2 - ASMMMO

Transkript

2 - ASMMMO
İÇİNDEKİLER
2
8
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın
(ASMMMO) 26. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Kocatepe Kültür
Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Salonu dolduran yüzlerce kişi
tiyatro, halk oyunları, Seymenler ve halk müziği gösterileriyle
unutulmaz bir gece yaşarken sürpriz hediye çekilişi ve resim
sergisi geceye renk kattı.
BÜLTEN
Ankara SMMM Odası’nın yerel süreli iki aylık ücretsiz yayın organıdır.
10
ASMMMO tarafından Kocatepe Kültür Merkezi’nde ‘Dönem
Sonu İşlemlerinin güncel İnceleme Konuları Muktezalar ve Yargı
kararları Açısından Vergisel Boyutu konulu seminer gerçekleştirildi.
ISSN: 1307-7554
Sahibi
Ankara Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası Adına
Mehmet OKKALI
11
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Nevzat AKKAYA
Editör
Oğuz Nihat ALKAN
Yayın Kurulu
Mehmet OKKALI
Oğuz Nihat ALKAN
Nevzat AKKAYA
Osman VURAL
Arif ÇAĞLAR
Mehmet KOÇ
Necmettin KELEŞ
Hasan YILDIRIM
Naci ALKAN
Yayın Danışmanları
Yıldız ÖZERHAN (Prof.Dr./SMMM)
Uygur TEMİZEL (Yrd.Doç.Dr./YMM)
Hilmi ÜNSAL (Doç.Dr.)
Ümmühan ASLAN (Doç.Dr.)
Aykut EKİYÖR (Yrd.Doç.Dr.)
Kazım YILMAZ (YMM)
Garip AYAZ (YMM)
A.Murat YILDIZ (YMM)
Kemal ÖĞÜT (YMM)
Namık ÖZYILMAZ (YMM)
Ahmet BABUŞCU (SMMM)
Erbil GÜZEL (SMMM)
Ahmet UÇAR (SMMM)
Mustafa ÖNDER (SMMM)
Zübeyir ÜLGER (SMMM)
12
14
10
Haber Yönetmeni:
Aydın HIZLICA
Görsel Yönetmen:
Uğur MERMER
Yönetim Yeri:
Kumrular Caddesi No: 26
06440 Kızılay / Ankara
Tel: (0850) 770 0 312
Fax: (0312) 231 71 17
Web Adresi:
www.asmmmo.org.tr
E-posta: [email protected]
Baskı:
Salmat Basım Yayıncılık Ambalaj Sanayi ve Ticaret
Ltd.Şti.
(312) 341 10 20
Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1. Cad.)
Arpacıoğlu İş Hanı No: 95/1
Baskı Tarihi:
Mayıs 2016
(Bültenimize gönderilen yazılar yayınlansın,
yayınlanmasın geri verilmez, yazılardaki düşün
ve görüşler yazarlarına aittir. Yazılar kaynak
gösterilerek aktarılabilir.)
ASMMMO ve Zirve Yazılım Firmasının iş birliği ile e-Defter,
e-Fatura ve e-Arşiv Fatura Uygulamalı eğitimi Nazım Hikmet
Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) bünyesinde Mesleki Yeterlilik Sınavını kazanan meslek
mensuplarına ruhsatları düzenlenen törenle verildi.
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığına atanan Orhan Yeğin’i makamında ziyaret etti.
8
12
14
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya,
Gazi Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelerek, mali müşavirlik mesleği hakkında bilgi verdi
14
ASMMMO uzmanlaşma eğitimleri kapsamında
DSİ Genel Müdürlüğü Konferans salonunda yapılan “Uygulamalı Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenlemesi Semineri” meslek mensuplarının yoğun
katılımıyla yapıldı.
15
ASMMMO, Muhasebe haftası kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirdi. Anıtkabir ziyareti ile
başlayan etkinlikler, hafta boyunca devam etti.
16
ASMMMO tarafından düzenlenen “Yıl Sonu İşlemleri Ücret Tarifesi ve Defter Tasdikleri” bir çok
ilçede yapılan bölgesel toplantılar ile gerçekleştirildi.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası tarafından 2. Türkiye Mali Müşavirler Gençlik Kurultayı Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
11
15
26
16
22
26
28
ANK AR A VERGİ DAİRESİ BAŞK ANI VE VERGİ
DAİRESİ MÜDÜRLERİ 5 ÇAYINDA BULUŞTU
29
ASM M MO’NUN HİZMET K ALİTESİ TESCİLLENDİ
30
TİYATRO, HAK OYUNL ARI, SEYMENLER VE HALK
MÜZİĞİ TOPLULUKL ARINA TEŞEKKÜR BELGESİ
31
ASM M MO TİYATRO TOPLULUĞU “ŞIPSEVDİ” İLE
PERDE DEDİ
31
ASM M MO FUTBOL LİGİ ŞANPİYONU POZİTİF SPOR
OLDU
32
DUAYENLERİMİZ: SALİM AYDOĞAN
34
ŞİİR-EDEBİYAT
35
İLÇELERİMİZ
40
KÜLTÜR-SANAT
41
HUKUK KÖŞESİ
44
SAĞLIK KÖŞESİ: PROSTAT HASTALIKL ARI
46
BASINDA ODA MIZ
49
VEFAT EDEN ÜYELERİMİZ
50
25 AR ALIK 2015 TARİHİNDE TBM M’DE K ABUL
EDİLEN K ANUN İLE VERGİ YASAL ARIMIZDAKİ
HANGİ SÜRELER UZATILDI?
K A AN DEMİROĞLU
52
VERGİ İNCELEMESİ VE SONR ASI
İSM AİL KÖKBULUT
55
TASDİKSİZ DEFTERE YAPIL AN K AYITL ARIN
VERGİSEL BOYUTU
HAK AN EKİNCİ
58
K ATM A DEĞER VERGİSİ’NDE ÖZEL M ATR AH
ŞEKİLLERİ
SEZER YOZGAT
60
KURUML AR VERGİSİNDE K ANUNEN K ABUL
EDİLMEYEN GİDER UYGUL A M ASI
CEM ARSL AN
66
BORCA BATIK ŞİRKETLERİN KURTULUŞUNDA YENİ
UMUT
RUŞEN ÇOL AK
69
MESLEKİ HAKSIZ REK ABET İLE MÜCADELE
SELM A GÜÇLÜ ÇETİN
75
ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALM ASAK MI?
ŞABAN KÜÇÜK
77
ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET AR ASINDAKİ
BENZERLİK VE FARKLILIKL AR
SONER ALTAŞ
84
ANONİM ŞİRKETLERDE RÖDOVANS SÖZLEŞMESİNE
BAĞLI OL AR AK YAPIL AN YATIRIML AR
UFUK ÜNLÜ
86
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ
89
yargı kararları
95
ÖZELGELER
101
BÜLTEN • 2015 - 210
PR ATİK BİLGİLER
3
4
BÜLTEN • 2016 - 212
Nevzat AKKAYA
D
ASMMMO Oda Sekreteri
eğerli Meslektaşlarım;
Ülke olarak bir yanda terör olayları diğer yanda
iç piyasa dengeleri, komşularımız ve dünyadaki istikrarsızlıkların ekonomimizde meydana getirdiği
daralmalar neticesinde hassas bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde meydana gelen terör olayları canımızı yakmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki şehit
haberi gelmesin. Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin
bekası, milli ve manevi değerlerimizin korunması
adına terörle mücadele ederken şahadet şerbeti içen
asker, polis ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralılara acil şifa, milletimize başsağlığı diliyorum.
Dünyada gelişmiş ülkelerdeki, sivil toplum kuruluşu nitelikli akademik odaların faaliyetlerini incelediğimiz zaman düzenlemiş oldukları raporlar ve
etkinliklerle ülkelerinde siyasete ve ekonomiye yön
verdiklerini görmekteyiz. Ülkemizde de akademik
odalarımız ve üst birlikleri olarak önemli fonksiyonlar
icra edebilmemiz mümkündür. Bunun için bir üyenin
bile dışarıda kalmadığı birlik ve beraberliklerin
kurulması gerektiğine inanıyorum.
“Siyasetçilerin yön verdiği değil siyasete yön
veren sivil toplum kuruluşları olarak öne çıkmalıyız”
Sevgili Meslektaşlarım;
Önemli olan, çağın değişen ve gelişen ekonomik,
finansal, teknolojik yapıları ile artan iletişim ve ulaşım imkânlarının sunduğu fırsatlarla mesleğin geleceği noktalara meslektaşımızı, özellikle genç meslektaşlarımızı hazırlamamızdır. İlerleyen süreçlerde
bu değişim; bazı mesleklerin önemini kaybetmesine,
yeni bazı mesleklerin de doğmasına veya var olan
mesleklerde köklü değişimlere yol açacaktır. Yapmış
olduğumuz muhasebe mesleğinin de bu sürecin dışında kalacağı düşünülemez. Muhasebe mesleğinde yeni çalışma alanları gündeme gelmekte ve var
olan, alışıla gelmiş mesleki hizmetler değişmektedir. Özellikle e-devletten sonra, e-imza, e-defter,
e-fatura, e-arşiv, e-tebligat gibi birçok e’nin uygulamaya konulup tek beyan sistemine geçilmesi, pos
makinelerinin, yazarkasa işlemlerinin, banka cari hesap akışlarının otomatik olarak muhasebeleştirildiği,
sistem tabanlarından tüm bilgilerin elde edildiği bir
noktaya gelinmiştir. Tüm bunlardan hareketle meslektaşlarımızın 5-10 yıl sonra yüzde 80’inin bağımlı
olarak çalışacağı gerçeğini görmemiz gerekir. Bununla beraber kalan yüzde 20’ lik kısım da kurumsallaşarak yine serbest olarak hizmet verebileceği gibi
mesleğimizin yeni uzmanlık alanlarında; bağımsız
denetim, danışmanlık, bilirkişilik, arabuluculuk, sistem kurma, iç denetim, adli muhasebe, hile denetimi,
dijital mali müşavirlik, özel amaçlı raporlar ve benzeri
iş ve işlemleri yapabileceği çok rahat görülmektedir.
Gelişen teknolojiyle birlikte birkaç yıl içerisinde
tüm kurumların birbirleri arasında iletişim ve bilgi-veri alıp verme süreçleri de tamamlanacağından, TUİK
bilgi talepleri gibi meslektaşlara angarya olarak yüklenen bildirimlerin çok yakın zamanda sona ereceğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu konuda gündemde
olan Torba Yasada, ilgili çalışmalar yapıldığını biliyoruz.
Önümüzdeki sürecin dinamik bir yapı göstermesi,
AB’ye uyum projeleri kapsamında, Hem bir zorunluluk hem de Dünyadaki örneklerle yarışır bir mahiyet kazanılması hedefine dönük olarak Oda ve Üst
Birliklerin yeniden yapılanmaları böylece fonksiyonel
yapılar haline gelmelerinin sağlanması neticesinde
yine Avrupa örneğinde olduğu gibi mesleğin ve meslektaşın güçlü ve yeterli kazanımlara kavuşturulması,
TÜRMOB ve benzeri üst örgütlenmelerde mutlaka bir öngörüsü bulunan ve çalışmalara aktif olarak
katılan yöneticilerin görev üstlenmelerinin önünün
açılması ile mümkün olacaktır.
Değerli Meslektaşlarım;
27 yıl önce büyük emeklerle elbette bir harfinde
ve cümlesinde bile katkısı olan büyüklerimize sonsuz
hürmet ve saygılarımızı sunarken, Bu yeni dönemde
görev alacak yöneticilere, 3568 sayılı kanunumuzun
tamamı ve bu kanuna bağlı çıkarılmış tüm mevzuatın günün ihtiyaçlarına cevaz verecek şekilde acilen
hazırlanması görevini birinci öncelikle ele almaları
gerekmektedir.
Bu değişikliklerden sonra Birlik ve Oda işlemlerinde her ilin gelecek planlaması yapılarak başta kurumsal yapısının sağlanması, fiziki yeterlilik,
birlik-oda kurullarında görev yapanların görev ta-
BÜLTEN • 2016 - 212
nımları, liyakat ölçüleri, birlik ve odalardaki müdürlüklerin, personelin görev tanımlarının yeniden yapılması sağlanmalıdır. Üst birliğimiz olan TÜRMOB’un
mutlaka her yıl en az iki defa tüm kurul üyeleri,
komisyonlar, oda ve birlik çalışanları, kadın, gençlik,
çalışma biçimine göre (Serbest, bağımlı, kamu) her
Odanın temsilcileri ile kurultaylar yapmalı, sorunların
tespiti ve çözüm önerilerinin güçlü bir iradeyle ortaya
konulması gerekmektedir.
Özellikle Avrupa Birliği (AB) 8. Direktif
tatbikatında 15 yıllık kıdemli meslektaşlara Denetim lisansı verilmesinin ardından gençlerin
duygularını sömürerek, günlük politik kazanç
elde edebilmek yerine aynı direktifle bağımsız
denetim uygulanan ülkelerde olduğu gibi lisanssınav-staj-kalite kontrol biçimindeki uygulamasının devamı noktasında sadece stajın bağımsız
denetim yapılan firmalarla sınırlı kalması yerine
YMM ve SMMM bürolarında fiilen çalışılan sürelerin de stajdan sayılması çalışmasının yapılması
planlanmalıdır.
Yine bu değerli yöneticilerin sadece ülkemizde değil, komşu ülkelerde, Türk dünyasında ve AB
ülkelerinde bir ve birden fazla yabancı dil bilen,
UFRS’ye hâkim, mesleği oralarda da icra edebilecek
donanımlara sahip meslektaşlarımızın yetiştirilmesinin alt yapılarını hazırlamaları gerektiğini düşünüyorum.
2017 yılında Kamu Gözetim Kurumu’nun (KGK)
akredite olma sürecinin sonunda meslekte ve unvanlarımızda da yine çağa uygun değişikliklerin olacağı inancındayım. Bağımsız denetim standartlarını
incelediğimizde muhasebe standartlarının tamamının içerisinde olduğunu görmekteyiz.
Bu gün itibarıyla otomasyon sitemleri marifetiyle
KDV iadeleri karşıt incelemelerinde neredeyse elli
küsur alt mükellefin bilgileri alınabilmektedir. Maliye
Bakanlığı açıklamalarına göre KDV İade Müdürlüklerinin kurulacağı anlaşılmaktadır. İşin vergi kısmı da
çözüldükten sonra dünyada bağımsız denetim uygulanan ülkelerde olduğu gibi Bağımsız Denetiçiler Birliği oluşturularak, Denetim işinde, bağımsız denetici
unvanlarının yeterli olacağı kabulünden hareketle bir
gecede vergi müfettişliği gibi YMM unvanı kaldırılarak bağımsız denetim yapacak SMMM’ leri de kapsayacak şekilde Bağımsız Deneticiler Birliği Oda ve
Üst Birlikleri oluşturulabilir öngörüsüne sahibim.
TÜRMOB Başkanlar Kuruluna Yeminli Odalarının 3 yıldır katılmamalarının sebebi bu olabilir mi
diye düşünmeden edemiyoruz?
Değerli Meslektaşlarım;
5
lefet “Yönetim Kurulu Üyeliği”, 2013-2016 yıllarında
ise “Oda Sekreteri” olarak icra görevini yerine getirmiş bulunmaktayım. Bu birikim ve tecrübelerimle
yukarıda belirlediğim hedeflere ulaşmada katkı sağlayacağım inancı, Mesleki kamuoyunun teveccühü
ve Cenab-ı Allah’ın yardımıyla 2016 yılı TÜRMOB
seçimlerinde Yönetim Kurulu Üyeliğine adaylığımı
açıkladım. Hakkımızda hayırlı olmasını diliyorum.
Görevlerim süresince kuruluş gecelerimizin
konser havasında olması, Stajyerlere ve Genç
Meslektaşlarımıza yönelik Kurultaylar, odamıza
Muhasebe Müzesinin kazandırılması, Paydaş
kurumlarda meslektaşlarımızın kullanımına sunulan
Hizmet Ofislerinin açılması, Alo Haksız Rekabet
Hattının hizmete geçirilmesi, Satın Alma birimi kurarak odamızda israfın engellenmesi ve kaynakların
en verimli şekilde kullanılmasını sağlanması, odamızın kurumsallaşması için e-arşiv sistemine geçilmesi, elektronik takip sisteminin kurulması, meslektaşlarımızın işlemlerinin daha az sürede tamamlanması
için oda personelinin görev tanımının yapılarak
gereksiz mesailere son verilmesi, insan kaynakları biriminin oluşturulması fikirlerine öncülük ederek
arkadaşlarımla birlikte hayata geçmesini sağladık.
Odamıza ibadet yerinin açılması, iftar, aşure, hıdrellez gibi milli ve manevi gün ile gecelerimizin kutlanmasını sağladık. Terör, doğal afet ve toplumda infial
oluşturan olaylar karşısında geçmiş yönetimlerin aksine üyemizin tamamının benimsemesinde hassasiyet göstererek meslektaşımızın sesi olduk.
Çok Değerli Meslektaşlarım;
Görevim süresince sizlerin hak ve hukukunu korumak, her kuruşunda alın teriniz olan aidatlarınızın
israfa yer vermeden en verimli şekilde kullanmak,
sorumluluğumu asla unutmadım. Göreve geldiğimiz günden bu yana mesleğe ve meslektaşlarımıza
hizmet etme, daha itibarlı, daha yapılabilir bir meslek için gayret sarf ettim. Tüm gayret ve çabalarımız, ilerde hayırla anılacak ‘Hoş bir Sada bırakma
mesuliyeti içerisinde oldu.
Dünya bir han misali, gelip konan göçüp gitmektedir. Görevimiz süresince insani duygular içerisinde
istemeden de olsa gönül kırıklığına neden olduğum
tek bir meslektaşımız bile varsa haklarını helal etmelerini talep ediyorum. Şayet benim hakkım var ise
herkese helal olsun diyor, bu sayının hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederken, tüm meslektaşlarıma saygı ve selamlarımı iletiyorum.
Odamızın her üç yılda bir yapılan seçimli genel
kurulu 21-22 Mayıs 2016 tarihinde yapılacaktır.
Nevzat AKKAYA
Şahsım olarak, 2010-2013 yılları arasında muha-
ASMMMO Oda Sekreteri
6
BÜLTEN • 2016 - 212
ları olan, her eğitim ve toplantısını canlı yayımlayan,
Alımları sadece satın alma biriminden yapılan,
E-Arşivi oluşturulan, Müzesi açılan, yaptığı hizmetleri TSE kalite belgesi ile taçlandıran bir sistem oluşturduk.
üBirinci önceliğimiz üye memnuniyeti olan bir
anlayışla hizmet etmeye başladık ve devam ediyoruz.
üİç düzeni sağladıktan sonra, Kamu kurum,
kuruluşları, bürokrasi, siyasi ve Meslek örgütleri ile
irtibatlar kurduk.
Mehmet OKKALI
ASMMMO Başkanı
D
eğerli Meslektaşlarım,
Sözlerime Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır, diyerek başlamak istiyorum.
üÜç Yıllık oda başkanlığım ve yönetimimiz döneminde Mesleğin, Meslektaşın, Odanın ve TÜRMOB’ un içinde olduğu vahim durumu gördük,
üKamunun ve Müşterilerimizin, ürettiğimiz hizmete yeterli kıymet vermediği bir Meslek,
Ağır iş yükünün altında ezilmiş, sahipsiz bir Meslektaş,
üMesleğin ve Meslektaşın sorunları, mesleki
siyaset yerine, Eylem, boykot ve Siyasi Muhalefet
işleriyle uğraşan kurumsallaşamamış bir oda,
üSesi, soluğu çıkmayan, Mesleği ve geleceği
okuyamayan, Ürettiğimiz proje ve tasarılara sahip çıkamayan bir TÜRMOB’ la karşı karşıya olduğumuzu
gördük.
üÇalışmalarımıza ilk önce odamızı kurumsallaştırma çalışmaları ile başladık.
üASMMMO artık fiziki mekân, Eğitimli Personelleri ile güler yüzlü hizmet, otomasyon sistemleri
tam çalışan, anında büro tescil belgesi verebilen,
Telefonda 09.00-18.00 saatleri arasında her konuda
danışmanlık hizmeti alınabilen,
üOda’da üyelerin kullanımına tahsis edilmiş bilgisayar,
üTelefonda Haksız Rekabet şikâyeti yapılabilen, yenilenen Web sayfası ile Modern çağa ayak
uyduran, Cep telefonunda IOS MODÜLÜ ile hizmet
veren, İnsan kaynakları bölümünden iş arayan üyelerine iş bulan, Modern bilgisayarlı muhasebe sınıf-
üMesleğin ve meslektaşın içinde bulunduğu
sorunlar yumağını, Mali Müşavirin yaptığı işin önemini anlattık. Bizler olmazsak devletin harcama kalemi olan vergilerin tahakkukunun yapılamayacağını
her ortamda vurguladık.
üBu çalışmalarımız sonucunda Ankara Odamızın ev sahipliğinde ilk defa Maliye Bakanımızın ve
tüm bürokratlarının katılımı ile bir Panel yaptık.
üBundan sonra yaptığımız her programa üst
seviyede katılımlar sağladık.
üOdamızın kayıp olan imajını geri getirmeye
çalıştık.
üMeslek örgütleri (Sanayi, Ticaret odaları, Meslek kuruluşları) ile yapmış olduğumuz görüşmelerde
üyelerinin sorunlarına sahip çıkmaları gerektiğini,
yasal düzenlemelerin bizden çok üyelerini ilgilendirdiğini anlattık.
üHer yasal düzenlemede (E Defter, E Fatura,
Yeni Nesil yazarkasa v.b) 22 Meslek örgütüne raporlar sunduk, kamuoyunu bilgilendirdik. Basın açıklamaları yaptık.
üÜyemizin hizmet vermesini kolaylaştırmak
amacı ile Ticaret Odasında, SGK unda hizmet ofisleri açtık.
üTÜRMOB la yakın çalışma içerisine girmek
için çok çaba harcadık. Ancak istediğimiz ilgiyi göremedik. TÜRMOB’la aramız 500 metre olmasına rağmen ancak 18 ay sonra TÜRMOB tarafından ziyaret
edildik.
üBizi kendilerine alternatif olarak görmelerinden dolayı başkanlar kurulu dâhil her ortamda eleştirildik. Ama gocunmadık, İstedik ve isteyeceğiz.
üBiz sadece bizim hızımıza ayak uyduracak bir
TÜRMOB,
Mesleğin ihtiyacı olan kariyer ve Vizyonu sunacak bir TÜRMOB,
102,250 kişinin gür sesi olacak bir TÜRMOB,
Maliye Bakanlığı ve Kamuda sözü dinlenen bir
TÜRMOB,
Bağımlı, Serbest, Kamu çalışanı ve çalışmayan
üyelerine sahip çıkan,
BÜLTEN • 2016 - 212
Yazılı ve Görsel basında, Billboardlarda görünen
bir TÜRMOB, istedik.
Değerli Meslektaşlarım,
üOda yönetimimizde hiç bir meslektaşımızı hor
görmedik. Düşüncesine, İnanışına, siyasi görüşüne
saygı gösterdik.
Aşure etkinliği de yaptık, iftarda verdik. Toplumun
her kesiminden kanaat önderlerini davet ettik. Onların görüş ve önerilerini aldık.
üÜyelerimizden gelen yoğun ve haklı talepleri
üzerine Mescidimizi açtık.
üGenel Seçimler öncesinde Üç büyük partiden
Milletvekillerini davet ederek Mali Müşavirlik mesleğinin önemini ve sıkıntılarımızı anlattık. Çözüm önerileri dosyamızı sunduk.
üBiz bu meslekten itibar ve para kazanmanın
derdiyle hemhal olduk.
üHer eğitim programına basılı ders notları ve
kitaplar hazırladık. Bu notlar ve kitaplar diğer Odalar ve Maliye Bakanlığı tarafından talep edilir hale
gelmiştir.
üTahsilât sorunu ile ilgili beşli ödeme sistemimizi Maliye bakanlığına sunduk.
üTÜRMOB’un hazırladığı Haksız Rekabetle
Mücadele programına destek verdik.
üAncak üzerimize angarya olarak sunulan her
yıl sözleşme yapılmasını ve haksız yere damga vergisi ödettirilmek istenilmesini kabul etmedik. Bunun
yerine programa güncelleme bölümü açılmasını
önerdik, ancak henüz sonuç alamadık.
üToplumsal olaylara gerekli tepkisini gösteren,
Teröre karşı net duruş sergileyen bir oda olduk.
üMeslektaşımıza işlerinde bir nebze soluk aldırabilmek, kendilerine zaman ayırmalarını sağlayabilmek amacı ile Tiyatro, Halk Müziği, Halk oyunları,
Satranç, Fotoğrafçılık kursları açtık, Kişisel gelişim
ve pazarlama eğitimleri verdik.
ü2016 Yılı kuruluş yıldönümünü Odamız Tiyatro, Halk oyunları, Halk müziği korosu ve Fotoğraf
sergisi ile yaparak, sanata ve meslektaş sanatçılarımıza verdiğimiz değeri ve önemi gösterdik.
üSanata ve sanatçıya değer vermenin sözde
değil, icraatta olduğunu gösterdik.
üBağımlı çalışan meslektaşlarımıza taban ücret aylığı yayımlamak için SGK Kurumu ile görüştük. Çözüm makamının TÜRMOB olduğu gereğiyle
TÜRMOB a yedi defa dilekçe yazdık ancak bir kere
cevap alamadık.
üKamu Çalışanları ile ilgili hazırladığımız kanun
tasarısı çalışmamızı Müsteşar ve Milletvekillerimize
sunduk. Yayımlanıncaya kadar da takip edeceğiz.
üBağımsız Denetime tabi firma sayısının artı-
7
rılması ve hadlerin düşürülmesi için çalışmalarımız
devam etmekte olup, Halen bağımsız denetim kapsamına alınmayan kooperatif üst birliklerinin ve A.Ş
lerin denetimi yönetmeliğinin yayımlanması için KGK
ve Gümrük Ticaret bakanlığı ile yoğun görüşmeler
yaptık. Bu konunun çözümüne kadar takipçisi olacağız.
üStajyer ve Genç Meslektaşlarımızı bağrımıza
bastık, Onları geleceğimiz olarak donanımlı bir şekilde yetiştirdik.
üBölgelerde Meslektaşları kendi içlerinde, Vergi ve SGK yetkilileri ile bir araya getirdik. Tanışma
kaynaşma ve istişare toplantıları yaptık.
Amacımızın bu meslek ve meslektaşa hizmet
olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
2017 Yılı bütçesinde üye aidatlarına, oda kayıt
suretlerine, huzur haklarına bizim belirleme yetkimiz
olan hiç bir aidat ve ödeme kalemine zam öngörmedik.
Biz üyenin tercihine saygı gösteren bir grubuz,
Kıymetli Meslektaşlarım;
21 Mayıs 2016 tarihinde yapılacak olan Genel
Kurul ve 22 Mayıs tarihinde yapılacak olan Oda seçimlerinin mesleğimize, meslektaşımıza ve ülkemize
yeni bakışlar getirmesini temenni ediyorum.
Görevde olduğumuz üç yıllık süre içerisinde
meslek ve meslektaşımıza hizmet yolunda önemli
gayretler sarf ettik. İlk günden itibaren Mutlu Meslektaş hedefiyle çalıştık. Yeni dönemde oda seçimlerini
kazanan oda yöneticilerinin ilk önceliği mesleğimizin
üzerindeki sorun, angarya ve sıkıntıların çözümü
konusunda atmış olduğumuz adımların ve çözüme
yönelik projelerimizin takip edilmesi ve sonuçlandırılması olmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Sizlere hizmet etmek
için çıktığımız bu yolda, desteklerinizi bekliyor. Demokrasilerin olmazsa olmazı seçimlerdir. Akademik
bir meslek kuruluşu olmanın yanı sıra Ankara’nın en
büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olmanın sorumluluğu içerisinde yapılacak seçimlerin demokratik bir olgunlukla geçeceğinden şüphe duymuyoruz.
Bir şölen ve Seçmenin takdiri olan sandık sonuçlarına güvenimiz tam olup,
Tevekkül bizden taktir sizden zafer Allah’tan diyor, selam ve saygılarımızı sunuyorum.
Mehmet OKKALI
ASMMMO Başkanı
ETKİNLİK
8
BÜLTEN • 2016 - 212
ASMMMO’DAN MUHTEŞEM
KUTLAMASI
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın
(ASMMMO) 26. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Kocatepe Kültür Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Salonu dolduran yüzlerce
kişi tiyatro, halk oyunları, Seymenler ve halk müziği gösterileriyle unutulmaz bir gece yaşarken sürpriz hediye çekilişi ve
resim sergisi geceye renk kattı.
Sunuş konuşmasını Oda
Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat
Alkan’ın yaptı. Alkan, “El ele gönül gönüle nice
yıllara hep birlikte ulaşmayı temenni ediyorum.
Gecemiz kutlu olsun” dedi. Odanın 26. kuruluş
yıldönümü etkinliğinde konuşma yapan Başkan
Mehmet Okkalı da, “Odamız, tarihi açısından bu
dönem, bir inkılap, bir değişim ve bir devrim süreci yaşamıştır. Odamızın kabuğu kırılarak, yeni
bir vizyona kavuşulmuştur. Artık sadece meslek
ve meslektaş odaklı çalışan bir odamız mevcuttur.
Odamız bünyesinde ilk defa muhasebe müzesi,
sosyal ve kültürel alanlar açtık. Bunların yanında,
meslektaş ve meslek adaylarının eğitimi için ne
gerekiyorsa özverili olarak çalıştık. Göreve geldiğimizden beri, 2 buçuk yıllık sürede 250’ye yakın
eğitim, konferans ve seminer yaptık. Odamız bünyesinde uygulamalı bilgisayar, elektronik arşiv,
elektronik defter, e fatura eğitimlerini başlattık”
diye konuştu.Meslek mensuplarının sıkıntılarını
dile getirmek için siyasi partilerin temsilcileriyle görüşmeler yaptıklarını dile getiren
Okkalı, “Bütün siyasi partilere
eşit mesafede durduk. Seçimler
öncesinde 3 büyük partiden milletvekili adaylarımızı odamıza
davet ettik; sizlerin sorunlarını,
sıkıntılarını dile getirdik. Şimdi
de gidip bu sorunların çözümü
için onlarla diyaloğumuzu devam ettiriyoruz. Biz hep “mesleki itibar” dedik. “Gelin bu meslekten beraber para kazanalım,
birlik ve beraberlik içerisinde
olalım” dedik” ifadelerini kullandı.
ETKİNLİK
BÜLTEN • 2016 - 212
“BU SÜREÇTE BÜYÜK ENGELLEMELERLE
KARŞILAŞTIK“ Bu yorucu ve engelli yolda birçok
problemle karşılaştık” diyen Okkalı, şöyle devam
etti:”Biz sadece meslek ve meslektaş mantığıyla
hareket ettik. Ama şunu da söylemek isterim ki;
bu süreçte büyük engellemelerle karşılaştık. Odamızdaki bazı arkadaşlar, kendi şahsi hırslarını ve
gruplarının menfaatlerini önde tutarak, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek, ayak oyunları yaparak,
öfke ve hırsla hareket ederek, ben ve çalışma arkadaşlarımı başarısız gösterebilmek adına çeşitli
etkinlikler yapmaya gayret etti. Ama mesleğimize
ve odamıza zarar gelmesine asla izin vermeyiz.
Bu öfke ve hır nedir; bir türlü anlayamadık. Bazı
gruplar Ankara Odası’nın hizmet başarısını, vizyonunu, yapılan yenilikleri görünce; bu başarının
nasıl engelleneceğini düşünerek harekete geçtiler
ve oda faaliyetlerini engellemeye çalıştılar. Bizi
yıkabileceklerini zannettiler ama çok yanıldılar.
Çünkü bizim arkamızda mesleğe sahip çıkan sizler varsınız.”
Başkan Okkalı’nın konuşmasının ardından,
program, ASMMMO Tiyatro Topluluğu, Halk
Oyunları grubu, Seymenler gösterisi ve Türk Müziği Korosunun bir birinden güzel gösterileriyle
9
davetliler unutulmaz bir gece geçirdi. Maliye eski
Bakan Yardımcısı Abdullah Erdem Cantimur, çok
sayıda il oda başkanı, maliye bakanlığı ve SGK
yöneticileri, meslek mensupları ve aileleri katıldı.
Gece, bilgisayar, tablet, cep telefonu, yazıcı ve
e-arşiv yazılım programlarının da yer aldığı çok sayıda sürpriz hediyenin yer aldığı çekilişle sona erdi.
SEMİNER
10
BÜLTEN • 2016 - 212
ASMMMO’DAN DÖNEM SONU İŞLEMLERİ SEMİNERİ
ASMMMO tarafından Kocatepe Kültür
Merkezi’nde ‘Dönem Sonu İşlemlerinin güncel İnceleme Konuları Muktezalar ve Yargı kararları Açısından Vergisel Boyutu konulu seminer gerçekleştirildi. Çok sayıda meslek
mensubunun katıldığı seminerin sunuş konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz
Nihat Alkan, başarı temennisinde bulundu.
Eğitimin açış konuşmasını yapan Oda Başkanı
Mehmet Okkalı da ASMMMO olarak 2015 yılında yapılan çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Oda yönetimi olarak 250 civarında eğitim, kurs ve seminer yaptıklarına değinen
Okkalı, gelen talepler doğrultusunda 2016 yılında
da eğitimlere hız vereceklerinin altını çizdi. Başkan 2016 yılının 2015’e göre daha iyi geçmesi
temennisinde bulundu. Meslek mensuplarının
hak ve menfaatlerini korumak için çalıştıklarının altını çizen Okkalı, “Acısıyla tatlısıyla bir yılı
daha geride bırakıyoruz.Hem ülkemizde hem de
dünyanın çeşitli bölgelerinde hepimizi derinden
üzen acıların yaşandığı bir yıl oldu. Yeni yıl da
bu tür acıların yerini, hukukun, sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün almasını temenni ediyoruz.
Tüm meslektaşlarımıza sağlık ve esenlik dolu bir
yeni yıl diliyoruz. Değerli meslektaşlarımız göreve geldiğimiz günden beri bizim önceliğimiz hep
meslek ve meslektaş oldu. Her gittiğimiz yerde
mesleğimizi anlatıyoruz. Yaptığımız işin önemini
kavrayamayan birçok kişi ve kurum var. Az iş,
kaliteli hizmet, iyi ücret diyerek yola çıktık. Mes-
lektaşlarımızın refah seviyesinin yükseldiği güzel
yarınlar için elimizden gelenin en iyisini yapmak
için çalışıyoruz. Temennimiz ve umudumuz 2016
yılının mesleğimiz ve meslektaşımız için daha güzel olmasıdır. Bunun için oda yönetimi olarak üzerimize düşeni yapacağımızdan şüpheniz olmasın.
Sizlerin destekleri ile daha iyi işler başaracağımızı
düşünüyoruz. Bu makamlar hizmet etmek için var.
Kişiler ve makamlar gelip geçici. Biz geride hoş bir
seda bırakmak istiyoruz. Hem mesleğimize hem
meslektaşımız yaptığımız katkılarla anılmak istiyoruz. Mesleğimizi hak ettiği yere taşımak için sizlerin desteğini bekliyoruz. Hiçbir meslektaşımızı
ayırt etmeden, ötekileştirmeden sadece mesleki
hassasiyetlerle bakıyoruz. Ancak bazı meslektaşlarımız haksız rekabet yoluyla hem mesleğimize
hem de meslektaşlarımıza zarar veriyor. Bu konuda mücadelemiz sürüyor, sürecek. Sizlerden bu
mücadelede destek bekliyoruz. Haksız rekabet
mesleğimize vurulan en büyük darbelerden birisidir. Hepimizin duyarlılık göstermesi şart. Oda
yönetimi olarak biz üzerimize düşen görevi en iyi
şekilde yapmaya kararlıyız.”dedi.
Konuşmaların ardından YMM Emre Kartaloğlu
ve SMMM Murat Atamer sunumlarını gerçekleştirdiler. Konuşmaların ardından soru-cevap bölümüyle eğitim sona erdi.
SEMİNER
BÜLTEN • 2016 - 212
11
e-DEFTER, e-FATURA ve e-ARŞİV FATURA
UYGULAMALI EĞİTİMİ YAPILDI
ASMMMO ve Zirve Yazılım Firmasının iş birliği ile e-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv Fatura Uygulamalı eğitimi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda konuşan Oda Başkan Yardımcısı
Oğuz Nihat Alkan, mesleki sorunların çözümü için
yeni bir döneme girildiğini, yeni hükümette Maliye
Bakanlığı görevine atanan Naci Ağbal’ın mesleğin
sorunlarına vakıf bir isim olduğuna dikkat çekti. Alkan, dünyada iletişim ve bilgi teknolojilerinin hızla
değiştiğini ve mesleğin de bundan etkilendiğine
vurgu yaptı.
E-beyan ile başlayan mesleki uygulamalar değişikliklerinin e-fatura, e-defter, e-arşiv,
e-yazarkasa ve e-tebligat ile devam ettiğine dikkat çeken Başkan Yardımcısı Alkan, “2016 yılı
mesleğimiz için önemli kazanımların yaşanacağı
bir il olacak. Geride bıraktığımız yılda seçimlerin
yoğunluğu ile yasama faaliyetleri istenilen düzeyde yapılamadı. Mesleğimiz açısından yeni bir
döneme giriyoruz. Sayın Maliye Bakanımız Naci
Ağbal, mesleğimizin sorunlarını iyi bilen, bilgi
ve tecrübesiyle mesleğimize yeni kazanımlar ve
katkılar sunacak bir isim. Bu yüzden umutlu olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Yeni yıl ile
birlikte hayatımıza girecek olan elektronik kayıt ve
elektronik bilgi aktarımı hızlı ve detaylı bir incelemeyi de beraberinde getirmektedir. Son 10 yılda
2 bin 500 civarında olan vergi müfettişi sayısı 14
binlere ulaştı. Önümüzdeki dönemlerde vergi incelemelerinin
yoğun yapılacağı bir yıl olacak.
Yönetime geldiğimizden bu
yana ‘Mutlu Meslektaş’ hedefi
koyduk. Bunun gerçekleşmesinin üç önemli ayağı var. Az
iş, kaliteli hizmet ve iyi ücret.
Tüm bunların yanında bir de
haksız rekabet sorunumuz var.
E-defter, e-fatura gibi uygulamalar haksız rekabetin de önlenmesinde önemli bir dönem
olacaktır. Bizim önceliğimiz
meslek ve meslektaşın sorunlarını çözüm için kalıcı adımlar atarak mesleki itibarın artmasına katkı sunmaktır. Göreve geldiğimiz
günden itibaren sizlerin rahat çalışabilmesi için
birçok adım attık. SGK ve Ticaret Odası’nda çalışma ofisleri hizmetinize sunuldu.6 aylık periyotlar
halinde yapılan bölge toplantıları ile sorunlarınızı
bire bir dinleme imkânı bulduk ve yine muhatap
olduğunuz kamu kurumlarının temsilcileri ile sizleri bir araya getirdik. Başta Maliye Bakanlığı olmak
üzere kurumlar arası iletişime ve diyaloga önem
veriyoruz. Tahsilât sorunu, geçici vergi gibi konularda taleplerimizi ve çözüm önerilerimizi hem
yazılı hem sözlü muhataplarımıza ilettik ve takipçisiyiz. Bazı sorunların çözümü yasal değişiklik
gerektirdiğinden, son iki yılda yaşanan seçimler
nedeniyle meclisin istenilen düzeyde çalışamaması hedeflerimizin gerçekleşmesinin önündeki
önemli etkilerden birisi olmuştur. Sizlerden beklentimiz, meslektaş bilinciyle hareket edip birlik
ve beraberlik içinde mesleğimize, ülkemize sahip
çıkarak çözemeyeceğimiz hiçbir sorun aşamayacağımız hiçbir engel yoktur” dedi.
Konuşmaların ardından Zirve Yazılım firması
yetkileri tarafından e-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv
Fatura Uygulamalı seminer gerçekleştirildi. Program soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
RUHSAT TÖRENİ
12
BÜLTEN • 2016 - 212
159 MESLEK MENSUBU RUHSATLARINI ALDI
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
adaylarının zor bir süreçten geçtiğini belirterek
Odası (ASMMMO) bünyesinde Mesleki Yeterlilik
“Gerçekten çok zor bir aşamadan geçtiniz staja
Sınavını kazanan meslek mensuplarına ruhsatları
düzenlenen törenle verildi. Başkanı Mehmet Okkalı, “Biz hizmette rekabet edelim ücrette rekabet
değil” dedi.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (ASMMMO) tarafından ruhsat almaya hak
kazanan 159 meslek mensubu için Devlet Su İş-
başlama sınavı arkasından bitirme sınavı geceleri uyumadınız. Staj yeri bulamadınız maddi
imkânsızlıklarla uğraştınız yani sizlerin yasadığı dertleri en iyi bilen kişilerden biriyim bunların
çözümü için de elimizden gelen gayret ve çabayı
gösteriyoruz. Siz gençler sayesinde bu mesleği iyi
bir noktaya getireceğimize inanıyoruz. Bu meslek
leri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nde tören yapıldı. Tö-
gerçekten zor bir meslek kariyer mesleği sizler
rende konuşan Başkan Mehmet Okkalı, meslek
gerçekten isletmelerin gururusunuz” dedi.
RUHSAT TÖRENİ
BÜLTEN • 2016 - 212
Mesleğin genel itibariyle hak ettiği itibarı kazanmadığına vurgu yapan Okkalı, sözlerinde
şunları kaydetti:”Ben bunu her ortamda söylüyorum çünkü bu mesleğin hak ettiği itibarı kazanmadığını düşünüyorum. Biz mesleğimizin
önemini kalitesini anlatamamışız son gördüğüm
dönemlerde ben 3 yıllık başkanlığımda tek bunu
anlattım hem Maliye Bakanlığına hem müşterilerimize hem diğer kuruluşlara; Ticaret Odasına,
Sanayi Odasına mali müşavirin önemini anlattım
buna gayret ettim çünkü sizler olmazsanız devlet
harcama kalemi olan vergileri tahsil edemez. Sizlerin gücünün öneminin bilinmesini her ortamda
anlatamaya devam edeceğiz. Siz ayın 24’ünde
katma değer vergisini vermeyin düşünün sistemi ne hale gelecek. Şu an devletin cebinde bir
kuruş harcama kalemi olmayacak sizlerin yaptığı
tahakkuk ve tahsilâtlar sayesinde devlet harcama kalemlerini elde ediyor. Mükellef düzgün bilançolarını elde ediyor. Ancak devletin bize sahip
çıkması gerekiyor.”Mesleğin kalitesinin eğitimle
13
artacağını söyleyen Okkalı, “Biz her yıl çıkan
anayasayı öğrenmek zorundayız. Sizin diğerlerinden farkınız olmalı, yabancı diliniz olmalı,
bağımsız denetimi bilmeniz lazım biz hizmette
rekabet edelim ücrette asla rekabet edilmesini
istemiyoruz. Şu an sizin bin liraya bakmış olduğunuz bir defteri birisi 750 liraya alsa o defter seneye de 500 liraya gider. Ücret konusunda asla
taviz vermemenizi istiyorum. Bu zaten yasal bir
suçtur, yaptırımları vardır. Hedefimiz az iş az ücret kaliteli hizmet. Sizlerden özellikle mesleğinize
odanıza sahip çıkmanızı istiyoruz. Mayıs ayında
oda seçimlerimiz var arkadaşlar takdir sizlerindir biz kesinlikle şuna oy verin buna oy verin gibi
bir talebimiz yok sizden tek istediğimiz seçimlere
katılın genç arkadaşlar duyarlı insanlardır” diye
konuştu. Konuşmanın sonunda mesleğe katılanlara ruhsatları takdim edildi. Konuşmaların
ardından meslek mensuplarına törenle ruhsatları
verildi. Program kokteyl ile sona erdi.
ZİYARET
14
BÜLTEN • 2016 - 212
BAŞKAN OKKALI’DAN
BAKAN YARDIMCISI YEĞİN’E ZİYARET
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığına atanan Orhan Yeğin’i makamında ziyaret
etti. Başkan Okkalı, Bakan Yardımcısı Yeğin’e
yeni görevinde başarı dileğinde bulunduğunu belirterek, “Meslektaşlarımızın yakın çalışma içinde
olduğu kurumlardan birisi de Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı. Hükümetin kurulmasının ardından yeni atanan Sayın Yeğin’e hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Odamız ve mesleğimizle ilgili
bilgi verdim. Meslektaşlarımızın bakanlıkta iş ve
işlemlerini yaparken karşılaştıkları sorunlar, çözüm yolları konusunda beklentilerimizi paylaştık.
Sayın bakan yardımcısı mali müşavirlerin önemini
bildiğini, daha yakın iş birliği içerisinde olmak istediklerini ifade ettiler.” dedi.
AKKAYA:
MALİ MÜŞAVİRLİK İYİ BİR KARİYER MESLEĞİ
Mali müşavirlerin yaptıkları işleri öğrencilere
anlatan Akkaya, “Muhasebe prensipleri ve mevzuata göre defter tutmak. Bilanço, kar, zarar tabloları
düzenlemek, beyannameleri düzenlemek, muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, denetim işi
yapmak. Neredeyse tüm kurumlara hizmet veren
bir meslek dalıyız. Mesleki manada gelir idaresi
ile diğer kurumlarımızla Avrupa entegrasyon kısmında biz de aynı mesafede olalım» ifadelerini
kullandı.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya,
Gazi Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelerek, mali müşavirlik mesleği hakkında bilgi verdi
Gazi Üniversitesinde İktisadi ve İdari Gelişim
paneli düzenlendi. Gazi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen panale Ankara Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Sayıştay Başkan Yardımcısı Mikdat
Özkan ve GİB Başkan Yardımcısı Semi Okumuş
katıldı.
Panelist Akkaya, «Mali müşavirlik mesleği
Osmanlı’dan bu yana ülkemizde var olan ama
Cumhuriyet döneminde maalesef 1998 yılı ile
mesleki yasamızın çıkmasıyla resmiyet kazanmıştır” dedi.
Mesleğe başlama yöntemleri ve staj hakkında
bilgi veren Akkaya, mesleğin kariyer mesleği olduğunu zorluklarının yanı sıra çok fazla da güzel
yönlerinin bulduğunun altını çizdi. Panel soru cevap bölümünün ardından toplu fotoğraf çekimi ve
günün anısına konuşmacılara plaket takdimi ile
sona erdi.
SEMİNER
BÜLTEN • 2016 - 212
15
BAŞKAN OKKALI:
TERÖRLE MÜCADELEDE DEVLETİMİZİ SONUNA
KADAR DESTEKLİYORUZ
pan Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, terörle hak
arama mücadelesi yapılamayacağının altını çizdi. Alkan, bu biletlin çok zor badirelerin üstesinden gelmesini bildiğini, bu oyunun daha önce de oynandığına vurgu
yaptı. Alkan, herkesi teröre tepki göstermeye davet etti.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası
(ASMMMO) Başkanı Mehmet Okkalı, devletin terörle
mücadelede gösterdiği tavrı sonuna kadar desteklediklerini belirterek” Terörün kökü kazınana kadar bu mücadele sürecektir. Terörle hiçbir yere varılamayacağı
açıktır. Terörün her türlüsünü yapanı ve destekleyenleri
kınıyoruz. Devlet içerisine sızmış her türlü yapıların temizlenmesine desteğimiz tamdır” dedi.
ASMMMO “Uygulamalı Gelir Vergisi Beyanname
Düzenleme” konulu semineri Ankara Kocatepe Kültür
Merkezi’nde yapıldı. Seminerin sunuş konuşmasını ya-
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasına terörü kınayarak başladı. Başkan Okkalı, Başbakan
Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 10 maddelik “Terörle
Mücadele Eylem Planı’nı desteklediklerini söyleyerek;
“Milletimizin birlik ve bütünlüğüne kast eden her türlü
terör örgütü ve devlet organlarına sızmış yapıların temizlenmesinde Ankara Odası olarak desteğimiz tamdır”
ifadesini kullandı.
Oda olarak yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgiler veren
Okkalı, önceliklerinin meslek ve meslektaş olduğunun
altını çizdi. Seminer, YMM A. Murat Yıldız ve Gelir İdaresi Başkanlığı Grup Başkanı Fazıl Boyraz uygulamalı gelir Beyannamesi Düzenlenmesi ve Geçici Vergide Son kontroller konulu sunumlarını gerçekleştirdiler. UYGULAMALI KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAME
DÜZENLEME SEMİNERİNE YOĞUN KATILIM
ASMMMO uzmanlaşma eğitimleri kapsamında DSİ
Genel Müdürlüğü Konferans salonunda yapılan Uygulamalı Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenlemesi
Semineri meslek mensuplarının yoğun katılımıyla yapıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Oda Başkanı Mehmet Okkalı, seminere katılımdan duyduğu
memnuniyeti dile getirdi. Başkan Okkalı, bugüne kadar
yapılan çalışmalar hakkında katılımcılara bilgiler verdiği konuşmasında, Mayıs ayında yapılacak olan genel
kurulda tüm meslek mensuplarının oy kullanmasını istedi. Başkan Okkalı, “değerli meslektaşlarım bugüne
kadar hep meslek ve meslektaş dedik. Göreve geldiğimiz günden beri eğitimlere büyük önem verdik. Bunun
yanı sıra sizlere sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler için
imkanlar sunmaya çalıştık. Üç yıllık görev süremizi doldurmaya sayılı zaman kaldı. Yeniden seçim yapacağız
ve sizler 3 yıl daha oda yönetiminde söz sahibi olacak
arkadaşlara ruhsat vereceksiniz. Görevimiz süresince
hiçbir siyasi partiye angaje olmadan sadece meslek ve
meslektaş odaklı çalışmalar yürütmenin çabası içinde
olduk. Odamızı ve sizleri en iyi şekilde temsil etmek
için özen gösterdik. Mesleğimizin artan sorunlarının çö-
zümü için her platformda yetkililere Seçimlerde hangi
gruba oy verirseniz verin ama mutlaka oy kullanmaya
gelin. Bu demokratik bir yarış. Bu yarışta sizlerin de katkısı olsun. Biz ne kadar bir ve beraber olursak o kadar
güçlü bir şekilde sesimizi çıkartırız. Şimdiden mesleğimiz ve meslektaşımız için seçimlerin hayırlı olmasını
temenni ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından YMM
İrfan Vural ve SMM Zübeyir Ülger sunumlarını yaptılar.
Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
ETKİNLİK
16
BÜLTEN • 2016 - 212
ASMMMO MUHASEBE HAFTASINDA ATANIN
HUZURUNDA
Hafta etkinlikleri kapsamında ASMMMO yönetim kurulu ve üyeler ilk olarak Anıtkabir ziyaret
etti. Daha sonra terör saldırısının yapıldığı Merasim Sokağa karanfil bırakarak şehitler için anma
gerçekleştirildi.
ASMMMO muhasebe haftası etkinlikleri kapsamında Anıtkabir’i ziyaret etti. Meslek mensupları,
Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine
ulaştı. Oda Başkanı Mehmet Okkalı›nın mozoleye
çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Günün anısına toplu fotoğrafı çektirildi.
ASMMMO Başkanı ve beraberindeki heyet daha
sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti.
Başkan Mehmet Okkalı burada Anıtkabir Özel
defterine “Büyük Atatürk; “Muhasebe Haftası
etkinlikleri kapsamında onur ve gururla yeni-
den huzurunuzdayız. Ankara Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odası, en büyük emanetiniz olan
Cumhuriyeti, ilelebet yaşatmak büyük Cumhuriyeti gösterdiğiniz muasır medeniyet hedefine
ulaştırmak, ‘yurtta ve cihanda barışın tesis’ edilebilmesi için demokratik ve ekonomik kazanımların en üst seviyeye taşınabilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Sonsuza kadar yaşayacak olan
milletimizin ve devletimizin mali kaynaklarının
muntazam olarak tahakkukunda mali müşavirlere büyük bir görev ve sorumluluk düştüğünün
bilincindeyiz. 15 bin üyesi ve stajyeriyle birlikte
Ankara SMMM Odası olarak bıraktığınız ilkelerden ayrılmadan, ülkemiz, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için üretmeye devam edeceğiz. Mali
Müşavir İşletmenin Onurudur. Ruhun şad olsun”
yazarak imza attı.
MERASİM SOKAK ŞEHİTLERİ UNUTULMADI
Anıtkabir ziyaretinin ardından Ankara’daki terör saldırısının meydana geldiği Merasim Sokak’a
geçen ASMMMO üyeleri alana karanfil bıraktı ve
hayatını kaybeden şehitler için dua etti. Olay yerinde basın açıklaması yapan Oda Başkanı Okkalı,
Ankara Mali Müşavirler Odası olarak terörü lanetlediklerini belirterek duruşlarının dimdik, ülkenin birliği ve beraberliği için her zaman omuz
omuza olduklarını söyledi. Ülkenin kalkınması,
birlik ve beraberliğin sağlanması için hiçbir ayrı
gayrılarının olmadığını vurgulayan Okkalı, “Biz
Alevi’si, Sünni’si, Türk’ü, Kürt’ü ne olursa olsun
hepimizin bir arada bu ülkede birlik, beraberlik
içinde yaşamanın garantisiyiz. Hiçbir sıkıntımız
tabanda yok. Yukarıda birkaç kişinin ülkemizin
huzurunu bozmak isteyen, bölücü terör örgütüne
destek veren insanları her zaman esefle kınıyoruz. Mali Müşavirler olarak Muhasebe Haftamızda burada rahmetli olan şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Ailelerine, yakınlarına, ülkemize de başsağlığı diliyoruz” diye konuştu.
ETKİNLİK
BÜLTEN • 2016 - 212
17
MESLEK MENSUPLARININ SORUNLARI MECLİSE TAŞINDI
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, meslek mensuplarının sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir dosyayı mecliste
grubu bulunan üç partinin temsilcilerine iletti.
Mecliste yapılan görüşmelerde vekillerden mesleki sorunların çözümü ve gündeme taşınması için
destek talep edildi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ve
Oda Sekreteri Nevzat Akkaya’nın katıldığı ziyaretlerde AK Parti İstanbul Milletvekili Aziz Babuşçu, Ak
Parti Erzurum Milletvekili Orhan Deligöz, Ak Parti
fedakârlık eden meslektaşlarımızın tahsilât, haksız rekabet, iş yükü başta olmak üzere omuzlarında sürekli
bir angarya yükleniyor. Bu sorunların bazıları mecliste
çözüme kavuşması gerekiyor. Sizlerden talebimiz siyasi parti ayrımına gitmeden mali müşavirleri ilgilendiren düzenlemelerde tam destek vermenizdir” dedi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da vekillere, sorunların bazılarının bürokratik bazılarının ise yasal
düzenlemelerle çözülebileceğinin altını çizdi. Başta
Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, CHP Grubu adına Sinop
Milletvekili Barış Karadeniz, Bursa Milletvekili Erkan
Aydın ve İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi ve ile yapılan görüşmeler olumlu bir atmosferde geçti.
Başkan Okkalı, yönetime geldikleri günden itibaren
odada meslek ve meslektaş odaklı bir yönetim sergilediklerinin altını çizdi. Mali müşavirlerin önemini anlatmaya çalıştıklarının belirten Okkalı, “Bizlerin yaşadığı
sıkıntıları sizler yakından biliyorsunuz. Biz tüm siyasi
partilerimizin milletvekillerine mesleğimizi ve yaşadığımız sorunları anlatıyoruz. Ankara’da 15 bin Türkiye
genelinde 101 bin kişilik bir meslek mensubu grubundan bahsediyoruz. Dünyanın birçok yerinde mali
müşavirler hem maddi hem de manevi olarak önemli
bir konumdadır. Ancak ülkemizde meslektaşlarımız
ne hak ettikleri ücretleri alabiliyor ne de hak ettikleri
toplumsal değeri görüyorlar. Gecesini gündüzüne katarak çalışan, zamanından, sağlığından ve ailesinden
SGK, TUİK; KGK, Maliye olmak üzere çok sayıda
kuruma hemen hemen aynı evrakların tekrar tekrar
verildiğini belirten Akkaya, meslektaşların sorunlar
altında ezildiğine dikkat çekti.
Milletvekilleri ziyaretten duydukları memnuniyeti
dile getirirken, meslek mensuplarının sorunlarının
meclis kürsüsünden dile getirilmesi, yasal düzenlemelerde her türlü desteğin vermeye hazır oldukları
yönünde görüş belirttiler.
GÜZİDE ÜLKER MESLEKİ VE TEKNİK LİSESİ ÖĞRENCİLERİYLE SÖYLEŞİ
Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında Pursaklar Güzide Ülker Mesleki ve Teknik Lisesi öğrencileri
ile oda Başkanı Mehmet Okkalı ve Oda Sekreteri
Nevzat Akkaya öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi.
Mesleği anlatan Okkalı ve Akkaya, öğrencilere mesleğin geleceği hakkında bilgiler verdiler.
ZİYARET
18
BÜLTEN • 2016 - 212
ASMMMO MUHASEBE HAFTASI KAPSAMINDA
KAMU KURUM VE KURULUŞLARINI ZİYARET ETTİ
VDK:
ASMMMO: MESLEKLEKTAŞLARIMIZA YAZILAN SORUMLULUK RAPORLARI
SAĞLAM DELİLLERE DAYANDIRILMALI
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, muhasebe
haftası etkinlikleri kapsamında Başkan Yardımcısı
Oğuz Nihat Alkan ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ile birlikte ziyaret ettiği Vergi Denetim Kurulu
Başkanı Hüseyin Karakum’dan, vergi incelemeleri
sırasında meslektaşlara yazılan sorumluluk raporlarında biraz daha özen gösterilmesini talep etti.
Başkan Okkalı, devletimizin talep ettiği tüm evrakları veriyoruz, üzerimizde çok fazla iş yükü var.
Vergi incelemelerinde müfettişler zaman zaman
meslektaşlarımıza sorumluluk raporları yazıyorlar. Bu raporlar yazılırken sağlam delil ve donelere
dayanmalı. Sorumluluk raporları standart bir metne bağlanmalı. Yine vergi müfettişleri inceleme
yapacakları mükelleflerden isteyecekleri evrakları
meslek mensuplarımızdan talep ediyorlar. Bunun
önüne geçilerek bu uygulamaya son verilmesini
talep ediyoruz” dedi.
VDK Başkanı Karakum’da mali müşavirlerin
yoğunluğunun farkında olduklarını, talep edilen
konularla ilgili çalışma yapacaklarını kaydederek
tüm meslek mensuplarının muhasebe haftasını
kutladı.
TÜRMOB:
ASMMMO’DAN TÜRMOB’A BAĞIMLI ÇALIŞANLARIN ASGARİ ÜCRET TARİFESİ HATIRLATMASI
bağımlı çalışanların asgari ücret tarifesinin biran
önce yayınlanmasını talep etti.
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ve Oda Başkan Yardımcısı
Oğuz Nihat Alkan, Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında TÜRMOB Genel Başkanı Nail
Sanlı’yı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler. ASMMMO heyeti, Genel Başkan Sanlı’dan
Oda Başkanı Mehmet Okkalı, TÜRMOB Genel
Başkanı Nail Sanlı’ya hafta etkinlikleri kapsamında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ankara Odası olarak hafta dolayısıyla birçok etkinlik
gerçekleştirdiklerini kaydeden Başkan Okkalı, “Bu
hafta hepimizin haftası. Meslek mensuplarımızın
üzerindeki yüklere rağmen hafta vesilesiyle çeşitli ziyaretler ve etkinlikler gerçekleştireceğiz. Her
ziyaretimizde meslektaşlarımızın sorunlarını ve
taleplerimizi aktarıyoruz. Üst birliğimiz olarak sizlerden talebimiz de bağımlı çalışan meslek mensuplarımızla ilgili taban ücret tarifesinin biran önce
yayınlanmasıdır. Oda olarak TÜRMOB’un e-birlik
programını destekliyor ve sahip çıkıyoruz. Yalnız
meslek mensuplarımızın müşterileriyle yapmış
oldukları sözleşmelerin her yıl yapılmasına gerek
ETKİNLİK
BÜLTEN • 2016 - 212
olmadığını düşünüyoruz. Bir sefer yapılan sözleşmenin taraflarca fesh edilmedikçe yeniden yapılmasına gerek olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle sözleşme sürdüğü müddetçe e-birlik sisteminde
güncelleme yapılması yeterli olacağından bu konuda da beklenti içerisindeyiz. Diğer bir konu ise muhasebe haftasını odalarımız dolu dolu kutlarken TÜRMOB’un camlarına çeşitli kutlama mesajları asılmış. Daha önce de hatırlattığımız gibi
muhasebe haftası mesajları yerine keşke Ankara
SMMM Odasının yaptığı gibi Türkiye genelinde-
19
ki billboardlarda ilan etseydiniz. Bu mesleğin ve
meslektaşın önemini vurgulayabilseydiniz” dedi.
Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ise hafta dolayısıyla Ankara’nın birçok bölgesine ‘Mali Müşavir
İşletmenin Onurudur’, ‘Mali Müşavirlik Kariyer Bir
Meslektir’, ‘Mesleğimize, Ülkemize ve Meslektaşımıza Sahip Çıkıyoruz’ yazan ilanlar asıldığının
altını çizdi. Akkaya, haftanın TÜRMOB tarafından
da dolu dolu kutlanmasını beklediklerini kaydetti. Ziyaret sonunda Genel Başkan Nail Sanlı’ya günün anısına çiçek ve plaket takdim edildi.
SGK
ASMMMO’DAN SGK İL MÜDÜRÜ SEVİNÇ’E ZİYARET
mız iyi bir diyalog yakaladı. Bu nedenle başta şahsınız olmak üzere çok teşekkür ederiz. Meslektaşlarımızın üzerindeki yükün ağırlığını biliyorsunuz.
Yıllardır biriken ve kronikleşen ciddi sorunlarımız
var. Bunların çözümü için desteklerinizi bekliyoruz.
Kurumunuzda mükellefle ilgili iş ve işlemlerle ilgili
gelen meslektaşlarımıza sıcak ilginizden dolayı
teşekkür ediyoruz. Bu bile bizim için çok önemli.
SGK’lılara yapılan 100 liralık indirimin Bağkur’lu
meslek mensuplarımız için de yapılmalı.” dedi.
ASMMMO Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da bir
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası (ASMMMO) Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında Ankara Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü İsmail Sevinç’i makamında ziyaret
etti. Başkan Okkalı, ziyarette SGK’lılara sağlanan 100 liralık indirimin Bağkur’lu meslek men-
yanda emeklerinin karşılığını alamamak bir yanda
iş yükü ve angaryaların sürekli artmasının meslek
mensuplarını ciddi anlamda yıprattığını söyleyerek
şunları kaydetti; “ Gerçekten dünyada çok önem
verilen bir meslek grubu ülkemizde hak ettiği değeri görmüyor. Meslek mensupları olarak buna çok
supları içinde uygulanması gerektiğini söyledi.
üzülüyoruz. Devletin her kuruşunda emeği olan
Oda Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nev-
di ve manevi değerin verilmesini istiyoruz” dedi.
zat Akkaya ve Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa
Önder’in katıldığı ziyarette, muhasebe haftası
etkinlikleri ile ilgili yapılan çalışmalar İl Müdürü
bu cefakar meslektaşlarımızın hak ettikleri mad-
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren SGK
İl Müdürü Sevinç de mali müşavirlerin sorunlarını
İsmail Sevinç ile paylaşıldı. Başkan Okkalı, eslek
bildiklerini, kurum olarak tüm meslek mensupla-
mensuplarının en çok çalıştığı kurumlardan birinin
rına her türlü kolaylığı sağladıklarını dile getirdi.
de SGK’nın olduğunu ifade ederek şunları söyledi,
Sevinç, oda yönetiminin şahsında tüm meslek
“SGK Ankara il müdürlüğü ile meslek mensupları-
mensuplarının haftasını kutladığını ifade etti.
ZİYARET
20
BÜLTEN • 2016 - 212
KGK
ASMMMO’DAN KGK BAŞKANINA ZİYARET
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Başkan Yardımcısı Oğuz
Nihat Alkan ve Mali Müşavir Orhan Çelik Kamu
Gözetimi Kurumu (KGK) Başkanı İmdat Ersoy’u
makamında ziyaret ettiler.
olduğunu aktardı. Bağımsız denetici sayısının 15
binlerde olduğunu kaydeden Okkalı, “Bağımsız
denetime tabi şirket sayısı 6 bin civarındadır. 2016
yılı için bağımsız denetime tabi olacak firmaların
kriterleri Avrupa Birliğinin standartlarına yaklaştırılmalıdır. ASMMMO olarak bizim önerimiz, aktif
toplamı 11 milyon yıllık satışı 24 milyon , çalışan
sayısı 50 ve üzeri olan şirketler bağımsız denetime tabi tutulmadır. Diğer bir sorun da Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı’nda bekleyen Anonim şirketler,
kooperatifler ve üst birliklerin denetlenmesine dair
yönetmeliğin çıkmamasıdır. Bu ciddi bir sorundur.
Şuan bu firmalar hiçbir denetime tabi değil. Tamamen şirket yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmış
durumda. Bu konuda da kurumunuzdan gerekli
desteği bekliyoruz” dedi.
ASMMMO heyeti, KGK Başkanı Ersoy’a muhasebe haftası etkinlikleri kapsamında yaptıkları çalışmaları aktardılar. Oda Başkanı Mehmet Okkalı,
KGK Başkanı Ersoy’a bağımsız denetime tabi 6
bin şirketin hadlerinin aşağıya çekilmesinin önemli
KGK Başkanı Ersoy ise tüm meslek mensuplarının muhasebe haftasını kutlayarak, ziyaretten
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ersoy, iletilen
konularla ilgili konuların takipçisi olacaklarının altını çizdi.
TUİK
BAŞKAN OKKALI: TUİK FORMLARI MESLEK MENSUPLARIMIZIN OMUZLARINA AYRI BİR YÜK
istenilen bilgilerin aynısını biz SGK, Maliye ve diğer
kurumlara veriyoruz. Bu formları tekrar tekrar hazırlamak meslektaşlarımız için bir angaryaya dönüştü.
Bu konuda kurumunuzdan olumlu bir adım bekliyoruz. Aynı işleri daha önce devlet memurları yapıyordu, devlet bunun için para ödüyordu. Ancak şimdi
meslektaşlarımızın üzerine yıkıldı ancak parasız
olarak yaptırılıyor. Bu meslektaşlarımıza haksızlık,
biran önce bunun giderilmesini talep ediyoruz” dedi.
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Başkan
Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, Oda Sekreteri Nevzat
Akkaya TUİK Başkan Vekili Mehmet Aktaş’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler. Başkan
Okkalı ziyarette, TUİK tarafından istenilen formların
meslek mensuplarının omzuna yeni bir angarya olarak yüklendiğinin altını çizdi.
Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında TUİK’i
ziyaret eden ASMMMO yönetimi, meslek mensuplarının yaşadığı sorunları aktardı. Başkan Okkalı,
“Meslek mensuplarımızın üzerinde her geçen gün
artan bir angarya yükü var. Kamu kurumları bir birinden çok da farklı olmayan zaman zamanda aynı
bilgileri meslektaşlarımızdan istiyor. TUİK tarafından
Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da devlet kurumlarının ortak bir havuz oluşturarak lazım bilgileri buradan çekmesinin sağlanabileceği bir sistemin geliştirilmesini ifade etti. Akkaya, “Devlet hepimizin devleti.
Hepimiz devletimiz için iş yapmaktan gocunacak
değiliz. Ancak, bunca iş yüküne rağmen fedakarca
çalışan meslektaşlarımızın omuzlarına her gün yeni
bir yük biniyor. Bu bilgiler devletin tüm kurumlarında
var. Keşke bir havuz oluşturulsa ve bilgiler oradan
otomatik olarak çekilse” dedi.
TUİK Başkan Vekili Mehmet Aktaş, meslek mensuplarının sorunlarını bildiklerinin altını çizdi. Aktaş,
konuyla ilgili olarak torba yasa içerisine bir madde
eklenerek bu bilgilerin diğer kurumlardan alınması
için çalışma yapabileceklerini belirterek, tüm meslek
mensuplarının haftasını kutladı.
SEMİNER
BÜLTEN • 2016 - 212
21
İNŞAAT MUHASEBESİ VE VERGİ UYGULAMALARI
SEMİNERİ
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası’nın (ASMMMO) İnşaat Muhasebesi ve Vergi Uygulamaları Semineri Kocatepe Kültür Merkezinde yapıldı.
Seminerin sunuş konuşmasını Oda Sekreteri
Nevzat Akkaya yaptı. Akkaya, meslek mensuplarının yoğun iş temposu ve hafta sonu olmasına
rağmen gösterdikleri ilgiye teşekkür ederek başarı
temennisinde bulundu.
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı da yaptığı konuşmada geçen hafta Perşembe günü
71 odanın katılımıyla Başkanlar Kurulu toplantılarının yapıldığını hatırlatarak, “Başkanlar
Kurulu toplantısında en önemli gündem maddelerinden bir tanesi e-birlik sisteminin 2016
yılında nasıl uygulanacağıydı. Genel kanaat yeni yılda da sözleşme yapılması şeklinde
oda başkanlarının görüşleri var” diye konuştu.
Ankara Odası olarak görüşlerini tekrar ettiklerini
belirten Okkalı, «Damga vergisiyle ilgili problemde
karşımızda. Damga vergisi olayı da mahkemede
çözüldü. Mahkeme kararına göre, her yıl sözleşme yapmamıza gerek olmadığı yeni yılda damga
vergisi ödememize gerek olmadığı şeklinde karar
da var. Ancak TÜRMOB’un görüşü meslek yasamızdan kaynaklı olduğu için her yıl sözleşmelerin
yapılması şeklinde. Birkaç gün sonra başkanlar
kurulu kararı ilan edilecek” ifadelerini kullandı.
Yeni gelen mükelleflerle sözleşmelerin mutlaka
yapılmasını tavsiye eden Okkalı, şunları kaydetti:“2 milyon 400 bin sözleşme var her yıl yenilenmesi gereken. Aşırı bir iş yükünüz var bu sözleşmeleri Şubat ayının sonuna kadar tamamlamanız
gerekiyor. iş yükü olarak görüyoruz. Yoksa zaten
biz müşterimizle sözleşmeyi en başta yaptığımız zaman her yıl güncellemesini yapabiliyoruz.
TÜRMOB’daki sisteme de aynen bunu önerdik.”
Perşembe günü Maliye Bakanı Naci Ağbal ile
yaptıkları toplantıyı da anlatan Okkalı, SGK ile Maliye
Bakanlığı’nın veri sistemi arasında da iki yıllık bir fark olduğunu kaydederek, “Alt yapıları
da müsait değil bu ortama. Bu
hatanın düzeltilmesini talep ettik. Damga vergisiyle ilgili talebimizde var. Boş beyanname verdiğimiz veya ödemesi çıkmayan
firmalarda katma değer vergisi
beyanlarında damga vergisi bizim için problem oluyor. Müşterimizin ödemesi çıkması bile kendisine tahakkuku
göndermek zorunda kalıyoruz. Onlarında ödeme
yapması sorunları kalıyor. Ödenmediği zamanda
maliye tarafından takip açılması gerekiyor. Hem
onlara hem bize angarya bir iş. Bunu da şöyle
önerdik, yılbaşında beyanname verdiğimiz zaman
ilk katma değer vergisinde 12 tane katma değer
vergisi toplu olarak tahakkuk etsin” dedi.
Oda olarak yeni bir hizmet daha vermeye başladıklarını ifade eden Okkalı, “Sizlerden gelen
taleplerle dava dilekçelerimizi nasıl yapacağız,
dava türü ile ilgili sıkıntılarımız neler, vergi danışmanlığımızın yanında sizlere dava danışmanı da
organize ettik. Bu hizmeti Çarşamba günleri veriyoruz” şeklinde konuştu.
Okkalı, konuşmasına şöyle devam etti: “Bakanlık katma değer vergisi iade sisteminin daha
iyi çalışabilmesi için bazı düzenlemeler yapmak
istiyor. Bunlardan bir tanesi de işletme defterlerinde de BA-BS çalışması şeklinde düşünceleri var. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz.
Şuan zaten BA-BS’ deki üzerimizde yoğun baskı var. Neredeyse ayın son üç gününde devamlı telefonlarla işlem yapmaktan başka iş yapamıyoruz. Bu da bizi yoruyor. BA-BS otokontrol
sisteminin biran önce hayata geçirilerek hatalı
beyannamelerin bildirimlerin 10 günlük süre içerisinde cezasız olarak ziyaret edilmesini tekrar
hatırlattık. İşletme defterinde kesinlikle BA-BS’yi
kabul etmeyeceğiz. Mücadelesini vereceğiz.
Amacımız bu mesleği bir yerlere taşıyabilmek.
Konuşmaların ardından YMM Abdullah Tolu ve
SMM Serkan Kumdakçı tarafından seminer verildi.
Program soru cevap bölümün ardından Oda
Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan’ın konuşmacılara günün anısına plaket vermesi ile sona erdi. EĞİTİM
22
BÜLTEN • 2016 - 212
MESLEK MENSUPLARI BÖLGE
TOPLANTILARINDA BULUŞTU
ASMMMO tarafından düzenlenen “Yıl Sonu
İşlemleri Ücret Tarifesi ve Defter Tasdikleri” Ostim, Kazan, Kızılcahamam bölge toplantıları
meslek mensuplarını buluşturdu. İnfoteks firmasının sponsorluğunda gerçekleştirilen toplantının sunuş konuşmasını yapan Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, teknolojik gelişmelerin
değişimi zorunlu kıldığını söyledi. Alkan, meslek mensuplarına haksız rekabet uyarısı yaptı.
Bölge toplantılarının sponsorluğunu üstlenen İnfoteks firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz da firmaları tarafından üretilen ve meslek
mensuplarına büyük kolaylık sağlayacak yeni
nesil cihazlar hakkında bilgi verdi.
Oda Başkanı Mehmet Okkalı da seçildikleri
günden itibaren mesleki itibar, daha az iş daha
kaliteli hizmet ve iyi ücret politikasını önemsediklerinin altını çizdi. Başkan Okkalı, meslek
mensuplarının sorunlarının çözümü için her
türlü çabayı sergilediklerini ifade etti. Başkan
Okkalı sözlerine şöyle devam etti; “Bizim tek
derdimiz var mesleğimiz ve meslektaşımız. Bizim siyasetle işimiz yok. Ne kadar çok angaryayı kaldırırsak, mesleki itibarın artmasına ne
kadar çok katkı sağlarsak kendimizi o kadar
çok başarılı sayacağız. Meslektaşlarımızdan bu
anlamda destek bekliyoruz. Mesleğimizi daha
yapılabilir hale getirmek bizim elimizde. El birliği ile haksız rekabete göz yummadan, siyasi
hesaplarla bir birimizin gücünü kırmadan çalıştığımızda sorun çözülecektir” dedi. Toplantılar
Kazan, Kızılcahamam ile devam etti. SİTELER, ELMADAĞ, ÇUBUK VE GÖLBAŞI BÖLGE TOPLANTILARI
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, haksız
rekabetin mesleğin ve meslektaşın önündeki
en büyük sorunlardan biri olduğunu söyledi.
Okkalı, tüm meslek mensuplarını odanın haksız
rekabetle mücadelesine destek vermesi gerektiğini ifade etti. İnfoteks firması sponsorluğunda
Siteler, Çubuk, Elmadağ ve Gölbaşı’nda meslek mensuplarıyla istişare toplantıları sürüyor. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya programda
bir sunuş konuşması yaparak meslek mensuplarına katılımlarından dolayı teşekkür etti.
Bölge toplantılarının sponsorluğunu üstlenen
İnfoteks Firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz
da yeni nesil yazarkasapos cihazlarının sağladığı kolaylıklar ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında haksız rekabet vurgusu yaptı. Haksız
rekabetin mesleğin altına konulmuş dinamit
olarak değerlendiren Okkalı, “Tüm meslektaşlarımızdan özellikle rica ediyorum. Haksız rekabetle mücadeleye destek verin. Bugün bana bir
şey olmaz düşüncesiyle hareket edersek yarın
hepimiz bu durumdan zarar göreceğiz. Bizler
hizmette rekabet etmeliyiz ücrette değil. Oda
olarak haksız rekabetle mücadelede sizlerden
destek bekliyoruz. Hepimiz mesleğimizin geleceği için bu konuda duyarlı olmak zorundayız.
Bizim amacımız meslektaşın iyi ücret, kaliteli
hizmet ve mutlu meslektaş hedefidir. Bu konuda hepimize düşen birlik ve bütünlük içinde
hareket etmek” dedi. Bölge toplantıları Çubuk,
Elmadağ ve Gölbaşı ilçelerinde devam etti. POLATLI
ASMMMO›nun düzenlediği Polatlı Bölge
toplantısında Yıl Sonu İşlemleri, Ücret Tarifesi
ve Defter Tasdikleri konuşuldu. Polatlı Bölge Temsilcisi Serpil Oğuzlar ise oda yönetimine düzenlenen toplantı dolayısıyla teşekkür
etti. Toplantının sunuş konuşmasını Oda Baş-
EĞİTİM
BÜLTEN • 2016 - 212
kan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan yaptı. Alkan
konuşmasında, meslek mensuplarına defter
tasdikleri ve ücret tarifesi konusunda birlik olunması gerektiğini dile getirdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ise meslek mensuplarına haksız
rekabet uyarısında bulundu. Başkan Okkalı,
« Mesleğimize hepimizin sahip çıkması lazım.
Meslek mensuplarımız haksız rekabetle mücadelede gerekli desteği vermeli. Bu sadece odanın yapacağı bir mücadele değil. Geleceğimiz
ve mesleğimiz için bu konuda birlikte hareket
etmeliyiz» dedi. YENİMAHALLE VE ULUS TOPLANTILARI
Yenimahalle ve Ulus bölge toplantıları yoğun
bir katılımla tamamlandı.
ASMMMO tarafından dönem sonu işlemler ve defter tasdik ücretlerinin belirlenmesi için gerçekleştirilen bölge toplantıları de-
vam ediyor. İnfoteks Firması sponsorluğunda
Yenimahalle›de yemekli toplantıda bir araya
gelen meslek mensupları yaşadıkları sorunları
oda yöneticileriyle paylaştı. Toplantının açış konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz
23
Nihat Alkan, meslek mensuplarına gösterdikleri
duyarlılık için teşekkür etti. Alkan, mesleğin hızla teknolojik bir hale doğru gittiğinin altını çizdiği
konuşmasında meslek mensuplarına hazırlıklı
olmalarını söyledi.
Bölge toplantılarının sponsoru İnfoteks Firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz da meslek
mensuplarına 2016 yılının ilk ayı itibariyle yeni
nesil yazar kasa poz cihazlara geçişin zorunlu
olacağı bilgisini verdi. Genel Müdür Yavuz, Ankara odasının bu konudaki duyarlılğına teşekkür ederek meslek mensupları ile daha yakın iş
birliği yapmak istediklerini kaydetti. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında meslektaşlardan mesleğe ve meslek sorunlarına sahip çıkmalarını istedi.Okkalı, yazar
kasa pos cihazları konusunda yeni bir döneme
girildiğini meslek mensuplarının da buna hazırlıklı olmalarının şart olduğunun altını çizdiği
konuşmasında şunları söyledi; «Bilindiği gibi
mesleğimiz elektronik sistemlere doğru hızla
yol alıyor. Artık teknoloji hayatımızın her alanında olduğu gibi mesleğimizinde içinde. Bu yüzden hepimiz buna hazır olmak durumundayız.
1 Ocak 2016 itibariyle artık yeni nesil yazar kasalar zorunlu hale geliyor. Oda olarak İnfoteks
firması ile bir sponsorluk çalışması yaptık. Odaya değil meslektaşa yönelik bazı kampanyalar
istedik. Sizlerin iş yükünü alacak, fayda sağlayacak her kesim ve kurulu ile çalışmaya hazırız.
Yeter ki meslektaşlarımızın omuzlarındaki yükler hafiflesin” dedi.
Bölge toplantılarının bir diğiri ise Ulus Bölgesindeki meslek mensupları için Turist Hotel›de
kahvaltı düzenlendi. Toplantının sunuş konuşmasını Oda Sekreteri Nevzat Akkaya yaptı. Akkaya, tüm iş yoğunluğuna rağmen bilgilendirme
toplantılarına katılımın yüksek olmasının sevindirici olduğunun altını çizdi.
Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında haksız rekabet vurgusu yaptı. Meslek
mensuplarının oda tarafından başlatılan haksız
rekabetle mücadelesine yeteri desteği vermediğini kaydetti. Okkalı, “Haksız rekabetten en çok
meslektaşlarımız yakınıyor. Ancak bizim mücadelemize destek yetersiz. Meslekmensupları hem haksız şikayetten muzdarip olduklarını
EĞİTİM
24
BÜLTEN • 2016 - 212
söylüyorlar hem de destek vermiyorlar. Odanın
haksız rekabet hattına 1 yılda 5 kişi şikayette
bulundu. Bu konu hepimiz için büyük önem taşıyor” dedi.
ŞEREFLİKOÇHİSAR
Şereflikoçhisar’da e-defter, e-fatura, e-arşiv
bilgilendirme
toplantısı
yapıldı.
Toplantıya
KAZAN
Kazan Belediyesi Kültür Merkezi›nde yapılan toplantının sunuş konuşmasını Kazan
Temsilcisi Ali Esendemir yaptı. Esendemir
odanın yapmış olduğu bölge toplantılarının
meslektaşlar açısından ufuk açıcı olduğunun
altını çizerek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan
da konuşmasında mesleğin yaşadığı değişim
oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ile
e-defter, e-fatura, e-arşiv konularında eğitim
vermek üzere SMMMO Alper Erdem katıldı.
Şereflikoçhisar Vergi Dairesi’nde yapılan toplantıya ilçede faaliyet gösteren meslek mensupları katıldı.
Toplantı öncesi kısa bir konuşma yapan Oda
Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, birlik ve
ve dönüşüme dikkat çekti. E-defter,e-fatura,
e-arşiv ile başlayan sürecin e-denetim ile devam ettiğini dile getiren Alkan, «Teknolojinin
baş döndüren hızlı gelişimi mesleğimizi de o
ölçüde etkiledi. Artık elektronik işlemlerin yapıldığı bir süreçteyiz. Hepimiz bu dönüşüme
ayak uydurmak zorundayız. Oda yönetimi
olarak bu kapsamda meslektaşlarımızla bölge
toplantılarında buluşarak hem bu alanda eğitim
ve seminerler düzenliyoruz hem de dertleşiyoruz. Yıllardır üst üste biriken sorunlarımız var.
Bunların çözümü için her türlü farklılıkları bir
yana bırakıp mesleğimiz için bir araya gelebilmeliyiz. Birlik ve beraberlik olamazsak sorunlarımızı çözemediğimiz gibi gelecek kuşaklara
çok daha fazla sorun bırakırız» dedi. Konuşmaların ardından SMMM Alper Erdem, e-defter,efatura, e-arşiv fatura konularında eğitim verdi. Toplantıya Kazan Vergi Dairesi Müdürü ve Kazan Sanayici İşadamları Derneği Başkanı ve
meslek mensupları katıldı.
beraberlik içinde çözülemeyecek hiçbir sorunun olmadığının altını çizdi. Alkan, oda olarak
yaptıkları çalışmalar hakkında meslek mensuplarına bilgiler verdi. Mesleğin sürekli yenilenme
gerektiğinin altını çizen Alkan, “ Mesleğimiz teknolojiyle birlikte hızla kabuk değiştiriyor. Artık hayatımızda e-defter,e-fatura, e-imza gibi bir çok
yeni uygulama girdi. Meslek mensupları olarak
bizler de bu duruma ayak uydurmak zorundayız. Siz değerli meslektaşlarımızı bu değişim ve
dönüşüme hazırlamak için bölge toplantıları düzenliyoruz. Hep birlikte mesleğimizin sorunlarını
çözmek, daha az iş, daha iyi hizmet ve iyi ücret
politikasıyla hareket etmeliyiz. El ele verdiğimiz
zaman çözemeyeceğimiz sorun yoktur” dedi.
Konuşmaların ardından SMMM Alper Erdem
sunum yaptı, program soru -cevap bölümünün
ardından sona erdi.
EĞİTİM
BÜLTEN • 2016 - 212
25
BAŞKAN OKKALI:
“İŞKUR İŞBAŞI EĞİTİMLERİ FIRSATINI İYİ
DEĞERLENDİRELİM”
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, İşkur tarafından başlatılan işbaşı eğitimlerinin hem meslek
mensupları hem de müşterileri için önemli avantajlar sağladığını söyledi.
ASMMMO tarafından düzenlenen İşkur İşbaşı seminerinin açılış konuşmasını yapan Başkan
Okkalı, şunları söyledi, “Hem meslektaşlarımızın
personel yetiştirmesi, hem personel maliyetlerini
azaltması hem de müşterilerinin personel ihtiyaçlarının maliyetlerinin aşağıya çekilmesi için önemli
bir fırsat. Kursa katıldığınız süre boyunca günde
50 lira cep harçlığı alırsınız. Burada şuna dikkat
ediniz, 1 aylık süre içinde haftanın 1 günü tatil
olarak ayda 4 gün tatiliniz vardır tatil olan günlerde size cep harçlığı ödenmez. Ayrıca 23 Nisan, 19
Mayıs gibi resmi tatiller de tatil günlerine dahildir.
Bu günler devam olarak hesaplanmadığı için ay
içerisinde bu günlere denk gelirseniz bu günlerde
de para alamazsınız. Kurumun size vereceği devam föyün’de bu günleri çarpı olarak göreceksiniz.
Diğer taraftan bu kursa katılanlar açılacak olan
kursa göre maksimum 1 yıl (320 fiili gün) günde
50 lira cep harçlığı, yeni bir iş, meslek edinmek
isteyenlere kendini yeni bir işte deneme fırsatı,
üniversiteliler için okul sonrası ücretli staj avantajı,
ağır ve tehlikeli(aşçılık,boyacılık…) işlerde sertifika sahibi olma (Sertifika zorunluluğu olan işlerde
kullanabilirsiniz), kurs bitiminde işverenin sizi en
az 2 ay işe alma zorunluluğu. Bu sayede en az 2
ay sigortalı olarak çalışma fırsatı, kurs süresince
Genel Sağlık Sigortası ile sağlık hizmetlerinden
yararlanma gibi faydaları bulunmaktadır.” dedi.
Konuşmaların ardından SMMM Lütfi Gülbenk
ve SMMM Serkan Kumdakçı, işbaşı eğitimleri ile
ilgili katılımcılara bilgiler verdi.
ASMMMO EĞİTİMDE ZİRVEDE
Vergi Hukuku yüzde 86, Temel hukuk yüzde 86 ve
Meslek Hukuku yüzde 90,4 kazanma oranıyla son
yılların kazandırma rekorunu kırdı.
ASMMMO tarafından düzenlenen e-defter,
bilgisayarlı muhasebe ve SMMM Yeterlilik Kursları’ndaki başarısıyla zirvede. Oda bünyesinde
açılan kurslarda başarı oranı her geçen dönem
yükseliyor. Yükselen başarı oranıyla birlikte kurslara olan ilgi de o oranda artıyor.
SMMM Yeterlilik Kursları bünyesinde açılan
Finansal Muhasebe başarı oranı yüzde 94,4, Finansal Tablolar Analizi yüzde 61, Maliyet Muhasebesi yüzde 63, Muhasebe denetimi yüzde 73,
Sınav sonuçlarını değerlendiren Oda Başkanı
Mehmet Okkalı, başarının tesadüf eseri olmadığının altını çizdi. Okkalı, kursiyerleri tebrik ederek
şunları söyledi; “Odamız bünyesinde açılan kursların kazandırma çıtası her geçen gün yükseliyor.
Bu tesadüfen oluşan bir başarı değil. Alanının en
iyi hocaları tarafından verilen eğitimler ve doküman desteğinin büyük payı var. Bazı kurslar meslek mensubu eğitmenlerimiz tarafından veriliyor.
Kursiyerlerimiz de ciddi bir çalışmayla en zorlu
sınavların üstesinde geliyorlar. Kursa talep her
geçen gün artıyor. Bu talebi karşılamakta zorlandığımız zamanlar var. Ben gerek SMM yeterlilik
gerekse diğer staja giriş sınavları başta olmak
üzere tüm kursiyerlerimizi tebrik ediyorum” dedi.
KURULTAY
26
BÜLTEN • 2016 - 212
2. TÜRKİYE MALİ MÜŞAVİRLER GENÇLİK
KURULTAYI YAPILDI
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından 2. Türkiye Mali
Müşavirler Gençlik Kurultayı
Kocatepe Kültür Merkezi’nde
gerçekleştirildi.
Türkiye’nin
farklı illerinden gelen mali
müşavirlerin de katıldığı kurultayda akademisyenlerin ve
meslek mensuplarının genç
meslek mensuplarının sorunları ve çözüm yollarına yönelik
sunumları gerçekleştirildi. Kurultay sonunda sonuç bildirgesi yayınlandı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan
Kurultay, Tertip Heyeti Başkanı ve ASMMMO
Oda Sekreteri Nevzat Akkaya’nın konuşma-
sıyla başladı. Nevzat Akkaya,
Ankara Odası olarak genç
meslektaşların
sorunlarına
duyarsız kalmadıklarının altını
çizdi. Akkaya, “Bugün burada
Ankara odasının öncülük ettiği önemli bir kurultayı gerçekleştiriyoruz. Mesleğimizi daha
güzel yarınlara taşıyacak genç
meslek mensuplarının karşılaştıkları sorunlar ve çözüm
yollarını masaya yatıracağız.
Farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve mesleğinde
duayen olmuş meslektaşlarımızın sunumlarının
yer alacağı bu kurultay mesleğimizin geleceğine önemli katkılar sunacaktır. Ankara odası olarak biz hep ilklerin öncülüğünü yaptık bugün de
KURULTAY
BÜLTEN • 2016 - 212
yaptığımız kurultay Türkiye’de meslektaşlarımızın sorunlarına yönelik yapılan ilk kurultaydır.
İnşallah mesleğimiz ve meslektaşlarımız için
hayırlı neticeler doğuracaktır” dedi.
ASMMMO Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında göreve geldikleri günden
itibaren yaptıkları çalışmalar ve projelerle Ankara Odası’nın imajının ve bilinilirliğinin daha
da arttığının altını çizdi. ASMMMO Başkanı
Okkalı’nın çağın bilgi çağı olduğunu söyleyerek
genç mali müşavirlere şu tavsiyelerde bulundu:
“Çağımız bilgi çağı, teknolojiyi en iyi şekilde kullanan, donanımlı bir mali müşavir olmanız halinde ne iş ne de parasal bir sıkıntı yaşamanız
söz konusu olmayacaktır. O yüzden ihtiyacınız
olan tek şey kendinize güvenip, potansiyelinizin
farkında olarak en iyi şekilde kendinizi geliştirmenizdir.”
“Birinci önceliğimiz üye memnuniyeti olan
bir anlayışla hizmet etmeye başladık ve devam
ediyoruz” diyen Okkalı, “Kamu kurum ve kuruluşları, bürokrasi, siyasi ve
meslek örgütleri ile diyaloglar
kurduk. Mesleğin ve meslektaşın içinde bulunduğu sorunlar
yumağını, Mali Müşavirlerin
yaptığı işin önemini anlattık.
Artık Ankara Odası, Maliye
Bakanlığı tarafından muhatap
alınır bir kurum haline gelmiştir” ifadesini kullandı.
Okkalı, “Toplumsal olaylara gerekli tepkisini gösteren,
teröre karşı net duruş sergileyen bir oda olduk” diyerek
şunları kaydetti: “Meslektaş-
27
larımıza bir nebze olsun soluk aldırabilmek,
kendilerine zaman ayırmalarını sağlayabilmek
amacı ile tiyatro, halk müziği, halk oyunları,
satranç, fotoğrafçılık kursları açtık, kişisel gelişim ve pazarlama eğitimleri verdik.” Amaçlarının bu meslek ve meslektaşa hizmet olduğunu
vurgulayan Okkalı, “2017 yılı bütçesinde üye
aidatlarına, oda kayıt suretlerine, huzur haklarına bizim belirleme yetkimiz olan hiçbir aidat
ve ödeme kalemine zam yapmayacağız” diye
konuştu. “Bağımsız Denetim ve İç Denetim
Mesleği, Global Gelişmeler karşısında Uygulamacılar Açısından Muhasebe Mesleğinin Geleceği, İç Denetim Uygulamaları, Bağımlı Çalışan Meslek Mensuplarının Sorunları ve Çözüm
Önerileri, Mali Müşavirlik Mesleğinin Sorunları
ve Çözüm Önerileri, Mali Müşavirlik Mesleğinde
Yeni Çalışma Alanları ve Mali Müşavirlik Mesleğine Genel Bakış”.
Kurultay, sonuç bildirgesinin yayınlanması
ve konuşmacılara günün anısına plaket takdim
edilmesiyle sona erdi.
ETKİNLİK
28
BÜLTEN • 2016 - 212
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANI VE VERGİ
DAİRESİ MÜDÜRLERİ 5 ÇAYINDA BULUŞTU
Toplantının sunuş konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, bugüne kadar meslek mensupları
ile vergi daireleri arasında çok sıcak ilişkilerin kurulduğunu
söyledi. Alkan, devlet ile mükellef arasındaki bağı kuran
meslek mensupları ile vergi dairelerinin daha sıkı çalışma
içerisinde olmasını arzu ettiklerini söyledi.
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlerin, kendilerinin en önemli paydaşı olduğunu söyledi. Sütçü, ‘Meslek mensuplarının sorunlarının çözülmesi demek bizim işlerimizin daha sağlıklı
yürümesi demektir. Biz sizi kendimizden ayrı düşünmüyoruz” dedi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ise vergi daireleri ile
meslektaşlar arasındaki diyalogun her geçen gün artmasının
kendilerini sevindirdiğinin altını çizdi.
ASMMMO’nun gelenekselleşen 5 Çayı Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü ile Çankaya, Hitit, Mithatpaşa,
Ulus, Ostim vergi dairelerinin müdürlerinin katılımıyla Oda
Konferans salonunda yapıldı. Toplantının başında kısa bir
konuşma yapan Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu Başkanı Zeynep Yağmur Coşkundeniz, katılımlarından dolayı
vergi dairesi başkanı ve vergi daireleri müdürlerine teşekkür
etti. Komisyon olarak kadın meslek mensupları için bir şeyler
yapma gayretinde olduklarının altını çizen Coşkundeniz, oda
yönetiminin kendilerine verdiği destekten duyduğu mutluluğu
dile getirdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da yönetime geldikleri günden itibaren meslek ve meslektaş öncelikli çalıştıklarını kaydetti. Okkalı, “Biz önce meslek ve meslektaş dedik. Bu yüzden
tüm paydaş kurumlarla yakın diyalog içerisinde olduk. Başta
Ankara Vergi Dairesi Başkanımız olmak üzere tüm vergi dairesi müdürlerimize meslektaşlarımıza kurdukları sıcak diyalogdan dolayı teşekkür ediyorum. Biz devletimizin vergilerini
muntazam bir şekilde tahsil edebilmesi için mükellef ile devlet arasında köprü görevi görüyoruz. Gece gündüz demeden
çalışıyoruz. O yüzden hem bizim hem de paydaşlarımızın
karşılıklı yakın çalışma zorunluluğu var. Biz Ankara Vergi
Dairesi Başkanımız başta olmak üzere tüm vergi dairesi müdürlerimiz ve çalışanlarıyla sıcak bir diyalog halindeyiz. Sayın vergi dairesi başkanımız meslek mensuplarımıza değer
veriyor. O yüzden kendisine ayrıca teşekkür ediyoruz” dedi.
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü de konuşmasında meslek mensuplarının yaptığı görevin önemine dikkat
çekti. Sütçü, “Meslek mensuplarımızı kendimizden ayrı düşünmüyoruz. Sizin sorunlarınızın çözümü demek bizim işlerimizin kolaylaşması demek. Gerek ben gerek vergi dairesi
müdürü arkadaşlarımın kapıları her zaman sizlere açık.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu, 8 Mart dolayısıyla ‘Kadınlar Günü’ etkinliği gerçekleştirdi. Programa Oda Sekreteri
Nevzat Akkaya, Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan,
oda kurulu üyeleri ve meslek mensupları katıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliğin sunuş
konuşmasını yapan Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu
Başkanı Coşkundeniz, kadına yönelik şiddete vurgu yaparak; “Biz her ay beş çaylarında toplanıp çeşitli konu ve
konuklarla mesleğimizin ve kadın meslektaşlarımızın sorunlarını tartışıyor ve dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Bundan 106 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde Amerika
‘nın New York kentinde ölen 129 dokuma kadın işçisinden
mi bahsetmeliydim yoksa ülkemizde son 10 yılda şiddete ve
cinsel istismara maruz kalıp öldürülen 7 bin 122 kadından mı
bahsetmeliyim bilemedim. . Kadın sorunları, diğer toplumsal
ve insani sorunlardan ayrı tutulamaz.Toplumda var olan ve
yaşanan her türlü ekonomik, sosyal ve siyasal problem birbiriyle, dolayısıyla kadınların sorunlarıyla ilgili ve bağlantılıdır.
Ancak kadınların yaşamış olduğu sosyo-kültürel sorunları
çözmekle diğer sorunların çözülmesi kolaylaşabilir.”
Oda Başkanı Mehmet Okkalı da kadına verilen değerin
yılda bir gün değil her gün olması gerektiğine dikkat çekti. Ok-
kalı, “Bizim aramızda şuanda 3 bin küsur tane bayan meslektaşımız var. Son dönemlerde mesleğe giren meslektaşlarımızın yaklaşık yüzde 80’i bayandır. Bayan arkadaşlarımın, her
konuda, her rolde ön planda olduklarını belirtmek istiyorum.
Ankara Mali Müşavirler Odası olarak, kadınlar gününü her
gün kutlama gayreti içerisindeyiz. Sadece bir günde değil, biz
kadına verilen önemi çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili Ankara
Odasında her ayın 5’inde ‘beş çayı’ programları düzenledik.
Buradaki bayan meslektaşlarımıza nasıl sahip çıkabiliriz, onların sıkıntıları, sorunları nelerdir, nasıl dile getirebiliriz; bu konuda önemli çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Nalan Akdoğan, Sosyolog Büşra Soylu tarafından konferans verildi. Program, verilen resepsiyon ile sona erdi.
ZİYARET
BÜLTEN • 2016 - 212
29
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANINDAN
ASMMMO’YA ZİYARET
işin öneminin farkındayız. Vergi bilincinin artırılması,
verginin tam olarak tahsil edilmesi sizin özverili çalışmalarınız sayesinde oluyor. Sağladığınız katkılardan
dolayı teşekkür ederiz” dedi.
Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da meslek mensuplarının gelişen teknolojiye ayak uydurduğunu ve kendini
her geçen gün yenilediğinin altını çizdi. Devletin tahsil
ettiği vergide meslek mensuplarının bu yenilenmede
önemli bir payı bulunduğunu kaydetti.
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü ve
beraberindeki Heyet Ankara Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası (ASMMMO) Yönetimini ziyaret etti.
Vergi Haftası etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen ziyaret samimi bir atmosferde gerçekleşti. Ankara
Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü, vergi haftası etkinlikleri kapsamında ziyaretler gerçekleştirdiklerini dile
getirdi. Devletin en önemli gelir kaleminin vergi olduğunu anımsatan Sütçü, serbest muhasebeci mali müşavirlerin de verginin toplanmasındaki en önemli görevlerden birini üstlendiklerini söyledi. Devlet ile mükellef
arasında kurulan köprünün meslek mensupları tarafından kurulduğunu kaydeden Sütçü, “Biz sizlerin yaptığı
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı ise ziyaretten
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Okkalı, “Üyelerimiz
devletimizin vergisini eksiksiz ve düzenli olarak tahsil
edilmesi için gece gündüz çalışıyor. Meslektaşlarımızın
sorunlarının çözüme kavuşturulmasında sizin önemli
desteklerinizi görüyoruz. Meslek mensuplarımıza gösterdiğiniz sıcak ilgiye teşekkür ediyoruz. Daha sık diyalog ve iş birliği ile çalışmaya devam edeceğiz. Vergi
haftasını kutluyor, yönetim kurulumuz adına ziyaretinizden duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek istiyorum” şeklinde konuştu.
Ziyarete, ASMMMO Oda Sekreteri Nevzat Akkaya,
Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, Denetleme Kurulu Üyesi Bülent Kaplan, Ankara Vergi Dairesi Grup Müdürleri Fatih Kaya, M. Fatih Gür, Ersin Eroğlu ve Yüksel
Çelebi katıldı.
ASMMMO’NUN HİZMET KALİTESİ TESCİLLENDİ
Ankara Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odası ‘nın (ASMMMO) hizmetleri Türk Standartları
Enstitüsü (TSE) tarafından tescillendi. ASMMMO’ya TSE tarafından “ TSE 13663 Kalite Hizmet Yeterlilik” Belgesi verildi. ASMMMO Başkanı Mehmet
Okkalı, TSE tarafından yapılan
denetim ve incelemeler sonuncunda 13663 kalite belgesi verildiğini
söyledi. Okkalı, “Bugüne kadar
meslektaş odaklı bir oda olarak
çalışmalarımız TSE tarafından da
tescillenmiş oldu. Türkiye’de genelinde kalite belgesini alan ilk oda
olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
TSE yetkilileri tarafından odamızda
personel hizmetleri, üye ve eğitim kalitesi alanlarında
yapılan denetimleri başarıyla geçtik. Hizmet standart-
ları konusunda bu belgenin verilmesi son derece sevindiricidir. Oda
yöneticileri, çalışanları ve meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Biz
seçildiğimiz günden bu yana hep
meslek ve meslektaş, mesleğin
geleceği dedik. Eğitime önem verdik. Meslektaşlarımızın sorunlarını
çözüme ulaştırmak için çabaladık.
Siyasetten uzak durduk. Bunun da
meyvelerini almaya başladığımızı
düşünüyorum. Ankara odasının ve
üyelerinin ne kadar farklı bir oda
olduğunu herkese ilan etmiş oluyoruz. Hizmet standartlarını daha
da yukarıya taşıyarak mesleğimiz
ve meslektaşlarımız için kalite
standartlarımızı en yükseğe taşıma gayreti içerisinde
olacağız.”dedi.
ETKİNLİK
30
BÜLTEN • 2016 - 212
TİYATRO, HALK OYUNLARI, SEYMENLER VE
HALK MÜZİĞİ TOPLULUKLARINA TEŞEKKÜR
BELGESİ
nümünün daha öncekilere göre
daha bir anlamlı olduğunun altını çizen Akkaya, “Odamızın
kuruluşunda her yıl çeşitli etkinlikler ve konser oluyor. Ancak
bu yıl ki etkinliklerin tamamında
meslek mensuplarımızın ortaya
koyduğu tiyatro oyun, konser,
seğmenler gösterisi ve halk
oyunları ile çok daha güzel ve
anlamlı oldu. Tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.
ASMMMO bünyesinde meslek mensuplarından oluşan Tiyatro topluluğu, halk oyunları, halk
müziği ve seğmenler ekiplerine odanın kuruluşunun 26. Kuruluş yıl dönümüne katkılarından dolayı
teşekkür belgesi verildi. İçkale otelde düzenlenen
yemekli programa Başkan Mehmet Okkalı, Oda
Sekreteri Nevzat Akkaya, Oda Başkan Yardımcısı
Oğuz Nihat Alkan ve Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa Önder katıldı.
Törende konuşan Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, tiyatro, halk oyunları, halk müziği korosu ve
seğmenler ekibinde yer alan meslek mensuplarına teşekkür etti. Bu yıl kutlanan kuruluşu yıl dö-
Başkan Mehmet Okkalı ise
fırsat verildiğinde meslek mensuplarının çok başarılı işlere imza attığını kaydetti. Okkalı, “Odamızın 26’ıncı kuruluş yıl dönümünde Funda Arar’ı getirmeyi planlıyorduk. Burada
detayına girmek istemiyorum. Ama bizim elimizde
olmayan nedenlerle mümkün olmadı. Ancak her
işte bir hayır vardır derler. Bu sene odamızın tiyatro topluluğu, halk oyunları ekibi, seğmenler ve
halk müziği korosunun gösterisi çok güzel ve çok
anlamlıydı. Sizler ünlü sanatçılara taş çıkartacak
kadar başarılı işlere imza attınız. Hepinizi ayrı ayrı
tebrik ediyorum. Biz de bundan sonra sanatçılara harcayacağımız paraları geceye katılanlara ve
sizlere harcarız” diye konuştu.
AYDINLIKEVLER TİCARET LİSESİNDEN ASMMMO’YA ZİYARET
Aydınlıkevler Ticaret Meslek Lisesi Yönetici ve öğretmenlerinden ASMMMO'ya ziyaret.
Okul Müdür Yardımcılarından Kasım Menekşe
ASMMMO'ya nezaket ziyaretinde bulunarak Oda
Sekreteri Nevzat Akkaya ile bir süre görüştü.
ASMMMO'nun geleceğin muhasebeci mali
müşavirlerini yetiştiren Ticaret Liselerine verdiği
önem için teşekkür eden Menekşe, yetiştirdikleri
öğrencilerin her birinin bugün ülkeye ve millete ayrı
ayrı görevlerde hizmet ettiğini söyledi. Menekşe,
Oda Sekreteri Akkaya'nın ve Oda grafikeri Uğur
Mermer'in 20 yıl önce öğrencisi olduğunu ifade
etti.
Nevzat Akkaya da öğretmenlerin önemine
işaret ederek, kendilerini yetişmesinde payı
olan tüm öğretmenlere teşekkür etti ve Kasım
Menekşe'nin ziyaretinden duyduğu mutluluğu dile
getirdi.
ETKİNLİK
BÜLTEN • 2015 - 212
31
ASMMMO TİYATRO TOPLULUĞU “ŞIPSEVDİ” İLE PERDE DEDİ
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası
(ASMMMO) üyesi meslek mensuplarından oluşan tiyatro topluluğu ‘Şıpsevdi’ oyunuyla yeni sezonu açtı. Mali
müşavirler, geçen yıl da ‘Türkmen Düğünü’ oyununu
Ankara, Konya, Karaman gibi illerde seyirciyle buluşturmuştu.
yanı sıra sosyal ve kültürel etkinliklere özel önem veren bir odayız. Üç yıl önce görev geldiğimizde ‘Mutlu
Meslektaş’ hedefi belirlemiştik. Bu hedef doğrultusunda
meslektaşlarımıza yönelik eğitim ve seminerlerle yetinmedik. Oldukça yorucu ve yoğun bir mesleği icra eden
meslektaşlarıma ben ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Onlar odamız bünyesinde açmış olduğumuz tiyatro,
satranç, futbol, sanat müziği korosu ve fotoğrafçılık
gibi birçok kurslarına yoğun ilgi gösterdiler. Tiyatro topluluğunda görev alan arkadaşlarımız uzun bir hazırlık
döneminden sonra şimdi oyunlarını sahneliyorlar. Oda
yönetimi olarak her türlü desteği veriyoruz. Ankara’da
sahneleyecekleri oyunun ardından değişik illerde de
oyunlarını izleyiciyle buluşturacaklar. Ben başta Neşet
Erdem hocamız olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”
ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ve Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat
Alkan, oyun bitiminde oyuncuları tebrik ederek çiçek
takdim ettiler. Başkan Mehmet Okkalı, burada yaptığı
konuşmada emeği geçenlere teşekkür ederek şunları söyledi; “Biz akademik bir meslek grubu olmanın
Yönetmen Neşet Erdem, yaklaşık 6 aylık bir çalışma
sonrasında Şıpsevdi oyununu seyirciyle buluşturmanın
mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Oyuncuların mali
müşavirlik gibi zor ve yoğun bir işten vakit ayırmalarının
takdire şayan olduğunu ifade eden Erdem, “ASMMMO
yönetiminin verdiği destekle meslek mensuplarından
oluşan bir tiyatro grubu kurduk. Bu grupla 6 aydır çalışıyoruz. Geçen yıl Türkmen Düğünü isimli bir oyunu sahnelemiştik. Ankara dışında da talepler gelmişti. Bu yıl
da il dışında turnelerimiz olacak. Tüm oyuncu ve diğer
ekip arkadaşlarıma, sanata verdikleri değerden dolayı
başta Ankara Odamızın değerli başkanı, oda sekreteri
ve diğer yönetim kurulu üyelerine özellikle teşekkür etmek istiyorum.” dedi.
Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası’nın (ASMMMO) her yıl düzenlenen 25 haftalık
futbol ligi tamamlandı. Lig usulü devam eden karşılaşmaların sonunda gruplara kalan takımlar yarı final ve
final maçlarını ardından Pozitif spor bu yılın lig şampiyonu oldu. 20 takımlı ve 25 hafta süren müsabakalar
çekişmeli mücadelelere sahne oldu. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya,
Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, yönetim kurulu
üyeleri ve meslek mensuplarının katılımıyla maç sonunda kupa töreni düzenlendi. 2015-2016- ASMMMO
Lig Şampiyonluğunu: Pozitif spor elde ederken, Lig 2’si
Efsane, Lig 3’üncüsü ise Platform oldu.
ASMMMO Futbol Ligi meslek mensuplarının yoğun
ilgisi gösterdiği ve 25 hafta üzerinden ligi usulü oynanan maçların ardından playoff, grup maçları, Yarı Final
ve Final müsabakaları ile lig tamamlandı. Törenlerde ilk üç takıma madalya ve ödüller verilirken ayrıca,
en centilmen takım, en centilmen futbolcu, en değerli
oyuncu, en iyi kaleci, gol kralı gibi dallarda da ödüller
verildi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya törende yaptığı
konuşmada tüm meslek mensuplarına gösterdikleri ilgi
için teşekkür ettik. Akkaya, sporun birlik ve bütünlüğe
olumlu katkılar yaptığının altını çizdi. Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ise futbol ligi’nin artık gelenkelleştiğini ve meslektaşların bu organizasyona sahip çıktığına
dikkat çekti. Alkan, tüm futbolculara ve emeği geçenlere
ayrı ayrı teşekkür etti. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da
konuşmasında yoğun iş temposuna rağmen vakit ayıran, özveride bulunan meslek mensuplarını tebrik etti.
Okkalı, göreve geldikleri günden itibaren hem mesleki
eğitimlere hem de sanat, spor ve sosyal faaliyetlere büyük önem verdiklerini kaydetti. Konuşmaların ardından
kupa ve madalya töreni düzenlendi. Program kokteyl ile
sona erdi.
Mali müşavirlerden oluşan ASMMMO Tiyatro Topluluğu, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazıp Rahmi Dilligil’in
oyunlaştırdığı ‘Şıpsevdi’ isimli komedi oyununu izleyiciyle buluşturdu. Yenimahalle Belediyesi Yıldız Kenter
sahnesinde seyirciyle buluştu. Devlet Tiyatroları Sanatçısı Neşet Erdem’in yönettiği Şıpsevdi oyunu çoğunluğunun mali müşavirlerin oluşturduğu izleyiciden beğeni
topladı. ASMMMO FUTBOL LİGİ ŞAMPİYONU POZİTİF SPOR OLDU
RÖJORTAJ
32
BÜLTEN • 2016 - 212
DUAYENLERİMİZ...
SALİM AYDOĞAN
1- KISACA KENDİNİZDEN BAHSEDERMESİNİZ, MESLEĞE NASIL VE HANGİ TARİHDE
BAŞLADINIZ ?
1944 Yılında Ankara da doğdum, Sivas Divriği
nüfusuna kayıtlıyım. İlk Okulu Ankara’da, Ortaokulu ve liseyi yatılı olarak Erzincan Askeri Lisesinde okudum. 21 Mayıs 1963 ihtilali nedeniyle
Kara Harp Okulunda 1. sınıf öğrencisi İken ihtilale teşebbüs iddiasıyla ilişiğim kesildi. 1964 Yılında Ankara İktisadi Ve Ticari İlimler Akademesine
girdim.1967 yılında mezun oldum, Maliye Bakanlığında çalışırken özel teşebbüsten gelen teklif
üzerine memuriyetten istifa ettim. 21 Eylül 1967
yılında özel bir inşaat firmasında muhasebeci olarak çalışmaya başladım.1968 yılında kendime ait
muhasebe büromu açtım. Yaklaşık 49 yıldır bu
mesleği yapıyorum. Mesleği yaptığım süre boyunca yanımda çalışan arkadaşlarımı yetiştirmeye
çalıştım. Bugüne kadar çok değerli muhasebeci
arkadaşlar çalıştı, staj gördü ve bugün mesleği
yapıyorlar. Hepsiyle gurur duyuyorum. Şükrü Kızılot, Sabri Arpaç, Sadık Kırkayak, Kanber Özat,
Aşır Altuğ, Haydar Kılıç, gibi arkadaşlar birlikte çalıştığımız isimlerden bazıları. Hepsine hayat boyu
başarı ve esenlik diliyorum.
2- MESLEĞE İLK BAŞLADIĞINIZ ZAMAN
İLE ŞİMDİKİ DURUMU KARŞILAŞTIRIRMISINIZ? MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEGİNİN EN ZOR
YANI NEDİR ?
3568 Sayılı Kanun çıkmadan önce çalıştığım firmalarında iki (M) vardı. Biri Mühendis,
biri de Muhasebeci. Birinci (M)
olan Mühendis hakediş yapıp
para getirdiği için takdir edilir,
ikinci (M) muhasebeci parayı
harcayan kişi oluğu için taktir
edilmez. Hâlbuki mühendisin
harcadığı parayı ödeyen muhasebecidir. Mühendis demir,
çimento, kereste, kiremit alır,
parayı muhasebeci öder. İşverenin gözünde parayı harcayan
siz olarak görünürsünüz. Mesleğimizin işveren nezdinde de-
ğer kazanması için elimden geldikçe mücadele
etmeye çalıştım. Biz okulu bitirdikten sonra da sürekli okumak ve kendimizi yetiştirmek zorundayız.
Muhasebeci, gelir vergisi, kurumlar vergisi, vergi
usul, damga, harçlar, ticaret, kooperatifler, borçlar kanunu,yeni mevzuatlar, yönetmelik, tebliğ ve
daha bir sürü yasal düzenleme. Hepsini sürekli
takip etmek zorundasınız. Bunun yanı sıra teknolojiyi yakından takip etmelisiniz.
3- YENİ MESLEĞE GİREN GENÇ MESLEKTAŞLARINIZA NE TAVSİYE EDERSİNİZ
Mesleğin başındaki arkadaşlarıma kendilerini
çok iyi yetiştirmelidirler. Bunun yolu da bol bol okumaktan geçiyor. Genç meslektaşlarıma bir alanda
uzmanlaşmalarını öneririm. Ben bir sürü mükellef
yerine uzmanlık alanında daha az mükellefle çalışmayı tercih ederim. Bir ülke için güven endeksi
ne kadar önemli ise meslek mensubu için de güven, bilgi, kariyer de o kadar önemli diye düşünüyorum. Muhasebe bana göre denge demektir.
Dengesiz bir varlık nasıl yıkılmaya mahkum ise
muhasebesiz bir işletme de yıkılmaya mahkumdur. Biz mükelleflerimize bunu hissettirmeli ve bu
fikri onlara aşılamalıyız.
4- MESLEKTE UNUTAMADIĞINIZ SİZİ MUTLU EDEN PROJE VE ANILAR VAR MI?
Meslektaşlarımızın oyuyla 2006-2008 ve 20082010 dönemlerinde 4 yıl Oda Denetleme Kurulu
RÖPORTAJ
BÜLTEN • 2016 - 212
33
leğini elbette yapmak isterim,
ama yukarıda bahsettiğim sorunların çözülmüş olması kayıt
ve şartıyla.Bir de şunu söylemek isterim bu meslek uzun koşusu olan bir meslek. Beynimiz
çalıştığı, okumayı sevdiğimiz
müddetçe bu mesleği uzun bir
süre yapar ve kendi kendimizi
erken emekli etmemiş oluruz.
7- 50 YILLIK BİR TECRÜBE SAHİBİ OLARAK TAVSİYELERİNİZ NELERDİR
Başkanlığına seçildim ve bu görevi en iyi şekilde
yapmaya çalıştım. Görevimiz esnasında, bugün
odamızın Çukurambardaki arsasının alımında
katkım oldu. Bundan dolayı çok mutluyum. O zaman arsayı aldığımızda dolar 1.50 civarındaydı.
Arsayı 3 milyon 230 bin liraya almıştık. Bugünkü
dolar kuruna baktığımızda yaklaşık 7 milyon liralık
bir değeri var. Bu benim için sevinç kaynağı.
5- MESLEGİN TEMEL SORUNLARINI VE
ÇÖZÜM YOLLARINI BİRKAÇ BAŞLIKLA SIRALARMISINIZ.
Mesleğimiz gittikçe zorlaşıyor. İş yükü sürekli artıyor. Düşünün bir yılda bir mükellef için sırf
vergi dairesine damga beyannamesi hariç 29
beyanname veriyorsunuz. Her ne kadar teknoloji
eskiye oranla işimizi kolaylaştırsa da şimdi başka
başka sorunlar çıkıyor. Maliye Bakanlığı mesleğimizin sorunlarının çözümünde istenilen düzeyde
bir yaklaşım sergilemiyor ve istenilen seviyeye
bir türlü gelemiyor. Ben kısa vadede bunun değişeceği kanaatinde değilim. Çünkü maliyecilerin
bizlere bakış açısı değişmeli. Bizleri maliyenin bir
elemanı gibi görüyorlar. Bu güne kadar hep dile
getirildi. KDV İle Gelir Vergisi arasında tahakkuk
ve tahsilat esasının uyuşmazlığı, 4. dönem geçici
verginin, sözleşme damga pullarının kaldırılması,
KDV oranın düşürülmesi ve ya kısmi tevkifat uygulanması, ücretlerimizin tahsilatında iyileştirilme
yapılması için bugünkü oda yönetimi de mücadele
ediyor. Geçmiş oda yönetimleri de mücadele etti
ama netice alamıyorlar.
6- YENİDEN DÜNYAYA GELSENİZ BU MESLEGİ SEÇERMİYDİNİZ.
Yeniden dünyaya gelsem muhasebeci mes-
Oda kurullarına seçilen arkadaşlarımız her zaman her
meslektaşımızı kucaklamalı, görüş farkı, siyasi
ve inanç düşüncesi ne olursa olsun onların yöneticisi olarak görev yapmalıdır. Mesleğin değer
kazanması için daha çok çaba sarf edilmeli, ülke
çıkarları başta olmak üzere Muhasebe ve denetim mesleğini ve mensuplarının hakları gözetilmelidir. Yöneticiler mesleğin standardını en yükseğe
taşımak için mücadele eden kişiler olmalı. Pasta
gittikçe küçülüyor, meslektaş sayısı artıyor. Bu nedenle meslektaşların gelirleri hızla düşüyor. Burada mühim olan pastayı büyütmek ve pastadan
herkesin yeterince istifade edebilmesidir. Haksız
rekabetle mücadele bu anlamda büyük önem kazanmaktadır. Odanın bu yöndeki çalışmaları var.
Ama en büyük sorumluluğun meslektaşlara düştüğü kanaatindeyim.
50 yılı geride bırakmış biri olarak bundan sonraki hedefim 2017 sonunda çok sevdiğim mesleği bırakmış olacağım. Böylece 50 yılı 2017’de
doldurmuş olacağım. Bundan sonra da dengede
durmaya çalışacağım. Ben hem neticeye bakarım
hem de sevgili eşim Hatice’me bakarım. Çok sevdiğim aileme, damadım ve gelinim ile evlatlarım
Hülya, Perihan, Ali, Feridun, Demet ve çok sevdiğim torunlarım Eren, İpek ve Beray’ya bol bol
zaman ayırmayı planlıyorum. Allah kısmet eder
ise onlarla huzurlu bir hayat geçirmek istiyorum.
Son olarak bu dergide bana söz veren oda
yönetim kurulumuza ve Oda Sekreteri Nevzat
Akkaya’ya teşekkür ediyor, sağlık ve esenlik dolu
günler diliyorum.
34
BÜLTEN • 2016 - 212
iir - Edebiyat
Sezai KARAKOÇ
22 Ocak 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelir. Babası Yasin Efendi’nin koyduğu isim Muhammed Sezai’dir. Nüfus
kayıtlarında Ahmet Sezai olarak geçer. Dedeleri, Ergani ve yöresinde
oldukça etkin kişilerdendir. Babasının babası Hüseyin efendi, Plevne
savaşına katılmış; Gazi Osman Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Aile Leventoğulları olarak anılır.
Şairin çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçer. Altı yaşında ilkokula başlar ve 1944’te Ergani’de ilkokulu tamamlar. Maraş ortaokuluna parasız yatılı öğrenci olarak kayıt yaptırır. 1947 de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başlar. Gaziantep
lisesinden 1950’de mezun olur. Felsefe okumak istediği için İstanbul’a
gider. Fakat babasının arzusu ilahiyat fakültesidir. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal
Bilgiler Fakültesi sınavına girer. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe
bölümüne kayıt yaptırır. Eğer sınavı kazanmazsa felsefe eğitimi yapacaktır.
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini, 1955’te fakültenin mali şubesinden
mezuniyetle tamamlar. Pek çok resmi görevde bulunur. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur.
MONA ROSA
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
BÜLTEN • 2016 - 212
35
İLÇELERİMİZ
Çamlıdere
Kızılcahamam
ÇUBUK
Çubuk İlçesi İç Anadolu Bölgesinde ve Başkent ANKARA İline bağlı bir ilçedir.Tarih içinde ilçenin adı ilk kez
1402 yılında, Çubuk ovasında yapılan ANKARA savaşı
ile duyulmuştur. Tarihsel önemini bu savaştan alan kasaba, ilk kez 1902 yılında ilçe merkezi yapılmıştır.1910
yılında yeniden Bucak olmuş ve 1921 yılından bugüne
ilçe olarak gelmiştir. İlçeye bağlı köylerin bir çoğu adını
ANKARA savaşına ilişkin yaşanan olay ve savaşan Komutanlardan almıştır. Çubuk ve civarı Anadolu’nun Türkler tarafından fethi
sırasında ilk ele geçen yerlerdendir. Bu bölgeyi, Selçuklu komutanlarından Çubuk Bey ele geçirmiştir. Çubuk
isminin buradan gelmiş olabileceği konusunda görüşler
bulunmaktadır. Çubuk, Türklerin fethinden sonra yoğun
bir şekilde Oğuz Boyları›nın iskanına sahne olmuştur.
XVI. Yüzyıldan kalan Osmanlı tahrir defterlerindeki köy
adları Alayundlu, Çavundurlu, Eymür, İğdir, Kınık, Peçenek ve Yazır boylarından bazı grupların bu bölgede
yerleştiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca Karakeçili ve
Akçakoyunlu aşiretleri de Çubuk’a yerleşmişlerdir. Türk
aşiretlerinin birçoğu Çubuk’a geldikten sonra zamanla
yerleşik hayata geçmişlerdir. XVI. Yüzyılda aşiretlerin
hemen hemen tamamı konar göçerliği bırakmış ve köylerde oturarak, zirai üretim ve hayvancılıkla uğraşmaya
başlamıştır. 2002 Yılı Ağutos ayı itibariyle ilçemize bağlı 3 Belde
85 Köy vardır. İlçemiz 23.7.2004 tarih ve 2531 sayılı
resmi gazetede yayımlanan 5216 sayılı Büyükşehir Belediye kanunu sonucu metropol ilçe olmuştur. Bu ka-
Nallıhan
Beypazarı Güdül
Çubuk
Kazan
Ayaş Sincan
Kalecik
Akyurt
Keçiören
Altındağ
Etimesgut
Çankaya
Yenimahalle
Mamak
Elmadağ
Gölbaşı
Polatlı
Bala
Haymana
Evren
Sultan Koçhisar
nun itibariyle 27 köy yeni düzenleme ile belediyemize
bağlanarak mahalle statüsüne kavuşmuştur.
Nüfusu Toplam Nüfus : 64.484
Yüzölçümü : 1.248 km² ‘ dir.
Rakımı Çubuk İlçesi’nin rakımı 1.100 m. ‘ dir. İklimi İlçenin üç tarafı dağlarla çevrili , güneyi ovaya doğru
açık ve denizden uzak olduğu için kara iklimi hüküm
sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak , kışları ise soğuk
ve yağışlı geçer. Kaydedilen en düşük ısı –21.5 derece,
en sıcak ısı +37.7 derecedir. Yağmur ortalamaları 472
mm. Ve nisbi oranı ise % 68 ‘ dir.
İlçemize bağlı Esenboğa beldesi sınırları içerisinde
bulunan, OlimpikTermal Havuz ve Spor tesisleri mevcuttur.
İlçemizde, Perşembe günleri halk pazarı ile birlikte
yöresel ürünleririn (Bazlama, Gözleme, Tereyağ, Peynir, Çökelek,
Elma, Armut, Ayva, Vişne) satışları
yapılması için Pazar kurulmaktadır.
İlçemizde belediyemiz bünyesinde
faaliyet gösteren çok amaçlı M.Akif
ERSOY kültür merkezi bulunmaktadır. (Kültür merkezi 400 oturumlu
olup Düğün salonu, Tiyatro Gösteri
Salonu ile toplantı salonu olarak
hizmet vermektedir.) İlçemizde tarihi eser niteliği taşıyan, ilçemizin
muhtelif mahallerinde bulunan 5
adet tarihi eski evler mevcuttur.
36
BÜLTEN • 2016 - 212
ÇAMLIDERE
Ankara’nın kuzeybatısında yer almakta, doğu ve
güneyden Kızılcahamam, kuzeyden Gerede, batıdan Güdül ve Beypazarı ilçeleri ile çevrilidir. Ankara şehir merkezine uzaklığı 99 km’dir.
İlçe 1953 yılına kadar Kızılcahamam İlçesine bağlı
bucak olarak kalmış, 02.12.1953 tarihinde 6191 sayılı
kanunla ilçe statüsünü kazanmıştır.
Çamlıdere İlçesinin tarihçesi hakkında kesin bir bilgiye dayanan herhangi bir kaynak mevcut değil ise de,
ilçede Selçuklu dönemine ait Peçenek Beldesinde bir
Camii bulunmakta, Peçenek, Ozmuş, Yahşihan, Dağkuzören gibi bazı köy isimleri de Selçuklu beylerinin
gesinden gelen vatandaşlarımız tarafından yoğun bir
şekilde ziyaret edilmektedir.
isimlerini taşımakta ve yer yer Selçuklu Dönemine ait
İlçede her yıl genelde Temmuz ayı içerisinde Doğa
kalıntılara rastlanılmaktadır. Bunun yanı sıra Bizans
Festivali yapılmaktadır bu doğa festivalinde bazı eğ-
Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri gibi kalıntılara
lenceler düzenlenmektedir. Bunlar yağlı güreş, müzik
da rastlanmaktadır.
Ayrıca
Çamlıdere
şöleni, sinsin oyunlarıdır. İlçede türbesi bulunan Şeyh
ilçe
merkezine
Hazreti
Muhammed’in manevi evladı Ömer-ül Faruk’un dördün-
Ali Semerkandi’yi anma gününün yer aldığı geleneksel “Çamlıdere Aluç Dağı Festivali” düzenlenmektedir.
cü soyundan gelen Şeyh Ali Semerkandi›ye ait türbe
Çamkoru mesire alanı ve Benli Yaylası ilçe sınırları için-
bulunmaktadır. Söz konusu türbe yurdumuzun her böl-
de bulunmaktadır
GÜDÜL
Güdül, Ankara ilinin kuzey batısında yer alan bir ilçesidir. İlçe toplam nüfusu 2007 Genel Nüfus Sayımı
sonuçlarına göre 10.676’dır. Bu nüfusun 3.155’i İlçe
merkezinde, geri kalan kısmı ise köy ve kasabalarda
yaşamaktadır. Güdül İlçesi, 4 belediye ve 23 köy olmak
üzere toplam 27 yerleşim biriminden oluşmuştur.
Yapılan araştırma ve incelemelerde Güdül çevresinde tarih öncesi çağlardan beri yerleşildiği anlaşılmıştır.
İlçe yakınından geçen Kirmir Çayı boyunca kayalara
oyulmuş mağaraların Etiler’e (M.Ö. 2000) ait olduğu sanılmaktadır. Daha sonra Frigler (M.Ö. 8. yy) bu yörede
hakimiyet sürmüşlerdir. İn-Önü denilen bu mevkideki mağaralarda haç işaretlerine rastlanmış, Romalılarca Hıristiyanlığın yayılması sırasında buraların mesken edildiği anlaşılmıştır.
Daha sonra Bizanslıların yaşadıkları sanılmaktadır. İlçe, Anadolu Selçuklu hükümdarlarından I.
Mesut’un eniştesi ve Ankara Emiri olan Şehabüldevle
Güdül Bey tarafından şimdiki yerinde, tahminen 850 yıl
evvel kurulmuş olup, 1 Eylül 1957 yılına kadar Ayaş ilçesine bağlı bir nahiye iken aynı yıl 7030 sayılı Kanun
ile ilçe olmuştur.
İlçenin yüzölçümü 419 km²’dir. Denizden yüksekliği 720 metredir. Karasal iklim tipi görülmektedir. Kışları
soğuk yazları ise sıcak olup az yağış almaktadır. İlçe
yıllık olarak 506 mm yağış almaktadır. Yağışlar genellikle ilkbahar ve sonbaharda düşmektedir. En yüksek
sıcaklık (+30,+35) derece, en düşük sıcaklık -10,-20)
dereceleri arasındadır.
Arazi yapısı oldukça dağlık olan İlçede, az miktarda
tarıma elverişli toprağa can veren ve Sakarya Nehri’nin
bir kolu olan Kirmir Çayı, Suvari Çayı ve İlhan Çayı geçmektedir.
BÜLTEN • 2016 - 212
37
GÖLBAŞI
Gölbaşı ve çevresinin özellikle Tunç Devrinde yerleşim alanı
olmaya başladığı, Hititler, Frigler,
Persler, Romalılar, Bizanslılar,
Anadolu Selçuklu ve Osmanlılar
döneminde de bu özelliğini devam ettirdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce
Gölbaşı çevresinin çeşitli bölgelerinde yapılan kazı çalışmaları,
inceleme ve araştırmalar sonucu
ortaya çıkmıştır.
Gölbaşı’nın ilçe olması ise çok eskilere dayanmaz.Gölbaşı daha önce Örencik Köyüne bağlı Gölhanı adı ile anılan bir mahalle iken 1923 yılında,
buraya Oğulbey Köyündeki Bucak Müdürlüğü ile
Jandarma Karakolunun taşınması ile Gölbaşı Nahiyesi adını aldı. 1936 yılında ise ilçe olan Çankaya’ya
bağlandı. 1955 yılında E-5 Devlet Karayolunun bu
bölgeden geçmesi ile Gölbaşı’nın nüfus artışı ve
gelişmesi hızlandı. 1965 yılında da Gölbaşı Belediye teşkilatı kuruldu. 29.11.1983 gün ve 2963 sayılı
Kanun ile de Gölbaşı ilçe oldu. 22.10.1990 tarih ve
90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2872 sayılı
Cevre Kanununun 9 uncu maddesine dayanılarak
“Gölbaşı İlçesi Özel Cevre Koruma Bölgesi” olarak
ilan edildi. 1991 yılında da Gölbaşı Belediyesi Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alındı.
Bugün Gölbaşı ilçesi Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde, 118.346 nüfusu ve 1300
km2›lik yüzölçümüyle devamlı gelişen ve büyüyen
bir ilçe konumundadır.
Gölbaşı, Ankara il merkezine 20 km. uzaklıkta,
970 metre rakımlı ve iç Anadolu platosu üzerinde bulunan bir ilçedir. Doğusunda Bala, Batısında Yenimahalle, Güneyinde Haymana ve Kuzeyinde Çankaya
ilçeleri bulunmaktadır.
Gölbaşı ilçesi adından da anlaşılacağı üzere, Ankara ilinin göller bölgesidir. Bölgede Mogan ve Eymir gölleribulunmaktadır. Mogan Gölü havzası genelde düzgün yer yer orta engebeli bir havzanın alt
ucunda alüvyoner setlerin arkasında oluşmuş doğal
baraj gölüdür.Yüzölçümü ortalama 6 km2 dır.Gölün
güneyinden itibaren 2 km›lik bir mesafede, sulak-bataklık alan nitelikli bir geçiş zonu ile yer altı ve yer üs-
tünden kuzey doğusundaki 1.25 km2’lik alana sahip
Eymir Gölüne ortalama 5 metrelik kot farkıyla boşalım sağlamaktadır. Böylelikle Eymir Gölünün su girdisinin tamamına yakını Mogan Gölü tarafından sağlanmaktadır. Geniş bir havzadan drene olan yer altı
ve yer üstü suları Mogan-Eymir. göllerinden geçerek
havzanın kuzeydoğu ucundan İmrahor Vadisine boşalır. Mogan gölünün su girdisi düzensiz rejimli yazları genelde kuruyan dereler vasıtasıyla olmaktadır.
İklim ve bitki örtüsü[
Gölbaşı ve çevresi kışları soğuk ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen karasal iklime sahiptir. Yıllık
yağış ortalaması 400 mm civarındadır. Yıllık sıcaklık
ortalaması ise 11.7 C’dir.
Bölgenin yaygın bitki örtüsü otsu bitkiler olmakla
birlikte değişik yüksekliklerde ve nem oranları farklı topoğrafik alanlarda farklı bitki toplulukları bulunmaktadır. Ormanlık alanlar daha çok Eymir gölüne
bakan dik yamaçlı platolarda, Beynam ormanlarında
ve yeni ağaçlandırma yapılan alanlarda yer almaktadır. (Beynam ormanları Bala ilçesi sınırları içinde
yer almaktadır.)
Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesinde 476’sı
tür, 6’sı alttür, 6’sı varyete almak üzere toplam 488
bitki türü mevcuttur. Gölbaşını sembolize eden değerlerden biri olan Sevgi Çiçeği (Centuarea Tchihatcheffii) ülkemizde yetişen 179 Centaurea türünden biri olup sadece Gölbaşı’nda Mogan Gölü, Hacı
Hasan Mahallesi civarında yetişen bir endemiktir.
Sevgi Çiçeğinin çiçeklenmesi Nisan ayının son haftasından başlayıp, Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eder.
38
BÜLTEN • 2016 - 212
EVREN
Evren, Ankara’ya bağlı en uzak ilçelerden birisi olup (178 km.) ,Hirfanlı baraj gölü kıyısında 5000
nüfuslu bir yerleşim merkezidir. Çıkınağıl adıyla belirlenen eski yerleşim alanı 1957 yılında Hirfanlı Baraj
Gölü’nün suları altında kalmış ve 1958 yılında şimdiki
yerine planlı ve imarlı olarak taşınarak kurulmuştur.
1963 yılında Ş.Koçhisar İlçesine bağlı olarak Belediye statüsü kazanan ilçemiz 1982 yılında EVREN
adını almıştır. 1988yılında Ankara Vilayeti İl Genel
Meclisince ilçe olması yönünde karar alınmış ve 1989
yılında TBMM ye verilen kanun teklifi ile 1990 yılında
3644 sayılı yasayla ilçe statüsü kazanmıştır. İlçemizde yaklaşık 2 km. mesafede Semizbağı
mevkiinde 25-30 m yükseklikte , 80-100m taban genişliğinde bir Höyük Yine aynı ölçülerde sokak uşağı
bölgesinde göl içerisinde başka bir höyük bulunmaktadır. Ayrıca Ilgıyer mevkiinde bir ermeni mezarlığı,
Çatalpınar köyünde sığırcık kalesi ve eski torun obası
köyü yanında toplu kalesi bulunmaktadır.yine Çatalpınar ve Solakuşağı köyleri arasında Bizans dönemine
ait olduğu belirlenen sarnıçlı kızlar kalesi bulunmaktadır.Bizans ve Osmanlı dönemine ait bu kalıntılardan
eski bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmaktadır.
GEÇİM KAYNAĞI VE EKONOMİSİ Çıkınağı adıyla 1963 yılında Ş.Koçhisara bağlı
kasaba olarak anılan ilçemiz 1990 yılında Ankara’ya
bağlı ilçe statüsü kazanmış ve 02.08.1991 yılında ilk
kaymakam atanmıştır. İlçemizde bir merkez belediyesi ve merkeze bağlı 4
mahalle muhtarlığı ile 9 köy muhtarlığı bulunmaktadır.
Yine merkeze bağlı sürekli ikamet eden 6 ve Çatalpınar köyüne bağlı bir mezra bulunmaktadır. Halk genelde geçimini tarım hayvancılık ve kısmen balıkçılıkla
sağlamaktadır. İki yıl önce kapatılan Askerlik Şubesi
ve haziran 2004 yılında kapatılan Adliye dışında ilçede
bulunması gereken diğer kamu kurumları mevcuttur.
ETİMESGUT
Göksu Göleti kıyılarında yapılan teraslama çalışmaları sırasında bulunan oymataş el aletlerinin gösterdiği gibi Etimesgut, yaklaşık 40.000 yıldır insanlar
tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır.
1991 yılında ortaya ortaya çıkartılan arkeolojik
bulgular, Etimesgut’un en eski kalıcı insan yerleşimine ait kalıntılardır.Eryaman›da yapılan alt yapı çalışmaları sırasında MÖ 4000 ile 3800 yılları arasında
avcılık dönemine ait Göksu Göleti’nin eski kıyısında
yerleşik bir köyün izlerine rastlanmıştır. Bu kalıntılar
önemli arkeolojik değere sahip olan birçok tahtadan
oyma kayık, topraktan çanak çömlek, ok ve yaylar,
kemik ve taştan aletlerdi.
Arkeolojik araştırmalar sonucunda bulunan eserlerden, belde yerleşiminin MÖ 2000 yıllarına kadar indiği anlaşılmaktadır. Beldede bulunan “Frigya Aslanı”
yörenin ilk defa MÖ 7. yüzyılda Frigyalılar tarafından
mesken olarak kurulduğunu gösteren bir kanıt teşkil
etmektedir.
İlçenin tarihi Ankara’ya yakınlığından dolayı
“Ankara Tarihi” ile çok büyük ölçüde aynı özellikleri gösterir. Ankara ve çevresinin Lidya, Pers, Ga-
lat, Roma ve Bizans İmparatorluklarının toprakları
içinde yer aldığı; Türk hakimiyetininMalazgirt Meydan
Muharebesi’nden sonra gerçekleştiği, 1073’te Türklerin; 1308’de İlhanlıların; bir sürede Ertena valileri
ve ahileri tarafından idare edildiği; 1402’den sonra
Moğolların egemenliği altında kaldığı; 1833’te Mısır
Valisi Mehmet Ali Paşa’nın bu yöreleri ele geçirdiği tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. 1902 yılında
Ankara 5 sancak ve 21 kazası olan bir merkez sancağıydı. Belde Zir (Yenikent) kazasına bağlı olarak kalmıştır. İlk çağlarda beldenin ismi “Amaksis”,
“Etimesgut’a adını veren Ahi Mes’ud, Ahi Elvan gibi
Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi
BÜLTEN • 2016 - 212
Elvanköy`de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır. (kaynak: T.C. Ankara Valiliği sitesi)” ve
daha sonra da “Etimesgut” olarak değişikliğe uğramıştır.
Belde, 20 Mayıs 1990 gün ve 20525 sayılı Resmi
Gazetede yayınlanan 3644 Sayılı kanunla ilçe yapılmış, hemen ardından 19 Ağustos 1990 tarihinde yapılan Belediye Başkanlığı seçimi ile Belediye Teşkilatı
kurulmuştur.
Atatürk; Etimesgut’a özel bir ilgi göstermiştir. Zaman zaman Etimesgut’u ziyaret eder, at gezintileri sırasında halkla sohbet ederek, zirai mahsul hakkında
bilgi almıştır. Halen Halk Sağlığı Laboratuarı olarak
kullanılmakta olan bina içinde, kendisine tahsis edilmiş olan odada istirahat ve özel çalışmalarını sürdürmüştü.
39
Etimesgut bucak iken devlet hastanesi, PTT, hamam, şadırvanlı çarşı ve sekiz memur lojmanı gibi
hizmet birimleri Atatürk zamanında yaptırılmıştır.
Etimesgut Cumhuriyetin ilanını takiben 1924-1925
yıllarında Bulgaristan’dan gelen göçmen Türkler için
Atatürk’ün emri ile 50 hanelik örnek bir köy olarak tahsis ve iskan edilmiş, 1928 yılında imar edilerek nahiye
statüsüne dönüştürülmüştür. 1968 yılına kadar nahiye
olarak kalmış, bu tarihten sonra Yenimahalle İlçesine
bağlı mahalleye dönüştürülmüş olup, nihayet 20 Mayıs 1990 gün ve 20525 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3644 Sayılı Kanunla Etimesgut İlçe yapılmış,
hemen ardından 19 Ağustos 1990 tarihinde yapılan
Belediye Başkanlığı seçimi ile Belediye Teşkilatı kurulmuştur. 17.07.1990 tarihinde ilk Kaymakam ataması yapılarak, İlçe Mülki İdare teşkilat ve hizmeti tesis
edilmiştir.
ELMADAĞ
İç Anadolu Bölgesinin yukarı Sakarya bölümünde yer alan Elmadağ Ankara’nın 41 Km. doğusunda
adını aldığı Elmadağ’ın Kuzeydoğu eteklerinde kurulmuş; çok eski bir yerleşim alanıdır.
Yapılan arkeolojik araştırmalardan elde edilen
prehistorik eserler, Elmadağ ve çevresinin çok eski
medeniyetlere sahne olduğunu göstermektedir.. Bu
araştırmalara göre M.Ö. 547’ye kadar Frigler ve Lidyalılar, M.Ö.84’e kadar Persler ve değişik kavimlerin
varlıklarını sürdürdüğü yöre bu tarihten sonra Roma
İmparatorluğunun eline geçmiştir. 1071 Malazgirt
savaşından sonra Anadolu’ya yerleşmeye başlayan
Türkler 1073’ten sonra yörede etkin olmuşlardır.
Anadolu’ya yapılan Moğol saldırılarından da nasibini
alan yöre Moğol İmparatoru Boycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu tarafından yakılıp yıkılmıştır.
İlçemizde M.K.E. Kurumuna bağlı olarak faaliyet
göstermekte olan barut ve roket fabrikaları yanında
Roketsan roket fabrikası, Orica Nitro patlayıcı madde fabrikası, Bastaş ile yan kurulusu Tam-Tas, Yibitas
çimento fabrikası,ÇimSA Ankara çimento fabrikası,
Yataş, Öz Petek Bal fabrikası gibi özel şirketlerle 30’u
askın kireç ocakları mevcuttur. Lalahan’da Hayvan
Araştırma Enstitüsüne bağlı çiftlikler ve Çay-Kur Çay
Paketleme fabrikası gibi Kamu İktisadi Teşekkülleri mevcuttur. Bu kurumlar nüfusun büyük bölümünü
istihdam etmektedirler. İlçemiz Ankara-Samsun karayolu üzerinde bulunması nedeniyle sanayi yönünden
gelişmeye müsaittir. İlçe arazisinin tarımsal açıdan
verimsiz olması faal nüfusu genellikle isçilik ve memurluğa yöneltmiştir.Çalışan kesim içinde isçiler çoğunluktadır. İlçede 7000’i aşkın konut bulunmaktadır.
İlçe Merkez ve beldelerde konut yapımında kooperatifleşme oranında artış görülmektedir.
Denizden yüksekliği 1135 m. olan ve oldukça arızalı bir topografyaya sahip olan ilçemizin batısı kısmen düzlüktür. Her tarafından derin vadilerle yarılmış
yaylalar üzerinde aşınmış tepeler ve sırtlar yer alır.
Güney batısında 1862 m. yüksekliğe sahip Elmadağ,
kuzeyinde ise 1995 m. yüksekliğinde kütle halinde İdris Dağı bulunur. İlçeyi boydan boya geçenek akan ve
kuzeyde Kızılırmak ile birleşen Kargalı Deresi kar ve
yağmur suları ile beslenen düzensiz bir rejime sahip
bir akarsudur.
İlçemiz Perme-Trias yaşlı kalkerlerle, plosen formasyonları üzerinde yer alır. Bu alanın büyük bir
kısmı mermerleşmiş beyaz kalker ile kaplıdır. Bazı
kısımlarında ince kil tabakaları bulunur. Kalker tabakaları doğuda ve güneyde; yüzeyde görülürken batıya gidildikçe üzeri örtü tabakaları ile kaplıdır.Kargalı
deresi çevresinde dar bir şerit halinde kalınlığı fazla
olmayan alivyal topraklar yer alır. Kuzeybatısında plosene ait kırmızımsı esmer renkli killi seriler bulunur.
40
BÜLTEN • 2016 - 212
Kültür-Sanat
Tiyatro
2. ANKARA ULUSLARARASI KOMEDİ FESTİVALİ
Türkiye’nin ilk komedi festivali olan Ankara Uluslararası Komedi Festivali’nin
ikincisi 11-27 Mart 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Festival süresince
yerli ve yabancı ünlü güldürü sanatçıları çeşitli mekanlarda Başkent seyircisi
ile buluşacak.
Festivalin ilk yılında 24 etkinlik, 10 farklı gösteri merkezinde 17.650 seyirci ile buluşmuş, Ankara, bu festival aracılığı ile başta çevre iller olmak üzere
Türkiye’nin her noktasından bir çok konuk ve turist ağırlamış, reklam kanalları
aracılığı ile ülke çapında milyonlarca insan festivali takip etmiştir.
Ankara’nın “Kültür Başkenti” sıfatını pekiştirmek, mizahı her yaştan geniş
bir izleyici kitlesiyle buluşturmak, Türk izleyicisine uluslararası ölçekteki çağdaş
güldürü sanatçılarını tanıtmak ve Türk sanatçıların da uluslararası platformda
kendini tanıtma imkanı bulmasına yardımcı olmak amaçlarıyla yola çıkan festival, uluslararası saygın festivaller arasına girmeye aday gösterilmiştir.
Konser
20. ULUSLARARASI ANKARA CAZ FESTİVALİ
Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin 20.’si 3-26 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Festival boyunca yerli ve yabancı müzisyenler çeşitli
mekanlarda Ankaralı caz ve müzikseverler ile buluşacak.
Sinema
Görevden alınmış bir CIA ajanının hatıraları ve yetenekleri, neler yapabileceği
kestirelemeyen tehlikeli bir adamın zihninine aktarılır. Fakat zihnine aktarılan
adamın duyguları kötü adamın fikirlerini değiştirmeye başlar. Yönetmenliğini
Ariel Vromen’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Ryan Reynolds, Gary Oldman, Kevin Costner, Tommy Lee Jones, Gal Gadot ve Alice Eve yer alıyor.
1991 yılında JFK filminde birlikte rol alan Kevin Costner, Gary Oldman ve
Tommy Lee Jones yeniden bir arada.
BÜLTEN • 2016 - 212
41
Hukuk Köesi
Av. Mehmet KOCAGÖZ
SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK HİZMET
SÖZLEŞMESİ’NİN İŞ SAHİBİ TARAFINDAN
FESHİ HALİNDE SERBEST MUHASEBECİ
MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRİN ÜCRETE HAK KAZANMASI
02.01.1990 tarih ve 20390 sayılı Serbest
Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesinin 2.
fıkrası gereğince; Serbest Muhasebeci Mali
Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmet
Sözleşmesi’nin (Sözleşme), Sözleşme süresi
sona ermeden, haklı bir sebep olmaksızın iş
sahibince feshi halinde, meslek mensubunun,
Sözleşme’de belirtilen ücretinin tamamını iş sahibinden talep hakkı saklıdır.
İşin Devri ve Ücret
Madde 17- Üzerine aldığı bir işi, haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu, hiç
bir ücret talep edemez ve peşin aldığı ücreti geri
vermek zorundadır. Buna avanslar da dahildir. Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol
açmış ise ücret ödenmez. Anlaşmaya göre
peşin verilmesi gereken ücret ya da avans
ödenmezse, meslek mensubu işe başlamak ya da işi sürdürmek zorunda değildir. Bu durumlarda iş; meslek mensupları arasında
devir ve teslim edilir ya da sahibine geri verilir. TÜRMOB tarafından hazırlanan, iş sahibi
ile meslek mensubu arasında imzalanan, matbu Mali Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi’nin 6.10
maddesinde de Sözleşme’nin, Sözleşme süresi sona ermeden, haklı bir sebep olmaksızın iş
sahibince feshi halinde, meslek mensubunun,
Sözleşme’de belirtilen ücretinin tamamını iş sahibinden talep hakkı olduğu belirtilmiştir.
6.TARAFLARIN KARŞILIKLI SORUMLULUK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
6.10) Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı
rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman
fesh edebilir. Bu takdirde alınmış olan defter ve
belgeler iş sahibine geri verilir. Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir.
İşi haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek
mensubu iş için almış olduğu ücreti geri vermek
zorundadır. Buna alınan avanslarda dahildir.
Ancak iş sahibi adına yapılan zorunlu giderler
geri ödenmez. Sözleşmenin iş sahibi tarafından
feshi halinde meslek mensubunun ücretinin tamamı ödenir. Şu kadar ki, meslek mensubunun
bu duruma kendi kusur ve ihmali yol açmış olmasının yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması kaydıyla ücret geri ödenir. Bu sözleşmeye
göre peşin verilmesi gereken ücret yada avans
ödenmezse meslek mensubu işe başlamak zorunda değildir.
Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi halinde, meslek mensubunun ücrete hak kazanıp
kazanmayacağı belirlenirken, söz konusu feshin, meslek mensubunun kusur ve ihmalinden
kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır.
Şayet, iş sahibi, Sözleşme’yi feshi, meslek
mensubunun kusur ve ihmalinden kaynaklanmıyorsa, iş sahibi ücretin tamamını ödemekle
yükümlü olacaktır. Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi, meslek mensubunun kusur ve
ihmaline dayanıyorsa ve meslek mensubunun
kusur ve ihmali yetkili adli mercilerce tespit
edilirse iş sahibi ücreti geri alma hakkına sahip olacaktır ancak böyle bir tespit söz konusu
değilse, Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi
halinde, meslek mensubu Sözleşme süresinin
tamamını kapsayacak şekilde ücretin tamamına hak kazanacaktır.
Konuya ilişkin örnek kararlardan bazıları:
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin
42
BÜLTEN • 2016 - 212
17.07.2014 tarih, 2011/322 E. 2014/218 K. sayılı kararı ile; davalı iş sahibi ile davacı meslek
mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik
hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından
haksız feshi nedeniyle müvekkil davacı meslek
mensubu, mali müşavir ücretin tamamına hak
kazanmıştır.
Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin
21.12.2011 tarih, 2010/2205 E. 2011/2384 K.
sayılı kararı ile, davalı iş sahibi ile davacı meslek mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle müvekkil davacı
meslek mensubu, mali müşavir ücretin tamamına hak kazanmıştır.
Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin
13.07.2010 tarih, 2009/2394 E. 2010/1606 K.
sayılı kararı ile, davalı iş sahibi ile davacı meslek mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle müvekkil mali
müşavir, ücretin tamamına hak kazanmış;
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2010/20935 E.
2011/2818 K. sayılı kararıyla onanıp kesinleşmiştir.
Yargıtay’ın konuya ilişkin yeni tarihli kararlarında ise, iş sahibi tarafından Sözleşme’nin
haksız olarak feshi halinde meslek mensubunun dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebileceği; fakat meslek mensubunun, Sözleşme
süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten
kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten
feragat ettiği miktarın da hak kazandığı ücretten
mahsup edilmesi gereğinden bahsedilmektedir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2015
tarih, 2014/18216 E. 2015/6817 K. sayılı kararında;
Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe
hizmeti sözleşmesi kapsamında süresinde iptal
edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden 2012 yılı
için bir yıl daha uzaması ancak 1.2.2012 de
sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf
sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem
sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu husus
iş sahibinin temerrüdü halini kapsamaktadır. Bu
itibarla ihtilafın çözümünde, davaya konu olaya
da uygulanması gereken 6098 Sayılı BK 408.
maddesinin göz ardı edilmemesi zorunludur.
BK’nun 408. maddesi (818 Sayılı BK 325 ) “...
İşveren, iş görme ediminin yerine getirilmesini
kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine
getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler
ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden
indirilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu
olayda davacı mesleğine uygun bir iş aramak
ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorundadır.
Davacının işe gelmeyerek (muhasebe işlerini
yapmayarak) tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir. Öte yandan sözleşme süresince
yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı
miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi
zorunludur. 1
1
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/18216 K. 2015/6817
T. 5.3.2015
• İTİRAZIN İPTALİ ( İşçinin Engelleme Sebebiyle Yapmaktan Kurtulduğu Giderler
İle Başka Bir İş Yaparak Kazandığı veya Kazanmaktan Bilerek Kaçındığı Yararlar
Hususunda Konusunda Uzman Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak veya Bilirkişiden Ek
Rapor Alınıp Davacının Talep Edebileceği Miktarın Belirlenmesi Gerektiği )
• HİZMET SÖZLEŞMESİ ( Haksız Feshi İle Bu Yıl İçin Hak Edilen Ücretin Davalıdan Tahsili İstemine Dayalı İtirazın İptali - Davacının Mesleğine Uygun Bir İş Aramak ve Bu Yoldaki Çabasını İspatlamak Zorunda Olduğu/Davacının İşe Gelmeyerek Tasarruf Ettiği Miktarın Düşülmesi Gerektiği )
• İŞ SAHİBİNİN TEMERRÜDÜ ( Davacı Tarafın Sözleşmenin Haksız Olarak Feshi
Halinde Dönem Sonuna Kadar Olan Ücretini İsteyebileceği - İşçinin Bu Engelleme
Sebebiyle Yapmaktan Kurtulduğu Giderler İle Başka Bir İş Yaparak Kazandığı veya
Kazanmaktan Bilerek Kaçındığı Yararların Ücretinden İndirileceğinin Gözetilmesi
Gerektiği )
• MAHSUP ( Muhasebe Hizmeti Sözleşmesinin Haksız Feshi İle Bu Yıl İçin Hak
Edilen Ücretin Davalıdan Tahsili İstemine Dayalı İtirazın İptali - Sözleşme Süresince
Yaptığı Bir Başka İş Var İse Bu İşten Kazandığı Miktarın veya Kazanmaktan Kasten
Feragat Ettiği Bir Miktar Var İse Bunun Mahsup Edilmesi Gerektiği )
818/m.325 6098/m.408
ÖZET : Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe hizmeti sözleşmesi kapsamında süresinde iptal edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden bir yıl daha uzaması ancak
uzayan yıl içinde sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir.
6098 sayılı TBK›nun 408. maddesi ‘İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini
kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez.
Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir
iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.› hükmünü içermektedir. Dava konusu olayda davacı mesleğine uygun bir iş
aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorundadır. Davacının işe gelmeyerek
tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir. Sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği
bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. Mahkemece, az yukarda
açıklanan ve BK›nun 325. maddesinde hükmünü bulan hususlarda, konusunda
uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak veya bilirkişiden ek rapor alınıp davacının
talep edebileceği miktar belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi
gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik
olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı şirket ile Ş...-2010-...-5 numaralı TÜRMOB sözleşmesi
imzaladıklarını, sözleşmeye göre davalı şirketin muhasebe işlerini yaptığını, ancak şirket müdürü Y. S. tarafından keşide edilen sözleşmenin feshine dair yazının 10.2.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, aynı tarihte Ankara 15. Noterliğinin 02742
yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, sözleşmenin 7. md.sine göre
sözleşmenin bitimine 1 ay kala taraflar noter aracılığıyla gönderecekleri ihtarname
ile sözleşmeyi fesh ettiklerini bildirmek zorundadırlar şeklindeki hükmüne davalının
uymadığını, 2012 yılında ocak ayı için tam, Şubat ayı için 10 gün muhasebe hizmeti
verdiğini, geriye doğru feshin mümkün olmadığını, haklı sebep bulunmadığından
sözleşme süresinin sonuna kadar ücretin tamamını talep etmeye hakkının olduğunu, ancak hiçbir ödeme yapılmadığını, Ankara 29. İcra Müdürlüğü›nün 2012/5630
takip sayılı dosyası ile yaptığı takibe davalının yetkiye, borca ve faize itiraz ettiğini
BÜLTEN • 2016 - 212
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2014
tarih, 2013/23510 E. 2014/661 K. sayılı kararında2;
belirterek davalının itirazlarının iptaline, %40 oranında inkar tazminatına mahkum
edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara 29. İcra Müdürlüğü›nün
2012/5630 takip sayılı dosyasında icra takibinin yetkisine itirazının iptaline, borca
itirazının kısmen iptaline, icra takibinin asıl alacak 3.000,00 TL, işlemiş faiz 15.75
TL, protesto masrafı 50,93 TL olmak üzere 3.066,88 TL yönünden devamına, asıl
alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına, davalının
itirazında kısmen haklı olduğundan şartları oluşmadığından davacının icra inkar
tazminatı isteminin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe hizmeti sözleşmesi kapsamında
süresinde iptal edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden 2012 yılı için bir yıl daha uzaması ancak 1.2.2012 de sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin
davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf
sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu husus iş sahibinin temerrüdü halini kapsamaktadır. Bu itibarla ihtilafın
çözümünde, davaya konu olaya da uygulanması gereken 6098 Sayılı BK 408.
maddesinin gözardı edilmemesi zorunludur. BK›nun 408. maddesi ( 818 Sayılı BK
325 ) «... İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya
edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden
bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme
sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya
kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.» hükmünü içermektedir.
Dava konusu olayda davacı mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını
ispatlamak zorundadır. Davacının işe gelmeyerek ( muhasebe işlerini yapmayarak
) tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir.
Öte yandan sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı
miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. Hal böyle olunca; mahkemece, az yukarda açıklanan ve
BK›nun 325. maddesinde hükmünü bulan hususlarda, konusunda uzman bilirkişi
incelemesi yaptırılarak veya bilirkişiden ek rapor alınıp davacının talep edebileceği
miktar belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup
bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan 52,50 TL harcın istenmesi halinde iadesine,
05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 2
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/23510 K. 2014/661
T. 15.01.2014
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen
hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi
gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, yeminli mali müşavir oiarak görev yaptığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının tam tasdik işlemlerinin kendisi tarafından yerine getirildiğini.
30.1.2010 tarihli sözleşme ile kurumlar vergisi tasdik işlemlerini yapmak üzere 2010
yılı için anlaştıklarını, sözleşmenin I yıl süreli olup 8.1. maddesi uyarınca sözleşmenin bitim tarihinden 1 ay önce fesih işlemi karşı tarafa bildirilmediği için bir yıl
daha uzadığını, davalının başka bir yeminli mali müşavir ile çalışmaya başladığını
kendisine geç bildirdiğini ancak uzayan sözleşme dönemi gereğince eski sözleşme bedeli üzerinden bir yıllık ücretin ihtarname ile istenmesine rağmen bu ücretin
ödenmediğini, anılan nedenle davalı hakkında icra takibi başlattığını ancak takibe
haksız olarak itiraz edildiğini belirterek vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep elmiştir.
Davalı, hizmet verilmeyen bir döneme ilişkin ücret talep edilemeyeceğini belirterek
davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Ankara 28. İcra Müdürlüğü›nün 2011/5308
esas sayılı dosyasında davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacak
likit sayılmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm
davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gcrektirici nedenlere ve özellikle delillerin 2013/23510 2014/661 takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Her ne kadar mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporları kapsamında,
davacının takip konusu alacağının bulunduğu gerekçesi ile hüküm verilmiş olsa
43
Her ne kadar mahkemece, dosyaya sunulan
bilirkişi raporları kapsamında, davacının takip
konusu alacağının bulunduğu gerekçesi ile hüküm verilmiş olsa da, davacı tarafın sözleşmenin feshinden sonra kalan süre içerisinde başka
işler yapma imkanı doğacağından 818 sayılı
BK 325, 6098 sayıh T.B.K 408 maddesi gereğince işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği
yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan
kasten feragat eylediği şeyler konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp tespit edilecek miktarın
da belirlenecek değerden indirimi yapılıp, talep
edebileceği tüm miktar şüpheye mahal bırakmayacak şekilde net olarak belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir şekilde karar
verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul
ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Kanun maddeleri ve Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde, iş sahibi tarafından
Sözleşme’nin haksız olarak, meslek mensubunun herhangi bir kusuru veya ihmali olmaksızın,
feshi halinde meslek mensubu sözleşme süresi
sonuna kadar olan ücretini isteyebilecektir; ancak buna ilişkin hesaplama yapılırken meslek
mensubunun, Sözleşme süresince yaptığı bir
başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın
veya kazanmaktan kasten feragat ettiği miktarın da hak kazandığı ücretten mahsup edilmesi
gerekecektir.
da, davacı tarafın sözleşmenin feshinden sonra kalan süre içerisinde başka işler
yapma imkanı doğacağından 818 sayılı BK 325, 6098 sayıh T.B.K 408 maddesi
gereğince işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve
kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyler konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp
tespit edilecek miktarın da belirlenecek değerden indirimi yapılıp, talep edebileceği
tüm miktar şüpheye mahal bırakmayacak şekilde net olarak belirlendikten sonra
hasıl olacak sonuca uygun bir şekilde karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu
yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup,
bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair
temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin
alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
44
BÜLTEN • 2016 - 212
Sa¤l›k Köesi
Op.Dr. Osman POLAT
PROSTAT HASTALIKLARI
Prostat, sadece erkeklerde bulunan ve idrar yolu çevreleyen bir salgı bezidir. Prostat,
salgıladığı sıvıyla meniye sperm fonksiyonunda önemli rol oynayan bazı maddeleri ekler.
Çocukluk çağında yalnızca 3-6 gr ağırlığında olan prostat 20’li yaşlara kadar büyümeye
devam ederek erişkin boyutuna ulaşır. Genç
erkeklerde ortalama 18-20 gr ölçülen prostat
bezi 40 yaşlarına kadar bu boyutta kalır, bu
yaşlardan itibaren tekrardan büyümeye başlar. Prostat büyümesi, prostatın en sık görülen hastalığıdır. Benign prostat hiperplazisi
ya da kısa adıyla BPH, prostat bezinin büyüyerek idrar yolunu sıkıştırması ve buna bağlı
idrar yakınmalarının ortaya çıktığı durumdur.
“Benign (selim)” sözcüğü “iyi huylu, kanser
olmayan” demektir. “Hiperplazi”ise “bir dokun
ya da organın aşırı gelişmesi, büyümesi”ne
karşılık gelir. Prostat büyümesinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Prostat büyümesinin en iyi bilinen nedeni yaşlanmadır. Prostat
büyümesi, prostat dokusunun yaşlanmaya doğal tepkisi olarak tanımlanmaktadır.
Yaşlanmayla birlikte, erkeklerde testosteron düzeylerinde görülen değişikliğin
prostatta büyümeye neden
olduğu düşünülmektedir.
PROSTAT
BÜYÜMESİ
NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR?
70 yaşından büyük erkelerin en az %70’inde prostat
büyümesi saptanır ve bunların %40’ından fazlasında
idrar yakınmaları izlenir. 50
yaş üzerindeki erkeklerin
%50’sinde, 60 yaş üzeri er-
keklerin %65’inde ve 80 yaş üzeri erkeklerin
%90’ında prostat büyümesi görülmektedir.
PROSTAT BÜYÜMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Prostatın merkezinde, üretra denilen ve
mesaneden idrarı boşalmaya yarayan kanal yer alır. Yaşlanmayla birlikte prostatın
üretra etrafındaki bölümünde hiperplazi yani
büyüme olur; prostat bezi üretra ve mesaneye doğru büyür. Üretraya ve mesaneye
doğru gelişen büyüme, prostatın içinden geçen kanalı daraltarak ve özellikle mesanenin
boynunda yarattığı tıkanmayla idrar akışını
zorlaştırır, hatta bazen tamamen durmasına
neden olabilir. Bu nedenle prostat büyümesinin en önemli belirtilerinden birisi idrar yapmakta güçlüktür. İdrarın tam olarak boşaltılamaması; mesanede artık idrar kalmasına yol
açarak mesane dokusunda anormalliklere,
mesane iltihabına, taş oluşumuna ve böbreklerde harabiyete neden olabilir.
BÜLTEN • 2016 - 212
PROSTAT BÜYÜMESİNİN BELİRTİLERİ
NELERDİR?
Prostat büyümesi, genellikle yavaş gelişir
ve uzun süre önemli bir sorun yaratmayabilir. İdrar yolunun tıkanmasına bağlı olarak
alt üriner sisteme ait belirtiler ortaya çıkabilir.
Hastaların yakınmaları, idrarın depolanması
ve boşaltılmasına ait belirtiler olmak üzere iki
grupta toplanır. Depolama belirtileri; sık idrara
çıkma, gece idrar yapma, idrar kaçırma, ani
sıkışma hissi olarak tanımlanabilir. Boşaltım
belirtileri ise; idrara başlama gecikme, aralıklı (kesik kesik) idrar yapma, zorlanarak idrar
yapma, idrar yaparken yanma, artık idrar hissi ve idrar yolunda tam tıkanıklık olarak bilinir.
Ayrıca bu hastalarda; kanlı idrar yapma, mesanede bekleyen artık idrara bağlı idrar yolu
enfeksiyonu ve mesane taşı gelişimi, böbreklerin etkilenmesine bağlı böbrek yetmezliği ve
zorlu idrar yapmaya bağlı olarak kasık fıtığı
da gelişebilir. Prostat büyümesine bağlı olarak idrar yolunun tamamen tıkanması; ağrılı,
ciddi huzursuzluk veren bir durum olup acil
müdahaleyi gerektirir. Bu tablo idrarın uzun
süre tutulması, alkol tüketimi, uzun süre hareketsiz kalma, soğuk hava, alerji ve grip ilacı
kullanımı sonrası ortaya çıkabilir. Prostat büyümesinin hastaların cinsel hayatını olumsuz
yönde etkileyebildiği bilinmektedir. Yapılan
önemli çalışmalarda, prostat büyümesi olan
hastalarda hem ereksiyon (sertleşme) hem
de ejakülasyon (boşalma) sorunlarının olabileceği ortaya konmuştur.
PROSTAT BÜYÜMESİNİN TANISI NASIL
KONULUR
Hastadan alınan iyi bir öykü ve fizik muayene tanıda oldukça önemlidir. Prostatı büyümüş hastaların idrar yakınmalarının şiddetinin belirlenmesinde IPSS adı verilen ve
hastalar tarafından doldurulan sorgulama
ölçeklerinden yararlanılabilir. Bir sonraki aşama ise, hastanın prostatının parmakla makattan muayeneyle değerlendirilmesidir. Bu
yöntemle prostat hissedilerek; prostatın yeri,
büyüklüğü, şekli, kıvamı, simetrisi ve nodül
(kitle) varlığı hakkında bilgi edinilir. Böbrek
fonksiyonlarını değerlendirmek için kan ve
idrar tahlili yapılır. Kandan prostat spesifik
antijen (PSA) düzeylerine bakılır. İşemenin
45
değerlendirilmesinde en önemli testlerden
biri idrar akım hızı ölçümüdür. Bu testte temel
olarak idrar akım hızı ve akımın zamana göre
değişimi ölçülür. Bu testin sonunda boşaltılamayıp mesanede kalan idrar miktarı da ultrasonla ölçülerek hastalığın şiddeti hakkında
bilgi edinilir.
PROSTAT BÜYÜMESİ NEDEN TEDAVİ
EDİLMELİDİR?
Prostat büyümesi tedavi edilmezse; tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarına, mesane
taşlarına, mesanede artık idrar kalmasına ve
üretra tam tıkanırsa idrarın hiç boşaltılamamasına (tıkanma) neden olabilir. Bu sorunlar
uzun süre devam ederse, böbrek yetersizliğine yol açabilir. Prostat büyümesi zaman zaman idrarın kanlı gelmesine yol açabilir.
PROSTAT BÜYÜMESİ CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞUNA YOL AÇAR MI?
Prostat büyümesinin hastaların cinsel hayatını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir.
Yapılan önemli çalışmalarda, prostat büyümesi olan hastalarda hem ereksiyon (sertleşme) hem de ejakülasyon (boşaltma) sorunlarının olabileceği ortaya konmuştur. Prostat
büyümesine bağlı idrar yakınması olanların
%41-71’inde serleşme sorunu, %38-70’inde
boşalma bozukluğu ve %17-23’ünde ağrılı
boşalma bulunabilmektedir. Yaştan bağımsız olarak, prostat büyümesi olan erkeklerde sertleşme sorunu olma riski olmayanlara
göre 3 kata kadar çıkabilmektedir.
PROSTAT BÜYÜMESİ OLAN HASTALAR NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Prostat büyümesinde yaşam tarzı değişiklikleriyle takip, ilaç tedavisi ya da cerrahi
tedavi uygulanabilir. Hastaların bazılarında
korucuyu önlemlerle belirti ve bulgular azaltılabilir. Hastaya, kısa sürede fazla miktarda
sıvı almaması, fazla miktarda çay, kahve tüketmemesi önerilir. Alkol idrar söktürücü etkisi
nedeniyle mesaneye ulaşan idrar miktarında
artışa neden olacağından, alkol tüketiminin
sınırlandırılması gerekebilir
46
BÜLTEN • 2016 - 212
Bas›nda Odam›z
HABERTÜR
ANKARA K
Tarih :
GÜNLÜK BÖ
LGESEL GA
... Sayfa :
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
10.12.2015
1/1
5
174244
33
ZAFER
16
3121
350
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
...
YERE
HAFTADA 6 GÜN
ANKARA
SYAS
2/2
11.12.2015
Tarih :
ZAFER
HAFTADA 6
GÜN YERE...
ANKARA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
29.12.2015
10
3121
185
2/2
ANAY
UR
T
HAFTA
DA 6 G
ÜN ULU
ANKA
RA
S...
SYAS
Tarih :
Sayfa
:
Tiraj :
StxCm
:
12.12.
2015
13
3281
16
1/1
YENMARMARA
GÜNLÜK YEREL
BURSA
SYAS
GAZETE
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
1/1
28.12.2015
5
2000
67
LK HABER
GÜNLÜK YEREL GAZETE
ADANA
SYAS
1/1
15
Tarih :
FIRAT
...
N YERE
A 6 GÜ
HAFTAD
ELAZIĞ
SYAS
ZAFER
HAFTADA 6 GÜN YERE
...
ANKARA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
NEH
R
09.12.
2015
HAFTADA 6 GÜN
13
YERE...
ANTALY
3121A
SYAS
112

Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
1/1
Sayfa :
Tiraj :
:
StxCm
28.12.20
29.12.2015
HAFTADA 6
ANKARA
SYAS
GÜN YERE...
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
1
15
290
4
1347
161
1/1
1
354
253
HÜRRYET
STKLAL
28.12.2015
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
9
600
132
MEMLEKET
1/2
EL GAZETE
GÜNLÜK YER
KONYA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
19.12.2015
7
1323
81
GÜNEYDOĞU
EKSPRES
04.12.2015
Tarih :
GÜNLÜK YEREL
DYARBAKIR
SYAS
AN
KARA Tarih :
GÜNLÜK BÖ
LGESEL GA
... Sayfa :
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
1/2
12.12.2015
5
352988
21
1/1
Tarih :
GAZETE
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
27.12.2015
5
2000
142
1/1
47
BÜLTEN • 2016 - 212
MERSN MECE
NEHR
HAFTADA 6
GÜN YERE...
ANTALYA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
GÜNLÜK YEREL GAZET
E
MERSN
SYAS
29.12.2015
4
354
253
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
29.12.2015
1/1
9
1500
108
2/2
1/1
15
ABER
NEL H
E
RASYO YEREL GAZET
LÜK
GÜN
KONYA
SYAS
28.12.20
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
:
StxCm
14
1000
25
1/2
.2015
...
R
YERE
ZAFE DA 6 GÜN
FTA
HA
RA
ANKA
S
SYA
:
Tarih
:
Sayfa
:
j
a
Tir
m:
StxC
29.12
1
3121
185
2/2
STKLAL
HAFTADA 6
ANKARA
SYAS
GÜN YERE...
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
04.12.2015
3
15
290
STAR ANKARA
HAFTALIK BÖLGESEL ...
ANKARA
SYAS
ANADOLU
HAFTADA 6 GÜN
ANKARA
SYAS
YERE...
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
12.12.2015
HABERTÜRK
ANKARA
Tarih :
:
ESEL GA... Sayfa
GÜNLÜK BÖLG
Tiraj :
ANKARA
StxCm :
SYAS
1/1
5
3190
54
ZAFER
HAFTADA 6 GÜN
YERE...
ANKARA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
19.04.2016
4
3047
175
Tarih :
16.04.2016
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
6
105368
56
1/1
1/1
15.04.2016
5
202984
112
1/1
1/1
F
OLU TELGRA
ANAD
HAFTADA 6
KONYA
SYAS
SABAH ANKARA
Tarih :
GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa :
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
GÜN YERE...
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
15.04.2016
5
309467
20
02.02.2016
5
727
75
1/1
48
BÜLTEN • 2016 - 212
1/1
Bas›nda Odam›z
25.02.2016
Tarih :
HÜRRYET ANKARA
... Sayfa :
GA
SEL
LGE
BÖ
K
GÜNLÜ
Tiraj :
ANKARA
StxCm :
SYAS
HABER VAKTM
HAFTADA 6 GÜN YERE...
ANKARA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
5
348881
13
ANADOLU
HAFTADA 6 GÜN YERE...
ANKARA
SYAS
1/1
Tarih :
12.03.2016
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
5
3059
117
HABERTÜRK
1/1 RA
ANKA
26.02.2016
Tarih :
5
118024
53
yfa :
EL GA... Sa
Tiraj :
StxCm :
LGES
GÜNLÜK BÖ
ANKARA
SYAS
2/2
31.03.2016
16
3109
254
HABERTÜR
ANKARA K
Tarih :
GÜNLÜK BÖL
GESEL GA.
.. Sayfa :
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
18.01.2016
1/1
5
177405
55
1/1
YEDGÜN
HAFTADA 6
ANKARA
SYAS
GÜN ULUS...
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
09.02.2016
3
3172
63
DÜNYA
HAFTADA 6 GÜN ULUS...
STANBUL
EKONOM
HÜRRYET ANKARA Tarih :
GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa
:
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
12.03.2016
5
354958
32
Tarih :
10.03.2016
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
1/2
1
26184
391
1/1
HÜRRYET ANKARA
Tarih :
GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa :
ANKARA
Tiraj :
SYAS
StxCm :
10.03.2016
1/1
5
354958
16
GÜÇLÜ ANA
DO
LU
HAFTADA 6
GÜN YERE...
ANKARA
SYAS
Tarih :
Sayfa :
Tiraj :
StxCm :
11.03.2016
4
400
53
1/1
STAR
GÜNLÜ
K ULU
Tarih :
SAL G
STAN
AZETE
BUL
Sayfa :
SYAS

Tiraj :
StxCm
:
09.03.20
16
7
104882
23
1/1
HABERTÜRK
ANKARA
Tarih :
:
GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa
Tiraj :
ANKARA
StxCm :
SYAS
06.01.2016
2
170583
53
1/1
BÜLTEN • 2016 - 212
Vefat Eden Üyelerimiz
ZÜLEYHA GÜRAÇ
20.12.2015
ERDOĞAN YAZICIOĞLU
11.01.2016
MUSTAFA KILIÇ
24/04/2016
M. AYDIN AYAKIN
05/04/2016
49
MESLEKİ YAZILAR
50
BÜLTEN • 2016 - 212
25 ARALIK 2015 TARİHİNDE TBMM’DE
KABUL EDİLEN KANUN İLE VERGİ
YASALARIMIZDAKİ HANGİ SÜRELER
UZATILDI?
Kaan DEMİROĞLU - SMMM - Bağımsız Denetçi
I-GİRİŞ
Bilindiği üzere özellikle menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile mevduat faizleri, repo gelirleri ve katılım bankalarından elde edilen kâr paylarının;
beyanname ile beyan yerine nihai vergilemeyi amaçlayan stopaj yoluyla vergilendirme ile ilgili düzenlemelerin süresi bu yılın sonunda (31/12/2015) bitmekteydi.
Yeni bir düzenleme yapılamaması halinde sözü edilen gelirlerin, diğer gelir unsurlarında olduğu gibi yıllık
beyanname ile beyan edilerek müterakki vergi tarifesine göre vergilendirmeleri gerekecekti.
Ancak, ülkemizin sermaye açısından kıt bir ülke
olduğu, ulusal tasarrufların halen istenilen düzeye çıkarılamadığı bu ortamda vergi oranlarında yapılacak
artışların da devletin borçlanma maliyetini artıracağı,
bu nedenle gerekli reformların yapılarak tasarrufların
istenilen düzeye çıkarılmasına ve yapısal sorunların
çözülmesine kadarki sürede özellikle sermaye piyasalarında çeşitli vergi istisnalarının olmasının da kaçınılmaz bir durum olduğu, bu türden istisnaların çoğu
gelişmekte olan ülkelerde geçici süreyle uygulandığı,
ancak söz konusu istisnaların kalıcı olarak düzenlenmesinin doğru olmayacağı gerekçesinden hareketle
31.12.2015 tarihinde bitecek olan süreler 25.12.2015
tarihinde TBMM’de kabul edilen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile uzatılmış
bulunmaktadır.
II-UZATILAN SÜRELER
Kanun ile;
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci ve
geçici 68 inci maddelerinde,
- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci, geçici 23 üncü, geçici 31 nci maddelerinde,
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2
nci maddesinde, yer alan süreler uzatılmış bulunmaktadır.
a) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67
nci ve geçici 68 inci maddelerindeki süre 31.12.2020
tarihine kadar uzamaktadır.
Ø Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının elden çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler ile mevduat faizleri, repo gelirleri
ve katılım bankalarından elde edilen gelirlerin banka
ve aracı kurumlarca; kaynağında tevkifat suretiyle vergilendirilmesini düzenleyen geçici 67’nci maddesinin
31/12/2015 olan uygulama süresi 31/12/2020 tarihine
uzatılmıştır.
Ø Türkiye Jokey Kulübünce organize edilen yarışmalara katılan atların jokeyleri ile jokey yamaklarına
ve antrenörlerine ücret olarak yapılan ödemeler üzerinden yüzde 20 oranında Gelir Vergisi kesintisi yapılmasına ilişkin geçici 68’inci maddesinde yer alan düzenlemenin 31/12/2015 olan uygulama süresi 31/12/2020
tarihine uzatılmıştır.
II.b) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci ve geçici 23 üncü maddelerindeki
süre 31.12.2020 tarihine, geçici 31 nci maddesindeki süre 31.12.2017 tarihine kadar uzamaktadır.
Ø Dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak
girdilerin 31/12/2015 tarihine kadar tesliminde uygulanan tecil ve terkin işlemlerine ilişkin geçici 17’nci
maddesinde yer alan düzenlemenin uygulama süresi
31/12/2015 olan bitiş tarihi 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır.
Ø Bilgisayar ve donanımlarının Millî Eğitim Bakanlığına bedelsiz teslimleri ile bunlara ilişkin yazılım
teslimi ve hizmetlerinin; bu mal ve hizmetlerin bağışı
yapacak olanlara teslim ve ifasında uygulanmakta olan
Katma Değer Vergisi istisnasına ilişkin geçici 23’üncü
maddesinin uygulama süresi 31/12/2015 tarihinden
31/12/2020 tarihine uzatılmıştır.
Ø Üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği
haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/4/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik
taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların kısmen
veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılması
amacıyla taşınmaz ve iştirak hisselerinin devir ve tesli-
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
mine ilişkin 31/12/2015 tarihine kadar uygulanan katma
değer vergisi istisnasına ilişkin geçici 31’inci maddesi
hükmünün 31/12/2017 tarihine uzatılmıştır.
II.c) - 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
geçici 2 nci maddesindeki süre süre 31.12.2020 tarihine kadar uzamaktadır.
Ø 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2’nci maddesinde yer alan dernek veya vakıflarca
elde edilen kesinti suretiyle vergilendirilmiş kira gelirleri
ile menkul kıymet ve faiz gelirleri,
Ø Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki atölye ve uygulama birimleri ile çıraklık ve halk eğitim merkezlerindeki uygulama birimlerine bağlı döner sermaye
işletmelerinin gelirleri,
Ø İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının,
Ø Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti
Ajansının
Ø Tasfiye edildiği tarihe kadar EXPO 2016 Antalya Ajansının görevleriyle ilgili faaliyetlerinden elde
ettikleri gelirler nedeniyle iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacağına yönelik düzenlemenin uygulama süresi
31/12/2015 tarihinden, 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır.
III-4632 Sayılı Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve
Yatırım Sistemi Kanununun geçici 1’inci maddesindeki hükmün süresi 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır.
4632 Sayılı Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun, üyelerine veya çalışanlarına
emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf,
sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/4/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki
yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere
ilişkin tutarların kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılabilmesine ilişkin geçici 1’inci maddesindeki hükmün 31.12.2015 tarihinde bitecek süresi
31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır.
IV-6802 saylı Gider Vergileri Kanununun istisna
hükümlerini içeren 29 uncu maddesinin birinci fıkrasına “z” bendi eklenmiştir.
13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanununun istisna hükümlerini düzenleyen 29. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmek suretiyle, imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların;
çeşitli finansal kuruluşlardan kredi kullanmak suretiyle
yaptıkları makine ve teçhizat yatırımları üzerindeki finansman maliyetlerinin kaldırılmasına, kapasitelerinin
ve verimliliklerinin artırılmasına yönelik yeni makine ve
teçhizat yatırımlarının teşvik edilmesi amacıyla 6948
51
sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre verilen sanayi sicil
belgesini haiz sanayi işletmelerinin, münhasıran imalat
sanayinde kullanmak üzere aldıkları makine ve teçhizatın finansmanı için kullandıkları krediler dolayısıyla lehe
alınan paralardaki %5 banka ve sigorta muameleleri
vergisinden istisna tutulmalarını öngören bir düzenleme kabul edilmiştir. Yeni eklenen bent hükmü şöyledir;
z) 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince münhasıran imalat sanayinde kullanılmak üzere
alınan makine ve teçhizatın finansmanı için bu işletmeler tarafından kullanılan krediler dolayısıyla lehe alınan
paralar (Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.).”
V-SONUÇ;
Bilindiği gibi verginin iki temel fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlar;
- Fiskal (Mali fonksiyon)
- Ekstrafiskal (Ekonomik ve sosyal fonksiyon)
Son yapılan düzenlemeleri, verginin mali fonksiyonunu bir tarafa bıraktığımızda, esas itibarıyla ekonomik
ve sosyal fonksiyonla ilişkilendirmek daha doğru olacaktır.
Çünkü, Verginin ekonomik fonksiyonu, ekonominin
vergisel tedbirlerle yönlendirilmesini ifade etmektedir.
Bu fonksiyona uygun olarak verginin yatırım kararları
üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek, tasarrufları teşvik etmek ve tasarrufların çeşitli tasarruf araçları
arasında en iyi dağılım ve tahsisini sağlamak ve risk
üstlenmeyi teşvik edici olmalıdır. Tasarrufların teşviki
amacıyla sermaye piyasası araçlarının stopaj yoluyla vergilendirilmesi, tevkifatın nihai vergileme şekline
dönüştürülmesi gibi düzenlemeler, ekonominin vergi
tedbirleri ile yönlendirilmeye çalışılmasına verilebilecek
örneklerdir. Çağdaş ekonomik ve sosyal refah devleti
fonksiyonu içinde, günümüzde, bütün ülkelerin vergi sistemlerinde ve bu arada ülkemiz vergileme rejimi
içinde, belirlenmiş temel ekonomik amaçlara ulaşmak
amacıyla pek çok araç veya kurum yerleştirilmiştir. Uzatılan sürelerle ilgili düzenlemeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.
Ancak bu arada şu hususu da belirtmek gereklidir. Vergilemenin geçici düzenlemeler yerine sistemde
belirlilik esası gereğince kalıcı düzenlemelerle yapılmasında yarar bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde
gündeme gelecek yasal düzenlemelerde bu hususun
dikkate alınması gerektiğine inanılmaktadır.
MESLEKİ YAZILAR
52
BÜLTEN • 2016 - 212
VERGİ İNCELEMESİ VE SONRASI
İsmail KÖKBULUT - YMM - BDO Partner
2014-2018 Kalkınma Planı çerçevesinde Kayıt
Dışı Ekonominin Azaltılması Programı Eylem Planı
hazırlandı. Eylem planında kayıt dışı ekonominin halen ülkemiz açısından önemli sorunlardan biri olduğu
vurgulanmış durumda. Kayıt dışı ekonominin Gayri
Safi Yurt İçi Hasılaya oranı mevcut durumda % 26,5
olarak belirlenirken, önümüzdeki 4 yıl içerinde % 21
seviyelerine indirilmesi hedeflenmiş. Yine önümüzdeki 4 yıllık dönemde kayıtlı faal mükellef sayısında
da yüzde onun üzerinde bir artış öngörülmekte. Eylem planında koordinatör ve sorumlu kuruluş olarak
Gelir İdaresi Başkanlığı belirlenmiş. Anlaşılan kayıt
dışı ekonomi ile mücadelenin baş aktörü yine Maliye Bakanlığı olacak. Beyan sisteminin olduğu bütün
sistemlerde mükellefler veya mükellef olması gerekenlerin gerçek ekonomik faaliyetlerinin izlenmesi
ve denetlenmesi gerekir. Ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada beyan sisteminin mutlaka vergi incelemeleri ve denetimler ile desteklenmesi esastır. Bu
nedenle beyana tabi mükellef olanların aralıklarla
beyanlarının gerçeğe uygun olup olmadığının araştırılması ve varsa beyan dışı gelirin tespit edilmesi
gerekir. Nihayetinde vergi oranları dikkate alındığı
zaman Vergi Dairesi mükellefin gelirlerinin nerede
ise yaklaşık üçte birine ortak durumda. Arada sırada
ortağın işletmeye gelerek ortaklık payının tam olarak
hesaplanıp vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığının
araştırılması gerekir. Bu ortaklık zorunlu ve baştan
işe başlarken bilinen bir durum. Sonradan ortaklıktan vazgeçme veya yükümlülüğünü eksik yerine getirme durumu yok. İşte Kamunun ortak olarak işletmelerin kendi payına düşen vergiyi tam ve eksiksiz
vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığının araştırılması
veri incelemeleri ile oluyor.
A- Vergi İncelemesine Seçim
- İhbar: Öncelikle bir mükellef hakkında ciddi ve
somut belgelere dayalı bir ihbar varsa bu ihbarın konusuyla sınırlı olarak bir vergi incelemesi yapılabilir.
- Sahte belge düzenleme veya kullanma: Sahte
belge, naylon fatura, düzenleyen veya kullananlar
Gelir İdaresi’nin kullanmış olduğu teknolojik altyapısı
sayesinde elektronik ortamda rahatlıkla tespit edilebiliyor. Örneğin sahte belge düzenleyen bir mükel-
leften mal veya hizmet satın alırsanız bu sahte alış
teknolojik imkanlarla tespit ediliyor ve incelemeye
alınıyorsunuz.
- Düşük kar oranları: Mali tablolarınızda, faaliyette bulunduğunuz sektördeki diğer mükelleflere göre
bariz derecede daha düşük oranda bir karlılık oranı
gözüküyorsa vergi incelemesi geçirebilirsiniz.
- Karşıt inceleme: Mal veya hizmet alışverişinde
bulunduğunuz mükelleflerin vergi incelemesi geçirmesi durumunda vergi inceleme elemanı gerek görürse sizin kayıtlarınızı diğer mükellefin kayıtları ile
karşılıklı mutabakat çerçevesinde denetleyebilir.
- Yüksek rakamlı indirim ve istisnalar: Beyannameniz üzerinde ticari bilanço karından düştüğünüz
istisna veya bağış gibi indirimler çok yüksek rakamlarda ise bu rakamın doğruluğu açısından inceleme
yapılabilir.
- Diğer kurumlardan gelen bilgiler ışığında inceleme: Gelir İdaresi hem kamu kurum ve kuruluşları ile
hem de başta bankalar olmak üzere özel sektör kuruluşları ile oldukça önemli bilgi paylaşımı yapmakta.
Bu kapsamda, gelen verilerin değerlendirilmesi neticesinde banka hesap hareketleriniz riskli görülebilir.
Ya da örneğin tapu kayıtlarından yapmış olduğunuz
gayrimenkul alım satım işlemleri tespit edilebilir ve
bu işlemler sebebiyle incelemeye alınabilirsiniz.
- Sektör incelemeleri, yüksek tutarlı kanunen kabul edilmeyen giderler,
- Beyanname, bilanço, gelir tablosu ve ekleri arasında tutarsızlıklar,
- Yüksek tutarlı ortaklar cari hesabı, kasa hesabı,
devreden KDV, sürekli zarar, tesadüfen de vergi incelemesine alınabilirsiniz.
B- Vergi İncelemesini Kimler Yapar
Vergi incelemeleri; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, Defterdarlar, Vergi Dairesi Başkanları, Vergi Dairesi Müdürleri ile Gelir İdaresi
Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür
kadrolarında görev yapanlar tarafından yapılır.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
lar
C- Vergi İncelemesi Süreci ve Uyulacak Esas-
Veri incelemeleri her mükellef için önemlidir. Vergi Usul Kanunundan dayanağını alan vergi inceleme
elemanı tarafından yürütülen vergi incelemeleri şirket ve/veya mükellefler tarafından dikkatli izlenmelidir. İncelemenin her aşaması ileride telafisi mümkün
olmayan sonuçlar doğuracağı unutulmadan uzman
kişilerin desteği ile süreç yürütülmeli ve takip edilmelidir.
Vergi incelemesine ilişkin olarak vergi inceleme
elemanlarınca uyulacak esaslar Vergi Usul Kanununun 140. Maddesine belirtilmiştir.
-
İncelemeye tabi olana, bunun mevzuunu
işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler.
-
Vergi incelemesine başlanıldığı hususunu
bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir
örneğini bağlı olduğu birime, diğer örneğini de ilgili
vergi dairesine gönderirler.
-
Nezdinde inceleme yapılanın muvafakati
olmadıkça resmi çalışma saatleri dışında inceleme
yapamazlar veya buna devam edemezler. (Tutanak
düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması bu hükmün dışındadır. Ancak bu gibi
tedbirler, incelemelerin, yapıldığı yerdeki faaliyeti
sekteye uğratmayacak şekilde yapılır);
-
İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir.
-
Vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük,
yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine
varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir
rapor ile bildirirler.
İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren,
-
tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay
içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep
edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı
ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe
nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana
bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların
bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen
süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar.
53
D- Vergi İncelemesinin Neticeleri
Vergi inceleme elemanınca yürütülen vergi inceleme süreci sonunda mükellefin vergi beyanlarında
düzeltilmesi gereken yani eleştiri konusu yapılacak
bir hususun olup olmadığına göre inceleme sonuçlandırılır.
1-
Eleştiri Konusu Olmaması:
Yapılan inceleme neticesinde tenkidi gerektirir
bir hususun tespit edilmemesi halinde tespit edilen
hususlar ve inceleme elemanının görüşleri de yer
alacak şekilde vergi inceleme raporu düzenlenir ve
herhangi bir tarhiyat önerilmez. Bu durumda mükellef açısından yapılacak bir işlem yoktur.
2-
Eleştiri Konusu Olması:
Yapılan inceleme neticesinde tenkidi gerektirir
bir hususun tespit edilmesi halinde ise tespit edilen
hususlar doğrultusunda vergi inceleme raporu düzenlenir. Bu raporlar rapor değerlendirme komisyonlarından geçtikten sonra, aşağıdaki aşamalara göre
süreç takip edilmelidir.
D- Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Talep Edilmesi
Vergi incelemesi süresince vergi inceleme elemanı her aşamada Tarhiyat Öncesi Uzlaşma talep
edilip edilmediği hususunu mükellefe ve/veya şirket
yetkilisine sormak durumundadır. Mükellefin, kaçakçılık suçları hariç olmak üzere, vergi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak vergi ve cezalar için tarhiyat
öncesi uzlaşma talep etme hakkı vardır. Bu taleplerini inceleme elemanı vergi inceleme tutanağına
mutlaka geçirmelidirler. Tarhiyat Öncesi Talep eden
şirket ve/veya mükellefe tarhiyat öncesi uzlaşmanın
yapılacağı tarih, saat ve yer belirten bir yazı tebliğ
edilir. Mükellef ilgi yazı ile belirtilen sürenin bir gün
öncesine kadar Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Talebinden
vazgeçebilir. Bu vazgeçme işlemi mükellef açısından daha sonraki iş ve işlemler için her hangi bir hak
kaybı oluşturmaz. Fakat böyle bir talep sonrasında
mükellef bir daha Tarhiyat Öncesi Uzlaşma talebinde bulunamaz. Ancak Özel Usulsüzlük Cezaları için
sadece tarhiyat öncesinde olan aşamada uzlaşma
imkanı bulunmaktadır. Tarhiyat sonrasında olan uzlaşmada özel usulsüzlük cezaları uzlaşma kapsamı
dışında olduğu unutulmamalıdır.
Tarhiyat Öncesi Uzlaşma için belirtilen tarih, saat
ve yerde yapılacak toplantı sonucunda uzlaşmanın
olumlu sonuçlanması halinde uzlaşılan tutarlar kesin
rakamlar olup herhangi bir şekilde taraflarca itiraz
ve dava konusu yapılamaz. Düzenlenecek tarhiyat
öncesi uzlaşma tutanağı uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde komisyon üyeleri ile birlikte mükellefçe de imzalanır ve imzalanan tutanak tahakkuk
fişi yerine geçer. Bu durumda uzlaşma sonucunda
belirlenen vergi ve cezalar kesinleşmiştir.
MESLEKİ YAZILAR
54
BÜLTEN • 2016 - 212
Tarhiyat öncesi uzlaşma sonucunda uzlaşmanın
vaki olmaması veya mükellefçe uzlaşma toplantısına katılınmaması halinde tarhiyat sonrası uzlaşma
için başvuruda bulunulamaz. Bu durumda mükellefin
tek seçeneği vergi ve ceza ihbarnamesini aldıktan
sonra süresi içerisinde vergi mahkemesine itirazda
bulunmaktır.
E- Tarhiyat Sonrası Aşamalar
Mükellef tarafından vergi incelemesi aşamasında tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmemesi veya
tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilip uzlaşma toplantısından en az bir gün öncesinden tarhiyat öncesi
uzlaşma talebinden vazgeçilmesi halinde söz konusu rapor veya raporlarda tespit edilen ve önerilen
matrah veya vergi farkları esas alınarak mükelleflere
vergi dairesince vergi ceza ihbarnamesi düzenlenir.
Söz konusu ihbarnamenin mükellef veya temsilcisine tebliğinden itibaren de mükelleflerin bir takım yasal hakları vardır. Bu haklar kısaca;
1-
Cezada İndirim
Vergi Usul Kanununun 376. Maddesinde düzenlenmiştir. Ceza indiriminden yararlanılabilmesi için;
ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen verginin vadesi gelmiş taksitlerinin yanı sıra, indirimden sonra
arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezalarını ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren
30 gün içinde, teminat gösterilmesi halinde üç (3) ay
içinde ödeneceğinin bildirmesi gerekmektedir. Söz
konusu vergi ve cezaları yukarıda belirtilen sürede
ödenmemesi yada yargıya başvurulması halinde, bu
maddeye göre indirim hakkından yararlanılamaz.
2-
Tarhiyat Sonrası Uzlaşma
Mükellefin tarhiyat sonrası uzlaşma yolunu seçmesi halinde, ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden
günden itibaren 30 gün içinde bağlı bulunduğu vergi
dairesine müracaat etmesi gerekmektedir. Tarhiyat
sonrası uzlaşma için idarece belirlenen tarih, saat
ve yer yazı mükellefe uzlaşma yapılacak komisyon
tarafından tebliğ edilir.
Uzlaşma kapsamına Vergi daireleri tarafından
mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh
edilen ve vergi dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün
vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları girmektedir.
Fakat özel usulsüzlük cezaları ile kaçakçılık suç
ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek ceza tarhiyat sonrası
uzlaşma kapsamında yer almamaktadır.
Tarhiyat sonrası uzlaşma toplantısı vergi ve cezaların tutarına göre Vergi Dairesinde, Vergi Dairesi
Başkanlığında/Defterdarlıkta , Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma Komisyonunda veya Merkezi Uzlaşma Komisyonunda yapılır.
Tayin edilen uzlaşma gününde yapılan uzlaşma görüşmesi sonunda uzlaşma sağlandığı takdirde komisyonun düzenleyeceği uzlaşma tutanakları kesin
olup üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamayacağı gibi hiçbir merciyeşikayette de bulunulamaz. Uzlaşmaya varılması
halinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı
dava açılamaz. Verginin tarh edilmesi ve cezanın
kesilmesinden sonra başvurulabilecek idari bir çözüm yolu olan tarhiyat sonrası uzlaşma; hem kamu
alacağının kısa sürede tahsilini sağlaması, hem de
mükellefin yargı sürecinde katlanacağı maliyetleri
ve bürokratik işlemleri ortadan kaldırması açısından
önem arz etmektedir.
3-
Yargı Yolu
Mükellefin yargı yolunu tercih etmesi durumunda
vergi ve ceza ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden
günden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesine
dava açması gerekmektedir. Ancak ilgili 30 günlük
süre içerinde tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde
bulunan mükellefin dava açma süresi durmaktadır.
Fakat kaçakçılık cezası gerektiren vergi ve cezalar
için hiçbir şekilde uzlaşma talep edilemez. Bu cezalar için gidilecek tek yol yargı sürecidir. Tarhiyat
sonrası uzlaşma talebinde bulunan mükellefin uzlaşma toplantısı sonucunda uzlaşmanın vaki olmaması
halinde de kalan süre zarfında dava açma hakkı devam etmektedir. Tarhiyat öncesi uzlaşma talep edip
ve fakat uzlaşmanın vaki olmaması durumunda da
mükellefler vergi ve ceza ihbarnamesinin kendilerine
tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerinde yargı sürecine başvurabilirler.
F- Değerlendirme
Vergi incelemesi başlama tutanağı ile başlayıp
devam edecek süreçlerin her bir aşamasının önemi dikkate alındığı zaman vergi inceleme sürecinin
mükellef tarafından iyi yönetilmesi gerekir. Hak düşürücü sürelerin olması ,tutanakta yer alan ifadeler,
hangi uzlaşmanın tercih edileceği, uzlaşmada kullanılabilecek savunma hazırlığı, vergi inceleme raporunun değerlendirilmesi ve varsa zayıf noktalarının
tespiti, eleştiri konusu varsa bunlara ilişkin literatür
taraması, özelge, yargı kararları, uzman kişilerin görüşlerinin alınması , yargı aşamasına gidilip gidilmeyeceği, gidilecekse duruşma istenip istenmeyeceği
gibi bir çok hususun gözönünde bulundurulmasında
fayda vardır.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
55
TASDİKSİZ DEFTERE YAPILAN
KAYITLARIN VERGİSEL BOYUTU
Hakan EKİNCİ - YMM
I.GİRİŞ
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tasdike
Tabi Defterler” başlıklı 220. maddesinde hangi
defterlerin tasdike tabi olduğu tek tek sayılmak
suretiyle belirtilmiş olup, burada konumuz gereği,
söz konusu defterlerden yevmiye defteri, işletme
defteri ve serbest meslek kazanç defterine yapılan indirilecek katma değer vergisi dahil kayıtların,
bahse konu defterlerin tasdiksiz olması durumundaki geçerliliği üzerinde durulacaktır.
Bilindiği üzere, mükelleflerin söz konusu defterleri, anılan Kanun’un 221. maddesi kapsamında olmak üzere belirtilen sürelerde tasdik
ettirmeleri gerekmektedir. Öte yandan elektronik
ortamda tutulacak yevmiye defterinin de tasdiki
söz konusu olup, buna ilişkin hususlara da anılan
Kanun’un mükerrer 242. maddesinin ikinci fıkrası ile konuya ilişkin 1 Sıra No.lu Elektronik Defter
Genel Tebliğinde yer verilmiştir.
Uygulamada ise zaman zaman, tasdiksiz defterlere ya da tasdikli defterlerin arka yüzüne yapılan kayıtlarının ve özellikle de indirilecek katma
değer vergisi kayıtlarının vergisel açıdan geçerliliği konusunda tereddütler oluşabildiği görüldüğünden, aşağıda, vergi idaresinin ve yargının bakış
açısı da dikkate alınmak suretiyle, konuya Vergi
Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamaları
bakımından açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
II.VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 220. maddesinde belirtilen tasdike tabi defterlerin ve dolayısıyla da söz konusu defterler arasında yer alan
yevmiye defteri, işletme defteri ve serbest meslek
kazanç defterinin anılan Kanun’un 221. maddesi-
ne göre aşağıda belirtilen süreler içerisinde tasdik
ettirilmesi gerekmektedir.
- Öteden beri işe devam etmekte olanlar
defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda;
- Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda;
- Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama,
sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan
çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde;
- Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter
kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya
başlamadan önce.
Aynı Kanun’un “Tasdiki Yenileme” başlıklı 222.
maddesine göre de; defterlerini ertesi yılda da
kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri
Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin
ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar.
Bununla birlikte, söz konusu yasal defterlerini;
zamanında tasdik ettirmeyenlerin ceza uygulaması ile hiç tasdik ettirmeyenlerin ise hem ceza
uygulaması hem de dönem matrahlarının re’sen
takdir edilmesi durumu ile karşı karşıya kalmaları
söz konusudur.
Nitekim, Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesine göre, tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış
olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak bir
ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.) I. derecede özel usulsüzlük cezasının kesilmesini gerektirirken; tasdiki mecburi
MESLEKİ YAZILAR
56
BÜLTEN • 2016 - 212
olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması da II. derece de usulsüzlük
cezasının kesilmesini gerektirmektedir.
bariyle özellikle de Danıştay Vergi Dava Daireleri
düzeyinde mükellef lehine kararlar verildiği görülmekte olup, olumlu ve olumsuz yöndeki bu kararlardan bazılarının özetine aşağıda yer verilmiştir.
Ayrıca, anılan Kanun’un 30/3 maddesine göre
de; bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tasdik ettirilmemiş
olması re’sen takdir nedeni sayılmaktadır.
“Kanuni defterlerin tasdiksiz olması, Katma
Değer Vergisi açısından indirimlerin kabul edilmemesi sonucunu doğurur.”1
Elektronik ortamda tutulacak yevmiye defterinin açılış tasdik (açılış onayı) zamanı ise Maliye
Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından müşterek çıkarılan 1 Sıra No.lu Elektronik
Defter Genel Tebliği’ne göre; elektronik defter beratının alınacağı hesap döneminin ilk ayını takip
eden üçüncü ayın son günüdür.
Elektronik ortamda tutacağı yevmiye defterinin
açılış tasdikini zamanında ya da hiç yapmayan
mükelleflerin ise yukarıda belirtilen uygulamalara (özel usulsüzlük cezası ve dönem matrahının
re’sen takdir edilmesi) muhatap tutulmaları gerekecektir. Zira, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun
mükerrer 242. maddesinin ikinci fıkrasına göre,
bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter,
kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler
elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir.
III.KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun
“Vergi İndirimi” başlıklı 29. maddesinde, mükelleflerin söz konusu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin yüklendikleri katma
değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanun’un
“İndirimin Belgelendirilmesi” başlıklı 34. maddesinde ise katma değer vergisinin, alış faturası
veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni
defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği
hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un yukarıda yer verilen hükümleri dikkate alındığında ise tasdiksiz ya da tasdikli
yevmiye defterinin tasdiksiz arka yüzlerine yapılan kayıtlara konu KDV’lerin indirim konusu yapılıp
yapılmayacağı önem arz etmekte ve uygulamada
da zaman zaman bu konuda duraksamalara düşüldüğü görülmektedir. Önceleri, konuya ilişkin
verilen yargı kararlarından bazıları mükellefler
açısından olumsuzluk arz ederken, son durum iti-
“Yükümlü tarafından 29.9.1999-31.12.1999
tarihleri arasındaki yevmiye kayıtlarının yevmiye defterlerinin tasdiksiz arka sayfalarına yapıldığı sabit olmakla birlikte, kanunen tutulması zorunlu olan diğer defterlerin tasdikli olduğu, 28.9.1999
tarihinde biten yevmiye defterinin tasdiksiz arka
sayfalarına yapılan bu kayıtların gerçeği yansıtmadığına yönelik diğer tasdikli defterlerle karşılaştırmalı bir inceleme yapılmadığı göz önüne
alındığında; salt yevmiye defterinin tasdiksiz arka
sayfalarına kayıt yapıldığından bahisle mal alışları sırasında ödendiği ihtilafsız olan katma değer
vergilerinin indirim hakkını kaybettiğinin kabulü
hakkaniyete ve vergi adaletine uygun düşmeyeceğinden, tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle, vergi ve cezanın kaldırılması yönündeki
Vergi Mahkemesi kararı Kurulumuzca da uygun
bulunmuştur.”2
Mükellefler açısından olumsuzluk arz eden
söz konusu kararların gerekçesi, tasdiksiz defterlerin kanuni defter olarak kabul edilemeyeceği,
KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için de ilgili
vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği, bu durum da tasdiksiz deftere yapılan kayıtların kanuni defterlere yapılmış sayılmayacağıydı.
Bununla birlikte, Danıştay’ın Vergi Dava Daireleri
Kurulu düzeyinde verdiği ve içtihat haline gelen
yukarıdaki kararı yanında, vergi idaresinin bu konudaki görüşü de mükellefler açısından olumludur. Nitekim, vergi idaresinin konuya ilişkin verdiği
iki özelgenin içeriği aşağıya aktarıldığı şekildedir.
“Tasdiksiz de olsa kanuni defterlere ilgili takvim
yılı içinde kaydedilen faturaların KDV Kanunu açısından yapılacak incelemede veya dönem matrahının takdiri sırasında gerçek olduklarına kanaat
getirilmesi ve verginin satıcı tarafından beyan
edildiğinin tespit edilmiş olması kaydıyla, bu bel
1 Danıştay 9. Dairesinin 2000/4155 Esas No, 2001/913 Karar
No ve 21.03.2001 tarihli kararı.
2 Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2005/110 Esas No,
2005/177 Karar No ve 17.06.2005 tarihli kararı.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
gelerde gösterilen katma değer vergisinin indirimi
ve iadesi mümkün bulunmaktadır.”3
“Yapılacak incelemede ya da dönem matrahının takdiri sırasında, tasdik ettirilmemiş defterlere
kaydedilen belgelerin gerçek olduklarına kanaat
getirilmesi ve bu verginin satıcı tarafından beyan
edildiğinin tespit edilmiş olması kaydıyla bu belgelerdeki KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”4
Gerek yargının ve gerekse de vergi idaresinin
yukarıda yer verdiğimiz ve mükellef açısından
olumlu sayılan yaklaşımlarına Biz de katılmaktayız. Zira, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B
maddesinde yer alan “Vergilendirmede vergiyi
doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyeti esastır.” hükmü ile aynı Kanun’un
134. maddesinde yer alan “Vergi incelemesinden
maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmü bu yaklaşımın kabulünü gerekli kılmaktadır.
IV.GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN
Tasdiksiz yevmiye defterine ya da tasdikli
yevmiye defteri sayfalarının arkasına yapılan kayıtların re’sen takdir nedeni olduğu, daha önce
de belirtildiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 30/3
maddesinin gereğidir. Tasdiksiz defterin ait olduğu
döneme ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının re’sen takdirine ilişkin yapılacak incelemede
ise tasdiksiz yevmiye defterine ya da da tasdikli
yevmiye defteri sayfalarının arkasına yapılan kayıtlara konu belgelerin, gerçek olduklarına kanaat
getirilmesi ve söz konusu belgelerin de beyanlara
doğru yansıtıldıklarının tespiti ve ayrıca bir matrah farkının da bulunamaması halinde, mükellefin
beyanlarının doğru olduğu ve dolayısıyla da ilgili
dönem vergi matrahlarının aynen takdiri gerekir.
Zira, konunun KDV boyutuna ilişkin açıklama bölümünde yer verdiğimiz özelge ve yargı kararlarının bu hususu desteklemesinin yanında, Vergi
Usul Kanunu’nun 3/B ve 134. maddesi hükümleri
de bunu gerekli kılmaktadır.
V.SONUÇ
3 Maliye Bakanlığı’nın 05.12.2011 tarih ve B.07.1G
İB.4.33.15.01-2010-701-17-96 sayılı özelgesi.
4 Maliye
Bakanlığı’nın
16.02.2012
tarih
ve
B.07.4.DEF.0.17.10.00-KDV-2010-02-15 sayılı özelgesi.
57
Yukarıda, tasdiksiz yevmiye defterine ya da
tasdikli yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına yapılan kayıtlarının ve özellikle de indirilecek
katma değer vergisi kayıtlarının vergisel açıdan
geçerliliği konusuna ilişkin uygulamada zaman
zaman yaşanan tereddütlere yönelik olarak, Vergi
Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamaları
bağlamında açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu
yönde olmak üzere de, tasdiksiz yevmiye defterine ya da tasdikli yevmiye defterinin arka sayfasına yapılan kayıtların ve özellikle de indirilecek
katma değer vergisi kayıtlarının, yapılacak bir vergi incelemesinde aksi tespit edilmediği müddetçe,
vergisel açıdan geçerli olduğu hususunun gerek
yargı kararlarında ve gerekse de vergi idaresince
verilen özelgelerde kabul gördüğünü belirtmiş bulunmaktayız. Zira, Bizim de katıldığımız bu husus,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde yer alan “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay
ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti
esastır.” hükmü ile aynı Kanun’un 134. maddesinde yer alan “Vergi incelemesinden maksat,
ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmünün de
bir gereğidir. Ayrıca, belirtmek isteriz ki, tasdiksiz
yevmiye defteri özelinde yaptığımız açıklamalar,
tasdiksiz işletme defteri ve tasdiksiz serbest meslek kazanç defteri bakımından da geçerlidir.
Bununla birlikte, mükelleflerin gerek Vergi
Usul Kanunu’ndaki Usulsüzlük Cezalarına muhatap olmamaları ve gerekse de vergi matrahlarının
re’sen takdirine ilişkin incelemeye sevk edilmemeleri için tasdike tabi defterlerini zamanında tasdik
ettirmelerinin kendi yararlarına olacağını belirtmek
isteriz. Ayrıca, her ne kadar son yargı kararları ve
vergi idaresinin özelge bazındaki görüşü, mükellefler açısından olumlu olsa da, konunun, çıkarılacak bir tebliğle netleştirilmesi ve uygulamaya
ilişkin bu görüşün mükelleflerce suistimal edilerek
gereksiz yere devletin denetim birimlerinin meşgul edilmesinin önlenmesi adına da, defter tasdik
ettirmemenin cezasının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu yönünden daha caydırıcı hale getirilmesinin
yararlı olacağını düşünmekteyiz.
MESLEKİ YAZILAR
58
BÜLTEN • 2016 - 212
KATMA DEĞER VERGİSİ’NDE ÖZEL
MATRAH ŞEKİLLERİ
Sezer YOZGAT - SMMM Stajyeri
Otuz yıldır uygulanmakta olan Katma
Değer Vergisi Kanunu 1985 yılında yürürlüğe
girmiştir. Yürürlük tarihinden itibaren 123 tebliği
yayınlanmış, ancak bu tebliğler herhangi bir sistematiğe göre yayınlanmadığından hangi konunun
hangi tebliğde yer aldığı giderek bir muammaya
dönüşmüştü. 1 mayıs 2014 tarihinde bu tebliğlerin tamamı iptal edilerek yeniden “KDV Uygulama
Genel Tebliği” yayınlanmıştır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 20.
Maddesinde Teslim ve Hizmet işlemlerinde matrah 21. Maddesinde İthalatta Matrah, 22. Maddesinde Uluslar Arası Yük Ve Yolcu Taşımalarında
Matrah 23. Maddesinde ise açıklanmıştır. Bu makalemizin konusu Özel Matrah Şekilleri olacaktır.
KDV Kanunu’nun 23. Maddesinde açıklanan
Özel matrah şekilleri şunlardır:
a) Spor-Toto oyununda ve Millî Piyango dahil
her türlü piyangoda, oyuna ve piyangoya katılma
bedeli,
b) At yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih
oyunlarında bu yarış ve oyunlara katılma karşılığında alınan bedel ile bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel,
c) Profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler
ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı
sportif faaliyetler, maçlar ve yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi ve gösterilmesinde bunların icra
edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel
ile bu mahallerde yapılan teslim ve hizmetlerin
bedeli,
d) Gümrük depolarında ve müzayede mahallerinde yapılan satışlarda kesin satış bedeli
ile 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek
olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değeri.
e) Altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithalinde
matrah, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktardır,
f) (3099 sayılı Kanunun 2’inci maddesiyle eklenen bent) Maliye ve Gümrük Bakanlığı işin mahiyetini göz önünde tutarak özel matrah şekilleri
tespit etmeye yetkilidir.
Münhasıran vergisi önceki safhalarda beyan
edilerek ödenen özel matrah şekline tabi işlemlerle uğraşan mükelleflerin, KDV mükellefiyetleri tesis edilmez. Ancak, bu kapsamda işlem yapan ve
başka işlemleri nedeniyle KDV mükellefi olanlar,
özel matrah şekline tabi işlemlerini de beyannamelerinin “Sonuç Hesapları” kulakçığındaki “Özel
Matrah Şekline Tabi İşlemlerde Matraha Dahil Olmayan Bedel” satırında gösterirler.
1. Şans Oyunları, Profesyonel Gösteriler ve
Açık Artırmalar
Spor-Toto oyununda ve Milli Piyango dahil her
türlü piyangoda, oyuna ve piyangoya katılma bedeli; at yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih
oyunlarında bu yarış ve oyunlara katılma karşılığında alınan bedel ile bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel; profesyonel
sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile
profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler, maçlar, yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi ve
gösterilmesinde bunların icra edildiği mahallere
giriş karşılığında alınan bedel ile bu mahallerde
yapılan teslim ve hizmetlerin bedeli; gümrük depolarında ve müzayede salonlarında yapılan satışlarda kesin satış bedeli ile 5300 sayılı Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında
düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde,
senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan
değeri KDV’nin matrahıdır.
2. Altın ve Gümüşten Mamul Eşya Teslimleri
2.1. Altından Mamul Eşya
3065 sayılı Kanunun (17/4-g) maddesi ge-
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
reğince külçe altın teslimleri dahilde ve ithalde
KDV’den istisna edilmiştir. Ancak, altından mamul
veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithali KDV’ye tabi bulunmaktadır.
Söz konusu mamullerin teslim ve ithalinde ise
matrah, 3065 sayılı Kanunun (23/e) maddesi gereğince, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktardır.
İthalat veya dahilden satın alma yoluyla temin
edilen külçe altından bizzat imal edilen veya fason
olarak imal ettirilen veya teslim edildiği şekilde satın alınan ziynet eşyası ile sikke altınların tesliminde, satış bedelinden teslim konusu mamulün bünyesinde yer alan külçe altının, Borsa İstanbul’da
işlem yapılan son resmi işgününde külçe altın
için oluşan kapanış fiyatı esas alınmak ve satılan mamulün ayarı göz önünde tutulmak suretiyle
tespit edilen has bedeli düşüldükten sonra kalan
miktar,KDV’nin matrahı olacaktır. Borsada işlem
gerçekleşmeyen günler için söz konusu eşyalar
ile sikke altınların bünyesinde yer alan külçe altına isabet eden tutarın hesaplanmasında daborsada işlem yapılan en son resmi işgününde oluşan
kapanış fiyatının esas alınacağı tabiidir.
2.2. Gümüşten Mamul Eşya
3065 sayılı Kanunun (17/4-g)maddesine
göre külçe gümüş teslimleri KDV’den istisnadır. 3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesi hükmü
gereğince, söz konusu istisna külçe gümüş ithalatında da uygulanır.
Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden
eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde özel matrah
şekli uygulanması uygun görülmüştür.
Buna göre, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve
ithalatında KDV matrahı, teslim bedelinden külçe
gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirlenmiştir.
3. Gazete, Dergi ve Benzeri Periyodik Yayınlar
Gazete, dergi ve benzeri periyodik yayınların
satışlarında perakende safhaya ait KDV, doğrudan perakendeci bayiye satış yapan başbayiler
tarafından, bu safhanın karını da ihtiva edecek
şekilde hesaplanıp ödenir. Bu durumda, sözü edilen yayınların perakende satış fiyatları vergili olarak tespit edilip üzerlerine tek tutar halinde yazılır.
Perakendeci bayiye satış yapanlar iç yüzde
yoluyla vergiyi hesaplar ve beyan ederler.
59
Bu yayınların perakende satışını yapan gazete
bayileri, kendi satışlarında vergi uygulamaz, KDV
beyannamesi veriyorlarsa bu neviden satışlarını
beyannameye dahil etmezler. Perakendecilerin
tüketiciye satışta vergili fiyat üzerinden yapacakları indirimler vergi hesabında dikkate alınmaz.
4. Tütün Mamulü Teslimleri
Perakendeci bayiler tarafından yapılan tütün
mamullerinin satışlarına ait KDV, bayilere satış
yapan mükellefler tarafından bayilerin kârını da
ihtiva edecek şekilde hesaplanıp bayilere teslimin
yapıldığı dönemde beyan edilir.
Bu maddeleri satın alan bayilerce KDV açısından her hangi bir işlem yapılmaz, bayiler bu satışlarına ilişkin olarak düzenledikleri fatura ve benzeri vesikalarda da KDV’yi göstermezler.
5. Belediyeler Tarafından Yapılan Şehir İçi
Yolcu Taşımacılığı
3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesi hükmünün
verdiği yetkiye dayanılarak, belediyeler tarafından
yapılan şehiriçi yolcu taşımacılığında kullanılan
biletlerin ve kartların bayiler tarafından satışında,
özel matrah şekline göre vergileme yapılması uygun görülmüştür.
6. Telefon Kartı ve Jeton Teslimi
3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, GSM
operatör şirketleri tarafından sunulan cep telefonu konuşma hizmetlerinden faydalanmak üzere
çıkarılan ön ödemeli hazır kartlar da dahil olmak
üzere, bütün telefon kartı ve jeton satışlarının özel
matrah şekline göre vergilendirilmesi uygun görülmüştür.
7. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Tarafından Araç Plakaları ile Basılı
Evrakın Teslimi
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 131
inci maddesi gereğince, araç plakaları ile sürücü
kurslarında kullanılanlar dahil bir kısım evrakın
basımı Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu tarafından yaptırılmaktadır. Federasyon,
basımını sağladığı araç plakaları ve belgeleri ihtiyaç sahiplerine bedeli karşılığında satılmak üzere
kendisine bağlı Odalara göndermektedir.
Kaynaklar
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
KDV Genel Uygulama Tebliği
MESLEKİ YAZILAR
60
BÜLTEN • 2016 - 212
KURUMLAR VERGİSİNDE KANUNEN
KABUL EDİLMEYEN GİDER
UYGULAMASI
Cem ARSLAN - Devlet Gelir Uzmanı
I. GİRİŞ
İşletmelerin ticari bilançolarında yer alan
ancak vergi uygulamasında gider olarak indirimine izin verilmeyen harcamalara kanunen
kabul edilmeyen gider (KKEG) denilmektedir.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin indirebileceği giderler GVK’nın 40 ve KVK’nın 8. maddesinde sayılmıştır. İndirilecek giderler konusunda
GVK’yı da esas alan kurumlar vergisi mükellefleri,
indirilemeyecek giderler konusunda ise sadece
KVK’nın 11. maddesine göre işlem yaparlar. Bu
nedenle, kurumlar vergisi mükellefleri indirilemeyecek giderlerini, KVK, VUK ve açık hüküm bulunan diğer kanunları referans alarak belirleyeceklerdir.
Bir giderin kurum kazancından indirilebilmesi
için genel olarak aşağıdaki şartların varlığı gerekir:
- Yapılan giderin, kazancın elde edilmesi ile
doğrudan ilgili olması
- Giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde
edilmesi için mecburi olarak yapılması
- Giderlerin tevsik edici belgelere dayanması
(fatura vb.) ve yasal kayıtlarda izlenmesi
- Gider belgesinin kurum adına düzenlenmiş
olması
- Giderin kanunen kabul edilebilir nitelikte olması
II. KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER
Kurumlar vergisi uygulamasında, KKEG olarak
dikkate alınması gereken harcamalara başlıklar
halinde aşağıda yer verilmiştir.
1) Öz Sermaye Üzerinden Ödenen veya Hesaplanan Faizler
Kurumlar vergisi mükellefleri, sermayeleri üzerinden faiz hesaplamazlar ve sadece sermaye dolayısıyla elde ettikleri kârı dağıtırlar. Ancak, anonim şirketlerde işletmenin faaliyetine başladığı
tarihe kadar sermaye üzerinden faiz hesaplanabileceğine dair şirket mukavelesinde düzenleme
yapılması söz konusu olabilir. Bu ve buna benzer
durumlarda, sermaye üzerinden faiz hesaplansa
dahi bu faiz tutarları matrahın tespitinde dikkate
alınmaz.
2) Örtülü Sermaye Üzerinden Ödenen veya
Hesaplanan Faiz, Kur Farkları ve Benzeri Giderler
KVK’nın 12. maddesinde örtülü sermaye müessesine ilişkin hükümler yer alır. Örtülü sermaye
olduğu tespit edilen tutarlar üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri giderler kar dağıtımı olarak
nitelendirildiğinden, söz konusu tutarlar üzerinden
hesaplanan faiz ve benzeri giderler matrahın tespitinde dikkate alınmaz.
Örtülü sermaye şeklinde değerlendirilen tutarların döviz olması durumunda ise, borç olarak
nitelendirilmeyen bu dövizler dolayısıyla kur farkı
geliri veya gideri oluşması söz konusu değildir.
3) Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü
Olarak Dağıtılan Kazançlar
Kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde,
emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit
ettikleri bedel veya fiyatlar dolayısıyla oluşan kazanç tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılır.
Örtülü olarak dağıtılmış kazanç, kâr payı
veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayıldığından, bu tutarların gider olarak matrahın tespitinde dikkate alınması mümkün olmayacaktır.
4) Yedek Akçeler
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
Yedek akçeler, elde edilen kazancın dağıtılmayıp işletmede alıkonulan kısmıdır. Her ne şekilde
ve isimle ayrılmış olursa olsun yedek akçeler kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaz.
Yedek akçeler gelir tablosu hesaplarında izlenmediğinden, muhasebesel olarak da giderleştirilemezler.
5) Hesaplanan Kurumlar Vergisi, Para ve
Vergi Cezaları ile Gecikme Zamları
Kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre
ödenen cezalar, gecikme zamları ve tecil faizi ile
VUK’a göre ödenen gecikme faizi ile pişmanlık
zammının kurum kazancından indirimi kabul
edilmez.
Öte yandan, sosyal güvenlik kurumlarına
ödenen gecikme cezaları ile zamları da gider
olarak indirilemeyecektir.
Esasında, kamuya olan borçlarla ilgili olarak
ortaya çıkan ve her ne ad altında olursa olsun
ödenen “cezalar”ın veya “fer’i alacakların” vergi matrahının tespitinde indirimine izin verilmez.
Buna göre, GİB, SGK, TRT, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, belediyeler ve benzeri kamu kurumlarına yapılan bildirimler ile ilgili olarak cezaya muhatap olunması durumunda, tahakkuk ettirilen ya da
ödenen cezaların beyannamenin KKEG bölümüne yazılması ve matrahın tespitinde gider olarak
dikkate alınmaması gerekir.
Örneğin; TRT paylarının zamanında ödenmemesi sonucu tahakkuk ettirilen cezalar, gecikme
zamları ve faizleri matrahtan indirilemez.1
6) Menkul Kıymetlerin İtibari Değerlerinin
Altında İhracından Doğan Zararlar
Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında
ihracından doğan zararlar ile bu menkul kıymetlere ilişkin olarak ödenen komisyonlar ve benzeri
her türlü giderler kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınamaz.
Menkul kıymetlerin itibari değerinin üstünde
ihracı durumunda oluşan emisyon primi kazancı
vergiden istisna olduğundan, itibari değerin altında ihraç edilen menkul kıymetler dolayısıyla oluşan zararlar da KKEG niteliğinde sayılmıştır.
1 Gelir İdaresi Başkanlığının 22.04.2009 tarih ve 42990 sayılı
özelgesi
61
7) Bazı Taşıtlara İlişkin Giderler ve Amortismanlar
Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan motorlu deniz taşıtları ile hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanlarının matrahtan
indirilmesi mümkün değildir.
Esas faaliyet konusu, işletmelerin ana sözleşmesinde yazılı olan ve işletmenin iş ve işlemlerini
belirten sektör bazında belirlenmiş faaliyetleridir.
Ancak, bir faaliyetin işletmenin ana sözleşmesinde yer alması yeterli olmayıp, bu faaliyetin fiilen
de yürütülmesi gerekir.
Örneğin; (Z) A.Ş.’nin, aktifinde kayıtlı kotrası
olması ve şirket sözleşmesinde turizm faaliyeti ile
iştigal edileceği belirtilmesine rağmen fiili olarak
turizm sektörü ile ilgili işi yoktur. Bu şirketin sözleşmesinde turizm faaliyeti sayılmış olsa bile fiilen
bu faaliyet yürütülmediğinden, söz konusu kotraya ilişkin giderler ve amortismanlar indirim konusu
yapılamaz.
8) Kurumun Kendisinin, Ortaklarının, Yöneticilerinin ve Çalışanlarının Suçlarından Doğan Tazminat Giderleri
GVK’nın 40. maddesinde, işle ilgili olmak şartıyla, sözleşmeye, yargı kararlarına veya kanun
emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabileceği; KVK’nın 11.
maddesinde ise, sözleşmelerde ceza şartı olarak
konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun
kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî
tazminatların gider olarak dikkate alınamayacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Şirketlerin kusurlu olduğu orana isabet
eden tazminatların gider yazılması mümkün
olmadığından, bu kapsamda ödenen veya tahakkuk ettirilen tutarların da KKEG olarak dikkate alınması gerekir.
Örneğin; (X) A.Ş.’nin personelinin hizmet
kusuru nedeniyle şirket aleyhine dava açılmış
ve mahkeme tarafından verilen kararda şirketin
tümüyle kusurlu olduğu belirtilerek karşı tarafa
50.000 TL tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.
Bu tazminat tutarı KKEG olarak dikkate alınacaktır.
Örneğin; Hastane işleten (Y) A.Ş.’nin personeli
olan Doç. Dr. Ferhat Ceylan’ın yanlış tanı ve tedavi uygulaması üzerine açılan davada mahkeme,
MESLEKİ YAZILAR
62
BÜLTEN • 2016 - 212
şirketin 5/8 oranında kusurlu olduğuna hükmetmiştir. Şirket tarafından bu orana isabet eden ve
ödenen tazminat, yasal faiz ve mahkeme masraflarının matrahtan indirimi kabul edilmeyecektir.
Örneğin; Elektrik, su ve doğalgaz faturalarının
zamanında ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zamları, sözleşmelerde ceza şartı
olarak konulduğundan gider olarak dikkate alınacaktır.
Örneğin; Maden Kanununun 12. maddesinde,
“Ruhsatlı, ancak üretim veya işletme izni olmadan
aynı grupta üretim yapıldığının tespit edilmesi halinde, üretim faaliyetleri durdurularak teminat irat
kaydedilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, üretim veya işletme izni olmadan
üretim yapıldığının tespit edilmesi nedeniyle,
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığınca Maden Kanununun 12. maddesine istinaden irat kaydedilen
teminat tutarının, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.2
9) Basın Yoluyla İşlenen Fiillerden Dolayı
Ödenen Tazminatlar
Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve
televizyon yayınlarından doğan maddi ve manevi
zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri, kusur oranına bakılmaksızın KKEG olarak değerlendirilir.
10) Bazı Ürünlere Ait İlan ve Reklam Giderleri
Tütün ve alkol ürünlerinin ilan ve reklam giderlerinin matrahın tespitinde dikkate alınması ile ilgili olarak Kanun ve Tebliğ düzenlemeleri yapılmış
ve Danıştay tarafından ilgili Tebliğin bir bölümü
iptal edilmiştir.
Sonuç olarak;
- Tütün ve tütün mamullerine ilişkin ilan ve reklam giderleri 19.05.2008 tarihinden itibaren matrahın tespitinde gider olarak kabul edilmemekte
- Alkol ve alkollü içkilere ilişkin ilan ve reklam
giderleri ise matrahın tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır.
11) Finansman Gider Kısıtlaması
6322 sayılı Kanunla3, KVK’nın 11. maddesine
eklenen (i) bendine göre;
2 Çanakkale
Defterdarlığının
13.11.2013
tarih
ve
47423198-KURUM-2012-02-22 sayılı özelgesi.
3 31.05.2012 tarih ve 28324 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır
- Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal
kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında,
- Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak
üzere,
- Yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin
faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı
ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak
üzere
bu harcamaların Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı kurum kazancının tespitinde indirim
konusu yapılamayacaktır.
Öte yandan, Bakanlar Kurulunca henüz
belirleme yapılmadığından bu hüküm henüz
uygulanmamaktadır.
Enflasyon düzeltmesi hükümleri yürürlükteyken, finansman gider kısıtlaması ile ilgili yetkinin
de kullanılmayacağı düşünülmektedir.
12) Kurumların Yönetim Kurulu Başkan ve
Üyelerine Verilen Temettü İkramiyeleri
GVK’nın 75. maddesi uyarınca, idare meclisi
başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul
sermaye iradı sayılır. Bu nedenle, söz konusu
ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider
olarak indirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri GVK’nın 61. maddesine göre
ücret sayıldığından, bu ödemeler ücret gideri olarak dikkate alınacaktır.
13) Kanunen Yasaklanmış Fiiller Nedeniyle
Katlanılan Giderler
Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle yapılan harcamalar, ticari kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi ile ilgili olmadığından kurum kazancından indirilemez. Örneğin; Rüşvet verme fiili
Türk Ceza Kanununun 252. maddesinde suç olarak tanımlandığından, rüşvet ve rüşvet ile ilgili her
türlü giderler KKEG niteliğindedir.
Bu açıklamalar 3 seri no.lu KVK Genel Tebliği4
ile 1 seri no.lu Tebliğe eklenmiş ve mükellefler tarafından tereddüt edilen bu durum aydınlatılmıştır.
Bu çerçevede, kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan diğer giderler de matrahın tespitin
4 20.11.2008 tarih
yayımlanmıştır.
ve
27060
sayılı
Resmi
Gazetede
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
63
de dikkate alınamaz.
olarak dikkate alınmayacaktır.
14) Vergi Mevzuatına Uygun Olmaksızın Ayrılan Amortismanlar
Öte yandan, 5897 sayılı Kanunla MTV Kanunda değişiklik yapılmış ve deniz taşıtlarına
ilişkin MTV kaldırılarak harç uygulamasına geçilmiştir. VUK’un 269. maddesine göre, iktisadi işletmelere dahil gayrimenkuller, bunların mütemmim
cüzleri ve teferruatı, tesisat ve makineler, gemiler
ve diğer taşıtlar ile gayrimaddi haklar maliyet bedeli ile değerlenir.
Aynı Kanunun 313. maddesinde, yukarıda
sayılan, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve
yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye
maruz bulunan iktisadi kıymetlerin değerinin bu
Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman konusunu oluşturacağı; 315. maddesinde
de, mükelleflerin amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı
ömürlerinin dikkate alınacağı belirtilmiştir.
Buna göre, GİB tarafından çıkarılan 333, 339,
365, 389, 399 ve 406 numaralı VUK Tebliğleri ile
belirlenen faydalı ömürlerine göre iktisadi kıymetler için amortisman ayrılması ve yanlış bir uygulamaya sebebiyet vermemek ve cezalı tarhiyatla
karşılaşmamak için, güncellenen Tebliğlerin yakından takip edilmesi uygun olacaktır.
15) Bazı Taşıtlara Ait MTV
Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) Kanununa göre,
(I) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan otomobil ve
benzerleri ile hava taşıtlardan (Ticari maksatla
kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama
faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya
verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
kabul edilmez.
(I) sayılı tarifede bulunan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri araçlar ile (IV) sayılı tarifede yer alan hava taşıtlarına ödenen MTV
tutarları KKEG niteliğindedir. Ancak, ticari amaçla
kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama
faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya
verdikleri taşıtlara ödenen MTV matrahtan indirilir.
Örneğin; Helikopter kiralaması faaliyetiyle uğraşan bir firmanın helikopterleri için ödediği MTV
gider yazılacaktır. Öte yandan, madencilik işiyle
uğraşan bir firmanın mühendislerinin ve personelinin dağlık arazide ulaşımını sağlamak için kullanılan helikopterlere ilişkin ödenen MTV ise gider
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca oluşturulacak bağlama kütüğüne kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden “Gemi,
deniz ve iç su aracının boyutuna göre” harç alınması uygulaması başlatılmıştır. Buna göre (“7”
numaralı ayrımda yer alan deniz araçlarının giderlerine ilişkin kısıtlama da dikkate alınmak suretiyle), söz konusu harçlar matrahın tespitinde gider
olarak dikkate alınabilecektir.
(II) sayılı listede bulunan ticari araçların MTV’si
ise matrahtan indirilecektir.
Ayrıca, hiçbir vergiye ilişkin ceza ve gecikme
zammının gider olarak yazılması kabul edilmediğinden, maddedeki “cezalar ile gecikme zamları”
ibaresi tekrardan öte bir anlam ifade etmemektedir.
16) Özel İletişim Vergisi (ÖİV)
Gider Vergileri Kanununun 39. maddesine
göre ÖİV, kurumlar vergisi uygulamasında gider
kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez.
Bu nedenle, telefon faturaları üzerinde yer alan
ÖİV’nin ayrıştırılması ve beyannameye KKEG
olarak yazılması gerekir.
17) Dernek, Vakıf, Birlik ve Benzeri Kuruluşlara Ödenen Aidatlar
Kurumlar vergisi mükellefleri tüzel kişilikleri itibariyle çeşitli dernek, birlik ve benzeri kuruluşlara
üye olabilmekte ve bunlara aidat veya başka adlarla ödeme yapmaktadırlar.
Kurumlar vergisi uygulamasında ise bu kuruluşlara ödenen aidatların gider yazılabilmesi için,
yapılacak ödemenin zorunlu olması şartı aranır.
Örneğin; (X) Yeminli Mali Müşavirlik Limited
Şirketi, SMMM ve YMM Kanunu uyarınca bulunduğu ildeki YMM odasına kayıt olmadan meslekî
faaliyette bulunamaz. Buna göre, YMM odasına
üye olunması şart olduğu için, şirketin ödediği aidat kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate
alınacaktır.
Örneğin; (Y) A.Ş., bulunduğu ildeki Genç İşadamları Derneğine üye olmuş ve aidat ödemesi
yapmıştır. Faaliyetin yürütülmesi için zorunlu ol-
MESLEKİ YAZILAR
64
BÜLTEN • 2016 - 212
mayan bu ödeme ise KKEG olarak kabul edilecektir.
18) Şirketlerin Adına Düzenlenmeyen Belgeler
Giderlerin, kurum kazancının tespitinde indirim
konusu yapılabilmesi için harcama dolayısıyla alınan belgelerin şirket adına düzenlenmesi gerekir.
Bazı durumlarda, uygulanan mevzuat gereği şirketler kendi adlarına fatura alamamakta ve
yüklendikleri giderleri kendi adlarına belgelendirememektedirler.
Bu durum en yoğun şekilde kat karşılığı inşaat
işlerinde yaşanmaktadır. 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununda, yapı denetim hizmetinin, yapı
denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine
göre yürütüleceği ve yapı sahibinin yapım işi için
anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil olarak tayin edemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu Kanuna
göre, yapı denetim hizmet bedelinin yapı sahibince ödenmesi gerektiğinden, bu ödemelere ilişkin
belgeler de yapı sahibi adına düzenlenmektedir.
Kat karşılığı inşaat işlerinde yapı denetim hizmet bedeli fiilen müteahhit tarafından ödenmekte
ancak bu ödemeye ilişkin belge arsa sahibi adına
alınmaktadır. Bu durumda müteahhitlik şirketleri,
adlarına düzenlenmeyen faturayı matrahın tespitinde dikkate alamayacaklardır. Buna benzer şekilde, şirketlerin adına düzenlenmeyen diğer belgelerin de gider yazılmasına imkân yoktur.5
Bu durumun istisnasını, şirketler adına kayıtlı olmayan elektrik, su, doğalgaz ve sabit telefon
faturaları oluşturur. Şirket tarafından kullanıldığı
ispat edilen bu kalemlerle ilgili aboneliğin şirket
adına olması ve faturanın şirket adına kesilmesi
zorunlu değildir. Cep telefonlarının ise şirket adına kayıtlı olmaması durumunda, fatura bedelleri
gider olarak yazılamaz.
19) Belgelendirilemeyen Giderler
Mükelleflerin tüm giderlerini belgelendirmeleri
ve yasal defterlerine kaydetmeleri esastır. Belgelendirilemeyen harcamalar gider olarak kaydedilemez.
faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde
beşini aşmamak şartıyla götürü olarak hesapladıkları giderleri indirim konusu yapılır.
Götürü gider uygulanabilmesi için;
- Giderin ve gider karşılığı nakit çıkışının fiilen
yapılmış
- Giderin muhasebe kayıtlarında da izlenmiş
ancak belgesinin alınamamış
olması gerekir.
Götürü gider uygulamasından yararlanan kurumların, beyannamenin “Ek bilgiler” bölümüne
yeni eklenen “götürü gider” satırını da doldurmaları gerekir.
Öte yandan, 233 seri no.lu GVK Tebliğine göre
ihracatçılar, ihracat hasılatının tamamı üzerinden
götürü gider hesaplayabilecekler; ihraç kaydıyla
mal teslim edenler ise bu uygulamadan yararlanamayacaklardır.6
ler
20) Şirket Ortaklarına İlişkin Yapılan Gider-
Şirket ortaklarına ait olan giderlerin matrahın tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.
Özellikle şirketlerin ortaklarına ait Bağ-Kur primlerinin firmalar tarafından ödendiği görülmektedir.
Bu durumda ödenen primlerin KKEG olarak dikkate alınması gerekir.
Şirketin ortakları, eşleri ve küçük çocukları için
yapılan ve özel sağlık sigortasına ödenen primler
de matrahtan indirilemez.
21) Kıdem Tazminatı ve SGK Primleri
SGK primleri tahakkuk ettirilseler dahi, fiilen
ödenmedikleri sürece gider yazılamazlar. Aynı şekilde kıdem tazminatı karşılıkları da ancak ödenirse matrahtan indirilirler. Bu nedenle, ödenmeyen
SGK primlerinin ve kıdem tazminatı karşılığının
KKEG olarak dikkate alınması ve ödendikleri dönemde gider yazılması gerekir.
22) Geri Alınamayan Avanslar
Bu durumun istisnası GVK’nın 40/1 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; ihracat,
yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık
Avanslar, gelecekte yapılacak olan mal ve
hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan veya
verilen değerleri ifade ettiğinden alıcı tarafından
satıcıya verilen avanslar belirli bir malın teslimini
veya belirli bir hizmetin yerine getirilmesini isteme
hakkını temsil etmekte ve sonuç olarak emtianın
5 Gelir İdaresi Başkanlığının 23.01.2012 tarih ve 258 sayılı
özelgesi
6 Gelir İdaresi Başkanlığının 22.10.2005 tarih ve 56108 sayılı
özelgesi
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
veya hizmetin maliyetine dönüşmekte ve emtianın/hizmetin toplam bedelinden mahsup edilmektedir.
Gerek Kurumlar Vergisi Kanunu gerekse Gelir Vergisi Kanununda, bir taahhüdün yerine getirilmesi amacıyla verilen, ancak taahhüt yerine
getirilmediği takdirde veya sair nedenlerle geri
alınamayan avans bedellerinin gider olarak yazılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Buna göre; iktisadi kıymetlerin yurt içinden
alımına veya ithaline ilişkin olarak ödenen ancak
geri alınamayan avans tutarı kurum kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır.7
23) Dar Mükellef Kurumlara İlişkin KKEG
65
bölüm eklenmiştir. Bu ek ile matrah bildirimi bölümündeki KKEG arasında otokontrol kurulmuştur.
Ekler bölümündeki KKEG’ye girilen tutarla matrah
bildirimi bölümündeki tutar birbiriyle aynı olmalıdır. Bu bilgiler birebir aynı olmasına rağmen program beyannameyi kaydetmiyorsa, virgülden sonra gelen rakamlar da kontrol edilmeli ve denklik
sağlanmalıdır.
Örneğin; (X) A.Ş.’nin beyannamesinin ekinde bulunan KKEG’lerin toplamı 23.750,65 TL’dir.
Şirket matrah bilgileri bölümündeki KKEG’ye ise
23.750 TL yazmıştır. Bu durumda şirketin beyannamesi kaydedilmeyeceğinden, rakamın birebir
aynı olması sağlanmalıdır.
Ekler bölümünde yer alan KKEG’ler beyannamede şu şekilde belirlenmiştir.
Türkiye’de ticari veya zirai faaliyeti bulunan dar
mükellef bir kurumun safi kurum kazancı, kural
olarak tam mükellefiyete uygulanan esaslara göre
hesaplanmakta ve yukarıda açıklanan KKEG’ler
dar mükellefler açısından da geçerli olmaktadır.
- KVK’nın m. 11 hükümlerine göre kabul edilmeyen giderler
Öte yandan KVK’nın 22/3 maddesinde, dar
mükellef kurumların kazancının tespitinde ayrıca
kabul edilmeyecek indirimler aşağıdaki şekilde
düzenlenmiştir.
- VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan reeskontlar
- Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin, Türkiye’deki dar mükellef kurumlar hesabına yaptıkları alım-satımlar için dar mükellefin ana
merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verdiği
faizler, komisyonlar ve benzerleri
- Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim giderlerine veya zararlarına
katılmak üzere ayrılan paylar
- VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan karşılıklar
- VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan amortismanlar
- 5510 sayılı Kanun m. 88 kapsamındaki
KKEG’ler
- 6552 sayılı Kanun (Özel Kanunlar uyarınca)
yazılan kanunen kabul edilmeyen giderler
- Bağış ve yardımlar
kurum kazancının tespitinde indirilemeyecek-
- GVK m. 75 uyarınca yönetim kurulu üyelerine
ödenen kar payları
Söz konusu genel yönetim giderlerine veya
zararlarına katılmak için ayrılan paylardan, Türkiye’deki kurumun kazancının elde edilmesi ile ilgili
olan ve emsallere uygunluk ilkesi uyarınca belirlenecek dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar ile Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı
ülkelerden gönderilen yetkili kimselerin seyahat
giderlerinin indirimi kabul edilecektir.
- KDV Kanunu m. 30/d uyarınca indirilemeyen
KDV tutarı
tir.
24) KKEG’lere İlişkin Ekler Bölümündeki
Tablonun Doldurulması
2013 yılından itibaren kurumlar vergisi beyannamesine, “KKEG” detaylarının yer aldığı bir
7 Eskişehir VDB’nin 21.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.26.15.01KVK-49-2-12-115 sayılı özelgesi.
- 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu uyarınca
gider yazılan ÖİV
- MTV Kanunu m. 14 uyarınca gider kaydedilen MTV’ler
- İstisna faaliyetlerden/işlemlerden doğan zararlar
- Diğer
KKEG’nin hangi gruba girdiği konusunda tereddüt yaşanması durumunda, “Diğer” bölümüne
giriş yapılmalıdır.
MESLEKİ YAZILAR
66
BÜLTEN • 2016 - 212
BORCA BATIK ŞİRKETLERİN KURTULUŞUNDA
YENİ UMUT
Ruşen ÇOLAK - SMMM
İflas Erteleme 2008 yılından bu yana en
güncel konulardan biri. Bu kavram Türk Ticaret Kanunun’da hep yer aldı ama Türkiye’nin
gündemine asıl olarak 2001 krizinden sonra
girdi. Global krizin derinleştiği 2008’den sonra
ise adeta patladı. O dönemde toplamda binin üzerinde şirket Türk Ticaret Kanunun 376.
maddesi ile İcra iflas Kanunu’nun 179 a,179 b
maddelerinde düzenlenen iflas erteleme yoluna
başvurdu.
hükümleri uyarınca borca batıklığın mahkemeye bildirilmesine , bir iyileştirme projesi hazırlanarak şirketin iflasının ertelenmesi talebinde
bulunulmasına ilişkin yönetim kurulu kararı gereklidir. Mahkemeye sunulan dosya eklerinde
davacı şirketin kararında ara bilançosu ve
bilanço neticesinde şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğu ve bu sebepten dolayı iflasın ertelenmesine başvurulması kararı alınması
gerektiği belirtilmelidir.
İflas ertelenmesi , adından ‘da anlaşılacağı
gibi, zora giren şirketlerin kanunlarla korunmasını ve kurtuluş için şirkete bir fırsat verilmesini
sağlıyor. Ancak geçen sürede iflasın ertelenmesi sürecine giden bir çok şirketin bu müesseseyi kötü kullandığı ortaya çıkmıştır. Kurtulma
umudu olmayan bazı şirketlerin alacak takibinden kurtulmak için bu yolu seçerek sadece iflasını geciktirmektedirler. Hukuki olarak benimsenen genel tanımla iflasın ertelenmesi; borca
batık durumda olan sermaye şirketinin yada kooperatifin , mali durumunun ıslahının mümkün
olması halinde , o şirketin iflasının önlenmesini
sağlayan bir kurumdur.
Şirket iflas ertelenmesi dilekçesinin sonuç
kısmında İİK 179a,179b maddeleri gereği ihtiyati tedbir ve iflasın ertelenmesine karar verilmesi yönündeki ifadesi ile borca batıklık bildirimi yapılmış , iflasın ertelenmesine ve ihtiyarı
tedbir kararı verilmesi talep etmelidir. Borca
batıklığa yönelik bilgi erteleme talebini içerir dilekçe ekinde malvarlığından mevcut borçların
fazla olduğuna yönelik bilgi ile gerekli belgeler
mahkemeye sunulmalıdır.
İflas Ertelemesi ( Tedbir Kararı Alınabilmesinin Şartları )
İflasın ertelemesi kararı verilebilmesi için, İİK
m.179, m 179/a,b maddeleri ile TTK m.376’daki
şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlar iflasın ertelenmesine dair Yargıtay kararları ve
doktrindeki sınıflandırmaya göre,temelde ikiye
ayrılır. Bunlar da şekli ve maddi şartlar olarak
adlandırılır. Bir şirketin iflasının ertelenmesi için
hepsinin bir arada olması gereklidir.
İflasın Ertelenmesinin Şekli Şartları
İflas Talebi, Borca Batıklık bildirimi ve İflasın Ertelenmesi Talebi :
Borca batıklık talebi nedeniyle İİK›nın ilgili
İyileştirme projelerinin mahkemeye sunulması , projeyi oluşturan ve şirketin iflastan nasıl
kurtulacağını açıklayan detaylar ve ekleri mahkemeye dilekçe ekinde sunulmalıdır.
Mahkemeye iflas erteleme harçlarının peşin
ödenmesi gereklidir.
Fevkalede mühletten yararlanılmamış olması gerekmektedir.
Davacı şirketler iflasın ertelenmesine karar
verilebilmesi için İİK m.317 ve devamı maddelerinde düzenlenen fevkalede mühletten
yararlanılmamış olması gerekmektedir. Dava
dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden şirket
bünyesinde yapılan incelemelerden , davacı
şirketin fevkalade mühletten yararlandığına
dair bir belirtiye rastlanılmamış olması gerekmektedir.
İflas Ertelemesinin Maddi şartları
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
Borca batıklık İflasın ertelenmesi talebinde
bulunulabilmesi için ve bu yönde karar verilebilmesi, doğrudan iflas talebi ile borca batıklığın
(borçların aktifinden fazla olduğunun) bildirilmesi (İİK M.179/1) ve mahkemece yapılacak
inceleme sonrasında bu durumunun tespit edilmesine bağlıdır.
Bilirkişi kurulunun şirket merkezi ve eklerinde keşif yaparak , şirketin dava dosyasında
bulunan belgelere göre şirketin borçlarının aktiflerden fazla olduğunu, şirketin borca batık olduğunun tespitini yaparak borca batıklık raporu
hazırlayacaklardır.Hazırlanacak rapor bilanço
günündeki gerçek değerlere göre hazırlanacaktır. Bilanço değerleri ile reel değerler arasında , bilirkişi raporlarında farklılık oluşmakta
olup, bilirkişi raporlarının mahkemeye sunulan
projeyle uyum sağlamadığı görülmektedir. Bilirkişiler keşif günü kayıtlarını esas almak istemeleri , şirketin mahkemeye sunduğu bilanço tarihiyle aynı olamayacağından bilirkişi raporları
sebebiyle ciddi sorunlarla karşılaşılmakta ek
raporlar alınması gündeme gelmektedir.
İİK m.179/1 erteleme kararının verilebilmesi için şirketin mali durumunun islahının
mümkün görülmesi ve iyileştirme projesinin
ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve
belgelerin de mahkemeye sunulmasını kurala bağlamıştır. İyileştirmeye , erteleme süresi
içerisinde , tüm şirket alacaklıların alacaklarına
kavuşması olarak bakılmamasıdır. Bu nedenle
iyileştirme esasen, şirketin borca batıklığının ortadan kaldırılması ( hukuki anlamda iyileştirme) yanında erteleme süresi sonunda şirketin
ekonomik fonksiyonlarını istikrarlı bir biçimde
yerine getirebilmesi, yeni bir mali kriz ve borca
batıklıkla karşılaşmaması , karlılık ve verimliliğe
kavuşmasının (ekonomik anlamda iyileşme)
sağlanmasıdır. Yani bundan şirketin hukuki varlık olarak tüzel kişiliğinin sona erme tehlikesinden kurtulması anlaşılmalıdır. (Atalay Oğuz ;
Borca batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir
2007) Bu kapsamda mahkeme erteleme kararı
verilebilmesi için , şirketin mali durumunu gösteren ve dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerle, talep edilen erteleme süresi içerisinde
şirketin mali durumunu kısmen veya tamamen
düzeltebileceği ( iyileştirme ümidi) yönünde
kuvvetli bir kanaat oluşturulması gereklidir. Bunun içinde şirket borca batık olmasına karşın,
sunulmuş olan ciddi, inandırıcı ve uygulanabilir
bir iyileştirme projesi ile şirketin borca batık-
67
lıktan çıkabileceği ortaya konulması gereklidir.
Ancak burada bir ümit söz konusu olduğundan,
mahkemeye, yaklaşık bir ispat yapılması yeterlidir.
Alacaklıların Haklarının Korunması
İflas kararı verilebilmesi sonucu şirketin
tasfiyesi , genel olarak , borçlunun geriye kalan (tasfiyeye tabi) iflas masasına geçen malvarlığı , alacaklıların alacaklarını karşılamaya
yetmemekte; bu nedenle , iflas ile beklenen
fayda elde edilememektedir. Bu durumdaki en
önemli problem , her hangi bir güvencesi olmayan , yani İİK m.206’da dördüncü sırada
gösterilen alacaklıların tasfiye sonucu alacaklarına çoğunlukla hiç kavuşamamalarıdır. Asıl
bu alacaklıların alacakları açısından tasfiyenin
faydasız olması durumu, iflasın ertelenmesi
iyi bir şekilde işlediği takdiri alacakların lehine
olabilecektir. Bunun için mahkeme tarafından
erteleme kararı verilmesine yönelik olarak alacaklıların durumunun , derhal iflasın açılmasına
oranla daha kötü bir duruma sokulmayacağı
yolunda bir kanaat oluşmalıdır. Zira erteleme
süresi sonrasında katlanılacak zararın , mevcut
zarardan fazla olabilme ihtimalinin bulunması
, erteleme süresinin uzatılması taleplerinin de
reddini gerektirir.( oguz atalay) Şirketin iyileşme ümidi olması ile verilecek iflas erteleme kararı sonunda şirketin kurtulması doğal olarak
alacaklıların korunmasını sağlayacaktır.
ALACAĞIN İFLAS MASASINA YAZDIRILMASI
İflas halinde alacağı başka yolla izlemek
mümkün olmadığından , kural olarak alacakların iflas masasına yazdırılması gerekir. (İİK.
md.219) İflas alacaklarının , tasfiye ilanından
itibaren bir ay içinde masaya yazdırılması gerekir. Fakat, bu bir aylık süreden sonra bildirilen alacaklar da masaya yazdırılabilir. (İİK. md.
236) İflas idaresi , sıra cetvelini düzenlerken ,
o ana kadar masaya yazdırılmış olan alacaklar
hakkında (kabul veya red) şeklinde karar verir.
Bu şekilde düzenlenen ve iflas dairesine verilen
sıra cetveli nden sonra da, iflas kapanıncaya
kadar masaya iflas alacağı yazdırılması mümkündür. Bütün bu işlemler , iflas tasfiyesinin sonuçlanmasını geciktirir. Çünkü kanun , bir taraftan iflasın kapanmasına kadar masaya alacak
yazdırılmasını müsade ederken diğer taraftan
da bunu bazı müeyyidelere tabi tutmuştur. (
İİK md.236/II/III) Yukarıda açılanan prosedüre
MESLEKİ YAZILAR
68
BÜLTEN • 2016 - 212
uymayan bir alacak için şüpheli alacaktan söz
etmek mümkün değildir.Çünkü karşılık ayırabilmenin temel koşullarından biri takipteki ciddiyettir. Basiretli bir iş adamı gibi davranan her
tacir ; ticari ilişkilerinden doğan alacakları içinde
gerekli hassasiyeti ve ciddiyeti göstermek durumundadır. Bu durumda alacaklı , borçlunun
iflas ettiğini gerekçe göstererek , alacağın dava
veya icra yoluyla takip edemediğini ileri süremez. Çünkü böyle bir iddiada bulunan kişinin
alacağını iflas masasına bildirmesi gibi daha
kolay bir yola başvurmama nedeni anlaşılamaz. Alacağın iflas masasına yazdırmaması ,
o alacağın takip edilmediğini, o alacaktan vazgeçildiğini gösterir. Şüpheli alacak için ancak
alacak şüpheli hale geldiği yılda(iflas halinde
iflas masasına yazdırıldığı zaman da ) karşılık
ayrılabilir. Dolayısıyla iflas kapandıktan sonra
geçmişse yönelik düzeltme de mümkün değildir. Diğer taraftan bu koşullar altında, iflasın
kapatılmasıyla birlikte kaza-ı hükme dayanarak
alacağın değersiz olduğunu iddia etmek , mümkün değildir. Normal koşullarda bir değersiz alacaktan söz edebilmek için o alacağın gerektiği
takibin yapılması ve devamında VUK’un 322.
maddesinde belirtildiği gibi “kaza-ı bir hükme
veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline
artık imkan kalmayan alacaklar” olduğunun ispatlanması gerekir.Maddede geçen “tahsiline
artık imkan kalmayan alacak”ifadesinden de
anlaşıldığı üzere, kendisinden beklenen takibatın yapılmasına rağmen takibatın karşılıksız
kaldığı anlaşılmalıdır. Alacağın borçludan arandığına ilişkin , mükellef tarafından herhangi bir
belge ibraz edilmemesi halinde, bu alacak değersiz alacak olarak kabul edilmez.
İFLASIN ERTELENMESİNİN HUKUKİ SONUÇLARI
Kararın en önemli etkisi takipler hususundadır. İİK›nun 179/b maddesi gereği karar ile birlikte önceden başlamış takipler durur ve 6183
sayılı amme alacakları da dahil olmak üzere
hiç bir takip iflas erteleme sürecince yapılamaz.
Söz konusu takip yasağına bir takım istisnalar
getirilmiştir. İİK›nun 179/b-II fıkrasına göre iflasın ertelenmesi süresi içinde taşınır-taşınmaz
ve ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacaklar için, borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi
yolu ile takip yapılabilir veya başlamış takipler
devam edebilir. Ancak bu takipler nedeniyle rehin konusu mallar hakkında muhafaza tedbirleri
alınamaz ve bu malların satışı gerçekleşemez.
Bir diğer istisna işçi alacakları hususundadır.
İİK›nun 179/b-III fıkrası uyarınca İİK ‹nun 206.
maddesinde düzenlenen 1. sıradaki alacaklılar
takip yasağına tabi değildir. Dolayısıyla söz
konusu imtiyazlı alacaklılar iflas erteleme süresince takip yapılabilir ve başlamış takiplerine
devam edebilirler.
İcra İflas Kanunun 179. maddesinde takipler açısından « 6183 sayılı amme alacakları da
dahil olmak üzere hiç bir takibin iflas erteleme
süresince yapılamayacağı « düzenlenmiştir.
Ancak gecikme zammı uygulamasına devam
edilecektir. Dolayısıyla 6183 sayılı kanuna tabi
amme alacakları iflas erteleme süresince bir
takip işlemi yapamayacak, başlamış takiplerine
de devam edemeyecektir. İflasın ertelenmesi
kararı ile birlikte kural olarak , bir takip işlemi ile
kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesi durur. Karar doğrultusunda , önceden başlamış olan takipler bulunduğu yerde
kalır, söz konusu takipler iptal olmaz Takip yasağı sadece yeni başlayacaklar için geçerlidir
Yani önceden başlamış takiplere dayalı hacizlerin kaldırılacağı düşünülmemelidir.
SONUÇ:
İcra İflas Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda
ticari alacaklarla ilgili düzenlemelere yer verilmek suretiyle alacaklı tarafın sahip olduğu tahsil hakkının sağlanması amaçlanmıştır.
İflasın bir takip usulü olmasına karşın iflas erteleme, iflası ve tasfiyeyi önlemek adına şirketlere kanun gereği tanın son bir süreçtir. Takipler
ve muhafaza tedbirleri açısından iki müessese
de benzerlik gösterse de alacalıların durumu ve
yapılacak işlemler açısından farklılık taşımaktadır. İflasın ertelemesi halinde davacı şirketin
ticari hayatın devam ettiği ve ticari menfaat olgusunun mevcut olduğu şüphesizdir.
İflasın ertelenmesi sadece borca batık şirketin ödemelerini durdurarak ayağa kaldırma sonucu değil, o şirketten alacaklı olan tüm finans
kuruluşu, taşeron, tedarikçi,işçi ve personel için
iflasa nazaran bir tahsilat umudu yada optimal bir sonuç doğurmaktır. İflas masası borçlu şirketin mal varlıklarını sattığında alacaklılar
açısından tamamı tahsil edilmese dahi kısmı
olarak bir fırsat doğacak ve iflas ertelemeden
doğan mağduriyetler en aza indirilecektir.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
69
MESLEKİ HAKSIZ REKABET İLE
MÜCADELE
Selma GÜÇLÜ ÇETİN - SMMM
Haksız rekabet konusu ticari hayatı ve
süreç dahilindeki ilgili kesimleri son derece
olumsuz etkileyen bir unsurdur. SMMM ve
YMM mesleğinde haksız rekabet çok daha
üst seviyelerde öneme sahip olmaktadır.
Başta finansal tablolar üzerinden karar alacak kimselerin olumsuz etkilenmesi olmak
üzere devletin vergi kaybı ve sonrasında da
tüm kamunun olumsuz etkilenmesi konunun
önemine ilişkin en temel yaklaşımdır. Haksız
rekabet ile ilgili uygulamada iyi niyet kurallarının, reklam ve ücret yasaklarının ihlali, ruhsatsız veya başkasının ruhsatını kiralamak
suretiyle çalışmak gibi hususlar öne çıkmaktadır. Bağımsız denetim konusunda ise daha
çok mesleki özen ve titizlik, ücret ve mesleki
yeterliliğe ilişkin ilke ve kurallara uyulmaması
öne çıkmaktadır Bunun haricinde toplumda
pek dikkat edilmeyen bir diğer husus olarak
düzenleyici ve denetleyici kurumların ihmallerinden, sorumluluklarını etkin bir biçimde
yerine getirmemelerinden kaynaklı bir takım
boşluklar, uygulamadaki haksızlıklar ve adaletsizlikler de meslek mensupları arasında
çıkar çatışması yaşanmasına, mesleğin zarar görmesine ve itibarının zedelenmesine
neden olmaktadır. Haksız rekabetin önlenmesine ilişkin pek çok yasal düzenleme bulunmakta gerek meslek içi gerekse hukukun
bütünlüğü açısından diğer ilgili kanunlarda ve
uluslararası arenada konu değerlendirilmiştir. Yalnızca meslek mensupları değil sürecin
içerisinde bulunan herkesin sosyal sorumluluk bilinci ile yaklaşması ve gereken geri bildirimleri sağlaması gerekmektedir. Her meslek
mensubu uymakla yükümlü olduğu mesleki
özen, titizlik, sorumluluk, mesleki ilke ve kurallara azami derecede önem vermelidir. Ancak tüm meslek mensuplarının bu bilinçle hareket etmesi ile ilerleme kaydedilebilecektir.
Haksız rekabet ile ilgili yapılan anket ça-
lışmalarında görüldüğü üzere meslek mensupları haksız rekabet konusunda son derece hassastır. Gerek yasal düzenlemelerle
gerekse meslek odaları ve bizzat çalışanlar
nezdinde konuya ilişkin adım atılması beklenmektedir.
Bilindiği üzere , kendi adına bağımsız
çalışan meslek mensupları olarak aynı zamanda bir kamu hizmeti de ifa eden mesleğimiz; özünde etik kurallarının sıkı sıkıya uygulanması gereken bir davranış mesleğidir.
Mesleğimizin geleceği açısından en önemli
tehlikelerden biri de mesleğin özünü zedeleyecek faaliyetlerdir.Bu faaliyetlerin başında
da ‹›haksız rekabet›› uygulamaları gelmektedir.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik mesleği bakımından
Rekabet; Bu piyasalarda faaliyet gösteren
SMMM / YMM büro ve veya organizasyonların kendi aralarında özgürce ekonomik kararlar verebilmesini sağlayan bir yarış olarak
ifade edilmektedir .
Bu anlamda Rekabet;
1-Mesleki Verimliğin artırmasına neden
olur,
2-Mesleki Gelişmeyi Teşvik Eder,
3-Mesleki Hizmettte Kalitenin artmasına
neden olur.
4-Mesleki Kurumsallaşmayı Teşvik Eder,
5-Meslekte Ekonomik Tekelleşmeyi önler.
Rekabetin bu gelişmeleri sağlayabilmesi
onun yasal koşullar içerisinde mesleki etik
kurallara bağlı olarak gerçekleşmesine bağlı
olacağı kuşkusuzdur. Şayet mesleki rekabet
etik kurallar dışında yasalara aykırı olarak
yapılıyorsa bu durumda ‘’Haksız Rekabet’’
MESLEKİ YAZILAR
70
BÜLTEN • 2016 - 212
dediğimiz olguyu doğurur.
Haksız Rekabet; Meslek Mensuplarının
biri birleriyle ve iş sahibi ıle olan ilişkilerini etkiliyen aldatıcı veya diğer şekillerde dürüstlük
kurallarına aykırı davranışları veya meslek
uygulamalarını ifade eder. Bu tanımdan da
görüleceği üzere yukarıda faydaları sıralanmış olan rekabetin fayda ve yararlarını bir çırpıda yok eden ve mesleki etik kuraların alt üst
olmasına ve mesleki, zafiyetlerin doğması ile
mesleki saygınlığa her yönü ile zarar verecek olan tutum ve davranış halleri.
HAKSIZ REKABET SAYILAN HALLER
A-) Meslek mensupları arasında ve iş
sahipleriyle ilişkilerden doğan haksız rekabet
a) Muhasebe ve denetim standartlarına
uymamak, mesleki faaliyetlerin yürütülmesinde gereken mesleki özeni göstermemek,
b) Bir diğer meslek mensubu ile sözleşmesi bulunan iş sahiplerini sözleşme yapmak
amacıyla mevcut sözleşmelere aykırı davranmaya veya bu sözleşmeleri feshetmeye
yöneltmek.
c) İzinsiz olarak faaliyette bulunmak, yetki
belgeleri ve ruhsatları iptal olduğu halde doğrudan veya dolaylı olarak mesleki faaliyete
devam etmek veya faaliyetleri geçici olarak
durdurulduğu halde mesleki faaliyetlere doğrudan devam etmek,
ç) Yetki belgeleri ve ruhsatları iptal olduğu
veya faaliyetleri geçici olarak durdurulduğu
halde unvanlarında, ilan ve reklamlarında,
mesleki faaliyette bulundukları intiba yaratacak kelime veya ibareler kullanmak,
d) Meslek ruhsatının kiralanması veya çeşitli menfaatler sağlayarak meslek mensubu
olmayan kişilere faaliyette bulunma imkanı
sağlamak,
e) Mesleği yapmaları yasaklananları çalıştırmak veya bu kişilerle her ne şekilde olursa
olsun doğrudan veya dolaylı olarak mesleki
işbirliği yapmak,
f) Üçüncü şahısları yanıltacak şekilde gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve onaylamak,
g) Bir diğer meslek mensubunun çalışanlarına ve diğer yardımcı kişilere işlerini yerine
getirirken yükümlülüklerine aykırı davranma-
ya yöneltebilecek şekilde doğrudan veya dolaylı menfaat sağlamak veya önermek,
ğ) Bir diğer meslek mensubunun çalışanlarını ve diğer yardımcı kişileri her türlü vasıtayla meslek mensuplarının veya iş sahiplerinin,
iş sırlarını ele geçirmeye veya açıklamaya
yöneltmek,
h) Bağımlı çalışan meslek mensupları
bakımından aynı anda birden çok işletmede
mesleki sorumluluk üstlenmek.
ı) Mevzuat hükümlerinin emredici kurallarına aykırı davranmak suretiyle meslek
mensupları karşısında haksız şekilde avantaj
elde etmek,
B-) Ücret ve diğer mali nitelikteki uygulamalardan doğan haksız rekabet
a) Asgari ücret tarifesinin altında ücret talep etmek veya ücretsiz hizmet vermek.
b) Ücret tarifesindeki düzenlemeler saklı
kalmak kaydıyla, yapılacak hizmet veya iş sonucu elde edilen menfaat üzerinden iş sahibi
ile ortaklık pay anlaşmaları yapmak.
c) Bir meslek mensubuna olan ücret borcunu ödememiş iş sahibine hizmet vermek.
ç) İş sahiplerinden emanet para toplamak,
alınan ücrete karşılık olmak üzere gerçeğe
aykırı serbest meslek makbuzu veya fatura
düzenlemek.
d) Sözleşme değerinin altında serbest
meslek makbuzu veya fatura düzenlemek
veya hiç düzenlememek; mali yükümlülüklerini yerine getirmemek.
e) Üçüncü kişilere ücret ya da herhangi bir
menfaat sağlamak veya vaat etmek suretiyle
iş almak.
f) İş sahiplerine menfaat sağlamayı vaat
etmek veya menfaat sağlamak ve bu suretle
iş almak.
g) İş sahiplerine ait veya iş sahiplerinden
elde edilen bilgileri kullanmak suretiyle ekonomik çıkar sağlamak.
ğ) Çalışanlara iş mevzuatında öngörülen
ücret ve sosyal hakları vermemek veya maliyetleri düşürmek için yasal zorunlulukları yerine getirmemek.
C-) Reklam yoluyla haksız rekabet
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
a) Meslek mensuplarının dürüstlüğü, güvenirliği ve tarafsızlığı hakkında yanlış ve
asılsız beyanlarda bulunmak.
b) Meslek mensuplarının hizmetlerini ve
faaliyetlerini yanlış ve yanıltıcı veya yersiz
açıklamalarla kötülemek.
c) Meslek mensupları hakkında asılsız ihbar ve şikayette bulunmak.
ç) Kendisi, hizmetleri ve faaliyetleri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak.
d) Sahip olmadığı meslek unvanını kullanmak.
e) Bu Yönetmelik ile belirlenen reklam ilke
ve kurallarına aykırı davranmak.
f) Mesleki ve akademik unvan dışında sahip olunan başka unvanları kullanmak.
HAKSIZ REKABET OLUPTA , HAKSIZ
REKABET OLARAK ALGILANMAYAN DURUMLAR
a. Asgari ücret tarifesinin üstünde olup,
önceki meslek mensubunun aldığı ücretin altında bir ücretle müşteri kabulü,
b. YMM’ler ile tam tasdik sözleşme imzalayan mükelleflerinin beyannamelerinin
SMMM’ lerce imzalanmaksızın gönderilmesi,
c. Meslek mensuplarının, müşterilerine
vermiş olduğu hizmetlerde dikkatli, titiz ve
düzenli olmamaları,
d. Çeşitli unvan, belge ve ödül isimlerinin
haksız yere kullanılması,
e. ( Örneğin; Eski Vergi Müfettişi, Eski Hesap Uzmanı, Eski Müdür vb)
f. İyi niyet sahibi kimseleri kandıracak biçimde gerçeğe aykırı iyi durum belgeleri verilmesi, (Örneğin; Bankalara kredi talebi için
verilen makyajlanmış şirket mali tabloları)
g. Bağımlı çalışan meslek mensupları
bakımından birden fazla işletmede aynı anda
mesleki sorumluluk yüklenmek.
h. Üçüncü kişilere ücret ya da herhangi
bir menfaat sağlamak (veya vaat etmek üzere) ve bu suretle iş almak.
Haksız rekabet ile mücadele edilmez ve
önlenmez ise;
71
a. Hizmet kalitesi düşer.
b. Meslek mensuplarının müşteri nezdinde itibar ve güven kaybı olur.
c. Meslek mensuplarının ekonomik kayıpları artar.
d. Kural tanımaksızın iş alınmasının önüne geçilemez.
e. Mesleki sosyal dayanışma bozulur.
f. Etik kurallar çiğnenmiş olur.
Bu üç başlık altında toplanan haksız rekabet ile mücadele için yönetmeliğin yürürlüğe
girmesinden sonra ülke çapında her oda da
yönetim kurullarına bağlı olarak Haksız Rekabet Kurulları kurulmuştur. Bu gün bütün
meslek odalarında bu kurullar Haksız Rekabet ile mücadele için çalışma yapmaktadır.
Haksız Rekabetle Yapılan Mücadele;
1989 Haziran ayında yürürlüğe giren meslek yasamız Meslek Örgütleri tarafından doğru stratejilerin uygulanmaması ve gelecek
öngörülerinin yapılmaması nedeniyle meslek
mensupları arasında ortaya çıkan Haksız
Rekabet öyle bir hale geldi ki sırf bu durumun düzeltilmesi için 21/11/2007 tarihinde
SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST
MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEKLERİNE
İLİŞKİN HAKSIZ REKABET VE REKLAM
YASAĞI YÖNETMELİĞİ yayınlanmıştır .
Ardından da bu konuda yoğun mücadele
için düzenlenen çalıştaylarda alınan kararlar
gereği meslek odalarında haksız rekabet kurulları oluşturulmuştur.
Mesleğimizin tarihsel gelişim sürecinde
Mesleki Haksız Rekabet ile mücadele için oldukça yoğun bir faaliyet gösterilmiş, bu gün
bu mücadele artarak sürmektedir. Meslek
odalarımızın ve üst kuruluşların bünyesinde
oluşturulan Disiplin Kurulları, Haksız Rekabet
İle Mücadele Kurulları, Etik Kuruları ve bu
kurulların uygulamaları ile ve oluşturdukları
Tebliğ, yönetmelik ve düzenledikleri çalıştayları ve 2015 yılının Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından Haksız
Rekabet İle Mücadele yılı olarak ilan edilmesi suretiyle verilen mücadeleler neticesinde
Haksız Rekabet ile mücadelede geçmişe
göre oldukça iyi bir aşamaya gelinmiştir. En
MESLEKİ YAZILAR
72
BÜLTEN • 2016 - 212
son Türkiye Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu tarafından hazırlanmış ve uygulamaya
konulmuş olan Haksız Rekabet ile Mücadele
Yazılım Proğramını bu mücadelede önemli
bir gelişme olarak kabul etmek gerekir.
Haksız rekabetle mücadele programının
başlıca faydalarını aşağıdaki gibi sıralamamız mümkündür.
a.
İyi meslek mensubunu koruyor olması
b. Tahsilat programına büyük ölçüde çözüm getiriyor olması
c. Meslekte kayıt dışılığın önüne geçiyor
olması
d. Meslek mensubunun ücret almadan
hizmet vermesinin önüne geçiyor olması
e. Haksız rekabetin önlenmesinde olumlu katkı sağlıyor olması
f. Asgari ücret hesaplamasını basit ve
doğru yapıyor olması
g. Müşteri transferlerinde önceki meslek
mensubunun aldığı ücretten daha düşük fiyat vermek için geçerli neden yoksa iş kabulünün önlenmesi
h. Müşteriye karşı meslek mensubunun
saygınlığının artmasını sağlaması
i.
Ülke genelinde uygulanabilir olması ,
j. Ücret alınmadığı için angarya olan
müşteriden kurtulmayı sağlaması
k. Mükellef bildirimlerinin otomattık olarak yapılması nedeniyle meslek mensuplarının iş yükünü azaltması
l. Sözleşme yapmadan iş kabul edilemeyeceğini ve sözleşmelerin oda denetimine
tabi olduğunu belirtiyor olması
m. Mesleki dayanışmayı artıracak olması
n. Devir teslim tutanağına müşterinin
borcu yazılarak borcunu ödemeyen müşterinin başka meslek mensuplarınca da işinin
yapılmasını önleyecek olması
o. Bir önceki meslek mensubunun aldığı
ücretin ve ayrılış nedeninin biliniyor olması
p. Müşterilerle ilgili veri kaynağı oluşturması ve odalar tarafın dan değerlendirme
olanağı olması
q. Vergi ve tc kimlik numarasından müş-
teriyi ve işin yapan meslek mensubunu tespit
ediyor olması
Herkes ama herkes haksız rekabet yapsa
, yada hiç haksız rekabet yapmasa sorun kalmaz çünkü haksız rekabetle mücadele topyekun hareket edilirse çözüme ulaşılabilir
Haksız rekabet çözüm önerileri ve cezalar
başlıklı bir sonraki yazımızda görüşmek üzere
Kaynak
-27/11/2007 tarih ve 26707 sayılı
SM,SMMM VE YMM Mesleklerine ilişkin Haksız Rekabet ve Reklam Yasağı yönetmeliği
-Zonguldak Haksız Rekabetle mücadele
Tanıtım proğramı
Cezalar
Haksız rekabet ile mücadelede meslek kanunumuz gereğince odalarımız uğradığımız
haksız fiilin tespiti,haksız rekabetin ortadan
kaldırılması,uğranılan zararın giderilmesi konusunda dava açmak suretiyle bu fiili işleyen
meslek mensupları hakkında idari ve adli cezaların uygulanmasını temine yönelik görevlidirler. Bu fiili işleyen meslek mensuplarının
karşı karşıya kaldıkları uygulamadaki cezai
müeyyidelerin başlıcalarını şu şekilde özetlemek mümkündür.
1. Uyarma,
2. Kınama,
3. Geçici Olarak Mesleki Faaliyetten Alıkoyma,
4. Yeminli Sıfatını Kaldırma,
5. Meslekten Çıkarma, Cezaları
Haksız rekabet fiilinin kasten işlenmesi
durumunda her bir fiili dolayısıyla hürriyeti
bağlayıcı ceza ile adli para cezasının uygulanması gerekebilir.Bu durum meslek mensupları için son derece onur kırıcı ve telafisi
mümkün olmayan durumların yaşanmasına
sebebiyet vermektedir.
Haksız Rekabet ile Mücadele için;
a. Büro standartlarının en kısa sürede
belirlenmesi gereklidir. Bir meslek erbabının
yapabileceği azami iş miktarının saptanması
gerekir. Uluslararası denetim standartlarına
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
göre bir denetçinin yapabileceği iş miktarı
çalışma saatine göre sınırlandırılmıştır . Kaldı ki ülkemizde uygulanmakta olan “yapı denetim mevzuatına “ göre dahi , yapı denetim
şirketlerinde çalışacak bir kontrol elemanının
yapabileceği işlerin sınırı çizilmiş bulunmaktadır . Bu nedenle meslek mensuplarının da
mutlaka büro standartlarının tespiti yapılmalıdır .
b. Meslek mensubu hizmet bedelini tahsil ederken sorunlar yaşamaktadır . Bu nedenle ücretlerin müşteriler tarafından anlaşmalı banka aracılığı ile , kredi kartı ile veya
maliye bakanlığı tarafından tahsili gibi çözümler düşünülmelidir.
c. Meslektaşlar arasında yeterince işbirliği iradesi bulunmamaktadır .
d. Böyle bir yaklaşım , meslek mensupları ile iş sahiplerine yapılan haksızlıktır . bu
yalnızca onları sanık sandalyesine oturtmak
demektir
e. Yönetmelikle haksız rekabet olayının
taraflarının sadece meslek mensupları ile iş
sahipleri nin gösterilmesi “bireyleri suça iten
başkaca sebepleri yok saymak anlamına gelir
f. Bir suçu sadece eylemi gerçekleştirenle açıklamaya çalışmak diğer nedenleri
göz ardı etmektir .
lar
Haksız rekabeti yaratan diğer unsur1. Mali idare ve mali mevzuat
2. Smmm / ymm mesleki mevzuat
3. Müşteriler
4. Meslek örgütleri ve yöneticiler
5. Smmm, ve ymm ler
6. Bağımsız denetçi meslek grupları ve
Ekonomik daralmalar
7. HAKSIZ REKABETİ ÖNLEMEK İÇİN
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
A-) Kamuya Düşen Görevler
1. Muhasebe ve Denetim Standartları
daha çok desteklenmelidir. Muhasebe, bilgi
için yapılmalıdır. ( yatırımcılara, müşterilere,
3.şahıslara vs) Ayrıca muhasebe, vergi için
olmamalıdır.
2. KDV Oranı düşürülmeli
tevkifatı getirilmelidir.
73
veya KDV
3. KDV’de tahsilat esası sistemine geçilmelidir.
4. Tahsilat yapmak meslektaşın iradesinden bağımsız olmalıdır. Meslek mensubunun tahsilat sıkıntısına çözümün dışarıdan
üretilmesi gerekir.
5. 5’ li ödeme sistemi getirilmelidir. (
Banka, visa, mail order, çek, senet)
6. Çeşitli esnaf, sanatkar ve meslek
odalarının üyelerine sağlamış oldukları muhasebesel hizmetlerin önüne geçilmelidir.
7. Meslek mensubu istihdamını artırmak
için, kamu kurumlarında muhasebe/saymanlık vb mali departmanlarında meslek mensubu çalıştırılmalıdır.
8. Kamuya vergi denetim elemanı alınırken diğer adaylara nazaran, meslek mensuplarına öncelik tanınmalıdır.
9. Bütün beyannamelerin SMMM’lerce
elektronik olarak gönderilmesi gerekmektedir.
10. Meslek mensubu olabilmek için, üniversitelerin lisans seviyesinde öğretim veren mali müşavirlik bölümleri kurulmalı veya
TÜRMOB tarafından üniversite kurulmalı ve
buradan mezun olanlar meslek mensubu olmaya hak etmelidirler.
11. Yeni iş alanları açılmalıdır.
12. Mükelleflere vergi ve muhasebe bilinci eğitimleri yapılmalıdır. Mükelleflere beyanname, bildirim vb gibi yükümlülükleri anlatılmalıdır.
13. Haksız Rekabetle Mücadele Yazılı
Programı, e-beyanname sistemine bağlanmalı, sözleşmesi sisteme giriş yapılmayan
mükelleflerin beyannameleri gönderilememelidir.
B-) Birliğimize ve Meslek Odalarına Düşen Görevler
1) Meslek mensuplarına sürekli bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
2) Büro ve personel standartlarının belirlenmesi ve uygulanması gerekmektedir.
3) Hizmet verilecek mükelleflerin sayısı
MESLEKİ YAZILAR
74
BÜLTEN • 2016 - 212
için Meslek mensuplarına puanlama usulü /
kota getirilmelidir.
4) Zaman endeksli ücret sisteminin
uygulanması gerekmektedir.
5) Meslek mensubu ile mükellefi arasında yapılmış sözleşmelerin kontrolü, müşterisine verilen hizmetin kalitesi gibi konularda
Meslek mensupları değişik periyotlarda iç
denetime tabi tutulmalıdır.
bulunmasının yanı sıra meslektaş bilincinin
yerleşmesi gerekmektedir.
9) Meslek mensupları niteliklerini ve hizmet kalitesini arttırmalı; diksiyon, kişisel gelişim ve pazarlama eğitimleri almalıdır.
10) Meslek Mensupları tam bağımsızlık,
6) Haksız rekabetle mücadele sürecinde katkı sağlayanlara ödül (eğitim, öğretim ,
burs, kitap vs) verilmelidir.
tarafsızlık, eşitlik, dürüstlük, adillik, etik ilkeler
7) Bağımlı çalışan meslek mensupları ile
ilgili taban ücret uygulaması getirilmelidir.
kararlı ve güçlü bir duruş sergileyebilmelidir.
8) Müşteri devir teslim tutanaklarının
mutlaka yapılması , odaya bildirilmesi ve devir eden meslek mensubunun alacağının garanti altına alınması gerekmektedir.
9) Artan mükellef sayısına orantılı olarak
stajyer kabul edilmelidir.
a. C-) Meslek Mensuplarına Düşen
Görevler
gibi konularda hiçbir menfaat gözetmeksizin
11) Sözleşme yapılmadan iş kabul edilmemelidir.
12) Personellerin ve stajyerlerin kendilerine müşteri edinilmesine izin verilmemelidir.
Bunun belge kullandırma suçu olduğu bilin-
1) Yönetmeliğimizde yazan ve haksız
rekabet sayılan hallerde hizmet vermemek
gerekmektedir.
melidir.
2) Ücret alınamayan müşterilerin sözleşmeleri zamanında fesih edilmelidir.
malıdır. Meslek mensupları, çevresinde belge
3) Devir teslim tutanağı imzalanmadan
müşteri asla bırakılmamalıdır.
4) Müşteri bildirim listeleri süresinde
odamıza iletilmelidir.
5) Asgari ücret tarifesine ve emanet
para toplanması yasağına uyulması gerekmektedir.
6) Hizmet sözleşmeleri, 2015 yılı itibariyle yürürlüğe girmiş olan haksız rekabetle
mücadele yazılım programına mutlaka yüklenmelidir.
7) Meslek mensupları yanlarında çalıştırdıkları personellere karşı sorumlu davranmalı, mesleki gelişimleri konusunda paylaşımcı olmalıdır.
8) Haksız rekabete yol açan nedenleri
ortadan kaldırmanın en önemli ve en etkin
yolu, en büyük zarar gören meslektaşlarımızın, aralarında işbirliği ve iletişim iradesinin
13) Şikayet müessesi mutlaka çalıştırılkiralama durumu ve düşük ücret uygulaması
olan büroları, bölge temsilciliklerine veya oda
yönetimine mutlaka bildirmelidir.
SONUÇ :haksız rekabet meslek etiğine
mesleğin gelişmesine meslektaş dayanışmasına darbe vuran engelleyici hal ve davranış bütünüdür . tüm meslek kuralarını alt üst
eden bu durumun ortadan kaldırılabilmesi
için başta
meslek mensupları olmak üzere
tüm tarafların (meslek mensupları ,meslek
örgütleri , ilgili idareler ve müşteriler vb.) top
yekün bu durumla mücadele etmeleri
rektiği kanaatindeyim.
ge-
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
75
ASGARİ ÜCRETTEN
VERGİ ALMASAK MI?*
Şaban KÜÇÜK - YMM
İktisat kuramında yer alan dört üretim faktöründen bir tanesi de ücret. Ücret emek karşılığı kazanılan bir gelir unsuru. Günümüzde OECD üyesi
ülkelerin tamamı ücretler üzerinden gelir vergisi
almaktadır. Kimi ülkelerde merkezi idareye ek olarak yerel düzeyde de vergileme yapılıyor. Bunun
yanında sosyal güvenlik primleri de ücrete ilişkin
toplam yük içerisinde değerlendirilmekte ve ülkelerin işçilik maliyetlerine ilişkin önemli bir gösterge
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Asgari bir geçim sağlayacak kadar ücreti gelir
vergisi ve benzeri kesintilerden istisna etmek sosyal ve siyasi sonuçları olduğu kadar bu maliyetin
hangi sosyal kesimler üzerinde kaldığı açısından
da önemli bir konu. Özellikle kayıt dışı ekonomi ve
istihdam, büyüme ve kalkınma sorunsalı ile baş
etmeye çalışan ülkeler için bu daha da önemli bir
konu olarak gündeme geliyor.
Asgari ücretin artırılmasının ve bu artışın kimler tarafından finanse edileceğini tartışıldığı bugünlerde konunun sadece bir asgari geçim ve
yaşam düzeyi sağlayacak bir ücret olarak değil
iktisadi ve sosyal bir mesele olarak ele alınması
şart. Özellikle bu yıl Türkiye’nin dönem başkanlığını yaptığı G-20’de çıkan sonuçlar ve kapsayıcı
büyüme vurgusunun artması dikkate alınınca gelir
ve servetin adil dağılım ve paylaşımı açısından bu
konu önemli.
Ülkeler ücretler üzerinden ödenen her türlü
vergi, prim vs maliyete göre sınıflandırılıyor. Bu
tasnif yeni yatırımlar için ayırt edici bir mahiyette.
İşte bu noktada tüm bu maliyetlerin ölçülebilir ve
karşılaştırılabilir olması gerekiyor.
Vergi Takozu nedir?
* Bu çalışmada büyük ölçüde OECD (2015), Taxing Wages
2015, OECD Publishing raporundan yararlanılmıştır.
Vergi takozu sadece ücretlinin kazancı üzerinden ödediği vergi ve benzeri yükleri değil aynı zamanda bir ülkenin istihdam kapasitesini, özellikle
dış yatırımcı çekme potansiyelini ve özel sektör
yatırım kararlarını etkileyen bir özelliğe sahip.
Ülkemizde Gelir Vergisi Kanununa göre ücretler Türk Vergi Sisteminde yer alan 7 gelir unsurundan bir tanesi. Kanun’un 61 inci maddesine
göre ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı
olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve
ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir. Ülkemizde gelir vergisine ek olarak
ücretler üzerinde damga vergisi de alınıyor.
Vergi takozu adından da anlaşılacağı üzere
olumsuz bir kavramı çağrıştırıyor. OECD üyesi
ülkelerde işverene maliyeti ile işçinin eline geçen
arasındaki makas özel bir biçimde vergi takozu
(tax wedge) olarak adlandırılmakta olup Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, Macaristan ve
İtalya’da bu oran %50’den fazladır.
Şili, Meksika ve Yeni Zelanda’da ise %20’nin
altındadır. En yüksek %55,6 ile Belçika, en düşük
ise %7 ile Şili’dir. Türkiye ise %38,2 ile OECD ülkeleri arasında 16. sırada yer almaktadır. 20132014 döneminde 34 üye ülkenin 23 tanesinde vergi takozu artarken, 9 tanesinde azalmış ve Şili ve
Macaristan’da değişmemiştir. OECD ortalaması
ise 2014 yılında 0,1 artışla %36 olmuştur.
OECD’de durum nasıl?
OECD üyesi 31 ülkeden 9 tanesinde belli bir
asgari ücret tamamen vergi dışı bırakılmıştır.
Bunun dışında 20 ülkede ise belli bir limitte şahsi harcamanın ücret gelirinden düşülebilmesine
imkân tanınmıştır. Kimi üye ülkelerde evlilik ve
çocuk sahipliği ücretler üzerinden ödenen vergilerin miktarının belirlenmesinde önemlice bir rol
MESLEKİ YAZILAR
76
BÜLTEN • 2016 - 212
oynamaktadır. Maalesef Türkiye eşlerden birinin
çalışmadığı durumlara ve/veya çocuk sahibi ailelere ilişkin olarak asgari geçim indirimi hariç özel
vergisel mekanizmalara sahip değildir.
OECD üyesi ülkelerin tamamına yakını birden
fazla gelir vergisi dilimine sahip olup artan oranlı
bir vergilendirme rejimi uygulamaktadırlar. Ülkemizde de hâlihazırda %15-%35 arasında olup,
kamu maliyesi literatüründe yer alan “ayırma
kuramına” uygun olarak düzenlenmiş bulunan 4
farklı vergi oranı uygulanmaktadır.
Ülkemizde OECD ülkeleri ile karşılaştırma yapıldığında kayıt dışı ekonomi ve istihdamın daha
yüksek olduğu da bir gerçektir. Bu durumda, kayıtlı istihdamın yükü bir kat daha artmaktadır. Özellikle kayıtlı istihdamın yaygın olmadığı sektörleri
de göz önünde bulundurduğumuz zaman yükün
dağılımına ilişkin sağlıklı bir veri seti de bulunmamaktadır.
Ücretler üzerinden alınan vergi ve benzeri
gelirlerin mahiyeti
OECD üyesi ülkelerden 13 tanesi merkezi hükümet dışında yerel idareler seviyesinde de ücretler üzerinden vergi almaktadır. Yerel idarelerin
aldığı bu vergiler en düşük Kore’de (%0,5) ve en
yüksek İsveç’tedir (34,6%). Türkiye’de ücretler
üzerinden yerel seviyede bir vergilendirme yapılmamaktadır. Sosyal güvenlik sistemine ise sosyal
güvenlik primleri ile hem çalışanlar hem de işverenler katılmaktadır.
OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında çalışanlar sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi
yapmaktadır. OECD üyesi ülkelerden 2 tanesinde
ise çalışanlardan herhangi bir sosyal güvenlik primi kesintisi de yapılmamaktadır. Bu ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda’dır.
OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında işverenler sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi yapmaktadırlar. OECD üyesi ülkelerin sadece
3 tanesinde işverenler sosyal güvenlik primi yatırmamaktadır. Bu ülkeler Yeni Zelanda, Şili ve
Danimarka’dır. Ücret üzerinden hiç gelir vergisi
kesintisi yapmayan bir OECD ülkesi ise Şili’dir.1
1 Şaban Küçük, Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde OECD/
Türkiye karşılaştırması, Dünya Gazetesi, 11.07.2015.
Medeni durum ve çocuk sahipliğinin vergileme üzerindeki etkileri
Çoğu OECD üyesi ülkede çocuklu ve tek eşli
çalışanlarla bekâr ve çocuksuzlar arasında ciddi
bir vergi farkı bulunmaktadır. Asgari geçim indirimi, aile reisi beyanı, nakit yardımlar ve benzeri
müesseselerle bu fark kimi OECD üyesi ülkelerde
o derece yüksektir ki öğretide evlilik cezaları ve
faydaları konusunda yapılmış çok sayıda bilimsel
çalışma vardır.
Belçika, Almanya, ABD ve Yeni Zelanda bu
farkın en yüksek olduğu ülkelerken bu farklılaştırmanın çok cüzi olduğu ülkeler ise Yunanistan,
Türkiye ve Meksika’dır. Bu sosyal müesseseler ve
gelir vergisi farklılaştırması sosyal devletin temel
gereklerinden bir tanesi olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Ücretlerden alınan gelir vergisi açısından Türkiye OECD ülkeleri arasında orta sıralarda yer
almaktadır. Bu durum özellikle doğrudan yabancı
sermayenin çekilmesi, üretim imkânlarının sanayi, imalat ve hizmetler alanında kullanılması ve girişimcilik ekosistemi açısından olumsuz sonuçlar
doğurmaktadır.
Aynı zamanda Türkiye ücretlerin vergilendirilmesinde aile, eş ve çocuk durumunu en az dikkate alan OECD üyesi ülkelerden bir tanesidir. Çoğu
OECD üyesi ülkeden farklı olarak Türkiye’de ücretler kural olarak maaştan kesinti/stopaj (tevkifat
usulü) ile vergilendirilmektedir. Bu durum beyannameli mükellef sayısının ülkemizde bu kadar düşük olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi
olup vergi/vatandaşlık bilinci ve demokrasinin en
temel öğesi olan bütçe hakkı/hesap sorma geleneğimize etkide bulunmaktadır.
Asgari ücretten alınan vergi kısa dönemde
Türkiye’nin kamu maliyesine etkileri nedeniyle
vazgeçilebilir bir gelir gibi görünmemektedir. Kayıt dışı ekonomi ve özellikle kayıt dışı istihdamın
azaltılması ve bu konuda etkin bir mücadelenin
ortaya konulması ile ücretler üzerinden alınan
vergilerin sağlıklı bir şekilde değerlendirmesi yapılabilir.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
77
ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET
ARASINDAKİ BENZERLİK VE
FARKLILIKLAR*
Soner ALTAŞ - Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
1.
GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu1 (TTK)2’nun
124üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre anonim ile limited şirketler sermaye şirketi sayılmaktadır. 2014 yılı Haziran ayı itibariyle ülkemizde 94.828 adet anonim şirket ve 713.861 adet
limited şirket bulunmaktadır3. Dolayısıyla, uygulamada ticaret şirketlerinin ağırlıklı kısmını anonim
ile limited şirketler oluşturmaktadır. Anonim şirket,
sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan,
borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Anonim şirketin pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye
payları ile ve şirkete karşı sorumludur. Limited
şirketi ise, bir veya daha çok gerçek veya tüzel
kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan;
ortaklarının sorumlulukları sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan
edim yükümlülüklerini yerine getirmekle sınırlı
ve de esas sermayesi belirli olan şirket şeklinde
tanımlayabiliriz.
13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ve 1
Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK,
anonim ile limited şirketlere ilişkin birçok yenilik
ve değişiklik getirmiş, limited şirketi de anonim
şirkete oldukça yaklaştırmıştır. Bununla birlikte,
* Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı
Kurumunu bağlamaz.
1 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 13 Ocak 2011 tarihinde
kabul edilmiş; 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 1 Temmuz 2012 tarihinde
yürürlüğe girmiştir .
2 Çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için TTK
kısaltması kullanılmıştır.
3 Bkz.
Şirket
İstatistikleri
Bülteni,
Haziran
2014,
sayı:11,
http://icticaret.gtb.gov.tr/
data/5315a212487c8e0fd48d2262/ Şirket İstatistikleri Bülteni (Haziran-2014).pdf, Erişim:21/11/2015
Kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden birkaç
yıl geçmiş olsa da, halen “anonim şirket mi yoksa limited şirket mi kurmak daha avantajlı? Anonim şirketi mi limited şirkete dönüştürelim yoksa
tersini mi yapalım?” şeklinde sorulara muhatap
olmak mümkündür. İşte bu çalışmada, anonim
ile limited şirketlerin temel noktalarda öne çıkan benzerlik ve farklılıkları ele alınmış, şirket
kurmayı ya da tür değiştirmeyi düşünenlere bir
nebze de olsa fikir verilmesi amaçlanmıştır.
2. ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETİN BİRBİRİNE BENZEYEN VE FARKLI OLAN ÖZELLİKLERİ
Anonim ile limited şirketlerin birbirine benzeyen ve birbirinden ayrılan özelliklerini, bir bütün
olarak ele almak ve Kanunun her bir düzenlemesi bazında irdelemek birden fazla çalışmanın
konusunu oluşturacak hacimdedir. Bu nedenle,
çalışmamızda, genel bir bakış açısı oluşturmak
amacıyla, anonim ile limited şirketlerin öne çıkan temel benzerlik ve farklılıkları, aşağıda
konu başlıkları itibariyle tek tek ele alınmıştır:
2.1. Asgari Kurucu ve Ortak Sayısı:
Eski Ticaret Kanunu, anonim şirketin kuruluşu ve faaliyetine devam edebilmesi için en az
beş kurucunun veya pay sahibinin bulunmasını şart koşmakta idi. Limited şirket ise en az iki
kurucu ortak tarafından kurulabilmekte idi. TTK
ise kurucu ve ortak sayısı hususunda herhangi
bir asgari sayı öngörmemektedir. Dolayısıyla,
anonim ile limited şirketler, tek kişi tarafından
kurulabilmekte ve yine faaliyetlerine tek kişilik
şirket olarak devam edebilmektedir. Yani, her iki
şirket türü de bu konuda aynı esaslara tabidir.
MESLEKİ YAZILAR
78
BÜLTEN • 2016 - 212
2.2. Azami Ortak Sayısı ve Halka Açılma
TTK, limited şirketlerde ortak sayısını sınırlandırmış ve ortak sayısının elliden fazla olamayacağını öngörmüştür. Dolayısıyla, bir limited şirketin ortak sayısı en fazla elli kişi olabilir.
Anonim şirketlerin ortak sayısı konusunda ise
herhangi bir üst sınır öngörülmemiştir. Bu çerçevede, anonim şirketin pay sahibi sayısı herhangi
bir sınırlamaya tabi değildir.
Diğer yandan, anonim şirket paylarının,
kuruluşta veya sonradan halka arz edilmesi
mümkündür. Limited şirketin ortak sayısına dair
sınırlama bulunduğundan dolayı, limited şirketlerin halka açılması ise mümkün değildir.
2.3. Asgari Sermaye ve Tabi Olunan Sermaye Sistemi
TTK’da anonim şirketler için hem esas sermaye sistemine hem de kayıtlı sermaye sistemine yer verilmektedir. Dolayısıyla, halka açık
olmayan anonim şirketler, esas sermaye sistemini seçebilecekleri gibi Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’ndan izin alarak kayıtlı sermaye sistemine de geçebilirler. Limited şirketler için ise
sadece esas sermaye sistemi benimsenmiştir.
Bu nedenle, limited şirketler kayıtlı sermaye sistemine geçemezler.
Esas sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerin kuruluştaki esas sermayelerinin
50.000.-TL’den, kayıtlı sermaye sistemini kabul
eden ancak halka açık olmayan anonim şirketlerin başlangıç sermayesinin de 100.000.-TL’den
az olmaması gerekir. Limited şirketlerin esas
sermayesinin ise en az 10.000.-TL olması gerekmektedir. Bu sermaye tutarı, Bakanlar Kurulu tarafından on katına kadar artırılabilir.
2.4. Kuruluşta ve Sermaye Artırımında
Nakden Taahhüt Edilen Sermaye Paylarının
Ödenme Usulü
Her iki şirket türü de, bu konuda aynı esaslara tabidir. Diğer bir deyişle, kuruluşta ve sermaye artırımında, anonim veya limited şirket
sermayesinin tamamının yahut bir kısmının
nakden taahhüt edilmesi halinde, nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az
%25’inin tescilden önce, kalan %75’inin de şir-
ketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenmesini
zorunludur.
Ayrıca, TTK, şirket esas sözleşmesi ile
%25’ten daha yüksek bir tutarın ödenmesinin
ve kalan kısmın 24 aydan daha kısa bir sürede
tahsilinin kayıt altına alınmasına da olanak sağlamakta, söz konusu nakdi ödemeler için şirket
adına bankada özel bir hesap açtırılmasını ve
taahhüt edilen payların Kanunda öngörülen
%25’lik kısmının yahut şirket sözleşmesinde
öngörülen daha yüksek tutarının ödendiğinin
ticaret sicil müdürlüğüne hitaben düzenlenen
banka mektubu ile ispat edilmesini zorunlu hale
getirmekte, şirketin, tüzel kişilik kazanmasını
takiben durumun ticaret sicili müdürlüğü tarafından bankaya bildirilmesini ve şirket adına
yatırılan tutarın şirkete iade edilmesini öngörmektedir.
sı
2.5. Kuruluş İçin Bakanlıktan İzin Alınma-
TTK, anonim şirketlerin kuruluş ve esas sözleşme değişikliklerinin herhangi bir makamın
iznine bağlanamayacağını genel kural olarak
benimsemekte, ancak faaliyet alanları itibariyle bazı anonim şirketlerin kuruluşları ile esas
sözleşme değişikliklerinde Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’ndan izin alınması şartını getirmektedir. Bu amaçla, TTK’nın 333. maddesinde
“Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak
tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilân edilecek
anonim şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme
değişiklikleri de aynı Bakanlığın iznine bağlıdır.”
denilmiştir. Örneğin; anonim şirket statüsünde
finansal kiralama, faktoring, sigorta, bağımsız denetim şirketi veya holding şirket kurmak
ya da bu şirketlerin esas sözleşmelerinde değişikliğe gidebilmek için Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’ndan izin alınması zorunludur.
Limited şirketin kuruluşu ve sözleşme değişikliğinde ise Bakanlık izni aranmamaktadır.
2.6. Genel Kurul
Her iki şirket türünde de genel kurulun bulunması yasal bir zorunluluktur. Şirketin, tek ortaklı
olması bu yasal zorunluluğu ortadan kaldırmaz.
Anonim ile limited şirketlerde genel kurul olağan
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
ve olağanüstü olmak üzere iki şekilde toplanır.
Olağan genel kurul toplantısının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması
şarttır. Olağanüstü genel kurul toplantısı ise “gerektiği takdirde” her zaman için yapılabilir.
Her iki şirket türünde de ortaklar veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı
takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler
saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve karar alabilirler. Yani, anonim ile limited şirketlerde
çağrısız genel kurul toplantısı yapılması mümkündür.
Bununla birlikte, limited şirket ortaklarının
toplantı yapmadan “sirküler tipi karar” olarak
adlandırılan yöntemle genel kurul kararı almaları da mümkündür. Yani, limited şirket genel
kurulunun karar alabilmesi için toplantı yapması zorunlu değildir. Ancak, anonim şirketlerde,
toplantısız genel kurul kararı alma imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle, anonim şirketlerde
genel kurulu alabilmek için çağrılı veya çağrısız
usulde toplantı yapılması şarttır.
Ayrıca, TTK, her iki şirket türünde de, şirket
ortaklarının elektronik ortam üzerinden genel
kurula katılmaları ve oy kullanmalarına imkan
tanımaktadır. Genel kurul toplantısına elektronik
ortamda katılma ve oy kullanma sisteminin uygulanması, pay senetleri borsaya kote edilmiş
anonim şirketlerde zorunludur. Diğer anonim şirketler ile limited şirketlerde ise ihtiyaridir.
2.7. Genel Kurulun Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönerge
TTK, anonim şirket yönetim kurulunu, genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin
kuralları içeren bir iç yönerge hazırlamakla
yükümlü tutmuş; sözkonusu Yönergenin ayrıca ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesi’nde ilân ettirilmesini şart koşmuştur.
Limited şirketler ise Genel Kurulun Çalışma
Usul ve Esaslarına İlişkin Yönerge hazırlamak,
tescil ve ilan ettirmekle yükümlü değillerdir.
2.8. Genel Kurul Toplantısında Bakanlık
Temsilcisi Bulundurma Zorunluluğu
79
Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri
Bakanlık iznine tabi olan anonim şirketlerin bütün
genel kurul toplantılarında; bunların dışında kalan anonim şirketlerin ise;
- Gündeminde “sermayenin arttırılması veya
azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi
ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı
sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme
değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği” konuları bulunan genel kurul toplantılarında,
- Genel kurula elektronik ortamda katılım
sistemini uygulayan şirketlerin genel kurul toplantılarında,
- Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul ve
imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantılarında
toplantılarında,
ve bunların ertelenmesi halinde yapılacak
ikinci toplantılarda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
temsilcisinin bulunması zorunludur.
Limited şirketler içinse, bu yönde bir zorunluluk bulunmamaktadır. Dolayısıyla, limited
şirketlerin genel kurul toplantılarında Bakanlık
Temsilcisi bulundurulması sözkonusu olmadığı
gibi mümkün de değildir.
2.9. Şirketin Yönetim Organı ve Görev Süresi
Anonim ile limited şirketlerde yasal olarak
bulunması gereken organlardan birisi yönetim
organıdır. Bu organ, anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdür veya
müdürler kuruludur.
Eski Ticaret Kanununun “yönetim kurulunun
en az üç üyeden oluşacağına” dair zorunluluk
TTK ile terk edilmiş ve anonim şirketlerde tek
üyeli yönetim kurulunun oluşumuna imkan tanınmıştır. Ayrıca, eski kanunun öngördüğü yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmalarına
ilişkin gereksiz zorunluluk TTK’da terk edilmiş,
pay sahibi olmayan kişilerin de yönetim kurulu
üyesi olarak seçilmelerine ve görev yapmalarına imkan sağlanmıştır. Dolayısıyla, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin tamamı pay
sahibi olmayan kişilerden seçilebilir. TTK, limi-
MESLEKİ YAZILAR
80
BÜLTEN • 2016 - 212
ted şirketlerde ise, en azından bir ortağın, şirketi
yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunmasını şart koşmuştur.
ye payını içeren nama yazılı senet çıkarılması,
paya devir ve dolayısıyla dolaşım kolaylığı sağlamaz.
Her iki şirket türünde de, gerçek kişiler yanında tüzel kişiler de yönetim organı üyesi olarak seçilebilir. Ayrıca, her iki şirket türünde de
yönetim organının toplantılarını elektronik ortamda yapması mümkündür.
2.11. Pay ile Pay Senetlerinin Devri ve Devirden Doğan Kazancın Vergilendirilmesi
TTK’ya göre, anonim şirket yönetim kurulu
üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilirler. Şirket esas sözleşmesinde tekrar seçilmelerini engelleyen bir hüküm yok ise,
görev sürelerinin bitiminde yeniden seçilmeleri
mümkündür. TTK’da limited şirket müdürlerinin
görev sürelerine ilişkin ise herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla, limited
şirket müdürleri, şirket sözleşmesine konulacak
hüküm ya da genel kurul kararıyla 5-10 yıl ya da
daha fazla süreyle görev yapmak üzere seçilebilirler.
2.10. Payların İtibari Değerleri ve Pay Senedi Çıkarılması
Anonim şirketlerde, payın itibarî değeri en az
bir kuruş olmak zorundadır. Bu değer ancak birer
kuruş ve katları olarak yükseltilebilir. Limited şirket esas sermaye paylarının itibarî değerlerinin
ise en az 25.-TL olması şarttır.
Anonim şirkete ait hamiline yazılı pay senetleri, teslim -zilyetliğin geçirilmesi- ile devredilir.
Nama yazılı pay senetleri ise ciro eve teslim (zilyetliğinin devralana geçirilmesi) ile yapılabilir.
Buna karşılık, ne eski kanunda ne de TTK’da
payların devri, sadece pay senetleri -nama ve
hamiline yazılı- yönünden ele alınmış, pay senedinden bağımsız çıplak payların devrine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu nedenle, anonim şirketin çıplak paylarının
devri biçime bağlı değildir. Uygulamada çıplak
payların devri genel hükümlere göre yapılmakta, pay sahibi ile payları satın almak isteyen
üçüncü kişi yahut diğer pay sahipleri arasında
yazılı bir pay devri sözleşmesi imzalanmaktadır. Limited şirketlerin aksine, bu sözleşmenin
noter huzurunda imzalanması şart olmadığı
gibi devrin genel kurulun onayından geçmesi
veya ticaret siciline bildirilmesi gibi yükümlükler
de sözkonusu değildir.
TTK ile anonim şirketlere hamiline yazılı pay
senetlerini muhakkak surette, nama yazılı pay
senetlerini ise koşullu olarak çıkarma zorunluluğu getirilmiştir. Dolayısıyla, eğer paylar hamiline
yazılı ise, yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtmak zorundadır. Nama yazılı pay senetlerin
bastırılması için ise, azlığın talepte bulunmuş
olması koşulu aranır. Bu itibarla, kapalı anonim
şirketlerde azlığın talebi halinde, nama yazılı
pay senetleri bastırılır ve bütün nama yazılı pay
senedi sahiplerine dağıtılır.
TTK’da, limited şirket esas sermaye payının devrinin ve devir borcunu doğuran işlemlerin ise yazılı şekilde yapılmasının ve tarafların
imzalarının noterce onanmasının şart olduğu
hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, limited şirket
tarafından ispat aracı şeklinde veya nama yazılı pay senedi çıkarılmış olsa dahi, limited şirket
esas sermaye payının imzaları noter huzurunda atılmış bir devir sözleşmesi ile devredilmesi
genel kuraldır. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için,
ortaklar genel kurulunun onayı da şarttır. Devir
bu onayla geçerli olur.
TTK, limited şirketlere ise, pay senedi çıkarma konusunda seçimlik iki hak bahşetmiş,
dileyen limited şirketlere, ETK’da olduğu üzere
ispat aracı şeklinde pay senedi çıkarma, dileyen limited şirketlere de nama yazılı pay senedi
bastırma imkanı tanımıştır. Ancak, esas serma-
Pay devrinden doğan değer artış kazancının vergilendirilmesi noktasında da her iki şirket
türü arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer
80inci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü
bendine göre “menkul kıymetlerin veya diğer
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar” değer artış kazançları olarak değerlendirilmekte ve gelir vergisine
tabi olmakta; ancak aynı fıkranın birinci bendi
uyarınca “ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam
mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla
süreyle elde tutulan hisse senetleri”nin elden
çıkarılmasından sağlanan kazançlar gelir vergisinden istisna edilmektedir.
Dolayısıyla, gerçek kişi olan anonim şirket
ortağının senede bağlanmamış olan paylarını devrederek elde ettiği kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabi tutulacak
iken, aynı paylar için pay senedi çıkarılmış ve
bu senetlerin en az iki yıl süreyle elde tutulmuş olması halinde, senede bağlı bu payların
devrinden elde edilen kazançlar gelir vergisine tabi olmayacaktır. Limited şirket paylarının
devri ise, yukarıda belirttiğimiz usule tabi kılındığından, nama yazılı pay senedi çıkarılmış
olsa dahi bu senedin devri kabul görmemekte,
dolayısıyla anonim şirketlere tanınan vergisel
avantajdan limited şirketin gerçek kişi ortakları
faydalanamamaktadır. Nitekim, konuya ilişkin
Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgesinde de, limited
şirket payları anılan maddenin uygulamasında
menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirket ortaklarının pay senetlerinin
satışının Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 80
inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı
bendinin uygulamasında hisse senedi olarak
değerlendirilmesi mümkün bulunmadığı, bu nedenle söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış
kazancı olarak vergilendirileceği belirtilmiştir4.
Anonim veya limited şirket ortağının tüzel
kişi olması halinde ise, olayın iştirak kazancı
ve kurumlar vergisi boyutu öne çıkmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5inci
maddesinin (1-e) bendi uyarınca, kurumların
en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan
iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları
kurucu senetlerin satışından doğan kazançların
%75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edil
4 Bkz. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.04.2014 tarihli
ve 906 sayılı Özelgesi
81
miştir. Kurumların aktifinde yer alan iştirak hisselerinin pay senedine bağlanmış olup olmaması sonucu değiştirmemektedir. Dolayısıyla,
kurumların aktifinde iştirak hisseleri olarak yer
alan anonim ile limited şirket payları, ister senede bağlanmamış olsun isterse de bu paylar için
nama yazılı pay senedi çıkarılmış olsun, aktife
alındıkları tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde
elden çıkarılırlarsa bunlardan elde edilen kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi olurken,
aktife girdiği tarihten itibaren iki tam yıl geçtikten sonra satılmaları durumunda bunlardan
elde edilen kazancın %75’lik bölümü kurumlar
vergisinden müstesna tutulmuştur. Dolayısıyla,
anonim veya limited şirket paylarının senede
bağlanmış olup olmaması, kurumlar vergisi yönünden bir avantaj sağlamamaktadır.
2.12. Şirket Ortaklığından Çıkma
Limited şirketlerde, şirket sözleşmesine hüküm koymak suretiyle, ortaklara şirketten çıkma
hakkı tanınabilir. Bu hak herhangi bir şarta bağlanmayacağı gibi belirli şartların varlığına bağlanabilir. Ayrıca, şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler de öngörülebilir. TTK’da, anonim
şirketin esas sözleşmesine ortaklıktan çıkma ve
çıkarmaya dair hüküm konulabileceğine dair bir
düzenlemeye ise yer verilmemiştir.
2.13. Sözleşmeli Avukat Bulundurma Zorunluluğu
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre, esas
sermaye miktarı 250.000 TL ve üzerinde olan
anonim şirketler sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadırlar. Sözleşmeli avukat bulundurması gereken anonim şirketlerin, bu avukatlara, 2015 yılında asgarî 1.250 TL aylık ücret
ödemeleri gerekmektedir. Sözleşmeli avukat
bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen
anonim şirketlere, Cumhuriyet Savcısı tarafından, sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her
ay için, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilecektir. Cumhuriyet
Savcısı tarafından verilecek idari para cezası,
01/01/2015-30/06/2015 döneminde aylık 2.403
TL, 01/07/2015-31/12/2015 döneminde ise aylık 2.547 TL olarak uygulanacaktır.
MESLEKİ YAZILAR
82
BÜLTEN • 2016 - 212
Limited şirketler ise, esas sermaye tutarları
ne olursa olsun, sözleşmeli avukat bulundurmakla yükümlü değillerdir.
2.14. Kamu Borçlarından Dolayı Ortakların ve Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu
Tüzel kişi mükelleflerin kamu alacaklarından
kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur.
Anonim şirketlerde kanuni temsilciler yönetim
kurulu başkan ve üyeleri iken, limited şirketlerde şirketin müdürü veya müdürleridir. Ancak,
limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de, 6183 sayılı Kanun ile getirilen bir
düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur.
Buna göre limited şirketin mal varlığından tahsil
edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir.
Anonim şirketlerde ise böyle bir özel düzenleme yapılmadığından, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından, şirketin yönetim kurulu
üyelerinin tamamı, kanuni temsilci sıfatıyla ve
müteselsilen sorumludur. Ancak, şirket esas
sözleşmesine hüküm konularak şirketin kanuni
temsil yetkisi, yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına verilip, diğer yönetim kurulu
üyeleri sorumluluktan kurtulabilmektedir. Böyle
bir durumda kamu alacaklarından da sadece
anılan yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilci
sıfatıyla müteselsilen sorumlu tutulacaklardır.
Anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan
ortaklarının ise kamu alacaklarından dolayı sorumlulukları bulunmamaktadır.
2.15. Denetim Zorunluluğu
TTK’nın 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde ölçeğine bakılmaksızın bütün
küçük, orta ve büyük ölçekli anonim, limited ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere bağımsız denetime tabi olma zorunluluğu
getirilmiş; denetçinin denetiminden geçmemiş
finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun “düzenlenmemiş hükmünde”
sayılacağı belirtilmişti. Ancak, 2012 yılında yapılan değişiklikle her ölçekteki (küçük, orta, büyük)
şirketin bağımsız denetime tabi olması zorunluluğundan vazgeçilmiş, bunun yerine bağımsız
denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi
Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulu
da Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin
Belirlenmesine Dair Karar ile hangi sermaye
şirketlerinin (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) bağımsız denetime tabi olacağını belirlemiştir.
Buna karşılık, Yasa Koyucu 2013 yılında
TTK’nın şirketlerin denetimine ilişkin hükümlerinde yeniden değişikliğe gitmiştir. Yapılan
bu değişiklik sonrasında, Bağımsız Denetime
Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Karar kapsamına girmeyen, bir
başka deyişle bağımsız denetime tabi olmayan
anonim şirketler ile tarım satış kooperatifleri ve
tarım satış kooperatifleri birlikleri TTK’nın 397.
maddesinin beşinci fıkrasındaki denetimi yaptırmakla yükümlü kılınmıştır. Böylece, bağımsız denetim kapsamına giren anonim şirketler,
TTK’nın 397. maddesinin dördüncü fıkrası;
bağımsız denetim kapsamı dışında kalanları
ise beşinci fıkrası uyarınca denetime tabi kılınmıştır. Böylece, sayıları yüzbin civarında olan
anonim şirketlerin tamamı denetim yaptırmakla
yükümlü tutulmuştur.
Limited şirketler ise Bağımsız Denetime Tabi
Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar
Kurulu Kararı kapsamına giriyorlarsa bağımsız
denetim yaptırmakla yükümlü olmakta; anılan
Karar kapsamına girmiyorlarsa denetime tabi
tutulmamaktadır. Anılan Bakanlar Kurulu kapsamına girebilecek limited şirket sayısının oldukça sınırlı olduğu dikkate alındığında, sayıları
yaklaşık sekizyüzbin olan limited şirketlerin denetime tabi olmadığını söylemek mümkündür.
2. 16. Kuruluş Amacı ve Konusu
Anonim ile limited şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular
için kurulabilirler.
Bu noktada bir hususa açıklık getirmek faydalı olacaktır. Uygulamada, “eski Kanun uygulamasında sadece anonim şirketler sigortacılık
faaliyeti yapabiliyorken, TTK ile limited şirketler
için sigortacılık faaliyeti yapma yasağının kaldırıldığı” yönünde yanlış bir kanı ve değerlendirme yerleşmiştir. Eski Kanunun 503. maddesinin
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
83
üçüncü fıkrasında, limited şirketlerin sigortacılık
hariç kanunen yasak olmayan her türlü amaç
ve konu için kurulabilecekleri hükmü yer almakta idi. TTK ise limited şirketlerin kuruluş ve faaliyet amaçları ile konularına ilişkin bir sınırlama
getirmemiş, temel kriter olarak “kanunen yasak
olmama” şartını benimsemiştir. Ancak, TTK’da,
eski Kanunda yer alan “limited şirketler sigortacılık yapamazlar” hükmüne yer verilmemiş olsa
dahi, sigortacılık yapacak şirketlere ilişkin tür
zorunluluğu 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda
özel olarak düzenlenmiştir. 14/06/2007 tarih ve
26552 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılık Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında “Türkiye’de faaliyet gösterecek
sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş
olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans
şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka
işle iştigal edemez.” denilmektedir. Bu itibarla,
anılan Kanundaki düzenleme ile tekrara düşmemek için TTK’da sözkonusu yasağa ayrıca
yer verilmemiştir.
mümkün değildir. Zira, bu konuda belirleyici
Bu bağlamda, uygulamada yerleşen kanının
aksine, limited şirket statüsünde sigorta veya
reasürans şirketi kurmak mümkün değildir. Ancak, limited şirket statüsünde sigorta aracılık
şirketinin kurulmasının önünde yasal bir engel
de bulunmamaktadır ki, uygulamada bu şekilde faaliyet gösteren onlarca limited şirket bulunmamaktadır. Bu yönüyle, sigorta şirketi ile
sigorta aracılık şirketinin birbiri ile karıştırıldığı
da düşünülmektedir.
ki, uygulamaya baktığımızda, kaç şirket ortağı
3. ÖZET VE SONUÇ
Ülkemiz uygulamasında ticaret şirketlerinin
ağırlıklı kısmını limited şirketler oluşturmakta,
ikinci sırada ise anonim şirketler gelmektedir.
Her ikisi de sermaye şirketi olmakla birlikte,
bazı noktalarda ortak özellik ve yükümlülüklere
tabi olmakta, bazı noktalarda ise birbirlerinden
ayrılmaktadır. Bu alanda yazılan çalışmalara
baktığımızda, anonim şirketlerin daha avantajlı
olduğunun vurgulandığı ve limited şirketlerin bir
anlamda anonim şirkete dönüştürülmeye teşvik
edildiği dikkat çekmektedir. Kanımızca, bu konuda kesin çizgilerle bir değerlendirme yapmak
olan esas faktör, şirket ortaklarının halihazırdaki konuma ilişkin düşünceleri ve geleceğe dair
beklentileridir.
Şirketini halka açmayı, paylarını devretmeyi
veyahut şirketin vergi, sigorta gibi kamu borçlarını ödemeyip kaçmayı düşünmeyen, hele
hele tek kişilik bir limited şirket kuran kişiye
“anonim şirketin halka açılması mümkündür,
pay senedi çıkarırsan vergi ödemezsin, ayrıca
şirketi yönetmek üzere birisini yönetim kurulu
üyesi olarak ata, kamu borçlarından sorumlu
olmazsın” gibi gerekçelerle şirketini anonim şirkete dönüştür demek, herhangi bir anlam ifade
etmeyecektir. Aksine, bu kişiye “şirketini anonime dönüştürürsen, genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisi bulundurman, denetime
tabi olman, sermayeni artırdığında sözleşmeli
avukat bulundurman gerekecek, bunlar senin
küçük ölçekli şirketine ilave maliyet getirecek”
demek, o kişi için daha anlamlı olacaktır. Kaldı
anonim şirket paylarını nominal değeri üzerinde gösterip devretmektedir ki, devirden doğan
değer artış kazancının vergiden istisna edilmesinde pay senedinin çıkarılmasından bir fayda
sağlamış olsun? Ya da yılda kaç tane anonim
şirket kurulup halka açılmaktadır? Aksine, son
dönemlerde gerekli koşulları taşıyan halka açık
şirketlerinden bazıları borsa kotundan çıkmaya
çalışmaktadır. Buna karşılık, sıklıkla sermaye
artırımına ihtiyaç duyan ve genel kurul toplantıları ile uğraşmak istemeyen bir kişinin de,
anonim şirket kurup kayıtlı sermaye sistemini
benimsemesi daha rasyonel bir davranış olacaktır. Sözün özü, şirketin türünün anonim yahut limited olmasına karar verecek olan kurucular ya da ortaklardır. Birinin diğerine göre daha
avantajlı olup olmaması, tamamen koşullara ve
beklentilere göre değişmektedir. Yoksa, Türk Ticaret Kanunu, her iki şirket türünü de uzun yıllar
ayakta tutacak düzenlemeler ile donatmıştır.
MESLEKİ YAZILAR
84
BÜLTEN • 2016 - 212
ANONİM ŞİRKETLERDE RÖDOVANS
SÖZLEŞMESİNE BAĞLI OLARAK
YAPILAN YATIRIMLAR
Ufuk ÜNLÜ - Başbakanlık Müfettişi
1. Giriş
“Rödovans” ibaresi latince bir kelime olup,
Türkçe karşılığı “aidat” olarak ifade edilmektedir.
Mevzuatsal açıdan ise, 3213 Sayılı Maden Kanunu gereğince alınan maden arama ve işletme
ruhsatlarının, ruhsat sahiplerince üçüncü kişilere maden sahalarının işletilmesinin devredilmesi
için yapılan sözleşmelere uygulamada rödövans
sözleşmesi denilmektedir. Bilindiği üzere, 2015
yılında yapılan değişiklikle rödovans sözleşmeleri
Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır.
Bu çalışmada, öncelikle rödovans sözleşmelerinin değerlendirilmesi yapılacak ve sonrasında
anonim şirketlerde rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımların indirimli kurumlar
vergisine tabi olup olmayacağı üzerinde durulacaktır.
2. Rödovans Sözleşmeleri
Rödövans, maden ruhsat sahalarının hukuku
uhdesinde kalmak kaydıyla hak sahibi tarafından
sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye bir süre
tahsis edilmesi durumunda maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin esas ruhsat sahibine istihsal ettiği beher ton maden için
ödemeyi taahhüt ettiği meblağ olarak tarif edilmektedir.
Madenlerin yönetilmesi aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Anayasa’nın 168 inci maddesine göre; devlet madenlerin arama ve işletme
hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere
devredebilmektedir. Bu devir mülkiyet devri niteliğinde olmayıp, madenler özel mülkiyete konu olamamaktadır. Madenlerin arama ve işletmesi hakkı
devirleri “ruhsat” adı verilen idari izinde gerçekleşmektedir.1
1http://rodovans.nedir.com/, Erişim Tarihi:08.01.2016
Rödovans sözleşmesinde rödovansçı, maden
ruhsatına konu alanın tamamında veya bir kısmında kullanma hakkına sahip olmayacaktır. Rödovansçının bu kullanma hakkı, madencilikfaaliyeti yapmak yetkisini içerir. Bu yetkiyedayanılarak
maden sahasında ocak, kuyu ve galerileraçabilir
ve sondaj yaparak maden varlığını tespitedebilir
ve bulduğu madeni çıkarabilir.2
Ruhsat sahibi, rödövansçıya sahada maden
işletmesi için gerekli bütün ortamı sağlamakla
zorunludur. 3213 sayılı Maden Kanunu ve diğer
mevzuat uyarınca ruhsat sahibi tarafından yerine
getirilmemesi gereken yükümlülüklerinde ruhsat
sahibince gerçekleştirilmesi gerekir. Ruhsat sahibi yükümlülüklerini yerine getirmezse, bu durum
maden ruhsatının iptalini gerektirmektedir.
Rödövansçı maden sahasını iyi bir şekilde
işletme ve sözleşmede kararlaştırılan rödövans
bedelini ruhsat sahibine ödemekle yükümlüdür.
Rödövansçının maden sahasını, kuyuları ve galerileri iyi bir şekilde muhafaza etmesi ve emniyet
tedbirlerini alma yükümlülüğü mevcuttur.
Rödovans sözleşmesi, ruhsat sahibinin veyarödovansçının yukarıda anlatılan yasadan veyasözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine
aykırıhareket etmesi nedeniyle sona erdirilebilir.
Sözleşmehükümlerine aykırılık nedeniyle sona
erdirme, karşıtarafa gönderilen fesih beyanı ile
gerçekleşir. Fesihbeyanı, bozucu ve yenilik doğuran hakkın kullanımıniteliğinde olduğundan karşı
tarafa ulaştığı andahüküm ve sonuçlarını doğurur.
Rödovans Sözleşmesi süreli olarak yapılabilir.Bu
sürenormalde bir yıldan daha az olamaz. Rödovanssözleşmesinin süresi hiçbir şekilde işletme
ruhsatsüresini geçemez.Belirli bir süre öngörül
2 Topaloğlu, M. (2001), Rödovans Sözleşmesi; Hukuksal Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Türkiye 17 Uluslararası
Madencilik Kongresi ve Sergisi-TUMAKS, ISBN 975-395-4166, s.250.
MESLEKİ YAZILAR
BÜLTEN • 2016 - 212
meyen rödovans sözleşmesinihem ruhsat sahibi
hem de rödovansçı, diğer tarafarödovansı sona
erdirmek iradesini ulaştırarakrödovans sözleşmesinden kurtulabilir. Bunun içinsözleşmeyi sona erdirmek isteyen taraf fesihbildiriminde altı aylık süre
tanımak zorundadır.Başka bir deyişle, rödovans
sözleşmesi, fesihbildiriminin karşı tarafa ulaştığı
andan itibaren altıay sonra sona erecektir.Belirli
süreli rödovans sözleşmesi öncedenöngörülmeyen, sözleşmenin devamını çekilmez halegetiren
olaylar nedeniyle feshedilebilir. Bu nedenedayanılarak yapılacak fesih için de altı aylık fesihbildirimi
süresine uyulmalıdır. Önemli olaylarapazarlama
şartlarındaki değişiklik, cevherin istenentenörde
çıkmaması gibi olaylar örnek gösterilebilir.Önemli
olay nedeniyle sözleşmenin feshi halindesözleşmeyi fesheden taraf diğer tarafa, sözleşmedenelde edeceği yararın tam karşılığında tazminatödemek durumundadır.3
Ayrıca 2015 yılında yapılan değişiklikle Maden
Kanununda Ek madde 7’ye “Ruhsat sahipleri ile
üçüncü kişiler arasında rödövans sözleşmeleri
Bakanlığın iznine tabidir. İzin alınmaksızın yapılan
rödövans sözleşmesi ile yürütülen madencilik faaliyetleri durdurulur.Kamu kurum ve kuruluşları ile
iştirakleri hariç olmak üzere yer altı kömür işletmelerinde maden ruhsat sahipleri, ruhsat sahalarının
bir kısmında veya tamamında üçüncü kişiler ile
üretim faaliyetlerine yönelik rödövans sözleşmeleri yapamaz. Aksi takdirde rödövans sözleşmesi
ile yapılan madencilik faaliyetleri durdurulur. Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış
oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda
yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş
Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali
ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak
bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan
doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz” hükmü
eklenmiştir.
Söz konusu değişiklik ile rödovans sözleşmeleri Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının iznine
bağlanmış, ayrıca yer altı kömür işletmelerinde
maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir
kısmında veya tamamında üçüncü kişiler ile üretim faaliyetlerine yönelik rödövans sözleşmeleri
yapamayacağı belirtilmiştir. Hukuki ve mali sorumlulukları rödövansçıya yüklenmiştir.
3Topaloğlu, a.g.e., s.252.
85
3. Anonim Şirketin Rödovans Sözleşmesine Bağlı Olarak Yapılan Yatırım
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A
maddesinin bir ve ikinci fıkralarında; “Finans ve
sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/07/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08/06/1994 tarihli ve
3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar
ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan
yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde
edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden
itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar
indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi
tutulur. Bu maddenin uygulamasında yatırıma
katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak
suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın
yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. “
hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, anonim şirketlerin”rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımı” olması
nedeniyle indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
4. Sonuç
Rödövans sözleşmesinde ruhsat sahibi madenci işletme iznini rödövansçıya devretmekte
bunun karşılığında rödövansçıdan, rödövans bedeli denen pay almaktadır. 2015 yılında yapılan
değişiklikle rödovans sözleşmeleri Enerji ve Tabi
kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır. İzin
alınmaksızın yapılan rödövans sözleşmesi ile
yürütülen madencilik faaliyetlerinin durdurulması
öngörülmüştür.
Ayrıca makalemizin konusuna ilişkin sonuç
olarak, anonim şirketlerin “rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımı” olması nedeniyle
indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Kaynakça
Topaloğlu, M. (2001), Rödovans Sözleşmesi;
Hukuksal Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri,
Türkiye 17 Uluslararası Madencilik Kongresi ve
Sergisi-TUMAKS, ISBN 975-395-416-6
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ
86
BÜLTEN • 2016 - 212
MEVZUATTA YAPILAN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER
ARALIK 2015
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 459)
(24.12.2015 / 29572 R.G.)
Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğuna
ilişkin olarak hali hazırdaki 8.000 TL’lik had, 7.000
TL’ye indirilmiştir. Konuya ilişkin olarak bugüne
kadar yayımlanmış tebliğler bir bütün olarak ele
alınmış, tevsik zorunluluğu kapsamında olan ve
olmayan tahsilat ve ödemelere tek tebliğ içerisinde yer verilmiştir.
Tebliğ hükümleri 01.01.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 464)
(24.12.2015 / 29572 R.G.)
Tebliği ile; elektronik ticaret faaliyetlerinin izlenmesi çalışmaları kapsamında, Aracı hizmet sağlayıcıları, Bankalar, İnternet reklamcılığı hizmet aracıları, kargo ve lojistik İşletmelerine sürekli bilgi
verme ve internet üzerinden mal ve hizmet satışı
yapan ve 2015 ve müteakip hesap dönemlerinde
brüt satış hasılatları 5 Milyon TL ve üzerinde olan
mükelleflere e-Arşiv Uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 463)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Sinema, Tiyatro, Konser, Spor Müsabakası ve
benzeri Etkinlikler İçin Bilet Düzenleyen Mükelleflerin Elektronik Ortamda Bilet Düzenlemelerine
İlişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 465)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Mükelleflere kullanılma zorunluluğu getirilen
Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların GİB Bilgi
İşlem Sistemine kaydı, kullanıcılara satışı ve satış
sonrası servisi vb. işlemlerin elektronik ortamda
yürütülmesine dair usul ve esaslar belirlenmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA
NO:426)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR TEBLİĞ
(SIRA NO: 466)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti
bulunan mükelleflerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyetinin başlama
tarihleri yeniden belirlenerek açıklamalara yer verilmiştir.
2014 yılı satışları veya gayri safi iş hasılatı:
-1 milyon TL’yi aşan
01,04.2016 tarihinden,
mükellefler
için,
-1 milyon TL’den 500 Bin TL’ye kadar olan mükellefler için, 01.07.2016 tarihinden,
-500 Bin TL ile 150 Bin TL arasında olan mükellefler için, 01.10.2016 tarihinden,
-150 Bin TL’den az olan mükellefler için,
01.01.2017 tarihinden,
itibaren Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz
kullanma mecburiyeti başlayacaktır.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 462)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Hava Yolu ile Yurt İçi veya Yurt Dışı Yolcu Taşımacılığı İşi ile İştigal Eden Mükelleflerin Elektronik Ortamda Bilet Düzenlemelerine İlişkin usul ve
esaslar belirlenmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA
NO: 454)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR TEBLİĞ
(SIRA NO: 461)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; e-Fatura uygulamasına kayıtlı mü-
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ
BÜLTEN • 2016 - 212
kelleflerin ihracat ve yolcu beraberi eşya ihracı
işlemlerine ait faturaların e-Fatura olarak düzenlenme zorunluluğu başlangıç tarihi 01.01.2017
olarak yeniden belirlenmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SIRA NO: 460)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğde; Vergi Usul Kanununun 414 üncü
maddesinin 3 üncü fıkrası doğrultusunda, Kanununun 104, Mükerrer 115, 153/A, 177, 232, 252,
313, 343, 352 (Kanuna Bağlı Cetvel), 353, 355
ve Mükerrer 355 inci maddelerinde yer alıp 2015
yılında uygulanan tutarların ve hadlerin, 2015 yılı
için %5,58 (beş virgül elli sekiz) olarak tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenen ve 01.01.2016 tarihinden itibaren
uygulanacak olan tutarlar ve hadlere yer verilmiştir.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA
NO: 333)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR TEBLİĞ
(SIRA NO: 458)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliği ekinde yer alan amortismana tabi
iktisadi kıymetlerin faydalı ömür süreleri ve amortisman oranlarına ilişkin listede yeni eklemeler ve
düzenlemeler yapılmıştır.
GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 290)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere;
Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48,
mükerrer 80, 82, 86 ve 103 üncü maddelerinde
yer alan ve yeniden değerleme oranında artırılan
maktu had ve tutarlar belirlenmiştir.
HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 75)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; Harçlar Kanununun mükerrer 138
inci maddesi hükmü gereğince, Kanuna bağlı
tarifelerde yer alan ve 73 Seri No’lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği ile tespit edilen maktu harçlar01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanmak
87
üzere (maktu ve nispi harçların asgari ve azami
miktarlarını belirleyen hadler dahil), yeniden değerleme oranında artırılmıştır.
EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 67)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
2016 yılına ait emlak (bina, arsa ve arazi) vergi değerleri ile 2016 yılında mükellef olacakların
emlak vergi değerlerinin hesabında dikkate alınacak asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim
değerlerinin tespiti hususunda açıklamalara yer
verilmiştir.
DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 59)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; Damga Vergisi Kanunun mükerrer
30 uncu maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan ve 58
Seri No’lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği
ile tespit edilen maktu vergiler,01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanmak üzere (maktu ve nispi
vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen
hadler dahil), yeniden değerleme oranında artırılmış artırılmıştır.
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 47)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden itibaren 7338
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (e) bentlerinde yer alan istisna tutarları ile Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan vergi
tarifesi matrah dilim tutarları yeniden değerleme
oranında artırılmak suretiyle tespit edilmiştir.
BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 47)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak
üzere, konutlar ile işyerleri ve diğer şekilde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi oranları
yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle
tespit edilmiştir.
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ
88
BÜLTEN • 2016 - 212
MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 46)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak
üzere motorlu taşıtların vergilendirilmesine ilişkin,
197 sayılı Kanunun 5 ve 6 ncı maddelerinde belirtilen (I), (II) ve (IV) sayılı tarifeler yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle tespit edilmiştir.
KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA
TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
TEBLİĞ
(SERİ NO: 4)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/B-3) bölümünün üçüncü paragrafında yer
alan “2015 yılı için 19.500 TL” ibaresi “2015 yılı
için 19.500 TL, 2016 yılı için 20.600 TL” şeklinde
değiştirilmiştir.
MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL
TEBLİĞİ
(SIRA NO: 50)
(25.12.2015 / 29573 R.G.)
Tebliğ ile; 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanununa
ekli Değerli Kağıtlar Tablosunda yer alan değerli
kağıtların 2016 yılında uygulanacak satış bedelleri belirlenmiştir.
BAKANLAR KURULU KARARI
(KARAR SAYISI: 2015/8321)
(28.12.2015 / 29576 R.G.)
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunun Geçici
10 uncu maddesinde düzenlenen sigorta primi
işveren hissesi teşvikinin, 31.12.2015 tarihinde
sona erecek olan uygulama süresi, 2015/8321 sayılı BKK ile 31.12.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA
NO: 456)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR GENEL TEBLİĞ
(SIRA NO: 467)
(29.12.2015 / 29577 R.G.)
Kurumlar vergisi mükellefleri ile gelir vergisi
mükelleflerinin bildirimi ve elektronik tebligat adresi edinme süreleri ile elektronik tebligat uygulamasına başlama süresi 01.04.2016 tarihine uzatıldı.
2016 YILI SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ASGARİ ÜCRET
TARİFESİ
(31.12.2015 / 29579 R.G.)
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 46 ncı
maddesi ile Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri
uyarınca hazırlanan ve 2016 yılında meslek mensuplarınca uygulanacak olan asgari ücret tarifesi
yayınlandı.
HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ
(SERİ NO: 76)
(31.12.2015 / 29579 R.G.)
Konsolosluk harçları ile T.C. Muvazzaf ve Fahri Konsolosluklarının yaptıkları her türlü işlemlere
ait döviz cinsinden hesaplanmasına esas olacak
ABD doları cinsinden döviz kuru ve bu işlemlerle
ilgili tarifelere ayrı ayrı veya birlikte uygulanacak
emsallerinin tespit edilmesine ilişkin tebliğ yayımlandı.
ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU KARARI
(2015/1)
(31.12.2015 / 29579 R.G.)
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 39 uncu maddesi
gereğince, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun
30.12.2015 tarih 2015/1 sayılı kararı ile 2016 yılında uygulanacak asgari ücret tutarı günlük 54,50
aylık 1.647,00 TL olarak belirlenmiştir.
YARGI KARARLARI
BÜLTEN • 2016 - 212
89
YARGI KARARLARI
T.C.
DANIŞTAY
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2013/451
Karar No : 2014/7252
Özet: Sözleşmede yer alan bir hüküm nedeniyle
süresi kendiliğinden uzayan sözleşme üzerinden yeniden damga vergisi alınamayacağı, damga vergisi
alınabilmesi için sözleşmenin süresinin uzamasına
ilişkin mektup veya şerh bulunması gerektiği hk.
488/md.1,2,14
İstemin Özeti: Davacı adına, İstanbul Atatürk
Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren
diğer firmalarla imzaladığı alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak 2012/Nisan dönemi
için tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması
istemiyle açılan davayı reddeden İstanbul 3. Vergi
Mahkemesinin 08/11/2012 tarih ve E:2012/1725,
K:2012/2881 sayılı kararının; dilekçede ileri sürülen
sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun olan
temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Davacı adına, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı alan tahsis
sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen
damga vergisi beyannamesine dayanılarak 2012/Nisan dönemi için tahakkuk ettirilen damga vergisinin
kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi
mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci
maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı
kağıtların damga vergisine tabi olduğu, Kanun’daki
kağıt teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve
herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri
şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme
bağlanmıştır.
Damga vergisinin konusunu, Damga Vergisi
Kanunu’na ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar oluşturur. Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda kağıtlar dört
grup altında toplanmış olup bunlar; sözleşmelerle
ilgili kağıtlar, kararlar ve mazbatalar, ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar ve makbuzlar ve diğer kağıtlar
olarak gruplandırılmıştır.
Görüldüğü üzere, damga vergisinin konusu olarak Kanun’da “kağıt” deyimi kullanılmakla birlikte
damga vergisine tabi tutulan kağıdın kendisi değil,
kağıdın ihtiva ettiği hukuki işlemdir. Kanun’da belirtilen “kağıt” teriminden anlaşılması gereken, “yazılıp
imzalanmak ya da imza yerine geçen bir işaret koymak suretiyle düzenlenen ve her hangi bir konuyu
kanıtlamak ya da belli etmek için ibraz edilebilecek
belgeler” olup bu belgelerin hangileri olduğu Damga
Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tabloda sayılmış bulunmaktadır. Damga vergisinde vergiyi doğuran olay
ise, 488 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yer alan
ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için
ibraz edilebilecek olan kağıtların yazılıp imzalanması ve belli bir hukuksal işlemle ilgili kağıdın eksiksiz
olarak tamamlanması anında gerçekleşmektedir.
Dava konusu olayda, damga vergisine konu alan
tahsis sözleşmelerinde yer alan “yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis
süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm
ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki madde gereği yenilememe ihbarı bulunulmaması
durumunda müteakip yılda söz konusu sözleşmelerin süresinin kendiliğinden uzadığı görülmekte olup,
bu durum, vergiyi doğuran olay açısından değerlendirildiğinde, damga vergisine konu yeni bir kağıdın, daha doğrusu kağıdın ihtiva ettiği hukuksal
işlemin (olayımızda bir yıl süreli yeni bir alan tahsis
sözleşmesinin) ortaya çıktığı, bu hukuksal işlemin
de, hükümlerinden yararlanılmaya devam olunan,
herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kağıt niteliğinde olduğundan
damga vergisine tabi tutulması gerektiği sonucuna
varılmaktadır.
Bu durumda, davacı şirketin imzalamış olduğu ve
içerdiği bir madde uyarınca süresi kendiliğinden uzayan alan tahsis sözleşmeleri için yapılan dava konusu damga vergisi tahakkukunda hukuka aykırılık
bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar
veren vergi mahkemesi kararının yazılı gerekçe ile
onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince
işin gereği görüşüldü:
YARGI KARARLARI
90
BÜLTEN • 2016 - 212
Davacı adına, İstanbul Atatürk Havalimanında
çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla
imzaladığı alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak
ihtirazı kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine
dayanılarak 2012/Nisan dönemi için tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan
davayı reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci
maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı
kağıtların damga vergisine tabi olduğu, Kanun’daki
kağıt teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve
herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz
edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri
şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği, 2’nci
maddesinde, vergiye tabi kağıtların mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle,
bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına
ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi
olduğu, 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında ise,
mukavelenamelerin müddetinin uzatılması halinde
aynı miktar veya nispette vergi alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Damga Vergisi Kanunu’na ekli
(1) sayılı tablonun “I-Akitlerle İlgili Kağıtlar” başlıklı
bölümünde, mukavelenamelerin de damga vergisine
tabi olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; havalimanı terminal
işletmeciliği faaliyeti ile iştigal eden davacı şirketin,
İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı bir yıl süreli
alan tahsis sözleşmelerinin her birinin “Tahsisin Konusu ve Kapsamı” başlıklı 2. maddesinin “Tahsis Süresi” alt başlıklı 2.2’nci bendine konulan “yeni dönem
için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde
tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı
hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki madde gereği, yenilememe ihbarı bulunulmaması durumunda müteakip yılda söz konusu sözleşmelerin süresinin kendiliğinden uzaması nedeniyle
davacı şirket tarafından söz konusu alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazı kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan
davada vergi mahkemesince; sözleşmelerin taraflarınca sözleşme sürelerinin bitiminden 30 gün önce
ihbarda bulunmamak suretiyle müteakip yıl için yeni
bir sözleşmenin kurulmuş olacağı ve hükümlerinden
yararlanılmaya devam olunan yeni sözleşmeler için
yapılan damga vergisi tahakkukunda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar
verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın esasını, yeni bir sözleşme imzalanmadan ya da eski sözleşme üzerine herhangi bir
şerh konulmadan kendiliğinden veya sözleşmedeki
bir hüküm dolayısıyla sözleşmenin süresinin uzaması durumunda süresi uzayan sözleşme için yeniden
damga vergisinin doğup doğmayacağı hususu oluşturmaktadır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, damga vergisinin doğması için öncelikle kanunda belirlenmiş bir kağıt veya elektronik
ortamda düzenlenmiş bir belge ya da veri olması, bu
kağıt, belge ya da verinin imzalanmış olması ya da
imza yerine geçecek bir işaret konmuş olması gerekmekte olup, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesi
durumunda ise sadece bu kağıtların yenilenmesine
ilişkin mektup ve şerhlerin damga vergisine tabi olduğu düzenlemesine yer verildiği görülmektedir.
Damga Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde şerhlerden bahsedilmekle birlikte mektup ve şerhin yasal
tanımı yapılmamıştır. Şerh; bir anlatım veya yorumlama, bir şeyi açıklamak amacıyla bir kağıda yazılmış olan ifade olarak tanımlanabilir. Şerh yazılı olan
bir kağıdın, herhangi bir yerine, boşluğuna konulabilir. Önceden düzenlenmiş bulunan kağıdın altına
veya arkasına bir boşluğa, bu kağıdın hükümlerinin
yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin şerh konulması halinde
bu kağıt damga vergisine tabi olur.
Olayda, davacı şirketin imzalamış olduğu alan
tahsis sözleşmelerinde yer alan “yeni dönem için
yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis
süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm
ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki
maddenin, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri
ve yapılan açıklamalar karşısında damga vergisine
konu kağıdın hükümlerinin yenilenmesine ilişkin kağıda konulmuş bir şerh olarak kabulünün mümkün
olmadığı, bu nedenle, sözleşmede bulunan bu hüküm gereğince süresi kendiliğinden uzayan sözleşmenin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun aradığı
anlamda damga vergisine tabi bir sözleşme olarak
kabul edilemeyeceği, aksi düşüncenin, verginin kanuniliği ilkesine aykırı olarak kanunda yazılı olmayan
bir durumun yorum yoluyla genişletilerek vergi alınmasına yol açacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, davacı şirketin imzalamış olduğu
içerdiği bir madde uyarınca süresi kendiliğinden
uzayan alan tahsis sözleşmeleri için yapılan dava
konusu damga vergisi tahakkukunda hukuka uyarlık
bulunmadığı anlaşıldığından aksi gerekçe ile davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararında
isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne,
YARGI KARARLARI
BÜLTEN • 2016 - 212
İstanbul 3. Vergi Mahkemesi’nin 08/11/ 2012 tarih
ve E:2012/1725, K:2012/2881 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün
içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,
07/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2013/168
Karar No : 2014/223
Özet: Mücbir sebep hali nedeniyle 213 sayılı
Kanun’un 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmeyen davacı adına, defter ve belgelerini
incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer
vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan vergilendirmenin kaldırılmasında hukuka aykırılık görülmediği hk.
213/md.3,134,373
İstemin Özeti: 2003 takvim yıllına ait defter ve
belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle
katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanun’un 373’üncü maddesi
uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmemiş ve Ocak ila
Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergileri davaya konu yapılmıştır.
Davayı inceleyen Ankara 2. Vergi Mahkemesi,
19.6.2008 günlü ve E:2008/306, K:2008/928 sayılı
kararıyla; defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen davacının incelenen dönemde emtia alım
faturalarını kanuni defterlere kayıt ettiği hususunu
ispat edemediği dolayısıyla katma değer vergisi indirimlerinin belgelendirilmesini düzenleyen 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 34’üncü maddesinde belirtilen faturaların yasal defterlere kaydedilmesi
şartının gerçekleşmediğinden bahisle katma değer
vergisi indirimleri kabul edilmeyerek vergilendirme
yapılmış ise de davacının muhasebe kayıtlarını tutan
mali müşavir Selma Şener’in bürosunda 20.12.2005
tarihinde çıkan yangında 2001 ila 2005 yıllarına ait
tüm defter, belge, gelir, gider faturalarının yandığı
ve durumun İtfaiye Daire Başkanlığının 26.12.2005
tarihli yangın raporu ile belgelendirildiğinden, Ankara 3. Ticaret Mahkemesinin 16.11.2006 günlü ve
E:2006/7, K:2006/496 sayılı kararı ile belirtilen yıllara ilişkin defter ve faturalar hakkında zayi belgesi
verildiği, bu nedenle davacının 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 13’üncü maddesinde belirtilen mücbir
sebep nedeniyle defter ve belgelerini incelemeye
ibraz edemediği anlaşıldığından, 3065 sayılı Kanu-
91
nun 34’üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarının
gerçekleşmemesinin indirime engel olmadığı ve 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B)
bendi uyarınca vergilendirmede gerçek durumun
esas alınması gerektiği, olayda, davacının indirim
konusu yaptığı katma değer vergilerini gerçekte
ödeyip ödemediği yolunda bir incelemeye gidilmediği gibi yangında yandığı bildirilen ve mahkeme kararıyla da tespit edilen gelir gider faturaları ile emtia
alım faturalarının ibraz edilmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesinde
kanun hükümlerine ve hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle vergilendirmeyi kaldırmıştır.
Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 23.9.2010 günlü ve
E:2008/7383, K:2010/4699 sayılı kararıyla; inceleme elemanınca indirim konusu yapılan katma
değer vergisine ilişkin belgeler ile mal aldığı firmalara ilişkin listelerin davacıdan istenmesine karşın,
yangın nedeniyle ibraz edilememesi durumunun
davacıyı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
indirilecek katma değer vergisinin alış faturası veya
benzeri vesikalar üzerinde gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartlarını
yerine getirme sorumluluğundan kurtarmayacağı,
olayda, indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin davacıya yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla
düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde yer aldığı
ve bu belgelerin yasal defterlere kaydedildiği hususu, davacı tarafından, mal aldığı firmalar nezdinde
gerekli girişimlerde bulunulup temin edebildiği alım
faturalarını gerek inceleme elamanına gerekse dava
dosyasına ibraz etmek suretiyle kanıtlanamadığından katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan vergilendirmede yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş; davacının karar
düzeltme istemini reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan Ankara 2. Vergi Mahkemesi, 25.1.2013 günlü ve E:2013/265, K:2013/136
sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş
ve defter ve faturalar hakkında zayi belgesi verilmesinin, indirilecek katma değer vergisinin alış faturası
veya benzeri vesikalar üzerinde gösterilmesi ve bu
vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartlarını
yerine getirme sorumluluğundan kurtarmayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının da-
YARGI KARARLARI
92
BÜLTEN • 2016 - 212
yandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında,
yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte
bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Ankara 2. Vergi Mahkemesinin
25.1.2013 günlü ve E:2013/265, K:2013/136 sayılı
ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile
Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 9.4.2014
gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Muhasebe kayıtlarını tutan mali müşavirin
bürosunda çıkan yangın sonucunda 2001 ila 2005
yıllarına ait defter ve belgelerinin yanması nedeniyle
2003 takvim yıllına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi
indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanunun 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı
cezası kesilmemiş ve Ocak ila Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergilerine karşı
açılan davada, tarhiyatın kaldırılması yolundaki ısrar
kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir.
Vergi mahkemesi kararı, mücbir sebep halinin
varlığı inceleme elemanınca da kabul edildiğinden,
ilgili dönem ve yıllarda mükelleflerce verilen beyannamelerin ekinde yer alan, yoğunluklu olarak çalışılan firmalara ait bilgileri içeren listelerden de yararlanılarak inceleme elemanınca yapılacak karşıt
inceleme ve araştırma sonucuna göre vergi salınması gerektiği, bu yola gidilmeksizin yeterli inceleme ve
araştırma yapılmadan tarhedilen vergilerde hukuki
isabet bulunmadığından, tarhedilen vergilerin kaldırılması gerektiği yolundadır.
Mücbir sebep nedeniyle zayi olsa dahi, defter
ve belgelerin ibraz edilmemesi re’sen takdir sebebi
olup, mükellefin ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir neden değildir.
Defter ve belgeleri mücbir sebep nedeniyle zayi
olan mükelleflerin, alış ve gider belgelerinin birer örneklerini veya bir listesini inceleme elemanına ibraz
etmeleri, inceleme elemanının da bu belgeler üzerinde karşıt inceleme yapmak suretiyle ödenmesi gereken vergi miktarını Vergi Usul Kanununun 134’üncü
maddesi uyarınca tespit etmesi gerekmektedir.
İnceleme elemanına ibraz edilmediği halde Vergi Mahkemesine ibraz edilen defter ve belgelerin
re’s,en araştırma ilkesi çerçevesinde kanıt olarak
dikkate alınarak hüküm kurulması mümkün olmadığı gibi, defter ve belgelerin mücbir sebep nedeniyle
zayi olması durumunda belgeleri düzenleyen mükelleflerden alınan belge örnekleri veya bu belgelerin
bir listesinin de inceleme elemanına sunulmadan
Vergi Mahkemesine ibraz edilmesi halinde bu belgeler de kanıt değeri taşımayacaktır.
İnceleme elemanının kendisine ibraz edilen söz
konusu belge örneklerini veya listeleri dikkate almadan bütün katma değer vergisi indirimlerinin reddi
yoluna gitmesi halinde eksik inceleme yapmış olduğunda kuşku bulunmadığından, yapılan tarhiyatların
terkin edilmesi gerekeceği açıktır.
Ancak söz konusu belge örnek veya listelerinin
inceleme elemanınca talep edildiği halde ibraz edilmemesi halinde, bir eksik incelemeden söz etmek
mümkün değildir. Söz konusu belgelere ait listelerin
vergi idaresine verildiği iddiası da mükellefin söz konusu ibraz görevini ortadan kaldıracak nitelikte bir
sonuç doğurmayacaktır.
Olayda, inceleme elemanının defter ve belgeleri yanan mükelleften alış ve gider belgelerine ilişkin
bilgileri istediği halde, davacının basiretli bir tacirden
beklenen dikkatli ve özenli çabayı göstermediği, bilgi
ve belgeleri ibraz etmekten kaçındığı tartışmasızdır.
Bu nedenle, Vergi Mahkemesince davanın reddi
gerekirken tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesince verilen ısrar kararının bozulması gerektiği oyu
ile çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- Muhasebe kayıtlarını tutan mali müşavirin
bürosunda çıkan yangın sonucunda 2001 ila 2005
yıllarına ait defter ve belgelerinin yanması nedeniyle
2003 takvim yıllına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi
indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanunun 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı
cezası kesilmemiş ve Ocak ila Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergilerine karşı
açılan davada, tarhiyatın kaldırılması yolundaki ısrar
kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
29’uncu maddesinin l inci fıkrasının (a) bendinde;
mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan
YARGI KARARLARI
BÜLTEN • 2016 - 212
teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma
değer vergisini indirebilecekleri, 34’üncü maddede
ise, indirilecek katma değer vergilerinin, alış faturası
veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi
gerektiği kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 3’üncü maddesinin (B) bendindeki; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin
muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık
bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve
mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde,
ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu hüküm
altına alınmıştır.
Mükellefler tarafından katma değer vergisi indirimi yapılabilmesi için vergisi indirim konusu yapılacak
işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği
yansıtması ve bu fatura ve vesikalarda gösterilerek indirim konusu yapılan katma değer vergisinin,
gerçekten ödenmiş, yani indirim konusu yapan tarafından yüklenilmiş olması gerekmektedir. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir katma
değer vergisi ödenmesi, dolayısıyla yüklenilmiş bir
katma değer vergisi söz konusu olamayacağından
vergi indirimi de yapılamaz. Bu nedenle vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçekten
yapılmış bir teslime ilişkin olup olmadığının tespiti
önem taşımaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 68’inci maddesinde öngörülen şekilde zayi belgesi alan davacı, yangında,
ihtilaflı yasal defter ve belgelerin yanmış olduğunu kanıtladığından ve bu husus inceleme elemanı
tarafından da kabul edilerek 213 sayılı Kanunun
373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmediğinden, katma değer vergisi indirimlerinin
tümü kabul edilmeyen davacının deftere kayıt koşulu dışındaki koşulları kanıtlaması halinde gerçekten
yapılmış bir teslime dayanmak ve yüklenilmiş vergilerden oluşmak koşuluyla yaptığı indirimlerin kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle
ibraz edilemediği için vergi dairesi tarafından evvelce incelenememiş olan emtia ve hizmet alımlarına
ilişkin faturalar ile diğer gider belgeleri ve ibraz edilebilecek diğer faturalar hakkında davalı vergi idaresinin görüşü alındıktan sonra hüküm kurulması olayın
özelliğine uygun düşecek ve vergiyi doğuran olayın
gerçek mahiyetinin saptanmasına olanak sağlayacaktır.
Belirtilen hukuksal nedenlerle, davacının vergilendirme dönemine ilişkin belgelerinin dosyaya
93
sunulması istenerek bu kayıt ve belgeler hakkında
davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve
saptamaları alınmaksızın verilen ısrar kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.
T.C.
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
Esas No : 2015/1946
Karar No : 2015/1996
Özet: Her yıl temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazının
istenemeyeceğinin hükme bağlanması karşısında; sanığın istem yazısına ilişkin tebliğin yapıldığı
12.07.2012 tarihinin mali tatile denk gelmesi nedeniyle üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmayacağından, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hatalıdır.
5604/md.1
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç
tarihlerine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp
düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulmadığından
işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre
yapılan incelemede;
1- Sanıklardan Ç.’nin şirketteki hissesini 2007 yılı
mayıs ayında devrettiğini ve o tarihten sonra şirketle
ilgisinin kalmadığını savunması, müdafiinin de temyiz dilekçesi ekine sanığın 16.05.2007 tarihli ortaklar
kurulu kararı ile hissesinin tamamını Y. isimli şahsa
devrettiğine ve şirket müdürlüğüne 5 yıl süre ile diğer sanığın seçildiğine ilişkin ticaret sicil gazetesi fotokopisi eklediğinin anlaşılması karşısında, sanığın
suç tarihi itibariyle şirketi temsile yetkili olup olmadığı
tespit edilip sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi yerine, eksik soruşturmayla yazılı şekilde
mahkumiyetine karar verilmesi,
2- 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1/1-4 maddesine göre; her yıl temmuz
ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı
ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter
ve belgelerin ibrazının istenemeyeceğinin hükme
bağlanması karşısında; sanıklardan S.’ye istem yazısına ilişkin tebliğin yapıldığı 12.07.2012 tarihinin
mali tatile denk gelmesi nedeniyle üzerine atılı su-
YARGI KARARLARI
94
BÜLTEN • 2016 - 212
çun yasal unsurları oluşmayacağından, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
3- Sanıklardan sadece S.’nin silinme şartları
oluşmuş adli sicil kaydının bulunduğu ve yargılamanın ilk oturumuna birlikte katılıp kişilik özellikleri ile
ilgili herhangi bir olumsuz durumları dosyaya yansımayan sanıklar hakkında yeterli gerekçe gösterilmeden pişmanlık duymadıkları ve tekrar suç işlemeyecekleri konusunda olumlu kanaat oluşmadığından
bahisle TCK’nın 51 ve 231. madde hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık Ç. müdafii ile sanık E.’nin
temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA,
yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak
sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/
hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.05.2015
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. CEZA DAİRESİ
Esas No : 2015/3176
Karar No : 2015/2006
Özet: 213 sayılı VUK’un 227/3 ve 230. maddelerinde öngörüldüğü üzere anılan suçun oluşabilmesi
için düzenlenen sahte faturaların yasada öngörülen
zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği ancak sanığın
düzenlediği iddia olunan faturaların asıl veya onaylı
örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları
ve onaylı suretleri varsa getirilerek yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi,
faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturadaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler
üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı
hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna
göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde
mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizdir.
213/md.227,230
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç
tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
2009 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibrazına dair yazının 04.05.2010, 2006-2008 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin ibrazına dair yazısının
ise 05.05.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine
iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre
yapılan incelemede;
1- K’ Vergi Dairesinin mükellefi olup inşaat taahhüt
faaliyetiyle uğraşan İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti.
yetkilisi olan sanığın gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasında bulunmaksızın 2009 takvim yılında sahte
faturalar düzenlediğinin iddia olunduğu, sanığın suçlamayı kabul etmeyerek şirket ile ilgisinin olmadığını
ve sahte fatura düzenlemediğini savunduğu, davanın
dayanağını oluşturan 13.09.2011 gün VDENR -2011-’
sayılı vergi suçu ve tekniği raporlarında sanığın ortağı
ve yöneticisi olduğu başka şirketler ile alış yaptığı bir
çok firma hakkında olumsuz tespitler bulunduğu, Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin yüksek miktarda
matrahlar içerdiğinin belirtildiği, 213 sayılı VUK’nın
227/3 ve 230. maddelerinde öngörüldüğü üzere anılan
suçun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların
yasada öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların
asıl veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı
gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında;
faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirilerek
yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin
incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan
alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturadaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka
belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup
olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi
gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Defter ve belge ibraz etmemek suçlarının işlendiği tarih itibariyle kesinleşmiş adli sicil kaydı
bulunmayan ve hakkında takdiri indirim uygulanıp
tekrar suç işlemeyeceği konusundaki olumlu kanaat
nedeniyle cezaları ertelenen sanık hakkında ertelemeye göre daha lehe sonuç doğuran CMK’nın 231.
maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar
yerinde tartışılmaması,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun
olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp
sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.05. 2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
ÖZELGELER
BÜLTEN • 2016 - 212
95
ÖZELGELER
T.C.
AMASYA VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 65771276-120[42-2014/3]-10
28.05.2014
Konu :Müteahhit firmaya yapılan hazır beton
temini işinin yıllara yaygın inşaat işi olup olmadığı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda,
Amasya Merkez-Tokat İli Turhal İlçesi arasında
yapılan yolun üst yapım işini üstlenen ..............
ile söz konusu yol yapım işinin hazır betonunu
temin etmek üzere sözleşme yaptığınız ve her
yıl yenilenen sözleşmede sadece sözleşmeye konu malın birim fiyatının güncelleştirildiği,
............... tarafından 2013 yılında şirketinize
yapılan ödemelerden Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendine göre kesinti yapıldığı belirtilerek, şirketiniz tarafından gerçekleştirilen hazır beton temini işinin yıllara yaygın inşaat işi kapsamında
değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42’nci
maddesinin birinci fıkrasında; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de
inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kar veya
zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almıştır.
Bir işin 42’nci madde kapsamına girmesi
için faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi
olması, işin taahhüde bağlı olarak yapılması ve
birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekir.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen
esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın
inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara
bu işleri ilgili olarak yapılan hak ediş ödemeleri
üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı
hüküm altına alınmış olup söz konusu kesinti
oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile % 3 olarak belirlenmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, ...............
ile şirketiniz arasında imzalanan sözleşme kapsamındaki hazır beton temini işi, ................’nin
üstlenmiş olduğu inşaat işinden bağımsız olarak sadece beton temini ile sınırlı olması halinde Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesi
kapsamına giren inşaat ve onarım işi olarak değerlendirilmeyecektir.
Ancak, şirketinizce taahhüt edilen beton temini işinin şirketinizin üstlenmiş olduğu inşaat
işinin bir parçası olarak gerçekleştirilmesi halinde, söz konusu iş Gelir Vergisi Kanununun
42’nci maddesi kapsamına giren inşaat ve onarım işi olarak değerlendirileceğinden, şirketinize yapılan ödemeler üzerinden % 3 oranında
gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, devam eden bir işe ilişkin olarak sözleşmenin sürekli olarak yenilenmesi bu
işin yıllara yaygın nitelik arz etmesine engel teşkil etmeyecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
ÇANKIRI VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı : 19208162-KDV-5
20.02.2015
Konu :Konut Yapı Kooperatifine yapılan inşaat taahhüt işlerine uygulanacak KDV oranı
hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Kooperatifinizin ... Mahallesinde inşa ettirmekte
olduğu mesken inşaatında mermer, PWC, balkon ve merdiven demirleri, asansör vb. işleri
malzeme dahil ilgili kişilerle sözleşme yapılarak
ÖZELGELER
96
BÜLTEN • 2016 - 212
yaptırılmakta olduğu belirtilerek bu işlere uygulanacak KDV oranı hakkında görüş talep edilmektedir.
26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak 01/05/2014 tarihinde
yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/G-4.2. Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli
Oran Uygulaması” başlıklı bölümünde;
“3065 sayılı Kanunun geçici 15’inci maddesi
ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan
inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir.
Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış
ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı
bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere
(%1) oranında KDV uygulanır.
Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat
taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için;
- Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,
- İşin konut yapı kooperatifine yapılması,
- Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde
dayanması,
gerekir.
Konut yapı kooperatifleri üst birlikleri adına
tescilli boş arsaların üye kooperatiflere tahsisi
durumunda, üst birlikler de kooperatif durumunda olduğundan, üye kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işlerinde de istisna ya da indirimli
oranda KDV uygulanabilir. Yapı ruhsatlarının
yapı sahibi bölümünde kooperatifin yanı sıra
üst birliğin adına da yer verilmesi istisna ya da
indirimli oran uygulanmasına engel teşkil etmez.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Buna göre, konut yapı kooperatiflerine indirimli oran uygulanabilmesi için yapı ruhsatının
yapı sahibi bölümünde kooperatifin adının yazılı
olması gerektiğinden, ilgide kayıtlı özelge talep
formunuz ekinde alınan 21/02/2014 tarihli yapı
ruhsatında kooperatifinizin adının “Yapı Müte-
ahhidi” bölümünde yer aldığı görülmekte olup,
bu nedenle yaptırılmakta olan mesken inşaatına ilişkin olarak kooperatifinize yapılan teslim
ve hizmetlerin genel oranda (%18) KDV’ye tabi
tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup
Müdürlüğü)
Sayı : 38418978-120[61-14/14]-554
27.05.2015
Konu :Konsoloslukta çalışan kişinin ücretinin vergilendirilmesi hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Türk
ve Amerikan vatandaşı olduğunuz, Türkiye›de
Amerikan Konsolosluğunda çalıştığınız belirtilerek aldığınız ücretin nasıl vergilendirilmesi
gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun «Diplomat muaflığı» başlıklı 15›inci maddesinde;
«Yabancı devletlerin Türkiye›de bulunan elçi,
maslahatgüzar ve konsolosları (Fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup
olan ve o memleketin uyrukluğunda bulunan
memurları, Türkiye›de resmi bir göreve memur
edilenler bu sıfatlarından dolayı ve karşılıklı olmak şartıyla Gelir Vergisi›nden muaftırlar» hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun «Ücret istisnası» başlıklı
16›ncı maddesinde ise «Yabancı elçilik ve konsoloslukların 15›inci maddeye girmeyen memur
ve hizmetlilerinin yalnız bu işlerinden dolayı
aldıkları ücretler karşılıklı olmak şartıyla Gelir
Vergisi›nden istisna edilir.» hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61›inci maddesinde «Ücret işverene tabi
ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara
hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir»
ÖZELGELER
BÜLTEN • 2016 - 212
hükmü yer almış olup, aynı Kanunun 94›üncü
maddesinde ise tevkifat kapsamına giren ödemeler bentler halinde sayılarak bir numaralı
bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile
61›inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103
ve 104›üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun «Tevkifata tabi olmayan ücretler» başlıklı 95›inci maddesinde; «Aşağıda yazılı hizmet
erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü
cari olmaz;
...
2- 16›ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur
ve hizmetlileri;
...
Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2›nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler.» hükmüne yer verilmiştir.
Ülkemizle Amerika Birleşik Devletleri arasında akdedilerek 19.12.1997 tarihinde yürürlüğe
giren Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması 01.01.1998
tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz
konusu Anlaşma›nın «Mukimliği» düzenleyen
4›üncü maddesinin 1 ve 2›nci fıkralarında;
1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından,
«bir Akit Devletin mukimi» terimi, o Devletin
mevzuatı gereğince ev, ikametgah, yönetim
yeri, kurumlaşılan yer veya benzer yapıda diğer
herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti
altına giren kişi anlamına gelir. Şukadar ki, bir
ortaklık veya benzeri bünyede vergilenmeyen
kuruluşlar (pass-through entities), mamelek
veya vakıf tarafından elde edilen veya bunlar
tarafından ödenen gelirler yönünden, bu terim
yalnızca, sözkonusu ortaklık veya benzeri kuruluş, mamelek veya vakfın elde ettiği gelir, bu
Devlette, bir mukimin geliri olarak, gerek bunların kendileri üzerinde gerekse bunların ortaklarının, lehdarlarının, üyelerinin veya vakfedenlerinin üzerinde, vergiye tabi olduğu taktirde
uygulanacaktır. Terim, yalnızca o ülkedeki kaynaklardan elde edilen gelir nedeniyle vergiye
97
tabi tutulan herhangi bir kişiyi kapsamaz.
2. 1›inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki kurallara göre
belirlenecektir:
a) Kişi, daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi
olarak kalabileceği bir meskeni varsa, kişisel ve
ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir (hayati menfaatlerin
merkezi);
b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği
bir meskeni yoksa, kalmayı adet edindiği evin
bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;
c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı
adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette
de böyle bir ev sözkonusu değilse, vatandaşı
bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;
d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa
veya aksine her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu
karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir.»
hükümleri öngörülmektedir.
Bu hükümler uyarınca, bir devletin iç mevzuatına göre ev, ikametgah, kanuni ana merkez, yönetim yeri veya benzer yapıdaki kriterler
nedeniyle o devlette vergi mükellefiyeti altına
giren kişiler o devletin mukimi addedilmektedir.
Kişinin her iki devletin de mukimi olması durumunda ise, 2›nci maddedeki kriterler uygulanmak suretiyle mukimliğin tespiti yapılmaktadır.
Diğer taraftan, söz konusu Anlaşma›nın
«Kamu Görevleri»ni düzenleyen 19›uncu maddesinin 1›inci fıkrasında;
1. a) Bir Akit Devletin kendisine, bir politik alt
bölümüne veya bir mahalli idaresine bir gerçek
kişi tarafından verilen hizmetler karşılığında, bu
Akit Devlet, alt bölüm veya mahalli idare tarafından sağlanan ve emekli maaşı dışında kalan
ödemeler, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir.
b) Bununla beraber, hizmet diğer Devlette
ÖZELGELER
98
BÜLTEN • 2016 - 212
sunulduğunda ve hizmeti sunan gerçek kişi o
Devletin mukimi olduğunda, sağlanan bu ödemeler, yalnızca bu diğer Akit Devlette vergilendirilecektir. Ancak bu kişinin:
i) Bu Devletin vatandaşı olması; veya
ii) Yalnızca hizmet sunmak için bu Devletin
mukimi durumuna geçmemiş olması zorunludur.»
hükmü öngörülmüştür.
Anlaşmanın yukarıdaki 19›uncu maddesinin
1/b bendi hükmü uyarınca, Türk vatandaşlığını haiz veya Türkiye›de mukim (yalnızca bu
hizmeti sunmak için Türkiye›ye gelenler hariç)
olan kişilere Türkiye›deki ABD temsilciliklerinde
ifa ettikleri görevleri dolayısıyla yapılan ücret
ödemelerini vergilendirme hakkı, ödeme ABD
kaynaklı olsa dahi, Türkiye›ye ait bulunmaktadır.
Bu itibarla, hem Türk vatandaşı olmanız hem
de Amerikan Konsolosluğunda göreve başlamadan önce Türkiye›de ikamet etmeniz sebebiyle Türkiye mukimi addedildiğinizden, söz
konusu göreviniz dolayısıyla elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerini vergileme hakkı Türkiye›ye
ait olup, vergilemenin iç mevzuat hükümlerimiz
çerçevesinde yapılması gerekmektedir.
Bu çerçevede, Amerikan Konsolosluğundan
almış olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 16 ncı maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, anılan maddede yer
alan istisnadan yararlanılabilmesi için de karşılıklı olmak şartının sağlanması gerekmektedir.
Buna göre, ülkemizde bulunan yabancı büyükelçilik ve konsolosluklarında çalışan Türk
vatandaşı ve diğer ülke vatandaşlarına ödenen
ücretlerin karşılıklı olarak gelir vergisinden istisna tutulabilmesi için yabancı ülkelerde bulunan Türk Büyükelçilik ve Konsolosluklarında
çalışan Türk vatandaşı ve diğer ülke vatandaşı
personelin ücretlerinin de gelir vergisinden istisna olması gerekmektedir.
Sonuç olarak, karşılıklı olmak şartının sağlanması halinde Amerikan Konsolosluğundan
almış olduğunuz ücretler Gelir Vergisi Kanununun 16›ncı maddesine göre gelir vergisinden istisna edilecek ve söz konusu ücret geliriniz için
yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir.
Ancak, karşılıklı olmak şartının sağlanmaması durumunda söz konusu ücret gelirin yıllık
gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi
gerektiği tabiidir.
Diğer taraftan, Türkiye-ABD Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması›nın «Kişilere İlişkin
Kapsam»a dair 1›inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan; «Birleşik Devletler ise kendi
vatandaşlarını vatandaşlık ilişkisi dolayısıyla,
sanki bu Anlaşma yürürlüğe girmemiş gibi vergilendirebilir» hükmü uyarınca Amerikan Konsolosluğundaki göreviniz dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirini Amerika›nın da vergilendirmesi
söz konusu olabilecektir.
Bu durumda, Anlaşmanın «Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi»ne ilişkin 23›üncü maddesinin 1/a bendi uyarınca, Türkiye›de ödediğiniz
verginin Amerika›da ödeyeceğiniz vergilerden
mahsup edilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
Sayı : 67854564-1741-667
08.12.2014
Konu :Şirket kuruluşundan önce ödenen kiraların gider yazılıp yazılamayacağı ve sigorta
acentesinin Ba Bs formu verip vermeyeceği hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan şirketinizin Eylül/2013 tarihinde kurulduğu, şirket kuruluşundan önce faaliyetinizi sürdürmek amacıyla
Ocak/2013 tarihinde bir işyeri kiralandığı belirtilerek, şirket kuruluşundan önce kiralanan işyeri
için ödenen kira bedellerinin gider yazılıp yazılmayacağı ile sigorta acentesi olan şirketinizin
Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız
görüşü talep edilmektedir.
ÖZELGELER
BÜLTEN • 2016 - 212
Konu ile ilgili olarak özelge talep formu eklerinin incelenmesinden, bahsi geçen işyeri için
düzenlenen kira sözleşmesinin kiracı sıfatıyla
... adına düzenlendiği, kira başlangıç tarihinin
15.01.2013 olduğu, kiralanan işyerinin sigorta
acenteliği faaliyetinde kullanılacağı ve söz konusu şahsın şirketin kurucusu ve müdürü olduğu anlaşılmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar
vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden
hesaplanacağı belirtilmiş; aynı maddenin ikinci
fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde
Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı
maddesinde, safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde
gider olarak indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel
giderlerin indirime konu edilebilmesi için söz
konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve
idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet
bağının bulunması ve ayrıca söz konusu giderlere ilişkin tanzim edilecek belgelerin Vergi Usul
Kanununa göre geçerli bir belge olması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin
ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde; “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden
gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu,
verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi
dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak
üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini
bağlamaz. Bu kanunun müteakip maddelerinde
geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da
şamildir.” hükmüne yer verilmiştir.
99
Türk Ticaret Kanununa göre şirketlerin tüzel
kişilik kazanmaları ticaret siciline kayıt ile başlar. Bir şirketin hak sahibi olması ancak, tüzel
kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği yani ticaret sicilinden kaydının silindiği tarih
arasında olanaklıdır.
Buna göre, şirketinizin tüzel kişilik kazanmadan önce şirket kurucusu tarafından kiralanan
işyeri için yapılan kira ödemelerinin gider olarak
kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257’nci maddelerinin
Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350
sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle,
bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin
belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını
“Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise
“Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir.
Konuyla ilgili olarak yayımlanan 362 ve 381
sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri
ile bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış
olup, söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve
müteakip yılların aylık dönemler halinde yerine
getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile
bildirim hadleri konusunda açıklamaların yer
aldığı 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğinin “Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler” başlıklı (1.2) bölümünde;
“1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan
her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları,
bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil
makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta
komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.
1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına
uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan
ÖZELGELER
100
BÜLTEN • 2016 - 212
katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet
Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile;
bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet
satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin
Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında
bildirilecektir.
... ...
Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet
Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır.
... ...
... ...
1.2.7. Sigorta şirketleri tarafından yapılan
tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir
mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer
vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.”
açıklamalarına yer verilmiştir.
Söz konusu Tebliğin “3.2.4.” bölümünde ise
bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak
tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, söz konusu formları Tablo II
dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda oldukları belirtilmiştir.
1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve
Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet
ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve
poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek
bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde;
sigorta şirketleri ve acenteleri ana faaliyet konusu ile ilgili dekont ve poliçe bilgilerini Btrans
üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığına gönderdiklerinden, bu bilgileri Ba-Bs bildirim formuna
dahil etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak, diğer belgelere dayalı olarak yapılan mal
ve hizmet alış/satışlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar.
Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de
gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca, bildirim verme yükümlülüğü bulunan,
ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, Ba-Bs formlarını Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle
vermek zorunda olmaları nedeniyle bildirimde
bulunacak mal ve/veya hizmet alış/satışları olmasa bile form Ba-Bs bildirimlerini vermeleri
gerekmektedir.
Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı
olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını
genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile
bildirmek zorundadırlar.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
101
PRATİK BİLGİLER
VERGİ
BEYANNAME İMZALATMA ZORUNLULUĞU
• İmzalatma Kapsamındaki Mükellefler:
Tutar
2015 yılı faaliyet döneminde;
Aktif toplamı 6.741.000
Net satışlar toplamı 13.478.000
TL’ nı aşmayan kurumlar vergisi veya ticari, zirai ve mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefleri 2016 yılı beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar.
• İmzalatma Kapsamı Dışında Kalan Mükellefler
1- 2015 yılı faaliyet döneminde;
-Serbest meslek faaliyetinde bulunanlardan gayrisafi hasılatları
157.000
225.000
-II. sınıf tacirlerden Alım satım veya imalat faaliyetinde bulunanlardan satışları
-II. sınıf tacirlerden yukarıda yazılı olanlar dışındaki işlerle uğraşanlardan gayrisafi iş hasılatları 114.000
-Zirai kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen çiftçilerden hasılatları 225.000
TL’ nı aşmayan mükelleflerin,
2-Noterlerin,
3-Özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile bunların oluşturdukları birliklerin,
4-Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan mükelleflerin,
beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu bulunmamaktadır.
• İmzalatma Kapsamındaki Beyannameler
2016 yılı faaliyet döneminde; (b) bölümündeki hadleri aşan, ancak (a) bölümündeki hadlerin altında kalan gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerine ait 2016 yılı gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameler ve katma değer vergisi
beyannamelerinin 3568 sayılı yasaya göre yetki almış meslek mensuplarına imzalatılması zorunludur.
Yıllık gelir vergisi beyannamesinde ticari, zirai veya mesleki kazanç yanında başka unsurlardan elde edilen gelir bulunması
halinde imzalatma mecburiyeti ve buna ilişkin sorumluluk, bu gelir unsurlarıyla sınırlıdır.
• İmzalatma Kapsamı Dışındaki Beyannameler
Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameler ve katma değer beyannameleri dışında kalan
beyannamelerin meslek mensuplarına imzalatılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Keza gelirleri ücret, gayrimenkul sermaye
iradı, menkul sermaye iradı ile sair kazanç ve iratlardan oluşan gelir vergisi mükelleflerine ait beyannamelerin imzalatılması
zorunlu değildir.
DAMGA VERGİSİ ORANLARI
Ücretlerde
Sözleşmeler, taahhütnameler ve temliknameler
Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden)
Kefalet, teminat ve rehin senetleri
Yıllık gelir vergisi beyannameleri
Kurumlar vergisi beyannameleri
Katma değer vergisi beyannameleri
Muhtasar beyannameler
Diğer vergi beyannameleri Damga vergisi beyannameleri hariç
Gümrük idarelerine verilen beyannameler
Belediye ve il özel idarelerine verilen beyannameler
Sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta prim bildirgeleri
Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar beyanname ve sigorta prim bildirgesinden
sadece muhtasar beyanname için
Bilançolar
Gelir tabloları
İşletme hesabı özetleri
2015 Yılı
2016 Yılı
(Binde 7,59)
(Binde 9,48)
(Binde 1,89)
(Binde 9,48)
45,30 TL
60,50 TL
29,90 TL
29,90 TL
29,90 TL
60,50 TL
22,30 TL
22,30 TL
(Binde 7,59)
(Binde 9,48)
(Binde 1,89)
(Binde 9,48)
47,80 TL
63,80 TL
31,50 TL
31,50 TL
31,50 TL
63,80 TL
23,50 TL
23,50 TL
35,50 TL
35,00 TL
16,90 TL
16,90 TL
37,40 TL
36,90 TL
17,80 TL
17,80 TL
DOĞRUDAN GİDER YAZILABİLECEK PEŞTEMALLIK, ALET, EDAVAT, MEFRUŞAT VE DEMİRBAŞ BEDELLERİNDE SINIR
Yıl
2016
2015
2014
2013
2012
2011
Tutar
900 TL
880 TL
800 TL
800 TL
770 TL
700 TL
PRATİK BİLGİLER
102
BÜLTEN • 2016 - 212
EK MALİ TABLOLARI DÜZENLEME ZORUNLULUĞU
Dönemi
2015 yılına ait ek mali tablolar için - (2016 yılında verilmesi gereken)
2014 yılına ait ek mali tablolar için - (2015 yılında verilmesi gereken)
2013 yılına ait ek mali tablolar için - (2014 yılında verilmesi gereken)
2012 yılına ait ek mali tablolar için - (2013 yılında verilmesi gereken)
2011 yılına ait ek mali tablolar için - (2012 yılında verilmesi gereken)
TL’nı (aktif toplamı veya net satışları toplamı) aşan mükellefler ek mali tabloları
Aktif Toplamı
Net Satışlar Toplamı
14.074.300.- TL
31.275.800.- TL
13.330.500.- TL
29.622.800.- TL
12.106.500.- TL
26.902.900.- TL
11.648.700.- TL
25.885.600.- TL
10.805.800.- TL
24.012.600.- TL
düzenlemek zorundadır.
EMLAK VERGİSİ DEĞERİ YILLIK ARTIŞ ORANLARI
Yıl
2016
2015
2014
2013
2012
2011
Açıklama
2015 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı
2014 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı
Genel Tarh ve Tahakkuk
2012 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı
2011 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı
2010 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı
Artış Oranı
% 2,79
% 5,055
% 7,80
% 10,26
% 3,85
EMLAK VERGİSİ ORANLARI
Mesken
Binde 1
Binde 2
Normal yörelerde
Büyükşehir belediye sınırları İçinde
İşyeri
Binde 2
Binde 4
Arazi
Binde 1
Binde 2
Arsa
Binde 3
Binde 6
GECİKME ZAMMI ORANLARI
Dönemi
Aylık
% 1,40
% 1,95
% 2,5
% 3
19.10.2010 - Tarihinden itibaren
19.11.2009 - 18.10.2010 Tarihleri arası
21.04.2006 - 18.11.2009 Tarihleri arası
02.03.2005 - 20.04.2006 Tarihleri arası
Yıllık
% 16,80
% 23,40
% 30
% 36
GEÇİCİ VERGİ ORANLARI
01.01.2004 tarihinden itibaren
% 20
01.01.2004 tarihinden itibaren
% 33
Gelir Vergisi Mükelleflerinde
01.01.2005 tarihinden itibaren
% 20
Kurumlar Vergisi Mükelleflerinde
01.01.2005 tarihinden itibaren
% 30
01.01.2006 tarihinden itibaren
% 15
01.01.2006 tarihinden itibaren
% 20
GELİR VERGİSİ TARİFESİ
(2016 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere)
Gelir vergisine tabi gelirler;
12.600 TL’ye kadar .........................................................................................
30.000 TL’nin 12.600 TL’si için 1.890 TL, fazlası .......................................................
69.000 TL’nin 30.000 TL’si için 5.300 TL (ücret gelirlerinde 110.000 TL’nin 30.000 TL’si için
5.370 TL), fazlası ......................................................................................................
69.000 TL’den fazlasının 69.000 TL’si için 15.900 TL (ücret gelirlerinde 110.000 TL’den
fazlasının 110.000 TL’si için 26.970 TL), fazlası .....................................................................
oranında vergilendirilir.
(2015 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere)
Gelir vergisine tabi gelirler;
12.000 TL’ye kadar .........................................................................................
29.000 TL’nin 12.000 TL’si için 1.800 TL, fazlası .......................................................
66.000 TL’nin 29.000 TL’si için 5.200 TL (ücret gelirlerinde 106.000 TL’nin 29.000 TL’si için
5.200 TL), fazlası ......................................................................................................
66.000 TL’den fazlasının 66.000 TL’si için 15.190 TL (ücret gelirlerinde 106.000 TL’den
fazlasının 106.000 TL’si için 25.990 TL), fazlası .....................................................................
oranında vergilendirilir.
(2014 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere)
Gelir vergisine tabi gelirler;
11.000 TL’ye kadar ........................................................................................
27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası ......................................................
60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL (ücret gelirlerinde 97.000 TL’nin 27.000 TL’si için
4.850 TL), fazlası .....................................................................................................
60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL (ücret gelirlerinde 97.000 TL’den
fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL), fazlası .....................................................................
oranında vergilendirilir.
Oran
% 15
% 20
% 27
% 35
Oran
% 15
% 20
% 27
% 35
Oran
% 15
% 20
% 27
% 35
PRATİK BİLGİLER
103
BÜLTEN • 2016 - 212
KAZANÇLARDA BEYAN SINIRI
Konut kira gelirlerinde
Tevkif yoluyla vergilendirilmiş menkul ve gayrimenkul
sermaye iratlarında
Tevkif yoluyla vergilendirilmiş birden fazla işverenden
elde edilen ücretlerde
Değer artış kazançlarında
GVK 82. Maddesinde belirtilen bazı arızi kazançlarda
2012
3.000 TL
2013
3.200 TL
2014
3.300 TL
2015
3.600 TL
2016
3.800 TL
25.000 TL
26.000 TL
27.000 TL
29.000 TL
30.000 TL
25.000 TL
8.800 TL
20.000 TL
26.000 TL
9.400 TL
21.000 TL
27.000 TL
29.000 TL
30.000 TL
9.700 TL
21.000 TL
10.600 TL
23.000 TL
11.000 TL
24.000 TL
KATMA DEĞER VERGİSİ TEVKİFAT ORANLARI
TAM TEVKİFAT UYGULANACAK İŞLEMLER
4
İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler
4
Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler
4
Kiralama İşlemleri
4
Reklam Verme İşlemleri
KISMİ TEVKİFAT UYGULANACAK İŞLEMLER
Tevkifat Oranı
Kısmi Tevkifat Uygulanacak Hizmetler
4
Yapım İşleri İle Bu İşlerle Birlikte İfa Edilen Mühendislik-Mimarlık ve Etüt-Proje Hizmetleri
2/10
4
Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler
9/10
4
Makine, Teçhizat, Demirbaş ve Taşıtlara Ait Tadil, Bakım ve Onarım Hizmetleri
5/10
4
Yemek Servis ve Organizasyon Hizmetleri
5/10
4
İşgücü Temin Hizmetleri
9/10
4
9/10
4
Yapı Denetim Hizmetleri
Fason Olarak Yaptırılan Tekstil ve Konfeksiyon İşleri, Çanta ve Ayakkabı Dikim İşleri ve Bu İşlere
Aracılık Hizmetleri
Turistik Mağazalara Verilen Müşteri Bulma / Götürme Hizmetleri
4
Spor Kulüplerinin Yayın, Reklâm ve İsim Hakkı Gelirlerine Konu İşlemleri
9/10
4
Temizlik, Çevre ve Bahçe Bakım Hizmetleri
7/10
4
Servis Taşımacılığı Hizmeti
5/10
4
Her Türlü Baskı ve Basım Hizmetleri
5/10
4
Yukarıda Belirlenenler Dışındaki Hizmetler
5/10
4
5/10
9/10
Kısmi Tevkifat Uygulanacak Teslimler
4
Külçe Metal Teslimleri
5/10
4
Bakır, Çinko Alüminyum ve Kurşun Ürünlerinin Teslimi
5/10
4
Hurda ve Atık Teslimi
5/10
4
Metal, Plastik, Lastik, Kauçuk, Kâğıt, Cam Hurda ve Atıklarından Elde Edilen Hammadde Teslimi
9/10
4
Pamuk, Tiftik, Yün ve Yapağı İle Ham Post ve Deri Teslimleri
9/10
4
Ağaç ve Orman Ürünleri Teslimi
5/10
Kısmi Tevkifat Uygulanmasında Sınır
Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren her bir işlemin KDV dahil bedeli 1.000 TL’yi aşmadığı takdirde,
hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmayacaktır. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır.
Tespit edilen tutarı aşan işlemlerde KDV tevkifatı zorunluluğundan kaçınmak amacıyla bedel parçalara
ayrılamayacak, aynı işleme ait bedellerin toplamı dikkate alınarak bu sınırın aşılması halinde tevkifat yapılacaktır.
Tevkifat zorunluluğundan kaçınmak amacıyla, birden fazla fatura düzenlenmek suretiyle bedelin parçalara
bölündüğünün tespiti halinde vergi dairelerince, bütünlük arzettiği anlaşılan alımların toplamının yukarıda belirtilen sınırı
aşıp aşmadığına bakılarak gerekli işlemler yapılacaktır.
Fiyat farkı, kur farkı ve benzeri nedenlerle tevkifata tabi işlemin bedelinde sonradan bir artış ortaya çıkması
halinde, bu artış ile ilgili olarak fatura düzenlenerek KDV hesaplanacak ve hesaplanan KDV üzerinden (tevkifat alt sınırı
dikkate alınmaksızın) tevkifat uygulanacaktır. Bu şekilde işlem yapılabilmesi için fiyat farkı, kur farkı ve benzerinin ait
olduğu asıl işleme ait KDV dahil bedelin tevkifat alt sınırını geçmiş ve tevkifata tabi tutulmuş olması gerekmektedir.
PRATİK BİLGİLER
104
BÜLTEN • 2016 - 212
PERAKENDE SATIŞ FİŞİ, YAZAR KASA FİŞİ, FATURA DÜZENLEME SINIRI
Dönemi
01.01.2016
01.01.2015
01.01.2014
01.01.2013
01.01.2012
01.01.2011
-
31.12.2016
31.12.2015
31.12.2014
31.12.2013
31.12.2012
31.12.2011
Tutar
900 TL
880 TL
800 TL
800 TL
770 TL
700 TL
Dönemi
Dönemi
Dönemi
Dönemi
Dönemi
Dönemi
REESKONT VE AVANS İŞLEMLERİNDE UYGULANACAK FAİZ ORANLARI
Dönemi
14.12.2014 – tarihinden itibaren
27.12.2013 – 13.12.2014
21.06.2013 – 26.12.2013 Tarihleri arası
20.12.2012 – 20.06.2013 Tarihleri arası
29.12.2011 – 19.12.2012 Tarihleri arası
30.12.2010 – 28.12.2011 Tarihleri arası
22.12.2009 – 29.12.2010 Tarihleri arası
Reeskont
9
10,25
% 9,50
% 13,50
% 17
% 14
% 15
Avans
10,50
11,75
% 11,00
% 13,75
% 17,75
% 15
% 16
TECİL FAİZİ ORANLARI
Dönemi
21.10.2010
21.11.2009
28.04.2006
04.03.2005
12.11.2003
02.02.2002
- Tarihinden itibaren
- 20.10.2010 Tarihleri
- 20.11.2009 Tarihleri
- 27.04.2006 Tarihleri
- 03.03.2005 Tarihleri
- 11.11.2003 Tarihleri
Aylık
%1
% 1,583
% 2
% 2,5
%3
%5
arası
arası
arası
arası
arası
Yıllık
% 12
% 19
% 24
% 30
% 36
% 60
TİCARET SİCİLİ HARÇLARI
Gerçek Kişilere ve
kooperatiflere Ait
İşletmelerde
Şahıs
Şirketlerine Ait
İşletmelerde
Sermaye
Şirketlerine Ait
İşletmelerde
I- Kayıt ve Tescil Harçları; (Ticari İşletme Rehni Dahil)
1. Ticari işletmenin ve unvanının tescil ve ilanında:
217,40 TL
623,60 TL
1.405,30 TL
2. Temsile yetkili kılınan kişilerin tescil ve ilanında (her kişi
107,70 TL
154,40 TL
341,90 TL
için):
3. Ticaret siciline tescil edilmiş olan vakalardaki
değişikliklerin tescilinde: (Ticari işletme rehini ile ilgili
107,70 TL
154,40 TL
341,90 TL
vakalar dahil) (muhteva ile ilgili bulunmayan düzeltmelerde
harç alınmaz.)
4. Kayıt silinmesinde : (Ticari işletme rehni kaydının
42,00 TL
60,80 TL
107,70 TL
silinmesi dahil)
Şubelerin herbiri (Yabancı müesseselerin Türkiye’deki şubeleri dahil) ayrıca aynı harca tabidir.
II- Kayıt ve Belge Suretleri ve Tasdikname Harçları
1. Bir ticari işletmeye ait sicil esas defterindeki kayıtların tamamının veya bir kısmının veya memurlukta saklanan bütün
belgelerin örneğinin beher sayfasının (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde 11/1)……………….………..……………. 10,70 TL
2. Tasdiknamelerden (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde 11/2, 104, 105)……………………………....……………….. 35,80 TL
YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI
Yıl
2015
2014
2013
2012
2011
Oran
% 5,58
% 10,11
% 3,93
% 7,80
% 10,26
Yıl
2010
2009
2008
2007
2006
Oran
% 7,7
% 2,2
% 12
% 7,2
% 7,8
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
105
YURT İÇİ HARCIRAHLAR
(Vergiden Muaf Yurt İçi Gündelikler)
(01.01.2016 – 30.06.2016 dönemi için)
Vergiden Muaf
Gündelik (TL)
55,00
45,92
42,72
40,05
35,24
34,18
Brüt Aylık
2.234,04
2.218,05
2.022,65
1.773,97
1.471,54
1.471,53
-
TL ve daha fazlası için gündelik
2.234,03 TL arasında olanlarda gündelik
2.218,04 TL arasında olanlarda gündelik
2.022,64 TL arasında olanlarda gündelik
1.773,96 TL arasında olanlarda gündelik
TL’ ve daha aşağısı için gündelik
TL.’dır.
SOSYAL GÜVENLİK- ÇALIŞMA MEVZUATI
ASGARİ ÜCRET TUTARLARI
Dönemi
01.01.2016 - 31.12.2016
01.07.2015 - 31.12.2015
01.01.2015 - 30.06.2015
01.07.2014 - 31.12.2014
01.01.2014 - 30.06.2014
01.07.2013
01.01.2013
01.07.2012
01.01.2012
01.07.2011
01.01.2011
01.07.2010
01.01.2010
-
Günlük
54,90 TL
42,45 TL
40,05 TL
37,80 TL
35,70 TL
16 Yaşından Büyükler İçin
Aylık Brüt
1.021,50 TL
978,60 TL
940,50 TL
886,50 TL
837,00 TL
796,50 TL
760,50 TL
729,00 TL
31.12.2013
30.06.2013
31.12.2012
30.06.2012
31.12.2011
30.06.2011
31.12.2010
30.06.2010
Aylık
1.647,50 TL
1.273,50 TL
1.201,50 TL
1.134,00 TL
1.071,00 TL
16 Yaşını Doldurmayanlar İçin
Aylık Brüt
877,50 TL
839,10 TL
805,50 TL
760,50 TL
715,50 TL
679,50 TL
648,00 TL
621,00 TL
BİLDİRİM SÜRELERİ VE İHBAR TAZMİNATI
Hizmet Süresi
Bildirim Süresi
İhbar Tazminatı
6 aydan az sürmüş işçi için
2 hafta
2 haftalık ücret
6 aydan 1,5 yıla kadar sürmüş olan işçi için
4 hafta
4 haftalık ücret
1,5 yıldan 3 yıla kadar sürmüş işçi için
6 hafta
6 haftalık ücret
3 yıldan fazla sürmüş işçi için
8 hafta
8 haftalık ücret
sonra feshedilmiş olur.
- Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
- Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.
- İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.
ÇIRAK VE ÖĞRENCİLERE ÖDENECEK ASGARİ ÜCRET
Dönemi
01/01/2016–31/12/2016
494,10 TL
• Çıraklara Ödenecek Ücret
• Meslek Eğitimi Gören Öğrencilere Ödenecek Ücret
Yirmi ve Üzerinde Personel Çalıştıran İşyerlerinde...............................................
Yirmiden Az Personel Çalıştıran İşyerlerinde.....................................................
353,24 TL
176,62 TL
ENGELLİ VE ESKİ HÜKÜMLÜ ÇALIŞTIRMA ORANLARI
İşyeri
İstihdamı Zorunlu Olan
Engelli işçi
Eski Hükümlü
Özel
%3
-
Kamu
%4
%2
PRATİK BİLGİLER
106
BÜLTEN • 2016 - 212
İŞSİZLİK ÖDENEĞİ VE SÜRESİ
Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük
ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır.
Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre onaltı yaşından
büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez.
İşsizlik Ödeneği Süresi
600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere…………..…..……….
180 gün
900 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere…………..…….……..
240 gün
1080 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere………………………..
300 gün
süre ile İşsizlik ödeneği verilir.
İşsizlik ödeneği almaya hak kazanılması için gerekli şartlar;
-Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak prim ödenmiş olması,
-İş akdinin feshedildiği tarihten geriye doğru sürekli 120 gün prim ödenmiş olması,
-Hizmet akdinin, İşsizlik Sigortası Kanununun 51’inci maddesinde sayılan hallerden birisine dayalı olarak sona ermiş
olması,
-Sigortalı işsizin, İşten Ayrılma Bildirgesi ile birlikte; hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren 30
gün içinde İŞ-KUR’un ilgili birimine doğrudan veya elektronik ortamda başvurması,
KIDEM TAZMİNATI TAVANI
Dönemi
01/01/2016 - 30/12/2016
01/09/2015 - 31/12/2015
01/07/2015 - 31/08/2015
01/01/2015 - 30/06/2015
01/01/2014 - 31/12/2014
01/07/2013 - 31/12/2013
01/01/2013 - 30/06/2013
01/07/2012 - 31/12/2012
01/01/2012 - 30/06/2012
01/07/2011 - 31/12/2011
01/01/2011 - 30/06/2011
01/07/2010 - 31/12/2010
01/01/2010 - 30/06/2010
Tutar
4.092,53 TL
3.828,37 TL
3.709,98 TL
3.541,37 TL
3.438,22 TL
3.254,44 TL
3.129,25 TL
3.033,98 TL
2.917,27 TL
2.731,85 TL
2.623,23 TL
2.517,01 TL
2.427,04 TL
SİGORTA PRİMİ VE İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMİNE ESAS KAZANÇLARIN
ALT VE ÜST SINIRLARI
Alt Sınır (Taban)
Üst Sınır (Tavan)
Dönemi
Günlük
Aylık
Günlük
Aylık
01.01.2016 - 31.12.2016
54,90 TL
1.647,00 TL
356,85 TL
10.705,50 TL
01.07.2015 - 31.12.2015
42,45 TL
1.273,50 TL
275,93 TL
8.277,90 TL
01.01.2015 - 30.06.2015
40,05 TL
1.201,50 TL
260,33 TL
7.809,90 TL
01.01.2014 - 30.06.2014
35,70 TL
1.071,00 TL
232,05 TL
6.961,50 TL
01.07.2014 - 31.12.2014
37,80 TL
1.134,00 TL
245,70 TL
7.371,00 TL
16 Yaşını Doldurmamış
İşçiler İçin
Dönemi
16 Yaşını Doldurmuş İşçiler
İçin
Alt Sınır (Taban)
Üst Sınır (Tavan)
Günlük
Aylık
Günlük
Aylık
Günlük
Aylık
01.07.2013 - 31.12.2013
29,25 TL
877,50 TL
34,05 TL
1.021,50 TL
221,33 TL
6.639,75 TL
01.01.2013 - 30.06.2013
27,97 TL
839,10 TL
32,62 TL
978,60 TL
212,03 TL
6.360,90 TL
01.07.2012 - 31.12.2012
26,85 TL
805,50 TL
31,35 TL
940,50 TL
203,78 TL
6.113,25 TL
01.01.2012 - 30.06.2012
25,35 TL
760,50 TL
29,55 TL
886,50 TL
192,08 TL
5.762,25 TL
01.07.2011 - 31.12.2011
23,85 TL
715,50 TL
27,90 TL
837,00 TL
181,35 TL
5.440,50 TL
01.03.2011 - 30.06.2011
22,65 TL
679,50 TL
26,55 TL
796,50 TL
172,58 TL
5.177,40 TL
01.01.2011 - 28.02.2011
26,55 TL
796,50 TL
26,55 TL
796,50 TL
172,58 TL
5.177,40 TL
PRATİK BİLGİLER
107
BÜLTEN • 2016 - 212
SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ ORANLARI
• Hizmet Akdi İle Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışanlarda Prim Oranı
İşçi
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
%9
Kısa vadeli sigorta kolları primi
Genel sağlık sigortası primi
%5
Toplam
% 14
• Sosyal Güvenlik Destek Primi Oranı
Hizmet Akdine Bağlı Çalışan Emekliler İçin (4/a) Prim Oranı
İşçi
7,5
-
Sosyal güvenlik destek primi %
Kısa vadeli sigorta kolları primi %
Toplam %
7,5
Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışan Emekliler İçin (4/b) Prim Oranı
İşveren
% 11
%2
% 7,5
Toplam
% 20
%2
% 12,5
% 20,5
% 34,5
İşveren
22,5
2
Toplam
30
2
24,5
32
Prim Oranı
% 10
% 15
% 14
% 13
% 12
01.07.2015 tarihinden itibaren
01.01.2011-30.06.2015 tarihleri arası
2010 yılı için
2009 yılı için
2008 yılı için
• İsteğe Bağlı Sigorta Primi Oranı
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi……….……
Genel sağlık sigortası primi……………………………..…
Toplam %
• İşsizlik Sigortası Primi Oranları
Prime Esas Aylık Brüt Kazanç Üzerinden
01.01.2002 Tarihin den İtibaren
01.06.2000-31.12.2001 Tarihleri arasında
Prim Oranı
% 20
% 12
% 32
İşçi Payı
%1
%2
İşveren Payı
%2
%3
Devlet Katkı Payı
%1
%2
YILLIK ÜCRETLİ İZİN HAKKI VE İZİN SÜRELERİ
İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık
ücretli izin verilir.
Hizmet Süresi
1 yıldan 5 yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara
14
5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara
20
15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara
26
az olamaz.
Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık
yirmi günden az olamaz.
İzin Süresi
günden
günden
günden
ücretli izin süresi
SUÇ VE CEZALAR
ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI
2015
• Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzunun verilmemesi, alınmaması ile diğer
şekil ve usul hükümlerine uyulmaması
(2016 yılında her belge için 210 TL’den az, cezalar toplamı 110.000 TL’den fazla olamaz.)
• Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, ve benzeri
evrak verilmemesi ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması
(2016 yılında her bir tespit için 11.000 TL’nı ve yıllık toplam 110.000 TL’nı aşamaz.)
• VUK’un 232’nci maddesinin 1-5.bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil
makbuzu, serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi, Ödeme kaydedici cihaz fişi ve yolcu taşıma bileti
almadıklarının tespitinde
• Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması,
günü gününe kayıt yapılmaması, yetkililere ibraz edilmemesi ile levha bulundurma mecburiyetine uyulmaması
• Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile
muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ilişkin kural ve standartlara uyulmaması
• Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen
vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara,
• Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine
• 4358 sayılı Kanun uyarınca vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getiren kuruluşlardan yaptıkları
işlemlere ilişkin bildirimleri, belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere
• VUK.’nun127 nci maddenin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen
durmayan aracın sahibi adına
% 10
210 TL
42 TL
210 TL
5.000 TL
260 TL
800 TL
1.100 TL
800 TL
PRATİK BİLGİLER
108
BÜLTEN • 2016 - 212
BİRİNCİ VE İKİNCİ DERECE USULSÜZLÜK CEZALARI
2015
Mükellef Grupları
Sermaye Şirketleri
2016
Birinci Derece
Usulsüzlükler
İkinci Derece
Usulsüzlükler
120,00 TL
66,00 TL
Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar
ve serbest meslek erbabı
77,00 TL
39,00 TL
Birinci Derece
Usulsüzlükler
İkinci Derece
Usulsüzlükler
126,00 TL
69,00 TL
80,00 TL
40,00 TL
40,00 TL
19,00 TL
19,00 TL
11,00 TL
İkinci sınıf tüccarlar
39,00 TL
18,00 TL
Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir
vergisine tabi olanlar
18,00 TL
10,60 TL
Kazancı basit usulde tespit edilenler
10,60 TL
4,80 TL
11,60 TL
5,00 TL
4,80 TL
2,60 TL
5,00 TL
2,70 TL
Gelir vergisinden muaf esnaf
4 Bu cetvel de mükellef grubu: Gelir, Kurumlar Vergilerinden başka, Gider, İstihlak İşletme ve Dış Seyahat Harcamaları
Vergilerine ait usulsüzlükler hakkında da esas tutulur.
4 Emlak Alım, Gayrimenkul Kıymet Artışı, Veraset ve İntikal Vergisi, Taşıt Alım ve Motorlu Taşıtlar Vergilerine ait usulsüzlükler
ile Damga Vergisinin, beyanname verilmek suretiyle ödeneceği hallerde beyannamenin süresinde verilmemesine ilişkin
usulsüzlükler bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasında göre cezalandırılır.
4 Emlak vergisine ait usulsüzlükler, bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasına göre cezalandırılır.
4 Kamu İdare ve müesseseleri ile dernek ve vakıfların yaptıkları usulsüzlükler (Bunların iktisadi işletmelerine ait
usulsüzlükler hariç) bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasına göre cezalandırılır.
4 Yukarıdakiler dışında kalan diğer vergi, resim ve harçlara ait usulsüzlükler bu cetvelin mükellef grupları sütununun
4’üncü sırasına göre cezalandırılır.
BİLGİ VERMEKTEN ÇEKİNENLER İLE 256, 257 VE MÜKERRER 257 NCİ MADDE HÜKMÜNE UYMAYANLARA UYGULANACAK
ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
1 - Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında ...............................................
1.370 TL
2 - İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında ....
690 TL
340 TL
3 - Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında.......................................
özel usulsüzlük cezası kesilir.
Kanuni Süresinden Sonra Elektronik Ortamda Verilen Beyannameler İçin Ceza Uygulaması;
İlk 30 Gün
İçinde verilmesi
İkinci 30 Gün
İçinde verilmesi
-Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında .........
137 TL
274 TL
1.370 TL
-İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit
usulde tespit edilenler hakkında................................................
69 TL
138 TL
690 TL
-Yukarıda yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında ...............
34 TL
68 TL
340 TL
Beyannamenin kanuni verilme süresinin sonundan başlayarak
Sonrası
verilmesi
özel usulsüzlük cezası uygulanır.
Kanuni Süresinden Sonra Düzeltme Amacıyla Elektronik Ortamda Verilen Bildirim Veya Formlar İçin Ceza Uygulaması;
Bildirim veya formun düzeltme amacıyla kanuni verilme
süresinin sonundan başlayarak
İlk 10 Gün
İçinde verilmesi
Takip Eden
15 Gün İçinde
Verilmesi
Sonrası verilmesi
-Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında..
Ceza yok
274 TL
1.370 TL
-İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı
basit usulde tespit edilenler hakkında................................
Ceza yok
138 TL
690 TL
-Yukarıda yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında.......
Ceza yok
68 TL
330 TL
özel usulsüzlük cezası uygulanır.
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
109
İDARİ PARA CEZALARI
(4857 Sayılı İş Kanunu)
Fiil
Maddesi
Ceza
Maddesi
3
98
5
99/a
7
99/a
8
99/b
14
99/b
28
99/c
29
100
30
101
32
102/a
32
102/a
37
102/b
38
102/b
39
102/a
41
102/c
52
102/b
56
103
57
103
59
103
Ceza Uygulanan Fiil
İşyerinin Açılmasını, Devir alınmasını, Çalışma Konusunun Kısmen veya Tamamen
Değiştirilmesini, Kapatılmasını Bir Ay İçinde Bölge Müdürlüğüne Bildirmemek
4 Bildirme yükümlülüğüne aykırı davranan işveren veya işveren vekiline
çalıştırılan her işçi için
4 İşyerini muvazaalı olarak bildiren asıl işveren ile alt işveren veya vekillerine
ayrı ayrı
Para cezasının kesinleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırılığın
sürmesi halinde takip eden her ay için aynı miktar ceza uygulanır
İşçilere Eşit Davranma İlkesine Aykırı Davranışta Bulunmak
4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için
Geçici İş İlişkisine İlişkin Yükümlülüklere Uymamak
4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için
Yazılı İş Sözleşmesi Yapılmayan Hallerde İki Ay İçinde Çalışma Koşullarına İlişkin
Belgeyi İşçiye Vermemek
4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için
Çağrı Üzerine Çalışma Hükümlerine Aykırı Davranmak
4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için
İşten Ayrılan İşçiye Çalışma Belgesi Vermemek, Belgeye Gerçeğe Aykırı Bilgi
Yazmak
4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için
Toplu İşçi Çıkarma Hükümlerine Aykırı Olarak İşçi Çıkartmak
4 İşçi çıkaran işveren veya işveren vekiline işten çıkarılan her işçi için
Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Yükümlülüğüne Uymamak
4 İşveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her özürlü ve eski hükümlü ve
çalıştırılmadığı her ay için
Ücret, Prim, İkramiye Ve Bu Nitelikteki Her Çeşit İstihkakın Zorunlu Tutulduğu
Halde Özel Olarak Açılan Banka Hesabına Ödememek
4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için
Ücret İle Kanundan, TİS’den Veya İş Sözleşmesinden Doğan Ücret Ödemelerini
Süresi İçinde Kasten Ödememek Veya Eksik Ödemek
4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için
Ücret Hesap Pusulası Düzenlememek
4 Ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen işveren veya işveren vekiline
Yasaya Aykırı Ücret Kesme Cezası Vermek Veya Kesintinin Sebep ve Hesabını
Bildirmemek
4 Yasaya aykırı ücret kesme cezası veren veya yaptığı kesintinin sebebini ve
hesabını bildirmeyen işveren veya işveren vekiline
Asgari Ücret Ödememek veya Eksik Ödemek, Ücret, Prim, İkramiye ve Bu
Nitelikteki Her Çeşit İstihkakı Zorunlu Tutulduğu Halde Özel Olarak Açılan Banka
Hesabına Ödememek
4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için
Fazla Çalışma Ücretini Ödememek, İşçiye Hak Ettiği Serbest Zamanı Altı Ay İçinde
Kullandırmamak Veya İşçinin Onayını Almadan Fazla Çalışma Yaptırmak
4 İşveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için
Yüzde İle İlgili Belgeyi Temsilciye Vermemek.
4 Yüzde usulü uygulanan işyerlerinde her hesap pusulasının genel toplamını
gösteren belgeyi işçilerin seçtiği temsilciye vermeyen işveren veya işveren
vekiline
Yıllık Ücretli İzni Yasaya Aykırı Şekilde Bölmek
4 Yıllık ücretli izni yasaya aykırı bölen işveren veya işveren vekiline bu durumda
olan her işçi için
Yıllık İzin Ücretini Yasaya Aykırı Şekilde Ödemek Veya Eksik Ödemek
4 Yıllık izin ücretini yasada belirtilen usule aykırı olarak ödeyen veya eksik
ödeyen işveren vekiline bu durumda olan her işçi için
Sözleşmesi Herhangi Bir Nedenle Sona Eren İşçiye Hak Kazanıp da Kullanmadığı
Yıllık İzin Sürelerine Ait Ücreti Ödememek
4 İş sözleşmesinin sona ermesinde işçiye kullanmadığı iznin ücretini ödemeyen
işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için
2016
Ceza Tutarı
173 TL
17.700 TL
141 TL
141 TL
141 TL
141 TL
141 TL
584 TL
2.211 TL
161 TL
161 TL
584 TL
584 TL
161 TL
285 TL
584 TL
285 TL
285 TL
285 TL
PRATİK BİLGİLER
110
BÜLTEN • 2016 - 212
60
103
63
104
64
104
68
104
69
104
71
104
72
104
73
104
74
104
75
104
76
104
90
106
92/2
107/a
96
107/b
107/2
Yıllık İzin Yönetmeliğinin Esas ve Usullerine Aykırı Olarak İzni Kullandırmamak
Veya Eksik Kullandırmak
4 Yıllık ücretli izinleri yönetmelik hükümlerine uygun kullandırmayan veya eksik
kullandıran işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için
Çalışma Sürelerine ve Buna İlişkin Yönetmelik Hükümlerine Uymamak
4 Yönetmelikle belirlenen çalışma sürelerine aykırı olarak işçilerin çalıştıran
işveren veya işveren vekiline
Telafi Çalışması Usullerine Uymamak
4 Telafi çalışması usullerine uymayan işveren veya işveren vekiline bu durumda
olan her işçi için
Ara Dinlenmesini Yasa Hükümlerine Göre Uygulamamak
4 Ara dinlenmelerini yasa hükümlerine göre uygulamayan işveren veya işveren
vekiline
İşçileri Geceleri 7,5 Saatten Fazla Çalıştırmak, Gece ve Gündüz Postalarını
Değiştirmemek
4 Gece süresi ve gece çalışmaları konusunda kanun hükümlerine uymayan işveren
veya işveren vekiline
Çalıştırma Yaşı ve Çocukları Çalıştırma Yasağına Aykırı Davranmak
4 Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağına aykırı davranan işveren veya
işveren vekiline
Yer ve Sualtında Çalıştırma Yasağına Uymamak
4 Yer ve su altında onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınları
çalıştıran işveren veya işveren vekiline
Çocuk ve Genç İşçileri Gece Çalıştırmak Veya İlgili Yönetmelik Hükümlerine Aykırı
Hareket Etmek
4 Sanayie ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçileri gece
çalıştıran, kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin yönetmelik
hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline
Doğum Öncesi - Sonrası Sürelerde Kadın İşçiyi Çalıştırmak, Ücretsiz İzin Veya Süt
İzni Vermemek
4 Yasa hükmüne aykırı olarak doğum öncesi ve sonrası kadın işçiyi çalıştıran
ücretsiz izin veya süt iznini vermeyen işveren veya vekiline
İşçi Özlük Dosyasını Düzenlememek
4 İşçi özlük dosyasını düzenlemeyen işveren veya işveren vekiline
Çalışma Sürelerine İlişkin Yönetmelik Hükümlerine Uymamak
4 Çalışma sürelerine ilişkin yönetmelik hükümlerine uymayan işveren veya
işveren vekiline
İş ve İşçi Bulmaya Aracılık Faaliyetini İş-Kur’dan İzin Almadan Yürütmek
4 İş-Kur’dan izin almadan faaliyet gösteren işverene
İş Müfettişlerinin Davetine Gelmemek, İfade ve Bilgi Vermemek
Gerekli Olan Belge ve Delilleri Göstermemek Veya Vermemek, Görevlerini
Yapmaları İçin Gerekli Kolaylığı Göstermemek
4 Teftiş ve denetleme sırasında çağırıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi
vermek, gerekli belge ve delilleri göstermek yükümlülüğünü yerine getirmeyen
işveren veya işveren vekillerine
İş Müfettişleri tarafından İfade ve Bilgilerine Başvurulan İşçilere İşverenlerce
Telkinlerde Veya Kötü Davranışlarda Bulunmak
4 İfade ve bilgilerine başvurulan işçilere gerçeği saklama, değiştirme yönünde
telkinde bulunan, ilgili makamlara başvurmaları üzerine kötü davranan işveren
veya işveren vekillerine
İş Müfettişlerinin Kanunlardan Doğan Teftiş ve Denetim Görevlerini Yapmalarını
ve Sonuçlandırmalarını Engellemek
4 İş müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerini yapma ve sonuçlandırmaya
engel olan kimselere
285 TL
1.560 TL
285 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
1.560 TL
17.700 TL
14.160 TL
14.160 TL
14.160 TL
Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi
belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci ve 106 ncı maddeler
kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından; birden fazla ilde işyerleri bulunan
işverenlere uygulanacak idari para cezaları ise işyerlerinin merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il müdürünce
verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır. (Madde:108)
İdari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için VUK mükerrer 298 inci maddesi hükmü
uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idari para cezasının hesabında
bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu hüküm nispi nitelikteki idari para cezaları açısından uygulanmaz. (5326 sayılı
Kanun Madde:17)
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
111
İDARİ PARA CEZALARI
(5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu)
Dönem / Ceza Tutarı
Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;
(01.01.2016–31.12.2016)
• Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesinin Süresinde Veya
Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun Verilmemesi (102/1-a-1)
Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ile Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesini yasal süresi içinde ya
da kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya kurumca internet, elektronik
veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler
hakkında her bir sigortalı için asgari ücret …...............................................
1.647,00 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesinin Yasal Süresi
Geçtikten Sonra İlgililerce Kendiliğinden 30 Gün İçinde Verilmesi (102/2)
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası
Bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz
konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde
ödenmesi halinde her bir sigortalı için..................................................
411,75 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmediğinin Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-a-2)
Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi’nin verilmediğinin, mahkeme kararından veya kurumun denetim
ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim
elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden
veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve
kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar
hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı …………….
3.294,00
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmemesi Fiilinin Bir Yıl İçerisinde Yeniden Tekrarlanması
(102/1-a-3)
İşyeri esas alınmak suretiyle Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin verilmediğine ilişkin; mahkemenin
karar tarihinden, kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarının tespit tarihinden, diğer
kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının rapor tarihinden, bankalar, döner sermayeli
kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi veya belgelerin
kuruma intikal tarihinden itibaren bir yıl içinde yukarıdaki sayılan (102/a-2) durumlardan biriyle
tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında
bu defa her bir sigortalı için asgari ücretin beş katı ......................………………………………………
8.235,00 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İşyeri Bildirgesinin Süresinde Veya Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun Verilmemesi
(102/1-b-1,2,3)
İşyeri Bildirgesini yasal süresi içinde ya da kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler
veya kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde,
anılan ortamda göndermeyen;
Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı..
4.941,00 TL
Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı ……………………..
3.294,00 TL
Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret………………….....….
1.647,00 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İşyeri Bildirgesinin Yasal Süresi Geçtikten Sonra İlgililerce Kendiliğinden 30 Gün İçinde
Verilmesi (102/2)
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, işyeri bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra
ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak
tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde;
Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için……………
1.235,25 TL
Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için ...............................................…………….
823,50 TL
Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için ................................................…………..….
411,75 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Süresinde Veya Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun
Verilmemesi (102/1-c-1,2)
Asıl veya ek Aylık Prim ve Hizmet Belgesini belirlenen süre içinde ya da kurumca belirlenen
şekilde ve usulde vermeyenlere veya kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda
göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenlere her bir fiil için;
Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı
sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri…………………………...
329,40 TL
PRATİK BİLGİLER
112
BÜLTEN • 2016 - 212
Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede
kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri…….......................
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalıların Otuz Günden Az Çalıştığını Gösteren Bilgi ve Belgelerin Süresinde Verilmemesi,
Verilen Belgelerin Kurumca Geçerli Sayılmaması, Ek Belgenin Kurumca Resen Düzenlenmesi
(102/1-c-3)
Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin
verilmesi gereken süre içinde kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin kurumca
geçerli sayılmaması ek belgenin kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin
iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin
yarısı...................................................................................................……
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalılarla İlgili Hizmet Veya Kazançların Bildirilmediğinin Veya Eksik Bildirildiğinin
Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-c-4)
Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca
yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları
gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner
sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve
belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan
sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence
düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı.......................
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Eksik İşçilik Bildirildiğinin Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-d)
Kurumun defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları
tarafından veya serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirlerce düzenlenen
raporlara istinaden, kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her bir
ay için, aylık asgari ücretin iki katı.........……
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İşyerine Ait Defter Belge Kayıt ve Belgelerin Süresinde İbraz Edilmemesi (102/1-e-1,2,3)
İşyeri defter, kayıt ve belgelerini Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir
sebep olmaksızın ibraz etmeyen;
Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı…..........
Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı kat …...............
Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı …………………............…
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Defter Kayıtlarının Geçersiz Sayılması (102/1-e-4)
Tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken
ceza tutarını aşmamak kaydıyla; defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle
birlikte; kanunî tasdik süresi geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olan defterlerin tasdik tarihinden
önceki kısmı, işçilikle ilgili giderlerin işlenmemiş olduğu tespit edilen defterler, sigorta primleri
hesabına esas tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkân vermeyecek şekilde usulsüz veya
noksan tutulmuş defterler, herhangi bir ay için sigorta primleri hesabına esas tutulması gereken
kazançların ve kazançlarla ilgili ödemelerin (sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu
durumlar dahil) o ayın dahil bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde,
o aya ait defter kayıtları geçerli sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim
ayı için, aylık asgari ücretin yarısı …………………………………………….…….........................………
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Defterlerin Tasdiksiz Olarak Tutulmuş Olması
(102/1-e-4)
Kullanılmaya başlanmadan önce tasdik ettirilmesi zorunlu olduğu halde tasdiksiz tutulmuş olan
defterler geçerli sayılmaz ve tutmakla yükümlü bulunulan defter türü dikkate alınarak;
Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı….........
Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı ….......…
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Defterlerin Bilanço Esasına Göre Tutulması Gerekirken İşletme Hesabı Esasına Göre
Tutulması (102/1-e-4)
Vergi Usul Kanunu gereğince bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı
esasına göre tutulmuş defterler geçerli sayılmaz ve tutmakla yükümlü bulunduğu defter türü
dikkate alınarak aylık asgari ücretin oniki katı
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Aylık Ücret Tediye Bordrosunun Geçersiz Sayılması (102/1-e-5)
İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası,
bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası,
ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair
sigortalının imzasının bulunması zorunludur. Belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen
(imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret
tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari
ücretin yarısı …………………………………………….………
tutarında idari para cezası uygulanır.
205,88 TL
823,50 TL
3.294,00 TL
3.294,00 TL
19.764,00 TL
9.882,00 TL
4.941,00 TL
823,50 TL
19.764,00 TL
9.882,00 TL
19.764,00 TL
823,50 TL
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
• İbraz Süresi Geçirildikten Sonra İncelemeye Sunulan Defter ve Belgelerin Geçersiz Sayılması
(102/1-e-5)
İbraz süresi geçirildikten sonra incelemeye sunulan ve tümünün veya bir bölümünün geçersiz
olduğu tespit edilen defter ve belgeler yönünden, ayrıca geçersizlik fiilleri için idari para cezası
uygulanmaz, sadece tutulan defter türü dikkate alınarak;
Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı….........
Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı…...
Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı …..................….
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Asgari İşçilik Uygulaması Kapsamında Kamu İdareleri, Döner Sermayeli Kuruluşlar, Kanunla
Kurulan Kurum ve Kuruluşlar İle Bankalardan Kurumca İstenecek Bilgi ve Belgelerin Süresinde
Verilmemesi (102/1-f)
Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar,
asgari işçilik uygulamasıyla ilgili kurumca istenilecek bilgi ve belgeleri yazılı olarak en geç bir
ay içinde vermeye mecburdur. Söz konusu bilgi ve belge verme yükümlülüğünü belirtilen sürede
yerine getirmeyenlere aylık asgari ücretin iki katı………....................……………..…..
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İşe Başlama / Bırakma, Vazife Malullüğü ve İhaleli İşlere İlişkin Bildirim Yükümlülüğünün
Kurum ve Kuruluşlarca Süresinde Yerine Getirilmemesi (102/1-g)
4/b kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanlar ile şahıs şirketlerinden
kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki
ortaklarının vergi mükellefiyeti işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere vergi
mükellefinin işe başlama işlemlerinin tekemmül ettirildiği tarihten, sermaye şirketlerinden
limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite
ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten, anonim şirketlerin
yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kuruluna seçildikleri tarihten, gelir vergisinden
muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı oldukları tarihten itibaren onbeş gün içinde,
tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların meslek kuruluşuna kayıtlarının yapıldığı
tarihten itibaren bir ay içinde, köy ve mahalle muhtarlarının seçildiklerine ilişkin mazbatalarını
ilgili seçim kurulundan aldıkları tarihten itibaren onbeş gün içinde, kendi mevzuatına göre
kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş, birlikler, vergi daireleri ve Esnaf ve Sanatkâr Sicil
Müdürlüğü sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek Kuruma vermekle yükümlüdür.
Sigortalılığı (4/b) sona erenlerin durumları faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar
veya vergi daireleri tarafından, (Vergi dairelerince vergi mükellefiyetinin sona erdiğine ilişkin
yapılacak bildirimlerde bu süre vergi mükellefiyeti terk işleminin tesis tarihinden itibaren iki
ayı geçmemek üzere vergi mükellefinin işi bırakma işlemlerinin vergi dairelerince tekemmül
ettirildiği tarihten başlar.) en geç on gün içinde Kuruma bildirilir.
Kamu idareleri vazife malullüğüne (4/c kapsamındaki sigortalılara ilişkin) sebep olan olayı, o
yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal, kuruma da
en geç onbeş iş günü içinde bildirmekle yükümlüdür.
Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki
kuruluşlar, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, ihale yolu ile yaptırdıkları her türlü işleri
üstlenenleri ve bunların adreslerini onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür.
Yukarıda yer alan yükümlülükleri süresinde yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel
kişilere aylık asgari ücret...................................................................................……
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İşe Başlama / Bırakma, Vazife Malullüğü ve İhaleli İşlere İlişkin Bildirim Yükümlüğünün
Kurum ve Kuruluşlarca Yasal Süresi Geçtikten Sonra 30 Gün İçinde Yerine Getirilmesi (102/2)
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, kurum ve kuruluşlarca bildirimin veya belgenin yasal
süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konu su cezaların
ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi
halinde................................
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortasız Kişilerle İlgili Kamu İdareleri ve Bankaların Bildirim Yükümlülüğünü Süresinde
Yerine Getirmemesi (102/1-g)
Kamu idareleri ile bankalar, kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle,
kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup
olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğu tespit edilen kişileri, kuruma bildirmekle
yükümlüdürler.
Bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kamu idareleri ile bankalara sigortalı başına aylık
asgari ücretin onda biri .................................................................................……
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortasız Kişilerle İlgili Bildirim Yükümlülüğünün Kamu İdareleri ve Bankalarca Yasal Süresi
Geçtikten Sonra Kendiliğinden 30 Gün İçinde Yerine Getirilmesi (102/2)
113
19.764,00 TL
9.882,00 TL
4.941,00 TL
3.294,00 TL
1.647,00 TL
411,75 TL
164,70 TL
PRATİK BİLGİLER
114
BÜLTEN • 2016 - 212
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirimin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra
ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak
tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde her bir bildirim
yükümlülüğü için.................................
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Ticaret Sicil Memurluklarınca ve Yapı Ruhsatı ve Ruhsat Niteliği Taşıyan Bilgi ve Belgeleri
Vermeye Yetkili Makamlarca Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi (102/1-h)
Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini,
ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret
sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kuruma bildirmek
zorundadır.
Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı
ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile
varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay
içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.
Ticaret sicil memurlukları, Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel
hukuk tüzel kişilerince süresinde yerine getirilmeyen her bir bildirim yükümlülüğü için aylık
asgari ücret…………………………
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Ticaret Sicil Memurluklarınca ve Yapı Ruhsatı ve Ruhsat Niteliği Taşıyan Bilgi ve Belgeleri
Vermeye Yetkili Makamlarca Bildirim Yükümlülüğünün Yasal Süresi Geçtikten Sonra 30 Gün
İçinde Yerine Getirilmesi (102/2)
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten
sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce,
yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, her bir
bildirim yükümlülüğü için ……………………………………………………………………………..
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İnceleme ve Soruşturma Görevlerini Yerine Getiren Kurum Elemanlarına Engel Olunması
(102/1-ı-1)
Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının kanunun uygulanmasından doğan
inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar, işyeri
sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler görevlerini yapmasına engel olamazlar; engel olanlar
hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, asgari ücretin beş katı……...........................
............................................................................................…………
tutarında idari para cezası uygulanır.
• İnceleme ve Soruşturmayı Engellenmek Amacıyla Kurum Elemanlarına Cebir ve Tehdit
Kullanılması (102/1-ı-2)
Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının görevlerini yapmasını engellemek
amacıyla cebir ve tehdit kullanan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer
kişiler fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde Türk Ceza
Kanununun 265 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılır. Bu suçu işleyenler hakkında
ayrıca asgari ücretin on katı ……..…………………………………………
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Bilgi ve Belgelerin Süresinde Verilmemesi (102/1-i)
Kanunun 100 maddesi kapsamında Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri belirlenen süre
içinde mücbir sebep olmaksızın vermeyen kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar,
kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında aylık asgari
ücretin beş katı………………………………………………………………………..
İstenen bilgi ve belgelerin geç verilmesi halinde aylık asgari ücretin iki katı.....
tutarında idari para cezası uygulanır.
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremezlik
ödeneği ödemelerinde 100 üncü maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin;
Belirlenen süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması halinde sigortalı başına aylık asgari
ücretin onda biri……..........…………………………………………….……
Hiç yapılmaması halinde ise sigortalı başına aylık asgari ücretin yarısı………………
tutarında idari para cezası uygulanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalıların hizmet bilgilerinin
100 üncü madde kapsamında Kurumca oluşturulan yazılım programına bilgi girişi yapması gereken
işyerlerince,
Belirlenen süre içinde elektronik ortamda kuruma hiç gönderilmemesi halinde sigortalı başına
aylık asgari ücretin beşte biri…….................……………………………….……
41,18 TL
1.647,00 TL
411,75 TL
8.235,00 TL
16.470,00 TL
8.235,00 TL
3.294,00 TL
164,70 TL
823,50 TL
329,40 TL
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
Geç gönderilmesi halinde ise sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri………….
tutarında idari para cezası uygulanır.
Ancak, idari para cezası ilgili yılın aralık ayında geçerli olan brüt asgari ücretin yirmi dört katını
geçemez.
• Sigortalılığı Sona Eren 4/a Kapsamındaki Sigortalılara İlişkin Bildirim İle 506 Sayılı Kanunun
Geçici 20 nci Maddesinde Yer Alan Sandıklara, Sandık İştirakçiliğinin Başlama ve Sona
Ermesine İlişkin Bildirimin Süresinde Kuruma Verilmemesi 102/1-J)
Sigortalılığı sona erenlere (4/a kapsamındaki sigortalılar) ilişkin bildirim ile 506 sayılı kanunun
geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama ve sona ermesine
ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar
veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde
anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı (tutmakla
yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza
tutarını aşmamak kaydıyla) her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri ..
.....................................................................................
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Sigortalılığı Sona Eren 4/a Kapsamındaki Sigortalılara İlişkin Bildirim İle 506 Sayılı Kanunun
Geçici 20 nci Maddesinde Yer Alan Sandıklara, Sandık İştirakçiliğinin Başlama ve Sona
Ermesine İlişkin Bildirimin Yasal Süresi Geçtikten Sonra İlgililerce 30 Gün İçinde Verilmesi
(102/2)
Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere
istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirimin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce
kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat
tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde her bir sigortalı veya sandık
iştirakçisi için için.............................................................................................
.............
tutarında idari para cezası uygulanır.
• Genel Sağlık Sigortalılarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilere Ait Bilgi Girişlerinin
Süresinde Yapılmaması Veya Bakmakla Yükümlü Olunan Kişi Olmayanlara Ait Bilgi Girişi
Yapılması (102/1-k)
Genel sağlık sigortalılarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini süresinde
yapmayan, bakmakla yükümlü olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapan kamu idarelerine,
işverenlere ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılara
asgari ücretin yarısı……………………………………………………………………..
tutarında idari para cezası uygulanır.
115
164,70 TL
164,70 TL
41,18 TL
823,50 TL
• Bildirim ve Kontrol Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmemesi (102/1-l)
Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile 4 üncü maddenin
ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenecek alanlarda
kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden fazla kişi tarafından çalıştırılanlar ile çalışanların
üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlarca bildirim ve kontrol yükümlülüklerinin
yerine getirilmemesi halinde her bir fiil için asgari ücret
1.647,00 TL
tutarında idari para cezası uygulanır.
4 İdari para cezası uygulanmasında sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için fiilin oluştuğu tarihte uygulanan
asgari ücret esas alınır.
4 İdarî para cezası uygulanması İşyeri Bildirgesi, Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ve Aylık Prim ve Hizmet belgelerinin kuruma
verilmesi yükümlülüğünü kaldırmaz.
4 İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili
hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın
kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun
yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.
4 İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün
içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma
hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan
dörtte birlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.
4 Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde
ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte
tahsil edilir.
4 İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.
4 İdari para cezaları hakkında, 5510 ve 5502 sayılı Kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümleri uygulanır.
PRATİK BİLGİLER
116
BÜLTEN • 2016 - 212
İDARİ PARA CEZALARI
(6331 sayılı iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu)
6/1-c
6/1-ç
6/1-d
8/1
8/6
10/1
10/4
3.905
2.603
3.905
5.207
3.905
5.207
7.810
2.603
3.253
3.905
2.603
3.905
5.207
3.905
5.207
7.810
6.511
8.138
9.766
6.511
9.766
13.022
9.766
13.022
19.533
6.511
8.138
9.766
6.511
9.766
13.022
9.766
13.022
19.533
…
…
…
…
…
6.510
…
…
9.765
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
…
…
…
…
…
…
2.927
3.904
5.856
3.906
4.883
5.859
3.906
5.859
7.812
5.859
7.812
11.719
5.859
7.324
8.789
5.859
8.789
11.719
8.789
11.719
17.579
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
ÇOK
TEHLİKELİ
3.253
ÇOK
TEHLİKELİ
2.603
ÇOK
TEHLİKELİ
TEHLİKELİ
6/1-b
AZ TEHLİKELİ
6/1-a
TEHLİKELİ
6/1-a
AZ TEHLİKELİ
6/1-a
26/1-a İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tedbir
almamak, organizasyonu yapmamak,
gerekli araç ve gereçleri sağlamamak,
sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen
şartlara uygun hale getirmemek ve
mevcut durumun iyileştirilmesi için
çalışmalar yapmamak.
4 Her yükümlülük için
26/1-a İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği
tedbirlerini izlememek, denetlememek
ve uygunsuzlukları gidermemek.
4 Her yükümlülük için
26/1-b İş güvenliği uzmanı görevlendirmemek.
4 Her ay (Aykırılığın devamı
halinde) için
26/1-b İşyeri hekimi görevlendirmemek.
4 Her ay (Aykırılığın devamı
halinde) için
26/1-b On ve daha fazla çalışanı olan çok
tehlikeli işyerlerinde diğer sağlık
personeli görevlendirmemek.
4 Her ay (Aykırılığın devamı
halinde) için
26/1-b İSG hizmetleri için görevlendirdikleri kişi
veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların
görevlerini yerine getirmeleri amacıyla
araç-gereç-mekân sağlamamak.
26/1-b İSG hizmetlerini yürütenler arasında
koordinasyonu sağlamamak.
26/1-b Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı
kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı
ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan
ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine
getirmemek.
4 Her tedbir için
26/1-b Görevlendirilen kişileri, hizmet alınan
kuruluşları, başka işyerlerinden gelen
çalışanları ve bunların işverenlerini İSG
riskleri konusunda bilgilendirmemek.
26/1-c İş güvenliği uzmanlarının ve işyeri
hekimlerinin hak ve yetkilerini kısıtlamak.
4 Uzman ve hekim için ayrı ayrı
26/1-c İşyeri sağlık ve güvenlik birimini
kurmamak.
26/1-ç Risk değerlendirmesi yapmamak veya
yaptırmamak.
4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde)
için
26/1-ç Risklerin belirlenmesine yönelik gerekli
kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaları
yapmamak.
50 – 49
Çalışanı Olan İşyerleri
TEHLİKELİ
4/1-b
Ceza
Uygulanan Fiil
10 – 49
Çalışanı Olan İşyerleri
AZ TEHLİKELİ
4/1-a
Ceza
Maddesi
Fiil
Maddesi
(01.01.2016 – 31.12.2016)
10 dan Az
Çalışanı Olan İşyerleri
PRATİK BİLGİLER
BÜLTEN • 2016 - 212
11
12
14/1
14/2
14/4
15/1
15/2
16
17
18
20/1
20/3
20/4
26/1-d Acil durumları belirlememek, acil
durumlar için tedbir almamak, acil
durum planlarını hazırlamamak, destek
elemanı görevlendirmemek, araç gereç
sağlamamak, acil durumlarda işyeri
dışındaki kuruluşla irtibatı sağlayacak
düzenlemeyi yapmamak
4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde)
için
26/1-d Ciddi ve yakın tehlike durumunda;
çalışanların işi bırakarak güvenli yere
gitmelerini sağlamamak.
Zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma
sahip ve özel olarak görevlendirilenler
dışındaki çalışanlardan işlerine devam
etmelerini istemek.
Müdahalede bulunan çalışanları yaptıkları
müdahaleden dolayı sorumlu tutmak.
4 Her yükümlülük için
4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde)
için
26/1-e İş kazalarının ve meslek hastalıklarının
kaydını tutmamak, gerekli incelemeleri
yaparak bunlar ile ilgili raporları
düzenlememek. İşyerinde meydana gelen
ancak yaralanma veya ölüme neden
olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının
zarara uğramasına yol açan veya çalışan,
işyeri ya da ekipmanı zarara uğratma
potansiyeli olan olayları inceleyerek
bunlar ile ilgili raporları düzenlememek.
4 Her yükümlülük için
26/1-e İş kazalarını ve meslek hastalıklarını 3 iş
günü içinde SGK’ya bildirmemek.
26/1-e Sağlık hizmeti sunucularının iş kazalarını,
yetkili sağlık hizmet sunucularının meslek
hastalıklarını en geç 10 gün içinde SGK’ya
bildirmemesi.
26/1-f Çalışanlara sağlık gözetimi yaptırmamak.
4 Her çalışan için
26/1-f Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan
işlerde çalışacaklar için sağlık raporu
almamak.
4 Her çalışan için
26/1-g Çalışanları bilgilendirme yükümlülüğüne
uymamak.
4 Her bir çalışan için
26/1-ğ Çalışanlara eğitim verme yükümlülüğüne
uymamak.
4 Her bir çalışan için
26/1-h Çalışanların
görüşlerini
alma
ve
katılımlarını sağlama yükümlülüğüne
uymamak.
4 Her aykırılık için
26/1-ı İşyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve
çalışan sayılarına göre çalışan temsilcileri
görevlendirmemek.
26/1-ı İşveren tarafından çalışan temsilcilerinin
öneride bulunma ve tedbir alınmasını
isteme hakkını ihlal etmek.
26/1-ı Çalışan temsilcilerinin ve destek
elemanlarının haklarını kısıtlamak ve
gerekli imkanları sağlamamak.
4 Hakları kısıtlanan her birey için
117
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
2.603
3.253
3.905
2.603
3.905
5.207
3.905
5.207
7.810
2.603
3.253
3.905
2.603
3.905
5.207
3.905
5.207
7.810
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
1.301
527
527
527
527
527
527
527
527
527
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
1.952
2.439
2.927
1.952
2.927
3.904
2.927
3.904
5.856
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
PRATİK BİLGİLER
118
22
22
23
24
25
25/6
29
30
30
30
BÜLTEN • 2016 - 212
26/1-i Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu
ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin
yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
kurulunu oluşturmamak.
4 Her aykırılık için
…
…
…
…
…
…
3.905
5.207
7.810
26/1-i Alt işverenin bulunduğu hallerde uygun
kurulu oluşturmamak, kurullar arasında
koordinasyonu
sağlamamak,
aynı
çalışma alanında birden fazla işverenin
bulunması ve bu işverenlerce birden
fazla kurulun oluşturulması halinde
birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek
kurul kararları hakkında diğer işverenleri
bilgilendirmemek.
4 Her aykırılık için
2.603
3.253
3.905
2.603
3.905
5.207
3.905
5.207
7.810
26/1-j Birden fazla işyerinin bulunduğu iş
merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri
vb. yerlerde diğer işyerlerini etkileyecek
tehlikeler
konusunda
işverenleri
uyarmayan, uyarılara uymayan işverenleri
Bakanlığa bildirmeyen yönetimlere,
6.511
8.138
9.766
6.511
9.766 13.022
9.766 13.022 19.533
26/1-k Ölçüm,
inceleme
ve
araştırma
yapılmasına,
numune
alınmasına
veya eğitim kurumları ile ortak sağlık
ve güvenlik birimlerinin kontrol ve
denetiminin yapılmasına engel olmak.
6.511
8.138
9.766
6.511
9.766 13.022
9.766 13.022 19.533
26/1-l İşyerinin bir bölümünde veya tamamında
verilen durdurma kararına uymayarak
durdurulan işe devam ettirmek.
…
…
…
…
…
…
…
…
…
26/1-l İşin durdurulması sebebiyle işsiz kalan
çalışanlara ücretlerini ödememek veya
uygun başka iş vermemek.
4 İhlale uğrayan her çalışan için
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde)
için
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
1.055
26/1-m Büyük kaza önleme politika belgesini
hazırlamamak.
65.122 81.403 97.683 65.122 97.683 130.245 97.683 130.245 195.368
Güvenlik raporunu hazırlayarak Bakanlığa
sunmadan işyerini faaliyete geçirmek.
104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590
İşletilmesine Bakanlıkça izin verilmeyen
işyerini faaliyete geçirmek.
104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590
Durdurulan işyerinde faaliyete devam
etmek.
104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590
26/1-n 30 uncu madde de öngörülen
yönetmeliklerdeki hükümlere aykırı
hareket etmek.
4 Her hüküm için
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
Her ay (Aykırılığın devamı halinde)
4
için
1.301
1.626
1.952
1.301
1.952
2.603
1.952
2.603
3.905
26/1-o Çalışanlarına standartlara uygun ve CE
belgele kişisel koruyucu donanım temin
etmemek.
4 Her çalışan için
527
527
527
527
527
527
527
527
527
26/1-ö Yer altı maden işletmelerinde çalışanların
bulundukları yeri ve giriş çıkışlarını
(*)
gösteren takip sistemini kurmamak.
4 Her çalışan için
527
527
527
527
527
527
527
527
527
-İdari para cezaları (14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezası hariç)
gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren 30 gün içinde ödenir. (6331
sayılı Kanun Madde: 26/2)
-İşin durdurulması halinde, durdurmaya sebep olan fiilden dolayı ilgili idari para cezası uygulanmaz. (6331 sayılı Kanun Madde: 26/4)
-Çalışan sayısıyla çarpılarak verilen idari para cezalarında üçüncü fıkra hükümler uygulanmaz. (6331 sayılı Kanun Madde: 26/5)
-(*) 26/1-ö bendinde yer alan idari para cezası 01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanır. (6331 Geçici Madde: 9)
PRATİK BİLGİLER
119
BÜLTEN • 2016 - 212
DİĞER
ARAÇ MUAYENE ÜCRETLERİ
Tutar
- Otobüs, Kamyon, Çekici ve Tanker..…….………………………………………………………
258,42 TL
- Otomobil, Minübüs, Kamyonet, Özel Amaçlı Taşıt, Arazi Taşıtı, Römork, Yarı Römork ..
191,16 TL
- Traktör (Römorklu - Römorksuz), Motosiklet, Motorlu Bisiklet……………………………….
97,94 TL
KARŞILIKSIZ ÇIKAN ÇEKLERDE MUHATAP BANKANIN
ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Tutar (TL)
Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
-Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirası veya üzerinde ise …………………..,……………………
1.290
-Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
-Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı binikiyüzdoksan Türk Lirasına
tamamlayacak bir miktarı,
-Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak binikiyüzdoksan
Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür.
Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi
sözleşmesi hükmündedir.
20.10.2010 tarihinden önce yayımlanan Tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması
halinde her çek yaprağı için yediyüzkırk Türk Lirasına kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için yediyüzkırk Türk
Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür.
Endeks
TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ VE DEĞİŞİM ORANLARI
(TÜFE) (2003 = 100)
YIL
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİR.
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
EKİM
KASIM
2015
250,45
252,24
255,23
259,39
260,85
259,51
259,74
260,78
263,11
267,20
268,98
ARALIK
269,54
2014
233,54
234,54
237,18
240,37
241,32
242,07
243,17
243,40
243,74
248,37
248,82
247,72
2013
216,74
217,39
218,83
219,75
220,07
221,75
222,44
222,21
223,91
227,94
227,96
229,01
2012
201,98
203,12
203,96
207,05
206,61
204,76
204,29
205,43
207,55
211,62
212,42
213,23
2011
182,60
183,93
184,70
186,30
190,81
188,08
187,31
188,67
190,09
196,31
199,70
200,85
2010
174,07
176,59
177,62
178,68
178,04
177,04
176,19
176,90
179,07
182,35
182,40
181,85
2009
160,90
160,35
162,12
162,15
163,19
163,37
163,78
163,29
163,93
167,88
170,01
170,91
2008
146,94
148,84
150,27
152,79
155,07
154,51
155,40
155,02
155,72
159,77
161,10
160,44
2007
135,84
136,42
137,67
139,33
140,03
139,69
138,67
138,70
140,13
142,67
145,45
145,77
2006
123,57
123,84
124,18
125,84
128,20
128,63
129,72
129,15
130,81
132,47
134,18
134,49
2005
114,49
114,51
114,81
115,63
116,69
116,81
116,14
117,13
118,33
120,45
122,14
122,65
2004
104,81
105,35
106,36
106,89
107,35
107,21
107,72
108,54
109,57
112,03
113,50
113,86
2003
94,77
96,23
98,12
99,09
100,04
100,12
99,93
100,09
101,44
102,38
103,68
104,12
Endeks
YURTİÇİ ÜRETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ VE DEĞİŞİM ORANI – Yİ-ÜFE
YIL
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
236,61
229,10
206,91
203,10
182,75
164,94
155,16
143,80
135,09
123,51
239,46
232,27
206,65
202,91
185,90
167,68
156,97
147,48
136,37
123,83
241,97
233,98
208,33
203,64
188,17
170,94
157,43
152,16
137,70
124,14
245,42
234,18
207,27
203,81
189,32
174,96
158,45
159,00
138,80
126,54
248,15
232,96
209,34
204,89
189,61
172,95
158,37
162,37
139,34
130,05
YIL
OCAK
ŞUBAT
MART
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
EKİM
KASIM
ARALIK
248,78
233,09
212,39
201,83
189,62
172,08
159,86
162,90
139,19
135,28
247,99
234,79
214,50
201,20
189,57
171,81
158,74
164,93
139,28
136,45
250,43
235,78
214,59
201,71
192,91
173,79
159,40
161,07
140,47
135,43
254,25
237,79
216,48
203,79
195,89
174,67
160,38
159,63
141,90
135,11
253,74
239,97
217,97
204,15
199,03
176,78
160,84
160,54
141,71
135,73
250,13
237,65
219,31
207,54
200,32
176,23
162,92
160,49
142,98
135,33
249,31
235,84
221,74
207,29
202,33
178,54
163,98
154,80
143,19
135,16
HAZİRAN
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
EKİM
KASIM
ARALIK
PRATİK BİLGİLER
Bir önceki aya
göre Değişim %
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına
Göre Değişim %
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
Yıllık Değişim (Bir Önceki Yılın
Aynı Ayına Göre Değişim) %
BÜLTEN • 2016 - 212
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
Oniki Aylık Ortalamalara
Göre Değişim %
120
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
YIL
YIL
YIL
0,33
3,32
-0,18
0,38
2,36
0,58
0,23
0,42
-0,05
1,96
OCAK
0,33
3,32
-0,18
0,38
2,36
0,58
0,23
0,42
-0,05
1,96
OCAK
3,28
10,72
1,88
11,13
10,80
6,30
7,90
6,44
9,37
5,11
OCAK
9,59
5,22
5,33
11,11
8,89
1,14
12,81
6,08
9,68
5,45
1,20
1,38
-0,13
-0,09
1,72
1,66
1,17
2,56
0,95
0,26
ŞUBAT
1,53
4,75
-0,31
0,29
4,13
2,25
1,40
3,00
0,89
2,22
ŞUBAT
3,10
12,40
1,84
9,15
10,87
6,82
6,43
8,15
10,13
5,26
ŞUBAT
8,79
6,11
4,72
10,96
9,23
1,20
12,63
5,94
10,08
5,04
1,05
0,74
0,81
0,36
1,22
1,94
0,29
3,17
0,97
0,25
MART
2,60
5,52
0,50
0,65
5,40
4,24
1,70
6,26
1,88
2,48
MART
3,41
12,31
2,30
8,22
10,08
8,58
3,46
10,50
10,92
4,21
MART
8,03
6,95
4,23
10,79
9,36
1,63
11,99
5,95
10,63
4,49
1,43
0,09
-0,51
0,08
0,61
2,35
0,65
4,50
0,80
1,94
NİSAN
4,06
5,61
-0,01
0,73
6,04
6,69
2,35
11,04
2,69
4,46
1,11
-0,52
1,00
0,53
0,15
-1,15
-0,05
2,12
0,39
2,77
MAYIS
5,22
5,06
0,99
1,27
6,20
5,47
2,30
13,39
3,09
7,36
0,25
0,06
1,46
-1,49
0,01
-0,50
0,94
0,32
-0,11
4,02
-0,32
0,73
0,99
-0,31
-0,03
-0,16
-0,71
1,25
0,06
0,86
0,98
0,42
0,04
0,26
1,76
1,15
0,42
-2,34
0,85
-0,75
1,53
0,85
0,88
1,03
1,55
0,51
0,62
-0,90
1,02
-0,23
HAZİRAN
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
5,49
5,12
2,46
-0,24
6,21
4,93
3,27
13,76
2,98
11,68
5,15
5,89
3,48
-0,56
6,18
4,77
2,54
15,18
3,05
12,64
6,19
6,33
3,52
-0,30
8,05
5,98
2,97
12,49
3,93
11,80
7,81
7,24
4,43
0,72
9,72
6,52
3,60
11,48
4,98
11,54
NİSAN
MAYIS
HAZİRAN
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
4,80
12,98
1,70
7,65
8,21
10,42
-0,35
14,56
9,68
4,96
6,52
11,28
2,17
8,06
9,63
9,21
-2,46
16,53
7,14
7,66
6,73
9,75
5,23
6,44
10,19
7,64
-1,86
17,03
2,89
12,52
5,62
9,46
6,61
6,13
10,34
8,24
-3,75
18,41
2,08
14,34
6,21
9,88
6,38
4,56
11,00
9,03
-1,04
14,67
3,72
12,32
6,92
9,84
6,23
4,03
12,15
8,91
0,47
12,49
5,02
11,19
HAZİRAN
TEMM.
AĞUS.
EYLÜL
6,74
9,03
3,18
10,24
9,42
4,30
7,34
8,39
10,09
4,97
6,43
9,26
3,23
9,88
9,59
5,33
5,47
9,76
9,03
5,82
6,14
9,55
3,39
9,33
9,76
6,18
4,19
10,68
8,29
6,49
5,92
9,84
3,58
8,65
10,03
6,89
3,22
11,29
7,77
7,06
NİSAN
7,36
7,89
3,74
10,72
9,17
2,52
10,65
6,39
11,01
4,09
MAYIS
6,98
8,66
3,27
10,57
9,21
3,50
8,96
7,20
10,95
4,27
-0,20
0,92
0,69
0,17
1,60
1,21
0,28
0,57
-0,13
0,45
EKİM
7,59
8,22
5,15
0,90
11,48
7,80
3,90
12,11
4,84
12,04
EKİM
5,74
10,10
6,77
2,57
12,58
9,92
0,19
13,29
4,41
10,94
EKİM
5,58
10,11
3,93
7,80
10,26
7,71
2,20
12,03
7,23
7,76
-1,42
-0,97
0,62
1,66
0,65
-0,31
1,29
-0,03
0,89
-0,29
-0,33
-0,76
1,11
-0,12
1,00
1,31
0,66
-3,54
0,15
-0,12
KASIM
ARALIK
6,06
7,18
5,80
2,58
12,20
7,47
5,24
12,08
5,78
11,72
5,71
6,36
6,97
2,45
13,33
8,87
5,93
8,11
5,94
11,58
KASIM
ARALIK
5,25
8,36
5,67
3,60
13,67
8,17
1,51
12,25
5,65
11,67
5,71
6,36
6,97
2,45
13,33
8,87
5,93
8,11
5,94
11,58
KASIM
ARALIK
5,33
10,32
4,10
6,98
10,72
8,27
1,37
12,56
6,75
8,60
5,28
10,25
4,48
6,09
11,09
8,52
1,23
12,72
6,31
9,34
Muhtelif mevzuatta Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmış olan atıflar, Kurumca hesaplanan
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE), tarım sektörü TEFE ve ÜFE’ye yapılan atıflar Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine yapılmış sayılır.
(TİK Madde: 58)

Benzer belgeler