Gülden Gönüllere – 2012
Transkript
Gülden Gönüllere – 2012
Gülden Gönüllere – 2012 1 Kapak resmi : Lahor Çivit Dalgalı Ebru – Necdet Emekli 17.02.2010 Amener resülihi(Bakara 285/286) ; Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun, Küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih, La nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masıyr, La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha, Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, Rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na, Rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina, Rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih, Va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirin. “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."(Bakara suresi, 285/286. ayetler) 2 içindekiler … Önsöz ………………………………………. 5 ocak ayında derlenen yazılar ….……..…… 9 subat ayında derlenen yazılar ……….…… 29 mart ayında derlenen yazılar …….……… 67 nisan ayında derlenen yazılar …………… 119 mayıs ayında derlenen yazılar …………… 167 haziran ayında derlenen yazılar …….…… 205 temmuz ayında derlenen yazılar …….…… 227 Agustos ayında derlenen yazılar ……..…… 249 eylül ayında derlenen yazılar …….….…… 255 ekim ayında derlenen yazılar …………….. 269 kasım ayında derlenen yazılar ……….…… 291 Aralık ayında derlenen yazılar ……….…… 317 3 Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini görmediler mi? Evet şüphesiz O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”(Ahkaf suresi – 33. ayet) 4 Önsöz… “Gülden gönüllere” olarak başlayan ve “dost kapısı” olarak devam eden, gönül sevdalısı grubumuzun, 2012 yılı içinde yer alan çalışmaları derlenerek sizlerin kullanımına bu kitapta sunulmuştur. Benim, benim, demekten dili men etmeliyiz. Benim diyen kendini kainattan silendir. Benlik davası değil davamız, Allaha kulluk davasıdır. Önce bunu bilmeliyiz. Bu düşüncenin ışığında, 2012 yılı içinde yapılan çalışmalara bizzat katılan ve bu kitabın hazırlığında emeği geçen ve katkıda bulunan tüm gönül dostlarımıza sonsuz teşekkürler, yüce Allahım hepinizden razı olsun. Bu yıl, birçok dostlarımız, yakınlarımız değişik hastalıklarla karşı karşıya kaldı. Dualarımız da hep onlar için oldu, bu toplantılardan öğrendik ki, yüce Allahım doğrudan hastalığı vermez, verdi ise şifasıyla birlikte verir. Her derdin içinde, biliriz ki devası da vardır. Yoksa sadece hastalık gelmez. Allah türlü çeşitli davetiyeler çıkarır kuluna, kendine yaklaştırsın diye. Bazen hastalığı kullanır. Bazen yoksulluğu, bazen ölümü. Bazen de canı kadar sevdiği yavrusunu kullanır. Bazen ilmini irfanını kullanır. O neyi dilediyse ona amadeyiz. Yapacağımız tek şey tevekkel olmak ve ona sığınmak. Her şey bazen istediğimiz gibi de olmayabilir. Nedenini ne sen sor, ne ben diyeyim sana. Madem tevekkelsin ona yoktur ondan gayrısı, Her şey de o var. Ben onda, o bende. Bu dünya yaşamında, ne haline, ne yarınına, ne yakınına, ne de maddi alemine güven. Kimde neyi eksik görüyorsanız, bunun sizdeki eksik yanınız olduğunu bilin. Her şeyin gelip geçici olduğu idrakinde olun. Bir gün onunla yüzleşirsiniz, yok olursunuz. Sizde ne kalır, bir tek sahip olduğunuz varlık elbiseniz. Gel çağrısını duyduğunda onu da burada bırakıp gidersiniz. Sizi son yolculuğunuza uğurlamaya gelen dostlarınız ve en yakınlarınız mezarlıktaki işleri bittiğinde sizi orada yalnız bırakıp geri dönerler, orada sadece sizinle beraber ameliniz kalır. Her var edilenin kaderi muallaktadır. Çizdiği yol kendi isteği ile yaptığı ve elde ettiği eylemlerinin bir sonucudur. Cüz-i kader, muallaktaki kader, senin dünyada yaptığın olumlu veya olumsuz düşüncelerin ve seçimlerinin sonucunda senin karşına çıkar. Mutlak kader ise, Allahın bizlere “Levhi Mahfuzda”ki zaman diliminde sıraya koymuş olduğu ve belli tarihlerde, perdeler açıldıkça önümüze çıkacak olan kaderdir ve onun iradesindedir. Zamanı gelir, her şey aşikâr olur kuluna, neyi saklarsan sakla. Onun için sakın ola, kötü tohumlar ekmeyin. Sevgiyle iyi tohumlar ekin. Bir gün aşikâr olduğunda sizi utandırmasın. 5 Olumsuzluğu da hiç mi hiç aklınıza getirmeyin. Her ne kadar olumsuzluk görüyorsanız da affedici olun, bir şeylerin halli için gereken çabayı gösterin. Olmuyor ise de onu Allaha havale edin. Olmaması sizin için daha hayırlıdır, böyle düşünün, böyle değerlendirin. Doğruların meydana çıkması için, kötülerin devreye girmesi gerekir, size bir iftira atıldığında çok sakin hoş görülü davranın, olması gerekiyor deyin, hemen arkasından ferahlık gelir hiç olmayacak şeyler zuhura çıkar ve sizi sevindirir, bu da Allahın bir cilvesidir. Her ne zorluğu insanoğlu yaşıyorsa ona ceza gibi gelir belki, ceza gibi gelir, ama bilmez ki onun nimet, hikmet olduğunu. Asında o lütuf’tur, sana ceza gibi gelen lütuf’tur. Allah kulundan vazgeçmez, kul ondan geçer ama Allah kulundan geçmez. İlahi zikri, fikri, ilahi bilgileri akıtır durur içine. Söylenen her yanlış söz, sizlere mal edilen her kötü fiil size bir tekamül atlatır. O kötü haller sizlerin tekamülünü oluşturur. Her olay da kayıttadır, her davranışınız kayıtlanmaktadır, hiçbir uğraşınız, hiçbir emeğiniz boşa gitmez, gün olur karşına çıkar sana of bile dedirtmez. Ne verirsen onu alırsın, ne söylersen gün olur onu sen de duyarsın. En çabuk ulaşımı sağlayan hangi düşüncedir biliyor musunuz? Kötü enerji, kötü düşünce. Neden ama, iyi düşünce doğrudan peygamberimize zuhur ediyor ve o kapıya gidiyor ve o kapıdan dönüyor. Kötü düşünce ise hiçbir kapı bulamıyor ve gittiği gibi geri dönüyor. Yüzleşme onun için bu kadar çok hızlı oluyor. Çünkü o uzağa gidemiyor, belli yere kadar. Çünkü üst makam onu kabul etmiyor. Lastik top gibi atıyorsun sana dönüyor. Hep insan sürekli gölgesiyle kavga ediyorsa, her olayı olay üzerine olay yapıp onu koskocaman ediyorsa, o içindeki kapıları kapamış, hak muhabbetinden uzak tutulmuş, orada sadece gelip geçenlere buyur çağrısı vardır. O Kalbin sahibinin eylemi işte bunlardır. Burada, kendi hatasıyla yüzleşmesini sen sağlayamıyorsan, bir gün yüzleşmeye kendisi sebeb olacaktır. Kendi kendine doğruyu yanlışı bulacaktır, umarız o savaş onun için çok çetin olmasın. Hayattayken bunlar hep yaşanacak, bunlardan kaçış yok. Güzel düşünceleriniz nasıl ki size geri yansıyor, iyi eylemlerin, fiillerin nasıl ki sana geri yansıyor, bu da yüzleşmenin bir parçasıdır. Kötülerde bu şekilde oluştuğuna göre; mutlaka iyi veya kötü düşünceler, fiiller, eylemler bir gün insana geri dönecektir. Bu dünyada son nefesini vermeden önce bunu yaşayacaktır, kesindir, Allahın iradesi ve nizamı böyledir. 6 Kim için neyi düşünüyorsan, misliyle geri dönüştedir sana. Bir zerre kadar sevgi, muhabbet varsa o düşüncede, o seni sarar, yıkar, arıtır, kor onun katına. Bir nifaktan yana zehir düştüyse diline döner dolaşır yer bulamaz, tekrar döner sana. Bunları değerlendirebilme idraki içinde olmayı nasip etsin Allahım bizlere, kinden, nefretten, kötülüklerden uzak tutsun bizleri yüce Rabbim, bu geçici fani dünya yaşamında doğruluktan ayırmasın Allahım bizleri, Allahım yine de sen bilirsin, her şeyimizi sana emanet ettik, koruyup kollayan sensin, dara düşmeden önce haberini veren yine sensin, uyanık olmamızı, bu olaylar karşısında daim diri olmamızı nasip et Allahım. Barış nasip et bizlere, ülkemizi her türlü felaketlerden koru Allahım, Eşhedu En La İlâhe İllâllah ve Eşhedu Enne Muhammed en Abduhu ve Resuluhu diyerek son nefesimizi sana iade etmeyi nasip et Ya Rabbim, Amin. 7 Hiç bir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükâfatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.”(Al-i imran suresi, 145. Ayet) 8 2012 Yılı OCAK ayında derlenen Yazılar. 9 Ocak ayı kapak resmi : Akkase tekniği ile “ALLAH” yazılı ebru - Necdet Emekli 02.04.2012 Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.”(Yasin suresi, 12.ayet) 10 Selam Olsun 03.01.2012 Selam olsun dostlarım, gecenizi umut ışıkları ile yüce yaratıcının izniyle aydınlattık. Gerçek nedir diyene sözüm, gerçek var edilmiş her zerrede. Gerçek insan nasıl olmalı diye sorulduğunda, alim ile arifi birleyen, boşu boşuna var edilmediğine iman eden, verdiği ahde rıza gösteren dedi, söz inceden inceye konu oluverdi. Dostlarım, yaşanası bir çok güzellikleri devre dışı bırakmayın, devrenin içinde olması gerekli ve ondan çıkacak sonuçları severek kabullenmeniz, isyana dönmeden olması gerektiğine iman etmeli. Sen, sen misin? Sende, senin olan nerden sana hediye? Bu idrakte misin? Sadece bilip öğrenmek mi murad, yoksa bir sufi mertebesine yükselmek mi? Önce insan olmayı bilmeli. Kumu, taşı, toprağı elekten geçirip, kalanlara yürüyün diyebilmeli. Her sıkıntının türlü çeşit oluşumları var edilmiştir. Onda şüphe gözetilmesin. Hiç bir olaya kayıtsızda kalınmasın. Birçok ipuçları verilir ellerinize bunları değerlendirin kabiliyetiniz nispetinde, hedef aynıdır. Fiiller ayrı ayrıdır. Her var edilenin kaderi muallaktadır. Çizdiği yol, kendi isteği ile yaptığı ve elde ettiği eylemlerinin neticesidir. Mutlak yaradana teslim olmayı bilmeli. Teslimiz deriz, ama her nefeste arkamıza bakar mutlak bir yardım isteriz. Teslimiyet anlayışı bu değildir. Öyle bir teslimiyet gerekir ki, kaygıların bittiği andır. Tamahınız1 olmasın deriz ama o tamahın da sizlere verilmiş olması, o da vücut bulup bir çok hizmetler sergileyecek. Hiçlik, hiçlik denir de varlığından bi haber olmayı bilemezler. Ne aç kalınsın, ne susuz varsa şükrederiz, bulamazsak hamd2 ederiz. Seni senden fazla düşünene havale etmeyi mutlak öğrenmeliyiz. Oluşumlarınız ve mekanlarınız gözlenir. Hayırla açılacak kapın olsun. Ağzı dualı dostlar orada saf tutsun. Hazırlık, isteğe işarettir. O işareti aldınız ki, yola çıkalım dersiniz. Bir yudum su verelim, bir somun ekmeği birlikte yiyelim, bir ağacın gölgesinde, Allahadına tefekkür edelim, ola ki erenler yol bula, ola ki gerçek yüzünü sizlere göstere. Her mekanın lezzeti ayrı tat verir gönle. O mekanın korunması ise sende “metin” ismi zuhura gelmiş olması gerekir, “sağlamlık”. “Hay Allah” deyip dönelim soldan sağa, “Hu Allah” deyip varalım ilahi aşka, eyvallah deyip de rıza gösterelim her olaya. Bir ışık yandı dostların geleceğidir. Bir kapı çalındı dışardaki şeklen değil inanın bilmecedir. Her şey meydana çıkar, yeter ki gönlün açık olsun, idrakin pek olsun. Sevgin muhabbetin coşkusunda yaşasın dedik gecenizi hayırladık. La İlahe illallah Muhammed en Resullullah. Hoşçakalın, hoşçakalın. 1 2 Tamah : Aç gözlülük, hırs. Hamd : Tanrı'ya şükretme. 11 Selam Olsun 05.01.2012 Saç toprağa tohumu, sen sakla, o bir gün aşikâr olur. Toprağa ne diktin de çıkmadı, göz önüne serilmedi. Ağacın fidesini dikersin, suyunu dökersin ama bilemezsin kökleri nerelere uzanır gider. Sonra onu budayayım dersin. Budamaya kalkarsın eline kesiciyi alır dallarına insafsızca vurursun onun ne kadar acı çektiğini, sana seslendiğini, feryat ettiğini duymuyorsun. Ehil olmalıydın ki onun sesini duyabilmeliydin. Kökler nereye gider bilir misin? Ağacın istidadı nereye çekilirse oraya gider, uzar da uzar. Her uzayışta ayrı bir bilgi aktarır. Bu bilgi nereden akar dersen; yapraklarından verir. Her şey dönüşüm içinde doğrudur. O dönüşümün canlıya neler sağladığını bir bilebilseydiniz, bilerek veya bilmeyerek yapraklarına el sürmeye çekinirdiniz. Her şey aşikâr olur, neyi saklarsan sakla. Onun için kötü tohumlar ekmeyin. Sevgiyle iyi tohumlar ekin. Bir gün aşikâr olduğunda sizi utandırmasın. Sevinçle bekleyin. La İlahe illallah Muhammed en Resullullah. Selam Olsun 06.01.2012 İzin ile geldik sofraya, ilahi huzuru kattık da kıyam ettik divana, dosta dost olduk, dost ile bağa girdik de birlikte gülleri derdik. Her adım da Allah’ her yadında Allah’ Muhammed resulullah, ehlibeyte can olduk, candaş olduk, onların aşkını her zerremizde duyduk. Dost, dost diyeler, hak huzurunda toplandık da, ışıkları yaktık. Gel çağrısına uyup da gelemeyenleri ünledik3. Ne ayrılık ne gayrılık vardır, hakikatin ilminde sadece birlik, tevhit vardır. Allah’ diyen yaşar dini, Allah’ diyen yaşar tevhidi, Allah’ diyen ünvansız, sıfatsız, isimsiz katılır canlar arasına. Gönlü sevdadan yana, gözü ise hep hak huzurunda. Kulağı ise ezanı muhammediye de. Canı makam eyledik, şerden kirden beri tuttuk da her zerrede kıyama durduk. Gönül coşkusuna kapıldık gideriz, erenlerin çizdiği yolu benimsedik bu nispette halkayı kurduk. Kandiller yandı elimizde, elleri değil gönülleri birledik. Dilden kelamı kestik de gönül dili ile hep söyleştik. Lisan’ı muhabbet Muhammed’den doğar. Oluşa geçmiş her can, sorar kendine, işte canan, işte can bir arada olmuşlar, vuslatında birliği kurmuşlar. Kesretten uzak yolları ilahi emre uzanmış. Abit4 ile Mabut5 bir olmuş da, insandan suret giymiş öyle görünmüş cihana. 3 Ünlemek : Yüksek sesle çağırmak 4 Abit : İbadet eden, tapan kul. Mabut : Kendisine tapılan varlık. 5 12 Gönülden aldı ise o feyzi, bir, bir olup da bunlar üzerinde sohbet kurmalı, sık sık çarşambaları toplanalım, bunlar üzerinde yorum yapalım, konudan konuya geçmeden bu sohbetler ile can canan bulalım. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun. Sevgi dostlarım celse için ruhsal hazırlığın yapılmasına önem verilmesini rica ediyorum. Daha öncede verdik, meknuzlarınızın6 devrede olması, bazı dostlarım bu çalışmayı başlattı. Bilerek bilmeyerek demiyoruz, bilerek yapılmasını bekliyoruz. Enerji yoğunluğu içinde olduğunuzu nasıl fark edersiniz? - Bunu sıkça değerlendirmeniz gerekiyor. Daha önce de verdik yeni bir sayfa açılıyor. Duygularınız en çok hangi yöne eğilim gösteriyor, hangi durumlarda nasıl bir titreşim içine giriliyor, sizlerde var olan enerjiyi sadece bilerek kullanmanızı öneriyorum. Bizi yaratan sürekli enerjisini akıtıyor, öğretilerin çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. “Gel sana şifa vereyim” böyle bir konunun içine girmeden çok iyi düşünmeniz gerekir. Ne ahlaka ne kurana uymaz. Şirkin ta kendisi olup farklı şeylerle yüzleşebilirsin. En yakının hasta olduğunda çaresizlik içinde sadece seyredersin, hadi kullan sendeki enerjiyi dedirtir sana. Düşünerek konuşun duygularınızı tahlil edin, onların da zekası olduğunu sakın unutmayın. Bilinç seviyelerinizin sıkça ölçülmesi gerekir. Bunları sizler yapmalısınız, sorular cevabın yarısıdır, birbirinize sorular sormaktan kaçınmayın sorun. Olay gibi gördüğünüz her hadiseyi olumlu yönde etkileyebilirsiniz, dostlar arasındaki gerginliği uyumlu hale getirebilirsiniz. Güzel düşünceler ile fiilleri sevk edebilirsiniz. Kanayan yaralara merhem olmayı bilemiyorsan, işin kolayına kaçıp da biraz enerji vereyim demek çok abestendir. Hiç olduğunuzu sıkça hatırlayın, yolunuz hiçlik yoludur, bizleri var edene havale etmeliyiz, o bizi bizden iyi biliyorsa, o aynada seyretmeyi öğrenmeliyiz. Her var edilen birbirine aynadır. Kainatta hiçbir şey sebepsiz yaratılmamıştır. Sebeplerin var olduğu yaşadığımız dünya, bir gün bir geçiş olduğunda neticeler ile hem hal olacaksınız. Ben seviyorsam sevildiğim için, ben sevmiyorsam sevilmediğim içindir, bunları ayırt edebilirsiniz. Kişisel problemlerinizi çözemiyor olabilirsiniz, bazen orada bir tıkanıklık hasıl olur. Dosta dile getirebilmelisiniz, hiçbir şey saklı kalmıyor, bir gün aşikar olacağını da çok iyi düşünmelisiniz. Tanrı bilincine sahip olan bütün canlar kendini hangi nispette çözebildiniz, çözülmesi elbet kolay değil, kolay olsaydı Allah’a ulaşmak onu karşında görebilmek, hemen hasıl olurdu, o erişilmez yüce varlık ise, o varlığın bizler için ne kadar önemli olduğunu bilip, önce şükredip sonra bu bedenin tahlilini yapmak zorundayız. 6 Meknuz : Batın ilmi, İçte mevcud ve henüz tezahür zemini bulmamış kabiliyet veya yetenek. 13 Deneyimleri düşünerek ve bilinçli olarak yapın. Bir olayla karşılaştığınızda, sebebini sormaktansa neticenin nasıl olacağını düşünmelisiniz, ve yine Allah’a yönelerek onun halli için içsel rabıtayı kurmalısın, bu ölçüde keşifler sayfa sayfa açılacaktır. İsyana asla yönelmeyin. Sakin, anlaşılır bir dille birbirinize hitap edin. Sen dostunun acısını sana ulaşmadan içinde hissedebilmelisin, işte meknuzların devreye girmesi bunun içindir. - Bilinç seviyelerimizi nasıl ölçebiliriz? Geçmişe dönüp, o gün bunu böyle anlıyordum, şimdi ise daha farklı diyebiliyorsan bu bilinçte olmadığını gösterir sana. - Bu bilincin üst seviyeye çıktığını mı gösterir? Tabii ki hep geçmiş ile bu günü kıyaslayın. - Güzel düşünceler ile fiilleri sevk edebilirsiniz dediniz. Evet. - Yani bir olayın hiç olumsuz yanını düşünmeyecek miyiz? Hayır. - Bu çok zor oluyor ama, Bu yolun kolay bir yol olmadığını defalarca söylemiştik. - Böyle bir şey aklımıza gelirse ne yapmalıyız? Olumsuzluğu hiç aklınıza getirmeyin. Her ne kadar olumsuzluk görüyorsanız da affedici olun, bir şeylerin halli için gereken çabayı gösterin. Olmuyor ise de onu Allah’a havale edin. Olmaması sizin için çok hayırlıdır, böyle düşünün, böyle değerlendirin. - Bir de bedenin tahlilini yapın dediniz, onunla ilgili biraz bilgi verir misiniz. - Hangi renkler karşısında nasıl bir duyguya sahip oluyorsun, hangi dostun yanında oturduğunda, nasıl bir huzur yada huzursuzluk halinde oluyorsun, hangi koku seni mutlu ediyor, içsel huzur dalga dalga yayılıyor. Doğaya çıkın yağmurla, rüzgarla iç içe olun. Bunu dememiz bu yüzdendir. Her olayın içinde olun, mutsuz olduğunuz anlar da olacak, olmaması mümkün değil, terkibinizde mutluluk da, mutsuzlukta var, seçimleri sizler yapıyorsunuz, doğanın içine girip o oluşumu düşünün, o yağmurun her damlasının sizlere boşuna verilmediğini düşünün ve bedenindeki yağmuru düşün, bedenindeki fırtınayı, rüzgarı düşünün. Onlar sizde nasıl bir iz bırakıyor, sizleri mutlu mu mutsuz mu kılıyor? Küçük küçük tahliller yapın, önce küçük küçük şeylerle meşgul olun, ilahi bilgilerin merkezi neresidir? Kalp, ona yönelin onunla yoğunlaşın, orada hiç çirkin bir şey barınmaz, bunu düşünün onun içinde olmayı düşünün. Mutlu olduğunuz resimleri koyun önünüze, seyredin. Mutlu olduğun anlarda birçok güzellikler ve sizi mutlu edecek yerler görmüşsünüzdür, oralara gidin ve düşünün ve tahlil edin, ben şimdi neredeyim? Bu bilince sahipsiniz, bunları değerlendirin. 14 Hayatı denemeyi öğrenin deneyimleyin, bak çocuklarınız küçücüktü, onların varlığı sizleri ne kadar mutlu etmişti, onları düşünün şimdi her biri birer birey oldu, şimdiki hallerini düşünün, ne verdim onlara, ben onlardan şimdi ne bekliyorum. Hayatı böyle deneyleyin, sizleri seviyoruz. - Bir geçişten bahsettiniz onunla ilgili bilgi verir misiniz? - Geçiş, sizlerin dünyasında kurulu mektepler var, öğrenime hazırlanmış, orada sınıf geçiliyor, bilen başarılı olan o sınıfı geçiyor, şimdi sizin sınıfınız nefisle mücadeleniz, işte o hallerinizi şöyle gözden geçirin, amaç mükemmel olmak, sizler zaten mükemmel kişilersiniz, hiçbir endişe duymuyoruz, her bilinç bu sayede gelişir, bilinçlerin tekamülü de bu yol ile olur. Her uzvun bir tekamülü var, bunu da bir köşesine yazın, gözün kulağın gönlün, ne dedik konuşmanın seslerin frekansların ve dalgaların, sizleri nasıl etkilediğini bir düşünün. Ben de derim ki hepsini birden değil sıra ile, önce onları sıra ile yazın, önce bunu çalışmam gerekir bu deneyi yapmam gerekir, gibi, çok önemli, kendini bilen rabbini bilir. - Bu söylediğimizin hepsi sevgiden geçiyor, dört kapı kırk makam olayını gerçekleştirip, seyri sülük halinde olmamız gerektiğini söylüyorsunuz değil mi? Evet. - Yani bu konuda çalışmamızı öneriyorsunuz anladığım kadarı ile sınıflardan geçmemiz gerektiğini anladım. - Evet, önce kendinizi tanımalısınız, bunlar hepsi o çalışmalarınızın içinde ama öncelik bunlardır. Benim önceliğim kendimi tanımamdır. Bunu benimseyin, önemseyin ondan sonra yol açılır, ayağınıza takılacak taşlar kaldırılır, bentler engeller çekilir, teslimiyet gerekir en son safhada teslimiyet, artık ben, ben değilim, ben onda o olmuşum onu sen de bilemezsin, o hali kimse bilemez, o yüceye ayandır, anlaşıldı mı? Önce bunları sıra ile yazın, hafta arası çalışmalarınızı yapın, neler yaptığınızı nasıl sonuçlar çıkardığınızı yazın. - Kendini bilmek derken, günlük yaşadığımız ve bizde depresyon yaratan, duygusal çalkantıya sebep olan, arzularımız korkularımız yargılarımız diyebilir miyiz? - Bunlar çok önemli şeyler ama onların halli için bu çalışma önerilmiştir. Korku sizlerde kalıptır, hicap perdeleridir, verdik. Umutsuzluk karanlığa götürür, hep her yeni gün doğuşunda yenilik bekleyin ve beklediğiniz o yenilik size mutlaka ulaşacaktır. Hep güzel düşünün, kötü yanlarınızı mümkün olduğu kadar izole edin, az uyuyun, az yiyin ve az konuşun. Her şey özde olmalı, özler her şeyi yansıtır, batında olanı yansıtır, birbirinizi öyle de anlayabilirsiniz, etrafınızdaki pek çok kişilere öyle de yardımcı olabilirsiniz. Bunları bir deneyim haline getirin, halkada birçok kişilerin var olması sağlanır. Her birinize ayrı görevler, ayrı misyonlar yüklenecek, veriyoruz, hep verdik önce kendinizi çözün. 15 - Bir bilgiyi hatırlatmak istiyorum, bilinç seviyesi şifa varlığın bilinç seviyesini yükseltilmesidir, bilgi ile olur ondan sonra enerji verilebilir doğrumu anlamışım? - Bir tezgahtan aldığın kitapla öğrenilir, birde içindeki kitapla öğrenilir, Allahım bazı kullarına bazı şeyleri biraz fazla vermiştir, Karanlıkta, zulmette, bazı kullarına o nurdan fazlaca gitmiştir, onlara bazı şeyler ayandır, dokunduğu yer şifa bulur, konuştuğu her söz müminlere iştiyak verir. Önce içinizdeki kitabı okumayı öğretiyoruz, yol gösteriyoruz size, dış kaynaklardan edindiğiniz bilgiler pek yeterli değil, her zaman öncelik sizi var edene verilmeli. Onun sayesinde bir çok şeyler devreye girecekler, bilmem anlaşıldı mı? O kadar çoğaldı ki, enerji veriyor, o kadar çoğaldı ki, bir kere sendeki enerjiyi verirsen, sen hasta oluyorsun bunun farkında bile değil kimse, kuran, kuran, kuran, her an okuyacağınız kitap kuran, onlar sizin her zerrenizde yazılı, bugüne kadar okunmamış ise ne büyük kayıp, yarın huzuru mahşerde o sorulur sana, öncelikle namaz ve kuran, işim çok kılamadım, denk getiremiyorum, mazeretlerin arkasına saklanmak olmaz. Ademden bu güne hep namaz verilmiş, mecbur edilmiş, ister kıl, ister kılma ama kimseyi sorumlu tutma. Ya sen binek ol nefse, olmazsan o binek olur sana, Ayrıldın mı gonca gülünden, bir gül doğar ki gönlünde, o topraktaki gülü unutursun, hayra yönelik etti isen sözü, gül misali olur açılır göz önünde. Her olay kayıttandır, Allah’ dilemeseydi sözler dökülür müydü dilden, bir kitap yazılır arkası kesilmez, sus derse rabbim konuşmaz susar dilim. Onun için her şeyde öncelik rabbime olsun, her işte onu bize yardımcı kılsın, şimdi bir dua edelim. Taşına, toprağına, kurduna, kuşuna, insana, kemalata7, ulviyete8, rabbimden onlara selam olsun, selam gönderelim. Onların himmeti üzerimize, bizlerin duası yardımı yine bizlere dönecektir bunu bilelim. Allahım dedik, el açtık huzuruna durduk, sen verirsen büyüklüğündendir rabbim, sen bize acırsan merhametindendir rabbim, sen rızkımızı verirsen, Rezzak ismindendir rabbim, sen bizi doğru yolda eğle, her şeyimizi, her işimizi, yavrularımızı ve aklımızı, sana emanet ettik sen bizi doğru yöne meylet ya rabbim. Öncelik sendendir Allahım, o önceliği sana verdik rabbim, sen bize doğru olanı yaptır, şeytani duygulardan arıt bizleri, bize yardım et ya rabbim. Amin. 7 8 Kemalat : İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu. Ulviyet : Yücelik. 16 Selam Olsun 11.01.2012 Ben doğup geldim, giydirdiler bana ben mintanını, yürüyün yarenler varalım cihada, bu öyle bir cihat ki en büyüğü, bunda ya haktansın ya şeytandan. Ariflerin sözünü mirat9 edindim, gül yüzlü erenleri gördüm de seyrine doyamadım. Bil dediler bil, sen bilmelisin ya, tanımalısın kendi özünü, gözden kalbe bağlantı vardır, hele gel gör ki terkipte10 kulak ile kalp arasında hiçbir bağda görülmemiş etken vardır. Safiyet içinde ol terk eyle bu dar mekanı, geniş mekandan geldin bunları bil, şükret, hamd et, sıkça tövbe et. Allah diyen yanılmaz ilahi tevhide vardı ise gönül, ondan yana horlanmaz. Aşk neyle tanımlanır bilir misin? Boynu koymalısın erenler kapısına, gurbiyet içinde kurban olmalısın, nefsi emmare’den ancak böyle sıyrılırsın. Özünü bil, özde kim olduğunu sarf ettiğin sözleri bil, bu sözler nereden gelir, ya özden, ya da çevreden onu ayırt et, onu bil. Rahman açtı ise bir perde sana oradan ses verir alanlara, hangi dilden okursan oku, Allahım madem ki gönle göre verir, dilinizi de unutmaz o dile çeviriverir. Hiç unutulmasın gayb11 hak muradındandır. Bir de var ki görevli meleklerine, kullara yardım için bir çok serzenişte bulunur, onlara vekildirler. Bilmek istediklerini kulaklarına fısıldayıverirler. Bu da Allah’ın ilmindendir. Sadece gönül eri olmak bu işlere yeterlidir ve bedeli vardır. O güzellik kapısında, o nimet deryasında, o hikmeti edasında, dolan gönül dönüp baktığında arkasına bir bedel vardır, ikisi bir olmalı, ikiden murat hak da hak olmayı bilmeli, işte giydik ben mintanını birçok yollara girdik, kah düştük, kah yürüdük, kah yüceye çıkmak için tırmandık, bazen onlar da zulüm oldu gözümüzde. Biz de nuru tercih ettik. Gönül onda karar kıldı, ama nurda bile zülmaniyeti gördük. Her şeye Eyvallah demedikçe asla bu yolda hedefe varılmaz. Menzil seni hep çeker, hep çeker ama menzile varmak için de türlü çeşit fitnelere maruz kalırsın, ona da Eyvallahdemen yeter, Allah’dandır bunu bil, Allah’ın ilminden verilen her bilgi, kesintisiz iştiyak içinde olana gelir. Hoş olun hoşça kalın, Eyvallah, Eyvallah, selama selam bizden de gelsin. Rahmet kapısındasınız rahmet mintanı ile kuşanın, ben elbiselerini yavaş yavaş çıkarın, öze dön orada olup biteni bil, hoşça kalın, hoşça kalın Allah’a emanet olun, yolculuk hakkadır bu inançla yaşayın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. İpi tutan oldu, yuvaya bağlayan bulundu, halkalar o ip sayesinde kuruldu, bayrağımız asılacak haktan izin geldi herkese nişan olacak. Dost adına söyleşilen, oluşturduğun her muhabbette ilahi ses gönüllere koşulsuz gelecek. Her biriniz, her biriniz, dil ile değil, özden alıp verecek, EyvallahEyvallah. 9 Mirad : Kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren şey, ayna. Terkip : Birkaç şeyin beraber olması veya karıştırılması ile meydana getirilmek. 11 Gayb : Gizli olan, görünmeyen, belirsiz. 10 17 Şu yaşananları, gördüğünüz öğrendiğiniz birçok güzellikleri öğreticiler sağlıyor, hangi makamdan olursa olsun bunlar sizlere bolca veriliyor. Hangi makama ait olduğunu da siz fark edebilirsiniz. Bazen birinci basamaktan da veriyoruz, bir çok olumsuzluklar seriyoruz gösteriyoruz, herkes birbirine öğretiyi verir, görevli kişide sizlere bunu sunar. Bazen karışık ders veriyoruz, bunu sizler fark edebiliyorsunuz, bu sözlerin kime ait olduğunu bilebiliyorsunuz. Demek ki öğretilerin öğrencilere içsel geçtiğini bizler artık fark ediyoruz, biliyoruz. Tabii ki her şeyin sahibi ulu Allah’, gayb ona aittir, ama bir de var ki perde arkasından seslenir, o da böyle gariplere nasip olur, anadan babadan yardan nasibi almayan kişiler seçilir, anladın mı? Dünyası ile bir düzen içinde uyum sağlayamaz, bedeni için buradadır ama ruhen o, hep oradadır. İlk defa bunu bugün söylüyoruz, beden buradadır ruhen o burada değil. Onun için dünya işleri ona çok zor gelir. Bak yazılarını okuyorlar, bir çok tekke sahipleri görevli babalar okuyor, onları not alanlar var bunları biliyor musunuz? Gönül her şeyi bilir ve serzenişte bulunur, her şey birbirine ayan olur, hiç gizli kalmaz aşikardır, ve onu ziyaret etmek isterler. Haydi Allaha emanet olunuz. Yol izni verildi, yürüyün dostlar denilsin, size bir söz diyeyim, gönül vuslatta ondan hiç ayrı olmasın, her ne kadar dünyaya bağlı olursanız olun, görevli olduğunuzu bilin ama özünüz hep orası ile bağlantıda olsun. Allah’ın işine asla karışmayın, o ne yapıyorsa yapar, tam teslimiyet içinde olun tam teslimiyet içinde. O bilir, o her kulunun gönlünden geçeni niyetini bilir. Zuhuratı ona göre verir. O seçer, seçer de mutlak birini diğerinden ayırır. Onun öyle dostları vardır ki, Allah’ın öyle dostları vardır ki, onlar dünyada gök kubbenin altındadır. Ama kıskanır onları öyle sever öyle sever ki, kimse sevmesin onu kimse bilmesin diye onları perdeler, bu gök kubbe altındadır bu gizliler. Kerem sahibi, Allah’ bizler senin var ettikleriniz, kayıtsız şartsız sana eğdik boynumuzu, sana gelmek için çabalar sarf ettik, ne kadar uzaksın yolun ne kadar hengameli12, ama gönül sende olur kanatlanır da sana uçmak ister, ama öyle büyük, öyle kutsal, öyle kudret sahibisin ki, sana kolay erişilmeyeceği, insan’ı kamil’e vasıl olmak veya kemalata ermek zor elbet. Kolaydır zordur tartışmadan uzak olsun, o sevgi var ya onca sevgi, sonra aşk olsun, aşkın bol olsun, aşkın miraç olsun, ilahi aşk ile feyzin daim olsun. Eyvallah, Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. - Birinci basamaktan verilir dediniz, biraz açar mısınız? - Dünyaya çok yakın olan, mertebe almayanlar, onlardan da veririz amaç onları örnek göstermektir. 12 Hengameli : Gürültülü, şamatalı. 18 Gönül hoştur ona yaklaşırlar, sırtınız yere gelmesin diye dualar ederiz, her zorda kolaylığı rabbim size önder eder, bu inançla yaşayın. Neden Allahım bana yardım etmez, sakın ola demeyin. Sevdik sardık, hoşça kalın, hoş olun namazda olun, namazda olun. Namaz, Kur’an, Allah’ Eyvallah, Allah’ Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Huzur tohumu ekildi, şükürler olsun o yüzden huzur hissediyorsunuz. Selam Olsun 13.01.2012 Aydın güne girelim, aydan yıldızdan feyz13 alıp da bu da hak muradıdır diyelim. Bilene bilmeyene ünne14, nefesin yettiğince bildiğini bildir. Anlamaz deme sakın ola reddetme, gelmiş geçmiş her biri bir perde, varlık perdesidir. İnceden inceye hep bunu düşle, onun için deriz ki, geçmiş geçmiştedir. Geleceğin önüne çıkmaz. Gelecek ise menzile uzanmakta geçmişe dönüp de peşi sıra koşmaz. Sözümüz bundandır her bir oluş hikaye değil o da murat’dandır. Aldın nefesi, her an yad et, yeni güne çıktın hamd et, şükret. Kazançta olduğunu bil, telafi edilecek birçok şeyleriniz vardır, onlar için şükret. Gördüm dost yüzleri hoş geldiniz dedim sevdim sizleri, onun için toplandık bir araya, hazırlandı sofra kuruldu ortaya. Gerçekle birdeyiz, her bir halkanın zinciriyiz, uzatılan ipin öncüsüyüz. Gelin Allah’, Allah’ diyelim, her bir canları canan adına sevelim. Hata aranmaz, atağlık15 vardır. Yapıya dil uzatma, her canın cananla muradı vardır. Hak yapısıdır, kimi veli, kimi deli, kimi bilge, kimi ise sen ben gibi gezgin dillerce, sen sadece onun sarhoşu ol, hak sarhoşu ol. Ona ibadet etsen de etmesen de, onu yad etsen de etmesen de, o hep gözetir ya kulunu. O hep sever gönderir ya rızkını, hiçbir şey beklemez, sende bunun bedelini öde, bedenin sende var iken, darlık makamında iken, işte bunun borcunu öde. Bir geçit yaptım gönülden gönle, kah orada kah burada, kah yerde kah gökte, gönlümce gezerim, yerim dilde değil beni seven gönüllerde. Allahım ne güzellikler sermiş kim için vermiş? Kullarını sevmiş de vermiş, her canlı bu hikmetin borcunu ödemeli. Gün günden de yakındır. Dönüşü olmayan yollara girmemeli. Sıcağı soğuk yapan, soğuğu sıcak yapan, her zerrede o ilahi aşkı dokuyan ulu Allahıma hamd ederim, şükrederiz daim zikrederiz. Eyvallah, Eyvallah, gönülden geçene Eyvallah. Dil ile söyleşmeyelim, gönül ile konuşup gönül ile halleşelim, gör bak ne güzel olur, birbirimizden uzak da olsak mutlaka sana atılan ulaşır, senden de atılan bana ulaşır, bu yakınlık, yakın makamının oluşudur, bu böyle bilinmeli. 13 Feyz : Bolluk, bereket, ilim, irfan, ihsan, Ünne : Çağır, davet et, 15 Atağlık : Büyüklük, 14 19 İlmine susayanlar, kabz16 halinde kendilerini hissedip, bast17 haline koşanlar, bir bilebilsen, bir bilebilsen bulunduğun yer senin yerin mi? Bulunduğun yer sana gösterilen yer mi? Hayret makamına geçmeli. Her oluşan zuhurat ile yarışan o hayret makamında olanlar seyreder, vuslatın ta kendisini. Yaşamayan, aşkla sevgiyi birbirine karıştıran, seviyorum deyip de sevdiğini hiç sergilemeyen, bunlara son vermeli oyun bitti, perdeyi çekmeli, yeni bir sayfa yeni bir iştiyak, yeni bir oluş haline girmeli. Eğil dost, eğil başın değsin secdeye, sakın ola ki böbürlenme, zaten sır olmalı ifşadan uzak ilahi sırrın içinde o olmalı. İlle de o olmalı, sırlar ifşa edilirse bedene cana zarardır. Kul kulluğunu bilmeli, yüceden gelene kucak değil her zerreyi ona açık tutmalı. Dost, dost, ille hak dost, ille hak dost, ille hak dost. Dost odur ki, dostu dost ile buluşturan, dost odur ki, dostu dostlarla kucaklaştıran, dost odur ki her zorda senin yanında olan. Selam olsun, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Eşşedü enla ilahe illallah ve eşşhedü enne muhammed en abduhu ve resuluhu. Senin iznin muradınla destur deyip de, bizi topladığın şu yuvada bağladık elleri, açtık gönülleri, sen bizi bizimle sınama Allahım. Bizi bizden iyi bilen sensin rabbim, Hidayet nurunla nurla bizi. Delalet feryadı ile uyandırma bizi. Sana sığındık, varlığımızı senin sayende yokluğa döndürmek istiyoruz, ve sana ulaşmanın hazzını yaşat bize Allahım. Senden geldik seninle bir olduk, seninle sana dönelim, nurumuzu harcamadan sana dönelim, halkada olan canların hakka yakınlığına, isimlerini bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok hastalara, bedensel ve ruhsal iyilik nasip et Allahım, yine de sen bilirsin, yüce Allahım, amin. Emrindeyiz Allahım, sen bizi yönlendir, bildiğim bilmediğim şeylerden, bilgeler eşliğinde söylet dilimi Allahım. Hal ehli olmayı, halden hale girip de sende tamam olmayı, bu yolculukta yolu aç Allahım. Suların ilahi feyzinden, doğan günün batan gecenin feyzinden sana sığınırım, hicap perdelerini çekelim aradan, çektir bize ya rabbim sana koşarak varalım. Geldik ya huzuruna buradayız, birlikte nefes ettik, yadları18 çoğalttık. Bütün güzellikleri olana, olmayana sunduk, istedik istettiğin için, bildirdik bildir dediğin için, halden gösterelim dedik, hali sen gösterdiğin için. Koşulsuz sevginin otağında sallanalım istedik, koşulsuz sevgi var mı diyene sözüm, elbet var. Ya mecnun ol, ya Leyla. Leyla mecnundan ayrı mıydı? onda bir vücut oldu. Leyla mecnundan göründü, mecnun ise Leyla’dan. Her gören bu nasıl sevgi deyip de bol bol tenkide uğratıldı, ama gel gör ki onun gönül gözü görüyordu, beden gözü değil, çok horlandı çok hayıflandı, o ilahi aşkın ta kendisi idi. Leyla mecnun hepsi bahane, Allah’ aşkı zuhur etmişti. O 16 Kabz : Kalbin sıkıntı içinde olması, amelde zorluk çekmek. Bast : Allah’ın cemal tecellisiyle kalbin sükun ve huzur içinde ferahlaması. 18 Yad : Anma, hatırda tutma, zikretme. 17 20 öyle bir aşk ki, nerede nasıl ne şekil zuhur edeceğini, kul beden varlık içerisinde bunu bilemez. Bazen ağaçta bazen bir böcekte bazen yediğin lokmada, bazen barındığın odanda, bilinmez o ne istiyorsa zuhuratı orada hazırlar. Kul kendi yaptı zanneder. Asla böyle bir çekişme içine girmeyin, hiçbir şey senden değil ondan, bilinmeli. Zor geldi haller bana zor geldi, bu yarış öyle bir yarış ki, ne saman olduğumu bildim, harman oldum da yerimde inledim, bir bilinmeze vardım da gönlümün bütün evhamı, gönlümün bütün vesvesesi yel oldu gitti, bir bilinmez dediğin bilemezsin kimin bilinenidir. Beden gözü ile gördüğün her şey toprağa misaldir, hakikat gözü ile bakarsan işte gerçekle yüzleşmen orada mümkündür. Haydi kolları sıva iş başına, yorgunluk yok telaş yok orada, orada ne var bir tek o onun izni ile gönül hak için uğraşta, zor gelir mi seven kuluna? Gelmez, sevginin doğuşu aşktandır o hiç bilinmez. Bazen kulunda zuhurat kendini gösterir, Allahım nerelerde neler olur hiç mi hiç bilinmez, zulmetin nuru da var dedik ya, teslim olursan her şeyi kabullenmek hoş olur hoşça bakarsın, her şey o olmuştur çünkü, toprağa karıştırırsan gördüklerini onda aşk yok, onda dünya meşki var, burada boşluk ne ile doldurulmalı önce sevgi koşulsuz sevgi. - Kuran’ı anlamamızda bize tavsiyeniz ne olabilir? - Kuran’ı eline aldığında onunla bütünleşmeni isterim, kuran’ın içine girip bir sayfa okumanı değil, birkaç sayfa oku, dön tekrar oku. Ne olduğunu orada, dağdan bahsediyorsa kendi bedenini dağ olarak gör, ayaktan bahsediyorsa hemen toprağı gör, öyle bilgine bilgi ekle, bunlar çok önemli şeylerdir, o sevgi ile eline aldığında kulağına üflenir kuran hepsi bir anda, yeter ki onunla bütünleş, onu eline aldığında başka bir şey düşünüyorsan açılımı mümkün değil. - Bulunmamız gereken yerde olup olmadığımızı nasıl anlayacağız? - Huzur ile huzursuzluk arası çekişme varsa, huzuru bulduğunda karar kılmalısın. Anladın mı? İkisi ortası bir yerde isen, nerede huzur buluyorsan orada karar kıl. İçsel dürtü kendini gösterir, burada bulunup bulunmamanda kararı önce içindeki rehberin verir. Gaflet uykusu böyle bir şey, karabasandır, basar insanın üzerine, anlaşılması gereken birçok şeyleri anlayamaz hale gelirsin, gafletin üzerinden geçmelisiniz, bırakırsan o sizin üzerinizden geçer. Örtü olur da çözülemezsin. Orta yolda durun Allah’a el açın, gözlerinizi yumun nereye gidiyorsan tam ve büyük bir teslimiyet içinde oraya gidersin, ama içinde ufacık, arpa tanesi kadar bir huzursuzluk duyuyorsan gitmeme hakkında, kalmama hakkında karar vermelisin. Umarım anlaşıldı. - İçimizdeki sesin kaynağı biz miyiz yoksa yüce Allah’mı? - Allah’ her şeyi vermişse, her şeyi sizlere giydirmiş ise, iyiyi kötüyü ayırt edecek, kulum sensin demiş ise, o sadece seyreder, niyetleri ve fiilleri oldurur vücuda getirir. Anlaşıldı mı? 21 - O zaman her şeyi biz yapıyoruz, - Biz düşüncelerimiz ile niyetlerimiz ile yoğunlaşıyoruz Allah’ da orada vücut haline getiriyor. Yani olduruyor, kün19 ol emri ile. - Yani yaşantımızın bundan sonraki bölümlerini nasıl yaşayacağımız bizim düşüncelerimiz ile ilgili, - Tamamen onunla ilgili, - Ama, insan bazen ister istemez mutsuz kötü şeyleri de düşünüyor, - Onları size, vesveseyi veren kimse, o veriyor, ondan kurtulun, - Nasıl ? - Ondan kurtulmanız çok zor, çok zor. Neden? Çünkü; o öyle bir ahit yapmış. Allahım burunlarından kulaklarından ve gözlerinden, damarlarımdan akan kan ile birlikte olmak istiyorum ve öyle olacağım demiş, ve hak üzerine yollarının üzerine oturacağım ve onları oradan çevireceğim demiş. Burada niye nefisle ilgili çalışmalarınızı dikkate alın, onlara öncelik tanıyın dedik. Sen yaptığın her ne ise, içine huzur yayılıyor ise o Allah’tan, onun dediği şekilde olmuştur. Bak bunları olumlayın, eğer içinde yaptığın şeyde huzur bulamıyorsan, bir sıkıntı hal alırsa o şeytanın vücuda getirdiğidir. - Bundan nasıl kurtulacağız? - Ondan tam anlamı ile kurtulmanız mümkün değil kıyamete dek, sizin ruhunuz Allah’a teslim edildiğinde o sizi bırakır. Artık Allahım benim görevim burada bitiyor der, son ana kadar imandan çevirme işlemini yapıncaya kadar uğraşır. Kelimeyi şahadeti getirtmez, Allahdedirtmez, çünkü sözleşmesi bu yolladır, ben ondan nasıl kurtulacağım denmez, her an zikir niye deniliyor, her an zikir hiçbir şey yapamıyorsan, Allah, Allah, Allah, Hasbin Allah ven imel vekil, bana Allah yeter. Huzuruna durduğunuzda önce şöyle demelisiniz. Allahım niyet ettim bu vaktin farzına veya sünnetine, Allahım huzurundayım seninle arama hiç kimsenin girmesine izin verme, şeytanın şerrinden sana sığınırım Allahım de öyle namaza dur, bu hepiniz için geçerlidir. Namazlarda önünüzden arkanızdan eteğinizden çeker, kulağınızı burnunuzu kaşındırır, sürekli oynar mümkün değil kurtulmanız. Ruh emanete verildiğinde sizi o zaman terk eder. Nefsi emmare nedir ? O nedir? Şeytanın ta kendisidir. Çünkü toprağa yakın olaylara sizleri sürükler. Yedi kat yerin dibi denilir, toprak hep vericidir anadır üretkendir. Oraya ne dikilirse o yeşerir ama işin birde bu boyutu vardır, şimdi anlaşıldı mı? Her şey zıttı ile kaimdir dediğimiz, çünkü olması gereken budur. 19 Kün : "Ol" mânasında emirdir. Allah(C.C.) bir şeye “Kün” derse; o şey olur. 22 Doğruların meydana çıkması için kötülerin devreye girmesi gerekir. Bunu artık anlamış olun, her an tahlil edin dediğimizde budur, size bir iftira atıldığında çok sakin hoş görülü davranın, olması gerekiyor deyin, hemen arkasından ferah gelir hiç olmayacak şeyler zuhura çıkar ve sizi sevindirir, bu da Allah’ın cilvesidir. Kulu ile cilveleşmesidir anlaşıldı mı? Böyle olumlu olumsuz her şeyleri tahlil edin her şeyleri. Sizler boş mu bırakıldığınızı zannediyorsunuz, bu bir ayettir. Hiçbir an boşta değilsiniz unutmayın, siz bomboş, yapayalnız olduğunuzu zannediyorsunuz, sağınızda solunuzda öyle görevliler var ki, sizleri kontrol eden, sizleri öğütleyen, sizlere pek çok yanlışı yapma diye yalvaran, hatalarınızdan el çektiren birçok görevliler vardır ve bunun yanı sıra da işte o melun şeytan vardır. Bunun yanı sıra, onun için meleklerden üstün tutulmuş insanoğlu, çünkü Allahım, kulları böyle zorluklar içinde ki, birde o yetmiyor gibi birde onlara nefis yükledi. Bu kadar büyük mücadele içindeler, ondan meleklerden üstün tutulmuş insanoğlu. Bu varlık elbiselerini bir bir çıkartmamız lazım, bizi daha çok zora koşuyor içinden çıkılmaz hallere sürüklüyor. - Nefsi emmareyi öğrenmemiz ve uygulamamız bizim için çok önemli. - O kadar önemli ki, o kadar. Bedenin istediği tat ve lezzetlere elinin tersi ile dur diyebilmelisin. Sizi mutlu kılacak yüzünüzü güldürecek her şeye dur demelisiniz ama, hep mi mutsuz olacağız hayır, öyle bir mutluluk kapısı açılacak ki, dünyevi mutluluk değil, uhrevi mutluluk, çünkü Allah’ kulunun bedbaht değil mutlu olmasını, mutlu olmasını istiyor. Bir düşün, “ee iyi de bu kadar huzursuzluğu yaşayan biziz, bu kadar mücadele içinde cebelleşip duruyoruz”, mutsuz oluyoruz diyebilirsiniz de ama, Allah’ın istediği mutluluk çok başka bir mutluluk, o varlıktan kurtulduğun zaman aşkı da yaşarsın, mutluluğu da yaşarsın. Anlaşıldı mı? Umarım anlaşıldı, bizden de selam olsun. Çünkü hizmetler bütünün hayrınadır, hiçbir çıkar menfaat yok. Bütünün hayrınadır başparmakları unutmuyoruz, Çarşamba günü için birlikteyiz. Hoşça kalın hoş olun sevgi dostlarım tanrı sizleri korusun Allah’ın bütün isim ve sıfatları sizlere mintan giydirsin, nefsi sıfatlardan arınmak için de Allah’a dua edelim. Amin. - Onunla mücadele etmek gerekmiyor mu? - Tabii ki Allah’ tembel insanı sevmez çünkü o hep çalışır. - Mücadele etmek gerekiyor ama sonunda olacak olan da oluyor. Diyorsunuz ki her şeyi bırak kendi haline peki birbiri ile çelişmiyor mu? - Allah, çalış diyor, tembeli sevmiyor çalış diyor, ama çalışsan da çalışmasan da bir rızık gönderiyor, sana niye çalış diyor? 23 - Şunu anlamaya çalışıyorum, hani deniyor ya, her doğan insanın bir rızkı var, ben rızkım ile doğduysam, ne gerek var çalışmaya, yan gelip yatayım demek olur mu? Aradaki farkı bulmaya çalışıyorum da ondan. - Biliyorum sorduğunuzu yanlış anlamadım doğru anladım, öğrenmek durumundasınız, - Konu kadere geliyor ama onu yaratırken de, rızkını arayacak şartlarda yaratıyor zaten, o şartlarda yaratılan varlık o rızkı kazanabilmek için çalışmak zorunda olduğunun farkında olarak geliyor, tembel tembel oturamıyor, rızkın belli çalışmayıp yarın aç kalacağın korkusu da içinde mevcut, dolayısı ile sabahleyin kalkıyorum, tıpış tıpış rızkımı aramaya gidiyorum, Gel makamdan makama gir sende halkadan halkaya, hangi halkanın içindesin ona dikkat et. Sırf görüneyim diye sakın girme halkaya. Her varlığın bir cebri yok mudur, cebir nedir bilir misin? Düz ettik yolları uğraştık el verdik hal ettik kulları, kurduk tezgahı birlikte, açtık elleri yine birlikte yüceye. Bak malımız satılır, deme tezgahta kalır da bozulur, sen niyeti güzel besle o seninle sende o ile birler. Allahım her kulunu kendi haliyle niyetiyle birlikte bırakır. Kulum nereye gitse ben onu gözlerim der, bir çok görücüler izleyiciler verir önüne, ona her şey ayandır, yaptıkları ve yapacakları ona hep ayandır, sadece seyreder, ahde uyuyor mu? Bana vefa gösteriyor mu? der. Selam Olsun 20.01.2012 Dostun sözü dosta ağır gelmez, vefa içredir20 hafiflik de denmez. Konudan konuya geçelim, ille de hak muhabbeti sözü ile sözlerin uçlarını tutup bir edelim. Gerçek dışı değildir inanmalıyız, gönülde kavi kıldık, helalliği dünya halinde almalıyız, söz meclise uyarlıdır, meclisin dışındakiler ise muhabbeti ile duyarlıdır. Gel dostum gel, girelim havaya hak, hak deyip de gönlü uyandıralım, varalım birlikte hakka. Elim verdim veliye, dedi ki hangi erenden nasiplisin, sorma halim dedim haktan yana biçare gönlüm gezdirir hak diyarına, olur mu olmaz mı demeden bir vardım ki kapıya özlenmişim, ağırlanmışım postlar üzerinde oturtulmuşum. Bu bana yakışır mı? Biz geçtik post davasından dedim ki, biz dünden geçtik gönül ayar buldu, varlık bitti hiçliği seçtik. Bu posta sen yaraşırsın dediler, ağah21 olan konuyu anlar dediler hilafeti öylece giydirdiler, bir makamdan diğerine gezdirdiler. Bir dost gelirse yuvaya hoş seda ile ağırlayın, oturtun sofraya, amaç lokma değil ilahi hikmettir, bu sözlerin deryasından nasiplenmektir, her birimiz 20 21 İçre : İçinde, arasında, içine, vaktinde. Ağah : Haberdar, uyanık, basiretli, vâkıf, bilen. 24 bir can, bir can var ki ondan da içeri ondan da içeri, ben canlar canını buldum demek vuslatı tamamlamaktır, hak ile bir olmaktır. Ben onda, o bende, işte budur, erliğe soyunmak budur, gönül tezgahta değil yeri dergahtadır, edindiği haller ise tezgahtadır. Hal dili ile konuşmak örf ve adetleri bertaraf edip hakikatin hakikatinde bir olmak. İnsanın manasını bilebildi isen, Allah’ yakındır sana. Önce insanın manasını. Kuran yazıdan ibarettir, manasını bilmedikçe hep yazıda kalır. İnsan, etten kemikten ibaret hücre yığınıdır, bir de var ki, manasını öğrenmek, işte insanı insan edebilmektir. Bakarsın ağaca meyveleri üzerinde bolca, sen o meyveyi tatmadın ki güzelliğini nasıl anlatırsın, işte meyvenin manasını bilmektir, onun gelişini ne olduğunu öğrenmektir, hakikatin sırrı budur aslında. Dedik ya geçmiş gelecek birer perde. Ne geçmişi yaşamalısın ne de geleceği, bırak dostum sen anını yaşa. Anı yaşamak nedir bilir misin? O anı neyle yaşadığın nasıl nefes aldığın işte bu önemli. Sebebi hikmetten değil sebebi neticeden hikmet aramak önemlidir. Her birimiz Allah’ deriz, bütün var olmuş Allah’ der, duyar mıyız? Duyamayız, her birinin zikri yaradılış şekline göre değişir. Asıl olan nedir bilir misin? Hakikati bilmek manasını öğrenmektir. Kimi görür gönül susmuştur, kimi görmez gönlü hep ilahi feyizden su sızdırmıştır. Her yuvanın bir manası vardır, bazı yuvaların manevi kokusu vardır, bulunduğunuz barındığınız evlerden bahsediyorum, bu ilahi kokuyu duymak da her kula müyesser22 değildir. İşte o yuvalar izinli evlerdir, orada bir tek Allah’ adı anılır, Allah’ kuran konuşulur onun için izinli evlerdir. Oraya giren şifa bulur, oradan çıkan ise şeytan yolu bulur. Kimseyi küçümsemeyiz, biliyor bilmiyor diye de bilgisinden ötürü asla yargıda bulunmayız, oluşun gerçeği budur. Yeter ki, o bize güvenmeli, biz de onu sevmeliyiz. Bu hakikatin gerçeğine onu davet etmeliyiz, bilmiyorsa öğretmeliyiz bildiğimizi. Biliyorsa göremiyorsa göstermeliyiz. Hizmetin esası budur, asla yaptığımızdan keyif almamalıyız. Böbürlenip, böbürlenip de sayemde buldu yolu dememeliyiz. Dost eli hep uzanmalı, o eli kimler tutarsa tutsun hayıflanmamalı, bırakın tutsun kim olduğu önemli değil, o eli bir el tutuyorsa sebebi ilahiyesi vardır bırakın tutsun, bırakın o da elin ayasından feyzini alsın nasiplensin. Allah’, Allah’ hep Allah’ dedik, her kapıya gittik de senden bir nişan bekledik, kah bulduk kah bulamadık döndük, mutlaka gezdiren sensin dedik ona da boyun eğdik. İstediğimizi bulduk, elhamdürilllah dedik. Kul neyi istiyorsa Allah’ orada hazır bunu unutmayın. Kul neyi seviyorsa her şey orada hazır ve zuhurda, yeter ki ona dönük olalım, yeter ki o nişanı bulmak için yola çıkalım. Haydi Eyvallah, 22 Müyesser : Kolaylıkla olan, kolay gelen, âsân olan, nasib. 25 Aldık selamı hoş olalım Allah’ razı olsun, kuvveden fiile geçelim. EyvallahEyvallah. Her verenin verişi farklıdır kaynak bir de olsa, her biriniz bu halleri sıkça yaşayacaksınız, her ne olursa olsun dosta mal etmeyin. Dost nedir bilir misiniz? Birinin acısı olduğunda aynı acıyı hissedebiliyorsan gerçek dostluk budur. İşin özü bu, her acıda yanında isen ama birde var ki fazla ifrada kaçmamak gerekir her şeyde denge şart. Bir de ölçü konmamalı, olur olmaz şeyleri karşındakinden beklemeyeceksin, bırak gönlü ne istiyorsa onu yapsın, ama duymalıyız, madem ki bu yolun yolcularıyız diye çıktık yola gelene geçene bakıp gülmek selam vermek değil amaç, yolda gidecek hali var mı? Azığı yanında tamam mı? Geride kalanların hali hoş mu? Hep bunları düşünmeliyiz. Sen ki düşünürsen dostunu veya dostlarını, Allah’ da seni düşünür, melekleri ile seni, bu kadar basit. Her şey birbirine aynadır, unutmayın unutmayın. Dün ne yaptın bugün sana gösterilir. Her kez bekler ki ölecek, kıyamet günü hesap verecek. Sen bu dünyada isen, bu dünyayı cennete veya cehenneme çevirmek de senin elinde. İster gül bahçesi yap dünyanı, ister kurak bir çöl hepsi senin elinde. Yüzünüzden gülücüğü hiç mi hiç eksiltmeyin, elinden bir şey geliyorsa hiç hayıflanmadan yap, ama lüzumundan fazlasını beklemeyin, yapmak isterse de, yapılmıyorsa da onu hoş görün, bunları hep dikkate alın, hep dikkate alın. Hep gönlünüzün sesini dinleyin, dinlemiyorsunuz demedim, böyle bir serzenişte asla bulunmam, ama ben yine de hatırlatmak isterim. Amin, amin Allahım. Huzurundayız, nefes yad et bize, hasta olan cümle erlere bedensel ve ruhsal şifa nasip et Allahım. Burada bulunan kardeşlerimin, bedensel şifalarını biz bilmeyiz nereye ne gerekiyorsa sen ver Allahım, acil şifalar, yine de sen bilirsin Allahım. Bu toplantının dışında bulunan ismini bilip bilmediğimiz bir çok hastalara acil şifalar, hastanede yatan bütün insanlara acil şifalar Allahım, Amin. Selam Olsun 25.01.2012 Gezdim tozdum bir ömür, nasıl yaşadığımın farkına bile varmadım, bir gece içimde bir korku ile karışık yüzleşmem gerektiğini söylediler, içsel sesimi dinleyerek ve şöminenin karşısına oturup, evet nefsim otur bakalım karşıma, bunca yıl ben senin kölen oldum, hep beni gezdirdin, birçok olumsuz şeyleri süsleyip bana izlettirdin, ben seninle çok zarara uğradım, şimdi konuşalım nedir benden istediğin, neden hep sen benim yanımdasın, bana bunları tek tek anlatmanı istiyorum. Uçurumun kenarındayım bunu biliyorum, bunların nedenini bana anlat, ey nefsim. Beni biraz bırak kendimle kalmamı. Kendimle hesaplaşmam gerektiğini anladım, ne olur beni biraz yalnız bırak. Sen kötülükleri emredensin, 26 hiç doğru yöne çevirmedin beni, bir çok şeyleri sevdirdin, kayıtta olmayanları sevdirdin, neden bunları bana sevdirdin? Sevmem gerekene neden sırtımı döndürdün, ey nefis kurtuluşum yok mu? Bana bunları söyle, bana cevap ver, benim sensiz nasıl bir ömür sürmem gerekir. Bunu bana anlat. Şimdi ben konuşayım sen dinle; ben sadece senin yanındaydım, sen ona meylettin, bende onu sana sevdirdim, sevmen gerektiğini bana söylediler ve sevdir dediler, sen bana yöneldiğin için seni yanıma yoldaş ettim. Ne kadar mı seninle birlikte olacağım. Ömrünün son nefesine kadar. İşte o zaman seni terk edeceğim. Bu senin elinde seçim sana ait, sen beni istediğin için yanındayım, beni istemeyebilirdin. Şanı yüce Allahıma dönüş yapabilirdin, şimdi uyandın değil mi? Bu hayra alamettir, seni terk etmeyeceğim ama nereye dönmen gerektiğini bugün anladın ve benimle yüzleştin, bende sana derim ki önce o ışığa dön, tek kurtuluşun bu ben senin yanında olabilirim ama dediklerime dur diyebilmelisin. Seni gezdirmeme seni birçok yerlere götürmeme engel olabilirsin, şimdi anladın mı beni, çünkü ben seninle varım, sensiz yokum emaneti devrettiğimde ben senin yanında olmayacağım ve yok olacağım. Ben şimdi sana aitim seçim senin elinde anlaştık mı? Konuşmamız seni memnun etti mi? Önce içinde barışı sağla, barışı sağladığında ben sana sırtımı dönerim, sen o barışı sağlamadığın müddetçe ben senin yanında hep varım, hep varım. İyiyi kötüyü sana ben öğretmeyeceğim, iyiyi kötüyü bilen sensin, onun için nereyi istiyorsan işbirliği içinde yapıyoruz, olduruyoruz bu düşünceleri, gerçekleştiriyoruz. Hoşça kal, unutma senin yanında hep olacağım, hoşça kal. Sizde alın karşınıza konuşun onunla oturtun onu bir köşeye, O da bir varlıktır, öyle değişik suretleri vardır ki fiillere göre suret kazanır, - Varlık dediğiniz nedir ? - Nefis, her davranış biçiminde bir suret oluşturur kendinde, - Nefis olmasaydı hiç kötü bir şey yapmaz mıydık? - Evet melek olurdunuz, çünkü onlarda nefis yok, - O zaman bir sınav bu, - Tabii ki, olması gerektiği için. Size çok büyük özellikler sağladığı için, yaratıcının da, karşılığını beklemesi onun hakkı. Gerçek iman sahibi olup olmadığınız bu şekilde ortaya çıkıyor. Nefis nedir? Şeytanla işbirliği içinde olduğu ortaya çıkıyor. Unutulmasın şeytan nefis, nefis şeytan. Ayrı görmeyin o şeytan, başka bir varlık değil nefis, dedim ya çok değişik suretler oluşturur, bunları çok iyi bilin, kendinizi ona göre değerlendirin. - Ondan nasıl kurtuluruz ? - Ölünce son nefeste, o da bir elbise, ruhu emanete götürdüğünde teslim ettiğinde o elbise düşer. O da bitecek ama nefes aldığın müddetçe o, hep 27 senin yanında, kanında, canında. Onu Müslüman edebilmek önemli olan bu, onu öldürmek değil amaç, onu Müslüman edebilmek, ruhla nefis arasındaki barışı sağlayabilmek. Uyumlu hale getirebilmek, onu Müslüman etmek, nasıl Müslüman edilecek, nasıl uyumlu olacak, onun ne yaptığı ortada, seni yanlış şeylere sevk ediyorsa, öfke ile yaptığın her şeyin önünde nefis vardır şeytan vardır. Asla ruh böyle bir ortamda mümkün değil olamaz, görevde alamaz seni de yönlendiremez çünkü şeytanın hizmetindesin. Onun yap dediğini yapıyorsun içgüdülerini devreye geçiriyorsun. - Anlattıklarınızdan şunu algıladım, öncelik hep Allah’a oldu mu, nefsinize bir şekilde dur diyebileceğinizi anladım. - Dur demeyi bilmeliyiz her şekilde, öne geçmesine asla izin yok, onu insanoğlu fark eder, nefis öne geçti ise fark eder. Nelerdir? Neler devreye girer nefis önde giderse, Her kötü fiilde öfkelerin yanında yer alır, kötü davran ona, kavga et onunla, iftira at ona, o seni hiç sevmiyor, o sana şu zararı verdi deyip hep içinden bu dürtüleri yayar. Öyle bir yayar ki kanın canın hep onunla yoğrulur, hamurun mayan bir olur. Şekil vermek ise fiillerindir. Öfkeli insanların yanında yer alır dikkat et, çünkü kuran ayetinde bu mevcuttur. Allahımın öyle mülayim kulları vardır ki, hep ona boyun eğerler, mütteki olanlar onlardır. Şimdi böyle olduğunda önce öfkeye dur demek, işte nefis şeytanın oturması sabit bir yerde kalır. O benim bir parçam, ondan ayrılamayacağıma göre ben onu dizginlemek zorundayım yoksa o beni dizginliyor. Etraftan gelecek olaylara karşı her kötülüğe karşı sabretmek, dili susturmak. 23 - Nefsi biz mi yaşatıyoruz? - Ona hep öncelik tanıdığımız için, o hep devrede, onu nasıl uzaklaştırırız? Onu düşünelim, sadece Allah’ zikri ile, Allah’, Allah’ denildiğinde her hareketinizde öncelik Allah’a ise şeytan orada yer bulamaz. Her işleyişte her fiilde hep Allah’. - Nefis, Kuranda nerede bahsediliyor? - Bütün ayetlerde var, o kadar çok var ki, nefis geçer, zaaf geçer, fiiller niyetler ahlaklar geçer. - Nefis mertebeleri neden var? - Şimdi nedenini niçinini sorarsak Allah’a imanımızın zayıf olduğunu gösterir. Nedeni, niçini, nasılı yok, o ne verdi ise onu kabullenmek, onu sevmek onunla yaşamak zorunda olduğumuzu bilelim. Hiç nedenini nasılını da sormayın, birbirinize de sormayın, çünkü her şeyin vericisi o olduğuna göre ona sorun o size içsel dürtüler ile onun ne olduğunu verir. 23 Mütteki : Haramdan ve günahtan çekinen, kendisini Allah'ın (C.C.) sevmediği fena şeylerden koruyan. 28 Hikmetsiz, nimetsiz hiçbir şey yok bunu böyle bilin. Ne verdi ise karşılığında güzellik vermiştir. Şükür vermiştir, sevgi, şükran vermiştir. Hiç unutmayın her zorun her üzüntünün, her belanın karşısına ferah vermiştir. İkisi zıt iki şey ama bir arada yaşanıyor. Gecenin bir vakti kalkıp el açıp Allah’a şükredin, verdiği bütün nimetlere şükredin, hamd edin, olumsuzluklarımız için de tövbe edelim. Kiminle küs isek, kime hata yaptı isek, af dileyelim özür dileyelim. Bu büyüklüktür, şeytanın ayağını kırmaktır, başka bir şey değil. Affetmek yüceliktir, Allahımın gafur ismi ile müsemmadır24. Koruyucu affedici sevicidir Allahım. - Biz öldükten sonra başka bir yere mi gidiyor nefis, - Hayır, bitti olay, bitti seninle görevi tamamlandı, orada bıraktı, şimdi sen orada melek oluyorsun. Her giden orada melektir. Onun için, her ne olursa olsun dünyevi halinizde onunla ne kadar kötü anılar yaşadıysanız da, öldükten sonra onun bahsi açılmamalı, çünkü orada melek olmuştur, nefis burada kaldı elbise burada. Toprağın altında elbise. - Nefis kuranda çok güzel açıklamıştır. - Tabii Allah’(c.c.) önce nefsi yarattı. Allah’ın nefsi var biliyor musunuz ? Allahnefisli niye ? Allah’da olan bizlere veriliyor, insanoğluna veriliyor, Allah’ kendi nefisli çünkü, sık sık sorgulayın siz yanlışı yaptığınızda içsel dürtü ile yanlış olduğunu alıyor musunuz ? Fark ediyor musunuz, hiç fark etmediğin sıradan bir şey yaşıyormuşsun gibi mi oluyorsun, yoksa için çok mu huzursuz oluyor? O an ne yapıyorsunuz, o huzursuzluğu duyduğun an, (tövbe) peki fiilde neler yapıyorsunuz? Fiilde (bir daha yapmayacağım) peki yapıyor musunuz? Yani şimdi yine aynı şeyi yapıyorsunuz, örnek veriyorum, biri ile kavgalısınız küssünüz, sizi rahatsız ediyor mu? (evet) ediyor, peki niye bunun telafisi için hiçbir çaba göstermiyorsunuz? O kadar güzel nişanlar veriyor ki Allah’. Böyle hep zor yerlerde inişli çıkışlı yerlerde geziyorsunuz, oysa bir çırpıda onu halledebilirsiniz. Nefsin, şeytanın bacağını anda kırabilirsiniz. - Nasıl ? Affederek. - Eğer affettiğimizde karşımızdaki anlamıyorsa? - Sen yap da o anlamasın. O onun sorunu. Bu hepimiz için böyle, - O zaman sadece seyredeceğiz; - Affet, gerisini bırak, sen ile olayın davası bitiyor, anladın mı, sen bir tek kimin için affediyorsun? Seni var eden için. Çünkü o öyle hükmetti o öyle yapın dedi, biz onun dediğini yapacağız. Karşımızdaki anlar mı, anlamaz mı bunun derdine hiç mi hiç düşmeyeceğiz. 24 Müsemma : İsimlendirilen, ad verilmiş olan, bir ismi olan. 29 İnanın, nasıl bakıyorsan öyle bakılacaksın. Hiç farklı değil hani sen affettin o sana asla düşmanlık beslemeyecek buna inanın, her şey değişecek bütün af senin elinde. Sadece sarıl affet. Onu kim olursa olsun göğsüne basıp kabullenmek başka bir şey değil. Bugün dönmeyebilir yarın da dönmeyebilir ama bir gün öyle bir döner ki, bunu unutmayın. Eline diken batmışsa, mutlak sebebi vardır, geçmişte mutlaka ya acı vermişsindir ya da o dikenden acı almışsındır. - Affedip seyredeceğiz, - Seyretmene de gerek yok, seyredeni var onun. - Affedince Allah’a da mı havale etmiş mi oluyoruz ? - Sen affedersen, Allah’da senin bir çok hatalarını affedecektir, ama ben şunu affedeyim de, varsa benim hatalarımı da Allah’ affetsin diye değil. Sadece ben onu affediyorum bu kadar, ben onu affediyorum, yani ben burada, yatırım gönder o bana geri gelecek bu düşünce ile değil, sen affet o kadar. Asla birbirinize yalan söylemeyin, söylüyorsunuz diye uyarmıyorum, kim olursa olsun böyle toplantılarda yalanın hiç mi hiç yeri olmaz. Olduğunuz gibi görünün kendinize paye vermeyin, zaten böyle bir haliniz zuhur etmiş olsa bu şekil uyarmayız, farklı şekillerde uyarırız, topluluk içindeyiz bunu unutmayın, bu bizim görüşümüz. Yalan söyleyenlerin de yalan söylediğini anlayabilecek yapıdasınız, bunu anlatmak istiyoruz. Dostluğa sığmaz, yuvaya sığmaz, yalanda varlıktır. Anladınız mı? O da varlıktır. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermeyin, anlamsız hiçbir şey ifade etmez. Senin doğru diye anlattığın her şey, beni pek etkilemez başkasını da etkilemez. Doğru söylüyorsan o kadar güzel algılıyor ki, insanın duyguları hiç boşa atılacak değil. - Hak için birlikteyiz, hak dostuyuz hak dost, hak dost, hiçbir şey girmesin, her ne isek biz oyuz. “Çıktık erik dalına, anda gördük üzümü”, bilir misin bunun manasını? Niye? Hep aynı şeylerin tekrarı diyorsunuz değil mi ? Bunu demek bizi incitir bunu da biliyor musunuz? Hani verilecek başka ders yok da, hep dön, dön aynı şeyler. Hayır onları hıfz25 etmeniz için, onları çok iyi algılayabilmeniz için, on yıl önce verileni bugün de veririz. Bu yedi, sekiz yıl önceki dersimizdir. Yunus verir özünden, Mevlana verir sevgisinden, Taptuk verir ilahi aşkından, Hacı Bektaş verir onun heybetinden. Her birinin veriş tarzı değişiktir, içine kazılır insanın, kazılası öğretiler gelsin denir. Hayret makamı vardır o öyle bir makamdır ki, Allah’, illallahdedirtir. İlle de Allah’ dedirtir. 25 Hıfz : Saklamak, korumak, ezberde tutmak, hatırda tutmak. 30 Bu makama umarım çıkmanız nasip26 olur. “El elden üstün denilir”, bunun ne olduğunu bilir misiniz? Ben sorarım size el elden üstün ne demek? Elin üstünde onun eli var demek, o hale gelin ki elinizin üstünde yücenin eli olsun. Onun akımı sizlere an be an dokusun, safiyet27 denir, safiyet o da bir makamdır, celal gerekir arkası cemaldir. Yaa, onun için bazen celallenmek de yerindedir. Asla yersiz değildir. Ama hep celal de olmaz küfre götürür insanı, cemali de göstermek gerekir. Şükür de lazım, önce şükür diyelim, ille Allah’ şükür elhamdürilllah. Sensin kerim, sensin rahim, Allah’, Allah’ tut elimi Allah’, Allah’ Eyvallah. Gönül dilin konuşsun inşallah, ver Allahım ver, heba etmeden dağıtayım, ver Allahım ver, sonsuza kadar ışık tutayım, ver Allahım ver, dileyene dilediğini sunayım. Senin için sana koşmayı nasip et Allahım. Ben sebep olayım amin, amin. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 26 27 Nasip : Bir kimsenin elde edebildiği şey. Safiyet : Saflık, hâlislik, temizlik. 31 De ki : Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir? Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.(Ahzab suresi, 17. Ayet) 32 2012 Yılı SUBAT ayında derlenen Yazılar. 33 Şubat ayı kapak resmi : Etrafı Çerçeveli İkili Lale – Necdet Emekli 2012 Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.(Rum Suresi, 21) 34 Selam Olsun 01.02.2012 Bismillahirrahmanirrahim, Tevhid ile oturalım, izin ille Allah’tandır. Öyle bir söz söyle ki ilahi kayda geçsin, öyle güzel bir serzenişte bulun ki seni senden alıp uzaklara ötelere salsın. Bir yudum su ver, gönülden ver ki abu hayat olsun. Somunundan bir lokma ver ki, kerem sahibi rızkını28 dar değil bol eylesin. Hatır gönül bilene sözüm. İlahi meclise uymaz edepsizim. Bu hal ne fenadır, bilene kâr değil zarardır. Allah dedikte oturdun mu sofraya baştan ayırır, edep hilhatını giymelisin. Hilhat nedir bilir misin? O nişan elbisesidir, nişanedir. Sonra giydirilir sana makam elbisesini, o da haktan kuluna Allahın müjdesidir. Giyemem diyene deki; nereden aldın bu dersi, hocan kimdi, nasıl öğretti sana Elif’i, Be’yi. Ya uyacaksın, ya da dışta durup bakacaksın. Gönül kırılır mı, kırılmaz mı demeden doğru düşünceni yüze söylemelisin. Saydım saydım da geldim. Darda olanı, genişliği bulanı ayrı kefelerde ağırladım. Darda olan elbet genişliği bulacak, ne var ki aldığı feyz o genişlikte olmayacak. Bu ayarı kul kendi yapmalı. Nedeni, nasılı bırakıp hakka yönelip ondan yardım beklemeli. Şükürler olsun dedirttin topladın canları, kurdun araya köprüyü davette bulundun. Hak için her bir söz hakka dayalı, kor mu yabanda seni. Sevmez mi kulunu sen Allahde yeter. Bir tek sarılacağın varlık vardır. O nedir? Söyler misiniz bana. Kuran, Kuran, Kuran. Yol Kuran yoludur, her an o yol sevene açıktır dedik söze şimdilik nokta koyduk. Göçmüşe rahmet olsun, kalanlara hikmet ile nimet olsun. Bilse bilmese o hep yaşanacak. Bilmeden uğurlamak var, olaya şaşırılır. Bilerek uğurlamak var, bilen olaya tez alışır. Mekanlar değişti, bakan gözler değişti. Can bedenleri değişti. Ne üzüntü ne sıkıntı kaldı. Bütün sıkıntıyı üzüntüyü geridekilere bıraktı. Onlar bu hali tevekkel olup da kabullenebilirse ne mutludur o cana. Kabullenemeyip inkâr bahsine düşerse yazıktır, yazıktır o kula. Öyle bir kanal oluşur ki o kanalın ağzında koskoca bir ışık. İlahi nur kavrar. Ruhunu teslim edecek kişi o ışığa koşmak ister. Ama kalanlar sadece onu hep geri çevirmek isterler, çünkü gitmelerinden endişe duyarlar, aslında endişe içinde olan onlardır. Endişeyi kendileri duyar. Yakınlarını sadece toprağın altında hatırladıkları için canları yanar. Bir bilseler ki, kurtuluşun muhteşem olduğunu, bir bilebilseler. Orada ağlayan gözler hep gülmektedir. Bunu yakınlarına deyin. Onu sadece sevgi ile anın, yad edin. Kederlenmeyin, olayı büyütmeyin. Geçiş vardır. Geçiş zamanı geldiyse dur diyenin hükmü olmaz. Hükümsüz kalır. İlahi kudret ona geldiyse onda birlenme olasılığı fazladır. İşte akıllılar bunu böyle idrak edebilir. Aklı olmayanlar veya bunu idrak edemeyenler ise sadece matemi uzatır, uzatır, acı çekerler. 28 Rızık : Allahın herkese lütuf ve kısmet ettiği, maddi ve manevi ihtiyaca gerekli olan nimet. 35 Rahmet, rahmet olur, ileri bilgiler size dökülür. Cümle günahlar her biri yerlere. Bilsen bilmesen eyleşirsin hak yolunda dostlar ile. Bu öyle bir yolculuktur ki kimini güldürür, kimini üzer, kimini gitmeden öldürür. Sen ona varmayı dile, onda olmayı dile, yola öyle çık. Yolculuğunu onun aşkı ile yap, öyle tamamla. Her ne olursa olsun Rabbim sende olmayı diliyorum de. Yol hummalı da olsa, o sana zor gelmez. Elendi taşı, kumu, çeri, çöpü, birlikte olanlar belli oldu. Şüphe edilmesin gidişin bileti alındı, dönüşün değil. Bu unutulmasın. Hayra açtık elleri, hak için söylettik dilleri. Geldi Yunus’um besmele ile oturdu sofraya ilahi bilgileri ile. Her bir canın bir firavunu vardır, olmaması mümkün değil, olması mutlaktır. Ya sen Musa olur onu hep firavun bırakırsın, ya sen bu zorlu savaşta firavun olur, firavunu Musa yaparsın. Aç gözünü dostum aç, aç. Bir çok bilgiler var. Bir çok yaşanmışlıklar var. Her yaşadığın olay sana ders niteliğinde olmalı. Konuştuğun her söz hayra mı, şerre mi dayalı o terazide ona ait, Hak onda bulunmalı. Kalmaz sözler havada bir gün yerini bulur. Oda vücut bulur karşısında. Sen sanma söyledin uçup gitti. Hiç bir şey uçup gitmemektedir. Hepsi kayıttadır. Düşünerek deyin diyeceğinizi. Laf olsun diye savurmayın sözleri. Her bir saç telin şükretmekte, şükrü yeter mi, yetmez mi ama, ona eğilmekte hiç şüphe etme. Sen sadece aç ellerini, gönlünü. Dağılanın arkasına düşme ondandır de çekil kenara, hiç laf etme. Yunus’um yuğmaya29 geldim, yuğup yuğup’da dostları arıtayım istedim. Göçtük gittik, mekanımız ayrıdır. Gönül dostları ile kurduk bağlantıyı, gayrımız hiç olmaz bir aradayız, selam verir selam alırız. Hak kelamını der, Hak kelamından nasip alırız. Gelin dostlar bir olalım, birlik adına Allah diyelim. Yapımızı kuralım. Yapımız ne kum, ne çakıldır. Yapımız hak yapısıdır, onda karar kılalım. Sormak istediğiniz varsa, Allah’ın izniyle cevap bulalım. La ilahe illallah muhammed en resulullah. HasbinAllahveni mel vekil. Benim mevlam, vekilim sen ol Allahım. La ilahe illallah muhammed en resullullah. Herşeye hazırlıklı olmalıyız. Son nefeste inancımızı terketmemeliyiz. Orada da çıkacak karşımıza, bunu bilin. Hoşça kalın, hoş olun. Geceler mübarektir, kandiliniz hayır olsun. Selam olsun, 03.02.2012 Çile çekmenin, zaruret içinde hayatı yaşamanın, kul gözü ile bakıldığında belki çok acı. Bir de var ki Allahnazarında olması gerektiği içindir. 29 Yuğmak : Yıkamak. 36 Hazineler, viranelerde bulunur, sen virane ol ki, sende birçok hazine vakıf olsun. Muktedir olan Allah’ın sana göstermiş olduğu yolda şartsız yürü ki erenler etrafında halka oluştursun. Sevginin muhabbetin olduğu yerde olun, hak muhabbetinde bulundukça ilahi feyziniz artar. Hal oluşturur sevgiyi sevenler ile buluşturur, bunlara dikkat edilmesi gerekir, dikkat edin deriz. Zaruretlerin yaşandığı her halde Allahım sen neyi istiyorsan bana onu yaşatacaksan önce kabullenmeyi nasip et, sabretmeyi nasip et demelisin. Çünkü bilemezsin hükmü nedir ne şekildir, her şey aşikar oldukta şaşırmayasın, tevekkel olup boyun eğmelisin. Bak bir çok yuvalarda ışıklar yanar, o ışıkların altında oturanlar hangi haldeler bilir misin? Bilmezsin, eşkıyası da oturur, arifi de oturur, zebili de oturur, rezili de oturur. İlim irfan sahibi de oturur. Türlü çeşitsiniz Allah’ hiçbir varlığı eşit yaratmamıştır, çeşitlilik içinde yaşam sürmektesiniz, olması gerektiği içindir. Her birinin fiiliyatı kendinden sorulur, o nispette yanlış olan hiçbir şey yoktur. Allahım ne güzel yaratmışsın, hiçbir şeyi çirkin hatalı görmemelisiniz, zaten o hale o bilince geldiğinizde hata sizden silinip gider bunu unutmayın. Eskiden sevmediğiniz her ne varsa onları sever, onları arar bulursunuz. Sevmek için fırsat yaratırsınız, işte bu hal böyledir. Önce virane olman gerekir, hak muhabbetinin olduğu yerde melekler sizleri gözetler, tanıklık edecektir nerede? ilahi mecliste, size tanıklık edecektir. Onlar yalan söylemez ne ayırır ne kayırırlar olduğu gibi. Muhabbeti sıkça oluşturun nerede olursanız olun ille hak muhabbetinde olun. Bırakın dünya üzüntülerini bırakın olacaksa olur olmayacaksa olmaz takdir onundur, neyi takdir etti biliyor musun? Bilmiyorsun, niye geçmişin geleceğin hesabını yaparsın, tedbir elbette güzeldir, hakkını aramak elbette güzeldir, sen bir adım at ama olmuyorsa da zorlama, yarın ölecekmişsin gibi hareket et dudağını kötü sözden kulağını haramdan gözünü haramdan ve bir çok azalarını ondan saklamalısın korumalısın. Emanetler böyle korunur. Ölmeyecekmişsin gibide çalışmak zorundasın, ille çalış para kazan demiyorum, hem öyle hem Allah’ın ilmini irfan edebilmek için, ilmine arif olmanız için çalışmalısınız. Sen ilme arif değil isen, hakka arif değil isen, bu yolda sohbet etsen etmesen hiçbir anlamı, ne kazancı ne kaybı vardır, bende derim ki kazanacağınız fiiller de hareket edin. Allahım her birinize güzel günler nasip etsin, ilahi bilgilerin oluştuğu nazargâhında inşAllahhaller giydirsin. Kal de kalınmadan hale tez geçirilsin. Su istedim de verirler, Geçtim somundan Hak muradından bir nasip isterim, Tez melekler getirir verir. 37 Olur mu olmaz mı, düşünceden uzak beri dururum, Söz hak sözüdür der, ona sımsıkı sarılır içime sokarım, Ben bende olmam, bazen benliğimi giyer öyle görünürüm, Bazen safiyane30, bazen akıllı olurum, Kimi deli der, kimi veli, her birine Eyvallahder güler geçerim. Bir lokma ekmek, ya yerim ya yemem, ama suyu mutlak içerim. Her damlasında ilahi emirler olduğunu çok çok bilirim, Beni benden arıtır beni tez uzaklara savurur. Arif31 olun arif, neye arif, önce ilme sonra veliye sonra Allah’a arif. Haydi Eyvallah, yol sizindir yürü dost yürü, bir yardımcı dilersen oda gelir serilir önüne dizi dizi, bir hizmet gelirse haktan yana sabır ile ona koş, o yol oldurur seni götürür menzile, tüm olumsuzluklar hep beni mi bulur deme, bırak seni bulsun seni bulsun ki sende oluma küçük küçük nişanlar sunulsun. Haydi Eyvallahgecenizi hayırlarım, Göçeninizi uğurlarım, gerekirse yardım eder el uzatırım, dilinizi tövbeden gönlünüzü güzel niyetten esirgemeyin, Allah’a emanet olun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Ululerbab32 olun. Selam olsun, 07.02.2012 Vekilin bir Allah’sa, o tayin eder seni istediği menzile, gel gör ki kendi halin perde olmuştur sana. O perdeyi yırtıp parçalamalısın, bir halde kalıp her şeyden uzak yaşamalısın. Bu geçici olmalıdır ve elzemdir, bu hallerin oluşması için bunlar gerekli çalışmaların bir parçasıdır. Bir bela çattı ise öfkelenip sakın ola karşılığını verme, her zorda şunu düşün bela olmadan, felah33 olmuyor. Her olay birbirini tetikler, her olay birbirinin zuhura çıkmasına sebep olur. Kul bunları idrak edemez, sırf onun için yanılgıdadır. Şükredelim bulunduğumuz hale hamt edelim. Benden geldi yine benden gitti demeden senden değil ondan geldi ve olması gereken yere gitti deyip hali doğrulamalı, ya latifte34 ol ya kesifte35, ama illaki bir kararda kavi36 kıl. Haddi aşma, yükseklerde ise hiç mi hiç dolaşma bırak, alçaklarda uçmalısın. Engel olana şunu söyle, önce alçaktan uçmayı bil ki, yüksekte uçmak kolay gelsin, şevk versin sana. Bir hizmete layık görüldün ise nedenini sorma. Sakın ola da onunla böbürlenme, buna zorunlusunuz paylaşım bu sahada 30 Safane : Saf, temiz ve samimi anlamına gelen bir sözcük. Arif : Bilen, bilgide ileri olan, aşinâ, vâkıf, hakkı ile bilen, 32 Ululerbab : Vahdet anlayışı içinde akıl ve kalp beraberliği bilinci ile bu bilgiye sahip olan veli. 33 Felah : Kurtuluş. 34 Latif : Yumuşak, hoş, güzel, nazik, 35 Kesif : Saydam olmayan, yoğun, 36 Kavi : Kuvvetli, güçlü, sağlam, inanılır. 31 38 oluşacaktır. Yine dedim yine derim, her birinizin istidadına göre belli ölçülerde bunlar tezgaha konacak. Boş vakit yaratın kendinize bir çok çalışmalar, yalnızlıkta size huzur verecek. Olağan üstü gizli köşelerde olun ama belli ölçülerde çalışın. İçinize dönün orada gezinin. Önce kendi içini tanı ki, karşıdakinin içini tanımak kolay olur. Görmeden, gördüm deme, bilmeden ben biliyorum da deme. Öğrenmeye çalış, bilmeye çalış, geçip giden hayatın bir gün elinden kayıp gider yakalayamazsın, sorulur bu zaman diliminde neler neler, niceleri verildi sana, sen ne yaptın, sen ne yaptın. Bu yaşadığınız dünyada da sorulur, yaşanacak yerde de sorulur. Asla bundan kaçış yoktur. Bir çok renkler içinde gezinir durursunuz, her haliniz bir renk zuhur eder, meydana çıkarır sizi. Karşınızdaki de der ki, seni çok seviyorum senden çok hoşlanıyorum, o renk sana cazip gelmiştir, o görünmeyen renk seni çekmededir. Bırakın karanlığın içinde koşuşmayın, kalbin karanlığını bir an önce temizlemeye bakın, parlatın onu, çok açık verilir sözümüz her canadır. Bu yuva açıldı, gidene rahmet bağışlandı, eller açılıp dua edildiğinde melekler duaya oturur, hizmette olan ehil kulunu elden ele ağırlayan çok olur. Ne mutludur bir lokma ekmeğini pay edebilene, ne mutludur yaşadığı yuvayı dostlara açmak. Ne mutludur ki o kula dünyada iken yapmıştır hazır bulmuştur ahret nimetini. Gel gezelim birlik adına türküler söyleyelim. Naçizane fikrim sizleri bir araya toplamak, olmazsa olmazımdı benim. Gayret sizden ilahi izin yüceden gelir. Baktı ki bu kulum her an iştiyakta koşuşur, hizmet adına koşuşur Allahrızası için koşuşur, ona her şeyin bir fazlasını lütfeder. Bir gün gelir ki, o koştukları ona birikmiş geri döner. Eee vakti ile sen çok koşmuştun şimdi sana da koşuşurlar denilir. Uyan dostum uyan ben yapamam ben edemem demektense, Allahım işimi kolayla da yapabileyim demenizi bekleriz. Gidişe aldık bileti yoktur bunun dönüşü, hayıflanma verilir mi verilmez mi deyip de kendini beri de tutma. Sadece düşünün, düşünceleri devreye sokun. Her anı değerlendirin, bazı dostlarım yoktan var ediyor, kendine zaman içinden zaman çıkarıyor, gecesini gündüzüne katıyor, boş şeylerle değil dolu şeylerle meşgul oluyor, buna verilmez mi, bir adım Allah’a koşmuş da, Allah ona on adım koşmaz mı, bunu böyle düşünün, bunları biliyorsunuz tekrarlamam abes, çok iyi değerlendirin, bu hazırlık çok kısa da sürebilir, çok uzun da olabilir ama ne olur açık olun birbirinize. Elini tuttuğunuz kadın veya erkek onun güvenini kazandığınızda ona kardeş olun, ona çok yakın olun. Babasına, annesine söyleyemediğini size söyler. Sakın her ne duyarsanız duyun, yaptığı hatalardan dolayı onu 39 ayıplamayın. Çünkü sizin ayıpladığınızı bir gün Allah’da sizin yakınlarınıza yaptırır. İşte bunları bilin bilin artık, dönün dönün okuyun, bu yazıların her bir kelimesinde binlerce açılım var, okuyun özetler çıkarın, onları ezberleyin, niye bunu yapmıyorsunuz dedirtmeyin. Bu bizim içinde zaman kaybıdır. Işıklarınız bu sayede ya çok parlayacak ya da birden sönecek. Bunları parlatın ama söndürmeyin. Karanlığın kasvetinde eriyip gitmeyin. Belki acı günler yaşayabilirsiniz, şu veya bu demeyeceğim, birçok sıkıntılı anlar yaşayabilirsiniz, ama her şeyden önce şuna inanmalısınız ki bunu sizler ve insanlar elinden yaşamadığınızın farkına varmalısınız. Bunu sizlere yaşatan önce kim bunu bilmelisiniz bu idrakte olmalısınız, sonra yaşanmaz denmedi ki bu bilgiye sahip olarak gönderildiniz. Onun için değerlendirin hiç kimse için çok acı çekmeyin, buda yük vurmaktır. Doğarken sizi güldüren göçerken sizi ağlatmasın. Asıl doğduğu zaman ağlayın nasıl sınavlardan geçecek neler yaşayacak onlar için ağlayın. Kolay mı birçok tekamülün37 oluşması için hangi sahnelerde oyunlar sergileyecek, bilemezsin hangi roller üstlenildi, her an çok değişik roller üstlenebilirsiniz, hepinizin buna hazır olması lazım, sizleri seviyorum ve gecenizi hak adına hayırlıyorum. Gidiş biletinden bahsettiniz bu nedir? Evet, hizmete koydu isen başı, ben yapamadım çok zor geldi vah vah bunu demek olmaz, anlaşıldı mı? Birçok güzel bilgilere sahipsiniz, bunların bir şekilde bedelleri ödenir. Bu sayede sizlerde bunun bedelini dostlara şifalar iyilikler vermek için, hiçbir şey veremez isen bir kuran ayeti öğret, hiçbir şey yapamazsan başını okşa okşanmayan başı sevindir, yüzü güldür, işte o kadar. La ilahe illallah Muhammeden resullullah, Allah, Allahya Allah, Muhammeden resulullah, La ilahe illallah Muhammeden resulullah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Allahümesalli ala seyidinna muhammedin ve ala alihi ve ibadillahi salihin, Eşşedüenla ilahe illallah ve eşşedüenne muhammed en abduhu ve resuluhu, Allahümme salli ala seyyidina muhammedin nebi ümmi ve ala alihi ve sahbihi ve selem. Allahım gidenlere selam olsun, rahmetinle yıka ya rabbim, her birini selamete erdir, huzuru Muhammedi ile tanıştır onları Allahım. Selam olsun, 10.02.2012 Selam olsun canlar size, el ele tutuştuk geldik bize açılan yuvaya, yüzlerin gülmesi kainatın gülmesi demektir. Alemlerin rabbi kulun her 37 Tekamül : Gelişme, kalkınma, evrim, 40 zerresine mutluluğu nakşetmiş huzuru vermiş, kul kendi miyarı38 ile bu verileni zaman zaman kaybetmiş. Kah çıkar meydana kah silinir gider yine girmiştir keder havasına. Şimdi burada düşündüren bir şey var, hadi bakalım, hem böyle diyoruz hem yazıda böyle veriyoruz, şimdi bize bunu kim anlatacak. Bırak olayın anlamını öğrenmek yazılanın anlamını bile bekliyoruz, onu bulup da ortaya serecek. Size sordum Allah, her zerrenize mutluluğu huzuru nakşetmiş, birde var ki dostun dediği, tevhide ulaşmak için zirvelere ulaşmak için merdivenin her basamağında bela var, bela zinciri takılmış ayağa, bir türlü kurtulamazsın ondan, şimdi burada ne demek isteniyor? Buyurun sizlerden dinlemek istiyorum. Bundan sonra böyle derslerimizi bire bir çalışıp geçeceğiz. Sıra ile soralım. demiştiniz. Bundan önceki yazınızda bela olmadan felah’a39 ya ulaşılmaz Evet, şimdi peki ille belamı çekilmesi gerekiyor, veya o huzuru neler bozuyor. O içsel huzuru, o zerrelerin ahengi, bunlar hep huzurla tekamül ediyor. O huzur yerinden ayrılırsa sistem nelere uğruyor. Hem böyle, hem öyle şimdi anlatın bakalım, hem huzurlu olmamızı istiyor, neden burada bir bela, yani bunun bana izahını yapın dedim. Mana deryasına daldın mı, huzur her zerrede oluşur, o zaten var. Senin, o huzursuzluğun, çektiğin olumsuzluklarla, yaptığın olumsuzluklarla çektiğin perdelerdir. Huzursuz değilsiniz huzurda olmalısınız, her şeyi kula hizmet için vermiş ise her an şükürde olmalısınız. Bir de yolculuk seyri verilmiş, kolay mı o yüceye ulaşmak, kolay mı? Öyle yüce, öyle ulaşılması zor yaratıcı ki, o kulunu kendine çağırır. Kulu bir çok zorlu yollardan geçer, bir çok fitnelere uğrar sabrı ne kadar devrededir? Tekamül hangi boyuttadır, her söylenene cevap bulabilir mi? Susar da onun için niyazda40 bulunur. Her zaruretin mutlak bir açılım nuru Muhammed kapısı vardır, o zaruretin olması gerektiği şekilde işleyişe konmuştur, nedir? Allah’ın iradesi, kul bunu kabullenmiştir boyun eğmiştir. Bilir ahretini burada olacaksa olsun der, tevekkül eder. Bakar ki geriye ne kadar boş geçmiş, bunca nefes boş yere mi tüketilmiş, işte bu sorgulanır, onu sorgulayan kim? Sorgulanan kim? Bunu düşünün, dostumuzun dediği gibi özündeki o, özündeki hu, işte bunu düşünün, bunu fark edin. Lak lakla ömrünüz geçmesin, güncel olayların içine dalıp bir türlü çıkamıyorsunuz, lütfen kağıdı kalemi alın da biraz bunlara vakit ayırın. İçindeki özdür seni yargılayan, her yanlışta perdeyi açıp gerçekle seni buluşturan. Başına bir musibet geldiğinde ben bunları hak etmedim demektense 38 Miyar : Ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü. Felah : Kurtuluş 40 Niyaz : Yalvarma, yakarma, dilek. 39 41 ben ne yaptım da bunu verdin, şükürler olsun ki hatamla burada yüzleştim demeyi bilmelisiniz. Hayra aç ağzını ey dost, hayra aç ağzını, yum gözünü dal içine, gerçek kapıdasın kaynağı bildin ondan akanı cümle ile paylaştın. Her zorda yardım buldun, her anda Allahdedin de, ilahi huzuru gönlüne koydun. Bela da gelse ona huzur sevgi dolu bakmasını bilmeli, hayrı şerri madem ki birlikte yaratmış, önce şerri geç bakalım hayır senin eline gelsin. Her biri bir nimettir bunu böyle bilin dostlarım her biri bir nimet, şer de nimet, bela da nimet, hemen sızlanıyor şikayet ediyorsunuz. Kaç yıldır bu yoldasınız, kaç gün, kaç gece, soruyorum sizlere. Yüzünüzden belli olur, öyle bir hale gelin ki, o ilahi ilmi alanların, ehil olan yüzünde okur o ilmi, o bilgiyi yüzünde okur. Böyle tanının isterim, böyle tanının. Allah, Allah, her dem Allah diyen gelin bizler ile olun, her an veçhindeyiz41 rabbim, seninle sana dönmek için her birimizin bir bahanesi var, ne güzel bir bahane ne güzel bir sebep rabbim. Sen her şeyi bilen görensin, bizleri sen zaten biliyorsun, biz sana teslimiz rabbim, her şeyi yapan eden zuhurata koyan sensin Allahım sensin, sensin rabbim hamd ve şükürler olsun verdiğin bu sofradaki bilgiler için, hamd ve şükürler olsun bu bedene verdiğin sağlık için. Hamd ve şükürler olsun bu sözleri tanıdığımız için, bu kaynaktan bizlere bahşedildiği için hamd ve şükürler olsun Allahım amin. İçinize dönün dualar edin, ilmimi arttır Allahım deyin, hayrette olmamı nasip et Allahım deyin, İçinde öyle bir alem, öyle bir kainat var ki keşke insanı kamil gözü ile seyredebilsen, her şey orada mevcut içinde mevcut, ne olur karanlıkta olmayın herkes ve her canlı için çok iyi düşünün, onlar da sizin için çok iyi düşünecekler buna inanın. Kanaatkar olun hırs ve tamahın42, madde aleminde geçerli olduğunu ve ona dikkat ederek yanından geçerken bile, size fazla dokunmamasını sağlayın. Hırs bir zehirdir, çok fazla tamahkar olmak hastalıktır, bizim hedefimiz belli, yönümüz tayin edilmiş, kement onların elinde, onlar atacak bizi istedikleri yere çekecek, yeter ki onlarla aynı durumda olalım uyum içinde yaşayalım. Onlar dediğinizi anlayamadık? Bu alem, öte alem. İnsanı kamil, ruhsal gelişimini tamamlamış, sizde bu yoldasınız onlarla yakınlığınız mutlaka tanış olmanız gerekir. Onlar sizi nerde görse tanır bilir renginizden, kalden43 değil halden biliyorlar. 41 Veçhinde : Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet. Tamah : Açgözlü, hırslı olmak, 43 Kalden : Sözle anlatmak. 42 42 Karib44 olun, garip değil. Karib, Allah’a yakınlıktır, karibe garip ise Allah’tan uzaklıktır. Karib yolunu seçin, nerde bir sohbet hak muhabbeti görür isen her şeyi bırak elinin tersi ile it ve o muhabbette ol. Sana kazandıracağı o kadar çok tarifi imkansız bilgi var ki, onlarla sohbet senin içine kazınır, kalemi alıp yazmak değil onlar onu zaten yapar, Hoşçakalın. Selam olsun, 15.02.2012 Bilmeyene diyecek ki nuru Muhammed’den mi aldın bu ilahi feyzi? Kalıbın buna müsait miydi, olmaz deme sakın, ilahi yaradılış vasfın buna ayar oldu. Kem deme sakın, kuşanıldı gayret kemerine, haydi çıkın erler ile hizmete. Varsın desinler her olayda şerri sizlere mal etsinler, bilmezsin onun bile tekamülünüzde çok etkisi vardır. Atılan her yanlış söz, sizlere mal edilen her kötü fiil size bir tekamül atlatır. Tekamül nedir bilir misiniz? Gelişme, aşama, o kötü haller sizlerin tekamülünü oluşturur. Yeter ki diliniz susmalı kalbiniz her dem diri durmalı. Diliniz susup nasıl halimi anlatırım deme, hal öyle bir yaratılışta ki dilin söyleyemediğini halin belli eder sözümüz ne ayrıya ne gayriya. Bi fiil emek verip de bu kapıya emek verenlerin elbet hayrına. Çalışın, çalışın demekle çalışılmıyor öyle değil mi? Niyette olan seni doyuma ulaştırandır. Onu mutlaka bir hale getirir, olayı tez elden bitirirsin. Çalışın, daha önce verdik hep sözle değil, yalnız kalıp da bir köşede sadece içinizin sesini dinleyin, içini tanımadan dışını tanıyamazsın veya dışını tanımadan içe akıp gidemezsin. İkisi bir bütün, bütünün içinde, ne var ki birçok güzellikler hepsi gizlenmiş perdenin ötesinde. İyi olan, güzel olan, mübarek olan gizlenir aşikar edilmez. Keyfiyetince her bir gizlilik, sohbet aracı olmaz. Zor gelir mi demem, hem gelir hem gelmez, kime zor gelir bilir misin, aşkı sevgisi olmayana bu dersler zor gelir, ağır gelir. O aşktır zoru kolay eden, o sevgidir ikiyi bir eden. Sen sanma birçok yol ona bağlanır, sen hedefini belirlediysen gönülde karar kılar. Ne akın hesabı ne karanın sözü lafı sizlere uygun değil, Allahımın vurduğu boyaya söz etmek ise akıl karı değil. Onu o hali ile bile sevmek, ne sevimli ne güzel demeli, aktan görünen rabbim karadan da görünür, her var edilende o mevcut ise mevcudu illallah dedirtir. Sen önce kendini tanı, ben kendimi nasıl tanıyayım diyenleriniz oluyor. Kendini tanımak daha önce verdik, duyguların tahlili, gözyaşının tahlili, kalbin hangi yolda huzuru buluyor ve huzursuz oluyor. Seni mutlu eden neler? Dünyevi arzular, yada uhrevi arzular bunları araştır içine döndüğünde şerit şerit geçer gözünün önünden. 44 Karib : Allaha yaklaşmak, yakın olmak 43 Daha ne gizlilikler var gizliliğin içinde. Daha neler, neler var o nelerin içinde. Bir kat perde değil kaldırıp çekesin, bir açtın mı binlercesi ile karşılaşırsın. Her tekamülde bir perde açsan Allahımın hayırlı kulusun. Bu da zor olur gününüz buna uygun değil, lazım ki bu ortamlarda yaşanmaz öyle bir mekan öyle bir yer seçmelisiniz ki, üç beş sevgili dostlar bir araya gelip halvete girmeli. Halvet nedir iki anlamı vardır. Bir Allah’ ile bir olmak o coşkuyu o huzuru yaşamak, birde malumunuz her fiil her zerreyi tetikler. Her zerrede var olan senin gözünün önüne serilir de seni kendinden eder. Buna ne akıl yeter ne fikir, yol münasiptir der sığındığım rabbimdir der, yola devam edersin. Dün geldin, yarın gelemeyebilirsin zaruretler bunu gerektiriyorsa sözümüz buna değildir, canın istediğinde gelip istediğinde gelmiyorsan dost kapısı buna kapalıdır. Bunlara dikkat edin artık yüzlerinize rahatça söyleyebileceğiz. Sizleri kendinize getirebileceğiz. Oluyorsa olacak olmuyorsa karşıdan bizlere bakacak. Yazılarla asla şaka edilmez, şakayla karışık hikayeler türetilmez, bunlara çok dikkat edin, makamdandır bilinsin. İlahi sözlere laf atılırken çok mu çok dikkat edilsin. Hayır mı, şer mi zaten bellidir, onu gönlün hisseder, gönül makamında ne var ne yok kendini mutlak gösterir. Yarın kötü geçmez bilesin, dünden ayrı değil yarın onu da görürsün, Allahım mutlaka hayrı şerri bir dönem sonra ayırır. Lokma bir iken ikiye ayrılır, onun nedeni bellidir, ilahi planda neyi yazdılar ise sen burada onu yaşamalısın. Aykırı değil, haktır hak, yanlış değil mutlak doğrudur. Yeni gelen kızımız merakın yerindedir, neden olmuyor deme vakti gelende görülür, hak libası giyilir inkara yer yok. Her velinin, her müridin, bir makamı vardır o kendini o makamda belli eder. Nedir diye sorarsan sor Eyvallah, nasıl yapacağım sakın deme o kendi oluşur. Kendi oluşur, çekildiğin tarafa gidersin oradan alacağın vardır onu alıp da dönersin. Neye merak sarıyorsan o esmanın gücündedir, o ismin altında olduğunu bilmelisin, kimileri hasta bakmayı pek sever, doktorculuk oynar şafi isminin altındadır. Kimi hadi isminin altındadır hadi. Kimi eğiticidir, çok sever öğretmeyi, rab sıfatının altındadır. Onun baskısı vardır rab sıfatı. İster otur, ister yat önemli olan bedenin rahat halde olması, uyuyuncaya kadar tevhit çekin(la ilahe illallah) Eyvallah. Bu tevhidin esasını, gerçek hadiseyi bilseniz bir an olsun diliniz ondan ayrı kalmazdı. Pir’ü pak eder kalbi lisana getirir hem inletir hem lisanı dinletir. Sevgi oluşur orada bütün gözünün önüne iki alem bir olur sana seyrettirilir. Bu alışkanlığı edinin sadece tevhit. Hiç durmadan onunla uykuya geç, bu alışkanlıkları böyle yapın. Birinize değil hepinize söylüyorum, Burada nasıl çalışmış oluyoruz? Bak çalışmalar bu şekilde başlasın, şimdi nefisleriniz ile ilgili veriyoruz bunların hepsini toplayıp, bir potada oluşturacağız, değişik yerlere gönderip hizmetleri yaptırmak istiyoruz. Ne ruh 44 sağlığınız ne de huzurunuz var, onun için zaten şimdi değildi önce kendimizden başlamalıyız, anlaşıldı mı? Ama bu baş parmağınızı karşınızdakinin nabzına koymayı onu verdik o ilkiydi, bunu kendi aranızda sık sık yapmanıza hiç gerek yok, o zaman tadı değişiyor, hiç tanımadığınız evinin dışında, örneğin iş arkadaşlarını gördüğünde yap, bu çok önemli, onun elini tuttuğunda sadece oku oku oku, hiçbir şey yapma, la ilahe illallah, la ilahe illallah, la ilahe illallahbunu söyle, o öyle bir tesir oluşturur ki, aurayı45 değiştirir. Bu alışkanlığı edinin. Tefekkürdeki çalışmayı bu şekilde mi yapacağız? Sadece bedeninizin rahatını düşünerek. Burada neyi öğrenmiş oluyoruz ? Eee, öğreneceğiniz o kadar çok şey var ki, perdeleri açmaya çalışacağız, anlaşıldı mı? Tefekkür anında bilgi de isteyebilir miyiz? Peygamberimizden ve velilerden ? Tabii, tabii hiç çekinmeden bunlara hazırlık yapmanıza da gerek yok, aklına gelir çok rahat bu bilgilere sahip olabilirsiniz. Oluşan halleriniz seyre değer olmalı, bazen bir ömür bazen yarı ömür. Bu işe yeterlidir, bu iş değil aslında Allah’ın bize lütfettiği. Mutlaka yapılması gereken özel eğitimdir mutlaka. Şunu unutmayın yakındır, gün gelecek, bir çok televizyon kanallarında, radyo kanallarında bununla ilgili çalışmaları dinleyeceksiniz. Bununla ilgili isimler esmalar, bak kuranın enerjisi yayılmaya başlıyor. Bu da bizlerin hoşuna gidiyor, ama bir para karşılığında bunlar yapılırsa inanın çok boşa geçmiştir, bununla geçen ömür boşa geçmiştir. Onun için yavaş yavaş başlayalım bugünden başlayın. Hem içsel sıkıntılarınız dengeli olur, hem sizler, daha parlak daha aydın bir kalbe sahip olursunuz. Kim Allah der gözyaşı dökerse, ama bireysel istekler için sakın dua yapmayın. Sakın yapmayın şu işim bozuk gidiyor düzelsin, diye böyle bir şey yaparsanız, küfürdür unutmayın, sadece özün kendin ve bütün unutmayın. Allahım ilmimi arttır o şakıyan yıldızlar kadar parlak olan, rehber olan ayı, yıldızları, güneşi sen benim içimde var et. Onun ışık yansımalarını görürsünüz. Her şeyi içinize alın her şeyi. Onarılır içinde tekrar meydana çıkar. Sen öyle bir şey iste ki, Allahım bana hazinenden öyle bir görev bahşet ki, şu dünyada onunla iz bırakayım, senin rızan üzere anılandan olayım, senin rızan üzere kayıtsız şartsız kalayım. Hiçbir maddi karşılık beklemeden, senin adına bütüne hizmet yapayım. İşte bu samimiyetle bir Allahbile demeniz yetiyor evlat. Allahım yavrularınızı korusun, her kötülükten, dost görünüp de düşmanlık edenden korusun, yoldan çıkarmaya çalışanlara meydanı boş bırakmasın. Haydi Allah’a emanet olun. La ilahe illallah muhammed en resulullah. 45 Aura : Karşıda duran kişinin telepatik olarak algılanmasına bağlı kişilik ve ruh halinin beyinde sembolik bir iz oluşturması sonucunda görünen enerji bedenine verilen ad. 45 Selam olsun, 17.02.2012 Güne çıktık, uyacağız her nefeste hak adı için gönülleri yoklayacağız. Çağırsan da çağırmasan da hep var olacağız. Kaderi mutlak ilahi planda var olana eğdi isek o boynu senden sana yöneleceğiz. Rabbim kulluğa talip olduk türlü renk boyanla boyanıp dünya halini kabulleniverdik. Sen bizleri duanın içinde tut, duanın dışında bırakma. Gele gide yol bulunur, haller bilinir de günde adın anılır. Ne verdin ki elime neyi süreyim yüzüme. Bir lahza söz dilerim, erenler sofrasına oturup cümle adına niyaz ederim. Gel dost huu diyelim, gel dost birlikte meclisin adına dua edelim. Ne soy aranır, ne sop, giydin ya hilat’ı46, gayrı dünyaya tamah etmeyelim. Agah47 olun dedik yazılarda, niyeti kurun önceden Kuran’a. Okuna okuna idrakler açılır, gönül teline dokundu ise o gönül sana Kuran’ı fısıldar. Rahmet gözü ile bakma ona, Allahım de bu yeter sana. O ilahi rahmettir, zahmetten uzak, kul bunu istediği müddetçe izinlidir sevilendir hak adına ayrılandır, onu bilmeli. Sürdüğün zevki sefayı gayrı reddetmeli, dedi yunusum sözü Bektaş’a verdi. Allah, Allah dedik girdik ya meclise, bir destur alalım hak adında oturalım diz dize. Nazar etti veliler bize, coşalım, coşalım da, Allah deyip yanalım sessizce. Bilen bilmeyene ünlesin, halkada yerim yoktur deyip kendini çekmesin. Zevaldir bu hem çekene hem çektirene, oysa katılmayı deneyelim, onlar adına bizler de elleri birleştirelim dedi Hacı Bektaş sözü Pir Sultan a verdi. Haydi dost, dost dönelim hak adına, gel veli ol da seyitler uğruna. Bir kan davası değil davamız, nede candan geçtik can davası değil. Hicapdır48, hicapdır edebin dışında olanlara. O perdeyi çekme, çekme de görünsün halin, zor gelirse bölünsün senden bildiklerin. Seyrettirsin alemi sana neymiş bu hal dedirtsin. Ulular adına söyleşelim bilen bilmeyene söz haktandır deyip nişan verelim. Çok kalabalıktır burası misafir geldi konut doldu taştı, seyri sefer eyledi. Akar mana çeşmesi sular bütün gönülleri Allahım dedirtir cümle erleri, selam olsun, selam olsun, selamlar size ilahi rahmet buldursun, dedi sözü, Yesevi’ye verdi. Yesevi’dir adımız, ille Allah’dır muradımız, ne tacımız var ne hırkamız, bir Allahdemek yeter, lokmamız Allah, sözümüz Allah, halimiz Allah’dır. Gel dost destur al da gel. Hele bir veli nazar etti ise sana, onunla coş da gel. Gel erenler halkasına gir, sende gir, cevaz49 olmaz yakışmaz bana deme, çağrıldın gelmelisin, koluna girdikte neden şaşkınlık edersin. Bre ey gafil, ben 46 Hilat Agah 48 Hicap 49 Cevaz 47 : Birini ödüllendirmek için hediye edilen kaftan. : Bilgili, haberli, uyanık, vakıf olmuş. : Utanma, utanç, sıkılma. : İzin, müsaade, yasak olmama hali. 46 celal50 sıfatına sahibim onunla seslenirim cümleye, celal sıfatım sonra cemale51 dönüşür, sonra hali hal eder kucaklaşırım. Ey, ey dost hak adına bir aradayız, gönüller tezgahını kurduk terazisi onun elinde, birlikte olduk birliği sonsuza taşıyalım. Allahıma emanet olunuz, Yesevi söz verdi sizlere, her birinize tek tek nazar etti de bu yolda eğledi sizleri. Namaza durun dedi, Kuran’ı okuyun dedi, hak adına Murat edin de sık sık sofra kurun dedi. Hak hak diyelim elleri açtık yüceye, rahmeti bekleyelim. Öyle bir rahmet gelir ki hak erenlerden sizlere, çünkü nazar aldınız bunu yad edin bütün velilere. Eyvallah dedik şimdi ara verelim söz ile öz ile birliği kuralım, haktan bulsun muradı, kuldan beklemesin miyarı. Allah diyen yanılmaz, kuldan bekleyen yanılgıdadır doğruyu bulamaz yanılgıdadır. Söz savunmanın deme savunamayana yardım et, sözü ondan bil ondan de. Allahım sizden razı olsun. Eyvallah, Eyvallahnazar ehilleri Eyvallah. Kimi veliyim der gezer, nefes verir her olayı yad eder, gün gelir döner yüzünü ona unutur verdiklerini dalar dünya haline. Bu böyle bir ilahi plan, düzen. Allahın hiç mi hiç görevi yok bunda, kul kendi isteğini oynuyor hepsi bu. Rabbim sadece ona izin veriyor. Eyvallahdostum Eyvallah. Coşkular coşkuları getirsin, Allah diyenin dilinde nefse dönük söz edilmesin. Her olay kayıttadır her davranışınız kayıtlanmaktadır, hiçbir uğraşı emek boşa gitmez, gün olur karşına çıkar sana of bile dedirtmez. Ne verirsin onu alırsın ne söylersin gün olur sen de duyarsın. Şaşırma olmasın hazmet hazmet olayı hazmet, olayı hazmet. Kün52 emri, kün emri, kün emri her davranış biçimlerini yönlendiren ol diyen kün emri. Yarın hangi görevde hangi düzeyde olacaksınız, O biliyor önünüze çıktığında bu benim nasibim diyeceksiniz. Bir yıl sonra nereden neyi vereceksiniz, O biliyor O. Beden yorulur, manada ise beden dolar dolar da gerekli yerlere boşalır. Sakın zoru görüp kaçma o zordaki rahmeti düşün, rahmet çamur bırakır çamur rahmettendir unutma, ama bir gün o çamur ne kadar önemlidir bilir misin? Her şeyi sevin çamuru sevin, çöpü sevin taşı kumu sevin. Rabbimin emri ile var olandır deyin. Güneş çiçeğe de ota da çöpe de gelir, güneş ama birde pisliğe gelir, çiçeğe gelir çiçeğin kokusu çoğalır, pisliğe gelir onunda kokusu çoğalır, biri nefis biri ruhtur, güneş ise Allahımın rahmetidir enerjisidir, bu böyledir ondan sizde de var onun için yayın yayılabildiğiniz kadar. Dağıtın dağıtabildiğiniz kadar. 50 Celal : Büyüklük, ululuk, öfke, kızgınlık. Cemal : Yüz güzelliği, zahiri ve batıni güzellik, Allahın rahmetle tecellisi. 52 Kün : "Ol" manasında bir emirdir. Allah(c.c) bir şeye” Kün” derse, o şey olur. 51 47 Dostlarım, sevgi dostlarım selam olsun, madem çok seviyorsunuz bari o kokumla geleyim dedim. Evet, enerji birikimlerinizi gerekli olan yerlere sarf edin lütfen, hastaya dokunun ona akıtın, sadece dokunmak yetiyor mu? Elleri birleştirdiniz çok iyi gözledim, sadece birbirinize aldınız verdiniz. Ama hasta orada ondan uzak kaldı, keşke o da oturup ellerini size verseydi. Yanlış oldu bir dahaki sefere daha düzgün, ne olursa olsun kendinde o içselliği, sakinliği o huzuru duyduğun an enerji vermeye hazırsın demektir, ona dokunmalısın hatta tenine dokunmalısın. Bunu unutmayın, böyle deneyin. İslamı seçmemin nedeni hakikatin membaı53 kur’an ı kerim olduğunu çok iyi anladım ve araştırdım. Mücadelemin bu yönde olduğunu bütün yakın dostlarım bilir, şimdilik bu kadar bunları daha önce vermiştim. Türkçeyi biliyor musunuz? Biliyorum, Türkiye de yaşadım, İngiliz asıllıyım. İngiltere’de açtığınız şifahane halen çalışıyor mu? Her ne kadar çalışıyor olsa da yeterli randıman alınamıyor. Çok farklı düşüncede kişilerle böyle bir beklenti mümkün değil. Şifa ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Dostlarım hayatın içinde, ne kadar zorluklar içinde mücadele etseniz bile, ne olur yüzünüzden gülücüğü hiç eksiltmeyin, zaman zaman size uygun olmayan dostlarla karşılaşabilirsiniz. Onlara sadece tebessüm ederek bir kenarda olun. Sadece tebessüm edin. Davranışlarınızı sizler değerlendiremezsiniz. Ancak karşınızdaki sizin davranışlarınızı değerlendirebilir. Öyle mi? Burada ne yapmamız gerekiyor. Nerede olduğumuzun önce farkına varalım. Konuşmalarımız bu kişilere uyar mı uymaz mı bunu düşünelim. Sonra da, zamanın çok değerli olduğunu bilip, ya boşuna harcarız ya da gerekli olduğu için harcama yaparız. Bunu fark etmemiz gerekir. Kalıplarınızın da artık yavaş yavaş kırıldığını görüyoruz, bu da beni çok mutlu ediyor. Her olayın mutlak bilinç seviyelerinizi geliştirmek için verildiğini unutmayın, bilin. Her nefes alışınızda, Allah’a dönün şükredin. “Bugün de varım buradayım ve senin izninle senin emrindeyim’’ bunu söyleyin sadece böyle yaklaşın ve inanın o kadar çok sizlere yapmanız gereken şeyleri önünüze serer ki, o zaman uyanın. Ben istedim Rabbim verdi diyeceksiniz, uyanın. Her olay mutlak gerekli olduğu için verilir. Defalarca verdik. Anlamıyorsunuz demiyorum ama, yeni dostlarımızın da bilmesi gerekir. Enerji alanlarınızı daima yüksek frekanslı olan insanlarla doldurun. Bu alanlarda sıfır enerji insanların olması yani kısacası negatif aura içinde bulunan kişi enerjiye zarar verebilir. Anlaşıldı mı? Zaten o insanların sizlerin yanında bulunması sizleri ruhen çok huzursuz eder. Ettiği oluyor mu? Onların düşünceleri bile, negatif olumsuz düşünceleri bile, olumlu insanı öyle etkiler ki ona kötü nazar 53 Memba : Kaynak 48 gönderir. Bakın bir iyi nazar vardır, kutsal nazar. Bir de kötü nazar vardır, şeytani nazar vardır. Düşüncelerle kötü şeyleri fiilleri oluşturur. Bu tip insanlardan mümkün olduğu kadar uzak durun ve hissedin. Onun yüzüne gözlerine bakın o tür insanların, gözleri size her şeyi anlatır, kendini ele verir. Uyanın, bunların üzerinde durun. Bir de çocukları çok sevin. Onlar masumdur. Onlara yeni bir oyun sahnesi açıldı. Bakalım hangi tür oyunları, hangi tür rolleri üstlenecekler. Onlara imkan verin, imkan sunun. Aranızda bir çok dostlarımın çocukları var. Bir çok derken sizin dışınızdaki çocukları da kastederek söylüyorum. Her biri ayrı, her birinin yaşadığı ruhsal öğreti ayrı, anne ayrı baba ayrı, bunları da göz önünde bulundurarak onlara yaklaşım biçimlerinizi değerlendirin. Fiziksel oluşumlarınızın dışında bir de ruhsal oluşumlarınızı gözden geçirin. Duyguların, o kadar çok önemli ki, duyguların nelere mal olduğunu bilin. Kaç tane duygunuz var bilir misiniz? Sayısız, hepsi devrededir. Her biri bir vücut bulur. Sevinç, üzüntü, gözyaşı, mutluluk, coşku, heyecan o kadar çok suretleri vardır ki. Bunları düşündüğün an bir çok bir çokları çıkar önüne. İşte kendini keşfetmek budur aslında. Ondan sonra içinde ki gizli olan batına dönmelisin. Orada hangileri neler gizlidir bunu öğrenmelisin. Ruh gizlidir, gizlenmiştir. Çünkü ilahi hikmetin, yücenin varlığıdır, kudretin varlığıdır. O varlık onu gizlemiştir? Nerede? Kulunun bedeninde. Duygu nedir? Gizli midir, aşikar mıdır? Gizlidir, eyleme göre aşikar olur. Ondan sonra dua ettiğinde içindeki ruhsal hali anlat bana, gönlünde neler oluşmuş onları anlat bana. Sadece huzur mu? Bitmemesi için uzatır mısın? Çünkü o öyle istiyor da sen onu yapıyorsun. Bunları düşün ,bunları düşün ve asla ümitsiz olmayın, ümitvar olun. Çünkü yüce Hak sizin dua etmenizi yani onunla sohbet etmenizi ister, anlaşıldı mı? Onun için duaya, niyaza bol bol yer verin. Niyaz nedir, dua nedir? Soruyorum size, Dua istemek, niyaz yakarmaktır. Aferin. Dua sohbettir, niyaz ise ettiğin ibadetlerle yalvarıp yakarmaktır. Dua sadece onunla paylaşmaktır. Onunla konuşup, halleşmektir. Siz dualarınızı ederken etrafınızda kimler, neler oluyor biliyor musun? hangi varlıklar oluşuyor? Hafaza54 melekleri. Görevli katip melekler, sizleri tehlikelerden koruyan Rab melekleri. Allah’ın Rab sıfatına bürünmüş melekler. O kadar güzel melekler etrafınızda oluyor ki, ama bu her dua edenin yanında oluyor demek değildir. Öyle bir dua etki Rabbin karşında Rabbin yanında bağır, haykır, ağla duyur sesini ona. O sendeki iştiyaki görürde onlar da tanık olur. Rabbim sana öyle bir dua ediyor ki, biz şahit olduk der. Bunu unutmayın. 54 Hafaza : İnsanın yaptığı işleri yazmakla görevli melekler. 49 Sabrı, selamet bil. Sabırda keramet vardır, selamet vardır. Allah rızası için sebil et hizmetini. Allahrızası için. Arpa tanesi kadar da olsa asla cenneti, sevgisini, ayrıcalığı ondan bekleme sakın, dua ederken nasıl dua ediyorsun, ama hizmet ederken beklentisiz. O yanında olsun yeter. İçinde hissettiriyor kendini. Uyanık olun. Sık sık köşelerde olun. Odaların birer köşelerini bunun için ayırın. Dönün içinize, gezin içinizi. İçimde neyi seyredeceğim dersen, seyret organlarını, anladın mı? Ondan sonraki oluşumları gör. Bu alışkanlığı böyle başlatın, yavaş yavaş, hiç birşeye birden sahip olunamaz. Bu bilinçte olun, sindirerek alın. Bir kere Allahsizi var ederken o kadar uzun sürdü ki sizlerin oluşumu, Adem’in varoluşu yavaş yavaş, orada sabrı işledi, sabrı. Bunları düşünün. Sizleri seviyorum. Hoşçakalın diyorum, varsa sorunuz lütfen bekliyorum. Uzaktan şifa çalışması vardır ama, öyle bir şifacı olmanız gerekir ki, nazar etmek gibidir. Bu şifacı olamazsınız anlamında konuşmuyorum dost. Öyle bir şifacı olun ki, o hazırlığa o çalışmaya girin ki, karşıdan karşıya değil dünyanın bir ucuna gönder. Dünyanın bir ucuna gönder. Işık hızıyla gider. Peki, 2002 yılında kuzeninle ilgili çalışmalara, kendi de katılmıştı, kendinden de yardımla yol almıştık. Orada çok büyük bir destek gördük ve sağ salim geriye döndü. Evet, kim vardı o toplulukta? Kuzenlerim vardı hep beraberdik. Dost vardı, dost. Dost vardı. O öyle bir dua eder ki, neyse fazla konuşmayalım abartmayalım. Sonra elinizden çekip alırız. Fazla büyütmeyin. Hayır büyütmüyoruz. Enerjilerin yeni çalışmasından bahsetmişti kendisi. Bunlar birkaç yıl önce. Eğer enerji oralara kadar gittiyse mutlaka orada bulunanın yüzü suyu hürmetine gitmiştir. Evet, neyse burada noktalayalım. Yine yapın, yine çalışın. Çalışmaları yapın ama asla kimseyle kavga etmeyin. Hoşgörü içerisinde bulunduğunda öyle enerji gelir ki, öyle sağlarsın ki bu olayı yedi ceddine verirsin. Ama öfkenin oluştuğu yerde hepsi silinip süpürülür, kaybolur gider. Bizler inzivada şifahanelerde yatar kalkardık. Karın doyurmayı rahatça bilmedik. Sadece gerekli olduğu için onu o halde hallettik. Hastayı karşına alıp dokunacaksın. Tensel temas çok önemlidir. Ona dokunduğunda ona güven vereceksin. Şefkat ile dokun bunu unutma, bakışlarının ona şefkatli bir bakış olduğunu hissettir. Dokunduğun zaman da ona şefkat ile dokunduğunu ona hissettir. O güven duygusunu ona verdiğinde, ona hazır olduğunu olmadığını sor ve sen hazır ol. Önemli olan senin hazır olmandır. Ondan sonra onu uzat oturt hiç farketmez. Ama o güveni sağlamadıkça asla, asla hasta şifa bulamaz. Ona yumuşacık dokunacaksın, kadın veya erkek hiç farketmez. Önce o güveni oluştur. O güveni, bütün zerrelerinde ufacık kıl kadar yanlış bir olay zuhur 50 ettiğinde olumsuzluk tersine sana döner. Bunlara çok hassasla yaklaşın ve dikkat edin. Şifacılık sorumluluktur. Şifacılık Allah’a şirktir aslında. Allah, sadece ben şifa veriyorum, şifa vereyim deme şirkin ta kendisi olursun. Sadece, dur sana dua edeyim, sana dua etmem gerekir, Allah şifanı versin, deyip yaklaştığın zaman işte o hasta iyi olur. Geçenlerde verdik bu yazıyla, sizin burada olmadığınız bir gün dostlarım hatırlar. Ben şifa veriyorum dediğinde, asla şirktir, hasta şifa bulmaz. Buna dikkat edin. Hepinize söylüyorum, birebir değil söz, konuşmalarımız hepinize. Dost verebilir. Bak gösteriyorum, o verebilir. Peki şifa verirken ne dememiz gerekiyor şirk işlemememiz için, şifa veriyorum yok. Sen şifayı nasıl vereceksin ki! Seni var eden verir. Bak şirk işte, şirkin ta kendisi bu. Bunlara dikkat edin, bunlara hiç girmemek lazım. Hiç girmeyin ya da girince de çok sıkı disiplinli çalışın. Eğer bunu ücret karşılığında yapıyorsan ben sana yine de şifa veriyorum deme. Başka konuları gündeme getir. Şifa vermek içinde sadece “Allahım sana yöneliyorum, sana dua edip dostuma arkadaşıma şifa vermek istiyorum ama kanal sensin senin elinle senden istiyorum Rabbim’’de tamam olay biter. Ben sana şifa veriyorum o kadar çoluk çocuğun ağzında. Ne olur bunlardan uzak durun, ne olur yalvarıyorum. Çok büyük günah içerisinde olursunuz. Allahım şirki sevmez. İlk soracağı sual, kul hakkı ve şirktir unutmayın. Evrensel şifa enerjisini talep ediyorum zaten, kendimiz sadece vesile olmaya çalışıyoruz. Yine de bu ayrıntılara dikkat edin. Ya bir üstattan yardım alın, ama üstadta göremiyorum. Ya yardım alın ya da çok eskilere geçmişe ait şifacıların kitaplarını okuyun. Onların davranış biçimlerini örnek alın. Benim kitabımı alın demiyorum. Bunlar çok önemli şeyler. Çocuklarım sizleri seviyorum. Hata yapmanızı günah işlemenizi, orada bu azabı çekmenizi hiç mi hiç istemiyorum. Lütfen dikkat ediniz. Evet sorusu olan buyursun, var ama çıkmıyor bir türlü. Son iki celsede duygulardan bahsettiniz çok çok, bu duygulardaki eksikliğimizi mi görüyorsunuz? Duygular eksik olmaz yavrucuğum. Onu fark edememişsindir. Bir dostunu gördün çok sevindin. İçinde öyle bir sevinç oluştu ki, burnun sızladı. Onu çok özlemişsin anladın mı? Neden burun sızlar şurası tık eder. İşte bunları düşünün. Bir çiçeği seviyorsun, bir hayvanı severken hep farklı duygular oluşuyor anladın mı? hep farklı farklı, bu duyguları tahlil edin demiştik. Ben kuran okuduğum zaman nasıl bir duygu seline giriyorum, duygusallaşıyorum, ağlıyorum, Allahımın yanında olmak istiyorum. Bunu diyebiliyorsun? İşte böyle bir şey evladım. 51 Bu kelimeyi ben çok söylüyorum, günaha giriyor muyum? Hangi kelime? Allahım hep yanımda ol. Hayır, hayır. Allah ünsiyet55 etmek ister. Ünsiyet nedir? Yakınlaşıp muhabbet etmek ister kuluyla. Bakın, Muhammet Sallallahu Alehyhi Vesellem efendimiz der ki, Benim Allah’la öyle ünsiyet hallerim var ki, öyle ünsiyet hallerim vardır ki, oraya hiçbir melek giremez araya. Sizde bunun oluşturun. Kul Allah’tan uzak değil ki, o kadar yakında ki. Ben kulumun zannıncayım56 diyor, kulum beni nasıl tahayyül ederse ve kulun şah damarından da yakınım, ee bunu anla, o zaman niye günah olsun ki. Ben onu seviyoum, ben onu sarıyorum, o kadar bitti, işte o kadar. Ben ona aşığım diyorum, keşke o aşkı hepimiz duyabilsek. Yanıp yakılıpta Allahım diyebilsek. Bu aşkı, bu coşkuyu içinde duymadıkça insan bu yolun ne olduğunu anlayamıyor. Dostlarım, var mı başka sorusu olan? Allahfiillerinizle, niyetlerinizle sizleri hep onun yanında görsün, Allahım bunu nasip etsin. Onun isim ve sıfatları altında, ama zati isim ve sıfatları altında oluştursun. Zati dedim, nefsani sıfatlardan uzak tutsun Rabbim sizleri, amin. Evet soru yoksa bitiriyoruz celseyi. Ne çok sıkıntı çekiyoruz, ne çok bazı şeyler ters dönüyor. Niye dümeni bir türlü tutturamıyoruz. Ya…hepsi geçecek beklenti bu olsun. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. La ilahe İlle AllahMuhammed Resullullah. Bu benim serzenişim. Şükürler olsun, sevgi dostlarım hamd olsun. Bir daha ki celseye buluşmak ümidiyle bağlantı kuralım. Çalışıp çalışıp dost kapısına öyle varalım. Hoşçakalın. Şimdi diyorlar ya, altı kuşak geriye git. Mutlaka orada bir düğüm oluşmuştur. Şimdi televizyonlarda bu başlatıldı. Sen altı kuşak önceyi tanıyabiliyor musun oğlum? -Ama yedi kuşaktan sorumlu değil miyiz? Neyse konuşmuyorum. İşin aslını dedim ya çok eski geçmişlere dayanan, oku mesela, okuyacaksan, enerjiyle ilgilenen muhteremlerin üstadların yaptığı şeyleri, şifacılığı, onları öğrenin. Bunlar yeni bilgiler. Bu bilgileri hiç mi hiç, neyse konuşmak istemiyorum. Şifacı üstad kimdir efendim? Biraz deşin, uzaklara gidin, geçmişe gidin. Şifacılıkla bunun ilgisi yok. Hiç yok. Ayağının tozu ile dünya gününde ki gibi gelip yardım edecektir. Öyle bir kötü halden kurtardı ki sizi, buna bizler tanığız. Öyle karışmıştı ki ortalık an meselesiydi an. Düğmeye basılıp, işte o zaman… Neyse unutun bunları güzel şeyleri düşleyin, yarınlar güzel olacak, 55 56 Ünsiyet : Arkadaşlık, yakınlaşarak muhabbet etmek. Zannınca : Düşünülmek, olabileceğine inanılmak, zannedilmek. 52 ümitvar olun. Allahım bizi her tür kötü fiilden, kötülük düşünenlerden bizleri koruyacak. Biz sadece ona aitiz, o bizi bilir, biz onu biliriz. Biz Allah’ı nasıl tanırız çocuklar? Yaratıcı. Biz Allah’ı Allah’la tanırız. Anladın mı? Biz Allah’ı Allah’la biliriz, haydi bakalım bunu çözüp gelin. Haydi bir daha diyelim ben bu tevhidi çok seviyorum. La ilahe İllallah Muhammed Resullullah. La ilahe İllallah Muhammed Resullullah Hak bir, AllahLa İlahe İllallah. La İlahe İlla Ente Subhaneke İnni Küntü Minezzalimin Amin. Selam olsun, 19.02.2012 Huzurda olduk hak kelamı ile, bilen bilmeyene fısıldadı, dünden güne haberini saldı. Bir çehre güldü mü alem güler haline, o bir çehre ağladı mı zevaldedir her melek ağlar haline. Ağlamak iki türlüdür, bir manevi ağlamak, bir acıdan ağlamak. Rabbim her işi kolaylar, melekler yardıma gelir de onunla onu oyalar. Hasbin Allahdediniz bizler de zikirdeydik, hu erenler dediniz bizleri huzura davet ettiniz, geldik kelam etmeye, sözüne sarıldık ondandır diye. Verdik bu sözleri sizlere, helal etmeye. Adı gibi güzel, adında bulduk lezzeti, geçtik dünya lezzetinden sarıldık hak kelamına. Sarıldık etten kemikten bedenlerimizi sarıp sarmalayıp da ruh ile bütünlüğü kurduk. Uyum birlikteliktir olum ise gündeliktir, her hali olumlayın, her düşünceyi olumlayıp, öyle sarf edin. Zerre ağırlığınca günahın varsa, affına talip ol, zerre ağırlığınca sevabın varsa, rabbimin merhametine tanık ol, sen seninle bulamazsın yolu, sen senin ile bir de veli ile bulursun gerçek hak yolunu. Dostlar adına toplanalım, her an her an hak zikrini içten yapalım, uyandıralım her zerreyi, uyandıralım her anı, an bize hizmette olsun, gün bize değer buldursun, veliler katında niyaza durulsun. Birledik elleri, güldürelim ağlayan bütün yüzleri, dost vardır dosta selam söyler, dost vardır bir selamı ondan esirger, gel bul arayı sen dost isen hak dostu isen, kavuştur buluştur onları. Selam olsun, birlikte gireriz huzur kapısına, birlikte el açar da dileriz alırız nasibimiz der de rahmanın nefesinde buluruz. İşte o bulunan ile bizde olanı oldururuz, bizde olan nedir diye sorarsanız, bizde olan rabbimin emanetidir, o olmuştur ama onun safiyetini aşikar etmek önemlidir, buna çalışalım bizde var olan emanetlerin aşikar57 olması için çalışalım. Çalışa çalışa bulacağız, neyi bulacağız? Muhammed aşkını doya doya içimize çekeceğiz, oluşan her halleri değerlendirip, birbirimiz ile konuşacağız. Öyle bir hal vardır ki, dil susup hali konuşturmaktır. Ehil olan anlar halinden çok 57 Aşikar : Açık, apaçık, belli, besbelli, meydanda olan. 53 ders, feyiz alır, çünkü tevhidin mazharı58 ile donanmıştır, işte o hal için yarışalım. Her hal kayıttandır ve kayıtlanır, öyle devirlerden geçiş yapacaksınız ki, her devre yeni bir sayfa. O sayfaya neler dolduracaksınız kim bilir o bilinçte olun. Oraya sadece onun hükmünde olanı kaydedin. Ben onu hal ettim, işte tevhidin esası budur. Her devre, devir devir geçilir, rabbime uruç59 edilir, uruç nedir bilir misiniz? Ulaşmak ona yükselmek. Uruç etmek yükselmektir. Nüzul60 etmek alçalmak, inmektir. O sayfalarda kayıtlı olan gün gelir elinize verilir. Size yazdıklarınız okutulur, bunlara melekler tanık olmuştur, dedik ya ne kadar çok yanlış yapmıştır, ne katar çok hata yapmıştır, delaletin içinde boğulur, Allahım ol emri ile hidayetine61 erdiriverir. O beden düşer yere, yeni bir beden giyilir ol dediğinde. Beden kalıplarınızın inceldiğini hissediyoruz, uyum içinde olduğunuzun farkındayız, uyum çok önemlidir, bu kadar kişinin uyum halini bir tek uyumsuz bozar. Şimdi sizlere söylüyorum, elinizi kime dokunursanız huzur bulur, öyle şefkatle yaklaşın, enerjiyi geçin! ama eliniz kime dokunursa dokunsun itmez çeker, ruh hali oluşta ise huzur oraya inmiş ise mutlak vereceğiniz vardır. Bunlara dikkat edin. Göçenlerinizin arkasından uzun uzun ağlamaktansa, onun için bir tek dua edin, duaya da ihtiyacı yok aslında, ama sizin yaptığınız dua gitmiyor mu? Gitmez mi, çok güzel bunları yapın. Ağlamayın ve ölüm gerçeğine inanın. Ne zevki sefadayız ne madde aleminin sevdasındayız. Bir tek yol açıldı seyri sülük yolu onda gönül karar buldu. Hak, hak diye gidilir, bu yol öyle bir yol ki seni hakkın menziline götürür, bu yola çıktığında ayağına taşı koyan çok olur. Dilini küfürden saklamalısın, öfkeden halini korumalısın, şeytanın işidir bunu çok iyi anlamalısın. Elinin tersi ile vur onlara, aç gönlünü çağır Allahım beni yanına, çağır Allahım beni yanına deyin. Bu ölüm duası değildir, Allahımın hidayet yolu doğru yolu üzerindedir. Sizleri seviyoruz, olumsuz halde olanları yeri geldiğinde halinden haberdar ediyoruz. Hepiniz için bu geçerlidir, bunu medyuma yıkmayın, bu halleri mümkün olduğu kadar ondan uzak tutun. Yazı öncesi çok ters şeylerden bahsedilmesin. Kanalda sıkışır kalır bilgi alamaz bunlara izin vermeyin. Bir ağaç diktik, elbette ağacı değil fidesini, ağaç oldu yaprak verdi, çiçeğini verdi, şimdi meyveyi toplamaktayız. Dostluk öyle bir hazdır ki ağaca 58 Mazhar : Bir şeyin ortaya çıktığı, göründüğü yer veya kimse. Uruc etmek : Yukarı çıkmak, yükselmek, ulaşmak. 60 Nüzul etmek : Alçalmak, inmek. 61 Hidayet : Doğru yol, hak olan müslümanlık yolu. 59 54 benzetir veliler, zayıf ise dostluğun ufacık yelde, rüzgarda kırar dalını budağını, ama güçlü bir dostluk ise, hak dostu ise, onu ne sel ne fırtına dalını eğemez. Böyle bir dostluğa kucak açalım, her geleni sofraya oturtmadan önce yazılarla ilgili ufak bilgi verin, alışa geldik hal hal dedik de sevgiden verdik. Öncelik Allahımadır, öncelik onadır dedik. Her yudum suda şükür hamdolsun dedik, ilahi ilmin feyzini alırız, bu feyizden nasip ise onları hal eder gönle koruz. O ilim ile yürür, o ilimle yatarız. Dost kendin ol, kendin ol, olduğun gibi görün, asla bir başkasını örnek alayım deme. Ya taklittesin62 ya tahkikte63, bunları ayırt et tahkikin kulpuna sarıl. Taklit bir yere kadar doğrudur, hak dostunun bilgisini konuşmasını hal ve tavrını taklit etmek onu örnek almaktır. Aşırı değil yerinde olmalı. Güzel halleri alıp, kendimize mal etmeliyiz. Ne sağın sözü, ne solun sözü, üzmesin bizi, bir tek yol var orta yol, biz oradayız. Kanaat et, sebat et, Allahıma hamd et. Bu bilgiler öyle gelir, öyle gelir ki sizlere, kitaplar almaz kazınmalıdır gönüllere. Kalbinden geçene sözüm, her şey düze çıkar üzülme, bir tek Allah’ var bana o yeter de, geç bir köşeye. Olur mu olmaz mı deme, nasibin ne ise o gelir eline, ya hayrattır64, ya hayrettir65 sana gelen. Bu halleri takınalım çalışmaları olumlu yolda kullanalım. Daha ne görevlere tanık, sahip olacaksınız, Allah, Allah, Eyvallah la ilahe illallah. Bilsen bilmesen söyler her zerren onu, okusan okumasan her zerreye dokunmuştur hak sözü, okuman gereklidir sende var olanı aşikar etmendir. Allahım hepinizden razı olsun dedi, bir dost söz diler, haydi sözü verelim. Evet can dostlarım şimdi sizleri selamlıyor Allahıma emanet ediyorum. La ilahe illallah, muhammeden resulullah. Merhaba efendim, merhabalar, hoş geldiniz, hoş bulduk efendim, sezgiler güçlenmeli, her el bir başka ele değmeli, uyum halinde iken, o an nefes vermeli, kime verelim derseniz sevgisiz olana. Bütünün hayrına, var olmuşların yüzü suyu hürmetine, bugün görevli değilim, sadece sizleri çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bir hediye daha gelecek size ama sakin olun. Mesela ne istersiniz. Bu hediye olayı spritüel ortamlarda aporttur. Eşyanın bir yerden bir yere gitmesi gibi, sakin olun mesela ne istiyorsunuz. Size ait olan bir şey olabilir, tamam bekleyin. Haydi sizleri çok sevdiğimi söyleyip gidiyorum. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 62 Taklit : Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma. Tahkik : İnceleme, doğruluğunu sınama. 64 Hayrat : Sevap kazanmak için yapılan iyilik. 65 Hayret : Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma. 63 55 Seviyorum sizleri çok seviyorum, burada karşılaşacağız, üzülmeyin göçmüşlerinizi tek tek ziyaret ediyorum, siz bunu düşünün yeter, çok üzüldüğünüzü ağladığınızı bildiğim için gözyaşınızı silmeye geldim. Allahım dedik bu yola topluca girdik, ne İslam üzere, ne İslamın dışında iseviyet, rahmaniyet hepsi sözden ibaret sözde kalır, bir tek Allah’ var hepimizi var eden, biz onda biriz onu sevenler ile de birliği kurmaktayız. Hoş olun efendim, huzurda kalın rahmet ile kucaklaşın. Sormak istediğiniz bir şey yok mu sorun. Hoş olun, hoş olun, kucak kucağa olun, o güzellikte yuvalar dolar, uyum içinde olundukta, ilahi rahmet tecellisini sunar. Bu halden hoşnutturlar, bunu da sizler veriyorsunuz sizlere mutlak bir lütufla teşekkür ederler. Haydi hoş olun, hoşça kalın geceniz ışıklı olsun. Nurlar ile dolsun, Allah’ın rahmeti daim üzerinizde olsun. Rahmet kılıcını kuşananlar ehlibeyt66 ile gönle girer, ne soy ile ne sop ile böbürlenme kaderi mutlak var onunla eğlen. Hu hu hu, hu Allah, Allah, Allah. Selam olsun, 24.02.2012 Alışa geldik, her kapıda dost, dost aradık, selam dedik de sofraya oturduk, ille edep dendi edep ya hu, onlar gözlendi, bilen bilmeyene öğüdün saldı, destur dedik de konuya daldık. Madan’ı67 devlet dendi cennet nasibin. Önce şükür olsun, mad anı devlet nasibin cennet, bu dua ile oturuldu, öyle bir zikri havaya girildi ki, gönüller coştu, hak huzurunda onda oldu. Helal lokma yiyeni rabbim hak yoluna iletir, haram lokma yiyeni ise şeytanın yoluna iletir. Lokmayı yiyen şekli pehlivandır, hak sohbeti dileyen onunla içi dolduran gönülden evliya olur. Sormayın söylemem cismim can ile gizlidir, bilmeniz gerekmez, kim olduğum, hiç mi hiç bilinmez. Sözleri verir yerimi bilir, selamla gelir selamla giderim. Ben ilahi sırrın mazharıyım, ben ilahi zevkin şevkin rahman nefesiyim. Haz duyur haz duyalım, güzel gör güzeli öyle görelim. Hak sesini duy bizde senden duyalım. Selam olsun ilahi feyzdir bilinsin, bu sofraya gelenler gönülleri ilahi huzur ile dolsun. Yol tek yol onun yoludur, şüpheden uzak kalınsın. Ne sağdır bizim merakımız, ne soldur bizim merakımız. Bir tek yol bulmuşuz ona sevdalıyız. Menzil bizi bekler, neyle gidilir neyle o menzile varılır o menzilde ne ile karşılaşılır onu bilmekte acele edelim. Münasip yolun yolcuları çağrıya uymadan elleri birleyip birbirimize yardım ederiz. 66 67 Ehlibeyt : Hz. Muhammet'in kızı, damadı ve torunlarını içine alan ailesine verilen ad. Madan’ı : Özel bir dua. 56 Gani68 gönüllü olun, hüner kapalı gönülleri de doldurmaktır. Hüner karnını doyurup da, yemeyeni doyurmaktır. Sen sevgiden yana yol almak istersin, yürü dost yürü, önce seveceğin seni var edendir. Onun izni ile yürü yol aşinası ol, kavgadan uzak gösterişten uzak sade kimlikle bulun. Sade kimliğin ile soy sop silinmeli, o kimlik ile tanınmalısın. Kavgadan yana değil barışta bir adım önde olmalısın, ol ki hak terazisine konduğunda önde bulunmalısın. O, cehennemi her kulu tadacak der, kitap o cehennem ne ile tadılır, dünyada sıkıntı çekmeyen ferah bulamaz denilir, bu kul yasası kulun Allaha boyun eğmesindendir, birde hak yasası vardır tek hak yasası, bir tek külli irade69 orada geçer, önce cehennem sonra cennete ulaşılır, her biri mi? Hayır ameli sağ eli ile götüren, sağ elinden hakka teslim eden dedik, sözün özündeyiz, göz onun gözü, ondan seyrederiz, tut bir kere aynayı yüzüne nasıl görünür gözüne, işte gördüğün gibiyiz. Gördüğün ile, bildiğin ile bu beden, hep onun adına hizmette. Bir kaderi muallak, birde kaderi mutlak var. Her şey kaderimdir deme ey dost. Çıkar o elbiseyi at üstünden yeni bir elbise giy. Kul kaderini yüce rabbi ile birlikte çizmekte. Her hadise, kul işbirliği ile oluşur. Önce hizmet, sonra himmet beklemeli, kaderinin güzeli çirkini olmaz, neyi yaşayacak isen, sözleşmende mevcut, buraya geldin nasıl unuttun, kabullenmiştin şimdi reddin niye? Bunu hatırla, Elest meclisinde70 verdiğin sözü hatırla, her şey tanık, melekler tanık, Azrail Cebrail tanık, önce Allahtanık sözleşmeyi onunla yaptın, “elestü bi rabbiküm” dedirtti. Ben Allahım, ben sizin Allahınızım, evet dedik biliyoruz inanıyoruz. Allahım, ne zamandan beri diye sordu, kaalü beladan71 beri, sözdeki inceliği bu sözdeki ayrıntıları hele bir düşünün, siz nelere boyun eğip geldiniz, şimdi isyan ne diye. Yaşadığınız her hali yazdık önceden sözleşmeye, sakın dost, hala uyuyor olma, uyan gaflet uykusundan, çek perdeyi gözünün önünden, bak her şey onun ilahi emrini gütmede, her var edilen onun adını zikretmede, sen neden geri çekilmektesin? Bir dön ona, bir dön, dön neler vaad eder sana hele bir dön unutma dön ona. Aklı selim insanlara hitaptır kuran okuyan inanan araştıranlar içindir. Arapçayı okudun amin dedin geçtin, anla ki yolunu seçebilmelisin. Güller serile gelir, dikenine bahane etme, eline batar da deme, dedin ise güle karşıdan bakarsın, oysa gül senin gönlünde olmalı. Alış verişleri bu halde yapmalı. Gayrı tamahı kesmelisin, ne dediler neden dediler neden yaptı ları bitirmelisin. 68 Gani : Zengin, varlıklı Külli irade : Herhangi bir sınırla bağlı olmayan ve sadece insanoğluna verilen cüz’i iradenin de üstünde olan Allah cc'nin iradesi. 70 Elest meclisi : Allah(cc) önce ruhları yarattı ve onlara ‘elestü bi rabbiküm’(ben sizin rabbiniz değilmiyim) sorusunu yöneltti. Onlarda ‘bela’(evet şüphesiz sen bizim rabbimizsin) cevabını verdiler. Bu soru cevabın gerçekleştiği ve Allahın katında olan meclis. 71 Kaalü Bela : Elest Meclisinde, rabbimiz Allahcc. ile onun yarattığı ruhlarımız arasında geçen konuşmanın yapıldığı zamana denir. 69 57 Hoşca bak her var edilene, hoşça bak. Tebessüm et öfke ile yaklaşma, fetih önce yuvalarınızda başlar, sonra çevreye döner. Sen evindekileri feth et ki, çevre arkasından gelir. En büyük fatih evinin içindeki huzuru sağlayandır. Her meşakkate boyun eğip, Allahım diyendir. Sabrın semalarda olsun, öyle sabır et ki sana bir gün huzuru, ilahi hikmeti ile dönsün. Bu sohbeti ilk açana teşekkür ederiz. Gönülden, gönülden deyin Eyvallah. La ilahe illallah, muhammed en resulullah. Her ne yiyorsan ye, yemeyenleri gözet, yiyemeyenleri bulamıyorsan da sokakta hayvanları gözet, lokma yersin pehlivan gibi görünürsün, lokma yemekle şişman olunmaz, göbek de salınmaz, hep yersen, hep bana dersen yaptığın bir tek şey vardır sadece boğaz, işte o zaman şeklin pehlivan olur. Sen gönlünü hak muhabbeti ile hak muradı ile doldurursan, gönlün evliya olur, anlaşıldı mı? Candan cana sefer edilir, bu sefer öyle bir seferdir ki, anda o canda anda bu canda olursun. Bu nasıl olur diye sorduğunda, tayyi mekan72 derim bende sana, bazen evinizde bulunurum, bazen sofranıza otururum, aşınızdan yerim, bazen namazı kılmak için Kâbeyi ziyaret ederim, candan cana seferi böyle geçerim. Kul hakkını gözet, nasibini de gözet. Ama her lokmada yemeyeni de düşün onu düşündüğünde lokmalar geçmez buradan, arif olan anlar, hüner lokmayı yemeği aşı pişirip yemek değil, eşi dostu çağırıp birlikte yemek değil, hüner denizdeki balıkları düşünmek, hüner sokakta aç olan hayvanları düşünmek, anlaşıldı umarım anlaşıldı. Sokaktaki aç hayvanları anladım ama denizdeki balıkları anlamadım. Asıl, asıl onlar, hiçbir şey yapamıyorsan, pilav aşı yap yediğin pilav aşından iki kaşık da onlara at. Sarayın aşçısı her gün nehirdeki balıkları beslermiş, artıkları ile, sarayın artıkları ile onları doyurmuş. Fitne üreten birisi padişaha bunu söylemiş. Padişahın karşısına aşçıyı getirmişler, neden devlet malını har vurup harman savurmadasın? Nereye gidiyor bunlar diye sormuş. Oda nehrin kenarına götürmüş padişahı, efendim ben onlara sizden bir şey vermiyorum, sadece sizlerin artığını veriyorum, sen nasıl heba edersin deyince, denizdeki bütün balıklar başlarını sudan çıkarıp devletin artığını yemekteyiz, bir tek devlet malını insanlar mı yer? Biz hakkın yarattığı değil miyiz demişler. Orada aşçı can veriyor, ruhunu teslim ediyor ama iş işten geçiyor, aşçının ne olduğunu sonradan anlıyorlar, hatanın en büyüğünü baştan yapıyorlar. Bende derim ki, çok dikkat edin her hali değerlendirin, her hali konuşmaları değerlendirin. Kim yoksul onları gözetin, kim sevgiye muhtaç onların yanında olun. Bunlar adilane bir şekilde pay edilmeli dikkat edilmeli, 72 Tayyi Mekan : Mekandan bağımsız olarak aynı anda birden çok yerde bulunabilme. 58 kollanmalı yoklanmalı, haydi hoşça kalın şimdilik Allaha emanet olun, lütfen okuyunuz anlamadığınızı sorunuz. Ve soru sorun soru, manevi hayatın ne olduğunu, maddi alem sizi ilgilendirir, mana ise bizi, sorun oradan verelim ders olsun sizlere, bilin bilinçlenin, çağırıldığınızda en azından adres elinizde olsun, ona göre gidin, Eyvallah. Selam olsun, sizleri sevgi ile selamlıyorum, tanrı bilincinin sonsuzluğuna inanan her insan, ilahi sırrın bazılarına vakıf olmuştur, gerçeğe döndüğünde her olay sana satır satır okutulmuştur. Bulutları ilahi hüznün gerçeğini arza damla damla verdiğinde o rahmete karşı var edilmiş her nesne ve canlı ondan ilahi rahmet alır. Muradı içredir73, muradın dışında hiçbir olay gerçekleşemez bu mümkün değildir. Her var edilenin bir seviyesi bir ismi, bir mazhariyeti vardır. Hangi fiil nerede ne ile meşgul ise, o ona sevdirilmiştir. Kimi araştırır, kimi şiir yazar şiirlerle karşılaştırır, kimi var edilenleri merak eder, genetik şifrelerle uğraşır, onların sırlarını çözmeye çalışır. Kimi gök bilimi ile uğraşır, göksel keşiflerin açılımının merakı içindedir. Kimi kainatın her köşesinde her ne var ise, onları sevgisi ile yaad eder, o sevgi hem verilir hem alınır. Ne verdinse kainata anda döner hepsi sana. Alem seyirdedir, bir can vardır bedende candan canlardan da içeri. Sen önce kendini çöz ey dost, kendini çöz. Hangi haldesin, hangi bilenin yasaları içinde var edilmişsin önce bunu çöz. Hangi boyutta olursan ol, insan sadece tekamül ettiği nispette boyut yasasını tanımlar. Aynı seyirde misin, dünden bu güne ne değişti, o bilinçte misin, hangi yönde çalışmak, bütünün hayrına mı, sadece merakın için mi. Bunları açıkça diyebilmelisin, her zerre yaratıcının şükranı içindedir. Her hücre birbiri ile hizmet yarışı içindedir, onların da tekamülü o nispette sağlanır. Önce bitkiydin unutma, aydınlığa varın, hayırlı günler adına hizmet yarışında olun, gerçeğin içinde olduğun halde gerçekle yüzleşip sağda solda, her an yanı başında olanın gerçeğini tanı. Sizleri sevgi ile kucaklıyorum. Öğretilerin mutlak bir öğretmeni bir de öğretileni mevcuttur. Her nerede olursan ol, öğreti seni mutlak bulur velhasıl gönül ölçüne göre değer kazanırsın. O ilahi bilgiler öyle bir damlamaya başlar ki, sen senden gidersin. Sen önce kendini çöz dostum kendini. Hangi halde olursan ol önce kendini tanı. Başkasında gördüğün olumlu veya olumsuz haller senin yansımandır bunu da hiç unutma. Senden ona yansıyan ondan sana geri dönendir. Bu bilinç ile yaşarsanız birçok hizmetlere ve himmete kucak açmış olursunuz. Her günün gecesinde ilahi müjde sizin hemen yanı başınızda, sabaha gözlerinizi onunla açarsınız. Rabbim sizleri hayırlasın, kutsasın her anınızı tanrı adına kucaklasın. Bilinç seviyesi yükseldikçe boyut farklılığı oluşur. Mutlaka o 73 İçre : İçinde, arasında. 59 seviyeyi insanoğlu kendi fiil ve davranışları ile yükseltir. O hale girmeniz sadece öğütten ibarettir öğretici her an hazırdır, neye hazırdır öğreti isteyene, sizleri sevgi ile kucaklıyorum. Her var edilenin bir seviyesi olduğunu söylediniz, bu doğumla mı geliyor, yani doğduğumuzda biz o seviyeyle mi donanıyoruz. Her şey önceden ilahi planda hazırlandığı şekilde gerçekleşiyor, günü geldiğinde. Peki, kainata ne verdi isen o sana geri dönüşte dediniz bunu nasıl açabilirsiniz. Şimdi, sen her şeye sevgi gözü ile yumuşaklığınla bakarsan, onlara daima barış sözcükleri ile barış duaları eder niyazları gönderirsen, o sana geri dönecektir. Bunda hiç şüphen olmasın. İnsan kendini nasıl çözer, nasıl çözecek ? Çözmeniz o kadar kolay ki çok uzaklarda arıyorsunuz, çok zor gibi düşünüyorsunuz. Size daha önce vermedik mi? Duyguların düşüncelerin tahlilini, ben şimdi ufak bir yanlışını şurada söyleyeyim, şu kapıdan çıkmadan o yanlışı ben yaparım. Size örnek olarak bunu veriyorum, ben sizin için çok güzel şey söyleyeyim yine buradan çıkmadan o bana hep geri dönüştedir. Bunu çözün bunları düşünün ben kimin için ne düşünüyorsam o bana geri dönecek, onun için daima iyi düşünün. Ve hücrelerinizi düşünün, onların görevlerini bilin onları öğrenin. Her organın hücreleri ayrıdır, işbirliği içinde bölünmüşlerdir bunu biliyor musunuz, bunları çözün. Bir kulağın oluşumu için hangi hücreler devrede, kaç hücre o hizmette görev almıştır, işte bunları çözün. Bir kalbin durumunu çözün, kalp, sadır, fuat, gönül daha birçok adı var, bunlar neden bu kadar ismi altında olmuştur ve adına kalp denmiştir, bunları düşün. Çok özlediğin bir kişi için, önce burnun sonra kalbinde bir sızı oluşur, neden burunla kalp devrededir, bunları düşünün. Çok sevindiğiniz bir olayda içiniz içinize sığmaz ve coşar coşarsınız. Haykırmak istersiniz, yaşadığınız o güzelliği o sevinci kainatla alemle, evrenle paylaşmak istersiniz. İşte her olay bu ve bunun benzeri. Kötü huylu hücrelerin oluşumu ile kanser oluşuyor, sağlıklı hücreler neden buna izin veriyorlar? Hastalık olmayacak, insanlar hasta olmadan göçüp gidecek böyle bir şey yok, bu ilahi planın bir parçası dedik, hasta olunması gerekiyorsa olacak. Peygamberimiz ve bir çok veliler hastalık tanımı yapılmadan önce bir çok velileri bu yüzden kaybettik. Toprağı inceleyin toprağı, vermiştik oraya ne düştü de aşikar olmadı dedik, o toprağı düşlediğin zaman, hemen kendi bedenine yönel, bedende de neler ekildi hangi sevgi tohumları, hangi pozitif tohumlar 60 ekildi, veya negatif tohumlar ekildi de, yaa aşikar olmadı. Onun için bunları düşleyin. Hangi çekirdek düşerse düşsün kendini nasıl aşikar edecek, bitki olarak meydana çıkacak, sırrı ifşa edecek Allahın varlığını bir şekilde gösterecek. İşte bunlarla meşgul olun. Evet bizim kanalımız, övülmek istemiyoruz, Allahbundan bizi men etmiştir ama Allah lafzı olan kuran hakikatine vakıf olan ve dostlarına bu yolda davette bulunan topluluğa hakikate mazhar74 olmuş. Topluluk diyoruz sayı bizce önemli değil, sayımız binlere ulaştı, sayımız binlerde geziyor, ama burada bulunanların özel bir isim altında Allahın bir çok sıfat ve isimleri var, o iradenin insanoğluna yansıması hangi sıfat altında bu işleri yürütüyor olması, evet, işte bunların zuhura çıkması, bu da tekamülü olan kişilerde zuhur eder, inkişaf etmiş ruhlarda oluşur. O veya bu demiyorum, sınıflandırmıyoruz sadece onun ismi altında yaşamayı nefes almayı talep ediyoruz. Zati sıfatlar ama nefsi sıfatlar değil hak sıfatlarıyla donanmayı nasip et Allahım. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Gerginliğini yumuşatmak için buradayım, her ne yaşanıyorsa yaşansın şunu unutmayın, sade kimliksiz sakinliğinizi bozmadan tebessümle cevap verin. Bu yolun insanlarına dedik ya taş koyan çok olur, siz bunlara hazır oldukça bunların verdiği eziyet mutlaka hafifleyecektir, kalıcı değil geçici olacaktır. Dostlarım her ne kadar bu bilgileri alıyor olsanız da, almanın hazzını yaşıyor olsanız da gün be gün bir çok olumsuzluklarla da burun buruna gelmeniz kaçınılmaz olacak. Ama hedef belirlendi ise ufacık bir sinek vızıltısı gibi yanınızdan gelip geçmeli. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır derler, aşağılayıcı bir tavır da olsa bu hiç önemli değil, hodri meydan demeyi de biliriz inşAllah bir gün onu da deriz. Kim yarışabilir ki, iş ona kaldı ise, kim o hale alışabilir ki, iş kalemi eline aldı ise. Alsa güzel hallere imza atsa, hal oluşuma geçse bile ben buyum demez. Bu yolda nam şan şöhret, taçtan geçtik ve geçilir de, bir hırka ile dilenirse bir ömür geçirilir. Naz ehli, hal ehli, irfan ehli olmalı, İslamın şartlarına uygun konuşmamı hoş görünüz, mutlu olunuz, sizin yanınızda saf tutarım bundan haberdar olunuz. Bu öyle bir ilimdir ki ne alkışa ihtiyacı vardır ne övgüye, sadece bir tek şey beklenir, alanların hallerinde değişiklik olması beklenir, o haller gözlenir. Öğrenmek istediklerinizi sorun, yazıya hazırlıklı gelin. - 74 Mad anı devletin karşılığını bulamadık, bize pek uygun gelmedi. Mazhar Olmak : Bir şeyin ortaya çıktığı, göründüğü yer veya kimse. 61 Evet, aslında verilen hikayenin içinde manası da var. Ama nedense siz hep hazır bekliyorsunuz bir arayın bakalım. Sayfaları çevirin bakalım, yazdıklarınızın içinde mevcut. Gidiyoruz, hoşça kalın Allahım rahat huzur versin gönüllere isyan değil inkar değil ikrar versin. Sevgi muhabbet oluşsun hoşça kalın. Amin. Selam olsun, 29.02.2012 Aldın ise o ulu kişiden ilahi bilgileri, götüreyim dostlarıma dediğinde melekler kanatlarını serer yere, üstünden geç derler. Eğer paylaşayım dedin ise cümle ile, melekler koluna girer paylaştırır pay eder her bir veliye. Söz ilahi sözdür olmaz savunması, doğrudan doğruya mümin kulunun gönlüne iner. Olmaz bunda şüphe kaygısı, ne verir isek verelim almayı bilenedir sözüm. Almayı bilir isen dokursun her zerrende, bir gün o zuhurdadır75 gösterir sana yüzünü, bilse bilmese der kulum olacaktır, yerini elbet dünyada iken bulacaktır. Hazırsa yerim gayrı gideyim, durmayayım, her durduğumda günahı yakın ederim kendime. Bir ses gelir yüceden, olman gerekli yerdesin günah işlemeseydin Allah’a makbul kul olmazdın, Allah’ günah işlemenizi bekler, günah olmadan sevabı anlayamazsın. Tövbe etmeden doğruyu asla bulamazsın. Her şey dedik ya zıttı ile kaimdir76. Onları bilerek geldiniz şimdi aslında hepsi perde arkasından sizlere yüzünü gösterdi, aşikar oldu. Her bilgi bedene hizmette, ruha ise himmettedir77 bu böyle bilinmeli. Ruhun ihtiyacı var mı? Gayrı yok o, o donanmışlığa sahip, cevherinizdir Allahımın size verdiği emanetin en güzeli. Onun hatadan uzak olmasını ilahi, Levhi mahfuzda kayıtlar altındadır. Bu bilgiler ve öğretiler sadece bedene aittir. Beden bu bilgilere vakıf oldu ise, ruhla arasındaki perde yavaş yavaş kalkar. Bu bilinç de olmalı her zerreye bu bilgileri birer mintan gibi giydirmeli. Öyle giyinmeli, öyle giyinmeli ki hal bilgiden konuşmalı, dil susup gözler bilginin esaretini değil cesaretini bildirmeli. Sen dostsun önce kendinle dost olmalısın, sen dostluğu kendin ile kuramadın ise başkası ile dostluk mümkün olmaz, mümkün değil kuramazsın. Bu yol öyle bir yol ki, inceden inceye kıyas kabul etmez, hiçbir yolla da mukayese edilmez. İnsanı kamil yoludur bu yolda gidilir seyri sefer edilir, her devrin yaşanması gereken öğretileri bile farklıdır, bu devre aittir bunları alacaksın, kendine mintan edip giyeceksin, azık torbası değil bilgiden azık edeceksin, kalbe koyup onunla Allah’a yöneleceksin. 75 Zuhur : Zahir yani görünür olma durumu, görünme, ortaya çıkma hali. Kaim : Başka bir şeyin yerine geçen, ayakta duran, var olan. 77 Himmet : Yardım, kayırma, çalışma, emek, gayret. 76 62 Sevgiden yoksun değilsiniz sevgiyle donandınız, her zerreniz sevgi haykırıyor, siz busunuz inkara yer yok, asla kayıtta olmayan dile gelmez, keşfe zuhur meydana getirmez sen bil dostum bil, bil ki bildiresin, gör ki gösteresin, duy ki duyurasın, sen yolun ahkamını öğrendin onunla yürümelisin, onunla nefes alıp onunla hilhat giydirmelisin. Her zerre bunu kabullendi, her zerre bunun ile yüklendi. Ben bir şey değilim, hiçim deme, evet hiçlik sadece nefsinden soyunmaktır, olumsuz halleri bir bir atmaktır, soyunmak budur ama hiç olmadığını da bil. Öyle büyük vazifelere mazhar oldunuz ki, yapabildiğiniz nispette yapmanız gerekir. İnanın hangi vazifenin kulpunu tutsanız, ilahi yardım yanınızda biter. Sen sanma, sanma ki yalnızsın bu yükü kaldıramazsın, elbette kaldırırsın o iman gücü sana bunun ne kadar hafif olduğunu bir vesile ile hissettirir. Dostlarım geceniz hayırlı, gününüz nur olsun. Her birinizin hizmeti gün gelende ayan olsun, zamanı bir pula satmayın, o zaman öyle değerli anlar yaşatır ki size, bunları boş geçirmeden dolu dolu yaşayın. Ne veriliyorsa onu alın, zamana yayın, hangi öğreti size veriliyorsa o zamanın içinde yer almıştır. Burada size ayrılan bir dilim vardır, orada görevler mutlaka verilir, yeni yeni bedenler giydirilir, bunların farkına varın. Ne zaman ne olacak size aşikar değil, günü gelende görülür. Günü gelende önünüze bunlar getirilir, almam diyemezsiniz öyle bir ahdi vefa ettiniz ki, vefa göstermeyen ahitten bir haberdir. O ahde vefa göstermeliyiz, Allahım uygun olanı vermiştir, Allahımın ayrılan kulları arasında olmuşuzdur, Elhamdülillah diyelim. Her ana hamd edip şükredelim. Elhamdülillah , Elhamdülillah , “La havle vela kuvveti illa billa” diyelim. Hasbin Allah, veni mel vekil, sen vekilim ol, sen hakimim ol Allahım beni gören gözeten sensin, doğru fiiller ile beni meşgul et, yanlışa yöneldiğimde içime uyanma hissi ver Allahım, gaflet uykusundan uyandır boş ver dedirtme Allahım. Her anı çok iyi yakalamayı, değerlendirmeyi ve her an uyanık olmayı nasip et Allahım. Bu öyle bir geçit ki, her velinin her insanı kamilin, her mümin olanın ve her bu yola adım atanın gideceği geçeceği geçittir, buradan mutlaka geçilecek, sizden olumsuz haller dökülecek, her geçitte yeni bir sayfa yeni bir ilahi keşf açılacak. Bunlara inanın, bunlara inanın. Şunu unutmayın ben niçin buradayım acaba görevim nedir, bana malum et Allahım. Bunu dediğinde önüne bilmediğin bir şey çıkar. Nasıl böyle bir şeye sahip oldum ben ne yapacağım deme, ne yapacağını o gösterir. Yolu o sana bildirir. Tam bir iman gücü ile inanışla sahip olun verilenlere. Dostlarım dost dost diye gelinir, bazı dostlar vardır ki ille delil ispat bekletir, bunlar size birer sınavdır, fitnelerle mücadele etmek elbette kolay değildir. Olması gerekiyor ki oluyor, kömürün elmasa dönüşmesi elbette kolay değil, bakır bakırlığını bilmez, ama altın, altın olduğunu bilir. Kolay mı bakırdan altına geçmek, bakır ne kadar altına geçerse geçsin, bakır olduğunu asla unutmaz. 63 Herkese bir görev, herkese bir istidat ve kabiliyet yüklenmiştir. Bakırsa bakır, altınsa altın. Yalnız geçişleri vardır suretler zaman zaman değişir, bedenler değişir farklı gösterilir, suretler insanlara farklı görünür. Nedendir bilinmez neden diye de sorulmaz, ne yaşanması gerekiyorsa boyun eğmelisin, hep neden, neden, neden, bunları unutun bizde bilmeyiz neden. Nedenlerle meşgul olmak inanın boşa kürek çekmeye benzer, boşa kürek çekmeyin öyle bir yolun içindesiniz ki, o yolda kaçıncı sefer kaçıncı geliş gidiş yapılır. Dileriz tekrar tekrar yaşanmasın, dileriz beklenen o güzel günde oluşumlarınız ile orada bulunmanız nasip olsun. Evet sor yetmedi sor, ne mi yapacaksın, neyi mi yapmalıyız, geçen hafta verileni bir düşünelim, bir düşünelim birlikte karar verelim. Her ne yapılacaksa hiç kimseyi zorlamasın vereceğiniz kararlar, karınca kararınca diyelim, ve hizmet götürelim. Hizmetin layıkıyla Allah’a uygun onun şartlarıyla münhasır78 olmasını talep edelim. Allah’a nispette olmalı. Seferin öyle anları vardır ki, çeşitli sınavlarla burun buruna gelirsiniz. An be an bu yaşanır, sefer mutlak seherde oluşur buna dikkat edin. Seherde uyanıksanız bunu lütfen değerlendirin. Bunu yazıp şimdi okuyun hazırlığın bir parçasıdır. Zorlu yolların koşulları ne olursa olsun, çıkmaya niyeti kurdu isen geriye dönmemelisin. Sizi orada bekleyen olumlu çok güzel olanaklar sağlanacak bunu bilin. Oraya bekleniyorsunuz, size bir emanet bir himmet nasip olacak, onu almaya gideceksiniz sakın dönmeyin, dönmeyin. Armudun sapı üzümün çöpü dersen ne himmete ne hizmete talip olursun. Sadece gönül hoşluğu ile koş. Gönül sarhoşluğu ile yaklaş. Öyle hizmet götür, öyle hizmet götür ki hiçbir şey beklemeden o zaten sana hazırlamıştır, neyi nasıl verecekse yine o ayar ondadır o bilir. Allahım her birinizden razı olsun, zor günler yaşanacaksa da Allahım deyip ona sığınalım. Duaları dilden hiç eksik etmeyelim, her ne kadar teslim olamıyorsak bile, ona kendimizi alıştıralım. Teslim olduğunda yükü üzerinden atmışsın demeketir, dünya yükü, yük gelmez sana, teslimsin ya yaradana, o seni bilir, yapacağı işi de bilir. Sende zuhur edeceği hali de bilir. Ölçer biçer de verir, sen teslim ol yeter. Hala bir bağ var ki çeker dünya hali sizleri, kolay değil o varlığı terk etmek, hele hele çoluğun çocuğun var ise elbette zordur bu hali yaşamak. Biz anlarız, Allahım bilir, alıştırmayı yapmanıza engel değil. Yavaş yavaş alıştırın kendinizi. Geçit var, o geçit mutlak geçilecek, unutulmasın sen ben yok, her biriniz o geçitten geçeceksiniz. Hoş bir şeydir bu geçide gelebilmek, Allah’ın 78 Münhasır : Bir kimse ya da bir şey için ayrılmış, ona mahsus. 64 inayetine79 sahiptir, EyvallahEyvallah. onun demesi ile hükmü ile gerçekleşecektir. Kalplere dolan ilahi feyz hiç boş değil, mutlak bir sebebi var var, hikmeti var. Beklenen odur ki ancak bu yolla haber salınır, beklemiyorsan ne feyzden almışsındır nasibi, ne günü gelende alacaksın o nasibi.. Dedik ya öğrenci hazırsa öğretmen mutlaka gönderilir. Zaafların80 peşinden koşmak kadar yanlış bir şey yoktur. Zaa Zaaflar ne oldurur ne umdurur, sadece aynı yerde döndürür döndürür de durur. Önce zaafların neler olduğunu düşünün, her bireyin farklı zaafları vardır. Her kes kendine ait olanla meşgul olsun. Bir başkasının zaafları ile değil. Kırmaya çalışalım blokeleri onların onların sizlere vereceği z zararları olumsuz bakışları, hal ve davranışları asla onlar kırılmadıkça doğruya çıkmayacağına inanmalısınız. İçsel blokelerin kırılması yavaş yavaş yok edilmesi gerekir. İçsel çsel blokelerden bir örnek verir misiniz anlamak açısından. Kalıplarımız, önyargılar, nyargılar, daha aha neleri sayayım ki, ani öfkeler, kınayıcı sözler. İnsanları nsanları asla küçük görmeyin. Biz bu bilgilere sahibiz sahibiz, bunlar bu bilgilere sahip olamıyorlar diye onları küçük görmeyin. Eğer mümkünse aldığını onlar ile paylaş, yapabiliyor isek. Bu bir erdemdir. erdemdir İnsanlığın nsanlığın vazifesidir vazifesidir. Gerçek erçek insan olabilmek için, bir çok süzgeçlere ihtiyacımız var. Süzüle süzüle nasıl bir insan olduğumuz kalacak süzgeçte. Har an hazır olduğum olduğumuzu bilelim, o hazırlığı öyle bir yapalım ki, ki şimdi meşguliyeti eşguliyeti olanlar için bu hazırlık çok zor, örneğin medyumun hali, hakikaten çok zor, zor ama bu ortam müsait olduğunda şöyle değerlendirin, değerlendirin neye hazırım neye değilim, hazırlığı ona göre yapın bir kalıp içerisine asla sokmayın. Öyle bir hazırlık oluşsun ki, her şeye hazır, her gelene hazırım Allahım. Bu u hali mutlaka oluşturmamız gerekiyor. Ondan sonra ben hazırım diyebilmek için, önce verilen derslerin bir parçasını hal edin. Kalıp, Kalıp bloke nedir? Neler oluştu bizde, nasıl o binayı yükselttik, o cevherin önünü hangi beton kalıplar ile kapadık bunu düşünelim, bunu değerlendirelim. Öyle bir cevher var ki, ki Allahım onu nu öyle bir güzel yere gizle gizlemiş ki, kimi can demiş, kimi ruh, kimi cevher demiş ama, ama öylede gizlenmiş gizlenmiş, hiç aşikar olmamış ve olmayacak da. Sadece velilere ve ilere vakıf olan onun ışığıdır, o cevherin yansımasıdır, ımasıdır, veliler onu öyle tanımlar, tanım öyle bilirler. Ruhunu teslim eden kişinin yanında olan veliler, ruhun nasıl çıktığını nerelerde dolaştığını görürler ama ona hangi surette yansıyacağını sadece o karar verir, o bilir. Herkes aynı şekilde göremez, kimi ışık halinde görür, kimi duman, kimisi nur halinde görür, kimi de renkli renkli kuş şeklinde görür. 79 80 İnayet : İyilik, atıfet, ihsan, lütuf Zaaf : Düşkünlük, dayanamama, irade zayıflığı 65 Herkes seviyesine göre alır ve verir, gösterilir ve görür. Onun için bunları hep değerlendirin, çok uzun düşünün öyle uzun düşünün ki, zihniniz sadece düşündüğünüz şeyle meşgul olmalı. Farklı farklı eğilimler göstermemeli oraya buraya kaymamalı, onu tam bir denetim altında tutabilmenin özelliklerini bilmeliyiz, üzerimizde dolaşmasın iyice kafamızı karıştırır sonra. Bunu düşünelim hangi yollardan geçtik bu güne kadar, neler yaptık neler yapmadık, koyun bir kefe, bir terazi önünüze, hayalden de olsa koyun, şu iyilikleri yapmıştım vakti ile, bir de şu kötülükleri yaptım. Hangisi çoktur hangisinin önündedir, ohooo sınanacak o kadar çok şey var ki, saçın her teli, her teli konuşur, her teli her olaya vakıftır da ondan, tanıktır da ondan. Allahım her şeyi bilerek vermiş, asla ceza değil bunu da bilin, sizi yakar yıkar, bu kadar korkmayın önce sevin, sevgi korkunun önüne geçmeli, korkar da sevemezsen bu da senden istenmez. Önce sevgi, sevginin olduğu yerde korku yerini sevgiye kaygıya bırakır. Onu öcü gibi görmeyin, belki yakar yıkar onu Allahım bilir, deyin ama şunu da unutmayın o sizi yok etmiyor. Sadece oldurmak için ateş nelere kadir, sen burada bir hata yaptığında nasıl ki azap çekiyorsun için yanıyor, neden yaptım keşke yapmasaydım dediğin oluyor ya, kulun dünyadaki cehennemidir bu aslında. Hiç mi pişmanlıklarınız olmadı soruyorum, ya onların her biri birer cehennemdir aslında. Eğer vermekse murat, sayfalar değil defterleri doldururuz. Önemli olan yazmaya değil, sizlere öğretmeye geldik, hal edinin de meydana çıkın dedik. Oluşan halleriniz ile çevreye örnek olun dedik, selametle dostlarım. La ilahe illallah, Muhammed en resulullah. Selam olsun. Allah, Allah, Eyvallah. 66 2012 Yılı MART ayında derlenen Yazılar. 67 Mart ayı kapak resmi : Gel-git Üzerine Neftli Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012 Yüce Rabbinin adını tespih et. O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır. O, her şeyi ölçüyle yapıp yönlendirendir.”(Ala suresi – 1/3. Ayetler) 68 Selam olsun, 02.03.2012 Tövbe, tövbe diyerek geldik sofraya, açtık gönülleri vardık o huzur kapısına, tövbenin de bir makam olduğunu bilelim o makamın dışına çıkmadan Allahım Allahım deyip hayret ile ona dönelim. Bir bir oldu erenleri, hizmet ile sofraya gelenleri, hepimiz mübarekledik bu sofra başında olanları. Bu sofranın da dışında sofra kuranları bir potada gördük, hamd ettik. Gün güzelden de güzel, gece seherden de özel. Bilene bilmeyene usulü öğrettik. Her bilirim, bilirim diyene de dur orada dur dedik. Benim, benim diyenin kainatta yeri olmadığını belirledik. Bir bir ünnedik, her sayfada olanın olmayanın adını kağıtlara ekledik. Allahım dedik secdeye vardık, kuran dedik Elhamdülillah, azda olsa okuduk. Manasını içlerimize sundur Allahım hakikatine erdir Allahım, muhammediye ye ulaştır Allahım diye her an dilimizde Allahı ikrar81 ettik. Ne soyumuz ile ünlendik, ne sıfatımız ile belirlendik. Haldir hal bizi bize bildiren edindiğimiz hallerdir. Sözlerdir konuştuğumuz cümlelerdir, hitaplardır dedik, biz onlarla biliniriz. Biz onlarla değil hal ile görünürüz, biz hizmet yapıp da hizmetin ahkamına uyanlarla seyre veririz. Allahım cümlenizden razı olsun, kapı kapı ardına baktırmasın. Hak kapısı dediğin her kapıyı bir görelim, kapılar türlü çeşit olsa da oradaki inceliği bilelim, sadece hakkın adı murad edilende o kapıda hizmet bekleyelim. Allahım, hem bekletir hizmeti hem de verdirir sana himmeti. Alış veriş içerisindeyiz, gün olur kul hizmette gün olur Allahım kula himmette. Sen seyrine var ki olayın, gerçeği göresin, sendeki hakikati arif olanı cümle ile seyredesin. Gönül gözü ile seyredilir baş gözü ile değil, gönül lisanı ile konuşulur ağız lisanı ile değil. Gönül kulağı ile duyulur bazı sesler, baş kulağı ile değil. Bu ayrıntıyı bilen hakikate ermiştir. Arif olmuştur, ya kendine ariftir ya hakka ariftir. Hakikatin her zerresine, aldığın feyz ile gidiniz, hakikatin gölgesinde ilahi şevkin suretini seyredersin, dost vardır güler ama içi öfke ile doludur, dost vardır özü sözü bir, içi dışa giymiştir, o hal ile görünür, her haliyle bilelim gerçeğe uygun ise sözlerini diz büküp de onu dinleyelim. Beklentisiz verene sözüm, kayıtsız şartsız hizmet edene sözüm, Allahım deyip de yollara çıkana sözüm, her koşulda karşılıksız sevgi üretenedir sözüm, dedik şimdi oturup bu yazıyı okuyup sadece içsel görüşlerinizi bildirin. İzindeyiz, izin ile geliriz, seyrindeyiz serzeniş ile veririz. Selam olsun, şimdi sohbeti böylece yoruma getirelim. Her can kendi gönlünce yoruma katılsın. Her can seviyesi nispetinde dili söz etsin. Şimdilik Allah’a emanet olunuz. 81 İkrar : Saklamayarak söyleme, açıkça söyleme. 69 Gün olur geçeriz, el ayak işlemez, içsel yolculuğa geçeriz, öyle bir geçiştir ki geçişiniz, duaları niyazları82 savurur gideriz. Bilse bilmese önümüze katar çoban vazifesi yaparız. Rabbime emanet olun, Dudu gelmez diyene sözüm, gelir gelir öyle bir gelir ki, üzüntü etmeyin sakın yanınızdayız bilinsin, söz verdik ahitleştik, sözümüz bakidir laf olsun diye söz demeyiz, Elhamdülillah. Şükürler olsun yol bugünlere geldi, kapı bu günlere geldi, açıldı daha nicelere konut olacak, niceleri ağırlayacak. Şükürler olsun ki her bir sözümüz dilden dile ulaşır, öyle okunur öyle okunur ki önce anlamaz şaşırtır, sonra içte bir yanış başlatır, tekrar dönüp okurlar içinde ışık yaktırır, bunlar yavaş yavaş başlatılır, hoşça kalın sohbete yorum katın, Eyvallah, Eyvallah. Evet, doğrudur söylenenler, hizmet böyle yerlerde seyrini tamamlar, hiçbiri de yazıların mesajların dışında değildir. Allah diyene her yol açılır. Söz huzura gelirse, kürsüyü Allahkurar önünde divandan uzak sanma niyete uygundur, gönül coştu ise akar sular gibi coşar, coşar da delilenir her halini dileyene gösterir. O öyle bir kürsüdür ki ilahi rahmet dolu, her sözünde Allahtan resulünden ümmetinden feyzi esrarı dolu. Üç öğünü hak sohbeti ile geçirelim, tek isek mekanda sadece Allah diyelim o mekanı dolduran mutlak, mutlak konuklar gelir. Sen görsen de görmesen de seninle ilahi sohbete zikre katılan halkada dostlar yerini alır, her anı hak için sevelim gün uğursuzdur, gün uğurlu deyip günü günden bölmeyelim. Uğursuz olan kulun kendi fikri iledir. Niyetine uygundur, uğursuz olanı rabbim kuluna vermez, kul kendi halini bilse bunları asla dile vermez. Dergah tarzı sözümüz ulu orta dostlar gözleriz, gün gelecek her sözde seyir anda bitecek, sen o ahkamı kurdu isen önce edep ile kendini gösterecek. Edebin olmadığı yerde ahkamı istesen de kuramazsın. Edep ahlak iç içe oldukta hak muradına uygun nefes alır, nefes verirsin. Dostum, Allah dedik bu mekanda yerimizi aldık. Allahım her birinizden razı olsun, üç günün sonrasına bir yazı alınsın. Her kesin katılması katılmaması zorunlu değildir ama bu acildir bilinsin. Biraz toplantının dostları kendi kendiniz ile bir araya gelip bolca tefekkür edilsin. Umarım anlaşıldı dostun olması da şart değil, selam olsun, her hizmetiniz sevgi nispetinde büyüsün de büyüsün, o fidanlar öyle bir büyür ki günü gelince büyüdüğünü göremesen bile senden sonrakilere gölge olur, Allahım işinizi hayırlasın dünya ve ahret işinizi kolaylasın, amin. Kalıcı olmalısınız kalıcı, kayıp gidici değil, önemli olan hizmetleriniz ile hal ve davranışlarınız ile fiilleriniz ile kalıcılığı sağlayabilirsiniz. Yoksa çoktan kayıp gitmiştiniz, bunlar için sizleri derleyip toplayan dostumuza teşekkür ediyoruz. Hak adına ondan Allahım razı diyoruz, katkısız hizmetlerinden dolayı. Ne kadar zor anlar yaşasa bile sevgi ile çarpan yüreğini hepimiz biliyoruz. 82 Niyaz : Yalvarma, yakarma. 70 Delil beklersiniz değil mi? Öyle bir delil ile yüzleşeceksiniz ki işaretse işaret, delilse delil, hep bir kanıt hep bir yanıt istersiniz, bu kendine arif olmanızdır, bende derim ki Allah’a arif olun. Kendinizde kalmayın. Biraz ileriye adım atın. Ölçülerinizi kendi adınıza da koymayın bir başkasını düşünerek hal ve davranışlarınızı dengeleyin. Ya uyarlı olun ya uymak için gayret sarf edin. Ama asla karşınızdakini kendime uydurayım diye bir çabanız olmasın. Selam olsun, 05.03.2012 Selam ile geliriz, yazılan hak kelamıdır, bunda asla şüphe etmeyesin. Ağacımızın kökü güçlüdür, kök mana, dal ise mananın suretidir. Yol azığı dedik önceden verdik, tamah nereyedir bu bilinmeli, sözde aşikar olamıyorsak susmaktan murad alıp beklemeliyiz. Her söz değer bulmalı gerçek ne ise onda karar bulmalı, bildik gördük halleri izledik, bütüne hizmet için yediyi böldük bir gün daha yediden çıkardık. Kalde değiliz bilinmeli, hal ehliyiz bunu sımsıkı tutmalıyız. Bir sorum var size sormalıyım, vereceğiniz cevabı her gelene duyurmalıdır. Dua, temiz ağızla yapılır, ağızlar temiz mi ona bakmalı, şimdi sorum budur ağızlar temiz mi? Ağız temiz ise dua mutlak ona ulaşır, akabinde sana geri döner de sende aşikar olur, onun için rabbim derki kuran’ı kerimde, kulum bana dua et bana dua et, işte bu ayrıntıyı kul kendince düşünmeli, ağzın temizliği nasıl olur anlatın bunu sırayla, - Gönlümüzün dilinizin aynı olmasıdır, - Küfürsüz güzel sözler, riyasız, kalbin aklın ve bununla birlikte dilin, beraber olması. - Karşındaki kişilere kötü söz söylememek, yalan söylememek, üzücü kırıcı sözler söylememek, sadece küfür değil kırıcı olmamak, ve devamlı dua da olmak diye düşünüyorum. - Kısaca insanın içinin ve dışının bir olması, - Kalpte ne varsa ağızda da onun olması, - Bütünün hayrına, içteki ile birlikte birleyerek ağızdan çıkan söz, Allahyolunda inanarak, - Nefsimizi terbiye ederek, öncelik Allahıma verilerek, yalansız ve riyasız söz etmek, Allahım Musa’ya ilhamıyla, ya Musa ağzın temiz mi dedi, Musa da hayır Allahım dedi. Musa iken bunu söyledi, çünkü orada nefsi sıfatlarında bulunacağı bilinmeli onun için onları tek tek ayıklamalı, öyle bir ağız oluşturmalı ki, o ağızda sadece hak sıfatları ile, hakkın iradesi ilmi ile donanmalı. Ondan öyle bir laf duyulmaz, ondan duyulursa hak kelamı duyulur dedirtmeli. 71 Evet, sizin söylediklerinizi kabul ediyorum, aynı görüşteyiz, ayrı değiliz ama her zaman bunu kendinize mal edin. Ben hiçbir şey olamadım, kendinizi çok aciz görün, ve bir yere geldiğini, benlik davasında bulunduğunuzu hiç ne gönle, ne dile getirin. Bir şey yapamadığının ezikliğini hissetmelisin ve onunla yaşamalısın. Allahım o teraziyi zaten kurmuştur neyin eksik, neyin fazla olduğunu o zaten bilmiştir. Ben, şunu yaptım, bunu yaptım demekle benlik sevdasına girmekle o ağız zaten kirlenmiştir. Dualar geçersizse buna dikkat edilmeli, rabbime ulaşmıyorsa buna dikkat edilmeli, anlaşıldı mı, nefsin tezkiyesinde bunu da değerlendirmeli. Nasıl ki, aklımızı da iyi şeylerde kullanmayı diliyor isek, hak muradı içinde oluşan halleri benimsiyor isek, akıl değil göz kulak el buna tanıktır elle işlenir, fiiller düşünceye gelene her neyse duygular ellere yönelir, o ellerde de temizlik hasıl olur. Öyle bir geçittesiniz ki can dostlarım, dilerim kolaylanır işleriniz, dilerim yardımcılarınız olur. Gün, günden de yakın, özde ne var ise o sana olur rehber, dünya işi ile bir arada, burada bunları yürütmek hiç de kolay değil, Eyvallahbiz bunları biliriz, görürüz. Her dönemin yaşam şekli buna göre değerlendirilir bizim dönemimiz geçti. Şimdi sizin döneminiz, devrede bir çok kolaylığa sahipsiniz belki o kolaylığın yanında da bir çok külfet var, hüzün var, bunlarda var bunları yükleniyorsunuz. Hayatta olduğun, nefes aldığın müddetçe birlikte yaşamak zorundasınız. Neye evet, neye hayır diyeceğine elbette kul özgür iradesi ile öz bilinç ile bu kararı vermekte serbesttir. Öyle mi, Eyvallah, birde şu gerçek var, o gerçeği asla göz ardı etmemeli. Madem ki, eğildik mana yolundayız manadan gelir ise boynumuz kıldan ince deyip orada yön bulmalıyız. Her ne kadar kaderi sorguluyorsak da, benim cüzi iradem nerede şimdi niye devrede değil diye bunu sorguluyorsak, o zaman yüce Rabbimin ilahi emirlerini devre dışı bırakmış oluyoruz, bende derim ki cüzi irade, ile külli iradeyi devreye sokup sadece o hedefe yön bulmalı, Rabbimin ol dediğine boynumuzu eğmeliyiz. Ben yaparım, ben ederim, sen beni bilir misin, ben şuyum, var ya Allahım bu halden korusun cümleyi, öyle bir burun üstü getirir ki her sözünüzden bir imtihan hasıl olur, bunu hiç unutmayın çok seviyorum dediğinde imtihan burnunun dibindedir. Çünkü nefislisin. Nefis, imtihanla yürüyüş de, anlaşıldı mı? Anlayamadığınız bir yer varsa, lütfen söyleyin bilelim ve istek duyalım. Allah sınar da sınar insanı, zaaflar83 sınanır evlatlarım, zaaflar sınanır, nerede zaruret varsa o zaruretlerin zaafa dönüşmesini sağlar ,onunla da sınanır bunu unutmayın. Allah, bazen sizleri temizlemek istiyorsa elinizde ne varsa çeker alır o sizin temizlenmenize mani ise anlaşıldı mı. - Söylediklerinizi aynen bizde öyle düşünüyoruz bizim içinde öyle, Her birinizde ayrı fiil, ama bu sınavda o fiillerin birleşmesi çok önemli, bir kaderi mutlak var bunu bilirsiniz, bak nerelere geldiniz kendi halinizde 83 Zaaf : Düşkünlük, dayanamama. 72 oluşan güzellikleri görebiliyoruz. Bir de kaderi muallak şimdi dost hangisini seçmeli hadi şimdi ben size soruyorum hangisini seçmeli ? Bir terazi kondu önüne, orada ona cazip gelenler bir kefede. Burada sıkıntı zaruret bir kefede ama, üzüntünün yanında öyle büyük bir sevgi var ki aşılamaz. Hepiniz gece 3’de kalkın dua edin. Bakalım ne görünecek size, Allah bir kapı açacak, her birinizin işlediği fiillerle ilgili dönün içinize. Yanlış şeyler hiç düşünmeyin. Olumlayın, olumlu şeylere imza atın. Sizler için tam seherin vaktidir bunu bilin. Saat 3’de hepiniz ayakta olun. Allahiçin el açın, “İdrakimizi artır Allahım” duanız bu olsun. ”İlahi ilimlerin bizlere açılımını nasip et Allahım”, “Biz seninle var olduk sensiz yok olmayalım Allahım”, “Bize tarafından ilahi rahmet nasip et, ilahi feyzlerimizi gönlümüze indir Allahım”, “Seçimlerimizi sen seç sonra bize seçtir Allahım”, “Dualarımızı önce söylet, sen istet bize onları, yaptır Allahım” ve iki rekat namaz kılın, ister sabah namazına kadar bekleyin, isterseniz onunla dinlenin. Çok önemli. Evet dost doğru söylüyor. Çarşambalar çalışmanın dışında herkes kendine ait olanı alacak bunu unutmayın sizde oluşan meyveleri görmezsek bunların hiç birine sahip olamazsınız. Oluşan meyvelerin kolay değil, bir çok badirelerinde atlatılması gerekir. Mana meyvelerine sahip olmak kolay mı? Şimdi ara verelim. Bak bir kapı açıldı geçidin kapısı, ahhhhh yoluna bir kurban çıktı, koç. Koçun başında bir ışık yandı o çekiliyor. O çekiliyor. Koç önde sizler arkasında açılan o kapıdan çıktı. Eyvallah, Eyvallah bak içlerinize ne verildi keşfedin bunları, keşfedin. Hak La ilahe illallah Muhammed en resullullah. La ilahe illallah, Muhammed en resullullah(3) şefaat yarabbi, ya resullullah, Hak bir Allahla ilahe illallah(3). Tevhidi esas alarak. Birliği ile birlenerek, bu geçitten geçmeyi nasip eyle bu kullara Allahım, bildik ki tevhid birin esasıdır. Bir ile birlere hitaptadır, buna uygun yaşarsan açılır bütün seyir sana o seyirde ne görüyorsan hepsi sana aittir senden yansımadır. Hak La ilahe illallah Muhammed en resullulah(3), Hak bir Allah, La ilahe illallah(3). 73 Gerçeğe uygun yaşarız bilgileri alıp ta sebil diye dostlara saçarız. Öyle haller yaşanır ki, el açıp Allaha yalvarırız. Bana değil dostlara ver Allahım, zümreye değil, cümleyle paylaştır Allahım der, onun aşkıyla yanarız. La ilahe illallah Muhammed en resullullah. Allahümme salli ala seyidine Muhammed (10). Bugünün şerefine, bugünün Allahımın lütfudur. Elhamdülillah (3). özelliğine, bugünün birlikteliğine Bağladık elleri, sen rahmetinle arıt bizleri. Halkaya girdik izin ile destur dedik dönmeye. Allah, La ilahe illallah Muhammed en resullullah. Şefaat senden rabbim. Şefaat izni sendendir Allahım, sen bizleri derde koma. Yollarımızda yürümeyi engelleri kaldır. Boşluğa değil hedefe ulaştırmayı nasip et Allahım, amin Allahım. Ağaç büyüdü, dal budak saldı, kökten aldığını dallardan verdi. Sonra meyveye dönüşür. Mümin olan gölgesinde eğlenir. Sen yüce kadar bilmezsen hak sana neylesin, o ilahi kudretin izniyle buradasın o kudrete dönmezsen hangi yüzle gideceksin. Her göçen meleklik haline girmiştir. Yaptığı her iyi veya kötü fiilleri kayda geçmiştir. Anlaşıldı mı? Bedeniyle yaptığı fiiller elbet kayıttadır. Sorgulanan ruh değil, bedendir. Ruh, Allahın kendinden olanı sizlere verdiğidir. Anlaşıldı mı? Kayıtta olanlar zuhura çıkacak. Kayıtta olanlar onun için derler ya göçenin arkasından kötü de olsa, iyi de, çünkü o melek halindedir. Meleğe istinadı olur. Kötülük hiç ona yaraşır mı? Günahtır vebaldir. Allahım kutsasın mutlu etsin sizleri. Mana zenginliğiyle yüceltsin. Tohumu ekersin toprağa, ne olur karışır çürür gider ekildiği gibi kalır mı tohum? Kalmaz. Ne olur yüceye doğru uzar. Önce varlığı yok etmek gerek. Varlıktan maksat işlenecek bir çok, bir seri kötü fiillerdir. Bunları sokmayın devreye kim ne düşünürse düşünsün aleyhinize ya da lehinize. Havale edin onu, onun emanetidir. Sen ola ki sakın ona söz etme, toprağa ne düşerse düşsün dedik ya aşikardır. Sırrı ifşa eder. Ama hepsinin boynu yüceye gider. Öyle bir koç ki görülesi değil öyle bir geçit ki sırattan uzak değil. La ilahe illallah Muhammed en resullullah. - Bu akşamın özelliği neydi ? Bazı şeyler, sözler vardır ki, ifşa edilemez. Ne dedik bu kadarla yetinin. Özel bir gündür, özel bir gecedir bilinmeli. Bundan gayrı haller bilinmeli, bir bir ortaya serilmeli. Yediden üç çıkardık yeni bir gün oluşturduk. Derslerin ağırlığına uyalım dedik. Dedik ya dokunduğun an onu ruhsal şifaya kavuşturursunuz. O kadar önemli ki o dokunuş o kadar önemli ki, safiyetin ta kendisi olmalı o el senden çıkmalı, varlığına ait de olmamalı, sadece onun eli o olmalı. Anlaşıldı mı? Kime dokunursan dokun o el onun olmalı. Eyvallah, Eyvallah. 74 - Bu koçu kurban mı etmemiz gerekiyor? Daha sonra. Bunları unutmayın sırayla verilecek. Hepsini bugün vermek doğru olmaz. - Bizim dönemimiz geçti, sizin döneminiz devrede, ile ne demek istediniz? Bizim yaşadığımız dönemi düşünürseniz, hangi arif böyle bir ortamda oldu. Hep kendilerine bir mabed seçtiler. İnsanlardan mümkün olduğu kadar uzaklaştılar. Aslında insanı kamil yolunda yürüyen dostlarım kendine bir yer seçmeli. İnsanlardan uzak olmalı. Sadece Allah’la birlikte ama günümüz buna uygun değil. Onun için bu karmaşa içinde yaşamaya alışmalısınız. Zor değil mi? Elbette zor. Ama kolaylar rabbim onu size, sen yeter ki kur niyeti, at adımı ona diye. Vasıtalar çıkar önüne sıra sıra, kulum hedefe benim hükmüme nasıl gelecek ben onu bırakır mıyım geçitte, bak bu kadar basit sen sadece niyeti kur. Kargaşa, nerede olursa olsun, Allah o kulunun etrafında bir çok görevli onu koruyucu kalkan vazifesini üstlenen varlıklara emanet eder. Öyle ışık işçileri var ki, öyle görevliler var ki, şu kubbe altında onları bilmiyorsunuz. Onları görmüyorsunuz. Görüyor da fark edemiyorsunuz bunları geliştirin. Bir insan sana bakarken gözlerini kaçırırsa onu takip et. Haydi Eyvallah. - Yediden üçü çıkardık yeni bir gün oluşturduk, anlamı ? Çarşamba dediğin gün, - Hizmet için yediye böldük, bir gün daha yediden çıkardık, Çok güzel Çarşamba günleri sizin için, çalışmalarınız için o kadar önemli ki, bir görseniz bir bilseniz. Biz sizi burada gözlüyoruz hallerinizi biliyoruz. Ve göçmüş yakınlarınızda izliyor. Onların mutlu olduğunu düşünün. Neyle mutlu olurlar Allahım ne güzel evlat yetiştirmişim şükürler olsun. Bak bugün bunları senin adını zikrediyor deme imkanı sunun onlara o yüzden sevinçli ve mutlular anladınız mı? Eğer yolculuk seyri sülük yolculuğu ise mutlaka insanlardan kopmak gerekir. Çevreden çok uzaklarda sakin rab ile birlikte olabileceğin bir ortam, ama dedim ya koşullarınız buna uygun değil, siz bu karmaşada yürüyeceksiniz. Her veli türlü çeşitli yollarda kendini eğitti unutma. Yaz bunu bir tarafa. Her velinin, her arifin imtihanları çok farklı çeşitliydi. Kimi can ile, kimi mal ile, kimi bir lokma ile, kimi bedenin hastalığı ile bunların her biri bir sınavdır. Sınavın çeşitleridir, daha nice nice yüzlerce, binlerce sınav çeşitleri var. İşte Allahım’ın o isimlerini hissedin. - Bu yeri bulamıyorsak gönlümüze mi dönmemiz gerekiyor ? bulunur. Hayır, o yeri bulursun, istersen koşulun müsait ise öyle bir yer - Koşulumuz müsait değilse ? 75 O karmaşada, Allahım yolunu niyetini biliyor ya, bir yığın koruyucuyu gönderiyor ya sana, yol göstericiler rehberlerde oluyor ya, sen onları göremesen de onlar seni görür. Her şey açıktır onlara. Niyetin okunur, fikrin düşüncen bilinir. Her şey açıktır onlara. Elini tutarlar öyle bir yere getirirler ki hedefin belirlendiyse bırak gerisini. Demek o kargaşa o kavga içinde olmanız gerekiyor. Eyvallah, şimdi ara verip sohbet ediniz. İçlerinizde zaman zaman bir huzursuzluk oluyor kalbinizin sıkıştığını hissediyorsunuz. Öyle mi? olmuyor diyemezsiniz her birinizde bu mevcut, önce bunu sorgulayın. Bu neden oluştu acaba, bir fiilin neticesinde üç köşeli diken mi oldu da battı bunu düşünün, ben ne yaptım böyle oldu? Eğer hiç bir şey bulamadınızsa Allaha sığının. Hemen Allah zikri ile bu hali kaldırın. Bunlarla sık sık yüzleşecek karşılaşılacak, ayna olacak, aynayı göreceksiniz. Bak bunları sorgulamıyorsunuz. Beden neleri alıyor bir bilseniz, neleri görüyor üç köşeli diken olup batıyor da bazen uyanılmıyor. Hemen sorgulayın dur bakayım ben ne yaptım düşünün, düşünün bulamıyorsanız Allah, Allah, Allah, coşun, coşun bağırın Allah, Allahdiye orada dikenin çıktığını hissedeceksiniz. Anılmak istiyor, nazargah olduğuna göre, Allahın nazargahı olduğuna göre ancak sinyali oraya veriyor. Anlaşıldı mı? Uyanık olun, ben sizlere çok yol gösterdim bugün, bakın çok önemli dersler alacaksınız. Çok önemli. Bu derslerin dışında başka arayışlarda olmayın. Çok büyük bir sınava eşlik edersiniz. Farklı bir sınava ama hala arayışta olmayın. Yol Kuran yolu, yol hakikat yolu, yol Muhammed yolu, işte buna kurban olun. Kurbiyet84 sahibi olun. Hak aşığı sadece bu yolu benimser. Ehil olan bunu bilir. Dünya ehli ise, benim ne işim var oralarda der, hala arar aradığını da bulamaz bir çok örnek kişileri de size sayabilirim ama, kimsenin yüzüne vurmayız. Onları Allah bilir. Biz sadece uyarırız. Aman ne olur böyle bir sınava eşlik etmeyin. Allahkorusun. Rabbim korusun. Yol bu yoldur. Sadece duada olun. Hayır olan hayır vaat ettiği yöne yönlendir bizi Allahım. Sık sık sohbet oluşturun, bu ille bir araya gelmek anlamında da olmayabilir. Kişi nasıl bilinir, gözleriyle davranışlarıyla, öyle tanının öyle bilinin ağzından bal akıyor dedirtin. Ben bunu yaparım, şunu yaparım, Allahkoru ya rabbim, benim diyen kainattan kendini silendir, yıllar önce verdik kainattan kendini silendir. Ne yak, ne yan. Bir meşale yak karanlıkta olanlara. İman ile yürüdük bu yolu, sefer eyledin, miraç bildin her anı. Seyri tamamladın ise, sen tamamladığını görme, inkişafın bu yönde. Doğruldun Allahdedin, huzurundayım Elhamdülillah dedin, rüku ettin kurbiyet ile, vardın secdeye onun divanı diye. Yüzün süresin, gel dediyse bekle demeyesin. Sen hazırlığı tamamla , huzura erdiğinde gez o an makamdam makama. Bil ismi sıfatı, onunla yürürsün bu yolu, onunla giyinir, görünürsün, ehil olanın karşısında öylece durursun, böylece seyir tamamlanır. Seyri Fillah85’tır bu, 84 85 Kurbiyet : Yakınlık, îman ve ibâdetle Allah'a mânen yakın olmak. Seyri Fillah : Allahü teâlânın isimlerinde ve sıfatlarında ilerleme ve onun beğendiği ve râzı olduğu şeylerde fânî olma. 76 Seyri Enamdır86, Seyri Şükür87, Seyri Hamd88’dır. Burada akıl devre dışı kalır, bu yolda rehber aranırsa gönül buna tanıktır. Allahım, canı can ile sınama bizi, Allahım, zoru değil, kolay geleni tuttur bize, Dilimde, gözümde, kulağımda varsa bir düğüm tevhid ile çözdür beni, o yönde de karar bulsun, bu kararı bulup da canlarda can olsun. Selam olsun, Allahım cümleden razı olsun. Geceniz hayır gününüz nur olsun. Ekvan nedir bilirmisin? Ekvan, Kainatı seyrettiğim aynadır. Konuğun sahibi manadır bilinsin, Misafirler ise surettir denilsin. Eyvallah, Eyvallah. La ilahe illallah Muhammeden resulallah, Amin. Hiç, içindekini seyredebiliyormusun, gözünü döndürüp de içine? Bunu yap. Öyle bir döndür ki gözünü derin derin; içinde açılır koskoca bir Ekvan, sana o ekvandan sunulur ilahi nur, ilahi feyz alınır. Vardığın dostsa bil ki sarılandır, sarmıştır seni. Sende sararsın, onun sevdiğini sende sararsın, onun sevmediğini sen de itersin. Hoşçakalın. Düşünülecek o kadar kelam var ki, yığın yığın. İstemeden veren, her zorda elimi tutan, önümdeki engeli kaldıran, şükür olsun hamd olsun ona. Dervişe bir veli yeterlidir, yol isterse onda yol çetindir. Nefsi teskiye ile ilk ders verilirse, aman yok onunla hal bulmaya görevlidir. Vara yoğa kanaat eder, o veliye biat89 etti ise, ona itaat eder, bir zat gelir ki önüne, onu olmayacak şeyle imtahan eder. Kah düşer, kah kalkar ama, her düşüşte bolca tövbe eder. Gafil olma aldığın görevde, beri durma bu zatın sana verdiği ödevde. Ziyade olsun, gerçekle yüz yüze getirir seni dilerse, sen yeter ki, onda kurban ol. Bırak ganimetin peşini, ilim irfan ile bulunur o ganimet deryası. Bil öğren, o viranede ne hazineler olduğunu, mürşidin viranesinde. Allahiçin ne istiyorsan onda mevcut olduğunu, hiç unutmaz geldiğini. La ilahe illallah Muhammed en resulallah. Selam olsun, 07.03.2012 Kaldır hicap perdesini haktan geleni sizlere edelim kelam, öyle ruhsat aldık ki, nefesin yettiği yere kadar veririz. Günler geceler geçtikte bir gün olur da kendimizi sınarız. Aldığın sana yetti mi verileni alamadın da geçip gitti mi, bunlar için kendimizi gün gece sınamalıyız, hal ehli olunur çok süzgeçten geçer 86 Seyri Enam : Varlık zuhurunda insan tecellisinin seyri. Seyri Şükür : 88 Seyri Hamd : 89 Biat Etmek : Bir kimsenin üstünlüğünü kayıtsız şartsız kabul etmek.nin üstünlüğünü kayıtsız şartsız kabul 87 etmek. 77 beden ruh yorulur. Öyle bir iştiyak var ise kulunda, o yorgunluk ona geçiş tamamlatır. Kahrın içindeki lutfu90 gördün mü, lutfun içindeki kahrı da bildin mi, her an bunları düşünün, tefekkür edin de hal kaydında mıyız, hal makamında mıyız, gönül ehli ile sohbet kurmada mıyız? Gözetilenlersiniz, seyri sefer edilmiş olanları bilenlerdeniz, sen dostun hangi halde olduğunu görebilmelisin, onun ötesine geçip de kendinde hiçbir hal olmadığını da söylemelisin. Saf tutunuz, aynı safta olunuz, kul kendini bu makamda görür ise, bu hale uymalı uyamıyor içi o hali çekmiyor ise, ona vah vah deyip haline acımalıyız. Ateş oldun mutlaka küle döneceksin, o külün savrulup gittiğinde onun ile o olacaksın. Vuslatında mısın hala tereddütte misin, birlik adına isyanda mı yoksa ikrarında mısın. Gel ey can, gel suyumuz hep akıp gider, boş ver köpüğü o maddeye aittir, su ise mana. Suda vardır rabbin nazarı, o her derde devadır, o her devrede gerekli olandır. Köpük olumsuzluktur, köpük gibi olmayın derler ya bazı küçük kafalı takke giymiş küçük kafalı dervişler, şöyle olurum böyle olurum olmayan hali gösterir dururlar, işte onlar köpüğün ta kendileridir. Bizatihi bunları bilerek nefes almalıyız, edebe erkana uymak da vazifemiz, öyle bir vazife edininiz ki, birliğin mana topluluğunu komşu topluluğuna çevirmeyiniz, ben bunu görüyorum dostlarım, bazen aranızda bu hali bozan dostlarım var bundan temizlenin. Sen nefsine hakim olamıyorsan olanları yanında tutmalısın, ahkama uy, uy yoksa bu celseden bu gruptan uzak kalırsın. Tek tek sınanırsınız. Öyle bir geçiş dönemine girdiniz ki uyarmamız gerekmez her halinizi önce kendiniz değerlendirmelisiniz. Eğer sınanmaya alındı iseniz, vah vah halinize dedirtmeyin, her hareketiniz gözlenir önce bunu bilin. Kuran okunurken sohbet okunurken öyle bir tefekküre dalın ki sadece içinizde o sözlerin alış verişini yapın. Gönle indirin, gönül deryasına dalın ki o deryada onunla o olsun. İlahi kalbin huzurunda bir tek o olsun, rabbin nazargahı dendi ise ilahidir, kutsiyet makamındadır, o neyle huzur buluyorsa bırakın orada kalsın. O huzuru bozmak vebaldir, günahtır, sen ki günahın kefaletini ödemek için bir vesile aramaktasın, işte vesile burası, sebep burası, netice orası. Feyz91, haktan gelir izin olmazsa bu dil neyi söyler, neyi size iletir. Öyle dolar, öyle coşar ki, şakır da şakır her şey onun ilahi emrindedir, onun ilmindedir, oda bununla görevlidir bırakın söylesin, bırakın göller nehirler deryada birlensin. O öyle bir akış ki gizlilik ona aşikar olsun, o aşikar oluşta cümleyi bir arada birlesin. Tevhid, illa ki tevhid, La ilahe illAllah ille Allahdedirtsin. 90 91 Lutuf : Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan. Feyz : Alınan haz, huzur, mutluluk. 78 Grubun bir adı olacak ama bu duman hangi bacada tütecek, izin haktan izin haktan dedirtsin. Öyle bir ağaç misali olacak ki ağacın gölgesi meyvesi cana can katacak. Ham meyve ne yapar, dalına sımsıkı tutunur sarılır, olduğunda ne olur mutlak aslına döner yere düşer, toprağa düşüşte yine görev başlar, yine bir oluş hali zuhurat için oluşa geçer. Çok küçücük bir örnek belki o küçücük örneklerde hayatınızı değiştirecek bir çok dersler vardır, bunlar için çalışın bunlar için yarışın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Teslim isek o yüceye, her ne gelirse gelsin kabulündür, gizlerim kalp içinde, demem beni üzer mi kederlere boğar mı, bilirim ki boğulmama sebep vermez, o uzun uzuna beni üzmez, oysa ben boğulmaya bile razıyım yeter ki rabbim istesin. İşte teslimiyet böyle bir haldir. Yakınlık makamı onda o ol makamı. Ben senin narında yanmayı dilerim, ben senin çağlayan ırmaklarında seninle olmayı dilerim. Cana can katmak toprağın her zerresine ulaşmak isterim. Rabbim, rabbim dedikçe içimi coşturur coştururum, gece gündüz benim için birdir. Karanlıkta bile her olay bence ayandır, teslimim ona, onun kahrı da lutfu da hoş der onu kendime yar edinirim. Canını aldı suda boğuldu, Nuh yandı yakıldı, sonra döndü rabbine Allahım beni affet, ben sana, onu inkardan, onu küfürden vaz geçiremedim. Rabbim ona dedi ki, ey Nuh istersen bu toprakta yatanların hepsini dirilteyim, Kenan’ı da dirilteyim, yeter ki kederlenme, yok dedi Nuh, ya rabbim bana sen yetersin, benim için hiçbir şey yapma, ben senin için boğulmaya razıyım, işte teslimiyet budur. Teslimiz dediğinizde inanın hepsi kayda geçer, hiçbir söz yoktur ki havada asılı kalsın. Bir gün o verdiğin sözün senin önüne olmayacak bir yerde sunulur. Burada bunu yaptın, burada bu fiili işledin, burada söz verdin, burada duymaz geçtin hani. İşte çok iyi düşünüp sözlerimizi o nispette savurmalıyız. Rastgele, asla konuşmadan düşünerek davranmalıyız. Her olay kayıt altındadır önce bunu bilelim, yaşayacağınız bir çok haller buna dahildir. Her devre yeni bir sayfa açar kulun önüne. Hepinizin aynı mı? Asla her bir varlığın sayfası farklıdır. İşlediği fiile göre nispet kazanır. Bakın bu çok önemli, öyle bir sayfa açar ki kendine, fiilin neticesinde, niyetin neticesinde o sayfa ona münhasırdır. Yaz kulum yaz, nefesin sayısını yaz, aldığın her nefesi nasıl yad ettiğini yaz. Senin verdiğin sözler kayıttadır, onları düşün, düşün de yaz. Olay budur, hadise budur, ismim merak edilirse dön içine orada yazılıdır. Zaman sana ayarlı, zaman kula hizmette, zaman çok çabuk geçiyor dedirtir, aslında zaman değil, siz çok çabuk geçişler yaşıyorsunuz. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Bir çok olumsuzluklara da Eyvallah demeyi bilin. Geçiş halindesiniz her an yeni bir geçiş zuhurdadır. Bu bilinç ile yaşayın. Her ne kadar önünüze engel bent çekiliyorsa da, Allah diyerek tutunun ve kaldırın. Allah diyerek, tek 79 yardımcınız odur. Tek sarılacağımız merhamet odur. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. - Geçişleri nasıl hissedebiliriz? Onu sen değil, kimse kendi geçişini hissedemez, ehil olan daha önce verdik ya, birbirinizin hangi halde olduğu, o ona malumdur anladınız mı? Dervişi örnek verdik, takkeyi giyip dervişlik edeni örnek verdik, yanındaki senin hangi halde, hangi ruhsal durumda olduğunu hisseder, söyler veya söylemez ama sana eğilimi farklıdır. - Ayna gibi, Aynen öyle, ayna. Karşındakinin hangi halde olduğunu dost bilmezse kim bilir? - Bir ölçüde herkes birbirinin aynası oluyor yani. Aynen öyle kaçınılmaz. Gölge olduğunu da sakın unutma, aynanın yüzünü parlak tutalım yansıma güzel olsun. Aynanın sırrını koruyamazsan, seni şekli bozuk gösterir. Aynanın sırrı nedir? Aynanın arkasında gizlediğidir. Kimse bilmez kimsenin yaşadığını, kimse bilmez kimseden ne alıp, neyi sattığını, o ölçülerde birbirimize halleşip görüşelim, o ölçüler içinde yaşayıp nefes alalım. Dostum annesini kaybetti, onun için kaybetti, varlık için kaybetti, aslında kaybolan hiçbir şey yok. O her an yanında, anda yanında, anda canında, teninde. Uzak değil ki ona, acısı üzüntüsü kederi nedir bilir misin? Kederi aşikar eden senin varlık elbisendir, o her şeye sahip ama sen o elbise içinde olduğun için elbisesiz olanı göremezsin. Aslında hepsi yanımızda böyle düşünün ama onlar için çok fazla, çok fazla kederlere girmeyin. Dengeli dengeli olun. Ne verirsen elime, onu dost sürer senin yüzüne, Ne gelirse benden bana, başım ağrımaz dilim susarsa, Eyvallah, Eyvallah amin. Her kapının beş makamı vardır, Biri illet, biri zillet, biri hikmet, biri nimet, biri ise tevdid’ dir. Hangi fiil ve niyette isen, istidat ve kabiliyet doğrultusunda o kapı sana açılır. Her kuluna göre bir kapı. O kapının makamına uygun yaşarsın, fiillerin nispetinde oluşturduğun yolun başlangıcındaki kapıdır, şeriat, tarikat, hakikat ve marifet. İlle de tevhit, ille de tevhit, önce istidat ve kabiliyet geçerlidir. Amin. En çabuk ulaşımı sağlayan hangi düşünce biliyor musun? Kötü enerji, kötü düşünce. Neden ama, iyi düşünce direk peygamberimize zuhur ediyor ve o kapıya gidiyor ve o kapıdan dönüyor. Kötü düşünce ise hiçbir kapı bulamıyor ve gittiği gibi geri dönüyor. Yüzleşme onun için bu kadar hızlı oluyor. Çok hızlı 80 oluyor, çünkü o uzağa gidemiyor, belli yere kadar. Çünkü o üst makam onu kabul etmiyor. Lastik top gibi at sana dönsün. Selam olsun, 09.03.2012 Selam olsun dostlar selam olsun, sofrayı açan cana, aldık emaneti geliriz, sofraya korda her canın nasiplenmesini isteriz. Sapa sağlam elif oldum hakkın huzurundayım deyip de, var rükua, eğ yüzünü yere, sonra suçum büyük Allahım de yüz sür yere, sonra kalk oradan, yine huzurdasın. Rabbim sordu sana, bugüne kadar aldığın nefesin kefaretini ödedin mi? Yine eğdin yüzünü, affet beni merhamet sahibi Allahım dedin, yine vardın rükua, yine sordu sana, sen benim kelamlarımı aldın mı ezbere, indirdin mi onu gönlüne? Yine yere sürdü yüzü, secdeye vardı utandı yüceden, secdeye varacağınız zaman, Allahın huzurunda olduğunuzu bilin, ve bu söylediklerimizi sizlerde söyleyin, hissedin ona öyle yönelin, bir mahcubiyet oluşsun, bir utanma hali oluşsun sizlerde. Biz sana layık kul olamadık dediğinde, dikilme dimdik, selvi olma eğ boynunu bükül onun önünde. İlahi hakkın sözleridir gelenler, bir kapıdır bu size verilenler, hal oluştursun yolları doğruya çıksın yanlışa sapmasın, sizlerden budur istenen. Dostum sorasın her cana bu güne kadar ne aldın, neyi verdin, bugün günüdür bugün onun yeridir. Hepimiz sevdalıyız, neye? Bu hikmetli sözlere, bu yeter mi? Elbet yetmez öyle can doymalı ki, iç dış bir olup batınla zahir birleşmeli, yerle gök bir olmalı. O güzel sözleri ilahi aşkı indimi gönle, her yer bir olur, o aşkı yaşayanın gönlünde. Şeriat yaşanır mı? Yaşanmaz mı? İlk kapı budur, bunda şaşkınlık olmaz mı? Elbette olur çünkü burada hakikate dönüş vardır, çağırılma davet vardır, sen o daveti aldın ki bu dersleri şu an almaktasın. Hakikat bilincine uzanmalı, gönül tellerin o hakikatin sevgisi muhabbeti ile coşmalı, hele yüreğine dokunsun rabbim işte o an sen kimdesin sen kiminlesin, öyle uçurur ki aklı, akıl orda devre dışı kalır, bütün yük gönle vurulur, o öyle güzel ayırır öyle güzel kayırır ki, kişinin iştiyakını ancak o değerlendirir o devreye sokar. “Hasbin Allah veni mel vekil” dediğinde Allah sana şöyle seslenir, ya kulum sen bana bir adım gel, ben sana on adım geleyim, bunu içten söylediğin her yer, yer, gök, kurt, kuş her birine ayan ama dilinin ucu ile söylediğin var ya, onu sadece sen söylüyor sen dinliyorsun. Bu gaflet uykusundan uyanmaktır, bu bilince vakıf olmak gözleri yeniden dünyaya açmaktır. O gözler hep açılır her devre gördüğün gönle ayandır. Huzurdayız Allahım, huzur doldur gönlüme, bir lahza söz ettim senden canlara, işte o an bir zuhur oldu ki gönüller parladı, onun her parlayışı alemlere yayıldı, sevgi oldu, sevgisiz yerde bulundu, sen sev, sev toprağı sev, kuşu 81 örümceği sev, alemlere rahmet olanı sev, alemlere rahmeti kollayanı sev, Eyvallahdostum Eyvallah, bu beden mağarasından çıkıp uçmak gerek, özgürce dolaşıp vaat edilenle olmak gerek. Sevdalandık ama kaydımız yok mu, severiz amma, nişanımız yok mu, sen öyle sev ki orada nişanın oluşsun, sen öyle sevdalan ki, seni senden ayıracak bir halin olsun. Dost hediyedir bunu bilin istedik, hangi makamdan verir? Kaynaktan verir, bilseniz onun ağırlığını, öyle bir yaşar ki, onunla dost olursun. Hiç varlığın cüzlerini düşündün mü? Varlığın cüzlerini dedim, bu cüzler nedir bilir misin? Cüz nedir önce onu söyleyin(safha, aşama, bölüm). Bir çok cüzlerinizin bulunduğunu bilir misiniz, bu cüzlerin toplanmasında bir vücut bulunur, işte sana Tevhid. Yarın toprağa gömüleceksin, çürüyüp gideceksin, huzuru mahşer kurulduğunda, sur sesi üflendiğinde nasıl koşup geleceksin, Allahım o cüzleri toplamaktan aciz mi? Kuran’ın da cüzleri vardır, her var edilenin cüzlerini düşünmeye kalksan. Bak neler öğrendiniz neler öğreniyorsunuz, yat kalk da şükret Allaha, vurdum duymaz olma, utanç duy, utanç duy bundan. Hayıflan, hayıflan kahırlı ol, dön içine, iştiyak olmasa verilir mi bunlar size, istenmese verilir mi? İsteyen kim? Sensin. Kim istetiyor? O. Bunları öğrenin. O istediği için sana istetiyor, unutma dost unutma, unutma, Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah. Görevleri hep aynı görev derken mesleği demek istedim, hep çobanlıktır onların meslekleri, neden çobanlık hizmeti verilmiş nasip olmuştur onlara, gütmeyi önce orada öğrenmişlerdir, ortak meslekleridir. Sevdim seni rabbim, sevgim fecre92 dayandı, bu öyle bir gönül ki fecrinde bilgiler ferman oldu, tek tek gezdim gönülleri, orda gördüklerim beklediğim bana ayan oldu. Aradığım gül bahçesiydi, o bahçede ben o gülü buldum. Resulullahın yoluna uydum da, o güle sahip oldum, sen sevgiden ne anlarsın dediler, bir perde düştü gönülden, cevher çıktı zuhura işte sevgi bu dedim. Sen Allahın aşkını ne anlarsın, tatmadın ki dediler. Ben aşkı onlara her nefeste tek tek anlattım. Kayıttadır her olay günü gelir kulunu bu hal oyalar. Her bir verilen sözler dilerim onun hükmü kuluna ders olur. Birçok zaaflar kırıldı, birçok perdeler bu uğurda yırtıldı. Bir su ver, su ver ki elime abdesti tazeleyeyim, varayım onun huzuruna. Bir lokma su ver ki onun ilmini alayım, koyayım tezgaha. Bir lokma yine su ver ki cana can olayım, bu cana cananı buldurayım. Hizmetinde varım Allahım, o kapıyı aç bize, rıza makamında olmayı nasip et o makamdan istet bizi. Geceniz gününüz hayırlara vesile olsun, Allahım cümleden razı olsun, gün gelecek ki her biriniz bir ocak tüttürecek, gün gelecek ki her ocak da odun değil 92 Fecr : Tan yerinin ağarması, şafak. 82 od yanacak. Od nedir bilir misiniz? Allah aşkı, sen o aşka düşmedikçe o aşkı bilemezsin, hizmet o aşkla yapılır, içine girmedikçe ahkam kesemezsin. Seferin var dediler bekledim büktüm boynumu, Haydi git velilerden destur al dediler, Bir dal parçası attılar uzaklara orada yeşerirse orada kal dediler, O ağaç oldu öyle çoğaldı ki yaprakları gelen gelene, Önce gelenler şimdi her biri gittiler, Yeni geleceklere ne vereceğiz, Yeni gelenler bunu beklediler. Haydi hoş olunuz Allah aşkı ile dolunuz, selamet, selamet, selamet cümleye olsun, güzel günlerin eşiğinde geçitler tamamlansın, koçumuz döner döner bakar geriye, gelirler mi acaba benimle, ben onların önünde bir kurbanım, yaptıkları zuhurda olan her işin bedeliyim. Hoşçakalın, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun, 14.03.2012 Hak rızasıdır oluştuk bu sofra başında, bir adım değil on adımla koşarız, şeksiz Allah lafzı duymaya. Gönülde bütünlük, ölçüde mizan, deryada katre olmayı öğrendik. Varlığı bu sayede terk edelim, her hali benimseyip hayrı şerri de bir görüp benim bir parçamdır deyip sevmeliyiz dedi, geceniz hayır gününüz nur olsun. Hoş olduk sizler ile köprüyü kurduk inceden inceye, kilimleri dokuduk rengarenk, her bir renginde bütüne hizmet, kainata ahenk, görülesi emekler var, görülesi gönülden geçen bir çok istekler var. Her olaya, hayır gözlüğü ile bak, belki sıkılırsın o an istemezsin onu yaşamak, ama niyette iyilik varsa o şer gibi görünen hayır makamı yaratır sana, bildik cümleye bildirelim istedik. Gördük gördüğümüzü herkes ile paylaşalım istedik. O ilahi sesi duyduk, sende duy diye onu sofraya çektik, işte bu hal ile yaşayalım, bu hal ile kesretten vuslat oluşturalım. Her gelen imtihan için gelir buraya, o imtihanın neticesini görür orada, ne bebekler gelir ölür, onlar neyin hesabı verir diye düşünürsünüz, onların imtihanı anayla babayadır. Safiyet makamında olmak her kula müyesser değildir. Şu dünyada ne kadar acı çekiyorsanız cehennemi burada yaşadığınızı bilin. İşi oraya bırakmayın. Burada sürdün sefayı, burada yedin içtin oynadın, debdebe seni sarhoş etti, sana Allahı unutturdu, oraya hangi yüzle gideceksin, o bilinçte bile değilsin. Öyle mi olmak isterdin yoksa, bu bilgilerle bu damlacıklarla kendinize hal edebilmek, o bilgilere vakıf olabilmek, kuran’a dönüş, namaza dönüş. Allahım şükürler olsun, şükürler olsun rabbim, 83 Saçımın her teli sana şükürde, vücudumun her zerresi sana sonsuz şükürde ya rabbim, Sen bizleri oldur, nefsi emmareye düşürme Allahım, Bizi zorlama, her an şeytan yanı başımızda burnumuzun dibinde, onun oyuncağı etme ya rabbim, Kulluğum ile iftihar ederim, seçilmiş olmam, İslam üzere nefes almam, bununla öğünür sana hamd ederim Allahım, Muhammed aşkı ile, bu bilgilerle muhammediye ye yetişmeyi, nasip et, Makamların çoğunu bilmiyoruz, öğrenmekle işimizi kolayla Allahım, Rahmanın sesi, nefesi her an zerremizde o perdeleri açıp onu huzura çıkartmayı nasip eyle Allahım, Olma şaşkın, yürüme salına salına, bir düşün dön geriye, senden önce kimler geldi kimler geçti bu yoldan hepsi şimdi sessiz yatarlar yerlerinde. Her an şükürde olalım ziyadesi ile onlara dönüp huuuu dost erenler diyelim. Ses ile can ile canan ile bu beden kafesinde her birini yerli yerinde kabullenelim. La ilahe illallah Muhammeden resulullah, Hasbin Allahveni mel vekil. İlahi kapı ne zaman açılır kuluna bilir misin ey can, ilahi kapı her zaruret yaşayan insana bu halde iken açılır. O sıkıntıların zaruretlerin arkasında gizli, bunu bilin o gizlilik o hali yaşamak demektir, kapının anahtarı da sıkıntı hastalık zarurettir. O anahtar kimin eline geçti ise, buna da şükür rabbim demeliyiz, aç ki kapıyı arkasındaki ilahi hikmeti, ilahi keşfi görebilmeliyiz, bu da bir sır, bu ilahi sırdan nasiplendiniz, Elhamdülillah deyin elhamdüllilah, Elhamdülillah . Bu Yunustur bilinsin kendini girdap içinde gizlemez, sakın gizledi denilmesin. Dünya gününde can olur kafes de, bu kafes onun mekanıdır, orada beslenir büyür. Heves orada dile gelir, ya irşat olur ya inkarda kalır. Bütünlüğü kurdu ise içinde Yunus işte o zaman Yunus olur. Yun dediler arın dediler, gerçek sende gizli hakikati bulda öğren dediler, diyenlere selam olsun, Taptuğum dur yoluna kurban olunsun, Bektaşım söz diledi, Yunus’u eğitene hamd etti şükretti, Taptuğun yoluna dedim kul olayım, canına yoldaş olayım, dergaha hizmet edeyim, hizmette bulunayım. Açtım elimi göğe, nefes veririm aldığım yere, duamı ettim karşılık beklemeden, her cana hediye diye verdim, ondan aldığımı yine onun vaad ettiğine verdim. Yunus Yunus olalı, yundu arındı elhamdürüllah dedi de o an uyandı, yunusum darlık görmedi, çünkü madde kaygusundan, taptuğun dergahında geçti, diledi ki geçiş kolay olsun, diledi ki kendine ait varlık anda yok olsun, Yunusum eli açtı göğe, ünnedi dost bildiklerini, Yunusun sözü can oldu dileyene, bu sofraya geldim gerçeği sizlere izin ile alıp verdim. Ne kaygu kaldı ne tasa, göçene etmedim yas almadım yükü omzuma. Göçen dedim vardı ya ona, buldu ya huzuru orada, yunusum yunus olalı dedim böyle huzur yaşamadı dünya gününde. Allahım her birinizi birde toplasın, cem makamında oldursun, cem-ül cem hal ile yaşatsın, her kul bir camiidir bu 84 idrakte olunsun, derviş derler adıma ne dervişler geldi geçti, kalmadı ünvanları dünyadan yana, her biri hakikat için çırpındı durdu, her biri nefsi için etrafa hal dağıttı. Kurdu kuşu alıştadır, koyun kuzu yarıştadır, etti ise dünya gününden hikaye, gönlü kinde değil hep barıştadır. Yunusun dünyaya ait yoktur davası, su misali akar gönüllere dağılanı toplar. Selam olsun dostlarım. Topluluk ahkamı önce edeptir bunu bilelim, edebi bir tek hale bağlamayalım, oturuşun kalkışı duruşun edeptir, halin tavrın edepdir ahlaktır. Bunların içine neler girmiştir, onu dinle olduğun gibi davranmıyorsan önce oluşunu söyletmeli. Önce buradan girin konuya, bir vefa örneği gösterin, karşıdan da bunu bekleyin, bu yolda ahit, sözleşme hak için diriliştir, hak için kurtuluştur, önce buna karar verip bu yolda söz vermeliyiz. Zaten o aşk içe bir damlası düştü ise yazıya hacet yok aldığı ona yeter, bazen ne yazıdan ne de sözden anlamazlar, bunu ancak anlamayanlara söyleyelim, bu güne kadar ne ürettiğini bana gösterebilir misin, bunu soralım, kimlere soralım çok eskiden gelenlere bunu ilave edin. Az ve öz olmalı öncelikle her birinizin yuvasında öyle bir yazı yazdırın ki “edep ya hu” ile kapılarınız açılsın, “edep ya hu” her birinizin evi izinlidir bu böyle bilinsin. O izni ruh alıp geldi ise beden ona tabidir, o bedenin barındığı mekan, o varlığa aittir, her birinizin kapısının üstünde “edep ya hu” yazılmalı. Kimse kimseye yük olmayacak, o zevki şevki içinde yaşayan, kim olursa olsun bu geliş gidişten yük hesabı sormayacak, ne söylüyorsa dost uyalım, her hali kalem kalem yazalım, kırılanlara da söyleyin çok açık söyleyin, bundan kırılıyorlarsa böyle bir kırık kalp gerekmez yuvaya, “edep ya hu” dendi kırılan kalbe yer yok bu diyarda. Haz duymalı zevk almalı almıyorsa onun bir şey vermesine hacet yok, almadı ki neyi versin. Haz duymuyor içi ki nasıl haz duyursun, hayırlar olsun her hal göze gelsin dilleri söyletsin. Nefis çalışmalarına başlayın dedik çok önceden hatırlarsanız ya, yavaş yavaş sıraya koyun, çünkü görevlerinizi aldığınız zaman, o bilinçte olmalısınız o bilinçte, neyi nereye nasıl verebiliyorum, o bilinçte eline aldığın bir maddenin sende nasıl bir hal olacağına dikkat etmelisiniz. Bazen demir elinizde mum gibi yumuşar erir gider, o hale getirir, hangi şartlar altında bu yazıların tekerrür ettiğine bakın yaşayın bunları, hiçbir şey alıkoyuyor mu bizi, ayırıyor mu birbirimizden, uzaklaşıyor musunuz yazılardan hayır, burada ne var dostlarım ne var, aşk var, ilahi aşk, mademki geliniyor boyun eğmeyi bilmeliyiz, madem ki geliniyor bu havaya girmeliyiz, madem ki çok seviyorsunuz, zoru kolay etmeliyiz, bazen benim demem yetmez, ben demesem bile, o hal var ya üzerimde bulunan hal, beni bana gösterir ele verir beni, istediğim kadar hiçliğe girmişim soyunmuşum diyeyim, hiç fark etmez halin gösterir kendini, işte o hale bürünün, o halde olun, bazen diller konuşmasa da olur, halleriniz konuşmalı. Eyvallah, Eyvallah. 85 Selam olsun, 16.03.2012 Her cana ünledik gelin dedik, hak kelamına gelin gönülden aldı ise coşku verildiyse ona izin elbet gelecek, olmaz durmak olmaz, almadıysa izni türlü sebep bahanedir ona engeldir, kaçınılmaz sen ben demeden hak dürtüsünü gönülden duymadan birde kulunda iştiyak olmadan bu sofraya gelinmez, derlenip toplanalım kayıtta olana bu hitap bizedir deyip ona soyunalım önceliği verdiysek Allah aşkına ondan hak desturu, hak yolu üzerine destur alalım. Koyun kuzu meleşir, kul kul ile halleşir, hangi makam ile hangi sıfat ile diller çözülüverir bilen bilmeyene anlatsın ilahi makam hangi üzere kul önüne konmuştur bu desturu alıp da bilmeyene anlatsın, zaaflar dize gelmesin her sözü ondan bilelim, kul araya girmesin. Mutlak alınan yaşanmalı kayıtsız şartsız o kaynağa bağlanmalı verileni hamd edip riyazata93 varmalı. Bedeni alıştıra alıştıra halden hale geçireceğiz, ondaki nefsi sıfatları zat sıfatlarını dönüştüreceğiz. Seslerimiz ayyuka çıkmalı mümkün olduğu kadar insanlardan yavaş yavaş uzak olmalı bu nasıl olur deme hak için bir olmak muradımız ise ona zaman tanımalı gayrı dile sus demeyi bilelim gönülde olanı tartıp tartıp da dile verelim. Düşünmeden ön yargı ile hiç kimsenin gönlünü incitmeyelim önce tart, kur teraziyi içine sor doğru yanlış nerede içinde hiçbir kaygı duymuyor isen vereceğin zaruridir, nasıl alır diye sakın düşünme, eğer gönülde bir kaygı duyuluyor ise o sözden vazgeç, terket o düşünceyi, sakın ha deme. Miyarı gönlünce yapmalısın arzdan arşa her olayı var edileni sıra ile düşünmelisin tefekkür edecek haller yaratın köşeler bulun, onun önemli olduğunu hiç unutmayın. Hak sohbeti kuranlar ile beraber olmak elbet zaruridir, zorunludur. Oluşa geçirir gönülleri pak eder de oluşla barışı birleştirir. Bunların dışındaki insanlardan mümkün olduğu kadar biraz uzakta tutalım kendimizi. Oldurmak için elinizden gelenin en iyisini yapın, oldurmak için diyorum Kuranla tanıştırmak için hak sohbetiyle karşılaştırmak için elinden gelenin en iyisi yapın. Ama hala hal inkar ediyorsa ondan uzak durun bu ince ayarı sizler yapmalısınız. Benim hoş gönlümü hangi hal dillendirir, beni hangi can dostum ehillendirir, hangi dostum bana beni gösterir, ondan bana öğüdü gelir işte bunları siz yapın her olayı bizden beklemeyin vazifeler verilmiyor ise kendinizde bir gayretin görülmediğinin neticesidir. Bunu da bilin. Hanginiz çalıştı dersi hanginiz ruhsal ve bedensel durumları o hale getirdi, hanginiz gün ışığına kadar oturup da Allah, Allah dedi bir açıklık olmalı 93 Riyazet : Dünya zevklerinden kaçınma ve nefsin arzularına karşı koymak. 86 uyarı anlamında bir çok nişanlar verilir onu fark edip de, ahh deyip içe dönmeli. Ya yarış da olalım, ya varış için hazırlığa koyulalım varış elbet yarış ile olur ama o yarışın nereye nasıl yapılacağını önceden tespit edip böylece kolları sıvayalım. Bir araya gelip sohbet etmek değil amaç sohbet zaten yapılıyor bir görev için ayrılan zaman boş geçmemeli neden görevlerimiz bize verilmedi diye sorgusu bize değil önce kendinize sormalı uyarı umarım alınmıştır. Dost adına verilen bütün sözler aynen yerine getirilmiştir, vebaldir alınırsa elbet verilir bu sözün vebali çok büyüktür hele onun sorumluluğu, o ondan da büyüktür bu sorumluluğu hepimiz umarım yüklendik öyle mi dostlarım? Dostlarım, hangimiz sorumluluğu hanginiz buna hayır diyorsunuz buna hazır mıyız herkes elini taşın altına koymalı, önce taşın altına koymalı, bu taş elimi neler yapıyor elim hangi halden hale geçiyor, neyine dayandı neyine dayanamadı bunları sorgulayalım yoksa görev hazır, an meselesi gelecek asla bununla oyalanmayalım, şimdi ara veriyoruz uzun uzun üzerinde sohbet koyulsun yapılsın, herkes gönlünde olanı bu sofraya yatırsın dost bilincine ama, dost bilincine uyanık olmalı, ya yolun ama’ya götürür, ya seni uyanık bilince seni ulaştırır bunu bilelim bunu dileyelim, Eyvallah dostum, Eyvallah. Yol açıktır, yola asla engel çekilmesin, bir yudum su isteriz ilahi makamdan geldik, bir yudum su isteriz onunla eller, yüzler, içler arınsın tam tefekkür halinde sohbet ederiz, gönül alış verişe geçer önce bunu bilelim isteriz. Sen her ne düşünüyorsan ayan olur dosta, sen hangi ölçüler ile söz veriyorsan ayan olur dosta, eğer itiyorsa, eğer çekiyorsa, miyari nerden gelir bunu öğrenelim ölçüyü ona göre kuralım Eyvallah, Eyvallah, selam olsun dostlarım sevgi dostlarım selam olsun, - Yine sanıyorum buradaydınız siz gelmiştiniz çok da güzel bilgiler vermiştiniz, Aynı şeyleri paylaşıyoruz gönülde olanı veriyoruz , - Bir de, bir şeylerden bahsetmiştiniz yani hediye gibi bir şeydi galiba, ya da bir şeyin ayan olması veya açık olması biz onu bekledik biliyor musunuz? Yaa, o hediye elinizin ucunda, sözlerse dilimizin ucunda, - Ama olmakla, uyanık olmak gibi iki yol var demiştiniz, nedir acaba onlar? Ama olmak uyku hali, hiçbir şeyden nasiplenmemiş ilahi kudretten davetiye de almamış, iştiyak yok olunca o davete de gözler amadır kulaklar mühürlüdür işte onun için dedim uyanık olmak her dem hazır bulunmak elin ile, gönül ile, dil ile, kulak ile hazır, Allahım hazırım vereceğin her her güzel şey için ben o göreve hazırım, bu uyanıklıktır bilinçlenmektir, ama hala uyku da olan bir çok gönüller var, bir çok gönüller var, onlar hep uykudadırlar hiçbir şey anlamazlar, anlar gibi görünür, ama her şeylere kapanmıştır. Perde onlara 87 kapanmıştır isteseler de anlayamazlar o hale lütfen hiçbiriniz düşmeyin, Allahdan niyazım budur dostlarım burada bu kişiler var demiyorum, Allaha çok şükürler olsun herkes bu bilinçte, artık neyin nereye gideceğinin bilincine ermiş durumdasınız. Fevkaladelik, sakın dile gelmesin, hal o elbiseye de giymesin hep daha iyisini daha güzelini istemek durumundasınız. Hiçbir şey olamadık deyip içten yanış gerek, yanış gerekir dostlarım yanış. Biliyorduk, almıştık, görmüştük bu bilgileri defalarca veriyoruz, hissedin bütün duyu organlarınıza bunu nakşedin Eyvallah. Hediye hazır, yeni görev hazır, ufacık söz ile kırılan varsa aramızda hoş görün, bize bırakın, - Çok uyarı nişanlar demiştiniz, Bir çok uyarı alırsınız öyle kapamış olursanız kendinizi, örnek verdik ya, ama o nişanların hiçbirinin farkına varamazsınız, sizlere öyle nişanlar öyle uyarı şeklinde bilgiler geliyor ki, günlük yaşamınızda bile sürekli uyarılar alıyorsunuz sürekli, ama öyle çok meşguliyetiniz var ki, bir türlü uyanamıyorsunuz. Meşguliyetlerin örttüğü bir çok perdeler var ,dünya işim kaygısı var, öncelikle bu, ben ne yapacağım kaygısı var, Allahım sen bilirsin deniliyorsa da ama yine kulum kendini bunun içinde buluyor, güvensizlikler var. - Madde, manaya hizmet için var galiba değil mi? Eyvallah, madde, mananın önüne geçmemeli, her şeyi yerinde kullanabiliyorsan her şeyin yerini yurdunu ayırabiliyorsan, bu dünya halinde de böyle, kendi zahiri bedeninizde bu böyle. Duygularınız manaya yönelik ise asla toprak ağırlıklı hislere düşüncelere kaptırmamalısınız kendinizi, yani zahiri aleme, çünkü onlar varlıktır, varlık nedir? Şeytanın ta kendisi bunu biliyorsunuz, bu duyguların tahlili için defalarca verdik onları ayırt edin, gönül eğlenmek ister, şarkı söyleyip, şarap içmek ister, bunu hanginiz istiyorsunuz, hanginiz hangi makamdan istiyorsunuz bunları ayırt edin, O da güzel her şeyin yeri vardır, her şeyin belli zamanı vardır, ben onu varlığımla istiyorum o varlığı çıkar at buradan bir kenara bırak, Varlıksız gönül onu mu bunu mu ister, bir çok kurtuluşa geçmemiz için sebepler sunuluyor önümüze kurtuluş sebeplerinizi biliyor musunuz? Bazen onları bile fark edemiyorsunuz, ömürden bir yaprak daha koptu deniliyor, Eyvallah gönülden geçene Eyvallah, o hal iyi haldir. - İdrakinizi artırsın demiştiniz, İdrak neyle artırılır, Allahım idrakimi artır tamam sende o hal oluşacak ki, Allahda, ol kulum diyecek, kesin sen soru sormayı bilmelisin ki cevabı aldığında ne demek dememelisin anlaşıldı mı? Ben istiyorsam bendeki var olmuş bilgilerin gelişimini istiyorum, ben ilim ile meşgul isem o ilmimim daha 88 da açılımlara ulaşmasını isterim. Sen elini kolunu bağlayıp oturursan Allahım ver, Allahım bana şunu ver, bana bunu ver, hemen araya varlık perdesi girmiştir. Unutmayın bunlar aslında verilmemesi gereken bilgilerdir. Bunları idrak etmeniz gerekir, sırasıyla verilmesi gerekir seviyelerinize göre ölçüp biçip öyle vermemiz gerekir ama bazen yoruluyoruz bir an önce o hale kavuşmalarını istiyoruz. Ders verdiğimiz dostlarımız, geçiş, geçitten bahsedildi onun ne olduğunu içlerinize bir sorun da, o geçit hangi ilahi huzurda var edilmişlere o geçit sunulur hiç onu düşündünüz mü? O geçidin ne olduğunu hiç idrak edebildiniz mi? Ben bu geçide layık mıyım? Allahım ben bu geçidi, bana bunun açılımını yap, perdeliyim anlayamıyorum deyip de sürekli bunu istediniz mi? Bunlar istendiğinde inanın verilir, şüphesiz verilir, şimdi kesiyorum bunları değerlendirin, sohbet edin, biz buradayız. - O geçidi biraz açabilir misiniz ? Yaa bak, o geçidi açtık, okusaydınız öğrenseydiniz hiçbiriniz o geçidin ne olduğunu anlamış değilsiniz, o öyle bir geçit ki, o öyle bir geçitti ki eğer oraya kadar gelindiyse, yat kalk ağla, şükret Allaha, yat kalk yalvar, tövbe et Allaha, şöyle dimdik durup ta o geçit nasıl bir geçit demek. - Sırat-ı müstakim mi geçit dediğiniz? Ya kural nedir? Önce dünyada o sırat-ı müstakimi yaşamak zorundasınız, o geçitten önce dünya halindeyken geçebilmelisiniz. Safiyet meratibidir, ölmeden ölünüz deniliyor ise, beden ölümü mü, nefis ölümü mü biraz araştırın ben görüyorum evlerde neler yaptığınızı neye araştırıp niçin bir şeyleri öğreneyim demek için gayret sarf edip sarf etmediğinizi biliyorum. Ne olur, ne olur yalvarıyorum kurtuluşa münhasır kişi olmanızı bu derslerin ve öğretilerin hiç değilse onun karşılığını verin diyorum. Bak geldik, yarın belki biriniz noksan olacak bu sofrada keşke bu bilgileri öğrenip de gitseydi, onun için her geçen gün kayıp da olduğunuzu bilmelisiniz, her geçen anın bir daha yaşanmayacağını bilmelisiniz, kimsenin yükü, hatası kimseye yük vermez. Annen, baban, kardeşin bunu yapmıştır sorumlu değilsin, sen kendinden sorumlusun. Madem ki, onun emanetini taşıyorsun o emaneti muhafaza etmek durumundasın, o emanet olumsuz hallerle harcanıp gidiyor, ne götüreceksiniz, yaa bu bilgilere agah94 olun, bu bilgilerin ışığında yaşıyorsanız bir de ben hazır olayım, işte bu kadar Eyvallah. Geldik geçiyoruz, elifi bilmeden “be” dedik, “be”nin ne olduğunu bilmeden Allah zikri ettik, Allahdemez mi sana “be” nedir? Kuranın hangi harfidir, hangi makam sırasını almıştır, demez mi sana, ne diyeceksin ona 94 Agah Olmak : Bilgi edinmiş olmak, bilgili, haberli olmak. 89 huzurdayız, hep huzurdayız, arada ne var onu bildiniz mi? Araya ne sütunlar koruz, niye sütunun arkasından veya sütunsuz Allahla birebir olmayız ben kendimden sorumluyum başkası beni ilgilendirmez, ben sadece bana yapılan haksızlıklar için dilimi açarım başka şeye sözüm yok, ben sadece emaneti taşıyorum o emaneti harcamadan teslim etmek için yarıştayım. La ilahe illallah Muhammeden resullullah. Namazın önemi çok büyük dostlarım kuran ve namaz şükürler olsun, Allahbin kere razı olsun önce yazıyı değil dikkat edin kuranı sevdirdi, yazıyı sevdirip herkesi toplayabilirdi, önce kuran ve kuran dedi, hadi şimdi sohbet edin serbestsiniz. Allah, Tanrıydı, Çalap dı, Hu du gönülden bir tek hu de, gönülden bir tanrı de, her şey kifayet doğru mu yanlış mı gönle sor o sana verir cevabı onunla işbirliği içine girin dostlarım. Bir anahtar size, o size neyin, nerede, ne alıp vereceğini o size söyler, o uyarır, o içindeki rehbere sorun öyle bir rehber var ki içinizde onun yalanla riyayla hiç işi olmaz sadece hak için konuşur, o rehber, o rehberi muhafaza edin. Şimdi bana sorarlar canlı varlık mı? Erkek mi? Dişi mi? O rehber onun cinsiyeti yok, aşk o aşk, selam olsun. - Bu geçit çalışmalarımızı hep birlikte mi yapmamız gerekiyor? Kendinize benimsetin, nefsi emmare gibi kendinizi benimsetin verdiğiniz ahdi hatırlayın, oradan yola çıkın anlaşıldı mı? Yaşayın içi, dışı yaşayın, içsel dışsal birliktelikle yaşayın ve geldiğiniz zaman şudur, şudur diye söz hakkı doğsun size o öyle miydi bu böyle miydi diye oyalanırsanız biz verir dersi geçeriz, bunu unutmayın, kapıyı kapatmasını da biliriz dostlarım, bakın bugün belki sert cevaplar vereceğim kapıyı kapatmasını biliriz, bunlar bize yeter dışarıda kalanlara güle güle demeyi de biliriz, ufacık şeylerle o öyle mi bu böyle mi deyip ayrıntılarla meşgul olan kişileri değil, özü ile meşgul olan kişileri buyur ederiz işte o kadar, Söyle küçücük ışığım söyle, düz dursan olmaz mı, niye yerinde duramazsın neden hep sağına soluna dönersin de neleri ararsın, neden maviden sarıya döndü rengin, yaa sen tefekkür etmeyi hiç mi hiç anlamazsın, vazifen tefekkür etmek değil, vazifen karanlığa aydınlık sunmaktır, dön dön dur orda, sonra eri onda o ol, onunla birlen, insanı kamili anlatır senin halin, kah yağ olur yağın içinde sunarsın alevini, kah su olur suyun içinde tutarsın zinde kendini, köz olmalı seni anlayabilmek için köz, bu küçücük ışık niye yanar, cürmü kadar yer yakar ama, bunun önemini bir bilebilseydiniz ona küçücük ışık demezdiniz onu küçücük görmez onun yüceliğini hemen anlardınız. Sorun içinize maviden sarıya dönüşür rengi bu küçücük alevin içinde, ne suretler gösterir ona bakan, kah Mevlana olur, kah Yunus, kah söyler, kah döner ama o vazifesini yapar küçücük de olsa hizmeti büyüktür bunu hep verir. Her var edilenin ölçüsünü düşünmektense, onlarında birer manası olduğunu bilip sadece, Allahım sen yetersin bana diyecek niyet çok önemlidir. 90 Niyetler, insanların kaderini oluşturur bu bilince sahip olun. Niyet ettim gerçeğe, eydim başımı, el açtım o yüceye dediğinde, mutlak alacağın bir mana vardır. Süleyman Peygamber nasıl ki kuşlarla, bütün mahlukatla konuşurdu, Allah, ona öyle bir ilim zuhur etti, onda zuhura aşikar olmasına sebep oldu. Zavallının biri Musa’ya gelip, ”Ya Musa ben mahlukatlarla konuşmak istiyorum ama onların ne dediğini hiç bilmiyorum bana öğretir misin bu sırrı?” O da tersleyip sen önce kendi konuşmalarını dinle, onları ölç de, tart da öyle gel dedi. O hala ısrarla ne olur Musa inandığın Allah’a benim bu isteğimi söyle duyur ona, öyle çok istedi ki, Allahım da, Ya Musa o ilminden azıcığını ver dedi ve ona bunu nazar etti. Evinde horozu, kedisi, köpeği var, evin kölesi köpeğe bir ekmek attı, horozda onu gelip kaptı. Köpek ona dedi ki, hiç sana yakışır mı, sen arpa ile buğday ile beslenirsin, oysa o bana verildi, niye benim nasibimi önümden alıp kaçıyorsun. Horoz şeytanca ona dedi ki, ben sana şeytanlık yapmıyorum sen öyle anlıyorsun, Yarın bu evin öküzü ölecek, bütün mahalle, Fakiri, zengini, bütün kedisi, köpeği ondan beslenecek, sende doya, doya yiyeceksin biraz sabret. Bunu duydu ya adam hemen gidiyor öküzünü satıyor, öküz o satılan kişinin evinde ölüyor. Ertesi günü yine köpek aç, yine horoz her şeyi önünden alıp yemek istiyor, yine horoza atıfta bulunuyor. Sen çok yalan söyledin hep söylüyorsun hiç mi Allahtan korkmuyorsun dedi. O da dedi ki merak etme yarın evin kölesi ölecek çoook yiyecekler pişecek bu evde, bütün herkes gelip buradan beslenecek, sen de yersin karnını doyurursun hem de günlerce doyurursun. Bunu da duydu ya ev sahibi, köleyi hemen satıp hiçbir kaybı olmadan geri dönüyor, onla da kurtardı kendini. Yine horozun dediği çıkmadı. Horoz bu defa dedi ki, Üzülme yarın ev sahibi ölecek, oda zengin olduğu için çok geleni gideni olur, uzun müddet yiyecekleri saklar da yersin. Bunu duyan adamcağız deli divane oluyor doğru Musa’ya koşuyor, Ya Musa ben konuşmalarını öğrendim, dillerini çözdüm, böyle, böyle oldu diye anlatıyor, oysa Musa’ya her şey ayandı. Diyor ki, Sen o ilmi iyiye kullanmadın eğer kullansaydın bu gün bu ferman sana yazılmayacaktı, oysa bu fermanı sen hak ettin. Ben şimdi ne yapacağım? Senin ölün bile toprağın kabulü değil, git temizle, temizle halini, şeytan sarmış dört bir yanını, Allahın ilmini kullandın yanlış niyet üzerine, bunlar sana hiçbir şey vermedi mi. Adam ne yapsa kurtuluşa eremeyecek, iki gözü iki çeşme ağlayıp; Allahım, beni nasıl affedeceksen et, eğer affım canımı vermekle mümkün olacaksa ben hazırım Allahım. 91 Ve böyle ince birçok sınavlardan geçiriliyor, taa ki o köleyle öküzün parasının bedeli ödeninceye kadar. Bunun için bunlar birer örnek insanoğluna, anlatılacak o kadar çok hikaye var ki, bunlar hakikat üzere yaşanarak öğrenilen şeyler. Süleyman Hazretleri hiçbir mahlukata zarar vermedi ve onlara saygılı olmaları için Allah tarafından vahiy geldi. Her şeyi bilen Allahım niyetleri de ölçüye kor, hesabı ona göre yapar. Bazen yaptığımız kötülükler diyeceğim Allahtarafından hemen cevabı gelmez, devreye ufak da olsa arpa tanesi kadar bir iyilik girmiştir, bir merhamet girmiştir, ufak bir anlayış fark ediş girmiştir. Allahbekletir bakalım uyanıp hangi yolu seçecek, böyle bir süre tanımıştır. Bu idraklerin açılması için gerekli çalışmaların mutlaka yapılması gerekir, mutlaka. Bir şey, bir olay karşısında kalıyorsak önce kendimizi sorgulayacağız. Neden ben buna layık görüldüm, Allahım neden ben bunu temizlemeye çalışıyorum, önce bunu düşünmelisin. Ya büyük laf etmişsindir, onunla bu şekil yüzleşiyorsundur. Ya da o senin kurtuluşundur önce bunları kurtarıp, temize çıkarıp kendi kurtuluşunu bu yolla sağlayacaksındır. Ya da bir hata sonucu aldığını Allahböyle ödetir. Onun için, bırakın size düşen ne ise onu yapmaya çalışın tevekkül ile, tevekkül ile. Hayır da, şer de Allahtan diyoruz. Elbette, ama bir de kulun şer içinde ürettiği var, O şerleri o düşünceleri nasıl ayıklayacak, her ne kadar fiile dökülmediyse bile, o niyette var olanların temizliği nasıl yapılacak? Nasıl yapılacak? Onun için. Çünkü, fıtrat niyetle eşdeğerdedir şimdi anlaşıldı mı. Niyetler çok önemli, bu yolculuk Allah’a yolculuk niyetler ile oluşur. Niyetler fiile dönüşür ve suret kazanır. Kader oluşturur, kader. İnsanların kafasından geçen birçok düşünceler bir ehile ayan olur. Bazen bilmeden veya bilerek işlediğimiz öyle çok, öyle çok hatalar var ki; onların sonucunda edineceğimiz nedir? Hata insana mahsustur, Eyvallah. Tövbe edecek hatan olsun ama, hata hata üstüne eklenirse onun izolesi zor olur. Sormak istediğiniz ne varsa sorun bu gün bu toplantı böyle olacak. İşyerinde arkadaşın, başka arkadaşa yaptığı beddualar var ve işyerinde olumsuzluklar yaşanmaya başladı, bedduanın etkisi olabilir mi? Hayır, senin işyerinde rızık kapında adamı kesseler, böyle bir zanna talip olsalar bile, onun zararı sana dokunmaz evlat. Ama, bela okudu, istediği kadar okusun sınırlıdır, Allahörtüyü kor duvar örer, sen nasıl bunlara inanırsın? Eğer bir hata var ise, o arkadaşında değil, kendinde aramalısın, hiç mi hata yapmıyorsun oğul, ne kadar temizledin düşüncelerini evlat. İşte onlar kör düğüm olur önünde. Bazen hastalıkla, bazen yoksullukla bedel çıkar karşına, bu her yaratılmış için geçerlidir. Neden olmuyor deme ! Allahım bana hayır olanı nasip et. Ama bir başkasının kendi mekanında yaptığı her ne ise, her ne kadar kötü fiil olursa olsun, bunu sana yansıtmaz yüce Allahım. Yeter ki onda senin payın olmasın. 92 Hepsi geçer. Hepsi bir ölçü içindedir, miyarını sadece rabbim biçer. Dedik ya, ne hatalar vardır, bu hiç ceza da görmüyor dersin; neler yapar çok kişinin canını yakar o kişi ama bilirsin, devreye bir tek şey girer, onun bütün fiilini değiştirir çok ince ayardır. Bir tövbe etti mi yıllarca tövbe edenin tövbesi ulaşmaz, ama o kötü dediğin insan bir tövbe eder ki, yer gök bir olur. Kimin ne olacağını o takdir etmiş, O bilir. Kimsenin içi, batını bilinmez, onu bir tek gayb alemi bilir. Allah bilir. Evet, herkesten birde şunu istiyorum, Sakın büyük laf etmeyin, çünkü hemen burnunuzun ucunda biter. Ben şöyle yapardım, böyle yapardım da demeyin, hepinize söylüyorum bir kişiye ait değil. Bunları çok iyi dinleyin. Sakın kimseyi ayıplamayın, ayıpladığınızda aynı hatayı en çok sevdiğine yaptırtır Allah. Sen vaktiyle onu ayıplamıştın ve onun güzel meziyetlerini bile dinlemek istemedin, çünkü sen hep kendi meziyetlerinin dinlenmesini istiyordun. Bazılarını sıkar biliyor musunuz, başkasının özelliği anlatılırken dinlemek istemez buda bir sınavdır. Bir gün o hale kendi de düşebilir. Bunu bilelim, burnumuzun ucunda biter diyelim. Her davranış, her hareketimizden sorumluyuz. Hatırlar mısınız size ne dedim? “Ne verdin elime ne süreyim yüzüme?” Bu odur işte. Şuraya (kalbe) hayır tohumlarını ekin, sevgi tohumlarını ekin, merhamet tohumlarını ekin. İnsanları barıştırın, karşılaştırın, güzel şeylerle bulunun hallerde. Sana hep geri döner sana, ne verdin elime ne süreyim yüzüne olur. Bunu, yazıda kalsın istemiyoruz, yaşatın! Bunu yaşatın . Küsleri barıştırın, küfür edenlere: Sen kafirsin, kafirsin demeden, Allaha tövbe etmeyi öğretin. Siz bunlardan da sorumlusunuz. Canlıyı cansızdan, cansız diye bir şey yok bunu da söylemiş olayım: her şey Allahı biliyor ve zikrediyor sadece bakarlar konuşmazlar, Allahtan söz aç bak, her hareketi onu ben biliyorum der. Bunları hissedin, bunları hissedin. Ufacıcık, sevmediğiniz, değiştirir. Bu işler böyledir. iğrenç, dedik ya bir böceğin duası evreni Her şeyi içinde yaşat, bütün canlıyı ,yaradılmış her ne varsa, taşını toprağını, dağını, hepsini içine at, onlarla bütünleş. Hayal bile olsa bunu yapın. Bütün mahlukatı içine al, cem et onları, cem-ül cem denir. Her şeyi topla, Allahım sana bunlarla dua ediyorum de, bak ne oluyor. Çok önemli bunlar çok. Tavrınızı değiştirin, tavırlar niyetlerinizi ele verir. Değişmemiş hiçbir dost yok mu diye sorarlar, Eyvallah, olmaz mı, her hali iştiyakta, her hali Allahiçin hizmette, bunlar gözden kaçar mı. Biz veriyoruz ola ki alınır, verilmedi denmesin, Eyvallah, sizleri seviyoruz hoşça kalın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 93 Veysel’im gelir Yemen ilinden, bir azık torbası var, bir de Kuranı, kol altında. Her canlıyla konuşur, Allah, Allah der. Her Allah deyişte dağ taş onu zikreder. Öyle bir halden hale geçişler yaşanacak ki, işte bu hazırlıklar için çarşambaları ayırdık. Halden hale geçişleriniz olacak, bilinç seviyeleriniz farklı dallarda kendini ele verecek. Kiminle sohbet ederseniz edin şu kadar içinize korku gelmeyecek, çözülecek diliniz, çözülecek. Allah lafzı o zevk ile o şevk ile yapan bir kuluna, Allahkonuş kulum der. O konuşur sen verirsin konuşan odur aslında, o hale gelin, o hale gelin. Benimsedik sizleri, topladık her birinizi demeyiz, çok zor gelirsiniz bize, soyunduk sizleri yetiştirmeye. Allahım yüzümüzü eğdirme, bu kullarını gördüğüne umdurma ya rabbim. Sevsinler, sevilsinler, o ilahi mecliste yüzleri hep gülsün. Amin, amin. Birbiriniz için dualar edin, dünyevi işleriniz için, uhrevi işleriniz için. Böyle bir hazırlığa girin. “El ele, El hakka” dediği gibi dostumuzun, bunları birlikte yaşayın. Kim zorda ise alın onu sinenize onun için dualar edin. Hiç zor gelmez, Allahişinizi de kolaylar. Sen onun için şunları yapıyorsan, Allahda senin işin için bir şeyler yapar. Bu böyledir oturmakla olmaz, enerji vermekle olmaz, açık konuşuyoruz. Önce siz kendinize, canı gönülden yakın dostlarınıza. Bu halka kuruluyorsa, ayrılmış olanlardır bunu unutmayın. Menzil size hedeflenmiştir, başka bir şey demem. Yaktım ateşi içlerinize sadece coştururum, sönmesi için beklemem. Olmadan önce gitmektir o anlaşıldı mı? Ben sizin, için için yanıp kül olmanızı istiyorum. Kün emri ile birlikte olmanızı istiyorum. Eyvallah. Alemlerin rabbi Yüce Allahım, biz senin var ettikleriniziz, küçücük gönüllerimizle bunları sebepsiz karşılıksız gönderiyoruz. Sana emanet ya rabbim, barış olsun, sevgi olsun çocuklar korunsun Allahım. Selam olsun, 21.03.2012 Hak selamı ile geldik, hak adına dedik izin aldık Huda’dan, nasibimiz bu kadar dedik Elhamdülillah. Kelime-i Tevhit nedir bilir misiniz? Sadece Kelime-i Tevhittir ama gerçek tevhit değildir. Bunu bilir miydiniz? Gerçek tevhit nedir bilir misiniz? Tevhidin makamları ayrıdır rububiyet’den gelir, sonra bütün makamlardan alınmış o ilim, cem-ül cem olur her zerrende yaşarsın onu, Kelime-i Tevhid den farkı budur, o sadece kelimedeki Tevhitdir. Oysa bu sendeki Tevhid, hak ile isim ve sıfatları ile birlenmektir, bire öylece dönmektir. Tekvin, tekvin, bilir misin tekvin nedir? Allahın kendine ait esmasıdır, yaratılmışların tekvine dair varlıkta oluşların sıra ile verilmesi, önce yaratılmış tekvine dair kanun, mizan ve tekvine dair ilim irfan, istidat kabiliyet marifet 94 verilmiş. Tekvin esmasıyla bunlar var edilmiş kuluna verilenler. İlim demiş, karşılığında neyi vermiş? Bir zeka, akıl vermiş, çalışın demiş, karşılığında neyi vermiş, tekvine dair kudret, istidat demiş, karşılığında ne vermiş, tekvin adına ilmi kudreti mizanı bütün var olmasındaki özellikleri tekvin esmasında kuluna yüklemiş. Allahın kaç tane ismi, esması vardır? Doksan dokuz, üç bin… Evet her söylenenlere evet ama bir de yedi tane tekvin, ilim, kudret diye geçer, asıl bunun öğrenilmesi gerekir. Her esmanın farklı işleyişleri vardır, tekvini verdik, hepsi o ilmin, Allahın ilminin içinde bu verilenler hiçbiri onun dışında değil, kabiliyetler marifetler, her biri birbirinden özel ve karşılığında mutlaka ilim diyorsa kuluna, onun zekasına güç verir. Marifetullah veriyorsa kuluna, çok marifetli kulları vardır, onlara karşılığında ne verir, yine akla zekaya, kalbe güç kuvvet verir. Hepsi tekvin ismine dair Levhi Mahfuzda95 Allahımın katında onun iradesinde ve onun ilminde mevcut. O zaman dilimi dediğimiz hadise, her bir işleyiş zaman dilimlerine bölünmüş, gün geldikçe yaşanacak olanlar belirlenmiş. İsmindedir özelliği esmasındadır verilen her ne ise inanın kuluna hediyedir. Öyle bir zuhurat giydirmiş ki kuluna yoktur ondan gayrısı bir başka yaratılmışa. Zamanı ona ayarlamış, yaşanacak birçok kader planındaki oluşları kendi ilmi ile iradesi ile sıralamış. Allahım her bir ilmi iradeyi nefesimizi vermeden burada yaşamayı bize nasip et, Tekvin sırrına mazhar olmamızı bize nasip et Allahım. Yaradılmışlığımızın daha da farkına varmamızı, nelere mazhar olduğumuzu, sadece görüntüde bir beden olmadığımızı, neleri insanoğluna var ettiğini, bu ilmi bizlere nasip et Allahım. Öyle bir düğüm, düğüm üstüne koyup gizlemişsin ki, onu çözmek her kişiye nasip değil, er olmak gerekir, Rabbim erliğe soyunduk diyoruz, senin nazarında er olmayı bizlere nasip et Allahım. Sudan veririz, sudan alırız, bir damla suyun özelliğini tanıma imkanı nasip et Allahım. Gayretimizi artır, artır ki ışığa çağrılmışız onun ne olduğunu bilelim. Işığa çağırılmayanın hali ne olur diye sorgulamaktansa, önce kendi ışığımıza kendimizi yönlendirelim. Sen bu ışığın altında ne yapıyorsun, bazen o ışıkların bir arada olup onların tezahürleri ile karşılaşabilirsiniz, dostumuzun karşılaştığı gibi, hiç şaşkınlık yaratmayın, o nedir biliyor musunuz? İlahi tecelli. Çok güzel anlar yaşatır rabbim size, ne zaman olacak demeyin, emeklemeden yürümeye geçmeyin. Kendi buluşlarınızın önce farkına varın, hiçbir veli, hiçbir nebi, hiçbir peygamber o emir geldiğinde iştiyaka geçmedi, Allahımın ondan istediği bütün hükümleri olacağı nelerle karşılaşacağı ve 95 Levh-i mahfuz : Zamandaki bütün anların ve evrendeki bütün varlıklara ilişkin her şeyin yazılı olduğu, İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programını da içinde barındıran ve Allahkatında bulunan, İlâhî olarak korunmuş levha. 95 tahammül gücü ölçüldü. İdraki açıldı ve ondan sonra ben hazırım dedirtti. Yine de sordu rabbim, ağzın temizlendi mi? Temizlendi de diyebilirdi, ama öyle teslim ki çünkü karşısında, onu çok daha iyi bilen var, doğruyu söylemek zorunda. Yaşanan her ne ise dünya hallerinizde iyi veya kötü, bunları sizler bedenli halinizle değerlendiriyorsunuz, onların geçişleri için sadece seyredin, bırakın olsun, geçişlerini de kolaylayın. O bir süreçtir, yağmur yağar bir yığın su bırakır birazı temiz, birazı kirlidir, gününüzde vasıta geçer, çamurlu suların içinden ve üzerinizi kirletir, ve sizin istemediğiniz şeyler zuhur eder. Şimdi burada ne yapman gerekiyor, çamurun senden alacağını düşünürsen, seninle temizleneceğini düşünürsen, o çamurun gelmesine şükredersin. Dikenin toprağına gül fidanı diksen, diken mis gibi gül kokar nedendir? Çünkü orada gül var, toprak aynı toprak ama, gül toprağın kokusunu bile değiştirir. Olay bu kadar basit, bunları tahlil etmeniz gerekir, kızmaktansa bırakın onların geçişleri vardır onları seyredin. Ve onlara şunu deyin, Allahım işini kolaylasın senin. Burada size de sınav açılır, açılır mı? Elbette açılır. Sizden alacağı dua vardır, yaaa bu yol öyle bir yol ki ne kadar kolay sanırsınız, kolaylık zorlukla beraber işleyiştedir. İşimiz kolay lokma yutandan değil, işimiz emeği ile teri ile her zerresi ile çalışan insanlar iledir, yaz yaz, oku oku ne oldu sana ne buldurdu biz onu gözleriz. Yazılar sebep, haller neticedir. Biz neticelerle ilgileniriz. Ve inanın dostlarım sizlerin oluşları bize de yansır. Bunu unutmayın bazen bizleri zora sokarsınız, çünkü dersi öğüdü veren rabbimin izni ile veren bizleriz, sizlerle üzülür, sizlerle sevinir mutlu oluruz. Bunu bize çok görmeyin. Her olumlu veya olumsuz hali yaşayın, bunda ne günah, ne mübah var, bakın tekrar ediyorum, olumlu veya olumsuz, sana istedikleri kadar olumsuz halden söz etseler, anlamazsın, onları işitmek bile istemezsin, ama onun halini yaşadın ise mutlaka bilirsin, hem öğüt alırsın, hem öğüt verirsin, eleştiri tenkit asla yok bu sofrada, sadece emek gayret ve hal etmek, sofraya yakışan bunlardır. Mekanlar ayrılmaz, havası farklıdır, sevgi ile açılırsa o kapı hak dostlarına, havası değişir çirkinliği gider, izinli evler vardır ayette yazılıdır, o izinli evlerinizin olması için sizlerde talep edin sıraya girin. Has kullarının Allahadının Allahmuhabbetinin bolca yapıldığı evler. O evlerin nasıl bir havası kokusu vardır bilir misiniz? Oraya yalan riya girmez, oraya abdestsiz adım atılmaz, orada hoşça gülüp eğlenilmez, bir tek Allah zikri yapılır. Allahmuhabbeti edilir. İşte o hali yaşayalım, her coşku bizi Allaha ulaştırmalı. Sev dostum sev denilir, oradan der ki birisi kolaysa sen sev, bazen öyle zorluklarla karşılaşırsınız ki ben bunun neresini seveyim, evet orada sevin demiyorum, hatada olduğunu bilerek sevilmez. Çok yanlış anlaşılır bu sevgi, 96 önce hatası ile yüzleştir onu, doğruyu bulmasına sen vesile ol sen, yaptığı çirkinlik ile yüzleştir onu, düzelirse sev onu düzelmez ise reddet. Her şeyi seveceğiz tamam, Allah’a küfredeni demi sevelim? Haşa çok ince ayardır bunlar altının ayarı gibi, taşın ayarı gibi, onlar hassas terazilerde tartılır, şu gönül terazisi, sadece öyle bir terazi oturtun ki orada hassasiyet, davet sevgi ve muhabbet tartılmalı. Dost, hak dost huu, huu, huu eren verir sözünü, demez siz bana ne verirsiniz, gelmiştir izni Huda‘dan koymaz ölçü aldığını verir, bazen hicap perdesi oluşturur kul ile arasında, bazen serzenişte oluşur. Bazen kalkar perde aradan, kul hangi ölçüdedir bilinmez ama perde kalktığında her şey ayan olur ona. Bil dostum bil, çok oku, çok oku, önce hak kitabını oku. O öyle bir kelamdır ki, yoktur ondan ayrısı gayrısı. Hiçbir konunun arkasında kalamaz daima önde liderdir o. Hakikatin zuhuru vasıl olmuştur, erenlerin yoluna o ışık tutmuştur. Gün olur açılır açıldıkça gönüller huzura kavuşur, ben ben demez işte o zaman, geçmiştir sevdasından. Bilelim kendi hakikatimizi, hakikat bu yolla öğrenilir, Tekvin yaradılışımızı, tekvin ismi ile yarattı rabbim, onun ile ilgilenelim, ders olarak budur diyelim. Selam olsun dostum. Gönülden eyleşelim, zaman bize uygun ise uzun uzun hak sohbeti edelim, öyle güzel olur ki o sohbetin tadı, gönle indi ise onun zevkine varılmaz uzadıkça uzar, yakalayayım dedikçe elinden kaçar. Seni nereye koşturur bilir misin? Kendine çeker öyle bir lezzet, tat bırakır ki gönülde, seni hep koşturtur. Aç elini yüceye, rahman ve rahim olan Allahın adı ile de oku, hak kullarının ettiği dualar ile birle beni Allahım de, mümin kulların kuranı nasıl anladılar ise onlar sınıfında gör beni, o hazzı bana da tattır Allahım, çok istiyorum, sana dönük yaşıyorum, hatalarımdan dolayı yüzüm yok, sen bana yardım et, sen beni bagışla Allahım, merhametinle şefkatinle rububiyet ismi celilen ile sende olmamı nasip et, amin. Sakın uzun deme yazıya, kaynak boşaltırsa almam der misin? Olması gereken onlar birer rahmettir kuluna, sende aç hem ağzı hem gönlü, hem gözü kulağı. Ver Allahım ver de, biri tutmazsa diğeri tutar belki de, olay budur yargıya düşülmesin, hummalı yoldan kaçılsın, rahmet yolu seçilsin. Eyvallah. Dostu dost ile uyandıralım gaflet uykusundan, ışığa gel çağrısını duymasına vasıta olalım. İhlas ile sarıl Rabbin hükmüne, verdiğin ahde vefa göster, uyulması gereken emirdir diye. Ne şan peşinde koş, ne de zan peşinde ol. Bir tek emanet can var sende, o emaneti derle topla da ver seni yaradanın eline. Her olay O’nun hükmündedir. Bu gün burada Allah lafzı anılıyor ise zikrediliyor ise, o istediği içindir, bu böyle biline. Anın, benim adımı zikredin, bana dua edin dediği böyle geçer zuhura. 97 Meyhanede olmanız gerekiyorsa orada da olun, tekkede olmanız gerekiyorsa orda da bulunun. Şunu bilin, oranın sizden alacağı, sizin de oradan alacağınızı düşleyerek adım atın, yeter ki Allah’a şirk koşmayın. Bu verilenleri ben verdim deme ey dost, ey dost, Sen sadece bir aletsin, bunu bil, bunun için hamt et. O dilemedikçe verilmez. O dilediği için bu hazırlık yapılmıştır. Şimdi şunu düşünmeliyiz, hiç bunları daha önce bilmiyordum, bununla alakalı hiçbir olay da yaşamadım diyebilirsiniz. Ahitte verdiğin misak96, günü geldi de o çıktı meydana , şimdi anlaşıldı mı? Kimin nerede ne yapacağı, hepsi takdir edildiği bir biçimde meydana çıkacaktır. Hiçbir şey de yarım kalmaz bunu da unutmayın. Ömrüm yettiğince veririm, yetmediyse Allahtamamlar deyin. Bunlar için bana ömür ver demek de yanlış, bırakın o bilir işini, takdir buyurmuşsa, o görür başını sonunu. EyvallahEyvallah. Murad üzere yaşayın, Onun muradı sevgiyle Rabbim tamamlasın, o geçit üzerinde Eyvallah, Eyvallah. muradınız olsun, eksiğinizi doğru istikamette olunsun Huzurundayız Allahım, huzurundayız birçok melekler tanıktır muhabbete iştirak ederler, kulağına üfler üflerler de aklıma bir şey geldi dedirtirler. Hepinize selam olsun, geceniz mübarek olsun. Sabahın seheri sefere işaret olsun. Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah. Üç erin biriyim, ben o birin piriyim, halka öncüsü, sevgilinin sevgilisiyim. Üç erin biri, hak muradıdır onun adı, Gavs’ı Azam Abdulkadir Geylani. Her biri selam iletir, halkada yeriniz için duada olur. Pirliğe soyunan pirlik için istidadı olan mutlak ulaşır yola, yeter ki hizmetin sağlıklı olsun, hak için halkada yerin olsun. Her nerede zahmet varsa, oraya rahmet iner, O rahmete sahip olabilmek istiyorsan ey dost git zahmette ol. Perişanlıktır veli’nin ölçüsü. Veli olayım demeden önce her şeye kabul mü? Onu önce belle. Seni senden alırlar, yaban ellere salarlar, sen gurbette o taam’ı97 tek başına yiyebilir misin? Bunu düşünmeli, yoksa pirlik her canın muradıdır, her velinin iştiyak ile sarıldığı o haldir. Dost yürü, yürü dost kement attın ya menzile o çeker seni, bakma sağa sola, bir tek ona dönmeli yüzün, kabiliyet ve istidadın istek ve arzuların bir tek o olmalı. O çekiyorsa seni belli eder dünya halindeki kuluna. Bu çekim nasıl oluyor bilir misin? Her şeyden elin ayağın kesildi mi, bütün yollardan gelip geçip de bir tek yolu seçtin mi işte çekilme o an başlamıştır. Bunu çok iyi belle, bakmakla mükellef olduğunuz bir canın, bir kedin bir köpeğin bile var ise onu 96 97 Misak : Verilen söz, anlaşma Taam : Ahiret nimeti. 98 düşünmeden çıkma bu yollara. Ben pir olacağım derken birçok cana zeval gelmesin. Haydi, Ya Allah diyelim, hak muradını baş tacı edip halkada onu gösterelim. Neyle gösterelim dersen, davranışların taç olmuştur başına. Eyvallah dostum Eyvallah, Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. İlle şefaat, Allahım nasip et bu zavallı kuluna. İlle şefaati nasip eyle sırat-ı müstakim yolunda, ille şefaati nasip et bu sofrada bulunanlara . Allah, Allah, Eyvallah eyvallah, hu dost hu, hu dost Eyvallah. - Bugün yapılan duanın biraz daha farklı olduğu söyleniyor doğru mu? Evet, her geçen sofra muhabbeti bir öncesinden farklı olmalı. Günler uymuyor ise de Allahın aslanının doğum günü dendi. Gününde değil isek bile niyet ona yönelik, ona yönelik ise her demine Eyvallah, her demine hu Allah, her demine Allah, Allah, Eyvallah. Selam olsun. Başlayan 9 ay mı sormak istenmişti? - 2012’nin aralık ayında sonlanacak olan 9 ay, olduğu söyleniyor o mudur? bugün başlangıcı Bu çok önemli, denilenin önemi bizce malum bilinmeyenin önemi bizce anlamsız. Neyi ifade ediyorsa onu deriz. - 2012 ile ilgili olarak bugün başladığı onu sormak istemiştik. söylenen bazı söylentiler var Çok önceden söyledik neyi beklersen, o suret buldurur sana. Bizce onun hiç mi hiç önemi yok. Ben sadece bu gecenin farklı bir gece olduğunu söylemek istedim. Arif olan anlar, burada denilenin hiç önemi yok, onu kul demiş. Rabbimin dilediği ile meşgulüz. Bunları düşüne düşüne oldurmak için ne gerekiyorsa yapıyor insanoğlu. Sakın düşlemeyin hep güzel şeyleri düşleyin. Kaç 2012 geçti, kaç 2012 geldi bilir misiniz? Kul bozulmadıkça Allah bir musibet vermez başlarına. Bir ülkede Allah diyen ne kadar çok ise, sayıları demeyenden fazla ise o ülkeye bir zarar gelmez bunu böyle bilin. Her cana önce Allah demeyi öğretin aşılayın sevdirin Allahla tanıştırın, görevleriniz bak böyle başlar. Yapın, ne anlar nasıl karşılar demeyin. Allah deyip sırtlarını okşayın, sayı çoğaldıkça zarar görmez. Ne gelirse Allahtan demeyi bilmelisiniz Eyvallah. Allahım bu eve huzur nasip et, bu evdeki bütün yanlış giden işleri sen doğrula Allahım, gönüllerine huzur, yavrularına huzur, sağlık nasip et amin. 99 Selam olsun, 23.03.2012 Selam olsun selam, hak muradı sevgi ile hoş olsun hoş, bütünden geldik dünya yurduna, türlü çeşit halkalar oluşturduk bizlerden yana, uyandık ki dedik elhamdürüllah, şimdi ona gideriz, kah düşer kah kalkarız, ilahi feyzin ışığını nerede görür isek, onda olmayı dileriz. Kuranı azimşan, her mümine şifadır cana candır, cana cananı bulduran araçtır. Gel gör ki, her dilden okunmuş, gel gör ki, her sure suretlerde zuhur bulmuş. Her bir var edilmiş, onlara ayetler denmiş. Onun feyzini gönüllere sundur Allahım anlaşılmazlığı kolay kıl anlayalım Allahım. Yol kuran yoludur bizi ona götürecek, hakikatin ta kendisidir. Ademden güne geldi birçok nesli türedi, kah kabilden, kah abilden. Ehil olan anlar bu gelen hangi nesilden. Muaviyeler, Emeviler kabil evlatlarıdır, müminler erenler evliyalar habil evlatlarıdır, bu böyle bilinmeli, tevhid, tevhid üzerinde durulsun. Tevhid dört makamdan oluşmuştur, La ayrı, İlahe ayrı, İlle ayrı, Allahayrı. Seyri sülük yolunda olan her veli, bu hakikatin sırrına vakıf olmuştur. Tevhidin esasına girip de onun dışında yaşayanlara ilahi huzur haram olmuştur. Su misali gelir ilahi ilimler, sonra ulaşır gönül ölçüsüne göre tecelliler. Aç yüreğini, Allahadına aç, aç ki dokunsun yüce rabbim ona, dokunduğunda, onu erenler halkasına mutlak sokar ayırmıştır, yollarını bir istikamet üzerine çizmiştir, dost, dost olmuştur. Selam olsun, gün güzeldir, gece güzel, anılan isim ise hak nazarında o ondan da özel, onun ilmine layık olalım, gezilerimizi ilim şehrine yapalım, bir bütün olduk yerle gök arasında, her cüz bu ilahi mecliste derlenip toplandı, onun ölçüsündeki bütünlüğü gerçekte kuruverdi, işte o oldu. Her duygu her fiil her niyet, hal ve davranışlar, duyduklarımız, gördüklerimiz, söylediklerimiz her birinin birer makamı var, anlaşıldı mı? Neyi duyuyorsan neyi işitiyorsan ya zahiridir, ya batıni, hangi makamda isen onu algılayabilirsin, bu zahiridir bu batınidir diyebilirsin. Bunlarla geliştirin bunlarla hal bulup, feyze gönlü yüreği açın, konu konuyu açar konudan maksat hangi yöndeyiz, hangi isim altında biriz, hangi yuvanın içinde o ismi zikrederiz, bunlar ayan olur o kuluna. Maksada uygun yaşa, ne dellen ne öfkelen, şeytan yoldaşdır sana, sense rahmana aitsin, Onda O olmaya bak, bırak zahir işleri, dön içine işte huzur orada, takva eri ol, ey dost takva eri, gerçek senin dibinde gözünün önünde önce onu fark et, gerçeğin adına ne yaparsan yap, ille o gerçeğin adına yapılmış olsun, hizmetin eylemin fiillerin. Bak canlıya birde bak cansıza, işte gör gör hali, hangisinin yerinde olmak isterdin? Allahım cansız olmak istemem, sana hizmet etmek isterim bu imkanı nasip et bana dersin, dualara ölçü koymayın, sayılara asla uymayın, 100 gönül ne istiyorsa bırakın o doğrudur, onu yapın. Ne ayrıda ne gayrıdayız, huzur iştiyak içinde bütünlükte, oluşa hazır bunu beklemekteyiz. Sayfa sayfa oluşan haller not edilir. Aşk ile Allah aşkı ile, ya Muhammed aşkı ile ya Ali aşkı ile, ya Hasan Hüseyin. Aşk ile ya Fatıma, yetiş imdat et biz kullara, aciziz güçsüzüz sen analar anasısın imdat et bize deriz, hayra vesile olsun, her hizmet Allahadına yapılıyor ise onda bereket tamam olur. Bunlar birer vasıtadır bilir misin ey can? Sizlere araç oluşturur, o araç da sizleri amaca ulaştırır. Vasıtaların peşinden gidin ama doğrumu yanlış mı o idrakte bunu belirleyin. Şimdilik hoşça kalın. Ya Allah, ya Muhammed, ya Hasan ya Hüseyin. Cehil98 olma ey dost, daima bir velinin gölgesinde ol, onun nefesini nefesin bil, bir zarar gelir mi diye de hiç düşünme, biri bana kötülük eder mi diye hiç düşünme, ölçün bulunduğun yere göredir, hak yanındaki ölçün. Rabbim öyle gözetir öyle kollar ki o kulunu, o cehilin içine korku verecek melekleri indirir yer yüzüne. İşte seni kollamaya alır böylece, öyle cesaret ikliminde ol ki, bir çok badireleri atlatabilmen için, sağlam hak kulpuna takıl. Bilenle bilmeyen bir değil elbet, görenle görmeyende bir değil, sen daima görenin yanında gözet kolla onu, onun yanında yer al, bunlar çok önemli, geçişler bu sayede oluşur, her geçiş bir yeni geçit daha hazırlar. Rotayı sağlam tut, sağa sola gitmesin tek düze yol alsın, hak adına onun izni ile onun iradesi ile, yol onun ile tamam olsun. Bak her soruya türlü cevaplar gelir, Elhamdülillah diyelim, bu sözlerin bu birlikteliğin, bu verilen ilhamın kıymeti bilinmiyor ise, vah vah kulum sana derim, hali nicedir kimse bilmez, yarın geçmiş olabilir, yarından sonra da geçmiş olabilir, bir arpa boyu yol almaya bak, velinin nefesini nefesin bil. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Eşhedüenla ilahe illallahve eşhedüenne Muhammedin Abduhu Resuluhu(3). Diyerek nefesimizi sana teslim etmemizi nasip et ya rabbim, iman gücü ile sana yönelelim, iman gücü ile sende olalım Allahım, amin. Hak bir Allahya Resul Allah. Selam olsun, 28.03.2012 Selam olsun dostum, gününüz geceniz ilahi nur ile aydınlansın, aydınlansın ki, o nurun içinde eriyip yok olmayı Rabbim nasip eylesin. Kalbin önemi sizce de malumdur, insanın hayatı kalbin hayatıdır. Kalbi daima temiz tutmalıyız, her an kapı çalınabilir, Oraya ilham misafir gelir, oraya 98 Cehil : Bilgisiz, cahil. 101 ispat misafir gelir, oraya ilahi feyz misafir gelir, daha saymakla bitmez, gelenler öyle çok, öyle çok ki bunlara hazırlıklı olmalıyız. O sizi birçok yerlerde uyarıyor aslında, ne kadar kulak veriyorsunuz ona. Bazen çığlık atıyor, bazen hüzünlenip içine kapanıyor, bazen ise yaşadığı kargaşadan kurtulmak için çevrede kargaşa yaratıyor. İnsanın hayatı kalbin hayatıdır aslında, onu ya öldürürüz, ya diriltiriz hepsi bizim irademiz nispetinde. Neden çığlık attı kalbimiz, diye düşünürsünüz. Kalp neyi bekler, önce bunu bilmelisiniz. O hep, hak muhabbeti ister, ona bir türlü doymamıştır, doyamaz. Çünkü yaradılışında bu oluş mevcuttur. Sen onun daima aksini yaparsan o feryat eder basar çığlığı, yeter artık der, kendine gel der, kavgayı bırak da dön bana der. Bazen hüzünlenir kapar bütün ilahi kapılarını, kimseyi görmek istemez, canı kapar, kapıyı pencereyi kapar, dalar kendi karanlığına. Kendince konuşur, bolca konuşur, sonuç hüsran. Oysa orayı ziyaret edenler için o kapı hep açık olmalı, oradan gelip geçenlere değil, sadece ilahi olana buyur demeli. Orada onlar oluşur, orada hakkın nazargahı vardır, ondan gayrısına kapılar kapalıdır. Dostum önce bunu anlamalıyız, önce bunu anlamalıyız. Çalışmanın bir parçası da budur. Hep insan sürekli gölgesiyle kavga ediyorsa, her olayı olay üzerine olay yapıp onu koskocaman edebiliyorsa, o içindeki kapıları kapamış, hak muhabbetinden uzak tutulmuş, orada sadece gelip geçenlere buyur çağrısı vardır. O Kalbin sahibinin eylemi işte bunlardır. Çalışmanın bir parçası; insanları anlayabilmek için, önce sakinliğine, konuştuklarına, eylem-fiillerine, hal hareket, edep, tavır her biri bunun içindedir aslında, bunlara dikkat ediniz. Neyi söylüyor ise onun ta kendisidir aslında. İnsan, kapadıysa kapıyı, sadece belli kitleye açtıysa buyur ettiyse o kalbin içine, bu insanlara yardım çok zordur, çok zordur. - Bu durumda ne yapmak lazım? Bunları okuyup, kendi hatasıyla yüzleşmesini sen sağlayamıyorsan bir gün yüzleşmeye kendisi sebeb olacaktır. Kendi kendine doğruyu yanlışı bulacaktır, umarım o savaş çok çetin olmasın. - Mutlaka bunlar yaşanıyor mu? Hayattayken bunlar hep yaşanacak kaçış yok, bunu unutmayın. Güzel düşüncelerin nasıl ki sana geri yansıyor, iyi eylemlerin fiillerin nasıl ki sana geri yansıyor, bu da yüzleşmenin bir parçasıdır. Kötülerde bu şekilde oluştuğuna göre; mutlaka iyi veya kötü düşünceler, fiiller-eylemler bir gün insana geri dönecektir. Bu nefesi vermeden bunu yaşayacaktır, kesindir, tanrı emridir , Allahın iradesi nizamı böyledir. - Peki o insan ister mi böyle olmayı? 102 İstemese bunu reddeder. Sadece kendi seçim ve isteği ile oluşturduğu haldir bu hal. Bir başkasının tesiri mümkün değildir. Onun için Allahım yardım etsin, sıkça uyaralım, uyandıramıyor isek; Allah’a dua edip sadece onun için olması gerekenin kolaylığını dileyelim. Hazindir bunların sonu hazin. - Sadece kendisine değil çevresine de zarar veriyor. Toplumda kargaşa varsa, şöyle bir bakın gözleyin toplumdaki kargaşanın oluşması veya oluşmaması insanın elindedir, kalplerinde Allahsevgisi olmayanların oluşturduğu haldir, unutmayın bunu. Nerede 99 kargaşa varsa bu böyledir, kesin buna inanın. Mutmain olan bir kalp istiyoruz sizlerden mutmain, Allaha inancı bol, muhabbeti sohbeti bol. Allahın tayin ettiği istikamette yol almak istiyorsan kalbini aç dedik ya, aç ki dokunsun dokunulan kalp senin kalbin olsun, Mutmain bir kalp, umutvar bir kalp olsun. - İnsanlar o bilinçte olursa kalbini açacaktır. O bilinçte olamamış olabilir, hayıflanacak hiçbir şey yoktur. O bilince gelebilmesi için kendi gayreti şarttır. Eğer böyle bir toplantıdan feyz alıp da, veya bir başka toplantının hak muhabbetinden oluşan feyzin içinde yer alıyorsan, oradan nefes alıp nefes veriyorsan, birçok muhabbet ve sohbetlere katılıyorsan önce halini tavrını değiştirmen lazım. Sende o hal yoksa dilin sonsuza kadar susmalı, ne zaman o hali alt edebiliyor, onu binek edebiliyorsan o zaman açılım olur. Açılıma kapalıdır bu kalpler. Hazin bir son beklemeyin, yaptıklarınızı çok iyi değerlendirin. Bu gün ne yaptım? Her gece kendinizi sınayın bolca. Bir yargıç önündeymişsin gibi kabul etmelisin, bunu düşünün. Çal çene yapılmaya gelinmiyor. Bu hak adına açılmış, tayin edilmiş bir topluluksa orada sadece hak muhabbeti hak zikri evladır. Gideyim dostuma sereyim postumu, oturayım onun üstüne dedin ise geldiğin gibi gidersin. Hak adını duymak için ordayım, muhabbet için oradayım, olmak istiyorum dersen, Allahım bütün imkanları sunar sana. Bir adım yanıma bir adım, on adım koşar yardımcılarıyla unutmayın. Allahın yedi(7) subuti büyüklerden nakledilmiş , doğru mu? sıfatı birçok kitaplarda mevcut, hep Yazmanıza gerek var mı? Sayfalarda dostlara dağıtmak var mı? Önemli değil herkes okusun ama burada niyet çok önemli. Uykusuz kalmak, koskoca bir gece, geceler bunun için çalışıp uykusuz kalmak, uykuyu feda etmek var ya, bu Kurbiyet’tir. Bu yola kurban olduğunun işareti, delili nişanıdır, bunu böyle anlayın. Her Can bundan sorumludur. Okuduğun kitaptan bir alıntıyı geçirdiysen bir kağıda bu bir hizmettir. Küçük de olsa büyük hizmetlere 99 Mutmain : İnanmış, emin olan. 103 vesiledir. Elden ele, elden ele gezecek unutmayın. Küçük deyip umursamamazlık olmaz, büyük hadiselere vesile olacaktır. Önemi onun için çok büyüktür, umarım anlaşıldı. Şimdi çalışmalarınıza bu yolla başlayacaksınız, Bismillahirahmanirrahim deyip, bu tür kişileri, bulunduğu kalıptan çıkarmanızı isteyeceğiz. Zor mu, kolay mı olur? Onu Allah bilir. Hala ben onu hallettim, ben onu yaparım, ben bunu yaparım dediyse, “Allahseni inşAllahaffeder” demelisiniz. Bazı şeyler, uyarılar sertlikle gelir. Gelmesi gerekiyorsa kimi yumuşacık ufacık bir kuşun tüyünden üstüne düştüğünde ders alır, kimisinin başına taş gelse hâla ders almaz. Bu defa daha sert bir şeyle başına gelir. O da olmuyorsa Allahın birçok verecek, ol diyecek vesileleri vardır. Onun için Allahım hiçbir yaradılmışla, yaratılanlarla, yaşanan olaylarla hafife alınıp, gülüp geçilecek bir şey değildir. Çok dikkat edilmesi gerekir. Neye gülüyorsan aynı şey sende zuhur eder sana gülerler. Ne ile kim için ağlıyorsan aynı şey sende zuhur ettiğinde ağladığın kişiler de senin için göz yaşı döker bu böyledir. Bu arada konuşun ne yapmanız gerekiyorsa konuşun, bir noktada birleşin, Eyvallah. Bu yolda küslük olmaz. Bu yolda kırgınlık hiç olmaz. Bu yolda söylemem, içimde kalsın demek de olmaz, dostsak eğer söylemeliyiz. Dost değilsek eğer hep susmalıyız. Senin sakladığını senden iyi bilen var unutma. La ilahe İllallah Muhammed en Resulullah. Asla yalan konuşmayın. Tekrar uyarıyorum. Yalan zaten kendini hemen belli eder. Neden belli eder? Neredendir Nişanı? Yüzünün renginden, sesinin tonundan, renginden. Onun için ne olur konuşanlara da engel olun. Onu dinliyorsan bile bile yalanın bir parçası da sen olursun, izin vermeyin, imanla yalanın bir arada olmayacağını bilmeli, bunun için de derstir sizlere bu bilmeyenlere verilmeli. EyvallahEyvallah, Eyvallahdostum Eyvallah, her birinize selam olsun, her birinizi Allahım rahmeti ile yıkasın, o ilahi feyz ile içlerinizi arıtsın. Üzülme çok üzülüyorsun hiç üzülme, bir gün o bahçede öyle güzel çiçekler açacak ki, onları sen topla denecek, çünkü ektiklerin zuhura çıkacak, üzülme, laf bilmeyenleri de sakın dinleme, söz çok önemlidir, özden gelir, bir de bir insanın sözleri hal ve tavrı sana tesir ediyorsa onu hep dinle, ömrünün son nefesine kadar dinle, ama içini bir şey tırmalıyorsa, asla dinleme, seni yolundan eder, seni imandan eder, Eyvallah, Eyvallah, Hayat, hep riya biliyor musun dostum hep riya, tekke sözü ederler, derviş kimliğine girerler, feryat ederler, nutuk çekerler hepsi riya, hayata geçmeyen dilde kalan sözlerin hepsi riya, unutma içine bir dürtü gelir, dinle onu içine bir dürtü gelir özlem ile onu dinle, işte bu çok ince bir nokta, çok ince bir yol, kıl kadar ince, orada karar vermek durumundasın. 104 İster, Efal100 şahadet aleminden ver kararı, ister Ahadiyet101 aleminden, onu da nasıl ayırt edebileceksin? Hangisinden vereyim diyebileceksin, şuna sorun(kalp) o onaylar seni hep ona danışın, hep oraya danışın, bir çok kararlar oradan çıkmalı, tefekküre dalıp hemen orada, Allahım zorlanıyorum bana yardım et dediğin an gözlerinizi yumup, sadece Allah zikri ile o kararı da düşünerek vermen gereken kararı ver, pişman olmazsın ona danışırsan. - Bu külli iradeye bağlanmak olmuyor mu? Oluyor tabi, zaman zaman hep onun akışında yol alıyoruz bunu biliyorsun, veya cüzi iradeyi layığı ile yaşayabilmek, bir an gelir ki kitabı açarsın o sayfayı okurken, hemen külli iradeye bağlantı kurarsın, okurken bunları yaşarsın ve küçücük iç içe iki renk görürsün, Arşı Ala’nın rengidir, yeşil ile mavi. O kitabın sayfasında kendini gösterir, gayb alemi mi, efal alemi mi? Oradan anlarsın. Bazen kitabı okursun, okuyan sensin ama duyduğun ses senin sesin değil. Yaa bunları yaşaman çok önemli, bunlar hep külli iradenin tezahürleridir. Cüzi iradeyi yaşa onun böyle tezahürleri de var ama, bu tür şeyler külli irade ile mevcut görülür. Ben hatalıyım diyebiliyorsan, ben burada günah yaptım şimdi ödüyorum diyebiliyorsan, sen mübarek insansın. Ben iyiyim hiç hata yapmadım diyorsan, vasıfsızsın bunu unutma. Her hatamızı bilerek yapıyoruz, bilmeyerek yaptıklarımız kayda geçmiyor, ama bilerek yaptıklarımız varsa bunları nasıl unutabiliriz. Hatalar bizim, atağlar bizim, ne onu unuturuz ne onu unuturuz. İş dile vermektir onu dile veremiyorsan, orada çekindiğin bir şey vardır gizliyorsundur. İçi dışa, dışı içe giymelisin, tek vücut oldun mu o zaman konuşan sen olmuyorsun, Hallacı oluyor, Yunus oluyor, tek vücut. - İnsan böyle şeyleri niye yapar ? Mutlaka kurtuluş içindir, halden kurtulmak içindir, onun günah olduğunu bile bile, hata olduğunu bile bile yaptığın eylem, bir şeyden kendini kurtarmak içindir. - Orada şeytanın da rolü var mı? Gayet tabii, seçimler onunla işbirliği içinde oluyor. Veya onunla dedim ya efal, gayb. Arşı ala çok önemlidir, ışık onun rengi yeşil ile mavi ama gördüğün yeşillerin çok dışında bir yeşil, mavide öyle iç içe ikisi bir arada. Bizim yaptığımız, yapacağımız bu hatalar da Levhi Mahfuz da yazılı mı? 100 101 Efal alemi : Yaşadığımız alem. Ahadiyet Alemi : Ahiret, gayb alemi. 105 Orada sadece güzel haller yazılı, bedbaht mı, mutlu mu olacağın yazılı, hatalar bedbahtlığa girer yani cehennem ehli üzüleceksin. Hata yapacağın vardır, kurtuluşların da vardır, bazen öyle günahkar olursun ki, ne kadar kötü fiil varsa sen işlemişsindir dünya halinde, ama çok ince ayardır, bazı şeyler söylenmez yaşanır. O nurundan sana biraz fazla gelmiştir, bir şekilde o beden elbisesi düşüp yeni bir kimlik, yeni bir vücut giyersin bu dünyada, her şey bu dünyada, sebepler burada, neticeler orada. Bu dünya bizler için, birçok elbiseler çıkarıp elbiseler giyeceğiz. Bir çok hatalar yapıp, ya temizleneceğiz ya kirleneceğiz, hepsi bizler için ayarlanmış şahadet alemi, efal alemi, dünya alemi, alem o kadar çok ki sayısız, düşüncelerin bile alemi makamı var. Gözlerin bakıyor da seyrettiğinde ne anlıyorsun, hangi alemden seyrediyorsun o güzeli, bu çok önemli, anladın mı oğul. - Anlamaya çalışıyorum, o kadar çok alem var ki, herkesin bakış açısı farklı demek ki, nereden baktığın çok önemli. Nereden baktığın çok önemli, bakış açısı çok önemli, biz kendi bakış açımızı bulalım, biz hangi halde iken neyi algılayabiliyoruz, baktığımızda ne görüyoruz, bakar gibi görürsün ama görmezsin bir şeyi. Başka boyuta geçersin o an, senin o boş boş bakışını ancak ehil olan anlar. Birde işin bu boyutu var. - O zaman iyi bakacaksın ki iyi göresin, O da olmuyor, şartlama olmuyor, o günkü ruh halin neyi emrediyorsa öyle bakıyorsun, ben iyi bakayım iyi göreyim demeyeceksin, şartlama oluyor. O boşlukta zaten hangi durumdaysan öyle bakıyorsun o tarafa. Riyasız o var etti diye, o küçücük çiçekte. Sen bilir misin ağaç meydana geliyor, ne çiçeği ne meyvesi yaprakları ile bir bütün, Allahı anlatıyor bütünlüğü anlatıyor. Peki size bir şey soracağım, tohum ağacın neresinde? Hepsi çekirdekte değil mi? Herkes kökünde arar o çiçeğin göbeğinde köke hizmettedir, kök olmak için dünya yurduna esfeline safiline atılacaktır. O çekirdek toprağın altında ezilecek yok olacak, ama yokluktan varlık zuhura gelecek. Bir filiz meydana çıkacak, o çürüyüp toprağa karışacak. İnsan bedenini düşünün, o ölüyor yok olmuyor, atılan bir tohum olarak düşünün o beden bir tohum, öyle düşünürsen o da yok oluyor toprağa karışıyor, ne cismani ne fiziksel hali hepsi yok oluyor ama ondan neler çıkıyor bir bilsen. Hiçbir şey boşa gitmiyor her var edilen, aslına rücu ederek dönüşümü sağlıyor. Anladın mı? Bir dönüş ahengi içindeyiz. Bir dönüş hep dönmedeyiz. Nereden nereye dönüyoruz? Aslımıza dönüyoruz, aslımıza(Allahdan geldik Allah’a dönüyoruz) EyvAllah olay bu. Şimdi insanlara yaklaşımınız nasıl olacak? Onu değerlendirin onu konuşun şu arada. 106 Nasıl yaklaşmamız gerekiyor ? Onlara zaten yaklaşıyorsunuz, böyle bir kişi ile karşı karşıya geldiniz diyelim, böyle agresif, birde melek gibi insanlar vardır, onların hali çok kolay olur, bu tip insanlarla hiç bir samimiyetin yoksa, sen sadece kulak misafiri oldun da olaya vakıf oldun, onlara sadece içine dönüp dua etmek, veya bir tebessüm edip onun sana yaklaşımını sağlamak, bunun bir çok yolları var, bunu sizler bilirsiniz, onlar tanıdık kişiler ise onların elini tutup onlara aldığın bütün bilgileri vermek durumundasınız, yaptığı yanlışı hatırlatmak zorundasınız, bir de doğruları. Aslında sen, özünde sen çok mükemmel insansın, bu sadece bir kılıftan ibaret, niye bu kılıfı yük edip taşıyorsun, deyip özünde önce mükemmelliğini anlatın. Sen çok günahkarsın, sen hiçbir işe yaramazsın, kötü adam imajını yerleştirdiğinde, o insan, senden defalarca kaçar. Onun için kuran da peygamberimize, onlara yumuşak davran öyle davette bulun diyor. Neden? Eğer sen onlara sert davranırsan onlar etrafından kaçarlar, bu yaklaşım çok yerinde bir yaklaşımdır, bu yolla yaklaşacaksınız. Sadece yumuşacık gözlerine bakarak gülümseyerek, tebessüm ederek sırtını okşayarak. Aslında sen çok mükemmel bir insansın( tanıdığın kişi ise) bunu söyleyeceksin. Bu şekil yaklaşabilirsiniz, ve mümkün olduğu kadar onun o yaptığı halin yanlış olduğu inancını kendine geçirin, ben ne yapıyorum dedirtin, o bir zaman sonra oluşacaktır. Hepiniz herkes için bu geçerli, tabii zorla da olmuyor. Olmuyor ise, onu bırakmak gereklidir. Kargaşaları takip edin, mutlaka o içindeki kargaşanın yansımasıdır çevreye, anladınız mı? - Bunu zorla değil anlatarak neden diye soru sormasını sağlayarak ve güzel bir karşılık vererek anlatmalıyız, Aynen öyle, ben her şeyi biliyorum, bak sen hiçbir şey bilmiyorsun, sana gel biraz bir şeyler öğreteyim, bundan kaçının. Ben biliyorum sözcüğünü unutun, onun sıradanlığını sende ona yansıt, bende o hale girdim imajını yerleştir. - Burada konuştuklarımızı ve bunları, bunları öğreniyoruz tarzında konuşuyoruz ama hiç kimsenin ilgisini çekmiyor. Gün gelecek izin gelmemiş ise, izin gelir ise onlar mutlaka sana dönecek, yeri mekanı zamanı unutmayın, - Tohum atmak oluyor değil mi? Sen pozitif tohumlarını at da ister gül çıksın, ister kaktüs. Burada senin niyetin geçerli, ne çıktığı değil. Ondan sorumlu değilsiniz, Allahım hidayetimi arttır benim bugün öğrendiklerimi oda öğrensin diye dua edin, hep güzel düşünün, olursa olur, yine de Allah bilir, Olursa olur. 107 Selamlıyorum sizleri, hak dostlarından hak dostlarına selam olsun. Ünledim gelsene,diz çöküp te yere secde etsene. Zandan102 uzak bedenden uzak kalıpta hak divanına yüzünü sürsene. Sen sende oldukta, ben bende oldukta, biz ne doğru yolu ne de Kur-an’ı bilemeyiz. Zevk-i sefadan geçmeden dünya dirliğinde öze asla dönemeyiz. Bilerek geldik bu dünyaya, bilmeden gitmeyi asla istemeyiz. Madem istemeyiz, eğilmeliyiz yüz sürmeliyiz secdeye. Madem istemeyiz Kuran’a yakın gelmeliyiz. Yakın meratibinde103 olup Hakka el açıp onda olmalıyız. Dost adına gelirler, dosttan dosta selam verirler. Aldık verileni, bizden de verilir. Duyduk serzenişi mutmain104 oldu gönlüm, dilim, gözüm, kulağım. Sen hale eriştir Allahım dedik duana durduk. Bir halde kalmayı nasip et bizlere, Yol izni verdin, çıktık yoluna, ilahi emrin ile o yolda düzgün gitmeyi nasip et Allahım, Yolumuzdaki taşları besmele ile kaldırmayı nasip et Allahım, Her olayda, hatayı önce kendimizde sonra bir başkasında aramayı nasip et bize Allahım, Doğru fiil işlememizi, doğru halde bulunmamızı nasip et bize Allahım, Güzeli görüp de, çirkin deyip ayırmadan önce, çirkinin güzelliğinden bahsedip, güzeli her kişi, çirkini er kişi sever deyip, göğsümüze basmayı nasip et Allahım, Halden hale geçişleri kolay bilmemizi, yarası olanın yarasını sarmamızı, söz haktan geliyor ise, hak sözünü cümle ile paylaşmamızı nasip et bize Allahım, Her halde Eyvallah, demde ya Allah, her anda ilahi isim ve sıfatlarınla dilimizi tesbih etmeye alıştır ya Rabbim, Amin dedik, her güzel şeyi ille ver Allahım. Demeyiz, nasip ise o zaten gelir bize, yeter ki dilemiş olasın, yeter ki bizlere el açtırıp onu tekrar dilemelisin. Biz bunu bilmekteyiz. Daha da ötesine geçmek isteriz. İşimizi kolayla Allahım, Kalpte bir hastalık var ise, o kalbi temizlemek sahibine zor gelir ise, kanalda bir tıkanıklık vardır. Onu bilmeliyiz. O tıkanıklığın açılması mümkün değil mi? diye sorarsanız? Elbette mümkün. Ne ile açılır? Elbette, hak zikri ile, hak zikri deyip geçmeyin. Kalbi siler süpürür, temizler, oradaki olumsuz halleri bertaraf eder. Bir tek Allah bana yeter der, onun idrakinde kalmayı kendine mal 102 Zan : Her şeyde bir art niyet aramak, yanlış düşünüp yanlış yorumlamak. Meratip : Mertebe kelimesinin çoğuludur. Mertebeler, basamaklar, dereceler anlamındadır. 104 Mutmain : İnanmış, doyuma ulaşmış, tatmin olmuş. 103 108 eder. Dostum söyleşelim. Dilediniz bu halden uzak tutmayalım. Buyurun sorun söyleyelim. - Kalbe ispatın misafir gelmesi ne demek ? Kalbin ispatı; kalpte bulunan, verilen bütün bilgilerin doğruluğunu önce hak, sonra da kul ispat edecek doğruluğuna inanacak. Nasıl inanacak dersen, bir çok araştırma yapman gerekir, doğruluğunu sen onaylıyorsun ama, kalbin tasdik etmesi gerekir. Her olayda, her verdiğin kararda, her güzel işte kalbin tasdiki şarttır. İspatı şarttır. İspat neden gösterilir?S en o ispatı istersen, kalp tasdik eder onaylar. Sen ispatı istemezsen, onda gafil olursan, Hak onu ispat eder. Anlaşıldı mı? - İspat, kalpte hiç şüphenin olmaması mıdır ? Eyvallah, Eyvallah. Kırıntılar da olur. Onların da olmaması mümkün değil. Her yere o sıkıntı girer, her yere. Onu nasıl fark edeceğiz ? - Onu fark edebilmeniz, doğru sözün, yanlış sözün, iki farklı şeyin ayırt edilebilmesi için kalbin ispatı ve tasdiki gerekir onu sizler bulacaksınız. - Belki zamanla oturacak. Tabi ki zamanla oturacak. Dost size bir şey anlattı, ’’İçimde bir sıkıntı olduğunda kalbime soruyorum; ben bugün ne yaptım?’’ diye. Böyle, böyle çalışın bunlar size ayan olur. Siz yeter ki istemeyi bilin ilahi kudretten. Sen kulundan değil, önce Allahtan bekle her şeyi. Onaylamayı, onay almayı. Her güzel şeyi Rabbinden iste. O sana zaten vermiştir, o bilgilerin her biri sende mevcuttur. Sende nedir eksik olan bir düşün, o bilgilerin üzerini aç, sadece elinin tersiyle itmek ve elinin yüzüyle o perdeyi açmaktır. Kimi itiyorsun tersiyle? uygun olmayan şeyi, o bilgilerin mevcudiyetine inanıp içiyle de perdeyi açıyorsun. - Burada mutmain, Allah’a teslimiyette olmayı, ona tam bir teslimiyet halinde olmak gerekir. O da tamamen kalpte olan bir şey. Eyvallah, ama baştan bunu istemek çok yanlış olur. Hiçbir Hak dostu, hiçbir yaradılmış insanoğlu bunu çok kolay elde edemeyebilir. - Tabi bir çok çalışmalardan sonra olabilir. Eyvallah. Bu neye benzer biliyor musun? Ehliyetsiz kişinin araba sürmesine. Mutlaka ön bilgi olması gerekir. Kalbi kuvvetlendirin, kalbi dinlendirin. Kalbi öldürmeyin ,onu güldürün, kalbi huşu içinde edin. Kalbin huşu nerede olur? Namazda, Kuran’da, hak muhabbetinde. Coşar ama huşu içinde coşar, avazı çıktığı kadar bağırır, çığlık atar. Huşudan mı yoksa ondan mı? onu 109 ayırt etmek size ayandır .Evet buyurun efendim. Sormak istediğiniz bir çok şey var ama ne yazık ki utanıyorsunuz. - Ben sayılarla ilgili sormak istiyorum. Sayılar yok demiştiniz, ama geçenlerde evlerinizde 760 besmele okuyun denildi. Evet rastgele çekilmemesi lazım. Çerçeveye konmaması lazım. 760 besmele, ders celse içinde mi celse dışında mı önce bunu düşünmelisiniz. Celse derste mi, dersin dışında mı verildi? Emin misiniz, derste verildiğine ? O mutlaka bizden gelmemiştir. Eğer yazıda verilirse ders niteliğindedir. Sayıların çok önemi var .Dergahlarda müritlere belli sayılarda dualar verilir. Onun üzerine geçemez çünkü, yanar veya ruhen onu kaldıramaz. Bu rakamlar bunlara Eyvallah. Onun dışına çıkılamaz. Ben onun için teyit etmenizi istiyorum yazıysa yazıda onun önemi çok büyüktür hafife alınamaz. Bugüne kadar niye bunu söylemediniz ? - Ders olarak değil de bilgi olarak verilmişti diye hatırlıyorum. Ben emin olmak istiyorum. Hangi celsede, celsenin içinde mi, arada mı bu ne için verilmiştir. Mutlaka verilmiştir. Çerçeveye almayın diyoruz, şunun için çerçeveye almayın, sen 780 çek, 790 çek ,900 çek, tabi ki zaten yaptığınız bu, kendinizi sınırlamayın ama 900 çekersem böyle olur, 750 çekersem böyle olur, şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş, bunlara fikir yürütmeniz hoş değil. Bir de çerçeveye almayın derken, bir yerde sıkılırsınız, diliniz dolaşır ne dediğinizi bile anlamazsınız bu hallerden kaçının. Az olsun, dilin doğru söylesin. Bunun önemi çoktur. 40 tane, 50 tane vereceğine mürşidi kalkar 500 tane verir. Onu kaldıramaz, onun için siz zaten sayısız çekiyorsunuz bir çok zikirleri bunlara yasak yok, engel yok içiniz onu emrediyor. Bunu yapmakta hiçbir beis yok. Ama sayıların önemi derken, sayıyı almayın değil çerçeveye koymayın, sınırlamayın anlamındadır. Yazıdan mı, yazının dışından mı bunu öğrenmek istiyoruz. - Sayılar çok önemli demek ki, Çok önemli. Kuran, ayet, sıfat, ilim, kudret hepsi bir sayısal denge üzerinde kurulmuştur bu nedenle çok önemli. - Ebced ilmi var, bununla ilgili olarak bize bir yol gösterir mi ? Şimdi, ebced hesabını çok istiyorsunuz. Fakat ebced hesabından sonra neler yapmak istediğiniz, amacınız nedir? Önce bunu belirleyin, ondan sonra isteyin. Ebced hesabıyla neye ulaşmak istiyorsunuz? Bugün günümüzde bu ilimle uğraşan bir çok kişiler var. Bunun dediği onu tutmuyor, onun dediği bunu tutmuyor. Böyle bir ilme sahip olmayı elbette istemezsiniz. Peygamberimizin doğumu, yaşı, tarihi hepsi herkesçe bilinen durum, bunun dışında farklı bir rakam söylenirse o pek inandırıcı olmaz adına ebced hesabı derler, o da bize uymaz, ama ille de istiyorsanız mümkün. - Hurufat ilmiyle ebced hesabı aynı mıdır? 110 Farklıdır evlat. - Bir zamanlar hurufat ilmiyle ilgili bazı bilgiler verileceği söylenmişti. Bizim için o daha mı faydalı olacaktı ? Hurufat ilmi ayrı, ebced hesabı ayrı. Allah’ın isim ve sıfatlarıyla oluşan aranıp bulunan bir çok olaylar vardır. Tesbiti ayandır. Ama bunlarla uğraşmak seni evinden, yurdundan, çoluğundan, çocuğundan eder. Anladın mı? Kafada hep o vardır. Gönülde hep o vardır, şunu öğreneyim, bunu öğreneyim. Yavaş yavaş giderseniz, önce Kuran’ı okuyup, hatmederseniz bu bizce daha sağlıklıdır. - Kuran’ı okurken bir çok ayette çift gelir ve aynı anlamlar bir kaç yerde geçer ve Kuranda da biz size bunları tekrar tekrar veriyoruz, anlamanız için der. Biz ilk okuduğumuzda zaten anlayamamışız gibi geliyor. Ey, beyaz elbisesine bürünmüş ya Muhammed. O iki surede de geçer. Gecenin bir vaktinde kalk namaz kıl, öyle mi ? - Evet. İki ayrı surede geçer. Niye iki ayrı surede konmuş? - Tekrar etmemiz için mi? Zikir gibi bir şey mi? Bunlar o kadar ince ayardır ki, o kadar ince ayardır ki, gönül o ayara girdi mi, bunların neden böyle verilmiş olduğuna siz şahit olursunuz. Mesela dost kulağın ilmiyle bir şey ifade etmek istedi. - İki anlamı olduğunu, Ya, evet onun da iki anlamı olduğunu bilin. Biri batıni, biri zahiri. Biri Medine’de inmiştir. Fatiha da öyledir. Bunlar muhkem105 ayetlerdir. Öyle ayetler vardır ki, bir çok açılımlara vesile olur. Ne açılımı dersen, elbette gönül açılımı. O açıldı mı zaten yolun açılmış demektir. Gönlün açılması, ilmen, fikren, zikren, vücudunda her aza ona açıktır. İlahi bilgiler gelir gider, gelir gider. Öyle ayetler vardır ki bunlara dikkat eder. Anahtardır. Bunu söylemem yersiz, izin yok. Bunları siz bulacaksınız, gönül evet diyecek. İşte bu, Anlaşıldı mı? Çok okuyun Kuran’ı çok okuyun. Evet sorun. Soru istiyoruz. - Kalbimizin çığlık atması ve bizim onu duymamamız nasıl bir şey ? Siz duyuyorsunuz. Bak ne güzel dedin. Onu siz duyuyorsunuz. O size kendini nasıl belli ediyor. İç huzursuzluğu, o gün sadece öfkelenmek, vara yoğa öfkelenmek, huzursuzluk, ibadet etmeme, namaz kılmak istememe, şunlar 105 Muhkem : Her hangi bir yoruma gerek olmayan ayetler. 111 bunlar, kalbin çığlıklarıdır. Bunlar olduğunda çığlık atar kalp. Bir türlü sakinleşmez. Bana dön der, ben de ol der. Dön içine de gör bak neler var der. Kalbin isyanı, o size defalarca seslenir, defalarca seslenir, farkında bile olmazsınız. - Vücud, öbür taraftan çekiyordur bizi. Tabi ki, farkında bile olmazsınız. Bir çok kişi verebilirim bu konuyla ilgili. İki tek atayım bastırayım der ,unutayım der. Her çirkin fiilde kalp isyandadır, çığlık atar, feryad eder, hüzünlere boğulur, üzülür. Farklı, farklı kavramlardır bunlar. Kulak verirsen kalbin sesini dinlersen her şey kuluna ayandır, hiçbir şey gizli değildir. Gizlilik bizim eserimizdir. Böyle diyeceksiniz. Ayan ise Rabbin eseridir. O perdeleri bizler çekiyoruz demelisin. Anlaşıldı mı? O da varlığının tezahürüdür. Olay bu. - O zaman herkes her şeyi bilerek veya bilmeyerek yapmıyor. Evet, o çok sesleniyor ama kapalıysa kulakları duymuyor. İç ses çok önemli. Seni uyarır tehlikelerden uyarır, kulak ver ona. - Kulak vermezsek, bir olayla canımız yanıyor sonra değil mi ? Kulak ver, seni bir çok kötülüklerden alıkor. Uzak tutar, korur sizleri. Gitme der. Gideyim mi, gitmeyeyim mi diye sorduğunda da, o işte hayır varsa kalbini bir huzur kaplar. “Hayırsa”, “gitmeyse”, telaşlara kapılırsın. Farkında olmadan ne yaptığını bilemezsin. Olay budur. Açık gelir sözümüz, bilene ayan, bilmeyene kapalıdır. Her varlığın bir eseri vardır. O eseri kime, neye ,nasıl bıraktığı da çok önemlidir. Her biriniz bir eser bırakıp gideceksiniz bu alemden. Tıpkı bizlerin bıraktığı gibi. Önemli olan nedir bilir misin evlat, o eserin ne şekilde kullanılıp, ne şekilde hak yolu üzerine konulacağı bu çok önemlidir. Büyükleriniz sizlere de bir çok eser bıraktı. Hangi eserin ucundan tutup şöyle bir yücelere atabildiniz. Varsa bu çok güzel bir şey, ne mutlu size derim. Yoksa eser yaratmak için bak bir çok olaylar zuhurda. Çocuklarınıza, yakınlarınıza bırakacağınız bir eser olmalı. Bildiklerinizi gizleyip saklamanıza hiç gerek yok. Kötü bir iş yapmadığınız apaşikar. Bundan dolayı da yakınlarınız size dirsek çevirecekse bırakın çevirsinler. Böyle yakınlık olmasın daha iyi. Bak bunlarda ince, düşünülmesi gereken şeyler. Kim ne derse desin, ister aklını yitireceksin, ister hu, hulara mı karıştın? Keşke, hu, hulara karışabilsek. Hu deryasında eriyip te yok oluversek. Kim ne derse desin, hak yolu Kuran yolu. Bunun üzerine laf edene Allahselamet versin, hüsrandır sonu, hüsrandır. O öyle zorluklarla karşılaşır ki, sen demeden o kurtar beni der. İşte o kadar. Dili bu tür laflardan uzak tutmalı. Bu tür halleri dile var etmemeli. 112 Allahizin verdiği kişileri bir araya toplar. İsim vermediklerini değil. Siz dualarınızla onlara yardımcı olabilirsiniz. O da okudunuz ya ilahi levhada mevcut ise olur. Mevcut değilse sen neyi değiştirirsin ki. Günü geldi verilir, önceden veliydi, şimdi ne oldu da bu hale geldi dedirtir. Ne haline güven, ne yarınına güven, ne yakınına güven, ne maddi alemine güven. Her şey gelip geçici böyle bil. Yüzleşirsin, yok olursun. Sen de ne kalır, bir tek sahip olduğun varlık elbisen. Gel çağrısını duyduğunda onu da burada bırakıp gidersin. Olay bu, sadece seni terk etmeyen, nedir? Amelin. Takva sahipleri bunu çok iyi bilir. İşte o elbiselerden giyinin. Takva elbisesi giyinin. Sürekli okuyun. Hak ilmini geliştirin bu sayede aklınızı diri tutarsınız. Sürekli okuyun, hal edinin, bilgi dağarcığınıza bilgiler eklensin. Eyvallah. Geceniz hayırlı Yarınlarınız umutlu olsun. Şerler beri kalsın, hayırlar bize dönsün. - Bir dua yaptırır mısınız? Allahım omuzlarımızdan ötede duman kalmasın, Allahım dedik, ya Muhammed dedik ya Ali, ya Hasan, Hüseyin dedik, dedik te boynumuzu yere eğdik, yolumuz diyen kul olduk, duasız kalma diyen nidayı duyduk sen duyanlardan eğle Allahım, Sen görenlerden, bilenlerden eğle Allahım, Yarınlarımızı adın gibi hayırlı, mübarek kıl Allahım, Çocuklarımıza hidayet nuru nasip et Allahım, Yakınlarımızı hidayet nurunla şereflendir Allahım, Allahım biz istiyoruz, inşAllahsenin istediğini istememizi nasip et, Allahım yine de sen bilirsin, her şeyimizi sana emanet ettik, koruyup kollayan sensin, dara düşmeden önce haberini veren yine sensin, uyanık olmamızı, bu olaylar karşısında daim diri olmamızı nasip et Allahım, Amin. Lâ ilâhe illallah Muhammed en Resûlullah, Suphansın sana inandık, iman ettik Allahım, sen koru bizleri. Ünvanım ile değil,kırbam ile geleyim, kırbam ile. Kırba nedir? Kırba, içinde su taşınan su kabı. Kırbam ile geleyim. Lütfunla lütuflanayım. Hak kapısı diye gönül kapılarını çalayım. Bir tek nefesini yine senin izin verdiğin kişilerden alayım. Amin. İlmimizi arttır Allahım, sana ulaşmayı bu dünyada nasip et bize Allahım. Sana koşarak gelmeyi nasip et Allahım. O aşkı içimize sundur Allahım. Ne olur sende olmayı nasip et Allahım. Sadece seninle nefes alıp, seninle nefes vermeyi bize nasip et Allahım, Amin. 113 Büyük Allahım kudret sahibi Allahım hamd olsun. Göçenlerimize bir Fatiha okuyalım, Amin. Barış nasip et. Ülkemizi her türlü felaketlerden koru Allahım, Allah diyen bol olsun. Eşhedu En La İlâhe İllâllah ve Eşhedu Enne Muhammed en Abduhu ve Resuluhu(3 kez). Diyerek nefesimizi sana iade etmeyi nasip et Ya Rabbi Ya Resullullah. Tüm erenlere, Ehl-i beyte selam olsun, Ahmet Hüsamettin hazretlerine. Selam olsun. Selam olsun, 30.03.2012 Bismillahirrahmanirrahim, Allahadıyla gelinir bu sofraya, birler halkayı hak adına, her şey ayandır. Mizan, ölçü içinde her kulunda karardır. Seversen sevilensindir. Her olayda önce ona dönüp sonra cümle ile hizmettesin derim. İlahi ses ile ses verir. İlahi nazar, gönlü ile ölçüyü hak eden anda nazarı alır. Bir makam üzere konuşulan, bir makam üzeredir. Bu öğretilerin gelişi bu düzenin içinde yazılmış derlenip toplanmış. Rabbim dilerse günler geceler biter sözler bitmez. Nasıl irade ettiyse yürüyüş o sayededir. Gel dost gel, hak kelamı edelim. Gönüller coştu hep o feyizle aşk şarabı içelim. Sen ben yok, hepimiz onda biriz. O birlik adına burada ilahi emir üzere ahde vefa gösteririz. Yürü yolun Tevhit’ dir. Tevhidin ta kendisidir. İlahi vahdetin oldurmasıyladır. Sen o Tevhidi önce kendi içinde kur, öyle kur ki, inan o gözler hiç yanlış görmez, o kulaklar hiç yanlış bir şey işitmez, o dil, o dudaklar sadece Tevhidin zikridir. Çünkü onda bir olmuştur. Bir cana dokun, bir tene dokun, aslında o senin tenindir, senin canındır. Sen de git başkasına dokun, sık elini, kolunu o kol senin kolundur, işte Tevhid’dir. Hepiniz birsiniz aslında şeklen ve zikren birsiniz. Bu böyle bilinmelidir. Hayata dönüp baktığında her biriniz o hayatı hikaye edecek bir çok malzeme toplamışsınızdır. Bazen düşlersiniz kalemimi alsam yazıp, yazıp da bir kapta mı toplasam. Nerde neyi toplarsan topla, neyi yaşarsan yaşa uygun olan sadece onun ol dediğini yaşarsan, ahde vefa gösterip orada şaşmaz kalırsın. Sözleşmede yaşadığın her neyse mevcut olmuş şikayetin kime, ne diye sen bunları biliyordun. Melekler tanıktı buna, Rabbin tanıktı buna, önce onun tanıklığı önemli. Burada döndün hakikatin tam tersine, sen bir hakikatsin, sen onun manasısın. Varlığın hakikatin meyvesi, o meyve bir gün düşecek karışacak toprağa, kaybolur mu? Asla. Yine oradan kendini gösterecek, türlü elem, keder, zahmet çekecek belki ama sesi hiç çıkmayacak. Tam teslimiyettir bu. Boyu hakka uzayacak, Elhamdülillah diyecek. Yüce Allahım bu meclis senin adına kuruldu. Bu mecliste var olanlar hakikatin öğretisine boyun eğdi. Sen bunları bir potada toplamamızı nasip eyle. Bu ilahi bilgileri her zerremize kaydetmemizi nasip eyle. Yaradılış keyfiyetimizi buradan göçünceye kadar o keyfiyetin farkına varmamızı nasip eyle Allahım. Biz hiçiz, biz varlığız. Bizi var edenin kendinden ayrı değiliz, bilerek var etti. Şimdi neden hiçliğimizi ister. Hiç geldin hiç gideceksin. Bunda tuhaf, abes bir şey yok. Elbiseler farklı farklı. Her makamın, her mertebenin öyle çok, öyle renkli elbiseleri var ki, her biri insanoğluna hazırlanmış. Her tekamülde 114 belki bir beden düşecek, yeni mintan giyecek varlık böylece hiçliğe dönecek. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Selam, selam dedikte girdik ikinci kez yuvaya. Ne kadar haz alıyorsak o haz ile veririz öğretiyi sonuna kadar. Ne bilgeyiz, ne veli, ne nebi. Sadece, sadece öğreti için aldık görevi, kayıtsız şartsız veririz, hiçbir bedel karşılığı görmeden, beklemeden infak106 ederiz. Dostum, önce dostluk kurulur vücut ile, sonra dostluk kuruldu mu dönersin içine, geçersin vücuttan da öteye. Onu tanırsın, onu bilirsin. Diyelim ki onu da öğrendin, geçersin sonra onunda ötesine. Zahirden batına, batından ise hakka, yani zata. Sorun diyelim karşılıklı hem hal edelim, madem hoşa gider bu hal, bizde sizi hoşnut edelim, öyle sorular sorun ki bilmediğinizi öğretelim, günlük işinizi zaten sizler biliyorsunuz, bizden mecal beklemeyin haydi sorun. - Ayanı sabite, Dost anlattı, kaderi mutlak’ın içinde, ilahi ilmin sırrında, o öyle bir sır ki, ledun ilmine ait, o kuluna ayan olmaz, o sadece yüceden kuluna gelen emanettir. Kutsal hediye de, emanet de, yaa nasıl nelere yüklendiğinizi bir düşünün, bir düşünün. Sizdeki mevcudiyetin sebeplerini düşünün, rabbim neler yüklemiş, her verdiği nimete ne kadar şükretsek az değil mi? Her olaya vakıf her şeyi bilen geleceği gören sadece vücut bedeninden ibaret olmadığımızı bilin. Bir derin dönersek bilgiye, o dönüş bizi götürür çok çok ileriye. O zaman her şey sana perde arkası değil, perde önü olur konuşursun karşı karşıya. Bu, bu kadarla yetsin, evet bekliyorum sorun bakalım sorularla yerlerinizi belirleyeceğiz. - Bazen gönlümüz bir şeyi duyduğu zaman kalbimiz yerinden çıkacak gibi oluyor, bazen de taş gibi oluyor bu neden ? Gönül nedir, kalp nedir önce onu bil, önce onu anlat gönülde ne duyuyorsun, sonra kalpte ne oluyor ? - Heyecan duyuyorum, çok sevdiğim bir şey beni, maddi değil manevi, bazen taş kesiliyor hiçbir şey hissetmiyorum. Günlük olayların yansımasıdır taş hali, ondan önceki olaylar manadandır, gönül kalp ayrılmaz onlar bir bütündür, bir avuç et parçasıdır. Ama bir çok mazhariyete vasıftır, her olay onda mevcuttur, ayandır o bilgiye vakıftır. Rabbimin kulu ile arasındaki alışveriş merkezidir. - Kalp ile beyin arasında bir bağlantı , Olmaz mı, olmaz mı, Çalışmalarımızı hızlandırmak için ne yapmak gerekiyor ? Yapılacak çok şey var, hepinize süratle çalışın çok az kaldı, çok az dediğimiz sizi hızlandırmaktı, onun için hakikaten çok az kaldı bunu tekrara edelim, oturmakla olmaz el kol bağlamakla olmaz, özel zevklere ayrılan vakit 106 İnfak : Allahrızası için, malını Allahyolunda sarf etmek. 115 ona ayrılmalı öncelikle. Öncelik hep Allahiçindir, önceliği Allah’a verin demiştik buna dikkat edilmeli. Ne ile yaşıyorsan, ne ile yatıp kalkıyorsan, orada o şekilde uyanacaksınız. Anladınız mı? Keşke kuran okuyarak yatsan, kuran okuyarak kalksan, onun üzerinde çalışıyor olsan da orada da kuranla uyansan evlat. Alim desinler alim Allahilmine sahip çıktı desinler, Allahilmi ile zerreleri arıttı yıkadı yuğdu desinler. Diyenler desinler ki yüce alem, çalışmıyorsunuz demiyorum, çalışanları çalışmayanları da görüyoruz, ne olur rica ediyorum bomboş gelmeyin, laf olsun diye gelmeyin çalışın, kimi hal ile çalışır, kimi bunlardan uzak gibi görünür başka işlerle meşguldür, o da bir çalışmadır, ille kitap okuyun, kuran okuyun yazı yazın şunu alın bunu alın demiyorum, ama bir fiil çalışılması gerekir, - Tefekkür mü ? Tefekkür var onun içinde kuran okuyun, Allahın ilmini araştırın, Allahın isimleri dedik verdik, kaçınız hazırladı bana bir söyleyin, ben hazırladım deyin, kaçınız hazırladı ? Medyumun hazırlaması gerekli miydi? Ona istersek veririz, o istedi mi veriyoruz. Onun işi çalışmak değildi, ama o çalışmadı kendisi için çalıştı. Şimdi ben kaçınız çalıştı kaçınız çalışmadı derken söylememek sessiz kalmak sizlere nasıl bir hal veriyor onu bana söyler misiniz, bulunduğunuz hali anlatır mısınız, açıkça dürüstçe mertçe,(suçluluk, üzüntü) daha ne kadar hissedeceksiniz bu suçluluğu bir de onu sorayım, daha ne zamana kadar, hayır o zaman buradan alacağınız yoksa, veya bunları bir hale koyamadı iseniz, ufacıcık bir şey ürettiğinizi görmek istiyoruz, görmek istiyoruz, söyleyecek başka bir şey bulamıyorum. Evet soru sorun çabucak, Ben şöyle demek istemiştim, yetemediğimiz yerde ne yapmalıyız? Yetemediğin yerde dosttan yardım alabilirsiniz, bu kadar açık, dosttan yardım alabilirsin. Dostun kendisinden değil bizler kanalı ile, yardımı ile verilecek. Evet, çabuk çabuk, - Bazen bize de ilhamlar gelebilir mi? İçimize güzel sözler, Allahı andığımızda düşündüğümüzde mesela, Şimdi gelebilir mi dersen, bunun pazarlığına girmek olmaz, evet ama bu pazarlık, unutma bunlar çok beklenen şeyler değil bunlar çalışarak elde edilecek şeyler değil, öncelikle bunu bilin. Beden öyle büyük sınavlardan geçer ki, bu ufacık yaşlardan başlar, ufacıcık yaşlarda, bir kere ana, babası olan çocuklara bu görev verilmez, mutlaka ya yetim ya öksüz olacaksın, hem anneden hem babadan yetim ve öksüz olacaksın. Anne, baba olmayacak çok zaruretlerden geçeceksin. Çok çirkin hadiselerle burun buruna geleceksin ama bir koruyanının da olduğunu hiç unutmayacaksın. Gölge hep arkanda hep mevcuttur, seni en kötü yerlerden çeker alır, sana bir şey olmaz ama onlarla burun buruna gelmek zorundasın. Plan bu. Saf hane, saf hane ufak tefek bir şeyler verilir. Kaldırabilecek misin, o güç var mı sende, o denenir, kaldırabiliyorsan daha da fazlası verilir. Böyle böyle öyle bir hal gelir ki çalışma ile elde edilemez evlat. Safsatalar ile vakit geçirmek olur. Sen ona yönel, ona yönel ona yönel. Ha ille annesiz babasız mı 116 olması gerekiyor, hayır gönül ölçüne göre verilir, öyle bilge öyle malumata tabiisindir ki, Allah o perdeyi bazen açar, oraya bir tecelli eder konuşturur. Nereye eder dile eder, konuşan dil onun dili olur. İlk okul beşe kadar okumuş bir yavrudan ne beklersin sen tasavvuf dersi, beklenir mi? Kime sorarsan sor, okumuş bilge alimlerden ders almayı uygun görür. Hiç okul mektebi olmamış hayatı böyle sıkıntılar içinde geçmiş bir insanı tercih etmezsin ama biz viranelerdeyiz, çünkü oralardaki hazinedir bizim için önemli olan, anladın mı viranedeki hazine. Hazinelerin orada olduğunun bilincindeyiz. Bu kadar. Başka bir şey sormak isterseniz sorun çekinmeyin, sonra bu sorma işlemini kapatacağız. Herkes çekiniyorsa soramıyorsa beklemek yoruyor bizi, haydi, Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 117 De ki : Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.(Cum’a suresi – 8. Ayet) 118 2012 Yılı NISAN ayında derlenen Yazılar. 119 Nisan ayı kapak resmi : İkili Karanfil Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012 Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi. Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını dış dünyaya kapattık, onları uyuttuk. Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim.(Kehf suresi – 10/12) 120 Selam Olsun 04.04.2012 Hak, hak diyenler gelsin beri, halk halk diyenler olsun bizden geri. Bir keramet ondan olsun. Bir insanı örnek ver, insanı kamil değerlerinde bulunsun. Bir alem göster bana onda hak uzak olsun. Her şey ondandır ve ona dönüş seyri mutlak görülür. Seferi seherde alınır. Bil, bilme o davet kulağına çalınır. Bilir miydin bu yolla hakkı öğreneceğini? Bilirmiydin insanın bütün vasıflarını bu yolla öğreneceğini? Bilir miydin, bu uğurda can verecek hale gelebilmek, o kurbiyetin107 içinde kendini bulmak, hoş bir seda ile gaflet uykusundan uyanmak, bilebilir miydin? yaşamasaydın bunları? Sana denmedi terk et dünyanı. Tek yaşam ahirette vardır. Sana bu denmedi. Sana ne dendi? Allah'a yüzün dönsün, onun gönderdiği kitaba kul boyun eğsin, secdeyi öğrensin. Hem ahireti hem dünyayı birlikte yaşa. Küfrana108 dalma her anın şükran içinde olsun. Bildin ise bunları uydun gel çağrısına, bilmedin ise bunları bir öğretecek, bir dost çıkarır karşına. Hiç bir şeyin ile sakın böbürlenme, yürüyüşünü asla değiştirme, sadece ona yakın gel. İsyan içinde olduğunu da asla unutma. Her an besmele, her saat, “La ilahe illallah” zikrine devam et. Ne şekle ne dünyevi zevklere bak ama bağlanma. Onların da şu yaşadığın dünyada onlarla birlikte yaşanacağını sakın unutma. Tamahın109 haktan yana olsun. Gaflet her zaman senin dışında kalsın. Bir perde açıldı. Her açılışta yeni bir açılışa adım atılır. Bu sayede bir çok perdelerin açılacağı kul isterse ona dönük yaşarsa yapamayacağı bir şey yoktur. Sade kişilik vasfı taşıyın sade insan olun. Diğerlerinden farkın senin takva sahibi olmandır. Sadece onu çok sev. Ondan maksat seni var edeni ve Resulunu tanı, onu bil. Onun ehli beytini bil, sana gönderdiği bu kitabını bil. Ademden itibaren bütün peygamberlerin her biri, Kelimeyi Tevhid zikriyle gelmişlerdir. Önce içte, sonra dışta yaşamış ve yaşatmışlardır. Bunları bilin. Tevhidin esası dedik, yıllarca verdik, onları öğrenin ve bilmeyene de öğretin. Yükümlüsünüz, zorunlusunuz, her bilmeyenden sizler mesulsunuz. Kaynak hep akar gelir. Burada ki kaplar gönül kaplarınızdır. Onlar dolar, dolar boşalır. Sen boşalt ki tekrar dolsun kabın. Taze bilgiyle dolsun, taze nimeti ile dolsun. Şevk ile kılarsın namazı, şevk ile, Hak zikrine uzanırsın o yolculuktur. Hakka yolculuktur. O zikir seni ona götürür. Dilerim o yolculuk hep bu şekil devam eder, bir gün murat hasıl olur. Hak ile bütünleşmek her şeyi bir anda 107 Kurbiyet : Allah’a yakın olma hali, îman ve ibâdetle Allah'a mânen yakın olmak. Küfran : Allah’ın ihsan ettiği nimetleri bilmeme, nankörlük etme. 109 Tamah : Açgözlülük. 108 121 silip süpürmekle mümkün olur. Bu hayatın zarureti, debdebesi ve bir çok günaha sokacak, heveslendirecek sizlerle daima aşağı yukarı oynayacak. Bu meydan böyle bir meydan, ya burada yer alırsın ya da misafirim dersin onda karar kılarsın, zaaflarınızı dünyevi zaaflardan söz ediyoruz tek tek ayıklamalıyız, her biri birer libas110 ise onların çıkarılması artık hak oldu sizlere. Hukuk nasıl gözetilir, dediğinde öyle bir hak çıkar ki karşına hukuk da, adalet de, affetmek de, sevmek de, merhamet de, şefkat de onda cem olmuştur. Sen sadece seni bil, sen sendeki gerçeği merkezi bil, rabbin neyle bağlantı kurar onu bil, o kaynağın gelişini gidişini bil, etten kemikten kandan sudan değilsin, ahh evlat bir çok vasıflara ait libaslar var, her libas belli bir kalıpdan giyilir. Allahımın tayin ettiği şekli sabit olan tekzifatı111 mümkün olan gerçekte sadece halk değil hak olan, işte o libaslar oradan o kuluna giydirilir, arada hatadan uzak, o halde olun, o hali zevalden112 uzak, ata ile bir benimseyin, La ilahe illallah muhammed en resullullah. İlle şefaat113 ya-rabbi, ille şefaat ya-rabbi, ille şefaat ya-rabbi. Hak muradıdır bilinsin, gerçekteyiz yanlışa meyletmeyiz, bu ikrar edilsin, bu fasılda böyle geçecek, bu derlenip toplasın, öyle seyir, öyle seyir anları vardır ki, ehil olanlara gün gelende açık seçik gösterilecek. Hal ehli, illa hal ehli dost bulalım, kalden uzak ona sımsıkı sarılalım, onun sözlerinde gerçeği bulalım, La ilahe illallah Muhammed en resullullah. Sen, Allahın isim ve sıfatlarını tanımazsan nasıl namaz kılarsın, secde edersin önce o bilinmeli, onu isimleri ve sıfatları, heyeti bilinmeli, sonra secde edip, o keyfiyet bir başkadır o bilinç ile var secdeye o bilinç ile aç ellerini yüceye, hakikat erbabı kişiler, veliler, nebiler, hak erenleri her biri bu yoldan geçip gittiler, geride bir çok eserlerini bıraktılar, hal ve davranışlarını sergilediler, hala onlar günümüzde olduğu gibi anılırlar böyle iz bırakmak her veliye has değil. Allahım, güzel şeylerde nişanımız olsun, hizmetiniz ahenkli hak üzere olsun. Her şey hak için, hak için kim ki bir el verdi, hak için bir cana, o el mislisiyle geri dönecek bir gün sana. Kim ki kimin toprağına bir tohum attı, ona öyle bir nazar etti ki, o nazar o ekilen tohum misliyle geri dönecek sana. Meyvesi her bir koldan dağılacak, nasıl nazar ettiğine göre ayar içinde, ancak rabbim bilecek öyle güzel niyetler ile serptik ki toprağa tohumları, o tohumlar gelecek yeşerip filizler verdiğinde kim bilir kimin sofrasında yerini alacak sen niyette çürümüş olma. O niyeti, sana ondan gelen bir hediye olarak kabul et, onun için hayra yönelik kullan, şer ona hiç uğramasın, şer aklına bile gelmesin. 110 Libas : Giysi Tekzifat : Dağıtım işi. 112 Zeval : Yok olma, yok edilme, suç, kabahat, mesuliyet. 113 Şefaat : Birinin bağışlanması için aracı olma. 111 122 Bir gün fidan olup da göz önüne çıktığında seni şaşırtacak işte o zaman ellerini açıp şükürler Allahım dedirtecek, çok küçük misaller bunlar ama hal ehline, hak yolcusuna önceden verilecek işaretler ve nişanlardır bunlar bak gözlerine, bak hal ve davranışlarına, anla karşındakini anla, her biriniz bunu yapabilirsiniz, o kıvama gelindi demekten hicap duyarım ama o hale girmek için adım attınız, keşiflerin açık olması beklentimiz değil beklediğimizdir. Her zorun yanında bir kolaylığı gösterir, bu geçittesiniz unutmayın bir süreç başlatıldı, hayırlı olsun yolunuz, engelsiz açık olsun, Eyvallah, Eyvallah. Allahım, hasta olan bütün dostlarımıza şifalar, yine de sen bilirsin, biz sadece ruhlarına ve bedenlerine, senden şafi isminle gelecek şifanı diliyoruz, vermek, vermemek senin iradende Allahım. Yine de sen bilirsin diyoruz, her şeyi bilen sensin Allahım, bizlere doğru olanı, hayır olanı istet. Bizlere daima senin murad ettiğin, güzelliği istet ya rabbim. Amin, amin, tüm hastaların ruhlarına ve bedenlerine acil şifalar ver Allahım, sen bilirsin ya rabbim, her birimizin işini hayırlı et ya rabbim. - Biraz önce hak için cana el vermek dediniz, biraz açar mısınız? Allahın rızasını kazanmak, Allahın rızasını kazanayım diye işe başlamak doğru değil bizce, sadece onun zaruretini gidermek, yine Allahiçin (yani birine yardımcı olmak mı?) her bakımdan, yüzüne bak anlarsın, - Bu, torağına tohum atmak, gidip onun bahçesini ekmek gibi bir şey mi? Gönül bahçene, önce beden gönül bahçene at tohumu, orada yeşersin misli ile dönsün sana geri. Bir örnek derseniz; sadece sevgi tohumu, sevgi ile koşulsuz sevgi, karşılıksız sevgi, hiçbir karşılığını beklemeden sadece sen sev. Dualarınla birleştir sevgini bol bol dualarınla, - Bir de, bir süreçten bahsettiniz bu hak yolunun sürecinden, Evet, geçiş verildi biliyorsunuz, öyle her şey bugün verildi, yarın herkes iş başına denmez, türlü türlü sınavlar edilir, türlü türlü cengaverler ile karşılaşırsınız, olmanız gereken yeri sizler tayin edeceksiniz, görevler bu nispette verilecek, ama öyle güzel şeyler var ki, onun sonunda, şu sofrada o ilahi hizmeti hak için ilahi yardımı yapamayacak insan yok görmüyorum, herkes ona dönük yaşıyor, şükürler olsun, hamd olsun, yatın kalkın Allahdeyin, avaz avaz bağırın hiçbir şeyden de korkmayın, o istemedikçe hiçbir şey olmaz. Onun türlü koruyucuları var, sağınız solunuz önünüz arkanız, hep dolu hep dolu, o kadar çok ki, on bin insan varsa, yüz bin koruyucu var, on katı, onun için yerleri gökleri rabbim öyle güzel öyle bir intizam içinde yaratmış ki hepsi onun bilincinde, bir mükemmellik dahilinde. 123 - Tevhidi ilkönce içinizde yaşayın, bundan sorumlusunuz, bilmeyenlere öğretmekle sorumlusunuz denilmişti, tevhidi yaşamak için daha önceden söylendiği gibi sükut mu gerekiyor? Yoo hayır, şimdi tevhidi bedeninde yaşamak ne oluyor, bir de tevhid secdesi var, şu konuşma tevhittir, bu ağız tevhittir, göz tevhittir, her birinin hizmeti her birinin görevi diğerinden farklıdır. Bedeninde yaşa dediğimiz tevhid; organlarınla, hücrelerinle, zerrenle, kılınla, bütün etinle, kemiğinle, derinle, bütün var edilmiş her şeyi sineye çekip; Allah bana bunu verdi, bu Allahımın bana nimetidir diyebilmek. Onu öyle bir kabullenin, sevin, okşayın ki, Allahvergisi deyin. Şu konuşmalarım, Allahın ilmi iradesiyledir. Allahım, sana hamd-ü senalar olsun, konuşturan sensin, konuştuğum sözcükleri sıra sıra veren sensin yarabbim. Hiçbiri onun ilminin dışında gerçekleşmez. Siz, kainatta yaratılmış her ne var ise, kendi bedenindekilerle onları birleyebildiğinizde Cem-ül Cem olur. Uğursuzluk, yolsuzluk, kedi, köpek, insan, kurt, kuş, tozu, taşı, toprağı, bulutu, yağmuru, denizi, doluyu, denizin içinde var olmuş her şeyi, her var edilen şey, hepsi Tevhidin ta kendisi, hiçbiri ayrı değil buna inanın. Biraz zora sokuyor Rabbim kullarını, neden? Çok seviyor, onların bir şeyleri bulmak ve öğrenmek için verdikleri çabadan hoşnut oluyor aslında. O sizi sevgiyle, sevgiyle izliyor, bunu unutmayın. Bunca iştiyak, bunca sevgi, bunca çaba hiç boşuna değil. Bunu bilin. - Bir kimseye Allahdedirtemiyorsanız vebali sizedir denilmişti. Evet, evet hep dedirteceksiniz. Bir hasta gördünüz baktınız ki bitkin, koluna girip onun hatırını sorun, neyiniz var? Size yardımcı olabilir miyim? Mutlaka size bir açık verecektir evladım. Ya tansiyonum var, ya şekerim var, ya da ayaklarım hasta, ya da şu bu. Orada yapmanız gereken, Sizi zorlamayacak şekilde ona yardımcı olmak. Bir de var ki, hayır olsun diye yaparsın aslında hayır değil o şer’dir. Sen kendini zora sokmayacak şekilde ona yardımcı olduğunda, o Allahrızası için olur. Görmeyeni elli adım yürütebilmek, bu hadistir, cehennemi bulur diye. Aslında o değildir. Ona ışık olmak, ona el ayak olmak amaç budur. Hiç bir beklenti yok, bakın yapılan şeyde, hiçbir beklenti yok. Sadece onu hoşnut etmek için. Okula gidiyorsunuz, çocukları görüyorsunuz, sefalet içinde üstü başı, Onlara yardımcı olun. çok çirkin yerlerde Sofrasına yemek konmayan öyle çok insan var ki, zaman zaman fakir sofralarında yer alın demiştik, o nedir bilir misiniz? 124 Onların pişirdiği zaten yok, amaç onları utandırmadan sizde varolanı onlara vermektir. İşte bunları yapın. - İnfak114 mı? İnfak, evet. Her şekilde paylaşın ama, kendini zora sokacak şeyleri istemiyoruz. Sende fazla olanı infak et. Sen zaruret içinde iken bir başka zaruretli insanın yanında yer alman seni daha da zarurete sokacaksa bu sevap değil, günah olur. O çocukları görün. Yırtık ayakkabılarla, üst başla okula gidiyorlar. Ne kadar bunları yapacağız, ne zamana kadar dediğinizde de, siz başlayın Allahyardım eder. Bir defacık da olsa bir şeyler yapın. Yaşlıların yanına gidin, onların sohbetlerine katılın. Kime ne yapıyorsanız bir gün o hale düşebilirim, bende düşebilirim diyerek yapın. Onlar da bana yapsın, bende cenneti kazanayım asla. İşgüzarlıktır, safiyetlik yoktur böyle davranışta. - Bazen dostlarımız, arkadaşlarımız davranış şeklimiz günaha mı giriyor? hakkında konuşuyoruz, bu Konuşmak, eğer fitne üretmekse Eyvallah. Sadece onun haline birbirimizi yardımcı etmek amacıyla konuşuluyorsa bunun ne günahı, ne de sevabı var. Bakın çok ince ayrıntılar var, ne günahı var ne sevabı. Bu kısasa kısas, kıtale kıtal gibi bir olaydır bu. Ama fitne üretiyorsa, onun söylediğini ona söylüyorsa, bu insanlardan kaçın, yanlarına yaklaşmayın. Yani, görünen bir şeyi, herkesin bildiği bir şeyi bilgilendirmek için tekrar söylemek sonuçta fitne mi oluyor? Hayır, yani şimdi burada fitne var demiyorum, o tür insanlardan kaçın. Ona bir sır verip de, o sırrı farklı onbeş, yirmi kişiye anlatırsa bir insan, burada dostluk olmaz. Ama herkesin bildiğini söylemek ayrı. - Allahın isim ve sıfatlarıyla birlikte, bunları bilerek namaz kılın dediniz, Şimdi, Allahın tevhid makamında olan bütün veliler, vahdet-i vücut, vacibül vücut, bu ilim ile birlikte olanlar, onlar o namazı kılmazlar. Çünkü kendilerinde değillerdir, onların namazı bile, Allahtarafından kılınıyordur bunu biliyor musunuz? - Daim namaz da mı oluyorlar? O, onun çok ötesinde, çok ötesinde. Öyle bir namaz ki, tabii o namazı herkes kılabilir demiyorum ama, o isim ve sıfatlarını, Allahım o isim hangi mertebede, bu isim zuhur etmiş veya zuhur ettirmiş demek daha doğru olur, 114 İnfak : Bir kimsenin nafakayla bakımını sağlamak. 125 hangi kudreti ilahi iradeyi devreye sokmuş, bu düşünceyle kılınan namaz işte o namaz oluyor. - Onu fark ettirip yaşattırmak istiyorsunuz bize değil mi? Aynen öyle, hiçbir art niyet yok. Bu sadece sizleri yönlendirmek amacıyla, sizleri doğru yolda ilerletebilmek amacıyla. Namazın Tevhidini biliyor musunuz? Tevhit namazı ? İşte o namazda artık sen, senlikten gidiyorsun. Senin namazını hak ile birlikte kılmak. Anladın mı? Vahdet anlayışı içinde bir bilince ve bilgiye sahip olmak istiyorsan(ululerbab) henüz erken. Sadece Allahın isim ve sıfatlarıyla meşgul olman çok yerinde olur. Maazallah, çok büyük şeylerle uğraşmayın. Onların getirisi de var götüreceği çok şeyler de var. Sadece bunları öğrenin, çünkü bunlar çok önemli. Sen Allahın gücünü kudretini, sen Allahın iradesini nasıl görüyor, nasıl duyuyor, nasıl biliyor, bunları bilmiyor iken kıldığın namaz nasıl namaz oluyor, adı sadece yazıda namaz oluyor, gerçek namaz olmuyor, onun için baktık ki hemen müdahele şart dedik ve önce Allahın varlığını bilmek zorunda olduğunuzu söyledik. Rüyalarınızda birçok değişiklikler olacak, lütfen yazın, yazın tarihlerini atarak yazın. Bu rüyalarla ilgili söylenecek çok şey var, her ne kadar rüyaların gerçek olmadığı, hayal ürünü olduğu söyleniyor ise de, ama her velinin rüyada irşat edildiğinin herkes’ce bilinmesi gerekir. Rüya yolu ile irşad115 olan bir çok veliyi sana sayabilirim, - Bu rüyalar belirli bir süre sonra gerçeğe dönüşüp hal olarak mı bize ulaşıyor ? Ne zaman vakti saati geldi, örneğin dostumuza, yazıları, rüyalarda tarihlerine kadar rüyalarda verildi. Bu veliler mürşitleri olmadan mı irşat edildiler rüyalarında? Onların irşat makamları, zamanları hep onun ayarında ama, rüyaların, hem rahmani, hem şeytani olanı vardır. Şeytani rüyalar günlük olayların bilinç altındaki, zapt edilmiş halidir, bilinç sonra uyku esnasında onları rüya zannedilebilir, ama birde var ki, peygamberimizi görmüşsün, bir koç görmüşsün, bir o bir bu rahmani rüyalar, işte bu rüyaların takibi yapılmalı, - Söylediğiniz gibi not edilmeli, Her biri işaret ve nişandır. - Aynı rüyayı görmek nedir? 115 İrşad etmek : Doğru yolu göstermek, uyarmak. 126 O uyanmanız için bir uyarıdır, aynı rüyayı zaman içinde tekrar tekrar görmek uyarıdır. Bir şey orada gerçekleşecektir, sizi uyarma anlamındadır. Sen Yusuf peygamberi ne beklersin a oğul, sor dosta etsin rüyanı tabir sana. Allah dilerse, koyunun keçinin derisine de yazdırır, taşına toprağına da yazdırır, kağıdına da yazdırır, kağıt olmaz ise bunlara yazılır. Yeter ki rab istesin, o istesin. Ama öyle bir işarettir ki bu, yazılan bir gün oynanacaktır. Hazır olunması gerekir kim bilir ne yazdı. Eğer ifşa etmesi gerekiyor ise zaten o onu unutturmazdı Allahım, demek ki ifşa edilmemesi gerekiyor o da levhi mahfuzdaki sırların bir parçasıdır. Unuttuk dersiniz hayır unutturuldunuz, o kadarını anlatmak yetkisine sahipsiniz, bazen sohbet etmek istersiniz bir dost ile, konuşursunuz konuşursunuz bir yerde kilit olursunuz, sustururlar sizi, konuşmaman gerektiği için. Çünkü karşındakinin senin konuştuğun aynı makamda olmadığınız için ona ağır gelebilir, o makamı bilmediği için onu çok sarsar ayrıca seni de sarsar, bunu çok iyi değerlendirin. Herkes ile sohbet edilmez denilir. - Rüyalarımızı dost toplantısında anlatmakta bir sakınca var mıdır, yok mudur. Onları yazarsınız sadece rahmani olanları, onlar verilmiş. - Bize, bir ara nabız vermiştiniz o aklıma geldi, Çalışın dedim ya, insanın yüzüne bak anla. Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam Olsun 06.04.2012 Gel hayra vesile olmaya gel ey can, gözün toprak ile kapanmadan aç ellerini de hayra vesile ol gel ey can, dünya sebep ise bilmelisin neticenin nerede zuhur edeceğini, hak hak derde gezersin, hakkın mazhariyetini hele can bilir misin? Yaratılmış bunca nimetleri hikmetleri, onların hakikatine varmayı bilir misin? Sen eşyanın var edildiğinde onun hakikatinden bi habermisin? Niçin neden yaratıldığını o idrakte misin? Gel ey can, gel ey can, hakikati bulmaya gel, yaşıyorsun nefesin sayılı, onu hak yolunda kullanabildin mi? Önce onu sorgulamalısın, huzurundayız şükürler olsun, hamdolsun verdiğin bu kadar nimetler için ne kadar şükretsek azdır rabbim sana. Her an şükrün ile doluyuz. Ehli zatın eteğini tuttuk mu onun kerametini görüp de onun ilahi bilgisinden, bir feyz aldık mı? Eğer aldı isek hamdolsun demeyi bilmeliyiz. O iştiyak ile nefes alıp nefes vermeliyiz, hakikatin sırrına böyle vakıf oluruz. 127 Kulsun kul olmayı bildin mi? Kul olup bir gün kül olacağını hesap edebildin mi? Kül olmak yok olmak değil, hak ile bir olmaktır, onda o olmaktır. Vardım ki hacet kapısına, açtım elimi döndüm içime, rabbim dedim beni koma geride, huzurundayım bak geldim ya sana, parçalarımı topla Allahım yardım et bana her biri bir yerde güç kuvvet ihsan et bu cana, nefsi emmarenin elinde oyuncak olmadan derlenip toplanmayı, levvameye geçmeyi nasip et bana. Hak huzurundayım, bu bilinçteyim ben buradayım sen beni kabul ettin mi huzuruna Allahım, ben onu bilmeliyim ben ondan istemeliyim, yüzüm gerçekte diyorum, acaba gerçekte mi Allahım, bu idraki bana nasip et, içime öyle huzur, öyle huzur ver ki, bu huzur senin manevi huzurun olsun. İçimde maddi kalıntıların bir zerresi kalmasın Allahım. Her zerre bir tecelliye mazhar dır. Rabbim her zerrenizi tevhidin esasına göre tecelli eder, bu ayandır gel ey can gel, canda canı bulmaya gel, canda canan var, onu bulmaya gel koş koş. İmkan sende çünkü sana verildi bunu sen değerlendir. Sen bunu bil hal et ki giy sırtına, için dışın bir olmalı riyadan uzak gerçek ile buluşmalı. İçi dışa giymedikçe sen yol ehli olamazsın, dilin hak der, kalbinse halk der sen bu yolda uzun uzun yürüyemezsin, ver elini henüz kurtarıcı burada iken, kurtuluşa geçip açık oldu iken ver elini. Ver elini geçirsinler seni, bırak kargaşayı kafanı boşalt, olur mu olmaz mı, her şey onun bilincinde. Gün olur gerçekleşir, ama senin hayrına dönük olan, (bir soru soruldu şimdi bana, soru yöneltildi, bu sorunun cevabı) çok iyi dinleyin, evet Allahın tayin ettiği senin için hayırlı olanı mutlaka verecek, sana zor gelse de onu kabullenmen gerekecek, çünkü onun hükmettiği yerine geçecek senin var ettiğin değil. Senin var ettiğin örümcek ağı gibi bozulmaya mahkumdur, oysa destur ondan gelsin, hakikatin eli ona değsin, o hiçbir zorlukta bozulmaz. Hiçbir zarurette de kalmaz, hayra vesiledir bilinsin. Yeniye açıktır sözümüz, gelecek her ne ise gün gelende sana ayan olacak. Be hey gafil hala sen yaptığınla mı böbürlenirsin, bir balon gibisin bunu sakın unutma, ufacık bir iğne yeter sönmene. Onun için sarıl sarıl o hak ipine, gerçek onda cümle gerçekte, cümlede zümre gerçekte. Her şey onu zikretme de. Onu yaşa hayatın boyunca hak için doğru olanı yaşa. Sen ben yok, geçtik senden benden, biz olduk ondanda geçtik o olduk, o olduk. Seyir öyle bir seyir ki, devir devir geçer. Geçtiği her olayı da sana yaşatır öyle geçer. Sen neredesin o bilinir o ölçülür, kefeye konur haller tartılır niyetler tartılır, o bir gün seni yanına alır. Hazır mısın? Onunla o olmaya hazır mısın? Allahım nasip etsin, hak için halkada yeriniz tamam, halk için hakta olmaya dur demeliyiz, ben ne yaptım hak için neredeydim, vazifem nedir, aslında her birinin bir vazifesi var, bu bilinçte olun. Bir gün o zuhur edecektir, orada bilindi ölçüldü biçildi, her birinizin bir görevi farklı yerlerde bunları 128 vermeniz elzemdir, bu bilinir kul bunu bilmeden oynar, zanneder ki ben çalıştım çabaladım böyle bir şey meydana getirdim, getiren sen değil odur. O, öncelik hep Allaha verilmeli her zaman önce o Allah, ben bir şey yapmadım o yaptırdı, oku ben atmadım o attı. Öyle bir hale gelinmeli ki her şey onda bana o yaptırıyor, beni konuşturan o beni derleyip toplayan o, beni türlü imtihanlara sıkıntılara sokan O, elbette hayrım için beni temizleyecektir, o sıkıntılar beni temizler, böyle düşünürsek sıkıntı, sıkıntı olmaktan vaz geçer. Sana kötülük edemem sen o sun, sana kızamam sen o sun, senin için yanlış konuşamam sen o sun, selam olsun, sözün özüne inildi Elhamdülillah dedirtsin, Hak bir Allahla ilahe illallah, Hak bir Allahla ilahe illallah, Hak bir AllahMuhammed en resulullah. İlle şefaat ya rabbi ya resulullah, amin, amin, amin. Allahım, zorda olan bütün kullarını görür gözetirsin, o zorlukları kolay etmemizi nasip eyle ya rabbim, her hal güzeldir şirkte116 olmak ise ebebi cehennemdir. Bizi şirkten koru uzak tut Allahım. Ne zaman nerde o şirki işleyeceğimizi biz bilemiyoruz. Fark etmemizi sağla, bizi koru gözet Allahım. Eşhedüen la ilahe illallahve eşhedüen le muhammed en Abduhu ve resuluhu.(3) Amin. Allahım günümüzü adın gibi hayırlı kıl ya rabbim. Amin. Hayra değer işlerimizi önümüze çıkar ya rabbim. Kime ne şekilde yardım edeceksek, ya rabbim ne olursun önümüze çıkart, senin izninle de onlara dokunmamıza yardım et Allahım. Kulağımıza fısıldayan meleklerini hissediyoruz varlıklarından haberdarız ya rabbim. Zorda olan kullarına ya rabbim nefesimiz ne kadar geçecekse onları bizimle birle Allahım, birle ya rabbim amin. İçsel titreşimlerimizi geliştir Allahım Amin. Hasbin Allah veni mel vekil.(3) Bana Allah yeter. Bana Allah yeter. - İçi dışa giymek nedir? Bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz? İçi dışa giymek, için dışın bir olmak, özün sözün bir olmaktır. İçin ayrı, dışın ayrı olursa, o riyakarlıktır. - Bunun devamında dışı da içe giymek diye bir şey vardı…. İşte birlenme, birlenme çok güzel. Dış; zahir’dir, iç; batın. Gün olur içi dışa giyersin, gün olur dışı içe giyersin. Yani batın’la zahir’i birleştirmek anladınız mı. Zahir’i batın’a sokup temizlemektir amaç. - Yani için farklı dışın farklı olmayacak, Asla. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol (Mevlana) 116 Şirk : Allah'a "eş koşmak", "ortak koşmak", anlamında bir kelime olup “tevhid” in zıddıdır. 129 - Bu Tevhid mi? - Tabii ki her şey, her şey öyledir. Tevhid nedir? Birlemek, cem etmek. Cem-ül Cem etmek. Gördüğün çiçeği, böceği, kediyi, köpeği, eşeği, kurdu, kuşu, insanı, İnsan-ı Kamil’i hepsini birlemek. Onların hepsi bir, eşyası, şusu, busu, her şeyi bir, hepsini birlemek, onları bir görmek. O var ben hiçim, o var. Küçücük yoncalar yerde çıkmış, ufacık bir küme, ufacık çiçeklerdeki o intizam, o güzellik, onlara birde çizgiler çekmiş süslemiş Allahım onları. İşte “Zuhruf” suresindeki parlaklık, süsleme olayı Allahın süslemesi, maddi değil manevi süsleme. Çiçekleri rengarenk yaratmış, kelebeğin üzerindeki motifleri nasıl özene özene, kendi yapmıyor tabi onu meleklerine yaptırıyor. - Arı petek yapıyor. Niye altı kenarlı, altıgen olarak? bunun en sağlam yapı olduğu ispatlandı. Arı’ya bunu kim söyledi? Matematikte Yaa, çok güzel. Arı’ya vahiy geldi. Hayvanlarda hay vasfı var. Arı hayvan değil mi, ona vahiy geliyor. Sen zannediyor musun ki kediye köpeğe gelmiyor. - İzmir’deki arı da peteğini altıgen yapıyor, Kars’taki arı da altıgen yapıyor. Arı tek, Allah bir, arı tek. Onda zuhur etmiş ilahi hikmeti, nimeti, kudreti. Onun için Kuran ayeti almış, sure almış. - Tevhit dediğimizde, dünyaya her baktığımızda, her şeyde Allah’ı görmek mi? - Allahı görmeyeceksin, Allahın nimetini, hikmetini göreceksin, Allah orada zuhur etmez, o büyük güç onun var ettikleri, yarattıkları, nimet, hikmettir. Her şeyde o var. Şimdi diyorsun ki, Ahmet, Mehmet, olumsuz zannediyorsun, sana olumsuzluk yansıtıyor, olumsuz davranışlarda bulunuyor, Onu da birlemek o da Tevhid biliyor musun. - Onda da ders var. Ders olduğu için, o da Tevhid. O zaman şimdi biz allahın madem gölgeleriyiz, aslımız orda bizim, biz burada hiçiz, biz burada yokuz. Biz gölgeyiz önce onu kabullenelim, bizim aslımız orada, biz bu dünyada Allahın gölgesiyiz. Zıl diye geçer, gölge. Tasavvufta zıl gölge demektir. Şimdi, o zaman ne oluyor, ben nasıl onun canını yakabilirim? Kimseye kızmamak lazım, kime kızıyorsun? Allahın gölgesine kızıyorsun, Kime diş biliyorsun, kimin arkasından aleyhine? İşte Allahın gölgesine söz ediyorsun. Hepsini toplayacaksın, hepsini sevdin mi içine aldın mı Tevhid, bu işte. - Yani koşulsuz sevmek, 130 Aynen öyle, şimdi sen beni seviyorsun, sevdiğini söylüyorsun, bir gün öldüğümde de, benim bedenimin kokuşmuş halini kabullenebiliyor musun? Onu sevebiliyor musun? Bak bu çok önemli. - İnsan öyle bir hale geliyor ki O kokuyu bile ilginç bir şekilde içine çekesin geliyor, inanılmaz bir şey bu. O kadar önemli bir şey ki bu, yani bütünüyle onu sevebildiysen (sadece sevgi şeklen yani ya güzelsindir ya hoş sohbetsindir) seni öyle severim, ama gerçek sevgi değil bu. Gerçek, koşulsuz sevgi ne biliyor musunuz, sen beni leşimle, sen beni çirkin davranışlarımla, sen beni her şeyimle sevebiliyorsan, her koşulda benim yanımda olabiliyorsan, ben senin o zaman gerçek sevdiğine Allahda inanır ben de inanırım. Yani ölümden sonraki bedenin çıkarttığı koku ile de sevebiliyorsan, sev bakalım dedirtir, Allah. Onun için sözlerimizden sorumluyuz, her an yakanıza takılabilir burnunuzun dibinde bitebilir, düşünerek konuşalım. gül gibi Seviyor muyuz, sevmiyor muyuz ? sevgiyi dil ile değil hal ile gösterin. Onu her şeyiyle koşulsuz sevgi Allahımın var ettiği diye seversen Tevhid oluyor. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Bir bilsen ki ne kudretlidir, o sendeki gösteriş hep ağla ağla ki toprağın taşın silinsin, gözyaşların onları bertaraf etsin, elbet hayırdır, dün ektin yarın yeşersin tanış onunla tanış hizmeti için yarış, gün ola onda karar bulursun, hakta her dem ayan olursun, hele bir bil tanış onunla bu kim bilir misin, Hamza dost, dost Hamza Allahın aslanı Hamza, dostun ulusudur, bunu okuyup zoru kolay kılsın, bununla aşılır bir çok zorluklar söylesin hareket ederse önünde sakın korkup kaçma, onu da sakın ola bir tarafa atma, Allahkafidir bana de, bolca ol duadan yana sabrı selamettir her hali bir keramettir, mürşidi kamillerin feyz sultanıdır dost Hamza, veli Hamza, aziz ismine mazhardır. Her birinizin mazhar olduğu bir isim, bir sıfat vardır sizlerde bunu bilir misiniz, bir gün öğrenirsiniz bu iş fiil işbirliği içinde devreye girer kime el versen orda tamam her iş tamam olur, dost Hamza, ulu Hamza, insani kamil , sevene zuhur tanır Hamza. Üç Fatiha okuyup, Allahrızası için peygamberimizden sonra duanı gönder bak nasıl kolay kılar işini bak nasıl çeker elinle zordan seni. Al bu da senin, al verileni, al verileni dayandık ona açtık elleri bir tek sen varsın, bir tek sen varsın cevap verecek gönüller sultanı, bir tek sen varsın ilahi kudret, her yerde senin tecellin, her yerde senden bir işaret zuhurda Allahım, sana açılan ellerin yüzü suyu hürmetine bu mekandaki olumsuz hallerin defi belası için ya rabbim ters giden bir çok işlerin doğrulanması için sen yardım et, sen o kapının kilidini değiştir Allahım. Hasbin Allah veni vel mekil, bana Allah yeter, bana Allah şafi kafi, şafi kafi. Çeşme misali kaynaktan coşarcasına akıp geleceğiz, gün olup da gülleri göz önüne sereceğiz. 131 Şekle bakıp değil, halden hale gözle görüp de onları vereceğiz dön içine, seyret alemi, dön içine keşfet, ondan sana verileni, dön içine seyret hak için hakta olduğunu bil, özün işarettir özün onun nişanıdır, o belli etmiştir sana yeter ki sen fark et, dön seyret içini orada alem zuhur etmiştir, hükmü kadar hükmetmiştir. Her an onun zikri ile kendini meşgul et, Allah, Allah, Allah, ille Allah, ille Allah. Hakikatin ışığında yürüyün, hakikatin manasını bilip de yaşayın, gafil dedik bunda alınma olmasın, insan kendi manasını bilmek zorundadır. Sen kendi mananı, sen kendi hakikatini bilmez isen nasıl bilirsin ki rabbin hakikatını, ilahi feyz ile geldik bu sofraya, ilahi feyz ile açtık gönülleri döktük, ilahi rahmeti sen fark et bunu aç elini hamd et, şükret, hatta hiç uyuma sabaha dek secde et, şükür secdesi de adına, ama ille şükret, hamd et bu verilenleri bil ilahi kuvveti gücü kendinde bul, hamd olsun şükürler olsun, La ilahe illallah Muhammed en resullullah. Amin. Ey dost, ilahi ışığın adına geldik, emsalsiz bilgilerin seyrini önünüze serdik. Bu güzelliği bilip de ona sırt dönenlere, bakar kör dedik. Gecenizi kutlarım efendim. Hoş bulduk gecenizi hoşladık, Eyvallah dedik, ilahi bilgiyi de sizden öğrendik. Dostum içsel titreşimlerinizin bilincinde olun, o titreşimlerin her bir zerresi kula hizmettedir, kula serzeniş ve sesleniştir, iç kulaklarınızı ona yöneltin. Neyi, ne kadar yapman gerekiyorsa, hangi koşulda çalışmanı yapıyor da yüceden yardım istiyorsan, koşulsuz o yardım gelir. Yeter ki sen nereye kullanacaksın, nerede, nasıl kullanacağın önemli. O tartılır ona göre verilir. Üst benliğiniz ile hareket etmeyi dilersiniz, üst benliğin önce ne olduğunu bilin, o bilinçte misiniz? Üst benliği yüklenecek halde misiniz? MaazAllah o bilinçte olmayan kişilerin, üst benlik sevdası onlara yakıcı bir azaptır. Her olayı bilerek isteyin, duaları bilerek edin, yazıları bilerek okuyun ve hale geçirin. İstenilen budur, enerjilerinizin düşük olduğu dönemlerde sadece içsel meditasyon yaparak, içi uyumlama haline geçirin. Bütün devrelerinizin uyumlanması gerektiğini sizler bilirsiniz. O hale getirin öyle bir hal oluşsun ki, dokunduğunuz her kişi, bundan hem feyz hem şifa bulsun. İlahi feyz her an gelir, yeter ki kapı ona açık olsun. O kapıdan içeri girsin. O feyze lütfen kulaklarınızı tıkamayınız efendim. Çok güzel bir dönem içerisindesiniz, bu dönemi keyfinizce yaşayın. Ama ilahi hizmetlerin, oluşa geleceğinden yüz çevirmeyin. Onları önemseyin. bir çok görevler eşliğinde, bilgiler, haller ilahi meclisten sizlere hediyeler verilir lütfen bunları değerlendirin. Lütfen değerlendirin. - İahi feyzi alabilmek için sadece niyet etmek yeterli midir ? 132 Eyvallah, safiyet ve niyet işbirliği içinde ona yöneldiğinizde, şimdi bir grup sizler meditasyon diyorsunuz, tasavvuf ehli kişiler, tefekkür diyorlar. Siz içe dönün, içsel sesleri dinleyin. İçlerinizdeki orkestranın oluşturduğu müzikleri dinleyin, her biri ayrı ahenk, her biri ayrı serzenişte. İçlerinize dönmenizi, içsel gözlerin, içsel kulakların, içsel hallerin zuhurata çıkmasına tanrı işbirliği içinde birlikte olun. Bu feyzi almamanız mümkün değil. - Bu çalışmayı gündüz, ya da gece ne zaman yapmalıyız? Her an, her an ona aittir, her an rabbin ilahi hikmeti kullarının yarattıklarının üzerindedir. Her an diyorum, her an. An’dan da yakın Allahde, öyle bir Allahde ki, seni Allahher an duyar. Sen zannediyor musun ki bütün yaratıklarından el çekmiş yukarıdan seyrediyor, yok böyle bir şey, yok böyle bir şey. Gün olur yanı başında, canının ta içinde derinliklerinde. Hiç mi feyz almazsınız, hiç mi ilahi damlamalar gönle inmez, daha nelere sahip olunacak, yeter ki o hakikatin o mananın farkında olun ey dost. O hakikatin o mananın farkında olduğunuzda işleyiş devreye çıkacak. Ahenk işte o zaman yaşanacak. Bildim buldum duydum, dediğin an sahip olduğun andır. O bilinçte olalım, frekanslarınız daima yüksekte olmalı, frekanslarınızın düştüğü an yoksunuz demektir. Sıfır noktasında bir varlık, onları bu hale düşürmeyin, daha düşürenlerle de karşı karşıya geleceksiniz. Onlar için kalkanlarınızı kuşanın. Kimseye izin vermeyin, o frekans yücenin sana bahşettiğidir. Onlara dur demesini bilin. Kötülük gelecekse kalkanlarını kuşanın. Siper edin miğferleri takın. Bunlar nasıl olur, fiziksel miğferden söz etmiyoruz, ruhsal miğferleriniz, tanrı katında edilen dualarla, o güçle, sultanların sarıldığı dualarla, güçlenmemizi kolaylaştıralım. Eyvallah dostum Allahım sizlerden razı olsun, - Efendim, çalışma sırasında sizin varlığınızı hissetmek daha da güç veriyor. Önce Allah, önce Allah, Allahım yanımda sen ol, Allahım yanımda sen ol, ne Sananda, ne Sadya, Allahım yanımda sen ol. O görevli varlıkları zaten gönderecektir ama öncelik ona olmalı. Unutmayın. - Namazla ilgili bir şey sormak istiyorum, bu koşuşturmalardan onu layıkı ile yapamıyorum, ama zamanını da kaçırmak istemiyorum, bunu sadece zihin yada gözle yapmamız mümkün mü? Bedenin bunlara cevap verebilecek halde ise, bedeninizle, öyle zamanlar öyle haller oluşur ki, el ayak göz kulak artık işlevini bitirmiştir, hangi organ sağlamsa onunla namaz kılınabilinir. Ama bunu sizler yapmayın, zaten yakışık almaz, kendiniz niye bu kişilerin sınıfına, o kişilerin haline sokuyorsunuz. İşin olabilir, ertelenebilir, bende şunu söyleyeyim, vaktin olduğunda gelecek namazı kıl git, erteleme önceden kıl. Önceden kıl git. Şimdi diyeceksiniz ki böyle namaz mı olur? Siz erteliyorsunuz kazayı kılıyorsunuz, bende derim ki önceden kıl git, vacip olanı yap. Vacip olmayanı değil. 133 - Meditatif halde iken, içsel sesimizi bu orkestrayı dinleyelim dediğinizde, orkestradan çok çeşitli sesler geliyor, hangisinin doğru olduğunu, hangisinin yanlış olduğunu nasıl anlayabiliriz ? Onların hepsi doğru, orada ne nefis vardır ne şeytan vardır, o ilahi batındaki sesler, Allahın sizlere bahşettiği her organın sesi, her zerrenin sesi, doğru çirkin, eğer niyette yanlış bir şey düşündüğünde, o ses sana o kanaldan gelir. Anlaşıldı mı? O ses doğru Allahımın bizlere hediye ettiği ses diyeceksin. Ufacıcık zihne olumsuz bir hal geldiğinde, ondan Allahım sana sığınıyorum, ben senin bahşettiğini duymak istiyorum diyeceksin. Olay bu kadar basit. Haydi yolunuz açık olsun, ilahi yol daim size yüzünü göstersin, hak için hak yolunu seçin. Hak için hakka yakın olanla olun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Allah, Allah, eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Şefaat ya rabbi, ya resulullah. Selam Olsun 11.04.2012 Alemlerin sahibi, kudreti büyük ulu Allah, yarattığı her varlığa ilahi nefesinden nasiplendirmiştir. Gel gör ki, o halde kulu nedendir bilinmez sırtını dönmüştür. O yüceler yücesi sevgisi ile var ettiği neden yüzünü ona dönmemiştir, işte bunu düşünelim. Her an, her yaradılmış, her ne ise ona bakıp sadece onun nimeti ve hikmeti olarak görmeli, düşünmeliyiz. Sevgi varlığın tezahürüdür, birde varlığın hiçliğe dönüşümünde, saflığın tezahürüdür. Sevgi her iki manada kullanılır, hem zahiri hem batıni. Hem dünyevi, hem de uhrevi. Sevgi gözü ile bakmayabilirsin, sevmediğinden değil, o an ki ruh hali onu görmezden gelir, her an sevgi fışkıran fıskiye değilsiniz bunu da biliriz, iniş çıkışlarınızın farkındayız, aksini söylemeyiz olması gerekendir. Olabilecek bir çok hallerdir, yeter ki o hallerin farkına varalım. Allahım ben bunu neden görmezden geldim, oysa bana sevgi ile bakıyordu deyip her an tövbeye varmalıyız, boş verdiğin her şeyin arkasında durup, yanlışınızı Allaha itiraf etmelisiniz. Gel gör ki hal nicedir, hak için yapılan her fiil yine senden sana dönüştedir. Rabbimin hiç bir şeye ihtiyacı yok, sadece yarattığı için onun bilinmesini istediği için, bilinmek istediği için. Bunların farkına vardıkça, o tılsım açılacaktır. Her perde bir keşfi açar, sen senliğini bildikçe, önüne gelen bir çok zuhuratları bilmelisin, yapman gerekeni yapmalısın, boş ver dediğin her şey, suizandasın117. O, o demektir kendini bilemezsin böyle oldukta yolunda engelin çoğalır, yol bile alamazsın. Bak sağına soluna niceleri düz giderken dağıldılar, her biri her bir yana. Allahım korusun bu halden cümleyi, Allahım görsün cümleyi, zaten görücü bilici ama, her halin için ondan yardım istemelisin. 117 Suizan : Birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir. 134 Allahım ben burada yanlış yaptım, bana yakışmaz, sana ters gelir bu beni affet demelisin. İşte kurtuluşa bu sayede geçiştir. Sen suçlarını hatalarını hep perde arkasında gizlersen, çözülmesi mümkün değil. Senin yaptığın her şeyi bilen yüce rabbim, ondan gizlenmesi olmaz ama yine de kulun itirafını bekler. Yakınlıktır o yakınlıktır. Ol alim ki zalime ters düşesin, ol insanı kamil ki hak ile hakta bir olup, sonra tekrar dünyaya gelip insana hizmet edesin. Var ki seni senden alan görür elbet her halin ile seni yaratan. Şüphe ettin mi? Duyar onu zulüm ettin mi? Görür gözetir onu, yazar hanene hem suç, hem huzur. Bedbaht olacaksan bu zaten bilinir, gösterirler ebedi cehennemi sana. Kul kulluğunu bilmeli, her hali hafife alıp gülüp geçmemeli. Uyku ne için yararda, gaflet uykusundan uyanmak neyin işareti, kül olmak nedir? Hak için halka hizmet nedir? Bu bilinmeli. Şimdi her birinizi secdeye davet ediyorum, Hasbin Allahveni mel vekil, ya Allah, ya Muhammed, ya Ali, ya Hasan, ya Hüseyin diyelim, ehlibeyt aşkına secdeye başları koyalım. El hak, el el üstünde hak var ki bende, ben onda, sözler hep hoşta, her şey yalan, her şey riya, bir tek doğru olan var ki, Allah Allah bana yeter. Bir tek doğru olan. Eyvallah. Hepiniz secde edin, Allah bana yeter deyin. Şarabın lezzeti üzümden bilinir, ağacın meyvesi ise kökünden gövdesinden bilinir. Hizmetin esasıdır o, toprağın sevdasıdır o, can içinde can bulduran, ilahi hay vasfıdır o. Ey can süzül süzül de gel, dök günahları, yırt perdeleri suretinle cemalinle gel. Etme dünya için kaygı tasa, boş oyalanmaktan ibarettir. Sen hak için hakta ol meclise öyle gel. Selam olsun. Allahümme gufraneke ileykel mağfir. Selam olsun, Sevgi dostları hoş olunuz. Tevhid birliği içinde mum misali eriyip, irşada118 geçiniz. Mevcudiyetiniz, mutlak varlığın bir tezahürüdür. Onun için idraklerinizi geliştirdi. Sürekli bunlar üzerine düşüncelerinizi yoğunlaştırın. Yoğunlaşmayan düşünce geçicidir. Yoğunlaşırsa bir konu üzerinde; o elbet içe geçiştir. Her şeyin, var edilmiş her zerresinin zekatı olduğunu sakın unutmayın. Daha önce verdik, bunlardan biri, zeka, bunların geçişlerini kolaylaştırmak; sizlerin mutlak fiil ve davranışlarınız şekillendirecek. Hakiki ilmin eşiğinde değil, içindesiniz. Gerçeğe yüz dönmüş, hiçbir hudutta çizilmemiş, var olan mevcudiyetin yaratıcısına gerçekten sağlam bir dönüş yapmışsınız. Bunu idrak edin. Geçmiş her ne kadar sizin için bulanık ise de, o bulanıklıktan kurtulmak, her olayı berraklaştırmak sizin kendi bilincinizde mevcuttur. Belirlediğiniz hedefleri küçültemeyiz. Bir çok yol ayrımlarında konaklamanız mümkün. Konaklama da; geçişlerin, mevcudiyetin, mutlak seçim üzere kararların verildiği yerdir. Bunları da hafife almayın. Bir çok anahtarlar var elinizde; manevi anahtarlar. İçsel tezahürlerin yoğunlaştığı şu günlerde mümkün olduğu kadar yalnız kalabileceğiniz mekanlar 118 İrşad : Doğru yolu göstermek, müminleri dinî görevlerini yerine getirmeye çağırmak demektir. 135 oluşturun, her şeyden ve toplumdan uzak. İçsel tezahürlerin bu yolla sağlanması mümkün. Zorlandığınız herhangi bir olay karşısında; bu ister aile içinde, ister çevrenizde olsun, sadece sizden istenilen şudur; tebessüm edip o olay karşısında durmamanız. Suskunluğu korumak, içe döndüğümüz zaman sadece ona komut vermeniz gerekir. Huzurun hiç bozulmasın, ben gerekeni yapıyorum. Allahbizim yanımızda’ deyip herhangi bir olay karşısında sadece tebessüm edip, ondan uzaklaşın. Bir öğretidir bu, dikkate alınmalı. İbadetlere ara veriyorum, yapamıyorum, içim yapmak istemiyor; bunlar da olabilir. Asla suçlu gibi hissetmeyin kendinizi. Şöyle düşünün; bu bir demlenme hali. Bu demlenme halinde yine herkesten uzak olmalısın. Çünkü bir oluşa, bir geçişe hazırlanmak üzere demlenme halini seçmişsin. Ondan sonra ki davranışların, o halden çıkıp istek duyduğunda, tekrar bir uyanış hasıl olur. Daha da iştiyakle sarılır, o uzaklaşma halin için sürekli hayıflanırsın. Allahım her an görüyor; kullarının seyirlerini, niyetlerini ve seslerini duyuyor. Neyi nerden, kimden gizleyebilirsin ki. Her an karşında dimdik duruyor gibi düşün. Onunla konuş. Defalarca söylendi, konuşun, itiraf edin. Bir çok olması gereken, karar verilmesi gereken bir çok hadiseleri birlikte karar verin, birlikte onarın, birlikte yardımcı olun. Biz önce kendimize yardım etmeliyiz şuuruna sahip olun. Bir insan kendine yardım etmezse, kendi hal ve davranışlarını olumlu, uyumlu hale getirmezse, kime ne verebilir ki. Bunu düşünün. Ve nefeslerinizi geliştirin. Hasta sıkıntılı hallerde, insanlara yardım için nefeslerinizi kullanın. Tezahürlerinizi bu şekilde sağlayabilirsiniz. Mümkün olduğu kadar sizde var olanı kullanmanız gerekir. Kullandıkça bitti diye düşünme. Allahım sizde eksileni tamamlar. - Hastaya karşı nefes kullanmak nasıl oluyor? Anlayamadım. Dua, dua, dua. Her dua edişinizde; doğrudan Allahım bunu işitiyor. Bunu ayetleriyle de belirtmiş. O hasta kişinin, o dualarla iyi olmaması mümkün değil. Ona huzur sağlarsınız. Nefeslerinizi kullanın alıştırın. Nefes ve sağ el devrede olmalı. Herkes bu olaydan nasibini alır mı? diye düşündüğünde; Hayır. Hayır. Keşke alıyor diyebilseydim. Ama almıyor. Bazı öyle kapalı insanlar var ki; sımsıkı kilitlemiş kendini, duvarlar örmüş etrafına. Oraya ulaşmak mümkün olur mu? Onlara dıştan dua edin. Her şeyi bilen Allah’a niye havale etmiyorsunuz? O her şeyi biliyorsa, siz işe sadece onun verdiği bilgiler ışığında yürüyüp, nefes deniyorsa , nefesi verebilirsiniz. Kabul etmiyorsa bırakmanız en doğrusu. Sorabilirsiniz. Lütfen sorun. Sıkılmayın sorun. Çünkü Sıkıldıkça içinizde kalıyor, bunu farkındayım, o da sıkıyor sizleri. - Hangi duaları okumamız gerekiyor? Cevap vermekle zarara iştirak etmiş oluyorsun, hataya iştirak etmiş oluyorsun. 136 - O zaman karşıdaki kendini daha kötü hissetmiş olmuyor mu? Seçim onunsa bir şey yapabilir misin? Buna rağmen sen ona iyi hissettirebilir misin? İsterse onu yapar, sende bende var olan o kişide de var. Peki niye o tarafı kullanmıyor, niye o tarafın güzelliklerinin üstünü örtmüş de çirkin taraflar sahnede? - Onu hiçbir zaman anlıyamıyorsunuz ki, elinizden de bir şey gelmiyor. O halde Allahıma havale edip, o en doğrusunu yapar. o en doğrusunu yapar diyebilmek durumundasınız. - Susmak gerçeklerden kaçış olmuyor mu, bir yerde? Kaçma, olayın içine girdiğinde hal olacak mı? Hal olacaksa yapın. Ama bu suskunluk her yerde geçer anlamında değil. Kavganın ortasında kalmamanız için, o çirkinliğin seviyesine inmemeniz içindir. Öyle anlar var ki, çocuğunla ufak bir münakaşada suskunluk çok güzel, onu da öfkelendirmemek adına. Ama müşterek karar verilecekse orada susmak olmuyor, birlikte çözüm gerekiyor. Ben anladım sizin ne demek istediğinizi. O konuşmak istemiyorsa onun ağzını açmak mümkün değil. O halde senin yapacağın sadece, Allahım sen bütün sırları bilirsin, bütün hazinelerin anahtarı sendedir, sen ki her şeye vakıf ve sahipsin, benim nerede olmam gerekiyorsa beni oraya yönlendir, ne yapmam da gerekiyorsa bana onu seçtir Allahım, amin, olay bu. Hiç kimseyle münakaşaya girmeyin, hafifliktir ve sizdeki bütün güzelliklerin çöküş halidir, unutmayın. Ya çökün, ya ayakta dimdik durun, bağlı olduğunuz kanal çökmenizi değil, dik olmanızı ister, alışveriş kurmak ister. - Söylenilenler nefis mertebelerinden verilen derslerdendir onun için suskunluk ve Allaha havale etme olayı anlatılıyor. Onların da sizler için hayra alamet olacağını bilmelisiniz. Öyle düşünürsek, onun yaptığı bütün çirkinlikler ola ki benim hayrımadır Allahım, yine de benden iyi sen bilirsin, de ve bu böyledir. Allah bir vesile kılar sizi o mertebeden diğerine geçirmek için. Şunu da unutmayın, her şey cellal’den geçer evlat, celal’den geçer. Celal’den geçip de Cemal’e varıştır. “Vel Celal’i İkram” Ben her ne kadar dini ayrı da olsam gerçekte müslümanım bunu lütfen kabul edin. Ben bütün Kuran’ı tamamıyla okudum, her bir kitabı İslam üzerine yazılmış kitapların hepsini okudum. Kolay olmadı islamı seçmem, birçok olumsuzluklara göğsümü gerdim, ama ben kazandım, ben Allahı kazandım. Bana o vazife verildi, şimdi buradayım. Evlerinizi enerji birikimlerinden temizleyin. Önce fiziksel temizlik, sonra manevi temizlik yapalım. Mümkün olduğu kadar evden birçok şeyleri atalım evi rahatlatalım boğmayalım. 137 Mekanlarımız, ha dünyevi yaşadığımız yer, ha bedenlerimiz, o da bizim ruhun mekanı. Manevi olarak temizlik; sadece dua, dualarla zikirle evinizin temizliğini yapın. Dualar edin Allahım buraya Yüce varlıklarını misafir gönder Allahım, bu şekilde. - Bazı tütsülerden bahsedilir. Mümkündür, tütsüler ne anlama gelir, insana ne verebilir diye düşünüldüğünde; ruhsal hale hazırlar, Mesela, Adaçayı çok güzeldir, insana hoşluk veren her tütsü mutlak şarttır, çünkü o bir dürtüdür, seni sevk eder, ibadete sevk eder. Kuran okumaya, zikir yapmaya, hak için secde yapmaya seni teşvik eder. Koku deyip geçmeyin her birinin birçok değeri, hediyeleri vardır, anlamları vardır. Adaçayı neden yok burada? Zeytin yaprağı da olur, adaçayı çok daha önemli. Mekandaki birçok negatifleri temizliyor, seni güzelliğe teşvik ediyor, seni güzelliğe olumluyor, uyumluyor. Çok gerginsin, canın hiçbir şey istemiyor, ne ibadet etmek, nede insan yüzü görmek, iki yaprak adaçayının kokusu seni değiştirir, frekansı değiştiriyor unutmayın. - Bir süre insanlardan ve şehirden uzak kalın dediniz, Şimdi, olanakların buna uygun ise, vazifeli olduğun herhangi bir işin yok ise evet. Yalnızlığı seçin, yalnızlığı seçin, olay bu. Bu evinizde de bir köşeyi hazırlayabilirsiniz. Kuran okuyun, Allahım, onunla konuşun, melekleri her an yanınızda sizi gözetir. Hayrından, Şerrinden sana sığındık Allahım, hayrından ve şerrinden. Hep şerrinden sığınırsınız değil mi Allaha? Oysa hayrından da sığının ona. “Kederden ve sevinçten sana sığınırız Rabbim”, böyle dua edin. - Sevinçten neden sığınılır? Kederden anlayabiliyoruz da. Çünkü, sevinci parçalayan varlık vardır. Allahım onu korur, kısa sürmesin sevinci, kıskanan vardır, bugün ben çok iyiyim de, mutluyum huzurluyum de, anında seni sıfır eder, kim eder? O enerji, öyle bir enerji ki sıfır eder. İşte onun için, hayrından, şerrinden, sevinçten ve kederden, her şeyden sana sığındım rabbim, sen bizi kolla ve gözet. Amin. - Dünya ve kainat için nasıl dua edebiliriz? Allahım, şu üzerinde barındığımız yeryüzü, onu sana havale ettik sen koru, gözet Allahım. Öncekilerin başına gelmiş birçok felaketleri ne olur toprağımıza ve ükemize verme Allahım. Dua bu. Manevi Alem için de duamız; Allahım, son nefesime kadar benimle uğraşan şeytanın şerrinden imanımı sana teslim ediyorum, onu sen koru gözet ya rabbim, onu sildirme, onu daim diri tut, o iman bende mevcut, onu sana emanet etmemi, teslim etmemi bana nasip et Allahım, şeytanın şerrinden sana sığınırım. Amin. 138 Eşhedüen la ilahe illallahve Eşhedüenle Muhammed en Abduhu ve Resuluhu(3). Amin. Allahım son nefeste bunu yaad etmeyi bize nasip et Allahım. - Bize bir hediyeniz olacaktı, unutmadık. Biz de unutmadık, sözümüz bakidir, hele söz bu alemden verildiyse. Biz, izin üzere konuşuruz, izin üzere tezahürler ederiz, her şey izin üzeredir, önce bu unutulmasın ama sözümüz bakidir. Bizden de gönüllerinize hoşluk dolsun. Gerçek kadı bile karar vereceği zaman, “Allahım, merhametimden ceza veremiyorum bana yardım et der.” Gerçek kadı, Allahiçin söz hakkına sahip olmuş kişi, kimini as, kes der, beni ne olur bununla sınama. Onun için her şeyi Allahtan bilelim her şeyi. Neyi ne yapacaksınız, nereye gideceksiniz önce onun izni ile konuşmanız gerektiğinde de, “Allahım yanımda ol, konuşan ben değil, Sen ol Allahım“, ben hastaya yardım ediyorum veya öyle zannediyorum, “Yardım eden sensin Allahım, ne olur sen yardım et ona”. Bazen de yanlış şeyler için dua ettiğinizin farkındayız. Hastalara şifa diliyorsunuz, bir siren sesi duysanız, Allahım iyileştir onu, yardım et ona diyorsunuz farkında olmadan. Aslında o hastalık onun tekamülünü kurtuluşunu sağlayacak bir vesile, farkında olmadan bunu istiyorsunuz, niyet güzel ama gidişat hoş değil. Allahım doğrusunu sen biliyorsun, ne gerekiyorsa sana emanet deyip kapamakta yarar var. İyi olsun, iyi olsun , iyi eder Allah, ondan sonra bir zulüm ki Aaah ben ne yaptım dedirtir. Onun için konuşmalarınızı bir ölçü içinde, düşünerek, karşındakini düşünerek söylediklerimi alabilir mi, bugün alacak halde mi? beni dinlemeye hazır mı? Bu kadar basit. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah, amin. Allahım, gecemizi sen hayırla, geleceğimizi sen bilirsin sen hayır nasip eyle Allahım. Kötülük yapmaktan ellerimizi kollarımızı bağla, dilimizi bağla Allahım, bize bunu yaptırma ki, bizde mevcut olan varlık, sen engel ol ona Allahım. Daima iyilikte olmamızı nasip et, hayırda ve şerde senden yardım istiyoruz , bize yardım et, bizden el çekme Allahım, amin. Selavat(Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin, ve ala ali seyyidina Muhammed) okuyun avuçlarınızın içine sürün ondan sonra, amin diyerek yüzünüze. Selam Olsun 13.04.2012 Hak huzurundayız, hak dost, hak dost. Yoktur bir başka dost. İlle ondandır, onadır dostluk. Bu fanide dönüş baki’ye dir. Vahdetin secdesinde ikilik olmaz ille tekliktir. Vuslatın birliğinde ilahi meclislerin yol gösterici 139 erlerine, Rabbimden, Rabbime dönüşü hazırlayan ehline selam olsun, selam olsun. Her olay kayıttadır. Kayda geçmiş ise önemi her cana vakıftır. Bilerek geldin, bilerek. Giydin beden elbiseni, unuttun neden geldiğini. Düştün türlü türlü zaaflara. Uzatmadın hayır için elini, bende eksilir dedin, kaygıya düştün. Oysa bilmeliydin; bir verene bin başak verirler. Allahım güzel eyledi, sözleri, seven gönüllere hazır eyledi. Cem etmeliyiz, her bilgiyi cem etmeliyiz. Doğru yanlış demeden alıp, onun haliyle tefekkür etmeliyiz. Yanlış bize yaraşmaz, doğruları gönül haznesinde biriktirmeliyiz. Tuhaf gelen bir şey yok. Tuhaflık görüyor isen, mutlak sendendir, dost, senden. Her olay yerli yerindedir. İlahi planın çizdiği gibidir. Sen zannetme ki yanlış gider. Yanlışlık görür isen, o senin tarafındır. Hayra alamettir, hayır için bir araya gelindiyse, hak muhabbeti hazırdır. Gönülden kaygılar silinmeli, ilahi meclisin huzuruna nasıl girilecekse, öyle destur ile girilmeli. Bil dostum, bil, an’da hazırlanır niyette var olan. Öyle bir vücut oluşturur ki sana Rabbim, niyetinin eseridir der. Her hali çok iyi değerlendirmeliyiz. Niyetleri tekrar tekrar süzgeçten geçirmeliyiz. Ola ki, bir zerre yanlış, takılmıştır bir tarafa, onları devre dışı bırakıp tertemiz bir niyetin esasını meydana çıkartmalıyız. Zerre ağırlığınca iyiliklerin fazla olması gerekir. Zerre ağırlığınca muhabbetin, sevginin fazla olması gerekir. İlahi planın terazisine konduğunda kefe zerre ağırlığınca bile iyilikten, güzellikten yana olsa Allahımın hoşuna gider. Şimdi ara verip dua edelim. Duaya ihtiyacı var, her köşenin, her yuvanın, her taş gediğinin, her su yolunun, duaya ihtiyacı var. Allahım, Allahım, Allahım; bütün güzel isim ve sıfatlarınla sana sesleniyoruz. Sen şahit ol, ya Rab. Dualarımızı katıksız sevgi ile, barış ile dilenen yerlere gönderiyoruz. Her türlü felaketten, her türlü zarar ve ziyandan, fakirlik korkusundan, Allahım şiddet, kötülük korkusundan sana sığınıyoruz. Sen bu dualarımızı, yakarışlarımızı oluma gönder Allahım. Olumları için dualarımızı gönderiyoruz, çoğalt ama eksiltme. Sen bizim mevlamızsın, sana yöneldik. Her olayın gerçekleşmesini senden diliyoruz Rabbim. Bir tek mabudumuz sensin Allahım. Yolumuzu değiştirmesin hiç bir düşünce ve niyet, yolumuzdan çıkarmasın hiçbir eylem, hizmet. Sadece sana yönelik yaşayalım Allahım. Amin. Tüm hastalara, bedensel ve ruhsal hastalara huzur ver, sağlık ver Allahım. Yanlış giden bütün işleri sen doğrula. Senin gücün, kudretin her şeye vakıf, sahip yüce Allahım senden diliyoruz. Bir çok takıntılarımız var, onlardan kurtar bizi Allahım. Biz beceremiyoruz. Sen bize yardım et, yardım et Allahım, amin. Hasbin Allah ven imel vekil(3) bize sen yetersin Allahım, Sen bize yetersin. Sen bizimle birsin Allahım. Senden ayırma bizi, elini çekme bizden Allahım, amin. Kötü giden işlerimizi sen düze çıkar ya Rabbim. Cendere içinde 140 kalmış, sıkışmışız, sen bizi huzuru rahmete çıkar Allahım. Olumsuz giden bütün kötü giden şeyleri, biz kötü görüyoruz, olması gerekense, kabullenmeyi, sabır etmeyi nasip et Allahım. Sen bize yetersin ya rabbim. Ceddin Muhammed Ali ise, Cemalin Nur’u Muhammed ise, sözlerin Hak feyzi ise, gel meydana gel. Geceler, sabahlar, seherler, hayrola, seherin feyzinde huzuru muhabbet doğa. Gün aşinadır o kuluna gece de aşina, ilahi feyzi aldığı andır. Hikmeti sorulmaz, o daim zikr-i enamdır. Kalp nazar-i ilahi ise orada mevcuttur hak kelamı, ilahi muhabbet oradadır. Onun için derler ki Veliler, kalp kırma sakın, yıkma hak evini sakın. Sakın ki sakınasın ondan, bakın ki dost yüzüne ondan göresin, ondan bakınasın. Şad etmek için bir veli gönderir ya Rabbim sana, nasıl bulursun nasıl yanaşırsın ona? Gönül çeker yeter ki istemeyi bil ondan, Hüda önce senin yanındadır. Allahım bir yol göster bana, yolum nedir diyene sözüm. Bunu dediğin an, mutlak bir gösterici gelir düşer yoluna. Ruh Allahımın emrindedir. O hangi vücut oluşturdu ise ona tabi kılmıştır. Bu sözden sakınalım. O öyle gizlenmiştir ki aşina edilmemiştir. Sen onun gizliliğine nasıl söz edersin. Mevzu mevzuyu açar olumsuz muhabbetler akımını etrafa saçar. Doğrudur dediğin her söz, hakkın muradı değil, vebaldir bilinsin. O, onun emrindendir, onu sadece rabbim yönetir, kul ona boyun eğer, onu yerinden sadece o oynatır. Sakınasın bu laftan iblisin sözüdür bu, onun isim ve sıfatı altında konuştuğundur bu. Ben de derim ki ey can zat sıfatlarına sahip çık, nefsi sıfatlarına değil. Bunlarla meşgul olacağınıza tevhid makamları ile meşgul olun, Zatına yakışmayanı devre dışı atın. Allahkoruya, bu can onun emanetidir, bu yola sevdalılar baş koyar. Hak yolcusuyuz Elhamdülillah . Sen sevgiyi safsata mı sanırsın? Gerçek sevgi, ilahi nazarın olduğu yerden doğar, Güneş gibidir o, doğduğu her yeri ısıtır, oldurur, boyun büktürür. Sevgini öyle safiyet içinde ver ki, canı olmayan can bulsun, sözü olmayan söz bulsun, kusuru olanın kusuruna örtü koysun. Ya Settar desin, ya Settar, ya Settar. Kusurlara örtü koyandır o. Rabbimin Kudret ilmini durun, durun öyle söz edin, cinlerle değil, inslerle, velilerle ilgilenin. Evet Mürşide gelince, doğru söylersiniz, o bir dengedir, Allahımın seçtiği kullar arasındadır. Ama bunu da söyleyeyim, her mürşid, mürşid değildir. Allahım doğru olanı yeryüzüne gönderir, geçen defa da bunu söyledik, bunun için çok dikkat edin. Dost’da mürşidiniz bunu niye kulak arkası erersiniz, bu yola sizi kim topladı? Kuranı size kim gösterdi? Bu yazılarla kim sizi tanıştırdı? Velilerle kim tanıştı kim tanışmadı? Ama yeterli değil, o sadece muallimdir, neymiş? Muallim, rehber ayrı muallim ayrı. Ama ilk öğretmeninizdir o. Haydi hoş olunuz, geceye nokta koyunuz. Bu evin huzuru daim olsun Allahım. Bu evde Allah aşkı, Ehlibeyt 141 aşkı var, bu ev hep ayakta dursun Allahım. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah(3). Bu tür muhabbetler meclise girmesin buna dikkat edin. Çok konuşuyorsunuz, yok şu öyle yaparmış, yok bu böyle yaparmış, Allahneler yapmış onun muhabbetini yapın. Bunlar var ya, obsede varlıkların eserleridir. Bir daha sofrada bu konuları istemiyoruz kesin. Dışarıda konuşun, ama burada değil. Bu sofra hak sofrasıdır, obsede varlıkların burada işi yok. Zül Celal’i vel ikram üzere bu sofra kurulmuştur. Sakının. Dikkat edin ve sakının. Onları çağırmakla bütün medyumun alacağı derslere engel koyuyorsunuz bunu biliyor musunuz? Çok şükür ki korumada. Allaha emanet olun. Kanat açtım uçmaya, rüzgar dedi dur bekle, sen bekle dersen nasıl uçarım? Veli yardımıyla. Sözümüz hikaye değildir, bilene ders, bilmeyene masaldır. İlahi hitabı sadece nasibi olanlar alır, ilahi hitaptan nasibi olmayana ne desen boştur. Kal ehli değil, hal ehli olun, dil ehli değil, gönül ehli olun, hakikatin ilmine sımsıkı sarılın. Süfli varlıkların ipini sakın tutmayın. Allahı seviyor musunuz? Toplantıda olanlar cevap verir, evet. Hepiniz seviyor musunuz ? evet. - Allahın gerçeği saf sevgi zaten. Allahsevdiği kulunu kendi Seni sevdiğinden nasıl eminsin, bundan? ile meşgul edermiş, sevgi bu işte. Allahın sevgisi böyle bir şey. Allahneyle kulunu meşgul ediyorsa sevip sevmediğini anlayabilirsiniz. Allah’la mı meşgulsün? Başka şeylerle mi meşgulsün? Ayırt et bunu, ayırt et. Yaşamının her halini her anını fark et, neye kayıyor, neye eylem gösteriyor, neye meylediyor. Hiçbiri boşuna değil, ne ararsan var sende, bende, ne ararsan. Hangi olayın karşısında çağrılıyor, kafasında neler dolaşıyor, neleri seviyor, nelerden nefret ediyor, İşte kendini bilen rabbini bilir oluyor. Allah’la meşgul olun. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. Selam Olsun 18.04.2012 Kutsi kelimelerin özelliğini, o kelimelerin dizilişini, her birindeki mana yükünü kavrayayım dersen yanılırsın. Rabbim, belli sınırlar koymuş her kulunun iştiyakına göre onları ayrı tutmuş. 142 Verilen neye nispette, aldığın hangi nispetin eserinde, neyi ne kadar alabilmen gerekir? Aldığında kime ne vereceğin, hangi sözcük onu davet edebilecek nispette? Bunların önemli, çok önemli, önemi büyük. Madem ki, Kutsi sözden bahsediyoruz, rastgele kullanılmamalı. Rastgele oyun haline getirilmemeli. Rabbim kimine fakirliği talim ettirmiştir. Onun hazinesi öyle zengin, öyle bolluk mevcudiyete sahip ki, vermekten aciz mi? Değil, ama belki onu bozacak. O miktarı ona layık görüp, hesaplayıp, bozulmamasını sağlamak için, o kadarını verir. Kimine çok zenginliği verir. Fakirliği verse yine bozulacak, bozulmaması için onu koruyabilmek adına zenginliği nasip etmiştir verdikçe verir, kimi bolluktan kurtuluşa geçer, kimi darlıktan. Her ne olursa olsun, eğer bir şey yaşanıyor ise, kendi nefsinden değil ise, mutlak Rabbimin çizdiğindendir. Sana düşen görev sadece sabır, tevekkül olmandır. Bunlar düzelir mi? Sabredilirse dendiğinde, sabır makamı sadece geçişi kolaylaştırır. Hafif geçirtir; olay bu. ’’Geçti zamanım yok elimden şunu kaçırdım, ne çok fırsatlar geçti de değerlendiremedim’’ demek çok abes çok. Bunlar gönül ehline yakışmaz muhabbetlerdir. Kaçırmadın, Rabbim onları senden ayıkladı. Böyle değerlendirirseniz, bu kesin böyledir. İşte teslimiyetin ilk adımını atmış olursunuz. Her zaruret diyoruz ya, maneviyatta yeni bir kapının açılmasına sebep olacak. Ben yaptım demeyin, biz yaptık demeyin. Allahöyle istedi. Her ne olursa olsun, Allahöyle diledi. Bu alışkanlık haline gelmeli. Allah diler ise, farklı mevsimler yaşıyorsunuz. Farklı seyrin içindesiniz. Bir çokları kıyamet alâmeti der durur. Bir bölümü 2012’ye bağlar. Bir bölümü de “bu hava beni çok sıkıyor, bunaldım’’ der. Aslında herkes doğruyu söyler. Herkes kendi içindekini anlatır. Kıyamet var derse; kendinde kopan kıyametleri dile getirir. Felaket zincirinden söz ederse, kimisi felaket tellalıdır, bayılır dilden dile dolaşsın, bayılır. Bunlar Deccal’ dir. Deccal’in görevini almış, yeryüzünde gezen insanoğludur. Bunları bi taraf edelim deriz ama, şu gerçeği de unutmamak gerekir; öyle bir kaynak zuhurdaki hamd’u senalar ona olsun. Rahman adına açılan her sofra, her birinize hayırlar olsun. Rahman adıyla başlanan her söze aşk olsun. Aşkına aşk olsun, Aşkın zirvelere çıksın da, Tevhid’i bulsun. Aşkı yaşamayan zirveye ulaşmayan, Tevhit den ne anlar. Aşk ona nispettir. Bütünün hayrıdır ilahi planın tek çıkış yoludur, tek sırat-i müstakimi’dir. İlahi feyz o kanaldan gelir. Allah, Allah ille, Allah o dedirtir. Bil, bul, duy, ille de gönlüne tasdik ettir. Gönlün tasdik ediyorsa, yolunda şüphe yanlış yok dost yürü. Bir rehber mi arasın? Ona çıkar. Bir hal et bakalım. Kolay şeyler almıyorsunuz. Kolay elde edilebilen sözcükler değil bunlar. Gönül öyle sınavlardan geçer ki, buna hak kazanır. ’’Gönül sınavdan geçer’’ deyince, onun sınavı olur mu diye sorarsan? Ruh bile sınavdan geçer, hep beden değil ya. Allahaşk olsun soframız hayırlı olsun. Görevleriniz verilecek. La ilahe illallah 143 muhamed en resulullah. Allah Muhammed ya resulullah şefaat hep senden olsun. Bir yenilik gelecek o kapı açılacak, hamd olsun diyelim. Dosta gösterildi gelecek, gelecek(rüya mı?) Eyvallah, Eyvallah yeniliğe açılacak, nerede açılım oluşacak dost kapısında, dost kapısı, dost kapısı. Dostum her birinize görev tek tek verilecek, izni alanlar kayda geçecek, sanma bize yok mu dediğinde, devre dışı görev dışı kalacaksın, yalnız tek kapıda ol, iki kapıda değil. İlle de gitmek istiyorum diyorsan, inan söylenecek başka bir şey yok. Ama hem orası hem burası dersen ruhsal durumunun düşeceği bir çok tuzaklar var, korkumuz ondandır, yoksa bize ne kazancı, ne kaybı var. Bunu unutma, ruhsal durumunun düşeceği halleri az çok biliyoruz da, korkumuz endişemiz ondandır, bunu bil yeter. Allahım ilmimizi arttır, yanlıştan sana sığındık, sen koru muhafaza et, her an uyarılarına açık olmamızı nasip et, her halimizi denetlememizi nasip et Allahım, vurdum duymaz etme bizi. Eyvallah. - İlahi feyz bizlerde, kalplerimizde oluşacak mı? Olmadığını mı söylüyorsun, - Hayır, yani her yazıda ilahi feyz den sıkça bahsediliyor ya, Allahımın tecellisi o kadar çok, o kadar çok ki, göze mi, kalbe mi kulağa mı, neye? Ele mi yüze mi, onun tecelliyatı, her uzuvda ayrı zuhurda unutma, - Tevhid, Kainatta ne yaratılmışsa bir düşün, bir düşün ve insanın dört unsurunu da düşünün, toprak, hava ve su, toprağın altında ve üstündeki bütün mevcudatı da düşünün, işte her birini içinde toplar Tevhit. Neden rüzgar kötü esmiş, bugün hava çok kötü, bugün hava çok sıcak, yok çok kötü soğuk, niye o kötü, kötü hep o sendeki kötü biliyor musun? Bir de bunlara dikkat edin, çok özen gösterin. Kimde neyi eksik görüyorsan senin eksik yanın olduğunu bil artık. Bak aşama kaydediyorsunuz, güzel şeyleri de görüyoruz. Hayırlara vesile olacak bir çok işler yapılacak. Bir çok işler, baştan yavaş yavaş sindire sindire, o görevin hazzını içinizde yaşayın, yaşatabilmek önemli olan görevin hazzını. - Bizim de yaşımıza göre bir görev vardır herhalde, Var, var Eyvallah, yaşınızda ne var, biz sizin beden yaşınızla değil, ruh yaşınızla ilgileniyoruz. Biz sizin beden değil ruh yaşınızla meşgulüz. Biz sizleri ışık bedenleriniz ile görüyoruz, fizik bedenleriniz ile değil. Allahım sana sığındık. Selamlıyorum sizleri. Dost kapısının dostları, hak dost. Hakikat meclisinin, her muhabbetin, mutlak gideceği bir merkez vardır ve oradan da alınacak, bizleri uyandıracak bir feyz vardır. Senin sırrın sende ifşa olmaz ise; 144 yeri boş kalmaz hep doldurulur. Ola ki ifşa oldu, yeri bir süre boş kaldı. Ne zamana kadar dersen, sırrı korumayı bileceğin güne kadar. Anlaşılması güç derslerle karşılaşıyorsunuz. Bazen çok yükleme yapılıyor. Bilerek yapıldığını da hatırlatırım. An be an yoklamadasınız. Kainatta zuhura gelen her olayın, içsel ve fiziksel bedenlere mutlaka yansıması kaçınılmaz. Öyle titreşimler alıyorsunuz ki, hiç birini fark edemeden geçiştiriyorsunuz. O titreşimlerin birer uyarıcı niteliğinde olduğunu bir tefekkür etseniz, binlere bağlanırdınız. Amaç doğru yerde, doğru bilgide doğru kişilikte olmamız içindir. Bilgiler de o amaca bir araçtır, her şey zata yönelik ondan gayrısı, ondan ayrısı yok ki. Allahım öyle bir güce sahip ki, bir karıncanın bile karnı aç kalmasın deyip, ona rızkını gönderen, onu gözetiminde tutan, düşünün bir karıncayı bile üzmekten sakınan Allahım, kainatın tek yöneticisi, evrenin tek sahibi odur. Bu büyüklüğü düşündükçe, kendi küçüklüğünü görebilmelisin. Allahım yetiş diyorsun, her zorda, Allah Allah zikri eda ediyorsun. Biraz neşe sevinç geldi mi bedene, zikir unutuluyor, dalıyorsun dünya debdebesine, Yok dostum yok, elde dümen onu kullanmayı bileceksin, vermeden de vermiş gibi şükredeceksin. Oysa Rabbim vermeden kulundan geçer mi? Geçmez. Gecenizi hayırlıyor, gündüzünüzü umutla yad ediyorum, Allaha emanet olunuz, hak muhabbeti ile Muhammet nuruna sahip olasınız. İrşat119 olun irşat edin, şevk ile Kuran’a sarılın, başkalarının da sarılmasına sebep olun. Aşk ile Allahdeyin, başkalarının da demesi için sevgi ile üretin. La ilahe illallahmuhamed en resulullah. - Günlük yaşamda aldığımız titreşimlerin farkında olmadığımızdan bahsettiniz? Her biri mutlak sebep dahilindedir, o titreşimlerle insanı kamil olmak hiç kolay bir hal değildir ama o halde olan veliler ne olup ne bitiyor her bir şeyden haberdar. Bedenin her zerresi o bilgiye olaya vakıftır. Sizlerde o titreşimleri alıyorsunuz, her var edilen alır, her var edilen, hiç biri sebepsiz değil. Ama neye yaradığının ne olduğunun farkında olmanız lazım. - Nasıl eğitmemiz gerekir bedenimizi? Allah, Allahdiyerek kuran okumakla onu çok sevmekle, ona sımsıkı sarılmakla. Geceniz hayırlı, seheriniz mübarek olsun. - Kuranda açıklaması yapılmayan yerlerin bir açıklaması var mı? En iyisini rabbim bilir ama. Evlat, bunların açılımı tamam mı diyorsun, hiç tamam olur mu, perde açıldıkça perdeler kalktıkça yeni bir ufuk yeni bir sayfayla karşılaşacaksın, 119 İrşad : Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmak. 145 senden perde kalkmadıkça hep aynı kalıp içerisinde döner durursun, açılmadı demiyorum, yavaş yavaş tabii ki onun hakikatine tam vakıf olduğunuz zaman işte o zaman çok önemli bir zaman. Arif olan anlar, her var edilmiş görevli Allahı bilmekte. Hiç bir veli hiçbir mürit, mürşit kolay sahip olmadılar, o imkansızlıklar içinde cebelleşip durdular, kolay elde olunmuyor, kolay elde etmek, her kula, zoru kolay kılmak ise, er kula layık görülmüştür. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam Olsun 20.04.2012 Selam olsun, hayırlara vesile olsun, kelam haktandır bilinsin, şüpheden uzak olsun. Geldik dost kapısına, oturduk mekanın yapısında, açtık elleri huzurundayız Allahım, söylettik dilleri, senin aldık ya desturunu Allahım. Zaafa düşmeden, hayırsız yola girmeden, bilip bilmeyip yargıda bulunmaktan sana sığındık Allahım. Sevdiğimiz sensin, eğildiğimiz hükmüne girdiğimiz sensin Allahım. Bu yol vuruculuk yolu değil, hakka kurban olma yolu, biz kurban olalım senin yoluna Allahım, destur alınıp halka kurulur, o halkada zannetmeyin ki sizden başkası bulunmaz, bir görebilseydin gönül gözün ile seyredebilseydin, halkada olanları bilebilseydin, yanar yakılır ağlardın, Allahder de başını secdeden kaldırmazdın. Sen sevgi ile sarıl hak muhabbetine, sen sevgiden var edildin sevgisiz değilsin, kullan onu bu yolda, öğret sevgisi olmayana, öğret hak bilgisi bulunmayana, öğret bu yola girmeyip yol arayana. Işığını tut elini ver onlara. Allah, Allah dedik de geldik, halkaları kuruverdik, Elhamdülillah diyelim, meclisin havasına girelim. Sözümüz özdendir bilinsin, kelam dedik ya haktandır şüphe edilmesin. Ne yavru, ne madde, ne para pul kanına girmesin, onları devre dışı bırak, onları gözükene havale et, onları Allaha emanet et, sen koruyorum der sarılırsın yavruna, sen koruyorum himayemde der, sarılırsın parana puluna. Her şeyi benim dersin, hiçbir şeyin senin olmadığını bir fark edebilsen, işte aşk doğar orada ilahi aşk yerini bulur. Her birimiz onun emanetiyiz, o emaneti ona teslime gideceğiz ama, duyacağımız ya utançtır ya huzuru mutlaktır. Hangisinde olmayı istersin, hangi kefe senin olsun ona yönel, gerçek o dur ki, seni hak ile buluşturan, gerçek o dur ki, seni hak dostlar ile yarıştıran, gerçek o dur ki, seni sende onu bulduran. Dostum önce kendini bil, önce kendini bil, et kemik kandan ibaret değilsin, bir vücudun var içe dön, içinde var olanları mevcudiyeti bil. Allahım bütün kendi güzelliğinden kullarına bahşetmiş, sen onları devre devre çıkarıp kullanmayı bildiysen, hamdü senalar olsun rabbim sana bu gün bunu öğrendim, 146 diyebildiysen, selam olsun demelisin, selam bir makamdır, selam Allahın sıfatlarından bir sıfattır. Dostum varlığını bilmeyen, rabbini bilemez. Hiç olmayı bilmeliyiz hiç, bu dersler ağır gelebilir, Eyvallahboynumuz kıldan incedir, öğrenmek istediğinizi sorun biz diyelim. Kandilin yağı bitti ise ona nefes verelim. Gönüller uykuda ise gafletten uyan ey hak. Artık bunları bilmeliyiz geldik gidiyoruz demeliyiz, ne aldık, ne verdik, neyi koyup gideceğiz, onları fark etmeliyiz. Benim, benim, benim demekten dili men etmeliyiz. Benim diyen kendini kainattan silendir. Benlik davası değil davamız, Allaha kulluk davasıdır. Önce bunu bilmeliyiz. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. “La” inkar, ille Allah ikrardır. Önce bunları bilelim. “La ilahe illallahı” bir çözün bakalım. Cüssenizi görelim, Allah aşkını ancak öyle bulursunuz. O şevk ile yaşar o şevk ile ona dönersiniz. Ölümden niye korkuyorsunuz ki? Ölüm bitiş tükeniş değil, yok oluş değil, bir kapıdan girip diğerinden çıkmak gibidir. Bunu böyle bildiğinde, ölümün ne kadar güzel bir şey olduğunu anlar ve ona daha çok iştiyakla koşardınız. Allah der de, dilden hiç mi hiç düşürmezdiniz. Dile geldi ise, gönle inmesi kolay olur. Yeter ki, o alışkanlığı dilde bulun. Gönül onu ister öyle Allahö yle Allah deyin ki, uykuda bile Allah dedirtir. Evet sormak istediğiniz varsa buradayız efendim buyurun. Dostlarımız hoş geldiniz, kaşığı verdik buyurun yiyiniz, hak eden etmeyen demeyiz, kulunu kuldan hiç mi hiç bölmeyiz, hepiniz bizim için mübareksiniz, Allahımın yarattığı birer varlıksınız. Mekanlar değişik de olsa bizler düşündüğünüz an yanınızdayız. Öğrenmek istediğiniz varsa sorunuz. Selam olsun, selam olsun, aldık bizden de selam olsun, iki alem birlenip de Allah Allahdedirtsin. - Allah aşkını kalbimize nasıl hissettirebiliriz? Zikir, zikir, temizliktir ilahi temizliktir, o olmadıkça aşk kolay bulunmaz evlat, bir kandil yandı hiç korkun olmasın, çağırılan gelir isteyen gelir, mademki buradayız bu toplantıdayız, bu halkadayız, Allah bunu nasip etti ise, melekler eşliğinde Allah, Allah dedirtir. Hiç bunu unutmayın aşikardır sözümüz, yalan yoktur haktandır muradımız, günah vebal nedir bizler bilendeniz, bir yol var ki hak için hakka gidenleriz. Geçti isen dünya sevdasından, geçti isen maldan mülkten, varlığından, gel katıl bize tut elimizi, yapış eteğime gidelim, aşk ile aşkta olalım, secdeye kapanıp da gözlerimizin yaşını akıtalım. Önce Allah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah demeyi rabbim bizden hiç mi hiç eksiltmesin. Sen çoğaltırsın, iblis eksiltmek ister, sen ona fırsat verme Allahım, iman gücümüz ile kalkan etmeyi bilenlerdeniz, Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah, şimdi ara verelim. 147 Dost selamı alınır. O selamla gökler ve yer yeşerir, çiçeklerle donanır. Selam selamla kulu buluşturur. Yerden göğe verdiğin selamda sana haktan izin gelir muhabbeti oluşturur. Bir sayfa açılır önüne. Yaz bakalım önce izin al, kalemi öyle tut. Allahde de başla yazmaya. Zuhurat ne olacaktır bilinmez. Aslında sendeki kağıda geçiş olur. Ne var ise içinde, o gelir sıra ile diline. Allahrızası için el uzatın birbirinize. Komşunun komşudan alacağı vardır. Bu alacak inanın vereni yıpratmaz. Vereni dara da düşürmez. Bir selamdır. Bir kelâmdır, güler yüz. Hepsi bundan ibaret. Ön yargıdan kaçınınız. Bilmediğiniz sözlerin arkasına düşmeyiniz. Sakın ola ki “araştırayım, neyin nesidir bileyim.’’ demeyiniz. Bir küs dost gördüysen hemen onları barıştırmayı dene. Gönül kırgınlığın var ise cana, affet onu canan aşkına. Sakın ola kin gütme. Kinde vebal vardır. Seni ne oldurur, ne oldurur. Bulunduğun yerde kalırsın. Bunu da sakın unutma. Benim, benim deme. Ben hiçim de, hiçliği benimse. Benim diyen kendini kâinattan silendir, bunu da sakın unutma. Postu temiz tut. Onu hak etmeye bak. Hak edemiyorsan, kalk yerini temiz tutana teslim et. Bu yol öyle bir yol ki; Kuran hükmüyle yaşanır. Bu yolda sefer, Kuran ilmiyle sefer edilir, seyre öyle geçilir. Sabahın seherinde kalk, çiğ düşmüş yapraklarına, o çiğlere yüzünü ver, nemlensin yüzün. Allahde, dök göz yaşını. Günahların için tövbe et, yanlışların için af dile, mağfiret dile. Yarlıganmayı120 dile. Arınmışlığa vesile olur. Seherde her bir melek yeryüzüne inişte. Nasiplerini dağıtır. Erken kalkan nasibini alır. Hem maddi, hem manevi. Bunu hiç unutma, sakın şüphe de etme. Büyüklerinize hoş görüyle davranın, hoş görüyle yaklaşın. Onların sizleri nasıl büyüttüğünü düşünün. Yaptığınız her şey külfetti ama sizi büyütenler onu külfet görmedi. Sevgiyle yaptı. Siz de onlara öyle davranın. Her an birbirinizle helalleşin, her an. Kul hakkı vebaldir. Ödenmesi de çok güçtür. Bunları dikkate alın bilerek yaşayın. Bilmeden nefes alıyorsan hep aynı boyuttasın. Hiç mi hiç yeni bir tekâmül sağlayamazsın. Oysa bu dünyaya tekâmül için geldiğini unutma. Yiyip içip, gezip eğlenmek değildir maksat. Hastalık bir ikramdır. Ona bakanlara da bir imkandır. Bunu da unutmayın. Beden sağlıklıysa, evinde her şeyin bolca ortalardaysa şunu düşünün; önce yiyemeyenleri düşünün. El açın. ’’Allahım günahlarımı bağışla, bunlar beni senden uzaklaştırıyorsa, ben bunlardan muaf tutulmalıyım.’’ diye dua edin. 120 Yarlıganmak : Günahı bağışlanmak. 148 Sen, Allah yolundan, her ne şekilde uzaklaştırılıyorsan, ona dur demeyi bilmelisin. Allah’a öncelik tanınmadıkça sen iyi bir Müslüman olamazsın. Hakikate dön yüzünü, dön. Hakikat nedir? Rabbin veçhidir121 Rabbini her yerde ara. Her yerde mevcut olan ilahi kudretini bil. Bom boş oturmaya gelmedin bu dünyaya. Ne çabuk olayı kavrarsan, şükürler olsun bu yol açıktır sana. Geç kalındığında pişmanlık duyulacak, utanç duyulacak. Kulum sakın bunları yaşama der. Bunun için bak bir çok imkanlar sunulmuş. Bu imkanları değerlendirin. Her zerre, vücudunuzda her zerre buna muhtaçtır. Hak sözüne, Hak muhabbetine muhtaçtır. Göz, kulak, kalp, dudak bunlar muhtaçtır. Bırakın onların huzurda olmalarını sağlayın. Huzurda olun. Öksüz, fakir, yetimlere yardımcı olun. İlle akçe vermek değil, onların yakınında olun. Hatta zaman zaman, daha önce de yazılarımızda bunu verdik fakir sofralarında yer alın. Yok yoksul insanların sofralarında yer alın. Onların olmayan nimetleri için değil. Sen onlar için şey hazırla, orada pişirip yiyin. Onların seviyelerinde ol ki onları güçlendirin. Bu bilgilerin dağılımı mutlak şart. Aldın, bilgiye sahip oldun, vakıf oldun. Bir kişiyi uyandırmak senin görevindir. Bundan sorumlu tutulursun. Bir ülkede Allah diyen ne kadar çoksa o ülkeye felaket gelmez. O ülkede selamet vardır. İlahi rahmet vardır. Allah diyeni boldur çünkü. Bunu unutmayın. Her biriniz bir kişiye Allah sevgisini sunmak zorundasınız. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Koyduk yazıya noktayı, bir daha sefere dedik. Sormak istediğiniz varsa da sorabilirsiniz. Öğrenmek istediğinizi sorun. Batında gizli olanları sorun. Zahiri sizler yaşıyorsunuz. Zahir nedir? gördüğün her şey. Bu beden, ondan içeri olanlardan bilgi sorun. Evet bekliyoruz. Yoksa Allah’ın izni ile bir dahaki celseye izin istiyoruz. Şahit ol ya Rab, şahit ol. Bu insanların sevgilerini muhabbetlerini gördük. Şahit ol ya Rab. Evet sormak istediğiniz başka bir şey? Evet bekliyorum sorabilirsiniz. Gel gör ki halimi ben nicedeyim. Gel de dinle beni ben hecelerde gizliyim. Gel göstereyim sana mana özünü. O gizliden de içeridedir bunu bildireyim. Verilen söz hakkı sana verilmiştir onu heba etmeyelim. Haydi Eyvallahdostum. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. Allah, Allah, eyvallah ya Muhammed, ya Resulallah, şefaat senden izin Hak’tan. Ya Allah, Ya Hasan, Ya Hüseyin, Ya Fatıma, imdat et zorlu kullarına . 121 Veçh : Yüz, çehre, surat. 149 Zorluğun yanında kolaylık olduğunu biliyoruz, o kolaylığa el ver Allahım, yardım et Allahım, herkesin sıkıntılarını bertaraf et. Kızı büyütürsün, teli ile, duvağı ile gelin edersin, mutlu olacak dersin, onun mutlu olacağına da inanır gönderirsin. Bir bakmışsın ki, mutsuzluk haberleri gelir, ana yüreği dayanmaz, gecesi gündüzü yalvarır yakarır. Çünkü işe beşeri el atmıştır. Allahım senin iznin, senin nazar-ı ilahin ile göklerde kıyılan nikah eyle, sen onun ne yaşayacağını önceden bilen görensin Allahım, tekamülü için yaşaması gerekiyorsa yaşasın, onun için ona kolaylık ver Allahım. Her ne zorluğu insanoğlu yaşıyorsa ona ceza gibi gelir belki, ceza gibi gelir, ama bilmezler ki onun nimet, hikmet olduğunu. Asında o lütuf’tur, sana ceza gibi gelen lütuf’tur. Allah kulundan vazgeçmez, kul ondan geçer ama Allah kulundan geçmez. İlahi zikri, fikri, ilahi bilgileri akıtır durur içine. Bir fark edebilse kendi kişiliğini, bir yoklayabilse her zerresini, cüzler ona ayan, cüzlerin bütünlüğüdür tamamı Kuran’ın . Hak erenler bir söz söyler, geceler hayrola, günler hayırlara vesile ola, güneş açtı, dünya renklendi canlandı, bir laf bir laf da, Rabbim izin verdi benim de içimde güneş açtı. Senin içindeki güneş daim açıktır, sen o güneşin önüne çekersen kara perdeyi güneş ışığını nasıl versin sana? O perdeleri kaldırmak kulun elindedir. Kaldırın perdeleri çıksın özünüz meydana. Öyle bir öz ki, hak sözü mevcuttur onda. Meyil eden dilden verir, ehil olansa gönülden verir, bu öyle bir aşk ki, durmaz akar, her yerde sular çağlar. Ne yaparsan yap, su bulunduğu kabın rengini alır, insanoğlu da böyledir. Nerede yaşıyorsa onun rengini taşır. Onun hal ve fiillerini, hareketlerini benimser, ona alışır. Yazımız bitmiştir dostlarım, Sevginiz daim olsun, her birinizin gönlü ilahi aşk ile dolsun, ışıklar yanacak müjdemiz olsun, bir kulu karanlıkta kalmayacak, şükürler olsun. Eyvallah, eyvallah, eyvallah. Hak’tan geleni bekleyin, hak ile olun, hak ile bulun, dostun yanındadır, şüpheden beri durun. Ülkemize selamet, ülkemize rahmet, ülkemizi belalardan koru Allahım. Savaşlar dursun, barış öncü olsun. Ya Rabbim, sen çoluğu çocuğu, yaşlıları koru, senin emanetindir, onlar seninle selamet bulsun ya rabbim. Allahım rahmetinle yıka, arıt temizle ya rabbim. Her biriniz huzurlu olun inşallah, evde yaşadığınız her ne var ise, hepsi uyumlu hale gelsin inşallah. Selam Olsun 22.04.2012 Gerçek güzeldir döndü ise yüzün ona, gerçek her kuluna değil münasip olana özeldir döndü ise yüzün ona. İlahi ilmin makamında oluşu bundandır elbet, aykırı değil. 150 Güzel sözün öncüsü, Rabbimdir kullarının gözcüsü, sen seni bildikçe kendinde olanı olmayanı gördükçe rabbim kulağına fısıldar, ilahi tecelli bu sayede olur. Biz içimizi nasıl görür nasıl çözeriz dediğinizde; ben de derim ki, kemiğe değil kemiğin ötesine geçin, kemiğin iliğine nispet edin. Allahım neyi öğrenmek istiyorsanız bir vesile ile çıkarır karşınıza bunu hiç unutmayın, bekleyin. Öyle istek ve arzu oluşsun ki sizde, Allahım o sayfayı gösterirse gözünüze, hamdolsun, şükür olsun, bu ilimden nasibim var demelisin, şükretmelisin. Selam olsun, dost selamı gelir ilahi makamdan. Hak kelamı önceden verilir, eğil oku Kur’anı ilmet, onunla bul cevheri, bul hazineyi onunla, kadim dost ol önce kendinle sonra seni var edenle. Neden önce benimle? Çünkü O sende mevcut, O’nun emaneti olan öz var sende, öz. Hak dostları bu yolla kurulur, hak huzuruna bu yolla gelinir, İlahi ilim bu yolla öğrenilir. Dedik ya, olumlu olumsuz, zıttıyla her şeyi sevip kavrayabilmek onları bir arada toplayabilmek, ‘Tevhid’ dedik. Ama o aşk oldukça Tevhid bir başka anlaşılır. Tevhidi zahiri bedeninle anlamaya çalışırsın, birde Batın’la çözmeye çalışsan kelime haznen genişler, o aşkın daha da arttıkça zirvelere çıkarsın. Bu zikir çok önemlidir, sayısız zikir edilebilir hiçbir vebal hiçbir sıkıntı vermez kuluna. İşin ters gidiyorsa, ‘La ilahe illallah’ de, rızk’ın azaldı ise, ‘La İlahe illallah’ de. Allahım bununla feyzinizi, rızkınızı, bilginizi ve birçok sebeplere dayalı güzelliği serer gözünüzün önüne. İlle ‘La ilahe illallah’ çok önemli. Kevseri verdik elinize, ‘Şükürler olsun’ deyin, Yudum yudum içtiniz, içmeyenlere de sundunuz ‘Şükürler olsun’ deyin. Namaza durduk, O’nun huzurundayız, buna da ‘şükürler olsun’ deyin. Her bir hareket, kabiliyetin hatta marifetin ışığındadır. Marifet ehli olan kişilerin hal ve davranışları buna ayarlıdır. Kalıplara göre değil Öz’e göre veririz, kalıp geçicidir ondan içeri gireriz. Hz. Muhammed öyle ahitleşti Rabbiyle, “Sana Allah demeyen kalmayacak Allahım, onun yolunda savaşımız daim olacak Allahım, sen bizi bizimle seninle destekle, sen bizi bilinmez güçlerle yolumuzu çoğalt eksiltme” Allahım her yaptığı fiili için onu ödüllendirdi, Makam-ı Mahmud’a getirdi, onunla şereflendirdi. Zannetme bu ödül sadece Resul’üne verildi, her veli bundan nasibini aldı. Her bilge, her arif, her biri ayrı ödüllere münhasır görüldü. Zavallı kimse diye bir şey yok bunu unutmayın. Her gördüğünüz fukaraya zavallı demeyin, o Allahın garibidir. Garip olmak ayrı, Allahın garibi olmak ise ayrı. Kendine ayırdığı garipler vardır, Garip, guraba, bunlar önemli kişilerdir, garipliği ile hizmetini gösterir. O öyle bir kisve altına girmiştir ki onun dışına çıkamaz, sen ona garip der geçersin, onun kim olduğunu bilemezsin. Yanından bir garip geçti, ‘öfff ne pis kokuyor’ sakın ola, af dile yaptı isen, onu deme, çok büyük vebaldir. 151 Hayra yönelik çalışın, size verilen görevler nereden temin edilir diye sorulduğunda, bunların bulunacağı yerler vardır, canı gönülden isteniyorsa bulunur, hafif kırıklık varsa yapabilir miyim derdine düşersen istesen de bulamazsın. Bunu hiç akıldan çıkarmayın. Toplanan paralar diyoruz, çok cüz’i de olsa kimin neyine gerekiyor? Bakalım çıkacak önünüze, hayra vesile olsun yeter. Sen yap yapacağını payı ona ait, o kime pay edeceğini bilen, Sen gerisine karışma. Uzun lafın kısası tam teslimiyet gerek, şüpheden uzak. Allahım madem bizi bizden iyi bilir, ne yapacağımıza da bilir, onun işine karışmak abes değil midir? Doğruluk var oluştan gelir, Allahım her birinin toprağını her yerin toprağını toparlayıp öyle bir çamur karması gerekti ve melekleri de sıra ile görevlendirdi. Onların, insanın başına neler geleceğini o melekleri haberdar etti Allahım. Toprakla konuştuğunda toprak ağladı, çok üzüldü, melekler o topraktan alamadılar. Allahım, “öyle yanıldı yakıldı ki alamadık, kıyamadık”, diğer meleği görevlendirdi yine toplamaya başladı, daha toplamadan toprak sordu, “peki o var olacak insanoğlu neler yapacak “ yine anlattılar. Çok üzüldü, ne olur Allah’a söyle bizden almasın toprağı dediler. Her biri ve en sonunda Azrail’e sıra geldi, “bunu ancak sen yapabilirsin” dedi ve o görevini ikincide yapabildi, birincide o da yumuşadı. Aslında, toprak deyip geçmeyin, dağ taş deyip geçmeyin, her biri dile gelir kavuşur onu var edenle. Onun için bastığınız yere dikkat edin dediğimiz bundandır. Her yer Rab ile birlikte, bütün şikayetlerini ona yöneltmekte, “Allahım görevimizi eksik mi yapıyoruz diyebilmekte” dağ taş böyle dile gelir, kurdu kuşu bi taraf et, dağ taş böyle dile gelir. Sevgiyle yaklaş, şevkat elini uzat onlara, taşı bile sev zaman zaman. “ Hangi hikmet üzere yaratıldın bilmiyoruz ama bir vazifen olduğu kesin. Allahyardım etsin deyip“ taşı okşayıp yerine koyun. O bundan çok hoşlanır Allahıma derki; “senin var ettiğin insanoğlu beni sevip okşadı, bana duada bulundu “. Her olayla iç içe olun, üzüntü sevinç, gözyaşı ve bitmek tükenmek bilmeyen gülmeler, hepsi. Şu fani bedende her birşey mevcut. Kızıyorsan; bedenli olduğun için, bırak kalıbı bakalım kızabilecek misin. Küsüyorsan; kalıbın olduğu için yani bedenin olduğu için. Özlüyorsan, beden için. Dört unsur bedene ait, fiziksel bedene ait, ruh müstesnadır bundan. Kalbin, Sadr’ın, fuad’ın, gönlün her birinin hissettikleri her birinin kendinde barındığı her güzel şey ve her çirkin şey, hepsinin yeri ayrı. İki parmak üstte, iki parmak alttadır, iki parmak yandadır iki parmak onun daha üstündedir, onun daha altındadır. Her birinin hizmeti ayrıdır, bir kalpte hepsi barınmaz, her biri ayrı ayrıdır. Bak, toplantıya gittiniz, insanın varlığı ile ilgili bilgiler öğrendiniz, onları 152 sizlere daha önce verdik, o bilgiye sahip olmasaydınız bugün bunu anlaya bilirmiydiniz? İçinizdeki coşku biraz da bundan. Şimdi yine anlatalım geldiğinde yine aynı şeyi duyacaksınız, size verdiğimizi duyacaksınız. Hoşnutluğunuz ondandır, buraya geliyor toplantıyı ayarlıyor, sen zannediyor musun ki bunlar kendiliğinden zuhur ediyor, Hayır İlahi Nazar diye bir şey var. Bizim yazılarımızı teyid edecek sözleri dile nazar ediyoruz, bunu unutmayın. Aynı güzelliği size verdiğimiz bilgilerde de bulun, aynı iştiyaki aynı hoşnutluğu burada da yaşayın. Tevhid dersi veriyoruz, bir dahaki konuşmasında Tevhid’i duyacaksınız, böyle. Daha ne toplantılar görülecek, bu kalem can’da olduğu müddetçe, bu kalem yazdığı müddetçe. Levhi Mahfuz’un122 bir adı da Kalem’dir biliyor musunuz? Onları bilerek okuyun, kalem Suresi, Levhi Mahfuz’dur kalem. Bugün bu kadar açılım gösterdiniz, biraz daha her perde düşüşte Kur’anla yeni bir oluşum içine gireceksiniz. Allah, Allahbiz bunu okuyoruz hep okuduk, bu böyle değil böyleymiş, nasıl aklımıza gelmez diyeceksiniz. O da nedir biliyor musunuz? Hayret makamıdır. O da sizde mevcut. O daha devreye girmedi, bunları tek tek fark edip göreceksiniz. Yaşam sürelerinizde öyle haller yaşanacak ki, yeter ki ona bağlanın, hep konuş Rabbinle hep konuş, bilmediğini sor öğren. Sen amel ettiğinle gel, gerisini ben öğretirim diyen Allahım, hepsini size Allahöğretiyor aslında, unutmayın bunu, her şeyi öğreten o. Zihninizi devreye geçiren, aklınızı derleyip toplayan, kalbinize sevgi muhabbeti akıtan, Muhammed’in nurudur akan, yoksa siz bugün burada olmazdınız. Üzüntülerinizi, sıkıntılarınızı bu yolla gidermeyi düşünmezdiniz, ne yapardınız? Kimi içer kafayı bulur, kimi böyle yolu seçer kendini bulur. Siz bunu seçtiniz, Allahsizin bu yolu seçeceğinizi biliyordu. Evet sorun. değerlendirelim. Söyleyelim, hem de çok zor sorular sorun sizleri - Gönül gözüyle hissedebilmemiz için ne yapmamız gerekiyor? Dedim ya bunlar sizler için çok yeni, bu açılım için Kur’anı çok okuyun dediğimiz ondandır. Hele hele, zikre öyle çok yer verin ki hep Allah’la birlikteliğinizi sıklaştırın, açılacak, yolunuz belli, önünüz açık, açılacak. Evet sorun çocuklar bilelim neler sorarmış, utanmayın lütfen sorun. Vücutlarınızda birçok iniş çıkışlar yaşanır, birden miden ağrır, birden kalbin sıkışır, birden farklı şeylerle burun buruna gelirsin, hiçbiri abes değil, olması gereken olay, temizlik olur zaman zaman, kendiliğinden oluşur. Neden, bir şey yapmadım, böyle oldu dersiniz, bunlar olur, çok küçük şeylerdir bunlar, üzerinde fazla durmayın geçişi kolay olsun. 122 Levhi Mahfuz : Dinimizde kader olarak isimlendirilen, geçmiş ve gelecek tüm olaylar ile varlıkların yaşam şekli ve sürelerine ilişkin her türlü bilginin yazılı olduğu ve Allah katında bulunan korunmuş yazılı levha. 153 Sorun, ben sorun dediğim zaman ne olur konuşmayı deneyin bizimle, suskun oluyorsunuz ve bu bizi çok üzüyor. Kelime haznenizin, soru haznenizin sanki yok olduğuna inanasımız geliyor. Birçok şeyi öğrenmek istiyorsunuz ama sorun dediğimizde hepsi siliniyor. - Hz. Muhammedin Allah’la konuşmasında her var edilen Allahdiyecek denildi, bu diğer dinlerde de geçerli mi? Eyvallah, ayrım yok ki her biri İslam üzere olacak bunu unutmayın. - Ama doğuştan annesi babası farklı dinden, Olsun, İslam’a dönüş olacak tek din İslam dini olacak, Hıristiyan, Musevi, İsevi yok böyle bir şey, her biri tek din üzere yaşayacak. - Ama onlar Hıristiyan olarak yaşıyorlar. Şimdi öyle doğmuş olabilirler, nasıl ölecekleri belli. - Neden İslamı seçmiyorlar, ya da neden orada yönlendirilmiyorlar ? Öyle olması gerekiyordu. Allahtan iyi mi bileceğiz, ama hepsi İslam üzere ölecekler. Ne mutlu ki, Müslüman doğup Müslüman ölenlere, Ne mutlu. - Geceleri rüya görüyoruz, sabah unutuyoruz, unutmamak için ne yapmamız lazım. O olur, derin uykuda olur, rüyayı unutmayan insanların uykuları çok hafiftir, birkaç kez uyanırlar(dost niye hiçbirini unutmuyor?) Bedeni uykusuz bırakmaya eğitmeniz lazım, - Namaz kılarken düşüncelerin kaymaması için dikkat ediyoruz ama pek fazla olmuyor ne yapabiliriz? Kayıyor, olsun O’nun huzuruna durmak da güzelliktir. Ben korkutmuyorum tabiî ki her şeyi silip de huzura durmak bir başka, o niyette o halde olabilmek, öyle kalabilmek, insana çok önemli değer kazanır. Bir saniye onunla huzurda kalabilsen bir ömre yeter. Çaba sarf etmeniz de boş değil, huzuruna varabilmek güzel, orda olabilmek güzel. Günah, yapmayın, etmeyin demiyoruz, amaç teşvik etmek, tenkit değil. Dedim ya her biriniz birer kandilsiniz, uyuyan bütün yürekleri uyandıracaksınız, çünkü o kandil elinize verildi. Buna zorunlusunuz, Göreviniz, bu ilk göreviniz. - Biraz daha dilimizin çözülmesi gerekiyor mu? Dilinizin çözülmesi için sadece zikir ve “Allahım ne olur ilmimi arttır, hayretimi arttır” sürekli bunu söyle. Ama meşguliyetleriniz farklı yönlere dağılmasın, dediğim gibi bir tek düşüncenizde O olmalı, O’na yer vermelisiniz. 154 Biraz orda, biraz burada, biraz şurda olursanız mümkün değil, o birlikteliği sağlamak hiç de kolay değil bu haldeyken. Dostum Ahmet Efendi sen ne istersin ne dilersin? - Ben Allahtan varlığını dilerim. Neyin varlığını? - Sizin varlığınızı dilerim. Halinden memnun musun? - Allaha çok şükür. İsyanda var mısın? Hayır, şükürler olsun Allahıma ki sizinle beni buluşturuyor. Ne güzel, dostluk burada başlar, orada hala devam eder. Siz orada yalnız mı kalacaksınız. - Hayır sizler orada yanımda olacaksınız. Evet, hiç bunda şüphe etmeyin, hangi makamda olursanız olun, yardım eli hep sizlerle olacak. Eğite geldik dilleri, kem ettik bütün dilleri, hayır dedik aldık bilgiyi, verdik bilmeyene. Bilge dedik eğildik önünde, dur gitme öğret de öyle git dedik. Allahım izin verdi de, bilge çıktı önümüze, bir iki kelime öğrendik , bir iki cümle. Şükrettik Allaha, nasibimiz buysa eyvallah dedik, bundan öte dedik onu da sen ara bul. Günler geceler aradık, aylar yıllar aradık, bir mürşide vardı kapıya dediler ki, işte ceddiniz o mürşid’dir, mutlaka seni dengeleyecek hilafet almış bir zattır. Bir kandil uzattı elime ‘yak bunu yak’ soktu karanlığa beni, ‘bak karanlıkta olanları nasıl aydınlattın hepsinin yüzlerini görür hale geldin, işte içleri de böyle aydınlatmalısın’. Allahım her birinize o güzel görevini bahşetti. İsteklerinizi içinize atmayın, ne yapmak istiyorsanız izni O’ndan alın, o size yardım eder. Yeter ki talep sizde olsun yardım gelir, kesintisiz gelir. Selam Olsun 25.04.2012 Derlendik toplandık düşünceye gelen olumlu veya olumsuz her olayı bir potada topladık, gerçek yönümdür benim, nereden dendiğinde, gerçekteki merkezimdir benim. Dedi Yunus’um selamını cümleye verdi. Yunusum, daha bitmedi diyeceklerim, Taptuğun gölgesinde yetişmek budur işte, hep söyletir dilleri, eğletir gönülleri, dedi Taptuğum sözü Yesevi’ye verdi. 155 Bir sözde ben diyeyim, hakikatin elbette seyrinden verelim, beklenen odur ki, dostlar gönül erleridir, diyeceğimizi mutlak bilenlerdir. Her biri ceviz misalidir, bilgiler devşirildikçe, gerçekle gerçek olmayanla ayırt edildikçe, verilen bilginin ölçülü olmadığını gönül çözer. Ceviz insanın oluşumunu anlatır, bilenleriniz var mı varsa desin, kabuğu şeriattır, içi ise tarikatdır, özün özü ise hakikatin ta kendisidir. Şeriat neyi ifade eder diye sorulur. Şeriat ilimdir, tarikat ise ameldir, hakikat ise amelin meyvesidir. Sen bunları bildikte rabbim deyip de her an ona yöneldikte, ayrıda değil, gayrıda bulunursun. Evliya ullah ile Ehlullah arasındaki farkı bilir, onunla nefes alır, nefes verirsin. Evliyaullah mazhariyeti sevgi ve aşktır, Ehlullahın mazhariyeti şahitlik tanıklıktır. Hangisinin makamı hangisinden üstündür denilirse, Ehlullahın elbette. Peki günümüzde Ehlullah var mı? Denildiğinde, öyle çok öyle çok ki sayılamayacak kadar, işte Allahın askerleri. Ehlullah Allahın kendine ayırdığı özel kullarıdır. Veliullahlar da öyledir ama mertebe farkı vardır. Hayra şerre dayandık, aradaki farkı bulup da hayra sarıldık. Allahım her velinin görevini ayırmış, neye göre ayırmış, kabiliyet ve istidada göre ayırmış, ve her kulun da görevini bu nispette, kimin elinden ne geliyorsa, kimin kabiliyeti marifeti hangi yönde devreye giriyorsa, mutlak görevi arkadan geliyor. Diyeceksiniz ki rabbim nasıl olsa bunların yapacağını biliyor, elbette hiç yalan riya yok, ayan-ı sabite dediğimiz kader planınızdaki mevcudiyeti o size tayin etti, ama efal alemde bunları kimler geliştirebilecek ise sana üflediği devreye çıkacak. Yani zuhura çıkacak bu belirlendi anlaşıldı mı? Anlamadığınız varsa sorun da öğretelim. - Bu kaderse, hani insanoğlu hiçbir şey yapmasa da onu yaşayacak, öyle düşünülüyor ya, O kaderi mutlak senin dediğin, Allahın takdir ettiği kader onu hiç kimse değiştiremez, mutlak yaşanması zaruridir, birde var senin oluşturduğun cüzi iradenle, o kaderde yine Allahın varlığı var. Ol keyfiyeti var, bu defa kul onu yönlendiriyor. Allah’da ol diyor anlaşıldı mı? Evet külli irade, cüzi irade, külli kader, cüzi kader bunlar böyle sürekli devrede, ilahi bilgilerin saklandığı Levhi Mahfuz, levhasında, Allahın ilmi orada yazılı. Hanginizin ne zaman dişi ağrıyacak, o ne kadar sürecek, kimin gözü ağrıyacak, kim hangi organını kaybedecek, hepsi, hepsi kayıt altında. Yok çok günah aldı, bunları yaşadı hak etti, sakın sakın bu söylentilerden, bazen bu tip şeylerle karşılaşıyoruz ve bizi çok üzüyor, Allah o kullarının yardımcısı olsun, şer fikirlerden, şer güçlerden tez kurtulsunlar. Ebul vakt, biliyor musunuz, nedir ? Hayır! 156 Siz hiçbir şey bilmiyorsunuz, o nedir bilir misin? Vakit, o öyle bir vakittir ki kimde mevcuttur bu Ebul Vakt? İnsanoğlunda, zaman onda durur vakit onda durur, insanoğlu o vakti kendine hizmet ettirir, anlaşıldı mı? Anlatabildik mi? Kayıtsızdır, ancak insanı kamil olan o vakti, o zaman yaşar. Ona ayrılmış bir vakittir, sadece o vakit münhasır olan kula hizmettedir. Zaman durur vakit durur o anda unutmayın, zaman ve mekan durur kula hizmet ettiği için, bir çok veliler hazreti Ali efendimizin yatsı namazından akşam namazına döndürdü vakti, peygamberimiz üzülmesin diye, anladınız mı? İşte bu vakitler, münhasır olan kuluna hizmettedir. Ebul Vakt böyle yapılır, bunları birer defter tutup not ediniz. Bunların anlaşılmasını zaman zaman bizlere sorup öğreniniz. Ehlullah nedir, Veliullah nedir, insanı kamil nedir, hep bunları ayrı ayrı yazıp ve onların bu dünya alemindeki görevleri nelerdir, onlar ne yaparlar, aynı sıfat altında mı yaşamışlar veya ikinci gelişlerinde yeryüzüne şehadet alemine yine başa mı dönmüşler, birçok merhaleleri tekrar tekrar yaşayarak mı tekrar Allaha rücu etmişler. Bunları sorun öğrenin, her şey kuluna ayandır, aşikar olmalı ki bilebilesiniz, sorun öğrenin. Cüz’i irade de önemsenmeyecek bir irade değil, orada neler barınır, neler karar mekanizmasının oluştuğu yerdir, birçok hallerin, birçok yaşanacak ilahi kaderin, planlarının seyri sefer ettiği, karar verilen mekanizmadır. Allahın zati sıfatlarını biliyor musunuz? Zati sıfatlarını, hep okuyorsunuz da pek hale geçmiyor herhalde, Subuti sıfat demiyorum, bir de vech-i rahman vardır, onlar neyi görürlerse görsünler her gördükleri Allahtan dır. Allahtan görürler vech-i rahman. Bak bugün ne güzel şeyler öğrendiniz, birde bunların ne olduğunun derinliğine inebilseydiniz, çok şeyleri yakalamış olacaktınız, kur’an da iki defa geçer bazı ayetler, bunlar ihtar niteliğindedir, uyarı anlamındadır, mutlaka bir nedeni vardır, Allah işlerinizi kolaylasın, Allah işlerinizi kendi karar verdiği şekilde, size de kabullenmeyi nasip ettirsin. İşiniz elbette çok zor, neden zor? Bu kargaşada yaşıyorsunuz da ondan zor. Eskiden böyle miydi dediğiniz zaman Veliler birçok şeylerden uzak, Allahla birebir kalırlardı. - Zamanla mı bozuldu? Onlar çilehanelerde mürşidlerinin, üstadlarının çizdiği yolda ilerlemek için çilehaneler öngörüldü, bakıyoruz da şimdi dünya çilehane. İnzivaya çekilmenin anlamı yok, her şey düzgün unutulmasın, birçok gözeten koruyucular var. Yeter ki buna inanın öyle inanın ki, her an yanınızdan kimler geçiyor bir görebilseydiniz, hemen şöyle boşlukta sağınıza solunuza baktığınızda onun sinyalini alıyorsunuz, ondan bakınıyorsunuz. İşte bunları fark edin, fark edin. - Gönül gözü mü? 157 Yok gönül gözü demeyelim hala baş gözü. Onu baş gözü, o gölgeler öyle çok geçiyor ki, sağınızdan solunuzdan mutlaka bir gölge oluşuyor, içsel sinyallerini gönderiyor, gönül onu algılıyor. İlahi zikrin elbette size kazandıracağı çok önemli açılımlar var. Bütün organların açılımından bahsediyoruz. Bir de şu var ki, dilde kalmamalı, hayatınızın içinde yer almalı. Her bir zikrin makamına uygun yaşamı kolaylaştırmalı. Nasıl olacak? derseniz: O sevgi var ya o sevgi, o sevgi aşk, hayatın içine ister istemez girecek, sen hiçbir zorlama yapmadan buna sahip olacaksın. Çalışarak bir şey elde edilmez evlat unutma, istediğin kadar kitapları devir elinden hiç düşürme, asla. Bu bilgiler dedik ya satır değil evlat, sadır bilgisi . Allah, kalbe nazar etti mi bu yeter, bunu dileyin. Çok güçlü bir beraberlik kurun, çok güçlü olmalı. O güçlülüğün içine ne maddi, ne sevgi ne zaaflar, hiç mi hiç uğramamalı. Şimdi anlaşıldı mı? La İlahe illallah Muhammed en resulullah. Yazı noktalanmıştır, cuma’ya buluşalım inşallah. - Etrafımızdaki dinlemek gerekiyor? bu gölgeleri hissedebilmek için gönlümüzü mü Yok, önce kendindeki, şimdi yatarken otururken nasıl dua ediyorsunuz önce onu söyleyin, Allahla konuşmanı anlamak istiyoruz. - Ben, kendim ve bütün insanlığın iyiliğini isterim, kazadan beladan korunmasını hastalıklardan uzak olmasını isterim. Olmaz, yanlış, herkesin bir yaşam şekli, bir kader planı var, şimdi istemek çok güzel ama fiilen ne yapabiliyorsun bu önemli. - Fiilen elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. İşte bunlar o kadar önemli ki, bir yere çıkma evde otur, hep dua et, yok, insana insanca hak için hizmet yapmak. Şimdi nasıl hizmet yapılır böyle bir yerde oturuyoruz dediğinizde, evet hakikaten çok zor, yardım yapacağınız kişileri bulmak çok zor. Ama birde var ki, ille maddi anlamda yardım düşünülmesin. Evini terk etmiş bir beyi düşünün, Çocuğunu, eşini bırakıp çekip gitmiş, o eşe o çocuklara sahip çıkın, örnek veriyorum. Komşunda bir hasta var, o hastanın birçok gereğinden fazla hem maddi, hem manevi ihtiyaçları var. Eğer maddi durumu onu karşılıyorsa, manevi durumdan yoksunsa onu da siz karşılayın. İbadetin cüz’leridir bunlar bilirmisiniz? İnsana hizmet götürmek. Ben komşuma gittim şunu yaptım, hayır sen komşuna yapmadın, Allaha yaptın. Bu niyetle yaklaşın Ayşe’ye, Fatma’ya, İsmail’e değil, Allah’a yaptım. 158 Bir fakire sadaka verirken, sadaka önce kimin eline düşüyor? Allahın. Önce Allahın eline düşüyor, önce Allahın ondan sonra Allahın elinden onun eline düşüyor unutmayın, arada Allahvar. Hiçbir iğne deliği kadar bir açığınız bir iştiyakiniz, bir fazlanız bir eksiğiniz yok ki, gözden ırak olsun, Rabbin bilincinden uzak olsun. - Nasıl dua edeceğiz, yardımcı olalım ama nasıl dua edelim? Önce dua edeceğiz sonra yardımcı olacağız. Yani dua edip yorganı çekip yatmak değil, bizden istenilen değil. Böyle, gözleyeceksiniz, çevrenizi gözleyin, çocukları gözleyin. - Namaz’dan sonra nasıl dua edelim? Allahım senin rızan için huzurundayım, senin rızan için secden deyim, kısa ve öz. Ben nerede ne şekilde lazım isem beni sen oraya yönlendir Allahım, görmüyorsa gözlerimi aç, duymuyorsam kulaklarımı aç, gönlüm bunu hissetmiyorsa rabbim, sığınıyorum sana sen gönlümü aç. Amin. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. - Görevlerimizle ilgili söyleyebileceğiniz bir şey ? Bugün yeri değil, İstanbul’daki dostumuz da gelsin öyle. - Fetih suresindeki en önemli olan Allahın askerleri miydi? Orada anlamamız gereken nedir? Yavaş, yavaş bizler hep buradayız, hazır olun. - Fetih Suresindeki saç kesilmesini merak etmiştik? Çok pejmurde, derbeder geziniyorlardı, Allahın huzurunda derli toplu temiz elbiseleriyle bulunmak varken, traş sünnettir, saçların kesimi sünnettir. O, La’ da idi, saçları uzun ‘La’ halidir, İlle Allah dediğinde. Ey beyaz elbisesine bürünmüş, ya resulullah kalk gecenin bir vaktinde ibadet et ve şöyle dua et der Allahım; Allahım beni hoşlukla ithal, hoşlukla ihraç et. Hem alış, hem veriş vardır dikkat edin. Ve ‘Ey beyaz elbisesine bürünmüş ya resulullah’ bu ayet 2 surede de geçer; Temizlik, Aklık, Paklık, sadelik, lekesizlik, onun ifadesidir beyaz elbise. Birde Peygamberimizin vahiy anında çok titremeleri oluyor, çok ter döküyor, o yükün o ağırlığın altından kalkmak insani, beşeri bir vücutsa elbette çok zor, öyle büyük bir enerji akımı, üşüme geldiğinde, Hz. Hatice’ye üstümü ört dedi, üşüyorum üstümü ört dedi. Örttü ve Cebrail Aleyhiselam ondan sonra ona bu ayeti verdi. Çok önemlidir. 159 Gece kalktığınızda uykunuz bölündüğünde iki rekat namaz kılın veya sabah namazına yakın ise onu bekleyin, sabah namazını kılın ve öyle dua edin: “Allahım beni hoşlukla ithal ve hoşlukla ihraç et Yarabbi” bu duaları mutlaka yapın. En güzel bir vakittir o sabah namaz vakti, seher vakti, en güzel vakit. İnsana insanca hizmet, Allaha hakça rağbet, peygamberimize layıkıyla ümmet olmayı nasip etsin Allahım. ‘Su’ nerede geçerse geçsin ilim’dir. Su ilim’dir. Her insanın bir nişanı var unutmayın, hep bunu düşünün çok uzun düşünün, hem nişanı var, hem rengi hem kokusu var. Hiç kimsenin kimseye benzer tarafı yok, ayrıdır boyası olduğu gibi. Nasıl örnek verelim? Meyhane ortamında yetiştir çocuğunu, birde dergahta yetiştir çocuğunu. İkisi de çocuğa bir şeyler verir, anlaşıldı mı? Su hangi kaba? Su çocuktur, kap da ya meyhanedir ya dergahtır, bu kadar basit anlaşıldı mı. - Alınlarında secde izi var denilir ayette. Sizin gözle göremediğiniz, o secde izlerinden tanınacaksınız ilahi mecliste. Secde izi olmayana da sorulacak ‘sen hiç secde ettin mi?’ ediyordun anlında hiç o iz yok, bu defa dile gelecek; ‘ben hiç secdeye eğilmedim’ onun için bu çok önemli. Cevizin kabuğu nedir? onu soruyorum, Şeriat, İçi neymiş? Tarikat, Özün özü neymiş? Hakikat. Şeriat ne? İlk adım, ilim. Tarikat ne? Uygulama, amel. Hakikat ne? Amel’in meyvesi. Bundan sonra, böyle derslerinizi sorgulayacağız. - Ayetlerin tekrar edilmesi dikkat çekmek içindi, ayetlerin ilk girişindeki kelimeler de hurufat ilmiyle ilgili idi, o da bir dikkat çekme mi yoksa farklı anlamı olabilir mi? Birçok nedenleri var, tekrar tekrar verilmesinin birçok nedeni var, bir uyarı, ikaz anlamındadır, çoğu da böyledir, doğrusunu Allah bilir diyeceksin. Ama genelde iki defa, üç defa veriliyorsa ‘Uyanın gaflet uykusundan, uyanın’ anlamındadır. - Ayetlere girişteki harfler? 160 Hurufat ilmini mi sormak istiyorsun? sizin için çok erken. Bakalım gönülden gönüle bir konuşun, gönül birçok şeyleri sezmiş hale gelmeli, gözler bazı şeylere tanık olmalı, daha bunlar yavaş yavaş sizde vuku buldukça birçok şeyler açılır. Hu, hu desin velileri, gerçek halka oluştursun el verdikleri. Kandil yandı, kimi hu der, kimi Tevhid eder, kimi şahadet getirir, kimi Allah, Allahsesleriyle yeri göğü inletir. Allahduyar, bildiğinle amel et bilmediğini ben öğretirim veli derler. İnşAllah onun öğrencisi olma vasfına sahip olalım can dostlarım. Hayırlı olsun, şer gelenden Rabbim sizlerle birlikte cümleyi korusun. Ne güzel bir dua ‘Sizlerle birlikte’ bunun anlamını bilir misiniz? Hak dostları olduğunuz için. Görev verilmiştir. Sizlerle birlikte. Allaha emanet olun, Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam Olsun 27.04.2012 Selam diye girdik, söz ehlinden olursa cümle ile birlikte sevindik. Ya hak, ya hak. Hak izni ile dökülürse satırlara, gönle daim huzur buldura. Allahım bir kulunun sesini dinlemek ister, sesini özler, peki bunu nasıl gerçekleştirir? Bir bela verir çünkü onun sesi, yakarışı, ağlayışı Allahın çok hoşuna gider. Bunları unutmayın. Şimdi böyle nasıl olacak? Bela ile mi seni dinleyecek dersiniz. Yaaa beşeri sevgiden farklı olduğunu daha önce söyledik. Derler ki mümin, müminin aynasıdır, kim der? Kur’an der, hadis der. Bundaki mümin, ikinci mümin kim oluyor veya birinci mümin kim? Biri Allah, biri de Kul. Bunları çok iyi değerlendirin . Böyle bir ayet ile hadis ile karşılaştığınızda bunları düşünün. Hakikatin elçisi olmak, hakikatin zuhur edeceği fiilleri işlemiş olmak ve bu şeriat kabuğunu kırıp da efal alemde tek tek aşk ile yaşamak gerek. İşte o zaman mümin Allahın aynası olur, Allah müminin aynası olur. Geçtik dünya malından dedik, dediniz ki, geçilir mi, her şeyimiz ona bağlı. Hayır bağlı değil. Kuşun, bir kanadı mana, diğer kanadı madde, kuş iki kanadı da dengede tuttuğu zaman havada uçmakta. Siz de o dengeyi içinizde kurmalısınız, madde ve manayı dengeleyebilmelisiniz. Mananın önüne hiçbir şey koymayasın çünkü mana aldı ise yolu, hedef belli, ölçüsü belli, gideceği yer ve makam belli, ilahi feyzin çağrıldığı yere gider. Gönül böyle toplantılarda olmak istiyor diyene sözüm, öyle bir ilahi çekiliş olur ki, gönül bir tek orada huzur bulur, orda karar kılar, istemesen de çekilmen hak tarafındandır, meleklerin yardımıyla her olay zuhurdadır. 161 Kaftan giyildi, hakikat er’liğe girildi, bir huzur arandı, beden değil gönül onda karar kıldı. Dediler ki bu huzur manadan mı? maddeden mi? Akıl onu ayırdı ve gönle uyarıyı saldı. İşte tek yol gerçek yol, tek yol hakikatın yolu, özün özüdür. Söz rabbimden geliyor ise ona sarılmak her kulun mecburi, boynu kıldan ince dediğimiz şey işte budur. Ervah123 ile söyleşelim, gecede günde onunla dertleşelim. Söyleşi nasıl olur deme, sen köprüyü kur, arada gönül tezgahına koy, o tezgaha göre değerlendirsin, Ervah, ondan sana, senden ona geliş, gidiş olur, ayar öyle bulunur. Allahım cümlenizden razı olsun. Kayda geçti sözler, kayda geçti fiil ve hareketler, kayıt icabı konuşuruz, her olay kayıttadır bunda şüpheden uzak kalırız. ‘Sen’ deme, ‘Ben’ deme, ‘Biz’ diyelim. Biz, bizlikle Onda olalım. Arada kalıp varsa yaklaşım zorlaşır, ama ne çare ki dünyada nefes alıyoruz. O kalıbı atmak hiç de kolay olmuyor dediğinde, “Allah bana yeter” demelisin, hemen arkasından bunu demelisin. Rabbim hem verir hem alır, verdiği ne kadar hayırlı, ne kadar seni mutlu ettiyse, aldığında da o kadar hayırlı ve o kadar mutlu etmeli. O’ndan geldik, ona döneceğiz, nurumuzu harcamadan gitmeyi nasip et diyeceğiz. Yarın huzur-u mahşerde sizlere tanık olacak bir dost aradık, onu da bulduk Elhamdülillah dedirteceğiz. Huzurundayız Allahım, verdiğine boynumuz incedir, verdiğine gönlümüz açık, dilimiz seçiktir. Gel gör ki halimi, günden güne türlü hikaye var dilde ama her şeyde tek, bir tek sen varsın Allahım, bana doğruyu buldur, yanlışta olan isem, sen beni gözet, sen beni koru Allahım. Her an Allahla ünsiyet halinde olalım, böyle yalvarıp böylece yakaralım. Gözüne yaş geliyor ise iştiyaktandır, kulağına bir ses geliyor ise ilahi mananın eseridir. Keyfe keder deme gönlünce yaşa, Allah bilgisini her an, her an içine kat. O öyle bir bilgidir ki, o bilginin bilgesi bile feyz doludur. Rabbime emanet olun. Şimdi ara verip bunun üzerinde konuşunuz. Geldik geçeriz, türlü fistanları giyip de merhale, merhale devri alemi gezeriz. Nasıl türlü fistan giyilir? dediğinde, her hal’de bir fistan giyilir, eski hal’in ise yere düşer ezilir. Şimdi bunlar üzerinde sohbet edelim, hemfikir olup tekrarına geçelim. Eyvallah. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. 123 Ervah : İnsan bedeninden ayrı ve ölümsüz bir yaşamı olduğu düşünülen varlık veya öz. 162 Düşünür, düşünür içinde türlü, türlü sözler geçer konuşur, neyin ne olduğunu bilmez, Allah Allahdenir. Hiç şüphe etme oğul, Allahdenilen yerde otur. Kayıt dışı değil kayıt içidir, ne nam ne şan umurumuzda değil, biz hak dostuyuz, hak için buradayız, birlikte kavileştik124 de geldik, sen dün mü tanıştık sanırsın. Eyvallah. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. Hasbin Allah veni mel vekil, Hasbin Allah veni mel vekil. “Bana Allah yeter”, “Bana Allah yeter”, her zorda, her kolayda Allahım benim karşımda, bana O yeter. Daim yanımda değil, daim canımdadır O benim. Allahım içimden seni çıkaracak hiçbir güç bulunmasın Rabbim. Açtık elleri, Allaha dua ettik zikrettik yana yakıla. Öyle zikri eda edin ki yer gök inlesin, gönüller coşsun da diller gürlesin, Rabbim duy sesimizi dedirtsin. Sesleri çoğaltan rahman aşkıdır, Allahım öyle güzellikler bahşet ki bu kullarına, onlar seni zikriyle eda etmedeler. Allahım da der ki; “duydum, işittim, Allahım diyen her kulum cennetimde misafir edile” melekleriyle haber gönderir, iletir cümle evrene. Sadık olan anlar, insan-ı kamil olmaya meylettiyse gönül ola ki meyletmiştir, gönülden coşup da her an her zerreyi inletmiştir, o İnsan-ı Kamil olma vasfına zaten girmiştir. Allahım yeter ki nasip etsin, rabbim dilesin, O’nun sevdiği kullar arasında bizleri de gözetsin, öyle diyelim. Hak bir, AllahLa ilahe illallah, hak bir AllahLa İlahe illallah, Muhammed en Resulallah, şeffat izin senden Allahım, şefaat izin senden Allahım. ‘Sen şefaatine münhasır eyle bizleri ya Rabbim‘ dedirtsin. Gerçek gönülde, gönülde olan ise gelir dile, O dilden dökülür kalem eşliğinde kağıda. Bir bilsen ki bunda hiç şüphe yok. Gerçeğe vakıf olduğunuzda geçmişte birçok şeyler için af dileyeceksiniz, özür dileyeceksiniz. Rabbim secde izni verenlerdeniz, Rabbimin secde iznini alanlardanız, daimini nasip eyle Allahım, daimini nasip eyle, inananlar vasfında olmayı nasip eyle, bir Mürşid-i kamile bizleri yolla Allahım, demelisiniz. Allah diyeniniz bol, Allah dedirteniniz de Allah aşkıyla dolu olsun. Işık yandı, ışığa koşanlar olacak, bu ışıktaki halka daim büyüyecek. Ağır ağır büyüyor ise de nasibi olduğu kadar alacak. Umuma açık olmadığı zaten bizlerdendir, öyle sırlar gelir ki dile, o sırrı bilene bilmeyene ifşa etmek zarardır. Onun için bunu bilerek yaşayın. O Tevhidin esasını öyle içinize nakşedin ki, yavaş yavaş devreler onu dile getirecek. Öyle bir vücut oluşturacak ki, sen O’nda, O sende olacak. Zahirin fikriyle yol alma dostum yol alma, Batın’ın fikriyle yol al. Batın’da yerin olsun ki, konuşan sen değil haktır, bu inanca sahip ol. Sen seni 124 Kavileştirmek : Sağlamlaştırmak, pekiştirmek. 163 bilmedikçe, kendinde var olanı görmedikçe bu yolda yürümen beyhude olur. Önce kendini bil, önce kendini. Konuştuğun her söz için mutlak kayda geçirecek meleklerin olduğunu hiç unutma, hiç unutma, hiç biri asılı kalmaz kayıt altında gizlenir. Hane açılsın, kurda kuşa selam yollansın. Kılıç kalkan oyunu değil oyunumuz, meşke davet değil soyumuz sopumuz, hayra davettir bilinsin, gerçeğe yüzümüz dönülsün. Elleri bağlayalım, dilleri susturup konuşturmayalım. Yapılması gerekeni yapalım, beklemeyelim. Yabanda oluruz, oysa yanında yer almalıyız, can ile cananı buluşturmalıyız. Halk için bir olalım, o halkı da hak’la tanıştıralım. La ilahe illallah Muhammed en resulallah. Düşünceler, niyetler, oluşan fiiller daima iyiyi veya kötüyü yansıtır. Nereye yansıtır? Sürekli çevreye yansıtır, yakınlarına yansıtır. Daima sade kişilikte olmanız gerekir. Düşüncelerinizden de sorumlu olduğunuzu unutmayalım. İyi düşünüp iyi yansıtmayı deneyelim. Kim kiminle kavgada küste ise onu bil, buluştur, barıştıralım. Allaha emanet olunuz. Hayırlara vesile her an yanınızda O’nu bilerek yaşayınız, o bilinçtesiniz. Afiyet ile huzur ile hak zikrini eda ediniz. Amin. (Amener Resulü125 okuyun) Selam Olsun 30.04.2012 Selam olsun. Kelam kelamı açar. Hak kelamı ise dileyene bir çok kapılar açar. Yeter ki desturu almış olasın. Kullar arasında nasiplenmiş olasın. Hakikat erbabı verir sözü, izin nispetinde seslenir. Bazen de kendini örnek eder kendinden verir. Bir halkıyet makamı vardır bir de hak makamı. Bir iseviyet makamı vardır, bir ademiyet makamı. Bir sayarsak uzar da gider. Her birinin makamı diğerinden farklıdır ve görevleri de farklıdır. Halkıyet makamından bahsettik. Her an uyanık olmalısın. Gaflet örtüsünü bir kenara atıp ta, açık gönül ile Allah’a gönül kabınızı tutmalısınız. Kul bir günün içinde kaç makamdan makama geçiş yapar, hiç bunu biliyor musunuz? Düşündünüz mü? Kendinizi bu değerde görmeyi arzuladınız mı? Gün olur birinci, bir an gelir ki üçe çıkmışsın bazen beşten, bazen dipten sürekli seyir değişkendir. Değişik hallerde değişik perdelerden verilir. Meleklerin her biri birer perdedir, her birinin mazhariyetleri perdedir. Örneğin Azrail; Rabbim ona ölüm meleği adını takmış ve çok zor bir görev vermiş. Üzülerek, sıkılarak, ’bu görevi ben yaparsam kulların beni 125 Amener rasulü(Bakara 285/286) ; Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun, Küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih, La nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masıyr, La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha, Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, Rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na, Rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina, Rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih, Va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirın. 164 lanetler, bana düşman kesilirler, bunu bana verme’’ diyerek uzun uzun yalvarıp yakarmış. Rabbim ona şöyle seslenmiş, “sen sakın müsterih ol üzülme. Sen onlara perde görevi yapacaksın. Hastalıklar bahaneleri olacak, bir çok sebep halk edeceğim. Seni onlardan gizleyeceğim. Sana hiç sıkıntı olmayacak’’ sözünü verdi. Bir çok velilerinde bu sayede perde olduklarını unutmayın. Mesela, bir deli gördünüz üzülürsünüz. Aslında deliliği perdedir. Perdeyi kaldır var olan veliliktir. Bunlar o kadar önemli şeylerdir ki sizi uyandırmak, bunları anlatmaktaki tek sebep sizleri uyandırmak, uyanık olmanızı sağlamak. Her zerrenizi bilince davet ettik. Lokmayı yediğinde, Allah aşkı içini coşturuyorsa o lokmayı yemezsen günahtasın, eğer lokmayı yiyip de sende bozulma başlıyorsa o ağza kilit tak derim. Nerden nereye diyeceksiniz belki. Vakitli vakitsiz boğaz derdine düşmeyin azar azar yemeği alışkanlık haline getirin. Gülmek elbette güzel, neşelenmek çok önemli. Velilerin yüzleri hep güleçtir ama kalpte hep hüzün vardır. Daha önce verdik bunu; sakın suratınızı asmayın hep gülün, hep gülün. Sağlığın zekatıdır. Kul olduk Elhamdülillah, gelene talibiz dedikte eğdik başı. Elhamdülillah gelenin azını çoğunu dert etmedik çünkü biliyorduk ki ağır gelirse yükümüzü hafifletecek Rahman var. Az çok demedik, az geldiyse karar böyle dedik, ona eğildik çok verildiyse de nasibim bol dedik. Birine bir hayır işinde yardımcı olduğunuzda ellerinizi açmanızı ‘’Allahım hamdolsun şükürler olsun. Beni nasiplendirdiğin için’’ demelisiniz. Çünkü iyilik yapmak bile nasip işi bunu biliyor musunuz? Allahbazı insanın nasibini bu yolda kesmiştir. Beceremezler iyilik yapmayı. Olay bundan ibarettir. Onun için nasipliyseniz hizmete talip olursunuz. Açın elleri, şükredin, hamd edin. Sıkça yapın. O nasibi Allahsana verdiği için her olay kayıttadır yanılgı olmasın. Sözler satıhta değil sadırda yerini bulsun. Öyle bulsun, öyle bulsun ki önce ateş sonra kül olsun. La ilahe illallah Muhammed en Resullulah. “Neden ters gider, neden dümen düz gitmez” dersin. Orda kabul ettin burada neden ret ediyorsun. Her şey yerli yerindedir. Sen zannetme ters gider, olması gerekendir. Her şey düzelir. Hiç bir şey kapalı kutu içinde kalmaz. Bir gün aşikar olur. Öğretilerin sana ne buldurduğu, zaruretlerin sana neleri kazandırdığı önemlidir. Farklı sıkıntılar içinde olabilirsiniz. Onu da sıkıntı olarak kabul eden sizce nedir? Soruyorum? Dünyaya olan bağlılık. Sıkıntıları duyan şu varlık bedenleriniz. Anladın mı? Küfrün ta kendisidir o bedenler. Şükrün değil küfrün. O bedenlerin tamamı küfürdür. İşte sen oradan şükürle mi, küfürle mi çıkış yolunu bulacak ya da her şeyi birbirine karıştıracak sana, ya da sadece şükür yolunu tespit edip buna da şükür deyip o köprüden geçeceksin. Alınası birçok dersler var oğul. Zeval değildir, hayrınadır. 165 Öyle işleyişte olması gerekiyor. Neden niçin yok. Düzelecek. La ilahe illallah Muhammed en Resulallah. Yedi atlı gelir, hulusi126 kalple çağırsana. Bir bilen, bilmeyene olur mu arkadaş. Bilgisinde ayrılığa düşer. Ona lazım sırdaş olmak. Ganilik Rabbin isim, sıfatına aittir. Velilik, onda o olmaya kulları çağırmaktır. Gerçek yüzünü gösterdiğinde varlık yırtılır. Öz meydanda, göz, kalp, kulak her şey ona ayarda. Bir bilebilseydin, istemezdin, varlığı kendin yırtar atardın. Namaza durursun, zahiri namazda ‘’Allah-u ekber‘’der, niyetin ile elleri bağlarsın. Namazın içine girdiğinde, batında Allah’la bir namaz kılarsın Rabbul hastır bu, Rabbul has. Öyle bir namaz kıl ki; Hak ile birlikte ona secde et. Geceyi burada noktalıyoruz. Her şeyin ayar içinde olmasını yüce rabbimizden diliyoruz. - Namazda insanın kafasından birçok düşünceler geçiyor. Onları bertaraf edipte kendini namaza vermesi için ne yapmak lazım? İstemediğin halde oluyor bunlar, birçok olayla karşılaşıyorsun, hızlı hızlı geçiyor. O namaz halini iyice hal edin ki, öyle zaman gelecek namazı kaç rekat kıldığını bilmeyeceksin. Sayıların da, rekatların da önemsiz olduğunu sen bileceksin. Onun için namaz, onunla namaz. Rabbul has namazıdır bu. Allah ile birlikte kılınan namaz. İstemeseniz de bir sürü şey geçiyor insanın kafasından. Mümkün değil, mümkün değil. Çok yenisiniz her şey bir taraf günah derler, bunda sevap yok kılma derler. Hiç umursamayın kulaklarınızı tıkayın. Allah’ın huzurunda durmak bile, onun himayesine girmektir. Onun için bu tür safsatalardan uzak durun. Kulaklarınızı tıkayın. - Namazdaki sünnet bölümü? Elbette Kuran sadece farz olanı yazar. Kuran okuyanlar, bilenler bunu bilir. Sünnet yoktur orda. Sünnet nedir? Peygamberimizin hali ve tavrıdır. Vaktin var, sabahtan ertesi gününe kadar namazı kılabilirsin. Vaktin olduğunda sünnetleri eda edebilirsin. Birlikte de kılabilirsin bunda hiç günah yok, sevap vardır. Önemli olan hulusi kalp ile secdeye yönelmektir. Olay bu. Zaruretle kılmayın namazlarınızı sevgi ile kılın. Namazın karşılığın da cenneti istemekte günahtır, hiçbir şey istemeyin. Ne rızasını isteyin. Velilerin hiç biri Allahımdan bir şey istemezdi. Sakınırlar utanırlar. ’’Allahım bizden razı mısın?’’ demeye bile utanırlar. Sadece o sevgiyle kılınsın, oruçlar tutulsun. La ilahe illallah Muhammed en Resulallah. - Yedi atlı kimdir? Yardımcı askerler. Allah’ın askerleri. 126 Hulusi : Halis olan, saf, samimi, candan. 166 2012 Yılı MAYIS ayında derlenen Yazılar. 167 Mayıs ayı kapak resmi : Çiçek Karanfil Ebru - Necdet Emekli 20.01.2011 Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.(Yasin suresi- 81.ayet) 168 Selam olsun 04.05.2012 Bismillahirrahmanirrahim, selam olsun. İlahi rahmet murat edildiği şekilde kâinata dönsün. Dost ol dost. Fıtratında mevcut olanı yaşa, yaşat. Sen dost ol, karşındaki olmasa bile, o ondan lezzet almıyorsa bile. Yeter ki sen dost kal onun izni ile. Sözlerdeki ışığı yakalayalım. Sözlerdeki ilahi hikmeti derleyelim, toplayalım. Can üstünde can olalım, seyredip tefekküre dalalım. Kulluk makamındayız, Rabbim dilerse makamdan makama ilahi seyri, ilahi feyzi murat eder bize. Sadece bulunduğumuz makamın mazhariyetini bilelim, keşfedelim. Her bilgi ilahi aşk ile derlenir toplanır. Bizler veririz buna izinliyiz. Alıcıdaki duruma bakar, bakar da eksik değil bir fazlasını veririz. Sende oluşum var oldukça daha bir fazlasını Rabbimden dileriz. Sakın ola ki öfkeyi takma diline. Sakın ola ki küfrü adet edinme kendince. Bugün kaybolan yarın misliyle geri döner sana. Çok fazla üzülerek harap etme bu canı, bu kalıp burada lazım sana. Beden kafesinde her ne yaşanıyorsa yaşansın, Rabbim bu halde neyi kuluna müstahak gördü ise gördü, “Teslimim ya Rab sen beni benden iyi bilirsin. Bana gücünden kuvvetinden ihsan da bulun’’ demelisin. Hayırlar vesiledir. Şer de hayra vesiledir. Şer gelirse korkun olmasın. Hayır yolunu açar bu bilinçte olmalısın. Nakıs halde kalınmasın. Nakıs hal, aynı noktada kalıştır. Oysa hep daha ileriye yol bulmalısın. Bu yol da nasıl bulunur dersen gönül dağarcığınla mütanasiptir127, bunu bilmelisin. Birçok mütakâmil128 hak dostları var, verdiyse şükrettiler, vermediyse de sabrettiler. Bazen bu darlık kula mübahtır129, bazen ise yaradılışın esası deyip genişliğe çıkması ol demesiyle. Sen burada yaşıyor isen terki dünya etmeden bunlara sahip olursun, yeter ki Rabbim darlıkta mı bollukta mı bu nefesi aldırır bunu takip etmelisin. Yanlış halden sığındığım sensin Allah’ım bir sürü yanlışlık yaptıysam, bilinçsizliğimden ötürü beni bunlarla sınama Rabbim ben sana döndüm, senin huzurunda olmaktır muradım. Beni yoklukla üzüp varlıkla şımartma Allah’ım, hayır hanesinde bulunandan nasip et. Hayır hanesinde yazılanlarla yoluma ışık saç Allah’ım sen benim mevlâmsın. Her şey senden bizedir. Bizden sana sadece niyet ve fiildir. Yolculuğumuzu murat ettiğin şekilde devamını sağla Allah’ım.’’ Al verileni al. Koy niyete yeni düşünceyi koy. Sakın olmaz deme, olmayacak olan girmez içine, girmez düşüncene. Bir yol açar ya kuluna işte o kapıdan destur ile gir, destur ile yürü, hak huzuruna. 127 Mütanasip : Orantılı, uygun. Mütakamil : Olgunlaşmış, gelişmiş, gelişkin. 129 Mübah : Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan. 128 169 Her söz kayıttandır. Sizden gelende kayda geçer. Hiçbir söz yok ki havada asılı kalsın. Öyle bir amel defteri ki, 99 ismi celile ile yazılmış her kuluna. O amel defteriniz öyle büyük öyle büyük ki; ne eni ne boyu hesaplanamaz onlar verilecek ellerinize. Niye saklarsın ki, her şey aşikar olur sana. Rabbim dediği an, duyar kulunun sesini. İşte her an onu demelisin, her zorda, her kolayda, her üzüntüde, her sevinçte ona yönelmelisin. Durduk ya huzuruna Rabbim bundan öncekileri affet, bundan sonrakileri sen yön buldur. Beni cevabını veremeyeceğim haller ile sınama. Peygambere layık ümmet, sana layık kul olmayı bana nasip et. Bütün gelmiş geçmiş enbiya ve evliyaların yüzü suyu hürmetine, sadıklar, irfanlar, müminlerin yüzü suyu hürmetine, bu dilden veren dostun yüzü suyu hürmetine dünya ve ahiret işlerinizi kolaylasın Rabbim. Gelişen bir çok haller var. Bu gelişen hallerin ışığında yürümek zorundayız. Kah ışık yanar, kah azalır, zaman zamanda söner. Pes etmemelisiniz. İman gücüne sahip olan varlık sadece o sevgiyle yürür. O sevgiyle yürüdükçe o ilahi ışık önünde rehber olur. Öyle sözler vardır ki kimine ilaç, kimine güllaç olur. Öyle sözler vardır ki dost yarasına merhem olur. Öyle sözler vardır ki seni senden alır, sana yeni bir kimlik buldurur. Allah ile tanışır, Kuran ile halleşirsin. Öyle kapılarda bulundurur ki seni, sende çözemezsin bu işin gidişini. Ayyuka çıktı seslerimiz. Duy Allah’ım duy sesimizi dedirtir sana. Öyle bir aşkı nazar eder ki, artık için coşkuyla dolmuş dışarıya çıkmakla bu ateş söner. Sevgiliden selam sizlere olsun. Şu geceler çok önemlidir. Gök kubbenin açıldığı anlara yakınsınız. Geceler boş geçmesin. Hem al, hem ver Allahadına Muhammet aşkına, Ehli Beyt aşkına. Hak için hizmette, hak için yarışta. La İlahe İllallah Muhammeden Resulallah. Hak bir Allah bir . Söz ondandır. Şüphe ondan ırak. Her bir söz kevser niteliğindedir, Abu hayattır, gönle öyle bir iner ki, o gönülde haktan gayrı ne varsa siler süpürür. Bir tek o olur, orada o olur. La İlahe İllallah Muhammed en Resulallah. - Nakıs halde kalınmasın dediniz, diyelim ki nakıs hale geldik çıkmak için ne yapacağız ? Nakıs halde oldu ise bir kulu, tekamül edememiş, bu bilinçten uzak, o halden çıkmanız içinde bak ne güzel bir ortam oluşturdunuz. Nakıs halde olduğunuzu söylemedik. O halde olanlara da yardımcı olun. Kendinizi hep o halde görün. Olduk demeyin, bulduk demeyin, biz olduk. Olumsuzlukları kendinize mal edin. Karşınızdakini de olumlu hali ile meth edin. - Gök kubbenin açıldığı anlardan bahsettiniz Dileklerin, seslerin duyulduğu tarihlerdir. - Bunları nasıl hissederiz, belli tarihleri mi vardır? 170 Belli tarihi yoktur. Uyanışta açık olan görür, gök kubbenin açık olduğunu hisseder. Bu(Kalbi işaret ederek) hisseder. Şöyle dön içine “Allah’ım ben bunları idrak edemiyorum. Beni uyar Allahım, kah dürtü ile, kah rüya ile kah ayan beyan aşikar eyle. Hayretimi arttır Allah’ım. İlmimi arttır Allah’ım” de. Cevap alamayacaksınız diye böyle bir serzenişte asla bulunamayız. O sizi hep duyar. Allah, karşınızdaymış gibi onunla konuşun, ’’Allahım ben idrakimi nasıl açarım, hislerimi nasıl güçlendiririm? Bana yardım et” de. Bak ne oluyor. Bunları yapmıyorsanız yapın. Nakıs halde olduğunuzu demedim, örnek verdim. - Nasıl çıkarız? Nakıs hale tekrar düşülmez. Orda kalmak kötüdür. Tekrar nakıs hale gitmek mümkün değildir. - Hiçbir sözün havada kalmadığını söylediniz, söz çıkmadı ama içimizde niyet oldu, düşünce oldu. Aynı şeyler. Fiile geçsin veya geçmesin düşünce ve niyet onun tezahürüdür, mutlaka oldurur. Daima iyi şeyler düşünün. - İnsan beyninden o kadar çok şey geçiyor ki. Süratle, daha önce bir yazımızda dedik ki, öyle kuşlar gezer ki bırakın uçsunlar başınızın üzerinde, ama yuva yapmalarına asla izin vermeyin. Kötü bir düşünce zuhur ettiğinde ben ille de güzel düşünceler sizde mevcut olacak demiyorum. Kulsunuz varlık bedene sahipsiniz olmaması mümkün değil, olur. Ama sadece şunu deyin “Allahım ben ne yapıyorum. Yanlış yaptım hemen orada aklına gelen ayetleri okuyup onu yönlendirebilirsin. Bu sizin elinizde, aklına kötü ne gelirse gelsin onu def etmek sizin elinizde. - “Vela havle, vela kuvvete, illa billahil aliyyil azim” 3 kere okununca galiba, O Allah’ın kudretini anlatır. Allah’ın kudretini, - Bunu okuyunca kötü düşünceler gidermiş, Gitmeyebilir de. Tekrar tekrar yaşarsın. Sadece yanlış düşündüğünü fark et. Hemen içine dön. Kalbindeki geliş gidişleri, atışları seyret. Hemen farklılaşır ve onu def ettiğinde bu mümkün. Bunu sizler yapabilirsiniz bu güce sizler sahipsiniz. Kalbinin atışlarında sakinlik ve huzur oluşur. Eğer hiç bırakmıyorsa o düşünce sizi bütün benliğinizi sardı ise o zaman mutlaka dosttan yardım isteyin. Böyle bir düşünceye sahip oldum. Olmaması gerekiyordu diye, - Makamları en açık şekilde hangi kitaptan alabiliriz? Kuran evladım, Kuran. Orada bütün makamlar yazılı. Satılan kitapların hepsi ondan bundan duyulanlardır. Eski kitapların naklidir. Ben size Kuran diyorum. Tek okuyacağınız, tek ışık, tek kaynak Kuran. 171 Yazı veriyoruz yazıların önündedir, öncelik Kuran’adır. Unutma Hak kelamı. Sen onu aç oku, baştan oku bak neler açılacak. Ve sorduklarının cevabının çoğu onda bulunacak bunu unutma. - Bunun açılımı lazım. Sadece Kuran okuyarak anlayabilecek miyiz ? Anlarsın. Allah dilerse kulağına üflüyor. Yeter ki sende o Kuran’ı okuyayım hazzı gelişsin. O iştiyak gelişsin. ‘’Bugün Kuran’ımı okuyamadım, bir an önce fırsat ver Allah’ım’’ diyebilmelisin. Kuran böyle bir şeydir. Onun lezzeti bir başkadır oğul. Kuran lezzeti bir başkadır. Okuyamadığınız için büyük kayıptasınız. O hal nakıs halidir unutma. Kuran’dan namazdan uzak her hal nakıs haldir. Makam oluşmaz. Evet, şu an kulsunuz belli bir makamınız var, bilinçsiz nakıs haldeki makam. Bunun bir sonrası, bir sonrası var. Tekamülünüz için bu yapılması gereken, öncelik verilmesi gerekendir. Kuran, namaz ve oruç. Bunlar çok önemli, çok önemli. Kuran’ın tanık olacağını unutmayın. Elinize aldığınızda bana şahitlik yapacaksın Allah’ın kelamı, ben seni hiç okumadım ki, onunla konuş açtığın sayfada mutlaka sözünün, sorunun cevabı karşına çıkar. Bunu yapın, büyük kayıptır. Götür iş yerinde oku. Oku. Boş kalan zamanda kafanda birçok olumlu, olumsuz haller dolaşacağına, düşünceler gezineceğine Kuran’ı oku, Kuran oku. Kuran okunan yer temizdir. Allah temizler orayı. Kudreti böyle büyüktür. Vasıflarını her bir köşeye salar. Melekleri yardımcı olur onu anlamanda. Şunu unutmayın, her ne yapıyorsanız yapın inanın önce kendinize yapıyorsunuz. Yol ayrımındayız. Öyle bir kanallar, öyle bir ışıklı yollar sana rehber olur ki burada, birçok ellerle karşılaşırsın, o elleri sen seçersin. Veliler karşılar şükürler olsun ki. İyi ki tanıştım dünyada, dünya halinde sizlerle. Merhaba efendim hepiniz hoş geldiniz. Merhaba efendim hepiniz hoş buldunuz inşallah. Birçok velilerin yol göstericileriyle hemhal ettik Elhamdurillah. Bedenim kaldı dünyada özüm ise elden ele onunla. Dar gelir mi mezar bu cana? Gelmez elbet genişletirsin arşı âlaya. İrşad130 olmaya bakın. Bir var, bir yoksunuz. Zaman kaçıp gitmede yakalayamazsınız. Zikir çok önemlidir. Bir evde zikir var ise hakkın melekleri oradadır. Bir evde zikir, Kuran yoksa karanlıktır o ev, o can. Haydi hoş çakalın efendim. Her birinizi selamlıyorum. Allah’ın nuru ile nurlanın, Muhammet aşkı ile aşka doyun. Gayret çeşmesinden doldurdum suyumu. İsm-i Hak dedi. Peygamber izni ile gönlün örtüsü peygamber nurudur dedi. Bilgiye bilgiyle bağlan da gel. Gördüğün ondan ise, ondan aldığını önce kendine sonra cümleye pay ediver. Bir deste gül toplasan kokusu hoş gelir, görüntüsü ise göze güzel gelir. Sen onun hangi surette olduğunu ehil ol da anla. Sen onu, gülden güledir de’ de dalından ayırmayı sakın ha düşleme. 130 İrşad : Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmaktır. 172 Aşk ile destanlar yazılır. Aşk ile hava bulutlu da olsa güneş açar. Öyle bir seyri seferde olmalısın ki; dünya zevki mana zevki sende ne oluşturacak, onu bilmelisin, onu ayırt etmelisin. Bırak, her şeyi bırak. Bir gün nasıl olsa bırakıp gideceksin. O seni bırakmadan önce sen onu bırak. Bırakılacak olan nedir? Seni hak yolundan alıkoyan neyse hepsini bırak. Allahkelamı de sarıl, sarıl Kuran’a. Ya zevalde ol, ya rahmeti bul. Rahmeti bulamıyorum deme. Serildi önüne. Hoş geldiniz, evimi nurlandırdınız, şereflendirdiniz. Ev benim değil hepsi onundu, size mirası kaldı bana ait hiçbir şey yok hepsi sizlerin, sizlerin olsun. Yavrularım öpüyorum. Hepinizi öpüyorum. Hayır dualarım ile nefes alın, yad edin. Hoşça kalın. La İlahe İllallah Muhammed en Resullullah. Bir işaret size; bol bol dua edin, boş geçmesin geceler. Ayan olsun size gecenin içindekiler. Hoşça kalın. Ağlamak yok, gülmek var. Nefisten değil özden sevilmek var. Hoşça kalın. Selam olsun 07.05.2012 Geldik dünya iklimine, kalmadı erlik, hep baktık bilmeden geriye. Allahım bir şekilde hatırlattı bize verdiğimiz ahdi, kah uyandık, kah rüyaya daldık. Allahinsanı tabiatta var olan hava, su, toprak ve ateş, insanın tabiatına vasf131 eylemiş. Ve size soruyorum? Ölümde bu hal ne oluyor? Size soru sordum bu hal ne oluyor? (Soruyu anlayamadık), dört unsur ölüm halinde o dört unsur ne oluyor, ölüm halinde can ona uzandıkta, onlar yine tabiata dönüyorlar ona karışıyorlar. Dört unsur, her şey yerli yerinde, öyle bir irade içinde tanzim edilmiş düzenlenmiş ki, hiç biri hiçbir şey aksamadan seyredip gidiyor. Allahım kadın tarafını ayetlerde çok fazla kullanmış, yani insanın kadın tarafını, şimdi bu ne demek diyeceksiniz, kur’anı batıni gözle okuduğunuzda onun ne olduğunu işte o zaman anlayıp, bana cevap vereceksiniz. Kadını nasıl anlatır kuran, vücudu ile organları ile tanıtılır, şöyle, böyle ve bunu cahil kitlesi alaya alır dikkate almaz, kadının önemi o kadar büyüktür ki, bir bunu anlayabilselerdi, onun için rabbülalemin en çok insanın dişil tarafını kullanmıştır. nedir, anlayamadığınız, olabilir ama bunun üzerinde Şimdi durduğunuzda öyle çok şeyler size aşikar olacak ki, dün söylenmişti anlamadık ama bak bu gün çok iyi anlıyoruz. İşte hayret makamı o an olur, bir çok makamlar vardır, her uzvun bir makamı vardır. Bir seyri vardır. Göz makamı, kulak makamı, ağız makamı. Dil makamı anladınız mı? Hangi makamdan ne söylüyor. Hangi makamdan seyrediyor. Hangi makamdan duyuyor, işte 131 Vasf : Nitelik, bir kimsenin veya şeyin taşıdığı hal ve bunun durumunu anlatarak tarif etme. 173 kendinizi tanıma bu yolla olacak. Batıni tanımak onda o olmak, ancak bunların keşfi ile mümkün. Sürekli sorgulayın bu makam nasıl oluyor, kulağın makamı niye sesi aynı makamdan algılamıyor, bunları sorun soruşturun. Mutlaka bununla ilgili ufak ufak sinyaller gelecektir. Çalıştığınızı söylemiyorum ama hepiniz için mi? Hayır, çalışanları görüyorum, çalışmayanları biliyorum. Bu beni üzüyor, neden, çünkü hayat çok kısa, her şeyin bilincinde olmanızı istiyoruz. O bilinç ile hak yolculuğuna çıkmanızı istiyoruz. Geç kalınmaktan korkuyorum, bu korkuyu sizler de yaşayın istiyorum. Günümüzde yaşlılar kabul edilmiyor, açıkçası sevilmiyor, çok nadirdir yaşlıları seven, nadir çok nadir, yok denecek kadar azaldı. Bunlar da bizi çok üzüyor, bir çatının altında iki büklüm bir insan varsa, o çatıya felaket inmez, o çatının bereketi kesilmez, o iki büklüm olan insanın yüzü suyuna anladınız mı? Eskiden bet bereket çoktu deniliyor, bunlara tanığız, vakıfız, çünkü eskiden, keşke o eski dediğimiz o günler tekrar yaşanıyor olsa. Büyüklere hürmet saygı, sevgi vardı, büyüklerin yeri bir başkaydı evlerimizde. Beti bereketi yok eden, bu yanlış davranışlar. Hiç kimse ihtiyarlamayacak, o gözle görüldükçe, daha bir çok yanılgılar içinde bocalanıp durulacak. Batıni kalp diyoruz, öyle bir mana öyle bir değer taşır ki, o batıni kalbi keşfeden dostlarım, yaratılanları seyrederken, ismin manasına mı, mananın ismine mi, mazhar olurlar bu çok önemlidir. Her gördüğün var edilmiş güzel şey. Çirkin güzel ayırmak mümkün değil, rabbim ne güzel yaratmış demelisiniz. Rabbim güzel yaratmış galiba demek şüpheye yer vermek, büyük vebal ve günahtır. Kesin konuşmalısın. Seni gören Allahım seni var eden, seni insan suretinde meydana getiren, bir çok bilgilere sahip eden ve sizleri heyetlerle meydana getiren, heyetler nedir diyeceksiniz, heyetler; insanlara görevli, kainatta var olan bütün varlıklara hizmet eden, melekleridir. Heyet buna derler. Deniz ile ilgilenen melek vardır, dağ ile ilgilenen melek vardır. Yer yüzü toprak ile ilgilenen melek vardır. Toprağın üstünde gezen, varlıkla ilgilenen melekler vardır. Sayıları sayılarınızdan da üstündür. Çok daha fazladır, her an şükretseniz azdır, her an. Bunları hiç yokmuş gibi kabul etmeyin, bunların her biri vücutlarınızda mevcudiyetini sürdürmekte. Hamdü senalar olsun, geçtik günah çehresinden amaç sevaba meyletmektir, cenneti cehennemi hiç düşünme, istemez gönül, cennette rabbim yoksa ben o cenneti istemem der veliler. Her biri bir olay bir zuhurat karşısında meydana gelmiştir, ama şunu da hiç unutmayın, her olayın her zuhuratın karşısında mutlak bir esması zuhur etmiştir. Kahırda, karşısına rahmeti getirmiştir, nuru ise hari ismini karşısına getirmiştir. Celal ise cemali ona nispet etmiştir. Hakka arif olmuştur. Sen hakka arif isen, tutmuşsundur hak ipini, sen hakka değil de kula arif isen, arkadaş etmişsindir iblisi, kaç dostum kaç, onun şerrinden onun riyasından kaç. Bir tek sığınılacak yer var rabbin, rabbin kucağıdır. Onun otağıdır. 174 Her seher yeni bir yaprak açılır, rabbim onunla şakalaşır, kullarına neler sunmuştur, kullarına hep ikramlarda bulunmuştur. Sen onun keyfiyetini tatmadın ki nereden bileceksin. Bir perde açılır bazen görünür, seyre değerdir. Her ne görünürse görünsün kulun gönül ölçüsündendir. Tevhid sırrı Allah’ın izni ile iç alemde çözüldükte göz, dil, kulak bunlara tanıktır birliği gördükçe. Öyle bir sevgi tohumu ekilmeli ki yeşerdiğinde dalları göğe uzansın, gölgesi cümleyi barındırsın, meyveleri ise imanı, hakikati sana anlatsın. Allah Allah diyelim de huzuruna varalım. Muhammed sırrı ile bu yolda her olaya tanık olalım. Namazı eda edip, Kuran’ı bilerek hatmedelim. Sular çağlayacak. Gönülden verene ganilik makam olacak. Sabır gösterene, selamet nuru nazil olacak. Sevgi hayratınız olsun, cesaret kalkanınız olsun. Hidayet size nasip olsun. Her zorluk Rabbimin izni ile kolaylık bulsun. Sık gel bu kapıya. Yorulmaz ayağın. Dilin, gönlün ondan söyler. İzinsiz denmez hiçbir kelam, hiçbir söz. Sıkça gel sıkça sarıl bize. Sil korkuları karış sen de onlara. İster yedilerden ol, ister onikilerden, ister kırklardan ol, ister üçyüzlerden. Her ne olursan ol Allahımın ilmiyle ol, dedi Yunus’um selamını cümlemize verip gecenizi hayırladı. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Selam olsun 09.05.2012 Ömrün yumağını kâh ağlayarak, kah gülerek sararsın. O öyle bir yumaktır ki, düğüm olmuşların elinde bulunsa da, imanın ile onu açarsın. Sakın hayıflanma gözyaşım var diye. Aşk olmazsa gönül coşar mı? Onun coşması için de iki damla yaş çok görülmemiştir, ilahi nizam hiçbir benzetmeye yer vermemiştir. Çözeyim dediğinde çaresiz kalırsın, bilsen ki o gözyaşının sende neler oluşturduğunu bir bilebilsen, rahmet suyun gelmesidir, hakikatin sevgi damlasıdır. Muhammediyenin ilahi nurudur. Kâh içe akar, kâh dışa. Ömür yumağı onunla sarılır. Yeter ki Muhammet aşkı olsun, yeter ki o gözyaşına ilahi aşk karışsın. Eğer ağlayamıyorsan onun için hayıflan, o temizlemek için sizlere verilmiştir. Her şey onunla, o rahmet ile temizlik yapılması gerekir. Hoşça kalın hoş olun, boş ver kim olduğumuzu, Geçtik varlığından, isim, zan, sıfat kaldı orada. Hoşça kalın efendim hoşça kalın. Selam olsun, cana can buldursun. Selam ilahi ilimle seni karşılaştırsın. Sofradayız, sofra mübarek olsun. Aynı harçtan, türlü çeşit ellerden aşımız pişecek. Her birinde lezzet dile damağa ayrı gelecek, kapları da buna göre değişik olacak. 175 Bektaşi’nin kabı ise kazandır. Bunu cümleye bildirecek, gel diyecek, otur sofraya. İster ye, istersen yeme. İlla ki otur sofraya, o sofranın duasına iştirak et. O sofranın nimetine sen de katıl, tanık ol. Ne sondan aldık muradı, ne baştan bulduk bu yapıyı. Gönül her yerde gezdi de bir kapıda kavi buldu. O öyle bir kapı ki, o kapıda hak nuru, Muhammet nuru kalbe akıverdi. Rabbim dedim açtım ellerimi göğe, beni buraya getiren sensin, ektinde ne çıkmadı. Her şeyde senin mevcudiyetini gördüm. Vardım şükrüne, vardım secdene, Allah Allahdedim Eyvallah, Allah, Allahdedim girdim onlarla bir halkaya. O halka da yerini almakla nasiplendir, bunu bilesin ey can, o bayrağı eline alabildi isen, Günlerce secdeden başını kaldırmayasın, Ey can. Bizler Allah’ın kullarıyız. Gönül ölçümüze göre alır, verir, konuşur, konuştururuz dedik. Bir nazar ettik mi o canda canları bulundururuz dedik, Allaha hamd edelim, şükredelim. Soframızı daim açık tutalım. Fenaya bakmam, bekâda olurum. Bekâ nedir ki? Ben onunla nefes alır onunla nefes veririm diyene sözüm. Önce, “La” dan başlayalım, bu öyle bir seyir ki, bu seyri kim bilir kaç tur dolaşıp, dolaşıp ta tamamlayacaksın. Kaç kez Allahdedin de gönül buna müstahak oldu. Her an zikirde misin? Kalbi, dünya heves zatı ile meşgul mü edersiniz? Bire gafil olma. Hele hele seni var edenden hiç mi hiç gafil olma. Rüyayı gördün, zaten bulunduğun yer rüya alemi değil mi? Sen onu neden var sayar ciddiye alırsın, ona meyleder ona koşar da, her olayı onda mı çözmeyi dilersin? Yanılgı olmasın. Sen otur, meyledeceğine, bağla elleri de otur. En azından günahtan alıkorsun. Neyi alıkorsun varlığını, varlık saydığını. Özün önüne çekmezsin kara perdeleri. Seçilendin, seçilelim istedin. Şimdi isyanın ne diye şikayetin kimden kimedir? Bir sor kendine, hatayı her kişi yapar atağı (ahd olunan şey, kısmet) er kişi yapar. Erlik murat değil midir? Her canın murad ettiği yol değil midir? Bakarsın cüssesine, sözü sohbeti dinlenir, oturursun onun eteğine. Bir zuhurat olur ki, ben ondan iyiyim dersin çekilirsin beriye. Sakın bu ölçülere girme, bu ölçü yanıltır, bazen o terslikle sizi burun buruna getirir de şaşırtır, kim olduğunu bilemezsin. O an sınava tabi tutulmuşsundur. O idrakte olunması çok mühimdir. Sözü sohbeti dinlenir kişi aranır. Gönül onda karar kılınacak sanılır. Eyvallah, bir de var ki onun bir noksanı senin gözüne çarptırılır. Niyette tam mısın? Verdiğin kararda kavi misin? Canda niyeti bozar mısın? Bunlara dikkat edelim. Her ne gelirse gelsin Allah’ımdan bunu bilelim, Tasavvufun ehli olalım. Allahımın irade ettiğine sakın ha söz atmayalım Ne taşıyalım ne de boşlayalım. Bir tek o var deyip orada oluşalım. Her var edilen nasibi kadar alır. Nerede tekamül sağlanacaksa oraya sevk edilir. Sen zannetme ki o kapıyı sen 176 buldun, yok can dostum yok, o kapı sana gösterilir. Kapı seni çeker, sen kapıya gidersin. Aşk ile verdin sözünü aşk ile yaptın ahdini, Ahde vefa göster. Nasıl bileceğiz ne dediğimizi? Sen bu gün ne ile meşgul isen o sözün gereğidir, O işleyiştedir. Gafil olma bak yaşadığın olaylara. Ahdin zuhuratıdır. Bunu belle çok iyi belle. Yunus’um gezer ilden ile. Savurur sözleri dilden dile. Söyle der velisi, konuş artık, gayri konuşma zamanın gelmiştir Yunus, ben neyi konuşayım ki, Dağarcığımda yoktur bir kelam, Bir soru sorar mürşidi ona, o cevapla dökülür cümle dilden beyitler. Allahrazı olsun dedik, dedirtelim sofrayı da onun adına uzun uzun bekletelim. Gelecekler var. Onada hizmet verelim. Her ne yapıyorsan yap, hak için yap, Allahiçin yap. Çocuğun için bile ettiğin hizmeti Allahadına yap. Çocuğun diye değil Allahrızası için yap. Varlığın kayıttandır bilinsin. Kaydı olmayanın davası güdülmez. O varlığın icabını yapmak ise elbet sana düşer. Amaç nedir bilmelisin. Varlığından hiçe geçmek neymiş? Onu iste. Kendine hal edinmelisin. Varlığını yok et ki, var olan zuhur etsin. Bu varlıktayken o varlık olan zuhur olmaz. Sözler sebil misali her dileyene verilir. Yeter ki onda ilahi nur kalbe insin. İlahi nur, Allah zikri işte o zaman zuhurdadır. Bunlar sırayla gelir, sırayla verilir. Hayret makamı bu sayede oluşur. Dost ey can ihvanlar, erenler halkası, hangisinde olmak istiyorsan sana münhasır. La İlahe İllallah Muhammed en Resulallah. Bile bile geldik bu aleme, dediler ki önce nüzul132 sonra uruc133 edeceksin. Geldiğin yere yüzünün akı ile döneceksin. O iştiyakı, kabiliyeti, istidatı, gördü ise rabbim bizde, biz farkında olmadan çekiliriz o gidişe. Hayra vesile olur, şer gelse de önüne, yılma dönme geriye. Şer hayrın tetikçisidir, kötü iyinin habercisidir. Üzüntü sevincin işaretidir. Olmazsa olmaz dedirttiği, her şey zıddıyla mutlak var olandır, olması gerekendir. Allah’ıma emanet olunuz. Her zuhurda, var olana, hayır gözü ile bakınız. Kalplere Hak için, bir şeyler koyun. Onun dışında olanları oradan kovunuz. La ilahe İllallah Muhammed en Resulallah. Üç günden öte küs kalma dostuna sonra oturamazsın Resulun postuna. Öyle bir söz söyle ki bana, hak katında geçerli olsun, olur olmaz boş şeylerle sakın ha gelme karşıma, takatim kalmadı deme, Allahım yaptığın işe göre takati verir sana. Neden bunlar başıma geliyor sakın ha deme, tekamülün için gereklidir de ondan de, ne verirse versin rabbim kuluna, hiçbir şey abes değil sakın bunu unutma. Şer gelse de sonunu bekle. Allahım her zorluğun yanında kolaylığı nasip etsin cümleye. 132 133 Nüzul : İnmek. Uruç : Hakikatindeki Allah'a ermek için yöneliş, Ruh beden yaşam boyutuna yükseliş. 177 Allah, Allah dedik bağladık elleri, neden bağladık dedik, tevhide işaret onu bildik. Ne zandayız ne zaafta. Bir tek hakikat var, o da sadırda. İlmi ledun dediler adına. Her şey onun tasarrufunda gizlenmiş, sır olmuş, o ahvalde. Kulunu gizli tutmamış, ondan habersiz etmemiş, hepsi bir gün gelecek, o kulunun önünde zuhura çıkışta. Ne yaşayacaksa yaşayacak o zamanda o parça dilimin arasında, hayata geçirecek, o şekil bulup kuluna kader olacak. Kalem yazdı bir kere, silinir mi dedikte, silinmez elbet. Ama, o isterse onun iradesinde. Farklı nedenlerle, onu ya sevdirir kabul ettirir, ya da o yükü üstünden çeker alır yüksüz hale döndürür. Sen sadece ona kulluk etmeye bak. Hakiki kulluk, zaafları bir bir temizleyelim. Zanların her birinden pek çok uzak duralım. Kim ne düşünüyorsa düşünsün, o tarafı boş bırakalım. Allaha emanet olunuz, La İlahe İllallah Muhammed en Resulallah. Tevhidi yaşayın. Nerede, önce bu fani bedende. Hücrelerinle zerrelerinle tevhit bütüne hizmette. Her biri uyum halinde olduk ta hepsi hak hak dedikte, esasın içine girdikte tevhidi oluşturur. Önce kendi içindeki tevhidi kur. O bütünü içte buldukta tevhit aşkı ile yandıkta, işte o zaman hiçlik makamı oluşur. Varlık kendiliğinden gider terk eder seni, önce tevhit zahiri bedendeki tevhit, sonra batına dönmek, bununla meşgul olun, her anı tevhit üzere yaşayın. Onunla nefes alıp onunla yad edin. Nefesin sayısı, bedenin hastalığı bunları düşünmeyin. Sadece teslim olmak yeterli. Hele bir teslim ol bakalım, karda mı zararda mısın. Beden ne acı duyar, ne hastalıktan şikayeti olur. Çünkü birlenmiş hak ile hak olmuş, hak ile halk olmamış, İkilik bitmiş tek olmuş. Yine diyoruz varlık bitmedikçe var olan görünmez sana. Eyvallah. Geceniz hayırlı olsun. Gününüz hak için size hazır olsun, Hasbulhas kullarından eylesin. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. - Tevhidi zahiri bedende yaşayabilmek için, odaklanmamızın zikirin dışında nasıl olması gerektiğini? İyice anladıktan sonra şimdi anladım diyebilecek hale gelmelisin, Tevhit kolay çözülecek bir mazhariyet değil, belki ömrünüz yetmeyecek, zaten o tevhidin sırrını çözdükte, işte o zaman sen, sen olmayacaksın ki, o ne mükemmelliktir, dedik ya, onun sırrı çözüldükçe varlık seni terk eder. Yeni bir uluhiyet zuhura gelir, şimdilik bunlarla meşgul olun, batına inmek ise daha sonra, keşf’i ilahi, ilahi keşif, bu sıra ile olur. Sen bildiğin ile amel et der, hak kelamıdır bu, bilmediğini ben öğretirim sana, işte o kadar. Bu anlayışla yürüyün, bildiğin ile amel et bilmediğini öğretirim sana. 178 Selam olsun 11.05.2012 Selam ile girdik söze Allah, Allah dedikte ellerimizi verdik birbirimize. Bir işaret gelir elbet gönlüne. O işareti bekle ey can, bekle. Ne zaman deme. O işaret mutlak gelir yeter ki aç gönül kapını. Orada hazır ol ve ayakta bekle. Zayıfım, biçareyim, bilgisizim de deme. Kimi bilgisinden verir, kimi sevgisinden. Kimi nimetini paylaşır, kimi hikmetini dilden dile dolaştırır. Her bir kulunda alış veriş ayrıdır, çeşittir. Bu böyle bilinmeli aynı halden konuşmayacağımızı her can bilmeli. Bir ağaç düşün, köklü bir ağaç. Vakti gelince eğilir, o kök, o gövde eğilir. Kırılacak dersin. Altına destekler kor, ayakta durmasını sağlarsın ama o yine eğilmiştir. Çünkü, O’nun huzurunda olduğunun bilincindedir de ondan. Kulu da öyle değil mi? Ne zaman eğilir. Hak huzurunda olduğunu bildiği an huşu ile eğilir. Söz gelirse izin ile dillere. Rabbim, özledim ya kulum der, siz de gelin bir adım, bir adım beriye. Çağırılırsın, davet edilirsin. Her biri bir iştiyaktir. O nispette ona dönüştür. Davet edilmeseydiniz bu masada ne işiniz vardı. Bu sofrayı oluşturabilir miydiniz? Hamd olsun Allah’ım diyelim. Hamd olsun. Sofranın ister başında otur, ister ucunda, ister ortasında, hiç mi hiç önemi yok. Asıl olan o sofrada yer alman. Bu öyle coşulur. Gün olur ola dilde uzatma. O yer genişse her ince öyle sıratı müstakimdir ki; kolayca yürünür, sevgi ile da taşılır. Dostum coş ama taşma. Toplan ama ayrılma. Sakın Yerim dar diyene sözüm. Sen önce gönlünde yerini açmalısın. yer sana ayandır o nispette. Açtık ilim suyunu, için kana kana dedik. İlahi makamın zevkini doya doya tadın dedik. Kah kevser oldu elimizde, kah abu hayat, kah nuru ilahi oldu dilimizde, kah davet oldu kulağımızda. Kayda geçecek mi geçmeyecek mi diye de sakın düşünme. Kayıt dışı değildir hiçbir söz, şüphesiz bunu iyi belle. Ya sır ehlisindir, ya hal ehli. Ya ilim ehlisindir, ya kâl ehli. Gönlüne bakılır gönlünde birikenin ne olduğu gözlenir. Ona göre yön bulur, ona göre orada oluşursun. Kendinde var olanın peşine düş. İrfanı kâmil olmanın yolunda sana ışık tutana koş. Neden hazineler harabelerde bulunur? Tasavvufta bunun nedir söylemek istediği, hangi ölçü içindedir? Bunu deyin. İnsanı düşünürsen varlık düştüğünde hiçlik dediğimiz hâl; harap olmuş gibi görünür ama ondaki hazineler var ya, hiç mi hiç tükenmez. Kim o hazine ehline bir sual etse soranında gönlünde hazineler oluşturur. Bunu iyi belle. Dünyevi halde de harabelerde hazinelerin bolca olduğu söylenir. Yalan değil doğrudur, hep ihtiyar var, hep ihtiyarlamış hal var. Heyhat sözün incesindeyiz. Kılıçtan keskin yol belirledik onda yürümedeyiz. Bir kurbandır 179 önden gider, döner döner de geriye bakar. O sıratı müstakimin yolundaki lezzeti tadan arif kişi huzura koşar. Huzurda o, O’nunla olur, O’nunla buluşur. Vuslatı oluşturur, kesretten vuslat hali yaşanır. Onda haz bulur, tat bulur insanoğlu. O öyle bir lezzet, öyle bir tattır ki; hiçbir halde o lezzet bulunmaz. Rabbim akıtır da akıtır o lezzeti, o nuru, o cevheri insanın içine. Onun için deriz kalpte Allah’tan gayrısına yer vermeyin. O öyle bir müstesna nazargâhtır ki, orada hak oturur. Hak, La ilahe illallah Muhammed en Resullullah. Müstesna yolun yolcusu, müstesna kervanın öncüsü. Selam olsun sana. Kalu beladandır134 sözümüz. Yeryüzünde açıldı mana gözümüz. Öyle bir serzeniş verdi ki Rabbim içime, komaz geride toplar canların her birini dizine. Sakın sözün küfründen, kaçın dost gösterip riya yüzünden. Ne hale uygun, ne ahlaka edebe uygundur. Sözünü esirge şirkin gevezeliğinden. Önce Allah, sonra La ilahe illallah Muhammed en Resullullah aşkı şevki ile yürü yolun müstesna yolcusu. Bir kez dedin mi can içinde canı bulursun. Dediğine Allah lafzı eklenirse, Muhammed Resulullah dendiyse can içinde canları, canlarda da cananı bulursun. Hak bir AllahLa ilahe illallah, Hak bir AllahLa ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Her an yeni bir tecellide, her an yeni işleyişte. Öyle bir tecelliyat olur ki, yeter ki sen istemesini bil. İstediğin dilde kalmamalı. Hale geçip hal ehil olmalı. İşte o an gelen tecelli hayatını değiştirir. Seni senden alırda seni veliler halkasına atıverir. Odur istenen, odur gözlenen. Sen bilemezsin çünkü varlık bedensin. Hele bir at o varlığını. Sen kendinde olanı bilme. Bir gün yaşayarak çıkarırsın meydana. Akıl verdi. İşleyişte olmayan aklı neyleyim. Fikir verdi, o fikirde olanı biteni bilmeyince ben onu neyleyim. Kayıttandır bilinsin. Hiçbir zerre kayıt dışı değildir. Sonra inkâra düşersin. Kabul et. Sıra ile verilenleri al, hal et. Bir gün sorulursun ondan sınanırsın bolca. Sözün doğrusundayız, eğrisini dilimiz söylemez. Bir somun ekmek derdine düşülmemiştir. Dünya zenginliği hiç mi hiç istenmez. Bir tek o vardır bizim için, onda o olmaktır murad. Yok mu çoluk, çocuk, kız, kızan hepsi ona emaneti, onun emanetidir. Hasbin Allah ven imel vekil, Hasbin Allah ven imel vekil. 134 Kalu Bela : İslam inancına göre, Allah evreni ve insanı yaratmadan önce, ilk insandan kıyamete kadar dünya üzerinde yaşayacak olan bütün insanların ruhlarını yaratmıştır ve onlara(elestü bi rabbiküm) "ben sizin rabbiniz değil miyim?" diye sormuştur. Ruhlar da(Bela), "evet sen bizim rabbimizsin" diye cevap vermiştir. Bu konuşmanın geçtiği zamana "kalu bela" denir. 180 Selam olsun 13.05.2012 Dostum geldik, oturduk sofraya, maksadımız hikaye anlatmak değil, hakikatin bir cüz’ünden vermektir. Buna murat ettik, ne soy, ne sop ile anılmak değil, verdiğimiz kadar gönüllere girmektir. Rabbini bilmek, öncelikle nefsi bilmekle olduğuna göre, nefsimizi nasıl bileceğiz? Nefsi bilen bedeni bilmektir, bedeni bilen alemi bilmektir, Alemi bilen hakikati öğrenmektir. Bunları bildikte, elbet Rabbini bilir, her zerrede O’nun varlığını hissedersin. Denir ki alemde ne var ise, Ademde’de o var. Bir düşün, alemde dağlar var, insanda o var, arş-ı alem var, arz var, başı arş, ayağı arzdır, taşı kumu toprağı her biri insanın bedeninde mevcuttur. Bir düşünsene ne yok ki? Sende var olmuş, bunları nasıl inkar edersin, bunlardan nasıl bihaber olursun, bir düşünsene. Alemlere serildi ilahi nuru, Rabbim pay etti, nasip aldı bazı kulu, gerçeğe dönük olanın istidadıdır dendi, onunla bu yol hakka ulaştı. Bire bir katsam sözüme, dediler ki yetmez daim ver bize, yetmeli, onu hal edip de, her zerreye ondan haber vermeli. Aldığımıza doyamam, bir konuşursam sözlerime kanamam, hak için, halka hizmeti destur olmazsa sunamam, dedi, sözü Yunus’uma verdi. Bu yolu yürümek için varlık yükünü diyebilmek için, illa bir mürşide gitmek gerek. atmak gerek, “Elif”, “B” Dost sözü ayandır, gölgeden sureti bulan tanıyandır, yükü pek de olsa hak için halka aşk ile bilgileri dağıtandır. Eyvallah diyelim, günü geceyi O’nun adına açalım. Ne verdin ise elime onu vereceğim senden isteyene. Kalır mı, kalmaz mı bana demeden Allahım hamd olsun görevine talibim, diyeceğim. Çeşitlilik vardır bu alemde, eşitlik asla değil. Çeşitliliği kabul edebildi isen, onları cem ettiğinde kimseyle kavgan olmaz. Kabul edemem dediğinde daim kavgadasın önce kendi bedeninle. Dost olduk her zerreyle Elhamdülillah diyelim. Buram, buram tütecek, yeri geldi hak sofrası her yuvada kurulacak. Nasiptir bilinsin, nasibin ondan gelir sakın şüpheye düşmeyesin. Hem hesap var, hem kelam var, cana can katan seni var edenden, o da var. Kayıtsız şartsız uymalısın, sen kayıttasın, seni var edene hamd etmeli. Selam olsun, selamet buldursun. 181 Açık gelir sözümüz, daim çalışın, her an o bilinçle yaşayın. Tembellik ediyorum demek utanç vermelidir, her zerreniz hakkın huzurunda titremelidir. Bir daha bunu duymayalım, bu hata tekerrür etmesin, buna nokta koyalım. Yapmak zorundasınız, buna zorunlusunuz, yarın hayatta olacak mısın? Bunu biliyor musun? Uykular feda edilmeli, kahkahalar artık yok edilmeli, aşk ile yanıp tutuşup nerde hizmet aşkı orada olmamızı hak’tan talep etmeli. Kader-i Mutlak, Kader-i Muallak, bu iki kader planının birbiriyle çakışması mümkün olamayacağına göre, sen yolunda sabit ol, kadim ol, her zerreni buna uygun, uyumlu hale getir, sabit ol. Dost odur ki, dostu için kendini ateşe atan, dost odur ki, bana yanlışlarıyla tokat gibi yüzüme çarpan, dost odur ki, hep güzeli değil çirkinliğini de anlatan, benden ona misliyle ne geliyorsa almasını nasip et Allahım. Görevler istendi ama kimse daha görevin bir ucundan tutmadı, onun için biraz daha beklemekteyiz. Şimdi ara verelim, bu yazının üstünde biraz düşünelim, sizleri meşgul etmek istemiyoruz, biraz düşünelim. fazla Dünyayı terk etmek değildir amaç, fakirliğe talip olmak değildir. Allahımın verdiği her nimetin hakkını vermektir. Bu nasıl verilir dersen, Allahiçin olmayanlarla paylaşmaktır. İkincisi dünyaya meyletmek, efal alemi benimseyip, mana alemine ters dönmek, bu zuhur ettiğinde yapılacak en önemli şey dünyayı kainatı mahlukat için var ettiyse ona hizmette ise onların bilincinde olmaktır, her şeyi sevip kabul etmektir. Yoksa sana verdiği nimetleri yok etmek anlamında değildir. Hayatın tamamı dengedir, Tevhidin mazhariyeti de dengeden geçer. Sen o dengeyi kurdu isen, o bilinçte isen hakikatin erbabı olmuşsundur. Bunları keşfetmeliyiz ve demeliyiz ki, Allahım her an şükürde olmamız, her an sana dönük yaşamamız, verdiğin bu nefesin boşuna verilmediğini bilip dengeli bir şekilde alıp vermeliyiz. İşte her şey bundan ibaret. Varlık bedenini at, dediğimiz, varlığı yok etmek anlamında değil, seni Allahtan alıkoyan her şeyi yak bitir, sadece önün açılsın seni Allaha ulaştırsın. Olay bundan ibarettir. Nefes alıyorsun, sadece o nefes sana mı hizmette sanırsın? Nefesten de gafil olma, o nefesin birçok zuhuratlarını gereken yerlere, gereken mercilere yollamak bu senin kulluk görevindir. Haz almalısın, her nefesten, her keşiften Rabbimin her tezahüründen haz almalısın. Allahıma emanet olunuz. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. - Bu nefesi her yere göndermek dua mıdır? Dua anlamında olabilir. Dua etmek, çok güzel hak muhabbetlerinde o nefesi kullanabilmek, her an o nefes için Allahın şükrüne varmak, iyi temennilerde bulunmak, bizlere var edilen bütün doğaya tabiata, hayvanlara, 182 kurtlara kuşlara, bütün mahlukata, insanıyla, her biri bir bütüne hizmette olduğuna göre, o nefesi gerekli yerlere gerekli şekilde kullanmanız ve bunun secdesini bile yapmanız elzemdir. Sorumlusunuz. Hakikatin manasına ulaşabilmek için bunları çok iyi tahlil etmeniz gerekir. Bir tek senden ve yakınlarından ibaret değil yaşadığın dünya, bir ailesiniz, rabbimin ailesiyiz, böyle düşünmeli. İnsan ailesinden vaz geçebilir mi? O halde olduğu gibi bütün yaratılmışlarla birlikte biz bir aileyiz diyebilmeliyiz. Hakikatin nuru işte o zaman paylaşmaya münhasır olabilir. Ne istiyorsanız sorun, biz sizleri sorularınızla değerlendiriyoruz. Sorularınız bizim için çok önemli. - Dua ile nefes aynı şey midir? Tabii ki, - Selam da aynı şeye mi giriyor? Tabii ki, kurda kuşa, toprağa taşa, her şeye, her var edilmişe selam. Sabahın seherinde selam ile gözlerini aç, çiğleri ile yüzünü yıka, ilahi rahmettir bunu bil. Hele bir, Rabbin için bir niyette bir fiiliyatta bulunacak isen, o saatte uykunu bölüp kalkıyor isen karşılıksız kalmayacağına kesin inan. Namazı namaz eden kulun gönül iştiyakidir, hele başı secdeye koyduğunda rabbin karşında durur, onu öyle düşündüğünde melekler secdeye seninle birlikte varır. O secde şahitli tanıklı olur, bunu hiç unutma, Kuran ayetinde de geçer. Allahım beni hoşlukla ithal, hoşlukla ihraç et. Sabahın bir vaktinde kalkıp kılınan namazın önemi elbette çok büyüktür, onda şahit tanık çoktur. Zorlukla kalkıp sıcak yatağını terk edip soğuk sularla abdest almak ve Allahiçin yapılıyorsa Allahbunları hiç göz ardı etmez, misliyle karşılık verir sana. Uyanık olmalı, mümin kulu uyanıktır daim uyanıktır. Her şeyden haberi olan, konuşulanın ne olduğunu hemen anlayabilen, araştıran, uyanık. Allah, insanı üç sınıfa ayırır; Birincisi; çalışkan, ilmiyle ilmeden, İkinci grup ise; Veliler, nebiler, müminler, Üçüncü grup ise; Tembeller, onların basiretleri bağlıdır, elleri bağlıdır dilleri konuşamaz bağlıdır. Hangi hali beğeniyorsan onun yanında ol. Kurtuluşu istersen Allahın ilmiyle ilim şehrine ulaş. 183 Çok değişik kitaplar okuyorsunuz, bilgiler karmakarışık oluyor, bir tek okuyacağınız var dedik, Kuranı Kerim. Tasavvuf dersi de alıyorsunuz, o kitaplar hep birbiriyle aynı gidiyor, o ondan alıyor, o ondan alıyor, isimleri değişik ama bilgiler hepsi aynı. Bir şey öğrenecekseniz, Fıkıh ilmi, hadis öğrenecekseniz. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. - İlim Şehri’ni biraz açıklayabilir misiniz? İlmin merkezine, hakikatine ulaşmak demek. Sen bir şeyi öğrenmek için çaba sarf ediyorsan, Kuranla iç içe olup da ilahi kaynaklardan’da araştırma yapabiliyorsan, gideceğin yer ilim şehridir. Hiçbir şey göz ardı edilmemeli, gözleri yumduğunuzda beden toprağa girdiğinde, gerçekle yüz yüze geldiğinizde “bunları biliyorduk” demek ayrı, “bu ne demek“ ayrı. Şimdiden bu bilgiye sahip olmalısınız, gideceğiniz yerlerin adresini önceden öğrenin kargaşa çıkmasın. Bohçanıza daima temiz çamaşırları koyun yola çıkmadan önce, orada lazım olabilir. Dedik ya size, bir yere kadar yakınlarınız refakat eder, öyle bir yere gelir ki “tamam derler siz gidin artık, bundan sonrası bize ait.” Oraya neyle girilir? Sadece amel’le girilir. İlim, amele dönüşmedikçe o ilim de manasız. İlimle girilmez, ilim amele dönüşmeli, hal edilmeli her zerre onunla dolmalı onu neşretmeli. Oku, oku, oku, o ilim hiç kimseye faydası yok ise boşunadır, Kuran’da geçer; eşek yüklü Kitap. Eşeğe yüklersin gider, ondan eşek bir fayda sağlamış mıdır? Hayır, buna benzer. İlim’i hal edinmek, amel edinmek. Birçok kötü yanlarımızın “o gözle bakmalısın” def edilmesi gerekir, onun imha edilmesi gerekir. Arsızlığımız, fesatlığımız, kıskançlığımız, kötü zanlarımız, kötü yanlarımız, bunlar ancak yakılmalı, yıkılmalı, bir daha vücud bulup da “Ben, ben” dememeli. Bu gecelik bu kadar diyelim, Allahın izniyle geldik, izniyle geceye noktayı koyalım. Allahım razı olsun yazılara uyanlara, her harfini gönle dokuyanlara Allahım . Gönül gözümüzün açılması için, ben’den çıkıp Sırat-el Müstakime doğru gitmek, dualarla ve selamlarla o nur’a ulaşmak gerekiyor doğru mudur? Eyvallah oğul Eyvallah, bakalım başını gördük sana da sonunu bekle deriz. Nasıl açılır diye sorarsan cevapsız kalırsın. Onunla aranda, o izin verdikçe yolunu açar , gün gelir gözünü açar, çalışmayla da olmaz, okumayla bulunmaz, dedik ya hakikatin manasını öğrenmedikçe zaten bu yolda yürünmez. Dedik ya kaç tur döneceksiniz, kaç tur. Eyvallah. 184 Selam olsun 16.05.2012 İlahi kelamın feyzine hamdolsun diyelim, ilahi bilgilerin seyrine hamdolsun diyelim. Seferdeyiz, yolumuz uzandı ona, aracımız edindiğimiz bilgiler, amacımız ise, bu bilgilerin hale dönüşümü, bununla gitmekteyiz, her var edilenin özüne inmek gerek. Dağların özü elmastır, Medine-i, kabe-i muazzamın özü Hacerü’l Esved dir, insanın özü, ekber’i Allahdır, bunları bildikçe bu yol kolay gidilir, olsa da engelin çengelin, bu iman gücü ile onlar kuluna hafif gelir. 135 Alim’in manası, sadece okuduğunu derleyip toplamaktır, arif’in manası ise, alimle mukayese edilmez, o satır ilmi, arifin ilmi ise sadır ilmidir. Allahım bir kulunu sevdi mi, onun kalbine önce nuru ile hidayet verir. Sonra ufak ufak ilimler serer. Bu olay Allahımın var ettiğindeki nurani sevgidir, o kendine ayırdığı kuluna bunları lütuf eder. Herkesin hor gördüğü, itilip kakıldığı kişiler seçime hazırdır, ilk sınavıdır o kişinin, kendini bilir veya bilmez ama o sınavdan mutlaka geçirilir. Allahım kullarını kurtarmak isterse, cehennem azabından, bir cemaat haline getirir. Bir bilge kişinin etrafına dizer, onunla irşat olmaya bakar, mutlaka o toplanışın inanın nedeni vardır. Hepsi ilahi plan üzeredir. Elini açıp dua etmek tabii ki çok önemlidir, Allah ile irtibata geçirir dualar, ama boynunu büküp beklediğinde de dua etmeden de sana lütufta bulunur. Kalbine akıtır, seni konuşturur, bu sadır ilmidir. Nefisleri mertebe mertebe, evet okuyup hal edinmeli, öyle bir yere konmalı ki, her an gözüne çarpmalı. Zulme karşı olanlar var, bir de zulmü yapanlar var, her şey zıttı ile kaimdir dediğimiz, dikkat edin var oluş bununla birlikte işleyiştedir. Hangisi evladır dersen elbette zulüm görendir. İlle bunları yaşamak mı gerekir dersen, temizlik olduğu için bir şekilde yaşamak gerekir. Her var edilen bir görev üzere gelmiştir, her birinizin birer görevi var, ezelde konmuş, sizlere münhasır görünmüş ve görevleriniz var. Görevleriniz aynı şekilde değildir, farklı farklı, çeşit çeşit, o görevlere nispeten bir tecelliyat vardır. O tecelliyatların farklılıkları vardır, görevlerinize nispeten tecelliyatın oluşumu vardır. Kiminin kalbine, kiminin gönlüne, kiminin sadrına, kiminin kulağına gözüne, diline, ağzına, niye bu kalple bu kadar ismi saydınız dersen, kalbin çeşitli marifetleri vardır, marifetullaha en uygun makamdır, marifet ehli olmak, insanı kamil olmak ile eş değerdir. Onun ilmine talip olun, hep sorun öğrenmek istediğinizi, okumayın demiyoruz okuyun ama gerçek olanları okuyun. Safsataları terk edin, reddedin, dolaplarınızdan çıkarın atın, neden atalım? dersiniz, çünkü onların karışık 135 Hacerü’l Esved : Kabe'nin duvarındaki siyah, parlak taş. 185 enerjileri vardır. Ruh sağlığınızı bozarlar, unutmayın, fıkıh ilmine girin, yazılarımızın ne olduğunu oradan bulun öğrenin. Kuran hep elinizde hep dilinizde olsun, zikrin tamamı kurandır, ona uyun. İlmen yakın, hakkel yakın, aynel yakın, işte marifetullah zuhur eder, hakkel yakında zuhur eder. Belki bunlar çok ağır derslerdir, her beden, her fikir, zikir, akıl bunları kaldıramayabilir, ama sığındığın tek varlık o ise, o gücünü kuvvetini sana verir. Lütfedip verir, istek senden oldukta, iştiyakı gönülden duydukta, Allahım vermekten aciz değil, bolca verir, varlığı atın, atın, atın, atın, atın. Evet varlık atılır, nedir varlık? Senin yedi nefsin, onları temizledikçe birde sahip olacağınız var olan var. Var olana koşar onu bulursunuz, ancak varlık bittikte var olana sahip olunur. Daha önce yazımızda verdik, fakrı bilmek gerekir, Cem-ül Cemi bilmek gerekir, hazreti Allahın yolunda çözülerek gitmek gerekir, sen düğüm içinde gidersen, alamazsın, bilemezsin, perdeleri çekilmiş olarak kalırsın, oysa çözülenin hali bu değildir, hak için hakka açılmaktır, işte o zaman alacağın rahmet bile farklıdır, günüm ayandır rabbim sana gecem ayan, bu kulunu sen hazırla sen yürüt, sen huzura erdir Allahım. Gel gör ki halimi, per perişanım, gel gör ki halimi nefes seyrinde hep kalanım. Sen bana yardım et, koru beni şeytanın şerrinden, kalkan ol aramızda, ulaşmasın bana rabbim. Sen varlığımı, varlığında eritmemi nasip et Allahım. Tekrar geldiğim yere dönüşümü nasip et Allahım. Öyle bir yok oluş, öyle bir varlığı yakmak gerekir ki, tekrar nutfe’ye dönmek gerekir. İşte varlıktan temizlenmek o. Nedir o, nurumu harcamadan sana geldim Allahım. Nutfede olmayı nereden var oldunuzsa oraya iniştesiniz, şimdi unutmayın, o inişte yokluğu yaşayacaksınız, bütün dünyevi varlıkları bir kenara atıp, seni yakanı sen yakacaksın. Ona dönüşte ölmeden önce ölmeyi tadacaksın. Hazreti Allahın yardımı ile ona tertemiz emaneti teslim edeceksin. Allah, Allah, eyvallah, Allah, ya Allah, Süphan Allah, Elhamdülillah, Allah Allah Keşfi ilahi Allah, Muradı şevki Allah, Allah, Hasbin Allah ve ni-mel vekil, sen vekilimiz ol ya rabbi, erenler halkasından koparma, birleştir bizi ya rabbim, ya resulallah, sensin rahim, sensin kerim, sana sundum elim, sen dilimi çöz, bütün düğümlerimi kopar at Allahım, bendeki olumsuzlukları, cehennem azabını dünyada tattır, onları yok etmemi imha etmemi nasip et ya rabbim. Amin, amin. Eş-hedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammed en resulullah(3) diyerek huzuruna gelmeyi nasip et ya rabbim, şeytan orada da bize türlü oyunlar yapacak, imanımızı yok etmek için, sen ona fırsat verme ya rabbim, bildiğimiz bilgilerin tersine döndürme Allahım, dönüşümüz sana olsun, 186 inişe geçirme bizi ya rabbim, sensin bizi koruyan, sensin bizi gözeten, sana emanetiz Allahım. Allahümme Muhammed(3) salli ala seyidina Muhammed, ve ala ali seyidina Sırların ifşa olmadığı yerdeyiz, sırların insana açık olmadığını belirtir makamı menzilden veririz, sen menzilin ihtivasını, muhtevasını hissedersen uyanışta olmanı niyaz ederiz. Bu sözlerin nereden geldiği merak edilirse bir üst görevliye devrederiz. Gönül yapısına göredir bilinsin, o makamın ahvaline uymak ise gönül ile seslenilsin, an be an tefekküre dalın, o sırların ifşa edilmediği menzile varın. Bazen konuşmak istersin konuşamazsın, onun ifşa edilmemesi için susturulursun. Kayıttandır bilinsin, kayıtta Eyvallah, hu Allah, hu Allah, hu Allah. olmayana ders denmesin Eyvallah, Cevherleri parlatmanın zamanı geldi, onları parlatın hastalıktan şikayet etmeyin, cevherin temizliğidir bilinsin, yoksulluktan endişe etmeyin, o da temizliğin bir parçasıdır, bu kadar yaşanan tersliklerden şikayet etmeyin, temizliktir bunu bilin. Varlığın ifnası136 için, ifnai vücut varlığın bitmesi gerek, ne varlığa sevindik ne yokluk için yerindik, önce Allah dedik, onunla ilerledik. Birçok laf edildi yuvalar dağıldı, sıkıntılar oluştu, bunların sizlere hayır getirdiğini hiç unutmayın. Zül-cellei vel ikram, ikramlar celalden geçer, bir şey ikram edildi size bunu böyle bilin. Bu öyle bir kapı, öyle bir yapı ki, hiç kimse bu yapıdan bunları bekleyemez, işte o da sırdır, sırrın örtüsü, bağımız güçlüdür bölünmez, orada da dostumuzun olması iyi olurdu, onu bekleyenler, ama denilir ki işi çoktur, koşup gelemez, hem orası hem burası dediğinde beden bu güçlüğü kaldıramaz La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah Muhammed resulullah, Ya Allah, ya Ali, ya Hacı Bektaşı Veli. Bakın, uykularınızda veya uyanık iken, huzurda olması çok önemli, bir de açık olmanız çok önemli, tefekkür halinde bir çok şeyler akıtabilinir, bunlara hazır olun, damlamalar diyoruz buna, doğrumu yanlış mı olup olmadığını dosta sorun, yazabilirsiniz unutmayın, her birinize türlü çeşit görevler, çocukları okutacak, talebe bulamadılar, evet önünüze çıkarılacak dedik, her olay layığını bulmasını diledik, ama siz de talep edin, oturup beklemeyin. Allah neyi veriyorsa kulu ile işbirliği içerisinde oluşuyor, hep bunu hatırlayın, evet dostumuz gümüş saçlı, dostumuz sana derim, nerde yoksul 136 İfna : Yok etme, tükenme. 187 yaşlı bulursan haber ver topluluğa, bunları araştır, anlaşıldı mı? Gelmeni bekledik görevin o şekilde verilecek, sor soruştur bul buluştur, o insana hizmet verilecek, - Öğrencilerler var, bir öğretmen vasıtası ile ulaşıyorum onlara, Çok güzel, çok güzel, bak birbirinize bu şekilde yardımcı olabilirsiniz, işleyişe geçmek lazım ki, görev yerini bulsun, küçük yerlere gidip, orada çocukların dişlerine bir bakıp, onlara yapılabilecek hizmeti verelim, var mı isteyen bununla ilgili bu göreve hazır olan var mı? Dişle ilgili, bu göreve hazır var mı dedik, peki. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Amin. Selam olsun 18.05.2012 Selam olsun, can dostlar selam olsun, girdik destur ile, gülden meclise, o meclis yeri nasip edilmiş dostlar ile bizlere keyif verir Hak muhabbeti canlara, Edep Ya Hu dedik de eğildik bir veli önünde. Sabırlar sema olmalı, semadan murad, arzdan arşa boy atmalı. Her geçen günü öğünü tek tek sorgulamalı. Nasıl geçti? Aldığım ders neydi? Her hali bu ölçüde değerlendirmeli. Kalpte bir tek O olmalı, her an melekut alemini137 kalpte var etmeli. Selam osun can dost, selam olsun can dostlar, nizama uygun yaşadıysak kaygımız olmasın yasadan, nizamın dışına çıktıysak, bir gün çıkar karşımıza acımasızca, yıkar, dağıtır, an be an. Bundan uzak kalalım. Birde Allahın yasası var, birde ona uyduk mu, korkumuz nedendir? Kimdendir? Hiç olmaz, tasa bizden uzak kalır. Ne somun derdine düşelim, ne sırtımıza mintanı çeşit çeşit edelim. Varla yok arasındaki farkı çok iyi belleyelim. Yoktan varı, vardan yoku çıkarmayı bilelim. Çıkacak olan nedir dersen? Var olan bir tek O’dur, yönümüzü O’na çevirelim, hakikat nuru ile ilahi nur sarsın her bir zerreyi. Allahımın ilmi kuşatsın her birimizi, ne dağılana söz edelim, ne gelene göz dikelim. Rabbim ne yaratmış ise her şeyi yerli yerinde. Tenkit ettiğimiz, eleştirdiğimiz her ne var ise unutmayın, senden sanadır bilesin. Karşındakini sorgularken bile Allahı sorguladığını hiç unutmayasın. O yarattı, Ona nazın olur, niyazın olur, duan olur ama öfken olmaz. 137 Melekut Alemi : Ruhların ve nefislerin makamı olan âlem. Aynı anlama gelmek üzere gayb âlemi, bâtın âlemi, emir âlemi, lâhutî âlem tabirleri de kullanılır. 188 Bazen sert kayalarla karşılaşırsınız, bir tevekkül138 edip, onun üzerinde tefekkür139 ettiğimizde bir kurtuluş vesilesi hazırlamıştır Rabbim sana. Geçmek veya geçmemek senin ölçünde, elbet geçersen çok iyi olur, kapılıp gidersen sende çok şeyleri yok eder. Varlığında sevindik, yokluğunda niye yerinelim, ey can. Göçeni rahat ve rahatsız etmek kalanın elinde. Sen hayır ile an, hayır ile yad et, içindeki isyan sedasıyla değil. O yerini bulamaz bir yüzü ahret bir yüzü dünyadır onun, gelip gitmekten doğruda da olamaz. Her birinize derim. Göçenlerinizi rahat bırakın. Hepsi her an diken üzerindedir. Sevdiğini rahat ettirmek istiyorsan Allahın emrine boyun eğmek gerekir. Eğer gözyaşı, feryat, figan var ise O’nun hükmüne isyandır. Öyle bir geçiş hazırlamıştır ki rabbim kuluna; kimi dünyada geçer, kimi de işi ahrete bırakır. Hangisi evladır? dediğinde; Ölmeden ölmek elbet murad edilendir dünyada. İlahi emir geldiğinde, hiçbir şey geri plana ertelenmez, atılmaz. O emri bekle. Sabır gösteremiyorsan da duanı dua ile ekle. Hakikat murat edildiyse bir kuluna, Rabbim önce nazari ile ihtiva eder. Zulmani değil nurani nurla o kulu ihya eder. Sınavları çetindir, celalinden140, kahhar141ındandır. Ama bir yüzü var ki ilahi rahmettir. Fıtratta var olan, dünya halinde işleyişe geçmez ise, iyi olur diye bekleme sonu hüsrandır. Evlilik dediniz, seçtiniz, seçildiniz. Kimse içini sormadı merak etmedi. Hep dıştaki güzelliği aradı. İnsanoğlunun en zayıf tarafı. Sevgi dışaydı ve dışta kaldı. Sabret dostum sabret. Bir gün oda geçer. Nasıl geçer deme, diğerleri nasıl geçtiyse o da öyle geçer. Yeter ki sabret. O bir makamdır, sabır makamı. O makamı seçtiğinde ellerin boş kalmaz, ilahi rahmet ile dolar. Ona sarıl, onu kucakla, ona sahip çık. Sen kendinde olanı göstermek istersen de boşuna uğraşma. Görmek isteyen görür onu. Onun gözüyle seyrederse görür o güzelliği. Allah bir kulunu seçti mi, yüzüne, dikkat edin! Yüzüne tecelli eder. Kendi yüzünü karşıdakinin yüzüne tecelli eder. Bu ne büyük bir haldir bilir misin? Her yerinden nur, ışık saçar. Bir ağzını açtı mı herkesi etrafına toplar. Can evinde ağırlanır, barınır. Bir kulunu da cezalandırmak ister ise, bir vesile bir sebep hasıl eder. Ne o cezası kalır, ne de o lutfu keremi. Anda her şey olup biter. Rabbim, rabbim dilediğin şekilde sana kul olmayı nasip et. Rabbim, rabbim sen benden ne istiyorsan bana onu lutfet. Senin bana vereceğinin önce duasını yaptırıyorsun. 138 Tevekkül : Bu dünyada üstüne düşen her şeyi yapıp gerisini Allaha bırakma(teslimiyet) anlayışı. Tefekkür : Herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, derin düşünme ve işin şuuruna varma eylemi. 140 Celal : Ulu, kudretli ve yüce anlamında olan Allah'ın sıfatlarından biridir. 141 Kahhar : Allah'ın sıfatı olarak gâlip gelen, istediğini yapan, üstün gelen, gücü ile her şeyi kuşatan, kuvvet ve kudretine güç yetirilmeyen, yaratıklarını dilediği gibi yöneten, dilediğini yapmaktan aciz olmayan anlamına gelir. 139 189 Onu benimle kavi142 kıl. Bana yoldaş, bana can ol Allah’ım. Selam olsun, selam olsun. Dost sözü aşinadır. Nişanı gönle iner. Şakası yoktur. Nuru hakikattir. Yazıya sakın ola laf atma, yapımıza asla taş atma. Bir gün tersine çevrilirsin. Bu büyük bir vebaldir. Sonra o vebalin altından dikilip kalkamazsın. İzin vermez ise, dil neyi söyler. Kitaplar okusa, ezberlese, hangisini dize getirir de söyler. Hak, hak ilahi hak, muradı içinde işlemekte. Neyi irade ediyorsa o gerçekte yaşanıyor ve yaşatıyor. Şimdilik, La ilahe illallah. Selam olsun dostum, selam olsun. Dostlar selam olsun. La ilahe illallah Muhammed en Resullullah. Üzme içini, üzme. Söylenen dil bir gün susar. Haksız yere konuşursa o dil Allah’ım onu iki kat eder. Üzme canını, üzme. Bana Allah yeter demeyi bilmiyor musun, ey can? Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed Muhammed. ve Ala Ali Seyidina Hasbin Allah veni mel vekil, Rahman, Rahim sensin Allah’ım. Bir vesile ile murat ettiğini nasip eyle Allah’ım. Üzülen kalpleri sen nurlandır lutuflandır Allah’ım. Eğer üzülmesi gerekiyorsa, o kalbin, ona dayanma gücü ver Allah’ım. Senin işine karışılmaz, haşa. Biz neyiz ki Allah’ım, ne üzere yaşıyorsak, yaşayacağız. Nasıl da yaşayacaksak, öyle yaşayacağız. Güz gelir, kış gelir. Sabaha uyanmış gül yüzlü, açmış eli yüceye der ki, O geliyor O. Bir tek O geliyor. Onda var olmuş birçok ehli iman geliyor. Kışta, güzde, sevgide, huzurda muradın içinde yeri belli. O geliyor o. Ne kaygı var ne tasa o geldikte. Her biri bir tarafta. Cismi canım onu bekler, işte o an huzurda olur. İşte o an benlik mintanı düşer. O geliyor O. Saf saf durur erenleri. Bütüne hizmettir muratları. Bir yandaş iste yanına. Sana rehber olsun. Hak dostu koluna girsin. Halkada seni de bir bir canlara belli etsin. O geliyor O. O geliyor. Selat-u selam olsun peygamber efendimize, Ehl-i beyte Allah’ım. Selamlarımızı gönderiyoruz lütfen kabul eyle Allah’ım. Amin. Baldan tatlı sözleri nazardan bakar gözleri ilahi nazardan. O geliyor, O. Can içre can sendedir, kimi can derdinde kimi ise yar, kimi para pul, kimi ise hamam, han. Gel ey can gel, bende ol da gör nice halleri, gir meydane de gör, kan mı can da, can mı kan da. Kurban olunur ya o hakkın yoluna, gel ey can, can içinde sor canana. Sen kendini bildikçe, bir de o aşk ile ona döndükçe, çözülür çümle günah hepsi bir biçimde. Gel ey can gel, güller ile sümbüller ile, hercailer ile gel. Gönül ölçüsüne göre alır, o miyar ile verirsin, sevdan kime nerden gelir, sorma neden böyle, hepsi haktan gelir ona gider, hepsi bir biçimde. 142 Kavi : Güçlü, kuvvetli . 190 Derler ki, Yunus hem söyletir dilleri, hem coşturur bülbülleri, beden kafesinde yer bulmuş halkaya dizer cümle erleri, o kafesin kapısı bir gün açıla, cismi candan can kopara, bir ahu feryat basar ki, arzdan arşa, sen ben bir oldukta çözeceğiz inşallah bu bedeni, izin geldi ondan yana. Kaalü beladandır vermişiz bir kere sözü, gayrı oynamak kalmış bize, onun içindir ki kurulmuş dünya evi. O dünya evi sana neyi gösterir sana neyi öğretir, aslında her biri bir mahpus hayatı, bende olanı olmayanı serer göz önüne gayrısı boş, hepsi hikaye. Gel dost eline gidelim, dosta gül gülistan edelim, bir çağrı gelirse gönle, yanımızda bilip onunla ünsiyet edelim dedi Yunus’um geceyi hayırla kutladı, hayırla var edilen hayırlı anlar için Allaha şükredelim, diye niyazda bulundu. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah, la ilahe illallah, Hak bir Allah, Muhammed en resulullah, Hak bir Allah irşadına layık eyle bizleri, Allah, Allah, eyvallah, Allah, Allah, eyvallah. Selam olsun 20.05.2012 Ehli iman sayfası açılır gönülde, mantık süzgeçtir, süzüleni değil kalanı verir benliğine. Hiçlik makamı nedir bilir misin? dendiğinde, geldiğin hale bürünmektir. Öylece belli eder kendini seninle. Zaafların çoğundan kaçının denilir, zaafların da hiçliğe uygun olmadığı söylenir, her biri bir vücut oluşur, işte o vücut senin vücudunla aynı olur, sen duygularının elinde oyuncak değil, duygularının senin elinde oyuncak olması lazım. Her fiil ilahi ismin gölgesidir, her eylem ve ahlaki davranış, ilahi ismin, esmanın vücut buldurduğudur. Makamı Muhammediye’nin, gönle verdiği ilhamı, önce nurunu akıtır. Sonra sözleri serer gül misali gönüllere, sen olmuyor, alamıyorum, yapamıyorum dediğinde bir güç gelir, eşlik eder gönlüne, yeter ki açık olsun, gönül kapın daim açık olsun. O geliyor o, o geliyor, sanma elli ayaklı bir can dost geliyor, o makamdan o geliyor, her hareketiniz her düşünceniz, her niyetiniz bir ismin altında harekete geçmiştir. İsim ve sıfatlar çok iyi bilinmeli, gayretler bu yönde sadece bu yönde ilerlemeli. Aklım yetmedi dediğinde, gönlün ona destek olur. Gönlüme geldi ama bir şey yapamadım dediğinde, akıl devreye girer, her hal birbirine destektir aslında, yeter ki niyetinde safilik olsun, yeter ki niyete koyduğun hak katında mübarek olsun. Gün gelecek ki, her yer gül gülistan olur, gün gelecek ki her can bir canla sofra kurar hemhal143 olur. Gün gelecek ki yapamadım dediğin bir çok 143 Hemhal olmak : Aynı hale bürünüp aynı duyguları yaşayabilmek. 191 hizmetler sana geri dönecek, sana hizmet edecek. Hak katında her söz yerini bulur, hak katında her dua senden sana dönüştedir. Hak katında onaylanan her ilahi söz mutlak sende tecellisini yaratır. Hak için, halka hizmet, hak için kendine hizmet, hak için önce ailene hizmet, hak için cümleye hizmet. Muradınız olsun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Şahit ol ya rab, şahit ol Allahım, şahit ol. - O geliyor o, dediğiniz ifadeyi biraz daha açabilir misiniz? Toplantıda, ondan sonraki halleri yoklamaya alın, ondan sonraki fiilleri işleyişleri dikkate alın, - Bu tarih olarak ne zaman olacak, Bu toplantı (Perşembe günü) Allah, Allah, Allah. - Yedi uyurlarla ilgili birçok yer ismi geçiyor. Kuranı kerimdeki ayette de sözü geçen yer nerededir. Söylenenlerin hepsi doğru mu? Hayır hayır, aslında hiç birinin yeri yok, madde aleminde hiç birinin yeri yok, sandukası yok, bunu bilin, sadece orada bulunmuşlar ve orada ölmüşler ve orada gömülmüşler, halk bunu böyle biliyor. Zahir de böyle bir şey yok, Yunusun’da kabri yok, her yerde kabri var, Yunus nerde? Dergahın eşiğinde, Yunus nerde sevenin gönlündedir. - Peki Kuran’da bahsedilen yer neresi? Kuran’da bahsedilen yer! Tarsus’dan bahseder, mesela Selçuk’ta Meryem ananın bulunduğu yer, kuran verir ya Meryem, suları akan bir yerde olmasını ilahi emirle gönle indi ve öyle algıladı, - Gerçekten orda yaşadı değil mi Meryem ana, Evet, Kuran’da varsa hepsi muhkem doğru ayettir, suları bol, Başkaları için kıldığımız namazlar geçerli midir? Hepsi Allahrızası için kılınır, ama sevabını dilediğine gönderebilirsin, bittikten sonra bu namazı rabbim annem için ona gönderiyorum, nasıl Yasin’i, nasıl duaları ölmüşlerinize gönderiyorsanız, namaz da gönderilir, zikir de gönderilir ama önce Allah rızası için öncelikle. Eyvallah, Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 192 Selam olsun 23.05.2012 Nefis nasıl bilinir? Nerededir? Neyle varlığını sürdürür? Dediğinizde; Rabbim nefsi var ettiğinde ruh ile arkadaş eylemiş. Öyle arkadaşlık, öyle yakınlık kurmuşlar ki, daima birlikte olmuşlar yan yana. Kısacası, Ruh nefse aşık olmuş. Bu nasıl bir şey? Hiç deme, o yakınlık zaman zarfında kendi cüssesini göstermiş. Birçok deneyimleri deneyimledikten sonra ruh, bu arkadaşlığın nelere mal olduğunu tez öğrenmiş. İnsanoğlu aynen bu merkezdedir, ruha ait olan birçok meziyetler saf dışı bırakılır. Nefse ait olan birçok haller ise daima cazip gelir. Çünkü görevi odur, cazibesi çok etkilidir, onu alt etmek bir o kadar da zordur. Yün misaldir, Yün misali. Kirli, paslı yünler olur, onlar önce kazanlara atılır kaynatılır, sonra oradan çıkartılıp türlü çeşitli taraklarla taranır hepsi birbirinden ayrılır, sonra onlara boyalar hazırlanır. Çok iyi dinleyin, türlü renklerde boyalar yapılır, sonra kurutulur ve elde sarılır, dokuma tezgahlarına geçirilir. Düne kadar ayağına değmesinden bile hoşnut olmadığın yünler, halılar dokunur, öyle güzel halılar dokunur ki ayak altına yayılır. O zaman iğreniyordun, ama şimdi çok hoşnutsun. Yün, halıya dönüşünceye kadar türlü çilelerden geçer, insanoğlu da böyledir, böyle olması gerekir. Nefis, vücutta zulmet buharı’dır. Zulmet buharı. Kumandası secde. Allahım yüklerimizi hafifletsin, tezkiyelerin144, terbiyelerin geçişini kolaylattırsın. Yüne vurulan boya nedir? Allahın boyasıdır, Sıbgatullah. Nefsin sıfatlarından arına arına birçok boyalara sahip olursunuz. Her boyanın bir anlamı, bir makamı, bir yeri vardır, o onun bulunduğu hali, yeri anlatır. Sıfatlar tek tek dökülmesi gerekir, onlar döküldükçe bir tek O var, o hale gelir. Makamın bile bile çıktı bu yola, Haydi yiğidim sefer eyleye, bilsen bilmesen götürecek bu yol seni, niyetin nispetinde. Hep mi sınav oluruz? Hep mi sınavla karşı karşıya kalırız? Elbette, Rabbimin sevdiği kullar buna muhatap tutulur. Sevmedikleri zaten Ondan uzaktır, onlara imtihan ne gerekir. Haydi hoş olun, gül, gülistanı tanıyın, önce içlerinizde o bağı, o bahçeyi yaratın. 144 Tezkiye : Nefsin temizlenmesi. 193 Zulmani Buhar’ın yeri neresi, arkadaşı da mide. Diyeyim mi evlatlar; Karın boşluğu, Buğdayı düşünün, toprağa ekilir, filiz verebilmesi için tohumun çürümesi gerekir, çürüyen tohumdan bir filiz yeşerir, türlü türlü başaklar verir. Ama süreç, işleyiş onu ne halden ne hale getirir. Onun için tasavvufta buğdayın, cevizin çok önemi var. İnsanın, Seyr-i Sülük yolundaki yaşamına eşdeğerdir, onun için dikkate alınmıştır. Birçok yollardan geçen buğday, sonra un olur, öğütüle öğütüle un haline gelir. Sonra ne olur? Hamur haline getirilir, her şey dengiyle harca katılır, ona şekil verilip fırına atılır. Öyle ateşler içinde pişer ki oradan çıktığında yiyene şifa, gıda verir. Bunları düşünün, onların geçtiği birçok sınavları düşünün, halının pis ipliklerini düşünün, tezkiye edilmeden önceki halini düşünün. Bir Mürşit, karşıdakini eğitmeye kalkmadan önce kendini eğitmeli ve yetiştirmeli. Bu çok önemlidir. Müritler, mürşidin ağzından dökülecek sözleri bekler, ama hal’de bir şeyi yoksa dikkate alınmaz, dağılması uygun görülür. Onun için, mürşit, önce kendi halini ve tavrını değiştirmeli, bu çok önemlidir. Bu neye benzer bilir misiniz? Mum ışığını verir ama kendini de yakar, bu buna benzer. Ne kendini yaksın, ne ışıksız bıraksın. Her an uyanık, tetikte olmalıyız, hazırlığımızı da bu yolda yapmalıyız, çünkü neyle karşılaşacağımızın bilincinde değiliz. Böyle düşünülmeli. Kolay gibi gelecek imtihanlar çok çetin gelir, öyle gelir ki seni can evinden vurur. Kimler tarafından imtihan açtırılır bilir misin? Yavrun. Öğrenmek istedikleriniz nedir? Zihninizden geçenleri biliyoruz ama gizlilik içinde kalmasını istemiyoruz, onun için dememiz, sorun söyleyelim. Soruyu paylaştığımız gibi cevabı da paylaşalım, amaç buna yöneliktir, bilici olunsun, aksi halde her şey bize ayandır, bunda hiç şüphe edilmesin. Hastaya şimdi bir dua edelim, onun durumunda olan bütün hasta yakınlarına, hastaya Allahım acil şifalar nasip eyle, yine de sen bilirsin. Bedeni, ruhu huzur bulsun Allahım, onu bu hale getiren her ne güçse onları da sen huzura eriştir Allahım. İşini kolayla, şifasını almayı nasip eyle Ya rabbim, bütün bu halde olanlara, zorda olanlara, sınavın pençesine yakalanmış kuş gibi çırpınanlara sen yardımcı ol Allahım, yardımcı güçleri gönder, onların işlerini kolayla, o güçlere ihtiyaç var Allahım, yine de sen bilirsin. Amin Şimdi ara, sınavları çok hafife almayın, öyle sınavlar gelir ki, hafife aldığında. Her şeye boyun eyip yerinde konuşmasını bilelim. Hazırız demeyelim, Allahım bir kuluna bir görev, bir misyon yükleyecekse önceden kulunu hazırlar ve ona yardımcılarını da hazırlar ve onun işinde başarılı olması için, gerekli müdahaleyi yapar, yardımı hiç mi hiç esirgemez. Yeter ki sadakat olsun, yeter ki iştiyakı daim bol olsun. Olay budur, benimsensin, “bana ait olmayan” deyip reddedilmesin. 194 Ne sağın derdine düşelim, ne solun derdine, bir tek orta yolda bizi menzile ulaştıracak yolu takip edelim. Yol tek değil evlatlar, Allahın bir sürü yolları var. Sen Allahın yoluna adım atmak istedin ise, Allah senin niyetine göre yollarını açar, yol değil yollarını açar. Hasbin Allah veni mel vekil, Hasbin Allah veni mel vekil, Hasbin Allah veni mel vekil. Sen bize yetiş, Amin Allahım yardımsız koyma bizi. Büyük sınavlar içindeysek çok acılar çekiyorsak neler yapmak gerekir bu aşamada yapmamız gerekeni öğrenmek istiyorum. Daha dur, daha dur, çekiyorsak daha dur. Allah, maazallah. İşte örnek, dost örnek, bugün yaşadığı örnek, onun halini örnek alın. Hiç de zor bir iş değil, orucunu bozmasın ona zarar gelmesin diye çabasını ancak Allahım verir. Yine de Allahım ben oruçluyum, orucumu sen koru diye dua etti. Olsun, ayıklana, ayıklana gidilir bu yol, ayıklanmalar kötü değil sizin için elzem olandır. Hazırlık yapılmaz evlat bu yolda, ne sınavın hazırlığı olur, ne seyr-i sülüğün hazırlığı olur. Gönül öyle bir hoşluk içinde yol almıştır ki, önüne ne gelecek, aslan mı çıkacak, kaplan mı çıkacak , koyun, kurt mu çıkacak? O hiç onu düşünmez, kaygısız tasasız sadece yola devam eder. Temizlene, temizlene gidilir dediğimde de, nefsin sıfatları, (şimdi kafanızı karıştırmak istemiyorum birçok isimleri vardır) şimdi nefsi sıfatlar çok fazladır, hayvani tabiatlıdır, unutmayın. Böyle bir aşama halledilmiş ise aslanı kedi haline getirirsin olay bu, o sıfata geçer anladınız mı. Kükreyen bir aslan ufacıcık miyav diyen bir kedi haline gelir, aşama sonucu bunu görebilirsiniz. Yavaş yavaş bunların terki, hemen olacak değil, Allah nasip ettiyse o kuluna o yolu, o yolculuğu zaten yardımı da gelir evlat, ne korkusu. Hazırlık yapılmaz, tevekkel olunur, yola gözü kapalı girilir olay bu. Her hale sabır göstererek, sabrı öyle geliştirin, öyle geliştirin ki, bu neyle mümküm evlat? Oruç’la. Şimdi Sabır, bunu çok iyi hazırla, çok iyi tahlil et dediğimiz bile yersiz. Öyle anlar gelir ki, ok yaydan bir çıktımı asla geri dönmez, aylarca yıllarca çalıştığın sabır mertebesi bir anda inişe geçer. Onun için dikkatli olalım, boyumuzdan büyük işlere girmeyelim, ben yaparım deyip onu beklemeyelim. Allahım bize neyi uygun gördüyse zaten onu verecek, onun işine hiç mi hiç burnumuzu sokmayalım. Sadece doğru bildiğin ve inandığın yolu yürü, doğru bildiğin, inandığın kişinin derslerini al yürü. Kalbin ikilik’ten tek’liğe dönüşmeli, O mürşid benim, bu mürşid benim deyip de, iki mürşid bir kalbe sığmaz, barınmaz, bunların hepsi hatadır. Bir tek yol var Hak’ka giden, Hak öyle bir yollar açar ki o kuluna, Allahım o yolları nasip etsin her bir kuluna. Diyeceğim bu kadardır efendim. 195 Yol, yordamı bilen, yol aşinasıdır, yolu yolla bağlayan, Kûn emrinin Hasbin Allah veni mel vekil. Sen aşinasıdır. Hasbin Allah veni mel vekil, büyüksün Rabbim senden başka dayanağımız yok, sen bizim mevlasızsın. Nefis devrede olduğu algılayamıyor, farkına varmıyor mu? sürece insan imtihanda olduğunu Her an imtihanda olduğumuzun bilincinde olalım, her an, uykuda bile, uyanıkken bile. An ve an takip altına almalıyız, dürtülere açık olmalıyız, eğer bir sinyal geliyorsa mutlaka bunun nedeni vardır. Onun için bol, bol şükretmeliyiz bizi uyarıyorlar diye. İçsel gelişimlerinizi daima devre dışı değil devre içi tutmalıyız, onlarla yaşayacağınıza göre, devrenin turunu birlikte tamamlamalıyız. İnsanoğluna 3 tur gereklidir : İlk Tur : Dünyaya geldiğinde tamamlamış olur, İkinci Tur: Çocukluk ve gençlik, Üçüncü Tur : Bilinç yüksekliği, ilahi değerlerin gönle inmesi, bu üçüncü turdur. Bu üçüncü turla nefes alıp nefes verecek, bu mekanı terk edinceye kadar bu turla yola devam edecek. Onlar anahtar görevlerini üstlenmişlerdir, onları görenler ilahi zikrin edasına bürünürler, ibadet zevki şümullü bir biçimde onlara geçiş yapar. O anahtar görevliler sizlerin de arasında pek çoktur. Allahım’ın türlü çeşit kulları vardır; kimi lamba görevini yapar ışığa çağırır, pervane olur, etrafında döner. Kimine ibadet zevki geçer, ibadetiyle meşgul olur. Her kulunda ayrı işleyiş, ayrı fiil, ayrı niyet, yeter ki Allaha nispet etsin, Allahta fani olunsun. Sen Allahtan gaflette olursan hiçbir zerre birçok ilahi bilgileri alamaz. Allaha fani oldukça bunların açılımı aşikar olur. Selam olsun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun 24.05.2012 Her söz Hak tadındadır bilesin. Murat edildiyse engeli çek geriye dedi, gecenizi mübarekleyip Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus sofraya konuk geldi. Bilesin ey can sende de o var. De ki, hikmet var alemi ervahta. Bilesin ey can sende de o var. De ki, dilde bir hak sözü var gönle ayan olur. Bil ki sende, bizde, birlikte o ile o olunur. Öyle cevher, öyle cevher var ki insanı batında, o cevher konuşur konuşturur. Kudrettendir sakın ha şüpheye dalma. Öyle nakıs, öyle nakıs bir 196 cümle kişi var ki, her biriniz arasında onlar bile o huzuru bulur, aşk ile Allah dedikte. An bedende oldukça, o miyar içinde nefes alıp verdikçe, varlık sendedir. Senin varlığının süzgecinden geçmedikçe yaradanı layıkıyla bilemezsin. Sezgiler ilahi plana dahildir. Görgüler edebi ilahidir. Davranışlar ise ahlakı Muhammediyedir. Bil can bil bunları göçten önce bil. Fikri sabit olma, benim benim deyipte küfre dalma. Sen ben neyiz ki. Her birimiz bir perde, her birimiz bir maske. Varlığımız ona ait. Hele bir çekti mi düşer serilir yere o perde. Hala benim mi dersin? Vah vah yazık sana. Bir hiçliği kabul etseydin. Hele ben neyim ki, ben fakrımla seninle birlikteyim Allah’ım diyebilseydin, o cevherin ışıltıları dört bir yanını sarardı, İlahi nur meclisi tamamlardı. Var git dost, var git. Yol aramaya, ehil olmaya. Deme yolu taşlıdır, dikenlidir, tozludur deme. Bahanelerin arkasında oturup da, el etek bağlama. Seni çağırana git. Seni davet eden o yüce Muhammed’e git. Öyle bir, öyle bir davet edilir ki ümmete, ya duyarsın ya duymaz boş verir geçersin. Her an uyanık olmalıyız. Gerçekle yüzleşmeden önce o gerçeğin taamını yemeliyiz. Dost, önce kendinle dost ol. Bekleme dost olur mu bana diye. Önce kendi cevherini tanı. Bil ilahi nuru, nasıl da kalbe, nasıl da gönle aktığını bil. İşte o an feyz sende tamam olur. 145 Allah’ım dinimi tamamlamaya geldim diyen Muhammed onun ektiğini bizlerin biçmesi gerekir. Hangi fiil üzerindeyiz, niyete tabiyiz. Kurduk niyeti ondan yana, ekileni biçeceğiz iman aşkı ile, dedi Yunus’um, Mevlana’m, Hacı Bektaş-ı’m selamladı, geceye şimdilik noktayı koydu. Okuyun, okuyun da hal edip mintanları sırta giyin. Tezgahlarda dokunan halleri bir cümle canlara gösterin. Kimi sözden anlar, kimi halden bakar. Her ne diliyorsa insanoğlu sen ona ver, onda tamamlat. La İlahe İllallah Muhammed en Resulallah. Gözlerinizi yumup elinizi sağ tarafınıza koyun. Hiçbir şey düşünmeyin. Sağ elle sağ taraf, Sadece kalbin oluşumunu şeklini düşünerek oraya yoğunlaşın. O geliyor o, gelen nedir? İlmi ledün sultanı, Muhammed Mustafa (sav)’in ilahi nuru, ilahi nuru, feyz makamından, kalplere tecelliyatı, Allah, Allah hu eyvallah, Allah, Allah, hu eyvallah, Allah, Allah, hu eyvallah. Şimdi elinizi kalbinizin üzerine koyun. Hiçbir şey düşünmeyin sadece kalbin şeklini, oluşumunu. Allah Allah zikri ni hissedin. Kalplere inen, su misali gelen ilahi feyz hoş geldin, hoş geldin. O geliyor o, ilahi feyziyle birlikte. O geliyor o, ilahi nuruyla birlikte. O geliyor o, hakikatin ilmini bilin demekte. Gafil olma, hakka gafil olma. Arif ol. 145 Taam : Yenilen şey, yemek yiyecek. 197 Arif ol ki hakikatini bilebilesin. Okuduğun Kuran’ı, yaprakların altındaki sırrı görebilmelisin. Sır içinde sırrı gizlenmiş, ilmi ilahideki makamları hissedebilmelisin. Zat makamı, Uluhiyet, Vahdaniyet, Rububiyet, Allah Allah, açmayın sakın gözlerinizi, Allah Allah. Varlığınız lahut, ceberrut, sonra melikut, sonra misal alemi, şahadet alemi her bir alemden iniş türlü çeşit renklerle boyanmış, o aleme ait mintanlar giydiririz. Şimdi burada onları değiştirip, tekrar rücu edecek bedenlerinizi değişik hallerden hallere sokacak, birçok elbiseler giyeceksiniz. İnsanın oluşumu farklı yerlerde gerçekleşir. Yakup’u düşün. Yakup’un Yakup olabilmesi için önce gözlerini kaybetti. Sonra Yusuf’un kuyuya atılmasıyla, Yusuf hakikati kuyuda buldu. Eyüp sabrı öğrendi. Hakikatin filizlenmesi şehrin bir kenarına atıldığında. oluşumu orada tamamladı. Ya Yunus peygamber, yunusun karnında, balığın karnında oluşumu tamamladı. Hazreti İbrahim, ateşin dört bir yanını sardığında, hakikati ile birlendi. Eshab-ı kehf ise, sarayda değil mağarada oluşumu tamamladı. Anlaşıldı mı? Kimin oluşumu nerede tamamlanacaksa Allah’ım sevk ve idare eder. O kulu önceden hazırlar, öyle sevk eder, hiçbir olay hazırlıksız gerçekleşmez. İlahi mümin, ilahi mazhariyetin gerçeklik kazanabilmesi için hakikat erbabı olması gerekir. Hakikatin fiillerini, kendi fiilleri ile birlemek, cem etmek gerekir Cemül cem, nurun nuru ise gönle inen tecelli ile hidayet nuru, o nurun nurudur. Allah’ımın ayırdıklarına bahşettiğim odur. İlahi nur, Allah’ım kulunu kendine ayırdığında türlü türlü cefalarla, belalarla sınar. Sakın ola ki, dilin şikayet etmesin, sadece sessiz kalman yeterli. Bedel ödemek kolay değil, hakkı sevenin belalara tahammülü, çok yüksektir. Öyle sev, öyle sev ki seni var edeni, onun verdiği her türlü celali ve kahrı tahammül gücüne sahip olabilirsin, dedi sözü pirimiz Ahmet Yesevi’ye verdi. Ben güller gülünü buldum. Güller sümbüller yağmurum olsun. Yunus’umun dediği gibi ben ballar balını buldum, kovanım yağma olsun. Ne ak ile ne kara ile yolum yol bulmaz. Halim hal de olmaz, ben onu seçtim, onda o olmayı bildim. Malım mülküm yağma olsun. Ne varlığımdan bir eser kalsın, ne ismi canımdan bir haber verilsin ben kimsesizler diyarına atılmışım, ben onda o olup cananım benimle olsun, gerisi yağma olsun, dedi sözün özünü verdi. İlahi nazar indi gönle. Üç günden sonra her an dikkat edin bakın hallere, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, üç günden öte küs kalma dostuna dedik, oturamazsın resulün postuna, haydi Eyvallah. Üzülme kalkar ayağa, hoşcakalın. Taşı kum et, taşı taş ile çarp ve onu kum et. O kumu ser yere, bas üstüne, hal et. O öyle bir haldir ki, eza cefa görmeyince, kendini bulsa da özü bulamaz, amaç özdeki olanı bulmaktır. Sözün esası budur. Uyanışta olmak gerekir. Var git, var git dedik dost, hiç durma yürü, hiç durma koş, Hak için koş, 198 hizmet aşkı için koş, bütüne hizmet, kendine hizmet, çevrene hizmet, onun için ona dönmektir. Hizmetin esası da budur aslında. Benim, benim demedikçe, aldığın her zerreyi pay edebilmekte, kulun gönül ölçüsüne göre aşikar olur. Paylaşmayı bildiysen kendinde olanı çözdüysen elbet hak sana aşinadır. Nereye bakarsan bak, onda o vardır, orda o vardır. Allahher yerde hazır ve nazır demekten kaçınalım, Allahhazır değil, Allahnazır değil, Allah’ın isim ve sıfatları devrede olduğu için sadece onlar hazırdır. O, makamı çok yücelerde oturmaktadır. Ağaçların üzerinde onun gölgesi, o suretin gölgesi sizlerle, hazır olan odur aslında, selam olsun dedik, geceyi şimdilik noktaladık. Allah’a emanet olunuz. İlahi feyzi her zerrenizde duyunuz, tadınız. Evlerinizde, huzuru muhabbet oluşturunuz. Her muhabbette Muhammed olduğunu hiç unutmayınız. O bile izinle olur. Her muhabbeti izin olmadıkça açamazsınız. Hele hele zahir olana, açsan da duyuramazsın. Allah’ım izin verdi sizlere, açtı yolu, açtı yolu sizlere yürüyün dedik, yürüyün ileriye, hep ileriye, hep yeniliğe hep yeniliğe, Allah’ım her an yeni bir şende yeni bir keşifte, iradesi nispetinde haydi hoş olunuz hoşça kalınız, hak için oturun, hak için nefes alın, La İlahe İllallah Muhammed en Resulallah. Amin. Selam olsun 30.05.2012 Toplandık, murad etti de sofrayı o zat için hazırladık. Çünkü yapılarımızda ilahi tecelliyat var. Özledik de geldik, o iştiyak ile oturduk, nimeti pay ettik. Her halin bir geçiş zamanı var. Çok önceden vermiştik, sizlerin yüzlerce elbiseleriniz, bedenleriniz var demiştik, hatırlar mısınız? Bugün artık bu bedenlerin tek, tek düşmesi lazım. Her mertebenin de bir alemi var unutmayın. Nefis perdeleri tek tek açılacak, açıldıktan sonra murakaba edilecek. Murakaba nedir derseniz: Kendi hal ve davranışlarınızı, duygularınızı, istek ve arzularınızı, meyillerinizi, neye nispette olup olmadığınızı, ilgi ve alakalarınızın hangi yöne çekildiğini, onlar üzerinde dikkatli kontrol etmek ve denetim altında bulundurmaktır. Bu nefsi mertebelerinizi murakaba ile denetleyerek o halleri( olumsuz halleri) dizginleyerek, her an uyanık ve dikkatli olmak, onu aynı çizgide, aynı ölçüde tutabilmek. Ne çok fazla sevinmek, ne de çok fazla üzülüp yerinmek, bunların lüzumsuz olduğuna inanarak yaşamak. Murakaba ehli, fiil ve davranışları ahlaki ve ilahi edebi, aklı din üzerine yönlendirebilmek, yapılacak çok şey var. Kolay elde edilemeyeceğini, birçok 199 zuhuratların, delillerin zuhura çıkmaları gerektiğini bu yolla anlatmak istedik. “Ben bugün yanlış yaptım” hemen onu doğruya çekebilmek. Cezbe146 halinde olduğunda mutlak ilahi cezbeye çekilirsiniz, o nasıl elde edilecek? Şimdi onu anlatalım: Allahımın emaneti bende, o gizlilik içerisinde o emaneti bilerek, rabbimi içinde hissederek. Hatırlar mısınız, bir Hadis-i şerifte şöyle beyan vardır, “Dağlara taşlara sığmayan rabbim, mümin kulunun kalbine sığmıştır”. Burada anlatılmak istenen nedir? Size soruyorum, Nasıl oluyor, ne oluyor? Onunla, O olmak, sorumluluk, Allahın emaneti, Allahın nuru, özün bizde olduğu ve Allahın tecellisi, anladınız mı, mümin kulunun kalbine sığıyorum demesi: Allahın tecelliyatı. Tecelliyat arka arkaya gelir, tecelliyatın sonu yoktur sonsuzdur bunu unutmayın. Her güzel eylemin, her güzel duyguların, müjdesi tecelliyattır, kalbe tecelliyat, O’nun Nazar-ı ilahisidir. Bunları bilerek yaşayın, işte cezbe bu halde oluşur. Öyle bir hale gelir ki insan tefekkür içinde, sanki yerden yükseliyorsun, bunu sık sık yapın, öyle bir yükseliş ki, sonra bir kuşun tüyü gibi, bir parça tüy olduğunu düşün, öyle hafif, öyle hafifliyorsun ki uçuyorsun, nereye düşeceğini, nerede olacağını bilmeden, tam teslimiyet halidir. Lütfen o cezbeye kapılın, o cezbede olun ki kendi cezbesine çeksin sizi. Allahım bana vereceğin hükmün önce kabulünü nasip eyle, benim için takdir buyurduğun her ne ise onların kabulünü bana nasip eyle, Allahım senden sana sığınırım, kendi nefsimden de sana sığınırım, beni nefsimin esiri etme, onun kıskacından sana yönelmek istiyorum, beni sakın geri çevirme, Marifet ehli olmak için bana açtığın bu güzel yolları yürümemi nasip et Allahım, amin. Melekler eşliğinde sana dua ediyorum Allahım, onlar tanığımdır benim, sözlerimin şahididir onlar Allahım. Sen’den sana, kendimden sana sığınırım Allahım, amin. Bir sır daha vermek istiyorum, kim olduğumu sonra söyleyeceğim. Allahım, bir kimsenin ne olacağını, ehli imana mı sarılıp yoksa küfür ehlimi olacağını baba’nın sulbünde iken takdir etmiştir. Bu sır, ceninden de önce. O Öyle bir yüceler yücesi yaratıcıdır ki. “Peki o zaman niye bu kadar çabalarımız?, ya cennet ya cehennem ehli olacağız, madem biliyor” sakın demeyin, size hükmedilen yolda yürüyün. Allahın tek yolu yok, birçok yolları var, o yollarını da sadece kendine seçtiği, kendine ayırdığına açıktır bu yollar. Şükürler olsun deyiniz, haliniz için Hamd-ü sena ediniz. Allahım bir çatı altında toplar, o çatı altında sadece O’na övgüler, O’ndan da ilahi bilgiler 146 Cezbe : Hakk'tan inen ilahi bir enerjidir ve bu enerji ile kişinin bedeni istem dışı olarak eğilir. 200 gelir. Rabbim bu yolda hep fiil ve davranışlarınızı, niyetlerinizi, hal ehli olmanız için takdire şayan yaşatmayı nasip etsin. Amin. Bir çocuk meydana getirilebilmek için, anne-baba neler sarf ediyor? Ya huylu, ya huysuz yetişiyor. Cahil ehli onları gördükte huylu’yu sevip okşuyor, huysuz’a gelince, aile terbiyesi almamış deniliyor. Bundan kendinizi koruyun, bilemezsin, bir gün gelir ki huyluyla huysuz yer değiştirir, sakın bunun için hüküm yürütmeyin. Kimseyi ne küçük görün, ne yaptığı davranışlardan dolayı onu eleştirin ve tenkid edin. Kimin ne olacağın önce, O bilir, takdir O’na aittir. İlahi kitapta ilminden kim bilir ona neler giydirecektir, bilinir mi, bilinmez. Yatın kalkın; Allahım biz sana teslim olmak istiyoruz, kim ne olacak? hangi elbiseleri giyecek? Hangi görüntü ile gözler önüne çıkacak? biz bilemeyiz, onun için sadece bizim isteyeceğimiz Allaha teslim olmak. Biz ona teslim olduk mu her şey kendi halinde düzen bulur, oysa bizler dünyevi duygular ile birçok düzeni farkında olmadan bozuyoruz. Onu bizden iyi bilen rabbim, her şeyimi takdir ettiyse gün gelecek zuhura çıkacak. Bunlara dikkat edin. Bahattin Veled, Nasıl bir çocuktu?, bir de Sultan Veled, aynı annenin aynı babanın çocuğu. Habil ile Kabil, biri cehennem ehli, biri cennet ehli. Mutlaka bir ilahi murad üzere yaratılmıştır. İlahi murad diyorum, Rabbim öyle murad etmiştir, biz kim oluyoruz ki? O’nun murad ettiğine, hükmüne burnumuzu sokuyoruz, oysa boyun eğmemiz gerekir. Karışmayın, karışmayın. Sadece bizler ne yapacağız onun derdine düşün. Eyvallah. Varlığı yok et, yok et varlığı, düşünme yarını, an’ı, an içindeki anı düşün, bırak geleceği, bırak geçmişi, günahtan bol ne var, geçmişin önüne bir yol açıldı, aydınlık bir yol, koş ışığa koş nura, ondan ötesi O’nun iradesinde, O’na koş. Haydi Eyvallah, haydi secdeye, ya Allah, ya Muhammed, ya Ali, ya Hasan, ya Hüseyin. Ehlibeyt aşkıyla yaşayın. Ehlibeyt soruldu bizlere, Gavs-ı Azam kimlerden? Neslim Ali’ye dayanır, neslim Muhammed-Ali neslidir, Seyidler velisi Gavs-ı Azam Abdulkadir Geylani. Selam olsun, bu yolu takip edenlere selam olsun. Vücut ehlindeki kutuplardan bahsedildi onlar hakkında bilgi verebilirmisiniz? Biraz araştırın, hep hazır olmaz, önce kalp’ten girin, kalbin sıfatlarını öğrenin, sonra akla geçin, sonra göze, sonra kulağa inin. Bunlar hep Allahımın size bahşettiği ilahi kutuplardır. Her biri bir devrede O’na hizmette, sadece O’na hizmette. Eyvallah. Akla düştü sevgi tohumu, dediler ki; onun ötesi tevdidin zuhuru, önce sevgiyi düşürür sonra orda tevhid zuhura gelir. Tevhidin zuhuru ise önce 201 sendeki sen’i sana buldurur, sendeki bilinmeyeni perdesiz sana gösterir. İlle Tevhid, ille tevhid, dil ile değil kalp ile tevhid. Ağzında lokma edip gezdirip durma, indir onu mideye, indir onu her zerreye, Tevdid budur işte. Tevhid ehli, dil ile değil hal ile gösterir kendini, bu delildir, ehil olana gösterir kendini. Dil ile tevhidde olan kal ehlidir, hal ehli olun hal. Dost, yükün ağırdır, bilirsin boyun eğersin, yardımsız kalmazsın, içten kime dua etsen Allaha sesini duyurursun, hiç karşılık beklemeden verdiğin her sözde ilahi nur var bunu iyice belle. Uykusuz kalırsın da Allah dersin duymaz mı seni sanırsın, kendin için istemez’de can dostlar için dua edersin de, duymaz mı seni, görmez mi seni, bütüne hizmet budur işte. Sen bana dua et dediğinde; hepimize diye dua edersen bu geçersizdir, kendini silmelisin, dua ederken can dostun için onun içine girip, içinde dua etmelisin, bunlar hal ehlinin tavrı, davranışlarıdır. Bir kez, “Allah kurtar can dostumu” dediğinde , “hepimizi kurtar” dediğinde ayrıdır, “kurtar onu Allahım bu darlıktan” dediğinde ayrıdır, bunlara dikkat edin. Her fırsatta bir başkası için yapacağınız dualarda kendinizi koymayın. Sen cümle için edersen, cümle içinde sende varsın önce bunu bil. Karşılık beklemek de yok kaçış yok. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Allah bir kula hidayet nurunu nasip ettiyse, Muhammed efendimizin nurundan gönle iner ve oraya sürur verir. Sürur nedir bilir misin? Sevinç, ilahi sevinç. O doğru yola, Müstakimin yoluna geçiş izni verir, bir bir feyz kapıları açılır. O Feyzin kapılarından kah dile gelir, kah kulağa, bu geliş ilahi nurdandır, keşif ise ilahi nurun muradındandır. Bununla birlikte seni sık sık sınav eder, buna da hazır olmak gerekir. Sıratı Müstakimin yoluna mademki izin vermiştir, senin her tekamülünde farklı sınav basamağına çıkarsın. Gittikçe ağır sınavlarla yüz yüze gelirsin, bunlara kalben, bedenen hazır olmalısın. Zorlandığın anda “yeter artık” sakın deme, mutlaka bir ehil olanı sevk eder sana, onun ilahi sözleriyle bu basamak rahatça çıkılır. Tekrar bir tecelliyat gelir yine sevinir, için sürur ile dolar, bu defa zaaflarınla sınav edilirsin. Amaç, onlardan ayıklana ayıklana nutfeye dönersin, oraya iniş hiç kolay değil. Ama sevdin, seçildin, o yolların kapısı açıldı sana, “haydi geç” dediler, “geç ötenin de ötesine”. Bunlar sanıyorsun? nasıl geçilir? Sen yeni yollara seyahate mi çıkacağını Her biri içinde oluştadır, batın’a iniştir, orada ne alemler var bir bilebilsen. Alemden aleme gezdirilirsin, gafil olma. Allahtan gafil olmak küfrün ta kendisidir. Hele bile bile, bildiğinle amel etmen gerekirken, küfre, isyana daldığında: elbisen değişmiş ama küfür elbisesi, inkar elbisesi giymiş. Allahseni bırakır kendi iradene, seçimin, meylin, istidatın, kabiliyetin nereye yön 202 bulduysa oranın elbisesi giydirilir sana. Seçimler kuluna bırakılmıştır, Allah’da senin önünü açmıştır. Yaklaştıkça O’na, O kucaklar sarar seni, bunu zerrende hissedersin. İşte, uyanışta olun, her zorda, her kolayda, her muradın oluşunda yokla kendini. Murakabayı sok devreye, tahlil et, delil bekle, her zerrene tembihlerde bulun, kötü huylarını toprağa göm. Tek tek ayıklanacaksın, nasıl geldin ise öyle ona varacaksın, ötesi berisi yok. Her nereye bakarsan bak; Kur’an ayeti var etrafında, delil var, O’nun delili var, nasıl inkar edersin, O’ndan gafil olma. Sonra başlar için, Allah, Allahnerdesin? Sarılmak istersin, çekilir de çekilirsin O’na, silinir etrafındaki eteğini tutanlar, yavaş yavaş onlarla nispetin azalır. Sakın kendine paye verme, bu hali yaşa ve her basamağı bilerek çık. Aldığın nefesin gereğini yap, o nefes sana ye-iç-yat istediğini yap diye verilmedi. Hak için al, hak için ver. Haydi Eyvallah. Geylani verdi sözleri, esaret değildir verdikleri. Sadece esaretten kurtulmanın anahtarını verdi. Oluşa geçsin haller, buluşta olun, Merhaba deyin yeni güne, Selamın Aleyküm deyin açılan yeni sayfaya. Allah, Allah, eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. Allahümme salli Ala Seyyidina Muhammedin ve ala al-i Muhammed. Onun nuruyla nurlanmayı nasip et Allahım, Onun nuruyla nurlandırmayı nasip et Allahım, Amin. 203 204 2012 Yılı HAZIRAN ayında derlenen Yazılar. 205 Haziran ayı Kapak resmi : Boyalara kimyasal konularak yapılan Ebru – Necdet Emekli 09.12.2011 Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. O, sizi rahimlerde, dilediği gibi şekillendirendir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran suresi – 5/6 ayetler) 206 Selam olsun 02.06.2012 İlahi aşkın kapıldık cezbesine, hu dedi erenleri el verdiler, ille de aşk ille de muhabbet, ille de mahfiyet147 dediler, bu üçünün bir arada olmasına, hak hak ile kaimdir dediler, zata ulaşmak istersen bunları yaşamalısın, “la ilahe illallah”ı dilde değil her zerrende onu tek tek dokumalısın, işte cezbe hali bunu oluşturur, aşk olmazsa sadece dilde kelimeden ibaret olur, inmeli inmeli gönle, ilahi zikrin feyzi akmalı gönle, akmalı, bilerek yaşayarak, yaşatarak öğrenilir bu yol, ben biliyorum herkes kendine baksın, onların hesabına karışmam demekten hicap duymalısın, bilen bilmeyene öğretmek için sorumludur. İster halinden ver istersen dilinden, ille de kuran yolu göster, sevdir onu, oku ve okut. Allaha uygun hareketler ile, o iştiyak ile çık yola, sebil et bilgini biter diye düşünme, o öyle bir akar ki gönle, sen verdikçe gönül hanen dolar, sen verdikçe sular gibi çağlar, o öyle bir feyz ki izin vermezse ne denir, gönülden dile söyletir de söyletir. Allah, Allah diyelim her haline her halimize hamd edelim, şükredelim celalindendir diyelim, cemalinden bilelim, ama ilahi isimlerin, her bir sıfatın bizlere ve onların gölgesinde yaşadığımızı asla unutmayalım. Kahhar deriz, kahredici, sakın ola ki bilmeden demeyesin, dile gönle bunu vermeyesin, Allah’ın isimlerini ”hay Allah, hu Allah” diye birleyesin, geldik geçmekteyiz, bir gün, bir yıl, bir ömür, alışageldiğin eskilerin masalları deyip bir kenara atmayasın. Bak dostum bak bu verilen ilmin ışığında olmaya bak, bu verilen ilmin ilahi şevkini, sende gönlünde duyarsın, yeter ki elin hizmete açık olsun, gönlün ilahi feyze açık olsun, orayı ziyaret edene hep açık tutmalı, gönül kapısı kapalı ise sakın ola ki ziyaretçi bekleme. Her ne olursa olsun bilgisinden ötürü kimseyi sınıflandırma. Allahher birinize vücut var etmiş, her mahlukata kabiliyeti istidadı nispetinde bilgi tohumlarını atar, tevhit tohumlarını atar, o ilahi merkeze bağlanmayı bilmelisin, her an abdest ile tefekkür etmelisin, açılmalı o kapı nasıl açılır diye sakın düşünme, bağlan yüceye, ikram sahibidir, mutlak ikram edeceği bir zuhuratı mutlak vardır bunu böyle belle ey can. Can içindeki canı bulmaya bak, canın dışındakini ise atmaya bak, yük etme dünya halinde onu kendine, o yük nasıl atılır soranlarınız olur, o yük öfke ile değil, sıkıntıya boyun eğmek ile, tahammül etmek ile, yolu zor görüp çekilmekle değil, olayı kabullenmek ile, her ne gelirse gelsin, rabbim senden olduğunu bilmemi istiyorsan, kabul etmemi nasip et demelisin. 147 Mahfiyet : Alçak gönüllülük. 207 Her olay hakkın muradı içredir, her olay, her zuhurat, her hareket, hakkın muradı içindedir. Murad etmedi ise kimse kimsenin kapısını çalmaz. Aranızda dolaşanları bir görebilseydiniz, çok sevinir göz yaşları ile hamd’ü sena ederdiniz. Ne verdinse elime, bende sürerim onu bilmeyenlerin yüzüne. Yeter ki ilahi rahmete açık olsun, eller diller kalpler her zerre, dedi Yunus’um selamını cümleye iletti. Yol aşinasıyım, Allah aşkı ile yanar coşarım, bir lahza dost arar ilahi feyzimden ona da satarım. Bizim pazarımız gönül pazarıdır, alış verişimiz ise pulsuz hak sözüdür, sen kendini bilmelisin, bildikçe her zerrenin neden var edildiğini içinde bileceksin. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Şifa; Allahım senin için, senin rızan için, senin muradın için oturduk bu sofraya, el açtık gönüllerimizi sana bağladık Allahım, senden gelecek rahmete hazırız, doldur içimizi Allahım, bütün yanlışlardan, şeytana uymamızdan sana sığınırız, nefislerimizin zorladığı anlarda bile sen yanımızda ol Allahım, sen bizi gör gözet, ve ellerimizi açtık bütün hasta kardeşlerimize, her ne sıkıntıları var ise, bedensel ve ruhsal sıkıntıları, sen onlara şifa nasip eyle, nasip eyle Allahım nasip eyle. Allah, Allah, Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun 06.06.2012 Günler geçer, geceler geçer, Nev-i Bahar geçer, güz olur, kış gelir, bir gün oda geçer. Her biri bir seyir içindedir, kula hizmet layıkıyla hepsi ayrı biçimdedir. Hak Muhabbeti var ise bir sofrada, ilahi rahmet vardır orada. İşaret konmuştur ona, rahmet kapısı oluşturulmuştur, hep açık tut, girsin rahmet oraya. Bekle yazı, bekle güzü, kışı, solgun olma, ümitsiz kalma. Beklediğin bir oluşum zuhura getirsin, yoksa beklemek ne kadar boş. Oysa umut yolcusunun bekleyişi; bir olayın tekerrürü, bir olayın oluşumunu anlatır sana. İşte o hazırlık içinde ol ve bekle. Sakın ola tamah etme, bir başkasının yolunu yol deyip de, kendi yolunu görmeden onun yolunu kendince methetme. Bilemezsin doğruyu yanlışı, göremezsin hatayı, atağı. Sen sadece kendi oluşumunla meşgul olmalısın. Zuhurda148 mısın, huşuda149 mı, hak huzurunda mısın, bir dayanışma içine girdinde hak için hizmet yarışında mısın? Bunlarla meşgul ol. 148 149 Zuhurda Olmak : Ortaya çıkmak, görünmek, belirmek, meydana çıkmak. Huşuda olmak : Tanrı'ya boyun eğmek, Yüksek ve heybetli bir huzurda duyulan alçak gönüllülük hali. 208 Her sözde ayrı anlayış, ayrı mana var. O sözün sözü değil, sana verdiğidir önemli olan, ondan çıkartacağın sonuçtur önemli olan. Gerçek öyle yakın, öyle yakın ki, Gerçek; seni var edenin sendeki zuhuratıdır. Sana ne verdiyse kendinden, gerçeğin ta kendisidir. Asla ona kusur yüklenemez, hele hele kusurlu da hiç görülemez. Bil dostum duy ve gör. Her olayın farkındalığını fark et, bu sana yetmeli. Hayatı nasıl görüyorsan, sana ne veriyorsa onu fark et. İhtiraslı olma, hepsi gelip geçici hevestir. Heveslerin çoğu aldatır, çoğu yanıltır. Bir tek heves vardır; İlahi aşkın hevesi. Heves et ki; yoluna giresin, Heves et ki; bir veli kolunda olasın, heves et ki; bu bilgilerin geçişi kolay olsun. Bunlar için heves devrede olmalı. Hakikatin ilmini öğrenmek, aklı bu yola koymak, o sırra vakıf olmak, Allahımın nasipli kullarının, seçilmişlerin mazhariyetidir. Yine verdik, yine veririz; her ne yaşıyor isen yaşa, ucunda zaruret varsa; ona sakın öfkelenme, onu sana gönderene de sakın ola ki kızma. Bilsen ki sebepsiz hiçbir olay gerçekleşmiyor, vukuu bulmuyor, mutlak sebep bir insanoğlunun elindendir, bunu bilesin. Allah onu sana sebep kılmıştır, zarureti onun elinden yaşayacaksın ama, mutlaka karşılığında bir müjde vardır, süslenmiş sana ait olan bir paket vardır. Her hadiseden de şikayetçi olma, yazıktır, o nefese yazıktır, şikayet için verilmedi o nefes sana. Daim şükür, zikri daim, işte bunun için o nefes hem yeterli, hem biterli sana. Allah diyelim, var ettiğini her hal ile sevelim. Çer çöp demeden onu kendi bünyemizde kabullenelim. Çirkin güzel derdine, kaygısına düşmeden elimizi eline verip birlenelim. Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Süphanallah, süphanallah, süphanallah, ilahi zikrine Eyvallah, La ilahe illallah, Muhabbetullaha Eyvallah, zikre, fikre ya Allah, Selatu Selama, Muhabbetlerin her bir esmasına hu Allah. Kayıt üzeredir aldığın her bilgi, dıştan içe iniştedir, gayb da olanı bilen elbet ervah kişidir. Mutlak gelir bir ses kulağına, o iner gönle, şaşırtır coşturur seni. Coşalım ama taşmayalım, hizmete koşalım ama şaşmayalım. Sevgi bütüne hizmettir dedik, hala onu teyit edelim. O bütünün içinde her zerre mevcut ise, “her zerremizle o hizmete hazırız Allahım” demeliyiz. Namaza durduk, Allahın huzurundayız dedik, birçok gelen vesveselere imtiyaz tanımayız. Allahım huzurundayız, seninle birlikteyiz, aramızda bize vesvese veren hiçbir güç olmasın, bundan sana sığınırız “ demeliyiz. Olur mu, olmaz mı deme, şüphede olma, ikide kalma, bir tek O var, O’na yöneliş, Hak için hakka gidiş. O müstesna bir yolculuktur, en kestirme yolu 209 ise elbette Secde’dir. Beş vakit kurduğun hak ile muhabbetin, hak ile söyleyişindir. Kah perdeli olur, kah perde açılır cemalden cemale bakış olur. Öyle bir namaza dur ki; bir an yeterlidir, O’nun ile Onda olmak; bütün duygularını, serzenişlerini, zihnini her şeyden ırak tutmak durdurabilmek çok önemlidir. İşte namazın aslı budur. Öyle bir namaz kıl ki; seni senden almalı, seni tayy-ı mekan150 ile elden ele salmalı, bir bakarsın Kabe’de, bir bakarsın huzuru mahşerde, bir bakarsın ilahi huzurda, her nereye gönül murad etti ise oraya geçiş anda olur. Rüyada mı? Hayır, ruhi yolculuktur. Bunlar için çok erken olabilir ama çalışmalar, hazırlık bu yoldadır, bunu unutmayın. Öyle dersler verildi ki sizlere, bunları inkar edemezsiniz. Bu derslerin sonunda kul mutlak bir yere oturtulur, yeter ki o samimiyet, dürüstlük, istekli, kabiliyetli olmanız size ait, bizler geçişleri kolay kıldırırız. “İlla bir mürşid gerekir” denilir, Eyvallah. Önce mürşid, İlahi Aşk Kur’anı Kerim’dir, bu hiç inkar edilemez. İlahi zikir, ilahi feyz, ilahi makam, aradığın her güzellik hak kelamı onda toplanmıştır. Dost’a söylettiğimiz sadece ufak bir ilhamdır. Neyle meşgul isen orda vücut buldurur düşünceler, biraz içlerinizi yoklayın, içlerinizi dinleyin, hatta onları artık dillendirin, dillendirin isteriz. Yum gözlerini, dal, öyle bir huzurda ol ki bağlan o mekana, merkezde olduğunun farkına var. Allahım, konuşan ben değil, sen ol Allahım, Duyan ben değil, sen duyur bana Allahım, Ben, benlikten geçtim, sevdam seninledir Allah’ım, Sende yok olmak, sende erimek isterim Allah’ım, Bana bunun bütün yollarını öğret Allahım, Sende hiçlik nasıl tamam olacaksa, beni oraya ilet Allahım. Ben onu, bu nefesi yerine teslim etmeden yaşamak istiyorum, Hiç’lik Makamını hayatta iken bulmak istiyorum, bana sevdir onu, beni yönelt, yönlendir Allah’ım. İlmimi arttır, hak ilmimi arttır, İlahi ilmimi arttır, gönlüm senin nazargah dediğin benim kalbim, bu feyizlere, ilahi hükümlere, ilahi emirlere açık olsun Allahım ki onu duyabileyim, her zerremde o hükmü, ilahi bilgileri hissedebileyim. Allah, Allah deyip de aşka gelip, beni coşturabilen sadece o kalbe inenle mümkün olur. O Coşmamın önünde engeli tanıma Allahım. 150 Tayy-ı mekan : Çevremizi saran ve sonsuza kadar uzadığı kabul edilen ve bütün varlıkların içinde bulunduğu kabul edilen sonsuz boşluk. 210 Hiçbir engel olmasın, olmasınlar, bundan sana sığınırım Allah’ım. Amin. Öyle bir ilahi namaza varmamı da nasip et Allahım. Perdenin arkasından değil, perdesiz seninle hemhal olmayı nasip et bize ya rabbim. Biz ne istiyorsak, cümlemize o güzelliği nasip et Allahım, Amin. Gün gelecek ki; her dilden her bilgi akacak, gün gelecek ki, kayıtta olan senden sana seyrini tamamlatacak, gün gelecek ki, tuttuğun her can, Can can diye bağıracak. Allahım hepimizi ilahi yolda meşgul etsin, İlahi ilimle gönülleri yoklasın, orada huzur buldursun. Ruhen huzurda olmamız çok önemli, kalıplarla oluşturduğumuz bir çok engelleri ruhlarımızın etrafından kırmamızı bize nasip et ve bize yardım et Allahım. Olumlu, olumsuz, birçok düşüncelerle oluşturduğumuz, birçok düşüncelerle doğru veya yanlış, kalın kalın kara perdeleri çektik, Ruhumuz huzurda değil, bu bilinçteyiz Allahım, onların huzura çıkmasını, oh diyebilmelerini sağlamamız için bize yardım et, nefislerimizle uyum içinde yaşamalarını nasip et Allahım. Hasbin Allah ven imel vekil, Bu inançla yaşayalım, bu inançla hayatımızı sonlandıralım Allahım, dedi, La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Eyvallah, her kim olursa olsun hak için, hakka hizmet için birlikteyiz. Sevgi dostları, önce merhaba efendim, merhaba, benden de selam olsun. Öyle bir güzergah tayin edin ki; orada birlikte olalım, öyle bir mekan oluşturun ki; orada sadece Allah deyip yanalım, öyle bir mintan giyin ki; sadece o geceye ait mintanınız olsun, öyle bir takke takalım ki; o gecenin nişanı olsun. Dostlarım birçok fırtınalı günlerden gecelerden geçiriliyorsunuz. Her fırtınanın mutlak bir güneşi, açacak bir çiçeği, birçok çiçekleri olduğunu da unutmayın. Enerji halkalarını çoğaltın, düşünceleri sadece şifa amaçlı birbirlerinize dokunup, orada mutlak bir oluşumu sağlamanız için sizi destekliyorum, titreşimlerinizi geliştirin. Her duyduğunuz hak muhabbetlerinde; yoklayınız, neyi yoklayacağız? derseniz, gönüllerinizi yoklayın derim, hoşnut musunuz, değil misiniz. Frekanslar ruhsal eğilime göre değer bulmalı, düşündüğünüz an tezahürleri oluşturup gerekli yerlere sevk ediniz, o zamana geldik, artık tezahürlerin yapılması gerekir. Davranış biçimlerinizi değerlendirdiğiniz ve ruhsal hazırlığa geçtiğiniz an; olumsuz kişiler üzerinde yoğunlaşıp, onları oluma davet ediniz. Ulaşır mı, ulaşmaz mı, asla şüpheye yer vermeyin, karşılığında madde beklentiniz olmadığı için mutlak bu tezahürlerin yerine ulaşacağından emin olmalısınız. 211 Ne ayrılıklar, ne de gayrılıklar sizleri düşündürmesin. Öyle ayrılıklar var ki, yalnızlığın ta kendisi, öyle ayrılıklar da var ki, huzurun menşei. Rabbimin ayırdığı, kayırdığı kişilerden olalım. Rabbimin öngördüğü hizmet için varlığımızı kabul edip, hak yoluna hizmet için uğurlayalım, bütünün hayrına esenlik dileyelim, bütünün hayrına huzur-u muhabbet dileyelim, hep bütün için duada bulunalım. Etrafımızda birçok sert, olumsuz, huzursuz kişiler var, onlara sadece bir arada olduğunuzda gösterdiğimiz el hareketi ile(ellerin baş parmaklarını birleştirerek) nabzı tutup onlara içten gönülden dua edelim. Bir arada olamıyor isek onlara uzaktan da gönderebilirsiniz. Eşyaların da, (Aport hadisesinin ne olduğunu biliyor musunuz? Eşyaların yer değiştirmesi) evde bazı şeyler yer değiştiriyor, işarettir bilin! Uyanık olun! Her an uyanık ve tetikte olmanızı öneririm. Bir eşya bir yerden bir yere gitmiş ise, “bu niye buraya geldi” diyeceğimize “acaba bana nasıl bir işaret vermişlerdir? Bu işaret midir? Değil midir?” diye içinize sorun. Önce işaret üzerine yoğunlaşın, doğru ise, içinize bir huzur dalgası yayılır, eğer sadece bir varsayımdan ibaretse; içinde hiçbir tepki yoktur, titreşim yoktur, o zaman rastgele konmuştur. Bunları artık değerlendirmenin zamanı gelmiştir. Sevgi ile kucaklayın birbirinizi, öyle kucaklayın ki; şu iman tahtası, iman tahtasına dokunmalı, daima elleriniz sırtını sıvazlasın. Bunlara çok önem verin. O bir rahatlıktır, rahata erdirici unsurdur. Uykularda bile bazen uyanık dostlarımızı çalıştırıyoruz, dikkat edin uyanık dostlarımızı diyorum, uyursun ama her an tetiktesindir. Onları çalıştırıyoruz, bazen saçlarını okşuyoruz, bazen onu uyandırmak için orasını burasını gıdıklıyoruz. Bazen çok gergin yatıyor, uykuda çok gergin oluyor çünkü düşündüğü ile uyuyor, unutmayın nasıl yatarsan öyle kalkarsın, onları yumuşatıp o gerginliği pozitif enerji ile çoğaltıyoruz, negatifi yok ediyoruz, oluma hazırlıyoruz. Bunlara uyanık mısın, bu dürtüleri almak için hazır mısın, yıllardır buradasınız, yıllardır diyorum, artık elle tutulur gözle görülür hale gelmiş olmanız lazım. Bunlar çok hassas noktalar, sizlere verdikçe verdiğimizle bizler de övgü alıyoruz, derece alıyoruz sizlerin sayesinde. Sizlere veremediğimiz birçok şeyler için de derece kaybediyoruz, bunları da lütfen göz önünde bulundurun. Arayışta olanlar, aradığını hala arayıp da bulamayanlar için, onlara hep üzülüyoruz ve dua edin; doğruda olmaları için, doğru yolun ucuna gelmeleri için onlara dua edin. Kestirme yol deyip, il il dolaşan, evden eve taşınan kişilere acıyın. Hakikat burnunun dibinde iken avcunun içinde iken hakikati uzaklarda arayanlar için çok üzülüyoruz çok. Allahım doğruyu bulduktan sonra kalpleri oradan kaydırmasın, akılları oradan başka yerlere saplattırmasın, doğru 212 bildiğini yanlış noktalayalım. eylemler ile yanlış vücut buldurmasın, diyelim, geceyi Arzu ettiğiniz sormak istediğiniz varsa bekliyoruz efendim. gelmemiş ? Kurandaki ayetler, neden günümüze kadar indiriliş sırasına göre Birçok tahribata uğramış, birçok muhalefete sebep olmuş, birçok yanlışlar yapılmış, bu zamanda ne var ise o zamanda da o var idi. Herkes birbirinin arkasından vurmuş, kendine göre yol bulmuş, düzen kurmuş, neden olmuşsa olmuş, onun iniş sırasına göre bulmak, elinizde var onu bulun, ondan okuyun, iniş öyle böyle, bundan sorumlu değilsiniz ki, sorumlu tutulursanız bu üzücü bir olaydır, ama sorumlu değilsiniz. Her ayet değişik yerlerde, değişik hanelerde indi, kimi Mekke’de, kimi Medine’de, kimi bir evde, kimi dışarıda, kimi bir hurma dalının altında, her olay böyle değil midir. Ayette bu şekilde, olayı böyle değerlendirin, sıralı olmuş olmamış ne fark eder. Dostun elindeki ufacıcık kitapçık iniş sırasına göre düzenlenmiştir. Haydi hep birlikte, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Efendim beni tanıyınız, ben İslamı seçmiş, İngiliz ailesinin bir tek evladıyım. Ruhsal çalışmalarımı islamiyet üzere yaptım. Kuranı kerimi okuyunca, seçmem gereken tek bir din vardı, İslam dini. Ondaki güzelliği, ondaki muhteşemliği gördükten sonra bu ilahi bilgilerin diğer kitaplarda olmadığını anladım ve islamiyeti seçtim. Ve hıristiyan doğdum, müslüman öldüm. Selam olsun sizlere, beni dinlediğiniz için de sizlere müteşekkirim. Teşekkür ederim. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun 08.06.2012 Selam olsun, hu dedi keşf erenleri, selam ile geldi, selam ile sizlere ayrılmış kelamı iletti. Oturduk birlikte oluşturduk sohbeti hak için, dedik ki hidayette, sohbet sohbeti oluşturdu, yediler ile bir arada oluştukta, derslerimizden alanları da, bu muhabbette, yerleri açtık. Hele otursunlar, gönül miyarına göre verilenleri alıp hal makamına oturtsunlar. Sakın deme, ölçü geniş mi, dar mı, böyle hesaba izinsiz girme, sen bak sadece gönül ölçüne onunla meşgul ol, gerisini Allah bilir. Ona göre değerlendirip de verir. Sözleri aldık, hızlı yavaş diye ayrıya koyduk, bire birleri kattık, halkayı oluşturmak için sayımız daha az dedik, gel diyelim gel can, barışa gel, hizmet aşkı için yarışa gel. Anlatılanlar size ayrılmış öğretilerdir, şüphe edilmesin, öyle zuhuratlar, hakikat ilmine vakıf olunacak ki, bu öğretileri çok acele veriyoruz, maksat geç kalınmasın, andan da yakın, elinden kaçırdığını bir daha yerine 213 getirip koyman mümkün olmadığı için, çok çabuk veriyoruz, sizlere çalışmak düşüyor. Zati sıfatları geçelim, önce nefsi sıfatlarının ne kadarını öğrendiğinizi sormak isteriz, sıra ile konuşursanız, evet bekliyoruz, nefsi sıfatları, sırayla konuşun lütfen, sadece nefsi sıfatlardan bahsetmenizi istiyorum, yedi nefsi sıfatı ezbere okumanızı istiyorum. Bakmadan, sıra ile lütfen, ezbere ve eski dostlardan bekliyorum, hemen lütfen, eski dostlardan, 1 - Nefsi Emmare(kötü his ve huylar, keyif, kibir, benlik, hırs, şehvet, kıskançlık, cimrilik, kin, intikam, hiddet vb.) 2 - Nefsi Levvame(kendini kınayan, kötüleyen ve azarlayan nefistir. Herhangi bir günah işlendiğinde pişman olup tövbe eder, kendisini kınar, yapmamak için söz verir fakat günah önüne gelince duramaz. Kendini beğenme, gizli, riya, makam ve şehvet tutkusu. Tedavisi rabıta ve zikirdir.) 3 - Nefsi Mülhime(İnsanın nefis, tövbe, zikir ve rabıta ile günahlarından ve şehvet bağından kurtulunca ilham ve feyz almaya başlamasıdır. Kalbe ilham gelmesi, hayvani nefsin imtihan edilmesi, haramda kaçma, hayra koşma vb.) 4 - Nefsi Mutmainne(huzura eren nefis, her türlü şüpheden temizlenip aynel yaki-ne ve kamil imana ulaşmak. Kötü huylardan uzaklaşmak, velilik mertebesine erişmek.) 5 - Nefsi Râdiye(ister bela, ister sefa, Allahın bütün fiillerinden razı olan, razı olmuş nefis.) 6 - Nefsi Mârdiye(Ariflerin makamı) 7 - Nefsi Safiye(Kamile)-(Seçkin, saf ve temiz, Gavs ve kutupların makamıdır. Cenabı hak onlarla alemlere ikramda bulunur, belaları def eder.) Hepinizin ezberlemediğini anladım, eskilerden söz ediyorum, ve teşekkür ediyorum, bundan sonra bunlarla sık sık karşılaşacaksınız. Akli melekelerin devrede olup olmadığını, umarım bilmektesiniz, sıkça akli dengenin kontrolünü istiyorum, her birey kendi aklından sorumludur. Mihrabın önündesin, ötesinde gerisinde ne var bilebilir misin? Şimdi bilemem dersin ama mademki o mihrabın önüne kadar gelebildin, kuluna ayan olur, kuluna ayandır, orada bulunman hangi merkezde olduğunu gösterir. Şimdi subuti sıfatları söyle bana, 1 - Hayat : “Diri ve canlı olmak” yüce Allahdiridir ve canlıdır, her şeye can verir. 2 - İlim : “Bilmek, idrak etmek” demektir. Allahher şeyi bilendir. karada ve denizde ne varsa bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. O 3 - Semi : “İşiten ve duyan“ demektir. Allah her şeyi işitir. 4 - Basar : “Görmek” demektir. Yüce Allah görücüdür. 214 5 - İrade : “İstek, arzu ve dilemek” demektir. ALLAH dileyicidir. Allahın dediği olur. Allahın iki türlü iradesi vardır. a) Tekvini İrade : Tekvini (yapma, yaratma ile ilgili irade) bu irade hangi şeye yönelik gerçekleşirse o şey derhal meydana gelir. Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece “OL” dememizdir. Hemen oluverir.(En-Nahl 16/40) anlamındaki, ayette belirtilen irade bu çeşit bir iradedir. b) Teşrii İrade : Teşrii(yasama ile ilgili) iradeye denir. Yüce Allahıın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Yani adaleti iyiliği akrabaya yardım etmeyi emrediyor. Tekvini irade hayra da, şerre de iyiliğe de kötülüğe de yönelik olarak gerçekleştiği halde; Teşrii irade, sadece hayra ve iyiliğe yönelik olarak gerçekleşir. Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratır. Ancak O nun şerre rızası yoktur. Şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz. 6 – Kudret : “Güç, varlık ve zenginlik” demektir. Allah sonsuz bir güç, varlık ve kudret sahibidir. 7 - Kelam : “İfade eden, söyleyerek maksadı anlatan ve konuşan” demektir. Allahbu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş bazı peygamberleri ile de konuşmuştur. 8 - Tekvin : ”Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak” demektir. Yüce Allahtek yaratıcıdır. Şimdi ara ara veriyorum bunların üzerinde duralım, bugünkü dersimiz bunları öğrenmek, demek ki henüz tam olarak öğrenemediniz, çok meşgulsünüz, birçok meşguliyetiniz var, eskiler yenilere örnek olmalı. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. - Akli dengenin kontrolu ne demek? Aklın yerinde mi? Neleri idrak edebiliyorsun neleri edemiyorsun? O melekeleri dillendirmeli, onları devreye sokmalısın, neleri kavrayıp neleri orada barındıra biliyorsun? Anlaşıldı mı? Farklı nefis mertebelerinde bulunabilir miyiz? Yani, üçüncü mertebede iken dünya şeylerini yaşarken, ikiye düşüp sonra tekrar üçe çıkabilir miyiz? Hayvandan da alt mertebeye inmeniz mümkün, onun için dengede tutmak zorundayız, mutlaka bu sıfatların çalışılması gerekiyor, kendinizi deneyimleyeceksiniz, neye doğru? Bu yedi nefis mertebelerini öğrenerek, her an, murakabayı söyledik, murakaba nedir? (kendini kontrol edebilmek, akli denge bununla ilgili o zaman) hepsi birbiri ile bağlantılı, murakaba; bir fiil bir hayat boyu kendini denetleyeceksin gözleyeceksin, nerde yanlış yaptım hangi mertebenin ucuna geldim ama geriye düştüm, ileriye biraz gittim. Allahım sana hamd’ü senalar olsun, secde, neyi yaptım neyi etmedim, neleri fark edebildim, bunların her an devrede ve uyanık, dürtülere de çok açık olmamız gerekiyor. 215 Dengede olduğumuz zaman farkında oluyoruz, tamamen bununla alakalı, sen bunu nereye yönlendirirsen, neresi odak noktası, seçimi sen oraya yönlendirdiğinde. Anlaşıldı mı? Orayla yoğunlaşırsan sadece onu algılayabilirsin, - İdrakimizin açılması için ne yapmamız gerekiyor? Bol bol kuran okuyun, hiç dudak bükme, kuran ne kadar okunursa o kadar yardım gelecek. Baştan dön oku, bittiği an dön bir daha oku. Oda bir zikirdir. - Öyle zuhuratlara vakıf olunacak, dediniz çok acele veriyoruz dediniz, bunlarla ilgili her hangi bir bilgi verebilir misiniz? Önceden konuşmadınız mı oğul, önceden konuşulanlar, biz uzakta değiliz, biz sizin her fiil ve davranışlarınızın resmini çekeriz, sesler kayda geçer, siz boş mu zannediyorsunuz etrafı, siz ne istiyorsanız, biz onu biliyoruz. Dostumuz söyledi yanlış değil, yazabilmeniz için, onları kaydedebilmek için, kaçırmamak için yavaş olması gerekir. Ama bize de öyle veriliyor. Anla yarışıyoruz anla. Evet sorun, herkes masanın etrafına toplanamayabilir ama o ölçüde oturun, yani tam bir dergah ahlakı, dergah edebi, o şekil oturun. Çünkü cemal, cemale bakmanın getireceği çok güzellikler var. O nuru paylaşın, - Allahadını andırmak için daha fazla ne önerirsiniz ? Zorla olmaz bundan sakının, sevdireceksin. - Dilimize geleni söyleyebilir miyiz? Yok izin almak gerekir. Anladın mı? Ben senin söylemek istediğini anladım, o iyice ayrı bir olanaktır, onun için beklemesini bil, sadece elindekiler ile yetin kuranı sevdir, edilecek tek kelam, çalışılacak tek kitap o. La ilahe illallah’ın gönle indirilmesi için idrak mi yükselecek? İdrak yükselecek, iştiyak yükselecek, bilinç yükselecek, bir çok şeyler, tefekkür olanağı sağlayacaksın, Selam olsun, Yemenden gelir sözümüz ilahi hikmet buldurur özümüz, sen sarıl Kurana doğrudur menzilimiz, hidayet üzere yaşa, al nefesi hak için, huuu de ver nefesi hak için, bil ki geçecek hepsi kayda, bir bir okunacak. Her fiil hesabını bir bir verecek. Ne gelmiş ne geçmiş ille anı yaşa, o anda olup biteni, o devrede olacak olanları, anı içinde gizle. Yolumuz bellidir, menzilimiz belli hidayet nuru üzere akıtmış rabbim kalbe, sözler o nispette gelir dizi dizi önüne. Bilsen bilmesen her zerre ona tanıktır, her zerre ona vakıf ve ilahi şahitler eşliğinde kayıttadır. Sen bilmelisin, sözleşmeni dünyada iken hatırlayıp bir adım ileriye gitmelisin. İlahi mecliste verdiğin sözü unutma dost unutma, ahdi vefa işte budur, tanıktır her zerre ona bunu hiç unutma. 216 İlahi adaletin mazhariyetinde, ölçülen biçilen ne bir arpa boyu öne geçer ne bir arpa boyu geride kalır. Hepsi senin fiilinin içinde. Bugün yaptığını yarın unutursun, unutmayan bir tek o var, ona iştiyak ile sarıl, ona güven onu sev, o sende sen onda, dediğimiz o isim ve sıfatların altındasın, bunlara tanıksın, gün geldi zaman geldi erişti onlar hep birer birer kayda geçti. Uyanışta olmalıyız uyanışta, burada ne ile meşgul isen onunla kalkacaksın orada. Gelmiş geçmiş hesapları, gelmiş geçmiş hataları, unut demem, unutma dost ama tövbeye yaklaş, varıştır kurtuluştur bir daha etmemek üzere tövbeni yap, bir daha aynı hataya düşmemek için tez o hatadan geç. Öyle bir köprü kurulur ki önünüze, işte dünyada iken bunları yaşamalısın ve yaşatmalısın çevrene, o öyle bir köprüdür ki, doğruların sıratı müstakim dedikleri o köprü üzerinden geç. Dünyada fiillerin buna nispette olmalı, arif ile otur sohbetini et, dünya ehli ile değil, arif ile otur muhabbet et, sakın ola ki dünya ehli ile etme. Derin muhabbetlere sakın ola ki onlarla girme. Hem yük alır hem yük verirsin bundan sakınasın, gözü kulağı kalbi bu yolda heder etmeyesin. Öyle bir ilahi söz gelir ki kulağa, ey kulum kalk dur namaza, öyle bir ses gelir ki gönle, bir anahtar kul vardır insanın önünde, ona baktıkça ibadet edesin gelir. İşte o anahtar insanlar, her an aranızda mevcuttur, onları takip edin. Seni, dost ibadete sevk ediyorsa, hal ve davranışları ile onu takip et. Onun elini tut, onun feyzinden nasiplen, eğer seni dünya ehli kişiler ile seni tanıştırıyorsa onlardan uzak dur. Sor içine dön gönlüne, o ses verir sana mutlak doğruyu bildirir. İlahi feyzin akışına bırak kendini, nerede yanlış nerede doğru olduğunu o serzenişlerinle aşikar eder kendini. Ey dost can ol, canlar olun birlikte cananı bulun, uzakta değil canında kanında senin. Onu bil tanı, onu öğren, çünkü dedik ya her zerren ona tanıktır. Ona şahittir, bunu bildikte ahde vefa göstermiş olursun. Bunu bilmeyip geçtikte işte yanlışı burada edersin. Ahlaki değerlerin bilincinde olmalıyız. Ahlaki değerlerin bilincinde olan kişi, murakaba halindedir, her an, her an kendini sınar. Kalbi yoklar duygularını yoklar, hal ve davranışlarını yoklar. Bu idrak ile yaşamalıyız, Allah, Allah diyelim coşalım coşturalım, ilahi makama uygun yaşayalım. Allahım her birinizin kemalat151 ehli olmanızı nasip etsin. Dualarımız bu yolda bu yönde olmalı, kemalatın feyzinin içinize akmasını, hissedelim, gönül öyle bir haldedir ki hep bunu özler. Hep bunu ister, o kemalat’da olmanın mutluluğunu oraya varmadan yaşamayı bilir. 151 Kemalat : İnsanın ahlak, terbiye, edeb, bilgi ve huy güzellikleri bakımından olgunluğu. 217 Nasıl olur nasıl o yaşamı bilir derseniz, nereye çekilirsen o yönde oluşuma hazırsınız derim. Allahım o isteği senin gönlüne akıtmış ki, hep oraya gider de hep o tür dostları seçersin. O tür bilgileri hal etmeyi arzular istek duyarsın. Subuti sıfatların öğrenilmesi zaruridir, Kuranı okumak elbette mükemmellik, kuranı okumadan önce Allahın bütün isim ve sıfatlarını, öncelikle subuti sıfatlarını, her şekli ile bilmeniz gerekir, kudret sıfatında neler var etti, kelam sıfatında neleri mevcut etti, tekvin de neleri oluşturdu, bunları bilmeyeniniz olmasın, sık sık irade de neler zuhura geldi neyi irade etti, bunları bilen kuranı çok daha iyi anlar. Sıraya koymalısınız. Selam olsun dedi, Veysel’im söze kendinden bir nazar etti. Bir nazar etti diyorum, Yemenden geldi, sözün özünü verdi, özde olan kendine nispette idi. Bir fiil hizmeti sevgisi özlemi, Allah aşkı hepsini birledi. Cem-ül cem etti. Allahım ilahi vasıfları, sıfatların zerresini bizlere de nasip etsin diyelim, her zorda kolaylığı hiç mi hiç unutmayalım. Bu dersleri çalışmak çok zor dediğinizi hiç duymak istemiyorum, neden duymak istemiyoruz? O ilahi aşkın menşeinde olan insan, bilir ki güvenir ki, Allahım onun işini kolaylar. Bu arzu ile yaklaşın, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah, la ilahe illallah(3). Gönül sözüne sualine cevap, Allahneyi dilemişse o gelecek eline, Allahneyi sana öngördü ise, o verilir, ona sahip olursun, bununla şükredip hamd etmelisin. Onun vergisine inancımız güçlüdür imandayız Elhamdülillah. Verdiğin ile sevindir rabbim bizi, Verdiğin ile kabul etmemizi nasip et rabbim, Her şey senden yine sanadır Allahım, Bizi, bizimle nefsimiz ile bırakma, bize yardım et yardımcı ol Allahım, Bu çetin yolu senin sevgin ile, senin aşkınla geçelim Allahım, Daha da aşkımızı güçlendir Allahım, bu çetin yolu kul Allahişbirliği ile birlikte geçmemizi nasip eyle Allahım, Dünya işlerimizdeki birçok düğümleri, yine senin sevginle, senin aşkınla, sana inancımızla çözebilmeyi nasip et ya Rabbim, Her şeyi sana bırakıyoruz, sen bizi olumsuz hallerde eyleme Allahım, Bu hallerde kalmamızı isteyenlere de fırsat verme Allahım, Senden yine sana sığınıyoruz Allahım, amin. İş ki kalbe ilahi nuru akıtsın, iş ki gerçek olanla bizi önce burada kavuştursun, iş ki ilahi bilgileri ilahi feyzin akışını bu sayede kazanılsın, bilen bilmeyene bildiğini öğretsin, alan almayana aldığından pay versin, zorunludur buna insanoğlu zorunludur. Vefasız olmayın daima vefanın yolunu tutun, kimse ile küs kalmayın, barıştan yana olun, barış sözcükleri edin, hele hele kimseye kusur bulmayın, 218 bilgisizliğinden ötürü de onu hakir ve düşkün görmeyin. Bilmediği var ise sen ona bildiğinden pay ver. Güzel çirkin hesabı yapmayın, hele hele siyasetle hiç uğraşmayın, bizden uzaktır, yalan yaraşmaz, iki yüzlülük hele böyle bir topluma asla girmez. Olduğunuz gibi görünün ve o halde kalın. Ne bir fazla ne bir eksik, sırtınızdaki elbiseleriniz ile, sıbgatullah(Allahın sizlere vurduğu boya) ile görünün, her ne şekilde size ne boya vurulmuşsa, o boyanın siyaha dönüşmesine asla izin vermeyin. Allah deyin önce, Allah her işiniz onunla, daim huzurla buluşturur, selam olsun, selam olsun. Niye yok, niye olmaz, niye olmuyor, onu da demeyin olmuyor ise vardır bir sebebi, “neden bu işim olmadı ne yaptım da eksik kaldı” sakın deme, bir kapı açacaktır, onu bekle, O olmaz dediğin yanıp tutuştuğun halin var ya, olacak işin bedelidir aslında, bunu unutma önceden ödetir bazen bedelini, bazen de sonradan. Onun işine karışılmaz, o neylerse güzel eyler deyip, verdi ise hamd edelim, vermedi ise elimizdekilerle yetinelim. Ne yerin ne de çok sevin, yerinmek de sevinmek de dengeli olmalı, her şeyin fazlasının haram olduğunu unutmayın, Eyvallah dostlarım Eyvallah, Allah, Allah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Selam olsun 22.06.2012 Hak erenler ile gelinir bu kurulmuş sofraya. Alındı ise destur, zaman ona ayarlı verilir, nefesin sonuna. Gelmiş, geçmiş, yaşanmış, göçmüş, biz bilmeyiz. Biz hep ipe un sermedeyiz. Hali, hal ile devşirmeyi, Hak muhabbetini marifetullah ilmi ile sermeyi biliriz. Ne gam kalır ne keder, anda dağılır. Her biri dağ ardına gider. Öyle bir cihat aşinalığı var ki içimde, bu nefisten kurtulursam bana kaftan giydirecek, Haktandır bir biçimde. Bununla mı kalınır sanırsınız. Türlü halden hale geçilir. Önce kendinle olan savaş bitirtilir. Bu savaş benlik dediğimiz savaş. Ben olduğu müddetçe galibiyeti bekleme. Benden döküldükçe bir adım gel beriye. Her ne yaşıyorsanız her biri bir murat içredir. Hayrı şerri ayıralım. Önce hataları, atağları ortaya serip de, hangisine mal edeceğimizi hesaba katalım. Misliyle mi dönüşte, aynıyla mı dönüşte deyip aradaki farkı bulmalı. Çalma kapıyı, rastgele çalma. Bir gün senin de kapın çalınır onu önceden bil daima uyanık ol. Bir sınav geldi mi, gelecek mi, sınavın içinde misin, dışında mısın? Bunları sen bil. Şimdi size bir olay anlatacağım. Çok iyi dinleyin ve yaşadığınızı onunla değerlendirin. 219 Velilerden biri keramet ehliymiş. Bir anda bin yerde değişik suretlerde görünürmüş. Bir gün bir mezbelede152 çırılçıplak oturuyormuş. Kadı’nın gözüne çarpmış. ” Birde buna sıddık153 derler, bunun neresi sıddık, zındığın154 ta kendisi” diye içinden geçirmiş. O veliye her şey ayan olduğu için; “ Ya kadı, hele dön bir bak bu tarafa. Zındıklığım sıddıklığıma bir zarar verir mi dersin? Sıddıklığım zındıklığıma mani değil ki. Sakın yanlış deme, bir sille ile imtihan edilirsin. Kadıyı çok düşündürmüş” Ben bunu kimseye demedim ki. Bu zındık nasıl bunu bildi?” deyip anda sert bir imtihanla burun buruna gelivermiş. Her birinize uyarı, her birinize. Hiç sevmediğimiz ve sakındığımız olayla burun buruna gelir isek yapılacak tek şey; bu hal neden zuhur etti? Bu hal bize neyi öğretmek istedi? Ya okuduğunda taşkınlık ettin, ya halinde bir taşkınlık oluşturdun. Mutlaka bir nedeni vardır. Uyanık olun. Uyanık olun. İşte bir hoşgörü gerekmekte idi. Dost, dost odur ki, sevgisiyle dile gelmeli. Dost, dost kimdir dersin ilahi muradın ta kendisi. Haktır ilk dost haktır. Haktır bize suphandır bize, Dostumuzun o olduğunun idrakine varmalıyız. Hz Muhammed’in yoluna kurbanız deriz de, bir de bununla sınanırız. Hadi kurban isen koy kelleyi ortaya denildiğinde, ya kaçarsın ya şaşarsın. Her sözden, her lakırdınızdan sınava tabi tutulursunuz. Önce bunu bilin, bunu bilin. Kimse kimsenin nasıl bir aşama geçireceğini, nasıl halde olup, nasıl olması gerektiğini bilemez. Ancak bu ölçüyü Rabbim kor size. Veliler kor size. Sizin görmediğinizi bir gören olur. Ona saygıda kusur etmeyin. Sizin hissedemediğinizi bir dost hisseder, ona saygıda kusur etmeyin. Birçok hatalarında bir çok atağlara sebep olduğunu bunu da gözden kaçırmayın. Söz attık deryaya yolu alamamış der ki, Bende sözü salarım her dem bir kuyuya. Kuyuda su olur mu, olmaz ise çere çöpe böceğe göre olur. Oysa deryada söz halikini155 bulur. Halikten ona geleni önce çevreye sunar. Sonra kalanıyla kendi kemalini bulur. Ya Allahdedi de soyundu girdi bir eren koluna. Ya Allahdedi de aldı o nuru. Onunla oldu ve ışığı tuttu. Bilen bilmeyene ses verip ünledi. Dağılan bizden değil denildi. Toplanan bizimledir. Maksat, makama uymalı. Araç çeşitli olabilir. Amaçta tekiz ona koşmalı. Hayret makamı her canda mevcut. Bir çok aşinalara vakıf olacaktır. Onların makamı hayret makamıdır. Eyvallahdostum, Eyvallah. Allah’ımın lütfu keremi cümle ile olsun. Zekeriya peygamber hem lütufla, hem azapla sınava tabi tutuldu. Önce bir evlat istedi. Evlatla müjdelendi. Yahya peygamberi 152 Mezbele : Çöplük, süprüntülerin atıldığı yer. Sıddık : Doğru sözlü olan, hiç yalan söylemeyen, hakikati kabul eden ve onaylayan kişi.çlan söylemeyen. Hti k 154 Zındık : Müslüman göründüğü halde gerçekte İslami inanış ve öğretileri benimsemeyen kişi. 155 Halik : Yaradan, Allah 153 220 kucağına aldı. Çok sevindi onunla müjdelendi. Sonra onu testere ile kafası bedeninden ayrıldı ve azap içinde kıvrandı. Ama en büyük tutanağı sabırdı. Sabır; hem canınızda, hem yanınızda, her anınızda sizinle olsun. Sabır etmedikçe ne yol bulunur ne de bulduğun yolda kalınır. Ne makama sahip olabilirsin ne makamda bir veli eli tutabilirsin. Işık ışıklara yönelir. Işıksız yere ışık gelse de zor önünü sana gösterir. Allah diyelim, sofrayı bizlere sunanlardan Allah’ım razı olsun. Allah’ım her hal ile her ne maksatla sınava tabi tutulacaksak, Rabbim şaşkınlık yaratmadan kendimizi tanımayı nasip et demeliyiz. Ön yargılardan mümkün olduğu kadar kaçın. Ön yargılar insanı sıfıra getirir. İstediğin kadar öğütülesin, istediğin kadar bu yolda eğitilesin, her ne olduysa oldu. Önyargı bizden defi bela olsun diyelim. Allah’ım her canı kendine seçmiş olsun, Allah’ım her canın kalbini Hakka aşina etsin. La İlahe illallah Muhammed en Resulullah(3). Amin. Selam olsun 29.06.2012 Yol bulunur mekândan mekâna, orada canlar hazır olur, o iştiyakı o zevki, o ruhi hazırlığı sebep kılmıştır yüce rabbim onlara. Işık ışık olunur, can içinde cananlar bilinir. Seyrine verdi isen, teslim ile kendini ona bıraktı isen, elbet her olay seni sana bildirir, sende olanı çevrene verdirtir. Güne aşinayız geceye de öyle, yola aşinayız, tüm yollara da öyle, yoktur ayrımız gayrımız, ille Allahder de, hem yanış hem barış içinde ona koşarız. Söz biline, dile gelenleri ulu orta izinsiz sermeye, safileşir bilgin sende, ilahi sır olur Murat içre. Sakın ola ifşa etme sus denildi ise, dile de getirilirse, mutlak şeytan oyunudur bunu iyice belle. Sakın şaşma, sakın şaşma, türlü sözlerle oradan oraya savrulsan da tuttu isen Rabbin ipini, seni salmaz ne kuyuya ne çukura, ilahi bilgilerin gönüldedir biriktiği yer, o bilgiler bir gün hayata geçer, senin istidadın ona yönelikse eğer. Sende sen ne fazla ise, niyette vermek gerekiyorsa, verirsin orada da, bir kıvılcım oluşturur sonra kandile dönüştürürsün. Hayatınızda birçok hasatlar yaşanır, yaşandı da, her hasadın birde verimi, verimli zamanı, ayları vardır. Neyi oldurup neyi sunabildin, hasatta neyi kaybettin, kaybettiğin ne? Bitiş mi yaşadın? Yoksa geleceğe ait, bir ekim mi? İlahi tohumların ekildiği günlerdeyiz, o günler içinde bulunduğumuz anlardır. O tohumların her biri yeşerir elbet, neyi atmak istiyorsan toprağa, önce toprağı belle, serp onu hak adı ile, ismi süphanla, tereddüt olmasın, imanından zerre bir eksiklik bulunmasın, o fidan mutlaka eline geçecek, gözün önüne çiçeği meyvesi ile birlikte gelecek, ne zaman sabrın neticesinde. 221 Cemaat rahmettir bu bilinmeli, hak sözleri ise o rahmete gelen ilahi tecellidir. Sözler dizi dizi geliyorsa cemaatin niyetindendir. Fiilleri maksat içinde oluşturalım, neye yönelik ise, mutlak gün gelecek hayrı da şerri de zuhurda kendini gösterecek. Nasıl ki taayyun156 istidat ve kabiliyet neticesinde, zuhura çıkıyor aşikar oluyorsa, yanlış eylem ve fiillerde, mutlaka zuhura çıkacak, bundan üzüntü duyulmasın, uyanık tetikte olalım, her halden bir mana çıkaralım, olaya vakıf, her olaya da aşina olalım. Bir dost arayacaksa seni mutlaka haberini önceden şurada(kalpte) duyalım, gönlün arıtıla, arıtıla mutlak merdaneden geçmeli, koşup, koşup da, dinlenmeye mecal bulamazsan, el açıp da Allahtan güç beklemeli. Her işimi rabbim bana mutlak gösterir dediğinde, şüphesiz güvendiğin an, riyakarsızca157 bağlandığın an, her olayı ona bıraktığın an, beklediğin perdeyi açar sana. Şaşırma hamd et şükret, bilmeyenleri de bundan nasip dar et. Her gelen nuru ile gelir, o nur bu dünya mekanında dileriz sönmeden tekrar ona dönülür. Onu, pırıl pırıl o cevheri korumak ta var, onu kömüre dönüştürmek te var, rabbim bundan sana sığınırız. Rabbim imanımızı karartmadan, sana teslim etmek için, imkanları nasip et demeliyiz. Hayırdır verilen, hayır ortamında bilinen her hale, Allah Allah, eyvallah demeliyiz. Altıncı sure, En-am 164158 ve 165159 i okur musunuz, Cennetten kovuldu, bende size soruyorum, cennetten kim kovdu söyler misiniz? Ancak Allah kovabilir diye düşünüyoruz, Evet, şeytan sebep sadece, Allah istemedikçe şeytanın gücü, şeytana göre güçtür ama tek güç mutlak var edendir, mutlak zattır, şeytan bir vesile bir sebeptir. Ona uyulmayacağını, onun her sözünün dikkate alınmayacağını, bir tek hakkın ismine uyulacağını belirtmek istediği için, o hali ona yaşattı. Peki Adem ile Havva yaratıldıklarında bunun bilincinde miydi? Şeytanı biliyorlar mıydı? Tabi biliyorlardı, o secere yaklaşmayın dedi, denetimde olacaksınız. Secer ağaçtır, köklü bir ağaç, ona dokunmayın onun meyvesi ne kadar çok iştahınızı kabartsa da ondan yemeyin, sadece, onun hükmüne uyulacak mı uyulmayacak mı diye sınav açtı. Şeytan ne yapıp yapıp onları yasak meyveye(secere) yaklaştırdı, ve ondan yediler, burada hakkın hükmüne değil şeytanın hükmüne boyun eğdiler, 156 Taayyun : Belli olma, ortaya çıkma, belirme. Riyakar : İki yüzlü, içi dışı bir olmayan. 158 En-am suresi, 164. Ayet : De ki, Allahher şeyin Rabbi iken, ben ondan başka Rab mi arayayım? Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir. Kendi günahını taşıyan hiç kimse, bir başkasının günahını taşıyamaz. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. O ayrılığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir. 159 En-am suresi, 165. Ayet : Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan ve esirgeyendir. 157 222 olay bu, Allahdileseydi ona yaklaştırmazdı. O zaman olur mu, tabii ki olmaz, madem ki bütün kendi mevcudiyetinden insanoğluna, adem oğluna yüklemiş, o farkı bilmeliydi, kime uyulacak kime uyulmayacak bu içsel dürtüleri fark edebilmeliydi. Hemen bir sınav açar rabbim, sınavla ilgili o kadar çok ayet vardır ki, her hal ve fiiller, her sözler sınava tabi tutulmuştur. Şunu başardım bunu yaptım dediğin an sınava kapı açmışsındır derim. Bunlardan mümkün olduğu kadar kaçınalım, çok dikkat gerekir, kulluğun vasıflarından biridir bu, çok dikkatli olmalı uyanık olmalı. İçsel dürtüleri alabildiği nispette, devreye sokmalı, devreye sokulacak olan nedir? İyiyi kötüyü ayırt edebilecek konuma mutlaka gelinmiştir, onu devre dışında değil devrede tutmalı. Murakaba160 halini verdik her an o hal altında yaşamalı nefes almalı, ha ne kadarını yapabiliyorsak o kadarını yapalım ama onu devre dışı bırakmayalım. Mutlaka bir gözetenimiz bir resim çekenimiz ve sözlerimizi mutlaka kayıt altında zapt edilecek, bir melek mutlaka vardır. Bir değil yüzlerce on binlerce melekler. Kulluğun vazifeleri oldukça ağırdır, kulluğunu tam manası ile yapabilen, ehil kişide oldukça azdır, peygamber efendimiz(s.a.v) ashapları ile muhabbet ederken, ya Resurullah biz sana inandık iman ettik, biz cennetinde yer alacak mıyız? Yanında olacak mıyız? Dediklerinde, peygamber efendimizin sözü ne oldu biliyor musunuz? Yetmiş iki bin kişiden, yetmiş bini cehennemlik dedi, size bu kadarını anlatayım, inanan iman eden o imanını koruyan oldukça az, oldukça az. Bir Ulül azim vardır, bir de Ulül erbab vardır. Ulül erbab kimdir hızırdır, o bile sınava tabi tutuluyor, o bile. Bütün ilmi ledun sırrına vakıf, o ilme vakıf olan, Allahın o da vazifeli kullarından biri. Bir tek ledün ilminin kapılarını ona açmış hz. Allah, o bile sınava tabi tutuluyorsa düşünün bizlerin halini, velilerin her biri çok acı sınavlardan, çok çetin sınavlardan, çok taşlı dikenli yollardan geçtiler, amaç ne idi, insan sevdiğini üzer mi? Rabbim yarattığını üzer mi? Sıkar mı? Ama sadece onun imanını tartmak denemek içindir, öyle bir güce sahip ki, onun için Allahım kaldıramayacağımız yükü vermesin. Amen el resulü’yü dilinize sakız edin, daima hiçbir meleklere, hiçbir peygamberlere, verdiğin bütün yükleri biz insanoğluna verme ya rabbim. Meleklerin her birine inandık iman ettik, kitaplarına ve peygamberlerine, onların çektikleri sıkıntıları bizlere verme Allahım. Şimdi ki sınav ne ki sınav onlarda idi, demek ki her büyüdükçe her bilginin sırrına vakıf oldukça, sınavın alâsı gelir kuluna. Sorumluyuz, sorumlu tutuluyoruz, ama bunu ben bilmemem lazım da dememeliyiz. Allah her birimizin fiillerini, yapacakları işlevlerini, ilahi ezelde takdir etti nasıl kaçabilirsin, nasıl 160 Murakaba : Kendi hal ve davranışlarınızı, duygularınızı, istek ve arzularınızı, meyillerinizi, neye nispette olup olmadığınızı, ilgi ve alakalarınızın hangi yöne çekildiğini, dikkatli olarak kontrol etmek ve denetim altında bulundurmak. 223 ondan yok sayılabilirsin, layıkıyla yaşayalım, her hali ona layık kul olarak nefes alıp nefes verelim. Allahım her birinizi bu yolda hayırlasın, şerlerden beri tutsun, şeytanın şerrinden de defalarca korusun rabbim. Adem cennetten kovulmasaydı şimdi bizler yani insanlık farklı bir yerde mi olacaktık? Her şeyin nedeni, sebebi olduğuna göre o, bunları yaşamak zorundaydı, Adem ile Havva elbette,(senaryonun bir parçası aslında) sadece yarattığı insanoğlunun atasına kendi mutlak zatlığını beyan etti. Kime uyulup kime uyulmayacağını belirtti. Ona uydular veya uymadılar. Devrede yine rabbim isterse etrafımızdan şeytanı çeker ama o sebeptir, bir çok peygamberlere de musallat oldu, velilere de musallat oldu, peygamber eşlerine de musallat olup birbirine düşürdü. Ve peygamberimiz bundan haberdardı. Ya, Ayşe ne çok şeytanın var onlarla bir geliyorsun, dedi, onun için bir çok dedikodulara, iftiralara, mazhar oldu hz. Ayşe. Onun için ayet indi o suçsuzdur o temizdir dedirtti, peygamberimizi çok seviyordu, habibim dediğini üzer miydi ama çok üzüldü. Eşi için çok çirkin sözlerde iftiralarda bulunuldu. Peki ismi şerifler zikredildiğinde, onların kendi çapında ağırlıkları da var, bunlardan bir tanesi “Ya Latif” buna direk olarak başlanır mı? Ya da diğer isimlerde aynı şekilde dikkatli olmamız gereken hususlar var mı? Çok, bir kere Allahın doksan dokuz ismine sahip olabilmeniz için, onu zikredebilmeniz için, daha önce verdik(ağzımız temiz olmalı) Eyvallah. Temiz mi? Çok önemli, onu bütün olarak düşün, zikir, kuran, namaz, her birini bir bütün olarak düşün, işte o zaman görevinizi yapmış olursunuz, hepiniz için söylüyorum, kuran okumazsan, namaz kılmazsan, hiçbir evradı şerifi zikretmezsen, sadece bir niyet üzerine, ya Allahya latif, ya Allahya latif, sen latif misin kesif misin önce bunu düşün, veya o latif mi kesif mi, kesif arza yakın, latifse hakka yakındır, o ayrımı sen biliyor isen, dedim ya her zikir her isim, bir mertebe bir sıfat bir esma oluşturur. Sen kendi mertebenle gönül mertebenle, o ismin mertebesi uyum içinde isen olay biter. Çalışma ile gerçekleşir çalışmayla. Bu bütünlüğü kurun. Peki bu çalışmayı yaparken farkında olmadan yanlış yaparsak kendimizi zora sokmuş olur muyuz? Hayır, yanlış diye bir şey yok, ne dedim kuran okunmalı, namaz kılınmalı, şu anlınız secde görmediği müddetçe sen doksan dokuz değil, dokuz bin doksan dokuz defa zikretsen yarım olur, ben bütünlük içinde olmanızı istiyorum. O zaman pek ala olur, hepsi birlikte olursa pek ala olur. Hele şu günler gök kubbenin açık olduğu günler, o kadar önemli gecelerdeyiz ki, o kadar önemli günlerdeyiz ki, her anı ilahi kudret her anı, bir de memleketimiz için dua edin, çok zor günlerin eşiğindeyiz, bu kadar uyarı. Çocuklarımızın görmediği savaşla burun buruna getirtme Allahım, büyüklerin kurduğu düzene bizleri mecbur etme Allahım, kurunun yanında yaş da yanar sözleri gerçektir, Allah bir ülkeye felaket verdiğinde, bilen bilmeyen 224 inanan inanmayan, diye ayrılmamış hepsi birden gitmiş, ne olmuş sonucunda yine bir kazanan ve bir kaybeden olmuş, müminler Allaha inanan doğru insanlar o felaketle bir, helakle bir kurtuluşları sağlanmış, ama inanmayan daima şeytanın kurduğu tuzaklar ile bir fiil eylemlere katılanlar da ateşlere atılmış. Onun için hep duacı olalım, hiç kimsenin burnu kanamasın, çünkü misilleme oluşmaya başladı. Allahım yardım etsin, Allahım göstermesin, selamet fermanları nasip etsin. Selamet fermanları. Çarşamba günü Beraat Kandili o gün için bir şeyler söyler misiniz? Niye o gün söylemeyelim, çok önemli bilir misiniz? Her var edilmişlerin beratını, ya berat ya da tekrar hapis kabs hali, ya bast ya kabs hali. Sadece yeryüzünde gezenler için değil bunlar, göçmüşlerimiz için de geçerlidir. Bir de şu var, bu kandiller kuran da yer almamış, sadece hadislerde yer almış ama bir şey olmuş, bir olayla burun buruna gelinmiş, o gün Beraat kandili ilan edilmiş. Demek ki üç ayların fazileti, nasıl ki Kadir gecesinin bir gecesi seksen bine eş değer ise, bunlar da önemlidir, Allahım her an Berat’ı nasip etsin, hem burada hem gerçek alemde. Hasbin Allah veni mel vekil(3). - Memleketimiz için yapmamız gereken nedir? Dedik ya, Amen-el resulü diye tespih edin. Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber, bu zikri tekerrür edin. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, İlle Allah, ille Allah. 225 226 2012 Yılı TEMMUZ ayında derlenen Yazılar. 227 Temmuz ayı kapak resmi : Kimyasal boyalı dalgalı Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012 İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, onlar kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, onlara kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur.(Rad suresi - 11. Ayet) 228 Selam olsun 04.07.2012 Gece ayan, gün ayan, ehline her dem her an ayan. Dost yüzleri gördük, geceyi günden böldük, her anı hak için halka hizmet diye gördük. Dediler ki; aldığımıza her zerre tanık olsun, verilenleri hak katında ehil olan bulsun, gecenin günün güzelliğini, her dem yaşayana bizlerden selam olsun. Günleri geceleri koymayalım çerçeveye, var edilmiş her an bile, hak katında muhkemdir. Kula verilecek bir çok ilahi hizmetleri, say say bitmemektedir. Dediler ki; Allahım bana hakikati gösterdi, diğer eli ile de arayıcıyı gösterdi ve seç dedi hangisini severdin? Ben bildim, şimdi bunu sizlere sorayım. Siz olsaydınız hangisini seçer hangisini isterdiniz? Hakikat mi arayıcılık mı? Düşünün ve cevap verin. Hangisini seçerdiniz? Cevap; Hakikat, hakikat, hakikat. Ben neyi seçtim biliyor musunuz? Arayıcılığı, arayan olmak çok daha güzeldir, özeldir, iş bu hale gelmek hak katında veliliktir. Aramak, bulduğunda bile hala arayışta olmak, elbette ulaşılmaz bir mertebedir, elbette hakikatin seyrindeyiz, nefisten kalbe yol aldık, ona gitmekteyiz, bu bir seyir halidir. Sen sende, ben bende demeyiz, sen ben yokuz, yok. Abit o ise, o Abit’dir, işte asıl olan budur, Aynel yakin makamıdır, Allahım muhatap aldığı kuluna şöyle seslenir, “ey kulum gel gör bak neler yarattım, kudretimle neler ihsan ettim, her yer benim ol dememle mevcudiyet kazandı hele bir seyret, kudretimin mazhariyetidir bunlar”. O an ehil olan zatı muhterem bir bakar ki her şey yok ondan gayrı her şey yok olmuş, bir tek hak orada zuhurda. Ne kadar boş şeylerle meşgul oldum beni affet Allahım meğer her gördüğümü var sandım bilmedim der. Allahın tecelliyatı sonsuzdur, sürekli tecelliyatı her var edilmişte mevcuttur, bunları düşünün. Bak doğaya, olup bitenleri seyret, her şey dönüş halinde, Allahın kudretinden bir eserdir bu, kudretinden eserdir, bunlar demeyi bilin ve inanın ona bunu söylediğinizde mutlak cevap gelecektir iç aleminize. Her alemin mertebelerini unutmayın, bir çok mertebeleri vardır, bedenin, duyguların, aklının, gönlünün, saçlarının her bir telinin, her şeyin sende var edilmiş her ne var ise sizlere serzenişi, Rabbimi idrak edişi, her an şükürde bir tek Allah var deyişini gönlünüz hissetsin. Kulaklarınız o sesi daim duysun, bilen bilmeyene anlatsın, anlattığında seviye farkı gözetilsin, alamıyor ise vebaldir günahtır desin, dilini sustursun. Sen kendini kendin gibi görme, rabbim şeytana ne demiş, “sen kimsin, ya ben kimim” şeytan ona demiş ki, “sen sensin, ben benim” dönmüş bir de nefse sormuş, ya nefis seni ben var ettim, sen kimsin ben kimim? Nefis, “sen sensin, ben de benim” demiş şimdi anlaşıldı mı? Nefsin şeytanla dostluğunu, sonra nefsi sınavlardan geçirmiş, bir tek sınavda nefis hakka boyun eğmiş, o 229 hangi sınav biliyor musunuz? Nefsi aç bırakmak, aç kaldığında ya nefsim, “sen kimsin ben kimim” dediğinde nefis, “sen sensin, ben de senim”, orucun ne kadar önemli olduğunu hele hele nefis mertebesindeki bu çalışmalarda çok önemli ve vazgeçilmez olduğunu bilesiniz diye anlatıyorum. Bahçıvan diktiği bütün fidanları geliştirmek için her gün bahçeye girer onları sular ve yanında bulunan çer çöp otları temizler, söker atar, köklerine bakar oluşlarını seyreder, bütün zararlı sonradan oluşmuş çer çöpü temizler, unutmayın bunlar nedir biliyor musunuz? Sadece nefis’i anlatır. Niye sizler de içinize gelen, kendi kendine biten otları, çer çöpleri dikenleri temizlemiyorsunuz? Bir ayeti kerimesinde içinizi görmüyor musunuz der. İçinizi görmüyor musunuz demek, içlerinizde gafil161 olduğunuzu anlatır, oysa içlerinize fani olun. Allahta fani olan, zaten onları bilir, o bilinç ile nefes alır verir. Her zerre hakka şükretmede, her zerre o bilince sahip, her dem yenilenmede, zaaflarınızı daima düşünün, o zaafların sizlere birer sınav aracı olduğunu da hiç unutmayın, selamlıyorum, Berat, Miraç, Regaip ve Mevlit, bunların her biri, peygamberden sonra birçok ashabın kendi kendilerine, kimi bunlar üzerine hadis yazmış, kimi birçok kitaplar yazmış, ama inanın yalan deyip içlerinizi çürütmek asla istemiyorum, o gün bu gün bunlar hep kutlanır, sadece İslam dünyası bunları kutlar, her an’ı Berat, her an’ı Kadir, her an’ı Mevlit ve Regaip kandili, Miraç kandili olarak düşünün. Yaşayışlarınızı onlara göre ayarlayın ve tarz oluşturun, Selam olsun, selam olsun, hak kelamları ile mevcudiyetiniz o bilince hazır olsun. Seyirdeyiz seyirde nefisten kalbe seyretmekteyiz, haktan fani, haktan gafil değil, güneş gibi doğar, bütün mevcudiyeti aydınlatırız. O niyetle yaşayın, o niyet üzere hakka söz verin. Söz verin ve sözlerinizin arkasında durun. Karanlıkları aydınlığa çıkarın. Her biri sizin elinizde, başın secdeye eğilsin dost, eğilsin, birçok göreceklerin var, birçok haktan sana duyuru var. Birçok kelamı konuşacak zamanın var, onları bu yolda değerlendir. Elleri verdik hak ellerine, hakkın bizlere var ettiği öğreticilere, gelin otağı birlikte kuralım, hak adına aşina olup da, hak için dönelim, dönelim, hep dönelim. Gerçek günün hazırlığını bu alemde, mülk aleminde, hazırlık yapalım. O gerçek günün hazırlığında yüzler kararmadan, Allahım keşke onlar gibi bende toprak olsaydım demeden önce uyanışa geçelim. Güvendiğin ne paran olsun, ne pulun, ne kurtuluşunu ondan bil, ne bundan, unutma hak ile gönül bir arada oldukta, onun rızasına boyun eğdikte, hele bir de rıza makamı sana ait olduğuna, Allahım hemen al canımı da kavuştur beni sana, o hale gelmeliyiz. Kemalat makamından hakka ses verip sesimizi ona duyurmalıyız, hak için halka hizmet sunmayı, hiçbir karşılık beklemeden, aldığını paylaşmayı, neyi bildi, neyi öğrendiysen, onu dostlar ile paylaşıp, onları da ışığa kavuşturmayı, Allah kime nasip etti ise, onun yanında bulunalım. La ilahe illallah muhammed en Resulullah. 161 Gafil : Çevresindeki gerçekleri göremeyen, geleceğini ve ilerisini düşünemeyen kimse. 230 Bir kişinin hatasını gördüğümüz zaman bu onun imtihanıdır deyip susmak mı gerekiyor veya uyarıda mı bulunmak gerekir ? Hiçbir şeye ihtiyaç yok. Sen madem Tevhide sarıldın. “La ilahe illallah Muhammed en Resullullah” dedin, Tevhidin esasını benimsediğin zaman hata diye bir şey yoktur. Sen hata görüyor musun? Gördün mü hatalı olduğunu bildin mi? O sendeki hatadır bunu iyi bil. Sen kendi hatanı onda görüyorsun. Bazen de sınav gelir bunu unutma, oradan gelir. Seni ona o şekliyle gösterir. Allah muhatap aldığı kulunu sınava çok tabi tutar. Çünkü seçmiştir onu kendine. Bakalım daha bir çok görevlere soyunması gerekiyor. Kaldırabilecek mi? diye sürekli imtihan eder ve sürekli yoksullukla, çocuklarıyla, çevresiyle, eviyle, bir çok, bir çok yaptığı işi ile. Niye peygamberlerin belaları, cezaları, kahırları çoktur. Bunları düşünün. Mümkün olduğu kadar hiç hata aramayın. Ararsan bulursun. Hep hatalıdır dersen kendinin düzelmesi lazımdır. Bunu unutmayın. İçine sor, senden mi, benden mi Allah’ım. Onu bu halde görmem senden mi benden mi? Ben dualarla ilgili sormak istiyorum. Sonuçta biz teslim olduysak Hak’tan gelen her şeye boyun eğmemiz lazım. O zaman bazı olayları bildiğimiz ya da bildirildiği zaman bunları dua ile değiştirebileceğimiz, ya da yönlendirebileceğimiz söylendi. En azından o niyetle dua etmemiz istendi. Burada dualar, ilahi planın olmazsa olmazı, gereği asla değiştirilemez. Ne var ki, o dua da hiç mi hiç boşa geçmez. Mutlaka dua edilmesi gerekir. Seni o olaya hazırlığı sende tamamlasın diye. Çünkü o dua sana lazım aslında, ona buna lazım. Çünkü o olay yaşanacak. O olaya karşı dayanıklılığında sana güç vermesi için, seni sabra davet etmesi için, sana gerekli olduğu için. Dua böyle. Dua kitaplarına pek muteber etmeyin. Şunda şu kadar şunu okursan bu geçer. Şurada şunu okursan hafifliği kurtulur. Asla böyle bir şey yok, buna inanın. Önce Kuran, Kuran, Kuran. Dostumuza bunun için yine de teşekkür ediyoruz, minnet duyuyoruz. Yol Kuran yolu bunu muhafaza edin koruyun. Hangi ayeti, hangi sureyi okursan oku, o yol mutlaka bir yol açar sana. Orada yaşadıkların ayette yazılıdır. Kendini ona göre dengele, sadece senin oluşumun için o dua gerekli. - Niyetimiz o zaman Evet, sadece niyet. Ama bunun da söylenmesinde yarar var. Şunu şu kadar okursan bu böyle düzeliyor. Bunu bu kadar okursan bütün işler, borçlar siliniyor. Asla böyle bir şey yok. Sen borçları yap yap, ondan sonra birçok kişinin sıkıntısına sebep ol. Ondan sonra da şunu okursam bu geçecek. Bunu hiç biriniz yapmayın çocuklar. İnanın vebaldir. Sen önce onları ödemenin yollarını bul veya o hale gelmeden önce biraz aklını masaya yatır. Bu hepiniz için geçerli. Çünkü insanı zora sokuyor, dara sokuyor. Burada Allah’ın hiç bir payı yok, 231 sadece kulluğunun gereği. İşte sana verilen mantık, sana verilen öz irade devrede ve bunların neticesinde kendini sıkıntıya sokuyorsun hepsi bu. Her birinize söylüyorum, bir kişi üzerine alınmasın. Hepinize söylüyorum. Bir şeyler olmuyorsa nedenini sıkça kendinize sorun. Dua sakın boşa gidiyor demedik, unutulmasın, yanlış değerlendirilmesin. Dua elbette Allah’a ödünç veriyorsunuz ne mutlu. O dualar her biri gidiyor gidiyor. Bir gün onları gidip toplayacaksınız. Hiç dua etmemek olmaz. Dua Allah’la muhabbettir. Ona içini dökmektir, müracattır, münacattır. Unutulmasın. - İsmi şeriflerle yapılan dualar var, çalışmalar var. Hepsi boş evlat. Ne dedim daha önce ne dedim; bu ilmi yapan insanlar var. Hepsi para karşılığında, o parayla ihya olunmuyor. Hiç kimse olmaz. - Geçen hafta uyguladığımız çalışma vardı. Allah’ın isimleriyle önce duasını okuyup sonra zikirler yaptık. - Eyvallah. Ama bunu ilim haline getirip para karşılığında, bunlarla çalışmalar yapan, birçok çalışmalar. Ne diyorum; davanızda haklı iseniz her şey olur biter. O ismi celileler, ismi şerifler boşuna değil hepsi bir düzen içinde oralara konmuş, bir düzen içinde anladın mı? Yapın ama para karşılığında değil, - Para karşılığında değil kendimiz için. Kendiniz için yapın ama bilmeden, izinsiz yapmayın. - Kitaptan okuyarak uyguladığımız şeyler doğru mudur? İzinsiz yapmayın. Kaldıramazsınız. Yanlış şeyler olur. Mutlaka bir mürşitten izin almak gerekir. Dostumuz izinli o her şeyi yapabilir. Ona sorun, birlikte yapın. Yasak konmadı ki. Bak geçen hafta yaptınız. Ama o var diye yapıldı. Ya Allah, ya Kavi, ya Metin. O izinli. Çünkü o ona ait bir duadır. Ama sen her birini okursan, belli bir sıraya korsan iyice karışır kör düğüm olur. Sadece izin. Bir de bunun para ile yapılanı var evlat. Onu söylemek istiyorum, anladınız mı? - Para ile değil kendimiz için. Bunları para karşılığında yapanlar var, onun için bunların azametinden kaçın. Bunlara tevekkül edilmesin. Sadece izin alarak sizler de yapabilirsiniz. Anlaşıldı mı? İnşallah anlaşılmıştır. Çok zikir sıkıntı yaratır. Sizde yaratmadı mı? İzinsiz çektiğiniz birçok zikir. Yaratmadı mı? -Zaman zaman uyku verir, ağırlık çöker. Keşke uyku verse. İçini tırmalar kalbini kaldırırlar. Hiç bunları yaşamadınız mı? Yaşandı ama… sıkar, böyle havalara -Teslimiyet için yola koyulduğumuz bu yolda; yaptığımız zikirler, dualar sadece Allah için olmalı. Eyvallah, Eyvallah. İnsanı kâmiller var ya Allah’ın rızasını istemekten utanırlar. Unutma. Allah’ın rızasını bile istemekten utanırlar. bile 232 Beni benden iyi bilen Allah’ın, niye onun rızasını isteyeyim. O bilmiyor mu? Ne kadar zûl, bundan beri durursa idrak artmıştır, bilinç daha çok üst seviyelere yol almıştır. İşte bunları deneyin sadece. Cuma günü şunu okuyalım, bu işimiz olsun bunu yapalım. Yapın ama izinsiz yapmayın. Yapın ama bilerek yapın. Kuran okuyun, namaz kılın sonra bunların idrakine varın okuyun. Dediğim bu. Yapmayın demiyoruz. Bütünlük içinde. “Ya mevcude illallah” senden başka mevcut yok Allah’ım. Yok yok yok. “Ya maksude illallah” maksadım sensin Allah’ım. Var mı başka maksadım? Bir de şuna çok dikkat edin. Bir dostunuzun sıkıntısı olabilir. Dünyevi, uhrevi ayırt etmiyorum. Ondan bir yardım ister. Güvendiği kişiden yardım ister. Bunda hiçbir beis yoktur, dilediğini yapabilir. Ondan yardım isterse yardım istenen merci yalnız Allah’tır aslında. Onu vesile kılmıştır. Anlaşıldı mı? Hiçbir beklentisi olmadan Allah rızası için, sadece Allah rızası için bu olabilir. Ve şunu düşüneceksiniz; ben bu duayı dostumdan bana yapması için istiyorum, acaba istediğim şeyde düzgün müyüm? Doğru muyum, dürüst müyüm? Bunlar mevcut ise dua vesiledir. Anladınız mı? O iş aslında olacaktır dua onu tetikler. Olay bu. Birçok hallerinizin takibe alındığını unutmayın. Bir çok halleri, bir çok bakışları, sözleri birçok, birçok, saysam da bitmez. Amel defterleri ellerinize verildiğinde; bunu ben yapmıştım ama unutmuştum. Ama unutmayan var. Bu kadar. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah(3). Amin. Allah’ım yine de sen bilirsin güzel Allah’ım, yine de sen bilirsin. Yine de her şeyin sahibi maliki sensin. Amin. Bizi soy, arıt Allah’ım. Selam olsun 06.07.2012 Selam olsun. Alemlere ilahi rahmeti her dem var olsun. Bir memlekete bir hükümdar gelir ise; önce oranın insanlarını hakir görür, ürkütür ve korkutur, daima aşağılar. Kalbe de aşk sultanı girdiğinde, önden giden yücelerde uçan ve yücelerde taht kuran benlik, yavaş yavaş varlığından sıyrılmaya bakar. Neden bakar? Aşk sultanından korktuğu için. O da kalp memleketinin hükümdarıdır. Aşk sultanı ya benliği öldürür ya da ezer izole eder. Mutlaka ilahi nazargahı olan kalp, Allah’ın huzur makamıdır. O makamda aşk olmazsa, nefsi tezkiyelerin halledilmesi ne kadar zor. Bazen de insanın usanacağı, kaçacağı bir hal almasına sebep olur. Önce o aşk sultanını kalbe konuk edelim dostlarım. Orada o olmazsa mümkün değil. O makamda o sultan konuk olduğu müddetçe, benliği dizginleyecek hiçbir hal zuhur etmez. Öyle halden hale geçirir ki o sultan ve sonunda o nefsi dizginlemiştir. Dizginlenen nefis kahır, lütuf iki esmayı da 233 birlemiştir. Ne kahır ona acı verir ne lütuf ona sevinç huzur verir. İkisi bir bütün olmuştur. Ne yerinir ne de sevinir. Bu hale gelebilmek için ille aşk, ille aşk. O sultan orada konuk edilmeli dedi sözü Veysel’ime verdi. Kimi naz, kimi saz iledir. Kimi hanendedir, kimi ise el-aman hanesindedir. Lûtfu kahrı dedik, o halleri bu canda bir bildik, bir somun ile günü geceyi geçirdik. Ne aç dedik yandık yakıldık, ne el açıp aş istedik, ne zaaf üzere, ne de bitip tükenmek bilmeyen, arzular peşinde hep koşup durduk. Gel gör ki sonu hüsrandır. Olayı bildi isen, iniş çıkışları fark edebildiysen, hüsrandan da öte sonu küfrandır. Hayrete düşelim ey can, hayrete. İlahi hayretin bir nebzesini tattır ya Rabbim diyelim. Külhan’a162 da sorsan aynı cevabı alırsın, mihtan’a163 da sorsan aynı hali yakalarsın. Zoru kolay bilelim, şikayeti dilden silelim. Boyun eğip de onun huzuruna diz bükelim. Aç ellerini, yetmez, önce aç gönlünü, mutlak görür seni var eden bir damla nurundan iletir. Hoşuna gitti ise, o kulun kalbine, o nur öyle yayılır, öyle dağılır ki çevreye, Nur-u Muhammediye’ye götürür seni, hikmet üzere. Ya Hak dedik, Ya Allah dedik, bilene bilmeyene ışığımızı verdik. Bilmeyene de vermeliyiz, Hangi halde olursa olsun, elimizin tersi ile itmemeliyiz dedi. La ilahe illallah, Muhammed en resulullah, Hasbin Allah ve nimel vekil(3). Bana Allah yeter. Selam olsun 11.07.2012 Allahın hakim ismin, tüm oluşumların hakim ismi ile sağlandığını bilmek durumundayız. Mesela göklerin nizamı, onlarla ilgili eğitmenler bunların tümü astronomi dalını içerir. Allahın hakim isminin tezahürleri, gök bilimlerini inceledikçe zuhura çıkar, onun büyüklüğü daha da anlaşılır hale gelir. Tıp dalı vardır, insanın hücrelerini, kan dolaşımını, bedensel ve ruhsal, bütün rahatsızlıklarını veya olumlu halde çalışmalarını, inceleyebilmek için hakim isminin bağlantıları vardır, unutulmasın hakim ismi. Denizlerin dağların, taşların toprağın, kayaların, ağaçların meyvelerin, bunların mal oluşlarının hakim ismi mevcudiyeti ile, oluşumları sağlanmıştır. Herkesi şaşırtan bu eğitmenler bu bilimleri takip ederler. Bir daha, bir daha, Allah kendi yüceliğini onlara bu şekil kanıtlamıştır. 162 163 Külhan : Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik. Mihtan : Arpa, buğday ve çavdarı birlikte öğüterek yapılan karışık un. 234 Daha istemediğiniz kadar sayılacak gruplar vardır. Allahın hakim ismi ile zuhura çıkan ve çıkartılmaya sebep gösterilen, bir çok kollar ve dallar vardır. Tecelliyatı da öyle çok öyle çok ki her an yeni bir tecelliyatta, sadece insana mı? Hayır, bütün var edilmişlere bütün kainata, taşına toprağına, yıldızına, güneşine, ayına, her an yeni bir ilahi tecelliyatın sunumu vardır, var edilmişlere. Yol hakikat yoludur, hakikat yolu nereye götürür? İlle marifetullaha, öyle bir yol güzergahı çizilmiştir ki, ehil olan kuluna. Mutlak kayıttandır bilinsin, bağlandığın kapıya istidatı kabiliyeti göstersin. O kapıyı kendi seçmedi, ezelde sözleşmenin ahdin vefası Allahımın ilmi iradesinde, vakti geldi ol dedi oldurdu. Ne zandayız, ne etiket, ne şandayız, bir tek hak ilmine susamış, yananlar sınıfından olmalıyız. Ehil isen ahde vefanı gösterecek isen beri gel dost beri, kibar ehlullahdan al dersi öğüdü, marifetullah insanı kamilin vasfıdır, kemalat zincirinin son halkasıdır, peki marifetullah nedir? Allahı tanımak bilmektir. Allaha yakın olmaktır. Allah bilinir mi? Allah daim gizlidir, o gayb alemindedir, gayb dan haber verilir mi? Elbette verilir, bu gözle Allahı görür müsün? Allah her yerde mevcut, ilahi kudreti mevcut. Hakim ismi mevcut. Unutulmasın, o sende, bende o her yerde, her düzde, her yokuşta, her inişte her çıkışta. Tevhit makamının son dersidir marifetullah. Tevhidi umarım anladınız? Bir parça anlayış kemale ermeli, gönül olgunluğu ile bu yol, kolay edilmeli. İlmi ledün ilmini bilemezsin, ulül erbap olman gerekir. Allahımın öyle kulları vardır ki, o kapı sadece birine açılır, size yakışan yolu, kaldırabileceğiniz yolu, öğütlerim. Yaparım ederim demeyin, Allah bilir, o ne yazdı ise o görülür deyin. Benden ne istiyorsa, kulluk vazifemi ben değil, o biliyor, o bana neyi öğütlerse ben onu okurum, onu ezber yaparım, deyin. Bulduğun bu kapıda, mutlak hissen varsa hak ayırmıştır, ölçüp biçmiştir, gönül yolunun bu kapıda olması gerektiğini bilmiştir. Hisse sahibi isen bu kapıda olursun, hisse sahibi değil isen bu kapı sana uzaklaştırılır. Hep gelirsin kapı kapalı, öyle bulur öyle gösterilir. Şükürler olsun ki payınıza düşen hisseleri almaktasınız, bu böyle bilinsin. Tevhit; ben yokum sen varsın, biz de değil, ne ben ne biz, sen varsın. Sevginin içinde o varsa sev, şefkatin içinde o varsa kucakla insanı, seninki diye bir şey yok, benimki diye de bir şey yok. Hep o var, onun mevcudiyeti öyle kaplamış, öyle sarıp sarmalamış ki, kainatta var olan her nesne, onu hamd etmede. La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Allahım sana şükürler, sana hamd olsun, Yarınlarımızı adın gibi hayırlı kıl ya rabbim, Hükmünün erbabı olmamızı nasip et Allahım, 235 Kuran hakkı için Muhammed yolunda, onun ektiğini bizlere biçtirmeyi sen nasip et Allahım. Gerçek yolun o yol olduğuna hiç şüphemiz yok, şeytanın gazabından, nefsi emarenin azgınlığından sana sığındık, sen işimizi kolayla ya rabbim. Ruhsal ve bedensel bütün hastalıklara, şafi isminle, hakim isminle sen şifa ver Allahım, yine de sen bilirsin. Tekamül için ne gerekiyorsa veriyorsun, onu bize kabul ettir Allahım, Amin, Amin. Selam olsun 13.07.2012 Tevhid ilmi ile oturduk sofraya, gönülde nişanı olsun senin iznin ile inşallah. Hak muhabbetidir, sende, seni alan o ilahi kelamdır. Hiçlik mintanını giyeceğiz, varlığı senin uğrunda eritip mum misali boyun eğeceğiz. Bağlandık ya kaynağa, o kaynaktan gelen bilgileri gönüllere nakşedeceğiz. Kalk, ayağa kalk, kıyam halinde ol, o kıyamın mazhariyetine sahip ol. Birliğin temsilidir, hiçliğin mertebesidir. Orada, O’nunla olmak varken, araya girenleri terk et, bir tek seni var eden olsun orada. O’nun huzurunda dur ve ona eğil, ‘Hiçlik mertebesidir’ bu. Makamdan makama geçmek istersin, bunu yapma, dur düşün bir kere, bu kolay mı sanırsın? Bunun takdirini Rabbine bırak. Hiçbir makamı gözetmeden, ille şu mertebede olayım demeden, tam teslim ol O’na, eğil ve yolunda sabit ol. Rabbim sana teslimim, senin huzurundayım. O makama gelebilmek için, müracaat ALİ kapısıdır, O Makamdan geçişi o verecek sana. Onları bil, onları yaşa, her halin ve davranışlarını ona göre ayarla. İlmin kapısı O’dur, ilahi feyzin geliş noktası O’dur. Sen bil ki bilinesin, sen gör ki gözetilenden ol, sen o sesi duy ki seni Rabbin duyar, duyduğuna kalbine cevap sunar. Eyvallah, Eyvallah. Kur’anın okunuşu, Kur’anın anlaşılmasını sordunuz: İki anlamı vardır, bir zahiri, bir batıni. Okuyup geçer Amin dersiniz Zahiri’de kalırsınız. Biraz, ikinci makama iner, anlamaya çalışırsın, araştırısın, bilgiye bilgi katmaya çalışırsın, o hali de geçtin mi üçüncü makama çıkar, daha da anlaşılır hale gelir, rabbinle konuşuyormuşsun gibi o hisse kapılırsın. Dördüncü makama çıkar, orada Ehli Kamil olursun. Kur’an bütün açıklığıyla sana hitaptadır. Her okuyuşta okuyup geçmeyin, üzerinde çalışın, araştırın, öyle ilahi kapılar açılır ki ardı ardına; makamdan makama ulaştırır seni. Dört’e kadar verilir Kur’anın makamı, dört de sınırlı değildir bu da bilinmeli. Daha ne makamlar vardır, yediye sekize çıkar, artık Kur’anın yazıları silinir, karşılıklı görüş haline gelinir. Araştırın, bulun 236 buluşturun, sizdeki iştiyakı gördükçe Rabbim azar azar perdeyi aralar, iştiyak nispetinde olur bunlar. Gereği ne şekilde düzenlenmişse kuluna o şekil hitaptadır. Günümüz insanı Kur’an okur, Hatim’i yaparlar, Zahirdedir bilinsin. Sadece okuduğunu gönderir, kime gönderir? Dünya hayatında hiç Kur’an okumamış Anaya-Babaya gönderir veya Kur’anla alakası olmayan bir yakınına gönderir. Şimdi bunlar çok değişik hallerdir, burada sizler niyetlerinizden sorumlusunuz, ‘Allah onu affetsin’ diye dünya halinizle bir çaba gösterirsiniz, ben de şunu derim; “her ne olursa olsun, aldığınız nefes sayısınca Kur’an okuyun, bana okuturlar geride deyip de geriye bakmayın”. Okuyun, hep okuyun, araştırın, bir gün o gören gözlerinizi kaybedebilirsiniz, konuşan dil dudak bir gün susabilir, kulaklarınız gün gelir işitmeyebilir, her şey bütün azalar yerindeyken sen vazifeni tamamlamaya bak. Tamamlanmamış, yapılamamış bir halde Rabbine dönüş olmasın, senden böyle bir karşılaşma istemez. Bu efal alemde bunların tamamlanması gerekir. Dünya hali her ne kadar sizleri yoldan çıkarıyor, desek de ehil olan bunu bilir, gönlün O’na bağlandı mı hiçbir zararlı mahlukat sana zarar veremez. Bundan emin olmalı, nasıl emin olursun? Güvendiğin bir tek Allahsa, ne korku kalır ne isyan yapılır, hepsi vız gelir vız gider, unutulmasın. Aşk ile ona bağlan, güvencin, inancın tam olmalı, Hak sana daima bir yardımcı güç verir, onunla güçlenirsin, bazen onunla konuşur, bazen ondan verirsin. Konuşan Dost’tur veya başka can’dır, konuşuyor zanneder bakma ona, Ondan konuşanı düşün, onu alet etmiş, onu perde etmiş, bunu düşün. Bu yazılar sözler geliyor, kitaplar basılıyor, hiç düşündünüz mü perde arkasından kim konuşuyor? Öyle bir mazhariyete sahip olun ki, bu bilgilerin hiçbir zerresi boşa gitmesin, buradaysanız bunun sorumluluğunu her zerreniz hissetmeli. Tevhit nişanı yüzlerinizden okunmalı, ehil olan aranızda dolaşır durur, niceleri var, bu tevhit nuru çehreye yansımışsa sen de o nur’la yaşıyor isen, o nur’a sahip isen; onun ne olduğunu sen bilirsin tanırsın, nerede olursa olsun onu bulur diğerlerinden ayrı görürsün. İlahi Tevhidin nişanlarını yaşayın, yaşatın, her zerreniz onunla donansın, buna zorunlusunuz, almaya mecbursunuz, aldığınızı hal etmeye, zahir bedeninizle bunları teşvik etmeye mecbursunuz. Allah, Allah, La ilahe illallah(3). Her birinizin sınavı farklı farklı, her birinizin. Öyle sınavlar yaşatır ki Rabbim, imanınızı yoklar. Çok seviyordun hani? Bak bu kadarcık şeye dayanamadın. O halde bile sarıl Allah’a, sarıl Kuran’a, secde et, dur huzuruna. İçim sıkıldı namaz kılamayacağım sakın deme, o an O’nunla olmalısın, bunu hiç unutma! 237 Hayatının her bir dönüş noktalarını fark et, inişleri, çıkışları fark et, onlar sende neden yaşatılıyor? Amacı ne? Bunu fark et, O sana mutlaka cevabını verir. Ve yanınızda dolaşanları da şöyle tetkik edin; gözlerinizle değil, iç gözlerinizi devreye sokun, onlar hep perde arkasında, kaldır o perdeyi, ilahi nur yansısın sana, yüreğini teslim et O’na, O nurlandırsın, akıtsın Muhammed Nur’undan. Bir tek sahip olduğumuz Allahım var ve O’nun kelamı var. O’na nasıl sırt dönersin? Bu kadar sıkıntıyı çekiyorsun da Allah, Candan Allah demeyi nasıl unutursun? La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah, Allah, Allah La İlahe illallah, Allah Allah, La ilahe illallah, Allah, Allah La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah. Makam’ı Mahmud’a ilet rabbim bu halleri, O’nun nuruyla nurladı ümmetleri, seviyoruz sen de sev bizi Rabbim, sen seviyorsun ki biz de seni seviyoruz. Sen bize uzattın yardım elini, gücümüzü kuvvetimizi ondan alıyoruz Allahım. Bu iman ile gitmeyi, bu iman ile son nefeste sana dönmeyi nasip et Allahım. Amin. Her ne çekiyorsanız çekin, her ne sıkıntıyı yaşıyorsanız yaşayın, içiniz kan ağlasa da; yüzünüzden gülücüğü asla, asla ihmal etmeyin. Gülüş nedir biliyor musun, tebessüm etmek; hakkın rızasıdır, O’nun rızasına boyun eğmektir. Onun için tebessüm edin, kefarettir bunu da bilin, Allaha hamd etmenin kefaretidir, şükretmenin kefaretidir. Elhamdülillah, Eşhedü en La ilahe illallah ve eşhedüen la Muhammed en abduhu ve resuluhu diyerek sana dönmeyi nasip et Allahım, Amin. Siz testinin güzelliğine bakıp aldanmayın, testinin içindekini düşünün, onu görmeyi, ondan lezzet almayı öğrenin. Hep zahirde kalırsanız, güzelliğe vurulursanız, Batın’la tanışmanız zorlaşır. Buna zorunlusunuz, bu yolu siz seçtiniz, öyle mi? Ahde vefa gösterin. Bu kadar ipucu yeter. Testinin içindeki şarabı hele bir tad, aşk şarabıdır. Üzüm şarabının verdiği sarhoşluk gelip geçicidir, tıpkı testinin görüntüsü gibi. Ama aşk şarabını içtiğinde, o sarhoşluk ömrün boyunca sürer, onun için deriz ya, velilerin aşk şarabından sarhoşluğudur, üzüm şarabından geçmişler. Dünyevi zevkleri terk edip, hak lezzetinde kendilerini bulmuşlar. Onların sofraları kurulmamış önlerine, ne bir çanak, ne bir tas, onlar kuru bir topan ekmekle, çünkü aşk yolculuğu böyle bir haldir, aramazsın, dünyevi zevkleri terk etmişsin ille oradaki lezzeti istersin. Bu kadarı yeter. Veysel Karani’dir gelen, Selam olsun. Bu haneyi nurlandırdı, bu hanenin kapısını açandan ve hak adına hangi kapı açılırsa açılsın Allahın rahmeti dolsun. Yarın huzuru mahşerde hepsi dile 238 gelecek, bu ev, bu eşya, bu kapı. Unutmayın, Allahın tecelliyatı neredeyse orada aşk vardır, sevgi vardır, hoşluk, bol bereket vardır, unutmayın, izinli evdir. İzinli evler bir başkadır, o evlerin havası ruha hitap eder, şaşadan uzak, gösterişten uzak, sadece hak için açılır, hizmet uğruna açılmış sofralar vardır. Haydi Eyvallah. Dost adına selam olsun, Ya Rabbim, hak dostluğu daim olsun, Muhabbette hep Muhammed olsun, Muhammed yanında ALİ hep, hep anılsın, Ehlibeyt hep sevilsin sayılsın, O’nun huzurunda olduğumuzu bilelim, Ehlibeytin nelere maruz kaldığını çok iyi bilelim. Onları araştırın, öğrenin o bilgiye sahip olun, yarın oraya gittiğinde hangi yüzle şefaat isteyeceksin? La ilahe illallah Muhammed en Resulullah, - Tevhit ilmindeki gönle gelen nişanı nasıl anlayıp fark edebiliriz? Kimse anlamaz kendinde var olanı, ehil olan anlar sendeki seni. Kimse hangi halde olduğunu bilemez, hiçbir Veli bilmedi. Ancak veli sıfatında, mazhariyetinde olan kişi anlar senin hangi halde, hangi makamda, mertebede olduğunu. Sen bilemezsin, bilsen de o yolu yürüyemezsin, mümkün değil. Selam olsun 20.07.2012 Devr-i saadet gemisinde olalım, devr-i ilahi yolunda yolculanalım. Han yolcuya, yolcu ise hancıya muhtaç, gel gör ki hallerini ikisi de niyetlerine müştak164. Seyrimiz hakkadır bilindi, haktan gayrisine boyun eğilmesin, zaaflardan beri hak muradı ile niyetler birlensin. Sor halini sor, yapabileceğin ne varsa uzat elini, karşıdan bakmakla hatır sormakla çözüm sağlanmaz. Ocağında odunu yoksa, ateşine ortak ol, aşına ortak ol, somununa sen talip ol. Dost adına gelirler, postu nasibidir deyip altına sererler ama davamız ne post, ne mekan, davamız hakka ilerlemektir. Murad içre murad onun bize verdiği iştiyaktır. Dur dediler durdum, şimdi yürü dediler, destur alıp da yürüdüm, yolculuk nereye dediler, hedefe menzile dedim, orada ne yapacaksın aradığın nedir dediler, ben onu arıyorum, beni var edeni arıyorum. Dağda, taşda, kurda kuşa soruyorum, beni sınadılar her anımı sınadılar. Büyük bir yorgunluk hissettim, boyun büküp yola devam ettim. Önüme bir çok olumlu veya olumsuz, haller zuhur etti. Hemen uyandım bu da sınavın bir parçası dedim. Allaha el açtım, huzuruna diz çöktüm, toprağa vardım secdeye, Allahım beni madem ki bu yola kabul buyurdun, ben seni çok seviyorum, her şeye boynum büküktür rabbim, aç yolumu geleyim sana, aç yüreğimi, yüreğinle birle beni, Allahım halden hale geçiştedir bu kulun, öyle zavallı öyle zavallı ki, ne istediğini demez, 164 Müştak : Özleyen, arzulayan, göreceği gelmis olan, can atan kisi 239 bilir ama söylemez, her geçişi yeni bir mintan giyişidir. Her inişi farklı yerlerde olması gerektiğidir. Selam olsun selam olsun, bu, bu gecenin hediyesidir sizlere bunu çokça okuyun. Haydi gidin, nereye gitmek istediğinizi, yola çıktık dersiniz, neyle karşılaşacağınızı bilmeniz gerekir, hal ehli olun, söz ehli değil, iç ehli olun, dış ehli değil. Elbiseye bakma içindeki manayı ara, bardak zahirdir, su ise mana. İçindeki manayı ara, bul onu, bulduğunda hemen yoluna çıkarsın. Adım attığında türlü merhaleleri tanır, bilir, ve onunla yürürsün. Gönül ehli, muhabbet ehli, hal ehli, nazar ehli, feyz ehli, marifetullah ehli, Allahım bu yolculuğun seyrini sizlere tamamlatsın. O öyle bir seyirdir ki, onda of yok, onda hep şükür, hamd var. Onda öf yok orada tevekkül var. Yoruldum yok, uykusuz kaldım yok, onda mana var. Mana var. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah, la ilahe illallah(3), Muhammed resulullah, İbrahim habibullah(3). Hiçbir hazırlığa girilmedi dostlar, oysa sizlerden bekledim, birer öğünlük yiyecek dağıtmanızı isterdim ama neyi bekliyorsunuz onu da anlamış değilim. Yedi cana erzak hazırlayın, bu mübarek ramazan onlar ile bereketlensin paralarınız, bereketlensin evdeki mallarınız, bereketlensin bahçedeki meyveleriniz, haydi Eyvallah. Hep uyarmak zorunda olduğum için çok üzülüyorum, ne yapalım diye sormuyorsunuz. Hiç sıkılma sende niye sıkılıyorsun ki, azıcık aşım kaygısız başım deyip Allah yolunda yürüsene a çocuk, hep delil beklersin işaret beklersin, olmaz, bu yolda bunlar haramdır kuluna, bir sıkıntı geliyor ise mutlak bir sebebi vardır, mintanı değiştirmen gerekir, hali tavrı değiştirmen gerekir, çekiliyorsun o yolu benimsemen gerekir. Bulunduğun halden çıkman gerekir, bekleme durma neyi beklersin yürü, Allah de yürü, kimse yarı yolda kalmadı ki sen kalasın, hiç kimse çaresiz değil, Allah mutlaka o çareyi bir kuluna sebep, işareti vermiştir. Mutlaka sebebi neticeyi gösterecektir. Allahım, verdiğimiz ahde uydursun, onu hiç düşünmüyorsunuz, biz ne söz verdik de bugün bunu yaşıyoruz. O verdiğin ahdin bir parçası mı acaba? Bunu biliyor musun? O mecliste o makamda, nasıl bir sözleşme yaptık, nelere evet dedik, şimdi neye hayır diyoruz. İsyanımız öfkemiz sıkıntılarımız neden acaba, verdiğimiz ahde uymadığımızdan, sıkıntılarımız hep bundan. Ehil olana zaten malumdur, orada verdiği sözün burada neticesi görülmektedir. Hiçbir şeyi halledemezsin Allahım izin vermedikçe. Hiç olduğunun farkına var, ona dayan ona sığın sarıl ona. O neyi istiyorsa sana zaten yaptırır ama bir şeyleri değiştirmen gerekir. Bunu da unutma. Perde arkasında değil perde önünde olun. 240 Maddi alemde vefasızlık mı oluyor? yaşadığımız her türlü reddediş isyan, ahde Biraz uyanın evlat uyanın, siz orada bu ahdi yaptınız, burada bir şeyleri halledemiyorsan, o ahdin bir parçası olduğu içindir. Onu kabullenmen gerekir olay bu. Orada hep zoru seçiyorsunuz çünkü, o bedende zoru o kadar güzel görüyorsunuz ki, o ilahi makamın önündesiniz. Bu yüzden burada ne kadar zorluk çekeceksen, mükafatının da ne olacağını biliyorsun. Onun için zoru seçtin veya seçiyorsunuz. O zoru seçtiğiniz için bu beden elbisesini giyip dünya alemine gönderildiğinizde of, öf başlıyor. Hastalıklar olumsuzluklar birçok çirkin şeyler, sen her şeyin üstesinden geleceğim diye söz verdin, anladın mı? Ona sarıl Allahım benim ahdime beni uydur, niyetime uydur dediği gibi, ahde vefasızlık ettirme ya Rabbi, verdiğimiz sözlere sırtımızı döndürme ya Rabbi, her ne yaşıyor isek, senden Allahım, Eyvallah. Biz sorun diyoruz, soru içinizde geziyor tam çıkmak üzere tekrar geri gidiyor. Oysa niye sormuyorsunuz ki? Bizde sizler gibi dünya günümüzü yaşadık, bizde çok sınavlardan geçtik, çok düşüp, düşüp de ayağa kalktık, sınav öyledir, hastalıklar yoksulluklar zaruretler, sürekli olumsuzluklar, Allah bir kulunu kurtarmak istiyor ise, onu cehennemden muaf tutmak istiyorsa, bunları verir. Onun da kurtarma şekli bu. Bu kadar. Haydi eyvallah. Selam olsun, açık gelir sözümüz, diken değil gönle güller sunarız. İçinize dönün kendinizi tanıyın, dediğimiz vefanın ne olduğunu o zaman anlardınız. Her geçiş döneminde bir önceki değil bir sonraki önemlidir. Nefesin sayısınca keşkeler, üzüntüler, bunu yapmasaydım, pişmanlıklar, her insanın yaşadığı olaylardır. Her birinin sıkıntısı üzüntüsü farklıdır, neticede sıkıntıdır. Kahırdan gelir. Sen kendini çözmeyi bildiğinde, insanoğlu kendini çözer, dilerse çözer, hatasını da bilir hatasızlığını da bilir. Çok açık şekilde bunu görebilir, çok açık. Ben bu yolu seçmeseydim bugün bununla karşılaşmayacaktım, deme hakkına sahiptir. Ben bu yolu seçtim, sıkıntıları çoktu ama sonucu çok güzeldi, Allahım benden bunu istiyordu, bunu demek, bu hali yaşamak hepsinden de özeldir. Dünya hayatınızda ne yaşıyorsanız yaşayın, her bir ahde bağlanmayın, kendi seçimleriniz var, özgür iradeniz var, istekleriniz var, bir çok uğraşılarınız var, hangisi doğru hangisi yanlış. Bunu da fark etmek her kula nasip değil, gerçekle yüz yüze gelmek, sen gelemiyorsan Rabbim getirir seni, seni bir yerlere götürüyorsa, isteğin onun doğrultusunda ise, hep onun adının anıldığı yer seni çekiyor, cezb165 ediyorsa, o zaman bu ahit ile alakalıdır bunu da bilmiş olun. Yok, “ben daha bunları yapamam, bu kuran eskilerin masalıdır, ‘bugün bana kuran gelmedi, peygamber de insandı, o Allah değildi” gibi sözler ile çok 165 Cezb etmek : Kendine çekmek, ikna etmek, bağlamak, sevdirmek. 241 karşılaşıyorsunuz. “Ben günümü yaşamak zorundayım, madem geldim son nefesime kadar yaşayacağım” deyip böyle bir seçim de yapabilir buna hakkı var, Allah yasak koymamış, sınır koymamış, o fark edemeden o yolu körü körüne gider, çok cazibesi büyük, güzelliği muhteşem, zevki sefası herkese göre değil, o onu yaşayacaktır, kendi seçimidir. Burada hangi akıl devrededir? Maaş akıl devrededir, anladınız mı? Maaş akıl, o ilk akıl, dünyevi isteklere sokulan akıl, onunla işbirliği içindedir, bir de Meat akıl vardır, o biraz fark ettirir, Levvame’deki gibi, niye ben bu yolu seçtim, ben akşam şarap içmeyecektim, ama nedense çok canım istedi şimdi bak ne haldeyim, içinde bir günah sinyallerini mutlaka bulur. Onun için içinize dönüp, içinizde keşfedemediğiniz öyle çok güzellikler, öyle çok, çok eşi bulunmayan özellikler var ki, biraz içinizden kararları verin, dünyevi isteklere bağlı değil, uhrevi isteklere bağlı kararlar verin. İki çeşit sınav vardır, bir Allahın kendine ait seçtiği kullara verdiği sınav, sadece sevgisini ölçmek içindir. “Ben seviyorum, Allahımı çok seviyorum”, bitti mi bununla hemen bir sınav gelir, bakalım sevgisinde doğru mu? Sevgisinde sabit mi? Onu ölçer, eğer verdiği sınavda geçebilirse, ikinci bir sınava hazırlanır. Bir de var ki senin seçimin sonucunda yaşadığın bir çok olumsuzluklar. Kavgalar dövüşler, iftiralar hakaretler, bir çok sayamayacağın kadar, bir kendi seçiminle, birde seçtiğin ile imtihan edilirsin. Yalnız olumsuz hallerde dünyevi isteklere maaş akıl karar verir. Aklın verdiği karara gönül uymalı, gönle indirmeli, duyduğunu da gönle indirmeli, aldığın kokuyu da gönle indir, indiremiyor isen maaş akıldasın, orada kilitlenmişsindir. Bir ses duydun o ses gönlüne inmiyor ise sadece kulağının zarında kalır. Anladın mı? Mananı tanı, sen mananı tanımaya başladığında, nelere ahit yaptın, nelere söz verdin, zaten önüne serilir, bunu hiç unutma. Önce çocuklarınız sınav aracıdır bunu unutmayın, bugün geçtin yarın geçtin, sakin sedasız yürür gidersin. Kimseye eziyet etmez, kimseden bir şey duymaz, bakarsın ki halin güzeldir ama yarın ne olur bilinmez, çetin sınavlar, önemli sınavlardır. Şimdi bir sınav yaşıyor isen, hemen kendini sınava sokacaksın önce sen, nasıl sınav olacaksın? Kendini karşına alacaksın, burada senin hatan var mı? sen bir yanlış yaptın mı? Bu hali sen mi yarattın? Yoksa bu hak tealadan gelen sınav mı bunu sorgula yeter. Hata yapmadı isen, hatasını da bilir insan atağsını da, bu kadar açık, bunları sorgulayın, sınavın kimden geldiğini, nereden geldiğini? Arzdan mı arştan mı anlarsınız. Ahdi nasıl yaptığını nelere evet dediğini, onu bilirsiniz, mananı tanı, gafil olma uyan, uyan uyan uyan. Bir şeyi çok çabuk unutuyorsan, dost, bol oku bol yaz. Elin ile yaz unutmazsın o zaman. Evet, sormak istediğiniz ne varsa sorun, içinizde gezdiriyorsunuz dışa geçirin. 242 Bir olayı sorguluyorsun, inanıyorsun, peki bu neyin sınavı oluyor. içine döndün hatanın olmadığına Bunda sınav yok, nasibin yokmuş, hepsi o kadar anladınız mı ? O zevkten dünyevi zevkten senin nasibin yok. İşte bunları tahlil edin yeter, ne kadar yanlış bir şey, tabii siz dünyevi akılla bunu düşünüyorsunuz. Evladının mürüvetini görmek istemez mi, tabii ki ister, ama Allah nasip ettiyse görürsün, nasip etmediyse göremezsin. Dünya hayatında nefes alırken bile bazen ya nasiptir, ya değildir, mutlaka birini vesile kılar sana oraya gitmemen için; eşin sebep olur, çocuğun sebep olur, başka şeyler sebep olur olay bu. - Orada da demek ki insanın bir hatası var ki nasibi kapanıyor? Hayır, hayır, orada hatasızlık var ama nasip yok. Senin o mürüvvette olmanın nasipte olmadığını gösterir, eğer olsaydın neler olurdu birde onu düşün Olman mı hayırlı, olmaman mı hayırlı ? Şimdi ne oldu ? Olmaman daha hayırlı Oldu, neden? Çocukların seni affetti, gelinin de oğlun da affetti ve sende hiç hata bulmadılar. Olsaydın orada belki kırgınlıklar daha da büyüyecekti, daha da kötü şeylere sebep olacaktı, ondan sonra gel de çöz bu düğümü, mümkün değil. Böyle olması gerekiyordu, bak hiç kimse kırılmadı, sevgi hala devam ediyor. Şükürler olsun, en azından karşı taraf anlayışlı sizi anlayabildiler, nedenini sormadılar. - Talihsizlik, talihlilik mi, bunu mu söylüyorsunuz, Bak bu çok dünyevi bir soru. Öyle istedilerse öyle olur, sınavı onlara yüklersin, olay bu. Sizin yaşayacağınız sınavı karşı taraf yaşar, aynı olayla karşılaşır, her şey böyledir. Hiçbir şey kayıt dışı değil, yaptığınız her hareket, her fiil hep kayıttan, hiç kayıt dışı değil, sözler askıda değil kayıtta. Verdiğiniz birçok hayırlar hizmetler hepsi kayıtta, hiçbir şey eksik değil, bir fazlasını verir Rabbim. Her çirkin şeydeki hayrı görebilmeyi nasip etsin Allah’ım, her şer dediğin olaydaki hayrı, nimeti buldursun Rabbim. Bilsen ki neler var orada, gizlenmiş ne hayırlar ne nimetler var. Kul’dan davet gelmedi, O’ndan davet geldi, şükür gelmiş ki sofra açtırmış. Bazı nasipsiz evler vardır, bazı nasipli evler vardır, izinli, izinsiz evler vardır, olay bu. - Daha dağıtılacak kitapların hepsi dağılmadı. Bir kitapla değil, birçok şeylerle bağlantı çok güzel kuruldu, tıkır tıkır işleyişte, nerelere gidiyor bir bilseniz. Bir kağıt yüz tane, yüz on tane kağıt oluyor. - Kitabı hediye edebilir miyiz? 243 Neden olmasın, niye olmasın, herkes nasiplenmeli, yalnız kitabı verirsin şunu da ilave et: anlayamadığın bir yer olursa sorabilirsin, bunu demeyi unutma, anlayamaz, sen ona izahını yaparsın. Biz yardımcı oluruz hiç korkma, yeter ki senin ağzın açılsın. Evet Can dostlarım; Geceniz hayırlı olsun, Ramazanlarınız mübarek olsun, bereket içinde geçsin, ihsanı bol olsun. Allah kızımdan razı olsun, onun yükü şu masadakilerin hiçbiri çekemez, onun yükünü benim diyen insan yürütemez. Kendi seçimi mi? Hayır, bu yol böyle bir yol. - Bu ahit mi diyorsunuz? Tabii ki bir parçası, - O, bunu kabul ederek mi geldi? Her birini değil, bu masayı, öğretmenliği kabullendi. Her biri değil, hayatınızda ne yaşıyorsanız güzellik veya çirkinlik, sorgulayın diyorum. Şimdi yaşadığın, dikkat edin hastalıklarla sınanıyor, hep hastalıklarla sınanıyor, bir iken iki oluyor, ikiyken üç oluyor. Herkes bundan nasibine düşeni alır, bu yol öyle bir yol işte. Bu yol öyle bir yol. Yine veliler özellikle kendilerini öyle yerlere kapatırlardı, üstlerini başlarını yırtar, “deli” dedirtirlerdi. Bundaki hikmeti bilemezsiniz, bu sırrı bilemezsiniz, benim dersen de, çözemezsin. Allah yardımcısı olsun, nefesi nefes olsun, işi kolaylansın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allahım sen dünyevi ve uhrevi işlerimizi adın gibi hayırlı kıl, çok sıkıntılardan, yanlış işlerden, doğru işlerden bile sana sığınırız Allahım, hayrından şerrinden sana sığınırız Allah’ım. Şeytanın maskarası etme bizi ondan koru yeter ki, ondan koru Allah’ım. - Yazılarda; La ilahe illallah Muhammed en resulullah şeklinde toparlanmıştı ama, daha öncekilerde “Muhammed ür” şeklinde ifade edilmişti. - Muhame den, Muhammed ür, Muhammedin, Muhammed çok ince ayar ama hepsi övgüye layık. - Hangisi en doğru? Hepsi, hepsi doğru, ölçü aynı. - Bunları birleşik mi yazmak doğru, ayrı yazmak mı? Birleşik yazmak, - Hepsi doğru, hepsi, bunların inceliklerini yıllar önce yazdırmıştık. Dünya hayatımızda şer dediğimiz olayla karşılaştığımızda, olabildiği244 mizce farkında olmaya çalışıyoruz ama böyle bir karmaşada savrulsak da kendimize geldiğimizde ne yapmamız lazım dua dışında? Yani dedik ki bu yaşamamız gereken bir şey, - Her şey yaşamamız gereken şey değildir evlat, biraz silkindiğiniz- de fark edeceksiniz. Sende mi, onda mı yanlış, karşı tarafta mı? Bu tarafta mı? onu fark edeceksiniz, kendinizi sınayacaksınız, ben burada ne yaptım? Yanlış bir şeyim var mı? Bunları fark edersiniz, hiçbir şey bulamadınız mı, yanlış o zaman karşı tarafta. Suçlamak yerine o kişiyi devre dışı bırakmak yerine karşılıklı oturup konuşmak gerekir. Bunu da yapamıyorum çünkü o zor kişi, o zaman dua edip Allah’a havale etmek de iş birlikteliği varsa işi ayırmakta hayır var derim. O da olmuyorsa kendini biraz uzak tutacaksın. Altın çamura düşse yine altındır, bakır çamura düşse rengi atar, onun için altın altındır, doğru insan her zaman doğrudur ona hiç bir şey olmaz. Sadece dünyevi, şu bedeni taşıdığı için üzüntüleri olur olmaz değil, hele çok yakınıysa bu onu yorar çok yorar. Bunun dışında teslim et Rabbine. Edemiyorum, ona da inanıyorum, ama sen bir şey, ben bir şey yapamıyorsak, bizi de kollayacak O. Uzlaşmanın en güzel yolu karşılıklı konuşmak, herkes eteğindeki taşı dökmeli, ama sen döküyorsun da karşı taraf dökemiyorsa işte zorluk burada. Kimi insan vardır ki hep savunmadadır, o doğru insandır yanlış ona hiç değmemiştir, görüntüde öyledir ama içinde kırk tilki dolaşır kuyrukları birbirine değmez, onun için bu çok ayrı bir olay. - O da aslında onun bedenine zarar verir değil mi? Olmaz mı en çok zararı o alır, hata onda, uzlaşmamak onda, eteğindeki taşı dökmemek onda, o yiyip bitirir onu, biliyor musun sen en azından rahatça uyursun başını koyduğunda bir endişen olmaz çünkü hata yok ortada, ama o acaba normal uyuyor mu bir kere Allah onu rahat uyutmaz. Siz buradan göremeyebilirsiniz, Allah “Kahır” ismiyle kahreder onu, bunu biliyor musunuz. Şimdi Oğulu bu hale getirenler rahat mı ediyor zannediyorsunuz? Bak Ne kadar zor günler yaşıyor bu kız. Ama onun ilminde her şey mevcut, mutlaka zararını görecekler, ondan daha kötü duruma düşecekler, keşke düşmeseler de uzlaşıp helal etseler, en doğrusu bu, o da yok, o zaman Allaha bırakmak en doğru iş. Allah’ım mana kulaklarınızı açsın, ilahi keyif de var bu işin içinde, için huzur dolar sakinleşirsin, öyle melul melul bakarsın yanlış anlaşılmasın; bakışı böyle tarif etmek zorundayım, o hal çok değişik bir haldir, manevi huzur yaşanmadıkça bilinmez. İstek sizde olursa, dedik ya talebe hazırsa öğretmen 245 sizden önce hazır. Allah’ım hepinizi mutlulasın, kutlulasın, şu mübarek günler şu kubbe altında bulunanlarla kubbe üstünde bulunanları birbirine yaklaştırsın, yavrularınızdan yana Allah’ım hiçbir üzüntü bırakmasın, onlarla sınav yapmasın yarabbim. Amin Her bitkiye Allah’ım kendini korumak için bir özellik vermiş, her bitkiye her çiçeğe kendini korumak için. Gül’den başlayalım; Gülün kendini koruması için dikenleri vermiş Allah’ım, ona ulaşmak zor olsun, ellerine batsın, zararlı eller dokunmasın. Isırgan otu da öyle. Şimdi onlarla konuşun, onlarla halleşin. O kadar güzel şeyler ki bunlar. Onun dışında da birçok çiçekler vardır çok güzeldir, örneğin Zakkum çiçeği; dokunamazsın, koklayamazsın, eğer zehirli olmasaydı zararlı olmasaydı, bugün her evde masalarda hep o çiçeklerden olurdu. Orada olması gerekiyor o zehrin bile ilaç olduğunu bilin. Yüce Allah’ım Kuran’da zakkumdan bahseder; “Karınlarınıza zakkum suyu”, çünkü dünyada onun ne olduğunu biliyorsunuz, sizin bildiğiniz şeyi anlatıyorlar aslında, ondan örnek veriyorlar. Tad’dan bahsettiklerinde ya şekeri, ya balı örnek verirler çünkü siz onun tadını biliyorsunuz anladınız mı? - Kuran’da geçen Kafur’dan bahsedermisiniz? Kafurun çok güzel bir şeydir, kokusu bol, onun birçok şeylere deva olduğunu biliriz, hem zehirdir hem şifadır. Yılan her ne kadar zehirini salsa da ondan birçok dertlere deva var. - Cırcır böcekleri sürekli ötüp, belli bir süre sonra çatlayıp başka forma geçiyorlar, bunu anlayabileceğimiz bir hikmeti var mı? Onlar zikirdeler, onlarında görevi bu. Bir tanesi değil. Bin tanesi birden başlıyor, aynı ölçüde, sustular mı, hepsi bir susuyor ve tekrar başlıyorlar. Her var edilen zikirde Allah’ı zikreder diyor. Siz de onlarla bir onlara öfkelenmeden Allah, Allah, Allah deyin, öfke bitiyor o zaman, onlarla bağlanıyorsunuz ne güzel. Onun vazifesi 40 gün. - Ötmenin dışındaki vazifeleri nedir? Kimini ihya eder, kimini de sıkar, çok fazla gidiyorsunuz! Önce siz kendinizi ölçün, kendinizi bir tanıyın, kontrol edin bakalım neler yapılıyor neler oluyor. Onu da veririz. - İçimize dönmemiz söyleniyor, bunu yaparken Kuran mı okumalıyız? Sınırlamayın her an her şey olabilir, bazen içinize bir hoşluk gelir nasıl 246 bir hoşluk? Anahtar insanlar vardır dedik, namaz kılmayı hemen onu gördüğün an içinden ibadet etmek gelir, yani seni o şevke getirir. Bazen anahtar dost olmayabilir, yalnız olduğunda derin düşüncelere dalarsın, kendine geldiğinde birden ben niye böyle oldum denir. Kuran, önceden mutlaka okunmalı ama Kuran okunduğunda ben şunu göreyim, keşfedeyim demeyelim. Sadece Onu anlamak için, sadece Kuranın derinliğini manasını anlayabilmek için okuyun. Amin deyip geçme, oku araştır, sözlüklere bak, başka Kuranlara bak, meallerini oku. Bu hemen olmaz, yavaş yavaş, Kuranla ikiz kardeş gibi olursun, sen onsuz o sensiz yapamaz. Çocukların Kuranı alıp başka yere koysa onlara kızarsın, neden onu kaldırdın, onlar öyle güzelki, sahiplenirsin çünkü Allah kelamı var onda. Seni de ona şevk ediyor oraya yönlendiriyor, oku diyor, oku. Her kuluna mı hayır, er Kuluna. Bak kimisine oku dersin yalvarırsın, içinden ayetler okursun, açarsın, ne olur bak şunu dinle, şöyle yap, böyle yap, tık yoktur, başka konulara girer, Kuran mevzusu açıldığında farklı konulara girer, Allah onun kalbini gözünü kulağını mühürlemiş. - Peki bu açılamaz mı? Bu gün görüntü bu, ama onun vadesini Rabbim bilir, bir gün ya açılır ya açılmaz, bu da ne ile? Kabiliyet ve istidat devreye giriyor burada, tabi niyet de, ama kabiliyet ve istidat olmayınca niyet de bir işe yaramıyor, önce bunların ikisi. Bu da Ayan-ı Sabite ile mevcut, o kadar çok şey devrede ki hepsi bir birinden ayrı değil. Sende kabiliyet varsa, herkes hasta bakamaz, herkes güzel yemek yapamaz, herkes güzel ev temizleyemez, herkes öyle çok şey yapar ki ama hepsi farklı farklıdır. Bir yemeği on kişi pişirir onunda da lezzet farklı farklıdır. Onun için Allah herkesin istidatını, kabiliyetini bilir, ona yön bulursun, neyi çok seviyor san, o istediği için oraya yönleniyorsun. Sadece Hak’kın yolu bu. İlle aşk, ille aşk, Allah ille o mana aşkını nasip etsin. Zaten o seyre girdikçe insanlardan uzaklaşma isteği doğuyor, yalnız kalma(yalnız kalma derken evinin kapısını penceresini eşe dosta kapalı değil) yani böyle bir çekilme oluyor örneğin bir dağ evi, mağara yani buralarını için çekiyor, halvet gibisi fazla, halvetin ta kendisi. Düşün, görevli gelen manevi dostları düşün hepsi çekildiler, insanları sevmediklerinden mi? Hayır, çok mu sıkıldıklarından? Hayır, o ayrı bir olay. Ünsiyeti sıkça yapmalı, en zor iş ne biliyor musun? Ünsiyet halini bile evinde oluşturamadığın hal, en zoru bu. Alimle, zalimin aynı çatı altında bulunması kadar zor bir şey yok. 247 Allah bir yön göstersin. En zor iş Alim ile zalimin bir arada olması. Habil’i Kabil’i düşünün örnek o kadar çok var ki. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allahım, günümüz, gecemiz, yarınlarımız, bütün niyet ve fiillerimiz, davranışlarımız, aklımız sana yönelik, senin yolunda ilerlemeyi nasip et bize ya rabbim, Hükmüne uyalım. Amin. 248 2012 Yılı AGUSTOS ayında derlenen Yazılar. 249 Ağustos ayı kapak resmi : Neftli Gel-Git Ebru Necdet Emekli 04.03.2012 Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra suresi - 35/36. Ayetler) 250 Selam olsun 24.08.2012 Dostum, Allah diyelim, Allah. Mutlak varlığın, kainatın ve yaratılışımızın sebeplerini idrak edelim. Kul olduk, kûn emrine uygun muyduk? İşte onu bilelim, o nasıl bilinir dediğinde, o içinde mevcut, o eser senin içinde, özünde kayıttadır önce bunu idrak etmelisin. Sen sıratı müstakimi ahrette mi beklersin. Bre ey gafil, sıratı müstakim senin yaşadığın şahadet alemindedir. Her an o sıratı müstakimden geçmen beklenir, her an, oysa ahrettedir diye o bilinç ile yaşarsınız. Onu beklersiniz, kurdunuz köprüleri gel geç ey can, doldun ya ilahi bilgiler ile, sefer et hal et kendine, ey can. Makam senin makamın, makam murat içre olandır. Sende yaşayandır, sende yaşatılandır. Sen o makamın hayrını şerrini bilmez iken, rabbin seni oraya o makama oturttu, sen o makama uygun hilat166 giydin mi? İşte onu bilmelisin. Allahım elbiselerinizi kirden çirkeften temizleyin der, kulu da şaşkın şaşkın elbisem temizdir, hele hak kelamının anıldığı yerlere, giderken buna özen gösteririm der. Allahın istediği, elbiseyi yıka yıka giy demek değildir, Allahın giydirdiği hilattır, hilat. Biri marifet, diğeri tevhit, diğeri muhabbet, diğeri iman, sonu ise islamdır. Bu elbiseler içinde ancak bunlar zuhura çıkmaktadır. Beden kirlerinden bahseder, Allahın nuru Muhammedin nurunu cümle Muhammed ehli olan, kullarına nasip eylesin. O ışığı takip etmekte o ışığın seyri ile hareket etmekte, o ışığın seferine gönül bir takıldı mı, dönüşü yoktur geriye. Daim ileriye, daim o hedefe, ulaştırır rabbim kul istidadı nispetinde, ona el açıp onda olmayı diledi ise. Evet zaaflarınızdan ötürü sınanırsınız Eyvallah, birçok marifet ehlinin ne kadar çetin sınavlardan geçtiği bilinmelidir. Bazen cemalden sınanır bazen celalden. Cemal’de gereklidir celal’de. Celal, cemale yol açmıştır, celal olmasa cemal zuhura gelir mi? Onun cemal olduğu bilinir mi? Her biri birine Allahımın iradesinde hizmette. Külli irade ile rabbim dilediği her kuluna hidayet nasip etmiştir. Kul şaştı, yolundan çıktı, günah kimin? Kulun kendi fiilindedir, yoksa fıtratta her bir güzelliği rabbim kuluna hediye etmiştir. Aklı niye verdi? Aklın sıfatlarını bilerek yaşarsak işler daha da kolay olur. Bu geçişlerin daha münasip bir şekilde geçeceğini, şimdiden söyleyebilirim. Dedik ya meaş aklı, dedik ya meat aklı, meat akıl; sadece Allahın varlığını benimsemek, kabullenmek ve onun hükmüne boyun eğmek, bu akıl ile ancak ilahi yol seçilir. 166 Hilat : Osmanlılarda, ödüllendirmek için birine giydirilen değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan. 251 Öbürü meaş aklı; dünya ehlinin aklıdır, sadece ye, iç, gez eğlen. Alış veriş ile gününü geçir. Şehvet hırs, nefret, öfke, bunlar ile oyalanır durur. Oysa meat aklı benimsemeliyiz, onun çizdiği yolda yürümeliyiz, yanlışa dur doğruya ise tevekkül etmeliyiz. Sanma, sanma her şeyden habersiz gizlenir de yaparsın, oysa Rabbim senin bütün gizlediklerini bilir. Aşikar eder, dil susmalı gözler gönüller konuşmalı. Öyle iştiyak içinde ol ki dostum, ne istersen o gösterir sana. Neyi istiyorsan neyi diliyorsan, o büyük o yüce varlık sana aşina eder, aralar zaman zaman o perdeyi. Sadece aralar, niye açmaz da aralar dediğinde, o istidat o kabiliyet senden gelsin ki perde açılsın. O da nerede olur, bu mekanlarda bu yolculuk elbette zorlanır, niye yalnızlığı seçmiştir, irfan sahibi ehil kişiler, bilirler ki dünya ehilleri onu daima yolundan geri çevirirler. Ey saltanat meraklısı dost, bırak onun uşağı olmayı, sen içindeki sultanı dinle, onun himmetini al, onun nazarını kazan, bırak sana nazar etsin, sil o korkuları, geçir bu devreyi. Korku, senin düşmanındır bunu bil, şeytanı çıkar devreden, şeytanın esiri olma. O sana vesvese veren, olmayanı sana gösteren, daima hak yolundan alıkoyan, ezanı Muhammediyi bile dinletmek istemeyen, şeytanın eseridir. Bunları her biriniz bilin. Ezanın sesinde içinizde bir sıkıntı oluştu ise, hemen Allah’a sığının, önce bir abdest alın, Allahım sana sığınıyoruz, sen bizi bu gafletten kurtar, sen bizi böylesine şeytanın kulu kölesi olmaktan beri tut rabbim. Bunu isteyin, korku zaafları doğurur, vücut buldurur, öyle vücut oluşturur ki o vücuttan gün gelir korkarsın, amacı korkutmaktır, seni senden alıp seni heba etmektir. Bundan kurtulmaya bak. Hekim sen, kurtarıcı sen, sen kendine yardım et. Sen kendini dinle ve istiyorsan hak adına yap. Unutma korkuların hepsi boş, bir tek korkulacak Allahtır, o da yapamadıkların için. Yapamadıkların için korku oluşsun, tövbe çekmen için bile sana zaman vermiştir. Tövbe çek demiştir, çünkü af kapısı daim açıktır. Hayret vardır, Makam-ı hayret, hayret makamı’dır. Çok Hoş bir makamdır, gördüğü, yaşadığı, bulduğu delil ve nişanlara hayret eder, Allah der de, yüzü hep ona döner. Ayan-ı Sabitenizi nasıl yaşayacaksınız? Bu dersleri boşuna vermedik, İlahi Levh-i mahfuzda Allahın ilminde yazılı birçok sebepler var, ilahi kader planlarınız var, zaman dilimi içine ayarlanmış, gün geldiğinde onu mutlak kuluna yaşatır, korkuyla şunla bunla alakası yoktur, onu mutlaka yaşayacaktır. Fiilleriniz niyetlerinize uygun olsun, niyetler daim güzeldir. Fiillerinizden sorumlu değilsiniz bunu belirteyim sadece niyetlerden sorumlusunuz. Allahımın iradesiyle sizin iradeniz birlensin, Sen O, O sen ol. 252 Bir gün celallenir kükrersiniz, neden bu hali yaşadım demeyin, Celal sıfatını verdiyse olması gerekendir. Ama gidenin yerine bir başka güzelliği koyun, onu silmesi için devreye Cemal’i koyun, Celal gider, cemal gelir. Kulaklarınızı, hoş sedalara açın, dünyevi dedikodulara, insanların eleştirilerine, ön yargılara kapayın, sadece manevi kulaklarla duyun. Gözlerinizi, haramdan sakının, iç gözlerinizi de devreye sokun. Madde ile mana birlenmeli, sadece manayı yaşamak olmaz. Madde’ de yaşanmalı, o irade senin elinde olmalı, neye ne zaman nasıl bakacağına sen niyetinle karar vermelisin. Dil konuşmalı ama, önce kendini sonra karşındakini hoşnut etmek için, ona bir şeyler verebilmek için, bu da olmuyorsa sonsuza kadar susmalı. Eyvallah, gönülden aldım Eyvallah. Sınavlar ağır gelebilir, bunda amaç nedir? Bunu söyleyeyim ve bunun üstünde fazla durmayın, süzülmektir murat, süzüle, süzüle, elene, elene, çeri çöpü temizlene, temizlene, olması gerekendir olacaktır. Yalnız mı bırakılır? Asla, ama onu o sınavdan çıkarmak yetkisine sadece yüce Rabbim karar verir. Sadece seyredilir, nerde daraldı ona yardım uzatılır bunu unutmayın. Hiçbir varlık Rabbimin yardımından uzak değildir, her ne kadar kötü fiiller niyetler içinde olursa olsun, rızkını kesmeyen Allah’ım onu yardımsız da bırakmaz, onu güçsüz de bırakmaz. Allah, insana kaldırabileceğini verir, kaldıramayacağını vermez. Unutmayın; Süzüle süzüle, elene elene bir çok zaaflardan temizlenmesi gereken bir çok dostlarım bunları yaşayacak. Her birinin farklı, kimi çocuktan, kimi anadan, kimi babadan. Sen hep ağlayarak seherin bir vaktinde aç ellerini Yüceye, O imtihanın zuhuru senin temizlenmen içinse; sen gözyaşlarınla yıka orayı yıka, öyle yıka ki, o gönlü Allah’ımı hoşnut et. Ona sığın, onun yanında, içinde olduğunu bil ve ona yaslan, tek güç O. Ben hiçim, hiçliği bir kere benimseyin, sözle değil yaşayarak. Bunu yaşamalısınız, yaşamadıkça karşıdan seyirle anlaşılmaz. Boş vaatlerden geri durun, bir can dostun sıkıntısına el vermek, birçok eller de o can dost için yardıma hazırdır, bu bilinçte olalım. Zoru kolay kıldı isen, onu sana yüce sebep hasıl etti ise, bunda susmak yeğdir, gerçekte olması gerekendir. Her ne kadar inciniyorsa da, her ne kadar gönlü hüzün doluyorsa da, bunu hissettirmeden, bunu söylüyoruz bir daha hissettirmeden. Korkular silinmeli, bu beden sana lazım, bu bedeni o acılar içinde muhafaza etme, karanlıkların ardında sana seslenene kulak ver, o ışık sende var, korkular söndürür bunu iyi belle. 253 La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allah, Allah eyvallah, hu dostlar, hu canlar eyvallah. Sakın şüphe etme gelen sözlerden sakın ha, bir de iki, ikide bir olur, o keyfiyet kuluna aittir, Rabbin neyi murat etti ise o sana serzeniştedir. Hakikat ehli olmaya bakalım, zor olabilir, sen iste Allah onu kolaylar. Birçok nişanlar var önünde, birçok delili ifşa etmiştir kulun peşi sıra, onları görmeye çalış, göremedin içine dön içindeki alemleri seyret, içindeki alemlerin birini seyretmen sana bir feyz kapısı açar. Haydi Eyvallah, “Ve la havle ve la kuvveti”, bu ara çok zikredin. 254 2012 Yılı EYLÜL ayında derlenen Yazılar. 255 Eylül ayı kapak resmi : Battal Ebru üzerine Çiçek Ebru çalışması – Necdet Emekli 03.02.2010 Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah'ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.(Tevbe suresi – 116. Ayet) 256 Selam olsun 14.09.2012 Selam olsun dost, kapın ziyadedir uğramasın ziyana. Dost, halin miyardadır, bırakmasın kendini ifşaya. Hakikatın nuru ile otur git sofraya, rahmet dolsun, makamımız bizi bağlasın o nura. Gel can gel, sende otur o sofraya, bak alınası öğütler var, bak seyri sefer edecek vasıtalar var. Bir dua gelirse, bilki o senden değil O’nun izni ile. Dualar bazen neden yerini bulmaz derler, o kadar dua ettik de işim olmadı, beni bu zaruretten kurtarmadı derler. Bre ey gafil, bir bilsen o dualar bir süre askıya alınır. Nedeni ise Allah dua edenin sesini sevmiştir, onu dinlemeyi, onun yakarışını özlemiştir, bunu ister. Allah sevdiği kişinin duasını bazen kabul etmez bekletir, çok bekletir. Sevmediği kişinin duasını da çabuk kapısından hemen verir ve geri çevirir. Unutulmasın. Dilenciye kapı açılır, eline para verilir, buyur edilir mi? edilmez, hemen kapı kapanır, sevilmediği için. Bunlara çok dikkat edin. Kötü düşüncelerden, şüphelerden beri durun beri. Allah duamı kabul etmiyor, onca gün, onca zaman dua ettim, hiçbir olay gerçekleşmedi, sakın deme. Allah sevdiğinin çilesini kat kat eder. Çünkü onun yaklaşmasını yakarışını öyle özlemiştir ki, onunla ünsiyet haline girer, olay budur. ‘Bir dua ettim hemen işim oldu’ dediğinde sanma sevilen kulsun, bir düşün, bir düşün; neden onun üstünde bu kadar yük var? neden bu sınavlar hep başarısız? Sakın deme. Yargının her halinden uzak olun, yargı, kötü zan insanı mahfeder, zaaftan zaafa düşürür. Öyle kapılar vardır ki; Bir çabuk kapısı, bir de ağır kapısı, o kapıda oyalanmak Allah’la ünsiyeti kurmak içindir dostlarım . Veli Hacı Bektaşi’dir, selam olsun, geceniz ilahi nur ile nurlansın, ilahi aşkı, nazargahta ağırlansın. Bir nazar etsin ki, veli dostlarına, o nazar ile yürüsün yol alsın. Hasbin Allah ve nimel vekil(3). Sen sanırmısın ki bu yol kolay yürünür, elbette zorluğu olacak. Senin istidatın ve kabiliyetin hangi ölçüde ayar bulmuşsa onlar sınanacak. Siz bu sınanmaları sınanma mı sanırsınız? Buna da şükür ve hamd ederim. İnsan-ı Kamil olmak, o yolda seyr-i sefer etmek hiç de kolay değil, yeter ki dönme yolundan, yeter ki vazgeçme bu yolculuktan. Ak ile karanın bir arada olduğu gibi, onların içinden Rabbimin ayırması gibi. Bu ayırmayı nasıl yapar; Seven sevilir, Sevmeyen sevilmez. Ne kadar seviyorsan Rabbini o kadar sever seni, ne kadar sırt dönüyorsan Rabbine, o kadar uzak tutar o kulunu kendinden. Gafil olma, arif ol, gafil yanıltır, gafil seni oldukça uzaklaştırır. Hakk’a arif ol, Hak kitabına arif ol, İlla Allah de’de onda müştak ol. 257 Bir esin gelir yüreğine; İlahi nur’dandır de, hamd et verilene, unutmaman için kaydet deftere. Bir gün o zuhura çıkacaktır, o kuluna aşikar olacaktır. Bekleme ne gün, ne zaman diye, uymaz günün gecen o alemdeki ne geceye ne güne. Gün bedellisin, bak bu dünyadaki yapacağın işlere. Eğil, bir kere eğil, Kur’ansız yol alınmaz, bu sözler’de Kur’anın önüne asla çıkarılmaz. Önce Kuran, önce kuran. Sayılmayı değil, saymayı iste, övülmeyi değil övmeyi bekle, ben överim, neyi sayarım deme, övülecek sayılacak İlla Allah dedirtecek, Resulüne uyulacak. Onlar ile yol buldun, buldun. Bulamadın, yaya kalırsın, an’da sana el dokunup da seni o yoldan geri çıkaracak. Hazır aşın yiyicisi boldur, aş hazır değilse bekleme sofrayı derim, önce aş’ı hazırla sonra sofraya davette bulun. Hak adına yaptığın her işte mutlak Allah’ın muradı vardır. Allah için yapmadığın, kulun gözüne girmek için, gönlünü fethetmek için yaptığın her işte sadece senin için bir beklenti, bir övünme vardır. Gurur önde olmasın ey can, gurur kül eder insanı. Oysa sen Kün emri ile geldin meydana, Adem’sin, Adem içre Adem’sin. Adem olmanın vasfını taşıyorsun ona layık ol, onda O olmayı dene, Onun seyrini tamamla. Gidiş nereye mi? Gidiş, Elest Meclisinde verdiğin ahdedir, o ahitte nelere evet dedi isen o hale gelip orada olmak, Allah’a verdiği emaneti iade etmektir ey can. Bunu unutmayın. O Elest Meclisine geçiş, gidiş orayadır, o safiyet makamındaki hale teşrif etmektir. Allah’ım yoculuğunuzu iyi hal üzere etsin. Dili günahtan, gözleri günahtan, kulakları olumsuzluktan, kalpleri nifaktan, şirk illetinden muhafaza buyursun. Kendimi bilmiyorum, bil, bil ki yol bulunur. Rabbim, sen kendini bilmedikçe uzak olur, aşikar olmaz kuluna. Gör içindeki güzelliği, pir et o alemlere, öyle alemler gizlidir ki sende her biri zuhura çıkar, perde yavaş yavaş açılacak. Aşikar ol, mest ol, dilin sussun, ifşaya167 sakın yönelme, gördüğün sende gizlensin, sırrı ifşa etme. Hak için, halka hizmette ol, birinin yarası varsa sende olduğu zannını versin ona öyle yaklaş, yoksa onun acısı onun yarası hissedilmez olur. Eyvallah, eyvallah, eyvallah. Ne Makamlar var, ne kapılar var, ne perdeler var, kolay değil nefsi teskiyelerin halledildiğinde perdeler yavaş yavaş aralanır kuluna. O zaman, O’nun gerçeği ile karşılaşırsın, Allah’ım bu nasıl güzellik! Allah’ım bu ne, der şaşar kalırsın. Hayret makamıdır, Hayret-i İlahi Makamı’dır. 167 İfşa : Herhangi gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. 258 Zaafa düşmeyin, kim ne yapıyorsa yapsın “onlar hiç ibadet etmiyor, namaz kılmıyor, hep böyle gider gelirler” sakın demeyin. Bilemezsin, belki o halde görünür, kul gözü önüne o halde aşikar edilir. Haydi eyvallah. Ceddim Muhamed Ali’dir benim, unvan değil soydan aldım kelamı, Ben bildim bileli, Hak adına onunla oldum, sarıldım Kur’ana. Hamurum mayam oydu benim, Ceddim Muhammed Ali’dir benim. Erenler kervanına takılan zat-ı mutlak ile günü oyalar, sen bildi isen ceddini sorarlarsa dersin Muhammed Ali. Bir gariptir yakasız mintan giyene, bir gariptir gönlü Allah ile dolup bilene, sorarlarsa yolun nereye? Dersin ki; Muhammed Ali’ye. O öyle bir eşiktir ki, geçilesi izin bekler, O öyle bir arif’tir ki içinde hak sevgisi olanı bekler. Sen seni bilesin, ecdadını Muhammed Ali diye bilesin, Aşk ile yanıp, kül değil, Kün emri ile dolup boşalasın, La ilahe illallah Muhammed en Resulallah, Ceddim Muhammed Ali’dir benim. Ayakta durdun mu Elif’sin, Rükuya vardın mı Dal sensin, Secdeye vardın mı İnsan-ı kamil’sin. Her şeyin ötesinde sen Adem oğlu Ademsin(Hz. Ali’den) Selam olsun 19.09.2012 Geldik eşikteyiz, eğildik huzurunda O’nun emri ileyiz. Bu öyle bir eşik ki, içi ve dışı Muhammed Ali’dir. Murad ise Nişan-ı İlm-i Ali’dir, bir kapısı Hasan diğeri Hüseyin’dir. Aşk ile nuru ile dolmak kulundaki ilahi şevk’tir. Zaruret içre varsa zaruretin hayıflanma ey can, hikmetindendir, bunu bilmelisin, Neden? dediğinde yabanda kalansın. Hikmettendir deyip sarıldığında O’nun yolundasın. Yol azığı ne ile tamamlanır ? Önce azık nedir? onu tanımlamalısın. Azık; bilgi, edindiğin liyakat ve Hak yolundaki ilim’dir, ilahi ilimdir. İnsan okudukça bilgi sahibi, ilim sahibi olur ama, asla bilge olamaz. Bilgelik Allah’ımın öngördüğü özel seçtiği kuluna verilen nişandır. Bir çok ilim sahibi okur okur da bilir, öğrenmek isteyenleri de bu yolla eğitir, eğitir amma Aşk yoktur, sözler kitap yazısından ibarettir. Bir de var ki, okumadan gönül bu ilim ile dolmuş, söylediğinde Aşk oluşmuş ve öğretiyi alanlarda da o aşktan damlalar mevcut olmuş. Bu kalıcıdır geçici değil, bu seçilmişliktir, seçilmesi gerekenler değil. 259 Ne haller vardır ki, dil sustukta onlar konuşur, ne diller vardır ki konuştukça halleri heder eder. Her fırsatta Rabbimin izni ile açılası dil gerek, her imkanda bu öğretileri alacak o feyzi içinde duyacak dost gerekir. Hakikat öyle pırıltılarla doludur ki; sarar da sarar kulunu, örter tüm günahları yazar haneye bol bol sevapları. O hakikatin nurunu cümle ile paylaşalım, o hakikatin nurunu, gönülleri coşturalım. Nur’dan giydirdiler bana mintanı, ifrata düşmedim çünkü tanıdım bildim hakikatı. Silindi bütün zaaflarım, silindi bendeki ben mevcudatım, ne vasfım, ne ismim, ne sıfatım. Önceden mi, sonradan mı, oluşana uyum sağladım. Bir ses ünledi; ‘namaza hacet yok, sen ben’desin, daim zikir’de, daim namazdasın. Kılma namazı, ben kılayım onu, uzak dur zikirden ben yapayım o zikri’. Bu İnsan-ı Kamil vasfıdır, her şey silinmiş hiçliğe dönüşüp O’nda O olmuşluk halidir. Evet bu hale gelebilmek elbette kolay değil, hele hele dünya gününde bunlara sahip olmak, orası hiçde kolay değil. Ama şu var ki hiçbir şey istemeden beklentisiz, Allaha yürüyen, Onunla birliği kurmak isteyen dostlarıma bu yol zaten açılır. Yürü dost, yürü bakma sağına soluna, hele hele hiç bakma geride bıraktıklarına, bir hedef belirledin koş oraya. Menzil seni bekler sense menzile gitmek istersin koş, hiç düşünme ne karı ne zararı, elbet kardasındır, dalmazsan sağına soluna elbet kazançtasındır. Yaklaş der, ünler sedası gelir kulağa, gel dostum, gel kulum yaklaş bana. Bu yolun ötesi berisi yok, hele hele geriye dönüşü hiç yok, maazallah bundan sakınmalı. Her hadiseyi abartmadan yaşamalı, hayatın gül gülistan olabilir olmayabilir de ama sen o hayatı gülistan edebilme yetkisine sahipsin, bu verilere sahipsin onu sen o hale getirebilirsin. Kurak toprak değil senin bulunduğun yer, orda soluk almana gerek yok canlandır toprağı, ek at tohumları. Elbette sevgi tohumu, elbette barış tohumları, yeşert o senin elinde, Allah bunu bekler kulundan. Birçok gönüller vardır ki, orada hep gözyaşı mevcuttur, hüzün mevcuttur, acı mevcuttur, o gönülleri sula sevgi tohumları serp oraya, yeşerir mi yeşermez mi, bırak tevekkel ol, havale et yaradana. Ne ekildi de yeşermedi, toprağa ne düştü de gelişi sürdürmedi. Ayet nedir bilir misin? Ayet nedir sizce? Ayet; Nişan, delil, ispat, Kuran’ın yüceliği, kulunun aydınlanması için gizlilikler, onun için her yerde Allah’ın ayetleri serpilmiştir. Allah’ın büyüklüğünü kudretini anlatan deliller, ispatlar, sahife sahife yazılan, gün gün okunan, gönül yolu ile onları algılayan, anlamak için okunan, her cüz’de kendi cüz’ünle bütünleşen hale getirebilme sanatıdır. 260 Dostlarım, dostlarım, toplantıların önemini her birimiz bilmek zorundayız, bu yolculuk ciddi bir yolculuktur. Murad edildiniz, bir araya getirildiniz bunun hazzını birlikte yaşamak zorundayız. Tekamülleriniz için bu yolculuk mutlak zaruridir, olması gerekendir. Oturduğun yerde dünya sözleriyle lakırdılarıyla tekamüle yol var mıdır? Tekamülleriniz için sohbetleri çoğaltın, marifetleri çoğaltın, hidayet kapıları ardı ardına açılsın. Ne çok makamlar, ne çok kapılar, ne çok mertebeler daha nelerle karşılaşacaksınız. Yol yakınken deyip geriye dönüş olmasın, hazırlanmışsa sofraya sahip çıkalım, hazırlanmışsa böyle bir gece, böyle bir haz alma merkezi, o merkezde olmayı birlikte murad edelim, edildi biz ona yönelelim. La ilahe illallah muhammed en resulullah. Allah, Allah, Eyvallah. Sormak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz, yolla alakalı makamlarla alakalı, tekamülleriniz ile alakalı neyi öğrenmek istiyorsanız hazır olun sorun. Uykuları bölün ara verin, biraz onları terk edin, sizi bekleyenler var, kalkıp birlikte el ele bağlayıp da dua edelim diyenler var, onları bekletmeyin, size bir ipucu, Allah demeyi birlikte özleyenler var. Eyvallah. Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala al-i seyyidina muhammed. Aşka meyletti dostum, bırakır dünya rahatını, derdi ne minder, ne posttur onun. Bu öyle bir ahittir ki ilahi hikmetin zuhuru bu yaşadığı dünyada görülecektir. Ahit sözünü her canlı verdi; Çiçekler, böcekler, bastığın toprak bile neyi üretip, neyi üretmeyeceğinin ahdini verdi. Sen zannediyorsun ki ahid insana mahsus bir sözleşme. O varlığın icabıdır. Külli irade neyi murad etti ise kulu o nispette gönülden isteklidir. Yine aslında her şey O’nun elinde, O’nun emrindedir, yapan O, yaptıran O, öğreten, öğrenilen, öğrenci-öğretmen hepsi O, sana besi’yi veren de O. (Besi: Rab sıfatı ile seni besleyen, hem batıni anlamda beslenme, hem dünya hayatındaki nimetten beslenmedir.) Birçok öğretileri, ben okudum da bildim diyemezsin, bu öğretileri damla damla içine akıtan Yüce Allah’ım sana vermeseydi neyi öğrenebilirdin. Dersler ağır olabilir, çözümü Rabbim dilerse kolaylaştırılır, sen yeter ki istekli ol, istedikçe biz veriririz. İstemeden kandil yanar mı? Kandili yakmak için önce ışığın sahibi devrede olmalı, birde o kandilin ışığını verilecek kimse bulunmalı. Kul, Allah işbirliği içinde hazır olmalı, olay bu. 261 O’na dönüştüğünde, Külli iradeye seçim yapıp ona döndüğünde, onun veçhinde olmayı tercih ettiğinde bütün tanrısal sıfatların işleyişe geçtiği yolculuktur, bunu unutmayın, nefsi sıfatlardan soyunup yeni elbiseler giymektir, aslında murad edilen de budur. 168 Hayatı önemsemek, hayatı benimsemek, onunla uyum içinde nefes alabilmek, insanlarla mahlukatla, nebatatla, bütün varolmuş var edilmiş her nesne ile kucaklaşıp sevgi birliği içinde yaşamak elbette çok güzel ve bunun yanı sıra ilahi planında devreye girdiğinde hem ilahi alem, hem dünya alemi birlikte sana birçok sunumlarını sunar. Yazıdaki farklılığı hissedebildiniz mi ? Zekanın bilincine göre her olay işleyiştedir. Zekanın bilinci, İdrakin bilinci, duyguların bilinci, her halin ve davranışın bir bilinç sistemi vardır. Sen bu bilinç sistemini çözemedikçe, ondan uzak, uyumsuz halde yaşamakta iken asla hiçbirşeye sahip olamayacağını bilmelisin. Gerçekle yüzleşmeniz tanrısal yakınlığın bir parçasıdır unutmayın. Size bu yazının farklılığını sordum, söylemek isteyen varsa söylesin, neyi fark ettiniz burada? Hakikat tohumlarını, her biriniz farklı bölgelere atmaktasınız bilerek veya bilmeyerek. Ama şu bir gerçek buna inanıyoruz, hepsinde sevgi mevcut. O bilinçte olmasanız bile sevgi ön planda işleyişte, sevginin bulunduğu her ne olursa olsun insanın hayatındaki birçok dönüm noktalarını hakikate çıkarır. Her ne kadar zorluk içinde olursanız olun, önceki derste zaruretten bahsedildi, acıların acısı zaruretlerin zarureti, içinize döndüğünüzde kat kat alem içre olduğunu bir görseniz, bir görseniz o işleyişe ona bir tanık olabilseniz. Buna kimler tanık oldu diye de soruyorsunuz. Velilerin her biri buna tanıktı, İnsan-ı kamiller buna tanıktı. Onlara tanık olduğunuz zaman size her şey yabancı olur, her şey. Çocuğunuz bile yabancı kesilir size, gönülden hepsini silkip atmışsınızdır, unutmayın. Orada bir tek sizin gönlünüzde istiva169 eden sadece yüce Rab’dır, orda bütünleşmektir, O sende, sen O’nda olmaktır. Evet, Sananda dersi verdi, teşekkür ediyorum, gecenizi hayırlıyorum, umutlara vaat edilen umutlu günlere, umutlu yolculuklara ve vaat edilmiş özel günlere sizi çeksin diyorum. Amin, Amin, Amin, gerçekle olun, esenlikle kalın efendim. Dişil’in, Eril’in ne olduğunu biliyormuzunuz? Dişil ve Eril? 168 169 Allahın Vechi : Allahın kudret ve kuvvet sıfatlarının açığa çıkışı, İstiva eden : Yükselen, yönelen, bir şeyi eşit ve düzgün olmasını isteyen, 262 Tanrı dişil’dir, Eril değil, Evet o devredesiniz o işleyişte, plan ona yöneldi, dişil çok önemlidir, Eril’den çok önemlidir. Allah Kur’an ayetlerinde (inanıyor iman ediyoruz) kadını örneklemiştir dikkat ettiniz mi? Neden? (bu çok düşündürdü sizi) evet yaratıcılık olduğu için kadına özel bir yaratıcılık gücü ihsan ettiği için. Onun için Tanrı dişil’dir. Kadından verir, kadını örnek verir, kadın çok önemlidir, kadına duyulan ilahi aşk neyse bu kadarı yeter, bunu söylemek istedim. - İslamiyette neden kadın ikinci plana itilmiş? - Bilinçsizce, ülkemizde de böyle hala aynı şeyler devam ediyor, çok acı çekiyor, - Evet, inkar edilmiyor yaşandığı, yaşanan her şey gözler önüne serilmiş durumda, ama onlar inkar edebilir, itilebilir, itebilir, reddedebilirler, önemsemeyebilirler. Tanrı katında ilahi hikmettir, hikmete bağlanmıştır, Tanrı ile kadın arasındaki iletişim bir farklıdır, unutulmasın, çünkü o devrede, onun açığa çıkmasına az kaldı. Kötü hiçbir şey yok, her ne olursa olsun, layık olduğu için geliyor bunlar başınıza, unutulmasın, siz seçtiniz, Allah da ol dedi. Olay bu. Ne olursa olsun, hasta kişilere, milleti yanlış yönlendiriyor, olumsuz şeyler yapıyor, bırak onu senden iyi bilen Allah var. O dilerse bıçak gibi keser, bütün yanlışları önleyen O’dur. Demek ki, birçok şeyler olması gerektiği için böyle oluyordur, fazla irdelemeyin yargı yok, susmak var. Dua edelim. Rabbim, sen her şeyin en güzelini bilen ve verensin, Senden gelene eyvallah diyebilmeyi, Senin her işte öncelik tanınmanı, bütün İslam alemi ve Hıristiyan alemi, bunu idrak etmelerini sen onlara nasip et ve sen onlara izin ver Allah’ım, Neye izin verecek? ver Allah’ım, Seni tanımalarına Allah’ım, seni bilmelerine izin Sen her şeye muktedir gücü yeten Rabbim’sin, bizleri ve bütün kainatta var olan her zerrenin sana yönelik işleyişte olmasını nasip et Allah’ım. Amin. Birde tırnaklarınızı keserken, saçlarınızı kestirirken, unutmayın, sakal ve bıyıklarınızı kestirirken önce gusül abdesti alıp Allah’tan izin isteyin. Hepsi kutsaldır çok önemli şeylerdir, sen tırnakların ne olduğunu bilirmisin. Haydi eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 263 - Bir de tekamüllerimiz ile ilgili bilgi verebilirmisiniz? - Her güzel eylem ve fiilde bir basamak yükseğe çıkıyorsunuz, rücu etmektir bu, nüzül değil rücu etmektir. İşte tekamül bu. Bu tekamülde neler olur hangi haller olur onuda söyleyelim. Bir kere huzur her zerrene yayılır, bilinç farklı işleyişte olur, artık bir şeyleri fark etme yetisine sahip olursun, kulağın güzel şeyleri duyar, eskiden çok kızdığın olaylara kızmamayı bilirsin, kızmamayı öğrenmiş olursun, affedici olursun, her olayda öncelikle sabırı ilke edinirsin, bunlar oduğunda işte tekamüle atılan bir adımdır. İsyan, isyan, isyan, tekamülün ‘T’sine sahip olamayan insanlardır. Ve bulunduğunuz toplumda mutlaka Allah sevgisini aşılayın, Allah bilincini nakşedin. Kuru kuru merhaba nasılsın, iyi misin ? Bu muhabbetlerden mümkün olduğu kadar uzak durun, bunlar sizi uzaklaştırır, araya çok kalın perdeler çekersiniz. Hep Allah sevgisini, Allah’ın nelere sahip olduğu bilincini aşılayın. Güzel şeylere sebep olun, ola ki bir güzellik de Rab size yapar, unutmayın. Sen ona ne kadar hizmet edersen misliyle geri döner, olay budur. Ama asla menfaat bekleyerek yaklaşmayın, çıkarın peşinde hiç mi hiç koşmayın. Ben şunları yapayım da karşılığında da şunu bekleyim, bu olduğunda zaten her şey kesilir bunu da unutmayın. Sevgi ile koşarak gelirsen, sevgi ile toplar’da Allah sevgisini nakşedersen bunda ilahi güzellikler mevcuttur. Işıklar görürsünüz dostun gördüğü gibi, o ışıklar o kadar önemli hallerdir ki, o ışıkları önce içinizde sonra aleni görüsünüz, aşikar eder rabbim size. Evet anladınız mı tekamülün oluşumunu. Her şeyi ekvanda seyredin(Ekvan, kainatın tamamı sizlerin gözünde ekvandır.) Bütün yaradılmışları seyredin, ağaçlara bakın, öten kuşlara bakın, yerde yürüyen solucana bakın, her biri, her biri hepsi Allah der, hepsi ona gözünü yukarıya diker de Allah der, onları siz duyamazsınız. Hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığına’ da şahit olun. - Denizde balıkların birbirine karışmadan yaptıkları aynı hareketler neyi ifade eder? - Balık çok önemlidir, balığın rüyası da önemlidir, balık seyr-i sülük yolundaki İnsan-ı kamil’dir, olay bu. Her şey dönüşte nereye dönüşte, aslına dönüşte, sen kainatta her şeyin sabit olduğunu hiç gördün mü, belki şu baş ve gözler onları göremez ama iç gözün var ya, gönül gözün, onların hepsine tanık. Ama önüne kara kara perdeyi çektiysen neyi görürsün. O kara perdeler ne biliyormusunuz? O dünya sevgileri, hiç kimseyle paylaşamadığınız sevgiler, perdeler odur. onun sevgisini hiçbirşeyle paylaşamazsınız, o bir başka sevgidir, işte onlar kara perdedir. Perdenin yanı sıra bir de duvarlar örüyorsunuz, Allah onlardan muaf tutsun diyelim. Öyle dua edelim. 264 - Madde alemindeki ihtiyaçlarımız da perde mi oluştur o ince çizgiyi nasıl ayırt edebiliriz? kimse demez, parayı Madde aleminde, maddeyi yaşamayın kazanmayın kimse demez, Allah tembel insanı sevmez öncelikle, onun için parayı kazan, yemeğini, ekmeğini zikrini her şeyi dengede tutmak onları koruyabilmek önemlidir. Kazandığını paylaşabildiğin nisbette ama sana gerekiyorsa paylaşman şeytan işidir, unutma. Şimdi sana lazımken sen boşver vereyim dediğinde o şeytan işidir. Onun için bunlara dikkat edin ama mümkünse imkan varsa paylaşma demem, Allah için yapılan her şey değer bulur, hiçbir şey değersiz değildir, bir verene bin verir Kur’anda başak misalidir. Ama kendin zordaysan vermene gerek yok, ne gösterişe ne de vermene. Küsleri barıştırın, yanlış iş yaptığını sen fark ediyorsan onu doğruya çevirmek senin görevindir. Allah’tan yardım iste ve çevir, en büyük kurtuluştur, kurtuluşa’da Allah bir kulunu sebep göstermiştir o sayede kurtulur, küsleri barıştırın. La ilahe illallah diyelim muhammed en resulullah. Tekrarını nasip et Allah’ım. Bizi dinlediğiniz için Allah sizden razı olsun. Selam olsun 21.09.2012 Selam olsun. Nasıl anlatayım? Bazen bütünüyle varım, bazen yokum ben. Bazen güneşte küçücük bir leke misaliyim. Bazense denizde koskoca bir dalga, dalgayım ben. Benliğimden hiçbir haber yok. Bazense bende beni anlatacak çok şey var, dedi, söze Yunusum selam ile girdi. Hak erenleri toplar da, gönülde aşk duyanı halkaya takar da, bir rehber edasıyla için için hak ile ünsiyete dalar da, yine de kendinden kendine dönmeyi, haktan söylemeyi, o ilahi meşk ile elleri hak için bağlamayı, bir hizmet sayar. Oldum demez olanı arar gözüm, buldum demez bulmayanı arar gözüm. Gün olur ağlar, gün olur tevhide dalar. Gün olur başka surette göz önünde ağırlanır. Sonra döner sorar kendine Yunus yine dellendi. Ben kimim hangi surette, hangi haldeyim, bir bilen yok mu? Bana beni gösterecek kim var senden başka, Her an bir yanış kovalar Yunus’u, her an. Ocağı yaktık, meclis tamamlanır. O ateşin dumanında hak kokusu her yere yayılır. Allahım, dedik geldik, diz büktük de nefsi yere serelim dedik. Dönüp sor kendine neyi ne kadar serdin yere? Sözde serilir amma, Haldeyse bir adım geri, bir adım geri durulur. Neyi aldık neyi koyduk kefeye? Alış tamamlandı mı, o emanet hangi halde O’na vardırılacak, o Hal ile tezgâha kondu mu? Be hey gafil oyalanma! Bu 265 gün de gece oldu. Yarın gün doğacak ama orada belki o nefesin geceyi bulmayacak. Hazır mısın? Yapamadık, yapamadık Hak katına bir türlü evimizi ulaştıramadık dediğinde onun hesabı aynıyla sana sorulacak. Eteğini tutan kimdi, ellerini arzda bağlayan neydi? Duyduğun pişmanlık sadece dilde gevelemenden ibaret. Eğer uyanış, hale inseydi çoktaaan O’na ulaşılır, O’nda bir olunurdu. Ben de derim ki gönülleri yoklayalım, bu sözleri bir kenara atalım. Yapamadım, diyemedim, duyamadım, göremedim demektense, ya o yola başımız eğik girip Allah diyelim, ya da bu yola girmeden el etek çekip maddeye dönelim. Bu yolun yolcuları geldiniz bir geriye bakın. Neyi aldınız, ne oldunuz bir sorun. Yanış arayışta aslında. Yanış sadece dilde olmamalı, varışa kement atmalı. Menzil her var edilene açıktır. Hedefin yolu şaşırmışsa topu başkasına atma. Gayret Allahtan dedik diz çöktük, koyduk secdeye başı, huzurundayız dedik. Allahım yüzüm karadır benim. Hangi yüzle geleceğim, emaneti ne şekilde sana geri vereceğim? Gece gündüz bununla, bununla olalım. Bu gün namazı kıldın, yarınsa boş verdin, hiç başlamamak bundan çoook iyiydi dost. Başlamaman çok daha iyiydi. Ya beş vakit kılınır, ya hiç başlanmaz hesabı da anda unutulur. Eyvallah, gönülden geçene eyvallah. Bu yol mazeret kabul etmez. Hakka Arif olmayı bekler. Bu öyle ince bir yol ki, zordan çok kolayı var. Siz bunları da göremeyecek kadar gafil olmayın. Arif olmanın yollarını arayın demiyorum. Hiç değilse yapamıyoruz, alamıyoruz demektense hiç başlamamanız önerilir. Kabul geldi hacetime oturttu Rabbim necatına. Ne Hak diyenleri gördüm ki gönülleri haktan beri. Ne halk diyenleri gördüm ki gönülde Haktan gayrı hiçbir şey yok. Bir yudum su, bir yudum su, İlahi emrin karşısında sadece bir yudum su, İlahi feyzin karşısında sadece sadakat ve hidayet nuru, Sakın bölme beni benden. Ben bütüne hizmetteyim. Övgüden uzak, makamı belirlemeden, ben bir hiç, hiçim. Yunus verdi sözü süsledi her birini, koy başı secdeye verdiğin sözü tut hak diye diye. La ilahe ilallah Muhammed ür Resullullah. Selam olsun 26.09.2012 Selam olsun, hak adına gelenler, tevhid birliğine iman edenler yol birdir. Hak ezelde yolunu belirledi. Güzel dedi de bütün güzelleri sevdirdi. 266 Düşünecek olursan çirkin yaratmadı. Çirkin gördüğün senin kendi çirkinliğindir. Bu böyle bilinmeli. İlahi nazar önce Hak’tan kuluna hitaptır. Bir Veli’ye görev verir de, bir nazar et. O iştiyak kuldan kuluna hediyedir. Ama öncesi Hak nazarı geçerdir. Zaaftan zaafa dedik ya düşmeyelim, hayır dedik ya bu yolu hayır bekleyelim. Şer olan her hal ürkütmesin bizi. Birçok kırılmalar, birçok yok olmalar, bir çok olumsuz haller görülecek. Plan dahilinde gerçekleşene kul söz etmeyecek. Sen bak kulluğun icabına, sadece duanı gönder o hallere. Öyle içten dua etki her zerren birlensin o anda. En çabuk kabul olan dua; birbirinden habersiz edilen duadır. Herkesi duaya davette bulunun. Allah demeyi çokça isteyin. Allah’ım birçok kavimleri yaktı, yıktı geçti. İnananlarda bununla birlikte yok olup gitti. Peki, bu insanların suçu neydi deme. Onlar görevlerini böylece tamamladılar. Allahım’ın, her zaruretin arkasından verilecek mutlak bir nimet ve hikmeti vardır. O kapı onlara açılacaktır. Ama geçiş zaruretten olacaktır. Bu Rabbimin yasasıdır. Dünya ile ölçülemez. Dünyadaki yasa ile bir tutulamaz. Bütün göçmüşleriniz bütün olanlardan haberdar. Siz üzülüp ağladığınızda onlar sessiz kalırlar. Çünkü ardından gelen olaylara vakıftırlar. Selamette olun. Rahman Rahim olan Allah her kuluna güzellik murad etti. Fıtratı ona göre ölçüp biçti. Kötü bir şey vermedi ve kendi hesabını kendin göreceksin dedi. Sen sorgulayacaksın kendini ve sen sorgulanacaksın. Bak, öd ağacı kokusu geldi, Cennet kokusu geldi. Müjdeler olsun, Allah’ım şükürler olsun, olay budur. Bir de nefis verdi. Nefis, ruh ve kalp. Üçü bir arada. Bunların çatışmaları olması gerekendir. Burada akıl verdi. Öyle bir hal edeceksin, bunların uyumu için bir çok deneylerden geçeceksin. Ta ki hakikatın sırrına erene kadar. Ersen de erdim, erdim diyemezsin. Aslında her birinizde mevcut olan ilahi nurdan var. O nuru daim koruyabilmek ve o nuru karartabilmek, Zulmete dönüştürebilmek kulun iradesinde. Siz onları artık biliyorsunuz, açık olun. Her açılışta bir şeylerin ilahi keşfi tamamlanmıştır, açık ol, hakk’a aç yüreğini O yağdırır rahmetini. Hem rahmet-i ilahi sarar bütün alemleri, hem de zulmeti karanlığa düşürür küfredenleri. Sen murad için Hakk için varolduğunu bil. Sen Hak için hizmette olduğunun görevini aldın, onu üstlendin yardım bekledin. Muradımız o yolculuğu birlikte tamamlamak, muradınız zehirleri bal edebilmek, her cana onu sunabilmek. Zehir, bal olurmu deme, niyete göre değişir tat bulur. Zehir de 267 görevdedir bal gibi, küfür de görevdedir şükür gibi, zulmet de görevdedir güneş gibi. Hayırlı gelecekler, hayırlı bilgiler. Azdan çokdan aldık muradı, hayır dedik paylaştık dost ile aldıklarımızı. Ayar bulmalı gönül ayar, ne diğerini diğerinden fazla ne de daha aşağıda, o ayarı gönül buldu ise denge oturmuştur. Kul gözüyle değil Hak gözüyle seyret, dengeleri O’nun gözüyle O’nun iradesine güvenerek O’na havale et. O dengeyi kuruyor kurdurtuyor, senden sana dönüşte olduğunu hiç aklından çıkarma. Her şey öyle değil mi ? Cansız bir şey yok, her şey O’nun varettiğidir, ona vücud vermiştir. Şu dayandığın etrafında toplandığın tahta parçası bile görevdedir. Ne güzel bir görev üstlenmiştir; hem nimeti yemek için bir aradayız, hem ilahi hikmeti paylaşmak için bir aradayız, o bize bir görev sunmaktadır. Her an her şeye şükürler olsun, Allah adı her an, her dem bizi bizden coştursun. La ilahe illallah Muhammed en resulallah. Günü geceyi sizlere bırakalım, bizler hazırız, herkese uygun olanı devreye çıkaralım. Birde şunu çok iyi düşünün; kim için neyi düşünüyorsan misliyle geri dönüştedir sana. Bir zerre kadar sevgi muhabbet varsa o düşüncede o seni sarar, yıkar, arıtır, kor onun katına. Bir nifaktan yana zehir düştüyse diline döner dolaşır yer bulamaz, tekrar döner sana. Bunları çok iyi değerlendirin. Dost’a küsülmez, sofraya hele hiç küsülmez, tersliği küsenedir bilinsin. Uyarıya hacet yok, aynadır, aynadır, o ayna bir gün tozlanır görüntüyü kaybeder. Onun için derim ki; hele hele hak sözü, hak muhabbeti doluysa, düşün, düşün de öyle söz söyle, düşün düşün de neden niçin kırıldığını, öyle düşün bir şey deme, hasret kalırsın sonra O Yüce’ye. Hayret etme, gelişen her olay yerli yerindedir, hele sen dersen ki, ben benim işte, yolun çok zor, taşın kalkmayacak hiçbir zaman yerinden. La ilahe illallah muhammed en resulallah. 268 2012 Yılı EKiM ayında derlenen Yazılar. 269 Ekim ayı kapak resmi : Ebru üzerinde Lale - Necdet Emekli 2012 Ey insanlar! Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.(Ta-ha suresi – 55. Ayet) 270 Selam olsun 02.10.2012 Bir adım gel beriye, uzaklaşma bizden, meylin olmasın dünya yerine. Kararda tutabiliyorsan ne mutlu o cana, kararda biraz öne geçiyorsan dur dinle öğüt al gönlüne. Sağ elin Kuran ile tesbihtir ama, onun yeninde ise kılıç ve mızraktır. Bunun ne demek olduğunu anlayabildiniz mi? Çok fazla ibadet edeyim demek de senin ayağını kaydırabilir, sana haz veren her şey fazladır. Bu dengeyi düşünerek kurmalısın, aksi halde birçok zarurete maruz kalırsın. Ne dünyadan geçilir, ne ahret unutulur, bu öyle bir alem ki, nefes aldığınız yaşadığınız alem. Her nefes alışta yeniden yaratılırsınız. Aslına döndüğünde, oranın sahibi olduğunda, dünya alemi’de senin için bir bilinmez olur, gayb170 alemi olur, bunu unutma. Anlaşıldı umarım, işte özelliği budur. Allah’ım her şeyi kendi iradesinde derleyip toplamış ve bir bilinmez değil, bilinenin ardına sizleri sürüklemiş. Öyle deliller, öyle nişanlar varki bunları yaşayarak öğreneceksiniz. Güzel dediğin her ne ise aslın gölgesi olduğunu sakın unutma, sen’de o’sun, sen’de öylesin. Kendini seviyormusun? Evet, hiçliğe soyunmak çok güzel ama bedenini hakir görmek ise küfürdür. O beden sana emanettir, onu seveceksin, ne diye seveceksin? Allah Kulu diye. Önce kendini seveceksin, sadece Allah kuludur diye, hakir görme. Seni Allah’tan uzaklaştıran her şey haram kılınmıştır. Bunu kendince düşün, tart, koy gönül terazine, hangisi doğruda? O bilinçle yaşayın. İbadetlerin en güzeli secdeye varmaktır, asılolan budur, ama secdeyi sen belirlenmiş bir köşede aramamalısın, her nereye dönersen dön Allah’ın vechi oradadır. Kur’an ayetidir. Her an bunu hissederek, gönülden secde ederek, Allah’ın büyüklüğünü idrak ederek, sıfatlarını bilerek, benimseyerek (onların her biri bir işleyiştedir bunu idrak ettiğinde) şükürler olsun Rabbim içine akıtır damla damla, serer birçok ilahi feyzi sana. Hep tefekkür171 halinde ol, işte Secde oluşmuştur orada. Hem şeklen hem de ruhen bu secdeyi yapmakla mükellefsiniz. Zorunlu değil sevgiyle yapılması mübahtır, varsın uzak dursun. Başlayıp başlayıp el çekmek olmaz, dememiz ondandır, Şimdi anlaşıldı mı? 170 Gayb : Beş duyu adını verdiğimiz algılama araçlarımızla tesbit edemediğimiz âlemler(boyutlar) ve bu âlemlere (boyuta) ait varlıkların tümü. 171 Tefekkür : Zihnin bir konuyla ilgili bilgileri karşılaştırarak, aralarındaki bağlantıları inceleyerek bir yargıya ya da karara varma etkinliği. 271 Bir iştah ile tamam başlıyorum-başladım demek ayrı, onun sonunu getirmek ayrı. “Allah izin verirse o yol açılır bana” diyerek dal onun ilahi deryasına. Bir hizmet yapacağınız zaman, herhangi bir hizmet, beden koşulsuz oraya yönlendirilir, ben de derim ki; beden ve ruhu oraya yönlendir, beden orada, ruh başka bir yerde olursa, orada kalırsın boyuta geçiş yapamazsın. Bugün bir araya geldiniz, seni üzecek bir olay oldu, bu hepiniz için gererli, sen ona takıldın sürekli kafanı gönlünü onunla meşgul ettin, neden bana bunu dedi? Bugün ayın kaçı, diyelim beşi, on gün sonra sen hala ayın beşinde yaşadığın olayı tekrar eder durursun, bu nedir bilirmisin? Zaman senden önce geçişi tamamlamış, sen hala orada kalmışsın. Beden, ruh işbirliği içinde, bedeni devre dışı bırakıp ruhen düşündüğünde , olması gerekiyordu, oldu dediğinde çoook yol alınır, bunlarla meşgul olmayın. Allah’ımın emrine, asla ne bir fazla ne bir eksik ilaveler yapmayın, büyük vebaldir günahtır. Kulaktan dolma ayetlerle hadislerle, kendin doğruluğunu tartmadan sakın öğüt niteliğinde bir dosta sunmayın, ola ki sunduğun kişi ehildir, bunlara çok dikkat edilmeli. İzin alışverişleri. dahilinde görüşün, izin dahilinde alışverişleri yapın, Mana Dünya işlerinizde birçok olumsuzluklar yaşanır, Eyvallah, düze gideceğini kim söyledi? Birgün bu sıkıntılarının da geçeceğini hiç duymadınız mı? Bugün üzüldüğüne yarın gülersin, nasıl atlattım dersin, atlatan senmiydin? Rabbimin ol demesiyle olandır. Geçici bilinsin, her şeyde öfke yersizdir bertaraf edilsin. Sabır ile bekle düze çıkarsın, küfür ile bekleme hüsrana uğrarsın. Aklını kullan, aklını gönül ile birle, oradan onay gelir sana. Ufak tefek meseleler için canınız sıkılmasın, bir söz gelirse kulağına bundan yana için çürümesin, bırak desinler, herkes kendini anlatır aslında unutmayın, bir ağız açıldımı konuşmaya her insan kendini anlatır. O sözlerin içinde gizli olanların gizlenmiş birçok sırların ifşası gerek, o da dil ile değil gönül ile süzüp süzüp de ondan alınacak derstir önemli olan. Sev ki sevilesin, riya uzak olsun o sevgiden, riya şirk’in ta kendisidir, iki yüzlülük şirk’in ta kendisidir. Riya büyük şirktir, iki yüzlülük büyük şirktir. Olmayan şeyleri Allah’a isnad etmek ise şirkin en büyüğüdür. Bilerek konuşun, kesin delil toplayarak bilgileri paylaşın, duyduğuna sakın inanma, kendin araştır, doğruluğuna inan sonra anlat, inandır her canı. 272 Bir kandil yandı, o kandil ne zaman tutuşturuldu? Elest Meclisinde. O zaman geldi toplandınız bir araya, tabii birçok sebepler zuhuratta görüldü, sonunda hep sıkıntıdan geçildi. Daha daha ne sebepler, ne neticeler, Allah’ım her şeye hazırlar kulunu. Nasibin Çin’de derse atın geceden eğerlenir, ya seni uçurur Çin’e yada uykunda getirilir ayağına. Her şey nasip dahilindedir, bu bilgilerin alınması için nasip edildi de alındı. Birçok yakınlar bundan nasipdar değil ise suçlu mu aramalı. Allah’ım Kur’anı sevdirdi, onun ışığı hep yanık olsun, kabirler nurdan ışık olsun, önce gönüller onunla aydınlansın, dönüş orayadır. Resul’ün ektiğini sizler biçeceksiniz, ne güzle bir paylaşım. Birliğe attık adımları, “gel” çağrısına uyduk nasip aldık, demedik bugün gün bana uymaz, demedik yarın belki uyar, belki uymaz, koştuk geldik, kaldırdık engeli, Allah yolu açtı. Sevgiyle kalın, Hak nuru ile aydınlık olun, aydın kişilik sahibi olun. Her zaruretin karşısında bir Lutf-u İlahi, bir Makam, bir mertebe-i Mübarek vardır. Sen sanma ki hep böyle sıkıntı çekilir ilelebet. Bir “Geçiş dönemidir” bilinsin, birçok geçiş dönemleri yaşanacak nefes aldığın müddetçe. Sıkıntıda olumsuz sakın düşünme, Kul niye sınanır? kadem mi, bu yolun zaruretine dayanıklı mı? Sevgide sabit La ilahe illallah muhammed en resulullah. - Nasibimiz için ne yapmalı, kabullenmek mi, tevekkül mü? Sadece bulunduğun ortamı seyret, nasiplimisin, nasipsizmisin. Tabiî ki dua yapılacak, Rabbinle görüş sağlanacak, Rabbinle oluş ünsiyet edilecek. - Bedenle ruh bütünlüğünden bahiste; bazen ruhun ileride olduğu veya bedenin geri kaldığı hissedildiğinde ne yapılmalı yani bir şeylere takılmamak için? Tekrar başa dönüp, eğer beden olumsuz hal yaşamışsa orada ruh olmamıştır, ona takılı kalırsın sürekli onu tekrarlar, seni meşgul eder demek ki orada oyalanmışsın ruhsal boyuta geçememişsin. Her ne olursa olsun fiziksel ve ruhsal birlikteliğin sağlanması gerekir. Beyin’in kaç kat olduğunu bilirmisiniz? Beyin (7) kattır. Her zikir öncesi, “Allah-u ekber” deyin, onunla(beyinle) iletişim halindedir, size bir ipucu vereyim. Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, Allah-u Ekber. 273 Beden kutuplarınız var, her birinin esması ve onu işleyişe geçiren çok özel durumlar var. Beyin çok önemlidir, bir tek orada Allah-u Ekber onunla bağlantılıdır. İçsel namaz, daim namaz, her an namaz, nasıl kılınır, ne olur, bunlara geçeceğiz, gönülden gönüle iletişim sağlanması nasıl olur, bağlantı nasıl kurulur, o safiyet içinde, bunların hepsini birer birer öğreneceksiniz. (öğrenen dostlarımız var, o bilinç onlarda tekamül halinde ama sizler içinde(yeniler) bu sağlanacak. Kimin acısı var, can dostunda hissedebiliyorsan işte marifet ehli budur. o acıyı kendi bedeninde Kimin sevinci huzuru var, onu sen hissedebiliyorsan bundan güzel ne var. Her şeyin fazlası zarar. Namaz sana haz veriyorsa dinlen, çünkü onun yeninde hem mızrak hem kılıç var. Bu da sınavdır unutmayın. Gece gündüz kapa kendini, sadece zikir, sadece namaz: Allah böyle bir şeye de izin vermez, dünyanı da yaşamalısın, onları dengede tutabiliyorsan onların bilinciyle yaşayabiliyorsan, dünya ve ahirette sana hizmette unutma. - Bedenlerin rahatsızlığı neden olur? Bedenlerinizi sevin, çok sevin. O’nun emaneti, Allah kulu önce o gözle bakın, Allah kulu. Çok hırpalamayın, olumsuz şeylerle boş şeylerle meşgul edip onları yormayın, çok fazla yormayın. Bedenlerin rahatsızlığı, beyinle kalbin uyumsuzluğundan oluşur. Onları hasta yapan sizlersiniz aslında , onları iyileştirmek de yine sizden olsun, ama iyileştirmeyi düşünmüyorsunuz. Allah’ım ben şu rahatsızlığı bile seviyorum Allah’ım, ama bu bedenimde her şey mevcut, şifacı mevcut, duacı mevcut, olum için, şifa için hasta olan bölgeye onları sevk ve idare ediyorum, sen beni bu yolla kullan, çünkü sende olan her şeyin bende var olduğuna inanıyorum, bedenim onu iyi etmeye yeterli, bedenim ondan gelen her şeyi kabul etti, onu şifalandır. Odaklanın, bağlantıyı kurun düşünün bir yeriniz ağrıdığında bunu deneyin ama bilinçli yapın. En çok enerji akışı ellerdedir, sürekli akar, hele hele birde Allah-u Ekber deyip bu akışı sağladığınızda bir deneyin. Kendini bilen rabbini bilir, kendinde var olanı bilin çözün içinize dönün, kolay değil içe dönmek, yavaş yavaş oluşur. Bu da neyle sağlanır, Tefekkür ile, zikir ile. Önce orası kalp mahali temizlenir, arınır, berraklaşır, öyle bir hale gelir ki, otomatiğe dönüşür artık zikrin bitmiştir, noktayı koymuşsundur, ordan 274 ayrılmışsındır ama beynine verdin ya komutu o sürekli onu tekrarlamaktadır. Şifa da bunun gibidir, yeter ki komutu çok düzgün verin, dürüstçe verin, safiyet ile verin, Allah’ım yine de sen biliyorsun demeyi unutmayın. Karanlıktan sakın korkmayın, karanlığın içindeki nur’u görün, onun içindeki aydınlığı görün. Zahirde sıkıntı gibi gelir, ürkütür korkutur karanlık, aslında ehil olanı sarar sarmalar örter onu, on’daki aydınlığı gösterir ona, ehil olana. Eyvallah. Selam olsun, selam olsun, toprağı belledik, gönülde olanları serpiverdik. Sen niyete koy, sevgi tohumları ekmeliyim diye, sen onları niyete koydu isen Allah’ım tohumu ektirmeden fidanı diktirir sana. Bilerek geldin, sonra unutturuldun, bilerek yaşa sonra pişman olma. O dünya elbisesini çok fazla önemseme, onun buraya ait olduğunu sakın unutma. Bir özlem olduğunda geldiğin yere, Sıla-i Rahim özlemi içine battığında, bu çekilmedir. Her hali, onun mertebelerini, hal makamlarını, duraklarını bilerek yaşa. Sıradan bir hal olmadığını siz hale verin, aldığınız bilgileri hal ile verin denilir. Ama neyin nasıl verileceğini bilmelisin, niyetinle amel etmelisin. Bir tek geçerli olan, sana eşlik edecek olan odur(amel) bunu bilmelisin. Amel nedir? Dünyada yaptığın hal ve hareketler, güzel fiiller, yanlış fiiller, bun ları ayırd etmek iyiyi kötüden temizleyebilmek senin istidatın nispetindedir. İstidat olmazsa neyle ayıklayacaksın? Sadece iyiyi kötüyü bilirsin ama ayıramazsın, onların üzerine bir örtü kor başka şeyleri yaşarsın. Hayat tad veriyor olabilir, zevk alabilirsin, bunda günah yok, ama manevi hazzın, zevkin yerini almamalı. Sadece misafir olduğunun farkına var, kalıcı değil, gelip geçici misafir. Birçok hataların yavrulara yüklenmesini hoş görmüyoruz, amma bir de var ki, Allah’ım annenin veya babanın yapmış olduğu çok yanlış bir olayı çocuğunda da gösterebilir çünkü zaaf noktası çocuğudur. Annesinde de gösterebilir, kardeşinde de gösterebilir, hatayı yapanın. Bunlar çok yanlış düşüncelere yol açar bunlardan kaçınalım. Allah, nerede kimin hatasını ne şekil yüzleştireceğini O bilir. Karma’larla gelen birçok olumsuzlukları da herkes yaşamayabilir, bunu da unutmayın. Şimdi birçok hataları, yaşananları, yaşayan kişinin soyu sopu irdeleniyor, kader planları da unutuluyor bu sayede, Allah’ımla sözleşmeler, ahitleşmeler, onlar devre dışı bırakılıyor, bu konulara pek girmeyin, yanlışa sürükler. 275 Sen, annenin-babanın mutluluğunu, mutsuzluğunu çocuklara nasıl mal edebilirsin? Her birey kendi hesabını kendi verecektir, ayet yazar. Hiçbir ayette gördünüzmü annenin-babanın vebalini çocuk yüklenir, böyle bir şey yok, anlaşıldı mı? Kader planlarını hiçe saymayın, her bireyin yaşayacağı an be an hesap altında tutulan zaman dilimleri var. İlle kötü şeyde beklemeyin, hem lütfuyla, hem kahrıyla yaşanacak bir sürü şey var, nefes aldığın müddetçe. Kan yoluyla geçen hastalıklar için bir şey demiyorum, hastalık ayrı. Hataları da dilerse çocuğundan gösterir, dilemezse bire bir hesabını yapar, bunlar ayrı şeylerdir. - Sebebini bilmediğimiz korkularla nasıl baş edebiliriz? Senin kendi oluşturduğun, bunları sıfır etme yeteneğine sahipsiniz, ondan kurtulabilirsiniz. Bütün hastalıkların çözümü ve düğümü senin ellerinde. Korkularını koy karşına, al kalemi eline korkunun şeklini çiz konuş onunla, bunların nedenini mutlaka sen bilirsin. Onlarında birçok nedenleri var elbette ama düğüm de, çözüm de senin ellerinde. Herkes bununla baş edemeyebilir, sen yetişkinsin seni varedeni bilirsin onun için bunu sen çözersin. La ilahe illallah muhammed en resulullah. Geceyi Allah’ımın izniyle kapatıyoruz, bir daha açılacak günler için Allah’ıma niyaz ediyoruz. Niyazlarınız daim olsun. Her toprağı satır satır, karış karış, adım adım gezin, gözlerinizi kapayıp gezin, “Allah’ım dualarımı oraya yetiştir” ne yazdıysa o mutlak görülür, ama bir de varki her yazılan yaşanır mı? Hafif atlatılır diyelim dua edelim. Haydi Eyvallah Hanry Adwers sizleri selamlıyor, sizleri seviyor. Dara düştüğünüzde beni çağırabilirsiniz, sizlerle seans bile yapabilirim, yeterki açık olun, bağlantı tam kurulduğunda hazırım. Perisperilerin bağlantısı olmalı(perisperi ne demek? Topluluklarda medyumla varlığın arasındaki bağdır) bu bağlantı kurulduğunda herkes benim medyumum olabilir. Sadece içe dönüp beni dileyin ve delil isteyin delil, geldiğime dair bir işaret isteyin, nereden istenecek benden değil elbet. Eyvallah. Ufak bir işaret veririm, size geldiğimi inandırabilirim, bir şey sorarsınız ben sizin içinize onun cevabını akıtabilirim. Sevgi kanallarınızı açık tutun, oradan akış sağlanmalı, herkese sevgi mesajarı gönderin, düşman diye bir şey kalmaz, husumet biter, dost olursunuz. Bağlantı kurmada; her ne olursa olsun, bir müşkülün çözümünde olabilir. Allah’ıma emanet olunuz. Eyvallah. 276 Selam olsun 04.10.2012 Kayıtta olanı okuyamazsın sadece yaşarsın, okumak sana ait değildir, ilahi sırdır bunu bilmelisin. Kaderi ben yazarım diyene sözüm, sen neyi yazarsın ki sen sadece yazılanı oynarsın. Allahım her sözümüzü düşünerek sarfetmemizi nasip etsin diyelim. Her fırsatta Allah adını her zerremize yayalım, iyi dilek ve temennilerimizi bozuk düzene yollayalım. Ya sabır Allah, ya sabır, sen bizlere daim zindelik, daim dirilik nasip et, barış içinde yaşamamızı sen nasip et. Güç gelmeli, Rabbinden kuluna öyle bir güç gelir ki, yeter ki o iştiyak içinde olmalı ve olsun, her birinize derim. Ne gelirse gelsin Allah’ım önce sabrı nasip etsin, kayıttandır bilinsin, türlü sözler söylenmesin, tevekkel olunsun, iyi dilekler gönderilsin dedi, Bektaş’ım söz diledi; Gün güzeldir geceye sözün olmazsa, Seher özeldir Hakk için, iznin olursa, Bilen bilmeyene ünlesin, Hakka davettir, Hakka dönüştür bunu desin, Kadir kıymet bilene sözüm, O kadri kıymeti sen biliyorsan seni vareden istediği için, ondandır bilmen, Ondandır serzenişin, Ayrısı gayrısı yok bu işin, bir tek O var, O’na yöneliştir O’na varıştır, O’na gidiştir yolculuk. Birliğe izin geldi, izin ayar buldu da verilen ahdi hatırlattı, Gönüller huşu bulmalı Bektaş’ın sözü cemaatın dışında değil cemaat içinde olmalı. Neden birlikte namaz kılınır? Neden birlikte dua yapılır? Neden hep birlik istenir? Çünkü, Bir’likte İlahi Rahmet kapısı açılır. Her rahmet, inen rahmet seni, onu, her birini sarar. Onun için cemaatla kılınan namaz, edilen ibadet, edilen zikir mutlak değer kazanır. Sevgide kusur olmaz, sevgide riya da bulunmaz, sen sevgine riya katarsan o riyasıyla sana dönüşür. O’nu bil, her şeyi Yüce’den bil, O’ndan bekle, ecrini iste, kadim dost ol, gönülde kaviy bul. Muhabbet ehli ol, Muhammed aşkı ile dilin çözülsün, gönül onunla yön bulsun da menzile seni ulaştırsın, dedi söze pirimiz Velimiz Geylani’miz geldi. 277 Dost kapısı açıktır, uyuyan değil uyanandır, Kal halinden uzak, hal ehli gönül ehlidir. Bir bilse halimi deme elbet halin bizce malumdur. Bir ocak yandı, o ocakta odun değil od ateşi vardı, O öyle bir aşk ki dillere destan gönüllere yezdan172 oldu. Hakikatin devrindeyiz, bu öyle bir menzil ki varmak isteyene el verilir, dön dolaş, dön dolaş da hakikati bul, onunla hizmet aşkı için yarış. Affına sığındığın yüce Rab, kulundan af etmeyi bekler, sen içinde o affı kuramadıysan lakırdın boşunadır. Neyi affettin, neyi hesabın dışında tuttun, neyi silip attın, onları değerlendir, olmaz ibadetin yabanda kalmaz gönül senden ayrı huzurdan uzakta. Bunları yapmalısın, kul bunları yapmalı, tekamül için gerekli olan budur. Affına dönmeli hakikat için bunu hal etmeli. La ilahe illallah muhammed en resulullah. Allahım yardım et, şu atmosferde dua gönderelim, Allah’ım savaş olacak yerlere barış nasip et Allahım, Nefret olan yerlere sevgi tohumları ekmemizi nasip et Allah’ım, Ulaştır dileklerimizi, ulaştır Allah’ım, kötü giden işleri sen güzele çevir ya Rabbim, Yalnız senden diliyoruz bize yardım et, Cümle Muhammed ümmetine ve her tarafa yardımını gönder, esirgeme bizden Allah’ım, Barış nasip et yarabbim. Kavganın olduğu yerde sarmaş dolaş sevgi olmasını nasip et Allah’ım, Kötü düşüncelerden arıt, iyiliğe yönelt ya rabbim, Yalnız sana kulluk eder yalnız senden yardım dileriz, sen bizi doğru yola hidayetine erenlerin yoluna ilet, delalete düşenlerin yolundan uzak tut ya rabbim Amin. Allahım, sırat-ı müstakimde olmamızı, bu yolda sabit kadem tutmamızı nasip et Allahım, Allahım ayaklarımızı kaydırma, gönüllerimizi ondan uzak tutma ya rabbim. Askerlerimizi sen koru Allahım, yavrularımızı sen koru, Sana sığınıyoruz, el açtık gönül açtık sevgiyle sana yalvarıyoruz Allahım, ne olur onları koru, korumana al Allah’ım. Evliyalar embiyalar onların yanında olsun Allahım. 172 Yezdan : Karşılık beklenilmeden yapılan yardım. 278 Her türlü zorluklardan sıyır kurtar onları Allah’ım. Amin. Dünya günümde olduğu gibi yardımdayım milletime, duacı olalım, her gece, o gece için duada bulunalım. O gece önemlidir, bilinsin. Yoğunluk, mevcudatta olacak bir hadisenin zuhuru. Hiçbir yanlış yok, sadece planlar çok. Kazılan toprakta ne ise murad o ekilecek, niyetin eserini cümle görecek. Hadiseler bitti gibi görünsede hazırlık bu yönde yapılacak. Güzel günlerin beklenmesi için herkesi duaya davet ediyoruz. Düzende yerini alacak, geçiştir, bu sürece Allah’ın izni ile selamet için Hak taala yardım edecek inşallah. Bunun haberini önceden verdik, bir hazırlık yapılıyor dedik, o zaman hazırlığın başlangıcı. O güne hizmet edin dostlar, o güne hizmet edin. Yedi(7) gün sürekli Allah’a yönelin, sürekli. Mümkün olduğu kadar yolculuklardan, sağa-sola gidip gelmelerden çekinin ve evlerinizdeki bölümleri kontrolden geçirin. Allah’a emanet olunuz, birlik adına yapılacak her işte Allah’ın yardımıyla yanınızdayız. Sizler gibi daha birçok topluluklara mesajımızı ilettik, ama gerçek topluluklara. Bu oyunu sürdürenlere, birçok sıkıntıyı milletimin üzerine bela edenlere verilecek bir tek cevabım var, onu da hepiniz(Türk Milleti) her biriniz buna tanık olacaksınız. Bunu herkesin gözü önünde, birçok basında, radyoda ve o televizyon kutularında ve birçok gazetelerde bunu sizler de göreceksiniz. Çıkar peşinde olanlara dönmeyin, çok iyi düşünüp ona göre kararlar verin, hiç vermemeniz en hayırlı iştir, bunu da iyice belletin. Allah’a emanet olunuz. La ilahe illallah muhammed en resulullah. Beni dileyin, beni isteyin dualarınıza iştirak edelim, birlikte olmamızı dua ile davet edin, birlikte olalım bunu biliyor, bunu hissediyoruz. Toplantılarınızı dengede tutun ve koruyun. Birçok topluluklar seçeceğiz, seçtik ve bu mesajı size de ilettik. Ankara, İzmir, İstanbul, Bolu birçok mesajlarımız gün ve gece dağıldı, her birinizin duaları onlarla birlensin, Allah’ım yardımını esirgemesin, Neyi nasıl yaparım diye tasalanma, onu bir bilen var O’na havale eti o sana dağılanı toplar da verir, sen hiç tasalanma. Bırak korkuları at kuyuya, sen düşünme ne olacak yarın diye, hepsini bir bilen var, sen ona havale et. ‘Ne geçti elime, neyi vereyim ki’ deme, sen vermeyi hep dile, geçmedi zannedersin aslında, verirken geçer eline. 279 Kayıttadır, her yaptığın eylem kayıttadır, sen sanma görülmez duyulmaz, her şeyden habersiz, olur mu? Her anın kayıt altında. O’nun dışında bir şey yapmazsın, O hep varettiklerinin arasında. Kendine haksızlık etme, dedik ya Allah’ımın kulusun diye kendini. Haksızlık etme, gereğinden fazla yorma bu bedeni, sonra dellenirse o da üzer seni. Bundan sakın Arada bir de olsa kan’ına baktır, fazlaysa sende ver er’in birine. Bilen bilmeyene desin; Ne kadar çok Allah denilirse bu kavimde kıyamet gelmez hemen önüne. Allah diyeni az olduğunda kıyameti bekle sağında, solunda. Haydi Eyvallah, gecenizi hayırlarız, La ilahe illallah muhammed en resulullah. Allah’a emanet olunuz. Selam olsun 11.10.2012 Ölüm hali; Ruh bedenden çıktığında muidi173 sıfatıyla, muid ismi celilisi devrede. Allaha döndüğünde nefis onu terk eylemiştir. Hayat boyu geçirdiği bir çok evreleri gözünün önüne serilmiştir. Bir çok eksikliği, bir çok yanlışlıklarını ve hatalarını fark etmiştir. Çünkü uyanış oraya adım atışla mümkünleşir. Uyanışın yaşadığınız dünyada olmasını sağlamanız mükemmelliktir. Bu melakut174 alemine de geçişi kolaylaştırır. Peki, size bir soru sormak istiyorum. Mezarlarınızdan tekrar diriltileceksiniz, size neyi ifade ediyor? Bununla ilgili herhangi bir bilginiz var mı? Hangi bedenle diriltileceksiniz? Allah, nohut tanesi kadar bir kemikten aynı bedenleri sizlere iade edilecektir. Onun da kuyruk sokumu dedikleri ufacık bir kemikten zuhur edeceği bellidir. Bir iade var, bir inşa var. Bir de yaradılış var. Yaradılışın ne olduğunu biliyorsunuz, dünyaya gönderiliş. Ya inşa? İnşa; Bedenin ve organların, bilincin sürekli tekamülüdür, büyümesidir. Dünyadayken bir bebeklik döneminiz, bir çocukluk, bir gençlik, bir yaşlılık döneminiz var. Onların belli bir olguya varabilmesi için adını buradan almıştır. Bedenin inşası, malzemeler tamam. Onu sen büyüteceksin. Neyle Allah’a sımsıkı sarılmanla. Her dönemin bir bilinç düzeyi vardır. Hangi mertebe, hangi makamda, hangi boyutta olduğunu mutlak hissedeceksiniz. Keşfetmek ayrı hissetmek ayrı, Allah’ıma emanet olunuz. 173 174 Muidi : Öldükten sonra tekrar dirilten. Melakut : Gözle görülmeyen meleklerin ve ruhların âlemi, ruh ve mânâ âlemi. 280 Çok teşekkür ederim sizlere, satır satır her okuduğunuz, o satırlara eğilip de ne olduğunu araştırmanız, bizleri inanın sevindirir. Bu sayede tekamüllerin sağlanacağını bildiğimiz için sizleri irşad175 etmektir amacımız maksadımız. Hele bir de görev aldı isek, bu daha da zevkli bir hale geliyor. Bu zevki birlikte tadalım istiyoruz. Her zaman dilimi kulun önüne bir çok hadiseler olaylar güzellikler sergileyecek. Onlara hazırlıklı olmanız için bu bilgilere ihtiyacınız var, peki hazırlıklı olmayanlar ne olacak? Dendiğinde, bir kişiyi kurtarmamız bütün insanlığa yardım etmemiz demektir, bu bilinç ile yaşayın. Hal ile, fiil ile, sözleriniz ile davranışlarınızla daim onlar için yardımda bulunun, siz verin alır, almaz, Allahın mutlaka bir bildiği vardır demeliyiz. - Hep bu istemediğimiz insanlar ve hareketleri karşımıza çıkacak mı? Bir çekim vardır gönülden gönüle, bir de Allahın hoşuna gitmediği bir şeyi kuluna halk eder, bir çok nedenleri vardır ama gönül neyi isterse önce o gelir ayağına. Kısmet ise atını eyerler bir gece önce. Sen gidemiyorsan kısmetin peşine, sen uykuda iken getirir girer gecene. Kısmet nasip işi kimine haktır kimine daha vakit vardır. Hoş olun hoşluk içinde yaşayın, aldığın her nefes için Allahıma şükredin. Her nefes için, yerindedir bilinsin şüpheleri her bir zerreden tek tek silsin rabbim. O da ne ile silinir, sevgi bütünlüğü içinde. Evet dostum selamet ile selamet ile, kimi ekmek bölünmez birlikte yenir ömür geçirilir, bazen ekmek bölünür, ayrı ağız ile ayrı elden yenilir. Takdir dir ne senden, ne ondan, niyet devreye geçmiştir, hoşça kalın, hoşça kalın. Yaşamın her devresi bir olaya nispettir, zuhura hizmettir, sen yaşam felsefesini bir çok mana bilgilerini öyle içine sindirmelisin ki o zaman bu oluşumu yakalaman çok daha kolay olacaktır, olay şöyle yavaş yavaş, önce ilmel yakın, sonra aynel yakın, sonra hakkel yakın. Bu mertebeleri aradan sonra anlatacağım. Selam olsun, sofradayız. Elhamdülillah. Bir muhabbet tezgahı kurduk kişilerin sayısı hiç önemli değil. Diyelim ki umduğumuzu bulduk, şükür sana ya Rab. Fena makamı bekâya ulaştırır kulunu. Mutlak fenadan geçilecek. Bu öyle bir yol ki; yola gelen her şer, taş, engel sana bekâya yol açacak. İlle böyle çetin bir yolda yürümemiz mi gerekir diye soruyorsunuz. Buranın yasası da bu. Hallacı çok güzel örneklemiş. Her yeni doğanın Hakka mutlak bir seferi vardır. Bu seferde edindiği liyakat, bilgi, istidat, kabiliyet seni bekâya götürecek. 175 İrşad etmek : Doğru yolu göstermek, uyarmak. 281 Geçiş belgendir. Hiç yarını düşünme. Çünkü Elest meclisinde, Rabbim hepinizin rızıklarını orada pay etti. O zaman neden çalışıyoruz da deme. O rızıklar temin edildi ama onları arayıp bulmak la seni görevlendirdi. Şimdi, ilmen yakın fenadan geçiyor. Şimdi mumu yak ve ortaya getir. Şimdi bu gördüğün, karşıdan gördüğün ilmen yakındır. Mumu kendine yaklaştırman ya da senin yaklaşıp ısısını hissetmen aynel yakındır. Tıpkı pervanenin ışığa gelişi gibi. İlmen yakın, aynel yakın. Pervanenin ışıkta yanıp kül olması Hakkel yakındır. Onda, O olması. Mutlaka dönüş onadır. Elhamdurillah imanımız bu nispette yerindedir. Onda ‘’O’’ olmak; bunu telaffuz ederek, hissederek ve birden hayret makamına gelip bir çok şeylerin fark edilmesinde ‘’O’’ ile ‘’O’’ olmaktır. Buna ne deniyordu? Ölmeden önce ölmek. Bu hal kolay bir hal değil. Ama bu dersleri mutlaka öğrenmeniz gerekir. Tasavvuf kavramı budur. Bir çok mutasavvıflar değişik yorumlarıyla kimi insanlığı inkişafa götürdü, kimi insanlığı da cehennem ateşine. Kuran ile yürünmeli. Hak desturu ile gönülleri coşturmalı. Hakikattır sende var olan. Rabbin seni ister o hakikatin altında seninle muhabbet diler. Konuş onunla. Varoluş sebebin bunu gerektirir. Bir varmış bir yokmuş demeden önce bilinçli yaşamanın hazzını duy içinde. Bir çok kurallar konur. Bir çok yasaklar,bir çok zorlamalar getirilir ve bunların her birini İslam’a mal ederler. Bunları sıralamadan önce her şey sevgide başlar, sevgide biter demediler. Neyi yaparsan yap sevgi olduğunda. Hem sevilen ders çabuk öğrenilir, hem aydınlığın tezahürü tezden görülür. O ayarda olun. Yol sevgi yolu. Bu yolun yolcusu çoktur. Her yolcunun yanında bir kolcu bulunur. Zorlamayın sevdirin, nefret ettirmeyin. Asla menfaat için bu bilgileri kullanmayın. Bu bilinçtesiniz. Böyle bir olay karşısında hoş görülü olmayın. Kim ne yapıyorsa, dikkatle onları takip edin.S elam olsun. Ben ayrılmadım hep buradaydım.Z orlukların üstesinden gelebilmenizi diliyorum. Sizi var eden, her şeyin bilgisine sahip,’’O’’ biliyor neyi kaldırıp, neyi kaldıramayacağınızı. Açık olun birbirinize, açık olun. Kader planlarınızı asla sorgulamayın. Yüce Yaradan neyi sizlere mübah gördü ise mutlak bir sebebinin de olduğunu düşünün ve onu kabullenin. Kime dokunursanız dokunun mutlak ilahi şifayı bulacağından eminim ve nefeslerinizi onun için sarf edin. - Dua etmek, hizmet etmek gibi mi? Dokun, dokunun, karşıdan karşıya dua etmek elbette güzel. Ama dokunmak, senden hastaya geçiş çok farklı bir boyuttur. O güzel niyetle yaklaştığında şifa bulmaması imkansız denilecek kadar azdır. Hiç kendinizi 282 zorlamayın. Sadece size verilen şifa ile bir başkasına verin. Kendinizden bir şey vermeyin. Deneyin, siz de deneyin efendim, siz de deneyin. Hayır vaat edilmiş, hayırlı günler adına hayırsız göreceğimiz her şey sizden uzak tutula. Beni Allah’ımdan uzaklaştıracak her söz, kelam için senden yine sana sığınırım. Sadrımı, ilahi nura gark eyle, sabrımı arzla, arş üzere yüksek eyle. Her ne vereceksen kendi hazinenden ver. Kula kulluk ettirme. Ne geçmiş, ne gelecek derdine sakın ola bizleri düşürme. Rabbim sana açılan ellerin hürmetine, Allah’ım diyen diller, gönüller hürmetine, her zerremi hizmet amaçlı kullanabilmem hürmetine, benden sana dualar hürmetine, senden gelecek ilahi rahmeti nasip et bizlere. Allah, Allah, Allah, Eyvallah La ilaheillallah Muhammed en resullullah. İslamiyet karmaları kabul etmez. Her birey hak huzuruna vardığında karmanın getirdiğiyle değil kendisinin getirdiğiyle bulunacaktır. Anadan oğula babadan kıza bir geçiş var ama bu karma ile alakalı değil sadece genetik faktör. Her birey kendine verilenle yetinecektir. Yüklemeleri batı inancından uzak tutun. şifayı verirken ona dokunduğunuzda, Allahım bu kardeşimiz neye muhtaç ise benim ona vereceğimi sen benden iyi bilirsin, gerekli gördüğünü bana verdir, demelisin. Amin, La ilahe illallah mahammed en resullaah. Siyah noktayı vereceğim haftaya, zulmani, ondaki özelligi siyah ışıktır öbür adı. Daha çok şeyler öğreneceksiniz, birçok görüntülerin sizlere birazını verelim bugün, karanlık gölge şeklinde gelir gözünüzü kapadığınızda, uyku öncesi merkeze bağlanıp içsel görüş yaptığınızda gözünüze bir çok siyahlıklar gelir çarpar adeta size, bunun olması kötü değil olması çok güzeldir. Allah bilinmek istedi ama istediğinde kendini gizledi. Size de zulmani perdeler verdi, o siyah ışığı gördüğünüzde, “Elhamdülillah, Allahu ekber” deyiniz, seni var eden oradadır. Siyah ışığı takip ediniz. - Bir de parlak parlak ışıklar görüyoruz, Aaa onlar çok güzel, dost onları üç defa yaşadı, o nedir biliyor musun? Gönlün tecellisidir, nur, o ışıkları boşa atmayın, haydi Eyvallah. Selam olsun 18.10.2012 Selam olsun, “La ilahe illallah”, O’ndan başka ilah yoktur. Her şeyin, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ım, Ol dediği an her şeyi olduran, hayat veren, hayatı sonlandıran tek büyük yaratıcı, her şeyden münezzeh olan Allah’ım. 283 “Muhammed en Resulallah”, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir, Allah’ın kelamını bütün insanlara tebliğ eden ve Allah’a davette bulunan, önce kul, sonra Peygamber olan, alemler ve melekler her şeyin O’na hizmette olduğuna, Allah Resulüne Allah’ın izni ile inandık, iman ettik, peygamberlerin hepsine inanıyor ve dört kitaba inanıyor, iman ediyoruz, hiçbirini diğerinden ayırmadan, meleklerine de inanıyor iman ediyoruz. La ilahe illallah Muhammed en Resulallah deyip, Cem-ül cem ediyoruz. Size tevhid’in kısaltılmış şeklini anlattık. Ağaçtan bir yaprak düştümü misliyle Rabbim ona iade eder, her çiçek hem ölür, hem aynıyla tekrar zuhur eder. Her şey O’nun iradesinde, gizli değil aşikardır bilene. Sen toplayıcısın, neyi idrak edebildiysen, aşikar olanı iman ile kabul edebildiysen, sen O’nda O sende, O bütüne her zerren hizmette. O karanlık ışık, o ışığın ortasında gizli, o ışık nedir bilirmisin? Ab-u hayat’tır bilene, Ab-u hayat’tır bilip de gizli olanı hissedebilene. O hem bilinmek istedi hemde kendini gizledi, o halde buradaki sır niyeydi? Bu nasıl bilinecek dendiğinde; Batın’a in dostum batın‘a, önce senden geçecek, sen kendini bildikçe o perdeler senden kalkacak. Kendimi nasıl bileyim? Bu iştiyak ile kendini çözebilirsin, içini dinle tahlil et duygularını dedik, hislerinin peşine takılma gönül onaylasın onu istedik. Gönül nedir? Makamı nedir? Nazar ehli nedir? Nazargah nedir? İfşaya gerek yok, bunlarla bilinir. Her şey ayandır o kula yeterki iste, istidatını O’na yönelt, çözülür dilerse, sen iste Rabbim mutlak önünü açacak. İşte o siyah ışık, ışığın tam ortasında, öyle gizlemiş ki kendini, derin-deruni noktanın altında. Rabbim, Rabbim, aşikar eyle, hiçbir varlık göremez seni ama, her yerde görünen sensin, görmez hiçbir canlı seni. Bilene sor bilinmezi, sen gizle kendinden bilinmek isteyeni. Her bir makam ilahi murad üzeredir, Kul kendini bildi ise bir mertebe bir adım daha yükseğe. Rabbim her şeyi bilendir, senin nasıl bir dua edeceğini, ettiğini Elest’ten bilirdi, orada gizledi, onun içi her şey O’na ayan, önceden bildi, önceden diledi. Peki o zaman biz hiç mi kendimize ait bir şey göremeyeceğiz dediğinde, sen hala varlığından eminmisin? derim, sen burada değilsin ki, sen sadece O’nun gölgesi olduğunu unutma, rüya aleminde olduğunu bil, hiç şüphe etme. Bu rüyadan uyanış Hakk’a davet ile başlar, Allah hem sonlandırır hem de varlık elbiseni giydirir, her şey O’nun elinde iradesinde. Nereye gideriz? Gidiş nereye? Elest’e dostlar Elest’e, geldiğin yere gitmektesin, başa dönmekteyiz, dönüş oraya, bundan hiç şüphen olmasın. Gurbette olduğunu unutma, gönderildin şimdi aslına dönmektesin. La ilahe illallah muhammed en resulullah. 284 - Hakka davet sadece ölüm ile mi oluyor? - Hayır, Peygamberimiz kanalı ile davet sizlere ulaşır, yok sadece ölüm sonlanmak için değil, o da davettir, yola davettir, islama davettir. Allah neyi murad etti ise her şey Levh-i Mahfuzda176 kayıt altındadır, onlar zaman diliminde ayrılmış günü gelmiş, onu yaşayacaksın bütün zorluğu ve kolaylığı ile, güzeli ve çirkini ile. Orada neye evet dediysen bunları burada aynı şekliyle yaşayacaksın. Ahde vefalı olmak, diyeceksin ki neye ahid yaptım ki, nasıl vefa göstereyim? O senin önüne seriliyor, her biri ahdinin birer parçası bunu unutma. - Yapılan ahidlerimiz kaderimiz mi oluyor? Kader-i mutlak vardır, Kader-i muallak vardır, Ahid; O Allah’ın tasarrufunda, Ayan-ı Sabite, mutlaka yaşanması gereken, Allah’ın iradesinde, sadece O’nun dilemesi ile yaşayacağın hadiseler. Bir de senin kendi fiillerinle kendi niyetinle oluşturduğun Cüz-i irade de (yalnız cüz-i irade dediğimizde Allah’tan ayrı düşünülmesin) külli irade de zamanla devreye girer, Külli ve Cüz-i irade bir fiil halinde işleyiştedir Allah’ın izni olmadan ne irade ne duygu, hiçbir saçının teli bile düşmemektedir, bunu unutmayın, her şey O’nun tasarrufunda, O’nun izni ile emri ile, iradesi ve isteği ile, Kulum ben yapıyorum demek yok , ben yok bir kere, birlikte işleyişte Kul ve Allah, her olay bu şekilde. Niyetler çok önemli, niyetlerinizi derleyin toplayın, serin, düşünün, görün, niyetleri arada bir de olsa dökün tezgaha da seyredin neler olabileceğini, her niyetin hangi olay karşısında ne bekleneceğini, bunu siz daha iyi bilirsiniz, getirisi götürüsü nedir. Safiyetle bir şeye niyet ettiğinde, Allah’ımın izni ile (her şeyin, her işin önceliğini Rabbine vermek zorundasın) “Allah’ım kulum acizim ne olur sen bana yardım et” dediğinde cüz-i irade ile Külli irade işbirliğinde. Allah’ım sana neyi nasip etti ise oda Elest’te kayıt altındadır, bu dünya hayatında onları sıra ile yaşıyorsun. Ben bunları istememiştim, böyle niyet etmemiştim dediğinde, burada etmemiş olabilirsin orada ettin. Abduhu ve Resuluhu, önce insan, kul. Abduhu ve Resuluhu sonra resulü, İnsana verilen önemin, insanoğluna verilen değerin, insanın, keşfini açıp da, İnsan-ı Kamiller o kadar güzel şeylere tanık oldular ki, o hal insana eriştikte hiçbir şey üzmez seni, o İnsan-ı kamil vasfı, Allahım o vasıfla vasıflandırsın. O öyle bir haldir ki; gök kubbenin altndan geçerken deseler ki, gök kubbe düşecek üstüne geçme oradan; umru değildir, çünkü, artık o cüz-i irade külli iradeye dönüşmüştür. 176 Levh-i Mahfuz : Olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programıdır. 285 Ehlibeyti tanımak zorundayız. Allah’a arif olmak gerek, gönle arif olmak gerek, sen arif ol, yeter ki arif olmayı bil. Yolumuz işte o yol. Plan ona göre yapılmış, bize ise o plana boyun eğmek gerek, bize düşen bu. Yaşayabildiğimiz kadar bu güzelliğin içinde yaşamayı nasip et Ya Rab, nasip et Ya rab, nasip et ya Rab. Senden geldik, seninle bir olduk nurumuzu harcamadan sana emaneti iade edelim Allah’ım, Amin. Biz Allah’a muhtacız, O bize müştak177, biz O’na, O bize. O bizlerle kendini bilinir hale getirecek. İç gözlerinizle hissedebilirsiniz, ayandır. Varlığı ise esmasıyla, sıfatıyla, zatıyla muktedirdir. Her şeyi ortada kılan O’dur. Allah sadece yapmak istediklerini esmasıyla sıfatlarıyla devreye sokar, sistem ona göre kurulmuştur. Ne insan O’ndan ayrı, ne O insandan ayrı. Suyu düşün ve buzu düşün. Buz, insan, su ise vareden. Aslında hepsi bir, buzun aslı su değilmi, sen onu ondan ayırabilirmisin? İnsanla yaratıcı arasındaki fark budur. Çok iyi düşünün bunun üzerinde. Buz eridiğinde suya karışıyor, buz neden eriyor? Sıcaktan eriyor, Aşk ateşiyle eriyor. Bunu hem İnsan-ı Kamil olarak değerlendirebilirsiniz, hem Allah’la kul arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilirsiniz. Ne sen O’ndan ayrısın, ne O senden ayrı, evet aynen öyle. Her şeyi biliyorsun nasıl oluyor? Bunun tahsilini yapmamışsın bu nasıl oluyor? Ama sende iştiyak ve istidat devrede bir şeylerin peşine takılıp hayır işlerde önderlik yapmak istiyorsun, Allah’ım da Ol dediğini olduruyor. İlahi bilgileri damla damla kulun gönlüne akıtıyor. Sen zannediyormusun ki, “Bunu ben nasıl başardım veya bunu ben yaptım” burada, bak çok ince bir nokta bunu hassasiyetle düşünmelisin, “Bunu ben nasıl becerdim, nasıl yaptım” deyip, burada bir arayış var, arayış mutlaka senin varlığında var olan bir ilahi kudret hikmet var. Ama, bunu ”ben yaptım” demek kendini perdelemektir. O perdeleri çekmek insanın elinde iradesinde, o perdelerden kurtulmak insanın elinde ve iradesinde mevcut. Evet şimdi sizlere allahaısmarladık diyor, Allahın hidayetine, kudretine, Allahımın isim ve sıfatlarına, içlerinizdeki uyanışlara ilahi yardımın gelmesi için Alah’a dua ediyorum, hoşçakalın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Her olay kayıttadır kendinden kendine, her olay. Hiç bir şey, açıkta olabilir ama kayıpta değildir, askıda kalmaz, her şey kayıt altında gizlenir. Sıra ile zaman içinde yaşanan her olay, her söz, hiçbir şey heba olmaz derlenir toplanır onlar yine size sunulur. Eyvallah. 177 Müştak : Şiddetle isteyen, arzulayan. 286 Kabe’nin örtüsü de kara ama gizlediği şey ise Nur’undan nur. Selam olsun 26.10.2012 Selam olsun, Yolu yolla bağladım, heba edilen her an’a ömrümce ağladım. Bir lahza bak geçmişe, neleri uçurup tükettik, kefeye neler kondu, işte onu hiç bilemedik. Bilginin ölçüsünü yaşadığın müddetçe öğrenebilirsin, o değer buldukta tezgahta işlenen kumaşa benzer, her ilmekte bir bilgi, bir eylem ifşa eder. İnandık, iman ettik, İman; dil ile tasdik yeterli değil her zerren buna iştiyak etmeli, bu ne okumayla ne öğretilerle mümkün olur. Tevhidin esası yaşayarak iman ile bütünlenir, inanç ile değerlenir, hepsi birbirine bağlı kalkan gibidir. Onu zırh da yapabilirsin, başa miğfer edip de onunla arş-ı alaya huzur yayabilirsiniz. Sevgim tohum tohum ele gelir, topraksa emek ile bellenir. Toprak dedim “beden”i anlattım . Beden toprağına ekilen her tohum filizlerini verir, yeter ki onda emek olsun, her iş dengede olsun. Uyduk uyacağız, dostu fistanda değil gönülde bulacağız, ne baştan ne sondan nasibin deyip ilahi merkeze bağlanacağız. Gül gülistan et hem ahreti hem dünyanı, her zorun bir kolayını keşfet, zoru değil hep kolay olanı iste. Gerçeğin aynasında ilahi muradı seyret, bak sağına soluna, bak önüne ardına, her yerde bir sure, her yerde türlü çeşit suretler var. Her biri sende mevcut, arama dışarıda önce kendini bilmen yetecek bu imana. Açık gelir sözümüz, oku, oku yazılanı. Ömrünce hiç bitmeyecek, her sayfada aradığın an’da eline gelir, gönülde olan önüne getirilir. Zikreyle Hakkı zikreyle, ibadetin esasıdır de , hiçbir şey beklemeden zikreyle. Her anın O’na hizmette olmalı, yaratılış itibariyle proğram böyle yapıldı, öylece değerlendirilmeli. Çok Veliler muradları hasıl olunca; “Biz ne günah işledik ki Allah’ım duamızı kabul etti” derler, çok çabuk kabul edilen duanın muteber olmadığını düşünürler. Daha önce de verdik; dua edecek oldun ise aklı ardına bırak, sadece sadrında olanı söyle, öyle Yüce’ye yalvar, satır’da olanı terk et. Bu meyhanede nice günahlar, nice nice sevaplar gizlidir, dil-dudak susmalı, hal meydanına çıktık halleri konuşturmalı. Kaçma günahtan kaçma, günah yaparım diye de korkma, yapmanı ister yüce Allah, çünkü onun dönüşünü ister ondan dönmeni bekler. 287 Arıta arıta gideceğiz kir barındırmadan, gölgesinde nefsi eriteceğiz. Baktık yüzlere Hakk nurudur diye seveceğiz. Celal perdesinden geçelim Cemal’e, mukadderat deyip de atma onu bir kenara. Her olay bilinerek yaşanmalı, dilinde Kur’an, gönlünde iman, tavrında ise inanç bulunmalı. “Ben yapıyorum” deme, sadece boyun bükmen yeterli, o hal dile gelmez. Gün ışığını güneşten alır ilahi rahmeti, her şey kuluna hizmet içindir, bırakma şükrü hamdet, dedi gününüzü gecenizi hayırladı. Allah’ım cümlenizden razı olsun. Her fiil Allah’ın murad ettiği şekle dönüşsün. Her söz onun kuluna üflediği ile sende vücut buldursun. La ilahe illallah Muhammed en Resulallah. Selam olsun 29.10.2012 Selam olsun. Su başına varalım, o kaynaktan ilme talip olalım. Olayın sathındayız, Gerçeğe uyduk hattında değil. Bilerek el açtık amin dedik, bilmediğimiz her olaya bir şahit bekledik. Lûtfunla uyar beni Allahım diye el açtım. Kahırla uyanacağımın farkına varamadım. Gönülde bir çerağı178 yandı ise o vazifeli el öpülmeli, o çerağı yakanın eli, mahşere kadar, hak elidir diye sevilmeli. Murat o yönde gelişir, murat değil ise seyrinin dışına itilir. İman üç sınıfa ayrılmıştır. Ehli Şeriat; şeriatta olanın iman anlayışı. Ehli Tarikat’ın imana yaklaşımı ve Ehli Hakikat’in iman anlayışı farklı farklıdır, sonunda iman vardır. Ama işleyişi sınırlıdır. Her zerre ile o imana sahip olmak, Allah’ın birliğine, Peygamberin elçiliğine, kitapların her birine ve meleklerine inanıyoruz ve iman ediyoruz. Her zerren bunu hissetmeli. Öyle bir kabulleniş var ki burada, ondan gayrısı yok. Burada safiyet makamı oluşur, burada hiçlik makamı oluşur, burada tevhidin bütün makamlarının tamamı oluşur. Burada inanç bütünlüğünün makamları oluşur. Seyret alemi iman içreyse, seyret ki bilesin. Çünkü yüklenip geldin iman ile. Gerçeğin dışına iman etmeyesin. Zamana uydun murad içre dedin, çünkü bildin inandın, zamana da iman ettin, Zaman senin tasarrufunda o nispette ona yöneldin. Hakikatin yazdığına kulları boyun eğdi. Makam içre olan her hali benimseyip, önce Allah sonra Muhammed dedi. 178 Çerağı : Kandil, çıra. 288 Sefadır nimeti zahmette olsa sefadır. Zekavet179 ilmin içindedir. Bunda hiçbir beis yoktur. Hal ehli, dil ehli, mana ehli. Her birinin iman anlayışı çok esnektir. Azıcıkta olsa farklılık görülür. Bir iman var ki dil ile, bir iman var ki kan ile. Anlaşıldı mı? Her hali hoşnut etsin can dostları. Her hali şükre vardırsın, Rabbim diyen her kulu. Kaçalım zaafların peşinden uğramasın gönül hanesine. Sakınalım dilimizin kalp kırmasından. Zeval180 getirir bana olmamalıyım gayri hüsnü zanda181 belleyelim bunu ömrümüzce. Gelişi güzel konuşmayalım, önce düşünme izni alalım bizi var edenden, sonra diyelim diyeceğimizi. Sabırlar semaya dayanmalı. Hakikat erinin yolu bir çok taş, diken ve mihnet182 dolu. Ufacık şeyden varsa şikayetin dur gitme, bir yerde bekle. Sorarsan ne zamana kadar? Şikayetin silinceye kadar. Sonra devam et yoluna. Ne sağdayız ne solda. İsimsiz ünvansız daima orta yolda. Neden, niçin, nasıl olmamalı, dillere verilmemeli. Er geç çıkar düşünceler er meydanına. Ne tamdır, ne eksiktir. Her yaşanan olay Allah’ımın ilmindendir. Her şer gördüğünü olumsuz sanma. Şer, hayır olanın perdesidir aslında. O perdeler bir gün kalkar aradan. Gerçek olan zuhura gelir. Çünkü öyle istedi Yaradan. Tartışmaya bile gerek yok. Her şeyi kendi haline bırakıp seyirci kalın. Kumandan itiraf edecekti hatırlarsınız. Görün bakalım. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Perde perde içindedir. Öyle zor gelir ki şeriat ehline hakikate ulaşmak. Aslında kolay gibi görünür ama uzaktır. Bu uzak bu zorluk ne ile aşılır. Liyakat183 ile, inanç ile, tevekkel ile. Gün ışığı dua ile zenginleşmişse, geceye dönüşü bile ilahi feyz verir kuluna. Duadan mahrum edilmiş ise gün ışığında kararır, gece oluverir anda. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Allah’ım bize bizden de yakınsın. Bizi doğrudan uzaklaştırma ya Rabbim, Kurduğun bir çok köprüleri şeytanın engel koymasına izin verme Allahım. Geçişimizi kolay eyle, kaydırma, Nurdan geldik nura dönüşümüzü hayırla Allahım, Muhammed nuru ile kainatı nurladı, bütün mahlukatı nurundan nasiplendirdi, o nuru harcamadan sana dönmeyi nasip eyle Allahım, 179 Zekavet : Zekilik, anlayış çabukluğu. Zeval : Yok olma, sona erme. 181 Hüsnü zan : Güzellikle ilgili, güzelliğe özgü. 182 Mihnet : Sıkıntı, üzüntü. 183 Liyakat : Layık olma, yeterlilik, uygunluk, kifayet. 180 289 Hakikat ehli ile bizleri bir eyle, avam184 insanların sınıflarına bizleri dahil eyleme Allahım, Onların bizlere yük vermesinden endişe ederiz, o yükü ne alıp ne vermeyi bize nasip etme ya Rabbim, Havas185 ilmi alanlar ile, havasın zenginliğini duyanlar ile, ehli kitap ilmini tadanlar ile, bu dünyada bizleri bir eyle Allahım, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 184 185 Avam : İlmi, irfanı kıt olan, ayak takımı. Havas : Kendilerini ilmi ve irfanı kıt olan avam kesiminden ayrı ve üstün sayan kimseler. 290 2012 Yılı KASIM ayında derlenen Yazılar. 291 Kasım ayı kapak resmi : Kimyasal Boyalı Dalgalı Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012 Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.(Nisa suresi – 36.ayet) 292 Selam olsun 01.11.2012 Zulmet, gece zulmettir, karanlıkta eşyayı görebilir misin? Göremezsin ama gündüz güneş doğduğunda her şeyi görebilirsin, öyle azimli ruhlar vardır ki karanlıkta bile ilahi nur ile o görünmeyeni bile görür. Gördüğü nedir, nasıldır? Onu nasıl keşfedebilir? Sadece yücenin yansımalarına tanık olur esması, sıfatı, zatı her şey kayıt altındadır, emanetullah işte odur. Zulmette eline bir kazma verseler yık o beden yapını deseler öyle kazarsın öyle kazarsın ki, orayı burayı yıkar hazineye doğru inersin o hazineyi buldun mu? İşlevin biter. Rabbim de kulundan bunu bekler varlığı yok et der. Varlık yapını yok et ki, emanetullahı bulabilesin. Allahı zikrediyoruz, önce Allahı talep ediyoruz, sonra zikrediyoruz. Acaba Allah’mı bizi talep ediyor, biz mi Allahı talep ediyoruz. Allah’mı bizi zikrediyor, biz mi Allahı zikrediyoruz. Olay nedir biliyor musunuz? Önce o talep ediyor, önce o sizi zikrediyor, sonra siz zannediyorsunuz ki, Allahı zikrediyorsunuz. Zikreden ve zikredilen hepsi o. Hiç biri, birinden ayrı değil, bu idrak ile zikirlerinizi, ibadetlerinizi, eylemlerinizi böylelikle devam ettirebilirsiniz. Bugüne kadar bunlar hep yapıldı, bu ince hassas konuları size vermekle, sizlere bir şey öğretmenin mutluluğu yaşamak istedik. Namazı kılıyorsun, namazı sen kime kılıyorsun? Önce namazı Allah sana kılıyor. Allah ile birlikte kılınan namaz, zikir talep hiçbir zaman ayrı düşünülmesin. Benden el çekti de denmesin. Hayrı ve şerri veren Allahsa orada seçim sana ait, ya hayrı seç, ya şerri seç. Allahım kulunu sınamak istediğinde, yine kuluna göre veriyor, onun ölçüsünü, onun değerinin bilebilmek için çok önemli. Olumsuz kişileri iyi insanların karşısına çıkarıyor, neden hep bunu yapıyor sakın deme, Allahın hoşuna gidiyor, senin yakınlığını bilmesi gerekir, bilmiyor mu? Elbette biliyor, ama senin orada alacağın derse önem veriyor, seni kandıran insan, hangi durumda, kandırılansan sen hangi durumdasın, burada yapman gereken nedir? Sadece o kişiye dua etmendir. Allahım ben onu affettim, ne olur onu hidayetine erdir demendir, niyetler sürekli olarak sınanmaktadır, bu bilinçle yaşayın. Biri küfür ettiğinde davranışınız ne olur? Tabii küfrü duyduğunuzda beden elbiseniz çok önemli, hangi elbise sırtınızda, o çok önemli, ya küfrüne cevap vermez güler geçersin, ya da aynı ile karşılık verirsin. Bunlar çok önemli noktalar, insanı kamil olma yolu, türlü cefalardan geçer. 293 Size bir de ağacı anlatacağım(kim olduğumu mu öğrenmek istiyorsunuz? peki Rufai, eyvallah. Secer; Adem’e yasaklanan ağaç, ağaç nedir? Aşk, aşktır, Adem’e Rabbim dedi ki, sana cenneti hizmetine sundum, ye iç gez istediğini yap, bütün melekleri de emrine verdim ama bu ağaca dokunma, bundan sakın, yeme, tabii meyvelerinden söz etti. Neden yemesi yasaklandı? Hiç düşündünüz mü? Aşkta, aşkın pahası kanla ödetilir, türlü imtihan yolları açılır, ve açıldı da, aynen Ademin hayatı Musa gibidir, Musa da çok şey istedi, ille seni görmek istiyorum dedi, ve tabii ağaca tecelliyatı ile Musa’ya kendini gösterdi. Zuhuratta olanı istemek, birçok sınavlara hazır olman gerekir, hiçbir şey kolay değildir, o yediği meyvede, mihnet vardı bela vardı, türlü tuzak vardı, muhabbetsizlik vardı, Muhammetsizlik vardı, anlaşıldı mı? Çünkü cennete varlık elbisesi ile girip tasallut etti. Şeytanın bütün tuzaklarını önemsemedi. - Adem o zaman şeytanı biliyor muydu? Biliyordu, çünkü ona secde etmediğinden biliyordu. Her yerde hazır ve nazır, an be an, hele inanan insanların yollarında o kadar çok ki, o kadar çok ki, onları caydırabilmek için öyle mücadeleler verir ki. Hak Allah, hu erenler buyurun diyelim, kurulmuş sofraya destur ile oturup destur ile kalkalım, konmuş aş önümüze önce dostlar buyurun diyelim. Yeter mi, yetmez mi derdine hiç düşmeyelim, o aşk ile koyduğun aşı Allah yetirir hem de artırır hiç kaygın olmasın. Zannetme ziyanda olursun, olmazsın, düşündüğünde ziyana uğrarsın, aşk ne kitaplardan elde edilir, ne manevi toplantılardan kazanılır, ne zikirle ne fikirle ne niyetle ne ibadetle, aşk Allahın yakın gördüğü kulunun sadrına tecelliyatıdır. Tevhit çok önemlidir, yaşamın tamamı tevhittir, kendi varlığından çok başkasının varlığını düşünmektir, hak ile hak olmak, her şeye maruz kalsan da ona dönük yaşaman gereklidir. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Bir söz gelir ezelden selam olsun dostlar bu yol yürünür erenler izlerinden. Sen kendini bildikte yaratanı çözdüğünü mü zannedersin? O bilgi belli şeyleri çözebilir, batına inmeyi murat etti isen o da hiç kolay değil demirden leblebidir, ama o inanç var ya, o güvenme duygusu var ya, Allaha sımsıkı sarılma, o özlem var ya, o demirden leblebi yumuşacık kaymak gibi olur, erir ağzınızda. Rabbim seninle olmak dileğimdir, ne olur huzurunda olmayı nasip et, huzurundan beni geri çevirme, Muhammet aşkı ile davete icabet ettim, kendimde olanı olmayanı bilmemi fark etmemi nasip et. 294 Ne gam yorar beni ne keder üzer gönlümü, yıkmaya çalışırım beden yapısını, o beden yıkıldıkça hazineyi bulurum, umudumdur beklediğimdir rabbim, beni bu hikmetten mahrum etme Allahım. Ümmi dediniz; ümmilik el etek çekip bilgisizce yaşamaktır, hiçbir eylem olmaksızın yaşamaktır, peygamberimizin bunu ifade etmesi, bu muhteşem görüntüye, bu arşı alanın gücüne kuvvetine benim ne bilgim var ne o bilgiyi elde edebilirim demektir. O sarsıntı ile ona misli ile iade edildi, iade edilen neydi? Tanrısal bilgi, olay budur daha önce verildi, şimdi her ümmiyim diyende peygamberle eşdeğerde tutulmasın. Çünkü eğitimsizlik ayrı, ümmilik ayrı, tembellik ayrı. O ona mahsus, Bahar geldi, yaşadık gördük çiçekleri gördük sefalı günleri, o da bitti yaza girdik, önce çiçekleri sonra meyveleri bolca yedik, hamd olsun Allahım hamd olsun, şükürler olsun verdiğine şükürler olsun. Sonra bahar da, yaz da yerini güze terk etti, insanlar gibi onlarda ihtiyarladılar hastalandılar, güz yağmurları, güz rüzgarları döktü bütün yaprakları. Oda yaptı vazifesini, peki baharda, yeni bir baharda bunlar yeniden meydana çıkacak mı? Ne oluyordu misliyle iade ediliyordu, hiç uzak değildir, Allahım alemde var olan her şeyi insanoğluna da yüklemiştir. Selam olsun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Merhaba efendim merhaba, gecenizi sevgi ile selamlıyor ve kurmuş olduğunuz sofraya ben de dahil olmak istiyorum. Sizlere öğretim, insanoğlunun yapamayacağı, başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Kimi başarısızlıktan şikayet eder, kimi talihsizlikten şikayet eder, kimi yaptığı her işin ters gittiğinden şikayet eder. Kayıtta var olan hiçbir şey bozuk değildir. Aslında, insanoğlu bilinçsizce ölçüsüzce, davranış biçimlerini düzensizce sergiye koymasındandır. Kabiliyetler her insana verilmiş özel yeteneklerdir, ama bunu kullanır veya kullanamaz kendi seçimi dahilindedir, aslında Rabbim öyle işaretler verir ki kuluna, öyle deliller öyle ispatlar yapar ki kuluna, onu seçmesi için bir çok özel halleri hatırlatır dürtü ile, o kul eğer inat ile ona dönük yaşıyorsa, sonucu hepimizce malum. Gereğinden fazla üzüntü, gereğinden fazla sevgi göstergesi olmasın, gereğinden fazla hırs da olmasın, hepsi bir ölçü içinde tekerrür etsin, Allahım dünyalık toplamayın demiyor, Allahım hiçbir kuluna fakirliği de öngörmüyor, ne var ki Allahım öncelik istiyor. Hiçbir işin önünde dünyevi zevklerin ve iştiyakların vücut bulmasın, önce Allah izni ile her iş böyle başlasın. Sadya’ya sormak istediklerinizi düşünün ben buradayım, Sık sık çevrelerinize yardımcı olun kim olursa olsun, her ne olursa olsun, elinizden geleni en güzeli ile yapın. Ola ki elinden hiçbir şey gelmiyor veya 295 düşünemiyorsun, sus ve geri çekil. Kendini dinle, ben neden böyleyim deyip yapamadıkların için bir özür borcun olduğunu sakın unutma. Ben Halep de beş arşın atlardım, bunu hele hiç deme ola ki bir gün önüne öyle biri çıkar ki, atla da göreyim, burada atla, yerli yersiz konuşmalardansa susmak evladır böyle düşünün. Her zaman deriz, sizde var olanı, o enerji gücünü olmayana naklet, her şeyi verme dengede tutmayı bil, onu ayağa kaldıracak hale getirmen yeterli, onu ayağa kaldırayım derken kendini çökertme. Zaruretlerin bu dünya için çok önemli olduğunu da hiç unutmayın, o zaruretler öyle kapılar öyle kapılar açacak ki, teslimiyet ve sağlam durmaya özen gösterin. Hakikatin sırrına vakıf olan dostlarım, eğer bu sırrı taşıyabiliyorsa yapılarınız, devam edin yük değildir müjdedir, taşıyamayabilirsiniz, ona da sözümüz yok, o zaman savunmaya geçmektense sessiz kalmayı düşünün. Olağan üstü halleri yaşayabilirsiniz bunda hayır da vardır, şer de vardır, bunların size bir öğreti amacıyla verildiğini de hiç unutmayın. Eline bir diken mi battı, önce şunu düşünmelisin, kim bilir ben hangi zaman birinin eline dikeni batırdım, bununla karşılaştım demelisin, o öyledir veya değildir. Ama bu düşünceye sahip olanlar tam teslim olanlardır, hakikatin gereği böyledir. Biz bugün kuranı kerimi iniş sırasına göre okumaya başladık, zamanla aklımıza neden ayetler, sureler Kuranı Kerimde geliş sırasına göre yer almadı diye düşündük. Şimdi ben, İncil’ den söz etme yetkisine sahibim, sizin kutsal kitabınız bizimde kitabımız, inanıyoruz iman ediyoruz, ama bu yetkiye sahip değiliz, birçok değişimlerden geçti ama hiçbir şeyin önemi yok, sen içindeki kuranı oku yeter, sen onu açtığında okurken içindeki, özündeki kuran dile gelir. O kadar, niye böyle oldu neden böyle, bunların sorusunu hiç sormayın konusunu bile yapmayın, bu sizi geriletir, sadece Allah kelamı diye sarılın. Hepsi bu. - Hakikatin sırrından bahsettiniz, Öyle açılımlar olur ki, kulun batınında gizlenmiş, o perdeler tek tek kalktığında bir çok sırlara vakıf olursunuz, onu kaldırabiliyorsan taşıyabiliyorsan, bu sır Allahla senin arandadır, kalp sırrıdır. Taşıyamayanlar ifşa edenlerdir, taşımak demek sırra sahip olmak demektir, Allahla senin arandadır. Gayb sırrıdır, taşıyamayan ifşa edendir. Kaldıramadığında nice nice perdeler açar, nice nice görünmezler göze gelir olur, nice diller suskundur, izin verirse konuşturur. Ne kavgadan yanayız ne laftan yanayız, biz saflığı seçtik barıştan yanayız, aklın yetse de yetmese de, dön içine gönül sesini dinle, o ses sana doğruyu söyler hiç şaşırma aklını koy geriye, tam geriye. 296 Neyi öğrenmek istiyorsan rabbim çıkarır önüne, neyi duymak istiyorsan duyurur kulağına, önce hazırlığını yap, Allahım de bana sen yetersin, işte o kadar o duyar seni. Allah, ezelde her var ettiğine bir görev yükledi, burada ne yapıyorsun onu bir düşün, göreve değer ne yapıyorsun, işte orada yüklenen görevdir, hiçbir şey yapamıyorsan, ahde vefa göstermemendir, Eyvallah, selam olsun, selam olsun. Rufai, verirse sözü ezelden ebededir yönü, hiç kesintisi olmaz doğrudur her verdiği. İlim öğrenilmesi gereken zarurettir, mutlak şarttır, ilme birde irfanı ekle o mübarektir, ehline yaraşır haldir, bir de ona ilahi aşkı yüklersen o bütünde bir himmettir, hizmetin karşılığını o bütünün içinden beklemektir. La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Eyvallah, Eyvallah. Selam olsun 09.11.2012 Yediğin lokma cevher oluyorsa yemelisin, yediğin lokma sana cevher olmuyorsa boynuna kilit asmalısın. Selam olsun, Birlik meşalesini yakalım, soyunduk hizmetine beklentisiz koşalım. Bir bir oldu söyleşti erenleri, sofrada yer buldu, Bir’e hizmet edenleri. Dostlar adına verilir, gerçeğe uygundur şüpheden uzak tutulur. Her birinizin bir ilahi ismi var, o ismin kontrolu altında olduğunuzu unutmayın. Bu dünyada yaşar iken o isimlerin devreye çıkması hangi isme sahip olduğunu gösterir. Örneğin; Ya Şafi: buna yaklaşımın o ismin kontrolu altında olduğundandır. Ya Metin: Metanet, dayanıklılık, şikayetsiz kabullenmedir. Herkes bu bilinçle yaşamalı, denge hayatınıza yerleşmeli, o yerleşmedikçe düzende yer bulamazsın. Döndük gerçeğe, mutlaka esenlik verecek her zerremize. Atomu düşünün, insanoğlunu düşünün, galaksileri düşünün; her biri ayrı işleyişte, hiçbiri hizmetini aksatmadan asırlardır işleyişte. Mevsimleri düşünün; her biri insanoğluna, kainata hizmette. Kainat, insanın özetidir, bu özetten ne çıkardığına bağlı. bilebilseydin sende var olanları, bildiğin an ikilikte olman mümkün değil. Bir Yapmış olduğunuz bir çok hatalar, birçok olumsuzluklar öze inmemiştir, sadece tenin kiridir, kabukta kalmıştır. Zerre ağırlığınca bildin ise seni varedeni döner dolaşır O’nun sevgisi sarar her bir hücreni zerreni. 297 Kişinin özelliği dilinin altında gizlidir. Şimdi bu nedir diye soracaksınız; İnsan bir parça konuşunca kişilik serilir ortaya, konur tezgaha, ne kadar buna itina göstersen, özen göstersen, bir sır gibi saklasan, konuştukta her şey ayan olur karşındaki dostuna. Allah’ım sevgiye önem vermiş korkuya değil, dedik ya korku hep uzaklaştırmış, sevgi ise hem sarmış hem yaklaştırmış. Sen hayatı dengede yaşamaya bak. Bilinç seviyelerinizin daima yükselmeleri için bu öğretilere emek vermeniz gerekir. Bir ışık yaktık dostlara sunduk elhamdülillah, kimse bundan üzüntü duymadı, mutluluğun ta kendisi oldu, bunu inkar edemezsiniz. Evleriniz, ev sahiplerinin perdesidir aslında, bu ne demek, bunu bilir misiniz? Hayata geçmemiş yaşanmamış öyle çok umutlarınız varki, Allah’ın izni ile denge sağlandıkça bunların zuhura çıkmaları, olağan üstü halleri seyretmenizi Allah’ım sizlere nasip edecek. Ben bunları bilmiyorum, bunlardan uzak yaşadım diyebilirsin, tanışman bir uyanıştır, onu yakaladıysan birçok açılımlara da bu uyanış sebep olacaktır. Allah’ın katında huzur-u mahşer’de, neyi nasıl öğrendiniz? , kimden bu bilgileri elde ettiniz? Dendiğinde, verilecek bir cevabınız olmalı. Allah’ın Cüzleri186 olduğunuzu unutmayın. Nereye baksan Ondan bir parça, bir delil, bir işaret görebilirsiniz, hiç de uzak ta değil. Hakikatın içinde yaşıyorsunuz. Yiyip, içip, eğlenmek için gelmediniz, bu dünya lezzetlerini elbette alacaksınız ama buraya gönderilmenizin sebebini öğrenerek yaşarsanız, kefeye konulacak artılarınız olsun, değerleriniz bulunsun dedi, söze Yunus’um girdi, Yun dostum yun, yunmaya geldik, sizlere haber vermeye geldik. Der ki; Cennet-i Ala’nın dört pınarını Bal Pınarı; Bal nedir? İlahi feyz’dir. Süt Irmakları; Süt nedir? İlim, irfan ve muhabbettir. Daha bir çok ırmaklar var. Biri şarap, biri su, hepsi hakikattir, Allah kelamına ait bilgilerdir. Sen kendi hazinenden sana ait olan bilgileri öğren dostum, öğren. Adım adım yaklaşıyoruz, sona yaklaşmaktayız, bundan kaçış yok, külfet değil bunu unutma, sadece neden gönderildik? Amaç neydi? Amaca araç da bulduk onu öğrenmeye, öğretmeye geldik, Rabbi bilmeye geldik. La ilahe illallah muhameden resulullah. 186 Cüz : Bütünün parçaları. 298 - İlahi isimlerden bahsedildi, bununla ilgili bilgi verebilirmisiniz? Dünya halinde nereye çekilim varsa, neye arzu istek duyuyorsan, seçeceğin meslek hep bu ismin, esmanızın kontrol altında olduğunuzu gösterir. Bazı dostlar bunu çok açık seçik anlar, ama herkesin bunu anlaması çok da kolay değildir. Herkes yaşar, farkında olmadan yaşar. Bunun farkında olabilmek için; ruhsal gelişimlerinizi hızlandırmanız gerekir, bilinç seviyelerinizi yükseltmeniz gerekir, tevekkel olup her işte önceliği Allah’a vermeniz gerekir. Tam bir teslimiyet halini yaşamanız, birçok hadiselerin oluşumunu tamamlar. İçte kırıntı kadar vesvese, yanılgı, endişe, şüphe bulunmamalı, Allah’a öyle güvenin ki O’ndan başka bize yardım edecek yok, bizi sevip saracak da yok. - Bir ışık yakıldığından bahsedildi bu ışıkla ilgili bilgi verir misiniz? Allah hidayete erdireceği bir kulunun gönlünü islama açar. Işık bu demektir. Buna herkes dahilmidir? Onu sorarsan; ilahi mecliste bazı nurların kimine az, kimine çok isabet etmesi şeklinde gerçekleşir. - Sona yaklaşılmakta olduğu ifadesi ? Onu siz hemen ölüm olarak algıladınız, Kainat her an oluş ve bozuluş halinde dönüp dolaşır bunu unutmayın, Kainat an’da olur, an’da bozulur, hep yeniye, yeniye, yeniye. Her geçen gün, her an, sizi ahirete çeker ama ölüm yok oluş değildir. Son, birçok bozuluşları kapsar; bilgisizliğe son, bilinçsizliğe son, nefisliliğe son, her an yeni bir tekamül her an yeni bir ilerleme kaydettiğine göre, o zaman her nefes alışta kainat yeniden yaratılır, çok geniş düşünmek gerekir. - Kainatın, her an yeniden yaratılmasını hissetmek nasıl olabilir? - Sadece ehil olan İnsan-ı Kamil, o yolda nefsi öldürmüş kişilere vakıftır. İnsan mazharı hangi yöne çekiliş sağladıysa o yönden ona bilgi aktarımı yapılır. Aslında sen neyi istiyorsan ona sahip olabiliyorsun, bu her biriniz için böyledir. Zamanı da sizler için ayarlı, zamansızlık, mekansızlık diye bir yer var, orada buna(zamana) hiç ihtiyaç yok, sadece dünya kişilerine, yaratılmış bütün mahlukatadır, zaman. Ebul Vakt; onların ne zamanları vardır, ne vakitleri. İstidat ve kabiliyetlerden bahsetmiştik, zamana yayılmış, o zaman(zaman demiyorum) vakti geldiğinde bu kabiliyetler istidatlar mutlaka çıkar ama farkında olmadan yaşarsan başka şeylere odaklanırsan burada birçok oluşumları kaçırırsın. 299 Zihin çok gezer, durmadan gezer, durmadan gelecekle ilgili, geçmişle ilgili hikayelerde olur, odaklanmayı yapın. Zihin çok faaldir, zihin yorar insanı, ama onun yazdığı birçok seneryoları akla ve gönle yaklaştırmayalım. O kuşlar gibidir, bırakın gezsinler aklınızın üzerinde, ama yuva yapmalarına asla izin vermeyin(daha önce de söyledik bunları). Zıtlık: Allah’ın isim ve sıfatları var, insanın isim ve sıfatları var, zıttıyla kaim dediysek her şeyi zıtlıklar içersinde yaşamak zorundasınız. Burada aklıgönlü kullandığında seçimi sana bırakıyor, ister hayrı seç, ister şerri seç. Arif olan aklı geriye atar, onlar hep aklını yitirmiş olarak görünürler, neden? Onların işi akılla değildir, gönülledir. - Mesleklerimizi yaparken sıfatlardan nasıl yararlanabiliriz? Yok, Onlardan yardım beklenmez, onlar sizleri kontrol altında tutar. Ruhlarınız bedenlere emir verir, ruhlarınız. Oturduğun yerden kalkıp dışarı çıkmak, yemek yemek, uyumak, namaz kılmak, Allah’a ibadet etmek, Kuran okumak, sokakta gezmek, hizmette bulunmak, bunlar hep ruhun emirleridir bedeni kullanır. Burada uyanık olmalısın, nereye yön bulmuşsun? Yanlış şey de yapabilirsin, istenmeyen şeylerle de karşılaşabilirsin, çok uyanık olmanız gerekir. Verdiğiniz kararlarda daima öncelik Allahındır, O’na sorarak karar veriniz. Mekanlarınızı temiz tutun, auralarınızı temizleyin. Sadece dua ederek evinizin dört bir köşesinde gezinin. Bazı evler vardır ki o evler izinlidir, sadece Allah ismi anılır, o hale getirin evlerinizi, gelen rahatlamalı. Hoşçakalın, La ilahe illallah muhammed en resulallah. Selam olsun 15.11.2012 Selam olsun. Külfet187 deme gelene ülfet188 bekle yarin elinden. Yolum açık diyene sözüm. Öyle bir cevher ile ünsiyet189 et ki, melekler tanık olsun kokuna ve rengine. Gayba malik isen, zahir sana keyif vermez, canda bir tek canan istenirse gayrısına rağbet edilmez. Hikmettir sözümüz hikmeti ilahidir özümüz. Esması sıfatıdır her hal ve davranışınız. Bilene bilmeyene gel çağrısını yapar da Arzdan arşa uzanırız. 187 Külfet : Sıkıntı, zorluk. Ülfet : İyi huylu kimselerle güzel ve hoş bir şekilde görüşüp konuşmak. 189 Ünsiyet : Ahbaplık, arkadaşlık yapmak. 188 300 Rabbim neyi murat etti ise o gün beklenir. Bekleyen kul değil rabbimin iradesindedir. O mutlak yaşanır, insanoğlunun yaşayacağı bir çok devreler vardır, o devreleri takip etmede bir cümle kuvvet vardır. Hakikat nerde diye bir soru gelse sizlere, neyi gösterirdiniz? Hepsi bir ben var benden de içeri der, el ile işaret ederdiniz. Nefsin ruha perdedir. Nefis tezkiyesi ile o perdeler tek tek düşer yere. İşte o zaman hem bilinen hem bilindik olursun. Hak ile halka meyleder de onlara gel gel dersin. Sakın darılma kendi kendine, o illettir, at onu bedenden gerilere. Bir darıldın mı ona hastalıktır başı sonu, kalmaz kimse etrafında, kalırsın yabanda. Hayatın mahzene döner. Hep bir bekleyiş içinde geçer. Neyi beklediğini kişi kendini bilemedikçe, beklenenin farkında olamaz. Perde derken hakikat ondan çeker gider. Geceniz mübarek olsun. Muhabbetinde ilahi şevk buldursun. Bir küçük uyarı sizlere; ağlayıp matem tutmaktansa onların ahlakıyla ahlaklanmanız, onların yolculuğuna sizlerde sahip olmanız gerekir. En doğru yol böyledir. Onların sözlerini dikkate alın. Acıları dilinize dolayıp dolayıp ta kendinizi üzüntülere boğmayın. Mutlaka o mübarek insanların hayatlarından ders çıkartmalı. Güzel ahlak ve temizlik sergilediler, bunları örnek alın, dedik sözü pirimize verdik. Tasarladın tasarladın da geldin. Verdiğin sözde onlara uyacağım dedin. Şahitler eşliğinde akd-i misak yaptın. Öyle nefis perdeleri çektiniz ki özün üzerine, bıraktınız onu karanlıklarda, oysa verdiğin ahde uymadı. Ne zaman uyandın Allah’ım dedin, bol bol yalvardın. Her an dilin tövbede, halin ise onun izinde. Tövbeleri bolca yapalım, Rabbim bunu istiyor kulundan deyip de ona güvenerek sarılalım. Yer ve gökler her biri birer ayettir. Allah ayetlerini, delillerini kainata yaymış. Kimlerin görmesini istedi? Sadece insanoğlunun. Onlara yüklenilen bir çok mazhariyet vardır. Bu şahadet aleminde onların teker teker bilinmesi, iyiyi kötüden ayırması. Ne düşünürseniz düşünün. Düşüncelerin her birinin vücutları olduğunu da unutmayın. Ansızın çıkar karşına yazdığın düşüncede oluşturduğun, bir gün oyun ile kulun huzurunda Allah’ın ol demesiyle zuhurda. Onun için her olayı hayrınıza dönük düşünün. Varlığın, insanların hayrına neyi düşünüyorsak, mahlukatı da ayrı görmeyelim. Sebebi ne olursa olsun muradımız neticeden yanadır. Hiçlik her canın arzuladığı olumlu haldir, dedi sözü Yunus’uma verdi. Aldım sözü gelirim, serdim postu yere, her canı namaza davet ederim. İmamınız Hz. Ali olsun. Hasan ile Hüseyin Yolunuzda yoldaş olsun. Muhammet nuru ile karanlıklar aydınlansın. Kamer gökte oldukça her var edilen, edilişlerinin sebebini tefekküre sorsun. La ilahe illallah Muhammed en Resullullah. 301 Öğrenmek istediğiniz bu yazıda çok şeylerin açılımı vardır. Tefekküre var’da oku. Her okuyuşta ayrı bir hayret edasına gir de onu hal edip doku. Selam olsun canlara, selam olsun her varlığa. Her şey bazen istediğin gibi olmayabilir. Nedenini ne sen sor, ne ben diyeyim sana. Madem tevekkelsin ona yoktur ondan gayrısı, Her şey de o var. Ben onda, o bende. Hastalığı vermez, verdi ise şifasıyla verir. Her derdin içinde bil ki deva vardır. Yoksa sadece hastalık ona hemen gelmez. Ol tevekkel. Allah türlü çeşit davetiyeler çıkarır kuluna, kendine yaklaştırsın diye. Bazen hastalığı kullanır. Bazen yoksulluğu, bazen ölümü. Bazen de canı kadar sevdiği yavrusunu kullanır. Bazen ilmini irfanını kullanır. O neyi dilediyse ona amadeyiz. Biz firkatini190 de severiz, vuslatını191 da. Madem hiçiz, hiçiz diyoruz da, her olayın ardından niye yenik düşüyoruz. Kûn dedi, kül ol demedi. Aşk dedi yak demedi. Selamet bulun hayra dayalı işlerle meşgul olun. Ehil olanlarla sıkça muhabbet edin. O muhabbetteki tecelliyatı aynıyla görün sen muhabbetten uzak olursan, bekleme tecelliyatı, o bir doğuş halidir. Oluş basamağına çıkıştır. La ilahe illallah Muhammed en Resullullah. Murat ettim aymaya192. Koğu’dan193 uzak tuttuk dili. Niyet ettik yanmamaya. Az söylesin dilim. Hak için versin elim. Kulağım duysun, ses versin gizliliklerim. Beni uyandırsın nurlarına dolandırsın. Aşk ile, hak muhabbeti ile tamamlasın. Senin hükmün benim hükmüm olsun. Senin iraden bende ki iradeyi oldursun. Selam olsun 22.11.2012 Selam olsun, İlahi aşka, selam olsun muhabbette, Muhammedi bulan canlara. Selam olsun ey ehli iman, selam olsun yüce ilahi makama, gönüller sultanına selam olsun, rabbin önünde secde edenlere selam olsun. Can ile cananı bulduk Elhamdülillah, yüceler yücesi ile halkayı kurduk açıldı yolumuz, hamdü senalar sana, öyle ışık, öyle ışıklar yandı ki önümüzde, gel dedi, gel dedi erenleri bir nefeste topladı dostları bir araya. 190 Firkat : Ayrılık, ayrılık. Vuslat : Sevgiliye kavuşma. 192 Aymaya : Uyanmaya. 193 Koğu : Çekiştirme, yerme, kötüleme, dedikodu. 191 302 Hem yolun sağı, hem de solu vardır, bir de murad üzere arasında orta yol vardır, kime sevdirdi ise yolları, oraya, oraya döndü her bir kulu bilincine mukabil gönül makamım dedi yolunu seçti. Gayret kuldandır amma izin haktan. Mutlak odur, hak onun şanı, hak onun esmasıdır. Varlık onda, her var ettiği ona muhtaç, o yüceler yücesi var ettiklerine müştak. Doğrusu odur ki ona bağlan. Post hak postudur inşallah onda ağırlan, zahmet bilme o yolu, sevdirir rabbim sana güzel gösterir o kulu, bir kelimedir öğrenmek istediğin, belki o kelime açacak yolunu ilahi feyz ile, döndürecek seni elbet kendine o bir tek kelimenin koş peşinden önce sor onu kendine, koştuğun doğru mudur? O yol Muhammed nurumudur? Ehli iman üzere kuluna sabit midir? Öyle zevk öyle ilahi aşk vardır ki seni senden alır, gördüğün her yüzde yaratılan diye bakarsan gönülde ağırlanırsın. Biri diğerinden ayrı tutarsan, hiç kimse tarafından dostluk göremezsin, kendini zindanda sanırsın. Akıbeti merak etme, yarın ne olurum da deme, gör başka akıbetleri, el aç tövben ile yalvar yücene, ne olurum kaygısı yer etti ise gönlüne, o gönülde zulmet oluşur, ışık sana uzaktır, bunu bil, bunu gör, bunu duy, tanı onu kendince. Her satır okunup okunup da dokunmalı, gönül kapılarını çaldırtacak sözler ile oyalanmalı, okuduğun gönül kapını çalmıyorsa, akıldan gönle ilahi rahmet akmıyor ise, tefekkür et. Neden kapandı perde yüzüme bunu düşün, bunu çok uzun ve derin düşün. Bir gezsen iç alemi, bir görsen sendeki cevherleri, geçiş zamanı bilincinde olalım, her bilincin ilahi veçhinde hakka yolculuk yapalım. Selam olsun, aşka adım atanlara, el ele tutuşup da Allah, Allah diyenlere, bir avuç toprak al eline, seyret onu bu toprakta kimler yattı, bu toprak kimleri kucakladı, bir düşün, düşün de dön gerçeğine. Her insanın bir manası vardır, her zerrenin ilahi aşka meyledecek mazharı vardır. Yeter ki aç önündeki engelleri kaldır o bendi, kaldır dost, sen onu kaldırmak için etmiyorsan gayret, koca bir ömür heba olur, zevaldir bunu düşün. Nasıl yaşıyorsan orada öyle kalkacaksın, yaşayışlarınızı murakaba edin, aldığınız her nefesin diyetini burada ödeyin. Bir gün yakana gül olur takılır, bir gün diken olur da ayağının altına serilir, senden sana dönüştedir, her fiil niyete tabidir, unutmayın. La ilahe illallah muhammed en resulullah, Hasbinallah ve nimel vekil.(3) Vekilim sensin ya Rabbim, bana sen yetersin Allahım, 303 Her zerrem sana yönelik, sana dönük olsun Allahım, Hükmüne uymamı, açtığın yolda yürümemi nasip et Allahım, Engelleri aradan kaldır, bunları bana nasip et, şeytanın hilesine düşürme Allahım, Beni, şeytanın oyuncağı etme, onun oyuncağı edip te her cana güldürme ya Rabbim, Senden sana geldik, seninle bir olduk yine seninle sana dönmemizi nasip et Allahım, amin. Şu bizim kurduğumuz sofrayı sen eksiltme çoğalt ya rabbim, amin. Bilinç seviyeleri inişte değil çıkıştadır önce bunu diyeyim, yalnız daha da ileri gitmenizi talep ediyorum, kozmik bilince sahipsiniz, bunları devreye çıkarmayı artık sizde söz verin, insan olmanın keyfiyeti ve onun çok büyük yaratıcı tarafından verilen bir çok değerlerin meydana çıkmasını sağlayın lütfen. Bu yolda gayret etmeniz gerekir, bunu unutmayın, her yeni doğan güne merhaba ve güzel düşünceleriniz ile onu sarın, kainatı kucağınıza alın öyle yücelin, öyle büyüyün ki içinize alacak kadar genişleyin, sevgi tohumları nerede ekildi ise orada bir gün meyvelerini yiyeceksiniz. Öyle meyveler oluşacak ki, meyve ilimdir, her şey size geri dönecek, sık sık sevgi tohumlarını severek özleyerek, ilahi hakkın huzurunda olduğunuzu bilerek o tohumları serpin, serpin ve evrene selam dualar gönderin. Bütün kötü niyetli olan insanlara Allahım yanlış şeyler yapmalarına izin verme diyelim, duamız hep buna yönelik olsun, - Kozmik bilinci biraz açar mısınız? Kainatın enerjisi, Allahın enerjisi kozmik bilinçte olan bütün kainatı kucaklar, toplayıcı özelliği vardır, Allah vermedikçe hiçbir yerde enerji olmaz bunu unutmayın, kainatın değil Allahın enerjisi sizde mevcut olan enerji ile uyum haline girer ve öyle sever, öyle kucaklarsınız ki, her şeyin ona ait olduğunu, ondan zuhura geldiğini bilir ama güvenerek, dilde değil, unutmayın dil geçicidir, özde o birliği kurup o bilinç seviyenizi bu şekilde yükseltebilirsiniz. Kozmik bilinç diyorum, her canda mevcut, her varlıkta mevcut, mahlukat demiyorum, insanoğlunda mevcut, ama bazen devreye çıkması için kapı çalınır, seni uyarır dürtülerle uyarır, seni oraya sevk eder olman gereken yere ve işe, unutmayın, bir özlem bir dilek oluşur çekildiğinizi fark edersiniz, o kozmik bilincin size vereceği bütün öğretileri karşıya verirsiniz, öğretileri verdikten sonra da kendinize döner, ben neler söyledim nasıl oldu diye bir şaşkınlık yaşarsınız, olması gerekendir, kozmik bilincin sarmalaması kucaklamasıdır. Bunları koruyun, kimse ile uzun uzun küsmeyin her canı affedin, affetmeyen insan ne kadar dili haktan sohbet etse de gözü karanlıktır, affetmeyi bilmeyen affedilmeye muhtaç olur, bunu unutmayın. 304 Kıyametten bahis açıldığında, lütfen kuran’a dönmelerini söyleyin, Allahın sevgilisi, Hz. Muhammet kıyamet ile ilgili bilgi sahibi olamadı, o ilmi ona vermedi, ne dedi Rabbim, o Allahın ilmindendir, sana kıyametten sorarlarsa bunu söyle, burada bir kağıt parçasından edinilmiş bilgi ile yola çıkmak, kıyamet tellallığı yapmak çok nahoş geliyor, güzel beklentiniz olsun, bu kadar yeter. Kaçınız kuran okuyor dostum bunu söyleyin bana, kaçınız anlamak için kuran okuyor, ilahi mecliste bunlarla ilgili olarak mutlaka sorulması gereken sorular var, azap’ta var, mükafat’ta var. Bu kuran niye geldi, raflarda tozlar içinde kalsın diye değil, gönülleri parlatsın diye, lütfen herkese bunu söyleyin, kuran’a dönmesini, çıkarın o ayetleri, kıyametle ilgili bütün ayetleri çıkarın ve onları sunun. Neyi düşünür çağrıştırırsan onu yaşarsın, sadece ne dedim sevgi tohumları serp, kozmik bilince sahip olanlar bunu yapar. Kul, kula şefaatçi olamaz, Allah dilemedikçe saçının kılı düşmez, Allah dilemedikçe, hepsi ilahi planda levhi mahfuzda yazılıdır. Ne zaman ne olacağı bilinmez, tarihlere dayalı değildir, bunları duymak istemiyorum hele böyle bir toplantıya bunlarla eğleşmek bence inişe geçmektir unutmayın. Sadece kuran’a dönün, hangi boyuttayız kainat hangi boyutta, insanoğlu hangi boyutta. Nebattı, hayvandı, insan oldu, bu boyut değilmi dir ? Şimdi insan, görüntüde insan şimdi insanı kamil olma yoluna gidin, dördüncü boyuttayız, düşüncelerin boyutları, hal ve davranışlarınızın boyutları, kalp makamı vardır, duyguların arzu ve isteklerin bulunduğu, size daha neleri sayayım, Allahım bilinçlerinizi ve duygularınızı, sen bize yardım et, ne şekilde bize yardım edeceksen, bize de lütfet ya Rabbim, amin. Muallak kaderle ilgili, mutlak kader belli sabit noktalarımız yaşam üzerinde, muallak kader, seçimlerimizle oluşan, peki seçmediğimiz yollarda yaşam halinde mi? Seçemediğin aniden önüne geldi, ilahi planın hazırladığı bir kader. Kayıtta olan zamanı gelmiştir, yaşanılan sadece Allahın iradesi iledir. Cüz-i kader, muallaktaki kader, senin dünyada yaptığın olumlu veya olumsuz düşünmeden diyeceğim, seçimlerin neticesindeki karşına çıkan zuhurat. Mutlak kader, Allahın bizlere levhi mahfuzdaki zaman diliminde sıraya koymuş belli tarihlerde önümüze çıkacak kaderler onun iradesindedir, külli iradede mevcut olan kader, kaderlerin çok şekilleri yoktur unutmayın, kendi seçtiğin yaşadığın oluşturduğun kader, bir de mutlak kader, Seçilmiş olan, seçtiğimiz anda mı yürürlüğe giriyor, (tabii) bizim zaman mefhumumuzla, şimdi o da değil, seçtiğin anda olmuyor, o da Allahın 305 iradesinde. Seni başı boş mu bırakacak asla, hiç başı boş değilsin, sana bütün yolları, sana olabilecek iyi veya kötü neyle karşılaşacaksan onları önüne seriyor, hür ve özgür iradenle gittiğin o yolda karşına ne çıkacak bilemezsin, ama sen o yola gittin diyecek Allah orada kendini geriye çekecek, neden senin oluşturduğun hal, yapma demiyor gitme de diyebilir demiyor ama yine sen niyet ediyorsun o senin niyetine yardımcı oluyor. Neye niyet ediyorsan anladın mı? Kulla Allah işbirliği içinde oluşan kaderdir, Ne demek istediğimi mutlak kader dışında, muallaktaki vardığımız anda, bu seçimi başka zaman anda yolumuz değişiyor ama tam anlatamadım, yani seçtiğimiz yolda seçimlerimizle yaşıyoruz ve orada farkına bir yolda devam ettirme şansımız var, o o, anda ortaya çıkıyor değil mi ? Arabanla gidiyorsun, karşına ne gelecek kendin seçiyorsun, her an her şey olabilir, işte o anlık anladın mı? Hemen zuhura geçen. Yani o, on sekiz bin alem, bu alemlerin şu anda hepsi yaşanmakta, (bilemezsin) o alemlerden sadece bizim yaşadığımız tek bir düzlem mi? Öyle zannediyorsunuz ama değil, öyle zanneder kul inkişaf üzere unutmayın, senin düzlem dediğin nedir ki, bu düzlem dediğin nedir ki, siz sadece size gösterilen yeriniz belirlenen, anda olman gereken yerde olman, sen sadece bununla sorumlusun, hangi alemi yaşıyorsan yaşa, hepsi sende mevcut, senin o küçücük bedeninde, hepsi sende mevcut. Makamlar, alemler, boyutlar hepsi senden de içeri. Kadir gecesi ile ilgili, kişileri işledikleri günahlar ve bunun neticesinde kaderleri anda mı değişiyor yoksa biraz önce dedikleri gibi, hazırlanıp tekrar sunuluyor, bu kadir gecesi ile bağlantılı mı? Yok böyle bir şey, hepsi hadis içerikli, unutmayın kuran da yeri olmayan bir şeye tevessül etmeyin, sadece Allahın tekelinde resulü bile bu bilgiye sahip değil, niye kadir gecesi kadir gününe ait, yok böyle bir şey. Ben koca bir yıl günah işleyeyim kadir gecesine güvenerek. Nasıl olsa orada affedilecek diye, olur mu ? Kadir gecesinin özelliği nedir önce onu bana söyleyin? Kuran’ın indirilmeye başlandığı gün, o kadar, gecesi gündüzü özelliği zamanı ona ayarlı. Yani siz çok derin şeyleri soruyorsunuz ama yaşamak bu değildir, teslimiyet bu değildir, öğrenmek çok güzeldir ama önünüzde öğrenilecek okunacak kitap var, bir ayet sorsam orada takılır kalırsınız, hangi surede olduğunu bilmezsiniz, onun için lütfen hadislerle kuranı karıştırmayın, kurana uygun yazıldı ise ona sarılın, kuranın dışında o öyle bu böyle yok. Kadir gecesinin özelliği, zaman farkı vardır orada, sizin dediğiniz bir gün, orada elli bin gün, onun için bunlar çok ayrı çok özel, bir tek bu ilme sahip olan, ledün ilmine sahip olan özel Allahın mukarrebun melekleri vardır, onun anahtarı onların elindedir, resulün bile elinde değildir, unutmayın, mukarrebun, 306 Allaha en yakın olan melekleridir, bırakın her kesin içinde kadir gecesi, alemleri sorun kainatı sorun, hepsi sende mevcut, neler yapmak istediğini içine sor orada mevcut, o sana cevap verir, içinizi dinleyin, ha biz niye geliyoruz, niye bu öğretileri veriyoruz, sadece kendinizi tanımanız için, kuranı yaşamanız için. Akşam oku, yarın onu yaşarsın dedik, niye kurandan bu kadar uzak duruluyor, onu düşünmek lazım, okuyup geçmek değil onu yaşamak gerek, onun lütfu ile yıkanıp arınmak gerek, öyle rahmet yağıyor ki arş’dan, ala’ya, bakın dikkat edin arş’dan ala’ya, nazargaha. İnanç tablolarınızı gözden geçirin, nerde inançta ise, nerde inancın iman olgusuna dönüşü, nerde kayışı, nerde yüceye çıkışı, bunları gözden geçirin. Kapılar hep çalınıyor, hep çalınıyor, sanma çalınmıyor, yardım gelmiyor. Allah hep o kapıları çalıyor, orada o kapıyı açacak bir er arıyor, yoksa konuk olacak, misafir edilecek ama eden yok, o da çıkıp başka bir kapı çalacak, orada kapı açılır hoşnut edilirse, o seçilmişlerinde efendisi olacak. Sultan geçer kuranda sultan, o sultan ne demektir; peygamberimiz bir sultandır, insanı kamil bir sultandır, veliler bir sultandır, bir tek Allah var, bir tek o, ben derim ki insandan değil ondan beklemektir, İnsanı yıpratan nedir biliyor musunuz ? Boş zaaflar, dünya zaafları, dünyaya ait olan bütün zaaflar, her ne ise onların peşinden koşmak, etrafa gözleri açıp, içine gözleri yummak, neyi çok seviyorsak orada bir adım geri durmalıyız, neden Allahı önce düşünüp Allahın önüne hiçbir şeyi, hiçbir zaaf, hiçbir sevgi, hiçbir eylem oluş buluş hiçbir şeyi Allahın önüne geçirmemeliyiz(şükür ve hamd belki) Eyvallah. Varlığa şükür, yokluğa şükür, açlığa şükür, tokluğa şükür, her şeye şu kainatta her var edilen ne ise hepsine şükür, hamd ve sena Allahım. Zorlu sınavlardan geçeceksin, bir bu var, bir de fiillerin niyetlerin neticesinde sana dönüş var, sınavı senin var ettiğin var. Öyle niyetler öyle senaryolar, öyle istek ve arzular oluştu ise, onlar bir gün dönüyor, hem de nasıl dönüyor, sen birkaç güne sığdırdın o niyeti düşünceyi, yazdığın senaryoları, ama senin yıllarını alıp götürüyor. Hepimiz bunu sorgulamalıyız, hangi günahımızın eseridir deyip, onun üzerinde derin derin, murakaba yapmalıyız. İnsanın bir hakikati vardır, her var edilenin bir hakikat gerçeği vardır. Ya bu hakikatten gafil olacaksın, bedbahtlığı seçeceksin, ya da mutlu olmak için arif olacaksın. Hakikate arif olma insanı kamil yoludur, seyri sülük yoludur. Hiçlik, hiçlik, eyvallah hiçlik çok güzel, tam teslimiyet durumu, geriye dönüş yoktur, öyle bir hiçliktir ki, ama dünyaya ait olduğunuz için, bu hiçlik meratibine girmek çok güçtür, çünkü eteklerinizden sizi çeken yavrularınız var, sizin yardımınızı bekleyen insanlar var, yoksa al asayı eline, al çıkınıda bir eline, al kuranını git uzun uzak, çık yolculuğa, ne soranın olsun, ne arayanın. 307 İnsanlardan uzak olmak gerek, her şeyden uzak olmak gerek ama olunmuyor. Şimdi burada anlaşılması gereken nedir? Onu Allah veriyor, yani yavruların imtihan aracı olduğunu biliyorsunuz, hepinizde bilmelisiniz ama o hizmeti yaparken her zaman dediğimiz gibi, Allahın önüne geçmeyecek önce Allaha olan hizmet, önce Allahın sana yap dediklerini yapıp sonra Allahın emanetine onun hediyesi diye hizmet edeceksin ama önce Allah, bunu unutmayın. Öyle çok seviyorsunuz ki hepiniz bunun içindesiniz, bazen namazı bile erteliyorsunuz, o zaman ne oluyor, Allaha tam teslimiyet yok, önüne geçmiş o sevgi bundan korunmamız gerekir, oda sınav olarak karşımıza çıkıyor, hem de nasıl, dünya işlerimizde çıkıyor. Çıkıyor değil, çıkarıyoruz demelisiniz. Ama şartlar öyle gerektiriyor, hayır, böyle bir şart şurt yok evlat, bu tamamen kula ait bir sorumluluk, kulun kendi eylemleri, burada Allahı suçlayamayız, şartları o oluşturuyor dediğimizde ona suç istinat etmiş durumda oluruz bundan korunmalıyız, Allah affetsin bizi, böyle dememeliyiz. Dünya işleri, çoluk çocuk sevgisi, dünya muhabbeti arzu ve istekler Allahın önüne geçiyorsa, kulun kendi eylemlerinin düşüncesi ve niyetidir. Böyle demeliyiz bunu itiraf etmek günah değil erdemliliktir, bunu insan olarak biz geçiriyoruz, her kötü fiili biz bilerek veya bilmeyerek işliyoruz, unutmayın hiç kimsenin suçu yok başkalarına kızıyoruz, önce kendimize kızmalıyız. Başkası dediğimiz kim? Allahın var ettiği, Allah kulu diye sevmiyorsan kızıyorsan o zaman içine dön derim, her şeyde bu böyledir, her şeyde. Kendinizi bile severken, ne kadar güzelim diyerek uzun uzun aynanın karşısında poz verirsin şöyleydi böyleydi ama unutma, sen hiçsin Allahın gölgesisin, varlık varmı ki sende yok, sadece suret, aslın orada senin. Sadece Allahım sende olmayı niyet ettim bana bunu nasip et yüreğimi sana teslim ediyorum ama öyle güvenerek öyle içten söz vererek bunu yapın ki Allahla ünsiyet halinde olmayı size nasip etsin. İç temizliği parıltısız zikirledir. Ömür bir kuş kanadına takılmış, uçtuğu yere kadar emanete riayet eder, zerre ağırlığınca hükme uydu ise, o kuş ondan ilahi feyz alır. Allahım öyle sınavlar eşliğinde bu yolu buldurdun bize, küfre dalmadan boyun eğdirdin ya, ihsan ile geldik huzurundayız, lütufkar olmayı bilebildi isek, bu can sana kurbandır diyelim. O toprak var ya, o toprak, hem aldı hem de misli ile geri verdi, geri verilen ne idi, o toprağın yetiştirdikleri, bir çok sırları ifşa ettikleri, gökte var olanı toprağın yüzüne atmaları, bir düşün bunları, kök çürük ise dalında meyvesi ne kadar çok ise, o meyveye sahip olamazsın, dalında meyve yok ise, dal budak kırık gelişmemiş ise de, kök sağlam ise hep yersin meyvesini, dalarsın şükrüne, işte torak hem alır, hem verir, senin vücudun toprağa hizmettedir. 308 Bilmiş olun, bir gün kapınız çalındığında, bir fukara kapınızda görürseniz, sakın ola şaşırmayın, kimin kapısına gelecek hiç bekleme, o geleceği yeri bilir, sakın gelsin diye de dileme, haydi geceniz hayırlı olsun huzur yolculuğunuz rıza ile tamamlansın, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allahım barış nasip et, savaşları sen durdur ya Rabbim , kötü niyetleri Allahım sen güzele çevir, her şey sana emanet, senden geldik seninle sana dönmeyi nasip et Allahım, Amin. Selam olsun 29.11.2012 Selam olsun, dost sözüne, gelir destek can kulağı ile dinlediğinde, aynı ile o cana olur nispet. Geçmişe dönelim, neler yaşadığımızı gözden geçirelim, tövbe Allah’ım deyip gelmiş ve geleceğe tövbe, tövbe diyelim. Geçmiş, gelecek perdedir, perdenin arkasında olana vakıf olalım. Ama günahlarımıza bağlanmadan oradan tez geçelim; her an tövbe, her an şükür, her an hamd edip, O’nun buyruğuna yönelelim. Kainatın şuurunu bizdeki şuur ile birleyelim. Her nefes alınışta kainat yeniden yaratılır. Bunu hiç düşündünüz mü? Bir dakika öncesinde bendim ama şimdi değilim. Ölüp ölüpte diriliriz, o zaman her nefeste yenilenen kainat, doğuşunu anlatır var oluşunu anlatır. Anda ölüp dirilen canlıyı anlatır. Bunları idrak eden, O bilinçte olan can dostlarıma hitaptır. Gel can gel seyredelim alemi birlikte, geldiğinde kendini seyret ki, seyrettiğini bilebilesin, o zaman hiç şaşırma olmaz. Bende var olan kainata serilmiştir, aynı ile iade edilmiştir. Gün geceye dönüştü geceden güne inildi her an yaradılmışa hizmette idi. Daha önceleri dedik zaman da bir varlıktır. Allahım var edilmişe hizmet için yaratmıştır. Kün ol emri ile her şey zuhurda, aç gözünü de bak sağına soluna, her yerde o var inkar edemezsin. Hele bir dön, dön aslına, neyi bilmezsin, Allahım bir çok nişanlar ve deliller sermiştir önüne, yeter ki sen iste görmeyi dile, bak göreceksin. Öyle bir çekiliş öyle bir serzeniş olur ki sende, hepsi Rabbinin himayesinde, beden tahlil edilmeli, bu zahiri önce onu bilmeli, sonra batına inip içte olanları tanımalıyız, ama kolay olur mu elbette olmaz. El bağlayıp oturursan, hiçbir niyet kurulmamış, fiiller ona yönelik olmamış, bi haber gelinir, bi haber gidilir. Amaç bu değil. Amaç önce kendini, sonra Rabbini bilmek; kendini bil, emek sarf et. Onu bildikte Rabbini hemen bilirsin. Aşka davet var, aşka davet, ilahi aşka davet var. Bu bilinçte olun Aşk için hazır olanlara çağrıdır bu. Kıvılcımlar oluştu, onu harlatmaya bakın, aşk içindesin hala aşkı ararsın. 309 Be hey gafil demem, önce kendini tanı ki ondan bir haber al. Bu dünyaya beyhude gelmedin, bu dünyaya Rabbini bilmek için gönderildin. Bu da, o mekanda, eylemlerin, niyetlerin, fiillerin devreye sokulmasıyla olur. Bunları bil, onun için buradayız. Bu dünyaya atıldık. Şimdi tırmanarak ona, ona dönüşteyiz. Evet, Merak etme, düşünceler düzende yerini bulur. Zamanı geldi ise bağlasan durmaz. Hele hele izin versin Rabbim sana, desin ki kalk uyuma uyuma, hala uyuyorsan, yine de el çekmez senden. - Burda kulun yapacağı görevler de var değil mi? Yani, sadece beklenmeyecek, nedir onlar ? Her varlığın türlü çeşit görevleri ve oluşa geçirecek halleri vardır. Herkes bunu bilerek geldi, herkes her varlık, bir görev, bir misyon yüklenerek geldi. - Ama biz görevlerimizi bilmiyoruz. Belki o görevi yapıyorsun. Uyanamamış olabilirsin. Hatırlamana gerek yok, o görevin içindesin. - Demek ki daha bilinçlenmemiz gerek, Bilinç seviyeleriniz ne kadar yükselirse, türlü çeşit bir çok sınavlardan geçirilirsen, görevinin adını, sanını bilirsin. - Görevini bir başkası söyleyebilir mi? Hayır, izin Rabbimin iradesinde. Bunu unutmayın. Allah’ım dilemedikçe hiçbir şey gerçekleşmez. - Rabbim ona söyletmiş olabilir mi? Ayan etmiş. Allah verilebilir. bilir. Bu rüyalarla olabilir. Uyanık kalplere bunun işareti Ama herkes görevinin peşinden gidecek eninde sonunda, unutulmasın hayatın gereği bu. Burada bulunmanın gereği bu. Hak için, halka halk için koş, murada kimin muradıdır deme… Hak için, Hak için, bulun o davada, zandan kaçın. Varsa kırgınlık dostlar arasında, onları kucaklaştır, onları barıştır. İlle yoksul gözeteyim, karnını doyurayım dediğinde, önce kendi karnın, yanında bulunduğun, sorumluluğunu üstlendiğin bir kedin bile olsa onları düşün. Ondan sonra gereğini yap. Hayata bakarken çok derin düşün: Bu güne kadar ne yaptım? Kul için ne yaptım? Hak için ne yaptım? Mutlaka artı ve eksi çıkacaktır karşına. Onun ayrımını sen yap. Başını yastığa koyduğunda, bu günü nasıl geçirdim, İşte o an 310 onun mahkemesini yap. Her an bir hasat yaşanır, bunu da düşün oluş ve bitiş vardır. Hasadı ölümle bağlamayın birbirine. Aklınızı koruyun, aklınızı hak için yollara koyun. Ben bilirim yok, sen hiçsin, gölgeden ibaretsin unutma, O biliyor sen değil. Ben diye de kendine bir etiket bağlama. Ben onun cüzüyüm, Rabbimin cüzüyüm, Bunu böyle düşün. Hakikatin seyrinde olmanızı Allah’ım nasip etsin. Birliği kurduk ise o birlikteki ahkamın bozulmasını nasip etme Ya Rabbi. Duygular için tövbe ibadetimdeki karşılık beklemem için tövbe. Bir dost ile bir kelime öğrettiğinde, orada ben yapıyorum dediğimde, işte bunlar için tövbe. Allah’ım bir çok kötü meziyetlerimizdeki oluşan hallerimiz için her an tövbe. Her halin bir makamı olduğunu da unutmayın, ve geçmişe dönmek istiyorsanız, dönün hangi makamda olduğunuzu anlarsınız ve şimdiki halinize bakın, hangi makama uygun yaşadığınıza bakın. Evet sormak istediğiniz bir şey varsa bekliyorum. Hoş geldiniz efendim. Ruhlarınız hoş geldiniz. Kim olduğumun hiç önemi yok. Sadece öğretici, öğretmen. Öğrenci hazırsa öğretiler sıra sıra değil rahmet gibi gelir sizlere, öğrenci hazır olmalı. Evet sormak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz, çekinmenize hiç gerek yok. etmeliyiz? Yaptıklarımızdan bazen pişmanlık duyduğumuzda nasıl tövbe Hangi fiil üzere pişmanlık duyuyorsan, onu itiraf etmende de hiçbir sakınca yok, Allah’ım günahlarınızı itiraf edin diyor. Onu bilerek, işlediğin fiil karşısındaki pişmanlığını bilerek, ondan tövbe et, ama takılı kalma. Sıra ile koy önüne ben şu kötü fiilleri yaptım, ben şuna yanlış söyledim, benim böyle bir kötü huyum vardı. Bunlar için senden tövbe diliyorum. Tövbe ediyorum ve ne olur beni affet. Mağfiretine sığınıyorum. Senin yüceliğin her şeyi siler. Allah’ım sen günahlarımı sil. Senden yine sana sığınırım. Böyle isteyin. Ben çok günah işledim cehennemliğim de demeyin. Öyle rahmeti bol Allah’ın, her an değişim gösterebilir. İşte Ayan-ı sabitenin öğrenilmesi gereken en hassas noktasıdır. Her ne kadar kötü bir kişi olursan ol cani ol, katil ol, hırsız ol, uğursuz ol, Allah’ın yapma dediği her şeyi yapanı düşün şeytanın kölesi olmuş, onun yanında gezeni düşün ve Allah çünkü onun ezelde bir ahdi var. Ahdi misakı194 var. Allah’a verdiği sözü var. O gün gelir. Zaman dilimindeki ayrılmış gün. Üstündeki o çirkin elbise düşer yeni bir elbise giydirilir. İşte o zaman hangisi arif hangisi amil bilemezsin. Sadece ona teslim olup ondan özür dilemeliyiz. Tövbemizi etmeliyiz. Bir çok yanlış eylemlerimizi, huylarımızı yüceye itiraf etmeliyiz. Gözümüzün yaşı ile itiraf etmeliyiz. İşte o zaman gör bak içindeki parlaklığı. Andını ve İnşirah halini yaşatır Rabbim sana. 194 Yüksek benliğimizin kim olduğunu öğrenebilir miyiz? Ahdi Misak : Elest meclisinde verilen söz. 311 Niye isimlendirdiniz. Yüksek benliğinizin kim olduğu böyle bir şey var mı? Önce onu sorun. - Böyle bir şey var mı? Yüksek benlik ne demektir? Ona niye isim koydunuz. Benden daha yüksek bir benlik olduğu için, öyle düşündüğüm için veya öyle tasavvur ettiğim için. Rab’lıktır Rablık unutmayın. Ben her zaman şunu söylerim. Öğrenmek için aç gönülleri. Önce Hakkın kelamlarını çoook iyi öğrenin, sonra da yaptıklarınızın, düşüncelerinizin ne kadar yanlış olduğunu bileceksiniz. İsimlendirmeyin, Yüksek benlik o odur, o size neyi ifade ediyor. Tanrı. Eyvallah. O bilince varmak için, onda o olmak için önce bir sürü yapılması gereken tezkiyeler vardır. Tezkiye195 nedir? Benim dediğiniz varlık bedenlerinizin düşmesini sağlayacak bir çok tezkiyeler. Bir çok eski halleri atıp, yerine yeni haller giyinmek. İşte o zaman o bene, yüksek bene sahip olursunuz. Ama o yolculuk çok kolay değil. Mutlaka şeriattan geçmek gerek. Önce kendini bilmelisin. Tevhide ermelisin. İlahi tevhidin masharını bilmelisin. Kuşları, böcekleri düşün. Sevmediğin yılanı, çıyanı düşün. Ağaçları, çiçekleri, meyveleri düşün. Onları toplayabilmek cem ettiğinde işte tevhid budur. Kiri ile, pası ile, taşı ile, kumu ile Rahmeti ile, çamuru ile güzeli ile, çirkini ile sarhoşu ile, arifi ile, onları topladığında nazargahta, o tevhiddir. La ilahe illallah sadece kelimedir. Bunu yaşamaksa bunların hepsini bir araya toplamaktır. Bu yolculukta bunlar vardır. Yüksek benliğe ulaşabilmek, bu Kur’an yolu, hakikat yolu, önce oradan, Kur’an ile tanışmalıyız. Bu gün anlamıyor olabilirsin. Yarın da anlamazsın. Elli, altmış yıl okurlar hala anlamış değiller. Oku, hala bıkmadan usanmadan oku. Onun bir an sendeki tecelliyatı oluşturacak bir çok haller vardır. O kabiliyetle onu düşün ama sen istek ile oku, o iştiyak ile oku, zor gelmesin sen, sende mevcut olan işte önce onu oku. Her zerrende Kuranın ayetleri yazılıdır. Suretin ise surelerdir. Sen ondan ayrı değilsin ki. Yavaş yavaş öğrenilir acele etmek yok sindirerek. Ama ihmal de etmemek gerek. İlim etmek mükemmelliktir. Ama Kur’an ilmini. Ama ona bir ekle irfan. İkisi bir arada olduğunda yolculuk başlamıştır. Evet sizleri selamlıyorum. La ilahe illallah Muhammed en resulullah(3). Selam ehlibeyte, selam irfana ashaba, selam olsun yüceler yücesi makamlara. Selam olsun 30.11.2012 Selam olsun, vardım su başına üç beş dost ile, muhabbet ile baş koyduk o yolun taşına. Seyrettik bütün varlığı, yaratılmışı doya doya seyrettik. Sonra yumduk gözleri perde arkasından yolculuğa çıktık. İşte o an olanı biteni, 195 Tezkiye : Bir kimsenin iyi bir insan olduğunu kendisini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma, temize aklanma. çıkarma, 312 aldığımızı verdiğimizi içsel yolculukta seyrettik hep bunları. Öyle alemler gördük ki, öyle mertebeler de bulunduk ki. Dil susmayınca, kulak kapanmayınca, göz de yumulmayınca zahirden batına inemezsin. Soy sop unvan silinmeli. Yolculuğun iniş çıkışları da vardır. Bunu da bilerek hazırız demeli. Yunus’um der ki; çıktım erik dalına anda yedim üzümü. Bu size neyi anlatır? Bir düşünün bakalım. Dün gece verdik ya, anda ölüp anda dirilirsiniz, anda eskiden yeniye döner geçmişi silersiniz, anda değişik oluşumlarla yüz yüze gelirsiniz. Erikti, üzüm yedi. Peki, üzümün eriğin manası ne? Onların da hakikatini de bilmek gerekir. Üzüm; bol nimeti, lütfu ve bereketi. Çok özel bir meyvedir. Hem içi yenir hem çekirdeği, hem dışı yenir. Ama erik sadece dışını yersin çekirdeğini yiyemezsin. Demek oluyor ki erik zahiri, üzüm ise tamamen batını anlatır. Öyle değişim gösterir ki tıpkı insanoğlu gibi, bütün varlık gibi. Çiçekleri düşün, ağaçları. Kainatta yaratılmış her ne varsa her an değişim gösterirler. Yine veriyorum, her nefes alınışta kainat yeniden yaratılır. Bunların üzerinde biraz durun. Öyle ufuklar açacaktır ki insanoğluna, bunlara meyledin. Yunus’un dediği, Mevlana’nın dediği bir anlam ifade etmeyebilir. Size zahiri gözle baktığınız için manasız gelebilir. Oysa çok derindir. İnceleyin araştırın. Ve sorun dediğimizde de lütfen, gönül dağarcığınızda biraz soru biriktirin. Hep yazı veriyoruz, sürekli veriyoruz. Yazıyı vermek, okuyup geçmek değil. Önemli olan onları içsel kayıtlara mal etmektir. Her zerremize onları aktarmak, yansıtmak gerekir. Sen kendini bildiysen, her zerrede oluşan halleri gördüysen, hangi mertebede, hangi makamda olduğunu gönül yoluyla verir Rabbim sana. İşte o zaman dilini susturur, konuşamazsın. Mümkün olduğu kadar yalnızlığı seçersin. Çünkü o hal özel bir haldir. Onunla birlikte olman istenir. İsteyen kim? O ve sen. Aslında sen yoksun isteyen O’dur. Her okuduğun Kuran’a dönük sözleri benimseyin, onu murat edinin. Çok iyi bir araştırıcı olun. Bu bilgileri kendinizde de saklamayın. Öyle bir hale gelin ki; konuştuğun senden değil, bu sözlerden olsun. Neyi vermek istiyorsan bunlarla verirsin. Öyle haller alınır ki her gören seni manadan tanır. O tanıyan kişi de mutlak o hale girmeli. Onun hakikatinde de mutlak bir birikim görülmeli. Seslerinizi konuşurken ayarlayın. Hissederek konuşun ve hissettirin. Öyle güzel sözler söyleyin ki Kuran sevilsin. Hakikatin mazharına geçilsin. 313 Hem geçer hem geçirtirsin. Öyle bir köprü kurulur ki önüne, gel çağrısını hemen duyar hemen anlarsın. İşte o hal, seyri sefer halidir. Yavaş yavaş hazırlığını yapmak durumundasın. Hem dünya, hem ahiret olursa karar vermekte çok zorlanırsın. Her şeyi yüz üstü bırakıp gitmekte olmaz. Sorumluğun nerede, ne ise onun icabını da yapmalısın. Ama mümkün olduğu kadar halktan uzak yerleri seçmelisin, bu elzemdir. Hak ile bir olmak, söyleşmek, ünsiyet etmek, onunla makamları gezmek murat içre murattır. Hiçbir olay muradın dışında gerçekleşmez ve yaşanmaz. Hayal gibi gelir, masal gibi gelir yaşananlar. Aslında doğrudur. Her şey ondan ibaret değil mi? Bildik, bildik vereceğimiz sözleri de geldik. Yokladık gönülleri her birinizi özleyip özletiverdik. Selam olsun. Biraz okuyun üzerinde durun, ama üzüm ile eriği, kainatın yeniden var edilişini çok çalışın. Çok çalışın. Önünüze neler çıkacak bir bilseniz. Tahdit koymayın. Zamana yayın. Eyvallah. - Anda değişir dediniz, kainat yenilenir. Bu yenilenmeyi biraz açabilir misiniz? Ölüş ve diriliş, oluş ve bozuluş. Her ikisi mutlaka yaşanır. Bitiyor tekrar başlıyor, bitiyor tekrar başlıyor. -Ölüp ölüp diriliyorsun. - Bu da bir dengedir esasında değil mi? Tabi, bizim burada farkında olmamız, uyanık olmamız gerekiyor. Çok, çok. Dünya meseleleri sizleri çok yoruyor. Biraz onlardan kendiniz için bir zaman yaratın. Özel bir zaman, özel bir an. Uykuyla vakit geçirmeyin. Bedenler yorgun olabilir. Zorlukla da hiçbir şey yapmayın, ama bu dediklerimizin üzerinde durun, haz alın. - Öldüğümüzde bir nefis bedeninden kurtulup, dirildiğimizde yeni bir nefis bedeniyle mi ? Onun mu farkına varacağız? O çok ayrı bir şey. Nefis tezkiyesi. Her bilincin yükselişinde, her mertebenin değişiminde tabi ki beden elbiseleriniz değişiyor, yüzünün rengi değişiyor, kokusu değişiyor. İnkarda olanın rengi kararır bunu unutma. Küfürde olanın rengi karanlıktır. Oysa aydınlık, parlaklık bizimle olmalı. İlahi feyz niyete göre değer kazanır. Zikir ise kulun fikrine göre değer kazanır. Diyelim ki; Allah’ım feyz kapılarını bizlere açtın, kapama. O uğurda verdiğimiz mücadeleyi huşu içinde haz duyarak yola devam etmemizi nasip eyle. Her an bir yenilik içinde olduğunu hiç mi hiç aklından çıkartma. 314 Bu değişim içinde bulunduğun için de ve idrake şükret, teşekkür et yaradana. Nereye bakarsan onu görürüsün sözcüğünü de çok iyi düşün. Hep ondan bir delil bir ispat vardır önünde. Kalbi selim olmaya bak. Dünyevi işlerin her ne olursa olsun, düşün ama yerleşmelerine izin verme. Kalp sadece Allah zikriyle donanmalı. Muhammet nuruyla aydınlanmış bir kalp, dünyevi işlerle kararmamalı. Açık geldi sözümüz. Kabiliyetlerinize göre veririz. Bir de marifet ehli olmanızı yüce yaratıcıdan murat ederiz. Ehli iman sözü, mübarektir velilerin nazarı. Gel dost bir nazar et. Nazar etmeyi bilmiyorsan da dosta dua et. Sayısız sevap alırsın. Sevap alasın diye de sakın ha yaklaşmayasın. O, yüceye aittir. Neyin fazla ise paylaşmalısın. Sevgin fazlaysa her canı sarmalamalısın. Enerjin fazla ise enerjisi düşük olana yardım etmelisin. sarıp Rüyalar bir geçiştir. Geleceğin biraz da aynasıdır. Ama her birinde olağanüstü işaretler bulmak mümkündür. Ruhun bedeni terk edip mana aleminde gezip dolaşmasıdır. Orada gördüklerini sana bir şekilde anlatmasıdır. Bak sağına soluna. Neyi görüyorsan hepsi onun eseri. Bu gözle baktığında görmen farklılaşır bunu hiç unutma.”Ne çirkin insan’’ deme. Hemen o halini değiştir. Onu yaradan beni de yaratmıştır. Beni yaratan onu da yaratmıştır. Ayrılık niye. Allah’ımın gücüne gidecek diye de düşün. Selam olsun. La İlahe İllallah Muhammed en Resullullah. Amin. 315 316 2012 Yılı Aralık ayında derlenen Yazılar. 317 Aralık ayı kapak resmi : Battal üzerine Neftli Ebru - Necdet Emekli 08.02.2010 De ki: O, Allah'tır, birdir ve tektir. Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.(ihlas suresi) 318 Selam olsun 06.12.2012 Her kapı niyete göre açılır. Yapıda ne var ise o kapıdan seçilen rehber sana yardımcı olur. Sayfa sayfa verilenleri gün gün okuyalım. Kurduğumuz tezgahlara ürettiklerimizi dolduralım. Mutlak bir alıcısı gelir. Her an kendinde olanı fark et. Olayı idrak ettiğinde bir perde düşer üstünden, daha da için açılır. Bahsettiğimiz perde senin nefis perdendir. Onlardan kurtulmak gerekir. Şeriat, tarikat, marifet, hakikat. Yolumuz bu. Hangi halde isek yönümüz ona yöneliktir. Aldık selamları, bizden de selam olsun. Kurulan meclise hakikatin manası sunulsun. Her can bir yapıdır. O yapıya hizmet yine kendinden kendinedir. Yeter ki o hizmette hak muradı olsun. Öyle haller yaşanır, öyle alemler bilinir ki hepsi sende mevcut. Onları sen bileceksin. Yaradanın çizdiği yoldan kaymayacaksın. Aşka davet var dedik ilahi aşktır muradımız. Kuran aşkıdır Yolumuz, hakikat yoludur bizlere bahşedilen nurumuz. Gel dost gel bu kapı her cana açıktır. Yapın düzen bulsun. Bağlandınsa Hakka komaz seni yarı yolda. Çağırılan gelir. Daveti alan bilinir. Bir nefes yeterlidir. Nasibi yoksa bahane onun örtüsüdür. Ne yaparsan yap, hangi durumda olursan ol içinde hep bir boşluk var, dolduramadığın bir boşluk. Hep bir arayış içindesin. Neyi aradığının farkında bile değilsin. Sana delilleri işaretleri verir. Gel ey dost, gel çağrısını duy da gel. Aç gönül kulağını, seyret gönül gözünü, seyrettir neler olup biteni. Bir nefes yeterli. Kulu hangi yolda ise, O onda biterli. Her an yeni bir tekamül aracı. Bazen hayır ile, bazen şer ile, bazen mutluluğumuz ile, bazen nüfus noksanı ile. Hep bir sınanmada olduğunuzun farkında olun. - Nüfus noksanı? Senden geldik sana döneceğiz. Evet ölüm. Ölüm bitiş değildir. Sonsuza açılan bir kapı. Bu beden sıkıntısında türlü nefis elbiselerinden kurtuluştur. Duymak isterim o sesi, duyarsa benim sesimi. Hep özlerim onu, mutlak özlemişse beni. Bilirim ki korunurum. Şüpheyi bertaraf eder sevgisiyle avunurum. Özlerim onu özlemişse beni. Aşka davet var dediler. Bende var olanı bana tekrar ettiler. Hakikat erinin yoludur bu. Çalındı kapı sefa geldin dost, sefa geldin. Her biri bir murat üzere hoş geldiniz. Ocaklar yanacak, o ocaklarda aşlar kotarılacak. Birlikte yiyelim dostlar. Birlikte can cana olalım. Olumsuz düşüncelerden kurtulalım. Sen kulsun, kulluğunun manasını bilmelisin. Peki bu nasıl bilinir dersen, hakta fani olmakla. Hak ile hak olmakla. Bir çok elbiseler dedik ya onları tek tek atalım bu dünyada. Şeytana dost olmayalım, bundan beri duralım, secdeye eğilmeli başın. Diz çökmelisin. Elif olup ta ‘’hazırım, huzurundayım’’ demelisin. 319 La ilahe illallah Muhammed en Resullullah. Kimi rüyada bulur kimi ayanda. Kimi bu bedende yaşar kimi hayalde. Şu bir gerçek ki bu dünya gördüğün her şey hayal ürünüdür bunu anlayın. Sende hayalden farksızsın, rüya alemindesin. Ey can uyuma uyan. Mutlak bir çobana ihtiyaç vardır. O çobanın güttüğü koyunları, ilahi hikmet diye onları seven vardır. Sen dünü günü bırak, anı yaşa. Önce var tövbeye sonra gönül sultanını ara. Her ismin bir mazhariyeti vardır. Mazhariyet nedir bilir misiniz? Ezeli ve ebedi ilahi hikmeti vardır. Bu kulunda zuhur ettiğinde o ismin gölgesi altında yaşarsın. Sanki seni takip eder, önünde arkanda birisi var sanırsın. O ismin özelliğindendir. Kudretin ilmindendir. İştiyak ile sarıl Kurana, sevgi ile çıktın ya bu yola, arala perdeyi gönül lezzet bulsun, haz bulsun. Tecelli orada bulunsun. Sık sık muhabbet edilsin. Muhabbette, Muhammedin olduğu inancında olunsun. Bilirmisiniz muhabbette bile öyle tecelliyatlar olur ki, bunu çoğunuz bilir, içinde öyle derin derin bir genişleme duyar ki, ışık her yerden yansır karşına. Dost odur ki, dostu dosta bağlayan, Dost odur ki, yarayı sarıp sarmalayan, Dost odur ki, her acında senin yanında olan, Dost odur ki, senin için kendini ateşe atan, çünki senden öyle almıştır. Nazari akılla değil, mana aklı ile yolu bulmuştur. Hepinize selam olsun, muhammed en resulullah. Selam olsun Hepinizi selamlıyorum, La ilahe illallah 13.12.2012 Rahmet rahmet gelen bilgiler, kul gönlünde seveni eyler, birde ihsan sahibi ise sevilen, yol münasiptir o rahmet bizi de bağlar. Gün güzel, gece güzel, gecenin içinde seçilmiş bir an var ki o her birinden de özel. Diyelim önce günahlara tövbe, edelim birlikte, cümleye deyip dualar ile süsleyelim gecemizi günümüzü. Rabbim kabul eder mi demeden, o keyfiyet ona aittir, bunu bir düşün, kendince konuşma, benim her söylediğim doğrudur hak’tandır da deme, neresi doğru, yanlışta olduğunu bil. Sakın doğruları yaparım da deme, ifrata kaçma sonra karşına gelir sana seni öğretir. İşte o zaman kaçış nereye olur. 320 Her şey Bir’in yasasına uygundur. O Bir öyle bir yasaya evet demiştir ki, kulun bütün istek ve arzularına cevap verecek, önce karşılığını koymuştur. Bir düşün; Allah’ım yoluma aç demen bile “Hadi” ismiyle mevcuttur, o yolunu gösterir, sana hak yolunu açar ve ilerletir. Allah’ım her şey senin mevcudiyetini anlatır bana dediğinde; “La Mevcude İllallah” bu ona tanıktır. “Allah’ta fani olmak”; her şeyin başı ve sonu fani olmaktır, fani ol ki beka ya geçebilesin, o mertebeleri açar sana. Sen geçide hazır isen, o seçer makamları, geçirir seni kolayca bir sonrakine. Hazır ol ey can, hazır ol. İşlenecek bir çok fiiller var, onları bildin ise, görevim dedin ise, sana kolay geçirtecek Allah’ımın yardımcıları var. Allah’ımın öyle askerleri, öyle orduları vardır ki, bakar da görmez gözler onları, tanımazsınız onları, çıplak gözle bakmalısınız, varlıksız. Birçok görülecek şeyleri, varlık bedenleri ve organları aslına perdedir aslında, istesen de bilemez, idrak edemezsin. İlahi ilmin sınırlılığını anlatır kuluna. Sen onun farkına varmadan kendince, o batın hakkında fikir yürütür de muhabbet oluşturursan, izinsiz yapmışsındır, mutlak bir bedeli olmalı. Her şeyi Rabbimin izni ile derleyin devşirin, dostlarla paylaşın, ilahi nurun mazhariyetidir, mutlak muhabbet oluşturun. Muhabbet, tecelliyat alınır, mutlak tecelliyat nazargahta görülür. - Tecelliyat olduğunda biz bunu nasıl fark ederiz? Evet, öyle bir hoşluk içinden öyle bir boşluk içine geçiş yapılır ki, her şeyden bir an bile olsa, soyutlanmış, düşüncelerin devre dışı bırakılmış, Safiyet Makamı oluşur. Sadece saf saf dinlersin, saf saf bakarsın yüzlere. Bu hal çok güzel bir haldir, bu hali koruyabilmek ise gönül erbabının fiiliyatıdır. İşte o an tecelliyat olmuştur. Ya dilin çözülür konuşursun, Allah’ım dile tecelliyat gösterir, ya kalbe zuhur eder, seni hoşluktan hoşluğa geçirir, suskunluğu salar, Ya gözlere ilahi Nur’a bir tecelliyat olur ki, perde düşer suret meydanda. O kula her şey aşikar olur, gör kulum gör, seyret, Yücenin hediyesidir kuluna. Her organa bu tecelliyat gelir, oraya mı gelsin, buraya mı gelsin, bundan muaf tutun düşünceleri, onlara siz karar veremezsiniz, Rabbim hangi organda zuhur edecekse oraya tecelliyatını yapar. Hem de bir isim altında, esmanın altında, kontrolü altında olur. Bunları biraz çalışın, hangi ismin hangi kontrol altında bulunduğunu senin içine o bilgiyi rabbim verir, kulağına fısıldar. Dün bir, bugün iki, daha bu bilgilerle yeni tanışmışsın esma’nı soramazsın, illa ki edep’tir, bu işin ahkamı var, edebi var, kuralı var, az konuş 321 beri dur, izinsiz ortaya atma kendini. Acaba benim ismim hangisi deyip de sorman hicap dışıdır, biraz hicaptan söz et. Şimdi anlaşıldı mı can dostlarım. Geç bunlardan geç, ne isim kaldı ne sıfat, ne etiket, bir kuş olup uçtuk, işleri tamam ettik sandık, oysa yarım kalmış öyle çok işler var ki, şimdi burada tamamlamaya bakarız. Açılan kapılardan bir el uzanır sanırdık, bilemedik, o eli uzatmaları için bu hazırlığı dünyada yapmalıymışık, bunu nasıl atladık. Gafil dediler mi de kızardık, öfke duyardık, ben kendime şimdi “be hey gafil” derim, ne kızacak hal kaldı, ne öfke duyacak isim kaldı. Rabbimin hidayeti üzere yaşamak güzel, o nur’u takip etmek çok özel, öyle nur var ki her an her yerde ışıl ışıl. O Nur’u koruyabilmek ondan nasiplenebilmek, Rahman ve Rahim ismiyle nefes alıp nefes verebilmek her kula müesser değil. Selam olsun dostlarım, her birinize selam olsun, hak kelamından uzak yaşanmasın, ilahi mecliste bilgiler dağarcıklarda hep hazır bulunsun. Öyle soru sor ki dosta, onun yarısını da sen önceden bilmiş ol, bu dediğim umarım anlaşılmıştır. Her olay kayıttadır bilsen bilmesen, hem öyle bir kayda geçirir ki melekler, aynıyla vaki. Ne söylüyorsan olduğu gibi, dediğim orasını burasını eksiltip çoğaltmak değil, yarın inkar edecek bir şey bulamayasın diye. Özel gecelerden biridir bilinsin, kıyamet sözcüğü bir daha ağza hiç mi hiç getirilmesin. Öyle kıyametler oluşur ki içinizde, gelemezsiniz üstesinden toplanıp gelse binlercesi. “Allah”ın takdirine, merkezine kaynağına çomak sokulmaz, türlü belalar açılır kafana bundan sakınasın. Dilin susmalı, gözün ise yumulmalı, kulağın tıkanmalı, kim bundan bir haber derse sana, işaret parmağın ile göster ona Kur’anı. Haydi Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulallah. Allah’a emanet olun, Allah sizinle birlikte olsun. Her hareketlerinizin birçok tanıkları var, her birine bizden selam olsun. Koy secdeye başı eğil huzurunda, eğil O’na, öyle ağla, öyle yalvar ki, sıkı sıkı sarıldığını, sıkı sıkıda onun da seni sardığını kemiklerin anlasın onu. Hoşçakalın candostlarım. La ilahe illallah muhammed en resulullah. 322 Selam olsun 20.12.2012 Sorma ey can, bilinmez nerede bulursun, tanıktır her var edilen, sendeki bilir cevheri, bilmese de ecdadını seni sen diye sever, bilir inanır sendeki sever o özü. Yakma gönül yakma muradım sevmektir, o aşkı tatmaktır, yakma gönül yakma viraneye çevirdin bu gönlü harab ettin, dedin terk bu bedeni, terk ederim amma, yakma gönül yakma beni. Dedi ki kaldı mı ki sendeki sen, kül oldu her zerrem dağıldı, kah çıktı gökyüzüne kah indi arz alemine, yine de yakma gönül yakma, muradım seni sevmek, o aşk ile seni idrak etmek, öyle bir aza verdin ki bu bedene, her zerrem tanıktır alemde gördüğüm her şeye. Ne akıl kaldı bende ne fikir, yürürüm olmuşum bi çare, kimi deli der güler halime, kimi veli olmuş der, ağlar ya halime, güldüren sensin ağlatan da sen, yakma gönül yakma, yakmaktan muradın nedir? Sende sen olmaktır, sen yine yakma gönül yakma. Beni sensiz bırakma, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Mevlana’nın “Allah” ile ünsiyeti, eyvallah. Niyeti kurdun dedin ki çıkayım yola, akçem geçerli olur mu yeter mi bu murada, o sevgi ile gel dedi ise bir kula, her işi tamam eder çıkarır yola, sende git murat üzere tanı gör Muhammedi, nuruna kana kana doya doya onda ol, yakın ehli ile sar sarmala, hasret biter mi o zaman haşa, her yakınlaşmada hasret daha da çoğalır. Ne zamana kadar sürer dediğinde zamanda belirli değil, sınırlı da değil, sende aşk ne kadar sürerse, hasret onu tetikler, onu öyle cezbeder öyle cezbeder ki işte o zaman sen sen olmazsın, hazır yolun yolcusu aşka davete koş, koş yeridir gelmiştir günüdür, bir kıvılcım düştü ise o gönle, o kıvılcım çoğaltır, o aşkı rabbim senin nezdinde, Allah diyelim her hali inceleyelim, alemden aleme geçiş nasılmış onu yaşayarak görelim, sende var olanı gör seyreyle alemi, başkasının aleminden sana ne, sen kendi alemin ile hem hal ol, yolun açık muradın tek olsun, aşk davetiyen geldi günü eline gönlüne sunulsun. La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allah, Allah, eyvallah. Dön içine dost dön, her an kapın çalınır, duy o sesi, sen duymuyorsan eğilemezsin, asla ona da çekilemezsin, duy o sesi, senden ne bekleniyorsa dur onun üzerinde, bırak dünyevi işleri fazlaca sarma onlarla, her şeyin yeri ve dengesi var, yerinde işlenirse ahenk verir, rengi bozuldukta hiçbir işe yaramadığını bilmelisin. Allah yeniliği sever, Allah işleyişte olanı sever, Allah ona coşku ile koşanı sever, tek düze yaşama renk kat hayatına, manevi aşk, manevi renk, manevi keşif kat. Bunlar olmazsa olmaz, yol yokuş gelir sana bıktırır bunu sakın unutma, La ilahe illallah Muhammed en resulullah. 323 Akıl, maaş aklı olmamalı, meat akıl ile biraz nefes alınmalı, ne dediğim malum açık, içten Allah der zikreder, Eyvallah dost Eyvallah, yolun açık gönlün seçik. Her üzüntü bilsen kuluna kapı açtırır, bu yol zaruret yoludur, makam oluşturur, bir elin yağda diğeri balda, sadece dünyaya ait, Allah sizi daima ahret hazırlığı içine sokmak ister, çünkü yaşamın gerçeği orası, yalan dünyada uyanın der uyanın, burada uyanmayanın işi zor, orada da uyanmaz, burada uyanışta olanın orada uyanışı anda oluşur. İnsanın emaneti bazen bir kuş kanadına takılı, o emaneti gezdirir durursun, farkında olmadan yaşarsın, acaba o emanet nedir diye de hep sorgularsın, öyle çok emanet var ki üzerinizde, onlara riayet etmek sağındaki solundaki melekleri sevip okşamak, onlara, Allah razı olsun sizlerden benim yanımdasınız, beni gözetirsiniz, çünkü Rabbim sizleri beni gözetmeniz için gönderdi. Hoş geldiniz deyip izzet ikramda bulunmalısın, o zaman onlarda sana istirdat196 eder farkında olduğunu anlar, arada perdeyi aralar da kendilerini bazen gösteriverirler. Zat elbisen üzerinde ise onu zor görürsün, zat elbisesi, arada giymek gerekir, mutlak zat elbisesi. Aklına düştüğü an onların varlığı, için görmüştür, tanık olmuştur bedene hissettirir. Hemen o an duanı et, onları sevip okşa, hemen tefekküre dal onların varlığını düşün, daha onun gibi görevli binlerce melekler, melaikeler var. Her biri farklı görev üstlenmiş ama hep nereye, insana hizmeti göstermiş, hizmet için var olmuşlar. Allahıma emanet olun bunları hissedin, gönlü boşa gezdirmeyin, gönül boşta gezerse o gönlü çevirecek bir çok kuvvetler, tuzaklar var, ama yön buldu mu, onda takılı kaldı mı hiçbir güç Allahın çekip çevirdiğini başka bir varlık çeviremez. Unutmayın bu da güven duygusunu gösterir, öyle güvenin, öyle sevin ki Allahı, ‘O bende var oldukça şeytan beni rahatsız etmez’, bu düşünce ile yaklaşın, namazlarınızı her kılışta öncesi ile sonrasını değerlendirin, başlangıç nasıl oldu, namaz sonrası nasıl bir hal oluştu. Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah. 196 İstirdat : Geri almak, geri almayı istemek, verilmiş veya gönderilmiş bir şeyin geri gönderilmesini isteme, geri isteme anlamlarına gelen sözcük. 324