muğla bölgesindeki termik santrallerden kaynaklanan kirlilik üzerine

Transkript

muğla bölgesindeki termik santrallerden kaynaklanan kirlilik üzerine
T.C.
MUĞLA ÜNİVERSİTESİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ
KESİN RAPORU
MUĞLA BÖLGESİNDEKİ TERMİK SANTRALLERDEN
KAYNAKLANAN KİRLİLİK ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
Yrd.Doç.Dr.A.Levent TUNA
Yrd.Doç.Dr.Bülent YAĞMUR
Prof.Dr.Hüseyin HAKERLERLER
Prof.Dr.Rafet KILINÇ
Prof.Dr.İbrahim YOKAŞ
Prof.Dr.Betül BÜRÜN
Muğla Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri
Muğla - 2005
İÇİNDEKİLER
Çizelge Listesi
II
Ek Çizelge Listesi
IV
1.GİRİŞ
1
2.LİTERATÜR BİLDİRİŞLERİ
2
3.MATERYAL VE YÖNTEM
3.1.Materyal
3.2.Yöntem
3.2.1.Toprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Fiziksel ve
Kimyasal Analizlerinde Uygulanan Yöntemler
3.2.2.Yaprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Analizlerde
Uygulanan Yöntemler
4.ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA
4.1.Çam ve Zeytin Yetişen Sahalardan Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel
ve Kimyasal Analiz Sonuçları
4.1.1.Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal Analiz
Sonuçları
4.1.2.Zeytin Plantasyonlarından Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve
Kimyasal Analiz Sonuçları
4.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır
Metal Miktarları
4.2.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal
Miktarları
4.2.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal
Miktarları
4.3.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde
Bulunan Çamlık ve Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal
Miktarları
4.3.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde
2
Bulunan Çamlık Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
4.3.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde
Bulunan Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
4.4.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Çamlık ve Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak
Örneklerinde Ağır Metal Miktarları
4.4.1.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak
Örneklerinde Ağır Metal Miktarları
4.4.2.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerdeki Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak
Örneklerinde Ağır Metal Miktarları
4.5.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlık
ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve
Kükürt (%) Miktarları
4.5.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan
Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve
Kükürt (%) Miktarları
4.5.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve
Kükürt (%) Miktarları
4.6.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde
Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen
Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları
4.6.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde
Bulunan Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır
Metal ve Kükürt (%) Miktarları
4.6.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde
Bulunan Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır
Metal ve Kükürt Miktarları
4.7.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden
İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlık ve Zeytinliklerden
Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%)
Miktarları Değişimi
3
4..7.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlıklardan
Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%)
Miktarları Değişimi
4.7.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu
Yörelerden İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve
Kükürt Miktarları Değişimi
4.8.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu
Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri
4.8.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan
Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi
Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri
4.8.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan
Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi
Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri
4.9.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal
Miktarı Arasındaki İlişkiler
4.9.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki
Çamlıklardan Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır
Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler
4.9.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki
Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır
Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler
4.10.Farklı İki Mevsimde Yatağan Termik Santralinde Farklı Mesafelerde
Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin
Kapsadığı Klorofil Miktarları
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
ÖZET
KAYNAKLAR
4
MUĞLA BÖLGESİNDEKİ TERMİK SANTRALLERDEN
KAYNAKLANAN KİRLİLİK ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
ÖZET
Muğla ilindeki üç adet termik santralin (Gökova,Yeniköy ve Yatağan) bulundukları çevredeki
zeytinlik ve çamlıklarda oluşturdukları ağır metal ve kükürt kirliliği düzeyi; dört farklı
mevsimde, çamlık ve zeytinliklerin bu santrallere olan mesafeleri de dikkate alınarak
incelenmiştir. Bu amaçla 77’şer adet çam toprağı ve yaprağı, 101’er adet zeytin toprağı ve
yaprağı olmak üzere toplam 356 adet örnek (178+178) alınarak analiz edilmiş ve elde edilen
sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.
1-Çamlık topraklarında genelde en düşük ağır metal ortalama miktarları Yeniköy’de, en fazla
ortalama ağır metal miktarları ise Gökova‘da belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak
örneklerinde ise en düşük ortalama ağır metal miktarları Yatağan’da ve en yüksek ortalama
ağır metal miktarları ise Yeniköy’de bulunmuştur.
2-Gökova ve Yeniköy’deki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde Ni ağır
metali yönünden kirlilik saptanmıştır.
3-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde
genelde en düşük ağır metal miktarı 0-5 km’den alınan örneklerde ve en fazla ağır metal
miktarı termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) çamlık topraklarında
saptanmıştır. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak
örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları genelde 5-10 km uzaklıktaki
zeytinliklerde en fazla ağır metal ortalamaları ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinliklerde
belirlendi.
4-Termik santraller çevresindeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerine
ait ortalama ağır metal miktarının en düşük miktarı genelde ilkbahar mevsiminde alınan
topraklarda ve en yüksek ağır metal miktarı ise sonbahar mevsiminde alınan örneklerde
bulundu. Bu durum genelde zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan topraklar içinde
geçerlidir.
5-Çamlıklardan alınan 1 yaşındaki ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en yüksek
ortalama miktarı yönünden termik santrallere göre bir genelleme yapılamamış olmasına
rağmen; zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde genelde ortamın en yüksek ağır metal
miktarları Gökova ve Yeniköy’deki zeytinliklerden alınan örneklerde belirlenmiştir.
6-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ortalama % kükürt miktarı
Gökova’dan alınan örneklerde ve en yüksek kükürt ortalama miktarları ise Yatağan’dan
alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur.
7-Termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde
genelde ortalama en az ağır miktarları termik santrallere 5-10 km uzaklıkta olan çamlıklarda
ve en fazla ağır metal içerikleri ise en yakın (0-5 km) en uzak (10-20km) mesafelerde
belirlendi. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerdeki zeytinliklerde ve
5
en fazla ortalama ağır metal miktarları ise termik santrallere en yakın uzaklıkta (0-5 km)
bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde saptanmıştır.
8-Gerek çamlıklardan ve gerekse zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde toplam kükürt
miktarları değişimi bunların termik santrallere uzaklığı dikkate alındığı zaman en yüksek
ortalama kükürt miktarları 0-5 ve 5-10 km uzaklıkta bulunan, en düşük ortalama kükürt
miktarları ise santrallere en uzak (10-20 km) mesafelerdeki çamlık ve zeytinliklerde
belirlenmiştir.
9-Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlık ve zeytinliklerden farklı mevsimde alınan
yaprak örneklerinde,en düşük ortalama ağır metal miktarı genelde ilkbaharda alınan yaprak
örneklerinde ve en yüksek ağır metal miktarları ise kışın alınan yaprak örneklerinde
bulunmuştur.
10-Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metallerden sırasıyla Pb,Cd ve Cr
miktarları ile kimi toprak özellikleri (kireç,pH,toplam tuz ve bünye fraksiyonları) arasında
önemli ilişkiler belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin içerdiği ağır
metallerden Pb,Cd ve Mn miktarları ile kimi toprak özellikleri( kireç,pH,organik madde ve
bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler bulunmuştur.
11-Çamlıklardan alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr ve Pb ağır metalleri miktarları
yönünden önemli toprak bitki ilişkileri bulundu. Zeytinliklerden alınan toprak ve bitki
örneklerinde Zn,Co,Cr,Ni ve Pb ağır metal miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri
belirlendi.
12-Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan iğne yapraklarda kış ve yaz
mevsiminde ortalama toplam klorofil miktarı 0,68-1,13 mg/g taze ağırlıkta, zeytinliklerden
alınan yaprak örneklerinde ise kış ve yaz ortalaması olarak toplam klorofil miktarı 0,77-0,57
mg/g taze ağırlıkta olarak belirlenmiştir.
6
AN INVESTIGATION ON THE POLLUTION SOURCES FROM
THERMAL POWER PLANTS IN MUGLA REGION
ABSTRACT
This study was carried out in order to investigate the levels of seasonal heavy metal and
sulphur pollution of olive plantations and pine forests in Mugla city with respect to their
distances to three thermoelectric power plants (Gokova, Yenikoy, and Yatagan). Pine soil
and needle samples of 77 each were gathered along with olive tree soil and leaf samples of
101 each. Total number of samples amounted to 356 (178 + 178). Results are summarized as
follows:
1. In pine soil samples, the lowest average heavy metal contents were measured in Yenikoy
region, whereas the highest amounts were measured in Gokova region. For olive plantations
soil samples, the lowest averages of heavy metal contents were measured in Yatagan region
while the highest values were detected in Yenikoy region.
2. All soil samples of Gokova and Yenikoy regions evidenced with Ni pollution.
3. In terms of distance to thermoelectric power plants, the lowest average heavy metal
contents were detected in pine soil samples within the perimeter of 0-5 km, while the highest
values were gathered in furthest ranges of 10-20 km. For olive tree soil samples, lowest
average heavy metal contents were found within the perimeter of 5-10 km, whereas highest
values were found in the 10-20 km perimeter.
4. In terms of seasonal sampling, for pine soil samples, lowest average heavy metal contents
were measured in spring, while the highest values were gathered in fall. This provision was
generally identical for olive tree soil samples.
5. Even though no clear determination was made with respect to power plant regions, it can
be concluded that the highest heavy metal contents for both pine needles and olive tree leaves
were measured in Gokova and Yenikoy regions.
6. The lowest average percent sulphur content detected in leaf and needle samples of Gokova
region samples whereas the lowest values were detected in leaf and needles samples of
Yatagan region.
7. In terms of distance to thermoelectric power plants, the lowest average heavy metal
contents were detected in pine needle samples within the perimeter of 5-10 km while the
highest values were gathered in nearest and furthest ranges of 0-5 and 10-20 km, respectively.
For olive tree leaf samples, lowest average heavy metal contents were found within the
perimeter of 5-10 km, whereas highest values were found in the 0-5 km perimeter.
8. In terms of percent sulphur content, for both pine needle and olive leaf samples, the
highest average percent sulphur contents were detected within the perimeter of 0-5 and 5-10
km of power plants, while the highest values were gathered in furthest ranges of 10-20 km.
7
9. In terms of seasonal sampling, for both pine needles and olive leaf samples, lowest average
heavy metal contents were measured in spring, while the highest values were gathered in
winter.
10. For pine soil samples, some significant relationships were determined between heavy
metals (Pb, Cd, and Cr) and some soil properties (lime content, pH, total salt, and texture
fractions). For olive tree soil samples, similar relationships were observed between heavy
metals (Pb, Cd, and Mn) and some soil properties (lime content, pH, organic matter content,
and texture fractions).
11. For pine soil and needle samples, some significant soil-plant relationships were
determined owing to heavy metals (Zn, Co, Cr, and Pb). For olive tree soil and leaf samples,
similar soil plant relationships were observed owing to heavy metals (Zn, Co, Cr, Ni, and Pb).
12. In Yatagan region, average of summer and winter, total fresh weight chlorophyll contents
amounted between 0.68 and 1.13 mg/g for pine forests while ranged between 0.57 and 0.77
mg/g for olive plantations.
1. GİRİŞ
Giderek artan dünya nüfusuna paralel olarak insanların gıda ihtiyaçları arttığı gibi enerji
kullanım ihtiyaçları da hızla artan bir seyir içerisine girmiştir. Enerji kullanım ihtiyacından
doğan gereksinimler insanlığı farklı enerji arayışlarına sürüklemekle beraber günümüzde
halen fosil kaynaklı enerji üretimi ilk sıradadır. Enerji üretimi amacıyla fosil kaynaklı yakıt
kullanımı ve enerji kullanım oranına bağlı olarak hızlı bir artış trendine giren endüstrileşme
sürecinde doğanın kendini yenileme kapasitesi düşmeye başlamış ve yaşanabilir dünya
üzerinde birer kıt kaynak olan hava, su ve toprak hızlı bir kirlenme sürecine girmiştir. Ham
maddenin üretimden tüketime kadar geçirmiş olduğu farklı süreçlerde ve her aşamada çevre
kirlenmesi hissedilir derecede artış göstermiştir. Hızla kirlenmekte olan çevre ve kirlenmeye
bağlı olarak tükenme sürecine giren kıt kaynaklara rağmen, enerji üretimi modern yaşamın
vazgeçilemez bir parçası haline gelmiştir.
Bir gün gelip de tükenebileceği göz ardı edilmemesi gereken birer kıt kaynak olan hava, su ve
toprak elementlerinin insanlığa bir miras olmadığı, bu değerli varlıkların insanlığın geleceği
açısından son derece önemli birer öğe olduğu da kesinlikle unutulmaması gereken bir
gerçektir. Bu nedenle tüm insanlığa görev düşmekle beraber en önemli sorumluluk toplumsal
bilinç içerisinde bilim çevrelerine düşmektedir. İnsanlığın refahını esas derecede ilgilendiren
enerji üretimi ve kullanımı ile bu kullanım sonucu ortaya çıkan çevre sorunları da bilimsel
8
gerçekler çerçevesinde derin araştırmalara konu olmalı ve geniş çaplı bilimsel araştırmaların
ışığında ortaya çıkarılan gerçekler ve çözüm önerileri paylaşılmalıdır.
Dünya elektrik üretiminin
%60’ı
fosil yakıtlar
ile karşılanmaktadır. Henüz gelişme
sürecinde olan Türkiye’de de enerji üretimi ve tüketimi ülkenin ileriye yönelik hedeflerine
ulaşabilmesi açısından oldukça önem taşıyan ve direkt olarak gelişmişliği ilgilendiren bir
konudur. Ülkede enerji üretimi büyük ölçüde termik santraller aracılığıyla karşılanmaktadır.
2003 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla EÜAŞ ve ortaklıklarına bağlı kurulu bulunan toplam 20.901
MW gücün 10.794 MW’ı termik santraller, 10.108 MW’ı ise hidroelektrik santraller aracılığı
ile sağlanmaktadır. Santrallerin kurulu güçlerinin yakıt cinslerine göre dağılımına
bakıldığında; % 48.4 hidrolik, % 28.7 taşkömürü ve linyit ve % 18.7 oranlarında da doğalgaz
kullanıldığı görülmektedir. Yine 2003 yılı Eylül ayı sonu rakamlarına göre; üretilmiş olan
toplam 48.240 GWh elektrik enerjisinin 25.116 GWh’ı termik santrallerden, 23.124 GWh’ı
ise hidroelektrik santrallerden kaynaklanmıştır. 2004 yılı tahmini ulusal elektrik enerjisi
üretim programına göre ise; EÜAŞ ve ortaklıklarına bağlı santrallerden toplam 67.277 GWh
elektrik enerjisi üretimi planlanmış olup bunun 30.498 GWh’ı termik, 35.219 GWh’ı ise
hidroelektrik santrallerden karşılanması öngörülmüştür. (Euas,2003).
Termik enerji, doğada potansiyel halde bulunan birincil enerji kaynaklarının bir çevrime tabi
tutularak başka bir enerjinin elde edildiği sistemdir. Termik santraller, kömür, akaryakıt veya
gaz gibi fosil yakıtların yakılması yoluyla elektrik üretir. Su, santrallerde ocağın kazan
bölümünde dolaşarak çok sıcak buhar haline dönüşür ve bu buhar, elektrik akımı üreten
alternatörlere bağlı türbinleri çalıştırır.
Termik santrallerin ürettiği ısının bir bölümü çevreye
atılır. Soğutma suyunun sağlandığı kıyı ve ırmak suları birkaç derece ısınır. Kömürün
yanmasıyla oluşan küllerin bir bölümü bacaların elektrostatik filtrelerinden dışarı sızar. Ve
nihayet, bütün fosil yakıtlar azot ve kükürt içerir ve bu maddeler yanma sonrasında oksitler
halinde atmosfere karışır.
Elektrik enerjisine dönüştürülecek olan termik enerjiyi üretmek için, yakıt bir buhar
kazanında yakılır. Buhar kazanı, bir ocak ile bir boru demetinden oluşur; boruların içinde
dolanan su, burada ısıtılır ve buhar haline geldikten sonra türbinlere gönderilir. Eğer yakıt
olarak kömür kullanılıyorsa, bu kömür önce öğütülüp toz haline getirilir; sonra sıcak havayla
karıştırılır ve brülörle buhar kazanının yanma odasına püskürtülür. Eğer sıvı yakıt
kullanılıyorsa, bu sıvı yakıt önce akışkanlığının artması için ısıtılır, sonra kullanılır.
9
600 MW’lik bir santralde buhar 565 derecelik bir sıcaklığa ve 174 bar düzeyinde bir basınca
çıkarılır. Yüksek basınçlı türbinlere yollanan buhar kısmen genleşerek türbin çarklarını
döndürür. Bu ilk aşamadan geçen buhar, enerjisinin bir bölümünü korur. Aynı buhar, ayrı bir
devre aracılığıyla yeniden kazana gönderilir ve tekrar ısıtılır; sonra 34 bar düzeyinde bir
basınçla, orta basınçta çalışan türbine basılır. Düşük basınç bölümündeyse buhar tam olarak
genleşir. Bu çevrimin sonunda basıncı 300 milibara düşen buhar kondansöre gönderilir.
Kondansör, buharın yeniden suya dönüştürüldüğü soğuk bir kaynaktır. Buhar burada, içinde
soğutma suyunun dolandığı binlerce küçük çaplı boruya temas ederek tekrar suya dönüşür.
Sonra pompalarla toplanır ve yeniden ısıtma çevrimine sokulur; bu amaç için türbinin farklı
noktalarında ısıtılan buhardan yararlanılır. Böylece yeni çevrim başlamış olur: su tekrar buhar
kazanına girer, burada ısıtılarak buharlaştırılır ve türbinlere doğru yollanır. Türbinlerin
mekanik enerjiyse alternatör vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüştürülür. Ve son olarak da bir
transformatörde gerilimi yükseltilen elektik, genel iletim hatlarına verilir.
Ülkede kurulu bulunan ve ulusal enerji dağıtım sistemine düzenli olarak elektrik enerjisi
sağlayan 10.794 MW kurulu güce sahip termik santrallerden 1680 MW’lık toplam kurulu
güce sahip olan; Yatağan (3*210 MW), Yeniköy (2*210 MW) ve Kemerköy (Gökova)
(3*210 MW) santralleri Muğla ili sınırları içerisinde bulunmaktadır. Araştırma konusu termik
santrallere ait bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir. Toplam termik santral kurulu gücünün %
15’ini barındıran Muğla ili gerek turizm ve de gerekse tarımsal potansiyel açısından oldukça
zengin bir yapıya sahiptir. Gelişme sürecindeki ülkemiz açısından turizm gelirlerinin oldukça
önemli bir kaynak oluşturduğu
göz önüne alındığında
oldukça yoğun bir turizm
potansiyeline sahip bölgede elektrik enerjisinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Fakat aynı
zamanda bölgenin oldukça zengin başta doğal kızılçam (Pinus brutia Ten.) ve fıstıkçamı
(Pinus pinea L.) olmak üzere orman potansiyeline ve zengin bir tarımsal üretim potansiyeline
sahip olduğu ve bu zenginliğin tehdit altında olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bölgede
zeytin (Olea europea L.) yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan ve yağ elde edilen bir kültür
bitkisidir.
10
Aşağıda Muğla yöresinde kurulu bulunan termik santrallere ait bazı bilgiler özetlenmiştir.
Yatağan
İşletmeye Giriş Tarihi
MUĞLA
1.Ünite:
20/10/1982
2.Ünite:
3.Ünite:
1.Ünite:
Ünitelerin Kurulu Gücü
2.Ünite:
3.Ünite:
Toplam Kurulu Gücü
Yakıt Cinsi
Yıllık Brüt
Üretim
2002
2003
Program
Yeniköy
İşletmeye Giriş Tarihi
Kurulu Gücü
Yakıt Cinsi
Yıllık Brüt
Üretim
2002
2003
Program
09/06/1983
20/12/1984
210 MW
210 MW
210 MW
630 MW
Linyit
2.667,6 GWh
2.539,0 GWh
MUĞLA
1.Ünite:
17/09/1986
2.Ünite:
23/02/1987
210,0 MW X 2 = 420
MW
Linyit
1.681,3 GWh
1.814,1 GWh
11
Kemerköy (Gökova)
İşletmeye Giriş Tarihi
MUĞLA
1.Ünite:
16/12/1993
2.Ünite:
3.Ünite:
Yakıt Cinsi
Yukarıda değinilen çevresel
27/01/1995
210,0 MW X 3 = 630
MW
Linyit
Kurulu Gücü
Yıllık Brüt
Üretim
31/05/1994
2002
2003
Program
3.268,3 GWh
1.757,8 GWh
nedenler ve ülkemizdeki enerji üretim gerçeği göz önüne
alınarak düzenlenen bu çalışmada Muğla yöresinde kurulu bulunan 3 adet termik santralin
toprak ve bitkiler üzerine etkilerinin araştırılması planlanmıştır. Çalışmada materyal olarak
yörede yoğun bir şekilde yayılış gösteren kızılçam ve zeytin bitkileri kullanılmıştır. 4 mevsim
boyunca sürdürülen arazi çalışmalarında
her 3 termik santralin 1, 5/10 ve 20 km
uzaklıklarından olmak üzere 4 yönünden kızılçam ve zeytin ağaçlarından yaprak örnekleri ve
aynı yerlerden toprak örnekleri toplanmıştır. Toplanan tüm bitki ve toprak örneklerinde 9
adet ağır metal (Fe, Cu, Mn, Zn, Ni, Cd, Pb, Co, Cr) ve yaprak örneklerinde S ile yaprakların
klorofil düzeylerini belirlemeye yönelik analizler yapılmış ve ayrıca toprak örneklerinin bazı
fiziksel ve kimyasal özellikleri belirlenmiştir.
Termik santrallerin kurulacağı yerlerin ayrıntılı etütleri önceden yapılmakta ve kömür
yataklarına yakınlığı, kül ve curuf atma sahasına yakınlığı, santralin ihtiyacı olan soğutma
suyunun bulunabilirliği, elektrik üretim merkezlerine olan yakınlığı,
karayolu ulaşım
kolaylığı, depreme mukavemet açısından fay hattında bulunmayışı ve rüzgar yönü
gibi
faktörler göz önünde tutulmaktadır
Yatağan termik santrali Güney Ege Bölgesi’ndeki linyit kaynaklarının değerlendirilmesi
amacıyla bölgede kurulan ilk santraldir. Santral Yatağan ve çevresinde mevcut bulunan
genellikle 10-15 m kalınlığındaki neojen yaşlı marn ve yumuşak gölsel/lacustrin kalker
tabakalarının örttüğü düşük kaliteli linyitleri değerlendirmektedir. Yatağan’ın 27 km
12
güneybatısında Yeniköy, Yeniköy’ün 14 km güneyinde ise Kemerköy (Gökova) termik
santralleri faaliyette bulunmaktadır.
Yatağan Termik Santrali’nin 1982 yılı sonunda faaliyete girmesiyle birlikte çevrede yoğun
olarak bulunan kızılçam plantasyonları etkilenmeye başlamıştır. 1985 yılı ölçümlerinde 16580
ha alanın 1. derecede, 19230 ha alanın da 2. derecede SO2 etkisi altında kaldığı ve yaklaşık
2300 ha ormanlık alanın tahrip olduğu bildirilmiştir
Yatağan Termik Santrali’nin kömür ihtiyacı Muğla-Yatağan-Eskihisar-Tınaz-Bağyaka linyit
havzasındaki düşük kalorili kömürden karşılanmaktadır. Bu bölge açık kömür işletmesi
şeklindedir ve Afşin-Elbistan havzasından sonra Türkiye’nin en önemli kömür havzası
konumundadır. Havzanın toplam kömür rezervi 191.2 milyon ton olup yaklaşık olarak %
2.35-4.39 oranlarında kükürt % 20-35 oranlarında kül içermektedir.
Termik
santrallerde kullanılan linyit kömürü yüksek sıcaklıklarda yakıldığından dolayı
kömür içerisinde bulunan pek çok ağır metal küle geçmektedir. Küllerden bir bölümü tam
yanmamış organik maddelerle birikim oluşturmakta önemli bir miktarı da sıcak gazlarla
birlikte bacaya taşınmakta ve atmosfere salınmaktadır. Termik santrallerde atmosfere kül
yayılımını önlemek için bacalara elektrofiltreleme sistemi getirilmiştir. Ancak sik sık
gerçekleşen devreye giriş ve çıkışlarda
kaçan toz miktarlarının önemli ölçüde arttığı
görülmektedir. Bu toz miktarlarındaki artış, elektrofiltrelerin yeterli sıcaklığa ulaşmadan
çalıştırılmayışından kaynaklanmaktadır. Bundan başka kül ara depoları ve konveyör bant
aktarma sisteminden de önemli miktarda toz ve kül kaçakları meydana gelmektedir.Renksiz
bir gaz olan SO2 bacalarda duman görüntüsü vermemektedir. Termik santrallerin
elektrofiltrelerinden kaçan toz ve NOx
görünmektedir. Termik santrallerin bulunduğu
bölgelerde lokalize olan orman plantasyonlarını ve bitkileri uzun vadede olumsuz etkileyecek
olan
ağır
metaller
(Fe,Cu,Zn,Mn,Pb,Cd,Ni,Co,Cr)
toz
ve
kül
partiküllerinden
kaynaklanmaktadır.Enerji ihtiyacı olarak kullanılan kömürün kül oranının yükselmesiyle
doğru orantılı olarak ağır metal kapsamı da kaynaktan kaynağa göre değişmekle birlikte
genellikle artış göstermektedir. % 20-27 oranlarında kül kapsayan
linyitlerinin kullanan ve
Yatağan-Eskihisar
3 ünitesi de çalışan Yatağan Termik Santrali’nin ürettiği kül
miktarının 1-1.4 milyon ton/yıl olduğu hesaplanmıştır.
13
Termik santrallerden kaynaklanan atıklar; gaz atıklar, ağır metaller, partiküller, termal
kirlenme, katı atıklar ve sıvı atıklar olmak üzere 6 ana başlık altında incelenebilir.
Gaz Atıklar: Kömür yakıtlı termik santral bacalarından atmosfere atılan başlıca
kirleticiler: Karbon monoksit (CO), Karbon dioksit (CO2), Kükürt oksitler (SOX), Azot
oksitler (NOX), ve hidrokarbon bileşikleri, ağır metaller ve partiküllerdir. Fosil yakıt içinde
Radon ve Uranyum gibi radyoaktif maddeler de az miktarlarda bulunur. Tüm fosil yakıtların
yanması ile CO2 oluşur, fakat enerji içeriği bazında, kömürün yanması fuel-oil’e göre %25,
doğal gaza oranla ise %50 daha fazla CO2 kontrolü ya da önlenmesine yönelik teknolojiler
gerektirir, bu teknolojiler ise pahalıdır.
Baca gazındaki SOx bileşikleri, kömür kükürdünün yanma sırasında oksitlemesi
neticesinde açığa çıkar. Kömürün yanması esnasında kömür kükürdü oksitlenerek SO2 açığa
çıkar. Fosil yakıtların yakılmasından ortaya çıkan SO2’nin miktarı, kömür ve petroldeki kükürt
oranına bağlıdır.
Ağır Metaller: Fosil yakıtların ağır metal içerikleri de, diğer kirleticilerde olduğu gibi
yakıtın cinsine ve kaynağına göre değişmektedir. Yakıttaki elementin konsantrasyonu, kazan
tipi ve baca gazı emisyonu termik santrallerden atmosfere verilen ağır metal emisyon miktarını
belirler.
Partiküler:
Bu
tür
emisyonlar
çoğunlukla
kömür
yakıtlı
santrallerden
kaynaklanmaktadır ve kontrol edilmedikleri takdirde sıvı ya da gaz yakıtlı santrallere oranla çok
fazladırlar. Elektrostatik çöktürücüler ve torbalı filtreler %99'dan fazla kontrol randımanı
sağlamaktadır. Kömür külüne ilaveten bertaraf edilmesi gereken diğer katı atıklar arasında;
evsel nitelikli çöpler, tesis içerisindeki su ve atık su tesislerinden çıkan çamurları ise eğer
mevcut ise kireç taşı - alçı taşı, baca gazı desülfürazasyonu (BGD) sisteminden çıkan atıklar
sayılabilir.
Termal (Isıl) Kirlenme: Termik santrallerde Üretilen enerjinin sadece %30-%40'ı
oranındaki bir bölümü elektrik enerjisine dönüştürülebilmekte, kalan kısmı ise kaçak enerji
olarak adlandırılmakta ve ısı kazanından radyasyon ile çıkmakta ya da baca gazı İle birlikte
bacadan atılmaktadır. Bacadan kaçan malzemeyi korumak için kazan çıkışında gaz ve buhar
sürekli soğutulmakta ve bu nedenle santralın büyük miktarlarda soğutma suyu kullanılmaktadır.
Katı Atıklar: Kömürün bileşimindeki elementler uçucu kül içeriğinin ana
kaynağıdır. Bu elementler yüksek sıcaklıkta kısmen buharlaşır ve soğuma sırasında kül
tanecikleri üzerinde yoğunlaşır. ABD Çevre Koruma Kurumu (EPA, Environmental
Protection Agency) tarafından öncelikli kirletici olarak kabul edilen bazı elementler
şunlardır: Sb, As, Be, Cd, Cr, Cu., Bp, Hg, Ni, Se, Ag, Zn., Th, U vb. Bu elementlerin değişik
14
ortamlarda çözünürlükleri de farklıdır. Genci olarak pH'ı düştükçe çözünme oranı da
artar. Kullanım ya da stabilizasyon amacı i l e yapılan kimyasal işlemler de uçucu
külde sızabilecek elementleri etkilemekledir.
Sıvı Atıklar: Termik santrallerin önemli çevresel etkilerinden biri de soğutma suyu
ihtiyacından kaynaklanır. Bu yüzden termik santraller çoğunlukla nehir, göl veya deniz gibi
soğutma suyu kullanılabilecek kaynaklara yakın yerlere kurulur. Yoğunlaştırıcılarda
kullanılan soğutma suyu genelde 7 oC ile 10 oC ısınmış olarak alındığı ortama geri verilir.
Gerek soğutma suyunun ortamdan çekilmesi ve gerekse kullanılan suyun alındığı ortama
geri verilmesi önemli çevre sorunları yaratabilmektedir. Isınmış suyun deşarjı alıcı ortam
sıcaklığını etkilediğinden sudaki yaşam zincirini olumsuz yönde etkiler.
Yatağan ile Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin baca küllerinin ağır metal içerikleri
karşılaştırıldığında Yatağan Termik Santrali elektrostatik filtre dip küllerinde daha yüksek
oranlarda ağır metallere rastlanmıştır. MTA tarafından yapılan analizlere göre buradaki ağır
metallerin toplam oranı % 0.074’tür.1200 gr/m3 alındığında, Cr, Ni, Pb ağırlıklı toplam ağır
metal emisyonu 0.84 mg/m3 değerlerine ulaşmaktadır.Bu değere diğer ağır metaller de
eklenirse toplam ağır metal emisyonu 1 mg/m3 kadar bulunmaktadır.Bu durumda bacadan
1200 mg/m3’tan fazla toz kaçışı olması halinde özel toz emisyon sınırları zorlanmaktadır.
Bölgede bulunan her 3 termik santralin yakın çevresi zengin kızılçam plantasyonlarıyla ve
bunun dışında, ağaç, ağaçcık ve alt flora olarak Plantanus orientis, Q. İlex, Q. Coccifere,
Q.cerris, Ceratonia siliqua, Cerategus monogyna, Pirus communis, Styrax officinalis, Cercis
siliquastrum, Arbutus unedo, Hedere helix, Rosa canina, Tamarix, Rhus cotinus, Nerium
oleander, Vitex agnus castus, Cistus laurifolius, Myrtus communis, Phillyrea latifolia,
Rhubus, Pictacia lentiscus, Olea europaea türleriyle kaplanmış durumdadır. Yörede tarımı
yapılan ekonomik öneme haiz kültür bitkisi olarak zeytin göze çarpmaktadır.
Ağır metaller periyodik cetvelin geçiş elementleri adı verilen geniş bir bölümünü kapsayan ve
özgül ağırlıkları 5 g/cm3’ten daha fazla olan elementlerdir. Son yüzyılın ortalarına kadar, ağır
metallerin büyük kısmı fosil enerji kaynakları ve yenilenemeyen ham maddeler olarak yer
kürenin derinliklerinde inert olarak kalmışlardır. Endüstriyel kullanımın gereksinim duyduğu
ham madde talebi arttıkça, bulundukları yerlerden alınıp işlenmeleri ve doğaya seyreltilip
bırakılmaları yanında fosil kökenli maddelerin enerji üretimi amacıyla yakılmaları ve diğer
15
endüstriyel atıklarla biyosfere salınmaları
sonucu bu elementlerden kaynaklanan kirlilik
sorunları da gün geçtikçe artış göstermiştir. .Bu elementlerin biyolojik dolaşımlarının bir
kısmını oluşturan topraklar aynı zamanda bu bileşiklerin büyük miktarlarının son depolanma
bölgesini de oluşturmaktadır. Bu süreçte toprakların doğal filtre edici özellikleri yanında
tamponlama kapasiteleri ve toprakların fiziksel/kimyasal özellikleri de büyük önem
taşımaktadır. Toprak çözeltisinde serbest kalan ağır metaller toprak organizmaları ve bitki
kökleri tarafından alınmakta veya yer altı suyuna karışarak su kalitesinin bozulmasına ve
besin döngüsünün kirlenmesine neden olmaktadırlar. Ancak, bu elementlerin bir kısmı (Fe,
Mn, Zn, Cu)
canlı organizma için az miktarda gereksinim duyulan besin maddeleri
konumundadır.
Endüstriyel faaliyetlerden, termik santrallerden ve diğer çeşitli kaynaklardan kaynaklanan
katı, sıvı ve gaz halindeki zararlı maddelerin atmosfere karışmasıyla ve ardından yağışlarla
veya kuru depolama ile toprağa ulaşarak burada birikmesi ve çeşitli reaksiyonlara girerek
toprağa zarar vermesi şeklinde gelişen kirlenme sürecine “toprak kirlenmesi” adı
verilmektedir. Bu süreçte kesin olan bir şey vardır ki o da toprağın verimlilik potansiyelinin
azalması ve yok olma sürecine girmesidir.
Hava kirletici maddelerin toprağa ulaşabilen miktarları, bir çok doğal ve antropojen faktörlere
göre değişmektedir. Bunların başlıcaları, hava kirletici endüstriyel kuruluşların ve termik
santrallerin yoğunluğu, bölgenin iklim karakteristikleri ve bitki örtüsüdür. Toprağa giren bazı
zararlı maddeler örneğin tuzlar çeşitli kültürel tedbirlerle topraktan uzaklaştırılabildikleri
halde ağır metallerin topraktan uzaklaştırılmaları son derece güç ve pahalı bir iştir. Son
yıllarda ağır metaller ile yoğun olarak kirlenmiş endüstri bölgelerinde, ağır metal akümüle
edici biyoindikatör bitkiler ile ağır metalleri topraktan kaldırmaya yönelik ön araştırma
çalışmaları yapılmaktadır.
Ağaç türleri, besin maddesi olarak yararlandıkları Fe, Zn, Cu ve Mn ile toksik elementler olan
Hg, Pb, Cd ve As gibi iki grup ağır metalin yüksek konsantrasyonlarına karşı çok farklı
toleransa sahiptirler. Bitki türlerinin ağır metallerden zarar görmesi, bitki cins ve türlerine
göre değişmektedir. Örneğin liken ve yosunlar ile yol bazı çalı formlu bitkiler ve belirli ağaç
türleri yapraklarında 10-100 µg/g’a kadar Pb birikimine dayanabilmektedir. Böyle bitkilere
biyoindikatör bitki adı verilmektedir. Orman ölü örtüsünün ağır metaller ile kirlenmesi
halinde buradaki mikroorganizma faaliyetinin azaldığı bildirilmiştir. Bu bakımdan toprak
16
organizmaları farklı dirençler göstermektedir. Ağır metal kirletici kaynaklardan uzaklarda
olan topraklar dahi kirletici maddelerin yoğunlukları az bile olsa, uzun periyotta kirlenmeye
maruz kalmaktadır. Bu nedenle, kirlenme sürecinde sadece kirletici maddelerin yoğunluğu
değil, zaman faktörü de önemli bir rol oynamaktadır.
Endüstrileşme süreciyle birlikte kirletici gazlar olarak bilinen SOx, NOx , CO2 ve CO
gazlarının da atmosferde etkin bir şekilde bulunmaya başladığı anlaşılmıştır. Kirli havadan
kuru olarak (gaz halinde) veya sıvı olarak (asit yağmurları ile) yeryüzüne ulaşan bu gazlar
tüm ekosistemlerde depolanarak birikmeye başlamışlardır. Böylece bu ekosistemlere ait
topraklar kirlenme sürecine girmişlerdir. Söz konusu bu zararlar, toprakların asitleşmesi,
tamponlama kapasitelerinin azalması ve besin elementi bilançolarının bozulması şeklinde
özetlenebilir. Bu semptomları taşıyan bir kirlilik meydana gelip gelmediğini anlamak için
başlıca; toprağın asitlik derecesinin durumu, iyon değişim kapasitesi, baz doygunluk oranı ve
baz nötrleştirme kapasitesi gibi toprak özelliklerinin araştırılarak belirlenmesi gerekmektedir
(Çepel, 1997).
Endüstrileşme ile beraber artan çevre kirliliği bilimsel çevrelerin yakın takibi altına alınmış ve
konuyla ilgili pek çok araştırma çalışması yapılmıştır. Bu çalışmaların bir bölümü de enerji
üretimi amacıyla ham madde olarak fosil yakıt kullanılmasıyla gelişen hava, toprak ve su
kirliliği üzerinde yoğunlaşmıştır. Fosil yakıt kullanan termik santrallerden kaynaklanan
kirlilikler gaz halinde ve partiküler serpinti içerisinde bulunan ağır metaller ve radyoaktif
elementler yoluyla meydana gelmektedir. Bu bölümde yukarıda değinilen kirlenme sürecinde
meydana gelen toprak kirliliği ve bitkilerin
kirlenmeye reaksiyonlarıyla ilgili yapılmış
çalışmalardan örnekler verilecektir.
2. LİTERATÜR BİLDİRİŞLERİ
Samsun azot sanayi ve Karadeniz Bakır İşletmeleri baca emisyonlarının çevredeki tarım
alanlarına ve bitkisel ürüne etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada fabrikalara yakın bölgelerde
ve hakim rüzgar yönlerinde tipik SO2 zararı ve buna bağlı nekrozlar belirlenmiştir.
Zararlanmanın kimyasal tespiti amacıyla alınan bitki örneklerinde S ve öteki kirleticilerden F,
Fe, Cu, Mn ve Zn kapsamlarının oldukça yüksek düzeylerde bulunduğu anlaşılmıştır. Kalıcı
kirlenmenin etkisini araştırmak amacıyla da emisyon kaynaklarından 3 ayrı yöndeki toprak
profilleri incelenmiş ve fabrikalardan 3-6 km uzaklıklarda toprak yüzeyinde aşırı Fe ve Cu
bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca hakim rüzgar yönünde toprak pH’sında düşüş tespit
17
edilmiştir. Bu düzeyde kirlenmeden toprak mikroflorasının henüz olumsuz etkilenmediği
tespit edilmiştir (Zabunoğlu ve ark.,1988).
Muğla yöresindeki termik santraller civarında bulunan bazı karayosunlarında ağır metal
birikiminin saptanmasına yönelik bir çalışmada, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik
santralleri civarlarından toplanan 12 tür karayosununda sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde
ayrı ayrı Cd, Pb, Cu, Ni ve Zn analizleri yapılmış ve ağır metal içeriklerinin türlere ve
mevsimlere göre önemli oranda değişiklik gösterdiği saptanmıştır (Tonguç,1997).
Karayolları yakınlarındaki topraklarda ağır metal birikimine bağlı olarak üreaz enzim
aktivitesindeki etkilenmenin araştırıldığı bir çalışmada, topraklarda ağır metal birikiminin bir
çok biyokimyasal olay ve enzimatik reaksiyon üzerine olumsuz etki edebileceği bildirilmiştir.
Bu çalışmada topraklarda Pb, Cd ve Cu metallerinin birikimine bağlı olarak üreaz enzim
aktivitesinin olumsuz etkilendiği ve ağır metal birikimi ile enzim aktivasyon düzeyi arasında
çok önemli negatif korelasyon bulunduğu tespit edilmiştir (Arcak ve ark.,1994).
Hava kirleticilerden SO2’nin bazı bitkilerin morfolojik ve anatomik yapıları üzerine
etkilerinin incelendiği bir çalışmada, SO2’in mısır ve soya
bitkilerinin büyüme ve
gelişmelerine olan etkileri laboratuar koşullarında incelenmiştir. 1 ppm SO2’e maruz bırakılan
bitkilerde önemli morfolojik ve anatomik değişimler gözlenmiştir. Soya bitkisi mısıra göre
kirleticiye daha şiddetli tepki göstermiştir (Efe ve Özbay,1992).
SO2’in mısır ve soya bitkilerinin fizyolojisi üzerine etkilerinin araştırıldığı benzer bir
çalışmada da yine 1 ppm SO2 gazına maruz bırakılan bitkilerin klorofil a,b, karatinoid ve
protein seviyelerinde istatistiki yönden önemli düşüşler kaydedilmiştir (Efe ve Özbay, 1993).
Başta motorlu araçlar olmak üzere çeşitli kaynaklardan yayınan kirleticiler, bazı bitkilerin
tohum ağırlığı ve dal uzunluğu üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Bu durumu açıklamaya
yönelik bir araştırmada yoğun kirlilik altında bulunan bir kent merkezinde G. Officinale, A.
İndica ve Eucalyptus sp. bitkilerinin
tohum ağırlıkları ve dal uzunluklarının olumsuz
etkilendiği rapor edilmiştir (Iqbal ve ark.,1993).
Hava kirliliğinin kızılçam (Pinus brutia Ten.) iğne yapraklarında oluşturduğu anatomik ve
morfolojik değişiklikler pek çok araştırmaya konu olmuştur. Araştırma Muğla Yatağan
18
Termik santrali bölgesinde planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırma bölgesinde orman alt
tabakasını oluşturan maki florası her durumda yerini korumasına karşın, termik santralden
kaynaklanan kirlilikten üst tabakayı oluşturan kızıl çamların zarar gördüğü görülmüş ve bu
şekilde kuruyan orman alanı 3047 ha olarak tespit edilmiştir. Araştırmaya konu olan bazı
deneme alanları bu zarar görmüş alan içerisindedir. Kızıl çamların 1 ve 2 yıllık ibre en
kesitlerinde yapılan mikroskobik incelemede kirlenmiş alanlarda kontrol alanlarına oranla
reçine kanalı sayısının arttığı, reçine kanalı çapının genişlediği ve klorofil miktarının azaldığı
saptanmıştır (Nuhoğlu ve ark.,1994).
Yoğun trafik akışlı ana yol kenarı topraklarında Cu, Pb, Cd ve Zn ağır metallerinin birikimine
bağlı olarak
total toprak mikro florasının azaldığı ve bu azalmadan en fazla basil ve
fungusların etkilendiği saptanmıştır (Gencheva ve Nustorova, 1995).
Macaristan’da endüstriyel, kentsel ve trafik kökenli faaliyetlerden etkilenerek kirlenme
sürecine giren topraklarda Pb birikiminin artış gösterdiği, yoğun kirliliğin yaşandığı
bölgelerde toprak Pb kapsamının 1000 mg Pb/kg’a kadar çıkabildiği rapor edilmiştir
(Horvath,1995).
Ağır metallerin toprak mikrobiyal popülasyonu üzerine etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada
200 – 2000 µg/g dozlarında toprağa ilave edilen Cu ve Zn elementlerinin toprak urease,
nitrate reductase ve amidase aktivitelerini inhibe ettiği saptanmıştır (Hemida ve ark.,1997).
Pinus pinea, Pinus Pinaster ve Fraxinus angustifolia fidelerinin ağır metallere tepkilerinin
araştırıldığı bir çalışmada, CuSO4 ve CdSO4 bileşikleri uygulanarak bitkilerin kök, yaprak ve
gövdelerinde Cu ve Cd birikim düzeyleri ve bitkilerin etkilenme dereceleri belirlenmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre her iki metal de özellikle köklerde birikmiş, bitkilerin kuru madde
içerikleri azalmış, kök gelişimleri ise gerilemiştir. Cu elementi Cd’den daha toksik bulunmuş,
Fraxinus angustifolia diğer iki Pinus türünden daha hasas bulunmuştur (Arduini, 1995).
Güneybatı Finlandiya’da endüstriden kaynaklanan ağır metal tehdidi altındaki Scots pine
(Pinus sylvestris) ağaçlarında endüstriyel emisyondan kaynaklanan SO2, Ni ve Cu
kapsamlarının yıllar itibarıyla artış gösterdiği ve bu artışın topraktaki birikime bağlı olduğu
bildirilmiştir. Çalışmada, ağır metal akümülasyonunun gelecek 10 yılda da artarak süreceği
üzerinde durulmakta ve bu durumun bitkisel üretimi olumsuz etkileyeceği gibi, özellikle
19
topraklardaki uzun vadeli birikimin orman ekosisteminin taşıyabileceği kritik yükü
aşmasından endişe edildiği rapor edilmiştir (Helmisaari ve ark.,1995).
Endüstriyel kirlilikten etkilenen alanlarda ıslah edici materyal olarak bitkilerden yararlanmak
gündemde olan bir konudur. Bu 10 yıl içerisinde geliştirilen bilimsel yöntemlerin ışığında
bitkiler
kullanılarak
toprakların
yeniden
kazanımı
uzun
dönem
stratejisi
olarak
geliştirilmektedir. Yöntem etkili ve ucuzdur (Baker ve ark.,1997).
Hindistan’da termik santrallerin yoğun olduğu bir bölgede ortaya çıkan emisyonun toprağın
bazı önemli fiziksel ve kimyasal özelliklerini nasıl etkilediğine yönelik bir çalışma
düzenlenmiş ve elde edilen bulgular, kirlilikten etkilenen santral çevresi topraklarının porozite
özelliğinin olumsuz etkilendiğini, toprak pH’sı ve toprak organik karbon kapsamının
yükselme eğilimine girdiğini göstermektedir. Toprakların SO4 ve değişebilir Ca içerikleri
yüksek, total N içerikleri ise düşük bulunmuştur. Termik santral yakınındaki toprakların Mn,
Fe, Cd Cu, Pb ve
Ni içerikleri de oldukça yüksek sınırlarda bulunmuştur. Santralden
kaynaklanan total toz emisyon oranı ile toprakların SO4 içerikleri, havadaki SO2 oranı ile
toprakların değişebilir Ca ve K kapsamları arasında da pozitif ilişkiler saptanmıştır. Bulgular,
termik santrallerden kaynaklanan kirliliğin toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini
olumsuz etkilediği yönündedir (Singh ve ark.,1995). Yine Hindistan’da yapılan diğer bir
çalışmada
440 MW
güce sahip bir santral bacasının elektrofiltrelerinden kaçan uçucu
küllerin analizinde Ni, Cr, Pb, B ve Mo içeriklerinin yüksek olduğu bildirilmiştir (Sikka ve
Kansal, 1994).
Muğla Yatağan termik santrali bölgesinde geniş bir alanda yayılım gösteren doğal kızılçam
(Pinus brutia Ten.) ağaçlarının santralden kaynaklanan kirlilikten etkilenme derecesinin
araştırıldığı bir çalışmada, 1961-1982 yılları arasında 6 farklı bölgede gözlemler ve analizler
yapılmıştır. Kızılçam ağaçlarının yıllık halka genişliklerinin tespitine yönelik bu çalışmada
elde edilen sonuçlar, ağaçların halka genişliklerinin, yıllık ortalama 0.7 – 2.8 mm oranlarında
azaldığını göstermiştir (Tolunay, 2003).
Muğla Yatağan termik santralinin civardaki yer altı ve yerüstü su kaynaklarına
olan
etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada, 2 baraj, 5 yüzey ve 21 yeraltı su kaynağından alınan su
örneklerinde Ca2+, Cd2+, Pb2+, Sb2+ ve SO42 analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre;
bazı örneklerde söz konusu metallerin Türkiye, EPA ve WHO tarafından belirlenen referans
değerlerin üzerinde olduğu rapor edilmiştir (Baba ve ark.,2003). Konuyla ilgili olarak
20
sürdürülen diğer bir çalışmada, Yatağan termik santralinden kaynaklanan küllerin çevresel
etkileri jeokimyasal olarak değerlendirilmiş ve küllerle yoğun olarak etkilenen alanda toprak
yüzey kontaminasyonunun önlenmesi için ayrıntılı çalışma ve önlemlere gereksinim olduğu
rapor edilmiştir (Baba,2003).
Hindistan’da termik santrallerin ve kömür endüstrisinin çevresel etkilerinin detaylı olarak
araştırıldığı bir çalışmada, 90.000 MW kurulu santral gücüne sahip olan ülkede toplam gücün
% 70’inin termik santrallerden sağlandığı ve bu durumun CO2 emisyonunda artış ve ekolojik
risk faktörleri yanında global ısınmayı da beraberinde getirdiği rapor edilmiştir. Ekolojik
kirlenmenin asgari düzeye indirilmesi için enerji üretiminde yakın vadede nükleer santral
projelerine ağırlık verilmesi gerektiği de araştırıcılar tarafından üzerinde önemle durulan bir
konu olmuştur (Mishra,2003).
Yunanistan’da toplam 4048 MW kurulu güce sahip bulunan 4 termik santralden kaynaklanan
uçucu küllerde polycyclic aromatic hidrokarbonlar(PAH) ve ağır metaller yönünden yapılan
analizlerde, bir kısım örneklerde PAH ve ağır metaller arasında pozitif ilişkiler tespit
edilmiştir (Arditsoglou ve ark.,2003).
Japonya’da termik santrallerden kaynaklanan Hg emisyonu ile ilgili yapılan bir araştırmada,
atmosfere yayılan Hg’nın %99.5’unun baca gazı emisyonu olarak meydana geldiği, partiküler
serpinti içerisindeki Hg oranının düşük olduğu bildirilmiştir. Aynı araştırmada, atmosfere
karışan Hg oranının santralde yakıt olarak kullanılan kömüre bağlı olduğu rapor edilmiş ve 3
ayrı cins kömürde Hg kapsamlarının 1.113, 0.422 ve 0.712 µg olduğu bildirilmiştir
(Yokoyama ve ark.,2000).
Batı Yunanistan’da yakıt olarak linyit kullanan termik santral bölgesindeki topraklarda ağır
metal ve PAH kapsamlarını araştırmaya yönelik bir çalışmada elde edilen verilere göre;
yüzey topraklarda orta seviyede Cr ve Ni, daha ılımlı seviyelerde Mn ve oldukça yüksek
seviyede PAH kirlenmesi tespit edilmiştir. PAH ve ağır metal kirlenmesine neden olan en
önemli primer kaynak olarak; kalitesiz linyit kömürünün kullanılması ve daha ılımlı faktör
olarak da insan faaliyetleri ile toprağın doğal kompozisyonu gösterilmiştir (Stalikas ve
ark.,1997).
21
Muğla bölgesindeki Yerkesik-Denizova hattında bulunan orman örtüsü üzerine yöredeki 3
termik santralin etkisi ayrıntılı olarak bir araştırmada incelenmiştir. Yerkesik-Denizova
bölgesindeki kızılçam (Pinus brutia Ten.) ormanlarının Yatağan ve Yeniköy termik
santrallerinin etki alanında olduğu ve bu ormanların 1988’den itibaren gruplar halinde
kurumaya başladığı bildirilmektedir. Artan miktarlardaki kirletici gazlar ve özellikle SO2
emisyonu nedeniyle bölgede yaklaşık 1650 ha ormanlık alanın zarar gördüğü tespit edilmiştir.
Özellikle 1996-2000 periyodunda SO2’nin güçlü etkisi nedeniyle çam ağaçlarında klorofil
yıkımı ve ağaç odunlarının yıllık halkalarında daralmalar rapor edilmiştir. Elde edilen tüm
sonuçlar, bölgede termik santrallerden kaynaklanan emisyonlardan dolayı ekolojik bir
hassasiyet meydana geldiği ve bunun uzun vadede ciddi ekonomik kayıplara yol açacağını
göstermektedir (Kantarcı,2003).
Soma ve Tunçbilek termik santrallerinden kaynaklanan uçucu küllerin bazı özellikleri ve ağır
metal içeriklerinin tespiti amacıyla düzenlenen bir çalışmada, termik santrallerde yakıt olarak
linyit kullanılmasıyla kaynaklanan çevresel problemlerin yalnız gaz emisyonlarından değil
uçucu küllerin depolanmalarındaki problemlerden de kaynaklanabileceği bildirilmektedir.
Uçucu küllerle ilgili ana problem depolanan uçucu küllerin içerdiği ağır metal kalıntılarından
kaynaklanmaktadır. Çalışmada değinilen önemli bir nokta da, atmosfere yayınan uçucu
küllerin su ile teması halinde toksik ağır metallerin çözünebilir hale gelebileceği ve bu
durumun da toprakların kirlenmesine yol açabileceği yönündedir (Baba ve Kaya,2003).
Türkiye’deki termal güç santrallerinin emisyon faktörleri ve dünyadaki CO2 emisyonunun
global görünümünün araştırıldığı bir incelemede, ekonomik gelişme ve nüfusun artmasına
paralel olarak dünya primer enerji ihtiyacının da artış gösterdiği üzerinde durulmaktadır. Son
25 yıl içerisinde total enerji tüketimi neredeyse ikiye katlanmıştır. Bu ihtiyacın karşılanması
amacıyla zorunlu olarak fosil enerji kaynaklarına yönelilmiş ve bu da farklı kirleticilerin
doğmasına neden olmuştur. CO2 bu kirleticilerin en önemlilerinden biri olup küresel iklim
değişikliklerine yol açma potansiyeli yüksek bir gazdır. Çevresel yıkımın önlenmesi amacıyla
Kyoto Protokolune uyulması gerektiği dile getirilmektedir. Tahmini sonuçlara göre, 2020
yılına kadar global CO2 emisyonunun yaklaşık % 0.66’sı Türkiye’deki termik santrallerden
kaynaklanacaktır (Atımtay,2003).
Ruellia tuberosa L. (family Acanthaceae) bitkisinin bazı yaprak özellikleri üzerine termik
santrallerden kaynaklanan hava kirliliğinin etkileri araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre;
22
kirlilikten etkilenen bitkilerin stomalarının genişlik ve uzunluğu, stomatal açıklık, yoğunluk
ve iletkenlik ile net fotosentez oranı ve klorofil miktarlarında bitki gelişiminin çiçeklenme
öncesi, çiçeklenme ve çiçeklenmeden sonraki dönemlerinde önemli miktarlarda azalmalar
tespit edilmiştir. Bitki gelişiminin her döneminde de, palizad parankimasının intraselüler CO2
kapsamı artış göstermiştir (Nighat ve ark.,2000).
Hindistan’da tarla denemesi şeklinde yapılan bir çalışmada, çeşitli yollarla toprağa katılan
termik santral uçucu küllerinin toprağın verimlilik kapasitesi ve ürün verimi üzerine etkileri
araştırılmıştır. Araştırmada, buğday (Triticum aestivum L.), hardal (Brassica juncea L.),
mercimek (Lence esculenta Moench.), pirinç (Oryza sativa L.) ve mısır (Zea mays L.)
bitkileri kullanılmış ve her bitki için farklı miktarlarda uçucu kül (yaklaşık 50 ton/ha)
bitkilerin fide – hasat dönemleri arasında toprağa ilave edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre
toprağa belli bir miktara kadar ilave edilen külün ürün verimini arttırdığı ancak bir noktadan
sonra verimin düştüğü tespit edilmiştir. Külün toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini nasıl
etkilediğinin anlaşılması için uzun vadeli araştırmalara gerek duyulduğu rapor edilmiştir
(Kalra ve ark.,2003).
Ağaç kabukları, çeşitli nedenlerden kaynaklanan atmosferik kirliliği bir biyoindikatör olarak
yansıtma özelliğine sahiplerdir. Bu amaçla yapılan çalışmada Azadirachta indica ağacının
atmosferik kirlilikten etkilenme düzeyi bu ağacın kabuklarında Pb, Zn ve Cu seviyelerinin
ölçülmesiyle tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Pb, Zn ve Cu içerikleri sırasıyla
1.9-159.8, 16.5-659.1 ve 4.2-20.7 düzeylerinde tespit edilmiştir. Bu ağacın söz konusu ağır
metaller yönünden önemli bir biyoindikatör olduğu sonucuna varılmıştır (Odukoya ve
ark.,2000). Yine yaklaşık 10 yıl süresince örnekler alınarak ağır metal biyoindikasyonu
yönünden araştırılan Populus nigra Italica ağacının yapraklarının da As, Cd, Co, Cr, Cu, Fe,
Mn, Pb, Sb ve Zn ağır metalleri yönünden iyi bir biyoindikatör olduğu sonucuna varılmıştır
(Djingova ve ark.,1999). Akdeniz iklimi koşullarında doğal olarak yayılış gösteren Nerium
oleander L bitkisinin
yapraklarının Pb, Zn, Cu ve Cd ağır metalleri bakımından bir
biyoindikatör olduğu da yapılan diğer bir çalışmada rapor edilmiştir (Aksoy ve Öztürk,
1997).
Türkiye’de kurulu bulunan belli başlı önemli termik santrallerin yakıt olarak kullandıkları
linyit kömürünün bazı önemli özellikleri ve içermiş oldukları ağır metaller düzenlenen bir
çalışmayla araştırılmıştır. Çayırhan, Seyitömer, Tunçbilek, Orhaneli, Soma, Yatağan,
23
Yeniköy, Elbistan, Kangal ve Çatalağzı termik santrallerinin kullandıkları linyitlerin yüksek
nem kapsamına (% 14-47), yüksek küle (% 23-64) ve % 0.4-4.8 arasında kükürt kapsamına
sahip oldukları saptanmıştır. Linyitlerin ortalama 1370-4980 kcal/kg enerji değerine sahip
olduğu rapor edilmiştir. Kömürlerin mineral madde olarak kil minerallerinin yanı sıra, kuartz,
feldspat,kalsit, dolomit, pirit ve jips içerdiği ve bunun yanı sıra siderit, aragonit ve zeolit de
kapsadığı anlaşılmıştır. Kömürlerin Cr, Cs, Mo, Ni, Rb, Th, U ve V ağır metalleri yönünden
zengin oldukları As, Co, Cu ve Mn bakımından da dünya standartlarının üzerinde olduğu
rapor edilmiştir (Karayiğit ve ark.,2000).
Çeşitli kaynaklardan köken alan ağır metal ve SO2, emisyon kaynaklarına yakın bölgelerde
bulunan orman ekosistemi üzerinde oldukça ciddi hasarlara neden olabilmektedir.Orman
topraklarında ağır metal akümülasyonu, mineralizasyon sonucu açığa çıkan besin
elementlerinde
önemli azalmalara neden olmakta ve organik maddenin parçalanmasının
inhibe edilmesiyle tüm ekosistemde besin elementi döngüsünü etkilemektedir. Ağır metaller
aynı zamanda kökler ve mikorizalar üzerine de toksik etkide bulunarak besin elementi alımını
ciddi ölçüde etkilemektedir. Bu süreçte orman vejetasyonunun canlılığı ve gelişiminde önemli
yavaşlamalar görülmektedir. Uzun vadede vejetasyon örtüsü tahrip olmakta ve toprak
erozyonu riski ortaya çıkmaktadır (Derome ve Nieminen,1998).
Hava kirleticilerin ağaçlar üzerine olan negatif etkileri günümüzde oldukça detaylı bir şekilde
araştırılmış ve kanıtlanmıştır. Kirlilik, ağaçların kök ve gövde sistemlerinin morfoloji ve
anatomisini etkilediği gibi farklı fiziksel ve biyokimyasal süreçleri de etkilemektedir. Farklı
kirleticiler, gelişmekte olan ağaçların gövdesel olarak büyümelerini engellerken, bu etki yaşlı
ağaçlarda
apeksten büyümenin engellenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kirliliğin
artmasıyla yaprak formasyonunun bozulmasına bağlı olarak yaprak alanı daralmakta, yaprak
gelişimi durmakta ve yaprak absisyonu teşvik edilmektedir.
Pinus sylvestris L. (Scots çamı) bir ağır metal biyoindikatör olarak pek çok çalışmaya konu
olmuştur. Bu ağaçlar gövde ve ibreleri vasıtasıyla ağır metalleri oldukça yüksek miktarlarda
akümüle etme kabiliyetine sahiptirler. Ancak uzun vadede patolojik belirtiler vermektedirler.
Gövde ve ibre anatomisinin kimyasal kompozisyonu üzerine hava kirliliğinin etkilerinin
araştırıldığı bir çalışmada, kambiyum, ksilem ve floem dokuları incelenmiştir.Ağaçlarda
kontaminasyonun bir belirteci olarak yaprakların kimyasal kompozisyonları araştırılmıştır.
Kirlilikten etkilenen bölgede yaprakların ağır metal kapsamları anlamlı derecede yüksek
çıkmıştır. Kirlilikten etkilenen ağaçlarda yapılan anatomik analizler, gelişme sezonu
24
başlangıcında kambiyal hücre miktarlarında azalma, floemi oluşturan hücrelerin miktarlarında
azalma ve formasyonlarında bozulma, trakeidler (ksilem iletim demetleri) ve floem
halkalarında yapısal bozukluklar meydana geldiğini göstermiştir (Kurczynska ve ark, 1997).
Buna benzer bir çalışmada da, yine emisyon kaynağına yakın bir bölgede yetişen Vaccinium
vitis idaea bitkisinin yapraklarının morfolojik yapısındaki değişmeler üzerine ağır metallerin
etkisi araştırılmıştır. Veriler, özellikle Ni ve Cu ile kontamine olan bitki yapraklarında
epidermiste ve epidermal hücrelerde hasar, kütikülar yapı ve stomatal komplekste bozulmalar
meydana geldiğini göstermektedir (Balaganskaya ve Kudrjavtseva,1998).
Pinus brutia Ten.
ağaçlarının kabukları bir ağır metal biyoindikatörü olarak
kullanılabilmektedir. Emisyon kaynaklarına yakınlıkla doğru orantılı olarak ağaç kabuklarının
ağır metal kapsamlarının (Pb,Cd,Mn,Cr,Zn,Fe) artış gösterdiği saptanmıştır (Türkan ve ark,
1995).
3. MATERYAL ve YÖNTEM
3.1. Materyal
Araştırma materyalini Muğla İli Gökova (kemerköy), Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri
çevresinden (Doğu-Batı-Kuzey Günay) , farklı mesafelerden (0-5km, 5-10km, 10-20 km) ve
dört mevsimde (İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış) çamlık ve zeytin plantasyonlarından alınan
toprak ve yaprak örnekleri (çizelge-1) ile Yatağan termik santralinden farklı zamanlarda
alınan kül örnekleri (çizelge-2) oluşturmaktadır.
Çizelge 1. Araştırma Materyali Toprak ve Bitki (Çam ve Zeytin) Örneklerinin Alındığı Yer,
Mevsim ve Sayısı
Çam
Mevsim
T.Santral
Gökova
Yeniköy
Yatağan
Mevsim
Toplam
İlkbahar
7
6
9
22
Yaz
6
3
8
17
Sonbahar
7
3
10
20
Toplam
Çam+Zeytin Toplamı=77+101=178
Zeytin
Kış
Santral
Toplam
5
4
9
18
25
16
36
77
İlkbahar
9
5
14
28
Yaz
8
5
14
27
Sonbahar
7
4
9
20
Kış
Santral
Toplam
8
5
13
26
32
19
50
101
77
Genel Toplam (Toprak+Bitki)=178+178=356
101
25
Çizelge 2. Yatağan Termik Santralinden Farklı Zamanlarda Alınan Kül Örneklerinin Ağır
Metal Analiz Sonuçları
Ağır metal
Örnek No: 1*
Demir
(Fe)
(%)
2,2
Çinko
(Zn)
(ppm)
95,8
Mangan
(Mn)
(ppm)
277,0
Bakır
(Cu)
(ppm)
38,5
Kadmiyum
(Cd)
(ppm)
1,23
Kobalt
(Co)
(ppm)
16,7
Krom
(Cr)
(ppm)
38,8
Nikel
(Ni)
(ppm)
50,7
Kurşun
(Pb)
(ppm)
17,4
*
: Sayılar büyüdükçe kül yaşı küçülmektedir.
Örnek No: 2*
2,9
95,6
247,0
43,5
1,27
16,0
37,2
52,7
14,9
Örnek No: 3*
2,5
76,7
246,1
38,5
0,93
13,5
33,4
47,0
11,8
3.2.Yöntem
3.2.1.Toprak Örneklerinin Alınması, Analize
Kimyasal Analizlerinde Uygulanan Yöntemler
Hazırlanması
İle
Fiziksel
ve
Toprak örnekleri labotatuar koşullarında hava kurusu hale getirildikten sonra 2 mm’lik
elekten elenerek analize hazırlandı (Jackson, 1967).. Toprak örneklerine hidrometrik
yöntemle bünye analizi (Bouyoucos, 1962), suda çözünür toplam tuz içeriği, sature toprak
macununda elektriki direnç ölçülmesi yardımıyla (U.S.Soil Survey Staff, 1951), pH sature
hale getirilmiş toprak macununda cam elektrodlu pH-metre (Jackson, 1967), CaCO3 miktarı
Scheibler Kalsimetresi (Schlichting ve Blume, 1966), organik madde, yaş yakma
yöntemiylele saptanan % organik-C miktarının 1,724 faktörü ile çarpılması (Reuterberg ve
Kremkus, 1951), toplam-N, Modifiye makro Kjeldahl yöntemi uygulanarak (Bremner, 1965)
belirlendi.
Topraklarda ve kül örneklerinde kral suyunda (HNO3+HCl) ekstrakte olan ağır metal ve kimi
iz element içerikleri (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd, Co, Cr, Ni, Pb) kral suyu ekstraksiyon yöntemine
göre ekstrakte edilerek, Atomik Absorbsiyon cihazı (AAS) yardımıyla okundu (Kick ve ark.,
1980; Slawin, 1955).
3.2.2.Yaprak Örneklerinin Alınması, Analize Hazırlanması İle Analizlerde Uygulanan
Yöntemler
Her üç termik santral çevresinde ve farklı mesafelerde bulunan çam ve zeytin
plantasyonlarından genç sürgünlerden alınan bir yaşlı yaprak örnekleri buz çantasında
laboratuara getirilen örnekler laboratuarda 65oC’de hava kurusu hale getirildikten sonra mikro
değirmende öğütülerek analize hazırlandı (Kacar,1972). Çam ve zeytin yaprak örneklerinde
ağır metal ve kimi iz element içerikleri (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd, Co, Cr, Ni, Pb) 500-550 oC’de
kül haline getirildikten sonra 2 N HCl ile ekstraksiyon sonrası elde edilen süzüğün Atomik
Absorbsiyon cihazında (AAS) okunması sonucu Slawin, 1955; Isaac ve Kerber, 1969; FAO
1967), kükürt içerikleri yaş yakma uygulanarak elde edilmiş ekstraktlarda ICP cihazı
yardımıyla okunarak belirlendi (Kacar, 1984) . Taze olarak alınan zeytin ve çam yaprağı
26
örneklerinde klorofil miktarı
saptandı.
%80’lik aseton yöntemi uygulanarak (Smith ve ark., 1955)
3.2.3.Sonuçların Değerlendirilmesinde Kullanılan İstatistiki Yöntem
Toprak ve yaprak örneklerinin incelenen özellikleri arasında basit korelasyon analizleri
TARIST PC paket proğramı kullanılarak yapılmıştır Açıkgöz ve ark., 1993).
4. ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA
4.1. Çam ve Zeytin Yetişen Sahalardan Alınan Toprak Örneklerinin
Kimyasal Analiz Sonuçları
4.1.1. Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin
Sonuçları
Fiziksel ve
Fiziksel ve Kimyasal
Analiz
Gökova (Kemerköy), termik santralinin bulunduğu yerden farklı mesafelerde (0-5 km, 5-10
km ve 10-20 km) bulunan camlıklardan farklı mevsimlerde (İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış)
alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge-3’de verilmiştir.
Çizelge-3. Gökova Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı
Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
Yaz
Sonbahar
pH
7,0
7,1
7,3
7,2
7,1
7,8
7,6
7,2
7,4
7,4
7,5
7,5
5,9
7,4
7,5
7,6
7,4
7,5
7,5
6,9
7,7
7,6
T.Tuz
(%)
0,04
0,05
0,04
0,07
0,04
0,05
0,04
0,03
0,03
0,04
0,03
0,03
0,03
0,03
0,06
0,21
0,19
0,06
0,11
0,03
0,03
0,03
Kireç
(%)
1,0
3,4
1,5
1,7
7,9
18,3
12,5
2,3
14,0
12,6
45,4
30,4
0,6
6,5
6,4
7,5
11,7
31,1
23,5
0,8
5,1
28,0
Kum
(%)
68,8
40,8
68,8
62,8
54,8
62,8
46,8
42,0
50,0
66,0
72,0
42,0
52,0
65,6
51,6
55,6
61,6
75,6
35,6
71,6
29,5
53,5
Mil
(%)
22,0
42,0
24,0
30,0
36,0
28,0
42,0
42,0
36,0
26,0
20,0
44,0
24,0
28,0
36,0
36,0
28,0
10,0
52,0
22,0
44,0
18,0
Kil
(%)
9,2
17,2
7,2
7,2
9,2
9,2
11,2
16,0
14,0
8,0
8,0
14,0
24,0
6,4
12,4
8,4
10,4
14,4
12,4
6,4
26,5
28,5
Bünye
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Milli Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Killi Tın
O.Mad.
(%)
3,4
2,9
2,5
9,6
5,5
7,0
1,2
5,6
2,1
5,0
1,0
2,2
3,0
9,8
1,6
3,1
1,6
1,6
2,5
2,4
4,9
1,8
Top.N
(%)
0,16
0,15
0,10
0,64
0,16
0,16
0,07
0,47
0,10
0,25
0,07
0,09
0,13
0,46
0,09
0,17
0,11
0,11
0,11
0,12
0,33
0,10
27
Kış
Minimum
Maksimum
Ortalama
7,5
7,5
5,9
5,9
7,8
7,3
0,05
0,03
0,03
0,03
0,21
0,05
2,5
33,4
1,1
0,6
45,4
12,4
57,5
73,5
67,5
29,5
75,6
57,1
12,0
10,0
12,0
10,0
52,0
29,0
30,5
16,5
20,5
6,4
30,5
13,9
Kumlu Killi Tın
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
6,3
3,7
3,7
1,0
9,8
3,8
0,30
0,10
0,15
0,07
0,64
0,19
Gökova termik santrali çevresinden 25 adet farklı çamlıktan alınan toprak örneklerinde
toprakların %52’sinin kumlu tın, %28’inin tın bünyeli toprakların oluşturduğu anlaşıldı
(çizelge-3). Toprak örnekleri genelde orta bünyeli olduğu belirlenmiştir (Kohnke,1968).
Toprak macununda ölçülen pH değerleri 5,9-7,8 arasında olduğu saptanmıştır. Alınan 25 adet
toprak örneğinden %64’ünün hafif alkalin, %28’inin nötr tepkime gösterdiği belirlendi
Kellogg,1952). Toprakların %32’sinin kireç yönünden fakir (<%2,5), %24’ünün kireççe
zengin topraklar (%2,5-10) olduğu anlaşılmaktadır (Evliya, 1960). Toprakların %92’sinde
herhangi bir tuz sorunu olmadığı (<%0,15) anlaşılmaktadır (Anonim,1954). Çamlıklardan
alınan toprak örneklerinin %24’ünün hümüsce fakir (<%2), %44’ünün hümüslü (%2-4)
olduğu saptandı (Schlichting ve Blume, 1966). Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin
%28’inin azotça orta (%0,05-0,10), %32’sinin azotça yeterli (%0,10-0,15), %40’ının ise
yüksek düzeyde azot içerdiği (>%0,15) belirlendi (Yağmur,1997).
Yeniköy termik santrali çevresinde bulunan çamlıklardan 16 adet toprak örneği alınmıştır.
Alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 4’de verilmiştir.
Çizelge 4. Yeniköy Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı
Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
Yaz
Sonbahar
Kış
Minimum
Maksimum
Ortalama
pH
7,3
7,2
7,1
7,3
7,4
7,3
4,8
7,4
7,4
7,7
7,8
7,8
7,5
6,7
7,7
7,5
4,8
7,8
7,1
T.Tuz
(%)
0,05
0,08
0,08
0,05
0,04
0,07
0,03
0,09
0,04
0,04
0,04
0,13
0,03
0,03
0,03
0,05
0,03
0,13
0,06
Kireç
(%)
1,70
1,50
1,85
1,60
10,80
10,55
0,57
28,40
2,12
11,50
11,13
12,09
2,94
0,98
33,36
13,82
0,57
33,36
9,94
Kum
(%)
62,8
72,8
66,8
56,8
60,8
50,8
70,0
48,0
66,0
88,5
72,5
46,5
79,5
67,5
59,5
53,5
46,5
88,5
64,3
Mil
(%)
28,0
20,0
26,0
34,0
30,0
32,0
20,0
28,0
20,0
10,0
26,0
28,0
10,0
18,0
22,0
28,0
10,0
34,0
23,6
Kil
(%)
9,2
7,2
7,2
9,2
9,2
17,2
10,0
24,0
14,0
1,5
1,5
25,5
10,5
14,5
18,5
18,5
1,5
25,5
12,5
Bünye
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kum
Tınlı Kum
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
O.Mad.
(%)
2,9
1,3
1,7
9,8
5,6
9,7
2,8
3,6
2,0
2,6
2,4
2,4
1,6
3,4
1,7
3,0
1,3
9,8
3,7
Top.N
(%)
0,16
0,05
0,10
0,58
0,27
0,40
0,07
0,19
0,13
0,15
0,13
0,11
0,10
0,16
0,09
0,15
0,05
0,58
0,19
28
Dört mevsim sürecinde 16 farklı çamlıktan alınan toprak örneklerinde, toprakların %68,8’inin
kumlu tın, %18,8’inin tın bünyeli olduğu belirlendi (çizelge-4). Toprak macununda ölçülen
pH değerleri 4,8-7,8 arasında olduğu saptanmıştır. Alınan 16 toprak örneğinden %37,5’inin
nötr, %56,30’ünün ise hafif alkalin tepkimeli olduğu anlaşılmıştır (Kellogg, 1952).
Toprakların %50’sinin kireç yönünden fakir (<%2,5), %12,5’inin bünye+kireçli (%20-50)
olduğu belirlendi (Evliya, 1960). Toprakların tümünde herhangi bir tuz sorunu olmadığı
(<%0,15) bulundu (Anonim,1954). Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %31,3’ünün
hümüsce fakir (<%2), %50’sinin hümüslü (%2-4) ve %18,7’sinin çok kuvvetli hümüslü (%410) olduğu belirlendi (Schlichting ve Blume, 1966). Toprak örneklerinin %31,3’ünün azotça
orta (%0,05-0,10), %31,3’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %37,4’ünün azot içeriğinin
yüksek (>%0,15) olduğu bulundu (Yağmur,1997).
Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan 36 adet toprak örneği alınmıştır. Alınan
toprak örnekleri ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 5’de verilmiştir.
Çizelge 5. Yatağan Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Çamlıklardan Farklı
Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
Yaz
Sonbahar
Kış
pH
7,3
7,7
7,4
7,0
7,6
7,4
6,1
7,5
7,6
7,4
6,3
7,4
7,5
7,4
7,4
6,1
7,5
7,6
7,6
7,7
7,6
7,8
7,6
7,8
6,5
7,7
7,9
7,7
T.Tuz
(%)
0,03
0,03
0,05
0,04
0,03
0,04
0,03
0,04
0,03
0,06
0,03
0,03
0,03
0,04
0,03
0,03
0,03
0,09
0,04
0,07
0,05
0,06
0,07
0,04
0,03
0,03
0,03
0,04
Kireç
(%)
1,1
22,5
7,3
0,7
26,8
12,6
0,8
28,2
53,1
37,6
0,7
49,0
27,1
7,7
26,0
0,5
11,3
11,1
53,0
34,6
7,0
35,9
44,2
55,0
0,6
11,6
41,0
18,9
Kum
(%)
86,8
66,8
36,8
44,8
52,8
72,8
52,8
68,8
68,8
62,0
48,0
66,0
56,0
52,0
70,0
48,0
70,0
50,5
69,8
67,8
59,8
58,5
49,8
65,8
78,5
80,5
59,8
49,5
Mil
(%)
6,0
26,0
42,0
32,0
34,0
20,0
38,0
20,0
24,0
24,0
42,0
26,0
32,0
36,0
26,0
48,0
20,0
32,0
22,0
20,0
24,0
30,0
34,0
26,0
20,0
18,0
32,0
18,0
Kil
(%)
7,2
7,2
21,2
23,2
13,2
7,2
9,2
11,2
7,2
14,0
10,0
8,0
12,0
12,0
4,0
4,0
10,0
17,5
8,2
12,2
16,2
11,5
16,2
8,2
1,5
1,5
8,2
32,5
Bünye
Tınlı Kum
Kumlu Tın
Tın
Tın
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Tınlı Kum
Tınlı Kum
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
O.Mad. Top.N
(%)
(%)
2,1
0,09
1,5
0,08
5,8
0,22
2,7
0,12
2,7
0,15
8,4
0,31
7,0
0,32
2,5
0,13
3,3
0,21
3,3
0,23
4,1
0,23
2,4
0,15
2,6
0,12
1,9
0,12
2,5
0,15
1,2
0,05
1,5
0,09
3,3
0,17
1,8
0,19
1,7
0,12
2,7
0,13
2,7
0,14
4,7
0,25
3,5
0,15
3,0
0,14
3,2
0,16
3,7
0,18
2,3
0,13
29
Minimum
Maksimum
Ortalama
7,7
7,7
7,8
7,4
7,6
6,8
7,7
7,6
6,1
7,9
7,4
0,03
0,03
0,03
0,03
0,05
0,03
0,03
0,03
0,03
0,09
0,04
31,5
28,1
52,6
8,3
3,0
1,1
24,9
22,8
0,5
55,0
22,2
53,5
45,5
61,5
51,5
39,5
61,5
51,5
51,5
36,8
86,8
59,2
28,0
32,0
14,0
26,0
26,0
28,0
26,0
28,0
6,0
48,0
27,2
18,5
22,5
24,5
22,5
34,5
10,5
22,5
20,5
1,5
34,5
13,6
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Killi Tın
Killi Tın
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
Tın
2,9
2,7
1,9
2,0
2,9
5,5
3,9
4,9
1,2
8,4
3,2
0,16
0,16
0,11
0,10
0,16
0,45
0,19
0,22
0,05
0,45
0,17
Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinin %50’sinın
kumlu tın, %27,8’ınin tın ve %11,2’sinin kumlu killi tın bünyeli oldukları bulunmuştur.
(çizelge-5). Toprak reaksiyonu (pH) değerlerinin 6,1-7,9 arasında değiştiği ve örneklerden
%77,8’inin hafif alkalin, %11,1’inin orta asit %8.3’ünün nötr, tepkime gösterdikleri
belirlenmiştir (Kellogg, 1952). Toprak örneklerinin %19,4’ünün kireççe fakir (<%2,5),
%11,1’inin kireççe zengin (%5-10), %13,9’unun bünye+marn’lı (%10-20) ve %41,7’sinin
bünye+kireçli (%20-50) oldukları saptandı (Evliya, 1960). Toprakların tümünde herhangi bir
tuz sorunu olmadığı (<%0,15) bulundu (Anonim,1954). Organik madde içeriği yönünden
toprak örneklerinin %22,2’si hümüsce fakir (<%2), %58,3’ü hümüslü (%2-4) ve %19,5’i ise
çok kuvvetli hümüslü (%4-10) olduğu saptanmıştır (Schlichting ve Blume, 1966). Topraklar
toplam azot miktarı yönünden %13,9’unun orta (%0,05-0,10), %38,9’unun yeterli (%0,100,15), %47,2’sinin ise yüksek miktarda azot içerdiği (>%0,15) saptandı (Yağmur,1997).
4.1.2. Zeytin Plantasyonlarından Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve Kimyasal
Analiz Sonuçları
Gökoava termik santrali çevresinde farklı mesafelerde bulunan değişik zeytinliklerden farklı
mevsimlerde olmak üzere 32 toprak örneği alınmıştır. Alınan toprak örnekleri ile ilgili fiziksel
ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 6’da verilmiştir.
Çizelge 6. Gökova Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytinliklerden Farklı
Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Fiziksel ve Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
Yaz
pH
7,0
7,0
7,6
7,3
7,5
6,9
7,1
6,8
7,2
7,4
7,4
7,6
T.Tuz
(%)
0,04
0,05
0,03
0,04
0,05
0,05
0,04
0,04
0,05
0,04
0,03
0,03
Kireç
(%)
1,4
2,5
26,9
1,2
24,6
0,7
7,4
1,1
3,9
7,8
10,1
10,4
Kum
(%)
74,8
48,8
72,8
66,8
70,8
76,8
62,8
70,8
62,8
62,0
62,0
66,0
Mil
(%)
18,0
32,0
20,0
26,0
22,0
14,0
30,0
18,0
30,0
28,0
32,0
30,0
Kil
(%)
7,2
19,2
7,2
7,2
7,2
9,2
7,2
11,2
7,2
10,0
6,0
4,0
Bünye
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
O.Mad.
(%)
1,8
1,5
1,6
2,5
2,3
2,0
2,0
1,2
2,2
2,3
1,6
1,1
Top.N
(%)
0,10
0,10
0,08
0,15
0,13
0,11
0,10
0,11
0,12
0,13
0,09
0,09
30
Sonbahar
Kış
Minimum
Maksimum
Ortalama
7,2
6,8
7,2
7,4
6,3
7,6
7,8
7,7
7,0
7,4
7,6
6,5
7,6
7,8
7,7
7,7
7,1
7,3
7,4
6,5
6,3
7,8
7,3
0,03
0,05
0,03
0,03
0,03
0,04
0,03
0,03
0,04
0,03
0,06
0,04
0,03
0,03
0,03
0,03
0,03
0,07
0,04
0,03
0,03
0,07
0,04
11,4
0,6
2,5
34,5
0,5
7,6
10,3
4,8
1,0
2,3
28,3
0,4
10,2
11,4
11,2
12,4
0,8
8,3
33,9
1,0
0,4
34,5
9,1
56,0
64,0
64,0
48,0
68,0
43,6
65,6
65,6
67,6
69,6
45,6
72,6
65,5
63,5
65,5
71,5
53,5
45,5
53,5
63,5
43,6
76,8
62,8
34,0
24,0
28,0
38,0
22,0
42,0
32,0
32,0
26,0
24,0
42,0
18,0
18,0
22,0
20,0
16,0
26,0
40,0
32,0
20,0
14,0
42,0
26,8
10,0
12,0
8,0
14,0
10,0
14,4
2,4
2,4
6,4
6,4
12,4
4,4
16,5
14,5
14,5
12,5
20,5
14,5
14,5
16,5
2,4
20,5
10,3
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Tınlı Kum
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
2,6
3,2
2,5
1,6
1,0
2,1
1,0
1,7
3,7
2,0
2,0
3,5
2,1
1,9
1,6
1,1
3,4
1,9
2,2
2,4
1,0
3,7
2,0
0,17
0,20
0,17
0,13
0,08
0,12
0,09
0,11
0,22
0,14
0,11
0,16
0,11
0,10
0,09
0,08
0,15
0,11
0,12
0,14
0,08
0,22
0,12
Gökova termik santrali çevresinde farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden farklı
mevsimlerde olmak üzere 32 toprak örneği alınmış, toprakların %78,1’inin kumlu tın,
%15,6’sının tın bünyeli olduğu belirlenmiştir (çizelge 6). Toprak örneklerinin tümünde
herhangi bir tuzluluğun (<%0,15) olmadığı anlaşılmıştır (Anonim,1954). Toprak örneklerinin
pH’larının 6,3-7,8 arasında değiştiği ve %9,4’ünün hafif asit (6,1-6,5), %40,6’sının nötr
(6,6-7,3) ve %50’sinin hafif alkalin (7,4-7,8) tepkime gösterdiği belirlendi (Kellogg,1952).
Toprak örneklerinin kireç içeriklerinin %34,4’ünün kireç yönünden fakir (<%2,5), %12,5’inin
kireçli (%2,5-5,0), %12,5’inin kireççe zengin (%5-10), %25’inin bünye+marn’lı (%10-20),
%15,6’sının bünye+kireçli (%20-500) olduğu saptandı (Evliya, 1960). Organik madde
yönünden %56,3’ünün hümüsçe fakir (<%2), %43,7’sinin hümüslü (%2-4) olduğu bulundu
(Schlichting ve Blume, 1966). Toplam azot içeriği yönünden zeytinlik plantasyonlarından
alınan örneklerinin %34,4’ünün orta (%0,05-0,10), %50,0’sinin yeterli (%0,10-0,15) ve
%15,6’sının ise yüksek (>%0,15) düzeyde azot içerdiği bulundu (Yağmur,1997).
Yeniköy termik santrali çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan toprak örnekleri
ile ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 7’de verilmiştir.
Çizelge 7. Yeniköy Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytin
Plantasyonlarından Farklı Mevsimlerde Alınan Örneklerinin Fiziksel ve
Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
pH
6,3
7,1
7,3
7,6
T.Tuz
(%)
0,04
0,07
0,03
0,07
Kireç
(%)
1,0
1,2
1,0
28,9
Kum
(%)
62,8
76,8
44,8
46,8
Mil
(%)
28,0
16,0
46,0
36,0
Kil
(%)
9,2
7,2
9,2
17,2
Bünye
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Tın
O.Mad.
(%)
3,1
1,6
1,6
1,9
Top.N
(%)
0,18
0,08
0,13
0,13
31
Yaz
Sonbahar
Kış
Minimum
Maksimum
Ortalama
7,3
7,3
7,5
7,2
7,3
7,4
7,6
6,5
7,2
7,6
7,4
6,6
7,5
7,3
7,6
6,3
7,6
7,2
0,18
0,04
0,09
0,05
0,04
0,08
0,04
0,03
0,05
0,06
0,07
0,03
0,03
0,05
0,05
0,03
0,18
0,06
1,4
0,7
36,9
0,5
6,9
22,6
36,4
0,7
7,9
11,7
27,4
1,0
1,4
1,4
12,5
0,5
36,9
10,6
38,8
48,0
44,0
62,0
50,0
64,0
44,5
62,5
68,5
70,5
31,5
65,5
53,5
39,5
53,5
31,5
76,8
54,1
34,0
34,0
24,0
30,0
38,0
26,0
38,0
30,0
28,0
24,0
36,0
20,0
32,0
22,0
20,0
16,0
46,0
29,6
27,2
18,0
32,0
8,0
12,0
10,0
17,5
7,5
3,5
5,5
32,5
14,5
14,5
38,5
26,5
3,5
38,5
16,3
Tın
Tın
Killi Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Killi Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Killi Tın
Kumlu Killi Tın
2,2
3,0
1,9
1,5
2,6
3,0
2,7
2,6
4,0
3,2
3,6
1,9
2,4
3,3
3,5
1,5
4,0
2,6
0,14
0,16
0,14
0,10
0,09
0,21
0,15
0,13
0,18
0,15
0,17
0,14
0,15
0,17
0,17
0,08
0,21
0,15
Yeniköy termik santrali civarındaki zeytin plantasyonlarından alınan toprak örneklerinin
%47,4’ünün kumlu tın, %31,6’sının tın ve %15,8’inin killi tın bünyeye sahip oldukları
saptandı (çizelge-7). Örneklerin pH’larının 6,3-7,6 arasında değiştiği ve toprakların
%10,5’inin hafif asit (6,1-6,5) %47,4’ünün nötr (6,6-7,3), %42,1’inin ise hafif alkalin (6,67,3) tepkimeli olduğu belirlendi (Kellogg, 1952). Toprakların örneklerinin biri dışında
diğerlerinin tuz problemi olmadığı (<%0,15) bulunmuştur (Anonim,1954). Toprakların
%52,6’sının kireççe fakir (<%2,5), %10,5’inin kireççe zengin (%5-10), %10,5’inin
bünye+marn’lı (%10-20), %26,3’ünün bünye+kireçli (%20-50) olduğu belirlendi (Evliya,
1960). Organik madde içeriği yönü ile toprakların %31,6’sının hümüsce fakir (<%2),
%68,4’ünun hümüslü (%2-4) olduğu saptandı (Schlichting ve Blume, 1966). Zeytinlik
plantasyonlarından
alınan toprak örneklerinin %15,8’inin azotça orta (%0,05-0,10),
%47,4’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %36,8’inin azotça yüksek (>%0,15) olduğu saptandı
(Yağmur,1997).
Yatağan termik santrali çevresindeki zeytin plantasyonlarından alınan toprak örnekleri ile
ilgili fiziksel ve kimyasal analiz sonuçları çizelge 8’de verilmiştir.
Çizelge 8. Yatağan Termik Santralinin Farklı Mesafelerinde Bulunan Zeytin
Plantasyonlarından Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinin Fiziksel ve
Kimyasal Analiz Sonuçları
Mevsim
İlkbahar
pH
7,6
7,5
5,7
7,6
7,5
7,4
7,5
7,6
7,5
7,7
T.Tuz
(%)
0,03
0,09
0,03
0,03
0,07
0,06
0,04
0,03
0,03
0,03
Kireç
(%)
5,5
25,6
1,3
2,2
52,4
3,8
17,3
12,4
55,0
31,1
Kum
(%)
86,8
66,8
58,8
74,8
38,8
48,8
64,8
62,8
58,8
80,8
Mil
(%)
6,0
24,0
30,0
18,0
38,0
32,0
24,0
24,0
30,0
12,0
Kil
(%)
7,2
9,2
11,2
7,2
23,2
19,2
11,2
13,2
11,2
7,2
Bünye
Tınlı Kum
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tınlı Kum
O.Mad.
(%)
1,0
2,6
2,0
1,4
3,4
3,1
2,4
2,1
3,4
1,2
Top N
(%)
0,08
0,18
0,13
0,06
0,18
0,15
0,13
0,13
0,17
0,08
32
Yaz
7,4
7,5
7,7
7,4
7,5
7,5
7,5
7,5
7,2
7,6
7,5
7,1
7,6
7,5
7,6
7,5
7,5
7,5
0,04
0,04
0,05
0,04
0,05
0,04
0,06
0,06
0,11
0,05
0,03
0,05
0,04
0,05
0,03
0,04
0,05
0,04
0,9
17,0
19,2
2,9
56,3
56,7
13,6
31,1
1,0
27,5
60,6
0,4
43,4
4,6
35,5
12,7
32,2
42,8
T.Tuz
(%)
0,06
0,05
0,06
0,03
0,05
0,04
0,05
0,05
0,03
0,05
0,03
0,03
0,05
0,03
0,04
0,10
0,03
0,04
0,03
0,04
0,03
0,03
0,03
0,11
0,04
Kireç
(%)
58,6
55,0
17,0
0,3
12,1
8,9
69,7
10,9
0,3
39,5
39,0
35,9
29,3
0,7
6,6
19,2
1,1
49,9
15,1
12,2
28,1
3,2
0,3
69,7
23,5
62,8
68,8
50,8
48,8
36,0
58,0
46,0
64,0
64,0
54,0
70,0
58,0
64,0
78,0
74,0
62,0
56,0
74,0
26,0
18,0
30,0
42,0
44,0
30,0
32,0
22,0
28,0
26,0
18,0
32,0
14,0
12,0
22,0
30,0
24,0
18,0
11,2
13,2
19,2
9,2
20,0
12,0
22,0
14,0
8,0
20,0
12,0
10,0
22,0
10,0
4,0
8,0
20,0
8,0
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Tın
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Tın
Tınlı Kum
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
1,0
2,5
1,9
1,7
3,1
2,1
1,9
2,1
2,8
1,7
2,7
4,9
1,8
1,5
1,9
1,3
1,8
4,2
0,07
0,12
0,11
0,09
0,15
0,08
0,08
0,12
0,12
0,09
0,12
0,20
0,11
0,09
0,09
0,05
0,11
0,15
Çizelge 8 devamı
Mevsim
Sonbahar
Kış
Minimum
Maksimum
Ortalama
pH
7,7
7,7
7,6
6,0
7,7
7,7
7,6
7,7
6,7
7,8
7,8
7,8
7,7
7,5
7,7
7,6
7,0
7,5
7,7
7,8
7,8
7,6
5,7
7,8
7,5
Kum
(%)
40,5
66,5
43,8
67,8
67,8
69,8
41,8
61,8
72,5
25,5
49,5
59,5
55,5
41,5
47,5
47,5
57,5
41,5
67,5
55,5
55,5
41,5
25,5
86,8
58,2
Mil
(%)
44,0
26,0
40,0
22,0
24,0
20,0
40,0
28,0
22,0
46,0
28,0
18,0
22,0
42,0
24,0
26,0
28,0
44,0
22,0
24,0
30,0
42,0
6,0
46,0
27,4
Kil
(%)
15,5
7,5
16,2
10,2
8,2
10,2
18,2
10,2
5,5
28,5
22,5
22,5
22,5
16,5
28,5
26,5
14,5
14,5
10,5
20,5
14,5
16,5
4,0
28,5
14,5
Bünye
Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Tın
Killi Tın
Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Killi Tın
Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Tın
Tın
Kumlu Tın
Kumlu Killi Tın
Kumlu Tın
Tın
O.Mad.
(%)
2,2
1,7
1,9
1,9
2,5
2,4
4,9
3,5
1,5
2,6
2,1
2,6
2,3
1,5
1,2
1,5
5,2
5,9
1,9
1,2
1,7
2,2
1,0
5,9
2,4
Top N
(%)
0,10
0,10
0,12
0,10
0,14
0,13
0,22
0,16
0,09
0,14
0,12
0,12
0,12
0,09
0,09
0,08
0,24
0,26
0,11
0,07
0,09
0,12
0,05
0,26
0,12
Analiz sonuçlarına göre, toprak örneklerinin %54’ünün kumlu tın, %26’sının tın %6’sının
tınlı kum, %12’sinin kumlu kii bünyeli oldukları belirlendi (çizelge-8). Toprakların göstermiş
oldukları reaksiyon değerlerinin 5,7-7,8 arasında değiştiği saptanmıştır. Toprakların %4’ünün
orta asit (5,6-6,0), %8’inin nötr (6,6-7,3) ve %88’inin ise hafif alkalin (7,4-7,8) tepkime
33
gösterdikleri bulundu (Kellogg, 1952). Toprakların tümünde herhangi bir tuzluluk sorunu
olmadığı (<%0,15) saptandı (Anonim,1954).Toprak örneklerinin %18’inin kireççe fakir
(<%2,5), %8’inin kireçli (%2,5-5,0), %6’sının çok kireçli (%5-10), %24’ünün bünye+marn’lı
(%10-20), %28’inin bünye+kireçli (%20-50) ve %16’sının ekstrem kireçli (>%50) olduğu
saptandı (Evliya, 1960). Organik madde içeriği yönünden toprak örneklerinin %48’inin
hümüsce fakir (<%2), %42’sinin hümüslü (%2-4) ve %10’unun kuvvetli hümüslü (%4-10)
olduğu belirlendi (Schlichting ve Blume, 1966). Toprak örneklerinin %40,0’ının azotça orta
(%0,05-0,10), %44,0’ünün azotça yeterli (%0,10-0,15), %16,0’sının yüksek düzeyde azot
(>%0,15) içerdiği belirlendi (Yağmur,1997).
4.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık
ve Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrale farklı
mesafelerdeki çamlıklardan ve zeytinliklerden dört farklı mevsimde toprak örnekleri alınarak
ağır metal miktarları belirlenmiştir (ek çizelge 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12).
4.2.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki
Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrale farklı
mesafelerdeki çamlıklardan dört farklı mevsimde toprak örnekleri alınarak ağır metal
miktarları belirlenmiştir (çizelge 9).
Çizelge 9. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
(ppm)
Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Termik Santral Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
1,8
91,5
551,7
23,5
1,15
16,9
56,0
Yeniköy
1,6
62,1
442,1
18,4
0,89
24,5
57,5
Yatağan
2,1
86,6
536,5
24,0
1,08
19,6
39,6
Ortalama
1,9
80,1
510,1
21,9
1,04
20,3
51,0
Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
1,9
87,4
544,7
24,6
0,90
17,6
50,7
Yeniköy
2,2
84,0
560,0
25,3
1,12
24,2
44,7
Yatağan
1,7
75,9
487,7
22,4
0,98
16,8
35,8
Ortalama
1,9
82,4
530,8
24,1
1,00
19,5
43,7
Ni
69,4
62,8
46,1
59,4
Pb
26,7
40,3
38,1
35,0
Ni
66,3
65,6
42,4
58,1
Pb
23,3
29,8
33,7
28,9
34
Yüzey topraklarında %1,6-2,1 (ortalama %1,9) arasında değişen kral suyunda çözünen demir
belirlendi (çizelge 9). Topraklarda toplam demir içeriği sınır verileri Scheffer ve
Schachtschabel (1989)’e göre %0,5-5,0 Fe olarak bildirilmektedir. Bu yönde ülkemizde
yapılan bir çalışmada Gediz Havzası yüzey topraklarında %0,2-3,6 ve yüzey altı topraklarında
ise %0,1-4,0 sınırları arasında değişen Fe miktarları belirlenmiştir Altunbaş ve ark., 1994).
Üç termik santralin civarındaki çamlıklardan alınan toprak örneklerinde, toplam çinko 62,191,5 ppm değerleri arasında (ortalama 80,1 ppm Zn) bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği
300 ppm kriter değeri dikkate alındığı zaman Zn yönünden herhangi bir kirlilik olmamasına
karşılık Pendias ve Pendias (1984)’ın topraklar için verdiği 70-400 ppm’lik
konsantrasyonlarını dikkate aldığımızda Yeniköy termik santrali topraklarının sorunsuz diğer
Yatağan ve Gökova topraklarının sorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Diğer bir araştırmada ise
Rademacher (2001) 4000 adet orman toprağında Zn için ortanca değerin 51 ppm Zn ve
maksimum değerin ise 638 ppm Zn olduğunu bildirmektedir.
Kral suyunda çözünen ve toplam Mn olarak kabul ettiğimiz Mn değerleri çamlık
topraklarında 442,1-551,7 ppm arasında (ortalama 510,1 ppm Mn) bulundu. Pendias ve
Pendias (1984)’ın bildirdiği 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığında bu yönde
herhangi bir kirliliğin oluşmadığı saptanmıştır.
Toplam Cu konsantrasyonu üç termik santral civarından alınan çamlık topraklarında 18,424,0 ppm Cu (ortalama (21,9 ppm Cu) olarak belirlenmiştir. Bu yönde topraklar için Kloke
(1980) 100 ppm Cu konsantrasyonunu, Pendias ve Pendias (1984) ise 60-125 ppm Cu ‘ı
kriter olarak bildirmektedirler. Bu değerleri dikkate aldığımız zaman termik santraller
civarındaki topraklarda Cu kirliliği söz konusu değildir.
Çam topraklarında belirlenen Cd miktarları 0,89-1,14 ppm Cd (ortalama 1,04 ppm Cd)
arasındadır. Bowen (1979) topraklarda 0,01-2,0 ppm arasında Cd bulunabileceğini
bildirmiştir. Kloke (1980) topraklarda Cd yönünden kriter değerin 3 ppm olarak açıklamış ve
bu değeri dikkate aldığımız zaman topraklarda Cd sorunu bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinde 16,924,5 ppm Co (ortalama 20,3 ppm Co) ağır metali bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’ın 2550 ppm Co kriter değeri yanında, Kloke (1980)’nin belirlediği 50 ppm Co değerinide kriter
değer olarak dikkate aldığımızda, çamlık topraklarında Co kirliliği bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde 39,6-57,5 ppm Cr (ortalama 50,1 ppm Cr)
miktarları bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’ın verdiği 75-100 ppm Cr miktarları yanında
Kloke (1980)’nin bildirdiği 100 ppm Cr kriter değerini dikkate aldığımızda termik santraller
civarında Cr kirliliğinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Rademacher (2001) 2500
orman toprağında Cr yönünden ortanca değerin 17 ppm Cr ve maksimum değerin ise 567 ppm
olduğunu saptamıştır.
Çam topraklarında Ni konsantrasyonu 46,1-69,4 ppm Ni (ortalama 59,4 ppm Ni) olarak
belirlendi. Pendias ve Pendias (1984)’ topraklarda 2-750 ppm arasında Ni bulunabileceğinive
bu elementin geniş sınırlar içinde değişebileceğini bildirmektedir. Topraklar için kritik Ni
değerini 100 ppm olarak bildirilmektedir. Kloke (1980) ise 50 ppm olarak vermektedirler.
Scheffer ve Schachtschabel (1989) yerkabuğunu ortalama Ni miktarının 45 ppm olduğunu
bildirmektedirler. Kloke (1980)’nin 50 ppm kriter değerini dikkate aldığımız zaman Yatağan
35
termik santralinin bulunduğu yöredeki çamlık topraklarının bu kriter değerin altında, buna
karşılık Gökova ve Yeniköy termik santrali civarındaki toprakların Ni yönünden kirli olduğu
anlaşılmaktadır. Nitekim Altınbaş ve ark.(1994) Gediz havzası yüzey ve yüzeyaltı
topraklarının %62,5’inin Ni yönünden kirli olduğunu saptamışlasrdır.
Alınan toprak örneklerinde 26,7-40,3 ppm Pb (ortalama 35,0 ppm Pb) değerleri belirlendi.
Yer kabuğunda ortalama 35 ppm Pb bulunduğu ve bu değerin kimi yerlerde 75 ppm Pb
değerine kadar çıktığı belirlenmiştir ( Scheffer ve Schatschabel, 1989). Bu Yönde Kloke
(1980)’nin bildirdiği 100 ppm’lik kriter değerini dikkate aldığımız zaman termik santraların
civarında bulunan çamlıklarda Pb kirliliği söz konusu olmamaktadır. Rademacher (2001)
3500 orman toprağında ortanca Pb değerini 27 ppm ve maksimum Pb değerini ise 2114 ppm
olduğunu bildirmektedir.
4.2.2 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki
Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Ağır Metal Miktarları
Gökova Yeniköy ve Yatağan termik santralarının civarında farklı mesafelerde bulunan
zeytinliklerden değişik mevsimlerde alınan toprak örneklerinde %1,7-2,2 arasında (ortalama
%1,9 Fe) kral suyunda çözünür toplam demir bulundu (çizelge-9). Saatçı ve ark.(1988) İzmir
ili topraklarında %2,0-4,2 toplam demir, buna karşılık Hakerlerler ve ark.(1992) Harran
Ovası topraklarında %1,93-4,00 arasında toplam demir belirlemişlerdir. Scheffer ve
Schachtschabel (1989) topraklarda %0,5-5,0 arasında toplam Fe bulunacağını
bildirmektedirler.
Zeytin plantasyonlarından alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünür toplam Zn
miktarının 75,9-87,4 ppm Zn (ortalama 82,4 ppm Zn) olarak belirlendi. Pendias ve Pendias
(1984)’ın topraklarda 70-400 ppm Zn konsantrasyonlarını kriter değer olarak belirlerken,
Kloke (1980) topraktaki 300 ppm Zn konsantrasyonunu kriter değer olarak vermektedir. Bu
değerler dikkate alındığında zeytin topraklarında Zn kirliliği bulunmamaktadır.
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde
487,7-544,7ppm Mn değerleri (ortalama 530,8 ppm Mn) belirlendi. Pendias ve Pendias
(1984)’ın bildirdiği 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığı zaman zeytin topraklarında
herhangi bir Mn kirliliğinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Toprak örneklerinde toplam bakır miktarları 22,4-25,3 ppm Cu arasında (ortalama (24,1 ppm
Cu) olarak belirlendi. Topraklarda toplam bakır konsantrasyonu ile ilgili Pendias ve Pendias
(1984) 60-125 ppm Cu miktarlarını ve Kloke (1980) 100 ppm Cu miktarını vermektedirler.
Bu değerler dikkate
alındığı zaman zeytin topraklarında bakır kirliliği olmadığı
anlaşılmaktadır.
Zeytin plantasyonlarındaki topraklarda 0,90-1,12 ppm Cd (ortalama 1,00 ppm Cd)
bulunmuştur. ABD’de 3305 adet tarım toprağında 0,005-2,4 ppm arasında değişen
miktarlarda Cd belirlenmiştir (Holmgren ve ark., 1986). Pendias ve Pendias (1984) topraklar
için 0,01-2,00 ppm Cd’u normal sınırlar, 3-8 ppm Cd’u ise kritik değerler olarak
bildirmişlerdir. Kloke (1980) topraklarda Cd yönünden kriter değeri 3 ppm olarak
36
bildirmektedir. Cd elementinin topraktaki miktarı ile ilgili kriter değerler dikkate alındığı
zaman zeytin topraklarında Cd kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır.
Termik santraların bulunduğu yörelerdeki zeytin topraklarında toplam Co miktarları 17,6-24,2
ppm Co (ortalama 19,5 ppm Co) olarak belirlendi. Yerkabuğunda ortalama olarak 23 ppm Co
bulunduğu rapor edilmektedir (Peterson ve Girling, 1981 ). Pendias ve Pendias (1984)’ın
topraklar için verdiği 25-50 ppm Co kriter değeri yanında Kloke (1980)’nin bidirdiği 50 ppm
Co değeride dikkate alındığında zeytin topraklarında Co kirliliği bulunmamaktadır.
Toprak örneklerinde 35,8-50,7 ppm Cr (ortalama 43,7 ppm Cr) belirlendi. Bu yönde çalışan
Shacklette ve ark.(1971) 863 toprak örneğinde ortalama 37 ppm Cr belirlemişlerdir. Diğer bir
çalışmada ise Berrow ve Reaves (1986) 2944 İskoç toprağında ortalama Cr miktarını 62 ppm
olarak bulmuşlardır. Zeytin topraklarında belirlediğimiz Cr değerlerini bu yönde Pendias ve
Pendias (1984)’ın verdiği 75-100 ppm Cr kriter değerleri yanında Kloke (1980)’nin verdiği
100 ppm Cr kriter değeri ile karşılaştırıldığında zeytin topraklarında Cr kirliliği bulunmadığı
anlaşılmaktadır.
Kral suyunda ekstrakte edilerek belirlenen toplam Ni miktarları 42,4-66,3 ppm Ni (ortalama
58,1 ppm Ni) olarak bulundu. Ure ve Berrow(1982) 13000 toprak örneğinde ortalama Ni
konsantrasyonunu 93 ppm olarak bildirmektedirler. Kloke (1980)’nin topraklar için verdiği 50
ppm Ni konsantrasyonunu dikkate aldığımız zaman Gökova ve Yeniköy termik santrali
topraklarında Ni kirliliği olduğu anlaşılmaktadır.
Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde 23,3-33,7 ppm (ortalama 28,9 ppm Pb) kurşun
bulundu. Pendias ve Pendias (1984) topraklarda Pb değişim sınırının 2-300 ppm arasında
bulunduğunu ve Kloke (1980) ise topraklarda kurşun kriter değerinin 100 ppm olduğunu
bildirmektedirler. Kloke (1980) ‘in kriter değeri dikkate alındığında zeytin topraklarında Pb
kirliliği bulunmamaktadır.
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak
örneklerinde; çamlık topraklarının en düşük ağır metal miktarları Yeniköy termik santrali
çevresinde (Fe, Zn, Mn, Cu, Cd elementleri yönünden), zeytin topraklarında ise Yatağan
termik santrali (Fe, Zn, Mn, Cu, Co, Cr ve Ni elementleri yönünden) çevresinde bulundu.
En yüksek ağır metal miktarı çamlık toprakları yönünden Gökova (Zn, Mn, Cd ve Ni
yönünden), zeytin topraklarında ise Gökova (Zn, Mn, Cr, Ni) ve Yeniköy’de (Fe, Cu, Co, Cr)
belirlendi.
Çamlık ve zeytinliklerde özellikle Mn,Cr ve Pb elementleri yönünden topraklardaki ortalama
değerler diğer elementlere göre daha fazla farklılıkta bulunmaktadır. Kloke (1980)in bildirdiği
topraklardaki ağır metal kriter değerleri yönünden, yalnız Ni elementi bakımından Gökova ve
Yeniköy’deki çamlık ve zeytinlik topraklarında kirlilik belirlendi (Ni > 50 ppm).
4.3. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan
Çamlık ve Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
4.3.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan
Çamlık Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
37
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralerine 0-5 km, 5-10 km ve 10-20 km mesafelerde
bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerine ait ağır metal miktarları çizelge 10’da verildi.
Çizelge 10. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Çevresinde Farklı
Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinlik Topraklarındaki Ağır Metal Miktarları
(ppm)
Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Termik
Santral
Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
1,9
90,9
588,5
22,2
1,02
15,1
43,3
Yeniköy
0-5 km
1,3
63,2
338,9
20,1
0,49
19,4
35,3
Yatağan
1,7
76,2
502,5
19,5
0,90
17,0
33,0
0-5 km Ortalaması
1,6
76,8
476,7
20,6
0,80
17,2
37,2
Gökova
1,6
88,4
450,3
18,0
1,60
16,6
54,3
Yeniköy
5-10 km
1,3
41,3
358,4
12,0
1,28
31,7
61,5
Yatağan
2,1
84,7
621,7
25,7
1,17
20,0
45,0
5-10 km Ortalaması
1,7
71,4
476,8
18,6
1,35
22,8
53,6
Gökova
1,9
90,9
516,2
27,6
1,14
19,8
74,5
10-20
Yeniköy
2,2
77,6
659,6
17,8
1,23
23,4
92,7
km
Yatağan
2,5
99,9
543,2
25,7
1,10
23,0
36,7
10-20 km Ortalaması
2,2
89,5
573,0
23,7
1,16
22,1
67,9
Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Mesafe Termik
Santral
Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
2,1
92,8
633,5
26,7
0,84
18,5
49,1
Yeniköy
0-5 km
2,2
86,9
521,6
20,1
1,30
28,2
47,4
Yatağan
1,5
73,3
496,8
22,2
0,97
16,1
34,6
0-5 km Ortalaması
1,9
84,3
550,7
23,0
1,03
20,9
43,7
Gökova
1,3
58,4
382,2
14,8
0,59
10,2
31,0
Yeniköy
5-10 km
2,2
79,6
540,2
40,8
0,82
22,6
38,4
Yatağan
1,8
90,5
475,1
23,2
1,25
18,9
37,1
5-10 km Ortalaması
1,8
76,1
465,8
26,2
0,88
17,2
35,5
Gökova
1,8
89,4
456,0
25,8
1,19
19,8
67,4
10-20
Yeniköy
2,3
78,4
674,7
21,5
1,40
23,2
56,5
km
Yatağan
2,1
68,9
392,8
31,9
0,82
14,5
37,2
10-20 km Ortalaması
2,1
78,9
507,8
26,4
1,14
19,1
53,7
Mesafe
Ni
66,0
52,3
47,1
55,2
62,0
68,5
45,6
58,7
78,3
77,5
47,8
67,9
Pb
27,7
24,5
32,8
28,3
27,8
58,2
42,4
42,8
25,5
43,1
35,0
34,5
Ni
71,9
63,2
39,2
58,1
35,6
51,1
47,3
44,7
70,1
91,1
41,1
67,4
Pb
22,2
29,4
34,0
28,5
16,8
27,6
36,1
26,8
29,3
35,7
30,3
31,7
38
En düşük Fe miktarı % 1,6 olarak 0-5 km mesafede bulunan çamlık topraklarında, buna
karşılık en yüksek demir miktarı % 2.2 olarak 10-20 km mesafedeki topraklarda belirlendi.
Topraklarda toplam demir miktarının sınır değerleri Schaffer ve Schatschabel (1989) ‘e göre
% 0,5-5,0 Fe arasında bulunmaktadır.
Kral suyunda ekstrakte edilen toplam Zn miktarları termik santrallere farklı mesafelerdeki
topraklarda 7l,4-89,5 ppm Zn arasında belirlendi. En düşük Zn miktarı 5-10 km mesafelerdeki
çamlık topraklarında ve en yüksek çinko miktarı ise 10-20 km mesafelerdeki çamlık
topraklarında belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin çinko kirliliği yönünden vermiş olduğu 300
ppm Zn kriter değeri ile bulgularımızla karşılaştırıldığında, araştırmanın yapıldığı sahalarda
Zn kirliliği bulunmamaktadır.
Mn elementi yönünden termik santrallerin farklı mesafelerinde bulunan çamlık toprakları
birbiri ile karşılaştırıldığında; en düşük Mn ortalama miktarı 0-5 km mesafedeki çamlık
topraklarında (476,4 ppm Mn), en yüksek Mn miktarı ise 10-20 km mesafelerde bulunan
topraklarda (573,0 ppm Mn) belirlendi. Pendias ve Pendias (l984)’ün Mn için belirlemiş
oldukları 1500-3000 ppm Mn değerleri dikkate alındığında Mn yönünden herhangi bir
kirliliğin olmadığı anlışılmaktadır.
Çamlık topraklarında en düşük Cu miktarı ( 18,6 ppm Cu ), 5- 10 km mesafelerde bulunan
çamlık topraklarında, en yüksek Cu miktarı ( 23,7 ppm Cu) ise 10-20 km mesafelerdeki
topraklarda belirlendi. Bu yönde gerek Pendias ve Pendias ( 1984)’ün verdiği 60-125 ppm Cu
kriter değerleri yanında, Kloke ( 1980)’in verdiği 100 ppm Cu kirlilik kriter değeri dikkate
alındığında yöre toprakları için Cu kirliliği söz konusu değildir.
Cd ağır metali yönünden termik santrallerin bulunduğu yerlerin farklı mesafelerinde bulunan
çamlık topraklarında en düşük Cd miktarı ( 0,80 ppm Cd ) 0-5 km mesafelerdeki çamlık
topraklarında, en yüksek Cd miktarı ( l,35 ppm Cd ) ise 5-l0 km mesafedeki topraklarda
belirlendi. Pendias ve Pendias (l984)’ün topraklar iç in 0,01-2 ppm Cd ‘u normal sınırlar
olarak bildirmeleri yanında Kloke (1980)’in verdiği 3 ppm Cd kriter değeri dikkate
alındığında, araştırma topraklarında herhangi bir Cd kirliliği bulunmamaktadır.
Termik santrallerin bulunduğu yerlerin farklı mesafelerinde bulunan çamlık topraklarında en
düşük Co ağır metal miktarı ( 17,2 ppm Co) 0-5 km mesafede , buna karşılık en yüksek Co
miktarı ise (22,8 ppm Co) 5-10 km mesafede belirlendi. Toprakların 0,2-31 ppm Co
içerebileceği bildirilmektedir (Mengel, 1991). Smith, (1990), serpantin, andezit ve granit
kayaları üzerinde oluşmuş İskoç topraklarında sırasıyla 40-200 ppm, 10-20 ppm ve 1-3 ppm
sınırlarında Co elementi miktarlarını saptamıştır. Kloke (1980)’in verdiği Co kriter değeri
olan 50 ppm konsantrasyonunu dikkate aldığımız zaman yöre topraklarında herhangi bir Co
kirliliği söz konusu değildir.
Cr ağır metali yönünden termik santrallerin farklı mesafelerde bulunan çamlık toprakları
karşılaştırıldığında, en düşük Cr miktarının (37,2 ppm Cr) 0-5 km’deki çamlık topraklarında,
en yüksek Cr miktarının ise (67,9 ppm Cr), 10-20 km mesafelerdeki topraklarda bulunduğu
belirlenmiştir. Almanya’da toprakların çoğunun 5-100 ppm Cr içerdiği, bazı durumlarda ise
bu konsantrasyonun 300 ppm’e kadar ulaşabildiği bildirilmektedir (Schaffer ve
Schachtschabel 1989). Kloke (1980), Cr yönünden toprakların tolerans gösterebileceği üst
39
sınırın 100 ppm olduğunu açıklamıştır. Bu kriter değer dikkate alındığında araştırmaya konu
olan bölge topraklarında Cr kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır.
Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde en düşük Ni ağır metal miktarı (55,2 ppm Ni) termik
santrallere 0-5 km uzaklıktaki mesafelerde, en yüksek Ni ağır metal miktarı ise (67,9 ppm Ni)
10-20 km uzaklıktaki topraklarda bulunmuştur. Kloke (1980)’in Ni için belirlemiş olduğu 50
ppm kriter değeri dikkate alındığı zaman her üç mesafede (0-5 km, 5- 10 km ve 10-20 km)
bulunan çamlık topraklarnın Ni kirlenmesi taşıdığı anlaşılmaktadır. Yatağan termik
santralinden alınan örneklerin her üç mesafede de Ni kirliliği taşımadığı saptanmıştır.
Termik santral çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde kral suyunda
çözünen toplam Pb miktarları ile ilgili değerler çizelge-10’dan incelendiğinde, en düşük Pb
miktarları (28,3 ppm Pb) 0-5 km’deki çamlık topraklarında, en yüksek Pb miktarları (42,8
ppm Pb) 5-10 km mesafelerdeki topraklarda bulundu. Her üç santral içinde en düşük Pb
içerikli topraklar genelde Gökova termik santrali civarındaki çamlıklarda bulunmaktadır. Yer
kabuğunda ortalama l5 ppm Pb bulunmakta ancak bu değer kimi yerlerde 70 ppm Pb’a kadar
yükselmektedir (Schiffer ve Schachtschabel, 1989). Kloke (1980)’in verdiği 100 ppm Pb
kirlilik kriter değeri dikkate alındığı zaman bu topraklarda herhangi Pb kirliliği
belirlenmemiştir.
Çamlıklardan alınan toprak örneklerinde genel olarak ağır metal konsantrasyon artışları
termik santallere en uzak mesafedeki (10-20 km) topraklarda (Fe, Zn, Mn, Cu, Cr ve Ni
yönünden) ortaya çıkmış, bu mesafeyi 5-10 km’deki topraklar (Cd, Co ve Pb) takip etmiştir.
0-5 km mesafelerdeki toprakların ise en düşük ağır metal miktarına sahip oldukları
belirlenmiştir. Kloke (1980)‘nin ağır metaller yönünden verdiği kriter değerler dikkate
alındığında Ni ağır metali dışında (Yatağan hariç) diğer ağır metaller yönünden herhangi bir
toprak kirliliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
4.3.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Farklı Mesafelerinde Bulunan
Zeytinlik Topraklarının Kapsadığı Ağır Metal Miktarları
Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak örneklerine ait
ortalama toplam ağır metal miktarları çizelge 10’da verilmiştir.
En düşük toplam demir miktarı ( % 1,8 Fe) 5-10 km mesafelerdeki zeytin topraklarında, en
yüksek demir miktarı ise (% 2,1 Fe) 10-20 km mesafedeki topraklarda bulunmuştur.
Topraklarda toplam demir miktarlarının sınır değerleri Schaffer ve Schachtschabel (1989)’a
göre % 0,5-5,0 Fe olarak bildirilmektedir.
Toplam Zn miktarları yönünden termik santrallerinin farklı mesafelerindeki zeytinlik
toprakları birbirleri ile karşılaştırıldığı zaman, en düşük Zn miktarı (76,1 ppm Zn) 5-10 km
mesafede yer alan zeytin topraklarında ve en yüksek Zn miktarı ise ( 84,3 ppm Zn ) 0-5 km
mesafedeki topraklarda bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği 300 ppm Zn kriter değeri
dikkate alındığı zaman topraklarda Zn kirliliğinin bulunmadığı belirlenmiştir.
Zeytin topraklarının toplam Mn içerikleri, zeytin plantasyonlarının, termik santrallere olan
farklı mesafeleri dikkate alınarak karşılaştırılmış; en düşük Mn miktarı ( 465,8 ppm Mn ), 510 km’de ve en yüksek Mn miktarı (550,7 ppm Mn), 0-5 km‘de bulunan zeytinlik
topraklarında belirlenmiştir. Önemli bir bitki besin elementi olan manganın topraklarda genel
40
toplam miktarının 20-800 ppm arasında değiştiği bilidirilmektedir (Schaffer ve
Schachtschabel, 1989) . Bu durumda araştırma topraklarında Mn kirliliği söz konusu değildir.
Toplam Cu miktarları yönünden, termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinlik
toprakları birbirleri ile karşılaştırıldığı zaman; en düşük Cu miktarı (23,0 ppm Cu), 0-5
km’deki zeytin plantasyonu topraklarında , en yüksek bakır miktarı ise (26,4 ppm Cu ) 10-20
km ‘de bulunan topraklarda belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği kriter değer olan 100 ppm Cu
miktarı dikkate alındığında inceleme konusu toprakların Cu kirliliği taşımadığı belirlendi.
Kral suyunda çözünen toplam Cd’un miktarlarındaki değişim, zeytin topraklarının termik
santrallere olan uzaklıkları dikkate alınarak yapıldı. En düşük Cd miktarı (0,88 ppm Cd) 5-10
km mesafedeki zeytin topraklarında, en yüksek Cd miktarı ise (1,14 ppm Cd) 10-20 km
mesafedeki zeytin topraklarında bulundu. Kloke (1980)’in verdiği 3 ppm’lik toprak Cd kriter
değeri dikkate alındığında, araştırmaya konu olan zeytin topraklarının Cd kirliliği taşımadığı
anlaşılmaktadır.
Termik santrallere farklı uzaklıktaki zeytin plantasyon topraklarında en düşük toplam Co
miktarı (17,2 ppm Co) 5-10 km mesafelerdeki zeytinlik topraklarında ve en yüksek Co
miktarı (20.9 ppm Co) ise 0-5 km’deki zeytinlik topraklarında bulundu. Kloke (1980)’nin
vermiş olduğu 50 ppm Co kriter değeri dikkate alındığında araştırmaya konu topraklarda Co
kirliliği olmadığı saptanmıştır.
Kral suyunda çözünen toplam Cr miktarı yönünden zeytin topraklarının termik santrallere
olan mesafeleri dikkate alınarak karşılaştırılmış; en düşük Cr miktarı (35,5 ppm Cr) 5-10
km’deki zeytinlik topraklarında ve en yüksek Cr miktarları (53,7 ppm Cr) 10-20 km’deki
zeytinlik topraklarında belirlendi. Kloke (1980)’in verdiği 100 ppm Cr kriter değeri dikkate
alındığında zeytin topraklarında Cr kirlililiği söz konusu değildir.
Termik santrallerin farklı mesafelerde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan toprak
örnekleri toplam Ni miktarı yönü ile karşılaştırılmış; en düşük Ni miktarı (44,7 ppm Ni) 510 km mesafe bulunan zeytin topraklarında, en yüksek Ni miktarları (67,4 ppm Ni) 10-20
km’deki zeytin topraklarında bulunmuştur. Kloke (1980)’in verdiği 50 ppm kriter değeri
dikkate alındığı zaman 5-10 km’de Ni kirliliği olmadığı ancak 0-5 ve 10-20 km’lerde Ni
kirliliği olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Yatağan termik santrali bölgesi topraklarında Ni kirliliği
olmadığı da belirlenmiştir.
Toplam Pb yönünden termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytin topraklarının
karşılaştırılması yapılmış ve en düşük Pb miktarı (26.8 ppm Pb) 5-10 km mesafelerdeki zeytin
topraklarında, en yüksek kurşun miktarı ise (3l.7 ppm Pb) 10-20 km mesafelerde belirlendi.
Kloke (1980)’in verdiği kriter değer olan 100 ppm Pb değerini dikkate aldığımız zaman
araştırma konusu toprakların Pb kirliliği taşımadığı saptanmıştır.
Üç termik santrale farklı mesafelerde bulunan zeytinlik topraklarında en düşük kirlilik 5-10
km mesafelerdeki topraklarda (Fe, Zn, Mn, Cd, Co, Cr, Ni ve Pb) ve en yüksek ağır metal
kirliliği ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinlik topraklarında (Fe,Cu,Cd,Cr,Ni ve Pb)
belirlendi.
Kloke (1980)’nin verdiği kriter değerleri dikkate aldığımızda Ni ağır metali (Yatağan termik
santrali hariç) dışında, diğer ağır metallerin kirliliği söz konusu değildir.
41
Çamlık ve Zeytinlik toprakları, ağır metal kirliliği yönünden santrallere en yakın mesafede
kirliliğe engel olmaları yönüyle karşılaştırıldığı zaman çamların bu yönde çok daha etkin
olduğu anlaşılmıştır.
4.4. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki Çamlık
ve Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal
Miktarları
4.4.1. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki
Çamlıklardan Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları
Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan
farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerinin ağır metal miktarları Çizelge 11’de verildi.
Çizelge 11. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralerının Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinliklerden Değişik Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı
Ağır Metal (ppm) Miktarları
Çam topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Termik
Santral
Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
1,6
85,1 374,3 18,1
0,75 11,9 26,6
Yeniköy
İlkbahar
1,8
60,7 386,2 20,6
0,92 14,8 29,3
Yatağan
2,1
71,7 561,1 19,1
0,91 13,1 17,1
İlkbahar Ortalaması
1,8
72,5 440,5 19,2
0,86 13,3 24,3
Gökova
1,4
54,8 463,6 21,4
1,17 16,4 81,4
Yeniköy
Yaz
1,4
29,1 442,9 14,0
0,83 26,3 116,7
Yatağan
1,5
60,8 479,0 23,1
1,13 16,0 84,7
Yaz Ortalaması
1,4
48,2 461,8 19,5
1,04 19,6 94,3
Gökova
2,4
106,3 870,6 35,5
1,26 24,5 63,1
Yeniköy
Sonbahar
1,4
86,6 572,2 18,2
0,70 37,3 35,2
Yatağan
2,8
104,2 719,9 29,3
1,33 34,4 29,7
Sonbahar Ortalaması
2,2
99,0 720,9 27,7
1,10 32,1 42,7
Gökova
1,9
119,9 498,5 18,8
1,44 14,8 53,0
Yeniköy
Kış
1,8
71,8 367,0 20,7
1,13 19,4 48,7
Yatağan
2,0
109,7 385,9 24,4
0,98 14,9 26,9
Kış Ortalaması
1,9
100,5 417,1 21,3
1,18 16,4 42,9
Zeytin topraklarının kapsadığı ağır metal miktarları (ppm)
Mevsim
Termik
Santral
Fe(%)
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Gökova
1,7
94,7 554,7 21,8
0,38 13,8 40,5
Yeniköy
İlkbahar
2,5
77,4 606,0 15,6
0,62 20,2 33,6
Yatağan
1,7
73,3 451,4 16,6
0,90 12,3 16,5
İlkbahar Ortalaması
2,0
81,8 537,4 18,0
0,63 15,4 30,2
Gökova
1,4
59,7 485,9 21,1
0,76 15,6 68,5
Yeniköy
Yaz
1,6
54,3 479,4 18,3
1,18 26,8 84,4
Yatağan
1,4
57,2 446,8 18,3
1,34 15,2 77,4
Mevsim
Ni
39,1
48,8
39,5
42,4
79,9
72,7
50,3
67,6
80,9
91,7
55,5
76,0
77,5
37,9
39,3
51,6
Pb
14,2
16,5
22,4
17,7
24,4
26,6
33,3
28,1
29,0
86,4
34,7
50,0
39,3
31,7
62,0
44,3
Ni
47,9
52,1
34,7
44,9
72,8
74,6
46,6
Pb
11,4
17,9
18,8
16,0
24,4
34,7
31,2
42
Yaz Ortalaması
Gökova
Yeniköy
Sonbahar
Yatağan
Sonbahar Ortalaması
Gökova
Yeniköy
Kış
Yatağan
Kış Ortalaması
1,5
2,5
2,5
2,0
2,3
2,1
2,2
1,7
2,0
57,1
94,0
100,8
76,1
90,3
101,1
103,5
97,1
100,6
470,7
701,4
604,4
624,4
643,4
436,9
550,3
428,0
471,7
19,2
34,1
44,7
36,2
38,3
21,4
22,6
18,6
20,9
1,10
1,27
1,70
0,86
1,28
1,19
0,98
0,81
0,99
19,2
25,1
34,8
25,4
28,4
15,9
15,0
14,2
15,1
76,8
45,3
36,0
24,2
35,2
48,4
24,9
25,0
32,8
64,6
81,9
58,0
50,9
63,6
62,5
77,8
37,3
59,2
30,1
29,7
36,8
35,6
34,0
27,6
29,8
49,4
35,6
Farklı mevsimlerde çamlıklardan alınan toprak örneklerinde en düşük demir miktarı (%1,4
Fe) yaz mevsiminde ve en yüksek demir miktarı (%2,2 Fe) ise sonbahar mevsiminde alınan
toprak örneklerinde bulundu. Topraklarda toplam Fe miktarının sınır değerleri % 0,5-5,0 Fe
olarak bildirilmektedir (Scheffer ve Schachtschabel, 1989).
Kral suyunda çözünerek belirlenen toplam Zn miktarları çamlık topraklarında mevsimlere
göre en az (48,2 ppm Zn) yaz mevsiminde ve en fazla (100,5 ppm Zn) ise kış mevsiminde
alınan çamlık topraklarında belirlenmiştir. Kloke ( 1980 )’in toprakların Zn kirliliği
yönünden verdiği 300 ppm Zn değeri dikkate alındığında araştırmaya konu toprakların Zn
kirliliği taşımadığı belirlenmiştir.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlık topraklarından dört farklı mevsimde alınan
toprak örnekleri toplam Mn miktarları yönünden karşılaştırılmış; en düşük Mn miktarı (417,l
ppm Mn) kış mevsiminde ve en yüksek Mn miktarı (720,9 ppm Mn) ise sonbahar
mevsiminde alınan topraklarda bulundu. Pendias ve Pendias (1984)’a göre topraklarda kritik
Mn konsantrasyonunun 1500-3000 ppm sınırları arasında bulunduğu açıklanmaktadır.
Çamlıklardan alınan toprak örnekleri kapsadıkları toplam Cu miktarı yönünden incelenmesi
amacıyala üç farklı termik santralin çevresindeki çamlıkları temsil edecek şekilde alınmış ve
bunların alındığı mevsime göre değişimleri karşılaştırılmıştır. En düşük toplam Cu miktarı
(19,2 ppm Cu) ilkbahar mevsiminde alınan çamlık topraklarında ve en yüksek Cu miktarı
(27.7 ppm Cu) sonbahar mevsiminde alınan topraklarda bulundu. Kloke (1980)’nin verdiği
100 ppm toplam Cu kriter değerini dikkate aldığımızda araştırma konusu topraklarda Cu
kirliliği bulunmamaktadır.
Farklı mevsimlerde üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak
örneklerinde en düşük Cd miktarı (0,86 ppm Cd) ilkbahar mevsiminde alınan toprak
örneklerinde ve en yüksek Cd miktarı (1,18 ppm Cd) kış mevsimi alınan örneklerde
belirlendi. Kloke (1980) ‘ in verdiği 3 ppm Cd kriter değeri dikkate alındığında Cd yönünden
kirliliğin söz konusu olmadığı anlaşıldı.
Toplam Co miktarları yönü ile üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan farklı
mevsimlerde alınan toprak örnekleri karşılaştırılmış; en düşük Co miktarı (l3,3 ppm Co)
ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en yüksek Co miktarı(32,l ppm Co) ise
sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde saptandı. Kloke (1980)’nin Co kriter değeri
olan 50 ppm Co miktarını dikkate aldığımız zaman araştırma konusu toprakların Co kirliliği
taşımadığı anlaşılmaktadır.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerde yer alan çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan
toprakların Cr miktarları karşılaştırılmış, en düşük krom miktarı (24,3 ppm Cr) ilkbahar
43
mevsiminde alınan toprak örneklerinde ve en fazla Cr miktarının (94,3 ppm Cr) yaz
mevsiminde alınan örneklerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kloke (1980)’in topraklar için
vermiş olduğu 100 ppm kriter değeri dikkate alındığında, Yeniköy termik santralinin
civarında yaz mevsiminde alınan toprak örneklerinin (116,7 ppm Cr ) dışında diğer iki
santralde Cr kirliliği bulunmamaktadır (Çizelge-11).
Her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan dört farklı mevsimde alınan toprak
örneklerinin kapsadığı ağır metal miktarları karşılaştırılması Ni ağır metali içinde yapılmış; en
düşük Ni miktarı (42,4 ppm Ni) ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde, buna
karşılık en yüksek Ni miktarı (76,0 ppm) sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde
belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin verdiği 50 ppm toplam Ni kriter değerini dikkate aldığınız
zaman ilkbahar mevsiminde her üç santral çevresinden alınan toprak örneklerinin kriter
değerin altında Ni kapsadıkları; kış mevsiminde ise Gökova santrali çevresindeki çamlık
toprakları dışında diğer iki santralin bulunduğu çamlık topraklarının Ni içeriklerinin kriter
değerden düşük olduğu belirlendi.
Farklı mvsimlerde her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak
örnekleri kapsadıkları Pb miktarı yönünden karşılaştırılmış; en düşük kurşun miktarı (l7,7
ppm Pb) ilkbahar döneminde alınan toprak örneklerinde ve en fazla kurşun miktarı ( 50 ppm
Pb) ise sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin
vermiş olduğu100 ppm Pb kriter değeri araştırmaya konu olan topraklarda saptanan
miktarlarla karşılaştırıldığı zaman, topraklarda Pb kirliliği bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Her üç termik santrali çevresinde bulunan çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak
örneklerinin kapsadığı en düşük ağır metal miktarı genelde ilkbahar mevsiminde (Mn, Cu,
Cd, Co, Cr, Ni ve Pb ) bulunmuştur. Fe ve Zn elementlerinin en düşük miktarı yaz
mevsiminde belirlenmiştir. Bunun yanında toprak örneklerinde en fazla ağır metal miktarları
genelde sonbahar mevsiminde (Fe, Mn, Cu, Co, Ni ve Pb) bulunmuştur. Topraklarda en fazla
Zn ve Cd kış mevsiminde, Cr ise yaz mevsiminde belirlenmiştir. Kloke (1980)’nin ağır
metaller için vermiş olduğu kriter değerlere göre; genelde Ni dışında kirlilik sorunu
bulunmamaktadır.
4.4.2. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerdeki
Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Toprak Örneklerinde Ağır Metal Miktarları
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin bulunduğu yörelerde tesis edilmiş zeytin
plantasyonlarından farklı 4 mevsimde toprak örnekleri alınmış ve sonuçlar Çizelge 11’de
verilmiştir.
Üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan toprak
örneklerinde kral suyunda çözünür toplam Fe miktarları karşılaştırılmış; en düşük demir
miktarı yaz mevsiminde (%l,5 Fe) ve en yüksek demir miktarı ( %2,3 Fe ) ise sonbahar
mevsiminde alınan topraklarda saptanmıştır. Schaffer ve Schachtschabel (1989)’un
topraklarda demir için vermiş oldukları % 0,5-5,0 Fe değerleri ile bulgularımız uyum
içindedir. Hakerlerler ve ark. (1992) Gap bölgesi topraklarında %1,93-4,0 arasında değişen
miktarlarda demir belirlemişlerdir.
Toplam çinko içerikleri yönünden dört mevsimde zeytinliklerden alınan toprak örnekleri
birbirleri ile karşılaştırılmış; en düşük çinko miktarı(57,l ppm Zn) yaz mevsimi alınan toprak
örneklerinde ve en yüksek çinko miktarı (100,6 ppm Zn) ise kış mevsiminde alınan zeytinlik
44
topraklarında bulunmuştur. Kloke (1980)’in topraklar için belirlemiş olduğu 300 ppm toplam
Zn kriter değeri ile araştırmaya konu olan toprak örneklerindeki Zn miktarlarıları ile
karşılaştırıldığı zaman topraklarda çinko yönünden herhangi bir kirliliğin söz konusu olmadığı
anlaşılmıştır.
Dört farklı mevsimde üç termik santralin bulunduğu yönlerdeki zeytinliklerden alınan toprak
örnekleri kapsamış oldukları toplam Mn miktarları yönünden karşılaştırılmış; en düşük
toplam Mn miktarı (47l,7 ppm Mn) kış mevsiminde ve en yüksek Mn miktarları (634,4 ppm
Mn) sonbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinde belirlendi. Pendias ve Pendias (1984) ‘e
göre topraklar için kritik Mn konsantrasyon değerlerinin 1500-3000 ppm sınırları arasında
bulunduğunu açıklamaktadır. Bu değerler dikkate alındığında araştırma konusu topraklarda bu
element yönü ile herhangi bir kirliliğin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim
Schaffer ve Schachtschabel
(1989) genel olarak topraklarda 20-800 ppm mangan
bulunacağını bildirmektedirler.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerde zeytin tarımı yapılan alanlardan farklı mevsimlerde
toprak örnekleri alınarak toplam Cu yönünden karşılaştırılmaları yapılmış; en düşük Cu
miktarı ( 18,0 ppm Cu ) ilkbahar mevsiminde alınan topraklarda ve en yüksek Cu miktarı
(38,3 ppm Cu) ise sonbaharda alınan zeytin topraklarında belirlenmiştir. Gap bölgesi
topraklarında yapılan çalışmada 18,34-36,50 ppm arasında toplam Cu belirlenmiştir
(Hakerlerler ve ark. 1992). Pendias ve Pendias (1984) topraklarda Cu yönünden kritik
değerin 60-125 ppm arasında olduğunu ve bu kriter değerler dikkate alındığı zaman
topraklarda herhangi bir Cu kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır.
Araştırmaya konu olan üç termik santrali çevresindeki zeytinliklerden farklı mevsimlerde
alınan toprak örneklerinde, en az kadmiyum miktarı (0,63ppm Cd) ilkbahar mevsiminde
alınan toprak örneklerinde ve en yüksek Cd miktarı ise (1,28 ppm Cd) sonbaharda alınan
zeytin topraklarında belirlendi. Bowen (1979) topraklarda 0,01-2,0 ppm arasında Cd
bulunacağını belirtmektedir. Kloke (1980)’in 3 ppm Cd kriter değeri dikaate alındığında
topraklarda Cd yönündün sorun bulunmamaktadır.
Farklı mevsimlerde üç termik santralin bulunduğu çevreden alınan zeytin toprakları
örneklerinde en az Co miktarı (15,1 ppm Co) kış mevsiminde alınan topraklarda ve en fazla
Co miktarı ise (28,4 ppm Co) sonbahar mevsiminde alınan topraklarda belirlendi. Kloke
(1980)’in verdiği 50 ppm kriter değeri dikkate alındığında, toprakların Co kirliliği
kapsamadığı anlaşılmaktadır.
İncelenen diğer bir ağır metal olan Krom’un (Cr) durumu termik santrallerin çevresindeki
zeytin plantasyonu topraklarından farklı mevsimlerde toprak örneği alınmak suretiyle
incelenmiş ve en düşük Cr miktarı (30,2 ppm Cr) ilkbahar mevsiminde ve en yüksek Cr
miktarı (76,8 ppm Cr) yaz mevsimi alınan topraklarda belirlenmiştir. Kloke (1980) nin
topraklar için vermiş olduğu 100 ppm Cr konsantrasyon dikkate alındığında topraklarda Cr
kirliliği bulunmamaktadır.
Üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan toprak
örneklerinde toplam Ni miktarları belirlenmiş ve en az Ni miktarı (44,9 ppm Ni) ilkbahar
mevsiminde, en fazla Ni miktarı ise (64,6 ppm Ni) yaz mevsiminde alınan zeytinlik
topraklarında belirlendi. Gap Bölgesi topraklarında toplam Ni miktarının 60,23-111,37 ppm
olduğu (Hakerlerler ve ark., 1992); diğer bir araştırmada ise mandarin topraklarında 27-150
ppm toplam Ni bulunduğu (Hakerlerler ve ark, 1994) bildirilmektedir. Kloke (1980)’in 50
45
ppm toplam Ni kriter değeri dikkate alındığında ilkbahar mevsimi dışında diğer üç mevsimde
Ni kirliliği bulunduğu ancak bu kirliliğin Yatağan termik santrali çevresinde söz konusu
olmadığı anlaşılmıştır.
Farklı mevsimlerde her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından
alınan toprak örneklerinde kral suyunda çözünen Pb belirlemesi yapılmış ve en az Pb miktarı
(16,0 ppm Pb) ilkbahar mevsiminde ve en yüksek Pb miktarı ( 35,6 ppm Pb ) kış mevsiminde
alınan toprak örneklerinde saptanmıştır. Kloke (1980) ‘in verdiği Pb kriter değeri olan 100
ppm konsantrasyonunu dikkate aldığımızda, yöre toprakları için Pb kirliliği söz konusu
değildir.
Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar
mevsiminde (Cu,Cd,Cr,Ni ve Pb yönünden) genelde en yüksek ağır metal kirlilği ise
sonbahar mevsiminde (Fe, Mn, Cu, Cd, Co ve Pb yönünden ) belirlendi.
4.5. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%)
Miktarları
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralarının bulunduğu yörelerde termik santrallere
farklı mesafelerdeki çamlıklardan ve zeytinliklerden dört farklı mevsimde yaprak örnekleri
alınarak ağır metal ve kükürt (%) miktarları belirlenmiştir (ek çizelge 13, 14, 15, 16, 17, 18,
19, 20, 21, 22, 23, 24).
4.5.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Çamlıklardan
Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları
Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan yaprak örneklerinin kapsamış
oldukları ağır metal (ppm) ve kükürt (%) miktarları çizelge 12’de verildi.
Çizelge 12. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santraları Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Kükürt (%) ve Ağır Metal
Miktarları (ppm)
Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt (%) ve ağır metal miktarları(ppm)
Termik Santral
Fe
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Ni
Pb
Gökova
243,0
28,6
56,8
4,4
0,22
1,5
1,9
3,4
5,2
Yeniköy
195,2
23,6
52,4
4,0
0,27
1,6
1,9
4,0
6,2
Yatağan
205,2
25,3
47,3
4,8
0,21
1,7
1,5
2,2
7,9
Ortalama
214,5
25,8
52,2
4,4
0,23
1,6
1,8
3,2
6,4
Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt (%) ve ağır metal miktarları(ppm)
Gökova
Fe
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Ni
Pb
Yeniköy
263,4
22,8
47,9
7,0
0,30
2,1
1,8
3,6
6,3
Yatağan
221,1
22,1
38,9
7,1
0,27
2,0
2,3
4,4
9,9
Ortalama
240,3
20,9
39,2
6,7
0,26
2,4
2,1
3,7
8,7
Ortalama
241,6
21,9
42,0
6,9
0,28
2,2
2,0
3,9
8,3
S(%)
0,18
0,22
0,26
0,22
S(%)
0,18
0,19
0,26
0,21
Her üç santral çevresinde bulunan çamlıklardan alınan yaprak örneklerinmde demir miktarları
195,2-243,0 ppm Fe (Yeniköy ve Gökova) olarak belirlendi (ortalama 214,5 ppm Fe). Mills
46
ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışması sonucu olarak sarıçam’da ortalama 98 ppm Fe ve
beyazçam’da ise ortalama 267 ppm Fe bulunduğunu bildirmektedirler. Bu yönde Laatsch ve
Zeck (1967) pinus pinea (fıstık çamı) ibrelerinde Fe miktarının 99-133 ppm arasında
olduğunu saptamışlardır. Rademacher (2001) yaptığı çalışmada iğne yapraklı çamlarda
ortalama Fe miktarını 70 ppm olarak bildirmektedir.
Her üç santralin bulunduğu yörelerin çevresinden farklı mevsimlerde çamlardan alınan iğne
yaprak örneklerinde en düşük Zn miktarı 23,6 ppm Zn (Yeniköy termik santrali) ve en yüksek
Zn miktarı ise 28,6 ppm Zn (Gökova termik santrali) olarak belirlendi (ortalama 25,8 ppm
Zn). Mills ve Jones (1996)’ın yaptıkları survey çalışmaları sonucunda, sarıcam’da ortalama
59 ppm Zn ve beyaz çam’da ise ortalama 66 ppm Zn bulunduğunu saptamışlardır. Ercıs ve
Zenker (1984) karaçam’da ibrede Zn miktarını 31-72 ppm arasında belirlemişlerdir. Sahil
çamı iğne yaprağında Zn miktarını Brackke (1975), 40-49 ppm arası bildirmektedir.
Rademacher (2001) ise iğne yapraklı çamlar için ortanca çinko değerini 40 ppm olarak
bulmuştur. Her üç santralden alınan örneklerin ortalama Zn değerinin birbirine yakın olması
dikkati çekmektedir.
Gökova, Yeniköy ve Yatağan santralarının bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan yaprak
örneklerinde en düşük Mn miktarı 47,3 ppm Mn (Yatağan termik santrali) ve en yüksek Mn
miktarı 56,8 ppm Mn (Gökova temik santrali) olarak belirlendi (ortalama 52,2 ppm Mn). Bu
yönde yapılan survey çalışmasında Mills ve Jones (1996)’ sarıcam’da ortalama 407 ppm ve
beyaz çamın iğne yapraklarında ise 184 ppm olarak mangan belirlemişlerdir. Laatsch ve
Zeck (1967) ise fıstık çamında Mn miktarını 35-58 ppm olarak bildirmektedirler. Çepel ve
Dündar (1978) yaptıkları araştırmada kızılçamın iğne yapraklarında Mn miktarını 50-69 ppm
olarak belirlemişlerdir. Dündar(1969) Ankara koşullarında karaçamların iğne yapraklarında
42,1-56,7 ppm arasında Mn belirlemiş ve bu değerlerin Uludağ ile Belgrad ormanlarındaki
karaçamların Mn kapsamından 5 kat daha düşük olduğunu açıklamıştır.
Alınan yaprak örneklerinde (her üç termik santralin çevresindeki) en düşük Cu miktarı 4,0
ppm Cu (Yeniköy Termik Santrali) ve en yüksek Cu miktarı ise 4,8 ppm (Yatağan Termik
Santrali) olarak belirlendi (ortalama 4,4 ppm Cu). Rademacher (2001) çam ormanlarında
yapmış olduğu survey çalışmasında iğne yaprakta ortanca bakır değerinin 3,5 ppm Cu
olduğunu bildirmektedir. Bu yönde Mills ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışmasında
ortalama olarak sarıçamlarda 9,0 ppm ve beyaz çamlarda ise 6,4 ppm Cu miktarlarını
saptamışlardır. Diğer bir çalışmada ise Laatsch ve Zeck (1967) fıstık çamında 1,8-7,5 ppm Cu
belirlediklerini açıklamaktadırlar.
Kadmiyum ağır metali araştırmaya konu olan yapraklarda en düşük 0,21 ppm Cd (Gökova ve
Yatağan) en yüksek 0,27 ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0,23 ppm Cd).
Scheffer ve Schachtschabel (1989) bitkilerde Cd miktarının 0,5 ppm’in altında olduğunu
açıklamaktadırlar. Bu yönde Bowen (1979) bitkilerde Cd’un 0,1-2,4 ppm arasında olduğunu
bildirmektedir. Kloke (1973) ise yüksek bitkilerde Cd miktarının 0,2-3,0 ppm arasında
bulunabileceğini açıklamıştır. Bu durumda çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde Cd
kirliliği söz konusu değildir.
Çam yapraklarında en düşük Co miktarı 1,5 ppm Co (Gökova) ve en yüksek Co miktarı 1,7
ppm Co (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama 1,6 ppm Co). Nichol ve Beckett (1985)
bitkilerde %10 verim depresyonuna neden olacak Co konsantrasyonu 4-40 ppm Co olarak
bildirmektedirler. Bu durumda araştırma konusu bitki materyalinde Co kirliliği söz konusu
değildir.
47
İğne yaprak örneklerinde yapılan Cr analizi sonuçları değerlendirilmiş ve en düşük Krom
miktarı 1,5 ppm (Yatağan’dan alınan örneklerde) ve en yüksek krom miktarı 1,9 ppm Cr
(Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde) olarak bulunmuştur (ortalama 1,8 ppm Cr).
Scheffer ve Schatschabel ( 1989) bitkilerde 0,1-1,0 ppm Cr değerinin normal konsantrasyon
olduğunu bildirmektedirler Nichol ve Beckett (1985) ise bitkilerde %10 düzeyinde verim
depresyonu oluşturacak konsantrasyonu 2-18 ppm Cr olarak bildirmektedirler .Bu durumda
Cr yönünden bitkilerde toksik etki söz konusu değildir.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde
Nikel ağır metali analizide yapılmış ve en düşük Ni miktarı 2,2 ppm Ni (Yatağan) ve en
yüksek Ni miktarı 4,0 ppm Ni (Yeniköy) olarak belirlenmiştir (ortalama 3,2 ppm Ni). Bowen
(1979) bitkilerde normal olarak 0,02-5,0 ppm Ni bulunabileceğini, Sauerbeck (1982) ise
bitkiler için toksik Nikel sınırının 20-30 ppm Ni olduğunu bildirmektedirler. Bu durumda iğne
yapraklı çamlarda Nikel toksitesi bulunmamaktadır.
Araştırmaya konu termik santrallerin çevresinde bulunan iğne yapraklı çamlıklardan alınan
yaprak örneklerinde en düşük Pb miktarı 5,2 ppm (Gökova) ve en yüksek Pb miktarı ise 7,9
ppm Pb (Yatağan) belirlendi (ortalama 6,4 ppm Pb). Bu yönde survey çalışması yapan
Rademacher (2001) çam ormanlarında iğne yapraklardaki Pb ortanca miktarını 2,7 ppm Pb
olarak bulmuştur. Scheffer ve Schachtschabel (1989) bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb
konsantrasyonunu normal olarak değerlendirmektedirler. Sauerbeck (1982) bitkiler için kritik
toksik Pb değerinin 10-20 ppm Pb arasında olduğunu bildirmektedir. Bu durumda yöre
çamlarında Pb toksitesi belirlenmemiştir.
Üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde, en
düşük S miktarı % 0,18 S (Gökova) ve en yüksek kükürt miktarı % 0,26 S (Yatağan) olarak
belirlendi (ortalama %0,22 S). Günay (1986) İzmir-Manisa kızılçam ormanlarında sağlıklı
kızılçam ağaçlarından bir yaşlı iğne yapraklarda 1142 ppm ve iki yaşlı iğne yapraklarda ise
1418 ppm S saptamıştır. Karaöz (1994) Yatağan termik santraline 1,6-12 km mesafelerde
bulunan kızılçam ağaçlarından bir yaşındaki iğne yapraklarda S belirlemesi yapmış ve 1602
ppm (kontrol) ile 3774 ppm arasında değişen S miktarları saptamıştır. Mills ve Jones (1996)
sahil çamlarında iğne yapraklarda S miktarını survey çalışması sonucu %0,12-0,21 arasında
ve beyaz çamda %0,08 S olarak belirlemişlerdir. Van der Burg (1979) karaçamlarda normal S
değerinin %0,09-0,19 olacağını bildirmektedir.
Her üç termik santralin çevresinden alınan çam iğne yapraklarında yapılan ağır metal ve
kükürt analizleri sonucunda, en düşük ağır metal kirliliğinin genelde Yatağan termik santrali
(Mn,Cd,Cr, ve Ni) çevresinden alınan örneklerde izlenmiştir. En düşük kükürt kirliliği ise
Gökova’dan alınan iğne yapraklarda belirlenmiştir. En yüksek ağır metal kirliliği ise Gökova
(Fe,Zn,Mn,ve Cr), Yatağan (Cu,Co,Pb ve S) ve Yeniköy (Cd,Cr, veNi) civarından alınan çam
iğne yapraklarında bulunmuştur. En yüksek S kirliliği Yatağan civarındaki çamlıklarda
belirlenmiştir.
4.5.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrali Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden
Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları
Gökova Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından
alınan yaprak örneklerinde belirlenen ağır metal ve kükürt (%) analiz sonuçları çizelge-12‘de
verilmiştir.
48
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerden alınan zeytin yaprakları örneklerinde en düşük
demir miktarı 221,1 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir miktarı ise 263,5 ppm Fe olarak
(Gökova) belirlendi (ortalama 241,6 ppm Fe). Bouat (1971) zeytin yapraklarında 40 ppm
demir miktarını düşük; 134 ppm Fe miktarını normal ve 460 ppm Fe miktarını ise yüksek
olarak bildirmektedir. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası yakınında bulunan
zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 1800-8875 ppm Fe gibi çok yüksek Fe kirliliği
saptamışlardır.
Her üç termik santralin civarından alınan zeytin yaprak örneklerinin kapsadığı Zn miktarları
birbirine çok yakın değerde bulunmuştur. En düşük Zn değeri 20,9 ppm Zn (Yatağan) ve en
yüksek Zn değeri 22,8 ppm Zn (Gökova) olaak belirlendi (ortalama 21,9 ppm Zn).
Bouat(1971)’ın zeytin için verdiği kriter değerlere göre; 0.4 ppm Zn az, 24 ppm Zn normal
ve 84 ppm Zn değeri ise yüksek olarak bildirilmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre
fabrikası yakınında kirliliğe uğramış zeytinliklerden alınan yapraklarda 18-32 ppm arasında
Zn belirlediklerini bildirmektedirler. Sauerbek, (1982) Zn için verdiği 150-200 ppm kriter
değerleri dikkate alındığı zaman yaprak örneklerinde herhangi bir Zn kirliliğinin söz konusu
olmadığı anlaşılmaktadır.
Bitki için mikro besin elementi olan Mn zeytin yapraklarında en az 38,9 ppm Mn
(Yatağan’da) ve en fazla 47,9 ppm Mn (Gökova’da) belirlendi (ortalama 42 ppm Mn). Bouat
(1971)’e göre, zeytin yapraklarında 5 ppm Mn düşük, 36 ppm Mn normal ve 164 ppm Mn
yüksek olarak bildirilmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası kirliliği etkisi
altnda bulunan zeytinliklerden alınan yapraklarda 23-38 ppm Mn olduğunu bildirmektedirler.
Bu çalışmalardan da izleneceği gibi bölgedeki zeytinliklerle Mn ile ilgili kirliliğin olmadığı
izlenmektedir.
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerdeki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak
örneklerinde en düşük Cu miktarı 6,7 ppm Cu (Yatağan da) en yüksek Cu miktarı 7,1 ppm Cu
olarak (Yeniköy’de) belirlendi (ortalama 6.4 ppm Cu). Her üç yöreden alınan yaprak
örneklerinin kapsadığı bakır miktarları birbirine çok yakın değerlerdedir. Bouat (1971) zeytin
yaprakları için yapraklardaki 1,9 ppm bakır konsantrasyonunu düşük, 9 ppm bakır
konsantrasyonunu normal ve 78 ppm bakır konsantrasyonunu yüksek olarak bildirmektedir.
Chapman (1966) ise zeytin yaprakları için 5-19 ppm Cu değerini normal olarak kabul
etmektedir. Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası çevresinde bulunan zeytinliklerden
aldıkları yaprak örneklerinde 88-313 ppm Cu belirlemişlerdir. Bu değerler dikkate alındığı
zaman araştırma konusu yapraklarda Cu kirliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ağır metallerden bir diğeri olan Cd zeytin yapraklarında en az 0,26 ppm Cd (Yatağan’da) en
yüksek yaprak Cd değeri ise 0,30 ppm Cd (Gökova’da) belirlendi (ortalama 0,28 ppm Cd).
Scheffer ve Schaektschakel, (1989) bitkilerde 0,04-0,5 ppm Cd’u normal değer olarak
vermişlerdir. Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini bildirmektedirler. Bu
yönde Kloke, (1973) yüksek bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd olabileceğini açıklamıştır. Hakerlerler
ve Höfner, (1984) gübre fabrikası civarındaki zeytinliklerde 0,5 ppm Cd belirlemişlerdir. Tüm
bu değerler dikkate alındığında zeytin yapraklarında Cd kirliliği olmadığı anlaşılmaktadır.
Termik santraller civarından alınan zeytin yaprakları örneklerinde en az krom miktarı 1,8
ppm Cr (Gökova’da) ve en fazla krom miktarı ise 2,3 ppm Cr olarak, (Yeni köy’de) bulundu
(ortalama 2.0 ppm Cr). Hakerlerler ve Höfner, (1984) gübre fabrikası çevresinde kirliliğe
uğramış zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 2,8-11,5 ppm Cr belirlemişlerdir. Pendias
49
ve Pendias, (1984) bitkiler için kritik Cr konsantrasyonunu 5-30 ppm Cr olarak
bildirmektedirler. Schaffer ve Schektschakel (1989) bitkiler için normal Cr konsantrasyonunu
0,1-1,0 ppm Cr olarak bildirmektedirler. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim
depresyonu yapabilecek Cr konsantrasyonunu 2-18 ppm Cr olarak vermektedirler. Sauerbeck
(1982) bitkilerde toksik etki yapabilecek Cr konsantrasyonunu 1-2 ppm Cr olarak
bildirmektedirler. Bu değerlere göre 2 ppm Cr konsantrasyonu baz alındığında Gökova
dışında diğer iki santral çevresinde Cr kirliliği olduğu söylenebilir.
Ağır metallerden bir diğeri olan Ni zeytin yapraklarında en az 3.,6 ppm Ni (Gökova ) ve en
fazla 4,4 ppm Ni (Yeni köy’de) belirlenmiştir (ortalama 3,9 ppm Ni). Hakerlerler ve Höfner
(1984) gübre fabrikası çevresinden alınan zeytin yapraklarında 6,3-16,0 ppm Ni
belirlemişlerdir. Schaffer ve Schektschakel (1989) bitkilerde normal Ni konsantrasyonunun 3
ppm Ni’in altında olacağını bildirmektedirler. Bowen (1979)’in bitkilerde normal Ni
konsantrasyonunu 0,02-5,0 ppm Ni olarak vermişlerdir. Schaffer ve Schektschakel (1989)’ın
3 ppm Ni ve Bowen (1979)’ın 5 ppm’lik Ni konsantrasyonları dikkate alındığı zaman
bölgemizde Ni kirliliğinin başladığı anlaşılmaktadır.
Ağır metallerden bir diğeri Kurşunun zeytin yapraklarındaki konsantrasyonu incelenmiş; en
düşük Pb konsantrasyonu 6,3 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb miktarı 9,9 ppm (Yeni
köy’de) bulundu (ortalama 8,3 ppm Pb). Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikasının
çevresindeki zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 13-88 ppm Pb belirlemişlerdir.
Scaffer ve Schhektschakel (1989) bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb bulunmasını normal olarak
bildirmektedirler. Bowen (1979) ise bitkilerde 0,2-20 ppm Pb bulunabileceğini saptamıştır.
Sauerbeek (1982) bitkilerde Pb kritik değerinin 10-20 ppm Pb olduğunu açıklamıştır. Bu
durumda 10 ppm Pb değerini kritik değer olarak kabul edersek şimdilik zeytin
plantasyonlarında Pb kirliliği bulunmamaktadır.
Bitkiler için makro besin elementi olan S zeytin yapraklarında en düşük %0,18 (Gökova’da)
ve en yüksek %0,26 (Yatağan’da) bulundu (ortalama %0,21 S). Hakerlerler ve Höfner (1984)
gübre fabrikası çevresinden aldıkları zeytin yaprakları örneklerinde %0,23-0,73 arasında S
belirlemişlerdir.
Her üç santralin bulunduğu bölgelerdeki zeytin plantasyonlarından alınan
yaprak
örneklerinde en düşük ağır metal miktarı elementlere göre üç ayrı santralde de eşit şekilde
dağılım göstermiştir. En yüksek ağır metal miktarları ise Gökova (Fe,Zn,Mn ve Cd) ve
Yeniköy (Cu,Cr,Ni ve Pb) termik santralleri çevresinden alınan zeytin yapraklarında
belirlenmiştir. Çam yapraklarında olduğu gibi zeytin yapraklarında da en yüksek S içeriği
Yatağan çevresinden alınan zeytin yapraklarında bulundu.
4.6. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan
Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve
Kükürt (%) Miktarları
4.6.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan
Çamlıklardan Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%)
Miktarları
Her üç termik santralde farklı mesafelerde bulunan çamlıklarda alınan iğne yaprak
örneklerinde belirlenen ağır metal (ppm) ve kükürt miktarları çizelge 13’de verilmiştir.
50
Çizelge 13. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralarının Çevresinde Farklı
Mesafelerde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde
Kükürt (%) ve Ağır Metal (ppm) Miktarları
Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları
Mesafe
Termik
Santral
Fe
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Ni
Pb
Gökova
234,7 31,9
54,8
4,3
0,23
1,6
1,8
3,5
4,6
Yeniköy
0-5km
166,2 23,1
64,7
3,5
0,28
1,7
1,8
5,0
4,7
Yatağan
228,1 28,6
67,0
5,4
0,19
2,0
1,6
2,6
9,5
0-5km Ortalaması
209,7 27,9
62,2
4,4
0,23
1,8
1,7
3,7
6,3
Gökova
231,9 23,3
36,9
4,0
0,21
1,1
1,2
3,2
5,9
Yeniköy
5-10km
228,7 30,7
46,2
4,3
0,23
1,4
1,5
2,0
7,0
Yatağan
179,8 24,8
42,3
4,1
0,20
1,7
1,5
2,0
6,5
5-10km Ortalaması
213,4 26,3
41,8
4,1
0,21
1,4
1,4
2,4
6,5
Gökova
260,1 27,6
66,9
4,7
0,23
1,7
2,5
3,5
5,6
Yeniköy
10-20km
214,4 18,3
31,6
4,9
0,30
1,8
2,4
4,6
7,9
Yatağan
221,3 24,4
48,3
5,0
0,20
1,5
1,6
2,0
8,8
10-20km Ortalaması
231,9 23,4
48,9
4,9
0,24
1,7
2,1
3,4
7,4
Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları
Mesafe
Termik
Santral
Fe
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Ni
Pb
Gökova
256,6 23,0
52,1
7,2
0,33
2,3
1,7
3,9
6,5
Yeniköy
0-5km
213,5 19,4
37,6
7,3
0,29
2,2
2,1
4,7
10,2
Yatağan
258,9 23,6
40,5
6,9
0,26
2,4
2,2
3,7
8,9
0-5km Ortalaması
243,0 22,0
43,4
7,1
0,29
2,3
2,0
4,1
8,5
Gökova
209,9 21,2
40,3
7,2
0,34
2,0
1,4
2,8
6,8
Yeniköy
5-10km
194,5 23,1
38,1
7,6
0,27
1,6
2,2
3,0
8,1
Yatağan
237,1 18,3
34,5
7,3
0,20
2,6
2,2
3,5
8,3
5-10km Ortalaması
213,8 20,9
37,6
7,4
0,27
2,1
1,9
3,1
7,7
Gökova
304,3 23,2
41,4
6,6
0,23
1,7
2,4
3,4
5,5
Yeniköy
10-20km
256,1 23,7
42,5
6,4
0,25
2,2
2,6
5,9
11,6
Yatağan
207,1 18,3
39,0
6,0
0,29
2,1
1,8
4,0
8,3
10-20km Ortalaması
255,8 21,7
40,9
6,3
0,25
2,0
2,2
4,4
8,5
S(%)
0,18
0,24
0,26
0,23
0,16
0,19
0,30
0,22
0,21
0,18
0,24
0,21
S(%)
0,17
0,20
0,28
0,22
0,23
0,17
0,32
0,24
0,18
0,18
0,17
0,18
0-5 km uzaklıktan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Fe miktarı 166,2 ppm Fe olarak
(Yeniköy) ve en yüksek Fe miktarı ise 234,7 ppm Fe (Gökova’da) olarak belirlendi (ortalama
209,7 ppm Fe). Bu yönde yapılan bir çalışmada Leatsch ve Zech (1967) fıstık çamında Fe
miktarını 99-133 ppm olarak bildirmektedirler. Çepel ve Dündar (1978) Nitrofoska verdikle ri
kızıl çamların iğne yapraklarında 134 ppm Fe ve kontrol parsellerdeki çamların yapraklarında
ise 147p pm Fe belirlediklerini bildirmektedirler. Dündar (1969) Ankara, Uludağ ve Belgrad
ormanlarından aldıkları değişik ibre yaşlı karaçam örneklerinde 137,9-428,7 ppm Fe
belirlemiştir. Themlitz (1966) sarı çam fidelerinde 110-150 ppm demir bulmuştur. Her üç
termik santrale 5-10km uzaklıktaki çamlardan alınan yaprak örneklerinde en düşük demir
miktarı 179,8ppm Fe (Yatağan), en yüksek demir miktarı ise 231,9 ppm olarak (Gökova)
bulundu (ortalama 213.4ppm Fe). Termik santrale 10-20 km mesafedeki çamlardan alınan
iğne yapraklarda en düşük demir miktarı 214,4 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir 260,1
51
ppm Fe olarak yine Gökova’dan alınan yaprak örneklerinde belirlendi (ortalama 231,9 ppm
Fe). Her üç termik santralde, üç farklı mesafeden alınan çam örneklerinde en fazla demir
miktarının Gökova termik santrali civarından alınan bitkilerde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerde termik santrallerden 0-5km, 5-10km ve 10-20km
mesafelerde bulunan çamlıklardan iğne yaprak örnekleri alınmış ve yapılan ağır metal analiz
sonuçlarına göre; 0-5km mesafelerden alınan ibre örneklerinde en düşük çinko miktarı
23,1ppm Zn (Yeniköy), en yüksek çinko miktarı ise 31,9ppm Zn (Gökova) belirlenmiştir
(ortalama 27,9 ppm Zn). 5-10km uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yapraklarda en
az çinko 23,3ppm (Gökova) ve en yüksek çinko değeri ise 30,7ppm olarak (Yeniköy)
bulunmuştur (ortalama 26,3 ppm Zn). Termik santrallerde en uzakta (10-20km) bulunan
çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Zn 18,3 ppm (Yeniköy) ve en yüksek
Zn miktarı 27,6 ppm (Gökova) bulundu (ortalama 23,4 ppm Zn). Her üç mesafe ortalaması
olarak en düşük çinko miktarı 10-20km’deki çamlarda en yüksek çinko miktarı ise termik
santrale en yakın mesafelerde 27,9 ppm Zn olarak belirlendi. Dündar (1969) Ankara, Uludağ
ve Belgrad ormanlarındaki karaçamlardan değişik yaşta aldığı çam ibrelerinde 10,8-46,4 ppm
Zn belirlemiştir. Mills ve Jones (1996) yaptıkları survey çalışması sonucunda sarı çamlarda
ortalama 59 ppm, beyaz çamlarda ise 66 ppm Zn belirlemişlerdir.
Termik santrallerden 0-5 km uzaklıkta bulunana çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde
en az Cu miktarı 3,5ppm (Yeniköy) ve en yüksek Cu miktarı ise 5,4 ppm (Yatağan) belirlendi
(ortalama 4,4 ppm Cu). Termik santrale orta düzeydeki (5-10 km mesafe) mesafelerde
bulunan çamların iğne yapraklarında en az Cu miktarı 4,0 ppm Cu (Gökova) ve en yüksek Cu
4,3 ppm Cu ( Yeniköy) bulundu (ortalama 4,1ppm Cu). Termik santrale en uzak
mesafelerdeki (10-20 km) çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde en düşük Cu miktarı 4,7
ppm Cu (Gökova), en yüksek Cu miktarı 5,0 ppm (Yatağan) bulundu (ortalama 4,9 ppm Cu).
Her üç santralde farklı mesafelerdeki çamlıklardan alınan iğne yapraklardaki ortalama Cu
değerinin 3,9-4,9 ppm Cu gibi çok yakın değerlerde olduğu belirlendi. Wehrmann (1961), 59
çam ibrelerinde 2,6-12,0ppm Cu saptanmış en düşük Cu miktarının dahi noksanlık değeri
sayılmaması gerektiğini açıklamıştır. Dündar (1969) ise üç farklı karaçam ormanından aldığı
farklı yaşlardaki ibrelerin 2,94-7,69 ppm Cu kapsadığını bildirmektedir. Rademacher (2001)
yaptığı survey çalışmasında Avrupa’da çamlarda ortanca Cu değerini 3,5 ppm olarak
belirlemiştir.
Termik santrallere en yakın mesafelerdeki (0-5 km) çamlardan alınan iğne yaprak
örneklerinde en düşük Cd değeri 0,19 ppm Cd (Yatağan) en yüksek Cd değeri 0,28ppm Cd
(Yeniköy) bulundu (ortalama 0,23 ppm Cd). Termik santrale 5-10 km mesafedeki çamlardan
alınan ibrelerde en düşük 0,20 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek Cd miktarı 0,23 ppm
(Yeniköy) bulundu (ortalama 0,22 ppm Cd). Termik santrallere en uzak mesafelerde (10-20
km) bulunan çamlıkların ibre örneklerinde en düşük 0,20 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek Cd
0,30 ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0,24 ppm Cd). Schaffer ve Schatschabel
(1989) bitkilerde 0,04-0,5ppm Cd’un normal değerler olduğunu bildirmektedir. Bowen (1979)
bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini belirtmiştir. Kloke (1973) ise bitkilerde 0,2-3,0
ppm Cd olabileceğini açıklamıştır. Mesafeler yönünden çam ibre örneklerinde Cd
konsantrasyonları arasındaki önemli farklılık (0,21-0,24 ppm Cd) bulunmamaktadır.
Termik santrallere en yakın mesafedeki (0-5km) çamlıklardan alınan ibre örneklerinde en
düşük Cr miktarı 1,6 ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek Cr miktarı 1,8 ppm (Gökova ve
Yeniköy) bulundu (ortalama 1,7ppm Cr). Termik santrallere orta mesafede (5-10km) bulunan
çamlardan alınan ibre örneklerinde en az Cr miktarı 1,2ppm Cr (Gökova’da) ve en yüksek Cr
52
miktarı 1,5 ppm Cr (Yeniköy ve Yatağan) bulundu (ortalama 1,4 ppm Cr). Santrallere en
uzak mesafede (10-20 km) bulunan çamlardan alınan iğne yapraklarda en düşük Cr miktarı
1,6ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek Cr 2,5 ppm Cr (Gökova) belirlendi (ortalama 2,1ppm Cr).
Nichol ve Beckett (1985) %10’luk verim depresyonuna 2-18 ppm arasında Cr
konsantrasyonun neden olacağını bildirmektedirler. Sauerbeck (1982) bitkilerde toksik etki
yapacak krom konsantrasyonunun 1-2 ppm Cr olduğunu belirtmiştir. Schaffer ve Schahabel
(1989) bitkiler için normal Cr konsantrasyonunun 0,1-1,0 ppm Cr olduğunu açıklamışlardır.
Bu durumda 2 ppm Cr konsantrasyonunu bitkiler için kirlilik kriteri olarak kabul ettiğimizde
10-20 km’de Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde Cr kirliliği söz konusudur.
Termik santrallere en yakın mesafeyi temsil eden eden 0-5 km’deki çamlıklardan alınan iğne
yapraklarda en düşük Ni miktarı Yatağan çevresinden alınan örneklerde ortalama 2,6 ppm Ni.
ve en yüksek Ni miktarı 5,0 ppm Ni (Yeniköy) olarak bulundu (ortalama 3,7 ppm Ni). 5-10
km mesafede bulunan çamlıklardan alınan örneklerde en düşük Ni miktarı 2,0 ppm Ni olarak
Yeniköy ve Yatağan’dan alınan iğne yaprak örneklerinde, en yüksek ise Gökova’daki
örneklerde 3,2 ppm Ni olarak bulundu (ortalama 2,4 ppm Ni). Termik santrallere en uzak
konumdaki (10-20 km) çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerde en düşük Ni miktarı 2,0
ppm (Yatağan) ve en yüksek Ni miktarı 4,6ppm Ni olarak Yeniköy’den alınan örneklerde
belirendi (ortalama 3,4 ppm Ni). Bowen(1979) bitkilerde normal
olarak 0.02-5,0 ppm
arasında Ni bulunabileceğini buna karşılık Scheffer ve Schachtschabel (1989), bitkilerdeki Ni
konsantrasyonunun 3,0 ppm’in altında olduğunu bildirmektedirler. Bu durumda 3,0-5,0 ppm
Ni konsantrasyonunu dikkate aldığımızda Gökova ve Yeniköy’de Ni kirliliğininin başladığını,
bu yönde Yatağan’dan alınan örneklerin bu kriter değerlerde olmadığı anlaşılmaktadır.
Kurşun ağır metali konsantrasyonu termik santrallere 0-5 km uzaklıkta olan çamlıklardan
alınan yapraklarda en az 4,6 ppm Pb (Gökova) ve en fazla ise 9,5 ppm Pb olarak Yatağan’da
belirlendi (ortalama 6,3 ppm Pb). Santrallere 5-10 km uzaklıktaki çamlıkların iğne yaprak
örneklerinde en az 5,9 ppm (Gökova) en fazla 7,0 ppm (Yeniköy) saptandı (ortalama 6,5 ppm
Pb). Termik santrallerden 10-20km uzaklıklıktaki çamlıklarda ise en az kurşun miktarı 5,6
ppm Pb (Gökova) en fazla ise 8,8 ppm Pb olarak Yatağan’dan alınan örneklerde saptandı
(ortalama 7,4ppm Pb). Bowen (1979) bitkilerde 0.2-20,0 ppm Pb bulunabileceğini, Sauerbeek
(1983) ise bitkiler için kritik sınır değerinin 10-20 ppm olduğunu açıklamaktadırlar. Kurşun
için 10 ppm Pb değerini kritik değer kabul ettiğimiz zaman Pb yönünden herhangi bir kirlilik
söz konusu değildir.
Makro besin elementi olan kükürt termik santrale en yakın mesafelerdeki çamlıklardan (0-5
km) alınan iğne yaprak örneklerinde en az %0,18 S (Gökova) ve en fazla %0,26 S (Yatağan)
bulundu (ortalama %0,23 S). 5-10 km mesafelerde bulunan çamlık yaprak örneklerinde en az
%0,16 S (Gökova) ve en fazla %0,30 S olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama % 0.22).
Termik santrallere en uzak konumda bulunan (10-20 km) çamlık yapraklarında en az %0,18
(Yeniköy) ve en fazla %0,24 S olarak Yatağan’da belirlendi (ortalama %0,21). Mesafeler
dikkate alındığı zaman en düşük kükürt miktarları Gökova’dan alınan çam örneklerinde en
fazla ise Yatağan’daki örneklerde bulunmuştur. Makiıneci (1997), Trakya’da İğneada’da 1
yaşındaki iğne yapraklarda fıstık çamında %0,2; karaçamda ise %0,21 düzeyinde S
belirlemiştir. Karagöz (1997) Biga Yarımadası, Kaz dağları ve çevresindeki 1 yaşındaki çam
ibrelerinde %0,10-0,37 arasında S saptanmıştır. Bu yönde diğer bir çalışmada kızılçamda
Muğla-Yatağan etki alanı dışında 1 yaşlı ibrelerde %0,13-0,85 arasında S belirlenmiştir
(Günay, 1986).
53
4.6.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerine Farklı Mesafelerde Bulunan
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt
Miktarları
Her üç santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytin plantasyonlarından alınan yaprak
örnekleri ile ilgili ağır metal ve kükürt miktarları çizelge 13’de verilmiştir.
Termik santrallere en yakın mesafelerde (0-5 km) bulunan zeytin yapraklarında en düşük
demir miktarı 213,5 ppm Fe (Yeniköy) ve en yüksek demir konsantrasyonu 258,9 ppm Fe
(Yatağan) olarak saptandı (ortalama 243,0 ppm Fe). Termik santrallere orta düzeyde uzaklıkta
(5-10 km) bulunan zeytinliklerde en düşük demir miktarı 194,5 ppm Fe (Yeniköye), en
yüksek demir miktarı 237,1 ppm Fe (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 213,8 ppm Fe).
Termik santrallere en uzak mesafedeki (10-20 km) zeytinliklerden alınan yapraklarda en
düşük demir miktarı 207,1 ppm Fe (Yatağan) ve en yüksek demir miktarı 304,3 ppm Fe
(Gökova) saptandı (ortalama 255,8 ppm Fe). Genelde en yüksek demir miktarı Gökova’daki
zeytin plantasyonu yapraklarında en düşük Fe miktarı ise Yeniköy’deki zeytinliklerde
bulundu. Bouat (1971) zeytin yapraklarında 40 ppm demir miktarını az, 134 ppm demir
miktarını yeterli ve 460 ppm demir miktarını ise yüksek olarak bildirmektedir.
Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde çinko belirlemesi zeytin plantasyonlarının termik
santrallere olan uzaklığı dikkate alınarak değerlendirilmiş, bu bağlamda santrallere en yakın
mesafelerdeki (0-5 km) zeytin yapraklarında en düşük 19,4 ppm Zn (Yeniköy) ve en yüksek
Zn miktarı ise 23,6ppm Zn (Yatağan) bulunmuştur (ortalama 22,0 ppm Zn). Termik
santrallere orta uzaklıkta bulunan (5-10 km) zeytin yapraklarında en az 18,3 ppm Zn
(Yatağan) ve en fazla çinko miktarı ise 23,1ppm Zn olarak Yeniköy’de belirlenmiştir
(ortalama 20,9ppm Zn). Termik santrallere 10-20 km mesafelerde bulunan zeytinlik
yapraklarında en az çinko 18,3 ppm (Yatağan) en fazla çinko 23,7 ppm (Yeniköy)
belirlenmiştir (ortalama 21,7ppm). Mesafeler dikkate alındığı zaman yapraklardaki ortalama
çinko miktarının 20,9-22,0 ppm Zn gibi dar sınırlar içinde değişim gösterdiği bulunmuştur.
Bouat (1971), 24 ppm çinko miktarını yeterli 84 ppm Zn miktarını ise yüksek olarak
nitelendirmiştir. Chapman (1966) ise çinko yönünden zeytin yapraklarında 12-19 ppm Zn
değerlerini yeterli olarak bildirmektedir. Reuter ve Robinson (1986) yapraklardaki 10-30 ppm
çinko konsantrasyonunu yeterli olarak kabul etmektedir.
Bitkiler için aynı zamanda bir mikro element olan Mn’nin yapraklardaki miktarı termik
santrallere göre zeytinliklerin uzaklıkları dikkate alınarak incelenmiş; santrale en yakın (0-5
km) mesafedeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 37,6 ppm Mn (Yeniköy’de)
ve en yüksek Mn miktarı 52,1ppm Mn (Gökova’da) belirlendi (ortalama 43,4ppm Mn).
Termik santrallere 5-10 km mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde
en düşük Mn miktarı 34,5 ppm Mn (Yatağan’da) ve en yüksek Mn miktarı 40,3 ppm olarak
(Gökova’da) belirlendi (ortalama 37,6 ppm Mn). Termik santrallere en uzak mesafede (10-20
km) bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az Mn miktarı 39,0 ppm Mn
(Yatağan’da) ve en yüksek Mn miktarı 42,5 ppm Mn (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 40,9
ppm Mn). Reuter ve Robinson (1986) bitkiler için yeterli Mn konsantrasyonunun 20 ppm’in
üzerinde olacağını saptamışlardır. Bouat (1971 ), zeytin yapraklarında 5 ppm Mn
konsantrasyonunu yetersiz, 36 ppm Mn’ı yeterli ve 164 ppm Mn’ı fazla olarak belirlemişdir.
Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası civarında zeytinliklerdeki yapraklarda 25-38
ppm arasında Mn saptamışlardır.
54
Termik santrallere en yakın mesafedeki (0-5 km) zeytin plantasyonlarından alınan yaprak
örneklerinde en az Cu miktarı 6,9 ppm Cu (Yatağan) ve en yüksek Cu miktarı 7,3 ppm Cu
(Yeniköy’de) olarak belirlendi (ortalama 7,1ppm Cu). Santrallere 5-10 km mesafede bulunan
zeytin yapraklarında, en az Cu 7,2 ppm (Gökova) ve en fazla Cu miktarı ise 7,6 ppm Cu
Yeniköy’deki plantasyonlarda saptandı (ortalama 7,4 ppm Cu). Termik santrallere en uzak
mesafe olarak 10-20 km’deki zeytinlik yapraklarında en düşük bakır miktarı 6,0 ppm Cu
(Yatağan’da) ve en yüksek bakır miktarı 6,6 ppm Cu (Gökova’da) bulundu (ortalama 6,3ppm
Cu). Her üç mesafe içinde Cu miktarları yönünden fazla farklılık olmamasına rağmen en
düşük Cu miktarları 10-20 km’lerdeki zeytinlik yapraklarında belirlenmiştir. Bouat (1971),
zeytin yapraklarında 9 ppm Cu miktarını yeterli, 78 ppm Cu miktarını yüksek olarak
açıklamıştır. Chapman (1966), ise zeytin yapraklarında 5-19 ppm bakır miktarını yeterli
olarak tanımlamıştır. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası çevresinde bulunan
zeytinlik yapraklarında 88-313 ppm arasında değişen yüksek Cu miktarlarını bulmuşlardır.
Ağır metallerden olan Cd, termik santrallere en yakın mesafelerde bulunan (0-5 km)
zeytinliklerden alınan yapraklarda en az 0,26 ppm Cd (Yatağan) ve en yüksek ise 0,33 ppm
Cd Gökova’da bulundu (ortalama 0,29 ppm Cd). Santrallere orta uzaklık olan 5-10km
mesafelerdeki zeytin plantasyonu yaprak örneklerinde en az 0,20 ppm Cd (Yatağan’da) ve en
yüksek Cd ise 0,34 ppm olarak Gökova’da belirlendi (ortalama 0,27 ppm Cd). Termik
santrallere en uzak mesafe olan 10-20 km mesafelerdeki zeytin yapraklarında en az 0,23 ppm
Cd (Gökova’da), en fazla ise 0,29 ppm Cd olarak Yatağan’dan alınan örneklerde bulundu
(ortalama 0,25 ppm Cd). Her üç mesafede bulunan Cd konsantrasyonları birbirine çok yakın
değerlerde ortalama 0.25-0.29 ppm Cd olarak bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre
fabrikaları çevresindeki zeytin plantasyonu yapraklarında 0,5 ppm Cd belirlemişlerdir.
Bowen (1979) bitki yapraklarında 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceğini; Scheffer ve Schabel
(1984) ise bitkilerde 0,04-0,5 ppm Cd konsantrasyonu normal değer olarak tanımlamışlardır.
Kobalt ağır metali termik santrallere en yakın mesafelerdeki (0-5 km) zeytinlik yapraklarında,
en az 2,2 ppm Co (Yeniköy) ve en fazla Co ise 2,4 ppm Co olarak Yatağan’dan alınan zeytin
yapraklarında (ortalama 2,3ppm Co). Termik santrallere orta uzaklıktaki mesafe olan 5-10
km’den alınan zeytin yapraklarında en az 1,6 ppm Co (Yeniköy) ve en yüksek Co 2,6 ppm Co
(Yatağan) olarak bulundu (ortalama 2,1ppm Co). Termik santrallere en uzak mesafe olan 1020 km’deki zeytinliklere ait yaprak örneklerinde en az 1,7 ppm Co (Gökova) ve en fazla Co
2,2 ppm olarak (Yeniköy) belirlendi (ortalama 2,0 ppm Co). Genelde her üç mesafedeki
ortalama Co değerleri birbirine çok yakın konsantrasyonda ve ortalama 2,0-2,3 ppm Co
değerleri arasında değişmektedir. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde % 10 verim depresyonu
oluşturabilecek Co konsantrasyonunun 4-40 ppm arasında bulunduğunu bildirmektedirler.
Sauerbeek (1982), bitkilerde toksik etkide bulunabilecek Co miktarını 10-20 ppm olarak
vermektedir. Bu durmda zeytinliklerde herhangi bir Co toksitesi bulunmamıştır.
Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yapraklarda krom
miktarlarıda belirlenmiş, bu bağlamda termik santrallere 0-5 km uzaklıkta bulunan
zeytinliklerdeki yapraklarda en az Cr miktarı 1,7 ppm Cr (Gökova) ve en yüksek Cr miktarı
Yatağan’da 2,2 ppm Cr olarak belirlendi (ortalama 2,0 ppm Cr). Santrallerden 5-10 km
uzaklıktaki mesafelerden alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 1,4 ppm Cr (Gökova) ve en
yüksek Cr miktarı (Yeniköy ve Yatağan) 2,2 ppm Cr olarak belirlendi (ortalama 1,9ppm Cr).
Termik santrallere en uzak mesafelerde (10-20km) bulunan zeytin yapraklarında en az 1,8
ppm Cr (Yatağan) ve en yüksek krom miktarı ise 2,6 ppm olarak Yeniköy’e belirlendi
(ortalama 2,2 ppm Cr). Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan
zeytin yapraklarda Cr miktarı ortalama 1,9-2,3 ppm Cr gibi birbirine çok yakın değerlerde
55
bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası yakınlarında bulunan zeytinliklerden
aldıkları yaprak örneklerinde 2,8-11,5 ppm arasında Cr belirlemişlerdir. Scheffer ve
Schachtschabel (1989), bitkiler için normal Cr değerlerini 0,1-1,0 ppm olarak
bildirmektedirler. Sauerbeck (1982), bitkiler için normal Cr değerini 1-2 ppm olarak
bildirmektedir. Zeytin yaprakları için 2 ppm Cr değerini dikkate aldığımız zaman bölgede
genelde mesafelere göre değişen Cr kirliliğinin başladığı söylenebilir.
Her üç termik santrale farklı uzaklıklarda tesis edilmiş olan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde Ni konsantrasyonu araştırılmış ve santrallere en yakın mesafe olan 0-5 km
uzaklıktaki zeytinlik yapraklarında en az 3,7 ppm Ni (Yatağan) ve en yüksek Ni
konsantrasyonu olarak da 4,7 ppm Ni (Yeniköy) bulunmuştur (ortalama 4,1ppm Ni). Termik
santrallere 5-10 km uzaklıktaki zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde en
düşük 2,8 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek 3,5 ppm Ni (Yatağan’da) belirlendi (ortalama
3,1ppm Ni). Termik santralleree en uzak konumda bulunan (10-20 km) zeytin plantasyonları
yapraklarında en az 3,4 ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek 5,9 ppm Ni (Yeniköy’de) bulundu
(ortalama 4,4 ppm Ni). Termik santrallere farklı mesafelerdeki zeytinllikerden alınan
yapraklarda ortalama 3,1-4,4 ppm arasında değişen Ni belirlendi. En yüksek Ni
konsantrasyonu santrallere 10-20 km uzaklıktaki mesafelerden alınan zeytin yapraklarında
belirlendi. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası yakınından alınan zeytin
yapraklarında 6,3-16,0 ppm arasında Ni belirlemişlerdir. Bowen (1979) bitkilerde normal
olarak 0.02-5,0 ppm Ni bulunabileceğini, .Scheffer ve Schabel.(1984) ise bitkilerde Ni
içeriğinin 3 ppm’in altında olması gerektiğini işaret etmektedirler. Bu durumda 3-5 ppm Ni
konsantrasyonunu kritik değer olarak kabul ettiğimiz zaman bölgede Ni kirliliğinin başladığı
söylenebilir.
Termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerde Pb kirliliğini saptamak amacı ile
termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan zeytinliklerden yaprak örnekleri alınmış, santrallere
en yakın (0-5 km) uzaklıktaki zeytin yapraklarında 6,5 ppm Pb miktarı en az (Gökova) ve
10,2 ppm Pb miktarı ise en yüksek değer olarak Yeni köy’de bulunmuştur (ortalama 8,5ppm
Pb). Santrallere orta uzaklıktaki mesafedeki (5-10 km) zeytinlik yaprak örneklerinde en az
6,8 ppm Pb (Gökova’da) en yüksek 8,3 ppm (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 7,7 ppm
Pb). Termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) zeytin plantasyonlarından alınan
yaprak örneklerinde en az 5,5 ppm Pb (Gökova’da), en yüksek miktarda kurşun ise 11,6 ppm
Pb olarak Yeniköy’de bulunmuştur (ortalama 8,5 ppm Pb). Mesafeleri dikkate aldığımız
zaman zeytin yapraklarında ortalama Pb miktarı 7,7-8,5 ppm gibi dar sınırlar içinde
değişmiştir. En yüksek kurşun miktarı Yeniköy’de en düşük Pb mktarı ise Gökova’dan alınan
örneklerde saptanmıştır. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre fabrikası çevresinden aldıkları
zeytin yaprağı örneklerinde 13-88ppm arasında Pb bulunmuşlardır. Bowen (1979), bitkilerde
kurşun miktarının 0.2-10,0 ppm arasında bulunabileceğini, Schaffer ve Schabel (1989),
bitkilerde 0,1-6,0 ppm Pb’un normal olduğunu belirtmişlerdir. Sauerbeck (1982), ise bitkiler
için Pb kriter değerinin 10-20ppm arasında olduğunu belirtmişdir. Bu durumda zeytinliklerde
Pb kirliliği söz konusu değildir.
Makro besin elementlerinden biri olan kükürtün zeytin yapraklarındaki miktarları, plantajların
termik santrallere olan uzaklıkları dikkate alınarak araştırılmış; santrallere en yakın
mesafedeki (0-5 km) zeytinlik yapraklarında en az %0,17 S (Gökova) ve en yüksek % 0,28 S
(Yatağan) bulunmuştur (ortalama %22 S). Termik santrallere 5-10 km uzaklıkta bulunan
zeytinlik yapraklarında en düşük S miktarı %0,17 S olarak Yeniköy’de saptanmış, buna
karşılık en yüksek S miktarı %0,32 olarak Yatağan’da belirlenmiştir (ortalama %0,24 S). Her
üç termik santralde en uzak mesafedeki (10-20 km) zeytin plantasyonlarından alınan
56
yapraklarda en az %0,17 S (Yatağan) ve en çok %0,18 S (Gök ova ve Yeni köy) olarak çok
dar sınırlar içinde %S miktarları bulunmuştur (ortalama %18 S). Her üç termik santrale farklı
mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde %S miktarları ortlama
%0,18-0,24 S arasında değiştiği görülmektedir. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre
fabrikasına yakın zeytinlik yapraklarında %0,23-0,73 arasında S belirlemişlerdir.
4.7.Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden
İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak
Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi
4..7.1.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden
İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Çamlıklardan Alınan Yaprak
Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt (%) Miktarları Değişimi
Gökova, Yeniköy, Yatağan’dan dört farklı mevsimde çamlıklardan alınan iğne yapraklarında
belirlenen ağır metal ve kükürt miktarı sonuçları çizelge 14’de verilmiştir.
Çizelge 14. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinliklerden Farklı Mevsimlerde Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı
Kükürt (%) ve Ağır Metal (ppm) Miktarları
Çamlıklardan alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları
Mevsim
Termik
Santral
Fe
Zn
Mn
Cu
Cd
Co
Cr
Ni
Pb
Gökova
193,6
8,8
37,4 1,0 0,14
0,9
1,1
2,7
1,9
Yeniköy
İlkbahar
192,0 10,5 59,6 1,1 0,14
1,0
0,4
2,4
2,0
Yatağan
213,6
9,4
33,0 1,8 0,11
1,0
0,8
1,6
2,3
İlkbahar Ortalaması
199,7
9,6
43,3 1,3 0,13
1,0
0,7
2,2
2,1
Gökova
246,3 24,4 40,9 3,5 0,23
1,1
1,8
3,8
8,8
Yeniköy
Yaz
109,2 16,5 21,3 3,3 0,30
1,4
3,5
5,0
10,3
Yatağan
114,9 17,1 41,1 4,8 0,23
1,7
3,3
1,8
10,5
Yaz Ortalaması
156,8 19,3 34,4 3,9 0,25
1,4
2,9
3,5
9,9
Gökova
222,9 31,5 37,2 5,4 0,22
2,9
0,9
3,4
3,4
Yeniköy
Sonbahar
226,2 29,5 51,9 4,4 0,30
2,7
0,8
3,0
3,4
Yatağan
159,3 23,2 37,5 5,0 0,23
2,7
0,7
1,9
4,4
Sonbahar Ortalaması
202,8 28,1 42,2 5,0 0,25
2,8
0,8
2,8
3,8
Gökova
309,0 49,8 111,9 7,6 0,30
1,3
3,9
3,7
6,5
Yeniköy
Kış
253,3 37,8 77,0 7,2 0,35
1,4
2,8
5,5
9,0
Yatağan
333,2 51,6 77,7 7,7 0,27
1,4
1,3
3,4
14,3
Kış Ortalaması
298,5 46,4 88,8 7,5 0,31
1,4
2,7
4,2
9,9
Zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde kükürt(%) ve ağır metal (ppm) miktarları
Gökova
196,2
5,6
30,7 3,4 0,21
1,2
0,8
2,7
2,8
Yeniköy
İlkbahar
191,3
7,0
31,8 3,7 0,19
1,0
0,7
2,5
2,8
Yatağan
219,6
8,3
34,9 4,2 0,21
1,4
0,9
2,8
3,3
İlkbahar Ortalaması
202,4
6,9
32,5 3,8 0,20
1,2
0,8
2,7
3,0
Gökova
249,4 19,0 33,3 5,0 0,26
1,1
3,0
2,3
11,3
Yeniköy
Yaz
148,9 15,6 30,4 5,7 0,24
1,7
4,3
3,4
13,3
Yatağan
144,8 15,5 31,1 5,6 0,19
2,0
4,3
2,9
10,3
Yaz Ortalaması
181,0 16,7 31,6 5,4 0,23
1,6
3,8
2,8
11,7
Gökova
229,8 27,1 52,5 8,0 0,30
3,6
0,8
3,3
4,4
Yeniköy
Sonbahar
158,5 25,5 39,7 7,6 0,33
3,6
0,6
5,3
4,9
Yatağan
175,9 21,1 29,8 7,5 0,27
3,7
0,8
3,4
4,3
S(%)
0,25
0,35
0,46
0,35
0,08
0,11
0,09
0,09
0,19
0,23
0,26
0,23
0,22
0,19
0,24
0,21
0,20
0,35
0,38
0,31
0,09
0,10
0,12
0,10
0,19
0,15
0,29
57
Sonbahar Ortalaması
Gökova
Yeniköy
Kış
Yatağan
Kış Ortalaması
188,0
378,4
385,6
420,9
394,9
24,5
39,4
40,2
38,9
39,5
40,7 7,7
75,2 11,6
53,7 11,4
60,9 9,6
63,3 10,9
0,30
0,45
0,34
0,36
0,38
3,6
2,4
1,7
2,5
2,2
0,8
2,7
3,5
2,4
2,8
4,0
6,4
6,6
5,7
6,2
4,5
6,5
18,7
16,8
14,0
0,21
0,24
0,18
0,25
0,22
Genç ibrelerde ilkbahar mevsiminde en az demir miktarı 192 ppm Fe (Yeniköy) ve en fazla
demir miktarı ise 213,6 ppm Fe olarak Yatağan’da bulunmuştur (ortalama 199,7 ppm Fe).
Yaz mevsiminde ise en az demir 109,2 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla demir 246,3 ppm
(Gökova’da) belirlenmiştir (ortalama 156,8ppm Fe). Sonbaharda alınan iğne yaprak
örneklerde ise en az 159,3ppm Fe (Yatağan’da) ve en fazla demir 226,2 ppm Fe (Yeniköy’de)
saptandı (ortalama 202,8 ppm Fe ). Kış mevsiminde en düşük demir 253,3 ppm Fe (Yeniköy)
ve en fazla demir 333,2 ppm Fe (Yatağan) olarak belirlendi (ortalama 298,5 ppm Fe). Dört
mevsim ortalaması olarak en az 156,8 ppm Fe ve en fazla 298,5 ppm Fe bulundu. Mevsimler
arasında önemli demir değerleri farklılığı bulunmuştur. En düşük demir yaz, en fazla demir
kış mevsiminde belirlendi. Themlitz (1968) sarıçam fidanlarında demir miktarını 110-150
ppm olarak belirlemiştir. Ankara,Uludağ ve Belgrad ormanlarından alınan karaçamların 1
yaşındaki ibrelerinde 137,9-329,3 ppm arasında Fe belirlenmiştir (Dündar 1969).
Termik santrallerin çevresindeki çamlıklardan ilkbahar mevsimi alınan ibre örneklerinde en
düşük çinko miktarı 8,8 ppm Zn (Gökova’da) ve en yüksek ise 10,5 ppm Zn (Yeniköy’de)
belirlendi (ortalama 9,6 ppm Zn). Yaz mevsiminde termik santrallerin çevresindeki çamlardan
alınan iğne yaprak örneklerinde en az çinko miktarı 16,5ppm Zn (Yeniköy’de) ve en yüksek
Zn miktarı ise Gökova’da 24,4 ppm Zn olarak bulundu (ortalama 19,3 ppm Zn). Sonbahar
mevsiminde alınan iğne yapraklarda en düşük çinko 23,2 ppm Zn (Yatağan’da) en fazla ise
Gökova’dan alınan ibre örneklerinde 31,5 ppm Zn olarak saptandı (ortalama 28,1ppm Zn).
Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlıklardan kış mevsiminde alınan iğne yaprak
örneklerinde en az çinko miktarı 37,8 ppm Zn (Yeniköy’de) ve en fazla çinko miktarı ise
51,6ppm Zn olarak Yatağan’dan alınan örneklerde saptandı (ortalama 46,4ppm Zn). Dört
mevsimde çam yaprak örneklerinde ortalama 9,6-46,4 ppm arasında Zn saptandı. En fazla
çinko kış mevsiminde en düşük çinko ise ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde
bulundu. Dündar (1969), Ankara,Uludağ ve Belgrad ormanlarında karaçamların 1 yaşlı
ibrelerinde 24,2-36,3ppm arasında Zn belirlemişdir. Radomacher (2001) Avrupa’da çam
ibrelerinde ortanca çinko değerini 40 ppm Zn olarak bildirmektedir.
Termik santraller civarında bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde en az 33,0
ppm Mn (Yatağan) ve en fazla Mn değeri ise 59,6 ppm Mn olarak (Yeni köy) belirlendi
(ortalama 43,3 ppm Mn). Yaz mevsiminde alınan örneklerde ise en az 21,3 ppm Mn (Yeni
köy) ve en fazla Mn miktarı ise 41,1 ppm Mn olarak (Yatanğan) saptandı (ortalama 34,4 ppm
Mn). Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yapraklarında en az 37,2 ppm Mn (Gökova) ve
en fazla Mn değeri ise 51,9 ppm Mn olarak (Yeniköy) bulunmuştur (ortalama 42,2 ppm Mn).
Kış mevsiminde alınan çam ibre örneklerinde en düşük Mn miktarı 77,0 ppm Mn (Yeniköy)
ve enfazla Mn değeri ise 111,9 ppm Mn olarak (Gökova) saptandı (ortalama 88,8 ppm Mn ).
Farklı mevsimlere göre belirlenen mangan değerleri ortalama olarak 34,4-88,8 ppm Mn gibi
geniş sınırlar içinde değişmiş; en düşük Mn değerleri yaz, en yüksek Mn değerleri ise kış
mevsiminde alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur. Çepel ve Dündar (1978) yaptıkları
çalışmada kızılçam iğne yapraklarında Mn miktarlarını 50-64 ppm olarak belirlemişlerdir.
58
Her üç santrale farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan ilkbahar mevsiminde alınan iğne yaprak
örneklerinde en az 1,0 ppm Cu (Gökova’da) en fazla ise 1,8 ppm Cu (Yatağan’da) bulundu
(ortalama 1,3ppm Cu). Yaz mevsiminde alınan ibre örneklerinde ise en az 3,3 ppm Cu
(Yeniköy’de) ve en fazla Cu ise 4,8 ppm Cu olarak Yatağan’dan alınan iğne yapraklarda
bulundu (ortalama 3,9 ppm Cu). Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan sonbahar
mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 4,4 ppm Cu (Yeniköy’de) ve en fazla bakır ise
5,4 ppm Cu olarak Gökova’dan alınan örneklerde bulundu (ortalama 5,0 ppm Cu). Kış
mevsiminde alınan iğne yapraklarda en az 7,2 ppm Cu (Yeniköy’de) ve en fazla Cu ise 7,7
ppm Cu olarak Yatağan’dan alınan örneklerde belirlendi (ortalama 7,5 ppm Cu). Radomacher
(2001)Avrupa ormanlarında yaptığı survey çalışması sonucu olarak iğne yapraklı çamlarda
ortanca bakır konsantrasyonunu 3,5 ppm Cu olarak bulmuştur. Dündar (1969) farklı
yörelerden aldığı 1 yaşlı karaçam iğne yapraklarında 5,45-7,69 ppm Cu belirlemiştir.
Wehrmann (1961) 59 çam ağaçlarından aldığı ibrelerde 2,6-12,0 ppm Cu saptamış, belirlenen
en düşük miktarın dahi noksanlık işareti sayılmaması gerektiğini vurgulamıştır.
İlkbahar mevsiminde her üç termik santralin çevresinden alınan çam ibrelerinde ağır
metallerden Cd’un en az miktarı 0,11 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla ise 0,14 ppm Cd
(Gökova ve Yeniköy’de) bulundu (ortalama 0,13ppm Cd). Yaz mevsiminde alınan çam iğne
yapraklarında en düşük Cd miktarı 0,23ppm Cd (Gökova ve Yatağan’da) ve en fazla Cd 0,30
ppm Cd (Yeniköy) olarak belirlendi (ortalama 0.25 ppm Cd ). Sonbahar mevsiminde termik
santraller çevresindeki çamların iğne yapraklarında en az 0,22 ppm Cd (Gökova’da) ve en
fazla ise 0,30 ppm Cd (Yeniköy’de) olarak belirlendi (ortalama 0,25 ppm Cd). Kış
mevsiminde alınan iğne yapraklarda ise en düşük Cd miktarı 0,27 ppm Cd (Yatağan’da),
enyüksek Cd miktarı 0,35 ppm Cd (Yeni köy) olarak belirlendi (ortalama 0,31ppm Cd).
Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd bulunabileceği bildirmektedir. Kloke (1973) yüksek
bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd bulunabileceği açıklamıştır. Schaffer ve Schabel (1989) bitkilerde
0,04-0,5 Cd konsantrasyonlarını normal değerler olarak vermişlerdir. Bu değerler dikkate
alındığı zaman Cd yönünden önemli bir kirlilik söz konusu değildir. Ayrıca mevsimlere göre
ortalama Cd değerleri 0,13-0,31 ppm Cd arasında değişmiş en az Cd ilkbahar, en fazla Cd ise
kış mevsiminde alınan iğne yapraklarda saptanmıştır.
Co ağır metal konsantrasyonu, ilkbaharda termik santraller çevresindeki çamlardan alınan
iğne yaprak örneklerinde en az 0,9ppm Co (Gökova’da) ve en fazla ise 1,0 ppm Co (Yeniköy
ve Yatağan’da) olarak belirlendi (ortalama 1,0 ppm Co). Yaz mevsiminde alınan iğne yaprak
örneklerinde en az 1,1ppm Co Gökova’da ve en fazla Co ise 1,7 ppm Co (Yatağan da)
bulundu (ortalama 1.4ppm Co). Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yaprak örneklerinde
ise en az Co miktarı 2,7 ppm (Yeniköy ve Yatağan) en fazla Co ise 2,9 ppm Co (Gökova)
olarak saptandı (ortalama 2,8 ppm Co). Kış mevsiminde termik santraller çevresinde bulunan
çamlardan alınan iğne yaprak örneklerinde, en az Co miktarı 1,3ppm Co (Gökova’da) ve en
fazla Co konsantrasyonu ise 1,4 ppm Co (Yeniköy ve Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama 1,4
ppm Co ). Her dört mevsimde iğne yaprakların ortalama Co miktarı 1,0-2.8 ppm Co arasında
değişmiştir. En az Co miktarı ilkbahar mevsiminde en fazla Co miktarı ise sonbahar
mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde belirlenmiştir. Nichol ve Beckett (1985)
bitkilerde %10 verim depresyonu oluşturabilecek Co düzeyinin 4-40 ppm Co arasında
bulunabileceğini bildirmektedirler.
Her üç termik santralin bulunduğu yörelerden alınan çam iğne yapraklarında ilkbahar
mevsiminde en az 0,4 ppm Cr (Yeniköy’de) ve en fazla Cr miktarı ise 1,1ppm (Gökova)
bulunmuştur (ortalama 0,7 ppm ). Yaz mevsiminde ise iğne yapraklarda en az 1,8 ppm
59
(Gökova’da) en fazla ise 3,5 ppm Cr (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 2,9 ppm Cr).
Sonbahar mevsiminde alınan çam iğne yapraklarında en az 0,7 ppm Cr (Yatağan’da) ve en
fazla 0,9 ppm Cr (Gökova’da) saptandı (ortalama 0,8 ppm Cr). Kış mevsiminde alınan iğne
yaprak örneklerinde en az Cr 1,3 ppm Cr (Yatağan’da) ve en fazla Cr ise 3,9 ppm Cr olarak
(Gökova’da) bulunmuştur (ortalama 2,7ppm). Her dört mevsimde alınan iğne yaprak
örneklerinde ortalama olarak en az 0,7 ppm Cr ilkbaharda ve en fazla 2,9 ppm olarak yazın
alınan örneklerde saptandı. Sauerbeck (1982) bitkilerde toksik etkide bulunabilecek Cr
miktarının 1-2 ppm Cr olduğu belirtmiştir. Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim
depresyonu yapabilecek Cr miktarının 2-18ppm arasında bulunacağını açıklamaktadırlar
Her üç termik santralin bulunduğu çevrelerden ilkbahar mevsiminde alınan iğne yaprak
örneklerine en az 1,6 ppm Ni (Yatağan’da) ve en fazla Ni ise 2,7 ppm Ni olarak (Gökova’da)
bulundu (ortalama 2,2 ppm Ni). Yaz mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde en az 1,8
ppm Ni (Yatağan’da) ve en fazla Ni ise 5,0 ppm Ni olarak Yeniköy’de belirlenmiştir
(ortalama 3,5 ppm Ni). Sonbahar mevsiminde termik santraller çevresindeki çamlardan alınan
iğne yaprak örneklerinde en az 1,9 ppm Ni (Yatağan’da) en fazla ise 3,4 ppm Ni (Gökova’da)
saptanmıştır (ortalama 2,8 ppm Ni). Kış mevsiminde çam iğne yaprak örneklerinde en az 3,4
ppm (Yatağan’da ) ve en fazla Ni ise 5,5 ppm Ni (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 4,2 ppm Ni
) Her dört mevsim ortalaması olarak Ni miktarı 2,2-4,2 ppm Ni arasında belirlendi. Bowen
(1979) bitkiler için normal olarak 0,02-5,0 ppm arasında Ni miktarı bulunabileceğini ve
Schaffer ve Schabel (1989) ise bitkilerde normal Ni miktarının 3 ppm olduğunu
bildirmişlerdir.
Üç termik santralin çevresinden farklı mevsimlerde alınan çam iğne yapraklarında yapılan
analizler sonucunda, ilkbahar mevsiminde iğne yapraklarda belirlenen Pb miktarının en düşük
düzeyi 1,9 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb miktarı ise 2,3 ppm Pb (Yatağan)
bulunmuştur (ortalama 2,1ppm ). Yaz mevsiminde alınan iğne yapraklarda en az 8,8 ppm Pb
(Gökova’da) en yüksek kurşun miktarı ise 10,5 ppm (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 9,9
ppm Pb). Sonbahar mevsiminde ise üç termik santralin çevresinden alınan iğne yaprak
örneklerinde en az kurşun 3,4 ppm Pb (Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla kurşun 4,4 ppm
Pb (Yatağan’da) olarak saptanmıştır (ortalama 3,8 ppm Pb). Kışın alınan yaprak örneklerinde
en az 6,5 ppm Pb (Gökova’da) ve en fazla kurşun 14,3 ppm Pb (Yatağan’da) olarak
bulunmuştur (ortalama 9,9 ppm Pb). Her dört mevsim alınan iğne yaprak örneklerinde
ortalama 2,1-9,9 ppm arasında kurşun saptanmıştır. Her üç termik santral içinde Yatağan’dan
alınan örneklerde daha fazla Pb belirlenmiştir. Sauerbeck (1982) bitkiler için kritik sınır
değerin 10-20 ppm arasında bulunduğunu bildirmektedir. Scheffer ve Schachtschabel (1989)
bitkilerde 0,1-6,0 ppm arasında Pb bulunduğunu açıklamaktadırlar. Kurşun için verilen 10
ppm Pb değerini baz aldığımız zaman dört mevsim ile ilgili ortalamalar kirlilik için verilen bu
kriter değere ulaşmamasına rağmen yaz mevsiminde Yeniköy ve Yatağan’da buna karşılık kış
mevsiminde Yatağan’da bu değerin üzerinde Pb miktarları saptanmıştır.
Çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerdeki kükürt miktarı değişimi dört mevsim dikkate
alınarak incelenmiş, ilkbahar mevsiminde iğne yapraklarda en düşük kükürt miktarı %0,25 S
(Gökova’da) olarak ve en yüksek kükürt miktarı %0,46 S (Yatağan’da) saptandı (ortalama
%0,35 S). Yaz mevsiminde en düşük kükürt miktarı %0,08 S (Gökova’da) ve en yüksek
kükürt miktarı ise %0,11 S olarak Yeniköy’de bulunmuştur.(ortalama %0.09). Sonbaharda en
düşük kükürt miktarı %0,19 (Gökova’da) ve en yüksek kükürt miktarı ise %0,26 olarak
Yatağan’da belirlendi (ortalama %0,23 S). Kış mevsiminde alınan iğne yaprak örneklerinde
en az kükürt miktarı %0,19 S (Yeniköy’de) ve en yüksek kükürt miktarı ise %0,24 S
(Yatağan’da) saptanmıştır (ortalama %0,21 S). Dört mevsimde alınan iğne yapraklarda
60
ortalama %0,09-%0,35 S arasında kükürt saptandı. En düşük kükürt yaz (%0,09 S), en yüksek
kükürt miktarı ise ilkbahar (%0,35 S) mevsiminde bulundu. Makineci (1997), Trakya
İğneada’da 1 yaşındaki ibrelerde %0,2 S düzeyinde kükürt belirlemiştir. Günay (1986), kızıl
çamların termik santral dışında kalmış alanlarda 1 yaşındaki iğne yapraklarda %.0,11-0,21
arasında S saptamıştır. Hasta ağaçlar için 1 yaşındaki ibrelerde ortalama %0,26-0,34 S
arasında kükürt bulmuştur.
4.7.2.Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin Bulunduğu Yörelerden
İlkbahar Yaz Sonbahar ve Kış Mevsimlerinde Zeytinliklerden Alınan Yaprak
Örneklerinde Belirlenen Ağır Metal ve Kükürt Miktarları Değişimi
Zeytinlik plantajlarının termik santrallere olan konumu dikkate alınarak dört mevsimde
yaprak örnekleri alınmış ve yaprak örneklerinin kapsadığı ağır metal ve kükürt miktarları
çizelgede 14’de verilmiştir.
İlkbahar mevsiminde her üç santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde en az demir miktarı 191,3 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla ise 219,6 ppm Fe
olarak Yatağan’daki örneklerde saptandı (ortalama 202,4 ppm Fe). Yaz mevsiminde alınan
zeytin yaprak örneklerinde en az 144,8ppm Fe (Yatağan’da) ve en yüksek demir
konsantrasyonu 249,4 ppm Fe (Gökova’da) belirlendi (ortalama 181 ppm Fe ). Her üç
santralin bulunduğu yörelerde tarımı yapılan zeytinlik plantasyonlarından sonbaharda alınan
yaprak örneklerinde en az demir 158,5 ppm Fe (Yeniköy’de) ve en fazla demir 229,.8 ppm
Fe (Gökova) bulundu (ortalama 188,0 ppm Fe ). Kış mevsiminde alınan zeytin yapraklarında
en az demir 378,4 ppm Fe (Gökova’da) ve en fazla demir 420,9 ppm Fe (Yatağan’da)
saptandı (ortalama 394,9 ppm Fe). Her dört mevsimde alınan zeytin yaprak örneklerinde
181ppm (yaz) ile 394,9ppm Fe (kış) arasında demir belirlenmiştir. Bouat (1971) zeytin
yapraklarında 40 ppm demiri düşük, 134ppm demir düzeyini optimum ve 460 ppm demiri
yüksek olarak nitelendirmiştir. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikası yakınındaki
zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 1800-8875 ppm Fe gibi yüksek değerler
saptamışlardır. Termik santrallerin bulunduğu yörelerdeki zeytinliklerde herhangi bir demir
toksitesi bu durumda söz konusu değildir.
Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan zeytinliklerden ilkbahar
mevsiminde alınan yaprak örneklerinde, en az çinko miktarı 5,6 ppm Zn (Gökova’da) ve en
yüksek çinko ise 8,3 ppm Zn (Yatağan’da) olarak belirlendi (ortalama 6,9 ppm Zn). Yaz
mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 15,5 ppm Zn (Yatağan’da) ve en fazla Zn ise
19,0 ppm Zn olarak (Gökova’da) bulundu (ortalama 16,7 ppm Zn). Sonbahar mevsiminde
termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 21,1
ppm Zn (Gökova’da), en yüksek çinko miktarı ise 27,0 ppm olarak (Gökova) saptandı
(ortalama 24,5 ppm Zn.). Kış aylarında alınan zeytin yaprak örneklerinde en az 38,9 ppm Zn
(Yatağan) en fazla ise 40,2 ppm Zn olarak (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 39,5 ppm
Zn). Dört mevsimde zeytin yaprak örneklerinde ortalama 6,9-39,5ppm Zn arasında
konsantrasyon değerleri değişimi gözlenmiştir. En düşük çinko miktarı ilkbaharda, en yüksek
Zn miktarı ise kış mevsiminde belirlenmiştir. Reuter ve Robinson (1986) zeytin yapraklarında
10-30 ppm arasında Zn'un yeterli olduğunu, Bouat (1971) ise 24 ppm Zn 'un yeterli, 84 ppm
Zn'un ise yüksek olduğunu bildirmiştir.
Gökova, Yeniköy ve Yatağan terimk santralleri çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından
ilkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az mangan miktarı 30,7 ppm Mn
61
(Gökova’da) ve en fazla 34,9 ppm Mn (Yatağan’da) olarak saptanmıştır (ortalama 32,5 ppm
Mn). Yaz mevsimindeki yaprak örneklerinde ise en az 30,4 ppm Mn (Yeniköy’de) ve en fazla
mangan ise 33,3 ppm Mn (Gökova’da) bulunmuştur (ortalama 31,6 ppm Mn). Sonbahar
mevsiminde termik santrallerin çevresindeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az
29,8 ppm Mn (Yatağan’da) ve en fazla Mn ise 52,5 ppm Mn (Gökova’da) belirlenmiştir
(ortalama 40,7ppm Mn). Kış mevsiminde alınan örneklerde ise en az Mn 53,7 ppm Mn
(Yeniköy’de) ve en fazla mangan ise 75,2 ppm olarak (Gökova’da) saptanmıştır (ortalama
63,3 ppm Mn). Dört mevsimde termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan
yaprak örneklerinde en az Mn miktarı yaz mevsiminde ve en fazla mangan miktarı ise kış
mevsiminde bulunmuştur. Reuter ve Robinson (1986), zeytin yapraklarında normal Mn
konsantrasyonunun 20 ppm’in üzerinde olacağını ve Bouat (1971), 36 ppm Mn
konsantrasyonunun zeytin yaprakları için yeterli ve 164 ppm’in ise yüksek olduğunu
açıklamışlardır. Hakerlerler ve Höfner (1984), gübre fabrikaları yakınında bulunan
zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 23-38 ppm arasında Mn bulunduğunu
bildirmektedirler.
Dört mevsim boyunca termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden ilkbahar
mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 3,4 ppm Cu (Gökova’da) en fazla Cu miktarı
ise 4,2 ppm olarak (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 3,8 ppm Cu). Yaz mevsiminde alınan
yaprak örneklerinde en az bulunan bakır miktarı 5ppm Cu (Gökova’da) en fazla Cu miktarı
ise 5,7 ppm Cu (Yeniköy’de) bulundu (ortalama 5,4ppm Cu). Sonbahar mevsiminde alınan
zeytin yaprak örneklerinde ise en az 7,5 ppm Cu ( Yatağan’da) ve en fazla Cu miktarı ise 8,0
ppm Cu (Gökova) olarak belirlendi (ortalama 7,7 ppm Cu). Kış mevsiminde her üç termik
santral çevresindeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az 9,6 ppm Cu
(Yatağan’da) ve en falza Cu ise 11,6 ppm Cu (Gökova’da) belirlendi (ortalama 10,9 ppm Cu).
Her dört mevsim ortalamasına göre en az bakır 3,8 ppm Cu ilkbahar ve en fazla bakır miktarı
ise 10,9 ppm olarak kış mevsiminde bulundu. Bouat (1971) zeytin yapraklarında 9 ppm
bakırın yeterli ve 78 ppm bakırın yüksek olduğunu açıklamıştır. Chapman (1966) ise
zeytinlerde 5-19 ppm arasında bakırın yeterli olduğunu bildirmişdir. Hakerlerler ve Höfner
(1984), gübre fabrikası çevresindeki zeytinliklerden aldıkları yaprak örneklerinde 88-313 ppm
Cu gibi yüksek konsantrasyonlar saptamışlardır.
Ağır metallerden bir diğeri olan kadmiyumun zeytin yapraklarındaki miktarı, üç termik
santral çevresinde bulunan zeytinliklerden farklı mevsimlerde yaprak örnekleri alınarak
incelenmiştir. İlkbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en az 0,19 ppm Cd
(Yeniköy’de) ve en fazla kadmiyum ise 0,21 ppm Cd (Gökova ve Yatağan’da) olarak
bulunmuştur (ortalama 0,20 ppm Cd). Yaz mevsiminde alınan zeytin yaprak örneklerinde en
az 0,19 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla kadmiyum ise 0,26 ppm Cd (Gökova’da)
belirlenmiştir (ortalama 0,23 ppm Cd). Sonbahar mevsiminde her üç termik santralin
çevresindeki zeytin yaprak örneklerinde en az 0,27 ppm Cd (Yatağan’da) ve en fazla 0,33
ppm Cd (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 0,30 ppm Cd). Kış mevsiminde alınan zeytin
yaprakları örneklerinde en az kadmiyum 0,34 ppm Cd (Yeniköy’de) ve en fazla kadmiyum ise
0,45 ppm Cd (Gökova’da) bulundu (ortalama 0,38 ppm Cd). Hakerlerler ve Höfner (1984)
gübre fabrikası çevresindeki zeytin yaprakları örneklerinde 0,5 ppm Cd bulunduğunu
açıklamaktadırlar. Kloke (1973) bitkilerde 0,2-3,0 ppm Cd bulunabileceğini bildirmektedir.
Bowen (1979) bitkilerde 0,1-2,4 ppm Cd konsantrasyonunun normal olduğu açıklamıştır. Her
dört mevsimde termik santralin bulunduğu çevrelerden alınan zeytin yaprakları örneklerinde
en az 0,20 ppm Cd (ilkbaharda) ve en fazla Cd ise 0,38 ppm Cd (kışın) saptandı. Farklı
mevsimlerde zeytin yapraklarında bulunan Cd konsantrasyonları arasında pek yüksek değişim
gözlenmemiştir.
62
Her üç termik santralin çevresindeki zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak
örneklerinde bir diğer ağır metal olan kobaltın değişimi incelenmiş; ilkbahar mevsiminde
alınan yaprak örneklerinde en az 1,0 ppm Co (Yeniköy’de) ve en fazla kobalt ise 1,4 ppm Co
(Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama 1,2 ppm Co). Yaz mevsiminde alınan zeytin yaprak
örneklerinde en az 1,1 ppm Co (Gökova’da) ve en fazla Co konsantrasyonu ise 2,0 ppm Co
olarak (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 1,6 ppm Co). Sonbahar mevsiminde ise üç termik
santralin çevresinde bulunan zeytinlerden alınan yaprak örneklerinde en az 3,6 ppm Co
(Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla Co ise 3,7 ppm Co (Yatağan’da) belirlendi (ortalama 3,6
ppm Co). Termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden kış mevsiminde alınan yaprak
örneklerinde en az 1,7 ppm Co (Yeniköy’de) ve en fazla Co miktarı ise 2,5 ppm Co olarak
(Yatağan’da) saptandı (ortalama 2,2 ppm Co). Nichol ve Beckett (1985) bitkilerde %10 verim
depresyonu oluşturabilecek Co konsantrasyonunun 4-40 ppm Co düzeyinde bulunduğunu
açıklamışlardır.
Termik santraller çevresinde bulunan zeytinliklerden dört farklı mevsimde alınan yaprak
örneklerinde saptanan krom miktarları değişimi incelenmiş; ilkbahar mevsiminde alınan
yaprak örneklerinde en az 0,7 ppm Cr (Yeniköy’de) ve en fazla krom miktarı ise 0,.9 ppm Cr
(Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama 0,8 ppm Cr). Yazın alınan zeytin yapraklarında en az
krom miktarı 3,0 ppm Cr (Gökova’da) en fazla krom ise 4,3 ppm Cr (Yeniköy ve Yatağan’da)
saptandı (ortalama 3,8 ppm Cr). Sonbaharda alınan yaprak örneklerinde en az krom 0,6 ppm
Cr (Yeniköy’de) ve en fazla ise 0,8 ppm Cr olarak (Gökova ve Yatağan’da) bulundu
(ortalama 0,7 ppm Cr). Üç termik santralin çevresinden kışın alınan zeytin yaprak
örneklerinde en az 2,4 ppm Cr (Yatağan’da) ve en yüksek krom konsantrasyonu ise 3,5 ppm
Cr olarak (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 2,8 ppm Cr). Termik santrallerin çevresinden
dört mevsimde alınan yaprak örneklerinde en az krom illkbahar mevsiminde (0,8 ppm Cr ) ve
en fazla krom ise yazın alınan örneklerde (3,8 ppm Cr) belirlenmiştir. Hakerlerler ve Höfner
(1984) gübre fabrikası çevresinde bulunan zeytin plantasyonlarından aldıkları örneklerde 2,811,5 ppm arasında krom bulduklarını açıklamışlardır. Nickol ve Beckett (1985) bitkilerde
%10 verim depresyonu oluşturabilecek krom konsantrasyonunu 2-18 ppm Cr olarak
bildirmişlerdir. Sauerbeck (1982) bitkilere toksik etkide bulunabilecek krom
konsantrasyonunu 1-2 ppm olarak vermişdir. Krom için verilen 2 ppm konsantrasyonu baz
aldığımızda yaz ve kış mevsiminde zeytinliklerde krom kirliliğinin oluştuğunu söyleyebiliriz.
Her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak
örneklerinin kapsamış oldukları ağır metallerden bir diğeri olan Ni miktarı da incelenmiş;
ilkbahar mevsiminde alınan zeytin yaprakları örneklerinde en düşük Ni miktarı 2,5 ppm Ni
(Yeniköy’de) ve en yüksek nikel miktarı ise 2,8 ppm Ni (Yatağan’da) belirlenmiştir (ortalama
2,7 ppm Ni). Yaz mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en düşük Ni miktarı 2,3 ppm Ni
(Gökova’da) ve en yüksek Ni ise 3,4 ppm Ni (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 2,8 ppm
Ni). Her üç santral çevresinden sonbahar mevsiminde alınan yaprak örneklerinde en düşük 3,3
ppm Ni (Gökova’da) ve en yüksek Ni 5,3 ppm Ni (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 4,0
ppm Ni). Kış mevsiminde her üç santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde en düşük nikel 5,7 ppm Ni (Yatağan’da) ve en yüksek nikel miktarı ise 6,6 ppm
(Yeniköy’de) belirlendi (ortalama 6,2 ppm Ni). Dört mevsimde termik santraller çevresindeki
zeytin plantasyonlarından alınan yaprak örneklerinde 2,7-6,2 ppm
arasında Ni
konsantrasyonu değişimi belirlenmiş ve bu bağlamda genelde en yüksek olan değerlerin
Yeniköy’den alınan örneklerde olduğu bulunmuştur. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre
fabrikası çevresindeki zeytinliklerden almış oldukları zeytin yaprak örneklerrinde 6,3-16,0
ppm arasında Ni bulmuşlardır. Schaffer ve Schabel (1989) bitkilerde 3 ppm'in altında, Bowen
63
(1979) ise normal olarak 0,02 ppm ile 5,0 ppm arasında Ni konsantrasyonunun
bulunabileceğini açıklamışlardır. Nikel için önerilen 5 ppm Ni konsantrasyonunu baz
aldığımız zaman kış aylarında Ni kirliliği söz konusu olmaktadır..
Her üç santral çevresinde bulunan zeytinliklerden dört mevsimde alınan yaprak örneklerinde
kurşun miktarı değişimleri incelenmiş; ilkbaharda alınan örneklerde en az kurşun 2,8ppm Pb
(Gökova ve Yeniköy’de) ve en fazla kurşun ise 3,3 ppm Pb (Yatağan’da) saptanmıştır
(ortalama 3,0 ppm Pb). Termik santralin bulunduğu yörelerden yaz mevsiminde alınan yaprak
örneklerinde en az kurşun 10,3 ppm Pb (Yatağan’da) ve en fazla kurşun ise 13,3 ppm Pb
olarak (Yeniköy’de) bulunmuştur (ortalama 11,7 ppm Pb ). Sonbaharda alınan yaprak
örneklerinde ise en düşük kurşun 4,3 ppm Pb (Yatağan’da) ve en yüksek kurşun ise 4,9 ppm
Pb olarak (Yeniköy’de) saptanmıştır (ortalama 4,5 ppm Pb). Kışın alınan zeytin yapraklarında
ise en düşük kurşun konsantrasyonu 6,5 ppm Pb (Gökova’da) ve en yüksek Pb ise 18,7 ppm
olarak (Yeniköy’de) belirlenmiştir (ortalama 14,0 ppm Pb). Dört mevsim ortalaması olarak
yapraklardaki Pb konsantrasyonu en az 3,0 ppm Pb ilkbaharda ve en yüksek kurşun
konsantrasyonu olarak ise 14,0 ppm Pb kış mevsiminde bulunmuştur. Hakerlerler ve Höfner
(1984) gübre fabrikası çevresindeki zeytinliklerden aldıkları örneklerde 13-88 ppm arasında
Pb bulunduğunu açıklamışlardır. Bowen (1979) bitkilerde 0,2-20,0 ppm arasında Pb
bulunabileceğini, Sauerbeck (1982) ise bitkiler için kritik kurşun konsantrasyonunun 10-20
ppm Pb olduğunu bildirmişlerdir. Önerilen 10 ppm’lik kurşun konsantrasyonunu baz
aldığımız zaman yaz ve kış mevsimlerinde Pb kirliliği oluştuğu kabul edilmektedir.
Makro besin elementi olan kükürtün her üç termik santral çevresinde yer alan zeytinliklere
olan etkisinin mevsimsel değerlendirmesini yapmak için dört mevsimde yaprak örneği
alınmıştır. İlkbaharda alınan zeytin yaprak örneklerinde en az kükürt %0,20 S (Gökova’da) ve
en fazla kükürt ise %0,38 S olarak (Yatağan) bulunmuştur (ortalama %0.31 S). Yaz
mevsiminde alınan örneklerde ise en az %0,09 S (Gökova’da) ve en fazla kükürt ise %0,12 S
olarak (Yatağan’da) saptanmıştır (ortalama %0,10 S). Sonbahar mevsiminde termik santraller
çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en az %0,15 S (Yeniköy’de) ve
en fazla S miktarı ise %0,29 olarak (Yatağan’da) bulunmuştur (ortalama %0,21 S). Kışın
alınan yaprak örneklerinde en az kükürt %0,18 S (Yeniköy’de) ve en fazla kükürt ise %0,25 S
(Yatağan) olarak belirlendi (ortalama %0,22 S). Her üç termik santralden dört mevsim
boyunca alınan zeytin yaprağı örneklerinde en az kükürt miktarı %0,10 S olarak yazın ve en
fazla kükürt miktarı ise %0,31 olarak ilkbaharda bulundu. Hakerlerler ve Höfner (1984) gübre
fabrikası çevresinden aldıkları zeytin yaprakları örneklerinde kükürt miktarını %0,23-0,73 S
arasında bulmuşlardır.
4.8. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan
Toprak Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve
Kimyasal Özellikleri İle İlişkileri
4.8.1. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Çamlıklardan Alınan Toprak
Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal
Özellikleri İle İlişkileri
Çizelge 15‘de her üç termik santralin çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerinin
ağır metal miktarı ile toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasında belirlenen
ilişkiler verilmiştir.
64
Gökova’daki çamlık topraklarının kapsadığı ağır metal (Mn,Cu, ve Co) miktarları ile
toprakların suda çözünür tuz miktarı arasında önemli ilişkiler bulundu. Bu bölgede topraktaki
ağır metallerden Cd ve Cr ile pH arasında ilişkiler saptandı.
Yeniköy çevresindeki çamlık topraklarındaki ağır metallerden Fe’in bünye fraksiyonu olan
kum ve kil; Cd’un bünye fraksiyonlarından kum, mil ve kil fraksiyonları arasında önemli
ilişkiler bulundu.
Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan toprak örneklerindeki Cr miktarı ile
mil; Pb miktarı ile kum ve kil; Co miktarı ile kil miktarı arasında ilişkiler belirlendi.
Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprk örneklerinin kapsadığı ağır
metal ile toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki ilişkiler termik
santrallerin ayırımı yapılmaksızın çamlık toprakları olarak dikkate alındığında, en fazla ilişki;
toprağın kireç miktarı ile ağr metallerden Cd, Ni ve Pb arasında, ayrıca toprağın pH değeri ile
ağır metallerden Cd, Cr ve Pb miktarı arasında belirlendi. Bunun yanında toprağın tuz miktarı
ile ağır metallerden Mn ve Cu miktarı arasında ve toprakların kil miktarı ile Co ve Pb arasında
önemli ilişkiler bulundu.
Hakerlerler ve ark. (1992) Gap Bölgesi toprak serilerine ait ağır metal miktarı ile toprağın
diğer özellikleri arasında en yoğun ilişkilerin toprak pH’sı, suda çözünür toplam tuz miktarı
arasında ve daha az olmak üzere toprağın kireç miktarı ve bünye fraksiyonları arasında
belirlediklerini açıklamaktadırlar. Altınbaş ve ark. (1994) Gediz havzası sulanabilir
toprakların ağır metal miktarı ile toprakların bünye fraksiyonları arasında en fazla, buna
karşılık ağır metal miktarı ile toprakların pH, kireç, organik madde miktarı arasında daha az
ilişki belirlediklerini açıklamaktadırlar.
4.8.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Toprak
Örneklerinin Ağır Metal İçeriklerinin Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal
Özellikleri İle İlişkileri
Gökova, Yeniköy ve Yatağan çevresindeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin ağır
metal miktarları ile bu toprakların kimi fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki ilişkiler
Çizelge 16’da verilmiştir.
Gökova’dan alınan zeytinlik toprak örneklerinin ağır metal miktarları (Mn, Cu, Cd ve Pb) ile
toprağın kireç miktarları arasında diğer toprak özelliklerine göre en fazla ilişki belirlenmiştir.
Bu ilişkileri; pH ile toprağın Cd ve Cr miktarı; kum ve mil fraksiyonu ile Cd ve Pb miktarı
arasındaki ilişkiler izlemiştir.
Yeniköy’den alınan zeytin topraklarındaki ağır metallerden Ni ile kum ve kil fraksiyonları
arasında; Pb miktarı ile toprağın organik madde ve toplam-N miktarı ve toprağn Mn miktarı
ile suda çözünür toplam tuz kapsamı arasında önemli ilişkiler bulunmuştur.
Yatağan termik santrali çevresindeki zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır
metal (Fe, Cd, Co ve Pb) miktarları ile toprağın kireç kapsamı arasında; ağır metallerden Zn,
Mn, Co ve Pb miktarı ile mil fraksiyonu arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir. Ağır
metallerden Cu ve Pb ile pH arasında bunun yanında Mn ve Pb miktarı ile kum fraksiyonu
arasında ilişkiler bulunmuştur.
65
Her üç santralin çevresindeki zeytinliklerden alınan tüm toprak örneklerinin kapsadığı ağır
metaller ile toprak özellikleri arasında ilişkiler araştırılmış; en fazla ilişki toprakların kireç
miktarı ile ağır metallerden Fe, Mn, Cd ve Pb arasında; bunun yanında toprağın mil
fraksiyonu ile ağır metallerden Mn, Co ve Pb miktarı arasında önemli ilişkiler belirlenmiştir.
Toprağın toplam azot miktarı ile Cd ve Ni miktarları arasında ve toprağın organik madde
miktarı ile Cd ve Pb miktarları arasında % 5 düzeyde ilişkiler saptanmıştır.
Hakerlerler ve ark. (1992) Gap bölgesi toprak serilerindeki topraklardaki ağır metal miktarları
ile toprağın pH’sı, suda çözünür toplam tuz, kireç ve bünye fraksiyonları arasında önemli
ilişkiler bulmuşlardır. Altınbaş ve ark. (1994) Gediz havzası sulanabilir tarım topraklarının
kapsadığı ağır metal miktarı ile toprak özelliklerinden olan bünye fraksiyonu, pH, kireç
miktarı ve organik madde miktarı arasında önemli ilişkiler saptamış olduklarını
bildirmektedirler.
66
Çizelge 15. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Arasında Bulunan Çamlıklardan Alınan Toprak Örneklerinde Belirlenen Ağır
Metal Miktarları İle Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Arasında İlişkiler.
Termik
Santral
Toprak
Özelliği
Kil
Gökova Kireç
Tuz
pH
Kum
Mil
Kil
Yeniköy
Kireç
Tuz
pH
Kum
Mil
Kil
Yatağan
Kireç
Tuz
pH
Kum
Mil
Çam Kil
Genel Kireç
Tuz
pH
Fe
Zn
- 0,462*
Mn
Cu
0,453*
Cd
0,564**
*
- 0,541
0,609*
0,593*
0,652**
0,437*
-0,697**
0,564*
0,572*
0,503*
Co
0,495*
Cr
Ni
-0,432*
0,569*
0,553*
-0,368*
*
-0,361*
*
Pb
0,491**
0,405
0,498**
0,331
-0,340*
**
0,331
0,265
*
0,407**
0,325**
-0,227*
-0,218*
-0,281*
0,307**
0,301**
0,301**
67
Çizelge 16. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresinde Bulunan Zeytinliklerden Alınan Toprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır
Metal Miktarları İle Bu Toprakların Kimi Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri Arasındaki İlişkiler.
Termik
Santral
Gökova
Yeniköy
Yatağan
Zeytin
Genel
Toprak
Özelliği
Kum
Mil
Kireç
Tuz
pH
Kum
Kil
Tuz
O.M.
Top-N
Kum
Mil
Kil
Kireç
pH
O.M.
Top-N
Kum
Mil
Kil
Kireç
Tuz
pH
O.M.
Top.N
Fe
Zn
Mn
Cu
0,349*
-0,379*
Cd
-0,507**
0,441*
0,675**
Co
0,454**
0,458**
0,519*
0,296*
-0,282*
0,421*
-0,528**
Cr
Ni
-0,538*
0,628**
0,509*
0,460*
-0,452**
0,318*
0,454**
0,298*
-0,521**
0,543**
0,462**
0,352*
*
0,288
0,280*
0,215*
-0,345**
-0,407**
0,265**
0,364**
0,541**
0,205*
0,244*
0,461**
-0,344**
0,249*
0,197*
Pb
-0,456**
0,394*
0,501**
0,195*
0,358**
0,241*
68
4.9. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinlerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı
Arasındaki İlişkiler
4.9.1 Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlıklardan
Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki
İlişkiler
Her üç termik santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan toprak ve yaprak örneklerinin
kapsadığı ağır metaller arasındaki ilişkiler çizelge 17’ de verilmişdir.
Gökova termik santrali civarında bulunan çamlıklardan alınan toprak ve iğne yaprak
örneklerinde belirlenen ağr metaller içinde yalnız Co miktarları ile % l düzeyde önemli ilişki
bulundu.
Yeniköy’den alınan örneklerde ise ağır metallerden Mn, Co ve Cr ‘un toprak ve yaprakları
arasında önemli ilişkiler belirlendi.
Yatağan’dan alınan çam iğne yaprakları ile toprakların kapsadığı ağır metaller ilişkiler
incelenmiş ve ağır metallerden Zn,Co,Cr ve Pb miktarları arasında önemli ilişkiler belirlendi.
Her üç santralin çevresinde bulunan çamlıklardan alınan tüm iğne yaprak ve toprak
örneklerinin içerdiği ağır metaller arasındaki ilişkilerde incelendiğinde ve ağır metaller içinde
yalnızca Zn, Co, Cr ve Pb arasında önemli ilişkiler saptandı.
4.9.2. Gökova Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Zeytinlerden Alınan
Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal Miktarı Arasındaki İlişkiler
Her üç termik santralin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan toprak ve yaprak
örneklerinin kapsadığı ağır metaller arasındaki ilişkiler çizelge 17’ de verilmişdir.
Gökova termik santrali çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan toprak ve yaprak
örneklerinin kapsadığı ağır metaller içinde Cd ve Co yönünden toprak bitki ilişkileri önemli
bulundu.
Yeniköy’den alınan örneklerde ise bu yöndeki ilişki Co ve Ni ağır metalleri yönünden toprak
bitki ilişkisi olarak saptandı.
Yatağan termik santrali çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan zeytin toprak ve yaprak
örneklerinde yalnız Zn, Cr ve Pb ağır metalleri yönünden toprak bitki ilişkileri belirlendi.
Üç termik santral çevresindeki zeytinliklerden alınan tüm toprak ve yaprak örneklerinin
içerdiği ağır metal miktarları arasındaki ilişkiler değerlendirildiğinde; toprak bitki ilişkileri
Zn, Co, Cr, Ni ve Pb ağır metalleri yönünden önemli bulunmuştur.
Cam ve zeytin örneklerinde saptanan ağır metaller toprak ve bitki ilişkileri yönünden
karşılaştırıldığında Zn, Co, Cr ve Pb yönünden büyük benzerlik gösterdiği bunun yanında
yalnız Ni yönünden farklılık bulunduğu belirlenmiştir.
69
Çizelge 17. Gökova, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri Çevresindeki Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Toprak ve Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Ağır Metal
Miktarları Arasındaki İlişkiler.
ÇAM
Zn
Mn
Cu
Cd
Topraktaki Fe
Ağır
metaller
Gök ova
Co
Mn
0,552*
Yeniköy
Co
Cr
Zn
0,349*
Co
Yatağan
Cr
Pb
Zn
0,345**
Genel
Co
(Çamlıklar) Cr
Pb
ZEYTİN
Zn
Mn Cu
Cd
Termik
Topraktaki Fe
Santral
Ağır
metaller
Gökova
Cd
0,355*
Co
Yeniköy
Co
Ni
Yatağan
Zn
0,338*
Cr
Pb
Zn
0,294**
Co
Genel
Cr
(Zeytinlikler)
Ni
Pb
Termik
Santral
Co
Cr
Ni
Pb
0,642**
0,686**
0,496**
0,514**
Co
0,622**
0,809**
0,514**
0,496**
Cr
0,446*
0,545*
0,356**
Ni
0,599**
0,676**
0,379**
Pb
0,405**
0,601**
0,228*
0,514**
70
4.10. Farklı İki Mevsimde Yatağan Termik Santralinde Farklı Mesafelerde Bulunan
Çamlık ve Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinin Kapsadığı Klorofil Miktarları
Çizelge 18. Farklı İki Mevsimde Yatağan Çevresinde Farklı Mesafelerde Bulunan Çamlık ve
Zeytinliklerden Alınan Yaprak Örneklerinde Toplam Klorofil Miktarları
(mg. g- 1 Taze Ağırlıkta)
Çamlıklardan alınan iğne yapraklarda toplam klorofil miktarları (mg.g-1 taze ağırlıkta)
Mevsimler
Mesafe (km)
Kış
Yaz
Mesafe ortalama
0-5
0,73
1,26
1,00
5-10
0,62
0,99
0,81
Mevsim ortalama
0,68
1,13
Zeytinliklerden alınan yapraklarda toplam klorofil miktarları (mg.g-1 taze ağırlıkta)
Mevsimler
Mesafe (km)
Kış
Yaz
Mesafe ortalama
0-5
0,76
0,63
0,70
5-10
0,77
0,51
0,64
Mevsim ortalama
0,77
0,57
Çizelge 18‘den de izleneceği gibi çamlıklardan alınan çam iğne yapraklarda kışın 0,68 mg.g-1
toplam klorofil miktarı yazın ise 1,13 mg.g-1 toplam klorofil miktarı saptandı. Termik santrale
uzaklık dikkate alındığında; 0-5 km mesafedeki çamlardan alınan iğne yapraklarda ortalama
1,00 mg.g-1; 5-10 km mesafedeki çamlardan alınan iğne yapraklarda ortalama 0,81 mg.g-1
toplam klorofil miktarı belirlendi.
Zeytin yapraklarında kış mevsiminde alınan örneklerde 0,77 mg.g-1, yaz mevsiminde alınan
örneklerde ise 0,57 mg.g-1 toplam klorofil miktarı bulundu. Mesafeler dikkate alındığında 0-5
km mesafedeki zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde 0,70 mg.g-1, buna karşılık 5-10 km
mesafedeki zeytinlik yaprak örneklerinde 0,64 mg.g-1 toplam klorofil miktarı belirlendi.
Saatçı (1990), değişik demir formları uyguladığı asma yapraklarında 0,64-0,84 (mg.g-1 T.A)
toplam klorofil bulmuştur.
71
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Muğla iline bağlı Gökova,Yeniköy ve Yatağan’da bulunan üç termik santralin çevrede toprak
ve bitkiler için oluşturduğu kirlilik düzeyini incelemek amacı ile bu termik santrallere farklı
mesafelerde bulunan zeytinlik ve çamlıklardan toprak ve yaprak örnekleri alınarak ağır metal
analizleri yapılmış elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir.
1-Gökova, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri çevresinde bulunan çamlık ve
zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde kimi ağır metal konsantrasyonlarının
ortalamalarının birbirine yakın değerde(Fe,Zn,Cd,Co ve Ni),kimilerinin ise çok az farklılık
(Mn,Cu,Cr ve Pb) gösterdikleri dikkati çekmektedir.
2-Çamlık topraklarında en düşük ağır metal ortalama değerleri genelde Yeniköy’deki çamlık
topraklarında (Fe,Zn,Mn,Cu ve Cd), en fazla ağır metal miktarları ise genelde Gökova’da
belirledi (Zn,Mn,Cd ve Ni). Zeytin plantasyonları topraklarında ise en düşük ağır metal
miktarları Yatağan’da (Fe,Zn,Mn,Cu,Co,Cr,Ni) ve en yüksek ağır metal konsantrasyonu ise
Yeni köy’de (Fe,Mn,Cu,Cd,Co) bulundu.
3-Gökova ve Yeni köy’deki zeytinlik ve çamlık topraklarının kapsadığı ortalama Ni miktarları
(>50 ppm Ni) bu topraklarda Ni kirliliğini göstermektedir.
4-Çamlık topraklarında en düşük ağır metal miktarları, termik santrallere 0-5 km mesafedeki
topraklarda, en yüksek ağır metal konsantrasyonları ise genelde 10-20 km mesafelerdeki
çamlık topraklarında bulunmuştur. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde genelde en
düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerde en yüksek ağır metal miktarları ise 10-20 km
mesafelerde alınan topraklarda bulundu.
5-Bu durumda termik santrallere yakın mesafelerde bulunan iğne yapraklı ağaçların ağır
metallere karşı iyi bir koruma oluşturduğu anlaşılmaktadır.
6-Genelde çamlıklardan ilkbahar mevsiminde alınan toprak örneklerinin diğer mevsimlere
göre daha az metal kapsadıkları (Cu,Cd,Co,Cr,Ni ve Pb) buna karşılık sonbahar mevsiminde
alınan toprak örneklerinin genelde diğer mevsimlere göre daha fazla ağır metal içerdikleri
(Fe,Mn,Cu,Co,Ni ve Pb) belirlendi. Zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan toprak
örnekleri içinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar mevsiminde (Cu,Cd,Cr,Ni ve
Pb), en fazla ağır metal miktarları ise genelde sonbhar mevsiminde alınan örneklerde
(Fe,Mn,Cu,Cd,Co) bulundu.
7-Çamlıklardan alınan bir yaşındaki genç ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en
yüksek miktarları yönü ile termik santraller yönünden genelleme yapılamadı. Elementlere
göre iğne yapraklarda belirlenen en düşük ve en yüksek miktarları üç termik santralin
bulunduğu yörelere göre hemen hemen eşit düzeyde değişim gösterdiler. Aynı duruma alınan
zeytin yapraklarında da rastlandı. Ancak zeytin yapraklarında belirlenen ağır metal
miktarlarının en yüksek değerleri Gökova ve Yeniköy’den alınan örneklerde saptandı.
8-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük kükürt içeriği Gök ova’dan
alınan örneklerde ve en yüksek kükürt içeriği ise Yatağan’dan alınan örneklerde belirlendi.
72
9-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan ibre örneklerinde en
düşük ağır metal miktarları, genelde termik santrallere 5-10 km uzaklıktaki çamlıklarda
(Mn,Cu,Cd,Co,Cr ve Ni), en yüksek ağır metal miktarları ise 0-5 km (Zn,Mn,Co,Ni ve S) ve
10-20 km (Fe,Cu,Cd,Cr ve Pb) uzaklıktaki çamlıklarda bulundu.
10-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde
en düşük ağır metal miktarları genelde termik santrallere 5-10 km mesafelerdeki
zeytinliklerde (Fe,Zn,Mn,Cr ve Ni) ve en yüksek ağır metal miktarları ise 0-5 km uzaklıktaki
zeytinliklerde (Zn,Mn,Cd,Co ve Pb) belirlendi.
11-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde %S miktarlarının termik santraller
olan uzaklıkla azaldığı belirlendi.
12-Termik santrallerin bulunduğu çevrelerdeki çamlıklardan dört farklı mevsimde alınan iğne
yaprak örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbaharda alınan örneklerde
(Zn,Cu,Cd,Co,Cr,Ni ve Pb),ve en yüksek ağır metal miktarları ise genelde kışın alınan
örneklerde(Fe,Zn,Mn,Cu,Cd,Ni ve Pb) bulundu.
13-Farklı mevsimlerde termik santrallerin çevresinde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde en düşük ağır metal miktarları genelde ilkbahar mevsiminde alınan yaprak
örneklerinde(Zn,Cu,Cd,Co,Ni ve Pb) ve en fazla ağır metal miktarları ise genel olarak kışın
alınan örneklerde (Fe,Zn,Mn,Cu,Cd,Ni ve Pb)saptandı.
14-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük % S miktarı yaz
mevsimine alınan yaprak örneklerinde ve en yüksek kükürt miktarları ise ilkbahar
mevsiminde alınan örneklerde belirlendi.
15-Çamlık topraklarının ağır metal miktarları ile kimi toprak özellikleri arasındaki ilişkiler
incelenmiş, genelde en fazla ilişkiler sırasıyla Pb,Cr ve Cd miktarları ile toprak özellikleri
arasında belirlenmiştir. Toprak özelliklerinden pH, kireç miktarı, tuz ve bünye fraksiyonları
ile bu elementler arasında önemli ilişkiler bulunmuştur.
16-Zeytinliklerden alınan toprak örneklerindeki ağır metal miktarları ile kimi toprak
özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiş; ağır metaller içinde Pb,Cd ve Mn ile toprak
özellikleri arasında daha yoğun ilişkiler saptanmıştır. Toprak özellikleri .içinde kireç, pH,
organik madde madde, toplam azot ve bünye fraksiyonları ile ağır metaller arasında gelişen
ilişkiler bulunmuştur.
17-Çamlık topraklarındaki ağır metaller ile ibre yapraklarındaki ağır metal miktarları
arasındaki ilişkiler incelenmiş ve Gökova’da en az; Yatağan da alınan örneklerde en fazla
ilişki saptanmıştır. Genel olarak termik santraller çevresinde bulunan çamlıklardan alınan
örneklerde (yaprak ve toprak) ağır metallerden Zn,Co,Cr ve Pb arasında önemli toprak bitki
ilişkileri hesaplanmıştır.
18-Termik santraller çevresindeki zeytinliklerden alınan örneklerde toprak,bitki ilişkileri
incelenmiş; çamlıklarda olduğu gibi zeytinliklerde de en fazla ilişki Yatağan’dan alınan
örneklerde belirlenmiştir. Genelde zeytinliklerden alınan örneklerde (yaprak ve toprak) ağır
metallerden Zn,Co,Cr,Ni ve Pb arasında önemli toprak bitki ilişkileri bulunmuştur.
73
ÖZET
Muğla ilindeki üç adet termik santralin (Gökova,Yeniköy ve Yatağan) bulundukları çevredeki
zeytinlik ve çamlıklarda oluşturdukları ağır metal ve kükürt kirliliği düzeyi; dört farklı
mevsimde, çamlık ve zeytinliklerin bu santrallere olan mesafeleri de dikkate alınarak
incelenmiştir. Bu amaçla 77’şer adet çam toprağı ve yaprağı, 101’er adet zeytin toprağı ve
yaprağı olmak üzere toplam 356 adet örnek (178+178) alınarak analiz edilmiş ve elde edilen
sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.
1-Çamlık topraklarında genelde en düşük ağır metal ortalama miktarları Yeniköy’de, en fazla
ortalama ağır metal miktarları ise Gökova‘da belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak
örneklerinde ise en düşük ortalama ağır metal miktarları Yatağan’da ve en yüksek ortalama
ağır metal miktarları ise Yeniköy’de bulunmuştur.
2-Gökova ve Yeni köy’deki çamlık ve zeytinliklerden alınan toprak örneklerinde Ni ağır
metali yönünden kirlilik saptanmıştır.
3-Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan çamlıklardan alınan toprak örneklerinde
genelde en düşük ağır metal miktarı 0-5 km’den alınan örneklerde ve en fazla ağır metal
miktarı termik santrallere en uzak mesafelerdeki (10-20 km) çamlık topraklarında
saptanmıştır. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan toprak
örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları genelde 5-10 km uzaklıktaki
zeytinliklerde en fazla ağır metal ortalamaları ise genelde 10-20 km uzaklıktaki zeytinliklerde
belirlendi.
4-Termik santraller çevresindeki çamlıklardan farklı mevsimlerde alınan toprak örneklerine
ait ortalama ağır metal miktarının en düşük miktarı genelde ilkbahar mevsiminde alınan
topraklarda ve en yüksek ağır metal miktarı ise sonbahar mevsiminde alınan örneklerde
bulundu. Bu durum genelde zeytinliklerden farklı mevsimlerde alınan topraklar içinde
geçerlidir.
5-Çamlıklardan alınan 1 yaşındaki ibrelerde belirlenen ağır metallerin en düşük ve en yüksek
ortalama miktarı yönünden termik santrallere göre bir genelleme yapılamamış olmasına
rağmen; zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde genelde ortamın en yüksek ağır metal
miktarları Gökova ve Yeniköy’deki zeytinliklerden alınan örneklerde belirlenmiştir.
6-Çamlık ve zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde en düşük ortalama % kükürt miktarı
Gökova’dan alınan örneklerde ve en yüksek kükürt ortalama miktarları ise Yatağan’dan
alınan yaprak örneklerinde bulunmuştur.
7-Termik santrallere farklı uzaklıkta bulunan çamlıklardan alınan iğne yaprak örneklerinde
genelde ortalama en az ağır miktarları termik santrallere 5-10 km uzaklıkta olan çamlıklarda
ve en fazla ağır metal içerikleri ise en yakın (0-5 km) en uzak (10-20km) mesafelerde
belirlendi. Termik santrallere farklı mesafelerde bulunan zeytinliklerden alınan yaprak
örneklerinde ortalama en düşük ağır metal miktarları 5-10 km mesafelerdeki zeytinliklerde ve
en fazla ortalama ağır metal miktarları ise termik santrallere en yakın uzaklıkta (0-5 km)
bulunan zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde saptanmıştır.
74
8-Gerek çamlıklardan ve gerekse zeytinliklerden alınan yaprak örneklerinde toplam kükürt
miktarları değişimi bunların termik santrallere uzaklığı dikkate alındığı zaman en yüksek
ortalama kükürt miktarları 0-5 ve 5-10 km uzaklıkta bulunan, en düşük ortalama kükürt
miktarları ise santrallere en uzak (10-20 km) mesafelerdeki çamlık ve zeytinliklerde
belirlenmiştir.
9-Termik santrallerin çevresinde bulunan çamlık ve zeytinliklerden farklı mevsimde alınan
yaprak örneklerinde,en düşük ortalama ağır metal miktarı genelde ilkbaharda alınan yaprak
örneklerinde ve en yüksek ağır metal miktarları ise kışın alınan yaprak örneklerinde
bulunmuştur.
10-Çamlıklardan alınan toprak örneklerinin kapsadığı ağır metallerden sırasıyla Pb,Cd ve Cr
miktarları ile kimi toprak özellikleri (kireç,pH,toplam tuz ve bünye fraksiyonları) arasında
önemli ilişkiler belirlenmiştir. Zeytinliklerden alınan toprak örneklerinin içerdiği ağır
metallerden Pb,Cd ve Mn miktarları ile kimi toprak özellikleri( kireç,pH,organik madde ve
bünye fraksiyonları) arasında önemli ilişkiler bulunmuştur.
11-Çamlıklardan alınan toprak ve bitki örneklerinde Zn,Co,Cr ve Pb ağır metalleri miktarları
yönünden önemli toprak bitki ilişkileri bulundu. Zeytinliklerden alınan toprak ve bitki
örneklerinde Zn,Co,Cr,Ni ve Pb ağır metal miktarları yönünden önemli toprak bitki ilişkileri
belirlendi.
12-Yatağan termik santrali çevresindeki çamlıklardan alınan iğne yapraklarda kış ve yaz
mevsiminde ortalama toplam klorofil miktarı 0,68-1,13 mg/g taze ağırlıkta, zeytinliklerden
alınan yaprak örneklerinde ise kış ve yaz ortalaması olarak toplam klorofil miktarı 0,77-0,57
mg/g taze ağırlıkta olarak belirlenmiştir.
75
KAYNAKLAR
1. Açıkgöz, N., Aktaş, M. E., Moghaddam, A., Özcan, K., (1993). Tarist PC’ler için
istatistik ve kantitatif genetik paket.Uluslararası bilgisayar uygulamalar semp. S:133
2. Aksoy, A., Öztürk, M.A. Nerium oleander L. as a biomonitor of lead and other
heavy metal pollution in Mediterranean environments. The Sci. of the Total
Environment. 1997, 205, 145-150.
3. Allgemeine Forst-und Jagdaertung 137,121-124.
4. Anonymous, (1951). Soil Survey Manuel, Agricultural Research Administration
United States Department of Agriculture, Handbook, 18:340-377,
5. Arcak, S., Haktanır, K., Karaca A. Karayolları yakınındaki topraklarda trafikten
kaynaklanan ağır metallerin üreaz enzim aktivitesine etkisi. Tr. J. of Agric and Forest.
1996, 20, 101-107.
6. Arditsoglou, A., Petaloti, C., Terzi, E., Samara, C. Size distribution of trace elements
and polycyclic aromatichydrocarbons in fly ashes generated in Greek lignite-fired
power plants. Sci. of the Total Environment. 2003, Article in pres.
7. Arduini, I. Heavy metal pollution and forest natural regeneration. Econo. Montana
Linea Ecologica. 1995, 27(5), 7-12.
8. Atımtay, A.T. A global outlook to the carbon dioxide emissions in the world and
emission factors of the thermal power plants in Turkey. Water air and soil pollut.
2003, 3, 325-335.
9. Baba, A. Geochemical assessment of environmental effects of ash from Yatagan
(Mugla-Turkey) Thermal Power Plant. Water air and soil pollut. 2003, 144(1), 3-18.
10. Baba, A., Kaya, A. Leaching characteristics of fly ash from thermal power plants of
Soma and Tunçbilek, Turkey. Environmental Monitoring and Assessment. 2004, 91,
171-181.
11. Baba, A., Kaya, A., Birsoy, Y.K. The effect of Yatagan thermal power plant (Mugla,
Turkey) on the quality of surface and groundwaters. Water air and soil pollut. 2003,
149 (1-4), 93-111.
12. Baker, A.J.M., Morel, J.L., Schwartz, C. Plants for remediation of industrial land.
Biofutur. 1997, 169, 30-33.
13. Balaganskaya, E.D., Kudrjavtseva, O.V. Change of the morphological structure of
leaves of Vaccinium vitis idaea caused by heavy metal pollution. Chemosphere. 1998,
36(4-5), 721-726.
14. Bouat, A.,1971. Zeytin Fizyolojisi ve Yaprak Analizleri. (Çeviren: M. Özuygur).
Zeytincilik Ens. Md. Bornova-İzmir, 37-60.
15. Bouyoucos, G. J., A., 1962. Recalibration of the hydrometer method for making
mechanical analysis of the soils, Agronomy Journal, 4(9) :434.
16. Bowen, H.J.M., 1979. Environmental Chemistry of the Elements. Academic Pres.
London.
17. Brackke, F.H., 1979. Boron Deficient in Forest Plantations on peatland in Norway.
Reports of the Norwegian Forest Research Institute 35.3, 217-236.
18. Bremner, J. M., 1965. Total nitrogen, Editor C.A. Black. Methods of soil analysis part
2. American society of Agronomy. Inc. Publisher, Madison, Wisconsin, U.S.A 11491178
19. Chapman, H.D., 1966. Diagnostic Criteria For Plants and Soils. Univ. Of California,
Dıv. Of Agricult. Science, 663-665.
20. Çepel, D., Dündar, M., 1978. bitki Beslenmesi İle İlgili Araştırmalarda Elverişli
Yaprak Örneği Alma Zamanının Belirlenmesi. İ.Ü. Orman Fak. Der. Seri:B
28(2):56:66.
76
21. Derome, J., Nieminen, T. Metal and macronutrient fluxes in heavy-metal polluted
Scots pine ecosystems in SW Finland. Environmental Pollution. 1998, 103, 219-228.
22. Djingova, R., Wagner, G., Kuleff, I. Screening of heavy metal pollution in Bulgaria
using Populus nigra ‘Italica’ .The Sci. of the Total Environment. 1999, 234, 175-184.
23. Dündar, M., 1969. Terli Ağaç Türlerimizden Çam, Göknar, Kayın ve Meşenin
Asimilasyon organlarındaki Mineral Besin Maddesi Konsantrasyonları. Orman
Mühendisliği Der. 6:25-34.
24. Efe, N., Özbay, O. Hava kirleticilerden kükürt dioksitin bazı bitkilerin morfolojik ve
anatomik yapıları üzerine etkileri. Tr. J. of Botany. 1993, 17, 207-214.
25. Efe, N., Özbay, O. The effects of sulphur dioxide on the physiological parameters of
maize and soybean. Tr. J. of Botany. 1994, 18, 469-474.
26. Eruz, E., Zenke, B., 1984. Ernahrungszustang von Pinus Nigra Bestanden im
Westanatolischen Gebirge. Forswissenschaftliches Centralblatt. 103, 375-382.
27. Evliya,H., 1960. Külkür NBitkilerinin Beslenmesi. A.Ü. Zir. Fak. Yayınları No:36,
292-294.
28. Ewa, U., Kurczynska, W. D., Wieslaw, W., Bytnerowicz, A. The influence of air
pollutants on needles and stems of Scots pine (Pinus sylvestris L.) trees.
Environmental Pollution. 1997, 98(3), 325-334.
29. FAO, 1967. Fisheries Technical Paper, No:158. Roma.
30. Gencheva, S., Nustorova, M. Microbiological characteristics of the soils near busy
main roads. Nauka Za Gorata. 1995, 32(4), 48-58.
31. Günay, T., 1986. Muğla Yatağan Termik Santralinin Çevre Ormanlarına Verdiği
Zararlar Hakkında Rapor. 43,s. Orman Genel Müdürlüğü Eskişehir Toprak Tahlil
laboratuarı . Eskişehir.
32. Hakerlerler, H., Anaç, D., Okur, B., Saatçı, N., 1994. Gümüldür ve Balçova’daki
Satsuma Mandarin Bahçelerinde Ağır Metal Kirliliğinin Araştırılması. E.Ü.Araştırma
Fonu Araştırma Raporu. Proje No:92-ZRF-477.
33. Hakerlerler, H., Höfner, W., 1984. Schwermetallbelastung von Olivenanlagen Durch
Immıssıonen Einer Düngermittelfabric. Zf.F.Pflanzenernah. u. Bodenk. 147(4):526529.
34. Hakerlerler, H., Taysun,A., Okur, B., Arslan, S., 1992. Gap Bölgesi Topraklarının
Ağır Metal İçerikleri Üzerinde Bir Araştırma. E.Ü.Zir. Fak. Der. 29(2-3):63-70.
35. Helmisaari, H.S., Derome, J., Fritze, H., Nieminen, T. Copper in scots pine forests
around a heavy metal smelter in South western Finland. Water air and soil pollut.
1995, 85(3), 1727-1732.
36. Hemida, S.K., Omar, S.A., Abdel, A.Y. Microbial populations and enzyme activity in
soil treated with heavy metals. Water air and soil pollut. 1997, 95(1-4), 13-22.
37. Holmgren, C.G., Meyer, M.W., Daniels, R.B., Kubota, J. and Chaney, R.L., 1986. J.
Environmental Quality.16.
38. Horvath, A. Soil lead content in Hungary. Nepegeszsegugy. 1995, 76(4), 143-157.
39. Iqbal, Z.M., Shafiq, M., Farzand, A.S. Effect of automobile pollution on seed weight
and branch length of some plants. .Tr. J. of Botany. 1994, 18, 475-479.
40. Isaac, A.R., Kerber, J.D., 1969. Instrumental Methods for Analysis of Soil and Plant
Tissue. Perkin Emler Corp. Atomic Absoption Dept. Norwalk, Conn.
41. Jackson, M.L., 1967. Soil chemical analysis prentice-Hall of India Private Limited,
New Delhi.
42. Kacar, B.,1972. Bitki ve Toprağın Kimyasal Analizleri II. Bitki Analizleri.A.Ü Ziraat
Fak. Yayınları,453,A.Ü. Basımevi-Ankara.
43. Kacar, B.,1984. Bitki Besleme, A.Ü. Ziraat Fak. Yayınları, 899,2. Bas., A.Ü.
Basımevi, Ankara,
77
44. Kantarcı, M.D. the effects of three thermo electrıc power plants on Yerkesık-Denızova
forests ın Mugla provınce (Turkey). Water air and soil pollut. 2003, 3, 205-213.
45. Karaöz, M.Ö., 1994. Yatağan Termik Santralinin Çevresindeki Henüz Kurumamış
Kızılşçam Ormanları Üzerine Etkileri. Gökova Körfezi Çevre Sorunları ve Çevre
Yönetimi Sempozyumu Kitabı. 28-30. Haziaran 1994. Edit A.İ. Pala dokuz Eylül
Üniv. Müh. Fak. Çevre Müh. Böl. İzmir, 222-235.
46. Karaöz, M.Ö., 1997. Trakya’da Hava Kirliliğinin Yapraklardaki Kükürt Birikimleri İle
Belirlenmesi. Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Semp. 6-8 Kasım 1997. Bildiriler
Kitabı. TMMOB yayın No:202, Edirne, 327-336.
47. Karayiğit, A.I., Gayer, R.A., Querol, X., Onacak, T. Contents of major and trace
elements in feed coals from Turkish coal-fired power plants. Int. J. of Coal Geology.
2000, 44, 169-184.
48. Karla, N., Jain, M.C., Joshi, H.C., Pathak, H., Khan, S.A. Soil proporties and crop
productivity as influenced by fly ash incorporation in soil. Environmental Monitoring
and Assessment. 2003, 87, 93-109.
49. Kellogg, C.E., 1952. Our Garden Soils. The Macmillan Company New York
50. Kick , H., Bürger, H., Jommer, K., 1980. Gesamtgehalte an Pb, Zn, Sn, As, Cd, Hg,
Cu, Ni, Cr und Co in Landwirtschaftlich und Görtnerisch Genutzen Böden NordrheinWestfalen. Landwirtschaftliche Forschung No: 33(1): 12-22
51. Kloke, A., 1973. Schwermetalle in Nahrunggs und Futterpflanzen Deutsch. LebensinRdsch. H(1):45-49
52. Kloke, A., 1980. Orientierungsdaten für Tolerierbare Gesamtgehalte einiger Elemente
in Kulturboden Mitt. VDLUFA, H 1-3, 9-11.
53. Kohnke, H., 1968. Soil Physics, Mc Graw Hill Book Company- New York.
54. Laatsch, W., Zech, W., 1967. Die Bedeutung der Beschattumg für Unzurerchend
Ernahrte Nadelbaume Anales de Adafologia Agrobiologia 26:691-702.
55. Makineci, E., 1997. Investigation of Air Pollution Effects by Determining Sulfur
Content in Leaves of Forests and Mistletoess on Istıranca Section. Air Qality
Management at Urban, Regional and Global Scales. Environmental Res. Forum Vol.
7:8 (519-521). Edit. S. İncecik, E. Ekinci, F. Yardım, A. Bayram. Trans. Tech Pub.
Switzerland.
56. Mengel, K., 1991. Ernahrung und Stoffwechsel der Pflanze. Gustar Fiscer Verlag
Jena.
57. Mills, A., and Jones, J.B., 1996. Plant Analysis Handbook II. Micro macro Pub.
Athens, Geogia.
58. Mishra, U.C. Environmental impact of coal industry and thermal power plants in
India. J. of Environmental Radyoactivity. 2004, 72, 35-40.
59. Nichol, R.D., And Beckett, P.H.T., 1985. Plant and Soil Vol:85, 107-129.
60. Nighat, F., Zaffar, M., Iqbal, M. Stomatal conductance, photosynthetic rate and
pigment content in Ruellia tuberosa leaves as affected by coal-smoke pollution.
Biologia Plantarum. 2000, 43(2), 263-267.
61. Nuhoğlu, Y., Selmi, E., Aytuğ, B. Hava kirliliğinin kızılçam iğne yapraklarında
oluşturduğu anatomik ve morfolojik değişiklikler. Tr. J. of Agric and Forest. 1996, 20,
15-20.
62. Odukoya, O., Arowolo, T.A., Bamgbose, O. Pb, Zn and Cu levels in tree barks as
indicator of atmospheric pollution. Environment International. 2000, 26, 11-16.
63. Pendias, K.A., and Pendias, H., 1984. Trace Elements in Soil and Plants. CRC Pres.
Boca Raton.
64. Peterson, P.J., Girling, C.A., 1989. Other Trace Metals in Effect of Heavy Metal
Pollution on Plants. Ed. N.W. Loop. Applied Science Publishers. London.
78
65. Rademacher, P., 2001. Atmosferic Heavy Metals and Forest Ecosystems.ICP ForestProgramme Coodinating Centre, UNIECE and EC, Geneva and Brussels Prited in
Germany
66. Reuter, D.J., and Robinson, J.B., 1986. Plant Analysis. An Interpretation Manuel.
Inkta Pres. Melbourne. Sydney.
67. Reuterberg , E., Kremkus, F., 1951. Bestimmung von Gesamt Humus und Alkalischen
Humusstoffen in Boden. Z.für Pflanzenernaehrung, Düngung und Bodenkunde,
Verlag Chemie Gmbh, Weinheim.
68. Saatçı, F., Hakerlerler, H., Tuncay, H., ve Okur, B., 1988. İzmir İli Civarındaki Bazı
Önemli Endüstri Kuruluşlarının tarım Arazileri ve Sulama Sularında Oluşturdukları
Çevre Kirliliği Sorunu Üzerinde Bir Araştırma . E.Ü. Araştırma Fonu, Proje No: 127.
69. Saatçı, N., 1990. Die Wirkung Neuer Fe-Dünger auf Chlorese bei Weinreben Vitis
Vinifera L. Inaugural-Diss. Zur Erlangung des Doktorgrades. Aus dem Ins.F.
Pflanenernahr. Der Justus-Liebig Üni.
70. Sauerbeck, D., 1982. Nelche Schwermetall Gehalte in Pflanzen Dürgen Nicht
Überschritten Werden, um Wachtumheeintrachtigungen zu Vermeiden. Landwirtsch.
Forsch. Sonderheft 39, Kongressband 108-129.
71. Scheffer, F., und Schachtschabel, P., 1989. Lehrbuck der Bodenkunde. 12 neu Bearb.
Aufl. Unter Mıtarb. Von W.R., Fischer Ferdinand Enke Verlag Stuuugart.
72. Schlichting, E.; Blume, H.P., 1966. Bodenkundliches Practicum. Verlag Paul Parey.
Hamburg, Berlin.
73. Shacklette, H., Hamitton, J.C., Boern, Gen, J.G., and Bowles, J.M., 1971. Elemental
Composition of Surfical Materials in the Contermious United States. U.S. Ced. Survey
Prog. Paper 574-D.
74. Sika, R., Kansal, B.D. Characterization of thermal power-plant fly ash for agronomic
purposes and to identify pollution hazards. Bioresource Techn. 1994, 50(3), 269-273.
75. Singh, J., Agrawal, M., Narayan, D. Changes in soil characteristics around coal-fired
power plants. Environment international. 1995, 21(1), 93-102.
76. Slawin, W., 1955. Atomic Absorbtion Spectroscopy Interscience Publishers New
York-London Sydney.
77. Smith, J.H.C., Benitez, A., 1955. Chlorophylls: Analysis in Plant Materials. In: Peach,
K., Tracey, M.V.(Eds.) Moderne Methoden der Pflanzenanalse. Bd. IV, BerlinGöttingen-Heidelberg, 142-196.
78. Smith, K.A., 1990. Manganese and Cobalt in Heavy Metals in Soils. Ed. B.J. Alloway.
John Wiley and Sons. Inc., New York.
79. Stalikas, D., Chaidou, I., Pilidis, G.A. Enrichment of PAH’s and heavy metals in soils
in the vicinity of the lignite –fired power plants of West Macedonia (Greece). The
Sci. of the Total Environment. 1997, 204, 135-146.
80. Themlitz, R., 1966. Zur Wirkung Cholorodischer bzw. Sulfatıscher PK- und PKMgMischdünger auf des Wachstum und Nahrstoffaufnahme von Kiefersalingen (Pinus
sylvestns)
81. Tolunay, D. Dendroclimatological investigation of the effects of air pollution caused
by Yatagan Thermal Power Plant (Mugla-Turkey) on annual ring widths of Pinus
brutia trees. Fresenius Environmental Bulletin. 2003, 12(9), 1006-1014.
82. Tonguç, Ö., Determination of heavy metal levels in some moss species around thermic
power stations. Tr. J. of Botany. 1998, 22, 171-180.
83. Türkan, I., Henden, E., Çelik, Ü., Kıvılcım, S. Comparision of moss and bark samples
as biomonitors of heavy metals in a highly industrialised area in Izmir, Turkey. The
Sci. of the Total Environment. 1995, 166, 61-67.
79

Benzer belgeler