buradan - ATIC - Atılım Üniversitesi

Transkript

buradan - ATIC - Atılım Üniversitesi
Üç Aylık Çeviri Dergisi
Bu Sayımızda...
Sizinle
Aynı Dili Konuşuyoruz
Dante'yi Çevirmek
Osmanlı Çeviri
Tarihine Bakış
Dil, Beyin, Kültür
Simultane Tercüme
Sayı: 04
Ç
Aralık 2013
ok kıymetli okurlarımız,
ATIC Dergisi, edebi çeviri, çeviri tarihi ve çeviride modern bilimsel çalışmalar gibi alanlarda birbirinden ilgi çekici konuları kapsayan
yepyeni Aralık sayısıyla yayında!
Altı yüz yıldan fazladır edebi dillerden düşmeyen Dante Allighieri’nin Inferno’sunun modern İngilizce çevirilerini derinden incelediğimiz
bu sayımızda, Dante’nin bugüne kadar birçok şair ve sanatçı tarafından
hem hor görüldüğünden hem de övgülerle anıldığından bahsettik. Aynı
yazıda günümüzdeki hâline gelmek üzere İtalyancanın Dante sayesinde
Latinceden adım adım nasıl uzaklaştığını ve Dante’nin edebi hayal
gücünün fazlasıyla geniş olması sebebiyle yüzlerce şairin onun şiirlerini
çevirmekte pek başarılı olamadığını anlattık. Ayrıca son zamanlarda iki
yeni çevirisi daha yayınlanan Inferno’nun Avustaryalı yazar Clive James
tarafından çevrilen uyarlamasını edebi açıdan inceledik.
Ardından Osmanlı Devleti'nde çeviri çalışmalarının gidişatına göz
atan Mustafa Saraç’ın makalesinde, çok ulusluluğun, çok kültürlülüğün ve
çok dilliliğin çeviri çalışmaları üzerinde nasıl bir etki yarattığına dikkat
çektik. Üstelik İstanbul’un fethiyle İstanbul’a elçilerini ve tercüman adaylarını gönderen Venediklilerin, Harsburgların ve Fransızların Orta Çağ’da
yapılan çeviri çalışmalarına yön verdiği gerçeğini yansıttık.
Çeviri tarihini takiben, modern zamanlarda dil ve kültür üzerinde
yapılan bilimsel çalışmaları ele aldık. Psikodilbilimin 1950’li yıllardaki
doğuşu, son yirmi yıl içinde hızla popülerleşmesi, yeni nesil dilbilimcilerin
kendilerini ne tür bir ikilem içinde bulduğu ve dilin kültür ile olan
ilişkisini ele alan bilim dallarının neler olabileceğinden söz ettik.
Son olarak Deniz Sevilir’in kaleme aldığı, sektörde sözlü
tercümenin en sık tercih edilen türü simultane çevirinin kişisel yeteneklere
ve belli başlı teknik ekipmanlara dayandığından kısaca bahsettik.
Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızı okurken de dünyaya
bakışınızı renklendirecek bilgiler edineceğinizi hatırlatarak, keyifli okumalar diliyorum.
Emin Tugay ERSOY
ATIC Dergisi Yayın Yönetmeni
Üç Aylık Çeviri Dergisi
Sayı: 04
İmtiyaz Sahibi
Atılım Üniversitesi
Yayına Hazırlayan
Mütercim Tercümanlık
Bölümü
ATIC Çeviri Kulübü
Kızılcaşar Mahallesi, 06836
İncek Gölbaşı - Ankara
+90 (312) 586 85 69
atic.atilim.edu.tr
/atilimcevirikulubu
Yayın Yönetmeni
Aralık 2013
Emin Tugay ERSOY
Yazarlar
Mustafa SARAÇ
Deniz SEVİLİR
Düzelti
Sevda ÜNALAN
Nur Seray ŞIK
Tasarım
Selen AĞLAGÜL
Yazıların bir kısmının veya tamamının, dergi tasarımı
ve dergiye özgü görsel öğelerin alıntılanması,
çoğaltılması veya kullanılması için dergi yönetiminden
izin alınması gerekmektedir.
Dergi yönetimiyle atic.atilim.edu.tr Genel Ağ
sayfamızdan iletişime geçebilirsiniz.
ATIC Dergisi Yönetimi 2013
ATIC Dergisi yeşili koruyor,
kağıt yerine elektronik yayını tercih ediyor!
"Sizinle Aynı Dili Konuşuyoruz"
Yazar: Nova Dil Hizmetleri
Nova Dil Hizmetleri olarak küreselleşen dünyamızda kültürlerarası iletişimin ne kadar önemli
olduğunun farkındayız. Nova ailesi olarak gittikçe
rekabetçi hâle gelen hayatta size gereken çeviri
hizmetini kusursuz bir şekilde sunabileceğimizin
garantisini veriyoruz, hem de hangi dilden tercümeye ihtiyacınız olursa olsun... Sözümüzü tutabileceğimizi biliyoruz, çünkü “sizinle aynı dili
konuşuyoruz…”
2007 yılında kurulan Nova Dil Hizmetleri, Türkiye’nin önde gelen çeviri ve dil hizmetleri firmalarından biri olarak alanında öne çıkmayı
başarmıştır.
Beş yılı aşkın bir süredir, dünyanın her yerindeki
müşterilerimize hizmet götürüyoruz. Farklılık
yaratan büyüme ve genişleme oranlarımız müşterilerimizin memnuniyetini her geçen gün daha da
perçinliyor.
Müşteri memnuniyetini her zaman ön planda
tutarak müşterilerimizin beklentilerinin üzerine
çıkmayı hedefliyoruz.
Farklıyız; çünkü daha çok inceliyor,
daha çok araştırıyor ve sizi daha fazla
dinliyoruz.
Müşteri Hizmetlerinde Üstün Kalite
Nova Tercüme olarak müşteri odaklı çalışıyoruz ve
proje koordinatörlerimiz daima hizmetinize hazırlar. Her çeşit tercüme ihtiyacınıza cevap verebilen
personelimizin amacı sadece memnuniyetinizdir.
Geçtiğimiz beş yılda beklentilerin üzerindeki
hizmet standartlarımız ve müşterilerimizin bize
duyduğu güven gurur kaynağımız olmuştur.
Çeviri projelerimize başlamadan önce müşterilerimiz hizmetin maliyeti ve teslim tarihi konusunda
bilgilendirilmektedir. Sonrasında bu tarihi geçirmemek için elimizden geleni yapacağımıza emin
olabilirsiniz.
Kalite Kontrol
Çeviri projelerimizin kalitesini sürekli üst seviyede
tutmamızı sağlayan kalite kontrol sistemimizden
asla ödün vermiyoruz ve bu sistem sayesinde dünyanın neresinde olursanız olun sizlere kusursuz bir
hizmet vermek için çalışıyoruz. Kalitemizden ödün
vermemek için birlikte çalışacağımız çevirmenleri
gerek duyulan uzmanlık alanlarından seçmeye özen
gösteriyor ve her çeviriyi ikinci bir çevirmenin kontrolünden geçiriyoruz Ardından sadece ana dillerinde hizmet veren profesyonel editörlerimiz projeleri son bir kez daha gözden geçiriyor.
Kusursuz çeviri hizmetlerimizden yararlanmak için,
bizimle iletişime geçmeye ne dersiniz?
www.novatercume.com.tr | +90 (312) 428 0484
tanıtıcı reklam
Dante’yi Çevirmek
Dante Allighieri’nin İlahi Komedyası altı yüz
yıldan fazladır dillerden düşmüyor. Edebiyatta kalıcı
eser bırakmanın kitabını yazan Dante’nin unutulmaz yapıtı Inferno’nun, akademikler ve John
Ciardi, Allen Mandelbaum gibi dünyaca ünlü şair
çevirmenler tarafından yayımlanan yüzlerce farklı
İngilizce çevirisi var. Liszt ve Tchaikovsky gibi
meşhur besteciler aynı yapıt için şarkılar besteledi.
Chaucer, Balzac ve Borges, Inferno hakkında
sayfalar dolusu övgü yağdırdı. Kısacası, Dante’nin
kalemi ve yazımı, üniversite düzeyinde edebiyat
eğitiminde kullanılacak bir metinden çok daha
fazlasını teşkil ediyor. Hatta öyle denilebilir ki
bugün onu öğreten onlarca profesör, profesörlüğünü
Dante’ye borçludur.
Edebiyatta düzen ve adap unsurlarının kök saldığı
on yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda, birçok aydın
okur İlahi Komedya’yı hor görmüş, lüzumsuz bir
eser olarak nitelendirmişti. Fakat günümüzde
başyapıt olarak değerlendirilmektedir. Yirminci
yüzyılın başlarında şiir sanatının en çok saygı gören
ismi T. S. Eliot, Dante hakkında “Avrupalı şairlerin
edebiyatta erişebileceği son nokta” yorumu yapmıştı.
Demişti ki: “Dante ve Şekspir edebiyat tarihini eşit
olarak paylaşırlar, üçüncüye yer de yoktur, gerek de”.
O günden itibaren yüzlerce şair Dante’nin o çok
sevdiği, öve öve bitiremediği, edebi amaçlarına
bütünüyle uyduğunu iddia ettiği ana dilini öğrenmeye başladı.
Halihazırda edebiyat tarihinde saygın yeri bulunan
Latinceyi Dante gibi sanatçıların çabalarıyla
yırtarak içinden doğan İtalyan dilinden çeşitli
dillere yapılan çeviriler hız kazandı. Laurance
Binyon ve Dorothy Sayer gibi şairler, İngilizcenin
İtalyancaya kıyasla çok daha az kafiyeli bir dil
olmasına rağmen Dante’nin uyak düzenini
çevirilerinde korumaya bile çalıştılar. Sonuçta ortaya
iyisiyle kötüsüyle yüzlerce farklı çeviri çıktı. Kılı kırk
yararak yapılan ve Dante’nin dediğinin aynısını
diğer dilde söylemeye çalışan çeviriler, nesir olmak
zorunda kaldı. Dizeli çeviriler asıl metne tam
“anlam”ıyla benzemese de, nesir çevirilerden daha
sadıklardı. Sonuçta İlahi Komdeya bir şiirdir,
dokunduğu anlamlarla ne kadar çok şey kastediyorsa, verdiği ses ile de o kadar anlam saklıyor içinde.
4
Dizeli çeviriler hep daha uzun sürer, daha
fazla cesaret ve yetenek gerektirir, çünkü
yoruma daha açıktır. Geçtiğimiz yıl da
Inferno’nun iki çevirisi daha yayımlandı,
biri Amerikan şair Mary Jo Bang, diğeri
ise Avustralyalı makale yazarı Clive
James tarafından.
James’in çevirisinde öyle görünüyor ki şair uyak
şeması konusunda önemli bir karar almış, hepsini
“a-b-a-b” şeklinde dizmiş. Fakat giriş bölümünde
kendisinin de bahsettiği gibi, dize ortalarındaki
aliterasyonlar, asonanslar ve yinelemeler kendisi için
dize sonundaki uyaktan çok daha önemliymiş.
Önümüzdeki yıl içinde Reading Dante isimli kitabı
yayımlanacak tabir-i caizse Dante uzmanı akademik eşi Pure Shaw, James’e yıllar önce İlahi
Komedya’nın duyulduğu gibi okunmasını gerektiğini öğütlemiş.
James’in çevirideki tercihinin bu yönde olmasının
sebebi de buymuş. Çevirisinde öyle bir ses zenginliği var ki, kelimeler kelimeleri, dizeler dizeleri
birbirine entegre ediyor, bu şekilde okuyucu şiirin
içine yuvarlanır gibi kendini kaptırıp okumaya
devam ediyor. James de asıl amacının zaten bu
olduğunu iddia ediyor.
Fakat seçtiği kelimelerin daha sığ anlamlar taşıyan
modern kelimeler olması sebebiyle çevirisi, asıl
metne kıyasla enerji kaybına uğramış gibi
görünüyor. Çünkü James, metni üçte bir oranla
uzatmış. İngilizcede eşdeğerini bulamadığı İtalyanca sözleri yayarak anlatmaya çalışmış.
To enter the lost city, go through me.
Özellikle yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi cehennem kapıları hakkında öyle bir anlatım yapmış ki,
okuyunca baş karakter Dante’nin “Girsem mi,
girmesem mi?” diye düşündüğünü sanabilirsiniz.
Cehenneme girmeyi kimse istemez tabi ki, zaten
Dante’yi altı yüz yıllık başyapıt yapan da, sevdalısı
için cehennemin dibinde bile gösterdiği cesaretin
örnek teşkil etmesiydi.
James giriş kısmında, kafiyeden çok fonetiğe odaklanarak çeviri yaptığını söylemeseydi, çevirisi tıpkı
bir zamanlar Allighieri’nin başına geldiği gibi garip
karşılanıp hor görülebilirdi. Buna rağmen James’in
çevirisini okurken okuyucunun kendi içinde
kelimelerin yankılarını duyuyormuş gibi hissetmesi,
kafiyeye olan ihtiyacı bir nebze azaltmış.
Ses uyumunun güzelliği, tatmin edici bir seviyede.
Örneğin “through me / through me; suffering /
unceasing; everything / me / me / meet / be”
şeklinde yankılanan sesler, okuyucuya Dante ile
düet yapma fırsatı veriyor. Ayrıca tüm bunlar yalnızca ilk altı dizenin çevirisinde gerçekleşiyor, gerisini
siz düşünün. James’in tekniğinin hakkını vermek
lazım.
kaynak: Joan Acocella | The New Yorker
Through me you go to meet a suffering
unceasing and eternal. You will be
with people who, through me, lost everything.
My maker, moved by justice, lives above.
Through him, the holy power, I was made—
made by the height of wisdom and first love,
whose laws all those in here once disobeyed.
From now on, every day feels like your last
Forever. Let that be your greatest fear.
Your future now is to regret the past.
Forget your hopes.
They were what brought you here.
5
Yazar: M. Mustafa SARAÇ
1299-1923 yılları arasında Doğu Avrupa, Güneybavarlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu bünye-
olduğu ülkede halk arasında Türkçe, Arapça, Farsça,
-
-
-
6
-
Batı’yı tanımak ve sorunlarına Batılı yaklaşımla
-
kültürüne duyulan merakın artmasıyla Ahmet
-
Odası’nı kurdu. Tercüme Odası başlangıçta 3-4
-
kaynak:
Doç.Dr.Sergül VURAL KARA
7
Dil, Beyin, Kültür
Psikodilbilimin, diğer adıyla dilin psikolojisinin,
insan beyninin dili nasıl algıladığını ve kullandığını
inceleyen bilimin adı olduğunu hepimiz öğrendik.
Fakat karşılaştırmalı dilbilim çalışmalarında
psikodilbilime yoğun şekilde yer verileli pek de uzun
zaman olmadı.
Elli yıl öncesine kadar psikolojik araştırmalar dil ile
alakalı kayda değer bir gelişme göstermemişti. Fakat
özellikle son yirmi yıl içinde insan beynini ve dilleri
ilgilendiren birçok konuda, psikolojik araştırmaların
yolları dilbilimle sık sık kesişmeye başladı.
Farklı coğrafyalarda yetişen insanlarda, kültürün,
ikinci bir dili öğrenebilme kabiliyetlerini belirleyen
önemli etkenler arasında yer aldığı anlaşıldı.
“Modern Language Journal” isimli dilbilim
dergisinde yayımladığı makalede psikodilbilimin dil
ile kültür arasındaki bağdan doğduğunu öne süren
Dalai Brenes’e göre psikodilbilimin, insan beyninin
ve ruhunun sorunları ile ilgilenmekten ziyade, insan
beyninin dili öğrenme ve uygulamaya koyma biçimini araştırması gerekmektedir.
8
Çağdaş psikolojinin genel sosyal araştırmalardan
uzaklaşıp daha kesin sonuçlar ortaya koyan bilimsel
çalışmalara yönelmesiyle, 1950’li yıllardan sonra
psikodilbilim alanında yapılan araştırmalar, çağdaş
psikolojiye ve psikolojinin dil ile bağlantısına karşı
olan bilim adamları tarafından topa tutuldu.
Joshua Whatmough gibi dönemin ünlü dilbilimcileri, dil ile kültür arasında herhangi bir ilişkinin
bulunmadığını savundular.
Yeni nesil dilbilimciler, kendilerini
ikilem içinde buldular.
Yine 1950’lerde adı sıkça duyulan psikologlardan
Salvador de Madariaga, öğrencilerinden birinin,
ilerleyen yıllarda gelenekçi ve tarihi bir dilbilimci mi
yoksa açık sözlü çağdaş bir psikolog mu olması
gerektiği konusunda çelişki içinde kaldığından bahsediyordu. Mezuniyetinden önce kariyerini şekillendirecek bir ayrıntının farkına vardı: Diller, tıpkı
insanlar gibi hızla değişiyor ve gelişiyor.
Dilin kullanım tarzı ve kelime anlamları zaman
içinde farklılaşıyor, evriliyor.
Psikodilbilimcilik kariyeri boyunca geçmiş araştırmalara dayanarak yeni çalışmalar yapan geleneksel
bir rota izlerse, bu değişime ayak uydurması
mümkün değil. Bu yüzden Madariaga’nın öğrencisi,
tek bir harf veya iki harflik bir ek ile zamanla başka
anlamlar kazanan kelimelere sahip bir dil üzerinde
geleceğe dönük bir şekilde çalışırken, üstelik bu
çalışmaları, o dili kullanan insanların psikolojileri ve
bilişsel kapasiteleri üzerinden yürütürken, çağdaş ve
açık sözlü bir psikolog olması gerektiğinin farkına
vardı.
Aynı farkındalığa sahip olan tek kişi o
değildi.
Aynı dönemde yetişen binlerce psikolog ve dilbilimci, hızla küçülen dünyada birbirine yaklaşan
kültürlerin etkisi altındaki dilin evriminin kaçınılmaz olduğunu gördü. Bu noktadan hareketle otuz
yıllık bir süre içinde dilbilim dünyası, Henry Lee
Smith’in Harvard Üniversitesi tarafından yayınlanan Linguistic Science and Teaching of English
dergisinde yayımladığı bir yazıdaki deyimiyle,
herhangi bir dilin doğasının tam olarak anlaşılması,
o dili kullanan insan topluluğunun kültürünü ve
yaşam tarzını anlamaya giden yolun başlangıcı
olduğuna kanaat getirdi.
İnsanların yaşam tarzından yola çıkarak onların kültürlerini ve psikolojilerini anlamak, her çağda ve siyasi
olsun ticari olsun her alanda ciddi faydalar getirmiştir.
İnsanları bilimsel yöntemlerle anlamak ve on
binlerce yıllık kültürleri kavramak için psikodilbilim
çalışmaları, tek başına yeterli değildir. Bu yüzden
Ernest Stowell, dilin psikolojik yanlarını araştıran
psikodilbilime ek olarak, dilin kültür ile bağlantısını
inceleyen yeni bilim dallarının yaratılabileceğinden
bahseder. Bu yeni dalların isimleri “kültürel
dilbilim”, “felsefi filoloji”, veya “metadilbilim” olursa
şaşırmamak lazım.
Gelecekte, insanları ve dilleri kültür kapsamında
inceleyecek bilim dallarının isimleri şu an için bilinmiyor. Bir zamanlar yalnızca entelektüel bir etkinlik
olarak görülen dilbilim çalışmaları, bakalım
önümüzdeki yıllarda hayatımıza daha ne kadar
derinden nüfuz edecek.
kaynak: The Limitations of Psycholinguistics
(by Ernest Stowell).
9
Simultane Tercüme
Yazar: Deniz Sevilir
Simultane çeviri sözlü olarak yapılan ve
konuşmacının konuşması ile aynı anda yapılan sözlü
tercüme türüdür.
Simultane tercüme aynı zamanda eş zamanlı
tercüme olarak da bilinir.
Simultane tercümenin yapılabilmesi için kişinin
özel eğitim alması dışında özel ekipmanlar da
gerekmektedir. Simultane tercüme gerçekleşirken
tercüman, kulaklık ve mikrofonu ile birlikte tercüme
kabinine geçer ve konuşmanın başlaması ile
birlikte tercümeye başlar. Yani konuşma bittiğinde
tercüme de bitmiş olur. Bu çeviri çeşidi genel olarak
zordur. Bu yüzden 2 saati geçen konferans veya
organizasyonlarda iki tercüman görev alır. Bunun
sebebi ise tercümanların dinlenerek çalışabilmesi ve
böylece hatasız bir iş ortaya koymalarının sağlanabilmesidir.
Ayrıca, simultane tercümanlık yapacak kişinin iyi
bir eğitim almasının dışında güçlü bir diksiyona
sahip olması ve iki dile çok iyi hakim olması gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, konuşmalarda
kullanılan deyimlerin çevirisi oldukça zordur ve
bunu bir de simultane tercüme de yapmak işi daha
da zor kılar.
Her iki dile de iyi hakim olan bir tercüman diğer
dildeki deyimin karşılığını rahat bir şekilde bulur ve
çeviriyi aksatmadan zamanında gerçekleştirir.
Biraz da simultane çevirinin kullanım alanlarından bahsetmek gerekirse şöyle sıralayabiliriz:
Konferanslar, seminerler, uluslararası hedef kitleye
sahip kongreler, haber programları ve canlı yayınlardır. Simultane tercüme genellikle ilk tercih edilen
çeviri türleri arasında yer alır ve avantajları oldukça
fazladır.
Büyük uluslararası konferanslarda en etkili iletişim
biçimi simultane tercümedir. Çünkü konuşmacıyla
aynı anda diğer dilere tercüme gerçekleşir ve anlık
olduğu için de zaman kaybı yaşanmaz.
10

Benzer belgeler