Gülden Gönüllere – 2012

Transkript

Gülden Gönüllere – 2012
Gülden Gönüllere – 2012
1
Kapak resmi : Lahor Çivit Dalgalı Ebru – Necdet Emekli 17.02.2010
Amener resülihi(Bakara 285/286) ; Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun, Küllün amene billahi
ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih, La nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke
rabbena ve ileykel masıyr, La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha, Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, Rabbena la
tüahızna in nesına ev ahta'na, Rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina, Rabbena
ve la tühammilna ma la takate lena bih, Va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil
kafirin.
“Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de iman ettiler. Her biri; Allah'a,
meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: Onun peygamberlerinden
hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Şöyle de dediler: İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama
dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük
de kendi zararınadır. Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden
öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!
Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."(Bakara
suresi, 285/286. ayetler)
2
içindekiler …
Önsöz ……………………………………….
5
ocak ayında derlenen yazılar ….……..……
9
subat ayında derlenen yazılar ……….……
29
mart ayında derlenen yazılar …….………
67
nisan ayında derlenen yazılar ……………
119
mayıs ayında derlenen yazılar ……………
167
haziran ayında derlenen yazılar …….……
205
temmuz ayında derlenen yazılar …….……
227
Agustos ayında derlenen yazılar ……..……
249
eylül ayında derlenen yazılar …….….……
255
ekim ayında derlenen yazılar ……………..
269
kasım ayında derlenen yazılar ……….……
291
Aralık ayında derlenen yazılar ……….…… 317
3
 Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye
gücünün yeteceğini görmediler mi? Evet şüphesiz O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”(Ahkaf
suresi – 33. ayet)
4
Önsöz…
“Gülden
gönüllere” olarak başlayan ve “dost kapısı” olarak
devam eden, gönül sevdalısı grubumuzun, 2012 yılı içinde yer alan çalışmaları
derlenerek sizlerin kullanımına bu kitapta sunulmuştur.
Benim, benim, demekten dili men etmeliyiz. Benim diyen kendini
kainattan silendir. Benlik davası değil davamız, Allaha kulluk davasıdır. Önce
bunu bilmeliyiz. Bu düşüncenin ışığında, 2012 yılı içinde yapılan çalışmalara
bizzat katılan ve bu kitabın hazırlığında emeği geçen ve katkıda bulunan tüm
gönül dostlarımıza sonsuz teşekkürler, yüce Allahım hepinizden razı olsun.
Bu yıl, birçok dostlarımız, yakınlarımız değişik hastalıklarla karşı
karşıya kaldı. Dualarımız da hep onlar için oldu, bu toplantılardan öğrendik ki,
yüce Allahım doğrudan hastalığı vermez, verdi ise şifasıyla birlikte verir. Her
derdin içinde, biliriz ki devası da vardır. Yoksa sadece hastalık gelmez. Allah
türlü çeşitli davetiyeler çıkarır kuluna, kendine yaklaştırsın diye. Bazen
hastalığı kullanır. Bazen yoksulluğu, bazen ölümü. Bazen de canı kadar sevdiği
yavrusunu kullanır. Bazen ilmini irfanını kullanır. O neyi dilediyse ona
amadeyiz. Yapacağımız tek şey tevekkel olmak ve ona sığınmak.
Her şey bazen istediğimiz gibi de olmayabilir. Nedenini ne sen sor, ne
ben diyeyim sana. Madem tevekkelsin ona yoktur ondan gayrısı, Her şey de o
var. Ben onda, o bende.
Bu dünya yaşamında, ne haline, ne yarınına, ne yakınına, ne de maddi
alemine güven. Kimde neyi eksik görüyorsanız, bunun sizdeki eksik yanınız
olduğunu bilin. Her şeyin gelip geçici olduğu idrakinde olun. Bir gün onunla
yüzleşirsiniz, yok olursunuz. Sizde ne kalır, bir tek sahip olduğunuz varlık
elbiseniz. Gel çağrısını duyduğunda onu da burada bırakıp gidersiniz. Sizi son
yolculuğunuza uğurlamaya gelen dostlarınız ve en yakınlarınız mezarlıktaki
işleri bittiğinde sizi orada yalnız bırakıp geri dönerler, orada sadece sizinle
beraber ameliniz kalır.
Her var edilenin kaderi muallaktadır. Çizdiği yol kendi isteği ile yaptığı
ve elde ettiği eylemlerinin bir sonucudur. Cüz-i kader, muallaktaki kader, senin
dünyada yaptığın olumlu veya olumsuz düşüncelerin ve seçimlerinin sonucunda
senin karşına çıkar.
Mutlak kader ise, Allahın bizlere “Levhi Mahfuzda”ki zaman diliminde
sıraya koymuş olduğu ve belli tarihlerde, perdeler açıldıkça önümüze çıkacak
olan kaderdir ve onun iradesindedir.
Zamanı gelir, her şey aşikâr olur kuluna, neyi saklarsan sakla. Onun
için sakın ola, kötü tohumlar ekmeyin. Sevgiyle iyi tohumlar ekin. Bir gün aşikâr
olduğunda sizi utandırmasın.
5
Olumsuzluğu da hiç mi hiç aklınıza getirmeyin. Her ne kadar
olumsuzluk görüyorsanız da affedici olun, bir şeylerin halli için gereken çabayı
gösterin. Olmuyor ise de onu Allaha havale edin. Olmaması sizin için daha
hayırlıdır, böyle düşünün, böyle değerlendirin.
Doğruların meydana çıkması için, kötülerin devreye girmesi gerekir,
size bir iftira atıldığında çok sakin hoş görülü davranın, olması gerekiyor deyin,
hemen arkasından ferahlık gelir hiç olmayacak şeyler zuhura çıkar ve sizi
sevindirir, bu da Allahın bir cilvesidir.
Her ne zorluğu insanoğlu yaşıyorsa ona ceza gibi gelir belki, ceza gibi
gelir, ama bilmez ki onun nimet, hikmet olduğunu. Asında o lütuf’tur, sana ceza
gibi gelen lütuf’tur. Allah kulundan vazgeçmez, kul ondan geçer ama Allah
kulundan geçmez. İlahi zikri, fikri, ilahi bilgileri akıtır durur içine.
Söylenen her yanlış söz, sizlere mal edilen her kötü fiil size bir
tekamül atlatır. O kötü haller sizlerin tekamülünü oluşturur.
Her olay da kayıttadır, her davranışınız kayıtlanmaktadır, hiçbir
uğraşınız, hiçbir emeğiniz boşa gitmez, gün olur karşına çıkar sana of bile
dedirtmez. Ne verirsen onu alırsın, ne söylersen gün olur onu sen de duyarsın.
En çabuk ulaşımı sağlayan hangi düşüncedir biliyor musunuz? Kötü
enerji, kötü düşünce. Neden ama, iyi düşünce doğrudan peygamberimize zuhur
ediyor ve o kapıya gidiyor ve o kapıdan dönüyor. Kötü düşünce ise hiçbir kapı
bulamıyor ve gittiği gibi geri dönüyor. Yüzleşme onun için bu kadar çok hızlı
oluyor. Çünkü o uzağa gidemiyor, belli yere kadar. Çünkü üst makam onu kabul
etmiyor. Lastik top gibi atıyorsun sana dönüyor.
Hep insan sürekli gölgesiyle kavga ediyorsa, her olayı olay üzerine
olay yapıp onu koskocaman ediyorsa, o içindeki kapıları kapamış,
hak
muhabbetinden uzak tutulmuş, orada sadece gelip geçenlere buyur çağrısı
vardır. O Kalbin sahibinin eylemi işte bunlardır. Burada, kendi hatasıyla
yüzleşmesini sen sağlayamıyorsan, bir gün yüzleşmeye kendisi sebeb olacaktır.
Kendi kendine doğruyu yanlışı bulacaktır, umarız o savaş onun için çok çetin
olmasın.
Hayattayken bunlar hep yaşanacak, bunlardan kaçış yok. Güzel
düşünceleriniz nasıl ki size geri yansıyor, iyi eylemlerin, fiillerin nasıl ki sana
geri yansıyor, bu da yüzleşmenin bir parçasıdır. Kötülerde bu şekilde
oluştuğuna göre; mutlaka iyi veya kötü düşünceler, fiiller, eylemler bir gün
insana geri dönecektir. Bu dünyada son nefesini vermeden önce bunu
yaşayacaktır, kesindir, Allahın iradesi ve nizamı böyledir.
6
Kim için neyi düşünüyorsan, misliyle geri dönüştedir sana. Bir zerre
kadar sevgi, muhabbet varsa o düşüncede, o seni sarar, yıkar, arıtır, kor onun
katına. Bir nifaktan yana zehir düştüyse diline döner dolaşır yer bulamaz, tekrar
döner sana.
Bunları değerlendirebilme idraki içinde olmayı nasip etsin Allahım
bizlere, kinden, nefretten, kötülüklerden uzak tutsun bizleri yüce Rabbim, bu
geçici fani dünya yaşamında doğruluktan ayırmasın Allahım bizleri, Allahım yine
de sen bilirsin, her şeyimizi sana emanet ettik, koruyup kollayan sensin, dara
düşmeden önce haberini veren yine sensin, uyanık olmamızı, bu olaylar
karşısında daim diri olmamızı nasip et Allahım.
Barış nasip et bizlere, ülkemizi her türlü felaketlerden koru Allahım,
Eşhedu En La İlâhe İllâllah ve Eşhedu Enne Muhammed en Abduhu ve Resuluhu
diyerek son nefesimizi sana iade etmeyi nasip et Ya Rabbim, Amin.
7

Hiç bir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim
dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükâfatını isterse, ona da
ondan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.”(Al-i imran suresi, 145. Ayet)
8
2012 Yılı
OCAK ayında derlenen Yazılar.
9
Ocak ayı kapak resmi : Akkase tekniği ile “ALLAH” yazılı ebru - Necdet Emekli 02.04.2012

Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini
yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.”(Yasin suresi,
12.ayet)
10
Selam Olsun
03.01.2012
Selam olsun dostlarım, gecenizi umut ışıkları ile yüce yaratıcının
izniyle aydınlattık. Gerçek nedir diyene sözüm, gerçek var edilmiş her zerrede.
Gerçek insan nasıl olmalı diye sorulduğunda, alim ile arifi birleyen, boşu boşuna
var edilmediğine iman eden, verdiği ahde rıza gösteren dedi, söz inceden inceye
konu oluverdi.
Dostlarım, yaşanası bir çok güzellikleri devre dışı bırakmayın, devrenin
içinde olması gerekli ve ondan çıkacak sonuçları severek kabullenmeniz, isyana
dönmeden olması gerektiğine iman etmeli. Sen, sen misin? Sende, senin olan
nerden sana hediye? Bu idrakte misin? Sadece bilip öğrenmek mi murad, yoksa
bir sufi mertebesine yükselmek mi? Önce insan olmayı bilmeli. Kumu, taşı,
toprağı elekten geçirip, kalanlara yürüyün diyebilmeli.
Her sıkıntının türlü çeşit oluşumları var edilmiştir. Onda şüphe
gözetilmesin. Hiç bir olaya kayıtsızda kalınmasın. Birçok ipuçları verilir
ellerinize bunları değerlendirin kabiliyetiniz nispetinde, hedef aynıdır. Fiiller
ayrı ayrıdır.
Her var edilenin kaderi muallaktadır. Çizdiği yol, kendi isteği ile yaptığı
ve elde ettiği eylemlerinin neticesidir. Mutlak yaradana teslim olmayı bilmeli.
Teslimiz deriz, ama her nefeste arkamıza bakar mutlak bir yardım isteriz.
Teslimiyet anlayışı bu değildir. Öyle bir teslimiyet gerekir ki, kaygıların bittiği
andır.
Tamahınız1 olmasın deriz ama o tamahın da sizlere verilmiş olması, o
da vücut bulup bir çok hizmetler sergileyecek. Hiçlik, hiçlik denir de varlığından
bi haber olmayı bilemezler. Ne aç kalınsın, ne susuz varsa şükrederiz,
bulamazsak hamd2 ederiz. Seni senden fazla düşünene havale etmeyi mutlak
öğrenmeliyiz. Oluşumlarınız ve mekanlarınız gözlenir. Hayırla açılacak kapın
olsun. Ağzı dualı dostlar orada saf tutsun.
Hazırlık, isteğe işarettir. O işareti aldınız ki, yola çıkalım dersiniz. Bir
yudum su verelim, bir somun ekmeği birlikte yiyelim, bir ağacın gölgesinde,
Allahadına tefekkür edelim, ola ki erenler yol bula, ola ki gerçek yüzünü sizlere
göstere. Her mekanın lezzeti ayrı tat verir gönle. O mekanın korunması ise
sende “metin” ismi zuhura gelmiş olması gerekir, “sağlamlık”. “Hay Allah”
deyip dönelim soldan sağa, “Hu Allah” deyip varalım ilahi aşka, eyvallah deyip
de rıza gösterelim her olaya.
Bir ışık yandı dostların geleceğidir. Bir kapı çalındı dışardaki şeklen
değil inanın bilmecedir. Her şey meydana çıkar, yeter ki gönlün açık olsun,
idrakin pek olsun. Sevgin muhabbetin coşkusunda yaşasın dedik gecenizi
hayırladık. La İlahe illallah Muhammed en Resullullah. Hoşçakalın, hoşçakalın.
1
2
Tamah : Aç gözlülük, hırs.
Hamd : Tanrı'ya şükretme.
11
Selam Olsun
05.01.2012
Saç toprağa tohumu, sen sakla, o bir gün aşikâr olur. Toprağa ne
diktin de çıkmadı, göz önüne serilmedi. Ağacın fidesini dikersin, suyunu
dökersin ama bilemezsin kökleri nerelere uzanır gider. Sonra onu budayayım
dersin. Budamaya kalkarsın eline kesiciyi alır dallarına insafsızca vurursun
onun ne kadar acı çektiğini, sana seslendiğini, feryat ettiğini duymuyorsun. Ehil
olmalıydın ki onun sesini duyabilmeliydin.
Kökler nereye gider bilir misin? Ağacın istidadı nereye çekilirse oraya
gider, uzar da uzar. Her uzayışta ayrı bir bilgi aktarır. Bu bilgi nereden akar
dersen; yapraklarından verir. Her şey dönüşüm içinde doğrudur. O dönüşümün
canlıya neler sağladığını bir bilebilseydiniz, bilerek veya bilmeyerek
yapraklarına el sürmeye çekinirdiniz. Her şey aşikâr olur, neyi saklarsan sakla.
Onun için kötü tohumlar ekmeyin. Sevgiyle iyi tohumlar ekin. Bir gün aşikâr
olduğunda sizi utandırmasın. Sevinçle bekleyin. La İlahe illallah Muhammed en
Resullullah.
Selam Olsun
06.01.2012
İzin ile geldik sofraya, ilahi huzuru kattık da kıyam ettik divana, dosta
dost olduk, dost ile bağa girdik de birlikte gülleri derdik. Her adım da Allah’ her
yadında Allah’ Muhammed resulullah, ehlibeyte can olduk, candaş olduk,
onların aşkını her zerremizde duyduk.
Dost, dost diyeler, hak huzurunda toplandık da, ışıkları yaktık. Gel
çağrısına uyup da gelemeyenleri ünledik3. Ne ayrılık ne gayrılık vardır,
hakikatin ilminde sadece birlik, tevhit vardır. Allah’ diyen yaşar dini, Allah’
diyen yaşar tevhidi, Allah’ diyen ünvansız, sıfatsız, isimsiz katılır canlar arasına.
Gönlü sevdadan yana, gözü ise hep hak huzurunda. Kulağı ise ezanı
muhammediye de.
Canı makam eyledik, şerden kirden beri tuttuk da her zerrede kıyama
durduk. Gönül coşkusuna kapıldık gideriz, erenlerin çizdiği yolu benimsedik bu
nispette halkayı kurduk. Kandiller yandı elimizde, elleri değil gönülleri birledik.
Dilden kelamı kestik de gönül dili ile hep söyleştik. Lisan’ı muhabbet
Muhammed’den doğar. Oluşa geçmiş her can, sorar kendine, işte canan, işte
can bir arada olmuşlar, vuslatında birliği kurmuşlar. Kesretten uzak yolları ilahi
emre uzanmış. Abit4 ile Mabut5 bir olmuş da, insandan suret giymiş öyle
görünmüş cihana.
3
Ünlemek : Yüksek sesle çağırmak
4
Abit : İbadet eden, tapan kul.
Mabut : Kendisine tapılan varlık.
5
12
Gönülden aldı ise o feyzi, bir, bir olup da bunlar üzerinde sohbet
kurmalı, sık sık çarşambaları toplanalım, bunlar üzerinde yorum yapalım,
konudan konuya geçmeden bu sohbetler ile can canan bulalım. La ilahe illallah
Muhammed en resulullah. Selam olsun.
Sevgi dostlarım celse için ruhsal hazırlığın yapılmasına önem
verilmesini rica ediyorum. Daha öncede verdik, meknuzlarınızın6 devrede
olması, bazı dostlarım bu çalışmayı başlattı. Bilerek bilmeyerek demiyoruz,
bilerek yapılmasını bekliyoruz. Enerji yoğunluğu içinde olduğunuzu nasıl fark
edersiniz?
- Bunu sıkça değerlendirmeniz gerekiyor. Daha önce de verdik yeni bir
sayfa açılıyor. Duygularınız en çok hangi yöne eğilim gösteriyor, hangi
durumlarda nasıl bir titreşim içine giriliyor, sizlerde var olan enerjiyi sadece
bilerek kullanmanızı öneriyorum. Bizi yaratan sürekli enerjisini akıtıyor,
öğretilerin çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. “Gel sana şifa vereyim” böyle bir
konunun içine girmeden çok iyi düşünmeniz gerekir. Ne ahlaka ne kurana
uymaz. Şirkin ta kendisi olup farklı şeylerle yüzleşebilirsin. En yakının hasta
olduğunda çaresizlik içinde sadece seyredersin, hadi kullan sendeki enerjiyi
dedirtir sana. Düşünerek konuşun duygularınızı tahlil edin, onların da zekası
olduğunu sakın unutmayın.
Bilinç seviyelerinizin
sıkça ölçülmesi
gerekir. Bunları sizler
yapmalısınız, sorular cevabın yarısıdır, birbirinize sorular sormaktan
kaçınmayın sorun. Olay gibi gördüğünüz her hadiseyi olumlu yönde
etkileyebilirsiniz, dostlar arasındaki gerginliği uyumlu hale getirebilirsiniz.
Güzel düşünceler ile fiilleri sevk edebilirsiniz. Kanayan yaralara merhem olmayı
bilemiyorsan, işin kolayına kaçıp da biraz enerji vereyim demek çok abestendir.
Hiç olduğunuzu sıkça hatırlayın, yolunuz hiçlik yoludur, bizleri var edene havale
etmeliyiz, o bizi bizden iyi biliyorsa, o aynada seyretmeyi öğrenmeliyiz. Her var
edilen birbirine aynadır.
Kainatta hiçbir şey sebepsiz yaratılmamıştır. Sebeplerin var olduğu
yaşadığımız dünya, bir gün bir geçiş olduğunda neticeler ile hem hal
olacaksınız. Ben seviyorsam sevildiğim için, ben sevmiyorsam sevilmediğim
içindir, bunları ayırt edebilirsiniz.
Kişisel problemlerinizi çözemiyor olabilirsiniz, bazen orada bir
tıkanıklık hasıl olur. Dosta dile getirebilmelisiniz, hiçbir şey saklı kalmıyor, bir
gün aşikar olacağını da çok iyi düşünmelisiniz. Tanrı bilincine sahip olan bütün
canlar kendini hangi nispette çözebildiniz, çözülmesi elbet kolay değil, kolay
olsaydı Allah’a ulaşmak onu karşında görebilmek, hemen hasıl olurdu, o
erişilmez yüce varlık ise, o varlığın bizler için ne kadar önemli olduğunu bilip,
önce şükredip sonra bu bedenin tahlilini yapmak zorundayız.
6
Meknuz : Batın ilmi, İçte mevcud ve henüz tezahür zemini bulmamış kabiliyet veya yetenek.
13
Deneyimleri düşünerek ve bilinçli olarak yapın. Bir olayla
karşılaştığınızda,
sebebini
sormaktansa
neticenin
nasıl
olacağını
düşünmelisiniz, ve yine Allah’a yönelerek onun halli için içsel rabıtayı
kurmalısın, bu ölçüde keşifler sayfa sayfa açılacaktır. İsyana asla yönelmeyin.
Sakin, anlaşılır bir dille birbirinize hitap edin. Sen dostunun acısını sana
ulaşmadan içinde hissedebilmelisin, işte meknuzların devreye girmesi bunun
içindir.
- Bilinç seviyelerimizi nasıl ölçebiliriz? Geçmişe dönüp, o gün bunu
böyle anlıyordum, şimdi ise daha farklı diyebiliyorsan bu bilinçte olmadığını
gösterir sana.
- Bu bilincin üst seviyeye çıktığını mı gösterir? Tabii ki hep geçmiş ile
bu günü kıyaslayın.
- Güzel düşünceler ile fiilleri sevk edebilirsiniz dediniz. Evet.
- Yani bir olayın hiç olumsuz yanını düşünmeyecek miyiz? Hayır.
- Bu çok zor oluyor ama, Bu yolun kolay bir yol olmadığını defalarca
söylemiştik.
- Böyle bir şey aklımıza gelirse ne yapmalıyız? Olumsuzluğu hiç
aklınıza getirmeyin. Her ne kadar olumsuzluk görüyorsanız da affedici olun, bir
şeylerin halli için gereken çabayı gösterin. Olmuyor ise de onu Allah’a havale
edin. Olmaması sizin için çok hayırlıdır, böyle düşünün, böyle değerlendirin.
- Bir de bedenin tahlilini yapın dediniz, onunla ilgili biraz bilgi verir
misiniz.
- Hangi renkler karşısında nasıl bir duyguya sahip oluyorsun, hangi
dostun yanında oturduğunda, nasıl bir huzur yada huzursuzluk halinde
oluyorsun, hangi koku seni mutlu ediyor, içsel huzur dalga dalga yayılıyor.
Doğaya çıkın yağmurla, rüzgarla iç içe olun. Bunu dememiz bu yüzdendir.
Her olayın içinde olun, mutsuz olduğunuz anlar da olacak, olmaması
mümkün değil, terkibinizde mutluluk da, mutsuzlukta var, seçimleri sizler
yapıyorsunuz, doğanın içine girip o oluşumu düşünün, o yağmurun her
damlasının sizlere boşuna verilmediğini düşünün ve bedenindeki yağmuru
düşün, bedenindeki fırtınayı, rüzgarı düşünün. Onlar sizde nasıl bir iz bırakıyor,
sizleri mutlu mu mutsuz mu kılıyor?
Küçük küçük tahliller yapın, önce küçük küçük şeylerle meşgul olun,
ilahi bilgilerin merkezi neresidir? Kalp, ona yönelin onunla yoğunlaşın, orada
hiç çirkin bir şey barınmaz, bunu düşünün onun içinde olmayı düşünün. Mutlu
olduğunuz resimleri koyun önünüze, seyredin. Mutlu olduğun anlarda birçok
güzellikler ve sizi mutlu edecek yerler görmüşsünüzdür, oralara gidin ve
düşünün ve tahlil edin, ben şimdi neredeyim? Bu bilince sahipsiniz, bunları
değerlendirin.
14
Hayatı denemeyi öğrenin deneyimleyin, bak çocuklarınız küçücüktü,
onların varlığı sizleri ne kadar mutlu etmişti, onları düşünün şimdi her biri birer
birey oldu, şimdiki hallerini düşünün, ne verdim onlara, ben onlardan şimdi ne
bekliyorum. Hayatı böyle deneyleyin, sizleri seviyoruz.
- Bir geçişten bahsettiniz onunla ilgili bilgi verir misiniz?
- Geçiş, sizlerin dünyasında kurulu mektepler var, öğrenime
hazırlanmış, orada sınıf geçiliyor, bilen başarılı olan o sınıfı geçiyor, şimdi sizin
sınıfınız nefisle mücadeleniz, işte o hallerinizi şöyle gözden geçirin, amaç
mükemmel olmak, sizler zaten mükemmel kişilersiniz, hiçbir endişe
duymuyoruz, her bilinç bu sayede gelişir, bilinçlerin tekamülü de bu yol ile
olur. Her uzvun bir tekamülü var, bunu da bir köşesine yazın, gözün kulağın
gönlün, ne dedik konuşmanın seslerin frekansların ve dalgaların, sizleri nasıl
etkilediğini bir düşünün. Ben de derim ki hepsini birden değil sıra ile, önce
onları sıra ile yazın, önce bunu çalışmam gerekir bu deneyi yapmam gerekir,
gibi, çok önemli, kendini bilen rabbini bilir.
- Bu söylediğimizin hepsi sevgiden geçiyor, dört kapı kırk makam
olayını gerçekleştirip, seyri sülük halinde olmamız gerektiğini söylüyorsunuz
değil mi? Evet.
- Yani bu konuda çalışmamızı öneriyorsunuz anladığım kadarı ile
sınıflardan geçmemiz gerektiğini anladım.
- Evet, önce kendinizi tanımalısınız, bunlar hepsi o çalışmalarınızın
içinde ama öncelik bunlardır. Benim önceliğim kendimi tanımamdır. Bunu
benimseyin, önemseyin ondan sonra yol açılır, ayağınıza takılacak taşlar
kaldırılır, bentler engeller çekilir, teslimiyet gerekir en son safhada teslimiyet,
artık ben, ben değilim, ben onda o olmuşum onu sen de bilemezsin, o hali kimse
bilemez, o yüceye ayandır, anlaşıldı mı? Önce bunları sıra ile yazın, hafta arası
çalışmalarınızı yapın, neler yaptığınızı nasıl sonuçlar çıkardığınızı yazın.
- Kendini bilmek derken, günlük yaşadığımız ve bizde depresyon
yaratan, duygusal çalkantıya sebep olan, arzularımız korkularımız yargılarımız
diyebilir miyiz?
- Bunlar çok önemli şeyler ama onların halli için bu çalışma
önerilmiştir. Korku sizlerde kalıptır, hicap perdeleridir, verdik. Umutsuzluk
karanlığa götürür, hep her yeni gün doğuşunda yenilik bekleyin ve beklediğiniz
o yenilik size mutlaka ulaşacaktır. Hep güzel düşünün, kötü yanlarınızı mümkün
olduğu kadar izole edin, az uyuyun, az yiyin ve az konuşun. Her şey özde olmalı,
özler her şeyi yansıtır, batında olanı yansıtır, birbirinizi öyle de anlayabilirsiniz,
etrafınızdaki pek çok kişilere öyle de yardımcı olabilirsiniz. Bunları bir deneyim
haline getirin, halkada birçok kişilerin var olması sağlanır. Her birinize ayrı
görevler, ayrı misyonlar yüklenecek, veriyoruz, hep verdik önce kendinizi
çözün.
15
- Bir bilgiyi hatırlatmak istiyorum, bilinç seviyesi şifa varlığın bilinç
seviyesini yükseltilmesidir, bilgi ile olur ondan sonra enerji verilebilir doğrumu
anlamışım?
- Bir tezgahtan aldığın kitapla öğrenilir, birde içindeki kitapla öğrenilir,
Allahım bazı kullarına bazı şeyleri biraz fazla vermiştir, Karanlıkta, zulmette,
bazı kullarına o nurdan fazlaca gitmiştir, onlara bazı şeyler ayandır, dokunduğu
yer şifa bulur, konuştuğu her söz müminlere iştiyak verir. Önce içinizdeki kitabı
okumayı öğretiyoruz, yol gösteriyoruz size, dış kaynaklardan edindiğiniz bilgiler
pek yeterli değil, her zaman öncelik sizi var edene verilmeli. Onun sayesinde bir
çok şeyler devreye girecekler, bilmem anlaşıldı mı?
O kadar çoğaldı ki, enerji veriyor, o kadar çoğaldı ki, bir kere sendeki
enerjiyi verirsen, sen hasta oluyorsun bunun farkında bile değil kimse, kuran,
kuran, kuran, her an okuyacağınız kitap kuran, onlar sizin her zerrenizde yazılı,
bugüne kadar okunmamış ise ne büyük kayıp, yarın huzuru mahşerde o sorulur
sana, öncelikle namaz ve kuran, işim çok kılamadım, denk getiremiyorum,
mazeretlerin arkasına saklanmak olmaz. Ademden bu güne hep namaz verilmiş,
mecbur edilmiş, ister kıl, ister kılma ama kimseyi sorumlu tutma.
Ya sen binek ol nefse, olmazsan o binek olur sana, Ayrıldın mı gonca
gülünden, bir gül doğar ki gönlünde, o topraktaki gülü unutursun, hayra yönelik
etti isen sözü, gül misali olur açılır göz önünde. Her olay kayıttandır, Allah’
dilemeseydi sözler dökülür müydü dilden, bir kitap yazılır arkası kesilmez, sus
derse rabbim konuşmaz susar dilim. Onun için her şeyde öncelik rabbime olsun,
her işte onu bize yardımcı kılsın, şimdi bir dua edelim.
Taşına, toprağına, kurduna, kuşuna, insana, kemalata7, ulviyete8,
rabbimden onlara selam olsun, selam gönderelim. Onların himmeti üzerimize,
bizlerin duası yardımı yine bizlere dönecektir bunu bilelim.
Allahım
dedik,
el
açtık
huzuruna
durduk,
sen
verirsen
büyüklüğündendir rabbim, sen bize acırsan merhametindendir rabbim, sen
rızkımızı verirsen, Rezzak ismindendir rabbim, sen bizi doğru yolda eğle, her
şeyimizi, her işimizi, yavrularımızı ve aklımızı, sana emanet ettik sen bizi doğru
yöne meylet ya rabbim. Öncelik sendendir Allahım, o önceliği sana verdik
rabbim, sen bize doğru olanı yaptır, şeytani duygulardan arıt bizleri, bize
yardım et ya rabbim. Amin.
7
8
Kemalat : İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu.
Ulviyet : Yücelik.
16
Selam Olsun
11.01.2012
Ben doğup geldim, giydirdiler bana ben mintanını, yürüyün yarenler
varalım cihada, bu öyle bir cihat ki en büyüğü, bunda ya haktansın ya
şeytandan. Ariflerin sözünü mirat9 edindim, gül yüzlü erenleri gördüm de
seyrine doyamadım. Bil dediler bil, sen bilmelisin ya, tanımalısın kendi özünü,
gözden kalbe bağlantı vardır, hele gel gör ki terkipte10 kulak ile kalp arasında
hiçbir bağda görülmemiş etken vardır. Safiyet içinde ol terk eyle bu dar mekanı,
geniş mekandan geldin bunları bil, şükret, hamd et, sıkça tövbe et.
Allah diyen yanılmaz ilahi tevhide vardı ise gönül, ondan yana
horlanmaz.
Aşk neyle tanımlanır bilir misin? Boynu koymalısın erenler
kapısına, gurbiyet içinde kurban olmalısın, nefsi emmare’den ancak böyle
sıyrılırsın. Özünü bil, özde kim olduğunu sarf ettiğin sözleri bil, bu sözler
nereden gelir, ya özden, ya da çevreden onu ayırt et, onu bil.
Rahman açtı ise bir perde sana oradan ses verir alanlara, hangi dilden
okursan oku, Allahım madem ki gönle göre verir, dilinizi de unutmaz o dile
çeviriverir. Hiç unutulmasın gayb11 hak muradındandır. Bir de var ki görevli
meleklerine, kullara yardım için bir çok serzenişte bulunur, onlara vekildirler.
Bilmek istediklerini kulaklarına fısıldayıverirler. Bu da Allah’ın ilmindendir.
Sadece gönül eri olmak bu işlere yeterlidir ve bedeli vardır. O güzellik
kapısında, o nimet deryasında, o hikmeti edasında, dolan gönül dönüp
baktığında arkasına bir bedel vardır, ikisi bir olmalı, ikiden murat hak da hak
olmayı bilmeli, işte giydik ben mintanını birçok yollara girdik, kah düştük, kah
yürüdük, kah yüceye çıkmak için tırmandık, bazen onlar da zulüm oldu
gözümüzde. Biz de nuru tercih ettik. Gönül onda karar kıldı, ama nurda bile
zülmaniyeti gördük.
Her şeye Eyvallah demedikçe asla bu yolda hedefe varılmaz. Menzil
seni hep çeker, hep çeker ama menzile varmak için de türlü çeşit fitnelere
maruz kalırsın, ona da Eyvallahdemen yeter, Allah’dandır bunu bil, Allah’ın
ilminden verilen her bilgi, kesintisiz iştiyak içinde olana gelir. Hoş olun hoşça
kalın, Eyvallah, Eyvallah, selama selam bizden de gelsin. Rahmet kapısındasınız
rahmet mintanı ile kuşanın, ben elbiselerini yavaş yavaş çıkarın, öze dön orada
olup biteni bil, hoşça kalın, hoşça kalın Allah’a emanet olun, yolculuk hakkadır
bu inançla yaşayın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
İpi tutan oldu, yuvaya bağlayan bulundu, halkalar o ip sayesinde
kuruldu, bayrağımız asılacak haktan izin geldi herkese nişan olacak. Dost adına
söyleşilen, oluşturduğun her muhabbette ilahi ses gönüllere koşulsuz gelecek.
Her biriniz, her biriniz, dil ile değil, özden alıp verecek, EyvallahEyvallah.
9
Mirad : Kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren şey, ayna.
Terkip : Birkaç şeyin beraber olması veya karıştırılması ile meydana getirilmek.
11
Gayb : Gizli olan, görünmeyen, belirsiz.
10
17
Şu yaşananları, gördüğünüz öğrendiğiniz birçok güzellikleri öğreticiler
sağlıyor, hangi makamdan olursa olsun bunlar sizlere bolca veriliyor. Hangi
makama ait olduğunu da siz fark edebilirsiniz. Bazen birinci basamaktan da
veriyoruz, bir çok olumsuzluklar seriyoruz gösteriyoruz, herkes birbirine
öğretiyi verir, görevli kişide sizlere bunu sunar. Bazen karışık ders veriyoruz,
bunu
sizler
fark
edebiliyorsunuz,
bu
sözlerin
kime
ait
olduğunu
bilebiliyorsunuz. Demek ki öğretilerin öğrencilere içsel geçtiğini bizler artık fark
ediyoruz, biliyoruz.
Tabii ki her şeyin sahibi ulu Allah’, gayb ona aittir, ama bir de var ki
perde arkasından seslenir, o da böyle gariplere nasip olur, anadan babadan
yardan nasibi almayan kişiler seçilir, anladın mı? Dünyası ile bir düzen içinde
uyum sağlayamaz, bedeni için buradadır ama ruhen o, hep oradadır. İlk defa
bunu bugün söylüyoruz, beden buradadır ruhen o burada değil. Onun için dünya
işleri ona çok zor gelir.
Bak yazılarını okuyorlar, bir çok tekke sahipleri görevli babalar
okuyor, onları not alanlar var bunları biliyor musunuz? Gönül her şeyi bilir ve
serzenişte bulunur, her şey birbirine ayan olur, hiç gizli kalmaz aşikardır, ve
onu ziyaret etmek isterler. Haydi Allaha emanet olunuz.
Yol izni verildi, yürüyün dostlar denilsin, size bir söz diyeyim, gönül
vuslatta ondan hiç ayrı olmasın, her ne kadar dünyaya bağlı olursanız olun,
görevli olduğunuzu bilin ama özünüz hep orası ile bağlantıda olsun. Allah’ın
işine asla karışmayın, o ne yapıyorsa yapar, tam teslimiyet içinde olun tam
teslimiyet içinde. O bilir, o her kulunun gönlünden geçeni niyetini bilir. Zuhuratı
ona göre verir. O seçer, seçer de mutlak birini diğerinden ayırır. Onun öyle
dostları vardır ki, Allah’ın öyle dostları vardır ki, onlar dünyada gök kubbenin
altındadır. Ama kıskanır onları öyle sever öyle sever ki, kimse sevmesin onu
kimse bilmesin diye onları perdeler, bu gök kubbe altındadır bu gizliler.
Kerem sahibi, Allah’ bizler senin var ettikleriniz, kayıtsız şartsız sana
eğdik boynumuzu, sana gelmek için çabalar sarf ettik, ne kadar uzaksın yolun
ne kadar hengameli12, ama gönül sende olur kanatlanır da sana uçmak ister,
ama öyle büyük, öyle kutsal, öyle kudret sahibisin ki, sana kolay erişilmeyeceği,
insan’ı kamil’e vasıl olmak veya kemalata ermek zor elbet. Kolaydır zordur
tartışmadan uzak olsun, o sevgi var ya onca sevgi, sonra aşk olsun, aşkın bol
olsun, aşkın miraç olsun, ilahi aşk ile feyzin daim olsun. Eyvallah, Eyvallah. La
ilahe illallah Muhammed en resulullah.
- Birinci basamaktan verilir dediniz, biraz açar mısınız?
- Dünyaya çok yakın olan, mertebe almayanlar, onlardan da veririz
amaç onları örnek göstermektir.
12
Hengameli : Gürültülü, şamatalı.
18
Gönül hoştur ona yaklaşırlar, sırtınız yere gelmesin diye dualar ederiz,
her zorda kolaylığı rabbim size önder eder, bu inançla yaşayın. Neden Allahım
bana yardım etmez, sakın ola demeyin. Sevdik sardık, hoşça kalın, hoş olun
namazda olun, namazda olun. Namaz, Kur’an, Allah’ Eyvallah, Allah’ Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Huzur tohumu ekildi, şükürler olsun o yüzden huzur hissediyorsunuz.
Selam Olsun
13.01.2012
Aydın güne girelim, aydan yıldızdan feyz13 alıp da bu da hak muradıdır
diyelim. Bilene bilmeyene ünne14, nefesin yettiğince bildiğini bildir. Anlamaz
deme sakın ola reddetme, gelmiş geçmiş her biri bir perde, varlık perdesidir.
İnceden inceye hep bunu düşle, onun için deriz ki, geçmiş geçmiştedir.
Geleceğin önüne çıkmaz. Gelecek ise menzile uzanmakta geçmişe dönüp de peşi
sıra koşmaz. Sözümüz bundandır her bir oluş hikaye değil o da murat’dandır.
Aldın nefesi, her an yad et, yeni güne çıktın hamd et, şükret. Kazançta
olduğunu bil, telafi edilecek birçok şeyleriniz vardır, onlar için şükret. Gördüm
dost yüzleri hoş geldiniz dedim sevdim sizleri, onun için toplandık bir araya,
hazırlandı sofra kuruldu ortaya. Gerçekle birdeyiz, her bir halkanın zinciriyiz,
uzatılan ipin öncüsüyüz. Gelin Allah’, Allah’ diyelim, her bir canları canan adına
sevelim.
Hata aranmaz, atağlık15 vardır. Yapıya dil uzatma, her canın cananla
muradı vardır. Hak yapısıdır, kimi veli, kimi deli, kimi bilge, kimi ise sen ben gibi
gezgin dillerce, sen sadece onun sarhoşu ol, hak sarhoşu ol. Ona ibadet etsen
de etmesen de, onu yad etsen de etmesen de, o hep gözetir ya kulunu. O hep
sever gönderir ya rızkını, hiçbir şey beklemez, sende bunun bedelini öde,
bedenin sende var iken, darlık makamında iken, işte bunun borcunu öde.
Bir geçit yaptım gönülden gönle, kah orada kah burada, kah yerde kah
gökte, gönlümce gezerim, yerim dilde değil beni seven gönüllerde. Allahım ne
güzellikler sermiş kim için vermiş? Kullarını sevmiş de vermiş, her canlı bu
hikmetin borcunu ödemeli. Gün günden de yakındır. Dönüşü olmayan yollara
girmemeli. Sıcağı soğuk yapan, soğuğu sıcak yapan, her zerrede o ilahi aşkı
dokuyan ulu Allahıma hamd ederim, şükrederiz daim zikrederiz. Eyvallah,
Eyvallah, gönülden geçene Eyvallah.
Dil ile söyleşmeyelim, gönül ile konuşup gönül ile halleşelim, gör bak
ne güzel olur, birbirimizden uzak da olsak mutlaka sana atılan ulaşır, senden de
atılan bana ulaşır, bu yakınlık, yakın makamının oluşudur, bu böyle bilinmeli.
13
Feyz : Bolluk, bereket, ilim, irfan, ihsan,
Ünne : Çağır, davet et,
15
Atağlık : Büyüklük,
14
19
İlmine susayanlar, kabz16 halinde kendilerini hissedip, bast17 haline
koşanlar, bir bilebilsen, bir bilebilsen bulunduğun yer senin yerin mi?
Bulunduğun yer sana gösterilen yer mi? Hayret makamına geçmeli. Her oluşan
zuhurat ile yarışan o hayret makamında olanlar seyreder, vuslatın ta kendisini.
Yaşamayan, aşkla sevgiyi birbirine karıştıran, seviyorum deyip de
sevdiğini hiç sergilemeyen, bunlara son vermeli oyun bitti, perdeyi çekmeli,
yeni bir sayfa yeni bir iştiyak, yeni bir oluş haline girmeli. Eğil dost, eğil başın
değsin secdeye, sakın ola ki böbürlenme, zaten sır olmalı ifşadan uzak ilahi
sırrın içinde o olmalı. İlle de o olmalı, sırlar ifşa edilirse bedene cana zarardır.
Kul kulluğunu bilmeli, yüceden gelene kucak değil her zerreyi ona açık
tutmalı. Dost, dost, ille hak dost, ille hak dost, ille hak dost. Dost odur ki, dostu
dost ile buluşturan, dost odur ki, dostu dostlarla kucaklaştıran, dost odur ki her
zorda senin yanında olan. Selam olsun, La ilahe illallah Muhammed en
resulullah. Eşşedü enla ilahe illallah ve eşşhedü enne muhammed en abduhu ve
resuluhu.
Senin iznin muradınla destur deyip de, bizi topladığın şu yuvada
bağladık elleri, açtık gönülleri, sen bizi bizimle sınama Allahım. Bizi bizden iyi
bilen sensin rabbim, Hidayet nurunla nurla bizi. Delalet feryadı ile uyandırma
bizi. Sana sığındık, varlığımızı senin sayende yokluğa döndürmek istiyoruz, ve
sana ulaşmanın hazzını yaşat bize Allahım.
Senden geldik seninle bir olduk, seninle sana dönelim, nurumuzu
harcamadan sana dönelim, halkada olan canların hakka yakınlığına, isimlerini
bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok hastalara, bedensel ve ruhsal iyilik nasip et
Allahım, yine de sen bilirsin, yüce Allahım, amin.
Emrindeyiz Allahım, sen bizi yönlendir, bildiğim bilmediğim şeylerden,
bilgeler eşliğinde söylet dilimi Allahım. Hal ehli olmayı, halden hale girip de
sende tamam olmayı, bu yolculukta yolu aç Allahım. Suların ilahi feyzinden,
doğan günün batan gecenin feyzinden sana sığınırım, hicap perdelerini çekelim
aradan, çektir bize ya rabbim sana koşarak varalım. Geldik ya huzuruna
buradayız, birlikte nefes ettik, yadları18 çoğalttık. Bütün güzellikleri olana,
olmayana sunduk, istedik istettiğin için, bildirdik bildir dediğin için, halden
gösterelim dedik, hali sen gösterdiğin için.
Koşulsuz sevginin otağında sallanalım istedik, koşulsuz sevgi var mı
diyene sözüm, elbet var. Ya mecnun ol, ya Leyla. Leyla mecnundan ayrı mıydı?
onda bir vücut oldu. Leyla mecnundan göründü, mecnun ise Leyla’dan. Her
gören bu nasıl sevgi deyip de bol bol tenkide uğratıldı, ama gel gör ki onun
gönül gözü görüyordu, beden gözü değil, çok horlandı çok hayıflandı, o ilahi
aşkın ta kendisi idi. Leyla mecnun hepsi bahane, Allah’ aşkı zuhur etmişti. O
16
Kabz : Kalbin sıkıntı içinde olması, amelde zorluk çekmek.
Bast : Allah’ın cemal tecellisiyle kalbin sükun ve huzur içinde ferahlaması.
18
Yad : Anma, hatırda tutma, zikretme.
17
20
öyle bir aşk ki, nerede nasıl ne şekil zuhur edeceğini, kul beden varlık içerisinde
bunu bilemez. Bazen ağaçta bazen bir böcekte bazen yediğin lokmada, bazen
barındığın odanda, bilinmez o ne istiyorsa zuhuratı orada hazırlar. Kul kendi
yaptı zanneder. Asla böyle bir çekişme içine girmeyin, hiçbir şey senden değil
ondan, bilinmeli.
Zor geldi haller bana zor geldi, bu yarış öyle bir yarış ki, ne saman
olduğumu bildim, harman oldum da yerimde inledim, bir bilinmeze vardım da
gönlümün bütün evhamı, gönlümün bütün vesvesesi yel oldu gitti, bir bilinmez
dediğin bilemezsin kimin bilinenidir. Beden gözü ile gördüğün her şey toprağa
misaldir, hakikat gözü ile bakarsan işte gerçekle yüzleşmen orada mümkündür.
Haydi kolları sıva iş başına, yorgunluk yok telaş yok orada, orada ne
var bir tek o onun izni ile gönül hak için uğraşta, zor gelir mi seven kuluna?
Gelmez, sevginin doğuşu aşktandır o hiç bilinmez. Bazen kulunda zuhurat
kendini gösterir, Allahım nerelerde neler olur hiç mi hiç bilinmez, zulmetin nuru
da var dedik ya, teslim olursan her şeyi kabullenmek hoş olur hoşça bakarsın,
her şey o olmuştur çünkü, toprağa karıştırırsan gördüklerini onda aşk yok, onda
dünya meşki var, burada boşluk ne ile doldurulmalı önce sevgi koşulsuz sevgi.
- Kuran’ı anlamamızda bize tavsiyeniz ne olabilir?
- Kuran’ı eline aldığında onunla bütünleşmeni isterim, kuran’ın içine
girip bir sayfa okumanı değil, birkaç sayfa oku, dön tekrar oku. Ne olduğunu
orada, dağdan bahsediyorsa kendi bedenini dağ olarak gör, ayaktan
bahsediyorsa hemen toprağı gör, öyle bilgine bilgi ekle, bunlar çok önemli
şeylerdir, o sevgi ile eline aldığında kulağına üflenir kuran hepsi bir anda, yeter
ki onunla bütünleş, onu eline aldığında başka bir şey düşünüyorsan açılımı
mümkün değil.
- Bulunmamız gereken yerde olup olmadığımızı nasıl anlayacağız?
- Huzur ile huzursuzluk arası çekişme varsa, huzuru bulduğunda karar
kılmalısın. Anladın mı? İkisi ortası bir yerde isen, nerede huzur buluyorsan
orada karar kıl. İçsel dürtü kendini gösterir, burada bulunup bulunmamanda
kararı önce içindeki rehberin verir. Gaflet uykusu böyle bir şey, karabasandır,
basar insanın üzerine, anlaşılması gereken birçok şeyleri anlayamaz hale
gelirsin, gafletin üzerinden geçmelisiniz, bırakırsan o sizin üzerinizden geçer.
Örtü olur da çözülemezsin. Orta yolda durun Allah’a el açın, gözlerinizi yumun
nereye gidiyorsan tam ve büyük bir teslimiyet içinde oraya gidersin, ama içinde
ufacık, arpa tanesi kadar bir huzursuzluk duyuyorsan gitmeme hakkında,
kalmama hakkında karar vermelisin. Umarım anlaşıldı.
- İçimizdeki sesin kaynağı biz miyiz yoksa yüce Allah’mı?
- Allah’ her şeyi vermişse, her şeyi sizlere giydirmiş ise, iyiyi kötüyü
ayırt edecek, kulum sensin demiş ise, o sadece seyreder, niyetleri ve fiilleri
oldurur vücuda getirir. Anlaşıldı mı?
21
- O zaman her şeyi biz yapıyoruz,
- Biz düşüncelerimiz ile niyetlerimiz ile yoğunlaşıyoruz Allah’ da orada
vücut haline getiriyor. Yani olduruyor, kün19 ol emri ile.
- Yani yaşantımızın bundan sonraki bölümlerini nasıl yaşayacağımız
bizim düşüncelerimiz ile ilgili,
- Tamamen onunla ilgili,
- Ama, insan bazen ister istemez mutsuz kötü şeyleri de düşünüyor,
- Onları size, vesveseyi veren kimse, o veriyor, ondan kurtulun,
- Nasıl ?
- Ondan kurtulmanız çok zor, çok zor. Neden? Çünkü; o öyle bir ahit
yapmış. Allahım burunlarından kulaklarından ve gözlerinden, damarlarımdan
akan kan ile birlikte olmak istiyorum ve öyle olacağım demiş, ve hak üzerine
yollarının üzerine oturacağım ve onları oradan çevireceğim demiş. Burada niye
nefisle ilgili çalışmalarınızı dikkate alın, onlara öncelik tanıyın dedik. Sen
yaptığın her ne ise, içine huzur yayılıyor ise o Allah’tan, onun dediği şekilde
olmuştur. Bak bunları olumlayın, eğer içinde yaptığın şeyde huzur
bulamıyorsan, bir sıkıntı hal alırsa o şeytanın vücuda getirdiğidir.
- Bundan nasıl kurtulacağız?
- Ondan tam anlamı ile kurtulmanız mümkün değil kıyamete dek, sizin
ruhunuz Allah’a teslim edildiğinde o sizi bırakır. Artık Allahım benim görevim
burada bitiyor der, son ana kadar imandan çevirme işlemini yapıncaya kadar
uğraşır. Kelimeyi şahadeti getirtmez, Allahdedirtmez, çünkü sözleşmesi bu
yolladır, ben ondan nasıl kurtulacağım denmez, her an zikir niye deniliyor, her
an zikir hiçbir şey yapamıyorsan, Allah, Allah, Allah, Hasbin Allah ven imel vekil,
bana Allah yeter.
Huzuruna durduğunuzda önce şöyle demelisiniz. Allahım niyet ettim
bu vaktin farzına veya sünnetine, Allahım huzurundayım seninle arama hiç
kimsenin girmesine izin verme, şeytanın şerrinden sana sığınırım Allahım de
öyle namaza dur, bu hepiniz için geçerlidir. Namazlarda önünüzden arkanızdan
eteğinizden çeker, kulağınızı burnunuzu kaşındırır, sürekli oynar mümkün değil
kurtulmanız. Ruh emanete verildiğinde sizi o zaman terk eder.
Nefsi emmare nedir ? O nedir? Şeytanın ta kendisidir. Çünkü toprağa
yakın olaylara sizleri sürükler. Yedi kat yerin dibi denilir, toprak hep vericidir
anadır üretkendir. Oraya ne dikilirse o yeşerir ama işin birde bu boyutu vardır,
şimdi anlaşıldı mı? Her şey zıttı ile kaimdir dediğimiz, çünkü olması gereken
budur.
19
Kün : "Ol" mânasında emirdir. Allah(C.C.) bir şeye “Kün” derse; o şey olur.
22
Doğruların meydana çıkması için kötülerin devreye girmesi gerekir.
Bunu artık anlamış olun, her an tahlil edin dediğimizde budur, size bir iftira
atıldığında çok sakin hoş görülü davranın, olması gerekiyor deyin, hemen
arkasından ferah gelir hiç olmayacak şeyler zuhura çıkar ve sizi sevindirir, bu
da Allah’ın cilvesidir. Kulu ile cilveleşmesidir anlaşıldı mı? Böyle olumlu olumsuz
her şeyleri tahlil edin her şeyleri.
Sizler boş mu bırakıldığınızı zannediyorsunuz, bu bir ayettir. Hiçbir an
boşta
değilsiniz
unutmayın,
siz
bomboş,
yapayalnız
olduğunuzu
zannediyorsunuz, sağınızda solunuzda öyle görevliler var ki, sizleri kontrol
eden, sizleri öğütleyen, sizlere pek çok yanlışı yapma diye yalvaran,
hatalarınızdan el çektiren birçok görevliler vardır ve bunun yanı sıra da işte o
melun şeytan vardır. Bunun yanı sıra, onun için meleklerden üstün tutulmuş
insanoğlu, çünkü Allahım, kulları böyle zorluklar içinde ki, birde o yetmiyor gibi
birde onlara nefis yükledi. Bu kadar büyük mücadele içindeler, ondan
meleklerden üstün tutulmuş insanoğlu. Bu varlık elbiselerini bir bir çıkartmamız
lazım, bizi daha çok zora koşuyor içinden çıkılmaz hallere sürüklüyor.
- Nefsi emmareyi öğrenmemiz ve uygulamamız bizim için çok önemli.
- O kadar önemli ki, o kadar. Bedenin istediği tat ve lezzetlere elinin
tersi ile dur diyebilmelisin. Sizi mutlu kılacak yüzünüzü güldürecek her şeye dur
demelisiniz ama, hep mi mutsuz olacağız hayır, öyle bir mutluluk kapısı açılacak
ki, dünyevi mutluluk değil, uhrevi mutluluk, çünkü Allah’ kulunun bedbaht değil
mutlu olmasını, mutlu olmasını istiyor. Bir düşün, “ee iyi de bu kadar
huzursuzluğu yaşayan biziz, bu kadar mücadele içinde cebelleşip duruyoruz”,
mutsuz oluyoruz diyebilirsiniz de ama, Allah’ın istediği mutluluk çok başka bir
mutluluk, o varlıktan kurtulduğun zaman aşkı da yaşarsın, mutluluğu da
yaşarsın. Anlaşıldı mı? Umarım anlaşıldı, bizden de selam olsun.
Çünkü hizmetler bütünün hayrınadır, hiçbir çıkar menfaat yok.
Bütünün hayrınadır başparmakları unutmuyoruz, Çarşamba günü için
birlikteyiz. Hoşça kalın hoş olun sevgi dostlarım tanrı sizleri korusun Allah’ın
bütün isim ve sıfatları sizlere mintan giydirsin, nefsi sıfatlardan arınmak için de
Allah’a dua edelim. Amin.
- Onunla mücadele etmek gerekmiyor mu?
- Tabii ki Allah’ tembel insanı sevmez çünkü o hep çalışır.
- Mücadele etmek gerekiyor ama sonunda olacak olan da oluyor.
Diyorsunuz ki her şeyi bırak kendi haline peki birbiri ile çelişmiyor mu?
- Allah, çalış diyor, tembeli sevmiyor çalış diyor, ama çalışsan da
çalışmasan da bir rızık gönderiyor, sana niye çalış diyor?
23
- Şunu anlamaya çalışıyorum, hani deniyor ya, her doğan insanın bir
rızkı var, ben rızkım ile doğduysam, ne gerek var çalışmaya, yan gelip yatayım
demek olur mu? Aradaki farkı bulmaya çalışıyorum da ondan.
- Biliyorum sorduğunuzu yanlış anlamadım doğru anladım, öğrenmek
durumundasınız,
- Konu kadere geliyor ama onu yaratırken de, rızkını arayacak
şartlarda yaratıyor zaten, o şartlarda yaratılan varlık o rızkı kazanabilmek için
çalışmak zorunda olduğunun farkında olarak geliyor, tembel tembel oturamıyor,
rızkın belli çalışmayıp yarın aç kalacağın korkusu da içinde mevcut, dolayısı ile
sabahleyin kalkıyorum, tıpış tıpış rızkımı aramaya gidiyorum,
Gel makamdan makama gir sende halkadan halkaya, hangi halkanın
içindesin ona dikkat et. Sırf görüneyim diye sakın girme halkaya.
Her varlığın bir cebri yok mudur, cebir nedir bilir misin? Düz ettik
yolları uğraştık el verdik hal ettik kulları, kurduk tezgahı birlikte, açtık elleri
yine birlikte yüceye. Bak malımız satılır, deme tezgahta kalır da bozulur, sen
niyeti güzel besle o seninle sende o ile birler. Allahım her kulunu kendi haliyle
niyetiyle birlikte bırakır. Kulum nereye gitse ben onu gözlerim der, bir çok
görücüler izleyiciler verir önüne, ona her şey ayandır, yaptıkları ve yapacakları
ona hep ayandır, sadece seyreder, ahde uyuyor mu? Bana vefa gösteriyor mu?
der.
Selam Olsun
20.01.2012
Dostun sözü dosta ağır gelmez, vefa içredir20 hafiflik de denmez.
Konudan konuya geçelim, ille de hak muhabbeti sözü ile sözlerin uçlarını tutup
bir edelim. Gerçek dışı değildir inanmalıyız, gönülde kavi kıldık, helalliği dünya
halinde almalıyız, söz meclise uyarlıdır, meclisin dışındakiler ise muhabbeti ile
duyarlıdır.
Gel dostum gel, girelim havaya hak, hak deyip de gönlü uyandıralım,
varalım birlikte hakka. Elim verdim veliye, dedi ki hangi erenden nasiplisin,
sorma halim dedim haktan yana biçare gönlüm gezdirir hak diyarına, olur mu
olmaz mı demeden bir vardım ki kapıya özlenmişim, ağırlanmışım postlar
üzerinde oturtulmuşum. Bu bana yakışır mı? Biz geçtik post davasından dedim
ki, biz dünden geçtik gönül ayar buldu, varlık bitti hiçliği seçtik. Bu posta sen
yaraşırsın dediler, ağah21 olan konuyu anlar dediler hilafeti öylece giydirdiler,
bir makamdan diğerine gezdirdiler.
Bir dost gelirse yuvaya hoş seda ile ağırlayın, oturtun sofraya, amaç
lokma değil ilahi hikmettir, bu sözlerin deryasından nasiplenmektir, her birimiz
20
21
İçre : İçinde, arasında, içine, vaktinde.
Ağah
: Haberdar, uyanık, basiretli, vâkıf, bilen.
24
bir can, bir can var ki ondan da içeri ondan da içeri, ben canlar canını buldum
demek vuslatı tamamlamaktır, hak ile bir olmaktır. Ben onda, o bende, işte
budur, erliğe soyunmak budur, gönül tezgahta değil yeri dergahtadır, edindiği
haller ise tezgahtadır.
Hal dili ile konuşmak örf ve adetleri bertaraf edip hakikatin
hakikatinde bir olmak. İnsanın manasını bilebildi isen, Allah’ yakındır sana.
Önce insanın manasını.
Kuran yazıdan ibarettir, manasını bilmedikçe hep
yazıda kalır. İnsan, etten kemikten ibaret hücre yığınıdır, bir de var ki, manasını
öğrenmek, işte insanı insan edebilmektir. Bakarsın ağaca meyveleri üzerinde
bolca, sen o meyveyi tatmadın ki güzelliğini nasıl anlatırsın, işte meyvenin
manasını bilmektir, onun gelişini ne olduğunu öğrenmektir, hakikatin sırrı
budur aslında.
Dedik ya geçmiş gelecek birer perde. Ne geçmişi yaşamalısın ne de
geleceği, bırak dostum sen anını yaşa. Anı yaşamak nedir bilir misin? O anı
neyle yaşadığın nasıl nefes aldığın işte bu önemli. Sebebi hikmetten değil
sebebi neticeden hikmet aramak önemlidir. Her birimiz Allah’ deriz, bütün var
olmuş Allah’ der, duyar mıyız? Duyamayız, her birinin zikri yaradılış şekline
göre değişir. Asıl olan nedir bilir misin? Hakikati bilmek manasını öğrenmektir.
Kimi görür gönül susmuştur, kimi görmez gönlü hep ilahi feyizden su
sızdırmıştır. Her yuvanın bir manası vardır, bazı yuvaların manevi kokusu
vardır, bulunduğunuz barındığınız evlerden bahsediyorum, bu ilahi kokuyu
duymak da her kula müyesser22 değildir. İşte o yuvalar izinli evlerdir, orada bir
tek Allah’ adı anılır, Allah’ kuran konuşulur onun için izinli evlerdir. Oraya giren
şifa bulur, oradan çıkan ise şeytan yolu bulur.
Kimseyi küçümsemeyiz, biliyor bilmiyor diye de bilgisinden ötürü asla
yargıda bulunmayız, oluşun gerçeği budur. Yeter ki, o bize güvenmeli, biz de
onu sevmeliyiz. Bu hakikatin gerçeğine onu davet etmeliyiz, bilmiyorsa
öğretmeliyiz bildiğimizi. Biliyorsa göremiyorsa göstermeliyiz. Hizmetin esası
budur, asla yaptığımızdan keyif almamalıyız.
Böbürlenip, böbürlenip de
sayemde buldu yolu dememeliyiz. Dost eli hep uzanmalı, o eli kimler tutarsa
tutsun hayıflanmamalı, bırakın tutsun kim olduğu önemli değil, o eli bir el
tutuyorsa sebebi ilahiyesi vardır bırakın tutsun, bırakın o da elin ayasından
feyzini alsın nasiplensin.
Allah’, Allah’ hep Allah’ dedik, her kapıya gittik de senden bir nişan
bekledik, kah bulduk kah bulamadık döndük, mutlaka gezdiren sensin dedik ona
da boyun eğdik. İstediğimizi bulduk, elhamdürilllah dedik. Kul neyi istiyorsa
Allah’ orada hazır bunu unutmayın. Kul neyi seviyorsa her şey orada hazır ve
zuhurda, yeter ki ona dönük olalım, yeter ki o nişanı bulmak için yola çıkalım.
Haydi Eyvallah,
22
Müyesser : Kolaylıkla olan, kolay gelen, âsân olan, nasib.
25
Aldık selamı hoş olalım Allah’ razı olsun, kuvveden fiile geçelim.
EyvallahEyvallah.
Her verenin verişi farklıdır kaynak bir de olsa, her biriniz bu halleri
sıkça yaşayacaksınız, her ne olursa olsun dosta mal etmeyin. Dost nedir bilir
misiniz? Birinin acısı olduğunda aynı acıyı hissedebiliyorsan gerçek dostluk
budur. İşin özü bu, her acıda yanında isen ama birde var ki fazla ifrada
kaçmamak gerekir her şeyde denge şart. Bir de ölçü konmamalı, olur olmaz
şeyleri karşındakinden beklemeyeceksin, bırak gönlü ne istiyorsa onu yapsın,
ama duymalıyız, madem ki bu yolun yolcularıyız diye çıktık yola gelene geçene
bakıp gülmek selam vermek değil amaç, yolda gidecek hali var mı? Azığı
yanında tamam mı? Geride kalanların hali hoş mu? Hep bunları düşünmeliyiz.
Sen ki düşünürsen dostunu veya dostlarını, Allah’ da seni düşünür,
melekleri ile seni, bu kadar basit. Her şey birbirine aynadır, unutmayın
unutmayın. Dün ne yaptın bugün sana gösterilir. Her kez bekler ki ölecek,
kıyamet günü hesap verecek. Sen bu dünyada isen, bu dünyayı cennete veya
cehenneme çevirmek de senin elinde. İster gül bahçesi yap dünyanı, ister kurak
bir çöl hepsi senin elinde.
Yüzünüzden gülücüğü hiç mi hiç eksiltmeyin, elinden bir şey geliyorsa
hiç hayıflanmadan yap, ama lüzumundan fazlasını beklemeyin, yapmak isterse
de, yapılmıyorsa da onu hoş görün, bunları hep dikkate alın, hep dikkate alın.
Hep gönlünüzün sesini dinleyin, dinlemiyorsunuz demedim, böyle bir serzenişte
asla bulunmam, ama ben yine de hatırlatmak isterim. Amin, amin Allahım.
Huzurundayız, nefes yad et bize, hasta olan cümle erlere bedensel ve
ruhsal şifa nasip et Allahım. Burada bulunan kardeşlerimin, bedensel şifalarını
biz bilmeyiz nereye ne gerekiyorsa sen ver Allahım, acil şifalar, yine de sen
bilirsin Allahım. Bu toplantının dışında bulunan ismini bilip bilmediğimiz bir çok
hastalara acil şifalar, hastanede yatan bütün insanlara acil şifalar Allahım,
Amin.
Selam Olsun
25.01.2012
Gezdim tozdum bir ömür, nasıl yaşadığımın farkına bile varmadım, bir
gece içimde bir korku ile karışık yüzleşmem gerektiğini söylediler, içsel sesimi
dinleyerek ve şöminenin karşısına oturup, evet nefsim otur bakalım karşıma,
bunca yıl ben senin kölen oldum, hep beni gezdirdin, birçok olumsuz şeyleri
süsleyip bana izlettirdin, ben seninle çok zarara uğradım, şimdi konuşalım nedir
benden istediğin, neden hep sen benim yanımdasın, bana bunları tek tek
anlatmanı istiyorum.
Uçurumun kenarındayım bunu biliyorum, bunların nedenini bana anlat,
ey nefsim. Beni biraz bırak kendimle kalmamı. Kendimle hesaplaşmam
gerektiğini anladım, ne olur beni biraz yalnız bırak. Sen kötülükleri emredensin,
26
hiç doğru yöne çevirmedin beni, bir çok şeyleri sevdirdin, kayıtta olmayanları
sevdirdin, neden bunları bana sevdirdin? Sevmem gerekene neden sırtımı
döndürdün, ey nefis kurtuluşum yok mu? Bana bunları söyle, bana cevap ver,
benim sensiz nasıl bir ömür sürmem gerekir. Bunu bana anlat.
Şimdi ben konuşayım sen dinle; ben sadece senin yanındaydım, sen
ona meylettin, bende onu sana sevdirdim, sevmen gerektiğini bana söylediler
ve sevdir dediler, sen bana yöneldiğin için seni yanıma yoldaş ettim. Ne kadar
mı seninle birlikte olacağım. Ömrünün son nefesine kadar. İşte o zaman seni
terk edeceğim. Bu senin elinde seçim sana ait, sen beni istediğin için
yanındayım, beni istemeyebilirdin. Şanı yüce Allahıma dönüş yapabilirdin, şimdi
uyandın değil mi? Bu hayra alamettir, seni terk etmeyeceğim ama nereye
dönmen gerektiğini bugün anladın ve benimle yüzleştin, bende sana derim ki
önce o ışığa dön, tek kurtuluşun bu ben senin yanında olabilirim ama
dediklerime dur diyebilmelisin. Seni gezdirmeme seni birçok yerlere götürmeme
engel olabilirsin, şimdi anladın mı beni, çünkü ben seninle varım, sensiz yokum
emaneti devrettiğimde ben senin yanında olmayacağım ve yok olacağım.
Ben şimdi sana aitim seçim senin elinde anlaştık mı? Konuşmamız seni
memnun etti mi? Önce içinde barışı sağla, barışı sağladığında ben sana sırtımı
dönerim, sen o barışı sağlamadığın müddetçe ben senin yanında hep varım, hep
varım. İyiyi kötüyü sana ben öğretmeyeceğim, iyiyi kötüyü bilen sensin, onun
için nereyi istiyorsan işbirliği içinde yapıyoruz, olduruyoruz bu düşünceleri,
gerçekleştiriyoruz. Hoşça kal, unutma senin yanında hep olacağım, hoşça kal.
Sizde alın karşınıza konuşun onunla oturtun onu bir köşeye, O da bir
varlıktır, öyle değişik suretleri vardır ki fiillere göre suret kazanır,
- Varlık dediğiniz nedir ?
- Nefis, her davranış biçiminde bir suret oluşturur kendinde,
- Nefis olmasaydı hiç kötü bir şey yapmaz mıydık?
- Evet melek olurdunuz, çünkü onlarda nefis yok,
- O zaman bir sınav bu,
- Tabii ki, olması gerektiği için. Size çok büyük özellikler sağladığı için,
yaratıcının da, karşılığını beklemesi onun hakkı. Gerçek iman sahibi olup
olmadığınız bu şekilde ortaya çıkıyor. Nefis nedir? Şeytanla işbirliği içinde
olduğu ortaya çıkıyor. Unutulmasın şeytan nefis, nefis şeytan. Ayrı görmeyin o
şeytan, başka bir varlık değil nefis, dedim ya çok değişik suretler oluşturur,
bunları çok iyi bilin, kendinizi ona göre değerlendirin.
- Ondan nasıl kurtuluruz ?
- Ölünce son nefeste, o da bir elbise, ruhu emanete götürdüğünde
teslim ettiğinde o elbise düşer. O da bitecek ama nefes aldığın müddetçe o, hep
27
senin yanında, kanında, canında. Onu Müslüman edebilmek önemli olan bu, onu
öldürmek değil amaç, onu Müslüman edebilmek, ruhla nefis arasındaki barışı
sağlayabilmek. Uyumlu hale getirebilmek, onu Müslüman etmek, nasıl
Müslüman edilecek, nasıl uyumlu olacak, onun ne yaptığı ortada, seni yanlış
şeylere sevk ediyorsa, öfke ile yaptığın her şeyin önünde nefis vardır şeytan
vardır. Asla ruh böyle bir ortamda mümkün değil olamaz, görevde alamaz seni
de yönlendiremez çünkü şeytanın hizmetindesin. Onun yap dediğini yapıyorsun
içgüdülerini devreye geçiriyorsun.
- Anlattıklarınızdan şunu algıladım, öncelik hep Allah’a oldu mu,
nefsinize bir şekilde dur diyebileceğinizi anladım.
- Dur demeyi bilmeliyiz her şekilde, öne geçmesine asla izin yok, onu
insanoğlu fark eder, nefis öne geçti ise fark eder. Nelerdir? Neler devreye girer
nefis önde giderse, Her kötü fiilde öfkelerin yanında yer alır, kötü davran ona,
kavga et onunla, iftira at ona, o seni hiç sevmiyor, o sana şu zararı verdi deyip
hep içinden bu dürtüleri yayar. Öyle bir yayar ki kanın canın hep onunla
yoğrulur, hamurun mayan bir olur. Şekil vermek ise fiillerindir. Öfkeli insanların
yanında yer alır dikkat et, çünkü kuran ayetinde bu mevcuttur.
Allahımın öyle mülayim kulları vardır ki, hep ona boyun eğerler,
mütteki olanlar onlardır. Şimdi böyle olduğunda önce öfkeye dur demek, işte
nefis şeytanın oturması sabit bir yerde kalır. O benim bir parçam, ondan
ayrılamayacağıma göre ben onu dizginlemek zorundayım yoksa o beni
dizginliyor. Etraftan gelecek olaylara karşı her kötülüğe karşı sabretmek, dili
susturmak.
23
- Nefsi biz mi yaşatıyoruz?
- Ona hep öncelik tanıdığımız için, o hep devrede, onu nasıl
uzaklaştırırız? Onu düşünelim, sadece Allah’ zikri ile, Allah’, Allah’ denildiğinde
her hareketinizde öncelik Allah’a ise şeytan orada yer bulamaz. Her işleyişte
her fiilde hep Allah’.
- Nefis, Kuranda nerede bahsediliyor?
- Bütün ayetlerde var, o kadar çok var ki, nefis geçer, zaaf geçer, fiiller
niyetler ahlaklar geçer.
- Nefis mertebeleri neden var?
- Şimdi nedenini niçinini sorarsak Allah’a imanımızın zayıf olduğunu
gösterir. Nedeni, niçini, nasılı yok, o ne verdi ise onu kabullenmek, onu sevmek
onunla yaşamak zorunda olduğumuzu bilelim. Hiç nedenini nasılını da
sormayın, birbirinize de sormayın, çünkü her şeyin vericisi o olduğuna göre ona
sorun o size içsel dürtüler ile onun ne olduğunu verir.
23
Mütteki : Haramdan ve günahtan çekinen, kendisini Allah'ın (C.C.) sevmediği fena şeylerden koruyan.
28
Hikmetsiz, nimetsiz hiçbir şey yok bunu böyle bilin. Ne verdi ise
karşılığında güzellik vermiştir. Şükür vermiştir, sevgi, şükran vermiştir. Hiç
unutmayın her zorun her üzüntünün, her belanın karşısına ferah vermiştir. İkisi
zıt iki şey ama bir arada yaşanıyor.
Gecenin bir vakti kalkıp el açıp Allah’a şükredin, verdiği bütün
nimetlere şükredin, hamd edin, olumsuzluklarımız için de tövbe edelim. Kiminle
küs isek, kime hata yaptı isek, af dileyelim özür dileyelim. Bu büyüklüktür,
şeytanın ayağını kırmaktır, başka bir şey değil. Affetmek yüceliktir, Allahımın
gafur ismi ile müsemmadır24. Koruyucu affedici sevicidir Allahım.
- Biz öldükten sonra başka bir yere mi gidiyor nefis,
- Hayır, bitti olay, bitti seninle görevi tamamlandı, orada bıraktı, şimdi
sen orada melek oluyorsun. Her giden orada melektir. Onun için, her ne olursa
olsun dünyevi halinizde onunla ne kadar kötü anılar yaşadıysanız da, öldükten
sonra onun bahsi açılmamalı, çünkü orada melek olmuştur, nefis burada kaldı
elbise burada. Toprağın altında elbise.
- Nefis kuranda çok güzel açıklamıştır.
- Tabii Allah’(c.c.) önce nefsi yarattı. Allah’ın nefsi var biliyor musunuz
? Allahnefisli niye ? Allah’da olan bizlere veriliyor, insanoğluna veriliyor, Allah’
kendi nefisli çünkü, sık sık sorgulayın siz yanlışı yaptığınızda içsel dürtü ile
yanlış olduğunu alıyor musunuz ? Fark ediyor musunuz, hiç fark etmediğin
sıradan bir şey yaşıyormuşsun gibi mi oluyorsun, yoksa için çok mu huzursuz
oluyor? O an ne yapıyorsunuz, o huzursuzluğu duyduğun an, (tövbe) peki fiilde
neler yapıyorsunuz? Fiilde (bir daha yapmayacağım) peki yapıyor musunuz?
Yani şimdi yine aynı şeyi yapıyorsunuz, örnek veriyorum, biri ile
kavgalısınız küssünüz, sizi rahatsız ediyor mu? (evet) ediyor, peki niye bunun
telafisi için hiçbir çaba göstermiyorsunuz? O kadar güzel nişanlar veriyor ki
Allah’. Böyle hep zor yerlerde inişli çıkışlı yerlerde geziyorsunuz, oysa bir
çırpıda onu halledebilirsiniz. Nefsin, şeytanın bacağını anda kırabilirsiniz.
- Nasıl ? Affederek.
- Eğer affettiğimizde karşımızdaki anlamıyorsa?
- Sen yap da o anlamasın. O onun sorunu. Bu hepimiz için böyle,
- O zaman sadece seyredeceğiz;
- Affet, gerisini bırak, sen ile olayın davası bitiyor, anladın mı, sen bir
tek kimin için affediyorsun? Seni var eden için. Çünkü o öyle hükmetti o öyle
yapın dedi, biz onun dediğini yapacağız. Karşımızdaki anlar mı, anlamaz mı
bunun derdine hiç mi hiç düşmeyeceğiz.
24
Müsemma : İsimlendirilen, ad verilmiş olan, bir ismi olan.
29
İnanın, nasıl bakıyorsan öyle bakılacaksın. Hiç farklı değil hani sen
affettin o sana asla düşmanlık beslemeyecek buna inanın, her şey değişecek
bütün af senin elinde. Sadece sarıl affet. Onu kim olursa olsun göğsüne basıp
kabullenmek başka bir şey değil. Bugün dönmeyebilir yarın da dönmeyebilir
ama bir gün öyle bir döner ki, bunu unutmayın. Eline diken batmışsa, mutlak
sebebi vardır, geçmişte mutlaka ya acı vermişsindir ya da o dikenden acı
almışsındır.
- Affedip seyredeceğiz,
- Seyretmene de gerek yok, seyredeni var onun.
- Affedince Allah’a da mı havale etmiş mi oluyoruz ?
- Sen affedersen, Allah’da senin bir çok hatalarını affedecektir, ama
ben şunu affedeyim de, varsa benim hatalarımı da Allah’ affetsin diye değil.
Sadece ben onu affediyorum bu kadar, ben onu affediyorum, yani ben burada,
yatırım gönder o bana geri gelecek bu düşünce ile değil, sen affet o kadar.
Asla birbirinize yalan söylemeyin, söylüyorsunuz diye uyarmıyorum,
kim olursa olsun böyle toplantılarda yalanın hiç mi hiç yeri olmaz. Olduğunuz
gibi görünün kendinize paye vermeyin, zaten böyle bir haliniz zuhur etmiş olsa
bu şekil uyarmayız, farklı şekillerde uyarırız, topluluk içindeyiz bunu
unutmayın, bu bizim görüşümüz.
Yalan söyleyenlerin de yalan söylediğini anlayabilecek yapıdasınız,
bunu anlatmak istiyoruz. Dostluğa sığmaz, yuvaya sığmaz, yalanda varlıktır.
Anladınız mı? O da varlıktır. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermeyin, anlamsız
hiçbir şey ifade etmez. Senin doğru diye anlattığın her şey, beni pek etkilemez
başkasını da etkilemez. Doğru söylüyorsan o kadar güzel algılıyor ki, insanın
duyguları hiç boşa atılacak değil.
- Hak için birlikteyiz, hak dostuyuz hak dost, hak dost, hiçbir şey
girmesin, her ne isek biz oyuz.
“Çıktık erik dalına, anda gördük üzümü”, bilir misin bunun manasını?
Niye? Hep aynı şeylerin tekrarı diyorsunuz değil mi ? Bunu demek bizi incitir
bunu da biliyor musunuz? Hani verilecek başka ders yok da, hep dön, dön aynı
şeyler. Hayır onları hıfz25 etmeniz için, onları çok iyi algılayabilmeniz için, on yıl
önce verileni bugün de veririz. Bu yedi, sekiz yıl önceki dersimizdir.
Yunus verir özünden, Mevlana verir sevgisinden, Taptuk verir ilahi
aşkından, Hacı Bektaş verir onun heybetinden. Her birinin veriş tarzı değişiktir,
içine kazılır insanın, kazılası öğretiler gelsin denir. Hayret makamı vardır o öyle
bir makamdır ki, Allah’, illallahdedirtir. İlle de Allah’ dedirtir.
25
Hıfz
: Saklamak, korumak, ezberde tutmak, hatırda tutmak.
30
Bu makama umarım çıkmanız nasip26 olur. “El elden üstün denilir”,
bunun ne olduğunu bilir misiniz? Ben sorarım size el elden üstün ne demek?
Elin üstünde onun eli var demek, o hale gelin ki elinizin üstünde yücenin eli
olsun. Onun akımı sizlere an be an dokusun, safiyet27 denir, safiyet o da bir
makamdır, celal gerekir arkası cemaldir. Yaa, onun için bazen celallenmek de
yerindedir. Asla yersiz değildir. Ama hep celal de olmaz küfre götürür insanı,
cemali de göstermek gerekir. Şükür de lazım, önce şükür diyelim, ille Allah’
şükür elhamdürilllah.
Sensin kerim, sensin rahim, Allah’, Allah’ tut elimi Allah’, Allah’
Eyvallah. Gönül dilin konuşsun inşallah, ver Allahım ver, heba etmeden
dağıtayım, ver Allahım ver, sonsuza kadar ışık tutayım, ver Allahım ver,
dileyene dilediğini sunayım. Senin için sana koşmayı nasip et Allahım. Ben
sebep olayım amin, amin.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
26
27
Nasip : Bir kimsenin elde edebildiği şey.
Safiyet : Saflık, hâlislik, temizlik.
31

De ki : Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size
bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir? Onlar kendilerine Allah'tan başka hiçbir dost ve
hiçbir yardımcı bulamazlar.(Ahzab suresi, 17. Ayet)
32
2012 Yılı
SUBAT ayında derlenen Yazılar.
33
Şubat ayı kapak resmi : Etrafı Çerçeveli İkili Lale – Necdet Emekli 2012

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir
sevgi ve merhamet var etmesi de onun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.(Rum Suresi, 21)
34
Selam Olsun
01.02.2012
Bismillahirrahmanirrahim, Tevhid ile oturalım, izin ille Allah’tandır.
Öyle bir söz söyle ki ilahi kayda geçsin, öyle güzel bir serzenişte bulun ki seni
senden alıp uzaklara ötelere salsın.
Bir yudum su ver, gönülden ver ki abu hayat olsun. Somunundan bir
lokma ver ki, kerem sahibi rızkını28 dar değil bol eylesin. Hatır gönül bilene
sözüm. İlahi meclise uymaz edepsizim. Bu hal ne fenadır, bilene kâr değil
zarardır.
Allah dedikte oturdun mu sofraya baştan ayırır, edep hilhatını
giymelisin. Hilhat nedir bilir misin? O nişan elbisesidir, nişanedir. Sonra
giydirilir sana makam elbisesini,
o da haktan kuluna Allahın müjdesidir.
Giyemem diyene deki; nereden aldın bu dersi, hocan kimdi, nasıl öğretti sana
Elif’i, Be’yi. Ya uyacaksın, ya da dışta durup bakacaksın. Gönül kırılır mı,
kırılmaz mı demeden doğru düşünceni yüze söylemelisin.
Saydım saydım da geldim. Darda olanı, genişliği bulanı ayrı kefelerde
ağırladım. Darda olan elbet genişliği bulacak, ne var ki aldığı feyz o genişlikte
olmayacak. Bu ayarı kul kendi yapmalı. Nedeni, nasılı bırakıp hakka yönelip
ondan yardım beklemeli. Şükürler olsun dedirttin topladın canları, kurdun araya
köprüyü davette bulundun. Hak için her bir söz hakka dayalı, kor mu yabanda
seni. Sevmez mi kulunu sen Allahde yeter.
Bir tek sarılacağın varlık vardır. O nedir? Söyler misiniz bana. Kuran,
Kuran, Kuran. Yol Kuran yoludur, her an o yol sevene açıktır dedik söze şimdilik
nokta koyduk. Göçmüşe rahmet olsun, kalanlara hikmet ile nimet olsun. Bilse
bilmese o hep yaşanacak. Bilmeden uğurlamak var, olaya şaşırılır. Bilerek
uğurlamak var, bilen olaya tez alışır.
Mekanlar değişti, bakan gözler değişti. Can bedenleri değişti. Ne
üzüntü ne sıkıntı kaldı. Bütün sıkıntıyı üzüntüyü geridekilere bıraktı. Onlar bu
hali tevekkel olup da kabullenebilirse ne mutludur o cana. Kabullenemeyip
inkâr bahsine düşerse yazıktır, yazıktır o kula. Öyle bir kanal oluşur ki o kanalın
ağzında koskoca bir ışık. İlahi nur kavrar. Ruhunu teslim edecek kişi o ışığa
koşmak ister. Ama kalanlar sadece onu hep geri çevirmek isterler, çünkü
gitmelerinden endişe duyarlar, aslında endişe içinde olan onlardır. Endişeyi
kendileri duyar. Yakınlarını sadece toprağın altında hatırladıkları için canları
yanar.
Bir bilseler ki, kurtuluşun muhteşem olduğunu, bir bilebilseler. Orada
ağlayan gözler hep gülmektedir. Bunu yakınlarına deyin. Onu sadece sevgi ile
anın, yad edin. Kederlenmeyin, olayı büyütmeyin. Geçiş vardır. Geçiş zamanı
geldiyse dur diyenin hükmü olmaz. Hükümsüz kalır. İlahi kudret ona geldiyse
onda birlenme olasılığı fazladır. İşte akıllılar bunu böyle idrak edebilir. Aklı
olmayanlar veya bunu idrak edemeyenler ise sadece matemi uzatır, uzatır, acı
çekerler.
28
Rızık : Allahın herkese lütuf ve kısmet ettiği, maddi ve manevi ihtiyaca gerekli olan nimet.
35
Rahmet, rahmet olur, ileri bilgiler size dökülür. Cümle günahlar her
biri yerlere. Bilsen bilmesen eyleşirsin hak yolunda dostlar ile. Bu öyle bir
yolculuktur ki kimini güldürür, kimini üzer, kimini gitmeden öldürür. Sen ona
varmayı dile, onda olmayı dile, yola öyle çık. Yolculuğunu onun aşkı ile yap, öyle
tamamla. Her ne olursa olsun Rabbim sende olmayı diliyorum de. Yol hummalı
da olsa, o sana zor gelmez.
Elendi taşı, kumu, çeri, çöpü, birlikte olanlar belli oldu. Şüphe
edilmesin gidişin bileti alındı, dönüşün değil. Bu unutulmasın. Hayra açtık elleri,
hak için söylettik dilleri. Geldi Yunus’um besmele ile oturdu sofraya ilahi
bilgileri ile. Her bir canın bir firavunu vardır, olmaması mümkün değil, olması
mutlaktır. Ya sen Musa olur onu hep firavun bırakırsın, ya sen bu zorlu savaşta
firavun olur, firavunu Musa yaparsın.
Aç gözünü dostum aç, aç. Bir çok bilgiler var. Bir çok yaşanmışlıklar
var. Her yaşadığın olay sana ders niteliğinde olmalı. Konuştuğun her söz hayra
mı, şerre mi dayalı o terazide ona ait, Hak onda bulunmalı. Kalmaz sözler
havada bir gün yerini bulur. Oda vücut bulur karşısında.
Sen sanma söyledin uçup gitti. Hiç bir şey uçup gitmemektedir. Hepsi
kayıttadır. Düşünerek deyin diyeceğinizi. Laf olsun diye savurmayın sözleri. Her
bir saç telin şükretmekte, şükrü yeter mi, yetmez mi ama, ona eğilmekte hiç
şüphe etme. Sen sadece aç ellerini, gönlünü. Dağılanın arkasına düşme
ondandır de çekil kenara, hiç laf etme.
Yunus’um yuğmaya29 geldim, yuğup yuğup’da dostları arıtayım
istedim. Göçtük gittik, mekanımız ayrıdır. Gönül dostları ile kurduk bağlantıyı,
gayrımız hiç olmaz bir aradayız, selam verir selam alırız. Hak kelamını der, Hak
kelamından nasip alırız.
Gelin dostlar bir olalım, birlik adına Allah diyelim. Yapımızı kuralım.
Yapımız ne kum, ne çakıldır. Yapımız hak yapısıdır, onda karar kılalım. Sormak
istediğiniz varsa, Allah’ın izniyle cevap bulalım.
La ilahe illallah muhammed en resulullah. HasbinAllahveni mel vekil.
Benim mevlam, vekilim sen ol Allahım. La ilahe illallah muhammed en
resullullah.
Herşeye hazırlıklı olmalıyız. Son nefeste inancımızı terketmemeliyiz.
Orada da çıkacak karşımıza, bunu bilin. Hoşça kalın, hoş olun. Geceler
mübarektir, kandiliniz hayır olsun.
Selam olsun,
03.02.2012
Çile çekmenin, zaruret içinde hayatı yaşamanın, kul gözü ile
bakıldığında belki çok acı. Bir de var ki Allahnazarında olması gerektiği içindir.
29
Yuğmak : Yıkamak.
36
Hazineler, viranelerde bulunur, sen virane ol ki, sende birçok hazine
vakıf olsun. Muktedir olan Allah’ın sana göstermiş olduğu yolda şartsız yürü ki
erenler etrafında halka oluştursun. Sevginin muhabbetin olduğu yerde olun,
hak muhabbetinde bulundukça ilahi feyziniz artar. Hal oluşturur sevgiyi
sevenler ile buluşturur, bunlara dikkat edilmesi gerekir, dikkat edin deriz.
Zaruretlerin yaşandığı her halde Allahım sen neyi istiyorsan bana onu
yaşatacaksan önce kabullenmeyi nasip et, sabretmeyi nasip et demelisin. Çünkü
bilemezsin hükmü nedir ne şekildir, her şey aşikar oldukta şaşırmayasın,
tevekkel olup boyun eğmelisin.
Bak bir çok yuvalarda ışıklar yanar, o ışıkların altında oturanlar hangi
haldeler bilir misin? Bilmezsin, eşkıyası da oturur, arifi de oturur, zebili de
oturur, rezili de oturur. İlim irfan sahibi de oturur. Türlü çeşitsiniz Allah’ hiçbir
varlığı eşit yaratmamıştır, çeşitlilik içinde yaşam sürmektesiniz, olması
gerektiği içindir. Her birinin fiiliyatı kendinden sorulur, o nispette yanlış olan
hiçbir şey yoktur.
Allahım ne güzel yaratmışsın, hiçbir şeyi çirkin hatalı görmemelisiniz,
zaten o hale o bilince geldiğinizde hata sizden silinip gider bunu unutmayın.
Eskiden sevmediğiniz her ne varsa onları sever, onları arar bulursunuz. Sevmek
için fırsat yaratırsınız, işte bu hal böyledir. Önce virane olman gerekir, hak
muhabbetinin olduğu yerde melekler sizleri gözetler, tanıklık edecektir nerede?
ilahi mecliste, size tanıklık edecektir. Onlar yalan söylemez ne ayırır ne
kayırırlar olduğu gibi.
Muhabbeti sıkça oluşturun nerede olursanız olun ille hak
muhabbetinde olun. Bırakın dünya üzüntülerini bırakın olacaksa olur
olmayacaksa olmaz takdir onundur, neyi takdir etti biliyor musun? Bilmiyorsun,
niye geçmişin geleceğin hesabını yaparsın, tedbir elbette güzeldir, hakkını
aramak elbette güzeldir, sen bir adım at ama olmuyorsa da zorlama, yarın
ölecekmişsin gibi hareket et dudağını kötü sözden kulağını haramdan gözünü
haramdan ve bir çok azalarını ondan saklamalısın korumalısın. Emanetler böyle
korunur.
Ölmeyecekmişsin gibide çalışmak zorundasın, ille çalış para kazan
demiyorum, hem öyle hem Allah’ın ilmini irfan edebilmek için, ilmine arif
olmanız için çalışmalısınız. Sen ilme arif değil isen, hakka arif değil isen, bu
yolda sohbet etsen etmesen hiçbir anlamı, ne kazancı ne kaybı vardır, bende
derim ki kazanacağınız fiiller de hareket edin. Allahım her birinize güzel günler
nasip etsin, ilahi bilgilerin oluştuğu nazargâhında inşAllahhaller giydirsin. Kal
de kalınmadan hale tez geçirilsin.
Su istedim de verirler,
Geçtim somundan
Hak muradından bir nasip isterim,
Tez melekler getirir verir.
37
Olur mu olmaz mı, düşünceden uzak beri dururum,
Söz hak sözüdür der, ona sımsıkı sarılır içime sokarım,
Ben bende olmam, bazen benliğimi giyer öyle görünürüm,
Bazen safiyane30, bazen akıllı olurum,
Kimi deli der, kimi veli, her birine Eyvallahder güler geçerim.
Bir lokma ekmek, ya yerim ya yemem, ama suyu mutlak içerim.
Her damlasında ilahi emirler olduğunu çok çok bilirim,
Beni benden arıtır beni tez uzaklara savurur.
Arif31 olun arif, neye arif, önce ilme sonra veliye sonra Allah’a arif.
Haydi Eyvallah, yol sizindir yürü dost yürü, bir yardımcı dilersen oda
gelir serilir önüne dizi dizi, bir hizmet gelirse haktan yana sabır ile ona koş, o
yol oldurur seni götürür menzile, tüm olumsuzluklar hep beni mi bulur deme,
bırak seni bulsun seni bulsun ki sende oluma küçük küçük nişanlar sunulsun.
Haydi Eyvallahgecenizi hayırlarım,
Göçeninizi uğurlarım, gerekirse yardım eder el uzatırım, dilinizi
tövbeden gönlünüzü güzel niyetten esirgemeyin, Allah’a emanet olun.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Ululerbab32 olun.
Selam olsun,
07.02.2012
Vekilin bir Allah’sa, o tayin eder seni istediği menzile, gel gör ki kendi
halin perde olmuştur sana. O perdeyi yırtıp parçalamalısın, bir halde kalıp her
şeyden uzak yaşamalısın. Bu geçici olmalıdır ve elzemdir, bu hallerin oluşması
için bunlar gerekli çalışmaların bir parçasıdır. Bir bela çattı ise öfkelenip sakın
ola karşılığını verme, her zorda şunu düşün bela olmadan, felah33 olmuyor.
Her olay birbirini tetikler, her olay birbirinin zuhura çıkmasına sebep
olur. Kul bunları idrak edemez, sırf onun için yanılgıdadır. Şükredelim
bulunduğumuz hale hamt edelim. Benden geldi yine benden gitti demeden
senden değil ondan geldi ve olması gereken yere gitti deyip hali doğrulamalı, ya
latifte34 ol ya kesifte35, ama illaki bir kararda kavi36 kıl.
Haddi aşma, yükseklerde ise hiç mi hiç dolaşma bırak, alçaklarda
uçmalısın. Engel olana şunu söyle, önce alçaktan uçmayı bil ki, yüksekte uçmak
kolay gelsin, şevk versin sana. Bir hizmete layık görüldün ise nedenini sorma.
Sakın ola da onunla böbürlenme, buna zorunlusunuz paylaşım bu sahada
30
Safane : Saf, temiz ve samimi anlamına gelen bir sözcük.
Arif
: Bilen, bilgide ileri olan, aşinâ, vâkıf, hakkı ile bilen,
32
Ululerbab : Vahdet anlayışı içinde akıl ve kalp beraberliği bilinci ile bu bilgiye sahip olan veli.
33
Felah
: Kurtuluş.
34
Latif
: Yumuşak, hoş, güzel, nazik,
35
Kesif
: Saydam olmayan, yoğun,
36
Kavi
: Kuvvetli, güçlü, sağlam, inanılır.
31
38
oluşacaktır. Yine dedim yine derim, her birinizin istidadına göre belli ölçülerde
bunlar tezgaha konacak.
Boş vakit yaratın kendinize bir çok çalışmalar, yalnızlıkta size huzur
verecek. Olağan üstü gizli köşelerde olun ama belli ölçülerde çalışın. İçinize
dönün orada gezinin. Önce kendi içini tanı ki, karşıdakinin içini tanımak kolay
olur.
Görmeden, gördüm deme, bilmeden ben biliyorum da deme.
Öğrenmeye çalış, bilmeye çalış, geçip giden hayatın bir gün elinden kayıp gider
yakalayamazsın, sorulur bu zaman diliminde neler neler, niceleri verildi sana,
sen ne yaptın, sen ne yaptın. Bu yaşadığınız dünyada da sorulur, yaşanacak
yerde de sorulur. Asla bundan kaçış yoktur.
Bir çok renkler içinde gezinir durursunuz, her haliniz bir renk zuhur
eder, meydana çıkarır sizi. Karşınızdaki de der ki, seni çok seviyorum senden
çok hoşlanıyorum, o renk sana cazip gelmiştir, o görünmeyen renk seni
çekmededir. Bırakın karanlığın içinde koşuşmayın, kalbin karanlığını bir an
önce temizlemeye bakın, parlatın onu, çok açık verilir sözümüz her canadır.
Bu yuva açıldı, gidene rahmet bağışlandı, eller açılıp dua edildiğinde
melekler duaya oturur, hizmette olan ehil kulunu elden ele ağırlayan çok olur.
Ne mutludur bir lokma ekmeğini pay edebilene, ne mutludur yaşadığı yuvayı
dostlara açmak. Ne mutludur ki o kula dünyada iken yapmıştır hazır bulmuştur
ahret nimetini.
Gel gezelim birlik adına türküler söyleyelim. Naçizane fikrim sizleri bir
araya toplamak, olmazsa olmazımdı benim. Gayret sizden ilahi izin yüceden
gelir. Baktı ki bu kulum her an iştiyakta koşuşur, hizmet adına koşuşur
Allahrızası için koşuşur, ona her şeyin bir fazlasını lütfeder. Bir gün gelir ki, o
koştukları ona birikmiş geri döner. Eee vakti ile sen çok koşmuştun şimdi sana
da koşuşurlar denilir.
Uyan dostum uyan ben yapamam ben edemem demektense, Allahım
işimi kolayla da yapabileyim demenizi bekleriz. Gidişe aldık bileti yoktur bunun
dönüşü, hayıflanma verilir mi verilmez mi deyip de kendini beri de tutma.
Sadece düşünün, düşünceleri devreye sokun. Her anı değerlendirin,
bazı dostlarım yoktan var ediyor, kendine zaman içinden zaman çıkarıyor,
gecesini gündüzüne katıyor, boş şeylerle değil dolu şeylerle meşgul oluyor,
buna verilmez mi, bir adım Allah’a koşmuş da, Allah ona on adım koşmaz mı,
bunu böyle düşünün, bunları biliyorsunuz tekrarlamam abes, çok iyi
değerlendirin, bu hazırlık çok kısa da sürebilir, çok uzun da olabilir ama ne olur
açık olun birbirinize.
Elini tuttuğunuz kadın veya erkek onun güvenini kazandığınızda ona
kardeş olun, ona çok yakın olun. Babasına, annesine söyleyemediğini size
söyler. Sakın her ne duyarsanız duyun, yaptığı hatalardan dolayı onu
39
ayıplamayın. Çünkü sizin ayıpladığınızı bir gün Allah’da sizin yakınlarınıza
yaptırır. İşte bunları bilin bilin artık, dönün dönün okuyun, bu yazıların her bir
kelimesinde binlerce açılım var, okuyun özetler çıkarın, onları ezberleyin, niye
bunu yapmıyorsunuz dedirtmeyin. Bu bizim içinde zaman kaybıdır. Işıklarınız
bu sayede ya çok parlayacak ya da birden sönecek. Bunları parlatın ama
söndürmeyin. Karanlığın kasvetinde eriyip gitmeyin.
Belki acı günler yaşayabilirsiniz, şu veya bu demeyeceğim, birçok
sıkıntılı anlar yaşayabilirsiniz, ama her şeyden önce şuna inanmalısınız ki bunu
sizler ve insanlar elinden yaşamadığınızın farkına varmalısınız. Bunu sizlere
yaşatan önce kim bunu bilmelisiniz bu idrakte olmalısınız, sonra yaşanmaz
denmedi ki bu bilgiye sahip olarak gönderildiniz. Onun için değerlendirin hiç
kimse için çok acı çekmeyin, buda yük vurmaktır. Doğarken sizi güldüren
göçerken sizi ağlatmasın. Asıl doğduğu zaman ağlayın nasıl sınavlardan
geçecek neler yaşayacak onlar için ağlayın. Kolay mı birçok tekamülün37
oluşması için hangi sahnelerde oyunlar sergileyecek, bilemezsin hangi roller
üstlenildi, her an çok değişik roller üstlenebilirsiniz, hepinizin buna hazır olması
lazım, sizleri seviyorum ve gecenizi hak adına hayırlıyorum.
Gidiş biletinden bahsettiniz bu nedir?
Evet, hizmete koydu isen başı, ben yapamadım çok zor geldi vah vah
bunu demek olmaz, anlaşıldı mı? Birçok güzel bilgilere sahipsiniz, bunların bir
şekilde bedelleri ödenir. Bu sayede sizlerde bunun bedelini dostlara şifalar
iyilikler vermek için, hiçbir şey veremez isen bir kuran ayeti öğret, hiçbir şey
yapamazsan başını okşa okşanmayan başı sevindir, yüzü güldür, işte o kadar.
La ilahe illallah Muhammeden resullullah, Allah, Allahya Allah,
Muhammeden resulullah, La ilahe illallah Muhammeden resulullah, La ilahe
illallah Muhammed en resulullah.
Allahümesalli ala seyidinna muhammedin ve ala alihi ve ibadillahi
salihin, Eşşedüenla ilahe illallah ve eşşedüenne muhammed en abduhu ve
resuluhu, Allahümme salli ala seyyidina muhammedin nebi ümmi ve ala alihi ve
sahbihi ve selem.
Allahım gidenlere selam olsun, rahmetinle yıka ya rabbim, her birini
selamete erdir, huzuru Muhammedi ile tanıştır onları Allahım.
Selam olsun,
10.02.2012
Selam olsun canlar size, el ele tutuştuk geldik bize açılan yuvaya,
yüzlerin gülmesi kainatın gülmesi demektir.
Alemlerin rabbi kulun her
37
Tekamül : Gelişme, kalkınma, evrim,
40
zerresine mutluluğu nakşetmiş huzuru vermiş, kul kendi miyarı38 ile bu verileni
zaman zaman kaybetmiş.
Kah çıkar meydana kah silinir gider yine girmiştir keder havasına.
Şimdi burada düşündüren bir şey var, hadi bakalım, hem böyle diyoruz hem
yazıda böyle veriyoruz, şimdi bize bunu kim anlatacak. Bırak olayın anlamını
öğrenmek yazılanın anlamını bile bekliyoruz, onu bulup da ortaya serecek. Size
sordum Allah, her zerrenize mutluluğu huzuru nakşetmiş, birde var ki dostun
dediği, tevhide ulaşmak için zirvelere ulaşmak için merdivenin her basamağında
bela var, bela zinciri takılmış ayağa, bir türlü kurtulamazsın ondan, şimdi
burada ne demek isteniyor? Buyurun sizlerden dinlemek istiyorum. Bundan
sonra böyle derslerimizi bire bir çalışıp geçeceğiz. Sıra ile soralım.
demiştiniz.
Bundan önceki yazınızda bela olmadan felah’a39 ya ulaşılmaz
Evet, şimdi peki ille belamı çekilmesi gerekiyor, veya o huzuru neler
bozuyor. O içsel huzuru, o zerrelerin ahengi, bunlar hep huzurla tekamül ediyor.
O huzur yerinden ayrılırsa sistem nelere uğruyor. Hem böyle, hem öyle şimdi
anlatın bakalım, hem huzurlu olmamızı istiyor, neden burada bir bela, yani
bunun bana izahını yapın dedim.
Mana deryasına daldın mı, huzur her zerrede oluşur, o zaten var.
Senin, o huzursuzluğun, çektiğin olumsuzluklarla, yaptığın olumsuzluklarla
çektiğin perdelerdir. Huzursuz değilsiniz huzurda olmalısınız, her şeyi kula
hizmet için vermiş ise her an şükürde olmalısınız.
Bir de yolculuk seyri verilmiş, kolay mı o yüceye ulaşmak, kolay mı?
Öyle yüce, öyle ulaşılması zor yaratıcı ki, o kulunu kendine çağırır. Kulu bir çok
zorlu yollardan geçer, bir çok fitnelere uğrar sabrı ne kadar devrededir?
Tekamül hangi boyuttadır, her söylenene cevap bulabilir mi? Susar da onun için
niyazda40 bulunur.
Her zaruretin mutlak bir açılım nuru Muhammed kapısı vardır, o
zaruretin olması gerektiği şekilde işleyişe konmuştur, nedir? Allah’ın iradesi,
kul bunu kabullenmiştir boyun eğmiştir. Bilir ahretini burada olacaksa olsun
der, tevekkül eder. Bakar ki geriye ne kadar boş geçmiş, bunca nefes boş yere
mi tüketilmiş, işte bu sorgulanır, onu sorgulayan kim? Sorgulanan kim? Bunu
düşünün, dostumuzun dediği gibi özündeki o, özündeki hu, işte bunu düşünün,
bunu fark edin. Lak lakla ömrünüz geçmesin, güncel olayların içine dalıp bir
türlü çıkamıyorsunuz, lütfen kağıdı kalemi alın da biraz bunlara vakit ayırın.
İçindeki özdür seni yargılayan, her yanlışta perdeyi açıp gerçekle seni
buluşturan. Başına bir musibet geldiğinde ben bunları hak etmedim demektense
38
Miyar : Ağırlık, saflık ve değer derecesini gösteren ölçü.
Felah : Kurtuluş
40
Niyaz : Yalvarma, yakarma, dilek.
39
41
ben ne yaptım da bunu verdin, şükürler olsun ki hatamla burada yüzleştim
demeyi bilmelisiniz.
Hayra aç ağzını ey dost, hayra aç ağzını, yum gözünü dal içine, gerçek
kapıdasın kaynağı bildin ondan akanı cümle ile paylaştın. Her zorda yardım
buldun, her anda Allahdedin de, ilahi huzuru gönlüne koydun. Bela da gelse ona
huzur sevgi dolu bakmasını bilmeli, hayrı şerri madem ki birlikte yaratmış, önce
şerri geç bakalım hayır senin eline gelsin. Her biri bir nimettir bunu böyle bilin
dostlarım her biri bir nimet, şer de nimet, bela da nimet, hemen sızlanıyor
şikayet ediyorsunuz. Kaç yıldır bu yoldasınız, kaç gün, kaç gece, soruyorum
sizlere. Yüzünüzden belli olur, öyle bir hale gelin ki, o ilahi ilmi alanların, ehil
olan yüzünde okur o ilmi, o bilgiyi yüzünde okur. Böyle tanının isterim, böyle
tanının.
Allah, Allah, her dem Allah diyen gelin bizler ile olun, her an
veçhindeyiz41 rabbim, seninle sana dönmek için her birimizin bir bahanesi var,
ne güzel bir bahane ne güzel bir sebep rabbim. Sen her şeyi bilen görensin,
bizleri sen zaten biliyorsun, biz sana teslimiz rabbim, her şeyi yapan eden
zuhurata koyan sensin Allahım sensin, sensin rabbim hamd ve şükürler olsun
verdiğin bu sofradaki bilgiler için, hamd ve şükürler olsun bu bedene verdiğin
sağlık için. Hamd ve şükürler olsun bu sözleri tanıdığımız için, bu kaynaktan
bizlere bahşedildiği için hamd ve şükürler olsun Allahım amin.
İçinize dönün dualar edin, ilmimi arttır Allahım deyin, hayrette olmamı
nasip et Allahım deyin,
İçinde öyle bir alem, öyle bir kainat var ki keşke insanı kamil gözü ile
seyredebilsen, her şey orada mevcut içinde mevcut, ne olur karanlıkta olmayın
herkes ve her canlı için çok iyi düşünün, onlar da sizin için çok iyi düşünecekler
buna inanın.
Kanaatkar olun hırs ve tamahın42, madde aleminde geçerli olduğunu
ve ona dikkat ederek yanından geçerken bile, size fazla dokunmamasını
sağlayın. Hırs bir zehirdir, çok fazla tamahkar olmak hastalıktır, bizim hedefimiz
belli, yönümüz tayin edilmiş, kement onların elinde, onlar atacak bizi istedikleri
yere çekecek, yeter ki onlarla aynı durumda olalım uyum içinde yaşayalım.
Onlar dediğinizi anlayamadık? Bu alem, öte alem. İnsanı kamil, ruhsal
gelişimini tamamlamış, sizde bu yoldasınız onlarla yakınlığınız mutlaka tanış
olmanız gerekir. Onlar sizi nerde görse tanır bilir renginizden, kalden43 değil
halden biliyorlar.
41
Veçhinde : Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet.
Tamah : Açgözlü, hırslı olmak,
43
Kalden : Sözle anlatmak.
42
42
Karib44 olun, garip değil. Karib, Allah’a yakınlıktır, karibe garip ise
Allah’tan uzaklıktır. Karib yolunu seçin, nerde bir sohbet hak muhabbeti görür
isen her şeyi bırak elinin tersi ile it ve o muhabbette ol. Sana kazandıracağı o
kadar çok tarifi imkansız bilgi var ki, onlarla sohbet senin içine kazınır, kalemi
alıp yazmak değil onlar onu zaten yapar, Hoşçakalın.
Selam olsun,
15.02.2012
Bilmeyene diyecek ki nuru Muhammed’den mi aldın bu ilahi feyzi?
Kalıbın buna müsait miydi, olmaz deme sakın, ilahi yaradılış vasfın buna ayar
oldu. Kem deme sakın, kuşanıldı gayret kemerine, haydi çıkın erler ile hizmete.
Varsın desinler her olayda şerri sizlere mal etsinler, bilmezsin onun bile
tekamülünüzde çok etkisi vardır. Atılan her yanlış söz, sizlere mal edilen her
kötü fiil size bir tekamül atlatır.
Tekamül nedir bilir misiniz? Gelişme, aşama, o kötü haller sizlerin
tekamülünü oluşturur. Yeter ki diliniz susmalı kalbiniz her dem diri durmalı.
Diliniz susup nasıl halimi anlatırım deme, hal öyle bir yaratılışta ki dilin
söyleyemediğini halin belli eder sözümüz ne ayrıya ne gayriya. Bi fiil emek verip
de bu kapıya emek verenlerin elbet hayrına.
Çalışın, çalışın demekle çalışılmıyor öyle değil mi? Niyette olan seni
doyuma ulaştırandır. Onu mutlaka bir hale getirir, olayı tez elden bitirirsin.
Çalışın, daha önce verdik hep sözle değil, yalnız kalıp da bir köşede sadece
içinizin sesini dinleyin, içini tanımadan dışını tanıyamazsın veya dışını
tanımadan içe akıp gidemezsin. İkisi bir bütün, bütünün içinde, ne var ki birçok
güzellikler hepsi gizlenmiş perdenin ötesinde.
İyi olan, güzel olan, mübarek olan gizlenir aşikar edilmez. Keyfiyetince
her bir gizlilik, sohbet aracı olmaz. Zor gelir mi demem, hem gelir hem gelmez,
kime zor gelir bilir misin, aşkı sevgisi olmayana bu dersler zor gelir, ağır gelir. O
aşktır zoru kolay eden, o sevgidir ikiyi bir eden. Sen sanma birçok yol ona
bağlanır, sen hedefini belirlediysen gönülde karar kılar. Ne akın hesabı ne
karanın sözü lafı sizlere uygun değil, Allahımın vurduğu boyaya söz etmek ise
akıl karı değil. Onu o hali ile bile sevmek, ne sevimli ne güzel demeli, aktan
görünen rabbim karadan da görünür, her var edilende o mevcut ise mevcudu
illallah dedirtir.
Sen önce kendini tanı, ben kendimi nasıl tanıyayım diyenleriniz oluyor.
Kendini tanımak daha önce verdik, duyguların tahlili, gözyaşının tahlili, kalbin
hangi yolda huzuru buluyor ve huzursuz oluyor. Seni mutlu eden neler? Dünyevi
arzular, yada uhrevi arzular bunları araştır içine döndüğünde şerit şerit geçer
gözünün önünden.
44
Karib : Allaha yaklaşmak, yakın olmak
43
Daha ne gizlilikler var gizliliğin içinde. Daha neler, neler var o nelerin
içinde. Bir kat perde değil kaldırıp çekesin, bir açtın mı binlercesi ile
karşılaşırsın. Her tekamülde bir perde açsan Allahımın hayırlı kulusun. Bu da
zor olur gününüz buna uygun değil, lazım ki bu ortamlarda yaşanmaz öyle bir
mekan öyle bir yer seçmelisiniz ki, üç beş sevgili dostlar bir araya gelip halvete
girmeli.
Halvet nedir iki anlamı vardır. Bir Allah’ ile bir olmak o coşkuyu o
huzuru yaşamak, birde malumunuz her fiil her zerreyi tetikler. Her zerrede var
olan senin gözünün önüne serilir de seni kendinden eder. Buna ne akıl yeter ne
fikir, yol münasiptir der sığındığım rabbimdir der, yola devam edersin.
Dün geldin, yarın gelemeyebilirsin zaruretler bunu gerektiriyorsa
sözümüz buna değildir, canın istediğinde gelip istediğinde gelmiyorsan dost
kapısı buna kapalıdır. Bunlara dikkat edin artık yüzlerinize rahatça
söyleyebileceğiz. Sizleri kendinize getirebileceğiz. Oluyorsa olacak olmuyorsa
karşıdan bizlere bakacak. Yazılarla asla şaka edilmez, şakayla karışık hikayeler
türetilmez, bunlara çok dikkat edin, makamdandır bilinsin. İlahi sözlere laf
atılırken çok mu çok dikkat edilsin. Hayır mı, şer mi zaten bellidir, onu gönlün
hisseder, gönül makamında ne var ne yok kendini mutlak gösterir.
Yarın kötü geçmez bilesin, dünden ayrı değil yarın onu da görürsün,
Allahım mutlaka hayrı şerri bir dönem sonra ayırır. Lokma bir iken ikiye ayrılır,
onun nedeni bellidir, ilahi planda neyi yazdılar ise sen burada onu yaşamalısın.
Aykırı değil, haktır hak, yanlış değil mutlak doğrudur.
Yeni gelen kızımız merakın yerindedir, neden olmuyor deme vakti
gelende görülür, hak libası giyilir inkara yer yok. Her velinin, her müridin, bir
makamı vardır o kendini o makamda belli eder. Nedir diye sorarsan sor
Eyvallah, nasıl yapacağım sakın deme o kendi oluşur. Kendi oluşur, çekildiğin
tarafa gidersin oradan alacağın vardır onu alıp da dönersin. Neye merak
sarıyorsan o esmanın gücündedir, o ismin altında olduğunu bilmelisin, kimileri
hasta bakmayı pek sever, doktorculuk oynar şafi isminin altındadır. Kimi hadi
isminin altındadır hadi. Kimi eğiticidir, çok sever öğretmeyi, rab sıfatının
altındadır. Onun baskısı vardır rab sıfatı.
İster otur, ister yat önemli olan bedenin rahat halde olması,
uyuyuncaya kadar tevhit çekin(la ilahe illallah) Eyvallah. Bu tevhidin esasını,
gerçek hadiseyi bilseniz bir an olsun diliniz ondan ayrı kalmazdı. Pir’ü pak eder
kalbi lisana getirir hem inletir hem lisanı dinletir. Sevgi oluşur orada bütün
gözünün önüne iki alem bir olur sana seyrettirilir. Bu alışkanlığı edinin sadece
tevhit. Hiç durmadan onunla uykuya geç, bu alışkanlıkları böyle yapın. Birinize
değil hepinize söylüyorum,
Burada nasıl çalışmış oluyoruz? Bak çalışmalar bu şekilde başlasın,
şimdi nefisleriniz ile ilgili veriyoruz bunların hepsini toplayıp, bir potada
oluşturacağız, değişik yerlere gönderip hizmetleri yaptırmak istiyoruz. Ne ruh
44
sağlığınız ne de huzurunuz var, onun için zaten şimdi değildi önce kendimizden
başlamalıyız, anlaşıldı mı? Ama bu baş parmağınızı karşınızdakinin nabzına
koymayı onu verdik o ilkiydi, bunu kendi aranızda sık sık yapmanıza hiç gerek
yok, o zaman tadı değişiyor, hiç tanımadığınız evinin dışında, örneğin iş
arkadaşlarını gördüğünde yap, bu çok önemli, onun elini tuttuğunda sadece oku
oku oku, hiçbir şey yapma, la ilahe illallah, la ilahe illallah, la ilahe illallahbunu
söyle, o öyle bir tesir oluşturur ki, aurayı45 değiştirir. Bu alışkanlığı edinin.
Tefekkürdeki çalışmayı bu şekilde mi yapacağız? Sadece bedeninizin
rahatını düşünerek. Burada neyi öğrenmiş oluyoruz ? Eee, öğreneceğiniz o
kadar çok şey var ki, perdeleri açmaya çalışacağız, anlaşıldı mı? Tefekkür
anında bilgi de isteyebilir miyiz? Peygamberimizden ve velilerden ? Tabii, tabii
hiç çekinmeden bunlara hazırlık yapmanıza da gerek yok, aklına gelir çok rahat
bu bilgilere sahip olabilirsiniz. Oluşan halleriniz seyre değer olmalı, bazen bir
ömür bazen yarı ömür. Bu işe yeterlidir, bu iş değil aslında Allah’ın bize
lütfettiği. Mutlaka yapılması gereken özel eğitimdir mutlaka.
Şunu unutmayın yakındır, gün gelecek, bir çok televizyon kanallarında,
radyo kanallarında bununla ilgili çalışmaları dinleyeceksiniz. Bununla ilgili
isimler esmalar, bak kuranın enerjisi yayılmaya başlıyor. Bu da bizlerin hoşuna
gidiyor, ama bir para karşılığında bunlar yapılırsa inanın çok boşa geçmiştir,
bununla geçen ömür boşa geçmiştir. Onun için yavaş yavaş başlayalım
bugünden başlayın. Hem içsel sıkıntılarınız dengeli olur, hem sizler, daha parlak
daha aydın bir kalbe sahip olursunuz.
Kim Allah der gözyaşı dökerse, ama bireysel istekler için sakın dua
yapmayın. Sakın yapmayın şu işim bozuk gidiyor düzelsin, diye böyle bir şey
yaparsanız, küfürdür unutmayın, sadece özün kendin ve bütün unutmayın.
Allahım ilmimi arttır o şakıyan yıldızlar kadar parlak olan, rehber olan ayı,
yıldızları, güneşi sen benim içimde var et. Onun ışık yansımalarını görürsünüz.
Her şeyi içinize alın her şeyi. Onarılır içinde tekrar meydana çıkar.
Sen öyle bir şey iste ki, Allahım bana hazinenden öyle bir görev bahşet
ki, şu dünyada onunla iz bırakayım, senin rızan üzere anılandan olayım, senin
rızan üzere kayıtsız şartsız kalayım. Hiçbir maddi karşılık beklemeden, senin
adına bütüne hizmet yapayım. İşte bu samimiyetle bir Allahbile demeniz yetiyor
evlat. Allahım yavrularınızı korusun, her kötülükten, dost görünüp de düşmanlık
edenden korusun, yoldan çıkarmaya çalışanlara meydanı boş bırakmasın.
Haydi Allah’a emanet olun.
La ilahe illallah muhammed en resulullah.
45
Aura : Karşıda duran kişinin telepatik olarak algılanmasına bağlı kişilik ve ruh halinin beyinde sembolik bir iz
oluşturması sonucunda görünen enerji bedenine verilen ad.
45
Selam olsun,
17.02.2012
Güne çıktık, uyacağız her nefeste hak adı için gönülleri yoklayacağız.
Çağırsan da çağırmasan da hep var olacağız. Kaderi mutlak ilahi planda var
olana eğdi isek o boynu senden sana yöneleceğiz. Rabbim kulluğa talip olduk
türlü renk boyanla boyanıp dünya halini kabulleniverdik. Sen bizleri duanın
içinde tut, duanın dışında bırakma.
Gele gide yol bulunur, haller bilinir de günde adın anılır. Ne verdin ki
elime neyi süreyim yüzüme. Bir lahza söz dilerim, erenler sofrasına oturup
cümle adına niyaz ederim. Gel dost huu diyelim, gel dost birlikte meclisin adına
dua edelim. Ne soy aranır, ne sop, giydin ya hilat’ı46, gayrı dünyaya tamah
etmeyelim.
Agah47 olun dedik yazılarda, niyeti kurun önceden Kuran’a. Okuna
okuna idrakler açılır, gönül teline dokundu ise o gönül sana Kuran’ı fısıldar.
Rahmet gözü ile bakma ona, Allahım de bu yeter sana. O ilahi rahmettir,
zahmetten uzak, kul bunu istediği müddetçe izinlidir sevilendir hak adına
ayrılandır, onu bilmeli. Sürdüğün zevki sefayı gayrı reddetmeli, dedi yunusum
sözü Bektaş’a verdi.
Allah, Allah dedik girdik ya meclise, bir destur alalım hak adında
oturalım diz dize. Nazar etti veliler bize, coşalım, coşalım da, Allah deyip
yanalım sessizce. Bilen bilmeyene ünlesin, halkada yerim yoktur deyip kendini
çekmesin. Zevaldir bu hem çekene hem çektirene, oysa katılmayı deneyelim,
onlar adına bizler de elleri birleştirelim dedi Hacı Bektaş sözü Pir Sultan a verdi.
Haydi dost, dost dönelim hak adına, gel veli ol da seyitler uğruna. Bir
kan davası değil davamız, nede candan geçtik can davası değil. Hicapdır48,
hicapdır edebin dışında olanlara. O perdeyi çekme, çekme de görünsün halin,
zor gelirse bölünsün senden bildiklerin. Seyrettirsin alemi sana neymiş bu hal
dedirtsin. Ulular adına söyleşelim bilen bilmeyene söz haktandır deyip nişan
verelim. Çok kalabalıktır burası misafir geldi konut doldu taştı, seyri sefer
eyledi. Akar mana çeşmesi sular bütün gönülleri Allahım dedirtir cümle erleri,
selam olsun, selam olsun, selamlar size ilahi rahmet buldursun, dedi sözü,
Yesevi’ye verdi.
Yesevi’dir adımız, ille Allah’dır muradımız, ne tacımız var ne hırkamız,
bir Allahdemek yeter, lokmamız Allah, sözümüz Allah, halimiz Allah’dır.
Gel dost destur al da gel. Hele bir veli nazar etti ise sana, onunla coş
da gel. Gel erenler halkasına gir, sende gir, cevaz49 olmaz yakışmaz bana deme,
çağrıldın gelmelisin, koluna girdikte neden şaşkınlık edersin. Bre ey gafil, ben
46
Hilat
Agah
48
Hicap
49
Cevaz
47
: Birini ödüllendirmek için hediye edilen kaftan.
: Bilgili, haberli, uyanık, vakıf olmuş.
: Utanma, utanç, sıkılma.
: İzin, müsaade, yasak olmama hali.
46
celal50 sıfatına sahibim onunla seslenirim cümleye, celal sıfatım sonra cemale51
dönüşür, sonra hali hal eder kucaklaşırım.
Ey, ey dost hak adına bir aradayız, gönüller tezgahını kurduk terazisi
onun elinde, birlikte olduk birliği sonsuza taşıyalım. Allahıma emanet olunuz,
Yesevi söz verdi sizlere, her birinize tek tek nazar etti de bu yolda eğledi sizleri.
Namaza durun dedi, Kuran’ı okuyun dedi, hak adına Murat edin de sık sık sofra
kurun dedi.
Hak hak diyelim elleri açtık yüceye, rahmeti bekleyelim. Öyle bir
rahmet gelir ki hak erenlerden sizlere, çünkü nazar aldınız bunu yad edin bütün
velilere. Eyvallah dedik şimdi ara verelim söz ile öz ile birliği kuralım, haktan
bulsun muradı, kuldan beklemesin miyarı. Allah diyen yanılmaz, kuldan
bekleyen yanılgıdadır doğruyu bulamaz yanılgıdadır. Söz savunmanın deme
savunamayana yardım et, sözü ondan bil ondan de. Allahım sizden razı olsun.
Eyvallah, Eyvallahnazar ehilleri Eyvallah.
Kimi veliyim der gezer, nefes verir her olayı yad eder, gün gelir döner
yüzünü ona unutur verdiklerini dalar dünya haline. Bu böyle bir ilahi plan,
düzen. Allahın hiç mi hiç görevi yok bunda, kul kendi isteğini oynuyor hepsi bu.
Rabbim sadece ona izin veriyor. Eyvallahdostum Eyvallah.
Coşkular coşkuları getirsin, Allah diyenin dilinde nefse dönük söz
edilmesin. Her olay kayıttadır her davranışınız kayıtlanmaktadır, hiçbir uğraşı
emek boşa gitmez, gün olur karşına çıkar sana of bile dedirtmez. Ne verirsin
onu alırsın ne söylersin gün olur sen de duyarsın. Şaşırma olmasın hazmet
hazmet olayı hazmet, olayı hazmet.
Kün52 emri, kün emri, kün emri her davranış biçimlerini yönlendiren ol
diyen kün emri. Yarın hangi görevde hangi düzeyde olacaksınız, O biliyor
önünüze çıktığında bu benim nasibim diyeceksiniz. Bir yıl sonra nereden neyi
vereceksiniz, O biliyor O.
Beden yorulur, manada ise beden dolar dolar da gerekli yerlere
boşalır. Sakın zoru görüp kaçma o zordaki rahmeti düşün, rahmet çamur bırakır
çamur rahmettendir unutma, ama bir gün o çamur ne kadar önemlidir bilir
misin? Her şeyi sevin çamuru sevin, çöpü sevin taşı kumu sevin. Rabbimin emri
ile var olandır deyin.
Güneş çiçeğe de ota da çöpe de gelir, güneş ama birde pisliğe gelir,
çiçeğe gelir çiçeğin kokusu çoğalır, pisliğe gelir onunda kokusu çoğalır, biri
nefis biri ruhtur, güneş ise Allahımın rahmetidir enerjisidir, bu böyledir ondan
sizde de var onun için yayın yayılabildiğiniz kadar. Dağıtın dağıtabildiğiniz
kadar.
50
Celal : Büyüklük, ululuk, öfke, kızgınlık.
Cemal : Yüz güzelliği, zahiri ve batıni güzellik, Allahın rahmetle tecellisi.
52
Kün : "Ol" manasında bir emirdir. Allah(c.c) bir şeye” Kün” derse, o şey olur.
51
47
Dostlarım, sevgi dostlarım selam olsun, madem çok seviyorsunuz bari
o kokumla geleyim dedim. Evet, enerji birikimlerinizi gerekli olan yerlere sarf
edin lütfen, hastaya dokunun ona akıtın, sadece dokunmak yetiyor mu? Elleri
birleştirdiniz çok iyi gözledim, sadece birbirinize aldınız verdiniz. Ama hasta
orada ondan uzak kaldı, keşke o da oturup ellerini size verseydi. Yanlış oldu bir
dahaki sefere daha düzgün, ne olursa olsun kendinde o içselliği, sakinliği o
huzuru duyduğun an enerji vermeye hazırsın demektir, ona dokunmalısın hatta
tenine dokunmalısın. Bunu unutmayın, böyle deneyin.
İslamı seçmemin nedeni hakikatin membaı53 kur’an ı kerim olduğunu
çok iyi anladım ve araştırdım. Mücadelemin bu yönde olduğunu bütün yakın
dostlarım bilir, şimdilik bu kadar bunları daha önce vermiştim.
Türkçeyi biliyor musunuz? Biliyorum, Türkiye de yaşadım, İngiliz
asıllıyım.
İngiltere’de açtığınız şifahane halen çalışıyor mu? Her ne kadar
çalışıyor olsa da yeterli randıman alınamıyor. Çok farklı düşüncede kişilerle
böyle bir beklenti mümkün değil.
Şifa ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Dostlarım hayatın içinde, ne kadar
zorluklar içinde mücadele etseniz bile, ne olur yüzünüzden gülücüğü hiç
eksiltmeyin, zaman zaman size uygun olmayan dostlarla karşılaşabilirsiniz.
Onlara sadece tebessüm ederek bir kenarda olun. Sadece tebessüm edin.
Davranışlarınızı sizler değerlendiremezsiniz. Ancak karşınızdaki sizin
davranışlarınızı değerlendirebilir. Öyle mi? Burada ne yapmamız gerekiyor.
Nerede olduğumuzun önce farkına varalım. Konuşmalarımız bu kişilere uyar mı
uymaz mı bunu düşünelim. Sonra da, zamanın çok değerli olduğunu bilip, ya
boşuna harcarız ya da gerekli olduğu için harcama yaparız. Bunu fark etmemiz
gerekir.
Kalıplarınızın da artık yavaş yavaş kırıldığını görüyoruz, bu da beni çok
mutlu ediyor. Her olayın mutlak bilinç seviyelerinizi geliştirmek için verildiğini
unutmayın, bilin. Her nefes alışınızda, Allah’a dönün şükredin. “Bugün de varım
buradayım ve senin izninle senin emrindeyim’’ bunu söyleyin sadece böyle
yaklaşın ve inanın o kadar çok sizlere yapmanız gereken şeyleri önünüze serer
ki, o zaman uyanın. Ben istedim Rabbim verdi diyeceksiniz, uyanın.
Her olay mutlak gerekli olduğu için verilir. Defalarca verdik.
Anlamıyorsunuz demiyorum ama, yeni dostlarımızın da bilmesi gerekir. Enerji
alanlarınızı daima yüksek frekanslı olan insanlarla doldurun. Bu alanlarda sıfır
enerji insanların olması yani kısacası negatif aura içinde bulunan kişi enerjiye
zarar verebilir. Anlaşıldı mı? Zaten o insanların sizlerin yanında bulunması
sizleri ruhen çok huzursuz eder. Ettiği oluyor mu? Onların düşünceleri bile,
negatif olumsuz düşünceleri bile, olumlu insanı öyle etkiler ki ona kötü nazar
53
Memba : Kaynak
48
gönderir. Bakın bir iyi nazar vardır, kutsal nazar. Bir de kötü nazar vardır,
şeytani nazar vardır.
Düşüncelerle kötü şeyleri fiilleri oluşturur. Bu tip insanlardan mümkün
olduğu kadar uzak durun ve hissedin. Onun yüzüne gözlerine bakın o tür
insanların, gözleri size her şeyi anlatır, kendini ele verir. Uyanın, bunların
üzerinde durun. Bir de çocukları çok sevin. Onlar masumdur. Onlara yeni bir
oyun sahnesi açıldı. Bakalım hangi tür oyunları, hangi tür rolleri üstlenecekler.
Onlara imkan verin, imkan sunun.
Aranızda bir çok dostlarımın çocukları var. Bir çok derken sizin
dışınızdaki çocukları da kastederek söylüyorum. Her biri ayrı, her birinin
yaşadığı ruhsal öğreti ayrı, anne ayrı baba ayrı, bunları da göz önünde
bulundurarak onlara yaklaşım biçimlerinizi değerlendirin.
Fiziksel oluşumlarınızın dışında bir de ruhsal oluşumlarınızı gözden
geçirin. Duyguların, o kadar çok önemli ki, duyguların nelere mal olduğunu
bilin. Kaç tane duygunuz var bilir misiniz? Sayısız, hepsi devrededir. Her biri bir
vücut bulur. Sevinç, üzüntü, gözyaşı, mutluluk, coşku, heyecan o kadar çok
suretleri vardır ki. Bunları düşündüğün an bir çok bir çokları çıkar önüne. İşte
kendini keşfetmek budur aslında.
Ondan sonra içinde ki gizli olan batına dönmelisin. Orada hangileri
neler gizlidir bunu öğrenmelisin. Ruh gizlidir, gizlenmiştir. Çünkü ilahi hikmetin,
yücenin varlığıdır, kudretin varlığıdır. O varlık onu gizlemiştir? Nerede? Kulunun
bedeninde.
Duygu nedir? Gizli midir, aşikar mıdır? Gizlidir, eyleme göre aşikar
olur. Ondan sonra dua ettiğinde içindeki ruhsal hali anlat bana, gönlünde neler
oluşmuş onları anlat bana. Sadece huzur mu? Bitmemesi için uzatır mısın?
Çünkü o öyle istiyor da sen onu yapıyorsun. Bunları düşün ,bunları düşün ve
asla ümitsiz olmayın, ümitvar olun. Çünkü yüce Hak sizin dua etmenizi yani
onunla sohbet etmenizi ister, anlaşıldı mı? Onun için duaya, niyaza bol bol yer
verin. Niyaz nedir, dua nedir? Soruyorum size,
Dua istemek, niyaz yakarmaktır. Aferin. Dua sohbettir, niyaz ise
ettiğin ibadetlerle yalvarıp yakarmaktır. Dua sadece onunla paylaşmaktır.
Onunla konuşup, halleşmektir. Siz dualarınızı ederken etrafınızda kimler, neler
oluyor biliyor musun? hangi varlıklar oluşuyor? Hafaza54 melekleri. Görevli
katip melekler, sizleri tehlikelerden koruyan Rab melekleri. Allah’ın Rab sıfatına
bürünmüş melekler. O kadar güzel melekler etrafınızda oluyor ki, ama bu her
dua edenin yanında oluyor demek değildir. Öyle bir dua etki Rabbin karşında
Rabbin yanında bağır, haykır, ağla duyur sesini ona. O sendeki iştiyaki görürde
onlar da tanık olur. Rabbim sana öyle bir dua ediyor ki, biz şahit olduk der.
Bunu unutmayın.
54
Hafaza : İnsanın yaptığı işleri yazmakla görevli melekler.
49
Sabrı, selamet bil. Sabırda keramet vardır, selamet vardır. Allah rızası
için sebil et hizmetini. Allahrızası için. Arpa tanesi kadar da olsa asla cenneti,
sevgisini, ayrıcalığı ondan bekleme sakın, dua ederken nasıl dua ediyorsun,
ama hizmet ederken beklentisiz. O yanında olsun yeter. İçinde hissettiriyor
kendini. Uyanık olun.
Sık sık köşelerde olun. Odaların birer köşelerini bunun için ayırın.
Dönün içinize, gezin içinizi. İçimde neyi seyredeceğim dersen, seyret
organlarını, anladın mı? Ondan sonraki oluşumları gör. Bu alışkanlığı böyle
başlatın, yavaş yavaş, hiç birşeye birden sahip olunamaz. Bu bilinçte olun,
sindirerek alın. Bir kere Allahsizi var ederken o kadar uzun sürdü ki sizlerin
oluşumu, Adem’in varoluşu yavaş yavaş, orada sabrı işledi, sabrı. Bunları
düşünün. Sizleri seviyorum. Hoşçakalın diyorum, varsa sorunuz lütfen
bekliyorum.
Uzaktan şifa çalışması vardır ama, öyle bir şifacı olmanız gerekir ki,
nazar etmek gibidir. Bu şifacı olamazsınız anlamında konuşmuyorum dost. Öyle
bir şifacı olun ki, o hazırlığa o çalışmaya girin ki, karşıdan karşıya değil
dünyanın bir ucuna gönder. Dünyanın bir ucuna gönder. Işık hızıyla gider.
Peki, 2002 yılında kuzeninle ilgili çalışmalara, kendi de katılmıştı,
kendinden de yardımla yol almıştık. Orada çok büyük bir destek gördük ve sağ
salim geriye döndü.
Evet, kim vardı o toplulukta? Kuzenlerim vardı hep beraberdik.
Dost vardı, dost. Dost vardı. O öyle bir dua eder ki, neyse fazla
konuşmayalım abartmayalım. Sonra elinizden çekip alırız. Fazla büyütmeyin.
Hayır büyütmüyoruz. Enerjilerin yeni çalışmasından bahsetmişti
kendisi. Bunlar birkaç yıl önce. Eğer enerji oralara kadar gittiyse mutlaka orada
bulunanın yüzü suyu hürmetine gitmiştir. Evet, neyse burada noktalayalım.
Yine yapın, yine çalışın. Çalışmaları yapın ama asla kimseyle kavga etmeyin.
Hoşgörü içerisinde bulunduğunda öyle enerji gelir ki, öyle sağlarsın ki bu olayı
yedi ceddine verirsin. Ama öfkenin oluştuğu yerde hepsi silinip süpürülür,
kaybolur gider.
Bizler inzivada şifahanelerde yatar kalkardık. Karın doyurmayı rahatça
bilmedik. Sadece gerekli olduğu için onu o halde hallettik. Hastayı karşına alıp
dokunacaksın. Tensel temas çok önemlidir. Ona dokunduğunda ona güven
vereceksin. Şefkat ile dokun bunu unutma, bakışlarının ona şefkatli bir bakış
olduğunu hissettir. Dokunduğun zaman da ona şefkat ile dokunduğunu ona
hissettir. O güven duygusunu ona verdiğinde, ona hazır olduğunu olmadığını
sor ve sen hazır ol. Önemli olan senin hazır olmandır. Ondan sonra onu uzat
oturt hiç farketmez. Ama o güveni sağlamadıkça asla, asla hasta şifa bulamaz.
Ona yumuşacık dokunacaksın, kadın veya erkek hiç farketmez. Önce o güveni
oluştur. O güveni, bütün zerrelerinde ufacık kıl kadar yanlış bir olay zuhur
50
ettiğinde olumsuzluk tersine sana döner. Bunlara çok hassasla yaklaşın ve
dikkat edin.
Şifacılık sorumluluktur. Şifacılık Allah’a şirktir aslında. Allah, sadece
ben şifa veriyorum, şifa vereyim deme şirkin ta kendisi olursun. Sadece, dur
sana dua edeyim, sana dua etmem gerekir, Allah şifanı versin, deyip yaklaştığın
zaman işte o hasta iyi olur.
Geçenlerde verdik bu yazıyla, sizin burada olmadığınız bir gün
dostlarım hatırlar. Ben şifa veriyorum dediğinde, asla şirktir, hasta şifa bulmaz.
Buna dikkat edin. Hepinize söylüyorum, birebir değil söz, konuşmalarımız
hepinize. Dost verebilir. Bak gösteriyorum, o verebilir.
Peki şifa verirken ne dememiz gerekiyor şirk işlemememiz için, şifa
veriyorum yok. Sen şifayı nasıl vereceksin ki! Seni var eden verir. Bak şirk işte,
şirkin ta kendisi bu. Bunlara dikkat edin, bunlara hiç girmemek lazım.
Hiç girmeyin ya da girince de çok sıkı disiplinli çalışın. Eğer bunu ücret
karşılığında yapıyorsan ben sana yine de şifa veriyorum deme. Başka konuları
gündeme getir. Şifa vermek içinde sadece “Allahım sana yöneliyorum, sana dua
edip dostuma arkadaşıma şifa vermek istiyorum ama kanal sensin senin elinle
senden istiyorum Rabbim’’de tamam olay biter. Ben sana şifa veriyorum o
kadar çoluk çocuğun ağzında. Ne olur bunlardan uzak durun, ne olur
yalvarıyorum. Çok büyük günah içerisinde olursunuz. Allahım şirki sevmez. İlk
soracağı sual, kul hakkı ve şirktir unutmayın.
Evrensel şifa enerjisini talep ediyorum zaten, kendimiz sadece vesile
olmaya çalışıyoruz. Yine de bu ayrıntılara dikkat edin. Ya bir üstattan yardım
alın, ama üstadta göremiyorum. Ya yardım alın ya da çok eskilere geçmişe ait
şifacıların kitaplarını okuyun. Onların davranış biçimlerini örnek alın. Benim
kitabımı alın demiyorum. Bunlar çok önemli şeyler. Çocuklarım sizleri
seviyorum. Hata yapmanızı günah işlemenizi, orada bu azabı çekmenizi hiç mi
hiç istemiyorum. Lütfen dikkat ediniz. Evet sorusu olan buyursun, var ama
çıkmıyor bir türlü.
Son iki celsede duygulardan bahsettiniz çok çok, bu duygulardaki
eksikliğimizi mi görüyorsunuz? Duygular eksik olmaz yavrucuğum. Onu fark
edememişsindir. Bir dostunu gördün çok sevindin. İçinde öyle bir sevinç oluştu
ki, burnun sızladı. Onu çok özlemişsin anladın mı? Neden burun sızlar şurası tık
eder. İşte bunları düşünün. Bir çiçeği seviyorsun, bir hayvanı severken hep
farklı duygular oluşuyor anladın mı? hep farklı farklı, bu duyguları tahlil edin
demiştik. Ben kuran okuduğum zaman nasıl bir duygu seline giriyorum,
duygusallaşıyorum, ağlıyorum, Allahımın yanında olmak istiyorum. Bunu
diyebiliyorsun? İşte böyle bir şey evladım.
51
Bu kelimeyi ben çok söylüyorum, günaha giriyor muyum? Hangi
kelime? Allahım hep yanımda ol. Hayır, hayır. Allah ünsiyet55 etmek ister.
Ünsiyet nedir? Yakınlaşıp muhabbet etmek ister kuluyla. Bakın, Muhammet
Sallallahu Alehyhi Vesellem efendimiz der ki, Benim Allah’la öyle ünsiyet
hallerim var ki, öyle ünsiyet hallerim vardır ki, oraya hiçbir melek giremez
araya.
Sizde bunun oluşturun. Kul Allah’tan uzak değil ki, o kadar yakında ki.
Ben kulumun zannıncayım56 diyor, kulum beni nasıl tahayyül ederse ve kulun
şah damarından da yakınım, ee bunu anla, o zaman niye günah olsun ki. Ben
onu seviyoum, ben onu sarıyorum, o kadar bitti, işte o kadar.
Ben ona aşığım diyorum, keşke o aşkı hepimiz duyabilsek. Yanıp
yakılıpta Allahım diyebilsek. Bu aşkı, bu coşkuyu içinde duymadıkça insan bu
yolun ne olduğunu anlayamıyor. Dostlarım, var mı başka sorusu olan?
Allahfiillerinizle, niyetlerinizle sizleri hep onun yanında görsün,
Allahım bunu nasip etsin. Onun isim ve sıfatları altında, ama zati isim ve
sıfatları altında oluştursun. Zati dedim, nefsani sıfatlardan uzak tutsun Rabbim
sizleri, amin. Evet soru yoksa bitiriyoruz celseyi.
Ne çok sıkıntı çekiyoruz, ne çok bazı şeyler ters dönüyor. Niye dümeni
bir türlü tutturamıyoruz. Ya…hepsi geçecek beklenti bu olsun. La İlahe İllallah
Muhammed en Resulullah. La ilahe İlle AllahMuhammed Resullullah. Bu benim
serzenişim. Şükürler olsun, sevgi dostlarım hamd olsun. Bir daha ki celseye
buluşmak ümidiyle bağlantı kuralım. Çalışıp çalışıp dost kapısına öyle varalım.
Hoşçakalın.
Şimdi diyorlar ya, altı kuşak geriye git. Mutlaka orada bir düğüm
oluşmuştur. Şimdi televizyonlarda bu başlatıldı. Sen altı kuşak önceyi
tanıyabiliyor musun oğlum?
-Ama yedi kuşaktan sorumlu değil miyiz?
Neyse konuşmuyorum. İşin aslını dedim ya çok eski geçmişlere
dayanan,
oku mesela, okuyacaksan, enerjiyle ilgilenen muhteremlerin
üstadların yaptığı şeyleri, şifacılığı, onları öğrenin. Bunlar yeni bilgiler. Bu
bilgileri hiç mi hiç, neyse konuşmak istemiyorum.
Şifacı üstad kimdir efendim? Biraz deşin, uzaklara gidin, geçmişe
gidin.
Şifacılıkla bunun ilgisi yok. Hiç yok. Ayağının tozu ile dünya gününde
ki gibi gelip yardım edecektir. Öyle bir kötü halden kurtardı ki sizi, buna bizler
tanığız. Öyle karışmıştı ki ortalık an meselesiydi an. Düğmeye basılıp, işte o
zaman… Neyse unutun bunları güzel şeyleri düşleyin, yarınlar güzel olacak,
55
56
Ünsiyet : Arkadaşlık, yakınlaşarak muhabbet etmek.
Zannınca : Düşünülmek, olabileceğine inanılmak, zannedilmek.
52
ümitvar olun. Allahım bizi her tür kötü fiilden, kötülük düşünenlerden bizleri
koruyacak. Biz sadece ona aitiz, o bizi bilir, biz onu biliriz. Biz Allah’ı nasıl
tanırız çocuklar? Yaratıcı.
Biz Allah’ı Allah’la tanırız. Anladın mı? Biz Allah’ı Allah’la biliriz, haydi
bakalım bunu çözüp gelin. Haydi bir daha diyelim ben bu tevhidi çok seviyorum.
La ilahe İllallah Muhammed Resullullah. La ilahe İllallah Muhammed Resullullah
Hak bir, AllahLa İlahe İllallah. La İlahe İlla Ente Subhaneke İnni Küntü
Minezzalimin Amin.
Selam olsun,
19.02.2012
Huzurda olduk hak kelamı ile, bilen bilmeyene fısıldadı, dünden güne
haberini saldı. Bir çehre güldü mü alem güler haline, o bir çehre ağladı mı
zevaldedir her melek ağlar haline. Ağlamak iki türlüdür, bir manevi ağlamak, bir
acıdan ağlamak.
Rabbim her işi kolaylar, melekler yardıma gelir de onunla onu oyalar.
Hasbin Allahdediniz bizler de zikirdeydik, hu erenler dediniz bizleri huzura
davet ettiniz, geldik kelam etmeye, sözüne sarıldık ondandır diye. Verdik bu
sözleri sizlere, helal etmeye. Adı gibi güzel, adında bulduk lezzeti, geçtik dünya
lezzetinden sarıldık hak kelamına. Sarıldık etten kemikten bedenlerimizi sarıp
sarmalayıp da ruh ile bütünlüğü kurduk.
Uyum birlikteliktir olum ise gündeliktir, her hali olumlayın, her
düşünceyi olumlayıp, öyle sarf edin. Zerre ağırlığınca günahın varsa, affına
talip ol, zerre ağırlığınca sevabın varsa, rabbimin merhametine tanık ol, sen
seninle bulamazsın yolu, sen senin ile bir de veli ile bulursun gerçek hak
yolunu. Dostlar adına toplanalım, her an her an hak zikrini içten yapalım,
uyandıralım her zerreyi, uyandıralım her anı, an bize hizmette olsun, gün bize
değer buldursun, veliler katında niyaza durulsun. Birledik elleri, güldürelim
ağlayan bütün yüzleri, dost vardır dosta selam söyler, dost vardır bir selamı
ondan esirger, gel bul arayı sen dost isen hak dostu isen, kavuştur buluştur
onları.
Selam olsun, birlikte gireriz huzur kapısına, birlikte el açar da dileriz
alırız nasibimiz der de rahmanın nefesinde buluruz. İşte o bulunan ile bizde
olanı oldururuz, bizde olan nedir diye sorarsanız, bizde olan rabbimin
emanetidir, o olmuştur ama onun safiyetini aşikar etmek önemlidir, buna
çalışalım bizde var olan emanetlerin aşikar57 olması için çalışalım.
Çalışa çalışa bulacağız, neyi bulacağız? Muhammed aşkını doya doya
içimize çekeceğiz, oluşan her halleri değerlendirip, birbirimiz ile konuşacağız.
Öyle bir hal vardır ki, dil susup hali konuşturmaktır. Ehil olan anlar halinden çok
57
Aşikar : Açık, apaçık, belli, besbelli, meydanda olan.
53
ders, feyiz alır, çünkü tevhidin mazharı58 ile donanmıştır, işte o hal için
yarışalım. Her hal kayıttandır ve kayıtlanır, öyle devirlerden geçiş yapacaksınız
ki, her devre yeni bir sayfa. O sayfaya neler dolduracaksınız kim bilir o bilinçte
olun. Oraya sadece onun hükmünde olanı kaydedin. Ben onu hal ettim, işte
tevhidin esası budur.
Her devre, devir devir geçilir, rabbime uruç59 edilir, uruç nedir bilir
misiniz? Ulaşmak ona yükselmek. Uruç etmek yükselmektir. Nüzul60 etmek
alçalmak, inmektir.
O sayfalarda kayıtlı olan gün gelir elinize verilir. Size yazdıklarınız
okutulur, bunlara melekler tanık olmuştur, dedik ya ne kadar çok yanlış
yapmıştır, ne katar çok hata yapmıştır, delaletin içinde boğulur, Allahım ol emri
ile hidayetine61 erdiriverir. O beden düşer yere, yeni bir beden giyilir ol
dediğinde.
Beden kalıplarınızın inceldiğini hissediyoruz, uyum içinde olduğunuzun
farkındayız, uyum çok önemlidir, bu kadar kişinin uyum halini bir tek uyumsuz
bozar. Şimdi sizlere söylüyorum, elinizi kime dokunursanız huzur bulur, öyle
şefkatle yaklaşın, enerjiyi geçin! ama eliniz kime dokunursa dokunsun itmez
çeker, ruh hali oluşta ise huzur oraya inmiş ise mutlak vereceğiniz vardır.
Bunlara dikkat edin.
Göçenlerinizin arkasından uzun uzun ağlamaktansa, onun için bir tek
dua edin, duaya da ihtiyacı yok aslında, ama sizin yaptığınız dua gitmiyor mu?
Gitmez mi, çok güzel bunları yapın. Ağlamayın ve ölüm gerçeğine inanın. Ne
zevki sefadayız ne madde aleminin sevdasındayız. Bir tek yol açıldı seyri sülük
yolu onda gönül karar buldu.
Hak, hak diye gidilir, bu yol öyle bir yol ki seni hakkın menziline
götürür, bu yola çıktığında ayağına taşı koyan çok olur. Dilini küfürden
saklamalısın, öfkeden halini korumalısın, şeytanın işidir bunu çok iyi
anlamalısın.
Elinin tersi ile vur onlara, aç gönlünü çağır Allahım beni yanına, çağır
Allahım beni yanına deyin. Bu ölüm duası değildir, Allahımın hidayet yolu doğru
yolu üzerindedir. Sizleri seviyoruz, olumsuz halde olanları yeri geldiğinde
halinden haberdar ediyoruz. Hepiniz için bu geçerlidir, bunu medyuma
yıkmayın, bu halleri mümkün olduğu kadar ondan uzak tutun. Yazı öncesi çok
ters şeylerden bahsedilmesin. Kanalda sıkışır kalır bilgi alamaz bunlara izin
vermeyin.
Bir ağaç diktik, elbette ağacı değil fidesini, ağaç oldu yaprak verdi,
çiçeğini verdi, şimdi meyveyi toplamaktayız. Dostluk öyle bir hazdır ki ağaca
58
Mazhar
: Bir şeyin ortaya çıktığı, göründüğü yer veya kimse.
Uruc etmek : Yukarı çıkmak, yükselmek, ulaşmak.
60
Nüzul etmek : Alçalmak, inmek.
61
Hidayet
: Doğru yol, hak olan müslümanlık yolu.
59
54
benzetir veliler, zayıf ise dostluğun ufacık yelde, rüzgarda kırar dalını budağını,
ama güçlü bir dostluk ise, hak dostu ise, onu ne sel ne fırtına dalını eğemez.
Böyle bir dostluğa kucak açalım, her geleni sofraya oturtmadan önce
yazılarla ilgili ufak bilgi verin, alışa geldik hal hal dedik de sevgiden verdik.
Öncelik Allahımadır, öncelik onadır dedik.
Her yudum suda şükür hamdolsun dedik, ilahi ilmin feyzini alırız, bu
feyizden nasip ise onları hal eder gönle koruz. O ilim ile yürür, o ilimle yatarız.
Dost kendin ol, kendin ol, olduğun gibi görün, asla bir başkasını örnek alayım
deme. Ya taklittesin62 ya tahkikte63, bunları ayırt et tahkikin kulpuna sarıl.
Taklit bir yere kadar doğrudur, hak dostunun bilgisini konuşmasını hal ve
tavrını taklit etmek onu örnek almaktır. Aşırı değil yerinde olmalı. Güzel halleri
alıp, kendimize mal etmeliyiz.
Ne sağın sözü, ne solun sözü, üzmesin bizi, bir tek yol var orta yol, biz
oradayız. Kanaat et, sebat et, Allahıma hamd et. Bu bilgiler öyle gelir, öyle gelir
ki sizlere, kitaplar almaz kazınmalıdır gönüllere.
Kalbinden geçene sözüm, her şey düze çıkar üzülme, bir tek Allah’ var
bana o yeter de, geç bir köşeye. Olur mu olmaz mı deme, nasibin ne ise o gelir
eline, ya hayrattır64, ya hayrettir65 sana gelen. Bu halleri takınalım çalışmaları
olumlu yolda kullanalım.
Daha ne görevlere tanık, sahip olacaksınız, Allah, Allah, Eyvallah la
ilahe illallah. Bilsen bilmesen söyler her zerren onu, okusan okumasan her
zerreye dokunmuştur hak sözü, okuman gereklidir sende var olanı aşikar
etmendir. Allahım hepinizden razı olsun dedi, bir dost söz diler, haydi sözü
verelim.
Evet can dostlarım şimdi sizleri selamlıyor Allahıma emanet ediyorum.
La ilahe illallah, muhammeden resulullah.
Merhaba efendim, merhabalar, hoş geldiniz, hoş bulduk efendim,
sezgiler güçlenmeli, her el bir başka ele değmeli, uyum halinde iken, o an nefes
vermeli, kime verelim derseniz sevgisiz olana. Bütünün hayrına, var olmuşların
yüzü suyu hürmetine, bugün görevli değilim, sadece sizleri çok sevdiğimi
söylemek istiyorum. Bir hediye daha gelecek size ama sakin olun. Mesela ne
istersiniz. Bu hediye olayı spritüel ortamlarda aporttur. Eşyanın bir yerden bir
yere gitmesi gibi, sakin olun mesela ne istiyorsunuz. Size ait olan bir şey
olabilir, tamam bekleyin. Haydi sizleri çok sevdiğimi söyleyip gidiyorum. La
ilahe illallah Muhammed en resulullah.
62
Taklit : Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma.
Tahkik : İnceleme, doğruluğunu sınama.
64
Hayrat : Sevap kazanmak için yapılan iyilik.
65
Hayret : Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma.
63
55
Seviyorum sizleri çok seviyorum, burada karşılaşacağız, üzülmeyin
göçmüşlerinizi tek tek ziyaret ediyorum, siz bunu düşünün yeter, çok
üzüldüğünüzü ağladığınızı bildiğim için gözyaşınızı silmeye geldim.
Allahım dedik bu yola topluca girdik, ne İslam üzere, ne İslamın
dışında iseviyet, rahmaniyet hepsi sözden ibaret sözde kalır, bir tek Allah’ var
hepimizi var eden, biz onda biriz onu sevenler ile de birliği kurmaktayız. Hoş
olun efendim, huzurda kalın rahmet ile kucaklaşın.
Sormak istediğiniz bir şey yok mu sorun. Hoş olun, hoş olun, kucak
kucağa olun, o güzellikte yuvalar dolar, uyum içinde olundukta, ilahi rahmet
tecellisini sunar. Bu halden hoşnutturlar, bunu da sizler veriyorsunuz sizlere
mutlak bir lütufla teşekkür ederler. Haydi hoş olun, hoşça kalın geceniz ışıklı
olsun. Nurlar ile dolsun, Allah’ın rahmeti daim üzerinizde olsun.
Rahmet kılıcını kuşananlar ehlibeyt66 ile gönle girer, ne soy ile ne sop
ile böbürlenme kaderi mutlak var onunla eğlen. Hu hu hu, hu Allah, Allah, Allah.
Selam olsun,
24.02.2012
Alışa geldik, her kapıda dost, dost aradık, selam dedik de sofraya
oturduk, ille edep dendi edep ya hu, onlar gözlendi, bilen bilmeyene öğüdün
saldı, destur dedik de konuya daldık.
Madan’ı67 devlet dendi cennet nasibin. Önce şükür olsun, mad anı
devlet nasibin cennet, bu dua ile oturuldu, öyle bir zikri havaya girildi ki,
gönüller coştu, hak huzurunda onda oldu. Helal lokma yiyeni rabbim hak yoluna
iletir, haram lokma yiyeni ise şeytanın yoluna iletir. Lokmayı yiyen şekli
pehlivandır, hak sohbeti dileyen onunla içi dolduran gönülden evliya olur.
Sormayın söylemem cismim can ile gizlidir, bilmeniz gerekmez, kim
olduğum, hiç mi hiç bilinmez. Sözleri verir yerimi bilir, selamla gelir selamla
giderim. Ben ilahi sırrın mazharıyım, ben ilahi zevkin şevkin rahman nefesiyim.
Haz duyur haz duyalım, güzel gör güzeli öyle görelim. Hak sesini duy
bizde senden duyalım. Selam olsun ilahi feyzdir bilinsin, bu sofraya gelenler
gönülleri ilahi huzur ile dolsun. Yol tek yol onun yoludur, şüpheden uzak
kalınsın.
Ne sağdır bizim merakımız, ne soldur bizim merakımız. Bir tek yol
bulmuşuz ona sevdalıyız. Menzil bizi bekler, neyle gidilir neyle o menzile varılır
o menzilde ne ile karşılaşılır onu bilmekte acele edelim. Münasip yolun yolcuları
çağrıya uymadan elleri birleyip birbirimize yardım ederiz.
66
67
Ehlibeyt : Hz. Muhammet'in kızı, damadı ve torunlarını içine alan ailesine verilen ad.
Madan’ı : Özel bir dua.
56
Gani68 gönüllü olun, hüner kapalı gönülleri de doldurmaktır. Hüner
karnını doyurup da, yemeyeni doyurmaktır. Sen sevgiden yana yol almak
istersin, yürü dost yürü, önce seveceğin seni var edendir. Onun izni ile yürü yol
aşinası ol, kavgadan uzak gösterişten uzak sade kimlikle bulun. Sade kimliğin
ile soy sop silinmeli, o kimlik ile tanınmalısın. Kavgadan yana değil barışta bir
adım önde olmalısın, ol ki hak terazisine konduğunda önde bulunmalısın.
O, cehennemi her kulu tadacak der, kitap o cehennem ne ile tadılır,
dünyada sıkıntı çekmeyen ferah bulamaz denilir, bu kul yasası kulun Allaha
boyun eğmesindendir, birde hak yasası vardır tek hak yasası, bir tek külli
irade69 orada geçer, önce cehennem sonra cennete ulaşılır, her biri mi? Hayır
ameli sağ eli ile götüren, sağ elinden hakka teslim eden dedik, sözün özündeyiz,
göz onun gözü, ondan seyrederiz, tut bir kere aynayı yüzüne nasıl görünür
gözüne, işte gördüğün gibiyiz.
Gördüğün ile, bildiğin ile bu beden, hep onun adına hizmette. Bir
kaderi muallak, birde kaderi mutlak var. Her şey kaderimdir deme ey dost.
Çıkar o elbiseyi at üstünden yeni bir elbise giy. Kul kaderini yüce rabbi ile
birlikte çizmekte. Her hadise, kul işbirliği ile oluşur.
Önce hizmet, sonra himmet beklemeli, kaderinin güzeli çirkini olmaz,
neyi yaşayacak isen, sözleşmende mevcut, buraya geldin nasıl unuttun,
kabullenmiştin şimdi reddin niye? Bunu hatırla, Elest meclisinde70 verdiğin sözü
hatırla, her şey tanık, melekler tanık, Azrail Cebrail tanık, önce Allahtanık
sözleşmeyi onunla yaptın, “elestü bi rabbiküm” dedirtti.
Ben Allahım, ben sizin Allahınızım, evet dedik biliyoruz inanıyoruz.
Allahım, ne zamandan beri diye sordu, kaalü beladan71 beri, sözdeki inceliği bu
sözdeki ayrıntıları hele bir düşünün, siz nelere boyun eğip geldiniz, şimdi isyan
ne diye. Yaşadığınız her hali yazdık önceden sözleşmeye, sakın dost, hala
uyuyor olma, uyan gaflet uykusundan, çek perdeyi gözünün önünden, bak her
şey onun ilahi emrini gütmede, her var edilen onun adını zikretmede, sen neden
geri çekilmektesin? Bir dön ona, bir dön, dön neler vaad eder sana hele bir dön
unutma dön ona. Aklı selim insanlara hitaptır kuran okuyan inanan araştıranlar
içindir. Arapçayı okudun amin dedin geçtin, anla ki yolunu seçebilmelisin.
Güller serile gelir, dikenine bahane etme, eline batar da deme, dedin
ise güle karşıdan bakarsın, oysa gül senin gönlünde olmalı. Alış verişleri bu
halde yapmalı. Gayrı tamahı kesmelisin, ne dediler neden dediler neden yaptı
ları bitirmelisin.
68
Gani
: Zengin, varlıklı
Külli irade : Herhangi bir sınırla bağlı olmayan ve sadece insanoğluna verilen cüz’i iradenin de üstünde olan Allah
cc'nin iradesi.
70
Elest meclisi : Allah(cc) önce ruhları yarattı ve onlara ‘elestü bi rabbiküm’(ben sizin rabbiniz değilmiyim) sorusunu
yöneltti. Onlarda ‘bela’(evet şüphesiz sen bizim rabbimizsin) cevabını verdiler. Bu soru cevabın gerçekleştiği ve Allahın
katında olan meclis.
71
Kaalü Bela : Elest Meclisinde, rabbimiz Allahcc. ile onun yarattığı ruhlarımız arasında geçen konuşmanın yapıldığı
zamana denir.
69
57
Hoşca bak her var edilene, hoşça bak. Tebessüm et öfke ile yaklaşma,
fetih önce yuvalarınızda başlar, sonra çevreye döner. Sen evindekileri feth et ki,
çevre arkasından gelir. En büyük fatih evinin içindeki huzuru sağlayandır. Her
meşakkate boyun eğip, Allahım diyendir. Sabrın semalarda olsun, öyle sabır et
ki sana bir gün huzuru, ilahi hikmeti ile dönsün. Bu sohbeti ilk açana teşekkür
ederiz. Gönülden, gönülden deyin Eyvallah. La ilahe illallah, muhammed en
resulullah.
Her ne yiyorsan ye, yemeyenleri gözet, yiyemeyenleri bulamıyorsan da
sokakta hayvanları gözet, lokma yersin pehlivan gibi görünürsün, lokma
yemekle şişman olunmaz, göbek de salınmaz, hep yersen, hep bana dersen
yaptığın bir tek şey vardır sadece boğaz, işte o zaman şeklin pehlivan olur. Sen
gönlünü hak muhabbeti ile hak muradı ile doldurursan, gönlün evliya olur,
anlaşıldı mı?
Candan cana sefer edilir, bu sefer öyle bir seferdir ki, anda o canda
anda bu canda olursun. Bu nasıl olur diye sorduğunda, tayyi mekan72 derim
bende sana, bazen evinizde bulunurum, bazen sofranıza otururum, aşınızdan
yerim, bazen namazı kılmak için Kâbeyi ziyaret ederim, candan cana seferi
böyle geçerim.
Kul hakkını gözet, nasibini de gözet. Ama her lokmada yemeyeni de
düşün onu düşündüğünde lokmalar geçmez buradan, arif olan anlar, hüner
lokmayı yemeği aşı pişirip yemek değil, eşi dostu çağırıp birlikte yemek değil,
hüner denizdeki balıkları düşünmek, hüner sokakta aç olan hayvanları
düşünmek, anlaşıldı umarım anlaşıldı.
Sokaktaki aç hayvanları anladım ama denizdeki balıkları anlamadım.
Asıl, asıl onlar, hiçbir şey yapamıyorsan, pilav aşı yap yediğin pilav
aşından iki kaşık da onlara at.
Sarayın aşçısı her gün nehirdeki balıkları beslermiş, artıkları ile,
sarayın artıkları ile onları doyurmuş. Fitne üreten birisi padişaha bunu
söylemiş. Padişahın karşısına aşçıyı getirmişler, neden devlet malını har vurup
harman savurmadasın? Nereye gidiyor bunlar diye sormuş. Oda nehrin kenarına
götürmüş padişahı, efendim ben onlara sizden bir şey vermiyorum, sadece
sizlerin artığını veriyorum, sen nasıl heba edersin deyince, denizdeki bütün
balıklar başlarını sudan çıkarıp devletin artığını yemekteyiz, bir tek devlet
malını insanlar mı yer? Biz hakkın yarattığı değil miyiz demişler. Orada aşçı can
veriyor, ruhunu teslim ediyor ama iş işten geçiyor, aşçının ne olduğunu
sonradan anlıyorlar, hatanın en büyüğünü baştan yapıyorlar.
Bende derim ki, çok dikkat edin her hali değerlendirin, her hali
konuşmaları değerlendirin. Kim yoksul onları gözetin, kim sevgiye muhtaç
onların yanında olun. Bunlar adilane bir şekilde pay edilmeli dikkat edilmeli,
72
Tayyi Mekan : Mekandan bağımsız olarak aynı anda birden çok yerde bulunabilme.
58
kollanmalı yoklanmalı, haydi hoşça kalın şimdilik Allaha emanet olun, lütfen
okuyunuz anlamadığınızı sorunuz. Ve soru sorun soru, manevi hayatın ne
olduğunu, maddi alem sizi ilgilendirir, mana ise bizi, sorun oradan verelim ders
olsun sizlere, bilin bilinçlenin, çağırıldığınızda en azından adres elinizde olsun,
ona göre gidin, Eyvallah.
Selam olsun, sizleri sevgi ile selamlıyorum, tanrı bilincinin
sonsuzluğuna inanan her insan, ilahi sırrın bazılarına vakıf olmuştur, gerçeğe
döndüğünde her olay sana satır satır okutulmuştur. Bulutları ilahi hüznün
gerçeğini arza damla damla verdiğinde o rahmete karşı var edilmiş her nesne
ve canlı ondan ilahi rahmet alır. Muradı içredir73, muradın dışında hiçbir olay
gerçekleşemez bu mümkün değildir.
Her var edilenin bir seviyesi bir ismi, bir mazhariyeti vardır. Hangi fiil
nerede ne ile meşgul ise, o ona sevdirilmiştir. Kimi araştırır, kimi şiir yazar
şiirlerle karşılaştırır, kimi var edilenleri merak eder, genetik şifrelerle uğraşır,
onların sırlarını çözmeye çalışır. Kimi gök bilimi ile uğraşır, göksel keşiflerin
açılımının merakı içindedir. Kimi kainatın her köşesinde her ne var ise, onları
sevgisi ile yaad eder, o sevgi hem verilir hem alınır.
Ne verdinse kainata anda döner hepsi sana. Alem seyirdedir, bir can
vardır bedende candan canlardan da içeri. Sen önce kendini çöz ey dost, kendini
çöz. Hangi haldesin, hangi bilenin yasaları içinde var edilmişsin önce bunu çöz.
Hangi boyutta olursan ol, insan sadece tekamül ettiği nispette boyut yasasını
tanımlar.
Aynı seyirde misin, dünden bu güne ne değişti, o bilinçte misin, hangi
yönde çalışmak, bütünün hayrına mı, sadece merakın için mi. Bunları açıkça
diyebilmelisin, her zerre yaratıcının şükranı içindedir. Her hücre birbiri ile
hizmet yarışı içindedir, onların da tekamülü o nispette sağlanır.
Önce bitkiydin unutma, aydınlığa varın, hayırlı günler adına hizmet
yarışında olun, gerçeğin içinde olduğun halde gerçekle yüzleşip sağda solda,
her an yanı başında olanın gerçeğini tanı. Sizleri sevgi ile kucaklıyorum.
Öğretilerin mutlak bir öğretmeni bir de öğretileni mevcuttur. Her
nerede olursan ol, öğreti seni mutlak bulur velhasıl gönül ölçüne göre değer
kazanırsın. O ilahi bilgiler öyle bir damlamaya başlar ki, sen senden gidersin.
Sen önce kendini çöz dostum kendini. Hangi halde olursan ol önce kendini tanı.
Başkasında gördüğün olumlu veya olumsuz haller senin yansımandır bunu da
hiç unutma. Senden ona yansıyan ondan sana geri dönendir. Bu bilinç ile
yaşarsanız birçok hizmetlere ve himmete kucak açmış olursunuz.
Her günün gecesinde ilahi müjde sizin hemen yanı başınızda, sabaha
gözlerinizi onunla açarsınız. Rabbim sizleri hayırlasın, kutsasın her anınızı tanrı
adına kucaklasın. Bilinç seviyesi yükseldikçe boyut farklılığı oluşur. Mutlaka o
73
İçre : İçinde, arasında.
59
seviyeyi insanoğlu kendi fiil ve davranışları ile yükseltir. O hale girmeniz sadece
öğütten ibarettir öğretici her an hazırdır, neye hazırdır öğreti isteyene, sizleri
sevgi ile kucaklıyorum.
Her var edilenin bir seviyesi olduğunu söylediniz, bu doğumla mı
geliyor, yani doğduğumuzda biz o seviyeyle mi donanıyoruz.
Her şey önceden ilahi planda hazırlandığı şekilde gerçekleşiyor, günü
geldiğinde.
Peki, kainata ne verdi isen o sana geri dönüşte dediniz bunu nasıl
açabilirsiniz.
Şimdi, sen her şeye sevgi gözü ile yumuşaklığınla bakarsan, onlara
daima barış sözcükleri ile barış duaları eder niyazları gönderirsen, o sana geri
dönecektir. Bunda hiç şüphen olmasın.
İnsan kendini nasıl çözer, nasıl çözecek ?
Çözmeniz o kadar kolay ki çok uzaklarda arıyorsunuz, çok zor gibi
düşünüyorsunuz. Size daha önce vermedik mi? Duyguların düşüncelerin
tahlilini, ben şimdi ufak bir yanlışını şurada söyleyeyim, şu kapıdan çıkmadan o
yanlışı ben yaparım. Size örnek olarak bunu veriyorum, ben sizin için çok güzel
şey söyleyeyim yine buradan çıkmadan o bana hep geri dönüştedir. Bunu çözün
bunları düşünün ben kimin için ne düşünüyorsam o bana geri dönecek, onun
için daima iyi düşünün. Ve hücrelerinizi düşünün, onların görevlerini bilin onları
öğrenin.
Her organın hücreleri ayrıdır, işbirliği içinde bölünmüşlerdir bunu
biliyor musunuz, bunları çözün. Bir kulağın oluşumu için hangi hücreler
devrede, kaç hücre o hizmette görev almıştır, işte bunları çözün. Bir kalbin
durumunu çözün, kalp, sadır, fuat, gönül daha birçok adı var, bunlar neden bu
kadar ismi altında olmuştur ve adına kalp denmiştir, bunları düşün.
Çok özlediğin bir kişi için, önce burnun sonra kalbinde bir sızı oluşur,
neden burunla kalp devrededir, bunları düşünün. Çok sevindiğiniz bir olayda
içiniz içinize sığmaz ve coşar coşarsınız. Haykırmak istersiniz, yaşadığınız o
güzelliği o sevinci kainatla alemle, evrenle paylaşmak istersiniz. İşte her olay
bu ve bunun benzeri.
Kötü huylu hücrelerin oluşumu ile kanser oluşuyor, sağlıklı hücreler
neden buna izin veriyorlar?
Hastalık olmayacak, insanlar hasta olmadan göçüp gidecek böyle bir
şey yok, bu ilahi planın bir parçası dedik, hasta olunması gerekiyorsa olacak.
Peygamberimiz ve bir çok veliler hastalık tanımı yapılmadan önce bir çok
velileri bu yüzden kaybettik. Toprağı inceleyin toprağı, vermiştik oraya ne düştü
de aşikar olmadı dedik, o toprağı düşlediğin zaman, hemen kendi bedenine
yönel, bedende de neler ekildi hangi sevgi tohumları, hangi pozitif tohumlar
60
ekildi, veya negatif tohumlar ekildi de, yaa aşikar olmadı. Onun için bunları
düşleyin.
Hangi çekirdek düşerse düşsün kendini nasıl aşikar edecek, bitki
olarak meydana çıkacak, sırrı ifşa edecek Allahın varlığını bir şekilde
gösterecek. İşte bunlarla meşgul olun. Evet bizim kanalımız, övülmek
istemiyoruz, Allahbundan bizi men etmiştir ama Allah lafzı olan kuran
hakikatine vakıf olan ve dostlarına bu yolda davette bulunan topluluğa hakikate
mazhar74 olmuş.
Topluluk diyoruz sayı bizce önemli değil, sayımız binlere ulaştı,
sayımız binlerde geziyor, ama burada bulunanların özel bir isim altında Allahın
bir çok sıfat ve isimleri var, o iradenin insanoğluna yansıması hangi sıfat altında
bu işleri yürütüyor olması, evet, işte bunların zuhura çıkması, bu da tekamülü
olan kişilerde zuhur eder, inkişaf etmiş ruhlarda oluşur. O veya bu demiyorum,
sınıflandırmıyoruz sadece onun ismi altında yaşamayı nefes almayı talep
ediyoruz. Zati sıfatlar ama nefsi sıfatlar değil hak sıfatlarıyla donanmayı nasip
et Allahım. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Gerginliğini yumuşatmak için buradayım, her ne yaşanıyorsa yaşansın
şunu unutmayın, sade kimliksiz sakinliğinizi bozmadan tebessümle cevap verin.
Bu yolun insanlarına dedik ya taş koyan çok olur, siz bunlara hazır
oldukça bunların verdiği eziyet mutlaka hafifleyecektir, kalıcı değil geçici
olacaktır. Dostlarım her ne kadar bu bilgileri alıyor olsanız da, almanın hazzını
yaşıyor olsanız da gün be gün bir çok olumsuzluklarla da burun buruna
gelmeniz kaçınılmaz olacak. Ama hedef belirlendi ise ufacık bir sinek vızıltısı
gibi yanınızdan gelip geçmeli.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır derler, aşağılayıcı bir tavır da olsa
bu hiç önemli değil, hodri meydan demeyi de biliriz inşAllah bir gün onu da
deriz. Kim yarışabilir ki, iş ona kaldı ise, kim o hale alışabilir ki, iş kalemi eline
aldı ise. Alsa güzel hallere imza atsa, hal oluşuma geçse bile ben buyum demez.
Bu yolda nam şan şöhret, taçtan geçtik ve geçilir de, bir hırka ile dilenirse bir
ömür geçirilir.
Naz ehli, hal ehli, irfan ehli olmalı, İslamın şartlarına uygun
konuşmamı hoş görünüz, mutlu olunuz, sizin yanınızda saf tutarım bundan
haberdar olunuz. Bu öyle bir ilimdir ki ne alkışa ihtiyacı vardır ne övgüye,
sadece bir tek şey beklenir, alanların hallerinde değişiklik olması beklenir, o
haller gözlenir.
Öğrenmek istediklerinizi sorun, yazıya hazırlıklı gelin.
-
74
Mad anı devletin karşılığını bulamadık, bize pek uygun gelmedi.
Mazhar Olmak : Bir şeyin ortaya çıktığı, göründüğü yer veya kimse.
61
Evet, aslında verilen hikayenin içinde manası da var. Ama nedense siz
hep hazır bekliyorsunuz bir arayın bakalım. Sayfaları çevirin bakalım,
yazdıklarınızın içinde mevcut.
Gidiyoruz, hoşça kalın Allahım rahat huzur versin gönüllere isyan değil
inkar değil ikrar versin. Sevgi muhabbet oluşsun hoşça kalın. Amin.
Selam olsun,
29.02.2012
Aldın ise o ulu kişiden ilahi bilgileri, götüreyim dostlarıma dediğinde
melekler kanatlarını serer yere, üstünden geç derler. Eğer paylaşayım dedin ise
cümle ile, melekler koluna girer paylaştırır pay eder her bir veliye.
Söz ilahi sözdür olmaz savunması, doğrudan doğruya mümin kulunun
gönlüne iner. Olmaz bunda şüphe kaygısı, ne verir isek verelim almayı bilenedir
sözüm. Almayı bilir isen dokursun her zerrende, bir gün o zuhurdadır75 gösterir
sana yüzünü, bilse bilmese der kulum olacaktır, yerini elbet dünyada iken
bulacaktır.
Hazırsa yerim gayrı gideyim, durmayayım, her durduğumda günahı
yakın ederim kendime. Bir ses gelir yüceden, olman gerekli yerdesin günah
işlemeseydin Allah’a makbul kul olmazdın, Allah’ günah işlemenizi bekler,
günah olmadan sevabı anlayamazsın. Tövbe etmeden doğruyu asla bulamazsın.
Her şey dedik ya zıttı ile kaimdir76. Onları bilerek geldiniz şimdi aslında hepsi
perde arkasından sizlere yüzünü gösterdi, aşikar oldu.
Her bilgi bedene hizmette, ruha ise himmettedir77 bu böyle bilinmeli.
Ruhun ihtiyacı var mı? Gayrı yok o, o donanmışlığa sahip, cevherinizdir
Allahımın size verdiği emanetin en güzeli. Onun hatadan uzak olmasını ilahi,
Levhi mahfuzda kayıtlar altındadır. Bu bilgiler ve öğretiler sadece bedene aittir.
Beden bu bilgilere vakıf oldu ise, ruhla arasındaki perde yavaş yavaş
kalkar. Bu bilinç de olmalı her zerreye bu bilgileri birer mintan gibi giydirmeli.
Öyle giyinmeli, öyle giyinmeli ki hal bilgiden konuşmalı, dil susup gözler bilginin
esaretini değil cesaretini bildirmeli.
Sen dostsun önce kendinle dost olmalısın, sen dostluğu kendin ile
kuramadın ise başkası ile dostluk mümkün olmaz, mümkün değil kuramazsın.
Bu yol öyle bir yol ki, inceden inceye kıyas kabul etmez, hiçbir yolla da
mukayese edilmez. İnsanı kamil yoludur bu yolda gidilir seyri sefer edilir, her
devrin yaşanması gereken öğretileri bile farklıdır, bu devre aittir bunları
alacaksın, kendine mintan edip giyeceksin, azık torbası değil bilgiden azık
edeceksin, kalbe koyup onunla Allah’a yöneleceksin.
75
Zuhur : Zahir yani görünür olma durumu, görünme, ortaya çıkma hali.
Kaim
: Başka bir şeyin yerine geçen, ayakta duran, var olan.
77
Himmet : Yardım, kayırma, çalışma, emek, gayret.
76
62
Sevgiden yoksun değilsiniz sevgiyle donandınız, her zerreniz sevgi
haykırıyor, siz busunuz inkara yer yok, asla kayıtta olmayan dile gelmez, keşfe
zuhur meydana getirmez sen bil dostum bil, bil ki bildiresin, gör ki gösteresin,
duy ki duyurasın, sen yolun ahkamını öğrendin onunla yürümelisin, onunla
nefes alıp onunla hilhat giydirmelisin. Her zerre bunu kabullendi, her zerre
bunun ile yüklendi. Ben bir şey değilim, hiçim deme, evet hiçlik sadece
nefsinden soyunmaktır, olumsuz halleri bir bir atmaktır, soyunmak budur ama
hiç olmadığını da bil. Öyle büyük vazifelere mazhar oldunuz ki, yapabildiğiniz
nispette yapmanız gerekir. İnanın hangi vazifenin kulpunu tutsanız, ilahi
yardım yanınızda biter. Sen sanma, sanma ki yalnızsın bu yükü kaldıramazsın,
elbette kaldırırsın o iman gücü sana bunun ne kadar hafif olduğunu bir vesile ile
hissettirir.
Dostlarım geceniz hayırlı, gününüz nur olsun. Her birinizin hizmeti gün
gelende ayan olsun, zamanı bir pula satmayın, o zaman öyle değerli anlar
yaşatır ki size, bunları boş geçirmeden dolu dolu yaşayın. Ne veriliyorsa onu
alın, zamana yayın, hangi öğreti size veriliyorsa o zamanın içinde yer almıştır.
Burada size ayrılan bir dilim vardır, orada görevler mutlaka verilir,
yeni yeni bedenler giydirilir, bunların farkına varın. Ne zaman ne olacak size
aşikar değil, günü gelende görülür. Günü gelende önünüze bunlar getirilir,
almam diyemezsiniz öyle bir ahdi vefa ettiniz ki, vefa göstermeyen ahitten bir
haberdir. O ahde vefa göstermeliyiz, Allahım uygun olanı vermiştir, Allahımın
ayrılan kulları arasında olmuşuzdur, Elhamdülillah diyelim. Her ana hamd edip
şükredelim. Elhamdülillah , Elhamdülillah , “La havle vela kuvveti illa billa”
diyelim. Hasbin Allah, veni mel vekil, sen vekilim ol, sen hakimim ol Allahım
beni gören gözeten sensin, doğru fiiller ile beni meşgul et, yanlışa yöneldiğimde
içime uyanma hissi ver Allahım, gaflet uykusundan uyandır boş ver dedirtme
Allahım. Her anı çok iyi yakalamayı, değerlendirmeyi ve her an uyanık olmayı
nasip et Allahım.
Bu öyle bir geçit ki, her velinin her insanı kamilin, her mümin olanın ve
her bu yola adım atanın gideceği geçeceği geçittir, buradan mutlaka geçilecek,
sizden olumsuz haller dökülecek, her geçitte yeni bir sayfa yeni bir ilahi keşf
açılacak. Bunlara inanın, bunlara inanın.
Şunu unutmayın ben niçin buradayım acaba görevim nedir, bana
malum et Allahım. Bunu dediğinde önüne bilmediğin bir şey çıkar. Nasıl böyle
bir şeye sahip oldum ben ne yapacağım deme, ne yapacağını o gösterir. Yolu o
sana bildirir. Tam bir iman gücü ile inanışla sahip olun verilenlere.
Dostlarım dost dost diye gelinir, bazı dostlar vardır ki ille delil ispat
bekletir, bunlar size birer sınavdır, fitnelerle mücadele etmek elbette kolay
değildir. Olması gerekiyor ki oluyor, kömürün elmasa dönüşmesi elbette kolay
değil, bakır bakırlığını bilmez, ama altın, altın olduğunu bilir. Kolay mı bakırdan
altına geçmek, bakır ne kadar altına geçerse geçsin, bakır olduğunu asla
unutmaz.
63
Herkese bir görev, herkese bir istidat ve kabiliyet yüklenmiştir.
Bakırsa bakır, altınsa altın. Yalnız geçişleri vardır suretler zaman zaman değişir,
bedenler değişir farklı gösterilir, suretler insanlara farklı görünür. Nedendir
bilinmez neden diye de sorulmaz, ne yaşanması gerekiyorsa boyun eğmelisin,
hep neden, neden, neden, bunları unutun bizde bilmeyiz neden. Nedenlerle
meşgul olmak inanın boşa kürek çekmeye benzer, boşa kürek çekmeyin öyle bir
yolun içindesiniz ki, o yolda kaçıncı sefer kaçıncı geliş gidiş yapılır. Dileriz
tekrar tekrar yaşanmasın, dileriz beklenen o güzel günde oluşumlarınız ile
orada bulunmanız nasip olsun.
Evet sor yetmedi sor, ne mi yapacaksın, neyi mi yapmalıyız, geçen
hafta verileni bir düşünelim, bir düşünelim birlikte karar verelim. Her ne
yapılacaksa hiç kimseyi zorlamasın vereceğiniz kararlar, karınca kararınca
diyelim, ve hizmet götürelim. Hizmetin layıkıyla Allah’a uygun onun şartlarıyla
münhasır78 olmasını talep edelim. Allah’a nispette olmalı.
Seferin öyle anları vardır ki, çeşitli sınavlarla burun buruna gelirsiniz.
An be an bu yaşanır, sefer mutlak seherde oluşur buna dikkat edin. Seherde
uyanıksanız bunu lütfen değerlendirin. Bunu yazıp şimdi okuyun hazırlığın bir
parçasıdır.
Zorlu yolların koşulları ne olursa olsun, çıkmaya niyeti kurdu isen
geriye dönmemelisin. Sizi orada bekleyen olumlu çok güzel olanaklar
sağlanacak bunu bilin. Oraya bekleniyorsunuz, size bir emanet bir himmet nasip
olacak, onu almaya gideceksiniz sakın dönmeyin, dönmeyin.
Armudun sapı üzümün çöpü dersen ne himmete ne hizmete talip
olursun. Sadece gönül hoşluğu ile koş. Gönül sarhoşluğu ile yaklaş. Öyle hizmet
götür, öyle hizmet götür ki hiçbir şey beklemeden o zaten sana hazırlamıştır,
neyi nasıl verecekse yine o ayar ondadır o bilir.
Allahım her birinizden razı olsun, zor günler yaşanacaksa da Allahım
deyip ona sığınalım. Duaları dilden hiç eksik etmeyelim, her ne kadar teslim
olamıyorsak bile, ona kendimizi alıştıralım. Teslim olduğunda yükü üzerinden
atmışsın demeketir, dünya yükü, yük gelmez sana, teslimsin ya yaradana, o
seni bilir, yapacağı işi de bilir. Sende zuhur edeceği hali de bilir. Ölçer biçer de
verir, sen teslim ol yeter.
Hala bir bağ var ki çeker dünya hali sizleri, kolay değil o varlığı terk
etmek, hele hele çoluğun çocuğun var ise elbette zordur bu hali yaşamak. Biz
anlarız, Allahım bilir, alıştırmayı yapmanıza engel değil. Yavaş yavaş alıştırın
kendinizi. Geçit var, o geçit mutlak geçilecek, unutulmasın sen ben yok, her
biriniz o geçitten geçeceksiniz. Hoş bir şeydir bu geçide gelebilmek, Allah’ın
78
Münhasır : Bir kimse ya da bir şey için ayrılmış, ona mahsus.
64
inayetine79
sahiptir,
EyvallahEyvallah.
onun
demesi
ile
hükmü
ile
gerçekleşecektir.
Kalplere dolan ilahi feyz hiç boş değil, mutlak bir sebebi var
var, hikmeti
var. Beklenen odur ki ancak bu yolla haber salınır, beklemiyorsan ne feyzden
almışsındır nasibi, ne günü gelende alacaksın o nasibi.. Dedik ya öğrenci hazırsa
öğretmen mutlaka gönderilir.
Zaafların80 peşinden koşmak kadar yanlış bir şey yoktur. Zaa
Zaaflar ne
oldurur ne umdurur, sadece aynı yerde döndürür döndürür de durur. Önce
zaafların neler olduğunu düşünün, her bireyin farklı zaafları vardır. Her kes
kendine ait olanla meşgul olsun. Bir başkasının zaafları ile değil.
Kırmaya çalışalım blokeleri onların
onların sizlere vereceği z
zararları olumsuz
bakışları, hal ve davranışları asla onlar kırılmadıkça doğruya çıkmayacağına
inanmalısınız. İçsel blokelerin kırılması yavaş yavaş yok edilmesi gerekir.
İçsel
çsel blokelerden bir örnek verir misiniz anlamak açısından.
Kalıplarımız, önyargılar,
nyargılar, daha
aha neleri sayayım ki, ani öfkeler, kınayıcı
sözler. İnsanları
nsanları asla küçük görmeyin. Biz bu bilgilere sahibiz
sahibiz, bunlar bu
bilgilere sahip olamıyorlar diye onları küçük görmeyin. Eğer mümkünse aldığını
onlar ile paylaş, yapabiliyor isek. Bu bir erdemdir.
erdemdir İnsanlığın
nsanlığın vazifesidir
vazifesidir.
Gerçek
erçek insan olabilmek için, bir çok süzgeçlere ihtiyacımız var. Süzüle
süzüle nasıl bir insan olduğumuz kalacak süzgeçte. Har an hazır olduğum
olduğumuzu
bilelim, o hazırlığı öyle bir yapalım ki,
ki şimdi meşguliyeti
eşguliyeti olanlar için bu hazırlık
çok zor, örneğin medyumun hali, hakikaten çok zor,
zor ama bu ortam müsait
olduğunda şöyle değerlendirin,
değerlendirin neye hazırım neye değilim, hazırlığı ona göre
yapın bir kalıp içerisine asla sokmayın.
Öyle bir hazırlık oluşsun ki, her şeye hazır, her gelene hazırım Allahım.
Bu
u hali mutlaka oluşturmamız gerekiyor. Ondan sonra ben hazırım diyebilmek
için, önce verilen derslerin bir parçasını hal edin. Kalıp,
Kalıp bloke nedir? Neler
oluştu bizde, nasıl o binayı yükselttik, o cevherin önünü hangi beton kalıplar ile
kapadık bunu düşünelim, bunu değerlendirelim.
Öyle bir cevher var ki,
ki Allahım onu
nu öyle bir güzel yere gizle
gizlemiş ki, kimi
can demiş, kimi ruh, kimi cevher demiş ama,
ama öylede gizlenmiş
gizlenmiş, hiç aşikar
olmamış ve olmayacak da. Sadece velilere
ve ilere vakıf olan onun ışığıdır, o cevherin
yansımasıdır,
ımasıdır, veliler onu öyle tanımlar,
tanım
öyle bilirler.
Ruhunu teslim eden kişinin yanında olan veliler, ruhun nasıl çıktığını
nerelerde dolaştığını görürler ama ona hangi surette yansıyacağını sadece o
karar verir, o bilir. Herkes aynı şekilde göremez, kimi ışık halinde görür, kimi
duman, kimisi nur halinde görür, kimi de renkli renkli kuş şeklinde görür.
79
80
İnayet
: İyilik, atıfet, ihsan, lütuf
Zaaf : Düşkünlük, dayanamama, irade zayıflığı
65
Herkes seviyesine göre alır ve verir, gösterilir ve görür. Onun için
bunları hep değerlendirin, çok uzun düşünün öyle uzun düşünün ki, zihniniz
sadece düşündüğünüz şeyle meşgul olmalı. Farklı farklı eğilimler göstermemeli
oraya buraya kaymamalı, onu tam bir denetim altında tutabilmenin özelliklerini
bilmeliyiz, üzerimizde dolaşmasın iyice kafamızı karıştırır sonra.
Bunu düşünelim hangi yollardan geçtik bu güne kadar, neler yaptık
neler yapmadık, koyun bir kefe, bir terazi önünüze, hayalden de olsa koyun, şu
iyilikleri yapmıştım vakti ile, bir de şu kötülükleri yaptım. Hangisi çoktur
hangisinin önündedir, ohooo sınanacak o kadar çok şey var ki, saçın her teli,
her teli konuşur, her teli her olaya vakıftır da ondan, tanıktır da ondan.
Allahım her şeyi bilerek vermiş, asla ceza değil bunu da bilin, sizi
yakar yıkar, bu kadar korkmayın önce sevin, sevgi korkunun önüne geçmeli,
korkar da sevemezsen bu da senden istenmez. Önce sevgi, sevginin olduğu
yerde korku yerini sevgiye kaygıya bırakır. Onu öcü gibi görmeyin, belki yakar
yıkar onu Allahım bilir, deyin ama şunu da unutmayın o sizi yok etmiyor.
Sadece oldurmak için ateş nelere kadir, sen burada bir hata yaptığında
nasıl ki azap çekiyorsun için yanıyor, neden yaptım keşke yapmasaydım dediğin
oluyor ya, kulun dünyadaki cehennemidir bu aslında. Hiç mi pişmanlıklarınız
olmadı soruyorum, ya onların her biri birer cehennemdir aslında.
Eğer vermekse murat, sayfalar değil defterleri doldururuz. Önemli olan
yazmaya değil, sizlere öğretmeye geldik, hal edinin de meydana çıkın dedik.
Oluşan halleriniz ile çevreye örnek olun dedik, selametle dostlarım.
La ilahe illallah, Muhammed en resulullah.
Selam olsun. Allah, Allah, Eyvallah.
66
2012 Yılı
MART ayında derlenen Yazılar.
67
Mart ayı kapak resmi : Gel-git Üzerine Neftli Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012

Yüce Rabbinin adını tespih et. O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır. O,
her şeyi ölçüyle yapıp yönlendirendir.”(Ala suresi – 1/3. Ayetler)
68
Selam olsun,
02.03.2012
Tövbe, tövbe diyerek geldik sofraya, açtık gönülleri vardık o huzur
kapısına, tövbenin de bir makam olduğunu bilelim o makamın dışına çıkmadan
Allahım Allahım deyip hayret ile ona dönelim.
Bir bir oldu erenleri, hizmet ile sofraya gelenleri, hepimiz
mübarekledik bu sofra başında olanları. Bu sofranın da dışında sofra kuranları
bir potada gördük, hamd ettik. Gün güzelden de güzel, gece seherden de özel.
Bilene bilmeyene usulü öğrettik. Her bilirim, bilirim diyene de dur orada dur
dedik. Benim, benim diyenin kainatta yeri olmadığını belirledik. Bir bir ünnedik,
her sayfada olanın olmayanın adını kağıtlara ekledik. Allahım dedik secdeye
vardık, kuran dedik Elhamdülillah, azda olsa okuduk.
Manasını içlerimize sundur Allahım hakikatine erdir Allahım,
muhammediye ye ulaştır Allahım diye her an dilimizde Allahı ikrar81 ettik. Ne
soyumuz ile ünlendik, ne sıfatımız ile belirlendik. Haldir hal bizi bize bildiren
edindiğimiz hallerdir. Sözlerdir konuştuğumuz cümlelerdir, hitaplardır dedik,
biz onlarla biliniriz. Biz onlarla değil hal ile görünürüz, biz hizmet yapıp da
hizmetin ahkamına uyanlarla seyre veririz.
Allahım cümlenizden razı olsun, kapı kapı ardına baktırmasın. Hak
kapısı dediğin her kapıyı bir görelim, kapılar türlü çeşit olsa da oradaki inceliği
bilelim, sadece hakkın adı murad edilende o kapıda hizmet bekleyelim.
Allahım, hem bekletir hizmeti hem de verdirir sana himmeti. Alış veriş
içerisindeyiz, gün olur kul hizmette gün olur Allahım kula himmette. Sen
seyrine var ki olayın, gerçeği göresin, sendeki hakikati arif olanı cümle ile
seyredesin.
Gönül gözü ile seyredilir baş gözü ile değil, gönül lisanı ile konuşulur
ağız lisanı ile değil. Gönül kulağı ile duyulur bazı sesler, baş kulağı ile değil. Bu
ayrıntıyı bilen hakikate ermiştir. Arif olmuştur, ya kendine ariftir ya hakka
ariftir. Hakikatin her zerresine, aldığın feyz ile gidiniz, hakikatin gölgesinde
ilahi şevkin suretini seyredersin, dost vardır güler ama içi öfke ile doludur, dost
vardır özü sözü bir, içi dışa giymiştir, o hal ile görünür, her haliyle bilelim
gerçeğe uygun ise sözlerini diz büküp de onu dinleyelim.
Beklentisiz verene sözüm, kayıtsız şartsız hizmet edene sözüm,
Allahım deyip de yollara çıkana sözüm, her koşulda karşılıksız sevgi üretenedir
sözüm, dedik şimdi oturup bu yazıyı okuyup sadece içsel görüşlerinizi bildirin.
İzindeyiz, izin ile geliriz, seyrindeyiz serzeniş ile veririz. Selam olsun,
şimdi sohbeti böylece yoruma getirelim. Her can kendi gönlünce yoruma
katılsın. Her can seviyesi nispetinde dili söz etsin. Şimdilik Allah’a emanet
olunuz.
81
İkrar : Saklamayarak söyleme, açıkça söyleme.
69
Gün olur geçeriz, el ayak işlemez, içsel yolculuğa geçeriz, öyle bir
geçiştir ki geçişiniz, duaları niyazları82 savurur gideriz. Bilse bilmese önümüze
katar çoban vazifesi yaparız. Rabbime emanet olun, Dudu gelmez diyene
sözüm, gelir gelir öyle bir gelir ki, üzüntü etmeyin sakın yanınızdayız bilinsin,
söz verdik ahitleştik, sözümüz bakidir laf olsun diye söz demeyiz, Elhamdülillah.
Şükürler olsun yol bugünlere geldi, kapı bu günlere geldi, açıldı daha
nicelere konut olacak, niceleri ağırlayacak. Şükürler olsun ki her bir sözümüz
dilden dile ulaşır, öyle okunur öyle okunur ki önce anlamaz şaşırtır, sonra içte
bir yanış başlatır, tekrar dönüp okurlar içinde ışık yaktırır, bunlar yavaş yavaş
başlatılır, hoşça kalın sohbete yorum katın, Eyvallah, Eyvallah.
Evet, doğrudur söylenenler, hizmet böyle yerlerde seyrini tamamlar,
hiçbiri de yazıların mesajların dışında değildir. Allah diyene her yol açılır. Söz
huzura gelirse, kürsüyü Allahkurar önünde divandan uzak sanma niyete
uygundur, gönül coştu ise akar sular gibi coşar, coşar da delilenir her halini
dileyene gösterir.
O öyle bir kürsüdür ki ilahi rahmet dolu, her sözünde Allahtan
resulünden ümmetinden feyzi esrarı dolu. Üç öğünü hak sohbeti ile geçirelim,
tek isek mekanda sadece Allah diyelim o mekanı dolduran mutlak, mutlak
konuklar gelir. Sen görsen de görmesen de seninle ilahi sohbete zikre katılan
halkada dostlar yerini alır, her anı hak için sevelim gün uğursuzdur, gün uğurlu
deyip günü günden bölmeyelim.
Uğursuz olan kulun kendi fikri iledir. Niyetine uygundur, uğursuz olanı
rabbim kuluna vermez, kul kendi halini bilse bunları asla dile vermez. Dergah
tarzı sözümüz ulu orta dostlar gözleriz, gün gelecek her sözde seyir anda
bitecek, sen o ahkamı kurdu isen önce edep ile kendini gösterecek. Edebin
olmadığı yerde ahkamı istesen de kuramazsın. Edep ahlak iç içe oldukta hak
muradına uygun nefes alır, nefes verirsin.
Dostum, Allah dedik bu mekanda yerimizi aldık. Allahım her birinizden
razı olsun, üç günün sonrasına bir yazı alınsın. Her kesin katılması katılmaması
zorunlu değildir ama bu acildir bilinsin. Biraz toplantının dostları kendi kendiniz
ile bir araya gelip bolca tefekkür edilsin. Umarım anlaşıldı dostun olması da şart
değil, selam olsun, her hizmetiniz sevgi nispetinde büyüsün de büyüsün, o
fidanlar öyle bir büyür ki günü gelince büyüdüğünü göremesen bile senden
sonrakilere gölge olur, Allahım işinizi hayırlasın dünya ve ahret işinizi
kolaylasın, amin.
Kalıcı olmalısınız kalıcı, kayıp gidici değil, önemli olan hizmetleriniz ile
hal ve davranışlarınız ile fiilleriniz ile kalıcılığı sağlayabilirsiniz. Yoksa çoktan
kayıp gitmiştiniz, bunlar için sizleri derleyip toplayan dostumuza teşekkür
ediyoruz. Hak adına ondan Allahım razı diyoruz, katkısız hizmetlerinden dolayı.
Ne kadar zor anlar yaşasa bile sevgi ile çarpan yüreğini hepimiz biliyoruz.
82
Niyaz : Yalvarma, yakarma.
70
Delil beklersiniz değil mi? Öyle bir delil ile yüzleşeceksiniz ki işaretse
işaret, delilse delil, hep bir kanıt hep bir yanıt istersiniz, bu kendine arif
olmanızdır, bende derim ki Allah’a arif olun. Kendinizde kalmayın. Biraz ileriye
adım atın. Ölçülerinizi kendi adınıza da koymayın bir başkasını düşünerek hal
ve davranışlarınızı dengeleyin. Ya uyarlı olun ya uymak için gayret sarf edin.
Ama asla karşınızdakini kendime uydurayım diye bir çabanız olmasın.
Selam olsun,
05.03.2012
Selam ile geliriz, yazılan hak kelamıdır, bunda asla şüphe etmeyesin.
Ağacımızın kökü güçlüdür, kök mana, dal ise mananın suretidir. Yol azığı dedik
önceden verdik, tamah nereyedir bu bilinmeli, sözde aşikar olamıyorsak
susmaktan murad alıp beklemeliyiz. Her söz değer bulmalı gerçek ne ise onda
karar bulmalı, bildik gördük halleri izledik, bütüne hizmet için yediyi böldük bir
gün daha yediden çıkardık.
Kalde değiliz bilinmeli, hal ehliyiz bunu sımsıkı tutmalıyız. Bir sorum
var size sormalıyım, vereceğiniz cevabı her gelene duyurmalıdır. Dua, temiz
ağızla yapılır, ağızlar temiz mi ona bakmalı, şimdi sorum budur ağızlar temiz
mi? Ağız temiz ise dua mutlak ona ulaşır, akabinde sana geri döner de sende
aşikar olur, onun için rabbim derki kuran’ı kerimde, kulum bana dua et bana
dua et, işte bu ayrıntıyı kul kendince düşünmeli, ağzın temizliği nasıl olur
anlatın bunu sırayla,
- Gönlümüzün dilinizin aynı olmasıdır,
- Küfürsüz güzel sözler, riyasız, kalbin aklın ve bununla birlikte dilin,
beraber olması.
- Karşındaki kişilere kötü söz söylememek, yalan söylememek, üzücü
kırıcı sözler söylememek, sadece küfür değil kırıcı olmamak, ve devamlı dua da
olmak diye düşünüyorum.
- Kısaca insanın içinin ve dışının bir olması,
- Kalpte ne varsa ağızda da onun olması,
- Bütünün hayrına, içteki ile birlikte birleyerek ağızdan çıkan söz,
Allahyolunda inanarak,
- Nefsimizi terbiye ederek, öncelik Allahıma verilerek, yalansız ve
riyasız söz etmek,
Allahım Musa’ya ilhamıyla, ya Musa ağzın temiz mi dedi, Musa da hayır
Allahım dedi. Musa iken bunu söyledi, çünkü orada nefsi sıfatlarında bulunacağı
bilinmeli onun için onları tek tek ayıklamalı, öyle bir ağız oluşturmalı ki, o
ağızda sadece hak sıfatları ile, hakkın iradesi ilmi ile donanmalı. Ondan öyle bir
laf duyulmaz, ondan duyulursa hak kelamı duyulur dedirtmeli.
71
Evet, sizin söylediklerinizi kabul ediyorum, aynı görüşteyiz, ayrı değiliz
ama her zaman bunu kendinize mal edin. Ben hiçbir şey olamadım, kendinizi
çok aciz görün, ve bir yere geldiğini, benlik davasında bulunduğunuzu hiç ne
gönle, ne dile getirin. Bir şey yapamadığının ezikliğini hissetmelisin ve onunla
yaşamalısın. Allahım o teraziyi zaten kurmuştur neyin eksik, neyin fazla
olduğunu o zaten bilmiştir. Ben, şunu yaptım, bunu yaptım demekle benlik
sevdasına girmekle o ağız zaten kirlenmiştir. Dualar geçersizse buna dikkat
edilmeli, rabbime ulaşmıyorsa buna dikkat edilmeli, anlaşıldı mı, nefsin
tezkiyesinde bunu da değerlendirmeli.
Nasıl ki, aklımızı da iyi şeylerde kullanmayı diliyor isek, hak muradı
içinde oluşan halleri benimsiyor isek, akıl değil göz kulak el buna tanıktır elle
işlenir, fiiller düşünceye gelene her neyse duygular ellere yönelir, o ellerde de
temizlik hasıl olur. Öyle bir geçittesiniz ki can dostlarım, dilerim kolaylanır
işleriniz, dilerim yardımcılarınız olur.
Gün, günden de yakın, özde ne var ise o sana olur rehber, dünya işi ile
bir arada, burada bunları yürütmek hiç de kolay değil, Eyvallahbiz bunları
biliriz, görürüz. Her dönemin yaşam şekli buna göre değerlendirilir bizim
dönemimiz geçti. Şimdi sizin döneminiz, devrede bir çok kolaylığa sahipsiniz
belki o kolaylığın yanında da bir çok külfet var, hüzün var, bunlarda var bunları
yükleniyorsunuz.
Hayatta
olduğun,
nefes
aldığın
müddetçe
birlikte
yaşamak
zorundasınız. Neye evet, neye hayır diyeceğine elbette kul özgür iradesi ile öz
bilinç ile bu kararı vermekte serbesttir. Öyle mi, Eyvallah, birde şu gerçek var, o
gerçeği asla göz ardı etmemeli. Madem ki, eğildik mana yolundayız manadan
gelir ise boynumuz kıldan ince deyip orada yön bulmalıyız.
Her ne kadar kaderi sorguluyorsak da, benim cüzi iradem nerede şimdi
niye devrede değil diye bunu sorguluyorsak, o zaman yüce Rabbimin ilahi
emirlerini devre dışı bırakmış oluyoruz, bende derim ki cüzi irade, ile külli
iradeyi devreye sokup sadece o hedefe yön bulmalı, Rabbimin ol dediğine
boynumuzu eğmeliyiz. Ben yaparım, ben ederim, sen beni bilir misin, ben
şuyum, var ya Allahım bu halden korusun cümleyi, öyle bir burun üstü getirir ki
her sözünüzden bir imtihan hasıl olur, bunu hiç unutmayın çok seviyorum
dediğinde imtihan burnunun dibindedir. Çünkü nefislisin. Nefis, imtihanla
yürüyüş de, anlaşıldı mı? Anlayamadığınız bir yer varsa, lütfen söyleyin bilelim
ve istek duyalım.
Allah sınar da sınar insanı, zaaflar83 sınanır evlatlarım, zaaflar sınanır,
nerede zaruret varsa o zaruretlerin zaafa dönüşmesini sağlar ,onunla da sınanır
bunu unutmayın. Allah, bazen sizleri temizlemek istiyorsa elinizde ne varsa
çeker alır o sizin temizlenmenize mani ise anlaşıldı mı.
- Söylediklerinizi aynen bizde öyle düşünüyoruz bizim içinde öyle,
Her birinizde ayrı fiil, ama bu sınavda o fiillerin birleşmesi çok önemli,
bir kaderi mutlak var bunu bilirsiniz, bak nerelere geldiniz kendi halinizde
83
Zaaf : Düşkünlük, dayanamama.
72
oluşan güzellikleri görebiliyoruz. Bir de kaderi muallak şimdi dost hangisini
seçmeli hadi şimdi ben size soruyorum hangisini seçmeli ?
Bir terazi kondu önüne, orada ona cazip gelenler bir kefede. Burada
sıkıntı zaruret bir kefede ama, üzüntünün yanında öyle büyük bir sevgi var ki
aşılamaz.
Hepiniz gece 3’de kalkın dua edin. Bakalım ne görünecek size, Allah
bir kapı açacak, her birinizin işlediği fiillerle ilgili dönün içinize.
Yanlış şeyler hiç düşünmeyin. Olumlayın, olumlu şeylere imza atın.
Sizler için tam seherin vaktidir bunu bilin. Saat 3’de hepiniz ayakta olun.
Allahiçin el açın,
“İdrakimizi artır Allahım” duanız bu olsun.
”İlahi ilimlerin bizlere açılımını nasip et Allahım”,
“Biz seninle var olduk sensiz yok olmayalım Allahım”,
“Bize tarafından ilahi rahmet nasip et, ilahi feyzlerimizi gönlümüze
indir Allahım”,
“Seçimlerimizi sen seç sonra bize seçtir Allahım”,
“Dualarımızı önce söylet, sen istet bize onları, yaptır Allahım” ve iki
rekat namaz kılın, ister sabah namazına kadar bekleyin, isterseniz onunla
dinlenin. Çok önemli. Evet dost doğru söylüyor. Çarşambalar çalışmanın dışında
herkes kendine ait olanı alacak bunu unutmayın sizde oluşan meyveleri
görmezsek bunların hiç birine sahip olamazsınız. Oluşan meyvelerin kolay değil,
bir çok badirelerinde atlatılması gerekir. Mana meyvelerine sahip olmak kolay
mı?
Şimdi ara verelim. Bak bir kapı açıldı geçidin kapısı, ahhhhh yoluna bir
kurban çıktı, koç. Koçun başında bir ışık yandı o çekiliyor. O çekiliyor. Koç önde
sizler arkasında açılan o kapıdan çıktı. Eyvallah, Eyvallah bak içlerinize ne
verildi keşfedin bunları, keşfedin.
Hak La ilahe illallah Muhammed en resullullah.
La ilahe illallah, Muhammed en resullullah(3) şefaat yarabbi, ya
resullullah, Hak bir Allahla ilahe illallah(3).
Tevhidi esas alarak. Birliği ile birlenerek, bu geçitten geçmeyi nasip
eyle bu kullara Allahım, bildik ki tevhid birin esasıdır. Bir ile birlere hitaptadır,
buna uygun yaşarsan açılır bütün seyir sana o seyirde ne görüyorsan hepsi
sana aittir senden yansımadır.
Hak La ilahe illallah Muhammed en resullulah(3),
Hak bir Allah, La ilahe illallah(3).
73
Gerçeğe uygun yaşarız bilgileri alıp ta sebil diye dostlara saçarız. Öyle
haller yaşanır ki, el açıp Allaha yalvarırız. Bana değil dostlara ver Allahım,
zümreye değil, cümleyle paylaştır Allahım der, onun aşkıyla yanarız.
La ilahe illallah Muhammed en resullullah. Allahümme salli ala
seyidine Muhammed (10).
Bugünün şerefine, bugünün
Allahımın lütfudur. Elhamdülillah (3).
özelliğine,
bugünün
birlikteliğine
Bağladık elleri, sen rahmetinle arıt bizleri. Halkaya girdik izin ile
destur dedik dönmeye. Allah, La ilahe illallah Muhammed en resullullah.
Şefaat senden rabbim. Şefaat izni sendendir Allahım, sen bizleri derde
koma. Yollarımızda yürümeyi engelleri kaldır. Boşluğa değil hedefe ulaştırmayı
nasip et Allahım, amin Allahım.
Ağaç büyüdü, dal budak saldı, kökten aldığını dallardan verdi. Sonra
meyveye dönüşür. Mümin olan gölgesinde eğlenir. Sen yüce kadar bilmezsen
hak sana neylesin, o ilahi kudretin izniyle buradasın o kudrete dönmezsen
hangi yüzle gideceksin.
Her göçen meleklik haline girmiştir. Yaptığı her iyi veya kötü fiilleri
kayda geçmiştir. Anlaşıldı mı? Bedeniyle yaptığı fiiller elbet kayıttadır.
Sorgulanan ruh değil, bedendir. Ruh, Allahın kendinden olanı sizlere verdiğidir.
Anlaşıldı mı? Kayıtta olanlar zuhura çıkacak. Kayıtta olanlar onun için derler ya
göçenin arkasından kötü de olsa, iyi de, çünkü o melek halindedir. Meleğe
istinadı olur. Kötülük hiç ona yaraşır mı? Günahtır vebaldir.
Allahım kutsasın mutlu etsin sizleri. Mana zenginliğiyle yüceltsin.
Tohumu ekersin toprağa, ne olur karışır çürür gider ekildiği gibi kalır mı tohum?
Kalmaz. Ne olur yüceye doğru uzar. Önce varlığı yok etmek gerek. Varlıktan
maksat işlenecek bir çok, bir seri kötü fiillerdir. Bunları sokmayın devreye kim
ne düşünürse düşünsün aleyhinize ya da lehinize. Havale edin onu, onun
emanetidir. Sen ola ki sakın ona söz etme, toprağa ne düşerse düşsün dedik ya
aşikardır. Sırrı ifşa eder. Ama hepsinin boynu yüceye gider. Öyle bir koç ki
görülesi değil öyle bir geçit ki sırattan uzak değil.
La ilahe illallah Muhammed en resullullah.
- Bu akşamın özelliği neydi ?
Bazı şeyler, sözler vardır ki, ifşa edilemez. Ne dedik bu kadarla yetinin.
Özel bir gündür, özel bir gecedir bilinmeli. Bundan gayrı haller bilinmeli, bir bir
ortaya serilmeli.
Yediden üç çıkardık yeni bir gün oluşturduk. Derslerin ağırlığına
uyalım dedik. Dedik ya dokunduğun an onu ruhsal şifaya kavuşturursunuz. O
kadar önemli ki o dokunuş o kadar önemli ki, safiyetin ta kendisi olmalı o el
senden çıkmalı, varlığına ait de olmamalı, sadece onun eli o olmalı. Anlaşıldı
mı? Kime dokunursan dokun o el onun olmalı. Eyvallah, Eyvallah.
74
-
Bu koçu kurban mı etmemiz gerekiyor?
Daha sonra. Bunları unutmayın sırayla verilecek. Hepsini bugün
vermek doğru olmaz.
- Bizim dönemimiz geçti, sizin döneminiz devrede, ile ne demek
istediniz?
Bizim yaşadığımız dönemi düşünürseniz, hangi arif böyle bir ortamda
oldu. Hep kendilerine bir mabed seçtiler. İnsanlardan mümkün olduğu kadar
uzaklaştılar. Aslında insanı kamil yolunda yürüyen dostlarım kendine bir yer
seçmeli. İnsanlardan uzak olmalı. Sadece Allah’la birlikte ama günümüz buna
uygun değil. Onun için bu karmaşa içinde yaşamaya alışmalısınız. Zor değil mi?
Elbette zor. Ama kolaylar rabbim onu size, sen yeter ki kur niyeti, at adımı ona
diye. Vasıtalar çıkar önüne sıra sıra, kulum hedefe benim hükmüme nasıl
gelecek ben onu bırakır mıyım geçitte, bak bu kadar basit sen sadece niyeti kur.
Kargaşa, nerede olursa olsun, Allah o kulunun etrafında bir çok görevli onu
koruyucu kalkan vazifesini üstlenen varlıklara emanet eder. Öyle ışık işçileri var
ki, öyle görevliler var ki, şu kubbe altında onları bilmiyorsunuz. Onları
görmüyorsunuz. Görüyor da fark edemiyorsunuz bunları geliştirin. Bir insan
sana bakarken gözlerini kaçırırsa onu takip et. Haydi Eyvallah.
- Yediden üçü çıkardık yeni bir gün oluşturduk, anlamı ?
Çarşamba dediğin gün,
- Hizmet için yediye böldük, bir gün daha yediden çıkardık,
Çok güzel Çarşamba günleri sizin için, çalışmalarınız için o kadar
önemli ki, bir görseniz bir bilseniz. Biz sizi burada gözlüyoruz hallerinizi
biliyoruz. Ve göçmüş yakınlarınızda izliyor. Onların mutlu olduğunu düşünün.
Neyle mutlu olurlar Allahım ne güzel evlat yetiştirmişim şükürler olsun. Bak
bugün bunları senin adını zikrediyor deme imkanı sunun onlara o yüzden
sevinçli ve mutlular anladınız mı?
Eğer yolculuk seyri sülük yolculuğu ise mutlaka insanlardan kopmak
gerekir. Çevreden çok uzaklarda sakin rab ile birlikte olabileceğin bir ortam,
ama dedim ya koşullarınız buna uygun değil, siz bu karmaşada yürüyeceksiniz.
Her veli türlü çeşitli yollarda kendini eğitti unutma. Yaz bunu bir tarafa. Her
velinin, her arifin imtihanları çok farklı çeşitliydi. Kimi can ile, kimi mal ile, kimi
bir lokma ile, kimi bedenin hastalığı ile bunların her biri bir sınavdır. Sınavın
çeşitleridir, daha nice nice yüzlerce, binlerce sınav çeşitleri var. İşte Allahım’ın
o isimlerini hissedin.
- Bu yeri bulamıyorsak gönlümüze mi dönmemiz gerekiyor ?
bulunur.
Hayır, o yeri bulursun, istersen koşulun müsait ise öyle bir yer
- Koşulumuz müsait değilse ?
75
O karmaşada, Allahım yolunu niyetini biliyor ya, bir yığın koruyucuyu
gönderiyor ya sana, yol göstericiler rehberlerde oluyor ya, sen onları
göremesen de onlar seni görür. Her şey açıktır onlara. Niyetin okunur, fikrin
düşüncen bilinir. Her şey açıktır onlara. Elini tutarlar öyle bir yere getirirler ki
hedefin belirlendiyse bırak gerisini. Demek o kargaşa o kavga içinde olmanız
gerekiyor. Eyvallah, şimdi ara verip sohbet ediniz.
İçlerinizde zaman zaman bir huzursuzluk oluyor kalbinizin sıkıştığını
hissediyorsunuz. Öyle mi? olmuyor diyemezsiniz her birinizde bu mevcut, önce
bunu sorgulayın. Bu neden oluştu acaba, bir fiilin neticesinde üç köşeli diken mi
oldu da battı bunu düşünün, ben ne yaptım böyle oldu? Eğer hiç bir şey
bulamadınızsa Allaha sığının. Hemen Allah zikri ile bu hali kaldırın. Bunlarla sık
sık yüzleşecek karşılaşılacak, ayna olacak, aynayı göreceksiniz. Bak bunları
sorgulamıyorsunuz.
Beden neleri alıyor bir bilseniz, neleri görüyor üç köşeli diken olup
batıyor da bazen uyanılmıyor. Hemen sorgulayın dur bakayım ben ne yaptım
düşünün, düşünün bulamıyorsanız Allah, Allah, Allah, coşun, coşun bağırın
Allah, Allahdiye orada dikenin çıktığını hissedeceksiniz.
Anılmak istiyor, nazargah olduğuna göre, Allahın nazargahı olduğuna
göre ancak sinyali oraya veriyor. Anlaşıldı mı? Uyanık olun, ben sizlere çok yol
gösterdim bugün, bakın çok önemli dersler alacaksınız. Çok önemli. Bu derslerin
dışında başka arayışlarda olmayın. Çok büyük bir sınava eşlik edersiniz. Farklı
bir sınava ama hala arayışta olmayın. Yol Kuran yolu, yol hakikat yolu, yol
Muhammed yolu, işte buna kurban olun.
Kurbiyet84 sahibi olun. Hak aşığı sadece bu yolu benimser. Ehil olan
bunu bilir. Dünya ehli ise, benim ne işim var oralarda der, hala arar aradığını da
bulamaz bir çok örnek kişileri de size sayabilirim ama, kimsenin yüzüne
vurmayız. Onları Allah bilir. Biz sadece uyarırız. Aman ne olur böyle bir sınava
eşlik etmeyin. Allahkorusun. Rabbim korusun. Yol bu yoldur.
Sadece duada olun. Hayır olan hayır vaat ettiği yöne yönlendir bizi
Allahım. Sık sık sohbet oluşturun, bu ille bir araya gelmek anlamında da
olmayabilir. Kişi nasıl bilinir, gözleriyle davranışlarıyla, öyle tanının öyle bilinin
ağzından bal akıyor dedirtin. Ben bunu yaparım, şunu yaparım, Allahkoru ya
rabbim, benim diyen kainattan kendini silendir, yıllar önce verdik kainattan
kendini silendir. Ne yak, ne yan. Bir meşale yak karanlıkta olanlara.
İman ile yürüdük bu yolu, sefer eyledin, miraç bildin her anı. Seyri
tamamladın ise, sen tamamladığını görme, inkişafın bu yönde. Doğruldun
Allahdedin, huzurundayım Elhamdülillah dedin, rüku ettin kurbiyet ile, vardın
secdeye onun divanı diye. Yüzün süresin, gel dediyse bekle demeyesin. Sen
hazırlığı tamamla , huzura erdiğinde gez o an makamdam makama. Bil ismi
sıfatı, onunla yürürsün bu yolu, onunla giyinir, görünürsün, ehil olanın
karşısında öylece durursun, böylece seyir tamamlanır. Seyri Fillah85’tır bu,
84
85
Kurbiyet : Yakınlık, îman ve ibâdetle Allah'a mânen yakın olmak.
Seyri Fillah : Allahü teâlânın isimlerinde ve sıfatlarında ilerleme ve onun beğendiği ve râzı olduğu şeylerde fânî olma.
76
Seyri Enamdır86, Seyri Şükür87, Seyri Hamd88’dır. Burada akıl devre dışı kalır, bu
yolda rehber aranırsa gönül buna tanıktır.
Allahım, canı can ile sınama bizi,
Allahım, zoru değil, kolay geleni tuttur bize,
Dilimde, gözümde, kulağımda varsa bir düğüm tevhid ile çözdür beni,
o yönde de karar bulsun, bu kararı bulup da canlarda can olsun. Selam olsun,
Allahım cümleden razı olsun. Geceniz hayır gününüz nur olsun.
Ekvan nedir bilirmisin?
Ekvan, Kainatı seyrettiğim aynadır.
Konuğun sahibi manadır bilinsin, Misafirler ise surettir denilsin. Eyvallah,
Eyvallah. La ilahe illallah Muhammeden resulallah, Amin.
Hiç, içindekini seyredebiliyormusun, gözünü döndürüp de içine? Bunu
yap. Öyle bir döndür ki gözünü derin derin; içinde açılır koskoca bir Ekvan,
sana o ekvandan sunulur ilahi nur, ilahi feyz alınır.
Vardığın dostsa bil ki sarılandır, sarmıştır seni. Sende sararsın, onun
sevdiğini sende sararsın, onun sevmediğini sen de itersin. Hoşçakalın.
Düşünülecek o kadar kelam var ki, yığın yığın. İstemeden veren, her
zorda elimi tutan, önümdeki engeli kaldıran, şükür olsun hamd olsun ona.
Dervişe bir veli yeterlidir, yol isterse onda yol çetindir. Nefsi teskiye
ile ilk ders verilirse, aman yok onunla hal bulmaya görevlidir. Vara yoğa kanaat
eder, o veliye biat89 etti ise, ona itaat eder, bir zat gelir ki önüne, onu
olmayacak şeyle imtahan eder. Kah düşer, kah kalkar ama, her düşüşte bolca
tövbe eder. Gafil olma aldığın görevde, beri durma bu zatın sana verdiği
ödevde. Ziyade olsun, gerçekle yüz yüze getirir seni dilerse, sen yeter ki, onda
kurban ol. Bırak ganimetin peşini, ilim irfan ile bulunur o ganimet deryası.
Bil öğren, o viranede ne hazineler olduğunu, mürşidin viranesinde.
Allahiçin ne istiyorsan onda mevcut olduğunu, hiç unutmaz geldiğini. La ilahe
illallah Muhammed en resulallah.
Selam olsun,
07.03.2012
Kaldır hicap perdesini haktan geleni sizlere edelim kelam, öyle ruhsat
aldık ki, nefesin yettiği yere kadar veririz. Günler geceler geçtikte bir gün olur
da kendimizi sınarız. Aldığın sana yetti mi verileni alamadın da geçip gitti mi,
bunlar için kendimizi gün gece sınamalıyız, hal ehli olunur çok süzgeçten geçer
86
Seyri Enam : Varlık zuhurunda insan tecellisinin seyri.
Seyri Şükür :
88
Seyri Hamd :
89
Biat Etmek : Bir kimsenin üstünlüğünü kayıtsız şartsız kabul etmek.nin üstünlüğünü kayıtsız şartsız kabul
87
etmek.
77
beden ruh yorulur. Öyle bir iştiyak var ise kulunda, o yorgunluk ona geçiş
tamamlatır.
Kahrın içindeki lutfu90 gördün mü, lutfun içindeki kahrı da bildin mi,
her an bunları düşünün, tefekkür edin de hal kaydında mıyız, hal makamında
mıyız, gönül ehli ile sohbet kurmada mıyız?
Gözetilenlersiniz, seyri sefer edilmiş olanları bilenlerdeniz, sen dostun
hangi halde olduğunu görebilmelisin, onun ötesine geçip de kendinde hiçbir hal
olmadığını da söylemelisin. Saf tutunuz, aynı safta olunuz, kul kendini bu
makamda görür ise, bu hale uymalı uyamıyor içi o hali çekmiyor ise, ona vah
vah deyip haline acımalıyız.
Ateş oldun mutlaka küle döneceksin, o külün savrulup gittiğinde onun
ile o olacaksın. Vuslatında mısın hala tereddütte misin, birlik adına isyanda mı
yoksa ikrarında mısın. Gel ey can, gel suyumuz hep akıp gider, boş ver köpüğü
o maddeye aittir, su ise mana. Suda vardır rabbin nazarı, o her derde devadır, o
her devrede gerekli olandır. Köpük olumsuzluktur, köpük gibi olmayın derler ya
bazı küçük kafalı takke giymiş küçük kafalı dervişler, şöyle olurum böyle
olurum olmayan hali gösterir dururlar, işte onlar köpüğün ta kendileridir.
Bizatihi bunları bilerek nefes almalıyız, edebe erkana uymak da
vazifemiz, öyle bir vazife edininiz ki, birliğin mana topluluğunu komşu
topluluğuna çevirmeyiniz, ben bunu görüyorum dostlarım, bazen aranızda bu
hali bozan dostlarım var bundan temizlenin. Sen nefsine hakim olamıyorsan
olanları yanında tutmalısın, ahkama uy, uy yoksa bu celseden bu gruptan uzak
kalırsın. Tek tek sınanırsınız.
Öyle bir geçiş dönemine girdiniz ki uyarmamız gerekmez her halinizi
önce kendiniz değerlendirmelisiniz. Eğer sınanmaya alındı iseniz, vah vah
halinize dedirtmeyin, her hareketiniz gözlenir önce bunu bilin. Kuran okunurken
sohbet okunurken öyle bir tefekküre dalın ki sadece içinizde o sözlerin alış
verişini yapın. Gönle indirin, gönül deryasına dalın ki o deryada onunla o olsun.
İlahi kalbin huzurunda bir tek o olsun, rabbin nazargahı dendi ise ilahidir,
kutsiyet makamındadır, o neyle huzur buluyorsa bırakın orada kalsın. O huzuru
bozmak vebaldir, günahtır, sen ki günahın kefaletini ödemek için bir vesile
aramaktasın, işte vesile burası, sebep burası, netice orası.
Feyz91, haktan gelir izin olmazsa bu dil neyi söyler, neyi size iletir.
Öyle dolar, öyle coşar ki, şakır da şakır her şey onun ilahi emrindedir, onun
ilmindedir, oda bununla görevlidir bırakın söylesin, bırakın göller nehirler
deryada birlensin. O öyle bir akış ki gizlilik ona aşikar olsun, o aşikar oluşta
cümleyi bir arada birlesin. Tevhid, illa ki tevhid, La ilahe illAllah ille
Allahdedirtsin.
90
91
Lutuf : Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan.
Feyz : Alınan haz, huzur, mutluluk.
78
Grubun bir adı olacak ama bu duman hangi bacada tütecek, izin
haktan izin haktan dedirtsin. Öyle bir ağaç misali olacak ki ağacın gölgesi
meyvesi cana can katacak. Ham meyve ne yapar, dalına sımsıkı tutunur sarılır,
olduğunda ne olur mutlak aslına döner yere düşer, toprağa düşüşte yine görev
başlar, yine bir oluş hali zuhurat için oluşa geçer. Çok küçücük bir örnek belki o
küçücük örneklerde hayatınızı değiştirecek bir çok dersler vardır, bunlar için
çalışın bunlar için yarışın. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Teslim isek o yüceye, her ne gelirse gelsin kabulündür, gizlerim kalp
içinde, demem beni üzer mi kederlere boğar mı, bilirim ki boğulmama sebep
vermez, o uzun uzuna beni üzmez, oysa ben boğulmaya bile razıyım yeter ki
rabbim istesin. İşte teslimiyet böyle bir haldir. Yakınlık makamı onda o ol
makamı.
Ben senin narında yanmayı dilerim, ben senin çağlayan ırmaklarında
seninle olmayı dilerim. Cana can katmak toprağın her zerresine ulaşmak
isterim. Rabbim, rabbim dedikçe içimi coşturur coştururum, gece gündüz benim
için birdir. Karanlıkta bile her olay bence ayandır, teslimim ona, onun kahrı da
lutfu da hoş der onu kendime yar edinirim.
Canını aldı suda boğuldu, Nuh yandı yakıldı, sonra döndü rabbine
Allahım beni affet, ben sana, onu inkardan, onu küfürden vaz geçiremedim.
Rabbim ona dedi ki, ey Nuh istersen bu toprakta yatanların hepsini dirilteyim,
Kenan’ı da dirilteyim, yeter ki kederlenme, yok dedi Nuh, ya rabbim bana sen
yetersin, benim için hiçbir şey yapma, ben senin için boğulmaya razıyım, işte
teslimiyet budur.
Teslimiz dediğinizde inanın hepsi kayda geçer, hiçbir söz yoktur ki
havada asılı kalsın. Bir gün o verdiğin sözün senin önüne olmayacak bir yerde
sunulur. Burada bunu yaptın, burada bu fiili işledin, burada söz verdin, burada
duymaz geçtin hani. İşte çok iyi düşünüp sözlerimizi o nispette savurmalıyız.
Rastgele, asla konuşmadan düşünerek davranmalıyız. Her olay kayıt altındadır
önce bunu bilelim, yaşayacağınız bir çok haller buna dahildir.
Her devre yeni bir sayfa açar kulun önüne. Hepinizin aynı mı? Asla her
bir varlığın sayfası farklıdır. İşlediği fiile göre nispet kazanır. Bakın bu çok
önemli, öyle bir sayfa açar ki kendine, fiilin neticesinde, niyetin neticesinde o
sayfa ona münhasırdır.
Yaz kulum yaz, nefesin sayısını yaz, aldığın her nefesi nasıl yad ettiğini
yaz. Senin verdiğin sözler kayıttadır, onları düşün, düşün de yaz. Olay budur,
hadise budur, ismim merak edilirse dön içine orada yazılıdır. Zaman sana ayarlı,
zaman kula hizmette, zaman çok çabuk geçiyor dedirtir, aslında zaman değil,
siz çok çabuk geçişler yaşıyorsunuz. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Bir çok olumsuzluklara da Eyvallah demeyi bilin. Geçiş halindesiniz her
an yeni bir geçiş zuhurdadır. Bu bilinç ile yaşayın. Her ne kadar önünüze engel
bent çekiliyorsa da, Allah diyerek tutunun ve kaldırın. Allah diyerek, tek
79
yardımcınız odur. Tek sarılacağımız merhamet odur. La ilahe illallah Muhammed
en resulullah.
- Geçişleri nasıl hissedebiliriz?
Onu sen değil, kimse kendi geçişini hissedemez, ehil olan daha önce
verdik ya, birbirinizin hangi halde olduğu, o ona malumdur anladınız mı? Dervişi
örnek verdik, takkeyi giyip dervişlik edeni örnek verdik, yanındaki senin hangi
halde, hangi ruhsal durumda olduğunu hisseder, söyler veya söylemez ama
sana eğilimi farklıdır.
- Ayna gibi,
Aynen öyle, ayna. Karşındakinin hangi halde olduğunu dost bilmezse
kim bilir?
- Bir ölçüde herkes birbirinin aynası oluyor yani.
Aynen öyle kaçınılmaz. Gölge olduğunu da sakın unutma, aynanın
yüzünü parlak tutalım yansıma güzel olsun. Aynanın sırrını koruyamazsan, seni
şekli bozuk gösterir. Aynanın sırrı nedir? Aynanın arkasında gizlediğidir. Kimse
bilmez kimsenin yaşadığını, kimse bilmez kimseden ne alıp, neyi sattığını, o
ölçülerde birbirimize halleşip görüşelim, o ölçüler içinde yaşayıp nefes alalım.
Dostum annesini kaybetti, onun için kaybetti, varlık için kaybetti,
aslında kaybolan hiçbir şey yok. O her an yanında, anda yanında, anda canında,
teninde. Uzak değil ki ona, acısı üzüntüsü kederi nedir bilir misin? Kederi aşikar
eden senin varlık elbisendir, o her şeye sahip ama sen o elbise içinde olduğun
için elbisesiz olanı göremezsin. Aslında hepsi yanımızda böyle düşünün ama
onlar için çok fazla, çok fazla kederlere girmeyin. Dengeli dengeli olun.
Ne verirsen elime, onu dost sürer senin yüzüne,
Ne gelirse benden bana, başım ağrımaz dilim susarsa, Eyvallah,
Eyvallah amin.
Her kapının beş makamı vardır, Biri illet, biri zillet, biri hikmet, biri
nimet, biri ise tevdid’ dir.
Hangi fiil ve niyette isen, istidat ve kabiliyet doğrultusunda o kapı
sana açılır. Her kuluna göre bir kapı. O kapının makamına uygun yaşarsın,
fiillerin nispetinde oluşturduğun yolun başlangıcındaki kapıdır, şeriat, tarikat,
hakikat ve marifet. İlle de tevhit, ille de tevhit, önce istidat ve kabiliyet
geçerlidir. Amin.
En çabuk ulaşımı sağlayan hangi düşünce biliyor musun? Kötü enerji,
kötü düşünce. Neden ama, iyi düşünce direk peygamberimize zuhur ediyor ve o
kapıya gidiyor ve o kapıdan dönüyor. Kötü düşünce ise hiçbir kapı bulamıyor ve
gittiği gibi geri dönüyor. Yüzleşme onun için bu kadar hızlı oluyor. Çok hızlı
80
oluyor, çünkü o uzağa gidemiyor, belli yere kadar. Çünkü o üst makam onu
kabul etmiyor. Lastik top gibi at sana dönsün.
Selam olsun,
09.03.2012
Selam olsun dostlar selam olsun, sofrayı açan cana, aldık emaneti
geliriz, sofraya korda her canın nasiplenmesini isteriz. Sapa sağlam elif oldum
hakkın huzurundayım deyip de, var rükua, eğ yüzünü yere, sonra suçum büyük
Allahım de yüz sür yere, sonra kalk oradan, yine huzurdasın. Rabbim sordu
sana, bugüne kadar aldığın nefesin kefaretini ödedin mi? Yine eğdin yüzünü,
affet beni merhamet sahibi Allahım dedin, yine vardın rükua, yine sordu sana,
sen benim kelamlarımı aldın mı ezbere, indirdin mi onu gönlüne? Yine yere
sürdü yüzü, secdeye vardı utandı yüceden, secdeye varacağınız zaman, Allahın
huzurunda olduğunuzu bilin, ve bu söylediklerimizi sizlerde söyleyin, hissedin
ona öyle yönelin, bir mahcubiyet oluşsun, bir utanma hali oluşsun sizlerde. Biz
sana layık kul olamadık dediğinde, dikilme dimdik, selvi olma eğ boynunu bükül
onun önünde.
İlahi hakkın sözleridir gelenler, bir kapıdır bu size verilenler, hal
oluştursun yolları doğruya çıksın yanlışa sapmasın, sizlerden budur istenen.
Dostum sorasın her cana bu güne kadar ne aldın, neyi verdin, bugün günüdür
bugün onun yeridir.
Hepimiz sevdalıyız, neye? Bu hikmetli sözlere, bu yeter mi? Elbet
yetmez öyle can doymalı ki, iç dış bir olup batınla zahir birleşmeli, yerle gök bir
olmalı. O güzel sözleri ilahi aşkı indimi gönle, her yer bir olur, o aşkı yaşayanın
gönlünde. Şeriat yaşanır mı? Yaşanmaz mı? İlk kapı budur, bunda şaşkınlık
olmaz mı? Elbette olur çünkü burada hakikate dönüş vardır, çağırılma davet
vardır, sen o daveti aldın ki bu dersleri şu an almaktasın.
Hakikat bilincine uzanmalı, gönül tellerin o hakikatin sevgisi
muhabbeti ile coşmalı, hele yüreğine dokunsun rabbim işte o an sen kimdesin
sen kiminlesin, öyle uçurur ki aklı, akıl orda devre dışı kalır, bütün yük gönle
vurulur, o öyle güzel ayırır öyle güzel kayırır ki, kişinin iştiyakını ancak o
değerlendirir o devreye sokar.
“Hasbin Allah veni mel vekil” dediğinde Allah sana şöyle seslenir, ya
kulum sen bana bir adım gel, ben sana on adım geleyim, bunu içten söylediğin
her yer, yer, gök, kurt, kuş her birine ayan ama dilinin ucu ile söylediğin var ya,
onu sadece sen söylüyor sen dinliyorsun. Bu gaflet uykusundan uyanmaktır, bu
bilince vakıf olmak gözleri yeniden dünyaya açmaktır. O gözler hep açılır her
devre gördüğün gönle ayandır.
Huzurdayız Allahım, huzur doldur gönlüme, bir lahza söz ettim senden
canlara, işte o an bir zuhur oldu ki gönüller parladı, onun her parlayışı alemlere
yayıldı, sevgi oldu, sevgisiz yerde bulundu, sen sev, sev toprağı sev, kuşu
81
örümceği sev, alemlere rahmet olanı sev, alemlere rahmeti kollayanı sev,
Eyvallahdostum Eyvallah, bu beden mağarasından çıkıp uçmak gerek, özgürce
dolaşıp vaat edilenle olmak gerek. Sevdalandık ama kaydımız yok mu, severiz
amma, nişanımız yok mu, sen öyle sev ki orada nişanın oluşsun, sen öyle
sevdalan ki, seni senden ayıracak bir halin olsun.
Dost hediyedir bunu bilin istedik, hangi makamdan verir? Kaynaktan
verir, bilseniz onun ağırlığını, öyle bir yaşar ki, onunla dost olursun.
Hiç varlığın cüzlerini düşündün mü? Varlığın cüzlerini dedim, bu cüzler
nedir bilir misin? Cüz nedir önce onu söyleyin(safha, aşama, bölüm). Bir çok
cüzlerinizin bulunduğunu bilir misiniz, bu cüzlerin toplanmasında bir vücut
bulunur, işte sana Tevhid. Yarın toprağa gömüleceksin, çürüyüp gideceksin,
huzuru mahşer kurulduğunda, sur sesi üflendiğinde nasıl koşup geleceksin,
Allahım o cüzleri toplamaktan aciz mi? Kuran’ın da cüzleri vardır, her var
edilenin cüzlerini düşünmeye kalksan.
Bak neler öğrendiniz neler öğreniyorsunuz, yat kalk da şükret Allaha,
vurdum duymaz olma, utanç duy, utanç duy bundan. Hayıflan, hayıflan kahırlı
ol, dön içine, iştiyak olmasa verilir mi bunlar size, istenmese verilir mi? İsteyen
kim? Sensin. Kim istetiyor? O. Bunları öğrenin. O istediği için sana istetiyor,
unutma dost unutma, unutma, Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah.
Görevleri hep aynı görev derken mesleği demek istedim, hep
çobanlıktır onların meslekleri, neden çobanlık hizmeti verilmiş nasip olmuştur
onlara, gütmeyi önce orada öğrenmişlerdir, ortak meslekleridir.
Sevdim seni rabbim, sevgim fecre92 dayandı, bu öyle bir gönül ki
fecrinde bilgiler ferman oldu, tek tek gezdim gönülleri, orda gördüklerim
beklediğim bana ayan oldu. Aradığım gül bahçesiydi, o bahçede ben o gülü
buldum. Resulullahın yoluna uydum da, o güle sahip oldum, sen sevgiden ne
anlarsın dediler, bir perde düştü gönülden, cevher çıktı zuhura işte sevgi bu
dedim. Sen Allahın aşkını ne anlarsın, tatmadın ki dediler. Ben aşkı onlara her
nefeste tek tek anlattım.
Kayıttadır her olay günü gelir kulunu bu hal oyalar. Her bir verilen
sözler dilerim onun hükmü kuluna ders olur. Birçok zaaflar kırıldı, birçok
perdeler bu uğurda yırtıldı.
Bir su ver, su ver ki elime abdesti tazeleyeyim, varayım onun
huzuruna. Bir lokma su ver ki onun ilmini alayım, koyayım tezgaha. Bir lokma
yine su ver ki cana can olayım, bu cana cananı buldurayım. Hizmetinde varım
Allahım, o kapıyı aç bize, rıza makamında olmayı nasip et o makamdan istet
bizi. Geceniz gününüz hayırlara vesile olsun, Allahım cümleden razı olsun, gün
gelecek ki her biriniz bir ocak tüttürecek, gün gelecek ki her ocak da odun değil
92
Fecr : Tan yerinin ağarması, şafak.
82
od yanacak. Od nedir bilir misiniz? Allah aşkı, sen o aşka düşmedikçe o aşkı
bilemezsin, hizmet o aşkla yapılır, içine girmedikçe ahkam kesemezsin.
Seferin var dediler bekledim büktüm boynumu,
Haydi git velilerden destur al dediler,
Bir dal parçası attılar uzaklara orada yeşerirse orada kal dediler,
O ağaç oldu öyle çoğaldı ki yaprakları gelen gelene,
Önce gelenler şimdi her biri gittiler,
Yeni geleceklere ne vereceğiz,
Yeni gelenler bunu beklediler.
Haydi hoş olunuz Allah aşkı ile dolunuz, selamet, selamet, selamet
cümleye olsun, güzel günlerin eşiğinde geçitler tamamlansın, koçumuz döner
döner bakar geriye, gelirler mi acaba benimle, ben onların önünde bir
kurbanım, yaptıkları zuhurda olan her işin bedeliyim. Hoşçakalın, La ilahe
illallah Muhammed en resulullah.
Selam olsun,
14.03.2012
Hak rızasıdır oluştuk bu sofra başında, bir adım değil on adımla
koşarız, şeksiz Allah lafzı duymaya. Gönülde bütünlük, ölçüde mizan, deryada
katre olmayı öğrendik. Varlığı bu sayede terk edelim, her hali benimseyip hayrı
şerri de bir görüp benim bir parçamdır deyip sevmeliyiz dedi, geceniz hayır
gününüz nur olsun.
Hoş olduk sizler ile köprüyü kurduk inceden inceye, kilimleri dokuduk
rengarenk, her bir renginde bütüne hizmet, kainata ahenk, görülesi emekler
var, görülesi gönülden geçen bir çok istekler var. Her olaya, hayır gözlüğü ile
bak, belki sıkılırsın o an istemezsin onu yaşamak, ama niyette iyilik varsa o şer
gibi görünen hayır makamı yaratır sana, bildik cümleye bildirelim istedik.
Gördük gördüğümüzü herkes ile paylaşalım istedik. O ilahi sesi duyduk, sende
duy diye onu sofraya çektik, işte bu hal ile yaşayalım, bu hal ile kesretten vuslat
oluşturalım.
Her gelen imtihan için gelir buraya, o imtihanın neticesini görür orada,
ne bebekler gelir ölür, onlar neyin hesabı verir diye düşünürsünüz, onların
imtihanı anayla babayadır. Safiyet makamında olmak her kula müyesser
değildir. Şu dünyada ne kadar acı çekiyorsanız cehennemi burada yaşadığınızı
bilin. İşi oraya bırakmayın.
Burada sürdün sefayı, burada yedin içtin oynadın, debdebe seni sarhoş
etti, sana Allahı unutturdu, oraya hangi yüzle gideceksin, o bilinçte bile
değilsin. Öyle mi olmak isterdin yoksa, bu bilgilerle bu damlacıklarla kendinize
hal edebilmek, o bilgilere vakıf olabilmek, kuran’a dönüş, namaza dönüş.
Allahım şükürler olsun, şükürler olsun rabbim,
83
Saçımın her teli sana şükürde, vücudumun her zerresi sana sonsuz
şükürde ya rabbim,
Sen bizleri oldur, nefsi emmareye düşürme Allahım,
Bizi zorlama, her an şeytan yanı başımızda burnumuzun dibinde, onun
oyuncağı etme ya rabbim,
Kulluğum ile iftihar ederim, seçilmiş olmam, İslam üzere nefes almam,
bununla öğünür sana hamd ederim Allahım,
Muhammed aşkı ile, bu bilgilerle muhammediye ye yetişmeyi, nasip et,
Makamların çoğunu bilmiyoruz, öğrenmekle işimizi kolayla Allahım,
Rahmanın sesi, nefesi her an zerremizde o perdeleri açıp onu huzura
çıkartmayı nasip eyle Allahım,
Olma şaşkın, yürüme salına salına, bir düşün dön geriye, senden önce
kimler geldi kimler geçti bu yoldan hepsi şimdi sessiz yatarlar yerlerinde. Her
an şükürde olalım ziyadesi ile onlara dönüp huuuu dost erenler diyelim. Ses ile
can ile canan ile bu beden kafesinde her birini yerli yerinde kabullenelim. La
ilahe illallah Muhammeden resulullah, Hasbin Allahveni mel vekil.
İlahi kapı ne zaman açılır kuluna bilir misin ey can, ilahi kapı her
zaruret yaşayan insana bu halde iken açılır. O sıkıntıların zaruretlerin arkasında
gizli, bunu bilin o gizlilik o hali yaşamak demektir, kapının anahtarı da sıkıntı
hastalık zarurettir. O anahtar kimin eline geçti ise, buna da şükür rabbim
demeliyiz, aç ki kapıyı arkasındaki ilahi hikmeti, ilahi keşfi görebilmeliyiz, bu da
bir sır, bu ilahi sırdan nasiplendiniz, Elhamdülillah
deyin elhamdüllilah,
Elhamdülillah .
Bu Yunustur bilinsin kendini girdap içinde gizlemez, sakın gizledi
denilmesin. Dünya gününde can olur kafes de, bu kafes onun mekanıdır, orada
beslenir büyür. Heves orada dile gelir, ya irşat olur ya inkarda kalır. Bütünlüğü
kurdu ise içinde Yunus işte o zaman Yunus olur.
Yun dediler arın dediler, gerçek sende gizli hakikati bulda öğren
dediler, diyenlere selam olsun, Taptuğum dur yoluna kurban olunsun, Bektaşım
söz diledi, Yunus’u eğitene hamd etti şükretti, Taptuğun yoluna dedim kul
olayım, canına yoldaş olayım, dergaha hizmet edeyim, hizmette bulunayım.
Açtım elimi göğe, nefes veririm aldığım yere, duamı ettim karşılık beklemeden,
her cana hediye diye verdim, ondan aldığımı yine onun vaad ettiğine verdim.
Yunus Yunus olalı, yundu arındı elhamdürüllah dedi de o an uyandı,
yunusum darlık görmedi, çünkü madde kaygusundan, taptuğun dergahında
geçti, diledi ki geçiş kolay olsun, diledi ki kendine ait varlık anda yok olsun,
Yunusum eli açtı göğe, ünnedi dost bildiklerini, Yunusun sözü can oldu
dileyene, bu sofraya geldim gerçeği sizlere izin ile alıp verdim.
Ne kaygu kaldı ne tasa, göçene etmedim yas almadım yükü omzuma.
Göçen dedim vardı ya ona, buldu ya huzuru orada, yunusum yunus olalı dedim
böyle huzur yaşamadı dünya gününde. Allahım her birinizi birde toplasın, cem
makamında oldursun, cem-ül cem hal ile yaşatsın, her kul bir camiidir bu
84
idrakte olunsun, derviş derler adıma ne dervişler geldi geçti, kalmadı ünvanları
dünyadan yana, her biri hakikat için çırpındı durdu, her biri nefsi için etrafa hal
dağıttı. Kurdu kuşu alıştadır, koyun kuzu yarıştadır, etti ise dünya gününden
hikaye, gönlü kinde değil hep barıştadır.
Yunusun dünyaya ait yoktur davası, su misali akar gönüllere dağılanı
toplar. Selam olsun dostlarım.
Topluluk ahkamı önce edeptir bunu bilelim, edebi bir tek hale
bağlamayalım, oturuşun kalkışı duruşun edeptir, halin tavrın edepdir ahlaktır.
Bunların içine neler girmiştir, onu dinle olduğun gibi davranmıyorsan önce
oluşunu söyletmeli. Önce buradan girin konuya, bir vefa örneği gösterin,
karşıdan da bunu bekleyin, bu yolda ahit, sözleşme hak için diriliştir, hak için
kurtuluştur, önce buna karar verip bu yolda söz vermeliyiz.
Zaten o aşk içe bir damlası düştü ise yazıya hacet yok aldığı ona yeter,
bazen ne yazıdan ne de sözden anlamazlar, bunu ancak anlamayanlara
söyleyelim, bu güne kadar ne ürettiğini bana gösterebilir misin, bunu soralım,
kimlere soralım çok eskiden gelenlere bunu ilave edin. Az ve öz olmalı öncelikle
her birinizin yuvasında öyle bir yazı yazdırın ki “edep ya hu” ile kapılarınız
açılsın, “edep ya hu” her birinizin evi izinlidir bu böyle bilinsin.
O izni ruh alıp geldi ise beden ona tabidir, o bedenin barındığı mekan,
o varlığa aittir, her birinizin kapısının üstünde “edep ya hu” yazılmalı. Kimse
kimseye yük olmayacak, o zevki şevki içinde yaşayan, kim olursa olsun bu geliş
gidişten yük hesabı sormayacak, ne söylüyorsa dost uyalım, her hali kalem
kalem yazalım, kırılanlara da söyleyin çok açık söyleyin, bundan kırılıyorlarsa
böyle bir kırık kalp gerekmez yuvaya, “edep ya hu” dendi kırılan kalbe yer yok
bu diyarda. Haz duymalı zevk almalı almıyorsa onun bir şey vermesine hacet
yok, almadı ki neyi versin. Haz duymuyor içi ki nasıl haz duyursun, hayırlar
olsun her hal göze gelsin dilleri söyletsin.
Nefis çalışmalarına başlayın dedik çok önceden hatırlarsanız ya, yavaş
yavaş sıraya koyun, çünkü görevlerinizi aldığınız zaman, o bilinçte olmalısınız o
bilinçte, neyi nereye nasıl verebiliyorum, o bilinçte eline aldığın bir maddenin
sende nasıl bir hal olacağına dikkat etmelisiniz.
Bazen demir elinizde mum gibi yumuşar erir gider, o hale getirir, hangi
şartlar altında bu yazıların tekerrür ettiğine bakın yaşayın bunları, hiçbir şey
alıkoyuyor mu bizi, ayırıyor mu birbirimizden, uzaklaşıyor musunuz yazılardan
hayır, burada ne var dostlarım ne var, aşk var, ilahi aşk, mademki geliniyor
boyun eğmeyi bilmeliyiz, madem ki geliniyor bu havaya girmeliyiz, madem ki
çok seviyorsunuz, zoru kolay etmeliyiz, bazen benim demem yetmez, ben
demesem bile, o hal var ya üzerimde bulunan hal, beni bana gösterir ele verir
beni, istediğim kadar hiçliğe girmişim soyunmuşum diyeyim, hiç fark etmez
halin gösterir kendini, işte o hale bürünün, o halde olun, bazen diller
konuşmasa da olur, halleriniz konuşmalı. Eyvallah, Eyvallah.
85
Selam olsun,
16.03.2012
Her cana ünledik gelin dedik, hak kelamına gelin gönülden aldı ise
coşku verildiyse ona izin elbet gelecek, olmaz durmak olmaz, almadıysa izni
türlü sebep bahanedir ona engeldir, kaçınılmaz sen ben demeden hak
dürtüsünü gönülden duymadan birde kulunda iştiyak olmadan bu sofraya
gelinmez, derlenip toplanalım kayıtta olana bu hitap bizedir deyip ona
soyunalım önceliği verdiysek Allah aşkına ondan hak desturu, hak yolu üzerine
destur alalım.
Koyun kuzu meleşir, kul kul ile halleşir, hangi makam ile hangi sıfat ile
diller çözülüverir bilen bilmeyene anlatsın ilahi makam hangi üzere kul önüne
konmuştur bu desturu alıp da bilmeyene anlatsın, zaaflar dize gelmesin her
sözü ondan bilelim, kul araya girmesin. Mutlak alınan yaşanmalı kayıtsız şartsız
o kaynağa bağlanmalı verileni hamd edip riyazata93 varmalı.
Bedeni alıştıra alıştıra halden hale geçireceğiz, ondaki nefsi sıfatları
zat sıfatlarını dönüştüreceğiz. Seslerimiz ayyuka çıkmalı mümkün olduğu kadar
insanlardan yavaş yavaş uzak olmalı bu nasıl olur deme hak için bir olmak
muradımız ise ona zaman tanımalı gayrı dile sus demeyi bilelim gönülde olanı
tartıp tartıp da dile verelim.
Düşünmeden ön yargı ile hiç kimsenin gönlünü incitmeyelim önce tart,
kur teraziyi içine sor doğru yanlış nerede içinde hiçbir kaygı duymuyor isen
vereceğin zaruridir, nasıl alır diye sakın düşünme, eğer gönülde bir kaygı
duyuluyor ise o sözden vazgeç, terket o düşünceyi, sakın ha deme.
Miyarı gönlünce yapmalısın arzdan arşa her olayı var edileni sıra ile
düşünmelisin tefekkür edecek haller yaratın köşeler bulun, onun önemli
olduğunu hiç unutmayın. Hak sohbeti kuranlar ile beraber olmak elbet zaruridir,
zorunludur. Oluşa geçirir gönülleri pak eder de oluşla barışı birleştirir. Bunların
dışındaki insanlardan mümkün olduğu kadar biraz uzakta tutalım kendimizi.
Oldurmak için elinizden gelenin en iyisini yapın, oldurmak için diyorum
Kuranla tanıştırmak için hak sohbetiyle karşılaştırmak için elinden gelenin en
iyisi yapın. Ama hala hal inkar ediyorsa ondan uzak durun bu ince ayarı sizler
yapmalısınız.
Benim hoş gönlümü hangi hal dillendirir, beni hangi can dostum
ehillendirir, hangi dostum bana beni gösterir, ondan bana öğüdü gelir işte
bunları siz yapın her olayı bizden beklemeyin vazifeler verilmiyor ise kendinizde
bir gayretin görülmediğinin neticesidir. Bunu da bilin.
Hanginiz çalıştı dersi hanginiz ruhsal ve bedensel durumları o hale
getirdi, hanginiz gün ışığına kadar oturup da Allah, Allah dedi bir açıklık olmalı
93
Riyazet : Dünya zevklerinden kaçınma ve nefsin arzularına karşı koymak.
86
uyarı anlamında bir çok nişanlar verilir onu fark edip de, ahh deyip içe dönmeli.
Ya yarış da olalım, ya varış için hazırlığa koyulalım varış elbet yarış ile olur ama
o yarışın nereye nasıl yapılacağını önceden tespit edip böylece kolları sıvayalım.
Bir araya gelip sohbet etmek değil amaç sohbet zaten yapılıyor bir
görev için ayrılan zaman boş geçmemeli neden görevlerimiz bize verilmedi diye
sorgusu bize değil önce kendinize sormalı uyarı umarım alınmıştır. Dost adına
verilen bütün sözler aynen yerine getirilmiştir, vebaldir alınırsa elbet verilir bu
sözün vebali çok büyüktür hele onun sorumluluğu, o ondan da büyüktür bu
sorumluluğu hepimiz umarım yüklendik öyle mi dostlarım?
Dostlarım, hangimiz sorumluluğu hanginiz buna hayır diyorsunuz
buna hazır mıyız herkes elini taşın altına koymalı, önce taşın altına koymalı, bu
taş elimi neler yapıyor elim hangi halden hale geçiyor, neyine dayandı neyine
dayanamadı bunları sorgulayalım yoksa görev hazır, an meselesi gelecek asla
bununla oyalanmayalım, şimdi ara veriyoruz uzun uzun üzerinde sohbet
koyulsun yapılsın, herkes gönlünde olanı bu sofraya yatırsın dost bilincine ama,
dost bilincine uyanık olmalı, ya yolun ama’ya götürür, ya seni uyanık bilince
seni ulaştırır bunu bilelim bunu dileyelim, Eyvallah dostum, Eyvallah.
Yol açıktır, yola asla engel çekilmesin, bir yudum su isteriz ilahi
makamdan geldik, bir yudum su isteriz onunla eller, yüzler, içler arınsın tam
tefekkür halinde sohbet ederiz, gönül alış verişe geçer önce bunu bilelim isteriz.
Sen her ne düşünüyorsan ayan olur dosta, sen hangi ölçüler ile söz veriyorsan
ayan olur dosta, eğer itiyorsa, eğer çekiyorsa, miyari nerden gelir bunu
öğrenelim ölçüyü ona göre kuralım Eyvallah, Eyvallah, selam olsun dostlarım
sevgi dostlarım selam olsun,
- Yine sanıyorum buradaydınız siz gelmiştiniz çok da güzel bilgiler
vermiştiniz,
Aynı şeyleri paylaşıyoruz gönülde olanı veriyoruz ,
- Bir de, bir şeylerden bahsetmiştiniz yani hediye gibi bir şeydi galiba,
ya da bir şeyin ayan olması veya açık olması biz onu bekledik biliyor musunuz?
Yaa, o hediye elinizin ucunda, sözlerse dilimizin ucunda,
- Ama olmakla, uyanık olmak gibi iki yol var demiştiniz, nedir acaba
onlar?
Ama olmak uyku hali, hiçbir şeyden nasiplenmemiş ilahi kudretten
davetiye de almamış, iştiyak yok olunca o davete de gözler amadır kulaklar
mühürlüdür işte onun için dedim uyanık olmak her dem hazır bulunmak elin ile,
gönül ile, dil ile, kulak ile hazır, Allahım hazırım vereceğin her her güzel şey için
ben o göreve hazırım, bu uyanıklıktır bilinçlenmektir, ama hala uyku da olan bir
çok gönüller var, bir çok gönüller var, onlar hep uykudadırlar hiçbir şey
anlamazlar, anlar gibi görünür, ama her şeylere kapanmıştır. Perde onlara
87
kapanmıştır isteseler de anlayamazlar o hale lütfen hiçbiriniz düşmeyin,
Allahdan niyazım budur dostlarım burada bu kişiler var demiyorum, Allaha çok
şükürler olsun herkes bu bilinçte, artık neyin nereye gideceğinin bilincine ermiş
durumdasınız.
Fevkaladelik, sakın dile gelmesin, hal o elbiseye de giymesin hep daha
iyisini daha güzelini istemek durumundasınız. Hiçbir şey olamadık deyip içten
yanış gerek, yanış gerekir dostlarım yanış. Biliyorduk, almıştık, görmüştük bu
bilgileri defalarca veriyoruz, hissedin bütün duyu organlarınıza bunu nakşedin
Eyvallah.
Hediye hazır, yeni görev hazır, ufacık söz ile kırılan varsa aramızda
hoş görün, bize bırakın,
- Çok uyarı nişanlar demiştiniz,
Bir çok uyarı alırsınız öyle kapamış olursanız kendinizi, örnek verdik
ya, ama o nişanların hiçbirinin farkına varamazsınız, sizlere öyle nişanlar öyle
uyarı şeklinde bilgiler geliyor ki, günlük yaşamınızda bile sürekli uyarılar
alıyorsunuz sürekli, ama öyle çok meşguliyetiniz var ki, bir türlü
uyanamıyorsunuz. Meşguliyetlerin örttüğü bir çok perdeler var ,dünya işim
kaygısı var, öncelikle bu, ben ne yapacağım kaygısı var, Allahım sen bilirsin
deniliyorsa da ama yine kulum kendini bunun içinde buluyor, güvensizlikler var.
- Madde, manaya hizmet için var galiba değil mi?
Eyvallah, madde, mananın önüne geçmemeli, her şeyi yerinde
kullanabiliyorsan her şeyin yerini yurdunu ayırabiliyorsan, bu dünya halinde de
böyle, kendi zahiri bedeninizde bu böyle.
Duygularınız manaya yönelik ise asla toprak ağırlıklı hislere
düşüncelere kaptırmamalısınız kendinizi, yani zahiri aleme, çünkü onlar
varlıktır, varlık nedir? Şeytanın ta kendisi bunu biliyorsunuz, bu duyguların
tahlili için defalarca verdik onları ayırt edin, gönül eğlenmek ister, şarkı
söyleyip, şarap içmek ister, bunu hanginiz istiyorsunuz, hanginiz hangi
makamdan istiyorsunuz bunları ayırt edin, O da güzel her şeyin yeri vardır, her
şeyin belli zamanı vardır, ben onu varlığımla istiyorum o varlığı çıkar at
buradan bir kenara bırak, Varlıksız gönül onu mu bunu mu ister, bir çok
kurtuluşa geçmemiz için sebepler sunuluyor önümüze kurtuluş sebeplerinizi
biliyor musunuz? Bazen onları bile fark edemiyorsunuz, ömürden bir yaprak
daha koptu deniliyor, Eyvallah gönülden geçene Eyvallah, o hal iyi haldir.
- İdrakinizi artırsın demiştiniz,
İdrak neyle artırılır, Allahım idrakimi artır tamam sende o hal oluşacak
ki, Allahda, ol kulum diyecek, kesin sen soru sormayı bilmelisin ki cevabı
aldığında ne demek dememelisin anlaşıldı mı? Ben istiyorsam bendeki var
olmuş bilgilerin gelişimini istiyorum, ben ilim ile meşgul isem o ilmimim daha
88
da açılımlara ulaşmasını isterim. Sen elini kolunu bağlayıp oturursan Allahım
ver, Allahım bana şunu ver, bana bunu ver, hemen araya varlık perdesi
girmiştir. Unutmayın bunlar aslında verilmemesi gereken bilgilerdir. Bunları
idrak etmeniz gerekir, sırasıyla verilmesi gerekir seviyelerinize göre ölçüp biçip
öyle vermemiz gerekir ama bazen yoruluyoruz bir an önce o hale kavuşmalarını
istiyoruz.
Ders verdiğimiz dostlarımız, geçiş, geçitten bahsedildi onun ne
olduğunu içlerinize bir sorun da, o geçit hangi ilahi huzurda var edilmişlere o
geçit sunulur hiç onu düşündünüz mü? O geçidin ne olduğunu hiç idrak
edebildiniz mi? Ben bu geçide layık mıyım? Allahım ben bu geçidi, bana bunun
açılımını yap, perdeliyim anlayamıyorum deyip de sürekli bunu istediniz mi?
Bunlar istendiğinde inanın verilir, şüphesiz verilir, şimdi kesiyorum bunları
değerlendirin, sohbet edin, biz buradayız.
- O geçidi biraz açabilir misiniz ?
Yaa bak, o geçidi açtık, okusaydınız öğrenseydiniz hiçbiriniz o geçidin
ne olduğunu anlamış değilsiniz, o öyle bir geçit ki, o öyle bir geçitti ki eğer
oraya kadar gelindiyse, yat kalk ağla, şükret Allaha, yat kalk yalvar, tövbe et
Allaha, şöyle dimdik durup ta o geçit nasıl bir geçit demek.
- Sırat-ı müstakim mi geçit dediğiniz?
Ya kural nedir? Önce dünyada o sırat-ı müstakimi yaşamak
zorundasınız, o geçitten önce dünya halindeyken geçebilmelisiniz. Safiyet
meratibidir, ölmeden ölünüz deniliyor ise, beden ölümü mü, nefis ölümü mü
biraz araştırın ben görüyorum evlerde neler yaptığınızı neye araştırıp niçin bir
şeyleri öğreneyim demek için gayret sarf edip sarf etmediğinizi biliyorum. Ne
olur, ne olur yalvarıyorum kurtuluşa münhasır kişi olmanızı bu derslerin ve
öğretilerin hiç değilse onun karşılığını verin diyorum.
Bak geldik, yarın belki biriniz noksan olacak bu sofrada keşke bu
bilgileri öğrenip de gitseydi, onun için her geçen gün kayıp da olduğunuzu
bilmelisiniz, her geçen anın bir daha yaşanmayacağını bilmelisiniz, kimsenin
yükü, hatası kimseye yük vermez.
Annen, baban, kardeşin bunu yapmıştır sorumlu değilsin, sen
kendinden sorumlusun. Madem ki, onun emanetini taşıyorsun o emaneti
muhafaza etmek durumundasın, o emanet olumsuz hallerle harcanıp gidiyor, ne
götüreceksiniz, yaa bu bilgilere agah94 olun, bu bilgilerin ışığında yaşıyorsanız
bir de ben hazır olayım, işte bu kadar Eyvallah.
Geldik geçiyoruz, elifi bilmeden “be” dedik, “be”nin ne olduğunu
bilmeden Allah zikri ettik, Allahdemez mi sana “be” nedir? Kuranın hangi
harfidir, hangi makam sırasını almıştır, demez mi sana, ne diyeceksin ona
94
Agah Olmak : Bilgi edinmiş olmak, bilgili, haberli olmak.
89
huzurdayız, hep huzurdayız, arada ne var onu bildiniz mi? Araya ne sütunlar
koruz, niye sütunun arkasından veya sütunsuz Allahla birebir olmayız ben
kendimden sorumluyum başkası beni ilgilendirmez, ben sadece bana yapılan
haksızlıklar için dilimi açarım başka şeye sözüm yok, ben sadece emaneti
taşıyorum o emaneti harcamadan teslim etmek için yarıştayım. La ilahe illallah
Muhammeden resullullah.
Namazın önemi çok büyük dostlarım kuran ve namaz şükürler olsun,
Allahbin kere razı olsun önce yazıyı değil dikkat edin kuranı sevdirdi, yazıyı
sevdirip herkesi toplayabilirdi, önce kuran ve kuran dedi, hadi şimdi sohbet
edin serbestsiniz.
Allah, Tanrıydı, Çalap dı, Hu du gönülden bir tek hu de, gönülden bir
tanrı de, her şey kifayet doğru mu yanlış mı gönle sor o sana verir cevabı
onunla işbirliği içine girin dostlarım. Bir anahtar size, o size neyin, nerede, ne
alıp vereceğini o size söyler, o uyarır, o içindeki rehbere sorun öyle bir rehber
var ki içinizde onun yalanla riyayla hiç işi olmaz sadece hak için konuşur, o
rehber, o rehberi muhafaza edin. Şimdi bana sorarlar canlı varlık mı? Erkek mi?
Dişi mi? O rehber onun cinsiyeti yok, aşk o aşk, selam olsun.
- Bu geçit çalışmalarımızı hep birlikte mi yapmamız gerekiyor?
Kendinize benimsetin, nefsi emmare gibi kendinizi benimsetin
verdiğiniz ahdi hatırlayın, oradan yola çıkın anlaşıldı mı? Yaşayın içi, dışı
yaşayın, içsel dışsal birliktelikle yaşayın ve geldiğiniz zaman şudur, şudur diye
söz hakkı doğsun size o öyle miydi bu böyle miydi diye oyalanırsanız biz verir
dersi geçeriz, bunu unutmayın, kapıyı kapatmasını da biliriz dostlarım, bakın
bugün belki sert cevaplar vereceğim kapıyı kapatmasını biliriz, bunlar bize
yeter dışarıda kalanlara güle güle demeyi de biliriz, ufacık şeylerle o öyle mi bu
böyle mi deyip ayrıntılarla meşgul olan kişileri değil, özü ile meşgul olan kişileri
buyur ederiz işte o kadar,
Söyle küçücük ışığım söyle, düz dursan olmaz mı, niye yerinde
duramazsın neden hep sağına soluna dönersin de neleri ararsın, neden maviden
sarıya döndü rengin, yaa sen tefekkür etmeyi hiç mi hiç anlamazsın, vazifen
tefekkür etmek değil, vazifen karanlığa aydınlık sunmaktır, dön dön dur orda,
sonra eri onda o ol, onunla birlen, insanı kamili anlatır senin halin, kah yağ olur
yağın içinde sunarsın alevini, kah su olur suyun içinde tutarsın zinde kendini,
köz olmalı seni anlayabilmek için köz, bu küçücük ışık niye yanar, cürmü kadar
yer yakar ama, bunun önemini bir bilebilseydiniz ona küçücük ışık demezdiniz
onu küçücük görmez onun yüceliğini hemen anlardınız. Sorun içinize maviden
sarıya dönüşür rengi bu küçücük alevin içinde, ne suretler gösterir ona bakan,
kah Mevlana olur, kah Yunus, kah söyler, kah döner ama o vazifesini yapar
küçücük de olsa hizmeti büyüktür bunu hep verir.
Her var edilenin ölçüsünü düşünmektense, onlarında birer manası
olduğunu bilip sadece, Allahım sen yetersin bana diyecek niyet çok önemlidir.
90
Niyetler, insanların kaderini oluşturur bu bilince sahip olun. Niyet ettim
gerçeğe, eydim başımı, el açtım o yüceye dediğinde, mutlak alacağın bir mana
vardır.
Süleyman Peygamber nasıl ki kuşlarla, bütün mahlukatla konuşurdu,
Allah, ona öyle bir ilim zuhur etti, onda zuhura aşikar olmasına sebep oldu.
Zavallının biri Musa’ya gelip, ”Ya Musa ben mahlukatlarla konuşmak istiyorum
ama onların ne dediğini hiç bilmiyorum bana öğretir misin bu sırrı?” O da
tersleyip sen önce kendi konuşmalarını dinle, onları ölç de, tart da öyle gel dedi.
O hala ısrarla ne olur Musa inandığın Allah’a benim bu isteğimi söyle duyur ona,
öyle çok istedi ki, Allahım da, Ya Musa o ilminden azıcığını ver dedi ve ona bunu
nazar etti.
Evinde horozu, kedisi, köpeği var, evin kölesi köpeğe bir ekmek attı,
horozda onu gelip kaptı. Köpek ona dedi ki, hiç sana yakışır mı, sen arpa ile
buğday ile beslenirsin, oysa o bana verildi, niye benim nasibimi önümden alıp
kaçıyorsun. Horoz şeytanca ona dedi ki, ben sana şeytanlık yapmıyorum sen
öyle anlıyorsun, Yarın bu evin öküzü ölecek, bütün mahalle, Fakiri, zengini,
bütün kedisi, köpeği ondan beslenecek, sende doya, doya yiyeceksin biraz
sabret.
Bunu duydu ya adam hemen gidiyor öküzünü satıyor, öküz o satılan
kişinin evinde ölüyor. Ertesi günü yine köpek aç, yine horoz her şeyi önünden
alıp yemek istiyor, yine horoza atıfta bulunuyor. Sen çok yalan söyledin hep
söylüyorsun hiç mi Allahtan korkmuyorsun dedi. O da dedi ki merak etme yarın
evin kölesi ölecek çoook yiyecekler pişecek bu evde, bütün herkes gelip
buradan beslenecek, sen de yersin karnını doyurursun hem de günlerce
doyurursun.
Bunu da duydu ya ev sahibi, köleyi hemen satıp hiçbir kaybı olmadan
geri dönüyor, onla da kurtardı kendini. Yine horozun dediği çıkmadı. Horoz bu
defa dedi ki, Üzülme yarın ev sahibi ölecek, oda zengin olduğu için çok geleni
gideni olur, uzun müddet yiyecekleri saklar da yersin.
Bunu duyan adamcağız deli divane oluyor doğru Musa’ya koşuyor, Ya
Musa ben konuşmalarını öğrendim, dillerini çözdüm, böyle, böyle oldu diye
anlatıyor, oysa Musa’ya her şey ayandı. Diyor ki, Sen o ilmi iyiye kullanmadın
eğer kullansaydın bu gün bu ferman sana yazılmayacaktı, oysa bu fermanı sen
hak ettin.
Ben şimdi ne yapacağım? Senin ölün bile toprağın kabulü değil, git
temizle, temizle halini, şeytan sarmış dört bir yanını, Allahın ilmini kullandın
yanlış niyet üzerine, bunlar sana hiçbir şey vermedi mi. Adam ne yapsa
kurtuluşa eremeyecek, iki gözü iki çeşme ağlayıp; Allahım, beni nasıl
affedeceksen et, eğer affım canımı vermekle mümkün olacaksa ben hazırım
Allahım.
91
Ve böyle ince birçok sınavlardan geçiriliyor, taa ki o köleyle öküzün
parasının bedeli ödeninceye kadar. Bunun için bunlar birer örnek insanoğluna,
anlatılacak o kadar çok hikaye var ki, bunlar hakikat üzere yaşanarak öğrenilen
şeyler.
Süleyman Hazretleri hiçbir mahlukata zarar vermedi ve onlara saygılı
olmaları için Allah tarafından vahiy geldi. Her şeyi bilen Allahım niyetleri de
ölçüye kor, hesabı ona göre yapar. Bazen yaptığımız kötülükler diyeceğim
Allahtarafından hemen cevabı gelmez, devreye ufak da olsa arpa tanesi kadar
bir iyilik girmiştir, bir merhamet girmiştir, ufak bir anlayış fark ediş girmiştir.
Allahbekletir bakalım uyanıp hangi yolu seçecek, böyle bir süre tanımıştır. Bu
idraklerin açılması için gerekli çalışmaların mutlaka yapılması gerekir, mutlaka.
Bir şey, bir olay karşısında kalıyorsak önce kendimizi sorgulayacağız.
Neden ben buna layık görüldüm,
Allahım neden ben bunu temizlemeye
çalışıyorum, önce bunu düşünmelisin. Ya büyük laf etmişsindir, onunla bu şekil
yüzleşiyorsundur. Ya da o senin kurtuluşundur önce bunları kurtarıp, temize
çıkarıp kendi kurtuluşunu bu yolla sağlayacaksındır. Ya da bir hata sonucu
aldığını Allahböyle ödetir.
Onun için, bırakın size düşen ne ise onu yapmaya çalışın tevekkül ile,
tevekkül ile. Hayır da, şer de Allahtan diyoruz. Elbette, ama bir de kulun şer
içinde ürettiği var, O şerleri o düşünceleri nasıl ayıklayacak, her ne kadar fiile
dökülmediyse bile, o niyette var olanların temizliği nasıl yapılacak? Nasıl
yapılacak? Onun için. Çünkü, fıtrat niyetle eşdeğerdedir şimdi anlaşıldı mı.
Niyetler çok önemli, bu yolculuk Allah’a yolculuk niyetler ile oluşur.
Niyetler fiile dönüşür ve suret kazanır. Kader oluşturur, kader. İnsanların
kafasından geçen birçok düşünceler bir ehile ayan olur. Bazen bilmeden veya
bilerek işlediğimiz öyle çok, öyle çok hatalar var ki; onların sonucunda
edineceğimiz nedir? Hata insana mahsustur, Eyvallah. Tövbe edecek hatan
olsun ama, hata hata üstüne eklenirse onun izolesi zor olur. Sormak istediğiniz
ne varsa sorun bu gün bu toplantı böyle olacak.
İşyerinde arkadaşın, başka arkadaşa yaptığı beddualar var ve
işyerinde olumsuzluklar yaşanmaya başladı, bedduanın etkisi olabilir mi?
Hayır, senin işyerinde rızık kapında adamı kesseler, böyle bir zanna
talip olsalar bile, onun zararı sana dokunmaz evlat. Ama, bela okudu, istediği
kadar okusun sınırlıdır, Allahörtüyü kor duvar örer, sen nasıl bunlara inanırsın?
Eğer bir hata var ise, o arkadaşında değil, kendinde aramalısın, hiç mi
hata yapmıyorsun oğul, ne kadar temizledin düşüncelerini evlat. İşte onlar kör
düğüm olur önünde. Bazen hastalıkla, bazen yoksullukla bedel çıkar karşına,
bu her yaratılmış için geçerlidir. Neden olmuyor deme ! Allahım bana hayır
olanı nasip et. Ama bir başkasının kendi mekanında yaptığı her ne ise, her ne
kadar kötü fiil olursa olsun, bunu sana yansıtmaz yüce Allahım. Yeter ki onda
senin payın olmasın.
92
Hepsi geçer. Hepsi bir ölçü içindedir, miyarını sadece rabbim biçer.
Dedik ya, ne hatalar vardır, bu hiç ceza da görmüyor dersin; neler yapar çok
kişinin canını yakar o kişi ama bilirsin, devreye bir tek şey girer, onun bütün
fiilini değiştirir çok ince ayardır. Bir tövbe etti mi yıllarca tövbe edenin tövbesi
ulaşmaz, ama o kötü dediğin insan bir tövbe eder ki, yer gök bir olur. Kimin ne
olacağını o takdir etmiş, O bilir. Kimsenin içi, batını bilinmez, onu bir tek gayb
alemi bilir. Allah bilir.
Evet, herkesten birde şunu istiyorum, Sakın büyük laf etmeyin, çünkü
hemen burnunuzun ucunda biter. Ben şöyle yapardım, böyle yapardım da
demeyin, hepinize söylüyorum bir kişiye ait değil. Bunları çok iyi dinleyin.
Sakın kimseyi ayıplamayın, ayıpladığınızda aynı hatayı en çok
sevdiğine yaptırtır Allah. Sen vaktiyle onu ayıplamıştın ve onun güzel
meziyetlerini bile dinlemek istemedin, çünkü sen hep kendi meziyetlerinin
dinlenmesini istiyordun. Bazılarını sıkar biliyor musunuz, başkasının özelliği
anlatılırken dinlemek istemez buda bir sınavdır. Bir gün o hale kendi de
düşebilir. Bunu bilelim, burnumuzun ucunda biter diyelim.
Her davranış, her hareketimizden sorumluyuz. Hatırlar mısınız size ne
dedim? “Ne verdin elime ne süreyim yüzüme?” Bu odur işte. Şuraya (kalbe)
hayır tohumlarını ekin, sevgi tohumlarını ekin, merhamet tohumlarını ekin.
İnsanları barıştırın, karşılaştırın, güzel şeylerle bulunun hallerde. Sana hep
geri döner sana, ne verdin elime ne süreyim yüzüne olur. Bunu, yazıda kalsın
istemiyoruz, yaşatın! Bunu yaşatın .
Küsleri barıştırın, küfür edenlere: Sen kafirsin, kafirsin demeden,
Allaha tövbe etmeyi öğretin. Siz bunlardan da sorumlusunuz.
Canlıyı cansızdan, cansız diye bir şey yok bunu da söylemiş olayım:
her şey Allahı biliyor ve zikrediyor sadece bakarlar konuşmazlar, Allahtan söz
aç bak, her hareketi onu ben biliyorum der. Bunları hissedin, bunları hissedin.
Ufacıcık, sevmediğiniz,
değiştirir. Bu işler böyledir.
iğrenç,
dedik ya bir böceğin duası evreni
Her şeyi içinde yaşat, bütün canlıyı ,yaradılmış her ne varsa, taşını
toprağını, dağını, hepsini içine at, onlarla bütünleş. Hayal bile olsa bunu yapın.
Bütün mahlukatı içine al, cem et onları, cem-ül cem denir. Her şeyi
topla, Allahım sana bunlarla dua ediyorum de, bak ne oluyor. Çok önemli bunlar
çok. Tavrınızı değiştirin, tavırlar niyetlerinizi ele verir. Değişmemiş hiçbir dost
yok mu diye sorarlar, Eyvallah, olmaz mı, her hali iştiyakta, her hali Allahiçin
hizmette, bunlar gözden kaçar mı. Biz veriyoruz ola ki alınır, verilmedi
denmesin, Eyvallah, sizleri seviyoruz hoşça kalın.
La ilahe illallah Muhammed
en resulullah.
93
Veysel’im gelir Yemen ilinden, bir azık torbası var, bir de Kuranı, kol
altında. Her canlıyla konuşur, Allah, Allah der. Her Allah deyişte dağ taş onu
zikreder.
Öyle bir halden hale geçişler yaşanacak ki, işte bu hazırlıklar için
çarşambaları ayırdık. Halden hale geçişleriniz olacak, bilinç seviyeleriniz farklı
dallarda kendini ele verecek. Kiminle sohbet ederseniz edin şu kadar içinize
korku gelmeyecek, çözülecek diliniz, çözülecek. Allah lafzı o zevk ile o şevk ile
yapan bir kuluna, Allahkonuş kulum der. O konuşur sen verirsin konuşan odur
aslında, o hale gelin, o hale gelin.
Benimsedik sizleri, topladık her birinizi demeyiz, çok zor gelirsiniz
bize, soyunduk sizleri yetiştirmeye. Allahım yüzümüzü eğdirme, bu kullarını
gördüğüne umdurma ya rabbim. Sevsinler, sevilsinler, o ilahi mecliste yüzleri
hep gülsün. Amin, amin.
Birbiriniz için dualar edin, dünyevi işleriniz için, uhrevi işleriniz için.
Böyle bir hazırlığa girin. “El ele, El hakka” dediği gibi dostumuzun, bunları
birlikte yaşayın. Kim zorda ise alın onu sinenize onun için dualar edin. Hiç zor
gelmez, Allahişinizi de kolaylar. Sen onun için şunları yapıyorsan, Allahda
senin işin için bir şeyler yapar. Bu böyledir oturmakla olmaz, enerji vermekle
olmaz, açık konuşuyoruz. Önce siz kendinize, canı gönülden yakın dostlarınıza.
Bu halka kuruluyorsa, ayrılmış olanlardır bunu unutmayın. Menzil size
hedeflenmiştir, başka bir şey demem. Yaktım ateşi içlerinize sadece
coştururum, sönmesi için beklemem. Olmadan önce gitmektir o anlaşıldı mı?
Ben sizin, için için yanıp kül olmanızı istiyorum. Kün emri ile birlikte olmanızı
istiyorum. Eyvallah.
Alemlerin rabbi Yüce Allahım, biz senin var ettikleriniziz, küçücük
gönüllerimizle bunları sebepsiz karşılıksız gönderiyoruz. Sana emanet ya
rabbim, barış olsun, sevgi olsun çocuklar korunsun Allahım.
Selam olsun,
21.03.2012
Hak selamı ile geldik, hak adına dedik izin aldık Huda’dan, nasibimiz
bu kadar dedik Elhamdülillah. Kelime-i Tevhit nedir bilir misiniz? Sadece
Kelime-i Tevhittir ama gerçek tevhit değildir. Bunu bilir miydiniz? Gerçek tevhit
nedir bilir misiniz? Tevhidin makamları ayrıdır rububiyet’den gelir, sonra bütün
makamlardan alınmış o ilim, cem-ül cem olur her zerrende yaşarsın onu,
Kelime-i Tevhid den farkı budur, o sadece kelimedeki Tevhitdir. Oysa bu
sendeki Tevhid, hak ile isim ve sıfatları ile birlenmektir, bire öylece dönmektir.
Tekvin, tekvin, bilir misin tekvin nedir? Allahın kendine ait esmasıdır,
yaratılmışların tekvine dair varlıkta oluşların sıra ile verilmesi, önce yaratılmış
tekvine dair kanun, mizan ve tekvine dair ilim irfan, istidat kabiliyet marifet
94
verilmiş. Tekvin esmasıyla bunlar var edilmiş kuluna verilenler. İlim demiş,
karşılığında neyi vermiş? Bir zeka, akıl vermiş, çalışın demiş, karşılığında neyi
vermiş, tekvine dair kudret, istidat demiş, karşılığında ne vermiş, tekvin adına
ilmi kudreti mizanı bütün var olmasındaki özellikleri tekvin esmasında kuluna
yüklemiş.
Allahın kaç tane ismi, esması vardır? Doksan dokuz, üç bin… Evet her
söylenenlere evet ama bir de yedi tane tekvin, ilim, kudret diye geçer, asıl
bunun öğrenilmesi gerekir. Her esmanın farklı işleyişleri vardır, tekvini verdik,
hepsi o ilmin, Allahın ilminin içinde bu verilenler hiçbiri onun dışında değil,
kabiliyetler marifetler, her biri birbirinden özel ve karşılığında mutlaka ilim
diyorsa kuluna, onun zekasına güç verir.
Marifetullah veriyorsa kuluna, çok marifetli kulları vardır, onlara
karşılığında ne verir, yine akla zekaya, kalbe güç kuvvet verir. Hepsi tekvin
ismine dair Levhi Mahfuzda95 Allahımın katında onun iradesinde ve onun
ilminde mevcut. O zaman dilimi dediğimiz hadise, her bir işleyiş zaman
dilimlerine bölünmüş, gün geldikçe yaşanacak olanlar belirlenmiş. İsmindedir
özelliği esmasındadır verilen her ne ise inanın kuluna hediyedir. Öyle bir
zuhurat giydirmiş ki kuluna yoktur ondan gayrısı bir başka yaratılmışa. Zamanı
ona ayarlamış, yaşanacak birçok kader planındaki oluşları kendi ilmi ile iradesi
ile sıralamış.
Allahım her bir ilmi iradeyi nefesimizi vermeden burada yaşamayı bize
nasip et, Tekvin sırrına mazhar olmamızı bize nasip et Allahım.
Yaradılmışlığımızın daha da farkına varmamızı, nelere mazhar
olduğumuzu, sadece görüntüde bir beden olmadığımızı, neleri insanoğluna var
ettiğini, bu ilmi bizlere nasip et Allahım.
Öyle bir düğüm, düğüm üstüne koyup gizlemişsin ki, onu çözmek her
kişiye nasip değil, er olmak gerekir, Rabbim erliğe soyunduk diyoruz, senin
nazarında er olmayı bizlere nasip et Allahım. Sudan veririz, sudan alırız, bir
damla suyun özelliğini tanıma imkanı nasip et Allahım.
Gayretimizi artır, artır ki ışığa çağrılmışız onun ne olduğunu bilelim.
Işığa çağırılmayanın hali ne olur diye sorgulamaktansa, önce kendi ışığımıza
kendimizi yönlendirelim. Sen bu ışığın altında ne yapıyorsun, bazen o ışıkların
bir arada olup onların tezahürleri ile karşılaşabilirsiniz, dostumuzun karşılaştığı
gibi, hiç şaşkınlık yaratmayın, o nedir biliyor musunuz? İlahi tecelli.
Çok güzel anlar yaşatır rabbim size, ne zaman olacak demeyin,
emeklemeden yürümeye geçmeyin. Kendi buluşlarınızın önce farkına varın,
hiçbir veli, hiçbir nebi, hiçbir peygamber o emir geldiğinde iştiyaka geçmedi,
Allahımın ondan istediği bütün hükümleri olacağı nelerle karşılaşacağı ve
95
Levh-i mahfuz : Zamandaki bütün anların ve evrendeki bütün varlıklara ilişkin her şeyin yazılı olduğu, İlahi ilmin
aynası, kaderin defteri, kâinatın programını da içinde barındıran ve Allahkatında bulunan, İlâhî olarak korunmuş levha.
95
tahammül gücü ölçüldü. İdraki açıldı ve ondan sonra ben hazırım dedirtti. Yine
de sordu rabbim, ağzın temizlendi mi? Temizlendi de diyebilirdi, ama öyle
teslim ki çünkü karşısında, onu çok daha iyi bilen var, doğruyu söylemek
zorunda.
Yaşanan her ne ise dünya hallerinizde iyi veya kötü, bunları sizler
bedenli halinizle değerlendiriyorsunuz, onların geçişleri için sadece seyredin,
bırakın olsun, geçişlerini de kolaylayın. O bir süreçtir, yağmur yağar bir yığın su
bırakır birazı temiz, birazı kirlidir, gününüzde vasıta geçer, çamurlu suların
içinden ve üzerinizi kirletir, ve sizin istemediğiniz şeyler zuhur eder. Şimdi
burada ne yapman gerekiyor, çamurun senden alacağını düşünürsen, seninle
temizleneceğini düşünürsen, o çamurun gelmesine şükredersin.
Dikenin toprağına gül fidanı diksen, diken mis gibi gül kokar nedendir?
Çünkü orada gül var, toprak aynı toprak ama, gül toprağın kokusunu bile
değiştirir. Olay bu kadar basit, bunları tahlil etmeniz gerekir, kızmaktansa
bırakın onların geçişleri vardır onları seyredin. Ve onlara şunu deyin, Allahım
işini kolaylasın senin. Burada size de sınav açılır, açılır mı? Elbette açılır. Sizden
alacağı dua vardır, yaaa bu yol öyle bir yol ki ne kadar kolay sanırsınız, kolaylık
zorlukla beraber işleyiştedir.
İşimiz kolay lokma yutandan değil, işimiz emeği ile teri ile her zerresi
ile çalışan insanlar iledir, yaz yaz, oku oku ne oldu sana ne buldurdu biz onu
gözleriz. Yazılar sebep, haller neticedir. Biz neticelerle ilgileniriz. Ve inanın
dostlarım sizlerin oluşları bize de yansır. Bunu unutmayın bazen bizleri zora
sokarsınız, çünkü dersi öğüdü veren rabbimin izni ile veren bizleriz, sizlerle
üzülür, sizlerle sevinir mutlu oluruz. Bunu bize çok görmeyin.
Her olumlu veya olumsuz hali yaşayın, bunda ne günah, ne mübah var,
bakın tekrar ediyorum, olumlu veya olumsuz, sana istedikleri kadar olumsuz
halden söz etseler, anlamazsın, onları işitmek bile istemezsin, ama onun halini
yaşadın ise mutlaka bilirsin, hem öğüt alırsın, hem öğüt verirsin, eleştiri tenkit
asla yok bu sofrada, sadece emek gayret ve hal etmek, sofraya yakışan
bunlardır.
Mekanlar ayrılmaz, havası farklıdır, sevgi ile açılırsa o kapı hak
dostlarına, havası değişir çirkinliği gider, izinli evler vardır ayette yazılıdır, o
izinli evlerinizin olması için sizlerde talep edin sıraya girin. Has kullarının
Allahadının Allahmuhabbetinin bolca yapıldığı evler. O evlerin nasıl bir havası
kokusu vardır bilir misiniz? Oraya yalan riya girmez, oraya abdestsiz adım
atılmaz, orada hoşça gülüp eğlenilmez, bir tek Allah zikri
yapılır.
Allahmuhabbeti edilir. İşte o hali yaşayalım, her coşku bizi Allaha ulaştırmalı.
Sev dostum sev denilir, oradan der ki birisi kolaysa sen sev, bazen
öyle zorluklarla karşılaşırsınız ki ben bunun neresini seveyim, evet orada sevin
demiyorum, hatada olduğunu bilerek sevilmez. Çok yanlış anlaşılır bu sevgi,
96
önce hatası ile yüzleştir onu, doğruyu bulmasına sen vesile ol sen, yaptığı
çirkinlik ile yüzleştir onu, düzelirse sev onu düzelmez ise reddet.
Her şeyi seveceğiz tamam, Allah’a küfredeni demi sevelim? Haşa çok
ince ayardır bunlar altının ayarı gibi, taşın ayarı gibi, onlar hassas terazilerde
tartılır, şu gönül terazisi, sadece öyle bir terazi oturtun ki orada hassasiyet,
davet sevgi ve muhabbet tartılmalı. Dost, hak dost huu, huu, huu eren verir
sözünü, demez siz bana ne verirsiniz, gelmiştir izni Huda‘dan koymaz ölçü
aldığını verir, bazen hicap perdesi oluşturur kul ile arasında, bazen serzenişte
oluşur. Bazen kalkar perde aradan, kul hangi ölçüdedir bilinmez ama perde
kalktığında her şey ayan olur ona.
Bil dostum bil, çok oku, çok oku, önce hak kitabını oku. O öyle bir
kelamdır ki, yoktur ondan ayrısı gayrısı.
Hiçbir konunun arkasında kalamaz
daima önde liderdir o. Hakikatin zuhuru vasıl olmuştur, erenlerin yoluna o ışık
tutmuştur. Gün olur açılır açıldıkça gönüller huzura kavuşur, ben ben demez
işte o zaman, geçmiştir sevdasından. Bilelim kendi hakikatimizi, hakikat bu
yolla öğrenilir, Tekvin yaradılışımızı, tekvin ismi ile yarattı rabbim, onun ile
ilgilenelim, ders olarak budur diyelim. Selam olsun dostum.
Gönülden eyleşelim, zaman bize uygun ise uzun uzun hak sohbeti
edelim, öyle güzel olur ki o sohbetin tadı, gönle indi ise onun zevkine varılmaz
uzadıkça uzar, yakalayayım dedikçe elinden kaçar. Seni nereye koşturur bilir
misin? Kendine çeker öyle bir lezzet, tat bırakır ki gönülde, seni hep koşturtur.
Aç elini yüceye, rahman ve rahim olan Allahın adı ile de oku, hak
kullarının ettiği dualar ile birle beni Allahım de, mümin kulların kuranı nasıl
anladılar ise onlar sınıfında gör beni, o hazzı bana da tattır Allahım, çok
istiyorum, sana dönük yaşıyorum, hatalarımdan dolayı yüzüm yok, sen bana
yardım et, sen beni bagışla Allahım, merhametinle şefkatinle rububiyet ismi
celilen ile sende olmamı nasip et, amin.
Sakın uzun deme yazıya, kaynak boşaltırsa almam der misin? Olması
gereken onlar birer rahmettir kuluna, sende aç hem ağzı hem gönlü, hem gözü
kulağı. Ver Allahım ver de, biri tutmazsa diğeri tutar belki de, olay budur
yargıya düşülmesin, hummalı yoldan kaçılsın, rahmet yolu seçilsin. Eyvallah.
Dostu dost ile uyandıralım gaflet uykusundan, ışığa gel çağrısını
duymasına vasıta olalım. İhlas ile sarıl Rabbin hükmüne, verdiğin ahde vefa
göster, uyulması gereken emirdir diye. Ne şan peşinde koş, ne de zan peşinde
ol. Bir tek emanet can var sende, o emaneti derle topla da ver seni yaradanın
eline.
Her olay O’nun hükmündedir. Bu gün burada Allah lafzı anılıyor ise
zikrediliyor ise, o istediği içindir, bu böyle biline. Anın, benim adımı zikredin,
bana dua edin dediği böyle geçer zuhura.
97
Meyhanede olmanız gerekiyorsa orada da olun, tekkede olmanız
gerekiyorsa orda da bulunun. Şunu bilin, oranın sizden alacağı, sizin de oradan
alacağınızı düşleyerek adım atın, yeter ki Allah’a şirk koşmayın.
Bu verilenleri ben verdim deme ey dost, ey dost, Sen sadece bir
aletsin, bunu bil, bunun için hamt et. O dilemedikçe verilmez. O dilediği için bu
hazırlık yapılmıştır.
Şimdi şunu düşünmeliyiz, hiç bunları daha önce bilmiyordum, bununla
alakalı hiçbir olay da yaşamadım diyebilirsiniz. Ahitte verdiğin misak96, günü
geldi de o çıktı meydana , şimdi anlaşıldı mı? Kimin nerede ne yapacağı, hepsi
takdir edildiği bir biçimde meydana çıkacaktır.
Hiçbir şey de yarım kalmaz bunu da unutmayın. Ömrüm yettiğince
veririm, yetmediyse Allahtamamlar deyin. Bunlar için bana ömür ver demek de
yanlış, bırakın o bilir işini, takdir buyurmuşsa, o görür başını sonunu.
EyvallahEyvallah.
Murad üzere yaşayın, Onun muradı
sevgiyle Rabbim tamamlasın, o geçit üzerinde
Eyvallah, Eyvallah.
muradınız olsun, eksiğinizi
doğru istikamette olunsun
Huzurundayız Allahım, huzurundayız birçok melekler tanıktır
muhabbete iştirak ederler, kulağına üfler üflerler de aklıma bir şey geldi
dedirtirler. Hepinize selam olsun, geceniz mübarek olsun. Sabahın seheri sefere
işaret olsun. Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah.
Üç erin biriyim, ben o birin piriyim, halka öncüsü, sevgilinin
sevgilisiyim. Üç erin biri, hak muradıdır onun adı, Gavs’ı Azam Abdulkadir
Geylani. Her biri selam iletir, halkada yeriniz için duada olur. Pirliğe soyunan
pirlik için istidadı olan mutlak ulaşır yola, yeter ki hizmetin sağlıklı olsun, hak
için halkada yerin olsun.
Her nerede zahmet varsa, oraya rahmet iner, O rahmete sahip
olabilmek istiyorsan ey dost git zahmette ol. Perişanlıktır veli’nin ölçüsü. Veli
olayım demeden önce her şeye kabul mü? Onu önce belle. Seni senden alırlar,
yaban ellere salarlar, sen gurbette o taam’ı97 tek başına yiyebilir misin? Bunu
düşünmeli, yoksa pirlik her canın muradıdır, her velinin iştiyak ile sarıldığı o
haldir.
Dost yürü, yürü dost kement attın ya menzile o çeker seni, bakma
sağa sola, bir tek ona dönmeli yüzün, kabiliyet ve istidadın istek ve arzuların
bir tek o olmalı. O çekiyorsa seni belli eder dünya halindeki kuluna. Bu çekim
nasıl oluyor bilir misin? Her şeyden elin ayağın kesildi mi, bütün yollardan gelip
geçip de bir tek yolu seçtin mi işte çekilme o an başlamıştır. Bunu çok iyi belle,
bakmakla mükellef olduğunuz bir canın, bir kedin bir köpeğin bile var ise onu
96
97
Misak : Verilen söz, anlaşma
Taam : Ahiret nimeti.
98
düşünmeden çıkma bu yollara. Ben pir olacağım derken birçok cana zeval
gelmesin.
Haydi, Ya Allah diyelim, hak muradını baş tacı edip halkada onu
gösterelim. Neyle gösterelim dersen, davranışların taç olmuştur başına.
Eyvallah dostum Eyvallah, Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah. İlle şefaat, Allahım nasip et
bu zavallı kuluna. İlle şefaati nasip eyle sırat-ı müstakim yolunda, ille şefaati
nasip et bu sofrada bulunanlara . Allah, Allah, Eyvallah eyvallah, hu dost hu, hu
dost Eyvallah.
- Bugün yapılan duanın biraz daha farklı olduğu söyleniyor doğru mu?
Evet, her geçen sofra muhabbeti bir öncesinden farklı olmalı. Günler
uymuyor ise de Allahın aslanının doğum günü dendi. Gününde değil isek bile
niyet ona yönelik, ona yönelik ise her demine Eyvallah, her demine hu Allah, her
demine Allah, Allah, Eyvallah.
Selam olsun. Başlayan 9 ay mı sormak istenmişti?
- 2012’nin aralık ayında sonlanacak olan 9 ay,
olduğu söyleniyor o mudur?
bugün başlangıcı
Bu çok önemli, denilenin önemi bizce malum bilinmeyenin önemi bizce
anlamsız. Neyi ifade ediyorsa onu deriz.
- 2012 ile ilgili olarak bugün başladığı
onu sormak istemiştik.
söylenen bazı söylentiler var
Çok önceden söyledik neyi beklersen, o suret buldurur sana. Bizce
onun hiç mi hiç önemi yok. Ben sadece bu gecenin farklı bir gece olduğunu
söylemek istedim. Arif olan anlar, burada denilenin hiç önemi yok, onu kul
demiş. Rabbimin dilediği ile meşgulüz.
Bunları düşüne düşüne oldurmak için ne gerekiyorsa yapıyor
insanoğlu. Sakın düşlemeyin hep güzel şeyleri düşleyin. Kaç 2012 geçti, kaç
2012 geldi bilir misiniz?
Kul bozulmadıkça Allah bir musibet vermez başlarına. Bir ülkede Allah
diyen ne kadar çok ise, sayıları demeyenden fazla ise o ülkeye bir zarar gelmez
bunu böyle bilin.
Her cana önce Allah demeyi öğretin aşılayın sevdirin Allahla tanıştırın,
görevleriniz bak böyle başlar. Yapın, ne anlar nasıl karşılar demeyin. Allah
deyip sırtlarını okşayın, sayı çoğaldıkça zarar görmez.
Ne gelirse Allahtan demeyi bilmelisiniz Eyvallah. Allahım bu eve huzur
nasip et, bu evdeki bütün yanlış giden işleri sen doğrula Allahım, gönüllerine
huzur, yavrularına huzur, sağlık nasip et amin.
99
Selam olsun,
23.03.2012
Selam olsun selam, hak muradı sevgi ile hoş olsun hoş, bütünden
geldik dünya yurduna, türlü çeşit halkalar oluşturduk bizlerden yana, uyandık ki
dedik elhamdürüllah, şimdi ona gideriz, kah düşer kah kalkarız, ilahi feyzin
ışığını nerede görür isek, onda olmayı dileriz.
Kuranı azimşan, her mümine şifadır cana candır, cana cananı bulduran
araçtır. Gel gör ki, her dilden okunmuş, gel gör ki, her sure suretlerde zuhur
bulmuş. Her bir var edilmiş, onlara ayetler denmiş. Onun feyzini gönüllere
sundur Allahım anlaşılmazlığı kolay kıl anlayalım Allahım. Yol kuran yoludur bizi
ona götürecek, hakikatin ta kendisidir. Ademden güne geldi birçok nesli türedi,
kah kabilden, kah abilden. Ehil olan anlar bu gelen hangi nesilden. Muaviyeler,
Emeviler kabil evlatlarıdır, müminler erenler evliyalar habil evlatlarıdır, bu
böyle bilinmeli, tevhid, tevhid üzerinde durulsun. Tevhid dört makamdan
oluşmuştur, La ayrı, İlahe ayrı, İlle ayrı, Allahayrı.
Seyri sülük yolunda olan her veli, bu hakikatin sırrına vakıf olmuştur.
Tevhidin esasına girip de onun dışında yaşayanlara ilahi huzur haram olmuştur.
Su misali gelir ilahi ilimler, sonra ulaşır gönül ölçüsüne göre tecelliler. Aç
yüreğini, Allahadına aç, aç ki dokunsun yüce rabbim ona, dokunduğunda, onu
erenler halkasına mutlak sokar ayırmıştır, yollarını bir istikamet üzerine
çizmiştir, dost, dost olmuştur.
Selam olsun, gün güzeldir, gece güzel, anılan isim ise hak nazarında o
ondan da özel, onun ilmine layık olalım, gezilerimizi ilim şehrine yapalım, bir
bütün olduk yerle gök arasında, her cüz bu ilahi mecliste derlenip toplandı,
onun ölçüsündeki bütünlüğü gerçekte kuruverdi, işte o oldu.
Her duygu her fiil her niyet, hal ve davranışlar, duyduklarımız,
gördüklerimiz, söylediklerimiz her birinin birer makamı var, anlaşıldı mı? Neyi
duyuyorsan neyi işitiyorsan ya zahiridir, ya batıni, hangi makamda isen onu
algılayabilirsin, bu zahiridir bu batınidir diyebilirsin. Bunlarla geliştirin bunlarla
hal bulup, feyze gönlü yüreği açın, konu konuyu açar konudan maksat hangi
yöndeyiz, hangi isim altında biriz, hangi yuvanın içinde o ismi zikrederiz, bunlar
ayan olur o kuluna.
Maksada uygun yaşa, ne dellen ne öfkelen, şeytan yoldaşdır sana,
sense rahmana aitsin, Onda O olmaya bak, bırak zahir işleri, dön içine işte
huzur orada, takva eri ol, ey dost takva eri, gerçek senin dibinde gözünün
önünde önce onu fark et, gerçeğin adına ne yaparsan yap, ille o gerçeğin adına
yapılmış olsun, hizmetin eylemin fiillerin.
Bak canlıya birde bak cansıza, işte gör gör hali, hangisinin yerinde
olmak isterdin? Allahım cansız olmak istemem, sana hizmet etmek isterim bu
imkanı nasip et bana dersin, dualara ölçü koymayın, sayılara asla uymayın,
100
gönül ne istiyorsa bırakın o doğrudur, onu yapın. Ne ayrıda ne gayrıdayız, huzur
iştiyak içinde bütünlükte, oluşa hazır bunu beklemekteyiz.
Sayfa sayfa oluşan haller not edilir. Aşk ile Allah aşkı ile, ya
Muhammed aşkı ile ya Ali aşkı ile, ya Hasan Hüseyin. Aşk ile ya Fatıma, yetiş
imdat et biz kullara, aciziz güçsüzüz sen analar anasısın imdat et bize deriz,
hayra vesile olsun, her hizmet Allahadına yapılıyor ise onda bereket tamam
olur.
Bunlar birer vasıtadır bilir misin ey can? Sizlere araç oluşturur, o araç
da sizleri amaca ulaştırır. Vasıtaların peşinden gidin ama doğrumu yanlış mı o
idrakte bunu belirleyin. Şimdilik hoşça kalın. Ya Allah, ya Muhammed, ya Hasan
ya Hüseyin.
Cehil98 olma ey dost, daima bir velinin gölgesinde ol, onun nefesini
nefesin bil, bir zarar gelir mi diye de hiç düşünme, biri bana kötülük eder mi
diye hiç düşünme, ölçün bulunduğun yere göredir, hak yanındaki ölçün.
Rabbim öyle gözetir öyle kollar ki o kulunu, o cehilin içine korku
verecek melekleri indirir yer yüzüne. İşte seni kollamaya alır böylece, öyle
cesaret ikliminde ol ki, bir çok badireleri atlatabilmen için, sağlam hak kulpuna
takıl. Bilenle bilmeyen bir değil elbet, görenle görmeyende bir değil, sen daima
görenin yanında gözet kolla onu, onun yanında yer al, bunlar çok önemli,
geçişler bu sayede oluşur, her geçiş bir yeni geçit daha hazırlar. Rotayı sağlam
tut, sağa sola gitmesin tek düze yol alsın, hak adına onun izni ile onun iradesi
ile, yol onun ile tamam olsun. Bak her soruya türlü cevaplar gelir, Elhamdülillah
diyelim, bu sözlerin bu birlikteliğin, bu verilen ilhamın kıymeti bilinmiyor ise,
vah vah kulum sana derim, hali nicedir kimse bilmez, yarın geçmiş olabilir,
yarından sonra da geçmiş olabilir, bir arpa boyu yol almaya bak, velinin nefesini
nefesin bil.
La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah. Eşhedüenla ilahe illallahve
eşhedüenne Muhammedin Abduhu Resuluhu(3).
Diyerek nefesimizi sana teslim etmemizi nasip et ya rabbim, iman
gücü ile sana yönelelim, iman gücü ile sende olalım Allahım, amin. Hak bir
Allahya Resul Allah.
Selam olsun,
28.03.2012
Selam olsun dostum, gününüz geceniz ilahi nur ile aydınlansın,
aydınlansın ki, o nurun içinde eriyip yok olmayı Rabbim nasip eylesin.
Kalbin önemi sizce de malumdur, insanın hayatı kalbin hayatıdır. Kalbi
daima temiz tutmalıyız, her an kapı çalınabilir, Oraya ilham misafir gelir, oraya
98
Cehil : Bilgisiz, cahil.
101
ispat misafir gelir, oraya ilahi feyz misafir gelir, daha saymakla bitmez,
gelenler öyle çok, öyle çok ki bunlara hazırlıklı olmalıyız. O sizi birçok yerlerde
uyarıyor aslında, ne kadar kulak veriyorsunuz ona. Bazen çığlık atıyor, bazen
hüzünlenip içine kapanıyor, bazen ise yaşadığı kargaşadan kurtulmak için
çevrede kargaşa yaratıyor. İnsanın hayatı kalbin hayatıdır aslında, onu ya
öldürürüz, ya diriltiriz hepsi bizim irademiz nispetinde.
Neden çığlık attı kalbimiz, diye düşünürsünüz. Kalp neyi bekler, önce
bunu bilmelisiniz. O hep, hak muhabbeti ister, ona bir türlü doymamıştır,
doyamaz. Çünkü yaradılışında bu oluş mevcuttur. Sen onun daima aksini
yaparsan o feryat eder basar çığlığı, yeter artık der, kendine gel der, kavgayı
bırak da dön bana der. Bazen hüzünlenir kapar bütün ilahi kapılarını, kimseyi
görmek istemez, canı kapar, kapıyı pencereyi kapar, dalar kendi karanlığına.
Kendince konuşur, bolca konuşur, sonuç hüsran. Oysa orayı ziyaret edenler
için o kapı hep açık olmalı, oradan gelip geçenlere değil, sadece ilahi olana
buyur demeli. Orada onlar oluşur, orada hakkın nazargahı vardır, ondan
gayrısına kapılar kapalıdır.
Dostum önce bunu anlamalıyız, önce bunu anlamalıyız. Çalışmanın bir
parçası da budur. Hep insan sürekli gölgesiyle kavga ediyorsa, her olayı olay
üzerine olay yapıp onu koskocaman edebiliyorsa, o içindeki kapıları kapamış,
hak muhabbetinden uzak tutulmuş, orada sadece gelip geçenlere buyur çağrısı
vardır. O Kalbin sahibinin eylemi işte bunlardır.
Çalışmanın bir parçası; insanları anlayabilmek için, önce sakinliğine,
konuştuklarına, eylem-fiillerine, hal hareket, edep, tavır her biri bunun içindedir
aslında, bunlara dikkat ediniz. Neyi söylüyor ise onun ta kendisidir aslında.
İnsan, kapadıysa kapıyı, sadece belli kitleye açtıysa buyur ettiyse o
kalbin içine, bu insanlara yardım çok zordur, çok zordur.
-
Bu durumda ne yapmak lazım?
Bunları okuyup, kendi hatasıyla yüzleşmesini sen sağlayamıyorsan bir
gün yüzleşmeye kendisi sebeb olacaktır. Kendi kendine doğruyu yanlışı
bulacaktır, umarım o savaş çok çetin olmasın.
-
Mutlaka bunlar yaşanıyor mu?
Hayattayken bunlar hep yaşanacak kaçış yok, bunu unutmayın. Güzel
düşüncelerin nasıl ki sana geri yansıyor, iyi eylemlerin fiillerin nasıl ki sana
geri yansıyor, bu da yüzleşmenin bir parçasıdır. Kötülerde bu şekilde
oluştuğuna göre; mutlaka iyi veya kötü düşünceler, fiiller-eylemler bir gün
insana geri dönecektir. Bu nefesi vermeden bunu yaşayacaktır, kesindir, tanrı
emridir , Allahın iradesi nizamı böyledir.
-
Peki o insan ister mi böyle olmayı?
102
İstemese bunu reddeder. Sadece kendi seçim ve isteği ile oluşturduğu
haldir bu hal. Bir başkasının tesiri mümkün değildir. Onun için Allahım yardım
etsin, sıkça uyaralım, uyandıramıyor isek; Allah’a dua edip sadece onun için
olması gerekenin kolaylığını dileyelim. Hazindir bunların sonu hazin.
-
Sadece kendisine değil çevresine de zarar veriyor.
Toplumda kargaşa varsa, şöyle bir bakın gözleyin toplumdaki
kargaşanın oluşması veya oluşmaması insanın elindedir, kalplerinde
Allahsevgisi olmayanların oluşturduğu haldir, unutmayın bunu.
Nerede
99
kargaşa varsa bu böyledir, kesin buna inanın. Mutmain olan bir kalp istiyoruz
sizlerden mutmain, Allaha inancı bol, muhabbeti sohbeti bol. Allahın tayin
ettiği istikamette yol almak istiyorsan kalbini aç dedik ya, aç ki dokunsun
dokunulan kalp senin kalbin olsun, Mutmain bir kalp, umutvar bir kalp olsun.
-
İnsanlar o bilinçte olursa kalbini açacaktır.
O bilinçte olamamış olabilir, hayıflanacak hiçbir şey yoktur. O bilince
gelebilmesi için kendi gayreti şarttır.
Eğer böyle bir toplantıdan feyz alıp da, veya bir başka toplantının hak
muhabbetinden oluşan feyzin içinde yer alıyorsan, oradan nefes alıp nefes
veriyorsan, birçok muhabbet ve sohbetlere katılıyorsan önce halini tavrını
değiştirmen lazım. Sende o hal yoksa dilin sonsuza kadar susmalı, ne zaman o
hali alt edebiliyor, onu binek edebiliyorsan o zaman açılım olur. Açılıma
kapalıdır bu kalpler.
Hazin bir son beklemeyin, yaptıklarınızı çok iyi değerlendirin. Bu gün
ne yaptım? Her gece kendinizi sınayın bolca. Bir yargıç önündeymişsin gibi
kabul etmelisin, bunu düşünün. Çal çene yapılmaya gelinmiyor. Bu hak adına
açılmış, tayin edilmiş bir topluluksa orada sadece hak muhabbeti hak zikri
evladır.
Gideyim dostuma sereyim postumu, oturayım onun üstüne dedin ise
geldiğin gibi gidersin. Hak adını duymak için ordayım, muhabbet için oradayım,
olmak istiyorum dersen, Allahım bütün imkanları sunar sana. Bir adım yanıma
bir adım, on adım koşar yardımcılarıyla unutmayın.
Allahın yedi(7) subuti
büyüklerden nakledilmiş , doğru mu?
sıfatı
birçok
kitaplarda
mevcut,
hep
Yazmanıza gerek var mı? Sayfalarda dostlara dağıtmak var mı?
Önemli değil herkes okusun ama burada niyet çok önemli. Uykusuz kalmak,
koskoca bir gece, geceler bunun için çalışıp uykusuz kalmak, uykuyu feda
etmek var ya, bu Kurbiyet’tir. Bu yola kurban olduğunun işareti, delili nişanıdır,
bunu böyle anlayın. Her Can bundan sorumludur. Okuduğun kitaptan bir alıntıyı
geçirdiysen bir kağıda bu bir hizmettir. Küçük de olsa büyük hizmetlere
99
Mutmain : İnanmış, emin olan.
103
vesiledir.
Elden
ele,
elden
ele
gezecek
unutmayın.
Küçük
deyip
umursamamazlık olmaz, büyük hadiselere vesile olacaktır. Önemi onun için çok
büyüktür, umarım anlaşıldı.
Şimdi
çalışmalarınıza
bu
yolla
başlayacaksınız,
Bismillahirahmanirrahim deyip, bu tür kişileri, bulunduğu kalıptan çıkarmanızı
isteyeceğiz. Zor mu, kolay mı olur? Onu Allah bilir.
Hala ben onu hallettim, ben onu yaparım, ben bunu yaparım dediyse,
“Allahseni inşAllahaffeder” demelisiniz.
Bazı şeyler, uyarılar sertlikle gelir. Gelmesi gerekiyorsa kimi
yumuşacık ufacık bir kuşun tüyünden üstüne düştüğünde ders alır, kimisinin
başına taş gelse hâla ders almaz. Bu defa daha sert bir şeyle başına gelir. O da
olmuyorsa Allahın birçok verecek, ol diyecek vesileleri vardır. Onun için Allahım
hiçbir yaradılmışla, yaratılanlarla, yaşanan olaylarla hafife alınıp, gülüp
geçilecek bir şey değildir. Çok dikkat edilmesi gerekir. Neye gülüyorsan aynı
şey sende zuhur eder sana gülerler. Ne ile kim için ağlıyorsan aynı şey sende
zuhur ettiğinde ağladığın kişiler de senin için göz yaşı döker bu böyledir.
Bu arada konuşun ne yapmanız gerekiyorsa konuşun, bir noktada
birleşin, Eyvallah. Bu yolda küslük olmaz. Bu yolda kırgınlık hiç olmaz. Bu yolda
söylemem, içimde kalsın demek de olmaz, dostsak eğer söylemeliyiz. Dost
değilsek eğer hep susmalıyız. Senin sakladığını senden iyi bilen var unutma. La
ilahe İllallah Muhammed en Resulullah.
Asla yalan konuşmayın. Tekrar uyarıyorum. Yalan zaten kendini
hemen belli eder. Neden belli eder? Neredendir Nişanı? Yüzünün renginden,
sesinin tonundan, renginden.
Onun için ne olur konuşanlara da engel olun. Onu dinliyorsan bile bile
yalanın bir parçası da sen olursun, izin vermeyin, imanla yalanın bir arada
olmayacağını bilmeli, bunun için de derstir sizlere bu bilmeyenlere verilmeli.
EyvallahEyvallah, Eyvallahdostum Eyvallah, her birinize selam olsun, her birinizi
Allahım rahmeti ile yıkasın, o ilahi feyz ile içlerinizi arıtsın.
Üzülme çok üzülüyorsun hiç üzülme, bir gün o bahçede öyle güzel
çiçekler açacak ki, onları sen topla denecek, çünkü ektiklerin zuhura çıkacak,
üzülme, laf bilmeyenleri de sakın dinleme, söz çok önemlidir, özden gelir, bir de
bir insanın sözleri hal ve tavrı sana tesir ediyorsa onu hep dinle, ömrünün son
nefesine kadar dinle, ama içini bir şey tırmalıyorsa, asla dinleme, seni yolundan
eder, seni imandan eder, Eyvallah, Eyvallah,
Hayat, hep riya biliyor musun dostum hep riya, tekke sözü ederler,
derviş kimliğine girerler, feryat ederler, nutuk çekerler hepsi riya, hayata
geçmeyen dilde kalan sözlerin hepsi riya, unutma içine bir dürtü gelir, dinle onu
içine bir dürtü gelir özlem ile onu dinle, işte bu çok ince bir nokta, çok ince bir
yol, kıl kadar ince, orada karar vermek durumundasın.
104
İster, Efal100 şahadet aleminden ver kararı, ister Ahadiyet101
aleminden,
onu da nasıl ayırt edebileceksin? Hangisinden vereyim
diyebileceksin, şuna sorun(kalp) o onaylar seni hep ona danışın, hep oraya
danışın, bir çok kararlar oradan çıkmalı, tefekküre dalıp hemen orada, Allahım
zorlanıyorum bana yardım et dediğin an gözlerinizi yumup, sadece Allah zikri ile
o kararı da düşünerek vermen gereken kararı ver, pişman olmazsın ona
danışırsan.
- Bu külli iradeye bağlanmak olmuyor mu?
Oluyor tabi, zaman zaman hep onun akışında yol alıyoruz bunu
biliyorsun, veya cüzi iradeyi layığı ile yaşayabilmek, bir an gelir ki kitabı açarsın
o sayfayı okurken, hemen külli iradeye bağlantı kurarsın, okurken bunları
yaşarsın ve küçücük iç içe iki renk görürsün, Arşı Ala’nın rengidir, yeşil ile mavi.
O kitabın sayfasında kendini gösterir, gayb alemi mi, efal alemi mi? Oradan
anlarsın.
Bazen kitabı okursun, okuyan sensin ama duyduğun ses senin sesin
değil. Yaa bunları yaşaman çok önemli, bunlar hep külli iradenin tezahürleridir.
Cüzi iradeyi yaşa onun böyle tezahürleri de var ama, bu tür şeyler külli irade ile
mevcut görülür. Ben hatalıyım diyebiliyorsan, ben burada günah yaptım şimdi
ödüyorum diyebiliyorsan, sen mübarek insansın. Ben iyiyim hiç hata yapmadım
diyorsan, vasıfsızsın bunu unutma.
Her hatamızı bilerek yapıyoruz, bilmeyerek yaptıklarımız kayda
geçmiyor, ama bilerek yaptıklarımız varsa bunları nasıl unutabiliriz. Hatalar
bizim, atağlar bizim, ne onu unuturuz ne onu unuturuz. İş dile vermektir onu
dile veremiyorsan, orada çekindiğin bir şey vardır gizliyorsundur. İçi dışa, dışı
içe giymelisin, tek vücut oldun mu o zaman konuşan sen olmuyorsun, Hallacı
oluyor, Yunus oluyor, tek vücut.
- İnsan böyle şeyleri niye yapar ?
Mutlaka kurtuluş içindir, halden kurtulmak içindir, onun günah
olduğunu bile bile, hata olduğunu bile bile yaptığın eylem, bir şeyden kendini
kurtarmak içindir.
- Orada şeytanın da rolü var mı?
Gayet tabii, seçimler onunla işbirliği içinde oluyor. Veya onunla dedim
ya efal, gayb. Arşı ala çok önemlidir, ışık onun rengi yeşil ile mavi ama
gördüğün yeşillerin çok dışında bir yeşil, mavide öyle iç içe ikisi bir arada.
Bizim yaptığımız, yapacağımız bu hatalar da Levhi Mahfuz da yazılı mı?
100
101
Efal alemi
: Yaşadığımız alem.
Ahadiyet Alemi : Ahiret, gayb alemi.
105
Orada sadece güzel haller yazılı, bedbaht mı, mutlu mu olacağın yazılı,
hatalar bedbahtlığa girer yani cehennem ehli üzüleceksin. Hata yapacağın
vardır, kurtuluşların da vardır, bazen öyle günahkar olursun ki, ne kadar kötü
fiil varsa sen işlemişsindir dünya halinde, ama çok ince ayardır, bazı şeyler
söylenmez yaşanır. O nurundan sana biraz fazla gelmiştir, bir şekilde o beden
elbisesi düşüp yeni bir kimlik, yeni bir vücut giyersin bu dünyada, her şey bu
dünyada, sebepler burada, neticeler orada.
Bu dünya bizler için, birçok elbiseler çıkarıp elbiseler giyeceğiz. Bir çok
hatalar yapıp, ya temizleneceğiz ya kirleneceğiz, hepsi bizler için ayarlanmış
şahadet alemi, efal alemi, dünya alemi, alem o kadar çok ki sayısız,
düşüncelerin bile alemi makamı var. Gözlerin bakıyor da seyrettiğinde ne
anlıyorsun, hangi alemden seyrediyorsun o güzeli, bu çok önemli, anladın mı
oğul.
- Anlamaya çalışıyorum, o kadar çok alem var ki, herkesin bakış açısı
farklı demek ki, nereden baktığın çok önemli.
Nereden baktığın çok önemli, bakış açısı çok önemli, biz kendi bakış
açımızı bulalım, biz hangi halde iken neyi algılayabiliyoruz, baktığımızda ne
görüyoruz, bakar gibi görürsün ama görmezsin bir şeyi. Başka boyuta geçersin
o an, senin o boş boş bakışını ancak ehil olan anlar. Birde işin bu boyutu var.
- O zaman iyi bakacaksın ki iyi göresin,
O da olmuyor, şartlama olmuyor, o günkü ruh halin neyi emrediyorsa
öyle bakıyorsun, ben iyi bakayım iyi göreyim demeyeceksin, şartlama oluyor. O
boşlukta zaten hangi durumdaysan öyle bakıyorsun o tarafa. Riyasız o var etti
diye, o küçücük çiçekte. Sen bilir misin ağaç meydana geliyor, ne çiçeği ne
meyvesi yaprakları ile bir bütün, Allahı anlatıyor bütünlüğü anlatıyor.
Peki size bir şey soracağım, tohum ağacın neresinde?
Hepsi çekirdekte değil mi? Herkes kökünde arar o çiçeğin göbeğinde
köke hizmettedir, kök olmak için dünya yurduna esfeline safiline atılacaktır. O
çekirdek toprağın altında ezilecek yok olacak, ama yokluktan varlık zuhura
gelecek. Bir filiz meydana çıkacak, o çürüyüp toprağa karışacak.
İnsan bedenini düşünün, o ölüyor yok olmuyor, atılan bir tohum olarak
düşünün o beden bir tohum, öyle düşünürsen o da yok oluyor toprağa karışıyor,
ne cismani ne fiziksel hali hepsi yok oluyor ama ondan neler çıkıyor bir bilsen.
Hiçbir şey boşa gitmiyor her var edilen, aslına rücu ederek dönüşümü sağlıyor.
Anladın mı? Bir dönüş ahengi içindeyiz. Bir dönüş hep dönmedeyiz. Nereden
nereye dönüyoruz? Aslımıza dönüyoruz, aslımıza(Allahdan geldik Allah’a
dönüyoruz) EyvAllah olay bu.
Şimdi insanlara yaklaşımınız nasıl olacak? Onu değerlendirin onu
konuşun şu arada.
106
Nasıl yaklaşmamız gerekiyor ?
Onlara zaten yaklaşıyorsunuz, böyle bir kişi ile karşı karşıya geldiniz
diyelim, böyle agresif, birde melek gibi insanlar vardır, onların hali çok kolay
olur, bu tip insanlarla hiç bir samimiyetin yoksa, sen sadece kulak misafiri
oldun da olaya vakıf oldun, onlara sadece içine dönüp dua etmek, veya bir
tebessüm edip onun sana yaklaşımını sağlamak, bunun bir çok yolları var, bunu
sizler bilirsiniz, onlar tanıdık kişiler ise onların elini tutup onlara aldığın bütün
bilgileri vermek durumundasınız, yaptığı yanlışı hatırlatmak zorundasınız, bir de
doğruları. Aslında sen, özünde sen çok mükemmel insansın, bu sadece bir
kılıftan ibaret, niye bu kılıfı yük edip taşıyorsun, deyip özünde önce
mükemmelliğini anlatın.
Sen çok günahkarsın, sen hiçbir işe yaramazsın, kötü adam imajını
yerleştirdiğinde, o insan, senden defalarca kaçar. Onun için kuran da
peygamberimize, onlara yumuşak davran öyle davette bulun diyor. Neden? Eğer
sen onlara sert davranırsan onlar etrafından kaçarlar, bu yaklaşım çok yerinde
bir yaklaşımdır, bu yolla yaklaşacaksınız. Sadece yumuşacık gözlerine bakarak
gülümseyerek, tebessüm ederek sırtını okşayarak. Aslında sen çok mükemmel
bir insansın( tanıdığın kişi ise) bunu söyleyeceksin. Bu şekil yaklaşabilirsiniz, ve
mümkün olduğu kadar onun o yaptığı halin yanlış olduğu inancını kendine
geçirin, ben ne yapıyorum dedirtin, o bir zaman sonra oluşacaktır.
Hepiniz herkes için bu geçerli, tabii zorla da olmuyor. Olmuyor ise, onu
bırakmak gereklidir. Kargaşaları takip edin, mutlaka o içindeki kargaşanın
yansımasıdır çevreye, anladınız mı?
- Bunu zorla değil anlatarak neden diye soru sormasını sağlayarak ve
güzel bir karşılık vererek anlatmalıyız,
Aynen öyle, ben her şeyi biliyorum, bak sen hiçbir şey bilmiyorsun,
sana gel biraz bir şeyler öğreteyim, bundan kaçının. Ben biliyorum sözcüğünü
unutun, onun sıradanlığını sende ona yansıt, bende o hale girdim imajını
yerleştir.
- Burada konuştuklarımızı ve bunları, bunları öğreniyoruz tarzında
konuşuyoruz ama hiç kimsenin ilgisini çekmiyor.
Gün gelecek izin gelmemiş ise, izin gelir ise onlar mutlaka sana
dönecek, yeri mekanı zamanı unutmayın,
- Tohum atmak oluyor değil mi?
Sen pozitif tohumlarını at da ister gül çıksın, ister kaktüs. Burada
senin niyetin geçerli, ne çıktığı değil. Ondan sorumlu değilsiniz,
Allahım hidayetimi arttır benim bugün öğrendiklerimi oda öğrensin
diye dua edin, hep güzel düşünün, olursa olur, yine de Allah bilir, Olursa olur.
107
Selamlıyorum sizleri, hak dostlarından hak dostlarına selam olsun.
Ünledim gelsene,diz çöküp te yere secde etsene. Zandan102 uzak bedenden uzak
kalıpta hak divanına yüzünü sürsene. Sen sende oldukta, ben bende oldukta,
biz ne doğru yolu ne de Kur-an’ı bilemeyiz. Zevk-i sefadan geçmeden dünya
dirliğinde öze asla dönemeyiz.
Bilerek geldik bu dünyaya, bilmeden gitmeyi asla istemeyiz. Madem
istemeyiz, eğilmeliyiz yüz sürmeliyiz secdeye. Madem istemeyiz Kuran’a yakın
gelmeliyiz. Yakın meratibinde103 olup Hakka el açıp onda olmalıyız.
Dost adına gelirler, dosttan dosta selam verirler. Aldık verileni, bizden
de verilir. Duyduk serzenişi mutmain104 oldu gönlüm, dilim, gözüm, kulağım.
Sen hale eriştir Allahım dedik duana durduk.
Bir halde kalmayı nasip et bizlere,
Yol izni verdin, çıktık yoluna, ilahi emrin ile o yolda düzgün gitmeyi
nasip et Allahım,
Yolumuzdaki taşları besmele ile kaldırmayı nasip et Allahım,
Her olayda, hatayı önce kendimizde sonra bir başkasında aramayı
nasip et bize Allahım,
Doğru fiil işlememizi, doğru halde bulunmamızı nasip et bize Allahım,
Güzeli görüp de, çirkin deyip ayırmadan önce, çirkinin güzelliğinden
bahsedip, güzeli her kişi, çirkini er kişi sever deyip, göğsümüze basmayı nasip
et Allahım,
Halden hale geçişleri kolay bilmemizi, yarası olanın yarasını
sarmamızı, söz haktan geliyor ise, hak sözünü cümle ile paylaşmamızı nasip et
bize Allahım, Her halde Eyvallah, demde ya Allah, her anda ilahi isim ve
sıfatlarınla dilimizi tesbih etmeye alıştır ya Rabbim,
Amin dedik, her güzel şeyi ille ver Allahım. Demeyiz, nasip ise o zaten
gelir bize, yeter ki dilemiş olasın, yeter ki bizlere el açtırıp onu tekrar
dilemelisin. Biz bunu bilmekteyiz. Daha da ötesine geçmek isteriz. İşimizi
kolayla Allahım,
Kalpte bir hastalık var ise, o kalbi temizlemek sahibine zor gelir ise,
kanalda bir tıkanıklık vardır. Onu bilmeliyiz. O tıkanıklığın açılması mümkün
değil mi? diye sorarsanız? Elbette mümkün. Ne ile açılır? Elbette, hak zikri ile,
hak zikri deyip geçmeyin. Kalbi siler süpürür, temizler, oradaki olumsuz halleri
bertaraf eder. Bir tek Allah bana yeter der, onun idrakinde kalmayı kendine mal
102
Zan
: Her şeyde bir art niyet aramak, yanlış düşünüp yanlış yorumlamak.
Meratip : Mertebe kelimesinin çoğuludur. Mertebeler, basamaklar, dereceler anlamındadır.
104
Mutmain : İnanmış, doyuma ulaşmış, tatmin olmuş.
103
108
eder. Dostum söyleşelim. Dilediniz bu halden uzak tutmayalım. Buyurun sorun
söyleyelim.
- Kalbe ispatın misafir gelmesi ne demek ?
Kalbin ispatı; kalpte bulunan, verilen bütün bilgilerin doğruluğunu
önce hak, sonra da kul ispat edecek doğruluğuna inanacak. Nasıl inanacak
dersen, bir çok araştırma yapman gerekir, doğruluğunu sen onaylıyorsun ama,
kalbin tasdik etmesi gerekir. Her olayda, her verdiğin kararda, her güzel işte
kalbin tasdiki şarttır. İspatı şarttır. İspat neden gösterilir?S en o ispatı istersen,
kalp tasdik eder onaylar. Sen ispatı istemezsen, onda gafil olursan, Hak onu
ispat eder. Anlaşıldı mı?
- İspat, kalpte hiç şüphenin olmaması mıdır ?
Eyvallah, Eyvallah. Kırıntılar da olur. Onların da olmaması mümkün
değil. Her yere o sıkıntı girer, her yere.
Onu nasıl fark edeceğiz ?
- Onu fark edebilmeniz, doğru sözün, yanlış sözün, iki farklı şeyin ayırt
edilebilmesi için kalbin ispatı ve tasdiki gerekir onu sizler bulacaksınız.
- Belki zamanla oturacak.
Tabi ki zamanla oturacak. Dost size bir şey anlattı, ’’İçimde bir sıkıntı
olduğunda kalbime soruyorum; ben bugün ne yaptım?’’ diye. Böyle, böyle
çalışın bunlar size ayan olur. Siz yeter ki istemeyi bilin ilahi kudretten.
Sen kulundan değil, önce Allahtan bekle her şeyi. Onaylamayı, onay
almayı. Her güzel şeyi Rabbinden iste. O sana zaten vermiştir, o bilgilerin her
biri sende mevcuttur. Sende nedir eksik olan bir düşün, o bilgilerin üzerini aç,
sadece elinin tersiyle itmek ve elinin yüzüyle o perdeyi açmaktır. Kimi itiyorsun
tersiyle? uygun olmayan şeyi, o bilgilerin mevcudiyetine inanıp içiyle de perdeyi
açıyorsun.
- Burada mutmain, Allah’a teslimiyette olmayı, ona tam bir teslimiyet
halinde olmak gerekir. O da tamamen kalpte olan bir şey.
Eyvallah, ama baştan bunu istemek çok yanlış olur. Hiçbir Hak dostu,
hiçbir yaradılmış insanoğlu bunu çok kolay elde edemeyebilir.
- Tabi bir çok çalışmalardan sonra olabilir.
Eyvallah. Bu neye benzer biliyor musun? Ehliyetsiz kişinin araba
sürmesine. Mutlaka ön bilgi olması gerekir. Kalbi kuvvetlendirin, kalbi
dinlendirin. Kalbi öldürmeyin ,onu güldürün, kalbi huşu içinde edin. Kalbin huşu
nerede olur? Namazda, Kuran’da, hak muhabbetinde. Coşar ama huşu içinde
coşar, avazı çıktığı kadar bağırır, çığlık atar. Huşudan mı yoksa ondan mı? onu
109
ayırt etmek size ayandır .Evet buyurun efendim. Sormak istediğiniz bir çok şey
var ama ne yazık ki utanıyorsunuz.
- Ben sayılarla ilgili sormak istiyorum. Sayılar yok demiştiniz, ama
geçenlerde evlerinizde 760 besmele okuyun denildi.
Evet rastgele çekilmemesi lazım. Çerçeveye konmaması lazım. 760
besmele, ders celse içinde mi celse dışında mı önce bunu düşünmelisiniz. Celse
derste mi, dersin dışında mı verildi? Emin misiniz, derste verildiğine ? O
mutlaka bizden gelmemiştir. Eğer yazıda verilirse ders niteliğindedir. Sayıların
çok önemi var .Dergahlarda müritlere belli sayılarda dualar verilir. Onun
üzerine geçemez çünkü, yanar veya ruhen onu kaldıramaz. Bu rakamlar bunlara
Eyvallah. Onun dışına çıkılamaz. Ben onun için teyit etmenizi istiyorum yazıysa
yazıda onun önemi çok büyüktür hafife alınamaz. Bugüne kadar niye bunu
söylemediniz ?
- Ders olarak değil de bilgi olarak verilmişti diye hatırlıyorum.
Ben emin olmak istiyorum. Hangi celsede, celsenin içinde mi, arada mı
bu ne için verilmiştir. Mutlaka verilmiştir. Çerçeveye almayın diyoruz, şunun
için çerçeveye almayın, sen 780 çek, 790 çek ,900 çek, tabi ki zaten yaptığınız
bu, kendinizi sınırlamayın ama 900 çekersem böyle olur, 750 çekersem böyle
olur, şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş, bunlara fikir yürütmeniz hoş değil. Bir de
çerçeveye almayın derken, bir yerde sıkılırsınız, diliniz dolaşır ne dediğinizi bile
anlamazsınız bu hallerden kaçının. Az olsun, dilin doğru söylesin. Bunun önemi
çoktur. 40 tane, 50 tane vereceğine mürşidi kalkar 500 tane verir. Onu
kaldıramaz, onun için siz zaten sayısız çekiyorsunuz bir çok zikirleri bunlara
yasak yok, engel yok içiniz onu emrediyor. Bunu yapmakta hiçbir beis yok. Ama
sayıların önemi derken, sayıyı almayın değil çerçeveye koymayın, sınırlamayın
anlamındadır. Yazıdan mı, yazının dışından mı bunu öğrenmek istiyoruz.
- Sayılar çok önemli demek ki,
Çok önemli. Kuran, ayet, sıfat, ilim, kudret hepsi bir sayısal denge
üzerinde kurulmuştur bu nedenle çok önemli.
- Ebced ilmi var, bununla ilgili olarak bize bir yol gösterir mi ?
Şimdi, ebced hesabını çok istiyorsunuz. Fakat ebced hesabından sonra
neler yapmak istediğiniz, amacınız nedir? Önce bunu belirleyin, ondan sonra
isteyin. Ebced hesabıyla neye ulaşmak istiyorsunuz? Bugün günümüzde bu
ilimle uğraşan bir çok kişiler var. Bunun dediği onu tutmuyor, onun dediği bunu
tutmuyor. Böyle bir ilme sahip olmayı elbette istemezsiniz. Peygamberimizin
doğumu, yaşı, tarihi hepsi herkesçe bilinen durum, bunun dışında farklı bir
rakam söylenirse o pek inandırıcı olmaz adına ebced hesabı derler, o da bize
uymaz, ama ille de istiyorsanız mümkün.
- Hurufat ilmiyle ebced hesabı aynı mıdır?
110
Farklıdır evlat.
- Bir zamanlar hurufat ilmiyle ilgili bazı bilgiler verileceği söylenmişti.
Bizim için o daha mı faydalı olacaktı ?
Hurufat ilmi ayrı, ebced hesabı ayrı. Allah’ın isim ve sıfatlarıyla oluşan
aranıp bulunan bir çok olaylar vardır. Tesbiti ayandır. Ama bunlarla uğraşmak
seni evinden, yurdundan, çoluğundan, çocuğundan eder. Anladın mı? Kafada
hep o vardır. Gönülde hep o vardır, şunu öğreneyim, bunu öğreneyim. Yavaş
yavaş giderseniz, önce Kuran’ı okuyup, hatmederseniz bu bizce daha sağlıklıdır.
- Kuran’ı okurken bir çok ayette çift gelir ve aynı anlamlar bir kaç
yerde geçer ve Kuranda da biz size bunları tekrar tekrar veriyoruz, anlamanız
için der. Biz ilk okuduğumuzda zaten anlayamamışız gibi geliyor.
Ey, beyaz elbisesine bürünmüş ya Muhammed. O iki surede de geçer.
Gecenin bir vaktinde kalk namaz kıl, öyle mi ?
- Evet.
İki ayrı surede geçer. Niye iki ayrı surede konmuş?
- Tekrar etmemiz için mi? Zikir gibi bir şey mi?
Bunlar o kadar ince ayardır ki, o kadar ince ayardır ki, gönül o ayara
girdi mi, bunların neden böyle verilmiş olduğuna siz şahit olursunuz. Mesela
dost kulağın ilmiyle bir şey ifade etmek istedi.
- İki anlamı olduğunu,
Ya, evet onun da iki anlamı olduğunu bilin. Biri batıni, biri zahiri. Biri
Medine’de inmiştir. Fatiha da öyledir. Bunlar muhkem105 ayetlerdir. Öyle ayetler
vardır ki, bir çok açılımlara vesile olur. Ne açılımı dersen, elbette gönül açılımı.
O açıldı mı zaten yolun açılmış demektir. Gönlün açılması, ilmen, fikren, zikren,
vücudunda her aza ona açıktır.
İlahi bilgiler gelir gider, gelir gider. Öyle ayetler vardır ki bunlara
dikkat eder. Anahtardır. Bunu söylemem yersiz, izin yok. Bunları siz
bulacaksınız, gönül evet diyecek. İşte bu, Anlaşıldı mı? Çok okuyun Kuran’ı çok
okuyun. Evet sorun. Soru istiyoruz.
- Kalbimizin çığlık atması ve bizim onu duymamamız nasıl bir şey ?
Siz duyuyorsunuz. Bak ne güzel dedin. Onu siz duyuyorsunuz. O size
kendini nasıl belli ediyor. İç huzursuzluğu, o gün sadece öfkelenmek, vara yoğa
öfkelenmek, huzursuzluk, ibadet etmeme, namaz kılmak istememe, şunlar
105
Muhkem : Her hangi bir yoruma gerek olmayan ayetler.
111
bunlar, kalbin çığlıklarıdır. Bunlar olduğunda çığlık atar kalp. Bir türlü
sakinleşmez. Bana dön der, ben de ol der. Dön içine de gör bak neler var der.
Kalbin isyanı, o size defalarca seslenir, defalarca seslenir, farkında bile
olmazsınız.
- Vücud, öbür taraftan çekiyordur bizi.
Tabi ki, farkında bile olmazsınız. Bir çok kişi verebilirim bu konuyla
ilgili. İki tek atayım bastırayım der ,unutayım der. Her çirkin fiilde kalp
isyandadır, çığlık atar, feryad eder, hüzünlere boğulur, üzülür. Farklı, farklı
kavramlardır bunlar.
Kulak verirsen kalbin sesini dinlersen her şey kuluna ayandır, hiçbir
şey gizli değildir. Gizlilik bizim eserimizdir. Böyle diyeceksiniz. Ayan ise Rabbin
eseridir. O perdeleri bizler çekiyoruz demelisin. Anlaşıldı mı? O da varlığının
tezahürüdür. Olay bu.
- O zaman herkes her şeyi bilerek veya bilmeyerek yapmıyor.
Evet, o çok sesleniyor ama kapalıysa kulakları duymuyor. İç ses çok
önemli. Seni uyarır tehlikelerden uyarır, kulak ver ona.
- Kulak vermezsek, bir olayla canımız yanıyor sonra değil mi ?
Kulak ver, seni bir çok kötülüklerden alıkor. Uzak tutar, korur sizleri.
Gitme der. Gideyim mi, gitmeyeyim mi diye sorduğunda da, o işte hayır varsa
kalbini bir huzur kaplar. “Hayırsa”, “gitmeyse”, telaşlara kapılırsın. Farkında
olmadan ne yaptığını bilemezsin. Olay budur.
Açık gelir sözümüz, bilene ayan, bilmeyene kapalıdır. Her varlığın bir
eseri vardır. O eseri kime, neye ,nasıl bıraktığı da çok önemlidir. Her biriniz bir
eser bırakıp gideceksiniz bu alemden. Tıpkı bizlerin bıraktığı gibi. Önemli olan
nedir bilir misin evlat, o eserin ne şekilde kullanılıp, ne şekilde hak yolu üzerine
konulacağı bu çok önemlidir. Büyükleriniz sizlere de bir çok eser bıraktı. Hangi
eserin ucundan tutup şöyle bir yücelere atabildiniz. Varsa bu çok güzel bir şey,
ne mutlu size derim. Yoksa eser yaratmak için bak bir çok olaylar zuhurda.
Çocuklarınıza, yakınlarınıza bırakacağınız bir eser olmalı. Bildiklerinizi gizleyip
saklamanıza hiç gerek yok. Kötü bir iş yapmadığınız apaşikar. Bundan dolayı da
yakınlarınız size dirsek çevirecekse bırakın çevirsinler. Böyle yakınlık olmasın
daha iyi. Bak bunlarda ince, düşünülmesi gereken şeyler. Kim ne derse desin,
ister aklını yitireceksin, ister hu, hulara mı karıştın? Keşke, hu, hulara
karışabilsek. Hu deryasında eriyip te yok oluversek.
Kim ne derse desin, hak yolu Kuran yolu. Bunun üzerine laf edene
Allahselamet versin, hüsrandır sonu, hüsrandır. O öyle zorluklarla karşılaşır ki,
sen demeden o kurtar beni der. İşte o kadar. Dili bu tür laflardan uzak tutmalı.
Bu tür halleri dile var etmemeli.
112
Allahizin verdiği kişileri bir araya toplar. İsim vermediklerini değil. Siz
dualarınızla onlara yardımcı olabilirsiniz. O da okudunuz ya ilahi levhada
mevcut ise olur. Mevcut değilse sen neyi değiştirirsin ki. Günü geldi verilir,
önceden veliydi, şimdi ne oldu da bu hale geldi dedirtir.
Ne haline güven, ne yarınına güven, ne yakınına güven, ne maddi
alemine güven. Her şey gelip geçici böyle bil. Yüzleşirsin, yok olursun. Sen de
ne kalır, bir tek sahip olduğun varlık elbisen. Gel çağrısını duyduğunda onu da
burada bırakıp gidersin. Olay bu, sadece seni terk etmeyen, nedir? Amelin.
Takva sahipleri bunu çok iyi bilir. İşte o elbiselerden giyinin. Takva
elbisesi giyinin. Sürekli okuyun. Hak ilmini geliştirin bu sayede aklınızı diri
tutarsınız. Sürekli okuyun, hal edinin, bilgi dağarcığınıza bilgiler eklensin.
Eyvallah. Geceniz hayırlı Yarınlarınız umutlu olsun. Şerler beri kalsın, hayırlar
bize dönsün.
- Bir dua yaptırır mısınız?
Allahım omuzlarımızdan ötede duman kalmasın,
Allahım dedik, ya Muhammed dedik ya Ali, ya Hasan, Hüseyin dedik,
dedik te boynumuzu yere eğdik, yolumuz diyen kul olduk, duasız kalma diyen
nidayı duyduk sen duyanlardan eğle Allahım,
Sen görenlerden, bilenlerden eğle Allahım,
Yarınlarımızı adın gibi hayırlı, mübarek kıl Allahım,
Çocuklarımıza hidayet nuru nasip et Allahım,
Yakınlarımızı hidayet nurunla şereflendir Allahım,
Allahım biz istiyoruz, inşAllahsenin istediğini istememizi nasip et,
Allahım yine de sen bilirsin, her şeyimizi sana emanet ettik, koruyup
kollayan sensin, dara düşmeden önce haberini veren yine sensin, uyanık
olmamızı, bu olaylar karşısında daim diri olmamızı nasip et Allahım, Amin. Lâ
ilâhe illallah Muhammed en Resûlullah, Suphansın sana inandık, iman ettik
Allahım, sen koru bizleri. Ünvanım ile değil,kırbam ile geleyim, kırbam ile.
Kırba nedir? Kırba, içinde su taşınan su kabı. Kırbam ile geleyim.
Lütfunla lütuflanayım. Hak kapısı diye gönül kapılarını çalayım. Bir tek nefesini
yine senin izin verdiğin kişilerden alayım. Amin.
İlmimizi arttır Allahım, sana ulaşmayı bu dünyada nasip et bize
Allahım. Sana koşarak gelmeyi nasip et Allahım. O aşkı içimize sundur Allahım.
Ne olur sende olmayı nasip et Allahım. Sadece seninle nefes alıp, seninle nefes
vermeyi bize nasip et Allahım, Amin.
113
Büyük Allahım kudret sahibi Allahım hamd olsun. Göçenlerimize bir
Fatiha okuyalım, Amin.
Barış nasip et. Ülkemizi her türlü felaketlerden koru Allahım, Allah
diyen bol olsun. Eşhedu En La İlâhe İllâllah ve Eşhedu Enne Muhammed en
Abduhu ve Resuluhu(3 kez). Diyerek nefesimizi sana iade etmeyi nasip et Ya
Rabbi Ya Resullullah. Tüm erenlere, Ehl-i beyte selam olsun, Ahmet Hüsamettin
hazretlerine. Selam olsun.
Selam olsun,
30.03.2012
Bismillahirrahmanirrahim, Allahadıyla gelinir bu sofraya, birler halkayı
hak adına, her şey ayandır. Mizan, ölçü içinde her kulunda karardır. Seversen
sevilensindir. Her olayda önce ona dönüp sonra cümle ile hizmettesin derim.
İlahi ses ile ses verir. İlahi nazar, gönlü ile ölçüyü hak eden anda nazarı alır.
Bir makam üzere konuşulan, bir makam üzeredir. Bu öğretilerin gelişi bu
düzenin içinde yazılmış derlenip toplanmış. Rabbim dilerse günler geceler biter
sözler bitmez. Nasıl irade ettiyse yürüyüş o sayededir.
Gel dost gel, hak kelamı edelim. Gönüller coştu hep o feyizle aşk
şarabı içelim. Sen ben yok, hepimiz onda biriz. O birlik adına burada ilahi emir
üzere ahde vefa gösteririz. Yürü yolun Tevhit’ dir. Tevhidin ta kendisidir. İlahi
vahdetin oldurmasıyladır. Sen o Tevhidi önce kendi içinde kur, öyle kur ki, inan
o gözler hiç yanlış görmez, o kulaklar hiç yanlış bir şey işitmez, o dil, o dudaklar
sadece Tevhidin zikridir. Çünkü onda bir olmuştur. Bir cana dokun, bir tene
dokun, aslında o senin tenindir, senin canındır. Sen de git başkasına dokun, sık
elini, kolunu o kol senin kolundur, işte Tevhid’dir.
Hepiniz birsiniz aslında şeklen ve zikren birsiniz. Bu böyle bilinmelidir.
Hayata dönüp baktığında her biriniz o hayatı hikaye edecek bir çok malzeme
toplamışsınızdır. Bazen düşlersiniz kalemimi alsam yazıp, yazıp da bir kapta mı
toplasam. Nerde neyi toplarsan topla, neyi yaşarsan yaşa uygun olan sadece
onun ol dediğini yaşarsan, ahde vefa gösterip orada şaşmaz kalırsın.
Sözleşmede yaşadığın her neyse mevcut olmuş şikayetin kime, ne diye
sen bunları biliyordun. Melekler tanıktı buna, Rabbin tanıktı buna, önce onun
tanıklığı önemli. Burada döndün hakikatin tam tersine, sen bir hakikatsin, sen
onun manasısın. Varlığın hakikatin meyvesi, o meyve bir gün düşecek karışacak
toprağa, kaybolur mu? Asla. Yine oradan kendini gösterecek, türlü elem, keder,
zahmet çekecek belki ama sesi hiç çıkmayacak. Tam teslimiyettir bu. Boyu
hakka uzayacak, Elhamdülillah diyecek.
Yüce Allahım bu meclis senin adına kuruldu. Bu mecliste var olanlar
hakikatin öğretisine boyun eğdi. Sen bunları bir potada toplamamızı nasip eyle.
Bu ilahi bilgileri her zerremize kaydetmemizi nasip eyle. Yaradılış keyfiyetimizi
buradan göçünceye kadar o keyfiyetin farkına varmamızı nasip eyle Allahım.
Biz hiçiz, biz varlığız. Bizi var edenin kendinden ayrı değiliz, bilerek
var etti. Şimdi neden hiçliğimizi ister. Hiç geldin hiç gideceksin. Bunda tuhaf,
abes bir şey yok. Elbiseler farklı farklı. Her makamın, her mertebenin öyle çok,
öyle renkli elbiseleri var ki, her biri insanoğluna hazırlanmış. Her tekamülde
114
belki bir beden düşecek, yeni mintan giyecek varlık böylece hiçliğe dönecek. La
ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Selam, selam dedikte girdik ikinci kez yuvaya. Ne kadar haz alıyorsak
o haz ile veririz öğretiyi sonuna kadar. Ne bilgeyiz, ne veli, ne nebi. Sadece,
sadece öğreti için aldık görevi, kayıtsız şartsız veririz, hiçbir bedel karşılığı
görmeden, beklemeden infak106 ederiz.
Dostum, önce dostluk kurulur vücut ile, sonra dostluk kuruldu mu
dönersin içine, geçersin vücuttan da öteye. Onu tanırsın, onu bilirsin. Diyelim ki
onu da öğrendin, geçersin sonra onunda ötesine. Zahirden batına, batından ise
hakka, yani zata.
Sorun diyelim karşılıklı hem hal edelim, madem hoşa gider bu hal,
bizde sizi hoşnut edelim, öyle sorular sorun ki bilmediğinizi öğretelim, günlük
işinizi zaten sizler biliyorsunuz, bizden mecal beklemeyin haydi sorun.
- Ayanı sabite,
Dost anlattı, kaderi mutlak’ın içinde, ilahi ilmin sırrında, o öyle bir sır
ki, ledun ilmine ait, o kuluna ayan olmaz, o sadece yüceden kuluna gelen
emanettir. Kutsal hediye de, emanet de, yaa nasıl nelere yüklendiğinizi bir
düşünün, bir düşünün. Sizdeki mevcudiyetin sebeplerini düşünün, rabbim neler
yüklemiş, her verdiği nimete ne kadar şükretsek az değil mi? Her olaya vakıf
her şeyi bilen geleceği gören sadece vücut bedeninden ibaret olmadığımızı bilin.
Bir derin dönersek bilgiye, o dönüş bizi götürür çok çok ileriye. O
zaman her şey sana perde arkası değil, perde önü olur konuşursun karşı
karşıya. Bu, bu kadarla yetsin, evet bekliyorum sorun bakalım sorularla
yerlerinizi belirleyeceğiz.
- Bazen gönlümüz bir şeyi duyduğu zaman kalbimiz yerinden çıkacak
gibi oluyor, bazen de taş gibi oluyor bu neden ?
Gönül nedir, kalp nedir önce onu bil, önce onu anlat gönülde ne
duyuyorsun, sonra kalpte ne oluyor ?
- Heyecan duyuyorum, çok sevdiğim bir şey beni, maddi değil manevi,
bazen taş kesiliyor hiçbir şey hissetmiyorum.
Günlük olayların yansımasıdır taş hali, ondan önceki olaylar
manadandır, gönül kalp ayrılmaz onlar bir bütündür, bir avuç et parçasıdır. Ama
bir çok mazhariyete vasıftır, her olay onda mevcuttur, ayandır o bilgiye vakıftır.
Rabbimin kulu ile arasındaki alışveriş merkezidir.
- Kalp ile beyin arasında bir bağlantı ,
Olmaz mı, olmaz mı,
Çalışmalarımızı hızlandırmak için ne yapmak gerekiyor ?
Yapılacak çok şey var, hepinize süratle çalışın çok az kaldı, çok az
dediğimiz sizi hızlandırmaktı, onun için hakikaten çok az kaldı bunu tekrara
edelim, oturmakla olmaz el kol bağlamakla olmaz, özel zevklere ayrılan vakit
106
İnfak : Allahrızası için, malını Allahyolunda sarf etmek.
115
ona ayrılmalı öncelikle. Öncelik hep Allahiçindir, önceliği Allah’a verin demiştik
buna dikkat edilmeli.
Ne ile yaşıyorsan, ne ile yatıp kalkıyorsan, orada o şekilde
uyanacaksınız. Anladınız mı? Keşke kuran okuyarak yatsan, kuran okuyarak
kalksan, onun üzerinde çalışıyor olsan da orada da kuranla uyansan evlat. Alim
desinler alim Allahilmine sahip çıktı desinler, Allahilmi ile zerreleri arıttı yıkadı
yuğdu desinler. Diyenler desinler ki yüce alem, çalışmıyorsunuz demiyorum,
çalışanları çalışmayanları da görüyoruz, ne olur rica ediyorum bomboş
gelmeyin, laf olsun diye gelmeyin çalışın, kimi hal ile çalışır, kimi bunlardan
uzak gibi görünür başka işlerle meşguldür, o da bir çalışmadır, ille kitap
okuyun, kuran okuyun yazı yazın şunu alın bunu alın demiyorum, ama bir fiil
çalışılması gerekir,
- Tefekkür mü ?
Tefekkür var onun içinde kuran okuyun, Allahın ilmini araştırın, Allahın
isimleri dedik verdik, kaçınız hazırladı bana bir söyleyin, ben hazırladım deyin,
kaçınız hazırladı ? Medyumun hazırlaması gerekli miydi? Ona istersek veririz, o
istedi mi veriyoruz. Onun işi çalışmak değildi, ama o çalışmadı kendisi için
çalıştı. Şimdi ben kaçınız çalıştı kaçınız çalışmadı derken söylememek sessiz
kalmak sizlere nasıl bir hal veriyor onu bana söyler misiniz, bulunduğunuz hali
anlatır mısınız, açıkça dürüstçe mertçe,(suçluluk, üzüntü) daha ne kadar
hissedeceksiniz bu suçluluğu bir de onu sorayım, daha ne zamana kadar, hayır
o zaman buradan alacağınız yoksa, veya bunları bir hale koyamadı iseniz,
ufacıcık bir şey ürettiğinizi görmek istiyoruz, görmek istiyoruz, söyleyecek
başka bir şey bulamıyorum. Evet soru sorun çabucak,
Ben şöyle demek istemiştim, yetemediğimiz yerde ne yapmalıyız?
Yetemediğin yerde dosttan yardım alabilirsiniz, bu kadar açık, dosttan
yardım alabilirsin. Dostun kendisinden değil bizler kanalı ile, yardımı ile
verilecek.
Evet, çabuk çabuk,
- Bazen bize de ilhamlar gelebilir mi? İçimize güzel sözler, Allahı
andığımızda düşündüğümüzde mesela,
Şimdi gelebilir mi dersen, bunun pazarlığına girmek olmaz, evet ama
bu pazarlık, unutma bunlar çok beklenen şeyler değil bunlar çalışarak elde
edilecek şeyler değil, öncelikle bunu bilin. Beden öyle büyük sınavlardan geçer
ki, bu ufacık yaşlardan başlar, ufacıcık yaşlarda, bir kere ana, babası olan
çocuklara bu görev verilmez, mutlaka ya yetim ya öksüz olacaksın, hem
anneden hem babadan yetim ve öksüz olacaksın. Anne, baba olmayacak çok
zaruretlerden geçeceksin. Çok çirkin hadiselerle burun buruna geleceksin ama
bir koruyanının da olduğunu hiç unutmayacaksın. Gölge hep arkanda hep
mevcuttur, seni en kötü yerlerden çeker alır, sana bir şey olmaz ama onlarla
burun buruna gelmek zorundasın. Plan bu.
Saf hane, saf hane ufak tefek bir şeyler verilir. Kaldırabilecek misin, o
güç var mı sende, o denenir, kaldırabiliyorsan daha da fazlası verilir. Böyle
böyle öyle bir hal gelir ki çalışma ile elde edilemez evlat. Safsatalar ile vakit
geçirmek olur. Sen ona yönel, ona yönel ona yönel. Ha ille annesiz babasız mı
116
olması gerekiyor, hayır gönül ölçüne göre verilir, öyle bilge öyle malumata
tabiisindir ki, Allah o perdeyi bazen açar, oraya bir tecelli eder konuşturur.
Nereye eder dile eder, konuşan dil onun dili olur.
İlk okul beşe kadar okumuş bir yavrudan ne beklersin sen tasavvuf
dersi, beklenir mi? Kime sorarsan sor, okumuş bilge alimlerden ders almayı
uygun görür. Hiç okul mektebi olmamış hayatı böyle sıkıntılar içinde geçmiş bir
insanı tercih etmezsin ama biz viranelerdeyiz, çünkü oralardaki hazinedir bizim
için önemli olan, anladın mı viranedeki hazine. Hazinelerin orada olduğunun
bilincindeyiz. Bu kadar.
Başka bir şey sormak isterseniz sorun çekinmeyin, sonra bu sorma
işlemini kapatacağız. Herkes çekiniyorsa soramıyorsa beklemek yoruyor bizi,
haydi, Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
117

De ki : Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır.
Sonra gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta
olduklarınızı haber verecektir.(Cum’a suresi – 8. Ayet)
118
2012 Yılı
NISAN ayında derlenen Yazılar.
119
Nisan ayı kapak resmi : İkili Karanfil Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012

Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver
ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır"
demişlerdi. Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını dış dünyaya kapattık, onları
uyuttuk. Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap
ettiğini bilelim.(Kehf suresi – 10/12)
120
Selam Olsun
04.04.2012
Hak, hak diyenler gelsin beri, halk halk diyenler olsun bizden geri. Bir
keramet ondan olsun. Bir insanı örnek ver, insanı kamil değerlerinde bulunsun.
Bir alem göster bana onda hak uzak olsun. Her şey ondandır ve ona dönüş seyri
mutlak görülür. Seferi seherde alınır.
Bil, bilme o davet kulağına çalınır. Bilir miydin bu yolla hakkı
öğreneceğini? Bilirmiydin insanın bütün vasıflarını bu yolla öğreneceğini? Bilir
miydin, bu uğurda can verecek hale gelebilmek, o kurbiyetin107 içinde kendini
bulmak, hoş bir seda ile gaflet uykusundan uyanmak, bilebilir miydin?
yaşamasaydın bunları? Sana denmedi terk et dünyanı. Tek yaşam ahirette
vardır. Sana bu denmedi. Sana ne dendi? Allah'a yüzün dönsün, onun
gönderdiği kitaba kul boyun eğsin, secdeyi öğrensin.
Hem ahireti hem dünyayı birlikte yaşa. Küfrana108 dalma her anın
şükran içinde olsun. Bildin ise bunları uydun gel çağrısına, bilmedin ise bunları
bir öğretecek, bir dost çıkarır karşına.
Hiç bir şeyin ile sakın böbürlenme, yürüyüşünü asla değiştirme,
sadece ona yakın gel. İsyan içinde olduğunu da asla unutma. Her an besmele,
her saat, “La ilahe illallah” zikrine devam et. Ne şekle ne dünyevi zevklere bak
ama bağlanma. Onların da şu yaşadığın dünyada onlarla birlikte yaşanacağını
sakın unutma.
Tamahın109 haktan yana olsun. Gaflet her zaman senin dışında kalsın.
Bir perde açıldı. Her açılışta yeni bir açılışa adım atılır. Bu sayede bir çok
perdelerin açılacağı kul isterse ona dönük yaşarsa yapamayacağı bir şey yoktur.
Sade kişilik vasfı taşıyın sade insan olun. Diğerlerinden farkın senin takva
sahibi olmandır. Sadece onu çok sev. Ondan maksat seni var edeni ve Resulunu
tanı, onu bil. Onun ehli beytini bil, sana gönderdiği bu kitabını bil.
Ademden itibaren bütün peygamberlerin her biri, Kelimeyi Tevhid
zikriyle gelmişlerdir. Önce içte, sonra dışta yaşamış ve yaşatmışlardır. Bunları
bilin.
Tevhidin esası dedik, yıllarca verdik, onları öğrenin ve bilmeyene de
öğretin. Yükümlüsünüz, zorunlusunuz, her bilmeyenden sizler mesulsunuz.
Kaynak hep akar gelir. Burada ki kaplar gönül kaplarınızdır. Onlar dolar, dolar
boşalır. Sen boşalt ki tekrar dolsun kabın. Taze bilgiyle dolsun, taze nimeti ile
dolsun.
Şevk ile kılarsın namazı, şevk ile, Hak zikrine uzanırsın o yolculuktur.
Hakka yolculuktur. O zikir seni ona götürür. Dilerim o yolculuk hep bu şekil
devam eder, bir gün murat hasıl olur. Hak ile bütünleşmek her şeyi bir anda
107
Kurbiyet : Allah’a yakın olma hali, îman ve ibâdetle Allah'a mânen yakın olmak.
Küfran : Allah’ın ihsan ettiği nimetleri bilmeme, nankörlük etme.
109
Tamah : Açgözlülük.
108
121
silip süpürmekle mümkün olur. Bu hayatın zarureti, debdebesi ve bir çok
günaha sokacak, heveslendirecek sizlerle daima aşağı yukarı oynayacak.
Bu meydan böyle bir meydan, ya burada yer alırsın ya da misafirim
dersin onda karar kılarsın, zaaflarınızı dünyevi zaaflardan söz ediyoruz tek tek
ayıklamalıyız, her biri birer libas110 ise onların çıkarılması artık hak oldu sizlere.
Hukuk nasıl gözetilir, dediğinde öyle bir hak çıkar ki karşına hukuk da,
adalet de, affetmek de, sevmek de, merhamet de, şefkat de onda cem olmuştur.
Sen sadece seni bil, sen sendeki gerçeği merkezi bil, rabbin neyle
bağlantı kurar onu bil, o kaynağın gelişini gidişini bil, etten kemikten kandan
sudan değilsin, ahh evlat bir çok vasıflara ait libaslar var, her libas belli bir
kalıpdan giyilir. Allahımın tayin ettiği şekli sabit olan tekzifatı111 mümkün olan
gerçekte sadece halk değil hak olan, işte o libaslar oradan o kuluna giydirilir,
arada hatadan uzak, o halde olun, o hali
zevalden112 uzak, ata ile bir
benimseyin, La ilahe illallah muhammed en resullullah. İlle şefaat113 ya-rabbi,
ille şefaat ya-rabbi, ille şefaat ya-rabbi.
Hak muradıdır bilinsin, gerçekteyiz yanlışa meyletmeyiz, bu ikrar
edilsin, bu fasılda böyle geçecek, bu derlenip toplasın, öyle seyir, öyle seyir
anları vardır ki, ehil olanlara gün gelende açık seçik gösterilecek. Hal ehli, illa
hal ehli dost bulalım, kalden uzak ona sımsıkı sarılalım, onun sözlerinde gerçeği
bulalım, La ilahe illallah Muhammed en resullullah.
Sen, Allahın isim ve sıfatlarını tanımazsan nasıl namaz kılarsın, secde
edersin önce o bilinmeli, onu isimleri ve sıfatları, heyeti bilinmeli, sonra secde
edip, o keyfiyet bir başkadır o bilinç ile var secdeye o bilinç ile aç ellerini
yüceye, hakikat erbabı kişiler, veliler, nebiler, hak erenleri her biri bu yoldan
geçip gittiler, geride bir çok eserlerini bıraktılar, hal ve davranışlarını
sergilediler, hala onlar günümüzde olduğu gibi anılırlar böyle iz bırakmak her
veliye has değil.
Allahım, güzel şeylerde nişanımız olsun, hizmetiniz ahenkli hak üzere
olsun. Her şey hak için, hak için kim ki bir el verdi, hak için bir cana, o el
mislisiyle geri dönecek bir gün sana. Kim ki kimin toprağına bir tohum attı, ona
öyle bir nazar etti ki, o nazar o ekilen tohum misliyle geri dönecek sana.
Meyvesi her bir koldan dağılacak, nasıl nazar ettiğine göre ayar içinde, ancak
rabbim bilecek öyle güzel niyetler ile serptik ki toprağa tohumları, o tohumlar
gelecek yeşerip filizler verdiğinde kim bilir kimin sofrasında yerini alacak sen
niyette çürümüş olma. O niyeti, sana ondan gelen bir hediye olarak kabul et,
onun için hayra yönelik kullan, şer ona hiç uğramasın, şer aklına bile gelmesin.
110
Libas : Giysi
Tekzifat : Dağıtım işi.
112
Zeval : Yok olma, yok edilme, suç, kabahat, mesuliyet.
113
Şefaat : Birinin bağışlanması için aracı olma.
111
122
Bir gün fidan olup da göz önüne çıktığında seni şaşırtacak işte o
zaman ellerini açıp şükürler Allahım dedirtecek, çok küçük misaller bunlar ama
hal ehline, hak yolcusuna önceden verilecek işaretler ve nişanlardır bunlar bak
gözlerine, bak hal ve davranışlarına, anla karşındakini anla, her biriniz bunu
yapabilirsiniz, o kıvama gelindi demekten hicap duyarım ama o hale girmek için
adım attınız, keşiflerin açık olması beklentimiz değil beklediğimizdir. Her zorun
yanında bir kolaylığı gösterir, bu geçittesiniz unutmayın bir süreç başlatıldı,
hayırlı olsun yolunuz, engelsiz açık olsun, Eyvallah, Eyvallah.
Allahım, hasta olan bütün dostlarımıza şifalar, yine de sen bilirsin, biz
sadece ruhlarına ve bedenlerine, senden şafi isminle gelecek şifanı diliyoruz,
vermek, vermemek senin iradende Allahım. Yine de sen bilirsin diyoruz, her
şeyi bilen sensin Allahım, bizlere doğru olanı, hayır olanı istet. Bizlere daima
senin murad ettiğin, güzelliği istet ya rabbim. Amin, amin, tüm hastaların
ruhlarına ve bedenlerine acil şifalar ver Allahım, sen bilirsin ya rabbim, her
birimizin işini hayırlı et ya rabbim.
- Biraz önce hak için cana el vermek dediniz, biraz açar mısınız?
Allahın rızasını kazanmak, Allahın rızasını kazanayım diye işe
başlamak doğru değil bizce, sadece onun zaruretini gidermek, yine Allahiçin
(yani birine yardımcı olmak mı?) her bakımdan, yüzüne bak anlarsın,
- Bu, torağına tohum atmak, gidip onun bahçesini ekmek gibi bir şey
mi?
Gönül bahçene, önce beden gönül bahçene at tohumu, orada yeşersin
misli ile dönsün sana geri. Bir örnek derseniz; sadece sevgi tohumu, sevgi ile
koşulsuz sevgi, karşılıksız sevgi, hiçbir karşılığını beklemeden sadece sen sev.
Dualarınla birleştir sevgini bol bol dualarınla,
- Bir de, bir süreçten bahsettiniz bu hak yolunun sürecinden,
Evet, geçiş verildi biliyorsunuz, öyle her şey bugün verildi, yarın
herkes iş başına denmez, türlü türlü sınavlar edilir, türlü türlü cengaverler ile
karşılaşırsınız, olmanız gereken yeri sizler tayin edeceksiniz, görevler bu
nispette verilecek, ama öyle güzel şeyler var ki, onun sonunda, şu sofrada o
ilahi hizmeti hak için ilahi yardımı yapamayacak insan yok görmüyorum, herkes
ona dönük yaşıyor, şükürler olsun, hamd olsun, yatın kalkın Allahdeyin, avaz
avaz bağırın hiçbir şeyden de korkmayın, o istemedikçe hiçbir şey olmaz.
Onun türlü koruyucuları var, sağınız solunuz önünüz arkanız, hep dolu
hep dolu, o kadar çok ki, on bin insan varsa, yüz bin koruyucu var, on katı, onun
için yerleri gökleri rabbim öyle güzel öyle bir intizam içinde yaratmış ki hepsi
onun bilincinde, bir mükemmellik dahilinde.
123
- Tevhidi
ilkönce
içinizde
yaşayın,
bundan
sorumlusunuz,
bilmeyenlere öğretmekle sorumlusunuz denilmişti, tevhidi yaşamak için daha
önceden söylendiği gibi sükut mu gerekiyor?
Yoo hayır, şimdi tevhidi bedeninde yaşamak ne oluyor, bir de tevhid
secdesi var, şu konuşma tevhittir, bu ağız tevhittir, göz tevhittir, her birinin
hizmeti her birinin görevi diğerinden farklıdır. Bedeninde yaşa dediğimiz tevhid;
organlarınla, hücrelerinle, zerrenle, kılınla, bütün etinle, kemiğinle, derinle,
bütün var edilmiş her şeyi sineye çekip; Allah bana bunu verdi, bu Allahımın
bana nimetidir diyebilmek.
Onu öyle bir kabullenin,
sevin, okşayın ki,
Allahvergisi deyin.
Şu konuşmalarım, Allahın ilmi iradesiyledir. Allahım, sana hamd-ü
senalar olsun, konuşturan sensin, konuştuğum sözcükleri sıra sıra veren sensin
yarabbim. Hiçbiri onun ilminin dışında gerçekleşmez.
Siz, kainatta yaratılmış her ne var ise, kendi bedenindekilerle onları
birleyebildiğinizde Cem-ül Cem olur. Uğursuzluk, yolsuzluk, kedi, köpek, insan,
kurt, kuş, tozu, taşı, toprağı, bulutu, yağmuru, denizi, doluyu, denizin içinde var
olmuş her şeyi, her var edilen şey, hepsi Tevhidin ta kendisi, hiçbiri ayrı değil
buna inanın.
Biraz zora sokuyor Rabbim kullarını, neden? Çok seviyor, onların bir
şeyleri bulmak ve öğrenmek için verdikleri çabadan hoşnut oluyor aslında. O
sizi sevgiyle, sevgiyle izliyor, bunu unutmayın. Bunca iştiyak, bunca sevgi,
bunca çaba hiç boşuna değil. Bunu bilin.
-
Bir kimseye Allahdedirtemiyorsanız vebali sizedir denilmişti.
Evet, evet hep dedirteceksiniz. Bir hasta gördünüz baktınız ki bitkin,
koluna girip onun hatırını sorun, neyiniz var? Size yardımcı olabilir miyim?
Mutlaka size bir açık verecektir evladım. Ya tansiyonum var, ya şekerim var, ya
da ayaklarım hasta, ya da şu bu. Orada yapmanız gereken, Sizi zorlamayacak
şekilde ona yardımcı olmak. Bir de var ki, hayır olsun diye yaparsın aslında
hayır değil o şer’dir. Sen kendini zora sokmayacak şekilde ona yardımcı
olduğunda, o Allahrızası için olur.
Görmeyeni elli adım yürütebilmek, bu hadistir, cehennemi bulur diye.
Aslında o değildir. Ona ışık olmak, ona el ayak olmak amaç budur. Hiç bir
beklenti yok, bakın yapılan şeyde, hiçbir beklenti yok. Sadece onu hoşnut etmek
için.
Okula gidiyorsunuz, çocukları görüyorsunuz,
sefalet içinde üstü başı, Onlara yardımcı olun.
çok
çirkin
yerlerde
Sofrasına yemek konmayan öyle çok insan var ki, zaman zaman fakir
sofralarında yer alın demiştik, o nedir bilir misiniz?
124
Onların pişirdiği zaten yok, amaç onları utandırmadan sizde varolanı
onlara vermektir. İşte bunları yapın.
- İnfak114 mı?
İnfak, evet. Her şekilde paylaşın ama, kendini zora sokacak şeyleri
istemiyoruz. Sende fazla olanı infak et. Sen zaruret içinde iken bir başka
zaruretli insanın yanında yer alman seni daha da zarurete sokacaksa bu sevap
değil, günah olur.
O çocukları görün. Yırtık ayakkabılarla, üst başla okula gidiyorlar. Ne
kadar bunları yapacağız, ne zamana kadar dediğinizde de, siz başlayın
Allahyardım eder. Bir defacık da olsa bir şeyler yapın.
Yaşlıların yanına gidin, onların sohbetlerine katılın. Kime ne
yapıyorsanız bir gün o hale düşebilirim, bende düşebilirim diyerek yapın. Onlar
da bana yapsın, bende cenneti kazanayım asla. İşgüzarlıktır, safiyetlik yoktur
böyle davranışta.
- Bazen dostlarımız, arkadaşlarımız
davranış şeklimiz günaha mı giriyor?
hakkında
konuşuyoruz,
bu
Konuşmak, eğer fitne üretmekse Eyvallah. Sadece onun haline
birbirimizi yardımcı etmek amacıyla konuşuluyorsa bunun ne günahı, ne de
sevabı var. Bakın çok ince ayrıntılar var, ne günahı var ne sevabı. Bu kısasa
kısas, kıtale kıtal gibi bir olaydır bu. Ama fitne üretiyorsa, onun söylediğini ona
söylüyorsa, bu insanlardan kaçın, yanlarına yaklaşmayın.
Yani, görünen bir şeyi, herkesin bildiği bir şeyi bilgilendirmek için
tekrar söylemek sonuçta fitne mi oluyor?
Hayır, yani şimdi burada fitne var demiyorum, o tür insanlardan kaçın.
Ona bir sır verip de, o sırrı farklı onbeş, yirmi kişiye anlatırsa bir insan, burada
dostluk olmaz. Ama herkesin bildiğini söylemek ayrı.
- Allahın isim ve sıfatlarıyla birlikte, bunları bilerek namaz kılın
dediniz,
Şimdi, Allahın tevhid makamında olan bütün veliler, vahdet-i vücut,
vacibül vücut, bu ilim ile birlikte olanlar, onlar o namazı kılmazlar. Çünkü
kendilerinde değillerdir, onların namazı bile, Allahtarafından kılınıyordur bunu
biliyor musunuz?
- Daim namaz da mı oluyorlar?
O, onun çok ötesinde, çok ötesinde. Öyle bir namaz ki, tabii o namazı
herkes kılabilir demiyorum ama, o isim ve sıfatlarını, Allahım o isim hangi
mertebede, bu isim zuhur etmiş veya zuhur ettirmiş demek daha doğru olur,
114
İnfak : Bir kimsenin nafakayla bakımını sağlamak.
125
hangi kudreti ilahi iradeyi devreye sokmuş, bu düşünceyle kılınan namaz işte o
namaz oluyor.
-
Onu fark ettirip yaşattırmak istiyorsunuz bize değil mi?
Aynen öyle, hiçbir art niyet yok. Bu sadece sizleri yönlendirmek
amacıyla, sizleri doğru yolda ilerletebilmek amacıyla.
Namazın Tevhidini biliyor musunuz? Tevhit namazı ?
İşte o namazda artık sen, senlikten gidiyorsun. Senin namazını hak ile
birlikte kılmak. Anladın mı?
Vahdet anlayışı içinde bir bilince ve bilgiye sahip olmak
istiyorsan(ululerbab) henüz erken. Sadece Allahın isim ve sıfatlarıyla meşgul
olman çok yerinde olur. Maazallah, çok büyük şeylerle uğraşmayın. Onların
getirisi de var götüreceği çok şeyler de var. Sadece bunları öğrenin, çünkü
bunlar çok önemli. Sen Allahın gücünü kudretini, sen Allahın iradesini nasıl
görüyor, nasıl duyuyor, nasıl biliyor, bunları bilmiyor iken kıldığın namaz nasıl
namaz oluyor, adı sadece yazıda namaz oluyor, gerçek namaz olmuyor, onun
için baktık ki hemen müdahele şart dedik ve önce Allahın varlığını bilmek
zorunda olduğunuzu söyledik.
Rüyalarınızda birçok değişiklikler olacak, lütfen yazın, yazın tarihlerini
atarak yazın. Bu rüyalarla ilgili söylenecek çok şey var, her ne kadar rüyaların
gerçek olmadığı, hayal ürünü olduğu söyleniyor ise de, ama her velinin rüyada
irşat edildiğinin herkes’ce bilinmesi gerekir. Rüya yolu ile irşad115 olan bir çok
veliyi sana sayabilirim,
- Bu rüyalar belirli bir süre sonra gerçeğe dönüşüp hal olarak mı bize
ulaşıyor ?
Ne zaman vakti saati geldi, örneğin dostumuza, yazıları, rüyalarda
tarihlerine kadar rüyalarda verildi.
Bu veliler mürşitleri olmadan mı irşat edildiler rüyalarında?
Onların irşat makamları, zamanları hep onun ayarında ama, rüyaların,
hem rahmani, hem şeytani olanı vardır. Şeytani rüyalar günlük olayların bilinç
altındaki, zapt edilmiş halidir, bilinç sonra uyku esnasında onları rüya
zannedilebilir, ama birde var ki, peygamberimizi görmüşsün, bir koç
görmüşsün, bir o bir bu rahmani rüyalar, işte bu rüyaların takibi yapılmalı,
- Söylediğiniz gibi not edilmeli,
Her biri işaret ve nişandır.
- Aynı rüyayı görmek nedir?
115
İrşad etmek : Doğru yolu göstermek, uyarmak.
126
O uyanmanız için bir uyarıdır, aynı rüyayı zaman içinde tekrar tekrar
görmek uyarıdır. Bir şey orada gerçekleşecektir, sizi uyarma anlamındadır.
Sen Yusuf peygamberi ne beklersin a oğul, sor dosta etsin rüyanı tabir
sana. Allah dilerse, koyunun keçinin derisine de yazdırır, taşına toprağına da
yazdırır, kağıdına da yazdırır, kağıt olmaz ise bunlara yazılır. Yeter ki rab
istesin, o istesin. Ama öyle bir işarettir ki bu, yazılan bir gün oynanacaktır.
Hazır olunması gerekir kim bilir ne yazdı. Eğer ifşa etmesi gerekiyor
ise zaten o onu unutturmazdı Allahım, demek ki ifşa edilmemesi gerekiyor o da
levhi mahfuzdaki sırların bir parçasıdır. Unuttuk dersiniz hayır unutturuldunuz,
o kadarını anlatmak yetkisine sahipsiniz, bazen sohbet etmek istersiniz bir dost
ile, konuşursunuz konuşursunuz bir yerde kilit olursunuz, sustururlar sizi,
konuşmaman gerektiği için. Çünkü karşındakinin senin konuştuğun aynı
makamda olmadığınız için ona ağır gelebilir, o makamı bilmediği için onu çok
sarsar ayrıca seni de sarsar, bunu çok iyi değerlendirin. Herkes ile sohbet
edilmez denilir.
- Rüyalarımızı dost toplantısında anlatmakta bir sakınca var mıdır, yok
mudur.
Onları yazarsınız sadece rahmani olanları, onlar verilmiş.
- Bize, bir ara nabız vermiştiniz o aklıma geldi,
Çalışın dedim ya, insanın yüzüne bak anla. Eyvallah, La ilahe illallah
Muhammed en resulullah.
Selam Olsun
06.04.2012
Gel hayra vesile olmaya gel ey can, gözün toprak ile kapanmadan aç
ellerini de hayra vesile ol gel ey can, dünya sebep ise bilmelisin neticenin
nerede zuhur edeceğini, hak hak derde gezersin, hakkın mazhariyetini hele can
bilir misin? Yaratılmış bunca nimetleri hikmetleri, onların hakikatine varmayı
bilir misin? Sen eşyanın var edildiğinde onun hakikatinden bi habermisin? Niçin
neden yaratıldığını o idrakte misin?
Gel ey can, gel ey can, hakikati bulmaya gel, yaşıyorsun nefesin sayılı,
onu hak yolunda kullanabildin mi? Önce onu sorgulamalısın, huzurundayız
şükürler olsun, hamdolsun verdiğin bu kadar nimetler için ne kadar şükretsek
azdır rabbim sana. Her an şükrün ile doluyuz.
Ehli zatın eteğini tuttuk mu onun kerametini görüp de onun ilahi
bilgisinden, bir feyz aldık mı? Eğer aldı isek hamdolsun demeyi bilmeliyiz. O
iştiyak ile nefes alıp nefes vermeliyiz, hakikatin sırrına böyle vakıf oluruz.
127
Kulsun kul olmayı bildin mi? Kul olup bir gün kül olacağını hesap
edebildin mi? Kül olmak yok olmak değil, hak ile bir olmaktır, onda o olmaktır.
Vardım ki hacet kapısına, açtım elimi döndüm içime, rabbim dedim
beni koma geride, huzurundayım bak geldim ya sana, parçalarımı topla Allahım
yardım et bana her biri bir yerde güç kuvvet ihsan et bu cana, nefsi emmarenin
elinde oyuncak olmadan derlenip toplanmayı, levvameye geçmeyi nasip et
bana.
Hak huzurundayım, bu bilinçteyim ben buradayım sen beni kabul ettin
mi huzuruna Allahım, ben onu bilmeliyim ben ondan istemeliyim, yüzüm
gerçekte diyorum, acaba gerçekte mi Allahım, bu idraki bana nasip et, içime
öyle huzur, öyle huzur ver ki, bu huzur senin manevi huzurun olsun. İçimde
maddi kalıntıların bir zerresi kalmasın Allahım. Her zerre bir tecelliye mazhar
dır. Rabbim her zerrenizi tevhidin esasına göre tecelli eder, bu ayandır gel ey
can gel, canda canı bulmaya gel, canda canan var, onu bulmaya gel koş koş.
İmkan sende çünkü sana verildi bunu sen değerlendir. Sen bunu bil
hal et ki giy sırtına, için dışın bir olmalı riyadan uzak gerçek ile buluşmalı. İçi
dışa giymedikçe sen yol ehli olamazsın, dilin hak der, kalbinse halk der sen bu
yolda uzun uzun yürüyemezsin, ver elini henüz kurtarıcı burada iken, kurtuluşa
geçip açık oldu iken ver elini. Ver elini geçirsinler seni, bırak kargaşayı kafanı
boşalt, olur mu olmaz mı, her şey onun bilincinde.
Gün olur gerçekleşir, ama senin hayrına dönük olan, (bir soru soruldu
şimdi bana, soru yöneltildi, bu sorunun cevabı) çok iyi dinleyin, evet Allahın
tayin ettiği senin için hayırlı olanı mutlaka verecek, sana zor gelse de onu
kabullenmen gerekecek, çünkü onun hükmettiği yerine geçecek senin var
ettiğin değil. Senin var ettiğin örümcek ağı gibi bozulmaya mahkumdur, oysa
destur ondan gelsin, hakikatin eli ona değsin, o hiçbir zorlukta bozulmaz. Hiçbir
zarurette de kalmaz, hayra vesiledir bilinsin.
Yeniye açıktır sözümüz, gelecek her ne ise gün gelende sana ayan
olacak. Be hey gafil hala sen yaptığınla mı böbürlenirsin, bir balon gibisin bunu
sakın unutma, ufacık bir iğne yeter sönmene. Onun için sarıl sarıl o hak ipine,
gerçek onda cümle gerçekte, cümlede zümre gerçekte. Her şey onu zikretme
de. Onu yaşa hayatın boyunca hak için doğru olanı yaşa. Sen ben yok, geçtik
senden benden, biz olduk ondanda geçtik o olduk, o olduk.
Seyir öyle bir seyir ki, devir devir geçer. Geçtiği her olayı da sana
yaşatır öyle geçer. Sen neredesin o bilinir o ölçülür, kefeye konur haller tartılır
niyetler tartılır, o bir gün seni yanına alır. Hazır mısın? Onunla o olmaya hazır
mısın?
Allahım nasip etsin, hak için halkada yeriniz tamam, halk için hakta
olmaya dur demeliyiz, ben ne yaptım hak için neredeydim, vazifem nedir,
aslında her birinin bir vazifesi var, bu bilinçte olun. Bir gün o zuhur edecektir,
orada bilindi ölçüldü biçildi, her birinizin bir görevi farklı yerlerde bunları
128
vermeniz elzemdir, bu bilinir kul bunu bilmeden oynar, zanneder ki ben çalıştım
çabaladım böyle bir şey meydana getirdim, getiren sen değil odur. O, öncelik
hep Allaha verilmeli her zaman önce o Allah, ben bir şey yapmadım o yaptırdı,
oku ben atmadım o attı.
Öyle bir hale gelinmeli ki her şey onda bana o yaptırıyor, beni
konuşturan o beni derleyip toplayan o, beni türlü imtihanlara sıkıntılara sokan
O, elbette hayrım için beni temizleyecektir, o sıkıntılar beni temizler, böyle
düşünürsek sıkıntı, sıkıntı olmaktan vaz geçer. Sana kötülük edemem sen o
sun, sana kızamam sen o sun, senin için yanlış konuşamam sen o sun, selam
olsun, sözün özüne inildi Elhamdülillah dedirtsin,
Hak bir Allahla ilahe illallah, Hak bir Allahla ilahe illallah, Hak bir
AllahMuhammed en resulullah. İlle şefaat ya rabbi ya resulullah, amin, amin,
amin.
Allahım, zorda olan bütün kullarını görür gözetirsin, o zorlukları kolay
etmemizi nasip eyle ya rabbim, her hal güzeldir şirkte116 olmak ise ebebi
cehennemdir. Bizi şirkten koru uzak tut Allahım. Ne zaman nerde o şirki
işleyeceğimizi biz bilemiyoruz. Fark etmemizi sağla, bizi koru gözet Allahım.
Eşhedüen la ilahe illallahve eşhedüen le muhammed en Abduhu ve
resuluhu.(3) Amin. Allahım günümüzü adın gibi hayırlı kıl ya rabbim. Amin.
Hayra değer işlerimizi önümüze çıkar ya rabbim. Kime ne şekilde
yardım edeceksek, ya rabbim ne olursun önümüze çıkart, senin izninle de
onlara dokunmamıza yardım et Allahım. Kulağımıza fısıldayan meleklerini
hissediyoruz varlıklarından haberdarız ya rabbim. Zorda olan kullarına ya
rabbim nefesimiz ne kadar geçecekse onları bizimle birle Allahım, birle ya
rabbim amin. İçsel titreşimlerimizi geliştir Allahım Amin.
Hasbin Allah veni mel vekil.(3) Bana Allah yeter. Bana Allah yeter.
- İçi dışa giymek nedir? Bununla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
İçi dışa giymek, için dışın bir olmak, özün sözün bir olmaktır. İçin
ayrı, dışın ayrı olursa, o riyakarlıktır.
- Bunun devamında dışı da içe giymek diye bir şey vardı….
İşte birlenme, birlenme çok güzel. Dış; zahir’dir, iç; batın. Gün olur
içi dışa giyersin, gün olur dışı içe giyersin. Yani batın’la zahir’i birleştirmek
anladınız mı. Zahir’i batın’a sokup temizlemektir amaç.
- Yani için farklı dışın farklı olmayacak,
Asla. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol (Mevlana)
116
Şirk : Allah'a "eş koşmak", "ortak koşmak", anlamında bir kelime olup “tevhid” in zıddıdır.
129
- Bu Tevhid mi?
- Tabii ki her şey, her şey öyledir. Tevhid nedir? Birlemek, cem etmek.
Cem-ül Cem etmek. Gördüğün çiçeği, böceği, kediyi, köpeği, eşeği, kurdu, kuşu,
insanı, İnsan-ı Kamil’i hepsini birlemek. Onların hepsi bir, eşyası, şusu, busu,
her şeyi bir, hepsini birlemek, onları bir görmek. O var ben hiçim, o var.
Küçücük yoncalar yerde çıkmış, ufacık bir küme, ufacık çiçeklerdeki o
intizam, o güzellik, onlara birde çizgiler çekmiş süslemiş Allahım onları. İşte
“Zuhruf” suresindeki parlaklık, süsleme olayı Allahın süslemesi, maddi değil
manevi süsleme. Çiçekleri rengarenk yaratmış, kelebeğin üzerindeki motifleri
nasıl özene özene, kendi yapmıyor tabi onu meleklerine yaptırıyor.
- Arı petek yapıyor. Niye altı kenarlı, altıgen olarak?
bunun en sağlam yapı olduğu ispatlandı. Arı’ya bunu kim söyledi?
Matematikte
Yaa, çok güzel. Arı’ya vahiy geldi. Hayvanlarda hay vasfı var. Arı
hayvan değil mi, ona vahiy geliyor. Sen zannediyor musun ki kediye köpeğe
gelmiyor.
-
İzmir’deki arı da peteğini altıgen yapıyor, Kars’taki arı da altıgen
yapıyor.
Arı tek, Allah bir, arı tek. Onda zuhur etmiş ilahi hikmeti, nimeti,
kudreti. Onun için Kuran ayeti almış, sure almış.
- Tevhit dediğimizde, dünyaya her baktığımızda, her şeyde Allah’ı
görmek mi?
- Allahı görmeyeceksin, Allahın nimetini, hikmetini göreceksin, Allah
orada zuhur etmez, o büyük güç onun var ettikleri, yarattıkları, nimet,
hikmettir.
Her şeyde o var. Şimdi diyorsun ki, Ahmet, Mehmet, olumsuz
zannediyorsun, sana olumsuzluk yansıtıyor, olumsuz davranışlarda bulunuyor,
Onu da birlemek o da Tevhid biliyor musun.
- Onda da ders var.
Ders olduğu için, o da Tevhid. O zaman şimdi biz allahın madem
gölgeleriyiz, aslımız orda bizim, biz burada hiçiz, biz burada yokuz. Biz gölgeyiz
önce onu kabullenelim, bizim aslımız orada, biz bu dünyada Allahın gölgesiyiz.
Zıl diye geçer, gölge. Tasavvufta zıl gölge demektir. Şimdi, o zaman
ne oluyor, ben nasıl onun canını yakabilirim? Kimseye kızmamak lazım, kime
kızıyorsun? Allahın gölgesine kızıyorsun, Kime diş biliyorsun, kimin arkasından
aleyhine? İşte Allahın gölgesine söz ediyorsun. Hepsini toplayacaksın, hepsini
sevdin mi içine aldın mı Tevhid, bu işte.
- Yani koşulsuz sevmek,
130
Aynen öyle, şimdi sen beni seviyorsun, sevdiğini söylüyorsun, bir gün
öldüğümde de, benim bedenimin kokuşmuş halini kabullenebiliyor musun? Onu
sevebiliyor musun? Bak bu çok önemli.
- İnsan öyle bir hale geliyor ki O kokuyu bile ilginç bir şekilde içine
çekesin geliyor, inanılmaz bir şey bu.
O kadar önemli bir şey ki bu, yani bütünüyle onu sevebildiysen
(sadece sevgi şeklen yani ya güzelsindir ya hoş sohbetsindir) seni öyle severim,
ama gerçek sevgi değil bu. Gerçek, koşulsuz sevgi ne biliyor musunuz, sen beni
leşimle, sen beni çirkin davranışlarımla, sen beni her şeyimle sevebiliyorsan,
her koşulda benim yanımda olabiliyorsan, ben senin o zaman gerçek sevdiğine
Allahda inanır ben de inanırım. Yani ölümden sonraki bedenin çıkarttığı koku
ile de sevebiliyorsan, sev bakalım dedirtir, Allah.
Onun için sözlerimizden sorumluyuz, her an yakanıza
takılabilir burnunuzun dibinde bitebilir, düşünerek konuşalım.
gül
gibi
Seviyor muyuz, sevmiyor muyuz ? sevgiyi dil ile değil hal ile gösterin.
Onu her şeyiyle koşulsuz sevgi Allahımın var ettiği diye seversen Tevhid
oluyor. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Bir bilsen ki ne kudretlidir, o sendeki gösteriş hep ağla ağla ki toprağın
taşın silinsin, gözyaşların onları bertaraf etsin, elbet hayırdır, dün ektin yarın
yeşersin tanış onunla tanış hizmeti için yarış, gün ola onda karar bulursun,
hakta her dem ayan olursun, hele bir bil tanış onunla bu kim bilir misin, Hamza
dost, dost Hamza Allahın aslanı Hamza, dostun ulusudur, bunu okuyup zoru
kolay kılsın, bununla aşılır bir çok zorluklar söylesin hareket ederse önünde
sakın korkup kaçma, onu da sakın ola bir tarafa atma, Allahkafidir bana de,
bolca ol duadan yana sabrı selamettir her hali bir keramettir, mürşidi kamillerin
feyz sultanıdır dost Hamza, veli Hamza, aziz ismine mazhardır.
Her birinizin mazhar olduğu bir isim, bir sıfat vardır sizlerde bunu bilir
misiniz, bir gün öğrenirsiniz bu iş fiil işbirliği içinde devreye girer kime el
versen orda tamam her iş tamam olur, dost Hamza, ulu Hamza, insani kamil ,
sevene zuhur tanır Hamza. Üç Fatiha okuyup, Allahrızası için peygamberimizden
sonra duanı gönder bak nasıl kolay kılar işini bak nasıl çeker elinle zordan seni.
Al bu da senin, al verileni, al verileni dayandık ona açtık elleri bir tek
sen varsın, bir tek sen varsın cevap verecek gönüller sultanı, bir tek sen varsın
ilahi kudret, her yerde senin tecellin, her yerde senden bir işaret zuhurda
Allahım, sana açılan ellerin yüzü suyu hürmetine bu mekandaki olumsuz
hallerin defi belası için ya rabbim ters giden bir çok işlerin doğrulanması için
sen yardım et, sen o kapının kilidini değiştir Allahım. Hasbin Allah veni vel
mekil, bana Allah yeter, bana Allah şafi kafi, şafi kafi. Çeşme misali kaynaktan
coşarcasına akıp geleceğiz, gün olup da gülleri göz önüne sereceğiz.
131
Şekle bakıp değil, halden hale gözle görüp de onları vereceğiz dön
içine, seyret alemi, dön içine keşfet, ondan sana verileni, dön içine seyret hak
için hakta olduğunu bil, özün işarettir özün onun nişanıdır, o belli etmiştir sana
yeter ki sen fark et, dön seyret içini orada alem zuhur etmiştir, hükmü kadar
hükmetmiştir. Her an onun zikri ile kendini meşgul et, Allah, Allah, Allah, ille
Allah, ille Allah.
Hakikatin ışığında yürüyün, hakikatin manasını bilip de yaşayın, gafil
dedik bunda alınma olmasın, insan kendi manasını bilmek zorundadır. Sen
kendi mananı, sen kendi hakikatini bilmez isen nasıl bilirsin ki rabbin
hakikatını, ilahi feyz ile geldik bu sofraya, ilahi feyz ile açtık gönülleri döktük,
ilahi rahmeti sen fark et bunu aç elini hamd et, şükret, hatta hiç uyuma sabaha
dek secde et, şükür secdesi de adına, ama ille şükret, hamd et bu verilenleri bil
ilahi kuvveti gücü kendinde bul, hamd olsun şükürler olsun, La ilahe illallah
Muhammed en resullullah. Amin.
Ey dost, ilahi ışığın adına geldik, emsalsiz bilgilerin seyrini önünüze
serdik. Bu güzelliği bilip de ona sırt dönenlere, bakar kör dedik. Gecenizi
kutlarım efendim. Hoş bulduk gecenizi hoşladık, Eyvallah dedik, ilahi bilgiyi de
sizden öğrendik.
Dostum içsel titreşimlerinizin bilincinde olun, o titreşimlerin her bir
zerresi kula hizmettedir, kula serzeniş ve sesleniştir, iç kulaklarınızı ona
yöneltin. Neyi, ne kadar yapman gerekiyorsa, hangi koşulda çalışmanı yapıyor
da yüceden yardım istiyorsan, koşulsuz o yardım gelir. Yeter ki sen nereye
kullanacaksın, nerede, nasıl kullanacağın önemli. O tartılır ona göre verilir.
Üst benliğiniz ile hareket etmeyi dilersiniz, üst benliğin önce ne
olduğunu bilin, o bilinçte misiniz? Üst benliği yüklenecek halde misiniz?
MaazAllah o bilinçte olmayan kişilerin, üst benlik sevdası onlara yakıcı bir
azaptır.
Her olayı bilerek isteyin, duaları bilerek edin, yazıları bilerek okuyun
ve hale geçirin. İstenilen budur, enerjilerinizin düşük olduğu dönemlerde
sadece içsel meditasyon yaparak, içi uyumlama haline geçirin. Bütün
devrelerinizin uyumlanması gerektiğini sizler bilirsiniz. O hale getirin öyle bir
hal oluşsun ki, dokunduğunuz her kişi, bundan hem feyz hem şifa bulsun. İlahi
feyz her an gelir, yeter ki kapı ona açık olsun. O kapıdan içeri girsin. O feyze
lütfen kulaklarınızı tıkamayınız efendim.
Çok güzel bir dönem içerisindesiniz, bu dönemi keyfinizce yaşayın.
Ama ilahi hizmetlerin, oluşa geleceğinden yüz çevirmeyin. Onları önemseyin. bir
çok görevler eşliğinde, bilgiler, haller ilahi meclisten sizlere hediyeler verilir
lütfen bunları değerlendirin. Lütfen değerlendirin.
- İahi feyzi alabilmek için sadece niyet etmek yeterli midir ?
132
Eyvallah, safiyet ve niyet işbirliği içinde ona yöneldiğinizde, şimdi bir
grup sizler meditasyon diyorsunuz, tasavvuf ehli kişiler, tefekkür diyorlar. Siz
içe dönün, içsel sesleri dinleyin. İçlerinizdeki orkestranın oluşturduğu müzikleri
dinleyin, her biri ayrı ahenk, her biri ayrı serzenişte. İçlerinize dönmenizi, içsel
gözlerin, içsel kulakların, içsel hallerin zuhurata çıkmasına tanrı işbirliği içinde
birlikte olun. Bu feyzi almamanız mümkün değil.
- Bu çalışmayı gündüz, ya da gece ne zaman yapmalıyız?
Her an, her an ona aittir, her an rabbin ilahi hikmeti kullarının
yarattıklarının üzerindedir. Her an diyorum, her an. An’dan da yakın Allahde,
öyle bir Allahde ki, seni Allahher an duyar. Sen zannediyor musun ki bütün
yaratıklarından el çekmiş yukarıdan seyrediyor, yok böyle bir şey, yok böyle bir
şey. Gün olur yanı başında, canının ta içinde derinliklerinde. Hiç mi feyz
almazsınız, hiç mi ilahi damlamalar gönle inmez, daha nelere sahip olunacak,
yeter ki o hakikatin o mananın farkında olun ey dost. O hakikatin o mananın
farkında olduğunuzda işleyiş devreye çıkacak. Ahenk işte o zaman yaşanacak.
Bildim buldum duydum, dediğin an sahip olduğun andır. O bilinçte
olalım, frekanslarınız daima yüksekte olmalı, frekanslarınızın düştüğü an
yoksunuz demektir. Sıfır noktasında bir varlık, onları bu hale düşürmeyin, daha
düşürenlerle de karşı karşıya geleceksiniz. Onlar için kalkanlarınızı kuşanın.
Kimseye izin vermeyin, o frekans yücenin sana bahşettiğidir. Onlara dur
demesini bilin. Kötülük gelecekse kalkanlarını kuşanın. Siper edin miğferleri
takın. Bunlar nasıl olur, fiziksel miğferden söz etmiyoruz, ruhsal miğferleriniz,
tanrı katında edilen dualarla, o güçle, sultanların sarıldığı dualarla,
güçlenmemizi kolaylaştıralım. Eyvallah dostum Allahım sizlerden razı olsun,
- Efendim, çalışma sırasında sizin varlığınızı hissetmek daha da güç
veriyor.
Önce Allah, önce Allah, Allahım yanımda sen ol, Allahım yanımda sen
ol, ne Sananda, ne Sadya, Allahım yanımda sen ol. O görevli varlıkları zaten
gönderecektir ama öncelik ona olmalı. Unutmayın.
- Namazla ilgili bir şey sormak istiyorum, bu koşuşturmalardan onu
layıkı ile yapamıyorum, ama zamanını da kaçırmak istemiyorum, bunu sadece
zihin yada gözle yapmamız mümkün mü?
Bedenin bunlara cevap verebilecek halde ise, bedeninizle, öyle
zamanlar öyle haller oluşur ki, el ayak göz kulak artık işlevini bitirmiştir, hangi
organ sağlamsa onunla namaz kılınabilinir. Ama bunu sizler yapmayın, zaten
yakışık almaz, kendiniz niye bu kişilerin sınıfına, o kişilerin haline
sokuyorsunuz. İşin olabilir, ertelenebilir, bende şunu söyleyeyim, vaktin
olduğunda gelecek namazı kıl git, erteleme önceden kıl. Önceden kıl git. Şimdi
diyeceksiniz ki böyle namaz mı olur? Siz erteliyorsunuz kazayı kılıyorsunuz,
bende derim ki önceden kıl git, vacip olanı yap. Vacip olmayanı değil.
133
- Meditatif halde iken, içsel sesimizi bu orkestrayı dinleyelim
dediğinizde, orkestradan çok çeşitli sesler geliyor, hangisinin doğru olduğunu,
hangisinin yanlış olduğunu nasıl anlayabiliriz ?
Onların hepsi doğru, orada ne nefis vardır ne şeytan vardır, o ilahi
batındaki sesler, Allahın sizlere bahşettiği her organın sesi, her zerrenin sesi,
doğru çirkin, eğer niyette yanlış bir şey düşündüğünde, o ses sana o kanaldan
gelir. Anlaşıldı mı? O ses doğru Allahımın bizlere hediye ettiği ses diyeceksin.
Ufacıcık zihne olumsuz bir hal geldiğinde, ondan Allahım sana sığınıyorum, ben
senin bahşettiğini duymak istiyorum diyeceksin. Olay bu kadar basit.
Haydi yolunuz açık olsun, ilahi yol daim size yüzünü göstersin, hak için hak
yolunu seçin. Hak için hakka yakın olanla olun. La ilahe illallah Muhammed en
resulullah. Allah, Allah, eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
Şefaat ya rabbi, ya resulullah.
Selam Olsun
11.04.2012
Alemlerin sahibi, kudreti büyük ulu Allah, yarattığı her varlığa ilahi
nefesinden nasiplendirmiştir. Gel gör ki, o halde kulu nedendir bilinmez sırtını
dönmüştür. O yüceler yücesi sevgisi ile var ettiği neden yüzünü ona
dönmemiştir, işte bunu düşünelim. Her an, her yaradılmış, her ne ise ona bakıp
sadece onun nimeti ve hikmeti olarak görmeli, düşünmeliyiz.
Sevgi varlığın tezahürüdür, birde varlığın hiçliğe dönüşümünde,
saflığın tezahürüdür. Sevgi her iki manada kullanılır, hem zahiri hem batıni.
Hem dünyevi, hem de uhrevi. Sevgi gözü ile bakmayabilirsin, sevmediğinden
değil, o an ki ruh hali onu görmezden gelir, her an sevgi fışkıran fıskiye
değilsiniz bunu da biliriz, iniş çıkışlarınızın farkındayız, aksini söylemeyiz
olması gerekendir. Olabilecek bir çok hallerdir, yeter ki o hallerin farkına
varalım.
Allahım ben bunu neden görmezden geldim, oysa bana sevgi ile
bakıyordu deyip her an tövbeye varmalıyız, boş verdiğin her şeyin arkasında
durup, yanlışınızı Allaha itiraf etmelisiniz. Gel gör ki hal nicedir, hak için yapılan
her fiil yine senden sana dönüştedir. Rabbimin hiç bir şeye ihtiyacı yok, sadece
yarattığı için onun bilinmesini istediği için, bilinmek istediği için.
Bunların farkına vardıkça, o tılsım açılacaktır. Her perde bir keşfi açar,
sen senliğini bildikçe, önüne gelen bir çok zuhuratları bilmelisin, yapman
gerekeni yapmalısın, boş ver dediğin her şey, suizandasın117.
O, o demektir kendini bilemezsin böyle oldukta yolunda engelin
çoğalır, yol bile alamazsın. Bak sağına soluna niceleri düz giderken dağıldılar,
her biri her bir yana. Allahım korusun bu halden cümleyi, Allahım görsün
cümleyi, zaten görücü bilici ama, her halin için ondan yardım istemelisin.
117
Suizan : Birinin kötü bir iş yaptığını zannetmektir.
134
Allahım ben burada yanlış yaptım, bana yakışmaz, sana ters gelir bu
beni affet demelisin. İşte kurtuluşa bu sayede geçiştir. Sen suçlarını hatalarını
hep perde arkasında gizlersen, çözülmesi mümkün değil. Senin yaptığın her
şeyi bilen yüce rabbim, ondan gizlenmesi olmaz ama yine de kulun itirafını
bekler. Yakınlıktır o yakınlıktır.
Ol alim ki zalime ters düşesin, ol insanı kamil ki hak ile hakta bir olup,
sonra tekrar dünyaya gelip insana hizmet edesin. Var ki seni senden alan görür
elbet her halin ile seni yaratan. Şüphe ettin mi? Duyar onu zulüm ettin mi?
Görür gözetir onu, yazar hanene hem suç, hem huzur.
Bedbaht olacaksan bu zaten bilinir, gösterirler ebedi cehennemi sana.
Kul kulluğunu bilmeli, her hali hafife alıp gülüp geçmemeli. Uyku ne için
yararda, gaflet uykusundan uyanmak neyin işareti, kül olmak nedir? Hak için
halka hizmet nedir? Bu bilinmeli. Şimdi her birinizi secdeye davet ediyorum,
Hasbin Allahveni mel vekil, ya Allah, ya Muhammed, ya Ali, ya Hasan, ya
Hüseyin diyelim, ehlibeyt aşkına secdeye başları koyalım.
El hak, el el üstünde hak var ki bende, ben onda, sözler hep hoşta, her
şey yalan, her şey riya, bir tek doğru olan var ki, Allah Allah bana yeter. Bir tek
doğru olan. Eyvallah. Hepiniz secde edin, Allah bana yeter deyin.
Şarabın lezzeti üzümden bilinir, ağacın meyvesi ise kökünden
gövdesinden bilinir. Hizmetin esasıdır o, toprağın sevdasıdır o, can içinde can
bulduran, ilahi hay vasfıdır o. Ey can süzül süzül de gel, dök günahları, yırt
perdeleri suretinle cemalinle gel. Etme dünya için kaygı tasa, boş oyalanmaktan
ibarettir. Sen hak için hakta ol meclise öyle gel. Selam olsun. Allahümme
gufraneke ileykel mağfir.
Selam olsun, Sevgi dostları hoş olunuz. Tevhid birliği içinde mum
misali eriyip, irşada118 geçiniz. Mevcudiyetiniz, mutlak varlığın bir tezahürüdür.
Onun için idraklerinizi geliştirdi. Sürekli bunlar üzerine düşüncelerinizi
yoğunlaştırın. Yoğunlaşmayan düşünce geçicidir. Yoğunlaşırsa bir konu
üzerinde; o elbet içe geçiştir.
Her şeyin, var edilmiş her zerresinin zekatı olduğunu sakın unutmayın.
Daha önce verdik, bunlardan biri, zeka, bunların geçişlerini kolaylaştırmak;
sizlerin mutlak fiil ve davranışlarınız şekillendirecek. Hakiki ilmin eşiğinde
değil, içindesiniz. Gerçeğe yüz dönmüş, hiçbir hudutta çizilmemiş, var olan
mevcudiyetin yaratıcısına gerçekten sağlam bir dönüş yapmışsınız. Bunu idrak
edin.
Geçmiş her ne kadar sizin için bulanık ise de, o bulanıklıktan
kurtulmak, her olayı berraklaştırmak sizin kendi bilincinizde mevcuttur.
Belirlediğiniz hedefleri küçültemeyiz. Bir çok yol ayrımlarında konaklamanız
mümkün. Konaklama da; geçişlerin, mevcudiyetin, mutlak seçim üzere
kararların verildiği yerdir. Bunları da hafife almayın.
Bir çok anahtarlar var elinizde; manevi anahtarlar. İçsel tezahürlerin
yoğunlaştığı şu günlerde mümkün olduğu kadar yalnız kalabileceğiniz mekanlar
118
İrşad : Doğru yolu göstermek, müminleri dinî görevlerini yerine getirmeye çağırmak demektir.
135
oluşturun, her şeyden ve toplumdan uzak. İçsel tezahürlerin bu yolla
sağlanması mümkün. Zorlandığınız herhangi bir olay karşısında; bu ister aile
içinde, ister çevrenizde olsun, sadece sizden istenilen şudur; tebessüm edip o
olay karşısında durmamanız.
Suskunluğu korumak, içe döndüğümüz zaman sadece ona komut
vermeniz gerekir. Huzurun hiç bozulmasın, ben gerekeni yapıyorum. Allahbizim
yanımızda’ deyip herhangi bir olay karşısında sadece tebessüm edip, ondan
uzaklaşın. Bir öğretidir bu, dikkate alınmalı.
İbadetlere ara veriyorum, yapamıyorum, içim yapmak istemiyor;
bunlar da olabilir. Asla suçlu gibi hissetmeyin kendinizi. Şöyle düşünün; bu bir
demlenme hali. Bu demlenme halinde yine herkesten uzak olmalısın. Çünkü bir
oluşa, bir geçişe hazırlanmak üzere demlenme halini seçmişsin. Ondan sonra ki
davranışların, o halden çıkıp istek duyduğunda, tekrar bir uyanış hasıl olur.
Daha da iştiyakle sarılır, o uzaklaşma halin için sürekli hayıflanırsın.
Allahım her an görüyor; kullarının seyirlerini, niyetlerini ve seslerini
duyuyor. Neyi nerden, kimden gizleyebilirsin ki. Her an karşında dimdik duruyor
gibi düşün. Onunla konuş. Defalarca söylendi, konuşun, itiraf edin. Bir çok
olması gereken, karar verilmesi gereken bir çok hadiseleri birlikte karar verin,
birlikte onarın, birlikte yardımcı olun.
Biz önce kendimize yardım etmeliyiz şuuruna sahip olun. Bir insan
kendine yardım etmezse, kendi hal ve davranışlarını olumlu, uyumlu hale
getirmezse, kime ne verebilir ki. Bunu düşünün. Ve nefeslerinizi geliştirin.
Hasta sıkıntılı hallerde, insanlara yardım için nefeslerinizi kullanın.
Tezahürlerinizi bu şekilde sağlayabilirsiniz. Mümkün olduğu kadar sizde var
olanı kullanmanız gerekir. Kullandıkça bitti diye düşünme. Allahım sizde
eksileni tamamlar.
- Hastaya karşı nefes kullanmak nasıl oluyor? Anlayamadım.
Dua, dua, dua. Her dua edişinizde; doğrudan Allahım bunu işitiyor.
Bunu ayetleriyle de belirtmiş. O hasta kişinin, o dualarla iyi olmaması mümkün
değil. Ona huzur sağlarsınız. Nefeslerinizi kullanın alıştırın. Nefes ve sağ el
devrede olmalı. Herkes bu olaydan nasibini alır mı? diye düşündüğünde; Hayır.
Hayır. Keşke alıyor diyebilseydim. Ama almıyor.
Bazı öyle kapalı insanlar var ki; sımsıkı kilitlemiş kendini, duvarlar
örmüş etrafına. Oraya ulaşmak mümkün olur mu? Onlara dıştan dua edin. Her
şeyi bilen Allah’a niye havale etmiyorsunuz? O her şeyi biliyorsa, siz işe sadece
onun verdiği bilgiler ışığında yürüyüp, nefes deniyorsa , nefesi verebilirsiniz.
Kabul etmiyorsa bırakmanız en doğrusu. Sorabilirsiniz. Lütfen sorun. Sıkılmayın
sorun. Çünkü Sıkıldıkça içinizde kalıyor, bunu farkındayım, o da sıkıyor sizleri.
- Hangi duaları okumamız gerekiyor?
Cevap vermekle zarara iştirak etmiş oluyorsun, hataya iştirak etmiş
oluyorsun.
136
- O zaman karşıdaki kendini daha kötü hissetmiş olmuyor mu?
Seçim onunsa bir şey yapabilir misin? Buna rağmen sen ona iyi
hissettirebilir misin? İsterse onu yapar, sende bende var olan o kişide de var.
Peki niye o tarafı kullanmıyor, niye o tarafın güzelliklerinin üstünü örtmüş de
çirkin taraflar sahnede?
- Onu hiçbir zaman anlıyamıyorsunuz ki, elinizden de bir şey gelmiyor.
O halde Allahıma havale edip, o en doğrusunu yapar. o en doğrusunu
yapar diyebilmek durumundasınız.
- Susmak gerçeklerden kaçış olmuyor mu, bir yerde?
Kaçma, olayın içine girdiğinde hal olacak mı? Hal olacaksa yapın. Ama
bu suskunluk her yerde geçer anlamında değil. Kavganın ortasında kalmamanız
için, o çirkinliğin seviyesine inmemeniz içindir. Öyle anlar var ki, çocuğunla ufak
bir münakaşada suskunluk çok güzel, onu da öfkelendirmemek adına. Ama
müşterek karar verilecekse orada susmak olmuyor, birlikte çözüm gerekiyor.
Ben anladım sizin ne demek istediğinizi. O konuşmak istemiyorsa onun
ağzını açmak mümkün değil. O halde senin yapacağın sadece, Allahım sen
bütün sırları bilirsin, bütün hazinelerin anahtarı sendedir, sen ki her şeye vakıf
ve sahipsin, benim nerede olmam gerekiyorsa beni oraya yönlendir, ne yapmam
da gerekiyorsa bana onu seçtir Allahım, amin, olay bu. Hiç kimseyle
münakaşaya girmeyin, hafifliktir ve sizdeki bütün güzelliklerin çöküş halidir,
unutmayın. Ya çökün, ya ayakta dimdik durun, bağlı olduğunuz kanal çökmenizi
değil, dik olmanızı ister, alışveriş kurmak ister.
- Söylenilenler nefis mertebelerinden verilen derslerdendir onun için
suskunluk ve Allaha havale etme olayı anlatılıyor.
Onların da sizler için hayra alamet olacağını bilmelisiniz. Öyle
düşünürsek, onun yaptığı bütün çirkinlikler ola ki benim hayrımadır Allahım,
yine de benden iyi sen bilirsin, de ve bu böyledir. Allah bir vesile kılar sizi o
mertebeden diğerine geçirmek için.
Şunu da unutmayın, her şey cellal’den geçer evlat, celal’den geçer.
Celal’den geçip de Cemal’e varıştır. “Vel Celal’i İkram”
Ben her ne kadar dini ayrı da olsam gerçekte müslümanım bunu
lütfen kabul edin. Ben bütün Kuran’ı tamamıyla okudum, her bir kitabı İslam
üzerine yazılmış kitapların hepsini okudum. Kolay olmadı islamı seçmem, birçok
olumsuzluklara göğsümü gerdim, ama ben kazandım, ben Allahı kazandım.
Bana o vazife verildi, şimdi buradayım.
Evlerinizi enerji birikimlerinden temizleyin. Önce fiziksel temizlik,
sonra manevi temizlik yapalım. Mümkün olduğu kadar evden birçok şeyleri
atalım evi rahatlatalım boğmayalım.
137
Mekanlarımız, ha dünyevi yaşadığımız yer, ha bedenlerimiz, o da bizim
ruhun mekanı. Manevi olarak temizlik; sadece dua, dualarla zikirle evinizin
temizliğini yapın. Dualar edin Allahım buraya Yüce varlıklarını misafir gönder
Allahım, bu şekilde.
- Bazı tütsülerden bahsedilir.
Mümkündür, tütsüler ne anlama gelir, insana ne verebilir diye
düşünüldüğünde; ruhsal hale hazırlar, Mesela, Adaçayı çok güzeldir, insana
hoşluk veren her tütsü mutlak şarttır, çünkü o bir dürtüdür, seni sevk eder,
ibadete sevk eder. Kuran okumaya, zikir yapmaya, hak için secde yapmaya seni
teşvik eder. Koku deyip geçmeyin her birinin birçok değeri, hediyeleri vardır,
anlamları vardır.
Adaçayı neden yok burada? Zeytin yaprağı da olur, adaçayı çok daha
önemli. Mekandaki birçok negatifleri temizliyor, seni güzelliğe teşvik ediyor,
seni güzelliğe olumluyor, uyumluyor. Çok gerginsin, canın hiçbir şey istemiyor,
ne ibadet etmek, nede insan yüzü görmek, iki yaprak adaçayının kokusu seni
değiştirir, frekansı değiştiriyor unutmayın.
- Bir süre insanlardan ve şehirden uzak kalın dediniz,
Şimdi, olanakların buna uygun ise, vazifeli olduğun herhangi bir işin
yok ise evet. Yalnızlığı seçin, yalnızlığı seçin, olay bu. Bu evinizde de bir köşeyi
hazırlayabilirsiniz. Kuran okuyun, Allahım, onunla konuşun, melekleri her an
yanınızda sizi gözetir.
Hayrından, Şerrinden sana sığındık Allahım, hayrından ve şerrinden.
Hep şerrinden sığınırsınız değil mi Allaha? Oysa hayrından da sığının ona.
“Kederden ve sevinçten sana sığınırız Rabbim”, böyle dua edin.
- Sevinçten neden sığınılır? Kederden anlayabiliyoruz da.
Çünkü, sevinci parçalayan varlık vardır. Allahım onu korur, kısa
sürmesin sevinci, kıskanan vardır, bugün ben çok iyiyim de, mutluyum
huzurluyum de, anında seni sıfır eder, kim eder? O enerji, öyle bir enerji ki sıfır
eder. İşte onun için, hayrından, şerrinden, sevinçten ve kederden, her şeyden
sana sığındım rabbim, sen bizi kolla ve gözet. Amin.
- Dünya ve kainat için nasıl dua edebiliriz?
Allahım, şu üzerinde barındığımız yeryüzü, onu sana havale ettik sen
koru, gözet Allahım. Öncekilerin başına gelmiş birçok felaketleri ne olur
toprağımıza ve ükemize verme Allahım. Dua bu.
Manevi Alem için de duamız; Allahım, son nefesime kadar benimle
uğraşan şeytanın şerrinden imanımı sana teslim ediyorum, onu sen koru gözet
ya rabbim, onu sildirme, onu daim diri tut, o iman bende mevcut, onu sana
emanet etmemi, teslim etmemi bana nasip et Allahım, şeytanın şerrinden sana
sığınırım. Amin.
138
Eşhedüen la ilahe illallahve Eşhedüenle Muhammed en Abduhu ve
Resuluhu(3). Amin. Allahım son nefeste bunu yaad etmeyi bize nasip et
Allahım.
- Bize bir hediyeniz olacaktı, unutmadık.
Biz de unutmadık, sözümüz bakidir, hele söz bu alemden verildiyse.
Biz, izin üzere konuşuruz, izin üzere tezahürler ederiz, her şey izin üzeredir,
önce bu unutulmasın ama sözümüz bakidir. Bizden de gönüllerinize hoşluk
dolsun.
Gerçek kadı bile karar vereceği zaman, “Allahım, merhametimden ceza
veremiyorum bana yardım et der.” Gerçek kadı, Allahiçin söz hakkına sahip
olmuş kişi, kimini as, kes der, beni ne olur bununla sınama. Onun için her şeyi
Allahtan bilelim her şeyi.
Neyi ne yapacaksınız, nereye gideceksiniz önce onun izni ile
konuşmanız gerektiğinde de, “Allahım yanımda ol, konuşan ben değil, Sen ol
Allahım“, ben hastaya yardım ediyorum veya öyle zannediyorum, “Yardım eden
sensin Allahım, ne olur sen yardım et ona”.
Bazen de yanlış şeyler için dua ettiğinizin farkındayız. Hastalara şifa
diliyorsunuz, bir siren sesi duysanız, Allahım iyileştir onu, yardım et ona
diyorsunuz farkında olmadan. Aslında o hastalık onun tekamülünü kurtuluşunu
sağlayacak bir vesile, farkında olmadan bunu istiyorsunuz, niyet güzel ama
gidişat hoş değil. Allahım doğrusunu sen biliyorsun, ne gerekiyorsa sana
emanet deyip kapamakta yarar var.
İyi olsun, iyi olsun , iyi eder Allah, ondan sonra bir zulüm ki Aaah ben
ne yaptım dedirtir. Onun için konuşmalarınızı bir ölçü içinde, düşünerek,
karşındakini düşünerek söylediklerimi alabilir mi, bugün alacak halde mi? beni
dinlemeye hazır mı? Bu kadar basit. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah,
amin.
Allahım, gecemizi sen hayırla, geleceğimizi sen bilirsin sen hayır nasip
eyle Allahım. Kötülük yapmaktan ellerimizi kollarımızı bağla, dilimizi bağla
Allahım, bize bunu yaptırma ki, bizde mevcut olan varlık, sen engel ol ona
Allahım. Daima iyilikte olmamızı nasip et, hayırda ve şerde senden yardım
istiyoruz , bize yardım et, bizden el çekme Allahım, amin.
Selavat(Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin, ve ala ali
seyyidina Muhammed) okuyun avuçlarınızın içine sürün ondan sonra, amin
diyerek yüzünüze.
Selam Olsun
13.04.2012
Hak huzurundayız, hak dost, hak dost. Yoktur bir başka dost. İlle
ondandır, onadır dostluk. Bu fanide dönüş baki’ye dir. Vahdetin secdesinde
ikilik olmaz ille tekliktir. Vuslatın birliğinde ilahi meclislerin yol gösterici
139
erlerine, Rabbimden, Rabbime dönüşü hazırlayan ehline selam olsun, selam
olsun.
Her olay kayıttadır. Kayda geçmiş ise önemi her cana vakıftır. Bilerek
geldin, bilerek. Giydin beden elbiseni, unuttun neden geldiğini. Düştün türlü
türlü zaaflara. Uzatmadın hayır için elini, bende eksilir dedin, kaygıya düştün.
Oysa bilmeliydin; bir verene bin başak verirler.
Allahım güzel eyledi, sözleri, seven gönüllere hazır eyledi. Cem
etmeliyiz, her bilgiyi cem etmeliyiz. Doğru yanlış demeden alıp, onun haliyle
tefekkür etmeliyiz. Yanlış bize yaraşmaz, doğruları gönül haznesinde
biriktirmeliyiz. Tuhaf gelen bir şey yok. Tuhaflık görüyor isen, mutlak
sendendir, dost, senden.
Her olay yerli yerindedir. İlahi planın çizdiği gibidir. Sen zannetme ki
yanlış gider. Yanlışlık görür isen, o senin tarafındır. Hayra alamettir, hayır için
bir araya gelindiyse, hak muhabbeti hazırdır. Gönülden kaygılar silinmeli, ilahi
meclisin huzuruna nasıl girilecekse, öyle destur ile girilmeli.
Bil dostum, bil, an’da hazırlanır niyette var olan. Öyle bir vücut
oluşturur ki sana Rabbim, niyetinin eseridir der. Her hali çok iyi
değerlendirmeliyiz. Niyetleri tekrar tekrar süzgeçten geçirmeliyiz. Ola ki, bir
zerre yanlış, takılmıştır bir tarafa, onları devre dışı bırakıp tertemiz bir niyetin
esasını meydana çıkartmalıyız. Zerre ağırlığınca iyiliklerin fazla olması gerekir.
Zerre ağırlığınca muhabbetin, sevginin fazla olması gerekir. İlahi planın
terazisine konduğunda kefe zerre ağırlığınca bile iyilikten, güzellikten yana olsa
Allahımın hoşuna gider. Şimdi ara verip dua edelim.
Duaya ihtiyacı var, her köşenin, her yuvanın, her taş gediğinin, her su
yolunun, duaya ihtiyacı var. Allahım, Allahım, Allahım; bütün güzel isim ve
sıfatlarınla sana sesleniyoruz. Sen şahit ol, ya Rab. Dualarımızı katıksız sevgi
ile, barış ile dilenen yerlere gönderiyoruz. Her türlü felaketten, her türlü zarar
ve ziyandan, fakirlik korkusundan, Allahım şiddet, kötülük korkusundan sana
sığınıyoruz. Sen bu dualarımızı, yakarışlarımızı oluma gönder Allahım. Olumları
için dualarımızı gönderiyoruz, çoğalt ama eksiltme. Sen bizim mevlamızsın,
sana yöneldik. Her olayın gerçekleşmesini senden diliyoruz Rabbim. Bir tek
mabudumuz sensin Allahım. Yolumuzu değiştirmesin hiç bir düşünce ve niyet,
yolumuzdan çıkarmasın hiçbir eylem, hizmet. Sadece sana yönelik yaşayalım
Allahım. Amin.
Tüm hastalara, bedensel ve ruhsal hastalara huzur ver, sağlık ver
Allahım. Yanlış giden bütün işleri sen doğrula. Senin gücün, kudretin her şeye
vakıf, sahip yüce Allahım senden diliyoruz. Bir çok takıntılarımız var, onlardan
kurtar bizi Allahım. Biz beceremiyoruz. Sen bize yardım et, yardım et Allahım,
amin. Hasbin Allah ven imel vekil(3) bize sen yetersin Allahım, Sen bize
yetersin. Sen bizimle birsin Allahım. Senden ayırma bizi, elini çekme bizden
Allahım, amin. Kötü giden işlerimizi sen düze çıkar ya Rabbim. Cendere içinde
140
kalmış, sıkışmışız, sen bizi huzuru rahmete çıkar Allahım. Olumsuz giden bütün
kötü giden şeyleri, biz kötü görüyoruz, olması gerekense, kabullenmeyi, sabır
etmeyi nasip et Allahım. Sen bize yetersin ya rabbim.
Ceddin Muhammed Ali ise, Cemalin Nur’u Muhammed ise, sözlerin Hak
feyzi ise, gel meydana gel. Geceler, sabahlar, seherler, hayrola, seherin
feyzinde huzuru muhabbet doğa. Gün aşinadır o kuluna gece de aşina, ilahi
feyzi aldığı andır. Hikmeti sorulmaz, o daim zikr-i enamdır.
Kalp nazar-i ilahi ise orada mevcuttur hak kelamı, ilahi muhabbet
oradadır. Onun için derler ki Veliler, kalp kırma sakın, yıkma hak evini sakın.
Sakın ki sakınasın ondan, bakın ki dost yüzüne ondan göresin, ondan bakınasın.
Şad etmek için bir veli gönderir ya Rabbim sana, nasıl bulursun nasıl
yanaşırsın ona? Gönül çeker yeter ki istemeyi bil ondan, Hüda önce senin
yanındadır. Allahım bir yol göster bana, yolum nedir diyene sözüm. Bunu
dediğin an, mutlak bir gösterici gelir düşer yoluna.
Ruh Allahımın emrindedir. O hangi vücut oluşturdu ise ona tabi
kılmıştır. Bu sözden sakınalım. O öyle gizlenmiştir ki aşina edilmemiştir. Sen
onun gizliliğine nasıl söz edersin.
Mevzu mevzuyu açar olumsuz muhabbetler akımını etrafa saçar.
Doğrudur dediğin her söz, hakkın muradı değil, vebaldir bilinsin. O, onun
emrindendir, onu sadece rabbim yönetir, kul ona boyun eğer, onu yerinden
sadece o oynatır. Sakınasın bu laftan iblisin sözüdür bu, onun isim ve sıfatı
altında konuştuğundur bu. Ben de derim ki ey can zat sıfatlarına sahip çık, nefsi
sıfatlarına değil. Bunlarla meşgul olacağınıza tevhid makamları ile meşgul olun,
Zatına yakışmayanı devre dışı atın. Allahkoruya, bu can onun emanetidir, bu
yola sevdalılar baş koyar. Hak yolcusuyuz Elhamdülillah .
Sen sevgiyi safsata mı sanırsın? Gerçek sevgi, ilahi nazarın olduğu
yerden doğar, Güneş gibidir o, doğduğu her yeri ısıtır, oldurur, boyun büktürür.
Sevgini öyle safiyet içinde ver ki, canı olmayan can bulsun, sözü olmayan söz
bulsun, kusuru olanın kusuruna örtü koysun. Ya Settar desin, ya Settar, ya
Settar. Kusurlara örtü koyandır o.
Rabbimin Kudret ilmini durun, durun öyle söz edin, cinlerle değil,
inslerle, velilerle ilgilenin. Evet Mürşide gelince, doğru söylersiniz, o bir
dengedir, Allahımın seçtiği kullar arasındadır. Ama bunu da söyleyeyim, her
mürşid, mürşid değildir. Allahım doğru olanı yeryüzüne gönderir, geçen defa
da bunu söyledik, bunun için çok dikkat edin.
Dost’da mürşidiniz bunu niye kulak arkası erersiniz, bu yola sizi kim
topladı? Kuranı size kim gösterdi? Bu yazılarla kim sizi tanıştırdı? Velilerle kim
tanıştı kim tanışmadı? Ama yeterli değil, o sadece muallimdir, neymiş? Muallim,
rehber ayrı muallim ayrı. Ama ilk öğretmeninizdir o. Haydi hoş olunuz, geceye
nokta koyunuz. Bu evin huzuru daim olsun Allahım. Bu evde Allah aşkı, Ehlibeyt
141
aşkı var, bu ev hep ayakta dursun Allahım. La İlahe İllallah Muhammed en
resulallah(3).
Bu tür muhabbetler meclise girmesin buna dikkat edin. Çok
konuşuyorsunuz, yok şu öyle yaparmış, yok bu böyle yaparmış, Allahneler
yapmış onun muhabbetini yapın. Bunlar var ya, obsede varlıkların eserleridir.
Bir daha sofrada bu konuları istemiyoruz kesin. Dışarıda konuşun, ama burada
değil. Bu sofra hak sofrasıdır, obsede varlıkların burada işi yok.
Zül Celal’i vel ikram üzere bu sofra kurulmuştur. Sakının. Dikkat edin
ve sakının. Onları çağırmakla bütün medyumun alacağı derslere engel
koyuyorsunuz bunu biliyor musunuz? Çok şükür ki korumada. Allaha emanet
olun.
Kanat açtım uçmaya, rüzgar dedi dur bekle, sen bekle dersen nasıl
uçarım? Veli yardımıyla. Sözümüz hikaye değildir, bilene ders, bilmeyene
masaldır. İlahi hitabı sadece nasibi olanlar alır, ilahi hitaptan nasibi olmayana
ne desen boştur.
Kal ehli değil, hal ehli olun, dil ehli değil, gönül ehli olun, hakikatin
ilmine sımsıkı sarılın. Süfli varlıkların ipini sakın tutmayın.
Allahı seviyor musunuz?
Toplantıda olanlar cevap verir, evet.
Hepiniz seviyor musunuz ? evet.
- Allahın gerçeği saf sevgi zaten.
Allahsevdiği kulunu kendi
Seni sevdiğinden nasıl eminsin, bundan?
ile meşgul edermiş, sevgi bu işte. Allahın sevgisi böyle bir şey. Allahneyle
kulunu meşgul ediyorsa sevip sevmediğini anlayabilirsiniz. Allah’la mı
meşgulsün? Başka şeylerle mi meşgulsün? Ayırt et bunu, ayırt et. Yaşamının
her halini her anını fark et, neye kayıyor, neye eylem gösteriyor, neye
meylediyor.
Hiçbiri boşuna değil, ne ararsan var sende, bende, ne ararsan. Hangi
olayın karşısında çağrılıyor, kafasında neler dolaşıyor, neleri seviyor, nelerden
nefret ediyor, İşte kendini bilen rabbini bilir oluyor. Allah’la meşgul olun. La
İlahe İllallah Muhammed en resulallah.
Selam Olsun
18.04.2012
Kutsi kelimelerin özelliğini, o kelimelerin dizilişini, her birindeki mana
yükünü kavrayayım dersen yanılırsın. Rabbim, belli sınırlar koymuş her kulunun
iştiyakına göre onları ayrı tutmuş.
142
Verilen neye nispette, aldığın hangi nispetin eserinde, neyi ne kadar
alabilmen gerekir? Aldığında kime ne vereceğin, hangi sözcük onu davet
edebilecek nispette? Bunların önemli, çok önemli, önemi büyük.
Madem ki, Kutsi sözden bahsediyoruz, rastgele kullanılmamalı.
Rastgele oyun haline getirilmemeli. Rabbim kimine fakirliği talim ettirmiştir.
Onun hazinesi öyle zengin, öyle bolluk mevcudiyete sahip ki, vermekten aciz
mi? Değil, ama belki onu bozacak. O miktarı ona layık görüp, hesaplayıp,
bozulmamasını sağlamak için, o kadarını verir.
Kimine çok zenginliği verir. Fakirliği verse yine bozulacak,
bozulmaması için onu koruyabilmek adına zenginliği nasip etmiştir verdikçe
verir, kimi bolluktan kurtuluşa geçer, kimi darlıktan. Her ne olursa olsun, eğer
bir şey yaşanıyor ise, kendi nefsinden değil ise, mutlak Rabbimin
çizdiğindendir. Sana düşen görev sadece sabır, tevekkül olmandır.
Bunlar düzelir mi? Sabredilirse dendiğinde, sabır makamı sadece
geçişi kolaylaştırır. Hafif geçirtir; olay bu. ’’Geçti zamanım yok elimden şunu
kaçırdım, ne çok fırsatlar geçti de değerlendiremedim’’ demek çok abes çok.
Bunlar gönül ehline yakışmaz muhabbetlerdir. Kaçırmadın, Rabbim onları
senden ayıkladı. Böyle değerlendirirseniz, bu kesin böyledir. İşte teslimiyetin
ilk adımını atmış olursunuz.
Her zaruret diyoruz ya, maneviyatta yeni bir kapının açılmasına sebep
olacak. Ben yaptım demeyin, biz yaptık demeyin. Allahöyle istedi. Her ne olursa
olsun, Allahöyle diledi. Bu alışkanlık haline gelmeli.
Allah diler ise, farklı mevsimler yaşıyorsunuz. Farklı seyrin içindesiniz.
Bir çokları kıyamet alâmeti der durur. Bir bölümü 2012’ye bağlar. Bir bölümü de
“bu hava beni çok sıkıyor, bunaldım’’ der. Aslında herkes doğruyu söyler.
Herkes kendi içindekini anlatır. Kıyamet var derse; kendinde kopan kıyametleri
dile getirir. Felaket zincirinden söz ederse, kimisi felaket tellalıdır, bayılır dilden
dile dolaşsın, bayılır. Bunlar Deccal’ dir. Deccal’in görevini almış, yeryüzünde
gezen insanoğludur.
Bunları bi taraf edelim deriz ama, şu gerçeği de unutmamak gerekir;
öyle bir kaynak zuhurdaki hamd’u senalar ona olsun. Rahman adına açılan her
sofra, her birinize hayırlar olsun. Rahman adıyla başlanan her söze aşk olsun.
Aşkına aşk olsun, Aşkın zirvelere çıksın da, Tevhid’i bulsun. Aşkı yaşamayan
zirveye ulaşmayan, Tevhit den ne anlar. Aşk ona nispettir. Bütünün hayrıdır
ilahi planın tek çıkış yoludur, tek sırat-i müstakimi’dir.
İlahi feyz o kanaldan gelir. Allah, Allah ille, Allah o dedirtir. Bil, bul,
duy, ille de gönlüne tasdik ettir. Gönlün tasdik ediyorsa, yolunda şüphe yanlış
yok dost yürü. Bir rehber mi arasın? Ona çıkar. Bir hal et bakalım. Kolay şeyler
almıyorsunuz. Kolay elde edilebilen sözcükler değil bunlar. Gönül öyle
sınavlardan geçer ki, buna hak kazanır. ’’Gönül sınavdan geçer’’ deyince, onun
sınavı olur mu diye sorarsan? Ruh bile sınavdan geçer, hep beden değil ya.
Allahaşk olsun soframız hayırlı olsun. Görevleriniz verilecek. La ilahe illallah
143
muhamed en resulullah. Allah Muhammed ya resulullah şefaat hep senden
olsun.
Bir yenilik gelecek o kapı açılacak, hamd olsun diyelim. Dosta
gösterildi gelecek, gelecek(rüya mı?) Eyvallah, Eyvallah yeniliğe açılacak,
nerede açılım oluşacak dost kapısında, dost kapısı, dost kapısı.
Dostum her birinize görev tek tek verilecek, izni alanlar kayda
geçecek, sanma bize yok mu dediğinde, devre dışı görev dışı kalacaksın, yalnız
tek kapıda ol, iki kapıda değil. İlle de gitmek istiyorum diyorsan, inan
söylenecek başka bir şey yok. Ama hem orası hem burası dersen ruhsal
durumunun düşeceği bir çok tuzaklar var, korkumuz ondandır, yoksa bize ne
kazancı, ne kaybı var. Bunu unutma, ruhsal durumunun düşeceği halleri az çok
biliyoruz da, korkumuz endişemiz ondandır, bunu bil yeter.
Allahım ilmimizi arttır, yanlıştan sana sığındık, sen koru muhafaza et,
her an uyarılarına açık olmamızı nasip et, her halimizi denetlememizi nasip et
Allahım, vurdum duymaz etme bizi. Eyvallah.
- İlahi feyz bizlerde, kalplerimizde oluşacak mı?
Olmadığını mı söylüyorsun,
- Hayır, yani her yazıda ilahi feyz den sıkça bahsediliyor ya,
Allahımın tecellisi o kadar çok, o kadar çok ki, göze mi, kalbe mi
kulağa mı, neye? Ele mi yüze mi, onun tecelliyatı, her uzuvda ayrı zuhurda
unutma,
- Tevhid,
Kainatta ne yaratılmışsa bir düşün, bir düşün ve insanın dört unsurunu
da düşünün, toprak, hava ve su, toprağın altında ve üstündeki bütün mevcudatı
da düşünün, işte her birini içinde toplar Tevhit.
Neden rüzgar kötü esmiş, bugün hava çok kötü, bugün hava çok
sıcak, yok çok kötü soğuk, niye o kötü, kötü hep o sendeki kötü biliyor musun?
Bir de bunlara dikkat edin, çok özen gösterin. Kimde neyi eksik görüyorsan
senin eksik yanın olduğunu bil artık. Bak aşama kaydediyorsunuz, güzel şeyleri
de görüyoruz. Hayırlara vesile olacak bir çok işler yapılacak. Bir çok işler,
baştan yavaş yavaş sindire sindire, o görevin hazzını içinizde yaşayın,
yaşatabilmek önemli olan görevin hazzını.
- Bizim de yaşımıza göre bir görev vardır herhalde,
Var, var Eyvallah, yaşınızda ne var, biz sizin beden yaşınızla değil, ruh
yaşınızla ilgileniyoruz. Biz sizin beden değil ruh yaşınızla meşgulüz. Biz sizleri
ışık bedenleriniz ile görüyoruz, fizik bedenleriniz ile değil. Allahım sana
sığındık.
Selamlıyorum sizleri. Dost kapısının dostları, hak dost. Hakikat
meclisinin, her muhabbetin, mutlak gideceği bir merkez vardır ve oradan da
alınacak, bizleri uyandıracak bir feyz vardır. Senin sırrın sende ifşa olmaz ise;
144
yeri boş kalmaz hep doldurulur. Ola ki ifşa oldu, yeri bir süre boş kaldı. Ne
zamana kadar dersen, sırrı korumayı bileceğin güne kadar.
Anlaşılması güç derslerle karşılaşıyorsunuz. Bazen çok yükleme
yapılıyor. Bilerek yapıldığını da hatırlatırım. An be an yoklamadasınız. Kainatta
zuhura gelen her olayın, içsel ve fiziksel bedenlere mutlaka yansıması
kaçınılmaz.
Öyle
titreşimler
alıyorsunuz
ki,
hiç
birini
fark
edemeden
geçiştiriyorsunuz. O titreşimlerin birer uyarıcı niteliğinde olduğunu bir tefekkür
etseniz, binlere bağlanırdınız. Amaç doğru yerde, doğru bilgide doğru kişilikte
olmamız içindir. Bilgiler de o amaca bir araçtır, her şey zata yönelik ondan
gayrısı, ondan ayrısı yok ki.
Allahım öyle bir güce sahip ki, bir karıncanın bile karnı aç kalmasın
deyip, ona rızkını gönderen, onu gözetiminde tutan, düşünün bir karıncayı bile
üzmekten sakınan Allahım, kainatın tek yöneticisi, evrenin tek sahibi odur. Bu
büyüklüğü düşündükçe, kendi küçüklüğünü görebilmelisin.
Allahım yetiş diyorsun, her zorda, Allah Allah zikri eda ediyorsun.
Biraz neşe sevinç geldi mi bedene, zikir unutuluyor, dalıyorsun dünya
debdebesine,
Yok dostum yok, elde dümen onu kullanmayı bileceksin,
vermeden de vermiş gibi şükredeceksin. Oysa Rabbim vermeden kulundan
geçer mi? Geçmez.
Gecenizi hayırlıyor, gündüzünüzü umutla yad ediyorum, Allaha emanet
olunuz, hak muhabbeti ile Muhammet nuruna sahip olasınız. İrşat119 olun irşat
edin, şevk ile Kuran’a sarılın, başkalarının da sarılmasına sebep olun. Aşk ile
Allahdeyin, başkalarının da demesi için sevgi ile üretin. La ilahe
illallahmuhamed en resulullah.
- Günlük yaşamda aldığımız titreşimlerin farkında olmadığımızdan
bahsettiniz?
Her biri mutlak sebep dahilindedir, o titreşimlerle insanı kamil olmak
hiç kolay bir hal değildir ama o halde olan veliler ne olup ne bitiyor her bir
şeyden haberdar. Bedenin her zerresi o bilgiye olaya vakıftır. Sizlerde o
titreşimleri alıyorsunuz, her var edilen alır, her var edilen, hiç biri sebepsiz
değil. Ama neye yaradığının ne olduğunun farkında olmanız lazım.
- Nasıl eğitmemiz gerekir bedenimizi?
Allah, Allahdiyerek kuran okumakla onu çok sevmekle, ona sımsıkı
sarılmakla. Geceniz hayırlı, seheriniz mübarek olsun.
- Kuranda açıklaması yapılmayan yerlerin bir açıklaması var mı? En
iyisini rabbim bilir ama.
Evlat, bunların açılımı tamam mı diyorsun, hiç tamam olur mu, perde
açıldıkça perdeler kalktıkça yeni bir ufuk yeni bir sayfayla karşılaşacaksın,
119
İrşad : Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmak.
145
senden perde kalkmadıkça hep aynı kalıp içerisinde döner durursun, açılmadı
demiyorum, yavaş yavaş tabii ki onun hakikatine tam vakıf olduğunuz zaman
işte o zaman çok önemli bir zaman.
Arif olan anlar, her var edilmiş görevli Allahı bilmekte.
Hiç bir veli hiçbir mürit, mürşit kolay sahip olmadılar, o imkansızlıklar
içinde cebelleşip durdular, kolay elde olunmuyor, kolay elde etmek, her kula,
zoru kolay kılmak ise, er kula layık görülmüştür. La ilahe illallah Muhammed en
resulullah.
Selam Olsun
20.04.2012
Selam olsun, hayırlara vesile olsun, kelam haktandır bilinsin,
şüpheden uzak olsun. Geldik dost kapısına, oturduk mekanın yapısında, açtık
elleri huzurundayız Allahım, söylettik dilleri, senin aldık ya desturunu Allahım.
Zaafa düşmeden, hayırsız yola girmeden, bilip bilmeyip yargıda bulunmaktan
sana sığındık Allahım. Sevdiğimiz sensin, eğildiğimiz hükmüne girdiğimiz sensin
Allahım.
Bu yol vuruculuk yolu değil, hakka kurban olma yolu, biz kurban olalım
senin yoluna Allahım, destur alınıp halka kurulur, o halkada zannetmeyin ki
sizden başkası bulunmaz, bir görebilseydin gönül gözün ile seyredebilseydin,
halkada olanları bilebilseydin, yanar yakılır ağlardın, Allahder de başını
secdeden kaldırmazdın. Sen sevgi ile sarıl hak muhabbetine, sen sevgiden var
edildin sevgisiz değilsin, kullan onu bu yolda, öğret sevgisi olmayana, öğret hak
bilgisi bulunmayana, öğret bu yola girmeyip yol arayana. Işığını tut elini ver
onlara.
Allah, Allah dedik de geldik, halkaları kuruverdik, Elhamdülillah
diyelim, meclisin havasına girelim. Sözümüz özdendir bilinsin, kelam dedik ya
haktandır şüphe edilmesin. Ne yavru, ne madde, ne para pul kanına girmesin,
onları devre dışı bırak, onları gözükene havale et, onları Allaha emanet et, sen
koruyorum der sarılırsın yavruna, sen koruyorum himayemde der, sarılırsın
parana puluna. Her şeyi benim dersin, hiçbir şeyin senin olmadığını bir fark
edebilsen, işte aşk doğar orada ilahi aşk yerini bulur.
Her birimiz onun emanetiyiz, o emaneti ona teslime gideceğiz ama,
duyacağımız ya utançtır ya huzuru mutlaktır. Hangisinde olmayı istersin, hangi
kefe senin olsun ona yönel, gerçek o dur ki, seni hak ile buluşturan, gerçek o
dur ki, seni hak dostlar ile yarıştıran, gerçek o dur ki, seni sende onu bulduran.
Dostum önce kendini bil, önce kendini bil, et kemik kandan ibaret
değilsin, bir vücudun var içe dön, içinde var olanları mevcudiyeti bil. Allahım
bütün kendi güzelliğinden kullarına bahşetmiş, sen onları devre devre çıkarıp
kullanmayı bildiysen, hamdü senalar olsun rabbim sana bu gün bunu öğrendim,
146
diyebildiysen, selam olsun demelisin, selam bir makamdır, selam Allahın
sıfatlarından bir sıfattır.
Dostum varlığını bilmeyen, rabbini bilemez. Hiç olmayı bilmeliyiz hiç,
bu dersler ağır gelebilir, Eyvallahboynumuz kıldan incedir, öğrenmek
istediğinizi sorun biz diyelim. Kandilin yağı bitti ise ona nefes verelim. Gönüller
uykuda ise gafletten uyan ey hak. Artık bunları bilmeliyiz geldik gidiyoruz
demeliyiz, ne aldık, ne verdik, neyi koyup gideceğiz, onları fark etmeliyiz.
Benim, benim, benim demekten dili men etmeliyiz. Benim diyen kendini
kainattan silendir. Benlik davası değil davamız, Allaha kulluk davasıdır. Önce
bunu bilmeliyiz. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
“La” inkar, ille Allah ikrardır. Önce bunları bilelim. “La ilahe illallahı”
bir çözün bakalım. Cüssenizi görelim, Allah aşkını ancak öyle bulursunuz. O
şevk ile yaşar o şevk ile ona dönersiniz.
Ölümden niye korkuyorsunuz ki? Ölüm bitiş tükeniş değil, yok oluş
değil, bir kapıdan girip diğerinden çıkmak gibidir. Bunu böyle bildiğinde,
ölümün ne kadar güzel bir şey olduğunu anlar ve ona daha çok iştiyakla
koşardınız. Allah der de, dilden hiç mi hiç düşürmezdiniz. Dile geldi ise, gönle
inmesi kolay olur. Yeter ki, o alışkanlığı dilde bulun. Gönül onu ister öyle Allahö
yle Allah deyin ki, uykuda bile Allah dedirtir. Evet sormak istediğiniz varsa
buradayız efendim buyurun.
Dostlarımız hoş geldiniz, kaşığı verdik buyurun yiyiniz, hak eden
etmeyen demeyiz, kulunu kuldan hiç mi hiç bölmeyiz, hepiniz bizim için
mübareksiniz, Allahımın yarattığı birer varlıksınız. Mekanlar değişik de olsa
bizler düşündüğünüz an yanınızdayız. Öğrenmek istediğiniz varsa sorunuz.
Selam olsun, selam olsun, aldık bizden de selam olsun, iki alem birlenip de
Allah Allahdedirtsin.
- Allah aşkını kalbimize nasıl hissettirebiliriz?
Zikir, zikir, temizliktir ilahi temizliktir, o olmadıkça aşk kolay
bulunmaz evlat, bir kandil yandı hiç korkun olmasın, çağırılan gelir isteyen
gelir, mademki buradayız bu toplantıdayız, bu halkadayız, Allah bunu nasip etti
ise, melekler eşliğinde Allah, Allah dedirtir. Hiç bunu unutmayın aşikardır
sözümüz, yalan yoktur haktandır muradımız, günah vebal nedir bizler
bilendeniz, bir yol var ki hak için hakka gidenleriz.
Geçti isen dünya sevdasından, geçti isen maldan mülkten, varlığından,
gel katıl bize tut elimizi, yapış eteğime gidelim, aşk ile aşkta olalım, secdeye
kapanıp da gözlerimizin yaşını akıtalım. Önce Allah, La ilahe illallah Muhammed
en resulullah demeyi rabbim bizden hiç mi hiç eksiltmesin. Sen çoğaltırsın, iblis
eksiltmek ister, sen ona fırsat verme Allahım, iman gücümüz ile kalkan etmeyi
bilenlerdeniz, Eyvallah, Eyvallah, Eyvallah, şimdi ara verelim.
147
Dost selamı alınır. O selamla gökler ve yer yeşerir, çiçeklerle donanır.
Selam selamla kulu buluşturur. Yerden göğe verdiğin selamda sana haktan izin
gelir muhabbeti oluşturur.
Bir sayfa açılır önüne. Yaz bakalım önce izin al, kalemi öyle tut.
Allahde de başla yazmaya. Zuhurat ne olacaktır bilinmez. Aslında sendeki
kağıda geçiş olur. Ne var ise içinde, o gelir sıra ile diline. Allahrızası için el
uzatın birbirinize. Komşunun komşudan alacağı vardır. Bu alacak inanın vereni
yıpratmaz. Vereni dara da düşürmez. Bir selamdır. Bir kelâmdır, güler yüz.
Hepsi bundan ibaret.
Ön yargıdan kaçınınız. Bilmediğiniz sözlerin arkasına düşmeyiniz.
Sakın ola ki “araştırayım, neyin nesidir bileyim.’’ demeyiniz. Bir küs dost
gördüysen hemen onları barıştırmayı dene. Gönül kırgınlığın var ise cana, affet
onu canan aşkına. Sakın ola kin gütme. Kinde vebal vardır. Seni ne oldurur, ne
oldurur. Bulunduğun yerde kalırsın. Bunu da sakın unutma.
Benim, benim deme. Ben hiçim de, hiçliği benimse. Benim diyen
kendini kâinattan silendir, bunu da sakın unutma. Postu temiz tut. Onu hak
etmeye bak. Hak edemiyorsan, kalk yerini temiz tutana teslim et.
Bu yol öyle bir yol ki; Kuran hükmüyle yaşanır. Bu yolda sefer, Kuran
ilmiyle sefer edilir, seyre öyle geçilir. Sabahın seherinde kalk, çiğ düşmüş
yapraklarına, o çiğlere yüzünü ver, nemlensin yüzün. Allahde, dök göz yaşını.
Günahların için tövbe et, yanlışların için af dile, mağfiret dile. Yarlıganmayı120
dile. Arınmışlığa vesile olur.
Seherde her bir melek yeryüzüne inişte. Nasiplerini dağıtır. Erken
kalkan nasibini alır. Hem maddi, hem manevi. Bunu hiç unutma, sakın şüphe de
etme.
Büyüklerinize hoş görüyle davranın, hoş görüyle yaklaşın. Onların
sizleri nasıl büyüttüğünü düşünün. Yaptığınız her şey külfetti ama sizi
büyütenler onu külfet görmedi. Sevgiyle yaptı. Siz de onlara öyle davranın.
Her an birbirinizle helalleşin, her an. Kul hakkı vebaldir. Ödenmesi de
çok güçtür. Bunları dikkate alın bilerek yaşayın. Bilmeden nefes alıyorsan hep
aynı boyuttasın. Hiç mi hiç yeni bir tekâmül sağlayamazsın. Oysa bu dünyaya
tekâmül için geldiğini unutma.
Yiyip içip, gezip eğlenmek değildir maksat. Hastalık bir ikramdır. Ona
bakanlara da bir imkandır. Bunu da unutmayın. Beden sağlıklıysa, evinde her
şeyin bolca ortalardaysa şunu düşünün; önce yiyemeyenleri düşünün. El açın.
’’Allahım günahlarımı bağışla, bunlar beni senden uzaklaştırıyorsa, ben
bunlardan muaf tutulmalıyım.’’ diye dua edin.
120
Yarlıganmak : Günahı bağışlanmak.
148
Sen, Allah yolundan, her ne şekilde uzaklaştırılıyorsan, ona dur demeyi
bilmelisin. Allah’a öncelik tanınmadıkça sen iyi bir Müslüman olamazsın.
Hakikate dön yüzünü, dön. Hakikat nedir? Rabbin veçhidir121 Rabbini her yerde
ara. Her yerde mevcut olan ilahi kudretini bil. Bom boş oturmaya gelmedin bu
dünyaya. Ne çabuk olayı kavrarsan, şükürler olsun bu yol açıktır sana. Geç
kalındığında pişmanlık duyulacak, utanç duyulacak. Kulum sakın bunları
yaşama der. Bunun için bak bir çok imkanlar sunulmuş. Bu imkanları
değerlendirin. Her zerre, vücudunuzda her zerre buna muhtaçtır. Hak sözüne,
Hak muhabbetine muhtaçtır. Göz, kulak, kalp, dudak bunlar muhtaçtır. Bırakın
onların huzurda olmalarını sağlayın.
Huzurda olun. Öksüz, fakir, yetimlere yardımcı olun. İlle akçe vermek
değil, onların yakınında olun. Hatta zaman zaman, daha önce de yazılarımızda
bunu verdik fakir sofralarında yer alın. Yok yoksul insanların sofralarında yer
alın. Onların olmayan nimetleri için değil. Sen onlar için şey hazırla, orada
pişirip yiyin. Onların seviyelerinde ol ki onları güçlendirin.
Bu bilgilerin dağılımı mutlak şart. Aldın, bilgiye sahip oldun, vakıf
oldun. Bir kişiyi uyandırmak senin görevindir. Bundan sorumlu tutulursun. Bir
ülkede Allah diyen ne kadar çoksa o ülkeye felaket gelmez. O ülkede selamet
vardır. İlahi rahmet vardır. Allah diyeni boldur çünkü. Bunu unutmayın. Her
biriniz bir kişiye Allah sevgisini sunmak zorundasınız. La ilahe illallah
Muhammed en resulullah.
Koyduk yazıya noktayı, bir daha sefere dedik. Sormak istediğiniz varsa
da sorabilirsiniz. Öğrenmek istediğinizi sorun. Batında gizli olanları sorun.
Zahiri sizler yaşıyorsunuz. Zahir nedir? gördüğün her şey. Bu beden, ondan içeri
olanlardan bilgi sorun. Evet bekliyoruz. Yoksa Allah’ın izni ile bir dahaki celseye
izin istiyoruz.
Şahit ol ya Rab, şahit ol. Bu insanların sevgilerini muhabbetlerini
gördük. Şahit ol ya Rab. Evet sormak istediğiniz başka bir şey? Evet bekliyorum
sorabilirsiniz.
Gel gör ki halimi ben nicedeyim.
Gel de dinle beni ben hecelerde gizliyim.
Gel göstereyim sana mana özünü.
O gizliden de içeridedir bunu bildireyim.
Verilen söz hakkı sana verilmiştir onu heba etmeyelim. Haydi
Eyvallahdostum. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. Allah, Allah,
eyvallah ya Muhammed, ya Resulallah, şefaat senden izin Hak’tan. Ya Allah, Ya
Hasan, Ya Hüseyin, Ya Fatıma, imdat et zorlu kullarına .
121
Veçh : Yüz, çehre, surat.
149
Zorluğun yanında kolaylık olduğunu biliyoruz, o kolaylığa el ver
Allahım, yardım et Allahım, herkesin sıkıntılarını bertaraf et.
Kızı büyütürsün, teli ile, duvağı ile gelin edersin, mutlu olacak dersin,
onun mutlu olacağına da inanır gönderirsin. Bir bakmışsın ki, mutsuzluk
haberleri gelir, ana yüreği dayanmaz, gecesi gündüzü yalvarır yakarır. Çünkü
işe beşeri el atmıştır. Allahım senin iznin, senin nazar-ı ilahin ile göklerde
kıyılan nikah eyle, sen onun ne yaşayacağını önceden bilen görensin Allahım,
tekamülü için yaşaması gerekiyorsa yaşasın, onun için ona kolaylık ver Allahım.
Her ne zorluğu insanoğlu yaşıyorsa ona ceza gibi gelir belki, ceza gibi
gelir, ama bilmezler ki onun nimet, hikmet olduğunu. Asında o lütuf’tur, sana
ceza gibi gelen lütuf’tur. Allah kulundan vazgeçmez, kul ondan geçer ama Allah
kulundan geçmez. İlahi zikri, fikri, ilahi bilgileri akıtır durur içine. Bir fark
edebilse kendi kişiliğini, bir yoklayabilse her zerresini, cüzler
ona ayan,
cüzlerin bütünlüğüdür tamamı Kuran’ın .
Hak erenler bir söz söyler, geceler hayrola, günler hayırlara vesile ola,
güneş açtı, dünya renklendi canlandı, bir laf bir laf da, Rabbim izin verdi benim
de içimde güneş açtı. Senin içindeki güneş daim açıktır, sen o güneşin önüne
çekersen kara perdeyi güneş ışığını nasıl versin sana? O perdeleri kaldırmak
kulun elindedir. Kaldırın perdeleri çıksın özünüz meydana. Öyle bir öz ki, hak
sözü mevcuttur onda.
Meyil eden dilden verir, ehil olansa gönülden verir, bu öyle bir aşk ki,
durmaz akar, her yerde sular çağlar. Ne yaparsan yap, su bulunduğu kabın
rengini alır, insanoğlu da böyledir. Nerede yaşıyorsa onun rengini taşır. Onun
hal ve fiillerini, hareketlerini benimser, ona alışır.
Yazımız bitmiştir dostlarım, Sevginiz daim olsun, her birinizin gönlü
ilahi aşk ile dolsun, ışıklar yanacak müjdemiz olsun, bir kulu karanlıkta
kalmayacak, şükürler olsun. Eyvallah, eyvallah, eyvallah. Hak’tan geleni
bekleyin, hak ile olun, hak ile bulun, dostun yanındadır, şüpheden beri durun.
Ülkemize selamet, ülkemize rahmet, ülkemizi belalardan koru Allahım.
Savaşlar dursun, barış öncü olsun. Ya Rabbim, sen çoluğu çocuğu, yaşlıları
koru, senin emanetindir, onlar seninle selamet bulsun ya rabbim. Allahım
rahmetinle yıka, arıt temizle ya rabbim. Her biriniz huzurlu olun inşallah, evde
yaşadığınız her ne var ise, hepsi uyumlu hale gelsin inşallah.
Selam Olsun
22.04.2012
Gerçek güzeldir döndü ise yüzün ona, gerçek her kuluna değil münasip
olana özeldir döndü ise yüzün ona. İlahi ilmin makamında oluşu bundandır
elbet, aykırı değil.
150
Güzel sözün öncüsü, Rabbimdir kullarının gözcüsü, sen seni bildikçe
kendinde olanı olmayanı gördükçe rabbim kulağına fısıldar, ilahi tecelli bu
sayede olur. Biz içimizi nasıl görür nasıl çözeriz dediğinizde; ben de derim ki,
kemiğe değil kemiğin ötesine geçin, kemiğin iliğine nispet edin. Allahım neyi
öğrenmek istiyorsanız bir vesile ile çıkarır karşınıza bunu hiç unutmayın,
bekleyin. Öyle istek ve arzu oluşsun ki sizde, Allahım o sayfayı gösterirse
gözünüze, hamdolsun, şükür olsun, bu ilimden nasibim var demelisin,
şükretmelisin.
Selam olsun, dost selamı gelir ilahi makamdan. Hak kelamı önceden
verilir, eğil oku Kur’anı ilmet, onunla bul cevheri, bul hazineyi onunla, kadim
dost ol önce kendinle sonra seni var edenle. Neden önce benimle? Çünkü O
sende mevcut, O’nun emaneti olan öz var sende, öz.
Hak dostları bu yolla kurulur, hak huzuruna bu yolla gelinir, İlahi ilim
bu yolla öğrenilir. Dedik ya, olumlu olumsuz, zıttıyla her şeyi sevip
kavrayabilmek onları bir arada toplayabilmek, ‘Tevhid’ dedik. Ama o aşk
oldukça Tevhid bir başka anlaşılır.
Tevhidi zahiri bedeninle anlamaya çalışırsın, birde Batın’la çözmeye
çalışsan kelime haznen genişler, o aşkın daha da arttıkça zirvelere çıkarsın.
Bu zikir çok önemlidir, sayısız zikir edilebilir hiçbir vebal hiçbir sıkıntı vermez
kuluna. İşin ters gidiyorsa, ‘La ilahe illallah’ de, rızk’ın azaldı ise, ‘La İlahe
illallah’ de. Allahım bununla feyzinizi, rızkınızı, bilginizi ve birçok sebeplere
dayalı güzelliği serer gözünüzün önüne. İlle ‘La ilahe illallah’ çok önemli.
Kevseri verdik elinize, ‘Şükürler olsun’ deyin, Yudum yudum içtiniz,
içmeyenlere de sundunuz ‘Şükürler olsun’ deyin.
Namaza durduk, O’nun huzurundayız, buna da ‘şükürler olsun’ deyin.
Her bir hareket, kabiliyetin hatta marifetin ışığındadır. Marifet ehli olan kişilerin
hal ve davranışları buna ayarlıdır. Kalıplara göre değil Öz’e göre veririz, kalıp
geçicidir ondan içeri gireriz.
Hz. Muhammed öyle ahitleşti Rabbiyle, “Sana Allah demeyen
kalmayacak Allahım, onun yolunda savaşımız daim olacak Allahım, sen bizi
bizimle seninle destekle, sen bizi bilinmez güçlerle yolumuzu çoğalt eksiltme”
Allahım her yaptığı fiili için onu ödüllendirdi, Makam-ı Mahmud’a getirdi, onunla
şereflendirdi. Zannetme bu ödül sadece Resul’üne verildi, her veli bundan
nasibini aldı. Her bilge, her arif, her biri ayrı ödüllere münhasır görüldü.
Zavallı kimse diye bir şey yok bunu unutmayın. Her gördüğünüz
fukaraya zavallı demeyin, o Allahın garibidir. Garip olmak ayrı, Allahın garibi
olmak ise ayrı. Kendine ayırdığı garipler vardır, Garip, guraba, bunlar önemli
kişilerdir, garipliği ile hizmetini gösterir. O öyle bir kisve altına girmiştir ki onun
dışına çıkamaz, sen ona garip der geçersin, onun kim olduğunu bilemezsin.
Yanından bir garip geçti, ‘öfff ne pis kokuyor’ sakın ola, af dile yaptı isen, onu
deme, çok büyük vebaldir.
151
Hayra yönelik çalışın, size verilen görevler nereden temin edilir diye
sorulduğunda, bunların bulunacağı yerler vardır, canı gönülden isteniyorsa
bulunur, hafif kırıklık varsa yapabilir miyim derdine düşersen istesen de
bulamazsın. Bunu hiç akıldan çıkarmayın.
Toplanan paralar diyoruz, çok cüz’i de olsa kimin neyine gerekiyor?
Bakalım çıkacak önünüze, hayra vesile olsun yeter. Sen yap yapacağını payı ona
ait, o kime pay edeceğini bilen, Sen gerisine karışma. Uzun lafın kısası tam
teslimiyet gerek, şüpheden uzak. Allahım madem bizi bizden iyi bilir, ne
yapacağımıza da bilir, onun işine karışmak abes değil midir?
Doğruluk var oluştan gelir, Allahım her birinin toprağını her yerin
toprağını toparlayıp öyle bir çamur karması gerekti ve melekleri de sıra ile
görevlendirdi. Onların, insanın başına neler geleceğini o melekleri haberdar etti
Allahım. Toprakla konuştuğunda toprak ağladı, çok üzüldü, melekler o
topraktan alamadılar. Allahım, “öyle yanıldı yakıldı ki alamadık, kıyamadık”,
diğer meleği görevlendirdi yine toplamaya başladı, daha toplamadan toprak
sordu, “peki o var olacak insanoğlu neler yapacak “ yine anlattılar. Çok üzüldü,
ne olur Allah’a söyle bizden almasın toprağı dediler. Her biri ve en sonunda
Azrail’e sıra geldi, “bunu ancak sen yapabilirsin” dedi ve o görevini ikincide
yapabildi, birincide o da yumuşadı.
Aslında, toprak deyip geçmeyin, dağ taş deyip geçmeyin, her biri dile
gelir kavuşur onu var edenle. Onun için bastığınız yere dikkat edin dediğimiz
bundandır. Her yer Rab ile birlikte, bütün şikayetlerini ona yöneltmekte,
“Allahım görevimizi eksik mi yapıyoruz diyebilmekte” dağ taş böyle dile gelir,
kurdu kuşu bi taraf et, dağ taş böyle dile gelir.
Sevgiyle yaklaş, şevkat elini uzat onlara, taşı bile sev zaman zaman. “
Hangi hikmet üzere yaratıldın bilmiyoruz ama bir vazifen olduğu kesin.
Allahyardım etsin deyip“ taşı okşayıp yerine koyun. O bundan çok hoşlanır
Allahıma derki; “senin var ettiğin insanoğlu beni sevip okşadı, bana duada
bulundu “.
Her olayla iç içe olun, üzüntü sevinç, gözyaşı ve bitmek tükenmek
bilmeyen gülmeler, hepsi. Şu fani bedende her birşey mevcut. Kızıyorsan;
bedenli olduğun için, bırak kalıbı bakalım kızabilecek misin. Küsüyorsan;
kalıbın olduğu için yani bedenin olduğu için. Özlüyorsan, beden için.
Dört unsur bedene ait, fiziksel bedene ait, ruh müstesnadır bundan.
Kalbin, Sadr’ın, fuad’ın, gönlün her birinin hissettikleri her birinin kendinde
barındığı her güzel şey ve her çirkin şey, hepsinin yeri ayrı. İki parmak üstte, iki
parmak alttadır, iki parmak yandadır iki parmak onun daha üstündedir, onun
daha altındadır.
Her birinin hizmeti ayrıdır, bir kalpte hepsi barınmaz, her biri ayrı
ayrıdır. Bak, toplantıya gittiniz, insanın varlığı ile ilgili bilgiler öğrendiniz, onları
152
sizlere daha önce verdik, o bilgiye sahip olmasaydınız bugün bunu anlaya
bilirmiydiniz? İçinizdeki coşku biraz da bundan.
Şimdi yine anlatalım geldiğinde yine aynı şeyi duyacaksınız, size
verdiğimizi duyacaksınız. Hoşnutluğunuz ondandır, buraya geliyor toplantıyı
ayarlıyor, sen zannediyor musun ki bunlar kendiliğinden zuhur ediyor, Hayır
İlahi Nazar diye bir şey var. Bizim yazılarımızı teyid edecek sözleri dile nazar
ediyoruz, bunu unutmayın.
Aynı güzelliği size verdiğimiz bilgilerde de bulun, aynı iştiyaki aynı
hoşnutluğu burada da yaşayın. Tevhid dersi veriyoruz, bir dahaki konuşmasında
Tevhid’i duyacaksınız, böyle. Daha ne toplantılar görülecek, bu kalem can’da
olduğu müddetçe, bu kalem yazdığı müddetçe. Levhi Mahfuz’un122 bir adı da
Kalem’dir biliyor musunuz? Onları bilerek okuyun, kalem Suresi, Levhi
Mahfuz’dur kalem.
Bugün bu kadar açılım gösterdiniz, biraz daha her perde düşüşte
Kur’anla yeni bir oluşum içine gireceksiniz. Allah, Allahbiz bunu okuyoruz hep
okuduk, bu böyle değil böyleymiş, nasıl aklımıza gelmez diyeceksiniz. O da
nedir biliyor musunuz? Hayret makamıdır. O da sizde mevcut. O daha devreye
girmedi, bunları tek tek fark edip göreceksiniz.
Yaşam sürelerinizde öyle haller yaşanacak ki, yeter ki ona bağlanın,
hep konuş Rabbinle hep konuş, bilmediğini sor öğren. Sen amel ettiğinle gel,
gerisini ben öğretirim diyen Allahım, hepsini size Allahöğretiyor aslında,
unutmayın bunu, her şeyi öğreten o. Zihninizi devreye geçiren, aklınızı derleyip
toplayan, kalbinize sevgi muhabbeti akıtan, Muhammed’in nurudur akan, yoksa
siz bugün burada olmazdınız. Üzüntülerinizi, sıkıntılarınızı bu yolla gidermeyi
düşünmezdiniz, ne yapardınız? Kimi içer kafayı bulur, kimi böyle yolu seçer
kendini bulur. Siz bunu seçtiniz, Allahsizin bu yolu seçeceğinizi biliyordu.
Evet sorun.
değerlendirelim.
Söyleyelim,
hem
de
çok
zor
sorular
sorun
sizleri
- Gönül gözüyle hissedebilmemiz için ne yapmamız gerekiyor?
Dedim ya bunlar sizler için çok yeni, bu açılım için Kur’anı çok okuyun
dediğimiz ondandır. Hele hele, zikre öyle çok yer verin ki hep Allah’la
birlikteliğinizi sıklaştırın, açılacak, yolunuz belli, önünüz açık, açılacak.
Evet sorun çocuklar bilelim neler sorarmış, utanmayın lütfen sorun.
Vücutlarınızda birçok iniş çıkışlar yaşanır, birden miden ağrır, birden kalbin
sıkışır, birden farklı şeylerle burun buruna gelirsin, hiçbiri abes değil, olması
gereken olay, temizlik olur zaman zaman, kendiliğinden oluşur. Neden, bir şey
yapmadım, böyle oldu dersiniz, bunlar olur, çok küçük şeylerdir bunlar,
üzerinde fazla durmayın geçişi kolay olsun.
122
Levhi Mahfuz : Dinimizde kader olarak isimlendirilen, geçmiş ve gelecek tüm olaylar ile varlıkların yaşam şekli ve
sürelerine ilişkin her türlü bilginin yazılı olduğu ve Allah katında bulunan korunmuş yazılı levha.
153
Sorun, ben sorun dediğim zaman ne olur konuşmayı deneyin bizimle,
suskun oluyorsunuz ve bu bizi çok üzüyor. Kelime haznenizin, soru haznenizin
sanki yok olduğuna inanasımız geliyor. Birçok şeyi öğrenmek istiyorsunuz ama
sorun dediğimizde hepsi siliniyor.
- Hz. Muhammedin Allah’la konuşmasında her var edilen Allahdiyecek
denildi, bu diğer dinlerde de geçerli mi?
Eyvallah, ayrım yok ki her biri İslam üzere olacak bunu unutmayın.
- Ama doğuştan annesi babası farklı dinden,
Olsun, İslam’a dönüş olacak tek din İslam dini olacak, Hıristiyan,
Musevi, İsevi yok böyle bir şey, her biri tek din üzere yaşayacak.
- Ama onlar Hıristiyan olarak yaşıyorlar.
Şimdi öyle doğmuş olabilirler, nasıl ölecekleri belli.
- Neden İslamı seçmiyorlar, ya da neden orada yönlendirilmiyorlar ?
Öyle olması gerekiyordu. Allahtan iyi mi bileceğiz, ama hepsi İslam
üzere ölecekler. Ne mutlu ki, Müslüman doğup Müslüman ölenlere, Ne mutlu.
- Geceleri rüya görüyoruz, sabah unutuyoruz, unutmamak için ne
yapmamız lazım.
O olur, derin uykuda olur, rüyayı unutmayan insanların uykuları çok
hafiftir, birkaç kez uyanırlar(dost niye hiçbirini unutmuyor?) Bedeni uykusuz
bırakmaya eğitmeniz lazım,
- Namaz kılarken düşüncelerin kaymaması için dikkat ediyoruz ama
pek fazla olmuyor ne yapabiliriz?
Kayıyor, olsun O’nun huzuruna durmak da güzelliktir. Ben
korkutmuyorum tabiî ki her şeyi silip de huzura durmak bir başka, o niyette o
halde olabilmek, öyle kalabilmek, insana çok önemli değer kazanır. Bir saniye
onunla huzurda kalabilsen bir ömre yeter. Çaba sarf etmeniz de boş değil,
huzuruna varabilmek güzel, orda olabilmek güzel.
Günah, yapmayın, etmeyin demiyoruz, amaç teşvik etmek, tenkit değil. Dedim
ya her biriniz birer kandilsiniz, uyuyan bütün yürekleri uyandıracaksınız, çünkü
o kandil elinize verildi. Buna zorunlusunuz, Göreviniz, bu ilk göreviniz.
- Biraz daha dilimizin çözülmesi gerekiyor mu?
Dilinizin çözülmesi için sadece zikir ve “Allahım ne olur ilmimi arttır,
hayretimi arttır” sürekli bunu söyle. Ama meşguliyetleriniz farklı yönlere
dağılmasın, dediğim gibi bir tek düşüncenizde O olmalı, O’na yer vermelisiniz.
154
Biraz orda, biraz burada, biraz şurda olursanız mümkün değil, o birlikteliği
sağlamak hiç de kolay değil bu haldeyken.
Dostum Ahmet Efendi sen ne istersin ne dilersin?
- Ben Allahtan varlığını dilerim.
Neyin varlığını?
- Sizin varlığınızı dilerim.
Halinden memnun musun?
- Allaha çok şükür.
İsyanda var mısın?
Hayır, şükürler olsun Allahıma ki sizinle beni buluşturuyor.
Ne güzel, dostluk burada başlar, orada hala devam eder. Siz orada
yalnız mı kalacaksınız.
- Hayır sizler orada yanımda olacaksınız.
Evet, hiç bunda şüphe etmeyin, hangi makamda olursanız olun, yardım
eli hep sizlerle olacak.
Eğite geldik dilleri, kem ettik bütün dilleri, hayır dedik aldık bilgiyi,
verdik bilmeyene. Bilge dedik eğildik önünde, dur gitme öğret de öyle git dedik.
Allahım izin verdi de, bilge çıktı önümüze, bir iki kelime öğrendik , bir iki cümle.
Şükrettik Allaha, nasibimiz buysa eyvallah dedik, bundan öte dedik
onu da sen ara bul. Günler geceler aradık, aylar yıllar aradık, bir mürşide vardı
kapıya dediler ki, işte ceddiniz o mürşid’dir, mutlaka seni dengeleyecek hilafet
almış bir zattır. Bir kandil uzattı elime ‘yak bunu yak’ soktu karanlığa beni, ‘bak
karanlıkta olanları nasıl aydınlattın hepsinin yüzlerini görür hale geldin, işte
içleri de böyle aydınlatmalısın’. Allahım her birinize o güzel görevini bahşetti.
İsteklerinizi içinize atmayın, ne yapmak istiyorsanız izni O’ndan alın, o
size yardım eder. Yeter ki talep sizde olsun yardım gelir, kesintisiz gelir.
Selam Olsun
25.04.2012
Derlendik toplandık düşünceye gelen olumlu veya olumsuz her olayı
bir potada topladık, gerçek yönümdür benim, nereden dendiğinde, gerçekteki
merkezimdir benim. Dedi Yunus’um selamını cümleye verdi. Yunusum, daha
bitmedi diyeceklerim, Taptuğun gölgesinde yetişmek budur işte, hep söyletir
dilleri, eğletir gönülleri, dedi Taptuğum sözü Yesevi’ye verdi.
155
Bir sözde ben diyeyim, hakikatin elbette seyrinden verelim, beklenen
odur ki, dostlar gönül erleridir, diyeceğimizi mutlak bilenlerdir. Her biri ceviz
misalidir, bilgiler devşirildikçe, gerçekle gerçek olmayanla ayırt edildikçe,
verilen bilginin ölçülü olmadığını gönül çözer.
Ceviz insanın oluşumunu anlatır, bilenleriniz var mı varsa desin,
kabuğu şeriattır, içi ise tarikatdır, özün özü ise hakikatin ta kendisidir. Şeriat
neyi ifade eder diye sorulur. Şeriat ilimdir, tarikat ise ameldir, hakikat ise
amelin meyvesidir. Sen bunları bildikte rabbim deyip de her an ona yöneldikte,
ayrıda değil, gayrıda bulunursun.
Evliya ullah ile Ehlullah arasındaki farkı bilir, onunla nefes alır, nefes
verirsin. Evliyaullah mazhariyeti sevgi ve aşktır, Ehlullahın mazhariyeti şahitlik
tanıklıktır. Hangisinin makamı hangisinden üstündür denilirse, Ehlullahın
elbette. Peki günümüzde Ehlullah var mı? Denildiğinde, öyle çok öyle çok ki
sayılamayacak kadar, işte Allahın askerleri.
Ehlullah Allahın kendine ayırdığı özel kullarıdır. Veliullahlar da öyledir
ama mertebe farkı vardır. Hayra şerre dayandık, aradaki farkı bulup da hayra
sarıldık. Allahım her velinin görevini ayırmış, neye göre ayırmış, kabiliyet ve
istidada göre ayırmış, ve her kulun da görevini bu nispette, kimin elinden ne
geliyorsa, kimin kabiliyeti marifeti hangi yönde devreye giriyorsa, mutlak
görevi arkadan geliyor.
Diyeceksiniz ki rabbim nasıl olsa bunların yapacağını biliyor, elbette
hiç yalan riya yok, ayan-ı sabite dediğimiz kader planınızdaki mevcudiyeti o size
tayin etti, ama efal alemde bunları kimler geliştirebilecek ise sana üflediği
devreye çıkacak. Yani zuhura çıkacak bu belirlendi anlaşıldı mı? Anlamadığınız
varsa sorun da öğretelim.
- Bu kaderse, hani insanoğlu hiçbir şey yapmasa da onu yaşayacak,
öyle düşünülüyor ya,
O kaderi mutlak senin dediğin, Allahın takdir ettiği kader onu hiç
kimse değiştiremez, mutlak yaşanması zaruridir, birde var senin oluşturduğun
cüzi iradenle, o kaderde yine Allahın varlığı var. Ol keyfiyeti var, bu defa kul
onu yönlendiriyor. Allah’da ol diyor anlaşıldı mı?
Evet külli irade, cüzi irade, külli kader, cüzi kader bunlar böyle sürekli
devrede, ilahi bilgilerin saklandığı Levhi Mahfuz, levhasında, Allahın ilmi orada
yazılı. Hanginizin ne zaman dişi ağrıyacak, o ne kadar sürecek, kimin gözü
ağrıyacak, kim hangi organını kaybedecek, hepsi, hepsi kayıt altında. Yok çok
günah aldı, bunları yaşadı hak etti, sakın sakın bu söylentilerden, bazen bu tip
şeylerle karşılaşıyoruz ve bizi çok üzüyor, Allah o kullarının yardımcısı olsun,
şer fikirlerden, şer güçlerden tez kurtulsunlar.
Ebul vakt, biliyor musunuz, nedir ? Hayır!
156
Siz hiçbir şey bilmiyorsunuz, o nedir bilir misin? Vakit, o öyle bir
vakittir ki kimde mevcuttur bu Ebul Vakt? İnsanoğlunda, zaman onda durur
vakit onda durur, insanoğlu o vakti kendine hizmet ettirir, anlaşıldı mı?
Anlatabildik mi? Kayıtsızdır, ancak insanı kamil olan o vakti, o zaman yaşar.
Ona ayrılmış bir vakittir, sadece o vakit münhasır olan kula hizmettedir. Zaman
durur vakit durur o anda unutmayın, zaman ve mekan durur kula hizmet ettiği
için, bir çok veliler hazreti Ali efendimizin yatsı namazından akşam namazına
döndürdü vakti, peygamberimiz üzülmesin diye, anladınız mı? İşte bu vakitler,
münhasır olan kuluna hizmettedir.
Ebul Vakt böyle yapılır, bunları birer defter tutup not ediniz. Bunların
anlaşılmasını zaman zaman bizlere sorup öğreniniz.
Ehlullah nedir, Veliullah nedir, insanı kamil nedir, hep bunları ayrı ayrı
yazıp ve onların bu dünya alemindeki görevleri nelerdir, onlar ne yaparlar, aynı
sıfat altında mı yaşamışlar veya ikinci gelişlerinde yeryüzüne şehadet alemine
yine başa mı dönmüşler, birçok merhaleleri tekrar tekrar yaşayarak mı tekrar
Allaha rücu etmişler. Bunları sorun öğrenin, her şey kuluna ayandır, aşikar
olmalı ki bilebilesiniz, sorun öğrenin.
Cüz’i irade de önemsenmeyecek bir irade değil, orada neler barınır,
neler karar mekanizmasının oluştuğu yerdir, birçok hallerin, birçok yaşanacak
ilahi kaderin, planlarının seyri sefer ettiği, karar verilen mekanizmadır.
Allahın zati sıfatlarını biliyor musunuz? Zati sıfatlarını, hep
okuyorsunuz da pek hale geçmiyor herhalde, Subuti sıfat demiyorum, bir de
vech-i rahman vardır, onlar neyi görürlerse görsünler her gördükleri Allahtan
dır. Allahtan görürler vech-i rahman.
Bak bugün ne güzel şeyler öğrendiniz, birde bunların ne olduğunun
derinliğine inebilseydiniz, çok şeyleri yakalamış olacaktınız, kur’an da iki defa
geçer bazı ayetler, bunlar ihtar niteliğindedir, uyarı anlamındadır, mutlaka bir
nedeni vardır, Allah işlerinizi kolaylasın, Allah işlerinizi kendi karar verdiği
şekilde, size de kabullenmeyi nasip ettirsin. İşiniz elbette çok zor, neden zor?
Bu kargaşada yaşıyorsunuz da ondan zor. Eskiden böyle miydi dediğiniz zaman
Veliler birçok şeylerden uzak, Allahla birebir kalırlardı.
- Zamanla mı bozuldu?
Onlar çilehanelerde mürşidlerinin, üstadlarının çizdiği yolda ilerlemek
için çilehaneler öngörüldü, bakıyoruz da şimdi dünya çilehane. İnzivaya
çekilmenin anlamı yok, her şey düzgün unutulmasın, birçok gözeten
koruyucular var. Yeter ki buna inanın öyle inanın ki, her an yanınızdan kimler
geçiyor bir görebilseydiniz, hemen şöyle boşlukta sağınıza solunuza
baktığınızda onun sinyalini alıyorsunuz, ondan bakınıyorsunuz. İşte bunları fark
edin, fark edin.
- Gönül gözü mü?
157
Yok gönül gözü demeyelim hala baş gözü. Onu baş gözü, o gölgeler
öyle çok geçiyor ki, sağınızdan solunuzdan mutlaka bir gölge oluşuyor, içsel
sinyallerini gönderiyor, gönül onu algılıyor.
İlahi zikrin elbette size kazandıracağı çok önemli açılımlar var. Bütün
organların açılımından bahsediyoruz. Bir de şu var ki, dilde kalmamalı,
hayatınızın içinde yer almalı. Her bir zikrin makamına uygun yaşamı
kolaylaştırmalı. Nasıl olacak? derseniz: O sevgi var ya o sevgi, o sevgi aşk,
hayatın içine ister istemez girecek, sen hiçbir zorlama yapmadan buna sahip
olacaksın. Çalışarak bir şey elde edilmez evlat unutma, istediğin kadar kitapları
devir elinden hiç düşürme, asla. Bu bilgiler dedik ya satır değil evlat, sadır
bilgisi .
Allah, kalbe nazar etti mi bu yeter, bunu dileyin. Çok güçlü bir
beraberlik kurun, çok güçlü olmalı. O güçlülüğün içine ne maddi, ne sevgi ne
zaaflar, hiç mi hiç uğramamalı. Şimdi anlaşıldı mı? La İlahe illallah Muhammed
en resulullah. Yazı noktalanmıştır, cuma’ya buluşalım inşallah.
- Etrafımızdaki
dinlemek gerekiyor?
bu
gölgeleri
hissedebilmek
için
gönlümüzü
mü
Yok, önce kendindeki, şimdi yatarken otururken nasıl dua ediyorsunuz
önce onu söyleyin, Allahla konuşmanı anlamak istiyoruz.
- Ben, kendim ve bütün insanlığın iyiliğini isterim, kazadan beladan
korunmasını hastalıklardan uzak olmasını isterim.
Olmaz, yanlış, herkesin bir yaşam şekli, bir kader planı var, şimdi
istemek çok güzel ama fiilen ne yapabiliyorsun bu önemli.
- Fiilen elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.
İşte bunlar o kadar önemli ki, bir yere çıkma evde otur, hep dua et,
yok, insana insanca hak için hizmet yapmak. Şimdi nasıl hizmet yapılır böyle bir
yerde oturuyoruz dediğinizde, evet hakikaten çok zor, yardım yapacağınız
kişileri bulmak çok zor. Ama birde var ki, ille maddi anlamda yardım
düşünülmesin.
Evini terk etmiş bir beyi düşünün, Çocuğunu, eşini bırakıp çekip
gitmiş, o eşe o çocuklara sahip çıkın, örnek veriyorum.
Komşunda bir hasta var, o hastanın birçok gereğinden fazla hem
maddi, hem manevi ihtiyaçları var. Eğer maddi durumu onu karşılıyorsa, manevi
durumdan yoksunsa onu da siz karşılayın. İbadetin cüz’leridir bunlar
bilirmisiniz? İnsana hizmet götürmek.
Ben komşuma gittim şunu yaptım, hayır sen komşuna yapmadın,
Allaha yaptın. Bu niyetle yaklaşın Ayşe’ye, Fatma’ya, İsmail’e değil, Allah’a
yaptım.
158
Bir fakire sadaka verirken, sadaka önce kimin eline düşüyor? Allahın.
Önce Allahın eline düşüyor, önce Allahın ondan sonra Allahın elinden onun
eline düşüyor unutmayın, arada Allahvar. Hiçbir iğne deliği kadar bir açığınız
bir iştiyakiniz, bir fazlanız bir eksiğiniz yok ki, gözden ırak olsun, Rabbin
bilincinden uzak olsun.
- Nasıl dua edeceğiz, yardımcı olalım ama nasıl dua edelim?
Önce dua edeceğiz sonra yardımcı olacağız. Yani dua edip yorganı
çekip yatmak değil, bizden istenilen değil. Böyle, gözleyeceksiniz, çevrenizi
gözleyin, çocukları gözleyin.
- Namaz’dan sonra nasıl dua edelim?
Allahım senin rızan için huzurundayım, senin rızan için secden deyim,
kısa ve öz. Ben nerede ne şekilde lazım isem beni sen oraya yönlendir Allahım,
görmüyorsa gözlerimi aç, duymuyorsam kulaklarımı aç, gönlüm bunu
hissetmiyorsa rabbim, sığınıyorum sana sen gönlümü aç. Amin. La ilahe illallah
Muhammed en resulullah.
- Görevlerimizle ilgili söyleyebileceğiniz bir şey ?
Bugün yeri değil, İstanbul’daki dostumuz da gelsin öyle.
- Fetih suresindeki en önemli olan Allahın askerleri miydi? Orada
anlamamız gereken nedir?
Yavaş, yavaş bizler hep buradayız, hazır olun.
- Fetih Suresindeki saç kesilmesini merak etmiştik?
Çok pejmurde, derbeder geziniyorlardı, Allahın huzurunda derli toplu
temiz elbiseleriyle bulunmak varken, traş sünnettir, saçların kesimi sünnettir.
O, La’ da idi, saçları uzun ‘La’ halidir, İlle Allah dediğinde.
Ey beyaz elbisesine bürünmüş, ya resulullah kalk gecenin bir vaktinde
ibadet et ve şöyle dua et der Allahım; Allahım beni hoşlukla ithal, hoşlukla
ihraç et.
Hem alış, hem veriş vardır dikkat edin. Ve ‘Ey beyaz elbisesine
bürünmüş ya resulullah’
bu ayet 2 surede de geçer; Temizlik, Aklık, Paklık,
sadelik, lekesizlik, onun ifadesidir beyaz elbise.
Birde Peygamberimizin vahiy anında çok titremeleri oluyor, çok ter
döküyor, o yükün o ağırlığın altından kalkmak insani, beşeri bir vücutsa elbette
çok zor, öyle büyük bir enerji akımı, üşüme geldiğinde, Hz. Hatice’ye üstümü ört
dedi, üşüyorum üstümü ört dedi. Örttü ve Cebrail Aleyhiselam ondan sonra ona
bu ayeti verdi. Çok önemlidir.
159
Gece kalktığınızda uykunuz bölündüğünde iki rekat namaz kılın veya
sabah namazına yakın ise onu bekleyin, sabah namazını kılın ve öyle dua edin:
“Allahım beni hoşlukla ithal ve hoşlukla ihraç et Yarabbi” bu duaları mutlaka
yapın.
En güzel bir vakittir o sabah namaz vakti, seher vakti, en güzel vakit.
İnsana insanca hizmet, Allaha hakça rağbet, peygamberimize layıkıyla ümmet
olmayı nasip etsin Allahım.
‘Su’ nerede geçerse geçsin ilim’dir. Su ilim’dir.
Her insanın bir nişanı var unutmayın, hep bunu düşünün çok uzun
düşünün, hem nişanı var, hem rengi hem kokusu var. Hiç kimsenin kimseye
benzer tarafı yok, ayrıdır boyası olduğu gibi.
Nasıl örnek verelim? Meyhane ortamında yetiştir çocuğunu, birde
dergahta yetiştir çocuğunu. İkisi de çocuğa bir şeyler verir, anlaşıldı mı? Su
hangi kaba? Su çocuktur, kap da ya meyhanedir ya dergahtır, bu kadar basit
anlaşıldı mı.
- Alınlarında secde izi var denilir ayette.
Sizin gözle göremediğiniz, o secde izlerinden tanınacaksınız ilahi
mecliste. Secde izi olmayana da sorulacak ‘sen hiç secde ettin mi?’ ediyordun
anlında hiç o iz yok, bu defa dile gelecek; ‘ben hiç secdeye eğilmedim’ onun için
bu çok önemli.
Cevizin kabuğu nedir? onu soruyorum, Şeriat,
İçi neymiş? Tarikat,
Özün özü neymiş? Hakikat.
Şeriat ne? İlk adım, ilim.
Tarikat ne? Uygulama, amel.
Hakikat ne? Amel’in meyvesi.
Bundan sonra, böyle derslerinizi sorgulayacağız.
- Ayetlerin tekrar edilmesi dikkat çekmek içindi, ayetlerin ilk
girişindeki kelimeler de hurufat ilmiyle ilgili idi, o da bir dikkat çekme mi yoksa
farklı anlamı olabilir mi?
Birçok nedenleri var, tekrar tekrar verilmesinin birçok nedeni var, bir
uyarı, ikaz anlamındadır, çoğu da böyledir, doğrusunu Allah bilir diyeceksin.
Ama genelde iki defa, üç defa veriliyorsa ‘Uyanın gaflet uykusundan, uyanın’
anlamındadır.
- Ayetlere girişteki harfler?
160
Hurufat ilmini mi sormak istiyorsun? sizin için çok erken. Bakalım
gönülden gönüle bir konuşun, gönül birçok şeyleri sezmiş hale gelmeli, gözler
bazı şeylere tanık olmalı, daha bunlar yavaş yavaş sizde vuku buldukça birçok
şeyler açılır.
Hu, hu desin velileri, gerçek halka oluştursun el verdikleri. Kandil
yandı,
kimi hu der, kimi Tevhid eder, kimi şahadet getirir, kimi Allah,
Allahsesleriyle yeri göğü inletir. Allahduyar, bildiğinle amel et bilmediğini ben
öğretirim veli derler. İnşAllah onun öğrencisi olma vasfına sahip olalım can
dostlarım.
Hayırlı olsun, şer gelenden Rabbim sizlerle birlikte cümleyi
korusun. Ne güzel bir dua ‘Sizlerle birlikte’ bunun anlamını bilir misiniz? Hak
dostları olduğunuz için. Görev verilmiştir. Sizlerle birlikte. Allaha emanet olun,
Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Selam Olsun
27.04.2012
Selam diye girdik, söz ehlinden olursa cümle ile birlikte sevindik. Ya
hak, ya hak. Hak izni ile dökülürse satırlara, gönle daim huzur buldura.
Allahım bir kulunun sesini dinlemek ister, sesini özler, peki bunu nasıl
gerçekleştirir? Bir bela verir çünkü onun sesi, yakarışı, ağlayışı Allahın çok
hoşuna gider. Bunları unutmayın. Şimdi böyle nasıl olacak? Bela ile mi seni
dinleyecek dersiniz. Yaaa beşeri sevgiden farklı olduğunu daha önce söyledik.
Derler ki mümin, müminin aynasıdır, kim der? Kur’an der, hadis der.
Bundaki mümin, ikinci mümin kim oluyor veya birinci mümin kim? Biri Allah,
biri de Kul. Bunları çok iyi değerlendirin .
Böyle bir ayet ile hadis ile karşılaştığınızda bunları düşünün.
Hakikatin elçisi olmak, hakikatin zuhur edeceği fiilleri işlemiş olmak ve bu
şeriat kabuğunu kırıp da efal alemde tek tek aşk ile yaşamak gerek. İşte o
zaman mümin Allahın aynası olur, Allah müminin aynası olur.
Geçtik dünya malından dedik, dediniz ki, geçilir mi, her şeyimiz ona
bağlı. Hayır bağlı değil. Kuşun, bir kanadı mana, diğer kanadı madde, kuş iki
kanadı da dengede tuttuğu zaman havada uçmakta. Siz de o dengeyi içinizde
kurmalısınız, madde ve manayı dengeleyebilmelisiniz. Mananın önüne hiçbir şey
koymayasın çünkü mana aldı ise yolu, hedef belli, ölçüsü belli, gideceği yer ve
makam belli, ilahi feyzin çağrıldığı yere gider.
Gönül böyle toplantılarda olmak istiyor diyene sözüm, öyle bir ilahi
çekiliş olur ki, gönül bir tek orada huzur bulur, orda karar kılar, istemesen de
çekilmen hak tarafındandır, meleklerin yardımıyla her olay zuhurdadır.
161
Kaftan giyildi, hakikat er’liğe girildi, bir huzur arandı, beden değil
gönül onda karar kıldı. Dediler ki bu huzur manadan mı? maddeden mi? Akıl
onu ayırdı ve gönle uyarıyı saldı. İşte tek yol gerçek yol, tek yol hakikatın yolu,
özün özüdür. Söz rabbimden geliyor ise ona sarılmak her kulun mecburi, boynu
kıldan ince dediğimiz şey işte budur.
Ervah123 ile söyleşelim, gecede günde onunla dertleşelim. Söyleşi nasıl
olur deme, sen köprüyü kur, arada gönül tezgahına koy, o tezgaha göre
değerlendirsin, Ervah, ondan sana, senden ona geliş, gidiş olur, ayar öyle
bulunur.
Allahım cümlenizden razı olsun. Kayda geçti sözler, kayda geçti fiil ve
hareketler, kayıt icabı konuşuruz, her olay kayıttadır bunda şüpheden uzak
kalırız.
‘Sen’ deme, ‘Ben’ deme, ‘Biz’ diyelim. Biz, bizlikle Onda olalım. Arada
kalıp varsa yaklaşım zorlaşır, ama ne çare ki dünyada nefes alıyoruz. O kalıbı
atmak hiç de kolay olmuyor dediğinde, “Allah bana yeter” demelisin, hemen
arkasından bunu demelisin.
Rabbim hem verir hem alır, verdiği ne kadar hayırlı, ne kadar seni
mutlu ettiyse, aldığında da o kadar hayırlı ve o kadar mutlu etmeli.
O’ndan geldik, ona döneceğiz, nurumuzu harcamadan gitmeyi nasip et
diyeceğiz. Yarın huzur-u mahşerde sizlere tanık olacak bir dost aradık, onu da
bulduk Elhamdülillah dedirteceğiz.
Huzurundayız Allahım, verdiğine boynumuz incedir, verdiğine
gönlümüz açık, dilimiz seçiktir. Gel gör ki halimi, günden güne türlü hikaye var
dilde ama her şeyde tek, bir tek sen varsın Allahım, bana doğruyu buldur,
yanlışta olan isem, sen beni gözet, sen beni koru Allahım.
Her an Allahla ünsiyet halinde olalım, böyle yalvarıp böylece
yakaralım. Gözüne yaş geliyor ise iştiyaktandır, kulağına bir ses geliyor ise
ilahi mananın eseridir.
Keyfe keder deme gönlünce yaşa, Allah bilgisini her an, her an içine
kat. O öyle bir bilgidir ki, o bilginin bilgesi bile feyz doludur. Rabbime emanet
olun. Şimdi ara verip bunun üzerinde konuşunuz.
Geldik geçeriz, türlü fistanları giyip de merhale, merhale devri alemi
gezeriz. Nasıl türlü fistan giyilir? dediğinde, her hal’de bir fistan giyilir, eski
hal’in ise yere düşer ezilir.
Şimdi bunlar üzerinde sohbet edelim, hemfikir olup tekrarına geçelim.
Eyvallah. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah.
123
Ervah : İnsan bedeninden ayrı ve ölümsüz bir yaşamı olduğu düşünülen varlık veya öz.
162
Düşünür, düşünür içinde türlü, türlü sözler geçer konuşur, neyin ne
olduğunu bilmez, Allah Allahdenir. Hiç şüphe etme oğul, Allahdenilen yerde
otur. Kayıt dışı değil kayıt içidir, ne nam ne şan umurumuzda değil, biz hak
dostuyuz, hak için buradayız, birlikte kavileştik124 de geldik, sen dün mü
tanıştık sanırsın. Eyvallah. La İlahe İllallah Muhammed en resulallah. Hasbin
Allah veni mel vekil, Hasbin Allah veni mel vekil. “Bana Allah yeter”, “Bana
Allah yeter”, her zorda, her kolayda Allahım benim karşımda, bana O yeter.
Daim yanımda değil, daim canımdadır O benim. Allahım içimden seni çıkaracak
hiçbir güç bulunmasın Rabbim.
Açtık elleri, Allaha dua ettik zikrettik yana yakıla. Öyle zikri eda edin ki
yer gök inlesin, gönüller coşsun da diller gürlesin, Rabbim duy sesimizi
dedirtsin.
Sesleri çoğaltan rahman aşkıdır, Allahım öyle güzellikler bahşet ki bu
kullarına, onlar seni zikriyle eda etmedeler. Allahım da der ki; “duydum,
işittim, Allahım diyen her kulum cennetimde misafir edile” melekleriyle haber
gönderir, iletir cümle evrene.
Sadık olan anlar, insan-ı kamil olmaya meylettiyse gönül ola ki
meyletmiştir, gönülden coşup da her an her zerreyi inletmiştir, o İnsan-ı Kamil
olma vasfına zaten girmiştir. Allahım yeter ki nasip etsin, rabbim dilesin, O’nun
sevdiği kullar arasında bizleri de gözetsin, öyle diyelim.
Hak bir, AllahLa ilahe illallah, hak bir AllahLa İlahe illallah, Muhammed
en Resulallah, şeffat izin senden Allahım, şefaat izin senden Allahım. ‘Sen
şefaatine münhasır eyle bizleri ya Rabbim‘ dedirtsin.
Gerçek gönülde, gönülde olan ise gelir dile, O dilden dökülür kalem
eşliğinde kağıda. Bir bilsen ki bunda hiç şüphe yok. Gerçeğe vakıf olduğunuzda
geçmişte birçok şeyler için af dileyeceksiniz, özür dileyeceksiniz. Rabbim secde
izni verenlerdeniz, Rabbimin secde iznini alanlardanız, daimini nasip eyle
Allahım, daimini nasip eyle, inananlar vasfında olmayı nasip eyle, bir Mürşid-i
kamile bizleri yolla Allahım, demelisiniz.
Allah diyeniniz bol, Allah dedirteniniz de Allah aşkıyla dolu olsun.
Işık yandı, ışığa koşanlar olacak, bu ışıktaki halka daim büyüyecek. Ağır ağır
büyüyor ise de nasibi olduğu kadar alacak.
Umuma açık olmadığı zaten bizlerdendir, öyle sırlar gelir ki dile, o sırrı
bilene bilmeyene ifşa etmek zarardır. Onun için bunu bilerek yaşayın. O
Tevhidin esasını öyle içinize nakşedin ki, yavaş yavaş devreler onu dile
getirecek. Öyle bir vücut oluşturacak ki, sen O’nda, O sende olacak.
Zahirin fikriyle yol alma dostum yol alma, Batın’ın fikriyle yol al.
Batın’da yerin olsun ki, konuşan sen değil haktır, bu inanca sahip ol. Sen seni
124
Kavileştirmek : Sağlamlaştırmak, pekiştirmek.
163
bilmedikçe, kendinde var olanı görmedikçe bu yolda yürümen beyhude olur.
Önce kendini bil, önce kendini. Konuştuğun her söz için mutlak kayda geçirecek
meleklerin olduğunu hiç unutma, hiç unutma, hiç biri asılı kalmaz kayıt altında
gizlenir.
Hane açılsın, kurda kuşa selam yollansın. Kılıç kalkan oyunu değil
oyunumuz, meşke davet değil soyumuz sopumuz, hayra davettir bilinsin,
gerçeğe
yüzümüz
dönülsün.
Elleri
bağlayalım,
dilleri
susturup
konuşturmayalım. Yapılması gerekeni yapalım, beklemeyelim. Yabanda oluruz,
oysa yanında yer almalıyız, can ile cananı buluşturmalıyız. Halk için bir olalım,
o halkı da hak’la tanıştıralım. La ilahe illallah Muhammed en resulallah.
Düşünceler, niyetler, oluşan fiiller daima iyiyi veya kötüyü yansıtır.
Nereye yansıtır? Sürekli çevreye yansıtır, yakınlarına yansıtır. Daima sade
kişilikte olmanız gerekir. Düşüncelerinizden de sorumlu olduğunuzu
unutmayalım. İyi düşünüp iyi yansıtmayı deneyelim. Kim kiminle kavgada küste
ise onu bil, buluştur, barıştıralım. Allaha emanet olunuz. Hayırlara vesile her an
yanınızda O’nu bilerek yaşayınız, o bilinçtesiniz. Afiyet ile huzur ile hak zikrini
eda ediniz. Amin. (Amener Resulü125 okuyun)
Selam Olsun
30.04.2012
Selam olsun. Kelam kelamı açar. Hak kelamı ise dileyene bir çok
kapılar açar. Yeter ki desturu almış olasın. Kullar arasında nasiplenmiş olasın.
Hakikat erbabı verir sözü, izin nispetinde seslenir. Bazen de kendini
örnek eder kendinden verir. Bir halkıyet makamı vardır bir de hak makamı. Bir
iseviyet makamı vardır, bir ademiyet makamı. Bir sayarsak uzar da gider. Her
birinin makamı diğerinden farklıdır ve görevleri de farklıdır.
Halkıyet makamından bahsettik. Her an uyanık olmalısın. Gaflet
örtüsünü bir kenara atıp ta, açık gönül ile Allah’a gönül kabınızı tutmalısınız.
Kul bir günün içinde kaç makamdan makama geçiş yapar, hiç bunu biliyor
musunuz? Düşündünüz mü? Kendinizi bu değerde görmeyi arzuladınız mı? Gün
olur birinci, bir an gelir ki üçe çıkmışsın bazen beşten, bazen dipten sürekli
seyir değişkendir. Değişik hallerde değişik perdelerden verilir. Meleklerin her
biri birer perdedir, her birinin mazhariyetleri perdedir.
Örneğin Azrail; Rabbim ona ölüm meleği adını takmış ve çok zor bir
görev vermiş. Üzülerek, sıkılarak, ’bu görevi ben yaparsam kulların beni
125
Amener rasulü(Bakara 285/286) ; Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun, Küllün amene billahi
ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih, La nüferriku beyne ehadim mir rusülih, ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke
rabbena ve ileykel masıyr, La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha, Leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, Rabbena la
tüahızna in nesına ev ahta'na, Rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina, Rabbena ve la
tühammilna ma la takate lena bih, Va'fü anna, vağfir lena, verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirın.
164
lanetler, bana düşman kesilirler, bunu bana verme’’ diyerek uzun uzun yalvarıp
yakarmış. Rabbim ona şöyle seslenmiş, “sen sakın müsterih ol üzülme. Sen
onlara perde görevi yapacaksın. Hastalıklar bahaneleri olacak, bir çok sebep
halk edeceğim. Seni onlardan gizleyeceğim. Sana hiç sıkıntı olmayacak’’ sözünü
verdi.
Bir çok velilerinde bu sayede perde olduklarını unutmayın. Mesela, bir
deli gördünüz üzülürsünüz. Aslında deliliği perdedir. Perdeyi kaldır var olan
veliliktir. Bunlar o kadar önemli şeylerdir ki sizi uyandırmak, bunları
anlatmaktaki tek sebep sizleri uyandırmak, uyanık olmanızı sağlamak. Her
zerrenizi bilince davet ettik.
Lokmayı yediğinde, Allah aşkı içini coşturuyorsa o lokmayı yemezsen
günahtasın, eğer lokmayı yiyip de sende bozulma başlıyorsa o ağza kilit tak
derim. Nerden nereye diyeceksiniz belki. Vakitli vakitsiz boğaz derdine
düşmeyin azar azar yemeği alışkanlık haline getirin. Gülmek elbette güzel,
neşelenmek çok önemli. Velilerin yüzleri hep güleçtir ama kalpte hep hüzün
vardır. Daha önce verdik bunu; sakın suratınızı asmayın hep gülün, hep gülün.
Sağlığın zekatıdır.
Kul olduk Elhamdülillah, gelene talibiz dedikte eğdik başı.
Elhamdülillah gelenin azını çoğunu dert etmedik çünkü biliyorduk ki ağır gelirse
yükümüzü hafifletecek Rahman var. Az çok demedik, az geldiyse karar böyle
dedik, ona eğildik çok verildiyse de nasibim bol dedik.
Birine bir hayır işinde yardımcı olduğunuzda ellerinizi açmanızı
‘’Allahım hamdolsun şükürler olsun. Beni nasiplendirdiğin için’’ demelisiniz.
Çünkü iyilik yapmak bile nasip işi bunu biliyor musunuz? Allahbazı insanın
nasibini bu yolda kesmiştir. Beceremezler iyilik yapmayı. Olay bundan ibarettir.
Onun için nasipliyseniz hizmete talip olursunuz. Açın elleri, şükredin, hamd
edin. Sıkça yapın. O nasibi Allahsana verdiği için her olay kayıttadır yanılgı
olmasın.
Sözler satıhta değil sadırda yerini bulsun. Öyle bulsun, öyle bulsun ki
önce ateş sonra kül olsun. La ilahe illallah Muhammed en Resullulah.
“Neden ters gider, neden dümen düz gitmez” dersin. Orda kabul ettin
burada neden ret ediyorsun. Her şey yerli yerindedir. Sen zannetme ters gider,
olması gerekendir. Her şey düzelir. Hiç bir şey kapalı kutu içinde kalmaz. Bir
gün aşikar olur. Öğretilerin sana ne buldurduğu, zaruretlerin sana neleri
kazandırdığı önemlidir. Farklı sıkıntılar içinde olabilirsiniz. Onu da sıkıntı olarak
kabul eden sizce nedir? Soruyorum? Dünyaya olan bağlılık.
Sıkıntıları duyan şu varlık bedenleriniz. Anladın mı? Küfrün ta
kendisidir o bedenler. Şükrün değil küfrün. O bedenlerin tamamı küfürdür. İşte
sen oradan şükürle mi, küfürle mi çıkış yolunu bulacak ya da her şeyi birbirine
karıştıracak sana, ya da sadece şükür yolunu tespit edip buna da şükür deyip o
köprüden geçeceksin. Alınası birçok dersler var oğul. Zeval değildir, hayrınadır.
165
Öyle işleyişte olması gerekiyor. Neden niçin yok. Düzelecek. La ilahe illallah
Muhammed en Resulallah.
Yedi atlı gelir, hulusi126 kalple çağırsana. Bir bilen, bilmeyene olur mu
arkadaş. Bilgisinde ayrılığa düşer. Ona lazım sırdaş olmak. Ganilik Rabbin isim,
sıfatına aittir. Velilik, onda o olmaya kulları çağırmaktır. Gerçek yüzünü
gösterdiğinde varlık yırtılır. Öz meydanda, göz, kalp, kulak her şey ona ayarda.
Bir bilebilseydin, istemezdin, varlığı kendin yırtar atardın.
Namaza durursun, zahiri namazda ‘’Allah-u ekber‘’der, niyetin ile elleri
bağlarsın. Namazın içine girdiğinde, batında Allah’la bir namaz kılarsın Rabbul
hastır bu, Rabbul has. Öyle bir namaz kıl ki; Hak ile birlikte ona secde et. Geceyi
burada noktalıyoruz. Her şeyin ayar içinde olmasını yüce rabbimizden diliyoruz.
- Namazda insanın kafasından birçok düşünceler geçiyor. Onları
bertaraf edipte kendini namaza vermesi için ne yapmak lazım? İstemediğin
halde oluyor bunlar, birçok olayla karşılaşıyorsun, hızlı hızlı geçiyor.
O namaz halini iyice hal edin ki, öyle zaman gelecek namazı kaç rekat
kıldığını bilmeyeceksin. Sayıların da, rekatların da önemsiz olduğunu sen
bileceksin. Onun için namaz, onunla namaz. Rabbul has namazıdır bu. Allah ile
birlikte kılınan namaz.
İstemeseniz de bir sürü şey geçiyor insanın kafasından.
Mümkün değil, mümkün değil. Çok yenisiniz her şey bir taraf günah
derler, bunda sevap yok kılma derler. Hiç umursamayın kulaklarınızı tıkayın.
Allah’ın huzurunda durmak bile, onun himayesine girmektir. Onun için bu tür
safsatalardan uzak durun. Kulaklarınızı tıkayın.
- Namazdaki sünnet bölümü?
Elbette Kuran sadece farz olanı yazar. Kuran okuyanlar, bilenler bunu
bilir. Sünnet yoktur orda. Sünnet nedir? Peygamberimizin hali ve tavrıdır.
Vaktin var, sabahtan ertesi gününe kadar namazı kılabilirsin. Vaktin olduğunda
sünnetleri eda edebilirsin. Birlikte de kılabilirsin bunda hiç günah yok, sevap
vardır. Önemli olan hulusi kalp ile secdeye yönelmektir. Olay bu.
Zaruretle kılmayın namazlarınızı sevgi ile kılın. Namazın karşılığın da
cenneti istemekte günahtır, hiçbir şey istemeyin. Ne rızasını isteyin. Velilerin
hiç biri Allahımdan bir şey istemezdi. Sakınırlar utanırlar. ’’Allahım bizden razı
mısın?’’ demeye bile utanırlar. Sadece o sevgiyle kılınsın, oruçlar tutulsun. La
ilahe illallah Muhammed en Resulallah.
- Yedi atlı kimdir?
Yardımcı askerler. Allah’ın askerleri.
126
Hulusi : Halis olan, saf, samimi, candan.
166
2012 Yılı
MAYIS ayında derlenen Yazılar.
167
Mayıs ayı kapak resmi : Çiçek Karanfil Ebru - Necdet Emekli 20.01.2011

Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter.
O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.(Yasin suresi- 81.ayet)
168
Selam olsun
04.05.2012
Bismillahirrahmanirrahim, selam olsun. İlahi rahmet murat edildiği
şekilde kâinata dönsün. Dost ol dost. Fıtratında mevcut olanı yaşa, yaşat. Sen
dost ol, karşındaki olmasa bile, o ondan lezzet almıyorsa bile. Yeter ki sen dost
kal onun izni ile.
Sözlerdeki ışığı yakalayalım. Sözlerdeki ilahi hikmeti derleyelim,
toplayalım. Can üstünde can olalım, seyredip tefekküre dalalım. Kulluk
makamındayız, Rabbim dilerse makamdan makama ilahi seyri, ilahi feyzi murat
eder bize. Sadece bulunduğumuz makamın mazhariyetini bilelim, keşfedelim.
Her bilgi ilahi aşk ile derlenir toplanır. Bizler veririz buna izinliyiz.
Alıcıdaki duruma bakar, bakar da eksik değil bir fazlasını veririz. Sende oluşum
var oldukça daha bir fazlasını Rabbimden dileriz.
Sakın ola ki öfkeyi takma diline. Sakın ola ki küfrü adet edinme
kendince. Bugün kaybolan yarın misliyle geri döner sana. Çok fazla üzülerek
harap etme bu canı, bu kalıp burada lazım sana. Beden kafesinde her ne
yaşanıyorsa yaşansın, Rabbim bu halde neyi kuluna müstahak gördü ise gördü,
“Teslimim ya Rab sen beni benden iyi bilirsin. Bana gücünden kuvvetinden
ihsan da bulun’’ demelisin.
Hayırlar vesiledir. Şer de hayra vesiledir. Şer gelirse korkun olmasın.
Hayır yolunu açar bu bilinçte olmalısın. Nakıs halde kalınmasın. Nakıs hal, aynı
noktada kalıştır. Oysa hep daha ileriye yol bulmalısın. Bu yol da nasıl bulunur
dersen gönül dağarcığınla mütanasiptir127, bunu bilmelisin.
Birçok mütakâmil128 hak dostları var, verdiyse şükrettiler, vermediyse
de sabrettiler. Bazen bu darlık kula mübahtır129, bazen ise yaradılışın esası
deyip genişliğe çıkması ol demesiyle. Sen burada yaşıyor isen terki dünya
etmeden bunlara sahip olursun, yeter ki Rabbim darlıkta mı bollukta mı bu
nefesi aldırır bunu takip etmelisin.
Yanlış halden sığındığım sensin Allah’ım bir sürü yanlışlık yaptıysam,
bilinçsizliğimden ötürü beni bunlarla sınama Rabbim ben sana döndüm, senin
huzurunda olmaktır muradım. Beni yoklukla üzüp varlıkla şımartma Allah’ım,
hayır hanesinde bulunandan nasip et. Hayır hanesinde yazılanlarla yoluma ışık
saç Allah’ım sen benim mevlâmsın. Her şey senden bizedir. Bizden sana sadece
niyet ve fiildir. Yolculuğumuzu murat ettiğin şekilde devamını sağla Allah’ım.’’
Al verileni al. Koy niyete yeni düşünceyi koy. Sakın olmaz deme,
olmayacak olan girmez içine, girmez düşüncene. Bir yol açar ya kuluna işte o
kapıdan destur ile gir, destur ile yürü, hak huzuruna.
127
Mütanasip : Orantılı, uygun.
Mütakamil : Olgunlaşmış, gelişmiş, gelişkin.
129
Mübah
: Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan.
128
169
Her söz kayıttandır. Sizden gelende kayda geçer. Hiçbir söz yok ki
havada asılı kalsın. Öyle bir amel defteri ki, 99 ismi celile ile yazılmış her
kuluna. O amel defteriniz öyle büyük öyle büyük ki; ne eni ne boyu
hesaplanamaz onlar verilecek ellerinize.
Niye saklarsın ki, her şey aşikar olur sana. Rabbim dediği an, duyar
kulunun sesini. İşte her an onu demelisin, her zorda, her kolayda, her
üzüntüde, her sevinçte ona yönelmelisin.
Durduk ya huzuruna Rabbim bundan öncekileri affet, bundan
sonrakileri sen yön buldur. Beni cevabını veremeyeceğim haller ile sınama.
Peygambere layık ümmet, sana layık kul olmayı bana nasip et. Bütün gelmiş
geçmiş enbiya ve evliyaların yüzü suyu hürmetine, sadıklar, irfanlar,
müminlerin yüzü suyu hürmetine, bu dilden veren dostun yüzü suyu hürmetine
dünya ve ahiret işlerinizi kolaylasın Rabbim.
Gelişen bir çok haller var. Bu gelişen hallerin ışığında yürümek
zorundayız. Kah ışık yanar, kah azalır, zaman zamanda söner. Pes
etmemelisiniz. İman gücüne sahip olan varlık sadece o sevgiyle yürür. O
sevgiyle yürüdükçe o ilahi ışık önünde rehber olur.
Öyle sözler vardır ki kimine ilaç, kimine güllaç olur. Öyle sözler vardır
ki dost yarasına merhem olur. Öyle sözler vardır ki seni senden alır, sana yeni
bir kimlik buldurur. Allah ile tanışır, Kuran ile halleşirsin. Öyle kapılarda
bulundurur ki seni, sende çözemezsin bu işin gidişini.
Ayyuka çıktı seslerimiz. Duy Allah’ım duy sesimizi dedirtir sana. Öyle
bir aşkı nazar eder ki, artık için coşkuyla dolmuş dışarıya çıkmakla bu ateş
söner. Sevgiliden selam sizlere olsun. Şu geceler çok önemlidir. Gök kubbenin
açıldığı anlara yakınsınız. Geceler boş geçmesin. Hem al, hem ver Allahadına
Muhammet aşkına, Ehli Beyt aşkına.
Hak için hizmette, hak için yarışta. La İlahe İllallah Muhammeden
Resulallah. Hak bir Allah bir . Söz ondandır. Şüphe ondan ırak. Her bir söz
kevser niteliğindedir, Abu hayattır, gönle öyle bir iner ki, o gönülde haktan
gayrı ne varsa siler süpürür. Bir tek o olur, orada o olur. La İlahe İllallah
Muhammed en Resulallah.
- Nakıs halde kalınmasın dediniz, diyelim ki nakıs hale geldik çıkmak
için ne yapacağız ?
Nakıs halde oldu ise bir kulu, tekamül edememiş, bu bilinçten uzak, o
halden çıkmanız içinde bak ne güzel bir ortam oluşturdunuz. Nakıs halde
olduğunuzu söylemedik. O halde olanlara da yardımcı olun. Kendinizi hep o
halde görün. Olduk demeyin, bulduk demeyin, biz olduk. Olumsuzlukları
kendinize mal edin. Karşınızdakini de olumlu hali ile meth edin.
- Gök kubbenin açıldığı anlardan bahsettiniz
Dileklerin, seslerin duyulduğu tarihlerdir.
- Bunları nasıl hissederiz, belli tarihleri mi vardır?
170
Belli tarihi yoktur. Uyanışta açık olan görür, gök kubbenin açık
olduğunu hisseder. Bu(Kalbi işaret ederek) hisseder. Şöyle dön içine “Allah’ım
ben bunları idrak edemiyorum. Beni uyar Allahım, kah dürtü ile, kah rüya ile
kah ayan beyan aşikar eyle. Hayretimi arttır Allah’ım. İlmimi arttır Allah’ım” de.
Cevap alamayacaksınız diye böyle bir serzenişte asla bulunamayız. O
sizi hep duyar. Allah, karşınızdaymış gibi onunla konuşun, ’’Allahım ben
idrakimi nasıl açarım, hislerimi nasıl güçlendiririm? Bana yardım et” de. Bak ne
oluyor. Bunları yapmıyorsanız yapın. Nakıs halde olduğunuzu demedim, örnek
verdim.
- Nasıl çıkarız?
Nakıs hale tekrar düşülmez. Orda kalmak kötüdür. Tekrar nakıs hale
gitmek mümkün değildir.
- Hiçbir sözün havada kalmadığını söylediniz, söz çıkmadı ama
içimizde niyet oldu, düşünce oldu.
Aynı şeyler. Fiile geçsin veya geçmesin düşünce ve niyet onun
tezahürüdür, mutlaka oldurur. Daima iyi şeyler düşünün.
- İnsan beyninden o kadar çok şey geçiyor ki.
Süratle, daha önce bir yazımızda dedik ki, öyle kuşlar gezer ki bırakın
uçsunlar başınızın üzerinde, ama yuva yapmalarına asla izin vermeyin. Kötü bir
düşünce zuhur ettiğinde ben ille de güzel düşünceler sizde mevcut olacak
demiyorum. Kulsunuz varlık bedene sahipsiniz olmaması mümkün değil, olur.
Ama sadece şunu deyin “Allahım ben ne yapıyorum. Yanlış yaptım hemen orada
aklına gelen ayetleri okuyup onu yönlendirebilirsin. Bu sizin elinizde, aklına
kötü ne gelirse gelsin onu def etmek sizin elinizde.
- “Vela havle, vela kuvvete, illa billahil aliyyil azim” 3 kere okununca
galiba,
O Allah’ın kudretini anlatır. Allah’ın kudretini,
- Bunu okuyunca kötü düşünceler gidermiş,
Gitmeyebilir de. Tekrar tekrar yaşarsın. Sadece yanlış düşündüğünü
fark et. Hemen içine dön. Kalbindeki geliş gidişleri, atışları seyret. Hemen
farklılaşır ve onu def ettiğinde bu mümkün. Bunu sizler yapabilirsiniz bu güce
sizler sahipsiniz. Kalbinin atışlarında sakinlik ve huzur oluşur. Eğer hiç
bırakmıyorsa o düşünce sizi bütün benliğinizi sardı ise o zaman mutlaka dosttan
yardım isteyin. Böyle bir düşünceye sahip oldum. Olmaması gerekiyordu diye,
- Makamları en açık şekilde hangi kitaptan alabiliriz?
Kuran evladım, Kuran. Orada bütün makamlar yazılı. Satılan kitapların
hepsi ondan bundan duyulanlardır. Eski kitapların naklidir. Ben size Kuran
diyorum. Tek okuyacağınız, tek ışık, tek kaynak Kuran.
171
Yazı veriyoruz yazıların önündedir, öncelik Kuran’adır. Unutma Hak
kelamı. Sen onu aç oku, baştan oku bak neler açılacak. Ve sorduklarının
cevabının çoğu onda bulunacak bunu unutma.
- Bunun açılımı lazım. Sadece Kuran okuyarak anlayabilecek miyiz ?
Anlarsın. Allah dilerse kulağına üflüyor. Yeter ki sende o Kuran’ı
okuyayım hazzı gelişsin. O iştiyak gelişsin. ‘’Bugün Kuran’ımı okuyamadım, bir
an önce fırsat ver Allah’ım’’ diyebilmelisin. Kuran böyle bir şeydir. Onun lezzeti
bir başkadır oğul. Kuran lezzeti bir başkadır. Okuyamadığınız için büyük
kayıptasınız. O hal nakıs halidir unutma.
Kuran’dan namazdan uzak her hal nakıs haldir. Makam oluşmaz. Evet,
şu an kulsunuz belli bir makamınız var, bilinçsiz nakıs haldeki makam. Bunun
bir sonrası, bir sonrası var. Tekamülünüz için bu yapılması gereken, öncelik
verilmesi gerekendir.
Kuran, namaz ve oruç. Bunlar çok önemli, çok önemli. Kuran’ın tanık
olacağını unutmayın. Elinize aldığınızda bana şahitlik yapacaksın Allah’ın
kelamı, ben seni hiç okumadım ki, onunla konuş açtığın sayfada mutlaka
sözünün, sorunun cevabı karşına çıkar. Bunu yapın, büyük kayıptır. Götür iş
yerinde oku. Oku. Boş kalan zamanda kafanda birçok olumlu, olumsuz haller
dolaşacağına, düşünceler gezineceğine Kuran’ı oku, Kuran oku. Kuran okunan
yer temizdir. Allah temizler orayı. Kudreti böyle büyüktür. Vasıflarını her bir
köşeye salar. Melekleri yardımcı olur onu anlamanda.
Şunu unutmayın, her ne yapıyorsanız yapın inanın önce kendinize
yapıyorsunuz. Yol ayrımındayız. Öyle bir kanallar, öyle bir ışıklı yollar sana
rehber olur ki burada, birçok ellerle karşılaşırsın, o elleri sen seçersin. Veliler
karşılar şükürler olsun ki. İyi ki tanıştım dünyada, dünya halinde sizlerle.
Merhaba efendim hepiniz hoş geldiniz. Merhaba efendim hepiniz hoş
buldunuz inşallah. Birçok velilerin yol göstericileriyle hemhal ettik
Elhamdurillah. Bedenim kaldı dünyada özüm ise elden ele onunla. Dar gelir mi
mezar bu cana? Gelmez elbet genişletirsin arşı âlaya.
İrşad130 olmaya bakın. Bir var, bir yoksunuz. Zaman kaçıp gitmede
yakalayamazsınız. Zikir çok önemlidir. Bir evde zikir var ise hakkın melekleri
oradadır. Bir evde zikir, Kuran yoksa karanlıktır o ev, o can. Haydi hoş çakalın
efendim. Her birinizi selamlıyorum. Allah’ın nuru ile nurlanın, Muhammet aşkı
ile aşka doyun.
Gayret çeşmesinden doldurdum suyumu. İsm-i Hak dedi. Peygamber
izni ile gönlün örtüsü peygamber nurudur dedi. Bilgiye bilgiyle bağlan da gel.
Gördüğün ondan ise, ondan aldığını önce kendine sonra cümleye pay ediver. Bir
deste gül toplasan kokusu hoş gelir, görüntüsü ise göze güzel gelir. Sen onun
hangi surette olduğunu ehil ol da anla. Sen onu, gülden güledir de’ de dalından
ayırmayı sakın ha düşleme.
130
İrşad : Müslümanlara doğru yolu göstermek ve onları dinî görevleri hakkında aydınlatmaktır.
172
Aşk ile destanlar yazılır. Aşk ile hava bulutlu da olsa güneş açar. Öyle
bir seyri seferde olmalısın ki; dünya zevki mana zevki sende ne oluşturacak,
onu bilmelisin, onu ayırt etmelisin.
Bırak, her şeyi bırak. Bir gün nasıl olsa bırakıp gideceksin. O seni
bırakmadan önce sen onu bırak. Bırakılacak olan nedir? Seni hak yolundan
alıkoyan neyse hepsini bırak.
Allahkelamı de sarıl, sarıl Kuran’a. Ya zevalde ol, ya rahmeti bul.
Rahmeti bulamıyorum deme. Serildi önüne. Hoş geldiniz, evimi nurlandırdınız,
şereflendirdiniz. Ev benim değil hepsi onundu, size mirası kaldı bana ait hiçbir
şey yok hepsi sizlerin, sizlerin olsun. Yavrularım öpüyorum. Hepinizi öpüyorum.
Hayır dualarım ile nefes alın, yad edin. Hoşça kalın. La İlahe İllallah Muhammed
en Resullullah.
Bir işaret size; bol bol dua edin, boş geçmesin geceler. Ayan olsun size
gecenin içindekiler. Hoşça kalın. Ağlamak yok, gülmek var. Nefisten değil özden
sevilmek var. Hoşça kalın.
Selam olsun
07.05.2012
Geldik dünya iklimine, kalmadı erlik, hep baktık bilmeden geriye.
Allahım bir şekilde hatırlattı bize verdiğimiz ahdi, kah uyandık, kah rüyaya
daldık. Allahinsanı tabiatta var olan hava, su, toprak ve ateş, insanın tabiatına
vasf131 eylemiş. Ve size soruyorum? Ölümde bu hal ne oluyor? Size soru sordum
bu hal ne oluyor?
(Soruyu anlayamadık), dört unsur ölüm halinde o dört unsur ne
oluyor, ölüm halinde can ona uzandıkta, onlar yine tabiata dönüyorlar ona
karışıyorlar. Dört unsur, her şey yerli yerinde, öyle bir irade içinde tanzim
edilmiş düzenlenmiş ki, hiç biri hiçbir şey aksamadan seyredip gidiyor.
Allahım kadın tarafını ayetlerde çok fazla kullanmış, yani insanın kadın
tarafını, şimdi bu ne demek diyeceksiniz, kur’anı batıni gözle okuduğunuzda
onun ne olduğunu işte o zaman anlayıp, bana cevap vereceksiniz. Kadını nasıl
anlatır kuran, vücudu ile organları ile tanıtılır, şöyle, böyle ve bunu cahil kitlesi
alaya alır dikkate almaz, kadının önemi o kadar büyüktür ki, bir bunu
anlayabilselerdi, onun için rabbülalemin en çok insanın dişil tarafını
kullanmıştır.
nedir,
anlayamadığınız,
olabilir
ama
bunun
üzerinde
Şimdi
durduğunuzda öyle çok şeyler size aşikar olacak ki, dün söylenmişti anlamadık
ama bak bu gün çok iyi anlıyoruz. İşte hayret makamı o an olur, bir çok
makamlar vardır, her uzvun bir makamı vardır. Bir seyri vardır. Göz makamı,
kulak makamı, ağız makamı. Dil makamı anladınız mı? Hangi makamdan ne
söylüyor. Hangi makamdan seyrediyor. Hangi makamdan duyuyor, işte
131
Vasf : Nitelik, bir kimsenin veya şeyin taşıdığı hal ve bunun durumunu anlatarak tarif etme.
173
kendinizi tanıma bu yolla olacak. Batıni tanımak onda o olmak, ancak bunların
keşfi ile mümkün.
Sürekli sorgulayın bu makam nasıl oluyor, kulağın makamı niye sesi
aynı makamdan algılamıyor, bunları sorun soruşturun. Mutlaka bununla ilgili
ufak ufak sinyaller gelecektir. Çalıştığınızı söylemiyorum ama hepiniz için mi?
Hayır, çalışanları görüyorum, çalışmayanları biliyorum. Bu beni üzüyor, neden,
çünkü hayat çok kısa, her şeyin bilincinde olmanızı istiyoruz. O bilinç ile hak
yolculuğuna çıkmanızı istiyoruz. Geç kalınmaktan korkuyorum, bu korkuyu
sizler de yaşayın istiyorum.
Günümüzde yaşlılar kabul edilmiyor, açıkçası sevilmiyor, çok nadirdir
yaşlıları seven, nadir çok nadir, yok denecek kadar azaldı. Bunlar da bizi çok
üzüyor, bir çatının altında iki büklüm bir insan varsa, o çatıya felaket inmez, o
çatının bereketi kesilmez, o iki büklüm olan insanın yüzü suyuna anladınız mı?
Eskiden bet bereket çoktu deniliyor, bunlara tanığız, vakıfız, çünkü
eskiden, keşke o eski dediğimiz o günler tekrar yaşanıyor olsa. Büyüklere
hürmet saygı, sevgi vardı, büyüklerin yeri bir başkaydı evlerimizde. Beti
bereketi yok eden, bu yanlış davranışlar.
Hiç kimse ihtiyarlamayacak, o gözle görüldükçe, daha bir çok
yanılgılar içinde bocalanıp durulacak. Batıni kalp diyoruz, öyle bir mana öyle
bir değer taşır ki, o batıni kalbi keşfeden dostlarım, yaratılanları seyrederken,
ismin manasına mı, mananın ismine mi, mazhar olurlar bu çok önemlidir.
Her gördüğün var edilmiş güzel şey. Çirkin güzel ayırmak mümkün
değil, rabbim ne güzel yaratmış demelisiniz. Rabbim güzel yaratmış galiba
demek şüpheye yer vermek, büyük vebal ve günahtır. Kesin konuşmalısın.
Seni gören Allahım seni var eden, seni insan suretinde meydana
getiren, bir çok bilgilere sahip eden ve sizleri heyetlerle meydana getiren,
heyetler nedir diyeceksiniz, heyetler; insanlara görevli, kainatta var olan bütün
varlıklara hizmet eden, melekleridir. Heyet buna derler. Deniz ile ilgilenen
melek vardır, dağ ile ilgilenen melek vardır. Yer yüzü toprak ile ilgilenen melek
vardır. Toprağın üstünde gezen, varlıkla ilgilenen melekler vardır. Sayıları
sayılarınızdan da üstündür. Çok daha fazladır, her an şükretseniz azdır, her an.
Bunları hiç yokmuş gibi kabul etmeyin, bunların her biri vücutlarınızda
mevcudiyetini sürdürmekte. Hamdü senalar olsun, geçtik günah çehresinden
amaç sevaba meyletmektir, cenneti cehennemi hiç düşünme, istemez gönül,
cennette rabbim yoksa ben o cenneti istemem der veliler.
Her biri bir olay bir zuhurat karşısında meydana gelmiştir, ama şunu
da hiç unutmayın, her olayın her zuhuratın karşısında mutlak bir esması zuhur
etmiştir. Kahırda, karşısına rahmeti getirmiştir, nuru ise hari ismini karşısına
getirmiştir. Celal ise cemali ona nispet etmiştir. Hakka arif olmuştur. Sen hakka
arif isen, tutmuşsundur hak ipini, sen hakka değil de kula arif isen, arkadaş
etmişsindir iblisi, kaç dostum kaç, onun şerrinden onun riyasından kaç. Bir tek
sığınılacak yer var rabbin, rabbin kucağıdır. Onun otağıdır.
174
Her seher yeni bir yaprak açılır, rabbim onunla şakalaşır, kullarına
neler sunmuştur, kullarına hep ikramlarda bulunmuştur. Sen onun keyfiyetini
tatmadın ki nereden bileceksin. Bir perde açılır bazen görünür, seyre değerdir.
Her ne görünürse görünsün kulun gönül ölçüsündendir.
Tevhid sırrı Allah’ın izni ile iç alemde çözüldükte göz, dil, kulak
bunlara tanıktır birliği gördükçe. Öyle bir sevgi tohumu ekilmeli ki yeşerdiğinde
dalları göğe uzansın, gölgesi cümleyi barındırsın, meyveleri ise imanı, hakikati
sana anlatsın.
Allah Allah diyelim de huzuruna varalım. Muhammed sırrı ile bu yolda
her olaya tanık olalım. Namazı eda edip, Kuran’ı bilerek hatmedelim.
Sular çağlayacak. Gönülden verene ganilik makam olacak. Sabır
gösterene, selamet nuru nazil olacak. Sevgi hayratınız olsun, cesaret kalkanınız
olsun. Hidayet size nasip olsun. Her zorluk Rabbimin izni ile kolaylık bulsun.
Sık gel bu kapıya. Yorulmaz ayağın. Dilin, gönlün ondan söyler. İzinsiz
denmez hiçbir kelam, hiçbir söz. Sıkça gel sıkça sarıl bize. Sil korkuları karış sen
de onlara. İster yedilerden ol, ister onikilerden, ister kırklardan ol, ister
üçyüzlerden. Her ne olursan ol Allahımın ilmiyle ol, dedi Yunus’um selamını
cümlemize verip gecenizi hayırladı. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
Selam olsun
09.05.2012
Ömrün yumağını kâh ağlayarak, kah gülerek sararsın. O öyle bir
yumaktır ki, düğüm olmuşların elinde bulunsa da, imanın ile onu açarsın. Sakın
hayıflanma gözyaşım var diye. Aşk olmazsa gönül coşar mı? Onun coşması için
de iki damla yaş çok görülmemiştir, ilahi nizam hiçbir benzetmeye yer
vermemiştir. Çözeyim dediğinde çaresiz kalırsın, bilsen ki o gözyaşının sende
neler oluşturduğunu bir bilebilsen, rahmet suyun gelmesidir, hakikatin sevgi
damlasıdır. Muhammediyenin ilahi nurudur. Kâh içe akar, kâh dışa. Ömür
yumağı onunla sarılır. Yeter ki Muhammet aşkı olsun, yeter ki o gözyaşına ilahi
aşk karışsın.
Eğer ağlayamıyorsan onun için hayıflan, o temizlemek için sizlere
verilmiştir. Her şey onunla, o rahmet ile temizlik yapılması gerekir. Hoşça kalın
hoş olun, boş ver kim olduğumuzu, Geçtik varlığından, isim, zan, sıfat kaldı
orada. Hoşça kalın efendim hoşça kalın.
Selam olsun, cana can buldursun. Selam ilahi ilimle seni karşılaştırsın.
Sofradayız, sofra mübarek olsun. Aynı harçtan, türlü çeşit ellerden aşımız
pişecek. Her birinde lezzet dile damağa ayrı gelecek, kapları da buna göre
değişik olacak.
175
Bektaşi’nin kabı ise kazandır. Bunu cümleye bildirecek, gel diyecek,
otur sofraya. İster ye, istersen yeme. İlla ki otur sofraya, o sofranın duasına
iştirak et. O sofranın nimetine sen de katıl, tanık ol.
Ne sondan aldık muradı, ne baştan bulduk bu yapıyı. Gönül her yerde
gezdi de bir kapıda kavi buldu. O öyle bir kapı ki, o kapıda hak nuru, Muhammet
nuru kalbe akıverdi. Rabbim dedim açtım ellerimi göğe, beni buraya getiren
sensin, ektinde ne çıkmadı. Her şeyde senin mevcudiyetini gördüm. Vardım
şükrüne, vardım secdene, Allah Allahdedim Eyvallah, Allah, Allahdedim girdim
onlarla bir halkaya. O halka da yerini almakla nasiplendir, bunu bilesin ey can, o
bayrağı eline alabildi isen, Günlerce secdeden başını kaldırmayasın, Ey can.
Bizler Allah’ın kullarıyız. Gönül ölçümüze göre alır, verir, konuşur,
konuştururuz dedik. Bir nazar ettik mi o canda canları bulundururuz dedik,
Allaha hamd edelim, şükredelim. Soframızı daim açık tutalım.
Fenaya bakmam, bekâda olurum. Bekâ nedir ki? Ben onunla nefes alır
onunla nefes veririm diyene sözüm. Önce, “La” dan başlayalım, bu öyle bir seyir
ki, bu seyri kim bilir kaç tur dolaşıp, dolaşıp ta tamamlayacaksın. Kaç kez
Allahdedin de gönül buna müstahak oldu.
Her an zikirde misin? Kalbi, dünya heves zatı ile meşgul mü edersiniz?
Bire gafil olma. Hele hele seni var edenden hiç mi hiç gafil olma. Rüyayı gördün,
zaten bulunduğun yer rüya alemi değil mi? Sen onu neden var sayar ciddiye
alırsın, ona meyleder ona koşar da, her olayı onda mı çözmeyi dilersin? Yanılgı
olmasın. Sen otur, meyledeceğine, bağla elleri de otur. En azından günahtan
alıkorsun. Neyi alıkorsun varlığını, varlık saydığını.
Özün önüne çekmezsin kara perdeleri. Seçilendin, seçilelim istedin.
Şimdi isyanın ne diye şikayetin kimden kimedir? Bir sor kendine, hatayı her kişi
yapar atağı (ahd olunan şey, kısmet) er kişi yapar.
Erlik murat değil midir? Her canın murad ettiği yol değil midir?
Bakarsın cüssesine, sözü sohbeti dinlenir, oturursun onun eteğine. Bir zuhurat
olur ki, ben ondan iyiyim dersin çekilirsin beriye. Sakın bu ölçülere girme, bu
ölçü yanıltır, bazen o terslikle sizi burun buruna getirir de şaşırtır, kim
olduğunu bilemezsin. O an sınava tabi tutulmuşsundur. O idrakte olunması çok
mühimdir.
Sözü sohbeti dinlenir kişi aranır. Gönül onda karar kılınacak sanılır.
Eyvallah, bir de var ki onun bir noksanı senin gözüne çarptırılır. Niyette tam
mısın? Verdiğin kararda kavi misin? Canda niyeti bozar mısın? Bunlara dikkat
edelim. Her ne gelirse gelsin Allah’ımdan bunu bilelim, Tasavvufun ehli olalım.
Allahımın irade ettiğine sakın ha söz atmayalım Ne taşıyalım ne de
boşlayalım. Bir tek o var deyip orada oluşalım. Her var edilen nasibi kadar alır.
Nerede tekamül sağlanacaksa oraya sevk edilir. Sen zannetme ki o kapıyı sen
176
buldun, yok can dostum yok, o kapı sana gösterilir. Kapı seni çeker, sen kapıya
gidersin.
Aşk ile verdin sözünü aşk ile yaptın ahdini, Ahde vefa göster. Nasıl
bileceğiz ne dediğimizi? Sen bu gün ne ile meşgul isen o sözün gereğidir, O
işleyiştedir. Gafil olma bak yaşadığın olaylara. Ahdin zuhuratıdır. Bunu belle çok
iyi belle. Yunus’um gezer ilden ile. Savurur sözleri dilden dile. Söyle der velisi,
konuş artık, gayri konuşma zamanın gelmiştir Yunus, ben neyi konuşayım ki,
Dağarcığımda yoktur bir kelam,
Bir soru sorar mürşidi ona, o cevapla dökülür cümle dilden beyitler.
Allahrazı olsun dedik, dedirtelim sofrayı da onun adına uzun uzun bekletelim.
Gelecekler var. Onada hizmet verelim.
Her ne yapıyorsan yap, hak için yap, Allahiçin yap. Çocuğun için bile
ettiğin hizmeti Allahadına yap. Çocuğun diye değil Allahrızası için yap. Varlığın
kayıttandır bilinsin. Kaydı olmayanın davası güdülmez. O varlığın icabını
yapmak ise elbet sana düşer. Amaç nedir bilmelisin.
Varlığından hiçe geçmek neymiş? Onu iste. Kendine hal edinmelisin.
Varlığını yok et ki, var olan zuhur etsin. Bu varlıktayken o varlık olan zuhur
olmaz. Sözler sebil misali her dileyene verilir. Yeter ki onda ilahi nur kalbe
insin. İlahi nur, Allah zikri işte o zaman zuhurdadır. Bunlar sırayla gelir, sırayla
verilir. Hayret makamı bu sayede oluşur. Dost ey can ihvanlar, erenler halkası,
hangisinde olmak istiyorsan sana münhasır. La İlahe İllallah Muhammed en
Resulallah.
Bile bile geldik bu aleme, dediler ki önce nüzul132 sonra uruc133
edeceksin. Geldiğin yere yüzünün akı ile döneceksin. O iştiyakı, kabiliyeti,
istidatı, gördü ise rabbim bizde, biz farkında olmadan çekiliriz o gidişe.
Hayra vesile olur, şer gelse de önüne, yılma dönme geriye. Şer hayrın
tetikçisidir, kötü iyinin habercisidir. Üzüntü sevincin işaretidir. Olmazsa olmaz
dedirttiği, her şey zıddıyla mutlak var olandır, olması gerekendir. Allah’ıma
emanet olunuz. Her zuhurda, var olana, hayır gözü ile bakınız. Kalplere Hak
için, bir şeyler koyun. Onun dışında olanları oradan kovunuz. La ilahe İllallah
Muhammed en Resulallah.
Üç günden öte küs kalma dostuna sonra oturamazsın Resulun
postuna. Öyle bir söz söyle ki bana, hak katında geçerli olsun, olur olmaz boş
şeylerle sakın ha gelme karşıma, takatim kalmadı deme, Allahım yaptığın işe
göre takati verir sana. Neden bunlar başıma geliyor sakın ha deme, tekamülün
için gereklidir de ondan de, ne verirse versin rabbim kuluna, hiçbir şey abes
değil sakın bunu unutma. Şer gelse de sonunu bekle. Allahım her zorluğun
yanında kolaylığı nasip etsin cümleye.
132
133
Nüzul : İnmek.
Uruç : Hakikatindeki Allah'a ermek için yöneliş, Ruh beden yaşam boyutuna yükseliş.
177
Allah, Allah dedik bağladık elleri, neden bağladık dedik, tevhide işaret
onu bildik. Ne zandayız ne zaafta. Bir tek hakikat var, o da sadırda. İlmi ledun
dediler adına. Her şey onun tasarrufunda gizlenmiş, sır olmuş, o ahvalde.
Kulunu gizli tutmamış, ondan habersiz etmemiş, hepsi bir gün
gelecek, o kulunun önünde zuhura çıkışta. Ne yaşayacaksa yaşayacak o
zamanda o parça dilimin arasında, hayata geçirecek, o şekil bulup kuluna kader
olacak. Kalem yazdı bir kere, silinir mi dedikte, silinmez elbet. Ama, o isterse
onun iradesinde.
Farklı nedenlerle, onu ya sevdirir kabul ettirir, ya da o yükü üstünden
çeker alır yüksüz hale döndürür. Sen sadece ona kulluk etmeye bak. Hakiki
kulluk, zaafları bir bir temizleyelim. Zanların her birinden pek çok uzak duralım.
Kim ne düşünüyorsa düşünsün, o tarafı boş bırakalım. Allaha emanet olunuz, La
İlahe İllallah Muhammed en Resulallah.
Tevhidi yaşayın. Nerede, önce bu fani bedende. Hücrelerinle
zerrelerinle tevhit bütüne hizmette. Her biri uyum halinde olduk ta hepsi hak
hak dedikte, esasın içine girdikte tevhidi oluşturur. Önce kendi içindeki tevhidi
kur. O bütünü içte buldukta tevhit aşkı ile yandıkta, işte o zaman hiçlik makamı
oluşur. Varlık kendiliğinden gider terk eder seni, önce tevhit zahiri bedendeki
tevhit, sonra batına dönmek, bununla meşgul olun, her anı tevhit üzere yaşayın.
Onunla nefes alıp onunla yad edin. Nefesin sayısı, bedenin hastalığı
bunları düşünmeyin. Sadece teslim olmak yeterli. Hele bir teslim ol bakalım,
karda mı zararda mısın. Beden ne acı duyar, ne hastalıktan şikayeti olur. Çünkü
birlenmiş hak ile hak olmuş, hak ile halk olmamış, İkilik bitmiş tek olmuş. Yine
diyoruz varlık bitmedikçe var olan görünmez sana. Eyvallah. Geceniz hayırlı
olsun. Gününüz hak için size hazır olsun, Hasbulhas kullarından eylesin. La
İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
- Tevhidi zahiri bedende yaşayabilmek için, odaklanmamızın zikirin
dışında nasıl olması gerektiğini?
İyice anladıktan sonra şimdi anladım diyebilecek hale gelmelisin,
Tevhit kolay çözülecek bir mazhariyet değil, belki ömrünüz yetmeyecek, zaten o
tevhidin sırrını çözdükte, işte o zaman sen, sen olmayacaksın ki, o ne
mükemmelliktir, dedik ya, onun sırrı çözüldükçe varlık seni terk eder.
Yeni bir uluhiyet zuhura gelir, şimdilik bunlarla meşgul olun, batına
inmek ise daha sonra, keşf’i ilahi, ilahi keşif, bu sıra ile olur.
Sen bildiğin ile amel et der, hak kelamıdır bu, bilmediğini ben
öğretirim sana, işte o kadar. Bu anlayışla yürüyün, bildiğin ile amel et
bilmediğini öğretirim sana.
178
Selam olsun
11.05.2012
Selam ile girdik söze Allah, Allah dedikte ellerimizi verdik birbirimize.
Bir işaret gelir elbet gönlüne. O işareti bekle ey can, bekle. Ne zaman deme. O
işaret mutlak gelir yeter ki aç gönül kapını. Orada hazır ol ve ayakta bekle.
Zayıfım, biçareyim, bilgisizim de deme. Kimi bilgisinden verir, kimi
sevgisinden. Kimi nimetini paylaşır, kimi hikmetini dilden dile dolaştırır. Her bir
kulunda alış veriş ayrıdır, çeşittir. Bu böyle bilinmeli aynı halden
konuşmayacağımızı her can bilmeli.
Bir ağaç düşün, köklü bir ağaç. Vakti gelince eğilir, o kök, o gövde
eğilir. Kırılacak dersin. Altına destekler kor, ayakta durmasını sağlarsın ama o
yine eğilmiştir. Çünkü, O’nun huzurunda olduğunun bilincindedir de ondan.
Kulu da öyle değil mi? Ne zaman eğilir. Hak huzurunda olduğunu
bildiği an huşu ile eğilir. Söz gelirse izin ile dillere. Rabbim, özledim ya kulum
der, siz de gelin bir adım, bir adım beriye. Çağırılırsın, davet edilirsin. Her biri
bir iştiyaktir. O nispette ona dönüştür. Davet edilmeseydiniz bu masada ne
işiniz vardı. Bu sofrayı oluşturabilir miydiniz? Hamd olsun Allah’ım diyelim.
Hamd olsun.
Sofranın ister başında otur, ister ucunda, ister ortasında, hiç mi hiç
önemi yok. Asıl olan o sofrada yer alman.
Bu öyle
coşulur. Gün olur
ola dilde uzatma.
O yer genişse her
ince öyle sıratı müstakimdir ki; kolayca yürünür, sevgi ile
da taşılır. Dostum coş ama taşma. Toplan ama ayrılma. Sakın
Yerim dar diyene sözüm. Sen önce gönlünde yerini açmalısın.
yer sana ayandır o nispette.
Açtık ilim suyunu, için kana kana dedik. İlahi makamın zevkini doya
doya tadın dedik. Kah kevser oldu elimizde, kah abu hayat, kah nuru ilahi oldu
dilimizde, kah davet oldu kulağımızda.
Kayda geçecek mi geçmeyecek mi diye de sakın düşünme. Kayıt dışı
değildir hiçbir söz, şüphesiz bunu iyi belle. Ya sır ehlisindir, ya hal ehli. Ya ilim
ehlisindir, ya kâl ehli. Gönlüne bakılır gönlünde birikenin ne olduğu gözlenir.
Ona göre yön bulur, ona göre orada oluşursun. Kendinde var olanın peşine düş.
İrfanı kâmil olmanın yolunda sana ışık tutana koş. Neden hazineler
harabelerde bulunur? Tasavvufta bunun nedir söylemek istediği, hangi ölçü
içindedir? Bunu deyin. İnsanı düşünürsen varlık düştüğünde hiçlik dediğimiz
hâl; harap olmuş gibi görünür ama ondaki hazineler var ya, hiç mi hiç
tükenmez. Kim o hazine ehline bir sual etse soranında gönlünde hazineler
oluşturur. Bunu iyi belle.
Dünyevi halde de harabelerde hazinelerin bolca olduğu söylenir. Yalan
değil doğrudur, hep ihtiyar var, hep ihtiyarlamış hal var. Heyhat sözün
incesindeyiz. Kılıçtan keskin yol belirledik onda yürümedeyiz. Bir kurbandır
179
önden gider, döner döner de geriye bakar. O sıratı müstakimin yolundaki lezzeti
tadan arif kişi huzura koşar. Huzurda o, O’nunla olur, O’nunla buluşur.
Vuslatı oluşturur, kesretten vuslat hali yaşanır. Onda haz bulur, tat
bulur insanoğlu. O öyle bir lezzet, öyle bir tattır ki; hiçbir halde o lezzet
bulunmaz. Rabbim akıtır da akıtır o lezzeti, o nuru, o cevheri insanın içine.
Onun için deriz kalpte Allah’tan gayrısına yer vermeyin. O öyle bir
müstesna nazargâhtır ki, orada hak oturur. Hak, La ilahe illallah Muhammed en
Resullullah.
Müstesna yolun yolcusu, müstesna kervanın öncüsü. Selam olsun
sana. Kalu beladandır134 sözümüz. Yeryüzünde açıldı mana gözümüz. Öyle bir
serzeniş verdi ki Rabbim içime, komaz geride toplar canların her birini dizine.
Sakın sözün küfründen, kaçın dost gösterip riya yüzünden. Ne hale
uygun, ne ahlaka edebe uygundur. Sözünü esirge şirkin gevezeliğinden. Önce
Allah, sonra La ilahe illallah Muhammed en Resullullah aşkı şevki ile yürü yolun
müstesna yolcusu. Bir kez dedin mi can içinde canı bulursun. Dediğine Allah
lafzı eklenirse, Muhammed Resulullah dendiyse can içinde canları, canlarda da
cananı bulursun. Hak bir AllahLa ilahe illallah, Hak bir AllahLa ilahe illallah
Muhammed en Resulullah.
Her an yeni bir tecellide, her an yeni işleyişte. Öyle bir tecelliyat olur
ki, yeter ki sen istemesini bil. İstediğin dilde kalmamalı. Hale geçip hal ehil
olmalı. İşte o an gelen tecelli hayatını değiştirir. Seni senden alırda seni veliler
halkasına atıverir. Odur istenen, odur gözlenen.
Sen bilemezsin çünkü varlık bedensin. Hele bir at o varlığını. Sen
kendinde olanı bilme. Bir gün yaşayarak çıkarırsın meydana. Akıl verdi.
İşleyişte olmayan aklı neyleyim. Fikir verdi, o fikirde olanı biteni bilmeyince ben
onu neyleyim.
Kayıttandır bilinsin. Hiçbir zerre kayıt dışı değildir. Sonra inkâra
düşersin. Kabul et. Sıra ile verilenleri al, hal et. Bir gün sorulursun ondan
sınanırsın bolca. Sözün doğrusundayız, eğrisini dilimiz söylemez. Bir somun
ekmek derdine düşülmemiştir. Dünya zenginliği hiç mi hiç istenmez. Bir tek o
vardır bizim için, onda o olmaktır murad. Yok mu çoluk, çocuk, kız, kızan hepsi
ona emaneti, onun emanetidir. Hasbin Allah ven imel vekil, Hasbin Allah ven
imel vekil.
134
Kalu Bela : İslam inancına göre, Allah evreni ve insanı yaratmadan önce, ilk insandan kıyamete kadar dünya
üzerinde yaşayacak olan bütün insanların ruhlarını yaratmıştır ve onlara(elestü bi rabbiküm) "ben sizin rabbiniz değil
miyim?" diye sormuştur. Ruhlar da(Bela), "evet sen bizim rabbimizsin" diye cevap vermiştir. Bu konuşmanın geçtiği
zamana "kalu bela" denir.
180
Selam olsun
13.05.2012
Dostum geldik, oturduk sofraya, maksadımız hikaye anlatmak değil,
hakikatin bir cüz’ünden vermektir. Buna murat ettik, ne soy, ne sop ile anılmak
değil, verdiğimiz kadar gönüllere girmektir.
Rabbini bilmek, öncelikle nefsi bilmekle olduğuna göre, nefsimizi nasıl
bileceğiz? Nefsi bilen bedeni bilmektir, bedeni bilen alemi bilmektir, Alemi bilen
hakikati öğrenmektir. Bunları bildikte, elbet Rabbini bilir, her zerrede O’nun
varlığını hissedersin.
Denir ki alemde ne var ise, Ademde’de o var. Bir düşün, alemde dağlar
var, insanda o var, arş-ı alem var, arz var, başı arş, ayağı arzdır, taşı kumu
toprağı her biri insanın bedeninde mevcuttur. Bir düşünsene ne yok ki? Sende
var olmuş, bunları nasıl inkar edersin, bunlardan nasıl bihaber olursun, bir
düşünsene.
Alemlere serildi ilahi nuru, Rabbim pay etti, nasip aldı bazı kulu,
gerçeğe dönük olanın istidadıdır dendi, onunla bu yol hakka ulaştı. Bire bir
katsam sözüme, dediler ki yetmez daim ver bize, yetmeli, onu hal edip de, her
zerreye ondan haber vermeli.
Aldığımıza doyamam, bir konuşursam sözlerime kanamam, hak için,
halka hizmeti destur olmazsa sunamam, dedi, sözü Yunus’uma verdi.
Bu yolu yürümek için varlık yükünü
diyebilmek için, illa bir mürşide gitmek gerek.
atmak
gerek,
“Elif”,
“B”
Dost sözü ayandır, gölgeden sureti bulan tanıyandır, yükü pek de olsa
hak için halka aşk ile bilgileri dağıtandır.
Eyvallah diyelim, günü geceyi O’nun adına açalım. Ne verdin ise elime
onu vereceğim senden isteyene. Kalır mı, kalmaz mı bana demeden Allahım
hamd olsun görevine talibim, diyeceğim.
Çeşitlilik vardır bu alemde, eşitlik asla değil. Çeşitliliği kabul edebildi
isen, onları cem ettiğinde kimseyle kavgan olmaz. Kabul edemem dediğinde
daim kavgadasın önce kendi bedeninle.
Dost olduk her zerreyle Elhamdülillah diyelim. Buram, buram tütecek,
yeri geldi hak sofrası her yuvada kurulacak.
Nasiptir bilinsin, nasibin ondan gelir sakın şüpheye düşmeyesin. Hem
hesap var, hem kelam var, cana can katan seni var edenden, o da var. Kayıtsız
şartsız uymalısın, sen kayıttasın, seni var edene hamd etmeli. Selam olsun,
selamet buldursun.
181
Açık gelir sözümüz, daim çalışın, her an o bilinçle yaşayın. Tembellik
ediyorum demek utanç vermelidir, her zerreniz hakkın huzurunda titremelidir.
Bir daha bunu duymayalım, bu hata tekerrür etmesin, buna nokta koyalım.
Yapmak zorundasınız, buna zorunlusunuz, yarın hayatta olacak mısın? Bunu
biliyor musun? Uykular feda edilmeli, kahkahalar artık yok edilmeli, aşk ile
yanıp tutuşup nerde hizmet aşkı orada olmamızı hak’tan talep etmeli.
Kader-i Mutlak,
Kader-i Muallak, bu iki kader planının birbiriyle
çakışması mümkün olamayacağına göre, sen yolunda sabit ol, kadim ol, her
zerreni buna uygun, uyumlu hale getir, sabit ol.
Dost odur ki, dostu için kendini ateşe atan, dost odur ki, bana
yanlışlarıyla tokat gibi yüzüme çarpan, dost odur ki, hep güzeli değil çirkinliğini
de anlatan, benden ona misliyle ne geliyorsa almasını nasip et Allahım.
Görevler istendi ama kimse daha görevin bir ucundan tutmadı, onun
için biraz daha beklemekteyiz.
Şimdi ara verelim, bu yazının üstünde biraz düşünelim, sizleri
meşgul etmek istemiyoruz, biraz düşünelim.
fazla
Dünyayı terk etmek değildir amaç, fakirliğe talip olmak değildir.
Allahımın verdiği her nimetin hakkını vermektir. Bu nasıl verilir dersen,
Allahiçin olmayanlarla paylaşmaktır. İkincisi dünyaya meyletmek, efal alemi
benimseyip, mana alemine ters dönmek, bu zuhur ettiğinde yapılacak en önemli
şey dünyayı kainatı mahlukat için var ettiyse ona hizmette ise onların bilincinde
olmaktır, her şeyi sevip kabul etmektir. Yoksa sana verdiği nimetleri yok etmek
anlamında değildir.
Hayatın tamamı dengedir, Tevhidin mazhariyeti de dengeden geçer.
Sen o dengeyi kurdu isen, o bilinçte isen hakikatin erbabı olmuşsundur. Bunları
keşfetmeliyiz ve demeliyiz ki, Allahım her an şükürde olmamız, her an sana
dönük yaşamamız, verdiğin bu nefesin boşuna verilmediğini bilip dengeli bir
şekilde alıp vermeliyiz. İşte her şey bundan ibaret. Varlık bedenini at,
dediğimiz, varlığı yok etmek anlamında değil, seni Allahtan alıkoyan her şeyi
yak bitir, sadece önün açılsın seni Allaha ulaştırsın. Olay bundan ibarettir.
Nefes alıyorsun, sadece o nefes sana mı hizmette sanırsın? Nefesten
de gafil olma, o nefesin birçok zuhuratlarını gereken yerlere, gereken mercilere
yollamak bu senin kulluk görevindir. Haz almalısın, her nefesten, her keşiften
Rabbimin her tezahüründen haz almalısın.
Allahıma emanet olunuz. La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
-
Bu nefesi her yere göndermek dua mıdır?
Dua anlamında olabilir. Dua etmek, çok güzel hak muhabbetlerinde o
nefesi kullanabilmek, her an o nefes için Allahın şükrüne varmak, iyi
temennilerde bulunmak, bizlere var edilen bütün doğaya tabiata, hayvanlara,
182
kurtlara kuşlara, bütün mahlukata, insanıyla, her biri bir bütüne hizmette
olduğuna göre, o nefesi gerekli yerlere gerekli şekilde kullanmanız ve bunun
secdesini bile yapmanız elzemdir. Sorumlusunuz.
Hakikatin manasına ulaşabilmek için bunları çok iyi tahlil etmeniz
gerekir. Bir tek senden ve yakınlarından ibaret değil yaşadığın dünya, bir
ailesiniz, rabbimin ailesiyiz, böyle düşünmeli. İnsan ailesinden vaz geçebilir mi?
O halde olduğu gibi bütün yaratılmışlarla birlikte biz bir aileyiz diyebilmeliyiz.
Hakikatin nuru işte o zaman paylaşmaya münhasır olabilir.
Ne istiyorsanız sorun, biz sizleri sorularınızla değerlendiriyoruz.
Sorularınız bizim için çok önemli.
-
Dua ile nefes aynı şey midir?
Tabii ki,
-
Selam da aynı şeye mi giriyor?
Tabii ki, kurda kuşa, toprağa taşa, her şeye, her var edilmişe selam.
Sabahın seherinde selam ile gözlerini aç, çiğleri ile yüzünü yıka, ilahi
rahmettir bunu bil. Hele bir, Rabbin için bir niyette bir fiiliyatta bulunacak isen,
o saatte uykunu bölüp kalkıyor isen karşılıksız kalmayacağına kesin inan.
Namazı namaz eden kulun gönül iştiyakidir, hele başı secdeye
koyduğunda rabbin karşında durur, onu öyle düşündüğünde melekler secdeye
seninle birlikte varır. O secde şahitli tanıklı olur, bunu hiç unutma, Kuran
ayetinde de geçer.
Allahım beni hoşlukla ithal, hoşlukla ihraç et. Sabahın bir vaktinde
kalkıp kılınan namazın önemi elbette çok büyüktür, onda şahit tanık çoktur.
Zorlukla kalkıp sıcak yatağını terk edip soğuk sularla abdest almak ve Allahiçin
yapılıyorsa Allahbunları hiç göz ardı etmez, misliyle karşılık verir sana.
Uyanık olmalı, mümin kulu uyanıktır daim uyanıktır. Her şeyden haberi
olan, konuşulanın ne olduğunu hemen anlayabilen, araştıran, uyanık.
Allah, insanı üç sınıfa ayırır;
Birincisi; çalışkan, ilmiyle ilmeden,
İkinci grup ise; Veliler, nebiler, müminler,
Üçüncü grup ise; Tembeller, onların basiretleri bağlıdır, elleri bağlıdır
dilleri konuşamaz bağlıdır.
Hangi hali beğeniyorsan onun yanında ol. Kurtuluşu istersen Allahın
ilmiyle ilim şehrine ulaş.
183
Çok değişik kitaplar okuyorsunuz, bilgiler karmakarışık oluyor, bir tek
okuyacağınız var dedik, Kuranı Kerim. Tasavvuf dersi de alıyorsunuz, o kitaplar
hep birbiriyle aynı gidiyor, o ondan alıyor, o ondan alıyor, isimleri değişik ama
bilgiler hepsi aynı. Bir şey öğrenecekseniz, Fıkıh ilmi, hadis öğrenecekseniz. La
ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
-
İlim Şehri’ni biraz açıklayabilir misiniz?
İlmin merkezine, hakikatine ulaşmak demek. Sen bir şeyi öğrenmek
için çaba sarf ediyorsan, Kuranla iç içe olup da ilahi kaynaklardan’da araştırma
yapabiliyorsan, gideceğin yer ilim şehridir.
Hiçbir şey göz ardı edilmemeli, gözleri yumduğunuzda beden toprağa
girdiğinde, gerçekle yüz yüze geldiğinizde “bunları biliyorduk” demek ayrı, “bu
ne demek“ ayrı. Şimdiden bu bilgiye sahip olmalısınız, gideceğiniz yerlerin
adresini önceden öğrenin kargaşa çıkmasın.
Bohçanıza daima temiz çamaşırları koyun yola çıkmadan önce, orada
lazım olabilir. Dedik ya size, bir yere kadar yakınlarınız refakat eder, öyle bir
yere gelir ki “tamam derler siz gidin artık, bundan sonrası bize ait.” Oraya neyle
girilir? Sadece amel’le girilir. İlim, amele dönüşmedikçe o ilim de manasız.
İlimle girilmez, ilim amele dönüşmeli, hal edilmeli her zerre onunla dolmalı onu
neşretmeli.
Oku, oku, oku, o ilim hiç kimseye faydası yok ise boşunadır, Kuran’da
geçer; eşek yüklü Kitap. Eşeğe yüklersin gider, ondan eşek bir fayda sağlamış
mıdır? Hayır, buna benzer. İlim’i hal edinmek, amel edinmek.
Birçok kötü yanlarımızın “o gözle bakmalısın” def edilmesi gerekir,
onun imha edilmesi gerekir. Arsızlığımız, fesatlığımız, kıskançlığımız, kötü
zanlarımız, kötü yanlarımız, bunlar ancak yakılmalı, yıkılmalı, bir daha vücud
bulup da “Ben, ben” dememeli.
Bu gecelik bu kadar diyelim, Allahın izniyle geldik, izniyle geceye
noktayı koyalım. Allahım razı olsun yazılara uyanlara, her harfini gönle
dokuyanlara Allahım .
Gönül gözümüzün açılması için, ben’den çıkıp Sırat-el Müstakime
doğru gitmek, dualarla ve selamlarla o nur’a ulaşmak gerekiyor doğru mudur?
Eyvallah oğul Eyvallah, bakalım başını gördük sana da sonunu bekle
deriz. Nasıl açılır diye sorarsan cevapsız kalırsın. Onunla aranda, o izin verdikçe
yolunu açar , gün gelir gözünü açar, çalışmayla da olmaz, okumayla bulunmaz,
dedik ya hakikatin manasını öğrenmedikçe zaten bu yolda yürünmez. Dedik ya
kaç tur döneceksiniz, kaç tur. Eyvallah.
184
Selam olsun
16.05.2012
İlahi kelamın feyzine hamdolsun diyelim, ilahi bilgilerin seyrine
hamdolsun diyelim. Seferdeyiz, yolumuz uzandı ona, aracımız edindiğimiz
bilgiler, amacımız ise, bu bilgilerin hale dönüşümü, bununla gitmekteyiz, her
var edilenin özüne inmek gerek.
Dağların özü elmastır, Medine-i, kabe-i muazzamın özü Hacerü’l
Esved
dir, insanın özü, ekber’i Allahdır, bunları bildikçe bu yol kolay gidilir,
olsa da engelin çengelin, bu iman gücü ile onlar kuluna hafif gelir.
135
Alim’in manası, sadece okuduğunu derleyip toplamaktır, arif’in manası
ise, alimle mukayese edilmez, o satır ilmi, arifin ilmi ise sadır ilmidir.
Allahım bir kulunu sevdi mi, onun kalbine önce nuru ile hidayet verir.
Sonra ufak ufak ilimler serer. Bu olay Allahımın var ettiğindeki nurani sevgidir,
o kendine ayırdığı kuluna bunları lütuf eder. Herkesin hor gördüğü, itilip
kakıldığı kişiler seçime hazırdır, ilk sınavıdır o kişinin, kendini bilir veya bilmez
ama o sınavdan mutlaka geçirilir.
Allahım kullarını kurtarmak isterse, cehennem azabından, bir cemaat
haline getirir. Bir bilge kişinin etrafına dizer, onunla irşat olmaya bakar,
mutlaka o toplanışın inanın nedeni vardır. Hepsi ilahi plan üzeredir. Elini açıp
dua etmek tabii ki çok önemlidir, Allah ile irtibata geçirir dualar, ama boynunu
büküp beklediğinde de dua etmeden de sana lütufta bulunur. Kalbine akıtır,
seni konuşturur, bu sadır ilmidir.
Nefisleri mertebe mertebe, evet okuyup hal edinmeli, öyle bir yere
konmalı ki, her an gözüne çarpmalı. Zulme karşı olanlar var, bir de zulmü
yapanlar var, her şey zıttı ile kaimdir dediğimiz, dikkat edin var oluş bununla
birlikte işleyiştedir. Hangisi evladır dersen elbette zulüm görendir. İlle bunları
yaşamak mı gerekir dersen, temizlik olduğu için bir şekilde yaşamak gerekir.
Her var edilen bir görev üzere gelmiştir, her birinizin birer görevi var,
ezelde konmuş, sizlere münhasır görünmüş ve görevleriniz var. Görevleriniz
aynı şekilde değildir, farklı farklı, çeşit çeşit, o görevlere nispeten bir tecelliyat
vardır. O tecelliyatların farklılıkları vardır, görevlerinize nispeten tecelliyatın
oluşumu vardır.
Kiminin kalbine, kiminin gönlüne, kiminin sadrına, kiminin kulağına
gözüne, diline, ağzına, niye bu kalple bu kadar ismi saydınız dersen, kalbin
çeşitli marifetleri vardır, marifetullaha en uygun makamdır, marifet ehli olmak,
insanı kamil olmak ile eş değerdir.
Onun ilmine talip olun, hep sorun öğrenmek istediğinizi, okumayın
demiyoruz okuyun ama gerçek olanları okuyun. Safsataları terk edin, reddedin,
dolaplarınızdan çıkarın atın, neden atalım? dersiniz, çünkü onların karışık
135
Hacerü’l Esved : Kabe'nin duvarındaki siyah, parlak taş.
185
enerjileri vardır. Ruh sağlığınızı bozarlar, unutmayın, fıkıh ilmine girin,
yazılarımızın ne olduğunu oradan bulun öğrenin. Kuran hep elinizde hep
dilinizde olsun, zikrin tamamı kurandır, ona uyun.
İlmen yakın, hakkel yakın, aynel yakın, işte marifetullah zuhur eder,
hakkel yakında zuhur eder. Belki bunlar çok ağır derslerdir, her beden, her fikir,
zikir, akıl bunları kaldıramayabilir, ama sığındığın tek varlık o ise, o gücünü
kuvvetini sana verir. Lütfedip verir, istek senden oldukta, iştiyakı gönülden
duydukta, Allahım vermekten aciz değil, bolca verir, varlığı atın, atın, atın, atın,
atın.
Evet varlık atılır, nedir varlık? Senin yedi nefsin, onları temizledikçe
birde sahip olacağınız var olan var. Var olana koşar onu bulursunuz, ancak
varlık bittikte var olana sahip olunur.
Daha önce yazımızda verdik, fakrı bilmek gerekir, Cem-ül Cemi bilmek
gerekir, hazreti Allahın yolunda çözülerek gitmek gerekir, sen düğüm içinde
gidersen, alamazsın, bilemezsin, perdeleri çekilmiş olarak kalırsın, oysa
çözülenin hali bu değildir, hak için hakka açılmaktır, işte o zaman alacağın
rahmet bile farklıdır, günüm ayandır rabbim sana gecem ayan, bu kulunu sen
hazırla sen yürüt, sen huzura erdir Allahım.
Gel gör ki halimi, per perişanım, gel gör ki halimi nefes seyrinde hep
kalanım. Sen bana yardım et, koru beni şeytanın şerrinden, kalkan ol aramızda,
ulaşmasın bana rabbim. Sen varlığımı, varlığında eritmemi nasip et Allahım.
Tekrar geldiğim yere dönüşümü nasip et Allahım.
Öyle bir yok oluş, öyle bir varlığı yakmak gerekir ki, tekrar nutfe’ye
dönmek gerekir. İşte varlıktan temizlenmek o. Nedir o, nurumu harcamadan
sana geldim Allahım.
Nutfede olmayı nereden var oldunuzsa oraya iniştesiniz, şimdi
unutmayın, o inişte yokluğu yaşayacaksınız, bütün dünyevi varlıkları bir kenara
atıp, seni yakanı sen yakacaksın.
Ona dönüşte ölmeden önce ölmeyi tadacaksın. Hazreti Allahın yardımı
ile ona tertemiz emaneti teslim edeceksin. Allah, Allah, eyvallah, Allah, ya Allah,
Süphan Allah, Elhamdülillah, Allah Allah Keşfi ilahi Allah, Muradı şevki Allah,
Allah, Hasbin Allah ve ni-mel vekil, sen vekilimiz ol ya rabbi, erenler
halkasından koparma, birleştir bizi ya rabbim, ya resulallah, sensin rahim,
sensin kerim, sana sundum elim, sen dilimi çöz, bütün düğümlerimi kopar at
Allahım, bendeki olumsuzlukları, cehennem azabını dünyada tattır, onları yok
etmemi imha etmemi nasip et ya rabbim. Amin, amin.
Eş-hedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammed en
resulullah(3) diyerek huzuruna gelmeyi nasip et ya rabbim, şeytan orada da
bize türlü oyunlar yapacak, imanımızı yok etmek için, sen ona fırsat verme ya
rabbim, bildiğimiz bilgilerin tersine döndürme Allahım, dönüşümüz sana olsun,
186
inişe geçirme bizi ya rabbim, sensin bizi koruyan, sensin bizi gözeten, sana
emanetiz Allahım.
Allahümme
Muhammed(3)
salli
ala
seyidina
Muhammed,
ve
ala
ali
seyidina
Sırların ifşa olmadığı yerdeyiz, sırların insana açık olmadığını belirtir
makamı menzilden veririz, sen menzilin ihtivasını, muhtevasını hissedersen
uyanışta olmanı niyaz ederiz. Bu sözlerin nereden geldiği merak edilirse bir üst
görevliye devrederiz.
Gönül yapısına göredir bilinsin, o makamın ahvaline uymak ise gönül
ile seslenilsin, an be an tefekküre dalın, o sırların ifşa edilmediği menzile varın.
Bazen konuşmak istersin konuşamazsın, onun ifşa edilmemesi için
susturulursun.
Kayıttandır bilinsin, kayıtta
Eyvallah, hu Allah, hu Allah, hu Allah.
olmayana
ders
denmesin
Eyvallah,
Cevherleri parlatmanın zamanı geldi, onları parlatın hastalıktan
şikayet etmeyin, cevherin temizliğidir bilinsin, yoksulluktan endişe etmeyin, o
da temizliğin bir parçasıdır, bu kadar yaşanan tersliklerden şikayet etmeyin,
temizliktir bunu bilin.
Varlığın ifnası136 için, ifnai vücut varlığın bitmesi gerek, ne varlığa
sevindik ne yokluk için yerindik, önce Allah dedik, onunla ilerledik. Birçok laf
edildi yuvalar dağıldı, sıkıntılar oluştu, bunların sizlere hayır getirdiğini hiç
unutmayın.
Zül-cellei vel ikram, ikramlar celalden geçer, bir şey ikram edildi size
bunu böyle bilin. Bu öyle bir kapı, öyle bir yapı ki, hiç kimse bu yapıdan bunları
bekleyemez, işte o da sırdır, sırrın örtüsü, bağımız güçlüdür bölünmez, orada da
dostumuzun olması iyi olurdu, onu bekleyenler, ama denilir ki işi çoktur, koşup
gelemez, hem orası hem burası dediğinde beden bu güçlüğü kaldıramaz
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah Muhammed
resulullah, Ya Allah, ya Ali, ya Hacı Bektaşı Veli.
Bakın, uykularınızda veya uyanık iken, huzurda olması çok önemli, bir
de açık olmanız çok önemli, tefekkür halinde bir çok şeyler akıtabilinir, bunlara
hazır olun, damlamalar diyoruz buna, doğrumu yanlış mı olup olmadığını dosta
sorun, yazabilirsiniz unutmayın, her birinize türlü çeşit görevler, çocukları
okutacak, talebe bulamadılar, evet önünüze çıkarılacak dedik, her olay layığını
bulmasını diledik, ama siz de talep edin, oturup beklemeyin.
Allah neyi veriyorsa kulu ile işbirliği içerisinde oluşuyor, hep bunu
hatırlayın, evet dostumuz gümüş saçlı, dostumuz sana derim, nerde yoksul
136
İfna : Yok etme, tükenme.
187
yaşlı bulursan haber ver topluluğa, bunları araştır, anlaşıldı mı? Gelmeni
bekledik görevin o şekilde verilecek, sor soruştur bul buluştur, o insana hizmet
verilecek,
-
Öğrencilerler var, bir öğretmen vasıtası ile ulaşıyorum onlara,
Çok güzel, çok güzel, bak birbirinize bu şekilde yardımcı olabilirsiniz,
işleyişe geçmek lazım ki, görev yerini bulsun, küçük yerlere gidip, orada
çocukların dişlerine bir bakıp, onlara yapılabilecek hizmeti verelim, var mı
isteyen bununla ilgili bu göreve hazır olan var mı? Dişle ilgili, bu göreve hazır
var mı dedik, peki.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Amin.
Selam olsun
18.05.2012
Selam olsun, can dostlar selam olsun, girdik destur ile, gülden meclise,
o meclis yeri nasip edilmiş dostlar ile bizlere keyif verir Hak muhabbeti canlara,
Edep Ya Hu dedik de eğildik bir veli önünde.
Sabırlar sema olmalı, semadan murad, arzdan arşa boy atmalı. Her
geçen günü öğünü tek tek sorgulamalı. Nasıl geçti? Aldığım ders neydi? Her hali
bu ölçüde değerlendirmeli. Kalpte bir tek O olmalı, her an melekut alemini137
kalpte var etmeli.
Selam osun can dost, selam olsun can dostlar, nizama uygun
yaşadıysak kaygımız olmasın yasadan, nizamın dışına çıktıysak, bir gün çıkar
karşımıza acımasızca, yıkar, dağıtır, an be an. Bundan uzak kalalım.
Birde Allahın yasası var, birde ona uyduk mu, korkumuz nedendir?
Kimdendir? Hiç olmaz, tasa bizden uzak kalır.
Ne somun derdine düşelim, ne sırtımıza mintanı çeşit çeşit edelim.
Varla yok arasındaki farkı çok iyi belleyelim. Yoktan varı, vardan yoku
çıkarmayı bilelim. Çıkacak olan nedir dersen? Var olan bir tek O’dur, yönümüzü
O’na çevirelim, hakikat nuru ile ilahi nur sarsın her bir zerreyi. Allahımın ilmi
kuşatsın her birimizi, ne dağılana söz edelim, ne gelene göz dikelim.
Rabbim ne yaratmış ise her şeyi yerli yerinde. Tenkit ettiğimiz,
eleştirdiğimiz her ne var ise unutmayın, senden sanadır bilesin. Karşındakini
sorgularken bile Allahı sorguladığını hiç unutmayasın. O yarattı, Ona nazın olur,
niyazın olur, duan olur ama öfken olmaz.
137
Melekut Alemi : Ruhların ve nefislerin makamı olan âlem. Aynı anlama gelmek üzere gayb âlemi, bâtın âlemi, emir
âlemi, lâhutî âlem tabirleri de kullanılır.
188
Bazen sert kayalarla karşılaşırsınız, bir tevekkül138 edip, onun üzerinde
tefekkür139 ettiğimizde bir kurtuluş vesilesi hazırlamıştır Rabbim sana. Geçmek
veya geçmemek senin ölçünde, elbet geçersen çok iyi olur, kapılıp gidersen
sende çok şeyleri yok eder.
Varlığında sevindik, yokluğunda niye yerinelim, ey can. Göçeni rahat
ve rahatsız etmek kalanın elinde. Sen hayır ile an, hayır ile yad et, içindeki
isyan sedasıyla değil. O yerini bulamaz bir yüzü ahret bir yüzü dünyadır onun,
gelip gitmekten doğruda da olamaz. Her birinize derim. Göçenlerinizi rahat
bırakın. Hepsi her an diken üzerindedir. Sevdiğini rahat ettirmek istiyorsan
Allahın emrine boyun eğmek gerekir. Eğer gözyaşı, feryat, figan var ise O’nun
hükmüne isyandır.
Öyle bir geçiş hazırlamıştır ki rabbim kuluna; kimi dünyada geçer,
kimi de işi ahrete bırakır. Hangisi evladır? dediğinde; Ölmeden ölmek elbet
murad edilendir dünyada.
İlahi emir geldiğinde, hiçbir şey geri plana ertelenmez, atılmaz. O emri
bekle. Sabır gösteremiyorsan da duanı dua ile ekle. Hakikat murat edildiyse bir
kuluna, Rabbim önce nazari ile ihtiva eder. Zulmani değil nurani nurla o kulu
ihya eder. Sınavları çetindir, celalinden140, kahhar141ındandır. Ama bir yüzü var
ki ilahi rahmettir. Fıtratta var olan, dünya halinde işleyişe geçmez ise, iyi olur
diye bekleme sonu hüsrandır.
Evlilik dediniz, seçtiniz, seçildiniz. Kimse içini sormadı merak etmedi.
Hep dıştaki güzelliği aradı. İnsanoğlunun en zayıf tarafı. Sevgi dışaydı ve dışta
kaldı.
Sabret dostum sabret. Bir gün oda geçer. Nasıl geçer deme, diğerleri
nasıl geçtiyse o da öyle geçer. Yeter ki sabret. O bir makamdır, sabır makamı.
O makamı seçtiğinde ellerin boş kalmaz, ilahi rahmet ile dolar. Ona sarıl, onu
kucakla, ona sahip çık.
Sen kendinde olanı göstermek istersen de boşuna uğraşma. Görmek
isteyen görür onu. Onun gözüyle seyrederse görür o güzelliği. Allah bir kulunu
seçti mi, yüzüne, dikkat edin! Yüzüne tecelli eder. Kendi yüzünü karşıdakinin
yüzüne tecelli eder. Bu ne büyük bir haldir bilir misin? Her yerinden nur, ışık
saçar. Bir ağzını açtı mı herkesi etrafına toplar. Can evinde ağırlanır, barınır.
Bir kulunu da cezalandırmak ister ise, bir vesile bir sebep hasıl eder.
Ne o cezası kalır, ne de o lutfu keremi. Anda her şey olup biter. Rabbim, rabbim
dilediğin şekilde sana kul olmayı nasip et. Rabbim, rabbim sen benden ne
istiyorsan bana onu lutfet. Senin bana vereceğinin önce duasını yaptırıyorsun.
138
Tevekkül : Bu dünyada üstüne düşen her şeyi yapıp gerisini Allaha bırakma(teslimiyet) anlayışı.
Tefekkür : Herhangi bir mesele hakkında düşünme, zihni yorma, derin düşünme ve işin şuuruna varma eylemi.
140
Celal : Ulu, kudretli ve yüce anlamında olan Allah'ın sıfatlarından biridir.
141
Kahhar : Allah'ın sıfatı olarak gâlip gelen, istediğini yapan, üstün gelen, gücü ile her şeyi kuşatan, kuvvet ve
kudretine güç yetirilmeyen, yaratıklarını dilediği gibi yöneten, dilediğini yapmaktan aciz olmayan anlamına gelir.
139
189
Onu benimle kavi142 kıl. Bana yoldaş, bana can ol Allah’ım. Selam olsun, selam
olsun.
Dost sözü aşinadır. Nişanı gönle iner. Şakası yoktur. Nuru hakikattir.
Yazıya sakın ola laf atma, yapımıza asla taş atma. Bir gün tersine çevrilirsin. Bu
büyük bir vebaldir. Sonra o vebalin altından dikilip kalkamazsın.
İzin vermez ise, dil neyi söyler. Kitaplar okusa, ezberlese, hangisini
dize getirir de söyler. Hak, hak ilahi hak, muradı içinde işlemekte. Neyi irade
ediyorsa o gerçekte yaşanıyor ve yaşatıyor. Şimdilik, La ilahe illallah. Selam
olsun dostum, selam olsun. Dostlar selam olsun.
La ilahe illallah Muhammed en Resullullah.
Üzme içini, üzme. Söylenen dil bir gün susar. Haksız yere konuşursa o
dil Allah’ım onu iki kat eder. Üzme canını, üzme. Bana Allah yeter demeyi
bilmiyor musun, ey can?
Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed
Muhammed.
ve
Ala Ali Seyidina
Hasbin Allah veni mel vekil, Rahman, Rahim sensin Allah’ım. Bir vesile
ile murat ettiğini nasip eyle Allah’ım. Üzülen kalpleri sen nurlandır lutuflandır
Allah’ım. Eğer üzülmesi gerekiyorsa, o kalbin, ona dayanma gücü ver Allah’ım.
Senin işine karışılmaz, haşa. Biz neyiz ki Allah’ım, ne üzere yaşıyorsak,
yaşayacağız. Nasıl da yaşayacaksak, öyle yaşayacağız.
Güz gelir, kış gelir. Sabaha uyanmış gül yüzlü, açmış eli yüceye der ki,
O geliyor O. Bir tek O geliyor. Onda var olmuş birçok ehli iman geliyor. Kışta,
güzde, sevgide, huzurda muradın içinde yeri belli. O geliyor o.
Ne kaygı var ne tasa o geldikte. Her biri bir tarafta. Cismi canım onu
bekler, işte o an huzurda olur. İşte o an benlik mintanı düşer. O geliyor O. Saf
saf durur erenleri. Bütüne hizmettir muratları. Bir yandaş iste yanına. Sana
rehber olsun. Hak dostu koluna girsin. Halkada seni de bir bir canlara belli
etsin. O geliyor O. O geliyor. Selat-u selam olsun peygamber efendimize, Ehl-i
beyte Allah’ım. Selamlarımızı gönderiyoruz lütfen kabul eyle Allah’ım. Amin.
Baldan tatlı sözleri nazardan bakar gözleri ilahi nazardan. O geliyor, O.
Can içre can sendedir, kimi can derdinde kimi ise yar, kimi para pul,
kimi ise hamam, han. Gel ey can gel, bende ol da gör nice halleri, gir meydane
de gör, kan mı can da, can mı kan da.
Kurban olunur ya o hakkın yoluna, gel ey can, can içinde sor canana.
Sen kendini bildikçe, bir de o aşk ile ona döndükçe, çözülür çümle günah hepsi
bir biçimde. Gel ey can gel, güller ile sümbüller ile, hercailer ile gel. Gönül
ölçüsüne göre alır, o miyar ile verirsin, sevdan kime nerden gelir, sorma neden
böyle, hepsi haktan gelir ona gider, hepsi bir biçimde.
142
Kavi
: Güçlü, kuvvetli .
190
Derler ki, Yunus hem söyletir dilleri, hem coşturur bülbülleri, beden
kafesinde yer bulmuş halkaya dizer cümle erleri, o kafesin kapısı bir gün açıla,
cismi candan can kopara, bir ahu feryat basar ki, arzdan arşa, sen ben bir
oldukta çözeceğiz inşallah bu bedeni, izin geldi ondan yana. Kaalü beladandır
vermişiz bir kere sözü, gayrı oynamak kalmış bize, onun içindir ki kurulmuş
dünya evi.
O dünya evi sana neyi gösterir sana neyi öğretir, aslında her biri bir
mahpus hayatı, bende olanı olmayanı serer göz önüne gayrısı boş, hepsi hikaye.
Gel dost eline gidelim, dosta gül gülistan edelim, bir çağrı gelirse gönle,
yanımızda bilip onunla ünsiyet edelim dedi Yunus’um geceyi hayırla kutladı,
hayırla var edilen hayırlı anlar için Allaha şükredelim, diye niyazda bulundu.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah, la ilahe
illallah, Hak bir Allah, Muhammed en resulullah, Hak bir Allah irşadına layık eyle
bizleri, Allah, Allah, eyvallah, Allah, Allah, eyvallah.
Selam olsun
20.05.2012
Ehli iman sayfası açılır gönülde, mantık süzgeçtir, süzüleni değil kalanı
verir benliğine. Hiçlik makamı nedir bilir misin? dendiğinde, geldiğin hale
bürünmektir. Öylece belli eder kendini seninle.
Zaafların çoğundan kaçının denilir, zaafların da hiçliğe uygun olmadığı
söylenir, her biri bir vücut oluşur, işte o vücut senin vücudunla aynı olur, sen
duygularının elinde oyuncak değil, duygularının senin elinde oyuncak olması
lazım.
Her fiil ilahi ismin gölgesidir, her eylem ve ahlaki davranış, ilahi ismin,
esmanın vücut buldurduğudur. Makamı Muhammediye’nin, gönle verdiği ilhamı,
önce nurunu akıtır. Sonra sözleri serer gül misali gönüllere, sen olmuyor,
alamıyorum, yapamıyorum dediğinde bir güç gelir, eşlik eder gönlüne, yeter ki
açık olsun, gönül kapın daim açık olsun.
O geliyor o, o geliyor, sanma elli ayaklı bir can dost geliyor, o
makamdan o geliyor, her hareketiniz her düşünceniz, her niyetiniz bir ismin
altında harekete geçmiştir. İsim ve sıfatlar çok iyi bilinmeli, gayretler bu yönde
sadece bu yönde ilerlemeli.
Aklım yetmedi dediğinde, gönlün ona destek olur. Gönlüme geldi ama
bir şey yapamadım dediğinde, akıl devreye girer, her hal birbirine destektir
aslında, yeter ki niyetinde safilik olsun, yeter ki niyete koyduğun hak katında
mübarek olsun.
Gün gelecek ki, her yer gül gülistan olur, gün gelecek ki her can bir
canla sofra kurar hemhal143 olur. Gün gelecek ki yapamadım dediğin bir çok
143
Hemhal olmak : Aynı hale bürünüp aynı duyguları yaşayabilmek.
191
hizmetler sana geri dönecek, sana hizmet edecek. Hak katında her söz yerini
bulur, hak katında her dua senden sana dönüştedir. Hak katında onaylanan her
ilahi söz mutlak sende tecellisini yaratır.
Hak için, halka hizmet, hak için kendine hizmet, hak için önce ailene
hizmet, hak için cümleye hizmet. Muradınız olsun. La ilahe illallah Muhammed
en resulullah, Şahit ol ya rab, şahit ol Allahım, şahit ol.
- O geliyor o, dediğiniz ifadeyi biraz daha açabilir misiniz?
Toplantıda, ondan sonraki halleri yoklamaya alın, ondan sonraki fiilleri
işleyişleri dikkate alın,
- Bu tarih olarak ne zaman olacak,
Bu toplantı (Perşembe günü) Allah, Allah, Allah.
- Yedi uyurlarla ilgili birçok yer ismi geçiyor. Kuranı kerimdeki ayette
de sözü geçen yer nerededir. Söylenenlerin hepsi doğru mu?
Hayır hayır, aslında hiç birinin yeri yok, madde aleminde hiç birinin
yeri yok, sandukası yok, bunu bilin, sadece orada bulunmuşlar ve orada
ölmüşler ve orada gömülmüşler, halk bunu böyle biliyor. Zahir de böyle bir şey
yok, Yunusun’da kabri yok, her yerde kabri var, Yunus nerde? Dergahın
eşiğinde, Yunus nerde sevenin gönlündedir.
- Peki Kuran’da bahsedilen yer neresi?
Kuran’da bahsedilen yer! Tarsus’dan bahseder, mesela Selçuk’ta
Meryem ananın bulunduğu yer, kuran verir ya Meryem, suları akan bir yerde
olmasını ilahi emirle gönle indi ve öyle algıladı,
- Gerçekten orda yaşadı değil mi Meryem ana,
Evet, Kuran’da varsa hepsi muhkem doğru ayettir, suları bol,
Başkaları için kıldığımız namazlar geçerli midir?
Hepsi Allahrızası için kılınır, ama sevabını dilediğine gönderebilirsin,
bittikten sonra bu namazı rabbim annem için ona gönderiyorum, nasıl Yasin’i,
nasıl duaları ölmüşlerinize gönderiyorsanız, namaz da gönderilir, zikir de
gönderilir ama önce Allah rızası için öncelikle.
Eyvallah, Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
192
Selam olsun
23.05.2012
Nefis nasıl bilinir? Nerededir? Neyle varlığını sürdürür? Dediğinizde;
Rabbim nefsi var ettiğinde ruh ile arkadaş eylemiş. Öyle arkadaşlık, öyle
yakınlık kurmuşlar ki, daima birlikte olmuşlar yan yana.
Kısacası, Ruh nefse aşık olmuş. Bu nasıl bir şey? Hiç deme, o yakınlık
zaman zarfında kendi cüssesini göstermiş. Birçok deneyimleri deneyimledikten
sonra ruh, bu arkadaşlığın nelere mal olduğunu tez öğrenmiş. İnsanoğlu aynen
bu merkezdedir, ruha ait olan birçok meziyetler saf dışı bırakılır. Nefse ait olan
birçok haller ise daima cazip gelir. Çünkü görevi odur, cazibesi çok etkilidir,
onu alt etmek bir o kadar da zordur.
Yün misaldir, Yün misali. Kirli, paslı yünler olur, onlar önce kazanlara
atılır kaynatılır, sonra oradan çıkartılıp türlü çeşitli taraklarla taranır hepsi
birbirinden ayrılır, sonra onlara boyalar hazırlanır.
Çok iyi dinleyin, türlü renklerde boyalar yapılır, sonra kurutulur ve
elde sarılır, dokuma tezgahlarına geçirilir. Düne kadar ayağına değmesinden
bile hoşnut olmadığın yünler, halılar dokunur, öyle güzel halılar dokunur ki ayak
altına yayılır. O zaman iğreniyordun, ama şimdi çok hoşnutsun. Yün, halıya
dönüşünceye kadar türlü çilelerden geçer, insanoğlu da böyledir, böyle olması
gerekir.
Nefis, vücutta zulmet buharı’dır. Zulmet buharı. Kumandası secde.
Allahım yüklerimizi hafifletsin, tezkiyelerin144, terbiyelerin geçişini
kolaylattırsın.
Yüne vurulan boya nedir? Allahın boyasıdır, Sıbgatullah.
Nefsin sıfatlarından arına arına birçok boyalara sahip olursunuz. Her
boyanın bir anlamı, bir makamı, bir yeri vardır, o onun bulunduğu hali, yeri
anlatır. Sıfatlar tek tek dökülmesi gerekir, onlar döküldükçe bir tek O var, o
hale gelir.
Makamın bile bile çıktı bu yola, Haydi yiğidim sefer eyleye, bilsen
bilmesen götürecek bu yol seni, niyetin nispetinde.
Hep mi sınav oluruz? Hep mi sınavla karşı karşıya kalırız? Elbette,
Rabbimin sevdiği kullar buna muhatap tutulur. Sevmedikleri zaten Ondan
uzaktır, onlara imtihan ne gerekir.
Haydi hoş olun, gül, gülistanı tanıyın, önce içlerinizde o bağı, o bahçeyi
yaratın.
144
Tezkiye : Nefsin temizlenmesi.
193
Zulmani Buhar’ın yeri neresi,
arkadaşı da mide.
Diyeyim mi evlatlar;
Karın boşluğu,
Buğdayı düşünün, toprağa ekilir, filiz verebilmesi için tohumun
çürümesi gerekir, çürüyen tohumdan bir filiz yeşerir, türlü türlü başaklar verir.
Ama süreç, işleyiş onu ne halden ne hale getirir. Onun için tasavvufta buğdayın,
cevizin çok önemi var. İnsanın, Seyr-i Sülük yolundaki yaşamına eşdeğerdir,
onun için dikkate alınmıştır.
Birçok yollardan geçen buğday, sonra un olur, öğütüle öğütüle un
haline gelir. Sonra ne olur? Hamur haline getirilir, her şey dengiyle harca katılır,
ona şekil verilip fırına atılır. Öyle ateşler içinde pişer ki oradan çıktığında yiyene
şifa, gıda verir. Bunları düşünün, onların geçtiği birçok sınavları düşünün,
halının pis ipliklerini düşünün, tezkiye edilmeden önceki halini düşünün.
Bir Mürşit, karşıdakini eğitmeye kalkmadan önce kendini eğitmeli ve
yetiştirmeli. Bu çok önemlidir. Müritler, mürşidin ağzından dökülecek sözleri
bekler, ama hal’de bir şeyi yoksa dikkate alınmaz, dağılması uygun görülür.
Onun için, mürşit, önce kendi halini ve tavrını değiştirmeli, bu çok önemlidir.
Bu neye benzer bilir misiniz? Mum ışığını verir ama kendini de yakar, bu buna
benzer. Ne kendini yaksın, ne ışıksız bıraksın.
Her an uyanık, tetikte olmalıyız, hazırlığımızı da bu yolda yapmalıyız,
çünkü neyle karşılaşacağımızın bilincinde değiliz. Böyle düşünülmeli.
Kolay gibi gelecek imtihanlar çok çetin gelir, öyle gelir ki seni can
evinden vurur. Kimler tarafından imtihan açtırılır bilir misin? Yavrun.
Öğrenmek istedikleriniz nedir? Zihninizden geçenleri biliyoruz ama
gizlilik içinde kalmasını istemiyoruz, onun için dememiz, sorun söyleyelim.
Soruyu paylaştığımız gibi cevabı da paylaşalım, amaç buna yöneliktir, bilici
olunsun, aksi halde her şey bize ayandır, bunda hiç şüphe edilmesin.
Hastaya şimdi bir dua edelim, onun durumunda olan bütün hasta
yakınlarına, hastaya Allahım acil şifalar nasip eyle, yine de sen bilirsin. Bedeni,
ruhu huzur bulsun Allahım, onu bu hale getiren her ne güçse onları da sen
huzura eriştir Allahım. İşini kolayla, şifasını almayı nasip eyle Ya rabbim, bütün
bu halde olanlara, zorda olanlara, sınavın pençesine yakalanmış kuş gibi
çırpınanlara sen yardımcı ol Allahım, yardımcı güçleri gönder, onların işlerini
kolayla, o güçlere ihtiyaç var Allahım, yine de sen bilirsin. Amin
Şimdi ara, sınavları çok hafife almayın, öyle sınavlar gelir ki, hafife
aldığında. Her şeye boyun eyip yerinde konuşmasını bilelim. Hazırız demeyelim,
Allahım bir kuluna bir görev, bir misyon yükleyecekse önceden kulunu hazırlar
ve ona yardımcılarını da hazırlar ve onun işinde başarılı olması için, gerekli
müdahaleyi yapar, yardımı hiç mi hiç esirgemez. Yeter ki sadakat olsun, yeter ki
iştiyakı daim bol olsun. Olay budur, benimsensin, “bana ait olmayan” deyip
reddedilmesin.
194
Ne sağın derdine düşelim, ne solun derdine, bir tek orta yolda bizi
menzile ulaştıracak yolu takip edelim. Yol tek değil evlatlar, Allahın bir sürü
yolları var. Sen Allahın yoluna adım atmak istedin ise, Allah senin niyetine
göre yollarını açar, yol değil yollarını açar.
Hasbin Allah veni mel vekil, Hasbin Allah veni mel vekil, Hasbin Allah
veni mel vekil. Sen bize yetiş, Amin Allahım yardımsız koyma bizi.
Büyük sınavlar içindeysek çok acılar çekiyorsak neler yapmak
gerekir bu aşamada yapmamız gerekeni öğrenmek istiyorum.
Daha dur, daha dur, çekiyorsak daha dur. Allah, maazallah. İşte
örnek, dost örnek, bugün yaşadığı örnek, onun halini örnek alın. Hiç de zor bir
iş değil, orucunu bozmasın ona zarar gelmesin diye çabasını ancak Allahım
verir. Yine de Allahım ben oruçluyum, orucumu sen koru diye dua etti.
Olsun, ayıklana, ayıklana gidilir bu yol, ayıklanmalar kötü değil sizin
için elzem olandır. Hazırlık yapılmaz evlat bu yolda, ne sınavın hazırlığı olur, ne
seyr-i sülüğün hazırlığı olur. Gönül öyle bir hoşluk içinde yol almıştır ki, önüne
ne gelecek, aslan mı çıkacak, kaplan mı çıkacak , koyun, kurt mu çıkacak? O hiç
onu düşünmez, kaygısız tasasız sadece yola devam eder.
Temizlene, temizlene gidilir dediğimde de, nefsin sıfatları, (şimdi
kafanızı karıştırmak istemiyorum birçok isimleri vardır) şimdi nefsi sıfatlar çok
fazladır, hayvani tabiatlıdır, unutmayın. Böyle bir aşama halledilmiş ise aslanı
kedi haline getirirsin olay bu, o sıfata geçer anladınız mı. Kükreyen bir aslan
ufacıcık miyav diyen bir kedi haline gelir, aşama sonucu bunu görebilirsiniz.
Yavaş yavaş bunların terki, hemen olacak değil, Allah nasip ettiyse o
kuluna o yolu, o yolculuğu zaten yardımı da gelir evlat, ne korkusu. Hazırlık
yapılmaz, tevekkel olunur, yola gözü kapalı girilir olay bu. Her hale sabır
göstererek, sabrı öyle geliştirin, öyle geliştirin ki, bu neyle mümküm evlat?
Oruç’la.
Şimdi Sabır, bunu çok iyi hazırla, çok iyi tahlil et dediğimiz bile yersiz.
Öyle anlar gelir ki, ok yaydan bir çıktımı asla geri dönmez, aylarca yıllarca
çalıştığın sabır mertebesi bir anda inişe geçer. Onun için dikkatli olalım,
boyumuzdan büyük işlere girmeyelim, ben yaparım deyip onu beklemeyelim.
Allahım bize neyi uygun gördüyse zaten onu verecek, onun işine hiç mi hiç
burnumuzu sokmayalım.
Sadece doğru bildiğin ve inandığın yolu yürü, doğru bildiğin, inandığın
kişinin derslerini al yürü. Kalbin ikilik’ten tek’liğe dönüşmeli, O mürşid benim,
bu mürşid benim deyip de, iki mürşid bir kalbe sığmaz, barınmaz, bunların
hepsi hatadır. Bir tek yol var Hak’ka giden, Hak öyle bir yollar açar ki o kuluna,
Allahım o yolları nasip etsin her bir kuluna. Diyeceğim bu kadardır efendim.
195
Yol, yordamı bilen, yol aşinasıdır, yolu yolla bağlayan, Kûn emrinin
Hasbin Allah veni mel vekil. Sen
aşinasıdır. Hasbin Allah veni mel vekil,
büyüksün Rabbim senden başka dayanağımız yok, sen bizim mevlasızsın.
Nefis devrede olduğu
algılayamıyor, farkına varmıyor mu?
sürece
insan
imtihanda
olduğunu
Her an imtihanda olduğumuzun bilincinde olalım, her an, uykuda
bile, uyanıkken bile. An ve an takip altına almalıyız, dürtülere açık olmalıyız,
eğer bir sinyal geliyorsa mutlaka bunun nedeni vardır. Onun için bol, bol
şükretmeliyiz bizi uyarıyorlar diye.
İçsel gelişimlerinizi daima devre dışı değil devre içi tutmalıyız, onlarla
yaşayacağınıza göre, devrenin turunu birlikte tamamlamalıyız.
İnsanoğluna 3 tur gereklidir :
İlk Tur
: Dünyaya geldiğinde tamamlamış olur,
İkinci Tur: Çocukluk ve gençlik,
Üçüncü Tur : Bilinç yüksekliği, ilahi değerlerin gönle inmesi, bu üçüncü
turdur. Bu üçüncü turla nefes alıp nefes verecek, bu mekanı terk edinceye
kadar bu turla yola devam edecek.
Onlar anahtar görevlerini üstlenmişlerdir, onları görenler ilahi zikrin
edasına bürünürler, ibadet zevki şümullü bir biçimde onlara geçiş yapar. O
anahtar görevliler sizlerin de arasında pek çoktur. Allahım’ın türlü çeşit kulları
vardır; kimi lamba görevini yapar ışığa çağırır, pervane olur, etrafında döner.
Kimine ibadet zevki geçer, ibadetiyle meşgul olur. Her kulunda ayrı işleyiş, ayrı
fiil, ayrı niyet, yeter ki Allaha nispet etsin, Allahta fani olunsun. Sen Allahtan
gaflette olursan hiçbir zerre birçok ilahi bilgileri alamaz. Allaha fani oldukça
bunların açılımı aşikar olur. Selam olsun. La ilahe illallah Muhammed en
resulullah.
Selam olsun
24.05.2012
Her söz Hak tadındadır bilesin. Murat edildiyse engeli çek geriye dedi,
gecenizi mübarekleyip Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus sofraya konuk geldi.
Bilesin ey can sende de o var. De ki, hikmet var alemi ervahta. Bilesin
ey can sende de o var. De ki, dilde bir hak sözü var gönle ayan olur. Bil ki
sende, bizde, birlikte o ile o olunur.
Öyle cevher, öyle cevher var ki insanı batında, o cevher konuşur
konuşturur. Kudrettendir sakın ha şüpheye dalma. Öyle nakıs, öyle nakıs bir
196
cümle kişi var ki, her biriniz arasında onlar bile o huzuru bulur, aşk ile Allah
dedikte. An bedende oldukça, o miyar içinde nefes alıp verdikçe, varlık
sendedir.
Senin
varlığının
süzgecinden
geçmedikçe
yaradanı
layıkıyla
bilemezsin. Sezgiler ilahi plana dahildir. Görgüler edebi ilahidir. Davranışlar
ise ahlakı Muhammediyedir. Bil can bil bunları göçten önce bil. Fikri sabit olma,
benim benim deyipte küfre dalma. Sen ben neyiz ki. Her birimiz bir perde, her
birimiz bir maske. Varlığımız ona ait. Hele bir çekti mi düşer serilir yere o
perde. Hala benim mi dersin? Vah vah yazık sana. Bir hiçliği kabul etseydin.
Hele ben neyim ki, ben fakrımla seninle birlikteyim Allah’ım diyebilseydin, o
cevherin ışıltıları dört bir yanını sarardı, İlahi nur meclisi tamamlardı.
Var git dost, var git. Yol aramaya, ehil olmaya. Deme yolu taşlıdır,
dikenlidir, tozludur deme. Bahanelerin arkasında oturup da, el etek bağlama.
Seni çağırana git. Seni davet eden o yüce Muhammed’e git. Öyle bir, öyle bir
davet edilir ki ümmete, ya duyarsın ya duymaz boş verir geçersin.
Her an uyanık olmalıyız. Gerçekle yüzleşmeden önce o gerçeğin
taamını
yemeliyiz. Dost, önce kendinle dost ol. Bekleme dost olur mu bana
diye. Önce kendi cevherini tanı. Bil ilahi nuru, nasıl da kalbe, nasıl da gönle
aktığını bil. İşte o an feyz sende tamam olur.
145
Allah’ım dinimi tamamlamaya geldim diyen Muhammed onun ektiğini
bizlerin biçmesi gerekir. Hangi fiil üzerindeyiz, niyete tabiyiz. Kurduk niyeti
ondan yana, ekileni biçeceğiz iman aşkı ile, dedi Yunus’um, Mevlana’m, Hacı
Bektaş-ı’m selamladı, geceye şimdilik noktayı koydu.
Okuyun, okuyun da hal edip mintanları sırta giyin. Tezgahlarda
dokunan halleri bir cümle canlara gösterin. Kimi sözden anlar, kimi halden
bakar. Her ne diliyorsa insanoğlu sen ona ver, onda tamamlat. La İlahe İllallah
Muhammed en Resulallah.
Gözlerinizi yumup elinizi sağ tarafınıza koyun. Hiçbir şey düşünmeyin.
Sağ elle sağ taraf, Sadece kalbin oluşumunu şeklini düşünerek oraya
yoğunlaşın.
O geliyor o, gelen nedir? İlmi ledün sultanı, Muhammed Mustafa
(sav)’in ilahi nuru, ilahi nuru, feyz makamından, kalplere tecelliyatı, Allah, Allah
hu eyvallah, Allah, Allah, hu eyvallah, Allah, Allah, hu eyvallah.
Şimdi elinizi kalbinizin üzerine koyun. Hiçbir şey düşünmeyin sadece
kalbin şeklini, oluşumunu. Allah Allah zikri ni hissedin. Kalplere inen, su misali
gelen ilahi feyz hoş geldin, hoş geldin.
O geliyor o, ilahi feyziyle birlikte. O geliyor o, ilahi nuruyla birlikte. O
geliyor o, hakikatin ilmini bilin demekte. Gafil olma, hakka gafil olma. Arif ol.
145
Taam : Yenilen şey, yemek yiyecek.
197
Arif ol ki hakikatini bilebilesin. Okuduğun Kuran’ı, yaprakların altındaki sırrı
görebilmelisin.
Sır
içinde
sırrı
gizlenmiş,
ilmi
ilahideki
makamları
hissedebilmelisin. Zat makamı, Uluhiyet, Vahdaniyet, Rububiyet, Allah Allah,
açmayın sakın gözlerinizi, Allah Allah. Varlığınız lahut, ceberrut, sonra melikut,
sonra misal alemi, şahadet alemi her bir alemden iniş türlü çeşit renklerle
boyanmış, o aleme ait mintanlar giydiririz. Şimdi burada onları değiştirip, tekrar
rücu edecek bedenlerinizi değişik hallerden hallere sokacak, birçok elbiseler
giyeceksiniz.
İnsanın oluşumu farklı yerlerde gerçekleşir. Yakup’u düşün. Yakup’un
Yakup olabilmesi için önce gözlerini kaybetti. Sonra Yusuf’un kuyuya
atılmasıyla, Yusuf hakikati kuyuda buldu. Eyüp sabrı öğrendi. Hakikatin
filizlenmesi şehrin bir kenarına atıldığında. oluşumu orada tamamladı. Ya Yunus
peygamber, yunusun karnında, balığın karnında oluşumu tamamladı.
Hazreti İbrahim, ateşin dört bir yanını sardığında, hakikati ile birlendi.
Eshab-ı kehf ise, sarayda değil mağarada oluşumu tamamladı. Anlaşıldı mı?
Kimin oluşumu nerede tamamlanacaksa Allah’ım sevk ve idare eder. O kulu
önceden hazırlar, öyle sevk eder, hiçbir olay hazırlıksız gerçekleşmez. İlahi
mümin, ilahi mazhariyetin gerçeklik kazanabilmesi için hakikat erbabı olması
gerekir.
Hakikatin fiillerini, kendi fiilleri ile birlemek, cem etmek gerekir Cemül cem, nurun nuru ise gönle inen tecelli ile hidayet nuru, o nurun nurudur.
Allah’ımın ayırdıklarına bahşettiğim odur. İlahi nur, Allah’ım kulunu kendine
ayırdığında türlü türlü cefalarla, belalarla sınar. Sakın ola ki, dilin şikayet
etmesin, sadece sessiz kalman yeterli. Bedel ödemek kolay değil, hakkı sevenin
belalara tahammülü, çok yüksektir. Öyle sev, öyle sev ki seni var edeni, onun
verdiği her türlü celali ve kahrı tahammül gücüne sahip olabilirsin, dedi sözü
pirimiz Ahmet Yesevi’ye verdi.
Ben güller gülünü buldum. Güller sümbüller yağmurum olsun.
Yunus’umun dediği gibi ben ballar balını buldum, kovanım yağma olsun. Ne ak
ile ne kara ile yolum yol bulmaz. Halim hal de olmaz, ben onu seçtim, onda o
olmayı bildim. Malım mülküm yağma olsun. Ne varlığımdan bir eser kalsın, ne
ismi canımdan bir haber verilsin ben kimsesizler diyarına atılmışım, ben onda o
olup cananım benimle olsun, gerisi yağma olsun, dedi sözün özünü verdi.
İlahi nazar indi gönle. Üç günden sonra her an dikkat edin bakın
hallere, La ilahe illallah Muhammed en resulullah, üç günden öte küs kalma
dostuna dedik, oturamazsın resulün postuna, haydi Eyvallah. Üzülme kalkar
ayağa, hoşcakalın.
Taşı kum et, taşı taş ile çarp ve onu kum et. O kumu ser yere, bas
üstüne, hal et. O öyle bir haldir ki, eza cefa görmeyince, kendini bulsa da özü
bulamaz, amaç özdeki olanı bulmaktır. Sözün esası budur. Uyanışta olmak
gerekir. Var git, var git dedik dost, hiç durma yürü, hiç durma koş, Hak için koş,
198
hizmet aşkı için koş, bütüne hizmet, kendine hizmet, çevrene hizmet, onun için
ona dönmektir. Hizmetin esası da budur aslında.
Benim, benim demedikçe, aldığın her zerreyi pay edebilmekte, kulun
gönül ölçüsüne göre aşikar olur. Paylaşmayı bildiysen kendinde olanı çözdüysen
elbet hak sana aşinadır. Nereye bakarsan bak, onda o vardır, orda o vardır.
Allahher yerde hazır ve nazır demekten kaçınalım, Allahhazır değil,
Allahnazır değil, Allah’ın isim ve sıfatları devrede olduğu için sadece onlar
hazırdır. O, makamı çok yücelerde oturmaktadır.
Ağaçların üzerinde onun gölgesi, o suretin gölgesi sizlerle, hazır olan
odur aslında, selam olsun dedik, geceyi şimdilik noktaladık. Allah’a emanet
olunuz. İlahi feyzi her zerrenizde duyunuz, tadınız. Evlerinizde, huzuru
muhabbet oluşturunuz.
Her muhabbette Muhammed olduğunu hiç unutmayınız. O bile izinle
olur. Her muhabbeti izin olmadıkça açamazsınız. Hele hele zahir olana, açsan da
duyuramazsın. Allah’ım izin verdi sizlere, açtı yolu, açtı yolu sizlere yürüyün
dedik, yürüyün ileriye, hep ileriye, hep yeniliğe hep yeniliğe, Allah’ım her an
yeni bir şende yeni bir keşifte, iradesi nispetinde haydi hoş olunuz hoşça
kalınız, hak için oturun, hak için nefes alın, La İlahe İllallah Muhammed en
Resulallah. Amin.
Selam olsun
30.05.2012
Toplandık, murad etti de sofrayı o zat için hazırladık. Çünkü
yapılarımızda ilahi tecelliyat var. Özledik de geldik, o iştiyak ile oturduk, nimeti
pay ettik.
Her halin bir geçiş zamanı var. Çok önceden vermiştik, sizlerin
yüzlerce elbiseleriniz, bedenleriniz var demiştik, hatırlar mısınız? Bugün artık
bu bedenlerin tek, tek düşmesi lazım. Her mertebenin de bir alemi var
unutmayın.
Nefis perdeleri tek tek açılacak, açıldıktan sonra murakaba edilecek.
Murakaba nedir derseniz: Kendi hal ve davranışlarınızı, duygularınızı, istek ve
arzularınızı, meyillerinizi, neye nispette olup olmadığınızı, ilgi ve alakalarınızın
hangi yöne çekildiğini, onlar üzerinde dikkatli kontrol etmek ve denetim altında
bulundurmaktır. Bu nefsi mertebelerinizi murakaba ile denetleyerek o halleri(
olumsuz halleri) dizginleyerek, her an uyanık ve dikkatli olmak, onu aynı
çizgide, aynı ölçüde tutabilmek. Ne çok fazla sevinmek, ne de çok fazla üzülüp
yerinmek, bunların lüzumsuz olduğuna inanarak yaşamak.
Murakaba ehli, fiil ve davranışları ahlaki ve ilahi edebi, aklı din üzerine
yönlendirebilmek, yapılacak çok şey var. Kolay elde edilemeyeceğini, birçok
199
zuhuratların, delillerin zuhura çıkmaları gerektiğini bu yolla anlatmak istedik.
“Ben bugün yanlış yaptım” hemen onu doğruya çekebilmek.
Cezbe146 halinde olduğunda mutlak ilahi cezbeye çekilirsiniz, o nasıl
elde edilecek? Şimdi onu anlatalım: Allahımın emaneti bende, o gizlilik
içerisinde o emaneti bilerek, rabbimi içinde hissederek. Hatırlar mısınız, bir
Hadis-i şerifte şöyle beyan vardır, “Dağlara taşlara sığmayan rabbim, mümin
kulunun kalbine sığmıştır”. Burada anlatılmak istenen nedir? Size soruyorum,
Nasıl oluyor, ne oluyor?
Onunla, O olmak, sorumluluk, Allahın emaneti, Allahın nuru, özün
bizde olduğu ve Allahın tecellisi, anladınız mı, mümin kulunun kalbine
sığıyorum demesi: Allahın tecelliyatı. Tecelliyat arka arkaya gelir, tecelliyatın
sonu yoktur sonsuzdur bunu unutmayın. Her güzel eylemin, her güzel
duyguların, müjdesi tecelliyattır, kalbe tecelliyat, O’nun Nazar-ı ilahisidir.
Bunları bilerek yaşayın, işte cezbe bu halde oluşur.
Öyle bir hale gelir ki insan tefekkür içinde, sanki yerden
yükseliyorsun, bunu sık sık yapın, öyle bir yükseliş ki, sonra bir kuşun tüyü
gibi, bir parça tüy olduğunu düşün, öyle hafif, öyle hafifliyorsun ki uçuyorsun,
nereye düşeceğini, nerede olacağını bilmeden, tam teslimiyet halidir. Lütfen o
cezbeye kapılın, o cezbede olun ki kendi cezbesine çeksin sizi. Allahım bana
vereceğin hükmün önce kabulünü nasip eyle, benim için takdir buyurduğun her
ne ise onların kabulünü bana nasip eyle,
Allahım senden sana sığınırım, kendi nefsimden de sana sığınırım,
beni nefsimin esiri etme, onun kıskacından sana yönelmek istiyorum, beni sakın
geri çevirme,
Marifet ehli olmak için bana açtığın bu güzel yolları yürümemi nasip et
Allahım, amin.
Melekler eşliğinde sana dua ediyorum Allahım, onlar tanığımdır benim,
sözlerimin şahididir onlar Allahım. Sen’den sana, kendimden sana sığınırım
Allahım, amin.
Bir sır daha vermek istiyorum, kim olduğumu sonra söyleyeceğim.
Allahım, bir kimsenin ne olacağını, ehli imana mı sarılıp yoksa küfür ehlimi
olacağını baba’nın sulbünde iken takdir etmiştir. Bu sır, ceninden de önce. O
Öyle bir yüceler yücesi yaratıcıdır ki. “Peki o zaman niye bu kadar çabalarımız?,
ya cennet ya cehennem ehli olacağız, madem biliyor” sakın demeyin, size
hükmedilen yolda yürüyün. Allahın tek yolu yok, birçok yolları var, o yollarını
da sadece kendine seçtiği, kendine ayırdığına açıktır bu yollar.
Şükürler olsun deyiniz, haliniz için Hamd-ü sena ediniz. Allahım bir
çatı altında toplar, o çatı altında sadece O’na övgüler, O’ndan da ilahi bilgiler
146
Cezbe : Hakk'tan inen ilahi bir enerjidir ve bu enerji ile kişinin bedeni istem dışı olarak eğilir.
200
gelir. Rabbim bu yolda hep fiil ve davranışlarınızı, niyetlerinizi, hal ehli olmanız
için takdire şayan yaşatmayı nasip etsin. Amin.
Bir çocuk meydana getirilebilmek için, anne-baba neler sarf ediyor?
Ya huylu, ya huysuz yetişiyor. Cahil ehli onları gördükte huylu’yu sevip okşuyor,
huysuz’a gelince, aile terbiyesi almamış deniliyor.
Bundan kendinizi koruyun,
bilemezsin, bir gün gelir ki huyluyla
huysuz yer değiştirir, sakın bunun için hüküm yürütmeyin. Kimseyi ne küçük
görün, ne yaptığı davranışlardan dolayı onu eleştirin ve tenkid edin. Kimin ne
olacağın önce, O bilir, takdir O’na aittir. İlahi kitapta ilminden kim bilir ona
neler giydirecektir, bilinir mi, bilinmez.
Yatın kalkın; Allahım biz sana teslim olmak istiyoruz, kim ne olacak?
hangi elbiseleri giyecek? Hangi görüntü ile gözler önüne çıkacak? biz bilemeyiz,
onun için sadece bizim isteyeceğimiz Allaha teslim olmak. Biz ona teslim olduk
mu her şey kendi halinde düzen bulur, oysa bizler dünyevi duygular ile birçok
düzeni farkında olmadan bozuyoruz. Onu bizden iyi bilen rabbim, her şeyimi
takdir ettiyse gün gelecek zuhura çıkacak. Bunlara dikkat edin.
Bahattin Veled, Nasıl bir çocuktu?, bir de Sultan Veled, aynı annenin
aynı babanın çocuğu. Habil ile Kabil, biri cehennem ehli, biri cennet ehli.
Mutlaka bir ilahi murad üzere yaratılmıştır. İlahi murad diyorum,
Rabbim öyle murad etmiştir, biz kim oluyoruz ki? O’nun murad ettiğine,
hükmüne burnumuzu sokuyoruz, oysa boyun eğmemiz gerekir. Karışmayın,
karışmayın. Sadece bizler ne yapacağız onun derdine düşün. Eyvallah.
Varlığı yok et, yok et varlığı, düşünme yarını, an’ı, an içindeki anı
düşün, bırak geleceği, bırak geçmişi, günahtan bol ne var, geçmişin önüne bir
yol açıldı, aydınlık bir yol, koş ışığa koş nura, ondan ötesi O’nun iradesinde,
O’na koş.
Haydi Eyvallah, haydi secdeye, ya Allah, ya Muhammed, ya Ali, ya
Hasan, ya Hüseyin. Ehlibeyt aşkıyla yaşayın.
Ehlibeyt soruldu bizlere, Gavs-ı Azam kimlerden? Neslim Ali’ye
dayanır, neslim Muhammed-Ali neslidir, Seyidler velisi Gavs-ı Azam Abdulkadir
Geylani. Selam olsun, bu yolu takip edenlere selam olsun.
Vücut ehlindeki kutuplardan bahsedildi onlar hakkında bilgi
verebilirmisiniz?
Biraz araştırın, hep hazır olmaz, önce kalp’ten girin, kalbin sıfatlarını
öğrenin, sonra akla geçin, sonra göze, sonra kulağa inin. Bunlar hep Allahımın
size bahşettiği ilahi kutuplardır. Her biri bir devrede O’na hizmette, sadece O’na
hizmette. Eyvallah.
Akla düştü sevgi tohumu, dediler ki; onun ötesi tevdidin zuhuru, önce
sevgiyi düşürür sonra orda tevhid zuhura gelir. Tevhidin zuhuru ise önce
201
sendeki sen’i sana buldurur, sendeki bilinmeyeni perdesiz sana gösterir. İlle
Tevhid, ille tevhid, dil ile değil kalp ile tevhid.
Ağzında lokma edip gezdirip durma, indir onu mideye, indir onu her
zerreye, Tevdid budur işte. Tevhid ehli, dil ile değil hal ile gösterir kendini, bu
delildir, ehil olana gösterir kendini. Dil ile tevhidde olan kal ehlidir, hal ehli olun
hal.
Dost, yükün ağırdır, bilirsin boyun eğersin, yardımsız kalmazsın, içten
kime dua etsen Allaha sesini duyurursun, hiç karşılık beklemeden verdiğin her
sözde ilahi nur var bunu iyice belle. Uykusuz kalırsın da Allah dersin duymaz mı
seni sanırsın, kendin için istemez’de can dostlar için dua edersin de, duymaz mı
seni, görmez mi seni, bütüne hizmet budur işte.
Sen bana dua et dediğinde; hepimize diye dua edersen bu geçersizdir,
kendini silmelisin, dua ederken can dostun için onun içine girip, içinde dua
etmelisin, bunlar hal ehlinin tavrı, davranışlarıdır.
Bir kez, “Allah kurtar can dostumu” dediğinde , “hepimizi kurtar”
dediğinde ayrıdır, “kurtar onu Allahım bu darlıktan” dediğinde ayrıdır, bunlara
dikkat edin. Her fırsatta bir başkası için yapacağınız dualarda kendinizi
koymayın. Sen cümle için edersen, cümle içinde sende varsın önce bunu bil.
Karşılık beklemek de yok kaçış yok. La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Allah bir kula hidayet nurunu nasip ettiyse, Muhammed efendimizin
nurundan gönle iner ve oraya sürur verir. Sürur nedir bilir misin? Sevinç, ilahi
sevinç. O doğru yola, Müstakimin yoluna geçiş izni verir, bir bir feyz kapıları
açılır. O Feyzin kapılarından kah dile gelir, kah kulağa, bu geliş ilahi nurdandır,
keşif ise ilahi nurun muradındandır.
Bununla birlikte seni sık sık sınav eder, buna da hazır olmak gerekir.
Sıratı Müstakimin yoluna mademki izin vermiştir, senin her tekamülünde farklı
sınav basamağına çıkarsın. Gittikçe ağır sınavlarla yüz yüze gelirsin, bunlara
kalben, bedenen hazır olmalısın. Zorlandığın anda “yeter artık” sakın deme,
mutlaka bir ehil olanı sevk eder sana, onun ilahi sözleriyle bu basamak rahatça
çıkılır.
Tekrar bir tecelliyat gelir yine sevinir, için sürur ile dolar, bu defa
zaaflarınla sınav edilirsin. Amaç, onlardan ayıklana ayıklana nutfeye dönersin,
oraya iniş hiç kolay değil. Ama sevdin, seçildin, o yolların kapısı açıldı sana,
“haydi geç” dediler, “geç ötenin de ötesine”.
Bunlar
sanıyorsun?
nasıl geçilir?
Sen yeni
yollara
seyahate mi
çıkacağını
Her biri içinde oluştadır, batın’a iniştir, orada ne alemler var bir
bilebilsen. Alemden aleme gezdirilirsin, gafil olma. Allahtan gafil olmak küfrün
ta kendisidir. Hele bile bile, bildiğinle amel etmen gerekirken, küfre, isyana
daldığında: elbisen değişmiş ama küfür elbisesi, inkar elbisesi giymiş. Allahseni
bırakır kendi iradene, seçimin, meylin, istidatın, kabiliyetin nereye yön
202
bulduysa oranın elbisesi giydirilir sana. Seçimler kuluna bırakılmıştır, Allah’da
senin önünü açmıştır. Yaklaştıkça O’na, O kucaklar sarar seni, bunu zerrende
hissedersin.
İşte, uyanışta olun, her zorda, her kolayda, her muradın oluşunda
yokla kendini. Murakabayı sok devreye, tahlil et, delil bekle, her zerrene
tembihlerde bulun, kötü huylarını toprağa göm.
Tek tek ayıklanacaksın, nasıl geldin ise öyle ona varacaksın, ötesi
berisi yok. Her nereye bakarsan bak; Kur’an ayeti var etrafında, delil var, O’nun
delili var, nasıl inkar edersin, O’ndan gafil olma.
Sonra başlar için, Allah, Allahnerdesin? Sarılmak istersin, çekilir de
çekilirsin O’na, silinir etrafındaki eteğini tutanlar, yavaş yavaş onlarla nispetin
azalır. Sakın kendine paye verme, bu hali yaşa ve her basamağı bilerek çık.
Aldığın nefesin gereğini yap, o nefes sana ye-iç-yat istediğini yap diye
verilmedi. Hak için al, hak için ver. Haydi Eyvallah.
Geylani verdi sözleri, esaret değildir verdikleri. Sadece esaretten
kurtulmanın anahtarını verdi. Oluşa geçsin haller, buluşta olun, Merhaba deyin
yeni güne, Selamın Aleyküm deyin açılan yeni sayfaya.
Allah, Allah, eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
Allahümme salli Ala Seyyidina Muhammedin ve ala al-i Muhammed. Onun
nuruyla nurlanmayı nasip et Allahım, Onun nuruyla nurlandırmayı nasip et
Allahım, Amin.
203
204
2012 Yılı
HAZIRAN ayında derlenen Yazılar.
205
Haziran ayı Kapak resmi : Boyalara kimyasal konularak yapılan Ebru – Necdet Emekli 09.12.2011

Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. O, sizi rahimlerde, dilediği gibi
şekillendirendir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Al-i İmran suresi – 5/6 ayetler)
206
Selam olsun
02.06.2012
İlahi aşkın kapıldık cezbesine, hu dedi erenleri el verdiler, ille de aşk
ille de muhabbet, ille de mahfiyet147 dediler, bu üçünün bir arada olmasına, hak
hak ile kaimdir dediler, zata ulaşmak istersen bunları yaşamalısın, “la ilahe
illallah”ı dilde değil her zerrende onu tek tek dokumalısın, işte cezbe hali bunu
oluşturur, aşk olmazsa sadece dilde kelimeden ibaret olur, inmeli inmeli gönle,
ilahi zikrin feyzi akmalı gönle, akmalı, bilerek yaşayarak, yaşatarak öğrenilir bu
yol, ben biliyorum herkes kendine baksın, onların hesabına karışmam demekten
hicap duymalısın, bilen bilmeyene öğretmek için sorumludur.
İster halinden ver istersen dilinden, ille de kuran yolu göster, sevdir
onu, oku ve okut. Allaha uygun hareketler ile, o iştiyak ile çık yola, sebil et
bilgini biter diye düşünme, o öyle bir akar ki gönle, sen verdikçe gönül hanen
dolar, sen verdikçe sular gibi çağlar, o öyle bir feyz ki izin vermezse ne denir,
gönülden dile söyletir de söyletir.
Allah, Allah diyelim her haline her halimize hamd edelim, şükredelim
celalindendir diyelim, cemalinden bilelim, ama ilahi isimlerin, her bir sıfatın
bizlere ve onların gölgesinde yaşadığımızı asla unutmayalım. Kahhar deriz,
kahredici, sakın ola ki bilmeden demeyesin, dile gönle bunu vermeyesin,
Allah’ın isimlerini ”hay Allah, hu Allah” diye birleyesin, geldik geçmekteyiz, bir
gün, bir yıl, bir ömür, alışageldiğin eskilerin masalları deyip bir kenara
atmayasın.
Bak dostum bak bu verilen ilmin ışığında olmaya bak, bu verilen ilmin
ilahi şevkini, sende gönlünde duyarsın, yeter ki elin hizmete açık olsun, gönlün
ilahi feyze açık olsun, orayı ziyaret edene hep açık tutmalı, gönül kapısı kapalı
ise sakın ola ki ziyaretçi bekleme.
Her ne olursa olsun bilgisinden ötürü kimseyi sınıflandırma. Allahher
birinize vücut var etmiş, her mahlukata kabiliyeti istidadı nispetinde bilgi
tohumlarını atar, tevhit tohumlarını atar, o ilahi merkeze bağlanmayı bilmelisin,
her an abdest ile tefekkür etmelisin, açılmalı o kapı nasıl açılır diye sakın
düşünme, bağlan yüceye, ikram sahibidir, mutlak ikram edeceği bir zuhuratı
mutlak vardır bunu böyle belle ey can.
Can içindeki canı bulmaya bak, canın dışındakini ise atmaya bak, yük
etme dünya halinde onu kendine, o yük nasıl atılır soranlarınız olur, o yük öfke
ile değil, sıkıntıya boyun eğmek ile, tahammül etmek ile, yolu zor görüp
çekilmekle değil, olayı kabullenmek ile, her ne gelirse gelsin, rabbim senden
olduğunu bilmemi istiyorsan, kabul etmemi nasip et demelisin.
147
Mahfiyet : Alçak gönüllülük.
207
Her olay hakkın muradı içredir, her olay, her zuhurat, her hareket,
hakkın muradı içindedir. Murad etmedi ise kimse kimsenin kapısını çalmaz.
Aranızda dolaşanları bir görebilseydiniz, çok sevinir göz yaşları ile
hamd’ü sena ederdiniz. Ne verdinse elime, bende sürerim onu bilmeyenlerin
yüzüne. Yeter ki ilahi rahmete açık olsun, eller diller kalpler her zerre, dedi
Yunus’um selamını cümleye iletti.
Yol aşinasıyım, Allah aşkı ile yanar coşarım, bir lahza dost arar ilahi
feyzimden ona da satarım. Bizim pazarımız gönül pazarıdır, alış verişimiz ise
pulsuz hak sözüdür, sen kendini bilmelisin, bildikçe her zerrenin neden var
edildiğini içinde bileceksin.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Şifa; Allahım senin için, senin rızan için, senin muradın için oturduk bu
sofraya, el açtık gönüllerimizi sana bağladık Allahım, senden gelecek rahmete
hazırız, doldur içimizi Allahım, bütün yanlışlardan, şeytana uymamızdan sana
sığınırız, nefislerimizin zorladığı anlarda bile sen yanımızda ol Allahım, sen bizi
gör gözet, ve ellerimizi açtık bütün hasta kardeşlerimize, her ne sıkıntıları var
ise, bedensel ve ruhsal sıkıntıları, sen onlara şifa nasip eyle, nasip eyle Allahım
nasip eyle.
Allah, Allah, Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Selam olsun
06.06.2012
Günler geçer, geceler geçer, Nev-i Bahar geçer, güz olur, kış gelir, bir
gün oda geçer. Her biri bir seyir içindedir, kula hizmet layıkıyla hepsi ayrı
biçimdedir. Hak Muhabbeti var ise bir sofrada, ilahi rahmet vardır orada. İşaret
konmuştur ona, rahmet kapısı oluşturulmuştur, hep açık tut, girsin rahmet
oraya. Bekle yazı, bekle güzü, kışı, solgun olma, ümitsiz kalma. Beklediğin bir
oluşum zuhura getirsin, yoksa beklemek ne kadar boş. Oysa umut yolcusunun
bekleyişi; bir olayın tekerrürü, bir olayın oluşumunu anlatır sana. İşte o hazırlık
içinde ol ve bekle.
Sakın ola tamah etme, bir başkasının yolunu yol deyip de, kendi
yolunu görmeden onun yolunu kendince methetme. Bilemezsin doğruyu yanlışı,
göremezsin hatayı, atağı. Sen sadece kendi oluşumunla meşgul olmalısın.
Zuhurda148 mısın, huşuda149 mı, hak huzurunda mısın, bir dayanışma
içine girdinde hak için hizmet yarışında mısın? Bunlarla meşgul ol.
148
149
Zuhurda Olmak : Ortaya çıkmak, görünmek, belirmek, meydana çıkmak.
Huşuda olmak : Tanrı'ya boyun eğmek, Yüksek ve heybetli bir huzurda duyulan alçak gönüllülük hali.
208
Her sözde ayrı anlayış, ayrı mana var. O sözün sözü değil, sana
verdiğidir önemli olan, ondan çıkartacağın sonuçtur önemli olan.
Gerçek öyle yakın, öyle yakın ki, Gerçek; seni var edenin sendeki
zuhuratıdır. Sana ne verdiyse kendinden, gerçeğin ta kendisidir. Asla ona kusur
yüklenemez, hele hele kusurlu da hiç görülemez. Bil dostum duy ve gör. Her
olayın farkındalığını fark et, bu sana yetmeli. Hayatı nasıl görüyorsan, sana ne
veriyorsa onu fark et.
İhtiraslı olma, hepsi gelip geçici hevestir. Heveslerin çoğu aldatır,
çoğu yanıltır. Bir tek heves vardır; İlahi aşkın hevesi.
Heves et ki; yoluna giresin, Heves et ki; bir veli kolunda olasın, heves
et ki; bu bilgilerin geçişi kolay olsun. Bunlar için heves devrede olmalı.
Hakikatin ilmini öğrenmek, aklı bu yola koymak, o sırra vakıf olmak,
Allahımın nasipli kullarının, seçilmişlerin mazhariyetidir.
Yine verdik, yine veririz; her ne yaşıyor isen yaşa, ucunda zaruret
varsa; ona sakın öfkelenme, onu sana gönderene de sakın ola ki kızma. Bilsen
ki sebepsiz hiçbir olay gerçekleşmiyor, vukuu bulmuyor, mutlak sebep bir
insanoğlunun elindendir, bunu bilesin. Allah onu sana sebep kılmıştır, zarureti
onun elinden yaşayacaksın ama, mutlaka karşılığında bir müjde vardır,
süslenmiş sana ait olan bir paket vardır.
Her hadiseden de şikayetçi olma, yazıktır, o nefese yazıktır, şikayet
için verilmedi o nefes sana. Daim şükür, zikri daim, işte bunun için o nefes hem
yeterli, hem biterli sana.
Allah diyelim, var ettiğini her hal ile sevelim. Çer çöp demeden onu
kendi bünyemizde kabullenelim. Çirkin güzel derdine, kaygısına düşmeden
elimizi eline verip birlenelim. Eyvallah. La ilahe illallah Muhammed en
resulullah.
Süphanallah, süphanallah, süphanallah, ilahi zikrine Eyvallah, La
ilahe illallah, Muhabbetullaha Eyvallah, zikre, fikre ya Allah, Selatu Selama,
Muhabbetlerin her bir esmasına hu Allah.
Kayıt üzeredir aldığın her bilgi, dıştan içe iniştedir, gayb da olanı bilen
elbet ervah kişidir. Mutlak gelir bir ses kulağına, o iner gönle, şaşırtır coşturur
seni. Coşalım ama taşmayalım, hizmete koşalım ama şaşmayalım.
Sevgi bütüne hizmettir dedik, hala onu teyit edelim. O bütünün içinde
her zerre mevcut ise, “her zerremizle o hizmete hazırız Allahım” demeliyiz.
Namaza durduk, Allahın huzurundayız dedik, birçok gelen vesveselere
imtiyaz tanımayız. Allahım huzurundayız, seninle birlikteyiz, aramızda bize
vesvese veren hiçbir güç olmasın, bundan sana sığınırız “ demeliyiz.
Olur mu, olmaz mı deme, şüphede olma, ikide kalma, bir tek O var,
O’na yöneliş, Hak için hakka gidiş. O müstesna bir yolculuktur, en kestirme yolu
209
ise elbette Secde’dir. Beş vakit kurduğun hak ile muhabbetin, hak ile
söyleyişindir. Kah perdeli olur, kah perde açılır cemalden cemale bakış olur.
Öyle bir namaza dur ki; bir an yeterlidir, O’nun ile Onda olmak; bütün
duygularını, serzenişlerini, zihnini her şeyden ırak tutmak durdurabilmek çok
önemlidir. İşte namazın aslı budur.
Öyle bir namaz kıl ki; seni senden almalı, seni tayy-ı mekan150 ile elden
ele salmalı, bir bakarsın Kabe’de, bir bakarsın huzuru mahşerde, bir bakarsın
ilahi huzurda, her nereye gönül murad etti ise oraya geçiş anda olur. Rüyada
mı? Hayır, ruhi yolculuktur.
Bunlar için çok erken olabilir ama çalışmalar, hazırlık bu yoldadır,
bunu unutmayın. Öyle dersler verildi ki sizlere, bunları inkar edemezsiniz. Bu
derslerin sonunda kul mutlak bir yere oturtulur, yeter ki o samimiyet,
dürüstlük, istekli, kabiliyetli olmanız size ait, bizler geçişleri kolay kıldırırız.
“İlla bir mürşid gerekir” denilir, Eyvallah. Önce mürşid, İlahi Aşk
Kur’anı Kerim’dir, bu hiç inkar edilemez. İlahi zikir, ilahi feyz, ilahi makam,
aradığın her güzellik hak kelamı onda toplanmıştır. Dost’a söylettiğimiz sadece
ufak bir ilhamdır.
Neyle meşgul isen orda vücut buldurur düşünceler, biraz içlerinizi
yoklayın, içlerinizi dinleyin, hatta onları artık dillendirin, dillendirin isteriz.
Yum gözlerini, dal, öyle bir huzurda ol ki bağlan o mekana, merkezde
olduğunun farkına var.
Allahım, konuşan ben değil, sen ol Allahım,
Duyan ben değil, sen duyur bana Allahım,
Ben, benlikten geçtim, sevdam seninledir Allah’ım,
Sende yok olmak, sende erimek isterim Allah’ım,
Bana bunun bütün yollarını öğret Allahım,
Sende hiçlik nasıl tamam olacaksa, beni oraya ilet Allahım.
Ben onu, bu nefesi yerine teslim etmeden yaşamak istiyorum, Hiç’lik
Makamını hayatta iken bulmak istiyorum, bana sevdir onu, beni yönelt,
yönlendir Allah’ım.
İlmimi arttır, hak ilmimi arttır, İlahi ilmimi arttır, gönlüm senin
nazargah dediğin benim kalbim, bu feyizlere, ilahi hükümlere, ilahi emirlere
açık olsun Allahım ki onu duyabileyim, her zerremde o hükmü, ilahi bilgileri
hissedebileyim.
Allah, Allah deyip de aşka gelip, beni coşturabilen sadece o kalbe
inenle mümkün olur. O Coşmamın önünde engeli tanıma Allahım.
150
Tayy-ı mekan : Çevremizi saran ve sonsuza kadar uzadığı kabul edilen ve bütün varlıkların içinde
bulunduğu kabul edilen sonsuz boşluk.
210
Hiçbir engel olmasın, olmasınlar, bundan sana sığınırım Allah’ım.
Amin.
Öyle bir ilahi namaza varmamı da nasip et Allahım. Perdenin
arkasından değil, perdesiz seninle hemhal olmayı nasip et bize ya rabbim.
Biz ne istiyorsak, cümlemize o güzelliği nasip et Allahım, Amin.
Gün gelecek ki; her dilden her bilgi akacak, gün gelecek ki, kayıtta
olan senden sana seyrini tamamlatacak, gün gelecek ki, tuttuğun her can, Can
can diye bağıracak. Allahım hepimizi ilahi yolda meşgul etsin, İlahi ilimle
gönülleri yoklasın, orada huzur buldursun.
Ruhen huzurda olmamız çok önemli, kalıplarla oluşturduğumuz bir çok
engelleri ruhlarımızın etrafından kırmamızı bize nasip et ve bize yardım et
Allahım.
Olumlu, olumsuz, birçok düşüncelerle oluşturduğumuz, birçok
düşüncelerle doğru veya yanlış, kalın kalın kara perdeleri çektik, Ruhumuz
huzurda değil, bu bilinçteyiz Allahım, onların huzura çıkmasını, oh
diyebilmelerini sağlamamız için bize yardım et, nefislerimizle uyum içinde
yaşamalarını nasip et Allahım.
Hasbin Allah ven imel vekil, Bu inançla yaşayalım, bu inançla
hayatımızı sonlandıralım Allahım, dedi, La İlahe İllallah Muhammed en
Resulullah.
Eyvallah, her kim olursa olsun hak için, hakka hizmet için birlikteyiz.
Sevgi dostları, önce merhaba efendim, merhaba, benden de selam
olsun. Öyle bir güzergah tayin edin ki; orada birlikte olalım, öyle bir mekan
oluşturun ki; orada sadece Allah deyip yanalım, öyle bir mintan giyin ki; sadece
o geceye ait mintanınız olsun, öyle bir takke takalım ki; o gecenin nişanı olsun.
Dostlarım birçok fırtınalı günlerden gecelerden geçiriliyorsunuz. Her
fırtınanın mutlak bir güneşi, açacak bir çiçeği, birçok çiçekleri olduğunu da
unutmayın.
Enerji halkalarını çoğaltın, düşünceleri sadece şifa amaçlı birbirlerinize
dokunup, orada mutlak bir oluşumu sağlamanız için sizi destekliyorum,
titreşimlerinizi geliştirin.
Her duyduğunuz hak muhabbetlerinde; yoklayınız, neyi yoklayacağız?
derseniz, gönüllerinizi yoklayın derim, hoşnut musunuz, değil misiniz.
Frekanslar ruhsal eğilime göre değer bulmalı, düşündüğünüz an
tezahürleri oluşturup gerekli yerlere sevk ediniz, o zamana geldik, artık
tezahürlerin yapılması gerekir.
Davranış biçimlerinizi değerlendirdiğiniz ve ruhsal hazırlığa geçtiğiniz
an; olumsuz kişiler üzerinde yoğunlaşıp, onları oluma davet ediniz. Ulaşır mı,
ulaşmaz mı, asla şüpheye yer vermeyin, karşılığında madde beklentiniz
olmadığı için mutlak bu tezahürlerin yerine ulaşacağından emin olmalısınız.
211
Ne ayrılıklar, ne de gayrılıklar sizleri düşündürmesin. Öyle ayrılıklar
var ki, yalnızlığın ta kendisi, öyle ayrılıklar da var ki, huzurun menşei. Rabbimin
ayırdığı, kayırdığı kişilerden olalım. Rabbimin öngördüğü hizmet için varlığımızı
kabul edip, hak yoluna hizmet için uğurlayalım, bütünün hayrına esenlik
dileyelim, bütünün hayrına huzur-u muhabbet dileyelim, hep bütün için duada
bulunalım.
Etrafımızda birçok sert, olumsuz, huzursuz kişiler var, onlara sadece
bir arada olduğunuzda gösterdiğimiz el hareketi ile(ellerin baş parmaklarını
birleştirerek) nabzı tutup onlara içten gönülden dua edelim. Bir arada olamıyor
isek onlara uzaktan da gönderebilirsiniz.
Eşyaların da, (Aport hadisesinin ne olduğunu biliyor musunuz?
Eşyaların yer değiştirmesi) evde bazı şeyler yer değiştiriyor, işarettir bilin!
Uyanık olun! Her an uyanık ve tetikte olmanızı öneririm.
Bir eşya bir yerden bir yere gitmiş ise, “bu niye buraya geldi”
diyeceğimize “acaba bana nasıl bir işaret vermişlerdir? Bu işaret midir? Değil
midir?” diye içinize sorun. Önce işaret üzerine yoğunlaşın, doğru ise, içinize bir
huzur dalgası yayılır, eğer sadece bir varsayımdan ibaretse; içinde hiçbir tepki
yoktur, titreşim yoktur, o zaman rastgele konmuştur. Bunları artık
değerlendirmenin zamanı gelmiştir.
Sevgi ile kucaklayın birbirinizi, öyle kucaklayın ki; şu iman tahtası,
iman tahtasına dokunmalı, daima elleriniz sırtını sıvazlasın. Bunlara çok önem
verin. O bir rahatlıktır, rahata erdirici unsurdur.
Uykularda bile bazen uyanık dostlarımızı çalıştırıyoruz, dikkat edin
uyanık dostlarımızı diyorum, uyursun ama her an tetiktesindir. Onları
çalıştırıyoruz, bazen saçlarını okşuyoruz, bazen onu uyandırmak için orasını
burasını gıdıklıyoruz. Bazen çok gergin yatıyor, uykuda çok gergin oluyor çünkü
düşündüğü ile uyuyor, unutmayın nasıl yatarsan öyle kalkarsın, onları
yumuşatıp o gerginliği pozitif enerji ile çoğaltıyoruz, negatifi yok ediyoruz,
oluma hazırlıyoruz.
Bunlara uyanık mısın, bu dürtüleri almak için hazır mısın, yıllardır
buradasınız, yıllardır diyorum, artık elle tutulur gözle görülür hale gelmiş
olmanız lazım. Bunlar çok hassas noktalar, sizlere verdikçe verdiğimizle bizler
de övgü alıyoruz, derece alıyoruz sizlerin sayesinde. Sizlere veremediğimiz
birçok şeyler için de derece kaybediyoruz, bunları da lütfen göz önünde
bulundurun.
Arayışta olanlar, aradığını hala arayıp da bulamayanlar için, onlara hep
üzülüyoruz ve dua edin; doğruda olmaları için, doğru yolun ucuna gelmeleri
için onlara dua edin. Kestirme yol deyip, il il dolaşan, evden eve taşınan kişilere
acıyın. Hakikat burnunun dibinde iken avcunun içinde iken hakikati uzaklarda
arayanlar için çok üzülüyoruz çok. Allahım doğruyu bulduktan sonra kalpleri
oradan kaydırmasın, akılları oradan başka yerlere saplattırmasın, doğru
212
bildiğini yanlış
noktalayalım.
eylemler
ile
yanlış
vücut
buldurmasın,
diyelim,
geceyi
Arzu ettiğiniz sormak istediğiniz varsa bekliyoruz efendim.
gelmemiş ?
Kurandaki ayetler, neden günümüze kadar indiriliş sırasına göre
Birçok tahribata uğramış, birçok muhalefete sebep olmuş, birçok
yanlışlar yapılmış, bu zamanda ne var ise o zamanda da o var idi. Herkes
birbirinin arkasından vurmuş, kendine göre yol bulmuş, düzen kurmuş, neden
olmuşsa olmuş, onun iniş sırasına göre bulmak, elinizde var onu bulun, ondan
okuyun, iniş öyle böyle, bundan sorumlu değilsiniz ki, sorumlu tutulursanız bu
üzücü bir olaydır, ama sorumlu değilsiniz. Her ayet değişik yerlerde, değişik
hanelerde indi, kimi Mekke’de, kimi Medine’de, kimi bir evde, kimi dışarıda,
kimi bir hurma dalının altında, her olay böyle değil midir. Ayette bu şekilde,
olayı böyle değerlendirin, sıralı olmuş olmamış ne fark eder. Dostun elindeki
ufacıcık kitapçık iniş sırasına göre düzenlenmiştir.
Haydi hep birlikte, La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Efendim beni tanıyınız, ben İslamı seçmiş, İngiliz ailesinin bir tek
evladıyım. Ruhsal çalışmalarımı islamiyet üzere yaptım. Kuranı kerimi
okuyunca, seçmem gereken tek bir din vardı, İslam dini. Ondaki güzelliği,
ondaki muhteşemliği gördükten sonra bu ilahi bilgilerin diğer kitaplarda
olmadığını anladım ve islamiyeti seçtim. Ve hıristiyan doğdum, müslüman
öldüm. Selam olsun sizlere, beni dinlediğiniz için de sizlere müteşekkirim.
Teşekkür ederim.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Selam olsun
08.06.2012
Selam olsun, hu dedi keşf erenleri, selam ile geldi, selam ile sizlere
ayrılmış kelamı iletti. Oturduk birlikte oluşturduk sohbeti hak için, dedik ki
hidayette, sohbet sohbeti oluşturdu, yediler ile bir arada oluştukta,
derslerimizden alanları da, bu muhabbette, yerleri açtık.
Hele otursunlar, gönül miyarına göre verilenleri alıp hal makamına
oturtsunlar. Sakın deme, ölçü geniş mi, dar mı, böyle hesaba izinsiz girme, sen
bak sadece gönül ölçüne onunla meşgul ol, gerisini Allah bilir. Ona göre
değerlendirip de verir.
Sözleri aldık, hızlı yavaş diye ayrıya koyduk, bire birleri kattık, halkayı
oluşturmak için sayımız daha az dedik, gel diyelim gel can, barışa gel, hizmet
aşkı için yarışa gel. Anlatılanlar size ayrılmış öğretilerdir, şüphe edilmesin, öyle
zuhuratlar, hakikat ilmine vakıf olunacak ki, bu öğretileri çok acele veriyoruz,
maksat geç kalınmasın, andan da yakın, elinden kaçırdığını bir daha yerine
213
getirip koyman mümkün olmadığı için, çok çabuk veriyoruz, sizlere çalışmak
düşüyor.
Zati sıfatları geçelim, önce nefsi sıfatlarının ne kadarını öğrendiğinizi
sormak isteriz, sıra ile konuşursanız, evet bekliyoruz, nefsi sıfatları, sırayla
konuşun lütfen, sadece nefsi sıfatlardan bahsetmenizi istiyorum, yedi nefsi
sıfatı ezbere okumanızı istiyorum. Bakmadan, sıra ile lütfen, ezbere ve eski
dostlardan bekliyorum, hemen lütfen, eski dostlardan,
1 - Nefsi Emmare(kötü his ve huylar, keyif, kibir, benlik, hırs, şehvet,
kıskançlık, cimrilik, kin, intikam, hiddet vb.)
2 - Nefsi Levvame(kendini kınayan, kötüleyen ve azarlayan nefistir. Herhangi
bir günah işlendiğinde pişman olup tövbe eder, kendisini kınar, yapmamak için söz verir
fakat günah önüne gelince duramaz. Kendini beğenme, gizli, riya, makam ve şehvet
tutkusu. Tedavisi rabıta ve zikirdir.)
3 - Nefsi Mülhime(İnsanın nefis, tövbe, zikir ve rabıta ile günahlarından ve
şehvet bağından kurtulunca ilham ve feyz almaya başlamasıdır. Kalbe ilham gelmesi,
hayvani nefsin imtihan edilmesi, haramda kaçma, hayra koşma vb.)
4 - Nefsi Mutmainne(huzura eren nefis, her türlü şüpheden temizlenip aynel
yaki-ne ve kamil imana ulaşmak. Kötü huylardan uzaklaşmak, velilik mertebesine
erişmek.)
5 - Nefsi Râdiye(ister bela, ister sefa, Allahın bütün fiillerinden razı olan, razı
olmuş nefis.)
6 - Nefsi Mârdiye(Ariflerin makamı)
7 - Nefsi Safiye(Kamile)-(Seçkin, saf ve temiz, Gavs ve kutupların
makamıdır. Cenabı hak onlarla alemlere ikramda bulunur, belaları def eder.)
Hepinizin ezberlemediğini anladım, eskilerden söz ediyorum, ve
teşekkür ediyorum, bundan sonra bunlarla sık sık karşılaşacaksınız. Akli
melekelerin devrede olup olmadığını, umarım bilmektesiniz, sıkça akli dengenin
kontrolünü istiyorum, her birey kendi aklından sorumludur.
Mihrabın önündesin, ötesinde gerisinde ne var bilebilir misin? Şimdi
bilemem dersin ama mademki o mihrabın önüne kadar gelebildin, kuluna ayan
olur, kuluna ayandır, orada bulunman hangi merkezde olduğunu gösterir. Şimdi
subuti sıfatları söyle bana,
1 - Hayat : “Diri ve canlı olmak” yüce Allahdiridir ve canlıdır, her şeye
can verir.
2 - İlim : “Bilmek, idrak etmek” demektir. Allahher şeyi bilendir.
karada ve denizde ne varsa bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez.
O
3 - Semi : “İşiten ve duyan“ demektir. Allah her şeyi işitir.
4 - Basar : “Görmek” demektir. Yüce Allah görücüdür.
214
5 - İrade : “İstek, arzu ve dilemek” demektir. ALLAH dileyicidir. Allahın
dediği olur.
Allahın iki türlü iradesi vardır.
a) Tekvini İrade : Tekvini (yapma, yaratma ile ilgili irade) bu irade
hangi şeye yönelik gerçekleşirse o şey derhal meydana gelir. Biz bir şeyin
olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece “OL” dememizdir. Hemen
oluverir.(En-Nahl 16/40) anlamındaki, ayette belirtilen irade bu çeşit bir
iradedir.
b) Teşrii İrade : Teşrii(yasama ile ilgili) iradeye denir. Yüce Allahıın
bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Yani adaleti
iyiliği akrabaya yardım etmeyi emrediyor. Tekvini irade hayra da, şerre de
iyiliğe de kötülüğe de yönelik olarak gerçekleştiği halde; Teşrii irade, sadece
hayra ve iyiliğe yönelik olarak gerçekleşir. Allah, hayrı da şerri de irade edip
yaratır. Ancak O nun şerre rızası yoktur. Şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz.
6 – Kudret : “Güç, varlık ve zenginlik” demektir. Allah sonsuz bir güç,
varlık ve kudret sahibidir.
7 - Kelam : “İfade eden, söyleyerek maksadı anlatan ve konuşan”
demektir. Allahbu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş bazı
peygamberleri ile de konuşmuştur.
8 - Tekvin : ”Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak”
demektir. Yüce Allahtek yaratıcıdır.
Şimdi ara ara veriyorum bunların üzerinde duralım, bugünkü dersimiz
bunları öğrenmek, demek ki henüz tam olarak öğrenemediniz, çok
meşgulsünüz, birçok meşguliyetiniz var, eskiler yenilere örnek olmalı.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
-
Akli dengenin kontrolu ne demek?
Aklın yerinde mi? Neleri idrak edebiliyorsun neleri edemiyorsun? O
melekeleri dillendirmeli, onları devreye sokmalısın, neleri kavrayıp neleri orada
barındıra biliyorsun? Anlaşıldı mı?
Farklı nefis mertebelerinde bulunabilir miyiz? Yani, üçüncü
mertebede iken dünya şeylerini yaşarken, ikiye düşüp sonra tekrar üçe çıkabilir
miyiz?
Hayvandan da alt mertebeye inmeniz mümkün, onun için dengede
tutmak zorundayız, mutlaka bu sıfatların çalışılması gerekiyor, kendinizi
deneyimleyeceksiniz, neye doğru? Bu yedi nefis mertebelerini öğrenerek, her
an, murakabayı söyledik, murakaba nedir? (kendini kontrol edebilmek, akli
denge bununla ilgili o zaman) hepsi birbiri ile bağlantılı, murakaba; bir fiil bir
hayat boyu kendini denetleyeceksin gözleyeceksin, nerde yanlış yaptım hangi
mertebenin ucuna geldim ama geriye düştüm, ileriye biraz gittim.
Allahım sana hamd’ü senalar olsun, secde, neyi yaptım neyi etmedim,
neleri fark edebildim, bunların her an devrede ve uyanık, dürtülere de çok açık
olmamız gerekiyor.
215
Dengede olduğumuz zaman farkında oluyoruz, tamamen bununla
alakalı, sen bunu nereye yönlendirirsen, neresi odak noktası, seçimi sen oraya
yönlendirdiğinde.
Anlaşıldı
mı?
Orayla
yoğunlaşırsan
sadece
onu
algılayabilirsin,
-
İdrakimizin açılması için ne yapmamız gerekiyor?
Bol bol kuran okuyun, hiç dudak bükme, kuran ne kadar okunursa o
kadar yardım gelecek. Baştan dön oku, bittiği an dön bir daha oku. Oda bir
zikirdir.
- Öyle zuhuratlara vakıf olunacak, dediniz çok acele veriyoruz
dediniz, bunlarla ilgili her hangi bir bilgi verebilir misiniz?
Önceden konuşmadınız mı oğul, önceden konuşulanlar, biz uzakta
değiliz, biz sizin her fiil ve davranışlarınızın resmini çekeriz, sesler kayda geçer,
siz boş mu zannediyorsunuz etrafı, siz ne istiyorsanız, biz onu biliyoruz.
Dostumuz söyledi yanlış değil, yazabilmeniz için, onları kaydedebilmek için,
kaçırmamak için yavaş olması gerekir. Ama bize de öyle veriliyor. Anla
yarışıyoruz anla.
Evet sorun, herkes masanın etrafına toplanamayabilir ama o ölçüde
oturun, yani tam bir dergah ahlakı, dergah edebi, o şekil oturun. Çünkü cemal,
cemale bakmanın getireceği çok güzellikler var. O nuru paylaşın,
-
Allahadını andırmak için daha fazla ne önerirsiniz ?
Zorla olmaz bundan sakının, sevdireceksin.
-
Dilimize geleni söyleyebilir miyiz?
Yok izin almak gerekir. Anladın mı? Ben senin söylemek istediğini
anladım, o iyice ayrı bir olanaktır, onun için beklemesini bil, sadece elindekiler
ile yetin kuranı sevdir, edilecek tek kelam, çalışılacak tek kitap o.
La ilahe illallah’ın gönle indirilmesi için idrak mi yükselecek?
İdrak yükselecek, iştiyak yükselecek, bilinç yükselecek, bir çok şeyler,
tefekkür olanağı sağlayacaksın,
Selam olsun, Yemenden gelir sözümüz ilahi hikmet buldurur özümüz,
sen sarıl Kurana doğrudur menzilimiz, hidayet üzere yaşa, al nefesi hak için,
huuu de ver nefesi hak için, bil ki geçecek hepsi kayda, bir bir okunacak. Her fiil
hesabını bir bir verecek.
Ne gelmiş ne geçmiş ille anı yaşa, o anda olup biteni, o devrede olacak
olanları, anı içinde gizle. Yolumuz bellidir, menzilimiz belli hidayet nuru üzere
akıtmış rabbim kalbe, sözler o nispette gelir dizi dizi önüne. Bilsen bilmesen her
zerre ona tanıktır, her zerre ona vakıf ve ilahi şahitler eşliğinde kayıttadır. Sen
bilmelisin, sözleşmeni dünyada iken hatırlayıp bir adım ileriye gitmelisin. İlahi
mecliste verdiğin sözü unutma dost unutma, ahdi vefa işte budur, tanıktır her
zerre ona bunu hiç unutma.
216
İlahi adaletin mazhariyetinde, ölçülen biçilen ne bir arpa boyu öne
geçer ne bir arpa boyu geride kalır. Hepsi senin fiilinin içinde. Bugün yaptığını
yarın unutursun, unutmayan bir tek o var, ona iştiyak ile sarıl, ona güven onu
sev, o sende sen onda, dediğimiz o isim ve sıfatların altındasın, bunlara
tanıksın, gün geldi zaman geldi erişti onlar hep birer birer kayda geçti.
Uyanışta olmalıyız uyanışta, burada ne ile meşgul isen onunla
kalkacaksın orada. Gelmiş geçmiş hesapları, gelmiş geçmiş hataları, unut
demem, unutma dost ama tövbeye yaklaş, varıştır kurtuluştur bir daha
etmemek üzere tövbeni yap, bir daha aynı hataya düşmemek için tez o hatadan
geç.
Öyle bir köprü kurulur ki önünüze, işte dünyada iken bunları
yaşamalısın ve yaşatmalısın çevrene, o öyle bir köprüdür ki, doğruların sıratı
müstakim dedikleri o köprü üzerinden geç. Dünyada fiillerin buna nispette
olmalı, arif ile otur sohbetini et, dünya ehli ile değil, arif ile otur muhabbet et,
sakın ola ki dünya ehli ile etme. Derin muhabbetlere sakın ola ki onlarla girme.
Hem yük alır hem yük verirsin bundan sakınasın, gözü kulağı kalbi bu yolda
heder etmeyesin.
Öyle bir ilahi söz gelir ki kulağa, ey kulum kalk dur namaza, öyle bir
ses gelir ki gönle, bir anahtar kul vardır insanın önünde, ona baktıkça ibadet
edesin gelir. İşte o anahtar insanlar, her an aranızda mevcuttur, onları takip
edin.
Seni, dost ibadete sevk ediyorsa, hal ve davranışları ile onu takip et.
Onun elini tut, onun feyzinden nasiplen, eğer seni dünya ehli kişiler ile seni
tanıştırıyorsa onlardan uzak dur.
Sor içine dön gönlüne, o ses verir sana mutlak doğruyu bildirir. İlahi
feyzin akışına bırak kendini, nerede yanlış nerede doğru olduğunu o
serzenişlerinle aşikar eder kendini.
Ey dost can ol, canlar olun birlikte cananı bulun, uzakta değil canında
kanında senin. Onu bil tanı, onu öğren, çünkü dedik ya her zerren ona tanıktır.
Ona şahittir, bunu bildikte ahde vefa göstermiş olursun. Bunu bilmeyip geçtikte
işte yanlışı burada edersin.
Ahlaki değerlerin bilincinde olmalıyız. Ahlaki değerlerin bilincinde olan
kişi, murakaba halindedir, her an, her an kendini sınar. Kalbi yoklar duygularını
yoklar, hal ve davranışlarını yoklar. Bu idrak ile yaşamalıyız, Allah, Allah diyelim
coşalım coşturalım, ilahi makama uygun yaşayalım.
Allahım her birinizin kemalat151 ehli olmanızı nasip etsin. Dualarımız
bu yolda bu yönde olmalı, kemalatın feyzinin içinize akmasını, hissedelim, gönül
öyle bir haldedir ki hep bunu özler. Hep bunu ister, o kemalat’da olmanın
mutluluğunu oraya varmadan yaşamayı bilir.
151
Kemalat : İnsanın ahlak, terbiye, edeb, bilgi ve huy güzellikleri bakımından olgunluğu.
217
Nasıl olur nasıl o yaşamı bilir derseniz, nereye çekilirsen o yönde
oluşuma hazırsınız derim. Allahım o isteği senin gönlüne akıtmış ki, hep oraya
gider de hep o tür dostları seçersin. O tür bilgileri hal etmeyi arzular istek
duyarsın.
Subuti sıfatların öğrenilmesi zaruridir, Kuranı okumak elbette
mükemmellik, kuranı okumadan önce Allahın bütün isim ve sıfatlarını, öncelikle
subuti sıfatlarını, her şekli ile bilmeniz gerekir, kudret sıfatında neler var etti,
kelam sıfatında neleri mevcut etti, tekvin de neleri oluşturdu, bunları
bilmeyeniniz olmasın, sık sık irade de neler zuhura geldi neyi irade etti, bunları
bilen kuranı çok daha iyi anlar. Sıraya koymalısınız.
Selam olsun dedi, Veysel’im söze kendinden bir nazar etti. Bir nazar
etti diyorum, Yemenden geldi, sözün özünü verdi, özde olan kendine nispette
idi. Bir fiil hizmeti sevgisi özlemi, Allah aşkı hepsini birledi. Cem-ül cem etti.
Allahım ilahi vasıfları, sıfatların zerresini bizlere de nasip etsin
diyelim, her zorda kolaylığı hiç mi hiç unutmayalım. Bu dersleri çalışmak çok
zor dediğinizi hiç duymak istemiyorum, neden duymak istemiyoruz? O ilahi
aşkın menşeinde olan insan, bilir ki güvenir ki, Allahım onun işini kolaylar. Bu
arzu ile yaklaşın,
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Hak bir Allah, la ilahe
illallah(3).
Gönül sözüne sualine cevap, Allahneyi dilemişse o gelecek eline,
Allahneyi sana öngördü ise, o verilir, ona sahip olursun, bununla şükredip hamd
etmelisin. Onun vergisine inancımız güçlüdür imandayız Elhamdülillah.
Verdiğin ile sevindir rabbim bizi,
Verdiğin ile kabul etmemizi nasip et rabbim,
Her şey senden yine sanadır Allahım,
Bizi, bizimle nefsimiz ile bırakma, bize yardım et yardımcı ol Allahım,
Bu çetin yolu senin sevgin ile, senin aşkınla geçelim Allahım,
Daha da aşkımızı güçlendir Allahım, bu çetin yolu kul Allahişbirliği ile
birlikte geçmemizi nasip eyle Allahım,
Dünya işlerimizdeki birçok düğümleri, yine senin sevginle, senin
aşkınla, sana inancımızla çözebilmeyi nasip et ya Rabbim,
Her şeyi sana bırakıyoruz, sen bizi olumsuz hallerde eyleme Allahım,
Bu hallerde kalmamızı isteyenlere de fırsat verme Allahım,
Senden yine sana sığınıyoruz Allahım, amin.
İş ki kalbe ilahi nuru akıtsın, iş ki gerçek olanla bizi önce burada
kavuştursun, iş ki ilahi bilgileri ilahi feyzin akışını bu sayede kazanılsın, bilen
bilmeyene bildiğini öğretsin, alan almayana aldığından pay versin, zorunludur
buna insanoğlu zorunludur.
Vefasız olmayın daima vefanın yolunu tutun, kimse ile küs kalmayın,
barıştan yana olun, barış sözcükleri edin, hele hele kimseye kusur bulmayın,
218
bilgisizliğinden ötürü de onu hakir ve düşkün görmeyin. Bilmediği var ise sen
ona bildiğinden pay ver.
Güzel çirkin hesabı yapmayın, hele hele siyasetle hiç uğraşmayın,
bizden uzaktır, yalan yaraşmaz, iki yüzlülük hele böyle bir topluma asla girmez.
Olduğunuz gibi görünün ve o halde kalın.
Ne
bir
fazla
ne
bir
eksik,
sırtınızdaki
elbiseleriniz
ile,
sıbgatullah(Allahın sizlere vurduğu boya) ile görünün, her ne şekilde size ne boya
vurulmuşsa, o boyanın siyaha dönüşmesine asla izin vermeyin. Allah deyin
önce, Allah her işiniz onunla, daim huzurla buluşturur, selam olsun, selam
olsun.
Niye yok, niye olmaz, niye olmuyor, onu da demeyin olmuyor ise vardır
bir sebebi, “neden bu işim olmadı ne yaptım da eksik kaldı” sakın deme, bir
kapı açacaktır, onu bekle, O olmaz dediğin yanıp tutuştuğun halin var ya, olacak
işin bedelidir aslında, bunu unutma önceden ödetir bazen bedelini, bazen de
sonradan. Onun işine karışılmaz, o neylerse güzel eyler deyip, verdi ise hamd
edelim, vermedi ise elimizdekilerle yetinelim. Ne yerin ne de çok sevin,
yerinmek de sevinmek de dengeli olmalı, her şeyin fazlasının haram olduğunu
unutmayın,
Eyvallah dostlarım Eyvallah, Allah, Allah, La ilahe illallah Muhammed
en resulullah.
Selam olsun
22.06.2012
Hak erenler ile gelinir bu kurulmuş sofraya. Alındı ise destur, zaman
ona ayarlı verilir, nefesin sonuna. Gelmiş, geçmiş, yaşanmış, göçmüş, biz
bilmeyiz. Biz hep ipe un sermedeyiz. Hali, hal ile devşirmeyi, Hak muhabbetini
marifetullah ilmi ile sermeyi biliriz.
Ne gam kalır ne keder, anda dağılır. Her biri dağ ardına gider. Öyle bir
cihat aşinalığı var ki içimde, bu nefisten kurtulursam bana kaftan giydirecek,
Haktandır bir biçimde. Bununla mı kalınır sanırsınız. Türlü halden hale geçilir.
Önce kendinle olan savaş bitirtilir. Bu savaş benlik dediğimiz savaş. Ben olduğu
müddetçe galibiyeti bekleme. Benden döküldükçe bir adım gel beriye. Her ne
yaşıyorsanız her biri bir murat içredir.
Hayrı şerri ayıralım. Önce hataları, atağları ortaya serip de, hangisine
mal edeceğimizi hesaba katalım. Misliyle mi dönüşte, aynıyla mı dönüşte deyip
aradaki farkı bulmalı.
Çalma kapıyı, rastgele çalma. Bir gün senin de kapın çalınır onu
önceden bil daima uyanık ol. Bir sınav geldi mi, gelecek mi, sınavın içinde misin,
dışında mısın? Bunları sen bil. Şimdi size bir olay anlatacağım. Çok iyi dinleyin
ve yaşadığınızı onunla değerlendirin.
219
Velilerden biri keramet ehliymiş. Bir anda bin yerde değişik suretlerde
görünürmüş. Bir gün bir mezbelede152 çırılçıplak oturuyormuş. Kadı’nın gözüne
çarpmış. ” Birde buna sıddık153 derler, bunun neresi sıddık, zındığın154 ta
kendisi” diye içinden geçirmiş. O veliye her şey ayan olduğu için; “ Ya kadı, hele
dön bir bak bu tarafa. Zındıklığım sıddıklığıma bir zarar verir mi dersin?
Sıddıklığım zındıklığıma mani değil ki. Sakın yanlış deme, bir sille ile imtihan
edilirsin. Kadıyı çok düşündürmüş” Ben bunu kimseye demedim ki. Bu zındık
nasıl bunu bildi?” deyip anda sert bir imtihanla burun buruna gelivermiş.
Her birinize uyarı, her birinize. Hiç sevmediğimiz ve sakındığımız
olayla burun buruna gelir isek yapılacak tek şey; bu hal neden zuhur etti? Bu
hal bize neyi öğretmek istedi? Ya okuduğunda taşkınlık ettin, ya halinde bir
taşkınlık oluşturdun. Mutlaka bir nedeni vardır. Uyanık olun. Uyanık olun. İşte
bir hoşgörü gerekmekte idi.
Dost, dost odur ki, sevgisiyle dile gelmeli. Dost, dost kimdir dersin
ilahi muradın ta kendisi. Haktır ilk dost haktır. Haktır bize suphandır bize,
Dostumuzun o olduğunun idrakine varmalıyız. Hz Muhammed’in yoluna
kurbanız deriz de, bir de bununla sınanırız.
Hadi kurban isen koy kelleyi ortaya denildiğinde, ya kaçarsın ya
şaşarsın. Her sözden, her lakırdınızdan sınava tabi tutulursunuz. Önce bunu
bilin, bunu bilin. Kimse kimsenin nasıl bir aşama geçireceğini, nasıl halde olup,
nasıl olması gerektiğini bilemez. Ancak bu ölçüyü Rabbim kor size. Veliler kor
size.
Sizin görmediğinizi bir gören olur. Ona saygıda kusur etmeyin. Sizin
hissedemediğinizi bir dost hisseder, ona saygıda kusur etmeyin. Birçok
hatalarında bir çok atağlara sebep olduğunu bunu da gözden kaçırmayın. Söz
attık deryaya yolu alamamış der ki, Bende sözü salarım her dem bir kuyuya.
Kuyuda su olur mu, olmaz ise çere çöpe böceğe göre olur.
Oysa deryada söz halikini155 bulur. Halikten ona geleni önce çevreye
sunar. Sonra kalanıyla kendi kemalini bulur. Ya Allahdedi de soyundu girdi bir
eren koluna. Ya Allahdedi de aldı o nuru. Onunla oldu ve ışığı tuttu. Bilen
bilmeyene ses verip ünledi. Dağılan bizden değil denildi. Toplanan bizimledir.
Maksat, makama uymalı. Araç çeşitli olabilir. Amaçta tekiz ona koşmalı.
Hayret makamı her canda mevcut. Bir çok aşinalara vakıf olacaktır.
Onların makamı hayret makamıdır. Eyvallahdostum, Eyvallah. Allah’ımın lütfu
keremi cümle ile olsun. Zekeriya peygamber hem lütufla, hem azapla sınava
tabi tutuldu. Önce bir evlat istedi. Evlatla müjdelendi. Yahya peygamberi
152
Mezbele : Çöplük, süprüntülerin atıldığı yer.
Sıddık : Doğru sözlü olan, hiç yalan söylemeyen, hakikati kabul eden ve onaylayan kişi.çlan söylemeyen. Hti k
154
Zındık : Müslüman göründüğü halde gerçekte İslami inanış ve öğretileri benimsemeyen kişi.
155
Halik
: Yaradan, Allah
153
220
kucağına aldı. Çok sevindi onunla müjdelendi. Sonra onu testere ile kafası
bedeninden ayrıldı ve azap içinde kıvrandı. Ama en büyük tutanağı sabırdı.
Sabır; hem canınızda, hem yanınızda, her anınızda sizinle olsun. Sabır
etmedikçe ne yol bulunur ne de bulduğun yolda kalınır. Ne makama sahip
olabilirsin ne makamda bir veli eli tutabilirsin. Işık ışıklara yönelir. Işıksız yere
ışık gelse de zor önünü sana gösterir.
Allah diyelim, sofrayı bizlere sunanlardan Allah’ım razı olsun. Allah’ım
her hal ile her ne maksatla sınava tabi tutulacaksak, Rabbim şaşkınlık
yaratmadan kendimizi tanımayı nasip et demeliyiz. Ön yargılardan mümkün
olduğu kadar kaçın. Ön yargılar insanı sıfıra getirir. İstediğin kadar öğütülesin,
istediğin kadar bu yolda eğitilesin, her ne olduysa oldu. Önyargı bizden defi
bela olsun diyelim. Allah’ım her canı kendine seçmiş olsun, Allah’ım her canın
kalbini Hakka aşina etsin.
La İlahe illallah Muhammed en Resulullah(3). Amin.
Selam olsun
29.06.2012
Yol bulunur mekândan mekâna, orada canlar hazır olur, o iştiyakı o
zevki, o ruhi hazırlığı sebep kılmıştır yüce rabbim onlara. Işık ışık olunur, can
içinde cananlar bilinir.
Seyrine verdi isen, teslim ile kendini ona bıraktı isen, elbet her olay
seni sana bildirir, sende olanı çevrene verdirtir. Güne aşinayız geceye de öyle,
yola aşinayız, tüm yollara da öyle, yoktur ayrımız gayrımız, ille Allahder de,
hem yanış hem barış içinde ona koşarız. Söz biline, dile gelenleri ulu orta izinsiz
sermeye, safileşir bilgin sende, ilahi sır olur Murat içre. Sakın ola ifşa etme sus
denildi ise, dile de getirilirse, mutlak şeytan oyunudur bunu iyice belle.
Sakın şaşma, sakın şaşma, türlü sözlerle oradan oraya savrulsan da
tuttu isen Rabbin ipini, seni salmaz ne kuyuya ne çukura, ilahi bilgilerin
gönüldedir biriktiği yer, o bilgiler bir gün hayata geçer, senin istidadın ona
yönelikse eğer. Sende sen ne fazla ise, niyette vermek gerekiyorsa, verirsin
orada da, bir kıvılcım oluşturur sonra kandile dönüştürürsün.
Hayatınızda birçok hasatlar yaşanır, yaşandı da, her hasadın birde
verimi, verimli zamanı, ayları vardır. Neyi oldurup neyi sunabildin, hasatta neyi
kaybettin, kaybettiğin ne? Bitiş mi yaşadın? Yoksa geleceğe ait, bir ekim mi?
İlahi tohumların ekildiği günlerdeyiz, o günler içinde bulunduğumuz anlardır. O
tohumların her biri yeşerir elbet, neyi atmak istiyorsan toprağa, önce toprağı
belle, serp onu hak adı ile, ismi süphanla, tereddüt olmasın, imanından zerre bir
eksiklik bulunmasın, o fidan mutlaka eline geçecek, gözün önüne çiçeği meyvesi
ile birlikte gelecek, ne zaman sabrın neticesinde.
221
Cemaat rahmettir bu bilinmeli, hak sözleri ise o rahmete gelen ilahi
tecellidir. Sözler dizi dizi geliyorsa cemaatin niyetindendir. Fiilleri maksat içinde
oluşturalım, neye yönelik ise, mutlak gün gelecek hayrı da şerri de zuhurda
kendini gösterecek.
Nasıl ki taayyun156 istidat ve kabiliyet neticesinde, zuhura çıkıyor
aşikar oluyorsa, yanlış eylem ve fiillerde, mutlaka zuhura çıkacak, bundan
üzüntü duyulmasın, uyanık tetikte olalım, her halden bir mana çıkaralım, olaya
vakıf, her olaya da aşina olalım. Bir dost arayacaksa seni mutlaka haberini
önceden şurada(kalpte) duyalım, gönlün arıtıla, arıtıla mutlak merdaneden
geçmeli, koşup, koşup da, dinlenmeye mecal bulamazsan, el açıp da Allahtan
güç beklemeli.
Her işimi rabbim bana mutlak gösterir dediğinde, şüphesiz güvendiğin
an, riyakarsızca157 bağlandığın an, her olayı ona bıraktığın an, beklediğin
perdeyi açar sana. Şaşırma hamd et şükret, bilmeyenleri de bundan nasip dar
et.
Her gelen nuru ile gelir, o nur bu dünya mekanında dileriz sönmeden
tekrar ona dönülür. Onu, pırıl pırıl o cevheri korumak ta var, onu kömüre
dönüştürmek te var, rabbim bundan sana sığınırız. Rabbim imanımızı
karartmadan, sana teslim etmek için, imkanları nasip et demeliyiz. Hayırdır
verilen, hayır ortamında bilinen her hale, Allah Allah, eyvallah demeliyiz.
Altıncı sure, En-am 164158 ve 165159 i okur musunuz,
Cennetten kovuldu, bende size soruyorum, cennetten kim kovdu
söyler misiniz? Ancak Allah kovabilir diye düşünüyoruz,
Evet, şeytan sebep sadece, Allah istemedikçe şeytanın gücü, şeytana
göre güçtür ama tek güç mutlak var edendir, mutlak zattır, şeytan bir vesile bir
sebeptir. Ona uyulmayacağını, onun her sözünün dikkate alınmayacağını, bir
tek hakkın ismine uyulacağını belirtmek istediği için, o hali ona yaşattı.
Peki Adem ile Havva yaratıldıklarında bunun bilincinde miydi?
Şeytanı biliyorlar mıydı?
Tabi biliyorlardı, o secere yaklaşmayın dedi, denetimde olacaksınız.
Secer ağaçtır, köklü bir ağaç, ona dokunmayın onun meyvesi ne kadar çok
iştahınızı kabartsa da ondan yemeyin, sadece, onun hükmüne uyulacak mı
uyulmayacak mı diye sınav açtı.
Şeytan ne yapıp yapıp onları yasak meyveye(secere) yaklaştırdı, ve
ondan yediler, burada hakkın hükmüne değil şeytanın hükmüne boyun eğdiler,
156
Taayyun : Belli olma, ortaya çıkma, belirme.
Riyakar : İki yüzlü, içi dışı bir olmayan.
158
En-am suresi, 164. Ayet : De ki, Allahher şeyin Rabbi iken, ben ondan başka Rab mi arayayım? Herkesin kazandığı
yalnız kendisine aittir. Kendi günahını taşıyan hiç kimse, bir başkasının günahını taşıyamaz. Sonra dönüşünüz
Rabbinizedir. O ayrılığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.
159
En-am suresi, 165. Ayet : Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde sizi denemek için, kiminizi
kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan ve esirgeyendir.
157
222
olay bu, Allahdileseydi ona yaklaştırmazdı. O zaman olur mu, tabii ki olmaz,
madem ki bütün kendi mevcudiyetinden insanoğluna, adem oğluna yüklemiş, o
farkı bilmeliydi, kime uyulacak kime uyulmayacak bu içsel dürtüleri fark
edebilmeliydi.
Hemen bir sınav açar rabbim, sınavla ilgili o kadar çok ayet vardır ki,
her hal ve fiiller, her sözler sınava tabi tutulmuştur. Şunu başardım bunu
yaptım dediğin an sınava kapı açmışsındır derim. Bunlardan mümkün olduğu
kadar kaçınalım, çok dikkat gerekir, kulluğun vasıflarından biridir bu, çok
dikkatli olmalı uyanık olmalı.
İçsel dürtüleri alabildiği nispette, devreye sokmalı, devreye sokulacak
olan nedir? İyiyi kötüyü ayırt edebilecek konuma mutlaka gelinmiştir, onu
devre dışında değil devrede tutmalı.
Murakaba160 halini verdik her an o hal altında yaşamalı nefes almalı,
ha ne kadarını yapabiliyorsak o kadarını yapalım ama onu devre dışı
bırakmayalım. Mutlaka bir gözetenimiz bir resim çekenimiz ve sözlerimizi
mutlaka kayıt altında zapt edilecek, bir melek mutlaka vardır. Bir değil yüzlerce
on binlerce melekler.
Kulluğun vazifeleri oldukça ağırdır, kulluğunu tam manası ile
yapabilen, ehil kişide oldukça azdır, peygamber efendimiz(s.a.v) ashapları ile
muhabbet ederken, ya Resurullah biz sana inandık iman ettik, biz cennetinde
yer alacak mıyız? Yanında olacak mıyız? Dediklerinde, peygamber efendimizin
sözü ne oldu biliyor musunuz? Yetmiş iki bin kişiden, yetmiş bini cehennemlik
dedi, size bu kadarını anlatayım, inanan iman eden o imanını koruyan oldukça
az, oldukça az.
Bir Ulül azim vardır, bir de Ulül erbab vardır. Ulül erbab kimdir hızırdır,
o bile sınava tabi tutuluyor, o bile. Bütün ilmi ledun sırrına vakıf, o ilme vakıf
olan, Allahın o da vazifeli kullarından biri. Bir tek ledün ilminin kapılarını ona
açmış hz. Allah, o bile sınava tabi tutuluyorsa düşünün bizlerin halini, velilerin
her biri çok acı sınavlardan, çok çetin sınavlardan, çok taşlı dikenli yollardan
geçtiler, amaç ne idi, insan sevdiğini üzer mi? Rabbim yarattığını üzer mi? Sıkar
mı? Ama sadece onun imanını tartmak denemek içindir, öyle bir güce sahip ki,
onun için Allahım kaldıramayacağımız yükü vermesin.
Amen el resulü’yü dilinize sakız edin, daima hiçbir meleklere, hiçbir
peygamberlere, verdiğin bütün yükleri biz insanoğluna verme ya rabbim.
Meleklerin her birine inandık iman ettik, kitaplarına ve peygamberlerine,
onların çektikleri sıkıntıları bizlere verme Allahım.
Şimdi ki sınav ne ki sınav onlarda idi, demek ki her büyüdükçe her
bilginin sırrına vakıf oldukça, sınavın alâsı gelir kuluna. Sorumluyuz, sorumlu
tutuluyoruz, ama bunu ben bilmemem lazım da dememeliyiz. Allah her birimizin
fiillerini, yapacakları işlevlerini, ilahi ezelde takdir etti nasıl kaçabilirsin, nasıl
160
Murakaba : Kendi hal ve davranışlarınızı, duygularınızı, istek ve arzularınızı, meyillerinizi, neye nispette olup
olmadığınızı, ilgi ve alakalarınızın hangi yöne çekildiğini, dikkatli olarak kontrol etmek ve denetim altında bulundurmak.
223
ondan yok sayılabilirsin, layıkıyla yaşayalım, her hali ona layık kul olarak nefes
alıp nefes verelim. Allahım her birinizi bu yolda hayırlasın, şerlerden beri
tutsun, şeytanın şerrinden de defalarca korusun rabbim.
Adem cennetten kovulmasaydı şimdi bizler yani insanlık farklı bir
yerde mi olacaktık?
Her şeyin nedeni, sebebi olduğuna göre o, bunları yaşamak
zorundaydı, Adem ile Havva elbette,(senaryonun bir parçası aslında) sadece
yarattığı insanoğlunun atasına kendi mutlak zatlığını beyan etti. Kime uyulup
kime uyulmayacağını belirtti. Ona uydular veya uymadılar. Devrede yine rabbim
isterse etrafımızdan şeytanı çeker ama o sebeptir, bir çok peygamberlere de
musallat oldu, velilere de musallat oldu, peygamber eşlerine de musallat olup
birbirine düşürdü. Ve peygamberimiz bundan haberdardı. Ya, Ayşe ne çok
şeytanın var onlarla bir geliyorsun, dedi, onun için bir çok dedikodulara,
iftiralara, mazhar oldu hz. Ayşe. Onun için ayet indi o suçsuzdur o temizdir
dedirtti, peygamberimizi çok seviyordu, habibim dediğini üzer miydi ama çok
üzüldü. Eşi için çok çirkin sözlerde iftiralarda bulunuldu.
Peki ismi şerifler zikredildiğinde, onların kendi çapında ağırlıkları
da var, bunlardan bir tanesi “Ya Latif” buna direk olarak başlanır mı? Ya da
diğer isimlerde aynı şekilde dikkatli olmamız gereken hususlar var mı?
Çok, bir kere Allahın doksan dokuz ismine sahip olabilmeniz için, onu
zikredebilmeniz için, daha önce verdik(ağzımız temiz olmalı) Eyvallah. Temiz
mi? Çok önemli, onu bütün olarak düşün, zikir, kuran, namaz, her birini bir
bütün olarak düşün, işte o zaman görevinizi yapmış olursunuz, hepiniz için
söylüyorum, kuran okumazsan, namaz kılmazsan, hiçbir evradı şerifi
zikretmezsen, sadece bir niyet üzerine, ya Allahya latif, ya Allahya latif, sen latif
misin kesif misin önce bunu düşün, veya o latif mi kesif mi, kesif arza yakın,
latifse hakka yakındır, o ayrımı sen biliyor isen, dedim ya her zikir her isim, bir
mertebe bir sıfat bir esma oluşturur. Sen kendi mertebenle gönül mertebenle, o
ismin mertebesi uyum içinde isen olay biter. Çalışma ile gerçekleşir çalışmayla.
Bu bütünlüğü kurun.
Peki bu çalışmayı yaparken farkında olmadan yanlış yaparsak
kendimizi zora sokmuş olur muyuz?
Hayır, yanlış diye bir şey yok, ne dedim kuran okunmalı, namaz
kılınmalı, şu anlınız secde görmediği müddetçe sen doksan dokuz değil, dokuz
bin doksan dokuz defa zikretsen yarım olur, ben bütünlük içinde olmanızı
istiyorum. O zaman pek ala olur, hepsi birlikte olursa pek ala olur. Hele şu
günler gök kubbenin açık olduğu günler, o kadar önemli gecelerdeyiz ki, o
kadar önemli günlerdeyiz ki, her anı ilahi kudret her anı, bir de memleketimiz
için dua edin, çok zor günlerin eşiğindeyiz, bu kadar uyarı.
Çocuklarımızın görmediği savaşla burun buruna getirtme Allahım,
büyüklerin kurduğu düzene bizleri mecbur etme Allahım, kurunun yanında yaş
da yanar sözleri gerçektir, Allah bir ülkeye felaket verdiğinde, bilen bilmeyen
224
inanan inanmayan, diye ayrılmamış hepsi birden gitmiş, ne olmuş sonucunda
yine bir kazanan ve bir kaybeden olmuş, müminler Allaha inanan doğru insanlar
o felaketle bir, helakle bir kurtuluşları sağlanmış, ama inanmayan daima
şeytanın kurduğu tuzaklar ile bir fiil eylemlere katılanlar da ateşlere atılmış.
Onun için hep duacı olalım, hiç kimsenin burnu kanamasın, çünkü misilleme
oluşmaya başladı. Allahım yardım etsin, Allahım göstermesin, selamet
fermanları nasip etsin. Selamet fermanları.
Çarşamba günü Beraat Kandili o gün için bir şeyler söyler misiniz?
Niye o gün söylemeyelim, çok önemli bilir misiniz? Her var edilmişlerin
beratını, ya berat ya da tekrar hapis kabs hali, ya bast ya kabs hali.
Sadece yeryüzünde gezenler için değil bunlar, göçmüşlerimiz için de
geçerlidir. Bir de şu var, bu kandiller kuran da yer almamış, sadece hadislerde
yer almış ama bir şey olmuş, bir olayla burun buruna gelinmiş, o gün Beraat
kandili ilan edilmiş. Demek ki üç ayların fazileti, nasıl ki Kadir gecesinin bir
gecesi seksen bine eş değer ise, bunlar da önemlidir, Allahım her an Berat’ı
nasip etsin, hem burada hem gerçek alemde.
Hasbin Allah veni mel vekil(3).
-
Memleketimiz için yapmamız gereken nedir?
Dedik ya, Amen-el resulü diye tespih edin.
Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber, bu zikri tekerrür edin.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
İlle Allah, ille Allah.
225
226
2012 Yılı
TEMMUZ ayında derlenen Yazılar.
227
Temmuz ayı kapak resmi : Kimyasal boyalı dalgalı Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012

İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu korurlar.
Şüphesiz ki, onlar kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah,
onlara kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da
yoktur.(Rad suresi - 11. Ayet)
228
Selam olsun
04.07.2012
Gece ayan, gün ayan, ehline her dem her an ayan. Dost yüzleri gördük,
geceyi günden böldük, her anı hak için halka hizmet diye gördük. Dediler ki;
aldığımıza her zerre tanık olsun, verilenleri hak katında ehil olan bulsun,
gecenin günün güzelliğini, her dem yaşayana bizlerden selam olsun.
Günleri geceleri koymayalım çerçeveye, var edilmiş her an bile, hak
katında muhkemdir. Kula verilecek bir çok ilahi hizmetleri, say say
bitmemektedir. Dediler ki; Allahım bana hakikati gösterdi, diğer eli ile de
arayıcıyı gösterdi ve seç dedi hangisini severdin? Ben bildim, şimdi bunu sizlere
sorayım. Siz olsaydınız hangisini seçer hangisini isterdiniz? Hakikat mi
arayıcılık mı? Düşünün ve cevap verin. Hangisini seçerdiniz?
Cevap; Hakikat, hakikat, hakikat.
Ben neyi seçtim biliyor musunuz? Arayıcılığı, arayan olmak çok daha
güzeldir, özeldir, iş bu hale gelmek hak katında veliliktir. Aramak, bulduğunda
bile hala arayışta olmak, elbette ulaşılmaz bir mertebedir, elbette hakikatin
seyrindeyiz, nefisten kalbe yol aldık, ona gitmekteyiz, bu bir seyir halidir.
Sen sende, ben bende demeyiz, sen ben yokuz, yok. Abit o ise, o
Abit’dir, işte asıl olan budur, Aynel yakin makamıdır, Allahım muhatap aldığı
kuluna şöyle seslenir, “ey kulum gel gör bak neler yarattım, kudretimle neler
ihsan ettim, her yer benim ol dememle mevcudiyet kazandı hele bir seyret,
kudretimin mazhariyetidir bunlar”. O an ehil olan zatı muhterem bir bakar ki
her şey yok ondan gayrı her şey yok olmuş, bir tek hak orada zuhurda. Ne kadar
boş şeylerle meşgul oldum beni affet Allahım meğer her gördüğümü var sandım
bilmedim der.
Allahın tecelliyatı sonsuzdur, sürekli tecelliyatı her var edilmişte
mevcuttur, bunları düşünün. Bak doğaya, olup bitenleri seyret, her şey dönüş
halinde, Allahın kudretinden bir eserdir bu, kudretinden eserdir, bunlar demeyi
bilin ve inanın ona bunu söylediğinizde mutlak cevap gelecektir iç aleminize.
Her alemin mertebelerini unutmayın, bir çok mertebeleri vardır,
bedenin, duyguların, aklının, gönlünün, saçlarının her bir telinin, her şeyin
sende var edilmiş her ne var ise sizlere serzenişi, Rabbimi idrak edişi, her an
şükürde bir tek Allah var deyişini gönlünüz hissetsin. Kulaklarınız o sesi daim
duysun, bilen bilmeyene anlatsın, anlattığında seviye farkı gözetilsin, alamıyor
ise vebaldir günahtır desin, dilini sustursun.
Sen kendini kendin gibi görme, rabbim şeytana ne demiş, “sen kimsin,
ya ben kimim” şeytan ona demiş ki, “sen sensin, ben benim” dönmüş bir de
nefse sormuş, ya nefis seni ben var ettim, sen kimsin ben kimim? Nefis, “sen
sensin, ben de benim” demiş şimdi anlaşıldı mı? Nefsin şeytanla dostluğunu,
sonra nefsi sınavlardan geçirmiş, bir tek sınavda nefis hakka boyun eğmiş, o
229
hangi sınav biliyor musunuz? Nefsi aç bırakmak, aç kaldığında ya nefsim, “sen
kimsin ben kimim” dediğinde nefis, “sen sensin, ben de senim”, orucun ne
kadar önemli olduğunu hele hele nefis mertebesindeki bu çalışmalarda çok
önemli ve vazgeçilmez olduğunu bilesiniz diye anlatıyorum.
Bahçıvan diktiği bütün fidanları geliştirmek için her gün bahçeye girer
onları sular ve yanında bulunan çer çöp otları temizler, söker atar, köklerine
bakar oluşlarını seyreder, bütün zararlı sonradan oluşmuş çer çöpü temizler,
unutmayın bunlar nedir biliyor musunuz? Sadece nefis’i anlatır.
Niye sizler de içinize gelen, kendi kendine biten otları, çer çöpleri
dikenleri temizlemiyorsunuz? Bir ayeti kerimesinde içinizi görmüyor musunuz
der. İçinizi görmüyor musunuz demek, içlerinizde gafil161 olduğunuzu anlatır,
oysa içlerinize fani olun. Allahta fani olan, zaten onları bilir, o bilinç ile nefes
alır verir. Her zerre hakka şükretmede, her zerre o bilince sahip, her dem
yenilenmede, zaaflarınızı daima düşünün, o zaafların sizlere birer sınav aracı
olduğunu da hiç unutmayın, selamlıyorum,
Berat, Miraç, Regaip ve Mevlit, bunların her biri, peygamberden sonra
birçok ashabın kendi kendilerine, kimi bunlar üzerine hadis yazmış, kimi birçok
kitaplar yazmış, ama inanın yalan deyip içlerinizi çürütmek asla istemiyorum, o
gün bu gün bunlar hep kutlanır, sadece İslam dünyası bunları kutlar, her an’ı
Berat, her an’ı Kadir, her an’ı Mevlit ve Regaip kandili, Miraç kandili olarak
düşünün. Yaşayışlarınızı onlara göre ayarlayın ve tarz oluşturun, Selam olsun,
selam olsun, hak kelamları ile mevcudiyetiniz o bilince hazır olsun.
Seyirdeyiz seyirde nefisten kalbe seyretmekteyiz, haktan fani, haktan
gafil değil, güneş gibi doğar, bütün mevcudiyeti aydınlatırız. O niyetle yaşayın,
o niyet üzere hakka söz verin. Söz verin ve sözlerinizin arkasında durun.
Karanlıkları aydınlığa çıkarın. Her biri sizin elinizde, başın secdeye
eğilsin dost, eğilsin, birçok göreceklerin var, birçok haktan sana duyuru var.
Birçok kelamı konuşacak zamanın var, onları bu yolda değerlendir.
Elleri verdik hak ellerine, hakkın bizlere var ettiği öğreticilere, gelin
otağı birlikte kuralım, hak adına aşina olup da, hak için dönelim, dönelim, hep
dönelim. Gerçek günün hazırlığını bu alemde, mülk aleminde, hazırlık yapalım.
O gerçek günün hazırlığında yüzler kararmadan, Allahım keşke onlar
gibi bende toprak olsaydım demeden önce uyanışa geçelim. Güvendiğin ne
paran olsun, ne pulun, ne kurtuluşunu ondan bil, ne bundan, unutma hak ile
gönül bir arada oldukta, onun rızasına boyun eğdikte, hele bir de rıza makamı
sana ait olduğuna, Allahım hemen al canımı da kavuştur beni sana, o hale
gelmeliyiz. Kemalat makamından hakka ses verip sesimizi ona duyurmalıyız,
hak için halka hizmet sunmayı, hiçbir karşılık beklemeden, aldığını paylaşmayı,
neyi bildi, neyi öğrendiysen, onu dostlar ile paylaşıp, onları da ışığa
kavuşturmayı, Allah kime nasip etti ise, onun yanında bulunalım. La ilahe
illallah muhammed en Resulullah.
161
Gafil : Çevresindeki gerçekleri göremeyen, geleceğini ve ilerisini düşünemeyen kimse.
230
Bir kişinin hatasını gördüğümüz zaman bu onun imtihanıdır deyip
susmak mı gerekiyor veya uyarıda mı bulunmak gerekir ?
Hiçbir şeye ihtiyaç yok. Sen madem Tevhide sarıldın. “La ilahe illallah
Muhammed en Resullullah” dedin, Tevhidin esasını benimsediğin zaman hata
diye bir şey yoktur. Sen hata görüyor musun? Gördün mü hatalı olduğunu bildin
mi? O sendeki hatadır bunu iyi bil. Sen kendi hatanı onda görüyorsun. Bazen de
sınav gelir bunu unutma, oradan gelir. Seni ona o şekliyle gösterir.
Allah muhatap aldığı kulunu sınava çok tabi tutar. Çünkü seçmiştir onu
kendine. Bakalım daha bir çok görevlere soyunması gerekiyor. Kaldırabilecek
mi? diye sürekli imtihan eder ve sürekli yoksullukla, çocuklarıyla, çevresiyle,
eviyle, bir çok, bir çok yaptığı işi ile.
Niye peygamberlerin belaları, cezaları, kahırları çoktur. Bunları
düşünün. Mümkün olduğu kadar hiç hata aramayın. Ararsan bulursun. Hep
hatalıdır dersen kendinin düzelmesi lazımdır. Bunu unutmayın. İçine sor,
senden mi, benden mi Allah’ım. Onu bu halde görmem senden mi benden mi?
Ben dualarla ilgili sormak istiyorum. Sonuçta biz teslim olduysak
Hak’tan gelen her şeye boyun eğmemiz lazım. O zaman bazı olayları bildiğimiz
ya da bildirildiği zaman bunları dua ile değiştirebileceğimiz, ya da
yönlendirebileceğimiz söylendi. En azından o niyetle dua etmemiz istendi.
Burada dualar,
ilahi planın olmazsa olmazı,
gereği asla
değiştirilemez. Ne var ki, o dua da hiç mi hiç boşa geçmez. Mutlaka dua
edilmesi gerekir. Seni o olaya hazırlığı sende tamamlasın diye. Çünkü o dua
sana lazım aslında, ona buna lazım. Çünkü o olay yaşanacak. O olaya karşı
dayanıklılığında sana güç vermesi için, seni sabra davet etmesi için, sana
gerekli olduğu için. Dua böyle.
Dua kitaplarına pek muteber etmeyin. Şunda şu kadar şunu okursan
bu geçer. Şurada şunu okursan hafifliği kurtulur. Asla böyle bir şey yok, buna
inanın. Önce Kuran, Kuran, Kuran. Dostumuza bunun için yine de teşekkür
ediyoruz, minnet duyuyoruz. Yol Kuran yolu bunu muhafaza edin koruyun.
Hangi ayeti, hangi sureyi okursan oku, o yol mutlaka bir yol açar sana. Orada
yaşadıkların ayette yazılıdır. Kendini ona göre dengele, sadece senin oluşumun
için o dua gerekli.
- Niyetimiz o zaman
Evet, sadece niyet. Ama bunun da söylenmesinde yarar var. Şunu şu
kadar okursan bu böyle düzeliyor. Bunu bu kadar okursan bütün işler, borçlar
siliniyor. Asla böyle bir şey yok. Sen borçları yap yap, ondan sonra birçok
kişinin sıkıntısına sebep ol. Ondan sonra da şunu okursam bu geçecek. Bunu hiç
biriniz yapmayın çocuklar. İnanın vebaldir. Sen önce onları ödemenin yollarını
bul veya o hale gelmeden önce biraz aklını masaya yatır. Bu hepiniz için geçerli.
Çünkü insanı zora sokuyor, dara sokuyor. Burada Allah’ın hiç bir payı yok,
231
sadece kulluğunun gereği. İşte sana verilen mantık, sana verilen öz irade
devrede ve bunların neticesinde kendini sıkıntıya sokuyorsun hepsi bu.
Her birinize söylüyorum, bir kişi üzerine alınmasın. Hepinize
söylüyorum. Bir şeyler olmuyorsa nedenini sıkça kendinize sorun. Dua sakın
boşa gidiyor demedik, unutulmasın, yanlış değerlendirilmesin. Dua elbette
Allah’a ödünç veriyorsunuz ne mutlu. O dualar her biri gidiyor gidiyor. Bir gün
onları gidip toplayacaksınız. Hiç dua etmemek olmaz. Dua Allah’la muhabbettir.
Ona içini dökmektir, müracattır, münacattır. Unutulmasın.
- İsmi şeriflerle yapılan dualar var, çalışmalar var.
Hepsi boş evlat. Ne dedim daha önce ne dedim; bu ilmi yapan insanlar
var. Hepsi para karşılığında, o parayla ihya olunmuyor. Hiç kimse olmaz.
- Geçen hafta uyguladığımız çalışma vardı. Allah’ın isimleriyle önce
duasını okuyup sonra zikirler yaptık.
- Eyvallah. Ama bunu ilim haline getirip para karşılığında, bunlarla
çalışmalar yapan, birçok çalışmalar. Ne diyorum; davanızda haklı iseniz her şey
olur biter. O ismi celileler, ismi şerifler boşuna değil hepsi bir düzen içinde
oralara konmuş, bir düzen içinde anladın mı? Yapın ama para karşılığında değil,
- Para karşılığında değil kendimiz için.
Kendiniz için yapın ama bilmeden, izinsiz yapmayın.
- Kitaptan okuyarak uyguladığımız şeyler doğru mudur?
İzinsiz yapmayın. Kaldıramazsınız. Yanlış şeyler olur. Mutlaka bir
mürşitten izin almak gerekir. Dostumuz izinli o her şeyi yapabilir. Ona sorun,
birlikte yapın. Yasak konmadı ki. Bak geçen hafta yaptınız. Ama o var diye
yapıldı. Ya Allah, ya Kavi, ya Metin. O izinli. Çünkü o ona ait bir duadır. Ama sen
her birini okursan, belli bir sıraya korsan iyice karışır kör düğüm olur. Sadece
izin. Bir de bunun para ile yapılanı var evlat. Onu söylemek istiyorum, anladınız
mı?
- Para ile değil kendimiz için.
Bunları para karşılığında yapanlar var, onun için bunların azametinden
kaçın. Bunlara tevekkül edilmesin. Sadece izin alarak sizler de yapabilirsiniz.
Anlaşıldı mı? İnşallah anlaşılmıştır. Çok zikir sıkıntı yaratır. Sizde yaratmadı mı?
İzinsiz çektiğiniz birçok zikir. Yaratmadı mı?
-Zaman zaman uyku verir, ağırlık çöker.
Keşke uyku verse. İçini tırmalar kalbini
kaldırırlar. Hiç bunları yaşamadınız mı? Yaşandı ama…
sıkar,
böyle
havalara
-Teslimiyet için yola koyulduğumuz bu yolda; yaptığımız zikirler,
dualar sadece Allah için olmalı.
Eyvallah, Eyvallah. İnsanı kâmiller var ya Allah’ın rızasını
istemekten utanırlar. Unutma. Allah’ın rızasını bile istemekten utanırlar.
bile
232
Beni benden iyi bilen Allah’ın, niye onun rızasını isteyeyim. O bilmiyor
mu? Ne kadar zûl, bundan beri durursa idrak artmıştır, bilinç daha çok üst
seviyelere yol almıştır. İşte bunları deneyin sadece. Cuma günü şunu okuyalım,
bu işimiz olsun bunu yapalım. Yapın ama izinsiz yapmayın. Yapın ama bilerek
yapın. Kuran okuyun, namaz kılın sonra bunların idrakine varın okuyun.
Dediğim bu. Yapmayın demiyoruz. Bütünlük içinde.
“Ya mevcude illallah” senden başka mevcut yok Allah’ım. Yok yok yok.
“Ya maksude illallah” maksadım sensin Allah’ım. Var mı başka maksadım? Bir
de şuna çok dikkat edin. Bir dostunuzun sıkıntısı olabilir. Dünyevi, uhrevi ayırt
etmiyorum. Ondan bir yardım ister. Güvendiği kişiden yardım ister. Bunda
hiçbir beis yoktur, dilediğini yapabilir. Ondan yardım isterse yardım istenen
merci yalnız Allah’tır aslında. Onu vesile kılmıştır. Anlaşıldı mı? Hiçbir beklentisi
olmadan Allah rızası için, sadece Allah rızası için bu olabilir.
Ve şunu düşüneceksiniz; ben bu duayı dostumdan bana yapması için
istiyorum, acaba istediğim şeyde düzgün müyüm? Doğru muyum, dürüst
müyüm? Bunlar mevcut ise dua vesiledir. Anladınız mı? O iş aslında olacaktır
dua onu tetikler. Olay bu. Birçok hallerinizin takibe alındığını unutmayın. Bir
çok halleri, bir çok bakışları, sözleri birçok, birçok, saysam da bitmez.
Amel defterleri ellerinize verildiğinde; bunu ben yapmıştım ama
unutmuştum. Ama unutmayan var. Bu kadar. La İlahe İllallah Muhammed en
Resulullah(3). Amin.
Allah’ım yine de sen bilirsin güzel Allah’ım, yine de sen bilirsin. Yine de
her şeyin sahibi maliki sensin. Amin. Bizi soy, arıt Allah’ım.
Selam olsun
06.07.2012
Selam olsun. Alemlere ilahi rahmeti her dem var olsun. Bir memlekete
bir hükümdar gelir ise; önce oranın insanlarını hakir görür, ürkütür ve korkutur,
daima aşağılar. Kalbe de aşk sultanı girdiğinde, önden giden yücelerde uçan ve
yücelerde taht kuran benlik, yavaş yavaş varlığından sıyrılmaya bakar. Neden
bakar? Aşk sultanından korktuğu için. O da kalp memleketinin hükümdarıdır.
Aşk sultanı ya benliği öldürür ya da ezer izole eder. Mutlaka ilahi
nazargahı olan kalp, Allah’ın huzur makamıdır. O makamda aşk olmazsa, nefsi
tezkiyelerin halledilmesi ne kadar zor. Bazen de insanın usanacağı, kaçacağı bir
hal almasına sebep olur. Önce o aşk sultanını kalbe konuk edelim dostlarım.
Orada o olmazsa mümkün değil. O makamda o sultan konuk olduğu müddetçe,
benliği dizginleyecek hiçbir hal zuhur etmez. Öyle halden hale geçirir ki o sultan
ve sonunda o nefsi dizginlemiştir. Dizginlenen nefis kahır, lütuf iki esmayı da
233
birlemiştir. Ne kahır ona acı verir ne lütuf ona sevinç huzur verir. İkisi bir bütün
olmuştur. Ne yerinir ne de sevinir. Bu hale gelebilmek için ille aşk, ille aşk. O
sultan orada konuk edilmeli dedi sözü Veysel’ime verdi.
Kimi naz, kimi saz iledir. Kimi hanendedir, kimi ise el-aman hanesindedir. Lûtfu kahrı dedik, o halleri bu canda bir bildik, bir somun ile günü geceyi
geçirdik. Ne aç dedik yandık yakıldık, ne el açıp aş istedik, ne zaaf üzere, ne de
bitip tükenmek bilmeyen, arzular peşinde hep koşup durduk. Gel gör ki sonu
hüsrandır.
Olayı bildi isen, iniş çıkışları fark edebildiysen, hüsrandan da öte sonu
küfrandır. Hayrete düşelim ey can, hayrete. İlahi hayretin bir nebzesini tattır ya
Rabbim diyelim. Külhan’a162 da sorsan aynı cevabı alırsın, mihtan’a163 da sorsan
aynı hali yakalarsın.
Zoru kolay bilelim, şikayeti dilden silelim. Boyun eğip de onun huzuruna diz bükelim. Aç ellerini, yetmez, önce aç gönlünü, mutlak görür seni var eden
bir damla nurundan iletir. Hoşuna gitti ise, o kulun kalbine, o nur öyle yayılır,
öyle dağılır ki çevreye, Nur-u Muhammediye’ye götürür seni, hikmet üzere. Ya
Hak dedik, Ya Allah dedik, bilene bilmeyene ışığımızı verdik. Bilmeyene de vermeliyiz, Hangi halde olursa olsun, elimizin tersi ile itmemeliyiz dedi.
La ilahe illallah, Muhammed en resulullah, Hasbin Allah ve nimel
vekil(3). Bana Allah yeter.
Selam olsun
11.07.2012
Allahın hakim ismin, tüm oluşumların hakim ismi ile sağlandığını
bilmek durumundayız. Mesela göklerin nizamı, onlarla ilgili eğitmenler bunların
tümü astronomi dalını içerir. Allahın hakim isminin tezahürleri, gök bilimlerini
inceledikçe zuhura çıkar, onun büyüklüğü daha da anlaşılır hale gelir.
Tıp dalı vardır, insanın hücrelerini, kan dolaşımını, bedensel ve ruhsal,
bütün rahatsızlıklarını veya olumlu halde çalışmalarını, inceleyebilmek için
hakim isminin bağlantıları vardır, unutulmasın hakim ismi.
Denizlerin dağların, taşların toprağın, kayaların, ağaçların meyvelerin,
bunların mal oluşlarının hakim ismi mevcudiyeti ile, oluşumları sağlanmıştır.
Herkesi şaşırtan bu eğitmenler bu bilimleri takip ederler. Bir daha, bir daha,
Allah kendi yüceliğini onlara bu şekil kanıtlamıştır.
162
163
Külhan : Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik.
Mihtan : Arpa, buğday ve çavdarı birlikte öğüterek yapılan karışık un.
234
Daha istemediğiniz kadar sayılacak gruplar vardır. Allahın hakim ismi
ile zuhura çıkan ve çıkartılmaya sebep gösterilen, bir çok kollar ve dallar vardır.
Tecelliyatı da öyle çok öyle çok ki her an yeni bir tecelliyatta, sadece
insana mı? Hayır, bütün var edilmişlere bütün kainata, taşına toprağına,
yıldızına, güneşine, ayına, her an yeni bir ilahi tecelliyatın sunumu vardır, var
edilmişlere.
Yol hakikat yoludur, hakikat yolu nereye götürür? İlle marifetullaha,
öyle bir yol güzergahı çizilmiştir ki, ehil olan kuluna. Mutlak kayıttandır bilinsin,
bağlandığın kapıya istidatı kabiliyeti göstersin. O kapıyı kendi seçmedi, ezelde
sözleşmenin ahdin vefası Allahımın ilmi iradesinde, vakti geldi ol dedi oldurdu.
Ne zandayız, ne etiket, ne şandayız, bir tek hak ilmine susamış,
yananlar sınıfından olmalıyız. Ehil isen ahde vefanı gösterecek isen beri gel dost
beri, kibar ehlullahdan al dersi öğüdü, marifetullah insanı kamilin vasfıdır,
kemalat zincirinin son halkasıdır, peki marifetullah nedir? Allahı tanımak
bilmektir. Allaha yakın olmaktır.
Allah bilinir mi? Allah daim gizlidir, o gayb alemindedir, gayb dan
haber verilir mi? Elbette verilir, bu gözle Allahı görür müsün? Allah her yerde
mevcut, ilahi kudreti mevcut. Hakim ismi mevcut. Unutulmasın, o sende, bende
o her yerde, her düzde, her yokuşta, her inişte her çıkışta.
Tevhit makamının son dersidir marifetullah. Tevhidi umarım anladınız?
Bir parça anlayış kemale ermeli, gönül olgunluğu ile bu yol, kolay edilmeli.
İlmi ledün ilmini bilemezsin, ulül erbap olman gerekir. Allahımın öyle
kulları vardır ki, o kapı sadece birine açılır, size yakışan yolu, kaldırabileceğiniz
yolu, öğütlerim. Yaparım ederim demeyin, Allah bilir, o ne yazdı ise o görülür
deyin. Benden ne istiyorsa, kulluk vazifemi ben değil, o biliyor, o bana neyi
öğütlerse ben onu okurum, onu ezber yaparım, deyin.
Bulduğun bu kapıda, mutlak hissen varsa hak ayırmıştır, ölçüp
biçmiştir, gönül yolunun bu kapıda olması gerektiğini bilmiştir. Hisse sahibi isen
bu kapıda olursun, hisse sahibi değil isen bu kapı sana uzaklaştırılır. Hep
gelirsin kapı kapalı, öyle bulur öyle gösterilir. Şükürler olsun ki payınıza düşen
hisseleri almaktasınız, bu böyle bilinsin. Tevhit; ben yokum sen varsın, biz de
değil, ne ben ne biz, sen varsın.
Sevginin içinde o varsa sev, şefkatin içinde o varsa kucakla insanı,
seninki diye bir şey yok, benimki diye de bir şey yok. Hep o var, onun
mevcudiyeti öyle kaplamış, öyle sarıp sarmalamış ki, kainatta var olan her
nesne, onu hamd etmede.
La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Allahım sana şükürler, sana hamd olsun,
Yarınlarımızı adın gibi hayırlı kıl ya rabbim,
Hükmünün erbabı olmamızı nasip et Allahım,
235
Kuran hakkı için Muhammed yolunda, onun ektiğini bizlere biçtirmeyi
sen nasip et Allahım.
Gerçek yolun o yol olduğuna hiç şüphemiz yok, şeytanın gazabından,
nefsi emarenin azgınlığından sana sığındık, sen işimizi kolayla ya rabbim.
Ruhsal ve bedensel bütün hastalıklara, şafi isminle, hakim isminle sen
şifa ver Allahım, yine de sen bilirsin.
Tekamül için ne gerekiyorsa veriyorsun, onu bize kabul ettir Allahım,
Amin, Amin.
Selam olsun
13.07.2012
Tevhid ilmi ile oturduk sofraya, gönülde nişanı olsun senin iznin ile
inşallah. Hak muhabbetidir, sende, seni alan o ilahi kelamdır. Hiçlik mintanını
giyeceğiz, varlığı senin uğrunda eritip mum misali boyun eğeceğiz. Bağlandık
ya kaynağa, o kaynaktan gelen bilgileri gönüllere nakşedeceğiz.
Kalk, ayağa kalk, kıyam halinde ol, o kıyamın mazhariyetine sahip ol.
Birliğin temsilidir, hiçliğin mertebesidir. Orada, O’nunla olmak varken, araya
girenleri terk et, bir tek seni var eden olsun orada. O’nun huzurunda dur ve ona
eğil, ‘Hiçlik mertebesidir’ bu.
Makamdan makama geçmek istersin, bunu yapma, dur düşün bir kere,
bu kolay mı sanırsın? Bunun takdirini Rabbine bırak. Hiçbir makamı
gözetmeden, ille şu mertebede olayım demeden, tam teslim ol O’na, eğil ve
yolunda sabit ol. Rabbim sana teslimim, senin huzurundayım. O makama
gelebilmek için, müracaat ALİ kapısıdır, O Makamdan geçişi o verecek sana.
Onları bil, onları yaşa, her halin ve davranışlarını ona göre ayarla. İlmin kapısı
O’dur, ilahi feyzin geliş noktası O’dur.
Sen bil ki bilinesin, sen gör ki gözetilenden ol, sen o sesi duy ki seni
Rabbin duyar, duyduğuna kalbine cevap sunar. Eyvallah, Eyvallah.
Kur’anın okunuşu, Kur’anın anlaşılmasını sordunuz: İki anlamı vardır,
bir zahiri, bir batıni.
Okuyup geçer Amin dersiniz Zahiri’de kalırsınız.
Biraz, ikinci makama iner, anlamaya çalışırsın, araştırısın, bilgiye bilgi
katmaya çalışırsın, o hali de geçtin mi üçüncü makama çıkar, daha da anlaşılır
hale gelir, rabbinle konuşuyormuşsun gibi o hisse kapılırsın. Dördüncü makama
çıkar, orada Ehli Kamil olursun.
Kur’an bütün açıklığıyla sana hitaptadır. Her okuyuşta okuyup
geçmeyin, üzerinde çalışın, araştırın, öyle ilahi kapılar açılır ki ardı ardına;
makamdan makama ulaştırır seni. Dört’e kadar verilir Kur’anın makamı, dört de
sınırlı değildir bu da bilinmeli. Daha ne makamlar vardır, yediye sekize çıkar,
artık Kur’anın yazıları silinir, karşılıklı görüş haline gelinir. Araştırın, bulun
236
buluşturun, sizdeki iştiyakı gördükçe Rabbim azar azar perdeyi aralar, iştiyak
nispetinde olur bunlar. Gereği ne şekilde düzenlenmişse kuluna o şekil
hitaptadır.
Günümüz insanı Kur’an okur, Hatim’i yaparlar, Zahirdedir bilinsin.
Sadece okuduğunu gönderir, kime gönderir? Dünya hayatında hiç Kur’an
okumamış Anaya-Babaya gönderir veya Kur’anla alakası olmayan bir yakınına
gönderir. Şimdi bunlar çok değişik hallerdir, burada sizler niyetlerinizden
sorumlusunuz, ‘Allah onu affetsin’ diye dünya halinizle bir çaba gösterirsiniz,
ben de şunu derim; “her ne olursa olsun, aldığınız nefes sayısınca Kur’an
okuyun, bana okuturlar geride deyip de geriye bakmayın”.
Okuyun, hep okuyun, araştırın, bir gün o gören gözlerinizi
kaybedebilirsiniz, konuşan dil dudak bir gün susabilir, kulaklarınız gün gelir
işitmeyebilir, her şey bütün azalar yerindeyken sen vazifeni tamamlamaya bak.
Tamamlanmamış, yapılamamış bir halde Rabbine dönüş olmasın, senden böyle
bir karşılaşma istemez. Bu efal alemde bunların tamamlanması gerekir.
Dünya hali her ne kadar sizleri yoldan çıkarıyor, desek de ehil olan
bunu bilir, gönlün O’na bağlandı mı hiçbir zararlı mahlukat sana zarar veremez.
Bundan emin olmalı, nasıl emin olursun? Güvendiğin bir tek Allahsa, ne korku
kalır ne isyan yapılır, hepsi vız gelir vız gider, unutulmasın.
Aşk ile ona bağlan, güvencin, inancın tam olmalı, Hak sana daima bir
yardımcı güç verir, onunla güçlenirsin, bazen onunla konuşur, bazen ondan
verirsin. Konuşan Dost’tur veya başka can’dır, konuşuyor zanneder bakma ona,
Ondan konuşanı düşün, onu alet etmiş, onu perde etmiş, bunu düşün.
Bu yazılar sözler geliyor, kitaplar basılıyor, hiç düşündünüz mü perde
arkasından kim konuşuyor? Öyle bir mazhariyete sahip olun ki, bu bilgilerin
hiçbir zerresi boşa gitmesin, buradaysanız bunun sorumluluğunu her zerreniz
hissetmeli.
Tevhit nişanı yüzlerinizden okunmalı, ehil olan aranızda dolaşır durur,
niceleri var, bu tevhit nuru çehreye yansımışsa sen de o nur’la yaşıyor isen, o
nur’a sahip isen; onun ne olduğunu sen bilirsin tanırsın, nerede olursa olsun
onu bulur diğerlerinden ayrı görürsün.
İlahi Tevhidin nişanlarını yaşayın, yaşatın, her zerreniz onunla
donansın, buna zorunlusunuz, almaya mecbursunuz, aldığınızı hal etmeye,
zahir bedeninizle bunları teşvik etmeye mecbursunuz.
Allah, Allah, La ilahe illallah(3).
Her birinizin sınavı farklı farklı, her birinizin. Öyle sınavlar yaşatır ki
Rabbim, imanınızı yoklar. Çok seviyordun hani? Bak bu kadarcık şeye
dayanamadın. O halde bile sarıl Allah’a, sarıl Kuran’a, secde et, dur huzuruna.
İçim sıkıldı namaz kılamayacağım sakın deme, o an O’nunla olmalısın, bunu hiç
unutma!
237
Hayatının her bir dönüş noktalarını fark et, inişleri, çıkışları fark et,
onlar sende neden yaşatılıyor? Amacı ne? Bunu fark et, O sana mutlaka cevabını
verir.
Ve yanınızda dolaşanları da şöyle tetkik edin; gözlerinizle değil, iç
gözlerinizi devreye sokun, onlar hep perde arkasında, kaldır o perdeyi, ilahi nur
yansısın sana, yüreğini teslim et O’na, O nurlandırsın, akıtsın Muhammed
Nur’undan.
Bir tek sahip olduğumuz Allahım var ve O’nun kelamı var. O’na nasıl
sırt dönersin? Bu kadar sıkıntıyı çekiyorsun da Allah, Candan Allah demeyi nasıl
unutursun?
La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah,
Allah, Allah La İlahe illallah, Allah Allah, La ilahe illallah,
Allah, Allah La ilahe illallah, Muhammed en Resulullah.
Makam’ı Mahmud’a ilet rabbim bu halleri, O’nun nuruyla nurladı
ümmetleri, seviyoruz sen de sev bizi Rabbim, sen seviyorsun ki biz de seni
seviyoruz. Sen bize uzattın yardım elini, gücümüzü kuvvetimizi ondan alıyoruz
Allahım. Bu iman ile gitmeyi, bu iman ile son nefeste sana dönmeyi nasip et
Allahım. Amin.
Her ne çekiyorsanız çekin, her ne sıkıntıyı yaşıyorsanız yaşayın, içiniz
kan ağlasa da; yüzünüzden gülücüğü asla, asla ihmal etmeyin.
Gülüş nedir biliyor musun, tebessüm etmek; hakkın rızasıdır, O’nun
rızasına boyun eğmektir. Onun için tebessüm edin, kefarettir bunu da bilin,
Allaha hamd etmenin kefaretidir, şükretmenin kefaretidir.
Elhamdülillah, Eşhedü en La ilahe illallah ve eşhedüen la Muhammed
en abduhu ve resuluhu diyerek sana dönmeyi nasip et Allahım, Amin.
Siz testinin güzelliğine bakıp aldanmayın, testinin içindekini düşünün,
onu görmeyi, ondan lezzet almayı öğrenin. Hep zahirde kalırsanız, güzelliğe
vurulursanız, Batın’la tanışmanız zorlaşır. Buna zorunlusunuz, bu yolu siz
seçtiniz, öyle mi? Ahde vefa gösterin. Bu kadar ipucu yeter.
Testinin içindeki şarabı hele bir tad, aşk şarabıdır. Üzüm şarabının
verdiği sarhoşluk gelip geçicidir, tıpkı testinin görüntüsü gibi. Ama aşk şarabını
içtiğinde, o sarhoşluk ömrün boyunca sürer, onun için deriz ya, velilerin aşk
şarabından sarhoşluğudur, üzüm şarabından geçmişler. Dünyevi zevkleri terk
edip, hak lezzetinde kendilerini bulmuşlar. Onların sofraları kurulmamış
önlerine, ne bir çanak, ne bir tas, onlar kuru bir topan ekmekle, çünkü aşk
yolculuğu böyle bir haldir, aramazsın, dünyevi zevkleri terk etmişsin ille oradaki
lezzeti istersin. Bu kadarı yeter. Veysel Karani’dir gelen, Selam olsun.
Bu haneyi nurlandırdı, bu hanenin kapısını açandan ve hak adına hangi
kapı açılırsa açılsın Allahın rahmeti dolsun. Yarın huzuru mahşerde hepsi dile
238
gelecek, bu ev, bu eşya, bu kapı. Unutmayın, Allahın tecelliyatı neredeyse
orada aşk vardır, sevgi vardır, hoşluk, bol bereket vardır, unutmayın, izinli
evdir. İzinli evler bir başkadır, o evlerin havası ruha hitap eder, şaşadan uzak,
gösterişten uzak, sadece hak için açılır, hizmet uğruna açılmış sofralar vardır.
Haydi Eyvallah.
Dost adına selam olsun, Ya Rabbim, hak dostluğu daim olsun,
Muhabbette hep Muhammed olsun, Muhammed yanında ALİ hep, hep anılsın,
Ehlibeyt hep sevilsin sayılsın, O’nun huzurunda olduğumuzu bilelim, Ehlibeytin
nelere maruz kaldığını çok iyi bilelim. Onları araştırın, öğrenin o bilgiye sahip
olun, yarın oraya gittiğinde hangi yüzle şefaat isteyeceksin?
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah,
- Tevhit ilmindeki gönle gelen nişanı nasıl anlayıp fark edebiliriz?
Kimse anlamaz kendinde var olanı, ehil olan anlar sendeki seni. Kimse
hangi halde olduğunu bilemez, hiçbir Veli bilmedi. Ancak veli sıfatında,
mazhariyetinde olan kişi anlar senin hangi halde, hangi makamda, mertebede
olduğunu. Sen bilemezsin, bilsen de o yolu yürüyemezsin, mümkün değil.
Selam olsun
20.07.2012
Devr-i saadet gemisinde olalım, devr-i ilahi yolunda yolculanalım. Han
yolcuya, yolcu ise hancıya muhtaç, gel gör ki hallerini ikisi de niyetlerine
müştak164.
Seyrimiz hakkadır bilindi, haktan gayrisine boyun eğilmesin,
zaaflardan beri hak muradı ile niyetler birlensin. Sor halini sor, yapabileceğin
ne varsa uzat elini, karşıdan bakmakla hatır sormakla çözüm sağlanmaz.
Ocağında odunu yoksa, ateşine ortak ol, aşına ortak ol, somununa sen talip ol.
Dost adına gelirler, postu nasibidir deyip altına sererler ama davamız
ne post, ne mekan, davamız hakka ilerlemektir. Murad içre murad onun bize
verdiği iştiyaktır.
Dur dediler durdum, şimdi yürü dediler, destur alıp da yürüdüm,
yolculuk nereye dediler, hedefe menzile dedim, orada ne yapacaksın aradığın
nedir dediler, ben onu arıyorum, beni var edeni arıyorum. Dağda, taşda, kurda
kuşa soruyorum, beni sınadılar her anımı sınadılar. Büyük bir yorgunluk
hissettim, boyun büküp yola devam ettim. Önüme bir çok olumlu veya olumsuz,
haller zuhur etti. Hemen uyandım bu da sınavın bir parçası dedim. Allaha el
açtım, huzuruna diz çöktüm, toprağa vardım secdeye, Allahım beni madem ki
bu yola kabul buyurdun, ben seni çok seviyorum, her şeye boynum büküktür
rabbim, aç yolumu geleyim sana, aç yüreğimi, yüreğinle birle beni, Allahım
halden hale geçiştedir bu kulun, öyle zavallı öyle zavallı ki, ne istediğini demez,
164
Müştak : Özleyen, arzulayan, göreceği gelmis olan, can atan kisi
239
bilir ama söylemez, her geçişi yeni bir mintan giyişidir. Her inişi farklı yerlerde
olması gerektiğidir. Selam olsun selam olsun, bu, bu gecenin hediyesidir sizlere
bunu çokça okuyun.
Haydi gidin, nereye gitmek istediğinizi, yola çıktık dersiniz, neyle
karşılaşacağınızı bilmeniz gerekir, hal ehli olun, söz ehli değil, iç ehli olun, dış
ehli değil. Elbiseye bakma içindeki manayı ara, bardak zahirdir, su ise mana.
İçindeki manayı ara, bul onu, bulduğunda hemen yoluna çıkarsın.
Adım attığında türlü merhaleleri tanır, bilir, ve onunla yürürsün. Gönül ehli,
muhabbet ehli, hal ehli, nazar ehli, feyz ehli, marifetullah ehli, Allahım bu
yolculuğun seyrini sizlere tamamlatsın. O öyle bir seyirdir ki, onda of yok, onda
hep şükür, hamd var. Onda öf yok orada tevekkül var. Yoruldum yok, uykusuz
kaldım yok, onda mana var. Mana var.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
Hak bir Allah, la ilahe illallah(3),
Muhammed resulullah, İbrahim habibullah(3).
Hiçbir hazırlığa girilmedi dostlar, oysa sizlerden bekledim, birer
öğünlük yiyecek dağıtmanızı isterdim ama neyi bekliyorsunuz onu da anlamış
değilim. Yedi cana erzak hazırlayın, bu mübarek ramazan onlar ile
bereketlensin paralarınız, bereketlensin evdeki mallarınız, bereketlensin
bahçedeki meyveleriniz, haydi Eyvallah. Hep uyarmak zorunda olduğum için çok
üzülüyorum, ne yapalım diye sormuyorsunuz.
Hiç sıkılma sende niye sıkılıyorsun ki, azıcık aşım kaygısız başım deyip
Allah yolunda yürüsene a çocuk, hep delil beklersin işaret beklersin, olmaz, bu
yolda bunlar haramdır kuluna, bir sıkıntı geliyor ise mutlak bir sebebi vardır,
mintanı değiştirmen gerekir, hali tavrı değiştirmen gerekir, çekiliyorsun o yolu
benimsemen gerekir. Bulunduğun halden çıkman gerekir, bekleme durma neyi
beklersin yürü, Allah de yürü, kimse yarı yolda kalmadı ki sen kalasın, hiç kimse
çaresiz değil, Allah mutlaka o çareyi bir kuluna sebep, işareti vermiştir. Mutlaka
sebebi neticeyi gösterecektir.
Allahım, verdiğimiz ahde uydursun, onu hiç düşünmüyorsunuz, biz ne
söz verdik de bugün bunu yaşıyoruz. O verdiğin ahdin bir parçası mı acaba?
Bunu biliyor musun? O mecliste o makamda, nasıl bir sözleşme yaptık, nelere
evet dedik, şimdi neye hayır diyoruz.
İsyanımız öfkemiz sıkıntılarımız neden acaba, verdiğimiz ahde
uymadığımızdan, sıkıntılarımız hep bundan. Ehil olana zaten malumdur, orada
verdiği sözün burada neticesi görülmektedir.
Hiçbir şeyi halledemezsin Allahım izin vermedikçe. Hiç olduğunun
farkına var, ona dayan ona sığın sarıl ona. O neyi istiyorsa sana zaten yaptırır
ama bir şeyleri değiştirmen gerekir. Bunu da unutma. Perde arkasında değil
perde önünde olun.
240
Maddi alemde
vefasızlık mı oluyor?
yaşadığımız
her
türlü
reddediş
isyan,
ahde
Biraz uyanın evlat uyanın, siz orada bu ahdi yaptınız, burada bir
şeyleri halledemiyorsan, o ahdin bir parçası olduğu içindir. Onu kabullenmen
gerekir olay bu. Orada hep zoru seçiyorsunuz çünkü, o bedende zoru o kadar
güzel görüyorsunuz ki, o ilahi makamın önündesiniz. Bu yüzden burada ne
kadar zorluk çekeceksen, mükafatının da ne olacağını biliyorsun. Onun için zoru
seçtin veya seçiyorsunuz. O zoru seçtiğiniz için bu beden elbisesini giyip dünya
alemine gönderildiğinizde of, öf başlıyor. Hastalıklar olumsuzluklar birçok çirkin
şeyler, sen her şeyin üstesinden geleceğim diye söz verdin, anladın mı?
Ona sarıl Allahım benim ahdime beni uydur, niyetime uydur dediği
gibi, ahde vefasızlık ettirme ya Rabbi, verdiğimiz sözlere sırtımızı döndürme ya
Rabbi, her ne yaşıyor isek, senden Allahım, Eyvallah.
Biz sorun diyoruz, soru içinizde geziyor tam çıkmak üzere tekrar geri
gidiyor. Oysa niye sormuyorsunuz ki? Bizde sizler gibi dünya günümüzü
yaşadık, bizde çok sınavlardan geçtik, çok düşüp, düşüp de ayağa kalktık, sınav
öyledir, hastalıklar yoksulluklar zaruretler, sürekli olumsuzluklar, Allah bir
kulunu kurtarmak istiyor ise, onu cehennemden muaf tutmak istiyorsa, bunları
verir. Onun da kurtarma şekli bu. Bu kadar. Haydi eyvallah.
Selam olsun, açık gelir sözümüz, diken değil gönle güller sunarız.
İçinize dönün kendinizi tanıyın, dediğimiz vefanın ne olduğunu o zaman
anlardınız. Her geçiş döneminde bir önceki değil bir sonraki önemlidir.
Nefesin
sayısınca
keşkeler,
üzüntüler,
bunu
yapmasaydım,
pişmanlıklar, her insanın yaşadığı olaylardır. Her birinin sıkıntısı üzüntüsü
farklıdır, neticede sıkıntıdır. Kahırdan gelir.
Sen kendini çözmeyi bildiğinde, insanoğlu kendini çözer, dilerse çözer,
hatasını da bilir hatasızlığını da bilir. Çok açık şekilde bunu görebilir, çok açık.
Ben bu yolu seçmeseydim bugün bununla karşılaşmayacaktım, deme
hakkına sahiptir. Ben bu yolu seçtim, sıkıntıları çoktu ama sonucu çok güzeldi,
Allahım benden bunu istiyordu, bunu demek, bu hali yaşamak hepsinden de
özeldir.
Dünya hayatınızda ne yaşıyorsanız yaşayın, her bir ahde bağlanmayın,
kendi seçimleriniz var, özgür iradeniz var, istekleriniz var, bir çok uğraşılarınız
var, hangisi doğru hangisi yanlış. Bunu da fark etmek her kula nasip değil,
gerçekle yüz yüze gelmek, sen gelemiyorsan Rabbim getirir seni, seni bir
yerlere götürüyorsa, isteğin onun doğrultusunda ise, hep onun adının anıldığı
yer seni çekiyor, cezb165 ediyorsa, o zaman bu ahit ile alakalıdır bunu da bilmiş
olun.
Yok, “ben daha bunları yapamam, bu kuran eskilerin masalıdır, ‘bugün
bana kuran gelmedi, peygamber de insandı, o Allah değildi” gibi sözler ile çok
165
Cezb etmek : Kendine çekmek, ikna etmek, bağlamak, sevdirmek.
241
karşılaşıyorsunuz. “Ben günümü yaşamak zorundayım, madem geldim son
nefesime kadar yaşayacağım” deyip böyle bir seçim de yapabilir buna hakkı
var, Allah yasak koymamış, sınır koymamış, o fark edemeden o yolu körü
körüne gider, çok cazibesi büyük, güzelliği muhteşem, zevki sefası herkese göre
değil, o onu yaşayacaktır, kendi seçimidir.
Burada hangi akıl devrededir? Maaş akıl devrededir, anladınız mı?
Maaş akıl, o ilk akıl, dünyevi isteklere sokulan akıl, onunla işbirliği içindedir, bir
de Meat akıl vardır, o biraz fark ettirir, Levvame’deki gibi, niye ben bu yolu
seçtim, ben akşam şarap içmeyecektim, ama nedense çok canım istedi şimdi
bak ne haldeyim, içinde bir günah sinyallerini mutlaka bulur. Onun için içinize
dönüp, içinizde keşfedemediğiniz öyle çok güzellikler, öyle çok, çok eşi
bulunmayan özellikler var ki, biraz içinizden kararları verin, dünyevi isteklere
bağlı değil, uhrevi isteklere bağlı kararlar verin.
İki çeşit sınav vardır, bir Allahın kendine ait seçtiği kullara verdiği
sınav, sadece sevgisini ölçmek içindir. “Ben seviyorum, Allahımı çok
seviyorum”, bitti mi bununla hemen bir sınav gelir, bakalım sevgisinde doğru
mu? Sevgisinde sabit mi? Onu ölçer, eğer verdiği sınavda geçebilirse, ikinci bir
sınava hazırlanır.
Bir de var ki senin seçimin sonucunda yaşadığın bir çok olumsuzluklar.
Kavgalar dövüşler, iftiralar hakaretler, bir çok sayamayacağın kadar, bir kendi
seçiminle, birde seçtiğin ile imtihan edilirsin. Yalnız olumsuz hallerde dünyevi
isteklere maaş akıl karar verir. Aklın verdiği karara gönül uymalı, gönle
indirmeli, duyduğunu da gönle indirmeli, aldığın kokuyu da gönle indir,
indiremiyor isen maaş akıldasın, orada kilitlenmişsindir.
Bir ses duydun o ses gönlüne inmiyor ise sadece kulağının zarında
kalır. Anladın mı? Mananı tanı, sen mananı tanımaya başladığında, nelere ahit
yaptın, nelere söz verdin, zaten önüne serilir, bunu hiç unutma.
Önce çocuklarınız sınav aracıdır bunu unutmayın, bugün geçtin yarın
geçtin, sakin sedasız yürür gidersin. Kimseye eziyet etmez, kimseden bir şey
duymaz, bakarsın ki halin güzeldir ama yarın ne olur bilinmez, çetin sınavlar,
önemli sınavlardır.
Şimdi bir sınav yaşıyor isen, hemen kendini sınava sokacaksın önce
sen, nasıl sınav olacaksın? Kendini karşına alacaksın, burada senin hatan var
mı? sen bir yanlış yaptın mı? Bu hali sen mi yarattın? Yoksa bu hak tealadan
gelen sınav mı bunu sorgula yeter.
Hata yapmadı isen, hatasını da bilir insan atağsını da, bu kadar açık,
bunları sorgulayın, sınavın kimden geldiğini, nereden geldiğini? Arzdan mı
arştan mı anlarsınız. Ahdi nasıl yaptığını nelere evet dediğini, onu bilirsiniz,
mananı tanı, gafil olma uyan, uyan uyan uyan. Bir şeyi çok çabuk unutuyorsan,
dost, bol oku bol yaz. Elin ile yaz unutmazsın o zaman.
Evet, sormak istediğiniz ne varsa sorun, içinizde gezdiriyorsunuz dışa
geçirin.
242
Bir olayı sorguluyorsun,
inanıyorsun, peki bu neyin sınavı oluyor.
içine
döndün
hatanın
olmadığına
Bunda sınav yok, nasibin yokmuş, hepsi o kadar anladınız mı ? O
zevkten dünyevi zevkten senin nasibin yok. İşte bunları tahlil edin yeter, ne
kadar yanlış bir şey, tabii siz dünyevi akılla bunu düşünüyorsunuz. Evladının
mürüvetini görmek istemez mi, tabii ki ister, ama Allah nasip ettiyse görürsün,
nasip etmediyse göremezsin. Dünya hayatında nefes alırken bile bazen ya
nasiptir, ya değildir, mutlaka birini vesile kılar sana oraya gitmemen için; eşin
sebep olur, çocuğun sebep olur, başka şeyler sebep olur olay bu.
-
Orada da demek ki insanın bir hatası var ki nasibi kapanıyor?
Hayır, hayır, orada hatasızlık var ama nasip yok. Senin o mürüvvette
olmanın nasipte olmadığını gösterir, eğer olsaydın neler olurdu birde onu düşün
Olman mı hayırlı, olmaman mı hayırlı ? Şimdi ne oldu ? Olmaman daha hayırlı
Oldu, neden? Çocukların seni affetti, gelinin de oğlun da affetti ve sende hiç hata bulmadılar. Olsaydın orada belki kırgınlıklar daha da büyüyecekti, daha da
kötü şeylere sebep olacaktı, ondan sonra gel de çöz bu düğümü, mümkün değil.
Böyle olması gerekiyordu, bak hiç kimse kırılmadı, sevgi hala devam
ediyor. Şükürler olsun, en azından karşı taraf anlayışlı sizi anlayabildiler,
nedenini sormadılar.
-
Talihsizlik, talihlilik mi, bunu mu söylüyorsunuz,
Bak bu çok dünyevi bir soru. Öyle istedilerse öyle olur, sınavı onlara
yüklersin, olay bu. Sizin yaşayacağınız sınavı karşı taraf yaşar, aynı olayla
karşılaşır, her şey böyledir. Hiçbir şey kayıt dışı değil, yaptığınız her hareket,
her fiil hep kayıttan, hiç kayıt dışı değil, sözler askıda değil kayıtta. Verdiğiniz
birçok hayırlar hizmetler hepsi kayıtta, hiçbir şey eksik değil, bir fazlasını verir
Rabbim.
Her çirkin şeydeki hayrı görebilmeyi nasip etsin Allah’ım, her şer
dediğin olaydaki hayrı, nimeti buldursun Rabbim. Bilsen ki neler var orada,
gizlenmiş ne hayırlar ne nimetler var.
Kul’dan davet gelmedi, O’ndan davet geldi, şükür gelmiş ki sofra
açtırmış. Bazı nasipsiz evler vardır, bazı nasipli evler vardır, izinli, izinsiz evler
vardır, olay bu.
-
Daha dağıtılacak kitapların hepsi dağılmadı.
Bir kitapla değil, birçok şeylerle bağlantı çok güzel kuruldu, tıkır tıkır
işleyişte, nerelere gidiyor bir bilseniz. Bir kağıt yüz tane, yüz on tane kağıt
oluyor.
-
Kitabı hediye edebilir miyiz?
243
Neden olmasın, niye olmasın, herkes nasiplenmeli, yalnız kitabı verirsin şunu da ilave et: anlayamadığın bir yer olursa sorabilirsin, bunu demeyi
unutma, anlayamaz, sen ona izahını yaparsın. Biz yardımcı oluruz hiç korkma,
yeter ki senin ağzın açılsın.
Evet Can dostlarım; Geceniz hayırlı olsun, Ramazanlarınız mübarek
olsun, bereket içinde geçsin, ihsanı bol olsun.
Allah kızımdan razı olsun, onun yükü şu masadakilerin hiçbiri
çekemez, onun yükünü benim diyen insan yürütemez. Kendi seçimi mi? Hayır,
bu yol böyle bir yol.
-
Bu ahit mi diyorsunuz?
Tabii ki bir parçası,
-
O, bunu kabul ederek mi geldi?
Her birini değil, bu masayı, öğretmenliği kabullendi. Her biri değil,
hayatınızda ne yaşıyorsanız güzellik veya çirkinlik, sorgulayın diyorum. Şimdi
yaşadığın, dikkat edin hastalıklarla sınanıyor, hep hastalıklarla sınanıyor, bir
iken iki oluyor, ikiyken üç oluyor. Herkes bundan nasibine düşeni alır, bu yol
öyle bir yol işte.
Bu yol öyle bir yol. Yine veliler özellikle kendilerini öyle yerlere
kapatırlardı, üstlerini başlarını yırtar, “deli” dedirtirlerdi. Bundaki hikmeti
bilemezsiniz, bu sırrı bilemezsiniz, benim dersen de, çözemezsin. Allah
yardımcısı olsun, nefesi nefes olsun, işi kolaylansın.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
Allahım sen dünyevi ve uhrevi işlerimizi adın gibi hayırlı kıl, çok
sıkıntılardan, yanlış işlerden, doğru işlerden bile sana sığınırız Allahım,
hayrından şerrinden sana sığınırız Allah’ım. Şeytanın maskarası etme bizi
ondan koru yeter ki, ondan koru Allah’ım.
-
Yazılarda; La ilahe illallah Muhammed en resulullah şeklinde
toparlanmıştı ama, daha öncekilerde “Muhammed ür” şeklinde ifade edilmişti.
-
Muhame den, Muhammed ür, Muhammedin, Muhammed çok ince
ayar ama hepsi övgüye layık.
-
Hangisi en doğru?
Hepsi, hepsi doğru, ölçü aynı.
-
Bunları birleşik mi yazmak doğru, ayrı yazmak mı?
Birleşik yazmak,
-
Hepsi doğru, hepsi, bunların inceliklerini yıllar önce yazdırmıştık.
Dünya hayatımızda şer dediğimiz olayla karşılaştığımızda, olabildiği244
mizce farkında olmaya çalışıyoruz ama böyle bir karmaşada savrulsak da
kendimize geldiğimizde ne yapmamız lazım dua dışında? Yani dedik ki bu
yaşamamız gereken bir şey,
-
Her şey yaşamamız gereken şey değildir evlat, biraz silkindiğiniz-
de fark edeceksiniz. Sende mi, onda mı yanlış, karşı tarafta mı? Bu tarafta mı?
onu fark edeceksiniz, kendinizi sınayacaksınız, ben burada ne yaptım? Yanlış bir
şeyim var mı? Bunları fark edersiniz, hiçbir şey bulamadınız mı, yanlış o zaman
karşı tarafta. Suçlamak yerine o kişiyi devre dışı bırakmak yerine karşılıklı
oturup konuşmak gerekir. Bunu da yapamıyorum çünkü o zor kişi, o zaman dua
edip Allah’a havale etmek de iş birlikteliği varsa işi ayırmakta hayır var derim.
O da olmuyorsa kendini biraz uzak tutacaksın.
Altın çamura düşse yine altındır, bakır çamura düşse rengi atar, onun
için altın altındır, doğru insan her zaman doğrudur ona hiç bir şey olmaz.
Sadece dünyevi, şu bedeni taşıdığı için üzüntüleri olur olmaz değil, hele çok
yakınıysa bu onu yorar çok yorar. Bunun dışında teslim et Rabbine.
Edemiyorum, ona da inanıyorum, ama sen bir şey, ben bir şey yapamıyorsak,
bizi de kollayacak O.
Uzlaşmanın en güzel yolu karşılıklı konuşmak, herkes eteğindeki taşı
dökmeli, ama sen döküyorsun da karşı taraf dökemiyorsa işte zorluk burada.
Kimi insan vardır ki hep savunmadadır, o doğru insandır yanlış ona hiç
değmemiştir, görüntüde öyledir ama içinde kırk tilki dolaşır kuyrukları birbirine
değmez, onun için bu çok ayrı bir olay.
-
O da aslında onun bedenine zarar verir değil mi?
Olmaz mı en çok zararı o alır, hata onda, uzlaşmamak onda, eteğindeki
taşı dökmemek onda, o yiyip bitirir onu, biliyor musun sen en azından rahatça
uyursun başını koyduğunda bir endişen olmaz çünkü hata yok ortada, ama o
acaba normal uyuyor mu bir kere Allah onu rahat uyutmaz. Siz buradan göremeyebilirsiniz, Allah “Kahır” ismiyle kahreder onu, bunu biliyor musunuz.
Şimdi Oğulu bu hale getirenler rahat mı ediyor zannediyorsunuz? Bak
Ne kadar zor günler yaşıyor bu kız. Ama onun ilminde her şey mevcut, mutlaka
zararını görecekler, ondan daha kötü duruma düşecekler, keşke düşmeseler de
uzlaşıp helal etseler, en doğrusu bu, o da yok, o zaman Allaha bırakmak en
doğru iş.
Allah’ım mana kulaklarınızı açsın, ilahi keyif de var bu işin içinde, için
huzur dolar sakinleşirsin, öyle melul melul bakarsın yanlış anlaşılmasın; bakışı
böyle tarif etmek zorundayım, o hal çok değişik bir haldir, manevi huzur
yaşanmadıkça bilinmez. İstek sizde olursa, dedik ya talebe hazırsa öğretmen
245
sizden önce hazır.
Allah’ım hepinizi mutlulasın, kutlulasın, şu mübarek günler şu kubbe
altında bulunanlarla kubbe üstünde bulunanları birbirine yaklaştırsın,
yavrularınızdan yana Allah’ım hiçbir üzüntü bırakmasın, onlarla sınav yapmasın
yarabbim. Amin
Her bitkiye Allah’ım kendini korumak için bir özellik vermiş, her bitkiye
her çiçeğe kendini korumak için.
Gül’den başlayalım; Gülün kendini koruması için dikenleri vermiş
Allah’ım, ona ulaşmak zor olsun, ellerine batsın, zararlı eller dokunmasın.
Isırgan otu da öyle. Şimdi onlarla konuşun, onlarla halleşin. O kadar güzel
şeyler ki bunlar.
Onun dışında da birçok çiçekler vardır çok güzeldir, örneğin Zakkum
çiçeği; dokunamazsın, koklayamazsın, eğer zehirli olmasaydı zararlı olmasaydı,
bugün her evde masalarda hep o çiçeklerden olurdu. Orada olması gerekiyor o
zehrin bile ilaç olduğunu bilin. Yüce Allah’ım Kuran’da zakkumdan bahseder;
“Karınlarınıza zakkum suyu”, çünkü dünyada onun ne olduğunu biliyorsunuz,
sizin bildiğiniz şeyi anlatıyorlar aslında, ondan örnek veriyorlar. Tad’dan
bahsettiklerinde ya şekeri, ya balı örnek verirler çünkü siz onun tadını
biliyorsunuz anladınız mı?
-
Kuran’da geçen Kafur’dan bahsedermisiniz?
Kafurun çok güzel bir şeydir, kokusu bol, onun birçok şeylere deva
olduğunu biliriz, hem zehirdir hem şifadır. Yılan her ne kadar zehirini salsa da
ondan birçok dertlere deva var.
-
Cırcır böcekleri sürekli ötüp, belli bir süre sonra çatlayıp başka
forma geçiyorlar, bunu anlayabileceğimiz bir hikmeti var mı? Onlar zikirdeler,
onlarında görevi bu. Bir tanesi değil. Bin tanesi birden başlıyor, aynı ölçüde,
sustular mı, hepsi bir susuyor ve tekrar başlıyorlar. Her var edilen zikirde Allah’ı
zikreder diyor. Siz de onlarla bir onlara öfkelenmeden Allah, Allah, Allah deyin,
öfke bitiyor o zaman, onlarla bağlanıyorsunuz ne güzel. Onun vazifesi 40 gün.
-
Ötmenin dışındaki vazifeleri nedir?
Kimini ihya eder, kimini de sıkar, çok fazla gidiyorsunuz! Önce siz kendinizi ölçün, kendinizi bir tanıyın, kontrol edin bakalım neler yapılıyor neler oluyor. Onu da veririz.
-
İçimize dönmemiz söyleniyor, bunu yaparken Kuran mı okumalıyız?
Sınırlamayın her an her şey olabilir, bazen içinize bir hoşluk gelir nasıl
246
bir hoşluk? Anahtar insanlar vardır dedik, namaz kılmayı hemen onu gördüğün
an içinden ibadet etmek gelir, yani seni o şevke getirir. Bazen anahtar dost
olmayabilir, yalnız olduğunda derin düşüncelere dalarsın, kendine geldiğinde
birden ben niye böyle oldum denir.
Kuran, önceden mutlaka okunmalı ama Kuran okunduğunda ben şunu
göreyim, keşfedeyim demeyelim. Sadece Onu anlamak için, sadece Kuranın
derinliğini manasını anlayabilmek için okuyun. Amin deyip geçme, oku araştır,
sözlüklere bak, başka Kuranlara bak, meallerini oku. Bu hemen olmaz, yavaş
yavaş, Kuranla ikiz kardeş gibi olursun, sen onsuz o sensiz yapamaz. Çocukların
Kuranı alıp başka yere koysa onlara kızarsın, neden onu kaldırdın, onlar öyle
güzelki, sahiplenirsin çünkü Allah kelamı var onda. Seni de ona şevk ediyor
oraya yönlendiriyor, oku diyor, oku.
Her kuluna mı hayır, er Kuluna. Bak kimisine oku dersin yalvarırsın,
içinden ayetler okursun, açarsın, ne olur bak şunu dinle, şöyle yap, böyle yap,
tık yoktur, başka konulara girer, Kuran mevzusu açıldığında farklı konulara
girer, Allah onun kalbini gözünü kulağını mühürlemiş.
- Peki bu açılamaz mı?
Bu gün görüntü bu, ama onun vadesini Rabbim bilir, bir gün ya açılır
ya açılmaz, bu da ne ile? Kabiliyet ve istidat devreye giriyor burada, tabi niyet
de, ama kabiliyet ve istidat olmayınca niyet de bir işe yaramıyor, önce bunların
ikisi. Bu da Ayan-ı Sabite ile mevcut, o kadar çok şey devrede ki hepsi bir birinden ayrı değil. Sende kabiliyet varsa, herkes hasta bakamaz, herkes güzel yemek yapamaz, herkes güzel ev temizleyemez, herkes öyle çok şey yapar ki ama
hepsi farklı farklıdır.
Bir yemeği on kişi pişirir onunda da lezzet farklı farklıdır. Onun için
Allah herkesin istidatını, kabiliyetini bilir, ona yön bulursun, neyi çok seviyor san, o istediği için oraya yönleniyorsun. Sadece Hak’kın yolu bu.
İlle aşk, ille aşk, Allah ille o mana aşkını nasip etsin. Zaten o seyre
girdikçe insanlardan uzaklaşma isteği doğuyor, yalnız kalma(yalnız kalma
derken evinin kapısını penceresini eşe dosta kapalı değil) yani böyle bir çekilme
oluyor örneğin bir dağ evi, mağara yani buralarını için çekiyor, halvet gibisi
fazla, halvetin ta kendisi. Düşün, görevli gelen manevi dostları düşün hepsi
çekildiler, insanları sevmediklerinden mi? Hayır, çok mu sıkıldıklarından? Hayır,
o ayrı bir olay.
Ünsiyeti sıkça yapmalı, en zor iş ne biliyor musun? Ünsiyet halini bile
evinde oluşturamadığın hal, en zoru bu. Alimle, zalimin aynı çatı altında
bulunması kadar zor bir şey yok.
247
Allah bir yön göstersin. En zor iş Alim ile zalimin bir arada olması.
Habil’i Kabil’i düşünün örnek o kadar çok var ki.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
Allahım, günümüz, gecemiz, yarınlarımız, bütün niyet ve fiillerimiz,
davranışlarımız, aklımız sana yönelik, senin yolunda ilerlemeyi nasip et bize ya
rabbim, Hükmüne uyalım. Amin.
248
2012 Yılı
AGUSTOS ayında derlenen Yazılar.
249
Ağustos ayı kapak resmi : Neftli Gel-Git Ebru Necdet Emekli 04.03.2012

Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç
bakımından daha güzeldir. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü
kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra suresi - 35/36. Ayetler)
250
Selam olsun
24.08.2012
Dostum, Allah diyelim, Allah. Mutlak varlığın, kainatın ve
yaratılışımızın sebeplerini idrak edelim. Kul olduk, kûn emrine uygun muyduk?
İşte onu bilelim, o nasıl bilinir dediğinde, o içinde mevcut, o eser senin içinde,
özünde kayıttadır önce bunu idrak etmelisin.
Sen sıratı müstakimi ahrette mi beklersin. Bre ey gafil, sıratı müstakim
senin yaşadığın şahadet alemindedir. Her an o sıratı müstakimden geçmen
beklenir, her an, oysa ahrettedir diye o bilinç ile yaşarsınız. Onu beklersiniz,
kurdunuz köprüleri gel geç ey can, doldun ya ilahi bilgiler ile, sefer et hal et
kendine, ey can. Makam senin makamın, makam murat içre olandır. Sende
yaşayandır, sende yaşatılandır. Sen o makamın hayrını şerrini bilmez iken,
rabbin seni oraya o makama oturttu, sen o makama uygun hilat166 giydin mi?
İşte onu bilmelisin.
Allahım elbiselerinizi kirden çirkeften temizleyin der, kulu da şaşkın
şaşkın elbisem temizdir, hele hak kelamının anıldığı yerlere, giderken buna
özen gösteririm der. Allahın istediği, elbiseyi yıka yıka giy demek değildir,
Allahın giydirdiği hilattır, hilat. Biri marifet, diğeri tevhit, diğeri muhabbet,
diğeri iman, sonu ise islamdır.
Bu elbiseler içinde ancak bunlar zuhura çıkmaktadır. Beden kirlerinden
bahseder, Allahın nuru Muhammedin nurunu cümle Muhammed ehli olan,
kullarına nasip eylesin.
O ışığı takip etmekte o ışığın seyri ile hareket etmekte, o ışığın
seferine gönül bir takıldı mı, dönüşü yoktur geriye. Daim ileriye, daim o hedefe,
ulaştırır rabbim kul istidadı nispetinde, ona el açıp onda olmayı diledi ise.
Evet zaaflarınızdan ötürü sınanırsınız Eyvallah, birçok marifet ehlinin
ne kadar çetin sınavlardan geçtiği bilinmelidir. Bazen cemalden sınanır bazen
celalden. Cemal’de gereklidir celal’de. Celal, cemale yol açmıştır, celal olmasa
cemal zuhura gelir mi? Onun cemal olduğu bilinir mi? Her biri birine Allahımın
iradesinde hizmette.
Külli irade ile rabbim dilediği her kuluna hidayet nasip etmiştir. Kul
şaştı, yolundan çıktı, günah kimin? Kulun kendi fiilindedir, yoksa fıtratta her bir
güzelliği rabbim kuluna hediye etmiştir.
Aklı niye verdi? Aklın sıfatlarını bilerek yaşarsak işler daha da kolay
olur. Bu geçişlerin daha münasip bir şekilde geçeceğini, şimdiden
söyleyebilirim. Dedik ya meaş aklı, dedik ya meat aklı, meat akıl; sadece Allahın
varlığını benimsemek, kabullenmek ve onun hükmüne boyun eğmek, bu akıl ile
ancak ilahi yol seçilir.
166
Hilat : Osmanlılarda, ödüllendirmek için birine giydirilen değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan.
251
Öbürü meaş aklı; dünya ehlinin aklıdır, sadece ye, iç, gez eğlen. Alış
veriş ile gününü geçir. Şehvet hırs, nefret, öfke, bunlar ile oyalanır durur. Oysa
meat aklı benimsemeliyiz, onun çizdiği yolda yürümeliyiz, yanlışa dur doğruya
ise tevekkül etmeliyiz.
Sanma, sanma her şeyden habersiz gizlenir de yaparsın, oysa Rabbim
senin bütün gizlediklerini bilir. Aşikar eder, dil susmalı gözler gönüller
konuşmalı. Öyle iştiyak içinde ol ki dostum, ne istersen o gösterir sana. Neyi
istiyorsan neyi diliyorsan, o büyük o yüce varlık sana aşina eder, aralar zaman
zaman o perdeyi. Sadece aralar, niye açmaz da aralar dediğinde, o istidat o
kabiliyet senden gelsin ki perde açılsın. O da nerede olur, bu mekanlarda bu
yolculuk elbette zorlanır, niye yalnızlığı seçmiştir, irfan sahibi ehil kişiler,
bilirler ki dünya ehilleri onu daima yolundan geri çevirirler.
Ey saltanat meraklısı dost, bırak onun uşağı olmayı, sen içindeki
sultanı dinle, onun himmetini al, onun nazarını kazan, bırak sana nazar etsin, sil
o korkuları, geçir bu devreyi. Korku, senin düşmanındır bunu bil, şeytanı çıkar
devreden, şeytanın esiri olma. O sana vesvese veren, olmayanı sana gösteren,
daima hak yolundan alıkoyan, ezanı Muhammediyi bile dinletmek istemeyen,
şeytanın eseridir. Bunları her biriniz bilin.
Ezanın sesinde içinizde bir sıkıntı oluştu ise, hemen Allah’a sığının,
önce bir abdest alın, Allahım sana sığınıyoruz, sen bizi bu gafletten kurtar, sen
bizi böylesine şeytanın kulu kölesi olmaktan beri tut rabbim. Bunu isteyin,
korku zaafları doğurur, vücut buldurur, öyle vücut oluşturur ki o vücuttan gün
gelir korkarsın, amacı korkutmaktır, seni senden alıp seni heba etmektir.
Bundan kurtulmaya bak.
Hekim sen, kurtarıcı sen, sen kendine yardım et. Sen kendini dinle ve
istiyorsan hak adına yap. Unutma korkuların hepsi boş, bir tek korkulacak
Allahtır, o da yapamadıkların için. Yapamadıkların için korku oluşsun, tövbe
çekmen için bile sana zaman vermiştir. Tövbe çek demiştir, çünkü af kapısı
daim açıktır.
Hayret vardır, Makam-ı hayret, hayret makamı’dır. Çok Hoş bir
makamdır, gördüğü, yaşadığı, bulduğu delil ve nişanlara hayret eder, Allah der
de, yüzü hep ona döner.
Ayan-ı Sabitenizi nasıl yaşayacaksınız? Bu dersleri boşuna vermedik,
İlahi Levh-i mahfuzda Allahın ilminde yazılı birçok sebepler var, ilahi kader
planlarınız var, zaman dilimi içine ayarlanmış, gün geldiğinde onu mutlak
kuluna yaşatır, korkuyla şunla bunla alakası yoktur, onu mutlaka yaşayacaktır.
Fiilleriniz niyetlerinize uygun olsun, niyetler daim güzeldir.
Fiillerinizden
sorumlu değilsiniz bunu
belirteyim
sadece
niyetlerden
sorumlusunuz. Allahımın iradesiyle sizin iradeniz birlensin, Sen O, O sen ol.
252
Bir gün celallenir kükrersiniz, neden bu hali yaşadım demeyin, Celal
sıfatını verdiyse olması gerekendir. Ama gidenin yerine bir başka güzelliği
koyun, onu silmesi için devreye Cemal’i koyun, Celal gider, cemal gelir.
Kulaklarınızı, hoş sedalara açın, dünyevi dedikodulara, insanların
eleştirilerine, ön yargılara kapayın, sadece manevi kulaklarla duyun.
Gözlerinizi, haramdan sakının, iç gözlerinizi de devreye sokun.
Madde ile mana birlenmeli, sadece manayı yaşamak olmaz. Madde’ de
yaşanmalı, o irade senin elinde olmalı, neye ne zaman nasıl bakacağına sen
niyetinle karar vermelisin.
Dil konuşmalı ama, önce kendini sonra karşındakini hoşnut etmek için,
ona bir şeyler verebilmek için, bu da olmuyorsa sonsuza kadar susmalı.
Eyvallah, gönülden aldım Eyvallah.
Sınavlar ağır gelebilir, bunda amaç nedir? Bunu söyleyeyim ve bunun
üstünde fazla durmayın, süzülmektir murat, süzüle, süzüle, elene, elene, çeri
çöpü temizlene, temizlene, olması gerekendir olacaktır. Yalnız mı bırakılır?
Asla, ama onu o sınavdan çıkarmak yetkisine sadece yüce Rabbim karar verir.
Sadece seyredilir, nerde daraldı ona yardım uzatılır bunu unutmayın.
Hiçbir varlık Rabbimin yardımından uzak değildir, her ne kadar kötü fiiller
niyetler içinde olursa olsun, rızkını kesmeyen Allah’ım onu yardımsız da
bırakmaz, onu güçsüz de bırakmaz. Allah, insana kaldırabileceğini verir,
kaldıramayacağını vermez.
Unutmayın; Süzüle süzüle, elene elene bir çok zaaflardan
temizlenmesi gereken bir çok dostlarım bunları yaşayacak. Her birinin farklı,
kimi çocuktan, kimi anadan, kimi babadan. Sen hep ağlayarak seherin bir
vaktinde aç ellerini Yüceye, O imtihanın zuhuru senin temizlenmen içinse; sen
gözyaşlarınla yıka orayı yıka, öyle yıka ki, o gönlü Allah’ımı hoşnut et. Ona
sığın, onun yanında, içinde olduğunu bil ve ona yaslan, tek güç O. Ben hiçim,
hiçliği bir kere benimseyin, sözle değil yaşayarak. Bunu yaşamalısınız,
yaşamadıkça karşıdan seyirle anlaşılmaz.
Boş vaatlerden geri durun, bir can dostun sıkıntısına el vermek, birçok
eller de o can dost için yardıma hazırdır, bu bilinçte olalım.
Zoru kolay kıldı isen, onu sana yüce sebep hasıl etti ise, bunda susmak
yeğdir, gerçekte olması gerekendir. Her ne kadar inciniyorsa da, her ne kadar
gönlü hüzün doluyorsa da, bunu hissettirmeden, bunu söylüyoruz bir daha
hissettirmeden.
Korkular silinmeli, bu beden sana lazım, bu bedeni o acılar içinde
muhafaza etme, karanlıkların ardında sana seslenene kulak ver, o ışık sende
var, korkular söndürür bunu iyi belle.
253
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allah, Allah eyvallah, hu
dostlar, hu canlar eyvallah. Sakın şüphe etme gelen sözlerden sakın ha, bir de
iki, ikide bir olur, o keyfiyet kuluna aittir, Rabbin neyi murat etti ise o sana
serzeniştedir.
Hakikat ehli olmaya bakalım, zor olabilir, sen iste Allah onu kolaylar.
Birçok nişanlar var önünde, birçok delili ifşa etmiştir kulun peşi sıra, onları
görmeye çalış, göremedin içine dön içindeki alemleri seyret, içindeki alemlerin
birini seyretmen sana bir feyz kapısı açar.
Haydi Eyvallah, “Ve la havle ve la kuvveti”, bu ara çok zikredin.
254
2012 Yılı
EYLÜL ayında derlenen Yazılar.
255
Eylül ayı kapak resmi : Battal Ebru üzerine Çiçek Ebru çalışması – Necdet Emekli 03.02.2010

Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah'ındır. O, diriltir ve öldürür. Sizin
için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.(Tevbe suresi – 116. Ayet)
256
Selam olsun
14.09.2012
Selam olsun dost, kapın ziyadedir uğramasın ziyana. Dost, halin
miyardadır, bırakmasın kendini ifşaya. Hakikatın nuru ile otur git sofraya,
rahmet dolsun, makamımız bizi bağlasın o nura.
Gel can gel, sende otur o sofraya, bak alınası öğütler var, bak seyri
sefer edecek vasıtalar var. Bir dua gelirse, bilki o senden değil O’nun izni ile.
Dualar bazen neden yerini bulmaz derler, o kadar dua ettik de işim
olmadı, beni bu zaruretten kurtarmadı derler. Bre ey gafil, bir bilsen o dualar
bir süre askıya alınır. Nedeni ise Allah dua edenin sesini sevmiştir, onu
dinlemeyi, onun yakarışını özlemiştir, bunu ister.
Allah sevdiği kişinin duasını bazen kabul etmez bekletir, çok bekletir.
Sevmediği kişinin duasını da çabuk kapısından hemen verir ve geri çevirir.
Unutulmasın. Dilenciye kapı açılır, eline para verilir, buyur edilir mi? edilmez,
hemen kapı kapanır, sevilmediği için. Bunlara çok dikkat edin.
Kötü düşüncelerden, şüphelerden beri durun beri. Allah duamı kabul
etmiyor, onca gün, onca zaman dua ettim, hiçbir olay gerçekleşmedi, sakın
deme. Allah sevdiğinin çilesini kat kat eder. Çünkü onun yaklaşmasını yakarışını
öyle özlemiştir ki, onunla ünsiyet haline girer, olay budur.
‘Bir dua ettim hemen işim oldu’ dediğinde sanma sevilen kulsun, bir
düşün, bir düşün; neden onun üstünde bu kadar yük var? neden bu sınavlar hep
başarısız? Sakın deme. Yargının her halinden uzak olun, yargı, kötü zan insanı
mahfeder, zaaftan zaafa düşürür.
Öyle kapılar vardır ki; Bir çabuk kapısı, bir de ağır kapısı, o kapıda
oyalanmak Allah’la ünsiyeti kurmak içindir dostlarım .
Veli Hacı Bektaşi’dir, selam olsun, geceniz ilahi nur ile nurlansın, ilahi
aşkı, nazargahta ağırlansın. Bir nazar etsin ki, veli dostlarına, o nazar ile
yürüsün yol alsın. Hasbin Allah ve nimel vekil(3).
Sen sanırmısın ki bu yol kolay yürünür, elbette zorluğu olacak. Senin
istidatın ve kabiliyetin hangi ölçüde ayar bulmuşsa onlar sınanacak. Siz bu
sınanmaları sınanma mı sanırsınız? Buna da şükür ve hamd ederim.
İnsan-ı Kamil olmak, o yolda seyr-i sefer etmek hiç de kolay değil,
yeter ki dönme yolundan, yeter ki vazgeçme bu yolculuktan. Ak ile karanın bir
arada olduğu gibi, onların içinden Rabbimin ayırması gibi. Bu ayırmayı nasıl
yapar; Seven sevilir, Sevmeyen sevilmez. Ne kadar seviyorsan Rabbini o kadar
sever seni, ne kadar sırt dönüyorsan Rabbine, o kadar uzak tutar o kulunu
kendinden.
Gafil olma, arif ol, gafil yanıltır, gafil seni oldukça uzaklaştırır. Hakk’a
arif ol, Hak kitabına arif ol, İlla Allah de’de onda müştak ol.
257
Bir esin gelir yüreğine; İlahi nur’dandır de,
hamd et verilene,
unutmaman için kaydet deftere. Bir gün o zuhura çıkacaktır, o kuluna aşikar
olacaktır. Bekleme ne gün, ne zaman diye, uymaz günün gecen o alemdeki ne
geceye ne güne. Gün bedellisin, bak bu dünyadaki yapacağın işlere.
Eğil, bir kere eğil, Kur’ansız yol alınmaz, bu sözler’de Kur’anın önüne
asla çıkarılmaz. Önce Kuran, önce kuran.
Sayılmayı değil, saymayı iste, övülmeyi değil övmeyi bekle, ben
överim, neyi sayarım deme, övülecek sayılacak İlla Allah dedirtecek, Resulüne
uyulacak. Onlar ile yol buldun, buldun. Bulamadın, yaya kalırsın, an’da sana
el dokunup da seni o yoldan geri çıkaracak.
Hazır aşın yiyicisi boldur, aş hazır değilse bekleme sofrayı derim, önce
aş’ı hazırla sonra sofraya davette bulun.
Hak adına yaptığın her işte mutlak Allah’ın muradı vardır. Allah için
yapmadığın, kulun gözüne girmek için, gönlünü fethetmek için yaptığın her işte
sadece senin için bir beklenti, bir övünme vardır.
Gurur önde olmasın ey can, gurur kül eder insanı. Oysa sen Kün emri
ile geldin meydana, Adem’sin, Adem içre Adem’sin. Adem olmanın vasfını
taşıyorsun ona layık ol, onda O olmayı dene, Onun seyrini tamamla.
Gidiş nereye mi? Gidiş, Elest Meclisinde verdiğin ahdedir, o ahitte
nelere evet dedi isen o hale gelip orada olmak, Allah’a verdiği emaneti iade
etmektir ey can. Bunu unutmayın. O Elest Meclisine geçiş, gidiş orayadır, o
safiyet makamındaki hale teşrif etmektir. Allah’ım yoculuğunuzu iyi hal üzere
etsin. Dili günahtan, gözleri günahtan, kulakları olumsuzluktan, kalpleri
nifaktan, şirk illetinden muhafaza buyursun.
Kendimi bilmiyorum, bil, bil ki yol bulunur. Rabbim, sen kendini
bilmedikçe uzak olur, aşikar olmaz kuluna. Gör içindeki güzelliği, pir et o
alemlere, öyle alemler gizlidir ki sende her biri zuhura çıkar, perde yavaş yavaş
açılacak. Aşikar ol, mest ol, dilin sussun, ifşaya167 sakın yönelme, gördüğün
sende gizlensin, sırrı ifşa etme.
Hak için, halka hizmette ol, birinin yarası varsa sende olduğu zannını
versin ona öyle yaklaş, yoksa onun acısı onun yarası hissedilmez olur.
Eyvallah, eyvallah, eyvallah.
Ne Makamlar var, ne kapılar var, ne perdeler var, kolay değil nefsi
teskiyelerin halledildiğinde perdeler yavaş yavaş aralanır kuluna. O zaman,
O’nun gerçeği ile karşılaşırsın, Allah’ım bu nasıl güzellik! Allah’ım bu ne, der
şaşar kalırsın. Hayret makamıdır, Hayret-i İlahi Makamı’dır.
167
İfşa : Herhangi gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma.
258
Zaafa düşmeyin, kim ne yapıyorsa yapsın “onlar hiç ibadet etmiyor,
namaz kılmıyor, hep böyle gider gelirler” sakın demeyin. Bilemezsin, belki o
halde görünür, kul gözü önüne o halde aşikar edilir. Haydi eyvallah.
Ceddim Muhamed Ali’dir benim, unvan değil soydan aldım kelamı,
Ben bildim bileli, Hak adına onunla oldum, sarıldım Kur’ana. Hamurum mayam
oydu benim, Ceddim Muhammed Ali’dir benim.
Erenler kervanına takılan zat-ı mutlak ile günü oyalar, sen bildi isen
ceddini sorarlarsa dersin Muhammed Ali.
Bir gariptir yakasız mintan giyene, bir gariptir gönlü Allah ile dolup
bilene, sorarlarsa yolun nereye? Dersin ki; Muhammed Ali’ye.
O öyle bir eşiktir ki, geçilesi izin bekler, O öyle bir arif’tir ki içinde hak
sevgisi olanı bekler.
Sen seni bilesin, ecdadını Muhammed Ali diye bilesin, Aşk ile yanıp, kül
değil, Kün emri ile dolup boşalasın, La ilahe illallah Muhammed en Resulallah,
Ceddim Muhammed Ali’dir benim.
Ayakta durdun mu Elif’sin, Rükuya vardın mı Dal sensin, Secdeye
vardın mı İnsan-ı kamil’sin. Her şeyin ötesinde sen Adem oğlu Ademsin(Hz.
Ali’den)
Selam olsun
19.09.2012
Geldik eşikteyiz, eğildik huzurunda O’nun emri ileyiz. Bu öyle bir eşik
ki, içi ve dışı Muhammed Ali’dir. Murad ise Nişan-ı İlm-i Ali’dir, bir kapısı Hasan
diğeri Hüseyin’dir. Aşk ile nuru ile dolmak kulundaki ilahi şevk’tir.
Zaruret içre varsa zaruretin hayıflanma ey can, hikmetindendir, bunu
bilmelisin, Neden? dediğinde yabanda kalansın. Hikmettendir deyip sarıldığında
O’nun yolundasın.
Yol azığı ne ile tamamlanır ? Önce azık nedir? onu tanımlamalısın.
Azık; bilgi, edindiğin liyakat ve Hak yolundaki ilim’dir, ilahi ilimdir.
İnsan okudukça bilgi sahibi, ilim sahibi olur ama, asla bilge olamaz.
Bilgelik Allah’ımın öngördüğü özel seçtiği kuluna verilen nişandır.
Bir çok ilim sahibi okur okur da bilir, öğrenmek isteyenleri de bu yolla
eğitir, eğitir amma Aşk yoktur, sözler kitap yazısından ibarettir.
Bir de var ki, okumadan gönül bu ilim ile dolmuş, söylediğinde Aşk
oluşmuş ve öğretiyi alanlarda da o aşktan damlalar mevcut olmuş. Bu kalıcıdır
geçici değil, bu seçilmişliktir, seçilmesi gerekenler değil.
259
Ne haller vardır ki, dil sustukta onlar konuşur, ne diller vardır ki
konuştukça halleri heder eder. Her fırsatta Rabbimin izni ile açılası dil gerek,
her imkanda bu öğretileri alacak o feyzi içinde duyacak dost gerekir.
Hakikat öyle pırıltılarla doludur ki; sarar da sarar kulunu, örter tüm
günahları yazar haneye bol bol
sevapları. O hakikatin nurunu cümle ile
paylaşalım, o hakikatin nurunu, gönülleri coşturalım.
Nur’dan giydirdiler bana mintanı, ifrata düşmedim çünkü tanıdım
bildim hakikatı. Silindi bütün zaaflarım, silindi bendeki ben mevcudatım, ne
vasfım, ne ismim, ne sıfatım. Önceden mi,
sonradan mı, oluşana uyum
sağladım. Bir ses ünledi; ‘namaza hacet yok, sen ben’desin, daim zikir’de, daim
namazdasın. Kılma namazı, ben kılayım onu, uzak dur zikirden ben yapayım
o zikri’. Bu İnsan-ı Kamil vasfıdır, her şey silinmiş hiçliğe dönüşüp O’nda O
olmuşluk halidir.
Evet bu hale gelebilmek elbette kolay değil, hele hele dünya gününde
bunlara sahip olmak, orası hiçde kolay değil. Ama şu var ki hiçbir şey istemeden
beklentisiz, Allaha yürüyen, Onunla birliği kurmak isteyen dostlarıma bu yol
zaten açılır. Yürü dost, yürü bakma sağına soluna, hele hele hiç bakma geride
bıraktıklarına, bir hedef belirledin koş oraya. Menzil seni bekler sense menzile
gitmek istersin koş, hiç düşünme ne karı ne zararı, elbet kardasındır, dalmazsan
sağına soluna elbet kazançtasındır.
Yaklaş der, ünler sedası gelir kulağa, gel dostum, gel kulum yaklaş
bana. Bu yolun ötesi berisi yok, hele hele geriye dönüşü hiç yok, maazallah
bundan sakınmalı. Her hadiseyi abartmadan yaşamalı, hayatın gül gülistan
olabilir olmayabilir de ama sen o hayatı gülistan edebilme yetkisine sahipsin, bu
verilere sahipsin onu sen o hale getirebilirsin.
Kurak toprak değil senin bulunduğun yer, orda soluk almana gerek
yok canlandır toprağı, ek at tohumları. Elbette sevgi tohumu, elbette barış
tohumları, yeşert o senin elinde, Allah bunu bekler kulundan.
Birçok gönüller vardır ki, orada hep gözyaşı mevcuttur, hüzün
mevcuttur, acı mevcuttur, o gönülleri sula sevgi tohumları serp oraya, yeşerir
mi yeşermez mi, bırak tevekkel ol, havale et yaradana. Ne ekildi de yeşermedi,
toprağa ne düştü de gelişi sürdürmedi.
Ayet nedir bilir misin? Ayet nedir sizce?
Ayet; Nişan, delil, ispat, Kuran’ın yüceliği, kulunun aydınlanması için
gizlilikler, onun için her yerde Allah’ın ayetleri serpilmiştir. Allah’ın
büyüklüğünü kudretini anlatan deliller, ispatlar, sahife sahife yazılan, gün gün
okunan, gönül yolu ile onları algılayan, anlamak için okunan, her cüz’de kendi
cüz’ünle bütünleşen hale getirebilme sanatıdır.
260
Dostlarım, dostlarım, toplantıların önemini her birimiz bilmek
zorundayız, bu yolculuk ciddi bir yolculuktur. Murad edildiniz, bir araya
getirildiniz bunun hazzını birlikte yaşamak zorundayız. Tekamülleriniz için bu
yolculuk mutlak zaruridir, olması gerekendir. Oturduğun yerde dünya sözleriyle
lakırdılarıyla tekamüle yol var mıdır? Tekamülleriniz için sohbetleri çoğaltın,
marifetleri çoğaltın, hidayet kapıları ardı ardına açılsın.
Ne çok makamlar, ne çok kapılar, ne çok mertebeler daha nelerle
karşılaşacaksınız. Yol yakınken deyip geriye dönüş olmasın, hazırlanmışsa
sofraya sahip çıkalım, hazırlanmışsa böyle bir gece, böyle bir haz alma merkezi,
o merkezde olmayı birlikte murad edelim, edildi biz ona yönelelim.
La ilahe illallah muhammed en resulullah. Allah, Allah, Eyvallah.
Sormak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz, yolla alakalı makamlarla
alakalı, tekamülleriniz ile alakalı neyi öğrenmek istiyorsanız hazır olun sorun.
Uykuları bölün ara verin, biraz onları terk edin, sizi bekleyenler var,
kalkıp birlikte el ele bağlayıp da dua edelim diyenler var, onları bekletmeyin,
size bir ipucu, Allah demeyi birlikte özleyenler var. Eyvallah.
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala al-i seyyidina
muhammed.
Aşka meyletti dostum, bırakır dünya rahatını, derdi ne minder, ne
posttur onun. Bu öyle bir ahittir ki ilahi hikmetin zuhuru bu yaşadığı dünyada
görülecektir.
Ahit sözünü her canlı verdi; Çiçekler, böcekler, bastığın toprak bile
neyi üretip, neyi üretmeyeceğinin ahdini verdi. Sen zannediyorsun ki ahid
insana mahsus bir sözleşme. O varlığın icabıdır.
Külli irade neyi murad etti ise kulu o nispette gönülden isteklidir. Yine
aslında her şey O’nun elinde, O’nun emrindedir, yapan O, yaptıran O, öğreten,
öğrenilen, öğrenci-öğretmen hepsi O, sana besi’yi veren de O. (Besi: Rab sıfatı
ile seni besleyen, hem batıni anlamda beslenme, hem dünya hayatındaki
nimetten beslenmedir.)
Birçok öğretileri, ben okudum da bildim diyemezsin, bu öğretileri
damla damla içine akıtan Yüce Allah’ım sana vermeseydi neyi öğrenebilirdin.
Dersler ağır olabilir, çözümü Rabbim dilerse kolaylaştırılır, sen yeter ki
istekli ol, istedikçe biz veriririz. İstemeden kandil yanar mı? Kandili yakmak için
önce ışığın sahibi devrede olmalı, birde o kandilin ışığını verilecek kimse
bulunmalı. Kul, Allah işbirliği içinde hazır olmalı, olay bu.
261
O’na dönüştüğünde, Külli iradeye seçim yapıp ona döndüğünde, onun
veçhinde
olmayı tercih ettiğinde bütün tanrısal sıfatların işleyişe geçtiği
yolculuktur, bunu unutmayın, nefsi sıfatlardan soyunup yeni elbiseler
giymektir, aslında murad edilen de budur.
168
Hayatı önemsemek, hayatı benimsemek, onunla uyum içinde nefes
alabilmek, insanlarla mahlukatla, nebatatla, bütün varolmuş var edilmiş her
nesne ile kucaklaşıp sevgi birliği içinde yaşamak elbette çok güzel ve bunun
yanı sıra ilahi planında devreye girdiğinde hem ilahi alem, hem dünya alemi
birlikte sana birçok sunumlarını sunar.
Yazıdaki farklılığı hissedebildiniz mi ?
Zekanın bilincine göre her olay işleyiştedir. Zekanın bilinci, İdrakin
bilinci, duyguların bilinci, her halin ve davranışın bir bilinç sistemi vardır. Sen
bu bilinç sistemini çözemedikçe, ondan uzak, uyumsuz halde yaşamakta iken
asla hiçbirşeye sahip olamayacağını bilmelisin. Gerçekle yüzleşmeniz tanrısal
yakınlığın bir parçasıdır unutmayın.
Size bu yazının farklılığını sordum, söylemek isteyen varsa söylesin,
neyi fark ettiniz burada?
Hakikat tohumlarını, her biriniz farklı bölgelere atmaktasınız bilerek
veya bilmeyerek. Ama şu bir gerçek buna inanıyoruz, hepsinde sevgi mevcut. O
bilinçte olmasanız bile sevgi ön planda işleyişte, sevginin bulunduğu her ne
olursa olsun insanın hayatındaki birçok dönüm noktalarını hakikate çıkarır.
Her ne kadar zorluk içinde olursanız olun, önceki derste zaruretten
bahsedildi, acıların acısı zaruretlerin zarureti, içinize döndüğünüzde kat kat
alem içre olduğunu bir görseniz, bir görseniz o işleyişe ona bir tanık olabilseniz.
Buna kimler tanık oldu diye de soruyorsunuz.
Velilerin her biri buna tanıktı, İnsan-ı kamiller buna tanıktı. Onlara
tanık olduğunuz zaman size her şey yabancı olur, her şey. Çocuğunuz bile
yabancı kesilir size, gönülden hepsini silkip atmışsınızdır, unutmayın. Orada bir
tek sizin gönlünüzde istiva169 eden sadece yüce Rab’dır, orda bütünleşmektir, O
sende, sen O’nda olmaktır.
Evet, Sananda dersi verdi, teşekkür ediyorum, gecenizi hayırlıyorum,
umutlara vaat edilen umutlu günlere, umutlu yolculuklara ve vaat edilmiş özel
günlere sizi çeksin diyorum. Amin, Amin, Amin, gerçekle olun, esenlikle kalın
efendim.
Dişil’in, Eril’in ne olduğunu biliyormuzunuz? Dişil ve Eril?
168
169
Allahın Vechi : Allahın kudret ve kuvvet sıfatlarının açığa çıkışı,
İstiva eden : Yükselen, yönelen, bir şeyi eşit ve düzgün olmasını isteyen,
262
Tanrı dişil’dir, Eril değil, Evet o devredesiniz o işleyişte, plan ona
yöneldi, dişil çok önemlidir, Eril’den çok önemlidir. Allah Kur’an ayetlerinde
(inanıyor iman ediyoruz) kadını örneklemiştir dikkat ettiniz mi? Neden? (bu çok
düşündürdü sizi) evet yaratıcılık olduğu için kadına özel bir yaratıcılık gücü
ihsan ettiği için. Onun için Tanrı dişil’dir. Kadından verir, kadını örnek verir,
kadın çok önemlidir, kadına duyulan ilahi aşk neyse bu kadarı yeter, bunu
söylemek istedim.
- İslamiyette neden kadın ikinci plana itilmiş?
- Bilinçsizce,
ülkemizde de böyle
hala
aynı
şeyler
devam
ediyor,
çok
acı
çekiyor,
- Evet, inkar edilmiyor yaşandığı, yaşanan her şey gözler önüne
serilmiş durumda, ama onlar inkar edebilir, itilebilir, itebilir, reddedebilirler,
önemsemeyebilirler.
Tanrı katında ilahi hikmettir, hikmete bağlanmıştır, Tanrı ile kadın
arasındaki iletişim bir farklıdır, unutulmasın, çünkü o devrede, onun açığa
çıkmasına az kaldı.
Kötü hiçbir şey yok, her ne olursa olsun, layık olduğu için geliyor
bunlar başınıza, unutulmasın, siz seçtiniz, Allah da ol dedi. Olay bu.
Ne olursa olsun, hasta kişilere, milleti yanlış yönlendiriyor, olumsuz
şeyler yapıyor, bırak onu senden iyi bilen Allah var. O dilerse bıçak gibi keser,
bütün yanlışları önleyen O’dur. Demek ki, birçok şeyler olması gerektiği için
böyle oluyordur, fazla irdelemeyin yargı yok, susmak var.
Dua edelim.
Rabbim, sen her şeyin en güzelini bilen ve verensin,
Senden gelene eyvallah diyebilmeyi, Senin her işte öncelik tanınmanı,
bütün İslam alemi ve Hıristiyan alemi, bunu idrak etmelerini sen onlara nasip et
ve sen onlara izin ver Allah’ım,
Neye izin verecek?
ver Allah’ım,
Seni tanımalarına Allah’ım, seni bilmelerine izin
Sen her şeye muktedir gücü yeten Rabbim’sin, bizleri ve bütün
kainatta var olan her zerrenin sana yönelik işleyişte olmasını nasip et Allah’ım.
Amin.
Birde tırnaklarınızı keserken, saçlarınızı kestirirken, unutmayın, sakal
ve bıyıklarınızı kestirirken önce gusül abdesti alıp Allah’tan izin isteyin. Hepsi
kutsaldır çok önemli şeylerdir, sen tırnakların ne olduğunu bilirmisin.
Haydi eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
263
- Bir de tekamüllerimiz ile ilgili bilgi verebilirmisiniz?
- Her güzel eylem ve fiilde bir basamak yükseğe çıkıyorsunuz, rücu
etmektir bu, nüzül değil rücu etmektir. İşte tekamül bu.
Bu tekamülde neler olur hangi haller olur onuda söyleyelim. Bir kere
huzur her zerrene yayılır, bilinç farklı işleyişte olur, artık bir şeyleri fark etme
yetisine sahip olursun, kulağın güzel şeyleri duyar, eskiden çok kızdığın
olaylara kızmamayı bilirsin, kızmamayı öğrenmiş olursun, affedici olursun, her
olayda öncelikle sabırı ilke edinirsin, bunlar oduğunda işte tekamüle atılan bir
adımdır. İsyan, isyan, isyan, tekamülün ‘T’sine sahip olamayan insanlardır.
Ve bulunduğunuz toplumda mutlaka Allah sevgisini aşılayın, Allah
bilincini nakşedin. Kuru kuru merhaba nasılsın, iyi misin ? Bu muhabbetlerden
mümkün olduğu kadar uzak durun, bunlar sizi uzaklaştırır, araya çok kalın
perdeler çekersiniz. Hep Allah sevgisini, Allah’ın nelere sahip olduğu bilincini
aşılayın.
Güzel şeylere sebep olun, ola ki bir güzellik de Rab size yapar,
unutmayın. Sen ona ne kadar hizmet edersen misliyle geri döner, olay budur.
Ama asla menfaat bekleyerek yaklaşmayın, çıkarın peşinde hiç mi hiç koşmayın.
Ben şunları yapayım da karşılığında da şunu bekleyim, bu olduğunda zaten her
şey kesilir bunu da unutmayın.
Sevgi ile koşarak gelirsen, sevgi ile toplar’da Allah sevgisini
nakşedersen bunda ilahi güzellikler mevcuttur. Işıklar görürsünüz dostun
gördüğü gibi, o ışıklar o kadar önemli hallerdir ki, o ışıkları önce içinizde sonra
aleni görüsünüz, aşikar eder rabbim size. Evet anladınız mı tekamülün
oluşumunu.
Her şeyi ekvanda seyredin(Ekvan, kainatın tamamı sizlerin gözünde
ekvandır.) Bütün yaradılmışları seyredin, ağaçlara bakın, öten kuşlara bakın,
yerde yürüyen solucana bakın, her biri, her biri hepsi Allah der, hepsi ona
gözünü yukarıya diker de Allah der, onları siz duyamazsınız. Hiçbir şeyin
boşuna yaratılmadığına’ da şahit olun.
- Denizde balıkların birbirine karışmadan yaptıkları aynı hareketler
neyi ifade eder?
- Balık çok önemlidir, balığın rüyası da önemlidir, balık seyr-i sülük
yolundaki İnsan-ı kamil’dir, olay bu. Her şey dönüşte nereye dönüşte, aslına
dönüşte, sen kainatta her şeyin sabit olduğunu hiç gördün mü, belki şu baş ve
gözler onları göremez ama iç gözün var ya, gönül gözün, onların hepsine tanık.
Ama önüne kara kara perdeyi çektiysen neyi görürsün. O kara perdeler ne
biliyormusunuz? O dünya sevgileri, hiç kimseyle paylaşamadığınız sevgiler,
perdeler odur. onun sevgisini hiçbirşeyle paylaşamazsınız, o bir başka sevgidir,
işte onlar kara perdedir. Perdenin yanı sıra bir de duvarlar örüyorsunuz, Allah
onlardan muaf tutsun diyelim. Öyle dua edelim.
264
- Madde alemindeki ihtiyaçlarımız da perde mi oluştur o ince çizgiyi
nasıl ayırt edebiliriz?
kimse demez, parayı
Madde aleminde, maddeyi yaşamayın
kazanmayın kimse demez, Allah tembel insanı sevmez öncelikle, onun için
parayı kazan, yemeğini, ekmeğini zikrini her şeyi dengede tutmak onları
koruyabilmek önemlidir. Kazandığını paylaşabildiğin nisbette ama sana
gerekiyorsa paylaşman şeytan işidir, unutma. Şimdi sana lazımken sen boşver
vereyim dediğinde o şeytan işidir. Onun için bunlara dikkat edin ama
mümkünse imkan varsa paylaşma demem, Allah için yapılan her şey değer
bulur, hiçbir şey değersiz değildir, bir verene bin verir Kur’anda başak misalidir.
Ama kendin zordaysan vermene gerek yok, ne gösterişe ne de vermene.
Küsleri barıştırın, yanlış iş yaptığını sen fark ediyorsan onu doğruya
çevirmek senin görevindir. Allah’tan yardım iste ve çevir, en büyük kurtuluştur,
kurtuluşa’da Allah bir kulunu sebep göstermiştir o sayede kurtulur, küsleri
barıştırın.
La ilahe illallah diyelim muhammed en resulullah. Tekrarını nasip et
Allah’ım. Bizi dinlediğiniz için Allah sizden razı olsun.
Selam olsun
21.09.2012
Selam olsun. Nasıl anlatayım? Bazen bütünüyle varım, bazen yokum
ben. Bazen güneşte küçücük bir leke misaliyim. Bazense denizde koskoca bir
dalga, dalgayım ben. Benliğimden hiçbir haber yok. Bazense bende beni
anlatacak çok şey var, dedi, söze Yunusum selam ile girdi. Hak erenleri toplar
da, gönülde aşk duyanı halkaya takar da, bir rehber edasıyla için için hak ile
ünsiyete dalar da, yine de kendinden kendine dönmeyi, haktan söylemeyi, o
ilahi meşk ile elleri hak için bağlamayı, bir hizmet sayar.
Oldum demez olanı arar gözüm, buldum demez bulmayanı arar gözüm.
Gün olur ağlar, gün olur tevhide dalar. Gün olur başka surette göz önünde
ağırlanır. Sonra döner sorar kendine Yunus yine dellendi. Ben kimim hangi
surette, hangi haldeyim, bir bilen yok mu? Bana beni gösterecek kim var
senden başka, Her an bir yanış kovalar Yunus’u, her an.
Ocağı yaktık, meclis tamamlanır. O ateşin dumanında hak kokusu her
yere yayılır. Allahım, dedik geldik, diz büktük de nefsi yere serelim dedik.
Dönüp sor kendine neyi ne kadar serdin yere? Sözde serilir amma, Haldeyse bir
adım geri, bir adım geri durulur.
Neyi aldık neyi koyduk kefeye? Alış tamamlandı mı, o emanet hangi
halde O’na vardırılacak, o Hal ile tezgâha kondu mu? Be hey gafil oyalanma! Bu
265
gün de gece oldu. Yarın gün doğacak ama orada belki o nefesin geceyi
bulmayacak. Hazır mısın?
Yapamadık, yapamadık Hak katına bir türlü evimizi ulaştıramadık
dediğinde onun hesabı aynıyla sana sorulacak. Eteğini tutan kimdi, ellerini
arzda bağlayan neydi? Duyduğun pişmanlık sadece dilde gevelemenden ibaret.
Eğer uyanış, hale inseydi çoktaaan O’na ulaşılır, O’nda bir olunurdu.
Ben de derim ki gönülleri yoklayalım, bu sözleri bir kenara atalım.
Yapamadım, diyemedim, duyamadım, göremedim demektense, ya o yola
başımız eğik girip Allah diyelim, ya da bu yola girmeden el etek çekip maddeye
dönelim.
Bu yolun yolcuları geldiniz bir geriye bakın. Neyi aldınız, ne oldunuz
bir sorun. Yanış arayışta aslında. Yanış sadece dilde olmamalı, varışa kement
atmalı. Menzil her var edilene açıktır. Hedefin yolu şaşırmışsa topu başkasına
atma.
Gayret Allahtan dedik diz çöktük, koyduk secdeye başı, huzurundayız
dedik. Allahım yüzüm karadır benim. Hangi yüzle geleceğim, emaneti ne şekilde
sana geri vereceğim?
Gece gündüz bununla, bununla olalım. Bu gün namazı kıldın, yarınsa
boş verdin, hiç başlamamak bundan çoook iyiydi dost.
Başlamaman çok daha iyiydi. Ya beş vakit kılınır, ya hiç başlanmaz
hesabı da anda unutulur.
Eyvallah, gönülden geçene eyvallah. Bu yol mazeret kabul etmez.
Hakka Arif olmayı bekler. Bu öyle ince bir yol ki, zordan çok kolayı var. Siz
bunları da göremeyecek kadar gafil olmayın. Arif olmanın yollarını arayın
demiyorum.
Hiç
değilse
yapamıyoruz,
alamıyoruz
demektense
hiç
başlamamanız önerilir. Kabul geldi hacetime oturttu Rabbim necatına.
Ne Hak diyenleri gördüm ki gönülleri haktan beri. Ne halk diyenleri
gördüm ki gönülde Haktan gayrı hiçbir şey yok. Bir yudum su, bir yudum su,
İlahi emrin karşısında sadece bir yudum su, İlahi feyzin karşısında sadece
sadakat ve hidayet nuru, Sakın bölme beni benden. Ben bütüne hizmetteyim.
Övgüden uzak, makamı belirlemeden, ben bir hiç, hiçim.
Yunus verdi sözü süsledi her birini, koy başı secdeye verdiğin sözü tut
hak diye diye. La ilahe ilallah Muhammed ür Resullullah.
Selam olsun
26.09.2012
Selam olsun, hak adına gelenler, tevhid birliğine iman edenler yol
birdir. Hak ezelde yolunu belirledi. Güzel dedi de bütün güzelleri sevdirdi.
266
Düşünecek olursan çirkin yaratmadı. Çirkin gördüğün senin kendi çirkinliğindir.
Bu böyle bilinmeli.
İlahi nazar önce Hak’tan kuluna hitaptır. Bir Veli’ye görev verir de, bir
nazar et. O iştiyak kuldan kuluna hediyedir. Ama öncesi Hak nazarı geçerdir.
Zaaftan zaafa dedik ya düşmeyelim, hayır dedik ya bu yolu hayır bekleyelim.
Şer olan her hal ürkütmesin bizi.
Birçok kırılmalar, birçok yok olmalar, bir çok olumsuz haller görülecek.
Plan dahilinde gerçekleşene kul söz etmeyecek. Sen bak kulluğun icabına,
sadece duanı gönder o hallere. Öyle içten dua etki her zerren birlensin o anda.
En çabuk kabul olan dua; birbirinden habersiz edilen duadır. Herkesi duaya
davette bulunun. Allah demeyi çokça isteyin.
Allah’ım birçok kavimleri yaktı, yıktı geçti.
İnananlarda bununla
birlikte yok olup gitti. Peki, bu insanların suçu neydi deme. Onlar görevlerini
böylece tamamladılar. Allahım’ın, her zaruretin arkasından verilecek mutlak bir
nimet ve hikmeti vardır. O kapı onlara açılacaktır. Ama geçiş zaruretten
olacaktır. Bu Rabbimin yasasıdır. Dünya ile ölçülemez. Dünyadaki yasa ile bir
tutulamaz.
Bütün göçmüşleriniz bütün olanlardan haberdar. Siz üzülüp
ağladığınızda onlar sessiz kalırlar. Çünkü ardından gelen olaylara vakıftırlar.
Selamette olun. Rahman Rahim olan Allah her kuluna güzellik murad etti. Fıtratı
ona göre ölçüp biçti. Kötü bir şey vermedi ve kendi hesabını kendin göreceksin
dedi.
Sen sorgulayacaksın kendini ve sen sorgulanacaksın. Bak, öd ağacı
kokusu geldi, Cennet kokusu geldi. Müjdeler olsun, Allah’ım şükürler olsun, olay
budur.
Bir de nefis verdi. Nefis, ruh ve kalp. Üçü bir arada. Bunların
çatışmaları olması gerekendir. Burada akıl verdi. Öyle bir hal edeceksin,
bunların uyumu için bir çok deneylerden geçeceksin. Ta ki hakikatın sırrına
erene kadar. Ersen de erdim, erdim diyemezsin.
Aslında her birinizde mevcut olan ilahi nurdan var. O nuru daim
koruyabilmek ve o nuru karartabilmek, Zulmete dönüştürebilmek kulun
iradesinde. Siz onları artık biliyorsunuz, açık olun. Her açılışta bir şeylerin ilahi
keşfi tamamlanmıştır, açık ol, hakk’a aç yüreğini O yağdırır rahmetini. Hem
rahmet-i ilahi sarar bütün alemleri, hem de zulmeti karanlığa düşürür
küfredenleri.
Sen murad için Hakk için varolduğunu bil. Sen Hak için hizmette
olduğunun görevini aldın, onu üstlendin yardım bekledin. Muradımız o
yolculuğu birlikte tamamlamak, muradınız zehirleri bal edebilmek, her cana onu
sunabilmek. Zehir, bal olurmu deme, niyete göre değişir tat bulur. Zehir de
267
görevdedir bal gibi, küfür de görevdedir şükür gibi, zulmet de görevdedir güneş
gibi.
Hayırlı gelecekler, hayırlı bilgiler. Azdan çokdan aldık muradı, hayır
dedik paylaştık dost ile aldıklarımızı.
Ayar bulmalı gönül ayar, ne diğerini diğerinden fazla ne de daha
aşağıda, o ayarı gönül buldu ise denge oturmuştur. Kul gözüyle değil Hak
gözüyle seyret, dengeleri O’nun gözüyle O’nun iradesine güvenerek O’na havale
et. O dengeyi kuruyor kurdurtuyor, senden sana dönüşte olduğunu hiç aklından
çıkarma. Her şey öyle değil mi ?
Cansız bir şey yok, her şey O’nun varettiğidir, ona vücud vermiştir. Şu
dayandığın etrafında toplandığın tahta parçası bile görevdedir. Ne güzel bir
görev üstlenmiştir; hem nimeti yemek için bir aradayız, hem ilahi hikmeti
paylaşmak için bir aradayız, o bize bir görev sunmaktadır.
Her an her şeye şükürler olsun, Allah adı her an, her dem bizi bizden
coştursun. La ilahe illallah Muhammed en resulallah.
Günü geceyi sizlere bırakalım, bizler hazırız, herkese uygun olanı
devreye çıkaralım.
Birde şunu çok iyi düşünün; kim için neyi düşünüyorsan misliyle geri
dönüştedir sana. Bir zerre kadar sevgi
muhabbet varsa o düşüncede o seni
sarar, yıkar, arıtır, kor onun katına. Bir nifaktan yana zehir düştüyse diline
döner dolaşır yer bulamaz, tekrar döner sana. Bunları çok iyi değerlendirin.
Dost’a küsülmez, sofraya hele hiç küsülmez,
tersliği küsenedir
bilinsin. Uyarıya hacet yok, aynadır, aynadır, o ayna bir gün tozlanır görüntüyü
kaybeder. Onun için derim ki; hele hele hak sözü, hak muhabbeti doluysa,
düşün, düşün de öyle söz söyle, düşün düşün de neden niçin kırıldığını, öyle
düşün bir şey deme, hasret kalırsın sonra O Yüce’ye.
Hayret etme, gelişen her olay yerli yerindedir, hele sen dersen ki, ben
benim işte, yolun çok zor, taşın kalkmayacak hiçbir zaman yerinden.
La ilahe illallah muhammed en resulallah.
268
2012 Yılı
EKiM ayında derlenen Yazılar.
269
Ekim ayı kapak resmi : Ebru üzerinde Lale - Necdet Emekli 2012

Ey insanlar! Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir
kere daha oradan çıkaracağız.(Ta-ha suresi – 55. Ayet)
270
Selam olsun
02.10.2012
Bir adım gel beriye, uzaklaşma bizden, meylin olmasın dünya yerine.
Kararda tutabiliyorsan ne mutlu o cana, kararda biraz öne geçiyorsan dur dinle
öğüt al gönlüne.
Sağ elin Kuran ile tesbihtir ama, onun yeninde ise kılıç ve mızraktır.
Bunun ne demek olduğunu anlayabildiniz mi? Çok fazla ibadet edeyim demek
de senin ayağını kaydırabilir, sana haz veren her şey fazladır. Bu dengeyi
düşünerek kurmalısın, aksi halde birçok zarurete maruz kalırsın.
Ne dünyadan geçilir, ne ahret unutulur, bu öyle bir alem ki, nefes
aldığınız yaşadığınız alem. Her nefes alışta yeniden yaratılırsınız. Aslına
döndüğünde, oranın sahibi olduğunda, dünya alemi’de senin için bir bilinmez
olur, gayb170 alemi olur, bunu unutma. Anlaşıldı umarım, işte özelliği budur.
Allah’ım her şeyi kendi iradesinde derleyip toplamış ve bir bilinmez
değil, bilinenin ardına sizleri sürüklemiş. Öyle deliller, öyle nişanlar varki
bunları yaşayarak öğreneceksiniz. Güzel dediğin her ne ise aslın gölgesi
olduğunu sakın unutma, sen’de o’sun, sen’de öylesin.
Kendini seviyormusun? Evet, hiçliğe soyunmak çok güzel ama bedenini
hakir görmek ise küfürdür. O beden sana emanettir, onu seveceksin, ne diye
seveceksin? Allah Kulu diye. Önce kendini seveceksin, sadece Allah kuludur
diye, hakir görme.
Seni Allah’tan uzaklaştıran her şey haram kılınmıştır. Bunu kendince
düşün, tart, koy gönül terazine, hangisi doğruda? O bilinçle yaşayın.
İbadetlerin en güzeli secdeye varmaktır, asılolan budur, ama secdeyi
sen belirlenmiş bir köşede aramamalısın, her nereye dönersen dön Allah’ın
vechi oradadır.
Kur’an ayetidir. Her an bunu hissederek, gönülden secde ederek,
Allah’ın büyüklüğünü idrak ederek, sıfatlarını bilerek, benimseyerek (onların
her biri bir işleyiştedir bunu idrak ettiğinde) şükürler olsun Rabbim içine akıtır
damla damla, serer birçok ilahi feyzi sana.
Hep tefekkür171 halinde ol, işte Secde oluşmuştur orada. Hem şeklen
hem de ruhen bu secdeyi yapmakla mükellefsiniz. Zorunlu değil sevgiyle
yapılması mübahtır, varsın uzak dursun. Başlayıp başlayıp el çekmek olmaz,
dememiz ondandır, Şimdi anlaşıldı mı?
170
Gayb : Beş duyu adını verdiğimiz algılama araçlarımızla tesbit edemediğimiz âlemler(boyutlar) ve bu
âlemlere (boyuta) ait varlıkların tümü.
171
Tefekkür : Zihnin bir konuyla ilgili bilgileri karşılaştırarak, aralarındaki bağlantıları inceleyerek bir yargıya ya
da karara varma etkinliği.
271
Bir iştah ile tamam başlıyorum-başladım demek ayrı, onun sonunu
getirmek ayrı. “Allah izin verirse o yol açılır bana” diyerek dal onun ilahi
deryasına.
Bir hizmet yapacağınız zaman, herhangi bir hizmet, beden koşulsuz
oraya yönlendirilir, ben de derim ki; beden ve ruhu oraya yönlendir, beden
orada, ruh başka bir yerde olursa, orada kalırsın boyuta geçiş yapamazsın.
Bugün bir araya geldiniz, seni üzecek bir olay oldu, bu hepiniz için
gererli, sen ona takıldın sürekli kafanı gönlünü onunla meşgul ettin, neden bana
bunu dedi? Bugün ayın kaçı, diyelim beşi, on gün sonra sen hala ayın beşinde
yaşadığın olayı tekrar eder durursun, bu nedir bilirmisin? Zaman senden önce
geçişi tamamlamış, sen hala orada kalmışsın.
Beden, ruh işbirliği içinde, bedeni devre dışı bırakıp ruhen
düşündüğünde , olması gerekiyordu, oldu dediğinde çoook yol alınır, bunlarla
meşgul olmayın.
Allah’ımın emrine, asla ne bir fazla ne bir eksik ilaveler yapmayın,
büyük vebaldir günahtır.
Kulaktan dolma ayetlerle hadislerle, kendin doğruluğunu tartmadan
sakın öğüt niteliğinde bir dosta sunmayın, ola ki sunduğun kişi ehildir, bunlara
çok dikkat edilmeli.
İzin
alışverişleri.
dahilinde
görüşün,
izin
dahilinde
alışverişleri
yapın,
Mana
Dünya işlerinizde birçok olumsuzluklar yaşanır, Eyvallah, düze
gideceğini kim söyledi? Birgün bu sıkıntılarının da geçeceğini hiç duymadınız
mı? Bugün üzüldüğüne yarın gülersin, nasıl atlattım dersin, atlatan senmiydin?
Rabbimin ol demesiyle olandır.
Geçici bilinsin, her şeyde öfke yersizdir bertaraf edilsin. Sabır ile bekle
düze çıkarsın, küfür ile bekleme hüsrana uğrarsın. Aklını kullan, aklını gönül ile
birle, oradan onay gelir sana.
Ufak tefek meseleler için canınız sıkılmasın, bir söz gelirse kulağına
bundan yana için çürümesin, bırak desinler, herkes kendini anlatır aslında
unutmayın, bir ağız açıldımı konuşmaya her insan kendini anlatır. O sözlerin
içinde gizli olanların gizlenmiş birçok sırların ifşası gerek, o da dil ile değil gönül
ile süzüp süzüp de ondan alınacak derstir önemli olan.
Sev ki sevilesin, riya uzak olsun o sevgiden, riya şirk’in ta kendisidir,
iki yüzlülük şirk’in ta kendisidir. Riya büyük şirktir, iki yüzlülük büyük şirktir.
Olmayan şeyleri Allah’a isnad etmek ise şirkin en büyüğüdür.
Bilerek konuşun, kesin delil toplayarak bilgileri paylaşın, duyduğuna
sakın inanma, kendin araştır, doğruluğuna inan sonra anlat, inandır her canı.
272
Bir kandil yandı, o kandil ne zaman tutuşturuldu? Elest Meclisinde. O
zaman geldi toplandınız bir araya, tabii birçok sebepler zuhuratta görüldü,
sonunda hep sıkıntıdan geçildi. Daha daha ne sebepler, ne neticeler, Allah’ım
her şeye hazırlar kulunu.
Nasibin Çin’de derse atın geceden eğerlenir, ya seni uçurur Çin’e yada
uykunda getirilir ayağına.
Her şey nasip dahilindedir, bu bilgilerin alınması için nasip edildi de
alındı. Birçok yakınlar bundan nasipdar değil ise suçlu mu aramalı.
Allah’ım Kur’anı sevdirdi, onun ışığı hep yanık olsun, kabirler nurdan
ışık olsun, önce gönüller onunla aydınlansın, dönüş orayadır.
Resul’ün ektiğini sizler biçeceksiniz, ne güzle bir paylaşım. Birliğe attık
adımları, “gel” çağrısına uyduk nasip aldık, demedik bugün gün bana uymaz,
demedik yarın belki uyar, belki uymaz, koştuk geldik, kaldırdık engeli, Allah
yolu açtı.
Sevgiyle kalın, Hak nuru ile aydınlık olun, aydın kişilik sahibi olun. Her
zaruretin karşısında bir Lutf-u İlahi, bir Makam, bir mertebe-i Mübarek vardır.
Sen sanma ki hep böyle sıkıntı çekilir ilelebet. Bir “Geçiş dönemidir”
bilinsin, birçok geçiş dönemleri yaşanacak nefes aldığın müddetçe.
Sıkıntıda olumsuz sakın düşünme, Kul niye sınanır?
kadem mi, bu yolun zaruretine dayanıklı mı?
Sevgide sabit
La ilahe illallah muhammed en resulullah.
-
Nasibimiz için ne yapmalı, kabullenmek mi, tevekkül mü?
Sadece bulunduğun ortamı seyret, nasiplimisin, nasipsizmisin. Tabiî ki
dua yapılacak, Rabbinle görüş sağlanacak, Rabbinle oluş ünsiyet edilecek.
- Bedenle ruh bütünlüğünden bahiste; bazen ruhun ileride olduğu
veya bedenin geri kaldığı hissedildiğinde ne yapılmalı yani bir şeylere
takılmamak için?
Tekrar başa dönüp, eğer beden olumsuz hal yaşamışsa orada ruh
olmamıştır, ona takılı kalırsın sürekli onu tekrarlar, seni meşgul eder demek ki
orada oyalanmışsın ruhsal boyuta geçememişsin. Her ne olursa olsun fiziksel ve
ruhsal birlikteliğin sağlanması gerekir.
Beyin’in kaç kat olduğunu bilirmisiniz?
Beyin (7) kattır.
Her zikir öncesi, “Allah-u ekber” deyin, onunla(beyinle) iletişim
halindedir, size bir ipucu vereyim. Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
273
Beden kutuplarınız var, her birinin esması ve onu işleyişe geçiren çok
özel durumlar var. Beyin çok önemlidir, bir tek orada Allah-u Ekber onunla
bağlantılıdır.
İçsel namaz, daim namaz, her an namaz, nasıl kılınır, ne olur, bunlara
geçeceğiz, gönülden gönüle iletişim sağlanması nasıl olur, bağlantı nasıl
kurulur, o safiyet içinde, bunların hepsini birer birer öğreneceksiniz. (öğrenen
dostlarımız var, o bilinç onlarda tekamül halinde ama sizler içinde(yeniler) bu
sağlanacak.
Kimin
acısı
var,
can
dostunda
hissedebiliyorsan işte marifet ehli budur.
o
acıyı
kendi
bedeninde
Kimin sevinci huzuru var, onu sen hissedebiliyorsan bundan güzel ne
var. Her şeyin fazlası zarar.
Namaz sana haz veriyorsa dinlen, çünkü onun yeninde hem mızrak
hem kılıç var. Bu da sınavdır unutmayın.
Gece gündüz kapa kendini, sadece zikir, sadece namaz: Allah böyle bir
şeye de izin vermez, dünyanı da yaşamalısın, onları dengede tutabiliyorsan
onların bilinciyle yaşayabiliyorsan, dünya ve ahirette sana hizmette unutma.
-
Bedenlerin rahatsızlığı neden olur?
Bedenlerinizi sevin, çok sevin. O’nun emaneti, Allah kulu önce o gözle
bakın, Allah kulu. Çok hırpalamayın, olumsuz şeylerle boş şeylerle meşgul edip
onları yormayın, çok fazla yormayın.
Bedenlerin rahatsızlığı,
beyinle kalbin uyumsuzluğundan oluşur.
Onları hasta yapan sizlersiniz aslında , onları iyileştirmek de yine sizden olsun,
ama iyileştirmeyi düşünmüyorsunuz.
Allah’ım ben şu rahatsızlığı bile seviyorum Allah’ım, ama bu
bedenimde her şey mevcut, şifacı mevcut, duacı mevcut, olum için, şifa için
hasta olan bölgeye onları sevk ve idare ediyorum, sen beni bu yolla kullan,
çünkü sende olan her şeyin bende var olduğuna inanıyorum, bedenim onu iyi
etmeye yeterli, bedenim ondan gelen her şeyi kabul etti, onu şifalandır.
Odaklanın, bağlantıyı kurun düşünün bir yeriniz ağrıdığında bunu
deneyin ama bilinçli yapın.
En çok enerji akışı ellerdedir, sürekli akar, hele hele birde Allah-u
Ekber deyip bu akışı sağladığınızda bir deneyin.
Kendini bilen rabbini bilir, kendinde var olanı bilin çözün içinize dönün,
kolay değil içe dönmek, yavaş yavaş oluşur. Bu da neyle sağlanır, Tefekkür ile,
zikir ile. Önce orası kalp mahali temizlenir, arınır, berraklaşır, öyle bir hale gelir
ki, otomatiğe dönüşür artık zikrin bitmiştir, noktayı koymuşsundur, ordan
274
ayrılmışsındır ama beynine verdin ya komutu o sürekli onu tekrarlamaktadır.
Şifa da bunun gibidir, yeter ki komutu çok düzgün verin, dürüstçe verin, safiyet
ile verin, Allah’ım yine de sen biliyorsun demeyi unutmayın.
Karanlıktan sakın korkmayın, karanlığın içindeki nur’u görün, onun
içindeki aydınlığı görün. Zahirde sıkıntı gibi gelir, ürkütür korkutur karanlık,
aslında ehil olanı sarar sarmalar örter onu, on’daki aydınlığı gösterir ona, ehil
olana. Eyvallah.
Selam olsun, selam olsun, toprağı belledik, gönülde olanları
serpiverdik. Sen niyete koy, sevgi tohumları ekmeliyim diye, sen onları niyete
koydu isen Allah’ım tohumu ektirmeden fidanı diktirir sana.
Bilerek geldin, sonra unutturuldun, bilerek yaşa sonra pişman olma. O
dünya elbisesini çok fazla önemseme, onun buraya ait olduğunu sakın unutma.
Bir özlem olduğunda geldiğin yere, Sıla-i Rahim özlemi içine
battığında, bu çekilmedir. Her hali, onun mertebelerini, hal makamlarını,
duraklarını bilerek yaşa. Sıradan bir hal olmadığını siz hale verin, aldığınız
bilgileri hal ile verin denilir. Ama neyin nasıl verileceğini bilmelisin, niyetinle
amel etmelisin. Bir tek geçerli olan, sana eşlik edecek olan odur(amel) bunu
bilmelisin.
Amel nedir?
Dünyada yaptığın hal ve hareketler, güzel fiiller, yanlış fiiller, bun ları
ayırd etmek iyiyi kötüden temizleyebilmek senin istidatın nispetindedir. İstidat
olmazsa neyle ayıklayacaksın? Sadece iyiyi kötüyü bilirsin ama ayıramazsın,
onların üzerine bir örtü kor başka şeyleri yaşarsın.
Hayat tad veriyor olabilir, zevk alabilirsin, bunda günah yok, ama
manevi hazzın, zevkin yerini almamalı. Sadece misafir olduğunun farkına var,
kalıcı değil, gelip geçici misafir.
Birçok hataların yavrulara yüklenmesini hoş görmüyoruz, amma bir de
var ki, Allah’ım annenin veya babanın yapmış olduğu çok yanlış bir olayı
çocuğunda da gösterebilir çünkü zaaf noktası çocuğudur. Annesinde de
gösterebilir, kardeşinde de gösterebilir, hatayı yapanın. Bunlar çok yanlış
düşüncelere yol açar bunlardan kaçınalım. Allah, nerede kimin hatasını ne şekil
yüzleştireceğini O bilir.
Karma’larla gelen birçok olumsuzlukları da herkes yaşamayabilir,
bunu da unutmayın.
Şimdi birçok hataları, yaşananları, yaşayan kişinin soyu sopu
irdeleniyor, kader planları da unutuluyor bu sayede, Allah’ımla sözleşmeler,
ahitleşmeler, onlar devre dışı bırakılıyor, bu konulara pek girmeyin, yanlışa
sürükler.
275
Sen, annenin-babanın mutluluğunu, mutsuzluğunu çocuklara nasıl mal
edebilirsin? Her birey kendi hesabını kendi verecektir, ayet yazar. Hiçbir ayette
gördünüzmü annenin-babanın vebalini çocuk yüklenir, böyle bir şey yok,
anlaşıldı mı?
Kader planlarını hiçe saymayın, her bireyin yaşayacağı an be an hesap
altında tutulan zaman dilimleri var. İlle kötü şeyde beklemeyin, hem lütfuyla,
hem kahrıyla yaşanacak bir sürü şey var, nefes aldığın müddetçe.
Kan yoluyla geçen hastalıklar için bir şey demiyorum, hastalık ayrı.
Hataları da dilerse çocuğundan gösterir, dilemezse bire bir hesabını yapar,
bunlar ayrı şeylerdir.
-
Sebebini bilmediğimiz korkularla nasıl baş edebiliriz?
Senin kendi oluşturduğun, bunları sıfır etme yeteneğine sahipsiniz,
ondan kurtulabilirsiniz. Bütün hastalıkların çözümü ve düğümü senin ellerinde.
Korkularını koy karşına, al kalemi eline korkunun şeklini çiz konuş onunla,
bunların nedenini mutlaka sen bilirsin. Onlarında birçok nedenleri var elbette
ama düğüm de, çözüm de senin ellerinde. Herkes bununla baş edemeyebilir,
sen yetişkinsin seni varedeni bilirsin onun için bunu sen çözersin.
La ilahe illallah muhammed en resulullah.
Geceyi Allah’ımın izniyle kapatıyoruz, bir daha açılacak günler için
Allah’ıma niyaz ediyoruz. Niyazlarınız daim olsun.
Her toprağı satır satır, karış karış, adım adım gezin, gözlerinizi
kapayıp gezin, “Allah’ım dualarımı oraya yetiştir” ne yazdıysa o mutlak görülür,
ama bir de varki her yazılan yaşanır mı? Hafif atlatılır diyelim dua edelim.
Haydi Eyvallah Hanry Adwers sizleri selamlıyor, sizleri seviyor.
Dara düştüğünüzde beni çağırabilirsiniz, sizlerle seans bile
yapabilirim, yeterki açık olun, bağlantı tam kurulduğunda hazırım.
Perisperilerin bağlantısı olmalı(perisperi ne demek? Topluluklarda medyumla
varlığın arasındaki bağdır) bu bağlantı kurulduğunda herkes benim medyumum
olabilir. Sadece içe dönüp beni dileyin ve delil isteyin delil, geldiğime dair bir
işaret isteyin, nereden istenecek benden değil elbet. Eyvallah. Ufak bir işaret
veririm, size geldiğimi inandırabilirim, bir şey sorarsınız ben sizin içinize onun
cevabını akıtabilirim.
Sevgi kanallarınızı açık tutun, oradan akış sağlanmalı, herkese sevgi
mesajarı gönderin, düşman diye bir şey kalmaz, husumet biter, dost olursunuz.
Bağlantı kurmada; her ne olursa olsun, bir müşkülün çözümünde
olabilir. Allah’ıma emanet olunuz. Eyvallah.
276
Selam olsun
04.10.2012
Kayıtta olanı okuyamazsın sadece yaşarsın, okumak sana ait değildir,
ilahi sırdır bunu bilmelisin. Kaderi ben yazarım diyene sözüm, sen neyi yazarsın
ki sen sadece yazılanı oynarsın.
Allahım her sözümüzü düşünerek sarfetmemizi nasip etsin diyelim.
Her fırsatta Allah adını her zerremize yayalım, iyi dilek ve temennilerimizi
bozuk düzene yollayalım.
Ya sabır Allah, ya sabır, sen bizlere daim zindelik, daim dirilik nasip et,
barış içinde yaşamamızı sen nasip et.
Güç gelmeli, Rabbinden kuluna öyle bir güç gelir ki, yeter ki o iştiyak
içinde olmalı ve olsun, her birinize derim.
Ne gelirse gelsin Allah’ım önce sabrı nasip etsin, kayıttandır bilinsin,
türlü sözler söylenmesin, tevekkel olunsun, iyi dilekler gönderilsin dedi,
Bektaş’ım söz diledi;
Gün güzeldir geceye sözün olmazsa,
Seher özeldir Hakk için, iznin olursa,
Bilen bilmeyene ünlesin, Hakka davettir, Hakka dönüştür bunu desin,
Kadir kıymet bilene sözüm,
O kadri kıymeti sen biliyorsan seni vareden istediği için, ondandır
bilmen, Ondandır serzenişin,
Ayrısı gayrısı yok bu işin, bir tek O var,
O’na yöneliştir O’na varıştır, O’na gidiştir yolculuk.
Birliğe izin geldi, izin ayar buldu da verilen ahdi hatırlattı,
Gönüller huşu bulmalı Bektaş’ın sözü cemaatın dışında değil cemaat
içinde olmalı.
Neden birlikte namaz kılınır? Neden birlikte dua yapılır? Neden hep
birlik istenir? Çünkü, Bir’likte İlahi Rahmet kapısı açılır. Her rahmet, inen
rahmet seni, onu, her birini sarar. Onun için cemaatla kılınan namaz, edilen
ibadet, edilen zikir mutlak değer kazanır.
Sevgide kusur olmaz, sevgide riya da bulunmaz, sen sevgine riya
katarsan o riyasıyla sana dönüşür.
O’nu bil, her şeyi Yüce’den bil, O’ndan bekle, ecrini iste, kadim dost ol,
gönülde kaviy bul.
Muhabbet ehli ol, Muhammed aşkı ile dilin çözülsün, gönül onunla yön
bulsun da menzile seni ulaştırsın, dedi söze pirimiz Velimiz Geylani’miz geldi.
277
Dost kapısı açıktır, uyuyan değil uyanandır, Kal halinden uzak, hal ehli
gönül ehlidir. Bir bilse halimi deme elbet halin bizce malumdur.
Bir ocak yandı, o ocakta odun değil od ateşi vardı, O öyle bir aşk ki
dillere destan gönüllere yezdan172 oldu.
Hakikatin devrindeyiz, bu öyle bir menzil ki varmak isteyene el verilir,
dön dolaş, dön dolaş da hakikati bul, onunla hizmet aşkı için yarış.
Affına sığındığın yüce Rab, kulundan af etmeyi bekler, sen içinde o
affı kuramadıysan lakırdın boşunadır. Neyi affettin, neyi hesabın dışında tuttun,
neyi silip attın, onları değerlendir, olmaz ibadetin yabanda kalmaz gönül senden
ayrı huzurdan uzakta. Bunları yapmalısın, kul bunları yapmalı, tekamül için
gerekli olan budur. Affına dönmeli hakikat için bunu hal etmeli.
La ilahe illallah muhammed en resulullah.
Allahım yardım et, şu atmosferde dua gönderelim,
Allah’ım savaş olacak yerlere barış nasip et Allahım,
Nefret olan yerlere sevgi tohumları ekmemizi nasip et Allah’ım,
Ulaştır dileklerimizi, ulaştır Allah’ım, kötü giden işleri sen güzele çevir
ya Rabbim, Yalnız senden diliyoruz bize yardım et,
Cümle Muhammed ümmetine ve her tarafa yardımını gönder, esirgeme
bizden Allah’ım, Barış nasip et yarabbim.
Kavganın olduğu yerde sarmaş dolaş sevgi olmasını nasip et Allah’ım,
Kötü düşüncelerden arıt, iyiliğe yönelt ya rabbim,
Yalnız sana kulluk eder yalnız senden yardım dileriz, sen bizi doğru
yola hidayetine erenlerin yoluna ilet, delalete düşenlerin yolundan uzak tut ya
rabbim Amin.
Allahım, sırat-ı müstakimde olmamızı, bu yolda sabit kadem tutmamızı
nasip et Allahım,
Allahım ayaklarımızı kaydırma, gönüllerimizi ondan uzak tutma ya
rabbim.
Askerlerimizi sen koru Allahım, yavrularımızı sen koru,
Sana sığınıyoruz, el açtık gönül açtık sevgiyle sana yalvarıyoruz
Allahım, ne olur onları koru, korumana al Allah’ım.
Evliyalar embiyalar onların yanında olsun Allahım.
172
Yezdan : Karşılık beklenilmeden yapılan yardım.
278
Her türlü zorluklardan sıyır kurtar onları Allah’ım. Amin.
Dünya günümde olduğu gibi yardımdayım milletime, duacı olalım, her
gece, o gece için duada bulunalım. O gece önemlidir, bilinsin.
Yoğunluk, mevcudatta olacak bir hadisenin zuhuru. Hiçbir yanlış yok,
sadece planlar çok.
Kazılan toprakta ne ise murad o ekilecek, niyetin eserini cümle
görecek. Hadiseler bitti gibi görünsede hazırlık bu yönde yapılacak. Güzel
günlerin beklenmesi için herkesi duaya davet ediyoruz.
Düzende yerini alacak, geçiştir, bu sürece Allah’ın izni ile selamet için
Hak taala yardım edecek inşallah. Bunun haberini önceden verdik, bir hazırlık
yapılıyor dedik, o zaman hazırlığın başlangıcı. O güne hizmet edin dostlar, o
güne hizmet edin.
Yedi(7) gün sürekli Allah’a yönelin, sürekli. Mümkün olduğu kadar
yolculuklardan, sağa-sola gidip gelmelerden çekinin ve evlerinizdeki bölümleri
kontrolden geçirin. Allah’a emanet olunuz, birlik adına yapılacak her işte
Allah’ın yardımıyla yanınızdayız. Sizler gibi daha birçok topluluklara mesajımızı
ilettik, ama gerçek topluluklara.
Bu oyunu sürdürenlere, birçok sıkıntıyı milletimin üzerine bela
edenlere verilecek bir tek cevabım var, onu da hepiniz(Türk Milleti) her biriniz
buna tanık olacaksınız. Bunu herkesin gözü önünde, birçok basında, radyoda ve
o televizyon kutularında ve birçok gazetelerde bunu sizler de göreceksiniz.
Çıkar peşinde olanlara dönmeyin, çok iyi düşünüp ona göre kararlar
verin, hiç vermemeniz en hayırlı iştir, bunu da iyice belletin.
Allah’a emanet olunuz. La ilahe illallah muhammed en resulullah.
Beni dileyin, beni isteyin dualarınıza iştirak edelim, birlikte olmamızı
dua ile davet edin, birlikte olalım bunu biliyor, bunu hissediyoruz.
Toplantılarınızı dengede tutun ve koruyun. Birçok topluluklar
seçeceğiz, seçtik ve bu mesajı size de ilettik. Ankara, İzmir, İstanbul, Bolu
birçok mesajlarımız gün ve gece dağıldı, her birinizin duaları onlarla birlensin,
Allah’ım yardımını esirgemesin,
Neyi nasıl yaparım diye tasalanma, onu bir bilen var O’na havale eti o
sana dağılanı toplar da verir, sen hiç tasalanma. Bırak korkuları at kuyuya, sen
düşünme ne olacak yarın diye, hepsini bir bilen var, sen ona havale et.
‘Ne geçti elime, neyi vereyim ki’ deme, sen vermeyi hep dile, geçmedi
zannedersin aslında, verirken geçer eline.
279
Kayıttadır, her yaptığın eylem kayıttadır, sen sanma görülmez
duyulmaz, her şeyden habersiz, olur mu? Her anın kayıt altında. O’nun dışında
bir şey yapmazsın, O hep varettiklerinin arasında.
Kendine haksızlık etme, dedik ya Allah’ımın kulusun diye kendini.
Haksızlık etme, gereğinden fazla yorma bu bedeni, sonra dellenirse o
da üzer seni. Bundan sakın Arada bir de olsa kan’ına baktır, fazlaysa sende ver
er’in birine.
Bilen bilmeyene desin; Ne kadar çok Allah denilirse bu kavimde
kıyamet gelmez hemen önüne. Allah diyeni az olduğunda kıyameti bekle
sağında, solunda.
Haydi Eyvallah, gecenizi hayırlarız, La ilahe illallah muhammed en
resulullah. Allah’a emanet olunuz.
Selam olsun
11.10.2012
Ölüm hali; Ruh bedenden çıktığında muidi173 sıfatıyla, muid ismi celilisi
devrede. Allaha döndüğünde nefis onu terk eylemiştir. Hayat boyu geçirdiği bir
çok evreleri gözünün önüne serilmiştir. Bir çok eksikliği, bir çok yanlışlıklarını
ve hatalarını fark etmiştir. Çünkü uyanış oraya adım atışla mümkünleşir.
Uyanışın yaşadığınız dünyada olmasını sağlamanız mükemmelliktir. Bu
melakut174 alemine de geçişi kolaylaştırır.
Peki, size bir soru sormak istiyorum. Mezarlarınızdan tekrar
diriltileceksiniz, size neyi ifade ediyor? Bununla ilgili herhangi bir bilginiz var
mı? Hangi bedenle diriltileceksiniz?
Allah, nohut tanesi kadar bir kemikten aynı bedenleri sizlere iade
edilecektir. Onun da kuyruk sokumu dedikleri ufacık bir kemikten zuhur edeceği
bellidir. Bir iade var, bir inşa var. Bir de yaradılış var. Yaradılışın ne olduğunu
biliyorsunuz, dünyaya gönderiliş. Ya inşa? İnşa; Bedenin ve organların, bilincin
sürekli tekamülüdür, büyümesidir. Dünyadayken bir bebeklik döneminiz, bir
çocukluk, bir gençlik, bir yaşlılık döneminiz var. Onların belli bir olguya
varabilmesi için adını buradan almıştır.
Bedenin inşası, malzemeler tamam. Onu sen büyüteceksin. Neyle
Allah’a sımsıkı sarılmanla. Her dönemin bir bilinç düzeyi vardır. Hangi mertebe,
hangi makamda, hangi boyutta olduğunu mutlak hissedeceksiniz. Keşfetmek
ayrı hissetmek ayrı, Allah’ıma emanet olunuz.
173
174
Muidi : Öldükten sonra tekrar dirilten.
Melakut
: Gözle görülmeyen meleklerin ve ruhların âlemi, ruh ve mânâ âlemi.
280
Çok teşekkür ederim sizlere, satır satır her okuduğunuz, o satırlara
eğilip de ne olduğunu araştırmanız, bizleri inanın sevindirir. Bu sayede
tekamüllerin sağlanacağını bildiğimiz için sizleri irşad175 etmektir amacımız
maksadımız. Hele bir de görev aldı isek, bu daha da zevkli bir hale geliyor. Bu
zevki birlikte tadalım istiyoruz.
Her zaman dilimi kulun önüne bir çok hadiseler olaylar güzellikler
sergileyecek. Onlara hazırlıklı olmanız için bu bilgilere ihtiyacınız var, peki
hazırlıklı olmayanlar ne olacak? Dendiğinde, bir kişiyi kurtarmamız bütün
insanlığa yardım etmemiz demektir, bu bilinç ile yaşayın. Hal ile, fiil ile,
sözleriniz ile davranışlarınızla daim onlar için yardımda bulunun, siz verin alır,
almaz, Allahın mutlaka bir bildiği vardır demeliyiz.
-
Hep bu istemediğimiz insanlar ve hareketleri karşımıza çıkacak mı?
Bir çekim vardır gönülden gönüle, bir de Allahın hoşuna gitmediği bir
şeyi kuluna halk eder, bir çok nedenleri vardır ama gönül neyi isterse önce o
gelir ayağına.
Kısmet ise atını eyerler bir gece önce. Sen gidemiyorsan kısmetin
peşine, sen uykuda iken getirir girer gecene. Kısmet nasip işi kimine haktır
kimine daha vakit vardır. Hoş olun hoşluk içinde yaşayın, aldığın her nefes için
Allahıma şükredin. Her nefes için, yerindedir bilinsin şüpheleri her bir zerreden
tek tek silsin rabbim. O da ne ile silinir, sevgi bütünlüğü içinde.
Evet dostum selamet ile selamet ile, kimi ekmek bölünmez birlikte
yenir ömür geçirilir, bazen ekmek bölünür, ayrı ağız ile ayrı elden yenilir. Takdir
dir ne senden, ne ondan, niyet devreye geçmiştir, hoşça kalın, hoşça kalın.
Yaşamın her devresi bir olaya nispettir, zuhura hizmettir, sen yaşam
felsefesini bir çok mana bilgilerini öyle içine sindirmelisin ki o zaman bu
oluşumu yakalaman çok daha kolay olacaktır, olay şöyle yavaş yavaş, önce
ilmel yakın, sonra aynel yakın, sonra hakkel yakın. Bu mertebeleri aradan sonra
anlatacağım.
Selam olsun, sofradayız. Elhamdülillah. Bir muhabbet tezgahı kurduk
kişilerin sayısı hiç önemli değil. Diyelim ki umduğumuzu bulduk, şükür sana ya
Rab. Fena makamı bekâya ulaştırır kulunu. Mutlak fenadan geçilecek. Bu öyle
bir yol ki; yola gelen her şer, taş, engel sana bekâya yol açacak. İlle böyle çetin
bir yolda yürümemiz mi gerekir diye soruyorsunuz. Buranın yasası da bu.
Hallacı çok güzel örneklemiş. Her yeni doğanın Hakka mutlak bir seferi
vardır. Bu seferde edindiği liyakat, bilgi, istidat, kabiliyet seni bekâya
götürecek.
175
İrşad etmek : Doğru yolu göstermek, uyarmak.
281
Geçiş belgendir. Hiç yarını düşünme. Çünkü Elest meclisinde, Rabbim
hepinizin rızıklarını orada pay etti. O zaman neden çalışıyoruz da deme. O
rızıklar temin edildi ama onları arayıp bulmak la seni görevlendirdi.
Şimdi, ilmen yakın fenadan geçiyor. Şimdi mumu yak ve ortaya getir.
Şimdi bu gördüğün, karşıdan gördüğün ilmen yakındır. Mumu kendine
yaklaştırman ya da senin yaklaşıp ısısını hissetmen aynel yakındır. Tıpkı
pervanenin ışığa gelişi gibi. İlmen yakın, aynel yakın. Pervanenin ışıkta yanıp
kül olması Hakkel yakındır. Onda, O olması.
Mutlaka dönüş onadır. Elhamdurillah imanımız bu nispette yerindedir.
Onda ‘’O’’ olmak; bunu telaffuz ederek, hissederek ve birden hayret makamına
gelip bir çok şeylerin fark edilmesinde ‘’O’’ ile ‘’O’’ olmaktır. Buna ne
deniyordu? Ölmeden önce ölmek. Bu hal kolay bir hal değil. Ama bu dersleri
mutlaka öğrenmeniz gerekir.
Tasavvuf kavramı budur. Bir çok mutasavvıflar değişik yorumlarıyla
kimi insanlığı inkişafa götürdü, kimi insanlığı da cehennem ateşine.
Kuran ile yürünmeli. Hak desturu ile gönülleri coşturmalı. Hakikattır
sende var olan. Rabbin seni ister o hakikatin altında seninle muhabbet diler.
Konuş onunla. Varoluş sebebin bunu gerektirir. Bir varmış bir yokmuş demeden
önce bilinçli yaşamanın hazzını duy içinde.
Bir çok kurallar konur. Bir çok yasaklar,bir çok zorlamalar getirilir ve
bunların her birini İslam’a mal ederler. Bunları sıralamadan önce her şey
sevgide başlar, sevgide biter demediler.
Neyi yaparsan yap sevgi olduğunda. Hem sevilen ders çabuk öğrenilir,
hem aydınlığın tezahürü tezden görülür. O ayarda olun. Yol sevgi yolu. Bu yolun
yolcusu çoktur. Her yolcunun yanında bir kolcu bulunur. Zorlamayın sevdirin,
nefret ettirmeyin.
Asla menfaat için bu bilgileri kullanmayın. Bu bilinçtesiniz. Böyle bir
olay karşısında hoş görülü olmayın. Kim ne yapıyorsa, dikkatle onları takip
edin.S elam olsun. Ben ayrılmadım hep buradaydım.Z orlukların üstesinden
gelebilmenizi diliyorum. Sizi var eden, her şeyin bilgisine sahip,’’O’’ biliyor neyi
kaldırıp, neyi kaldıramayacağınızı.
Açık olun birbirinize, açık olun. Kader planlarınızı asla sorgulamayın.
Yüce Yaradan neyi sizlere mübah gördü ise mutlak bir sebebinin de olduğunu
düşünün ve onu kabullenin. Kime dokunursanız dokunun mutlak ilahi şifayı
bulacağından eminim ve nefeslerinizi onun için sarf edin.
- Dua etmek, hizmet etmek gibi mi?
Dokun, dokunun, karşıdan karşıya dua etmek elbette güzel. Ama
dokunmak, senden hastaya geçiş çok farklı bir boyuttur. O güzel niyetle
yaklaştığında şifa bulmaması imkansız denilecek kadar azdır. Hiç kendinizi
282
zorlamayın. Sadece size verilen şifa ile bir başkasına verin. Kendinizden bir şey
vermeyin.
Deneyin, siz de deneyin efendim, siz de deneyin. Hayır vaat edilmiş,
hayırlı günler adına hayırsız göreceğimiz her şey sizden uzak tutula. Beni
Allah’ımdan uzaklaştıracak her söz, kelam için senden yine sana sığınırım.
Sadrımı, ilahi nura gark eyle, sabrımı arzla, arş üzere yüksek eyle. Her
ne vereceksen kendi hazinenden ver. Kula kulluk ettirme. Ne geçmiş, ne
gelecek derdine sakın ola bizleri düşürme. Rabbim sana açılan ellerin
hürmetine, Allah’ım diyen diller, gönüller hürmetine, her zerremi hizmet amaçlı
kullanabilmem hürmetine, benden sana dualar hürmetine, senden gelecek ilahi
rahmeti nasip et bizlere. Allah, Allah, Allah, Eyvallah La ilaheillallah Muhammed
en resullullah.
İslamiyet karmaları kabul etmez. Her birey hak huzuruna vardığında
karmanın getirdiğiyle değil kendisinin getirdiğiyle bulunacaktır. Anadan oğula
babadan kıza bir geçiş var ama bu karma ile alakalı değil sadece genetik faktör.
Her birey kendine verilenle yetinecektir. Yüklemeleri batı inancından
uzak tutun. şifayı verirken ona dokunduğunuzda, Allahım bu kardeşimiz neye
muhtaç ise benim ona vereceğimi sen benden iyi bilirsin, gerekli gördüğünü
bana verdir, demelisin. Amin, La ilahe illallah mahammed en resullaah.
Siyah noktayı vereceğim haftaya, zulmani, ondaki özelligi siyah ışıktır
öbür adı. Daha çok şeyler öğreneceksiniz, birçok görüntülerin sizlere birazını
verelim bugün, karanlık gölge şeklinde gelir gözünüzü kapadığınızda, uyku
öncesi merkeze bağlanıp içsel görüş yaptığınızda gözünüze bir çok siyahlıklar
gelir çarpar adeta size, bunun olması kötü değil olması çok güzeldir. Allah
bilinmek istedi ama istediğinde kendini gizledi. Size de zulmani perdeler verdi,
o siyah ışığı gördüğünüzde, “Elhamdülillah, Allahu ekber” deyiniz, seni var
eden oradadır. Siyah ışığı takip ediniz.
-
Bir de parlak parlak ışıklar görüyoruz,
Aaa onlar çok güzel, dost onları üç defa yaşadı, o nedir biliyor musun?
Gönlün tecellisidir, nur, o ışıkları boşa atmayın, haydi Eyvallah.
Selam olsun
18.10.2012
Selam olsun, “La ilahe illallah”, O’ndan başka ilah yoktur. Her şeyin,
göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ım, Ol dediği an her şeyi olduran, hayat
veren, hayatı sonlandıran tek büyük yaratıcı, her şeyden münezzeh olan
Allah’ım.
283
“Muhammed en Resulallah”, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir,
Allah’ın kelamını bütün insanlara tebliğ eden ve Allah’a davette bulunan, önce
kul, sonra Peygamber olan, alemler ve melekler her şeyin O’na hizmette
olduğuna, Allah Resulüne Allah’ın izni ile inandık, iman ettik, peygamberlerin
hepsine inanıyor ve dört kitaba inanıyor, iman ediyoruz, hiçbirini diğerinden
ayırmadan, meleklerine de inanıyor iman ediyoruz. La ilahe illallah Muhammed
en Resulallah deyip, Cem-ül cem ediyoruz. Size tevhid’in kısaltılmış şeklini
anlattık.
Ağaçtan bir yaprak düştümü misliyle Rabbim ona iade eder, her çiçek
hem ölür, hem aynıyla tekrar zuhur eder. Her şey O’nun iradesinde, gizli değil
aşikardır bilene. Sen toplayıcısın, neyi idrak edebildiysen, aşikar olanı iman ile
kabul edebildiysen, sen O’nda O sende, O bütüne her zerren hizmette.
O karanlık ışık, o ışığın ortasında gizli, o ışık nedir bilirmisin? Ab-u
hayat’tır bilene, Ab-u hayat’tır bilip de gizli olanı hissedebilene.
O hem bilinmek istedi hemde kendini gizledi, o halde buradaki sır
niyeydi? Bu nasıl bilinecek dendiğinde; Batın’a in dostum batın‘a, önce senden
geçecek, sen kendini bildikçe o perdeler senden kalkacak. Kendimi nasıl
bileyim? Bu iştiyak ile kendini çözebilirsin, içini dinle tahlil et duygularını dedik,
hislerinin peşine takılma gönül onaylasın onu istedik.
Gönül nedir? Makamı nedir? Nazar ehli nedir? Nazargah nedir? İfşaya
gerek yok, bunlarla bilinir. Her şey ayandır o kula yeterki iste, istidatını O’na
yönelt, çözülür dilerse, sen iste Rabbim mutlak önünü açacak. İşte o siyah ışık,
ışığın tam ortasında, öyle gizlemiş ki kendini, derin-deruni noktanın altında.
Rabbim, Rabbim, aşikar eyle, hiçbir varlık göremez seni ama, her
yerde görünen sensin, görmez hiçbir canlı seni. Bilene sor bilinmezi, sen gizle
kendinden bilinmek isteyeni.
Her bir makam ilahi murad üzeredir, Kul kendini bildi ise bir mertebe
bir adım daha yükseğe. Rabbim her şeyi bilendir, senin nasıl bir dua edeceğini,
ettiğini Elest’ten bilirdi, orada gizledi, onun içi her şey O’na ayan, önceden
bildi, önceden diledi.
Peki o zaman biz hiç mi kendimize ait bir şey göremeyeceğiz
dediğinde, sen hala varlığından eminmisin? derim, sen burada değilsin ki, sen
sadece O’nun gölgesi olduğunu unutma, rüya aleminde olduğunu bil, hiç şüphe
etme. Bu rüyadan uyanış Hakk’a davet ile başlar, Allah hem sonlandırır hem de
varlık elbiseni giydirir, her şey O’nun elinde iradesinde.
Nereye gideriz? Gidiş nereye? Elest’e dostlar Elest’e, geldiğin yere
gitmektesin, başa dönmekteyiz, dönüş oraya, bundan hiç şüphen olmasın.
Gurbette olduğunu unutma, gönderildin şimdi aslına dönmektesin.
La ilahe illallah muhammed en resulullah.
284
- Hakka davet sadece ölüm ile mi oluyor?
- Hayır, Peygamberimiz kanalı ile davet sizlere ulaşır, yok sadece
ölüm sonlanmak için değil, o da davettir, yola davettir, islama davettir. Allah
neyi murad etti ise her şey Levh-i Mahfuzda176 kayıt altındadır, onlar zaman
diliminde ayrılmış günü gelmiş, onu yaşayacaksın bütün zorluğu ve kolaylığı ile,
güzeli ve çirkini ile. Orada neye evet dediysen bunları burada aynı şekliyle
yaşayacaksın.
Ahde vefalı olmak, diyeceksin ki neye ahid yaptım ki, nasıl vefa
göstereyim? O senin önüne seriliyor, her biri ahdinin birer parçası bunu
unutma.
- Yapılan ahidlerimiz kaderimiz mi oluyor?
Kader-i mutlak vardır, Kader-i muallak vardır, Ahid; O Allah’ın
tasarrufunda, Ayan-ı Sabite, mutlaka yaşanması gereken, Allah’ın iradesinde,
sadece O’nun dilemesi ile yaşayacağın hadiseler.
Bir de senin kendi fiillerinle kendi niyetinle oluşturduğun Cüz-i irade
de (yalnız cüz-i irade dediğimizde Allah’tan ayrı düşünülmesin) külli irade de
zamanla devreye girer, Külli ve Cüz-i irade bir fiil halinde işleyiştedir Allah’ın
izni olmadan ne irade ne duygu, hiçbir saçının teli bile düşmemektedir, bunu
unutmayın, her şey O’nun tasarrufunda, O’nun izni ile emri ile, iradesi ve isteği
ile, Kulum ben yapıyorum demek yok , ben yok bir kere, birlikte işleyişte Kul ve
Allah, her olay bu şekilde.
Niyetler çok önemli, niyetlerinizi derleyin toplayın, serin, düşünün,
görün, niyetleri arada bir de olsa dökün tezgaha da seyredin neler olabileceğini,
her niyetin hangi olay karşısında ne bekleneceğini, bunu siz daha iyi bilirsiniz,
getirisi götürüsü nedir.
Safiyetle bir şeye niyet ettiğinde, Allah’ımın izni ile (her şeyin, her işin
önceliğini Rabbine vermek zorundasın) “Allah’ım kulum acizim ne olur sen bana
yardım et” dediğinde cüz-i irade ile Külli irade işbirliğinde. Allah’ım sana neyi
nasip etti ise oda Elest’te kayıt altındadır, bu dünya hayatında onları sıra ile
yaşıyorsun. Ben bunları istememiştim, böyle niyet etmemiştim dediğinde,
burada etmemiş olabilirsin orada ettin.
Abduhu ve Resuluhu, önce insan, kul. Abduhu ve Resuluhu sonra
resulü, İnsana verilen önemin, insanoğluna verilen değerin, insanın, keşfini
açıp da, İnsan-ı Kamiller o kadar güzel şeylere tanık oldular ki, o hal insana
eriştikte hiçbir şey üzmez seni, o İnsan-ı kamil vasfı, Allahım o vasıfla
vasıflandırsın. O öyle bir haldir ki; gök kubbenin altndan geçerken deseler ki,
gök kubbe düşecek üstüne geçme oradan; umru değildir, çünkü, artık o cüz-i
irade külli iradeye dönüşmüştür.
176
Levh-i Mahfuz : Olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekandaki bütün varlıkların, kısacası, her
şeyin yazılı bulunduğu bir İlâhî muhafaza levhası; İlahi ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programıdır.
285
Ehlibeyti tanımak zorundayız. Allah’a arif olmak gerek, gönle arif
olmak gerek, sen arif ol, yeter ki arif olmayı bil. Yolumuz işte o yol. Plan ona
göre yapılmış, bize ise o plana boyun eğmek gerek, bize düşen bu.
Yaşayabildiğimiz kadar bu güzelliğin içinde yaşamayı nasip et Ya Rab,
nasip et Ya rab, nasip et ya Rab. Senden geldik, seninle bir olduk nurumuzu
harcamadan sana emaneti iade edelim Allah’ım, Amin.
Biz Allah’a muhtacız, O bize müştak177, biz O’na, O bize. O bizlerle
kendini bilinir hale getirecek.
İç gözlerinizle hissedebilirsiniz, ayandır. Varlığı ise esmasıyla,
sıfatıyla, zatıyla muktedirdir. Her şeyi ortada kılan O’dur. Allah sadece yapmak
istediklerini esmasıyla sıfatlarıyla devreye sokar, sistem ona göre kurulmuştur.
Ne insan O’ndan ayrı, ne O insandan ayrı. Suyu düşün ve buzu düşün.
Buz, insan, su ise vareden. Aslında hepsi bir, buzun aslı su değilmi, sen onu
ondan ayırabilirmisin? İnsanla yaratıcı arasındaki fark budur. Çok iyi düşünün
bunun üzerinde.
Buz eridiğinde suya karışıyor, buz neden eriyor? Sıcaktan eriyor, Aşk
ateşiyle eriyor. Bunu hem İnsan-ı Kamil olarak değerlendirebilirsiniz, hem
Allah’la kul arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilirsiniz. Ne sen O’ndan ayrısın, ne O
senden ayrı, evet aynen öyle.
Her şeyi biliyorsun nasıl oluyor? Bunun tahsilini yapmamışsın bu nasıl
oluyor? Ama sende iştiyak ve istidat devrede bir şeylerin peşine takılıp hayır
işlerde önderlik yapmak istiyorsun, Allah’ım da Ol dediğini olduruyor. İlahi
bilgileri damla damla kulun gönlüne akıtıyor.
Sen zannediyormusun ki, “Bunu ben nasıl başardım veya bunu ben
yaptım” burada, bak çok ince bir nokta bunu hassasiyetle düşünmelisin, “Bunu
ben nasıl becerdim, nasıl yaptım” deyip, burada bir arayış var, arayış mutlaka
senin varlığında var olan bir ilahi kudret hikmet var. Ama, bunu ”ben yaptım”
demek kendini perdelemektir. O perdeleri çekmek insanın elinde iradesinde, o
perdelerden kurtulmak insanın elinde ve iradesinde mevcut.
Evet şimdi sizlere allahaısmarladık diyor, Allahın hidayetine,
kudretine, Allahımın isim ve sıfatlarına, içlerinizdeki uyanışlara ilahi yardımın
gelmesi için Alah’a dua ediyorum, hoşçakalın.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Her olay kayıttadır kendinden kendine, her olay. Hiç bir şey, açıkta
olabilir ama kayıpta değildir, askıda kalmaz, her şey kayıt altında gizlenir. Sıra
ile zaman içinde yaşanan her olay, her söz, hiçbir şey heba olmaz derlenir
toplanır onlar yine size sunulur. Eyvallah.
177
Müştak : Şiddetle isteyen, arzulayan.
286
Kabe’nin örtüsü de kara ama gizlediği şey ise Nur’undan nur.
Selam olsun
26.10.2012
Selam olsun, Yolu yolla bağladım, heba edilen her an’a ömrümce ağladım. Bir lahza bak geçmişe, neleri uçurup tükettik, kefeye neler kondu, işte onu
hiç bilemedik. Bilginin ölçüsünü yaşadığın müddetçe öğrenebilirsin, o değer
buldukta tezgahta işlenen kumaşa benzer, her ilmekte bir bilgi, bir eylem ifşa
eder.
İnandık, iman ettik, İman; dil ile tasdik yeterli değil her zerren buna
iştiyak etmeli, bu ne okumayla ne öğretilerle mümkün olur. Tevhidin esası yaşayarak iman ile bütünlenir, inanç ile değerlenir, hepsi birbirine bağlı kalkan gibidir. Onu zırh da yapabilirsin, başa miğfer edip de onunla arş-ı alaya huzur
yayabilirsiniz.
Sevgim tohum tohum ele gelir, topraksa emek ile bellenir. Toprak dedim “beden”i anlattım . Beden toprağına ekilen her tohum filizlerini verir, yeter ki onda emek olsun, her iş dengede olsun.
Uyduk uyacağız, dostu fistanda değil gönülde bulacağız, ne baştan ne
sondan nasibin deyip ilahi merkeze bağlanacağız.
Gül gülistan et hem ahreti hem dünyanı, her zorun bir kolayını keşfet,
zoru değil hep kolay olanı iste. Gerçeğin aynasında ilahi muradı seyret, bak sağına soluna, bak önüne ardına, her yerde bir sure, her yerde türlü çeşit suretler
var. Her biri sende mevcut, arama dışarıda önce kendini bilmen yetecek bu imana.
Açık gelir sözümüz, oku, oku yazılanı. Ömrünce hiç bitmeyecek, her
sayfada aradığın an’da eline gelir, gönülde olan önüne getirilir.
Zikreyle Hakkı zikreyle, ibadetin esasıdır de , hiçbir şey beklemeden
zikreyle. Her anın O’na hizmette olmalı, yaratılış itibariyle proğram böyle yapıldı, öylece değerlendirilmeli.
Çok Veliler muradları hasıl olunca; “Biz ne günah işledik ki Allah’ım
duamızı kabul etti” derler, çok çabuk kabul edilen duanın muteber olmadığını
düşünürler. Daha önce de verdik; dua edecek oldun ise aklı ardına bırak, sadece
sadrında olanı söyle, öyle Yüce’ye yalvar, satır’da olanı terk et.
Bu meyhanede nice günahlar, nice nice sevaplar gizlidir, dil-dudak
susmalı, hal meydanına çıktık halleri konuşturmalı. Kaçma günahtan kaçma,
günah yaparım diye de korkma, yapmanı ister yüce Allah, çünkü onun dönüşünü
ister ondan dönmeni bekler.
287
Arıta arıta gideceğiz kir barındırmadan, gölgesinde nefsi eriteceğiz.
Baktık yüzlere Hakk nurudur diye seveceğiz.
Celal perdesinden geçelim Cemal’e, mukadderat deyip de atma onu bir
kenara. Her olay bilinerek yaşanmalı, dilinde Kur’an, gönlünde iman, tavrında
ise inanç bulunmalı.
“Ben yapıyorum” deme, sadece boyun bükmen yeterli, o hal dile gelmez. Gün ışığını güneşten alır ilahi rahmeti, her şey kuluna hizmet içindir, bırakma şükrü hamdet, dedi gününüzü gecenizi hayırladı.
Allah’ım cümlenizden razı olsun. Her fiil Allah’ın murad ettiği şekle
dönüşsün. Her söz onun kuluna üflediği ile sende vücut buldursun.
La ilahe illallah Muhammed en Resulallah.
Selam olsun
29.10.2012
Selam olsun. Su başına varalım, o kaynaktan ilme talip olalım. Olayın
sathındayız, Gerçeğe uyduk hattında değil. Bilerek el açtık amin dedik,
bilmediğimiz her olaya bir şahit bekledik.
Lûtfunla uyar beni Allahım diye el açtım. Kahırla uyanacağımın farkına
varamadım. Gönülde bir çerağı178 yandı ise o vazifeli el öpülmeli, o çerağı
yakanın eli, mahşere kadar, hak elidir diye sevilmeli.
Murat o yönde gelişir, murat değil ise seyrinin dışına itilir. İman üç
sınıfa ayrılmıştır. Ehli Şeriat; şeriatta olanın iman anlayışı. Ehli Tarikat’ın imana
yaklaşımı ve Ehli Hakikat’in iman anlayışı farklı farklıdır, sonunda iman vardır.
Ama işleyişi sınırlıdır.
Her zerre ile o imana sahip olmak, Allah’ın birliğine, Peygamberin
elçiliğine, kitapların her birine ve meleklerine inanıyoruz ve iman ediyoruz. Her
zerren bunu hissetmeli. Öyle bir kabulleniş var ki burada, ondan gayrısı yok.
Burada safiyet makamı oluşur, burada hiçlik makamı oluşur, burada
tevhidin bütün makamlarının tamamı oluşur. Burada inanç bütünlüğünün
makamları oluşur. Seyret alemi iman içreyse, seyret ki bilesin. Çünkü yüklenip
geldin iman ile.
Gerçeğin dışına iman etmeyesin. Zamana uydun murad içre dedin,
çünkü bildin inandın, zamana da iman ettin, Zaman senin tasarrufunda o
nispette ona yöneldin. Hakikatin yazdığına kulları boyun eğdi. Makam içre olan
her hali benimseyip, önce Allah sonra Muhammed dedi.
178
Çerağı
: Kandil, çıra.
288
Sefadır nimeti zahmette olsa sefadır. Zekavet179 ilmin içindedir. Bunda
hiçbir beis yoktur. Hal ehli, dil ehli, mana ehli. Her birinin iman anlayışı çok
esnektir. Azıcıkta olsa farklılık görülür. Bir iman var ki dil ile, bir iman var ki
kan ile. Anlaşıldı mı?
Her hali hoşnut etsin can dostları. Her hali şükre vardırsın, Rabbim
diyen her kulu. Kaçalım zaafların peşinden uğramasın gönül hanesine.
Sakınalım dilimizin kalp kırmasından. Zeval180 getirir bana olmamalıyım gayri
hüsnü zanda181 belleyelim bunu ömrümüzce. Gelişi güzel konuşmayalım, önce
düşünme izni alalım bizi var edenden, sonra diyelim diyeceğimizi.
Sabırlar semaya dayanmalı. Hakikat erinin yolu bir çok taş, diken ve
mihnet182 dolu. Ufacık şeyden varsa şikayetin dur gitme, bir yerde bekle.
Sorarsan ne zamana kadar? Şikayetin silinceye kadar. Sonra devam et yoluna.
Ne sağdayız ne solda. İsimsiz ünvansız daima orta yolda. Neden, niçin,
nasıl olmamalı, dillere verilmemeli. Er geç çıkar düşünceler er meydanına.
Ne tamdır, ne eksiktir. Her yaşanan olay Allah’ımın ilmindendir. Her
şer gördüğünü olumsuz sanma. Şer, hayır olanın perdesidir aslında. O perdeler
bir gün kalkar aradan. Gerçek olan zuhura gelir. Çünkü öyle istedi Yaradan.
Tartışmaya bile gerek yok. Her şeyi kendi haline bırakıp seyirci kalın.
Kumandan itiraf edecekti hatırlarsınız. Görün bakalım.
La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
Perde perde içindedir. Öyle zor gelir ki şeriat ehline hakikate ulaşmak.
Aslında kolay gibi görünür ama uzaktır. Bu uzak bu zorluk ne ile aşılır.
Liyakat183 ile, inanç ile, tevekkel ile. Gün ışığı dua ile zenginleşmişse, geceye
dönüşü bile ilahi feyz verir kuluna. Duadan mahrum edilmiş ise gün ışığında
kararır, gece oluverir anda.
La İlahe İllallah Muhammed en Resulullah.
Allah’ım bize bizden de yakınsın.
Bizi doğrudan uzaklaştırma ya Rabbim,
Kurduğun bir çok köprüleri şeytanın engel koymasına izin verme
Allahım.
Geçişimizi kolay eyle, kaydırma,
Nurdan geldik nura dönüşümüzü hayırla Allahım,
Muhammed nuru ile kainatı nurladı, bütün mahlukatı nurundan
nasiplendirdi, o nuru harcamadan sana dönmeyi nasip eyle Allahım,
179
Zekavet : Zekilik, anlayış çabukluğu.
Zeval
: Yok olma, sona erme.
181
Hüsnü zan : Güzellikle ilgili, güzelliğe özgü.
182
Mihnet : Sıkıntı, üzüntü.
183
Liyakat : Layık olma, yeterlilik, uygunluk, kifayet.
180
289
Hakikat ehli ile bizleri bir eyle, avam184 insanların sınıflarına bizleri
dahil eyleme Allahım,
Onların bizlere yük vermesinden endişe ederiz, o yükü ne alıp ne
vermeyi bize nasip etme ya Rabbim,
Havas185 ilmi alanlar ile, havasın zenginliğini duyanlar ile, ehli kitap
ilmini tadanlar ile, bu dünyada bizleri bir eyle Allahım,
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
184
185
Avam : İlmi, irfanı kıt olan, ayak takımı.
Havas : Kendilerini ilmi ve irfanı kıt olan avam kesiminden ayrı ve üstün sayan kimseler.
290
2012 Yılı
KASIM ayında derlenen Yazılar.
291
Kasım ayı kapak resmi : Kimyasal Boyalı Dalgalı Ebru – Necdet Emekli 04.03.2012

Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere,
yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere
iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.(Nisa suresi – 36.ayet)
292
Selam olsun
01.11.2012
Zulmet, gece zulmettir, karanlıkta eşyayı görebilir misin? Göremezsin
ama gündüz güneş doğduğunda her şeyi görebilirsin, öyle azimli ruhlar vardır ki
karanlıkta bile ilahi nur ile o görünmeyeni bile görür. Gördüğü nedir, nasıldır?
Onu nasıl keşfedebilir? Sadece yücenin yansımalarına tanık olur esması, sıfatı,
zatı her şey kayıt altındadır, emanetullah işte odur.
Zulmette eline bir kazma verseler yık o beden yapını deseler öyle
kazarsın öyle kazarsın ki, orayı burayı yıkar hazineye doğru inersin o hazineyi
buldun mu? İşlevin biter. Rabbim de kulundan bunu bekler varlığı yok et der.
Varlık yapını yok et ki, emanetullahı bulabilesin.
Allahı zikrediyoruz, önce Allahı talep ediyoruz, sonra zikrediyoruz.
Acaba Allah’mı bizi talep ediyor, biz mi Allahı talep ediyoruz. Allah’mı bizi
zikrediyor, biz mi Allahı zikrediyoruz.
Olay nedir biliyor musunuz? Önce o talep ediyor, önce o sizi zikrediyor,
sonra siz zannediyorsunuz ki, Allahı zikrediyorsunuz. Zikreden ve zikredilen
hepsi o. Hiç biri, birinden ayrı değil, bu idrak ile zikirlerinizi, ibadetlerinizi,
eylemlerinizi böylelikle devam ettirebilirsiniz.
Bugüne kadar bunlar hep yapıldı, bu ince hassas konuları size
vermekle, sizlere bir şey öğretmenin mutluluğu yaşamak istedik. Namazı
kılıyorsun, namazı sen kime kılıyorsun? Önce namazı Allah sana kılıyor. Allah ile
birlikte kılınan namaz, zikir talep hiçbir zaman ayrı düşünülmesin. Benden el
çekti de denmesin. Hayrı ve şerri veren Allahsa orada seçim sana ait, ya hayrı
seç, ya şerri seç.
Allahım kulunu sınamak istediğinde, yine kuluna göre veriyor, onun
ölçüsünü, onun değerinin bilebilmek için çok önemli. Olumsuz kişileri iyi
insanların karşısına çıkarıyor, neden hep bunu yapıyor sakın deme, Allahın
hoşuna gidiyor, senin yakınlığını bilmesi gerekir, bilmiyor mu? Elbette biliyor,
ama senin orada alacağın derse önem veriyor, seni kandıran insan, hangi
durumda, kandırılansan sen hangi durumdasın, burada yapman gereken nedir?
Sadece o kişiye dua etmendir. Allahım ben onu affettim, ne olur onu hidayetine
erdir demendir, niyetler sürekli olarak sınanmaktadır, bu bilinçle yaşayın.
Biri küfür ettiğinde davranışınız ne olur? Tabii küfrü duyduğunuzda
beden elbiseniz çok önemli, hangi elbise sırtınızda, o çok önemli, ya küfrüne
cevap vermez güler geçersin, ya da aynı ile karşılık verirsin. Bunlar çok önemli
noktalar, insanı kamil olma yolu, türlü cefalardan geçer.
293
Size bir de ağacı anlatacağım(kim olduğumu mu öğrenmek
istiyorsunuz? peki Rufai, eyvallah. Secer; Adem’e yasaklanan ağaç, ağaç nedir?
Aşk, aşktır, Adem’e Rabbim dedi ki, sana cenneti hizmetine sundum, ye iç gez
istediğini yap, bütün melekleri de emrine verdim ama bu ağaca dokunma,
bundan sakın, yeme, tabii meyvelerinden söz etti. Neden yemesi yasaklandı?
Hiç düşündünüz mü?
Aşkta, aşkın pahası kanla ödetilir, türlü imtihan yolları açılır, ve açıldı
da, aynen Ademin hayatı Musa gibidir, Musa da çok şey istedi, ille seni görmek
istiyorum dedi, ve tabii ağaca tecelliyatı ile Musa’ya kendini gösterdi.
Zuhuratta olanı istemek, birçok sınavlara hazır olman gerekir, hiçbir
şey kolay değildir, o yediği meyvede, mihnet vardı bela vardı, türlü tuzak vardı,
muhabbetsizlik vardı, Muhammetsizlik vardı, anlaşıldı mı? Çünkü cennete varlık
elbisesi ile girip tasallut etti. Şeytanın bütün tuzaklarını önemsemedi.
-
Adem o zaman şeytanı biliyor muydu?
Biliyordu, çünkü ona secde etmediğinden biliyordu.
Her yerde hazır ve nazır, an be an, hele inanan insanların yollarında o
kadar çok ki, o kadar çok ki, onları caydırabilmek için öyle mücadeleler verir ki.
Hak Allah, hu erenler buyurun diyelim, kurulmuş sofraya destur ile
oturup destur ile kalkalım, konmuş aş önümüze önce dostlar buyurun diyelim.
Yeter mi, yetmez mi derdine hiç düşmeyelim, o aşk ile koyduğun aşı Allah
yetirir hem de artırır hiç kaygın olmasın.
Zannetme ziyanda olursun, olmazsın, düşündüğünde ziyana uğrarsın,
aşk ne kitaplardan elde edilir, ne manevi toplantılardan kazanılır, ne zikirle ne
fikirle ne niyetle ne ibadetle, aşk Allahın yakın gördüğü kulunun sadrına
tecelliyatıdır.
Tevhit çok önemlidir, yaşamın tamamı tevhittir, kendi varlığından çok
başkasının varlığını düşünmektir, hak ile hak olmak, her şeye maruz kalsan da
ona dönük yaşaman gereklidir.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
Bir söz gelir ezelden selam olsun dostlar bu yol yürünür erenler
izlerinden. Sen kendini bildikte yaratanı çözdüğünü mü zannedersin? O bilgi
belli şeyleri çözebilir, batına inmeyi murat etti isen o da hiç kolay değil
demirden leblebidir, ama o inanç var ya, o güvenme duygusu var ya, Allaha
sımsıkı sarılma, o özlem var ya, o demirden leblebi yumuşacık kaymak gibi olur,
erir ağzınızda.
Rabbim seninle olmak dileğimdir, ne olur huzurunda olmayı nasip et,
huzurundan beni geri çevirme, Muhammet aşkı ile davete icabet ettim,
kendimde olanı olmayanı bilmemi fark etmemi nasip et.
294
Ne gam yorar beni ne keder üzer gönlümü, yıkmaya çalışırım beden
yapısını, o beden yıkıldıkça hazineyi bulurum, umudumdur beklediğimdir
rabbim, beni bu hikmetten mahrum etme Allahım.
Ümmi dediniz; ümmilik el etek çekip bilgisizce yaşamaktır, hiçbir
eylem olmaksızın yaşamaktır, peygamberimizin bunu ifade etmesi, bu
muhteşem görüntüye, bu arşı alanın gücüne kuvvetine benim ne bilgim var ne o
bilgiyi elde edebilirim demektir. O sarsıntı ile ona misli ile iade edildi, iade
edilen neydi? Tanrısal bilgi, olay budur daha önce verildi, şimdi her ümmiyim
diyende peygamberle eşdeğerde tutulmasın. Çünkü eğitimsizlik ayrı, ümmilik
ayrı, tembellik ayrı. O ona mahsus,
Bahar geldi, yaşadık gördük çiçekleri gördük sefalı günleri, o da bitti
yaza girdik, önce çiçekleri sonra meyveleri bolca yedik, hamd olsun Allahım
hamd olsun, şükürler olsun verdiğine şükürler olsun. Sonra bahar da, yaz da
yerini güze terk etti, insanlar gibi onlarda ihtiyarladılar hastalandılar, güz
yağmurları, güz rüzgarları döktü bütün yaprakları. Oda yaptı vazifesini, peki
baharda, yeni bir baharda bunlar yeniden meydana çıkacak mı? Ne oluyordu
misliyle iade ediliyordu, hiç uzak değildir, Allahım alemde var olan her şeyi
insanoğluna da yüklemiştir. Selam olsun.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah,
Merhaba efendim merhaba, gecenizi sevgi ile selamlıyor ve kurmuş
olduğunuz sofraya ben de dahil olmak istiyorum.
Sizlere öğretim, insanoğlunun yapamayacağı, başaramayacağı hiçbir
şey yoktur. Kimi başarısızlıktan şikayet eder, kimi talihsizlikten şikayet eder,
kimi yaptığı her işin ters gittiğinden şikayet eder. Kayıtta var olan hiçbir şey
bozuk değildir. Aslında, insanoğlu bilinçsizce ölçüsüzce, davranış biçimlerini
düzensizce sergiye koymasındandır.
Kabiliyetler her insana verilmiş özel yeteneklerdir, ama bunu
kullanır veya kullanamaz kendi seçimi dahilindedir, aslında Rabbim öyle
işaretler verir ki kuluna, öyle deliller öyle ispatlar yapar ki kuluna, onu seçmesi
için bir çok özel halleri hatırlatır dürtü ile, o kul eğer inat ile ona dönük
yaşıyorsa, sonucu hepimizce malum. Gereğinden fazla üzüntü, gereğinden fazla
sevgi göstergesi olmasın, gereğinden fazla hırs da olmasın, hepsi bir ölçü içinde
tekerrür etsin,
Allahım dünyalık toplamayın demiyor, Allahım hiçbir kuluna fakirliği de
öngörmüyor, ne var ki Allahım öncelik istiyor. Hiçbir işin önünde dünyevi
zevklerin ve iştiyakların vücut bulmasın, önce Allah izni ile her iş böyle başlasın.
Sadya’ya sormak istediklerinizi düşünün ben buradayım, Sık sık
çevrelerinize yardımcı olun kim olursa olsun, her ne olursa olsun, elinizden
geleni en güzeli ile yapın. Ola ki elinden hiçbir şey gelmiyor veya
295
düşünemiyorsun, sus ve geri çekil. Kendini dinle, ben neden böyleyim deyip
yapamadıkların için bir özür borcun olduğunu sakın unutma.
Ben Halep de beş arşın atlardım, bunu hele hiç deme ola ki bir gün
önüne öyle biri çıkar ki, atla da göreyim, burada atla, yerli yersiz
konuşmalardansa susmak evladır böyle düşünün. Her zaman deriz, sizde var
olanı, o enerji gücünü olmayana naklet, her şeyi verme dengede tutmayı bil,
onu ayağa kaldıracak hale getirmen yeterli, onu ayağa kaldırayım derken
kendini çökertme.
Zaruretlerin bu dünya için çok önemli olduğunu da hiç unutmayın, o
zaruretler öyle kapılar öyle kapılar açacak ki, teslimiyet ve sağlam durmaya
özen gösterin.
Hakikatin sırrına vakıf olan dostlarım, eğer bu sırrı taşıyabiliyorsa
yapılarınız, devam edin yük değildir müjdedir, taşıyamayabilirsiniz, ona da
sözümüz yok, o zaman savunmaya geçmektense sessiz kalmayı düşünün.
Olağan üstü halleri yaşayabilirsiniz bunda hayır da vardır, şer de
vardır, bunların size bir öğreti amacıyla verildiğini de hiç unutmayın. Eline bir
diken mi battı, önce şunu düşünmelisin, kim bilir ben hangi zaman birinin eline
dikeni batırdım, bununla karşılaştım demelisin, o öyledir veya değildir. Ama bu
düşünceye sahip olanlar tam teslim olanlardır, hakikatin gereği böyledir.
Biz bugün kuranı kerimi iniş sırasına göre okumaya başladık,
zamanla aklımıza neden ayetler, sureler Kuranı Kerimde geliş sırasına göre yer
almadı diye düşündük.
Şimdi ben, İncil’ den söz etme yetkisine sahibim, sizin kutsal kitabınız
bizimde kitabımız, inanıyoruz iman ediyoruz, ama bu yetkiye sahip değiliz,
birçok değişimlerden geçti ama hiçbir şeyin önemi yok, sen içindeki kuranı oku
yeter, sen onu açtığında okurken içindeki, özündeki kuran dile gelir. O kadar,
niye böyle oldu neden böyle, bunların sorusunu hiç sormayın konusunu bile
yapmayın, bu sizi geriletir, sadece Allah kelamı diye sarılın. Hepsi bu.
-
Hakikatin sırrından bahsettiniz,
Öyle açılımlar olur ki, kulun batınında gizlenmiş, o perdeler tek tek
kalktığında
bir
çok
sırlara
vakıf
olursunuz,
onu
kaldırabiliyorsan
taşıyabiliyorsan, bu sır Allahla senin arandadır, kalp sırrıdır.
Taşıyamayanlar ifşa edenlerdir, taşımak demek sırra sahip olmak
demektir, Allahla senin arandadır. Gayb sırrıdır, taşıyamayan ifşa edendir.
Kaldıramadığında nice nice perdeler açar, nice nice görünmezler göze gelir olur,
nice diller suskundur, izin verirse konuşturur.
Ne kavgadan yanayız ne laftan yanayız, biz saflığı seçtik barıştan
yanayız, aklın yetse de yetmese de, dön içine gönül sesini dinle, o ses sana
doğruyu söyler hiç şaşırma aklını koy geriye, tam geriye.
296
Neyi öğrenmek istiyorsan rabbim çıkarır önüne, neyi duymak
istiyorsan duyurur kulağına, önce hazırlığını yap, Allahım de bana sen yetersin,
işte o kadar o duyar seni.
Allah, ezelde her var ettiğine bir görev yükledi, burada ne yapıyorsun
onu bir düşün, göreve değer ne yapıyorsun, işte orada yüklenen görevdir, hiçbir
şey yapamıyorsan, ahde vefa göstermemendir, Eyvallah, selam olsun, selam
olsun.
Rufai, verirse sözü ezelden ebededir yönü, hiç kesintisi olmaz
doğrudur her verdiği. İlim öğrenilmesi gereken zarurettir, mutlak şarttır, ilme
birde irfanı ekle o mübarektir, ehline yaraşır haldir, bir de ona ilahi aşkı
yüklersen o bütünde bir himmettir, hizmetin karşılığını o bütünün içinden
beklemektir.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah. Eyvallah, Eyvallah.
Selam olsun
09.11.2012
Yediğin lokma cevher oluyorsa yemelisin, yediğin lokma sana cevher
olmuyorsa boynuna kilit asmalısın.
Selam olsun, Birlik meşalesini yakalım, soyunduk hizmetine
beklentisiz koşalım. Bir bir oldu söyleşti erenleri, sofrada yer buldu, Bir’e
hizmet edenleri. Dostlar adına verilir, gerçeğe uygundur şüpheden uzak tutulur.
Her birinizin bir ilahi ismi var, o ismin kontrolu altında olduğunuzu
unutmayın. Bu dünyada yaşar iken o isimlerin devreye çıkması hangi isme sahip
olduğunu gösterir. Örneğin; Ya Şafi: buna yaklaşımın o ismin kontrolu altında
olduğundandır. Ya Metin: Metanet, dayanıklılık, şikayetsiz kabullenmedir.
Herkes bu bilinçle yaşamalı, denge hayatınıza yerleşmeli, o yerleşmedikçe
düzende yer bulamazsın.
Döndük gerçeğe, mutlaka esenlik verecek her zerremize. Atomu
düşünün, insanoğlunu düşünün, galaksileri düşünün; her biri ayrı işleyişte,
hiçbiri hizmetini aksatmadan asırlardır işleyişte. Mevsimleri düşünün; her biri
insanoğluna, kainata hizmette.
Kainat, insanın özetidir, bu özetten ne çıkardığına bağlı.
bilebilseydin sende var olanları, bildiğin an ikilikte olman mümkün değil.
Bir
Yapmış olduğunuz bir çok hatalar, birçok olumsuzluklar öze
inmemiştir, sadece tenin kiridir, kabukta kalmıştır. Zerre ağırlığınca bildin ise
seni varedeni döner dolaşır O’nun sevgisi sarar her bir hücreni zerreni.
297
Kişinin özelliği dilinin altında gizlidir. Şimdi bu nedir diye soracaksınız;
İnsan bir parça konuşunca kişilik serilir ortaya, konur tezgaha, ne kadar buna
itina göstersen, özen göstersen, bir sır gibi saklasan, konuştukta her şey ayan
olur karşındaki dostuna.
Allah’ım sevgiye önem vermiş korkuya değil, dedik ya korku hep
uzaklaştırmış, sevgi ise hem sarmış hem yaklaştırmış. Sen hayatı dengede
yaşamaya bak.
Bilinç seviyelerinizin daima yükselmeleri için bu öğretilere emek
vermeniz gerekir. Bir ışık yaktık dostlara sunduk elhamdülillah, kimse bundan
üzüntü duymadı, mutluluğun ta kendisi oldu, bunu inkar edemezsiniz.
Evleriniz, ev sahiplerinin perdesidir aslında, bu ne demek, bunu bilir
misiniz? Hayata geçmemiş yaşanmamış öyle çok umutlarınız varki, Allah’ın izni
ile denge sağlandıkça bunların zuhura çıkmaları, olağan üstü halleri
seyretmenizi Allah’ım sizlere nasip edecek.
Ben bunları bilmiyorum, bunlardan uzak yaşadım diyebilirsin,
tanışman bir uyanıştır, onu yakaladıysan birçok açılımlara da bu uyanış sebep
olacaktır.
Allah’ın katında huzur-u mahşer’de, neyi nasıl öğrendiniz? , kimden bu
bilgileri elde ettiniz? Dendiğinde, verilecek
bir cevabınız olmalı. Allah’ın
Cüzleri186 olduğunuzu unutmayın. Nereye baksan Ondan bir parça, bir delil, bir
işaret görebilirsiniz, hiç de uzak ta değil.
Hakikatın içinde yaşıyorsunuz. Yiyip, içip, eğlenmek için gelmediniz,
bu dünya lezzetlerini elbette alacaksınız ama buraya gönderilmenizin sebebini
öğrenerek yaşarsanız, kefeye konulacak artılarınız olsun, değerleriniz bulunsun
dedi, söze Yunus’um girdi,
Yun dostum yun, yunmaya geldik,
sizlere haber vermeye geldik. Der ki;
Cennet-i Ala’nın dört pınarını
Bal Pınarı; Bal nedir? İlahi feyz’dir. Süt Irmakları; Süt nedir? İlim,
irfan ve muhabbettir. Daha bir çok ırmaklar var. Biri şarap, biri su, hepsi
hakikattir, Allah kelamına ait bilgilerdir. Sen kendi hazinenden sana ait olan
bilgileri öğren dostum, öğren.
Adım adım yaklaşıyoruz, sona yaklaşmaktayız, bundan kaçış yok,
külfet değil bunu unutma, sadece neden gönderildik? Amaç neydi? Amaca araç
da bulduk onu öğrenmeye, öğretmeye geldik, Rabbi bilmeye geldik.
La ilahe illallah muhameden resulullah.
186
Cüz : Bütünün parçaları.
298
- İlahi isimlerden bahsedildi, bununla ilgili bilgi verebilirmisiniz?
Dünya halinde nereye çekilim varsa, neye arzu istek duyuyorsan,
seçeceğin meslek hep bu ismin, esmanızın kontrol altında olduğunuzu gösterir.
Bazı dostlar bunu çok açık seçik anlar, ama herkesin bunu anlaması çok da
kolay değildir.
Herkes yaşar, farkında olmadan yaşar. Bunun farkında olabilmek için;
ruhsal gelişimlerinizi hızlandırmanız gerekir, bilinç seviyelerinizi yükseltmeniz
gerekir, tevekkel olup her işte önceliği Allah’a vermeniz gerekir. Tam bir
teslimiyet halini yaşamanız, birçok hadiselerin oluşumunu tamamlar. İçte kırıntı
kadar vesvese, yanılgı, endişe, şüphe bulunmamalı, Allah’a öyle güvenin ki
O’ndan başka bize yardım edecek yok, bizi sevip saracak da yok.
- Bir ışık yakıldığından bahsedildi bu ışıkla ilgili bilgi verir misiniz?
Allah hidayete erdireceği bir kulunun gönlünü islama açar. Işık bu
demektir. Buna herkes dahilmidir? Onu sorarsan; ilahi mecliste bazı nurların
kimine az, kimine çok isabet etmesi şeklinde gerçekleşir.
- Sona yaklaşılmakta olduğu ifadesi ?
Onu siz hemen ölüm olarak algıladınız, Kainat her an oluş ve bozuluş
halinde dönüp dolaşır bunu unutmayın, Kainat an’da olur, an’da bozulur, hep
yeniye, yeniye, yeniye. Her geçen gün, her an, sizi ahirete çeker ama ölüm yok
oluş değildir.
Son, birçok bozuluşları kapsar;
bilgisizliğe son, bilinçsizliğe son,
nefisliliğe son, her an yeni bir tekamül her an yeni bir ilerleme kaydettiğine
göre, o zaman her nefes alışta kainat yeniden yaratılır, çok geniş düşünmek
gerekir.
- Kainatın, her an yeniden yaratılmasını hissetmek nasıl olabilir?
- Sadece ehil olan İnsan-ı Kamil, o yolda nefsi öldürmüş kişilere
vakıftır. İnsan mazharı hangi yöne çekiliş sağladıysa o yönden ona bilgi
aktarımı yapılır. Aslında sen neyi istiyorsan ona sahip olabiliyorsun, bu her
biriniz için böyledir. Zamanı da sizler için ayarlı, zamansızlık, mekansızlık diye
bir yer var, orada buna(zamana) hiç ihtiyaç yok, sadece dünya kişilerine,
yaratılmış bütün mahlukatadır, zaman.
Ebul Vakt; onların ne zamanları vardır, ne vakitleri. İstidat ve
kabiliyetlerden bahsetmiştik, zamana yayılmış, o zaman(zaman demiyorum)
vakti geldiğinde bu kabiliyetler istidatlar mutlaka çıkar ama farkında olmadan
yaşarsan başka şeylere odaklanırsan burada birçok oluşumları kaçırırsın.
299
Zihin çok gezer, durmadan gezer, durmadan gelecekle ilgili, geçmişle
ilgili hikayelerde olur, odaklanmayı yapın. Zihin çok faaldir, zihin yorar insanı,
ama onun yazdığı birçok seneryoları akla ve gönle yaklaştırmayalım. O kuşlar
gibidir, bırakın gezsinler aklınızın üzerinde, ama yuva yapmalarına asla izin
vermeyin(daha önce de söyledik bunları).
Zıtlık: Allah’ın isim ve sıfatları var, insanın isim ve sıfatları var, zıttıyla
kaim dediysek her şeyi zıtlıklar içersinde yaşamak zorundasınız. Burada aklıgönlü kullandığında seçimi sana bırakıyor, ister hayrı seç, ister şerri seç. Arif
olan aklı geriye atar, onlar hep aklını yitirmiş olarak görünürler, neden? Onların
işi akılla değildir, gönülledir.
- Mesleklerimizi yaparken sıfatlardan nasıl yararlanabiliriz?
Yok, Onlardan yardım beklenmez, onlar sizleri kontrol altında tutar.
Ruhlarınız bedenlere emir verir, ruhlarınız. Oturduğun yerden kalkıp
dışarı çıkmak, yemek yemek, uyumak, namaz kılmak, Allah’a ibadet etmek,
Kuran okumak, sokakta gezmek, hizmette bulunmak, bunlar hep ruhun
emirleridir bedeni kullanır. Burada uyanık olmalısın, nereye yön bulmuşsun?
Yanlış şey de yapabilirsin, istenmeyen şeylerle de karşılaşabilirsin, çok uyanık
olmanız gerekir. Verdiğiniz kararlarda daima öncelik Allahındır, O’na sorarak
karar veriniz.
Mekanlarınızı temiz tutun, auralarınızı temizleyin. Sadece dua ederek
evinizin dört bir köşesinde gezinin. Bazı evler vardır ki o evler izinlidir, sadece
Allah ismi anılır, o hale getirin evlerinizi, gelen rahatlamalı.
Hoşçakalın, La ilahe illallah muhammed en resulallah.
Selam olsun
15.11.2012
Selam olsun. Külfet187 deme gelene ülfet188 bekle yarin elinden. Yolum
açık diyene sözüm. Öyle bir cevher ile ünsiyet189 et ki, melekler tanık olsun
kokuna ve rengine.
Gayba malik isen, zahir sana keyif vermez, canda bir tek canan
istenirse gayrısına rağbet edilmez. Hikmettir sözümüz hikmeti ilahidir özümüz.
Esması sıfatıdır her hal ve davranışınız. Bilene bilmeyene gel çağrısını yapar da
Arzdan arşa uzanırız.
187
Külfet : Sıkıntı, zorluk.
Ülfet : İyi huylu kimselerle güzel ve hoş bir şekilde görüşüp konuşmak.
189
Ünsiyet : Ahbaplık, arkadaşlık yapmak.
188
300
Rabbim neyi murat etti ise o gün beklenir. Bekleyen kul değil rabbimin
iradesindedir. O mutlak yaşanır, insanoğlunun yaşayacağı bir çok devreler
vardır, o devreleri takip etmede bir cümle kuvvet vardır.
Hakikat nerde diye bir soru gelse sizlere, neyi gösterirdiniz? Hepsi bir
ben var benden de içeri der, el ile işaret ederdiniz. Nefsin ruha perdedir. Nefis
tezkiyesi ile o perdeler tek tek düşer yere. İşte o zaman hem bilinen hem
bilindik olursun. Hak ile halka meyleder de onlara gel gel dersin.
Sakın darılma kendi kendine, o illettir, at onu bedenden gerilere. Bir
darıldın mı ona hastalıktır başı sonu, kalmaz kimse etrafında, kalırsın yabanda.
Hayatın mahzene döner. Hep bir bekleyiş içinde geçer. Neyi beklediğini kişi
kendini bilemedikçe, beklenenin farkında olamaz. Perde derken hakikat ondan
çeker gider. Geceniz mübarek olsun. Muhabbetinde ilahi şevk buldursun.
Bir küçük uyarı sizlere; ağlayıp matem tutmaktansa onların ahlakıyla
ahlaklanmanız, onların yolculuğuna sizlerde sahip olmanız gerekir. En doğru yol
böyledir. Onların sözlerini dikkate alın. Acıları dilinize dolayıp dolayıp ta
kendinizi üzüntülere boğmayın.
Mutlaka o mübarek insanların hayatlarından ders çıkartmalı. Güzel
ahlak ve temizlik sergilediler, bunları örnek alın, dedik sözü pirimize verdik.
Tasarladın tasarladın da geldin. Verdiğin sözde onlara uyacağım dedin.
Şahitler eşliğinde akd-i misak yaptın. Öyle nefis perdeleri çektiniz ki özün
üzerine, bıraktınız onu karanlıklarda, oysa verdiğin ahde uymadı.
Ne zaman uyandın Allah’ım dedin, bol bol yalvardın. Her an dilin
tövbede, halin ise onun izinde. Tövbeleri bolca yapalım, Rabbim bunu istiyor
kulundan deyip de ona güvenerek sarılalım.
Yer ve gökler her biri birer ayettir. Allah ayetlerini, delillerini kainata
yaymış. Kimlerin görmesini istedi? Sadece insanoğlunun. Onlara yüklenilen bir
çok mazhariyet vardır. Bu şahadet aleminde onların teker teker bilinmesi, iyiyi
kötüden ayırması.
Ne düşünürseniz düşünün. Düşüncelerin her birinin vücutları olduğunu
da unutmayın. Ansızın çıkar karşına yazdığın düşüncede oluşturduğun, bir gün
oyun ile kulun huzurunda Allah’ın ol demesiyle zuhurda. Onun için her olayı
hayrınıza dönük düşünün. Varlığın, insanların hayrına neyi düşünüyorsak,
mahlukatı da ayrı görmeyelim. Sebebi ne olursa olsun muradımız neticeden
yanadır. Hiçlik her canın arzuladığı olumlu haldir, dedi sözü Yunus’uma verdi.
Aldım sözü gelirim, serdim postu yere, her canı namaza davet
ederim. İmamınız Hz. Ali olsun. Hasan ile Hüseyin Yolunuzda yoldaş olsun.
Muhammet nuru ile karanlıklar aydınlansın. Kamer gökte oldukça her var
edilen, edilişlerinin sebebini tefekküre sorsun.
La ilahe illallah Muhammed en Resullullah.
301
Öğrenmek istediğiniz bu yazıda çok şeylerin açılımı vardır. Tefekküre
var’da oku. Her okuyuşta ayrı bir hayret edasına gir de onu hal edip doku.
Selam olsun canlara, selam olsun her varlığa. Her şey bazen istediğin
gibi olmayabilir. Nedenini ne sen sor, ne ben diyeyim sana. Madem tevekkelsin
ona yoktur ondan gayrısı, Her şey de o var. Ben onda, o bende.
Hastalığı vermez, verdi ise şifasıyla verir. Her derdin içinde bil ki deva
vardır. Yoksa sadece hastalık ona hemen gelmez. Ol tevekkel. Allah türlü çeşit
davetiyeler çıkarır kuluna, kendine yaklaştırsın diye. Bazen hastalığı kullanır.
Bazen yoksulluğu, bazen ölümü. Bazen de canı kadar sevdiği yavrusunu
kullanır. Bazen ilmini irfanını kullanır. O neyi dilediyse ona amadeyiz.
Biz firkatini190 de severiz, vuslatını191 da. Madem hiçiz, hiçiz diyoruz
da, her olayın ardından niye yenik düşüyoruz. Kûn dedi, kül ol demedi. Aşk dedi
yak demedi.
Selamet bulun hayra dayalı işlerle meşgul olun. Ehil olanlarla sıkça
muhabbet edin. O muhabbetteki tecelliyatı aynıyla görün sen muhabbetten
uzak olursan, bekleme tecelliyatı, o bir doğuş halidir. Oluş basamağına çıkıştır.
La ilahe illallah Muhammed en Resullullah.
Murat ettim aymaya192. Koğu’dan193 uzak tuttuk dili. Niyet ettik
yanmamaya. Az söylesin dilim. Hak için versin elim. Kulağım duysun, ses versin
gizliliklerim. Beni uyandırsın nurlarına dolandırsın. Aşk ile, hak muhabbeti ile
tamamlasın. Senin hükmün benim hükmüm olsun. Senin iraden bende ki iradeyi
oldursun.
Selam olsun
22.11.2012
Selam olsun, İlahi aşka, selam olsun muhabbette, Muhammedi bulan
canlara. Selam olsun ey ehli iman, selam olsun yüce ilahi makama, gönüller
sultanına selam olsun, rabbin önünde secde edenlere selam olsun.
Can ile cananı bulduk Elhamdülillah, yüceler yücesi ile halkayı kurduk
açıldı yolumuz, hamdü senalar sana, öyle ışık, öyle ışıklar yandı ki önümüzde,
gel dedi, gel dedi erenleri bir nefeste topladı dostları bir araya.
190
Firkat : Ayrılık, ayrılık.
Vuslat : Sevgiliye kavuşma.
192
Aymaya : Uyanmaya.
193
Koğu : Çekiştirme, yerme, kötüleme, dedikodu.
191
302
Hem yolun sağı, hem de solu vardır, bir de murad üzere arasında orta
yol vardır, kime sevdirdi ise yolları, oraya, oraya döndü her bir kulu bilincine
mukabil gönül makamım dedi yolunu seçti.
Gayret kuldandır amma izin haktan. Mutlak odur, hak onun şanı, hak
onun esmasıdır. Varlık onda, her var ettiği ona muhtaç, o yüceler yücesi var
ettiklerine müştak.
Doğrusu odur ki ona bağlan. Post hak postudur inşallah onda ağırlan,
zahmet bilme o yolu, sevdirir rabbim sana güzel gösterir o kulu, bir kelimedir
öğrenmek istediğin, belki o kelime açacak yolunu ilahi feyz ile, döndürecek seni
elbet kendine o bir tek kelimenin koş peşinden önce sor onu kendine, koştuğun
doğru mudur? O yol Muhammed nurumudur? Ehli iman üzere kuluna sabit
midir?
Öyle zevk öyle ilahi aşk vardır ki seni senden alır, gördüğün her yüzde
yaratılan diye bakarsan gönülde ağırlanırsın. Biri diğerinden ayrı tutarsan, hiç
kimse tarafından dostluk göremezsin, kendini zindanda sanırsın.
Akıbeti merak etme, yarın ne olurum da deme, gör başka akıbetleri, el
aç tövben ile yalvar yücene, ne olurum kaygısı yer etti ise gönlüne, o gönülde
zulmet oluşur, ışık sana uzaktır, bunu bil, bunu gör, bunu duy, tanı onu
kendince.
Her satır okunup okunup da dokunmalı, gönül kapılarını çaldırtacak
sözler ile oyalanmalı, okuduğun gönül kapını çalmıyorsa, akıldan gönle ilahi
rahmet akmıyor ise, tefekkür et.
Neden kapandı perde yüzüme bunu düşün, bunu çok uzun ve derin
düşün. Bir gezsen iç alemi, bir görsen sendeki cevherleri, geçiş zamanı
bilincinde olalım, her bilincin ilahi veçhinde hakka yolculuk yapalım.
Selam olsun, aşka adım atanlara, el ele tutuşup da Allah, Allah
diyenlere, bir avuç toprak al eline, seyret onu bu toprakta kimler yattı, bu
toprak kimleri kucakladı, bir düşün, düşün de dön gerçeğine.
Her insanın bir manası vardır, her zerrenin ilahi aşka meyledecek
mazharı vardır. Yeter ki aç önündeki engelleri kaldır o bendi, kaldır dost, sen
onu kaldırmak için etmiyorsan gayret, koca bir ömür heba olur, zevaldir bunu
düşün.
Nasıl yaşıyorsan orada öyle kalkacaksın, yaşayışlarınızı murakaba
edin, aldığınız her nefesin diyetini burada ödeyin. Bir gün yakana gül olur
takılır, bir gün diken olur da ayağının altına serilir, senden sana dönüştedir, her
fiil niyete tabidir, unutmayın.
La ilahe illallah muhammed en resulullah, Hasbinallah ve nimel vekil.(3)
Vekilim sensin ya Rabbim, bana sen yetersin Allahım,
303
Her zerrem sana yönelik, sana dönük olsun Allahım,
Hükmüne uymamı, açtığın yolda yürümemi nasip et Allahım,
Engelleri aradan kaldır, bunları bana nasip et, şeytanın hilesine düşürme
Allahım,
Beni, şeytanın oyuncağı etme, onun oyuncağı edip te her cana güldürme
ya Rabbim,
Senden sana geldik, seninle bir olduk yine seninle sana dönmemizi nasip
et Allahım, amin.
Şu bizim kurduğumuz sofrayı sen eksiltme çoğalt ya rabbim, amin.
Bilinç seviyeleri inişte değil çıkıştadır önce bunu diyeyim, yalnız daha da
ileri gitmenizi talep ediyorum, kozmik bilince sahipsiniz, bunları devreye çıkarmayı artık sizde söz verin, insan olmanın keyfiyeti ve onun çok büyük yaratıcı
tarafından verilen bir çok değerlerin meydana çıkmasını sağlayın lütfen.
Bu yolda gayret etmeniz gerekir, bunu unutmayın, her yeni doğan
güne merhaba ve güzel düşünceleriniz ile onu sarın, kainatı kucağınıza alın öyle
yücelin, öyle büyüyün ki içinize alacak kadar genişleyin, sevgi tohumları nerede
ekildi ise orada bir gün meyvelerini yiyeceksiniz. Öyle meyveler oluşacak ki,
meyve ilimdir, her şey size geri dönecek, sık sık sevgi tohumlarını severek
özleyerek, ilahi hakkın huzurunda olduğunuzu bilerek o tohumları serpin, serpin
ve evrene selam dualar gönderin. Bütün kötü niyetli olan insanlara Allahım
yanlış şeyler yapmalarına izin verme diyelim, duamız hep buna yönelik olsun,
-
Kozmik bilinci biraz açar mısınız?
Kainatın enerjisi, Allahın enerjisi kozmik bilinçte olan bütün kainatı
kucaklar, toplayıcı özelliği vardır, Allah vermedikçe hiçbir yerde enerji olmaz
bunu unutmayın, kainatın değil Allahın enerjisi sizde mevcut olan enerji ile
uyum haline girer ve öyle sever, öyle kucaklarsınız ki, her şeyin ona ait
olduğunu, ondan zuhura geldiğini bilir ama güvenerek, dilde değil, unutmayın
dil geçicidir, özde o birliği kurup o bilinç seviyenizi bu şekilde yükseltebilirsiniz.
Kozmik bilinç diyorum, her canda mevcut, her varlıkta mevcut,
mahlukat demiyorum, insanoğlunda mevcut, ama bazen devreye çıkması için
kapı çalınır, seni uyarır dürtülerle uyarır, seni oraya sevk eder olman gereken
yere ve işe, unutmayın, bir özlem bir dilek oluşur çekildiğinizi fark edersiniz, o
kozmik bilincin size vereceği bütün öğretileri karşıya verirsiniz, öğretileri
verdikten sonra da kendinize döner, ben neler söyledim nasıl oldu diye bir
şaşkınlık yaşarsınız, olması gerekendir, kozmik bilincin sarmalaması
kucaklamasıdır.
Bunları koruyun, kimse ile uzun uzun küsmeyin her canı affedin,
affetmeyen insan ne kadar dili haktan sohbet etse de gözü karanlıktır,
affetmeyi bilmeyen affedilmeye muhtaç olur, bunu unutmayın.
304
Kıyametten bahis açıldığında, lütfen kuran’a dönmelerini söyleyin,
Allahın sevgilisi, Hz. Muhammet kıyamet ile ilgili bilgi sahibi olamadı, o ilmi ona
vermedi, ne dedi Rabbim, o Allahın ilmindendir, sana kıyametten sorarlarsa
bunu söyle, burada bir kağıt parçasından edinilmiş bilgi ile yola çıkmak,
kıyamet tellallığı yapmak çok nahoş geliyor, güzel beklentiniz olsun, bu kadar
yeter.
Kaçınız kuran okuyor dostum bunu söyleyin bana, kaçınız anlamak için
kuran okuyor, ilahi mecliste bunlarla ilgili olarak mutlaka sorulması gereken
sorular var, azap’ta var, mükafat’ta var.
Bu kuran niye geldi, raflarda tozlar içinde kalsın diye değil, gönülleri
parlatsın diye, lütfen herkese bunu söyleyin, kuran’a dönmesini, çıkarın o
ayetleri, kıyametle ilgili bütün ayetleri çıkarın ve onları sunun.
Neyi düşünür çağrıştırırsan onu yaşarsın, sadece ne dedim sevgi
tohumları serp, kozmik bilince sahip olanlar bunu yapar. Kul, kula şefaatçi
olamaz, Allah dilemedikçe saçının kılı düşmez, Allah dilemedikçe, hepsi ilahi
planda levhi mahfuzda yazılıdır. Ne zaman ne olacağı bilinmez, tarihlere dayalı
değildir, bunları duymak istemiyorum hele böyle bir toplantıya bunlarla
eğleşmek bence inişe geçmektir unutmayın.
Sadece kuran’a dönün, hangi boyuttayız kainat hangi boyutta,
insanoğlu hangi boyutta. Nebattı, hayvandı, insan oldu, bu boyut değilmi dir ?
Şimdi insan, görüntüde insan şimdi insanı kamil olma yoluna gidin,
dördüncü boyuttayız, düşüncelerin boyutları, hal ve davranışlarınızın boyutları,
kalp makamı vardır, duyguların arzu ve isteklerin bulunduğu, size daha neleri
sayayım, Allahım bilinçlerinizi ve duygularınızı, sen bize yardım et, ne şekilde
bize yardım edeceksen, bize de lütfet ya Rabbim, amin.
Muallak kaderle ilgili, mutlak kader belli sabit noktalarımız yaşam
üzerinde, muallak kader, seçimlerimizle oluşan, peki seçmediğimiz yollarda
yaşam halinde mi?
Seçemediğin aniden önüne geldi, ilahi planın hazırladığı bir kader.
Kayıtta olan zamanı gelmiştir, yaşanılan sadece Allahın iradesi iledir.
Cüz-i kader, muallaktaki kader, senin dünyada yaptığın olumlu veya
olumsuz düşünmeden diyeceğim, seçimlerin neticesindeki karşına çıkan
zuhurat.
Mutlak kader, Allahın bizlere levhi mahfuzdaki zaman diliminde sıraya
koymuş belli tarihlerde önümüze çıkacak kaderler onun iradesindedir, külli
iradede mevcut olan kader, kaderlerin çok şekilleri yoktur unutmayın, kendi
seçtiğin yaşadığın oluşturduğun kader, bir de mutlak kader,
Seçilmiş olan, seçtiğimiz anda mı yürürlüğe giriyor, (tabii) bizim
zaman mefhumumuzla, şimdi o da değil, seçtiğin anda olmuyor, o da Allahın
305
iradesinde. Seni başı boş mu bırakacak asla, hiç başı boş değilsin, sana bütün
yolları, sana olabilecek iyi veya kötü neyle karşılaşacaksan onları önüne
seriyor, hür ve özgür iradenle gittiğin o yolda karşına ne çıkacak bilemezsin,
ama sen o yola gittin diyecek Allah orada kendini geriye çekecek, neden senin
oluşturduğun hal, yapma demiyor gitme de diyebilir demiyor ama yine sen niyet
ediyorsun o senin niyetine yardımcı oluyor. Neye niyet ediyorsan anladın mı?
Kulla Allah işbirliği içinde oluşan kaderdir,
Ne demek istediğimi
mutlak kader dışında, muallaktaki
vardığımız anda, bu seçimi başka
zaman anda yolumuz değişiyor ama
tam anlatamadım, yani seçtiğimiz yolda
seçimlerimizle yaşıyoruz ve orada farkına
bir yolda devam ettirme şansımız var, o
o, anda ortaya çıkıyor değil mi ?
Arabanla gidiyorsun, karşına ne gelecek kendin seçiyorsun, her an her
şey olabilir, işte o anlık anladın mı? Hemen zuhura geçen.
Yani o, on sekiz bin alem, bu alemlerin şu anda hepsi yaşanmakta,
(bilemezsin) o alemlerden sadece bizim yaşadığımız tek bir düzlem mi?
Öyle zannediyorsunuz ama değil, öyle zanneder kul inkişaf üzere
unutmayın, senin düzlem dediğin nedir ki, bu düzlem dediğin nedir ki, siz
sadece size gösterilen yeriniz belirlenen, anda olman gereken yerde olman, sen
sadece bununla sorumlusun, hangi alemi yaşıyorsan yaşa, hepsi sende mevcut,
senin o küçücük bedeninde, hepsi sende mevcut. Makamlar, alemler, boyutlar
hepsi senden de içeri.
Kadir gecesi ile ilgili, kişileri işledikleri günahlar ve bunun
neticesinde kaderleri anda mı değişiyor yoksa biraz önce dedikleri gibi,
hazırlanıp tekrar sunuluyor, bu kadir gecesi ile bağlantılı mı?
Yok böyle bir şey, hepsi hadis içerikli, unutmayın kuran da yeri
olmayan bir şeye tevessül etmeyin, sadece Allahın tekelinde resulü bile bu
bilgiye sahip değil, niye kadir gecesi kadir gününe ait, yok böyle bir şey. Ben
koca bir yıl günah işleyeyim kadir gecesine güvenerek. Nasıl olsa orada
affedilecek diye, olur mu ?
Kadir gecesinin özelliği nedir önce onu bana söyleyin? Kuran’ın
indirilmeye başlandığı gün, o kadar, gecesi gündüzü özelliği zamanı ona ayarlı.
Yani siz çok derin şeyleri soruyorsunuz ama yaşamak bu değildir, teslimiyet bu
değildir, öğrenmek çok güzeldir ama önünüzde öğrenilecek okunacak kitap var,
bir ayet sorsam orada takılır kalırsınız, hangi surede olduğunu bilmezsiniz,
onun için lütfen hadislerle kuranı karıştırmayın, kurana uygun yazıldı ise ona
sarılın, kuranın dışında o öyle bu böyle yok.
Kadir gecesinin özelliği, zaman farkı vardır orada, sizin dediğiniz bir
gün, orada elli bin gün, onun için bunlar çok ayrı çok özel, bir tek bu ilme sahip
olan, ledün ilmine sahip olan özel Allahın mukarrebun melekleri vardır, onun
anahtarı onların elindedir, resulün bile elinde değildir, unutmayın, mukarrebun,
306
Allaha en yakın olan melekleridir, bırakın her kesin içinde kadir gecesi, alemleri
sorun kainatı sorun, hepsi sende mevcut, neler yapmak istediğini içine sor
orada mevcut, o sana cevap verir, içinizi dinleyin, ha biz niye geliyoruz, niye bu
öğretileri veriyoruz, sadece kendinizi tanımanız için, kuranı yaşamanız için.
Akşam oku, yarın onu yaşarsın dedik, niye kurandan bu kadar uzak
duruluyor, onu düşünmek lazım, okuyup geçmek değil onu yaşamak gerek,
onun lütfu ile yıkanıp arınmak gerek, öyle rahmet yağıyor ki arş’dan, ala’ya,
bakın dikkat edin arş’dan ala’ya, nazargaha.
İnanç tablolarınızı gözden geçirin, nerde inançta ise, nerde inancın
iman olgusuna dönüşü, nerde kayışı, nerde yüceye çıkışı, bunları gözden
geçirin.
Kapılar hep çalınıyor, hep çalınıyor, sanma çalınmıyor, yardım
gelmiyor. Allah hep o kapıları çalıyor, orada o kapıyı açacak bir er arıyor, yoksa
konuk olacak, misafir edilecek ama eden yok, o da çıkıp başka bir kapı çalacak,
orada kapı açılır hoşnut edilirse, o seçilmişlerinde efendisi olacak. Sultan geçer
kuranda sultan, o sultan ne demektir; peygamberimiz bir sultandır, insanı kamil
bir sultandır, veliler bir sultandır, bir tek Allah var, bir tek o, ben derim ki
insandan değil ondan beklemektir,
İnsanı yıpratan nedir biliyor musunuz ? Boş zaaflar, dünya zaafları,
dünyaya ait olan bütün zaaflar, her ne ise onların peşinden koşmak, etrafa
gözleri açıp, içine gözleri yummak, neyi çok seviyorsak orada bir adım geri
durmalıyız, neden Allahı önce düşünüp Allahın önüne hiçbir şeyi, hiçbir zaaf,
hiçbir
sevgi,
hiçbir
eylem
oluş
buluş
hiçbir
şeyi
Allahın
önüne
geçirmemeliyiz(şükür ve hamd belki) Eyvallah.
Varlığa şükür, yokluğa şükür, açlığa şükür, tokluğa şükür, her şeye şu
kainatta her var edilen ne ise hepsine şükür, hamd ve sena Allahım.
Zorlu sınavlardan geçeceksin, bir bu var, bir de fiillerin niyetlerin
neticesinde sana dönüş var, sınavı senin var ettiğin var. Öyle niyetler öyle
senaryolar, öyle istek ve arzular oluştu ise, onlar bir gün dönüyor, hem de nasıl
dönüyor, sen birkaç güne sığdırdın o niyeti düşünceyi, yazdığın senaryoları,
ama senin yıllarını alıp götürüyor. Hepimiz bunu sorgulamalıyız, hangi
günahımızın eseridir deyip, onun üzerinde derin derin, murakaba yapmalıyız.
İnsanın bir hakikati vardır, her var edilenin bir hakikat gerçeği vardır.
Ya bu hakikatten gafil olacaksın, bedbahtlığı seçeceksin, ya da mutlu olmak için
arif olacaksın. Hakikate arif olma insanı kamil yoludur, seyri sülük yoludur.
Hiçlik, hiçlik, eyvallah hiçlik çok güzel, tam teslimiyet durumu, geriye
dönüş yoktur, öyle bir hiçliktir ki, ama dünyaya ait olduğunuz için, bu hiçlik
meratibine girmek çok güçtür, çünkü eteklerinizden sizi çeken yavrularınız var,
sizin yardımınızı bekleyen insanlar var, yoksa al asayı eline, al çıkınıda bir eline,
al kuranını git uzun uzak, çık yolculuğa, ne soranın olsun, ne arayanın.
307
İnsanlardan uzak olmak gerek, her şeyden uzak olmak gerek ama
olunmuyor. Şimdi burada anlaşılması gereken nedir? Onu Allah veriyor, yani
yavruların imtihan aracı olduğunu biliyorsunuz, hepinizde bilmelisiniz ama o
hizmeti yaparken her zaman dediğimiz gibi, Allahın önüne geçmeyecek önce
Allaha olan hizmet, önce Allahın sana yap dediklerini yapıp sonra Allahın
emanetine onun hediyesi diye hizmet edeceksin ama önce Allah, bunu
unutmayın.
Öyle çok seviyorsunuz ki hepiniz bunun içindesiniz, bazen namazı bile
erteliyorsunuz, o zaman ne oluyor, Allaha tam teslimiyet yok, önüne geçmiş o
sevgi bundan korunmamız gerekir, oda sınav olarak karşımıza çıkıyor, hem de
nasıl, dünya işlerimizde çıkıyor. Çıkıyor değil, çıkarıyoruz demelisiniz. Ama
şartlar öyle gerektiriyor, hayır, böyle bir şart şurt yok evlat, bu tamamen kula
ait bir sorumluluk, kulun kendi eylemleri, burada Allahı suçlayamayız, şartları o
oluşturuyor dediğimizde ona suç istinat etmiş durumda oluruz bundan
korunmalıyız, Allah affetsin bizi, böyle dememeliyiz.
Dünya işleri, çoluk çocuk sevgisi, dünya muhabbeti arzu ve istekler
Allahın önüne geçiyorsa, kulun kendi eylemlerinin düşüncesi ve niyetidir. Böyle
demeliyiz bunu itiraf etmek günah değil erdemliliktir, bunu insan olarak biz
geçiriyoruz, her kötü fiili biz bilerek veya bilmeyerek işliyoruz, unutmayın hiç
kimsenin suçu yok başkalarına kızıyoruz, önce kendimize kızmalıyız.
Başkası dediğimiz kim? Allahın var ettiği, Allah kulu diye sevmiyorsan
kızıyorsan o zaman içine dön derim, her şeyde bu böyledir, her şeyde. Kendinizi
bile severken, ne kadar güzelim diyerek uzun uzun aynanın karşısında poz
verirsin şöyleydi böyleydi ama unutma, sen hiçsin Allahın gölgesisin, varlık
varmı ki sende yok, sadece suret, aslın orada senin.
Sadece Allahım sende olmayı niyet ettim bana bunu nasip et yüreğimi
sana teslim ediyorum ama öyle güvenerek öyle içten söz vererek bunu yapın ki
Allahla ünsiyet halinde olmayı size nasip etsin. İç temizliği parıltısız zikirledir.
Ömür bir kuş kanadına takılmış, uçtuğu yere kadar emanete riayet
eder, zerre ağırlığınca hükme uydu ise, o kuş ondan ilahi feyz alır. Allahım öyle
sınavlar eşliğinde bu yolu buldurdun bize, küfre dalmadan boyun eğdirdin ya,
ihsan ile geldik huzurundayız, lütufkar olmayı bilebildi isek, bu can sana
kurbandır diyelim.
O toprak var ya, o toprak, hem aldı hem de misli ile geri verdi, geri
verilen ne idi, o toprağın yetiştirdikleri, bir çok sırları ifşa ettikleri, gökte var
olanı toprağın yüzüne atmaları, bir düşün bunları, kök çürük ise dalında
meyvesi ne kadar çok ise, o meyveye sahip olamazsın, dalında meyve yok ise,
dal budak kırık gelişmemiş ise de, kök sağlam ise hep yersin meyvesini,
dalarsın şükrüne, işte torak hem alır, hem verir, senin vücudun toprağa
hizmettedir.
308
Bilmiş olun, bir gün kapınız çalındığında, bir fukara kapınızda
görürseniz, sakın ola şaşırmayın, kimin kapısına gelecek hiç bekleme, o
geleceği yeri bilir, sakın gelsin diye de dileme, haydi geceniz hayırlı olsun huzur
yolculuğunuz rıza ile tamamlansın,
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allahım barış nasip et,
savaşları sen durdur ya Rabbim , kötü niyetleri Allahım sen güzele çevir, her
şey sana emanet, senden geldik seninle sana dönmeyi nasip et Allahım, Amin.
Selam olsun
29.11.2012
Selam olsun, dost sözüne, gelir destek can kulağı ile dinlediğinde, aynı
ile o cana olur nispet. Geçmişe dönelim, neler yaşadığımızı gözden geçirelim,
tövbe Allah’ım deyip gelmiş ve geleceğe tövbe, tövbe diyelim.
Geçmiş, gelecek perdedir, perdenin arkasında olana vakıf olalım. Ama
günahlarımıza bağlanmadan oradan tez geçelim; her an tövbe, her an şükür,
her an hamd edip, O’nun buyruğuna yönelelim.
Kainatın şuurunu bizdeki şuur ile birleyelim. Her nefes alınışta kainat
yeniden yaratılır. Bunu hiç düşündünüz mü? Bir dakika öncesinde bendim ama
şimdi değilim. Ölüp ölüpte diriliriz, o zaman her nefeste yenilenen kainat,
doğuşunu anlatır var oluşunu anlatır. Anda ölüp dirilen canlıyı anlatır. Bunları
idrak eden, O bilinçte olan can dostlarıma hitaptır.
Gel can gel seyredelim alemi birlikte, geldiğinde kendini seyret ki,
seyrettiğini bilebilesin, o zaman hiç şaşırma olmaz. Bende var olan kainata
serilmiştir, aynı ile iade edilmiştir. Gün geceye dönüştü geceden güne inildi her
an yaradılmışa hizmette idi.
Daha önceleri dedik zaman da bir varlıktır. Allahım var edilmişe hizmet
için yaratmıştır. Kün ol emri ile her şey zuhurda, aç gözünü de bak sağına
soluna, her yerde o var inkar edemezsin. Hele bir dön, dön aslına, neyi
bilmezsin, Allahım bir çok nişanlar ve deliller sermiştir önüne, yeter ki sen iste
görmeyi dile, bak göreceksin.
Öyle bir çekiliş öyle bir serzeniş olur ki sende, hepsi Rabbinin
himayesinde, beden tahlil edilmeli, bu zahiri önce onu bilmeli, sonra batına inip
içte olanları tanımalıyız, ama kolay olur mu elbette olmaz.
El bağlayıp oturursan, hiçbir niyet kurulmamış, fiiller ona yönelik
olmamış, bi haber gelinir, bi haber gidilir. Amaç bu değil. Amaç önce kendini,
sonra Rabbini bilmek; kendini bil, emek sarf et. Onu bildikte Rabbini hemen
bilirsin.
Aşka davet var, aşka davet, ilahi aşka davet var. Bu bilinçte olun Aşk
için hazır olanlara çağrıdır bu. Kıvılcımlar oluştu, onu harlatmaya bakın, aşk
içindesin hala aşkı ararsın.
309
Be hey gafil demem, önce kendini tanı ki ondan bir haber al. Bu
dünyaya beyhude gelmedin, bu dünyaya Rabbini bilmek için gönderildin.
Bu da, o mekanda, eylemlerin, niyetlerin, fiillerin devreye
sokulmasıyla olur. Bunları bil, onun için buradayız. Bu dünyaya atıldık. Şimdi
tırmanarak ona, ona dönüşteyiz.
Evet, Merak etme, düşünceler düzende yerini bulur. Zamanı geldi ise
bağlasan durmaz. Hele hele izin versin Rabbim sana, desin ki kalk uyuma
uyuma, hala uyuyorsan, yine de el çekmez senden.
- Burda kulun yapacağı görevler de var değil mi? Yani, sadece
beklenmeyecek, nedir onlar ?
Her varlığın türlü çeşit görevleri ve oluşa geçirecek halleri vardır.
Herkes bunu bilerek geldi, herkes her varlık, bir görev, bir misyon yüklenerek
geldi.
-
Ama biz görevlerimizi bilmiyoruz.
Belki o görevi yapıyorsun. Uyanamamış olabilirsin. Hatırlamana gerek
yok, o görevin içindesin.
-
Demek ki daha bilinçlenmemiz gerek,
Bilinç seviyeleriniz ne kadar yükselirse, türlü çeşit bir çok sınavlardan
geçirilirsen, görevinin adını, sanını bilirsin.
-
Görevini bir başkası söyleyebilir mi?
Hayır, izin Rabbimin iradesinde. Bunu unutmayın. Allah’ım dilemedikçe
hiçbir şey gerçekleşmez.
-
Rabbim ona söyletmiş olabilir mi? Ayan etmiş.
Allah
verilebilir.
bilir.
Bu
rüyalarla olabilir.
Uyanık
kalplere
bunun
işareti
Ama herkes görevinin peşinden gidecek eninde sonunda, unutulmasın
hayatın gereği bu. Burada bulunmanın gereği bu.
Hak için, halka halk için koş, murada kimin muradıdır deme… Hak için,
Hak için, bulun o davada, zandan kaçın. Varsa kırgınlık dostlar arasında, onları
kucaklaştır, onları barıştır.
İlle yoksul gözeteyim, karnını doyurayım dediğinde, önce kendi
karnın, yanında bulunduğun, sorumluluğunu üstlendiğin bir kedin bile olsa
onları düşün. Ondan sonra gereğini yap.
Hayata bakarken çok derin düşün: Bu güne kadar ne yaptım? Kul için
ne yaptım? Hak için ne yaptım? Mutlaka artı ve eksi çıkacaktır karşına. Onun
ayrımını sen yap. Başını yastığa koyduğunda, bu günü nasıl geçirdim, İşte o an
310
onun mahkemesini yap. Her an bir hasat yaşanır, bunu da düşün oluş ve bitiş
vardır. Hasadı ölümle bağlamayın birbirine.
Aklınızı koruyun, aklınızı hak için yollara koyun. Ben bilirim yok, sen
hiçsin, gölgeden ibaretsin unutma, O biliyor sen değil. Ben diye de kendine bir
etiket bağlama. Ben onun cüzüyüm, Rabbimin cüzüyüm, Bunu böyle düşün.
Hakikatin seyrinde olmanızı Allah’ım nasip etsin. Birliği kurduk ise o
birlikteki ahkamın bozulmasını nasip etme Ya Rabbi. Duygular için tövbe
ibadetimdeki karşılık beklemem için tövbe. Bir dost ile bir kelime öğrettiğinde,
orada ben yapıyorum dediğimde, işte bunlar için tövbe. Allah’ım bir çok kötü
meziyetlerimizdeki oluşan hallerimiz için her an tövbe.
Her halin bir makamı olduğunu da unutmayın, ve geçmişe dönmek
istiyorsanız, dönün hangi makamda olduğunuzu anlarsınız ve şimdiki halinize
bakın, hangi makama uygun yaşadığınıza bakın.
Evet sormak istediğiniz bir şey varsa bekliyorum. Hoş geldiniz
efendim. Ruhlarınız hoş geldiniz.
Kim olduğumun hiç önemi yok. Sadece öğretici, öğretmen. Öğrenci
hazırsa öğretiler sıra sıra değil rahmet gibi gelir sizlere, öğrenci hazır olmalı.
Evet sormak istediğiniz, öğrenmek istediğiniz, çekinmenize hiç gerek yok.
etmeliyiz?
Yaptıklarımızdan bazen pişmanlık duyduğumuzda nasıl tövbe
Hangi fiil üzere pişmanlık duyuyorsan, onu itiraf etmende de hiçbir
sakınca yok, Allah’ım günahlarınızı itiraf edin diyor. Onu bilerek, işlediğin fiil
karşısındaki pişmanlığını bilerek, ondan tövbe et, ama takılı kalma. Sıra ile koy
önüne ben şu kötü fiilleri yaptım, ben şuna yanlış söyledim, benim böyle bir
kötü huyum vardı. Bunlar için senden tövbe diliyorum. Tövbe ediyorum ve ne
olur beni affet. Mağfiretine sığınıyorum. Senin yüceliğin her şeyi siler. Allah’ım
sen günahlarımı sil. Senden yine sana sığınırım. Böyle isteyin.
Ben çok günah işledim cehennemliğim de demeyin. Öyle rahmeti bol
Allah’ın, her an değişim gösterebilir. İşte Ayan-ı sabitenin öğrenilmesi gereken
en hassas noktasıdır. Her ne kadar kötü bir kişi olursan ol cani ol, katil ol, hırsız
ol, uğursuz ol, Allah’ın yapma dediği her şeyi yapanı düşün şeytanın kölesi
olmuş, onun yanında gezeni düşün ve Allah çünkü onun ezelde bir ahdi var.
Ahdi misakı194 var.
Allah’a verdiği sözü var. O gün gelir. Zaman dilimindeki ayrılmış gün.
Üstündeki o çirkin elbise düşer yeni bir elbise giydirilir. İşte o zaman hangisi
arif hangisi amil bilemezsin. Sadece ona teslim olup ondan özür dilemeliyiz.
Tövbemizi etmeliyiz.
Bir çok yanlış eylemlerimizi, huylarımızı yüceye itiraf etmeliyiz.
Gözümüzün yaşı ile itiraf etmeliyiz. İşte o zaman gör bak içindeki parlaklığı.
Andını ve İnşirah halini yaşatır Rabbim sana.
194
Yüksek benliğimizin kim olduğunu öğrenebilir miyiz?
Ahdi Misak : Elest meclisinde verilen söz.
311
Niye isimlendirdiniz. Yüksek benliğinizin kim olduğu böyle bir şey var
mı? Önce onu sorun.
-
Böyle bir şey var mı?
Yüksek benlik ne demektir? Ona niye isim koydunuz. Benden daha
yüksek bir benlik olduğu için, öyle düşündüğüm için veya öyle tasavvur ettiğim
için. Rab’lıktır Rablık unutmayın. Ben her zaman şunu söylerim. Öğrenmek için
aç gönülleri. Önce Hakkın kelamlarını çoook iyi öğrenin, sonra da
yaptıklarınızın, düşüncelerinizin ne kadar yanlış olduğunu bileceksiniz.
İsimlendirmeyin, Yüksek benlik o odur, o size neyi ifade ediyor. Tanrı. Eyvallah.
O bilince varmak için, onda o olmak için önce bir sürü yapılması
gereken tezkiyeler vardır. Tezkiye195 nedir? Benim dediğiniz varlık
bedenlerinizin düşmesini sağlayacak bir çok tezkiyeler. Bir çok eski halleri atıp,
yerine yeni haller giyinmek. İşte o zaman o bene, yüksek bene sahip olursunuz.
Ama o yolculuk çok kolay değil. Mutlaka şeriattan geçmek gerek. Önce kendini
bilmelisin. Tevhide ermelisin. İlahi tevhidin masharını bilmelisin. Kuşları,
böcekleri düşün. Sevmediğin yılanı, çıyanı düşün. Ağaçları, çiçekleri, meyveleri
düşün. Onları toplayabilmek cem ettiğinde işte tevhid budur.
Kiri ile, pası ile, taşı ile, kumu ile Rahmeti ile, çamuru ile güzeli ile,
çirkini ile sarhoşu ile, arifi ile, onları topladığında nazargahta, o tevhiddir. La
ilahe illallah sadece kelimedir. Bunu yaşamaksa bunların hepsini bir araya
toplamaktır. Bu yolculukta bunlar vardır.
Yüksek benliğe ulaşabilmek, bu Kur’an yolu, hakikat yolu, önce
oradan, Kur’an ile tanışmalıyız. Bu gün anlamıyor olabilirsin. Yarın da
anlamazsın. Elli, altmış yıl okurlar hala anlamış değiller. Oku, hala bıkmadan
usanmadan oku. Onun bir an sendeki tecelliyatı oluşturacak bir çok haller
vardır. O kabiliyetle onu düşün ama sen istek ile oku, o iştiyak ile oku, zor
gelmesin sen, sende mevcut olan işte önce onu oku.
Her zerrende Kuranın ayetleri yazılıdır. Suretin ise surelerdir. Sen
ondan ayrı değilsin ki. Yavaş yavaş öğrenilir acele etmek yok sindirerek. Ama
ihmal de etmemek gerek. İlim etmek mükemmelliktir. Ama Kur’an ilmini. Ama
ona bir ekle irfan. İkisi bir arada olduğunda yolculuk başlamıştır.
Evet sizleri selamlıyorum. La ilahe illallah Muhammed en
resulullah(3). Selam ehlibeyte, selam irfana ashaba, selam olsun yüceler yücesi
makamlara.
Selam olsun
30.11.2012
Selam olsun, vardım su başına üç beş dost ile, muhabbet ile baş
koyduk o yolun taşına. Seyrettik bütün varlığı, yaratılmışı doya doya seyrettik.
Sonra yumduk gözleri perde arkasından yolculuğa çıktık. İşte o an olanı biteni,
195
Tezkiye : Bir kimsenin iyi bir insan olduğunu kendisini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma, temize
aklanma.
çıkarma,
312
aldığımızı verdiğimizi içsel yolculukta seyrettik hep bunları. Öyle alemler
gördük ki, öyle mertebeler de bulunduk ki. Dil susmayınca, kulak
kapanmayınca, göz de yumulmayınca zahirden batına inemezsin.
Soy sop unvan silinmeli. Yolculuğun iniş çıkışları da vardır. Bunu da
bilerek hazırız demeli.
Yunus’um der ki; çıktım erik dalına anda yedim üzümü. Bu size neyi
anlatır? Bir düşünün bakalım.
Dün gece verdik ya, anda ölüp anda dirilirsiniz, anda eskiden yeniye
döner geçmişi silersiniz, anda değişik oluşumlarla yüz yüze gelirsiniz. Erikti,
üzüm yedi. Peki, üzümün eriğin manası ne?
Onların da hakikatini de bilmek gerekir. Üzüm; bol nimeti, lütfu ve
bereketi. Çok özel bir meyvedir. Hem içi yenir hem çekirdeği, hem dışı yenir.
Ama erik sadece dışını yersin çekirdeğini yiyemezsin. Demek oluyor ki erik
zahiri, üzüm ise tamamen batını anlatır.
Öyle değişim gösterir ki tıpkı insanoğlu gibi, bütün varlık gibi. Çiçekleri
düşün, ağaçları. Kainatta yaratılmış her ne varsa her an değişim gösterirler.
Yine veriyorum, her nefes alınışta kainat yeniden yaratılır. Bunların
üzerinde biraz durun. Öyle ufuklar açacaktır ki insanoğluna, bunlara meyledin.
Yunus’un dediği, Mevlana’nın dediği bir anlam ifade etmeyebilir. Size
zahiri gözle baktığınız için manasız gelebilir. Oysa çok derindir. İnceleyin
araştırın. Ve sorun dediğimizde de lütfen, gönül dağarcığınızda biraz soru
biriktirin.
Hep yazı veriyoruz, sürekli veriyoruz. Yazıyı vermek, okuyup geçmek
değil. Önemli olan onları içsel kayıtlara mal etmektir. Her zerremize onları
aktarmak, yansıtmak gerekir. Sen kendini bildiysen, her zerrede oluşan halleri
gördüysen, hangi mertebede, hangi makamda olduğunu gönül yoluyla verir
Rabbim sana. İşte o zaman dilini susturur, konuşamazsın. Mümkün olduğu
kadar yalnızlığı seçersin. Çünkü o hal özel bir haldir.
Onunla birlikte olman istenir. İsteyen kim? O ve sen. Aslında sen
yoksun isteyen O’dur. Her okuduğun Kuran’a dönük sözleri benimseyin, onu
murat edinin. Çok iyi bir araştırıcı olun. Bu bilgileri kendinizde de saklamayın.
Öyle bir hale gelin ki; konuştuğun senden değil, bu sözlerden olsun. Neyi
vermek istiyorsan bunlarla verirsin.
Öyle haller alınır ki her gören seni manadan tanır. O tanıyan kişi de
mutlak o hale girmeli. Onun hakikatinde de mutlak bir birikim görülmeli.
Seslerinizi konuşurken ayarlayın. Hissederek konuşun ve hissettirin. Öyle güzel
sözler söyleyin ki Kuran sevilsin. Hakikatin mazharına geçilsin.
313
Hem geçer hem geçirtirsin. Öyle bir köprü kurulur ki önüne, gel
çağrısını hemen duyar hemen anlarsın. İşte o hal, seyri sefer halidir. Yavaş
yavaş hazırlığını yapmak durumundasın.
Hem dünya, hem ahiret olursa karar vermekte çok zorlanırsın. Her şeyi
yüz üstü bırakıp gitmekte olmaz. Sorumluğun nerede, ne ise onun icabını da
yapmalısın. Ama mümkün olduğu kadar halktan uzak yerleri seçmelisin, bu
elzemdir. Hak ile bir olmak, söyleşmek, ünsiyet etmek, onunla makamları
gezmek murat içre murattır.
Hiçbir olay muradın dışında gerçekleşmez ve yaşanmaz. Hayal gibi
gelir, masal gibi gelir yaşananlar. Aslında doğrudur. Her şey ondan ibaret değil
mi? Bildik, bildik vereceğimiz sözleri de geldik. Yokladık gönülleri her birinizi
özleyip özletiverdik.
Selam olsun. Biraz okuyun üzerinde durun, ama üzüm ile eriği,
kainatın yeniden var edilişini çok çalışın. Çok çalışın. Önünüze neler çıkacak bir
bilseniz. Tahdit koymayın. Zamana yayın. Eyvallah.
- Anda değişir dediniz, kainat yenilenir. Bu yenilenmeyi biraz açabilir
misiniz?
Ölüş ve diriliş, oluş ve bozuluş. Her ikisi mutlaka yaşanır. Bitiyor
tekrar başlıyor, bitiyor tekrar başlıyor. -Ölüp ölüp diriliyorsun.
- Bu da bir dengedir esasında değil mi?
Tabi, bizim burada farkında olmamız, uyanık olmamız gerekiyor.
Çok, çok. Dünya meseleleri sizleri çok yoruyor. Biraz onlardan kendiniz
için bir zaman yaratın. Özel bir zaman, özel bir an. Uykuyla vakit geçirmeyin.
Bedenler yorgun olabilir. Zorlukla da hiçbir şey yapmayın, ama bu
dediklerimizin üzerinde durun, haz alın.
- Öldüğümüzde bir nefis bedeninden kurtulup, dirildiğimizde yeni bir
nefis bedeniyle mi ? Onun mu farkına varacağız?
O çok ayrı bir şey. Nefis tezkiyesi. Her bilincin yükselişinde, her
mertebenin değişiminde tabi ki beden elbiseleriniz değişiyor, yüzünün rengi
değişiyor, kokusu değişiyor. İnkarda olanın rengi kararır bunu unutma.
Küfürde olanın rengi karanlıktır. Oysa aydınlık, parlaklık bizimle olmalı.
İlahi feyz niyete göre değer kazanır. Zikir ise kulun fikrine göre değer
kazanır. Diyelim ki; Allah’ım feyz kapılarını bizlere açtın, kapama. O uğurda
verdiğimiz mücadeleyi huşu içinde haz duyarak yola devam etmemizi nasip
eyle. Her an bir yenilik içinde olduğunu hiç mi hiç aklından çıkartma.
314
Bu değişim içinde bulunduğun için de ve idrake şükret, teşekkür et
yaradana. Nereye bakarsan onu görürüsün sözcüğünü de çok iyi düşün. Hep
ondan bir delil bir ispat vardır önünde.
Kalbi selim olmaya bak. Dünyevi işlerin her ne olursa olsun, düşün
ama yerleşmelerine izin verme. Kalp sadece Allah zikriyle donanmalı.
Muhammet nuruyla aydınlanmış bir kalp, dünyevi işlerle kararmamalı.
Açık geldi sözümüz. Kabiliyetlerinize göre veririz. Bir de marifet ehli
olmanızı yüce yaratıcıdan murat ederiz. Ehli iman sözü, mübarektir velilerin
nazarı. Gel dost bir nazar et. Nazar etmeyi bilmiyorsan da dosta dua et. Sayısız
sevap alırsın. Sevap alasın diye de sakın ha yaklaşmayasın. O, yüceye aittir.
Neyin fazla ise paylaşmalısın. Sevgin fazlaysa her canı
sarmalamalısın. Enerjin fazla ise enerjisi düşük olana yardım etmelisin.
sarıp
Rüyalar bir geçiştir. Geleceğin biraz da aynasıdır. Ama her birinde
olağanüstü işaretler bulmak mümkündür. Ruhun bedeni terk edip mana
aleminde gezip dolaşmasıdır. Orada gördüklerini sana bir şekilde anlatmasıdır.
Bak sağına soluna. Neyi görüyorsan hepsi onun eseri. Bu gözle
baktığında görmen farklılaşır bunu hiç unutma.”Ne çirkin insan’’ deme. Hemen
o halini değiştir. Onu yaradan beni de yaratmıştır. Beni yaratan onu da
yaratmıştır. Ayrılık niye. Allah’ımın gücüne gidecek diye de düşün. Selam olsun.
La İlahe İllallah Muhammed en Resullullah. Amin.
315
316
2012 Yılı
Aralık ayında derlenen Yazılar.
317
Aralık ayı kapak resmi : Battal üzerine Neftli Ebru - Necdet Emekli 08.02.2010

De ki: O, Allah'tır, birdir ve tektir. Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir
şeye muhtaç değildir.) O'ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de
doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.(ihlas suresi)
318
Selam olsun
06.12.2012
Her kapı niyete göre açılır. Yapıda ne var ise o kapıdan seçilen rehber
sana yardımcı olur. Sayfa sayfa verilenleri gün gün okuyalım. Kurduğumuz
tezgahlara ürettiklerimizi dolduralım. Mutlak bir alıcısı gelir. Her an kendinde
olanı fark et. Olayı idrak ettiğinde bir perde düşer üstünden, daha da için açılır.
Bahsettiğimiz perde senin nefis perdendir. Onlardan kurtulmak gerekir. Şeriat,
tarikat, marifet, hakikat. Yolumuz bu. Hangi halde isek yönümüz ona yöneliktir.
Aldık selamları, bizden de selam olsun. Kurulan meclise hakikatin
manası sunulsun. Her can bir yapıdır. O yapıya hizmet yine kendinden
kendinedir. Yeter ki o hizmette hak muradı olsun.
Öyle haller yaşanır, öyle alemler bilinir ki hepsi sende mevcut. Onları
sen bileceksin. Yaradanın çizdiği yoldan kaymayacaksın. Aşka davet var dedik
ilahi aşktır muradımız. Kuran aşkıdır Yolumuz, hakikat yoludur bizlere
bahşedilen nurumuz.
Gel dost gel bu kapı her cana açıktır. Yapın düzen bulsun. Bağlandınsa
Hakka komaz seni yarı yolda. Çağırılan gelir. Daveti alan bilinir. Bir nefes
yeterlidir. Nasibi yoksa bahane onun örtüsüdür. Ne yaparsan yap, hangi
durumda olursan ol içinde hep bir boşluk var, dolduramadığın bir boşluk. Hep
bir arayış içindesin. Neyi aradığının farkında bile değilsin. Sana delilleri
işaretleri verir. Gel ey dost, gel çağrısını duy da gel.
Aç gönül kulağını, seyret gönül gözünü, seyrettir neler olup biteni. Bir
nefes yeterli. Kulu hangi yolda ise, O onda biterli. Her an yeni bir tekamül aracı.
Bazen hayır ile, bazen şer ile, bazen mutluluğumuz ile, bazen nüfus noksanı ile.
Hep bir sınanmada olduğunuzun farkında olun.
-
Nüfus noksanı?
Senden geldik sana döneceğiz. Evet ölüm. Ölüm bitiş değildir. Sonsuza
açılan bir kapı. Bu beden sıkıntısında türlü nefis elbiselerinden kurtuluştur.
Duymak isterim o sesi, duyarsa benim sesimi. Hep özlerim onu,
mutlak özlemişse beni. Bilirim ki korunurum. Şüpheyi bertaraf eder sevgisiyle
avunurum. Özlerim onu özlemişse beni. Aşka davet var dediler. Bende var olanı
bana tekrar ettiler. Hakikat erinin yoludur bu. Çalındı kapı sefa geldin dost, sefa
geldin. Her biri bir murat üzere hoş geldiniz. Ocaklar yanacak, o ocaklarda aşlar
kotarılacak. Birlikte yiyelim dostlar. Birlikte can cana olalım. Olumsuz
düşüncelerden kurtulalım.
Sen kulsun, kulluğunun manasını bilmelisin. Peki bu nasıl bilinir
dersen, hakta fani olmakla. Hak ile hak olmakla. Bir çok elbiseler dedik ya
onları tek tek atalım bu dünyada. Şeytana dost olmayalım, bundan beri duralım,
secdeye eğilmeli başın. Diz çökmelisin. Elif olup ta ‘’hazırım, huzurundayım’’
demelisin.
319
La ilahe illallah Muhammed en Resullullah.
Kimi rüyada bulur kimi ayanda. Kimi bu bedende yaşar kimi hayalde.
Şu bir gerçek ki bu dünya gördüğün her şey hayal ürünüdür bunu anlayın.
Sende hayalden farksızsın, rüya alemindesin. Ey can uyuma uyan.
Mutlak bir çobana ihtiyaç vardır. O çobanın güttüğü koyunları, ilahi
hikmet diye onları seven vardır. Sen dünü günü bırak, anı yaşa. Önce var
tövbeye sonra gönül sultanını ara. Her ismin bir mazhariyeti vardır. Mazhariyet
nedir bilir misiniz? Ezeli ve ebedi ilahi hikmeti vardır. Bu kulunda zuhur
ettiğinde o ismin gölgesi altında yaşarsın. Sanki seni takip eder, önünde
arkanda birisi var sanırsın. O ismin özelliğindendir. Kudretin ilmindendir.
İştiyak ile sarıl Kurana, sevgi ile çıktın ya bu yola, arala perdeyi gönül
lezzet bulsun, haz bulsun. Tecelli orada bulunsun. Sık sık muhabbet edilsin.
Muhabbette, Muhammedin olduğu inancında olunsun. Bilirmisiniz muhabbette
bile öyle tecelliyatlar olur ki, bunu çoğunuz bilir, içinde öyle derin derin bir
genişleme duyar ki, ışık her yerden yansır karşına.
Dost odur ki, dostu dosta bağlayan,
Dost odur ki, yarayı sarıp sarmalayan,
Dost odur ki, her acında senin yanında olan,
Dost odur ki, senin için kendini ateşe atan, çünki senden öyle almıştır.
Nazari akılla değil, mana aklı ile yolu bulmuştur.
Hepinize selam olsun,
muhammed en resulullah.
Selam olsun
Hepinizi
selamlıyorum,
La
ilahe
illallah
13.12.2012
Rahmet rahmet gelen bilgiler, kul gönlünde seveni eyler, birde ihsan
sahibi ise sevilen, yol münasiptir o rahmet bizi de bağlar. Gün güzel, gece
güzel, gecenin içinde seçilmiş bir an var ki o her birinden de özel.
Diyelim önce günahlara tövbe, edelim birlikte, cümleye deyip dualar
ile süsleyelim gecemizi günümüzü. Rabbim kabul eder mi demeden, o keyfiyet
ona aittir, bunu bir düşün, kendince konuşma, benim her söylediğim doğrudur
hak’tandır da deme, neresi doğru, yanlışta olduğunu bil. Sakın doğruları
yaparım da deme, ifrata kaçma sonra karşına gelir sana seni öğretir. İşte o
zaman kaçış nereye olur.
320
Her şey Bir’in yasasına uygundur. O Bir öyle bir yasaya evet demiştir
ki, kulun bütün istek ve arzularına cevap verecek, önce karşılığını koymuştur.
Bir düşün; Allah’ım yoluma aç demen bile “Hadi” ismiyle mevcuttur, o
yolunu gösterir, sana hak yolunu açar ve ilerletir.
Allah’ım her şey senin mevcudiyetini anlatır bana dediğinde; “La
Mevcude İllallah” bu ona tanıktır.
“Allah’ta fani olmak”; her şeyin başı ve sonu fani olmaktır, fani ol ki
beka ya geçebilesin, o mertebeleri açar sana. Sen geçide hazır isen, o seçer
makamları, geçirir seni kolayca bir sonrakine. Hazır ol ey can, hazır ol.
İşlenecek bir çok fiiller var, onları bildin ise, görevim dedin ise, sana
kolay geçirtecek Allah’ımın yardımcıları var.
Allah’ımın öyle askerleri, öyle orduları vardır ki, bakar da görmez
gözler onları, tanımazsınız onları, çıplak gözle bakmalısınız, varlıksız. Birçok
görülecek şeyleri, varlık bedenleri ve organları aslına perdedir aslında, istesen
de bilemez, idrak edemezsin. İlahi ilmin sınırlılığını anlatır kuluna. Sen onun
farkına varmadan kendince, o batın hakkında fikir yürütür de muhabbet
oluşturursan, izinsiz yapmışsındır, mutlak bir bedeli olmalı.
Her şeyi Rabbimin izni ile derleyin devşirin, dostlarla paylaşın,
ilahi
nurun
mazhariyetidir,
mutlak
muhabbet oluşturun.
Muhabbet,
tecelliyat alınır, mutlak tecelliyat nazargahta görülür.
-
Tecelliyat olduğunda biz bunu nasıl fark ederiz?
Evet, öyle bir hoşluk içinden öyle bir boşluk içine geçiş yapılır ki, her
şeyden bir an bile olsa, soyutlanmış, düşüncelerin devre dışı bırakılmış, Safiyet
Makamı oluşur. Sadece saf saf dinlersin, saf saf bakarsın yüzlere. Bu hal çok
güzel bir haldir, bu hali koruyabilmek ise gönül erbabının fiiliyatıdır. İşte o an
tecelliyat olmuştur.
Ya dilin çözülür konuşursun, Allah’ım dile tecelliyat gösterir, ya kalbe
zuhur eder, seni hoşluktan hoşluğa geçirir, suskunluğu salar, Ya gözlere ilahi
Nur’a bir tecelliyat olur ki, perde düşer suret meydanda. O kula her şey aşikar
olur, gör kulum gör, seyret, Yücenin hediyesidir kuluna. Her organa bu
tecelliyat gelir, oraya mı gelsin, buraya mı gelsin, bundan muaf tutun
düşünceleri, onlara siz karar veremezsiniz, Rabbim hangi organda zuhur
edecekse oraya tecelliyatını yapar. Hem de bir isim altında, esmanın altında,
kontrolü altında olur. Bunları biraz çalışın, hangi ismin hangi kontrol altında
bulunduğunu senin içine o bilgiyi rabbim verir, kulağına fısıldar.
Dün bir, bugün iki, daha bu bilgilerle yeni tanışmışsın esma’nı
soramazsın, illa ki edep’tir, bu işin ahkamı var, edebi var, kuralı var, az konuş
321
beri dur, izinsiz ortaya atma kendini. Acaba benim ismim hangisi deyip de
sorman hicap dışıdır, biraz hicaptan söz et. Şimdi anlaşıldı mı can dostlarım.
Geç bunlardan geç, ne isim kaldı ne sıfat, ne etiket, bir kuş olup uçtuk,
işleri tamam ettik sandık, oysa yarım kalmış öyle çok işler var ki, şimdi burada
tamamlamaya bakarız.
Açılan kapılardan bir el uzanır sanırdık, bilemedik, o eli uzatmaları
için bu hazırlığı dünyada yapmalıymışık, bunu nasıl atladık. Gafil dediler mi de
kızardık, öfke duyardık, ben kendime şimdi “be hey gafil” derim, ne kızacak hal
kaldı, ne öfke duyacak isim kaldı. Rabbimin hidayeti üzere yaşamak güzel, o
nur’u takip etmek çok özel, öyle nur var ki her an her yerde ışıl ışıl. O Nur’u
koruyabilmek ondan nasiplenebilmek, Rahman ve Rahim ismiyle nefes alıp
nefes verebilmek her kula müesser değil.
Selam olsun dostlarım, her birinize selam olsun, hak kelamından uzak
yaşanmasın, ilahi mecliste bilgiler dağarcıklarda hep hazır bulunsun. Öyle soru
sor ki dosta, onun yarısını da sen önceden bilmiş ol, bu dediğim umarım
anlaşılmıştır.
Her olay kayıttadır bilsen bilmesen, hem öyle bir kayda geçirir ki
melekler, aynıyla vaki. Ne söylüyorsan olduğu gibi, dediğim orasını burasını
eksiltip çoğaltmak değil, yarın inkar edecek bir şey bulamayasın diye.
Özel gecelerden biridir bilinsin, kıyamet sözcüğü bir daha ağza hiç mi
hiç getirilmesin. Öyle kıyametler oluşur ki içinizde, gelemezsiniz üstesinden
toplanıp gelse binlercesi. “Allah”ın takdirine, merkezine kaynağına çomak
sokulmaz, türlü belalar açılır kafana bundan sakınasın. Dilin susmalı, gözün ise
yumulmalı, kulağın tıkanmalı, kim bundan bir haber derse sana, işaret
parmağın ile göster ona Kur’anı.
Haydi Eyvallah, La ilahe illallah Muhammed en resulallah. Allah’a
emanet olun, Allah sizinle birlikte olsun.
Her hareketlerinizin birçok tanıkları var, her birine bizden selam olsun.
Koy secdeye başı eğil huzurunda, eğil O’na, öyle ağla, öyle yalvar ki, sıkı sıkı
sarıldığını, sıkı sıkıda onun da seni sardığını kemiklerin anlasın onu.
Hoşçakalın candostlarım. La ilahe illallah muhammed en resulullah.
322
Selam olsun
20.12.2012
Sorma ey can, bilinmez nerede bulursun, tanıktır her var edilen,
sendeki bilir cevheri, bilmese de ecdadını seni sen diye sever, bilir inanır
sendeki sever o özü.
Yakma gönül yakma muradım sevmektir, o aşkı tatmaktır, yakma
gönül yakma viraneye çevirdin bu gönlü harab ettin, dedin terk bu bedeni, terk
ederim amma, yakma gönül yakma beni. Dedi ki kaldı mı ki sendeki sen, kül
oldu her zerrem dağıldı, kah çıktı gökyüzüne kah indi arz alemine, yine de
yakma gönül yakma, muradım seni sevmek, o aşk ile seni idrak etmek, öyle bir
aza verdin ki bu bedene, her zerrem tanıktır alemde gördüğüm her şeye. Ne akıl
kaldı bende ne fikir, yürürüm olmuşum bi çare, kimi deli der güler halime, kimi
veli olmuş der, ağlar ya halime, güldüren sensin ağlatan da sen, yakma gönül
yakma, yakmaktan muradın nedir? Sende sen olmaktır, sen yine yakma gönül
yakma. Beni sensiz bırakma,
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Mevlana’nın “Allah” ile
ünsiyeti, eyvallah.
Niyeti kurdun dedin ki çıkayım yola, akçem geçerli olur mu yeter mi bu
murada, o sevgi ile gel dedi ise bir kula, her işi tamam eder çıkarır yola, sende
git murat üzere tanı gör Muhammedi, nuruna kana kana doya doya onda ol,
yakın ehli ile sar sarmala, hasret biter mi o zaman haşa, her yakınlaşmada
hasret daha da çoğalır.
Ne zamana kadar sürer dediğinde zamanda belirli değil, sınırlı da
değil, sende aşk ne kadar sürerse, hasret onu tetikler, onu öyle cezbeder öyle
cezbeder ki işte o zaman sen sen olmazsın, hazır yolun yolcusu aşka davete
koş, koş yeridir gelmiştir günüdür, bir kıvılcım düştü ise o gönle, o kıvılcım
çoğaltır, o aşkı rabbim senin nezdinde, Allah diyelim her hali inceleyelim,
alemden aleme geçiş nasılmış onu yaşayarak görelim, sende var olanı gör
seyreyle alemi, başkasının aleminden sana ne, sen kendi alemin ile hem hal ol,
yolun açık muradın tek olsun, aşk davetiyen geldi günü eline gönlüne sunulsun.
La ilahe illallah Muhammed en resulullah, Allah, Allah, eyvallah.
Dön içine dost dön, her an kapın çalınır, duy o sesi, sen duymuyorsan
eğilemezsin, asla ona da çekilemezsin, duy o sesi, senden ne bekleniyorsa dur
onun üzerinde, bırak dünyevi işleri fazlaca sarma onlarla, her şeyin yeri ve
dengesi var, yerinde işlenirse ahenk verir, rengi bozuldukta hiçbir işe
yaramadığını bilmelisin.
Allah yeniliği sever, Allah işleyişte olanı sever, Allah ona coşku ile
koşanı sever, tek düze yaşama renk kat hayatına, manevi aşk, manevi renk,
manevi keşif kat. Bunlar olmazsa olmaz, yol yokuş gelir sana bıktırır bunu sakın
unutma, La ilahe illallah Muhammed en resulullah.
323
Akıl, maaş aklı olmamalı, meat akıl ile biraz nefes alınmalı, ne dediğim
malum açık, içten Allah der zikreder, Eyvallah dost Eyvallah, yolun açık gönlün
seçik.
Her üzüntü bilsen kuluna kapı açtırır, bu yol zaruret yoludur, makam
oluşturur, bir elin yağda diğeri balda, sadece dünyaya ait, Allah sizi daima ahret
hazırlığı içine sokmak ister, çünkü yaşamın gerçeği orası, yalan dünyada uyanın
der uyanın, burada uyanmayanın işi zor, orada da uyanmaz, burada uyanışta
olanın orada uyanışı anda oluşur.
İnsanın emaneti bazen bir kuş kanadına takılı, o emaneti gezdirir
durursun, farkında olmadan yaşarsın, acaba o emanet nedir diye de hep
sorgularsın, öyle çok emanet var ki üzerinizde, onlara riayet etmek sağındaki
solundaki melekleri sevip okşamak, onlara, Allah razı olsun sizlerden benim
yanımdasınız, beni gözetirsiniz, çünkü Rabbim sizleri beni gözetmeniz için
gönderdi. Hoş geldiniz deyip izzet ikramda bulunmalısın, o zaman onlarda sana
istirdat196 eder farkında olduğunu anlar, arada perdeyi aralar da kendilerini
bazen gösteriverirler. Zat elbisen üzerinde ise onu zor görürsün, zat elbisesi,
arada giymek gerekir, mutlak zat elbisesi.
Aklına düştüğü an onların varlığı, için görmüştür, tanık olmuştur
bedene hissettirir. Hemen o an duanı et, onları sevip okşa, hemen tefekküre dal
onların varlığını düşün, daha onun gibi görevli binlerce melekler, melaikeler
var. Her biri farklı görev üstlenmiş ama hep nereye, insana hizmeti göstermiş,
hizmet için var olmuşlar.
Allahıma emanet olun bunları hissedin, gönlü boşa gezdirmeyin, gönül
boşta gezerse o gönlü çevirecek bir çok kuvvetler, tuzaklar var, ama yön buldu
mu, onda takılı kaldı mı hiçbir güç Allahın çekip çevirdiğini başka bir varlık
çeviremez.
Unutmayın bu da güven duygusunu gösterir, öyle güvenin, öyle sevin
ki Allahı, ‘O bende var oldukça şeytan beni rahatsız etmez’, bu düşünce ile
yaklaşın, namazlarınızı her kılışta öncesi ile sonrasını değerlendirin, başlangıç
nasıl oldu, namaz sonrası nasıl bir hal oluştu.
Eyvallah.
La ilahe illallah Muhammed en Resulullah.
196
İstirdat : Geri almak, geri almayı istemek, verilmiş veya gönderilmiş bir şeyin geri gönderilmesini isteme, geri
isteme anlamlarına gelen sözcük.
324

Benzer belgeler