Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.

Transkript

Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.
Yunanistan’›n “Pontus” Sevdas›
Yeliz KARADAŞ*
Türk-Yunan ilişkilerinde sürekli olarak bir dostluk ve iyileşme olduğundan söz edilmektedir. Ancak böyle bir dostluktan bahsetmek çok da gerçekçi değil. Sürekli olarak geçmişteki yaraları kaşıma politikası güden Yunanistan’ın son yıllarda gündeme taşıdığı konulardan biri de
“Pontus”tur.
Pontus (Pontos) kelimesinin Yunanlıların Karadeniz’e verdiği “Euxinos Pontos” isminden
geldiği söylenmektedir. “Euxinos” kelimesi eski Yunancada “misafirperver, dostane”, Pontos
ise “deniz” anlamına gelmektedir. Yani Karadeniz için “misafirperver deniz” ismi kullanılmaktadır. Karadeniz’in aslında hırçın bir deniz olması, kelimenin aslında Yunan kökenli olmadığı iddialarını desteklemektedir. Fenikeliler bu deniz için “şimal denizi” anlamına gelen “Achkenas”
kelimesini kullanmışlardır.1 Euxinos kelimesinin de Achkenas kelimesinin bozulması sonucu
ortaya çıkmış bir tabir olması kuvvetle muhtemeldir. Bazı Yunan kaynaklarında, muhtemelen bu
iddiayı boşa çıkarmak için bu ismin bölgeye yerleşen “misafirperver” Yunanlardan dolayı konduğu iddiasına rastlamaktayız. “Pontos” kelimesi Çağdaş Yunancada “Karadenizli kişi veya
saf” anlamlarında kullanılmaktadır. Yunanistan’da Euxinos Pontos yerine, Karadeniz’in Yunanca tam karşılığı olan “Mavri Thalassa” ifadesinin yaygın bir şekilde kullanıldığı da not düşülmelidir.
Yunanların Pontus olarak tanımladıkları yer, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane,
Erzurum, Muş, Erzincan, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Kastamonu, Zonguldak illeri ile neredeyse İstanbul’a kadar olan sahilin tamamı ile Batum’un kuzeyi ve Gürcistan sahillerini de içeren bölgedir.
Yunanistan, Doğu Karadeniz bölgesinde yaşamış olan Rum Ortodoks nüfusun, Türkler tarafından birincisi 1916-1918 yani I. Dünya Savaşı sırasında, ikincisi 1919-1923 yılları arasında
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde olmak üzere sistemli bir şekilde yok edildiği yani soykırıma uğratıldığı iddiasında bulunmaktadır. Bu iddiaya göre Doğu Karadeniz bölgesinde 700.000
Pontuslu Rum yaşamaktaydı ve 353.000’i soykırıma uğratılmış, sağ kalanlar ise göçe zorlanmışlardır. Bahsi geçen göç ise Türkiye-Yunanistan arasında imzalanan Mübadele Anlaşması’yla gerçekleşmiştir.
Dış güçlerin yardımlarına rağmen Pontus hayalini gerçekleştiremeyen Yunanistan, Pontus
çalışmalarını söz konusu göçmenlerin ülkeye girişleriyle birlikte milli bir mesele haline getirmiş
ve iddialarına tarihi bir dayanak bulmak amacıyla çalışmalarına başlamıştır. Yunanistan, bu göçmenlerin ekonomik ve kültürel sorunlarının üstünü örtmek ve milli bir bilinç oluşturmak için bir
“Pontus” meselesi yaratmıştır. Yunanistan açısından bu meselenin alt yapısı bugün dahi çözülebilmiş değildir.
*
1
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Karadeniz Araştırmaları Merkezi, Araştırmacı, [email protected]
Yusuf Gedikli, Pontus Meselesi, z Yay., 2008, 16.s
Ocak ’11 • Sayı: 25
21. YÜZYIL
[57]
Yeliz Karadafl
Yunanistan’ın “Pontus Soykırımı” İddiası
Yunanistan için, Türkiye, milli bir meseledir. Hükümetler değişse de Yunanistan’ın Türkiye
ile sorun yaratma politikası değişmemektedir. İki ülke arasında halihazırda çözüme kavuşturulamamış Kıbrıs, Ege, azınlıklar gibi köklü sorunlar bulunmakta olup, Yunanistan bunlara bir de
Pontus meselesini ekleme gayreti içersindedir.
Yunanistan, ülke içindeki sıkıntıları unutturmak ve halkın ilgisini başka yöne çekmek içim
milliyetçilik duygularının ön plana çıkartılması yolunu tercih etmiştir. Özellikle de 1980’li yıllardan sonra yoğun şekilde Pontusçuluk faaliyeti sürdürülmüştür. PASOK Yönetim Kurulu üyesi
ve Halkların Hakları ve Kurtuluşu için Yunan Birliği adlı grubun ileri gelenlerinden Mihalis Haralambidis’in başını çektiği ve aralarında Giorgos Fotiadis gibi tarihçilerin de bulunduğu bir
grup bu hareketin önderliğini yapmışlar ve özellikle “Pontus soykırımı” iddialarını gündeme getirerek dönemin Başbakanı Andrea Papandreou’yu bu yöndeki çalışmalarını desteklemesi için
ikna etmişlerdir.2
“Pontus soykırımı” iddiasına ilişkin yasa tasarısı 24 Şubat 1994 tarihinde Yunanistan Millet
Meclisi tarafından kabul edilmiş olup, 7 Mart 1994 tarihinde Yunanistan Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı 19 Mayıs
1919 tarihi de bu soykırımın anma günü olarak kabul edilmiştir. Bunun yanısıra, Yunanistan Parlamentosu 14 Eylül tarihini de 1998 yılında aldığı bir kararla “Küçük Asya Helenlerinin Türkler
tarafından soykırıma uğratılmasının yıldönümü” olarak kabul etmiştir. Her yıl Yunan Meclisinde
bu tarihte tören düzenlenerek, burada hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunulmakta
ve anma töreni düzenlenmektedir.
Dernek ve Federasyonlar
Yunanistan soykırım iddialarını kanıtlamak ve uluslararası kamuoyunda Türkiye’yi zor du2
[58]
Kostas Fotiadis ile röportaj, “,#()#)/#%' ,).': % !!# 0 &.)%' /# )% % +!% "! 0 ()#
*&1” (Yunan Devleti, Avrupa’daki En Kemalsever Devlettir”, Anistasi, 18 Haziran 2009,
http://antistasi.org/?p=1286
21. YÜZYIL
Ocak ’11 • Sayı: 25
Yunanistan’›n “Pontus” Sevdas›
rumda bırakmak amacıyla yoğun bir gayret içersindedir. Bu nedenle, Yunanistan’da ve dünyanın
çeşitli bölgelerinde kurulmuş 176 Pontus derneği ve federasyon bulunmaktadır. Bunlardan bazıları “Tüm Yunanistan Pontuslular Federasyonu”, “Güney Yunanistan Pontus Dernekleri Federasyonu”, “Avustralya Pontus Dernekleri Federasyonu”, “Almanya Pontus Dernekleri Federasyonu”, “ABD-Kanada Pontus Dernekleri Federasyonu” ile “Selanik Pontus Araştırma Merkezi”,
İskeçe Pontuslular Derneği, Selanik Pontuslu Öğrenciler Birliği, Selanik Panagia Sümela Derneği”dir. Özellikle Almanya Pontus Dernekleri Federasyonu faal bir şeklide çalışmalarını sürdürmektedir. Her yıl 1500 çocuğun katılımıyla bir dans festivali düzenlenmekte olup, daha çocuk yaşlarda milli bilincin oluşturulması yolunda ciddi çabalar sarfedilmektedir. Tüm Yunanistan Pontuslular Federasyonu, 2004 yılında Atina’da düzenlenen Olimpiyat oyunlarının açılış töreninde horon oynayan dansçıların yer almasını sağlamıştır. Ayrıca her yıl Pontuslu gençlerin biraraya gelmesini sağlamak amacıyla Pontus Gençliği adlı organizasyonlar yapmaktadır.3
Sözkonusu derneklerin tüzüklerine baktığımızda amaçlarının Pontus kültürünü, dansını ve müziğini yaşatmak, “Pontus
Türk-Yunan iliflkilerinde
soykırımı”nın tanınması yolunda çalışmalar yapmak olduğunu
yeni sorun “Pontus
görmekteyiz. Bu dernekler, her yıl 19 Mayıs “Pontus soykırısok›r›m›” iddialar›.
mı”nı anma etkinlikleri düzenlemekte ve bu etkinlikler çerçevesinde konferanslar, sergiler, yürüyüşler yapmaktadırlar. Selanik kentinde iki “soykırım” anıtı bulunmaktadır. Bunlardan biri Aya Sofya Meydanında, bir diğeri ise Selanik Kordelyu semtinde açılmıştır. İkinci heykelde, kucağında çocuk taşıyan bir kadın resmedilmektedir. Etkinlikler çerçevesinde bu anıtlara çelenk konmakta ve soykırımda ölenlerin anısına kiliselerde ayinler düzenlenmektedir.
Selanik Valisi Panagiotis Psomiadis, Pontus derneklerinin erkinliklerinde faal rol oynamakta, ayrıca kentte bir Pontus Hellenizmi Müzesi açma çalışmalarını sürdürmektedir. Psomiadis,
beraberindeki grupla 15 Ağustos 2009 yılında Sümela Manastırına gelerek izinsiz ayin düzenlemek istemiş ancak güvenlik güçleri tarafından bu girişim engellenmiştir. 15 Ağustos 2010 tarihinde Sümela Manastırı’nda düzenlenecek ayine katılarak soykırımda ölenlerin adlarını okuyacağını belirten Psomiadis’in ayine katılması, Fener Rum Patriği Bartholomeos ve Selanik’teki Pontus dernekleri tarafından engellenmiştir.4
Bu noktada geçmişte yaşanmış bir olayı da hatırlatmakta fayda var. Selanik Vali yardımcılarından Mihalis Tremopoulos bir toplantıda, “Mustafa Kemal bu şehrin çocuğudur” diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ün adının Selanik’te bir sokağa verilmesini teklif etmiştir. Selanik Valiliği ve
Pontus dernekleri bu teklife şiddetle karşı çıkmışlardır. Selanik Valisi Psomiadis tarih bilmeyenlerle muhatap olmayacağını ifade etmiş, valilik üyesi Vula Patulidu ise, “Kimse Pontuslu Rumların soykırımını unutamaz. Soykırımcı Kemal Atatürk’ün adının burada bir sokağa verilmesi, Hitler’in doğum yeri olan Avusturya’da aynı şekilde onurlandırılması gibi bir durumdur” demiştir.
Kasım 2010’da düzenlenen yerel seçimlerde Selanik Belediye Başkanlığına seçilen Yannis Butaris de bir sokağa Atatürk adının verilmesini gündeme getirdiği için büyük tepki toplamıştır.
Bunların yanısıra, 1992, 1997, 2003 ve 2006 yıllarında Pontus Hellenizmi Dünya Kongreleri
düzenlenmiştir. Bu kongrelere dünyanın çeşitli yerlerindeki Pontus dernekleri temsilcileri de katılmışlardır. Bahsekonu kongrelerde Yunanistan, başbakan ya da bakan seviyesinde temsil edilmekte olup, Yunanistan Kilisesi Başpiskoposu ve diğer üst düzey temsilciler kutlama mesajları
yollamaktadır. Dönemin Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni sözkonusu etkinliklerden birine yolladığı mesajda şöyle demektedir: “Yunan devleti soykırımın uluslararası kamuoyu tarafından tanınmasını kabul ettirmeye çalışmaktadır”. Öte yandan o dönem Ana Muhalefet Lideri olan Yor3
4
http://www.poe.org.gr
!!$ ‘)&%.&’ %*"!. %#1)' ,".' (Panagiotis Psomiadis Sümela Konusunda Tavır
Deitirdi), 12.08.2010 http://www.verianet.gr/index.php?option=com_content&task=view&id=5727&Itemid=0#Scene_
Ocak ’11 • Sayı: 25
21. YÜZYIL
[59]
Yeliz Karadafl
go Papandreou ise mesajında, “Uluslararası toplumun Pontuslu Rumların uğradığı soykırımı tanımakla yükümlü olduğunu” dile getirmiştir. Sözkonusu kongrelerde Türkiye’nin Pontus soykırımını tanıması ve Türkiye’deki tarihi eserlerin restore edilerek faaliyete geçirilmesi istenmektedir.5
Öte yandan sözkonusu etkinlikler çerçevesinde düzenlenen “Üç Soykırım ve Bir Strateji” adlı konferansta, Türkiye, Ermeni, Süryani ve Pontus nüfusuna sistemli ve bilinçli bir şekilde soykırım gerçekleştirmekle suçlanmıştır. Sözkonusu konferansa katılanlar arasında Belge Yayınları’nın sahibi Ragıp Zarakoğlu’nun yer alması da ilgi çekicidir.
Yurtdışındaki Pontus derneklerinin yoğun çalışmaları neticesinde, İsveç Parlamentosu, Pontus soykırımını, Ermeni ve Süryani soykırımlarıyla birlikte 2010 yılında 130’a karşı 131 oyla tanımıştır. Soykırımın tanınmasını sağlayan bir oyun sahibi ise İsveç Parlamentosu’nda yer alan
Gülan Avcı’dır. Amerika’da da bazı eyaletler Pontus soykırımını tanımışlardır.
Pontus’a ilişkin konfesansların yanısıra Pontus tarihinin ve de kültürünün anlatıldığı kitaplar
yazdırılmaktadır. Bu kitaplar Türkiye’de de yayınlanmaktadır. Pontus’u anlatan kitaplardan biri
de Ömer Asan’ın yazmış olduğu “Pontus Kültürü” adlı kitaptır. Ömer Asan da, eserlerinde Pontus’taki gizli Hıristiyanlar konusunu ele alan Yunan yazar Yorgo Andreadis gibi Abdi İpekçi
Dostluk ve Barış ödülüyle onurlandırılmıştır. Ancak hangi eseriyle bu ödülde layık görüldüğü net
olarak bilinmemektedir. “Pontus Kültürü” adlı eser 1996 yılında İstanbul’da Belge Yayınları tarafından Türkçe yayınlanmış, daha sonra Yunancaya çevrilmiştir. Ne tesadüftür ki, Yunan yazar
Yorgo Andreadis’in eserleri de Belge Yayınları tarafından yayınlanmaktadır. Ömer Asan’ın kitabının önsözüne Yunan tarihçi Neoklis Sarris şunları yazmıştır: “Elimizdeki bu kitap, basit ve sıradan bir kitap değildir. Bu, tarihte yol açacak bir kitaptır. Bu nedenle Ömer Asan, bir öncü, bir
şaiirdir. Düşünce özgürlüğü savaşçısıdır ve özgürlük erdem gerektirir”.6 Ömer Asan’ın “Pontus
Kültürü” adlı kitabı 2002 yılında bölücülük yapıldığı iddiasıyla toplatılmıştır. Ömer Asan, “Kardeş Nereye, Bir Ayrılık Öyküsü” ( , ; ) adlı bir belgesel
hazırlamıştır. Henüz yayınlanmamış olan belgeselde, Selanik ve Drama illerinden Ordu’ya; Karadeniz’den de Yunanistan’a giden göçmenlerin ikinci ve üçüncü kuşaklarının hikayesi anlatılmaktadır.7 Pontus’a ilişkin olarak hazırlanan belgesellerden biri de “Argonotların Ayak İzleri”
( ) adını taşımaktadır. Belgeselin fragmanında “Aynı dili konuşuyoruz, aynı dansları ediyoruz. Pontus’a gittiğimiz her defasında kardeşlerimizi yeniden bulmuş gibi hissediyoruz. Pontus hala yaşıyor” ifadeleri kullanılmaktadır. Belgeselin ilk gösterimi 22 Aralık 2010 tarihinde Selanik’te gerçekleştirilmiştir.8
“Unutulmayan Vatanlara” Geziler
Öte yandan, Yunanistan’daki Pontus dernekleri aracılığıyla düzenli olarak “Unutulmayan Vatanlara Gezi” adı altında Karadeniz bölgesine turlar düzenlenmektedir. Bu gezilerin amacının ata
topraklarını görmek olduğu söylenmektedir. Türk kamuoyunun PKK lideri terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanması sırasında yanında bulunan isim olarak hatırlayacağı Pontusçu faaliyetleriyle de tanınan EİP (Yunanistan İstihbarat Kurumu) ajanı Savvas Kalenderidis bu konuya iliş5
6
7
8
[60]
(Pontus Soykırımı ve
Uluslararasılatırılmasının Gereklilii)
http://www.apodimos.com/arthra/06/May/GENOKTONIA_TON_PONTION_KAI_H_ANAGKH_THS_DIETHNOPOIH
SHS/index.htm
Vlasis Agiatzis, "Pontos Kulturu" )%* Omer Asan (Ömer Asan’ın “Pontus Kültürü”),
http://www.hri.org/forum/diaspora/turkey/omer.html
Ömer Asan röportaj, 10 Aralık 2010, http://www.tovima.gr/default.asp?pid=2&ct=1&artId=372458&dt=10/12/2010
Argonotların Ayak zleri” ( #& ),# &%#*),#) adlı belgeselin tanıtım fragmanı,
http://www.youtube.com/watch?v=WWnZMZUdopY
21. YÜZYIL
Ocak ’11 • Sayı: 25
Yunanistan’›n “Pontus” Sevdas›
kin olarak, “Bu soruna çok büyük hassasiyetle yaklaşmak gerekmektedir. Çünkü Türk devleti
bu konuyu çok yakından takip etmektedir. Dernekler tarafından toplu halde düzenlenen geziler
dikkat çekmekte, hem Türk devletini hem de bölge insanlarını tedirgin etmekte ve yakınlaşma
çabası başarısızlığa uğramaktadır. O nedenle bu girişimler bireysel olmalıdır. Orada karşılaşılan
insanlarla bireysel ilişkiler kurulmalıdır. Sohbetlerde de din, tarih gibi konular ele alınmamalı,
bizi birbirimize bağlayan dil, kültür ve müzik gibi konulardan konuşulmalıdır” şeklinde açıklamalarla bölge halkına yaklaşımlar konusunda ders vermektedir.9 Kalenderidis, bölgede bu yönde çalışmalar yapan isimlerdendir. O nedenle bölge halkına nasıl yaklaşılması gerektiğini gerçekten de bilmektedir. Zira eğitim vaadiyle kandırarak yaklaşık 30 gencimizin Yunanistan’a götürülmesinde başrol oynamıştır. Bu gençler üniversitelere kaydettirilmiş, kendilerine kalacak yer
sağlanmış ve burs verilmiştir. Yunan devleti, bu gençleri Pontusçuluk faaliyetleri için kandırmıştır. Henüz 20’li yaşlarında olan bu insanlar etnik kimlikleri üzerinden oynanan bu oyunu anlayamamış ve bu oyunun bir parçası olmuşlardır. Yunanistan bu gençlerle işi bitince onları bir kenara atmıştır. Bu insanların bazıları halen Atina’da oturma izni olmadan yaşamaya çalışmaktadırlar.10
Yunanistan soyk›r›m iddiYunanistan’ın Trabzon’da bir başkonsolosluk açma arzualar›n› çok say›da dernek
su da bulunmakta ancak Türkiye tarafından bu isteğe izin verilmemektedir. Yunanistan ayrıca, Pontus soykırımını Ermeni
ve internet sitesi arac›l›¤›yla
soykırımıyla ilişkilendirmekte ve tanınması yolunda her tür
dünya kamuoyuna
çabayı göstermektedir. Yunanistan Parlamentosu, 1996 yılınduyurmaya çal›flmaktad›r.
da 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımını anma günü olarak kabul
etmiştir. Ancak Ermenistan halen “Pontus soykırımı” iddiasını kabul etmemiş olup, bu nedenle
bazı Yunan tarihçiler tarafından eleştirilmektedir. Yunanistan’ın PKK terör örgütüyle olan ilişkileri de malumdur. Yunanistan’da bulunan Kürt gruplar ile Pontus destekçileri arasında yakın ilişkiler bulunmaktadır.
Yunanistan bu çalışmaların yanısıra, eski SSCB’nin dağılmasından sonra burada bulunan
Rumları Yunanistan’a göç etmeleri konusunda teşvik etmiş ve bu insanları özellikle Batı Trakya
Türk azınlığının bulunduğu bölgelere yerleştirme çalışmalarına başlamıştır. Yunanistan böylece,
buradaki Türk azınlığın etkisini azaltmak ve bölgenin demografik yapısını bozmak istemektedir.
Yunanistan bu amaçla, Rusya’dan gelen göçmenler için konutlar inşa etmekte, düşük faizli krediler vermektedir. Ancak yine de verilen tüm desteğe rağmen bu insanların Yunan toplumuyla
uyumu sağlanamamıştır. Çünkü Yunanlar, Rusya’dan gelen bu insanları benimseyememişlerdir.
Pontuslu göçmenler “ikinci sınıf” vatandaş olarak görülmekte ve dışlanmaktadırlar. Yunan polisi de bu göçmenlere karşı acımasız davranmakta olup, her tip olayın baş şüphelisi olarak görmektedir. Neticede bu göçmenler, Yunan hükümetlerinin seçim politikalarının kurbanı olmuşlar
ve şu an kötü koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedirler.
Gizli Hıristiyanlık
Yunanistan’ın Pontus çalışmaları çerçevesindeki faaliyetlerinden biri de Doğu Karadeniz bölgesinde gizli Hıristiyan bulmak yönündedir. İddialarına göre, Yunanistan’a gitmeyi başaramayan
çok sayıda Hıristiyan burada kalmış, ancak Türklerden korktukları için Müslüman görünmeye çalışmışlardır. Buna göre aslında bu insanlar Hıristiyan kalmışlar ve ibadetlerini gizli gizli yerine getirmişlerdir. Günümüzde bölgede yaşayan bu insanlar Pontuslu gizli Hıristiyanlar olarak adlandırılmaktalar. Yunanistan’dan bölgeye düzenlenen gezilere katılanlarca bölge halkına etnik kimlikle9
10
Savvas Kalenderidis röportaj, 19 Mayıs 2005
http://www.oldelkosmos.gr/site/index.php?option=com_content&task=view&id=1364&Itemid=60
Vahit Tursun mektup, Mayıs 2009, http://mavropouloskostas.wordpress.com
Ocak ’11 • Sayı: 25
21. YÜZYIL
[61]
Yeliz Karadafl
Nüfusunun ço¤u göçmen
kökenli olan Yunanistan,
milli bir tarih bilinci
yaratmak ve bu göçmenlerin ekonomik ve kültürel
sorununlar›n›n üstünü
örtmek için Pontus
soyk›r›m› gibi iddialar›
öne ç›kartm›flt›r.
ri ve dinlerine ilişkin fikirler aşılanmakta ve insanlar kimlik
ve din gibi hassas konularda şüpheye düşürülmek istenmektedir. Bununla da sınırlı kalınmayıp, gizli Hıristiyanlık konularının işlendiği filmler çekilmektedir. Bunlardan biri de Yeşim
Ustaoğlu’nun “Bulutları Beklerken” adlı filmidir. Sözkonusu
filmin senaryosu da Yunan yazar Yorgo Andreadis’in “Pontus’un Yitik Kızı Tamama” adlı eserinden uyarlanmıştır. Pontusçu faaliyetleriyle tanınan ve bu nedenle Türkiye’ye girişi
yasaklanan Yorgo Andreadis’in kızı da Karadeniz bölgesinden
bir Türk vatandaşıyla evlidir.
Bilindiği üzere Doğu Karadeniz bölgesi sadece Yunanistan için değil, pek çok ülke için önem arzetmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin bu bölgeye çok daha fazla ilgi göstermesi gerekmektedir. Bölge halkı sahipsiz bırakılmamalıdır. Ekonomik yönden bölgenin kalkındırılması, eğitim ya da çalışma vaadiyle
bölge gençlerinin kandırılarak Pontusçuluk eğitimi için Yunanistan’a götürülmesinin önüne geçecektir. Bu yöndeki çalışmaların yanısıra, Yunanistan’ın yürüttüğü sistemli federasyon ve dernek çalışmaları gözönüne alınarak ilerde çok daha ciddi sorun ve suçlamalarla karşı karşıya kalmamak için şimdiden bu iddiaları çürütecek çalışmalar yürütülmesinde fayda vardır. Yunanistan
Türkiye’nin soykırım yapmış bir ülke olduğunu kanıtlamak ve tazminat ödemeye mahkum ettirmek istemektedir. Bu sorunun Avrupa Birliği adayı Türkiye’nin karşısına, tam üyelik şartı olarak getirilmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. Ermeni soykırımı iddialarıyla mücadelede geç kalmış
olan Türkiye, bu kez Pontus iddialarını daha ciddiye almalı ve gerçekçi politikalar uygulamalıdır.
21. YÜZYIL
[62]
21. YÜZYIL
Ocak ’11 • Sayı: 25

Benzer belgeler

Türkiye-Yunanistan İlişkilerindeki Derin Açmaz: Pontus Meselesi

Türkiye-Yunanistan İlişkilerindeki Derin Açmaz: Pontus Meselesi çeşitli bölgelerinde kurulmuş 176 Pontus derneği ve federasyon bulunmaktadır. Bunlardan bazıları “Tüm Yunanistan Pontuslular Federasyonu”, “Güney Yunanistan Pontus Dernekleri Federasyonu”, “Avustra...

Detaylı