19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 19

Transkript

19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 19
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 19
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 20
K‹TAP
ajanda
“ZORUNLU GÖÇ”
‹LE YÜZLEfiMEK:
Türkiye’de
Yerinden Edilme
Sonras›
Vatandafll›¤›n
‹nflas›
Kitab›n konusunu, Türkiye’nin
Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerinde, 1984-1999 y›llar› aras›nda, binlerce köyün boflalt›lmas› ve
yüz binlerce insan›n yerinden edilmesi sonucu yaflanan zorunlu göç
ve toplumsal sorun olarak görülen
bu kavrama yönelik çözüm önerileri oluflturuyor. Türkiye Ekonomik
ve Sosyal Etüdler Vakf› (TESEV) Demokratikleflme Program› kapsam›nda, Dilek Kurban, Deniz Yükseker,
Ayfle Betül Çelik, Turgay Ünalan,
A.Tamer Aker taraf›ndan oluflturulan TESEV Araflt›rma ve ‹zleme Grubu’nun, Türkiye’nin yerinden edilme sorununu sosyolojik, hukuksal,
demografik, sosyal psikolojik ve siyasi boyutlar›yla ele ald›¤› çal›flmalar›n sonuçlar› bu kitapta anlat›l›yor.
Dilek Kurban/Deniz Yükseker/
Ayfle Betül Çelik/
Turgay Ünalan/A.Tamer Aker
TESEV Yay›nlar› / 299 sayfa
Bas›m Y›l›: 2006
BEN‹M KOMÜN‹ZM‹M
Fransa’daki Lutte Ouvrière’in (‹flçi Mücadelesi) önderlerinden olan ve en son 2002 y›l›nda yap›lan Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde
yüzde 5’in üstünde oy alan Arlette Laguiller,
bu kitab›nda ömrü boyunca u¤runa mücadele etti¤i komünizmi anlat›yor. Laguiller’e göre,
bu dünyada komünizm kadar afla¤›lanm›fl,
elefltirilmifl, iftiraya u¤ram›fl baflka bir düflünce sistemi yoktur. Y›llardan beri, komünizmin
öldü¤ünü ilan eden onlarca kitap bas›lmakta,
bir o kadar da makale yay›nlanmaktad›r. Bu
iddia için en kolay sar›l›nan bahane de, Stalin
rejimi olmaktad›r. Oysa Sovyetler Birli¤i ne
komünist bir toplum, ne de komünist bir rejimdi. Kapitalizm ise çok daha önceleri do¤du¤u halde, hâlâ baflar›l› olabilmifl
de¤ildir. ‹nsanl›¤›n gelece¤i hâlâ komünizmdedir.
Arlette Laguiller / Türkçesi: Can Utku
224 sayfa / 1. Bas›m, Temmuz 2006 / Fiyat›: 13 YTL.
KARANLIK ‹L‹fiK‹LER/
Susurluk, fiemdinli ve
Dan›fltay Olaylar›n›n
fiifresi
“Karanl›k ‹liflkiler”, “Türkiye’nin temiz eller
mücadelesi”, “Türkiye’de terörün sona ermeme
sebepleri”, “Derin Devlet, Jitem, Ergenekon ve
Özel Harp Dairesi iliflkisi”… Tüm bunlar› görevdeki bir savc›n›n her fleyini ortaya koyarak yazd›¤› “Karanl›k ‹liflkiler Susurluk, fiemdinli ve Dan›fltay Olaylar›n›n fiifresi” isimli kitab›nda okumak mümkün. Birey Yay›nc›l›k taraf›ndan yay›nlanan ve büyük ilgi gören kitab›n tart›flmal› yazar› ‹zmir Bay›nd›r Cumhuriyet Savc›s› Gültekin
Avc›, Yeni Aktüel’de yay›nlanan bir röportaj›nda
flunlar› söylüyor: “Demokratik bir ülkede suç iflleyen herkes yarg›lanabilir.” Avc› ayr›ca Türkiye’de son y›llarda yaflanan çeteleflme benzeri
hukuk d›fl› olaylarla ilgili önemli aç›klamalarda bulunuyor: “Genelkurmay baflkanl›¤› baflbakanl›¤a ba¤l›. Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan› isterse, gerekli demokratik cesareti gösterebilirse suç iflleyen askerlerin
görevden al›nmas›n› isteyebilir.” Ve Avc›’n›n di¤er iddialar›: “Savc› Ferhat Sar›kaya tanr›lar›n gazab›na u¤rad›.”; “Bu ülkenin savc›lar› askerlerin örgencileri de¤ildir.”; “Cumhuriyet savc›lar› hiç kimseden emir beklemeden re’sen harekete geçerler. Askeri savc›lar ise ancak kuvvet komutan›n›n emriyle harekete geçebilirler.”
Gültekin Avc› / Önsöz: Mehmet Altan
Birey Yay›nc›l›k / 224 sayfa / Fiyat›: 5,90 YTL.
mülkiyeistanbul
20
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 22
info
Yenilikçi flirketler CEBIT’te buluflacak
Sektörlerinin yarat›c› ve yenilikçi
flirketleri, inovatif ürün ve hizmetleri ile
ilk kez CeBIT Biliflim Eurasia’da bulufluyor. ‹nsan yaflam›nda olumlu yönde
de¤iflikliklere neden olacak teknolojik
yenilikleri içeren ürün ve hizmetler, flirketleri taraf›ndan ilk kez 05-10 Eylül’de
TÜYAP’ta gerçeklefltirilecek olan CeBIT Biliflim Eurasia Fuar›’n›n ‹novasyon
Bölümü’nde tan›t›lacak. Bölge’de sergilenecek ürünlerin, mutlaka bilgi ve iletiflim teknolojileri kullan›larak ortaya ç›kart›lm›fl olmas› gerekiyor.
fiarap, Bosch
kalitesi ile
bulufltu: Bosch
Winecooler
Bosch’un 100 flifle kapasiteli Winecooler fiarap Dolab›, flaraplar›n uzun
süre muhafaza edilebilmesi için gerekli en uygun ortam›n yarat›lmas›n› sa¤l›yor. Bosch Winecooler fiarap Dolab›,
özel
kav
o l u fl t u r a n
flarap eksperleri için
oldu¤u kadar evinde
misafirleriyle flarap içmeyi seven
veya sadece
iyi flarap içmekten
hofllananlar
için ideal
bir seçenek sunuyor. Gümüfl-metalik
çift izolasyonlu köfleli cam kap›l› Bosch
Winecooler, dijital göstergeli elektronik
›s› ayar›yla +5°C ile +22°C aras›nda flarap saklamak için ideal s›cakl›¤›n sa¤lanmas›na olanak veriyor.
Geçmiflten bugüne
sosyal güvenlik
sistemi
Tarih Vakf› ve Emeklilik Gözetim Merkezi el ele
vererek, Osmanl› döneminden bu yana Türkiye’de
uygulanan sosyal güvenlik sistem ve politikalar›n›
ele alan bir kitap haz›rlad›. Doç. Dr. Nadir Özbek
imzas›n› tafl›yan “Cumhuriyet Türkiyesi’nde Sosyal Güvenlik ve Sosyal Politikalar” adl› kitapta, sosyal güvenlik uygulamalar› anlam›nda dikkat çeken haber
kupürleri, foto¤raflar, Yaflar Okuyan, Tevfik Cans›z, Tuncay Teksöz, Ayfle Bu¤ra, Zafer Toprak gibi tan›nm›fl isimlerle yap›lan söylefliler de yer al›yor.
Deloitte “2010’da Hava
Tafl›mac›l›¤›” raporunu yay›mlad›
Hava tafl›mac›l›¤›n›n yükselifli devam ediyor. Deloitte’un “2010’da Hava Tafl›mac›l›¤›” bafll›kl› raporunda,
2010 y›l›na kadar uçakla seyahat
eden yolcu say›s›n›n 2,3 milyar› aflabilece¤i söyleniyor. Büyümede bafl›
Çin ve Hindistan çekecek. Ucuz havayolu flirketleri ise bir konsolidasyon sürecine girecek. Deloitte Türkiye’nin ortaklar›ndan Selçuk Ürkmez’e göre, Türkiye’de de h›zla geliflen ucuz havayolu tafl›mac›l›¤›n› parlak günler bekliyor.
mülkiyeistanbul
22
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 24
info
yaflam
Bu çemberin içinde “ifl” var
“Gelece¤in uça¤›”
‹nternet ortam›nda ifl
çevresi edinme platformu
olan cember.net, profesyonellerin yeni iletiflim biçimini oluflturuyor. 100 bine
yak›n üyeye ulaflan cember.net’te, Mekteb-i Mülkiye
Mezunlar› Forumu da bulunuyor. Net üzerinde haberleflmek isteyen Mülkiye mezunlar›, bu forumda bulufluyor. Cember.net’in geliflmifl arama ve mesajlaflma
fonksiyonlar› sayesinde, üyelerin sektör, pozisyon,
bölge, konu vb. gibi kriterlerde arama yapmalar› ve
seçtikleri kiflilere do¤rudan mesaj göndermeleri mümkün oluyor.
Boeing 787 Dreamliner
420 siparifl ald›
Hükümet ve Magnezyum
ifl dünyas›n›n eksikli¤i
ölüme dahi yol aç›yor
liderleri
Ça¤›n tüketim al›flkanl›klar›, vücuda en gerekli minerallerden birini tehlike
s›n›r›na
geriletirken; günlük hayatta flikayet edilen birçok rahats›zl›k ve hastal›k
Eylül’de
vücutta magnezyum eksikli¤inden kaynaklan›yor. Vücudun gereken magnezyumu günlük besin ve içilen su ile karfl›lamas› gerekirken, tar›mda hormon kulbir arada
lan›m›n›n yayg›nlaflmas›, fast food tarz› beslenme al›flkanl›¤› ve içme suyu olaThe Economist Conferences, Türk Hükümeti
ile
15. Yuvarlak
Masa Toplant›s›’na ev sahipli¤i yapmaya
haz›rlan›yor.
The Economist
20 Eylül’de
Intelligence Unit Baflkan B a fl b a k a n
Yrd. Daniel Thorniley.
Recep Tayyip Erdo¤an’›n da kat›l›m› ile düzenlenecek olan The Economist Conferences 15. Yuvarlak Masa Toplant›s›’nda
hükümet yetkilileri ile ifl dünyas›n›n liderleri Türk ekonomisini masaya yat›racak ve “küresel ekonomide Türkiye’nin yeri” tart›fl›lacak. Türk Liras›’n›n
artan bask› alt›nda ve Avrupa Birli¤i
üyeli¤inin sallant›da kalmas› ile birlikte,
yat›r›mc›lar pazar›n durulmas›n› bekledikleri için 2006 bir önlem y›l› olacak
gibi görünüyor.
rak sert sular›n tercih edilmemesi, al›nan magnezyum miktar›n›n gün geçtikçe
azalmas›na ve tehlikeli s›n›ra gerilemesine yol aç›yor.
Ana sanayi
gelifliyor, kal›p
sektörü
büyüyor
Son y›llarda ana sanayide yaflanan
geliflmeler, artan ihracat rakamlar›, otomotiv ile beyaz eflya sektörlerinde baflar›l› geçen bir y›l ve yurt d›fl›ndaki keyifli
rekabet, Türk kal›p sektörünü atefllemifl
durumda. Geçti¤imiz sene 2 milyar 800
milyon Dolar civar›nda ciroya ulaflan,
son 10 sene içerisinde büyük baflar›lar
elde eden ve geçen sene yüzde 22 oran›nda büyüme kaydeden ülkemiz, dünyadaki pazar pay›n› daha da art›rman›n yollar›n› ar›yor. ‹hlas Fuar taraf›ndan 31 A¤ustos-03 Eylül 2006 tarihleri aras›nda ‹stanbul Dünya Ticaret Merkezi Yeni Fuar Alan›’nda ikincisi düzenlenecek fuarda, Türk
kal›p sektörü yeniden gövde gösterisi yapmaya haz›rlan›yor.
mülkiyeistanbul
24
Boeing’in, verimlili¤i esas alarak yepyeni bir teknolojiyle tasarlad›¤› 787 Dreamliner modeli, 32 havayolu flirketinden, 377’si
kesin ald›¤› toplam 420 sipariflle, flirket tarihinin en baflar›l› modeli oldu. May›s ay›nda ‹stanbul’da tan›t›m› yap›lan 787, son olarak ‹ngiliz Monarch Havayollar›’ndan toplam 6 adet siparifl ald›.
fiirketin ayr›ca 4 adet 787-8 opsiyon hakk› da bulundurdu¤u 916
milyon dolarl›k siparifli kapsam›nda ilk teslimat 2010 y›l›nda yap›lacak. Boeing 787 Dreamliner, 2004 y›l›ndaki lansman›ndan
bugüne ald›¤› siparifllerinin toplam de¤eri ise 59 milyar dolar›
buluyor. Yeni model 3 boyda üretilecek ve saatte bin 41 kilometre h›z yapacak!
Prof. Dr. Cankat Tulunay.
Türkiye bilimsel “a¤r›”
envanterine kavufltu
Klinik Farmakoloji Derne¤i, Türkiye’nin en kapsaml› “Bilimsel
A¤r› Envanteri”ni ç›kartt›. Türkiye’nin 7 bölgesinde 4 bin kiflinin kat›l›m› ile gerçeklefltirilen araflt›rma sonuçlar›n› de¤erlendiren Dernek Baflkan› Prof. Dr. Tulunay, Türkiye’nin
yüzde 69’unun, yani yaklafl›k 48 milyon kiflinin a¤r›yla yaflad›¤›n› ve bunlar›n büyük k›sm›n›n kad›nlar oldu¤unu
aç›klad›. Di¤er çarp›c› sonuçlar flöyle: Türkiye’de en çok yaflanan a¤r› çeflidi bafl a¤r›s›, Do¤u Anadolu en çok a¤r› çeken bölge, yaflland›kça ve gelir seviyesi düfltükçe a¤r›lar kroniklefliyor, kentli ve genç
insanlar akut a¤r›lardan muzdarip, en s›k kullan›lan a¤r› kesici ise “Aspirin”… A¤r› yaflayanlar›n yüzde 58’i de a¤r›s›n›n nedenini bilmiyor.
Sponsorluk Konferans› bu y›l
“Süreklilik” üzerine
5. Uluslararas› Sponsorluk Konferans› “Sponsorluk 2006”-Süreklilik, Do¤ufl Grubu’nun katk›lar›yla 20-21-22 Eylül’de gerçekleflecek. Kandilli Adile Sultan Saray›’ndaki konferansa Mustafa Koç, Suzan Sabanc› Dinçer, Ferit fiahenk, Tufan Darbaz ve Galip Yorganc›o¤lu gibi Türk ifl dünyas›n›n önemli isimleri kat›lacak. Arya Sponsorluk
ve ‹letiflim Dan›flmanl›¤› taraf›ndan düzenlenen Uluslararas› Sponsorluk Konferanslar›’n›n bu y›lki temas› da “Süreklilik” olarak belirlendi. Üç gün boyunca Türkiye ve
yurtd›fl›ndan 30’u aflk›n konuflmac›n›n kat›l›m›yla gerçekleflecek konferansta, ayr›ca
workshop, panel ve özel etkinlikler yer alacak. Konferans, Türkiye’de sponsorluk konusunda gerçekleflen ilk ve en kapsaml› organizasyon olma özelli¤ini tafl›yor.
mülkiyeistanbul
25
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 26
yorum
yorum
Savafl ve bar›fl›n dönüflümü
Savafl ve bar›fl hakk›ndaki
hukuki anlay›fllar, birçok
fley gibi, zaman içinde
evrim geçirir ve geçiriyor.
Yaz›: Prof. Dr. Cemil Oktay*
S
osyal ve siyasi bir olgu olan
savafl ve bar›fl›n sadece cereyan biçiminin de¤il, hakk›ndaki görüfllerin de de¤iflti¤i görülüyor. Bu da çok do¤al. Çünkü, savafllar›n aktörleri olan toplumlar, o toplumlar›n siyasi örgütlenme biçimleri
ve yerleflik zihniyetleri temelden de¤ifliyor. Dolay›s›yla savafl› da bar›fl› da
aktörleri olan toplumlar›n bir bak›ma
aynas› gibi düflünmek gerekiyor.
Nitekim, 17. yüzy›l ortalar›ndan
günümüze kadar geçen sürede –ki
modern siyasi sistemlerin geliflip serpildikleri bir dönemdir- savafl ve bar›fl
üstüne gelifltirilen görüfllerde oldukça
köklü say›labilecek de¤iflimler meydana geldi. Modern zamanlar›n uluslararas› düzen temeli, ilahiyatç› anlay›fl üzerine kurulu hakl› savafl sav›n›n
yads›nmas›na dayan›r. 1648 Vestfalya
Bar›fl›’na kadar, bellum justum düflüncesi yayg›n ve yerleflik bir anlay›fl›
yans›t›yordu. Dini soluktan kaynaklanan bu tan›mlama, Vestfalya’dan itibaren, daha laik ve dünyevi bir içerik
kazand›. Uluslararas› siyasetin do¤al
uzant›s› savafl olgusunun ussal bir sü-
mülkiyeistanbul
26
reç olarak tahlil edilebilmesi bu köklü dönüflüm sayesinde mümkün oldu.
1648 öncesinde bar›fl, ilahi bir bar›flt›.
Yeryüzü tanr›n›n eviydi ve bu evin
düzeninden Kilise sorumluydu. ‹slam
co¤rafyas› aç›s›ndan durum farkl› de¤ildi. Bilindi¤i gibi, ‹slam da kendi
alan›n› Dar’ül ‹slam diye tan›ml›yor ve
bu tan›m, ayn› zamanda bar›fl co¤rafyas›n› iflaret ediyordu. Daha önceki
dönemlerde, özellikle çok tanr›l› dinlerin Akdeniz co¤rafyas›nda hakim oldu¤u zamanlarda Pax Romana, Roma’n›n tüm toplumlara askeri gücü ve
hukuk disipliniyle dayatt›¤› bir bar›fl
olmufltu. Savafl, Roma’n›n siyasi egemenlik anlay›fl›nda mutlak zaferi hedefleyen bir giriflimdi. Bu sayede tek
tarafl› koflullarla benimsetilen bir ba-
r›fl düzeni kurulabiliyordu. Pax Romana, dayat›lan bir bar›fl olarak do¤du
ve hep öyle kald›. Montesquieu’nün
Kartac›larla Romal›lar›, savafla verdikleri anlam çerçevesinde karfl›laflt›ran
flu tespiti, Roma Bar›fl› kadar, Roma’n›n savafl telakkisini de isabetle tan›mlar: “Romal›lar›n h›rs› gururlar›ndan kaynaklan›yordu; Kartacal›lar›n
ise tamahkârl›klar›ndan. Romal›lar
hükmetmenin peflindeydiler. Kartacal›lar ise daha fazla mala ve
mülke sahip olman›n. Bu
yüzdendir ki, Kartacal›lar Romal›larla yapt›klar› savafllarda hep
maliyet hesaplar›yla
oyaland›lar. Her savafl› götürüleri ve
getirileriyle de¤erlendirdiler. Bu
nedende olsa gerek, taraf olduklar›
savafllar› yürekten
sevmediler/sevemediler. Romal›lar aç›s›ndan gururlar›n›n muhasebesi söz konusu dahi
edilemezdi. Mutlak zafer ve Kartaca
üzerinde tam hakimiyet, hep as›l kayg›lar› oldu. Ancak bu takdirde gururlar› tam tatmin edilmifl oluyordu.” Roma’n›n bar›fl ve savafla dair anlay›fl›n›n
önce Do¤u Roma’ya onu izleyerek,
klasik dönemleri göz önünde bulundurulursa, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na
kadar sürdü¤ü söylenebilir. Pax Ottomana, genel hatlar›yla Do¤u Roma
bar›fl anlay›fl›n›n devam› gibidir.
Avrupa co¤rafyas›nda Vestfalya’y›
izleyen dönemlerde bar›fl›n ad› güçler
dengesi kavram›na özdefltir. Güçler
dengesi sürdükçe bar›fl da vard›r. Dahas› güçler dengesi, bar›fl›n sine qua
non kofluludur. 1713 tarihli Utrech
Anlaflmas›yla da hukuk metinlerine
girmifltir. Bilindi¤i gibi, bu anlaflma,
Avrupa güçler dengesine at›f yaparak
öngördü¤ü bar›fl maddelerini meflrulaflt›r›yordu ve bu yönüyle tarihte bir
ilki oluflturmaktayd›. Avrupa güçler
dengesinin en duyarl› izleyicisi
Birleflik Krall›k olmufltur. Emperyal
bar›fl›n mevhum-u muhalifi
olarak
güçler
dengesi, ço¤ulcu nitelikte karfl›l›kl› oydaflmaya dayal› bir bar›fl
niteli¤indedir. Sistemin mant›¤›na göre her devlet bir justus hostis’dir. Yani hukuki planda savafla taraf olma
özelli¤i vard›r. Savafl bafllatma hakk›na sahip her devleti, fiilî olarak s›n›rland›ran zemin de güçler dengesidir.
Sistem, önce 1914’de, onu izleyerek
1939’da iki kez baflar›s›zl›¤a u¤rayarak çöktü. Arada Frans›z ‹htilali’ni takiben ortaya ç›kan ve 25 y›l süren genel savafl halini (Koalisyon Savafllar›)
de unutmamak gerekir. Askeri hedeflerle vaki kay›p ve y›k›mlar aras›ndaki giderek artan orans›zl›k dolay›s›yla
sistem as›l çöküntüyü 2. Dünya Savafl› ile tan›d›. Nitekim bu evrede jus in
bello (savafl hukuku) siyaseti tasfiye
oldu. Geleneksel savafl alan›, fikir ve
araç olarak gündemden düfltü. Savafl,
tüm sahalar› (hava, deniz, kent, k›r)
kaplad›; siyasetin ve etik anlay›fl›n d›fl›na taflt›. Bu andan itibaren savafllar›
herhangi bir siyasetin uzant›s› olarak
görmek olanaks›zd›r. Art›k savafl, siyasetin kullanabilece¤i bir araç de¤il.
mülkiyeistanbul
27
Nitekim 1945’de Birleflmifl Milletler
Anlaflmas› ile birlikte hukuk d›fl› ilan
edildi. Dahas›, hukukun reddi anlam›na geldi. Savafl, bu yeni dönemde
suçtur ve sorumlular›n›n yarg›lanmas›n› ve cezai yapt›r›m› gerektirir. 51.
maddeye göre fliddet kullan›m› ancak
Güvenlik Kurulu karar› ile olanakl›d›r.
2. Dünya Savafl›’n›n ulaflt›¤› yo¤un
fliddet, savafl hakk›ndaki kanaatleri iflte bu noktaya kadar getirmifltir.
1648’lerde dinsel de¤erlerin yerine, önce devletlerin hukuku geçmiflti;
bu sonuncunun yerini de 1945’lerden
itibaren insan haklar›na yönelik de¤er
sisteminin ald›¤› görülüyor.
Bugün küresel savafl, ulus sonras›
(post-national) nitelikler tafl›yor. Örne¤in devletten devlete savafl nedeni
olarak toprak talebi art›k pek yoktur.
Onun yerini daha çok baz› yeni siyasi talepler alm›flt›r. Savafllar, küresellik, kozmopolit ahlakç›l›k, insan haklar›na at›f yapan ideolojiler ve emperyalist ç›karlardan oluflan bir söylemle
meflrulaflt›r›l›yor. Öne ç›kar›lan emperyalist hedefler de¤il, bu türden hedefleri perdeleyen insani hedefler gibi görünüyor. Günümüzde t›pk› 1648
öncesi gibi, fakat yeni ve dünyevi bir
din söz konusudur. Bu yeni dinin kilisesi demokrasi, mezhebi ise serbest
piyasad›r.
* Maltepe Üniversitesi Uluslararas›
‹liflkiler ve AB Bölüm Baflkan›
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 28
söylefli
söylefli
mesi” süreci bafllad›. fiimdiki kuflak
ise hangisini ö¤renece¤ini flafl›rd›¤›
için flu an eski ve yeni Türkçe aras›
bir dilimiz var! Dolay›s›yla, biz zaten
kafam›zda baflka kavramlar oldu¤u
için anlamaya aç›k de¤ilken, bir de
yanl›fl dil kulland›¤›m›z için sonuç flu
ki: Türkler iletiflimi beceremiyor!
Herkes konuflurken kendini dünyan›n merkezi zannediyor ve en
önemli adam kendisi oldu¤u için karfl›s›ndakinin de onu anlamaya mecbur
oldu¤unu düflünüyor. Ve anlamad›klar› zaman neredeyse k›z›yor; çünkü
kendisi anlatam›yor!
“Katastrof”luktan,
“PR Duayenli¤i”ne uzanan bir öykü;
M. Alâeddin Asna
1972 y›l›nda Türkiye Halkla ‹liflkiler Derne¤i’ni kuran Duayen M. Alâeddin Asna ile
36 y›la s›¤d›rd›¤› “halkla iliflkiler e¤itmenli¤i” mesle¤ini, PR’c›l›¤›, iletiflim kurman›n
s›rlar›n› ve emeklilik düfllerini konufltuk…
Yaz›: ‹lknur Akgül Ard›ç • Foto: Emrah Do¤an
‹
letiflimin sizin lügat›n›zdaki anlam› nedir?
‹letiflimin benim lügat›mda iki anlam› var: “söylenenleri iyi alg›lamak”
ve “karfl›s›ndakinin iyi alg›layaca¤›
fleyler söylemek”. Bu ikisini yaparsan›z iletiflim sa¤l›kl› olur. Sizin bir konuyu iyi anlatman›z yetmez; karfl›n›zdakinin de alg›lamas› laz›m ki iletiflim
baflar›l› olsun.
Türkler sizce “iletiflim” kurabi-
liyor mu? Ço¤umuzun s›kça yapt›¤› iletiflim kazalar› neler?
Bizim hayat›m›z iletiflim kazas›…
Türkler iletiflimi bilmez ki! Türklerde
iletiflim diye bir kavram yok! Çünkü
herkes kendi kafas›ndan geçenleri
önemsiyor. Ulus olarak konuflulanlar›n sadece bizim kafam›zdan geçenler
oldu¤unu san›yoruz. Halbuki kesin
karfl›m›zdaki baflka bir fley söylüyordur; ama biz oraya takm›fl›zd›r.
Di¤er yandan biz, dilimizi de iyi
mülkiyeistanbul
28
kullanmay›z. Zaten dilimizi gittikçe
500 kelimeye kadar indirdik; ki Türkçe oldukça zengin bir dildir. Bunun
farkl› sorumlular› var: biri de Nurullah
Ataç…. “Arapça’y› kald›r›yorum,
Türkçe’yi Öz Türkçe haline getirece¤im” derken, bir kuflak, baflka bir kufla¤› anlamaz oldu. Sonras›nda gelen
kuflaklar ise bakt›lar ki bu dilden hiçbir fley anlafl›lm›yor, -bu kuflaklar aras›nda ben de, Bülent Ecevit’te var›z“eski kelimelerin yeniden monte edil-
Türkiye’de kaç tip insan var?
Anlaflmas› en zor insanlar hangi
tiplerden ç›k›yor?
Türkiye’deki ço¤unluk; “her fleyi
bilenler”… En zor iletiflim de bunlarla
kuruluyor! Bir de çok fley bildi¤i halde “mütevaz›” dedi¤imiz, hâlâ ö¤renme gayreti içinde olanlar var. Bu tip
insanlar kendilerini ortaya ç›karmaya
da utan›yorlar; çünkü anlafl›l›rlarsa
afla¤›lan›rlar… Dolay›s›yla “her fleyi
bilenler” ço¤unluk, “dinlemeyi bilenler” ise az›nl›kta!
“Halkla iliflkiler mesle¤i,
Yass›ada Duruflmalar›
ile geliflti!”
Türkiye’de PR kavram›n›n geliflimi geç mi oldu? Daha do¤rusu flu
an sizce geliflmifl durumda m›?
Avrupa’ya bakarsan›z geliflmifl durumda! Bizim halkla iliflkiler uzmanlar›m›z ve firmalar›m›z k›yaslay›nca onlardan daha üstün. Amerikal›lar bizden bu konuda daha iyi ama!
A.B.D.’de halkla iliflkilercilerin “ilk
maafl al›fl›” 1917’lere denk gelir. John
D. Rockefeller Jr.’nin halkla iliflkilercisi eski gazeteci Ivy Lee, o zamanlar
1000 USD maafl al›yordu. Zaman›n sadece 250 USD kazanan gazetecileri
meslek de¤ifltirdi¤i için ona çok k›zd›lar ve “Poison Ivy” ad›n› takt›lar. Mes-
lek olarak uygulan›fl› ise 1950’leri bulur! Türkiye’de de halkla iliflkiler kavram› 1960’lardan sonra, DPT ile do¤du. DPT, ilk kez “planl› kalk›nma” fikri do¤duktan sonra, halk›n her konuda düflünce ve deste¤ini alabilmek
amac›yla, halkla iliflkiler çal›flmas›
bafllatt›.
Ülkemizde araflt›rma kökenli olan
bu kavram, “D›fl ‹flleri” ve “Milli Savunma (Genel Kurmay)”da, Temsil
Bürolar› ile bafllad›. Öncelikli amaç
“kamuoyunu bilgilendirme” idi. Halkla iliflkilerin geliflmesinde etkin rol oynayan olay ise 27 May›s’tan sonra,
“Yass›ada Duruflmalar›”d›r. Orada bir
bas›n bürosu kurulmufltu ve tüm bilgiler d›flar› buradan veriliyordu. Askerler o s›ralar bas›na bilgi verme tecrübesini kazand›. D›fl ‹flleri, Enformasyon Daire Baflkanl›¤› kanal›yla uluslar
aras› iliflkilerden kamuoyunu bilgilendirmek istedi.
1960-70 y›llar› aras› Türkiye’de
halkla iliflkilerin emekleme y›llar›d›r.
Yani bu alanda 30 y›l kadar bir geçmifle sahibiz. ‹letiflim fakültelerin kurulmas› da sektöre katk›da bulundu.
Ülkemiz, halkla iliflkilerin bir yönetim
fonksiyonu oldu¤u anlafl›ld›¤›ndan
beri bu konuda Avrupa’dan daha ileride!
PR’› bir sanat olarak gördü¤ünüzü söylemiflsiniz. Bunu “iletiflimin bafll› bafl›na bir sanat olmas›”
fleklinde aç›klayabilir miyiz?
Tabi ki. ‹letiflim olgusunu baflar›ya ulaflt›rabilmenin 2 yolu
var: “düflündü¤ünüzü iyi
ifade edebilmek” ve
“karfl›n›zdakinin iyi
alg›layabilmesini
sa¤lamak”. Bir fleyin iyi yap›lmas›
sanatt›r! Dolay›s›yla iletiflim, sanat›n baz› kollar›yla da (resim, tiyatro, mim, müzik
mülkiyeistanbul
29
vs.) sa¤lamlaflt›r›l›rsa, o zaman sanat
a¤›rl›¤› kazan›r. Bu yüzden iletiflimi
sanattan fazla ay›rmamak laz›m. Amerika’da bu mesle¤in ilk tan›m› yap›l›rken “uygulamal› sanat” ifadesi kullan›l›rd›. Yani, “sanat›n uygulanmas› gerekeni”…
Sizin hiç iletiflim yanl›fllar›n›z
veya t›kan›kl›klar›n›z oldu mu?
Ömrüm, “iletiflim yanl›fl›” yapmamaya çal›flmakla geçti. Art›k ihtiyarlad›¤›m için san›r›m (gülüflüyoruz) son
5 y›ld›r buna bofl verdim. fiimdi ise
benim kadar iletiflim yanl›fl› yapan
yok! Art›k ö¤rencilerimin ve insanlar›n beni anlamas›n› bekliyorum.
Türkiye’de en baflar›l› buldu¤unuz PR’c›lar kimler?
Merhum ‹brahim Çaml›, Ahmet
Ramazano¤lu, Sibel Asna ve Ali Saydam.
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 30
söylefli
söylefli
M. ALÂEDD‹N ASNA K‹MD‹R?
1940 ‹stanbul do¤umlu. Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. 1957
y›l›nda Mülkiye’ye girdi. 1961’de Mali
fiube’den mezun oldu. Ayn› y›l kurulan DPT’nin Tan›t›m fiubesi (Halkla
‹liflkiler Bölümü)’ne girdi. Askerli¤i
s›ras›nda Milli Savunma Bakanl›¤› Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Daire Baflkanl›¤›’nda görev ald›. Mülkiye’den mezun
olunca, 1964 y›l›nda Amerika’ya,
Michigan Devlet Üniversitesi’ne gitti.
2 y›l halkla iliflkiler ve iletiflim konusunda master yapt›. Ard›ndan tekrar
DPT’ye döndü. DPT’de çal›fl›rken efl
zamanl› olarak, yeni kurulan Nüfus
Planlamas› Müdürlü¤ü’nde Tan›tma
fiubesi Müdürlü¤ü görevini üstlendi.
Türkiye’ye “planl› aile kavram›”n›
yerlefltirmek için çal›flmalarda bulundu. 1960-70 aras›nda TRT Radyosu’nda Suat
Tafler’le birlikte fliir program›; yine TRT’de her hafta “dünyadan bir siyasetçinin”
konuk edildi¤i Haftan›n Portresi adl› program› yapt›. Bu programlardan birinde, M›s›r Cumhurbaflkan› “Cemal Abdülnas›r”› konuk etti¤i için hakk›nda tahkikat yap›ld›. Çünkü o s›ralarda Türk Hükümeti ile M›s›r’›n siyasi iliflkileri ask›ya al›nm›flt›…
1970 y›l›nda Koç Holding’in Halkla ‹liflkiler Müdürü oldu. 7 y›l kadar çal›flt›ktan sonra “Türkiye’nin ilk halkla iliflkiler ve dan›flmanl›k firmas›” olan A&B Halkla ‹liflkiler’i
kurdu. 16 sene çal›flt›ktan sonra firmay› efli Sibel Asna’ya devretti. A.Ü. ‹letiflim Fakültesi ve ‹.Ü. ‹letiflim Fakültesi’nde dersler verdi. 1990 y›l›nda ise d›flar›dan ders
verdi¤i M.Ü. ‹letiflim Fakültesi kadrosuna kat›ld›. Burada Doçent Profesör unvan›n› ald›. 2001-2005 tarihleri aras›nda M.Ü. ‹letiflim Fakültesi Dekanl›¤› görevini yürüttü. fiimdilerde ise M.Ü. ‹letiflim Fakültesi Halkla ‹letiflim Bölümü’nde Ö¤retim
Üyeli¤i yap›yor. Asna’n›n “halkla iliflkiler, kiflisel iletiflim ve gazetecilik” konular›nda
yazd›¤› 10 kitab› bulunuyor.
Betül Mardin’le aran›z nas›l?
Kendisini nas›l tan›mlars›n›z?
Betül’le çok sevifliriz. fiayet “‹stanbul Efendisi” laf› kad›nlar için de kullan›l›rsa, o dur Betül Mardin gerçekten! Ailesi güzel sanatlar ve siyaset ile
iç içe idi. Efli Haldun Dormen’in de
kazand›rd›¤› çevre ile kendisini oldukça rafine etmifl bir insand›r. Verdi¤iniz iflin en iyisini yapar; bu ayakkab› boyac›l›¤› olsa bile…
Kamuoyunda bir aralar patlak
veren bas›n-halkla iliflkiler firmalar› aras›ndaki “masum rüflvet
al›flverifli”; yani “hediyeler” konusunda görüfl belirtmiflsiniz. Yurt
d›fl›ndaki PR firmalar› ayn› politikay› izlemiyorsa, kimden ç›kt› bu
gelenek? Gazetecilerin bir k›sm›n›n bu konuda gösterdi¤i fütursuzluk sizce halkla iliflkiler firmalar›n›n hatas› m›?
‹nsanlar hediye almay› ve vermeyi
sever! ‹nsan› mutlu etmek hofl bir fley!
Hediye verme gelene¤i her meslek
grubunda var. Bunu rüflvet olarak nitelendirirseniz, insanlar aras› güzel
iliflkilerin bir vesilesini ortadan kald›r›rs›n›z.
mülkiyeistanbul
30
Bas›n camias›nda firmalar taraf›ndan verilen hediyeler için
“küçük çapl› rüflvet” nitelendirmesi vard›r yaln›z!
‹flte bu noktada “bir s›n›r olmas›”
gereklili¤i ortaya ç›k›yor zaten! Bundan birkaç sene evvel gazete binalar›n arkas›nda hediye y›¤›nlar› olurdu.
Yaln›z bu hediyeler PR’c›lar d›fl›nda,
farkl› kurumlardan da gelirdi. Sonralar› “az hediye alanlar”, “çok hediye
alanlar”› ihbar etmeye bafllay›nca,
herkes kendine çekidüzen vermek
zorunda kald›. fiimdi “ucuz” oldu¤u
sürece, verilen hediyeler rüflvetten say›lm›yor.
Ö¤rencilerinizle aran›z nas›l?
Bir iletiflim duayeni olman›z kuflak fark›n› ortadan kald›rman›za
yard›mc› oluyor mu?
Kuflak fark›m›z yok! Bunun sebebi
de san›r›m benim, ö¤rencilerimin özel
hayat› ile yak›ndan ilgilenmem… Ö¤retmen-ö¤renciden ziyade, bir dostluk
iliflkisi içindeyiz. Anadolu’ya seyahatlerimde yafl›ma yak›n olan eski ö¤rencilerimle karfl›lafl›yorum ki biz onlarla
derslerimizi kahvelerde yapard›k! Veya Ada’ya gidip gezer, tavla oynar, ayn› anda da ders ifllerdik. Böyle yap›lan
derslerin ne derece etkili oldu¤unu,
kendi hocalar›mdan biliyorum. Örne¤in ben ve arkadafllar›m Sadun Aren’i
hiç unutamay›z ve Mülkiyeliler ile her
bir araya geliflimizde yad ederiz! Arif
Payasl›o¤lu, Bahri Savc› ve Bedri Gürsoy’u da öyle…
Çok pozitif ve güler yüzlüsünüz. Bu genel olarak mizac›n›zda
m› var; yoksa mesle¤inizin katk›s›
m›?
Ben iletiflimi çok seviyorum; buna
fiziki iletiflim de dahil! ‹nsanlar›n söylediklerine gülerim, ben de flaka yapar›m; hatta bazen flakalar›m yanl›fl anlafl›l›r ve kavga ç›kt›¤› da olur! Ama beden dilini ve insanlar› severim. Benim
için onun kim oldu¤u da önemli de-
¤ildir. Yine de size tezat gelecek bir
fley söyleyece¤im: ayn› zamanda çok
asosyalim… ‹nsanlar›n içine girmekten hiç hofllanmam. Tatilden döndü¤ümde kendi kendime dedim ki: “Yahu senin tatilde ne iflin var, ev ne güzel bak! Okuyorsun, yazd›klar›n› bilgisayara geçiriyorsun; tek bafl›na oh ne
güzel…” Telefonlara bile bakmam. Bu
ne perhiz, ne lahana turflusu de¤il mi?
Marmara Üniversitesi ‹letiflim
Fakültesi Dekanl›¤› görevinizden
yeni ayr›ld›n›z. Bundan sonras›
için planlar›n›z neler?
3 adet yar›m kalan kitab›m var.
Ancak konular› iletiflim ile
ilgili de¤il; roman, an› ve
hikaye kitaplar›… Dekanl›¤›m s›ras›nda kitaplar›ma el
süremedim; onlar› tamamlamak istiyorum.
fiu dizeler size ne ifade
ediyor?
Bir gök delinir en
beyaz saatinde
akflamlar›n
dört yerinden delinir
sars›larak
üflür çocuk.
Deniz a¤lamas›n›
ö¤renmemifltir
çocuk gülmesini
bakarlar birbirlerine flaflk›n
susar deniz.
Büyük sarhofllu¤u ile
iner gece kalkar çocuk-toplar
denizi ve gözlerini
yaln›zl›¤›n› s›rt›na vurur
gider biter mutluluk.
Nereden buldunuz bunu? (gülüyor) Benim, “Çocuk” adl› fliirim.
1974’ta bas›lan “Sandaldaki Adam”
kitab›mdan. Alman Kültür Atafleli¤i’nden ödül alm›flt›! Pek çok fliirim
M. Alâeddin Asna’n›n
ödüllü fliir kitab›;
Sandaldaki Adam.
var ama uzun süredir
yazm›yorum.
Küçükken okulda
bana fliir okuturlard› hep. Ankara’da
liseleraras› fliir yar›flmas›nda 5 sene
birinci oldum. Baz›lar›na
ortaokulda
okurken kat›lm›flt›m üstelik. Babam
ve dedem fliiri çok severdi. Öyle ki,
dedem çocuklar›n›n ad›n› Tevfik Fikret, fiinasi, Nam›k Kemal ve Muazzez
Fitnat koymufltu. Babam sayesinde
Dîvan Edebiyat› ile büyüdüm. Yaflar
Nabi Varl›k dergisinde 20 sene kadar
fliir ve yaz›lar›m› yay›nlad›. Ayr›ca
Türk Dili ve Yeditepe’de de yazd›m.
Mülkiye sizin için ne ifade ediyor?
Mülkiyelilerin birliktelik ruhunu
ben baflka hiçbir fakültede görmüyorum. Bizim camiada herkes kendi s›n›f›n› çok be¤enir. Ben, 1961 Mülkiye
mezunuyum. Bizim s›n›f›m›z o kadar
mülkiyeistanbul
31
iyiydi ki, aram›zdan 4 bakan, 10 milletvekili, 25 büyükelçi, 40 vali ve 5
profesör ç›kt›. Mezun olal› 45 sene oldu; ancak hâlâ arkadafllar›m›zla bir
araya geldi¤imizde kendimizi okuldaki yaflta hissediyoruz. Vali veya büyükelçi olan arkadafllar›ma el flakas› yap›nca çocuklar›m flafl›r›yor. Devlet idare eden adamlar, bir araya gelince hâlâ ‘61 s›n›f›ndaym›fl gibi davran›yorlar.
Hepimizin okul döneminden kalma lakaplar› vard›r. Benim telefon
defterimde tüm arkadafllar›m›n ad›, lakaplar›n›n bafl harflerine göre yaz›l›d›r. Örne¤in “Kufl Alpay”… A’da de¤il, K harfinde yer al›r. Bana da “katastrof” ad›n› takm›fllard›. Anlam› “felaket” demek imifl. Okul s›ralar›nda
ayn› zamanda gazetecilik yapt›m.
Derslere fazla giremezdim. Ancak s›navlara çok çal›fl›rd›m. Di¤er arkadafllar›m çal›fl›rken ise ben zaten çal›fl›p
geldi¤im için can›m s›k›l›r, herkese
sululuk yapard›m. Günün birinde
“Maksi Engin” dayanamay›p; “Ulan
bela m›s›n sen?” diye ç›k›fl›nca, baflka
bir arkadafl›m›z “Bela deme ona! Züppedir bu; Frenkçe bilir. Katastrof o!”
dedi. Ad›m›z katastrof kald› böylece…
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 32
politika
politika
T
art›flman›n ad›na seçim sistemi dense de, asl›nda bu tart›flmalar›n oda¤›, seçim yasas›ndaki oy de¤erlendirme sistemidir. Seçimden önce ve seçimden sonra muhalefet partileri al›nan oy oran›yla
meclise giren milletvekili oran› aras›ndaki adaletsizli¤e vurgu yaparlar. ‹ktidar partileri ise istikrar ihtiyac›na vurgu yaparak mevcut sistemi savunurlar.
Bu tart›flman›n ekseni “temsilde
adalet ile yönetimde istikrar” kavramlar›d›r. Bu elbette önemli bir tart›flmad›r ve temsilde adaletin çok zedelendi¤i durumlarda çok partili düzen sars›nt›lar geçirmifltir. 1950-1954 ve 1957
seçimleri ile 1987 seçimi bunun geçmiflteki tipik örnekleridir.
Önemli oranda “temsilsiz oy”
var; Kürtler Meclis’te yok!
Seçim sistemi ve
‹çinde yaflad›¤›m›z 3 Kas›m 2002
seçimleri dönemi de mecliste kuvvetli temsilin istikrara yetmedi¤inin yeni
bir örne¤ini sergilemektedir. Oylar›n
yüzde 34’ünü alan parti milletvekillerinin yüzde 66’s›n›, yüzde 19’unu alan
ülkenin bütünlü¤ü
Türkiye seçim sath-› mailine (e¤ik düzlemine) girmifl
bulunuyor. Bu da seçim sistemi üzerindeki tart›flmalar›
yavafl yavafl alevlendiriyor. 1945’te çok partili yaflama
geçifl karar›n›n ‹smet Pafla taraf›ndan ilan›ndan beri,
hiçbir seçim yoktur ki, öncesinde ve sonras›nda,
“seçim sistemi” tart›fl›lmas›n.
Yaz›: Hüseyin Ergün
mülkiyeistanbul
32
parti ise yüzde 32,4’ünü ç›karm›flt›r.
Geçerli oylar›n yüzde 46’s› ise temsil
edilememifltir. Bu a¤›r adaletsizlikten
beklenen istikrar ç›kmam›flt›r. Tam
tersine 2 Kas›m 2002’den beri her geçen gün istikrars›zl›k tohumlar›n› daha fazla yeflertmifltir.
‹çinde bulundu¤umuz seçim e¤ik
düzleminde, temsilde adalet/yönetimde istikrar tart›flmas› eski seçimlerdeki
tart›flmalardan farkl› bir içerik kazanm›fl bulunmaktad›r. Çünkü temsilde
adaletle Türkiye’nin bütünlü¤ü aras›nda do¤ru orant›l› bir iliflki ortaya ç›km›flt›r. fiöyle ki, Kürt kimli¤ini temsil
eden partiler (HADEP, DEHAP..) bun-
dan önce girdikleri seçimlerde yüzde
5 civar›nda oy alm›fllar ve yüzde 10
baraj› dolay›s›yla meclise girememifllerdir. ‹ttifaklar yoluyla meclise tafl›nan Kürt kimli¤inin temsilcileri ile listesinden seçildikleri partiler aras›nda
devaml› sorunlar ç›km›fl ve beklenen
fayda elde edilememifltir.
Kürt sorununun ulaflt›¤› bugünkü
aflamada, Kürt kimli¤ini temsil eden
parti veya partilerin, kendi kimlikleri
ile mecliste temsil edilmelerinde, ülke
bütünlü¤ü bak›m›ndan, say›lamayacak kadar çok yarar vard›r. 1973 seçimlerinden itibaren dinci partilerin
Meclis’e kendi kimlikleri ile girmeleri
ve giderek iktidar olmalar› ne kadar
ola¤ansa, Kürt partilerinin meclise girmeleri ve zaman zaman iktidar orta¤›
olmalar› da o kadar ola¤and›r ve demokrasimizin olgunlaflmas› bak›m›ndan gereklidir.
Bölücülü¤ü engellemek için
herkese temsil edilme hakk›
verilmeli!
Elbette her fley ya¤dan k›l çeker
gibi sorunsuz olmayacakt›r. Meclise
Kürt kimlikleri ile girenlerden bir k›sm› afl›r›l›klar yapacaklard›r. Refah Partisi örne¤inde bunu s›k s›k yaflad›k.
Rejim bunlara katland› ve afl›r›l›klar
genifl ölçüde törpülendi. Kürtlerin
kendi kimlikleri ile meclise girmeleri
halinde de böyle bir süreç yaflanacak; ama Kürt
halk›, mecliste temsilin
verdi¤i tatmin duygusuyla, bölücü söylem ve
ak›mlardan uzaklaflacakt›r. Dolay›s›yla temsilde
adalet, önümüzdeki genel seçimlerde, bundan
önceki seçimlerdekiyle
karfl›laflt›r›lamayacak kadar önem kazanm›flt›r.
Çok partili yaflamda
temsilde adalet/
yönetimde istikrar
ilkesinin iflleyifli
Sözün
buras›nda,
temsilde adalet ile yönetimde istikrar aras›ndaki
iliflkiyi daha önceki seçimler üzerinden giderek
irdelemekte yarar görüyorum. 195054 ve 57 seçimlerinde iktidar (DP) ve
ana muhalefet (CHP) partilerinin ald›klar› oy oranlar› ve bunlar›n meclise yans›mas› flöyledir: 1950 seçimi:
oylar›n yüzde 52,7’sini alan DP milletvekillerinin yüzde 85,2’sini; (487
MV’nin 415’i) oylar›n yüzde 39,4’ünü
alan CHP milletvekillerinin yüzde
14,2’sini (487 MV’nin 69’u) ç›karm›flt›r. 1954 seçiminde durum flöyledir:
DP’nin oy oran› yüzde 57,6; meclisteki temsil oran›
yüzde 92,8; (541
MV’nin 502’si)
CHP’nin oy oran›
yüzde 35,4 meclisteki temsil oran› yüzde 5,7 (541
MV’nin
31’i).
1957 seçiminde
ise DP oylar›n
yüzde 47,9’unu
alarak mecliste
yüzde 69,6 (610
MV’nin 424’ü)
oran›nda, CHP
mülkiyeistanbul
33
ise yüzde 41,1 oy alarak mecliste yüzde 29,2 (610 MV’nin 178’i) oran›nda
temsil elde etti. ‹ktidar partisi ile muhalefet aras›ndaki bu temsil uçurumu
istikrar de¤il, memleket için kutuplaflma ve iktidar için de 1960 darbesiyle
sonuçlanan felaketi getirdi.
1965 seçimleri T‹P’e yarad›!
1950’den beri hem temsilde adaleti eksiksiz sa¤layan hem de istikrar
getiren en anlaml› seçim 1965 seçimidir. Düz ayna sistemi ile yap›lan bu
seçimde seçime giren her parti, yurt
çap›nda ald›¤› oy ölçüsünde parlamentoda temsil edilmifltir. Buna ra¤men bu seçimden tek parti iktidar›
ç›km›fl ve dönem boyunca ülkeyi istikrar içinde yönetmifltir. Bu seçimin
bir özelli¤i de ilk kez meclise düzeni
de¤ifltirmek isteyen bir partinin, Türkiye ‹flçi Partisi’nin (T‹P) 15 milletvekili ile girmesi ve grup kurarak sistem
karfl›t› düflünceleri meclise tafl›mas›d›r. (O zaman 10 milletvekili ile grup
kurulabiliyordu. Sonra grup kurmak
19-35 mülkiye
8/18/07
12:19 PM
Page 34
politika
politika
1977 seçimlerinde CHP
yüzde 42 oy ald› ama ço¤unlu¤u sa¤layamad›. Hükümet kurabilmek için destek sözü veren her milletvekiline bir bakanl›k vererek hükümeti kurabildi. 12 Eylül 1980 darbesine
kadarki döneme, yönetimde istikrars›zl›k, sokakta sa¤-sol vuruflmas› egemen oldu. 5 bini
aflk›n insan›m›z› (kan›mca ayn›
odak taraf›ndan) yönlendirilmifl ve yönetilmifl bu çat›flmalarda kaybettik.
Seçim sisteminde neler de¤iflebilir?
Seçim sistemi konusunun “oy de¤erlendirme sistemi” ötesinde de ele al›nmas› gerekir. Buna göre:
1. Seçim çevreleri, (merkezi yönetsel bölünme esas›na dayand›¤› için) oy say›s›ndan
kopmufltur. 10 bin oyla seçilen milletvekili de 100 bin oyla seçilen milletvekili de
sistemin ürünüdür. O nedenle, (iktidar›n bir yönetim reformu yapmak istemedi¤i
ç›kard›¤› yasalardan anlafl›ld›¤›na göre) seçim çevresi ile yönetim birimi iliflkisi kopar›lmal›, seçim çevreleri nüfus esas›na göre belirlenmelidir. 7-10 milletvekili ç›kacak flekilde seçim çevreleri yeniden düzenlenmelidir.
2. Partiler seçimde güç birli¤i yapabilmelidir. Bu, partilerin seçime ortak bir liste ile
girmesi fleklinde de, oy de¤erlendirmesi s›ras›nda güç birli¤i yapacaklar›n› ilan etmifl partilerin oylar›n›n birlefltirilmesi suretiyle de olabilmelidir.
3. Yerel veya ulusal
bir genel seçimde
oylar›n yüzde 1’ini
(bu yaklafl›k 500 bin
oy demektir) ve daha fazlas›n› alm›fl
olan partilere, ald›klar› oy oran›na göre
hazine yard›m› yap›lmal›d›r.
4. Bir partiden seçilmifl bir milletvekilinin, partisinden ayr›lmas› ve/veya partili olmakla ba¤daflmayacak bir nedenle
partisinden ç›kar›lmas› ve bunun ilgili
mahkeme taraf›ndan
onanmas› halinde milletvekilli¤i düflmelidir.
5. Bütün partililerin kat›laca¤› önseçim kesin kural haline getirilmelidir. Milletvekili
say›s›n›n yüzde 5’i kadar kontenjan korunmal›d›r.
6. ‹steyen partilerin, önseçim yerine, seçim çevresindeki bütün seçmenlere aç›k
“seçmen e¤ilim yoklamas›” yapabilmeleri kurallaflt›r›lmal›d›r.
7. Ulusal ve yerel seçimler dört y›lda bir ve iki y›l arayla dönüflümlü olarak yap›lmal›d›r.
8. Seçim dönemleri ve tarihleri önceden bilinecek flekilde düzenlenmeli, arada genel seçim ihtiyac› ortaya ç›karsa, bu seçimde seçilecek meclis, dönemin eksik kalan bölümünü tamamlamal›d›r.
9. Seçimlerin temel ihtiyac› olan özgürlük ve güven içinde çal›flma ortam› için gerekli yasalar ç›kar›lmal› ve uygulanmal›d›r. Bu ba¤lamda, silahs›z, sald›r›s›z, bar›flç›
yöntemleri benimsemifl, fliddeti reddeden ve ayr›mc›l›k yapmayan her parti seçime
kat›labilmelidir.
10. Her bir cinsiyet için en az yüzde 33 olumlu ayr›mc›l›k ilkesi yasalaflt›r›lmal›d›r.
11. Seçimde oy de¤erlendirme yönteminde 1965 seçimlerindeki düz ayna sistemi
veya 1983 seçimlerindeki oy de¤erlendirme sistemi uygulanmal›d›r.
mülkiyeistanbul
34
1973 seçimleri ile dinci bir
parti, (MSP) ilk kez meclise
girdi ve iktidar orta¤› oldu.
için gerekli milletvekili say›s› 20’ye ç›kart›ld›.)
T‹P’in meclisteki içerikli muhalefetinden rahats›z olan iktidar ve ana
muhalefet, 1969 seçimlerine giderken
oy de¤erlendirme kural›n› de¤ifltirdiler ve temsilde adaleti zay›flatt›lar.
1969 seçimlerine öyle gidildi. 1969 seçimlerinde T‹P, 1965 seçimlerinden
daha fazla oy ald›, ancak 3 milletvekili ç›karabildi.
‹lk dinci parti meclise giriyor!
1969 seçimiyle birlikte rejimde istikrars›zl›k bafllad›. 12 Mart 1971’de
darbe yap›ld›.
1973 seçimleriyle normale dönülmek istendi. Ancak dikifl tutmad›.
1973 seçimleri ile dinci bir parti,
(MSP) ilk kez meclise girdi ve iktidar
orta¤› oldu. CHP-MSP (Milli Selamet
Partisi) koalisyonu kuruldu. 1974’te
K›br›s’a müdahaleyi oya dönüfltürmek
isteyen Ecevit, MSP ile koalisyonu
bozdu. Meclisi erken seçime zorlad›.
Erken seçim yerine, u¤ursuz “Milliyetçi Cephe” koalisyonlar› geldi. 1977 seçimlerine böyle gelindi.
Askeri yönetimin
iktidar› sivillefltirme
çabas›
Askeri yönetimin seçime
giderek iktidar› sivillere devretmek için düzenledi¤i 1983
seçimleri ile normale dönüfl bafllad›,
hala sürüyor. Askeri yönetim, 3 partiye 1983 seçimlerine girifl izni verdi.
Seçim sonunda, 400 milletvekilinden
oluflan mecliste ANAP yüzde 45,1 oyla 211 milletvekili, Halkç› Parti yüzde
30,5 oyla 117 milletvekili ve MDP
(Milliyetçi Demokrasi Partisi–genel
baflkan› emekli orgeneral Turgut Sunalp’ti) yüzde 23,3 oyla 71 milletvekili ç›kard›. Bu seçimde kullan›lan oy
de¤erlendirme sistemi, adalet ve istikrar› bir arada gözetmiflti. En çok oy
alan partiyi insafl› bir flekilde koruyordu. (yüzde 45 oy ve yüzde 53 temsil)
1987 seçimlerinden önce merhum
Turgut Özal oy de¤erlendirme sistemini de¤ifltirdi; yurt çap›nda yüzde 10 baraj› getirdi, milletvekili say›s›n› 450’ye
ç›kard›. Bu seçimlerde, 450 milletvekilinden oluflan mecliste ANAP yüzde
36,3 oyla 292 milletvekili, (yüzde
64,88) SHP yüzde 24,7 oyla 99 milletvekili (yüzde 22) ve DYP yüzde 19,1
oyla 59 milletvekili (yüzde 13,1) ç›kard›. Yüzde 10’dan az oy alan partiler
meclise giremediler. Yine de oylar›n
yüzde 80,1’i mecliste temsil edildi.
Seçimlerde istikrars›z
dönem bafll›yor!
1987 seçimlerindeki adaletsizlik,
istikrars›zl›¤›n bafllang›c› oldu. 1989
yerel yönetim seçimlerinde ANAP’›n
oy oran› yüzde 20,8’e düfltü. 1991 seçimleri ile çok partili koalisyonlar dönemi bafllad›. 95 ve 99 seçimleri yüzde 10 baraja ra¤men da¤›lmay› daha
da art›rd›. Partileri iyice ya¤madan
mülkiyeistanbul
35
mal kapma örgütlerine dönüfltürdü.
K›sacas› 91-95-99 seçimlerinin partileri seçmen gözünde tükendiler. 1999
seçimlerinde CHP meclise giremedi. 3
Kas›m 2002 seçimleri ile bu dönem
sona erdi. Geçen seçimde meclis d›fl›nda kalan CHP meclise döndü. Ama
o dönemin di¤er bütün partileri meclisten tasfiye oldular.
3 Kas›m 2002 seçimleri ile temsilde adalet bak›m›ndan 1987’ye dönüldü. 2002 seçiminde, 550 milletvekilinden oluflan mecliste oylar›n yüzde
34,3’ünü alan AKP 363 milletvekili,
(yüzde 66) oylar›n yüzde 19,4’ünü
alan CHP 178 milletvekili (yüzde
32,4) ç›kard›. Toplam yüzde 1 oy alan
9 ba¤›ms›z aday da milletvekilli¤ine
seçildi. Böylece mecliste geçerli oylar›n yüzde 54,7’si temsil edilmifl oldu;
bir baflka deyiflle, temsil edilmeyen
oylar›n 1987’deki oran› yüzde 20 iken
bu kez yüzde 45,3’e yükseldi. Bu bafll› bafl›na bir siyasal kriz biriktirme dinami¤idir. AKP’nin 2004 yerel yönetimler seçimlerinde belediyelerin ezici
bir ço¤unlu¤unu elde etmesi bu dinami¤in daha da güçlenmesine yol açt›.

Benzer belgeler