Ocak - Şubat 2011 Sayı:22

Transkript

Ocak - Şubat 2011 Sayı:22
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2011 SAYI 22
MAKRO SUNUȘ
Değerli Makro Vizyon okurları,
Bu sayıdan itibaren, Makro
Vizyon’un sunuş yazılarıyla sizlerle
birlikte olmanın mutluluğu
içindeyim. Bu vesileyle, bugüne
kadar keyifli bir dergi hazırlayan tüm
ekibime teşekkür ediyorum. Bundan
sonrası için elbirliği ile her zaman
daha iyisini sunabilme çabalarına,
ben de katkıda bulunmaya
çalışacağım.
Şeref SONGÖR
Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı
Son yıllarda ülkemiz, birçok alanda
çok önemli gelişmeler kaydetti.
Ekonomide yaşanan global
çalkantılar nedeniyle ortaya çıkan
karamsar ortam bile Türkiye’de derin
sarsıntılara yol açmadı. Hatta
ülkemiz, altyapı yatırımları ve
ekonomik sağlamlığı ile küresel bir
oyuncu olduğunu gösterdi. İstikrarın,
her alanda başarının en önemli
belirleyicisi olduğu düşüncemi de
vurgulamak isterim. Perakende gibi
lokomotif bir sektörde yaşanan
gelişmeler de, bunun en güzel
göstergesi. Bu dönemde, yerli ve
ulusal bir markamız olan Makro
Market, ülkemizin gösterdiği
gelişmeye katkı sağlayacak şekilde
büyümeye devam etti.
2010 yılında, Makro Market’in
ülkemiz perakende sektörünün önde
gelen oyuncularından biri olması için
birçok proje gerçekleştirdik. Ortaya
koyduğumuz büyüme hedeflerimiz ve
stratejilerimiz, doğru uygulamalarla
birleşerek daha fazla noktada Makro
Market kalitesini müşterilerimize
yansıtmamızı sağladı. Attığımız tüm
bu adımlar sonucunda müşteri
sayımız ve istihdam kapasitemiz her
geçen gün artıyor. Bizler, çalışmaya,
yeni teknolojiler kullanmaya, en
gelişmiş eğitim teknikleriyle
çalışanlarımızı geliştirmeye büyük
önem veriyoruz. Çok zeki ve özverili
bir ekiple, fark yaratacak, yenilikçi
projeler peşinde koşuyoruz. Bu
MAKRO VİZYON
02
OCAK-ȘUBAT 2011
bakımdan hepimiz, büyük idealler ve
tecrübeyle kurgulanmış bir sistemin
parçalarıyız ve bu sistem sayesinde
bugün, ülkemize hizmet eden önemli
bir marka olmanın haklı gururunu
yaşıyoruz.
2011 yılının, orta ve uzun vadeli
hedeflerimize uygun çalışmalarımızın
daha rahat uygulanabileceği bir yıl
olacağını düşünüyoruz. Bu da bizim
için daha istikrarlı ve planlı büyüme
anlamına geliyor. Bulunduğumuz
illerde optimum sayıya ulaşmak için
yeni şubeler açarak büyümeye devam
edeceğiz. Gelişmek ve yaygınlaşmak
için, yeni bölge olarak İstanbul’da
olmayı planlıyoruz. İnşallah, bizleri
her zaman destekleyen siz değerli
dostlarımıza, dualarınızı da alarak,
daha yaygın ve daha kaliteli hizmet
vermek arzusundayız.
Tabi, bir iş adamı olunca,
ekonomi ve temsil ettiğimiz
markanın gelişmesini siz değerli
okurlarımızla paylaşmak gerekiyor.
Fakat bir de kapak konumuz var ki
bir paragrafla da olsa değinmek
gerekiyor. Sevgi ve aşk; mutlaka
herkesin yolunun geçtiği, geçmesi
gereken bir kavşak… Her zaman aşkı
ve sevgiyi yaşamak ve ona açık bir
kapı bırakmak gerekiyor. “Aşka yürek
gerek” dense de onsuz da olmamalı.
Sevgiyi, bir güzel sözü, birbirimizden
esirgemeyelim. Tabi bunu bir de ‘ilahi
aşk’ olarak algılamak, muhteşem olsa
gerek.
Hayatı pozitif bir yaklaşımla
yakalamak dileğiyle, sevgi dolu, aşk
dolu, güzel günler diliyorum.
2011 yılının, siz okurlarımıza,
ailelerinize, ülkemize, milletimize ve
Makro Market ailesine sağlık,
mutluluk ve muhteşem başarılara
vesile olmasını diliyorum.
Saygılarımla…
MAKRO İÇİNDEKİLER
32
K A PA K 3 2
KISA KISA 22
Sevgiye ve aşka dair
Sağlık
Spor
Güzellik
Ey aşk! Sen değil misin Mecnun’u Leyla için çöllere düşüren?
Sen değil misin, Ferhat’a dağları deldiren? Söyle bize, Şems’i
Rumi’nin yollarına düşüren kim? Aynaya baktıkça başkalaşan
suretimizde mi gizli sırrın, yoksa evrenin her yerinde apaçık ortada
mısın? Yalnızca kitaplarda mı yazıyor, yoksa insan olduğumuzu
hissettiğimiz her an su yüzüne mi çıkıyor varlığın? Yunus’lardan,
Rumi’lerden farkımız ne, hissettiklerimiz aşksa?
GÜNCEL 28
2011 sizin yılınız olsun
HABERLER 06
GÜNCEL 30
• Makro Market’ten 100 kişiye daha istihdam imkanı
• Makro Market’ten Antalya’ya 1 mağaza daha
• Makro Market olarak, aşure geleneğini yaşatmaya
devam ediyoruz
• Makro Market,
Gıda-Tek Fuarı’nda
ziyaretçi akınına uğradı
• Outlet meyve ve sebze,
sadece Makro Market’te
• Makro Market
kazandırmaya devam ediyor
• El ele verelim, kütüphanelerimizi yenileyelim
MAKRO VİZYON
Sevgililer Günü
MARKA 36
Penguen Gıda
GÜNCEL 38
Mahyalar Mevlid
Kandili için ışıldıyor
04
OCAK-ȘUBAT 2011
SAĞLIK 42
BESLENME 64
Kadınların yaptırması
gereken testler
2011’de en fit sen ol
G I D A K Ü LT Ü R Ü 7 2
R Ö P O R TA J 4 6
Dünyada 2 milyon
MS hastası bulunuyor
Soğuk günlerin
sımsıcak lezzetleri
ÇOCUĞUM 76
GÜZELLİK 48
Zarif eller,
dayanıklı tırnaklar
Sanatla iç içe
bir çocukluk
GEZİ 80
R Ö P O R TA J 5 0
Ağzının tadını
bilenlerin seçimi
Dünyanın
en romantik şehirleri
MAKRO VİZYON
OCAK-ŞUBAT 2011
SAYI: 22
Makro Market Adına Sahibi
Mustafa Songör
Genel Yayın Yönetmeni
Nuray Erdoğan
ÇOCUK 86
G I D A K Ü LT Ü R Ü 5 2
Kış lezzetleri
KONUK 58
Erkan Petekkaya
R Ö P O R TA J 6 2
Fındığın en lezzetli hali: Fındıko
Dino’nun eğlence sayfası
Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)
Hünkar Sibel Görel
[email protected]
TA R İ F 9 0
Ayvalı Kuzu Pirzola Bastı
Sakız Kabağı Çorbası
Karışık Pizza
Brownie
BULMACA 94
Yazı İşleri
Bikem Öğünç
Özlem Bayrak
Selin Babacan
[email protected]
Grafik Tasarım
Mehmet Emin Öztürk
Reklam-PR
Nilgün Tüfekçioğlu
[email protected]
Reklam Tasarım
Zafer Mert
Coşkun Işıkgül
Cenk Atarer
Mücahit Aktaş
Fotoğraf
Salih Yılar
42
76
Yayına Hazırlık
Tel: (0212) 503 88 08
[email protected]
Renkayrım/Baskı ve Cilt
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.
Yayın Türü
Yerel Süreli
80
Yönetim Yeri
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11
06980 Sarayköy - Kazan / Ankara
T: (0312) 815 47 05
www.makromarket.net
64
MAKRO VİZYON
05
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO HABER
Makro Market’ten
100 kişiye daha istihdam imkanı
Makro Market
olarak, Konya,
Kırıkkale ve Samsun
Bafra olmak üzere,
bir gün içerisinde 3
farklı ilde 3 yeni
mağaza daha açtık.
13 Kasım Cumartesi
günü açılan 3 yeni
mağazamız,
mübarek Kurban
Bayramı öncesinde
hizmet vermeye
başladı.
2010 yılında açmayı
hedeflediğimiz yeni
mağazalara 3 tanesini daha
ekledik ve Makro Market
olarak 2 ayda toplam 6 yeni
mağaza açtık. Antalya
ilinden sonra Konya,
Kırıkkale ve Samsun
illerinde açılışlarımız oldu.
Bu illerin her birinde birer
mağaza açarak mağaza
sayımızı 124’e çıkarttık.
Konya’da Selçuklu,
Kırıkkale’de Merkez ve
Samsun’da Bafra ilçelerinde
açılan mağazalarımızda
binlerce ürün çeşidi yer
alıyor. 3 mağazamızda
toplam 100 personelle
hizmet veriyoruz ve bugüne
kadar taviz vermeden
devam eden kaliteli ve güler
yüzlü hizmetimizi bölge
halkına taşıyoruz. Makro
Market olarak Anadolu’daki
yaygınlığımızı arttırmaya
devam ediyoruz.
Bulunduğumuz illerde
2010 yılı sonuna kadar yeni
yatırımlarımızı emin ve
istikrarlı adımlarla
sürdürdük. Makro Market
olarak, 2011 yılında da
yeni mağazalarla hem
istihdam hem de hizmet
noktasında hedef müşteri
kitlemize, özlem duydukları
Makro kalite hizmet farkını
sunmaya devam edeceğiz.
Makro Market’ten Antalya’ya 1 mağaza daha
Uzun solukta
yürüttüğümüz fizibilite
çalışmalarıyla Antalya iline
yatırım yapma konusunda
2010 yılında
çalışmalarımıza hız verdik.
Sağlam yatırımlarla
Antalya ilinde büyümeye
devam ediyoruz. Antalya
ilinde yeni açtığımız
mağazalarla hem
yatırımlarımızı hem de
pazar payımızı
büyütüyoruz; istihdam
noktasında da çok sayıda
insana iş imkânı
sağlıyoruz.
Antalya Muratpaşa
ilçesinde bulunan Güllük
mağazamızı 5 Kasım
Cuma günü hizmete açtık.
Makro Market olarak,
Antalya’ya bir yeni mağaza daha açarak hem
istihdama hem de organize perakende
sektörüne katkı sağladık.
1.600 metrekare satış alanı
bulunan Güllük
mağazamız, iki katlı
mağaza konseptine sahip
olup gıda, temizlik,
MAKRO VİZYON
elektronik, küçük ev
aletleri, giyim, oyuncak ve
züccaciye ürün
gruplarında geniş bir ürün
yelpazesine sahip.
06
OCAK-ȘUBAT 2011
Mağazamız, 40 personeli
ve toplam 5 kasasıyla
Muratpaşa ilçesi
sakinlerine hizmet veriyor.
Güllük mağazasında
istihdam edilen 40
eğitimli ve güler yüzlü
personelimiz, birbirinden
farklı kampanya,
promosyon, fiyat
uygulamalarını ve
kaliteli hizmet anlayışını
bölge halkına taşıyor.
Açılış töreni
münasebetiyle
Güllük mağazasına özel
gıda, temizlik, manav,
züccaciye ve küçük ev
aletleri gibi ürünlerde
iddialı ve şok fiyatlar
uyguladık.
MAKRO HABER
Makro Market olarak,
aşure geleneğini yaşatmaya
devam ediyoruz
İnsanlığın en eski
lezzetlerinden biri olan
aşure, her yıl muharrem
ayının 10. günü
mutfaklarımızda ve
Makro Market’te
pişiyor. Toplumsal
ilişkilerin tatlı ve anlamlı
bir yansıması olan
bu lezzet, geleneksel
olarak büyük bir
coşkuyla, Makro
Market’te yaşatılmaya
devam ediyor.
Her yıl Muharrem ayının
10. günü kutlanan,
bereketin ve feyzin coştuğu
Aşure günü, Makro Market
olarak hizmet verdiğimiz 9
ilde, tüm mağazalarımızda,
birlik ve beraberlik
içerisinde kutlandı.
Aşure ayının bereketinin
paylaşmaktan geldiğine
inanan Makro Market
ailesi olarak, Aşure
geleneğini müşterilerimizle
birlikte yaşamak ve bu
geleneği yaşatmak için
16–19 Aralık tarihleri
arasında Ankara, Antalya,
Konya, Karaman, Kayseri,
Kırıkkale, Malatya, Mersin
ve Samsun illerindeki bir
MAKRO VİZYON
çok mağazamızda toplam
100 bin kişiye aşure
dağıttık.
Günümüz koşullarının
getirdiği hızlı yaşam
standartları içerisinde
yitirmeye başladığımız bu
önemli geleneğimiz, örf ve
adetlerimizi, manevi
bağlarımızı ve toplumsal
ilişkilerimizi yeniden
yaşatabilmek ve geleceğe
taşımak adına her türlü
faaliyette ve etkinlikte
bulunan Makro Market’te
büyük bir coşkuyla
kutlandı. Müşterilerimize,
Aşure Günü hakkında
tarihi bilgilerin, aşurenin
tarifi ve kullanılan
malzemelerin de
bulunduğu broşürler de
dağıttık. Aşure Günü’nün
başlangıcı olan 16 Aralık
gününü kapsayan hafta
içerisinde de
müşterilerimizin aşure
malzemelerini en uygun
fiyata alabilmesi için
bünyemizde bakliyat,
baharat, kuru yemiş,
meyve ve şeker
çeşitlerinde çok özel
indirimler yaptık.
Aşurelerimizi hep birlikte
yemek ve paylaşmanın
mutluluğunu yaşamak için
Makro Market olarak, her
yıl bu geleneği yaşatmaya
devam edeceğiz.
08
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO HABER
araya gelmek için hazır
bulunduk.
Fuarın açılışını, Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek,
Ankara Ticaret Odası
Makro Market, Gıda-Tek Fuarı’nda
ziyaretçi akınına uğradı
2010 Ankara
GIDA-TEK 5.
Uluslararası Gıda ve
Gıda Teknolojileri Fuarı,
2-5 Aralık tarihleri
arasında, Ankara
Altınpark Expo
Center’da
gerçekleştirildi. Makro
Market’in de standının
bulunduğu fuara katılım
oldukça yoğun oldu.
Makro Market standını
tedarikçi firmalar ve
Makro müşterilerinin
yanı sıra Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek
de ziyaret etti.
şana kadar her basamakta
iletişim ve fuarlar öne
çıkıyor ve gıda ve içecek
sanayinin ürünlerini yurtiçi
ve yurtdışı pazarlara
sunmakta belirleyici faktör
oluyor.
Gıda ve içecek sektörlerine
teknoloji ve hizmet
sunan firmaların yer aldığı
bu büyük buluşmada
Makro Market olarak hem
tedarikçilerimizle olan
iletişimimizi güçlendirmek
hem de müşterilerimizle bir
Anadolu’nun sahip
olduğu güçlü tarım
potansiyeli ve buna bağlı
olarak sürekli gelişim
gösteren gıda ve içecek
sanayi, Türkiye pazarının
önemini her zaman ortaya
çıkarıyor. Ülkemiz, çevre
ülkeler arasında en önemli
ve en modern sanayi
durumunda
bulunuyor. Son yıllarda
buna bağlı olarak, üretim
aşamasından, tüketiciye ula
MAKRO VİZYON
10
OCAK-ȘUBAT 2011
Başkanı Sinan Aygün,
Makro Market Yönetim
Kurulu Başkanı Şeref
Songör ve daha pek çok
önemli katılımcı
gerçekleştirdi. Melih
Gökçek fuar esnasında
standımızı ziyaret etti ve
Makro Market yönetimiyle
sohbet etti. Makro
Market’in satınalma
uzmanlarının da
tedarikçileriyle görüşme ve
daha yakın iletişim kurma
imkanı bulduğu fuarda
ayrıca Makro Market
yönetim kadrosu,
müşterilerinin
temennilerini ve
şikayetlerini dinleme fırsatı
elde etti.
Sektörler arasında çok
önemli bir sinerji meydana
getiren fuarda tüm firmalar,
ürün ve hizmetlerini
sergileme fırsatı buldu.
MAKRO HABER
Outlet meyve ve sebze,
sadece Makro Market’te
Şeref Songör
Mağazalarımızda
müşterilerimizin beğenisine
sunduğumuz outlet meyvesebze reyonlarında büyük
ilgiyle karşılaştık ve bu
uygulamayı sürekli hale
getirmeyi planlıyoruz.
Konuyla ilgili
açıklamalarda bulunan
Yönetim Kurulu
Başkanımız Sayın Şeref
Songör de, işletme
maliyetlerini düşürmek,
daha verimli çalışmak ve
karlılığı arttırmaya yönelik
pek çok proje
geliştirdiğimizin altını
çizdi. Bundan yola çıkarak
mağazalarımızda satılan
meyve ve sebzede iade
oranını düşürmek, israfı
önlemek ve aynı zamanda
fiyat çeşitliliği sağlamak
amacıyla outlet manav
reyonu oluşturduğumuzu
vurguladı. Marketlerde en
fazla fire verilen ürün
grubunun meyve ve sebze
olduğunu söyleyen Songör,
meyve ve sebzede standart
bir fiyatın bulunmadığına
da dikkat çekti.
Tüketicilerin bir yandan
kaliteyi ön planda tutarken
bir yandan da fiyat
ucuzluğu beklentisinde
olduğunu anlatan Songör
şunları söyledi:
“Perakende sektöründe
hem kaliteyi yakalamak,
hem fiyat endeksli olmak,
hem de fiyat rekabeti
yapabilmek gerekiyor. Biz
mağazalarımızda meyve ve
sebzeyi seçtirerek satıyoruz.
İnsanlar geliyor ve
istedikleri ürünü alıyor.
Her el değdiğinde de
üründe ister istemez
deformasyonlar oluşuyor.
MAKRO VİZYON
Makro Market olarak,
özellikle manav
reyonunda
karşılaştığımız iade
oranının yüksekliği ve
israf gibi sorunların
üstesinden gelmek için
mağazalarımızda
OUTLET MANAV
reyonları kurduk.
Böylece müşterilerimiz
için de fiyat
çeşitliliğimizi arttırarak,
günümüz rekabetçi
koşullarında yenilikçi
olmanın ve
inovasyonunun
önemini göstermiş
olduk.
12
OCAK-ȘUBAT 2011
Ondan sonra bir usta
tarafından tezgahın
yeniden elden geçirilmesi
gerekiyor. Sonuç olarak
meyve ve sebzeler, yaşayan
ürünler olduğu için, hata
oluşturma riski daha
yüksek. Biz de
mağazalarımızda bu soruna
bir çözüm getirmek istedik.
Ürün zaten kasayla geldiği
anda bir kalite ve kalibre
çalışmasından geçerek
tezgaha konuyor. Bu
çalışmayı daha titiz olarak
yapalım ve çıkacak ürünleri
de %50 indirimli satalım
dedik. Bunun için de
manav reyonlarımızda, ayrı
bir “outlet manav” bölümü
oluşturduk. Bu fikir de ilk
andan itibaren çok tuttu ve
müşterilerimizin yoğun
ilgisiyle karşılaştık. Çünkü
bu reyona kesinlikle,
yenmeyecek durumdaki
ürünleri koymuyoruz.
Outlet manav reyonundaki
ürünlerimiz, kalibre olarak
standartın dışında ve çabuk
tüketilecek kıvama gelmiş
olan ürünler. Zaten çabuk
tüketilmesi gerektiğini de
müşterilerimize
belirtiyoruz.” Outlet
manav reyonuyla beraber
meyve ve sebze
satışlarımızın arttığını da
sözlerine ekleyen Şeref
Songör, iade oranlarının da
neredeyse sıfıra kadar
indiğini söyledi.
Ayrıca bu uygulamayla,
tezgahtan meyve-sebze alan
MAKRO HABER
Makro Market müşterileri,
çok daha kaliteli ve
dayanıklı ürünlerle
karşılaşıyor. Bu
uygulamadan sonra Makro
Market’in tezgahtaki ürün
satışlarında %31 ile %37
arasında bir artış meydana
geldi. %7 oranında olan
iade oranları ise %1,7’ye
kadar indi. Ayrıca outlet
reyonundaki satışların
başlamasıyla beraber, genel
olarak meyve ve sebze
satışlarımızda %10’a varan
bir artış meydana geldi.
Sonuç olarak Makro
Market’in meyve ve sebze
fiyatları da inmiş oldu.
Artık daha kaliteli ürünler
daha uygun fiyatlarla
Makro Market
müşterilerine ulaşıyor. Bu
uygulamayla kaliteli ürün
isteyene hizmet, uygun
fiyat isteyene ise çeşit
imkanı sağlanıyor. Aynı
zamanda israf minimum
düzeye iniyor ve milli
ekonomiye de katkı
sağlanmış oluyor.
Bu uygulamanın bir
benzerini unlu mamuller
reyonunda da uygulayan
Makro Market’in bu
reyondaki amacı da israfı
önlemek. Müşterilerimizin
her zaman sıcak ekmek
talebi olduğunu belirten
Şeref Songör, belirli
miktarda sıcak ekmeğin her
zaman rafta bulunması
gerektiğinin önemini
vurguluyor. Pasta ve börek
gibi unlu mamullerde de
durumun aynı olduğunun
altını çizen Songör, şöyle
devam ediyor: “Hangi
saatte ne kadar müşteri
gelecek, bilmiyoruz. Bazen
talep çok oluyor bazen de
ürünler elimizde kalıyor.
Bu sefer rafta stok oluşuyor
ve ürün soğuyup
bayatlıyor. Biz de
müşterilerimize her zaman
taze ve sıcak mamul
sunabilmek için
“minimum
vakitlendirme” adını
MAKRO VİZYON
Makro Market olarak,
minimum maliyetle
hizmet üretmeye
devam ediyoruz ve bu
yolla hem
müşterilerimize, daha
uygun fiyatlı ürünler
sunuyoruz, hem
karlılığımızı arttırıyoruz,
hem de rekabetçi olma
imkanı yakalıyoruz.
14
OCAK-ȘUBAT 2011
verdiğimiz bir uygulama
gerçekleştiriyoruz. Bir
saatlik aralıkta sattığımız
en düşük ekmek miktarı
kadar sıcak ekmeği hazır
tutuyoruz. Talep fazla olur
ve ekmek sayısı azalırsa, 17
dakika içerisinde tekrar
sıcak ekmek çıkarıyoruz.
Dolayısıyla müşterilerimiz,
ne zaman gelirlerse
gelsinler sıcacık ekmek
bulabiliyorlar.”
İnovasyon çalışmalarına
büyük önem veren bir
perakende zinciri olarak,
bu çalışmalarımız
sonucunda mağazacılıktaki
lojistik hizmetini en iyi
maliyetlerle sağlayan
gruplardan biriyiz. Makro
Market olarak, minimum
maliyetle hizmet üretmeye
devam ediyoruz ve bu yolla
hem müşterilerimize daha
uygun fiyatlı ürünler
sunuyoruz, hem
karlılığımızı arttırıyoruz
hem de rekabetçi olma
imkanı yakalıyoruz.
MAKRO HABER
Öğretmenlerimizi
unutmadık!
Makro Market bu
yıl da
öğretmenlerimizi
unutmadı ve
Öğretmenler
Günü’ne özel bir
indirim
kampanyası
düzenledi. 23 ve
24 Kasım
tarihlerinde Makro
Market’ten alışveriş
yapan tüm
öğretmenlerimiz,
%10 indirim
kazandı.
MAKRO MARKET
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
1-31
Aralık
tarihleri
arasında,
Makro
Kart
Gold ile
en fazla
Uno
ürünü
satın alan
25 Makro Market
müşterisi, çeyrek altın
kazandı. Bol bol Uno
alanlar, çil çil altın
kazandılar.
Makro Market’ten Carte
D’or alanlar kazandı. 5-30
Kasım tarihleri arasında,
Makro Market’ten 1 adet
Carte D’or alan herkese,
Carte D’or Passion hediye
edildi.
Güzel anılarınız
için Omo’dan
albüm
Bingo Makro’da kazandırıyor!
Uno’dan çil çil altın
En tatlı
kampanya
Makro Market ve Bingo, Makro Market müşterilerine
kazandırmaya devam ediyor. 5-25 Kasım tarihleri arasında
Makro Kart Gold ile yapılan her 25 TL’lik Bingo markalı
ürün alışverişine 1 litrelik Bingo Leke Sök hediye olarak
verildi. 10-31 Aralık tarihlerinde ise, Bingo markalı
ürünlerden 20 TL’lik alışveriş yapan Makro müşterileri
750 ml. Bingo Soft Konsantre Yumuşatıcı kazandı.
MAKRO VİZYON
16
OCAK-ȘUBAT 2011
10-31 Aralık
tarihleri arasında
Makro Market’ten
Omo Matik 6 kg.
ya da Omo Total
1400 ml. alan
Makro Market
müşterileri, güzel
anlarını
yaşatabilecekleri bir
fotoğraf albümünün
sahibi oldu.
MAKRO HABER
Nestle’den
101. yılında
365 hediye
Makro Marketlerde yılın
her günü kazandıran
Nestle, 101. yılı için çok
özel bir hediye
kampanyasına imza attı.
5 Kasım-25 Aralık tarihleri
arasında Makro Kart Gold
ile en çok Nestle alışverişi
yapan Makro müşterileri,
365 hediyeden birini
kazanma şansına sahip
oldu. Kampanya
kapsamında, 15 adet 32”
LG HD televizyon, 50 adet
Arzum mısır patlatıcı, 100
adet Kumtel infrared ısıtıcı,
100 adet Kumtel mini fırın
ve 100 adet Tefal ütü,
Makro Market
müşterilerinin oldu.
MAKRO MARKET
KAZANDIRMAYA
DEVAM EDİYOR
Makro Market ve
Konyalı yerel üreticiler,
Makro Market
müşterileri için eşsiz
bir kampanyaya imza
attı. İşaretli ürünlerden
alışveriş yapan Konyalı
Makro Market
müşterilerinin
KDV’sini Makro
market ödüyor. 30
Aralık 2010-6 Ocak
2011 tarihleri arasında
devam edecek olan
kampanya, Konya’nın
yerel markalarının ve
Makro Market’in
Konyalılara bir
hediyesi.
Konya üretiyor,
Makro Market
en ucuza satıyor!
Makro Market
ve Calgon’dan
çamaşır
makinesi
20 Kasım-20 Aralık
tarihleri arasında Makro
Market’ten tek seferde 7
TL ve üzeri Calgon alan
25 kişi Vestel markalı
çamaşır makinesinin
sahibi oldu. Yeni Calgon
tablet alan Makro Market
müşterileri ise 2 kat fazla
şanslıydı.
Hoşgeldin 2011
Makro Market, birbirinden güzel kampanyalarla yılbaşı
sofralarınızı zenginleştiriyor. 20 Aralık 2010-2 Ocak
2011 tarihleri arasında, Makro Market mağazalarından
Makro Kart Gold ile yapacağınız 1 kg’lık lüks kokteyl
kuruyemiş alışverişinize 2.5 litre Coca Cola hediye.
Ayrıca, 29-31 Aralık tarihleri arasında Makro Kart
Gold ile yaş pasta alışverişinize Nescafe Classic 50
gramlık eko paket hediye olarak veriliyor.
MAKRO VİZYON
18
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO HABER
El ele verelim,
kütüphanelerimizi
yenileyelim
P&G ve Makro Market,
çocuklarımıza yepyeni
kütüphaneler bırakmak
için çok anlamlı bir sosyal
sorumluluk projesine
imza atıyor. 10 Aralık
2010-28 Şubat 2011
tarihleri arasında Makro
Marketlerden P&G
ürünleri alın,
çocuklarımıza yepyeni bir
kütüphane bırakmak için
siz de katkıda bulunun.
Makro Market’in P&G
işbirliğiyle yürüttüğü sosyal
sorumluluk projesi,
Ankara, Konya ve
Samsun’da bulunan 3 tane
devlet okulunun
kütüphanelerinin
yenilenmesini amaçlıyor.
Ankara Demetevler
İlköğretim Okulu, Konya
Mehmet Hasan Sert
İlköğretim Okulu ve
Samsun İlkadım Belediyesi
İlköğretim Okulu’nun
kütüphaneleri, Makro
Market ve P&G’nin
yardımlarıyla öğrenciler
için daha faydalı olacak
şekilde düzenlenecek. 10
Aralık 2010-28 Şubat 2011
tarihleri arasında, Makro
Market’ten Ariel, Alo, Ace,
Fairy, Pantene, Head &
Shoulders, Blendax, İpana,
Oral-B, Orkid, Gilette,
Duracell, Koleston ve Olay
ürünlerinden alın, siz de 3
ilköğretim okulunun
kütüphanesinin
yenilenmesine katkıda
bulunun.
Ankara
Samsun
Konya
MAKRO VİZYON
20
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO KISA KISA
e
m
n
e
l
s
Be
Enerji
depolayın
KISACA
Salatalar
her zaman
masum mu?
Bütün salatalar özünde
diyet yemeği değildir.
Hatta bazı salatalar, bir
fast food restoranından
alacağınız etli bir
menüden daha fazla
kalori içerebilir. Özellikle
bol soslu salatalar için
bunu söylemek
mümkün. Ancak tabi ki,
oldukça sağlıklı ve düşük
kalorili salatalar da
hazırlayabilirsiniz.
Hepimiz koyu yeşil lifli
sebzelerden ve kansere
karşı etkili besinlerden,
stresi azaltan ve soğuk
algınlığına iyi gelen
gıdalardan artık
haberdarız. Neye
ihtiyacınız varsa
salatanızı ona göre
hazırlayabilirsiniz.
Tansiyon sorunları için C vitamini
Nutrition Journal
tarafından yayımlanan bir
rapora göre, genç kadınlar
arasında en sağlıklı olanlar,
fazla C vitamini tüketenler.
242 kadının 10 yıl boyunca
18-21 yaşına kadar izlendiği
araştırmada, kanında en
fazla C vitamini olanların
kan basıncı, diğerlerine göre
en az dört birim daha az.
Çalışmanın yardımcı yazarı
Doktor Block, C
vitamininin hipertansiyonun
bir sebebi olan
iltihaplanmaya sebep olan
bir proteinin değerini
azalttığını söylüyor.
i
Tarhananın mucizelhazıer
r
Dünyanın ilk
çorbasının tarhana
olduğunu biliyor
muydunuz? Türk
Mutfağı’nın en tanınmış
çorbalarından olan
tarhana probiyotik
özellikleri sağlam ve
besleyici değeri yüksek bir
gıda. Sabah kahvaltıları
dahil her öğün
tüketebileceğiniz tarhana,
diyabet, hipertansiyon ve
kullanılan bir
obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde
mini, B
çorba çeşidi. Protein, kalsiyum, A vita
, C vitamini
ana
vitamini ve likopen kaynağı olan tarh
larda C
açısından zengin değildir. Kurutulan gıda
ber C vitamini
vitamini olmadığı için tarhanayla bera
ısınız.
içeren besinler tüketmeyi unutmamal
MAKRO VİZYON
Eğer iyi bir beslenme
düzenine sahip
değilseniz yapacağınız
sporun hiçbir anlamı
olmadığını aklınızdan
çıkarmayın. Vücudun
proteine ve
karbonhidrata ihtiyacı
vardır. Örneğin güne
iyi bir kahvaltıyla
başlayın. Kahvaltı
sayesinde daha zinde
bir gün geçirirsiniz.
Ayrıca egzersiz
yapmadan bir şeyler
atıştırmayı
unutmayın; fındık,
ceviz, tam tahıllı
ürünler gibi…
Böylece bu besinlerle,
egzersiz öncesi enerji
depolamış olursunuz.
Domates
suyu için!
Domates suyu pek çok
faydasının yanı sıra C vitamini
bakımından da oldukça zengin.
22
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO KISA KISA
Spor
KISACA
Egzersiz yapan
kadınların kolon
kanseri riskini
azaltma oranı
%21
Sınırlarını
zorla!
Spor ve
motivasyon
Her sabah
kalktığınızda ayna
karşısına geçip
vücudunuzun ne
kadar çirkin olduğunu
düşünmeyi bırakın.
Spor yapıyorsanız ve
kendinize bir hedef
koyduysanız, kötü
motivasyon sizi çok
daha kötü etkiler.
Kilolarınızın sporla,
bir gecede uçup
gideceğini
düşünmeyin. Bir
egzersiz planı yapın ve
ne olursa olsun bu
plana uyun.
American Council of
Exercise’dan Gregory
Florez, “Bir egzersiz
esnasında 500 kalori
yakmak, bir atletin rekor
kırması ya da bir şefin
gurme ödülü almasına
eşdeğer muhteşem bir olay”
diyor. Yedi kere 500 kalori
harcayarak egzersiz
yaparsanız, yarım kilo
kaybedebilirsiniz. Bu
durum, egzersiz yaparken
büyük efor harcadığınız
anlamına geliyor.
MAKRO VİZYON
Birazcık
ter dökerseniz hedefinize
çok kısa zamanda
ulaşabilirsiniz.
Egzersiz için
doğru zaman
2005 yılında yapılan bir
araştırma, insanların saat
16.00 ile akşam arasındaki
zamanda daha güçlü ve
yaralanmalara karşı daha
dayanıklı olduğunu ortaya
çıkardı. Bu yüzden, spor
salonuna ya da koşmaya bu
saatlerde gidebilirsiniz.
Ayrıca etraf daha sakin
olduğundan spordan daha
büyük zevk alırsınız.
24
OCAK-ȘUBAT 2011
Ayakkabılarını
doğru zamanda
yenile!
Great Feet for Life
kitabının yazarı Paul
Langer, “Egzersiz yaparken
ayakların yarım veya bir
numara civarında genişler”
diyor. Yani spora
başlamadan ayağınızda
olan ayakkabılar, spor
biterken ayağınızı vurur.
Doğru bir spor ayakkabısı
almak için koşudan sonra
alışverişe çıkabilirsiniz.
MAKRO KISA KISA
Lazer
epilasyon
nedir?
Güzellik
KISACA
Cildimiz 60
yaşında bile
kendini yenileme
kapasitesine
sahiptir.
Cildinize uygun
ürünün önemi
Kontakt lens
problemi
Bir cilt bakım ürününün
pahalı olması onun cildiniz
için çok iyi anlamına
gelmez. İyi bir ürün belki
de cildinizin en büyük
düşmanı olabilir. Bu
sebeple cildinize en uygun
yıkama jelini ve peeling’i
seçmelisiniz. Cildinize ağır
ve yoğun peelingler
uygulamak, onu yorabilir;
kılcal damar çatlaması,
alerji ve sivilce gibi
problemlere neden olabilir.
Daha ışıltılı bir cilt için
ihtiyacınız, en pahalı ürün
değil, cildinize en uygun
üründür.
Hangi tür kontakt lens
kullanıyor olursanız olun,
gözlerinizde sorun
oluşmaması için önerilen
kullanım süresi ve
talimatlarına mutlaka
uyun. Eğer önerilen süreyi
dikkate almaz ve lensleri
kullanmaya devam
ederseniz, gözlerinizde
kuruma, yanma, alerjik
reaksiyon gibi pek çok
sorunla karşı karşıya
kalabilirsiniz. Hem
sağlığınız hem de göz
güzelliğiniz için kontakt
lensleri önerildiği gibi
kullanın.
Parlatıcıların
parlaklığı
Saydam ya da hafif
renkli bir dudak
parlatıcısı, bir anda
gözlerinize ve cildinize
ışıltı kazandırır.
Gün içinde,
istediğiniz zaman
parlatıcınızla parlayın!
MAKRO VİZYON
26
OCAK-ȘUBAT 2011
Yazın bitmesiyle beraber
istenmeyen tüyler yine
büyük sorun olmaktan
çıkacak. Ama gelecek yazı
pürüzsüz bir ciltle
karşılamaya ne dersiniz?
Lazer tek dalga boyunda
yoğunlaştırılmış ışık
demek. Lazer epilasyonda
ise, bu yoğun ışıkla kıl
kökünde bulunan melanin
maddesi ısıya dönüşüyor ve
kıl kökünü tahrip ediyor.
Böylece kıl kökü yeni
kılları üretemez hale
geliyor. Taranan alanlara
göre seans süreleri değişse
de lazer epilasyon oldukça
hızlı bir yöntem. Ayrıca cilt
enfeksiyonu ve bulaşıcı
hastalık riski de yok.
Ayrıntılı bilgiyi size en
yakın lazer epilasyon
merkezinden alabilirsiniz.
MAKRO GÜNCEL
Her yıl olduğu gibi bu yıl
da yeni yıl için pek
çoğumuzun hazırlıkları
başladı. Renkli mağazalar,
yılbaşına özel rengarenk
vitrinler, tatil programları
şimdilerde dikkat çekiyor.
Ancak hepsinden önemlisi
şu ki hepimizin yeni bir
yıldan yeni beklentileri var.
Geride bıraktığınız 2010
yılı yüzünüzü ne kadar
güldürdü bilinmez ancak
hayata tutunmak için
zaman her yıl kendini
yeniliyor!
sizin yılınız olsun!
2010’u da geride bıraktık. Şimdi yeni
umutlarla, yepyeni bir yıla daha “merhaba”
diyoruz. Bireysel silahlanmanın arttığı,
insanların hiç uğruna savaştığı, terör olaylarının
günahsız insanların canına mal olduğu, doğal
afetlerin çoğaldığı, açlık sınırının yükseldiği ve
küresel krizin insanlığı esir aldığı bu günlerde,
umut edebilme yeteneğini kaybetmeyenler…
2011 sizin yılınız olsun!
Gözünüzü
dört açın!
2011 sizin için
fırsatları
değerlendirme
yılı olabilir.
Yenilenme
başlasın
Bu yıl kendinize bir şans
daha vermeye ve öncelikle
geçmişe dair kötü izleri
hafızanızdan silmeye ne
dersiniz? Yenilenme
sürecini başlatıyoruz. İlk
Heyecan duymamız için
bir şeyin yalnızca yeni
olması bile yeterli... Yeni
kelimesi içinde beklentileri,
umutları ve mutlu anları
barındırıyor. Acısıyla
tatlısıyla eskittiğimiz
2010’u arkamıza dönüp
bakmadan geride
bırakıyoruz işte! Geçmişi
anımsamak her zaman
önemli ama geride
bırakılanlarla yaşanmadığı
da aşikar. Hayatı yaşanılır
kılmak, umut etmekle
ilintili elbette.
Umutlarımız ve 2010’da
gerçekleşmeyen
hayallerimiz, 2011 için
tekrar su yüzüne çıkıyor.
Yeni bir yıl, yeni umutları
ve sıcacık gülümsemesiyle
bizi karşılıyor.
MAKRO VİZYON
olarak işe sizi üzen
detayları
düşünmeyeceğinize dair
kendinize söz vererek
başlayın. Unutmayın ki
hayat kötü anıları
28
OCAK-ȘUBAT 2011
düşünmekle geçmiyor,
aksine bu durum sizin için
çok daha yıpratıcı sonuçlar
doğurabiliyor. Şöyle bir
düşünün, 2010’da ve
öncesinde aslında çok da
önemli olmayan detaylar
için eşinize veya
arkadaşlarınıza kırıldığınız
zamanlar oldu mu? Peki
neden hayatınızdan bir yılı
daha bu kırgınlıklarla
kaybedeceksiniz? Ya da
uzun zamandır
görüşmediğiniz insanları en
çok hangi yönleriyle
hatırlayorsunuz? Yeni yıla
ruhunuzu, kendinizi,
ilişkilerinizi yenileyerek
başlayın, göreceksiniz size
çok iyi gelecek.
Klişeleri
geride bırakın…
Hayatımız, çoğu zaman
elimize geçen fırsatları
kaçırmakla geçip gidiyor.
Hatta pek çok fırsatın
farkına bile varamadığımız
oluyor. Anlık kararsızlıklar
bizim için pozitif sonuçlar
doğurabilecek detayları
görmezden gelmemize yol
açıyor. Bu yıl artık buna bir
son verin. Hayatınızla ilgili
alacağınız kararların
geleceğiniz için ne kadar
önemli olduğunun farkına
varmanızın şimdi tam
zamanı. Gözünüzü dört
açın! 2011 sizin için
fırsatları değerlendirme yılı
olabilir.
Bu yıl yeni yılda kimseye
hediye almayın, yılbaşı
sofrası kurmayın, tombala
oynayarak 2010’u
sevdiklerinizle beraber
uğurlamayın; demiyoruz
ama hayatınıza ilişkin
klişeleri noktalayın.
Daha mutlu bir yıl
geçirmek istiyorsanız,
hayatınıza yeni renkler
katmaya özen
göstermelisiniz. Yeni yerler
görmeye, yeni insanlarla
tanışmaya ve dış dünyayı
keşfetmeye yönelik adımlar
atarak 2011’i sizin için
unutulmaz anılarla
doldurabilirsiniz. n
MAKRO GÜNCEL
Fırsatları
değerlendirin
2011’de bunları
daha çok yapın…
• Daha çok sinemaya gidin.
• Daha çok tiyatroya gidin.
• Daha çok insana onu ne kadar ço
k
sevdiğinizi söyleyin.
• Sabahları ilk işiniz, aynada kendin
ize
gülümsemek olsun.
• Sevdiklerinizle daha sık bir araya
gelin.
• Hayatı, isteklerinizi ve kendinizi
ertelemeyin.
• Stresten uzak durun hatta onu
hayatınıza sokmayın.
• Daha çok kitap okuyun.
• Çocuğunuzla daha çok vakit geçiri
n,
onunla daha çok oyun oynayın.
• Bir yanınızın daima çocuk kaldığını
kendinize sık sık hatırlatın ve zaman
zaman içinizdeki çocuğun sesine
kulak verin.
• Hepsinden önemlisi, umut etmekt
en
asla vazgeçmeyin.
MAKRO VİZYON
29
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO GÜNCEL
Tüm dünyada Sevgililer
Günü olarak kutlanan bu
gün, sevgilisi olmayanlar
için buruk geçse de sevgilisi
olanlar için birçok sürpriz
anlamına geliyor. Peki tüm
dünyanın kutladığı
‘Sevgililer Günü’nün
hikayesi nereden geliyor?
Bu güzel günün hikayesi
M.S. 270 yılında Roma’da
yaşamış bir azizin hayat
hikayesine dayanıyor. Bu
güne ismini veren Aziz
Valentinus’un hüzünlü
hikayesine…
Aziz Valentinus’tan bugüne
kararla Romalıların,
Hıristiyanlarla görüşmeleri
de yasaklanır.
Sevgililer
Günü
Kırmızı güller, kalp
şeklinde çikolatalar,
romantik bir yemek,
birbirinden şık
hediyeler… Bu yıl da
her yıl olduğu gibi
Sevgililer Günü’nün
vazgeçilmez
romantizmi
kapınızda. Yılın en
romantik, en
heyecanlı
günlerinden biri 14
Şubat, bu yıl da tüm
büyüsüyle geliyor.
Yasaklara karşı
gelen Valentinus
İşte bütün bu yasaklara
karşı gelen Valentinus
adındaki aziz, halk
arasında dolaşıp
vaazlar verir ve
imparatorun kararlarının
yanlış olduğunu anlatır.
Seven gençleri gizlice
evlendirir ve sonunda
yakalanarak hapse atılır.
Hapishane gardiyanının
kör kardeşi Julia, Aziz
Valentinus’un insanlara
anlattığı Hz. İsa ile ilgili
hikayelerin birinde,
inançları sayesinde körlerin
gözlerinin
açılabileceğinden
bahsettiğini duyar. Ve
bunun üstüne
Valentinus’un yanına gider.
Ertesi gün Valentinus’un
ölüm emri gelir. Valentinus
Julia’ya son bir not yazarak
altına ‘Senin
Valentine’inden’ diye imza
atar. Mektup Julia’ya
ulaştığında tarih 14 Şubat
270’dir.
Roma’da evlilik
yasaklanır
M.S. 270 yılında Roma’da
imparator Claudius için
tüm dünyayı ele geçirmek
o kadar önemli hale gelir ki
tek tutkusu savaşmak olur.
Ordusundaki askerlerin
başka hiçbir şeyle
ilgilenmemeleri için
imparator tüm ülkede
evlenmeyi yasaklar.
Sevenler birbirine
kavuşamaz ve üstüne bir de
uzakta, savaşta ölen
askerlerin ardından gözü
yaşlı kadınlar artar. Bütün
bunların yanı sıra bir de
imparatorun aldığı bir
MAKRO VİZYON
30
OCAK-ȘUBAT 2011
Günümüzde de Sevgililer
Günü, Aziz Valentinus’un
yolladığı son kart gibi
sevgililerin birbirine verdiği
romantik kartlar, sürpriz
hediyelerle kutlanıyor. Her
yıl Şubat ayının 14.
gününde kutlanan
Sevgililer Günü, bütün bir
yıl içinde belki
çalışmaktan, belki başka
sebepten birbirlerine
yeterince zaman
ayıramayanlar için
kaçırılmaz bir fırsat olur.
Koca bir yılda en azından
bir günü daha özel
geçirebilmek adına
birbirinden güzel planlar
yapılır ve en güzel
sürprizler hep bu güne
saklanır. n
Kalpten
gelen
hediyeler…
Sevgililer Günü için
aldığınız hediyenin
maddi değerini çok
fazla dert etmeyin.
Önemli olan
karşınızdakine anlamlı
bir hediye sunabilmek.
Bu bazen küçücük bir
kart, bazen sizi temsil
eden herhangi bir obje
olabilir. Hangisi olursa
olsun, bugüne adını
veren sevgiyi
yansıtması için kalp
şekillerinden
faydalanabilirsiniz.
Kalp şeklindeki kartlar,
kalp şeklindeki
balonlar ortama hem
daha romantik hem
daha çocuksu bir
hava katar.
MAKRO KAPAK
Sevgiye ve
aşka dair
Ey aşk! Sen değil misin Mecnun’u Leyla için
çöllere düşüren? Sen değil misin, Ferhat’a
dağları deldiren? Söyle bize, Şems’i
Rumi’nin yollarına düşüren kim? Aynaya
baktıkça başkalaşan suretimizde mi gizli
sırrın, yoksa evrenin her yerinde apaçık
ortada mısın? Yalnızca kitaplarda mı yazıyor,
yoksa insan olduğumuzu hissettiğimiz her
an su yüzüne mi çıkıyor varlığın?
Yunus’lardan, Rumi’lerden farkımız ne,
hissettiklerimiz aşksa?
İnsanoğlu binlerce yıldır
sevgiye ve aşka dair pek çok
şey yaşıyor ve yazıyor.
Ancak pek çok insan,
gerçek sevdayı yaşayıp
yaşamadığına dair soruyu
ancak hayata gözlerini
kapatırken cevaplayabiliyor.
Ayrıca herkesin, aşk, sevgi
ve sevda kelimeleriyle ilgili
birbirinden farklı tanımları
olduğunu da unutmamak
gerekiyor. Çünkü her insan
bu duyguları, birbirinden
farklı yollarla yaşıyor.
Tanımı da her insana göre
farklılık kazanıyor.
Ancak pek çok insanın
hemfikir olduğu bazı
noktalar var elbette. Sevgi,
sevdiğin insanı her şeyden
öne koyabilmek, ben yerine
sen ya da biz diyebilmektir.
Her şeyden önce onun
rahatını, mutluluğunu
düşünmek, onunlayken
kaynaklanıyor bu büyük
sorun. Birbirimizi daha az
dinliyor, daha az özen
gösteriyoruz. Günlük
hayatın sorunlarıyla
boğuşurken sevginin
anlamını unutuyoruz.
Sadece sevdalandığımız
insana değil en
yakınlarımıza karşı da;
ailemize, arkadaşlarımıza…
Ancak sevginin en insani
duygulardan biri olduğunu
unutmamak gerekiyor. Bizi
dar boğazlardan,
sıkıntılardan, moral
bozukluklarından ancak
sevginin, sevdiğimiz ve bizi
seven insanların
kurtarabileceğini
unutmayalım. Dünyaya
sevgiyle bakmanın, sevgiyle
bağ kurmanın, bir insana
kaybettireceği hiçbir şey
olmadığını unutmayalım!
Sevginin bir başlangıcı ya
da sonu olmadığını da…
İnsanoğlu doğduğu andan
itibaren sevgiyle yaşamaya
başlar. Minik bir bebekken
hissetmeye başladığımız
anne sevgisine, daha sonra
akrabalar ve arkadaşlar
eklenir. Hiçbiri, diğerinden
bir şey eksiltmediği gibi, ne
kadar çoğalırsa o kadar
büyür, serpilir.
Hayatımız boyunca
aradığımız mutluluğun da
kaynağı değil midir, aşk ve D
huzurlu olmak, güven
duymak, onunla geçen
saatlerin bitmesini
istememek, ayrıldığın
andan itibaren özlemek,
sevdiğinin varlığıyla gurur
duymak, huzur bulmaktır.
Modern dünyada en çok
duyduğumuz cümlelerden
biri, “aşkların ve sevgilerin
eskisi gibi” olmadığı… Pek
çok durumu iki arada bir
derede yaşadığımız gibi,
aşklarımızı da dar vakitlere
sığdırmaya çalışırken hoyrat
davranmamızdan
MAKRO VİZYON
32
OCAK-ȘUBAT 2011
Aşk
İşidin ey yârenler
Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk
Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk
Kime kim vurdu ok
Gussa ile kaygu yok
Feryad ile âhı çok
Firkatli nesnedir aşk
Denizleri kaynatır
Mevce gelir oynatır
Kayaları söyletir
Kuvvetli nesnedir aşk
Miskin Yunus neylesin
Derdin kime söylesin
Varsın dostu toylasın
Lezzetli nesnedir aşk
Yunus Emre
MAKRO KAPAK
Gel Gör Beni,
Aşk Neyledi
Ben yürürem yane yane
Aşk boyadı beni beni kane
Ne akılem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah coşarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Ben Yunus-i bi-çareyim
Dost elinden avareyim
Baştan aşağa yareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Derde giriftar eyledi
Yunus Emre
sevgi? Sonsuz sevgiyi,
gerçek aşkı yaşayan bir
insanın mutsuz olduğu pek
görülmez. Tüm günün
mutsuzluğunu ve
yorgunluğunu üstümüzden
atmak için, işten eve
dönünce kapıyı açan
annenin sevgi dolu gözleri,
sevdalının yanında geçirilen
birkaç dakika ya da en iyi
arkadaşınla içtiğin bir
fincan kahve yeter. Çünkü
sevgi en tatmin edici duygu
olarak o anlarda yaşar.
Sevilmekten ziyade
sevebilmek bir mucizedir.
Dünyaya geldiğimiz an
tanışıp memnun
olduğumuz ilk şey sevgidir
herhalde. İşte bu ilk
karşılaşmadan itibaren sevgi
hayatımıza girer ve
ölünceye kadar da bizimle
beraber olur. Çünkü insan,
yaşamının her devresinde
sevgiye ve ilgiye açtır. Bu
açlığı da sevgiden başka
doyuracak bir şey yoktur.
Farklı dillerde de konuşsak
ya da hiç konuşamasak da,
gözlerimizin dilidir. Sık sık
duymak istediğimiz,
duymaktan
sıkılmayacağımız iki
kelimedir “Seni
MAKRO VİZYON
seviyorum”. Neden sadece
karşı cinsle bir ilişki
yaşarken bu iki kelimeyle
tanışıyoruz. Halbuki anne
kızına, torun nenesine,
arkadaş arkadaşa
söyleyebilmeli.
Bu bakımdan, sevgiyi, aşkı
sadece iki cins arasında
yaşanan “sevda” anlamına
sığdırmamak en doğrusu.
Bu duyguların pek çok
çeşidi var ve bir insan ancak
dünyaya ve dünya üzerinde
bulunan her nesneye
sevgiyle yaklaşabiliyorsa,
mutluluğa yakın olur. Bir
de aşkların en güzeli var ki
o da, ilahi aşk!
Gel gör beni,
aşk neyledi
İnsanoğlunun en karşı
koyamadığı duygulardan
biri aşk. Asırlar boyu
34
OCAK-ȘUBAT 2011
insanın insana, dünyaya
hatta kendine duyduğu
sevgi karşı konulmaz
seviyelere gelince adına aşk
denilmiş. Ümitsiz aşıklar,
efsaneler, aşkı için ölenler,
öldürenler, aşk uğruna
savaşan toplumlar, işgaller,
yazılan şiirler, anlattıkça
uzayan aşk öyküleri de
bunu kanıtlıyor zaten.
Ancak öyle bir aşk var ki
hepsinden başka…
Tasavvufta aşk, Allah’ın,
sırrı; görünen simgesi
olarak kabul ediliyor. Onun
için Allah’a korku veya
fayda umarak değil,
sevgiyle, aşkla
yaklaşılmalıdır deniyor.
Tasavvuf düşüncesinin
en güçlü, en etkili
tarafı da bu…
“Yağmurların da ıslandığı
bir yağmur vardır... Adı
aşk... Ateşlerin de yanıp kül
olduğu bir ateş vardır... Adı
aşk... Kelebekleri intihara
sürükleyen, yıldızları da
kaydıran aslında aşk...
Gölgelerin gölgede kaldığı
bir durumdur, sırların sır
verdiği bir haldir aşk. Ve
aslında aşkın da aşık olduğu
bir aşk vardır; ilahi aşk...”
demiş Mevlana. İşte aşkı
başkalaştıran ve aslında
gerçeğe dönüştüren de bu;
ilahi aşk. Yani Allah’a
duyduğumuz, özümüzden
gelen tek gerçek duygunun
bilinen adı… n
MAKRO MARKA
MAKRO VİZYON
36
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO MARKA
MAKRO VİZYON
37
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO GÜNCEL
Mahyalar
‘Mevlid Kandili’ için
ışıldıyor
Mübarek geceler başlıyor. Büyüklerimizi aramanın ve
kandillerini kutlamanın zamanı geldi. Çocukluğumuzda
anlamını ya da değerini çok iyi kavrayamasak da değişmeyen
gelenek olan kandil kutlamaları bugün hala önemini koruyor.
Hem hatır sormak, hem dini değerleri hatırlamak ve
hatırlatmak için oldukça önemli olan bu değerli geceler,
tarihten günümüze kadar gelen önemli geleneklerden
sayılıyor. Camilerdeki mahyalar yine ışıldıyacak; kandiliniz
şimdiden mübarek olsun!
K
andil Geceleri,
İslam dininin
mübarek sayılan
geceleri olarak
Müslümanlarca tüm
dünyada kutlanıyor. Hicri
3. asırdan itibaren kutlanan
bu özel gecelere kandil
denilmesiyse Osmanlı
İmparatorluğu döneminde
Sultan II. Selim’e
dayanıyor. Bu mübarek
gecelerin cami ve
minarelerde kandiller
yakılıp, süslenip
duyurulmasını isteyen
Sultan II. Selim’den bu
yana her kandil gecesinde
camilerin minareleri ve
Doğum zamanı
anlamına gelen
Mevlid Kandili’nin
ilk olarak hicretten
300 yıl sonra
Mısır’da Fatimiler
Devleti döneminde
kutlanmaya
başlandığı biliniyor.
mahyalar ışıldıyor.
Zeytinyağı içine batırılan
bir fitilin yanmasıyla ışık
veren kandil, genellikle
camdan yapılan ve asılarak
kullanılan bir aydınlanma
aracı aslında. Eskiden
minarelerin şerefelerinde
yanan kandillerin yerini,
günümüzde elektrikli
ampuller aldı ancak kandil
kutlama geleneği hala
değişmeden sürüyor. Her
yıl tüm Müslümanlarca
kutlanan kandillerden biri
de Hz. Muhammed’in
(S.A.V) doğum günü
olarak kabul edilen Mevlid
Kandili…
MAKRO VİZYON
38
OCAK-ȘUBAT 2011
Doğum
zamanı
Her yıl Hz. Muhammed’in
(S.A.V) doğduğu gecenin
yıldönümü Mevlid Kandili
olarak kutlanıyor. Miladi
takvime göre 20 Nisan
571’de doğan Hz.
Muhammed (S.A.V.), Hicri
takvime göre 12
Rebiülevvel’de doğmuş.
‘Doğum zamanı’ anlamına
gelen Mevlid Kandili’nin
ilk olarak hicretten 300 yıl
sonra, Mısır’da Fatimiler
Devleti döneminde
kutlanmaya başlandığı
biliniyor. O zamandan beri D
MAKRO GÜNCEL
her yıl bu gece kutlanmaya
devam ediliyor. Kutlu
Doğum Haftası olarak da
Nisan ayının ikinci haftası
çeşitli etkinlikler
düzenleniyor. Kandil günü
satılan kandil simitleri de
yıllardır süregelen
geleneklerden biri...
Mevlid Kandili her yıl aynı
güne denk gelmiyor.
Bunun sebebi İslami
takvimin ay takvimi, Batı
takviminin güneş
takvimini kullanıyor
olması. Bu yıl 15 Şubat’ta
kutlanacak olan Mevlid
Kandili, 2012 yılında 4
Şubat’ta, 2013 yılında da
24 Ocak’ta kutlanacak.
bulunmayan üstün,
yüksek ve emsalsiz
özelliklerini anlatır.
Çelebi’ye göre onun
yaratılması, hayatın daha
anlamlı hale gelebilmesi
içindir. “Hayatın gayesi,
yaratılışın manası, silinmiş,
yok olmuştu. Her şey
manasız başıboşluk ve
hüzün örtülerine
bürünmüştü. Ruhlar, bir
şey bekliyor, bir nurun
zulmet perdesini
yırtmasını içten içe
hissediyordu.
O vahşet devrinde,
kainat ufkundan
bir güneş doğdu.
Bu güneş, ahir zaman
Peygamberi Hz.
Muhammed (S.A.V.) idi.”
Komşuluk
ilişkilerini ve
paylaşımı
pekiştiren helva,
özel günleri
Süleyman
Çelebi’nin
Mevlid’i
daha da tatlı bir
hale getiriyor.
Mevlid Kandili’ne
özel bir helva
Özel günlerde helva
kavurmak, önemini
kaybetmeyen
geleneklerimizden biri.
Özellikle kandil akşamları
çalan kapı ziliyle beraber
hemen helva kokusunu da
alıyoruz. Komşuluk
ilişkilerini ve paylaşımı da
pekiştiren helva, özel
günleri daha da
tatlandırıyor. Size özel
günlerde ve kandil
gecelerinde, evinizde
kolaylıkla yapabileceğiniz
ve bu Mevlid Kandili’nde
pişirmeniz için son derece
basit bir helva tarifi
veriyoruz. n
Sütlü İrmik
Helvası
Süleyman Çelebi,
‘Mevlid’inde, Allah-u
Teala'nn mutlak iradesini,
yoktan var ettiğini ve
Muhammed
Aleyhisselam’ın (S.A.V.)
hiçbir yaratılmışta
Malzemeler: 2 su
bardağı irmik, 1,5
su bardağı şeker, 1,5
su bardağı süt, 2 su
bardağı su, 125
gram tereyağı ve bir
yemek kaşığı çam
fıstığı.
Hazırlanışı: Yağı
eritip, irmiği rengi
dönene kadar tahta
bir kaşıkla kısık
ateşte kavurun.
Suyu ve sütü kaynatın. Kaynattığınız su ve sütü
kavrulup esmerleşen irmiğe ekleyin. Tencerenin
kapağını kapatıp suyunu çekmesini bekleyin.
Suyunu çektikten sonra şekeri ilave edip güzelce
karıştırın. Tüm bu işlemleri gerçekleştirdikten sonra
helvayı 10 dakika demlenmeye bırakın. Helvanız
demlenirken siz bu arada fıstıkları kavurun.
Kavurduğunuz fıstıkları demlenen helvanıza ekleyin.
Dilerseniz helvanın tamamını süt kullanmadan suyla
da yapabilir, fıstıkları da irmiklerle beraber
kavurabilirsiniz. Bu işlem irmiklerin kavrulduğunu
daha kolay anlamanıza da yardımcı oluyor. Öte
yandan herhangi bir lezzet farkı da olmuyor.
MAKRO VİZYON
40
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO SAĞLIK
Kadınlarda rastlanan
kanserilerin erken teşhisi
hayat kurtarıyor. Bu
sebeple, özellikle 30
yaşından itibaren düzenli
olarak mamografi
çektirmek, her ay kendi
kendine düzenli göğüs
muayenesi yapmak ve 21
yaşından itibaren pap
smear testini her yıl
yaptırmak gerekiyor. Ayrıca
uzmanlar, yüksek
mamografiyi 30’lu yaşlarda
yaptırmanızı öneriyor. 40
yaş sonrasında ise yılda bir
kez tekrarlamakta fayda
var.
HPV taraması
Mamografi
Her 8 kadından biri,
hayatının herhangi bir
döneminde meme
kanserine yakalanıyor.
HPV (Human Papilloma
Virüsü), rahim ağzı
kanserinin oluşumuna
neden olan virüs. Bu
kanser türü, pap smear adı
verilen tarama testiyle, çok
Kadınların yaptırması gereken
testler
Hepimiz pek çok
hastalıkta erken
teşhisin ne kadar
önemli olduğunu
biliyoruz. Peki, erken
teşhis için
yaptırmamız gereken
testleri biliyor muyuz?
Kadınlar için en
önemli testlerin neler
olduğu sizler için
araştırdık.
Erken evrede tespit edilirse
tedavi şansı çok yüksek
olan bu kanser cinsini
mamografi sayesinde erken
teşhis edebilmek mümkün.
Mamografi aletiyle meme,
x ışınına duyarlı bir levha
üzerinde sıkıştırılıyor ve
farklı açılardan filmi
çekiliyor. Uzmanlar,
kolesterol, hipotiroit ve
hipertiroit, belsoğukluğu
ve tansiyon gibi test ve
kontrollerin de belli zaman
aralıklarında yapılması
gerektiğinin altını çiziyor.
Bunun için öncelikle
doktorunuza gidip sizin
için en uygun olan test
planını hazırlamalısınız.
Unutmayın!
Erken tanı,
hayat kurtarır.
MAKRO VİZYON
42
OCAK-ȘUBAT 2011
erken dönemde, hatta
klinik belirti vermeyen
hücresel değişimlerin
olduğu dönemde tespit
edilebiliyor. Bu sayede,
erken dönemde tedavi
fırsatı doğuyor. Rahim
ağzında, kanser başlangıcı
olabilecek herhangi bir
hücresel değişikliği tespit D
MAKRO SAĞLIK
altındaysa normal kabul
ediliyor. Ancak bunun yanı
sıra iyi kolesterol ve kötü
kolesterol oranlarına da
dikkat edilmesi gerekiyor.
İyi kolesterolün yüksek
olması, kötü kolesterolün
düşük olması tercih
edildiği için, toplamdan
ziyade bu alt gruplara
bakmak gerekiyor.
Ölçülen kolesterol
düzeyiniz normal
sınırlardaysa, ölçümü 5
yılda bir tekrar
edebilirsiniz. Ancak 30-40
yaşından sonra, beslenme
alışkanlıklarına ve spora
özen göstermeyenlerin ve
genetik yatkınılığı
olanların, 2 yılda bir
kolesterol değerlerini
ölçtürmesi öneriliyor.
Tansiyon
ölçümü
eden bu testi, aktif cinsel
hayata başlayan her kadın,
20 yaşından itibaren yılda
bir kez yaptırmalı.
Uzmanlar, risk faktörü
taşıyanların, 6 ayda bir
tekrar etmesini öneriyor.
Kolesterol
ölçümü
20 yaş ve üzeri tüm
yetişkinlerin, kan testiyle
yapılan kolesterol analizi,
kalp hastalıklarına dair bir
risk taşıyıp taşımadıklarını
ortaya çıkarıyor. Yüksek
kolesterol aynı zamanda
felç, konuşma bozukluğu
ve bilinç kaybına da yol
açabiliyor. Parmak ya da
koldan alınan kan
örneğinden ölçülen
kolesterol, 200 mg
Kan damarlarımızdaki
basıncın artması anlamına
gelen hipertansiyon,
özellikle son yıllarda daha
fazla kişide görülen ve
hasarları ciddi boyutlara
ulaşan bir hastalık. Kalıcı
sakatlığa hatta ölüme yol
açan tansiyon, beyin, göz,
böbrek ve bacak
damarlarında da sorun
çıkarabiliyor. Bu sebeple,
kan basıncınızı 20 yaşından
Eğer aile
geçmişinizde
meme kanseri
vakası varsa,
kanser
taramalarına erken
yaşlarda
başlamakta fayda
var. Teşhis konulan
akrabanız, o
dönemde kaç
yaşındaysa, ondan
10 sene önce
kontrole gitmeye
başlamalısınız.
MAKRO VİZYON
44
OCAK-ȘUBAT 2011
sonra her yıl en az bir kez
ölçtürmenizde fayda var.
Eğer değerler yüksek
çıkarsa, ölçümü daha sık
yaptırmalısınız. Sağlıklı bir
yaşam için kan basıncının,
120/80 mmHg olması
gerekiyor. Sonuçlar daha
yüksek çıkarsa bu sizde
hipertansiyon olduğu
anlamına gelebilir. Bu
durumda uzman bir
doktora danışmalı ve kesin
tanı için tansiyon takibi
yapmalısınız.
Tiroit ölçümü
Tiroit hastalıkları, basit
guatrdan, tiroit kanserine
kadar çeşitlenebiliyor. En
sık rastalanan tiroit
hastalığı ise, tiroit
hormonlarının üretim
düzensizliği… Bu
durumda, hipotiroit ya da
hipertiroit ortaya çıkıyor.
Uzmanlar 30 yaşından
sonra, 5 yılda bir bu
ölçümleri yaptırmak
gerektiğini söylüyor.
Klamidya
taraması
Cinsel yolla bulaşan bu
hastalık, kısırlığa neden
olabiliyor. Ayrıca hamile
olan kadınlarda bebek için
çok büyük sorunlara sebep
oluyor. Erken doğum riski
ve mikroorganizmayı,
doğum sırasında bebeğe
bulaştırmak gibi…
Klamidya, bebeklerde
körlüğe kadar giden göz
iltihabına ve klamidya
zatürresine neden
olabiliyor. Bu sebeple, her
kadının, aktif cinsel yaşama
başladıktan sonra her yıl
klamidya tarama testi
yaptırmasında fayda var. n
MAKRO RÖPORTAJ
Bir beyin ve omurilik hastalığı olan Multipl Skleroz (MS), beynin
görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonları üzerindeki kontrol
kabiliyetini bozuyor. Tedavisi henüz bulunamamış bir hastalık olan
MS’in belirtileri de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Yapılan
araştırmalara göre, dünyada 2 milyon, Türkiye’de 35 bin MS
hastası bulunuyor. Biz de MS’le ilgili daha fazla bilgi almak için
Türkiye MS Derneği ile bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye MS
Derneği Genel Koordinatörü Ayşe Şafak sorularımızı yanıtladı.
Dünyada 2 milyon
MS hastası
bulunuyor
MS nedir?
Bir merkezi sinir sistemi
hastalığı olan Multipl
Skleroz (MS), sinirlerin
üzerindeki Miyelin
tabakasının hasar görmesi
ve beyin ve omurilikte
oluşabilecek küçük
plakçıklar nedeniyle beyin
ve organlar arasındaki
iletişimin zayıflaması
olarak tanımlanabilir.
Multipl Skleroz, beynin
konuşma, yürüme, görme
gibi fonksiyonlar
üzerindeki kontrol
kabiliyetini bozar. Beyin ve
omuriliğin birçok farklı
alanını etkilemesi ve
belirtilerin hafif ya da ağır
ortaya çıkabileceği gibi
aniden kaybolabilmesinden
Multipl denir; hastalığın
beyin ve omuriliğin hasarlı
MAKRO VİZYON
MS, her bireyde
farklı seyreden bir
hastalıktır. Bu
nedenle belirtileri de
sonuçları da son
derece değişkendir.
Bunlar, çift görme, el
ve ayaklarda
güçsüzlük, denge
ve koordinasyon
kaybına neden
olduğundan günlük
aktivitelerin
gerçekleştirilmesi
zorlaşır.
46
OCAK-ȘUBAT 2011
alanlarında sklerozan
plaklar, yani sertleşmiş
dokular oluşturmasından
dolayı da Skleroz adı
verilir. MS, bir akıl
hastalığı değildir, bulaşıcı
olmadığı gibi henüz
önlenebilir ya da tedavi
edilebilir de değildir.
MS hastalarının genelde
yaşadığı sorunlar
nelerdir?
MS her bireyde farklı
seyreden bir hastalıktır. Bu
nedenle belirtileri de
sonuçları da son derece
değişkendir. Bunlar çift
görme, el ve ayaklarda
güçsüzlük, denge ve
koordinasyon kaybına
neden olduğundan günlük
aktivitelerin
gerçekleştirilmesi
zorlaşmaktadır. Hastalık
genelde kendisini ataklarla
belli eder. Atak ise süresi
24 saati geçen, güçsüzlük,
denge kaybı, uyuşma gibi
belirtilere denir.
Hastalığın görüldüğü
kişileri nasıl
sınıflandırabiliriz?
Hastalığın görünme oranı
kadınlarda %60 civarıdır.
Belirtiler genellikle 20-40
yaş arasında ortaya çıkar.
Dünyada 2 milyon,
Türkiye’de 35.000
civarında MS hastası
bulunmaktadır. Sarı ve
siyah ırkta oldukça nadir
görülen MS, daha çok
kuzey yarımkürede ortaya
çıkmaktadır.
MS hastalığının tanısı
nasıl konur?
Yukarıda belirtilen
şikayetlerle nöroloğa
başvuran kişiye, nörolog
uygun gördüğü teşhis ve
tedavi yöntemlerini
uygular. Burada mühim
olan, bu tip belirtilerin
olması halinde, alternatif
tedavilere yönelmeden
öncelikle bir nöroloğa
başvurmak. Tanı konması
genellikle beyin MR’ı
çekilmesi, belden sıvı
alınması ve bütün bu
tetkiklerin klinik olarak
MAKRO RÖPORTAJ
MS’e
KARŞI SMS!
Mobil
telefonlardan
5776’ya atılacak
boş bir mesaj,
derneğe 5 TL
yardım olarak
dönüyor. Siz de
bir SMS atın.
desteklenmesiyle
gerçekleşir.
Türkiye MS Derneği
hakkında bilgi verebilir
misiniz?
1989 yılında, İstanbul’da,
hasta, hasta yakınları ve
doktorlar tarafından
kurulan derneğimiz,
faaliyetlerini
Mecidiyeköy’deki
merkezinde sürdürüyor. Bu
merkezin yanı sıra,
Ankara’da da bir şubemiz
bulunuyor. Amacımız,
MS’li kişilerin hayata
pozitif yaklaşmalarına
yardımcı olmak, MS’li
kişilerin yakınlarını ve
doktorları bir araya
getirerek fikir alışverişinde
bulunmalarını sağlamak ve
toplumda MS hastalığının
bilinirliğini arttırmak.
MS hastalarına daha iyi
hizmet verebilmek
amacıyla İstanbul Şişli’de
bir Rehabilitasyon ve
Rekreasyon Merkezi, 2011
yılında faaliyete geçecek.
Bu merkezde hastalar halen
devam etmekte olan resim
ve müzik derslerine ilave
olarak, fizyoterapi, yoga,
psikoterapi, satranç ve iş
edindirme gibi farklı
faaliyetlere katılabilecekler.
Derneğe nasıl destek
olunabilir?
Kamu yararına bir dernek
olan Türkiye MS
Derneği’ne yapılacak ayni
ve nakdi yardımlar,
doğrudan vergiden
düşülebilir. Bu arada mobil
telefonlardan 5776’ya
atılacak boş bir mesaj,
derneğe 5 TL yardım
olarak dönecektir. n
MS Derneği
banka hesap numaraları:
İş Bankası IBAN: TR02
0006 4000 0011 0351
0560 68
Akbank IBAN: TR 17
0004 6004 3688 8000
0057 76
MAKRO VİZYON
47
OCAK-ȘUBAT 2011
Türkiye MS Derneği hakkında
daha detaylı bilgi için,
www.turkiyemsdernegi.org
adresine bakabilir veya
(0212) 275 2296 /
(0312) 435 8220 numaralı
telefonlardan destek
alabilirsiniz.
MAKRO GÜZELLİK
Zarif eller,
dayanıklı tırnaklar
if göründüğünü söyleyemeyiz.
Kolayca kırılan, problemli tırnakların zar
r için de aynı durum geçerli…
Tırnakları güzel ve bakımlı olmayan elle
İşte size, tırnaklarınız için 5 ipucu.
1. Törpüleyin
Tırnaklarınızı sık sık kaliteli bir törpüyle törpüleyin. Böylece tırnaklarınızın boyunu
kontrol altında tutabilirsiniz. Törpüleme sırasında, tırnaklarınıza en güzel formu
vermeye çalışın.
2. Eldiven takın
İş yaparken kullanacağınız iş eldivenleri ya da dışarı çıkarken takacağınız
yumuşacık eldivenler, ellerinizi ve tabi ki tırnaklarınızı deterjan, soğuk ve
rüzgarın kötü etkilerinden korur. Böylece tırnaklarınız her zaman güçlü kalır.
Ayrıca pamuklu bir gece eldiveni sayesinde, hem ellerinizin hem de
tırnaklarınızın bakımını sağlayabilirsiniz. Pratik ama çok etkili olan bu yöntem
için ihtiyacınız olan el kreminiz ve pamuklu kumaştan bir eldiven.
Yatmadan önce ellerinize el kreminizden bol miktarda sürün ve
pamuk eldiveninizi giyin. Sabah uyandığınızda, ellerinizin
yumuşaklığına inanamayacaksınız.
3. Masaj yapın
Elleriniz ve tırnaklarınızda masajın etkisi çok fazladır. Kan dolaşımını
arttırıcı bir masaj, ellerinizin canlanmasını sağlar.
4. Nefes aldırın
Ojeli ya da cilalı tırnakların çok daha güzel
göründüğünü hepimiz biliyoruz ancak tırnaklarınızın
da zaman zaman nefes almaya ihtiyacı var. Ojenin
tırnaklarınızın nefes almasını önlediğini ve onları
güçsüzleştirdiğini unutmayın. Arada bir nefes
almalarına izin vermekte fayda var.
5. Vitaminle besleyin
Yaşamsal faaliyetlerimiz için çok önemli olan vitaminler, tırnaklarımız için de
gerekli. A, C ve E vitaminleri tırnakların kırılmasını önlerken, B1 ve B6
vitaminleri tırnakların yenilenmesini hızlandırıyor. Dermatoloğunuza başvurup
tırnaklar için özel üretilen vitaminler hakkında bilgi alabilirsiniz. n
MAKRO VİZYON
48
OCAK-ȘUBAT 2011
Kozmetik iği
ın ürett
firmaların bakım
k
özel tırna aklarınızı
le tırn
ürünleriy ha dayanıklı
da
besleyip lmelerini
hale ge
ilirsiniz.
sağlayab
MAKRO RÖPORTAJ
Ağzının tadını bilenlerin seçimi...
2005 yılında toptan
gıda dağıtım firması
olarak faaliyete geçen
Martı Dağıtım, 2006
yılında șirketleșerek
toptan gıda pazarındaki
yerini aldı. İlk yıllardaki
üç ortaklı yapısı, 2009
yılında dört ortaklı
yapıya dönüșen Martı
Gıda, Kayseri, Niğde ve
Nevșehir illerinde, șu
an için sekiz markanın
bayiliğini yapmanın yanı
sıra, bașta Kayseri
Organize Sanayi
Bölgesi olmak üzere
birçok kuruma catering
hizmeti de sunan bir
firma. Undavilla ve
Gemili markalarıyla unlu
mamul üretimi
yapmaya bașlayan
Martı Gıda’nın
ortaklarıyla firmaları
hakkında görüștük.
Martı Gıda, yeniliklere açık
yapısı, hızlı hareket
kabiliyeti, eğitime verdiği
önem ve dinamik yapısıyla
dikkatleri üzerine çeken bir
firma. 2009 yılı başlarında
hedeflerini revize eden
Martı Gıda, üretim
alanında da faaliyette
bulunma kararı aldı ve
Undavilla ve Gemili
markaları ile unlu
mamuller pazarına 2010
yılında girdi.
Bir aile şirketi olan Martı
Gıda’da, yaşa değil liyakata
önem veriliyor; bunun bir
göstergesi olarak yaşça en
küçük olan Fatih Dilmen,
şirket müdürü olarak diğer
üç ortağın oy birliğiyle
şirketin yönetimine
getirildi. Üretim
sorumluluğu Ahmet
Dilmen’e verilirken; Recep
Selami Güzelce ise
pazarlamadan sorumlu
olarak görev yapıyor.
Ankara’da İstikbal
bayilikleri bulunan Bekir
Dilmen ise Martı Gıda’ya
manevi desteklerini
sürdürüyor.
MAKRO VİZYON
Martı Gıda’nın gücünü
ortaklıktan aldığını ifade
eden Bekir Dilmen,
istişarenin çok bereketini
gördüklerini, kendilerini
hep ileri taşıdığını ve atılım
aşamasında kendilerini
cesaretlendirdiğini ifade
etti. Fatih Dilmen ise,
şirketlerinde yazılı
kuralların yanı sıra manevi
ve örfi kuralların sürekli
işlediğinden hareketle
şunları söyledi: “Biz istişare
etmeden, büyüklerimize
danışmadan ve onların
hayır dualarını almadan
hiçbir işe başlamayız.”
Ahmet Dilmen bunlara ek
olarak, “Üretimlerimizde
kesinlikle katkı maddesi
kullanmıyoruz, son
teknolojik araçlara yatırım
yapıyoruz, kendimizin,
çocuklarımızın yemediği
bir ürünü asla pazara
çıkarmayız” diyor ve
ekliyor “Kayseri Organize
Sanayi Bölgesi’nde
bulunmamızın
avantajlarını yaşıyoruz.
Bırakın Türkiye’yi artık
dünya çok küçüldü. Biz de
Fransa başta olmak üzere
birçok Avrupa ülkesinde ve
Nijerya başta olmak üzere
birçok Afrika ülkesinde
ürünlerimizin
kullanılmasını heyecanla
karşılıyoruz.”
Sekiz markanın Kayseri,
50
OCAK-ȘUBAT 2011
Niğde ve Nevşehir illerinde
pazarlamasından sorumlu
olan Recep Güzelce de
“Kendi markalarımızı
büyütürken, çalıştığımız
mevcut markaların da
pazar paylarını arttırmak,
bizim için önemlidir çünkü
biz işimizi çok seviyoruz ve
değer veriyoruz. Çünkü biz
bu toprakları çok
seviyoruz. Üretimin
zorluklarını biliyoruz,
pazarlamanın zorluklarını
biliyoruz, marka olmanın
ne denli zor bir iş
olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla bize güvenip
markalarını teslim eden
üreticilerin de güvenine
layık olmak için her türlü
gayretin içerisindeyiz” dedi.
Ankara’da görüşme fırsatı
bulduğumuz Bekir
Dilmen, Martı Gıda’nın
büyümesinden
memnuniyetini ifade
ederken Kayseri ekibinin
olağanüstü gayretlerinden
ve özverilerinden övgüyle
bahsetti. Bekir Dilmen
sözlerine şöyle devam etti:
“Bizlerin birey olarak her
şeyi bilmemiz, anlamamız
ve yapmamız mümkün
değil, ancak profesyonel
kadrolar oluşturabiliriz,
danışmanlık hizmetleri
alabiliriz ki biz Martı Gıda
olarak son iki yıldır bu
faaliyetleri yoğun olarak
yapıyoruz ve kolektif aklın
bireysel akıldan her zaman
üstün olduğunu gördük.
Ayrıca eğitimli kadrolarla
başarıya daha çabuk sürede
ve daha az maliyetle
ulaşıldığına tanık olduk.” n
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Gündelik yaşamda her ne kadar nasıl beslendiğimize, ne tür gıdalar
tükettiğimize dikkat etmiyor olsak da çok çabuk hastalandığımızda bu
durumun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sağlıklı bir
vücuda ve dirençli bir yapıya sahip olmak için düzenli ve dengeli
beslenmenin yanı sıra, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme biçimini
alışkanlık haline getirmek de çok önemli. Çeşitli topraklarda yetişen ve
farklı özelliklere sahip olan kış sebze ve meyveleri, içerdikleri vitamin ve
minerallerle her derde deva oluyor.
Kış lezzetleri
SEBZELER
BROKOLİ
Turpgillerden olan
brokoli, İtalya
yarımadasına özgü bir
sebze… Dünyada
tanınması, 20. yüzyılı
bulan brokoli, lifli yapısı
ve içerdiği vitaminler
bakımından oldukça
da faydalı. Özellikle
Avrupa ülkelerinde
bolca tüketilen brokoli,
insan sağlığı açsından
büyük önem taşıyor.
Brokoli, antibiyotik
özelliğe sahip olması
nedeniyle bağışıklık
sistemini
güçlendirmede birebir
etkili oluyor. Vücudun
hormon dengesini de
ayarlayan brokoli,
kanser türlerinin
tedavisinde de etkin
olarak kullanılıyor.
KARNABAHAR
mutfağından mis gibi
kokular yükselmesine vesile
oluyor. Oldukça besleyici bir
sebze olan karnabahar,
vitamin ve mineraller
bakımından son derece
zengin sebzeler arasında yer
alıyor. İçeriğinde A, C, B1
ve B2 vitaminlerinin yanı
sıra kalsiyum, potasyum,
fosfor ve demir gibi
mineraller de bulunan
karnabahar, şeker
hastalığına ve kalp
hastalıklarına son derece iyi
geliyor.
Turpgillerden bir kış sebzesi
olan karnabahar, ilginç
görünümüyle de dikkat
çekici bir sebze. Doğu
Akdeniz bölgesine ait olan
karnabahar, kışın evimizin
MAKRO VİZYON
52
OCAK-ȘUBAT 2011
PIRASA
Yılın her mevsiminde
yetişen ve bir tür soğan
olan pırasanın tarihi, çok
eskilere uzanıyor. Mısırlılar
tarafından çok eski
çağlarda da kullanılan
pırasa daha çok hipnotize
edici özelliği ve uyku
getirmesi nedeniyle
oldukça fazla faydalanılan
bir bitki türü olarak
biliniyor. Vücuda kuvvet
veren bir sebze olan pırasa,
C, K ve B vitaminleri
bakımından oldukça
zengin. Öte yandan
pırasanın içeriğinde bolca
potasyum, kalsiyum,
silisyum, manganez,
kükürt, bakır, iyot ve
demir de bulunuyor.
LAHANA
Turpgillerden olan lahana,
güz ve kış mevsimlerine
özgü bir sebze. Beyaz
lahana, kara lahana, kırmızı
lahana ve Brüksel lahanası
gibi türleri bulunan bu D
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Havuçlu kek tarifi
nadide bitki, zayıflamak
isteyenlerin diyet listesinde
de baş sırada yer alıyor.
Lahanada B, C ve E
vitaminleri bulunuyor. Bol
miktarda potasyum da
içeren lahana, iştah açıyor
ve vücut direncini
arttırıyor.
Malzemeler: 3 adet yumurta, 5 fincan şeker, 5
fincan un, 3 adet havuç rendesi, 1 paket kabartma
tozu, 1/4 çay bardağı sıvı yağ, ceviz ve tarçın.
Hazırlanışı: Yumurta ve şekeri bir kapta çırpın.
Daha sonra üzerine sıvı yağ koyun. Rendelediğiniz
3 adet havucu, ceviz, tarçın, kabartma tuzu ve un
ile iyice karıştırın. Karışımı önceden yağladığınız
kaba dökün. Fırına vererek iyice pişirin.
ISPANAK
Dünyanın birçok
bölgesinde tüketilen
ıspanağın 11. yüzyılda
Araplar tarafından İran’dan
İspanya’ya
getirildiği biliniyor. Çizgi
filmlere bile konu olan ve
insan vücudu için pek çok
faydası bulunan ıspanak,
mutfakta pek çok farklı
şekilde kullanılabiliyor.
Demir yönünden oldukça
zengin olan ıspanak, vücut
direncini arttıran birincil
besinler arasında yer alıyor.
Zihni kuvvetlendiren
ıspanak, yaşın ilerlemesine
bağlı öğrenme güçlüklerini
de gideriyor. Kansızlığa iyi
gelmesinin yanı sıra,
kanser, kalp ve damar
Sebze çorbası tarifi
hastalıkları ve soğuk
algınlığı ve boğaz
hastalıklarına karşı bir doğa
mucizesi olarak kabul
ediliyor.
Malzemeler: 1 baş kuru soğan, yarım çay bardağı
zeytinyağı, 1 yemek kaşığı un, 1 pırasa, 1 havuç, 1
kereviz, 1 patates, kaynamış su, 1 limonun suyu, 1
yumurta sarısı.
Hazırlanışı: Soğanı yemeklik olarak doğrayın ve
zeytinyağında kavurun. Unu ekleyip karıştırın.
Rendelenmiş pırasayı, havucu ve kerevizi ekleyin.
Birkaç dakika karıştırdıktan sonra suyu ilave edin.
Sebzeler hafif pişince, patatesi ekleyip pişmeye
bırakın. Bu arada çorbanın terbiyesini hazırlayın. 1
yumurtanın sarısını limon suyuyla çırpın. Çorbanın
suyundan kaşıkla alıp terbiyeyi ılıtın. Daha sonra
terbiyeyi yavaş yavaş pişmiş olan çorbaya ekleyin.
MAKRO VİZYON
KEREVİZ
Avrupa sahil bölgelerinin
sebzesi olarak bilinen
kereviz, Eski Yunan
uygarlığına kadar uzanan
bir tarihe sahip.
Yorgunluğu
gideren ve
sinirleri
gevşeten
kereviz,
aynı
zamanda kanı
temizliyor ve
sivilceleri de
azaltıyor. Yüksek
tansiyon, şeker ve
prostat hastalarına da bolca
kereviz tüketmeleri tavsiye
diliyor.
54
OCAK-ȘUBAT 2011
HAVUÇ
Akdeniz ülkelerinde çok
yaygın olan ve yaklaşık 60
türü bulunan havuç,
vücudumuz için en yararlı
sebzeler arasında yer alıyor.
Pek çok faydası olan havucu
özellikle gelişme çağındaki
çocukların bolca tüketmesi
öneriliyor. Havuç, düzenli
olarak tüketildiğinde,
akciğer kanserine yakalanma
riskini önemli ölçüde
azaltıyor. Öte yandan
gırtlak, kalın bağırsak,
prostat ve yemek borusu
kanserlerine yakalanma
riskini de azaltan havuç,
menopoz dönemi
sonrasında kadınlarda
meme kanserine
yakalanmayı önlüyor. A
vitamini yönünden oldukça
zengin olan bu değerli
sebze, göz sağlığı açısından
da büyük önem taşıyor. D
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
MEYVELER
Kış hastalıklarında
turunçgil desteği
Kış mevsimine özgü ve
vazgeçemediğimiz meyveler
arasında olan turunçgiller,
sağlıklı yaşamak için her
birimizin evinde mutlaka
bulunuyor. Portakal,
mandalina, limon ve
greyfurt, kendilerine has
mis gibi kokularıyla
evimize başka bir hava
getirirken, bol sulu ve
taneli yapılarıyla da yerken
mutluluk veriyor.
C vitamini bakımından en
önemli doğal kaynaklar
olan turunçgiller, kişinin
genel sağlığı açısından da
büyük önem taşıyor.
Bağışıklık sistemini
güçlendiren turunçgiller,
içerdikleri karoteoid,
flavonoid ve glutasyon gibi
enzimler sayesinde kişileri
kalp hastalıklarına ve
kansere karşı da koruyor.
Posalı olan bu meyveler,
yapıları sayesinde kabızlık
probleminin çözülmesine,
kan yağlarının
düşürülmesine ve vücudun
sıvı dengesinin
ayarlanmasına da yardımcı
oluyor. Kış mevsimine
özgü rahatsızlıklar olan ve
kişinin hayatını kabusa
çeviren grip, soğuk
algınlığı, nezle gibi
hastalıklara
yakalanmamak için
soğuk günler boyunca bu
meyveleri her gün düzenli
olarak tüketmek gerekiyor.
ELMA
Tarih boyunca kültür
çalışmalarıyla 1000 farklı
çeşitte üretildiği tahmin
edilen elmanın tüm
düzenlemeye yardımcı olan
elma, kolesterolün
kontrolünde de etkili. Diş
hastalıklarından korunmak
için de oldukça faydalı olan
elmanın kabuklu yenmesi
tavsiye ediliyor.
dünyaya Orta Asya’dan
yayıldığı tahmin ediliyor.
Eski Türk dilinde “alma”
olarak bilinen elmanın bu
adı, renginden (al=kırmızı)
aldığı biliniyor. Elmanın
içeriğinde bulunan değerli
antioksidanlar, DNA
hasarını azaltıyor olmasıyla
dikkat çekiyor. Zengin
lif içeriği sayesinde
kalın bağırsak
faaliyetlerini
MAKRO VİZYON
NAR
Pazardan aldım bir tane,
eve geldim bin tane…
Çocukluğumuzda nar
dendiğine ilk aklımıza
gelen sözler bunlar değil
mi? İlk olarak İran’da
ortaya çıktığı bilinen nar,
bugün Afganistan’dan
Himalayalar’a kadar geniş
bir coğrafyada yetiştiriliyor.
Çok önemli bir şifa
kaynağı olan narın
özellikle suyunu
tüketmek uzmanlar
tarafından çokça
tavsiye ediliyor.
Nar suyu, yüksek
tansiyon
hastalığının
tedavisinde, kalp
ağrılarında ve basur
56
OCAK-ȘUBAT 2011
hastalığının tedavisinde
oldukça faydalı. Kalbi de
kuvvetlendiren nar suyu,
karaciğer zafiyetini
gideriyor, mide iltihabını
ve ağrısını da geçiriyor.
ARMUT
Armudun dünya üzerinde
yaklaşık 30 türü
bulunuyor. Gülgillerden
bir meyve olan armut, Batı
Avrupa, Kuzey Afrika ve
tüm Asya’da doğal olarak
yetişiyor. Armut,
böbreklerin düzenli
çalışmasını sağlayarak sulu
yapısı sayesinde idrarı
bollaştırıyor ve böbrekte
oluşan kum ve taşların
dökülmesine yardımcı
oluyor. n
MAKRO KONUK
Erkan Petekkaya:
Bir soyguncuyu
oynamak isterim
Son günlerde beyaz ekranı
kasıp kavuran bir dizi var; Öyle
Bir Geçer Zaman Ki. Hikaye,
1967 yılında, İstanbul’un eski
semtlerinden birinde başlayan
ve günümüze kadar sürecek
olan bir zamanı dilimini içeriyor
ve bu akıcı hikayenin odağında
Akarsu ailesi bulunuyor. Anılan
zaman içinde bu ailenin
dağılması, aile bireylerinin bu
dağılmadan aldıkları etkiler ve
her birinin bu etkiler altında
şekillenen hayat hikayeleri
sergilenecek.
Dizide, Erkan Petekkaya’nın
canlandırdığı denizci olan Ali
Akarsu’nun, Hollandalı
Carolin’le olan aşkı, karısı
Cemile tarafından öğrenilince,
yaşanan büyük sıkıntılar ve bu
durumun meydana getirdiği
olumsuz koşullar, Cemile, Ali
ve çocukları üzerinde,
hayatlarının geri kalanını
şekillendirecek kalıcı etkiler
bırakıyor. Hayatla ve
birbirleriyle olan
mücadeleleri, birçok
travmanın izlerini
taşıyarak, sürüyor.
Ali ve Cemile’nin
üniversiteye gitmekte
olan büyük kızı Berrin,
liseye gitmekte olan
küçük kızı Aylin,
Aylin’le aynı liseye
gitmekte olan oğlu
Mete, bu travmayı
kendi hayatları içinde
hissederler ve kendi
hayat hikayeleri de bu
etki altında gelişir. Öyle Bir Geçer Zaman
Ki adlı dizide Ali
karakterini canlandıran
Erkan Petekkaya,
bugünlerde beyaz
ekranda gördüğümüz,
belki de en sevilmeyen
karakterlerden biri.
Hepimizi etkileyen bu
hikayede “kötü”yü
oynamak Erkan
Petekkaya gibi, eğitimli
ve iyi bir oyuncu için
oldukça kolay.
MAKRO VİZYON
Ailenin en küçük bireyi olan 6
yaşındaki Osman ise, bütün
bu sürecin içinde olan,
etkilenen, gözleyen bir kişi
konumunda hepimizin
yüreklerini parçalıyor. Osman,
yaşça çok küçük olduğu için,
korunan, kollanan, olayların
dışında tutulmaya gayret
edilen bir durumda bulunuyor.
Ama bu sebeple, aslında,
olayların bütününü görebilen,
gözleyebilen ve diğer aile
bireylerine oranla, yaşananlara
en bütüncül yorumu
yapabilecek bir konumda
duruyor. Bu özelliğiyle Osman,
1967’den günümüze uzanan
hikayenin, odağında olan kişi
ve hatta hikayenin anlatıcısı.
Yani hikaye aslında, Osman’ın
hikayesi.
Ali’nin annesi Hasefe Hanım,
hikayedeki en yaşlı kişi olarak
karşımıza çıkıyor. Hasefe
Hanım, dobra, mert, görmüş
geçirmiş bir kadın. Oğlunun
yanlış yaptığına inandığı
için, gelini Cemile’nin
tarafını tutacak kadar açık
sözlü ve yürekli.
1967’den başlayarak,
sürecin siyasal ve
toplumsal olayları, değişim
ve dönüşümleri, hikayenin
gelişimindeki toplumsal
zemini oluşturacağı için,
çok önemli. Tüm bu
karakterlerin kişilikleri,
hayat hikayeleri, ilişkileri
ve çatışmaları, bu
toplumsal zemin
üzerinde gelişmeye
58
OCAK-ȘUBAT 2011
devam ediyor.
Böyle bir süreç, bu ilişkiler
çerçevesinde ele alındığında,
nostalji duygusu oluşturan
öğelerin önem kazanması da
kaçınılmaz oluyor.
Dizide Ali karakterini
canlandıran Erkan Petekkaya,
bugünlerde beyaz ekranda
gördüğümüz, belki de en
sevilmeyen karakterlerden biri.
Hepimizi etkileyen bu hikayede
“kötü”yü oynamak Erkan
Petekkaya gibi, eğitimli ve iyi
bir oyuncu için oldukça kolay.
Anadolu Üniversitesi Devlet
Konservatuarı’nda eğitimi
tamamlayan Petekkaya, 1994
yılından beri çeşitli projelerde
ve dizilerde gördüğümüz bir
oyuncu.
Aşkına Eşkıya, Bedel, Japon
Gelin ve Taştan
Kalp projelerinde yer alan
Petekkaya, Kanal D’de ekrana
gelen Serseri adlı televizyon
dizisinde canlandırdığı “Bülent”
karakteriyle komedinin de
kolaylıkla altından kalkabildiğini
gösterdi. 2005 yılında Köpek
(dizi) dizisi ile ekranlarda
görünmeye devam eden
Petekkaya, bu dizide
canlandırdığı “Yılmaz”
karakteriyle Beyaz İnci
Televizyon Ödülleri’nde “En İyi
Erkek Oyuncu” dalında aday
gösterildi. 2005-2007 yayın
döneminde ATV’de ekrana
gelen Beyaz Gelincik adlı
televizyon dizisinde, Adanalı D
Gecenin Kanatları
MAKRO KONUK
zengin bir ailenin holding
yöneticisi olan büyük oğlu
Ömer’i canlandırdı ve tüm
Türkiye kendisini daha
yakından tanıdı. Şimdilerde
ise, Öyle Bir Geçer Zaman
ki adlı dizide Ali Kaptan olarak
her hafta evlerimize konuk
oluyor.
Yeni diziniz, Öyle Bir geçer
Zaman Ki, son zamanların
en çok ses getiren ve
izlenen dizilerinden biri.
Kısaca bu diziden
bahsedebilir misiniz?
Dizi, 1967 yılından günümüze
uzanıyor ve Akarsu ailesinin
öyküsünü anlatıyor. Denizci Ali
Akarsu, Caroline adlı
Hollandalı bir kadına aşık
oluyor ve bu aşk yüzünden
ailesi parçalanıyor. Hikaye
1967 yılında geçiyor ama bu
bir dönem dizisi değil. Aslolan,
o yıllarda yaşayan bir ailenin
dramı.
Gecenin Kanatları’nda
Cemal adında bir örgüt
üyesini oynuyorum.
Filmdeki örgüt, bir canlı
bomba eylemi
gerçekleştirmek için
hazırlanıyor. Annesini ve
babasını 12 Eylül
döneminde bir baskında
kaybetmiş bir kızı canlı
bomba olarak seçiyorlar.
Kız bu işi daha çok
intikam için yapmak
istiyor. Bu örgütün ve
kızın altta bir hikayesi
var ama üstte de bir aşk
hikayesi var.
bakarsanız, bir oyuncu için bu
çok keyif verici bir şey...
1967 yılında yaşamak ister
miydiniz?
Yaşamak demeyeyim de şöyle
üç aylığına o yıla gidip sonra
dönmek isterdim. “Geleceğe
Dönüş” filmi gibi bir gidip
gelmek fena olmazdı.
Erkan Petekkaya nasıl bir
insandır? Bize kısaca
kendinizden bahseder
misiniz?
Genelde sabırlı ve sakin bir
mizaca sahibim. Çok üzerime
gelinmediği sürece sınırları belli
bir adamım. En kötü huyum
her şeyi biriktirip en ufak şeye
patlamamdır. O zaman çok
kırıcı oluyorum.
Günlük hayatımda spor
giyinmeyi tercih ederim. Kot
pantolonlar, hırkalar, gömlekler
favori giysilerimdir. Ama bunun
yanında takım elbiseleri de
severim.
Dizide, Ali Akarsu’yu
canlandırıyorsunuz. Ali
nasıl biri, bize biraz ondan
bahseder misiniz?
Ali uzun yol kaptanı. Bu
nedenle Amerika’ya,
Avrupa’ya ve daha birçok
ülkeye gidiyor. Bu 60’lı yıllarda
çok önemli bir şey tabii.
Dünyada olan biteni gören,
yenilikleri fark eden biri Ali.
Mahallesine döndüğünde
yabancılık çekiyor ve evliliğinde
de mutsuz. Eşiyle aşkı
arasında kalıyor. Dört çocuğu
var ama sürekli yurtdışında
olduğu için onlarla da pek
fazla ilgilenemiyor. Çocukları
da bu yüzden babalarından
uzaklar ve ona öfkeliler. Oğlu
ona bıçak çekme noktasına
kadar geliyor, düşünün...
Ne tür müzik dinlemekten
hoşlanırsınız?
Eski rock şarkılarını ve new
age tarzını çok severim. Favori
gruplarımsa, Deep Purple, Led
Zeppelin.
Yönetmenliğini Serdar
Akar’ın yaptığı,
senaryosunu Mahsun
Kırmızıgül ve Ahmet
Küçükkayalı’nın yazdığı
Gecenin Kanatları adlı
Peki diziyi izlerken neler
hissediyorsunuz?
Diziyi izlerken, sanki oradaki
ben değilmişim gibi geliyor.
Kendimi izlerken
sinirleniyorum. Aslına
MAKRO VİZYON
60
OCAK-ȘUBAT 2011
filmde Cemal karakterini
canlandırdınız. Bize kısaca
bu karakterden bahseder
misiniz?
Filmde Cemal adında bir örgüt
üyesini oynuyorum. Filmdeki
örgüt, bir canlı bomba eylemi
gerçekleştirmek için
hazırlanıyor. Annesini ve
babasını 12 Eylül döneminde
bir baskında kaybetmiş bir kızı
canlı bomba olarak seçiyorlar.
Kız bu işi daha çok intikam için
yapmak istiyor. Bu örgütün ve
kızın, altta bir hikayesi var ama
üstte de bir aşk hikayesi var.
Ben de bu filmde örgüt liderini
oynuyorum. Film, 12 Eylül
döneminin insanlar üzerinde
nasıl etkiler bıraktığını anlatıyor.
Sert gibi görünse de naif bir
film. Tabii sonunda aşk
kazanıyor! Bana aşkla oyna
dediler ama ben ortada
oynadım. Üzülüyor mu adam,
kızdan hoşlanıyor mu çok da
belli değil. Zor roldü, değişim
gösteren bir karakterdi.
Cemal’in savunduğu, dünyayı
daha iyi bir yer haline
getirmek; adalet dağıtmak,
eşit şartlar sağlamak.
Oynamak istediğiniz bir rol
var mı?
Soygun konulu bir filmde
oynamak isterim. Soyguncu
rolünde tabii ki...
Çocukluğumdan beri çok
severim bu tür filmleri. Bir de
bilim kurgu filmleri çok ilgimi
çeker. n
MAKRO RÖPORTAJ
Fındığın en lezzetli hali:
el değmeden üretilmektedir.
Ayrıca ürünün makineler
arasındaki dolaşımı da
paslanmaz borularla, kapalı
devre olarak yapılmaktadır.
Ayrıca bu yıl Tüm
Tüketicileri Koruma
Derneği, markamız
Fındıko’yu çok önemli bir
tüketici ödülü olan 2010
yılı Altın Marka Ödülü’ne
layık gördü. Aynı derneğin
verdiği Altın Adam
Ödülü’nü de aldık. Bu
bağlamda firmamızı
ödüllendiren değerli
müşterilerimize ve sivil
toplum örgütlerine teşekkür
ederiz. Firmamızda çalışan,
bu ödülü almamızda emeği
geçen tüm çalışanlarımıza
teşekkürlerimizi sunarız.
Fındıko
Muttalip Eroğlu
Fındığın çok faydalı
bir gıda olduğunu
hepimiz biliyoruz. Bu
lezzetli gıda bir de
çikolatayla birleșince
7’den 70’e hepimize
mutluluk veren
kakaolu fındık
kremasına
dönüșüyor. 14 yıldır,
kakaolu fındık
kreması, krokantlı
fındık ezmesi ve
parça fındıklı fındık
ezmesi üreten Fındıko
da bu lezzetleri en
doğal ve sağlıklı
haliyle sofralarımıza
ulaștırıyor.
Fındıko’nun kurucusu
Muttalip Eroğlu ile
Fındıko ürünleri ve
üretimi hakkında bir
söyleși
gerçekleștirdik.
Fındıko hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Şirketimiz 1997 tarihinde
üretime başladı. Kuruluş
tarihinden itibaren, aralıksız
olarak 14 yıldır üretim
yapıyoruz. Kalitemizden
asla taviz vermeden, en
kaliteli ürünü en uygun
fiyata tüketicilerimize
sunmayı amaç edindik.
Bundan sonra da, kalitemizi
sürekli olarak yukarılara
çıkarmak için çalışacağız.
Firmamız 15 yaşında bir
firma olmasına karşın elde
ettiğimiz deneyimler,
tartışmasız çok ileride.
Ürün deneyimi, üretim
deneyimi, işletme deneyimi,
pazar ve pazara sunuş
deneyimleri üst düzeyde.
Bu deneyimlerin ışığı
altında müşterilerimize en
iyi hizmeti sunmaya
çalışıyoruz. Kullanılan
teknoloji ise bu ürünlerin
üretiminde kullanılan son
teknoloji ürünü
makinelerdir. Ürünlerimiz
MAKRO VİZYON
Ürün çeşitleriniz nelerdir?
Kakaolu fındık kreması,
krokantlı fındık ezmesi ve
parça fındıklı fındık
ezmesidir.
Ürünlerinizde katkı
maddesi ya da GDO’lu
ürünler var mı?
Ürettiğimiz ürünleri
öncelikle kendimiz,
yakınlarımız ve canımız
çocuklarımız tüketiyor.
Kendimize layık
görmediğimiz ürünleri
başkalarına asla layık
görmeyiz ve ona göre
üretim yapar ve
ürünlerimizi satışa sunarız.
Ürünlerimizde etiketin
üzerindeki hammaddelerin
dışında herhangi bir katkı
maddesi kullanılmıyor.
Ayrıca, ürünlerimizde
Genetiği Değiştirilmiş
Organizma (GDO)
bulunmuyor. Dolayısıyla
tüketicilerimize, GDO’suz
bir yaşam sunuyoruz.
62
OCAK-ȘUBAT 2011
Hijyen konusunda
yaptığınız çalışmalar
nelerdir?
İşletmemizde HACCP
kuralları uygulanmaktadır.
Personelimiz, hijyen
eğitimine tabi tutuluyor ve
hijyen kurallarına uymaları
sağlanıyor. Üretim
alanlarına yetkili kişilerden
başkası giremiyor. Tesisimiz,
Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı’nın kriterlerine
uygun olarak
düzenlenmiştir.
Fındıko’nun diğer
ürünlerden farkı nedir?
İyi ürün, iyi hammaddeden
elde edilir. Fındıko markalı
ürünlerin hammaddeleri
titiz bir çalışma sonucu
seçilir. En kaliteli
hammaddeler alınır.
Ürünlerimizde
kullandığımız fındıkların
alfatoksinli olmadığına dair
laboratuar raporlu olması
gerekmektedir. Diğer
hammaddeler de özellikleri
incelenerek alınır. Aldığımız
hammaddelerin saklama
koşulları da standartlara
uygundur. Kaliteli ürünler,
ancak yüksek teknolojisi
olan makinelerden elde
edilir. Fındıko olarak
üretim yaptığımız
makinelerde son teknoloji
kullanıyoruz. Ürünlerimiz
el değmeden üretiliyor.
Gelecek hedefleriniz
nelerdir?
Ürünlerimizin satışındaki
pazar payımızı arttırmak ve
markalaşma sürecimizi
hızlandırmak, ana
hedeflerimiz. Kategorimize
uygun olarak yeni ürün
çeşitlerinde de üretim
yapmayı planlıyoruz. n
MAKRO BESLENME
Diyet yapmak ve
fazla kilolardan
kurtulmak pek çok
insanın hayali…
Bunu gerçekleştirmek
için başladığınız
diyetler hayal
kırıklığıyla son
buluyorsa, bize kulak
verin ve 2011 yılının
hayatınızın en sağlıklı
ve fit yılı olmasını
sağlayın.
Vücudumuzun belli
yerlerinde yoğunlaşan yağları
yakmak hepimizin hayali.
Karın, bel ve kalça bölgesi,
bunların başında geliyor.
Öncelikle yağın, vücutta
gerektiği zaman
kullanılması için yedeklenen
enerji olduğunu unutmayın.
Yemek yediğimiz zaman
vücudumuz karbonhidrat,
protein ve yağı, yağ asidi ve
aminoasit haline getirir.
Böylece bedenin ihtiyacı olan
enerji sağlanmış olur. Eğer
depolanan yağlar olmasaydı,
enerji için sürekli yemek
yemek zorunda kalırdık.
Ancak unutmayalım ki,
bedenimiz ne kadar
yediğimize bağlı olarak bu
yağ hücrelerinin sayısını
arttırabiliyor. Normal kiloya
sahip bir insanda 30-40
milyar civarında yağ hücresi
varken, obez bir insanda bu
sayı 100 milyara kadar
çıkıyor. Ve kilo verdikçe, ne
yazık ki, bu yağ hücrelerinin
sayısı azalmıyor. Yani
önemli olan, hayat boyu kilo
kontrolünü sağlayabilmek.
2011’DE
EN FİT
SEN OL!
Aç kalmayın...
Gün içinde 5 öğün yemek çok önemli.
Böylece açlık hissetmeyecek ve daha fazla yemek
yemek zorunda kalmayacaksınız. Ayrıca her gün
eşit miktarda kalori almaya dikkat edin. Bir gün
çok yiyip ertesi gün hiç yemek yemezseniz,
vücudunuz bu düzensizlikten dolayı yağ
depolamaya meyilli olur.
Yağ ve karbonhidratları
birlikte tüketmeyin
Bunun pek çok defa duyduğunuz bir
önlem olduğu kesin. Peki, neden
olduğunu biliyor musunuz?
Vücudunuzun ihtiyacı olan
enerjiyi karbonhidrat
tüketerek aldınız. Eğer
bunun üzerine bir de yağ
tüketirseniz,
vücudunuz bu yağı
depolar ve kilo almaya
başlarsınız.
MAKRO VİZYON
64
OCAK-ȘUBAT 2011
Daha çok
protein tüketin
Yağ yakımına yardımcı bir
madde olan protein, bir
taraftan da tok kalmanızı
sağlar. Bunun yanı sıra
doğru karbonhidratları
seçip yağı azaltırsanız,
değişimi hemen
göreceksiniz.
Uyku düzeni
çok önemli
Uykusuzluk bedenimizi
direkt olarak etkiler.
Uykusuz kaldığınız bir
gecenin sabahında doyma
hissi azalır ve iştah artar. D
MAKRO BESLENME
Hindistan
cevizinin lezzeti
Hindistan cevizi yağı,
metabolizmayı harekete
geçirerek kalori yakmayı
kolaylaştırıyor. Yapılan
araştırmalara göre,
hindistan cevizindeki
bileşenler ruh halini de
olumlu yönde etkiliyor.
Normal kiloya
sahip bir insanda
30-40 milyar
civarında yağ
hücresi varken,
obez bir insanda
bu sayı
100 milyara
kadar
çıkıyor.
Ekmek seçimi
Buğday ekmeğinin
kokusuna ve tadına
hayran olmamak
elde değil. Ancak
farklı ekmek
türlerinin besin
Zeytinyağı mucizesi
Zeytinyağı altın değerinde faydaları olan bir yağ.
Obezite, kalp krizi ve hipertansiyon düşmanı olan
zeytinyağı, tekli doymuş yağ ve E vitamini içeriyor.
Örneğin, salata sosunuzu kendiniz yapabilirsiniz. Bir
kaşık zeytinyağına, iki kaşık limon suyu ve portakal
suyu ekleyin. Salatanızın üzerine dökün ve iyice
karıştırın. İşte size, mükemmel bir öğle yemeği
önerisi…
Daha az kalori
Eğer yemek yemek veya
herhangi bir şey içmek için
seçenekleriniz varsa, her
zaman daha az kalorili
olanını seçin. Örneğin bol
kalorili içecekler yerine suyu
tercih edin. Canınız
tatlı istediğinde kuru
meyve yiyin. Eğer konu
akşam yemeğiyse, etin
yanında kızarmış patates
yerine, haşlanmış
patatesi tercih edin.
değerleri de
birbirinden çok farklı.
Buğday ekmeği ile
tam tahıllı ekmek
arasındaki fark
neredeyse yarı
yarıya… D
MAKRO VİZYON
66
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO BESLENME
Keten tohumu
tüketin
Önemli bir Omega-3
kaynağı olan keten tohumu
aynı zamanda çok iyi bir
antioksidan. Ayrıca
Omega-6 yağ asitlerini de
içeren keten tohumu,
cildiniz için de önemli bir
destek. Yüksek oranda
çözünür ve çözünmez lif
içeren keten tohumu,
bağırsakları yumuşatıyor ve
kabızlığı gideriyor.
Kahvaltı önemli
0 kalorili yeşil
yapraklar
Kabuklu
yemişlerin
kardeşliği
Tabakları
küçültelim!
Yapılan araştırmalar
gö
steriyor ki, kuru
Ispanak, göbek, marul,
ye
mi
şler kalp
salatalık, kereviz, lahana
ha
sta
lıklarına ve
gibi yeşil yapraklı sebzeler
yü
ks
ek tansiyona
neredeyse kalorisizdir.
ka
rşı
koruma
Genellikle henüz sindirim
sa
ğlı
yo
r. Hatta fazla
aşamasındayken bu
ka
çır
ılm
adığı sürece
sebzelerden aldığınız
kil
o
ald
ırm
ıyor, tam
kaloriyi yakmış
ter
sin
e
kil
o
oluyorsunuz. Ayrıca yeşil
verilmesine yardım
sebzeler, yaşlanmayı
ed
iyor. İşte
geciktirecek molekülleri
mu
hteşem 5’li:
de harekete geçiriyor.
Badem: 30 gramı
160 kalori
Ceviz: 30 gramı
190 kalori
Şamfıstığı: 30
gramı 160 kalori
Yer fıstığı: 30
gramı 170 kalori
Fındık: 30 gramı
180 kalori
MAKRO VİZYON
Yemek yediğiniz tabak ne
kadar büyük olursa,
porsiyon da o
kadar büyür.
Bu da daha
çok kalori
anlamına
gelir. Yemek
tabaklarını
küçültmek, günde
neredeyse 300 kalori daha
az tüketmek anlamına
geliyor.
68
OCAK-ȘUBAT 2011
Gün içindeki öğünlerinizi
kontrol altında tutmak için
kahvaltı etmeniz çok
önemli. Sabahları evden
çıkmadan önce mutlaka
hafif de olsa bir kahvaltı
edin. Aksi takdirde işe
gittiğinizde, uyuduğunuz
zamanı da sayarsak çok
uzun bir süredir yemek
yememiş olacaksınız ve
kan şekeriniz düşecek.
Bu durum da
bulduğunuz ilk
gıdayı, özellikle de en
tatlı olanını tüketmenize
neden olacak. Kahvaltı
etmeniz, metabolizmanızı
canlandırması bakımından
da önemli. n
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Hayatımız,
yediklerimiz ve
içtiklerimizle
renkleniyor. Gittiğiniz
bir yerde en
unutamadığınız hatıra,
ya bir restoranda
geçmiştir ya da size
sunulan oraya özgü bir
yiyecektir. Aynı şekilde
kış boyunca yaz
meyvelerini özleriz, yaz
boyunca da kış
meyvelerini... Yazın buz
gibi içecekleri içerken
hangimiz kışa özel sıcak
lezzetleri anımsamaz ki?
Soğuk günlerde
hayatımıza renk katan
lezzetlerle içimiz de
sınıyor.
Sofraların
baştacı
Dışarısı buz gibi… Ne
giyerseniz giyin soğuk
yine içinize işliyor. İş çıkışı
eve dönmek ya da
alışverişe gitmek, sert hava
nedeniyle tam anlamıyla
bir kabus. Hemen eve
girmek ve ısınmak
istiyorsunuz. Evin kapısı
açılıyor ve sıcacık hava
yüzünüze vuruyor. Derken
içeriden gelen mis gibi bir
koku sizi mutfağa doğru
çekiyor. “Hmm, ne çorbası
bu?” diyorsunuz…
Tencereden tüten buhar,
kulağınıza fısıldayıveriyor;
“Tarhana”.
Çorbalar, özellikle kışın
sofralarımızdan eksilmeyen
bir lezzet. Hemen her
yudumunda içimiz biraz
daha ısınır. İşte tam bu
nedenle, kış mevsiminin
vazgeçilmezidir çorbalar.
Sofra kültürümüzün baş
tacı olan çorbaların
kıymeti, en çok kışın
anlaşılıyor ve içtiğimiz her
kaşık çorba yüzümüzde
sıcak bir gülümseme
bırakıyor.
Bitki çayıyla
lezzet dolu
dakikalar
Papatya, kuşburnu,
böğürtlen, yeşil çay ve daha
pek çoğu… Bir yandan
sağlık açısından tüketilmesi
gereken bitki çayları bir
yandan da kışın içimizi
Soğuk günlerin
sımsıcak lezzetleri
ı ve
Kış manzarası etrafı sard
. Kalın kazakları,
soğuk günler geldi çattı
ardan çıkardık,
yünlü çorapları gardıropl
ktan yorganlar
ince pikelerin yeriniyse ço
rer birer yerine
aldı. Mevsimin ritüelleri bi
zetlerin keyfini
gelirken içimizi ısıtan lez
zamanı! Akşam
çıkarmanın da şimdi tam
eden tüten sıcacık
işten gelir gelmez tencer
a ince ince yağan
çorbanın kokusu, dışarıd
izlerken
karı evin penceresinden
tki çayları, ellerimizi
yudumladığımız çeşitli bi
ri attığımız bir
ovuşturarak kendimizi içe
adığımız sahlep ve
kafede lezzetine doyam
riyle kış mevsimine
boza… Özlenen lezzetle
merhaba diyoruz!
MAKRO VİZYON
72
OCAK-ȘUBAT 2011
ısıtmak için en değerli
alternatifler arasındaki
yerini alıyor. Hem
sakinleştiren hem
güzelleştiren bu özel
lezzetlerle sohbetler de
koyulaşıyor… Sabahları
bir fincan yeşil çay
herkes için iyi bir
seçenek. Çalışanlar için
papatya çayı öğle
arasında tercih
edilebilir, kuşburnu ve
böğürtlen gibi meyve
çaylarıysa lezzetli
anların sıcacık tadını
çıkarmak için birebir. D
MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ
Geçmişten bugüne
bir gelenek; sahlep
Çikolatanın
en romantik
hali
Kışın tamamlayıcılarından biri de elbette sahlep.
Kafelerin camlarına yapıştırılan “Sahlep bulunur”
yazısını bugünlerde siz de sık sık görüyorsanız, soğuk
günler başlamış demektir. Kahve yaygınlaşmadan
önce daha popüler bir içecek olan sahlebin hakkı
kışın yine de veriliyor. Çayın ve kahvenin yerine hem
lezzetiyle hem de sağlıklı olması nedeniyle sahlep
çoğu zaman tercih edilebiliyor. Orkide bitkisinin
toprak altı yumrularından elde edilen sahlebi evde
yapmak da oldukça kolay… Sahlep ve şekeri bir
tencereye koyup iyice karıştırın. Soğuk sütü azar
azar ekleyerek şekeri ezin. Karıştırarak kısık ateşte
koyulaşıncaya dek 10-15 dakika kadar pişirin ve
daha sonra ateşten çekin. Bardaklara koyup üzerini
tarçınla süsleyin. Tedavi edici özelliği de bulunan
sahlep, soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi geliyor.
Kahve
Kokusu ve tadıyla bambaşka...
Önce kokusuyla gönlümüzü çelen
kahveyi yudumlarken önce yüzümüz
gülüyor sonra da içimiz ısınıyor. Yaz-kış
vazgeçemediğimiz bir lezzet olan
kahvenin tadı, kışın bir başka güzel. Pek
çok insan için en keyifli içeceklerin
başında gelen kahve, hem zihnimizi
açıyor hem de sohbetlerimizi
tatlandırıyor.
Doyumsuz keyfini bugün büyük bir
zevkle yaşadığımız kahvenin hikayesi, 8.
yüzyılda Habeşistan’da başlıyor. O
zamandan itibaren her kültürde farklı
pişirme yöntemleriyle yerini bulan
kahve, en çok tercih edilen sıcak
içeceklerden. Bizim damak tadımızı
yansıtan Türk kahvesinin yanı sıra,
espresso, cappuccino, amerikano gibi
farklı kültürlerin izlerini taşıyan çeşitleri
de bulunan kahve bütün dünyayı saran
sıcacık bir lezzet.
Anadolu’nun en çekici tadı
İlk örneklerine
Mezopotamya’da rastlanan ve
o zamanlardan itibaren
Anadolu’yu hiç terk etmeyen
bir lezzet olan boza, kış
gecelerinin vazgeçilmez
içeceklerinden biri. Artık
elinde güğümle sokak sokak
dolaşan bozacılara pek
rastlamasak da soğuk geceleri
ısıtan o ses hala
kulaklarımızda: “Booozaaa!”
Soğuk kış gecelerinin
nostaljik içeceği olan boza,
MAKRO VİZYON
74
dünyanın en eski mayalı
içeceklerinden biri.
Ülkemizde genellikle darıdan
imal edilen boza, diğer
ülkelerde mısır, arpa, çavdar,
yulaf ve buğdaydan da
yapılıyor. Çocukların kemik
gelişimini güçlendiren
boza, bağırsaklardaki
çalışmayı da hızlandırıyor.
Kış aylarında vücudun
direncini arttırıyor
olması da bir başka
önemli özelliği.
OCAK-ȘUBAT 2011
Çikolata
tutkunlarının kışın
en sevdiği içecek,
tabi ki sıcak
çikolata.
Lezzetiyle tam bir
keyif içeceği olan
sıcak çikolata çok
soğuk günlerde
ısınmak için
birebir. Sıcak
çikolata yapmak
için, bir fincan
sütü bir cezveye
koyun. İçine 10
gram bitter
çikolata, 10 gram
da sütlü çikolata
ekleyin.
Malzemeleri
cezvede sürekli
karıştırarak pişirin.
Fincana
koyduğunuz
sıcak çikolatanın
üzerini kakao ile
süsleyebilirsiniz. n
MAKRO ÇOCUĞUM
Sanatla iç içe
bir çocukluk
Günümüzde artık
çocuğumuzu
sadece okula
göndermek
yetmiyor. Geleceğe
daha iyi
hazırlanması,
keşfetmeyi
öğrenmesi, yeni
birşeyler
üretebilmesi için
çocukların küçük
yaşlardan itibaren
kültürel ve sanatsal
aktivitelerde
bulunması çok
önemli.
Ebeveynlerin en
önemli
görevlerinden biri
de çocuklarını
doğru aktivitelerle,
zamanında
tanıştırması.
Kültürel ve sanatsal
aktiviteler, çocukların hem
hayata bakışlarını hem de
düşünme süreçlerini
olumlu yönde etkiler.
Sinema, tiyatro, konser gibi
faaliyetlere gitmesi, ya da
sanatla daha yakın
olabileceği çeşitli kurslara
devam etmesi,
çocuğunuzun zeka ve
yetenek gelişimi kadar
geleceği için de çok
önemli. Çocuğunuz bu
sayede çok yönlü
düşünebilmeyi, ilgisini ve
enerjisini doğru aktivitelere
yönlendirmeyi öğrenir.
Çocukluk çağlarında,
ebeveynlerin onu
yönlendirmesi ve
cesaretlendirmesi çok
önemli.
Tiyatroya, müze ya da
sergilere hiç gitmeyen,
hobileri olmayan bir nesil
Çocuğunuzun
müzik kulağını
geliştirmek
için çok küçük
yaşlarda müzik
dinlemesini
sağlayabilirsiniz.
yetişiyor
ve bu durumun
sorumluluğu ailelerde.
Çocuğunuza ne kadar
emek verirseniz, geleceğine
o kadar yatırım yapmış
olursunuz. Çocuğunuzun
gelecekte daha mutlu bir
birey olması için, onu
zamanında kültür ve
sanatla tanıştırın.
Tiyatro ve sinema
Çocuğunuza tiyatro ve
sinemaya gitme
alışkanlığını küçük yaşlarda
edindirebilirsiniz. Bunun
için, yaşına yönelik filmler
ve oyunlarla başlayın.
Böylece çocuğunuz yaşına
uygun olan bu filmleri ve
oyunları rahatlıkla anlar ve
sıkılmaz. Gündüz
kuşağında gideceğiniz bu
etkinlikler, hem
çocuğunuzun gelişimi için D
MAKRO VİZYON
76
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO ÇOCUĞUM
hem de aranızdaki
iletişimin güçlenmesi için
oldukça faydalı.
Ayrıca bu mekanlarda
uyması gereken çeşitli
kuralları da küçük yaşta
öğrenmiş olması, geleceği
açısından çok gerekli.
Çocuğunuza, gitmeden
önce, oturması ve dikkatle
izlemesi gerektiğini
söyleyin. Daha sonra
etkinlik üzerine onunla
konuşup olayları nasıl
yorumladığını da
görebilirsiniz.
Müze ve sergi
Çocuklarınızın küçük
yaşlardan itibaren, temel
bilgi içeren müzeleri
görmesini sağlayın.
Örneğin, ayda bir defa onu
bir müzeye götürün ve
broşürlerde yazanları
okutun. Günümüzde,
özellikle büyük şehirlerde,
çocuklara yönelik pek çok
sergi açılıyor; hatta müzeler
bile bulunuyor.
Çocuğunuza, bu
mekanlarda gezerken yiyip
içmemesi gerektiğini,
sergilenen eserlere
dokunmaması gerektiğini
de öğretin. Ayrıca çok
yüksek sesle konuşmaması
gerektiğini de gösterin.
Eğer yaşadığınız çevrede
tarihi yerler varsa bu
mekanları da beraber
gezebilirsiniz. Çocuğunuzla
tatile çıktığınızda da, onu
çevrede bulunan tarihi
yerlere götürüp oranın
tarihini anlatabilirsiniz.
Çocuklar gördükleri şeyleri
daha kolay anlarlar ve
unutmaları da daha zor
olur.
Çocuğunuza
ne kadar emek
verirseniz,
geleceğine
o kadar yatırım
yapmış olursunuz.
Konser
Çocuğunuzun müzik
kulağını geliştirmek için
çok küçük yaşlarda müzik
dinlemesini
sağlayabilirsiniz.
Birbirinden farklı tarzlarda
dinleyeceği müziklerle
kendi zevklerini anlamaya
başlayabilir. Bu birikimin
ardından çocuğunuzu
konsere götürebilirsiniz.
Konsere giderken ortama
uygun kıyafetler giyin.
Ayrıca ona konserlerde
uyulması gereken kuralları
MAKRO VİZYON
78
OCAK-ȘUBAT 2011
da anlatın. Aşırılıktan uzak
durması gerektiğini
hatırlatın. Eğer
çocuğunuzun müziğe ilgisi
olduğunu düşünüyorsanız,
onu bir müzik kursuna
yazdırarak enstrüman
çalmasını sağlayabilir ya da
şarkı söylemesini
geliştirebilirsiniz.
Sanat kursları
Çocukların erken yaşlarda
sanata olan ilgisini
arttırmak için yapacağınız
aktivitelerden biri de onu
istediği bir kursa yazdırmak
olabilir. Eğer çocuğunuz
resim yapmayı çok
seviyorsa, resim kursuna
gitmesi çok faydalı olur.
Müzige ilgisi varsa
enstrüman çalmayı
öğrenebilir. Dans etmeyi
seviyorsa, dans kursuna
başlayabilir. Önemli olan
çocuğunuzun sıkılmayacağı
bir aktivitede bulunması ve
gelecekte de bunu meslek
olarak yapmasa bile hobi
olarak devam ettirmesi. n
Paris, Versailles Sarayı
MAKRO GEZİ
Dünyanın
en romantik
şehirleri
Paris
Şubat ayı Sevgililer
Günü’nü içinde
barındırıyor. Biz de
sizler için aşk ve
romantizm denince
akla ilk gelen
şehirleri araştırdık.
Paris, Venedik ve
Roma… Bu
şehirlerde aşk bir
başka güzel.
Sokakları aşk kokan
bu şehirleri, tüm
aşıkların görmesi
gerekiyor.
Mona Lisa, Venüs
de Milo gibi birçok
başyapıta
evsahipliği yapan
Louvre’u
görmeden Paris’te
olduğunuzu
hissetmeniz zor.
Fransa’nın başkenti olan
Paris’in tarihi 2000 yıl
öncesine dayanıyor. Seine
Nehri’nin iki yakasına
kurulu olan şehir, birbirine
30 civarında köprüyle
bağlanıyor. Dünyanın en
gelişmiş metro ağına sahip
şehirlerden biri olan Paris,
yaya olarak da dolaşılması
oldukça keyifli olan bir
şehir. Böylece geniş
caddelerini, park ve
bahçelerini, mimari eserleri
ve heykelleri de kaçırmamış
olursunuz.
Paris, aşkın başkenti olarak
tanınır. Eyfel Kulesi’nden
şehre tepeden bakarken,
romantizm rüzgarınızı siz
de hissedebilirsiniz. Hayat
dolu bir kent olan Paris’in
en güzel tarafı aynı
zamanda bir kültür kenti
olması. Eyfel Kulesi’nden
sonra Paris’in en ünlü
yapısı tabi ki Louvre
Paris, Eyfel Kulesi
MAKRO VİZYON
80
OCAK-ȘUBAT 2011
Müzesi. Mona Lisa, Venüs
de Milo gibi birçok
başyapıta evsahipliği yapan
Louvre’u görmeden Paris’te
olduğunuzu hissetmeniz
zor. Paris’in en büyük
sarayı 90 hektarlık alanı ve
1300 odasıyla Versailles
Sarayı, bahçesi, odaları,
dekorasyonu ve
heykelleriyle büyüleyici bir
mekan. İhtişamlı yapısıyla
gotik akımın eseri
olan Notre Dame
Katedrali ise mimari yapısı
yüzünden görülmeye değer.
Kutsanmış kalp anlamını
taşıyan Sacre Coeur
Kilisesi ise süslemeleri ve
farklı mimarisiyle göze
çarpan eserlerden biri.
Paris’in en önemli
özelliklerinden biri de
yemek kültürü.
Kahvaltıdan akşam
yemeğine kadar pek çok
farklı tat sunan şehrin D
MAKRO GEZİ
özellikle kafeleri çok ünlü.
Hem yemek yiyip hem de
en leziz kahve çeşitlerini
bulabileceğiniz kafeler,
şehrin en çok talep gören
mekanları.
Paris’in aceleye gelmeyecek
bir şehir olduğunu
aklınızdan çıkarmayın.
Böylece hem Paris’in
muhteşem mimarisinin
tadını çıkarır, hem de pek
çok ünlü markaya ev
sahipliği yapan şehirde
alışveriş keyfini yaşarsınız.
Venedik
İtalya’ya bağlı bir ada şehir
olan Venedik, Adriyatik
Denizi’nde bulunuyor.
karaya 4 kilometre
uzunluğındaki kara ve
demiryolu köprüsü ile
bağlı olan Venedik, 118
adacık üzerine kurulu.
Adaları birbirinden ayıran
170 kanal ve birbirine
bağlayan 400 köprüyle akıl
almaz bir şehir olan
Venedik, görmeden
anlaşılamayacak bir yer.
Tarih boyunca Avrupa’nın
en önemli ticaret
şehirlerinden biri olan
Venedik, bugün dünyanın
en önemli turistik
kentlerinden biri. Bütün
gizemli günlerini
Venedik’te geçirin.
Ayrıca Venedik’te sizi,
İtalyan mutfağının en
lezzetli yemekleri bekliyor
olacak. En güzel spagetti ve
lazanyalar… Kafeleriyle de
ünlü olan Venedik’te, San
Marco Meydanı’ndaki bir
kafeye oturup sıcacık
cappucino’nun tadını
çıkarabilirsiniz.
taşımacılığın su yolları ve
kanallardan yapıldığı
Venedik, Avrupa’nın
motorlu kara taşıtlarına
izin verilmeyen tek büyük
kenti.
Bir gondola binip
Venedik’i keşfe çıkın.
Ardından da şehrin
kalbinin attığı San Marco
Meydanı’nda soluklanın.
Şubat ayında bu meydanda
renkli bir karnaval
düzenleniyor. Rengarenk
kostümlerle dolaşan
insanlar, farklı maskeler
takıyor. Siz de bir maske
alın ve Şubat ayının en
Paris, Roma ve
Venedik’e birçok
havayolu
firmasının
uçuşları
bulunuyor. Ayrıca
bu şehirleri,
Roma
bir tura katılarak da
İtalya’nın başkenti olan
olan Roma, zengin
tarihiyle dünyanın dört bir
tarafından ziyaretçilerle,
yılın her mevsimi dolar
taşar. Roma’nın arkeolojik
zenginliklerinin büyük
bölümü, üzerinde eski
şehrin kurulduğu “yedi
tepe”de yer alır. Roma da
İstanbul gibi yedi tepe
üzerine kurulmuş bir
şehirdir. Çok büyük
imparatorlukların
başkentleri olan bu iki
şehir pek çok yönden
benzerlikler taşıyor. D
ziyaret
Venedik’te karnaval zamanı
MAKRO VİZYON
Venedik
82
OCAK-ȘUBAT 2011
edebilirsiniz.
Roma, Coloseum
MAKRO GEZİ
Kalbe giden
yolun mideden
geçtiğini
unutmayın!
Romantizmin
başkentlerini
gezerken
mutlaka enfes
yemeklerini de
tadın.
MAKRO VİZYON
atan ziyaretçilerin, Roma’ya
bir gün tekrar geri
dönecekleri söyleniyor.
yanı sıra Rafaello’nun
mezarına da ev sahipliği
yapıyor.
Pantheon
San Pietro
Bazilikası
Pantheon, Roma’nın en
ünlü ve en iyi korunmuş
anıtlarından biri.
Hadrianus tarafından
yeniden inşa edilen anıt,
daha sonraları kiliseye
dönüştürülmüş. Bugün,
Roma’nın en güzel
meydanlarından birisinde
bulunan Pantheon,
İtalya’nın ünlü krallarının
Roma, Aşk Çeşmesi
Gelelim Roma’da gezilmesi
gereken yerlere… Ancak
bunların saymakla
bitmeyeceğini baştan
söyleyelim. Roma’nın
simgesi olan Coloseum’u
görmeden Roma’yı görmüş
sayılmazsınız. Coloseum,
Forum’un hemen yanında
bulunuyor. 1. yüzyılda,
Flaviano Anfitiyatrosu
olarak bilindiği dönemde,
at yarışları, erkeklerin
hayvanlara karşı veya
gladyatörlerin kendileri
arasında yaptıkları
dövüşleri seyretmek için
50.000’den fazla Romalı
burada toplanıyordu.
Tabi romantizmden
bahsettiğimiz için
Roma’daki Aşk Çeşmesi’ne
de değinmemiz gerekiyor.
Roma’nın en meşhur ve en
sevilen yerlerinden birisi
olan Fontana di Trevi’ye
(Aşk Çeşmesi) sırtı dönük
haldeyken iki bozuk para
84
OCAK-ȘUBAT 2011
Dünyanın en büyük ve en
meşhur kilisesi olan San
Pietro’nun inşaatı yaklaşık
125 yıl sürmüş. Kilisede
Michelangelo’yu meşhur
eden Pieta heykelini de
ziyaret ettikten sonra,
kubbeye çıkarak
Roma’yı kuşbakışı
izleyebilirsiniz. n
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
86
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO ÇOCUK
MAKRO VİZYON
88
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO TARİF
Sakız Kabağı
Çorbası
(4 kişilik)
Malzemeler:
2 adet orta boy kabak, 1
adet orta boy kuru soğan, 1
tutam dereotu, 1 su
bardağı yoğurt, 2 yemek
kaşığı un, 50 gram
margarin, su ve tuz.
Hazırlanışı:
Tencereye yağ koyarak
eritin ve soğan ilave edip
pembeleşene kadar
kavurun. İnce kıyılmış
kabak ve tuzu ilave edip
3-4 dakika karıştırıp su
ilave edin ve ağır ateşte 20
dakika pişirin. Pişen
malzemeyi blender’dan
geçirip tekrar tencereye
koyun. Ayrı bir kapta
yoğurt ve unu koyu bir
kıvam alana kadar çırpın ve
ardından çorbanın içerisine
ilave edin. Çorbayı, 3-4
dakika daha kaynatıp
dereotu ilavesiyle servis
edebilirsiniz.
Ayvalı Kuzu Pirzola Bastı
Malzemeler:
12 adet kuzu pirzola,
1 çay kaşığı kekik,
2 adet orta boy ayva,
1 yemek kaşığı un,
1 çay bardağı ayçiçek yağı,
2 adet orta boy kuru soğan,
2 adet orta boy ve kabuğu soyulmuş domates,
20 gram margarin,
1 tutam karabiber, tuz ve su.
Hazırlanışı:
Tavaya sıvı yağ koyun. Pirzolaları, tuz, karabiber ve una
batırarak bu tavada kızartın. Ayrı bir tavada margarini
eritin ve ince kıyılmış kuru soğan ilave edip kavurun. Küp
doğranmış ve kabuğu soyulmuş domatesleri ve tuzu
koyarak pişirin. Etleri fırın tepsisine dizin ve üzerine
hazırlamış olduğunuz sosu dökerek 180 derece fırında 10
dakika pişirin. Servis etmeden önce tabağın kenarlarına
ince dilimlenmiş ayva dizerek sunum yapın.
MAKRO VİZYON
90
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO TARİF
Karıșık Pizza
Malzemeler:
Tabanı için: 1 su bardağı ılık su,
1 yemek kaşığı erimiş tereyağı,
1 yemek kaşığı şeker,
1 tatlı kaşığı tuz, 2,5 su bardağı un,
1 tatlı kaşığı instant maya.
Sosu için: 2 adet domates,
1 çay kaşığı tuz, 3 diş sarımsak, zeytinyağı.
Üzeri için: 1 su bardağı kaşar peynir (rendelenmiş),
dilediğiniz kadar salam, sucuk, mısır ve siyah zeytin.
Hazırlanışı:
Taban malzemelerinin tamamını karıştırıp yoğurun.
Pürüzsüz bir hamur elde ettikten sonra yaklaşık 1 saat
kadar mayalandırın. Mayalanan hamuru tepsiye yaydıktan
sonra da 15 dakika dinlenmeye bırakın. Bu arada
domatesleri rendeleyin. Ardından sos için gerekli
malzemeleri üzerine ekleyin. Hamurunuzun üzerine
domates sosunu dökün. Ardından kaşar peyniri rendesini
de yayın. Üzeri için, istediğiniz şekilde doğradığınız diğer
malzemeleri de dizin. Önceden 200 dereceye ısıtılmış
fırında 25 dakika pişirin.
Brownie
Malzemeler:
1 su bardağı şeker, 125
gram margarin, 3 adet
yumurta, 1.5 su bardağı
un, 3 çorba kaşığı kakao, 1
su bardağı bütün ceviz, 1
paket vanilya, 1 paket
bitter çikolata, 1 paket
kabartma tozu ve yarım çay
kaşığı tuz.
Hazırlanışı:
İlk olarak fırını 180
dereceye kadar ısıtın. Bir
hamur yoğurma kabına
yağı, şekeri, vanilyayı ve
tuzu koyup,
yumuşayıncaya kadar iyice
yoğurun. Yumurtaları teker
teker ekleyip, unu,
kabartma tozunu ve
kakaoyu ilave edip
karıştırın. Karışıma
cevizleri de ekleyip bir
tahta kaşık yardımıyla
tekrar karıştırın.
Hazırladığınız karışımı bir
tepsiye döküp sıcak fırında
20-25 dakika pişirin.
Soğuduktan sonra kare
kare kesin ve benmari
usulü eritilmiş çikolatayı
üzerine gezdirip servis
yapın.
MAKRO VİZYON
92
OCAK-ȘUBAT 2011
MAKRO BULMACA
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
SOLDAN SAĞA:
1) Ant, yemin - Fransa’da evli
kadınlara verilen san - Bel
kemiği. 2) İnce dantel - Kasla ilgili
olan - Toprağı ekip biçmek için
kullanmak. 3) Yasa gereğince,
yasal olarak - Derince çanak Müzikte bir nota. 4) Açık deniz,
engin - Ateş durumuna geçmek,
tutuşmak. 5) İnleme - Kuşun
ağzındaki çıkıntı - Ölüm
cezası. 6) Binek hayvanı - Mavi Yetişkin - Fikir (felsefe).
7) İşler, işlemler - Kargaşalık.
8) Kayak - Erkek adlarından sonra
kullanılan saygı sözü - Kudret
helvası - Ayak sesi. 9) Dua
okuyucu - Havanın yer
değiştirmesinden oluşan esinti İlgi eki. 10) Makro Market’le
birlikte “El Ele Verelim,
Kütüphanelerimizi Yenileyelim” adlı
sosyal sorumluluk projesine imza
atan P&G’nin bulaşık deterjanının
adı - Edebiyat, yazın.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1) Süsüne düşkün kadın (mecaz) Yünlü bir kumaş. 2) Avuç içi Cüretkar. 3) Farazi, tahmini Orta. 4) Sarıklı din bilginleri Tümör. 5) Anlam Miralay. 6) Mecmua - Bezginlik
anlatan bir söz. 7) On kişilik askeri
birlik - Karı, eş. 8) Kırmızı - Kefiye
üzerine bağlanan çember bağ –
Nikel’in simgesi. 9) Ses için kalın Yer altı su oluğu. 10) Dünyanın
uydusu - Musluk
teknesi. 11) Çalışma, emek Yapıt. 12) Kenevir - Bir
nota. 13) Elektrik direnç birimi Ana, anne. 14) Gözenek - Kısaca
akümülatör. 15) Yarı saydam bir
taş – Avrupa’da yayılmış olan
mobilya, giyim vb. üslûbu.
MAKRO VİZYON
94
OCAK-ȘUBAT 2011
Bulmacay› do€ru çözüp gönderen
30 flansl› okuyucumuza
CEM’den 3’lü teflon tava seti
armağan ediyoruz.
Ad, Soyad
: ........................................
Doğum Tarihi : ........................................
Meslek
: ........................................
Adres
: ........................................
.........................................
Telefon (cep) : ........................................
(iş) : ........................................
(ev) : ........................................
E-mail
: ........................................
POSTA ADRESİ:
Makro Market A.Ş.
Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980
Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2011 SAYI 22

Benzer belgeler