. Kabızlığı
gideriyor, stresi azaltıyor.
l KARNABAHAR: İçeriğindeki fitokimyasallar sayesinde anti kanserojen olan karnabahar salata, püre veya kıymalı yemek
şeklinde tüketilebiliyor.
l NAR: Vücutta damar sağlığını, özellikle
de kalbi koruyan nar, damar tıkanıklıklarına iyi geliyor, tansiyon düşürüyor. Narda 10
bardak yeşil çaya ve dört bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor. Doğal bir antioksidan olarak anti-tümör
özelliği var.
l TAZE CEVİZ VE FINDIK: Çok iyi bir
enerji kaynağı, vücuda güç ve enerji veriyor,
beden ve zihin yorgunluğunu gideriyor.
Kolesterolü düşürüyor, düzenli olarak her
gün bir avuç tüketilmesi kalp krizi geçirme
riskini azaltıyor.
l ARMUT: Bağırsak sağlığı için çok faydalı
olan armut, fırınlama veya haşlama yöntemi
ile bir tatlı haline getirilip tüketilebiliyor.
Mevsime uygun sağlıklı bir tatlı:
“Armut Tatlısı”
MALZEMELER:
4 adet büyük boy armut,
2 su bardağı toz tatlandırıcı,
4 adet tüm ceviz,
2 adet karanfil, kaymak.
YAPILIŞI:
Kabukları soyulmadan armutların
sap kısımları kesilir. İçleri dibi
delinmeyecek şekilde oyulur.
Tencereye oturtulan armutların
içlerine toz tatlandırıcı doldurulur,
geri kalan ise üzerine serpilir.
Armutların üzeri kapanacak
şekilde su konulup, karanfiller
ilave edilir. Armutlar yumuşayana
kadar saplı kısımları ile birlikte
kaynatılır. Piştikten sonra servis
tabağına alınarak üzerlerine
ceviz ilave edilir. Her birinin
üzerine kaymak ya da 1 tepeleme
tatlı kaşığı vanilyalı dondurma
konulup, saplı kısımları şapka gibi
oturtulur. Soğuk servis edilir.
15
BULMACA
ÖDÜLLÜ ÇENGEL BULMACA
Resimdeki
aktris
Resimdeki
aktris
Parasız
Parasız
Vahşi
Vahşi
Lezzet
Lezzet
Güvey
Güvey
Anne
Anne
1
1
Fas başkenti
Fas başkenti
Yüz
güzelliği
Yüz
güzelliği
5 5
Sandal
Sandal
Sulh
Sulh
Habeş
Habeş
soylusu
soylusu
Bir
BirTürk
Türk
güreşi
güreşi
Sene
Sene
Endüstri
Endüstri
3
3
İşsizlik rakamları
beş yılın zirvesinde
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Temmuz dönemi işsizlik
oranlarını açıkladı. Temmuz döneminde işsizlik oranı, bir önceki
döneme göre 0,7 puan artarak yüzde 9.8’e yükseldi. Tarım dışı
işsizlik oranı yüzde 11,1’den yüzde 12’ye yükselirken mevsimden
arındırılmış işsizlik oranı yüzde 9,9’dan yüzde 10,4’e yükseldi.
Birhitap
hitap
Bir
ünlemi
Endonezya’ünlemi
Endonezya’da bir
bir ada
ada İskambilde
İskambilde
da
koz
koz
44
Anı
Anı
Hemolitik Dilekçe
Hemolitik
anemiye
ne- Dilekçe
anemiye
neden
olan bir
den
olan
kan hastalığıbir Sahip
kan hastalığı Sahip
Bir alay
Bir alay
işareti
işareti
İridyum
İridyum
simgesi
simgesi
Piston
Piston
Duruk
Duruk
T
ÜİK, Temmuz ayı işsizlik oranını
yüzde 9,8 olarak açıkladı. İşsizlik
rakamları bir önceki dönem yüzde
9,6 olarak açıklanmıştı. Türkiye genelinde
15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı
2015 yılı Temmuz döneminde geçen yılın
aynı dönemine göre 103 bin kişi artarak 2
milyon 970 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise
yüzde 9,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı
dönemde; tarım dışı işsizlik oranı aynı
düzeyde kalarak yüzde 12 olarak tahmin
edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 18,3
olurken,15-64 yaş grubunda da bu oran
değişim göstermeyerek yüzde 10 oldu.
İstihdam edilenlerin sayısı 2015 yılı
Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı
dönemine göre 932 bin kişi artarak 27 milyon 342 bin kişi, istihdam oranı ise 0,9 puanlık artış ile yüzde 47,2 oldu. Bu dönem-
Hangi
Hangikişi
kişi
Kesin
Kesin
99
Ortodoğu’da
Ortodoğu’da
bir
bir göl
2
2
Latife
Latife
Züppe
Züppe
İlave
İlave
88
Gizlice
Gizlice
kötülük
Öğe,
unsur kötülük
Öğe,
unsur
eden
eden
Peynirtürü
türü
Peynir
Temel, esas
Temel,
esas
6
6
9
8
Resimdeki
aktris
Ayakkabı
çekeceği
K
9
8
5 5
4 4
Bir sayı
Bir sayı
3 3
2
2
1
AHAHTAR
AHAHTAR
KELİME
KELİME
1
İnce urgan
İnce urgan
7 7
renk
BirBir
renk
Bir
Birbesin
besin
maddesi
maddesi
Dejenere
Dejenere
6 6
7
7
Kemik
Kemik
ucuucu
OECD: İşsizlik 2016 sonuna kadar yüksek
Mektup
Matem
B
Gerçek
Y
Gökyeşil renk
N
E
R
A
T
A
R
E
S
İ
3
E
Bir sanat dalı
Bir deniz adı
E
G
Bir nota
E
Zeybek
Yapma,
etme
Tüpgaz
sobası
Yapılacak çekilişle üç kişiye Arçelik, Bosch ve Profilo marka
çay makinesi hediye ediyoruz. Gazetemizin 150. sayısının talihlisi
Trakya Döküm San. ve Tic. A.Ş.’den Cem Gavalcı, Autoliv Cankor
Otomotiv Emniyet Sistemleri San. ve Tic. A.Ş.’den Naime Şen ve
Temsa Global San. ve Tic. A.Ş.’den Ersoy Balçık oldu.
Okurlarımızın dikkatine
“Ödüllü Çengel Bulmaca” çekilişimize katılabilmeniz için, bulmacanın tam
çözümünü, adınızı, görevinizi ve işyerinizin unvanını belirterek, en geç
31 Aralık 2015 tarihine kadar MESS’e göndermeniz veya aşağıdaki faks
numarasına iletmeniz gerekmektedir. İletişim Adresi: Merkez Mah. Geçit
Sk. No:2, 34381 Şişli / İstanbul Faks: 0212 241 76 19
Yurtluk
K
Dar ve kalınca
tahta
M
A
L
T
A
Az
pişmiş et
Kesin
K
Bir tür
fayton
3,14
sayısı
P
Bir cetvel
türü
4
Belirti
Ü
E
Ş
F
E
A
E
E
R
İ
Z
İ
K
T
A
İklimleme
aygıtı
L
Afrika’da bir
ırmak
İ
Özen
Müspet
bilimler
A
T
İ
Çağrı
K
L
A
N
D
O
A
A
R
E
V
E
R
E
L
T
Meydan
İ
İsviçre’de bir
ırmak
Arapça
ben
2
Aida
bestecsi
Manevi
T
E
T
İ
N
S
Şehir
K
E
N
Kalayın
simgesi
3
L
Taşkın su
Aşamasız
asker
1
Beddua
Duman
kiri
M
R
Pay
E
Sofrada
kullanılan sahan
altlığı
Bir kıta adı
A
N
İ
H
İ
M
A
S
E
L
Renyumun
simgesi
Lisan
R
D
İ
Bir sayı
İ
K
İ
A
L
A
N
150’nci sayıya ait anahtar sözcük: NİSPET
E
Mağara
de, tarım sektöründe çalışan sayısı 104 bin
kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise
827 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 22’si tarım, yüzde 19,5’i sanayi, yüzde
7,4’ü inşaat, yüzde 51,1’i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi
ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün
istihdam edilenler içindeki payı 0,6 puan,
inşaat sektörünün payı ise 0,1 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,4 puan, sanayi sektörünün payı 0,3 puan azaldı.
İşgücü 2015 yılı Temmuz döneminde
bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 35 bin kişi artarak 30 milyon 311 bin
kişi, işgücüne katılma oranı ise 1,1 puan
artarak yüzde 52,4 olarak gerçekleşti. Aynı
dönemler için yapılan kıyaslamalara göre;
erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,5 puan
artarak yüzde 72,8, kadınlarda ise 1,6 puanlık artışla yüzde 32,4 olarak gerçekleşti.
5
konomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) İstihdam Görünümü 2015 raporunda, OECD üyesi ülkelerde istihdam piyasası şartları genel
olarak iyileştiğini ancak son ekonomik
krizden toparlanmanın ülkeler arasında oldukça değişken olmaya devam
ettiğini açıkladı.
OECD bölgesinde kriz sırasında
yaşanan iş açığını yakın zamanda kapatabilmek açısından istihdamın hala
çok yavaş şekilde büyümekte olduğuna dikkat çekilen raporda, istihdamın
imalat ve inşaat sektörlerinde daha
çok, kısa zamanlı çalışmaya kaydığı
belirtildi. Bu durumun, bazı işsizlerin
tam zamanlı bir iş bulmalarını zorlaştırdığına dikkat çekilen raporda,
sonuç olarak işsizliğin 2016 sonuna
kadar yüksek kalmasının beklendiği
vurgulandı. OECD verilerine göre üye
ülkelerde toplam işsiz sayısı 43 milyonu aşıyor. Söz konusu rakam kriz
öncesine göre 11 milyon işsiz artışını
ifade ediyor. 2014 yılı 4’üncü çeyrekte yüzde 7,1
olan işsizlik oranının hâlâ kriz öncesi
seviyenin 1,6 puan üzerinde olduğuna işaret eden OECD, 2015 ve 2016’da
yaşanacak yavaş istihdam artışları ise
2016 son çeyrekte işsizlik oranının yüzde 6,6’ya ineceğini öngördü.
Çölleşme, Türkiye
için büyük tehlike
ISSN 1303-2526
İŞÇİ VE İŞVERENİN İLETİŞİM ARACIDIR
Türkiye’nin sulak alanlarını yitirdiğine dikkat çeken Buğday Ekolojik Yaşamı
Destekleme Derneği’nin verilerine göre, son 40 yılda su kaynaklarımızın yarısını
kaybettik. Çölleşmeyle gelen arazilerin bozulması ve kuraklıktan kaynaklı gıda
fiyatlarındaki artış, hem kırsal kesimi hem de şehirlileri tehdit ediyor.
B
uğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin yüksek olduğu, başta
su kuşları olmak üzere çok zengin karakteristik bitki
ve hayvan topluluklarının yaşam alanı olan sulak alanlarını yitirdiğine dikkat çekiyor. Derneğin verdiği bilgilere
göre, son 40 yılda su kaynaklarının yarısını kaybeden Türkiye’de en fazla su, tarım sektöründe kullanılıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı güncel verilerine göre;
Türkiye’de toplam sulanabilir tarım arazisi 8,5 milyon
hektar. Bunun ancak 5,5 milyon hektarı sulanabiliyor. Sulanan 5,5 milyon hektar tarım alanının yüzde 92’si salma
sulama ile sulanıyor. Suyu verimli kullanan damla veya
yağmurlama gibi modern sulama yöntemleri sadece yüzde 8’lik bir alanda yapılıyor.
Sulak alanları tehdit eden problemlerin başında; evsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlenmeler, sürdürülebilir olmayan su altyapı projeleri, artan nüfus, çarpık
sanayileşme, yapılaşma, içme, kullanma ve sulama suyu
temini ve enerji üretimi için aşırı miktarda su alınması,
kontrolsüz saz kesimi ile sazlıkların yakılması ve tahribinin yanı sıra aşırı ve yanlış su kuşu veya su ürünleri avcılığı yapılması geliyor.
PEKİ SULAK ALANLAR NEDEN KURUYOR?
Devlet Su İşleri’nin (DSİ) yıllık istatistik bültenlerinde, sulak alanların doğrudan ve tümüyle kaybına yol açan iki
nedenin “Taşkın kontrolü ve arazi kazanma amaçlı kurutma” olduğu belirtiliyor. DSİ’nin kurulduğu 1953 yılından
bu yana önemli kuş alanlarının dışında kalan 370 bin
hektar sulak alan habitatı, çeşitli kurutma ve taşkın kontrolü amaçlı projeler sonucu yok oldu.
Su dağıtımındaki kaçaklar ve buharlaşma ile küresel
ısınma ve yağışların azalması da sulak alanların yok olmasına neden oluyor.
Göçün ikinci
büyük nedeni
çölleşme
İnsan soyu da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
A
BD’nin Stanford, Princeton ve Berkeley üniversitelerinden
araştırmacılar, omurgalıların normaldekinden 114 kez daha hızlı
yok olduğunu öne sürdü. “Science Advance” dergisinde yayımlanan
araştırmaya göre, 1900 yılından bu yana 400’den fazla omurgalı türü
yok oldu. Bu tür bir tükenişin, 100 yıl değil 10 bin yıllık bir süreçte
görülmesi gerekiyor.
Araştırmayı yöneten Gerardo Ceballos, “Dünya, altıncı büyük
soyların tükenişi evresine giriyor. 65 milyon yıl önce böyle bir evrede
dinazorlar yeryüzünden silinmişti. Eğer harekete geçmez önlem almazsak, insan soyu da yok olup gidenler arasında yer alacak” ifadesini
kullandı. İklim değişikliği, çevre kirliliği, ormanların yok edilmesi ve
hayvanların ticari amaçla öldürülmesinin süreci hızlandırdığına dikkat
çeken Ceballos, biyoçeşitliliği ve insanın geleceğini kurtarmak için
acilen önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Sıcaklar arttıkça
bebeklerin doğum
kilosu düşüyor
A
BD’de yapılan bir araştırma, iklim değişikliklerinin yeni
doğan bebeklerin kilosu üzerinde olumsuz etkisi olduğunu gösterdi. Coğrafya profesörü Kathryn Grace ile doktorlar ve araştırmacılar tarafından iki yıldır yürütülen çalışmada,
19 Afrika ülkesindeki iklim değişikliği ve doğum ağırlığı
arasındaki ilişki incelendi. Grace ve ekibi, gelişmekte olan
ülkelerdeki detaylı iklim verileri ile iklim değişikliğine ve onun
doğum ağırlığı üzerindeki etkilerine odaklanan kapsamlı
sağlık verilerini değerlendirdi. Araştırma sonucu, yağışların
azalmasına ve yüksek sıcaklara maruz kalan hamile kadınların
daha düşük ağırlıkta bebek dünyaya getirdiğini ortaya koydu.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu,
savaşlardan sonra en büyük göçün çölleşme ve kuraklık sebebiyle yaşandığını
belirterek, “Her yıl 500 bin kişi çölleşme nedeniyle evini terk ediyor” dedi.
Eroğlu, 12-23 Ekim tarihleri arasında
Ankara’da yapılan BM Çölleşmeyle Mücadele Konferansı Hazırlık Çalıştayı’nda,
çölleşme ve kuraklığa ilişkin yaptığı
yazılı açıklamada, çölleşmenin toprağın
verimliliğini yitirmesi ve bitki örtüsünün bozulma süreci olduğunu kaydetti.
Son 20 yılda 10 milyon kişinin çölleşme nedeniyle göç ettiğine değinen
Eroğlu, “2050 yılına kadar 135 milyon
insan göç etmek zorunda kalacak. Yine
her yıl 12 milyon hektar alan verimliliğini kaybediyor. Bu yıllık 20 milyon ton
buğday üretiminin kaybı demek” ifadesini kullandı. Eroğlu, Türkiye’nin de coğrafi konum itibariyle iklim değişikliği ve
kuraklıktan en fazla etkilenecek ülkeler
arasında yer aldığına dikkati çekti.

Benzer belgeler