Cuma namazına soruşturma

Transkript

Cuma namazına soruşturma
GÜNEÞ ECZANESÝ
YIL:4 SAYI:833
35 YKR
10 ÞUBAT 2009 SALI
Buzdolabý daðýtýmý
Erdoðan'ýn isteði
Solun kalesi" olarak bilinen
illerde seçmen tercihi son yýllarda
giderek sað partilere kayarken,
bu konumunu koruyan ve halen
AKP’nin milletvekili
çýkaramadýðý tek il olan Tunceli,
geçen yýl kiþi baþýna yapýlan bütçe
harcamasý tutarýna göre
sýralamada 81 il içinde birinci
sýrada yer aldý.
Maliye Bakanlýðý verilerine
göre, geçen yýlýn tümünde 225
milyar 967.5 milyon TL olarak
gerçekleþen merkezi yönetim
bütçe harcamalarýnýn 140 milyar
525.7 milyon TL’sini
"merkez"den yapýlan ödemeler,
85 milyar 441.8 milyon TL’sini
ise illere yapýlar harcama
oluþturdu.
7’DE
Cuma namazýna soruþturma
Sakarya’da kalp krizi geçiren hastaya þoförünün cuma
namazýnda olmasý nedeniyle ambulansýn geç gittiði iddialarý
üzerine Saðlýk Bakanlýðý soruþturma baþlattý. Bakanlýk ayrýca,
Urfa’da yaralý bir gencin sedyeden düþürülmesi olayýný da
inceleyecek.
Saðlýk Bakanlýðý’ndan yapýlan açýklamada, Sakarya’da kalp
krizi geçiren bir hastaya, ambulans þoförünün cuma namazýnda
olmasý sebebiyle ambulansýn geç gittiði yönündeki iddialarýn
soruþturulacaðý belirtildi. Açýklamada ayrýca, Þanlýurfa’da yaralý
olarak getirildiði Harran Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesi’nde,
hastanýn sedyeden düþürüldüðü yönündeki iddialarýn da
araþtýrýlacaðý, her iki konuda da Bakan Recep Akdað’ýn talimatý
ile ivedilikle soruþturma baþlatýldýðý ifade edildi. Soruþturma
sonuçlarýnýn daha sonra kamuoyu ile paylaþýlacaðý belirtilerek,
olayda ihmali görülenler hakkýnda gerekli yasal iþlemin yapýlacaðý
kaydedildi.
7’DE
Cesetleri 10 gün Kederli dizelerin sahipleri
sonra bulundu!
Sararmýþ sayfalardaki
Kýrýkkale'de emekli saðlýk memuru
ve eþi, sobadan sýzan karbon monoksit
gazýndan zehirlenerek yaþamýný yitirdi.
Yaklaþýk 10 gün önce öldüðü tahmin
edilen çiftin cesetleri yakýnlarý tarafýndan
bulundu.
6’DA
þiirlerle, eski, artýk içinde
oturaný kalmamýþ evleri
birbirine benzetiyorum.
Etrafýný sarmaþýklar kaplamýþ,
tahtalarý kararmýþ evlerin
sahipleri nerededir þimdi? Ya
da kiracýlarý? Ya o evi inþa
edenler, yövmiyeleriyle baþka
bir ev kuranlar?
kitap yapraklarýndaki þiirlerin
sahipleri nerede? Daha
bilinmez olaný bulmak için
soralým: o þiire kiracý olanlar?
Bir dizeye yazýlan adlarýyla hafýzalarýmýza kazýnan, ama kendileri gizlenen kahramanlar?
Þiirlerin sahiplerini, kalemi tutaný biliriz de onlara ilham verenler sadece birer isimdir.
Bazen bizim yârimizin adý olur onun ki.
5’DE
Ecz. Tel: 441 29 45
Ev Tel: 441 25 02
Dean Baker
Bankalarý
rasyonelleþtirme
zamaný
Köþe yazýsý 4’DE
Ziya adnan
Borç bataðýnda
Köþe yazýsý 2’DE
Ahmet Tulgar
Yazdan önce
Köþe yazýsý 3’DE
Patates ithal
edilmesine tepki
Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep Tunç,
milyonlarca ton patatesin depolarda çürüdüðü
Türkiye'ye, yurtdýþýndan patates ithal edilmesine
Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý'nýn engel olmasý
gerektiðini söyledi.
3’DE
Karýncalar konuþuyor
Ýngiliz bilim insanlarý araþtýrmalarýna
dayanarak, karýncalarýn yuvalarýnýn içinde
konuþtuðunu ifade ediyor.
8’DE
2
10 Þubat 2009 Salý
Ziya adnan
Borç bataðýnda
Gazete baþlýklarýnýn Davos hadisesine
kilitlendiði zamanlarda. Kimileri ‘oh oldu,
iyi oldu, yiðidim aslaným’ tadýnda.
Kimileri, Davos yiðidinin Peres’e ‘ayar
verirken’ ölçüyü kaçýrdýðýnda, Filistin
üzerinden yaklaþan Belediye seçimlerinde,
son zamanlarda hayli itibar kaybetmiþ
partisine siyasi rant saðladýðýnda.
Takýldýðým, “Sesinin benden çok yüksek
çýkmasý bir suçluluk psikolojisinin
gereðidir” cümlesi. Bizim diyarlarda hep
en yüksek sesle konuþanýn kendisi
olduðunu unutmuþ olsa gerek Baþbakan.
“Üç çocuk yapýn, ama gazete okumayýn”,
‘Ananý da al git burdan’ cümlelerini de.
Madýmak otelinin yakýlýþýnda, Deniz
Feneri yolsuzluðunda, Amerikan askerleri
Irak topraklarýný bombalarken ayni
delikanlý, Kasýmpaþalý duruþu beklerdik
kendisinden oysa. Filistinli çocuklarýn
ölmesine gösterdiði isyaný, kendi
ülkesindeki hastanelerde ölen bebekler
içinde göstermesini beklerdik. Adý binbir
þaibeye bulanmýþ belediye baþkanlarýnýn
karþýsýnda aslan gibi dikilmesini, hesap
sormasýný beklerdik. Ama nafiledir
bekleyiþ. Neticede tekbirler eþliðinde
ozanlarýný yakan ülkenin, kendi saflarýnda
olmayan herkese saldýrmayý adet haline
getirmiþ Baþbakanýdýr kendisi. Tribünlere
oynamak iyidir hoþtur ama herkesin önce
kendi evinin önünü süpürmesi gerekir.
•••
Ülke olarak, gazýmýzýn bu vesileyle
topluca alýndýðý zamanlarda, spor
sayfalarýnda futbol kulüplerimizin borç
bataðýnda olduðu, Türkcell Süper Lig"de
mücadele eden 18 kulübün kesinleþen
haciz ve icra borçlarýnýn, 88 milyon 845
bin 937 TL"ye ulaþtýðý haberleri.
Ligde en çok haciz ve icra borcu
bulunan kulüp, 37 milyon 648 bin 271
TL ile Kocaelispor olurken, üç Ýstanbullu
arasýnda en çok haciz ve icra borcu
bulunan kulüp Galatasaray. Sarýkýrmýzýlýlar, 33 milyon 328 bin 410 TL
ile en borçlu 2. kulüp konumunda.
Fenerbahçe"nin borcu 1 milyon 488 bin
510 TL, Trabzonspor"un ise 2 milyon 312
bin 466 TL.
Ligde yer alan diðer takýmlardan ise
Antalyaspor"un 2 milyon 231 bin 535 TL,
Bursaspor"un 2 milyon 378 bin 348 TL,
Denizlispor"un 988 bin 87 TL,
Eskiþehirspor"un 2 milyon 916 bin 271
TL, Gaziantepspor"un 3 milyon 213 bin
518 TL, Konyaspor"un 162 bin 618 TL
ve Ankaragücü"nün de 2 milyon 177 bin
899 TL borcu bulunuyor
Ancak bunca borca raðmen, transfer
dönemlerinde yabancý futbolculara çuval
dolusu parayý saçmaktan çekinmiyor
kulüplerimiz. Bir tarafta borç bataðýna
gömülmüþken, diðer yanda har vurup
harman savuruyor.
Örneðin Galatasaray, 2007 senesinin
Haziran ayýnda, Schalke 04 takýmýndan
Lincoln Cássio’yu 4.5 milyon Euro
karþýlýðýnda 4 seneliðine transfer etti. 22
Ocak 1979 doðumlu Brezilya’lý oyun
kurucu, sakatlýklarla geçen 1.5 sezonda
sadece 32 maçta forma giydi. Galatasaray,
bu sezonun Þampiyonlar liginin ön eleme
turunda pek vasat bir takýma elendi gitti.
Oysa yýldýz oyuncu dediðin takýmýný böyle
maçlarda sýrtlamalý.
Ve geçtiðimiz günlerde, Sivas
deplasmanýndan puansýz dönerken
Galatasaray, kulüp tarihinin en baþarýlý
golcüsü Hakan Þükür, bu maça gelmeyen
Lincoln’un geçtiðimiz sezon Konyaspor
deplasmanýnda da gitmedigini, takýmýn
diðer oyuncularýnýn buna tepki
gösterdiðini anlattý uzun uzun.
Galatasaray’da yaþanan bu olaylarýn
otorite boþluðu yüzünden ortaya çýktýðýný,
yabancýlara fazla tolerans gösterildiðini
dile getirdi..
‘Biz milli takýmlara giderdik, gece 3’te
geri döner ertesi sabah idmana çýkardýk.
Ama onlar ya uçak bulamaz ya geç kalýr.
Çok para kazanýyor olabilirler, illa
oynayacaklar diye bir kaide yok. Ben de
Avrupa’da çok para kazandým ama
oynatmadýlar.’
•••
Türk futbolunda þimdilik es geçilmiþ
olmasýna raðmen, UEFA’nýn tüm ülkelerin
futbol federasyonlarýna yayýnladýðý
genelge de yazýlan, borcu olan kulüplerin
en üst liglerde oynayamayacaðý gerçeði.
Geliþmiþ ülkelerin futbol federasyonlarý,
bu meseleye önem verirken, bizim
federasyonumuz ne yazýk ki borçlarý ve
icraalarý görmezden geliyor. Gün geliyor
kulüplerin vergi borçlarý afediliyor, gün
geliyor hazine arazileri takýmlara tahsis
ediliyor. Ýþin hazin tarafý, milyonlarca
dolarý bir transfer sezonunda saða sola
saçan kulüplerimiz, hala dernekler
yasasýna baðlý olarak denetleniyor.
•••
Futbolun beþiðinde,
Leeds United FC,
Kuruluþ tarihi 1919, maçlarýný 40,242
kapasiteli Eland Road stadýnda oynuyor.
Otuz bine yakýn kombine biletli taraftarý
var. Renklerý beyaz ve sarý. Ýngiltere
Þampyonluk kupasýný müzesine, en son
1991 -1992 sezonunda olmak üzere üç
kez götürdü. Bir kez Kral kupasýný kazandý
Ýngiliz futbolunun köklü kulübü.
Formasýný giymiþ ünlü futbolcular
arasýnda Eric Cantona, Ian Rush, Brian
Clough, Terry Venables. Mayýs 2007’de
mali tablosundaki açýk nedeniyle 10 puaný
silindi ve üçüncü lige düþtü. Uzun süren
legal tartýþmalardan sonra, sezona eksi 15
puanda baþlamasý kararlaþtýrýldý. Sezon
sonunda oynanan play-off maçýnda
Doncaster Rovers takýmýna 1-0 yenilerek
bir üst lige terfi hakkýný kaçýrdý. Bu maçý
90 bine yakýn taraftar izledi. Bu yazýnýn
yazýldýðý saatlerde Coca Cola 1. ligde
(Premier ligin iki altý) 7. sýrada.
Luton Town FC,
Geçmiþi Leeds United kadar parlak
olmasa da, kökleri hayli eski. Kuruluþ
tarihi 1885. Maçlarýný 10,885 kapasiteli
Kenilworth Road stadýnda oynuyor. 1982
– 1992 seneleri arasýnda Ýngiltere birinci
liginde mücadele etti. 1986-1987
sezonunda ligi 7. bitirdi, ki tarihinin en
yüksek lig basamaðýdýr. Borçlarý yüzünden
son yýllarda sýk sýk icraalýk olan kulüp,
2008 -2009 sezonuna eksi 30 puanda
baþladý. Bu yazýnýn yazýldýðý saatlerde
League Two da (Premier ligin üç altý)
sonuncu sýrada. Evinde en son oynadýðý
ve 2-1 kaybettiði Bury maçýný 5,545
taraftar izledi.
Örnekleri çoðaltmak mümkün (bkz *
Bournemouth FC). Ýngiltere futbol
federasyonu, borçlu, icraalýk kulüplerin
canýný fena yakýyor, kimsenin güzünün
yaþýna bakmadan.
Bizde ise iþbilmez ellerde borç
bataðýnda yüzen, düzenli olarak
denetlenmeyen, çiftlik tadýnda yönetilen
kulüpler UEFA kriterlerini þimdilik pek
önemsemiyor...
Birgün
Fiþlemede yeni
dönem baþlýyor
Takipsizlik ve beraat kararýnýn
kesinleþmesinin ardýndan sanýklar hakkýnda
poliste tutulan ‘sabýka’ kayýtlarý yok edilecek.
Polis fiþlediði kiþilere ‘kaydýnýz silindi’ bilgisini
gönderecek
Kiþilere ait parmak izi, fotoðraf gibi verilerin
kullanýlmasý ve silinmesine iliþkin esaslar
yeniden düzenlendi. Bugün gazetesinin haberine
göre polis tarafýndan þüphelilerden alýnan
parmak izi, fotoðraf gibi verilerin kullanýlmasý
ve silinmesine iliþkin esaslar yeniden
düzenlendi. Ýçiþleri Bakanlýðý'nca 81 il emniyet
müdürlüðüne gönderilen genelgeye göre,
parmak izi kayýtlarý ancak hakim, mahkeme
veya cumhuriyet savcýsýnýn istemi üzerine
verilebilecek. Somut bir vakaya iliþkin olarak
yazýlý talep edildiði takdirde verilerin onaylý
bir örneði gönderilecek.
Parmak izi veya fotoðraf kayýtlarýnýn bir
soruþturma ya da kovuþturma kapsamýnda talep
edilmesi halinde, yazýlý istenecek. Kayýtlarýn
tamamý veya bir kýsmý toplu halde hiçbir kurum,
kuruluþ, kiþi veya birimlere verilemeyecek.
Bilgiler paylaþýlacak Interpol, Eurodoc,
Europol- Sirene uygulamalarý çerçevesinde
uluslararasý suçlarla mücadele kapsamýnda,
karþýlýklýlýk ilkesine uygun olarak verilere iliþkin
bilgiler ülkeler arasýnda paylaþýlabilecek.
Emniyet Olay Yeri Ýnceleme ve Kimlik Tespit
Þubeleri'nde saklanan fotoðraf ve parmak izi
verilerinin hangi amaç doðrultusunda
kullanýlacaðýna da açýklýk getirildi.
Buna göre, kimlik tespiti, kimlik tetkiki ve
veri doðrulama iþlemleri, suçun önlenmesi,
suçun aydýnlatýlmasý, diðer olaylarla irtibatýnýn
araþtýrýlmasý, daha önce iþlenmiþ suçlarla
karþýlaþtýrýlmasý, kimliklendirmeye dönük
iþlemler ile insan veya doðal kaynaklý
felaketlerde kimlik tespiti amacýyla
kullanýlabilecek. Hakim isterse kayýt silinecek
Bakanlýk, kayýtlarýn kullanýlmasýnýn yaný sýra
hangi hallerde imha edileceðini de belirledi.
Kesin hükme baðlanmýþ suçlarla ilgili olarak
alýnan parmak izi ve fotoðraf kayýtlarý, ilgili
hakkýnda takipsizlik, beraat veya ceza
verilmesine yer olmadýðý yönünde karar verilip
kesinleþmesi halinde, hakim veya mahkemenin
isteði ile kayýtlar silinebilecek. Ýlgilinin þahsi
müracaatý veya baþka görevliler ya da makam
tarafýndan istemde bulunulmuþ olmasý da
kayýtlarýn silinmesi için yeterli kabul edilecek.
Parmak izi kayýtlarý silinecek
Parmak izi ve fotoðraf kayýtlarý iptal
edildikten sonra tutanaða baðlanacak. Kayýt
silme iþleminin sonucundan ilgili kiþi
bilgilendirilecek. Parmak izi ve fotoðraflar,
kovuþturmaya yer olmadýðý kararýna itiraz
süresinin dolmasý, itirazýn reddi, ceza
verilmesine yer olmadýðý kararý verilip
kesinleþmesi halinde de imha edilecek. Ýçiþleri
Bakanlýðý, il emniyet müdürlüklerine verilerin
gizliliðine iliþkin tedbirlerin alýnmasý gerektiðini
de bildirdi.Verilen bilgi ve kayýtlarýn
kullanýlmasýnýn hukuki sonuçlarý, belgeyi alan
ya da kullanan makam, birim ve personelin
sorumluluðunda olduðuna genelgede dikkat
çekildi.
Radikal
YEREL YÖNETÝMLERE
SOL BAKIÞ
Seçimler yaklaþtý. Sol’un inandýrýcý olmasý
yerel seçimlere nasýl baktýðý ile de ilgili.
Yerel seçimlere “soldan bakýþ” a fikri katký
oluþturmasý düþüncesi ile gazetemiz de
yayýnlanmak üzere yazýlarýnýzý bekliyoruz.
Gönderdiðiniz yazýlarý bu sayfada
yayýnlamaya baþladýk.
Göndermeyi düþündüðünüz yazýlarýnýnýzý
bilgisayar ortamýnda yazmanýz önemli.
Yazýlarýnýzý [email protected]
elektronik postasýna gönderebilirsiniz.
HACIBEKTAÞ BELEDÝYE
BAÞKANI NASIL
OLMALIDIR?
•Katýlýmcý,çoðulcu,þeffaf,denetlenebilir, halkýn
belediyede söz, karar ve yetki sahibi olacaðý
bir yönetim anlayýþýný temel alan,
•Belediye hizmetlerinde gelir düzeyi düþük
kesimleri koruyan,
•Tarafsýzlýk, dürüstlük ve kararlýlýk içinde olan,
•Çalýþmalarda plan ve programa dayalý bir
anlayýþ sergileyecek, kaynak israf etmeyecek
•Belediye bütçesini, gelir ve giderleri detaylý
olarak belirli dönemlerde halka duyuracak,
•Çalýþmalardan herkesi haberdar etmeye
çalýþacak, þeffaf bir yönetim sergileyecek,
•Yetkiyi halkýn doðrudan yönetime ve kararlara
katýlýmýný temin edecek þekilde
toplumsallaþtýrýlacak,
•Meclis toplantýlarýný ve gündemi önceden
halka duyurularak halkýn toplantýlara katýlýmýný
saðlayacak ve toplantýlarda görüþ bildirmelerini
temin edecek,
•Ýhaleleri halka açýk yapacak ve anýnda
hoparlörlerden halka dinlettirecek,
•Ýhalelerde tercih mekanizmasýný kesinlikle
iþletmeyecek, sadece Hacýbektaþ’ýn çýkarlarýný
gözeecek,
•Ýhalelerin sonuçlarýný çeþitli yollarla halka
duyuracak,
•Her yýl sivil toplum kuruluþlarý, partiler vb.
örgütlerin katýlýmýyla bir Hacýbektaþ kurultayý
toplayacak,
•Belirli dönemlerde kahve toplantýlarý
düzenlenerek genel gidiþat hakkýnda bilgi ve
görüþ alýþ-veriþinde bulunacak,
•Belediye çalýþmalarýyla ilgili olarak
Hacýbektaþ halkýnýn gözlem ve
deðerlendirmesini almak amacýyla kamuoyu
araþtýrmasý yapacak,
•Hacýbektaþ’ýn belirlenen merkezi
noktalarýnda ‘’duvar panolarý’’ kurarak ve bu
panolarda ihaleler, bütçe, harcamalar vb
konularda halka bilgi sunacak, halkýn
deðerlendirmelerinin yazýlmasýný temin edecek,
•Belediyeye seçimle iþ baþýna gelen belediye
baþkaný ve meclis üyelerinin göreve baþladýðý
andan itibaren mal beyannamesi vereceði,
•Kaynak tüketen deðil, kaynak yaratan bir
anlayýþ sergilenyecek,
•Belediyede yetkinin tekelleþmesi yani “beni
halk seçti, ben ne dersem o olur” felsefesi
yerine, yönetimi belediye çalýþanlarýyla
paylaþarak karar noktalarýnda yönetime
katkýlarýný saðlayacak,
•Belediye hizmetlerinin halka ulaþtýrýlmasýnda
hizmetin en iyi þekilde ve adil olarak
sunulmasýna azami titizlik gösterecek,
•Turizmdeki gerilemenin ekonomik hayata
dair olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik
turizmi teþvik amaçlý nitelikli yatýrýmlarýn
desteklenmesi, tanýtým ve reklam sayesinde
daha fazla turistin ilçemize çekilmesini
hedefleyen,
•Hacýbektaþ’ta yaþayan herkesin yerli yabancý
ayrýmý olmadan kardeþçe bir arada yaþadýðý
bir kent olmasýný temel ilkesi edinecek,
•Bu ilkeler doðrultusunda , tüm kurumlar
(dernek,sendika, birlik,kanaat önderleri, odalar
ve düþünce yakýnlýðý olan siyasi partilerle yerel
yönetim seçimlerinde birlikte eþit koþullarda
hareket etmek isteyen belediye baþkaný ile
meclis üyelerinin secilmesi HACIBEKTAÞ
KAMUOYU’NUN ÖZLEMÝDÝR...
10 Þubat 2009 Salý
Su haktýr sattýrmayacaðýz
Ahmet Tulgar
[email protected]
Özgürlük ve Dayanýþma Partisi’nin
geçen hafta bugün yapýlan konferansýndan
çýkan aritmetik ya da politik sonucu
tartýþmayý particilik erbabýna býrakýyor,
‘bir yaþantý olarak konferans-kongre’nin
sosyolojik açýdan, hem Türkiye ölçeðinde
bir sosyoloji hem de parti sosyolojisi
açýsýndan ne ifade ettiðini kendimce
yorumlamaya çalýþýyorum. Burada.
Malumunuzdur, hatta belki de
maðdurusunuzdur ki konferans-kongre
öncesi süreç hayli gerilimliydi. Bana öyle
yansýdý. Baþkalarýna da öyle yansýmýþ
olmalý ki ciddi ciddi tatsýzlýk
bekleniyordu, tatsýzlýk çýkmasýný bekliyor,
kaygýlanýyordu kimi dostlar. Þükür ki
olmadý böyle bir þey. Her ‘vital’, her
yaþayan toplulukta olacak kadar oldu her
ne olduysa. Partinin yeni genel baþkaný
Hayri Kozanoðlu’nun konferans akþamý
kendisine, “Þimdi artýk ÖDP’de aþk
kaybetti, devrim kazandý diyebilir miyiz?”
sorusunu yönelten televizyon muhabirine
verdiði, “Aþk konusunda bana, devrim
konusunda Ufuk Hoca’ya haksýzlýk
yapmayýn” cevabýndan ve Ufuk Uras’ýn
ertesi gün partililere yazdýðý mektuptan
yayýlan incelik ÖDP’de sularýn artýk
durulacaðýnýn, en azýndan bunu
isteyenlerin azýmsanmayacak kadar
olduðunun bir iþaretiydi.
Peki, ÖDP’lilerin onca gerilimle, onca
elektrik yüküyle, onca kaygýyla geldikleri
bir konferansý böylesine güzel
tamamlamýþ olmalarýný saðlayan neydi?
Parti disiplini mi? Sanmýyorum. 12 Eylül
öncesinin örgüt disiplinini tanýyan biri
olarak ben bu tür bir örgüt ya da parti
disiplini görmüyorum, saptamýyorum
ÖDP’de, ki bence çok da hoþ böyle
Yazdan önce
olmasý. Hep böyle kalsýn.
Bence o gün o salonda bir irade
hissedildi. Duyumsandý. Kabul edildi. Ve
ona göre davrandý herkes. “Nereden
biliyorsun?” diye soracak olanlara
mesleðimin gazetecilik olduðunu,
mümkün mertebe en fazla kiþiyle
konuþmanýn ise önemli bir gündelik
faaliyetim olduðunu hatýrlatýrým. Evet,
aynen öyle oldu. Salondakiler parti
çeperinden baþlayarak geniþleyen halkalar
þeklinde yayýlan ve en saðdaki solun
hemen saðýna kadar bile uzanan bir
kamuoyunca dikkatle izlendiklerini
biliyordu. Bunun orada bilinmesi, fark
edilmesi bile ÖDP’nin bütün handikaplara
raðmen hâlâ ne kadar dýþa dönük, ne
kadar hayatýn içinde bir topluluk olduðunu
gösterdi o gün. Zaman zaman
vehmedildiði gibi içe kapanmaya hiç de
niyetli olmayan ÖDP, bütün felaket
çýðýrtkanlarýnýn beklentilerini boþa çýkardý
iþte demokratik kamuoyunu ve emek
cephesini ‘tabii iradesi’, ‘uzlaþýlmýþ
hakemi’ kabul ederek.
Evet, þimdi bu geniþ kamuoyu;
ÖDP’yi, henüz kendisi üye olma, hatta
oy verme kývamýna gelmemiþ olsa da bir
umut addeden, pazar akþamý henüz daha
sonuç açýklanmadan rahatlayan, zaten
sonucu pek de önemsemeyen, merak da
etmeyen, çok geniþ, tahmin ettiðinizdenettiðimizden çok daha geniþ bu topluluk
yani, ÖDP’den Türkiye Solu’nun ve
Türkiye Toplumsal Formasyonu’nun
önemli meselelerine el atmasýný bekliyor.
Bunu yaz sýcaðýndan önce bekliyor.
Þimdiden.
Birgün
Patates ithal edilmesine tepki
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep
Tunç, milyonlarca ton patatesin depolarda
çürüdüðü Türkiye'ye, yurtdýþýndan patates
ithal edilmesine Tarým ve Köyiþleri
Bakanlýðý'nýn engel olmasý gerektiðini
söyledi.
Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep
Tunç, yaptýðý açýklamada, Nevþehir ve Niðde
illerinin Türkiye'nin yýllýk patates ihtiyacýnýn
yüzde 41'lik bir bölümünü karþýlayan iller
olduðunu belirterek, bu illerdeki depolarda
þu an yaklaþýk 2 milyon ton patatesin
çürümeye terk edildiðini kaydetti.
Üreticilerin kilosunu 30 kuruþa ürettikleri
patatesi 20 kuruþa satmakta zorlandýklarý
bir dönemde Türkiye'ye yurtdýþýndan patates
getirildiðini kaydeden Tunç, bunun
engellenmesi gerektiðini savundu.
Tunç, "Dünyanýn en önemli patates
üreticilerinden biri olan ülkemize maalesef
son dönemlerde yurtdýþýndan patates ithal
ediliyor. Üreticilerin depolarýnda patatesler
çürümeye terk edilir ve bizlerin yurtiçinde
patatesin tüketiminin arttýrýlmasý ve ihracýnda
teþvik çalýþmalarý yaparken, böyle bir
dönemde bunu yaþamamýz son derece üzüntü
verici. Türkiye'nin þuanda yurtdýþýndan
patates ithal etmesini gerektirecek bir durum
yok, kendi üreticilerinin ürettikleri patatesler
depolarda dururken yurtdýþýndan Türkiye'ye
patates girmesine izin vermek son derece
yanlýþ" dedi.
Türkiye'de þu anda üreticilerin 20 ila 30
kuruþ arasýnda patateslerini satabildiklerini,
ancak yurtdýþýndan gelen patateslerin büyük
marketlerde 1.70 TL'den satýldýðýna dikkat
çeken Nevþehir Ziraat Odasý Baþkaný Recep
Tunç, bu durumdan üreticilerle birlikte
vatandaþlarýnda ekonomik olarak büyük
zarar gördüklerini ifade etti.
Büyük marketlerin niçin böyle bir
uygulamaya gittiklerine bir anlam
veremediklerini söyleyen Tunç,
"Türkiye'deki üreticilerimizin durumu
ortadayken, kredi borçlarýný ödeyebilmek
ve yeniden ekim yapabilmek için çýrpýnýrken,
sanki bunlarýn üreticilere bir kastý var. Hem
ülkemizin dövizlerini yurtdýþýna savuruyor
hem de vatandaþlarýn daha ucuza patates
yemelerini engelliyor. Bir yanda 20-30
kuruþa satýlmak için depolarda bekleyen
Türk üreticilerinin patatesleri bir yanda ise
yurtdýþýndan ithal edilen ve kilosu 1.70
TL'den satýlan patates. Arada daðlar kadar
fark olmasýna karþýn kalite yönünden hiçbir
fark yok. Bu konuda bölge milletvekillerimiz
ile birlikte Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý'nýn
gerekli giriþimlerde bulunarak tedbir
almasýný istiyoruz" diye konuþtu.
kent haber
EGE Çevre ve Kültür Platformu’nun
(EGEÇEP) Ýkinci Bileþenler Kurultayý, Tepekule
Kongre Salonu’nda yapýldý.
‘Su haktýr sattýrmayacaðýz’ ana temasý ile
toplanan kurultayýn ilk günü yapýlan
konuþmalarda, yerel seçimler ve Dünya Su
Forumu ile ilgili masajlar verilirken, ikinci gün
daha çok platformun örgütsel sorunlarý
görüþüldü.
EGEÇEP, her yýl vermeyi planladýðý ‘Yaþam
Savunusu Ödülü’nün ilkini, ‘yurttaþlarýn su
hakkýna ulaþýmý noktasýnda gösterdiði çabalar
ve çevre konusundaki duyarlýlýðý’ gerekçeleri
ile Dikili Belediye Baþkaný Osman Özgüven’e
verdi. Özgüven ise kurultayda yaptýðý
konuþmada, 10 tona kadar suyu bedava verdiði
için hakkýnda açýlan Sayýþtay soruþturmasýný
anlatarak, “Dikili’de ekmeði bir gün ücretsiz bir
gün ücretli daðýtýyoruz. Ulaþým bedava,
buralardan bir dava açmadýlar. Su olayý baþka
bir þey çünkü. Bergama’daki altýn madeninde
270 bin kiþinin kullandýðý suyu kullanarak altýný
öðütüyorlar. Marttaki seçimlerden de baþarý ile
çýkarsak, Dikili’de þiþe suyu kullandýrmayacaðýz.
Herkese membaa kalitesinde içme suyunu evine
kadar götüreceðiz” diye konuþtu.
Türkiye su krizinin ortasýnda
Atama yapmayan
41 vali'ye suç duyurusu
MÝLLÝ Eðitim Bakanlýðý"nýn (MEB), Türkiye
genelinde geçici olarak görevlendirilen idareci
kadrosunun asaleten atanmasý için 81 ile
gönderilen genelgeye raðmen, açýk bulunan
yöneticilik kadrolarýný duyuruya çýkarmamasý
gerekçesiyle, 41 ilin valiliði ve il milli eðitim
müdürlüðü hakkýnda suç duyurusunda bulunuldu.
Türk Eðitim-Sen Genel Baþkaný Ýsmail
Koncuk, 25 bin civarýnda vekâleten ve geçici
görevlendirilen yönetici bulunduðunu, bunun
eðitimi olumsuz etkilediðini savunarak, þunlarý
kaydetti:
""Valilere tanýnan inisiyatifler kötüye
kullanýlmaktadýr. Türkiye Cumhuriyeti Devleti
eyaletlerden oluþan federatif bir devlet deðildir.
Bu nedenle merkezi hükümet tarafýndan verilen
tüm talimatlarýn 5442 Sayýlý Ýl Ýdaresi Kanunu
gereðince valiler tarafýndan yerine getirilmesi
gerekmektedir.""
Türk Eðitim-Sen Genel Baþkaný Koncuk, açýk
bulunan yöneticilik kadrolarýný ilan etmeyen illerin,
""Adýyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Antalya,
Ardahan, Artvin, Bartýn, Batman, Burdur,
Çanakkale, Çankýrý, Çorum, Diyarbakýr, Düzce,
Giresun, Iðdýr, Isparta, Karabük, Karaman, Kars,
Kýrþehir, Kilis, Kütahya, Malatya, Mardin,
Nevþehir, Ordu, Osmaniye, Samsun, Siirt, Sinop,
Þanlýurfa, Þýrnak, Tekirdað, Tokat, Trabzon,
Tunceli, Uþak, Van, Yozgat ve Zonguldak""
olduðunu ileri sürdü.
Birgün
SATLIK DAÝRE
Toki II. Etap
I. Blok 22 Nolu daire
Satýlýktýr.
Tel:05354998560
Kurultayda gerçekleþtirilen
‘Dünden Bugüne Su Politikalarý’
konferansýnda konuþan Jeoloji
Yüksek Mühendisi Tahir Öngür,
insanlýðýn gerçekten de büyük bir su
krizi yaþadýðýný söyledi. Öngür,
“Suyun yerine baþka hiçbir þeyi
koyamazsýnýz. Ciddi þekilde su krizi
yaþanýyor. Çünkü artýk kýt, yeterince
ulaþýlamýyor, kirletildi ve sermaye
el koydu” diye konuþtu.
Öngür, dünyadaki yararlanýlabilir
tatlý su miktarýnýn 2 bin yýldýr
deðiþmediðini belirterek, “Oysa bu
süre içinde dünya nüfusu 33 kat arttý.
Bugün 1 milyar insan tatlý suya
ulaþamýyor. Dünya nüfusunun 5’te biri suyun
yetersiz olduðu yerlerde yaþýyor. Günde 3 bin
çocuk kirli sudan ölüyor. BM raporlarýna göre
Avrupa’da 11 milyar dolarlýk dondurma yeniyor.
Oysa bütün dünyada temiz suya ulaþým ve
kanalizasyon için 9 milyar dolar yetiyor” diye
konuþtu. Türkiye’nin su krizinin tam ortasýnda
olduðunu kaydeden Öngür, “Kiþi baþýna tüketilen
su miktarý 1430 m3/yýl. Dünya ortalamasý ise 7
bin 600 m3/yýl. Türkiye’de 50 yýlda sulak
alanlarýn yarýsý yok edildi. Bunun yýkýcý etkisi
de görülmeye baþlandý. Ekosistemle oynamanýn
insana bedeli çok aðýr oluyor” dedi. Ülkenin
bütün yeraltý suyu kaynaklarýnda tükenme
yaþandýðýný belirten Öngür, “Kentlerde
milyonlarca insana yeterli, temiz su
saðlanamýyor. Toplumsal emeðe el koyan sýnýflar,
sudan da artý deðer elde etmeyi, bunu bölüþmeyi
bir hak sayýyor. Su artýk bir ‘ortak varlýk eriþimi
bir insan hakký’ olmasý gereken varlýk deðil, bir
‘hammadde, bir ürün, bir mal’ olarak anýlmak
isteniyor” diye konuþtu. Kurultayýn öðleden
sonraki bölümünde ise ‘Kýþladaðý’na Aðýt’ ve
‘Kozak’ýn Çamlarý’ konulu görsel sunumlar
gerçekleþtirildi. Kurultayýn ikinci gününde de
aðýrlýklý olarak, platformun örgütsel konularý
tartýþýldý.
(Ýzmir/EVRENSEL)
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
4413338
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
ARAÞTIRMA
10 Þubat 2009 Salý
Bankalarý rasyonelleþtirme zamaný
Dean Baker
Gayrimenkul köpüðü zenginliðinden 8 trilyon dolar kayýp sürecindeyiz. Bu kaybýn çoðu ev sahipleri tarafýndan
üstlenilse de, bunun sadece % 10’luk kýsmý bankalara tahakkuk etse, bu da 800 milyar dolara denk gelecek.
koyuyor. Konuyla ilgili birçok tahmin
çalýþmasý olabilir ve çýkan rakamýn doðru
tahmin aralýðýnda olup olmadýðý küçük bir
þüphe taþýyabilir.
Medyadaki sýzýntýlar, bankalarýn, vergi
ödeyenlerin dolarlarý ile bir diðer yardýmý
daha içlerine çekeceklerini iþaret ediyor. Bu
sefer ki geçen Ekim ayýnda yuttuklarýndan
350 milyar dolar daha fazla olacak gibi.
Obama yönetiminde ismini vermeyen
yetkililerinden sýzanlara göre bu para banka
yönetici ve ortaklarýna ilave destek sunacak
Gayrimenkul köpüðü zenginliðinden 8
trilyon dolar kayýp sürecindeyiz. Bu kaybýn
çoðu ev sahipleri tarafýndan üstlenilse de,
bunun sadece % 10‘luk kýsmý bankalara
tahakkuk etse, bu da 800 milyar dolara denk
gelecek. Ek olarak bankalar ticari
gayrimenkul köpüðüne destek için 3 trilyon
dolarý kredi olarak verdiler. Eðer bu
spekülatif kredilerin üçte biri kötü hale
dönüþürse ve bunlarýn da yarýsýna bankalar
zarar olarak maruz kalýrsa, bu da bir baþka
500 milyar dolar eder. Her birine 200 er
milyar dolar da kredi kartý, araç kredileri,
KOBÝ kredilerini ekleyin, ki krediyi alanlar
ev varlýklarýný dayanak olarak
kullanamadýklarýndan her zamankinden daha
zayýf durumlar, 2 trilyon dolarlýk aralýða
ulaþýrsýnýz.
Bu 2 trilyon dolarlýk kayýp, sadece 1.4
trilyon dolar olan ve büyük bölümü yok
olmakta olan "itibar"dan oluþan banka
sermayesi ile karþýlaþtýrýlýr. Diðer bir deyiþle,
bankacýlýk sisteminin kayýplarý bankacýlýk
sisteminin sermayesini kesinlikle büyük
ölçüde aþmak üzeredir. Ýþte bu nedenledir
ki bankalar cüzdanlarýmýza göz diktiler.
Eðer kötü banka güzegahýndan gidersek
ve kötü aktiflere çok fazla para ödersek; o
zaman vergi mükellefleri verimli bir þekilde,
aksi takdirde mahvolacak/yok olacak olan,
Banka ortaklarý ve büyük maaþ kesintisi ya
da iþten çýkarmalarla karþýlaþmak durumunda
kalacak olan Banka yöneticilerine mali
destek saðlamýþ olur.
ama bankalarýn finansal krizini ayný þekilde
çözmeyebilecek. Baþka ifade ile, bankalar
daha fazlasý için gelmeye devam edebilecek.
Dedikodusu çýkan plan, devletin yüzlerce
milyar dolarlýk kötü borcu bankalardan satýn
alýp, bunlarý bir "kötü bankaya" yerleþtirmesi
için. Kötü banka daha sonra bu varlýklarý,
özel alýcýlara, hangi fiyatý alabilirse tekrar
satacak.
Bu tür bir planýn en temel sorunu, devletin
kötü varlýklar için olmasý gerekenden daha
yüksek bir ödeme yapmasýný gerektirmesidir.
Eðer Citigroup, Bank of America ve geri
kalan bankalara, sadece varlýklarýnýn ederini
ödersek, bu durumda hepsi iflas edeceklerdir.
Bu varlýklar üzerinden muazzam zararlara
maruz kaldýlar. Eðer bu zararlarý sahiplenmiþ
olsalardý, bu birçoðunun sermayelerini yok
ederdi, tümüyle olmasa bile, ülke
içindekileri...
Goldman Sachs ve Nouriel Roubini
tarafýndan ortaya konulan güncel tahminler,
bankacýlýk sektörünün birikmiþ zararlarýnýn
2 trilyon dolar civarýnda olduðunu ortaya
Ancak durum daha da kötüleþebilir. Kötü
banka güzergahýnýn bankalarýn sorunlarýný
çözmede yeterli olacaðýný düþünmek için
hiçbir neden yoktur; en azýndan 1. aþamada
çünkü bankalar bütün kötü aktiflerini tasfiye
edemeyebilirler.
Söz konusu bankalarýn 8 trilyon dolarlýk
bir gayrimenkul köpüðünü görememiþ olan
insanlar tarafýndan yönetildiðini hatýrlamak
çok önemlidir. Banka yöneticilerinin halen
daha tam anlamýyla sorunlarýnýn ciddiyetini
anlamamýþ olmalarý muhtemeldir. (Ayný þey
kötü banka tasarýmcýlarý Maliye Bakaný Tim
Geitthner ve Ulusal Ekonomi Danýþmaný
Larry Summers için de söylenebilir)
Kredilerinin bir çoðu henüz kötü hale
gelmedi. Örneðin, hala mevcut olan sualtý
mortgage‘larý (teminat deðeri kredinin kalan
bakiyesini karþýlamayan). Söz konusu
kredilerle ilgili kötü haberler, ev sahipleri
açýktan satýþ yapmak zorunda kalacaklarý
zaman ortaya çýkacak. Bahsedilen satýþlar
Bankalara kredi baþýna 100.000 dolar ya da
daha fazla zarar býrakabilecektir. Bunun
anlamý, bu plan altýnda yaratýlan ‘kötü
banka‘lar, sürekliliði olan bir iþ haline gelmek
zorunda kalacak ve gelecekteki birkaç sene
Bankalarýn döküntüleri/deðersiz eþyalarý için
daha fazla vergi mükellefinin dolarlarý
alýnmak zorunda kalacak. ‘N‘ harfinden
kaçmak için ‘banka rasyonalizasyonu‘ olarak
adlandýrýlabilecek basit bir alternatif var.
Söz konusu senaryoda, hükümet müflis
bankalarýn mülkiyetlerini alacak. Bu
piyasaya müdahale deðil, piyasanýn
kendisidir. Ýflas eden bankalar sektör dýþýna
çýkacak, ancak ekonomi için önemlerinden
dolayý, iflas muamelesine maruz kalmalarýna
yýllarca izin vermeyeceðiz.
Tüm bunlar hem finansal sistemin daha
çabuk düzeltilmesine izin verecek hem de
banka kreditörlerine daha adil davranýlmasýný
saðlayacak. Ilk olarak, iflas eden kuruluþlarýn
ortaklarý kendi zararlarýný yemek zorunda
kalacaklar. Buna karþýlýk, þu an uygulamada
olduðu þekilde bankalarýn tüm borçlarýnýn
100%‘ünü de tasfiye etmek istemeyiz.
Hükümet halihazýrda mevduatlarýn
çoðuna garanti veriyorsa da, tahvil ve
kambiyo senetlerine, taahhüt ettikleri kredi
temettü Swaplarýna (CDS) ve diðer türev
ürünlere garanti vermiyor. Eðer hükümet
bütün müflis bankalarýn mülkiyetlerini
hemen alýrsa, yeknesak bir politika
uygulayabilir. Örneðin, bonolarýn %90‘ýný
tasfiye edebilir ya da sadece tüm CDS
yükümlülüklerini temerrüde karþý
sigortalattýrmýþ olan gerçek sahiplerine
ödeyebilir.
Borçlarýný ödeyemeyecek hale
geldiklerinde Bankalarý buna sahip çýkmaya
zorlamak, banka rasyonalizasyonu,
bankalarýn baþarýsýz olmalarýnýn akabinde
bankalara cezalandýrýcý hükümler
uygulayabilir ve kayýplarýndan dolayý
alacaklýlarýn banka yöneticilerini þahsen
sorumlu tutmalarýna izin verir. Söz konusu
kurallar bankacýlarý daha fazla doðru
söylemeye yönlendirecektir.
Kýsaca, banka rasyonalizasyonu ekonomi
için kötü banka planýndan hem çok daha
adil hem de daha iyidir. Keþke gayrimenkul
köpüðünü kaçýran insanlar bile bu gerçeði
görmeye zorlanabilse.
*Bu makale 02.02.2009 tarihinde ‘The
Guardian Unlimited‘de yayýmlanmýþtýr.
10 Þubat 2009 Salý
Kederli dizelerin sahipleri
Rengin Arslan
Haluk Oral, almýþ iðneyi eline kazmýþ kuyuyu. Onlarca þairin içine kim bilir kaç taþ attýðý o kuyudan neler
çýkmamýþ! Melih Cevdet Anday’ýn, Tohum þiiri onun Garip akýmýndan kopuþunun da ilanýdýr... Lavina öyle
bir kadýn ki, Özdemir Asaf’ýn dizelerine girme hakkýný bir tek o kazanmýþ. Dahasý var, adýna þiir yazdýrmýþ!
Lavinia’nýn sadece Asaf’ýn deðil, yakýndan tanýdýðýmýz baþka aydýnlarýn hayatýnda da önemli bir yeri varmýþ
Sabahattin Eyuboðlu, Orhan Veli ve Sait Faik (soldan saða).
Sararmýþ sayfalardaki þiirlerle, eski, artýk
içinde oturaný kalmamýþ evleri birbirine
benzetiyorum. Etrafýný sarmaþýklar kaplamýþ,
tahtalarý kararmýþ evlerin sahipleri nerededir
þimdi? Ya da kiracýlarý? Ya o evi inþa
edenler, yövmiyeleriyle baþka bir ev
kuranlar?
Peki, sararmýþ kitap yapraklarýndaki
þiirlerin sahipleri nerede? Daha bilinmez
olaný bulmak için soralým: o þiire kiracý
olanlar? Bir dizeye yazýlan adlarýyla
hafýzalarýmýza kazýnan, ama kendileri
gizlenen kahramanlar? Þiirlerin sahiplerini,
kalemi tutaný biliriz de onlara ilham verenler
sadece birer isimdir. Bazen bizim yârimizin
adý olur onun ki. Örneðin Nâzým’ýn
Piraye’si, Attilâ Ýlhan’ýn Müjgan’ý, Cemal
Süreya’nýn Üvercinka’sý veya Özdemir
Asaf’ýn Lavinia’sý... Meraklý okurun
kaçýnýlmaz sorusu beliriyor þimdi: Peki
onlar kim?
Þiirin sahibi bellidir, ama þiirin
köklerinde derin uykusundaki bu kederli
hecelerin bir araya getirdiði Üvercinkalar
ancak o meraklý okurun soru soracaðý,
gerçeðe varmak için iðneyle kuyuyu
kazacaðý aný beklemektedir.
Doðan Hýzlan’ýn sevdiðim
yakýþtýrmasýyla bir ‘edebiyat arkeoloðu’
Haluk Oral, almýþ iðneyi eline kazmýþ
kuyuyu. Ýyi ki de kazmýþ. Onlarca “deli”nin
þairin- içine kim bilir kaç taþ attýðý o kuyudan
neler çýkmamýþ! Özdemir Asaf’ýn Lavinia’sý
çýkmýþ bir kere. Hani Asaf’ýn “Adýný
gizleyeceðim, sen de bilme” dediði Lavinia.
Melih Cevdet’in Tohum þiiri, Ahmet Arif’in
Hasretinden Prangalar Eskittim kitabýndaki
þiirlerin her yeni baskýsýnda uðradýðý
deðiþimlerÖ. Baþka ne mi? Nâzým’ýn
Kurtuluþ Savaþý Destaný, Orhan Veli ve
Yahya Kemal arasýnda yaþandýðý rivayet
edilen tartýþma mesela ya da Ahmet Arif’in
o incelikli ruhunun arkadaþýna imzaladýðý
bir kitap. “Caným dost, caným kardaþ...”
Melih Cevdet Anday’ýn, Tohum þiiri
onun Garip akýmýndan kopuþunun da
ilanýdýr. Mehmed Kemal’in 1948’de sadece
bir sayý çýkarabildiði dergide yayýmlanan
þiir, polisin de dikkatini çeker. Mehmed
Kemal bu yüzden sorguya çekilir. Þiirdeki
‘deli fiþek’ ifadesinin altý çizilmiþtir. Daha
sonra Melih Cevdet bir þiir kitabý nedeniyle
Ýstanbul Aðýr Ceza Mahkemesi’ne
çýkarýldýðýnda tümden ele alýrlar þiirini.
Þiirin son dizeleri belki de o zaman yapýlan
muamelenin ‘gerekçesidir’:
(...)
Kim bilecek... Kapalý kutu
Ama bulut yaðmur bulutu
Gelir kararýr neredeyse
Tohum altta nefes nefese
Kulaðý gök gürültüsünde.
Ahmed Arif’in tek þiir kitabý Hasretinden
Prangalar Eskittim’ e almadýðý Akþamüstü
isimli þiiri de bu dergide yer alýr. Derginin
yayýn hayatýna devam edememesinde
Tohum’a “suç ortaðý” dizeler onunkilerdir:
(...)
Rüsva olmuþ ellerin emeði
Manþetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanýr durur.
Haluk Oral’ýn edebiyat tarihimizin gizli
sayfalarýndan aktardýðý hikâyelerden belki
de en ilginci Lavinia’ya ait. Lavina... Öyle
bir kadýn ki, Özdemir Asaf’ýn dizelerine
girme hakkýný bir tek o kazanmýþ. Dahasý
var, adýna þiir yazdýrmýþ! Lavinia’nýn sadece
Asaf’ýn deðil, yakýndan tanýdýðýmýz baþka
aydýnlarýmýzýn hayatýnda da önemli bir yeri
olduðunu öðreniyoruz. Üstelik kendisi de
þiir yazmaktadýr.
Haluk Oral’ýn kitabýna, elyazýsýyla
yazýlmýþ þiirler, kitaplarýn ilk baskýlarýnýn
kapaklarý da eþlik ediyor. Edebiyat tarihini
anlatan bir sergide yol alýr gibi
çeviriyorsunuz sayfalarý. Tohum þiirinin,
Lavinia’nýn kendi yazdýðý þiirin, Orhan
Veli’nin Efsane’sinin elyazýsý nüshalarý yer
buluyor kitapta.
Orhan Veli’den söz açmýþken, Sere Serpe
þiirinin hikâyesine deðinmeden geçmeyelim.
Sait Faik Orhan Veli’yle yaptýðý bir söyleþide
en çok sevdiði þiirini okumasýný ister. Orhan
Veli’nin dilinden dökülen dizeler “hangisini
okuyacaðýný bir müddet kestirememiþ”
görünse de, “Sere Serpe”ye aittir iþte...
Tevfik Fikret’i anlamak
Þiirin yazýldýðý yer Sabahattin
Eyüboðlu’nun evi, þiire sebep ise Bella
isminde genç bir kýzdýr. Yahudi kýzý Bella,
“ismine” ve liseyi henüz bitirmemesine
raðmen Ýsmet Ýnönü’nün talimatýyla
Hasanoðlu Köy Enstitüsü’nde ders vermek
üzere görevlendirilir. Orhan Veli ona bu
þiiri yazýp uzattýðýnda ise, liseyi bitirmek
için ders çalýþmaktadýr “sere serpe”. 1946
seçimlerinden sonra ise ismi, Meclis’e
verilen bir soru önergesinde geçmektedir.
Hükümete, “liseyi bitirmemiþ bir Yahudi
kýzýnýn para mukabilinde Hasanoðlu Yüksek
Köy Enstitüsü’nde ders verip vermediði”
sorulmaktadýr. Ýþine son verilecektir. Orhan
Veli’nin Bella’ya düþes ismini takmasýný ve
Veli’nin cenazesi kaldýrýlýrken “bir köþede
aðlayanlardan” biri olduðunu da Oral’ýn
kitabýndan öðreniyoruz.
Orhan Kemal’in þiirden romana geçiþini,
Nâzým Hikmet’in yol göstericiliðini de
buluyoruz sayfalarýn arasýnda. Orhan
Kemal’in Nâzým’a hapishanedeyken
okuduðu ilk þiir, ortasýnda ustanýn þu
cümlelesiyle bölünecektir: “Kâfi kardeþim,
kâfi... Bir baþkasýna lütfen.” Bu sözlerden
aylar sonra bir baþka þiirini okur Orhan
Kemal, Bir Beyrut Hikâyesi. Bu þiirini
okumaktayken Kemal, Nâzým
müdahalelerde bulunur ve okuma sona
erdiðinde yepyeni bir þiir çýkar ortaya.
Nâzým daha sonra öyle över ki Orhan
Kemal’i, Memet Fuat’a yazdýðý bir
mektupta, “Mamafi, mesela A. Kadir yahut
Orhan Kemal, yahut Dinamo ve daha bazý
genç þairlerimiz var ki hem dil, hem teknik
hem muhteva bakýmýndan Fikret’ten de
ileridirler” der.
Nâzým’ýn burada genç þairler için bir
kýstas olarak koyduðu Tevfik Fikret için
söylediklerini de bir parantez açarak
hatýrlamakta fayda var. Bugünün geçmiþe
mesafeli duran þairlerinin kulaðýna küpe
olacak nitelikte: “Fikret’i anlamadan,
Fikret’i okumadan bugün þiir yazanlar varsa
bunlara acýrým”. Orhan Karaveli de Tevfik
Fikret ve Haluk Gerçeði isimli kitabýnda,
Nâzým’ýn þu sözlerine yer vermiþti: “Fikret
yaþadýðý devirde, bulunduðu muhitte en iyi
ve en ileri ne olmak mümkünse onu
olmuþtur.”
Orhan Kemal’in þairliðine dönersek...
Orhan Kemal’in Bir Beyrut Hikâyesi þiiri
“büyük olasýlýkla Nâzým Hikmet’in de
yardýmýyla” 1941 yýlýnda yayýmlanýr. Ancak
Kemal’in düzyazýya geçiþi de Nâzým Hikmet
teþvikiyle olur. Orhan Kemal’in bir roman
baþlangýcýný tesadüfen bulmasýyla...
Haluk Oral’ýn kitabýnda þiir hikâyelerini
okurken, baþka hikâyeleri de okuyacaksýnýz.
Þevket Rado’nun, Ahmet Haþim’in O Belde
isimli þiirini sadeleþtirmesinin hikâyesini
okurken, Rado ve Ahmet Muhip Dranas
dostluðuna tanýklýk edeceksiniz örneðin...
Necip Fazýl Kýsakürek’in Kaldýrýmlar
þiirinin hikâyesi sizi, Paris yýllarýna
götürecek. Orhan Veli-Yahya Kemal
‘iliþkisini’ okurken Halim Þefik’in hikâyesi
çalacak kapýnýzý.
Haluk Oral’ýn kitabý ciddi, büyük emek
ve zaman gerektiren bir çalýþma. Bazý
zamanlar þiirlerin dizelerinin ‘otopsiye’
maruz kalmasýna üzülürüm. Yine de, onlarýn
yaratýldýklarý ortamlarý bilmeyi; þairi, dizeleri
yazarken hayal etmeyi, yazýlaný kuru kuruya
okumaya tercih ederim. Oral bu çalýþmasýyla
meraklý okura hayal dünyasýnda yarenlik
edecek onlarca elyazýsý þiir, onlarca kitap
kapaðý ve onlarca ‘gerçek’ sunuyor. Þimdi
sýra bu þiirleri kiracýlarý eþliðinde yeniden
okumakta.
ÞÝÝR HÝKÂYELERÝ
Haluk Oral
Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý
2008
166 sayfa
17 TL.
Radikal
10 Þubat 2009Salý
Hürfikir Gazetesi’nin Onuru Erciyes Sakarya'dan darbe yedi
Sulucakarahöyük/ KIRKLARELÝ
Lüleburgaz Hürfikir Gazetesi, Kýrklareli
GSÝM tarafýndan düzenlenen “Kýrklareli’de
Spor” konulu fotoðraf
Yarýþmasý’nda ödülleri kaptý.
Kýrklareli GSÝM tarafýndan Ocak ayý
içerisinde tertip edilen ve 3 Þubat'ta
düzenlenen törenle ödülleri verilen 2008
Spor Fotoðraf Yarýþmasý'nda Hürfikir
Gazetesi Yazý Ýþleri Müdürü Fýrat Çalýþkan
ödüle layýk görüldü.
Kýrklareli Valisi Hüseyin
Avni Coþ, AKP Kýrklareli Ýl
Baþkaný Ahmet Ýbrikçi, Ýl
Gençlik ve Spor Müdürü Ata
Karataþ, Ýl Milli Eðitim Müdürü
Halil Ecevit, Halkbank
Kýrklareli Þube Müdiresi
Nesibe Geçit, Kýrklareli Esnaf
Kredi ve Kefalet Kooperatifi
Baþkaný Hasan Kiraz,
Karayollarý Þube Þefi Alaattin
Koç, Ýl Saðlýk Müdürü Mehmet
Bilgin, Ýl Çevre ve Orman
Müdür Vekili Önder Pakdemir,
Ýl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Naci
Gürbüz, Ticaret Borsasý Baþkaný Turhan
Altýntel ve Ýbarhim Baykal(Genel
Sekreter),Tarým Müdür Vekili Mehmet
Özcan, Hürfikir Gazetesi Ýmtiyaz Sahibi
Mahir Altan'ýn da hazýr bulunduðu ödül
töreninde, kurumlar katýlým ve baþarý belgesi
Hürfikir Gazatesi adýna Haber Müdürü Vahit
Ýþbaþaran'a takdim edildi.
kent haber
Cesetleri 10 gün sonra bulundu!
Sulucakarahöyük/ KIRIKKALE
Kýrýkkale'de emekli saðlýk memuru ve
eþi, sobadan sýzan karbon monoksit
gazýndan zehirlenerek yaþamýný yitirdi.
Yaklaþýk 10 gün önce öldüðü tahmin edilen
çiftin cesetleri yakýnlarý tarafýndan bulundu.
Edinilen bilgiye göre, olay, Gündoðdu
Mahallesi Eski Samsun Karayolu Caddesi
Sirkeci Duraðý yakýnýndaki evde meydana
geldi.
Geçtiðimiz aylarda Hacý Hidayet
Doðruer Kadýn ve Çocuk Hastanesi'nden
emekli olan Þahin Acar ile eþi
Türkan Acar'dan haber alamayan
yakýnlarý, eve gelerek kapýyý
çilingire açtýrdýlar. Ýçeriye giren
vatandaþlar, karý ile kocanýn
cesediyle karþýlaþtý. Yakýnlarý,
durumu polise bildirdi.
Polis ve Olay Yeri Ýnceleme
ekiplerinin incelemelerinin
ardýndan savcý da evde inceleme
yaptý.
Acar çiftinin yaklaþýk 10 gün
önce zehirlendikleri belirlendi.
Kýzýnýn yüzünü 1 aydýr
görmediðini söyleyen Türkan
Acar'ýn babasý Hacý Ýbrahim Doðan,
"Kýzýmla 15 gün önce telefonla görüþtüm.
Eþinin hasta olduðunu ve Ankara'ya
gideceklerini söyledi. Aradan 15 gün
geçmesine raðmen haber alamayýnca
kýzýmýn evine gittim. Kapý kapalýydý.
Ardýndan çilingir getirip kapýyý açtýrdým.
Kýzým ile damadýmýn cesediyle karþýlaþtým."
þeklinde konuþtu.
Cesetler, otopsi için Ankara Adli Týp
Kurumu'na gönderildi.
kent haber
Ölçü ve tartý aletlerinin beyanýný
bu ay sonuna kadar yaptýrýn
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir Belediyesi tarafýndan periyodik
olarak muayene yapýlmasý gereken ölçü ve
tartý aletlerine sahip iþletme sahiplerinin
Þubat ayý sonuna kadar dilekçe
mahiyetindeki bildirimlerini, Nevþehir
Belediyesi Ölçü ve Tartý Memurluðuna
vermeleri gerekiyor.
Milli Ekonominin ve ticaretin gereklerine
ve kamu yararýna uygunluk saðlanmasý
açýsýndan her türlü ölçü ve tartý aletlerinin
doðru ve ayarlý bir þekilde
kullanýlabilirliðinin gerçekleþtirilmesi
amacýyla uygulamaya konulan 3516 sayýlý
Ölçü ve Ayar Kanunu gereðince , Nevþehir’
li esnaflarýn Þubat ayý içerisinde periyodik
muayenesinin yapýlmasý gereken ölçü ve
tartý aletlerine iliþkin dilekçe ile bildirimlerde
bulunmalarý için yasal olarak esnaflara
tanýnan süre Þubat ayý sonunda bitiyor.
Bildirimde bulunan mükelleflerin
,beyanlarý çerçevesinde ölçü ve tartý aletleri
önümüzdeki günlerde Nevþehir Belediyesi
Ölçü ve Tartý memuru tarafýndan
damgalanacak.
Bu nedenle mükelleflerin, herhangi yasal
bir iþlemle karþý karþýya kalmamalarý
için,belirtilen süre içerisinde Nevþehir
Belediyesi Ölçü ve Ayar Memurluðuna
müracaat etmeleri gerekiyor.
Kent haber
aðlara göndererek, kendisinin ve takýmýnýn
ikinci golünü kaydetti. 2-0
Sulucakarahöyük/ KAYSERÝ
Bank Asya 1. Lig'de son sýrada bulunan
Sakaryaspor, kendi sahasýnda Kayseri
Erciyespor'u 2-0 maðlup etti.
MAÇTAN DAKÝKALAR
14. dakikada sað kanattan ceza sahasýna
giren Okan'ýn içeriye ortasýnda Ferdi'nin
altýpas içine indirdiði topu Özgürcan kafayla
aðlara gönderdi. 1-0
37. dakikada topla ceza sahasýna giren
Okan'ýn plase vuruþunda kaleciden seken
top üst direkten oyun alanýna döndü.
75. dakikada Burak'ýn pasýyla topla
buluþan Özgürcan, plase bir vuruþla topu
STAT: Adapazarý Atatürk
HAKEMLER: Mustafa Öðretmenoðlu
xx, Uygar Bebek xx, Sedat Etik xx
SAKARYASPOR: Atilla xx, Serkan xxx,
Levent xxx, Okan xx (Burak dk. 70 xx),
Mustafa Sevgi xxx, Abdülhavit xx (Erhan
dk. 77 x), Görkem xx (Ýlhan dk. 58 xx),
Ferdi xxx, Abdoulaye xx, Mustafa Aydýn
xx, Özgürcan xxx
YEDEKLER: Erol, Cisse, Hasan,
Süleyman
TEKNÝK DÝREKTÖR: Engin Ýpekoðlu
KAYSERÝ ERCÝYESPOR: Gökhan xx,
Turan x (Taner dk. 64.x), Kemal xx, Erdinç
xx, Adem xx, Evren xx, Ali Çamdal x (Ali
Aliyev dk. 46 xx), Ramazan xx, Köksal xx,
Kenan xx (Ýlker dk. 77 x), Bikoko x
YEDEKLER: Kaya, Ümit, Fatih, Çaðatay
TEKNÝK DÝREKTÖR: Mustafa Uður
GOLLER: Özgürcan (dk. 14 ve 75)
SARI KARTLAR: Özgürcan, Mustafa
Aydýn (Sakaryaspor), Kenan, Evren (Kayseri
Erciyespor)
kent haber
Sahte kozmetik ürünlere dikkat!
Sulucakarahöyük/ ANKARA
Refik Saydam Hýfzýssýhha Merkezi
Baþkaný Doç. Dr. Mustafa Ertek, 2008
yýlýnda analize gelen bin 796 kozmetik
numuneden 118'inin uygun, bin 678'inin
uygun olmadýðýnýn tespit edildiðini bildirdi.
Ertek yaptýðý açýklamada, piyasada satýlan
sahte ürünlerin ciltte tahriþ, kýzarýklýk, kaþýntý
ve döküntüye, hatta ciddi boyutlarda alerjik
sorunlara neden olabileceði uyarýsýnda
bulundu.
Ertek, Türkiye'de kozmetik ürünlerin
analizinin Saðlýk Bakanlýðý'na baðlý Refik
Saydam Hýfzýssýhha Merkez Baþkanlýðý
tarafýndan yapýldýðýný hatýrlatarak, kozmetik
numunelerin piyasa kontrolü, þikayet, satýn
alma ve özel analiz amacýyla kendilerine
geldiðini kaydetti. 2007 yýlýnda analize gelen
bin 278 kozmetik numuneden 406'sýnýn
uygun, 872'sinin uygun olmadýðýný belirten
Ertek, 2008 yýlýnda ise analize gelen bin 796
kozmetik numuneden 118'inin uygun, bin
678'inin uygun olmadýðýnýn tespit edildiðini
açýkladý. x
Ertek, "Numuneler yapýlan inceleme
sonucunda bir takým nedenlerden dolayý
uygun bulunmamýþtýr. Sahte kozmetik
ürünlerin bir çoðunda, özellikle likit
yapýsýnda olanlarýn içinde asýlý duran yabancý
maddelere rastlanmakla birlikte esanslarýnýn
orijinallerinden farklý faz tenkil ettikleri
saptanmaktadýr. Sahte ürünler
ciltte tahriþe, hassasiyet, kýzarýklýk, kaþýntý
ve döküntüye, hatta ciddi boyutlarda alerjik
sorunlara neden olabilmektedir. Sahte
olduklarý düþünülen parfüm ve benzeri
ürünlerde fazla miktarda metanol
saptanmýþtýr. Daha önceki yýllarda
kozmetik laboratuvarlarýna gönderilmiþ
olan kolonyalarda da yüksek oranda
metanol tespit edilmekteydi. Metanollü
kolonyalarýn içilmesi ciddi görme
bozukluðu, körlük, kusma, karýn aðrýsý,
böbrek yetmezliði, koma ve hatta ölüm
vakalarýna sebebiyet verdiði
kanýtlanmýþtýr"uyarýsýnda bulundu.
Saðlýk Bakanlýðý'nýn sistemli bir
piyasa gözetimi ve denetimi sayesinde
kolonyalarda metanol kullanýmýnýn ciddi
þekilde denetim altýna alýndýðýný ifade
eden Ertek, þöyle devam etti:
"Sahte saç bakým ürünlerinin ise ciddi
boyutlarda saç dökülmelerine sebebiyet
verdiði görülmüþtür. Bu tür sahte ürünlerin
çevre saðlýðýna da ciddi etkileri vardýr. Çevre
kirliliði yanýnda sprey þeklinde kullanýlan
baþta deodorant ve diðer kozmetiklerin
içerdikleri maddelerin atmosferde ozon
tabakasýný tahrip ettiði bilinmektedir. Bütün
bunlar dikkate alýndýðýnda biz tüketicilere
önemli görevler ve sorumluluklar
düþmektedir. Kullanýlarak tüketilen kozmetik
ürünlerin ambalajlarýnýn çöpe atýlmadan önce
bir daha kullanýlmayacak duruma getirilmesi
büyük önem taþýmaktadýr."
Ertek, kozmetik ürün satýn alýrken dikkat
edilmesi gereken hususlarý þöyle sýraladý:
"- Þüpheli ürünleri almamalýyýz.
- Büyük þehir ve sayfiye yerlerindeki
pazar yerlerinde kontrolsüz satýlan ürünleri
almamaya özen göstermeliyiz.
- Satýn alacaðýmýz kozmetiklerin özellikle
dýþ ve iç ambalajlarýnýn temiz, üzerindeki
yazýlarýn düzgün ve okunabilir olmasýna,
ambalaj üzerinde yer almasý yönetmelik
açýsýndan gerekli olan içeriði, miktarý,
saklama koþullarý, son kullanma tarihi veya
açýldýktan sonraki kullaným süresinin
yazýlmýþ olmasýna dikkat etmeliyiz.
- Cam þiþeli ürünlerin, görülebiliyorsa
içindeki sývýlarýn berrak ve homojen
olmalarýna, kaliteli camdan ve kapak
sistemlerinin çalýþýr durumda olmasýna özen
göstermeliyiz."
kent haber
7
10 Þubat 2009 Salý
Buzdolabý daðýtýmý Tuzla'da 119’uncu
Erdoðan'ýn isteði iþ cinayeti de iþlendi
dün olduðu gibi bugün de temel
sorun olmaya devam ediyor.Ýþ
cinayetleri karþýsýnda sorunun
esasý eðitimsizlik, yoðun üretim
ve yer darlýðýný gerekçe gösteren
Dok Gemi –Ýþ ve tersane
patronlarýna bir kere daha
soruyoruz: 17 bin iþçiye eðitim
verdik diyordunuz, bugün
üretimin yarý yarýya düþtüðünü
söylüyorsunuz (nitekimde
öyledir) peki ard arda yaþanan
bu iþ cinayetlerini nasýl
açýklayacaksýnýz" denildi.
***
Direðe çýkan tekniker akýma
Yaklaþan yerel seçimler öncesi "seçim rüþveti" iddialarý ve valiliðin bedava
beyaz eþya daðýtýmýyla gündeme gelen Tunceli’nin, 2008 yýlýnda da nüfus baþýna
en çok bütçe harcamasý yapýlan il olduðu belirlendi.
"Solun kalesi" olarak bilinen illerde
seçmen tercihi son yýllarda giderek sað
partilere kayarken, bu konumunu koruyan
ve halen AKP’nin milletvekili
çýkaramadýðý tek il olan Tunceli, geçen
yýl kiþi baþýna yapýlan bütçe harcamasý
tutarýna göre sýralamada 81 il içinde birinci
sýrada yer aldý.
Maliye Bakanlýðý verilerine göre, geçen
yýlýn tümünde 225 milyar 967.5 milyon
TL olarak gerçekleþen merkezi yönetim
bütçe harcamalarýnýn 140 milyar 525.7
milyon TL’sini "merkez"den yapýlan
ödemeler, 85 milyar 441.8 milyon TL’sini
ise illere yapýlar harcama oluþturdu. Geçen
yýl aldýðý toplam 310.9 milyon TL’lik
bütçe harcamasý ile 81 il içinde 63’üncü
sýrada yer alan Tunceli’nin nüfusa oranla
harcama tutarýnda ise birinci sýrada yer
aldýðý belirlendi.
Her dersimli’ye ortalama 3.500 TL
Adrese Dayalý Nüfus Kayýt Sistemi’ne
göre Tunceli’nin 2008’de 86 bin 449 olan
nüfusu ve anýlan yýl yapýlan 310 milyon
935 bin TL’lik bütçe harcamasý dikkate
alýndýðýnda, devletin geçen yýl her bir
Tunceliliye ortalama 3.597 TL harcadýðý
belirlendi. Bu da iller bazýnda en yüksek
kiþi baþýna bütçe harcamasý tutarýný
oluþturdu.
Devlet, Tunceli’den geçen yýl toplam
36.1 milyon TL tutarýnda da bütçe geliri
elde etti. Buna göre bir Tuncelilinin
yarattýðý ortalama bütçe geliri 2008’de
418 TL olarak gerçekleþti. Bundan
arýndýrýldýðýnda, devletin bir Tuncelili
yurttaþ için yaptýðý “net” harcamanýn 3
bin 179 lira olduðu belirlendi. Kiþi baþýna
düþen net bütçe harcamasýnda da Tunceli
tüm iller arasýnda birinci sýrada yer aldý.
Kiþi baþýna net bütçe harcamasý
tutarýnda Tunceli’yi 2.518 TL ile yine
yoksul illerden Hakkari, 1.543 TL ile
Erzurum, 1.473 TL ile Þýrnak, 1.454 TL
ile Elazýð, 1.428 TL ile Van, 1.413 TL ile
Bingöl, 1.341 TL ile Erzincan, 1.269 TL
ile Siirt ve 1.239 TL ile Bayburt izledi.
Vergisi küçük, ödemesi büyük
Türkiye’nin en yoksul illeri arasýnda
yer alan Tunceli’nin geçen yýl yarattýðý
bütçe geliri toplamda yüzde 0.02’lik bir
paya sahip. Ýl’in bütçe toplam bütçe
harcamalarýndan aldýðý pay da yüzde
0.14’le yine düþük düzeyde. Ancak
Tunceli’nin yarattýðý bütçe gelirinin, aldýðý
bütçe harcamasýnýn neredeyse onda biri
düzeyinde olmasý, bütçeden aldýðý kiþi
baþýna net harcama tutarýný yüksek
çýkarýyor.
Toplam pastada çok küçük bir paya
sahip olsa da Tunceli’nin vergisine en
sadýk iller arasýnda yer aldýðý dikkati
çekiyor. Uzun yýllardýr vergide
tahakkuk/tahsilat oraný en yüksek iller
arasýnda yer alan Tunceli, 2008’de de
4’üncü oldu. Geçen yýl vergi tahsilatýnýn
tahakkuka oranýnda Kocaeli yüzde
95.75’le birinci olurken, bu ili yüzde 91.57
oranýyla Ýstanbul, yüzde 91.44’le Ýzmir ve
yüzde 89.53’le Tunceli izledi.
Birgün
Alýnmayan iþ güvenliði tedbirleri 1
iþçinin daha ölümüne neden oldu. Kaza,
Tuzla Özel Tersaneler Bölgesi"nde bulunan
Dentaþ Tersanesi"nde bir geminin inþaasý
sýrasýnda meydana geldi. Gemide ambar
kapaklarýnýn arasýnda kalan Selim
Sevgili(30) isimli taþeron firma iþçisi aðýr
þekilde yaralandý. Sevgili, olay yerine
çaðrýlan ambulansla hastaneye götürülüren
yolda hayatýný kaybetti. Sevgili"nin cenazesi
Tuzla Devlet Hastanesi morguna kaldýrýldý.
Sevgili"nin evli ve 2 çocuk sahibi olduðu
öðrenildi. Dentaþ Tersanesi daha önce
"Çalýþanlarýnýn hayatý için ciddi ve
önlenemez tehlikelere yol açacak olan, baþta
parlama ve patlama tehlikesi olmak
üzere malzeme düþmesi, yüksekten
düþme ve elektrik akýmýna maruz kalmaya
yönelik tehlikeler" olduðu gerekçesiyle bir
süreliðine kapatýlmýþtý. Limter-Ýþ"ten yapýlan
açýklamada, "Tersanelerde yaþam hakkýmýz
Cuma namazýna soruþturma
Kriz vurdu, üretim 7 yýl sonra ilk kez daraldý
Sanayi üretimi Aralýk’ta yüzde 11.9’la beklentilerin altýnda geriledi.
2008’de üretim yüzde 0.4’le 7 yýl sonra yýllýk bazda ilk kez daraldý.
ÝSTANBUL - Ekonomik
büyümenin öncü göstergesi
niteliðindeki sanayi üretimi
Aralýk ayýnda da düþüþünü
sürdürdü. Türkiye Ýstatistik
Kurumu (TÜÝK) verilerine göre,
sanayi üretimi Aralýk’ta sanayi
üretimi yüzde 11.9 azaldý.
CNBC-e anketinde üretimin
yüzde 15.3 düþmesi
bekleniyordu.
NTV-MSNBC
kapýldý
ISPARTA"da enerji nakil hattýnda bakým
yapan tekniker, elektrik akýmýna kapýlarak
öldü. Alýnan bilgiye göre, TEDAÞ"ta görev
yapan 21 yaþýndaki tekniker Bekir Yýldýz,
Kuleönü beldesi giriþindeki bir fabrikaya
baðlý enerji nakil hattýnda kontrol yapmak
istedi. Direkte çalýþýrken elektrik akýmýna
kapýlan Yýldýz, olay yerinde hayatýný
kaybetti. Yýldýz"ýn cesedi, çalýþma
arkadaþlarý tarafýndan direkten indirildi.
Yaklaþýk bir yýldýr TEDAÞ"ta görevli olduðu
belirtilen Yýldýz"ýn cenazesi, Süleyman
Demirel Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesi
Morguna kaldýrýldý TEDAÞ Müdürlüðü
yetkilileri, direkte yapýlacak çalýþma için
hatta elektrik verilmediðini, Yýldýz"ýn
ölümüne neden olan elektrik akýmýnýn nasýl
oluþtuðunun araþtýrýlmasý için bilirkiþi
tarafýndan inceleme baþlatýldýðýný kaydetti
Birgün
Sakarya’da kalp krizi geçiren hastaya
þoförünün cuma namazýnda olmasý nedeniyle
ambulansýn geç gittiði iddialarý üzerine
Saðlýk Bakanlýðý soruþturma baþlattý.
Bakanlýk ayrýca, Urfa’da yaralý bir gencin
sedyeden düþürülmesi olayýný da
inceleyecek.
Saðlýk Bakanlýðý’ndan yapýlan
açýklamada, Sakarya’da kalp krizi geçiren
bir hastaya, ambulans þoförünün cuma
namazýnda olmasý sebebiyle ambulansýn geç
gittiði yönündeki iddialarýn soruþturulacaðý
belirtildi. Açýklamada ayrýca, Þanlýurfa’da
yaralý olarak getirildiði Harran Üniversitesi
Týp Fakültesi Hastanesi’nde, hastanýn
sedyeden düþürüldüðü yönündeki iddialarýn
da araþtýrýlacaðý, her iki konuda da Bakan
Recep Akdað’ýn talimatý ile ivedilikle
soruþturma baþlatýldýðý ifade edildi.
Soruþturma sonuçlarýnýn daha sonra
kamuoyu ile paylaþýlacaðý belirtilerek, olayda
ihmali görülenler hakkýnda gerekli yasal
iþlemin yapýlacaðý kaydedildi. Anka
Sakarya’da kalp krizi geçiren hastaya
þoförünün cuma namazýnda olmasý nedeniyle
ambulansýn geç gittiði iddialarý üzerine
Saðlýk Bakanlýðý soruþturma baþlattý.
Bakanlýk ayrýca, Urfa’da yaralý bir gencin
sedyeden düþürülmesi olayýný da
inceleyecek.
Saðlýk Bakanlýðý’ndan yapýlan
açýklamada, Sakarya’da kalp krizi geçiren
bir hastaya, ambulans þoförünün cuma
namazýnda olmasý sebebiyle ambulansýn geç
gittiði yönündeki iddialarýn soruþturulacaðý
belirtildi. Açýklamada ayrýca, Þanlýurfa’da
yaralý olarak getirildiði Harran Üniversitesi
Týp Fakültesi Hastanesi’nde, hastanýn
sedyeden düþürüldüðü yönündeki iddialarýn
da araþtýrýlacaðý, her iki konuda da Bakan
Recep Akdað’ýn talimatý ile ivedilikle
soruþturma baþlatýldýðý ifade edildi.
Soruþturma sonuçlarýnýn daha sonra
kamuoyu ile paylaþýlacaðý belirtilerek, olayda
ihmali görülenler hakkýnda gerekli yasal
iþlemin yapýlacaðý kaydedildi.
Birgün
Bakan, gerçeðin farkýnda mý?
Kyoto Protokolü’nün Meclis’te onaylanmasýnýn ardýndan, dünyanýn
en çok sera gazý salýmý yapan ülkeleri arasýnda yer alan Türkiye’nin
iklim konusunda masum ülkelerden biri olduðunu söyleyen Çevre ve
Orman Bakaný Veysel Eroðlu çevrecileri kýzdýrdý...
Özlem Zorcan Ankara
Çevre ve Orman Bakaný Veysel
Eroðlu’nun, Kyoto Protokolü’nün Meclis’te
onaylanmasýný izleyen süreçte Türkiye’nin
iklim konusunda masum ülkelerden biri
olduðu yönündeki sözleri çevrecileri
kýzdýrdý. Konuyla ilgili açýklama yapan
Greenpeace Türkiye sözcülerinden Yeþim
Aslan, “Bakan gerçeðin ne kadar farkýnda?”
diye sordu. Bakan Eroðlu’nun Kyoto
Protokolü gündemdeyken nükleer enerjiden
söz etmesini de eleþtiren Aslan, “Kyoto
rejimi içinde nükleer enerji yok. Bunun en
önemli kanýtý nükleer endüstrinin büyük
çabalarýna karþýn ‘Temiz Kalkýnma
Mekanizmasý’ dahilinde nükleer enerjiye
yer verilmemiþ olmasý” dedi.
Türkiye’nin dünyanýn en çok sera gazý
salýmý yapan ülkeler arasýnda bulunduðunu
vurgulayan Aslan, “Çevre Bakanlýðý eski
tip bir kalkýnmacýlýðýn sözcülüðünü yapmak
yerine Türkiye’ye iklim dostu bir yol
haritasý çizmeli.
Düþük karbon ekonomisine geçiþ için
senaryo çalýþmalarý yapmak ilk adým
olabilir” diye konuþtu. Aslan, Kyoto
Protokolü’nün sona erip yeni taahhüt
döneminin baþlayacaðý 2012 yýlýna kadar
düþük karbon ekonomisi benimsenmezse
Türkiye’nin bir sonraki taahhüt döneminde
çok zor durumda kalacaðýný vurguladý.
"Santral planlarý iptal edilmeli"
Sera gazý salýmýnýn yüzde 84’ünün fosil
yakýtlara dayalý enerji politikalarýndan
kaynaklandýðýný ifade eden Aslan, þunlarý
kaydetti:
“Söz konusu politikalardan
vazgeçilmemesi durumunda Türkiye
2020’de Avrupa’nýn en çok salým yapan
ikinci ülkesi olacak. Bir an önce enerji
verimliliði çözümlerine yatýrým yapýlmalý,
kömürlü termik santrallar tamamen
kapatýlmalý. Dünya ekonomik krizden yeþil
bir ekonomiye geçerek çýkmayý tartýþýrken
kömür gibi geri kalmýþ bir yakýtta diretilmesi
anlaþýlýr deðil. Hükümet yeni termik santral
planlarýný iptal etmeli, yenilenebilir enerjiye
yönelik hedefler koyarak istihdam ve
ekonomik canlýlýk yaratmalý.”
***
‘2B Yasasý Türkiye ormanlarý için
yok oluþtur’
TürkÝye’nin birçok ilinden gelen Peyzaj
Mimarlýðý öðrencileri Meclis’ten geçen
‘orman vasfýný yitirmiþ arazilerin satýþýný
öngören 2B Yasasý’nýn bir ‘yok oluþ’ yasasý
olduðunu belirtti. Peyzaj Mimarlar Odasý
Genel Merkezi’nde düzenlenen basýn
toplantýsýnda konuþan Çukurova
Üniversitesi öðrencilerinden Dicle
Çimenser, yasanýn Cumhurbaþkaný
tarafýndan onaylandýðýný hatýrlatarak,
“Hükümet yasayla Anayasa’ya karþý hile
yapýp, ‘2B talaný’ný kolaylaþtýrýyor” dedi.
Çimenser, söz konusu yasayla ormanlarýn
sýnýflandýrma iþlerinin 70 yýldýr bu görevi
yerine getiren ‘Orman Kadastro
Komisyonlarý’ndan alýnarak ormancýlýk
öðretimi görmemiþ ‘Tapu Teknisyenleri’ne
devredildiðini belirtti.
Orman, yerel seçim malzemesi
Dicle Çimenser, “Krizler ülkesi haline
getirilen Türkiye, içine çekildiði ekonomik
ve sosyal darboðazdan ulusal deðerlerin
ranta açýlmasýyla çýkamaz. Ýç ve dýþ
borçlarýn faizleri kamu kaynaklarýnýn
sermaye ve talana açýlmasýyla ödenemez.
Bu durum sorunlarýn ertelenmesinden baþka
bir anlama gelmiyor. 2B Yasasý ile
Anayasa’da açýkça yasaklanmasýna karþýn,
yerel seçimler öncesi ormanlarýmýz siyasi
propaganda aracý olarak kullanýlmak
isteniyor” diye konuþtu.
Deðiþikliðin onaylanmasý ile yaklaþýk
485 bin hektarlýk 2B arazisinin devlet eliyle
orman dýþýna çýkarýldýðýný ifade eden
Çimenser, þunlarý kaydetti: “Bu alanlarýn
yaklaþýk 60 bin hektarý tamamen yerleþim
alanýna dönüþmüþ durumda. Kalanýn
yaklaþýk 110 bin hektarý mera, 300 bin
hektarý tarým arazisi ve diðer geri kalaný da
çeþitli þekillerde kullanýlýyor. Günümüzde
orman varlýðý hýzla azalýrken 2B alanlarýn
orman vasfýný geri kazandýrmaya yönelik
bir çaba gösterilmemesinin ve mevcut
iþgalleri meþrulaþtýrmaya yönelik yasal
düzenlemeler yapýlmasýnýn masum bir
amacý olmadýðý açýk.”
Zehra Þahindokuyucu Ankara
Birgün
Karýncalar konuþuyor
Ýngiliz bilim insanlarý araþtýrmalarýna
dayanarak, karýncalarýn yuvalarýnýn içinde
konuþtuðunu ifade ediyor.
Ýngiliz gazetelerinde yer alan habere
göre, yuvalarýn içine minyatür mikrofon
ve hoparlör yerleþtiren araþtýrmacýlar,
kraliçe karýncanýn iþçi karýncalara yönelmiþ
sesini kaydedip tekrar çaldý. Oxford
Üniversitesi’nden Jeremy Thomas, kraliçe
karýncanýn sesini hoparlör aracýlýðýyla
yuvaya verdikleri zaman iþçi karýncalarýn
antenleri havada ve çeneleri açýk saatlerce
hareketsiz savunma durumunda
beklediklerini kaydetti.
Ünlü Ýngiliz bilim insaný Thomas,
“Araþtýrmanýn en önemli keþfi, deðiþik
seslerin karýnca kolonisinde deðiþik
tepkilerine yol açmasý” yorumunda
bulundu. Araþtýrma Science dergisinde de
yayýnlandý.
Birgün
Hayvanlar için yakýn geçmiþe uzanan bir baþlangýç
Bütün hayvanlar nereden gelmektedir?
Yeryüzünde hayvanlarýn olmadýðý zamanlara
iþaret eden fosil kayýtlarý 540 milyon yýl önceki
Kambriyan Patlamasý’na dek uzanmaktadýr,
ardýndan her þekilde ve büyüklükte binlerce
yaratýk ortaya çýkmýþtýr. Bu sorun Charles
Darwin’den baþlayarak bilimcileri bir buçuk
asýrdan daha uzun bir süredir rahatsýz
etmektedir. Fakat bugün, zekice bir dedektiflik
çalýþmasý ile araþtýrmacýlar kayýp atlarýmýzý
ortaya çýkardýlar.
Bir paleontoloðun bakýþ açýsýyla erken
dönemdeki hayvanlarýn sorunu vücutlarýnýn
sert parçalardan yoksun olmasýdýr. Kemik,
gaga, týrnak ya da kabuk gibi yapýlara sahip
olmayan bu süngerimsi canlýlar hiçbir zaman
jeolojik kayýtlara geçemezler. Bu durum
evrimsel biyologlarýn iþini güçleþtirmektedir.
Tüm Kambriyan canlýlarýnýn en azýndan on
milyonlarca yýldýr doðal seleksiyona tabi
olduklarý bilinmektedirler. Öyleyse bu
canlýlardan kalan izler nerededir?
Bu sorunun yanýtý arkalarýnda býraktýklarý
eþsiz moleküllerde yatmaktadýr. California
Üniversitesi’nden organik jeokimyacý Gordon
Love önderliðindeki araþtýrma ekibi 24-IPC
adý verilen böyle bir moleküle odaklandýlar.
24-IPC modern süngerleri de içeren bir aileye
ait olan ve hayvanlarýn soy aðacýndaki
köklerden biri olduðu düþünülen Demospongiae
adýndaki bir sünger tarafýndan üretilmektedir.
Darwýn’in dediði gibi...
Araþtýrmacýlar Arabistan Peninsula’da
Umman Petrol Geliþtirme þirketi tarafýnda
çýkarýlan eskiden kalma 30 kadar toprak
çekirdeðine ulaþmýþlardýr. Çekirdekler tortul
tabakalar içermekte ve neredeyse uzun, küresel
buzul çaðýnýn sonuna, 635 milyon yýl öncesine
uzanmakta ve Kambriyan Patlamasý’nýn olduðu
dönemleri de kapsamaktadýr. Çekirdeklerin
24-IPC ile etkileþen ve miktarýnýn
belirlenmesini saðlayan kimyasal maddelerle
çeþitli iþlemlere tabi tutulmasýnýn ardýndan
Nature dergisinin bu haftaki sayýsýnda
yayýmlanacaðý üzere, en eski kýsýmlarýnda bile
yüksek miktarda 24-IPC olduðunu tespit ettiler.
Bu bulgu hayvanlarýn kökeninin Kambriyan
Patlamasý’ndan en az 100 milyon yýl öncesine
uzandýðýný göstermektedir. Sonuçta fosil
kayýtlarýnýn da gösterdiði gibi hayvanlar
yeryüzünde olaðanüstü bir þekilde birden bire
deðil, Darwin’in öne sürdüðü gibi yavaþ yavaþ
ortaya çýkmýþlardýr.
Bulgular bir gizemi çözerken bir diðerini
arttýrýyor gibi görünmektedir: Hayvanlarýn
kökenini 100 milyon yýl geriye çekmek, onlarýn
baþlangýcýný Kartopu Yeryüzü olarak
adlandýrýlan ve dünyanýn tamamen buzlarla
örtülü olduðu düþünülen döneme yerleþtirmek
demektir. Eðer bu doðruysa Demospongiae
günümüzde olduðu gibi görece ýlýk sularda
deðil son derece çetin koþullarda ortaya
çýkmýþtýr. Love bunun mümkün olduðunu,
süngerlerin Kartopu Yeryüzü döneminden bile
önce geliþmiþ olabileceklerini ve soylarýný
sürdürmeye yetecek miktarda süngerin
yaþamaya devam etmiþ olabileceðini
söylemektedir. Dartmouth Üniversitesi’nden
paleobiyolog Kevin Peterson araþtýrmanýn
heyecan verici olduðunu, hepimizin süngerlere
uzanan köklerimizin izini sürebileceðimizi
belirtmektedir.
Birgün