ekip 55 - Belçika Türk Dernekleri Birliği

Transkript

ekip 55 - Belçika Türk Dernekleri Birliği
België-Belgique
PB
3580 Beringen
BC 9696
DRIEMAANDELIJKSE TIJDSCHRIFT - ÜÇ AYLIK DERGİ
2008 JAARGANG/YIL 13 - NR. 55
P 408.604
Turkse Unie van België vzw
Belçika Türk Dernekleri Birliği
Stationsstraat 96, 3582 Beringen,
Tel 011/45 41 41 – fax. 011/45 38 38 - GSM:0475/45 41 41
e-mail: [email protected]
-
Website: www.turkseunie.be
tel. 011 33 37 19
tel. 070 22 24 47
Geçen Ekip sayımızdan bu yana neler bıraktık geride, neler yaşanmış, hangi faaliyetler yapılmış,
… hepsini bu sayıda bulabilirsiniz.
www.favoritours.be
Yaz tatili bittikten sonra öğrencilerin yeniden okula başladıkları tabiiki onlar için yeni bir heyecan
demek. Ama birçok velilerin bilmedikleri; Ana Okula giden çocukları için de Belçika Devleti
velilere bir miktar okul bursu vermekte. Bu yazıyı daha detaylı bir şekilde dergimizin ilerleyen
sayfalarında bulabilirsiniz.
Ramazan ayının başlamasıyla bitmesi sanki bir oldu. Kimisi için çok çabuk geçen, diğerleri içinde
zor geçen mübarek ayda verilen iftar yemeklerine ve yapılan faaliyetlere de yer verdik
dergimizde.
Kadınlarla, gençlerle, değişik derneklerle yapılan faaliyetleri önemli bilgiler ve duyuruların yanı
sıra yetenekli iki sanatçımızada dergimizde yer verdik.
Belçika’da yaşayan ve çok başarılı bulduğumuz sanatçılarımız Mehmet Aydoğdu ve Recep
Çırık bizlere sanatın güzelliğini ve özelliğini anlattılar.
Bunların yanı sıra Birlik olarak katıldığımız ve yardımcı olduğumuz faaliyetlerden birkaçına da
derginin bu sayısında yer verdik.
Bizi gelecek aylarda yoğun çalışmalar ve düzenlenecek birçok faaliyet bekliyor. Şimdiden kolları
sıvıyarak yapılacak olan faaliyet, toplantı, seminer,... için hazırnlanıyoruz. Gelecek sayılarda
yapılanlarla ilgili bilgiler bulabilirsiniz.
Ziya Kara
Şimdilik herkese bol okuma zevki dileyerek birdahaki Ekip’te buluşmak üzere diyoruz.
Zaakvoerder
BELÇİKA TÜRK DERNEKLERİ
BİRLİĞİ ADINA
YAYIN SORUMLUSU
Gsm: 0477 44 56 85
TURKSE UNIE VAN BELGIE vzw
VERANTWOORDELIJKE UITGEVER
Rıfat Can
[email protected]
Stationsstraat 1, 3582 Beringen
Tel 011 45 37 01 - Fax 011 45 37 02
GENEL YAYIN YÖNETMENĠ:
ALGEMEEN REDACTEUR:
Ahmet Arkan
Hüseyin Aydinli
Habibe Tekin
Lic. Nr. A 6131
UPP
YAYIN KURULU:
REDACTIE:
Rıfat Can
Fatih Çalışır
Habibe Tekin
Suna Yilmaz
Öcal Acer
Muammer Eroğlu
YAZIġMA ADRESĠ:
CORRESPONDENTIEADRES
Belçika Türk Dernekleri Birliği
Turkse Unie van België vzw
Stationsstraat 96
3582 Beringen
Tel: 011/45 41 41
tel. & fax: 011/45 38 38
DERGĠ TASARIMI:
LAY-OUT:
Habibe Tekin
[email protected]
KAPAK:
VOORBLAD:
Fatih Çalışır
[email protected]
[email protected]
www.turkseunie.be
In deze editie van ons tijdschrift kunt u activiteiten, vergaderingen, belangrijke informatie,…
vinden van de vorige periode tot nu.
Met de grote vakantie achter de rug hebben de studenten weer de draad moeten oppakken
bij de start van een nieuwe schooljaar. Maar wist u dat u als ouder voor uw schoolgaande
kleuter ook een studietoelage kunt krijgen? Dit artikel kan u uitgebreider lezen in de volgende
pagina’s.
De maand Ramadan is voor sommigen snel en voor anderen moeizaam verlopen. In het
tijdschrift hebben we plaatsgegeven aan de meeste Iftar-maaltijden die werden gehouden
door verschillende verenigingen en instanties. Hiernaast hebben we ook activiteiten met
vrouwen, jongeren en verenigingen aangehaald.
Mehmet Aydogdu en Recep Cirik - twee Turkse kunstenaars in België - hebben ons de
schoonheid van kunst neergepend.
Als Unie gaan we een drukke periode met veel activiteiten, vergaderingen, seminaries,...
Tegemoet, het wordt dus tijd om de mouwen op te rollen en erin te vliegen.
BELÇİKA DA TEŞKİLATCILIK
70’li yılların sonunda Belçika’ya geldim. O günlerde bir vilayette parmakla sayılacak kadar Türk kuruluşu vardı. Yaşadığım bölgede,
daha önce işçi dernekleri olarak kurulmuş teşkilatların bir çoğu isim değişikliliği yaparak cami dernekleri oldu. Teşkilat ve teşkilatcılığı
bilenlerin sayısı oldukça azdı. Eğitim, sosyal ve kültürel etkinlikler insanımızın çok da umurunda değildi. Teşkilatla uğraşanlara bir nevi
enayi gözü ile bakılıyordu. Teşkilat kurmak o kadar da kolay değildi. Çünkü kurucu üyelerin üçte iki çoğunluğu Belçikalı olmak
mecburiyetindeydi. İmkanlar çok sınırlıydi. Bu günki gibi; ne bakanlıktan, ne vilayetten, ne fonlardan, ne de belediyelerden yardım
alınabiliyordu.
Geldiğimin ertesi yılı, bulunduğum bölge olan Beringen merkez olmak üzere Türklere ait ilk resmi federasyonun kurulmasını sağladık.
Yine Belçika’da ilk defa resmi tüzüğü olan Cenaze nakil fonunu oluşturduk. Belçika Diyanet vakfı bile bizden kaç yıl sonra fon oluşturdu.
Vakıf kurulunca birlik beraberlik olunsun diye bizde fonu vakfa devrettik.
O yıllarda, birçok zorluklar ve imkansızlıklara rağmen Kültür teşkilatları oluşturmaya ve topluma güzel hizmetler sunmaya başladık. O
günlerde bile çok aktif çalışmalar içerisindeydik. Sergiler, konferanslar, geceler, gençlik kurultayları, bilgi yarışmaları, esrar ve eroinle
mücadele günleri, yürüyüşler v.s. saymakla bitmeyecek bir çok hususlarda topluma öncülük ettik. Hatta birçoklarımızın Türkiye’de bile
tanışma imkanı bulamadığı çok sayıda bürokrat, eğitimci, parlementer, yazar, öğretim üyeleri vs. getirterek konferaslar veriliyordu.
Ondertussen wensen wu u veel leesplezier.
Birliğin iftar yemeği
İftar maal van de Unie
Değişim programı
Uitwisselingsactiviteit
Bu gün Belçika da fikri, siyasi, dini, sosyal, kültürel, kadın, gençlik, sportif, bölgesel hemşeri, ticari alanlarda kurulmuş sayıları 300’ü
geçen Türk dernekleri var. Bunların bir kısmı Belçika devletinden, bir kısmı Türkiye’den, bir kısmı devlete ve dine olan bağlılığından
dolayı halkın cebinden koyduklarından destek gören, kimileri buradaki siyasilerimizden, kimileri de sadece üyelerinin maddi ve manevi
desteğiyle hayatiyetini devam ettiren kuruluşlardır.
Bir kısım kuruluşlar zaman zaman bir araya gelip bazı meseleleri birlikte değerlendirselerde, bir birlerinden kopuk çalışmalar
içerisindeler. Çok daha güçlü ve güzel işler yapılacakken malesef bunlar yapılamamaktadır. Yapmaya çalışanlara da birileri , engel
olmak için elinden gelen gayreti göstermektedirler. Hatta bu çabalarına zaman zaman devlet kurumlarını bile alet etmektedirler. Yap
dersin yapmazlar, yapanada mani olurlar. “Meyve veren ağacı taşlamak”tan başka işleri olmaz. Sen onların yapmaya çalışıp da
yapamadıklarını ücretsiz olarak hizmetlerine sunarsın, bir kıymeti olmaz. Kendileri ücret karşılığında sunar ama yinede beceremezler.
Kadınlar eğlencesi
Vrouwenfeest
Recep Çırık
Sanat ve Zanaat
Mehmet Aydoğdu
Anatolia İftar
Mijnhappening
Planlama günleri
İş arayanlara yardım
Okul bursları
TSL iğrencilerinden iftar
Openforumdag
Dinler arası dialog
Afrikan dansları
İş fuarı
Muammer Eroğlu
Beşikten mezara ilim
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
7
10-11
16-17
20-21
24
26-27
28-29
30-31
32
33
34-35
38
39
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
……
Mehmet Aydoğdu
Anatolia iftar-maal
Mijnhappening
Planningsdagen
Tewerkstelling
Schooltoelagen
TSL geeft iftar-maal
Openforumdag
İnterreligieuze dialogen
Afrikaans dansen
Banenmarkt
Muammer Eroğlu
Vereniging FTZ geeft İftar
Bazılarımızın da bir tuaf teskilatcılık anlayışı var. Bir faaliyet yapar eh işte karşısında biraz kalabalık bulunca tamam “dünyayı kurtaran
adam” sanır kendini. Ne etrafına ne de geriye dönüp bakmaz. Bu çalışma önceden yapılmış mı? Bu gün, bu veya buna benzer başka
çalışma yapanlar var mı? Ben bunun devamını getire bilecek miyim? Yapılan çalışma yeterli mi? demeyiz. Burada aklıma bir fıkra geldi.
“İki arkadaş bir mekana giderler, birisi bir kadeh atar ve peşinden ben Amerika’nın başkanıyım narasını patlatır. İkinci kadehi atacağında
arkadaşı kolundan tutar. Dur içme, bir kadeh attın kendini Amerika’nın başkanı sandın, ikici kadehi atarsan haşa Allah’ım felan
dersin”der.
Bundan yıllar önce aşıklar yarışması için Belçika’ya getirtdiğimiz Aşık Erol Ergani, bir şiirinde “Bu gün değil, altı yaşımda bile, karşı dağın
yamacında söylerdim türkü” diyor. Evet bu gün değil, uzun yıllardır Belçika’da teşkilatcılık yapmaktayım. Bu güne kadar ben ve başında
bulunduğum teşkilatlar Belçika’da yapılmayan birçok güzel faaliyetleri gerçekleştirdi. Her zaman en aktif teşkilatlardan biri oldu. Ama
hiç bir zaman bu yapılanların yeterli olduğuna inanmadım. Bu topluma daha güzel çalışmalar, daha büyük birlliktelikler lazım diye
düşünüyorum. Tabi bu düşüncemizi bir kısım teşkilatlar ve hatta buradaki bazı devlet yetkililerimizinde, ne hikmetse istemediği
kanaatindeyim. Buna Türkiye’de devleti idare edenlerde dahil. Neden derseniz, isteselerdi eğer, bu gün bura da çokta aktif olmayan ama
az olsun benim olsun diye ayrı bir teşkilat kurarlar mıyıdı?
Belirli güçlerin toplumun bu halinden memnun ve daha fazlasınının yapılmasını istemediklerini düşünüyorum. Ama ne olursa olsun bunun
birgün asgari ölçülerde de olsa bugünkinden daha fazlasının başarılacağına inanıyorum . Çünkü toplumumuzun buna ihtiyacı var. Bunun
için biz elimizden gelen gayreti gösterip, üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Etmeye de devam edeceğiz. Mutlaka
bunun bir gün başarılacağına inanıyoruz.
Selam ve saygılarımla
Rıfat Can
7
Het verenigingsleven in België
Eind jaren 70 ben ik naar België gekomen. Toen waren er maar een klein aantal Turkse verenigingen in elke provincie.In de streek
waar ik woonde verenaderden de vroegere werkgeversorganisaties allemaal van naam en werden moskeeverenigingen. Er waren
heel weinig mensen die weet hadden van het verenigingsleven. Socio-culturelen en onderwijsgerichtte activiteiten interresserden
onze mensen niet echt. Mensen die wel actief waren in het verenigingsleven werden vaak uitgelachen. Het was niet eenvoudig om
een vereniging op te starten. Twee derde van de oprichters moesten Belgen zijn. De mogelijkheden waren zeer beperkt. Men kreeg
geen steun van het ministerie, provincie, fonds, gemeenten,... Zoals nu het geval is.
Een jaar na mijn aankomst in België hebben we ervoor gezorgd dat we een federatie hebben gestart waarvan de hoofdzetel in
Beringen was gevestigd. We hebben zelfs de eerste erkende Begrafenisfonds opgericht met statuten. Zelfs Diyanet heeft dit een hele
lange tijd niet kunnen verwezenlijken. Toen de fonds opgericht werd hebben we deze ook in samenwerking gebracht met de federatie
in teken van een samenwerking.
Ook al was het zeer moeilijk in die jaren, toch hebben we ongeacht de vele tegenslagen, culturele verenigingen opgericht zodat we
de gemeenschap goede diensten konden leveren. Zelfs toen waren we heel actief aan het werk. Tentoonstellingen, conferenties,
jongerenoverlegplatforms, wedstrijden, infodagen rond drugs, optochen,... En noem maar op, wij waren als eerste die dit soort
activiteiten hebben georganiseerd. Zelfs burokraten, mensen in het onderwijs, parlementairen, schrijvers,...waarmee de mensen
anders nooit zouden kennismaken hebben we hier uitgenodigd voor conferenties.
Op het moment zijn er in België op vlak van religie, socio-cultureel, vrouwen, jongeren, sport, streekgenoten en verder meer dan 300
Turkse verenigingen aanwezig. Een deel van die verenigingen krijgen steun van de Belgische overheid, andere van de Turkse en
sommige verenigingen krijgen van de bevolking steun omdat ze gebonden zijn aan het land en de religie en nog andere krijgen steun
van politiekers.
De verenigingen komen van tijd tot tijd samen om bepaalde onderwerpen aan te pakken maar prefereren toch om op individuele
basis te werken. Jammer genoeg is er weinig sprake van een sterke en effectieve werking. En degenene die er toch voor pleiten
worden tegengehouden door bepaalde mensen, het gaat zo ver dat deze mensen van tijd tot tijd hun ongenoegen laten blijken bij de
overheidsinstellingen. Jij biedt als vereniging je diensten onvoorwaardelijk en gratis aan maar men apprecieert het niet. Degenen die
hun diensten tegen betaling aanbieden krijgen hun werk nog niet eens gedaan.
Sommige hebben een andere kijk op het verenigingsleven. Ze organiseren bv. een activiteit en als er genoeg opkomst is denken ze
dat ze het hebben gemaakt. Maar in feite kijken ze niet verder dan hun neus lang is. Ze stellen zichzelf de vraag niet of deze activiteit
in het verleden wel eens werd georganiseerd door iemand anders, of dat er verenigingen zijn die op het zelfde moment soortgelijke
activiteiten ook organiseren?
Jaren geleden hadden we Asik (troubadoer) Erol Ergani uitgenodigd naar België voor een troubadoerenwedsrijd. In één van zijn
gedichten zei hij: “Niet vandaag, maar zelfs toen ik zes was zong ik liedjes in de bergen”. Ja niet vandaag maar al heel lang zit ik in
het verenigingsleven. Tot vandaag hebben we gezamenlijk met de verschillende organisaties heel mooie activiteiten verwezenlijkt.
We waren altijd één van de actiefste federaties in België. Maar nooit hebben we genoegen genomen met wat we reeds hebben
gedaan. We denken dat we de gemeenschap betere diensten kunnen aanbieden met betere samenwerkingen. Er zijn natuurlijk een
aantal instanties waarvan we denken die deze gedachten zullen afbreken. Ook mensen van de Turkse regering horen hierbij. U zult
zich afvragen waarom? Hadden ze anders in België een weinig actieve organisatie gestart?
Ik denk dat er mensen zijn die niet willen dat er goede diensten geleverd worden aan de gemeenschap. Maar niets zal ons
tegehouden we zullen blijven voorruit gaan. Want het volk heeft dit nodig. En daarom zullen we kost wat kost alles eraan doen om
het volk te geven wat het nodig heeft. Wij geloven er erin dat we dit zeker zullen verwezenlijken.
Rıfat Can
Derin bir ifade ve tasarım
özgürlüğü taşıyan Mehmet
Aydoğdu‟nun gerçeküstü
eserleri, uluslararası sanat
ortamında “izleyicileri
görüntü, şiirsellik ve
felsefeyle beslenmeye davet
eden yapıtlar” olarak
değerlendiriyor.
1958 Karaman doğumlu olan ressam
Mehmet AYDOĞDU, her ne kadar bir
süre Paris ve Londra'da da yaşamış
olsa da, 30 yıldır Belçika Liege'de
yaşamakta ve atölye çalışmalarını
sürdürmektedir.
İlk sergisini 17 yaşında iken, 1976
yılında açan ve bu güne kadar 71
kişisel ve 8 retrospektif sergiyle
onurlandırılan Mehmet Aydoğdu'nun
eserleri Almanya, Amerika,
Avustralya, Belçika, Bosna Hersek,
Fransa, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Japonya, Israil, Meksika
ve Türkiye olmak üzere 27 ayrı
ülke'de sergilenmiştir. Sanatçı,
Amerika, çesitli Avrupa ülkeleri ile
Türkiye'de birçok sanat tarihi
kitaplari, ansiklopediler, antolojiler ve
sanat sözlüklerinde yer almaktadır.
Mehmet AYDOĞDU eserleri hakkında
şu ifadeleri kullanıyor: “Eserlerim ışık
ve maddelerin parıltısında tasarlanan
sessiz
gökyüzleri,
topraklar
ve
konuşkanlardır.
Medcezirlerden
doğmuş bir sanatçıyım. Hiçlik‟le
boğuşmayı
seviyorum.
Hiçlik‟le
karşılaşınca insan ya bekler, ya
kıpırdanır, ya da düşünür.
Ama aradığı cevaplar sadece kendinde gizlidir. Ben tüm bu
olgular arasında diğerleri gibi sadece bir nefesim. Bu yüzden
modern yaşamı sorgulamam güvensizlikten değil, güncelliğe
daima katkıda bulunmak istememdendir. Kendi tabiatıma
ulaşmak için en iyi yaptığım şeyle uğraşıyorum: sanat
üretiyorum. Sanat benim teneffüsüm, bedensel ihtiyacım,
yaşama ritmimdir.”
Mehmet Aydoğdu geçen mayıs ayında Brüksel'de açtığı kişisel
sergisi için Belçika'lı sanat tarihçisi Didier Paternoster, sanatçı
hakkında bir deneme yayınladı. Paternoster, "Aydoğdu‟nun
sanatı evrenseldir ve atölyesi bir araştırma merkezine
benzemektedir. O yaşadığı anı çok iyi hisseden, ince ve derin
zamanın sanatçısıdır. Eserlerinde yaşamla ölüm arasındaki
dokuyu en isabetli şekil'de sorguluyan bir insandır.
Yapıtlarında
gerçege
en
düzgün
ifadeyi
yakalama
amacındadır.
Aydoğdu doğası nedeniyle rüya alemine yönelse de, eserleri
büyük bir akıllılık, bir şiddet ve korkunç bir güzellik taşıyor.
Mehmet Aydoğdu eserleriyle kültür, felsefi, sosyal ve siyasi
diyaloğa yer verebilen ender sanatçılardan biridir. Onun
sanatı bir başka dua şekli'dir".
9
8
Fatih Çalışır
Belçika Türk Dernekleri
Birliği geleneksel iftar
yemeğini bu sene 12
Eylül Cuma günü De
Kardijk Beverlo‟da verdi.
Mübarek Ramazan ayında biz
de Belçika Türk Dernekleri
Birliği olarak geleneksel hale
getirdiğimiz ve herkese açık
ol an
bi r
i ftar
y emeği
düzenledik.
Birliğin verdiği yemek
sofralarında
Oruç ve iftar
sevinciyle dolan
kalplerde büyük
mutluluklar paylaşıldı
Bu yıl iftar
ayının ve
Ramazan’ın
günü Beverlo
da verdik.
yemeğini Eylül
aynı zamanda
12’sinde Cuma
Kardijk salonun-
İftar yemeğimiz bu sene de
büyük ilgi gördü; geceye
200’ü aşkın davetli katıldı.
Katılanların büyük çoğunluğu
politikacılar, dernek yöneticileri, dinadamları, işadamları,
Belçikalı kurum ve kuruluşlar,
öğretmenler, İmamlar ve sosyal alanda çalışanlardı.
Yemek öncesi BTDB Başkanı
Sayın Rıfat Can kısa bir açılış
konuşması yaptı.
Konuşmanın
ardından
Dindersi öğretmeni Celaleddin
Baykoz hocamız
ezan’ı
okuyarak
iftar
vaktinin
geldiğini güzel bir şekilde
bildirmiş oldu.
Beverlo
Güzel
ve samimi bir
o rt amd a
d e va m
ed en
yemeğe katılanlar menüdeki
zenginliktende çok hoşnut
kaldılar.
Türk
çayı,
kahve
ve
geleneksel Türk tatlılarından
olan kadayıf tatlısının ikram
edilmesiyle
devam
eden
gecede büyük bir ailenin
toplanıp güzel sofralarda tatlı
sohbetlerle iftar yapma edası
vardı.
Yemekten sonra konuklar
uzun
süre
birbirleriyle
tanışma ve sohbet fırsatı
buldu. Bütün akşam boyunca
Gent’ten katılan ilahi grubu
bir
Ramazan
akşamına
uygun olarak güzel ilahiler
çalıp
söyledi.
Biz
bu
kardeşlerimizin
ağızlarına
sağlık ruhlarına güzellikler
diliyoruz. Bizim söyledikleri
ilahil erl e
güzel
vakit
geçirmemizi sağladılar.
İftar
yemeğine
katılan
tanınmış isimlerde vardı:
Millet vekilimiz Sayın Hilal
Yalcin,
Hasselt
Belediye
başkanı
Sayın
Herman
Reynders, birçok belediye
encümenleri,
çok
sayıda
dinadamı, Belçikalı kurum ve
kuruluşlar,
öğretmenler,
sosyal alanda çalışanlar, ve
vatandaşlar katıldı.
K atı l an l ar a
t e ş e k k ü rl er
dileyerek senenye yeni bir
iftarda buluşmak dileğiyle
bayramınız mübarek olsun
diyoruz.
De Turkse Unie heeft ook dit jaar het ondertussen
traditionele iftar-maal gegeven op 12 september in
De Kardijk te Beverlo.
Tijdens de maand Ramadan heeft de Unie ook dit jaar een gezellig iftar-maal gegeven waar iedereen welkom op was. Dit
jaar was het toevallig de 12‟de september tegelijkertijd ook de
12’de dag van het vasten.
De grote aanwezigheid was het bewijs van grote interesse aan
deze eetavond door het volk. Onder de aanwezigen waren er
grotendeels politiekers, bestuursleden van verenigingen, godsdienstgeleerden, werkgevers, Belgische instellingen en instanties, leerkrachten, imams en socio-culturele werkers.
Onze voorzitter Rifat Can heeft een openingswoord gehouden
waarna Celaleddin Baykoz de Ezan heeft afgeroepen als teken
van de aankomst van het breken van het vasten.
Op de avond dat in een gezellig sfeertje verliep was een rijke
menu voorzien waarna er Turkse thee, koffie en kadayif
(traditioneel gebak) werd geserveerd. Na het eten hebben de
aanwezigen ook de kans gekregen om een gezellig babbeltje te
slaan.
We danken ook onze muzikanten uit Gent die de hele avond
door Soefi muziek hebben voorgedragen.
Onder de genodigeden waren ook een aantal bekende namen
zoals; Hilal Yalcin (volksvertegenwoordiger), Herman Reynders
(Burgemeester Hasselt), vele schepenen, leerkrachten,…
We danken iedereen voor hun aanwezigheid en wensen hen
goede feesten toe.
11
10
Vzw Anatolia in Bilzen die aangesloten is bij de Turkse Unie van België
organiseerde op zaterdag 20 september een iftar eetavond.
De iftar eetavond die plaatsvond op
zaterdag 20 september 2008 is met een
opkomst van 200 personen zeer goed
verlopen.
Fatih Çalışır
Bilzen
Belediye başkanı Johan
Sauwens´a, Baş Papaz
Rik Ramaekers´a ve
yabancılarla ilgilenen
Bilzen belediye
memurlarından Henriette
Ramaekers´a birer plaket
taktim edildi.
Birliğimize
bağlı
derneklerimizden
Anatolia Bilzen vzw
derneği
20
Eylül
Cumartesi günü iftar
yemeği verdi.
Sadece
iki
yıllık
bir
geçmişi
olan
Bilzen
Anatolia
vzw
derneği
Bilzen
belediyesiyle
oldukça güzel faaliyetler
düzenlemekte.
Dernek başkanı Necmi
Burgaz´ın azimli çalışması
sayesinde Anatolia küçük
bir
dernek
olmasına
rağmen
nice
büyük
derneklere taş çıkartacak
faaliyetler
ortaya
koymakta.
Haziran
ayında
Bilzen
belediyesi
ve
orada
yaşayan
azınlıklarla
beraber oldukça şen bir
mangal sefası düzenleyen
Necmi Burgaz. 20 Eylül
2008 günü oldukça zengin
katılımlı bir iftar yemeği
verdi.
İftar
yemeğine
katılan
200´ü aşkın insanın yarısı
Belçikalılardı. Düzenlediği
faaliyetlerle
Bilzen´deki
yabancılarla Flamanları aynı
çatı altında toplayan Necmi
B u r g a z ´ ı n
çalışmalarından
dolayı
belediye
yönetimi
ve
başkanı Johan Sauwens
oldukça memnun.
Anatolia´nın diğer önemli
faaliyetlerinde olduğu gibi
20 Eylül´de de başkan
Sauwens
katılanlar
arasındaydı.
İftar yemeğini müteakkip
Belediye başkanı Johan
Sauwens´a, Baş Papaz Rik
Ramaekers´a
ve
yabancılarla ilgilenen Bilzen
belediye
memurlarından
Henriette
Ramaekers´a
birer plaket taktim edildi.
Derneğimize çalışmalarında
başarılar
dileyerek
gelecektede
güzel
faaliyetler düzenlemelerini
umut ettiğimizi belirtiyoruz.
Wij zijn verheugd dat de helft van de
aanwezigen autochtonen waren. Het
gemeentebestuur waaronder
burgemeester Johan Sauwens is zeer
tevreden over het feit dat Necmi Burgaz
erin slaagt om tijdens de activiteiten
zowel de allochtonen als de autochtonen
onder één dak te brengen.
Ook op deze iftar eetavond was de
Burgemeester
aanwezig.
Tijdens de avond werden er 3 awards
uitgereikt ter aandenken aan de
activiteit.
Een eerste award ging naar
Burgemeester Johan Sauwens, een
tweede aan EH Deken Rik Ramaekers
en een derde aan ambtenaar Henriette
Zimmermann.
Bilzen Anatolia vzw heeft in haar
tweejarig bestaan heel wat succesvolle
activiteiten georganiseerd. Ondanks het
feit dat Anatolië maar een kleine
vereniging is, slaagt voorzitter Necmi
Burgaz erin om grote initiatieven te
ondernemen. Zo heeft Necmi Burgaz in
de maand juni samen met het
gemeentebestuur Bilzen en de
minderheidsgroepen die in Bilzen wonen
een barbequefestijn geograniseerd in de
Kimpel voor een groot aantal mensen.
We wensen vzw Anatoila succes in hun
komende activiteiten en wensen hen prettige
feesten toe namens het bestuur van de Unie.
15
14
„De Allochtone vrouw‟ projesi kapsamında ikinci
bir değişim faaliyetini 11 Eylül Perşembe günü
De Kardijk Beverlo‟da düzenledik.
Bu projeyle Belçika‟daki yabancı uyruklu kadkadınlarımıza karşı olumsuz görüş ve davranışları belirli faaliyetlerle değiştirerek olumlu bir hale getirmeyi
amaçladık. Böylece bu kadınlarımız toplumda daha
çok eşit haklara sahip olacaktırlar.
Habibe Tekin
Beringen
Naar aanleiding van het project “De allochtone vrouw in
beeld” hebben we een tweede uitwisselingsactiviteit georganiseerd die doorging op
donderdag 11 september in
de Kardijk te Beverlo.
Met dit project beoogden we de
negatieve beeldvorming tegenover de allochtone vrouw in positieve zin te veranderen zodat
deze vrouwen meer gelijke kansen zullen krijgen in de samenleving.
“ D e vrouw
in de Islam heeft
evenveel rechten
en plichten
als de man. ”
Voordat iedereen plaatsnam in
de zaal werd er een trekking
gedaan. Niemand wist op voorhand naast wie ze zou gaan zitten. Door deze trekking zaten
de verschillende groepen gemengd door elkaar waardoor er
interessante dialogen ontstonden.
De avond begon met een korte
uitleg over het project en werd
vervolgd door een korte toespraak over de Ramadan
maand, de iftar en de Moslimvrouw in de Islam. Fatma Adibelli (Islamlerares) die de toespraak heeft gehouden zei dat
de vrouw in de Islam evenveel
rechten en plichten heeft als de
man.
Na Fatma kwam Emy Lindelauf
aan het woord. Emy vertelde
ons de situatie van de Belgische
vrouw. Ze zei dat de Belgische
vrouw ook onderdrukt wordt
door haar man.
Niet bepaald op gebied van uitgaan of klederdracht maar mentale onderdrukking waardoor
veel Belgische vrouwen hierdoor
problemen krijgen.
Daarna werd het vasten verbroken. De maaltijd bestond uit
een open buffet die door de
vrouwen samen klaargemaakt
werden. Soep en salade met
broodjes door Turkse vrouwen,
pizza door Italiaanse vrouwen,
tajin door Marokkaanse vrouwen en dessert door Belgische
vrouwen.
Na het eten werd het spelletje
“Wat zie jij?” gespeeld die geleidt werd door Semra Coban.
De vrouwen kregen twee foto‟s
te zien. Iedereen moest zelf een
eigen mening schrijven over deze foto‟s. Achteraf werd door
Semra verteld wie de mensen
op de foto‟s echt zijn. Zo konden de aanwezigen ook zien dat
eerste indruk meestal ook een
verkeerd indruk is. En dat men
mensen niet moet beoordelen
naar hun uiterlijk.
De avond eindigde met koffie en
dessert een leuke conversaties
tussen de vrouwen met verschillende nationaliteit.
Voor iedereen naar huis ging
hebben we een korte evaluatie
gehouden van de avond. Iedereen vond het een geslaagde
leerrijke ervaring en zeker voor
herhaling vatbaar.
Bu vesileyle faaliyetimizi düzenlemede bize katkıda bulunanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz:
ACLI (vrouwenafdeling), Wereldvrouwen, Rimo,
PRIC, Emy Lindelauf, BTDB Kadın Kolları ve geceye katılan herkese.
Salondaki yerlerini almadan önce iftar yamağine katılan kadınlara oturacakları yer için kura çektirdik.
Böylece herkes için kimin yanında oturacağı sürpriz
oldu. Yapılan kura farklı uyruktan kadınların yanyana
oturmalarına sebep olarak güzel dialogların oluşmasını sağladı.
Faaliyete proje hakkında yapılan açıklamayla başlandı. Daha sonra söz alan Fatma Adıbelli ( din dersi
öğretmeni) konuşmasında Ramazan ayı, itar ve Müslüman kadının Ġslamdaki yerini ele aldı. Adıbelli sözlerine dinimizde kadın ve erkeklerin aynı hakları ve
aynı sorumluluklarının olduğunu ekledi.
Bu konuşmadan sonra söz alan Emy Lindelauf katılanlara Belçikalı kadınlarla ilgili bir konuşma yaptı.
Lindelauf Belçikalı kadınlarında baskı altında oldrını, bu baskının kıyafet yada gezme konusundaki
baskı değilde daha çok manevi baskı olduğunu söyledi.
Konuşmalardan sonra hep birlikte iftar yemeği yenildi. Yemek açık büfe şeklinde yapıldı ve farklı uyruktan kadınlar tarafından hazırlandı. Çorba, börek ve
salata Türk kadınları tarafından, piza Ġtalyanlar tarafından, tajin Faslılar tarafından ve tatlılarda Belçikalı
kadınlar tarafından hazırlandı.
Yemekten sonra Semra Çoban „Wat zie jij‟ oyununu
yönetti. Katılanlara iki tane farklı resim göstedi. Kadınlar bu iki resim hakkında kendi fikirlerini yazdılar.
Daha sonra bu yazılanların ve resimdeki kişilerin gerçek kimlikleri hakkında değerlendirme yapıldı. Bu
oyun katılanlara dış görünüme bakarak ön yargılı
olmanın nekadar yanlış olduğunu gösterdi.
Gece kahve ve tatlıyla sona ererken farklı uyruktan
kadınlar arasında oluşan güzel sohbetler geç saatlere
kadar sürdü.
Herkes eve dağılmadan çnce kısa bir gün
değerlendirmesi yapıldı. Katılanlar bu geceden çok
memnun kadıklarını ve birçok konuda bilgi sahibi
olduklarını söylediler.
Graag willen we ook een aantal instanties en
personen bedanken voor hun hulp bij deze activiteit: ACLI (vrouwenafdeling), Wereldvrouwen,
Rimo, PRIC, Emy Lindelauf, Vrouwenafdeling van
de Turkse Unie en iedereen die heeft meegeholpen.
12
Recep Cırık Kimdir ?
Recep CIRIK : 1952 Çankırı‟da doğdu.
1970 yılında Ankara Atatürk İlköğretmen Okulu‟nu bitirdi. Öğrencilik yıllarında siyah- beyaz fotoğrafçılık yaptı.
Şiir ve öykü denemeleri , okul arkadaşlarının yazılarına eleştirmenlik yaparak
edebiyat‟a adım attı. Öğretmenlik yılllarında Türk Folklor Araştırmaları Dergisinde Bölge Folkloru ile ilgili araştırmaları yayınlandı. 1976´da üniversite
sınavını
kazanarak Ankara Devlet
Mühendislik Yüksek Okulu
Mimarlık
Bölümü´ne başaladı. O dönemdeki
siyasi olayların yoğunluğu nedeniyle
öğrenimini yarıda bıraktı. 1977 de yurt
dışında öğretmenlik için açýlan sınavı
kazanarak Belçika‟da göreve başladı.
Görev süresi dolunca Gent Belediyesi
tarafından belediye okullarında Türkçe
Dil ve Kültür dersleri öðretmenliğine
getirildi. 1983 yılında Belçika Türk Spor
Federasyonu kurucu üyeliği ve başkanlığı yaptı. 1986 yılında Ġmece kitap
ve yayınevini açtı. De- Poort- Beraber,
Ev Bulma Kurumu, Gent Okul- Aile Birliği gibi derneklerin kurucu üyeliğini ve
yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundu. Hürriyet Gazetesi Benelux ilavesine köşe yazarlığı ve bölgesel haberler
ile başlayan yayın hayatına 1997 de
yayınlamaya başladığı mizah dergisi
JETON ile Avrupa‟da ilk edebiyat ürünlerini yayınladı.
2008yılı itibariyle Gent Belediye okullarında Türkçe Kültür Derlseri, Sanat ve
Teknoloji Dersleri ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Geçen zamanın geri gelmeyeceğini anladığı yıllardan
itibaren şiir, karikatür, tasarım ve kaligrafi (hattatlık)
ve ebru sanatı ile çalışmalarını sergilemeye başladı.
Sergiler:
Nisan 2002´ Kaligrafi- Hat sergisi – Schaarbeek
- Brüksel
Mart 2003 Kalligrafi Sergisi - Gent
Kasım 2004 Türkiye – Avrupa Birliği İlişki(siz)
likleri Sergisi Gent
Mart 2005 Karikatür Sergisi- Ganshoren/
Brüksel
Naziran 2006 Karma Sergi Hat,ebru, Karikatür
Sergisi Gent
Nisan 2008 Türkçe Hat Sanatı ve Ebru Sanatı
Sergisi Sint- Niklaas
Ekim 2008 Avrupa Birliği – Türkiye Karikatür
Sergisi Bonn Universitesi Bonn- Almanya
Kasım 2008 Avrupa Birliği Türkiye Karikatür
Sergisi K.Has Üniversitesi İstanbul- Türkiye
Sanat üzerine yazı yazmak kolay
değil. Algılayabildiğim kadarı ile
sanatı ele almak istiyorum. Dergi ye
uygunluğu ve uzun olmaması
gerektiğini düşünerek bu yazımın
belki iki defa okunması gerekebilir.
İlk ve ikinci okuduğunuz arasındaki
farkı görebilmeniz beni mutlu
edecektir.
Cumhuriyet döneminde yetişen
mimarlarımızın eserleri sınırlı sayıda
olup, bu dönemde çoğu görkemli
yapılar yabancı mimarların eseridir.
Hele Trükiyede sanayileşmeye geçiş
ile
gecekondu kavramını dünya
edebiyatında yer alan çarpık
kentleşmeden siyasilerimiz kadar
mimarlarımız da sorumludur.
Sanat ve zanaat doğu kültürlerine
içiçe diyebileceğimiz bir kavramdı.
Zanaatla uğraşanlar bu çalışmaları ile
karınlarını doyurabildikleri halde, batı
ülkelelerinde sanatçıların çoğunun
açlıktan öldüklerini
şu veya bu
ş e ki l d e ha b e rd a r o ld uğ unu z u
biliyorum.
Zanaatla uğraşanlara ‘kolunda altın
bileziği var. Her nereye gitse kalmaz,
ekmeğini taştan çıkarır(Duvarcı)
derlerdi. Zanaatı olmayan insanlara
evini geçindiremeyeceği için bir
ustanın yanında çıraklık ve kalfalık
döneminden sonra usta olma ve bir
iş kurabilme hakkı verilirdi. Çitçilik
bir zanaattı. Çobanlık da bir zanaattı.
Tarlanın ne zaman sürüleceği,
koyunların nerede otlatılacağını usta
çırak ilişkisi ile öğrenebilirsiniz. Belki
de bir halk destanı olan Ağanın kızına
aşık olan Çoban’ın
bir hafta su
içirilmeyen ve susuz bırakılan
koyunları dereden kavalını çalarak
karşı tarafa geçirmesi iyi kaval
çalmaktan mı yoksa işinin erbabı
olmaktan mı kaynaklanır ?
Bunun yorumunu size bırakıyorum.
Oysa bizim ulusumuz Avrupa’da
rönesans kahreketlerini başlatmıştır.
İstanbul’un Fethinden sonra
Avrupa’ya yönelik kültür ve sanat
uygarlığın beşiği kültürlerin birleştiği
nokta olan Anadolu’dan dünyanın her
yerine yayılması için atalarımızın bir
elçi olarak çalışması Avrupa’yı sanat
ve kültür açısından çok ileri bir yere
getirmiştir. Avrupa’da rönesans
( yeniden doğuş) ile tutcu zihniyetin
yerini gerçekleri görebilme,insana ve
emeğine değer verebilme, doğu
kültüründen tercüme edilen eserlerin
geniş halk kitleleri tarafından
okunarak aklın ve hür düşüncenin
egemen olduğu bir toplumun doğuşu
ile yeni bir çığır açtılar.
Kralların
sanata ve sanatçılara desteği, yeni
keşif ve icatlarla zenginleşmeleri ve
sömürgelerden sağlanan zenginlikler
adına ‘burjuvazi’denilen bir şatafatlı
bir grup ortaya çıkardı. Avrupa
başkentlerine damga vuran yapılar.
birbirleriyle yarışa girdiler. Bu gün
Avrupa ülkelerinin başkentlerinde
rönesansla birlikte başlayan çeşitli
tarzlardaki yapılanmalar özellikle
korunma
altına
alınırken,
İstanbul’umuzdaki yalılar,
ahşap
evler birer birer yanıp yıkılarak
yerine beton yığını binalar dikiliyor.
İşte bu noktada sanat anlayışımızı
görmek için sizi özeleştiriye davet
ediyorum.
Sanat, okulda ya da bilen birine
gidilerek temel bilgilerinin alınması
ile sanat sözcüğününn ‘s’sini
öğrenmiş oluruz.
Geriye kalan
harflerin tamamlanması için yıllarca
dirsek çürütüldüğü gibi Yüce
Yaratıcı’nın bize verdiği yetenekleri
ortaya çıkarmamız ancak çalışmakla
ve uğraşmakla ve araştırmakla
mümkündür.
Ülkemizde Zanaatını
sanat düzeyine getirecek dünya
çapındaki yeteneklerin sınırlı sayıda
olması sanat ve sanatçıya olan
desteğin a zlığında n olduğunu
belirtmek isterim. Özellikle son otuz
yılda iki türkü söyleyen bir şarkı ile
parla ya nlar bizim g özümüzde
sanatçıdır. Oysa dünyanın dinlediği
Fazıl Say
halk gözüyle sanatçı
SAY’ılmaz.
Dünyada kurulan yüzlerce uygarlık
içerisinde doğu sanatlarını batıya
taşıyan ulusumuz mimarlık’ta Mimar
Sinan gibi bir mimar daha
yetiştirememiştir.
Anadolu köylerinden kopup buraya
g el e n, e me kli ye a yrıla nl a r i se
geldikleri köy ve kasbalardaki
doğdukları evlerin doğal yapısını
bozmadan oturulacak hale getiren
insa nla rımızı n sa yısı iki eli n
parmaklarının sayısını geçer mi
bilmem ?
Belçika’da sanat. edebiyat ve kültür
alanında emek veren sınırlı
sayıdayız. Derneklerimiz,
kurumlarımız ve vakıflarımız biz
AVROTÜRK (Avrupalı Türk) lere sahip
çıkmak için kolları sıvamalıdır.
Sanatçı’nın ruhunun gıdası ve
vitamini alkıştır. Sergisini ziyarettir.
Kitabının satın alınması şiirinin
okunmasıdır.
Düzenlenecek yarışmalar, sergiler
onlara daha çok üretme ve
mükemmeli yakalama şansını
artıracaktır.
Burada
eğitim
gören
öğrencilerimizden güzel sanatlara
yatkın
olanların
ailelerin
çocuklarına destek olmaları, sanat
etkinlikleri için açılan kurslara
göndermeleri dileğimizdir. Belçika
da sanat alanında çok geniş
imkanlar
sağlamaktadır.
Peygamberimiz (sav) ‘Ya öğrenen
ol, ya öğreten ol, ya da dinleyen
ol, ya bilimi seven ol... Beşincisi
olma! Helak olursun...
Bu yazımı T.Cumhuriyeti’nin
kurucusu M.K. Atatürk’ün bir
özdeyişi ile bitirmek istiyorum.
‘Sanatsız kalan bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş
demektir.’
Sanat bir ulusun gururudur.
Sanat üretken ve hür düşünebilen
insanların uğraşısıdır.
Bir sanatçının başarısı yalnız kendi
için değil, ülkesi için de gurur ve
onur vericidir.
Bu yıl, yedibinyediyüz yayınevinin
katıldığı dünya çapındaki
fuar
Türkiye “Dünya edebiyatının ve
kültür yaşamının kilometre taşı
o l a r a k a d l a nd ı r ı l a n 6 0 ’ ı nc ı
Frankfurt Kitap Fuarı’ında bu yıl
ülkemizi ‘Bütün
Renkleriyle
Türkiye’
sloganıyla
Onur
Konuğu olarak ağırlanmış olacak.
17
16
Her sene Beringen belediyesinde kömür madenlerinin
kapanışını anma festivali yer alıyor. Sokak tiyatrosu,
müzik ve çeşitli kültürlerin katıldığı bu festival Koolmijnlaan‟da yer alıyor.
Semra Coban
Beringen
Naar aanleiding van de sluiting van de steelkoolmijnen
wordt er jaarlijks ter nagedachtenis een Mijnhappening
in Beringen georganiseerd.
Een zondag vol
spektakel op en rond
de mijnterreinen met
een
kunst- en
ambachtenmarkt,
uitheemse
gastronomie,
optredens,
straattheater,
kinderanimatie
Het feest met deelname van verschillende culturen, straattheater en
muziek heeft op de Koolmijnlaan in
Beringen-mijn plaatsgevonden. De
verscheidenheid van Beringse nationaliteiten was dit jaar niet enkel in
de tenten maar ook op het podium
sterk vertegenwoordigd. De volksdansengroep van HEM heeft dansen
uit verschillende regio‟s uit Turkije
voorgesteld. De ambiance tijdens
het optreden van de populaire Turkse muziekgroep Yakamoz zorgde
voor een aparte sfeer op de Mijnhappening.
De Turkse Unie was er dit jaar ook
bij. Zo hebben wij in onze tent een
Turkse zit hoek opgezet, waar de
bezoekers konden genieten van
Turkse thee en diverse hapjes uit de
Turkse keuken. Naast al deze lekkernijen uit de Turkse keuken doen
we ook een bekendmaking van de
toeristische plaatsen van Turkije.
Dit jaar vond de Mijnhappening op
13 en 14 september plaats. Er was
een goede opkomst op onze stand,
ondanks we dit jaar geen gözleme
en lahmacun hebben gebakken. Wij
hopen volgend jaar wel van de heerlijke gözleme en lahmacun aan te
bieden aan de bezoekers van de
Mijnhappening.
Bu yıl çeşitli milletlerin katılımı çadırların yanında podyumda
da temsil edilmekte idi. Halk Eğitim Merkezi Türkiye‟nin çeşitli
bölgelerinden halk oyunlarının örneklerini sundu. Bunun
yanında popüler müzik grubu Yakamoz sunmuş olduğu gösteri ile Mijnhappening festivaline katılan ziyaretçileri eğlendirerek farklı bir renk kattı.
Belçika Türk Dernekleri Birliği bu yıl da Mijnhappening‟e katıldı. Çadırımızın içrisine kurmuş olduğumuz şark köşesinde gelen ziyaretçilere Türk çayı ve Türk mutfağından çeşitli tatlılar
ve börekler sunma imkanımız oldu. Diğer yandan da broşürlerle Türkiye turizminin tanıtımını yaptık.
Bu yıl Mijnhappening 13 ve 14 Eylül‟de yer aldı. Taze gözlemele ve lahmacunla pişirilmemesine rağmen çadırımızı güzel
bir katılım oldu. Gelecek yıl daha da renkli bir Mijnhappening‟de tekrar sizlerle buluşmayı ünit ediyoruz.
18
19
Vrijdag 17 oktober 2008
heeft de vrouwenafdeling
van de Turkse Unie van België weer een vrouwenfeest
gegeven in de Kardijk te Beverlo.
Habibe Tekin
17 Ekim Cuma gecesi
Beverlo
Kardijk
salonunda, BTDB kadın
Kolları
tarafından
düzenlenen eğlenceye bu
senede
birçok
kadın
katıldı.
Kadınlara yaptığımız
her faaliyetin güzel
geçmesinin sebebi
BTDB Kadınlar
kolunun azimli
çalışmalarından
dolayıdır.
Artık geleneksel hale gelen ve
her sene bir hayır kurumu için
düzenlenen kadınlar eğlencesi
bu sene 17 ekim Cuma günü
Kardijk Salonunda yapıldı.
Tıklım tıklım dolan salonda
katılanlar doyasıya eğlendi.
Yiyecek ve içeceğin bol olduğu
gece için kadın kolları canla
başla çalıştılar. Bunca senedir
kendi özel zamanlarından bize
ve kadın kollarına vakit ayırıp
yürekten çalışan bayanlarımıza
teşekkür ederiz. Yaptığımız her
faaliyetin güzel geçmesi tabiiki
onların sayesinde oluyor.
Gecenin açılış konuşmasını
yapan Hava Elbiz, katılanlara ve
gönüllülere teşekkür ederek
kadın kollarının çalışmalarından
ve planladıkları faaliyetlerinden
örnekler vererek,
Beverlo
azimle çalışmak ve güzel
faaliyetler düzenlemek isteyen
herkesi Kadın kollarına üye
olmak için davet etti.
Dj Sedifenin çaldığı birbirinden
oynak parçalarda gecenin geç
saatl eri ne
kadar
eğlenen
kadınlarımızın fotoğraflarını BTDB
zeb sitesinde bulabilirsiniz.
Bu sene süper geçti, seneye yeni
bir eğlencede yine sizleri
aramızda görmek umuduyla....
Het is ondertussen een traditie
geworden dat de vrouwenafdeling
elk jaar een vrouwenfeest geeft
voor een goed doel. Ook dit jaar
hebben deze vrouwen een succesvolle feest gegeven waarop de talrijke aanwezigen zich hebben kunnen uitleven.
Eten en drank was in overvloed
voorzien door de vrijwillige vrouwen. Hierbij willen we hen allen
van harte bedanken om van hun
vrije tijd af te geven en samen
met ons te werken voor het organiseren van ontspannende maar
ook leerrijke activiteiten voor de
vrouwen.
Hava Elbiz die een korte openingswoord hield bedankte de aanwezigen en de vrijwilligers voor hun
aanwezigheid en hulp. Ze heeft
ook in het kort uitgelegd wat de
vrouwenafdeling allemaal doet en
zal doen. Ook nodigde ze iedere
vrouw die vrijwillig wilt deelnemen
aan de stuurgroep uit om samen
te werken.
De aanwezigen hebben tot laat in
de nacht gedanst op het muziek
dat door DJ Sedife werd gedraaid.
Foto‟s van deze avond kan u op
het website vinden van de Unie.
Dit jaar was de feest weer super
verlopen, Hopelijk tot volgend
jaar…
21
20
10
De Turkse Unie van België vzw
heeft op 18 en 19 oktober 2008
twee planningsdagen gehouden
in Alden Biesen.
Fatih Calisir
Tabiiki Birliğin geçmiş yılın faaliyetlerini değerlendirmesi ve gelecek yılın planlamasını yapmak
için toplantı içinde geçirdiğimiz iki
gün yeterli olmadı. Bu nedenle
gelecek mayıs ayında bu toplantımızı yeniden düzenlemeyi
düşünüyoruz.
Alden Biesen
Belçika Türk Dernekleri
Birliği 18 ve 19 Ekim 2008
günlerinde Alden Biesen
şatosunda planlama totoplantısı düzenledi.
Belçika Türk Dernekleri Birliği 18 ve 19
Ekim 2008 günlerinde Alden Biesen şatosunda planlama
toplantısı düzenledi.
Merkez heyeti ve BTDB çalışançalışanlarından oluşan toplantı
üyeleri 2 gün boyunca Birliğin
vizyonu, kısa ve uzun vadedeki
çalışmaları üzerinde görüştüler.
Bilindiği gibi başarılı olmamın
temel prensiplerinden biri de
planlı çalışmadır. Bunu kendine
ilke edinen birliğimiz, her yıl
planlama günleri düzenlemektedir.
Planlama Günlerinin, periyodik
merkez heyeti toplantılarından
en büyük ayrıcalığı konuların
daha detaylı olarak ele alınması
ve özellikle de uzun vadeli çalışmaların konu edilmesidir.
Her yıl farklı farklı mekan ve
şehirlerde yapılan planlama
günlerini her kuruluş için büyük
önem taşır.
Bunun yanı sıra planalama günlerinin aramıza katılan yeni iş arkadaşlarımız ve idarecilerin çalışmamız üzerinde daha güzel bir
fikir ve bilgi edinebilmeleri için
güzel bir faaliyettir. Bu toplantında, hem kendi çalışmalarımızı,
hem derneklerimizi ve onların
önemli faaliyetlerini, hem de insanların birbirini tanımaları açısından oldukça sosyal bir faaliyetimizdir.
Güzel ve tarihi zengin bir şatoda
toplantının yanı sıra yöneticilere
şatonun müzesi ve bahçelerini
gezme fırsatı verildi. Bu herkes
için iyi oldu, eşşiz güzellik ve tertemiz hava herkese enerjilerini
yükleme fırsatı verdi.
De deelnemers die bestaan uit de bestuursleden en de werknemers van
de Unie hebben er 2 dagen vergaderd
over de visie, de korte en lange termijnplanning van de Turkse Unie.
Zoals we allemaal weten is voor een
succesvolle werking een goede planning onontbeerlijk. Deze regel heeft
de Turkse Unie zich eigen gemaakt en
organiseert daarom elk jaar deze
planningsdagen.
Het grote verschil van deze planningsdagen met de bestuursvergaderingen is dat alle onderwerpen zeer
gedetailleerd worden behandeld. En
ze worden telkens op een andere locatie en stad gehouden.
Twee dagen zijn natuurlijk niet genoeg geweest om de voorbije jaar te
evalueren en een planning te maken
voor het komende jaar. Daarom willen we deze vergadering nog eens
houden ergens in mei.
Naast deze planningen is deze meerdaagse vergadering een ideale kans
voor de nieuwe collega´s en bestuursleden om elkaar beter te leren
kennen, om een globaal overzicht te
krijgen van onze volledige werking en
die van onze verenigingen en hun activiteiten.
Het was een groot plezier om in de
prachtige tuinen en het klein museum
van dit indrukwekkend gebouw een
kijkje te mogen nemen. Dat gaf ons
telkens nieuwe energie om weer verder te gaan met de vergadering.
Her sabah ezan sesleriyle başlıyor mutlu gün. Ve ben her sabah balkonumdan içimdeki sonsuz
huzur ile alemi seyrediyorum. Ezanlar okunuyor, yüreklere çarpıyor ve yürekler diriliyor. Ardı
arkası kesilmiyen dualar semaya yükseliyor, neredenmi biliyorum ? Duaları semaya taşıyan Meleklerin kanat seslerini duyuyor, Katip meleklerinin kalem seslerini işitiyorum. Allah' ım bu ne
güzel bir hal, ruhlar gaflet uykusundan uyanmış bedenler ayakta, zaman yeni başladı sanki, 7'
den 70' e herkes tek bir niyet inanki.
Ve güneş nazlı yüzünü göstermeye başladığında sokaklara çıkıyorum alemi seyrediyorum.
Ahir zamanın yükü omuzlarıma binmeye başlıyor, görüntüler duygular değişiyor. Bedenler tekrar ayakta, bir tarafta son model arabasının içinde kendisini alemin efendisi zanneden biçare
gençler, bir tarafta bir ömür boyu hep böyle kalacağını zanneden ve kibirle yürüyen güzeller, bir
tarafta feleğine küfreden fakirler, diğer tarafta, çektiklerine sabreden gerçek zenginler, kısacası
etrafta belkide bir hiç uğruna ahiretlerini şu yalan dünyaya değiştirenler. Ya Muhammed (sav)
bunlar senin ümmetin, bu biçarelere nasıl buğuz edelim sırt çevirelim. Ve gün gözyaşlarıyla,
yüreğimdeki bir şeyler yapmam gerektiğini söyleyen derin çığlıkla yeniden başlıyor…
Niyetimi tekrar kontrol ediyorum ve bu mubarek günün akşamına doğru tekrar hareket ediyorum. Niyet buya nerde nekadar bir şeyler verebileceğim, bir şeyler öğretebileceğim insan varsa
çıksın diyorum karşıma. Niyet halis olunca neler çıkmaz ki karşına, Fatiha okumasını bilmeyip
öğrenmek isteyenlermi dersin, iftarını bir kuru ekmekle açacak olanlarmı dersin, parasını düşürüp yolda kalanlarmı dersin, parasız olup çocuğu ateşler içinde yananlarmı dersin, günahlarının
ağırlıklarını çekemeyip tövbe edip huzura kavuşmak isteyenlermi dersin, kimisi elinde bir çuval
parasıyla, kimisi elinde boğazından geçmeyen son lokmasıyla, kardeşlerine yardım etmek isteyen
bahtiyar kullarmı dersin. Sende bir niyetlensen inanki karşına çıkacaklara ve onlara yapabileceklerine hayret edersin.
Sevgilinin ensevdiği ay bu, gaflet denizindeki biçare gemilerin yılda bir kez olsun yanaşıp
sığındığı huzurlu liman, masiva putlarının yıkıldığı zaman, günlerin bereketli olmasına, ruhların huzurla dolmasına vesile olan, hizmet erlerini coşturan, hoş geldin YA ŞEHRİ RAMAZAN. Hiç bitmesen, hep yanı başımızda kalsan, şu garip ümmeti boynu bükük koymasan, şu
aciz hizmet erlerini giderken ağlatmasan !!!
BENYAKO
25
24
Tuğba Tanrıkulu
Genk
2000 Yılından
beri devam eden
iş bulma projesi,
iş bulmakta zorlanan vatandaşlara
yardım elini uzatıyor.
Belçika Türk Dernekleri
Birliği 27 Ekim 2008 günü Kolderbos Beyazit camiinde her Pazartesi sabahı kadınlara yönelik
düzenlenen kahvaltıda, iş
arayan genç kadınlarla
buluştu.
Buluşmada Türk kadınlarımız iş
aramakta ne kadar zorlanddıklarını dile getirdiler.
2000 Yılından beri devam
eden iş bulma projesinin yeni
sorumlusu olan Tuba Tanrikulu
Flaman bölgesindeki iş bulmakta
zorlanan
vatandaşlarımızın sorunlarını dinleyip
çözüm bulmaya çalışıyor.
Vatandaşlarımızın iş arayışında
ayrımcılıkla karşılaşıp karşılaşmadıklarını, dil bilgilerini, iş
tecrübelerini kaleme alarak iş
aramada gençlerimizi yönlendiriyor.
Belçika Türk Dernekleri Birliği,
VDAB, RVA, gibi çesitli kurum
ve kuruluşlarla yaptığı çalışmalar sayesinde Türk gençlerine
destek olmaya devam ediyor.
Bu projede gençlere iş danışmanlığın yanı sıra eğitim, sosyal ve hukuk konularında da
öneriler veriliyor.
De Turkse Unie van België vzw heeft op 27 oktober 2008 de vrouwen
van Kolderbos Beyazit
Moskee ontmoet
daar ze iedere maandag een
ontbijt voor de vrouwen organiseren.Suna Yilmaz en Tuba
Tanrikulu.
Bij deze gelegenheid hebben
de vrouwen zich kunnen uiten
hoe moeilijk dat ze het hebben bij het zoeken naar een
werk op de arbeidsmarkt.
Tuba Tanrikulu, de verantwoordelijke van het Toeleidingsproject probeert allochtone werkzoekenden te bereiken die te kampen hebben
met een grote afstand tot de
arbeidsmarkt.
De Turkse Unie probeert in
samenwerking met de reguliere diensten zoals de VDAB,
RVA en andere actoren rond
tewerkstelling hulp te bieden aan de allochtone jongeren.
Er wordt naast jobadvies ook
tips gegeven omtrent opleidingen en sociaal juridische
kwesties.
Müzakerenin son bölümünde
konuşmacılar ve katılımcılar
arasında soru cevap bölümü
yer aldı. Bu bölümde işle ilgili
birçok sorular soruldu. Bu da
akşamın çok renkli, enteresan
ve interaktif diyaloglar içerisinde geçmesini sağlamış oldu.
Tuğba Tanrıkulu
Genk
28 Kasim 2008 de Stad
Genk’in yabancılar kurulu
ve yabancılara hizmet eden
birim
Acli-Vlaanderen
lokallerinde
iĢ
bulma
projesini
kapsayan
bir
müzakere düzenledi.
Müzakereye olağanüstü katılım
konunun ne kadar büyük bir
ilgi topladığını gösterdi. Bu bir
tesadüf değil çünki yabancılar
kurulunun öncelik listesinde iş
bulma projesi en üst sirada yer
aliyor.
Bu akşamın en önemli icrası "iş
bulma projesi" kapsamında
Limburgta bulunan gençleri,
yabancı kökenli kadınları ve 50
yaş üstü insanlarla bir sohbet
içerisine girmek ve fikir aliş
verişi sağlamaktı.
Panele davet edilen konuk
konuşmacılar :
- Fons Leroy, delege yonetici
VDAB
- Piet Weltjens VIG VIG genel
mudur Multi-Fix NV
- Jeroen Bloemen VOKA
- Marc De Loenen UNIZO
- Katleen Willekens OCMWWerkwinkel Genk
Panelin Moderatörlüğünü Patrick
Martens
(KNACK)
üstlendi.
Geceyi güzel bir şekilde noktalamak için davetlilere ikramda
bulunuldu ve gece güzel bir
şekilde son buldu.
Güncel iş pazarındaki değişimşimler ve durumlar ele alınarak
son aylardaki krizin iş alanlarlarına yansıması bu müzakerenin
düzenlenmesine
vesile
oldu.
De integratieraad en dienst
integratie van Stad Genk
organiseerde op 28 Oktober
2008 een debatavond over
tewerkstelling in de lokalen
van ACLI –Vlaanderen.
Konuşmacılara güncel durumun analizi ve genis “iş” alanında ne gibi çözümler olabileceği, önerileri ve iş pazarında yaşanan kriz hakkinda
görüşleri soruldu.
Het hoge aantal aanwezigen
duidde op het ruime belangstelling voor het thema. Geen
toeval, want op het prioriteitenlijstje van de Integratieraad
stond het
thema´Tewerkstelling´ immers
hoog genoteerd. Hoofdbetrachting van de avond was een gesprek op gang brengen rond de
tewerkstelling van Genkse jongeren, allochtone vrouwen en
vijftigplussers. Recente veranderingen zoals de crisis op de
arbeidsmarkt maakten dat dit
debat moest gevoerd worden. Gastsprekers uit het brede spectrum´werk´werden uitgenodigd en gevraagd naar
hun visie en oplossing voor de
huidige situatie van en op de
arbeidsmarkt.
Socio-culturele organisaties en
actoren uit de tewerkstellingssector in Limburg kregen na de
uiteenzetting van de gastsprekers de kans om met hen in
debat te treden.
Er werden veel vragen gesteld
waardoor het debat tussen het
publiek en de gastsprekers
heel kleurrijk en interactief
verliep.
Volgende gastsprekers uit de
tewerkstellingssector
werden
uitgenodigd:
- Fons Leroy, gedelegeerde
bestuurder VDAB
- Piet Weltjens VIG algemeen
directeur Multi-Fix NV
- Jeroen Bloemen VOKA
- Marc De Loenen UNIZO
- Katleen Willekens OCMWWerkwinkel Genk
Het geheel werd gemodereerd
door Patrick Martens (KNACK)
Om de avond goed af te sluiten, werd ons nog een hapje
en een drankje aangeboden.
27
185,09€ daar waar ze vroeger
niet in aanmerking kwamen.
Nuran Akgün
Habibe Tekin
Hasselt
Vertaling
Ouders die het niet
breed hebben, zullen
vanaf 1 september
ook voor hun
kleuters en
lagerschoolkinderen
een studietoelage
kunnen krijgen.
Enige voorwaarde:
het kind moet
voldoende aanwezig
zijn op school.
Vanaf 1 september zou
één op vier schoolgaande
kinderen in aanmerking
komen voor een schooltoelage.
Het aantal school- en studietoelagen stijgt daarmee van
111.000 in het schooljaar 20062007 naar 313.300 in het
schooljaar 2008-2009. Kleuters
krijgen een toelage van 80 euro. Voor het lager onderwijs
stijgt de gemiddelde schooltoelage van 77 naar 116 euro en in
het secundair van 149 naar 234
euro. Een schooltoelage aanvragen wordt bovendien een pak
makkelijker. Voortaan moeten
ouders maar één formulier invullen voor alle kinderen samen.
Aan de schooltoelage hangt één
voorwaarde vast: het kind moet
voldoende naar school gaan,
ook al in het kleuteronderwijs.
Ouders van wie de kinderen niet
regelmatig op de schoolbanken
zitten, kunnen hun toelage verliezen.
Voorbeelden van gezinsdossiers en uitbreiding schooltoelage
1. Gezin met kinderen in secundair waarvoor toelage
verhoogt
Een gezin heeft 2 kinderen ten
laste. Eén kind volgt tijdens het
schooljaar 2007-2008
een 1ste jaar SO,
het tweede kind een 4de jaar
ASO, ze zijn allebei extern. Het
gezinsinkomen bedraagt 20.000
euro.
In de nieuwe wetgeving voor
het schooljaar 2007-2008 komt
zowel kind 1 als kind 2
in aanmerking voor een toelage
van 217,94 euro, in totaal
435,88 euro.
Dit betekent
dus een verhoging van de toelagen voor dit gezin met in totaal
214,88 euro.
2. Gezin dat vroeger geen
toelage kreeg voor kinderen
in secundair
Een gezin heeft 3 kinderen ten
laste. In school- en academiejaar 2007-2008 volgt
kind 1 HO en is kotstudent, kind
2 volgt 3de jaar ASO en kind 3
volgt het 7de jaar TSO.
Het gezinsinkomen bedraagt
30.500€.
Het hoger onderwijsstelsel blijft
ongewijzigd, dus komt kind 1
HO in aanmerking voor
een toelage van 883€. In de
nieuwe wetgeving voor het
schooljaar 2007-2008 secundair
onderwijs, ontvangt kind 2 (3de
jaar ASO) een toelage van
84,13€ en kind
3 (7de jaar TSO) een toelage
van 100,96€, in totaal krijgen
deze leerlingen dus
3. Gezin met toelage voor
kinderen in basis-, secundair
en hoger onderwijs
Een alleenstaande echtgescheiden moeder heeft 3 kinderen
fiscaal ten laste en heeft
een inkomen bestaande uit
wedden en lonen en alimentatiegelden dat 19.693,44
euro bedraagt. In het academiejaar 2007-2008 vangt het
oudste kind hogere studies
aan (geen kotstudent), het
tweede start in het eerste jaar
secundair onderwijs en het
jongste zit in het derde jaar
kleuteronderwijs.
In de nieuwe wetgeving voor
het schooljaar 2007-2008 secundair onderwijs komt de
leerling secundair onderwijs in
aanmerking voor een toelage
van 255,33 euro. Vanaf
het schooljaar 2008-2009 zal de
moeder ook voor de kleuter een
toelage van 45 euro
ontvangen. Dit betekent een
verschil in toelagen tussen huidig en toekomstig toelagenstelsel van 207,33€.
4. Waar aanvragen?
Een aanvraag indienen voor een
school- of studietoelage kan
vanaf 16 augustus. Het aanvragen van een toelage is eenvoudig:
op www.studietoelagen.be
kan je online een aanvraag indienen.
Indien je een aanvraag op
papier wil indienen kan je de
aanvraagformulieren op deze
website downloaden.
Je kan de aanvraagformulieren
ook vinden bij de secretariaten
van de scholen, hogescholen en
universiteiten.
Voor meer informatie kan je terecht op de bovenvermelde
website, het gratis nummer
1700 van de Vlaamse overheid
en bij de afdeling Studietoelagen, die in de hoofdstad van
elke provincie vertegenwoordigd
is.
Geniş gelirli olmayan aileler için 1 Eylül 2008‟den itibaren
ana ve ilk okula giden çocukları için burs verilecektir. Üstelik Flaman Devleti eüitimin her kademesindeki burs meblalarını yükseltecektir. Tek şart: öğrencinin okul edvamsızlığı
yapmaması.
1 Eylül 2008 itibariyle okula giden her 4 çocuktan biri bu bursu almaya hak kazanacaktır. Böylece verilen burs sayısı 2006-2007
yılında 111.000‟den, 2008-2009 yılında 313.300 kadar çıkacaktır.
Anaopkullular 80€ alacaktır. Ġlk okul için bu mebla ortalama olarak
77€’dan 116€’ya ve orta ve lise eğitimi alan öğrencilere de
149€’dan 234€’ya kadar bir yökselme yapılacaktır. Başvurular
kolaylaşarak veliler bütün çocukları için bir form dolduracaklardır.
Okul devamlılığı önemli olup okul sıralarında yeterli zaman geçirmeyen öğrencilere burs hakkı tanınmayacaktır.
Örnek olarak
1. Orta okul ve liseye giden çocuklar için
Ailenin 2 çocuğu var. Çocuğun biri 2007-2008 yılında SO 1. sınıf
öğrencisi diğeride ASO 4. sınıf öğrencisi, her ikiside yatılı değildir.
Ailenin senelik geliri 20.000€dur.
Yeni kanunlara gçre her iki çocuğunda burs hakkı vardır. Bu mebla
her ikisi içinde 217,94 €‟dur yani aile çocukları için toplam 435,88
euro alacaktır.
2. Daha önceleri çocukları için burs almayan aile
Ailenin 3 çocuğu var. 2007-2008okul yılında ilk çocuk HO 1. sınıf
ve yatılı, ikincisi ASO 3. sınıf ve düğeride TSO 7. sınıf öğrencisidir.
Aile geliri senelik 30.500€‟dur.
Yüksek okullular için kanun aynı kalıyor, yani 883 €‟luk bir burs
alacaktır. Ġkinci çocuk 84,13€ ve 3. çocukta 100,96 € alacaktır.
Yani son iki çocuk önceden alamadıkları toplam 185,09€ alacaktır.
3. Çocukları ilk, orta, lise ve yüksek okulda okuyan aileler
için
Boşanmış, yalnız yaşayan 3 çocuklu bir anne: tüm geliri 19.693,44
€. 1. Çocuk 2007-2008 senesinde yüksek okula başlıyor yatılı değil, 2. çocuk orta okula başlıyor ve 3. çocuk ana okuluna başlıyor.
Orta okula başlıcak olan çocuk 255,33 euro alacaktır. 2008-2009
öğrenim yılı itbariyle anna ana okul çocuğu içinde
45 euro alacaktır. Bu yeni eski kanunlara göre 207,33€ fark yapmaktadır.
4. Nereye ve nasıl başvuru yapılacak?
16 austos itibariyle başvurular yapılabilinir:
www.studietoelagen.be sitesinden online istek
Yazılı başvurular için formlar bu siteden indirilmeli.
Okul müdürlüğünde de doldurma formları bulabilirsiniz
Daha geniş bilgi için bedava numara 1700‟yü çevirebilirsiniz yada
yukarıdaki web sitesine başvurabilirsiniz.
28
29
bunu kendi yaşamımızda eylemsel olarak
göstermeye uğraşan, bizim gibi okumak isteyen arkadaşlara her türlü desteği vermekten sakınmayacak, “biz”ler için çalışan bireyler olmak yolundayız. Ve her adımımızda da
bunu başardığımızı görmenin memnuniyeti
içerisinde…
Öğrenim, yalnızca bir
kaç yıl inzivaya çekilip bir şeyler lâneten
bitirmek değil; bilakis; hayatı kavramak,
, gerekli tecrübeleri
edinmek ve yalnızca
bireysel değil, toplumsal değerlere göre
de hayata bir yön
verebilmeyi öğreenmektir.
Esenlikler,
TSL olarak bu yıla da “iftar” etkinliğimiz ile güzel bir başlangıç
yapmış bulunmaktayız. Yalnız ilk
başta sizlere “TSL” nedir, ne için
kurulmuş ve ne doğrultudadır,
kısaca bahsetmek istiyorum.
TSL ( Turkse Studenten Leuven
-> Leuven Türk Öğrencileri Derneği ) 2006 yılında bir kaç üniversiteli Türk gencinin bir araya
gelmesi ile kuruldu. Hedeflerimiz özetle temel olarak;
Türk öğrencilerinin aralarındaki bağları kuvvetlendirerek, sayı ve başarı oranında
artış sağlamak;
Yapılan ve yapılması olası
haksızlıklara karşı bir potansiyel güç oluşturmak ve her
türlü eğitim sorunlarına
eğilmek;
Öğrenciliği çekilir hale getirmek;
Tanıtımlar, bilgi günleri düzenleyerek öğrencileri okumaya teşvik etmek;
Tüm bunları yaparken her
yönü ile bağımsız kalarak
hedeflerimize ulaşmak;
olarak sıralanabilir. Bu hedefler
doğrultusunda bu yıla kadar bir
çok başarılı aktiviteye imza attık
TSL olarak. Ders çalışma günleri, müzik geceleri, bilgilendirme
günleri, film geceleri, workshop‟lar ve diğer sayısız etkinlikler... Bunların hepsini yaptık ve
artan bir şevk ile yapmaya da
devam etmekteyiz. Yeni gelen
öğrencilerimiz, barındırdığımız
istekli,
çalışkan ve azimli öğrenci arkadaşlarımız ve gerçekleştirdiğimiz
başarılar bize daha fazlasını yapmamız için hız vermektedir.
Takdir edilir ki ; bu amaçlara ulaşabilmek için sadece ve sadece
derslerle, eğitimle, sorunlarla ilgili girişimler yeterli değildir. Çizgimiz doğrultusunda öğrencileri
çekebilecek her türlü etkinliğin
amaçlarımıza hizmet ettiğini düşünmekteyiz. Ġftar yemekleridir,
gezilerdir, rahatlamaya yönelik
sinemadır, müzik gecesidir,
tiyatrodur; bunların aynı olçüde
etkisi olduğu malumdur.
Öğrenim, yalnızca bir kaç yıl inzivaya çekilip bir şeyler lâneten
bitirmek değil; bilakis; hayatı kavramak, yaşadığın toplumusorunları kanıksamak, gerekli tecrübeleri edinmek ve yalnızca
bireysel değil, toplumsal değerlere göre de hayata bir yön verebilmeyi öğrenmektir.
İşte bunu başarabildiğimiz sürece
burada, bu ülkede yaşamımızı
daha iyi bir biçimde sürdürebileceğimizin bilincindeyiz. Toplumumuz olarak bu bilinci ne kadar
yayarsak, o kadar çok kazanacağız. O da: eğitimli bir toplumdur. Bir birey yalnızca para kazanıp kendi yağında kavrulmak
amacıyla girişti ise yola, baştan
kaybedilmiştir. “Ben” yerine
“Biz” diyebildiğimiz kadar kazanacağımızı bilmediğimiz her an,
kaybediyoruz demektir. Biz gençler olarak;
08-09 dönemine de bu amaçlarla, ve tabii ki
Turkse Unie'nin de büyük desteğiyle, güzel
bir
başlangıç
yaptık:
“İftar Gecesi” (iftaravond) . Yüz kişiyi aşkın bir katılımla
Leuven'de, üniversiteye bağlı güzel bir mekanda hem üniversitemize yeni gelen, hem
okumakta olan öğrencilerimizi, hem başka
yerde okumakta olan öğrencilerimizi, hem de
diğer arkadaşlarımızı bir araya getirdik. Ezan
okundu, yemeklerimiz yenildi, yeni arkadaşlıklar kuruldu ve hazırlanan sıcak ortam gelenlerin sıcaklığıyla eşsiz bir güzelliğe büründü. Bunun yanı sıra büyüklerimiz ve üniversite bünyesinde ve dışında bizlere iletişimde
olmak, destek vermek amacıyla gelenler de
aramızdaydı.
Tüm arkadaşlarımız çok çalıştı. Haftalar öncesinden planlar, yeni fikirler, araştırmalar,
alış-verişleri ve tüm ayarlamaları... Hepimiz
şuan itibariyle çok da fazla Türk'ün olmadığı
bir yerde; Leuven'de;
yaklaşık 120-130
Türk'e ücretsiz yemek verme, tanışmalarını
sağlama ve birliğimize katkıda bulunmanın
heyecanı ile, çok fazla çalıştık. Ve herkes
dağılıp gittiğinde bizlerde kalan mutluluk,
katılanların tepkileri, yorumları ve toplğımız meyveleri gösteriyor ki : bu işi başak.
Biz hem okuyoruz, hem teşvik ediyoruz, hem
yardım ediyoruz, hem de toplumumuza birşyler katma çabasına giriyoruz. Yolumuz uzun
ve yolumuzda kararlı olduğumuz yapacağımız
diğer aktivitelerle de görüleceği umudayız. Elbette bu yolda, bize bir nebze hak veren, yardım etmek isteyen büyüklerimizin desteği son derece gereklidir. Bu konuda da gerekli duyarlılığın gösterileceğinden şüphemiz
yoktur.
Dileğimiz odur ki; güzellikler, mutluluklar
“biz”lerin üzerinden ayrılmasın. Ve bu temennilerin gerçekleşebilmesinin, bizlerin, her birimizin çabalarıyla gerçeklesebileceği gerçegi
unutulmasın...
Saygılarımızla.
Muhammet Türk
TsL / Ondervoorzitter
30
31
Habibe Tekin
Antwerpen
De Open
Forumdag is
een trefdag
georganiseerd
door het
Minderhedenforum
De Open Forumdag is een
trefdag georganiseerd door
het
Minderhedenforum
waar etnisch-culturele minderheden in debat gaan
met elkaar, met politici en
met het middenveld over
thema´s als media, werk,
onderwijs, identiteit, discriminatie en andere cruciale
maatschappelijke
vraagstukken.
De vorige edities (in 2005, 2003
en 2001) waren een daverend
succes, met telkens honderden
bezoekers.
De Open Forumdag staat open
voor iedereen: verenigingen en
personen uit etnisch-culturele
minderheden,
beleidsmakers,
professionelen en vrijwilligers die
werken rond of geïnteresseerd
zijn in de interculturele samenleving.
De discussies zijn een middel om
de standpunten van het Minderhedenforum te toetsen bij een
brede
en
diverse
groep.
Vlaanderen: we kunnen!
Op 11 oktober 2008 maakten
de etnisch-culturele minderheden
voor de vierde keer de balans op
van hun positie in de samenleving op de Open Forumdag. Dit
jaar werd de blik resoluut op de
toekomst gericht. Wat moet verwezenlijkt worden? Welke hefbomen zijn daarvoor nodig? In oktober zijn de regionale verkiezingen van 2009 bovendien niet
veraf meer. De Open Forumdag
is dan ook een uitgelezen kans
om ideeën, voorstellen en aanbevelingen op tafel te gooien en
hierover in discussie te treden.
De boodschap is even simpel als
ambitieus: een rooskleurige interculturele toekomst zullen we
samen maken!
Minderhedenforum tarafindan dorduncusu duzenelen acik oturum gunu bus ene
11ekim 2008 tarihinde Cumartesi gunu
gerceklestirildi.
Anvers Expo‟da yapilan acik oturum gunune azinlik toplumlari, federasyon, dernek, politikaci ve
bakanlar daavet ediliyor. Tabiiki bu faaliyet halka
acik olarak yapiliyor. Dileyen herkes bu gune katilabilir. Neticede azinliklar grubunu ilgilendiren
konular ele alinarak bircok celiskili ve zorlu problemlere cozum araniyor.
Baskanligini Huseyin Aydinlinin yaptigi Minderhedenforum daha onceleride duzenledikleri acik oturum gunlerinde bircok misafire ev sahipligi yaptilar fakat bus ene katilim hayli yogundu.
11 Ekim 500’ye askin kisi ogleden once yapilan
workshoplara katilarak egitim, medya, politika
gibi konularda bilgilenerek ogleden sonra bakanlar
tarafindan verilen konferansa katilma imkani buldular. Ozellikle 2009 yilinda yapilacak olan secimleri goz onunde bulundurarak bakan ve politikacilara guzel sorular soruldu.
Aralarda katilanlarla dialog icinde yapilan tiyatro
gosterileri de insanlari guldurmeye bazende dusundurmeye yetti.
Hepimizin arzusu tabiiki farkli topluluklarin guzel
ve anlayis icinde birlikte yasamalaridir. Bunun icin
hep birlikte caba vermeliyiz.
32
33
Habibe Tekin
BeringenBeringen-Mijn
Iedereen die zin had om op een opzwepend ritme spanning en stress
van hun lichaam te laten afvloeien kon op dinsdag 9, 14 en 21 oktober terecht in de “La Baracca” te Beringen-Mijn.
Habibe Tekin
Een mooie samenwerking van het vrouwencontactgroep. Ik heb althans
de drie lessen bijgewoond en actief meegedaan. Je kon ook niet anders
want met al die swingende dames rondom moest je wel effe de armen en benen mee schudden.
Beverlo
De integratiedienst Stad
Beringen, RIMO en de Ahmaddiyya Moslim Gemeenschap hebben voor de derde keer een mooie samenwerking gerealiseerd. Op
zondag 12 oktober hebben
ze in De Kardijk te Beverlo
een interrelieuze dialoog
gehouden waar huwelijk
het onderwerp van was.
Het huwelijk is ongetwijfeld in
elke godsdienst en cultuur
een grote stap voor twee
mensen die kiezen om de rest
van hun leven samen door te
brengen. Natuurlijk wordt het
huwelijk anders beleefd in
verschillende godsdiensten en
culturen. Om de mensen kennis te laten maken en uitleg
te kunnen vragen over de
verschillende huwelijksceremonies en het huwelijk in de
godsdienst is deze dag georganiseerd.
Tijdens de activiteit werden
er voordrachten en infostanden gehouden over het joodse, orthodoxe, hindoese, katholieke en de islamitische
huwelijk.
Ook de Turkse Unie van België had een standje over de
Turkse huwelijk.
Deze activiteit die al voor de
derde keer georganiseerd
wordt zal ook volgend jaar
aan bod komen.
Beringen entegre merkezi,
RIMO ve Ahmaddiyya Müslüman Topluluğu derneği’nin ortak çalıĢması olarak üçüncüsü düzenlenen
dinler arası dialog günü 12
ekim Pazar günü Kadrijk
Beverlo‟da yapıldı. Bu sene
günün konusu olarak farklı
dinlerde evlilik konu edildi.
Şüphesiz evlilik her dinde ve
kültürde iki insanın hayatlarını
birliştirme amaçlı aldıkları en
büyük adımlardan biri. Her
dinde ve kültürde evlilik farklı
farklı algılanır, düğünler farklı
yapılır, gelenek ve görenekler
faklıdır. Ġnsanlara yaşadığımız
ortamdaki faklı dinlerde ve
kültürlerdeki evlilikleri tanıtma
amacıyla düzenlenen bu güne
birçok insan katıldı.
Faaliyette değişik dinlerdeki
evlikleri tanıtma amacıyla
standlar düzenlendi. Müslümanlardan, Yahudilerden, Ortodokslardan ve Katoliklerden
din temsilcileri kendi dinlerinde evliliği anlattılar. Belçika
Türk Dernekleri Birliği de bir
stand kurarak Türk düğününü
tanıttı.
Üçüncüsü düzenlenen bu faaliyet birdahaki sene yine faklı
bir konuyla yapılacaktır.
Naast de Afrikaanse dans kan je ook Salsa, buikdansen, Griekse dans en Yoga
lessen volgen in de komende maanden. En dit allemaal voor een heel klein bedrag.
Voor meer informatie kan je terecht bij:
Els Slechten (Integratiedienst): 011 21 46 90
Ilknur Yigit ( RIMO):
011 22 21 96
Katia Di Iorio (Acli Vlaanderen): 089 34 75 16
Afrika dansı yanısıra Salsa, Oryantal, Yunan dansı ve Yoga dersleride gelecek
aylarda düzenlenedek. Katılmanızı tavsiye
ederim. Küçük bir ücret karşılığı güzel
vakit geçirme.
9,14 ve 21 Ekim Salı günleri vücutlarından haftanın
bütün stresini ve torgunluğunu atmak amacıyla
Afrikalı dans dersleri verildi. Bu dersler BeringenMijn’de ‘La Baracca’ salonunda gerçekleştirildi.
Vrouwencontactgroep‟un güzel bir ortaklaşa çalışması bence. Benimde katıldığım derslerde katılan
kadınların eğlenceleri kahkahalarından ve yüz ifadelerinden belli oluyordu. Zaten müziğin ritmiyle
kollar ve bacaklar kendiliğinden oynamaya başliıyordu.
Daha geniş bilgi için:
Els
Slechten
(Integratiedienst):
011 21 46 90
Ilknur Yigit ( RIMO):
011 22 21 96
Katia Di Iorio (Acli Vlaanderen):
089 34 75 16
Dit weekend, op zaterdag 4 oktober
nam de Turkse Unie deel aan de 2de
banenmarkt georganiseerd door de
VDAB.
De banenmarkt vond plaats op 19 locaties in
Vlaanderen en wij namen deel in Genk. We
deelden een stand samen met ACV en ACLIVlaanderen.
Fatih Calışır
De grote ontmoeting
van de werkgevers
met werknemers
op de banenmarkt
op 4 oktober
Genk
Cumartesi 4 Ekim günü
Belçika Türk Dernekleri
Birliği düzenlenen ikinci
iş fuarına katıldı.
Bütün işsizler
sadece onların
iş aradığı yer
değil, işinde onları aradığı yerde…
Yani 4 ekimde
iş fuarında buluştular
İş Fuarı Cumartesi günü Vlaanderen´da 19 farklı bölge ve yerde düzenlendi. Biz Genk´te yapılan fuara katılarak standımızı
buraya kurduk.
Acli-Vlaanderen, ACV ve diğer
kuruluşlarla beraber vatandaşlarımıza iş bulma konusunda yardım etmeye çalışıyoruz.
VDAB bu yıl Ġş Fuarını 19 ayrı
yerde düzenledi. Fuarın çıkış
noktası çok açık ve etkiliydi: Ġşsizleri işverenlerle irtibata geçirmek ve tanışmalarını sağlamak.
İş Fuarı bu şekilde binlerce iş
arayan insanın işverenlerle bu-
İş Fuarı bu şekilde binlerce iş
arayan insanın işverenlerle buluşmasına vesile oldu. Bir iş veya
başka bir iş arayanlar için çok
iyi bir fırsattı. Fuarda iş arayanlar gördükleri iş ilanlarına anında başvurma imkanı buldular.
Limburg´da fuar 4 yerde düzenlendi:
1. Neerpelt: Dommelhof, Toekomstlaan 5
2. Genk: Limburghal, Jaarbeurslaan 6
3. Tongeren: Eburons Tongeren,
Vrijheidweg, Industuriezon Tongeren-Oost
4. Heusden-Zolder: Centrum
Duurzaam Bouwen, Marktplein
7 bus 1
In samenwerking met deze en andere partners
wil de Turkse Unie de allochtone werkzoekende helpen om hun tewerkstellingskansen te
verhogen
op
de
arbeidsmarkt.
De VDAB organiseerde dit jaar een banenmarkt op 19 locaties in Vlaanderen. Het uitgangspunt is eenvoudig en doeltreffend: werkzoekenden komen in contact met werkgevers
die zichzelf en hun vacatures voorstellen.
De banenmarkt bracht op deze wijze duizenden werkzoekenden in contact met de werkgevers en was daarom dé plek bij uitstek voor
wie op zoek was naar een (andere) baan.
In Limburg vond het plaats op vier locaties:
1. Neerpelt: Dommelhof, Toekomstlaan 5
2.Genk: Limburghal, Jaarbeurslaan 6
3.Tongeren: Eburons Tongeren, Vrijheidweg,
Industriezone Tongeren-Oost
4.Heusden-Zolder: Centrum Duurzaam Bouwen, Marktplein 7 bus 1
Kozlarımız: En güzel fayanslar, en geniş seçim, en iyi hizmet, en ekonomik fiyatlar...
Ve çok iyi bir karşılama, bu da Türk kökenli çalışanımız Şükran (fotodaki)
sayesinde.
T.İ.K.E.V.
Türk İslam Kültür ve Egitim Vakfı
BELÇİKA TÜRK İSLÂM CENAZE FONU
Belçika’da resmi olarak kurulmuş ilk Cenaze Nakil Fonu
olarak 24 yıldır en ucuz ve en iyi hizmeti sunmaktadır.
Son beş yılda üyelerimizin
ödediği masraf payı:
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
yılı 19 €
yılı 17 €
yılı 22 €
yılı 15 €
yılı 20 €
yılı 25 €
yılı 25 €
yılı 25 €
yılı 25 €
İstanbul, İzmir ve Ankara’dan her yere ambülansla
taşıma yapılmaktadır.
İç hatların bulunduğu şehirlerde cenaze gideceği
şehre kadar uçakla gönderilmektedir.
Stationstraat 96-3580 Beringen
Tel. 011 43 23 14
Muammer Eroğlu
Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin
en büyük sorunlarından bir tanesi
olan terör eylemleri ve bu
eylemlerin sonuçlarının getirdiği
ağır
manevi
ve
maddi
olumsuzlukları ele alarak siz
değerli okuyucularıma genel
anlamda
bir
terrör
değerlendirmesi
yapmak
istiyorum. İlk olarak terrör
deyiminin anlamını, varoluşunu
ve diğer dünya Devletleri
tarafından nasıl tanımlandığını ve
bu tanımlamanın bizim devletimiz
t a r a f ı n d a n
n a s ı l
d e ğ e rl e n d i ri l d i ğ i ni ,
yorumlandığını ele alıp siz değerli
okuyucularıma
anlatmak
istiyorum.
Terör: kökünü latince "terrere"
sözcüğünden alan terör deyimi
"korkudan sarsıntı geçirme" veya
"korkudan dehşete düşmeye
sebep
olma"
anlamlarına
gelmektedir. Tarihte ilk olarak
1789 Fransız ihtilali sonrasının
dönem tarihcilerince tanımlaması
yapılmıştır "terör rejimi-rejimide
la
terreur"
olarakta
isimlendirmişlerdir.
Gelelim Türkiye Cumhuriyeti yasa
ve kanunlarına göre terör
deyiminin tanımına: 3713 Sayılı
Terörle Mücadele Kanunun 1.
maddesinde
şu
şekilde
tanımlanmıştır. Terör; baskı cebir
ve şiddet, korkutma, yıldırma,
sindirme
veya
tehdit
yöntemlerinden biriyle, Anayasa
da belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasi, hukuki,
sosyal, laik, ekonomik düzenini
değiştirmek, Devletin ülkesi ve
milleti ile bölünmez bütünlüğünü
bozmak, örgüte mensup kişi veya
kişiler tarafından girişilecek her
t ür l ü e y l e m d i r . "
Ş e k l i nd e
tanımlanmaktadır. Ancak bizim
Devletimizin yapmış olduğu bu
tanımlamaya uluslararası boyut
kazandırılmasında diğer Devletler
n e z n i n d e
s o r u n l a r
çıkarılmaktadır.
Türk dili ve
Edebiyatı
Dünya Devletlerinin hemen hemen
hepsi tarafından sözde onay alan
bu terör tanımlaması uygulamada
onay almamaktadır. Bu devletlerin
benimsemiş olduğu bu davranışlar
bize şunu açık bir şekilde
göstermiştirki; her Devlet terör
tanımını kendi çıkarları ve
sorunları
çercevesinde
t a nı ml am a kt ad ı r
v e
uygulamaktadır. Yani bizim için
t e r ö r
e y l e m i
d i y e
isimlendirdiğimiz, yasalarımıza
göre terör eylemi sayılan bir
oluşum, eylem başka Devletler
tarafından insan haklararı olarak
isimlendirilebilmektedir. Ama bu
Devletler terörun asıl amacını
unutmaktadırlar. Terörun temel
amacı, bir davaya veya siyasal
anlaşmazlığa dikkat çekilmesidir.
Bu "dikkat çe kme "şiddet
eylemleri neticesinde toplumda
oluşturulan korku ve dehşet
havası ile ülke bütünlüğünü
bozmaktır. Bu amaç birgün
onlarında ülke kapılarını çalabilir.
Bu bilgiler dahilinde Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olarak
kafamızı iki elimizin arasına alıp
çok iyi durum değerlendirmesi
yapmamız gerekmektedir. Hangi
fikre, mantığa sahip olursak olalım
hiçbir zaman ülke bütünlüğümüzü
ve ülkemiz insanlarının can
güvenliğini, olumsuz etkileyecek
her
türlü
düşünce
ve
davranışlardan arınmış olalım.
Bunun
tersini
düşünmek
insanlığımıza ve Devletimize
maddi ve manevi zarar vermeden
öteye gidemez.
Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ulu önderimiz Mustafa
Kemal Atatürk, saygı değer silah
arkadaşları ve Kahraman Türk
halkı tarafından çok zor şartlarda
kurulmuştur ve varlığını devam
ettirmektedir. Bizler de bu ülkenin
vatandaşı olarak bir adım ileriye
nasıl gideriz, toplumumuzun her
alanda refah ve huzur seviyesini
daha yukarlara nasıl taşırız diye
düşünüp
ve
davranmamız
gerekmektedir.
Devletimizin içerisinde birden fazla
toplum olabilir ve vardır da,
ama tek bir Devlet ve tek bir
bayrak altında varlığımızı sürdürüp
bu varlığa karşı tehdit oluşturan her
türlü düşünce ve davranışa karşı
m ü c a d e l e
e t me l i yi z .
Dünyanın en değerli varlığı olan
insanlar hiçbir zaman ideolojik
fikirler ve kazanımlar için ölmemeli
diye düşünüyorum. Hani hepimizin
bildiği Atalarımızın bir sözü vardır
ya "aklın yolu birdir" çok doğru bir
söz olup bir olan bu yolda ikinci bir
akıl yolu aramıyalım. Canı yanan
her ananın, öksüz kalan her
çocuğun ahını alarak varılmak
istenen yere varılmaz. Zaten
idiolojik fikirlerin ve siyasetin
anafikri insana ve insanlığa
hizmettir, bu hizmeti yapmak
uğruna yeni idiolojik fikirler peşinde
koşup kendimizi, Milletimizi ve
Devletimizi
zor
durumda
bırakmayalım. Gelecek için, gelecek
nesillerimiz için insanın insanı
öldurmediği bir dünya Devleti olma
yolunda hep beraber çalışalım
diyorum.
Birde ekonomik olarak terörun
Devletimize ve dolaylı olarak da
Milletimizin kayıplarına göz atalım;
25 yılı aşan bir süredir terör
ülkemiz ekonomisinden 300 milyar
doların üzerinde bir kayıba sebep
olmuştur. Düşünün 300 milyar
dolara kaç tane fabrika kurulup,
işsiz insanımıza ekmek kapısı açılır,
kaç tane Üniverste kurulup eğitim
seviyemiz yükseltilebilir ve daha
saymakla bitmeyecek işler
yapılabilir, hepside ülkemiz insanina
yararlı olur. Terörün en önemli
geçim kaynağı ekonomik yoksulluk
ve eğitim seviyesinin düşük
olmasıdır, biz Türk halkı bunu
bilerek ve düşünerek hareket
etmeliyiz.
Siz
değerli
okuyucularıma
anlatmaya çalıştığım bu duygu ve
düşüncelerimi değerli Mithat Cemal
Kutay’ın eşsiz tanımlaması ile son
verirken en içten saygı ve
sevgilerimle.
"BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN
ÜSTÜNDEKĠ
KANDIR,
TOPRAK, EĞER UĞRUNDA ÖLEN
VARSA VATANDIR."
Kaynak:Turkiye Cumhuriyeti Anayasasi
Hayriye Tufaoğlu
Vakıf yön.kurul.bşk
Genk
Perşembe 25 Eylül 2008 tarihinde Birliğe bağlı Fatım‟tuz-Zehra
ilim ve Hizmet vakfı Genk Papa
Giovanni salonunda iftar yemeği
verdi.
1 Aralık 2007 tarihinde hizmete açılan ve temel etgeni Eğitim
olan Fatıma‟tuz-Zehra Ġlim ve Hizmet vakfı, ilk Ramazan-i şerifin'de
öğrenci velilerine ve üyelerine iftar
yemeği programı sundu.
'İlim öğrenmek
için evinden
çıkan kişi
dönünceye kadar
Allah yolundadır.'
Program açılışı Kuran-ı Kerim kıraatıyla olup, misafir konuşmacı
Mustafa Tufanoğlu'nun gecenin anlam ve önemine dair bir konuşma
yaptı. Vakfın minik öğrencileri'nin
ilahi ve şiir dinletisiyle devam eden
gecede Hafız adayı olan güzel kardeşimiz anlamlı şiir okuyarak davetlilerin beğenisini kazandı. Ezan
okunmasıyla iftar yemeğinin dağıtımı yapılan gecenin menüsüde
oldukca zengindi.
Bu güzel akşamda davetimize icabet
eyleyen kardeşlerimize ve gecede
katkısı bulunan herkese şükraımızı sunar, birdahaki Ramazan-ı
şerifte yine bir iftar sofrasında birlikte olmayı yüce mevlamızdan
niyaz ederiz.
Op dondersag 25 september
heeft Fatima Tuz Zehra vereniging voor dienstverlening en
wetenschap aangesloten aan de
Unie een iftar-maal georganiseerd in de Papa Giovanni te
Genk.
De opening van deze vereniging gebeurde op 1 december en sinds
toen hebben de vrijwilligers zich geëngageerd voor onderwijs. Dit jaar
hebben ze hun eerste iftar avond
georganiseerd voor de kinderen en
ouders en al de vrijwilligers van hun
vereniging.
Het programma dat met een stukje
uit de Koran begon werd verder gezet met een toespraak van de gastspreker Mustafa Tufanoğlu en lezingen door cursisten. Het breken van
het vasten startte met het afroepen
van de Ezan. De rijke menu en het
gezellig sfeertje zorgden voor een
geslaagde avond.
We willen iedereen bedanken voor
hun aanwezigheid en hulp. Hopend
op meerdere iftar avonds in de toekomst wensen we iedereen fijne
feesten toe.
43
De ene blondine zegt tegen de
andere : 'Dit jaar valt kerstmis op
een vrijdag' Zegt de andere 'Oh!
Hopelijk niet op den 13e !!'
…Küçük Deniz Kızı…
Gesprek tussen twee blondjes :
'Ik heb gisteren een
zwangerschapstest gedaan.' zegt de
ene. De andere vraagt verwonderd : '
En, waren het moeilijke vragen?'
Bir zamanlar altı güzel kızı olan bir kral varmış. Ama bu kral insanların kralı
değilmiş. Ülkesi dalgaların altında balıkların değerli taşlar gibi
parıldadığı bir ülkeymiş. Genç prenseslerin anneleri çoktan ölmüş ve onları büyükanneleri büyütmüş.
İçlerinde en güzelleri en küçük olanıymış. Saçları altın bukleler halinde omuzlarına dökülüyormuş.
Kızlar büyükannelerinin anlattığı yeryüzüyle ilgili masalları çok seviyorlarmış. Bu masallarda bacak
adlı iki şeyin üzerinde yürüyen garip insanlar varmış. Küçük denizkızı da bu anlatılanları görmek
istiyormuş. “Onbeş yaşını beklemen gerekir,” demiş büyükanneleri. “O zaman gidip görebilirsin.”
En büyük denizkızı yaşı geldiğinde yüzeye çıkmış ve gördüğü ilginç şeyleri kardeşlerine anlatmış.
Yıllar geçmiş ve sonunda küçük denizkızının da yüzeye, insanların dünyasına çıkabileceği
gün gelmiş. Şimdiye kadar hep merak ettiği dünyayı artık kendi gözleriyle
görebilecekmiş. Yüzeye doğru yüzerken güneş batıyormuş. Yakınlarda bir gemi demir
atmış. Küçük denizkızı yüzeye çıktığında güvertedeki yakışıklı prensi görmüş. Prens
kendisini birisinin gözlediğini de, prensesin ondan gözlerini ayıramadığını da
bilmiyormuş tabii. Birden hava kararmış, gemi çıkan fırtınayla sallanmaya başlamış. Çok
geçmeden yelkenleri parçalanmış, direği kırılmış ve gemi sulara gömülmüş. Küçük
denizkızı sularda çırpınan prensi son anda görüp kurtarmış. Onu kucaklayıp kıyıya
götürmüş ve sahile bırakmış. Sabah olduğunda prens hala yattığı yerde uyuyor, denizkızı
da başucunda onu bekliyormuş. Az sonra birkaç kız koşarak gelmiş. Prens gözlerini açmış ve
kalkıp yürümüş. Küçük denizkızı oracıkta üzüntüsüyle baş başa kalmış.
O günden sonra küçük denizkızı prensi görebilmek umuduyla birçok kez yüzeye çıkmış. Artık
dayanamıyormuş. Su cadısına gidip akıl almaya karar vermiş. Cadı onu görünce bir kahkaha
atmış: “Niçin geldiğini biliyorum denizkızı,” demiş. “İnsana dönüşüp karaya çıkmak istiyorsun.
Böylece prensle daha yakın olacağını düşünüyorsun. Ama bunun bir bedeli var, biliyor
musun?” “Bilmiyordum,” demiş küçük denizkızı, “ama insan olabilmek için neyse
öderim.” “Sesini istiyorum,” demiş cadı, “şu şarkılar söyleyen güzel sesini. Bana
sesini verirsen ben de seni iki ayaklı güzel bir genç kıza çeviririm. Ama unutma,
prens seni bütün kalbiyle sevmeli ve evlenmeli. Yoksa bir deniz köpüğüne
dönüşüp sonsuza dek yok olursun.” ” Çabuk,” demiş küçük denizkızı. “Ben
kararımı çoktan verdim zaten.” Bunun üzerine su cadısı küçük denizkızına
içmesi için büyülü bir ilaç vermiş. Küçük denizkızı prensin karşısına dikildiği an
prens bu hiç konuşmayan kızdan çok hoşlanmış ve onsuz yapamayacağına
karar vermiş. Küçük denizkızı da prensi her geçen gün daha çok sevmiş, ama prens ona bir türlü evlenme teklif
etmiyormuş. Prensin annesi ve babası, kendine eş bulması için baskı yapıyorlarmış. Prens sonunda yakındaki bir ülkenin
prensesiyle tanışmaya karar vermiş. Yanında küçük denizkızını da götürmüş. Zavallı kız çok acı çekiyormuş.
Prens komşu ülkeye gidip prensesle karşılaşınca aklı başından gitmiş ve hemen evlenmek istemiş. Düğünleri muhteşem
olmuş. Her yer çiçek, ipek ve mücevherle kaplıymış. Mutlu çifti görmeye gelen herkes coşku içindeymiş. Yalnızca küçük
denizkızı sessizmiş. Gözyaşları sessizce süzülüyormuş yanaklarından. O gece küçük denizkızı güvertede dikilmiş karanlık
sulara bakıyormuş. Gün doğarken bir deniz köpüğü olup o sulara karışacakmış. Birden suların dibinden denizkızının
kardeşleri çıkmışlar. Saçları kısa kısa kesilmiş. “Saçlarımızı su cadısına verdik, karşılığında da bu bıçağı aldık. Eğer bu
gece bu bıçağı prensin kalbine saplarsan büyü bozulacak.” Küçük denizkızı bıçağı almış ama prense asla zarar
veremeyeceğini biliyormuş. Güneş doğduğunda kendini ağlayarak denize atmış. Ama denize düşmemiş. Kendini havada
uçarken bulmuş. Çevresinde altın renkli ışıklar dans ediyormuş. “Biz havanın kızlarıyız ” demişler. “Artık bizimle mutlu
olursun.” Küçük deniz kızı gökyüzüne doğru yükselirken aşağıya, prensin gemisine bakmış ve gülümsemiş.
Erdıl Yaşaroğlu
Vraagt het ene blondje de andere :
'Wat denk jij is dichter bij, de Maan of
Parijs?' Zegt de andere ' De Maan
natuurlijk, of kan jij Parijs van hier zien
misschien !?!!'
Er rijdt een auto met 200 km per uur
door een dorpje komt de politie.
politie: waarom rijd u zo hard. Man
achter het stuur weet niks te zeggen
word z'n vrouw wakker die zegt: een
bekeuring? Die kun je mooi van het
gestolen geld betalen. Wordt oma
achterin wakker en zegt: ik zei toch dat
je met een gestolen auto niet ver
Jantje geeft aan de juf elke dag een dropje.
Op een dag geeft hij geen drop. Zegt de juf:
Waar is mijn drop?" Zegt Jantje: "Mijn konijn
is dood gegaan.
42
Pazar 26 ekim 2008 Türk dili ve kültür
dersleri için başvurular yapılacaktır
Derslerin başlama tarihi 2 Kasım 2008’de
saat 16’dan itibaren olacaktır. Dersler
yaklaşık 2,5 saat sürecektir.
10 modülden oluşan derslerin ücreti 30
eurodur.
Op zondag 26 oktober gaan de inschrijvingen
door voor de Turkse taal- en cultuurlessen.
De lessen beginnen op zondag 2 november om
16 uur en duren gemiddeld 2,5 uur. De module
bestaat uit 10 lessen. De kostprijs is 30 euro.
Yazılımlar email olarak [email protected]
Je kan je inschrijven door een e-mail te sturen
naar [email protected]
Daha geniş bilgiyi 0484563871 numaralı
t el e f on dan
v e ya
em ai l
v ası t a sı yla [email protected] alabilirsiniz. Türk dili ve
Kültürü öğretmenimiz Ġnci Dilek Türkay‟dan
gerekli bilgiler alınabilir.
Voor meer informatie kan je bellen naar het
nummer 0484563871 of een e-mail sturen naar
[email protected] De persoon die je verder zal
helpen is de lerares Mevrouw Inci Dilek Türkay
Ergün.
TEKM Başkanı
Hakan Çeliköz
Tügök Başkanı
Yasin Kılıç
TEKM voorzitter
Hakan Celiköz
TUGOK voorzitter
Yasin Kilic
December / Aralık 2008
Literatuurdag / Edebiyat gecesi
Casino Beringen
Januari / Ocak 2009
Overlegplatform / Istişare Kurulu
Febuari / Şubat 2009
Integratieprijs / Entegre Ödülü
Maart / Mart 2009
Wereldvrouwendag / Dünya Kadınlar
günü
Casino Beringen
April / Nisan 2009
23 april Kinderfeest / 23 nisan Cocuk
bayramı
TEKM
Mei / Mayıs 2009
Minivoetbaltoernooi
Polislik için yeterince zekimisiniz?
O zaman Perşembe 6 veya 13 Kasım 2008 tarihlerinde Hasselt´te ücretsiz testlere katılabilirsiniz .
Polisliğe katılmanız için 4 testten geçmeniz gerekiyor:
·
Bilişsel yetenek ve lisan
·
Kişisel deneme
·
Tıbbi ve fiziksel denemeler
·
Seçim komisyonuyla röportaj
Kayıt zorunludur: hafta içi her gün: Tel.:
0475/51.95.66 veya
[email protected] adresinden
kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz .
Adres: VSPW, Blijde Inkomststraat 36, 3500 Hasselt.
Saat: 09h00 – 13h00 arasi
Eğer yukarıdaki belirtilen tarihler size uygun değilse,
Brükselde ayda 2 kez yapılan testleri
www.cefig.be adresinden takip edebilirsiniz.
Polisliğin iş ilanları ve testleri için
www.jobpol.be siteyi ziyaret edebilirsiniz.

Benzer belgeler