Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu

Transkript

Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu
Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Çukurca
ilçelerinde çýkan çatýþmalarda hayatýný
kaybeden askerler, önceki gün düzenlenen
cenaze törenleriyle son yolculuklarýna
uðurlandý.
Camideki törene CHP lideri Baykal
ile Birinci Ordu Komutaný Iðsýz da katýldý.
Nevþehir'in Avanos ilçesinde
peribacalarýnýn olduðu sit alaný Zelve
Vadisi'ne çivi bile çakýlamazken Kültür
ve Turizm Bakanlýðý beton bina inþaatýna
baþladý. AKP'li Avanos Belediyesi inþaatý
durdurup mühürledi
Radikal gazetesi yazarý Zihni Erdem
Avanos Belediyesi'nin bakanlýk tarafýndan
baþlatýlan inþaatý mühürlediðini belirtti.
Peribacalarýnýn bulunduðu birinci
derecede sit alaný Zelve Vadisi’nin ortasýna
Kültür ve Turizm Bakanlýðý betonarme
bina dikti. Avanos Belediyesi, Bakanlýðýn,
halkýn çivi bile çakamadýðý alana yaptýrdýðý
inþaatý mühürledi.
Nevþehir’e baðlý Avanos ilçesine 5
kilometre uzaklýktaki açýk hava müzesi
Zelve’de Kültür ve Turizm Bakanlýðý
tarafýndan iki ay önce hem de ‘çarpýk
yapýlaþmayý önlemek’ gerekçesiyle
baþlatýlan inþaat, bu bölgede yaþayan halký
ve turistleri þoke etti.
1995 yýlýnda planlanan ve bu yýl
uygulamaya konulan proje, AK Parti’li
Avanos Belediyesi ile Kültür ve Turizm
Çin’de tek ayaklý bir yýlanýn bulunduðu
bildirildi. Ýngiliz Daily Telegraph
gazetesinin haberinde, ülkenin
güneybatýsýndaki Suining’de yaþayan 66
yaþýndaki Duan Çiongziu’nun, tek ayaklý
yýlaný geceyarýsý yatak odasýnda duvara
týrmanýrken bulduðu belirtildi.
8’DE
Cemevi dedesi Güzelgül þikayetçi: Son
görevimizi yapmamýza izin verilmedi.
Bu haber, gazetelerde “Gözyaþlarý sel
oldu, aktý” türü baþlýklarla verildi. Anne
ve babalar, eþler ve kardeþler, bayraða
sarýlý cenazelere sarýlýp aðladýlar. “Akan
kan dursun, kardeþ kaný dökülmesin artýk”
diyen babalar oldu. Ama bu cenaze
törenlerinden biri vardý ki, arka planýnda
tipik bir “ayrýmcýlýk” örneði yaþandý.
Eruh’ta PKK’lýlarla girdiði çatýþmada
hayatýný kaybeden Jandarma Baþçavuþ
Murat Taþ, Amasyalý bir Alevi Türk
vatandaþýydý. Cenazesi, Ýstanbul Ataköy
5. Kýsým Camii’nde öðleyin kýlýnan cenaze
namazýnýn ardýndan defnedildi. Cenaze
törenine CHP Genel Baþkaný Deniz
Baykal, ý. Ordu Komutaný Orgeneral
Hasan Iðsýz, Harp Akademileri Komutaný
Orgeneral Hüseyin Nusret Taþdeler’in
aralarýnda olduðu çok sayýda sivil ve askeri
yetkili katýldý.
7’DE
4’DE
2’DE
7’DE
3’DE
Bakanlýðý’ný da karþý karþýya getirdi. Zelve
Açýk Hava Müzesi’nin hemen giriþinde
yer alan inþaat, bir süre önce ‘projeye
uygun’ olmadýðý gerekçesiyle Avanos
Belediyesi tarafýndan mühürlenip
durduruldu.
6’DA
Bu topraðýn muktedirleri, ülkesini ileri
götürmek isteyen, Aydýnlanmanýn ýþýðýyla,
halkýnýn kaderi sandýðý o karanlýðý yýrtmak
için çýrpýnýp duran aydýnýna hiç deðer
vermedi. Deðer vermek þöyle dursun,
söylediklerine, yazýp çizdiklerine ve hatta
düþünmesine bile tahammül edemedi.
Aydýnlar bu ülkede ya hapislere atýldýlar
ya sürüldüler ya da öldürüldüler. Kaç
bebekten kaç katil yaratýp kaç aydýný
katlettiler; bir gün tarih bu utancý da
yüzlerine çarpacaktýr...
Aydýnlanmanýn ýþýðýný bu topraklara
taþýmak için çýrpýnýrken öldürelen
aydýnlardan biri de Sabahattin Ali’ydi.
“Hayatta her þey gibi sanat da bir
hizmet ve mücadeledir. Bütün insanlýðý
daha doðruya, daha iyiye ve daha güzele
götürmek için çalýþacak, hitap ettiði
kimselerde bu doðru, iyi ve güzelin
hasretini uyandýrmak ve bunlara gidecek
yolu iþaret etmek isteyecektir” diyen
Sabahattin Ali.
“Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer!
Bir gün Almanlarýn pabucunu yalayan,
ertesi gün Ýngilizlere takla...
5’DE
Uluslararasý Hrant Dink Vakfý’nca
düzenlenen 'Uluslararasý Hrant Dink Ödülleri'nin
birincisi Taraf Gazetesi Yazarý Alper Görmüþ
ile Ýsrailli gazeteci Haaretz Gazetesi Muhabiri
Amira Hass’a verildi.
Banu Güven’in sunduðu Cemal Reþit Rey
Konser Salonu’nda düzenlenen ödül töreni Ödül
Komitesi Baþkaný Ali Bayramoðlu’nun açýlýþ
konuþmasýyla baþladý. Geceye, Kardeþ Türküler,
Ermeni asýllý sanatçý Arto Tunçboyacýyan
müzikleriyle renk kattý. Balerin Zeynep
Tanbay’ýn kýsa bir gösteri sunduðu gecede söz
olan Hrant Dink’in eþi Rakel Dink, eþinin 55.
doðum günü olduðunu ve 32 ay önce ...
7’DE
2
TBMM kapatýldý, anayasa
ortadan kaldýrýldý, siyasi partilerin
kapýsýna kilit vuruldu ve mallarýna
el konuldu. / 650 bin kiþi gözaltýna
alýndý. / Cezaevlerinde toplam 299
kiþi yaþamýný yitirdi. / 144 kiþi
kuþkulu bir þekilde öldü. / 14 kiþi
açlýk grevinde öldü. / 16 kiþi
“kaçarken” vuruldu. / 95 kiþi
“çatýþmada” öldü. / 73 kiþiye “doðal
ölüm raporu” verildi. / Açýlan 210
bin davada 230 bin kiþi yargýlandý.
/ 7 bin kiþi için idam cezasý istendi.
/ 517 kiþiye idam cezasý verildi. /
Haklarýnda idam cezasý
verilenlerden 50’si asýldý (18 sol
görüþlü, 8 sað görüþlü, 23 adli suçlu,
1’i Asala militaný). / Ýdamlarý istenen
259 kiþinin dosyasý Meclis’e
gönderildi. / 43 kiþinin “intihar
ettiði” bildirildi./ 300 kiþi kuþkulu
bir þekilde öldü. / 171 kiþinin
“iþkenceden öldüðü” belgelendi. /1
milyon 683 bin kiþi fiþlendi. / 71
bin kiþi TCK’nin 141, 142 ve 163.
maddelerinden yargýlandý. / 98 bin
404 kiþi “örgüt üyesi olmak”
suçundan yargýlandý. / 388 bin kiþiye
pasaport verilmedi. / 30 bin kiþi
“sakýncalý” olduðu için iþten atýldý.
/ 14 bin kiþi yurttaþlýktan çýkarýldý.
/ 30 bin kiþi “siyasi mülteci” olarak
yurtdýþýna gitti. / 937 film
“sakýncalý” bulunduðu için
yasaklandý. / 23 bin 677 derneðin
faaliyeti durduruldu. / 3 bin 854
öðretmen, üniversitede görevli 120
öðretim üyesi ve 47 hâkimin iþine
son verildi. / 400 gazeteci için
toplam 4 bin yýl hapis cezasý istendi.
/ Gazetecilere 3 bin 315 yýl 6 ay
hapis cezasý verildi. / 31 gazeteci
cezaevine girdi. / 300 gazeteci
saldýrýya uðradý. / 3 gazeteci silahla
öldürüldü. / Gazeteler 300 gün yayýn
yapamadý. / 13 büyük gazete için
303 dava açýldý. / 39 ton gazete ve
dergi imha edildi…
Yukarýda bulunan liste
olabildiðine uzanýp gidiyor. Ölenler,
öldürülenler, gözaltýnda kaybolanlar,
kaybedilenler, ölümleri üzerinde
þaibeler barýndýranlar, idam
edilenler, yurttaþlýktan çýkarýlanlar,
fiþlenenler, iþten atýlanlar, kamu
hizmeti yasaklananlar, okuldan
atýlanlar, yasaklanan kitaplar, fikir
eserleri, gazeteler, hapishaneye
atýlanlar…
Bunlar, 29 yýl önce, 12 Eylül
1980 sabahý yankýlanan ‘netekim’
bir sesin, ‘kaybolan huzur ortamýný
yeniden tesis etmek üçün’ yönetime
el koyan, dönemin ABD Güvenlik
Danýþmaný Paul Henze’nin, ABD
Baþkaný Jimy Carter’e “Bizim
çocuklar baþardý” diyerek
müjdelediði kiþinin, kenan evren’in
tarihe attýðý imzanýn göstergeleridir.
Bu, öyle bir imza ki, acýsý hâlâ
belleklerde, vicdanlarda yaþýyor. Bu
öyle bir imza ki, buldozer gibi ezdiði
bir kuþak yok oldu. Bu öyle bir imza
ki, bu ülkenin düþünen, üreten,
eleþtiren, deðiþtiren, sorgulayan,
üreten, okuyan kuþaðýný yok etti.
Bu öyle bir imza ki, yok ettiklerinin
yerine güdülenmiþ, kendisine
verilenle yetinen, sorgulamayan,
benmerkezci, apolitik, okumayan
bir kuþak yetiþtirdi. Bu öyle bir imza
ki, ya ABD’nin ve küresel güçlerinin
güdümündeki kimi yapýlanmalarýn
etkisinde güdülenmiþ bir kuþak
oluþturdu ya da ABD’nin küresel
yayýlmacýlýðýnýn ürünü olan popun,
hamburgerin esiri olan bir kuþak.
Eðer bugün bu ülkeye tam
demokrasi yerleþmemiþ ise, eðer
bugün bu ülkede insan hak ve
özgürlükleri sýnýrlý ve kýsýtlý ise,
eðer bugün bu ülkede ‘mahalle
baskýsý’, ‘mikro faþizm’ gibi terimler
hüküm sürüyorsa bunun en büyük
sorumlusu kenan evren ve onunla
birlikte bu ülkeyi cuntaya sokan
tayfadýr. Tabii o tayfaya boðun eðen
kitleleri de unutmamak gerekiyor.
Dünyanýn birçok ülkesi
darbecilerini yargýlarken, Þili 1973
yýlýnda, týpký bizde olduðu gibi,
ABD’nin isteði doðrultusunda darbe
yapan Augusto Pinochet’i yýllar
sonra da olsa yargýlarken, aðzýmýz
açýldýðýnda “Bir çaksak yine denize
dökeriz” diye böbürlendiðimiz
Yunanistan Albaylar Cuntasý’nýn
hesabýný sorarken, biz, 17 yaþýndaki
Erdal Eren’i suçsuz yere asmýþ
olmakla övünen ve “Asmayalým da
besleyelim mi?...” þeklinde ünlü
vecizesini söyleyen kenan evren ve
arkadaþlarýný yargýlayamadýk,
yargýlamadýk. Yetmedi, kendisine
bir de övgüler düzen tayfanýn
nakaratlarýný dinledik.
Bugün, olmamýþ bir darbenin,
olmamýþ suçlularýný yargý önüne
çýkarma gayreti içinde olanlar, bir
yerlerle, bir yerlerin hesaplaþmasýný
yapma amacý güdenler, önlerinde
duran, bal gibi varolan 12 Eylül
darbesinin hesabýný sormuyorlar,
soramýyorlar. Çünkü kendilerini var
eden koþullarý da 12 Eylül ortamý
oluþturdu. 13 Eylül 1980 sabahýndan
itibaren darbeyi övenler, o yönde
yazý yazanlar, siyasiler, gazeteciler,
cemaat liderleri bugün, olmamýþ bir
darbeden ötürü ‘demokrasi’
nutuklarý atýyorlar. Ýnsan da ister
istemez soruyor: “Beyler, 12
Eylül’de milyonlarca kiþi ölürken,
yok edilirken, sürülürken, 17
yaþýndaki çocuklar asýlýrken darbeyi
þakþaklayan, öven siz deðil
miydiniz? Ne zaman demokrasi
havarisi kesildiniz?”
Artýk birileri net olarak görmeli
ve anlamalýdýr ki, bu ülkede 12 Eylül
1980 cuntasý ile onun sürdürücüleri
ile onun kurumlarý ile
hesaplaþmadan tam demokrasi
oturmaz. Adýna ister Ergenekon
deyin, isterseniz baþka ad bulun,
hiçbir soruþturma, hiçbir yargýlama
da haklýlýk ve inandýrýcýlýk payý
vermez. Önce varolan darbenin
hesabýný sorun, sonra darbe ipuçlarý
aramaya çalýþýn.
Alevi Vakýflarý Federasyonu (AVF)
Basýn Danýþmaný
Þah Ýsmail Hatayi Ýnanç Derneði
Baþkaný
ÝSTANBUL - Emniyet Genel Müdür
Yardýmcýsý Emin Arslan, uyuþturucu operasyonu
sonrasýnda hakkýndaki iddialarla ilgili ifade
vermek üzere Beþiktaþ Adliyesi'ne gitti. Arslan,
"Benim bilerek boðazýmdan haram lokma
geçmedi. Bulunduðum yere týrnaklarýmla
kazýyarak geldim" dedi.
Türkiye'nin günlerdir konuþtuðu uyuþturucu
operasyonunda bir Emniyet Genel Müdür
Yardýmcýsý da sorgulanacak. Kaçakçýlýktan
Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Emin
Arslan, uyuþturucu taciri olduðu iddia edilen
Habip Kanat'la ortak olduðu ve Kanat'ý yýllarca
koruduðu iddia ediliyor.
Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Emin
Arslan, Ýstanbul'da düzenlenen uyuþturucu
operasyonu sonrasýnda hakkýndaki iddialarla ilgili
ifade vermek üzere Beþiktaþ Adliyesi'ne gitti.
"Gerçeklerin çarpýtýldýðýný, kasýtlý olarak bir
kamuoyu oluþturulmaya çalýþýldýðýný" öne süren
Arslan, "Görev gereði yaptýðým çalýþmalar
çarpýtýlarak, beni suçlu gibi yansýtan açýklamalara,
40 yýllýk meslek hayatýmda gerçekten rastlamadým.
Benim dostlarým, arkadaþlarým, meslektaþlarým
þunu bilsinler; benim bilerek boðazýmdan haram
lokma geçmedi. Bulunduðum yere, siyasi
tavassutla deðil, týrnaklarýmla kazýyarak geldim"
diye konuþtu.
Emin Arslan, "Ýddialarla ilgili gizlilik yasaðý
olmasýna raðmen bütünün belirli parçalarý
kamuoyu oluþturmak için kasýtlý lanse ediliyor"
dedi.
"Gerçekler ters yüz..."
Arslan, "Ýddialarýn hepsinin çarpýk olduðunu,
gerçeklerin ters yüz edildiðini" savundu.
Gazetelerde yer alan iddialarýn "asýlsýz olduðunu"
savunan Arslan, oðlu ile Habib Kanat'ýn kýzýnýn
ortak bir þirket kurduðunu, oðlunun söz konusu
þirkete yüzde 20 ortak olduðunu söyledi.
Oðlunun kurulan þirkette maaþlý çalýþtýðýný
belirten Arslan, "Demiþler ki 'benim oðlum
bilmem kim ile ortak.' Hayýr. Onun kýzý ile benim
oðlum emek karþýlýðý yüzde 20 civarýnda. Onlar
parasý, benim oðlum emeði karþýlýðý. Benim oðlum
bilgisayarcýdýr. Yurt dýþýndan bilgisayar
getireceklerdi, iþlemedi. Benim oðlum maaþlý gibi
çalýþtý orada. Kazansalardý para alacaktý. Yarý
yolda da anlaþamadý. 7-8 ay sonra ceketini aldý
çýktý" dedi.
Arslan ayrýca, "Borçlarýný ödeyebilmek için
de arabasýný sattý. Yani burada sigortalý maaþla
çalýþtýðý yerde 'bilmem kaç para yatýrmýþta bilmem
kaç para ile ayrýlmýþ' bunlar banka kayýtlarýnda
ve þirket kayýtlarýnda var. Yani bunlarý
incelemeden böyle bir yayýn yapýlmasýný doðru
bulmuyorum" diye konuþtu.
Hüseyin Rýza Iþýk ile kendisinin hiçbir ilgisinin
olmadýðýný ifade eden Arslan, "Ýddialarla ilgili
gizlilik yasaðý olmasýna raðmen bütünün belirli
parçalarý kamuoyu oluþturmak için kasýtlý lanse
ediliyor. Görev için yapýlan, yürütülen iliþkiler
ustaca çarpýtýlýyor. Bu konuda yardýmcý olan
kiþiye 'arkadaþ sen yardýmcý ol baþýna bir þey
gelmez senin ele verdiðin adamlar seni öldüremez,
devlet seni korur' denilen yerler anýnda çevrildi
'biz seni koruruz sen istediðin gibi mal sat' denildi.
Bu kadar çirkin" dedi.
"Böyle bir þerefsizlikle karþýlaþmadým"
"40 yýllýk meslek hayatýmda her konuyla
karþýlaþmýþtým. Böyle bir þerefsizlikle
karþýlaþmamýþtým. Bütün gazetelerde yazýyor,
Hüseyin Rýza, Ýstanbul Üniversitesi'nde bir
doçentti. Akrabalarýmdan biri de ayný üniversitede
öðretim görevlisi. Onunla benim bir þeyim yok,
bir defa görüþtüm" diyen Arslan, "Dün akþam
bazý gazetelere servis yapýldý. Kasýtlý olarak
kamuoyu oluþturulmaya çalýþýldý. Dün savcýlýk
emniyete yazý yazýyor. 'Emin Arslan yarýn saat
10'da burada olsun' diye. Ýstanbul'dan gazeteciler
beni anýnda arýyor. 'Buraya geliyorsunuz' diye.
Sanki yazý ajans ve gazetelere yazýlmýþ gibi.
Medya ile yargýlama oluyor" ifadelerini kullandý.
Emin Arslan, "Dün gece çarpýtýlmýþ, aile ve
çocuklarýmýz gibi kutsal kavramlarýn çiðnendiði
haberi bazý kanalda bütün millet izlemiþtir. Hem
de gizlilik kararý vardý. Görev gereði yaptýðým
çalýþmalar çarpýtýlarak beni suçlu gibi yansýtan
açýklamalara 40 yýllýk meslek hayatýmda gerçekten
rastlamadým. Benim dostlarým, arkadaþlarým,
meslektaþlarým þunu bilsinler; ben gerçekten
bilerek boðazýndan haram lokma geçmiþ bir kiþi
deðilim. Bulunduðum noktaya siyasi tavassutla
deðil, týrnaklarýmla kazýyarak geldim" þeklinde
konuþtu.
Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Arslan
ayrýca, "10 yýl önce yaptýðým ulusal ve uluslararasý
operasyonlarý arkadaþlarým iyi bilir. O zamanki
Emin Arslan ne ise þimdiki Emin Arslan da aynen
o. Lütfen yalan yanlýþ bilgilerle çocuklarýmý,
ailemi hýrpalamasýnlar. Benim rahmetli babamýn
bir sözü vardý. 'Oðlum inþallah polislikte baþýna
bir þey gelmez. Ama gelirse vurdu, vuruldu, öldü,
öldürdü desinler ama Abdi'nin oðlu hýrsýzlýk yaptý
da geldi demesinler' demiþti. Ama iþte maalesef
sonunda nasýl oldu bilemiyorum. Ama ben adli
süreçte bunun bütün boyutlarýyla açýklanacaðýna
inanýyorum" dedi. (aa)
Radikal
Cafer SOLGUN /ÝSTANBUL
HP baþýna Aydýn Güven Gürkan geçiyor
çalýþmalar sonucu solda birlik adýna SODEP
ve HP birleþerek SHP oluþturuluyor hepimiz
SHP çatýsý altýnda tekrar birleþiyoruz.
***
Ve 5 yýl sonra her þey unutuluyor 1989
yerel seçimleri Ali Eðer tekrar SHP den aday
adayý oluyor o sýrada vefa borcu olarak SHP
ilçe baþkaný yaptýklarý Nihat Doðan’da 5 yýl
önce verilen söze güvenerek o da aday adayý
oluyor fakat SHP genel merkezinde Nihat
Doðan’ý ikna ederek adaylýðýný çektiriyorlar
ve SHP nin adayý yine Ali Eðer oluyor.
Hacýbektaþ’a gelince Nihat Doðan fikrini
deðiþtirerek baðýmsýz aday oluyor ve Ali, Nihat
mücadelesi sonucunda Ali Eðer tekrar belediye
baþkaný seçiliyor. Belediye meclis üyeleri ön
seçimle seçildiði için (Nihat Doðan ilçe baþkaný
olduðu için önseçim hazýlýklarýný kendi
seçilecek biçimde yapmýþtý) kontenjan hariç
tamamý kendi arkadaþlarýndan oluþmuþtu. Ayný
partili belediye baþkaný ve meclis üyeleri
arasýnda baþlayan kavga 2 yýl sonra baþkanýn
ve meclisin fes edilmesi ile son buluyor.
Danýþtay belediye baþkaný Ali Eðeri göreve
iade ediyor belediye meclisini fes ederek
yenilenmesine karar veriyor. 1992 yýlýnda
Hacýbektaþ’ta belediye meclis üyeliði için
seçim yapýlýyor bu sefer seçim SHP ile DSP
arasýnda, seçim propagandalarý sýrasýnda Nihat
Doðan tekrar sahne alýyor ve bu sefer DSP nin
otobüsünde Ali Eðer için aðýr sözler söylüyor
kapýlarýnýzý, pencerelerinizi demirleyin diyor
v.s. sonuçta seçimin galibi DSP oluyor ve 9
meclis üyeliðinin 7 sini kazanýyor.
Yýl 1992 CHP yeniden açýlýyor genel
merkez kurucu ilçe baþkaný olarak Nafiz
Ünlüyurt u görevlendiriyor, bende o dönemde
SHP yönetiminden istifa ederek CHP nin
kuruluþuna katýlýyorum. 1993 yýlý Hacý Bektaþ
Veli anma törenlerine CHP genel baþkaný olarak
Deniz Baykal katýlýyor ve Baykal ýn törenlerde
konuþmasý belediye baþkaný Ali Eðer tarafýndan
engelleniyor ve Baykal parti otobüsü üzerine
çýkarak halka gerekli konuþmayý yapýyor. 1994
yerel seçimleri için CHP yönetimi beni oy
birliði ile belediye baþkanlýðýna aday gösteriyor.
Rakip SHP ve adayý yine Ali Eðer
kampanyalar, propagandalar yoðun çünki SHP
iktidar, Ali Eðer belediye baþkaný iktidarýn ve
belediyenin tüm olanaklarýný kullanýyorlar
süreç zor geçiyor bakanlarýn biri geliyor biri
gidiyor bazen günde iki bakanýnda geldiði
oluyor o da ne yine sahnede Nihat Doðan bu
seferde SHP otobüsünde, Ali Eðeri belediye
baþkaný yapmak için onur sözü, namus sözü
veriyor sonuçta seçimi burun farkýylada olsa
(25 oy farkla) CHP alýyor ve ben belediye
baþkaný seçiliyorum.
Yýl 1995 sonu CHP ile SHP nin birleþme
kurultayý kurultay divan baþkan yardýmcýlýðýna
seçiliyorum divan baþkaný Ýstanbul il baþkaný
Ahmet Güryüz Ketenci divanda fenalaþýyor
divaný terk ediyor ve 2 gün boyunca birleþme
kurultayýna divan baþkanlýðý yapýyorum sonuçta
partiler CHP çatýsý altýnda birleþiyorlar ve Ali
Eðer CHP den istifa ediyor.
Yýl 1999 yerel seçimler Nisanda yapýlacak
CHP genel merkezinden beni çaðýrýyorlar tekrar
CHP nin adayýsýn diyorlar kabul ediyorum o
da ne Ali Eðer tekrar aday bu defada ANAP
tan seçimi yine CHP kazanýyor ve 2. kez
belediye baþkaný seçiliyorum.
Devam Edecek
Eruh’ta þehit düþen Murat Taþ için
yapýlan cemevi töreni, “resmî cenaze
camide” diye yarýda kesildi. Þehit Taþ’ý
son yolculuðuna uðurlamak için
yakýnlarý önceki gün Alibeyköy
Cemevi’nde toplandý. Cemevinin
dedesi Hüseyin Güzelgül cenaze duasý
için hazýrladýðý konuþmayý yaptý. Bu
sýrada cemevine gelen ‘yarbay’ rütbeli
bir subay, Taþ’ýn ailesiyle görüþtü.
Ardýndan, cemevindeki cenaze, resmî
törenin Ataköy Camii’nde olduðu
söylenerek yarýda kesildi.
Camideki törene CHP lideri Baykal
ile Birinci Ordu Komutaný Iðsýz da
katýldý. Cemevi dedesi Güzelgül
þikayetçi: Son görevimizi yapmamýza
izin verilmedi.
Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Çukurca
ilçelerinde çýkan çatýþmalarda hayatýný
kaybeden askerler, önceki gün
düzenlenen cenaze törenleriyle son
yolculuklarýna uðurlandý.
Bu haber, gazetelerde “Gözyaþlarý sel
oldu, aktý” türü baþlýklarla verildi. Anne
ve babalar, eþler ve kardeþler, bayraða
sarýlý cenazelere sarýlýp aðladýlar. “Akan
kan dursun, kardeþ kaný dökülmesin artýk”
diyen babalar oldu. Ama bu cenaze
törenlerinden biri vardý ki, arka planýnda
tipik bir “ayrýmcýlýk” örneði yaþandý.
Eruh’ta PKK’lýlarla girdiði çatýþmada
hayatýný kaybeden Jandarma Baþçavuþ
Murat Taþ, Amasyalý bir Alevi Türk
vatandaþýydý. Cenazesi, Ýstanbul Ataköy
5. Kýsým Camii’nde öðleyin kýlýnan
cenaze namazýnýn ardýndan defnedildi.
Cenaze törenine CHP Genel Baþkaný
Deniz Baykal, ý. Ordu Komutaný
Orgeneral Hasan Iðsýz, Harp Akademileri
Komutaný Orgeneral Hüseyin Nusret
Taþdeler’in aralarýnda olduðu çok sayýda
sivil ve askeri yetkili katýldý. Oysa Murat
Taþ’ýn cenazesi, Ataköy Camii’nden önce
Ýstanbul Alibeyköy Cemevi’ne
getirilmiþti. Ailesi, yakýnlarý
Alibeyköy’de ikamet ediyordu. Cemevi
dedesi ve toplanan cemaat, Taþ’ý son
yolculuðuna uðurlamak için hazýrdý.
Alibeyköy Cemevi’nin dedesi Hüseyin
Güzelgül cenaze duasý öncesi hazýrladýðý
konuþmayý da yapmýþtý.
O anda cemevine yanýndaki askerlerle
beraber, “yarbay” rütbeli bir subay geldi.
Murat Taþ’ýn acýlý ailesiyle konuþtu. Ve
kimseler ne olduðunu bile anlayamadan,
Murat Taþ’ýn cenazesi Ataköy’e
götürüldü.
Dede ve cemaat þaþkýn
Dede Hüseyin Güzelgül ve hazýrdaki
cemaati þaþkýna çeviren bu olayýn nedeni
ise, “resmî tören Ataköy Camii’nde
yapýlacak” olmuþ. Dedenin ve cemaatin
olasý tepkisini engellemek istediðinden
olsa gerek, yarbay “buralarý da tanýmak
lazým” gayet “ýlýmlý” sözler sarf etmiþ.
Hatta kendisinin de “Alevi” olduðunu
söylemiþ. Ama sonuçta cenazeyi, ailenin
ve toplanan Alevilerin son görevlerini
yapmalarýna imkan tanýmadan Ataköy
Camii’ne götürmüþler...
Konuyla ilgili tüm çabalarýmýza karþýn
Taþ’ýn acýlý ailesine ulaþamadýk. Fakat
olaya tanýk olan Alevi camiasý þaþkýn.
Hüseyin Dede, “O anda orada þehidin
bazý yakýnlarý vardý, biraz da yaþadýklarý
acý nedeniyle bu duruma sessiz kaldýlar,
belki de ne olduðunu bile anlayamadýlar.
Yoksa biz cenazemize sahip çýkardýk,
görevimizi yerine getirmeden vermezdik”
diyor.
Daha önce bazý Alevi þehit askerler
Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR
Yaþar ALKAN
Ýlköðretim haftasý etkinlikleri
çerçevesinde Ýl Milli Eðitim
Müdürlüðü’nün yapmýþ olduðu iþ bölümü
gereði görevlendirilen D.Ý.P Ýlköðretim
Okulu Müdürü ve öðrencileri, ilköðretim
haftasý ve önemi hakkýnda bilgilendirme
yapmak amacýyla Vali Vekilimiz Ruhi
PAKER’i makamýnda ziyaret etti.
Vali Vekili PAKER, kendisine çiçek
sunan Damat Ýbrahim Paþa Ýlköðretim Okulu
Müdürü Ýbrahim PALAN, 3-B sýnýfý
Öðrencisi Züleyha ERGÜL ve 4-A sýnýfý
öðrencisi Hatice ÝNAN ‘a teþekkür ederek
çeþitli Ýkramlarda bulundu.
MUSTAFA SÜMEN
için hem cemevi hem de camide törenler
düzenlenmiþti. Sonuçta kimsenin
beklemediði bu fiili tutum neticesinde
Murat Taþ’ýn cenazesi “resmî tören”le
Ataköy Camii’sinden kaldýrýldý.
Alevice defnedilmesine izin verilmedi
Alevi Bektaþi Dernekleri Federasyonu
Baþkaný Ali Balkýz: Bunu sadece hacý
hoca tayfasý yapar diyorduk. Demek ki
subaylar da yapabiliyor. Üstelik bir þehide
bunu yapabiliyorlar. Cemevleri Alevilerin
ibadethanesidir. Orada cem yaparýz,
cenazelerimizi oradan kaldýrýrýz. Kendi
usulümüze göre. Oradan helalleþir, oradan
yolcu ederiz. Bu askerimiz Alevi doðdu,
Alevi yaþadý, Alevice askerliðini yaptý,
Alevi þehit oldu. Ama Alevice
defnedilmesine yüce devletimiz izin
vermedi.
Cemevlerini bunun için kurmuþtuk
Hüseyin Güzelgül (Alibeyköy Cemevi
Dedesi): Karþýlaþtýðýmýz bu uygulamalar
Ebu Süfyan zihniyetinin devam ettiðini
göstermektedir.
Yýllarca camilerde “Alevidir, cenaze
namazý kýlýnmaz, cenazesi yýkanmaz”
gibi dýþlayýcý, horlayýcý yaklaþýmlara
maruz kaldýk. Cemevlerini biraz da bunun
için kurduk. Bir Alevi Hakk’a
yürüdüðünde, tabii ki cenazesi
cemevinden kaldýrýlýr. Kabullenseler de
kabullenmeseler de cemevleri vardýr,
canlarýmýzýn cenazeleri de cemevinde
kaldýrýlýr. Açýlým yapýlacaðý söyleniyor.
Çalýþtaylar düzenleniyor. Ama ordu bile
böyle yaptýktan sonra, bunun samimiyeti
tartýþmalýdýr.
(Taraf/Ýlgili haber :TSK'dan Alevi açýlýmý
!)
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
Hacýbektaþ Noterliði
441 3009
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
441 33 38
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
441 35 23
ARAÞTIRMA
12 Eylül Kýrýlmasý ve Tarihle Yüzleþmenin Yeri
(Demir Küçükaydýn’ýn, hatalý “12 Eylül üzerine düþünceler”i)
Demokrasi mücadelesi içinde binlerce unsuru
barýndan bir mücadeledir. Kimi söylemlerin öne
çýkmasý bu mücadeleyi o söylemlerin sýnýrýna
hapsetmek anlamýn gelmez. Her mücadelenin
þiarlarý, ikonlarý, öne çýkan kesitleri ve belirgin
tanýmlarý vardýr. 12 Eylül rejimi ve generallerinin
yargýlanmasýndan demokrasi mücadelesi adýna,
diðer görevlerimizi ihmal etmeden söz ederiz.
12 Eylül rejimi solun sendromu deðildir,
hedefidir. Solun sendromu milliyetçi
refleksleridir. 12 Eylül arifesinde ortak ülkemizin
doruða yükselen demokrasi mücadelesinin bir
askeri darbeyle kýrýlmasýnýn nedeni de budur. O
gün, mücadelemizin arkasýnda duracak, tarihiyle
cesurca yüzleþmiþ bir toplum yoktu. Bunu
baþarmamýþ kendi içinde bile saðlýklý iliþkisi
olmayan bir sol vardý.
Tarihleriyle yüzleþemeyen toplumlar
demokrasi mücadelesini sonuca götüremezler.
Siyasal mücadelede kararlý ve soluklu olamazlar:
Siyasal hareketleri özveriyle destekleyemezler.
Sosyolojik açýdan bu durum, devletin ulusun
algýsýnda edindiði yer kadar toplumun tarih içinde
yenenin arkasýnda durmayý yeðleyen kaygý ve
korkularý yer almaktadýr. Özellikle Osmanlýdan
çýkýp gelmiþ bir toplumdan söz ediyorsak durum
çok daha vahimdir.
12 Eylül bir yanýyla baþardýðý görüntüsü de
gerçekçi deðildir. Kürt özgürlük hareketi, 12
Eylül darbesinin baþarýsýzlýðýnýn hepimiz adýna
bir göstergesidir. Bu baþarý, 12 Eylül arifesindeki
yükseliþi, Kürt halkýnýn kendi tarihiyle yüzleþerek
adýn adým aþmasý üzerine gerçekleþmiþtir. Örnek
alýnmasý gereken de budur.
Sol milliyetçi reflekslerinden kurtulmadýkça,
toplumun tarihle cesur yüzleþmesi
gerçekleþmedikçe baþarý þansýda olmayacaktýr.
Bunu gerçekleþtirmek için, özgürlük hareketinde
hepimiz adýna yükselen demokrasi mücadelesine
destek olmayý bilmeliyiz. Özgün, farklý, ayrý
varlýklarýmýzýn bu sürece özgür mücadeleleriyle
katýlmasýnýn önünü açmalýyýz.
***
12 Eylül 1980 askeri faþist darbesi, yükselen
demokrasi mücadelesi ve güçlerine karþý devletin,
sistem adýna bir son refleksiydi.12 Eylül darbesi,
arifesindeki olaylar bütününün gelip dayandýðý
tabloda anlam bulan bir karþý devrim giriþimidir.
Bu müdahale yasal, anayasal, kurumsal ve
iþlevsel birçok yeniden yapýlanmanýn yaratýcýsý
olmuþ, toplumu kat bir þekilde kuþatma amacý
gütmüþtür.
Darbe, sonuçta bir öznel giriþimdir. Alt yapýsýnda
ekonomik nedenler olduðu kadar, bunlarý bir
bütün olarak tehdit eden, sistemi yýkýp toplumsal
yeniden örgütlenmeyi amaçlayan büyük bir halk
hareketinin baþarýsýný engelleme çabasý da yer
almaktadýr.
Nesnel verileri ve öznel giriþimleriyle 12 Eylül
askeri faþist darbesi ve ikame ettiði sistem,
ülkemiz demokrasi mücadelesinin sendromu
deðildir. Hedefidir. Bu hedef 12 Eylül rejiminin
alt yapýsýný da içeren ve demokrasi mücadelesi
programlarýmýzýn oluþumuna yol açandýr.
Sendrom olma ile hedef olma arasýndaki farký
kavramadan, tüm yoðunluðuyla süren karanlýk
bir rejimle köklü ve sonuç alýcý mücadeleyi
yükseltmek mümkün deðildir.
12 Eylül deðerlendirmelerinde kavramlarýn yerli
yerine oturmasý için, slogancý açýklamalar yeterli
olamaz. Darbenin çok yönlü nedenleri üzerinde
durmak ayný zamanda bu güne kadar süren izleri
ve onlarla mücadele etmek için de önermeleri
yapmak gerekmektedir. Bir program olduðu
kadar ayrýntýlarla da ilgilenmeyi gerektirir.
12 Eylül generallerinin yargýlanmasý, 12 Eylül
rejiminin sürekli gündemde tutulup hedef
yapýlmasý bu anlamda yanlýþ deðildir. Bunlar,
bütünsel bir mücadelenin ayrýlmaz parçalarýdýr.
Her mücadelede simgesel olarak öne çýkartýlacak
kliþeler vardýr. Bunlar yürütülecek aydýnlatma
çalýþmalarýnýn figürleri, ikonlarý olarak
sloganlaþýrlar. Bunlar olmaksýzýn elde kapitallerle
dolaþarak, halký bilgilendirip etkinliklerini ortak
bir hedefe yönlendirmek mümkün deðildir. Bu
mantýkla yapýlacak bir küçük hak mücadelesi
için ilkel komünal toplumdan itibaren, tarihin
tüm hatalarýný da düzenlemek üzere bir
ansiklopedik mücadele vermek gerekir. Bu
fantazyalarla örülü akýllarýn neden halkýmýzdan
raðbet görmediklerini, neden solu mevta hallerine
getirdiklerini anlamak güç olmasa gerek.
Demokrasi mücadelesi kiþinin bildiði tüm
bilgileri aktarma platformu deðildir. Bu
entelektüel geviþ getirme iþi, hiçbir saðlýklý
mücadeleye hizmet etmiyor, kýrýyor, engelliyor,
saptýrýyor kafa bulandýrmaktan baþka bir iþe
yaramýyor: zaten açýk bir þey söylenmiyor hep
muðlak hep karman çorman cümle dizileri.
Bu noktada yine, Demir Küçükaydýn, bildik
yöntemlerle konuyu içinden çýkýlmaz hale
getiriþiyle yüz yüze kalýyoruz. Demir
Küçükaydýn’a iliþkin saðýmý ve çalýþkanlýðýna
Niðde günlerinden olan tanýklýðýmla önceki
yazýlarýmda ifade ettim. Tekrar etmeyeceðim.
Ancak yazýlarýndaki karmaþa, konuyu
bulanýklaþtýran ilgili ilgisiz söylemleri ýsrarla
vurgulamak istediði demokrasi mücadelesine
hizmet etmediðini belirteceðim.
Bir iki örnekle bunun üzerinde durmamýz gerekir.
Demir, “12 Eylül, ciddi politik mücadeleden ve
demokratik görevlerden kaçmanýn bir örtüsüdür
“12 Eylül, örneðin demokratik bir anayasa
tartýþmasýnýn veya Türkiye'nin gerçek egemeni
Askeri Bürokratik Oligarþi'nin teþhir edilmesinin
bir vesilesi olabilecekken, enerjiyi ve tartýþmalarý
12 Eylül generallerinin yargýlanmasý gibi bir
alana çekerek, sosyalistlerin ve demokratlarýn
reformist bile olmayan taleplere yönelmesinin
ve tecrit olmasýnýn aracý olmaktadýr.” (Demir
Küçükaydýn, “12 Eylül üzerine düþünceler”
makalesi)
Demir Küçükaydýn, her þeyi en geniþ
kapsamýyla düþündüðü sanýsýnda. Bu nedenle
12 Eylül rejimine karþý vurgusu yoðun olan
mücadeleyi kýsýr görmektedir. Oysa demokrasi
mücadelene yönelen tüm güçler bu vurguyu tek
baþýna hiçbir zaman ele almamýþtýr. 12 Eylül
rejimini sadece 12 Eylül sonrasýyla da ilgili
görmemiþtir. Tarihi siyasal gerici yönetimlerin
bir sentezi olarak görülen 12 Eylül rejimine karþý
mücadeleyi, ülkemizin gereksindiði genel
demokratik dönüþümlerle ilgili bir mücadele
olarak algýlanmýþtýr. Generallerin yargýlanmasý
ise, elbette ki buz daðýnýn su yüzündeki kýsmýyla
ilgilidir. Ancak bütün bunlar, genel demokrasi
mücadelesinin birer parçasý olarak dile getirilmesi
gereken unsurlardýr. Bunlarýn atlandýðý sýk sýk
dile getirilmediði bir yerde, kapsamlý demokrasi
mücadelesi programlarýnýn yaþama geçmesi
mümkün deðildir: böylesi ancak solcu askeri
darbelerden medet ummak olur. Onlar gelirler
hiçbir ayrýntýya düþmeden elde bulunana
programý uygularlar olur biter. Ancak tarih herkes
açýkça gösterdi ki bu yolla hiçbir sorun bitmiyor
gerisin geriye, gelindiði gibi dönülüyor.
Demir küçükaydýn’ýn mantýðýyla kendini
yorumlamasý beklenir. Sýnýf mücadelesi, sendikal
mücadele, grevler, fabrika iþgalleri vb temel,
tali hiçbir þeyden söz etmeyip özgürlük
hareketinin çevresini aþmayan söylemlerine ne
demeli. Bu mü dünya sosyalist devrimi, bu mu
sýnýf mücadelesi. Ama bunu sormayacaðým,
çünkü gerçeklerin öðretisi bu tür gerçekçi
olmayan söylemleri çoktan tarihe gömmüþtür.
Bundan dolayý, Demir Küçükaydýn’ýn hedef
kitlesini en azýndan, sendikal örgütlenmeye, iþçi
haklarýna, sýnýf mücadelesi eksenli parti kuruluþ
çalýþmalarýna yönlendirmesini beklemeyeceðim.
Sýnýf mücadelesi üzerine görüþlerimi bir
önceki eleþtiri yazýmda dile getirdim (“Demir
Küçükaydýn’ýn Talihsiz Ulus Algýlarý” bkz.
http://mirural.blogspot.com/ ). Sýnýf mücadelesi
ihmal edilmemesi gereken bir reformist
mücadeledir. Devrimci deðildir. Sistem içinde,
sistemin iki tele sýnýfý arasýnda onarým,
düzenleme, dengeleme mücadelesidir. Sýnýf
mücadelesinin tüm tarihi budur. Yeni toplum
eskinin baðrýndan doðar. Eskiye ait olan ve
birbiriyle sýnýf mücadelesi verenler birlikte
sönerler, yeni toplum, yeni sýnýflarýyla tarih
sahnesinde, eskiyi yadsýyarak yer alýr. Önceki
toplumun ezilen sýnýfý yeni toplumu kuramaz.
Kurmamýþtýr. Köleler en büyük isyanlarýyla
Spartaküs önderliðinde, Roma kapýlarý önünde
ne yapacaðýný bilmeden diz çöktüler. Feodalizmi
köle sýnýfý sýnýf mücadelesinin sonucu kurmadý.
Kölelikle birlikte göçüp gitti. Serfler, feodal
karlarýn þatolarý ve tahtlarý önünde diz çöktü.
Kapitalizmi serfler kurmadý. Kuramazdý da. Yeni
toplum, kapitalizm, feodal toplumun içinden
çýkarak, kendi temel sýnýflarýný eski toplumun
sýnýf mücadelesinin dýþýnda üreterek ve bir bütün
olarak feodalizme karþý savaþarak hakim oldu.
Kapitalizmin kuruluþunda feodal dönemin sýnýf
mücadelesinin katkýsý, çürüyen toplumun
týkanmasýný saðlamasýndan ibarettir. Bitmeyen
köylü isyanlarý, bitmeyen feodal baskýlar, sistemi
içe dönük olarak çökertti bitirdi, kapitalizm bu
çöküþten de yararlanarak geliþimini hýzlandýrdý.
Serfler, kapitalizmi kurup, iþ gücünü satan birer
iþçi olmak için çaba sarf etmedikleri gibi, çoðu
yerde feodal beylerinin vurucu gücü olarak tarihte
gerici bir rol oynadý, devrimci ulusal süreçlere
karþý savaþta ön safta vuruþtu. Hegel’in tarihisiz
uluslar deðdi, Engels’in 1848 devrimin
yenilgisinde önemle iþaret ettiði kesimler, iþte
bunlardýr.
Sýnýf mücadelesi, bundan sonrada aynýyla
devam edecektir. Kapitalizmin temel iki sýnýfý
aralarýndaki sýnýf mücadelesini, sistemin daha
uygun bir çalýþma düzlemine gelmesi için
yürüteceklerdir. Fabrikanýn kapanmasýna karþý
iþçilerin, iþ kaybetme kaygýsýyla özverili olmalarý,
aylýk bile istememeleri, tüm kavgalarýnýn artýk
küçük bir aylýk artýþýndan ibaret olmasý
bundandýr. Ýnsanlýk tarihinin en geliþmiþ
beyinleri, aydýn ve entelektüellerinin öncülük
yaptýðý komünist Partileri, iþçi partilerinin birer
reformist dernek haline gelmelerinin nedeni de
budur. Bu çok normaldir. Öznel isteklerle baþka
türlü de olamaz. Denendi de. Ancak gerisin
geriye kapitalizme dönüldü. Bir gece ansýzýn kýlý
orduyla ele geçirilen iktidar ve yayýnlanan siyasi
kararnameyle ilan edilen toplumsal mülkiyet,
sosyalizm diye bir yeni uygarlýk kuramadý.
Tarihsel yanýlgý, geldiði gibi geri döndü. Doðu
Avrupa’nýn eski sosyalist ülkeleri kapitalizmde
tekelciliði kimin önce yakalayabileceði üzerine
yarýþ eder hale geldi.
Yeni uygarlýk eskinin içinden evrimin tüm
süreçlerini yaþayarak gelip yerleþecektir. Kendi
temel sýnýflarýný, örgütlerini ve etkinliklerini de
beraber getirerek kökleþecektir. Ýþçi sýnýfý da
burjuvazi de yeniye karþý direnecek (Tekrarla
söylemeliyim ki, sýnýflardan bahsediyorum
þahýslardan deðil). Sýnýfsal güdüdür bu, sistemini
korumak ve statüsünü deðiþtirmemek için
kapitalizmin iki teme sýnýfý dayanýþma içinde
olacaktýr. Bu gün bunun izlerini her alanda
görmek mümkündür. Geliþen bilim ve teknoloji
devriminin ortaya koyduðu sonuçlar, artýk ham
maddeler arasýnda bilgiyi de oturtmuþtur, sanal
üretim öncelikli olmuþtur, fabrika üretimi ve
özel mülkiyet farklý bir biçimleniþ yönünde hýzla
ilerlemektedir.
Demokrasi mücadelesi iþçi sýnýfýnýn da
halklaþmasýný gerektiren bir mücadeledir. Bu
tespitimizi on yýllardýr dile getiriyoruz. Çünkü
fabrikanýn, sendikanýn dar alanlarýnda
kazanýlacak bir mücadele yoktur. Birilerinin
öncü diðerlerinin artçý olduðu mücadele kuvvet
kaybýdýr sonuç alýcý deðildir. Tüm özgün güçler
özgürce mücadeleye katýlmalýdýr. Demokrasi
mücadelesi bunu gerektiriyor.
Bu veriler doðal olarak gerici bir sistemle
bizleri daha çok yüz yüze býrakacaktýr. Bunun
anlamý, Demir küçükaydýn’ýn öne çýkartmaktan
kaçýndýðý temel söylemlerinin artýk tarihi miadýný
doldurduðunu göstermektedir.
Bu nedenle de demokrasi mücadelesi, her
türden gericiliðin, ilerlemenin yollarýný týkamanýn,
yeni bir toplumsal iliþki sistemine yükselmenin
anahtarý durumuna gelmiþtir. Her çaðda da durum
budur. Demokrasi, gericiliði aþmanýn týkanmayý
aþmanýn biricik unsurudur. Zaman içinde somut
talepleri farklý olsa da özgürlükte anlamýný bulan
yanlarýyla demokrasi yeniyi kurmanýn temel
aracýdýr.
12 Eylül rejimine karþý daha yoðun yönelmek,
generallerini daha çok afiþe etmek bu açýdan
bütünsel görevler yaný sýra yapýldýkça demokrasi
mücadelesi uðruna olumlu katkýlar yapýlmýþ
demektir. Küçümsenecek yanlarý yoktur.
Generalleri yargýlama talebi kiþilere yönelik bir
refleks olarak ele alýnamaz, generalleri birer aile
babasý olarak yargýlamanýn kimseye faydasý
olmayacaktýr, belki en iyi babalar olarak ödüle
de layýktýrlar. Ama yargýlama, onlarýn adý altýnda
karanlýk bir sistemin, demokrasiye karþý iþlediði
cürümleri yargýlamaksa durum farklýdýr.
Küçükaydýn, kendi yazýsýnda bu gerçeði
“Nedense demokratik görevler söz konusu
olduðunda, bunlara "kimlik politikalarý" diyerek
küçümseyen adlarla tanýmlayanlar ve "kimlik
politikalarýna" karþý "emek eksenli" politikalarý
öne çýkaranlar” (Age) diyerek teslim ettiðini
görmek olumludur. Ama bu, çeliþkisini sona
erdirmiyor. Eleþtirdiði hataya kendisi de düþüyor.
12 Eylül üzerine sosyolojik araþtýrmalarýn
yetersizliðinden söz ediyor Küçükaydýn, bu
doðrudur. Bunun nedeni ise solu içine düþtüðü
milliyetçilik çýkmazýdýr. Temel konu budur. Solun
bu günkü durumu, 12 Eylül rejimini ya da
generallerini hedef almasý deðildir. Bu durum,
tarihi nedenleri, nesnel ve özlen birikimleri olan
bir kýrýlmanýn sonucu olarak belirmiþtir. Sol
tarihiyle cesurca hesaplaþabilen bir toplumsal
sürece gidememiþtir. Kendisi de tarihiyle
hesaplaþamamýþtýr. Kavganýn en kritik yerinde
ayaklarý havada bir sol gerçeði vardý. Darbe bunu
yeterince gösterdi.
Bu açýk var oldukça sol milliyetçi reflekslerden
kurtulamayacak kendisi adýna hareket eden Kürt
özgürlük hareketinin demokrasi mücadelesindeki
manivela rolünü inkara kadar gidecek. Ona
þovence yaklaþacaktýr. Ortak ülkemiz solunun
12 Eylül arifesinde gösterdiði demokratik
mücadele yükseliþi, tarihiyle yüzleþmemiþ toplum
üzerinden gitmesi dolaysýyla kýrýlmýþtýr. Askeri
açýdan yumruðunu vuran, haklý da pasifize ederek
sonuç almýþtýr. Direnmenin olmamasý bundandýr,
kazanýlan demokratik mevzileri koruma karalýlýðý
gösterecek solun sýrtýný koruyacak bir kararlý
duruþ saðlanmamýþtýr. Tarihsel devlet baba
algýlarý, devletin gücü ve heybeti bilinçaltý etkileri
tüm aðýrlýðýyla ortaya çýkmýþtýr.
Sol zaten kendi iç örtüsel yapýsýný ve
dayanýþmasýný oluþturmaktan uzaktý. Faþizme
Karþý Birleþik Direniþ Cephesi (FKBDC) (1
Haziran 1982) kuruluþu doðrularý arkasýnda
duracak bir toplumsal etkinin ya da örgütsel
etkinin kendi tarihiyle cesur bir hesaplaþmadan
geçmemesi halinde sonuç almayacaðýna iyi bir
örnektir.
Bütün bunlara karþýn 12 Eylül rejimi istediði
hedefe varamamýþtýr. Kürt halkýnýn özgürlük
mücadelesiyle karþý karþýya kalmýþtýr. Kürt ulusun
tarih içinde evrimleþerek biriken ve kendi
tarihiyle bir hesaplaþma, bir yüzleþme hareketi
olarak da ortaya çýkan özgürlük mücadelesi
yükseliþe geçmiþtir. Kürtler makus kaderleriyle
yüzleþtikçe, özgürlük hareketinin arkasýnda
durmuþ, özverileriyle sürecin yükseliþine katký
yapmýþtýr. Diðer tüm etmenler bu sürece tali de
olsa yaptýklarý katkýlarla, demokrasi mücadelesi
bu gün Anadolu Halklarý adýna tüm ilerici
demokratlarý adýna yükselmiþtir. Bu süreç
demokratik açýlým söylemlerinin de temelidir.
Ortak ülkemiz solunun 12 Eylül arifesinde
gösterdiði demokrasi mücadelesindeki yükseliþi
kýran ve bu güne kadar bir daha doðrulmamasýna
yol açan askeri faþist darbe, tarihiyle yüzleþebilen
bir özgürlük hareketinin yükseliþini engellememsi
önemli bir kýstas olarak ele alýnmalýdýr. Solun
sorunu budur. Milliyetçilikten çýkýlmadýkça bu
çýkmazdan da çýkýlmayacaktýr.
Demir Küçükaydýn’ýn sorup yanýtlamadýðý
sorunun cevabý da buradadýr. “…Soru þudur:
nasýl olmaktadýr ki Türkiye'nin tarihinde bir daha
görmediði ölçüdeki radikalleþme ve politikleþme
dalgasý böyle aðýr bir yenilgiyle sonuçlandý”
(Agm)
Tarihleriyle yüzleþemeyen toplumlar
demokrasi mücadelesini sonuca götüremezler.
Kürt haklýnýn özgürlük mücadelesi bu açýdan
hepimiz adýna önemli bir adýmdýr.
12 Eylül rejiminin iþkence, ölüm, faili
meçhul, tehcir, kýyým, kayýplarla belirlenen kirli
ve karanlýk tarihini burada tek tek
sýralamayacaðým. Bunu binlerce kaynaktan
bulmak mümkündür. Bu gün söylenmesi gereken
en önemli þey, yükselen demokrasi mücadelesine
omuz vermektir. Fýrat’ýn ötesinden gelen bu
güçlü dalgayý Toroslarýn güneyinden
desteklemek, özgün tüm farklý örgütlenmelerin
özgür mücadelesi önündeki tüm milliyetçi sol
algýlarý bir kenara itmektir. Evimizin için
toparlamaktýr, bu toparlanýþ halkýmýza kendi
tarihiyle baþarýlý bir yüzleþmeyi gerçekleþtirmek
için gerekli tüm adýmlarý atmaktýr. Arkasýnda,
halkýn özveriyle desteðini bulmayan hiçbir talep
ayaklarý yere basamaz. Buna halkýn inanmasý
gerek. Bunun için tarihini tüm çýplaklýðýyla
bilince çýkarmak gerek. Bu denklem kurulu
olduðu ölçeklerde, demokrasi mücadelesinin
yükseliþine tanýk olunacaktýr.
Sabahattin Ali, kýzý Filiz ile.
Bu topraðýn muktedirleri, ülkesini ileri
götürmek isteyen, Aydýnlanmanýn ýþýðýyla,
halkýnýn kaderi sandýðý o karanlýðý yýrtmak
için çýrpýnýp duran aydýnýna hiç deðer
vermedi. Deðer vermek þöyle dursun,
söylediklerine, yazýp çizdiklerine ve hatta
düþünmesine bile tahammül edemedi.
Aydýnlar bu ülkede ya hapislere atýldýlar ya
sürüldüler ya da öldürüldüler. Kaç bebekten
kaç katil yaratýp kaç aydýný katlettiler; bir
gün tarih bu utancý da yüzlerine çarpacaktýr...
Aydýnlanmanýn ýþýðýný bu topraklara
taþýmak için çýrpýnýrken öldürelen
aydýnlardan biri de Sabahattin Ali’ydi.
“Hayatta her þey gibi sanat da bir hizmet
ve mücadeledir. Bütün insanlýðý daha
doðruya, daha iyiye ve daha güzele
götürmek için çalýþacak, hitap ettiði
kimselerde bu doðru, iyi ve güzelin hasretini
uyandýrmak ve bunlara gidecek yolu iþaret
etmek isteyecektir” diyen Sabahattin Ali.
“Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer!
Bir gün Almanlarýn pabucunu yalayan, ertesi
gün Ýngilizlere takla atan, daha ertesi gün
de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar
gibi olmak istemedik. Yalnýz ve yalnýz bir
tek milletin önünde secdeye vardýk. O da
kendi cefakeþ milletimizdir. (...) Çalmadan,
çýrpmadan bize ekmeðimizi verenleri aç,
bizi giydirenleri donsuz býrakmadan
yaþamak istemek bu kadar güç, bu kadar
mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalý
idi?
Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer!
Bereket, zora katlanmasýný bilen bu millet
de namuslu” diyen Sabahattin Ali...
Sevengül Sönmez’in hazýrladýðý A’dan
Z’ye Sabahattin Ali adlý kitabý okurken,
Türk edebiyatýnýn en önemli isimlerinden
Sabahattin Ali’nin kýrk bir yýllýk kýsacýk
ömrüne neler sýðdýrdýðýna bir kez daha þahit
oluyoruz. Bir aydýnýn dramýnda tüm
aydýnlarýn dramý var aslýnda...
Noktasýna itiraz edilemez bir kitap
“Sabahattin Ali’den geriye kalanlarý
düzenleyip 2008’de Hep Genç Kalacaðým
adýyla yayýmlanan mektuplarý bir araya
getirdiðimde, uzun bir kütüphane
çalýþmasýný da tamamlamýþtým. A’dan Z’ye
Sabahattin Ali bu iki çalýþmanýn ürünü
olarak ortaya çýktý” diyor Sevengül Sönmez.
Kitap, Sabahattin Ali ile ilgili hemen
her þeyi yorumsuz olarak ortaya koyuyor.
Sabahattin Ali’nin renkli kiþiliðini olduðu
kadar onun edebiyat ve sanat görüþünü,
politik duruþunu, iliþkilerini, hakkýnda
yazýlan ve söylenenleri, hayatýn her
alanýndaki mücadelesini ayrýntýlarýyla ortaya
koyuyor.
Sabahattin Ali’nin hayatýný yazmaya
baþladýðýnda neyle karþýlaþacaðýný az çok
tahmin ettiðini söyleyen Sevengül Sönmez,
“Kitabý tamamladýðýmda karþýma etten
kemikten, duygudan akýldan oluþan,
idealleri olan Sabahattin Ali ve onun baþýna
gelenler duruyordu” diyor.
Zor ve incelikli bir iþi baþarýyla
tamamlamýþ Sevengül Sönmez. Taradýðý
kaynaklardan ve yaptýðý bire bir
görüþmelerden noktasýna itiraz edilmeyecek
bir yapýt çýkarmýþ. Bir aydýný, dönemini,
yanýndaki ve karþýsýndakileri ortaya
koyarkan insan Sabahattin Ali’yi de çok iyi
yansýtmýþ.
Son söz olarak:
Sabahattin Ali’yi katlederek yok etmeye
çalýþanlar yok olup gittiler.
Sabahattin Ali ise sonsuza dek yaþayacak.
A’dan Z’ye Sabahattin Ali,
Hazýrlayan: Sevengül Sönmez,
Yapý Kredi Yayýnlarý, 519 sayfa.
Diktatörün arkasýndan teneke çaarak
‘selamlamalý’ 12 Eylül’ü
Yarýn 12 Eylül. Tarihimize acýyla
geçecek günlerin öncesi ve sonrasýnýn
ortasýnda duran karanlýk milat... Bir kanlý
darbe... 1 milyon 683 bin kiþinin fiþlendiði,
açýlan 210 bin davada 230 bin kiþi
yargýlandýðý, 7 bin kiþinin idamýnýn istendiði,
49 kiþinin idam edildiði, 30 bin kiþinin
sakýncalý olduðu için iþten atýldýðý, 14 bin
kiþi yurttaþlýktan çýkarýldýðý, 300 kiþinin
kuþkulu bir biçimde öldürüldüðü, 171
kiþinin iþkencedyle öldürüldüðü, 30 bin
kiþinin siyasi mülteci olarak yurtdýþýna gitti,
937 filmin yasaklandýðý, 3 bin 854 öðretmen
ile üniversitede görevli 120 öðretim üyesi
ve 47 hâkimin iþine son verildiði... Bir
ülkeyi karanlýða teslim eden bir milat...
Bu acý tarihi, belgeleriyle ortaya döken
kitaplardan okumak, öyle anmak mümkün.
Fakat ben diktatörün arkasýndan teneke
çalarak anmak istedim 12 Eylül’ü. Ahmet
Kahraman’ýn Bana Evren Paþa Deyin
kitabýný ve Baskýn Oran’ýn Kenan Evren’in
Yazýlmamýþ Anýlarý’ný öneririm. Ama bir
kitap daha var ki, kelimenin tam anlamýyla
diktatörün arkasýndan teneke çalýyor:
Netekim. (Yazarý ise Mustafa Kamil Zorti.
Bir dönemin efsane mizah dergisi Limon’u
okuyanlar hatýrlayacaktýr. Kitabýn gerçek
yazarýný ise bilenler bilir...) Zorti’nin ‘Ýþçisin
Sen, Ýþçi Kal’ baþlýklý yazýyla analým
darbeyi...
Sevgili Limoncular, duyuyorum,
kulaðýma kadar geliyor netekim, diyorlar
ki: Mustafa Kamil her konuda konuþuyor
da, bu bu bu iþçi meseleleri hususunda niye
aðzýný açýp da niye tek laf etmiyor muþum?
Þimdi, þimdi ben bunlara zaten
yaranamadým sevgili Döþemealtý’lýlar
(Antalya’da bir kasaba) pantolon paçasý
nasýl kývrýlýr? Suyunu çeken imambayýldýya
naapýlýr?.. Bunlarý yazýyor da, bu meseleleri
niye hiç söylemiyor diye rahatsýz olanlar
var. Yazdýn mý; o vakit de her þeye karýþýyor
derler. Ben bunlarý yazýyorsam, paçadan,
kumaþtan tasarruf olsun, patlýcanlar israf
olmasýn, memleket ekonomisi kalkýnsýn
diye yazýyorum netekim. Maamafih, bunlara
yaranmaz! Maksat, bunlarýn istediði, üzüm
yemek deðil, baðcýyý dövecek adam, onun
derdi bu... Gelelim iþçinin þeyine, esasýnda
o konularda neler yazýldý, sivrisinek hesabý,
ama adam anlamýyorsa, ben davulcu
muyum?
Bunlar ne istiyor þimdi? “Ücretler
artsýn.” Gönül ister, herkes çok para
kazansýn. Ama sen dersen bana ver, o derse
bana ver, nerden bulunacak o kadar para?..
Darphane var, bassýn diyorlar... E, o vakit
de enflasyon azmýyor mu? Ne anladým bu
iþten!. Once biraz tamahkar olmamak lazým.
Tamah suresi var, orada þöyle der: “Tamah
etme taama, baþýn girer belaya”... Taam
eski Türkçe, yemek demek, günde üç öðün
yiyoruz ya, o iþte... Hep ben yiyim, hep ben
yiyim diye aç gözlü olma diyor, yani...
Esasýnda 12 Eylül’den önce lokantadaki
garson bile cumhurbaþkanýndan çok para
alýyordu. Bunu da unutmamak lazým. 12
Eylül oldu da bunlar biraz yola geldi, yani
ücretler dengelendi. O sebeple de,
iþçilerimizin biraz da kanaat etmeleri lazým.
Cam, çerçeve kýrmakla bir yere varýlmaz.
Açlýktan kim ölmüþ sevgili Limoncular?
Sonra bu asgari ücret meselesi var.
“Asgari ücret günün koþularýna gore
yükseltilsin” deniyor... Asgari ücretliler,
iþçiler otlaklarý tahrip etti, hayvanlara ot
kalmadý, büyük baþ hayvan üretimi düþtü,
diyorlar. Netekim, hakikat.
“Ýþten çýkarmalara son verilsin.” Böyle
diyorlar. Þimdi, öyle iþçiler de var ki, ben
bunlarý istisna diye söylüyorum, adam
kaytarýyor. O vakit patron ne yapsýn?
“Sendikal yasaklar kalksýn” deniyor.
“Sýnýrsýz grev ve genel grev hakký
verilsin” deniyor.
“Yüksek Hakem Kurulu daðýtýlsýn”
deniyor.
Daha saymakla bitmez... Peki, yasaklar
kalkarsa sendika neyle mücadele edecek?
Öyle ya!.. Sýnýrsýz grev hakkýymýþ... Hadi
sýnýrlarý kaldýrdýk diyelim, ertesi gün elin
Arab’ýnýn, Allah’ýn bitli turistinin
gelmeyeceði ne malum? Sýnýr kalktý, ordan,
yukardan o adam indi, bakmayýn o
Glastnost’a, o vakit noolacak?.. YHK
daðýtýlsýnmýþ... Bu DÝSK mi, öyle bir emirle
daðýt? Görüyoruz iþte, ne hakemler var.
Adam Tanju’nun golünü iptal etti netekim.
Þimdi kalkip da UEFA’yý mý daðýtýyorlar?..
Yo-oo!
Velhasýl, körün istediði bir göz, Allah
vermiþ iki göz. Otur, ekmekle soðan ye,
huzurun olsun. Bu dünya fani, Sultan
Süleyman’a kalmamýþ. Ne krallar, koskoca
ne cumhurbaþkanlarý geçti, yarýn ne
olacaðýmýzý kim bilir? O sebeple dün astýðý
astýk, kestiði yastýk, pardon kestik olanýn
bile gün geliyor esamisi okunmuyor. Her
þey yalan arkadaþlar... Ýþçilerimize de öyle
nasihat ediyorum: Bütün dünyanýn iþçileri,
boþ verin! Eski Türkçe nush, öðüt yani
nasihat demektir. Benim de iþçilerimize
nasihatim bu... Nush ile uslanmayaný etmeli
tekdir, tekdir ile uslanmayanýn hakký
kötektir. Hoþçakalýn.
Radikal
Jérôme Lindon, Fransa’da 50’li yýllarda
deneysel bir edebiyat akýmý olarak öne
çýkan ‘Yeni Roman’ýn yayýncýsý. En çok
da, Paris’in neredeyse tüm yayýnevleri
tarafýndan reddedilen Beckett’i bir çýrpýda
kavrayýp yayýnlamasýyla ünlü. 1969
Nobel’i bu ketum yazara verildiðinde onun
adýna ödülü Ýsveç kralýnýn elinden alan da
o. Genç yaþýnda staj için katýldýðý Minuit
Yayýnlarý’ný sürdürmek görevi bir süre
sonra onun omuzlarýna kalmýþ. Minuit II.
Dünya Savaþý sýrasýnda direniþe katký
vermek amacýyla yeraltýnda kurulmuþ
angaje bir yayýnevi. Lindon bu tavrý
edebiyattan felsefeye, sosyolojiden
dilbilime yayarak eleþtirel düþüncenin
mevzilerini hep geniþletmiþ. Fotokopiye
karþý, kitap fiyatlarýnda büyük indirimler
yaparak haksýz rekabete neden olan büyük
zincirlere karþý hep mücadele vermiþ bir
yayýncý. Jérôme Lindon, Norgunk
Yayýncýlýk’ýn 50. kitabý olarak Minuit
Yayýnlarý’na ithafen yayýnlanmýþtýr.
BirGün
Nevþehir'in Avanos ilçesinde
peribacalarýnýn olduðu sit alaný Zelve
Vadisi'ne çivi bile çakýlamazken Kültür ve
Turizm Bakanlýðý beton bina inþaatýna
baþladý. AKP'li Avanos Belediyesi inþaatý
durdurup mühürledi
Radikal gazetesi yazarý Zihni Erdem
Avanos Belediyesi'nin bakanlýk tarafýndan
baþlatýlan inþaatý mühürlediðini belirtti.
Peribacalarýnýn bulunduðu birinci
derecede sit alaný Zelve Vadisi’nin ortasýna
Kültür ve Turizm Bakanlýðý betonarme
bina dikti. Avanos Belediyesi, Bakanlýðýn,
halkýn çivi bile çakamadýðý alana yaptýrdýðý
inþaatý mühürledi.
Nevþehir’e baðlý Avanos ilçesine 5
kilometre uzaklýktaki açýk hava müzesi
Zelve’de Kültür ve Turizm Bakanlýðý
tarafýndan iki ay önce hem de ‘çarpýk
yapýlaþmayý önlemek’ gerekçesiyle
baþlatýlan inþaat, bu bölgede yaþayan halký
ve turistleri þoke etti.
1995 yýlýnda planlanan ve bu yýl
uygulamaya konulan proje, AK Parti’li
Avanos Belediyesi ile Kültür ve Turizm
Bakanlýðý’ný da karþý karþýya getirdi. Zelve
Açýk Hava Müzesi’nin hemen giriþinde
yer alan inþaat, bir süre önce ‘projeye
uygun’ olmadýðý gerekçesiyle Avanos
Belediyesi tarafýndan mühürlenip
durduruldu.
‘Bunun için mi geldik?’
Ýnþaat alanýnda baþlama tarihi ve inþaatý
yapan firma ve yaptýran kurumla ilgili
kimlik bilgileri yer almazken, binadaki
belediyenin mühürünün de dikkat
çekmemek için söküldüðü gözlendi.
Ünlü vadiyi gezerken karþýlarýna beton
bir inþaat çýkan turistler þaþkýna dönüyor.
Ýskoç turist Elizabeth Keddie, “Bu bina
tarihi bu yere yakýþmýyor. Burasý sadece
sizlerin deðil, bütün dünyanýn ortak kültür
mirasýdýr. Böyle bir yere böyle bir bina
yapýlmasýný protesto ediyorum” dedi.
Zelve’nin bulunduðu alandaki Aktepe Köyü
Muhtarý Rýfat Demirtaþ da birçok turistin
Avanos Belediye Baþkaný Mustafa
Kýrýkçý’ya yazdýðý dilekçelerle inþaatý
protesto ettiðini söyledi. Demirtaþ bir
Fransýz turistin belediye baþkanýna yazdýðý
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Yaþar ALKAN
Nevþehir Ýl Tarým Müdürlüðü
organizasyonunda, Kavak Kasabasýnda
Mehmet ÇEVÝK adlý üreticimizin
bahçesinde demonstrasyon(deneme)
amacýyla yetiþtirilen sýrýk domatesinin
tanýtýmý amacýyla 15 Eylül 2009 salý
günü “ Tarla Günü “ yapýldý.
dilekçede, “Ben buraya tarihi eserleri
görmeye geldim. Beton yýðýlarý görmeye
gelmedim” dediðini aktardý.
‘Biz yapsak hapise...’
Aktepe köyünün eski muhtarý Abdullah
Þengül ise Zelve’nin Kapadokya’nýn
Göreme, Yeraltý þehri, Ürgüp ve Göreme
gibi önemli bir tarihi mekâný olduðunu
vurguladý:
“Bu bölge birinci derecede sit alaný.
Burada yapýlan binaya belediye izin
vermedi. Bu tarihi ve doðal dokuyu bozacak
her türlü yapýlaþmaya karþýyýz. Ben
yetiþtirdiðim üzümlere asmalýk aðaç
diktiðim için aðýr cezada yargýlandým.
Vatandaþ evinin önündeki merdiveni onarsa
mahkemeye verilir, 20 ay hapse çaptýrýlýr.
Bu bina burada yapýlýrsa bu bölgede
betonlaþmanýn önü açýlýr. Ben Zelve’de
doðdum. Taþ düþmesi sonucu birileri ölünce
köy buradan taþýndý. Daha sonra da devlet
burayý istimlak etti. Üstelik araziler
köylüden alýnýrken deðersiz arazi denilerek
istimlak edildi. Turizm köyün en önemli
geçim kaynaðý.”
Yetkililerden alýna bilgiye göre, projesi
Ankara’dan, Kültür ve Turizm
Bakanlýðý’ndan yapýlan ve denetlenen
inþaat, dört kýsýmdan oluþuyor: Tuvalet,
hediyelik eþya dükkanlarý, turizm bürosu
ve bilet giþesi... Avanos Belediye Baþkaný
Mustafa Körükçü, inþaatýn Koruma Kurulu
kararýndan sonra yapýldýðýný belirterek, “Þu
anda belgelerini inceliyoruz. Daha fazla
konuþmak istemiyorum” diye yanýt verdi.
Nevþehir Kültür ve Turizm Müdürlüðü
yetkilileri ise kendilerinin uygulayýcý
olduðunu, projenin Ankara’dan yapýlarak
inþaata baþlandýðýný söyledi.
Zihni Erdem / Radikal
Kavak Kasabasýnda yapýlan Sýrýk Domates
Tarla gününe; Nevþehir Ýl Tarým Müdürü Ahmet
ÞAHÝN, Ýl Tarým Müdür Yardýmcýsý Kenan
ÞAHÝN, Kavak Kasabasý Belediye Baþkaný
Celal YÝÐÝT, Nevþehir Ziraaat Odasý Baþkaný
Recep TUNÇ, Ýl Tarým Müdürlüðünde görevli
Þube Müdürleri, Ýlçe Tarým Müdürleri, Tarým
Kredi Kooperatifi Müdürleri, Ýl/Ýlçe Tarým
Müdürlüðünde görevli teknik personel, kasaba
ve köylerimizde görevli tarým danýþmanlarý ve
çiftçiler katýldý.
Kavak Kasabasýnda Tarým Danýþmaný
olarak görev yapan Mühendis Esin SEZGÝN
bu konuda çiftçiyi teþvik ettiðini belirterek,
yetiþtiricilik konusunda teknik bilgi verdi.
Tarla Günü dolayýsýyla bir konuþma yapan
Ýl Tarým Müdürü Ahmet ÞAHÝN þunlarý söyledi.
Üreticilerimizin artýk bilinçli ve tekniðine
uygun tarým yapmalarý gerektiðini, geliri
artýrmak amacýyla üretim yapmalarýný bunun
ise iki yöntemi olduðunu, birincisinin kendi
ihtiyacý için üretim yaparak aile ekonomisine
katkýda bulunmak, ikincisinin ise pazara yönelik
üretim yapmak olduðunu, pazara yönelik üretim
yaparken de þunlara dikkat etmemiz gerektiðini,
üreticilerimizin kendi ihtiyaçlarýndan fazla
üretim yapacaklarsa tüketicinin yoðun olarak
bulunduðu yere yönelik ve nakliye masrafýný
da düþünerek büyük ölçekli üretimi modeli
benimsemesi gerektiðini, bu vesileyle üretim
maliyetlerinin aþaðýlara düþürülerek daha kârlý
bir üretimin gerçekleþtirilmesi gerektiðini
söyledi.
Ýl Müdürümüz ÞAHÝN, üreticinin artýk
yetiþtirmiþ olduðu ürünün fiyatýna eðer fiyatý
belirleyen aktörler olarak bir kooperatif veya
birliðe üye deðillerse fiyatlara doðrudan
müdahale etme imkânýnýn olmadýðýný ve bu
vesileyle yetiþtirmiþ olduðumuz tarým ürünü
her ne olursa olsun, bu ister sebze, ister meyve
veya isterse diðer tarýmsal ürünlerden biri olsun,
fiyata direk müdahale edemeyeceðimizden
dolayý ürünün birim alandan elde edilen
miktarýný artýrarak maliyetleri aþaðýya
düþürmeye yönelik çabanýn içinde olmalýyýz.
Bunun için yetiþtirdiðimiz ürünü deðeri en
uygun ve kârlý pazarlara sevk edebilmek için
yetiþtirdiðimiz ürünün asgari 1 kamyon veya
1 Týr olacak þekilde olmasýna dikkat etmeli ve
ürünü tüketicinin arzu ettiði zamanda pazara
sevk etmeliyiz dedi.
Ýl Müdürümüz ÞAHÝN, bölgemizde patates
ve kabak tarýmýnýn büyük ölçekli ve pazara
yönelik olarak yapýldýðýnýn altýný çizerken, tarla
tarýmý yapýlamayacak þekilde küçük ve çok
parçalý tarým arazilerinde ise eðer su imkaný
da kýsýtlý ise konvansiyonel üretim yapabilmek
amacýyla örtü altý seracýlýk ile meyveciliðe
yönelinmesi gerektiðini ve bunun için de mutlak
surette damlama sulama sistemlerinin
kullanýlmasý gerektiðine vurgu yaptý.
Ayrýca Ýl Müdürümüz konuþmasýnýn
sonunda, Kavak kasabasýnda fideden 1000 m2
alanda yetiþtirilen sýrýk tipi Volare çeþidi sýrýk
domatesinden yapýlan ölçümlerde 12.000 Kð
domates ürününün istihsal edildiðinin
görüldüðünü, bu alanda üretim yapmak isteyen
üreticilerimize her zaman Ýl Tarým Müdürlüðü
olarak teknik ve idari desteði vermeye her
zaman hazýr olduklarýný ve bu iþte baþta bahçe
sahibi Kavaklý Mehmet ÇEVÝK olmak üzere
emeði geçen herkese teþekkür ederim dedi.
7
Okullar açýlýp ders kitaplarý çocuklarýn önüne konduðu
gün, kitaplardaki hatalar gazetelerin manþetlerine
taþýnacak. Cinsiyet ayrýmcýlýðý, dini içerikli ifadeler,
milliyetçilik, þiddet baþta olmak üzere bir sürü pedagojik
olmayan unsurlarýn kitaplarda artarak yer bulmasýný
hayretle göreceðiz. Ardýndan Milli Eðitim Bakaný’nýn
açýklamasý gelecek. Matbu açýklama þöyle olacak:
Çalýþtay düzenliyoruz, bütün bunlarý kitaplardan
temizleyeceðiz. Ben de diyeceðim ki Bakan’a, bunlarý
ders kitaplarýna sokanlarý temizlemeden bu tartýþmanýn
sonunu getiremezsiniz; tabii niyetiniz varsa…
Henüz kitaplar öðrencilerin eline ulaþmadý ama
benden de benzer tespitler bekleyen okurlarým için elde
ettiðim belgelerle sezonu açayým dedim. Gördüðünüz
iki farklý sayfa, Anadolu Güzel Sanatlar liselerinin resim
bölümünde okutulan “Sanat Eserlerini Ýnceleme 12” adlý
ders kitabýna ait. Anadolu Güzel Sanatlar lisesi resim
bölümü öðrencileri bu yýl derslerini bu kitapla iþleyecek.
Birinci resim, kitabýn yazarlardan geldiði biçimiyle
Talim Terbiye Kurulunun onayýna sunulmuþ halini, ikinci
resim ise Kurul üyelerinin müdahalesi sonucu
deðiþtirilmiþ son halini gösteriyor. Okuyabiliyorsanýz
iki farklý sayfadaki içeriðin ne denli farklý olduðunu
görmüþ olmalýsýnýz.
Özetleyeyim: Yazarlar birinci resimde verilen ders
kitabý sayfasýnda sanatçýlarýn eserlerinde içinde
bulunduklarý politik, toplumsal, ekonomik, sosyal
olaylardan etkilenip etkilenmediðini tartýþmaya açýyor.
Bunun için de Sanat Eserlerinin Toplumsal Ýþlevi konusu
ile varýlmak istenen amaçlarýný en iyi anlatabilecek yapýt
olarak Delacroix’nýn “Halka Önderlik Eden Özgürlük”
ile Zeki Faik Ýzer’in “Ýnkýlap Yolunda” adlý resimlerini
kullanýp öðrencilerin eleþtirel düþünmelerini saðlayacak
etkinlikler öneriyorlar (Resim 1).
Yazarlarýn seçtikleri görsellerin konuya uygunluðu,
anlatýmlarý ve etkinlik adý altýnda verdikleri çalýþma,
bizim ders kitaplarýnda pek rastlamadýðýmýz fakat olmasý
gereken nitelikte. Delacroix’in resminin altýnda þöyle
bir etkinlik: “Ressam Delacroix’in "Halka Önderlik
Eden Özgürlük" adlý eserini görsel materyaller kullanarak
inceleyiniz Fransýz Ýhtilâlinin sanatçýya, eserlerine ve
döneme yansýmalarýyla ilgili çýkarýmlarda bulununuz
Sanatçýlarýn eser üretirken yaþadýklarý çevrelerinin içinde
bulunduðu politik, toplumsal, ekonomik düzenden
etkilenip etkilenmediðini tartýþýnýz.” Son yýllarda ders
kitaplarýnda rastladýðým en anlamlý çalýþma.
Ne yazýk ki Talim Terbiye, öðrencilerin ilerici tarihsel
bir olay üzerinden eleþtirel düþünmeye sevk edilmelerini
istemediði için bu sayfada verilen bilgi, etkinlik ve
görsellerin çýkartýlmasýný saðlýyor. Yazýlý talimat üzerine
çýkartýlan bölüme taklit bir resim, “Müstakil ressamlarýn
eserlerinin plastik ve içerik çözümlemesini yapýnýz.
Resimleri karþýlaþtýrarak, benzerlik ve farklýlýklarýný
tespit ediniz.” gibi amaçsýz gereksiz, anlamsýz ve kuru
bilgi veren yeni bir etkinlik ekleniyor (Resim 2).
Talim Terbiyenin itirazýnda konunun iþleniþine iliþkin
eðitimsel gerekçe yok, zaten olamaz da. Bu tamamen
ideolojik saplantýlarla iktidar adýna yapýlmýþ sansürden
baþka bir þey deðil.
TTKB adýna sansür raporunu düzenleyen, Abdullah
Gül’ün ilk imzalarýndan biriyle Kurul üyeliðini asalete
çevirdiði, (TTKB’de görev yapmasý idari soruþturma ile
yasaklanmýþ olan) Ahmet Ergün Bedük’ün ilk icraatý
elbette bu deðil. Onun iktidar adýna kitaplara dini
unsurlarý nasýl soktuðunu bizi izleyenler bilir. Bundan
sonra da görevini “layýký veçhile” yapacaðýndan kuþkunuz
olmasýn.
Umarým, bu iktidardan hâlâ özgürlük, Batýlý deðerlere,
sanata, sanatçýya saygý bekleyen; öðrenmeyi öðreten
eðitime geçildiðini düþünen “aydýn”lar bunlarý bir yerlere
not ederler.
BirGün
baþkalarýnýn da bedeller ödediðini
biliyoruz. Bu ödülle onlarýn emeðine,
döktükleri tere el vermek, omuz
vermek istedik. Ödül alacak
dostlarýmýzýn sevinci bizim
heyecanýmýza heyecan kattý. Bugün
ödül alanlar Hrant’a, Hrant’tan onlara
ödüldür” dedi. Törende daha sonra
Rakel Dink, Alper Görmüþ ile Amira
Hass’a ödüllerini sundu.
Alper Görmüþ, ödül haberini aldýðý
ilk andan beri bu hediyenin omuzlarýna
yüklediði sorumluluk üzerinde
düþündüðünü dile getirirken, “Anladým
ki Hrant Dink gibi büyük bir mücadele
ve gönül adamýnýn hatýrasýna
düzenlenmiþ bu ödülün tedirgin edici
yaný da varmýþ. Hayatta en sevdiðim
varlýðým kýzýmý kucaðýma aldýktan
sonra 'Ya ona bir þey olursa’
korkusuyla yaþýyordum. 22 yýl sonra
ödül komitesi bir korku daha verdi
kucaðýma, günün birinde ‘Bu adama
Hrant Dink ödülü verilmemiþ miydi?’
sorusunu haklý kýlacak korku bu.
Ancak bu ödülü aldýðým için
gururluyum” dedi.
-BÝZÝM 301. MADDEMÝZ YOK-
Taner YENER
ÝSTANBUL - Uluslararasý Hrant
Dink Vakfý’nca düzenlenen
'Uluslararasý Hrant Dink Ödülleri'nin
birincisi Taraf Gazetesi Yazarý Alper
Görmüþ ile Ýsrailli gazeteci Haaretz
Gazetesi Muhabiri Amira Hass’a
verildi.
Banu Güven’in sunduðu Cemal
Reþit Rey Konser Salonu’nda
düzenlenen ödül töreni Ödül Komitesi
Baþkaný Ali Bayramoðlu’nun açýlýþ
konuþmasýyla baþladý. Geceye, Kardeþ
Türküler, Ermeni asýllý sanatçý Arto
Tunçboyacýyan müzikleriyle renk kattý.
Balerin Zeynep Tanbay’ýn kýsa bir
gösteri sunduðu gecede söz olan Hrant
Dink’in eþi Rakel Dink, eþinin 55.
doðum günü olduðunu ve 32 ay önce
yaþama hakkýnýn gasp edilip elinden
alýndýðýný ifade etti. Hrant Dink adýna
tanýdýk tanýmadýk bir çok insanýn
seferber olduðunu, 'bu yarayý nasýl
saralým' diye düþündüklerini ifade eden
Rakel Dink, “Kardeþleri, yeðenleri,
çocuklarý, torunlarý ve ben ailece karar
verdik, ‘vakýf açacaðýz’ diye. Vakýf
olarak doðum günü niyetine onun
yaþamýný, verdiði mücadeleyi
kutlamak, benzer mücadeleler veren
ve söylenmesi gerekenleri her þeye
raðmen cesaretle söyleyebilen
kimselere teþekkür etmek için 15
Eylüllerde bir ödül vermek istedik.
Dünyanýn her yerinde acýlarýn,
adaletsizliklerin yaþandýðýný ve
Amira Hass da devletine karþý
öfkesinin bulunduðunu, bunu sözlerle
ifade etmesinin çok zor olduðunu
belirterek, “Çünkü benim mesleðim
yazý yazmak” dedi. Ýsrailli gazeteciler
olarak göstermekte olduklarý cesareti
Türkiye’deki gazetecilerin cesaretiyle
kýyaslamanýn mümkün olmadýðýný
belirten Hass, “Çünkü bizim 301.
maddemiz yok. Ýstediðimiz gibi
özgürce yazabiliyoruz, istediðimizle
görüþebiliyoruz. Fransa’da, ABD’de,
Filistin’de beni duyan insanlar var.
Biz gerçeklerin duyulmasýný istiyoruz”
diye konuþtu.
Törene Dink ailesinin yaný sýra,
Devlet Bakaný ve Baþmüzakereci
Egemen Baðýþ, eþi Beyhan Baðýþ,
Leyla Umar, Adalet Aðaoðlu, Zafer
Üskül, Cem-Lale Mansur, Ufuk Uras,
Akýn Birdal, Oral Çalýþlar gibi sanat,
edebiyat ve basýn camiasýndan çok
sayýda davetli katýldý.
(dha)
Araþtýrýlan 320 memeli türünün
yüzde 3’ünün neslinin ‘kritik olarak
tehlikede’, yüzde 5’inin ‘tehlike
altýnda’ ve yüzde 8’inin ‘tükenebilir’
olduðu belirlenirken, Akdeniz’deki
memeli hayvanlar topluluðunun dörtte
birinin azaldýðý vurgulandý. Birlik,
bölgedeki hayvanlarý korumak ve
biyolojik çeþitliliði kaybetmemek için
acilen harekete geçilmesi gerektiði
uyarýsýnda bulundu.
BirGün
Akdeniz bölgesindeki memeli
hayvanlarýn bir kýsmýnýn neslinin
tükendiði, kalanlarýn da hayatta
kalmakta zorlandýðý belirtildi
Akdeniz’de 8 türün neslinin
tükendiði, birçok memelinin neslinin
de tükenme tehlikesiyle karþý karþýya
olduðu bildirildi.
Uluslararasý Doðayý Koruma
Birliði’nden (IUCN) yapýlan
açýklamada, Akdeniz bölgesindeki
memelilerin geleceðinin kaygý verici
olduðu belirtilerek, bölgede özellikle
bazý etoburlar ile tavþan, geyikgiller
gibi otobur türlerinin tehlike altýnda
olduðu vurgulandý. Aralarýnda Ýran
alageyiðinin de bulunduðu 8 türün
neslinin ise tükendiði bildirildi.
Bölge ülkelerinden 250’yi aþkýn
uzmanýn katýldýðý araþtýrma
sonucunda, sivrisýçan, kirpi, köstebek
türlerinin hayatta kalmakta zorlandýðý
açýklanýrken, nesli tükenme
tehlikesiyle karþý karþýya olan türlerin
yoðun olarak Türkiye’de, Akdeniz’in
doðusundaki bölgede ve Kuzeybatý
Afrika’da bulunduðuna dikkat çekildi.
Pansiyon Binasý Kuru Gýda alýmý 4734 sayýlý Kamu Ýhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açýk ihale usulü ile ihale edilecektir. Ýhaleye iliþkin ayrýntýlý bilgiler aþaðýda yer almaktadýr:
Ýhale kayýt numarasý
: 2009/133232
1-Ýdarenin
a) Adresi
: Nevþehir Caddesi Hacýbektaþ/NEVÞEHÝR
b) Telefon ve faks numarasý
:0384 441 30 12 /0384 441 3108
c) Elektronik posta adresi
: [email protected]
ç) Ýhale dokümanýnýn görülebileceði internet adresi (varsa) :
2-Ýhale konusu malýn
a) Niteliði, türü ve miktarý
b) Teslim [yeri/yerleri]
c) Teslim [tarihi/tarihleri]
3-Ýhalenin
:Ekli listede belirtilen 28 kalem gýda alýmý
:Hacýbektaþ Kýz Teknik ve Meslek Lisesi Pansiyon ambarý
:Sözleþme tarihinden sonra 1 yýl içerisinde idarenin ihtiyacý ve istediði miktarlarda partiler halinde teslim edilecektir.
a) Yapýlacaðý yer
: Kýz Teknik ve Meslek Lisesi Hacýbektaþ / NEVÞEHÝR
b) Tarihi ve saati
: 29.09.2009 Salý Günü Saat 14:00
4 - Ýhaleye katýlabilme þartlarý ve istenilen belgeler ile yeterlik deðerlendirmesinde uygulanacak kriterler:
4.1. Ýhaleye katýlma þartlarý ve istenilen belgeler:
4.1.1. Tebligat için adres beyaný, irtibat için telefon ve varsa faks numarasý ile elektronik posta adresi,
4.1.2. Mevzuatý gereði kayýtlý olduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasý veya Meslek Odasý belgesi;
4.1.2.1. Gerçek kiþi olmasý halinde, ihaleye iliþkin ilk ilanýn yapýldýðý yýl içerisinde alýnmýþ, Ticaret ve/veya Sanayi Odasý veya Meslek Odasýna kayýtlý olduðunu gösterir belge,
4.1.2.2. Tüzel kiþi olmasý halinde, mevzuatý gereði tüzel kiþiliðin siciline kayýtlý bulunduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasýndan, ihaleye iliþkin ilk ilanýn yapýldýðý yýl içerisinde alýnmýþ, tüzel kiþiliðin
sicile kayýtlý olduðuna dair belge,
4.1.3. Teklif vermeye yetkili olduðunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri;
4.1.3.1. Gerçek kiþi olmasý halinde, noter tasdikli imza beyannamesi,
4.1.3.2. Tüzel kiþi olmasý halinde, ilgisine göre tüzel kiþiliðin ortaklarý, üyeleri veya kurucularý ile tüzel kiþiliðin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi veya
bu hususlarý tevsik eden belgeler ile tüzel kiþiliðin noter tasdikli imza sirküleri,
4.1.4. 4734 sayýlý kanunun 10 uncu maddesinin (a), (b), (c), (d), (e), (g) ve (i) bentlerinde sayýlan durumlarda olunmadýðýna iliþkin yazýlý taahhütname,
4.1.5. Þekli ve içeriði Þartnamede belirlenen teklif mektubu,
4.1.6. Þekli ve içeriði Þartnamede belirlenen geçici teminat,
4.1.7. Ýhale konusu alýmýn/iþin tamamý veya bir kýsmý alt yüklenicilere yaptýrýlamaz.
4.1.8. Ýhale dokümanýnýn satýn alýndýðýna dair belge,
4.1.9. Gerçek veya tüzel kiþi olmasý durumuna göre ortaðý olduðu þahýs þirketleri ile sermayesinin yarýsýndan fazlasýna sahip olduðu sermaye þirketlerine iliþkin beyanname
5-Ekonomik açýdan en avantajlý teklif [ en düþük fiyat esasýna göre] belirlenecektir.
6- Ýhaleye sadece yerli istekliler katýlabilecektir
7- Ýhale dokümanýnýn görülmesi ve satýn alýnmasý:
7.1. Ýhale dokümaný, idarenin adresinde görülebilir ve 70,00 Türk Lirasý karþýlýðý ayný adresten satýn alýnabilir.
7.2. Ýhaleye teklif verecek olanlarýn ihale dokümanýný satýn almalarý zorunludur.
8- Teklifler, 29.09.2009 Salý Günü, saat 14.00’a kadar Hacýbektaþ Kýz Teknik ve Meslek Lisesi’ne verilebileceði gibi, iadeli taahhütlü posta vasýtasýyla da gönderilebilir.
9- Ýstekliler tekliflerini, mal kalem- kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. Ýhale sonucu, üzerine ihale yapýlan istekliyle mal kalemi-kalemleri için teklif edilen birim fiyatlarýn
çarpýmý sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleþme imzalanacaktýr. Bu ihalede iþin tamamý için teklif verilecektir.
10- Ýstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir.
11- Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren en az 60 (Altmýþ) takvim günü olmalýdýr.
12- Konsorsiyumlar ihaleye teklif veremezler
Ek: 1-Ayçiçek Yaðý,1620Lt 2-Barbunya, 75Kg 3-Bulgur, 500 Kg 4-Eriþte, 200Kg 5-Ýncir Kurusu,50Kg 6-Kahvaltýlýk Piknik Peyniri(20 Gr) 4000Ad.;7-Kahvaltýlýk Tahin,144Kg 8-Kahvaltýlýk
Pekmez,144Kgý, 9-Karabiber,10Kg 10-Karýþýk Turþu,600Kg; 11-Kaþar Peynir,70Kg; 12-Kayýsý Kurusu,50Kg 13-Kelebek Makarna, 100Kg 14-Bezelye Konserve, 200Kg 15-Korniþon Turþu,700Kg;
16-Küp Þeker,150Kg 17-Limon Tuzu,10Kg; 18-Niþasta, 25Kg 19-Baldo Pirinç,300Kg 20-Sosis,50Kg 21-Sucuk,50Kg 22- Süt,1500Lt 23-Toz Þeker,500Kg 24-Yoðurt,2000Kg 25- Yumurta,13000Ad.
26-Yufka,200Kg 27-Ýnce Pirinç,300Kg 28-Oralet,100Kg
Ýdare Yetkilisi
( B 244 )
Zeynep Kuray
Ellerinde ‘Munzur Özgürlüktür’
dövizleriyle Tünel’de toplanan birçok
Dersim’li Munzur’da yapýlmak istenen baraj
projelerinin derhal durdurulmasýný istedi.
‘Uzunçayýr utanç gölüdür. Munzur’a
dokunma’ pankartýyla katýlan Tunceli
Dernekleri Federasyonu Baþkaný Özkan
Tacar, Alevi Bektaþi Federasyonu Baþkaný
Ali Balkýz, Sanatçý Ferhat Tunç, Munzur
Koruma Kurulu üyeleri ve Doða Derneði
üyeleri Tünel’den Taksim Meydaný’na kadar
yürüdü. Eylemde söz alan Munzur Koruma
Kurulu Baþkaný Hasan Þen, Dersim’in
baþkaldýran kültürünü erozyona uðratmak
için yýllarca bölgeyi baský altýnda tutan
devletin þimdi de yeni kuþatma baraj
planlarýyla tamamen yok etmek istediðine
dikkat çekti.
Esas Hedef Alevi Kültürü
Tunceli Dernekleri Federasyonu Baþkaný
Özkan Tacar, “1938 tarihinde Dersim’i
darmadaðýn ederek insanlarý göçe zorlayan
bu zihniyetin esas hedefi Sivas’ta, Maraþ’ta,
Gazi’de olduðu gibi temeli ilerici görüþe
dayalý Alevi kültürüdür. Ama þunu
egemenler iyi bilsin ki biz dün gibi bugün
de kültürümüze ve inançlarýma sahip çýkarak
bu oyunu bozacaðýz’’ dedi. Baþbakan
Erdoðan’a seslenen Alevi Bektaþi
Federasyonu Baþkaný Ali Balkýz da, ‘’Sel
için televizyonlara çýkýp derenin intikamýnýn
acý olduðunu söyleyenlere ben de buradan
Munzur’un intikamý çok acý olacaktýr, bu
böyle bilinsin diyorum!’’ dedi. BirGün
Selma TÜRKMEN
Müdür V.
yatak odasýnda duvara
týrmanýrken bulduðu
belirtildi.
"Geceyarýsý garip bir
týrmalama sesiyle
uyandým. Iþýðý yaktým ve
bu canavarý duvara
pençesiyle týrmanýrken
gördüm" diyen Duan,
ayakkabýsýyla vurarak
öldürdüðü yýlaný alkol
dolu bir þiþede
sakladýðýný kaydetti.
Yýlanýn, þu anda
Uzmanlar þaþkýn: Þok olduk
Nançhang’daki bir
BEÝJÝNG - Çin’de tek ayaklý bir yýlanýn
üniversitede bilim insanlarýnca incelendiði
bulunduðu bildirildi.
belirtilirken, yýlan uzmaný Long Þuai,
Ýngiliz Daily Telegraph gazetesinin
yýlanýn tek ayaðý için, "Bu gerçekten þoke
haberinde, ülkenin güneybatýsýndaki
edici, ancak otopsi yapana kadar nedenini
Suining’de yaþayan 66 yaþýndaki Duan
bilemeyeceðiz" dedi. (aa)
Çiongziu’nun, tek ayaklý yýlaný geceyarýsý
Radikal

Benzer belgeler