Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu
Transkript
Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu
Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Çukurca ilçelerinde çýkan çatýþmalarda hayatýný kaybeden askerler, önceki gün düzenlenen cenaze törenleriyle son yolculuklarýna uðurlandý. Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu Komutaný Iðsýz da katýldý. Nevþehir'in Avanos ilçesinde peribacalarýnýn olduðu sit alaný Zelve Vadisi'ne çivi bile çakýlamazken Kültür ve Turizm Bakanlýðý beton bina inþaatýna baþladý. AKP'li Avanos Belediyesi inþaatý durdurup mühürledi Radikal gazetesi yazarý Zihni Erdem Avanos Belediyesi'nin bakanlýk tarafýndan baþlatýlan inþaatý mühürlediðini belirtti. Peribacalarýnýn bulunduðu birinci derecede sit alaný Zelve Vadisi’nin ortasýna Kültür ve Turizm Bakanlýðý betonarme bina dikti. Avanos Belediyesi, Bakanlýðýn, halkýn çivi bile çakamadýðý alana yaptýrdýðý inþaatý mühürledi. Nevþehir’e baðlý Avanos ilçesine 5 kilometre uzaklýktaki açýk hava müzesi Zelve’de Kültür ve Turizm Bakanlýðý tarafýndan iki ay önce hem de ‘çarpýk yapýlaþmayý önlemek’ gerekçesiyle baþlatýlan inþaat, bu bölgede yaþayan halký ve turistleri þoke etti. 1995 yýlýnda planlanan ve bu yýl uygulamaya konulan proje, AK Parti’li Avanos Belediyesi ile Kültür ve Turizm Çin’de tek ayaklý bir yýlanýn bulunduðu bildirildi. Ýngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberinde, ülkenin güneybatýsýndaki Suining’de yaþayan 66 yaþýndaki Duan Çiongziu’nun, tek ayaklý yýlaný geceyarýsý yatak odasýnda duvara týrmanýrken bulduðu belirtildi. 8’DE Cemevi dedesi Güzelgül þikayetçi: Son görevimizi yapmamýza izin verilmedi. Bu haber, gazetelerde “Gözyaþlarý sel oldu, aktý” türü baþlýklarla verildi. Anne ve babalar, eþler ve kardeþler, bayraða sarýlý cenazelere sarýlýp aðladýlar. “Akan kan dursun, kardeþ kaný dökülmesin artýk” diyen babalar oldu. Ama bu cenaze törenlerinden biri vardý ki, arka planýnda tipik bir “ayrýmcýlýk” örneði yaþandý. Eruh’ta PKK’lýlarla girdiði çatýþmada hayatýný kaybeden Jandarma Baþçavuþ Murat Taþ, Amasyalý bir Alevi Türk vatandaþýydý. Cenazesi, Ýstanbul Ataköy 5. Kýsým Camii’nde öðleyin kýlýnan cenaze namazýnýn ardýndan defnedildi. Cenaze törenine CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal, ý. Ordu Komutaný Orgeneral Hasan Iðsýz, Harp Akademileri Komutaný Orgeneral Hüseyin Nusret Taþdeler’in aralarýnda olduðu çok sayýda sivil ve askeri yetkili katýldý. 7’DE 4’DE 2’DE 7’DE 3’DE Bakanlýðý’ný da karþý karþýya getirdi. Zelve Açýk Hava Müzesi’nin hemen giriþinde yer alan inþaat, bir süre önce ‘projeye uygun’ olmadýðý gerekçesiyle Avanos Belediyesi tarafýndan mühürlenip durduruldu. 6’DA Bu topraðýn muktedirleri, ülkesini ileri götürmek isteyen, Aydýnlanmanýn ýþýðýyla, halkýnýn kaderi sandýðý o karanlýðý yýrtmak için çýrpýnýp duran aydýnýna hiç deðer vermedi. Deðer vermek þöyle dursun, söylediklerine, yazýp çizdiklerine ve hatta düþünmesine bile tahammül edemedi. Aydýnlar bu ülkede ya hapislere atýldýlar ya sürüldüler ya da öldürüldüler. Kaç bebekten kaç katil yaratýp kaç aydýný katlettiler; bir gün tarih bu utancý da yüzlerine çarpacaktýr... Aydýnlanmanýn ýþýðýný bu topraklara taþýmak için çýrpýnýrken öldürelen aydýnlardan biri de Sabahattin Ali’ydi. “Hayatta her þey gibi sanat da bir hizmet ve mücadeledir. Bütün insanlýðý daha doðruya, daha iyiye ve daha güzele götürmek için çalýþacak, hitap ettiði kimselerde bu doðru, iyi ve güzelin hasretini uyandýrmak ve bunlara gidecek yolu iþaret etmek isteyecektir” diyen Sabahattin Ali. “Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer! Bir gün Almanlarýn pabucunu yalayan, ertesi gün Ýngilizlere takla... 5’DE Uluslararasý Hrant Dink Vakfý’nca düzenlenen 'Uluslararasý Hrant Dink Ödülleri'nin birincisi Taraf Gazetesi Yazarý Alper Görmüþ ile Ýsrailli gazeteci Haaretz Gazetesi Muhabiri Amira Hass’a verildi. Banu Güven’in sunduðu Cemal Reþit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen ödül töreni Ödül Komitesi Baþkaný Ali Bayramoðlu’nun açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Geceye, Kardeþ Türküler, Ermeni asýllý sanatçý Arto Tunçboyacýyan müzikleriyle renk kattý. Balerin Zeynep Tanbay’ýn kýsa bir gösteri sunduðu gecede söz olan Hrant Dink’in eþi Rakel Dink, eþinin 55. doðum günü olduðunu ve 32 ay önce ... 7’DE 2 TBMM kapatýldý, anayasa ortadan kaldýrýldý, siyasi partilerin kapýsýna kilit vuruldu ve mallarýna el konuldu. / 650 bin kiþi gözaltýna alýndý. / Cezaevlerinde toplam 299 kiþi yaþamýný yitirdi. / 144 kiþi kuþkulu bir þekilde öldü. / 14 kiþi açlýk grevinde öldü. / 16 kiþi “kaçarken” vuruldu. / 95 kiþi “çatýþmada” öldü. / 73 kiþiye “doðal ölüm raporu” verildi. / Açýlan 210 bin davada 230 bin kiþi yargýlandý. / 7 bin kiþi için idam cezasý istendi. / 517 kiþiye idam cezasý verildi. / Haklarýnda idam cezasý verilenlerden 50’si asýldý (18 sol görüþlü, 8 sað görüþlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militaný). / Ýdamlarý istenen 259 kiþinin dosyasý Meclis’e gönderildi. / 43 kiþinin “intihar ettiði” bildirildi./ 300 kiþi kuþkulu bir þekilde öldü. / 171 kiþinin “iþkenceden öldüðü” belgelendi. /1 milyon 683 bin kiþi fiþlendi. / 71 bin kiþi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargýlandý. / 98 bin 404 kiþi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargýlandý. / 388 bin kiþiye pasaport verilmedi. / 30 bin kiþi “sakýncalý” olduðu için iþten atýldý. / 14 bin kiþi yurttaþlýktan çýkarýldý. / 30 bin kiþi “siyasi mülteci” olarak yurtdýþýna gitti. / 937 film “sakýncalý” bulunduðu için yasaklandý. / 23 bin 677 derneðin faaliyeti durduruldu. / 3 bin 854 öðretmen, üniversitede görevli 120 öðretim üyesi ve 47 hâkimin iþine son verildi. / 400 gazeteci için toplam 4 bin yýl hapis cezasý istendi. / Gazetecilere 3 bin 315 yýl 6 ay hapis cezasý verildi. / 31 gazeteci cezaevine girdi. / 300 gazeteci saldýrýya uðradý. / 3 gazeteci silahla öldürüldü. / Gazeteler 300 gün yayýn yapamadý. / 13 büyük gazete için 303 dava açýldý. / 39 ton gazete ve dergi imha edildi… Yukarýda bulunan liste olabildiðine uzanýp gidiyor. Ölenler, öldürülenler, gözaltýnda kaybolanlar, kaybedilenler, ölümleri üzerinde þaibeler barýndýranlar, idam edilenler, yurttaþlýktan çýkarýlanlar, fiþlenenler, iþten atýlanlar, kamu hizmeti yasaklananlar, okuldan atýlanlar, yasaklanan kitaplar, fikir eserleri, gazeteler, hapishaneye atýlanlar… Bunlar, 29 yýl önce, 12 Eylül 1980 sabahý yankýlanan ‘netekim’ bir sesin, ‘kaybolan huzur ortamýný yeniden tesis etmek üçün’ yönetime el koyan, dönemin ABD Güvenlik Danýþmaný Paul Henze’nin, ABD Baþkaný Jimy Carter’e “Bizim çocuklar baþardý” diyerek müjdelediði kiþinin, kenan evren’in tarihe attýðý imzanýn göstergeleridir. Bu, öyle bir imza ki, acýsý hâlâ belleklerde, vicdanlarda yaþýyor. Bu öyle bir imza ki, buldozer gibi ezdiði bir kuþak yok oldu. Bu öyle bir imza ki, bu ülkenin düþünen, üreten, eleþtiren, deðiþtiren, sorgulayan, üreten, okuyan kuþaðýný yok etti. Bu öyle bir imza ki, yok ettiklerinin yerine güdülenmiþ, kendisine verilenle yetinen, sorgulamayan, benmerkezci, apolitik, okumayan bir kuþak yetiþtirdi. Bu öyle bir imza ki, ya ABD’nin ve küresel güçlerinin güdümündeki kimi yapýlanmalarýn etkisinde güdülenmiþ bir kuþak oluþturdu ya da ABD’nin küresel yayýlmacýlýðýnýn ürünü olan popun, hamburgerin esiri olan bir kuþak. Eðer bugün bu ülkeye tam demokrasi yerleþmemiþ ise, eðer bugün bu ülkede insan hak ve özgürlükleri sýnýrlý ve kýsýtlý ise, eðer bugün bu ülkede ‘mahalle baskýsý’, ‘mikro faþizm’ gibi terimler hüküm sürüyorsa bunun en büyük sorumlusu kenan evren ve onunla birlikte bu ülkeyi cuntaya sokan tayfadýr. Tabii o tayfaya boðun eðen kitleleri de unutmamak gerekiyor. Dünyanýn birçok ülkesi darbecilerini yargýlarken, Þili 1973 yýlýnda, týpký bizde olduðu gibi, ABD’nin isteði doðrultusunda darbe yapan Augusto Pinochet’i yýllar sonra da olsa yargýlarken, aðzýmýz açýldýðýnda “Bir çaksak yine denize dökeriz” diye böbürlendiðimiz Yunanistan Albaylar Cuntasý’nýn hesabýný sorarken, biz, 17 yaþýndaki Erdal Eren’i suçsuz yere asmýþ olmakla övünen ve “Asmayalým da besleyelim mi?...” þeklinde ünlü vecizesini söyleyen kenan evren ve arkadaþlarýný yargýlayamadýk, yargýlamadýk. Yetmedi, kendisine bir de övgüler düzen tayfanýn nakaratlarýný dinledik. Bugün, olmamýþ bir darbenin, olmamýþ suçlularýný yargý önüne çýkarma gayreti içinde olanlar, bir yerlerle, bir yerlerin hesaplaþmasýný yapma amacý güdenler, önlerinde duran, bal gibi varolan 12 Eylül darbesinin hesabýný sormuyorlar, soramýyorlar. Çünkü kendilerini var eden koþullarý da 12 Eylül ortamý oluþturdu. 13 Eylül 1980 sabahýndan itibaren darbeyi övenler, o yönde yazý yazanlar, siyasiler, gazeteciler, cemaat liderleri bugün, olmamýþ bir darbeden ötürü ‘demokrasi’ nutuklarý atýyorlar. Ýnsan da ister istemez soruyor: “Beyler, 12 Eylül’de milyonlarca kiþi ölürken, yok edilirken, sürülürken, 17 yaþýndaki çocuklar asýlýrken darbeyi þakþaklayan, öven siz deðil miydiniz? Ne zaman demokrasi havarisi kesildiniz?” Artýk birileri net olarak görmeli ve anlamalýdýr ki, bu ülkede 12 Eylül 1980 cuntasý ile onun sürdürücüleri ile onun kurumlarý ile hesaplaþmadan tam demokrasi oturmaz. Adýna ister Ergenekon deyin, isterseniz baþka ad bulun, hiçbir soruþturma, hiçbir yargýlama da haklýlýk ve inandýrýcýlýk payý vermez. Önce varolan darbenin hesabýný sorun, sonra darbe ipuçlarý aramaya çalýþýn. Alevi Vakýflarý Federasyonu (AVF) Basýn Danýþmaný Þah Ýsmail Hatayi Ýnanç Derneði Baþkaný ÝSTANBUL - Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Emin Arslan, uyuþturucu operasyonu sonrasýnda hakkýndaki iddialarla ilgili ifade vermek üzere Beþiktaþ Adliyesi'ne gitti. Arslan, "Benim bilerek boðazýmdan haram lokma geçmedi. Bulunduðum yere týrnaklarýmla kazýyarak geldim" dedi. Türkiye'nin günlerdir konuþtuðu uyuþturucu operasyonunda bir Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý da sorgulanacak. Kaçakçýlýktan Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Emin Arslan, uyuþturucu taciri olduðu iddia edilen Habip Kanat'la ortak olduðu ve Kanat'ý yýllarca koruduðu iddia ediliyor. Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Emin Arslan, Ýstanbul'da düzenlenen uyuþturucu operasyonu sonrasýnda hakkýndaki iddialarla ilgili ifade vermek üzere Beþiktaþ Adliyesi'ne gitti. "Gerçeklerin çarpýtýldýðýný, kasýtlý olarak bir kamuoyu oluþturulmaya çalýþýldýðýný" öne süren Arslan, "Görev gereði yaptýðým çalýþmalar çarpýtýlarak, beni suçlu gibi yansýtan açýklamalara, 40 yýllýk meslek hayatýmda gerçekten rastlamadým. Benim dostlarým, arkadaþlarým, meslektaþlarým þunu bilsinler; benim bilerek boðazýmdan haram lokma geçmedi. Bulunduðum yere, siyasi tavassutla deðil, týrnaklarýmla kazýyarak geldim" diye konuþtu. Emin Arslan, "Ýddialarla ilgili gizlilik yasaðý olmasýna raðmen bütünün belirli parçalarý kamuoyu oluþturmak için kasýtlý lanse ediliyor" dedi. "Gerçekler ters yüz..." Arslan, "Ýddialarýn hepsinin çarpýk olduðunu, gerçeklerin ters yüz edildiðini" savundu. Gazetelerde yer alan iddialarýn "asýlsýz olduðunu" savunan Arslan, oðlu ile Habib Kanat'ýn kýzýnýn ortak bir þirket kurduðunu, oðlunun söz konusu þirkete yüzde 20 ortak olduðunu söyledi. Oðlunun kurulan þirkette maaþlý çalýþtýðýný belirten Arslan, "Demiþler ki 'benim oðlum bilmem kim ile ortak.' Hayýr. Onun kýzý ile benim oðlum emek karþýlýðý yüzde 20 civarýnda. Onlar parasý, benim oðlum emeði karþýlýðý. Benim oðlum bilgisayarcýdýr. Yurt dýþýndan bilgisayar getireceklerdi, iþlemedi. Benim oðlum maaþlý gibi çalýþtý orada. Kazansalardý para alacaktý. Yarý yolda da anlaþamadý. 7-8 ay sonra ceketini aldý çýktý" dedi. Arslan ayrýca, "Borçlarýný ödeyebilmek için de arabasýný sattý. Yani burada sigortalý maaþla çalýþtýðý yerde 'bilmem kaç para yatýrmýþta bilmem kaç para ile ayrýlmýþ' bunlar banka kayýtlarýnda ve þirket kayýtlarýnda var. Yani bunlarý incelemeden böyle bir yayýn yapýlmasýný doðru bulmuyorum" diye konuþtu. Hüseyin Rýza Iþýk ile kendisinin hiçbir ilgisinin olmadýðýný ifade eden Arslan, "Ýddialarla ilgili gizlilik yasaðý olmasýna raðmen bütünün belirli parçalarý kamuoyu oluþturmak için kasýtlý lanse ediliyor. Görev için yapýlan, yürütülen iliþkiler ustaca çarpýtýlýyor. Bu konuda yardýmcý olan kiþiye 'arkadaþ sen yardýmcý ol baþýna bir þey gelmez senin ele verdiðin adamlar seni öldüremez, devlet seni korur' denilen yerler anýnda çevrildi 'biz seni koruruz sen istediðin gibi mal sat' denildi. Bu kadar çirkin" dedi. "Böyle bir þerefsizlikle karþýlaþmadým" "40 yýllýk meslek hayatýmda her konuyla karþýlaþmýþtým. Böyle bir þerefsizlikle karþýlaþmamýþtým. Bütün gazetelerde yazýyor, Hüseyin Rýza, Ýstanbul Üniversitesi'nde bir doçentti. Akrabalarýmdan biri de ayný üniversitede öðretim görevlisi. Onunla benim bir þeyim yok, bir defa görüþtüm" diyen Arslan, "Dün akþam bazý gazetelere servis yapýldý. Kasýtlý olarak kamuoyu oluþturulmaya çalýþýldý. Dün savcýlýk emniyete yazý yazýyor. 'Emin Arslan yarýn saat 10'da burada olsun' diye. Ýstanbul'dan gazeteciler beni anýnda arýyor. 'Buraya geliyorsunuz' diye. Sanki yazý ajans ve gazetelere yazýlmýþ gibi. Medya ile yargýlama oluyor" ifadelerini kullandý. Emin Arslan, "Dün gece çarpýtýlmýþ, aile ve çocuklarýmýz gibi kutsal kavramlarýn çiðnendiði haberi bazý kanalda bütün millet izlemiþtir. Hem de gizlilik kararý vardý. Görev gereði yaptýðým çalýþmalar çarpýtýlarak beni suçlu gibi yansýtan açýklamalara 40 yýllýk meslek hayatýmda gerçekten rastlamadým. Benim dostlarým, arkadaþlarým, meslektaþlarým þunu bilsinler; ben gerçekten bilerek boðazýndan haram lokma geçmiþ bir kiþi deðilim. Bulunduðum noktaya siyasi tavassutla deðil, týrnaklarýmla kazýyarak geldim" þeklinde konuþtu. Emniyet Genel Müdür Yardýmcýsý Arslan ayrýca, "10 yýl önce yaptýðým ulusal ve uluslararasý operasyonlarý arkadaþlarým iyi bilir. O zamanki Emin Arslan ne ise þimdiki Emin Arslan da aynen o. Lütfen yalan yanlýþ bilgilerle çocuklarýmý, ailemi hýrpalamasýnlar. Benim rahmetli babamýn bir sözü vardý. 'Oðlum inþallah polislikte baþýna bir þey gelmez. Ama gelirse vurdu, vuruldu, öldü, öldürdü desinler ama Abdi'nin oðlu hýrsýzlýk yaptý da geldi demesinler' demiþti. Ama iþte maalesef sonunda nasýl oldu bilemiyorum. Ama ben adli süreçte bunun bütün boyutlarýyla açýklanacaðýna inanýyorum" dedi. (aa) Radikal Cafer SOLGUN /ÝSTANBUL HP baþýna Aydýn Güven Gürkan geçiyor çalýþmalar sonucu solda birlik adýna SODEP ve HP birleþerek SHP oluþturuluyor hepimiz SHP çatýsý altýnda tekrar birleþiyoruz. *** Ve 5 yýl sonra her þey unutuluyor 1989 yerel seçimleri Ali Eðer tekrar SHP den aday adayý oluyor o sýrada vefa borcu olarak SHP ilçe baþkaný yaptýklarý Nihat Doðan’da 5 yýl önce verilen söze güvenerek o da aday adayý oluyor fakat SHP genel merkezinde Nihat Doðan’ý ikna ederek adaylýðýný çektiriyorlar ve SHP nin adayý yine Ali Eðer oluyor. Hacýbektaþ’a gelince Nihat Doðan fikrini deðiþtirerek baðýmsýz aday oluyor ve Ali, Nihat mücadelesi sonucunda Ali Eðer tekrar belediye baþkaný seçiliyor. Belediye meclis üyeleri ön seçimle seçildiði için (Nihat Doðan ilçe baþkaný olduðu için önseçim hazýlýklarýný kendi seçilecek biçimde yapmýþtý) kontenjan hariç tamamý kendi arkadaþlarýndan oluþmuþtu. Ayný partili belediye baþkaný ve meclis üyeleri arasýnda baþlayan kavga 2 yýl sonra baþkanýn ve meclisin fes edilmesi ile son buluyor. Danýþtay belediye baþkaný Ali Eðeri göreve iade ediyor belediye meclisini fes ederek yenilenmesine karar veriyor. 1992 yýlýnda Hacýbektaþ’ta belediye meclis üyeliði için seçim yapýlýyor bu sefer seçim SHP ile DSP arasýnda, seçim propagandalarý sýrasýnda Nihat Doðan tekrar sahne alýyor ve bu sefer DSP nin otobüsünde Ali Eðer için aðýr sözler söylüyor kapýlarýnýzý, pencerelerinizi demirleyin diyor v.s. sonuçta seçimin galibi DSP oluyor ve 9 meclis üyeliðinin 7 sini kazanýyor. Yýl 1992 CHP yeniden açýlýyor genel merkez kurucu ilçe baþkaný olarak Nafiz Ünlüyurt u görevlendiriyor, bende o dönemde SHP yönetiminden istifa ederek CHP nin kuruluþuna katýlýyorum. 1993 yýlý Hacý Bektaþ Veli anma törenlerine CHP genel baþkaný olarak Deniz Baykal katýlýyor ve Baykal ýn törenlerde konuþmasý belediye baþkaný Ali Eðer tarafýndan engelleniyor ve Baykal parti otobüsü üzerine çýkarak halka gerekli konuþmayý yapýyor. 1994 yerel seçimleri için CHP yönetimi beni oy birliði ile belediye baþkanlýðýna aday gösteriyor. Rakip SHP ve adayý yine Ali Eðer kampanyalar, propagandalar yoðun çünki SHP iktidar, Ali Eðer belediye baþkaný iktidarýn ve belediyenin tüm olanaklarýný kullanýyorlar süreç zor geçiyor bakanlarýn biri geliyor biri gidiyor bazen günde iki bakanýnda geldiði oluyor o da ne yine sahnede Nihat Doðan bu seferde SHP otobüsünde, Ali Eðeri belediye baþkaný yapmak için onur sözü, namus sözü veriyor sonuçta seçimi burun farkýylada olsa (25 oy farkla) CHP alýyor ve ben belediye baþkaný seçiliyorum. Yýl 1995 sonu CHP ile SHP nin birleþme kurultayý kurultay divan baþkan yardýmcýlýðýna seçiliyorum divan baþkaný Ýstanbul il baþkaný Ahmet Güryüz Ketenci divanda fenalaþýyor divaný terk ediyor ve 2 gün boyunca birleþme kurultayýna divan baþkanlýðý yapýyorum sonuçta partiler CHP çatýsý altýnda birleþiyorlar ve Ali Eðer CHP den istifa ediyor. Yýl 1999 yerel seçimler Nisanda yapýlacak CHP genel merkezinden beni çaðýrýyorlar tekrar CHP nin adayýsýn diyorlar kabul ediyorum o da ne Ali Eðer tekrar aday bu defada ANAP tan seçimi yine CHP kazanýyor ve 2. kez belediye baþkaný seçiliyorum. Devam Edecek Eruh’ta þehit düþen Murat Taþ için yapýlan cemevi töreni, “resmî cenaze camide” diye yarýda kesildi. Þehit Taþ’ý son yolculuðuna uðurlamak için yakýnlarý önceki gün Alibeyköy Cemevi’nde toplandý. Cemevinin dedesi Hüseyin Güzelgül cenaze duasý için hazýrladýðý konuþmayý yaptý. Bu sýrada cemevine gelen ‘yarbay’ rütbeli bir subay, Taþ’ýn ailesiyle görüþtü. Ardýndan, cemevindeki cenaze, resmî törenin Ataköy Camii’nde olduðu söylenerek yarýda kesildi. Camideki törene CHP lideri Baykal ile Birinci Ordu Komutaný Iðsýz da katýldý. Cemevi dedesi Güzelgül þikayetçi: Son görevimizi yapmamýza izin verilmedi. Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Çukurca ilçelerinde çýkan çatýþmalarda hayatýný kaybeden askerler, önceki gün düzenlenen cenaze törenleriyle son yolculuklarýna uðurlandý. Bu haber, gazetelerde “Gözyaþlarý sel oldu, aktý” türü baþlýklarla verildi. Anne ve babalar, eþler ve kardeþler, bayraða sarýlý cenazelere sarýlýp aðladýlar. “Akan kan dursun, kardeþ kaný dökülmesin artýk” diyen babalar oldu. Ama bu cenaze törenlerinden biri vardý ki, arka planýnda tipik bir “ayrýmcýlýk” örneði yaþandý. Eruh’ta PKK’lýlarla girdiði çatýþmada hayatýný kaybeden Jandarma Baþçavuþ Murat Taþ, Amasyalý bir Alevi Türk vatandaþýydý. Cenazesi, Ýstanbul Ataköy 5. Kýsým Camii’nde öðleyin kýlýnan cenaze namazýnýn ardýndan defnedildi. Cenaze törenine CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal, ý. Ordu Komutaný Orgeneral Hasan Iðsýz, Harp Akademileri Komutaný Orgeneral Hüseyin Nusret Taþdeler’in aralarýnda olduðu çok sayýda sivil ve askeri yetkili katýldý. Oysa Murat Taþ’ýn cenazesi, Ataköy Camii’nden önce Ýstanbul Alibeyköy Cemevi’ne getirilmiþti. Ailesi, yakýnlarý Alibeyköy’de ikamet ediyordu. Cemevi dedesi ve toplanan cemaat, Taþ’ý son yolculuðuna uðurlamak için hazýrdý. Alibeyköy Cemevi’nin dedesi Hüseyin Güzelgül cenaze duasý öncesi hazýrladýðý konuþmayý da yapmýþtý. O anda cemevine yanýndaki askerlerle beraber, “yarbay” rütbeli bir subay geldi. Murat Taþ’ýn acýlý ailesiyle konuþtu. Ve kimseler ne olduðunu bile anlayamadan, Murat Taþ’ýn cenazesi Ataköy’e götürüldü. Dede ve cemaat þaþkýn Dede Hüseyin Güzelgül ve hazýrdaki cemaati þaþkýna çeviren bu olayýn nedeni ise, “resmî tören Ataköy Camii’nde yapýlacak” olmuþ. Dedenin ve cemaatin olasý tepkisini engellemek istediðinden olsa gerek, yarbay “buralarý da tanýmak lazým” gayet “ýlýmlý” sözler sarf etmiþ. Hatta kendisinin de “Alevi” olduðunu söylemiþ. Ama sonuçta cenazeyi, ailenin ve toplanan Alevilerin son görevlerini yapmalarýna imkan tanýmadan Ataköy Camii’ne götürmüþler... Konuyla ilgili tüm çabalarýmýza karþýn Taþ’ýn acýlý ailesine ulaþamadýk. Fakat olaya tanýk olan Alevi camiasý þaþkýn. Hüseyin Dede, “O anda orada þehidin bazý yakýnlarý vardý, biraz da yaþadýklarý acý nedeniyle bu duruma sessiz kaldýlar, belki de ne olduðunu bile anlayamadýlar. Yoksa biz cenazemize sahip çýkardýk, görevimizi yerine getirmeden vermezdik” diyor. Daha önce bazý Alevi þehit askerler Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR Yaþar ALKAN Ýlköðretim haftasý etkinlikleri çerçevesinde Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü’nün yapmýþ olduðu iþ bölümü gereði görevlendirilen D.Ý.P Ýlköðretim Okulu Müdürü ve öðrencileri, ilköðretim haftasý ve önemi hakkýnda bilgilendirme yapmak amacýyla Vali Vekilimiz Ruhi PAKER’i makamýnda ziyaret etti. Vali Vekili PAKER, kendisine çiçek sunan Damat Ýbrahim Paþa Ýlköðretim Okulu Müdürü Ýbrahim PALAN, 3-B sýnýfý Öðrencisi Züleyha ERGÜL ve 4-A sýnýfý öðrencisi Hatice ÝNAN ‘a teþekkür ederek çeþitli Ýkramlarda bulundu. MUSTAFA SÜMEN için hem cemevi hem de camide törenler düzenlenmiþti. Sonuçta kimsenin beklemediði bu fiili tutum neticesinde Murat Taþ’ýn cenazesi “resmî tören”le Ataköy Camii’sinden kaldýrýldý. Alevice defnedilmesine izin verilmedi Alevi Bektaþi Dernekleri Federasyonu Baþkaný Ali Balkýz: Bunu sadece hacý hoca tayfasý yapar diyorduk. Demek ki subaylar da yapabiliyor. Üstelik bir þehide bunu yapabiliyorlar. Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir. Orada cem yaparýz, cenazelerimizi oradan kaldýrýrýz. Kendi usulümüze göre. Oradan helalleþir, oradan yolcu ederiz. Bu askerimiz Alevi doðdu, Alevi yaþadý, Alevice askerliðini yaptý, Alevi þehit oldu. Ama Alevice defnedilmesine yüce devletimiz izin vermedi. Cemevlerini bunun için kurmuþtuk Hüseyin Güzelgül (Alibeyköy Cemevi Dedesi): Karþýlaþtýðýmýz bu uygulamalar Ebu Süfyan zihniyetinin devam ettiðini göstermektedir. Yýllarca camilerde “Alevidir, cenaze namazý kýlýnmaz, cenazesi yýkanmaz” gibi dýþlayýcý, horlayýcý yaklaþýmlara maruz kaldýk. Cemevlerini biraz da bunun için kurduk. Bir Alevi Hakk’a yürüdüðünde, tabii ki cenazesi cemevinden kaldýrýlýr. Kabullenseler de kabullenmeseler de cemevleri vardýr, canlarýmýzýn cenazeleri de cemevinde kaldýrýlýr. Açýlým yapýlacaðý söyleniyor. Çalýþtaylar düzenleniyor. Ama ordu bile böyle yaptýktan sonra, bunun samimiyeti tartýþmalýdýr. (Taraf/Ýlgili haber :TSK'dan Alevi açýlýmý !) GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi Hacýbektaþ Noterliði 441 3009 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 441 33 38 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 441 35 23 ARAÞTIRMA 12 Eylül Kýrýlmasý ve Tarihle Yüzleþmenin Yeri (Demir Küçükaydýn’ýn, hatalý “12 Eylül üzerine düþünceler”i) Demokrasi mücadelesi içinde binlerce unsuru barýndan bir mücadeledir. Kimi söylemlerin öne çýkmasý bu mücadeleyi o söylemlerin sýnýrýna hapsetmek anlamýn gelmez. Her mücadelenin þiarlarý, ikonlarý, öne çýkan kesitleri ve belirgin tanýmlarý vardýr. 12 Eylül rejimi ve generallerinin yargýlanmasýndan demokrasi mücadelesi adýna, diðer görevlerimizi ihmal etmeden söz ederiz. 12 Eylül rejimi solun sendromu deðildir, hedefidir. Solun sendromu milliyetçi refleksleridir. 12 Eylül arifesinde ortak ülkemizin doruða yükselen demokrasi mücadelesinin bir askeri darbeyle kýrýlmasýnýn nedeni de budur. O gün, mücadelemizin arkasýnda duracak, tarihiyle cesurca yüzleþmiþ bir toplum yoktu. Bunu baþarmamýþ kendi içinde bile saðlýklý iliþkisi olmayan bir sol vardý. Tarihleriyle yüzleþemeyen toplumlar demokrasi mücadelesini sonuca götüremezler. Siyasal mücadelede kararlý ve soluklu olamazlar: Siyasal hareketleri özveriyle destekleyemezler. Sosyolojik açýdan bu durum, devletin ulusun algýsýnda edindiði yer kadar toplumun tarih içinde yenenin arkasýnda durmayý yeðleyen kaygý ve korkularý yer almaktadýr. Özellikle Osmanlýdan çýkýp gelmiþ bir toplumdan söz ediyorsak durum çok daha vahimdir. 12 Eylül bir yanýyla baþardýðý görüntüsü de gerçekçi deðildir. Kürt özgürlük hareketi, 12 Eylül darbesinin baþarýsýzlýðýnýn hepimiz adýna bir göstergesidir. Bu baþarý, 12 Eylül arifesindeki yükseliþi, Kürt halkýnýn kendi tarihiyle yüzleþerek adýn adým aþmasý üzerine gerçekleþmiþtir. Örnek alýnmasý gereken de budur. Sol milliyetçi reflekslerinden kurtulmadýkça, toplumun tarihle cesur yüzleþmesi gerçekleþmedikçe baþarý þansýda olmayacaktýr. Bunu gerçekleþtirmek için, özgürlük hareketinde hepimiz adýna yükselen demokrasi mücadelesine destek olmayý bilmeliyiz. Özgün, farklý, ayrý varlýklarýmýzýn bu sürece özgür mücadeleleriyle katýlmasýnýn önünü açmalýyýz. *** 12 Eylül 1980 askeri faþist darbesi, yükselen demokrasi mücadelesi ve güçlerine karþý devletin, sistem adýna bir son refleksiydi.12 Eylül darbesi, arifesindeki olaylar bütününün gelip dayandýðý tabloda anlam bulan bir karþý devrim giriþimidir. Bu müdahale yasal, anayasal, kurumsal ve iþlevsel birçok yeniden yapýlanmanýn yaratýcýsý olmuþ, toplumu kat bir þekilde kuþatma amacý gütmüþtür. Darbe, sonuçta bir öznel giriþimdir. Alt yapýsýnda ekonomik nedenler olduðu kadar, bunlarý bir bütün olarak tehdit eden, sistemi yýkýp toplumsal yeniden örgütlenmeyi amaçlayan büyük bir halk hareketinin baþarýsýný engelleme çabasý da yer almaktadýr. Nesnel verileri ve öznel giriþimleriyle 12 Eylül askeri faþist darbesi ve ikame ettiði sistem, ülkemiz demokrasi mücadelesinin sendromu deðildir. Hedefidir. Bu hedef 12 Eylül rejiminin alt yapýsýný da içeren ve demokrasi mücadelesi programlarýmýzýn oluþumuna yol açandýr. Sendrom olma ile hedef olma arasýndaki farký kavramadan, tüm yoðunluðuyla süren karanlýk bir rejimle köklü ve sonuç alýcý mücadeleyi yükseltmek mümkün deðildir. 12 Eylül deðerlendirmelerinde kavramlarýn yerli yerine oturmasý için, slogancý açýklamalar yeterli olamaz. Darbenin çok yönlü nedenleri üzerinde durmak ayný zamanda bu güne kadar süren izleri ve onlarla mücadele etmek için de önermeleri yapmak gerekmektedir. Bir program olduðu kadar ayrýntýlarla da ilgilenmeyi gerektirir. 12 Eylül generallerinin yargýlanmasý, 12 Eylül rejiminin sürekli gündemde tutulup hedef yapýlmasý bu anlamda yanlýþ deðildir. Bunlar, bütünsel bir mücadelenin ayrýlmaz parçalarýdýr. Her mücadelede simgesel olarak öne çýkartýlacak kliþeler vardýr. Bunlar yürütülecek aydýnlatma çalýþmalarýnýn figürleri, ikonlarý olarak sloganlaþýrlar. Bunlar olmaksýzýn elde kapitallerle dolaþarak, halký bilgilendirip etkinliklerini ortak bir hedefe yönlendirmek mümkün deðildir. Bu mantýkla yapýlacak bir küçük hak mücadelesi için ilkel komünal toplumdan itibaren, tarihin tüm hatalarýný da düzenlemek üzere bir ansiklopedik mücadele vermek gerekir. Bu fantazyalarla örülü akýllarýn neden halkýmýzdan raðbet görmediklerini, neden solu mevta hallerine getirdiklerini anlamak güç olmasa gerek. Demokrasi mücadelesi kiþinin bildiði tüm bilgileri aktarma platformu deðildir. Bu entelektüel geviþ getirme iþi, hiçbir saðlýklý mücadeleye hizmet etmiyor, kýrýyor, engelliyor, saptýrýyor kafa bulandýrmaktan baþka bir iþe yaramýyor: zaten açýk bir þey söylenmiyor hep muðlak hep karman çorman cümle dizileri. Bu noktada yine, Demir Küçükaydýn, bildik yöntemlerle konuyu içinden çýkýlmaz hale getiriþiyle yüz yüze kalýyoruz. Demir Küçükaydýn’a iliþkin saðýmý ve çalýþkanlýðýna Niðde günlerinden olan tanýklýðýmla önceki yazýlarýmda ifade ettim. Tekrar etmeyeceðim. Ancak yazýlarýndaki karmaþa, konuyu bulanýklaþtýran ilgili ilgisiz söylemleri ýsrarla vurgulamak istediði demokrasi mücadelesine hizmet etmediðini belirteceðim. Bir iki örnekle bunun üzerinde durmamýz gerekir. Demir, “12 Eylül, ciddi politik mücadeleden ve demokratik görevlerden kaçmanýn bir örtüsüdür “12 Eylül, örneðin demokratik bir anayasa tartýþmasýnýn veya Türkiye'nin gerçek egemeni Askeri Bürokratik Oligarþi'nin teþhir edilmesinin bir vesilesi olabilecekken, enerjiyi ve tartýþmalarý 12 Eylül generallerinin yargýlanmasý gibi bir alana çekerek, sosyalistlerin ve demokratlarýn reformist bile olmayan taleplere yönelmesinin ve tecrit olmasýnýn aracý olmaktadýr.” (Demir Küçükaydýn, “12 Eylül üzerine düþünceler” makalesi) Demir Küçükaydýn, her þeyi en geniþ kapsamýyla düþündüðü sanýsýnda. Bu nedenle 12 Eylül rejimine karþý vurgusu yoðun olan mücadeleyi kýsýr görmektedir. Oysa demokrasi mücadelene yönelen tüm güçler bu vurguyu tek baþýna hiçbir zaman ele almamýþtýr. 12 Eylül rejimini sadece 12 Eylül sonrasýyla da ilgili görmemiþtir. Tarihi siyasal gerici yönetimlerin bir sentezi olarak görülen 12 Eylül rejimine karþý mücadeleyi, ülkemizin gereksindiði genel demokratik dönüþümlerle ilgili bir mücadele olarak algýlanmýþtýr. Generallerin yargýlanmasý ise, elbette ki buz daðýnýn su yüzündeki kýsmýyla ilgilidir. Ancak bütün bunlar, genel demokrasi mücadelesinin birer parçasý olarak dile getirilmesi gereken unsurlardýr. Bunlarýn atlandýðý sýk sýk dile getirilmediði bir yerde, kapsamlý demokrasi mücadelesi programlarýnýn yaþama geçmesi mümkün deðildir: böylesi ancak solcu askeri darbelerden medet ummak olur. Onlar gelirler hiçbir ayrýntýya düþmeden elde bulunana programý uygularlar olur biter. Ancak tarih herkes açýkça gösterdi ki bu yolla hiçbir sorun bitmiyor gerisin geriye, gelindiði gibi dönülüyor. Demir küçükaydýn’ýn mantýðýyla kendini yorumlamasý beklenir. Sýnýf mücadelesi, sendikal mücadele, grevler, fabrika iþgalleri vb temel, tali hiçbir þeyden söz etmeyip özgürlük hareketinin çevresini aþmayan söylemlerine ne demeli. Bu mü dünya sosyalist devrimi, bu mu sýnýf mücadelesi. Ama bunu sormayacaðým, çünkü gerçeklerin öðretisi bu tür gerçekçi olmayan söylemleri çoktan tarihe gömmüþtür. Bundan dolayý, Demir Küçükaydýn’ýn hedef kitlesini en azýndan, sendikal örgütlenmeye, iþçi haklarýna, sýnýf mücadelesi eksenli parti kuruluþ çalýþmalarýna yönlendirmesini beklemeyeceðim. Sýnýf mücadelesi üzerine görüþlerimi bir önceki eleþtiri yazýmda dile getirdim (“Demir Küçükaydýn’ýn Talihsiz Ulus Algýlarý” bkz. http://mirural.blogspot.com/ ). Sýnýf mücadelesi ihmal edilmemesi gereken bir reformist mücadeledir. Devrimci deðildir. Sistem içinde, sistemin iki tele sýnýfý arasýnda onarým, düzenleme, dengeleme mücadelesidir. Sýnýf mücadelesinin tüm tarihi budur. Yeni toplum eskinin baðrýndan doðar. Eskiye ait olan ve birbiriyle sýnýf mücadelesi verenler birlikte sönerler, yeni toplum, yeni sýnýflarýyla tarih sahnesinde, eskiyi yadsýyarak yer alýr. Önceki toplumun ezilen sýnýfý yeni toplumu kuramaz. Kurmamýþtýr. Köleler en büyük isyanlarýyla Spartaküs önderliðinde, Roma kapýlarý önünde ne yapacaðýný bilmeden diz çöktüler. Feodalizmi köle sýnýfý sýnýf mücadelesinin sonucu kurmadý. Kölelikle birlikte göçüp gitti. Serfler, feodal karlarýn þatolarý ve tahtlarý önünde diz çöktü. Kapitalizmi serfler kurmadý. Kuramazdý da. Yeni toplum, kapitalizm, feodal toplumun içinden çýkarak, kendi temel sýnýflarýný eski toplumun sýnýf mücadelesinin dýþýnda üreterek ve bir bütün olarak feodalizme karþý savaþarak hakim oldu. Kapitalizmin kuruluþunda feodal dönemin sýnýf mücadelesinin katkýsý, çürüyen toplumun týkanmasýný saðlamasýndan ibarettir. Bitmeyen köylü isyanlarý, bitmeyen feodal baskýlar, sistemi içe dönük olarak çökertti bitirdi, kapitalizm bu çöküþten de yararlanarak geliþimini hýzlandýrdý. Serfler, kapitalizmi kurup, iþ gücünü satan birer iþçi olmak için çaba sarf etmedikleri gibi, çoðu yerde feodal beylerinin vurucu gücü olarak tarihte gerici bir rol oynadý, devrimci ulusal süreçlere karþý savaþta ön safta vuruþtu. Hegel’in tarihisiz uluslar deðdi, Engels’in 1848 devrimin yenilgisinde önemle iþaret ettiði kesimler, iþte bunlardýr. Sýnýf mücadelesi, bundan sonrada aynýyla devam edecektir. Kapitalizmin temel iki sýnýfý aralarýndaki sýnýf mücadelesini, sistemin daha uygun bir çalýþma düzlemine gelmesi için yürüteceklerdir. Fabrikanýn kapanmasýna karþý iþçilerin, iþ kaybetme kaygýsýyla özverili olmalarý, aylýk bile istememeleri, tüm kavgalarýnýn artýk küçük bir aylýk artýþýndan ibaret olmasý bundandýr. Ýnsanlýk tarihinin en geliþmiþ beyinleri, aydýn ve entelektüellerinin öncülük yaptýðý komünist Partileri, iþçi partilerinin birer reformist dernek haline gelmelerinin nedeni de budur. Bu çok normaldir. Öznel isteklerle baþka türlü de olamaz. Denendi de. Ancak gerisin geriye kapitalizme dönüldü. Bir gece ansýzýn kýlý orduyla ele geçirilen iktidar ve yayýnlanan siyasi kararnameyle ilan edilen toplumsal mülkiyet, sosyalizm diye bir yeni uygarlýk kuramadý. Tarihsel yanýlgý, geldiði gibi geri döndü. Doðu Avrupa’nýn eski sosyalist ülkeleri kapitalizmde tekelciliði kimin önce yakalayabileceði üzerine yarýþ eder hale geldi. Yeni uygarlýk eskinin içinden evrimin tüm süreçlerini yaþayarak gelip yerleþecektir. Kendi temel sýnýflarýný, örgütlerini ve etkinliklerini de beraber getirerek kökleþecektir. Ýþçi sýnýfý da burjuvazi de yeniye karþý direnecek (Tekrarla söylemeliyim ki, sýnýflardan bahsediyorum þahýslardan deðil). Sýnýfsal güdüdür bu, sistemini korumak ve statüsünü deðiþtirmemek için kapitalizmin iki teme sýnýfý dayanýþma içinde olacaktýr. Bu gün bunun izlerini her alanda görmek mümkündür. Geliþen bilim ve teknoloji devriminin ortaya koyduðu sonuçlar, artýk ham maddeler arasýnda bilgiyi de oturtmuþtur, sanal üretim öncelikli olmuþtur, fabrika üretimi ve özel mülkiyet farklý bir biçimleniþ yönünde hýzla ilerlemektedir. Demokrasi mücadelesi iþçi sýnýfýnýn da halklaþmasýný gerektiren bir mücadeledir. Bu tespitimizi on yýllardýr dile getiriyoruz. Çünkü fabrikanýn, sendikanýn dar alanlarýnda kazanýlacak bir mücadele yoktur. Birilerinin öncü diðerlerinin artçý olduðu mücadele kuvvet kaybýdýr sonuç alýcý deðildir. Tüm özgün güçler özgürce mücadeleye katýlmalýdýr. Demokrasi mücadelesi bunu gerektiriyor. Bu veriler doðal olarak gerici bir sistemle bizleri daha çok yüz yüze býrakacaktýr. Bunun anlamý, Demir küçükaydýn’ýn öne çýkartmaktan kaçýndýðý temel söylemlerinin artýk tarihi miadýný doldurduðunu göstermektedir. Bu nedenle de demokrasi mücadelesi, her türden gericiliðin, ilerlemenin yollarýný týkamanýn, yeni bir toplumsal iliþki sistemine yükselmenin anahtarý durumuna gelmiþtir. Her çaðda da durum budur. Demokrasi, gericiliði aþmanýn týkanmayý aþmanýn biricik unsurudur. Zaman içinde somut talepleri farklý olsa da özgürlükte anlamýný bulan yanlarýyla demokrasi yeniyi kurmanýn temel aracýdýr. 12 Eylül rejimine karþý daha yoðun yönelmek, generallerini daha çok afiþe etmek bu açýdan bütünsel görevler yaný sýra yapýldýkça demokrasi mücadelesi uðruna olumlu katkýlar yapýlmýþ demektir. Küçümsenecek yanlarý yoktur. Generalleri yargýlama talebi kiþilere yönelik bir refleks olarak ele alýnamaz, generalleri birer aile babasý olarak yargýlamanýn kimseye faydasý olmayacaktýr, belki en iyi babalar olarak ödüle de layýktýrlar. Ama yargýlama, onlarýn adý altýnda karanlýk bir sistemin, demokrasiye karþý iþlediði cürümleri yargýlamaksa durum farklýdýr. Küçükaydýn, kendi yazýsýnda bu gerçeði “Nedense demokratik görevler söz konusu olduðunda, bunlara "kimlik politikalarý" diyerek küçümseyen adlarla tanýmlayanlar ve "kimlik politikalarýna" karþý "emek eksenli" politikalarý öne çýkaranlar” (Age) diyerek teslim ettiðini görmek olumludur. Ama bu, çeliþkisini sona erdirmiyor. Eleþtirdiði hataya kendisi de düþüyor. 12 Eylül üzerine sosyolojik araþtýrmalarýn yetersizliðinden söz ediyor Küçükaydýn, bu doðrudur. Bunun nedeni ise solu içine düþtüðü milliyetçilik çýkmazýdýr. Temel konu budur. Solun bu günkü durumu, 12 Eylül rejimini ya da generallerini hedef almasý deðildir. Bu durum, tarihi nedenleri, nesnel ve özlen birikimleri olan bir kýrýlmanýn sonucu olarak belirmiþtir. Sol tarihiyle cesurca hesaplaþabilen bir toplumsal sürece gidememiþtir. Kendisi de tarihiyle hesaplaþamamýþtýr. Kavganýn en kritik yerinde ayaklarý havada bir sol gerçeði vardý. Darbe bunu yeterince gösterdi. Bu açýk var oldukça sol milliyetçi reflekslerden kurtulamayacak kendisi adýna hareket eden Kürt özgürlük hareketinin demokrasi mücadelesindeki manivela rolünü inkara kadar gidecek. Ona þovence yaklaþacaktýr. Ortak ülkemiz solunun 12 Eylül arifesinde gösterdiði demokratik mücadele yükseliþi, tarihiyle yüzleþmemiþ toplum üzerinden gitmesi dolaysýyla kýrýlmýþtýr. Askeri açýdan yumruðunu vuran, haklý da pasifize ederek sonuç almýþtýr. Direnmenin olmamasý bundandýr, kazanýlan demokratik mevzileri koruma karalýlýðý gösterecek solun sýrtýný koruyacak bir kararlý duruþ saðlanmamýþtýr. Tarihsel devlet baba algýlarý, devletin gücü ve heybeti bilinçaltý etkileri tüm aðýrlýðýyla ortaya çýkmýþtýr. Sol zaten kendi iç örtüsel yapýsýný ve dayanýþmasýný oluþturmaktan uzaktý. Faþizme Karþý Birleþik Direniþ Cephesi (FKBDC) (1 Haziran 1982) kuruluþu doðrularý arkasýnda duracak bir toplumsal etkinin ya da örgütsel etkinin kendi tarihiyle cesur bir hesaplaþmadan geçmemesi halinde sonuç almayacaðýna iyi bir örnektir. Bütün bunlara karþýn 12 Eylül rejimi istediði hedefe varamamýþtýr. Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesiyle karþý karþýya kalmýþtýr. Kürt ulusun tarih içinde evrimleþerek biriken ve kendi tarihiyle bir hesaplaþma, bir yüzleþme hareketi olarak da ortaya çýkan özgürlük mücadelesi yükseliþe geçmiþtir. Kürtler makus kaderleriyle yüzleþtikçe, özgürlük hareketinin arkasýnda durmuþ, özverileriyle sürecin yükseliþine katký yapmýþtýr. Diðer tüm etmenler bu sürece tali de olsa yaptýklarý katkýlarla, demokrasi mücadelesi bu gün Anadolu Halklarý adýna tüm ilerici demokratlarý adýna yükselmiþtir. Bu süreç demokratik açýlým söylemlerinin de temelidir. Ortak ülkemiz solunun 12 Eylül arifesinde gösterdiði demokrasi mücadelesindeki yükseliþi kýran ve bu güne kadar bir daha doðrulmamasýna yol açan askeri faþist darbe, tarihiyle yüzleþebilen bir özgürlük hareketinin yükseliþini engellememsi önemli bir kýstas olarak ele alýnmalýdýr. Solun sorunu budur. Milliyetçilikten çýkýlmadýkça bu çýkmazdan da çýkýlmayacaktýr. Demir Küçükaydýn’ýn sorup yanýtlamadýðý sorunun cevabý da buradadýr. “…Soru þudur: nasýl olmaktadýr ki Türkiye'nin tarihinde bir daha görmediði ölçüdeki radikalleþme ve politikleþme dalgasý böyle aðýr bir yenilgiyle sonuçlandý” (Agm) Tarihleriyle yüzleþemeyen toplumlar demokrasi mücadelesini sonuca götüremezler. Kürt haklýnýn özgürlük mücadelesi bu açýdan hepimiz adýna önemli bir adýmdýr. 12 Eylül rejiminin iþkence, ölüm, faili meçhul, tehcir, kýyým, kayýplarla belirlenen kirli ve karanlýk tarihini burada tek tek sýralamayacaðým. Bunu binlerce kaynaktan bulmak mümkündür. Bu gün söylenmesi gereken en önemli þey, yükselen demokrasi mücadelesine omuz vermektir. Fýrat’ýn ötesinden gelen bu güçlü dalgayý Toroslarýn güneyinden desteklemek, özgün tüm farklý örgütlenmelerin özgür mücadelesi önündeki tüm milliyetçi sol algýlarý bir kenara itmektir. Evimizin için toparlamaktýr, bu toparlanýþ halkýmýza kendi tarihiyle baþarýlý bir yüzleþmeyi gerçekleþtirmek için gerekli tüm adýmlarý atmaktýr. Arkasýnda, halkýn özveriyle desteðini bulmayan hiçbir talep ayaklarý yere basamaz. Buna halkýn inanmasý gerek. Bunun için tarihini tüm çýplaklýðýyla bilince çýkarmak gerek. Bu denklem kurulu olduðu ölçeklerde, demokrasi mücadelesinin yükseliþine tanýk olunacaktýr. Sabahattin Ali, kýzý Filiz ile. Bu topraðýn muktedirleri, ülkesini ileri götürmek isteyen, Aydýnlanmanýn ýþýðýyla, halkýnýn kaderi sandýðý o karanlýðý yýrtmak için çýrpýnýp duran aydýnýna hiç deðer vermedi. Deðer vermek þöyle dursun, söylediklerine, yazýp çizdiklerine ve hatta düþünmesine bile tahammül edemedi. Aydýnlar bu ülkede ya hapislere atýldýlar ya sürüldüler ya da öldürüldüler. Kaç bebekten kaç katil yaratýp kaç aydýný katlettiler; bir gün tarih bu utancý da yüzlerine çarpacaktýr... Aydýnlanmanýn ýþýðýný bu topraklara taþýmak için çýrpýnýrken öldürelen aydýnlardan biri de Sabahattin Ali’ydi. “Hayatta her þey gibi sanat da bir hizmet ve mücadeledir. Bütün insanlýðý daha doðruya, daha iyiye ve daha güzele götürmek için çalýþacak, hitap ettiði kimselerde bu doðru, iyi ve güzelin hasretini uyandýrmak ve bunlara gidecek yolu iþaret etmek isteyecektir” diyen Sabahattin Ali. “Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer! Bir gün Almanlarýn pabucunu yalayan, ertesi gün Ýngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnýz ve yalnýz bir tek milletin önünde secdeye vardýk. O da kendi cefakeþ milletimizdir. (...) Çalmadan, çýrpmadan bize ekmeðimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz býrakmadan yaþamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalý idi? Namuslu olmak ne zor þeymiþ meðer! Bereket, zora katlanmasýný bilen bu millet de namuslu” diyen Sabahattin Ali... Sevengül Sönmez’in hazýrladýðý A’dan Z’ye Sabahattin Ali adlý kitabý okurken, Türk edebiyatýnýn en önemli isimlerinden Sabahattin Ali’nin kýrk bir yýllýk kýsacýk ömrüne neler sýðdýrdýðýna bir kez daha þahit oluyoruz. Bir aydýnýn dramýnda tüm aydýnlarýn dramý var aslýnda... Noktasýna itiraz edilemez bir kitap “Sabahattin Ali’den geriye kalanlarý düzenleyip 2008’de Hep Genç Kalacaðým adýyla yayýmlanan mektuplarý bir araya getirdiðimde, uzun bir kütüphane çalýþmasýný da tamamlamýþtým. A’dan Z’ye Sabahattin Ali bu iki çalýþmanýn ürünü olarak ortaya çýktý” diyor Sevengül Sönmez. Kitap, Sabahattin Ali ile ilgili hemen her þeyi yorumsuz olarak ortaya koyuyor. Sabahattin Ali’nin renkli kiþiliðini olduðu kadar onun edebiyat ve sanat görüþünü, politik duruþunu, iliþkilerini, hakkýnda yazýlan ve söylenenleri, hayatýn her alanýndaki mücadelesini ayrýntýlarýyla ortaya koyuyor. Sabahattin Ali’nin hayatýný yazmaya baþladýðýnda neyle karþýlaþacaðýný az çok tahmin ettiðini söyleyen Sevengül Sönmez, “Kitabý tamamladýðýmda karþýma etten kemikten, duygudan akýldan oluþan, idealleri olan Sabahattin Ali ve onun baþýna gelenler duruyordu” diyor. Zor ve incelikli bir iþi baþarýyla tamamlamýþ Sevengül Sönmez. Taradýðý kaynaklardan ve yaptýðý bire bir görüþmelerden noktasýna itiraz edilmeyecek bir yapýt çýkarmýþ. Bir aydýný, dönemini, yanýndaki ve karþýsýndakileri ortaya koyarkan insan Sabahattin Ali’yi de çok iyi yansýtmýþ. Son söz olarak: Sabahattin Ali’yi katlederek yok etmeye çalýþanlar yok olup gittiler. Sabahattin Ali ise sonsuza dek yaþayacak. A’dan Z’ye Sabahattin Ali, Hazýrlayan: Sevengül Sönmez, Yapý Kredi Yayýnlarý, 519 sayfa. Diktatörün arkasýndan teneke çaarak ‘selamlamalý’ 12 Eylül’ü Yarýn 12 Eylül. Tarihimize acýyla geçecek günlerin öncesi ve sonrasýnýn ortasýnda duran karanlýk milat... Bir kanlý darbe... 1 milyon 683 bin kiþinin fiþlendiði, açýlan 210 bin davada 230 bin kiþi yargýlandýðý, 7 bin kiþinin idamýnýn istendiði, 49 kiþinin idam edildiði, 30 bin kiþinin sakýncalý olduðu için iþten atýldýðý, 14 bin kiþi yurttaþlýktan çýkarýldýðý, 300 kiþinin kuþkulu bir biçimde öldürüldüðü, 171 kiþinin iþkencedyle öldürüldüðü, 30 bin kiþinin siyasi mülteci olarak yurtdýþýna gitti, 937 filmin yasaklandýðý, 3 bin 854 öðretmen ile üniversitede görevli 120 öðretim üyesi ve 47 hâkimin iþine son verildiði... Bir ülkeyi karanlýða teslim eden bir milat... Bu acý tarihi, belgeleriyle ortaya döken kitaplardan okumak, öyle anmak mümkün. Fakat ben diktatörün arkasýndan teneke çalarak anmak istedim 12 Eylül’ü. Ahmet Kahraman’ýn Bana Evren Paþa Deyin kitabýný ve Baskýn Oran’ýn Kenan Evren’in Yazýlmamýþ Anýlarý’ný öneririm. Ama bir kitap daha var ki, kelimenin tam anlamýyla diktatörün arkasýndan teneke çalýyor: Netekim. (Yazarý ise Mustafa Kamil Zorti. Bir dönemin efsane mizah dergisi Limon’u okuyanlar hatýrlayacaktýr. Kitabýn gerçek yazarýný ise bilenler bilir...) Zorti’nin ‘Ýþçisin Sen, Ýþçi Kal’ baþlýklý yazýyla analým darbeyi... Sevgili Limoncular, duyuyorum, kulaðýma kadar geliyor netekim, diyorlar ki: Mustafa Kamil her konuda konuþuyor da, bu bu bu iþçi meseleleri hususunda niye aðzýný açýp da niye tek laf etmiyor muþum? Þimdi, þimdi ben bunlara zaten yaranamadým sevgili Döþemealtý’lýlar (Antalya’da bir kasaba) pantolon paçasý nasýl kývrýlýr? Suyunu çeken imambayýldýya naapýlýr?.. Bunlarý yazýyor da, bu meseleleri niye hiç söylemiyor diye rahatsýz olanlar var. Yazdýn mý; o vakit de her þeye karýþýyor derler. Ben bunlarý yazýyorsam, paçadan, kumaþtan tasarruf olsun, patlýcanlar israf olmasýn, memleket ekonomisi kalkýnsýn diye yazýyorum netekim. Maamafih, bunlara yaranmaz! Maksat, bunlarýn istediði, üzüm yemek deðil, baðcýyý dövecek adam, onun derdi bu... Gelelim iþçinin þeyine, esasýnda o konularda neler yazýldý, sivrisinek hesabý, ama adam anlamýyorsa, ben davulcu muyum? Bunlar ne istiyor þimdi? “Ücretler artsýn.” Gönül ister, herkes çok para kazansýn. Ama sen dersen bana ver, o derse bana ver, nerden bulunacak o kadar para?.. Darphane var, bassýn diyorlar... E, o vakit de enflasyon azmýyor mu? Ne anladým bu iþten!. Once biraz tamahkar olmamak lazým. Tamah suresi var, orada þöyle der: “Tamah etme taama, baþýn girer belaya”... Taam eski Türkçe, yemek demek, günde üç öðün yiyoruz ya, o iþte... Hep ben yiyim, hep ben yiyim diye aç gözlü olma diyor, yani... Esasýnda 12 Eylül’den önce lokantadaki garson bile cumhurbaþkanýndan çok para alýyordu. Bunu da unutmamak lazým. 12 Eylül oldu da bunlar biraz yola geldi, yani ücretler dengelendi. O sebeple de, iþçilerimizin biraz da kanaat etmeleri lazým. Cam, çerçeve kýrmakla bir yere varýlmaz. Açlýktan kim ölmüþ sevgili Limoncular? Sonra bu asgari ücret meselesi var. “Asgari ücret günün koþularýna gore yükseltilsin” deniyor... Asgari ücretliler, iþçiler otlaklarý tahrip etti, hayvanlara ot kalmadý, büyük baþ hayvan üretimi düþtü, diyorlar. Netekim, hakikat. “Ýþten çýkarmalara son verilsin.” Böyle diyorlar. Þimdi, öyle iþçiler de var ki, ben bunlarý istisna diye söylüyorum, adam kaytarýyor. O vakit patron ne yapsýn? “Sendikal yasaklar kalksýn” deniyor. “Sýnýrsýz grev ve genel grev hakký verilsin” deniyor. “Yüksek Hakem Kurulu daðýtýlsýn” deniyor. Daha saymakla bitmez... Peki, yasaklar kalkarsa sendika neyle mücadele edecek? Öyle ya!.. Sýnýrsýz grev hakkýymýþ... Hadi sýnýrlarý kaldýrdýk diyelim, ertesi gün elin Arab’ýnýn, Allah’ýn bitli turistinin gelmeyeceði ne malum? Sýnýr kalktý, ordan, yukardan o adam indi, bakmayýn o Glastnost’a, o vakit noolacak?.. YHK daðýtýlsýnmýþ... Bu DÝSK mi, öyle bir emirle daðýt? Görüyoruz iþte, ne hakemler var. Adam Tanju’nun golünü iptal etti netekim. Þimdi kalkip da UEFA’yý mý daðýtýyorlar?.. Yo-oo! Velhasýl, körün istediði bir göz, Allah vermiþ iki göz. Otur, ekmekle soðan ye, huzurun olsun. Bu dünya fani, Sultan Süleyman’a kalmamýþ. Ne krallar, koskoca ne cumhurbaþkanlarý geçti, yarýn ne olacaðýmýzý kim bilir? O sebeple dün astýðý astýk, kestiði yastýk, pardon kestik olanýn bile gün geliyor esamisi okunmuyor. Her þey yalan arkadaþlar... Ýþçilerimize de öyle nasihat ediyorum: Bütün dünyanýn iþçileri, boþ verin! Eski Türkçe nush, öðüt yani nasihat demektir. Benim de iþçilerimize nasihatim bu... Nush ile uslanmayaný etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanýn hakký kötektir. Hoþçakalýn. Radikal Jérôme Lindon, Fransa’da 50’li yýllarda deneysel bir edebiyat akýmý olarak öne çýkan ‘Yeni Roman’ýn yayýncýsý. En çok da, Paris’in neredeyse tüm yayýnevleri tarafýndan reddedilen Beckett’i bir çýrpýda kavrayýp yayýnlamasýyla ünlü. 1969 Nobel’i bu ketum yazara verildiðinde onun adýna ödülü Ýsveç kralýnýn elinden alan da o. Genç yaþýnda staj için katýldýðý Minuit Yayýnlarý’ný sürdürmek görevi bir süre sonra onun omuzlarýna kalmýþ. Minuit II. Dünya Savaþý sýrasýnda direniþe katký vermek amacýyla yeraltýnda kurulmuþ angaje bir yayýnevi. Lindon bu tavrý edebiyattan felsefeye, sosyolojiden dilbilime yayarak eleþtirel düþüncenin mevzilerini hep geniþletmiþ. Fotokopiye karþý, kitap fiyatlarýnda büyük indirimler yaparak haksýz rekabete neden olan büyük zincirlere karþý hep mücadele vermiþ bir yayýncý. Jérôme Lindon, Norgunk Yayýncýlýk’ýn 50. kitabý olarak Minuit Yayýnlarý’na ithafen yayýnlanmýþtýr. BirGün Nevþehir'in Avanos ilçesinde peribacalarýnýn olduðu sit alaný Zelve Vadisi'ne çivi bile çakýlamazken Kültür ve Turizm Bakanlýðý beton bina inþaatýna baþladý. AKP'li Avanos Belediyesi inþaatý durdurup mühürledi Radikal gazetesi yazarý Zihni Erdem Avanos Belediyesi'nin bakanlýk tarafýndan baþlatýlan inþaatý mühürlediðini belirtti. Peribacalarýnýn bulunduðu birinci derecede sit alaný Zelve Vadisi’nin ortasýna Kültür ve Turizm Bakanlýðý betonarme bina dikti. Avanos Belediyesi, Bakanlýðýn, halkýn çivi bile çakamadýðý alana yaptýrdýðý inþaatý mühürledi. Nevþehir’e baðlý Avanos ilçesine 5 kilometre uzaklýktaki açýk hava müzesi Zelve’de Kültür ve Turizm Bakanlýðý tarafýndan iki ay önce hem de ‘çarpýk yapýlaþmayý önlemek’ gerekçesiyle baþlatýlan inþaat, bu bölgede yaþayan halký ve turistleri þoke etti. 1995 yýlýnda planlanan ve bu yýl uygulamaya konulan proje, AK Parti’li Avanos Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlýðý’ný da karþý karþýya getirdi. Zelve Açýk Hava Müzesi’nin hemen giriþinde yer alan inþaat, bir süre önce ‘projeye uygun’ olmadýðý gerekçesiyle Avanos Belediyesi tarafýndan mühürlenip durduruldu. ‘Bunun için mi geldik?’ Ýnþaat alanýnda baþlama tarihi ve inþaatý yapan firma ve yaptýran kurumla ilgili kimlik bilgileri yer almazken, binadaki belediyenin mühürünün de dikkat çekmemek için söküldüðü gözlendi. Ünlü vadiyi gezerken karþýlarýna beton bir inþaat çýkan turistler þaþkýna dönüyor. Ýskoç turist Elizabeth Keddie, “Bu bina tarihi bu yere yakýþmýyor. Burasý sadece sizlerin deðil, bütün dünyanýn ortak kültür mirasýdýr. Böyle bir yere böyle bir bina yapýlmasýný protesto ediyorum” dedi. Zelve’nin bulunduðu alandaki Aktepe Köyü Muhtarý Rýfat Demirtaþ da birçok turistin Avanos Belediye Baþkaný Mustafa Kýrýkçý’ya yazdýðý dilekçelerle inþaatý protesto ettiðini söyledi. Demirtaþ bir Fransýz turistin belediye baþkanýna yazdýðý Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Yaþar ALKAN Nevþehir Ýl Tarým Müdürlüðü organizasyonunda, Kavak Kasabasýnda Mehmet ÇEVÝK adlý üreticimizin bahçesinde demonstrasyon(deneme) amacýyla yetiþtirilen sýrýk domatesinin tanýtýmý amacýyla 15 Eylül 2009 salý günü “ Tarla Günü “ yapýldý. dilekçede, “Ben buraya tarihi eserleri görmeye geldim. Beton yýðýlarý görmeye gelmedim” dediðini aktardý. ‘Biz yapsak hapise...’ Aktepe köyünün eski muhtarý Abdullah Þengül ise Zelve’nin Kapadokya’nýn Göreme, Yeraltý þehri, Ürgüp ve Göreme gibi önemli bir tarihi mekâný olduðunu vurguladý: “Bu bölge birinci derecede sit alaný. Burada yapýlan binaya belediye izin vermedi. Bu tarihi ve doðal dokuyu bozacak her türlü yapýlaþmaya karþýyýz. Ben yetiþtirdiðim üzümlere asmalýk aðaç diktiðim için aðýr cezada yargýlandým. Vatandaþ evinin önündeki merdiveni onarsa mahkemeye verilir, 20 ay hapse çaptýrýlýr. Bu bina burada yapýlýrsa bu bölgede betonlaþmanýn önü açýlýr. Ben Zelve’de doðdum. Taþ düþmesi sonucu birileri ölünce köy buradan taþýndý. Daha sonra da devlet burayý istimlak etti. Üstelik araziler köylüden alýnýrken deðersiz arazi denilerek istimlak edildi. Turizm köyün en önemli geçim kaynaðý.” Yetkililerden alýna bilgiye göre, projesi Ankara’dan, Kültür ve Turizm Bakanlýðý’ndan yapýlan ve denetlenen inþaat, dört kýsýmdan oluþuyor: Tuvalet, hediyelik eþya dükkanlarý, turizm bürosu ve bilet giþesi... Avanos Belediye Baþkaný Mustafa Körükçü, inþaatýn Koruma Kurulu kararýndan sonra yapýldýðýný belirterek, “Þu anda belgelerini inceliyoruz. Daha fazla konuþmak istemiyorum” diye yanýt verdi. Nevþehir Kültür ve Turizm Müdürlüðü yetkilileri ise kendilerinin uygulayýcý olduðunu, projenin Ankara’dan yapýlarak inþaata baþlandýðýný söyledi. Zihni Erdem / Radikal Kavak Kasabasýnda yapýlan Sýrýk Domates Tarla gününe; Nevþehir Ýl Tarým Müdürü Ahmet ÞAHÝN, Ýl Tarým Müdür Yardýmcýsý Kenan ÞAHÝN, Kavak Kasabasý Belediye Baþkaný Celal YÝÐÝT, Nevþehir Ziraaat Odasý Baþkaný Recep TUNÇ, Ýl Tarým Müdürlüðünde görevli Þube Müdürleri, Ýlçe Tarým Müdürleri, Tarým Kredi Kooperatifi Müdürleri, Ýl/Ýlçe Tarým Müdürlüðünde görevli teknik personel, kasaba ve köylerimizde görevli tarým danýþmanlarý ve çiftçiler katýldý. Kavak Kasabasýnda Tarým Danýþmaný olarak görev yapan Mühendis Esin SEZGÝN bu konuda çiftçiyi teþvik ettiðini belirterek, yetiþtiricilik konusunda teknik bilgi verdi. Tarla Günü dolayýsýyla bir konuþma yapan Ýl Tarým Müdürü Ahmet ÞAHÝN þunlarý söyledi. Üreticilerimizin artýk bilinçli ve tekniðine uygun tarým yapmalarý gerektiðini, geliri artýrmak amacýyla üretim yapmalarýný bunun ise iki yöntemi olduðunu, birincisinin kendi ihtiyacý için üretim yaparak aile ekonomisine katkýda bulunmak, ikincisinin ise pazara yönelik üretim yapmak olduðunu, pazara yönelik üretim yaparken de þunlara dikkat etmemiz gerektiðini, üreticilerimizin kendi ihtiyaçlarýndan fazla üretim yapacaklarsa tüketicinin yoðun olarak bulunduðu yere yönelik ve nakliye masrafýný da düþünerek büyük ölçekli üretimi modeli benimsemesi gerektiðini, bu vesileyle üretim maliyetlerinin aþaðýlara düþürülerek daha kârlý bir üretimin gerçekleþtirilmesi gerektiðini söyledi. Ýl Müdürümüz ÞAHÝN, üreticinin artýk yetiþtirmiþ olduðu ürünün fiyatýna eðer fiyatý belirleyen aktörler olarak bir kooperatif veya birliðe üye deðillerse fiyatlara doðrudan müdahale etme imkânýnýn olmadýðýný ve bu vesileyle yetiþtirmiþ olduðumuz tarým ürünü her ne olursa olsun, bu ister sebze, ister meyve veya isterse diðer tarýmsal ürünlerden biri olsun, fiyata direk müdahale edemeyeceðimizden dolayý ürünün birim alandan elde edilen miktarýný artýrarak maliyetleri aþaðýya düþürmeye yönelik çabanýn içinde olmalýyýz. Bunun için yetiþtirdiðimiz ürünü deðeri en uygun ve kârlý pazarlara sevk edebilmek için yetiþtirdiðimiz ürünün asgari 1 kamyon veya 1 Týr olacak þekilde olmasýna dikkat etmeli ve ürünü tüketicinin arzu ettiði zamanda pazara sevk etmeliyiz dedi. Ýl Müdürümüz ÞAHÝN, bölgemizde patates ve kabak tarýmýnýn büyük ölçekli ve pazara yönelik olarak yapýldýðýnýn altýný çizerken, tarla tarýmý yapýlamayacak þekilde küçük ve çok parçalý tarým arazilerinde ise eðer su imkaný da kýsýtlý ise konvansiyonel üretim yapabilmek amacýyla örtü altý seracýlýk ile meyveciliðe yönelinmesi gerektiðini ve bunun için de mutlak surette damlama sulama sistemlerinin kullanýlmasý gerektiðine vurgu yaptý. Ayrýca Ýl Müdürümüz konuþmasýnýn sonunda, Kavak kasabasýnda fideden 1000 m2 alanda yetiþtirilen sýrýk tipi Volare çeþidi sýrýk domatesinden yapýlan ölçümlerde 12.000 Kð domates ürününün istihsal edildiðinin görüldüðünü, bu alanda üretim yapmak isteyen üreticilerimize her zaman Ýl Tarým Müdürlüðü olarak teknik ve idari desteði vermeye her zaman hazýr olduklarýný ve bu iþte baþta bahçe sahibi Kavaklý Mehmet ÇEVÝK olmak üzere emeði geçen herkese teþekkür ederim dedi. 7 Okullar açýlýp ders kitaplarý çocuklarýn önüne konduðu gün, kitaplardaki hatalar gazetelerin manþetlerine taþýnacak. Cinsiyet ayrýmcýlýðý, dini içerikli ifadeler, milliyetçilik, þiddet baþta olmak üzere bir sürü pedagojik olmayan unsurlarýn kitaplarda artarak yer bulmasýný hayretle göreceðiz. Ardýndan Milli Eðitim Bakaný’nýn açýklamasý gelecek. Matbu açýklama þöyle olacak: Çalýþtay düzenliyoruz, bütün bunlarý kitaplardan temizleyeceðiz. Ben de diyeceðim ki Bakan’a, bunlarý ders kitaplarýna sokanlarý temizlemeden bu tartýþmanýn sonunu getiremezsiniz; tabii niyetiniz varsa… Henüz kitaplar öðrencilerin eline ulaþmadý ama benden de benzer tespitler bekleyen okurlarým için elde ettiðim belgelerle sezonu açayým dedim. Gördüðünüz iki farklý sayfa, Anadolu Güzel Sanatlar liselerinin resim bölümünde okutulan “Sanat Eserlerini Ýnceleme 12” adlý ders kitabýna ait. Anadolu Güzel Sanatlar lisesi resim bölümü öðrencileri bu yýl derslerini bu kitapla iþleyecek. Birinci resim, kitabýn yazarlardan geldiði biçimiyle Talim Terbiye Kurulunun onayýna sunulmuþ halini, ikinci resim ise Kurul üyelerinin müdahalesi sonucu deðiþtirilmiþ son halini gösteriyor. Okuyabiliyorsanýz iki farklý sayfadaki içeriðin ne denli farklý olduðunu görmüþ olmalýsýnýz. Özetleyeyim: Yazarlar birinci resimde verilen ders kitabý sayfasýnda sanatçýlarýn eserlerinde içinde bulunduklarý politik, toplumsal, ekonomik, sosyal olaylardan etkilenip etkilenmediðini tartýþmaya açýyor. Bunun için de Sanat Eserlerinin Toplumsal Ýþlevi konusu ile varýlmak istenen amaçlarýný en iyi anlatabilecek yapýt olarak Delacroix’nýn “Halka Önderlik Eden Özgürlük” ile Zeki Faik Ýzer’in “Ýnkýlap Yolunda” adlý resimlerini kullanýp öðrencilerin eleþtirel düþünmelerini saðlayacak etkinlikler öneriyorlar (Resim 1). Yazarlarýn seçtikleri görsellerin konuya uygunluðu, anlatýmlarý ve etkinlik adý altýnda verdikleri çalýþma, bizim ders kitaplarýnda pek rastlamadýðýmýz fakat olmasý gereken nitelikte. Delacroix’in resminin altýnda þöyle bir etkinlik: “Ressam Delacroix’in "Halka Önderlik Eden Özgürlük" adlý eserini görsel materyaller kullanarak inceleyiniz Fransýz Ýhtilâlinin sanatçýya, eserlerine ve döneme yansýmalarýyla ilgili çýkarýmlarda bulununuz Sanatçýlarýn eser üretirken yaþadýklarý çevrelerinin içinde bulunduðu politik, toplumsal, ekonomik düzenden etkilenip etkilenmediðini tartýþýnýz.” Son yýllarda ders kitaplarýnda rastladýðým en anlamlý çalýþma. Ne yazýk ki Talim Terbiye, öðrencilerin ilerici tarihsel bir olay üzerinden eleþtirel düþünmeye sevk edilmelerini istemediði için bu sayfada verilen bilgi, etkinlik ve görsellerin çýkartýlmasýný saðlýyor. Yazýlý talimat üzerine çýkartýlan bölüme taklit bir resim, “Müstakil ressamlarýn eserlerinin plastik ve içerik çözümlemesini yapýnýz. Resimleri karþýlaþtýrarak, benzerlik ve farklýlýklarýný tespit ediniz.” gibi amaçsýz gereksiz, anlamsýz ve kuru bilgi veren yeni bir etkinlik ekleniyor (Resim 2). Talim Terbiyenin itirazýnda konunun iþleniþine iliþkin eðitimsel gerekçe yok, zaten olamaz da. Bu tamamen ideolojik saplantýlarla iktidar adýna yapýlmýþ sansürden baþka bir þey deðil. TTKB adýna sansür raporunu düzenleyen, Abdullah Gül’ün ilk imzalarýndan biriyle Kurul üyeliðini asalete çevirdiði, (TTKB’de görev yapmasý idari soruþturma ile yasaklanmýþ olan) Ahmet Ergün Bedük’ün ilk icraatý elbette bu deðil. Onun iktidar adýna kitaplara dini unsurlarý nasýl soktuðunu bizi izleyenler bilir. Bundan sonra da görevini “layýký veçhile” yapacaðýndan kuþkunuz olmasýn. Umarým, bu iktidardan hâlâ özgürlük, Batýlý deðerlere, sanata, sanatçýya saygý bekleyen; öðrenmeyi öðreten eðitime geçildiðini düþünen “aydýn”lar bunlarý bir yerlere not ederler. BirGün baþkalarýnýn da bedeller ödediðini biliyoruz. Bu ödülle onlarýn emeðine, döktükleri tere el vermek, omuz vermek istedik. Ödül alacak dostlarýmýzýn sevinci bizim heyecanýmýza heyecan kattý. Bugün ödül alanlar Hrant’a, Hrant’tan onlara ödüldür” dedi. Törende daha sonra Rakel Dink, Alper Görmüþ ile Amira Hass’a ödüllerini sundu. Alper Görmüþ, ödül haberini aldýðý ilk andan beri bu hediyenin omuzlarýna yüklediði sorumluluk üzerinde düþündüðünü dile getirirken, “Anladým ki Hrant Dink gibi büyük bir mücadele ve gönül adamýnýn hatýrasýna düzenlenmiþ bu ödülün tedirgin edici yaný da varmýþ. Hayatta en sevdiðim varlýðým kýzýmý kucaðýma aldýktan sonra 'Ya ona bir þey olursa’ korkusuyla yaþýyordum. 22 yýl sonra ödül komitesi bir korku daha verdi kucaðýma, günün birinde ‘Bu adama Hrant Dink ödülü verilmemiþ miydi?’ sorusunu haklý kýlacak korku bu. Ancak bu ödülü aldýðým için gururluyum” dedi. -BÝZÝM 301. MADDEMÝZ YOK- Taner YENER ÝSTANBUL - Uluslararasý Hrant Dink Vakfý’nca düzenlenen 'Uluslararasý Hrant Dink Ödülleri'nin birincisi Taraf Gazetesi Yazarý Alper Görmüþ ile Ýsrailli gazeteci Haaretz Gazetesi Muhabiri Amira Hass’a verildi. Banu Güven’in sunduðu Cemal Reþit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen ödül töreni Ödül Komitesi Baþkaný Ali Bayramoðlu’nun açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Geceye, Kardeþ Türküler, Ermeni asýllý sanatçý Arto Tunçboyacýyan müzikleriyle renk kattý. Balerin Zeynep Tanbay’ýn kýsa bir gösteri sunduðu gecede söz olan Hrant Dink’in eþi Rakel Dink, eþinin 55. doðum günü olduðunu ve 32 ay önce yaþama hakkýnýn gasp edilip elinden alýndýðýný ifade etti. Hrant Dink adýna tanýdýk tanýmadýk bir çok insanýn seferber olduðunu, 'bu yarayý nasýl saralým' diye düþündüklerini ifade eden Rakel Dink, “Kardeþleri, yeðenleri, çocuklarý, torunlarý ve ben ailece karar verdik, ‘vakýf açacaðýz’ diye. Vakýf olarak doðum günü niyetine onun yaþamýný, verdiði mücadeleyi kutlamak, benzer mücadeleler veren ve söylenmesi gerekenleri her þeye raðmen cesaretle söyleyebilen kimselere teþekkür etmek için 15 Eylüllerde bir ödül vermek istedik. Dünyanýn her yerinde acýlarýn, adaletsizliklerin yaþandýðýný ve Amira Hass da devletine karþý öfkesinin bulunduðunu, bunu sözlerle ifade etmesinin çok zor olduðunu belirterek, “Çünkü benim mesleðim yazý yazmak” dedi. Ýsrailli gazeteciler olarak göstermekte olduklarý cesareti Türkiye’deki gazetecilerin cesaretiyle kýyaslamanýn mümkün olmadýðýný belirten Hass, “Çünkü bizim 301. maddemiz yok. Ýstediðimiz gibi özgürce yazabiliyoruz, istediðimizle görüþebiliyoruz. Fransa’da, ABD’de, Filistin’de beni duyan insanlar var. Biz gerçeklerin duyulmasýný istiyoruz” diye konuþtu. Törene Dink ailesinin yaný sýra, Devlet Bakaný ve Baþmüzakereci Egemen Baðýþ, eþi Beyhan Baðýþ, Leyla Umar, Adalet Aðaoðlu, Zafer Üskül, Cem-Lale Mansur, Ufuk Uras, Akýn Birdal, Oral Çalýþlar gibi sanat, edebiyat ve basýn camiasýndan çok sayýda davetli katýldý. (dha) Araþtýrýlan 320 memeli türünün yüzde 3’ünün neslinin ‘kritik olarak tehlikede’, yüzde 5’inin ‘tehlike altýnda’ ve yüzde 8’inin ‘tükenebilir’ olduðu belirlenirken, Akdeniz’deki memeli hayvanlar topluluðunun dörtte birinin azaldýðý vurgulandý. Birlik, bölgedeki hayvanlarý korumak ve biyolojik çeþitliliði kaybetmemek için acilen harekete geçilmesi gerektiði uyarýsýnda bulundu. BirGün Akdeniz bölgesindeki memeli hayvanlarýn bir kýsmýnýn neslinin tükendiði, kalanlarýn da hayatta kalmakta zorlandýðý belirtildi Akdeniz’de 8 türün neslinin tükendiði, birçok memelinin neslinin de tükenme tehlikesiyle karþý karþýya olduðu bildirildi. Uluslararasý Doðayý Koruma Birliði’nden (IUCN) yapýlan açýklamada, Akdeniz bölgesindeki memelilerin geleceðinin kaygý verici olduðu belirtilerek, bölgede özellikle bazý etoburlar ile tavþan, geyikgiller gibi otobur türlerinin tehlike altýnda olduðu vurgulandý. Aralarýnda Ýran alageyiðinin de bulunduðu 8 türün neslinin ise tükendiði bildirildi. Bölge ülkelerinden 250’yi aþkýn uzmanýn katýldýðý araþtýrma sonucunda, sivrisýçan, kirpi, köstebek türlerinin hayatta kalmakta zorlandýðý açýklanýrken, nesli tükenme tehlikesiyle karþý karþýya olan türlerin yoðun olarak Türkiye’de, Akdeniz’in doðusundaki bölgede ve Kuzeybatý Afrika’da bulunduðuna dikkat çekildi. Pansiyon Binasý Kuru Gýda alýmý 4734 sayýlý Kamu Ýhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açýk ihale usulü ile ihale edilecektir. Ýhaleye iliþkin ayrýntýlý bilgiler aþaðýda yer almaktadýr: Ýhale kayýt numarasý : 2009/133232 1-Ýdarenin a) Adresi : Nevþehir Caddesi Hacýbektaþ/NEVÞEHÝR b) Telefon ve faks numarasý :0384 441 30 12 /0384 441 3108 c) Elektronik posta adresi : [email protected] ç) Ýhale dokümanýnýn görülebileceði internet adresi (varsa) : 2-Ýhale konusu malýn a) Niteliði, türü ve miktarý b) Teslim [yeri/yerleri] c) Teslim [tarihi/tarihleri] 3-Ýhalenin :Ekli listede belirtilen 28 kalem gýda alýmý :Hacýbektaþ Kýz Teknik ve Meslek Lisesi Pansiyon ambarý :Sözleþme tarihinden sonra 1 yýl içerisinde idarenin ihtiyacý ve istediði miktarlarda partiler halinde teslim edilecektir. a) Yapýlacaðý yer : Kýz Teknik ve Meslek Lisesi Hacýbektaþ / NEVÞEHÝR b) Tarihi ve saati : 29.09.2009 Salý Günü Saat 14:00 4 - Ýhaleye katýlabilme þartlarý ve istenilen belgeler ile yeterlik deðerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. Ýhaleye katýlma þartlarý ve istenilen belgeler: 4.1.1. Tebligat için adres beyaný, irtibat için telefon ve varsa faks numarasý ile elektronik posta adresi, 4.1.2. Mevzuatý gereði kayýtlý olduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasý veya Meslek Odasý belgesi; 4.1.2.1. Gerçek kiþi olmasý halinde, ihaleye iliþkin ilk ilanýn yapýldýðý yýl içerisinde alýnmýþ, Ticaret ve/veya Sanayi Odasý veya Meslek Odasýna kayýtlý olduðunu gösterir belge, 4.1.2.2. Tüzel kiþi olmasý halinde, mevzuatý gereði tüzel kiþiliðin siciline kayýtlý bulunduðu Ticaret ve/veya Sanayi Odasýndan, ihaleye iliþkin ilk ilanýn yapýldýðý yýl içerisinde alýnmýþ, tüzel kiþiliðin sicile kayýtlý olduðuna dair belge, 4.1.3. Teklif vermeye yetkili olduðunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; 4.1.3.1. Gerçek kiþi olmasý halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.3.2. Tüzel kiþi olmasý halinde, ilgisine göre tüzel kiþiliðin ortaklarý, üyeleri veya kurucularý ile tüzel kiþiliðin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi veya bu hususlarý tevsik eden belgeler ile tüzel kiþiliðin noter tasdikli imza sirküleri, 4.1.4. 4734 sayýlý kanunun 10 uncu maddesinin (a), (b), (c), (d), (e), (g) ve (i) bentlerinde sayýlan durumlarda olunmadýðýna iliþkin yazýlý taahhütname, 4.1.5. Þekli ve içeriði Þartnamede belirlenen teklif mektubu, 4.1.6. Þekli ve içeriði Þartnamede belirlenen geçici teminat, 4.1.7. Ýhale konusu alýmýn/iþin tamamý veya bir kýsmý alt yüklenicilere yaptýrýlamaz. 4.1.8. Ýhale dokümanýnýn satýn alýndýðýna dair belge, 4.1.9. Gerçek veya tüzel kiþi olmasý durumuna göre ortaðý olduðu þahýs þirketleri ile sermayesinin yarýsýndan fazlasýna sahip olduðu sermaye þirketlerine iliþkin beyanname 5-Ekonomik açýdan en avantajlý teklif [ en düþük fiyat esasýna göre] belirlenecektir. 6- Ýhaleye sadece yerli istekliler katýlabilecektir 7- Ýhale dokümanýnýn görülmesi ve satýn alýnmasý: 7.1. Ýhale dokümaný, idarenin adresinde görülebilir ve 70,00 Türk Lirasý karþýlýðý ayný adresten satýn alýnabilir. 7.2. Ýhaleye teklif verecek olanlarýn ihale dokümanýný satýn almalarý zorunludur. 8- Teklifler, 29.09.2009 Salý Günü, saat 14.00’a kadar Hacýbektaþ Kýz Teknik ve Meslek Lisesi’ne verilebileceði gibi, iadeli taahhütlü posta vasýtasýyla da gönderilebilir. 9- Ýstekliler tekliflerini, mal kalem- kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. Ýhale sonucu, üzerine ihale yapýlan istekliyle mal kalemi-kalemleri için teklif edilen birim fiyatlarýn çarpýmý sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleþme imzalanacaktýr. Bu ihalede iþin tamamý için teklif verilecektir. 10- Ýstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11- Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren en az 60 (Altmýþ) takvim günü olmalýdýr. 12- Konsorsiyumlar ihaleye teklif veremezler Ek: 1-Ayçiçek Yaðý,1620Lt 2-Barbunya, 75Kg 3-Bulgur, 500 Kg 4-Eriþte, 200Kg 5-Ýncir Kurusu,50Kg 6-Kahvaltýlýk Piknik Peyniri(20 Gr) 4000Ad.;7-Kahvaltýlýk Tahin,144Kg 8-Kahvaltýlýk Pekmez,144Kgý, 9-Karabiber,10Kg 10-Karýþýk Turþu,600Kg; 11-Kaþar Peynir,70Kg; 12-Kayýsý Kurusu,50Kg 13-Kelebek Makarna, 100Kg 14-Bezelye Konserve, 200Kg 15-Korniþon Turþu,700Kg; 16-Küp Þeker,150Kg 17-Limon Tuzu,10Kg; 18-Niþasta, 25Kg 19-Baldo Pirinç,300Kg 20-Sosis,50Kg 21-Sucuk,50Kg 22- Süt,1500Lt 23-Toz Þeker,500Kg 24-Yoðurt,2000Kg 25- Yumurta,13000Ad. 26-Yufka,200Kg 27-Ýnce Pirinç,300Kg 28-Oralet,100Kg Ýdare Yetkilisi ( B 244 ) Zeynep Kuray Ellerinde ‘Munzur Özgürlüktür’ dövizleriyle Tünel’de toplanan birçok Dersim’li Munzur’da yapýlmak istenen baraj projelerinin derhal durdurulmasýný istedi. ‘Uzunçayýr utanç gölüdür. Munzur’a dokunma’ pankartýyla katýlan Tunceli Dernekleri Federasyonu Baþkaný Özkan Tacar, Alevi Bektaþi Federasyonu Baþkaný Ali Balkýz, Sanatçý Ferhat Tunç, Munzur Koruma Kurulu üyeleri ve Doða Derneði üyeleri Tünel’den Taksim Meydaný’na kadar yürüdü. Eylemde söz alan Munzur Koruma Kurulu Baþkaný Hasan Þen, Dersim’in baþkaldýran kültürünü erozyona uðratmak için yýllarca bölgeyi baský altýnda tutan devletin þimdi de yeni kuþatma baraj planlarýyla tamamen yok etmek istediðine dikkat çekti. Esas Hedef Alevi Kültürü Tunceli Dernekleri Federasyonu Baþkaný Özkan Tacar, “1938 tarihinde Dersim’i darmadaðýn ederek insanlarý göçe zorlayan bu zihniyetin esas hedefi Sivas’ta, Maraþ’ta, Gazi’de olduðu gibi temeli ilerici görüþe dayalý Alevi kültürüdür. Ama þunu egemenler iyi bilsin ki biz dün gibi bugün de kültürümüze ve inançlarýma sahip çýkarak bu oyunu bozacaðýz’’ dedi. Baþbakan Erdoðan’a seslenen Alevi Bektaþi Federasyonu Baþkaný Ali Balkýz da, ‘’Sel için televizyonlara çýkýp derenin intikamýnýn acý olduðunu söyleyenlere ben de buradan Munzur’un intikamý çok acý olacaktýr, bu böyle bilinsin diyorum!’’ dedi. BirGün Selma TÜRKMEN Müdür V. yatak odasýnda duvara týrmanýrken bulduðu belirtildi. "Geceyarýsý garip bir týrmalama sesiyle uyandým. Iþýðý yaktým ve bu canavarý duvara pençesiyle týrmanýrken gördüm" diyen Duan, ayakkabýsýyla vurarak öldürdüðü yýlaný alkol dolu bir þiþede sakladýðýný kaydetti. Yýlanýn, þu anda Uzmanlar þaþkýn: Þok olduk Nançhang’daki bir BEÝJÝNG - Çin’de tek ayaklý bir yýlanýn üniversitede bilim insanlarýnca incelendiði bulunduðu bildirildi. belirtilirken, yýlan uzmaný Long Þuai, Ýngiliz Daily Telegraph gazetesinin yýlanýn tek ayaðý için, "Bu gerçekten þoke haberinde, ülkenin güneybatýsýndaki edici, ancak otopsi yapana kadar nedenini Suining’de yaþayan 66 yaþýndaki Duan bilemeyeceðiz" dedi. (aa) Çiongziu’nun, tek ayaklý yýlaný geceyarýsý Radikal