Roy Eugene Davis Teknik`ten Öteye `YÜKSEK

Transkript

Roy Eugene Davis Teknik`ten Öteye `YÜKSEK
Roy Eugene Davis
Teknik'ten Öteye 'YÜKSEK- BİLİNCE' Gitmek
Satsanga
-OM
-Huzur, Tamam
-Kendi kendinize veya grupla meditasyon yapacağınız zaman öncesinde Om sesinin
tekrarlanmasının zihninizde sakinleştirici bir etkisi olacaktır. Aynı şekilde herhangi bir
adanmış dua veya ilahinin de zihninizin ve beyninizin sakinleşmesine etkisi olacaktır.
Araştırmalar gösteriyor ki güzel bir şarkıyı tekrar ederek söylemek beynin yarım kürelerinin
bir arada çalışmasına yardımcı oluyor. Bu ayrıca stresi azaltır. Niyet etmiş biçimde size
anlamlı gelen bir şarkıyı bu şekilde tekrarlamak yararlıdır. Bu özellikle meditasyona
başlamadan önce tavsiye edilmektedir.
Daha önce söylediğim gibi, meditasyonun amacı kararlı ve dikkatli olmak ve, dikkatinizi
dışsal koşullardan geri çekmek ve, bilinçaltı etkilerden de geri çekmek ve, içinde
bulunduğunuz durumlardan geri çekmek yani dikkati sadece dış koşullardan değil, iç
koşullardan da geri çekmektir.Öyleyse eğer alçalan ve yükselen duygularınız varsa, ya da
gelip giden anılarınız varsa, ya da ısrarcı düşünceleriniz varsa, o zaman kendinizi bunlardan
da ayırmanız gerekecektir. Orada oturup bu düşüncelerinizi ve ya anılarınızı incelemeyin.
Meditasyon zamanınızı bunları seyretmek için de kullanabilirsiniz ama meditasyon
sırasında, dikkatinizi bütün koşullardan ayırmanız gerekmektedir. Bu Yogilerin "kaivalya"
veya "soyutlanma" ya da "bütünlük" dedikleri şeydir. Bu Öz-farkındalık ya da sadece var
oluşunuzun idraki durumudur. Ve bunu herhangi bir nesnenin ya da duygunun desteği
olmadan yaparsınız. Sadece siz varsınızdır ve Saf Varoluş, Saf farkındalık olarak. Bu
meditasyonun en üstün evresidir.
Birçok insan, meditasyon yaparken, dürtülerinin ve duyularının harekete geçmesi,
zihinlerinin hareketli olması durumuyla karşılaşırlar ve bu eğilimlerini kendileri ile beraber
meditasyona taşırlar. Kimisi de vizyon görmek isterler. Aşkın durumlar yaşamak isterler.
Dramatik vahiyler almak isterler. Astral seyahat ya da buna benzer şeyler deneyimlemek
isterler. Hatta bazıları sadece eğlenmek isterler…
Meditasyon tabii ki hoş bir süreç olabilir. Ve sizi insan anlayışının ötesindeki durumlara
taşıyan ilginç deneyimleriniz olabilir. Gözlemleyeceğiniz ilgi çekici şeyler olabilir. Yine de
algılayabileceğiniz her şeyin değişime veya sonlanmaya konu olabileceğini hatırlayın. Ve
bunlar kalıcı değildir. Bu yüzden bunlara önem vermenin mantıklı bir yanı yoktur. Dediğim
gibi bir takım algılarınız olabilir. Bunların farkında olun, ve geçişlerini izleyin. Ama bunlara
yoğunlaşıp, bunlara takılmayın.
Meditasyon yaparken dikkatli olmayı sürdürün. Ve yardımcı olabilecek bir şey de
dikkatinizi beynin ön ve üst kısımlarına odaklamak olacaktır. Bunu yaparken gözlerinizi
hareket ettirmenize ve alnınızdaki/yüzünüzdeki kasları gerginleştirmenize gerek yoktur.
Kendinizi germenize, sıkıştırmanıza da gerek yoktur. Bazı insanların meditasyon yaparken
baş ağrısı çekmelerinin bir sebebi de kendilerini sıkmaları ve bu şekilde kas gerginliği
yaratmalarıdır. Kendilerini fazla zorlamaları bu insanların meditasyondan sonra yorgun
hissetmelerine neden olur. Meditasyon sırasında baş ağrısı ya da yorgunluk normal değildir.
Gözler çoğu zaman kapalı tutulur. Dışsal koşullardan ayrılabilmek için dikkat içeri doğru
yönlendirilir. Ve eğer meditasyon yapıyorsanız, yaşadığınız görsel algılarınız varsa (bunlar
zaman zaman ortaya çıkabilirler), ya da anılarınız ya da düşüncelerinizle ilgili şeylerle
uğraşıyorsanız, ve odaklanmakta zorluk çekip dikkatiniz de dağılıyorsa, veya uykunuz
geliyorsa şunu yapabilirsiniz: Bir süreliğine gözleriniz açık bir biçimde oturabilirsiniz.
O zaman tam önünüze, göz bebeklerinizi oynatmadan, sabit bir biçimde odaklanabilirsiniz.
Hiçbir şeye bakmamalısınız. Ve bir süre sonra orada ne olduğunun önemi olmayacak çünkü
siz oraya "bakıyor" olmayacaksınız. Bu sadece gözleriniz açıkken, uyanık kalmak için bir
yöntemdir. Bu görsel bazı olgulardan kaçınmak için bir yoldur. Ayrıca düşüncelerinizden
veya anılarınızdan ayrılmanızı, uzaklaşmanızı sağlayacaktır. Ve göreceksiniz ki, yüksekbilinç durumuna, gözleriniz açıkken, tıpkı gözleriniz kapalıyken olduğu gibi geçebileceksiniz.
Kendinizi-bilmek için ille de gözlerinizin kapalı olması gerekmez. Bu böyle bir şey olsaydı, o
zaman meditasyon sonrasında Kendini-bilen biri olmanız da mümkün olmazdı. Öyle değil
mi?
Gözlerimizi kapatmamızın tek sebebi, dışsal uyarıcıları azaltmak ve içimize dönmemize
yardımcı olmaktır. Gözlerimiz kapalıyken vizyon ve benzeri görsel olgularla uğraşmanıza ya
da ani ve düşüncelerle çok fazla uğraşmanıza sebep oluyorsa, o zaman bir şeye
odaklanmadan, tam önünüze bakın ve karşınızda ne olduğunun bile farkında olmayıncaya
kadar bunu yapmayı sürdürün. Böylece tam orada, anın içinde olabileceksiniz. Sadece anın
içinde, orada olmak, meditasyon yaptığınızda hedefiniz budur. Anın içinde farkında olun.
Bende meditasyon yapmaya yeni başladığımda, bundan 60-70 sene öncesiydi, Paramahansa
Yogananda ile Los-Angeles'te yeni karşılaşmıştım, Çok hızlı bir biçimde Kendinigerçekleştirmiş olmak konusunda yüksek motivasyona sahiptim, ve mistik durumlar
deneyimlemek, samadhi halleri deneyimlemek konusunda ve ne deneyimlemek istediğim
konusunda pek bilgi sahibi değildim.
Ve bu yüzden ben o zamanlar meditasyon yaparken kendimi çok fazla zorlama
eğilimindeydim. Bunu çalışmayı zorlamaktan çok, Tanrı'ya ona gelmek istediğimi haber
vermek için yapıyordum. O'nun oraya varmak için elimden geleni yaptığını görmesini
istiyordum.
Yaklaşık bir sene sonra anladım ki, kendimi rahat bırakarak, sadece gözlemci durumunda
kalarak, yani bekleyerek, izleyerek, ve açık ve alıcı durumda kalarak, benim için çok daha
yararlı sonuçlar elde edebiliyordum. Ama odaklanmış olmayı ve dikkatli olmayı sürdürmeyi
öğrenmeniz gerekiyor. Anahtar budur: dikkatli, uyanık olmayı sürdürmek.
Ama odaklanmamızı geliştirmek ve zihnimizi sakinleştirmek, ve stresi azaltmak için
kullanabileceğimiz, yararlanmak isteyebileceğimiz bunlardan farklı çeşitli meditasyon
teknikleri ve rutinleri de mevcuttur. Yine de bunlar sadece birer araçtırlar.
Yogananda'nın defalarca şunu söylediğini duydum: "Meditasyon teknikleri sadece
uygulamaya yönelik olan birer araçtırlar. Amacınıza ulaşmanızda size yardımcı olurlar ve bu
amacınız da Yüksek-bilinçli olmaktır. Bu amaca ulaştığınızda bu Araçları bırakmalısınız."
Birçok insandan şu konuda E-postalar alıyorum. Bunlar bana ABD, Güney Afrika ve
Avrupa'dan geliyor. İnsanlar deneyimledikleri şeyler ile ilgili benden tavsiye istiyorlar.
Bazıları tıpkı benim yıllar önce olduğum gibi yoğun bir kararlılık gösteriyorlar. Bu kişiler
teknikleri düzgün bir biçimde uygulamak konusunda neredeyse saplantılı bir haldeler. Ve bu
teknikleri doğru bir biçimde anladıklarından emin olmak istiyorlar. Ve tekniklerin kendisine o
kadar odaklanmışlar ki, etkili bir uygulamanın sonucunda ortaya çıkan sonuçları
deneyimlemeye dikkat ve zaman ayırmamışlar.
Yani bir meditasyon tekniğini kullanabilir, onaylamalardan veya mantralardan
yararlanabilirsiniz. Veya biraz Pranayama uygulaması yapabilirsiniz, ya da incelikli ses
frekanslarını dinleyebilirsiniz, ya da analitik (çözümleyici) odaklanma tekniği
kullanabilirsiniz, ya da ne bilmek istediğiniz konusunda incelemeler (tefekkür, bir konu
üzerine bir iç görü açığa çıkıncaya kadar derin yoğunlaşma) yapabilirsiniz, veya kendinizin
aydınlanmış bir insan haline geldiğini imgeleyebilirsiniz. Sonra yapmanız gereken, bu aşmak
ve bu durumun ötesine ilerlemektir. Sonra bir süreliğine, düşüncenin olmadığı bu durumun
içinde kalırsınız. Ve tekniklerin sonucu olan huzur ve rahatlık durumunu deneyimlersiniz.
Sonra mümkün olduğu kadar uzun bir süre bu durumda kalmaya gayret edersiniz. Ya da
meditasyon sürenizin izin verdiği kadar bu durumda kalırsınız.
Bu yüksek-bilinç deneyimleri dönüştürücü deneyimlerdir. Bunlar, içinizdeki Gerçek
Özünüzün açığa çıktığı anlardır. Bu yüzden bu süper-bilinç durumunu deneyimlemek
önemlidir ve bundan önceki bilinç durumlarını aşmak gerekmektedir. Böylece bu Yüksekbilinçlilik zihninizde ve bedeninizde iyileştirici/geliştirici etkiye sahip olabilir. Düzenli bir
biçimde yüksek-bilinçli bir duruma geçmeyi başarabilirseniz, zamanla, bu bilinç durumu,
diğer bütün bilinç durumlarından daha üstün(aşkın) bir durum olduğu için, bu seviyenin
düzenli deneyimleri sizin zihninizi saflaştıracaktır. Ve sorunlu bilinçaltınız, buradaki
eğilimleriniz, dürtüleriniz, zamanla doğal bir biçimde zayıflatılacak ve bunlara dayanmak ve
bunları nötralize etmek daha kolay bir hale gelecek. Aslına bakarsınız bunu yaparken
karmanızı nötralize ediyorsunuzdur. İstenmeyen karmadan bu şekilde kurtuluyorsunuzdur.
Zaten "Karma" kelimesinin Sanskritçedeki fiil kökeni "yapmak", "eylem" anlamına
gelmektedir. Ve "Kriya" kelimesi de bu fiil kökeninden gelmektedir. Yani Karmanız, ya da
onun bir kısmı, bilinç altı eğilimlerinizin belirlediği koşullardan, buradaki bazen sorunlu olan
alışkanlıklardan ve etkilerden kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde, her insanın "olumlu" ya da
"yapıcı" karmaları da vardır. Çünkü yararlı veya faydalı bilinç altı şartlanmalar da mevcuttur.
Tabi ki siz bunlara dokunmak istemeyeceksinizdir. Yararlı olan bilinç altı eğilimleri ortadan
kaldırmak için hiçbir sebep yoktur. Yine de sorun yaratan bilinç altı eğilimlerden ve
etkilerden kurtulmak gerekir.
Ve şimdiki zihinsel tutumunuz, yaşama bakış biçiminiz ve nasıl düşündüğünüz de bir
karmadır. Ne düşündüğünüz, neleri hayal ettiğiniz, hangi niyetlere sahip olduğunuz, nasıl
davrandığınız, neler yaptığınız ve çeşitli sonuçlara sebep olan eylemleriniz de karma
durumunun bir parçasıdır.
Etkili bir biçimde meditasyon yapmak demek, yüksek-bilinç durumunda kalabilecek hale
gelmek demektir. Sonra mümkün olduğu kadar uzun bir süre, bu yüksek-bilinç durumunda
kalırsınız. Bu türden meditasyon çok yararlıdır. Zihinsel durumlarınızda, duygusal
durumlarınızda ve davranışlarınızda çarpıcı bir gelişmeye hemen tanık olmasanız bile, bunlar
zamanla gerçekleşecektir. Genel anlamda bir değişime tanık olacaksınız: Psikolojik açıdan
daha sağlıklı olma, bedensel açıdan daha sağlıklı olma, duygusal açıdan daha sağlıklı olma,
daha çok kavrayışa sahip, idrakli olma, gelişen odaklanma yetenekleri, ve buna benzer birçok
gelişme meydana gelecektir.
Öyleyse meditasyon yaparken en önemli olan şey, dikkatli olmaktır. Ve yıllarca meditasyon
yapmış olanlar için de, günlük uygulamalarına bağlı kalmak önemlidir. Yıllarca meditasyon
yapıyor olmalarına rağmen yeterince dikkatli ve bilinçli değillerse, bunlar gerçek anlamda
alışkanlık geliştirememişlerdir. Düzenli meditasyon yapma alışkanlığı ve hoş bir meditatif ruh
haline girme ve bu durumda kalma yeteneği edinmişlerdir. Bu hoş durumdan memnun
olmayı da öğrenmişlerdir. Bu dışarıdaki bütün o stres ve karışıklıktan uzaklaşmak için iyi bir
yoldur. Geri çekilebilecekleri ve huzurlu olabilecekleri bir alan bulmuşlardır. Böylece bunu
her yaptıklarında, bu derin, sakin, huzurlu meditatif durumda olmanın yararını anlamışlardır,
fakat bu henüz dönüştürücü bir durum haline gelmemiştir. Veya bu henüz zihinlerini
aydınlatan ya da bilinçlerini geliştiren bir durum değildir.
Bazen bu hoş durumun ya da hoş duygunun ötesine geçerler, ve daha geniş bir gerçeklikle
bir arada olma duygusu elde ederler. Tabi bu da tatmin edici bir deneyimdir, ama yine, aynı
düzeyde kalırlar. Bu sefer her meditasyon yaptıklarında, bu düzeye gelinceye kadar
meditasyon yaparlar, Ve bu teklik, birlik, daha geniş mevcudiyet duygusuna odaklanırlar, ve
bu deneyimlerini de ifade ederler, ve bunun ötesine geçmezler. Bu mevcudiyetin ne olduğunu,
bu "Gerçekliğin" ne olduğunu sorgulamazlar. Ve bu mevcudiyetin ötesinde ne olduğunu
sorgulamazlar.
Paramahansa Yogananda bana bir keresinde şöyle dedi: "Birçok insan Tanrı ile birlikteliğin
mutluluğu ile yetinirler, ve bu durumun ötesine geçmeye niyet etmezler". Birçok insan "bunu
benim için yeterli" ya da "buraya kadar" demektedir. Bu doğru değil. Çünkü bu sadece bir
basamaktır. Hatta belki de sadece kendi zihinlerinde yarattıkları bir durumdan ibaret olabilir.
Bu kişiler belki kendini yenilgiye uğratan, ya da kendini yanılsamaya uğratan kişilerdir.
Bu nedenle, tamamen uyanık olmaya, ve Tanrı olarak tanımladığımız nihai "Gerçekliğe"
tamamen ulaşmaya niyet etmek önemlidir. Ve bu nihai/"Tek Gerçeklik", Gerçeğin en nihai,
en son halidir. Ve bu gerçekliğin Özü saflıktır. Tıpkı bizim Özümüzün saf olması gibi. Bu da
onun herhangi bir özelliği ya da niteliği olmadığı anlamına gelir. Bu yüzden ondan
"tanımlanamaz" ya da "tarif edilemez" veya "açıklanamaz" olarak söz edilir. Hatta bizzat
deneyimlendiği takdirde bile bunu yapmak mümkün değildir. Onu zeka veya sezgi ile kısmen
anlamak mümkündür, fakat ne sezgi ne de zeka yoluyla onu tamamen anlamak mümkün
değildir. Onu sadece "Gerçekleşme" yani doğrudan deneyim yoluyla bilebilirsiniz. Doğrudan
kelimesi arada hiçbir aracının olmaması demektir: yani siz ve O.
Doğrudan deneyimle onu olduğu gibi bilebilirsiniz, ama o saftır. Nihai Gerçekliğin Özü,
sizin Özünüzle aynı şeydir. Aslında, siz onun (nihai gerçekliğin Saf Özünün) bireyselleşmiş
bir birimisiniz. Bu nihai "Gerçekliğin", bir de özellikleri ve nitelikleri olan bir doğası vardır.
Bu da evrenlerin üretilmesini ve bunların korunmasını sağlar. Bütün bunlar Tek Bir Varlıktır.
İki ayrı varlık değildir. Bu bir Tek şeydir, fakat bunun Saf Özü asla değişmez. Her zaman
aynı kalır. Asla başlamamıştır ve asla sona ermemektedir.
Ve eğer bazen meditasyon yaparken izlemek, düşünmek, ya da incelemek konusunda
kararsız kalıyorsanız. Nihai gerçekliğin Özüne geri gelin, ve O'nun başlangıcı ve sonu
olmadığını, ve sadece neyse O olduğunu hatırlayın ve sadece olduğu şey olan bir şeyin nasıl
olabileceğini düşünün. Bu sizi meşgul edecektir. Sonra, ne başlangıcı ne sonu olmayanın nasıl
bir şey olduğunu düşünün. Ne niteliği, ne de özelliği olmayan şeyin ne olduğunu düşünün.
Sadece Saf Varoluş.
Geçmiş zamanlarda, Hindistan'daki bir öğretmen, öğrencilerine, "siz O'sunuz, çünkü bu Öz,
sizin Özünüzdür" derdi. Bu meditasyon sırasından gözlemleyebileceğiniz bir şeydir. Ve
meditasyon yapmadığınızda da düşünebileceğiniz bir şeydir. Benim Özüm, Özümün Varoluş
seviyesinde saftır. Varlığımın Özünde ben saf, temiz, huzurlu, süper-bilinçli ve bilgiliyim.
Varlığımın bu düzeyinde, her şey zaten tamamlanmış durumdadır. Hindu, Budist, Hıristiyan
ve diğer dini geleneklerden birçok ermiş, aydınlanmanın ulaşılması gereken bir durum
olmadığını, onun bir başarı/bir yere ulaşma olmadığını, bir edinim olmadığını, sadece
"gerçekleştirilen", "gerçekleşen" bir şey olduğunu söylemişlerdir. Bu tıpkı aniden uyanmak ve
"öylemiymiş, ne kadar güzel! Bunu nasıl da görememişim?" demek gibi bir şey.
Görmemişsinizdir ama görünce hiç de yabancı gelmemektedir. Neden? Çünkü siz bunu
(geçmişten beri) zaten biliyorsunuzdur.
Öyleyse bu uyanık olmaya yönelik, yenilenen bir çabadır. Meditasyon yöntemleri,
zihnimizin saf ve temiz olması, farkındalığımızın berrak olması için bir hazırlıktır. Oraya
ulaşmak için uzun bir yoldan geçmemiz gerekmemektedir. Çünkü "burası" ve "orası" yoktur.
Yapılması gereken uyanık ve farkında olmak için gerekli hazırlığı yapmaktır. Ve tamamen
uyanık olduğumuzda, gerçeğin ne olduğunu biliriz. İçsel bilgimiz açığa çıkar, ve o zaten
daima bulunduğu yerden açığa çıkar, ve somut hale gelir, ve olduğu gibi tanınabilecek bir
hale gelir. ve bu da ruhsal kişilerin "aydınlanma", "ruhsal aydınlanma" adını verdikleri
şeydir.
(yazılar)

Benzer belgeler

BİRLİK BİLİNCİ

BİRLİK BİLİNCİ veya yaratıcı becerilerini kullanıp geliştirmek için çok az çaba gösteren ya da hiçbir şey yapmadan Tanrı’nın müdahalesini bekleyen kişiler duygusal olgunluğa erişmemişlerdir. Bu kişilerin gerçek y...

Detaylı