eğitim ve öğretimin görevi doğrultusunda sistemin yapısı

Transkript

eğitim ve öğretimin görevi doğrultusunda sistemin yapısı
EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝMÝN GÖREVÝ DOÐRULTUSUNDA SÝSTEMÝN YAPISI
(12-03-2012) - Editör Ercan ARSLANER - Son Güncelleme (19-03-2012)
EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝMÝN
GÖREVÝ DOÐRULTUSUNDA
SÝSTEMÝN YAPISI
Ercan ARSLANER(*)
GÝRÝÞ
AK parti HÜKÜMETÝ’nin iktidara geldikten
sonra sosyal alanda neler yaptýðýný bir TV yayýnýnda muhaliflerinin aðzýndan
bizzat dinledim. 5 kiþilik bir grupta konuþmacýlardan biri “Biz ne dedikse onu
(biz deðil) onlar yaptý.” Baþbakanýmýzýn önderliðinde Ulaþtýrma, Saðlýk, Dýþ
Ýþler alanlarýnda yapýlanlar ise büyük bir ihtilal deðerindedir. Bu arada
milletimize karþý olumsuz niyetler taþýyan eski egemenlerin de mahkemelerde
hesap vermesi hiçbir zaman hafýzalardan silinmeyecek ve Tayip Erdoðan adýyla
birlikte anýlacaktýr. “VAN MÝNÜTLERLE“ kocaman bir Arap dünyasý daðlara taþlara
yeni doðan çocuklarýna TAYYÝP ERDOÐAN adýný BOÞUNA
vermediler.
Bütün bunlarýn yanýnda Eðitim bakanlýðý içinde ne olduðunu ve
olmadýðýný okuyucuya býrakmak istiyorum. Üç bakan geldi geçti eðitim alanýnda
yaprak kýmýldamadý. Þimdi ise sayýn baþbakanýmýz bu alanda iþe baþladý ve
hepimize ümit verdi. Ben de bir Edebiyat ve Almanca öðretmeni olarak Almanya’da
14 yýl öðretmenliðim ve 3 yýl ataþeliðim sebebiyle ilgi konudaki tecrübelerimi
açýklamak istiyorum:
1..EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝM, tarihimizin derinliklerine
etkisiyle hiçbir zaman bize yabancý olmamýþtýr. Öncelikle Kur’an’ý Kerimdeki
“OKU” emri itaat ettikçe derecemizi yüceltmiþ, ondan uzaklaþtýkça halkýmýzý her
yönden fakirleþtirmiþtir. Kuran-ý Kerim ve Hadis-i Þerifler sadece varlýðýn
özünü anlatmaz ,”onun bölümleri arasýndaki uyuma nasýl varýlýr?” onu da
pedagojik yolla açýklar.
Bir iki
örnek:
Bir çiftçi atýna veya devesine iyi davranmadýðý
için yeterli verimi alamamaktadýr. Onu yanýna alarak yüce peygambere gelir,
derdini anlatýr. O ise hayvana biraz ot verir ve boynunu sývazlar. Deve onun
ilgisiyle çok rahatlamýþtýr.”Bir daha da ona hiç kötü davranma
.”der.
Bir þahýs peygamberimizin öðretmenlik gücünü anladýðý
için Mesud veya Zeyd adýndaki çocuðunu onun terbiyesine býrakýr. Bir yýldan
sonra çocuðunu almaya gider. Yüce peygamber ise “Kendisine soralým. Belki
burada kalmak ister.”der. Çocuk ise gerçekten onun yanýnda kalmak
ister.
Harun Reþit zamanýnda yapýlan çalar saat
kendilerine hediye edilen BÜYÜK ÞARL ve çevresindekileri þaþýrtmýþtýr. Fatih
Sultan Mehmet’tin yaptýrdýðý toplarla endüstriyel bir üründür. Denizaltý
gemisinin Sultan Abdulhamid zamanýnda bir Ýngiliz mühendise Ýstanbul’da üç sene
boyunca yaptýrýlmak istenmesi de fevkalade bir olaydýr (Yakýn Tarihimiz
dergisi-Kandemir)Ayrýca onun zamanýnda yapýlan demiryolu faaliyetiyle
Mekke-Medine ‘nin Avrupa ve Anadolu’ya baðlanmasý büyük bir basiret ifade eder.
Günümüzdeki hýzlý tren faaliyeti le Türkiye çaðlarý devirmektedir.
Bu sözlerimiz eðitimin görevinin sadece endüstriyel alana ait
olduðunu zannettirmemeli. Çünkü Kristof Kolonf endüstri ürünü gemileriyle orta
Amerika’ya gittikten sonra zamanýn endüstri harikasý Ýnka ve Aztek
medeniyetlerini yerle bir etmiþlerdir. Yine Moðollar Anadolu’daki Müslümanlarý
kan revan içinde býrakmýþken Selçuklular veya Osmanlýlar savaþlarda insan
öldürmekten daima uzak durmuþlardýr. Ayný yüceliði Selahaddin Eyyübi’nin
Ýngiliz kralý Riþar’a davranýþýnda da görmüþüzdür.
Eðitimin görevi
insanlarýn huzuruna hizmet etmektir. Metodik alanda Goethe’nin söylediði
“Devamlý, fakat yorulmadan çalýþ! sözleri de konumuza ýþýk tutar. En baþta
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52
yüce kitabýmýzýn “OKU” emri etrafýnda çevrelenen her türlü emir ve yasaklarla
yönlenen insanlar en yüce uygarlýklara adaydýrlar. Dolayýsý ile eðitim insana
maddi manevi alanda gelecek her türlü erdemin kaynaðýdýr.
2.
AVRUPA – ALMANYA (tanýdýðýmýz ülkeler)yanýnda kendi
uygarlýðýmýzý ne ölçüde tanýdýðýmýz maalesef meçhuldür. Hâlbuki tarih
kitaplarýmýzda otuz yýl savaþlarý, yüzyýl savaþlarý oldukça geniþ yer
tutmaktadýr. Oysa onlar yerine kalýn kalýn tarih kitaplarý yerine hayati
konularý içeren konu ve kitaplara yer verilemez miydi? Elbette bu konular
arasýnda yabancý dil konusu ön sýralarda yer alabilirdi. Ülkemizde 6 yýl
öðrencinin devam ettiði öðretmen okullarýný biliriz. Bu okullarda hiçbir
þekilde yabancý dil yer almýyordu.
3. Bir Marþal
yardýmýndan galiba kimsenin haberi yoktu. ABD kaynaklý bu yardým ülkemize ve
diðer Avrupa ülkelerine ne ölçüde yapýlmýþtýr?”sorusunu cevaplandýrmak da
yurtseverliðimizi artýrabilirdi. Çünkü Almanya’da fýrýncýlýk meslek okulu
birincilerine yapýlan yardým 400 bin DM’dir. Bu, büyük bir ülke olan
Almanya gibi bir ülkede belki binlerce fýrýncýlýk veya meslek okulu
olan bir ülkede sadece bir okul birincisine verilecek armaðandý.Hâlbuki
Türkiye’de kesinlikle böyle bir miktardan söz edilemez.Þahsen 1960 yýlýnda
Tokat Öðretmen Okulu birincisi olmuþtum ve bana verilen armaðan bir
Technos marka il bir foto albümü idi.Marþal yardýmý alanlarýnda
öðretmenlerden öðrencilere yapýlan bir açýklama da yoktu. Ýþin tuhafý savaþta
Almanya ve ABD birbirine düþmandýr. Daha sonra Almanya’da ABD’nin yýktýðý
yerleri onarmak için insan gücüne çok ihtiyaç olmuþtur. Dolayýsý ile bu ülkeyi
oldukça yakýndan tanýmak fýrsatýný buldum. Bir öðretmen olarak endüstrilerini
belki yeterli ölçüde tanýmadýmsa da her dereceden okullarýný yakýndan gördüm
ve tanýdým. Bu arada okul durumu kadar yol yapýmlarý da dikkat çekicidir.
Kuzeyden güneye, doðudan batýya þehirlerarasýnda oto yollar vardýr. Bu yollar
üzerinde yaðmurlardan sonra hiçbir su birikintisine rastlanmaz. Ayrýca hýzlý
trenlerde yolcular için büyük rahatlýk saðlar.
Þimdi eðitim
sorununa gelebiliriz: Onlarýn mevcut sistemlerinden þikâyet edene
rastlamadým. Eðitim
(A) anaokulu ile baþlar.
(B) Daha sonra ilkokula
gidilir.
(C) Dördüncü sýnýfla bitirilen ilkokuldan sonra
(D)
Haupschule’ye gidilir. Fakat dördüncü sýnýftan sonra
(E) liseye gidebilecek
öðrenciler seçilerek ayrýlýrlar. Konuyla ilgili bir hatýram
þudur:
Söz konusu okulun Gronyanschli adýnda müdiresi
vardý. Onun odasýna ne zaman gittimse hiç kimsenin bu odaya girmediði
sanýlýrdý. Bunun bir anlamý müdirenin çalýþma durumunu öðrenmekti. Çünkü o,
öðrenciler arasýndan kendi odasýna girmeye vakit bulamýyordu. Oldukça da yaþý
ileri görülen müdire ile Almanlarýn okul müdürlerini ancak belli yaþa gelince
atadýklarý anlaþýlýyordu. Bunu adalete uygun yapmaya dikkat ettikleri
görülüyordu. Sayýn müdire okuluna velileri davet etmiþti. Veliler toplandýktan
sonra müdire þunlarý söyledi: “Liseye öðretmenler kurulu tarafýndan üç öðrenci
seçilmiþtir.” Bunlardan ikisi Alman biri de Türk’tür ve Eðiti Ataþesinin
kýzýdýr. Türk öðrenci bu okulda ikinci yýlýný okuyordu.
Diðer
bir Türk veli kendi çocuðunun da liseye gönderilmesini istedi. Müdire
Gronyanschli þöyle devam etti: “Siz istiyorsunuz ama biz deðil. Öðrenci (sizin)
çocuðunuz lisede okuyacak durumda deðil. Onun okuyamayýp geri geliþi ise
kendisi için çok zararlýdýr.”
Veliler niçin lise ister? Çünkü
liseye gidenler üniversiteye doðrudan gidecektir. Öðrencinin
LÝSEDEN mezuniyeti adeta üniversiteden mezuniyet gibidir.
Okulun KESÝNTÝSÝZ olmasýnýn sýrrý
buradadýr.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52
Liseye gidemeyenler 5. sýnýftan
sonra 10 .sýnýfa kadar okuyanlar meslek okuluna geçerler.Bu okullarýn adý
sadece meslek okuludur ama meslek lisesi deðildir.. . Meslek okullarýnýn
geleceðinde ise çýraklýk, kalfalýk, ustalýk vardýr.
Üniversite mezunlarý mastýrlarýný yapmýþ olarak diplomalarýný alýrlar.
Çalýþmak istemeyenler arzu ederlerse doktoralarýný bitirebilirler.
Almanlarda ustalýðýn anlamýný þu örnekle daha iyi
anlayabiliriz. Kýrýkkale fabrikalarýnda çalýþan bir iþçiden dinlediðime göre
fabrikaya bir alman usta getirilmiþtir. Bu eylemin amacý orada iki devre
yapýlan üretimi iþini üç devreye çýkarmaktýr. Türk ustanýn ifadesine göre bu
amaca Alman usta ile ulaþýlmýþtýr.
Alman eðitiminin
temelinde 1960-1962 yýllarýnda Ýstanbul Eðitim Enstitüsünde öðrenci iken
Rifat Özgönenç hocamýn anlattýklarý vardý. Son Osmanlý eðitim nazýrlarýndan
Emrullah Efendiye göre eðitim sistemi bir piramit görünümünde olmalýdýr.
Piramitin üst veya sivri tarafýna zekâ ve çalýþkanlýklarýyla baþarýlý
öðrencileri çýkacaklardýr. Bunlarýn %40’ý üniversiteye gitme þansýna
sahiptir. Bu oran %60 nispetiyle meslek okullarýna gider. Her iki yüzdeden
üniversiteye gidecekler Dortmund’daki merkezce ayarlanýr, diðerleri ise
(%60 olanlar) il merkezlerince yerleþtirilirler.
Bir
öðrencimin mesleðe giriþ öyküsü þöyledir: Resim ve boyama derslerinde
yetenekli Haluk Yeþil adýndaki Ispartalý öðrencim karnesiyle iþ dairesindeki
memur beye gider. Memur bey karneye bakar ve “Senin resim derslerin güzel.
Ýstersen oto boyacýsý olabilirsin” der. O da bunu kabul eder uzun yýllar bu
meslekte çalýþtýktan sonra inþaatçýlýða baþlar. Onu 2000 yýlýnda tekrar
gördüðümde 5. evi kendisine yaptýracaðýný söylemiþti bana. Tekrar durumunu
sorduðumda boyacýlýða döndüðünü
öðrenmiþtim.
4.ENDÜSTRÝYEL KONUM..1974 yýlýnda
bakanlýk sýnavlarýný kazanarak Almanya’ya öðretmen olarak gönderildiðim
zaman özellikle endüstri ve tarým dayanýþmasý dikkatimi çekmiþti. Onlarda
tereyaðý daðlarýndan bahsetmiþlerdi. Bu daðlar Rusya’dan gelen doðalgazla
deðiþtiriliyordu. Mýsýr ve patates onlarda þeker pancarý ve samanla
karýþtýrýlarak hayvan yemi olarak kullanýlýyordu. Bu yemlerin yapýlýþýnda
makineler kollanýlýyordu. Aksi halde yapýlmalarý zordu. Bizde ise o yýllarda
belki halen ilk çað araçlarý kullanýlýyordu.
1960-1962 yýllarý
arasýnda okuduðum Ýstanbul Eðitim Enstitüsünde rahmetli Ahmet Kabaklý’dan
duyduðum þu sözler oldukça önemliydi:”Bir ülk3ede 4 þeker fabrikasý,4 bez
fabrikasý ile ekonomi olmaz.”O zamanlar Tercüman gazetesi yazarýydý. Þimdiki
durumumuzla karþýlaþtýrýrsak aradaki fark bize çok aydýnlatýcý bilgiler
verecektir.
Bir ülkenin ekonomisinde herhalde dinamitin önemli yeri
olmalýydý. Çünkü dinamitsiz yol yapýlamazdý. Fürt ve Nürnberg þehirlerinin
yeraltlarýnda belki binlerce Türk iþçisi bu iþ kolunda çalýþmaktadýr.
5. EÐÝTÝMÝN TEMEL YAPISI: Yukardan
itibaren yazdýklarýmýzda ortak bir yön göreceðiz. Hatta bu ortak yön bütün
dünya eðitimlerinde vardýr. Ýþin problem yönü SEÇME iþinin ne kadar baþarýlý
yapýldýðý veya yapýlacaðýdýr. Türk eðitiminde de Alman eðitimindeki örneklerden
yararlanýlmasý denenebilir. Kaldý ki onlar halen kendi eðitimlerinde bu
deneysel yollarý halen uygulamaktadýrlar. Kuzey Almanya’daki liselerden
birinde öðrencilere not verilmez. Öðretmenler öðrenci hakkýndaki gözlemlerini
karneye not yerine yazarlar.
Eðitim konusunda örnek olacak þu
eðitim olaylarýný dinlemek ve deðerlendirmek faydalý
olacaktýr.
Bir polis memuru öðretmen olduðumu anlayýnca
þunlarý söyledi:
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52
–Hocam benim oðlum derste konuþmak istiyor. Fakat diðer
bazý öðrenciler onu engelliyorlarmýþ. Ýþin kötü yaný bu duruma öðretmenler de
engel olamýyor(muþ).
DÝN DERSLERÝ
Günümüz Afrika
ülkelerinin dikkat çeken bir yönü özellikle Avrupa egemenliðinde kalanlarýn
yabancý dil öðrenimleridir. Bu insanlar 5 yabancý dile kadar bilmektedirler.
Bizde ise bir yabancý dil yanýnda Arapçanýn öðrenilmesi oldukça önemlidir.
Arapça öðrenimiyle Türk çocuðu he r alanda karlý olacaktýr. Çünkü Arap
ülkeleriyle aramýzda din birliði yanýnda onlarýn iþ gücüne
ihtiyaçlarýdýr.
Günümüz ilahiyat fakültelerinde Arapça öðretimi
az ve yetersizdir. Oysa Arapçanýn en güçlü ve pratik öðrenimi Türkiye’nin her
alanda lehine olacaktýr. Uludað yaz mevsiminde grup grup Arap turistlerini
aðýrlamaktadýr. Ayrýca Arap turistleri yaz mevsiminde Karadeniz yaylalarýndan
çok hoþlanabilirler.
Günümüz Ýmam-Hatip okullarý özellikle
Arapçadan yana belki sanýlanýn ötesinde geri kalmýþlardýr, týpký liselerdeki
yabancý dil derslerinde olduðu gibi. Ýstanbuldaki bir lisede edebiyat
öðretmeniydim. Sýnýfýn kalabalýk oluþu nedeniyle öðrencilerin yazýlarýný yazýlý
sýnavlarda görebiliyordum. Bir kýz öðrencinin yazdýðý sýnav kâðýdýndaki yazýnýn
hangi dile ait olduðu anlaþýlmýyordu. Onun yazýsýna belki Arapça da
diyebilirdiniz.
Þimdi halen daha önceleri olduðu gibi sanýrým
Ýmam-Hatip’e de gitmeyen bir öðrenci Ýlahiyat Fakültesine gider. Gider ve
oradan Arapça öðrenmek bir yana Ýslamiyeti bile öðrenmeden mezun olabilir. Bir
öðrenci yüksek tahsilinde Ýlahiyata gidecekse lise dersleri yanýnda aðýrlýklý
Arapça öðrenmeleri, hatta Ýlahiyata girmeden önce Arapça sýnava girmeleri ve
baþarý göstermeleri lüzumlu olmalýdýr. Fakat günümüz Ýlahiyat Fakültelerinde
Ýslam, Kuran, Arapça dersleri dýþýnda her ders vardýr.
Bu
arada Ýlahiyat okuyan öðrenciler Ýngilizce dersleriyle de kendilerini takviye
edebilirler.
ÝNGÝLÝZCE
Bu dilin tüm
dünyadaki önemi açýkça bilinir. Almanlarýn büyük çoðunluðu Ýng bilse de kasten
konuþmamaktadýrlar. Ayrýca liselerde okuyanlarýn çoðunun büyük yabancý dil
amacý
Onu iler seviyede okumak, yazmak, konuþmaktýr. Mesela
Mekke ve Medine’ye hac ve umre için gidenlerin daima duyduklarý Ýng. Konuþup
konuþmadýðýdýr.
Bütün bunlarýn dýþýnda ABD’de yayýnlanan
SPECTRUM gibi bilimsel dergiler hem Ýng. hem Almanca
yayýnlanmaktadýr.
ÖÐRETMENLER.
Ülkemizde öðretmen veya eðitim fakültelerin açýlýþý oldukça yenidir.Fakat
eðitim bilimlerinin geliþmiþliði oldukça tartýþmalýdýr Alman okullarýnda
rehber öðretmenlik yok Türkiye’de ise çok sayýda rehber öðretmen bulunuyor.Ne
ölçüde yararlý olduklarý bilinmiyor..Halbuki bu öðretmenlerin sýnýf veya ders
öðretmenliði belki da ha faydalý olabilir:Ýlgi konuda faydalý
bilgiler:
a) Bir Alman polisinin ifadesine göre onlarda
öðretmenler polislerden daha fazla maaþ almaktadýr.
b) Lise
sýnýflarýnda en fazla 30 öðrenci bulunur. Öðretmenlerin ders saati 28
civarýndadýr.
c) En enteresan tarafý ise öðretmene ders
hazýrlýðý için her gün için 3 saatlik fazladan ücret
ödenmesidir.
d) Ýstanbul’daki liselerden birinde bir sýnfta 70
öðrenci bulunurken diðer bir lisenin bir sýnýfýnda 8-9 öðrenci bulunuyordu.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52
Hâlbuki sýnýflarda öðrenci eþitliði çok önemliydi.
e)
Bütün bunlar nasýl saðlanýrdý? Öncelikle lise kalitesinin yükselmesi
gerekiyordu. Her hal-ü karda öðrenci sayýsý 30 olmalý ve üniversiteye bu okul
öðrencileri gitmeliydi.
Ülkemizde üni.
Mezunlarý iþ bulamazken belediye kurslarýnda meslek eðitim kurslarýna
gidenlerin hemen hepsi iþ bulmaktadýrlar.
DERS
KÝTAPLARI
Sayýn Erbakan’a gelinceye kadar ülkemizdeki öðretmenler
veya (var idiyse) pedagoglar “Yat yat uyu!” cümlesindeki çeliþkiyi
görmediler. Belki yarým asýrlýk zamanlardan sonra onun dikkat çekiþiyle
halkýmýz uykusundan gözlerini ovuþturarak kalktý.
1995
yýlýnda Almanya’da bel fýtýðýna yakalandým. Orada çocuklarýmýn ders kitabýna
baktýðým zaman bu hastalýða karþý önerilerle karþýlaþtým. Bu itibarla ders
kitaplarýnýn hazýrlanýþýnda konu ve metotlar için onlarýn kitaplarýndan
yararlanmayý tavsiye ediyorum.
Ülkemiz Eðitim Reformu liseler
ýslah edilmedikçe anlam ifade etmeyecektir. Yök baþkaný Erdoðan Teziç ise bu
görevi 4 yýl yaptýktan sonra ayrýlýrken “Yüksek öðretimi ýslah edin.”demiþti.
Aslýnda lise kalitesinin yükseltilmesini saðlayacaktýr. Daha doðrusu
öðrencilerin %60 meslek eðitimine ayrýlmasý bütün bir eðitim alanýný
etkileyecektir.
DERSANELER
Dershane
macerasýna Almanya’dan baþlamak istiyorum. Büyük oðlum lise benzeri
Realschule’de okuyordu. Bir ders sebebiyle dershaneye kaydoldu. Okul açýlýnca
ben de yanýnda gitmiþtim. Dershaneden bahsedince “Onu götürmekle iyi etmediniz.
Dedi müdür muavini.
Bu dershaneye gitmeden önce kendi
öðretmenine ona ders vermesini önermiþtim. O ise “Bizde öðretmen kendi
öðrencisine ek ders vermez.” dedi. Bizdeki öðretmenler bu cevaptan epeyce ders
almalý deðil midir? Bizdeki kýymetli veliler iþin artsýný, eksisini bilseler
de denize düþenler gibi çýrpýnýp durmaktadýrlar.
ALMANYA’DA
ÖÐRETMEN YETÝÞTÝREN PROFESÖRLER
Bu konuya elimdeki
bir Pedagoji Ansiklopedisi ile baþlamak istiyorum.5 ciltlik bu pedagoji
kitabýnda her cilt 1090 –ar sayfadan ibarettir. Mesela bu konularda yüzlerce
kitap yazýldýðý görülür. Ayrýca bizdeki sayýn profesörler de onlardaki
çalýþmalarý az çok izlemeli ve kitaplar yazmalýydýlar. Þimdi artýk
politikacýlarý da bunaltan bu konularda mebuslar deðil, bilim adamlarý
konuþmalýydýlar. Diðer yandan sorumluluðun mecliste oluþu da çalýþmalarýn yavaþ
gitmesine sebep olmaktadýr.
SONUÇ
Türk
eðitiminin bir çýkmazda olduðu çoktan anlaþýlmýþtýr. Yalnýz öðretmenler deðil,
onlarýn üstleri de çok uzun zamandan beri en baþta adaletten ayrýlmýþtýr.
Bunlarý söylemek oldukça acýdýr ama orta öðretim öðrencileri ve öðretmenleri
birlikte sigara içerse, öðretmenin öðrenciye not vermesinde adalet beklemek
zor olacaktýr.
Meslek okullarýna ve liselere öðrenciler ayrýlýrken durum
Almanya’daki gibi olmayabilir.Çünkü orada öðretmenin davranýþ ve kanaatine
velilerin büyük saygýsý vardýr.Bizde ise bu seçimde farklý uygulamalar
yapýlabilir.Asýl kritik nokta liseyi baþaramayacak öðrencilerin geldiði okula
geri gitmesidir.Bunun için seçimlerin yukarda anlattýðým Alman
örneðine göre Yapýlmasýdýr. Ayrýca onlarda liseden geri gelenler ortada
kalmazlar ya geldiði okula veya Realschule ‘ye giderler.Kýsacasý onlarda
hiçbir öðrenci açýkta kalmaz.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52
Eskiden köy enstitülerinde
baba evine gönderilen öðrencileri durumlarýný çok yakýndan biliyorum. Daha
doðrusu o gençler köy enstitülerinden atýlýnca kaynar kazana atýlýr gibi
olurlardý. Yalnýz bazen durum tersine iþlerdi. Okullarýndan ayrýlan bazý
öðrenciler hükümetin açtýðý zanaat kurslarýna giderek marangozluk, demircilik
öðrendiler. Onlarýn maddi durumu köy enstitüsünü bitirenlerinkinden çok daha
iyi oldu ve öðretmenler maaþ yolu beklerken bu zanaatkârlar zengin
oldu.
Sýnýflarý kademelendirme 4+4+4 olsa da olmasa da önemli
olan yukardan beri anlatmaya çalýþtýðým SEÇME iþinin genel anlamda %60 +%40’a
uygun yapýlabilmesidir.
Ercan Arslaner,
Tel:0505 394 98 71
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 09:52

Benzer belgeler