KAPAK_Layout 1

Transkript

KAPAK_Layout 1
MAKRO VİZYON l MART-NİSAN 2011 SAYI 23
MAKRO SUNUȘ
Değerli Makro Vizyon okurları,
Şeref SONGÖR
Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı
Makro olarak, 20 yıldır, siz değerli
müşterilerimize hizmet veriyoruz ve
ulaşmak istediğimiz pek çok hedefimiz
var. Bunlardan en önemlisi de
Türkiye’nin en iyi ve kapsamlı
perakende markalarından biri olmak
ve hizmetimizin kalitesini arttırmak…
Ama tüm bu hedeflerin temelinde tek
bir amaç var; sizlere her zaman en iyi
hizmeti sunmak ve güler yüzünüze
mazhar olmak. Bu amaç çerçevesinde
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Ocak ve Şubat ayları Makro için
oldukça hareketli geçti. Uzun süredir
devam eden çalışmalarımız bir
nihayete ulaştı ve artık Makro olarak
İstanbul’da da hizmet vermeye
başladık. Ankara’da başladığımız
yolculuğumuz 10. durak olarak
İstanbul’da devam ediyor. Türkiye’nin
10 ilinde hizmet veren bir mağazalar
zinciri olarak hedefimiz, büyük.
Yurdumuzun dört bir yanına Makro
kalitesini taşımak…
El ele verelim
kütüphanelerimizi
yenileyelim!
Tüm bireylerin ve kurumların, içinde
yaşadıkları toplumun yaşam kalitesini
iyileştirmek ve toplumla birlikte
sürdürülebilir bir dünya için
ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal
gelişmeye destek verme sorumluluğu
var. Gelecek nesillerin bizden daha iyi
şartlarda yaşaması, yine bizim
elimizde. Onlara bırakacağımız
yaşanabilir bir dünya için hepimiz bir
adım atabilmeliyiz.
Toplumsal ve çevresel sorunların
çözümüne yönelik olarak biz de
kurumsal vatandaş bilinciyle
elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Bu amaçla da pek çok öğrencinin
yüzünü güldüren bir proje
gerçekleştirdik. Ankara, Konya ve
Kayseri’de bulunan 3 tane ilköğretim
MAKRO VİZYON
02
MART-NİSAN 2011
okulunun kütüphanelerini yeniledik
ve bazı eksiklerini giderdik. P&G
markasıyla beraber gerçekleştirdiğimiz
bu projenin açılışında yaşadıklarımız,
yapılan işin güzelliğini gözler önüne
serdi. Bundan sonra her yıl okulların
ihtiyaçları doğrultusunda
sürdürülebilir çalışmalarımızı sizlerin
büyük katkılarıyla yapmaya devam
edeceğiz. Bizim amacımız,
müşterilerimize, çalışanlarımıza,
topluma ve çevreye en etkin ve verimli
şekilde fayda sağlamak. Bu amaç
doğrultusunda başlattığımız, bir diğer
projemiz de yaşlılarımızla ilgili. Bu
projede kapsamında da Ankara,
Konya ve Kayseri’de bulunan 3 tane
huzurevinin çeşitli ihtiyaçlarını
belirledik ve gidermeye çalışacağız.
Tabi ki, tüm bu çalışmalarda sizlerin
katkıları çok büyüktür.
Hayata gülümseyelim
Makro Vizyon’un bu sayısına gelecek
olursak… Kapak konumuz, “Hayata
gülümseyin”. Gülmenin sayısız
faydasının yanı sıra, iyimser olmanın
size açacağı yeni fırsatlardan
bahsetmek ve hayatın her şeye rağmen
güzel olduğunu göstermek istedik.
Hep beraber hayata gülümseyelim.
Açtığımız her yeni mağaza,
gerçekleştirdiğimiz her yeni proje bizi
daha da heyecanlandırıyor. Hizmet
kalitemiz her geçen gün artıyor ve
işimize daha sıkı sarılıyoruz.
Yatırımlarımızla büyümeye devam
edeceğiz, inşallah.
Amacımız sizlere çok daha iyi bir
alışveriş deneyimi yaşatmak. Çünkü
müşterilerimizin her zaman daha
iyisini hak ettiğine inanıyoruz. Sizlerin
beğenisi en büyük motivasyon
kaynağımız.
Saygılarımla…
MAKRO İÇİNDEKİLER
34
K A PA K 3 4
KISA KISA 18
Hayata gülümseyin!
Beslenme
Sağlık
Güzellik
Biz insanlar, hayatımızın kötü giden taraflarına takılıp iyi olanları
görmezlikten gelebiliyoruz. Zaman zaman kendi kendimize
düşmanca davranıp kötün giden her şeyden kendimizi sorumlu
tutuyoruz. Bu da hayattan zevk almamızı engelliyor ve bizi
mutsuzluğa itiyor. Ancak her şeye rağmen hayatın güzel olduğunu
unutmamak ve hayata gülümsemek elimizde…
GÜNCEL 24
18 Mart Çanakkale Zaferi
HABERLER 06
• Makro artık İstanbul’da
• Hayat Eğitim Kurumları ve Makro ile
9. Altınşah Satranç Turnuvası
• 2011 Motivasyon
Toplantıları’nda
bir araya geldik!
• Makro ve P&G,
kütüphane yenileme
projesi ile yeni nesillere
kitap okuma bilinci aşılayacak
• Yaşlılarımızın sonbaharlarını daha huzurlu
geçirmelerine katkıda bulunmak ister misiniz?
• Makro kazandırmaya devam ediyor
MAKRO VİZYON
GÜNCEL 26
23 Nisan kutlu olsun
GÜNCEL 28
Tüketirken haklarınızı
unutmayın!
GÜNCEL 32
Kadın olmak zor!
04
MART-NİSAN 2011
YA Ş A M 4 0
GÜZELLİK 68
Hayatınızı hobilerle
zenginleştirin
Ömür boyu güzel...
GÜNCEL 70
SAĞLIK 46
Dünyanın en hızlı yayılan
hastalığı: Diyabet
21. yüzyıl insanının baş
düşmanı: Kanser
KARİYER 76
GÜNDEM 50
Sağlıklı varoluşun
yaşam iksiri hoşgörüdür
G I D A K Ü LT Ü R Ü 5 2
Daha sağlıklı bir yaşam için:
Baklagiller
KONUK 58
Engin Altan Düzyatan:
İyi bir oyuncu olarak
anılmak istiyorum
SAĞLIK 62
Bu hastalıklar
erkekleri tehdit ediyor
CV’ni yenile!
MAKRO VİZYON
MART-NİSAN 2011
SAYI: 23
GEZİ 82
Doğunun renkli ülkesi:
Hindistan
Makro Market Adına Sahibi
Mustafa Songör
Genel Yayın Yönetmeni
Nuray Erdoğan
ÇOCUK 86
Dino’nun eğlence sayfaları
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Hünkar Sibel Görel
TA R İ F 9 0
[email protected]
Tavuk Sote
Soğan Çorbası
Damla Çikolatalı Muffin
Dondurmalı Brownie
BULMACA 94
Yazı İşleri
Bikem Öğünç
Özlem Bayrak
Selin Babacan
[email protected]
Grafik Tasarım
Mehmet Emin Öztürk
Reklam-PR
Nilgün Tüfekçioğlu
[email protected]
Reklam Tasarım
Zafer Mert
Coşkun Işıkgül
Cenk Atarer
Mücahit Aktaş
Fotoğraf
Salih Yılar
52
68
Yayına Hazırlık
Tel: (0212) 503 88 08
[email protected]
Renkayrım/Baskı ve Cilt
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.
Yayın Türü
Yerel Süreli
46
Yönetim Yeri
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11
06980 Sarayköy - Kazan / Ankara
T: (0312) 815 47 05
www.makromarket.net
82
MAKRO VİZYON
05
MART-NİSAN 2011
MAKRO HABER
Makro artık İstanbul’da
Makro, 26 Ocak
2011 tarihinde
İstanbul’da
bulunan
Karadağlar
Hipermarketleri’ni
bünyesine katarak
2011 yılının ilk
büyüme hamlesini
gerçekleştirdi.
2011 için planladığı
büyüme hedeflerini
senenin ilk ayında
gerçekleştirmeye başlayan
Makro, İstanbul’da 8
mağazası bulunan
Karadağlar
Hipermerketleri’ni
bünyesine kattı. Karadağlar
Hipermarketleri’nin
İstanbul’un Avrupa
yakasında 7 ve Anadolu
yakasında 1 adet olmak
üzere toplam 8 mağazası
bulunuyor ve Karadağlar
Hipermarketleri, 7450
metrekare satış alanı, 40
kasası ve 360 çalışanıyla
hizmet veriyor.
Türkiye genelinde, 9 ilde
127 mağazasıyla
müşterilerine makro
kaliteli hizmet ulaştıran
Makro, Karadağlar
Geleneksel olarak her yıl
Nisan ayında düzenlenen
Altınşah Satranç
Turnuvası, bu yıl da
Ankara Arena Spor
Salonu’nda 7-8 Mayıs
tarihlerinde
gerçekleştirilecek. Ana
sponsorluğunu Makro’nun
üstlendiği turnuvaya,
geçen yıl, 666 ilköğretim
okulundan 1700 sporcu
katılmıştı.
Omo, Algida, Domestos,
Sana, Ülker Smartt ve
Cappy’nin de sponsor
olarak destek verdiği
turnuva bu yıl da 2
kategoride
gerçekleştirilecek. Genel
ve Kızlar kategorilerinde
yarışacak olan sporcuları,
turnuva sonunda
Hayat Eğitim Kurumları ve
Makro ile 9. Altınşah
Satranç Turnuvası
Ankara’nın önemli eğitim kurumlarından Hayat
Eğitim Kurumları tarafından her yıl düzenlenen
Altınşah Satranç Turnuva’nın 9.’su 7-8 Mayıs
tarihlerinde düzenlenecek.
MAKRO VİZYON
06
MART-NİSAN 2011
Hipermarketleri’ni
bünyesine katmasıyla
mağaza sayısını 135’e,
müşteri satış alanını 130
bin metrekarenin üzerine
çıkartmış oldu. Karadağlar
Hipermarketleri ile
İstanbul’a ilk adımını atan
Makro, 2011 yılında
İstanbul’un yanı sıra,
birçok ilde yatırım yapmayı
hedefliyor.
birbirinden değerli
hediyeler bekliyor olacak.
Genel kategorisinin al
kategorileri, 7-9 Yaş, 1012 Yaş, 13-14 Yaş ve Açık
Kategori olarak belirlendi.
Kızlar kategorisinde ise, 79 Yaş, 10-14 Yaş ve Açık
Kategori adlı alt
kategoriler bulunuyor.
Turnuvaya Türkiye
genelindeki tüm
ilköğretim okulu
örencileri, 8 Nisan
tarihine kadar
başvurabilirler.
Başvuru için:
www.ankara.tsf.org.tr
www.hayategitim.com
Ayrıntılı bilgi için:
Hayat Eğitim Kurumları
(0312) 322 22 22
MAKRO HABER
2011 yılı Motivasyon
Toplantılarında
bir araya geldik!
Makro olarak, her yıl
düzenlediğimiz
geleneksel Personel
Motivasyon
Toplantılarımızda tüm
çalışanlarımız bir araya
geldi. 2011 yılının ilk
motivasyon toplantısını
26 Ocak Çarşamba
günü Ankara Lale
Orkide Salonu’nda
gerçekleştirdik.
Toplantılar, Ankara’nın
ardından, Makro’nun
hizmet verdiği; Konya,
Antalya, Mersin,
Kayseri, Malatya ve
Samsun’da da
gerçekleştirildi.
1300 personelin katılımıyla
gerçekleşen motivasyon
toplantısına, Makro
mağazalarında sürekli
hizmet veren tedarikçi
firmaların elemanları da
katıldı. Genel olarak 2010
yılında yapılan tüm
faaliyetlerin sunumu ile
başlayan toplantımız,
Makro Market Genel
Müdürü Mehmet
Songör’ün ‘Performansa
Dayalı Maaş Sistemi’ni
anlatmasıyla devam etti.
Mehmet Songör,
perakendede ilk defa Maya
yazılım adı altında
hazırladıkları Performansa
Dayalı Personel Maaş
Sistemi’nin ayrıntılarını,
Makro çalışanlarıyla
paylaştı.
Toplantı, Makro Market
Yönetim Kurulu Başkanı
Şeref Songör’ün
konuşmasıyla devam etti.
Şeref Songör, 2010 yılı
MAKRO VİZYON
sektörel değerlendirmesini
yaptıktan sonra Makro
ailesine 2011 yılı
hedeflerini açıkladı. Makro
markasını 26 Ocak 2011
tarihi itibariyle İstanbul’a
taşıdıklarının müjdesini
veren Şeref Songör 2011
yılı hedeflerinin birincisini
gerçekleştirmenin
mutluluğunu yaşadıklarını
ifade etti. Makro ailesi de,
Yönetim Kurulu Başkanına
2011 yılı hedeflerini
maksimum performansla
gerçekleştireceklerinin ve
Makro’yu sektör lideri
yapmak için yılmadan,
yorulmadan koşacaklarının
08
MART-NİSAN 2011
sözünü verdiler.
Makro Market Yönetim
Kurulu, her yıl Makro ailesi
içinde 5, 10 ve 15. yılını
dolduran çalışanlarına
teşekkür belgeleri, plaketler
ve şiltler hazırlayıp hediye
ediyor. 2011 yılı
motivasyon toplantısında
da, 5 yılını dolduran 1071
personel, 10 yılını dolduran
435 personel ve 15 yılını
dolduran 10 personelin
hediyeleri Makro Market
Yönetim Kurulu Başkanı ve
Üyeleri tarafından takdim
edildi. Ödül töreninin sona
ermesiyle beraber, Makro
ailesi çeşitli yarışmalar ve
müzikler eşliğinde 2010
yılının tüm yorgunluğunu
attı. Gecede Makro ailesine
dağıtılan kuponlar arasında
yapılan çekilişle birçok
Makro çalışanı, birbirinden
değerli hediyelerin sahibi
oldu.
27 Ocak 2011 tarihinde
Ankara’daki ikinci
motivasyon toplantısı
düzenlendi. Motivasyon
toplantıları, Ankara’nın
ardından, Makro’nun
hizmet verdiği; Konya,
Antalya, Mersin, Kayseri,
Malatya ve Samsun’da da
gerçekleştirildi.
MAKRO HABER
Makro ile P&G, eğitime destek vermek üzere önemli bir sosyal sorumluluk
projesine imza atıyor. “El Ele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim” projesi
kapsamında P&G ve Makro, Türkiye genelinde ihtiyacı olan okulların
kütüphanelerini yenileyecek.
Makro ve P&G,
kütüphane yenileme projesi ile
yeni nesillere kitap okuma bilinci aşılayacak
İlköğretim okullarındaki
çocuklara kitap okuma
alışkanlığı kazandırmayı
hedefleyen proje kapsamında,
yılda 3 okulun kütüphanesi
yeniden oluşturulacak,
kütüphanesi olmayan okullar
için özel kitaplık alanları
kurulacak.
Makro ve P&G “El Ele
Verelim, Kütüphanelerimizi
Yenileyelim” projesini bir
törenle başlattı. Demetevler
İlköğretim Okulu’nda
yenilenen kütüphanenin
açılışına; Yenimahalle
Belediye Başkanı Fethi Yaşar,
Ankara İl Milli Eğitim
Müdür Yardımcısı Ahmet
Pala, P&G Dış İlişkiler
Direktörü Hayrünnisa Aligil
ve Makro Market
Yönetim Kurulu Başkanı
Şeref Songör
katıldı.
Minik adımlarla
dev proje…
Açılış töreninde bir konuşma
yapan P&G Dış İlişkiler
Direktörü Hayrünnisa Aligil,
şirket olarak iyi bir kurumsal
vatandaş olmak için çabalarını
sürdürdüklerini söyledi ve bu
amaç doğrultusunda projeleri
değerlendirdiklerini ve sosyal
sorumluluk projeleri içinde
yer almaktan gurur
duyduklarını ifade etti.
P&G’nin markaları ve
çalışanları ile bugün ve gelecek
nesillerde dünya
tüketicilerinin yaşamlarını
iyileştirecek üstün kalite ve
değerde ürünler sunmak için
çalıştığının altını çizen Aligil,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm dünyada faal olan ve
her yıl 50 milyon
çocuğumuzun hayatında fark
yaratan “Yaşa, Öğren ve
MAKRO VİZYON
Başar Yardım Platformu”
kapsamında P&G Türkiye
olarak uzun soluklu ve önemli
sosyal sorumluluk projelerine
imza atıyoruz. Bu platformun
amaçları; çocukların hayata
sağlıklı başlamaları, eğitim
olanaklarına erişmeleri ve
yaşamsal beceriler
kazanmalarıdır. ‘Elele
Verelim, Kütüphanelerimizi
Yenileyelim’ projesi ile de
yılda 3 okulun kütüphanesini
yenileyerek, çocuklarımızın
hayatlarına bir katkımız
bulunsun istedik.”
Çocuklar
geleceğimizdir
Proje ortağı Makro Market
Yönetim Kurulu Başkanı Şeref
Songör de P&G ile böyle bir
projenin altına imza atmanın
haklı gururunu yaşadıklarını
belirtti. “Eğer dünyanın daha
10
MART-NİSAN 2011
iyi bir yer olmasını istiyorsak,
daha rahat çalışabileceğimiz,
daha huzurlu
yaşayabileceğimiz bir ortam
istiyorsak hem bireysel hem de
kurumsal olarak
sorumluluklarımız olduğunu
unutmamalıyız” diyen Songör,
projeyi de bu kapsamda
değerlendirdiklerini kaydetti.
Yılda 3 okulun kütüphanesini
yenilemeyi hedeflediklerini
belirten Songör projeye ilişkin
olarak şunları söyledi: “Elele
Verelim, Kütüphanelerimizi
Yenileyelim” projesi, bizim
için de çok önemli. Makro
olarak 1991 yılında Ankara’da
kurulduk. 20. yılımızda biz
büyüdük, büyürken
tüketicimize de katkımız
olsun istedik. P&G ile birlikte
yürüttüğümüz bu proje de
bunlardan biri. Çocuklarımız
geleceğimizdir. Onların
hayatlarını minik de olsa
değiştirebiliyorsak ne mutlu
bize.”
Törende konuşan Yenimahalle
Belediye Başkanı Yaşar da
sağlıklı bir toplumun sağlıklı
bir eğitimden geçtiğine
dikkati çekerek “Servet
devamlı el değiştirir ama
okullara verilen isimler ilelebet
oraya kazınır, orada kalır”
dedi. Ankara İl Milli Eğitim
Müdür Yardımcısı Pala,
okullara katkı sağlayanlara
teşekkür ederek, amaçlarının
ahlaklı, dürüst öğrenciler
yetiştirmek olduğunu söyledi.
Konuşmalardan sonra “El Ele
Verelim Kütüphanemizi
Yenileyelim” projesi
kapsamında, Demetevler
İlköğretim Okulu ile Samsun
ve Konya’da kütüphaneleri
yenilenen okullarla internet
üzerinden bağlantı kuruldu.
Üç okulda aynı anda açılış
yapıldı.
Ankara
MAKRO HABER
Yaşlılarımızın sonbaharlarını
daha huzurlu geçirmelerine
katkıda bulunmak ister misiniz?
Kayseri
Konya
Nestle ve Makro,
yaşlılarımızın daha
huzurlu vakit
geçirmelerini sağlamak
için bir projeye imza
atıyor. 1-30 Mart
tarihleri arasında,
Makrolardan Nestle,
Nescafe, Maggi, Polo,
Coffee Mate, Nestle
Çocuk, Nesquik ve
Haribo markalı
ürünlerden alın, siz de
yaşlılarımızın
sonbaharını daha
huzurlu geçirmelerine
katkıda bulunun.
Huzurevlerinde yaşayan
yaşlılarımızın daha huzurlu
ve güzel bir ortamda vakit
geçirmelerini sağlamayı
hedefleyen proje
kapsamında Ankara,
Konya ve Kayseri2de
bulunan 3 adet
MAKRO VİZYON
huzurevinin televizyon
izleme odalarının
yenilenmesi hedefleniyor.
Makro ile Nestle,
yaşlılarımızın yanında
olduklarını göstermek ve
onlara destek olmak üzere
bu önemli bir sosyal
sorumluluk projesine imza
atıyor. “Yaşlılarımızın
Sonbaharlarını Daha
Huzurlu Geçirmelerine
Katkıda Bulunmak İster
Misiniz?” projesi
kapsamında Nestle ve
Makro, Keçiören
Belediyesi Sosyal Yardım
İşleri ve Huzurevi, Kayseri
Büyükşehir Belediyesi
Huzurevi ve Konya Dr.
12
MART-NİSAN 2011
İsmail Işık Huzurevi Yaşlı
Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezi’nin televizyon
odalarını yenileyecek.
Siz de Mart ayı boyunca,
Nestle, Nescafe, Maggi,
Polo, Coffee Mate, Nestle
Çocuk, Nesquik ve Haribo
markalı ürünlerden alın,
huzurevlerinin
yenilenmesine katkıda
bulunun.
MAKRO HABER
Giyim ve ayakkabıda
inanılmaz fırsatlar
Kışın son
günlerinde,
Makrolarda
bulunan giyim
ve ayakkabı
reyonları,
birbirinden
hesaplı
kampanyalarla
müşterilerini
ağırlıyor. 26
Ocak-28
Şubat
tarihleri
arasında,
belirtilen ürünlerde “1 alana 1
bedava” kampanyası vardı.
31 Mart tarihine kadar ise,
Makro mağazalarında bulunan
giyim ve ayakkabı
reyonlarındaki ürünlerde %50
indirim fırsatı sizleri bekliyor.
Makro ile
gülümseyin!
Makro, aile fotoğrafınızı
çektiriyor. Makro Card
Gold ile 50 TL ve üzeri
alışveriş yapan tüm
Makro müşterileri, On
Studio’da 1 adet aile
fotoğrafı çektirme
şansına sahip oluyor. 16
Ocak tarihinden itibaren
geçerli olan
kampanyada, her aile On
Studio’nun Abidinpaşa
ve Kolej’de bulunan
stüdyolarında 1 fotoğraf
çektirebiliyor.
MAKRO
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
Makro’dan
cildini sevenlere
müjde!
Makro mağazalarında
artık cilt bakım ürünleri
4
taksitli. Makrolardan
yapacağınız 50 TL ve
üzeri cilt bakım ürünü
alışverişlerinizi, Bonus,
World ve Axess
kartlarınızla peşin fiyatına
4 taksitle ödeyebilirsiniz.
En ucuz fiyatları billboard’lardan takip edin
Makro, müşterilerine her zaman kazandırıyor.
Makro’nun kampanyalarını özellikle billboard’lar
yoluyla takip eden Makro müşterileri her zaman
kazançlı çıkıyor.
12-21 Şubat tarihleri
arasında Makro Card
Gold ile 30 TL ve üzeri
alışveriş yapan Makro
müşterileri, 440 gramlık
Ülker Hanımeller’i 1.50
TL’den satın aldı.
Sevgililer Günü’ne özel…
1-10 Ocaktarihleri
arasında Makro Card
Gold ile 30 TL ve üzeri
alışveriş yapan Makro
müşterileri, 1 litrelik
Vernel Max’ı 2.50 TL’den
satın aldı.
5-14 Şubat tarihleri
arasında Makro Card
Gold ile 30 TL ve üzeri
alışveriş yapan Makro
müşterileri, Rexona Deo
Sprey’i 2.50 TL’den satın
aldı.
8-17 Ocak tarihleri
arasında Makro Card
Gold ile 30 TL ve üzeri
alışveriş yapan Makro
müşterileri, 200 gramlık
Nutella’yı 2 TL’den satın
aldı.
MAKRO VİZYON
14
MART-NİSAN 2011
Makro 14 Şubat Sevgililer
Günü haftasında birbirinden
özel kampanyalara imza attı.
12, 13 ve 14 Şubat
tarihlerinde Sevgililer Günü’ne
özel olarak kozmetik
reyonundaki 50 üründe %50
indirim uygulandı. Ayrıca 14
Şubat gününe özel olarak,
paket çikolatalarda Makro
Card Gold’a %50 indirim
uygulandı. Müşterilerinin özel
günlerini unutmayan
Makro’da en güzel
Sevgililer Günü hediyeleri
hem kaliteli hem de hesaplı.
MAKRO HABER
MAKRO
Kotex ve Makro’dan
Sevgililer Günü puanları
5-25 Şubat tarihleri arasında
Makro Card Gold ile 10 TL ve
üzeri en fazla Kotex alışverişi
yapan 150 Makro müşterisi,
50 TL değerinde Makro Para
Puan kazandı.
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
15-24 Ocak tarihleri
arasında Makro Card
Gold ile 30 TL ve üzeri
alışveriş yapan Makro
müşterileri, 700 ml’lik
Dove Şampuan’ı 3 TL’den
satın aldı.
Finish’ten saklama kapları
29 Ocak-7 Şubat
tarihleri arasında Makro
Card Gold ile 30 TL ve
üzeri alışveriş yapan
Makro müşterileri, 700
ml’lik Rinso Sıvı’yı 4.5
TL’den satın aldı.
7-25 Şubat tarihleri
arasında, Makro’dan
Makro Card Gold ile tek
seferde 20 TL’lik Finish
markalı ürün alan her
Makro müşterisine, anında
2’li cam saklama kabı hediye
edildi.
World Card Makro’da
kazandırıyor
1-28 Şubat tarihleri
arasında, Makro’dan
World kartı ile
2 adet 50 TL ve üzeri
tek çekim alışverişe
10 TL değerinde
Worldpuan hediye
edildi. Makro’dan
World kartı ile
alışveriş edenler daha
çok kazanıyor.
Familia’dan hazır
katlanmış peçete
Makro ve Familia, Makro
müşterilerine kazandırmaya
devam ediyor. 10-31 Ocak
tarihleri arasında, Familia
24’lü tuvalet kağıdı ve Familia
8’li havlu ürünlerini bir arada
alan Makro müşterilerine
Familia 100’lü hazır
katlanmış peçete hediye edildi.
Vanish alanlar çamaşır
makinesi kazandı
Her ay pek çok kampanyaya
imza atan Makro, bu defa da
25 adet çamaşır makinesi
kazandırdı.
5 Ocak-5 Şubat tarihleri
arasında, Vanish Sıvı veya
Toz alan Makro müşterileri
arasında yapılan çekiliş
sonucu, 25 adet çamaşır
makinesi Makro müşterilerinin
oldu.
MAKRO VİZYON
16
MART-NİSAN 2011
MAKRO KISA KISA
Dişleriniz için yiyecekleriniz
Kısaca
Beslenme
Dişlerinizin inci gibi
bembeyaz ve sağlıklı
olmasını istiyorsanız, onları
günde 2 ya da 3 defa
fırçalamalı ve diş ipiyle
temizlemelisiniz. Ayrıca
tüketeceğiniz gıdaların da
dişlerinizin güçlenmesine
yararı olduğunu
unutmayın.
Elma: Ağzın nemli
kalmasını sağlayan elma,
ağzı bakterilerden arındırır.
Siyah çikolata: Siyah
çikolatanın (en az %80
kakaolu ve süt ya da şeker
katkısı olmayan)
içeriğindeki kimyasallar
plak oluşturan maddelerle
savaşıyor.
Soya: Protein bakımından
zengin gıdalar, hücreleri
yeniliyor. Böylece dişlerin
içindeki sinirlere kan
akışını arttırmaya yardım
ediyor.
C vitamini: C vitamini
içeren besinler, diş etinin
en önemli malzemesi olan
kolajeni tazeler.
Kışın artan kilolar
Kış aylarında havaların daha erken kararması, yağışların ve
soğukların artması nedeniyle isteksizlik, halsizlik ve
mutsuzluk sonucu aşırı yeme durumu ortaya çıkabiliyor.
Kendinizi mutsuz ve yapmanız gereken işlere karşı isteksiz
hissediyorsanız, muz, ceviz, fındık, badem ve siyah
çikolata yiyebilirsiniz.
Acının faydaları
Acı yiyeceklerin bağışıklık sisteminizi
güçlendiren antikorlar ürettiğini biliyor
muydunuz? Acı besinlerde bulunan
kapsaisin adlı bileşim, vücudun daha
fazla antikor üretmesini sağlar. Daha
fazla antikor, daha az nezle ve soğuk
algınlığı demektir. Yani bu bileşimi
barındıran gıdalar sayesinde bağışıklık
sisteminizi güçlendirebilirsiniz.
MAKRO VİZYON
18
MART-NİSAN 2011
Sebze yemek için
bir neden daha…
Brokoli filizlerindeki bir
bileşenin astım ve alerjiyi
gidermeye yardımcı
olduğunu biliyor
muydunuz? Brokoli ve
karnabahar gibi
turpgillerde bulunan bir
kimyasal, enzim üretmesi
için vücudu uyarıyor.
Ancak en yüksek oranda
fayda sağlamak için bu
besinleri çiğ tüketmekte
fayda var.
Kanser hastalıklarının
%30-40’ı beslenme
koşulları ile doğrudan
ilişkilidir.
MAKRO KISA KISA
Boyun
ağrılarının
nedeni
Klozetten gelen
mikroplar
Üzüntü ve sıkıntının boyun
ağrısına neden olduğunu
biliyor muydunuz? Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki,
kronik boyun ağrısı yaşayan
kişiler, aynı zamanda yoğun
endişe ve depresyon
durumunda bulunuyor.
Beden daimi bir gerginlik
içinde olduğunda stres
hormonları, sinir ve
kasların gerilmesine neden
oluyor.
Tuvalet klozetinin bir
santimetrekaresinde
yaklaşık 3 milyon bakteri
yaşıyor. Sifon çekildiği
zaman, bu bakterilerin
hepsi suyla birlikte akıp
gitmiyor. Bazıları yukarı
fırlayıp havaya yayılıyor. O
sırada açıkta olan pek çok
eşyaya da bulaşabiliyor.
Diş fırçası da dahil…
Sonucu çok kötü
olabilecek bu durumdan
sakınmak için sifonu
çekmeden önce mutlaka
kapağını kapatın ve hatta
diş fırçanızı banyodaki
kapalı bir dolapta tutun.
%80
Kadınların %80’i
hayatında en az bir
kez, kendisinde
veya bir yakınında
göğüs kanseriyle
karşılaşıyor.
Soğukların açtığı savaşı
kazanmak için…
Kısaca
Sağlık
su ile
Her zaman temiz olmalısınız. Sabun ve
larını
alık
yakın bağlarınız varsa, solunum hast
kapma riskiniz çok daha düşüktür.
mli.
Ne atıştırdığınız her zaman çok öne
lardan biri.
alık
tırm
Örneğin yoğurt en faydalı atış
irim
sind
Canlı kültürler barındıran yoğurt,
lık
yollarının sağlığını düzenler ve bağışık
ımcı olur.
yard
sına
şma
çalı
sisteminin daha verimli
araştırmalar,
D vitamininin gücü yadsınamaz. Yapılan
kişilerin
an
vücudunda daha az D vitamini barındır
riskinin %40
solunum yolu hastalıklarına yakalanma
daha fazla olduğunu gösteriyor.
MAKRO VİZYON
Klimanın getirdiği hastalıklar
Klimaları çok dikkatli kullanmanız gerektiğini aklınızdan
çıkarmamalısınız. Çünkü klimalar, grip, kas ağrıları, kas
tutulması ve zatürre gibi hastalıklara zemin
hazırlayabiliyor. Klimanın sebep olduğu bu hastalıklardan
korunmanın yolu ise, sıcak ortamdan soğuk ortama ya da
soğuk ortamdan sıcak ortama birden geçmemek. Ayrıca
klima filtrelerinin düzenli olarak temizlendiğinden de
emin olmalısınız. Bu filtrelerden havaya yayılan çeşitli
bakteriler, soluduğumuz havaya karışıp ciddi hastalıklara
yol açabilir.
20
MART-NİSAN 2011
MAKRO KISA KISA
Kumrallar için makyaj sırl
ar
ı
Kendinizi en uygun allığı
seçmek için yapacağınız
şey, yanaklarınızı çimdiklem
ek olabilir. Çünkü
oluşan bu renk sizin için
en doğal olanı. Allığınızı
bu renge göre seçmenizde
fayda var. Eğer daha
belirgin bir etki istiyorsanız
, birkaç ton koyusunu
da alabilirsiniz. Böylece do
ğallıktan uzaklaşmamış
olacaksınız.
Kırmızı ve pembe tonda
rujlar, koyu kumrallar
için; pembenin her tonu
ndaki rujlar ise açık
kumrallar için en doğal
ve doğru seçim olacaktır.
Şeftali ve pembe tonlarınd
a göz farları, hem ten
renginize uyar hem de gö
zlerinizi aydınlatır.
İster açık ister koyu kum
ral olun, turkuaz ve
siyahtan kaçınmaya çalış
ın.
Lekelerdeki
tehlike
Cildimizdeki lekeler canımızı sıkan
konulardan biridir. Genellikle
kapatıcılarla bu sorunun üstesinden
gelmeye çalışırız. Ancak bu lekelerin
bazıları, kansere dönüşme ihtimali taşıyor.
Güneş ışınları, lekelenmeye neden olduğu
gibi, bu lekelerde kanser oluşumunda da
önemli bir etkisi bulunuyor. Lekelerden
korunmak için güneşten korunmak
gerektiğini unutmayın. Güneşin dik
geldiği saatlerde dışarı çıkmamak, dışarı
çıkarken cildinize uygun faktörde
güneşten koruyucu krem sürmek, şapka ve
gözlük takmak, alacağınız önlemler
arasında…
Kısaca
Güzellik
Sabah saçlarına
acil bakım
Karışmış saçlarla uyandınız ve duş
almak için hiç vakit yok. Bu
durumda yapılacak en doğru
hareket, saçlarınızı sprey saç kremi
ile yumuşatmak olacaktır. Daha
sonra saçlarınıza masaj yapın ve
ardından bir fırça yardımıyla
nazikçe tarayın. Eğer sabah
kalktığınızda saçlarınız çok yağlı
oluyorsa, yine bir saç spreyi
sayesinde saçlarınızı daha temiz
gösterebilirsiniz. Saç spreyini sıkın
ve saç kurutma makinesini
saçlarınıza tutun. Spreyin
içeriğindeki alkol saçlarınızdaki yağı
emer ve saçlarınız dolgunluk kazanır.
en fazla kaç santimetre
81 Belinizin
olması gerektiğini gösteren sayı
MAKRO VİZYON
22
MART-NİSAN 2011
MAKRO GÜNCEL
Türk, İngiliz, Fransız,
Yunanlı… Yüz binlerce
şehit verildi, Çanakkale
Savaşı’nda. Ancak öyle
kahramanlar vardı ki o
savaş meydanında,
isimleri gün geçtikçe
efsaneleşti. Ne ardında
yüzlerce askeri vardı o
kahramanların, ne de
ayağına giyecek doğru
düzgün bir
ayakkabısı… Topunu,
süngüsünü taşıyacak
bir hayvanı bile yoktu
kimisinin. Kol gücüyle
yürek gücü birleşti ve
zafere giden yol
aydınlandı. Çanakkale
Savaşı’ndan geriye
isimleri ve bir de
emanet ettikleri cennet
vatan toprağı kaldı. Her
yıl 18 Mart’ta andığımız
kahramanlarımızı
unutmamız, elbette
mümkün değil.
18 Mart
Çanakkale
Zaferi
ŞE HİT LE RİM İZİ SAYG IYL A AN IYO RU Z!
“Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak
bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, bir vatan
kalbinin attığı yerdir.”
Çanakkale Savaşı yalnız
bizim tarihimizin değil
yakın dünya tarihinin
en önemli savaşlarından
biridir. Çanakkale
Boğazı’nı savaş
gemileriyle zorlayarak
aşma, böylece İstanbul’a
kavuşma isteği
Avrupa’nın büyük
devletlerinin öteden
beri özlemidir. 1914
yılında 1. Dünya
Savaşı’nın başlamasıyla
İtilaf devletleri bu
isteklerini
gerçekleştirme fırsatının
doğduğuna inandılar.
Bu inançla İngiltere ve
Fransa işbirliği yaparak
3 Kasım 1914 günü
alacakaranlıkta
Bozcaada’dan Boğaz’ın
ağzına doğru yaklaştı.
Ancak durum istedikleri
gibi gelişmedi. Düşman
bozguna uğradı. 19-20
Aralık’ta Anafartalar ve
Arıburnu cephesi, 8-9
Ocak’ta Seddülbahir,
düşmanlar tarafından
boşaltıldı. Böylece 1915
baharında büyük
umutlarla karaya ayak
basan düşman orduları,
1916 kışında bozguna
uğradı. Çanakkale
Savaşlarının unutulmaz
kahramanı, Anafartalar
Grup Komutanı
Mustafa Kemal’in
başarısı, ‘Ulusal
Kurtuluş Savaşı’mızın
kaynağı oldu. n
Bir Destandır Çanakkale…
Hayat Eğitim Kurumları, bu yıl
Çanakkale Zaferi’nin önemini bir kez
daha vurgulamak için “Bir Destandır
Çanakkale” konulu bir resim ve şiir
yarışması düzenliyor.
Ankara genelindeki 6., 7. ve 8. sınıf
öğrencilerine açık olan yarışmanın son katılım
tarihi, 11 Mart. Yayla Bakliyat, Lipton ve
Algida’nın sponsorluğunda gerçekleştirilen resim
ve şiir yarışmalarında dereceye giren öğrencileri
birbirinden güzel hediyeler bekliyor.
Her yarışmacının bir eserle katılabileceği
yarışmalarda, eserlerin özgün olması gerekliliği
var.
Ayrıntılı bilgi ve başvuru için:
Hayat Eğitim Kurumları
(0312) 322 22 22
www.hayategitim.com
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer,
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın!
Mehmet Akif Ersoy
MAKRO VİZYON
24
MART-NİSAN 2011
MAKRO GÜNCEL
23 Nisan 1920, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin
toplandığı ve Türk halkının
egemenliğinin ilan edildiği
gün… “Ulusu yine ulusun
gücü kurtaracaktır. Tek bir
egemenlik vardır, o da
ulusal egemenliktir”
diyerek 23 Nisan 1920’de
Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni toplayan
Mustafa Kemal Atatürk, 23
Nisan’ın Milli Egemenlik
ve Çocuk Bayramı olarak
ilan edilmesine karar verdi
ve ilk defa 1929’da Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin
açıldığı ‘23 Nisan’ günü,
Türk çocuklarına armağan
edilip onların bayramı
olarak kutlanmaya
başlandı. UNESCO, 1979
yılını ‘Çocuk Yılı’ olarak
ilan edince, Türkiye
Cumhuriyeti de 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı’nı tüm
dünya çocuklarıyla
kutlamaya karar verdi. O
yıl kutlamaya 6
ülke katıldı ama
her yıl bu sayı
büyüdü ve 23
Nisan bütün
dünya çocuklarının
kutladığı uluslararası bir
bayram haline geldi.
Dünyada bir ilk olan bu
çocuk bayramına, bugün
dünyanın dört bir
yanından yabancı ulusların
çocukları da katılıyor
ve bu bayram tüm
yurtta büyük bir
coşkuyla kutlanıyor.
En büyük bayram bu bayram…
23 Nisan
kutlu olsun!
Herkesin hayatının bir döneminde muhakkak
diline doladığı, coşkuyla söylediği 23 Nisan
marşlarından biridir bu marş… Geçmiş yıllarda
bizlerin de söylediği bu marş, Atatürk’ün çocuklara
armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı’nda tüm çocuklar tarafından hep
bir ağızdan neşeyle, gururla söyleniyor. Her yıl
olduğu gibi bu yıl da tüm dünyada Atatürk’ün
armağanı olan bu bayram kutlanıyor. Ve çocuklar
yine hep bir ağızdan ‘23 Nisan kutlu olsun!’ diyor.
bir toplumun var
olabilmesi için en değerli
varlıklarımız...
Çocuklarımız olmazsa bir
neslin devamı mümkün
müdür? Atatürk’ün,
“Bugünün küçükleri
yarının büyükleridir”
diyerek onlara armağan
ettiği bu bayramı kutlamak
için sadece bizim
ülkemizde değil pek çok
ülkede çocuklar
hazırlık
yapıyor.
Tüm
ülke
genelinde rengarenk bir
coşkuyla kutlanan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk
Bayramı, diğer devletlerden
gelen çocuklarla da
bütünleşilerek daha büyük
bir anlam kazanıyor.
Dünyaya barış ve sevgi
mesajını en güzel şekliyle
çocuklar veriyor. İlk defa
1979 yılında, 6 farklı
ülkenin katılımıyla
uluslararası
boyuta
taşınan
bu
Tüm dünya
çocuklarının
bayramı
Çocuklar geleceğin
büyükleri, bir neslin
devamı… Çocuklar
MAKRO VİZYON
26
MART-NİSAN 2011
bayram, bugün 40’ın
üzerinde ülkenin
katılımıyla okullarda,
çeşitli statlarda, törenlerde
danslarla, şarkılar, türküler
ve şiirlerle
kutlanıyor.
Başka
ülkelerden
gelen çocuklar
kendi
yörelerinin
kıyafetlerini giyerek
danslarını gösteriyorlar. Ve
bütün dünyaya mutluluk
dağıtıyorlar.
Şimdiki
23 Nisan’lar
alışveriş
merkezlerinde
Bugün hızla değişen yaşam
şeklinin etkileri, en özel
bayram günlerinde bile
kendini göstermekten geri
kalmıyor. 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk
Bayramı da bu
değişikliklerden nasibini
alıyor ve değişen her şey
gibi bugünün de kutlanma
şekli değişiyor. Önceki
yıllarda, sokaklarda
çocuklarıyla gezerek 23
Nisan’ı parklarda,
lunaparklarda kutlayan
aileler, artık bu tür
bayramları kutlamak için
alışveriş merkezlerine akın
ediyorlar. Her yeni gün
gelişen, değişen, yenilenen
bu alışveriş merkezleri,
geçmişin alışkanlıklarını
değiştirse de sağladığı
kolaylıklar bakımından
tercih edilme sebebi
oluyor. Çocuklar için
hazırlanan tiyatrolar,
gösteriler büyük ilgi
görüyor. n
MAKRO GÜNCEL
Her insanın temel ihtiyaçları vardır. Barınma, beslenme,
giyinme ve eğitim bunların en önemlileri. Peki, bu ihtiyaçları
karşılarken var olan haklarımızı biliyor muyuz? Kaç kişi
tüketimi, tüketim bilinci ile yapıyor?
Tüketirken
haklarınızı
unutmayın!
İçinde bulunduğumuz
çağın değişmesi ve
teknolojinin giderek
gelişmesiyle beraber
insanlardaki tüketim
alışkanlığı da aynı
doğrultuda artmaya
başlıyor. Durmadan yeni
ürünler ortaya çıkarken biz
yaşamımızın devamını
diğer insanlarla eşit şekilde
sağlayabilmek için bu
ürünleri temin etmek
zorunda kalıyoruz.
Yiyecekten giyeceğe, en
basit ihtiyaçlarımızdan en
özel ihtiyaçlarımıza kadar
hep bir tüketim sürecinde
olduğumuzu düşünecek
olursak, tüketicilerin
bilinçlenmesinin ne kadar
önemli olduğu da gözler
önüne seriliyor. Her yıl 15
Mart Dünya Tüketiciler
Günü olarak kutlanıyor ve
tüketicilere sahip oldukları
haklar anlatılmaya
çalışılıyor.
15 Mart
Dünya
Tüketiciler
Günü’nüz
kutlu olsun!
Tüketici
haklarını
öğrenmek
için en doğru
gün, bugün...
Günümüzün
tüketicileri alışveriş
merkezlerinde
Bugün tüketim denilince
akla ilk gelen, en temel
tüketim ihtiyaçlarımız olan
giyecek ve yiyecek oluyor.
Böyle olunca da sayıları her
geçen gün artan alışveriş
merkezleri dikkat çekiyor.
Eskiden küçük esnafın yer
MAKRO VİZYON
28
MART-NİSAN 2011
aldığı pasajlar ve sokaklar
tüketiciler tarafından
rağbet görürken artık
insanlar büyük alışveriş
merkezlerini tercih ediyor.
Çünkü tüketiciler
aradıkları her şeyi aynı
mekanda bulmanın
rahatlığını yaşıyor. Zamanı
kısıtlı olan tüketici, iş
çıkışlarında sokak sokak
dolaşmak yerine, gittiği
AVM’lerde hem yemek
yiyebiliyor, hem
ihtiyaçlarına uygun
alışverişi yapabiliyor, hem
de sinema, bowling gibi
değişik aktivitelerle günün
yorgunluğunu birazcık
olsun azaltarak
eğlenebiliyor.
Haklarınıza
sahip çıkın
Gelişen tüketim gücü,
beraberinde tüketici
haklarının gelişimini de
getiriyor. Bugün kaç kişi
tüketici haklarını biliyor ve
buna göre haklarını
savunabiliyor? Ne yazık ki
kendi haklarımıza gerektiği D
MAKRO GÜNCEL
Tüketicilerin en
temel hakları
1985 tarihli Birleşmiş
Milletler Evrensel Tüketici
Hakları Bildirgesi’ne göre
mevcut olan 9 tane temel
ve evrensel tüketici hakkı
var. Bunlardan ilki, temel
ihtiyaçların karşılanması
hakkı. Buna göre insanların
en temel hakkı olarak
barınma, ısınma, yiyecek,
içecek, ulaşım gibi
ihtiyaçların karşılanması
talep ediliyor. Daha sonra
sırasıyla şu haklar geliyor.
giderilmeli ve tekrar o malı
veya hizmeti
alabilmelisiniz.
Sağlıklı bir çevrede
yaşama hakkı
Temiz ve sağlıklı çevre
koşullarında yaşamanız
sağlanmalı.
Ekonomik çıkarların
korunması
Kıyaslama imkana sahip
olarak, çeşitli mal ve
hizmetleri kıyaslayarak en
uygun fiyattan
alabilmelisiniz.
Sağlık ve güvenlik hakkı
Satın aldığınız her türlü
malın yaşamınız ve
sağlığınız açısından size
zarar vermemesi gerekiyor.
Tüketici olarak bazı
temel haklarımız
var; haklarımızı
savunabilmemiz
için sadece tüketici
olmamız değil,
bilinçli tüketici
olmamız gerekiyor.
gibi sahip çıkamıyoruz.
Satın aldığınız bir malın
gerekli kalite ve standart
belgelerine sahip olup
olmadığını, insan sağlığına
uygun üretilip
üretilmediğini, yasal
koşullarla satışa sunulup
sunulmadığını takip etmek
bir tüketicinin en temel
hakkı. Öte yandan hayat
pahalılığının en önemli
sorun olduğu günümüzde,
ödenen bedelin alınan malı
karşılaması da son derece
önemli. Tüketici olarak
bazı temel haklarımız var;
haklarımızı
savunabilmemiz için sadece
tüketici olmamız değil
bilinçli tüketici olmamız
gerekiyor.
MAKRO VİZYON
Bilgi edinme hakkı
Bir malı alırken doğru
karar verebilmeniz
sağlanmalı.
Seçme hakkı
İstediğiniz ürüne ve
hizmete istediğiniz zaman
ulaşabilmelisiniz.
Eğitilme hakkı
Hak ve çıkarlarınızın
korunabilmesi ve
bilinçlendirilmeniz için
çeşitli kurumlarda eğitim
verilmeli.
Temsil edilme,
örgütlenme, sesini
duyurma hakkı
Tüm bu hakları
kullanarak güç birliği
oluşturup, hükümetlerin
ekonomik ve siyasi
politikalarında dikkate
alınabilmeli ve kamu
kurumlarında temsil
edilebilmelisiniz. n
Zararların giderilmesi
Satın aldığınız bir mal veya
hizmetten dolayı
uğradığınız zarar
30
MART-NİSAN 2011
MAKRO GÜNCEL
Tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de kadınlar
kimliği için mücadele
etmek zorunda kalıyor,
erkeklerle eşit şartlara sahip
olmak için savaşıyor ve
belki de en önemlisi,
büyük kısmı, sürekli aile içi
şiddete maruz olarak
yaşıyor. BM Kalkınma
Programı’nın hazırladığı,
Cinsiyete Dayalı Gelişme
Endeksi de ülkemizde
kadının durumunun
vahametini gözler önüne
seriyor. Bu endeksin
verilerine göre, Türkiye,
109 ülke arasında 101.
sırada bulunuyor. 80’li
yıllardan itibaren ortalama
yaşam beklentisi, okumayazma oranı ve gayrı safi
milli hasılası giderek
yükselen Türkiye’nin bu
endeksteki yeri oldukça
şaşırtıcı. Cinsiyete Dayalı
Gelişme Endeksi (GEM)
kadınların ekonomik ve
politik hayata aktif katılımı
ve bunun gücüne dair
göstergeler ortaya
dökülerek hesaplanıyor. Bu
açıdan ülkemizde, cinsler
arası eşitsizliğin çok büyük
olduğunu söylemek
yanlış olmaz.
Kadına
yönelik şiddet
Kadına yönelik şiddet
yaşam döngüsünün en
başında başlıyor. Aile
içinde sahip olunacak
KADIN
OLMAK
ZOR
Bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü daha geldi.
Ancak kadına yönelik şiddet hala ülkemizdeki
en büyük problemlerden biri. Özellikle, son
zamanlarda işlenen kadın cinayetlerinin
gölgesinde, ülkemizde yine buruk bir Kadınlar
Günü yaşayacağız. Ancak unutmayalım ki,
kadının kaderi, tüm dünyanın kaderidir.
mağduru. 2010 yılında
Ekonomi Muhabirleri
Derneği’nin
gerçekleştirdiği “Süper
Kadın Süper Zor” adlı
araştırma da kadınların
yüzünü güldürmüyor.
Çalışmada ortaya çıktığı
biçimiyle aile içi ekonomik
şiddetin işleme kanalları,
ana, baba, kardeş, koca,
evlat ve akrabalar
tarafından kadının
çalışmasına yahut işinde
ilerlemesine engel olmak ya
da tam tersi zorla
istemediği bir işte ya da iş
çocukların cinsiyetinde
erkeğin tercih edilmesi, kız
bebeklerin öldürülmesi, kız
çocukların istismarı ve
şiddete maruz kalması,
başlık parası, namus
cinayetleri, evlilikte dayak,
ekonomik ve psikolojik
baskı, işyerinde cinsel ve
psikolojik şiddet, kadın
ticareti…
Kadınlar ekonomik
şiddet mağduru
Tüm bu saydıklarımızın
yanı sıra, kadınlar aynı
zamanda ekonomik şiddet
MAKRO VİZYON
32
MART-NİSAN 2011
kolunda çalıştırarak
maaşına, bankamatik
kartına, gelirine veya mal
varlıklarına el koymak
şeklinde cereyan ediyor.
Ayrıca bu durum,
çalışmayı reddedip kadının
gelirini harcamak, kadının
gelirini içkiye kumara
yatırmak, ailenin geçimini
sadece kadının
kazandıklarıyla sürdürmeyi
istemek, kendi parasını
yatırım amaçlı biriktirirken
kadının parasını harcamak,
kadını başlık parası, süt
hakkı parası ile ya da mihir
ile evlenmeye zorlamak
gibi somut eylemleri
içeriyor. Kamusal alana
baktığımızda ise,
eşit işe eşit ücret ödememe,
kadın işi erkek işi ayrımı
yapma, terfi kanallarını
kadınlar için kapalı tutma,
torpil mekanizmasını
işletmeme, sigortasız
çalıştırma, her an işsiz
kalma riskiyle çalışmak
zorunda bırakma, işyeri
cinsel tacizi, işyeri
psikolojik tacizi gibi
uygulamalar bulunuyor.
Kadın sığınma evleri
Kadına yönelik şiddetin bu
kadar yoğun olduğu
ülkemizde, kadın sığınma
evleri şiddet gören
kadınların umut ışığı. Bu
evler sayesinde, kadına
yönelik şiddet önlenebiliyor
ve daha da önemlisi,
şiddetin açtığı yaralar
uzmanlar tarafından
sarılıyor. Bu kurumlarda,
mağdurların ve çocuklarının
can güvenliklerinin
sağlanmasının yanı sıra,
kadının hayata yeniden
başlayabilmesi için destek
veriliyor. n
MAKRO KAPAK
HAYATA
GÜLÜMSEYİN!
Biz insanlar,
hayatımızın kötü
giden taraflarına
takılıp iyi olanları
görmezlikten
gelebiliyoruz.
Zaman zaman
kendi kendimize
düşmanca
davranıp kötün
giden her şeyden
kendimizi sorumlu
tutuyoruz. Bu da
hayattan zevk
almamızı
engelliyor ve bizi
mutsuzluğa itiyor.
Ancak her şeye
rağmen hayatın
güzel olduğunu
unutmamak ve
hayata
gülümsemek
elimizde…
Hayat hepimize eşit şartlar
sunmuyor ne yazık ki...
Hepimizin kendimizce
sıkıntıları, baş etmek
zorunda olduğu sorunları
var. Bir de tüm bunların
üstüne kış mevsiminin
hüzün yüklü manzaraları
eklenince hayatımız tam
anlamıyla bir melodrama
dönüyor. Ancak şimdi
gülümseme zamanı...
Çünkü soğuk günleri
geride bırakıyor ve
yüzümüzü bahara
MAKRO VİZYON
çeviriyoruz. Güneş bizim
için yeniden parlaken
hayatımıza da yeni yeni
renkler saçmaya başlıyor.
Kış mevsimini geride
bıraktığımız şu günlerde
hayatınızda yeni
başlangıçlar yapmaya ve
kendinizi daha çok
sevmeye ne dersiniz? Nasıl
mı? İşe ilk olarak
gülümseyerek
başlayabilirsiniz...
Evet, tamamen sebepsiz bir
gülümsemeden
34
MART-NİSAN 2011
bahsediyoruz. Geçin
aynanın karşısına ve sadece
gülümseyin... Pozitif bir
yaşam için küçük ama
doğru bir başlangıç yapmış
olacaksınız...
Gülmenin faydaları
Araştırmacıların
bulgularına göre gülmek
vücudu rahatlatıyor, beyni
sakinleştiriyor, insanlara
zevk ve umut veriyor,
insanların sorunlarını ve
acılarını unutturuyor,
bağışıklık ve sindirim
sistemini çalıştırıyor,
sinirleri ve vücudun üst
kısmındaki kasları gevşetip
rahatlatıyor. En önemlisi
de kendine güveni sağlıyor.
Selçuk Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Psikolojik
Hizmetler Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Musa Gürsel,
iletişim ve başarı için
gülümsemek gerektiğini
belirttiği bir konuşmasında
şunları söylemiş:
“Sevgi ve saygının, kendine
güvenin, sempatik
olmanın, korkuyu
azaltmanın, kolay iletişim
kurmanın yolu
gülümsemekten geçer.
Öfkeli insanlar hem
çevreye, hem de
kendilerine zarar verir.
Kendine güvenemeyen
insan kolay iletişim
kuramaz. Gergin ortam
aynı zamanda başarıyı
azaltır.”
İletişimde en önemli
unsurun güven olduğunu,
güvenin ise insana
gülümsemekle
başlayacağını kaydeden
Prof. Dr. Gürsel, “Kuşku
insanları birbirinden
uzaklaştırır. Yanlış
anlamalar başlar. İnsanlara
gülümsemek için kişinin
kendine güvenmesi gerekir.
Güvenle rahatlama
sağlanır. Rahat insan daha
kolay iletişim kurar”
diyor. Stresi yenmenin en
iyi yolunun gülmek
olduğunu da söyleyen Prof.
Dr. Gürsel, yaşama ve
insanlara gülümsemeyi
önerirken gülmenin
faydalarını da şöyle
sıralıyor:
• Sinirleri gevşetir.
• Sindirim sistemini
çalıştırır.
• Bağışıklık sistemini
güçlendirir.
• Pozitif duyguları öne
çıkarır.
• Başarıyı olumlu yönde
etkiler.
• Çevreye ve kendine
güven artırır.
MAKRO VİZYON
C vitamini, stres
hormonlarını
azaltmaya
yardımcı olur.
Yapılan bir
araştırmaya
göre, günde 100
miligram C
vitamini alan
kişiler, topluluk
karşısında daha
rahat oluyor ve
daha mantıklı
kararlar veriyor.
35
MART-NİSAN 2011
Olaylara iyi
tarafından bakın
Hayatımız boyunca kötü
şeylerin yanı sıra iyi şeyler
de yaşıyoruz. Ancak sanki
daha fazla kötü durumla
karşı karşıya kalıyormuşuz
gibi, kendimizi kötü
olanlara kanalize ediyoruz
ve kötü durumları daha zor
unutuyoruz. Fakat “Her
işte bir hayır vardır” lafını
unutmamak gerekiyor.
Kötü durumların,
gelecekteki iyi durumların
başlangıcı olabileceğini
aklınızdan çıkarmayın.
Geçmiş yaşantılarınızı şöyle
bir düşünün… Yaşadığınız
kötü anların ardından her
zaman bir güneş doğmuş
ve hayat iyi bir hale
gelmiştir. Bu bakımdan
hayata iyi tarafından
bakmakta fayda var. D
MAKRO KAPAK
• Kolay iletişim
kurulmasını sağlar.
• Öfke, gerginlik ve korku
gibi duyguları azaltır.
MAKRO KAPAK
Çevrenizdeki
insanların iyimser
olmasına özen
gösterin
Hiçbirimizin hayatı sürekli
bir mutluluk içinde
geçmiyor. Hepimizin
hayatında, mutlu ve
mutsuz dönemler oluyor.
Ancak kötü dönemleri
atlatırken çevrenizdeki
insanlar çok önemli. Bu
bakımdan, dostlarınızın
olabildiğince iyimser
olmasına dikkat edin. Eğer
çevrenizde, hayata pozitif
bakan insanlar varsa,
acılarınızı çok daha kolay
unutabilirsiniz. Ayrıca
kendinizi herhangi bir
nedenden kötü
hissediyorken, yanınızda,
geçmişte sizinle aynı
sorunları yaşamış insanları
görmeniz kendinizi daha
iyi hissetmenizi sağlayabilir.
Çünkü, dünyada aynı acıyı
yaşayan tek insanın
kendiniz olmadığını
anlarsınız.
Yeni bir hayat için
geç değil...
Hayat pek çoğumuza
zaman zaman
olumsuz yüzünü
gösteriyor. Ancak
güçlüklerle baş edip
yine de ayakta
kalmak ve tüm
olumsuzluklara
rağmen yaşadığımız
Duygusal
sorumluluklar
beynin sağ
tarafıyla ilgilidir.
Bu nedenle
üzgün
olduğunuzda
beyninizi
kullanmanızı
gerektirecek
zeka oyunları
oynayabilirsiniz.
Beyniniz başka
şeylerle meşgul
olduğunda, sizi
mutsuz eden
durumlardan
uzaklaşmak
daha kolay olur.
MAKRO VİZYON
hayattan zevk almak bizim
elimizde. Hem yaşanabilir
bir hayat hem de mutlu bir
aile için işe öncelikle
kendimizi sevmekten
başlamalıyız. İşte tam da
bu yüzden yarın, sizin için
kötü her şeyi geride
bıraktığınız ve kendinize
yepyeni bir sayfa açtığınız
gün olsun. Belki de ikinci
doğum gününüz...
Kendinizi şımartın...
Baharla birlikte şımaran
doğa gibi siz de kendinizi
mutlaka şımartın. İşe en
sevdiğiniz renklerden
oluşan kıyafetlerle
dolabınızı yenileyerek
başlayın. Kış mevsiminin
kasvetini üzerinizden
atmak için baharın cıvıl
cıvıl renklerine bezenmek,
göreceksiniz size çok iyi
gelecek. Evinizde de bir
bahar havası estirip pozitif
ortamlar oluşmasını
sağlamak için küçük
aksesuarlar seçebilir,
duvarları en sevdiğiniz
36
MART-NİSAN 2011
Mutluluğun
püf noktaları
• Çocuklar en büyük mutluluk
kaynağıdır. Dünyaya bir
çocuğun gözüyle bir kez
daha bakın.
• Araştırmalara göre mor,
insan ruhunu dengeye
kavuşturan özel bir renk.
Kırmızı ise aktif bir hayatta
etkili oluyor. Mavi dinginliğin
simgesi… Renkleri
önemseyin.
• Yazı yazın... Evet şaka
değil, örneğin günlük
tutabilirsiniz. Duygularınızı
kimseye anlatamıyor,
yaşadıklarınızı paylaşmaktan
çekiniyorsanız yazmak en
etkili yöntemlerden biri.
• Şarkı söyleyin, şarkı
dinleyin… Unutmayın, müzik
ruhun gıdasıdır.
renklerle boyayabilir ve
bahar çiçekleriyle doğayı
koklama fırsatı
yakalayabilirsiniz. Bu
pozitif hava hem size hem
de sevdiklerinize çok iyi
gelecek. D
MAKRO KAPAK
Kişisel bakım
önemli...
İnsanın kendini iyi
hissetmesi, kendine
bakmasıyla da doğru
orantılı. Bir insan kendini
aynada bakımlı ve güzel
gördüğü zaman, olumsuz
düşünceleri geride bırakıp
ışığını etrafına saçmaya
başlayabilir. Bu nedenle
kendinizi profesyonel ellere
bırakıp toptan bir bakıma
sokabilirsiniz. Ya da
tamamen bitkisel yollardan
evde kendinize çeşitli
maskeler hazırlayabilir ve
bakım sürecini aynı
zamanda çok eğlenceli bir
hale dönüştürebilirsiniz.
defterleri karıştırın. Bir iz,
bir telefon numarası, belki
de bir adres bu dargınlıkları
silmek adına bir adım
atmanıza yardımcı olabilir.
Dargınlıklar
geride kalsın
Hayat çok kısa ve ne yazık
ki her geçen yıl bir öncekini
aratıyor. Ama zaman yeni
yaralar açsa da bir yandan
kendimizi tazelememize de
yardımcı oluyor. Bu
tazelenme sürecinde
yaptığınız yeni başlangıçta,
dargınlıkları geride
bıraksanız ne de güzel olur
öyle değil mi? İşte sizin için
güzel bir fırsat, tertemiz
sayfanızda yeni anılara yer
açın. Kısa bir süreliğine de
olsa, geçmişe doğru şöyle
bir uzanın. Eskilerin
deyimiyle incir çekirdeğini
doldurmayacak sebepler
yüzünden konuşmadığınız
yüzleri anımsayın. Eski
Hobiler edinin
Oldukça uzun bir dönemin
hamlığını üzerinizden
atmak ve kendinize daha
çok değer katmak için bu
yeni dönemde sosyal
ortamlara girmek size çok
iyi gelecek. İlgi alanlarınıza
yönelik hobi kursları
bunun için biçilmiş kaftan.
Örneğin, yemek yapmayı
seviyorsanız dünya
mutfağına ilişkin yemek
kurslarına katılabilirsiniz
veya seramik, cam
atölyelerinde kendi
dekoratif ürünlerinizi
üretmenin keyfine
dalabilirsiniz.
Çocuğunuzun hobileriyle
de hoş vakit geçirebilir, ona
daha çok zaman
ayırabilirsiniz. Mutlu
olmanın çeşitli yollarını
hobiler aracılığıyla
bulabilirsiniz.
MAKRO VİZYON
Kültürel aktivitelere
zaman ayırın
Bu bahar ne zamandan beri
merak ettiğiniz o kitabı
alın ve sizin için önemli
bölümlerini not ederek
okuyun. En sevdiğiniz
müziği, sesini açarak
dinleyin. Sahnede izlemeyi
çok istediğiniz bir
sanatçının konserini sakın
38
MART-NİSAN 2011
kaçırmayın. Vizyonda
oynayan filmleri ister
sinemada izleyin, ister
DVD’sini alın ama
mutlaka sevdiklerinizle bir
araya gelip film geceleri
düzenleyin. Bol bol
tiyatroya gidin. Komedi
oyunları size çok iyi
gelebilir ve hayatınıza
pozitif enerji katabilir.
İçinizden geldiği
gibi yaşayın
Bizi en çok bunaltan
konulardan biri, çoğu
zaman isteklerimizi
içimizden geldiği gibi dile
getirememektir. İşte bu
yüzden hayatınıza açtığınız
bu yeni kapıda kendi
isteklerinize öncelik
tanıyın. Yapmak
istediklerinizin arkasında
durmak, iyisiyle kötüsüyle
hayatınıza olumlu olarak
yansıyacak. İstemediğiniz
şeyler için ‘hayır’ demekten
çekinmeyin, sonrasındaysa
geri dönüp bakmayın;
gerçekten istediğiniz her
şey içinse cevabınız
kesinlikle ‘evet’ olsun.
Duygularınızı içinizde
yaşamayın. Örneğin,
kahkahayla gülmek
istiyorsanız bundan daha
güzel ne olabilir ki? Her
şeye rağmen hayata
gülümseyin. n
MAKRO YAȘAM
Siz de kendi için
hiçbir şey yapmaya
vakit
bulamayanlardan
mısınız? Belki de bir
yerlerde gizlenip
kalmış
yeteneklerinizi su
yüzüne çıkarmanın
tam vaktidir… Haydi
oturup düşünün ve
yapmayı sevdiğiniz
her şeyi bir bir
hatırlayın. Hayatınıza
hobilerle renk
katın!
Çoğumuz
evde
olduğumuz
ve yapacak
hiçbir şeyimiz
olmadığı zamanlarda
kendimiz için neler
yapabileceğimizi unuturuz
ve sıkıntıdan patlarız.
Bazılarımızsa boş vakitlerini
kitap okuyarak, hava güzelse
dışarı çıkıp vitrinlere
bakarak ya da çeşitli hobiler
edinerek geçiriyor. 21.
yüzyılda boş vaktimiz
oldukça kısıtlı olsa da mutlu
ve stresten uzak bir yaşam
için insan kendine zaman
ayırmalı. Unutmayın ki
kendinize ayırdığınız her
dakika, yaşam kaliteniz
açısından büyük önem
taşıyor.
hayatınızı
hobilerle
zenginleştirin
Sevimli dostlarla
stres atın
olmak istediğini görmek,
sizi hem sevindirecek hem
de eğlendirecek. Bir köpek
sahibi olursanız, onu
dolaştırmaya çıktığınızda
yeni insanlarla tanışma
Evde çok fazla zaman
geçiriyor ve aslında yalnız
kalmayı hiç sevmiyorsanız
kendinize çok sevimli bir
dost edinebilirsiniz. Evcil
hayvanlar yalnız yaşayanlar
ve çok fazla boş vakti
olanlar için birebir. Evcil
hayvandan da hobi mi olur
demeyin? Göreceksiniz,
sevimli dostlarınızla
oynarken zamanın nasıl
geçtiğini anlamayacaksınız.
Yavruyken aldığınız
kedinin sizinle
büyüdüğüne tanık olmak,
sizin her şeyinize ortak
MAKRO VİZYON
40
MART-NİSAN 2011
fırsatı bulacaksınız ve bu
durum sosyalleşmenize de
olumlu etkide bulunacak.
En önemlisi, yaşamın
stresini üzerinizden
atacaksınız. D
MAKRO YAȘAM
Yaşama kendi
objektifinizden bakın
Fotoğraf çekmeyi
seviyorsanız, bu sizin için
doğru hobi olabilir. Üstelik
hayata kendi objektifinizden
bakmanın tadına varacaksınız.
Her kareyi fotoğraf gözünden
değerlendirmek, yaşamınıza
farklı bir boyut katarken,
zamanla bu işe daha çok
vakit ayırmaya başladığınızı
fark edeceksiniz.
Kendi takını
kendin yap
Mutfakta biri mi var?
Fotoğraf çekmeyi
seviyorsanız ve
geliştirmek
istiyorsanız mutlaka
bir kursa gidin ve
fotoğraf makinenizi
nasıl kullanmanız
gerektiğini ayrıntılı bir
şekilde öğrenin.
Ayrıca iyi fotoğraf
çekmek için ünlü
fotoğrafçıların
portfolyolarına
bakın. Bu fotoğraflar
sizin için yol
gösterici olabilir.
Bugüne kadar kaç kere mutfağa girip yalnızca
kendiniz için yemek yaptınız? Veya kaç kere
Uzak Doğu mutfağından adını bile telaffuz
edemediğiniz bir yemeği pişirmeye kalktınız?
Eğer mutfakta geçirdiğiniz zamanlar sizin için
yalnızca bir zorunluluk değilse, değişik
lezzetleri denemeyi ve denetmeyi seviyorsanız
sizin hobiniz “yemek pişirmek”
olabilir. Ne duruyorsunuz, alın
kendinize bir yemek kitabı ve
girin mutfağa. Bir süre sonra
yemek kitabını bir kenara
bırakıp kendi spesiyallerinizi
yapmaya başlamış olmanız sizi
şaşkına çevirecek. Unutmayın,
bu işin okulları,
enstitüleri ve
kursları da
var. İleride iyi
bir şef olmayacağınızı
kim söyleyebilir ki?
MAKRO VİZYON
42
MART-NİSAN 2011
Takı tasarımı günümüzün
en çok tercih edilen
hobilerinden biri. Bu aralar
boynunda güzel bir kolye
gördüğünüz birine, kolyeyi
nereden aldığını
sorduğunuzda, kendisinin
yaptığını söylemesi ihtimali
çok yüksek. Takı tasarımı,
hem el becerilerinizi ve
hayal gücünüzü
geliştirmesi hem de
kendinizi geliştirdikçe
tasarladıklarınızı satarak
kazanç sağlaması
bakımından oldukça
faydalı bir hobi. Eğer siz de
kendi takınızı kendiniz
yapmak istiyorsanız,
hemen bir takı kursuna
yazılabilirsiniz. Başlarken
herhangi bir malzeme
almanıza gerek yok çünkü
kurslar başlangıç
malzemelerini genellikle
kursiyerleri için sağlıyorlar.
Ancak becerileriniz
geliştikçe kendi
tasarımlarınız için
kafanızdaki malzemeleri
arayıp bulmalısınız. Bu da
işin başka bir
güzel
tarafı…D
MAKRO YAȘAM
Ahşap boyamada
kullanılan
malzemeler, obje,
fırçalar, boyalar,
vernik ve zımparadır.
Ahşabı boyamadan
önce zımpara işlemi
dikkatlice yapılır ve
seçilen renklerle
obje boyanarak
işleme başlanır.
göre yorumlayarak
üretebilirsiniz. Ahşaba
vurduğunuz her fırça
darbesi ve kattığınız her
yeni yorumla nasıl stres
attığınızı kendiniz de
göreceksiniz. Ahşap
boyama için de pek
çok kurs bulmanız
mümkün. Haftada
sadece birkaç
saatinizi ayırarak
hem el
becerilerinizi
geliştirebilir hem
de deşarj olma fırsatı
yakalayabilirsiniz. Çok geç
olmadan kendiniz için bir
şeyler yapın!
Ahşapla
iç içe bir hobi
Son dönemlerde revaçta
olan bir başka hobi de
ahşap boyama. Ancak bu
hobi, bilgi, beceri ve sabır
gerektiriyor. Ahşap boyama
öğrenerek, eskimiş, cilası
dökülmüş ahşap bir eşyayı
eskisinden çok daha iyi bir
hale getirebilirsiniz. Ya da
ham bir eşyayı kendinize
Kendi berenizi
kendiniz örün
Kışın soğuklarında, hem
kendiniz hem de aileniz
için ilgilenebileceğiniz en
faydalı hobi, örgü olacaktır.
Artık çok büyük bir
kısmımız hazır giyim
ürünleri kullandığımız için
Parçaları birleştir,
zamanını keyifle geçir!
Hem eğlenmek hem de vakit geçirmek için
puzzle’lar son derece ideal. Üstelik tek
başınıza ya da arkadaşlarınızla bir araya
gelerek de bu aktiviteyi gerçekleştirebilirsiniz.
Çok sevdiğiniz bir ressamın tablosunu ya da
bir filmin afişini tek tek bir araya getirirken
hem haz duyacak hem de dikkatinizi tek bir
işe yoğunlaştırarak dış dünyadan
kopacaksınız. Böylelikle stres birkaç saatliğine
de olsa sizden uzak duracak ve oldukça keyifli
vakit geçireceksiniz.
MAKRO VİZYON
44
MART-NİSAN 2011
örgü örmek unutulan
hobiler arasına girdi.
Halbuki insanın kendi
ördüğü bir giysiyi giymesi,
ya da sevdiği birine hediye
etmesi çok anlamlı. Örgü
örerken hayal gücünüzü
istediğiniz gibi
kullanabilirsiniz. Çünkü
örgü örmenin ve daha
sonra o kıyafeti
giymenin en güzel
tarafı, renginden
desenine,
kesiminden
modeline kadar
tamamıyla sizin zevkinizi
yansıtıyor olması. Örgüyle
ilgili olarak hazırlanan
dergi ve kitaplar, hem hiç
bilmeyenlere hem de
kendini geliştirmek
isteyenlere A’dan Z’ye
kadar örgüyle ilgili her
noktayı anlatıyor. İşin
teknik kısmını ve
modellerin yapımını
öğrendikten sonra, gerisi
size kalmış! n
MAKRO SAĞLIK
Diyabet nedir?
Diyabet, pankreas adlı salgı
bezinin yeterli miktarda
insülin hormonu
üretmemesi ya da ürettiği
insülin hormonunun etkili
bir şekilde kullanılamaması
durumunda gelişen ve
ömür boyu süren bir
hastalıktır. Sonuç olarak
kişi, yediği besinlerden
kana geçen şekeri, yani
glukozu kullanamaz ve kan
şekeri yükselir. Yediğimiz
besinlerin, özellikle
karbonhidrat içeren
besinlerin çoğu, vücutta
enerji için kullanılmak
üzere glukoza
dönüştürülür. Midenin
arka yüzeyinde yerleşik bir
organ olan pankreas,
kaslarımızın ve diğer
dokuların, kandan glukozu
alıp enerji olarak
kullanmalarını sağlayan
“insülin” adı verilen bir
hormon üretir. Besinlerle
kana geçen glukoz, insülin
hormonu aracılığı ile
hücrelere girer. Hücreler
glukozu yakıt olarak
kullanır. Eğer glukoz
miktarı vücudun yakıt
ihtiyacından fazla ise
karaciğerde, yağ
dokusunda depolanır.
Diyabeti olmayan bir
bireyin kan şekeri düzeyi
açlık halinde 120 mg/dl,
tokluk halinde (yemeğe
başladıktan iki saat sonra)
140 mg/dl’nin üstüne
çıkmaz. Açlıkta veya
toklukta ölçülen kan şekeri
düzeyinin bu değerlerin
üstünde olması, diyabetin
varlığını gösterir.
Diyabet çeşitleri
DÜNYANIN EN HIZLI YAYILAN HASTALIĞI
DİYABET
Ülkemizde neredeyse 9 milyon diyabetli
bulunuyor. Halk arasında “şeker hastalığı”
olarak da bilinen diyabet, dünyanın en hızlı
yayılan hastalıklarından biri. Bulaşıcı
olmayan ama çok hızlı yayılan bu hastalığın
artmasının başlıca nedeni, 21. yüzyılda
değişen yaşam standartlarımız ve beslenme
alışkanlıklarımız.
MAKRO VİZYON
46
MART-NİSAN 2011
Tip 1 diyabet
Çocukluk ve gençlik
yıllarında ortaya çıkan Tip
1 diyabet, insülin
hormonlarının eksikliği ve
yokluğu sonucu ortaya
çıkıyor. Pankreasta insülin
üreten beta hücrelerinin
vücudun kendi savunma
sistemini yanlış algılaması
sonucu, hücrelerini tahrip
etmesiyle ortaya çıkıyor. Bu
tip diyabetliler, insülin
hormonunu, enjeksiyon
yoluyla ömür boyu
dışarıdan almak zorunda
kalıyor.
Tip 2 diyabet
Tip 2 diyabet, dünyanın en
yaygın kronik
hastalıklarından biri ve
diyabetlilerin %90’ını
oluşturuyor. Avrupa’da 20
yaş üstü körlük nedenleri
arasında birinci sırada Tip
2 diyabet bulunuyor. Tip 2
diyabeti iyi tanımak ve
tedavisine dikkat etmek
gerekiyor. Doğru tedavi
yöntemleri kullanılması
durumunda, hayatı
kısıtlayan bir hastalık
olmaktan çıkıyor.
Tip 2 diyabet, yaşamın ileri
dönemlerinde insülin D
MAKRO SAĞLIK
karbonhidrat, doymuş ve
doymamış yağ içerdiği de
önemli. Yani diyabetli bir
kişi alışveriş ederken
içeriklerini iyi incelemeli ve
etiket bilgilerini doğru
okumalı.
Ayrıca diyabetli bir kişi,
proteinden zengin, et,
tavuk, balık, peynir,
yumurta; karbonhidrat ve
B vitamininden zengin,
tam tahıllı ekmekler ve
kurubaklagiller; posadan
zengin, bulgur, meyve ve
sebzeyi mutfağından eksik
etmemeli.
Beslenme
programı
hormonlarındaki bozukluk
nedeniyle ortaya çıkıyor.
Tip 2 diyabetli kişide, önce
tokluk kan şekeri
yükseliyor. Daha sonra
hem açlık hem de tokluk
kan şekeri yükselmeye
başlıyor. Buna bağlı olarak
da çok su içme, halsizlik,
yorgunluk gibi bulgular
ortaya çıkıyor.
Erken tanı çok
önemli
Diyabet yaklaşık 15 sene
gizli ve herhangi bir bulgu
vermeden devam ediyor.
Bunu takip eden ve
diyabetin ortaya çıktığı 10
yıllık süreçte de hiçbir
bulgu çıkmayabiliyor. Bu
sebepten dolayı diyabet
ihmal ediliyor ve
önemsenmiyor. 10 yıllık
süreçten sonra diyabetin
kötü tarafları ortaya
çıkıyor. Organ hasarları
meydana geldiğindeyse,
önleme ya da kontrol altına
alma imkansızlaşıyor.
Diyabetle mücadelenin
herhangi bir bulgu
olmadığı dönemde
başlaması çok önemli. Bu
yüzden diyabetle ilgili
duyarlılığın artması ve
diyabetin erken tanısının
konulması için çalışmaların
yapılması gerekiyor.
Posanın
önemi
• Tokluk hissi
vererek kilo
kaybına
yardımcı olur.
• İdeal ağırlığı
korur.
• İnsülin
ihtiyacını azaltır.
• Kan şekerinin
artmasını
yavaşlatır.
• Bağırsakların
çalışmasını
düzenler ve
kabızlığı önler.
Diyabetin
sonuçları
Kontrol altında
tutulmayan diyabet,
körlüğe, kalp ve damar
hastalıklarına, felce, böbrek
yetmezliğine ve sinir
sisteminde tahribata yol
açabiliyor. Gebelik
döneminde kontrol altında
tutulmayan diyabet ise
doğumsal bozukluklara
neden oluyor.
Diyabet
alışverişi
Günümüzün hızlı yaşam
tarzı, insanları fast-food ve
tek tip beslenmeye itiyor.
Ancak diyabetli bir kişinin
çeşitli gıdalarla beslenmesi
çok önemli. Gıdaların
sadece kalori değeri değil,
bu kalorinin ne kadar
MAKRO VİZYON
48
MART-NİSAN 2011
Uzmanlar, diyabetli
kişilerin, insülin
salınımındaki bozukluk
nedeniyle öğün aralıklarını
3 saate düşürmelerini
tavsiye ediyor. 3 ana, 3 de
ara öğün yenmesi en doğru
olanı. Her öğünde
karbonhidrat alınmalı ve
bu karbonhidratlar yavaş
emilen cinsten olmalı.
Tahıllı ekmek tüketmek de
diyabetli kişinin önem
vermesi gereken bir konu.
Yemeklerin küçük
porsiyonlar şeklinde
yenmesi gerekiyor. n
MAKRO GÜNDEM
Sağlıklı varoluşun
yaşam iksiri hoşgörüdür
birdenbire koyuveririz
hayatı.
Yani her sabah
uyandığımızda o günü
nasıl geçireceğimiz ve
iletişime geçtiğimiz
insanları o gün nasıl
etkileyeceğimiz tamamen
bizim o güne bakış
açımızla alakalıdır.
Hayata “günaydın”
demek, bir gül vermektir
karşınızdakine…
Dinlemek, insanları
yargılamada, en büyük
adalettir belki de. Hataları
hoş görmek, kendini hoş
görmektir günü gelince.
Sevdiğini söylemek,
aynada kendi güzelliğine
bakmaktır bir yerde. Bir
derde derman olmak,
kendi yaralarını da
iyileştirir çoğu yerde. Bir
çocuğun başını okşamak,
dost olmaktır yürekten
bütün dünyayla. Teşekkür
etmek, yapılan bir ikrama,
yaşamın tadına bakmaktır
keyiflice. Pencereden
bakarken hayata,
kalabalıklar içinde
yalnızlığı değil, dost
meclislerindeki dostları
görür kahkahalar içinde.
Hayır demeden evet
dediğinde, neler
olacağını düşünmek
lazım çoğu yerde. Yani
pozitif yaşamak, hayatta
insanın kendine
yapabileceği en büyük
iyiliktir. Bunun bilimsel,
psikolojik ya da
sosyolojik yanlarını
anlatamam ama hayata
pozitif bakmanın
hayatımıza çok şey
katacağını söyleyebilirim.
Sizler de, bugün
karşılaşacağınız ilk
olumsuzluğa karşı bunu
denemelisiniz belki de…
Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür,
güzel düşünen hayatından lezzet alır.
(Bediüzzaman Said-i Nursi)
Son yıllarda her
yerde…
Dergilerde,
gazetelerde,
birçok kitapta,
eğitimlerde,
seminerlerde,
toplantılarda,
okullarda,
DUDU ALTUNDAĞ
evlerde, spor
akademilerinde… Yani her
yerde, pozitif düşünceden,
elektrikten ya da enerjiden
bahsediliyor.
Ben pozitif düşünce deyince,
çocukken okuduğumuz masal
kahramanı Pollyanna’yı
hatırlıyorum. Pollyanna anne ve
babasının ölümüyle teyzesinin
yanına gelmiştir. Teyzesi sert bir
kadındır. Pollyanna bu evde
yaşamaya başlar. Teyzesinin
olaylara bakış açısı ve
davranışları, Pollyanna’yı
üzmektedir ama Pollyanna,
hep bunları iyimser bir şekilde
karşılayıp mutluluk oyunu
oynamaktadır. Pollyanna’nın
mutluluk oyunu, onun
babasıyla oynadığı bir oyundur.
Oyunun başlaması,
yardımsever bir hanımın,
hediye olarak onlara koltuk
değnekleri göndermesiyle
başlar ve Pollyanna, bu
durumda hayal kırıklığına
uğramıştır. Babası ona
“Sevinmelisin” demiştir.
Sebebini sorduğunda ise “Bu
değneklere bakıp, sakat
olmadığımız için sevinmeliyiz”
demiştir. İşte o günden beri
babası ve o, en zor durumda
dahi mutlaka kötü olaylardan iyi
yanlar bulup, çevrelerindeki
herkese de bu olumlu düşünce
yapısıyla yaklaşmışlardır. Yani
mutluluk oyunu oynamışlardır.
İşte “Pollyannacılık”, yani
mutluluk oyunu budur.
Pozitif düşünmenin
Pollyannacılık olup olmadığını
konusunu hep
düşünmüşümdür.
Pollyannacılık, bir hayal
dünyasında yaşamak mıdır?
Yoksa gerçek yaşamda ayakta
kalmanın yolu mudur?
Hayatımızda, gün içinde birçok
olayla karşılaşırız. Çok sıkıntılı
anlarımız vardır. Bazen çıkışın
olmadığını düşündüğümüz,
kafamızı iki elimizin arasına
aldığımız anlar… Ya da
birilerine çok sinirlendiğimiz,
kötü düşünceler içine
düştüğümüz, bazen de
koşturmaca içinde olduğumuz
anlar…
Pollyanna, pozitif düşünce
yapısıyla çevresindeki insanlara
mutluluk vermiş, sadece
mutluluk vermemiş onları
olumlu düşünce yapısıyla
şaşırtıp değiştiren bir kahraman
olmuştur. Aslında biz de birer
kahraman olabiliriz.
En azından kendi dünyamızın
ve çevremizin, iletişime
geçtiğimiz herkesin kahramanı
olabiliriz.
Kendimizi mutlu, heyecanlı,
başarılı hissettiğimizde, etrafa
pozitif enerji yayarız. Oysa
kendimizi üzgün, kızgın, yalnız,
incinmiş hissettiğimizde
etrafımıza negatif enerji yayarız.
Gözlerimizdeki ışık söner. Bu
ruh hali uzun sürerse,
hayatımızda her şeyin ters
gitmesinden yakınırız. Olumlu
ve pozitif olmak, sağlığımız
açısından da çok büyük önem
taşır ama ne yazık ki bazen
olayların akışına kendimizi o
kadar çok kaptırırız ki
MAKRO VİZYON
50
MART-NİSAN 2011
Başarılı insanı belirleyen ilk
özellik tutumudur. Kişi olumlu
tutum ve düşüncelere
sahipse, zorluklarla
uğraşmayı seviyor ve onların
üstesinden gelmekten haz
duyuyorsa başarılarının
yarısını gerçekleştirmiş sayılır.
Lowell Peacock
Hoşgörü, çoğu zaman iyidir ama
her zaman sizi mükemmel kılar.
Erkan Cantürk
Sağlıklı varoluşun yaşam iksiri
hoşgörüdür.
Prof. Dr. Kurtman Ersanlı
Diğerlerine iyi davranırsan
kendine en büyük iyiliği yapmış
olursun.
Zoreaster
Her erdem kendi ışığı ile
parlar. Hoşgörü çok güzel bir
ışıltıdır.
John Salisbury
Pozitif düşünmek, pozitif sonuçlar
üretir.
Dr. Norman Vincent Peall
İyimser, yaranın üstünde
kabuk, kötümser de kabuğun
altında yara görür.
Ernest Schrönder
Bir insanın mikroskop altında gül
dalının köklerini inceleyeceği
yerde, onun goncasının açılışını
seyredip sevinmesi daha iyidir.
Oscar Wilde
Başarısızlık ve felaketlere
rağmen, hayata karşı
güvenlerini sonuna kadar
saklayabilen iyimser insanlar,
daha çok iyi bir ana tarafından
büyütülmüş olanlardır.
Andre Maurois
Senin hakkında iyi zanda
bulunanın zannını gerçekleştir.
Hz. Ali
Güzelliği görme yeteneğini
kaybetmeyen asla yaşlanmaz.
Franz Kafka
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
En lüks restoranlarda
yediğiniz yemek kimi zaman
bir tabak etli kuru fasulyenin
yerini tutmaz. Ya da mis gibi
mercimek çorbasına biraz
da limon sıkıp içmek gibisi
var mıdır? Ekmeğini suyuna
banıp da bezelye yemek için
yaz mevsimini iple çekenler,
baklayı zeytinyağlı pişirip
yoğurtla tercih edenler,
“Börülce mi? Bayılırım!”
diyenler; siz kazandınız.
Çünkü baklagiller hem kilo
aldırmıyor hem de vitamin
deposu olmaları sebebiyle
pek çok hastalık için önlem
oluyor.
Daha sağlıklı bir yaşam için
BAKLAGİLLER
‘Türk Mutfağı’nın
vazgeçilmez lezzeti olan
kuru baklagillerin her
birinin aslında birer
vitamin deposu olduğunu
biliyor muydunuz? Sağlıklı
beslenmede büyük rol
oynayan baklagiller, aynı
zamanda fit
Protein
deposu kuru
fasulye
görünümünüzü
korumak için de baş
yardımcılarınızdan biri.
Zeytinyağlı, etli ve farklı
şekillerde yemekleri
pişirilebilen baklagillerin
bir kısmı yemiş olarak da
değerlendirilebilir.
Bu besinler füzyon mutfak
MAKRO VİZYON
Baklagil denildiği
zaman akla ilk
gelenlerden biri olan
kuru fasulyenin tam
anlamıyla bir protein
deposu olduğunu
söyleyebiliriz. Öyle ki
içerdiği hayvansal
olmayan protein ve
lifli yapısı ile
vejetaryen beslenme
için kuru fasulye
biçilmiş kaftan.
Sağlıklı beslenme
reçetelerinde de
çoğu zaman yer
bulan kuru fasulye
kemik yapısını da
kuvvetlendiriyor.
52
MART-NİSAN 2011
teknikleri ve artan yemek
çeşitleri nedeniyle
gastronomik açıdan eski
önemini korumuyor gibi
görünseler de pek çok diyet
reçetesinde başköşedeki
yerlerini koruyorlar.
Toprağa hayat
veren bitki
Leguminous bitkilerinin
olgunlaşmış tohumlarına
‘baklagiller’ deniyor. Bu
bitkilerin özelliğiyse şu;
kökleri havadaki azotu
biriktiriyor ve bu nedenle
de ekilmiş oldukları
toprakları zenginleştiriyor.
Protein ve karbonhidrat
deposu olan baklagillerin
sağlık açısından önemi
elbette ki yadsınamaz. D
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Mercimek,
zararlı
maddeleri
kovuyor
Ancak yine de tüm
yiyecekler gibi mevsiminde
ve doğru pişirme
yöntemleriyle pişirdikten
sonra tüketilmeleri
gerekiyor. Baklagillerin
tanelerinin kabuklarında
selüloz, iç kısımlarındaysa
nişasta bulunuyor. Protein
açısından oldukça zengin
olmalarının yanı sıra et
tüketmeyenler için günlük
proteini de
karşılayabiliyorlar. Öte
yandan kalsiyum, demir ve
B vitamini açısından da
oldukça zenginler.
Diyette başrol
oyuncusu
Dünyadaki tüm geleneksel
diyetlerde önemli bir rol
oynayan kuru baklagiller,
hem çok besleyici hem de
kalp hastalıklarını önleyici
özellikleriyle dikkat
çekiyor. Baklagillerin
faydaları bununla da sınırlı
değil; kötü kolesterolü
düşürüyor, kan şekerini
yükseltiyor, kabızlığı
engelliyorlar. Kilo kontrolü
konusunda oldukça
yardımcı olan baklagiller,
diyabet hastalarına
önerilmelerinin yanı sıra
metabolik açından da daha
pek çok fayda sağlıyor.
Baklagil çeşitlerinden en
çok fasulye, nohut,
mercimek, bakla ve bezelye
tüketiliyor.
Kırmızı ve yeşil olmak
üzere iki ayrı türü bulunan
mercimek de yine sağlık
açısından son derece
önemli. Lifli ve bol
proteinli bir bakliyat
olmasının yanında zihne
güç vermesi ve bağışıklık
sistemini güçlendirmesiyle
de öne çıkan mercimek,
kişiye enerji veriyor ve
yorgunluğu gideriyor.
Mercimek kalori değeri
oldukça yüksek bir bakliyat
olarak biliniyor ancak
kandaki kolesterol oranını
düşürüyor, kalbi
güçlendiriyor ve vücuttaki
zararlı maddelerin D
Mineral
zengini nohut
Nohut da yine besin değeri
yüksek baklagiller arasına
giriyor ve oldukça fazla
tüketiliyor.
Özellikle kış aylarında
daha çok tüketilen bir
balkagil türü olan nohut,
nişasta ve azot içermesinin
yanı sıra demir, fosfat,
fosfor, kalsiyum ve
mineraller açısından
oldukça zengin bir besin
maddesi. 100 gram nohut,
360 kalori, yaklaşık 20
gram bitkisel protein, 5
gram yağ ve 61 gram
karbonhidrat içeriyor.
Nohut, vücudu
kuvvetlendirmesinin
yanında, beyinsel ve
zihinsel yorgunluğu
gideriyor ve iştah açıyor.
Bağırsakları yumuşatan ve
idrar söktüren nohut, anne
sütünü arttırıyor olmasıyla
da önem taşıyor. Östrojen
hormonunu dengeleyici
etkisiyle nohut, özellikle
menopoz dönemindeki
kadınlar için son derece
faydalı. Nohudu
yemeklerde
kullanabileceğiniz gibi
leblebi şeklinde yemiş
olarak da tüketebilirsiniz.
Öte yandan nohudun toz
haline getirip
derideki yara ve kaşıntılara
sürülmesi de son derece
faydalı.
MAKRO VİZYON
54
MART-NİSAN 2011
Dünyadaki tüm
geleneksel
diyetlerde
önemli bir rol
oynayan
kurubaklagiller,
hem çok
besleyici hem
de çok lezzetli.
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Bezelye neşe
veriyor
kolaylıkla atılmasını
sağlıyor. B vitamini ve
demir başta olmak üzere
kalsiyum, manganez,
sodyum, bakır, çinko ve
fosfor mineralleri açısından
da zengin olan mercimeğin
çorbasının, köftesinin ve
yemeğininse tadına doyum
olmuyor.
B vitaminleri
baklada
Tazeyken yeşil, kuruyken
kahverengi olan bakla B1,
B2, B6 ve K vitaminleriyle
potasyum ve magnezyum
mineralleri bakımından
oldukça zengin bir bakliyat
türü. Böbrekler için son
derece yararlı olan bakla,
Fava tarifi
böbrek kumlarının ve
taşlarının dökülmesi için
doğal bir ilaç olarak tavsiye
ediliyor. Taze ve kuru
olarak tüketilebilen
baklanın çiçekleri de
yaprakları da
kullanılabiliyor. Baklayı
kabuklarıyla tüketmek,
mineral ve vitamin kaybını
azaltıyor ancak içerisinde
fazlaca nişasta olması
nedeniyle şeker hastaları
için bu bakliyat
önerilmiyor. Zeytinyağlı
pişirilerek genellikle
yanında yoğurt ile birlikte
tüketilen baklanın Fava adı
verilen ezmesi de yine Türk
Mutfağı’nın zengin
seçenekleri arasında yer
alıyor.
Baklayı yıkayıp bir
tencereye alın.
Havuç, soğan ve
sarımsağı temizleyip
tencereye ekleyin.
Malzemenin üzerini
iki parmak geçinceye
kadar su doldurup
kaynatın. Su
kaynamaya
başlayınca üzerinde
biriken köpüğü
kevgirle alın.
Zeytinyağı ilave
ederek kısık ateşte
kaynatmaya devam
edin. Çırpma teliyle
püre haline gelinceye
kadar hızlı bir
şekilde karıştırın.
Doğranmış
dereotunu ilave edin.
Püre haline gelen
karışımı yayvan bir
kabın içine boşaltıp
soğumaya bırakın.
Üzerine limon sıkıp
servis edin.
MAKRO VİZYON
56
MART-NİSAN 2011
Kansızlığı gideren
bezelyenin kan kanserine
karşı koruyucu bir etkisi
olduğu söyleniyor. Bezelye,
gıda değeri ve insana zarar
vermemesi bakımından
fasulyeden bile üstün. Taze
bir şekilde pişirilip
tüketilebildiği gibi
dondurularak da
saklanabiliyor. Hem etli
yemeği hem de çorbası
yapılabilen bezelye, pek
çok yemeğin yanında
garnitür çeşidi olarak da
tercih ediliyor. İçerdiği
protein, karbonhidrat,
fosfor, potasyum ve A
vitaminiyle çok önemli bir
bakliyat olan bezelye,
uykuyu düzene sokuyor,
iştahı açıyor ve insanın
ruhsal durumunu
düzelterek neşeli olmasını
sağlıyor. n
MAKRO KONUK
EN GİN ALTA N DÜ ZYAT AN :
İyi bir oyuncu
olarak anılmak
istiyorum
Engin Altan Düzyatan, son zamanların en aydınlık televizyon
yüzlerinden biri. Tiyatro, sinema ve dizi oyunculuğunun yanında
son zamanlarda bir de yarışma sunuculuğu yapan oyuncu,
yaptığı işlerle göz önünde olan önemli bir isim. İçinde bulunduğu
her işe ayrı bir kalite katan ve yorum getiren Engin Altan
Düzyatan, yeni dönem jönlerinden biri. 1979 yılında İzmir’de
doğan Düzyatan, lisede tiyatroya ilgi duymaya başladı ve soluğu
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nde aldı. Okulunu
bitirince de İstanbul’a geldi. Onu ilk olarak 2001 yılında, TRT’de
yayınlanan Yeditepe İstanbul dizisinde gördük ve o yıldan beri de
karizmasıyla karşımızda…
Okuldan sonra İstanbul’a
gelme sebebiniz neydi?
Yeni başlangıçlar her
zaman risk taşır. Ama bu
riski göze almak gerekir.
Benim de, oyunculuğumu
istediğim noktaya taşımak
için İstanbul’a gelme
riskini göze almam
gerekiyordu. Bu sebeple
geldim ve çalışmaya
başladım. Bunun zor ve
uzun bir yolculuk
olduğunu biliyordum.
Oyunculuk daima gelişen,
ilerleyen, dinamik bir
meslek… Hep çalışmaya
ve öğrenmeye devam
etmeniz gerekiyor. Bazı
şeyleri başardığıma
inanıyorum ama çok
yolum var.
İstanbul’a geldiniz ve
dizilerde oyunculuk
yapmaya başladınız. O
işleri yapmış olmaktan
dolayı mutlu musunuz?
Kamera, tiyatronun
ortamından çok farklı.
Kamerayı öğrenmenin tek
yolu kameranın önünde
olmak. O yüzden çok
memnunum çünkü çok şey
öğrendim. Kamerayı iyi
bilen insanlarla çalıştım.
‘Koçum Benim’de 35-40
bölüme yakın Tarık Akan’la
çalıştım. Bu benim için çok
önemli bir deneyimdi.
Son zamanlarda
televizyon ekranlarında
olduğunuz için tiyatro
oyunculuğunuz geri
planda kalmış olmalı
ama tiyatro
MAKRO VİZYON
58
MART-NİSAN 2011
Bir Avuç
Deniz
11 Mart 2011 tarihinde
vizyona girecek olan Bir Avuç
Deniz’de, Engin Altan
Düzyatan ve Berrak
Tüzünataç başrollerde
oynuyor. Film, Deniz isimli bir
kızın; Deniz’e aşık Mert’in;
Mert’e aşık Deniz ve Dilek’in;
belki de hepsinden önemlisi,
oğlu Mert’e aşık Rana
Hanım’ın hikayesi.
Bir avuç aldığımız deniz,
gerçekten deniz midir?
Tutkularımızın sınırı nerede? oyunculuğunuz
da çok övülüyor. Örneğin
DOT Tiyatro’da
oynadığınız “Kürklü
Merkür”. Bu etkileyici
oyundan bahsedebilir
misiniz?
Benim çok beğendiğim bir
oyundu ve o oyunda
oynamak çok güzel bir
duyguydu. O derece sert
bir oyun izlememiştim.
İzleyici kadar etkisinde
kalmıyordum tabii ki
çünkü her gün
oynuyordum ve en
önemlisi sonunu
biliyordum. Benim, asıl
seyircinin hissettiği şeyi
hissetmem, oyunu ilk
okuduğum anda oldu. D
MAKRO KONUK
Ağlayacağım ama tek
başıma da ağlamak
istemiyorum. Kapattım
metni ve bir saat sadece
durdum.
Kenter Tiyatrosu’nun
ardından DOT gibi çok
farklı bir sahnede
bulundunuz. Bu nasıl
oldu?
Sinema filmleri
• Kalbin Zamanı (2004)
• Beyza’nın Kadınları (2005)
• Cennet (2007)
• Cin Geçidi (2008)
• Mezuniyet (2009)
• Romantik Komedi (2009)
• New York’ta Beş Minare
(2010)
• Bir Avuç Deniz (2011)
Okul bittikten sonra çok az
tiyatro yaptım, çünkü
tiyatro yapma konusunda
idealisttim. Kenter
Tiyatrosu’yla klasik
anlamda bir şeyler yaptım
ve bu sanatı çok özlediğimi
fark ettim. Birkaç arkadaş
birleşip, tiyatro kurmayı,
kendi istediğimiz şeyleri
oynamayı düşündüğümüz
bir dönemde, seyirci olarak
DOT’a gittim. ‘Böcek’ adlı
oyunu izledim ve çok
etkilendim. Böyle bir
grubun olması, Murat
Daltaban’ın böyle bir
takım kurmuş olması beni
şaşırttı. Bir yıl kadar sonra,
‘Kürklü Merkür’ün
senaryosu geldi önüme.
Arkadaşlarınla grup kurup,
ideallerin için koşturmana
gerek yok, çünkü bunu
senin için yapan birileri var
önünde.
Teklif edilen rolleri
değerlendirirken nelere
dikkat ediyorsunuz?
Benim için senaryo çok
önemli. Nasıl bir karakter
olduğuna ve benim neler
katabileceğime bakıyorum
muhakkak. Tabi televizyon,
sinema ve tiyatro
birbirinden çok farklı.
Aralarından en iyi olanı
seçmeye çalışıyorum.
Tekrar tekrar aynı tipte
roller olmamasına da
dikkat ediyorum.
Genç bir oyuncunun iş
seçmek gibi bir lüksü
oluyor mu?
Evet, oluyor bence.
Standartlarını az
düşürürsün ve yapmak
istemediğin işi kabul
etmezsin. Ben iyi bir
oyuncu olarak anılmak
istiyorum.
Okullu bir oyuncu
olarak, oyunculukta
eğitimin önemine
inanıyor musunuz?
Eğitim önemli!
Oyuncuların mutlaka
tiyatro kökenli olmaları
gerekmez. Ama tiyatrodan
gelmeyenlerin de
kendilerine ait bir eğitim
süreçleri olması gerektiğini
düşünüyorum.
MAKRO VİZYON
60
MART-NİSAN 2011
Sakinleşmek için neler
yaparsınız?
Balık avlarım ya da
yüzerim. Kendimi suya
atıp, havuzun dibindeki
fayansları sayarım. Bu bana
iyi gelir.
İzmir’de yıllarını
geçirmiş bir
insan olarak İstanbul
hakkında neler
söyleyebilirsiniz?
Ben iş için buradayım ama
İstanbullu gibiyim artık.
İstanbul tam bir metropol.
Her tarafına gidip birçok
farklı insanla
karşılaşabiliyorsun.
Karmaşık bir hayat var. O
yüzden ben biraz şehrin
dışında yaşamayı
seviyorum. Genelde Boğaz
taraflarında oturdum
şimdiye kadar, gecelerimi
sakin geçiriyorum.
İstanbul’u kullanmayı
biliyorsan, her şey elinin
altında; bu zenginlik çok
güzel. n
MAKRO SAĞLIK
Pek çok hastalık türü günümüz
dünyasında kadın-erkek ayrımına
devam ediyor. Kadın hastalıkları
her ne kadar çok daha fazla göz
önünde olsa da, erkeklerin
peşini bırakmayan birçok
hastalık da var. Güçlü duruşunu
her daim korumayı tercih eden
erkekler kendilerine pek
kondurmasalar da, dikkat
etmezlerse bu hastalıklara
yakalanabilirler ve hayat
kaliteleri düşebilir. Erkekler
için başa bela hastalıkları
mercek altına alıyor ve
korunma yollarını sizlerle
paylaşıyoruz.
Bu hastalıklar
erkekleri
tehdit ediyor
Her geçen gün yaşam
koşulları daha da
ağırlaşıyor. Teknoloji
hayatımıza pek çok yenilik
getirse de yeni hastalıklara
kapı açıyor ve zaten var
olan hastalıkları da
tetiklemeye devam ediyor.
Hormonlu gıdalar,
radyasyonlu ortamlar
derken sağlıklı kalmak
günümüz dünyasında
giderek daha da zorlaşıyor.
Hayatın her alanında eşit
olduğunu iddia eden kadın
ve erkek ne yazık ki
hastalıklar açısından pek
eşit değil. Kadınlar için
sıkça duyduğumuz meme
kanseri, rahim ağzı kanseri
gibi hastalıkları artık
oldukça yakından tanıyor D
MAKRO VİZYON
62
MART-NİSAN 2011
MAKRO SAĞLIK
Günümüzde
pek çok
tetikleyicisi olan
kalp krizinden
kişinin kendini
koruması için
birinci koşul,
düzenli bir
yaşam.
ve tedbirlerini de önceden
mümkün olduğunca
alıyoruz. Peki ya erkekler?
Onların sıkça yakalandığı
hastalıklarla ilgili ne kadar
bilgi sahibiyiz? Her gün
pek çok erkek prostat
kanseri, akciğer kanseri ve
varikosel gibi hastalıklara
yakalanıyor. Yine kalp krizi
nedeniyle yaşamını yitiren
erkek sayısı da kadınlara
oranla oldukça fazla.
Kadınlarda
varis varsa
erkeklerde de
varikosel var!
Yıllardır kadınların baş
düşmanı olan varis
hastalığıyla baş etmenin
yolları hakkında çeşitli
bilgiler veriliyor. Peki,
erkeklerin de varikosel
hastalığına yakalandığını
biliyor muydunuz?
Varikosel yine bir damar
hastalığı... Hastalık D
MAKRO VİZYON
Kalbini sev!
Kalp krizi ne yazık ki
cinsiyet ve yaş ayrımı
yapmıyor.
Günümüzde pek çok
tetikleyicisi olan kalp
krizinden kişinin
kendini koruması için
birinci koşul, düzenli
bir yaşam. Kadınlarda
da kalp krizine
rastlansa da,
erkeklerin kalp krizi
geçirme oranı çok
daha fazla. Kadınlara
kıyasla daha sinirli
olan yapıları ve daha
ağır işlerde çalışıyor
olmaları, bu durumun
başlıca tetikleyicileri...
Peki, kimler risk
grubuna giriyor? Kalp
krizi, kalbin oksijen
ihtiyacını sağlayan
koroner arterlerde
oluşan bozukluktan
dolayı meydana gelen
bir rahatsızlık. Ve tabi
başta sigara
kullananlar olmak
64
MART-NİSAN 2011
üzere, kolesterol,
tansiyon veya şeker
hastalığı bulunan
erkeklerin kalp krizi
geçirme riski çok
daha yüksek. Kalp
krizi her ne kadar bir
anda geliyormuş gibi
olsa da aslına
bakılırsa kendini belli
ediyor. Önceden ‘ben
geliyorum’ diye
sinyaller veren
hastalığın tipik
belirtileri şöyle;
göğüsten kollara
doğru ve boyna vuran
ağrılar, nefes darlığı,
çarpıntı. Bu belirtiler
tek başına ortaya
çıkabildiği gibi hepsi
aynı anda da
görülebiliyor. Kalp
krizinden korunmanın
reçetesi ise, düzenli
yaşam, düzenli
beslenme, düzenli
uyku ve stresten uzak
durmak.
MAKRO SAĞLIK
yumurtadan bacağa doğru
yayılan ağrı ve sıcak
ortamlarda torbada
belirginleşen damar
yapısıyla ortaya çıkıyor.
Yapılan araştırmalar Türk
erkeklerinin yüzde 15’inin
bu hastalığa yakalandığına
işaret ediyor. Hastalık
tedavi edilmezse sonuçları
kısırlığa kadar gidebiliyor.
20-30 yaş aralığı erkeklerde
ve genel olarak bekarlarda
görülen varikosel, ağrı ve
görünüm bozukluğuyla
fark ediliyor. Ameliyat
edilerek tedavi edilmesi
önerilen varikosel, genel
olarak tedaviye olumlu
cevap veren bir hastalık.
Akciğer kanseri, ilk
etapta kendini çok
göstermeyen sinsi
bir hastalık. Bu
sebeple de erken
teşhisi oldukça zor.
Hastalığın ileri
dönemlerinde
öksürük
yoğunlaşıyor,
göğüs ve sırt
ağrıları başlıyor,
halsizlik, balgamın
kanlı olması,
iştahsızlık ve kilo
kaybı da peşinden
geliyor. Erken
teşhisin oldukça
önemli olduğu bu
kanser türünde, ileri
aşamalarda
hastaya radyoterapi
veya kemoterapi
uygulanıyor.
kanseri için ışın tedavisi ya
da erbezlerinin çıkarılması,
başlıca tedavi yöntemleri
arasında yer alıyor.
Prostata dikkat!
Yaşamınızı
düzenleyin
Erkek hastalıkları içerisinde
duymaya en alışık
olduğumuz, prostat
kanseri... Ancak yine de
hastalık hakkında yeterli
bilgilere sahip değiliz.
Daha çok 50 yaşın
üzerindeki erkeklerde
ortaya çıkan prostat kanseri
oldukça da yavaş ilerliyor.
Bu hastalıkta tümör
çoğunlukla prostat
bezindeki orta lobun arka
kısmında beliriyor.
Başlangıç evresinde sert ve
çevresinden ayrı bir modül
olan tümör daha sonra sert
ve düzensiz şişliklere
dönüşerek tüm prostata ve
prostatın çevresindeki
yapılara yayılıyor.
Hastalığın ileri
aşamalarında, idrar
kesesinde tıkanma veya
kanlı idrar durumu söz
konusu olabiliyor. Prostat
Ciğerlere dikkat!
Kanserin pek çok çeşidini
artık yakından tanıyoruz
çünkü kanser günümüzün
baş edilmesi en zor
hastalıklarından biri.
Kanserin erkekleri en çok
pençesine düşürdüğü türü
ise akciğer kanseri.
Hastalık, akciğer
dokusundaki hücrelerin
kontrolsüzce çoğalarak
sebep olduğu bir kitleyle
meydana çıkıyor. Mesleği
gereği uzun süre kimyasal
madde soluyanlar ve sigara
kullananlar, öncelikli risk
grubunun içerisinde yer
alıyor. Akciğer kanseri, ilk
etapta kendini çok
göstermeyen sinsi bir
hastalık. Bu sebeple de
erken teşhisi oldukça zor.
Hastalığın ileri
dönemlerinde öksürük
yoğunlaşıyor, göğüs ve sırt
ağrıları başlıyor, halsizlik,
balgamın kanlı olması,
iştahsızlık ve kilo kaybı da
peşinden geliyor. Erken
teşhisin oldukça önemli
MAKRO VİZYON
olduğu bu kanser türünde,
ileri aşamalarda hastaya
radyoterapi veya
kemoterapi uygulanıyor.
66
MART-NİSAN 2011
Pek çok erkek, “Erkeğim,
bana bir şey olmaz”
düşüncesiyle; biraz da
ailesini kucaklama,
koruma-kollama
psikolojisiyle hastalıkları
kendine konduramıyor.
Doktorun yolunu unutan
pek çok erkek, geç teşhis
nedeniyle hem yaşam
kalitesini yitiriyor hem de
bu hastalıkların olumsuz
sonuçlarına maruz kalıyor.
Hastalıklardan
korunmanın ilk yolu,
elbette düzenli olarak
doktor kontrolüne gitmek.
Ancak bunun yanı sıra
spor yapmak, iyi
beslenmek, stresli
ortamlardan uzak
durmak, hayatın sosyal
alanlarını keşfetmek de
sağlıklı bir yaşamın
kapılarını açıyor. n
MAKRO GÜZELLİK
Y
Yeni bir yıla girmiş
olmanın heyecanı
hepimizi sardı. Bir
taraftan yeniliklerin
habercisi olan yeni
yıl, diğer taraftan
hızla akıp giden
yılları hatırlatması
açısından hepimizi
derin düşüncelere
sevk ediyor.
Özellikle bir yılı daha
aş ilerledikçe ciltte
yaşlanma
gerçekleştiğini
hepimiz biliyoruz. Özellikle
20’li yaşların sonuna doğru
hissetmeye başladığımız bu
durum, nem azalması ve
ciltteki kolajen liflerin
bozulmasının bir sonucu.
İnce kırışıklıkların
oluşmaya başladığı yıllarda
alacağınız önlemler,
kırışıklıkların çok daha geç
yaşlarda belirginleşmesini
sağlıyor. Güneş ışınları,
sigara kullanımı, stres ve
yetersiz uyku, yanlış ve
dengesiz beslenmenin
kırışık oluşumunda en
önemli etkenler olduğu bir
gerçek. Güneşe çıkarken
düzenli olarak güneş
koruyucu kullanımı,
sigarasız ve alkolsüz bir
yaşam, su tüketimine
dikkat edilmesi ve sebze
ağırlıklı beslenme ise
kırışıkların oluşumunu
engelleyen faktörler.
Bunların yanı sıra doğru
cilt bakım ürünleri ve
yaşlanma karşıtı ürünler, bu
büyük sorunun çözümü
olarak karşımızda duruyor.
30’lu yaşlar
Bu yaşlarda cildinizi nemli
tutmanız çok önemli.
Cildinizi korumak için
nemlendiricilere ve güneş
koruyuculara ihtiyacınız
olacak. Güneş koruyucu
sürmeden asla güneşe
çıkmayın. (Yaz ya da kış!)
Sadece cildinizi
sürekli nemli
tutarak bile genç
görünmeniz
mümkün. Ama
daha iyisini
yapabileceğinizi
de unutmayın!
Yaşınıza uygun
ürünler kullanarak
her yaşta güzel
olabilirsiniz.
Ömür boyu güzel...
Yeterli bir şekilde nemlenen
ve güneşten korunan bir
cildin yaşlanması
erteleniyor. Ayrıca güneş
gözlüğü takmak da çok
önemli bir ayrıntı. Böylece
gözlerini kısmayacağınız
için göz çevresindeki
kırışıkların derinleşmesini
engellemiş olacaksınız.
Sigara ve asitli
içeceklerden uzak
durmanın yanı sıra,
antioksidanlarla cildinizi
desteklemeniz de çok
önemli. Kullandığınız
kozmetik ürünlerin
cildinizle dost olmasına
dikkat etmelisiniz. Düzenli
cilt bakımı yaptırmanız
faydalı olacaktır.
Unutmayın ki, 30’lu yaşlar,
bir kadının hayatındaki en
geride bırakmanın
verdiği yaşlanma
endişesi ister
istemez içimizi
sarabiliyor. Bu
evrensel kaygının
üstesinden
gelmek için
cilt bakım
ürünleriyle
barışık bir
hayat
yaşamakta
fayda var.
MAKRO VİZYON
68
MART-NİSAN 2011
önemli dönüm
noktalarından biridir.
Yaşınızın verdiği kadınlık
hissini kendi lehinize
çevirip yüzünüzün
ışıldamasını sağlamak sizin
elinizde.
40’lı yaşlar
Artık cildiniz eskisi kadar
dolgun ve gergin değil;
diriliğini yitirmeye
başladığını siz de
hissedebilirsiniz. Dudak
çevrenizde kırışıklar
oluşmaya başladı ve
yorgunluğunuz hemen
yüzünüze yansıyor. Ama bu
yaşın da güzellikleri var.
Artık cildiniz her
zamankinden daha dengeli
ve yumuşak.
Bu yaşlarda artık yaşlanma
MAKRO GÜZELLİK
50’li yaşlar
karşıtı bakımlara ciddi bir
geçiş yapmanız gerekiyor.
A, C ve E vitamini
30’lu yaşlarından
yönünden zengin kremler
itibaren
kullanmalı ve melanin
düzeyini dengede tutacak
cilt bakım ürünü
ürünleri seçmelisiniz. Sebze
kullanımına ağırlık veriyor ve meyve tüketmeye, bol su
içmeye daha çok dikkat
ve düzenli cilt
edin. Yağ ve şeker artık çok
daha büyük bir düşman.
bakımının önemini
Düzenli bakımınızı ve
kavrıyor.
dengeli yemek tarzınızı
sporla desteklemeniz
gerektiğini unutmayın.
Tük kadınları,
Eğer bu yaşınıza kadar
düzenli cilt bakımına özen
gösterdiyseniz ve güneşten
korunduysanız, insanlar
50’li yaşlarınızda
olduğunuza inanmayabilir.
Yerçekimine karşı
koyamayan boyun ve
yanaklarınızda sarkmaların
başlaması doğal. Ayrıca bu
yaşlarda hormonlarınızdaki
değişikliklerden dolayı,
nem dengenizi sağlamanız
çok önemli. Hücre onarıcı
ve nem dengeleyici kremler
imdadınıza yetişecek.
Kullandığınız tüm
ürünlerin, uzun süreli
etkiye sahip olmasına
dikkat etmelisiniz.
Cildinizdeki kusurları
kapatmak için fondöten ve
pudranızı yanınızdan eksik
etmeyin. Işıltılı krem
allıklar da daha taze
görünmenizi sağlar.
Özellikle 50’li yaşlarda
kilonuzu sabit tutmanız her
zamankinden çok daha
önemli. Kilo almanız,
sarkmaların daha da
belirgin hale gelmesine
neden olur. Su tüketiminizi
de 1,5-2 litrenin altına
kesinlikle düşürmeyin.
60’lı yaşlar
Artık saçlarınız ve cildiniz
yorgun düşmeye başladı.
Yaşlılık lekeleri, kılcal
damar çatlakları gibi
sorunlar sizi bekliyor.
Antioksidan kremler ve leke
azaltıcı ve kapatıcılar en
yakın dostunuz olmalı.
Ayrıca dökülen kaşlarınız
için kaş kalemi
kullanabilirsiniz. Saçlarınız
için dolgunlaştıcı şampuan
ve bakımları seçin. n
MAKRO VİZYON
69
MART-NİSAN 2011
MAKRO GÜNCEL
21. yüzyıl insanının
baş düşmanı
KANSER
Rakamlarla
kanser gerçeği
Vücudunuzun herhangi
bir yerinde elinize bir
kitle mi geliyor? Ya da
ses kısıklığı, öksürük,
boşaltım sisteminizde
değişiklik,
vücudunuzdaki
benlerin şeklinde
büyüklük veya renk
değişikliği mi var? O
zaman bu durumu
biraz ciddiye alın ve
hemen bir doktora
başvurun. Çünkü çağın
hastalığı kanser
bakımından riskli grup
içinde yer alıyor
olabilirsiniz.
2020 yılında bu rakamın
16 milyona ulaşacağı,
2030’da 24 milyon kişinin
kansere yakalanabileceği ve
bu rakamın üçte ikisinin
gelişmekte olan ülkelerde
olacağı tahmin ediliyor.
Yine 2030 yılında, 75
milyon insanın kanserle
yaşayacağı ve 17 milyon
kişinin kanser nedeniyle
öleceği öngörülüyor. Ne
yazık ki bu iç karartıcı
tabloda Türkiye de yer
alıyor.
Kanser, günümüzde en çok
korkulan hastalıkların
başında geliyor ve ne yazık
ki hala kesin çözümü yok.
Bilim adamları her geçen
gün kanser tedavisinde yeni
teknikler geliştirse de
kanserin tedavisi veya
seyrinin yavaşlatılması
ancak erken teşhisle
olabiliyor. Yapılan tüm
yeni çalışmalara rağmen
hala dünya genelindeki
ölümlerin çoğu kanser
türleri yüzünden yaşanıyor.
Öyle ki, kanser sebebiyle
gerçekleşen ölümler AIDS,
verem ve sıtma yüzünden
gerçekleşen ölümlerin
toplamından bile daha
fazla. Her yıl 11 milyon
insan kanserle yüzleşiyor,
MAKRO VİZYON
Kanserle savaş
sürüyor
Ülkemizde, kanser
konusunda hastalara
yardımcı olmak, tedavi
yöntemleriyle ilgili yapılan
çeşitli araştırmalara destek
olmak için 1947 yılında,D
70
MART-NİSAN 2011
2030 yılında,
75 milyon kişinin
kanserle
yaşayacağı ve 17
milyon kişinin bu
sebeple öleceği
öngörülüyor.
MAKRO GÜNCEL
Kanser nedir?
Ankara’da, Kanser
Araştırma ve Savaş
Kurumu adıyla bir dernek
kuruldu. Bu derneğin
önerisiyle 1956 yılından
beri Nisan ayının ilk
haftası Kanser Savaş
Haftası olarak kabul edildi.
Yine Kanser Araştırma ve
Savaş Kurumu’nun
çabalarıyla, 1956 yılında
Ankara’da ilk kanser
hastanesi açıldı. O
yıllardan bu yana
uzmanlıklar artıyor,
hastaneler çoğalıyor ve yeni
tedavi yöntemleri
geliştiriliyor ancak kanser
de yeni yüzlerini
göstermeyi ne yazık ki
sürdürüyor.
Kanser, DNA’nın hasarı
sonucu hücrelerin
kontrolsüz veya anormal bir
şekilde büyümesi ve
çoğalmasıyla ortaya çıkıyor.
Vücudumuzda herhangi bir
kanser hücresi oluştuğunda,
vücudun bağışıklık sistemi
bu yabancı hücreyi tanıyor
ve parçalıyor. Bu sayede
vücutta oluşan binlerce
kanser hücresi, bağışıklık
sistemi tarafından yok
edilmiş oluyor. Yani kanser
kelimesi belli bir hastalığı
değil, aşırı hücre
çoğalmaları ve doku
büyümeleri şeklinde
kendini belli eden çeşitli
bozuklukları anlatıyor.
Bugün çoğu insanın
korkulu rüyası olan
kanserin birden çok çeşidi
var. Türkiye’de kadınlarda
en çok meme, rahim ve
kalın bağırsak kanserine
rastlanırken; erkeklerde ise
en çok akciğer, prostat,
mide ve kalın bağırsak
kanserleri ortaya çıkıyor.D
MAKRO VİZYON
Vücudunuza sahip çıkın
Kanseri hayatınızdan uzak tutmak sizin
elinizde. Vücudunuza sahip çıkın ve elinizden
geldiğince sağlıklı yaşamaya çalışın. Tabi
kanserin önlenmesinde özellikle bağışıklık
sisteminin güçlü tutulması ilk şartı
oluşturuyor. Sizi kanserden koruyacak önemli
tedbirleri de almayı unutmayın. Bunlar neler
mi?
• Sigara kullanmayın. Sigara dumanındaki
nikotin, amonyak ve diğer maddeler bronşları
etkiliyor ve böylece kanser oluşabiliyor.
Sigara kullanıcılarında özellikle akciğer,
dudak, dil, ağız boşluğu, gırtlak ve yemek
borusu kanserleri görülüyor.
• Düzenli beslenin. Yüksek kalorili diyet ve katkı
maddelerinden uzak durun. Özellikle
fast-food kanser riskini arttıran yiyeceklerin
başında geliyor. Bunların yerine bol bol sebze
tüketin ve kızartmalardan uzak durun.
• Anne karnındaki bebeği ilaç, kimyasal
maddeler, toksinler ve radyasyondan
koruyun.
• Düzenli egzersiz yapın.
• Alkolden uzak durun.
• Güneşten korunun. Güneşteki zararlı ışınlar,
cilt kanserine yakalanma riskinizi arttırdığı için
özellikle koruyucu kremleri tercih edin.
• Böcek ilacı ve diğer tarım ilaçlarından sakının.
• Gereksiz ilaç kullanımına son verin.
• Çalışma ortamındaki zararlı maddelerden
kendinizi koruyun.
• Düzenli olarak doktor kontrolüne gitmeyi
ihmal etmeyin.
72
MART-NİSAN 2011
MAKRO GÜNCEL
Kanserin
kardeşi stres
Yaş, kansere yakalanma
riskini etkileyen bir faktör.
Özellikle orta ve ileri
yaşlara gelindiğinde kanser
olma riski artıyor. Tabi
erken yaşta da kanser
vakaları görülebiliyor ama
bunun en başlıca sebebi
anne karnında bebeğin
maruz kaldığı çeşitli ilaçlar
oluyor. Çeşitli virüsler ve
parazitler de kanseri
tetikliyor. Özellikle
hormon dengesi ile kanser
arasında yakın bir ilişki
bulunuyor. Dışarıdan
vücuda verilen hormonlar,
hormonal dengeyi bozarak
prostat, göğüs ve rahim
kanserine neden olabiliyor.
Dikkat etmemiz gereken
konulardan biri ilaç
kullanımı. Kimyasal
maddelerin çok uzun süreli
ve fazla kullanılmaması,
günümüzün en temel
sorunlarından biri olan
stresten uzak durulması, bu
hastalığa yakalanmamak
için yapılması gerekenlerin
arasında başı çekiyor.
Tabi doğal gıdalarla
beslenmek, spor yapmak,
düzenli uyumak, temiz
havada yaşamak gibi
unsurlar da bunları takip
ediyor. Sıkıntısız,
kargaşasız, sakin hayat
süren insanlara oranla,
daha yıpratıcı bir hayat
tarzı olan insanlarda kanser
riski çok daha fazla. Onun
için, siz siz olun, hayattan
zevk almaya bakın. Sinir ve
stresten olabildiğince uzak
durun.
Kanserden uzak
durmak için, doğal
gıdalarla
beslenmek, düzenli
uyumak ve temiz
havada spor
Moral çok
önemli
yapmak çok
önemli.
Kansere yakalanan
hastanın yaşı, cinsiyeti ne
olursa olsun kapıldığı
umutsuzluk duygusu aynı
oluyor. Bizler yakınımızda
MAKRO VİZYON
74
MART-NİSAN 2011
kanserli bir hastaya
sahipsek her şeyden önce
ona kaybettiği morali
fazlasıyla geri vermeliyiz.
Günlük yaşantısını
sürdürebilmesi ve kendini
değersiz hissetmemesi için
elimizden geleni
yapmalıyız. Mümkünse,
hoşlanacağı hobiler
bulmasına yardımcı olmalı
ve vaktini kendini
oyalayabileceği şeylere
ayırmasını sağlamalıyız. Bir
yandan ağrılarla savaşan bir
yandan da ölümün her gün
daha fazla yaklaştığını bilen
bir insan, kendini birden
depresyonun içinde bulur.
Bu noktada devreye girip
mutlaka psikolojik destek
almasını sağlamak
gerekiyor. Hiçbir tedavi
görmeden, yalnızca hayata
tutunarak bu hastalığı
yenen insanları da göz
önünde bulundurmayı
unutmayın. n
MAKRO KARİYER
CV’ni
yenile!
Her gün ellerine geçen onlarca CV’yi
değerlendiren insan kaynakları uzmanlarına
göre, CV’ler gereksiz ayrıntılarla dolu. Bu
gereksiz noktaları CV’nizden çıkarıp doğru
bir CV yazmanız, sizi mutlu edecek bir işe
giden yolda en önemli anahtarlardan biri.
İstediğiniz gibi bir iş bulmak, artık aslanın
midesinde olduğuna göre, doğru
bir CV çok önemli. İşte size,
hem doğru noktaları belirtip
hem de çekici bir
CV hazırlamanın
püf noktaları…
MAKRO VİZYON
76
Öncelikle CV’nizin
başvurmayı plandığınız işe
uygun özelliklerinizi ve
başarılarınızı anlatan bir
yazı olduğunu unutmayın.
İyi bir CV, kim
olduğunuzu, bugüne dek
ne tür eğitimler aldığınızı
ve neler yaptığınızı,
becerilerinizi ve ne yapmak
istediğinizi anlatır. Yani
işveren, CV’nizde bazı
sorularına cevaplar
arayacaktır. Bu sorular,
“Bize ne katabilir?”, “Bilgi
ve yetenekleri nelerdir?”,
“Kişisel özellikleri,
pozisyona uygun mu?” gibi
sorulardır. Bu açıdan
baktığınızda, CV’nizi bu
soruları cevaplayacak
şekilde hazırlamanız en
iyisi. CV’niz,
başvurduğunuz işi
yapabileceğinize ve bu işi
çok istediğinize dair
birşeyler
söyleyebiliyor
olmalı.
Birbirinden
farklı
MART-NİSAN 2011
pozisyonlar için aynı CV’yi
kullanmak, doğru değil.
Her pozisyon için, o işle
alakalı olan noktalar ön
plana çıkarılmalı. Tabi ki
tüm eğitsel ve kişisel
özelliklerinizi her ikisine de
yazacaksınız ancak yerine
göre, hedefe yönelik bir
özgeçmiş yazmakta
problem yok.
CV’nin olmazsa
olmazları
Her CV’de olması gereken
bu bilgiler, isim, soyisim,
adres ve telefon bilgileri,
e-posta adresi ve doğum
tarihi bilgilerinden oluşur.
Eğitim: Eğitim bilgileri
liseden itibaren yazılabilir
çünkü artık sadece
üniversite değil,
okuduğunuz lise de önemli
bir hal almaya başladı. En
son eğitim aldığınız
kurumdan başlayarak bu
konudaki bilgileri, yıllarını D
MAKRO KARİYER
ve mezuniyet notlarınızı da
belirterek yazın. Ancak
akademik başarınız çok
yüksek olmadığı için
mezuniyet notları
konusunda çekinceleriniz
varsa, yazmayabilirsiniz.
Zaten notlarınız işveren
için önemliyse size
derslerinizle ilgili bazı
soruları mülakat esnasında
da soracaktır. Bu tip
bilgiler genellikle iş
deneyimi az ve yaşı daha
genç adaylar için gerekli
oluyor. İş hayatında
tecrübe kazanıp bu
tecrübeleri CV’nize
yansıttıktan sonra notlar
önemsiz bir hale geliyor.
İş tecrübesi: En son
deneyiminizden başlayarak
tüm iş deneyimlerinizi,
tarih aralıklarını da
belirterek yazın. Bu
işyerlerindeki sorunluluk
alanlarınız ve başarılarınız
da bu başlık altında
yazılması gereken noktalar.
İşle ilgili beceriler: Bu
başlık, teknik ve teknik
olmayan tüm bilgi ve
becerilerinizi içerir. İş
yaşamında çok önemli olan
bu beceriler, diğer pek çok
başvurunun önüne
geçmenizi sağlayabilir.
Bilgisayar ve yabancı dil
bilgisi, teknik bilgi ve
beceriler bu başlık altında
değerlendirilebilir.
Özellikle bildiğiniz yabancı
diller ve başvurduğunuz
pozisyon için önemli
olabilecek bilgisayar
programı bilgileri ya da
eğitim ve sertfikalar, bu
başlık altında yer alabilecek
bilgilerdir.
İlgi alanları: Yaptığınız
gönüllü faaliyetler,
hobilerinizle ilgili olarak
katıldığınız kurslar,
yayınlanmış eserler, bu
alanda belirtilebilir. Hatta
bu ilgi alanları,
başvurduğunuz iş ya da
kariyer hedefiniz için önem
taşıyorsa, CV’niz çok daha
dikkat çekici bir hale gelir.
Referanslar: Referans
bölümü, isteğe bağlı olarak
CV’nizde yer alacak bir
bölümdür. Daha önce
beraber çalıştığınız isimleri
referans olarak
verebilirsiniz. Tabi bu
kişilerin, CV’nizde referans
olarak yer aldığını bilmeleri
çok önemli.
CV’nizin sizi doğru
ifade etmesi çok
önemli. İlgili kişi,
iş görüşmesi
esnasında, CV’nizi
eline aldığında,
kafasında soru
işareti
bırakmayacak
açıklıkta bir CV
hazırlamaya özen
gösterin.
İyi bir CV için
ipuçları
l Uzmanlar, bolca imla
hatası olan CV’leri
genellikle görmezden
geldiklerini söylüyorlar.
CV hazırlarken açık bir
anlatım dili kullanmaya ve
dilbilgisi kurallarını gözden
geçirmeye özen
göstermelisiniz.
l CV’nizi başvuracağınız
MAKRO VİZYON
78
MART-NİSAN 2011
her işe göre yeniden
şekillendirin.
l Eğer 6 aydan daha uzun
bir süre işsiz kaldıysanız bu
durumu açıklamak için
ayrıca bir önyazı yazın.
İş görüşmesine
giderken yanınızda
bulunan CV’nin
beyaz bir A4 kağıt
olmasına dikkat
edin. Renkli
kağıtlar hoş
karşılanmayabilir.
l Sosyal içerikli aktiviteler
her zaman artı puan
demektir.
l Eğer akademik amaçlı
bir CV hazırlamıyorsanız,
CV’nizin 2 sayfayı
geçmemesine özen gösterin.
l CV’nizi mutlaka D
MAKRO KARİYER
süre iş bulamamış
olabilirsiniz. Ancak bu
zamanda, hobilerinizi ve
gönüllü olarak yaptığınız
çalışmaları, aldığınız dil
eğitimini ya da uzun süreli
tatili öne sürebilirsiniz.
Sonuçta bunların hepsi,
kendinize yaptığınız
yatırımlar. Yani tatile
çıktığınızı saklamamanız
işe yarayabilir. Birçok
işveren, tatil boyunca
yeterince dinlendiğiniz için
uzun bir süre tatil
ihtiyacınız olmayacağını
düşünerek memnun
oluyor.
CV’nizi yazarken, en az 11 puntoda,
okunaklı bir font kullanmaya (Arial, Calibri
ya da Verdana gibi…) dikkat edin.
Ayrıca satır arasının 1,5 olması yazıların
daha kolay okunmasını sağlar.
Hobi başlığımın
altı, neredeyse
boş!
bilgisayarda hazırlayın ve
mümkünse e-mail olarak
gönderin. Böylece
bilgisayarla barışık
olduğunuz daha kolay
anlaşılır.
l CV’nizin başlıklarının
iyi planlanmış olmasına
özen gösterin. Karmaşa,
önemli olan bilgilerin
görülmemesine neden
olabilir.
l Eğer CV’ye koymanız
gerekiyorsa, CV
fotoğrafınıza özen gösterin.
Fazla dikkat çekici,
bakımsız ya da umursamaz
fotoğraflar, ilk izlenim için
hoş olmaz.
CV sorunlarımı
nasıl alt
edebilirim?
Hepimiz eğitim
hayatımızda ya da
çalıştığımız işlerde çeşitli
sorunlar yaşıyoruz. Bu
sorunlar, CV’de göze batan
noktalar haline gelebilir.
Ancak ön yazıda ya da
mülakat esnasında bu
sorunların bazılarını
avantaja çevirmek
mümkün.
çizdiğiniz en doğru kariyer
planında ilerlediğinize
inanıyorsanız, farklı işlerde
çalışmanızın nedenlerini
yazmanız, sizin için artı bir
değer olacaktır.
Ayrıca iki iş arasındaki
uzun boşluk da CV’nizde
pek hoş durmayabilir.
İşveren bu zamanla ilgili
mutlaka sizden bir
açıklama bekleyecektir.
İşten çıkarılmış ve uzun
Çok iş
değiştirdim!
Yeni işe alınması planlanan
bir personelin daha önceki
iş yaşamı ve çalıştığı
yerlerde bulunduğu süre,
işveren için çok önemlidir.
Kısa sürede çok iş
değiştirdiyseniz, bu önemli
bir sorun olarak karşınıza
çıkabilir. Çünkü işveren,
uzun vadeli çalışacağından
emin olduğu kişileri tercih
eder.
Ancak siz, bunu farklı
yetenekler kazanmak için
yaptığınızı söyleyebilirsiniz.
Çalıştığınız işlerin ortak
noktalarını ve birbirinden
ayrılan yanlarını bulun ve
bunların size neler kattığını
önyazınızda ayrıntılı olarak
anlatın. Kendinize
MAKRO VİZYON
CV’nizin
başlıklarının iyi
planlanmış
olmasına
özen
gösterin.
Karmaşa,
önemli olan
bilgilerin
görülmemesine
neden olabilir.
80
MART-NİSAN 2011
İşveren için önemli olan işe
alacağı kişinin çok
çalışması ve sosyal yönden
aktif olmasıdır. Bunu sakın
unutmayın… Hobiler ve
ilgi alanları, sizin insan
ilişkilerinde ya da hayata
bakışınızda nasıl
olduğunuzu gösterdiği için
önemlidir ki bunu zaten
mülakat esnasında da
görebilir. Bu bakımdan,
spor yapmak, müzik
dinlemek, tiyatroya
gitmek gibi
faaliyetlerinizi bile
hobi olarak
yazabilirsiniz.
Örneğin spor, stresle
başa çıkmayı
kolaylaştırdığı ve
disiplini
öğrettiği için
işverenlerin
en çok
önem
verdiği ilgi
alanlarından
biridir.n
MAKRO GEZİ
Doğunun renkli ülkesi
HINDISTAN
Hindistan, dünyanın en renkli ülkelerinden
biri. Farklı kültürleri, festivalleri ve
tapınaklarıyla hemen hemen herkesin
görmek isteyeceği gizemli bir coğrafya.
Ganj Nehri’nde yıkanan insanları, katı
kast rejimi, geleneksel bir kıyafet olan
“sari” içindeki kadınları, ineklerin kutsal
sayılmasıyla bildiğimiz Hindistan, aynı
zamanda dünyanın en kalabalık ikinci
ülkesi. Ayrıca Hindistan, anlatmakla
bitirilemeyecek kadar büyük ve tarihi
olarak zengin bir ülke. Biz sizler için
öncelikli şehirleri ve en ünlü ve turist
çeken mekanları belirledik. Hindistan’a
gittiğinizde keşfedeceklerinize
inanamayacaksınız.
Ganj Nehri’ni görmek, Tac
Mahal’ın avlusunda mistik
bir gezinti yapmak ve Altın
Tapınak’ı gezmek için
Hindistan’a gitmek ve
gidince de baharat kokan
sokaklarında dolaşmak ve
kalabalığın içine karışmak
şart. Coğrafi olarak
dünyanın en büyük 7.
ülkesi olan Hindistan,
dünyanın en kalabalık 2.
ülkesi. Ayrıca Hindistan’ı
anlamak ve yaşamak için
kast sistemini ve dinlerin
bu ülkedeki önemini de
bilmek gerekiyor.
Hindistan’da İslam, Hindu,
Hristiyanlık, Jainizm ve
Sihizm, nüfusun büyük
çoğunluğunun inandığı
dinler. Hindistan,
Endonezya’dan sonra, en
kalabalık Müslüman
nüfusa sahip olan ülke.
Hint sanatında da bu
dinlerin çok büyük bir
etkisi var. Hint dansı ve
müziği, minyatür
ressamlığı, mimarisi ve
heykel sanatı, ülkenin en
önemli değerlerinin
başında geliyor.
Dünya harikası,
Tac Mahal
Dünyanın yeni 7
harikasından biri seçilen
Tac Mahal, Hindistan’ın en
önemli şehirlerinden biri
sayılan Agra’da bulunuyor.
Şehir, ününü, İmparator
Agra, Tac Mahal
MAKRO VİZYON
82
MART-NİSAN 2011
Varanasi, Ganj Nehri kıyısında, renkli evler
Mavi Şehir’den
Altın Şehir’e
Şah Cihan zamanında
yapılmış olan mimari
eserler sayesinde kazanmış.
Agra Kalesi, Cami Mescid
ve Tac Mahal bunlardan en
önemlileri. İslam
mimarisinin en önemli
eserlerinden biri sayılan
Tac Mahal, Şah Cihan
tarafından, 14. çocuğunu
doğururken genç yaşta ölen
karısı Ercmend Banu için
yaptırılmış. 1630 yılında
başlayan inşaat, binlerce
işçinin durmaksızın
çalışmasıyla 1652 yılında
tamamlanmış. Beyaz
mermerden yapılan Tac
Mahal’in ana kubbesi 82
metre uzunluğunda.
Binanın ön tarafında ise
uzun bir havuz bulunuyor.
Duvarları çok fazla değerli
taşla bezeli olan türbenin
içinde Şah Cihan ve
Ercmend Banu’nun
lahitleri yer alıyor.
Gökyüzünün rengine göre
günün her saatinde renk
değiştiren Tac Mahal,
dünya üzerindeki en
önemli mimari eserlerden
biri.
Sari nedir?
Sari,
Hindistan’da
kadınların giydiği
geleneksel bir
kıyafet. Giyiliş
şekli, rengi ve
dokusuyla, giyen
kişinin sosyal
statüsü, mesleği
ve dini hakkında
bilgi verir.
Racistan’ın
başkenti Jaipur
Jaipur, saraylarıyla ünlü bir
şehir. Şehirdeki tüm
Varanasi, Ganj Nehri
MAKRO VİZYON
83
MART-NİSAN 2011
Racistan’daki önemli
kentlerden biri olan
Jodhpur ise “Mavi Şehir”
olarak biliyor. Buradaki
tüm evler de mavi renge
boyanmış. Jodhpur’un
birkaç kilometre
uzağındaki Jaisalmer ise
Pakistan sınırında
bulunuyor. Zengin bir
şehir olan Jaisalmer’in
takma adı ise, “Altın
Şehir”. Şehrin zenginliğini
gösteren konaklar 13.
yüzyıldan bugüne
ihtişamını koruyor.
Ganj Nehri’nin
önemi
Dünyanın en eski yerleşim
merkezlerinden biri olan
Varanasi’nin geçmişi 2 bin
yıl öncesine dayanıyor.
Hindu dininin en kutsal
yerlerinden biri olan
Varanasi’ye Hindular sık
sık hac ziyareti için geliyor.
Hatta burada ölmeyi ve
öldükten sonra küllerinin
Ganj’a savrulmasını
istiyorlar. Nehir boyunca
bulunan ve ghat adı verilen
basamaklarda, Hindular
kutsal banyolarını
yapıyorlar. D
MAKRO GEZİ
binaların pembe
olmasından dolayı Pembe
Şehir olarak da bilinen
Jaipur, Hint-Moğol
mimarisinin en güzel
örneklerini barındırıyor.
Agra’dan sonra en çok
turist çeken şehir olan
Jaipur’un en önemli
yapılarından biri Hawa
Mahal. Rüzgarlar Sarayı
olarak da bilinen Hawa
Mahal, pembe
kumtaşlarıyla bezeli.
Jodhpur (Mavi Şehir)
Jaipur, Hawa Mahal (Rüzgarlar Sarayı)
Halk, hangi dine
inandığını ve
hangi sosyal
statüde
bulunduğunu
göstermek için
farklı renklerde
kıyafetler giyiyor.
Bu yüzden
sokaklar da
binalar gibi
rengarenk.
Hindistan’da 20’nin
üzerinde eyalet bulunuyor.
Bu eyaletlerden biri olan
Pencap’ın başkenti
Amritsar, Hindistan’ın en
çok ziyaret edilen
kentlerinden biri. Çünkü
Sihler’in kutsal tapınağı
olan Altın Tapınak burada.
Günün her saati ziyaretçi
akınına uğrayan tapınakta
her türlü hizmet,
gönüllüler tarafından
veriliyor. Her tarafı
mermerlerle kaplı, büyük
bir alanın ortasında
bulunan büyük bir
havuzun ortasındaki Altın
Tapınak, altın suyuna
batırılmış kaplamalarla
yapılmış bir mekan. Ayrıca
havuzun etrafında,
misafirlerin
konaklayabileceği, yemek
yiyip dinlenebileceği çok
sayıda bölüm bulunuyor.
Hindistan’ın
yemek kültürü
edebilirsiniz.
Delhi’ye gittiğinizde,
dünyanın en çekici mimari
eserlerinden biri olan Bahaî
Tapınağı’nı da görmenizi
tavsiye ederiz. Yüzyıllar
öncesine giden tarihinin
yanında Delhi’nin bir de
modern yüzü var.
Modernizmin mimariye
yansımasına verilebilecek
en iyi örnek, şehrin
güneyindeki Kalkaji
bölgesinde yer alan Bahaî
Tapınağı. Açmış bir lotus
çiçeği şeklindeki bu
yenilikçi yapı, beyaz
mermerden inşa edilmiş ve
özellikle geceleri,
ışıklandırma sistemlerinin
de katkısıyla ışıl ışıl
parlıyor. Etrafı geniş bir
yeşillik alan ve 9 adet
göletle çevrilmiş. Yapının
tasarımına bakıldığında,
lotus çiçeği 27 adet
yaprağıyla görülüyor. n
Hindistan’ın kuzeyden
güneye doğru değişen
coğrafi yapısı ve iklim
şartları, yemek kültürünü
de farklılaştırıyor. Kuzeyde
yemekler Orta Asya
yemeklerine daha çok
benziyor. Baharatlar ise
yemeklerin ana maddesi.
Güneyde pirinç ve
vejetaryen yemekleri
kuzeye göre daha yaygın.
Köri, kimyon, tarçın,
zencefil ve hardal taneleri,
en çok kullanılan
tatlandırıcılar.
Batı mutfaklarından çok
farklı olan Hint mutfağının
temelinde baharatlar yer
alıyor. Bu sebeple, Hint
yemekleri, alışkın
olmayanlara ağır gelebilir.
Amritsar, Altın Tapınak
Hint stili,
Delhi’de
Hindistan’dan Hint stilini
yansıtan birkaç parça
almadan dönmek olmaz.
Bunun için gidebileceğiniz
en iyi yer, Delhi. El
emeğinin yaygın olduğu
Hindistan’da, ipek sariler,
baharat çeşitleri, doğal
taşlardan yapılmış
aksesuarları tercih
MAKRO VİZYON
84
MART-NİSAN 2011
Delhi, Bahai Tapınağı
MAKRO GEZİ
Altın Tapınak
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
86
MART-NİSAN 2011
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
88
MART-NİSAN 2011
MAKRO TARİF
Soğan Çorbası
Malzemeler:
Yarım kilogram soğan
(piyaz doğranmış),
5 bardak su veya et suyu,
100 gram margarin,
2 yemek kaşığı un,
1 çay kaşığı kekik,
karabiber, 2 diş
dövülmüş sarımsak ve tuz.
Hazırlanışı:
Tencerede margarinle,
soğanları kavurun. Un
koyup 2 dakika daha
karıştırın. Et suyu veya 5
bardak su ilave edip
karıştırmaya devam edin.
Kekik, sarımsak ve
karabiber ekleyip 30 dakika
kaynatın.
Tavuk Sote
Malzemeler:
800 gram tavuk bonfile eti
2 orta boy kuru soğan
8 adet sivri biber
1 tutam kırmızıbiber
1 tutam kekik
2 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı margarin
4 adet kabuğu soyulmuş orta boy domates
5 adet orta boy mantar
Yarım demet maydanoz ve tuz
Hazırlanışı:
Tencereye margarin ve tereyağını koyarak eritin. Üzerine
kuşbaşı şeklinde doğranmış tavukları ilave ederek
kavurun. İnce doğranmış soğan, mantar ve biber ilave
edip kavurmaya devam edin. Tuz, kekik, kırmızıbiber, küp
doğranmış ve kabuğu soyulmuş domates ilave edip
soteleyin.
MAKRO VİZYON
90
MART-NİSAN 2011
MAKRO TARİF
Dondurmalı Brownie
Malzemeler:
3 yumurta
1 bardak süt
150 gram erimiş tereyağı
2 su bardağı şeker
3 kaşık kakao
1 paket vanilya
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
2 avuç dövülmüş fındık
Üzeri için, vanilyalı dondurma
Hazırlanışı:
Yumurtaları mikserle çırptıktan sonra un, fındık ve
kabartma tozu dışındaki tüm malzemeleri ekleyip karışımı
mikserle çırpmaya devam edin. Bu karışımdan 1 bardak,
daha sonra kekin üzerine dökmek için ayırın. Kalan
karışıma da un, kabartma tozu ve fındık koyup bir tahta
kaşık yardımıyla karıştırın. Karışımı yağlanmış kek
kalıbına döküp 170 derecede 40-45 dakika kadar pişirin.
Fırından aldıktan sonra kekin üzerine bir kürdan
yardımıyla delikler açın ve ayırdığımız 1 bardaklık
karışımı kekin üzerine dökün.
Damla
Çikolatalı Muffin
Malzemeler:
125 gram tereyağı veya
margarin, yarım su bardağı
toz şeker, 2 yemek kaşığı
kahverengi şeker, 2
yumurta, 1 buçuk su
bardağı un, 1 tatlı kaşığı
kabartma tozu, yarım su
bardağı süt, isteğe göre
yarım ya da 1 su bardağı
damla çikolata.
Hazırlanışı:
Tereyağını ve şekeri
mikserle, krema haline
gelene kadar çırpın.
Yumurtaları teker teker
ekleyerek çırpmaya devam
edin. Unu kabartma
tozuyla birlikte eleyin.
Biraz un, biraz süt
ekleyerek, unu ve sütü
karışıma spatula veya tahta
kaşıkla yedirin. (Bu
aşamada mikser
kullanmazsanız daha iyi
sonuç alırsınız.) Damla
çikolataları da ekledikten
sonra, karışımı, yağlayıp
unladığınız muffin
kalıplarına paylaştırın. 180
derece fırında 20-25 dakika
pişirin.
MAKRO VİZYON
92
MART-NİSAN 2011
MAKRO BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
SOLDAN SAĞA:
1) Kovma - Topçu eğitim yeri Yenilgiyi kabul etme. 2) Birim Rumen parası - At yarışlarında
seyirci tribünü. 3) Deniz yüzeyindeki
kıvrımlı hareket - Buğdaygillerden
bir bitki - Titan’ın simgesi.
4) Felsefede fikir - Baba, cet - İri,
kaba. 5) Neon’un simgesi Çerçevesiz ve tek camlı gözlük Sinemada çok sık görünen kimse,
yıldız. 6) Ortak pazar para birimi
(Avro)- Lityum’un simgesi - Tarihi
eser veya kalıntı - Çok anlayışlı ve
sezgili kimse. 7) Kamu -İstanbul’da
bir semt. 8) Ongun - Bir İspanyol
şiir türü - Hoşlanma, zevk. 9) Gizler,
sırlar - İçinde yabancı bir öge
bulunmayan, mutlak - Bir nota.
10) Makro’nun yeni mağazalar
açtığı ilimiz - Çok yıllık süs bitkisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1) Aynı cinsten olan nesnelerin on
iki tanesinin bir arada olması -
Gelecek. 2) İki yüzey arasındaki
uzaklık - Bir yüzey ölçü birimi.
3) Körpe çiçek - Hz. Muhammed’in
(S.A.V.) çevresindekiler. 4) Yemek,
yiyecek - Coğrafyada, düz duruşlu
yer, düzlek yapı. 5) İnsan saçını
oluşturan ipçik - İspanyolca, yaşa Radon’un simgesi. 6) Zengin,
varlıklı - Tanrı. 7) Yayla - Nefesle
çalınan perdesiz madeni çalgı.
8) Helyum’un simgesi - Kısımlar.
9) Avuç içi - Giysi. 10) Rodyum’un
simgesi - Dövülmüş ekin yığını.
11) Basımcılıkta bir kelimenin
harflerini ayırmak için kullanılan
harflerden daha kısa ve küçük
metal çubuk - Hiçbir zaman.
12) Simgesi TA olan element Tulyum’un simgesi.
13) Protaktinyum’un simgesi - Bir
olayın gününü, ayını ve yılını bildiren
söz veya gün. 14) Bir kadın
giyeceği - Lakin, fakat. 15) Üslûp,
biçem, tarz - Kişinin dış görünüşü.
MAKRO VİZYON
94
MART-NİSAN 2011
Bulmacay› do€ru çözüp gönderen
ilk 30 okuyucumuza,
Tattoo’dan parfüm seti
armağan ediyoruz.
Ad, Soyad
: ........................................
Doğum Tarihi : ........................................
Meslek
: ........................................
Adres
: ........................................
.........................................
Telefon (cep) : ........................................
(iş) : ........................................
(ev) : ........................................
E-mail
: ........................................
POSTA ADRESİ:
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980
Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05
MAKRO VİZYON l MART-NİSAN 2011 SAYI 23

Benzer belgeler

Mayıs - Haziran 2010 Sayı:18

Mayıs - Haziran 2010 Sayı:18 Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Hünkar Sibel Görel [email protected]

Detaylı

Nisan - Mayıs - Haziran 2007 Sayı:2

Nisan - Mayıs - Haziran 2007 Sayı:2 Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan

Detaylı