Balıkta gönlü olanların diyarı derya olur
Transkript
Balıkta gönlü olanların diyarı derya olur
BALIK TURNUVASI Arzu teknesi ekibi Balıkta gönlü olanların diyarı derya olur Eylülün son günleri Kos-Bodrum Açık deniz Balık Avlama Turnuvası’nda herkes büyük balığın peşindeydi. Amaç da turnuva kuralları gereği yakala-bırak uygulamasıyla en çok puanı alabilmekti. Yazı ve fotoğraflar: Hasan denİz 110 naviga Uzo ve Yunanistan’a doyduğum bir yazın son günlerinde, 23-25 Eylül 2011 tarihleri arasında bu yıl üçüncüsü düzenlenen Kos-Bodrum Açık Deniz Balık Avlama Turnuvası’nı izlemek üzere Bodrum’a gittim. Turnuvanın Türkiye sorumlusu Haluk Tepe ve basından diğer arkadaşlarımızla Bodrum’da buluştuktan sonra Kos’a geçtik. Kısa mesafeye rağmen iskele yönünden havanın yavaş yavaş arttığını görüyor, arkamızdan gelecek arkadaşların deniz yiyeceklerini düşünüyorduk. Kos Marina’ya geldiğimizde hava iyice artmıştı. Marina yetkilileri eski limana bağlanmamızın daha emniyetli olacağını söyleyerek bizi yönlendirdiler. Bu arada Arzu isimli teknemizle turnuvaya doğru yol alırken sahipsiz bir usturmaçaya rastladık. Kakıç yardımıyla ganimeti aldık. Kısmetliydik doğrusu… Yazarken de tam burada biz ifadesine geçişim bana nasıl hemen havaya girdiğimi hatırlatıyor. Ganimet usturmaçanın bir işaret olduğunu düşündüm ve turnuvayı takip edeceğim tekneyi böylece seçtim. Kısa bir süre sonra limana vardık. Teknelerimizi kıçtankara bağladık. Pasaport işlemleri sürerken komşuluk başlamıştı bile. En önemli konu, balıkçı arkadaşların birbirlerine ‘oyuncaklarını’ göstermeleriydi. Oltaların yanı sıra yapay yemler ve ‘teaser’lar seyre değerdi. Arkasına fosforlu çoklu kuyruk bağlı balıklar, dört cephesinde aynalı pleksi kutu, yahut çok daha doğal, dümdüz bir sedir ağacı parçası. Hepsinde amaç balığın ilgisini çekmek. Balıklar da bizim gibiler; her malın meraklısı var. Bu arada turnuvanın ilk tutulan balığının da gösterişsiz sedire tav olduğunu söyleyeyim. Akşam Kos Marina’da düzenlenen tanışma yemeğinin ardından, kaptanlara yarışma kurallarının, turnuva sınırlarının belirtildiği bir toplantı düzenlendi. Ertesi sabah erken saatte buluşmak üzere ayrıldık. boyunca taktik yapıldı, uygun oltalar hazırlandı, denize atıldı. Böylece arada jigging yapmak tartışılsa da gün boyu balığı arayacağımız sırtı düzeneğiyle gün gerçek anlamda başladı. 07:30’da çıkrıktan gelen ses teknemizin ve turnuvanın tutulan ilk balığının habercisiydi, 9 kilogram civarı bir albakor. İlk balığın ardından iki saat daha aynı takımlarla dolaştık. Güneş yükselmeye başlamıştı, ışığın sudaki açısı da değişiyordu. Yapay yemlerin değişik renkte olanları takıldı. Sırtı tekniğinde, değişik açılarla yerleştirilmiş oltaların ucundaki yemler tekneyi takip eden ‘V’ düzeninde bir balık sürüsü yanılsaması yaratıyor. Aynı simetride yerleştirilmiş oltalar, takımların seyir derinliğini ayarlamak için takılan ağırlıklar ve salınan mesafenin ölçülerek çalışılması bu tekniğin dikkat edilmesi gereken incelikleri arasında. Büyük balık önce tekneyi merak ediyor, sonra bu yemlerle kandırılmaya çalışılıyor. Günün geri kalanı doğayı okumakla geçti. Balıkçı kuşlar, akıntılar, balık çırpıntılarının izinde geçen saatler. Yorgo’nun teknelere yemleme için dağıttığı sardalyeler bir hareket getirdi. Hüseyin ve Ahmet, ikiye kestikleri sardalyeleri denize atıyorlardı. O gün başka başka balık yakalanamadı. “Balık bitmiş” diyorduk. Kontrolsüz ticari avlanma, bozulan ekolojik dengelerin neticesi önümüzdeydi. Aklıma, çağdaşım birçok dünya gencinin denizle ilgili ilk imgelemlerine kapı aralayan Cousteau geldi. 70’li yılların sonlarında Calypso ile İstanbul’a gelen ustanın konferansına katılan Tevfik (Uran) ağabeyimizin aktardığı; bir katılımcının, “Marmara Denizi’nin hızla kirlenmesine ne diyorsunuz?” sorusuna verdiği “Siz asıl Akdeniz için ne yapabiliriz, bunu düşünmeye başlayın” cevabı, o lüferli masanın gece boyunca konuşulacak konusunu belirlemişti. İlk günün sonunda adanın batı ucunda Kefalos Köyü’ne döndük. Akşam şenlik vardı. Limanın ağzına atılan büyük ağdan çıkan balıklar ızgara, tava hazırlanıyor, yanında salatalar uzolarla ikram ediliyordu. Katılım yoğundu. Mahalli şarkıcılar, halk oyunları onları izleyen seyirci. Panayır… Ancak biz erken kalkacaktık, geceyi uzatmadan birkaç saat uyuyacağımız otele döndük. İkinci gün 03:30’da uyandım. Balkondan dışarıyı seyrederken Av günleri başlıyor Sabah 05:00 sularında palamarları çözmüş, balık için uygun olduğu söylenen sulara doğru hızla yol alıyorduk. Yol naviga 041 BALIK TURNUVASI Yakala-Bırak ödülünü alan Wet Cat ekibi gördüğüm, arabalarına doğru ilerleyen iki adamdan biri diğerine birşeyler söyleyerek çıktıkları pizzacı-taverna arası dükkana geri seyirtti. Ben, “Ceketi unuttum, alıp geliyorum” dediğini anladım. Adamın mekandan çıkarken sırtında gördüğüm ceket, “Rumcayı daha hızlı çözebilmek için uzo mu, erken kalkmak mı?” sorusunu da beraberinde getirdi. Erken kalkmak Rumca’daki etkisini balıkta gösterirse işimiz yoğundu. 04:00 sularında limanda buluştuk. 04:30’da kısmetimizi aramak üzere ayrılıyorduk. Günün ilk tutulan balık haberi 10:00 sularında telsizden duyuldu. Alive teknesi günün ilk avını yakalamıştı. Diğer tekneler de o bölgeye yöneldiler. Biz kendi aramızda, eh artık 11:00 civarı birşeyler bekliyoruz, diyorduk. 10:40’da ‘çiuvv, çiuvv’ sesleriyle irkildik. ‘Double strike’ dediğimiz iki oltaya balık vurmuştu. Teknenin iki tarafından çekilen balıklar yarım dakika arayla içeri alındılar. İkisi de 10 kilogram civarında olan albakorlar zaptedilmeye çalışılırken tekrar çıkrıklardan gelen seslerle heyecan doruğa ulaştı. Yine ‘çifte vuruş’. İskeleden çekilen balık yüzeye çıkarken son anda oltayı kopararak kaçtı. Kaçan balık büyük olur ama orkinosu kaçırmıştık. Bu sırada diğer oltadaki albakoru da aldık. Teknelerden balık haberleri geliyordu. Organizasyon hızla buz ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı. Arzu ve Alive, turnuvanın ava göre beliren favorileri olarak birbirlerinden gelecek haberleri dinlerken balığı kovalamayı sürdürüyorlardı. 12:00 sularında Wet 112 naviga Cat teknesinden bir yakala-bırak anonsu geldi. Görüntülendikten sonra denize sağlıklı olarak geri bırakılan balık, yakalabırak ödülünü tekneye kazandıracaktı. Sürdürülebilir balıkçılığın korunmasının amaç edinildiği yakala-bırak, son yıllarda amatör balıkçılar arasında ciddi olarak konuşulan ve uygulamaya konması için mücadele verilen bir felsefe. Her balığın en az bir nesil üredikten sonra avlanmasının sağlanması ilk amaç. İri görünmelerine rağmen, ilk yumurtalarını üç yaşında ve 25 kilogram civarlarında veren orkinosun uygun takımlarla avlanması, uygun olarak tekneye alınması ve bu ölçülerden daha küçükse denize sağlıklı koşullarda geri salınması, bu balıkları ileride de bulabilmemizi sağlayacak. Eğitim ve kültürün doğa ile imtihanı insana önümüzdeki yıllarda aldığı notu söyleyecektir. Akıntının suyunda yemleye yemleye seyrimize devam ediyorduk. 13:00 sıralarında herkesin beklediği ses duyuldu. Teknede bir hareket, tekrar. Balık alındığında tekrar ‘çiuvv’. Bu, Arzu teknesinde tutulan sonuncu yani altıncı balıktı. Alive teknesi de beş balık tutmuştu. Tabii son durum hakemler tarafından yapılacak tartım neticesinde belli olacaktı. Üç saate yakın bir süre daha balık aradık. Dönüş yolunda bize kendini göstermesine rağmen ‘bird’ yemlere oynamak için dahi yüz vermeyen kılıç hepimizi heyecanlandırdı. Akşamüstü Kos Marina’ya giriş yaptık. Tartım sonrasında dereceye giren takımlar açıklandı, törenle ödülleri teslim edildi. Balık sporcuları yenilen yemeklerin ardından bir sonraki sene tekrar yarışmak üzere vedalaştı. Bodrum-Kos Uluslararası Açık deniz Balık Turnuvası Sonuçları Genel Kategori 1. Arzu 251,36 puan Haluk Tepe Bodrum Marin Group Serdar Günseren Hüseyin Sert Ahmet Şahinoğlu 2. Alive 221,88 puan Osman Üçer 3. Wet Cat 62,24 puan Can Erbayef Tayfun Meriç Anıl Çiftçi 4. Jasmin 31,84 puan İsmail Aydoğar En Büyük Balık Kategorisi Marina Yacht Club Ödülü Alive-Osman Uçer (Albakor 11,800 kilogram) Yakala-Bırak Kategorisi Marintek Özel Ödülü Wet Cat-Can Erbayaf En genç katılımcı ödülü Atesa-Hakan Sakioğlu Bayan katılımcı ödülü Ecine-Pierrette Sarıkey Ecine-Nilgün Telceken Özel ödül kategorisi Seray-Necmettin Yay