PDF SAYI 64 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 64 - Hayat Online
12
10
08
HASENE’nin ERCİŞ Prepabrik Deprem Almanya Müslümanları Merkez DiTiB’in “Çocuklar Üşümesin”
Kampanyasına Büyük İlgi
Konseyi (ZMD)’nin Yeni Üyeleri
Konutları Törenle Teslim Edildi
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
OKUSAN
Avrupa’daki Kitapçýnýz
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 06142-793 0770-71 . Fax: 06142-793 0772
Mobil: 0157-83555560-61 . [email protected]
www.okusan.eu
Aylk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung · Say/Nr.: 64 · Yl/Jahre: 8 · Ocak / Januar 2012 / Safer 1433
iki Temel Sorun
Irkçılık ve Terör
22
ENERGY
Enerji
İçeceği
Damaklara
Serin
Bir
Tat
Sipariş İçin: 0179-9705472
E-Mail: [email protected]
Avrupalı Türklerin Meseleleri Göçün
50. Yıl Sempozyumunda Tartışıldı
Dr. Yusuf IŞIK
Vasat
İstikbale
Ümmet
Giden
Ehl-i
Yol
Sünnet
Haritamz
5 Mahmut AŞKAR
Sorularla
Emeklilik
11 Erhan NACAR
Hacarabn
Serüvenleri
51
21 M. Salih AYDIN
Bizim
Hanmlar
Var
Ya!
29 Selma ÖZTÜRK
27
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
editörden
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
Sinan AKTÜRK
İki Temel Sorun:
Irkçılık ve Terör
Sevgili dostlar!
2012 senesine çok az bir zaman
kaldığı şu günlerde, insanlık pek
çok buhranla uğraşmaktadır. Özellikle 20. yüzyılın başlarında ve ortalarında yaşanan iki dünya savaşının nedenleri arasında bulunan ırkçılık hastalığı maalesef son beş sene içerisinde tekrar tabiri caiz ise
hortladı. Son dönemde özellikle
Almanya`da yaşanan gelişmeler
bunun en bariz örnekleri teşkil etmektedir. İki Dünya savaşında da
bu hastalık yüzünden büyük yıkımlar yaşayan Alman halkı yine
bu hastalığın hortlamasından oldukça rahatsız gibi görünüyor.
Beklentiler son zamanda çıkan ırkçı Neo-Nazi yapılanmasının işledigi cinayetlerin aydınlatılması ve
faillerinin gerektiği şekilde yargılanmasıdır. Halkın özellikle politikacılardan beklentisi bu yöndedir.
Politikacıların ne olursa olsun bu
olayların peşini bırakmayıp birilerinin tabiri ile “derin yapılanma”
da olsa mutlaka bu tür olayları çözmelidirler. Yoksa önce yaşanan
tecrübelerin hazin sonları yine bu
topluma zarar verecektir.
Bu satırların yazarı belki bu ülkenin vatandaşı değil ama; bu ülkede yaşayan ve bu ülke için yapılması gereken ne varsa onların hep
birlikte yapılması gerektiğine inanan birisidir. Bu ülkenin kanunlarına göre hayatını idame ettirmeye
çalışan, vergisini veren, evlatlarını
bu ülkenin okullarında okutan bir
fert olarak bizim de beklentimiz
mutlaka yukarıda belirttiğimiz
olayların aydınlatılması ve sorumlularının gerekli cezalara çarptırılmasıdır. Toplumda huzur ve refahın devam edebilmesi için bunun
hayati bir öneme haiz olduğunu
düşünüyoruz.
İkinci dünya savaşı yıllarında
özelde Yahudilere genelde yabancılara uygulanan ırkçı eylemler
belki bugün o günkü gibi değil.
Ama her dönemin kendine has uygulamaları insanlara zarar vermektedir. Özellikle son 15 senedir dünya üzerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve savaşlar yüzünden insanlık epey bir şekilde bunalmış
durumdadır.
Günümüzde artık savaşlar; kalkınmış ülkelerin ekonomileri ile
yaptıkları bir hal almış bulunmaktadır. Avrupa`da yüzyılın son acı
veren savaşı Bosna özelinde Balkanlarda yaşandı ve insanlık onurunu buralarda yine kaybetti. Sorumlular sanki bir kaç generalmiş
gibi sözde yakalanıp yargılandılar
ve cezaya çarptırıldılar. Dostlar
alış verişte görsün misali.
Dünya insanı ve özellikle de
içerisinde bulunduğumuz Avrupa
insanı artık savaşlardan bıktı ve
uzunca bir süre huzur ve sükünet
istiyor. Ama maalesef gözü doymamış bazı geri zekalı politikacılar kendilerine gelecek oluşturmak
için bazı zavallıları kullanarak bu
istenen huzur ortamını dinamitliyorlar.
Son olarak daha yeni Fransa`da
yaşanan sözde soykırım yasası ile
yapılmak istenenler. Kendisini tekrar cumhurbaşkanı olarak seçtirmek için Sarkozy`nin başını çektiği aptalca bir mesele. Tarihte yaşananları politikacılar yargılamamalı. Bunu tarihçiler kaynaklar ışığında araştırmalı ve insanlığın bilgisine sunmalıdır. Tarihçiler bunu yapmalıdır ki insanlık daha sonraki
dönemlerde bu tür yanlışlıkları bir
daha yaşamasın. Ama politikacılar
bunu yaparsa Sarkozy gibileri yüzünden toplumlar arasında yanlış
bakış açıları oluşmaktadır. Sözde
yaşanan Ermenilerle ilgili durumu
mecrasından çıkarıp kendi menfaatinize kullanmaya çalışırsanız o
zaman başka meseleler de gündeme gelir. Tamam o dönemde yaşanmaması gereken olaylar yaşanmış ama bu sadece Ermenileri de-
ğil o toplumdaki herkesi yeterince
mağdur etmiştir. Belli bir sayıda
Ermenin yaşadığı katliam var ama
onların belki 10-15 katı müslüman
da o dönemdeki yaşanan olaylarda
katledildi. Peki bunun hesabını
kim verecek.
Burada bizlerin ve özellikle de
politikacıların yapması gereken bu
tür olayları bilim adamlarının araştırmasına öncelik vermemiz ve çıkan sonuçları dikkate alarak bir
daha bu tür olayların yaşanmaması
için ne gerekiyorsa onların yapılmasıdır.
Yine özellikle 11 Eylül
2001`den sonra dünya gündemine
daha da fazla şekilde oturan terör
eylemleri ve olayları yukarıda
açıklamaya çalıştığımız şekilde insanlığın huzurunu tehdit etmektedir.
Belki burada görünürde bazı
politikacılar bu olaylara karışmamış ve karşı olduklarını söylüyorlardır ama işin arka planında bu tür
olayları gerçekleştirmek isteyenlere zemin hazırlayan derin yapılanmalara da göz yumabilmektedirler.
Bazı politikacılar bunu bilerek
yapmakta olmakla beraber bazıların da haberi bile olmakmaktadır.
Yukarıda belirtmeye çalıştığımız bu iki hastalığın da ilacı birbirimize olan saygımızı ve sevgimizi
her daim korumaya devam etmeliyiz. İnandığımız değerlere olan
saygı karşılıklı olmalı ve içinde
bulunduğumuz topluma inandığımız değerlerle de katkı sağlanabileceğini unutulmamalıdır.
İnandığımız değerlerle içerisinde bulunduğumuz toplumun kanunlarının uyuşmaması gibi bir
durumun oluşması ve oluşmaması
bizlerin elindedir. Eğer birbirimize
olan saygımız devam ederse belki
görünürde olan uyuşmamazlıklar
karşılıklı hoşgörü ile mutlaka gide-
[email protected]
rilebilir. Zaten temel insan hakları
bağlamında olaylaara baktığımızda kolay kolay hiç bir sorunun çıkma ihtimali yoktur. Eğer birileri
bazı boşlukları değerlendirip karıştırmak istemezse.
Bu vesile ile 2012 senesinin insanlık, İslam Alemi ve içerisinde
bulunduğumuz Alman toplumu
için hayırlar getirmesini ve huzurlu, sağlıklı bir hayat temenni ediyoruz.
Cenab-ı Allah çalışmalarımızı
bereketlendirsin, þuurlandırsın.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Impressum / Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Ocak - Januar 2012
Safer 1433
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Mehmet Ateþ,
Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aþkar,
Cengiz Þahbaz, M. Salih Aydýn,
Ayþe Akgün, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Aydın Ersoy
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baský: Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 3
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
IGMG: “Federal İdare MahkeÜçüncü:
mesi’nin Müslüman Bir Öğ“İslamcılık”
rencinin Okulda Namaz KılVeya “İslamcı
ması ile İlgili Kararı Din ÖzTerör” Gibi
gürlüğünün -Sadece MüslüKavramların
manlar Açısından Değil- TarKullanılmasına
tışmaya Açılmasıdır”
Son Verilmeli
ideolojik ve dinden uzak misyo-
slam Toplumu Milli Görüş
(IGMG) Genel Sekreteri Oğuz
Üçüncü, Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun Federal İçişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği görüşme
üzerine yaptığı açıklamaya binaen,
“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Federal Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter
Friedrich’e yönelik eleştirisinde son
derece önemli bir noktaya işaret etmiştir. ‘İslamcı terör’ kavramı bütün
Müslüman toplumunu aşağılamayı
hedefleyen ve genel zan altında bırakan bir kavramdır. Bu kavram aynı
zamanda İslam düşmanlığına ve
Müslümanlara yönelik şiddete teşvik
unsurudur” ifadelerinde bulundu.
Üçüncü açıklamasında ayrıca şunları
kaydetti:
“IGMG yıllardır ‘İslamcı terör’
kavramsallaştırmasının tehlikesine
işaret ederek eleştirmiştir. Hem İslam Konferansı’nda hem de güvenlik birimleriyle yapılan uzun müzakerelerde dile getirilen bu eleştiri sürekli olarak vurdumduymaz bir tavır
ile karşılanmış ve sonuçsuz kalmıştır. Bu tavrı gösterenlerin, İslamî kuruluşlara ve Müslüman vatandaşlara
yönelik saldırıların arttığı günümüzde kendi kendilerine sormaları gereken soru, bu tür kavramsallaştırmaların aşırı sağcılığın zeminine ve
Müslümanlara yönelik şiddet olaylarına hangi ölçüde katkı sağladığıdır.
Terör ve İslam kelimeleri bunca
sene, bu şekilde, birlikte kullanılagelirse, 2009 yılında ‘Günlük Yaşamda
Ayrımcılık’ (Diskriminierung im
Alltag) isimli Sinus-Çevre Araştırması’nın da ortaya koyduğu gibi, ‘terör’ kelimesinin halk arasında ‘İslam’ kelimesini çağrıştırmasına şaşırmamak gerekir. Konuyla ilgili
tüm sorumluların bu tür kavramların
içerisinde saklı olan tohumun, kendisini bir gün ortaya çıkararak, şiddet şeklinde göstereceğinin farkında
olmaları gerekirdi. Aşırı sağcı terör
İ
sayfa 4
ışığında, bu konunun ne kadar büyük
sonuçlar doğurabileceği en azından
şimdi anlaşılmış olmalıdır. Almanya’da yaşayan 4,5 Milyon Müslüman’ın böylece düşman imgesi çerçevesine itilmesi çok büyük bir ihmalkârlık ve kayıtsızlık örneğidir.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu terminolojiyi kullanmakta ısrar edenlerle oturup konuşmayacağını belirterek, bizim de bu
konuda sahip olduğumuz düşünce ve
hassasiyetlerimizi paylaşması ve
açıkça dile getirmesi sevindirici olmuştur. ‘İslamcı terör’ veya ‘İslamcılık’ gibi çatıştırıcı kavramlar temelinde yapılan siyasi tartışmalara aktif
veya pasif bir şekilde katılan herkesin bu onurlu ve örnek tutumdan
kendisine düşen payı çıkarması gerekir. Bu tür kavramların kabullenilmesine yönelik siyasi baskılara, özsaygı ve vatandaşlık hakları ile karşılık verilmelidir. Bu kavramlar sadece siyasi mücadeleye hizmet etmekte ve cezai takibatlar açısından
ne önleyici ne de engelleyici bir işleve sahiptir. Aksine içi boş bu kavramı kullanmak hukuk devleti anlayışını tersine çevirmektedir. Bu nedenle güvenlik birimleri ‘İslamcılık’ ve
‘İslamcı terör’ gibi kavramların kullanımına son vermelidir. Zira bu terminoloji Müslümanların dindarlığını
önleyici mücadeleyi meşrulaştırmakta ve sürekli bir tehlike çağrışımı yaparak Müslümanların toplumun merkezinden ayırılmasına neden olmaktadır.
Almanya, özellikle Müslümanlar
arasında saygı ve itibar gören örnek
ve güçlü bir demokratik temel düzene sahiptir. Çoğu Müslüman’ın Almanya’yı yaşayacağı ülke olarak
seçmesinin bir nedeni de budur. Davutoğlu’nun da isabetli bir şekilde
dile getirdiği gibi “İslamcı” veya
“İslamcı terör” gibi kavramlar ise
Müslümanları aşağılamayı hedeflemektedir.”
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
slam Toplumu Milli Görüş
(IGMG) Genel Sekreteri
Oğuz Üçüncü, Federal İdare
Mahkemesi’nin (BVerwG) Müslüman bir öğrencinin okulda namaz kılması ile ilgili davada
verdiği kararı eleştirdi.
“Federal İdare Mahkemesi
kararının başında, okulda namaz
kılmanın din özgürlüğü kapsamına girdiğini ve bir devlet kurumu olan okul tarafından engellenemeyeceğini açıkça ifade
etmesine rağmen, somut olayla
ilgili değerlendirmesinde anayasa tarafından teminat altına
alınan din özgürlüğünü sınırlandırmaktadır.
Öyle ki, mahkeme, söz konusu temel anayasal hakkın kullanılmasına müsaade edilmesini
okuldaki ortama bağlı kılmaktadır. Karara konu olan davada;
Yüksek İdare Mahkemesi’nin
tespitlerinden yola çıkılarak, davayla alâkası olmayan öğrenciler ile davacı öğrencinin temel
hakkının kısıtlanmasına dair
sözde bir dini çatışmanın varlığı, karar sürecine dahil edilmektedir. Tavırları en hafif tabirle,
İ
nerlik olarak nitelenebilecek
okul yönetimi ve okul dairesinin
çatışmaya olan katkıları ise kararda dikkate alınmamaktadır.
Böylece kişisel din özgürlüğünün kullanımı, çevrenin hoşgörü
ya da hoşgörüsüzlüğüne bağımlı
kılınmaktadır ki, bu rahatsız edici bir neticedir.
Nitekim daha şimdiden mahkeme kararı medya manşetlerinde, öğrencilerin okulda namaz
kılamayacağı şeklinde yerini almaya başladı. Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü kararından
sonra yaşananlara benzer şekilde tüm toplumda ve siyasi arenada, karardaki din özgürlüğüne
dair açıklamaların görmezden
gelineceğinden endişe etmeliyiz.
Aynı zamanda karar ile İslam’ın
şartlarından olan bir ibadetin değeri, dışarıdaki insanların algısına bağımlı hale getirilmektedir.
Böylece İslam dininin gerektirdiği davranışların dini temeli
yok sayılmakta, keyfi olumsuz
yorumlara ve siyasi olarak kötüye kullanıma açık hale getirilmekte ve dışlanmaktadır. Bu sayede İslam ve Müslümanların
ibadetleri giderek bir çatışma
malzemesi ve tehdit olarak görülmekte ve din özgürlüğünün
kapsamı dışına itilmektedir.
Oysa karar sonuçta sadece
Müslümanlar için din özgürlüğünü tartışmaya açmamaktadır.
Din özgürlüğü gibi temel haklar,
çoğunluğun ya da devlet kurumlarının insafına bırakıldığında,
özgürlük hakkı olarak anlamını
yitirmemesi içten bile değildir.
Söz konusu temel anayasal hakkın bu şekilde tasfiyesinin olumsuz sonuçlarını hissedenlerin ise
sadece Müslümanlar olmayacağı aşikârdır.”
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Dr. Yusuf IŞIK
Vasat Ümmet
ve Ehl-i Sünnet
hl-i
Sünnet,
Hz.
Peygamberin sünnetine ve
Eshabýnýn yoluna baðlý olan
ve onlarýn izlediði dînî, yol ve metodu benimseyenlerdir.
Kitab ve Sünnet üzerinde ittifak
etmiþ, ihtilâf ve tefrikadan sakýnmýþ,
dinde münakaþaya sebep olan
hususlarda aklý deðil, Kur’an ve
Sünneti kaynak alan ve de naslarý
esas kabul eden topluluk olarak da
tarif edilebilir.
Hz. Peygamberin sünnetine tâbî
olanlara “Ehl-i Sünnet”, O’nun sahabîlerini âdil/örnek kabul ederek
onlarýn din hususundaki metodunu
takip edenlere de Ehl-i Cemaat”,
ikisine birlikte “Ehl-i Sünnet ve’lCemaat” denilmiþtir.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat tabiriyle ifade edilen müslüman
topluluðun, Sünnet ve Cemaata tâbî
olmak gibi iki önemli özelliði vardýr.
Sünnet, Hz. Peygamberin söz, fiil
ve tarirleriyle ahlakî ve beþerî
tavýrlarýdýr.
Sünnet
þöyle
de
tarif
edilmektedir; “Bir inanç ve akîde
tarafýndan bir araya gelen
topluluðun
(ümmet),
inanç
sisteminin
ve
akîdesinin
oluþmasýný temin eden yola ve
metoda Sünnet denilir.”
Ýnsanlarýn bu metodda görüþ
birliðine varýp, bunu uygulamasý da,
Cemaat diye isimlendirilmiþtir.
Sünnet;
Ýslâm
toplumunun
oluþmasý için Hz. Peygamberin
usûlünün esas alýnmasý ve Hz. Peygamberin usûlünü ittifakla takip eden
Sahabî
Cemaatýnýn
yolunun
izlenmesidir.
Ýslâm Toplumunun fikrî ve amelî
oluþumunu saðlayan, Allah’ýn Kitabý
ve Hz. Peygamberin Sünneti’dir.
Bunun için Yüce Allah Kur’an-ý Kerîm ile birlikte Peygambere tâbî olup
baðlanmanýn ve O’na itaat etmenin
gerekli olduðunu belirtmiþtir.
Allah (c.c) þöyle buyurmaktadýr;
-“Allah önceleri açýk bir
þaþkýnlýk içinde olanlara, Allah’ýn
âyetlerini okuyan, kötülükten
E
arýndýran, Kitab (Kur’an)’ý ve
Hikmet (Sünnet)’i öðreten ve size
daha bilmediðiniz nice þeyleri de
öðreten bir Peygamber gönderdi.”
(Bakara: 151).
Bu
âyetteki
“Kötülükten
arýndýrmak (tezkiye)”, Haram ve
Helâli Kur’andan öðrenmek ile tefsir
edilmiþ, Hikmet ise, ittifakla
“Sünnet” olarak kabul edilmiþtir.
Hz.Peygamber (s.a.v);
-“Size emrettiklerimi yerine
getirin, yasaklarýmý da gücünüz
yettiðince terkedin” buyurmuþtur.
Sünnete baðlýlýk, Dînî bir
zorunluluktur. “Kur’an-ý Kerîm
bize yeter” düþüncesiyle Sünneti ihya yerine ihmal veya imha etmek
tarih
boyunca
bütün
bid’at
fýrkalarýnýn ortak özelliði olan gizli
bir ihanet çeþididir. Hz. Peygamber
bu durumun ilerde ortaya çýkacaðýný
haber vererek, Dînî hiçbir kaygýsý
olmayan bu insanlardan bizi
sakýndýrmýþtýr.
O, þöyle buyurmaktadýr;
-“Tok
karýnlý,
koltuðuna
yaslanýp size ‘Kur’an yeterlidir.
Kur’an neyi helâl kýlmýþsa onu
helâl bilin, neyi haram kýlmýþsa onu
da haram bilin‘ diyen adamlarýn
çýkmasý yakýndýr. Haberiniz olsun,
dikkatli olun; Bana Kur`an ile
birlikte (hüküm bakýmýndan)
O’nun bir benzeri (sünnet) de
verilmiþtir.”
Hz.
Peygamber,
sünnetine
uyulmasýný emrettiði gibi, kendi
Eshabýna da uyulmasýný emretmiþtir.
Eshab’a uyulduðu takdirde Onlar;
Ýnsanlarý doðru yola götüren gökteki
yýldýzlara benzetilmiþtir.
O (s.a.v);
-“Ýçinizde
benden
sonra
yaþayanlar bir çok ayrýlýklara þahit
olacaklardýr. Size Sünnetimi,
hidayete erdirilmiþ ve doðru yolu
bulmuþ halîfelerimin sünnetini
(yolunu) tavsiye ederim. Ona
sýmsýký sarýlýn, adeta diþlerinizle
tutun. Sonradan çýkacak þeylerden
sakýnýn. Çünki her uydurma bid’at,
her bid’at ise sapýklýktýr.”
-“Size Eshabýmý (onlara tâbî
olmayý) tavsiye ederim. Sonra
onlarýn peþinden gelenleri, sonra da
onlarýn peþinden gelenleri. Daha
sonra yalan yaygýnlaþacaktýr.”
-“Allah’ýn rahmet eli cemaat ile
beraberdir.” buyurmuþtur.
Hz. Peygamberin cemaatý tavsiye
etmesi ve Fýrka-ý Naciye’nin (azabtan kurtulacak kesimin) cemaat
olduðunu söylemesi, cemaatýn
kimlerden ibaret olduðunun belirlenmesini gerektirmektedir.
Hz. Muhammed (s.a.v);
-“Ümmetim yetmiþ üç fýrkaya
ayrýlacak, bunlardan bir topluluk
hariç hepsi Cehennemliktir.”
buyurmuþtur. O topluluðun kimler
olduðu sorulunca O;
-“Benim ve Eshabýmýn yolunda
olanlardýr.” diye cevaplamýþtýr.
Hz. Peygamberin, Ümmetine
kýyamete kadar yol gösterecek bir
Hadîsi de þöyledir;
-“Ümmetim, sapýklýk üzerinde
asla bir araya gelmez. Ýhtilâf
gördüðünüz zaman size ‘Sevâd-ý
A’zam (en büyük olan ve Hak üzere
bulunan topluluða katýlmayý)‘
tavsiye ederim.”
Kýsaca
Ehl-i
Sünnet;
Maturîdiyye,
Eþ’ariyye
ve
Selefiyye olarak metod bakýmýndan
üçe ayrýlmaktadýr.
Mezhebler; siyasî, fýkhî ve itikadî
olarak bir çok meselede birbirleriyle
baðlantýlýdýrlar. Ayný mezheb içinde
bir
çok
farklý
eðilimler
bulunabilmektedir.
Meselâ; fýkhî amelî konularda
sünnîlerin önemli bir kýsmý
Hanefî’dir.
Hanefîlerin
büyük
çoðunluðu
itikadî
konularda
Maturîdî’dirler. Ehl-i Sünnetten Þafiî
ve Malikî olanlarýn çoðu itikatta
Eþ’arî, Hanbelî’ler ise genelde
Selefî’dirler.
Ýslâm Dünyasýnýn büyük bir
çoðunluðunu oluþturan Sünnî’lik
sadece bir isim, sýfat veya mezheb
deðil, bütünüyle bir yaþam tarzýdýr
ki, tamamen Kur’an ve Sünnete
uygun olarak Ýslâm`ýn hayata
tatbikidir.
Ýtikatta orta yol, Ehl-i Sünnet yoludur. Ümmet-i Muhammed’in ana
özelliði îtidaldir.
Bu din; ifrat ve tefridin ortasý,
teþbih ile ta’tîlin ortasý, cebir ile
kaderciliðin ortasý, ümitsizlikle aþýrý
güvenin ortasý ve korku ile ümîdin
ortasý bir yoldur.
Ýþte Dînimiz Ýslâm, zâhiren ve
bâtýnen budur. Tefrika görüþlerden,
merdud mezheblerden, müþebbihe,
mu’tezile, cehmiyye, cebriyye, kaderiyye...vs. gibi Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’a muhalefet eden, dalâlete
sapan mezheblerin görüþleri Ehl-i
Sünnet âlimlerince incelenmiþ ve delillere dayanan ikna edici cevaplar
verilmiþtir.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ýn
deðiþmez üç kuralý vardýr;
1. Sözlerin en hayýrlýsý ve en
doðrusu olan Yüce Allah’ýn
Kitabý’dýr. Onlar, hiç bir insanýn
sözünü Allah’ýn sözünün önüne geçirmezler.
2. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Sünneti ile hidayet yoluna dair gelmiþ
olan nakillerdir. Onlar hiç bir insanýn
izlediði yolu bunun önünde
tutmazlar.
3. Ayrýlýklardan, daðýnýklýklardan,
çeþitli bid’at ve yanlýþ görüþlerin
ortaya çýkmasýndan önce bu Ümmetin ilk neslinin üzerinde icma ettiði
hususlar.
Bu dönemden sonra meydana
gelmiþ insanlarýn ortaya attýklarý
görüþler ile kabul ettikleri kanaatlara
gelince; bunlarý Kur’an, Sünnet ve
Ýcma’dan ibaret olan bu üç esas ile
ölçer biçerler. Bunlara uygun düþerse
kabul ederler, bunlara aykýrý olursa
söyleyenin
kim
olduðuna
bakmaksýzýn reddederler.
Ýþte orta yol, dosdoðru yol budur.
Onu izleyen sapmaz ve ona uyan
bedbaht olmaz. Bunlara da tek
cümleyle; Ýþte “Vasat Ümmet Ehl-i
Sünnet” denir.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 5
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GMG Hessen Bölgesi Kadınlar
Güney Gençlik Teşkilatı ekim
ayı itibari ile Gençlik Eğitim
Kursuna start verdi.
İlk GEK 29-30 ekim tarihinde
Rüsselsheim Bölge binasında 44 kişilik bir katılım ile gerçekleşti.
Program Merve K. okumuş olduğu açılış Kur`an-ı Kerim ile başladı.
IGMG Hessen Bölgesi KGT Güney Başkanı Ayşe Akgün´ün selamlamasından sonra kısa bir tanışma
gerçekleşti.
Akabinde IGMG Hessen Bölge
Başkanı Mehmet Ateş GEK talebelerini selamladı. Hayatımızda kimlik arayışında hayatı öğrenmek anlamında kendimize bir model seçmemiz gerektiğinin önemini vurguladı. Dinimizi öğrenip, en iyi şekilde tanıtmamız gerektiğinin mesajını
verip sözlerini bitirdi.
IGMG Genel Merkez Eğitim Başkanı Ekrem Kömürcü “Sorunlar ve
Yönlendirme” başlıklı konusu ile
gençleri aktif bir şekilde konuşmasına dahil etti. Konu içerisinde hayatımızı yönlendirecek belirsizlikler, toplumda yaşanan sorunlar ve
mutluluğa giden adımlar gibi konular ele alındı. Seminerin ilk yarısından sonra öğlen namazı ve öğlen
yemeği için bir ara verildi.
Seminerin ikinci bölümü mutluluğa giden adımların yoğunlu ile kapsamlıydı. Ekrem Kömürcü insanın
hem nefis hem akıl taşıyan varlık
olduğunu ve nefis aklı değil de aklın
nefse hükmetmesi gerektiğinin unutulmamasını hatırlattı. Son olarak
bir grup çalışmasının önemini belirtmek için küçük bir oyunla seminerine son verdi.
İkindi namazının ardından Neslihan Y. tutanağın nasıl ve ne için yazıldığını kısa bir şekilde anlattı.
Daha sonra sözü IGMG Genel
Merkez Eğitim Başkan Yardımcısı
Ramazan Başlık aldı. İlk olarak Avrupa`daki göç sürecinden bahsetti.
1961 yıllarında Türkiyeden Avrupa´ya “Misafir İşçi” olarak gelenler,
tekrar ülkelerine dönmeyi planlıyorlardı. Fakat 1995 yıllarından sonra
artık genellikle Avrupa`da kalıcı
planlar yapılmaya başlandı. Buna
bağlantılı Avrupalı Müslümanların
konumu çerçevesinde IGMG`nin
rolü ve hizmetleri gündeme geldi.
Akşam namazı ve yemeği için tekrar bir ara verildi ve ardından grup
çalışmaları için seminer odasında
toplanıldı. Her gruptan bir konuşmacı hazırlamış oldukları afişleri
diğerlerine sundu.
Son olarak Maide K. “İz Bırakan-
Hayat
I
sayfa 6
IGMG Hessen Kadınlar Gençlik Güney
“Gençlik Eğitim Kursu”na Start Verdi
lar“ bölümünde Prof. Dr. Necmeddin Erbakan ile alakalı sunumunu
paylaştı.
Yatsı namazı ve değerlendirme
halkasından sonra istirahat için herkes odalarına geçti.
Ertesi gün IGMG Hessen Bölgesi
KT Kuzey Başkanı Handan Yazıcı
genç kızları selamladı. Akabinde
IGMG Hessen Bölgesi Hasene So-
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
rumlusu Zafer Erten derneğinin tanıtımını yaptı.
Sena K. “Allah´a verdiğimiz söz
Kelime-i Tevhid” başlıklı seminerinde gençlere gayesini tekrar hatırlattıkdan sonra “Haydi Namaza,
Haydi Kurtuluşa” başlıklı seminerinde namazın ehemmiyetinden ve
iman mertebelerinden bahsetti. Namazın sihirli bir anahtar olduğunu
hatırlatarak seminerini sonlandırmış
oldu.
Bir sonraki GEK`in ödevleri genç
kızlara verildikten sonra kapanış
Kur`an-ı Kerim ile program sona
erdi.
Kasım ayının Gençlik Eğitim Kursu Frankfurt gezisi ile başladı. İlk
durak Eschenheimer Turm oldu.
Burası Ortaçağda Frankfurt`un giriş
kapısı olarak kullanımdaydı ve şu
an simgesi haline gelmiş durumdadır.
Gezinin devamında Frankfurt`un
eski borsa binası, Katharienenkirche ve Goethe`nin Evi vardı. Yaklaşık bir saat rehber eşliğinde evi gezildi ve tarihiyle alakalı bilgiler edinildi.
Namazlar kılındıktan sonra Frankfurter Dom´a doğru yol alındı. Bu
bina Frankfurt`un baş kilisesi olup
da, 1848`de ilk Parlamento olarak
kullanıma geçti.
Ortaçağda fuar alanı olarak kullanılan Römerberg ve orada bulunan
Adalet Çeşmesi ziyaret edildi.
Günün sonunda Frankfurt`u farklı
bir yönden görmek için vapur turu
yapıldı.
Son olarak birlikte yemeğe gidildi
ve tekrar Rüsselsheim`daki Bölge
Binasına dönüldü.
Günün değerlendirmesi yapıldıktan sonra istirahat için odalara geçildi.
Ertesi gün Halid Erdemir “Goethe
ve İslam“ başlıklı seminerini sunduktan sonra GEK talebeleri Türkiyedeki köylerinin tanıtımlarıyla
başladılar. Tanıtılan şehirler arasında Uşak, Elazığ, Trabzon, Konya,
Ağrı, Kayseri, Çorum ve Yozgat
vardı. Köylerin coğrafi yapısı, nüfusu, gelir kaynağı, yöresel yemekleri, yöresel giyimleri, tarihleri ve
köylerdeki eksikler ile alakalı birer
tanıtım yapıldı.
Son olarak Neslihan Y. “İz bırakanlar“ köşesinde İbn-i Sina ile alakalı sunumunu paylaştı.
Yeni ödevler dağıtıldıktan sonra
kapanış Kur`an-ı Kerim ile program
sona erdi.
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
lmanya Müslümanları Merkez
Konseyi (ZMD) Temsilciler
Toplantısı Köln’de yapıldı.
ATİB Genel Merkezi toplantı salonunda
yapılan toplantıda, ZMD’nin faaliyetleri
ve çalışma proğramı hakkında bilgiler
verildi ve düşünceler ortaya kondu.
Toplantı Kur’an-ı Kerim’in okunmasıyla başladı ve açış konuşması ZMD
Genel Başkanı Aiman Mazyek tarafından yapıldı.
Daha sonra ZMD Genel Başkanı Aiman Mazyek, bir durum değerlendirmesi yaparak, yapılan faaliyetler hakkında
geniş bilgiler verdi.
Bunu takiben Yakup Tufan (Genel
Başkan Yardımcısı), Mustafa Hadiç
(Genel Başkan Yardımcısı), Nurhan
Soykan (Genel Sekreter), Burhanettin
Dağ (YKÜ) ve Hamza Wördemann
(YKÜ), ZMD’nin faaliyet raporu ve ak-
A
Hayat
ZMD Temsilciler Toplantısı Köln’de Yapıldı
tüel çalışmalar hakkında bilgiler verdiler.
ZMD toplantısında Almanya Müslümanları’nın meseleleri ve ülkede meydana gelen gelişmeler konusunda görüş
ve düşünceler beyan edildi. Toplantıya
katılan temsilciler ve ZMD-Komisyon
Üyeleri ise yapılan çalışmalar ve
ZMD’nin faaliyetleri konusunda söz
alarak fikir ve düşüncelerini dile getirdiler.
ZMD-Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Genel Başkan Yardımcısı/
ATİB Genel Başkan Yardımcısı Yakup
Tufan, yapılan toplantı ile ilgili bir açıklama yaparak şunları söyledi: Bilindiği
gibi ZMD çok milletli ve çok kültürlü
bir yapıdan oluşmaktadır. Almanya
Müslümanları Merkez Konseyi içerisin-
de Türkler’i ATİB temsil etmekte ve
önemli bir yer tutmaktadır. ZMD; Türkler, Araplar, Almanlar, Boşnaklar, Arnavutlar, İranlılar ve Afrika’nın değişik ülke ve milliyetlerinden Almanya’da yaşayan insanların kurdukları teşkilat, cemiyet ve üst kuruluşlardan meydana gelmektedir. Bu noktadan hareketle ZMD:
İslam kardeşliğinin, güç birliği ve dayanışmanın güzel bir örneğini sergilemektedir.
Öte yandan KRM’nin (Almanya
Müslümanları Koordinasyon Konseyi) 4
üyesinden biri olan ZMD, Almanya’da
Müslüman kuruluşlar arasında önemli
bir yere haizdir. Müslümanlar’ın karşa
karşıya bulundukları; ırkçılık, İslam
düşmanlığı, İslam’ın resmen tanınması,
İslam Din Dersleri, ‘helal’ kesim gibi bir
çok konuda çok önemli çalışmalar yapmakta ve net tavır ortaya koymaktadır.
ATİB’in ev sahipliği yaptığı toplantıda, yeni konsey üyeleri belirlendi ve 3
yeni teşkilatın daha ZMD’ye üyelik dilekçeleri kabul edildi. UMTA (Almanya
Togo Müslümanları Üst Kuruluşu), Deaf –İslam (Engelli Müslümanlar Teşkilatı) ve Erlangen Cami Cemiyeti’nin
ZMD’ye üyelik müracaatları kabul edildi. Meşhur Dr. Miamar Mühendis Bodo
Muhammed Rasch ise ZMD Komisyonu
Şeref Üyeliğine teklif edildi ve yapılan
teklif kabul gördü.
Başarılı geçen ZMD Temsilciler Toplantısı, birlikte yenen öğle yemeği ve yapılacak faaliyetler ve proğramlar ile ilgili dile getirilen dilek ve temennilerin ardından sona erdi.
Auf der Bleiche 29 . 42289 Wuppertal . Tel.: 0202 747 659 70 . Fax.: 0202 747 659 71
www.casado.eu . [email protected]
sayfa 8
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Aytaç Avrupa Großmarkt
Marktstr. 10 . 50968 Köln
Tel.: 0221-3797985
Fax: 0221-3797986
Mobil: 0177-6529370
Depo Market Et Reyonu
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln
Depo Market Et Reyonu
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf
Depo Market Et Reyonu
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld
Depo Market Et Reyonu
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund
Mobil: 0177-6529370
YENi YENi YENi YENi
Depo Market Et Reyonu
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)
Mobil: 0177-6529370
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
an’da yaşanan deprem felaketinin açtığı yaraları bir nebze
sarabilmek maksadıyla DİTİB
camiası olarak, gerçekleştirdiğimiz
nakdi ve ayni yardım kampanyası, başta Türk ve Alman sivil toplum kuruluşları olmak üzere her kesimden büyük
ilgi gördü.
Mevsim ve iklim şartlarını göz
önünde bulundurarak öncelikle çocukların ihtiyacı olan giysiler başta olmak
üzere, kışlık kadın ve erkek kıyafetleri,
ayakkabı, uyku tulumu ve battaniye gibi acil ihtiyaç maddelerini içerisine
alan ve DİTİB Eyalet Birlikleri’mizin
koordinesinde, Düsseldorf, Hamburg,
Köln, Hannover, Berlin, Stuttgart,
Dortmund, Münih ve Frankfurt şehirlerindeki merkezlerde toplanan ayni
yardımlar, biri kargo uçağı olmak üzere 19 tır ile deprem mahalline gönderildi.
Kampanyaya gösterilen yoğun ilgiye bağlı olarak yapılan ayni yardımlar-
V
sayfa 10
Hayat
DiTiB’in “Çocuklarımız üşümesin”
Kampanyasına Büyük İlgi
dan hala derneklerimizin elinde kalan
ve gönderilmeyi bekleyen yardımlar
son bir grup olarak tasnif edilecek, poşetlere konularak Türkiye’deki ihtiyaç
sahiplerine en kısa sürede gönderilecektir.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği
olarak, kampanyamızın başından buyana büyük fedakarlık örneği gösteren
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Din hizmeti veren arkadaşlarımıza,
DİTİB Eyalet Birlikleri Başkanları ile
yönetim kurulu üyelerimize, DİTİB
derneklerimizin çok değerli başkan,
yönetici ve üyelerine, DİTİB camiasının kıymetli üyelerine, özellikle bayan
kardeşlerimize, kampanyada toplanan
eşyaların Van’a gönderilmesinde büyük fedakarlık gösteren Öğer Türk Tur
Seyehat Firması sahibi Vural Öger ve
çalışma arkadaşlarına, toplanan eşyaların depolanması için depolarını bizlere tahsis eden Öztürk GmbH Firması
sahipleri İsmail ve Feridun Öztürk kardeşlere, Şahinler Holding, UETD,
UPS, MÜSİAD, HUMAN Plus e.V.
yetkililerine katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Katkı sağlayan hayır sahibi bütün
kişi ve kuruluşların zayi olmayacak bu
çabalarının Rabb’imizin katında da en
güzel mükafata erişmesini niyaz eder,
sağlık, afiyet ve esenlikler dilerim.
Selam, saygı ve kalbi muhabetlerimle.
Prof. Dr. Ali DERE
DİTİB Genel Başkanı
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Mahmut AŞKAR
İstikbale Giden
Yol Haritamız
Artık bu kadar acılar ve hatalarla dolu elli yıllık tecrübeden sonra kuruluşlara
mahsus meseleler ve beklentiler değil, temsil ettikleri kitlenin ötesinde, mensubu oldukları toplumun
meseleleri ve beklentilerinin mücadelesini veren,
bayraktarlığını yapan zihniyeti temsil edenler Türk
kuruluşlarında söz sahibi
olmalıdır. Göçün 50. Yılını
idrak ettiğimiz 2011’in sonuna geldiğimiz bugüne
kadar Avrupalı Göçmen
Türklerin meseleleriyle ilgili teklif, tenkit, değerlendirme ve diğer mülahazalar
yeterince seslendirildi ve
yazılarak kayıtlara geçildi.
Bu saatten sonra söylenen
her söz ve ortaya konan
düşünce, öncekilerin tekrarından ibaret olacaktır.
undan birkaç sene önceki
dünyanın hâliyle bugünkü
dünyanın hâli aynı değildir.
Artık
eskisi
gibi
yazılan
“senaryo”lar planlandığı gibi uygulanamıyor veya “aktör” ler rollerini
icra etmede bayağı zorlanıyorlar.
Yine daha bir yıl önceki Avrupa Birliği ile şimdiki arasında siyasî ve iktisadî güç açısından kayda değer
farklılıklar meydana geldi. Başka
bir ifadeyle; ABD ve AB’nin başını
çektiği Batı bloğu irtifa kaybederken, Türkiye’nin de dahil olduğu,
özellikle Asya’da yeni güçler kendinden söz ettirir oldu. Ortadoğu’da, Osmanlı Cihan Devleti’nin
çökmesinden sonra, dengeler yeniden altüst oldu: Tabandan gelen
halk hareketleri despotların iktidarlarını birer birer yıkmaya devam
ediyor.
Hemen hergün gazetelerde okuduğunuz veya tv ekranlarında sey-
B
rettiğiniz bu bildik gelişmelerin, şahıs olarak üzerimizdeki etkisine
vurgu yapmak istedim. Meselâ, bu
türden gelişmeleri doğru okuyabiliyor ve günlük hayatımızda olduğu
kadar, düşüncelerimizde de meydana getirdiği değişikliğin farkında
mıyız? Farkında olmak da yetmez;
gereken tedbirlerimizi alıyor muyuz?
Görebilen, okuyabilen ve düşünce üretebilenler için burada din adına ayrı, toplum adına, dünya veya
ülke siyaseti adına da ayrı neticeler
çıkar. Dün, kısmen haklı bir mağduriyetin arkasına sığınan bazı etnik
veya inanç grupları, bugün baskı ve
yasakların kalkmasıyla hazırlıksız
yakalandılar: Bilgi, birikim, samimiyet ve ahlâkî boşlukları ve zaafiyetleri ortaya çıktı. Şekli ve alışkanlık dindarlığı kadar, sekülerliği
(dünyevilik) de artık itibar görmüyor.
Taşıdığı değerleri ve savunduğu
fikirleri istikbale taşımak veya kendisinden sonraki nesillere devretmek gibi bir iddiası, gayesi olanlar,
önce kendilerine ayna tutmalı, sonra
da yakın ve uzak çevrede olup bitenleri iyi okumalılar. Meselâ, Almanya’daki Türkler bu ülkedeki
sosyal değişimi yerine göre mahallî,
yerine göre de ülke bazında hissetmiş, hatta fark etmiş de olabilirler.
Toplumun öncüleri, düşünce üretebilenler, bu değişimden netice çıkararak geleceğin yol haritasını belirlemelidirler.
Sadece, tabiri caizse, kıyametin
kopmasına ramak kala, biraraya ancak gelebilen kuruluşlarımız, geride
kalan yarım yüzyıllık tecrübeleri de
gözönünde bulundurarak, gelecek
elli yıla gidiş güzergâhını şimdiden
tayin etmelidirler. Herkes elini vicdanına koymalı ve şimdiye kadar icra ettikleri şaşaalı, tv ekranlarına ve
gazete manşetlerine taşınan, pahalı
faaliyetlerden kalıcı, gelecek nesillere yol gösterici birşey kalıp kalmadığının muhasebesini yapmalıdır. Göçün 50. Yılı’nı Berlin’de en
üst düzeyde kutlayanlar, Berlin semalarında “hoş bir seda” bırakmanın ötesinde, Göçmen Türkün gelecek elli yılı için hangi hayatî kararları aldıklarını doğrusu bilmek isterdik.
AB ülkelerinin içinde, yapılan
araştırmalara göre bilhassa Alman
halkının müslüman azınlığa bakış
açısında, algılama biçiminde dikkatle takip edilmesi gereken gelişmeler var. Bunları görmemezlikten
gelmek, görüp de gereğini yerine
getirmemek, bu ülkenin (Almanya)
yerlisi ve göçmenine karşı vebal altında kalmak demektir.
Avrupalı Göçmen Türkün meselelerine uzun vadeli ve kalıcı çözümler getirebilmek için onların
dertlerini kendine dert edinmek gerek... Yerine göre yüreğiniz sızlamadan, uykularınız bölünmeden, o da
yetmez; bir zihin ve zihniyet mücadelesi verilmeden, ne hakkıyla onlara temsilci olabilir ne de çözüm üretebilirsiniz. Avrupalı Türkün konumu bugün itibariyle çok naziktir,
hassasiyet ister. Partiler, hükümetler, hele kuruluşlarüstü bir yaklaşım
ister ki, o da ancak uzağı görebilen,
ufku geniş, feraset sahibi öncülerin
işidir.
Bazıları için sadece geçim kaynağı, bazıları için bir sıçrama tahtası, bazıları için de oradan alacağı
etiketle toplumda sadece bir statü
sahibi olabilme yeri olarak görülen
kuruluşlarımız, aslında bir avuç
“serdengeçti”nin omuzlarında taşınmaktadır.
Artık bu kadar acılar ve hatalarla
dolu elli yıllık tecrübeden sonra kuruluşlara mahsus meseleler ve beklentiler değil, temsil ettikleri kitlenin ötesinde, mensubu oldukları
toplumun meseleleri ve beklentilerinin mücadelesini veren, bayraktarlığını yapan zihniyeti temsil edenler
Türk kuruluşlarında söz sahibi olmalıdır. Göçün 50. Yılını idrak ettiğimiz 2011’in sonuna geldiğimiz
bugüne kadar Avrupalı Göçmen
Türklerin meseleleriyle ilgili teklif,
[email protected]
tenkit, değerlendirme ve diğer mülahazalar yeterince seslendirildi ve
yazılarak kayıtlara geçildi. Bu saatten sonra söylenen her söz ve ortaya
konan düşünce, öncekilerin tekrarından ibaret olacaktır.
Bu satırların yazarı da, yıllardan
beri Batı Avrupa Türkleri ile ilgili
yazdıklarından başlıklar halinde bir
demet sunarak, gelecek 50 yılın yol
haritasını tayin etmede üzerine düşeni yerine getirmek ister:
-Olmazsa olmazlarımızın başında, yerli-resmî dilin yanı sıra ANADİL’in yaşatılması gelir.
-İnsan inşa edilmeli, eğitime ve
bilgiye öncelik verilmelidir: Bizi istikbale taşıyacak gösterişli binalar
değil, eğitimli ve bilgili insanlar
olacaktır.
-Her kuruluşun bünyesinde, işin
ehli olanların istihdam edileceği AİLE DANIŞMA MERKEZİ mutlaka
kurulmalıdır.
-Hem Alman, hem de Türk Devleti’nin desteğini alarak, kuruluşlar
bünyesinde TÜRKÇE ve ALMANCA ÖĞRETMENLERİ, en azından
haftanın belli günleri için istihdam
edilmelidir.
-Kuruluşlar kendi aralarında, hayata geçirecekleri ortak projeleri finanse edecek bir “havuz” oluşturmalıdırlar.
-Gönlümüzden geçeni, bize göre
doğru olanı, derdimizi, beklentilerimizi doğrudan ve olduğu gibi hem
yetkili makam ve şahıslara, hem de
yerli-çoğulcu kamuoyuna ifade edebilmek için bilgi, birikim sahibi, konusunda uzman, işinin ehli kesime
fırsat, imkân ve destek verilmelidir.
Önümüzdeki elli seneye giderken yollarda kaybolmamak, kazaya
ve belaya uğrayarak daha fazla zaiyat vermemek için hayatî önem arz
eden bu ve benzeri tedbirler hemen
şimdi alınmalıdır.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 11
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
slam Toplumu Millî Görüş ve
IGMG Sosyal Yardım Derneği
HASENE’nin ortaklaşa yaptırdığı
Van’ın Erciş ilçesindeki prefabrik
deprem konutları, dualarla ve büyük
bir coşku ile teslim edildi.
Süleymaniye Camii İmam Hatibi
Ekrem Nalbant Hocanın okuduğu
Kur’an-ı Kerim ve depremde hayatlarını kaybeden kardeşlerimiz için okunan dua ile yapılan anahtar teslim törenine Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ da katıldı. Bozdağ’ın yanı sıra teslim törenine, Kalkınma Bakan
Yardımcısı Mehmet Ceylan, Van Valisi Münir Karaloğlu, Erciş Kaymakamı
Ramazan Fani, Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu, İstanbul Esenler
Belediye Başkanı Tevfik Göksu, İstanbul Pendik Belediye Başkanı Salih
Kemal Şahin, IGMG Genel Başkanı
Kemal Ergün ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Zeki
Toprak ile yüzlerce Ercişli katıldı.
Van ve Erciş’te, 23 Ekim’de meydana gelen ve artçı sarsıntılarla devam
eden deprem dolayısıyla, zorlu kış
şartlarının da gelip çatmasıyla önemli
bir barınak açığı bulunuyor. Diğer illere gitmeyen Van ve Ercişliler önce
çadırlara yerleştirilmişti, şimdi de yavaş yavaş konteynerlardan oluşan evlere yerleştiriliyor. IGMG ve IGMG
Sosyal Yardım Derneği’nin yaptırdığı
prefabrik konutlar ise bu anlamda en
geniş ve en kapsamlı konutları oluşturuyor.
Konutlara Yerleşen
Aileler Ziyaret Edildi
49 ev ve bir mescitten oluşan yeni
konutların ilk anahtar teslimini Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptı.
Daha sonra diğer anahtarlar, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Van Valisi Münir Karaloğlu ile
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün
ve IGMG-Hasene Başkanı Zeki Toprak tarafından teslim edildi. Akabinde
İ
sayfa 12
Hayat
IGMG ve IGMG SOSYAL YARDIM DERNEĞİ
HASENE’NİN ERCİŞ PREFABRİK DEPREM
KONUTLARI BÜYÜK BİR COŞKUYLA TESLİM EDİLDİ
Bozdağ ve diğer heyet mensupları konutlara yerleşen aileleri ziyaret ettiler.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ,
yakın ilgi gösterdiği çocuklara oyuncaklar hediye etti. Anahtarlarını teslim alan Ercişliler ise göz yaşlarını tutamayarak kendilerine gösterilen bu
kardeşlik ve dayanışmaya şükür ve
dualarla karşılık verdi.
Bekir Bozdağ teslim sırasında bir
de konuşma yaptı. IGMG ile IGMG
Sosyal Yardım Derneği’ne ve bağışları ile bu mahallenin oluşmasına katkıda bulunan tüm hayırseverlere teşekkür eden Bozdağ, kalıcı konutların ise
2012 yılı, Ağustos ayı sonrasına yetiştirileceği müjdesini verdi. “Bu kadar
büyük bir felakette mutlaka aksaklıkların olacağını ve zamanın her hizmeti anında vermeye yetmediğini bildiren Bozdağ, deprem sonrası Türkiye’de adeta bir seferberlik başladığını
ve devlet millet kaynaşmasının sağlandığını söyledi.
“Avrupa’dai insanlar kalplerinden kopan yardımları Van’a Ulaştırdı”
Deprem sonrası Van ve Erciş için
insanların gönül hazinelerinden kopan
yardımları Van’a ulaştırmak için adeta
yarış içine girdiğini belirten Başbakan
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Yardımcısı Bekir Bozdağ: “Türkiye
dışında Avrupa’daki insanlar da, başta
IGMG ve IGMG Yardım Derneği Hasene olmak üzere kalplerinden kopan
yardımları Van’a ulaştırdı. Herkes hayırda yarışa girdi. Gerek sivil toplum
örgütleri gerekse dernekler üzerlerine
düşeni yaptı. Devlet millet kaynaşması görüldü” ifadelerinde bulundu.
Erciş prefabrik konutlarının teslim
töreninde Van Valisi Münir Karaloğlu,
Erciş Kaymakamı Ramazan Fani, Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu, IGMG Genel Başkanı Kemal
Ergün ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Başkanı Başkanı Zeki Toprak da
birer konuşma yaptılar. Van Valisi,
tüm Türkiye’nin depremzelere yaptığı
yardımlar için teşekkür ederek, bu zaman kadar yapılan çalışmalarla ilgili
olarak bilgi verdi ve başta IGMG olmak üzere dünyanın her tarafından
Vanlılara yapılan yardımlar için bir
kez daha teşekkür etti. Erciş Kaymakamı Ramazan Fani ile Erciş Belediye
Başkanı Zülfikar Arapoğlu da gerek
mülkî idarenin gerekse yerel idarenin
yaptığı çalışmaları takdim ettikten
sonra, tüm ülkenin Erciş içın seferber
olması dolayısıyla teşekkür ettiler.
Mazlumların ve mağdurların
yanında olmak bizim için vazgeçilmez bir ilkedir
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de, mazlumların ve mağdurların
yanında olmanın IGMG’nin temel ilkesi olduğunu, yapılan gıda ve prefabrik evlerle bu kez Van ve Erciş’te, dayanışma içinde olduklarını göstermek
için bulunduklarını söyledi. IGMG
Sosyal Yardım Derneği Başkanı Başkanı Zeki Toprak ise, imkanlar dahilinde Van ve Erciş deprem mağdurlarına yardımların sürdürüleceğini, 49
prefabrik konutun en azından bir kısım Ercişlinin barınma ihtiyacını gidereceği ve yaralarına derman olacağını söyledi.
IGMG Sosyal Yardım Derneği
HASENE, depremin ikinci gününden
itibaren Van ve Erciş’e gelerek, Avrupa’dan deprem bölgesine gelen ilk
yardım kuruluşu olmuştu. Depremin
ilk günlerinden itibaren 6 bin aileye
gıda yardımında bulunan Hasene, prefabrik konutların teslimi sırasında da
350 adet adaklık Kurban dağıtımından
bulundu ve 3 bin kişiye yemek verdi.
Kuru gıda ve diğer ihtiyaç malzemelerinden oluşan yardımlar ise sürdürülecek.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
Taner DOĞAN
Medyanın Gücü,
Gücün Medyası
Günümüzde medyanın
mı güce sahip olduğu,
yoksa gücün mü medyayı yönettiği önemli
tartışma konularından
biri. El Cezire bağlamında Hanfer’siz günler bu soruya daha net
cevap verme imkanı
sağlayacak. Bilhassa
son yıllarda sosyal
medya sitelerinin popülerlik kazanmasıyla
bireysel olarak geçmişe nazaran daha fazla
söz sahibi olunabileceği aşikar.
1. yüzyıla kadar ekonomi, siyaset ve medya Batı merkezli
sistemlerle küresel arenada
egemen iken, son on yılda hakimiyetin Batı’dan Doğu’ya kaymakta olduğuna tanık olmaktayız. Başta Çin,
Hindistan, Brezilya ve Rusya’nın,
son yıllarda ise Türkiye’nin ekonomideki başarıları Batı’yı giderek daha çok endişelendirmekte. Ve Batılı
ülkeler yukarıda bahsi geçen ülkelerle daha sıkı iş birliği yapma siya-
2
setini uygulamak suretiyle, bu ülkelerden faydalanmaya devam etmek
ve bu ülkeleri kendi taraflarında yer
almaya devam ettirmeye çalışarak
olası ve mevcut güç dengelerinin
sarsılmasını engellemek için derin
bir mücadele vermekte.
Son onbir aya baktığımızda dünyanın dikkat kesildiği kilit bölgelerden birinin Ortadoğu coğrafyası olduğunu müşahede etmekteyiz. Tunus’da başlayan kıvılcım önce Mısır,
ardından Libya, Bahreyn ve Suriye
olmak üzere birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesine yayılarak yıllardır demokrasi, insan hakları ve adalet isteyen halkların ayaklanmasına
sebep oldu. Başkaldırıların başlamasıyla birlikte medya stratejik rol oynamaya başladı. Her ne kadar medya
yetkilileri devrimlerin kendileri sayesinde gerçekleştiğini savunmuş
olsalar da, devrim yanlılarının inancı
ve kolektif şekilde bir araya gelip
hareket etmeleri olmasaydı başarı
hayalden öte olmayacaktı. Bu önemli süreçte medyanın bölgede yaşayan
insanların hem kendi içlerinde seslerini duyurup bir araya gelmelerini
sağlaması açısından, hem de dünya
kamuoyunu bilgilendirmesi açısından hayli mühim bir rol oynadığı
yadsınamaz.
Ortadoğu’da, gelişmiş ülkelerden
farklı olarak, internet ve gazete yerine televizyon en önemli haberleşme
araçları olma özelliğini koruyor. Ör-
neğin 80 milyonluk Mısır’da günlük
toplam sadece bir milyon gazete satılırken, halkın yüzde 80’i televizyon
izliyor. Bu noktada devlet ile özel
televizyon kanallarını birbirinden
ayrı değerlendirmek gerekiyor. Bilhassa gelişmemiş ülkelerdeki devlet
televizyon yönetim biçimi Avrupa
veya Türkiye’ye kıyasla sadece hükümet yanlısı çizgi takip ederek,
özellikle diktatörlerin dijital sözcüleri olma ve muhalif olan her görüşü
yok sayacak şekilde gizleyerek tek
taraflı habercilik yapma eğilimi gösteriyor. Siebert, Peterson ve
Schramm’ın 1963 yılında yayınladıkları ’Four theories of the press’
(Basının dört teorisi) kitabındaki
’Sosyal Sorumluluk Teorisi’ne göre
medyanın özgür olabilmesi için
medya organlarının devlete değil,
bağımsız özel veya tüzel kişilere ait
olması gerekmektedir. Yine bu teoriye göre, devletin medya üzerinde
hiçbir kontrol ve yönlendirmesi olmaması gerektiği ve devletin yalnızca halkın ilgi ve gereksinimlerine
medyanın tam olarak yanıt verip veremediği konusunda medyanın üzerinde kontrol edici ve uyarıcı bir görevinin bulunması gerektiği savunulmaktadır. Ne yazık ki Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerin televizyonculuk anlayışının bu tür bir telakkiden ne kadar yoksun olduğu yaşanan son gelişmelerle bir kez daha
gösterildi.
Örneğin Tunus’un devlet televizyonu ‘Télévision Tunisienne Nationale’’, on binlerce insanın toplanıp
protesto yaptığı esnada boş sokakları
göstererek endişe etmenin anlamsız
olduğu ve hükümete baş kaldıranların sayısının birkaç yüzü geçmediğini duyurarak doğruları gizleme yolunu seçti. Aynı kanal Ben Ali’nin devrilmesinin ardından halkın yanında
yer alarak diktatör karşıtı bir tutumla
yayın yapmaya başladı.
Son on yılın en önemli televizyon
kanallarından biri olan El Cezire, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki devrimler esnasında, 11 Eylül‘de olduğu
gibi, olayları yansıtma biçimi ile yine
[email protected]
sahnedeydi. Kanal, Arapça yayınıyla
Arap ülkelerinde yaşayan insanlara,
İngilizce yayınıyla ise tüm dünyaya
seslenerek profesyonel habercilik örneği sergiledi. 1996 yılında Katar
Emirliği’nin 150 milyon dolar harcayarak kurduğu kanal, aynı yıl BBC
Arapça’nın kapanması ve çalışanlarının El Cezire’ye geçmesiyle tecrübeli elemanlara sahip olmanın avantajıyla oldukça hızlı mesafe kat etti.
1990-1991 Körfez Savaşı esnasında
CNN International Amerika askerleriyle bölgenin nabzını taraflı bir pencereden yansıtan tek uluslararası kanaldı. Bugüne baktığımızda ise Arap
Baharı’nın yaşandığı bölgenin aktörü
olarak sadece El Cezire’yi görmekteyiz. Devrimlerin başladığı günden
itibaren protestocuların sosyal paylaşım siteleri üzerinden paylaştıkları
video ve resimleri yayınladılar. Ardından sıcak bölgelere muhabir ve
kameraman göndererek ülkelerdeki
gelişmeleri canlı olarak duyurarak
cesur ve dürüst habercilik örneği
gösterdiler. Bu süreçte birçok uluslararası kanal dahi El Cezire’nin görüntülerini yayınlayarak bölgeye
muhabir gönderme ihtiyacı hissetmedi. Kanalın dünyanın en zengin
ülkelerinden biri olan Katar Emirliği
tarafından desteklenmesi popülerliğinin en önemli faktörlerinden birisi
kuşkusuz.
İkinci önemli sebep ise gerek muhabirlerin, gerekse kamera arkasında
işleri yürüten yüzlerce çalışanın kaliteli bir eğitimin ardından işe alınmaları. Bu bağlamda son sekiz yıldır
El Cezire Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten Vaddah Hanfer’in profesyonellik anlayışı ve kanala kazandırmış olduğu imaj uluslararası camia tarafından her platformda takdir
edilmekte. Eylül ayının sonunda
Twitter hesabından “Amacım El Cezire’yi dünya kanalı yapmaktı ve bunu başardım” sözleriyle görevden
ayrıldığını açıklayarak medya dün-
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 13
dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
yasını sarsan Vaddah, Forbes dergisi
tarafından 2009 yılında “dünyanın
en etkili”, 2011 yılında ise Fast
Company tarafından iş dünyasının
‘en başarılı 100’ isminden biri olarak seçilmişti. Filistin asıllı Hander,
genelde Müslüman Kardeşler, özelde
ise Hamas Hareketi’nin yetiştirdiği
“cins kafalardan” biri olarak tanımlanıyordu. Muhabirlikten genel müdürlüğe uzanan yolda pek çok sahada ses getiren işlere imza atarak okların hedefinde yer alan isimlerden
biriydi. Wikileaks belgelerinde
“Amerika’nın istediği” şekilde habercilik yaparak CIA ajanlığı ile
suçlanması en bariz tezahürlerinden
biriydi. Halbuki 11 Eylül sonrasında
Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle
yıllarca Bin Ladin’in görüntülerini
yayınlayan kanal, Amerika’nın birçok kez hedef tahtasında yer alması
ve kapatılması yönünde Katar Emirliği’ne baskı yapılması Wikileaks
belgelerindeki çelişkiyi ortaya koyuyor. Şüphesiz El Cezire her ne kadar
Katar Emirliği’ne bağlı olmuş olsa
da, Hanfer’in kanalın başına geçmesiyle tarafsız ve dürüst habercilik
yaptığı mevcut birçok örnekle ortada. Gerek Davos zirvesindeki “One
minute” krizi, gerekse Mavi Marma-
ra saldırısı esnasında Türkiye’nin
haklı olduğunu, yayınladığı objektif
haberlerle uluslararası arenaya duyuran El Cezire, Türkiye’nin uluslararası sahadaki popülerliğine de
katkı sağlayan araçlardan biri oldu.
Sekiz yıllık Genel Yayın Yönetmeni’nin Batı’nın istediği şekilde
haberler yapmayarak, yaşanan son
devrimlerle birlikte insanların yanında yer alıp, zaman zaman ölenlere
şehit denmesi ve kendisinin Filistinli olmasından dolayı birçok Filistin
asıllıyı işe aldırdığı yönündeki spekülatif haberler yüzünden Katar
Emirliği tarafından görevinden
uzaklaştırıldığı ise son dönemde en
çok tartışılan konular arasında. El
Arabiya muhabiri Haitham Hüseyin
habercilikte doğruluğun en önemli
faktörlerden biri olduğunu, fakat her
kuruma göre değiştiğini ve örneğin
El Cezire için doğru olanın BBC için
olamayabileceğine dikkat çekerek
objektivite anlayışının değişkenliğinin altını çiziyor. El Cezire’nin son
aylarda yaptığı haberciliğe baktığımızda hayli büyük farklılıkların olduğuna şahit olmaktayız. Bilhassa
Libya’daki devrimin ardından Fransa ve İngiltere’nin ülkeye özel ilgi
göstermesi ve Başbakan Erdoğan’in
Eylül ayındaki Ortadoğu turu esnasında Cameron ve Sarkozy’nin Erdoğan’dan önce Libya’yı ziyaret etmesi El Cezire’nin adım adım canlı
takip ettiği konular arasındaydı. Aynı esnada Erdoğan’ın konuşmalarını
ve basın açıklamalarını canlı yayınlamak yerine, bölgeden çıkar elde etmenin peşinde olanların objektiflere
yansıması objektivite anlayışının dönüşümüne işaret etmekte. Yukarıda
zikrettiğimiz ve verilebilecek paralel
birçok örnekten yola çıkarak birilerinin El Cezire’den ciddi anlamda rahatsız olduğunu ve Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin kurulmasıyla birlikte Konseyi tanıyan ilk ülkelerden biri olan Katar Emirliği’nin sahneye
çıktığını ve bölgede söz sahibi olmak istemesini de hesaba kattığımızda, El Cezire’deki değişimi daha
açık bir şekilde anlamlandırmak kolaylaşıyor. Katar Emiri’nin bundan
sonra El Cezire’ye hakim olabilmek
için Hanfer’ın yerine Prenslik Ailesinden Petrol Mühendisi Şeyh Ahmed b. Casim’i hiçbir medya tecrübesi olmamasına rağmen ataması da
güç dengelerinin değişkenliği açısından verilebilecek bariz örneklerden
biri.
Günümüzde medyanın mı güce
Hayat
sahip olduğu, yoksa gücün mü medyayı yönettiği önemli tartışma konularından biri. El Cezire bağlamında
Hanfer’siz günler bu soruya daha net
cevap verme imkanı sağlayacak. Bilhassa son yıllarda sosyal medya sitelerinin popülerlik kazanmasıyla bireysel olarak geçmişe nazaran daha
fazla söz sahibi olunabileceği aşikar.
Ancak televizyon ve gazeteler açısından bağımsızlıktan söz etmek
mümkün değil. “En objektif haber
yapan biziz” diyen medya kurumları
kendilerinin perspektifinden hareketle objektif yayıncılık yaptıklarını
savunsalar da her birinin ayrı bir taraf tuttuğuna, büyük bir kısmının ise
güç parametrelerine göre hareket ettiğine tanık olmaktayız. Objektivitenin temel insani değerlerden, hak,
adalet ve özgürlük anlayışından hareketle sağlanabileceği düşüncesi ise
bugün ne yazık ki pek fazla dikkate
alınmıyor, her ne kadar sürekli aksi
iddia edilse de.
Kaynaklar:
• Pintak, L., The New Arap Journalist (2011)
• Siebert, F., Peterson, T. &
Schramm, W., Four theories of the
press (1963)
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Şube Başkanları Toplantısı IGMG Köln KGT’sinden Çocuk
GMG İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Kuzey Ruhr
Bölgesi Şube Başkanları toplantısını yaptı. Toplantıya Bölge Yürütme Kurulu Üyeleri ve Şube Başkanları katıldı.
Schotmar Şubesinde yapılan toplantı açılış Kur`an-ı Kerimi ile
başladı.
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Teşkilatlanma
Başkanı
Nuri
Çiğbasmaz`ın yaptığı yoklamanın
ardından
sözü
selamlama
konuşması yapması için IGMG Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk
Ulun´a verdi. Ulun yapmış olduğu
konuşmada yapılacak hizmetler
hakkında bilgiler verdi.
Daha sonra sırasıyla IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eğitim Başkanı
I
sayfa 14
Mustafa Albayrak Bölge Sosyal
Hizmetler Başkanı Hüseyin Oruç,
Bölge İrşad Başkanı Osman Arslanturk birimleri hakkında bilgilendirme konuşmaları yaptılar.
Gençlik Teşkilatı adına IGMG
Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Abdülkerim Işık ardından HASENE bölge sorumlusu
Mustafa Keleş birimleri hakkında
bilgilendirme yaptılar.
Şube başkanlarının görüşleri ve
dilek temennilerin ardından IGMG
Genel Merkezden toplantıya katılan
Onursal Genel Başkan Yavuz Çelik
Karahan bir konuşma yaptı.
Schotmar Şubesinin vermiş olduğu ikramın ardından yapılan dua
ile toplantı sona erdi.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Hastanesine Moral Ziyareti
slam Toplumu Milli Görüş
Teşkilatları Köln Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatı farklı
atraksiyonlarla hayırlı işlere imza
atmaya devam ediyorlar.
İstişarelerle yönetim anlayışını
prensip edinen gençlik teşkilatı alınan hayırlı kararları uygulamaya
devam ediyorlar. IGMG Köln Bölgesi KGT Bölge Başkanı Meryem
Saral ve arkadaşları geçtiğimiz
günlerde Köln`ün en bilinen Amsterdam çocuk kliniğini ziyaret ettiler.
Onkoloji bölümünde çoğunluğu ağır durumda olan masum çocuklar ziyaret edildi. Hijyen kurallarını gözeten gençlik teşkilatı
üyeleri çocukların mikrop kapma-
İ
maları için oldukca duyarlı davrandılar. Hastahene görevlileriyle
daha evvelden görüşmelerin neticesinde çocukların ihtiyaçları belirlenip ağırlığı oyuncaklardan
oluşan hediyeler çocuklara teslim
edildi.
Gazetemize
açıklamada
bulunan IGMG Köln Kadın Kolları Gençlik Teşkilatı Bölge Başkanı
Meryem Saral “hem sosyal bir etkinlik hemde Allah`ın Resulünün
sünnetini ifa etmek bizleri mutlu
etti. Pek çok hayırlı işler yaptık
ama böylesini ilk defa yaptık, çocuklarda biz de mutlu olduk. İnşaallah bu tip sosyal dayanışma ruhlu faaliyetlerimiz devam edecektir” dedi.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi
Kadınlar Teşkilatı Toplandı
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Kadınlar Teşkilatı birim eğitim çalışması yaptı.
Toplantıya Ana Teşkilat, Gençlik
Teşkilatı, Şube Başkanları, Eğitim,
İrşad ve Çocuk Kulübü Başkanları
katıldı.
Okunan açılış Kur`an-ı Kerimin
ardından IGMG Kuzey Ruhr Kadınlar Teşkilatı Bölge Başkanı Yeter
Çiğbasmaz bir selamlama konuşması
yaptı.
IGMG
Genel
Merkezden toplantıya katılan
IGMG Kadınlar Teşkilatı Genel
Başkanı Zehra Dizmana, Tünay Ermişe, ekiplerine ve katılımcılara
ayrı ayrı teşekkür etti.
Daha sonra IGMG Kadınlar Teş-
I
kilatı Genel Başkanı Zehra Dizman
sunumunu yapmak üzere mikrofona
davet edildi. Dizman konuşmasında: “Vazifen çetin, yükün ağırdır.
Hizmette önde, ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına talip olmaktan kaçmayasın sözleriyle başkanları motive ederken, “İnsanın
Allah (c.c.) indindeki kıymeti Allah
(c.c.) yolundaki gayreti kadardır”
ifadesiyle de birim başkanlarının
ufkunu açarak teşkilatta çalışmalarını bu niyetle yapmalarını istedi.
Sunumun ardından bütün birimler ayrı mekanlarda birim eğitim çalışmalarını gerçekleştirdiler.
Çok verimli geçen toplantı yapılan dua ve ikramla sona erdi.
dosya
IGMG Hessen Bölgesi Gençliği
GiES Seminerinde Buluştu
GMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatının Hessen Bölgesinde 6 pilot
şube tesbit edilerek bütün gençlik
idarecilerine yapılacak olan GIES eğitim çalışmasının ilki Wiesbaden`de faaliyet gösteren Mescid-i Aksa Camii`nde
yapıldı.
İlki gerçekleştirilen eğitime katılması gereken 8 şubenin tamamından katılım sağlandı.
İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Onursal Genel Başkanı Yavuz
Çelik Karahan, IGMG Sosyal Hizmetler Başkan Yardımcısı Süleyman Yılmaz ve IGMG Hessen Bölge Başkanı
Mehmet Ateş’in de katıldığı program,
cemiyet İmam Hatibinin okuduğu
Kur`an-ı Kerim ile başladı.
Daha sonra IGMG Onursal Genel
Başkanı Yavuz Çelik Karahan ve
IGMG Hessen Bölge Başkanı Mehmet
Ateş birer selamlama konuşması yaptılar.
I
Karahan ve Ateş; genç idarecilerin
GİES programına önem vermelerinin
kendilerini sevindirdiklerini ifade ettiler.
Selamlama konuşmalarının ardından, 1. dersi vermek üzere, IGMG İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları
Sosyal Hizmetler Başkan Yardımcısı
Süleyman Yılmaz söz aldı ve gençlere:
’’Kainatın yaratılışı, insanın yaratılışı
ve Hak Batıl mücadelesi’’ni anlatan güzel bir ders verdi.
Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi
Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Ölmez; “Teşkilatçı gencin özellikleri” konulu bir ders verdikten sonra, yine
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı A.Sertkaya Birim
eğitimi ile alakalı bir sunum yaptı.
Sunumun ardından programın kapanışı yapıldı ve programa katılan gençlere, şube yönetiminin hazırladığı ikramlar sunuldu.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 15
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GMG Hac-Umre Başkanı Tahir
Köksoy, kendisi ile yaptığımız
söyleşide şu bilgileri bizim ile
paylaştı: “Dünyanın dört bir yanından, milyonlarca Müslüman oraya
koşuyor. Çevreden merkeze doğru bu
yolculuk, ilk insandan beri sürüp gidiyor. Mukaddes topraklar, yılın her
günü, hac ve umre vazifesini ifa etmek üzere gelen mü’minlerle dolup
taşıyor.
İslam Toplumu Milli Görüş, tam
42 yıldır, Avrupalı müslümanların,
merkeze yolculuğuna aracılık ve rehberlik ediyor. Tam 42 yıl. Dile kolay.
Kimselerin ortalıkta olmadığı dönemlerde “biz varız” deyip yola koyulan,
Avrupa’daki, başta Türkiye’den olmak üzere, dünyanın dört bir tarafından gelen müslümanlara sahip çıkan,
onların dertleri ve sorunlarına çareler
arayan, haklarını savunan, onların
inançlarını daha iyi yaşayabilmeleri
için camiler, Kur’an kursları, okullar
açan ve her biri birer ilim ve fazilet
örneği hocalar vasıtasıyla onları irşad
eden IGMG, 42 yıldır onların Hac ve
Umre ibadetlerini de en güzel biçimde ifa edebilmeleri için de canla başla çalışıyor.
Her geçen yıl daha da gelişen ve
profesyonelleşen Milli Görüş Hac ve
Umre Organizasyonu, 2011 Hac Organizasyonuyla, IGMG ile haccetmenin ayrı bir güzellik olduğunu tekrar
kanıtladı. Yüzlerce görevli ve gönüllü ile, 5410 civarında hacı adayına
hizmet veren IGMG Hac – Umre Reisen GmbH 2011 Hac Organizasyonu
başarılı bir Hac dönemini daha sona
erdirdi.
Miladi 2011, Hicri 1432 yılında
42.si gerçekleştirilen IGMG Hac Organizesi ile Avrupa’dan 5410 civarında müslüman hac görevini yerine getirdi. Almanya, Fransa, Avusturya,
Hollanda, Belçika, İsviçre ve İskandinavya ülkeleri hacılarından oluştu. İlki 10 Ekim Frankfurt ve Münih kafilesi ile gitmeye başlayan hacı adayla-
I
sayfa 16
Hayat
IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH Hac
Organizesi Başarıyla Tamamlandı
-2011 yılı Hac Sezonunda bizi tercih eden hacılarımıza teşekkür eder sağlık afiyet dileriz.
-IGMG Hac ve Umre Şirketi Organizesi ile hac farizasını
yerine getiren hacılar dualarla ve sevgi gösterileri ile karşılandı.
-Suudi Arabistan Hac Müessesesi Müdürü Sayın Ankavi,
IGMG Hac ve Umre Organizasyonuna üstün hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.
rı, İngiltere kafilesinin de hareket etmesiyle birlikte toplam 39 kafile halinde mukaddes beldelere, 19 değişik
merkezden Medine-i Münevvere`ye
Türk Hava Yolları ile ulaşmış oldu.
Hac sonrası geri dönen ilk kafileler, 11 Kasım`da Münih ve Stuttgart
kafileleri oldu. Son olarak da 27 Kasım’da İngiltere ve Fransa CIMG 2
kafileleri döndü. Böylece 2011 Milli
Görüş Hac Organizasyonu ile Hacca
giden hacılar hac ibadetlerini yerine
getirmiş olarak evlerine salimen dönmüş oldular.
IGMG Hadsch-Umre Organizas-
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
yonuna yoğun talep olduğundan kayıtların bu sene erken bitmesiyle vize
işlemlerinde de büyük rahatlık ve kolaylık oldu.
Hac öncesi, hac sezonu boyunca
yapacakları görevleri konusunda bilgilendirilen hizmet görevlileri, organizede; havaalanı, otobüs servisi, resepsiyon, otel yerleştirme, kat sorumluluğu, emanet, bilgisayar ve telefon
hizmetleri gibi birçok görevleri üstlendiler.
Aynı şekilde hac öncesi Kafile ve
Grup Başkanları ile de bir çok eğitim
toplantıları yapan Milli Görüş Hac
Organizesi, bu yıl 164 Kafile ve Grup
Başkanı ile yaklaşık 5410 hacıya hizmet verdi.
Hacılarımızın sağlıklı, ibadetlerini
aksatmadan ifa edebilmelerini sağlamak amacı ile 2011 Hac döneminde
hem Mekke’de hem de Medine’de
günde 3 öğün yemek hizmeti sunuldu.
Hacı adayları havaalanında karşılandılar ve otobüslerle kalacakları
otellere getirilip yerleştirildiler. Hacılar, bilgi işlem görevlileri tarafından
hazırlanan internet cafe’de dünyayla
ve yakınlarıyla olan bağlantılarını
sürdürdüler. Telefon hizmetleri sayesinde de yakınlarıyla görüşmekte hiç
zorluk çekmediler. Hacılar, pasaport
ve biletleriyle ilgili her türlü işlemlerini hiç bir zorluk çekmeden halledebilmenin mutluluğunu yaşadılar..
Geleneksel olarak sunulan emanet
hizmeti hacılarımızın memnuniyetini
kazandı.
Mekke-i Mükerreme`de otel ile
Harem arasında 24 saat otobüs servis
hizmeti sunuldu. Dr. Sedat Pilgeci
yönetiminde, doktorlar ve sağlık görevlilerinden oluşan uzman sağlık
ekibimiz, Milli Görüş hacılarının yanısıra, çevremizdeki diğer tüm hacılara da hizmet sundu.
Sahasında uzman hocalar nezaretinde erkek ve kadın hacılara yönelik
bilgilendirme toplantıları, sohbetler,
özel programlar düzenlendi. Ayrıca
onların fıkhî sorularına cevap vermek
üzere, sahasında uzman hocalar tahsis
edildi. Hacılar, bayram öncesi, hac
farizasını yerine getirecekleri mekanları gezdiler, neler yapacakları hakkında uzman görevliler tarafından
bilgilendirildiler.
Ayrıca, gezi programlarıyla kutsal
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
topraklardaki tüm ziyaret mahallerini, Nur Dağı’nı, Hira Mağarası’nı,
Sevr Mağarası’nı, Cebel-i Rahme’yi
ve daha pek çok yerleri görme ve tanıma imkanı buldular. Gezilerden arta kalan vakitlerin bir kısmını ise
Milli Görüş Hac Organizasyonu’nun
düzenlediği maneviyat dolu programlarla geçirdiler. Özellikle geleneksel hale gelen Milli görüş irşad
çadırına birbirinden değerli misafirler katılarak hacılarımızı selamladılar. Kabe İmamı ve Türkiyemizden
çeşitli ilim adamlarımız ve alimlerimiz hacılara hitap ettiler. Ve yine bir
ilke imza atan organizasyonumuz
bundan 3 sene önce başlattığı Maidei Kur’an Mekke programını da bu
sene değerli hafızların katılımı ile
gerçekleştirdi. Kadın hacıların irşadı
için de ayrıca bayan hocahanımlar
görev yaptı.
Hacılar Arafat`ta
Artık hac başlıyor. Bütün hacı
adayları Arafat’ta. Arafat dağı mahşer yerini andırıyor. Artık Milli Görüş klasiği haline gelen Arafat programlarından biri daha icra edildi, her
yıl olduğu gibi.
Arafat Programı; Merkez Hatiplerimizden Necati Sezgin hocanın
açılış Kur’an-ı Kerimi ile başladı.
Milli Görüş Hac Koordinatörü Hakkı Çiftçi’nin açılış konuşması ile devam etti. Daha sonra İrşad Başkan
Yardımcısı Hulusi Ünye hoca Hac-
cın menasiki hakkında bilgilendirme
yaptı. Akabinde Öğle ve İkindi namazları cem edilerek Hulusi Ünye
hocanın imamlığında ifa edildi. Namaz sonrası günün konuşmasını
yapmak üzere kürsüye gelen Mustafa Mullaoğlu hocaefendi Arafat`ın
ruhuna uygun yaptığı konuşmasıyla
gönülleri fethetti. Kapanış konuşmasını IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün yaptı. Konuşmasında Milli Görüş`ün hizmetlerine değinen Ergün,
Milli Görüş`ün 42 yıldır hacc hizmeti verdiğine dikkat çekti. Bu yıl da
organize de görev alanlara ve Suudi
yetkililere teşekkür eden Ergün,
’’Hac Milli Görüşle daha bir başkadır’’ diyerek, ’’insanımıza hakettiği
en güzel organizeyi yapmak için
gayretimiz devam edecektir.“ dedi.
Genel Başkanın konuşmasından
sonra artık heyecan doruk noktaya
ulaştı. Hacı adayları haccın farzlarından biri olan vakfe’yi yerine getirmek için ayağa kalkıyor. Zulme, şirke ve küfre karşı kıyama duruyorlar.
Arafat’ta Milli Görüş çadırında hareketli ve duygu dolu dakikalar yaşanıyor. Dua için önce sözü Avusturya Viyana Bölge Başkanı Muhammed Turhan alıyor; gür sesiyle önce
arapça ve arkasından da türkçe duasıyla gönülleri coşturuyor, amin
amin sesleri semaya yükseliyor,
mü’minler rabblerinin huzurunda temizleniyor, günahlarından arınmaya
dosya
başlıyorlar. Yere düşen her gözyaşı
dökülen günah oluyor adeta... Ardından Berlin Kafile Başkanı Orhan Sarı dua yapmak üzere mikrofona geliyor. Ümmet için dua eden Orhan hoca, hacca gelemeyenlere de gelme
fırsatı ver ya Rabbi diye dua ederken, hacılar akıllarında hep gelemeyen eş ve dostlarını hatırlarından geçiriyorlar. Van depreminde hayatını
kaybeden kardeşlerimize Allah’tan
rahmet ve geride kalanlara sabırlar
dileğinde bulunuyor. Hacılar adeta
kendinden geçmiş dünyanın en kutsal noktasında duaların reddedilmediği noktada ve anda dua etmenin sevincini ve hazzını yaşadılar. Duadan
sonra bütün hacılar etrafındaki hacı
kardeşleri ile tebrikleşerek helalleştiler.
Hacılar Arafat’tan sonra Müzdelife vakfesini yapmak, temsilen nefis
ve kötü duyguları taşlamak üzere taş
toplamak için Müzdelife’ye hareket
ettiler. Mina’da şeytanı ve nefislerini
taşa tutan hacılar hacı olmanın sevincini ve ayrıcalığını yaşadılar.
Bayramın birinci günü, şeytan
taşladıktan sonra kurbanlarının kesildiğinin haberini alan hacılar, traş
olarak ihramlarından çıktılar ve onlar artık hacı oldular.
’’Kabul Olunmuş haccın karşılığı
ancak Cennettir.’’ diyen peygamber
müjdesine nail olanlara ne mutlu.
Kutsal topraklara yapılan ziyaret,
Arafat vakfesinden sonra, bayramla
birlikte, haccın diğer farzlarının yerine getirilmesiyle son buldu. Hacı
adayları, Kabe’de, farz olan tavaflarını eda ederek görevlerini tamamladılar. Ve eksiksiz bir hac ibadeti ifa
etmenin hazzını tattılar. Hacı adayları, dünyanın en şerefli ünvanlarından
biri olan “Hacı” ünvanı ile taçlandılar. Onlar, hem haccı, hem de güzel
ve dolu dolu bir hac organizasyonunu doyasıya yaşadılar.. Onlar, artık
oraya sevdalandılar...
Hacılar, Medine-i Münevvere’de
de, başta Mescid-i Nebevi olmak
üzere tüm ziyaret mekanlarını rehber
hocalar nezaretinde gezdiler. Mescid-i Nebevi’de 40 vakit namaz kıldılar. Medine’de kaldıkları süre boyunca da Milli Görüş’ün tüm hizmetlerinden istifade ettiler.
Ve artık ayrılık vakti. Gönül hiç
ayrılmak istemiyor, ama ne çare.
Hasret şimdiden başladı bile. En kısa zamanda yeniden kavuşmak için
dua ederek ayrıldılar, mukaddes beldelerden.
Rabbim bizleri tekrar böyle güzel
ibadetlerde buluşturmayı nasip etsin.
Mart ayı itibarı ile başlayacak olan
umre sezonuna öncelikle tüm gençlerimizi davet ediyor ve bu vesile ile
tüm ailelere okul tatilinde Umre fırsatını kaçırmamaları için tekrar bu
kutsal ibadete davet ediyoruz.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 17
011 Kurban Kampanyası’nı 4 kıtada, 52 ülkede, 282 kurban kesim
gönüllüsü ile tamamlayan Hasene,
geçtiğimiz haftasonu Meschede’de yaptığı “Hasene 2011 Kurban Özel Programı”yla kampanyayı güzel bir şekilde neticelendirdi. 2011 Kurban Kesim Gönüllüleri’nin ve ailelerinin katıldığı programa Meschede’de yaşayan Türklerden de
katılım oldu.
Program, Hasene 2011 Kurban Kampanyası’nın Ürdün gönüllüsü Bekir Tanrıkulu’nun davudî sesiyle, kurbanla ilgili
ayetlerin yer aldığı Hac Suresi 34 ilâ 38.
ayetleri okunarak başladı.
2011 Kurban Kampanyası sinevizyon
gösteriminin ardından Hasene – IGMG
Hilfs- und Sozialverein e.V. Başkanı Zeki Toprak açılış konuşması yaptı.
Hasene’nin yaptığı yardımlar
Yaptığı konuşmada Toprak; Hasene IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.‘ın
misyonunu “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır” Hadis-i Şerifi’yle özetledi ve Hasene olarak yapılan
yardımlara değindi: “2010 yılında yapmış olduğumuz Kurban Kampanyası ile
birlikte; dünyanın bir çok yerinde olan
yetimlere, Avrupa‘dan destekçi aile bulmak; susuzluk çeken bölgelere su kuyusu açmak suretiyle, kuruyan dudaklara
su vermek; Katarakt projesini hayata geçirerek, Afrika başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde “Gözlerinin aydınlığı, gözünüzün aydınlığı olsun” sloganıyla birçok gözün açılmasına vesile
olduk ve olmaya devam ediyoruz.
Yine, IGMG e.V.‘ın finansmanı olduğu ve Hasene aracılığı ile Pakistan‘da
600 talebenin okuyacağı bir okul inşa ettik. 2011 Ramazan ayında 17 ülkede dağıtılmak üzere Ramazan paketleri hazırlığı ve dağıtımını gerçekleştirdik.
Somali‘de yaşanan açlık dramını biraz
olsun hafifletmek amacıyla Ramazan
ayında Somali, Kenya, Cibuti ve Etiyopya‘da IGMG e.V. ile birlikte gıda yardımları gerçekleştirildi.
Van depreminde mağdur olan ailelere
Erciş‘te gıda paketleri dağıtımının yanısıra, 50 adet prefabrik ev yapımı sürmekte olup, 20.12.2011‘de ihtiyaç sahiplerine teslim edilecektir.
Ayrıca, Moğalistan‘da fakir ailelere
kömür yardımı; Arnavutluk Sel felaketinde mağdur olan ailelere gıda yardımı;
Makedonya‘da ise 7 adet diyaliz makinasını hastaneye teslim ettik. Bunlar gibi
birçok hayırlı çalışmalar yine bu kısa zamanda gerçekleştirildi.
2011 yılı Kurban Kampanyamız ile de
118.557 hisse bağışı toplandı ve bu hisseler 52 ülkede 127.952 kurbanın kesimi
ve dağıtımı şeklinde gerçekleştirildi.”
En büyük destekçilerimiz
gönüllülerimizdir
Yaptığı açılış konuşmasında ayrıca
2
sayfa 18
HASENE “2011 KURBAN ÖZEL
PROGRAMI”YLA KURBAN
KAMPANYASINI TAMAMLADI
Hasene’nin hayır faaliyetlerinin artarak
devam etmesi için gönüllülere ihtiyaç olduğunu ifade eden Başkan Toprak konuşmasını şu cümlelerle tamamladı:
“Dünyadaki tüm mazlum ve mağdurları yanında olmayı ve onların sorunlarına karşı daha da duyarlı olma bilincini
geliştirmemiz gerekiyor. Müslümanlar
olarak “Komşusu açken tok yatan bizden
değildir” hadisini ilke edinerek, sınırların artık kaybolduğu dünyada sorumluluklarımız daha artmaktadır.
Avrupa’da yaşayan müslümanlar olarak ümmet şuuru içerisinde, paylaşmanın
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
bilincini gelecek nesillere de aynı hassasiyetle aktarabilmek için çalışmalarımıza
gönüllü olma ve gönüllü bulma hususunda yardımcı olacağınız hususunda hiç
şüphemiz yoktur.”
Misafir konuşmacıların
kısa konuşmaları oldu
Hasene’nin Meschede Stadthalle’de
yaptığı programa misafir konuşmacı olarak Almanya’dan ve değişik ülkelerden
katılımlar oldu. IGMG e.V. Genel Başkanı Kemal Ergün, IGMG e.V. Onursal
Başkanı Yavuz Çelik Karahan, IGMG
e.V. Genel Başkan Yardımcısı Hakkı
Çiftçi, Pakistan’dan Read Foundation
Başkanı Feyyaz Khan, Makedonya’dan
El Hilal Yardım Kuruluşu Başkanı ve aynı zamanda milletvekili olan Behixhudin
Shehapi, Türkiye Ziyaretliler Derneği
Başkanı Seyfettin Öztürk, Somali’den
Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Haile ve
Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdulkadir
Dirie ve Gambiya’dan Cemiyetü‘l Hayr
Başkanı Musa Jellow kısa konuşma yapan isimlerdi.
IGMG e.V. Başkanı Ergün yapmış olduğu kısa konuşmada gönülden yapılan
işin farklılığına vurgu yaparken; IGMG
e.V. Onursal Başkanı Karahan okuduğu
ayet ve hadislerle yardımlaşma hususundaki gayretin önemine dikkat çekti. Pakistan’dan gelen misafir konuşmacı Feyyaz Khan, Somali’den gelen Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Haile ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdulkadir Dirie,
Gambiya’dan misafir konuşmacı Musa
Jellow ülkelerinde yapılan çalışmalardan dolayı Hasene – IGMG Hilfs- und
Sozialverein e.V. ve IGMG e.V. şahsında
tüm Avrupa’lı yardımseverlere teşekkürlerini ifade ettiler.
Programa Makedonya’dan katılan Behixhudin Shehapi başkanlığını yürüttüğü
El Hilal Yardım Kuruluşu hakkında ve
faaliyet alanlarına dair bilgi verdi; Hasene ve IGMG e.V.‘a Makedonya’lı ihtiyaç
sahiplerine sağladıkları katkılardan dolayı teşekkür etti. Türkiye’den programa
katılan Seyfettin Öztürk ise programdan
ziyadesiyle etkilendiğini ifade ettikten
sonra Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. üzerinden Türkiye’ye yardım
yapılması noktasında destek sağlayan
tüm Avrupa’lı yardımseverleri vefalı
davranışlarından dolayı tebrik etti.
Tasavvuf musikisi icra edildi
Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.‘ın Meschede‘de düzenlediği
programa katılan Grup Salsabil’in icra
ettiği tasavvuf musikisinin seçkin eserleri izleyicileri güzel anlar yaşattı. Berlin’den gelen grup, programda iki noktada sahne aldı.
Ödüller sahiplerine ulaştırıldı
Programın ödül töreni kısmında 2011
Kurban Kampanyası’nda başarı göstermiş 10 kişiye, dereceye girmiş Şubelere
ve Bölgelere plaketler takdim edildi. Ayrıca Ramazan Kampanyası’nda Somali,
Etiyopya, Cibuti ve Kenya’da kumanya
dağıtımında bulunan isimler; Van depreminin ardından bölgeye gidip çalışmaları takip eden isimler; Katarakt, Su Kuyu-
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
su ve Yetim Projeleri’nde üstün çaba
gösteren Bölgeler ödüllendirilerek onure edildi.
Ödül töreni ağırlıklı geçen program
aralarında, Hasene’nin 2011 Kurban
Kampanyası sonuçlarını yansıtan ve diğer bazı faaliyetleri için hazırlanmış kı-
sa video görüntüleri gösterildi. Bu video gösterimi program katılımcılarının
ilgi odağı oldu ve sıkmadan programı
takip etmelerini sağladı. 2011 Kurban
Kampanyası’nda değişik ülkelere giden
gönüllüler de gittikleri kıtalara göre sahneye çıkarılarak teşekkür belgesi verildi.
dosya
Programın renkli bölümlerinden biri
de medya ödülleri kısmıydı. 2011 Kurban Kampanyası’na görsel ve yazılı
alanda katkıları olan medya mensuplarına ödüller takdim edildi. Görsel medyada TRT Avaz, Tv 5 ve Kanal 7 ödüllendirilirken; Yazılı medyada ise Milli Ga-
zete, Hayat Gazetesi ve Post Gazetesi
adına ödüller takdim edildi.
Hasene 2011 Kurban Özel Programı,
2011 Kurban Kampanyası’nda en iyi fotoğraf çeken isimlere ödül verilmesi ve
ardından Ali Bozkurt’un kapanış
Kur’an-ı Kerim’i okumasıyla son buldu.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 19
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
GMG Kuzey Bavyera Bölge
Eğitim ve Teşkilatlanma Başkanlıklarının Düzenlediği İdareciler Eğitim Semineri çok verimli
ve bir o kadar da samimi bir havada geçti.
Bölge Eğitim ve Teşkilatlanma
Başkanlıklarının Tertip ettiği yatılı
idareciler toplantısı IGMG Kuzey
Bavyera Bölgesinin idarecilerinin
BYK ve ŞYK`larının katılımıyla
hem bir aile ortamı sıcaklığında
kaynaşmaya vesile olurken, diğer
taraftan değerli eğitimcilerin verdiği derslerle motivasyon seviyesi
zirvedeydi.
IGMG Kuzey Bavyera Bölge
Başkanı Bilal Demiroğlu’nun açılış
konuşması ve proğram hakkında
bilgi vermesinden sonra, Eğitimci-
I
C. Dışişleri Bakanı Prof.Dr.
Ahmed Davudoğlu Almanyaya yaptığı 5 günlük resmi
ve özel ziyaretlerinde sivil toplum
kurumları ziyaret etti. Süryani Kilisesinden, Cemevine DiTiB camisinden İslam Kültür Merkezine,
IGMG`den Keupstrasse esnafına,
Neonazilerce katledilen gurbetçinin ailesine kadar geniş bir yelpazede gönül aldı.
Köln turunda gözlemlenen, katıldığı her platformda sevgi gösterileriyle karşılanan Bakan Davudoğlu’na gurbetçilerimiz yakın ilgi gösterdi. Göçün 50 yılında Türk
Dışişlerinin iş gücü olarak gönderdiği vatandaşına bu denli ilk defa
yakın duruşu gurbetçi vatandaşlarımızı memnun etti. Davudoğlunun kendi ifadesiyle “4,5 gün bir
Hariciye sorumlusu kendi ülkesinde Ankara`da bile bu kadar bazen
T
sayfa 20
Hayat
IGMG Kuzey Bavyera Bölge
İdareciler Eğitim Semineri
Yazar Şakir Tarım Hocanın sunumu
hakikaten bilgi yüklü idi.
Türkiyeden gelen misafir hatip
Zülfikar Gazi, verdiği derslerde,
hem kafalarda olabilecek sorulara
cevap verecek nitelikteydi, hem de
tefekkür içerikliydi.
Derslerin haricinde sosyal faaliyetlerde katılmaya değer nitelikteydi. Katılımcılar hem yüzme imkanı
buldular, diğer taraftan çiğ köfte
deyince akla gelen Vehbi Şaştım ile
çırağı Şadi Altuntaş`ın çiğ köfte
muhabbeti ayrı bir renk oldu.
Proğrama katılan IGMG Genel
Başkanı Kemal Ergün’ün verdiği
ders hakikaten katılımcıları manevi
bir atmosferde doyasıya motive etti.
Dilek ve temennilerden sonra
değerlendirme
konuşmasında
IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu emeği geçen
başta mutfakta tadımlık yemekleriyle Nuriye anaya ve IGMG Kuzey Bavyera Bölge Kadınlar Teşkilatı görevlilerine çok teşekkür ettiğini söylemesi üzerine Schweinfurt
Cemiyet Başkanı Asım Zirekoğlu
ve ekibi her kursun mutfağında
emegi geçen Nuriye teyzeye hediye
takdim ettiler.
Birlikte hatıra resimleri çektirilmesinden sonra proğram sona erdi.
Davutoğlu IGMG Köln Fatih
Camiini Ziyaret Etti
kalamıyor” dedi.
DAVUDOĞLU IGMG
FATİH CAMİSİNDE
T.C. Dışişleri Bakanı Ahmed
Davudoğlu Almanyadaki ziyaretinin son gününde Köln Nippesteki
Fatih camisini ziyaret etti. T.C.
Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa`nın eşlik ettiği Bakan
Davudoğlu yatsı namazını cemaatla beraber kıldı. Namazın ardından
Köln Nippesteki Fatih cami cemaatına seslendi. IGMG Genel
Başkanı Kemal Ergün Bakan Davudoğlu’na hoşgeldiniz diyerek
kendisini kürsüye davet etti.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Davutoğlu: “Göçün 50. yılı vesilesiyle bir dizi ziyaret ve resmi
toplantı için geldiğimiz burada sizlerle birlikteyiz diyerek başladığı
konuşmasında “Helal rızık için yola çıkanlar kutsal bir yola çıktılar”
dedi. Davutoğlu devamla; “Hem
ailelerine rızık temin ettiler, hem
de camiler açtılar minareler diktiler. İslam artık bu toplumların parçası haline geldi. Burada bizim sorumluluklarımız var. Burada hem
gurbetçilere hem ülke olarak bizlere görevler düşüyor. Yaşanan ırkçı
saldırılarada değinen Davutoglu,
aynı zamanda Türkiye olarak in-
sanlık dışı cinayetlere kurban gidenlerin ailelerinin yanında olduğumuzu göstermek, onların acılarını paylaşmak ve takipçisi olacağız” dedi.
Bakan Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu`nun ziyaret ettiği IGMG şubesinde IGMG Genel Başkan KemaL Ergün ve IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, IGMG Köln
Bölgesi Yürütme Kurulu, Kadın
Kolları ve Cemiyet Başkanları, Fatih Cami Başkanı Fevzi Cebe,
Köln Uyum Meclis Üyesi Ali Esen
ve Köln Fatih camisinin vefakar
cemaatı hazır bulundular.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
TÜRKİYE’DEN
EMEKLİ
OLACAK OLAN GURBETÇİLER DİKKAT!!!
GERİ SAYIM BAŞLADI! MÜRACATLARINIZI HEMEN YAPIN!!!
ZAM GELİYOR!!!
YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİ ARTIK TÜRKİYE’DEN SİGORTA BAŞLANGICI OLARAK SAYILIYOR!!!
SORU: Merhabalar Erhan Bey;
Size bir sorum olacak. Almanya’da
hali hazırda çalışan bir vatandaşımız
2147 sayılı yasaya göre, mahkemeye
müracat ederek borçlanarak Türkiye’den emekli olabilir mi? Ve emekli olursa çalışabilir mi? Şimdiden teşekkürler. İyi çalışmalar…
CEVAP: Değerli okurum; Evet
Yurtdışı işe başlangıç tarihini Mahkeme kararıyla Türkiye’den sigorta
başlangıcı
olarak
saydırarak
SSK`dan emekli olabilir. Ve Türkiye’den aylık alarak mahkeme kararıyla yurtdışında da çalışmaya devam edebilir. Detaylı bilgi için
www.ilkedanismanlik.com
MAVİ KARTLILAR MÜJDE!
TÜRKİYE’DEN
EMEKLİ
OLABİLİRSİNİZ!!!
E-DEVLET ŞİFRENİZİ ALDINIZ MI?
SORU: İyi çalışmalar Erhan hocam; Ben Hüseyin D. 23 yıldır Almanya’da yaşamaktayım. Mavi kart
sahibiyim. Türkiye’de emekli olabilir miyim? Hangi şartlarda olurum,
bana yardımcı olabilir misiniz?
CEVAP: Sevgili okurum; Türkiye Almanya arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre Mavi kart
sahipleri Türkiye’den emekli olabilir. Bununla alakalı yüzlerce emsal
karar mevcuttur. Ayrıca bağlı bulunduğunuz konsolosluğa giderek mavi
kartınızla E-DEVLET şifrenizi alabilir ve tüm işlemlerini www.turkiye.gov.tr sitesinden öğrenebilirsiniz.
SORU: İyi Günler Erhan Bey;
Ben Turan G. 1962 doğumluyum.
1984 yılı Almanya sigorta başlangıcım var. Türkiye’de hiç sigortam
yok, bana Türkiye’de Bağkur`dan
emekli olacağım bilgisi verildi. Bu
doğru mu sadece Bağkur`dan mı
emekli olabilirim? Emeklilik şartlarım nelerdir? Ne kadar borçlanma
yapar ve ne kadar para öderim. Tarafıma bağlanan aylık miktarı ne olur?
Şimdiden teşekkürler, yazılarınız bize bir ışık oluyor. Allah gücünüzü
artırsın. Hayırlı günler.
CEVAP: Sevgili okurum; normalde Türkiye’de hiç başlangıcınız
bulunmadığından
borçlanmanız
dosya
Sorularla Emeklilik
SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRİ ERHAN NACAR
SOSYAL GÜVENLİK’TE YENİ ÇIKAN YASALAR VE TÜM MERAK ETTİĞİNİZ KONULAR İÇİN SOSYAL GÜVENLİK UZMANIMIZ “ERHAN NACAR”A YAZABİLİRSİNİZ!
İRTİBAT: www.ilkedanismanlik.com
Büro: 0090 312 432 10 20 . Mobil: 0090 533 231 52 89
Bağ-kur a sayılır. Ama SSK`dan olma şansınızda var. Yargı kararıyla
Yurtdışı işe giriş tarihinizi Türkiye’den başlangıç saydırarak daha erken yaşta daha az ödeyerek ve daha
fazla maaş alabilirsiniz. Sizin için
aşağıda SSK`dan ve Bağ-kur`dan
emeklilik şartlarınızı işe giriş tarihine göre yazıcam, inceleyin sorunuz
olursa detaylı bilgi için bize ulaşabilirsiniz. www.ilkedanismanlik.com
Yurtdışı işe giriş sayılmazsa
25 yıl 48 yaş 9000 gün
25 yıl 48 yaş 5225 gün
Yurtdışı işe giriş sayılırsa
25 yıl 58 yaş 5400 gün
25 yıl 58 yaş 3600 gün
İLKE DANIŞMANLIK’DAN
YEP YENİ BİR HİZMET DAHA!
www.ilkedanismanlik.com sitesinden NE ZAMAN EMEKLİ
OLURUM LİNKİNİ TIKLAYARAK NE ZAMAN EMEKLİ
OLACAĞINIZ VE NE KADAR
MAAŞ ALACAĞINIZI ÜCRETSİZ HEMEN ÖĞRENİN!
EMEKLİLERİN MAAŞI %72
ARTACAK! BAKAN FARUK
ÇELİK AÇIKLADI!
YURTDIŞI BORÇLANMA İŞLEMLERİNİZİ YAPMAK İÇİN
SON GÜNLER!
MAVİ VE PEMBE KARTI
OLANLAR
TÜRKİYE’DE
EMEKLİLİĞİNİZ HAZIR!
YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİNİZ TÜRKİYE’DE BAŞLANGIÇ SAYILIYOR!
SORU: Merhaba Erhan Bey; Ben
Almanya’dan Harun C. 1985-1993
yılları arasında sigortalı çalıştım.
1993-2011 arası iş veren olarak çalışmaktayım. Türkiye’de hiç çalışmam yok. Türkiye’de emekli olabilmem için hangi şartlara sahip olmam
gerekiyor? SSK`dan mı yoksa Bağkur`dan mı olurum? Ne kadar borçlanma öderim ve ne kadar emekli aylığı almaya hak kazanırım? Şimdiden teşekkürler.
CEVAP: Sevgili okurum; Türkiye’de hiç sigortanız bulunmadığından müracatınız Bağ-kur’a sayılmaktadır. Fakat Bağ-kur’dan emeklilik şartları 48 yaş 9000 iş günü ve
58 yaş 5400 gündür. Dilerseniz yurtdışı işe giriş tarihinizi Türkiye’den
başlangıç saydırarak 48 yaş 5300
gün ile SSK dan emekli olabilirsiniz.
Bu durumda 30.000 euro yerine
19.000 euro ödeyerek 800tl maaş almaya hak kazanabilirsiniz. İşlemler
için hukuk ve sosyal güvenlik dalında ücretsiz danışmanlık hizmeti alabilmek için bizi arayabilirsiniz.
www.ilkedanismanlik.com
SORU: Hayırlı Günler Erhan
Hocam; Ben Selma T. 46 yaşındayım. 2 çocuğum var ve doğumlarım
Almanya’da oldu. Türkiye’de 1981
yılında 2 aylık sigortam bulunmakta.
Bu emekliliğim için olumlu bir etki
yaratır mı? 1983 yılı itibariyle mavi
kartlıyım ve Almanya’da çalışmaktayım. 4 ay önce posta yoluyla Sosyal Güvenlik Kurumuna dilekçe yolladım, emeklilik şartlarımı öğrenebilmek ve dosya açabilmek için. Lakin uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağmen tarafıma halen bir cevap
gelmemiş olmakla birlikte telefonda
da bilgi alamamaktayım. İşlemlerimin takibini nasıl yapabilirim? Türkiye’den emekli olabilmem için hangi yolu izlemeliyim? Aydın bilgileriniz için şimdiden teşekkürler. Başarılar.
CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle posta yoluyla yapılan müracatlara dönüş yapılmaması bir çok gurbetçimizin deyindiği bir sorun. Bizler de uzman olarak elimizden geldiği kadar gurbetçilerimizin sıkıntılarını gerekli yerlere iletmekteyiz. Son
gelişmeler beraberinde E-DEVLET
şifresini getirerek yurtdışında yaşayan gurbetçilerimize büyük kolaylık
ve güven sağlamaktadır. Size en yakın konsolosluğa giderek E-DEVLET şifrenizi alabilir. www.türkiye.gov.tr adresinden şifrenizle birlikte tüm bilgilerinizi takip edebilirsiniz.
Emekliliğinize gelince mavi kartlı olduğunuz için Sosyal Güvenlik
Kurumu müracaatınıza red cevabı
verecektir. Lakin elimizde mevcut
birçok yargı kararı bulunduğundan
mavi kartlı olarak borçlanma yapabilecek ve emekli olabileceksiniz.
Bu durumda 1981 sigorta girişinize
göre 40 yaş 5000 iş günü ile emekli
olabilirsiniz. 5000x8.93=44966tl yani 17.000 euro ödersiniz. Ve en az
800tl aylık almaya hak kazanırsınız.
SORU: Sayın Erhan Nacar Selamün Aleyküm; Emeklilik hususundaki makalelerinizi okumakla birlikte kendime dair bir merak unsuru yarattığı bazı soruları sizi muhattap
kılmak istiyorum. Teveccüh ederseniz sizle başlayayım. Gurbette (belçika) 28.09.1978 tarihinden beri çalışmaktayım ve Türkiye’den emeklilik imkanlarından faydalanmak ve
detaylı bir içerikle bilgilenmek isterim. Muharrem K. (30.09.1960)
CEVAP:
Değerli
okurum;
28.09.1978 sigorta başlangıcınıza ve
1960 doğum tarihinze göre şu an
5000 iş günü borçlanma yaparak hemen emekli olabilirsiniz. Fakat Türkiye’de başlangıcınız bulunmadığında müracatınız Bağkura sayılır ve
9000 iş günü ödemeniz ya da 58 yaşınızı bekleyerek 5400 gün ödeyerek
emekli olabilirsiniz. Ama Yurtdışı
1978 işe başlama tarihinizi Mahkeme kararıyla Türkiye’de başlangıç
saydırabilir ve 5000 gün ile
SSK`dan ve hemen emekli olabilirsiniz.
TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMAK İÇİN ACELE EDİN!
DAHA AZ ÖDEYEREK DAHA FAZLA EMEKLİ AYLIĞI
ALMAYA,DAHA ERKEN YAŞTA EMEKLİ OLMAYA HAK
KAZANMAK İSTİYORSANIR
2011 BİTMEDEN MÜARCATLARINIZI YAPIN! SONRA PİŞMAN OLMAYIN!!!
SORU: İyi günler Erhan bey;
Ben Hasan G.- Eşimin Türkiye’de
1989 yılında 6 senelik öğretmenlik
hizmeti var. Uzun zamandır da Almanya’da çalışmakta, fakat sağlık
durumu sebebiyle 3 yıl önce burada
malulen emekli oldu. Türkiye’den
de emekli aylığı almak için müracatta bulunmak istiyoruz. Fakat bir uzman öncülüğünde sağlıklı bir şekilde
işlemleri sonuçlandırmak istiyoruz.
Hangi yolu izlememiz gerekiyor
emeklilik şartlarımız nelerdir? Şimdiden teşekkürler, başarılarınız daim
olsun.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 21
dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle eşiniz Almanya’da emekli olduğu 2008 yılından itibaren Türkiye’de de kısmi emekli! Yani Türkiye’de bulunan 6 senelik hizmeti karşılığında kendisine kısmi aylık bağlanır. Yaklaşık 10.000tl Türkiye’de
toplu paranız bulunmakta. İsterseniz bu kısmi aylığı tam aylığa çevirebilirsiniz. Eşinizin hizmeti E.Sandığına tabi olduğundan hizmetleriniz emekli sandığına sayılır ama dilerseniz SSK`dan emekli aylığı almaya hak kazanabilirsiniz. Detaylar
için bizi arayarak uzmanlarımızdan
destek alabilirsiniz.
www.ilkedanismanlik.com
SORU: Merhaba Erhan bey;
1962 doğumluyum, 21 yıldır Almanya’dayım ve 18 yıldır çalışmaktayım. 2 çocuğum var. Yardım almıyorum. 6 sene önce mavi kartlı oldum. Emekli olabilmem için tekrar
Türk vatandaşlığına geçmem mi gerekiyor? Hangi şartlarda ve nasıl
TİB, Göçün 50. Yıl Sempozyumu'nun birincisini
geride bıraktığımız Mayıs
ayının ortalarında yedi ayrı başlık
altında gerçekleştirmişti. Bu sene
itibariyle, ikincisi de 10 ve 11 Aralık 2011 tarihlerinde ATİB-Mülheim ve ATİB Genel Merkez'de yapıldı.
Sakarya Üniversitesi Öğretim
Üyelerinden Prof. Dr. Musa Taşdelen, Yrd. Doç. Dr. Sevim Atila Demir, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Genç,
Yrd. Doç. Dr. Nesrin Akıncı Çötok,
Yrd. Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel ve
Yrd. Doç. Dr. Pınar Yazgan Hepgül
konuşmacı olarak katıldılar.
Gerek Mülheim Türk Kültür
Merkezi'nde ve gerekse ATİB Genel Merkezi'nin konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyumda,
Prof. H. Musa Taşdelen; “Avrupa'da Göçmen Kökenli Türklerde
Siyasi Katılım” başlıklı çalışmasından özet sunarken, yine kendi sahalarında yaptıkları çalışmalardan
özet sunumlar yapan Dr. Sevim
Atila, “Türk Göçmen Ailelerde Boşanma” konusunu, Dr. Yusuf Genç,
“Almanya'da Çokkültürlülük, Kültürlerarası Eğitim”, Dr. Nesrin Çötok, “Alman Eğitiminde Türk Öğrenciler” , Dr. Yusuf Adıgüzel, “Al-
emekli olabilirim? Şimdiden teşekkürler. Hayırlı Günler.
CEVAP: Sevgili okurum; Mavi
ve pembe kart sahibi olanların
emeklilikleri için Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun müracaatlara cevabı
red olmaktadır. Fakat Bakanlar kurulu kararı ile mavi karta geçenlerin
Türkiye’deki sosyal hakları saklı olduğundan emeklilikten de faydalanabilmektesiniz. Sizin durumunuzda olan ve şu an emekli olmuş bir
çok gurbetçimizin örnek kararı mevcuttur. Siz de bir an önce müracaatlarınızı yapın. Ve hakkınız olan
emekliliğinize kavuşun. Detaylı bilgi ve örnek kararlar için ücretsiz olarak bize ulaşabilirsiniz.
www.ilkedanismanlik.com
[email protected]
m
SORU: İyi günler Erhan Hocam;
Öncelikle yapmış olduğunuz mesleği ve başarınızı taktir ediyor, başarılarınızın daim olmasını diliyorum.
Ben Serhan T. 36 yaşındayım. Sizi
gazete yazılarınızdan, web sitenizden ve altına imza attığınız tüm başarı haberlerinden takip ediyoruz.
Emeklilik için benim ve eşimin yaşı
her ne kadar erken olduğu söylense
de ben sizin bilginiz doğrultusunda
hareket ederek ilerde sağlıklı bir
emeklilik yaşamak ve bu işlemlerde
maddi manevi olarak zorlanmamak
için işlemlerimizi şimdiden başlatmayı düşünüyorum. Bana hangi yolu izlemem gerektiğini ve sizin öncülüğünüzde devam etmek istediğimden neler göndermem gerektiğini söylerseniz çok sevinirim. Teşekkürler Erhan Hocam.
CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle düşünceleriniz için teşekkür
ederim. Layığıyla size hizmet verebiliyorsak ne mutlu bizlere. Emeklilik işlemlerinize şimdiden başlamanız gerçekten sizin ve eşinizin çok
yararına olacaktır. Hem ilerideki
emeklilik yaşınız erkene çekilecek,
Hayat
hem de borçlanma miktarınız daha
az olacaktır. Ve tabiki bu emeklilik
aylığınızı da fazlasıyla olumlu etkileyecektir. Bizim aracılığımzla yapmak isteğinizi ve neler gerektiğini
sormuşsunuz. Bu işlemler için bazı
evraklar istenmekte. Bunun için İLKE DANIŞMANLIK firmamızı arayarak Sosyal Güvenlik Uzmanlarmızdan ücretsiz bilgi alabilirsiniz.
İyi günler.
0090 312 432 10 20
0090 533 231 52 89
DUYURULAR:
***Türkiye’de yurtdışı borçlanması yaparak emekli olacak olan gurbetçilerimizin dikkatine!
Günlük borçlanma tutarı olan 8.93
tl artıyor. Zaman kaybetmeden müracatlarınızı yapın. Zamdan etkilenmeyin!
***Mavi kart sahipleri bağlı bulunduğunuz konsolosluklara giderek
E-DEVLET
şifrenizi
alabilir,
www.turkiye.gov.trden sosyal güvenlik ile ilgili tüm işlemlerinizi takip
edebilirsiniz.
A
sayfa 22
Avrupalı Türklerin Meseleleri Göçün
50. Yıl Sempozyumunda Tartışıldı
manya'daki Türk Derneklerinin
Kimliğin Korunmasındaki Rolü”
ve Dr. Pınar Yazgan, “Göçmen Kökenli Türklerin Kimlik ve Aidiyatı”
konularını işlediler.
ATİB Genel Başkanı Selahattin
Saygın, Mülheim'da yaptığı kısa
konuşmada, ATİB'in buradaki Türk
toplumunun meselelerine en üst düzeyde sahiplenme ve çözüm yolları
arama gayesiyle bu tür ilmi etkin-
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
likleri hayata geçirdiğini dile getirdi. Her iki toplantıda da, konulara
ilgi duyan, kadın ve erkeklerden
oluşan bir dinleyici kitlesi mevcuttu. Toplantının takdimini yapan Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aşkar, sempozyumlarda sunulan tebliğlerin en kısa zamanda kitaplaştırılacağını ve ilgi duyanların istifadesine sunulacağını duyurdu.
ATİB Kurucu Genel Başkanı M.
Serdar Çelebi, sempozyum sonunda yaptığı değerlendirme konuşmasında, Türkiye'den gelen konuşmacılara teşekkür etti ve son derece
faydalı bir sempozyum olduğuna
vurgu yaptı. Çelebi, “ATİB kurulduğu yıldan beri Batı Avrupa Türkleri kavramını ısrarla kullanarak,
burada kalıcılığımıza ve kendimizi
ona göre hazırlamamız gerektiğine
dikkat çekmişti” dedi.
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat
Gold River’den Miting Gibi Açılış
Hanau kenti böyle açılış görmedi.
Açılışa Kurtlar Vadisi'nin sevilen oyuncusu
Altında lider marka Gold River, Almanya'nın
Gold River açılışında Memati ve Nihat Ha- Hanau kentinde en büyük gelinlik, abiye ve teset- Memati, İlahiyatçı Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu katılırken, açılışa gelen 8.000'in üzerinde ziyaretçi
tür mağazasını açtı.
tipoğlu izdihamı
yolların kapanmasına neden oldu. Büyük izdihamın yaşandığı Gold River açılışında Hanau merkez trafiği saatlerce trafiğe kapalı
kaldı.
Türkiyenin tesettür giyimde lider markası
'Aker' ve gelinlikte öncü marka Yıldızgör'ün
Avrupa distribütörü Gold River, damatlıklarda da firma sahibi Serdar Gürel markası ile
piyasaya girdi. Bol çeşidin yer aldığı Gold
River'in Hanau kentinde Nürnberger str. 16
numarada yer alan 2 katlı mağazasında Gelinlik ve abiye kıyafetlerinin yanında damatlıklar, tesettür giyim, eşarplar ve son model
altın kolleksiyonları yer almakta.
Hessen Eyaleti ve Frankfurt çevresinde
bir ilki gerçekleştirerek, bölgenin en büyük
gelinlik, abiye, tesettür ve altın mağazasını
Hanau kentine açan işletme sahiplerinden
Serdar Gürel, amaçlarının Almanya ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarımızın ayağına Türkiye'nin tanınmış
markalarını getirerek uygun fiyatlara almalarını sağlamak olduğunu söyledi. Hanau merkezde yer alan mağazalarında düğün yapmak
isteyen çiftlerin A'dan Z'ye tüm ihtiyaçlarının yer aldığını belirterek, yeni evlenecek
çiftleri mağazalarına beklediklerini belirtti.
Memati, ' Burada olmaktan çok mutluyum '
Kurtlar Vadisi dizisinin sevilen oyuncusu
Memati Baş (Gürkan Uygun), Gold River
açılışına gelerek, buradaki hayranlarının ilgisinden çok memnun kaldığını belirterek, '
Gold River firmasının sahibi yakın dostum
değerli abim Serdar Gürel`in daveti üzerine
geldiğim açılışta hiç beklemediğim bir ilgi
ile karşılaştım. Beni sevenlere çok teşekkür
ediyorum. Gold River mağazalarını artırır
biz de burada açılışlarını yaparız. ' şeklinde
konuştu.
Hatipoğlu, 'Türk vatandaşlarımıza layık bir mağaza olmuş'
İlahiyatçı Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Gold
River açılışında bol bol dualar ederken açılışa katılan binlerce ziyaretçi de eşlik etti. Avrupa'da yaşayan Türklere yakışır bir mağaza
olduğunu belirten Hatipoğlu, 'Gold River firması sahibi Serdar Gürel beyefendiyi ve ortaklarını böyle nezih bir mağazayı vatandaşlarımızın hizmetine sundukları için kutluyorum. Allah işlerini bereketli eylesin. ' dedi.
sayfa 24
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
haber
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
IGMG Köln Fatih Camii Açılışına Resmi ve Sivil Katılım İlgisi
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Köln Bölgesinin merkezi camilerinden Fatih Camii yaklaşık 30 yıllık hizmet süresinin sonunda özlenen fiziki görünüme
ulaştı.
2009 yılında yıkımına başlanıp iki yılın sonunda kısmen
beklenen görünüme ulaşan, üçüncü yılında da açılışı yapıldı.
Açılışta IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve Onursal
Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan, TC Köln Başkonsolo-
İ
su Mustafa Kemal Basa ve yine TC. Din Ateşesi Zekariya
Bülbül, DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Orhan Bilen, Köln
Anakent Belediye Meclis Üyesi Malik Karaman, IGMG
Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal, Köln Uyum Meclisi
Üyeleri, Fatih Cami Başkanı Fevzi Bayrak ve Ali Esen, bazı iş adamları ve cami cemaatı hazır bulundular.
Fatih Cami Başkanı Fevzi Bayrak; “kuruluşundan günümüze kadar bu camide emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ederim” diyerek sözlerine başladı. Bayrak: “Biz
Sayın Müşterilerimiz;
20.08.2009 tarihinden itibaren hizmet veren AMC-Rüsselsheim büromuzda sizin
de ilginizi çekebilecek yeniliklerimizden bir tanesini daha sizlere duyurmak
istiyoruz.
Bundan böyle her ayın ilk Perşembe günü saat 14:30`dan 18:00`a
kadar ücretsiz yemek kursları yapılacaktır.
AMC ürünlerimizin sayısız avantajlarından sadece bir kaç tanesi:
Su ve yağ ilave etmeden pişirme
Daha sağlıklı beslenme ve pratik pişirme
Zaman ve enerji tasarrufları
Dünyanın en tasarruflu AMC Navigenio fırın ve ocağı ile pişirme olanakları
Ve AMC Secuquick ile üç kat daha hızlı ve hafif pişirme imkanları
Bu ve birçok AMC avantajlarını tanımak, hoş bir ortamda yemek pişirmek ve
yeni insanlarla tanışmak istiyorsanız, o zaman Rüsselsheim Mainzerstraße
18`deki büromuza sizleri de bekleriz.
Saygılarımla.
Fatih cami olarak cami hizmetinin yanında eğitim birimlerinde de hassasiyetle duruyoruz. İnsan merkezli her türlü
pozitif çalışmaların içerisinde olmaya devam edeceğiz.’’
dedi.
TC. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa ise selamlama konuşmasında “Görev bölgemizde bulunan geçirdiği
tadilatla modern görünüme kavuşan caminizin açılışında
bizleri de davet etmenizden dolayı sizlerin şahsında başkanınıza teşekkür ediyorum. Bu camileri sizler yaptınız, helal
alınterinizle yaptınız, göç sürecinde geldiğimiz nokta meydana getirdiğiniz bu gibi yerleri sadece ibadet yeri olarak
değil birer ilim ve irfan yuvası yine Türkçenin ve Türk kültürünün de öğretildiği eğitim mekanları işlevliğini sürdürmesi temennisiyle hayırlı olsun diyorum” dedi.
T.C. Köln Din Ateşesi Zekeriya Bülbül içinde bulunulan Muharremin ilk gününe dikkatleri çekerek cemaatın yeni 1433. Hicri yılını kutladı. “Cenab-ı Mevladan daha nice hayırlı işlerde bulunmalarını diliyoruz. Bu
camilerimiz Başkonsolosumuzun da dediği gibi aynı zamanda eğitim yuvaları eğitim merkezleridir. Bu
nazik davetinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
IGMG Onursal Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan da yaptığı selamlama konuşmasında Rahmetli
Akgün Erbakandan bir hatırasını cemaatla paylaşırken hiç bir şeyin çalışmadan olmadığını bütün güzelliklerin çalışma neticesinde gerçekleştiğinin altını
çizerek Rahmeti Rahmana kavuşanlar için birer fatiha okuttu.
IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal kısa bir
selamlama konuşmasında caminin yapımında emeği
geçenlere teşekkür etti. Dal konuşmasının satır aralarında şunları aktardı. “Bu dinin yaşatılmasında Cenab-ı Allah her birimizi birer nefer eylesin” dedi.
DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Orhan Bilen kısa bir selamlama konuşmasıyla şunları söyledi. “Bu
mabediniz hayırlı olsun bu mabedde feyizlenmeyi
Yüce Mevlam nasip etsin. Başından beri bu mabede
emeği geçmişlerden Mevlam razı olsun ahirete göçenlere rahmet eylesin” dedi.
Günün hatibi Ömer Döngeloğlu önden gidenlerle ilgili, asrı saadetten örnekler verdi. Döngeloğlu
kısaca şunları aktardı. “Ölülerinizi hayırla anın, hani ölümü haber verilmeden defnedilen Ümmü Mihçe`nin mezarı başında cenaze namazını kılıp, “bizim
mescidimizi temizlerdi’’ sen de onun ahiret evini temizle, Güzel bir yola çıktınız, güzel bir cami kurdunuz. Avrupa`nın ortasında cami açan tüm müslümanlar Allah hepinizden razı olsun. 1960 yılından
beri sizin kıble derdinizi düşünen bu cemaattan Allah razı olsun. Caminizin açılışı Muharreme denk
geldi ne güzel. Balığın karnında daralmış Yunus 40
gün, bu günlere denk geldiniz. Hz. Musa`nın ya
ölüm ya Kızıldeniz dediği günene denk geldiniz.
Anam dediği Fatmaya anam dediği kızına anam dermiş anam diye sevdiği onun yavrusu Hüseyinin katledildiği o aya denk geldi açılışınız. Allah geçen yılı hicri 1432`deki günahlarımızı affetsin bütün kötülüklerden sizi ve ailenizi affetsin. Allah`ın Rahmeti
bereketi üzerinize olsun” dedi.
Açılışın sonunda IGMG Genel Başkanı Kemal
Ergün caminin yapılışında yaşlısından gencine, kadın kollarından tüm cemaate katkısından dolayı tebrik ederken caminin en büyük eksikliği havalandırma sistemini bir iş adamının üstlendiği müjdesinin
vererek Fatih cami yönetimini rahatlattı.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 25
sayfa 26
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Özel Köșe
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Selma ÖZTÜRK
Bizim Hanımlar Var Ya!
izim hanımlar tesettür konusunda pek titizdirler. Başlarındaki örtünün bir markası olmazsa o başörtüyü takmazlar. Ve o
markayı (İsimlerini saymıyorum) başörtülerinin ucuna herkesin göreceği
yere getirirler. Sakın ha gözlerden
kaçmasın diye. Ve üstelik markaya yönelik yorum isterler. “Aman, başörtüsü
de şu şu markaymış.” desinler diye.
Kalite bir yana, marka bir yana. Kaliteli olmasa bile o örtüyü sırf markası
için yüksek meblağlara satın alırlar ve
yine sırf markası için başlarına takarlar. Desenleri çirkin olsa bile, binbir
çeşit renk bulunsa bile, aslında hoşlarına tam gitmese bile, önemli değildir,
markası vardır ya. Kafi! “Kalitesi olmasa da olur, havası var!” misali. Fakat, markalı başörtüler daha kalitelidir, markası olmaz ise, kalitesi düşüktür düşüncesi de vardır elbet. Bu kısmen doğru olabilir efendim. Bu yönünü kabul etsek bile, neden o markayı
herkese göstermek ihtiyacını hissediyoruz ve başörtüm şu şu markadır diye gösterişe kapılıyoruz? İşte, ben bunun anlayamıyorum. İzah eden olursa,
memnun olurum. Ben başımdaki örtüyü ille bir marka ile mi süslemem lazım? Başımdaki Allah’ın emri olan
başörtümüm değeri ille de o markayla
mı değer kazanıyor? O marka olmaz-
B
sa, başımdakinin değeri yok mu acaba? Eğer bizler gerçekten bu anlayış
içindeysek, ne yazık bizlere! Ben müslüman bir bayan güzel giyinmesin demiyorum. Bilakis! Ben müslüman hanımların sade ve has bir güzellik içine
bürünmeleri taraftarıyım. Şahsen hiç
bir markalı başörtüyü markası için almış değilim. Ha, cidden hoşuma gider,
o başka. Ama sırf markası için ve
onun “havası” için, kendime yakışmayan ve zevkime aykırı bir örtü seçmem. Siz de seçmeyin değerli bacılarım! Sizden, bu yazımı fırsat bilip en
halis niyetimle rica ediyorum. Bu
marka seline kapılmayın. Parasıyla rezil olma misaline benzer. Tesettürünüzü Allah için örtün, bir aksesuar olarak değil. O başınızdaki örtünün zaten
kendine göre yeterli bir markası vardır.
Bunu unutmayın! Onun markası “by
Allah”tır zaten. Fazlasına gerek yoktur. Ha bu dediklerim şu anlama gelmez ve gelmemektedir. Müslüman bayanlar her hangi bir buldukları çabutu
başlarına bürüsünler ve son derece çirkin ve estetik dışı örtülerle topluma
girsinler ve böylece en iğrenç müslüman hanım resmini sergilesinler. Elbette ki hayır!
İsterseniz hepimiz kendimize en
samimi bir şekilde bir soralım. “Ben
başörtümde markaya neden bu kadar
çok önem veriyorum?” diye. Bir soralım hanımlar! “Neden başörtümün
markasını herkese gösterme ihtiyacım
var?” diye. Biraz daha psikoloji boyutuna girersek, bakın neler çıkacaktır...
Eyvah!
Hanımlar ne olursa olsun, bizler biraz daha öz güvene (öz güvenden kastım müslüman kimliğimize, hüviyetimize) sahip olalım. Kendimizi markalara ve isimlere kaptırmıyalım. Bizim
buna ihtiyacımız yok ki, elhamdulillah! Bizler kendisini bilen müslüman
kadınlarız. Sadeliğe ve güzelliğe heves edelim. Kişiliğimizi gereksiz şeylerle kişilendirmeye çalışmıyalım. Zira başarılı olamayız. Biz biziz! Bunu
bilelim. Ve daha da ilerisi birbirimizi
marka takmıyor diye aşağılamıyalım
veya takıyor diye büyütmeyelim.
Özentilere, imrenmelere ve gıptalara
sebeb olmayalım. Yazmış olduğum
konuların hepsine şahid olduğum için
kaleme alıyorum. Aklımdan üretmiş
ve kafadan atmış değilim. Ve birbirine
hava atanlara ne demeli? (Hani “markalılar” “markasızlar” davası) Ya Rabbi! İşte şu an kendimi gülmekten alıkoyamıyorum. “Markasızlar ve markalılar... Gülmek şurada dursun, durum anlattıklarımdan da daha da vahimdir aslında. Ne günlere kaldık! Ne
biçim ölçüler ve değerlerdir bunlar?
[email protected]
Ve bunlar biz müslümanları nasıl
olumsuz etkilemektedir. Bunun farkında mıyız acaba? Bu mu müslümanlık, bu mu İslam tevazusu? Yazdıklarım beni öyle üzüyor ki...
Ve aynı zamanda bu marka konusuna pek önem veren ve en son koleksiyonları anında takip eden hanımlarımız, onlara eğer tesettür hakkında bir
takım sorular sorsanız, avalarlar. Tesettür hükmünü, ayetlerini, hadislerini
ve Edille-i Şeriyye’yi sorsanız, bundan yeterince haberdar değiller. İşte
üstelik işin bir de üzülecek bu tarafı
vardır. Bari dini boyutunu bilmiş olsalar... Bilmiş olsalar mı? Belki de bu tarafını yeterince bilmedikleri için ve içlerine sindiremedikleri için, o markaya
böyle önem vermektedirler. Zira başörtünün kendine göre zaten bir marka
olduğunu idrak etseler, o sahte markalardan kendiliğinden vazgeçerler.
Markanın markaya ihtiyacı yoktur
çünkü.
Not: Bu yazımla hiç bir hanımı ferdi olarak eleştirmiş değilim. Sadece
gözlemlediğim şahıslardan bir genelleme yaptım.
Haydi 10.su Düzenlenen Duisburg Kitap Fuarına
LMANYA’nın Duisburg kentinde
Astec GmbH, geleneksel olarak her
yıl yaptığı Kitap ve Kültür Fuarı’nın 10.sunu tarihi Landschaftspark
Nord’ta düzenleyecek.
Astec Gmbh`nın organize ettiği fuar,
23 Aralık-1 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek. Fuarın açılışına, Avrupa’daki
Türklerden sorumlu Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ ve Kültür Bakanı Ertuğrul
Günay’ın yanı sıra eski Galatasarya’lı Milli Futbolcu milletvekili Hakan Şükür, NRW
Uyum Bakanı Güntram Schneider, Duisburg Anakent Belediye Başkanı Adolf Sauerland ve bir çok sürpriz kişinin katılması
bekleniyor.
Türkiye’den 47 yayınevinin katılacağı
fuarı 100 bini aşkın ziyaretçinin gelmesi
hedefleniyor.
Astec Gmbh firmasının genel yayın yönetmeni Ahmet Turunç yaptığı konuşmada
“Çocuklarımız Avrupa’da yetişiyor. Çok
büyük bir kültür ve Türkçe kaybı olduğu-
A
nun farkındayız. Bu sene 10.sunu yaptığımız fuar ile bunu önlemeye çalışıyoruz.
Fuarımız büyüyerek gelecek için daha iyi
işler yapacağımızın kanıtı. Geçen senelerde
gerek fuar yeri, gerekse park yeri olarak bü-
yük sıkıntılar yaşandı. Ama bu sene bunu
düşünerek fuar alanımızı iki katına çıkardık. 1500 aracın rahat park edeileceği,7 bin
metrekare bir alanda üzerinde fuarımızı yapacağız. Yeni çıkan kitaplar burada sergile-
necek. Beş tır kitap gurbetçinin emrinde
olacak.
23 Aralık`ta açılacak fuarımız 1 Ocak
tarihinde bitecek. Saat 10 ile 21.30 saatleri
arasında hizmet verecek. Türklerin Almanya’ya işçücü göçünün 50. yılı dolayısıyla,
Avrupa’da yaşayan 50 civarında yazarında
kitap fuarına davet ettik. 30’a yakın yazar
kitap imzalayarak konferanslar verecek.
Panellerde Türkçe, Kürtçe, Almanca dillerinde yapılacak. Girişler ücretsiz olacak.
Yazarlardan Ahmet Bulut, Sinan Aygün,
Muhammed Bozdağ, Mustafa Karataş, Oktay Usta, Vehbi Vakkasoğlu, Şevki Yılmaz,
Emine Şenlikoğlu katılacak bazı yazarlardan. Ayrıca fuarımıza Milletvekili Hakan
Şükür de gelecek. Duisburg’un markası
olan fuarımız Landschafspark Nord Emscher str.71 47137 Duisburg adresinde kitap
severlerin hizmetinde olacak” dedi.
Daha fazla bilgi almak isteyenler
www.astecgmbh.eu adresinden alabilirler.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 27
haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları dünyanın bir çok yerinde
olduğu gibi Avrupa`da da insanlığa hizmet vermektedir. Sosyal çalışmalardan, kültürel etkinliklere, gençlik çalışmalarından, Üniversiteliler
çalışmalarına geniş bir alanda çalışma
yapmaktadır. Eğitim alanında da öncü
kuruluş olmaya devam eden IGMG
Teşkilatları, hazırlamış olduğu eğitim
materyalları ile göz dolduruyor. Bir
çok kuruluş IGMG`nin hazırlamış olduğu bu Eğitim materyallarını ders
proğramında kullanmaktadır.
IGMG Teşkilatlarına bağlı olarak
çalışan bölgelerden biri de Hessen
bölgesidir. Geçtiğimiz günlerde Hessen bölgesinde hizmet içi eğitim proğramı icra edildi. IGMG`nin bir çok
bölgesinde gerçekleştirilen bu çalışma
Hessen bölgesinde ciddi bir katılımla
gerçekleşti. Şube eğitim başkanlarının
ve eğitimcilerinin katıldığı bu proğrama bay eğitimcilerin yanı sıra bayan
eğitimciler de büyük ilgi gösterdiler.
Şubelerin irşad başkanları da bu proğramda hazır bulundular. Ayrıca Hessen BYK üyelerinden Sinan Aktürk,
Şeref Aktürk ve Güney Hessen Kadınlar Teşkilatı Başkanı Saime Tekdemir
de proğrama katılanlar arasındaydı.
Hizmet içi eğitim proğramı Hessen
bölgesinin içerisinde yer alan Raunhe-
İ
ürk Milleti, asırlar boyu şiir,
masal, destan, türkü ve benzeri
türlerle kültürel varlığını nesilden nesile sözlü olarak aktarmasını
bilmiştir. Göçebelikten yerleşik bir
hayat tarzına geçişten sonra sözlü edebiyatımız zamanla kayıt altına alınmakla birlikte, Anadolu'nun birçok
yerinde bu geleneğimiz yaşatılmaktadır.
Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk yıllarında nüfusun %80'i köylerde yaşarken, bugün durum tam tersine dönmüş
T
sayfa 28
Hayat
IGMG Hessen Eğitimcileri Hizmetiçi Eğitim
Proğramını Raunheim’da Gerçekleştirdi
im şehrinde gerçekleştirildi.
Takdimini IGMG Hessen Bölge
Eğitim Başkan Yardımcısı Habib Yazıcı`nın yaptığı proğram açılış
Kur’an-ı Kerimini Raunheim şube
imam hatibinin okunmasından sonra
yoklamayla devam etti.
IGMG Hessen Bölgesi Eğitim
Başkanı Hikmet Atak, proğramın açılışından sonra Hessen bölgesinde yapılacak olan, eğitim çalışmaları ile
alakalı kısa bir sunum ve hizmet içi
eğitim proğramının değerlendirmesini
yaparak katılımcılara ve emeği geçen
herkese teşekkür etti. Hizmet içi eğitim proğramının bu çalışma döneminde, ikincisini 18 Mart 2012 tarihinde
Kelsterbach`ta gerçekleştirileceğini
söyledi.
IGMG Hessen Gençlik Teşkilatı
Eğitim Başkanı Ahmet Sertkaya gençlik çalışmaları ile alakalı bilgilendirmeler yaptı. Offenbach şube eğitim
başkanı Beytullah Gelgeç, şubelerinde yapılan eğitim çalışmalarını ve ana
sınıf çalışmalarını görsel ve yazılı olarak katılımcılara sundu.
İkindi namazı molasından sonra,
IGMG Hessen Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Ölmez bir selamlama konuşması yaparak; “bu toplantı eğitime
verdiğimiz önemin belgesidir” dedi.
Günün eğitimcisi olarak hizmetiçi
eğitim proğramına Belçika`dan katı-
ve takriben %20'si köylerde, %80'i ise
şehirlerde yaşamaktadır. Geçmişte tarım ve hayvancılığa dayalı köy hayatında, tahılını ambara, hayvanlarını da
ahıra yerleştiren köylü, kış aylarında
köy evleri veya kahvelerinde destanlar, masallar veya aşık hikâyeleri dinleyerek boş zamanını değerlendirirdi.
Özellikle halk aşıklığı veya ozanlık
geleneğinin devam ettiği yörelerde,
edebiyatımıza mal olmuş aşk hikâyelerinin yanı sıra, Anadolu insanının
sevgisi, meramı, tasası da dile getirilir.
Neredeyse doğuştan şair ve aşık
halkımızın bu yönünü ATİB bünyesindeki derneklerimizde de canlandırmak
istedik. Bu vesileyle hayata geçirilen,
"Ozanla Anadolu Sohbetleri" proğramının ilki Dortmund Türk Kültür
Ocağı'nda icra edildi.
ATİB Genel Başkan Yardımcısı
Mahmut Aşkar'ın takdimi ve zaman
zaman şiirlerle takviyede bulunmasıyla Ozan Yusuf Polatoğlu'nun sazı ve
sözüyle gerçekleşen proğram dinleyiciler tarafından sonuna kadar ilgiyle
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
lan, İbn-i Sina okul müdürü Abdulhalim İnam eğitimcilere iki seminer sundu. ‘eğitimcide bulunması gereken
donanım‘ ve ‘sınıf eğitimi nasıl olmalı’ konulu seminer katılımcılar tarafından büyük beğeni kazandı. Abdulhalim İnam; Öğretmen öğrenci ilişkilerinden, verimli eğitime, sınıf dizaynından disiplinli eğitime ve gelecek
için vasıflı eleman yetiştirmeye kadar
içi dolu dolu bilgileri, sözlü ve görsel
olarak sundu.
Temenniler bölümünden sonra genel bir değerlendirme yapılarak, Giessen şube imam hatibinin okuduğu kapanış Kur’an-ı Kerimi ile proğram sona erdi.
takip edildi.
Yine Ozan Yusuf Polatoğlu'nun sazı ve sözüyle iştirak ettiği, "Ozanla
Anadolu Sohbetleri"nin ikincisi, ATİB
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Çubukçu'nun takdimiyle Kassel Türk
Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Zengin kültürümüzden ve aşıklık geleneğimizden güzel örnekler sunan
Ozan Yusuf Polatoğlu da, dinyecilerin
ilgisinden son derece memnun olduğunu dile getirdi.
Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
dosya
M. Salih AYDIN
Hacarabın Serüvenleri 51
Dostlarla Hasbihal.
ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi magfireti ebedi ve daima
üzerinize olsun sevgili dostlarım.
Bu yazımda belki yine kıymetli
vakitlerinizi alacağım için şimdiden hakkınızı helal edin.
Hergün üzerimize yeni bir gün
doğarken günümüzü Acaba nasıl
geçiriyoruz? Bir Müslüman olarak
İslam dini gibi bir nimetin kıymetini biliyor muyuz? Acaba nerede
ve nasıl değerlendireceğimizi,
kıymetli vakitlerimizi nerede harcayacağımızı, hangi kardeşimize,
ne gibi yararlar yapabileceğimizi,
ev halkımız için ne kadar vakit
ayırabileceğimizi, kaç dostumuza
ve kişiye gülümseyerek hatırını
alabileceğimizi hiç aklımıza getirdik mi? İhtiyacı olan düşkünlere
nasıl yardım edeceğimizi ve dünyada herhangi bir yerdeki kardeşlerimizi aklımıza getirince kalbimizde sıcaklığını hissettik mi?
Hissedebiliyor muyuz? Zalimlerin
zulmüne karşı direnen kardeşlerimize manevi de olsa destek verdik
mi?
Yukarda sayılanların herhangisini hiç düşündük mü? Bu konuda
kafamızı hiç yorduk mu?
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadisinde şöyle der: (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği
emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman
da senin için sadakadır. Tirmizî,
Birr, 36.
Evet zamanımızı ALLAH c.c.
rızası için harcamak için hala niye
boşa geçiriyoruz. Her güzel hareketimizi sevapla süslesek kötü
mü? Yukarıdaki hadiste güzel hareketlerimiz sevabtır, anlamı çıkıyor. Öyle ise hala niye duruyoruz!
Biz bu kıymetli zamanları nerede
geçiriyoruz? Bir not tutup, kar zarar hesabı yapsak diyorum. Dünya’ya şöyle bir bakıyoruz, durumlar hiç düşündüğümüz eksende
gitmiyor. Dünya ekseni devamlı
kaygan bir zeminde ayaklarımızın
altından kayıyor. Müslümanlar
olarak bu durumda biz kişisel olarak ne yapıyoruz? Sadece seyrediyoruz, günümüzü gün ediyoruz.
Zamanımızı ilgisiz boş şeylerle
geçiriyoruz. Veya? Ne yazıkki zaman bizim aleyhimize işliyor. Geri sayım çalışıyor, bittiği anda bu
dünyadaki sayfamız kapanıyor veya kapanacak.
Şimdi gelelim günümüze acaba
yukarıdaki hadisten ne anlıyoruz?
Tebessüm ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, iyiliği yapmasını, kötülükleri yapmamasını söylüyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, yolunu kaybedene yardım ediyorsun,
sadaka sevabı alıyorsun, yolda yürürken ayağa takılacak bir nesneyi
kaldırıyorsun, sadaka sevabı alıyorsun tabii bütün bunları yaparken niyetinde ALLAH (c.c.) rızası
olacak. Bakıyoruz! Bir hadiste bile bize neler anlatılıyor. Bütün iyilikler, güzellikler, doğru olan herşey insanoğlu için yani insan eksenli. Hem bir gülümseme ile gönülleri, iyiliği ve kötülüğü bildirmekle yaşamına düzeni, yolunu
kaybedene yol göstermekle zaman
israfını ve bütün bunları topladığımızda insana zarar verilmemesini
görüyoruz. Evet durumu değerlendirip baktığımızda, herşey nasıl da insan eksenli. RABB’ül
Alemin nasıl da insana önem veriyor, ALLAH’ın (c.c.) Resulü de
(s.a.v.) bize öyle yansıtmış. Ama
biz hep nankörlük yapıp kendimizi beğendik nefsimizle hareket ettik. Kaybettiğimiz güzellikleri yeniden yaşatmak adına haydi kardeşlerim diyorum. Kutlu mücade-
lemizde yenilgi seçip pısırık ot gibi mi yaşayacağız.
Yoksa! Zafere giden yolda sıçrama taşımı olacağız. Biz ne Mehdiyi ne de kıyameti bekliyelim.
Birbirlerimizin ne açığını ne eksik
bir tarafını arayalım. Her baktığımız nesnede O‘nu görelim, Yaradanın nakşı ile nakışlanalım, güzeli, iyiyi, doğruyu görelim. Hergün bir ayeti bir sünneti bir güzelliği öğrenelim, yaşayalım ve ailemizle yaşayalım. Sonra da bu güzellikleri toplumda cemiyetlerde
yaşayalım. Bak o zaman hayatımız ne kadar da güzelleşecek ne
kadar da mutlu ve huzurlu olacak.
Ruh aleminizde O‘nun sevgisinden başka haz duymayacak ve ruh
aleminiz nasıl bir düzene girecek.
O‘na bu itaatinizin semeresi olarak aileniz de huzurlu olacak. Bu
huzuru elle tutarcasına hissedeceksiniz. Bütün bunları yapabilmek için beyninizden başlıyacaksınız ve ben bu işi yapacağım komutunu vereceksiniz. İşte o zaman
neler olacağını göreceksin. İster
bir hanımefendi ister bir beyefendi olun bu iş sadece sizin komutunuza bağlı. Defteri sağ tarafından
verilenlerden olmak istiyorsak bir
kere daha düşünelim. Ve defteri
sağ tarafından verilenlerden olmaya gayret edelim İnşaALLAH.
Hacabın Lakabı.
Bu konuyu daha önce işledim
ama anlaşılması için tekrarlıyorum. Hacarabın serüvenleri adı altında nerede ise beş senedir yazıyoruz. Hacarab muhterem babam
Ahmet Aydın’ın Karaman’dan lakabıdır. Babama bu lakap rahmetli annesi tarafından rahmetli dedesi yani büyük dedem Muhammet
Salih El Kürdi`den geliyor.
Büyük dedem 1880`lerde Malatya’dan oniki yaşında peygamber aşkı ile tek başına acıklı ve zor
[email protected]
bir yolculuktan sonra Medine’ye
hicret eder. Onsekiz sene
Ravza`da temizlik işlerinde hizmet eder. Ve Bu zaman zarfında
ilim tahsil eder. Askerliğini de
orada yapar. Suudi Arabistan Osmanlı`dan ayrılınca oranın vatandaşı olur. Ve Medine’nin yerli ahalisinden ve eşraftan bir zat ALLAH rahmet eylesin sahib çıkarak
kendi kızı rahmetli Cemile ninemizle evlendirir. İki çocuğu olunca artık vatan hasreti büyük dedemizin içini yakar. Birgün sabah
namazına gidecek onun için abdest alırken kayınbabası onun bu
hüzünlü halinden etkilenir. Ve:
- Oğlum bir derdin mi var?
- Hayır baba benimki sıla özlemi.
- Oğlum ben bu yükü kaldıramam gidin sılanızı ziyaret edin,
ama küçük torunum Azize Zehra
yanımda kalsın Cemilem’den bir
hatıra olarak der. Bir kervan hazırlar ve onları Anadolu bozkırlarına
uğurlar.
Çocuğunun birini kayınbabasının yanına bırakan dedemiz sıla
hasreti ile yollara düşer. Malatya’da hiçbir akrabasını bulamayınca Larende’ye yani Karaman’a
gelir yerleşir.
Hicaz bölgesinden geldiği için
de hacıarap derler. Bu sözcük zamanla Hacarap olarak söylenmeye
başlar.
Yanında getirdiği kızı Aliye nasip olunca babamın babası yani
dedemle evlenir. Bu lakapta zamanla babama geçer. Kısaca böyle.
Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.
Selam ve dua ile.
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
sayfa 29
bulmaca
sayfa 30
Ocak · Januar 2012 · Safer 1433
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayat

Benzer belgeler