ABD Soya Üretimi - SoyConnection.com

Transkript

ABD Soya Üretimi - SoyConnection.com
ABD Soya Üretimi:
Geleneksel, Biyoteknolojik ve Organik
Soyalar için Sürdürülebilir Üretim
Sistemlerinin Karşılaştırması
Birleşmiş Milletler 2030 yılına
kadar gıda üretiminde yüzde
50’lik bir artış yapılması
çağrısında bulundu.
Daha yüksek verimli soya üretimi, aç ve büyüyen bir
dünyada çevresel ve ekonomik olarak sürdürülebilirliği
korurken bu çağrıyı karşılamaya yardım edebilecek mi?
ABD’nin soya üretimini değerlendirmek için, United
Soybean Board, Council for Agricultural Science and
Technology’den kapsamlı bir literatür incelemesi yapmasını
istedi. Bu broşür önemli bulguları özetlemektedir.
Giriş - Sürdürülebilir
Soya Üretimi
Çiftçiler ekmeğini topraktan kazanır, bu yüzden çevreyi
bilinçli kullanmaya çok dikkat ederler. Sürdürülebilir
soya tarımı ABD soya çiftçilerinin şu anki ihtiyaçlarını
karşılamalarını ve gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını
karşılama becerisini geliştirmesine olanak tanımaktadır:
1. Çevreyle ilgili sorumluluklarını devam ettirirken gelecekteki ihtiyaçları karşılamak için üretkenliği
artıran teknolojileri ve en iyi uygulamaları benimseyerek,
2. Güvenli, besleyici gıdaya erişmeyi sağlayarak insan
sağlığını iyileştirerek ve
3. Tarımın ve tarım topluluklarının sosyal ve ekonomik
refahını geliştirerek.
Dünyayı Besleme
Dünyada tahminen 800 milyon kişi kronik yiyecek kıtlığı
sorunu yaşıyor ve şu anki ve gelecekteki gıda krizleri yüzünden
başka milyonlar da açlıkla karşılaşabilir. Bu ihtiyacı karşılamak
için, Birleşmiş Milletler 2030 yılına kadar gıda üretiminde
yüzde 50’lik bir artış yapılması çağrısında bulundu.
Daha yüksek verimli soya üretimi aç ve büyüyen bir
dünyayı yüksek kaliteli proteinle beslemeye yardımcı
olabilir. Ancak, bu mahsul üretimi sürdürülebilirliğini
korurken büyüyen dünya nüfusunu besleyebilir mi?
Kapsamlı İnceleme
ABD’nin soya üretimini özellikle çevresel ve ekonomik açıdan
değerlendirmek için, United Soybean Board kapsamlı bir
literatür incelemesi yapması için Council for Agricultural
Science and Technology’yi (CAST) görevlendirdi. CAST, Dr.
Larry G. Heatherly liderliğindeki bir ekip tarafından hazırlanan
bu raporu Nisan 2009’da Özel Yayın 30 adıyla yayınladı.
4 • Giriş
Bu broşür, CAST Özel Yayın 30’un (bu broşürde
CAST raporu olarak anılacak) önemli bulgularını
özetlemektedir. Conservation Technology Information
Center (CTIC) ve International Service for the Acquisition
of Agri-Biotech Applications (ISSSA) tarafından
sağlanan biyoteknolojinin çevresel yararları ve global
adaptasyonu ile ilgili bilgileri de içermektedir.
Önemli Sürdürülebilirlik Bulguları
CAST raporu, ABD’deki soya yetiştirilen arazilerin yüzde
92’den fazlasında tarımsal biyoteknoloji ile geliştirilen
soya çeşitlerinin ekildiğini belirledi. Şu anda ticari olarak
bulunan bu biyoteknolojiyle üretilmiş soyalar, özellikle
daha önce uygulanandan daha fazla alanda koruyucu
toprak sürmeyi destekleyerek çevresel faydalar sağlar.
Bu faydalar arasında şunlar bulunur:
• Toprak erozyonunda yüzde 93 azalma
• Bir milyar ton kadar üst toprağın korunması
• Herbisitlerin suya karışmasında yüzde 70 azalma
• CO2 emisyonunda 148 milyon kg azalma
CAST raporunun sonucu, üç büyük soya üretim sisteminin
(geleneksel, biyoteknolojik ve organik) çevresel olarak
sürdürülebilir olduğu ve her bir sistem için uygun pazar olduğu
kabul edildiğinde kar amaçlı olarak yürütülebileceği şeklindedir.
Ancak, bugün ABD’deki soya üretiminin çoğu sürdürülebilir
yabani ot üretimi için bir veya daha fazla herbisite
dayanıklı biyoteknolojik soya çeşitlerine bağlıdır. Bu
nedenle, bu broşür pragmatik olarak biyoteknolojik
soyaların sürdürülebilirliği konusuna odaklanacaktır.
Giriş • 5
Dünyayı Besleme
Gıda Üretimi Artışı İçin BM Çağrısı
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon, gıda
krizini aşmanın yolu olarak milletlerden “tarımı canlandırmak
için tarihi fırsatı” yakalama isteğinde bulundu. Mr. Ban, Haziran
2008’de Roma’da gerçekleştirilen BM sponsorluğundaki
bir zirvede, gıda üretiminin talebi karşılaması için 2030
yılına kadar yüzde 50 artması gerektiğini söyledi. BM’nin
Gıda ve Tarım Örgütü, üretimi artırmazlarsa, ticari engelleri
ortadan kaldırmazlarsa ve en çok ihtiyaç duyulan yere
yiyecek taşımazlarsa, bu durumun küresel bir felaketle
sonuçlanabileceği konusunda sanayileşmiş ülkeleri uyardı.
2008’de gıda fiyatlarının dünya genelinde 100 milyon kişinin
aç kalmasına neden olduğu düşünülüyor. Ve dünya nüfusu
artmaya devam ederek gıda stoklarını daha da zorluyor. Şu
anda 6,7 milyar olan dünya nüfusu, 1959’da 3 milyar iken
1999’da 6 milyara ulaştı ve 2040’ta 9 milyar olması bekleniyor.
Dünya Nüfusu 1950-2040
Kaynak: ABD Nüfus İdaresi, Uluslararası Veri Tabanı (IDB), 2008
10
8
4
2
0
1950
1960
1970
1980
1990
2000
Yıl
Year
6 • Dünyayı Besleme
2010
2020
2030
2040
World
Population
(Billions)
Dünya
Nüfusu (Milyar)
6
Biyoteknoloji ile geliştirilmiş soya çeşitleri kullanımı daha iyi
yabani ot kontrolü ve daha etkili yabani otla mücadele sağlar.
Zararlılara ve hastalıklara karşı dirençli bitkiler, zorlu yetiştirme
şartlarına karşı toleranslıdır ve bozulmanın azalması çiftçilerin her
yıl milyarlarca kilo önemli gıda mahsulünü kaybetmelerini önler.
Bu noktayı vurgulayan ISSSA, çiftçilerin biyoteknoloji
ürünlerini bu kadar yaygın kullanmalarının ana
nedenlerinin üretim maliyetinde yüzde 56 oranında
azalma ve yüzde 44 oranında artma ve ayrıca mahsul
yönetiminde kolaylık ve esneklik olarak hesaplamıştır.
ABD Soya Üretimindeki
Değişiklikler
ABD’deki soya üretimi 1800’lerin ortalarında Corn Belt bölgesinde
ilk üretilmeye başlamasından beri değişmiştir. Başlangıçta,
mahsul temel olarak silaj için üretiliyordu ve yalnızca minimal
girdi alınıyordu. Bakımı gelişerek hem hayvan yemlerinde
önemli bir protein kaynağı hem de insan tüketimine yönelik
nebati yağ olan bir ekin mahsulü haline geldi . Soya üretimi
genel olarak işlenen tarım alanlarının yaklaşık yüzde 22’sini
veya 31 ABD eyaletinde 191 milyon dekardan fazla yer kaplar.
ADB’de soyanın büyük çoğunluğu üç ayrı bölgede
yetiştirilir: Orta batı veya Corn Belt, Orta güney veya
aşağı Mississippi Nehri Deltası ve Güney doğu ve
Atlantik kıyısı. Bu üç bölgedeki üreticiler toprak ve iklim
farklılıkları nedeniyle sürdürülebilir üretim uygulamalarının
ortak bileşenlerini farklı seviyelerde uygular.
Soya Üretimindeki Değişiklikler • 7
Günümüzün Soya Üretiminin
Değerlendirmesi
Field Crops Research’deki yeni bir raporda Iowa,
Nebraska, Kentucky ve Arkansas verileri kullanılarak
soya üretiminin ABD’deki durumu özetlenmiştir.
Soya tarım alanı 1972’den 2003’e kadar
dramatik bir ölçüde artmıştır.
32 yıllık süre boyunca, analiz edilen alanlarda
üretim yüzde 79 oranında artmıştır.
Üretim artışı işlenen tarım alanındaki artışla aynıydı.
Düşük ürün veren, yüksek stresli ortamlarda kalıcı platolar
(yani, 1972 yılından bu yana üretimde değişiklik yok) vardı.
Üretim artışı oranı Nebraska ve Arkansas’da sulamayla geliştirildi.
Soya verimindeki durgunluk ve iki ürün ekimi birbiriyle ilişkiliydi.
Daha verimli yapan sistemler üretimde en büyük artışlara sahipti.
Sulama, kuru bölgelerde ürünü büyük ölçüde artırabilirdi.
ABD’de soyanın geleceği konusundaki zorluk yalnızca üretim
ortamlarında ürün artışını sağlamak değil, ayrıca yüksek
stresli, düşük verimli ortamlarda üretimi artırmak için teknoloji
geliştirmek ve uygulamaktır. Yüksek stresli ortamlar ABD
soya üretimini sürdürmek için daha fazla zorluk içerir.
8 • Soya Üretimindeki Değişiklikler
Sürdürülebilir Tarımı Tanımlama
Tarımda sürdürülebilirlik kavramı yeni bir kavram değildir
ve onlarca senedir tarım sistemlerinde göz önüne
alınmıştır. Sürdürülebilirliğin anahtar bileşenleri Amerikan
Kongresi tarafından 1990 Tarım Kanunu’nda bölgeye özgü
uygulamalar içeren bir bitki ve hayvan üretimi uygulamaları
entegre sistemi olarak özetlenmiştir, uzun vadede:
• İnsanlar için yiyecek ve lif ihtiyaçlarını karşılar
• Çevre kalitesini ve tarım ekonomisinin dayandığı doğal
kaynakları geliştirir
• Yenilenemeyen kaynaklar ve çiftlik kaynaklarının en etkili kullanımını sağlar ve doğal biyolojik döngüleri ve kontrolleri uygun şekilde entegre eder
• Çiftlik işlerinin ekonomik yaşam kabiliyetini
sürdürmesini sağlar
• Çiftçilerin ve toplumun bir bütün olarak yaşam
kalitesini artırır.
Sürdürülebilir tarım, yeterli bakım yapılması veya çevre
kalitesinin ve ekonomik karlılığın geliştirilmesiyle sonuçlanan
üretim yöntemlerinin kullanılmasını öngörür. Başka bir
deyişle, çevre için gerçekten sürdürülebilir görünen bir
üretim sisteminin, sistemi kullanan üreticiler için karlı
olması ve uzun vadede kullanılabilmesi gerekmektedir.
Sürdürülebilir Tarım • 9
Herbisite Dayanıklı Soyanın
Sürdürülebilirliği
Glifosata Dayanıklı Soyalar
Yaklaşık 1930’lardan beri geleneksel ıslah teknikleri
kullanılarak soya çeşitleri geliştirildi ve bu çeşitler
soya üretiminde artan verim, kalite ve zararlılara karşı
dayanıklılık açısından aşamalı gelişme gösterdi.
Biyoteknolojik soyalar ilk olarak 1990’ların ortalarında glifosata
dayanıklı (GR) çeşitler piyasaya sürüldüğünde kullanılmaya
başlandı. 2008’de, biyoteknolojik çeşitler (özellikle herbisite
toleranslılar) ABD tarım alanlarının yüzde 92’sinde üretilmektedir.
GR Soyalar, Sürdürülebilir Yabani
Ot Mücadelesi ve Su Kalitesi
GR soyaların gelişimi, sürdürülebilir bir yabani otla
mücadele sistemi konusunda en büyük adım olarak kabul
edilmektedir. Glifosatın kullanımı toprağı sürme işlemlerinin
ve glifosat içermeyen herbisitlerin kullanımının yerini almıştır.
Genel olarak, çevredeki tüm herbisitlerin durumu kalıcılıklarına,
bozunumlarına (dayanıklılık süresi) ve hava, su ve toprak
yoluyla transferlerine bağlıdır. Herbisitlerin toprakta kalması
emilimlerine bağlıdır. Emilim, herbisitin toprak partiküllerine
bağlanmasıyla ilgilidir. Herbisitin emilen bölümü genellikle
süzülmez, bozunuma uğramaz ve bitki tarafından çekilmez.
Glifosat sıkıca ve hızlıca toprak tarafından emilir ve böylece
süzülme veya suya karışma gibi kayıplar olmaz.
Sonuç olarak, GR soya üretim sisteminde herbisitlerin
suya karışması, herbisite toleranslı olmayan geleneksel
soya sistemlerinden daha azdır. Biyoteknolojik GR
soyalarla kullanılan herbisitin 47 günlük yarı ömürle
toprakta hiçbir aktivitesi yoktur, ancak toprakta aktif olan
herbisitler 90 gün veya daha fazla dayanabilir. Toprağın
glifosatı emmesi olası su kirlenmesini ortadan kaldırır.
10 • Herbisite Dayanıklı Soyalar
1995 ile 2006 arasında, soyalara uygulanan glifosat
olmayan herbisitlerin kullanımı 17,6 milyon kilogram
veya yüzde 83,5 kadar azalmıştır, buna karşılık ABD’de
toplam soya üretim alanı yüzde 46 artmıştır.
Bu eğilimin glifosat tarafından yabani ot kontrolünde sağlanan
geniş spektrumu nedeniyle olduğu düşünülmektedir; bu iki veya
daha fazla geleneksel herbisitin karışımının kullanımının yerine
geçer. Herbisit uygulamasındaki azalış Amerikan soya çiftçilerinin
nasıl daha az aktif bileşen kullandığını gösterir; bu durum
yönetim kolaylığı ve çevrenin bilinçli kullanımı anlamına gelir.
GR Soyalar ve Az İnsektisit Kullanımı
ABD’nin soya üretilen çoğu bölgelerinde insektisit kullanımı
düşüktür; ülke çapında soya üretilen alanlarının yüzde
16’dan azına insektisit uygulanmaktadır. Biyoteknoloji yoluyla
başta kınkanatlı böcekler olmak üzere böceklere dayanıklı
soyalar geliştirme konusunda araştırma yapılmaktadır.
Bazı Bacillus thuringiensis (Bt) soylarının kınkanatlı böcekleri
öldürdükleri bilindiğinden ve RNA müdahalesi kullanan yeni
biyoteknolojiler de Coleoptera’ya karşı etkili olduğundan,
biyoteknolojiyle geliştirilen insektisitli bir soya çeşidi
biyolojik olarak güvelerin konrtolüyle sınırlı olmaz.
Araştırmayla Ortaya Yeni Çeşitler
2009’da başlayarak, yeni soya çeşitleri “Roundup Ready 2
Yield” (Monsanto Company) olarak bilinen farklı bir Roundup
dayanıklı “gen” veya Liberty veya Ignite olarak bilinen
ticari herbisit ürünlerinin aktif maddesi olan glifosinata
dayanıklı bir “gen” taşıyacaktır. Son çeşitler “Liberty Link”
(Bayer Company, Almanya) olarak bilinmektedir.
Herbisite Dayanıklı Soyalar • 11
Diğer herbisitlerle ve dayanıklılık
mekanizmalarıyla birlikte doğru şekilde
kullanıldığında, glifosat ve GR soyalar ABD’de
soya üretiminin sürdürülebilirliğine ve
çevresel etkisine büyük bir katkıda bulunmaya
devam edecektir.
Bu yeni soyalar büyük uluslararası pazarlarda rağbet görmüştür
ve 2009’da ekilmek üzere piyasaya sürülecektir. Önümüzdeki
yıllarda, nizamnameye uygunluk onayı alınarak dikamba
ve 2,4-D’ye dayanıklı çeşitlerin çıkarılması planlanmıştır
ve ABD’de organik olmayan soya üretiminde yabani otla
mücadele stratejilerinin omurgasını oluşturacak ve böylece
GR çeşitleriyle çoğunlukla glifosat kullanımına bağlı olan
mevcut sistemin etkililiğini uzatılmasına yardımcı olacaktır.
Herbisite dayanıklılığın ötesinde, yeni çıkacak çeşitler ürün
işlevselliğini ve sağlık avantajlarını geliştiren ek değerlere
sahip olacaktır. Örnekler arasında gıda şirketlerine sıfır
gram trans yağı içeren yüksek işlevli sıvı yağlar sunan oleik
ve stearik asidi artırılmış soya sıvı yağları ve doymuş yağı
azaltılmış soya sıvı sağları; besicilikteki iki antinutrient olan
rafinoz ve stakiyozun azaltılması ve demir ve çinkonun
insan organizması tarafından emilmesini artıran ve hayvan
yemlerini geliştirerek fosfor kirlenmesini azaltan ve su kalitesini
artıran fitatın düşük olması bulunur. Bu özelliklerin 2010
ile 2015 arasında piyasaya sunulması beklenmektedir.
Çoğu kamuya yönelik soya ıslah programları olasılıkla
biyoteknolojik materyal yerine geleneksel ıslahı vurgulamaya
devam edecektir. Ancak tohum bulunup bulunmaması yerli
ve uluslararası pazarların talebine bağlı olacaktır. Yabani ot
kontrolüyle ilgili endişeler ve çeşit yetersizliği nedeniyle,
geleneksel çeşitlerin yakın gelecekte ABD’de önemli miktarda
soya ekim alanında kullanılması mümkün görünmemektedir.
12 • Herbisite Dayanıklı Soyalar
Koruyucu Toprak
İşlemenin Yükselişi
ABD soya çiftçileri arazilerini sürmeyi hemen hemen
tamamen bırakmıştır. Biyoteknolojik mahsullerden önce
ABD’de sınırlı miktarda tarım toprağı türlerinde ve sınırlı sayıda
bölgelerde “toprak sürmeme” mümkündüyse de, biyoteknolojik
mahsullerin en büyük çevresel etkisi toprağı sürmeden tarım
yapmanın geniş ölçüde uygulanmaya başlamasıdır. Gerçekten
de, herbisite dayanıklı soyaların çıkmasından sonra ABD’de
toprağın sürülmediği soya arazisi yüzde 35 oranında artmıştır.
Koruyucu Toprak İşlemenin
Sürdürülebilirliği
Bugün, ADB’de soya üretim alanlarının yüzden 65’inden
fazlasında koruyucu toprak işleme kullanılmaktadır
ve aşağıdaki başarılar elde edilmiştir:
Toprak erozyonunda yüzde 93 azalma
Rüzgar erozyonunda yüzde 31 azalma
Pestisitlerin suya karışmasında yüzde 70 azalma
Yüzey sularında fosfor kirliliğinde yüzde 80 azalma
Yıllık buharlaşmayla toprak nemi kaybında 14,9 cm azalma
Akaryakıt kullanımında yüzde 50’den fazla azalma
Bu nedenle, ABD soya üretimi açısından koruyucu toprak işleme
hem ekonomik hem de çevresel olarak sürdürülebilirdir.
Amerikan soya çiftçileri arazilerinde
toprak sürmeyi hemen hemen
tamamen bırakmıştır.
Koruyucu Toprak İşleme • 13
Toprak Erozyonunun Azalması
Küresel toprak erozyonu konusundaki yeni bir özet rapor, ABD’de
soya üretiminde kullanılan koruyu toprak işleme sistemlerinin,
özellikle geleneksel toprak işlemede 3,94 milimetre/yıl olan
toprak erozyonu oranlarını koruyucu toprak işleme kullanarak
yaklaşık 0,12 milimetre/yıla düşürerek sürdürülebilir soya üretimi
konusunda bir temel sağlayabileceği kanısını desteklemektedir.
Ek olarak, toprağı sürmeden tarım yapıldığında toprakta kalan
mahsul kalıntıları soya kök sisteminin daha iyi gelişmesini sağlar.
Azaltılmış CO2 Emisyonları ve Küresel Isınma
Araştırmaya dahil olan çiftçiler, toprak sürülmediğinde arazinin
çevresinde 1,8 kez daha az dolaştılar. Sürme işlemleri sayısındaki
ve arazideki dolaşma sayısındaki azalma akaryakıt tüketiminin
ve motorlu tarım araçlarından kaynaklanan karbondioksit (CO2)
emisyonlarının düşmesi anlamına gelir. Daha kesin ifadesiyle,
geleneksel toprak işlemenin kullanıldığı diğer sistemlerle
karşılaştırıldığında, toprağın sürülmediği bir sistemde GR
soya kullanılarak yapılan tarımda CO2 emisyonları, 137 milyon
kilogram daha az olmaktadır. Sonuçta da, GR soyaların
adaptasyonu toprağın sürülmediği tarım uygulamalarıyla
birleştirildiğinde küresel ısınma geciktirilebilir. 2008’de toprağı
sürmeden yapılan tarımla CO2 emisyonlarında sağlanan azalma,
her yıl 125.750 arabanın yollardan çekilmesine denktir.
Yoğun tarımda oluşan sera gazlarının küresel ısınma
potansiyeli konusunda yapılan bir inceleme, geleneksel toprak
işleme uygulamalarında küresel ısınma potansiyeli toprağın
sürülmediği sistemlerden 8,14 kat daha büyüktür. Toprağın
sürülmediği sistemlerde küresel ısınma potansiyelindeki
bu önemli azalma, sürülmeyen toprakta depolanan karbon
miktarının artmasına ve sürme yapılmadığından akaryakıt
tüketiminin azalmasına bağlanmaktadır. Toprağın sürülmediği
sistemlerde, geleneksel sistemlere göre yılda dekarda 64
kilogram daha fazla karbon birikmektedir. Tersi şekilde, bıçaklı
pullukla bir kat sürmede toprağın sürülmediği arazilere
göre toprakta beş kat CO2 kaybı olduğu kaydedilmiştir.
İleriye bakıldığında, toprağın sürülmediği sistemlerde herbisite
dayanıklı biyoteknolojik soyalar ekilerek yaklaşık 21,6 milyon
ton üst toprak korunabilecektir. Sürmenin azaltılması dekarda
yaklaşık 3,6 litre akaryakıt tasarrufu sağlar ve bu da 2020’ye kadar
atmosfere giren CO2 miktarının 3,3 milyon ton azalması demektir.
14 • Koruyucu Toprak İşleme
2008’de toprağı sürmeden yapılan
tarımla CO2 emisyonlarında sağlanan
azalma, her yıl 125.750 arabanın
yollardan çekilmesine denktir.
Toprağın Sürülmediği Soyalarla
Biyolojik Çeşitliliği Geliştirme
Toprağın sürülmediği soya alanlarında biyolojik çeşitlilik
de korunur. Toprak mikropları, yararlı böcekler ve toprak
solucanları, toprağın sürüldüğü alanlara göre koruyucu sürme
yapılan soya alanlarında daha fazla çeşitlilik göstermektedir.
Toprak solucanı sayıları, 17 yıl sonunda, toprak sürülmeden
yapılan tarımda geleneksel sürmeye göre 3,5 ila 6,3
kat fazlaydı. Bobwhite bıldırcın yavruları toprağın
sürülmediği soya alanlarında günlük böcek ihtiyacını
yalnızca 4,2 saat karşılarlarken, geleneksel olarak işlenen
soya alanlarında bu süre 22 saati bulmuştur.
Toprak ve Su Yönetimindeki
Gelişmeler
Toprak testleri, besin eksikliğini doğru olarak ölçme
fırsatı sağlar ve çevrenin kirlenmesine neden olabilen
aşırı gübrelemeyi önler. Değişken Hızlı Teknoloji,
bölgeye göre karı artırmada ve besin kaybını azaltmada
gerektiği kadar fosfor uygulamak için kullanılabilir.
Küçük ölçekte, yeşil gübreler, soya veya soya-mısır üretim
sistemlerinde kullanıldıklarında, süzülmeyle besin kaybının
azalması, su ve herbisit israfının azalması ve kış erozyonunun
daha iyi kontrol edilmesi dahil olmak üzere pozitif çevresel
avantajlar sağlar. Yeşil gübreler ekonomik açıdan nadiren
yararlı olsa da, Corn Belt’teki çiftçiler soya arazilerinin yaklaşık
yüzde 10’unda bunu kullanmaya devam etmektedir.
Diğer Üretim Uygulamaları • 15
Ürün Rotasyonunun Avantajları
Ürün rotasyonu, hem soyalar hem de rotasyonu yapılan ürün için
çoğu sistemde ürün ve çevre açısından fayda sağlar. Hububat
ekinleri, soyaya göre daha fazla kuru madde ve bitki kalıntısı
meydana getirir. Bu yüzden de, ekin ile toprak sürülmeden
ekilen soyanın rotasyonu, erozyon potansiyelini azaltır.
Soyalardan sonra ekine uygulanan azot gübresi, ekinin
arkasından ekinle karşılaştırıldığında tahminen dekarda 4
- 9 kilogram azaltılabilir. Enerji çıkış:giriş oranları Corn Belt’te
iki yıllık bir soya-mısır ürün rotasyonunu desteklemektedir.
Nebraska’da yapılan ekim sistemlerinin karşılaştırmasında, enerji
çıkış:giriş oranı sürekli mısır veya süpürge darısı için 4,1 değeri
ile geleneksel toprak sürme kullanılarak soyanın mısır veya
süpürge darısı rotasyonu için 11,6 değeri arasında değişmiştir.
Soyanın soya kist nematodu (SCN) zararlısını barındırmayan bir
mahsulle rotasyonunda ve dayanıklı soya çeşitlerinin rotasyonu
kullanıldığında, bu zararlının soya ürünlerine verdiği zararın
azaltılmasının yanında SCN adaptasyonu da geciktirilmiş veya
engellenmiştir. Ancak, iki yılda bir yapılan soya-mısır rotasyonu,
uzun vadede garantili bir zararlı kontrolü önlemi değildir.
Tek Mahsul ve Çift Mahsul Üretimi
Çok sayıda kanıt soyanın küçük bir hububatla yıllık rotasyonunun
(çift mahsul) çevresel açıdan sürdürülebilir olduğunu
ancak her zaman karlı olmayabileceğini göstermektedir.
Bununla birlikte, çoğu durumda iki yılda bir başka bir
yaz mahsulüyle rotasyonu yapılan soyalar ekonomik ve
çevresel olarak sürdürülebilir üretimi geliştirecektir.
Soya üretiminin büyük çoğunluğu güney ABD’de yılda
tek mahsuldür ve bu bölgede çift mahsulün etkilerini
değerlendirmek için çok az uzun vadeli araştırma yapılmıştır. Bir
soya-buğday çift mahsul sisteminin toplam ekonomik getirisinin
tek mahsul soyadakine benzer olduğu tahmin edilmektedir. Ortagüneyde çift mahsulü sürdürmede en önemli faktör kuraklık
nedeniyle soya verim kaybını azaltmaya yönelik sulamadır.
Ürün rotasyonu, hem soyalar
hem de rotasyonu yapılan ürün
için çoğu sistemde ürün ve çevre
açısından fayda sağlar.
16 • Diğer Üretim Uygulamaları
ABD’de sulamalı soya sistemleri en verimli
olan sistemlerdir ve kuru sistemlere göre
yaklaşık yüzde 48 daha verimlidirler.
Kuraklıkla Mücadele
Kuraklık soya mahsullerine en çok zarar veren abiyotik
(cansız) strestir. Gelecekte soya üretiminin karşılaşacağı
önemli zorluklardan biri, kuraklığa maruz kalabilen üretim
alanlarında kuraklık nedeniyle verim kaybı riskini azaltmaya
yönelik teknolojiler geliştirmektir. Tohum teknolojisi
şirketleri, önümüzdeki üç ila beş yıl içinde ticari olarak
sunulabilecek kuraklık stresine dayanıklılık özellikleri
olan soya germoplazmasını değerlendirmektedir.
Soya üretim yönetiminde ve ıslahında yapılan üç yeni gelişme,
kuraklığın bazı etkilerini azaltma fırsatı sağlamaktadır:
1. Yetiştirme mevsiminin en çok kuraklığa açık döneminden kaçınmak için erken olgunlaşan çeşitlerin
erken ekimini uygulayan Orta-güneyin Erken Soya
Üretim Sistemi
2. Kurak dönemlerde daha yüksek oranda azot tutan iki
ıslah neslinin piyasaya sürülmesi
3. Yavaş solan iki soya bitkisinin belirlenmesi
Bu gelişmeler, hafif ila orta düzeyde kuraklık stresinin
sonucu olarak soya verim kaybının azaltılmasında
kullanılabilecek yönetim ve genetik potansiyeli sağlar.
ABD’de sulamalı soya sistemleri en verimli olan sistemlerdir
ve kuru sistemlere göre yaklaşık yüzde 48 daha verimlidirler.
Maksimum soya verimini sürdürmede kuraklığın aşılması önemli
bir faktördür, ancak ABD soya alanlarının yalnızca yaklaşık
yüzde 8’inde sulama yapılmaktadır. Sulamayı sürdürebilme yer
altındaki ve yer üstündeki su kaynaklarının miktarını ve kalitesini
korumaya bağlı olacaktır. Bitki ıslahı ve biyoteknoloji sayesinde
sınırlı nemle soya üretiminin geliştirilmesi kuraklıkla mücadelede
daha sürdürülebilir bir yaklaşımı temsil etmektedir.
Diğer Üretim Uygulamaları • 17
Sürdürülebilir Zararlı ve
Yabani Ot Çözümleri
Soya mahsulünde ekonomik açıdan önemli olan sorunlar
arasında yabani otlar, böcekler, mantarlar, nematodlar ve
virüsler bulunur. Soya üretiminde önde gelen tüm ülkelerde
yabani otlar bir numaralı sorun olarak görülmektedir. Zararlılar
(hastalığa neden olan patojenler, nematodlar ve böcekler),
ABD’de soya üretim sistemlerinde yaygın ve kapsamlı yönetim
zorluklarına neden olmaktadır. Kuzey ABD’de, hastalık ve
nematodlar nedeniyle soya mahsul kaybı 1999 ile 2005 arasında
yıllık ortalama 8 milyar kilogram olmuştur. Orta-batıda, çoğu
zararlı böceklerle doğal düşmanları veya biyolojik kontrol
ile mücadele edilmektedir ve az sayıda sürekli sorun vardır.
Güney ABD’de, 1995 ile 2005 arasında böcekler yıllık yaklaşık
1398,8 milyon kilogram mahsul kaybına neden olmuştur.
Sürdürülebilir Zararlılarla Mücadele Teknikleri
Soya patojenlerine karşı en etkili ve yaygın olarak kullanılan
mücadele stratejisi bitki dayanıklılığıdır. Bitki dayanıklılığının
belirlenmediği veya uygulanmasının zor olduğu mantarların
neden olduğu hastalıklarda, şimdi soya ile kullanılabileceği
belirtilen birçok fungisit bulunmaktadır. Soya pasıyla mücadele
için, 1995’te ABD soya alanlarının yüzde 1’den azına fungisit
uygulanmıştı; 2006’da ise yalnızca yüzde 4’üne uygulandı.
SCN, dayanıklı çeşitleri ekme, alternatif dayanıklılık
kaynakları olan çeşitlerle rotasyon ve taşıyıcı olmayan
mahsullerle rotasyon yöntemlerinin kombinasyonlarıyla
SCN ile etkili şekilde mücadele edilmektedir.
ABD’de soya mahsullerinde böceklerle mücadele için entegre
zararlı mücadelesi teşvik edilmiş ve kullanılmıştır ve çevre
üzerinde etkisi sınırlı olan önemli maliyet kazanımlarıyla
sonuçlanmıştır. Gereksiz insektisit kullanımından kaçınmak
için böcek varlığını belirlemek amacıyla arazilerin
incelenmesi yaygın ve etkili bir şekilde kullanılmaktadır.
Orta-güneyde, mevsim sonunda kullanılan zararlı yaprak
dökücülerden korunmak için erken ekim kullanılmaktadır.
18 • Zararlı ve Yabani Ot Mücadelesi
Zararlı böcek patlaması olduğunda, kimyasal
insektisitler bulunmaktadır ve tutarlı ve etkili kontrol için
kullanılabilirler. Ancak, sentetik insektisitler 2006’da ABD
soya alanlarının yalnızca yüzde 16’sına uygulanmıştır.
Sürdürülebilir Yabani Ot Mücadelesi
Yabani otlar genellikle böceklerden veya hastalıklardan
daha fazla soya mahsul kaybından sorumludur ve
kontrol edilmediklerinde küresel olarak yüzde 37’ye
varan mahsul kaybına neden olabilecekleri tahmin
edilmektedir. Geleneksel (biyoteknolojik olmayan) soya
üretiminde yabani ot mücadelesinin sürdürülebilirliği
birkaç faktör tarafından sınırlanmaktadır.
1. Sorunlu yabani otları kontrol altında tutan veya
yabani ot dayanıklılığı endişelerini gideren az
sayıda herbisit kimyasalı bulunmaktadır.
2. Mevcut kimyasallar çevreyle ilgili endişeler veya
üretimi sürdürmeye yetecek pazar olmadığından
ortadan kalkabilir.
3. Yetiştiricilerin talebi GR soya yönünde olduğundan
tohum şirketleri tarafından az sayıda biyoteknolojik
olmayan çeşit geliştirilmekte ve piyasaya
sürülmektedir.
4. Geleneksel soyada yabani otla mücadele için bitim
sonrası sürmeye geçiş erozyon endişesi, işgücü
kısıtlamaları ve arazi büyüklüğü nedeniyle olası
görünmemektedir.
Soya üretiminde önde gelen tüm ülkelerde
yabani otlar bir numaralı sorun olarak
görülmektedir.
Zararlı ve Yabani Ot Mücadelesi • 19
Organik Sistem
2005’te ABD’de sertifikalı organik soya arazisi 494.596
dekardı ve toplam soya arazisinin yüzde 0,17’sini
oluşturuyordu. Bu organik arazilerin yaklaşık yarısı
Iowa, Michigan ve Minnesota eyaletlerindeydi.
Sertifikalı organik soya satabilmeleri için üreticilerin ABD
Tarım Bakanlığı’nın Tarımsal Pazarlama Servisi’nin Ulusal
Organik Programı’ndan sertifika almaları gerekmektedir.
Organik soya sertifikası alma şartları şunlardır:
1. En az son üç yıldır hiçbir sentetik gübre ve pestisit
kullanılmamış olmalıdır,
2. Belirlenen her arazide onaylı ve planlı bir mahsul
sırası olmalıdır,
3. Organik yolla üretilmiş tohum kullanılmalıdır ve
4. Girdilerin ve işlemlerin tam kaydı tutulmalıdır.
Organik üreticiler biyoteknolojiden yararlanamaz. Hastalık
ve zararlı mücadelesi çeşitlerin dayanıklılığına ve ürün
rotasyonuna dayanır. Yeşil gübre yönetimi ve yabani ot
kontrolü için toprak sürülebilir ve bu erozyon potansiyelini
artırabilir. Mekanik yabani ot kontrolü etkili olmadığında el
ile yabani ot mücadelesi gereklidir. Hayvan gübrelerinin ve
yeşil gübre olarak baklagillerin gübreleme kaynakları olarak
kullanılması gibi, ürün rotasyonu ve rotasyon sırası yabani otlarla,
böceklerle, hastalıklarla ve verimlilikle mücadelenin temelidir.
20 • Organik Sistem
Orta-batı ABD’deki soya çiftçileriyle yapılan kapsamlı bir
araştırma geleneksel ve organik soya üretiminin ekonomik
yönünü ve uygulamalarını karşılaştırmıştır. ABD’de organik soya
üretimiyle ilgili olarak aşağıdaki anahtar hususlar geçerlidir:
1. Organik olmayan soya arazilerine (ortalama 3027
dekar) kıyasla organik soyalar küçük çiftliklerde
(ortalama 1934 dekar) üretilmektedir.
2. Organik soya üretimi için gereken yüksek miktarda
işgücü büyük çiftliklerde organik üretimi daha az
pratik yapmaktadır (organik olmayan için işgücü
maliyeti 4,17 dolar/dekar iken organik için 13,4
dolar/dekar).
3. Organik soya işletmeleri kimyasallar yerine arazi
çalışmalarını kullanır ve akaryakıt, onarım ve ücretli
işgücü maliyeti daha yüksektir.
4. Organik soya üreticileri dekarda ortalama 208 kg
ürün elde ederken, geleneksel üreticiler dekarda
316 kg ürün elde etmektedir.
5. Organik soya için piyasa değeri diğer üretim
sistemleriyle karşılaştırıldığında 0,331 dolar/kg’dır.
Organik üreticiler biyoteknolojiden
yararlanamaz. Hastalık ve zararlı mücadelesi
çeşitlerin dayanıklılığına ve ürün rotasyonuna
dayanır. Toprağı sürme yeşil gübre yönetimi ve
yabani ot kontrolü için kullanılır.
Organik Sistem • 21
Sürdürülebilirlikte
Ekonominin Rolü
Tarım topluluklarının, tarıma devam edebilmeleri
ve aile arazisinin bir nesilden sonrakine geçmesi
için ekonomik refaha ulaşmaları gerekmektedir. Bu
nedenle, bir üretim sisteminin sürdürülebilirliğini
belirlemede kriterlerden biri sistemin karlılığıdır.
Çoğu eyalet yalnızca GR çeşitler için bütçe oluşturmaktadır;
geleneksel (GR olmayan çeşitler) ve biyoteknolojik (GR
çeşitleri) sistemler için ayrı bütçe oluşturan az sayıda
eyalet de tüm sistemler için birim arazi başına hemen
hemen aynı maliyeti göstermektedir. Geleneksel çeşitlerin
biyoteknolojik çeşitlere göre daha düşük olan tohum
maliyeti (bu temel olarak teknolojinin ücretiyle ilişkilidir),
geleneksel sistemde biyoteknolojik sisteme göre daha
yüksek olan herbisit maliyetiyle birbirini götürmektedir.
Corn Belt’te Bir Karşılaştırma
Corn Belt’te, organik soyalar için kar-zarar denge fiyatının
0,213 - 0,227 dolar/kg (az gübre kullanımı) ve 0,302 dolar/
kg (normal gübre kullanımı) olduğu tahmin edilmektedir.
Orta-güneyde, sulamasız, organik olmayan soyanın karzarar denge fiyatının 0,261 dolar/kg (Erken Soya Üretim
Sistemi, 269 kg/dekar verim) ile 0,389 dolar/kg (168 kg/
dekar verim) arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Iowa’da, organik olmayan soya için 0,302 dolar/kg olan kar-zarar
başabaş fiyatı, organik soya için tahmin edilen 0,420 dolar/kg
(269 kg/dekar verim) ila 0,543 dolar/kg (208 kg/dekar verim)
olan kar-zarar başabaş fiyatından önemli ölçüde düşüktür.
Organik olmayan soyaya karşılık organik soya üretimi için
tahmin edilen ek maliyet 0,241 dolar/kg’dır. Organik rotasyonda
soyanın karlılığı yüksek taban fiyata bağımlıdır ve 2006’da
22 • Ekonomi
organik soya için ortalaması 0,331 dolar/kg üzerinde olmuştur.
ABD Soya Sistemlerinin
Sürdürülebilirliğiyle
İlgili Sonuçlar
CAST raporunun araştırma bulgularıyla ilgili kapsamlı incelemesi,
geleneksel, biyoteknoloji ve organik soya sistemlerinin hepsinin
çevresel açıdan sürdürülebilir olduğu ve doğru uygulamalar
ve teknolojiler kullanıldığında uygun pazar inisiyatifleriyle
kar amacıyla yürütülebilir oldukları sonucuna varmıştır.
ABD’de soya üretiminin devamlı sürdürülebilirliğini sağlamak
için üretim uygulamaları geliştirilmektedir. Bu yenilikler
arasında şunlar bulunur: gelişmiş üretim ve yönetim
uygulamaları, ıslah ve çeşit geliştirmedeki ilerlemeler
ve hastalık, nematod, böcek ve yabani otla mücadelede
yeni veya iyileştirilmiş malzemeler ve metodolojiler.
Ancak, geleneksel, biyoteknolojik ve organik sistemler
günümüzdeki ve gelecekteki ihtiyacı karşılamak
için eşit düzeyde uygulanabilir değildir.
Geleneksel Tarımın Değişen Tanımı
Orijinal “geleneksel soya üretim sistemi” (burada
biyoteknolojik olmayan soya çeşitleri kullanan bir sistem
olarak tanımlanmıştır) şu anda toplam ABD soya üretim
alanının yüzde 8’den azında yapılmaktadır ve gelecekte
olasılıkla bu seviyede veya bunun altında kalacaktır.
Bu “eski” geleneksel sistem yalnızca iyi fiyat ödeyen
özel bir pazar için biyoteknolojik olmayan soya üreten
yetiştiriciler, organik yetiştiriciler ve pahalı oldukları için
biyoteknolojik çeşitleri ekmeyi reddeden veya biyoteknolojik
tohumların kullanımıyla ilgili endüstriyel sınırlamalara
karşı olan yetiştiriciler tarafından kullanılacaktır.
Geleneksel, biyoteknolojik ve organik
soya sistemlerinin hepsi çevresel açıdan
sürdürülebilirdir ve doğru uygulamalar ve
teknolojiler kullanıldığında uygun pazar
inisiyatifleriyle kar amacıyla yürütülebilirler.
Sonuçlar • 23
Organik Soya Üretimiyle İlgili Bulgular
Organik soya şu anda ABD soya alanlarının yüzden 0,2’den
azını (yaklaşık 494500 dekar) kapsamaktadır ve olasılıkla
ABD’de çok dar bir alanı kapsamaya devam edecektir.
Bunun nedenleri: (1) gerekli insan işgücü ve hayvani
gübre girdileri nedeniyle üreticiler yalnızca çok küçük
alanların yönetimini sürdürebilecektir; (2) organik
üretim sistemleriyle ilgili zorlayıcı başlangıç şartları ve
devam ettirmeyle ilgili düzenlemeler birçok üreticinin
istediğinden veya yapabileceğinden daha fazla yükümlülük
gerektirmektedir; (3) organik olmayan soya sistemlerine
göre üretim maliyeti daha yüksek ve verim daha düşüktür,
bu da karlılığın sürdürülebilmesi için daha yüksek bir pazar
fiyatını zorunlu kılmaktadır ve (4) organik soya arzının
fazla olması sistemin karlılığını sürdürmek için gerekli olan
yüksek fiyatları hızlı bir şekilde ortadan kaldırabilir.
ABD’de küçük organik soya üretim alanlarının günümüzdeki ve
gelecek için tahmin edilen ABD soya üretimine uzun vadede
genel olarak bir katkısı olmayacaktır, ancak tüketiciler 7 ila 10
dolar fiyat ödemeye istekli oldukları sürece küçük üreticiler için
karlı olacaktır. Organik sistem biyoteknolojik özellikleri olan
tohuma izin vermeyen özel pazarları beslemede önemli olacaktır.
24 • Sonuçlar
Baskın Bir Sistem Olarak Biyoteknolojinin Rolü
CAST raporunun sonuçları, ABD soya üretim sisteminin
günümüzde biyoteknolojiyi temel alan “yeni” bir geleneksel
sistemi olduğunu göstermektedir. ABD’deki 306,3 milyondan
fazla soya üretim alanının yüzde 92’den fazlasında tarımsal
biyoteknolojiyle geliştirilmiş soya çeşitleri ekilmektedir.
Daha önce belirtildiği gibi, CAST raporu, bu biyoteknolojik
sistemin koruyucu toprak işleme ile aşağıdaki başarıların
elde edilmesinin sağladığını göstermektedir:
• Toprak erozyonunda yüzde 93 azalma
• Bir milyar ton kadar üst toprağın korunması
• Herbisitlerin suya karışmasında yüzde 70 azalma
• CO2 emisyonunda 148 milyon kg azalma
Toprağı sürmeden tarım yapmaya ek olarak, biyoteknolojik
soyalar zararlıları kontrol yöntemleri sayesinde çiftçilerin
pestisit kullanma ihtiyaçlarını azaltmıştır. Yeni özellikler
hayvan beslemeden kaynaklanan atık fosfor birikiminin
azaltılmasıyla su kalitesinin artmasını sağlayacaktır.
BM Genel Sekreteri, talebin karşılanabilmesi için 2030’a
kadar küresel gıda üretiminin yüzde 50 artması gerektiğini
belirtmişti. Tarımsal biyoteknoloji, önümüzdeki iki onyılda
artan küresel nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için önemli
bir vasıta olacaktır. Dünya çapında 66,5 milyon hektardan
(164 milyon akre) fazla alanda ekilen biyoteknolojiyle
türetilmiş soyalar 2007’de dünya üretimini 32 milyon
metrik ton artırmıştır. Devam eden biyoteknolojik özellikler
geliştirme ve uyarlama çalışmaları, toprağın ve suyun
daha iyi korunması ve su ve hava kalitesinin artırılmasıyla
çevresel sürdürülebilirliği sağlarken, aç dünya nüfusunu
besleme hedefini yakalamada önemli bir rol oynayacaktır.
ABD’deki 306,3 milyondan fazla soya
üretim alanının yüzde 92’den fazlasında
tarımsal biyoteknolojiyle geliştirilmiş
soya çeşitleri ekilmektedir.
Sonuçlar • 25
Yararlanılan Eserler
Baum, J. A., T. Boaert, W. Clinton, G. R. Heck, P. Feldmann, O. Hagan, S. Johnson, G. Plaetinck,
T. Munyikwa, M. Pleau, T. Vaughn ve J. Roberts. 2007. Control of coleopteran
insect pests through RNA interference. Nat Biotech 25:1322-1326.
Carpenter, J., A. Felsot, T. Goode, M. Hammig, D. Onstad ve S. Sankula. 2002. Comparative
environmental impacts of biotechnology-derived and traditional soybean, corn, and
cotton crops. Council for Agricultural Science and Technology. Ames, IA. www.castscience.org. United Soybean Board sponsorluğunda. www.unitedsoybean.org.
Egli, D. B. 2008. Soybean yield trends from 1972 to 2003 in mid-western USA. Field Crops Res, 106:53-59.
Fawcett, R., D. Towery. 2003. Conservation Tillage and Plant Biotechnology: How New
Technologies Can Improve the Environment by Reducing the Need to Plow.
Conservation Technology Information Center, West Lafayette, IN.
1990 Gıda, Tarım, Koruma ve Ticaret Kanunu (FACTA), Kamu hukuku 101-624, Başlık XVI, Alt Başlık A,
Bölüm 1603 (Government Printing Office, Washington, DC, 1990) NAL Call # KF1692.A31 1990.
Gold, M. V. 2007. Sustainable agriculture: definitions and terms. Alternatif tarım sistemleri
bilgi merkezi. ABD Tarım Bakanlığı - Milli Tarım Kütüphanesi (USDA-NAL),
Washington, D.C. http://www.nal.usda.gov/afsic/pubs/terms/srb9902,shtml.
Gold, M. V. 2008. Sustainable agriculture: Information access tools. Alternatif tarım sistemleri bilgi
merkezi. USDA-NAL, Washington, D.C., http://www.nal.usda.gov/afsic/pubs/agnic/susag.shtml.
Heatherly, L., A. Dorrance, R. Hoeft, D. Onstad, J. Orf, P. Porter, S. Spurlock ve B. Young. 2009.
Sustainability of U.S. Soybean Production: Conventional, Transgenic, and Organic Production
Systems. Özel Yayın 30. Council for Agricultural Science and Technology, Ames, IA. www.
cast-science.org. United Soybean Board sponsorluğunda. www.unitedsoybean.org.
James, C. 2008. Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2008.
ISAAA Özet No. 39. ISAAA, Ithaca NY, http://www.isaaa.org/resources/
publications/briefs/39/executivesummary/default.html.
Kelley, K. W. 2005. Grain sorghum and soybean cropping sequence affect yield and fertilizer
N requirement. Crop Mgmt 22 Eylül, http://www.plantmanagementnetwork.org/sub/
cm/research/2005/sequence/cropping.pdf (yalnızca çevrimiçi; sınırlı erişim).
McBride, W. D. ve C. Greene. 2008. The profitability of organic soybean production.
Yayın No. 6449. Agricultural and Applied Economics Assoc Yıllık Toplantısı,
Orlando, Florida, 27-29 Temmuz, http://purl.umn.edu/6449.
Montgomery, D. R. 2007. Soil erosion and agricultural sustainability. Proc Nat Acad Sci
14:13268-13272, http://www.pnas.org/content/104/33/13268.full.pdf.
Onstad, D. W. 2008. Insect Resistance Management: Biology, Economics and
Prediction. Academic Press, Burlington, Massachusetts.
Singer, J. W. 2008. Corn belt assessment of cover crop management
and preferences. Agron J 100:1670-1672.
Stanger, T. F., J. G. Lauer ve J. P. Chavas. 2008. The profitability and risk of long-term cropping
systems featuring different rotations and nitrogen rates. Agron J 100:105-113.
BM Haber Merkezi. Genel Sekreter Ban Ki-moon, Roma (İtalya), Dünya Gıda Güvenliği İçin
Üst Düzey Konferansındaki Konuşması. Birleşmiş Milletler. http://www.un.org/apps/
news/infocus/sgspeeches/statments_full.asp?statID=255 (4 Ekim 2008’de erişildi).
ABD Tarım Bakanlığı - Tarımsal Pazarlama Servisi (USDA-AMS). 2008. Ulusal Organik Programı.
USDA-AMS, Washington, D.C., http://www.ams.usda.gov/nop/indexIE.htm.
ABD Tarım Bakanlığı - Ulusal Tarım İstatistikleri Servisi (USDA-NASS). 1996. Agricultural
Chemical Use: 1996 Field Crops Summary. USDA-NASS, Washington, D.C. http://usda.
mannlib.cornell.edu/MannUsda/viewDocumentInfo.do?documentID=1560.
ABD Tarım Bakanlığı - Ulusal Tarım İstatistikleri Servisi (USDA-NASS). 2007. Agricultural
Chemical Usage: 2007 Field Crops Summary. USDA-NASS, Washington, D.C. http://usda.
mannlib.cornell.edu/MannUsda/viewDocumentInfo.do?documentID=1560.
ABD Tarım Bakanlığı - Ulusal Tarım İstatistikleri Servisi (USDA-NASS). 2008. Acreage. USDA-NASS,
Washington, D.C. http://usda.mannlib.cornell.edu/usda/current/Acre/Acre-06-30-2998.pdf.
Larry G. Heatherly, PhD, Council for Agricultural Science and
Technology’nin ABD soya üretiminin sürdürülebilirliğiyle ilgili
26 • Referanslar
Özel Rapor 30’un baş yazarıdır. Dr. Heatherly
bir araştırma agronomisti olarak Stoneville,
Mississippi’de ABD Tarım Bakanlığının
Tarımsal Araştırma Servisi’ne (USDA-ARS)
yaklaşık 30 yıl hizmet etmiştir. Sulama
yönetimi, sahte tohumluk teknolojisi,
mahsul yetiştirme sistemleri ve Erken Soya
Üretim Sistemi alanlarında tanınmış bir uzmandır. Dr. Heatherly,
USDA-ARS’deki görevi boyunca yoğun şekilde eser yazmış
ve sunum yapmıştır. Ayrıca, Tennessee Üniversitesi’nde bitki
bilimleri konusunda yardımcı profesör olarak çalışmaktadır. Dr.
Heatherly doktorasını 1975 yılında Missouri Üniversitesi’nde
agronomi konusunda yaptı.
10%
Cert no. SCS-COC-001285
Bu rapordaki bilgiler temel olarak Council for Agricultural Science and Technology
(CAST) tarafından hazırlanan Özel Yayın 30, Sustainability of U.S. Soybean Production:
Organic, Traditional, and Transgenic Production Systems yayınından alınmıştır. CAST, 36
üye bilimsel topluluk ve birçok ferdi üyeden oluşan kar amacı gütmeyen bir kuruluştur
ve misyonu bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte yasa yapıcılar, düzenleyiciler,
planlayıcılar, medya, özel sektör ve kamu için güvenilir bilim odaklı bilgi derlemek,
yorumlamak ve yayınlamaktır.
Bu raporda bahsi geçen bazı önemli noktalar Conservation Technology Information
Center (CTIC) tarafından yayımlanan Conservation Tillage and Plant Biotechnology:
How New Technologies Can Improve the Environment by Reducing the Need to Plow adlı
bir rapordan alınmıştır. CTIC kar amacı gütmeyen bir kuruluştur ve misyonu tarım ile
çevre arasındaki ilişkiyi geliştirmek için güvenilir, karlı çözümler sunmaktır. Üyeleri
tarım endüstrisi, tarım yayınları, tarım birlikleri, koruyucu kuruluşlar ve üreticilerden
oluşmaktadır ve ABD Çevre Koruma Dairesi, Doğal Kaynakları Koruma Servisi ve diğer
kamu tüzel kişileri tarafından desteklenmektedir.
United Soybean Board (USB), tüm Amerikan soya çiftçilerinden kesilen aidatların
kullanımını denetleyen 68 çiftçi-direktörden oluşan çiftçilerin denetiminde bir
kuruluştur. Soya çiftçileri sürekli artan nüfusu desteklemeye ve beslemeye yardımcı
olmak için sağlıklı, besleyici yiyecek üretmek gayesiyle bir araya gelmiştir. Soya
yetiştiricileri dünyadaki en sağlıklı gıda mahsullerinden birini yetiştiriyor olmaktan
gurur duymaktadır. USB, soya ile ilgili sağlık ve besin araştırmaları için milyonlarca
dolar yatırım yapmıştır.
Daha fazla bilgi için lütfen ziyaret edin: www.soyconnection.com.