Bu PDF dosyasını indir - Dilbilim Araştırmaları Dergisi

Transkript

Bu PDF dosyasını indir - Dilbilim Araştırmaları Dergisi
KİTAP TANITIMI:
Uzun, Leyla Subaşı, Orhun Yazıtlarının Merindilbilimsel Yapısı, Türk Dilleri
Araştırmaları Dizisi: 7, Ankara 1995. 176 s.
Talat Tekin
Tanıtımını yapacağımız yapıt, Orhon yazıtlarını, özellikle de Tunyukuk yazıtını,
metindilbilimi açısından ele alan ve inceleyen bir çalışmadır. Mclindilbilimi
incelemeleri, bildiğim kadarı ile, bizde ve dışarıda daha çok modern metinler üzerinde
yapılmaktadır. Bu çalışmada ele alınan Türkçe metinler ise yeni olmayıp 8.
yüzyılın ilk yarısında yazılmıştır ve Türkçenin bize kadar ulaşmış en eski
metinleridir. Söz konusu yapıt, bu bakımdan, hiç değilse Türkçede, türünde ilk
olma gibi bir özellik taşımaktadır.
Yapıt beş bölümden oluşuyor: I: Giriş (11�35), II: Gönderimsel Bağdaşıklık (36�
61), III: Biçimsel�Sözlüksel Bağdaşıklık (62�109), IV: Tutarlılık (110�135), V:
Sonuç 5136�145). Bir doktorluk tezi olan bu yapıtta ayrıca İngilizce bir özet (146�
147), bir kaynakça (148�151), bir terimler ve adlar dizini (152�153) bulunmaktadır.
Yapıtın sonuna inceleme konusu olan üç Orhon yazıtının metinleri de eklenmiştir
(157�176).
Giriş bölümünde Orhon yazıtları üzerine bugüne kadar yapılmış filolojik
çalışmalara kısaca değinildikten sonra dilbiliminde son yıllarda cümieleriistü yeni bir
alan olarak ortaya çıkan metindilbilimi (Text Linguistics) çalışmalarının bir
tarihçesi verilmektedir (17�35).
Asıl çalışma "Gönderimsel Bağdaşıklık" adını taşıyan II. Bölüm ile başlamakladır.
Yazar, bu bölümde metinlerde gönderimsel bağdaşıklığı sağlayan ve "Öncül�
Bağımsız Gönderim Öğeleri" adını verdiği kişi adılları ile gösterme sıfatlarının
Orhon yazıtlaıındaki kullanımı ile ilgili örnekler veriyor ve bu arada I. kişi adılının
yalın ve pekiştirmeli olarak daha çok Tunyukuk yazıtında kullanıldığına dikkati
çekiyor. Gerçekten de ben adılı ile pekiştirmeli hen ök, ben özüm, özüm ak
adıllarına en çok Tunyukuk yazıtında rastlıyoruz: bilge tonyukuk ben özüm tabgaç
ilihe kılınlım, ol yerke ben bilge tonyukuk tegürtük üçün...; [ben] özüm bilge
tunyukuk, bilge tonyukuk/kal baha aydı vb. gibi. 1. kişi adılının bu tür kullanımı,
yazarın da haklı olarak belirtmiş olduğu gibi, Tunyukuk'un yapılan sefer ve
savaşlardaki kendi rolünü ve konumunu vurgulamak isteğinin bir göstergesidir.
Burada, yeri gelmişken, bu gibi açıklayıcı (appositive) kullanımlara öbür yazıtlarda
da rastlandığını anımsatalım. Örneğin, 1. kişi adılı men ile kurulmuş benzer bir
cümle Bilge Kağan yazılının güncy�batı yüzünde bulunmaktadır: [...bilge kjagan
atisi yollug tigin. men. ay artııkı tört kün [ol[urup bitidim "(... Bu yazılı. Bilge)
kağan yeğeni Yolluğ Tigin, ben, otuz dört gün oturup yazdım."
Tekin
311
Yapıtta bundan sonra "Ardıl�Bağımlı Gönderim Öğeleri" başlığı altında Orhon
yazıtlarındaki öbür gönderim öğeleri (iyelik ekleri, belirtme durumu ekleri ve kişi
ekleri) üzerinde duruluyor ve bunlar için örnekler veriliyor.
Yapıtın üçüncü bölümünde "Biçimsel�Sözlüksel Bağdaşıklık" konusu ele
alınıyor. Bu bölümün "Bağlaçlı Bağdaşıklık" altbölümünde Tunyukuk yazıtında
bağlaç kullanımının son derece az olduğuna değinen yazar bu yazıtta cümlelerarası
bağlaç olarak auta kisre "ondan sonra" bağlacının iki kez, aynı anlamdaki anla ötrii
bağlacının da bir kez kullanıldığını . söylüyor. Dördüncü bağlaç olarak da "dahası"
diye çevirdiği art[ukı] ile başlayan art[ukı kırkız] küç[lüg kanan yağımız] boltı
"Dahası Kırgız'ın güçlü kağanı düşmanımız oldu" cümlesini veriyor (s. 67). Son
cümledeki oııarımlı art[ukı] sözcüğü bence biraz şüphelidir, tabgaç kağan yağımız
erli; on ok kagani yağımız erli cümlelerinden sonra gelen cümlenin bu ilk sözcüğü
bence art[uk] biçiminde onarılmalı ve "sayıca çok, kalabalık" diye anlaşılmalıdır.
Çünkü, bir kez artukı "fazlası, dahası" bağlacı Türkiye Türkçesindeki dahası
bağlacına yapıca ve anlamca pek benziyor ise de yazıtlarda bu cümlelerarası bir
bağlaç olarak değil, yalnızca sayı bağlacı olarak kullanılmıştır: otuz artukı bir "otuz
bir", ay artukı lort "otuz dört", kırk artuk[ı yjiti "kırk yedi". Dahası (!), artuk kırkız
küçliig kağan yağımız boltı "Kalabalık Kırgızlar (ve onların) güçlü kağan(ı)
düşmanımız oldu" cümlesindeki artuk kırkız I küçliig kağan "kalabalık Kırgız, güçlü
kağan" söz öbeklerinin koşutluğu da bu görüşe ağırlık vermekte ve onu
güçlendirmekledir (bkz. T. Tekin, Tunyukuk Yazıtı, Ankara 1994, s. 38, not 20).
Bu altbölümde yazıtlarda ve genellikle eski Türkçede pek az olan cümle içi ve
cümlelerarası bağlaçlardan udu "ve", yeme "da/de, dahi", ... yeme ... yeme " için
yalnız Tunyukuk yazıtından örnekler verilmiş. Oysa yeme bağlacı Kül Tigin ve
Bilge Kağan yazıtlarında da sıkça geçmektedir. Ayrıca, burada Orhon yazıtlarında
cümlelerarası bir bağlaç olarak kullanılan azu "ya da, yoksa" bağlacından söz
edilmemiş olması da bence bir eksikliktir: Tehri yarhkadukın üçün, [öjzüm kutum
bar üçün kağan olunum. Kağan olurup yok çıgany bodunug kop kubratdırn.
Çıgany bodunug bay kıllım, az bodunug üküs kıllım. Azu bu sabunda igid bar
gıı? (Kül Tigin, Güney 9�10) "Tanrı (öyle) buyurduğu için, kendim (de) talihli
olduğum için, hakan olarak tahta oturdum. Hakan olarak tahta oturup yok yoksul
halkı hep derleyip topladım. Yoksul halkı zengin, az halkı (da) çok yaptım. Yoksa
bu sözümde yalan var mı?". Açıkça görüldüğü gibi, azu burada önceki üç cümlede
söylenilenlerin tam tersi olan bir ardıl düşünceyi ekleyen cümlelerarası bir bağlaç
görevindedir. Bu bağlaca Uygurcada ve Karahanlı Türkçesi metinlerinde daha sık
rastlıyoruz : Üzüm yegil, azu kagun yegil "Üzüm ye, ya da kavun ye!", Kelir mü
sen, azu barır mu sen "Geliyor musun, yoksa gidiyor musun?" (Divanü lugali�l�
türk), vb.
Üçüncü bölümde "Değiştirim Öğeleri" başlığı altında anca, antag I anıeg "şöyle,
öyle" ve kop "hep" sözcüklerinin, "Sözlüksel Bağdaşıklık Öğeleri" başlığı altında da
312
Dilbilim Anıştırmaları
1996
yinelenen sözcüklerin ve karşıt anlamlı sözcüklerin kullanımı için uygun örnekler
veriliyor (70�83). Ancak, burada "Karşıt anlamlı sözcüklerin kullanımı" bölümünde
verilen bir cümle ile çevirisi arasında tutarsızlık vardır. Tunyukuk yazılından alınan
ol sabıg eşidip begler kop/in] yanalım, angu batı yeg tedi cümlesi (s. 81) benim
Orhon Türkçesi gramerimdeki eski okuyuşuma (1968), çevirisi ise yeni okuyuşuma
(1994) dayanıyor! Bu cümle ve çevirisi yazıtın yeni yayımında şu biçimdedir: ol
sabıg eşidip begler kapın yanalım, arıg ubuti yeg tedi "Bu haberi duyunca beyler hep
birlikte 'Dönelim; temizin (yani savaşıp yenilmemişin) utancı (savaşıp
yenileninkinden) daha iyi(dir)' dediler" (Tunyukuk Yazıtı, Ankara 1994, s. 16�17 ve
s. 45, not 37). Beylerin yanıtında geçen Arıg ubuti yeg "Temiz(in) utancı daha
iyi(dir)" cümlesi, bence ya eski bir atasözü ya da atasözü değerinde bir özlü sözdür.
Beyler, çok kalabalık düşmanla savaşıp yenilmekten ise hiç savaşmadan geri
dönmenin, yani kaçıp gitmenin, kendileri için daha az utanç verici olacağı
düşüncesini Tunyukuk'a bu özlü söz ile anımsatmak istemişlerdir.
Aynı bölümde yazar "Bileşik Zaman Ekleri" başlığı altında Eylem+TEçI +erti
yapısındaki yüklemlerle kurulu cümleleri haklı olarak ilgi çekici buluyor ve bu
yapıdaki cümleleri başarı ile inceliyor. Bu tür yüklem, Orhon Türkçesinde,
geçmişte gerçekleşmesi olası fakat olmamış bir olguyu ya da gerçeğe aykırı
varsayımsal bir şartı anlatan şart yan cümlesindeki durumun olası sonucunu belirten
temel cümleyi kuruyordu: Uteris kağan..., yok erli emer,... ben yok ertim ener,...
yok erteçi erti "İlteriş Hakan... olmasa idi, ... ben kendim olmasa idim. ...
olmayacak idi". Şart yan cümlesinin yüklemi bu yapıya göre eksik olan bir örnek
Kül Tigin yazıtında geçmektedir: kül ligin yok erser, kop ölteçi eniğiz (Kuzey 10).
Burada varsayımsal bir şartı belirten yan cümlenin yüklemi yok erser "yok ise"
değil, Tunyukuk'taki örnekte olduğu gibi, yok erti erser "olmasa idi" (harf. "yok idi
ise") biçiminde olmalıydı.
Dördüncü bölüm (s. 110�135) "Tutarlılık" başlığını taşıyor. Bu bölüm de türlü
allbölümlere ayrılmış. "Özelleştirme Bağlantısı", "Neden�Sonuç Bağlantısı",
"Neden Bağlantısı", "Zaman Bağlantısı", "Karşılaştırma Bağlantısı" ve "Karşıtlık
Bağlantısı" gibi tutarlılık türleri Tunyukuk yazıtından ve öbür iki yazıttan alınmış
örnek cümle ve paragraflarla
başarılı biçimde işlenmiştir. Ancak, bu bölümdeki örnekler arasında keligme
beglerin bodunın itip yığıp, azca bodun tezmiş erti. biçiminde, yani noktalama
işaretleri ile tam cümle olarak verilen ve "(Bize) gelen beylerini ve halkını derleyip
toplayıp biraz halk kaçmış idi." diye çevrilen parçanın (s. 117) gramere aykırı
olduğunu belirtmek gerekir. Açıkça görüldüğü gibi burada birinci cümle
bitirilmeden ikinci cümleye geçilmiştir. Gerçek bence şudur: Tunyukuk yazıtını
yazan kişi keligme beglerin bodurun itip yığıp diye başladığı cümlenin yüklemini
yazmayı unutmuş ve hemen bunun ardından gelen azca bodun tezmiş erti cümlesini
yazmıştır. Bu gibi unutkanlık sonucu yanlışlara Tunyukuk yazıtında sık rastlanır.
Tekin
313
Örneğin, aynı yazıcı 17. satırdaki tülrk kagamgj türk bodunug ÖtUken yerke ben
özüm bilge tunyukuk "Türk hakanını, Türk halkını Ötüken ülkesine ben kendim,
Bilge Tunyukuk,..." diye başlayar. cümlenin yüklemini, yani kelürtüm "getirdim"
sözcüğünü, yazmayı da unutmuş ve hemen yeni cümleye başlamıştır: ötüken yerig
konmiş teyin eşidip... "Ötüken ülkesine yerleşmiş diye işitip...".
"Sonuç" başlığını taşıyan beşinci ve son bölümde de (136�143) yazar önceki
bölümlerde ayrıntılı biçimde ve bol örneklerle işlediği Orhon yazıtları metinlerinde
"Bağdaşıklık" ve "Tutarlılık" ölçütlerini özetliyor.
Leyla Subaşı Uzun'un bu yapıtı, yukarıda da belirtmiş olduğum gibi, Türkçede
türünde ilktir ve başarılı bir çalışmadır. Bunun için kendisini kutlamak gerekir.
Ayrıca, o, bir metindilbilimi incelemesi için daha kolayca işlenebilecek yeni Türkçe
bir metni değil de Orhon yazıtları gibi Türk dilinin en eski ve anlaşılması oldukça
güç metinlerini seçme cesurluğunu da göstermiştir. Kendisini bu seçimi için de
kutlar ve bu çalışmanın öbür genç dilbilimcilerimize de örnek olmasını dilerim.

Benzer belgeler

Full Text - Sosyal Bilimler Dergisi

Full Text  - Sosyal Bilimler Dergisi tahta oturtulan bir kağan beklentisidir. Sözü edilen durum Bilge Kağan’ın ataları döneminde de kendi döneminde de benzer biçimdedir. Bu mitik döngü, toplumun Tanrı algısını ortaya koyması bakımında...

Detaylı