2 - ASMMMO
Transkript
2 - ASMMMO
İÇİNDEKİLER 2 8 Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (ASMMMO) 26. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Kocatepe Kültür Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Salonu dolduran yüzlerce kişi tiyatro, halk oyunları, Seymenler ve halk müziği gösterileriyle unutulmaz bir gece yaşarken sürpriz hediye çekilişi ve resim sergisi geceye renk kattı. BÜLTEN Ankara SMMM Odası’nın yerel süreli iki aylık ücretsiz yayın organıdır. 10 ASMMMO tarafından Kocatepe Kültür Merkezi’nde ‘Dönem Sonu İşlemlerinin güncel İnceleme Konuları Muktezalar ve Yargı kararları Açısından Vergisel Boyutu konulu seminer gerçekleştirildi. ISSN: 1307-7554 Sahibi Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Mehmet OKKALI 11 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nevzat AKKAYA Editör Oğuz Nihat ALKAN Yayın Kurulu Mehmet OKKALI Oğuz Nihat ALKAN Nevzat AKKAYA Osman VURAL Arif ÇAĞLAR Mehmet KOÇ Necmettin KELEŞ Hasan YILDIRIM Naci ALKAN Yayın Danışmanları Yıldız ÖZERHAN (Prof.Dr./SMMM) Uygur TEMİZEL (Yrd.Doç.Dr./YMM) Hilmi ÜNSAL (Doç.Dr.) Ümmühan ASLAN (Doç.Dr.) Aykut EKİYÖR (Yrd.Doç.Dr.) Kazım YILMAZ (YMM) Garip AYAZ (YMM) A.Murat YILDIZ (YMM) Kemal ÖĞÜT (YMM) Namık ÖZYILMAZ (YMM) Ahmet BABUŞCU (SMMM) Erbil GÜZEL (SMMM) Ahmet UÇAR (SMMM) Mustafa ÖNDER (SMMM) Zübeyir ÜLGER (SMMM) 12 14 10 Haber Yönetmeni: Aydın HIZLICA Görsel Yönetmen: Uğur MERMER Yönetim Yeri: Kumrular Caddesi No: 26 06440 Kızılay / Ankara Tel: (0850) 770 0 312 Fax: (0312) 231 71 17 Web Adresi: www.asmmmo.org.tr E-posta: [email protected] Baskı: Salmat Basım Yayıncılık Ambalaj Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. (312) 341 10 20 Sebze Bahçeleri Cad. (Büyük Sanayi 1. Cad.) Arpacıoğlu İş Hanı No: 95/1 Baskı Tarihi: Mayıs 2016 (Bültenimize gönderilen yazılar yayınlansın, yayınlanmasın geri verilmez, yazılardaki düşün ve görüşler yazarlarına aittir. Yazılar kaynak gösterilerek aktarılabilir.) ASMMMO ve Zirve Yazılım Firmasının iş birliği ile e-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv Fatura Uygulamalı eğitimi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) bünyesinde Mesleki Yeterlilik Sınavını kazanan meslek mensuplarına ruhsatları düzenlenen törenle verildi. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığına atanan Orhan Yeğin’i makamında ziyaret etti. 8 12 14 Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Gazi Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelerek, mali müşavirlik mesleği hakkında bilgi verdi 14 ASMMMO uzmanlaşma eğitimleri kapsamında DSİ Genel Müdürlüğü Konferans salonunda yapılan “Uygulamalı Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenlemesi Semineri” meslek mensuplarının yoğun katılımıyla yapıldı. 15 ASMMMO, Muhasebe haftası kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirdi. Anıtkabir ziyareti ile başlayan etkinlikler, hafta boyunca devam etti. 16 ASMMMO tarafından düzenlenen “Yıl Sonu İşlemleri Ücret Tarifesi ve Defter Tasdikleri” bir çok ilçede yapılan bölgesel toplantılar ile gerçekleştirildi. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından 2. Türkiye Mali Müşavirler Gençlik Kurultayı Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. 11 15 26 16 22 26 28 ANK AR A VERGİ DAİRESİ BAŞK ANI VE VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLERİ 5 ÇAYINDA BULUŞTU 29 ASM M MO’NUN HİZMET K ALİTESİ TESCİLLENDİ 30 TİYATRO, HAK OYUNL ARI, SEYMENLER VE HALK MÜZİĞİ TOPLULUKL ARINA TEŞEKKÜR BELGESİ 31 ASM M MO TİYATRO TOPLULUĞU “ŞIPSEVDİ” İLE PERDE DEDİ 31 ASM M MO FUTBOL LİGİ ŞANPİYONU POZİTİF SPOR OLDU 32 DUAYENLERİMİZ: SALİM AYDOĞAN 34 ŞİİR-EDEBİYAT 35 İLÇELERİMİZ 40 KÜLTÜR-SANAT 41 HUKUK KÖŞESİ 44 SAĞLIK KÖŞESİ: PROSTAT HASTALIKL ARI 46 BASINDA ODA MIZ 49 VEFAT EDEN ÜYELERİMİZ 50 25 AR ALIK 2015 TARİHİNDE TBM M’DE K ABUL EDİLEN K ANUN İLE VERGİ YASAL ARIMIZDAKİ HANGİ SÜRELER UZATILDI? K A AN DEMİROĞLU 52 VERGİ İNCELEMESİ VE SONR ASI İSM AİL KÖKBULUT 55 TASDİKSİZ DEFTERE YAPIL AN K AYITL ARIN VERGİSEL BOYUTU HAK AN EKİNCİ 58 K ATM A DEĞER VERGİSİ’NDE ÖZEL M ATR AH ŞEKİLLERİ SEZER YOZGAT 60 KURUML AR VERGİSİNDE K ANUNEN K ABUL EDİLMEYEN GİDER UYGUL A M ASI CEM ARSL AN 66 BORCA BATIK ŞİRKETLERİN KURTULUŞUNDA YENİ UMUT RUŞEN ÇOL AK 69 MESLEKİ HAKSIZ REK ABET İLE MÜCADELE SELM A GÜÇLÜ ÇETİN 75 ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALM ASAK MI? ŞABAN KÜÇÜK 77 ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET AR ASINDAKİ BENZERLİK VE FARKLILIKL AR SONER ALTAŞ 84 ANONİM ŞİRKETLERDE RÖDOVANS SÖZLEŞMESİNE BAĞLI OL AR AK YAPIL AN YATIRIML AR UFUK ÜNLÜ 86 MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ 89 yargı kararları 95 ÖZELGELER 101 BÜLTEN • 2015 - 210 PR ATİK BİLGİLER 3 4 BÜLTEN • 2016 - 212 Nevzat AKKAYA D ASMMMO Oda Sekreteri eğerli Meslektaşlarım; Ülke olarak bir yanda terör olayları diğer yanda iç piyasa dengeleri, komşularımız ve dünyadaki istikrarsızlıkların ekonomimizde meydana getirdiği daralmalar neticesinde hassas bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde meydana gelen terör olayları canımızı yakmaya devam ediyor. Gün geçmiyor ki şehit haberi gelmesin. Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bekası, milli ve manevi değerlerimizin korunması adına terörle mücadele ederken şahadet şerbeti içen asker, polis ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa, milletimize başsağlığı diliyorum. Dünyada gelişmiş ülkelerdeki, sivil toplum kuruluşu nitelikli akademik odaların faaliyetlerini incelediğimiz zaman düzenlemiş oldukları raporlar ve etkinliklerle ülkelerinde siyasete ve ekonomiye yön verdiklerini görmekteyiz. Ülkemizde de akademik odalarımız ve üst birlikleri olarak önemli fonksiyonlar icra edebilmemiz mümkündür. Bunun için bir üyenin bile dışarıda kalmadığı birlik ve beraberliklerin kurulması gerektiğine inanıyorum. “Siyasetçilerin yön verdiği değil siyasete yön veren sivil toplum kuruluşları olarak öne çıkmalıyız” Sevgili Meslektaşlarım; Önemli olan, çağın değişen ve gelişen ekonomik, finansal, teknolojik yapıları ile artan iletişim ve ulaşım imkânlarının sunduğu fırsatlarla mesleğin geleceği noktalara meslektaşımızı, özellikle genç meslektaşlarımızı hazırlamamızdır. İlerleyen süreçlerde bu değişim; bazı mesleklerin önemini kaybetmesine, yeni bazı mesleklerin de doğmasına veya var olan mesleklerde köklü değişimlere yol açacaktır. Yapmış olduğumuz muhasebe mesleğinin de bu sürecin dışında kalacağı düşünülemez. Muhasebe mesleğinde yeni çalışma alanları gündeme gelmekte ve var olan, alışıla gelmiş mesleki hizmetler değişmektedir. Özellikle e-devletten sonra, e-imza, e-defter, e-fatura, e-arşiv, e-tebligat gibi birçok e’nin uygulamaya konulup tek beyan sistemine geçilmesi, pos makinelerinin, yazarkasa işlemlerinin, banka cari hesap akışlarının otomatik olarak muhasebeleştirildiği, sistem tabanlarından tüm bilgilerin elde edildiği bir noktaya gelinmiştir. Tüm bunlardan hareketle meslektaşlarımızın 5-10 yıl sonra yüzde 80’inin bağımlı olarak çalışacağı gerçeğini görmemiz gerekir. Bununla beraber kalan yüzde 20’ lik kısım da kurumsallaşarak yine serbest olarak hizmet verebileceği gibi mesleğimizin yeni uzmanlık alanlarında; bağımsız denetim, danışmanlık, bilirkişilik, arabuluculuk, sistem kurma, iç denetim, adli muhasebe, hile denetimi, dijital mali müşavirlik, özel amaçlı raporlar ve benzeri iş ve işlemleri yapabileceği çok rahat görülmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte birkaç yıl içerisinde tüm kurumların birbirleri arasında iletişim ve bilgi-veri alıp verme süreçleri de tamamlanacağından, TUİK bilgi talepleri gibi meslektaşlara angarya olarak yüklenen bildirimlerin çok yakın zamanda sona ereceğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu konuda gündemde olan Torba Yasada, ilgili çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Önümüzdeki sürecin dinamik bir yapı göstermesi, AB’ye uyum projeleri kapsamında, Hem bir zorunluluk hem de Dünyadaki örneklerle yarışır bir mahiyet kazanılması hedefine dönük olarak Oda ve Üst Birliklerin yeniden yapılanmaları böylece fonksiyonel yapılar haline gelmelerinin sağlanması neticesinde yine Avrupa örneğinde olduğu gibi mesleğin ve meslektaşın güçlü ve yeterli kazanımlara kavuşturulması, TÜRMOB ve benzeri üst örgütlenmelerde mutlaka bir öngörüsü bulunan ve çalışmalara aktif olarak katılan yöneticilerin görev üstlenmelerinin önünün açılması ile mümkün olacaktır. Değerli Meslektaşlarım; 27 yıl önce büyük emeklerle elbette bir harfinde ve cümlesinde bile katkısı olan büyüklerimize sonsuz hürmet ve saygılarımızı sunarken, Bu yeni dönemde görev alacak yöneticilere, 3568 sayılı kanunumuzun tamamı ve bu kanuna bağlı çıkarılmış tüm mevzuatın günün ihtiyaçlarına cevaz verecek şekilde acilen hazırlanması görevini birinci öncelikle ele almaları gerekmektedir. Bu değişikliklerden sonra Birlik ve Oda işlemlerinde her ilin gelecek planlaması yapılarak başta kurumsal yapısının sağlanması, fiziki yeterlilik, birlik-oda kurullarında görev yapanların görev ta- BÜLTEN • 2016 - 212 nımları, liyakat ölçüleri, birlik ve odalardaki müdürlüklerin, personelin görev tanımlarının yeniden yapılması sağlanmalıdır. Üst birliğimiz olan TÜRMOB’un mutlaka her yıl en az iki defa tüm kurul üyeleri, komisyonlar, oda ve birlik çalışanları, kadın, gençlik, çalışma biçimine göre (Serbest, bağımlı, kamu) her Odanın temsilcileri ile kurultaylar yapmalı, sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin güçlü bir iradeyle ortaya konulması gerekmektedir. Özellikle Avrupa Birliği (AB) 8. Direktif tatbikatında 15 yıllık kıdemli meslektaşlara Denetim lisansı verilmesinin ardından gençlerin duygularını sömürerek, günlük politik kazanç elde edebilmek yerine aynı direktifle bağımsız denetim uygulanan ülkelerde olduğu gibi lisanssınav-staj-kalite kontrol biçimindeki uygulamasının devamı noktasında sadece stajın bağımsız denetim yapılan firmalarla sınırlı kalması yerine YMM ve SMMM bürolarında fiilen çalışılan sürelerin de stajdan sayılması çalışmasının yapılması planlanmalıdır. Yine bu değerli yöneticilerin sadece ülkemizde değil, komşu ülkelerde, Türk dünyasında ve AB ülkelerinde bir ve birden fazla yabancı dil bilen, UFRS’ye hâkim, mesleği oralarda da icra edebilecek donanımlara sahip meslektaşlarımızın yetiştirilmesinin alt yapılarını hazırlamaları gerektiğini düşünüyorum. 2017 yılında Kamu Gözetim Kurumu’nun (KGK) akredite olma sürecinin sonunda meslekte ve unvanlarımızda da yine çağa uygun değişikliklerin olacağı inancındayım. Bağımsız denetim standartlarını incelediğimizde muhasebe standartlarının tamamının içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bu gün itibarıyla otomasyon sitemleri marifetiyle KDV iadeleri karşıt incelemelerinde neredeyse elli küsur alt mükellefin bilgileri alınabilmektedir. Maliye Bakanlığı açıklamalarına göre KDV İade Müdürlüklerinin kurulacağı anlaşılmaktadır. İşin vergi kısmı da çözüldükten sonra dünyada bağımsız denetim uygulanan ülkelerde olduğu gibi Bağımsız Denetiçiler Birliği oluşturularak, Denetim işinde, bağımsız denetici unvanlarının yeterli olacağı kabulünden hareketle bir gecede vergi müfettişliği gibi YMM unvanı kaldırılarak bağımsız denetim yapacak SMMM’ leri de kapsayacak şekilde Bağımsız Deneticiler Birliği Oda ve Üst Birlikleri oluşturulabilir öngörüsüne sahibim. TÜRMOB Başkanlar Kuruluna Yeminli Odalarının 3 yıldır katılmamalarının sebebi bu olabilir mi diye düşünmeden edemiyoruz? Değerli Meslektaşlarım; 5 lefet “Yönetim Kurulu Üyeliği”, 2013-2016 yıllarında ise “Oda Sekreteri” olarak icra görevini yerine getirmiş bulunmaktayım. Bu birikim ve tecrübelerimle yukarıda belirlediğim hedeflere ulaşmada katkı sağlayacağım inancı, Mesleki kamuoyunun teveccühü ve Cenab-ı Allah’ın yardımıyla 2016 yılı TÜRMOB seçimlerinde Yönetim Kurulu Üyeliğine adaylığımı açıkladım. Hakkımızda hayırlı olmasını diliyorum. Görevlerim süresince kuruluş gecelerimizin konser havasında olması, Stajyerlere ve Genç Meslektaşlarımıza yönelik Kurultaylar, odamıza Muhasebe Müzesinin kazandırılması, Paydaş kurumlarda meslektaşlarımızın kullanımına sunulan Hizmet Ofislerinin açılması, Alo Haksız Rekabet Hattının hizmete geçirilmesi, Satın Alma birimi kurarak odamızda israfın engellenmesi ve kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlanması, odamızın kurumsallaşması için e-arşiv sistemine geçilmesi, elektronik takip sisteminin kurulması, meslektaşlarımızın işlemlerinin daha az sürede tamamlanması için oda personelinin görev tanımının yapılarak gereksiz mesailere son verilmesi, insan kaynakları biriminin oluşturulması fikirlerine öncülük ederek arkadaşlarımla birlikte hayata geçmesini sağladık. Odamıza ibadet yerinin açılması, iftar, aşure, hıdrellez gibi milli ve manevi gün ile gecelerimizin kutlanmasını sağladık. Terör, doğal afet ve toplumda infial oluşturan olaylar karşısında geçmiş yönetimlerin aksine üyemizin tamamının benimsemesinde hassasiyet göstererek meslektaşımızın sesi olduk. Çok Değerli Meslektaşlarım; Görevim süresince sizlerin hak ve hukukunu korumak, her kuruşunda alın teriniz olan aidatlarınızın israfa yer vermeden en verimli şekilde kullanmak, sorumluluğumu asla unutmadım. Göreve geldiğimiz günden bu yana mesleğe ve meslektaşlarımıza hizmet etme, daha itibarlı, daha yapılabilir bir meslek için gayret sarf ettim. Tüm gayret ve çabalarımız, ilerde hayırla anılacak ‘Hoş bir Sada bırakma mesuliyeti içerisinde oldu. Dünya bir han misali, gelip konan göçüp gitmektedir. Görevimiz süresince insani duygular içerisinde istemeden de olsa gönül kırıklığına neden olduğum tek bir meslektaşımız bile varsa haklarını helal etmelerini talep ediyorum. Şayet benim hakkım var ise herkese helal olsun diyor, bu sayının hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ederken, tüm meslektaşlarıma saygı ve selamlarımı iletiyorum. Odamızın her üç yılda bir yapılan seçimli genel kurulu 21-22 Mayıs 2016 tarihinde yapılacaktır. Nevzat AKKAYA Şahsım olarak, 2010-2013 yılları arasında muha- ASMMMO Oda Sekreteri 6 BÜLTEN • 2016 - 212 ları olan, her eğitim ve toplantısını canlı yayımlayan, Alımları sadece satın alma biriminden yapılan, E-Arşivi oluşturulan, Müzesi açılan, yaptığı hizmetleri TSE kalite belgesi ile taçlandıran bir sistem oluşturduk. üBirinci önceliğimiz üye memnuniyeti olan bir anlayışla hizmet etmeye başladık ve devam ediyoruz. üİç düzeni sağladıktan sonra, Kamu kurum, kuruluşları, bürokrasi, siyasi ve Meslek örgütleri ile irtibatlar kurduk. Mehmet OKKALI ASMMMO Başkanı D eğerli Meslektaşlarım, Sözlerime Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır, diyerek başlamak istiyorum. üÜç Yıllık oda başkanlığım ve yönetimimiz döneminde Mesleğin, Meslektaşın, Odanın ve TÜRMOB’ un içinde olduğu vahim durumu gördük, üKamunun ve Müşterilerimizin, ürettiğimiz hizmete yeterli kıymet vermediği bir Meslek, Ağır iş yükünün altında ezilmiş, sahipsiz bir Meslektaş, üMesleğin ve Meslektaşın sorunları, mesleki siyaset yerine, Eylem, boykot ve Siyasi Muhalefet işleriyle uğraşan kurumsallaşamamış bir oda, üSesi, soluğu çıkmayan, Mesleği ve geleceği okuyamayan, Ürettiğimiz proje ve tasarılara sahip çıkamayan bir TÜRMOB’ la karşı karşıya olduğumuzu gördük. üÇalışmalarımıza ilk önce odamızı kurumsallaştırma çalışmaları ile başladık. üASMMMO artık fiziki mekân, Eğitimli Personelleri ile güler yüzlü hizmet, otomasyon sistemleri tam çalışan, anında büro tescil belgesi verebilen, Telefonda 09.00-18.00 saatleri arasında her konuda danışmanlık hizmeti alınabilen, üOda’da üyelerin kullanımına tahsis edilmiş bilgisayar, üTelefonda Haksız Rekabet şikâyeti yapılabilen, yenilenen Web sayfası ile Modern çağa ayak uyduran, Cep telefonunda IOS MODÜLÜ ile hizmet veren, İnsan kaynakları bölümünden iş arayan üyelerine iş bulan, Modern bilgisayarlı muhasebe sınıf- üMesleğin ve meslektaşın içinde bulunduğu sorunlar yumağını, Mali Müşavirin yaptığı işin önemini anlattık. Bizler olmazsak devletin harcama kalemi olan vergilerin tahakkukunun yapılamayacağını her ortamda vurguladık. üBu çalışmalarımız sonucunda Ankara Odamızın ev sahipliğinde ilk defa Maliye Bakanımızın ve tüm bürokratlarının katılımı ile bir Panel yaptık. üBundan sonra yaptığımız her programa üst seviyede katılımlar sağladık. üOdamızın kayıp olan imajını geri getirmeye çalıştık. üMeslek örgütleri (Sanayi, Ticaret odaları, Meslek kuruluşları) ile yapmış olduğumuz görüşmelerde üyelerinin sorunlarına sahip çıkmaları gerektiğini, yasal düzenlemelerin bizden çok üyelerini ilgilendirdiğini anlattık. üHer yasal düzenlemede (E Defter, E Fatura, Yeni Nesil yazarkasa v.b) 22 Meslek örgütüne raporlar sunduk, kamuoyunu bilgilendirdik. Basın açıklamaları yaptık. üÜyemizin hizmet vermesini kolaylaştırmak amacı ile Ticaret Odasında, SGK unda hizmet ofisleri açtık. üTÜRMOB la yakın çalışma içerisine girmek için çok çaba harcadık. Ancak istediğimiz ilgiyi göremedik. TÜRMOB’la aramız 500 metre olmasına rağmen ancak 18 ay sonra TÜRMOB tarafından ziyaret edildik. üBizi kendilerine alternatif olarak görmelerinden dolayı başkanlar kurulu dâhil her ortamda eleştirildik. Ama gocunmadık, İstedik ve isteyeceğiz. üBiz sadece bizim hızımıza ayak uyduracak bir TÜRMOB, Mesleğin ihtiyacı olan kariyer ve Vizyonu sunacak bir TÜRMOB, 102,250 kişinin gür sesi olacak bir TÜRMOB, Maliye Bakanlığı ve Kamuda sözü dinlenen bir TÜRMOB, Bağımlı, Serbest, Kamu çalışanı ve çalışmayan üyelerine sahip çıkan, BÜLTEN • 2016 - 212 Yazılı ve Görsel basında, Billboardlarda görünen bir TÜRMOB, istedik. Değerli Meslektaşlarım, üOda yönetimimizde hiç bir meslektaşımızı hor görmedik. Düşüncesine, İnanışına, siyasi görüşüne saygı gösterdik. Aşure etkinliği de yaptık, iftarda verdik. Toplumun her kesiminden kanaat önderlerini davet ettik. Onların görüş ve önerilerini aldık. üÜyelerimizden gelen yoğun ve haklı talepleri üzerine Mescidimizi açtık. üGenel Seçimler öncesinde Üç büyük partiden Milletvekillerini davet ederek Mali Müşavirlik mesleğinin önemini ve sıkıntılarımızı anlattık. Çözüm önerileri dosyamızı sunduk. üBiz bu meslekten itibar ve para kazanmanın derdiyle hemhal olduk. üHer eğitim programına basılı ders notları ve kitaplar hazırladık. Bu notlar ve kitaplar diğer Odalar ve Maliye Bakanlığı tarafından talep edilir hale gelmiştir. üTahsilât sorunu ile ilgili beşli ödeme sistemimizi Maliye bakanlığına sunduk. üTÜRMOB’un hazırladığı Haksız Rekabetle Mücadele programına destek verdik. üAncak üzerimize angarya olarak sunulan her yıl sözleşme yapılmasını ve haksız yere damga vergisi ödettirilmek istenilmesini kabul etmedik. Bunun yerine programa güncelleme bölümü açılmasını önerdik, ancak henüz sonuç alamadık. üToplumsal olaylara gerekli tepkisini gösteren, Teröre karşı net duruş sergileyen bir oda olduk. üMeslektaşımıza işlerinde bir nebze soluk aldırabilmek, kendilerine zaman ayırmalarını sağlayabilmek amacı ile Tiyatro, Halk Müziği, Halk oyunları, Satranç, Fotoğrafçılık kursları açtık, Kişisel gelişim ve pazarlama eğitimleri verdik. ü2016 Yılı kuruluş yıldönümünü Odamız Tiyatro, Halk oyunları, Halk müziği korosu ve Fotoğraf sergisi ile yaparak, sanata ve meslektaş sanatçılarımıza verdiğimiz değeri ve önemi gösterdik. üSanata ve sanatçıya değer vermenin sözde değil, icraatta olduğunu gösterdik. üBağımlı çalışan meslektaşlarımıza taban ücret aylığı yayımlamak için SGK Kurumu ile görüştük. Çözüm makamının TÜRMOB olduğu gereğiyle TÜRMOB a yedi defa dilekçe yazdık ancak bir kere cevap alamadık. üKamu Çalışanları ile ilgili hazırladığımız kanun tasarısı çalışmamızı Müsteşar ve Milletvekillerimize sunduk. Yayımlanıncaya kadar da takip edeceğiz. üBağımsız Denetime tabi firma sayısının artı- 7 rılması ve hadlerin düşürülmesi için çalışmalarımız devam etmekte olup, Halen bağımsız denetim kapsamına alınmayan kooperatif üst birliklerinin ve A.Ş lerin denetimi yönetmeliğinin yayımlanması için KGK ve Gümrük Ticaret bakanlığı ile yoğun görüşmeler yaptık. Bu konunun çözümüne kadar takipçisi olacağız. üStajyer ve Genç Meslektaşlarımızı bağrımıza bastık, Onları geleceğimiz olarak donanımlı bir şekilde yetiştirdik. üBölgelerde Meslektaşları kendi içlerinde, Vergi ve SGK yetkilileri ile bir araya getirdik. Tanışma kaynaşma ve istişare toplantıları yaptık. Amacımızın bu meslek ve meslektaşa hizmet olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. 2017 Yılı bütçesinde üye aidatlarına, oda kayıt suretlerine, huzur haklarına bizim belirleme yetkimiz olan hiç bir aidat ve ödeme kalemine zam öngörmedik. Biz üyenin tercihine saygı gösteren bir grubuz, Kıymetli Meslektaşlarım; 21 Mayıs 2016 tarihinde yapılacak olan Genel Kurul ve 22 Mayıs tarihinde yapılacak olan Oda seçimlerinin mesleğimize, meslektaşımıza ve ülkemize yeni bakışlar getirmesini temenni ediyorum. Görevde olduğumuz üç yıllık süre içerisinde meslek ve meslektaşımıza hizmet yolunda önemli gayretler sarf ettik. İlk günden itibaren Mutlu Meslektaş hedefiyle çalıştık. Yeni dönemde oda seçimlerini kazanan oda yöneticilerinin ilk önceliği mesleğimizin üzerindeki sorun, angarya ve sıkıntıların çözümü konusunda atmış olduğumuz adımların ve çözüme yönelik projelerimizin takip edilmesi ve sonuçlandırılması olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Sizlere hizmet etmek için çıktığımız bu yolda, desteklerinizi bekliyor. Demokrasilerin olmazsa olmazı seçimlerdir. Akademik bir meslek kuruluşu olmanın yanı sıra Ankara’nın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olmanın sorumluluğu içerisinde yapılacak seçimlerin demokratik bir olgunlukla geçeceğinden şüphe duymuyoruz. Bir şölen ve Seçmenin takdiri olan sandık sonuçlarına güvenimiz tam olup, Tevekkül bizden taktir sizden zafer Allah’tan diyor, selam ve saygılarımızı sunuyorum. Mehmet OKKALI ASMMMO Başkanı ETKİNLİK 8 BÜLTEN • 2016 - 212 ASMMMO’DAN MUHTEŞEM KUTLAMASI Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (ASMMMO) 26. kuruluş yıldönümü nedeniyle, Kocatepe Kültür Merkezi’nde etkinlik düzenlendi. Salonu dolduran yüzlerce kişi tiyatro, halk oyunları, Seymenler ve halk müziği gösterileriyle unutulmaz bir gece yaşarken sürpriz hediye çekilişi ve resim sergisi geceye renk kattı. Sunuş konuşmasını Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan’ın yaptı. Alkan, “El ele gönül gönüle nice yıllara hep birlikte ulaşmayı temenni ediyorum. Gecemiz kutlu olsun” dedi. Odanın 26. kuruluş yıldönümü etkinliğinde konuşma yapan Başkan Mehmet Okkalı da, “Odamız, tarihi açısından bu dönem, bir inkılap, bir değişim ve bir devrim süreci yaşamıştır. Odamızın kabuğu kırılarak, yeni bir vizyona kavuşulmuştur. Artık sadece meslek ve meslektaş odaklı çalışan bir odamız mevcuttur. Odamız bünyesinde ilk defa muhasebe müzesi, sosyal ve kültürel alanlar açtık. Bunların yanında, meslektaş ve meslek adaylarının eğitimi için ne gerekiyorsa özverili olarak çalıştık. Göreve geldiğimizden beri, 2 buçuk yıllık sürede 250’ye yakın eğitim, konferans ve seminer yaptık. Odamız bünyesinde uygulamalı bilgisayar, elektronik arşiv, elektronik defter, e fatura eğitimlerini başlattık” diye konuştu.Meslek mensuplarının sıkıntılarını dile getirmek için siyasi partilerin temsilcileriyle görüşmeler yaptıklarını dile getiren Okkalı, “Bütün siyasi partilere eşit mesafede durduk. Seçimler öncesinde 3 büyük partiden milletvekili adaylarımızı odamıza davet ettik; sizlerin sorunlarını, sıkıntılarını dile getirdik. Şimdi de gidip bu sorunların çözümü için onlarla diyaloğumuzu devam ettiriyoruz. Biz hep “mesleki itibar” dedik. “Gelin bu meslekten beraber para kazanalım, birlik ve beraberlik içerisinde olalım” dedik” ifadelerini kullandı. ETKİNLİK BÜLTEN • 2016 - 212 “BU SÜREÇTE BÜYÜK ENGELLEMELERLE KARŞILAŞTIK“ Bu yorucu ve engelli yolda birçok problemle karşılaştık” diyen Okkalı, şöyle devam etti:”Biz sadece meslek ve meslektaş mantığıyla hareket ettik. Ama şunu da söylemek isterim ki; bu süreçte büyük engellemelerle karşılaştık. Odamızdaki bazı arkadaşlar, kendi şahsi hırslarını ve gruplarının menfaatlerini önde tutarak, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek, ayak oyunları yaparak, öfke ve hırsla hareket ederek, ben ve çalışma arkadaşlarımı başarısız gösterebilmek adına çeşitli etkinlikler yapmaya gayret etti. Ama mesleğimize ve odamıza zarar gelmesine asla izin vermeyiz. Bu öfke ve hır nedir; bir türlü anlayamadık. Bazı gruplar Ankara Odası’nın hizmet başarısını, vizyonunu, yapılan yenilikleri görünce; bu başarının nasıl engelleneceğini düşünerek harekete geçtiler ve oda faaliyetlerini engellemeye çalıştılar. Bizi yıkabileceklerini zannettiler ama çok yanıldılar. Çünkü bizim arkamızda mesleğe sahip çıkan sizler varsınız.” Başkan Okkalı’nın konuşmasının ardından, program, ASMMMO Tiyatro Topluluğu, Halk Oyunları grubu, Seymenler gösterisi ve Türk Müziği Korosunun bir birinden güzel gösterileriyle 9 davetliler unutulmaz bir gece geçirdi. Maliye eski Bakan Yardımcısı Abdullah Erdem Cantimur, çok sayıda il oda başkanı, maliye bakanlığı ve SGK yöneticileri, meslek mensupları ve aileleri katıldı. Gece, bilgisayar, tablet, cep telefonu, yazıcı ve e-arşiv yazılım programlarının da yer aldığı çok sayıda sürpriz hediyenin yer aldığı çekilişle sona erdi. SEMİNER 10 BÜLTEN • 2016 - 212 ASMMMO’DAN DÖNEM SONU İŞLEMLERİ SEMİNERİ ASMMMO tarafından Kocatepe Kültür Merkezi’nde ‘Dönem Sonu İşlemlerinin güncel İnceleme Konuları Muktezalar ve Yargı kararları Açısından Vergisel Boyutu konulu seminer gerçekleştirildi. Çok sayıda meslek mensubunun katıldığı seminerin sunuş konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, başarı temennisinde bulundu. Eğitimin açış konuşmasını yapan Oda Başkanı Mehmet Okkalı da ASMMMO olarak 2015 yılında yapılan çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Oda yönetimi olarak 250 civarında eğitim, kurs ve seminer yaptıklarına değinen Okkalı, gelen talepler doğrultusunda 2016 yılında da eğitimlere hız vereceklerinin altını çizdi. Başkan 2016 yılının 2015’e göre daha iyi geçmesi temennisinde bulundu. Meslek mensuplarının hak ve menfaatlerini korumak için çalıştıklarının altını çizen Okkalı, “Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha geride bırakıyoruz.Hem ülkemizde hem de dünyanın çeşitli bölgelerinde hepimizi derinden üzen acıların yaşandığı bir yıl oldu. Yeni yıl da bu tür acıların yerini, hukukun, sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün almasını temenni ediyoruz. Tüm meslektaşlarımıza sağlık ve esenlik dolu bir yeni yıl diliyoruz. Değerli meslektaşlarımız göreve geldiğimiz günden beri bizim önceliğimiz hep meslek ve meslektaş oldu. Her gittiğimiz yerde mesleğimizi anlatıyoruz. Yaptığımız işin önemini kavrayamayan birçok kişi ve kurum var. Az iş, kaliteli hizmet, iyi ücret diyerek yola çıktık. Mes- lektaşlarımızın refah seviyesinin yükseldiği güzel yarınlar için elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Temennimiz ve umudumuz 2016 yılının mesleğimiz ve meslektaşımız için daha güzel olmasıdır. Bunun için oda yönetimi olarak üzerimize düşeni yapacağımızdan şüpheniz olmasın. Sizlerin destekleri ile daha iyi işler başaracağımızı düşünüyoruz. Bu makamlar hizmet etmek için var. Kişiler ve makamlar gelip geçici. Biz geride hoş bir seda bırakmak istiyoruz. Hem mesleğimize hem meslektaşımız yaptığımız katkılarla anılmak istiyoruz. Mesleğimizi hak ettiği yere taşımak için sizlerin desteğini bekliyoruz. Hiçbir meslektaşımızı ayırt etmeden, ötekileştirmeden sadece mesleki hassasiyetlerle bakıyoruz. Ancak bazı meslektaşlarımız haksız rekabet yoluyla hem mesleğimize hem de meslektaşlarımıza zarar veriyor. Bu konuda mücadelemiz sürüyor, sürecek. Sizlerden bu mücadelede destek bekliyoruz. Haksız rekabet mesleğimize vurulan en büyük darbelerden birisidir. Hepimizin duyarlılık göstermesi şart. Oda yönetimi olarak biz üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmaya kararlıyız.”dedi. Konuşmaların ardından YMM Emre Kartaloğlu ve SMMM Murat Atamer sunumlarını gerçekleştirdiler. Konuşmaların ardından soru-cevap bölümüyle eğitim sona erdi. SEMİNER BÜLTEN • 2016 - 212 11 e-DEFTER, e-FATURA ve e-ARŞİV FATURA UYGULAMALI EĞİTİMİ YAPILDI ASMMMO ve Zirve Yazılım Firmasının iş birliği ile e-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv Fatura Uygulamalı eğitimi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Toplantıda konuşan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, mesleki sorunların çözümü için yeni bir döneme girildiğini, yeni hükümette Maliye Bakanlığı görevine atanan Naci Ağbal’ın mesleğin sorunlarına vakıf bir isim olduğuna dikkat çekti. Alkan, dünyada iletişim ve bilgi teknolojilerinin hızla değiştiğini ve mesleğin de bundan etkilendiğine vurgu yaptı. E-beyan ile başlayan mesleki uygulamalar değişikliklerinin e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-yazarkasa ve e-tebligat ile devam ettiğine dikkat çeken Başkan Yardımcısı Alkan, “2016 yılı mesleğimiz için önemli kazanımların yaşanacağı bir il olacak. Geride bıraktığımız yılda seçimlerin yoğunluğu ile yasama faaliyetleri istenilen düzeyde yapılamadı. Mesleğimiz açısından yeni bir döneme giriyoruz. Sayın Maliye Bakanımız Naci Ağbal, mesleğimizin sorunlarını iyi bilen, bilgi ve tecrübesiyle mesleğimize yeni kazanımlar ve katkılar sunacak bir isim. Bu yüzden umutlu olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Yeni yıl ile birlikte hayatımıza girecek olan elektronik kayıt ve elektronik bilgi aktarımı hızlı ve detaylı bir incelemeyi de beraberinde getirmektedir. Son 10 yılda 2 bin 500 civarında olan vergi müfettişi sayısı 14 binlere ulaştı. Önümüzdeki dönemlerde vergi incelemelerinin yoğun yapılacağı bir yıl olacak. Yönetime geldiğimizden bu yana ‘Mutlu Meslektaş’ hedefi koyduk. Bunun gerçekleşmesinin üç önemli ayağı var. Az iş, kaliteli hizmet ve iyi ücret. Tüm bunların yanında bir de haksız rekabet sorunumuz var. E-defter, e-fatura gibi uygulamalar haksız rekabetin de önlenmesinde önemli bir dönem olacaktır. Bizim önceliğimiz meslek ve meslektaşın sorunlarını çözüm için kalıcı adımlar atarak mesleki itibarın artmasına katkı sunmaktır. Göreve geldiğimiz günden itibaren sizlerin rahat çalışabilmesi için birçok adım attık. SGK ve Ticaret Odası’nda çalışma ofisleri hizmetinize sunuldu.6 aylık periyotlar halinde yapılan bölge toplantıları ile sorunlarınızı bire bir dinleme imkânı bulduk ve yine muhatap olduğunuz kamu kurumlarının temsilcileri ile sizleri bir araya getirdik. Başta Maliye Bakanlığı olmak üzere kurumlar arası iletişime ve diyaloga önem veriyoruz. Tahsilât sorunu, geçici vergi gibi konularda taleplerimizi ve çözüm önerilerimizi hem yazılı hem sözlü muhataplarımıza ilettik ve takipçisiyiz. Bazı sorunların çözümü yasal değişiklik gerektirdiğinden, son iki yılda yaşanan seçimler nedeniyle meclisin istenilen düzeyde çalışamaması hedeflerimizin gerçekleşmesinin önündeki önemli etkilerden birisi olmuştur. Sizlerden beklentimiz, meslektaş bilinciyle hareket edip birlik ve beraberlik içinde mesleğimize, ülkemize sahip çıkarak çözemeyeceğimiz hiçbir sorun aşamayacağımız hiçbir engel yoktur” dedi. Konuşmaların ardından Zirve Yazılım firması yetkileri tarafından e-Defter, e-Fatura ve e-Arşiv Fatura Uygulamalı seminer gerçekleştirildi. Program soru cevap bölümünün ardından sona erdi. RUHSAT TÖRENİ 12 BÜLTEN • 2016 - 212 159 MESLEK MENSUBU RUHSATLARINI ALDI Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler adaylarının zor bir süreçten geçtiğini belirterek Odası (ASMMMO) bünyesinde Mesleki Yeterlilik “Gerçekten çok zor bir aşamadan geçtiniz staja Sınavını kazanan meslek mensuplarına ruhsatları düzenlenen törenle verildi. Başkanı Mehmet Okkalı, “Biz hizmette rekabet edelim ücrette rekabet değil” dedi. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) tarafından ruhsat almaya hak kazanan 159 meslek mensubu için Devlet Su İş- başlama sınavı arkasından bitirme sınavı geceleri uyumadınız. Staj yeri bulamadınız maddi imkânsızlıklarla uğraştınız yani sizlerin yasadığı dertleri en iyi bilen kişilerden biriyim bunların çözümü için de elimizden gelen gayret ve çabayı gösteriyoruz. Siz gençler sayesinde bu mesleği iyi bir noktaya getireceğimize inanıyoruz. Bu meslek leri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nde tören yapıldı. Tö- gerçekten zor bir meslek kariyer mesleği sizler rende konuşan Başkan Mehmet Okkalı, meslek gerçekten isletmelerin gururusunuz” dedi. RUHSAT TÖRENİ BÜLTEN • 2016 - 212 Mesleğin genel itibariyle hak ettiği itibarı kazanmadığına vurgu yapan Okkalı, sözlerinde şunları kaydetti:”Ben bunu her ortamda söylüyorum çünkü bu mesleğin hak ettiği itibarı kazanmadığını düşünüyorum. Biz mesleğimizin önemini kalitesini anlatamamışız son gördüğüm dönemlerde ben 3 yıllık başkanlığımda tek bunu anlattım hem Maliye Bakanlığına hem müşterilerimize hem diğer kuruluşlara; Ticaret Odasına, Sanayi Odasına mali müşavirin önemini anlattım buna gayret ettim çünkü sizler olmazsanız devlet harcama kalemi olan vergileri tahsil edemez. Sizlerin gücünün öneminin bilinmesini her ortamda anlatamaya devam edeceğiz. Siz ayın 24’ünde katma değer vergisini vermeyin düşünün sistemi ne hale gelecek. Şu an devletin cebinde bir kuruş harcama kalemi olmayacak sizlerin yaptığı tahakkuk ve tahsilâtlar sayesinde devlet harcama kalemlerini elde ediyor. Mükellef düzgün bilançolarını elde ediyor. Ancak devletin bize sahip çıkması gerekiyor.”Mesleğin kalitesinin eğitimle 13 artacağını söyleyen Okkalı, “Biz her yıl çıkan anayasayı öğrenmek zorundayız. Sizin diğerlerinden farkınız olmalı, yabancı diliniz olmalı, bağımsız denetimi bilmeniz lazım biz hizmette rekabet edelim ücrette asla rekabet edilmesini istemiyoruz. Şu an sizin bin liraya bakmış olduğunuz bir defteri birisi 750 liraya alsa o defter seneye de 500 liraya gider. Ücret konusunda asla taviz vermemenizi istiyorum. Bu zaten yasal bir suçtur, yaptırımları vardır. Hedefimiz az iş az ücret kaliteli hizmet. Sizlerden özellikle mesleğinize odanıza sahip çıkmanızı istiyoruz. Mayıs ayında oda seçimlerimiz var arkadaşlar takdir sizlerindir biz kesinlikle şuna oy verin buna oy verin gibi bir talebimiz yok sizden tek istediğimiz seçimlere katılın genç arkadaşlar duyarlı insanlardır” diye konuştu. Konuşmanın sonunda mesleğe katılanlara ruhsatları takdim edildi. Konuşmaların ardından meslek mensuplarına törenle ruhsatları verildi. Program kokteyl ile sona erdi. ZİYARET 14 BÜLTEN • 2016 - 212 BAŞKAN OKKALI’DAN BAKAN YARDIMCISI YEĞİN’E ZİYARET ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığına atanan Orhan Yeğin’i makamında ziyaret etti. Başkan Okkalı, Bakan Yardımcısı Yeğin’e yeni görevinde başarı dileğinde bulunduğunu belirterek, “Meslektaşlarımızın yakın çalışma içinde olduğu kurumlardan birisi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Hükümetin kurulmasının ardından yeni atanan Sayın Yeğin’e hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Odamız ve mesleğimizle ilgili bilgi verdim. Meslektaşlarımızın bakanlıkta iş ve işlemlerini yaparken karşılaştıkları sorunlar, çözüm yolları konusunda beklentilerimizi paylaştık. Sayın bakan yardımcısı mali müşavirlerin önemini bildiğini, daha yakın iş birliği içerisinde olmak istediklerini ifade ettiler.” dedi. AKKAYA: MALİ MÜŞAVİRLİK İYİ BİR KARİYER MESLEĞİ Mali müşavirlerin yaptıkları işleri öğrencilere anlatan Akkaya, “Muhasebe prensipleri ve mevzuata göre defter tutmak. Bilanço, kar, zarar tabloları düzenlemek, beyannameleri düzenlemek, muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, denetim işi yapmak. Neredeyse tüm kurumlara hizmet veren bir meslek dalıyız. Mesleki manada gelir idaresi ile diğer kurumlarımızla Avrupa entegrasyon kısmında biz de aynı mesafede olalım» ifadelerini kullandı. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Gazi Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelerek, mali müşavirlik mesleği hakkında bilgi verdi Gazi Üniversitesinde İktisadi ve İdari Gelişim paneli düzenlendi. Gazi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen panale Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Sayıştay Başkan Yardımcısı Mikdat Özkan ve GİB Başkan Yardımcısı Semi Okumuş katıldı. Panelist Akkaya, «Mali müşavirlik mesleği Osmanlı’dan bu yana ülkemizde var olan ama Cumhuriyet döneminde maalesef 1998 yılı ile mesleki yasamızın çıkmasıyla resmiyet kazanmıştır” dedi. Mesleğe başlama yöntemleri ve staj hakkında bilgi veren Akkaya, mesleğin kariyer mesleği olduğunu zorluklarının yanı sıra çok fazla da güzel yönlerinin bulduğunun altını çizdi. Panel soru cevap bölümünün ardından toplu fotoğraf çekimi ve günün anısına konuşmacılara plaket takdimi ile sona erdi. SEMİNER BÜLTEN • 2016 - 212 15 BAŞKAN OKKALI: TERÖRLE MÜCADELEDE DEVLETİMİZİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUZ pan Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, terörle hak arama mücadelesi yapılamayacağının altını çizdi. Alkan, bu biletlin çok zor badirelerin üstesinden gelmesini bildiğini, bu oyunun daha önce de oynandığına vurgu yaptı. Alkan, herkesi teröre tepki göstermeye davet etti. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Başkanı Mehmet Okkalı, devletin terörle mücadelede gösterdiği tavrı sonuna kadar desteklediklerini belirterek” Terörün kökü kazınana kadar bu mücadele sürecektir. Terörle hiçbir yere varılamayacağı açıktır. Terörün her türlüsünü yapanı ve destekleyenleri kınıyoruz. Devlet içerisine sızmış her türlü yapıların temizlenmesine desteğimiz tamdır” dedi. ASMMMO “Uygulamalı Gelir Vergisi Beyanname Düzenleme” konulu semineri Ankara Kocatepe Kültür Merkezi’nde yapıldı. Seminerin sunuş konuşmasını ya- ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasına terörü kınayarak başladı. Başkan Okkalı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı 10 maddelik “Terörle Mücadele Eylem Planı’nı desteklediklerini söyleyerek; “Milletimizin birlik ve bütünlüğüne kast eden her türlü terör örgütü ve devlet organlarına sızmış yapıların temizlenmesinde Ankara Odası olarak desteğimiz tamdır” ifadesini kullandı. Oda olarak yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgiler veren Okkalı, önceliklerinin meslek ve meslektaş olduğunun altını çizdi. Seminer, YMM A. Murat Yıldız ve Gelir İdaresi Başkanlığı Grup Başkanı Fazıl Boyraz uygulamalı gelir Beyannamesi Düzenlenmesi ve Geçici Vergide Son kontroller konulu sunumlarını gerçekleştirdiler. UYGULAMALI KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAME DÜZENLEME SEMİNERİNE YOĞUN KATILIM ASMMMO uzmanlaşma eğitimleri kapsamında DSİ Genel Müdürlüğü Konferans salonunda yapılan Uygulamalı Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenlemesi Semineri meslek mensuplarının yoğun katılımıyla yapıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Oda Başkanı Mehmet Okkalı, seminere katılımdan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkan Okkalı, bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında katılımcılara bilgiler verdiği konuşmasında, Mayıs ayında yapılacak olan genel kurulda tüm meslek mensuplarının oy kullanmasını istedi. Başkan Okkalı, “değerli meslektaşlarım bugüne kadar hep meslek ve meslektaş dedik. Göreve geldiğimiz günden beri eğitimlere büyük önem verdik. Bunun yanı sıra sizlere sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler için imkanlar sunmaya çalıştık. Üç yıllık görev süremizi doldurmaya sayılı zaman kaldı. Yeniden seçim yapacağız ve sizler 3 yıl daha oda yönetiminde söz sahibi olacak arkadaşlara ruhsat vereceksiniz. Görevimiz süresince hiçbir siyasi partiye angaje olmadan sadece meslek ve meslektaş odaklı çalışmalar yürütmenin çabası içinde olduk. Odamızı ve sizleri en iyi şekilde temsil etmek için özen gösterdik. Mesleğimizin artan sorunlarının çö- zümü için her platformda yetkililere Seçimlerde hangi gruba oy verirseniz verin ama mutlaka oy kullanmaya gelin. Bu demokratik bir yarış. Bu yarışta sizlerin de katkısı olsun. Biz ne kadar bir ve beraber olursak o kadar güçlü bir şekilde sesimizi çıkartırız. Şimdiden mesleğimiz ve meslektaşımız için seçimlerin hayırlı olmasını temenni ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından YMM İrfan Vural ve SMM Zübeyir Ülger sunumlarını yaptılar. Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. ETKİNLİK 16 BÜLTEN • 2016 - 212 ASMMMO MUHASEBE HAFTASINDA ATANIN HUZURUNDA Hafta etkinlikleri kapsamında ASMMMO yönetim kurulu ve üyeler ilk olarak Anıtkabir ziyaret etti. Daha sonra terör saldırısının yapıldığı Merasim Sokağa karanfil bırakarak şehitler için anma gerçekleştirildi. ASMMMO muhasebe haftası etkinlikleri kapsamında Anıtkabir’i ziyaret etti. Meslek mensupları, Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine ulaştı. Oda Başkanı Mehmet Okkalı›nın mozoleye çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Günün anısına toplu fotoğrafı çektirildi. ASMMMO Başkanı ve beraberindeki heyet daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti. Başkan Mehmet Okkalı burada Anıtkabir Özel defterine “Büyük Atatürk; “Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında onur ve gururla yeni- den huzurunuzdayız. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, en büyük emanetiniz olan Cumhuriyeti, ilelebet yaşatmak büyük Cumhuriyeti gösterdiğiniz muasır medeniyet hedefine ulaştırmak, ‘yurtta ve cihanda barışın tesis’ edilebilmesi için demokratik ve ekonomik kazanımların en üst seviyeye taşınabilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. Sonsuza kadar yaşayacak olan milletimizin ve devletimizin mali kaynaklarının muntazam olarak tahakkukunda mali müşavirlere büyük bir görev ve sorumluluk düştüğünün bilincindeyiz. 15 bin üyesi ve stajyeriyle birlikte Ankara SMMM Odası olarak bıraktığınız ilkelerden ayrılmadan, ülkemiz, mesleğimiz ve meslektaşlarımız için üretmeye devam edeceğiz. Mali Müşavir İşletmenin Onurudur. Ruhun şad olsun” yazarak imza attı. MERASİM SOKAK ŞEHİTLERİ UNUTULMADI Anıtkabir ziyaretinin ardından Ankara’daki terör saldırısının meydana geldiği Merasim Sokak’a geçen ASMMMO üyeleri alana karanfil bıraktı ve hayatını kaybeden şehitler için dua etti. Olay yerinde basın açıklaması yapan Oda Başkanı Okkalı, Ankara Mali Müşavirler Odası olarak terörü lanetlediklerini belirterek duruşlarının dimdik, ülkenin birliği ve beraberliği için her zaman omuz omuza olduklarını söyledi. Ülkenin kalkınması, birlik ve beraberliğin sağlanması için hiçbir ayrı gayrılarının olmadığını vurgulayan Okkalı, “Biz Alevi’si, Sünni’si, Türk’ü, Kürt’ü ne olursa olsun hepimizin bir arada bu ülkede birlik, beraberlik içinde yaşamanın garantisiyiz. Hiçbir sıkıntımız tabanda yok. Yukarıda birkaç kişinin ülkemizin huzurunu bozmak isteyen, bölücü terör örgütüne destek veren insanları her zaman esefle kınıyoruz. Mali Müşavirler olarak Muhasebe Haftamızda burada rahmetli olan şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Ailelerine, yakınlarına, ülkemize de başsağlığı diliyoruz” diye konuştu. ETKİNLİK BÜLTEN • 2016 - 212 17 MESLEK MENSUPLARININ SORUNLARI MECLİSE TAŞINDI ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, meslek mensuplarının sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir dosyayı mecliste grubu bulunan üç partinin temsilcilerine iletti. Mecliste yapılan görüşmelerde vekillerden mesleki sorunların çözümü ve gündeme taşınması için destek talep edildi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya’nın katıldığı ziyaretlerde AK Parti İstanbul Milletvekili Aziz Babuşçu, Ak Parti Erzurum Milletvekili Orhan Deligöz, Ak Parti fedakârlık eden meslektaşlarımızın tahsilât, haksız rekabet, iş yükü başta olmak üzere omuzlarında sürekli bir angarya yükleniyor. Bu sorunların bazıları mecliste çözüme kavuşması gerekiyor. Sizlerden talebimiz siyasi parti ayrımına gitmeden mali müşavirleri ilgilendiren düzenlemelerde tam destek vermenizdir” dedi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da vekillere, sorunların bazılarının bürokratik bazılarının ise yasal düzenlemelerle çözülebileceğinin altını çizdi. Başta Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, CHP Grubu adına Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, Bursa Milletvekili Erkan Aydın ve İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi ve ile yapılan görüşmeler olumlu bir atmosferde geçti. Başkan Okkalı, yönetime geldikleri günden itibaren odada meslek ve meslektaş odaklı bir yönetim sergilediklerinin altını çizdi. Mali müşavirlerin önemini anlatmaya çalıştıklarının belirten Okkalı, “Bizlerin yaşadığı sıkıntıları sizler yakından biliyorsunuz. Biz tüm siyasi partilerimizin milletvekillerine mesleğimizi ve yaşadığımız sorunları anlatıyoruz. Ankara’da 15 bin Türkiye genelinde 101 bin kişilik bir meslek mensubu grubundan bahsediyoruz. Dünyanın birçok yerinde mali müşavirler hem maddi hem de manevi olarak önemli bir konumdadır. Ancak ülkemizde meslektaşlarımız ne hak ettikleri ücretleri alabiliyor ne de hak ettikleri toplumsal değeri görüyorlar. Gecesini gündüzüne katarak çalışan, zamanından, sağlığından ve ailesinden SGK, TUİK; KGK, Maliye olmak üzere çok sayıda kuruma hemen hemen aynı evrakların tekrar tekrar verildiğini belirten Akkaya, meslektaşların sorunlar altında ezildiğine dikkat çekti. Milletvekilleri ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirirken, meslek mensuplarının sorunlarının meclis kürsüsünden dile getirilmesi, yasal düzenlemelerde her türlü desteğin vermeye hazır oldukları yönünde görüş belirttiler. GÜZİDE ÜLKER MESLEKİ VE TEKNİK LİSESİ ÖĞRENCİLERİYLE SÖYLEŞİ Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında Pursaklar Güzide Ülker Mesleki ve Teknik Lisesi öğrencileri ile oda Başkanı Mehmet Okkalı ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi. Mesleği anlatan Okkalı ve Akkaya, öğrencilere mesleğin geleceği hakkında bilgiler verdiler. ZİYARET 18 BÜLTEN • 2016 - 212 ASMMMO MUHASEBE HAFTASI KAPSAMINDA KAMU KURUM VE KURULUŞLARINI ZİYARET ETTİ VDK: ASMMMO: MESLEKLEKTAŞLARIMIZA YAZILAN SORUMLULUK RAPORLARI SAĞLAM DELİLLERE DAYANDIRILMALI ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, muhasebe haftası etkinlikleri kapsamında Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ile birlikte ziyaret ettiği Vergi Denetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karakum’dan, vergi incelemeleri sırasında meslektaşlara yazılan sorumluluk raporlarında biraz daha özen gösterilmesini talep etti. Başkan Okkalı, devletimizin talep ettiği tüm evrakları veriyoruz, üzerimizde çok fazla iş yükü var. Vergi incelemelerinde müfettişler zaman zaman meslektaşlarımıza sorumluluk raporları yazıyorlar. Bu raporlar yazılırken sağlam delil ve donelere dayanmalı. Sorumluluk raporları standart bir metne bağlanmalı. Yine vergi müfettişleri inceleme yapacakları mükelleflerden isteyecekleri evrakları meslek mensuplarımızdan talep ediyorlar. Bunun önüne geçilerek bu uygulamaya son verilmesini talep ediyoruz” dedi. VDK Başkanı Karakum’da mali müşavirlerin yoğunluğunun farkında olduklarını, talep edilen konularla ilgili çalışma yapacaklarını kaydederek tüm meslek mensuplarının muhasebe haftasını kutladı. TÜRMOB: ASMMMO’DAN TÜRMOB’A BAĞIMLI ÇALIŞANLARIN ASGARİ ÜCRET TARİFESİ HATIRLATMASI bağımlı çalışanların asgari ücret tarifesinin biran önce yayınlanmasını talep etti. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ve Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında TÜRMOB Genel Başkanı Nail Sanlı’yı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler. ASMMMO heyeti, Genel Başkan Sanlı’dan Oda Başkanı Mehmet Okkalı, TÜRMOB Genel Başkanı Nail Sanlı’ya hafta etkinlikleri kapsamında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ankara Odası olarak hafta dolayısıyla birçok etkinlik gerçekleştirdiklerini kaydeden Başkan Okkalı, “Bu hafta hepimizin haftası. Meslek mensuplarımızın üzerindeki yüklere rağmen hafta vesilesiyle çeşitli ziyaretler ve etkinlikler gerçekleştireceğiz. Her ziyaretimizde meslektaşlarımızın sorunlarını ve taleplerimizi aktarıyoruz. Üst birliğimiz olarak sizlerden talebimiz de bağımlı çalışan meslek mensuplarımızla ilgili taban ücret tarifesinin biran önce yayınlanmasıdır. Oda olarak TÜRMOB’un e-birlik programını destekliyor ve sahip çıkıyoruz. Yalnız meslek mensuplarımızın müşterileriyle yapmış oldukları sözleşmelerin her yıl yapılmasına gerek ETKİNLİK BÜLTEN • 2016 - 212 olmadığını düşünüyoruz. Bir sefer yapılan sözleşmenin taraflarca fesh edilmedikçe yeniden yapılmasına gerek olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle sözleşme sürdüğü müddetçe e-birlik sisteminde güncelleme yapılması yeterli olacağından bu konuda da beklenti içerisindeyiz. Diğer bir konu ise muhasebe haftasını odalarımız dolu dolu kutlarken TÜRMOB’un camlarına çeşitli kutlama mesajları asılmış. Daha önce de hatırlattığımız gibi muhasebe haftası mesajları yerine keşke Ankara SMMM Odasının yaptığı gibi Türkiye genelinde- 19 ki billboardlarda ilan etseydiniz. Bu mesleğin ve meslektaşın önemini vurgulayabilseydiniz” dedi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ise hafta dolayısıyla Ankara’nın birçok bölgesine ‘Mali Müşavir İşletmenin Onurudur’, ‘Mali Müşavirlik Kariyer Bir Meslektir’, ‘Mesleğimize, Ülkemize ve Meslektaşımıza Sahip Çıkıyoruz’ yazan ilanlar asıldığının altını çizdi. Akkaya, haftanın TÜRMOB tarafından da dolu dolu kutlanmasını beklediklerini kaydetti. Ziyaret sonunda Genel Başkan Nail Sanlı’ya günün anısına çiçek ve plaket takdim edildi. SGK ASMMMO’DAN SGK İL MÜDÜRÜ SEVİNÇ’E ZİYARET mız iyi bir diyalog yakaladı. Bu nedenle başta şahsınız olmak üzere çok teşekkür ederiz. Meslektaşlarımızın üzerindeki yükün ağırlığını biliyorsunuz. Yıllardır biriken ve kronikleşen ciddi sorunlarımız var. Bunların çözümü için desteklerinizi bekliyoruz. Kurumunuzda mükellefle ilgili iş ve işlemlerle ilgili gelen meslektaşlarımıza sıcak ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. Bu bile bizim için çok önemli. SGK’lılara yapılan 100 liralık indirimin Bağkur’lu meslek mensuplarımız için de yapılmalı.” dedi. ASMMMO Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da bir Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında Ankara Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü İsmail Sevinç’i makamında ziyaret etti. Başkan Okkalı, ziyarette SGK’lılara sağlanan 100 liralık indirimin Bağkur’lu meslek men- yanda emeklerinin karşılığını alamamak bir yanda iş yükü ve angaryaların sürekli artmasının meslek mensuplarını ciddi anlamda yıprattığını söyleyerek şunları kaydetti; “ Gerçekten dünyada çok önem verilen bir meslek grubu ülkemizde hak ettiği değeri görmüyor. Meslek mensupları olarak buna çok supları içinde uygulanması gerektiğini söyledi. üzülüyoruz. Devletin her kuruşunda emeği olan Oda Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nev- di ve manevi değerin verilmesini istiyoruz” dedi. zat Akkaya ve Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa Önder’in katıldığı ziyarette, muhasebe haftası etkinlikleri ile ilgili yapılan çalışmalar İl Müdürü bu cefakar meslektaşlarımızın hak ettikleri mad- Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren SGK İl Müdürü Sevinç de mali müşavirlerin sorunlarını İsmail Sevinç ile paylaşıldı. Başkan Okkalı, eslek bildiklerini, kurum olarak tüm meslek mensupla- mensuplarının en çok çalıştığı kurumlardan birinin rına her türlü kolaylığı sağladıklarını dile getirdi. de SGK’nın olduğunu ifade ederek şunları söyledi, Sevinç, oda yönetiminin şahsında tüm meslek “SGK Ankara il müdürlüğü ile meslek mensupları- mensuplarının haftasını kutladığını ifade etti. ZİYARET 20 BÜLTEN • 2016 - 212 KGK ASMMMO’DAN KGK BAŞKANINA ZİYARET ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ve Mali Müşavir Orhan Çelik Kamu Gözetimi Kurumu (KGK) Başkanı İmdat Ersoy’u makamında ziyaret ettiler. olduğunu aktardı. Bağımsız denetici sayısının 15 binlerde olduğunu kaydeden Okkalı, “Bağımsız denetime tabi şirket sayısı 6 bin civarındadır. 2016 yılı için bağımsız denetime tabi olacak firmaların kriterleri Avrupa Birliğinin standartlarına yaklaştırılmalıdır. ASMMMO olarak bizim önerimiz, aktif toplamı 11 milyon yıllık satışı 24 milyon , çalışan sayısı 50 ve üzeri olan şirketler bağımsız denetime tabi tutulmadır. Diğer bir sorun da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda bekleyen Anonim şirketler, kooperatifler ve üst birliklerin denetlenmesine dair yönetmeliğin çıkmamasıdır. Bu ciddi bir sorundur. Şuan bu firmalar hiçbir denetime tabi değil. Tamamen şirket yöneticilerinin inisiyatifine bırakılmış durumda. Bu konuda da kurumunuzdan gerekli desteği bekliyoruz” dedi. ASMMMO heyeti, KGK Başkanı Ersoy’a muhasebe haftası etkinlikleri kapsamında yaptıkları çalışmaları aktardılar. Oda Başkanı Mehmet Okkalı, KGK Başkanı Ersoy’a bağımsız denetime tabi 6 bin şirketin hadlerinin aşağıya çekilmesinin önemli KGK Başkanı Ersoy ise tüm meslek mensuplarının muhasebe haftasını kutlayarak, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ersoy, iletilen konularla ilgili konuların takipçisi olacaklarının altını çizdi. TUİK BAŞKAN OKKALI: TUİK FORMLARI MESLEK MENSUPLARIMIZIN OMUZLARINA AYRI BİR YÜK istenilen bilgilerin aynısını biz SGK, Maliye ve diğer kurumlara veriyoruz. Bu formları tekrar tekrar hazırlamak meslektaşlarımız için bir angaryaya dönüştü. Bu konuda kurumunuzdan olumlu bir adım bekliyoruz. Aynı işleri daha önce devlet memurları yapıyordu, devlet bunun için para ödüyordu. Ancak şimdi meslektaşlarımızın üzerine yıkıldı ancak parasız olarak yaptırılıyor. Bu meslektaşlarımıza haksızlık, biran önce bunun giderilmesini talep ediyoruz” dedi. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya TUİK Başkan Vekili Mehmet Aktaş’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştüler. Başkan Okkalı ziyarette, TUİK tarafından istenilen formların meslek mensuplarının omzuna yeni bir angarya olarak yüklendiğinin altını çizdi. Muhasebe Haftası etkinlikleri kapsamında TUİK’i ziyaret eden ASMMMO yönetimi, meslek mensuplarının yaşadığı sorunları aktardı. Başkan Okkalı, “Meslek mensuplarımızın üzerinde her geçen gün artan bir angarya yükü var. Kamu kurumları bir birinden çok da farklı olmayan zaman zamanda aynı bilgileri meslektaşlarımızdan istiyor. TUİK tarafından Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da devlet kurumlarının ortak bir havuz oluşturarak lazım bilgileri buradan çekmesinin sağlanabileceği bir sistemin geliştirilmesini ifade etti. Akkaya, “Devlet hepimizin devleti. Hepimiz devletimiz için iş yapmaktan gocunacak değiliz. Ancak, bunca iş yüküne rağmen fedakarca çalışan meslektaşlarımızın omuzlarına her gün yeni bir yük biniyor. Bu bilgiler devletin tüm kurumlarında var. Keşke bir havuz oluşturulsa ve bilgiler oradan otomatik olarak çekilse” dedi. TUİK Başkan Vekili Mehmet Aktaş, meslek mensuplarının sorunlarını bildiklerinin altını çizdi. Aktaş, konuyla ilgili olarak torba yasa içerisine bir madde eklenerek bu bilgilerin diğer kurumlardan alınması için çalışma yapabileceklerini belirterek, tüm meslek mensuplarının haftasını kutladı. SEMİNER BÜLTEN • 2016 - 212 21 İNŞAAT MUHASEBESİ VE VERGİ UYGULAMALARI SEMİNERİ Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (ASMMMO) İnşaat Muhasebesi ve Vergi Uygulamaları Semineri Kocatepe Kültür Merkezinde yapıldı. Seminerin sunuş konuşmasını Oda Sekreteri Nevzat Akkaya yaptı. Akkaya, meslek mensuplarının yoğun iş temposu ve hafta sonu olmasına rağmen gösterdikleri ilgiye teşekkür ederek başarı temennisinde bulundu. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı da yaptığı konuşmada geçen hafta Perşembe günü 71 odanın katılımıyla Başkanlar Kurulu toplantılarının yapıldığını hatırlatarak, “Başkanlar Kurulu toplantısında en önemli gündem maddelerinden bir tanesi e-birlik sisteminin 2016 yılında nasıl uygulanacağıydı. Genel kanaat yeni yılda da sözleşme yapılması şeklinde oda başkanlarının görüşleri var” diye konuştu. Ankara Odası olarak görüşlerini tekrar ettiklerini belirten Okkalı, «Damga vergisiyle ilgili problemde karşımızda. Damga vergisi olayı da mahkemede çözüldü. Mahkeme kararına göre, her yıl sözleşme yapmamıza gerek olmadığı yeni yılda damga vergisi ödememize gerek olmadığı şeklinde karar da var. Ancak TÜRMOB’un görüşü meslek yasamızdan kaynaklı olduğu için her yıl sözleşmelerin yapılması şeklinde. Birkaç gün sonra başkanlar kurulu kararı ilan edilecek” ifadelerini kullandı. Yeni gelen mükelleflerle sözleşmelerin mutlaka yapılmasını tavsiye eden Okkalı, şunları kaydetti:“2 milyon 400 bin sözleşme var her yıl yenilenmesi gereken. Aşırı bir iş yükünüz var bu sözleşmeleri Şubat ayının sonuna kadar tamamlamanız gerekiyor. iş yükü olarak görüyoruz. Yoksa zaten biz müşterimizle sözleşmeyi en başta yaptığımız zaman her yıl güncellemesini yapabiliyoruz. TÜRMOB’daki sisteme de aynen bunu önerdik.” Perşembe günü Maliye Bakanı Naci Ağbal ile yaptıkları toplantıyı da anlatan Okkalı, SGK ile Maliye Bakanlığı’nın veri sistemi arasında da iki yıllık bir fark olduğunu kaydederek, “Alt yapıları da müsait değil bu ortama. Bu hatanın düzeltilmesini talep ettik. Damga vergisiyle ilgili talebimizde var. Boş beyanname verdiğimiz veya ödemesi çıkmayan firmalarda katma değer vergisi beyanlarında damga vergisi bizim için problem oluyor. Müşterimizin ödemesi çıkması bile kendisine tahakkuku göndermek zorunda kalıyoruz. Onlarında ödeme yapması sorunları kalıyor. Ödenmediği zamanda maliye tarafından takip açılması gerekiyor. Hem onlara hem bize angarya bir iş. Bunu da şöyle önerdik, yılbaşında beyanname verdiğimiz zaman ilk katma değer vergisinde 12 tane katma değer vergisi toplu olarak tahakkuk etsin” dedi. Oda olarak yeni bir hizmet daha vermeye başladıklarını ifade eden Okkalı, “Sizlerden gelen taleplerle dava dilekçelerimizi nasıl yapacağız, dava türü ile ilgili sıkıntılarımız neler, vergi danışmanlığımızın yanında sizlere dava danışmanı da organize ettik. Bu hizmeti Çarşamba günleri veriyoruz” şeklinde konuştu. Okkalı, konuşmasına şöyle devam etti: “Bakanlık katma değer vergisi iade sisteminin daha iyi çalışabilmesi için bazı düzenlemeler yapmak istiyor. Bunlardan bir tanesi de işletme defterlerinde de BA-BS çalışması şeklinde düşünceleri var. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Şuan zaten BA-BS’ deki üzerimizde yoğun baskı var. Neredeyse ayın son üç gününde devamlı telefonlarla işlem yapmaktan başka iş yapamıyoruz. Bu da bizi yoruyor. BA-BS otokontrol sisteminin biran önce hayata geçirilerek hatalı beyannamelerin bildirimlerin 10 günlük süre içerisinde cezasız olarak ziyaret edilmesini tekrar hatırlattık. İşletme defterinde kesinlikle BA-BS’yi kabul etmeyeceğiz. Mücadelesini vereceğiz. Amacımız bu mesleği bir yerlere taşıyabilmek. Konuşmaların ardından YMM Abdullah Tolu ve SMM Serkan Kumdakçı tarafından seminer verildi. Program soru cevap bölümün ardından Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan’ın konuşmacılara günün anısına plaket vermesi ile sona erdi. EĞİTİM 22 BÜLTEN • 2016 - 212 MESLEK MENSUPLARI BÖLGE TOPLANTILARINDA BULUŞTU ASMMMO tarafından düzenlenen “Yıl Sonu İşlemleri Ücret Tarifesi ve Defter Tasdikleri” Ostim, Kazan, Kızılcahamam bölge toplantıları meslek mensuplarını buluşturdu. İnfoteks firmasının sponsorluğunda gerçekleştirilen toplantının sunuş konuşmasını yapan Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, teknolojik gelişmelerin değişimi zorunlu kıldığını söyledi. Alkan, meslek mensuplarına haksız rekabet uyarısı yaptı. Bölge toplantılarının sponsorluğunu üstlenen İnfoteks firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz da firmaları tarafından üretilen ve meslek mensuplarına büyük kolaylık sağlayacak yeni nesil cihazlar hakkında bilgi verdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da seçildikleri günden itibaren mesleki itibar, daha az iş daha kaliteli hizmet ve iyi ücret politikasını önemsediklerinin altını çizdi. Başkan Okkalı, meslek mensuplarının sorunlarının çözümü için her türlü çabayı sergilediklerini ifade etti. Başkan Okkalı sözlerine şöyle devam etti; “Bizim tek derdimiz var mesleğimiz ve meslektaşımız. Bizim siyasetle işimiz yok. Ne kadar çok angaryayı kaldırırsak, mesleki itibarın artmasına ne kadar çok katkı sağlarsak kendimizi o kadar çok başarılı sayacağız. Meslektaşlarımızdan bu anlamda destek bekliyoruz. Mesleğimizi daha yapılabilir hale getirmek bizim elimizde. El birliği ile haksız rekabete göz yummadan, siyasi hesaplarla bir birimizin gücünü kırmadan çalıştığımızda sorun çözülecektir” dedi. Toplantılar Kazan, Kızılcahamam ile devam etti. SİTELER, ELMADAĞ, ÇUBUK VE GÖLBAŞI BÖLGE TOPLANTILARI ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, haksız rekabetin mesleğin ve meslektaşın önündeki en büyük sorunlardan biri olduğunu söyledi. Okkalı, tüm meslek mensuplarını odanın haksız rekabetle mücadelesine destek vermesi gerektiğini ifade etti. İnfoteks firması sponsorluğunda Siteler, Çubuk, Elmadağ ve Gölbaşı’nda meslek mensuplarıyla istişare toplantıları sürüyor. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya programda bir sunuş konuşması yaparak meslek mensuplarına katılımlarından dolayı teşekkür etti. Bölge toplantılarının sponsorluğunu üstlenen İnfoteks Firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz da yeni nesil yazarkasapos cihazlarının sağladığı kolaylıklar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında haksız rekabet vurgusu yaptı. Haksız rekabetin mesleğin altına konulmuş dinamit olarak değerlendiren Okkalı, “Tüm meslektaşlarımızdan özellikle rica ediyorum. Haksız rekabetle mücadeleye destek verin. Bugün bana bir şey olmaz düşüncesiyle hareket edersek yarın hepimiz bu durumdan zarar göreceğiz. Bizler hizmette rekabet etmeliyiz ücrette değil. Oda olarak haksız rekabetle mücadelede sizlerden destek bekliyoruz. Hepimiz mesleğimizin geleceği için bu konuda duyarlı olmak zorundayız. Bizim amacımız meslektaşın iyi ücret, kaliteli hizmet ve mutlu meslektaş hedefidir. Bu konuda hepimize düşen birlik ve bütünlük içinde hareket etmek” dedi. Bölge toplantıları Çubuk, Elmadağ ve Gölbaşı ilçelerinde devam etti. POLATLI ASMMMO›nun düzenlediği Polatlı Bölge toplantısında Yıl Sonu İşlemleri, Ücret Tarifesi ve Defter Tasdikleri konuşuldu. Polatlı Bölge Temsilcisi Serpil Oğuzlar ise oda yönetimine düzenlenen toplantı dolayısıyla teşekkür etti. Toplantının sunuş konuşmasını Oda Baş- EĞİTİM BÜLTEN • 2016 - 212 kan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan yaptı. Alkan konuşmasında, meslek mensuplarına defter tasdikleri ve ücret tarifesi konusunda birlik olunması gerektiğini dile getirdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ise meslek mensuplarına haksız rekabet uyarısında bulundu. Başkan Okkalı, « Mesleğimize hepimizin sahip çıkması lazım. Meslek mensuplarımız haksız rekabetle mücadelede gerekli desteği vermeli. Bu sadece odanın yapacağı bir mücadele değil. Geleceğimiz ve mesleğimiz için bu konuda birlikte hareket etmeliyiz» dedi. YENİMAHALLE VE ULUS TOPLANTILARI Yenimahalle ve Ulus bölge toplantıları yoğun bir katılımla tamamlandı. ASMMMO tarafından dönem sonu işlemler ve defter tasdik ücretlerinin belirlenmesi için gerçekleştirilen bölge toplantıları de- vam ediyor. İnfoteks Firması sponsorluğunda Yenimahalle›de yemekli toplantıda bir araya gelen meslek mensupları yaşadıkları sorunları oda yöneticileriyle paylaştı. Toplantının açış konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz 23 Nihat Alkan, meslek mensuplarına gösterdikleri duyarlılık için teşekkür etti. Alkan, mesleğin hızla teknolojik bir hale doğru gittiğinin altını çizdiği konuşmasında meslek mensuplarına hazırlıklı olmalarını söyledi. Bölge toplantılarının sponsoru İnfoteks Firması Genel Müdürü Mustafa Yavuz da meslek mensuplarına 2016 yılının ilk ayı itibariyle yeni nesil yazar kasa poz cihazlara geçişin zorunlu olacağı bilgisini verdi. Genel Müdür Yavuz, Ankara odasının bu konudaki duyarlılğına teşekkür ederek meslek mensupları ile daha yakın iş birliği yapmak istediklerini kaydetti. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında meslektaşlardan mesleğe ve meslek sorunlarına sahip çıkmalarını istedi.Okkalı, yazar kasa pos cihazları konusunda yeni bir döneme girildiğini meslek mensuplarının da buna hazırlıklı olmalarının şart olduğunun altını çizdiği konuşmasında şunları söyledi; «Bilindiği gibi mesleğimiz elektronik sistemlere doğru hızla yol alıyor. Artık teknoloji hayatımızın her alanında olduğu gibi mesleğimizinde içinde. Bu yüzden hepimiz buna hazır olmak durumundayız. 1 Ocak 2016 itibariyle artık yeni nesil yazar kasalar zorunlu hale geliyor. Oda olarak İnfoteks firması ile bir sponsorluk çalışması yaptık. Odaya değil meslektaşa yönelik bazı kampanyalar istedik. Sizlerin iş yükünü alacak, fayda sağlayacak her kesim ve kurulu ile çalışmaya hazırız. Yeter ki meslektaşlarımızın omuzlarındaki yükler hafiflesin” dedi. Bölge toplantılarının bir diğiri ise Ulus Bölgesindeki meslek mensupları için Turist Hotel›de kahvaltı düzenlendi. Toplantının sunuş konuşmasını Oda Sekreteri Nevzat Akkaya yaptı. Akkaya, tüm iş yoğunluğuna rağmen bilgilendirme toplantılarına katılımın yüksek olmasının sevindirici olduğunun altını çizdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında haksız rekabet vurgusu yaptı. Meslek mensuplarının oda tarafından başlatılan haksız rekabetle mücadelesine yeteri desteği vermediğini kaydetti. Okkalı, “Haksız rekabetten en çok meslektaşlarımız yakınıyor. Ancak bizim mücadelemize destek yetersiz. Meslekmensupları hem haksız şikayetten muzdarip olduklarını EĞİTİM 24 BÜLTEN • 2016 - 212 söylüyorlar hem de destek vermiyorlar. Odanın haksız rekabet hattına 1 yılda 5 kişi şikayette bulundu. Bu konu hepimiz için büyük önem taşıyor” dedi. ŞEREFLİKOÇHİSAR Şereflikoçhisar’da e-defter, e-fatura, e-arşiv bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıya KAZAN Kazan Belediyesi Kültür Merkezi›nde yapılan toplantının sunuş konuşmasını Kazan Temsilcisi Ali Esendemir yaptı. Esendemir odanın yapmış olduğu bölge toplantılarının meslektaşlar açısından ufuk açıcı olduğunun altını çizerek, emeği geçenlere teşekkür etti. Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan da konuşmasında mesleğin yaşadığı değişim oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ile e-defter, e-fatura, e-arşiv konularında eğitim vermek üzere SMMMO Alper Erdem katıldı. Şereflikoçhisar Vergi Dairesi’nde yapılan toplantıya ilçede faaliyet gösteren meslek mensupları katıldı. Toplantı öncesi kısa bir konuşma yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, birlik ve ve dönüşüme dikkat çekti. E-defter,e-fatura, e-arşiv ile başlayan sürecin e-denetim ile devam ettiğini dile getiren Alkan, «Teknolojinin baş döndüren hızlı gelişimi mesleğimizi de o ölçüde etkiledi. Artık elektronik işlemlerin yapıldığı bir süreçteyiz. Hepimiz bu dönüşüme ayak uydurmak zorundayız. Oda yönetimi olarak bu kapsamda meslektaşlarımızla bölge toplantılarında buluşarak hem bu alanda eğitim ve seminerler düzenliyoruz hem de dertleşiyoruz. Yıllardır üst üste biriken sorunlarımız var. Bunların çözümü için her türlü farklılıkları bir yana bırakıp mesleğimiz için bir araya gelebilmeliyiz. Birlik ve beraberlik olamazsak sorunlarımızı çözemediğimiz gibi gelecek kuşaklara çok daha fazla sorun bırakırız» dedi. Konuşmaların ardından SMMM Alper Erdem, e-defter,efatura, e-arşiv fatura konularında eğitim verdi. Toplantıya Kazan Vergi Dairesi Müdürü ve Kazan Sanayici İşadamları Derneği Başkanı ve meslek mensupları katıldı. beraberlik içinde çözülemeyecek hiçbir sorunun olmadığının altını çizdi. Alkan, oda olarak yaptıkları çalışmalar hakkında meslek mensuplarına bilgiler verdi. Mesleğin sürekli yenilenme gerektiğinin altını çizen Alkan, “ Mesleğimiz teknolojiyle birlikte hızla kabuk değiştiriyor. Artık hayatımızda e-defter,e-fatura, e-imza gibi bir çok yeni uygulama girdi. Meslek mensupları olarak bizler de bu duruma ayak uydurmak zorundayız. Siz değerli meslektaşlarımızı bu değişim ve dönüşüme hazırlamak için bölge toplantıları düzenliyoruz. Hep birlikte mesleğimizin sorunlarını çözmek, daha az iş, daha iyi hizmet ve iyi ücret politikasıyla hareket etmeliyiz. El ele verdiğimiz zaman çözemeyeceğimiz sorun yoktur” dedi. Konuşmaların ardından SMMM Alper Erdem sunum yaptı, program soru -cevap bölümünün ardından sona erdi. EĞİTİM BÜLTEN • 2016 - 212 25 BAŞKAN OKKALI: “İŞKUR İŞBAŞI EĞİTİMLERİ FIRSATINI İYİ DEĞERLENDİRELİM” ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, İşkur tarafından başlatılan işbaşı eğitimlerinin hem meslek mensupları hem de müşterileri için önemli avantajlar sağladığını söyledi. ASMMMO tarafından düzenlenen İşkur İşbaşı seminerinin açılış konuşmasını yapan Başkan Okkalı, şunları söyledi, “Hem meslektaşlarımızın personel yetiştirmesi, hem personel maliyetlerini azaltması hem de müşterilerinin personel ihtiyaçlarının maliyetlerinin aşağıya çekilmesi için önemli bir fırsat. Kursa katıldığınız süre boyunca günde 50 lira cep harçlığı alırsınız. Burada şuna dikkat ediniz, 1 aylık süre içinde haftanın 1 günü tatil olarak ayda 4 gün tatiliniz vardır tatil olan günlerde size cep harçlığı ödenmez. Ayrıca 23 Nisan, 19 Mayıs gibi resmi tatiller de tatil günlerine dahildir. Bu günler devam olarak hesaplanmadığı için ay içerisinde bu günlere denk gelirseniz bu günlerde de para alamazsınız. Kurumun size vereceği devam föyün’de bu günleri çarpı olarak göreceksiniz. Diğer taraftan bu kursa katılanlar açılacak olan kursa göre maksimum 1 yıl (320 fiili gün) günde 50 lira cep harçlığı, yeni bir iş, meslek edinmek isteyenlere kendini yeni bir işte deneme fırsatı, üniversiteliler için okul sonrası ücretli staj avantajı, ağır ve tehlikeli(aşçılık,boyacılık…) işlerde sertifika sahibi olma (Sertifika zorunluluğu olan işlerde kullanabilirsiniz), kurs bitiminde işverenin sizi en az 2 ay işe alma zorunluluğu. Bu sayede en az 2 ay sigortalı olarak çalışma fırsatı, kurs süresince Genel Sağlık Sigortası ile sağlık hizmetlerinden yararlanma gibi faydaları bulunmaktadır.” dedi. Konuşmaların ardından SMMM Lütfi Gülbenk ve SMMM Serkan Kumdakçı, işbaşı eğitimleri ile ilgili katılımcılara bilgiler verdi. ASMMMO EĞİTİMDE ZİRVEDE Vergi Hukuku yüzde 86, Temel hukuk yüzde 86 ve Meslek Hukuku yüzde 90,4 kazanma oranıyla son yılların kazandırma rekorunu kırdı. ASMMMO tarafından düzenlenen e-defter, bilgisayarlı muhasebe ve SMMM Yeterlilik Kursları’ndaki başarısıyla zirvede. Oda bünyesinde açılan kurslarda başarı oranı her geçen dönem yükseliyor. Yükselen başarı oranıyla birlikte kurslara olan ilgi de o oranda artıyor. SMMM Yeterlilik Kursları bünyesinde açılan Finansal Muhasebe başarı oranı yüzde 94,4, Finansal Tablolar Analizi yüzde 61, Maliyet Muhasebesi yüzde 63, Muhasebe denetimi yüzde 73, Sınav sonuçlarını değerlendiren Oda Başkanı Mehmet Okkalı, başarının tesadüf eseri olmadığının altını çizdi. Okkalı, kursiyerleri tebrik ederek şunları söyledi; “Odamız bünyesinde açılan kursların kazandırma çıtası her geçen gün yükseliyor. Bu tesadüfen oluşan bir başarı değil. Alanının en iyi hocaları tarafından verilen eğitimler ve doküman desteğinin büyük payı var. Bazı kurslar meslek mensubu eğitmenlerimiz tarafından veriliyor. Kursiyerlerimiz de ciddi bir çalışmayla en zorlu sınavların üstesinde geliyorlar. Kursa talep her geçen gün artıyor. Bu talebi karşılamakta zorlandığımız zamanlar var. Ben gerek SMM yeterlilik gerekse diğer staja giriş sınavları başta olmak üzere tüm kursiyerlerimizi tebrik ediyorum” dedi. KURULTAY 26 BÜLTEN • 2016 - 212 2. TÜRKİYE MALİ MÜŞAVİRLER GENÇLİK KURULTAYI YAPILDI Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından 2. Türkiye Mali Müşavirler Gençlik Kurultayı Kocatepe Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’nin farklı illerinden gelen mali müşavirlerin de katıldığı kurultayda akademisyenlerin ve meslek mensuplarının genç meslek mensuplarının sorunları ve çözüm yollarına yönelik sunumları gerçekleştirildi. Kurultay sonunda sonuç bildirgesi yayınlandı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan Kurultay, Tertip Heyeti Başkanı ve ASMMMO Oda Sekreteri Nevzat Akkaya’nın konuşma- sıyla başladı. Nevzat Akkaya, Ankara Odası olarak genç meslektaşların sorunlarına duyarsız kalmadıklarının altını çizdi. Akkaya, “Bugün burada Ankara odasının öncülük ettiği önemli bir kurultayı gerçekleştiriyoruz. Mesleğimizi daha güzel yarınlara taşıyacak genç meslek mensuplarının karşılaştıkları sorunlar ve çözüm yollarını masaya yatıracağız. Farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve mesleğinde duayen olmuş meslektaşlarımızın sunumlarının yer alacağı bu kurultay mesleğimizin geleceğine önemli katkılar sunacaktır. Ankara odası olarak biz hep ilklerin öncülüğünü yaptık bugün de KURULTAY BÜLTEN • 2016 - 212 yaptığımız kurultay Türkiye’de meslektaşlarımızın sorunlarına yönelik yapılan ilk kurultaydır. İnşallah mesleğimiz ve meslektaşlarımız için hayırlı neticeler doğuracaktır” dedi. ASMMMO Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında göreve geldikleri günden itibaren yaptıkları çalışmalar ve projelerle Ankara Odası’nın imajının ve bilinilirliğinin daha da arttığının altını çizdi. ASMMMO Başkanı Okkalı’nın çağın bilgi çağı olduğunu söyleyerek genç mali müşavirlere şu tavsiyelerde bulundu: “Çağımız bilgi çağı, teknolojiyi en iyi şekilde kullanan, donanımlı bir mali müşavir olmanız halinde ne iş ne de parasal bir sıkıntı yaşamanız söz konusu olmayacaktır. O yüzden ihtiyacınız olan tek şey kendinize güvenip, potansiyelinizin farkında olarak en iyi şekilde kendinizi geliştirmenizdir.” “Birinci önceliğimiz üye memnuniyeti olan bir anlayışla hizmet etmeye başladık ve devam ediyoruz” diyen Okkalı, “Kamu kurum ve kuruluşları, bürokrasi, siyasi ve meslek örgütleri ile diyaloglar kurduk. Mesleğin ve meslektaşın içinde bulunduğu sorunlar yumağını, Mali Müşavirlerin yaptığı işin önemini anlattık. Artık Ankara Odası, Maliye Bakanlığı tarafından muhatap alınır bir kurum haline gelmiştir” ifadesini kullandı. Okkalı, “Toplumsal olaylara gerekli tepkisini gösteren, teröre karşı net duruş sergileyen bir oda olduk” diyerek şunları kaydetti: “Meslektaş- 27 larımıza bir nebze olsun soluk aldırabilmek, kendilerine zaman ayırmalarını sağlayabilmek amacı ile tiyatro, halk müziği, halk oyunları, satranç, fotoğrafçılık kursları açtık, kişisel gelişim ve pazarlama eğitimleri verdik.” Amaçlarının bu meslek ve meslektaşa hizmet olduğunu vurgulayan Okkalı, “2017 yılı bütçesinde üye aidatlarına, oda kayıt suretlerine, huzur haklarına bizim belirleme yetkimiz olan hiçbir aidat ve ödeme kalemine zam yapmayacağız” diye konuştu. “Bağımsız Denetim ve İç Denetim Mesleği, Global Gelişmeler karşısında Uygulamacılar Açısından Muhasebe Mesleğinin Geleceği, İç Denetim Uygulamaları, Bağımlı Çalışan Meslek Mensuplarının Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mali Müşavirlik Mesleğinin Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mali Müşavirlik Mesleğinde Yeni Çalışma Alanları ve Mali Müşavirlik Mesleğine Genel Bakış”. Kurultay, sonuç bildirgesinin yayınlanması ve konuşmacılara günün anısına plaket takdim edilmesiyle sona erdi. ETKİNLİK 28 BÜLTEN • 2016 - 212 ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANI VE VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLERİ 5 ÇAYINDA BULUŞTU Toplantının sunuş konuşmasını yapan Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, bugüne kadar meslek mensupları ile vergi daireleri arasında çok sıcak ilişkilerin kurulduğunu söyledi. Alkan, devlet ile mükellef arasındaki bağı kuran meslek mensupları ile vergi dairelerinin daha sıkı çalışma içerisinde olmasını arzu ettiklerini söyledi. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin, kendilerinin en önemli paydaşı olduğunu söyledi. Sütçü, ‘Meslek mensuplarının sorunlarının çözülmesi demek bizim işlerimizin daha sağlıklı yürümesi demektir. Biz sizi kendimizden ayrı düşünmüyoruz” dedi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı ise vergi daireleri ile meslektaşlar arasındaki diyalogun her geçen gün artmasının kendilerini sevindirdiğinin altını çizdi. ASMMMO’nun gelenekselleşen 5 Çayı Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü ile Çankaya, Hitit, Mithatpaşa, Ulus, Ostim vergi dairelerinin müdürlerinin katılımıyla Oda Konferans salonunda yapıldı. Toplantının başında kısa bir konuşma yapan Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu Başkanı Zeynep Yağmur Coşkundeniz, katılımlarından dolayı vergi dairesi başkanı ve vergi daireleri müdürlerine teşekkür etti. Komisyon olarak kadın meslek mensupları için bir şeyler yapma gayretinde olduklarının altını çizen Coşkundeniz, oda yönetiminin kendilerine verdiği destekten duyduğu mutluluğu dile getirdi. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da yönetime geldikleri günden itibaren meslek ve meslektaş öncelikli çalıştıklarını kaydetti. Okkalı, “Biz önce meslek ve meslektaş dedik. Bu yüzden tüm paydaş kurumlarla yakın diyalog içerisinde olduk. Başta Ankara Vergi Dairesi Başkanımız olmak üzere tüm vergi dairesi müdürlerimize meslektaşlarımıza kurdukları sıcak diyalogdan dolayı teşekkür ediyorum. Biz devletimizin vergilerini muntazam bir şekilde tahsil edebilmesi için mükellef ile devlet arasında köprü görevi görüyoruz. Gece gündüz demeden çalışıyoruz. O yüzden hem bizim hem de paydaşlarımızın karşılıklı yakın çalışma zorunluluğu var. Biz Ankara Vergi Dairesi Başkanımız başta olmak üzere tüm vergi dairesi müdürlerimiz ve çalışanlarıyla sıcak bir diyalog halindeyiz. Sayın vergi dairesi başkanımız meslek mensuplarımıza değer veriyor. O yüzden kendisine ayrıca teşekkür ediyoruz” dedi. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü de konuşmasında meslek mensuplarının yaptığı görevin önemine dikkat çekti. Sütçü, “Meslek mensuplarımızı kendimizden ayrı düşünmüyoruz. Sizin sorunlarınızın çözümü demek bizim işlerimizin kolaylaşması demek. Gerek ben gerek vergi dairesi müdürü arkadaşlarımın kapıları her zaman sizlere açık. 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ETKİNLİĞİ Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu, 8 Mart dolayısıyla ‘Kadınlar Günü’ etkinliği gerçekleştirdi. Programa Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, oda kurulu üyeleri ve meslek mensupları katıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliğin sunuş konuşmasını yapan Kadın Meslektaş Sorunları Komisyonu Başkanı Coşkundeniz, kadına yönelik şiddete vurgu yaparak; “Biz her ay beş çaylarında toplanıp çeşitli konu ve konuklarla mesleğimizin ve kadın meslektaşlarımızın sorunlarını tartışıyor ve dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Bundan 106 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde Amerika ‘nın New York kentinde ölen 129 dokuma kadın işçisinden mi bahsetmeliydim yoksa ülkemizde son 10 yılda şiddete ve cinsel istismara maruz kalıp öldürülen 7 bin 122 kadından mı bahsetmeliyim bilemedim. . Kadın sorunları, diğer toplumsal ve insani sorunlardan ayrı tutulamaz.Toplumda var olan ve yaşanan her türlü ekonomik, sosyal ve siyasal problem birbiriyle, dolayısıyla kadınların sorunlarıyla ilgili ve bağlantılıdır. Ancak kadınların yaşamış olduğu sosyo-kültürel sorunları çözmekle diğer sorunların çözülmesi kolaylaşabilir.” Oda Başkanı Mehmet Okkalı da kadına verilen değerin yılda bir gün değil her gün olması gerektiğine dikkat çekti. Ok- kalı, “Bizim aramızda şuanda 3 bin küsur tane bayan meslektaşımız var. Son dönemlerde mesleğe giren meslektaşlarımızın yaklaşık yüzde 80’i bayandır. Bayan arkadaşlarımın, her konuda, her rolde ön planda olduklarını belirtmek istiyorum. Ankara Mali Müşavirler Odası olarak, kadınlar gününü her gün kutlama gayreti içerisindeyiz. Sadece bir günde değil, biz kadına verilen önemi çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili Ankara Odasında her ayın 5’inde ‘beş çayı’ programları düzenledik. Buradaki bayan meslektaşlarımıza nasıl sahip çıkabiliriz, onların sıkıntıları, sorunları nelerdir, nasıl dile getirebiliriz; bu konuda önemli çalışmalar yaptığımızı düşünüyorum” dedi. Konuşmaların ardından Prof. Dr. Nalan Akdoğan, Sosyolog Büşra Soylu tarafından konferans verildi. Program, verilen resepsiyon ile sona erdi. ZİYARET BÜLTEN • 2016 - 212 29 ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANINDAN ASMMMO’YA ZİYARET işin öneminin farkındayız. Vergi bilincinin artırılması, verginin tam olarak tahsil edilmesi sizin özverili çalışmalarınız sayesinde oluyor. Sağladığınız katkılardan dolayı teşekkür ederiz” dedi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya da meslek mensuplarının gelişen teknolojiye ayak uydurduğunu ve kendini her geçen gün yenilediğinin altını çizdi. Devletin tahsil ettiği vergide meslek mensuplarının bu yenilenmede önemli bir payı bulunduğunu kaydetti. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü ve beraberindeki Heyet Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) Yönetimini ziyaret etti. Vergi Haftası etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen ziyaret samimi bir atmosferde gerçekleşti. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Mahmut Sütçü, vergi haftası etkinlikleri kapsamında ziyaretler gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Devletin en önemli gelir kaleminin vergi olduğunu anımsatan Sütçü, serbest muhasebeci mali müşavirlerin de verginin toplanmasındaki en önemli görevlerden birini üstlendiklerini söyledi. Devlet ile mükellef arasında kurulan köprünün meslek mensupları tarafından kurulduğunu kaydeden Sütçü, “Biz sizlerin yaptığı ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı ise ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Okkalı, “Üyelerimiz devletimizin vergisini eksiksiz ve düzenli olarak tahsil edilmesi için gece gündüz çalışıyor. Meslektaşlarımızın sorunlarının çözüme kavuşturulmasında sizin önemli desteklerinizi görüyoruz. Meslek mensuplarımıza gösterdiğiniz sıcak ilgiye teşekkür ediyoruz. Daha sık diyalog ve iş birliği ile çalışmaya devam edeceğiz. Vergi haftasını kutluyor, yönetim kurulumuz adına ziyaretinizden duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek istiyorum” şeklinde konuştu. Ziyarete, ASMMMO Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, Denetleme Kurulu Üyesi Bülent Kaplan, Ankara Vergi Dairesi Grup Müdürleri Fatih Kaya, M. Fatih Gür, Ersin Eroğlu ve Yüksel Çelebi katıldı. ASMMMO’NUN HİZMET KALİTESİ TESCİLLENDİ Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası ‘nın (ASMMMO) hizmetleri Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından tescillendi. ASMMMO’ya TSE tarafından “ TSE 13663 Kalite Hizmet Yeterlilik” Belgesi verildi. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, TSE tarafından yapılan denetim ve incelemeler sonuncunda 13663 kalite belgesi verildiğini söyledi. Okkalı, “Bugüne kadar meslektaş odaklı bir oda olarak çalışmalarımız TSE tarafından da tescillenmiş oldu. Türkiye’de genelinde kalite belgesini alan ilk oda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. TSE yetkilileri tarafından odamızda personel hizmetleri, üye ve eğitim kalitesi alanlarında yapılan denetimleri başarıyla geçtik. Hizmet standart- ları konusunda bu belgenin verilmesi son derece sevindiricidir. Oda yöneticileri, çalışanları ve meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Biz seçildiğimiz günden bu yana hep meslek ve meslektaş, mesleğin geleceği dedik. Eğitime önem verdik. Meslektaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak için çabaladık. Siyasetten uzak durduk. Bunun da meyvelerini almaya başladığımızı düşünüyorum. Ankara odasının ve üyelerinin ne kadar farklı bir oda olduğunu herkese ilan etmiş oluyoruz. Hizmet standartlarını daha da yukarıya taşıyarak mesleğimiz ve meslektaşlarımız için kalite standartlarımızı en yükseğe taşıma gayreti içerisinde olacağız.”dedi. ETKİNLİK 30 BÜLTEN • 2016 - 212 TİYATRO, HALK OYUNLARI, SEYMENLER VE HALK MÜZİĞİ TOPLULUKLARINA TEŞEKKÜR BELGESİ nümünün daha öncekilere göre daha bir anlamlı olduğunun altını çizen Akkaya, “Odamızın kuruluşunda her yıl çeşitli etkinlikler ve konser oluyor. Ancak bu yıl ki etkinliklerin tamamında meslek mensuplarımızın ortaya koyduğu tiyatro oyun, konser, seğmenler gösterisi ve halk oyunları ile çok daha güzel ve anlamlı oldu. Tüm meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi. ASMMMO bünyesinde meslek mensuplarından oluşan Tiyatro topluluğu, halk oyunları, halk müziği ve seğmenler ekiplerine odanın kuruluşunun 26. Kuruluş yıl dönümüne katkılarından dolayı teşekkür belgesi verildi. İçkale otelde düzenlenen yemekli programa Başkan Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Oda Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ve Disiplin Kurulu Başkanı Mustafa Önder katıldı. Törende konuşan Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, tiyatro, halk oyunları, halk müziği korosu ve seğmenler ekibinde yer alan meslek mensuplarına teşekkür etti. Bu yıl kutlanan kuruluşu yıl dö- Başkan Mehmet Okkalı ise fırsat verildiğinde meslek mensuplarının çok başarılı işlere imza attığını kaydetti. Okkalı, “Odamızın 26’ıncı kuruluş yıl dönümünde Funda Arar’ı getirmeyi planlıyorduk. Burada detayına girmek istemiyorum. Ama bizim elimizde olmayan nedenlerle mümkün olmadı. Ancak her işte bir hayır vardır derler. Bu sene odamızın tiyatro topluluğu, halk oyunları ekibi, seğmenler ve halk müziği korosunun gösterisi çok güzel ve çok anlamlıydı. Sizler ünlü sanatçılara taş çıkartacak kadar başarılı işlere imza attınız. Hepinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Biz de bundan sonra sanatçılara harcayacağımız paraları geceye katılanlara ve sizlere harcarız” diye konuştu. AYDINLIKEVLER TİCARET LİSESİNDEN ASMMMO’YA ZİYARET Aydınlıkevler Ticaret Meslek Lisesi Yönetici ve öğretmenlerinden ASMMMO'ya ziyaret. Okul Müdür Yardımcılarından Kasım Menekşe ASMMMO'ya nezaket ziyaretinde bulunarak Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ile bir süre görüştü. ASMMMO'nun geleceğin muhasebeci mali müşavirlerini yetiştiren Ticaret Liselerine verdiği önem için teşekkür eden Menekşe, yetiştirdikleri öğrencilerin her birinin bugün ülkeye ve millete ayrı ayrı görevlerde hizmet ettiğini söyledi. Menekşe, Oda Sekreteri Akkaya'nın ve Oda grafikeri Uğur Mermer'in 20 yıl önce öğrencisi olduğunu ifade etti. Nevzat Akkaya da öğretmenlerin önemine işaret ederek, kendilerini yetişmesinde payı olan tüm öğretmenlere teşekkür etti ve Kasım Menekşe'nin ziyaretinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. ETKİNLİK BÜLTEN • 2015 - 212 31 ASMMMO TİYATRO TOPLULUĞU “ŞIPSEVDİ” İLE PERDE DEDİ Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMMMO) üyesi meslek mensuplarından oluşan tiyatro topluluğu ‘Şıpsevdi’ oyunuyla yeni sezonu açtı. Mali müşavirler, geçen yıl da ‘Türkmen Düğünü’ oyununu Ankara, Konya, Karaman gibi illerde seyirciyle buluşturmuştu. yanı sıra sosyal ve kültürel etkinliklere özel önem veren bir odayız. Üç yıl önce görev geldiğimizde ‘Mutlu Meslektaş’ hedefi belirlemiştik. Bu hedef doğrultusunda meslektaşlarımıza yönelik eğitim ve seminerlerle yetinmedik. Oldukça yorucu ve yoğun bir mesleği icra eden meslektaşlarıma ben ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Onlar odamız bünyesinde açmış olduğumuz tiyatro, satranç, futbol, sanat müziği korosu ve fotoğrafçılık gibi birçok kurslarına yoğun ilgi gösterdiler. Tiyatro topluluğunda görev alan arkadaşlarımız uzun bir hazırlık döneminden sonra şimdi oyunlarını sahneliyorlar. Oda yönetimi olarak her türlü desteği veriyoruz. Ankara’da sahneleyecekleri oyunun ardından değişik illerde de oyunlarını izleyiciyle buluşturacaklar. Ben başta Neşet Erdem hocamız olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya ve Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, oyun bitiminde oyuncuları tebrik ederek çiçek takdim ettiler. Başkan Mehmet Okkalı, burada yaptığı konuşmada emeği geçenlere teşekkür ederek şunları söyledi; “Biz akademik bir meslek grubu olmanın Yönetmen Neşet Erdem, yaklaşık 6 aylık bir çalışma sonrasında Şıpsevdi oyununu seyirciyle buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Oyuncuların mali müşavirlik gibi zor ve yoğun bir işten vakit ayırmalarının takdire şayan olduğunu ifade eden Erdem, “ASMMMO yönetiminin verdiği destekle meslek mensuplarından oluşan bir tiyatro grubu kurduk. Bu grupla 6 aydır çalışıyoruz. Geçen yıl Türkmen Düğünü isimli bir oyunu sahnelemiştik. Ankara dışında da talepler gelmişti. Bu yıl da il dışında turnelerimiz olacak. Tüm oyuncu ve diğer ekip arkadaşlarıma, sanata verdikleri değerden dolayı başta Ankara Odamızın değerli başkanı, oda sekreteri ve diğer yönetim kurulu üyelerine özellikle teşekkür etmek istiyorum.” dedi. Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (ASMMMO) her yıl düzenlenen 25 haftalık futbol ligi tamamlandı. Lig usulü devam eden karşılaşmaların sonunda gruplara kalan takımlar yarı final ve final maçlarını ardından Pozitif spor bu yılın lig şampiyonu oldu. 20 takımlı ve 25 hafta süren müsabakalar çekişmeli mücadelelere sahne oldu. ASMMMO Başkanı Mehmet Okkalı, Oda Sekreteri Nevzat Akkaya, Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan, yönetim kurulu üyeleri ve meslek mensuplarının katılımıyla maç sonunda kupa töreni düzenlendi. 2015-2016- ASMMMO Lig Şampiyonluğunu: Pozitif spor elde ederken, Lig 2’si Efsane, Lig 3’üncüsü ise Platform oldu. ASMMMO Futbol Ligi meslek mensuplarının yoğun ilgisi gösterdiği ve 25 hafta üzerinden ligi usulü oynanan maçların ardından playoff, grup maçları, Yarı Final ve Final müsabakaları ile lig tamamlandı. Törenlerde ilk üç takıma madalya ve ödüller verilirken ayrıca, en centilmen takım, en centilmen futbolcu, en değerli oyuncu, en iyi kaleci, gol kralı gibi dallarda da ödüller verildi. Oda Sekreteri Nevzat Akkaya törende yaptığı konuşmada tüm meslek mensuplarına gösterdikleri ilgi için teşekkür ettik. Akkaya, sporun birlik ve bütünlüğe olumlu katkılar yaptığının altını çizdi. Başkan Yardımcısı Oğuz Nihat Alkan ise futbol ligi’nin artık gelenkelleştiğini ve meslektaşların bu organizasyona sahip çıktığına dikkat çekti. Alkan, tüm futbolculara ve emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkür etti. Oda Başkanı Mehmet Okkalı da konuşmasında yoğun iş temposuna rağmen vakit ayıran, özveride bulunan meslek mensuplarını tebrik etti. Okkalı, göreve geldikleri günden itibaren hem mesleki eğitimlere hem de sanat, spor ve sosyal faaliyetlere büyük önem verdiklerini kaydetti. Konuşmaların ardından kupa ve madalya töreni düzenlendi. Program kokteyl ile sona erdi. Mali müşavirlerden oluşan ASMMMO Tiyatro Topluluğu, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazıp Rahmi Dilligil’in oyunlaştırdığı ‘Şıpsevdi’ isimli komedi oyununu izleyiciyle buluşturdu. Yenimahalle Belediyesi Yıldız Kenter sahnesinde seyirciyle buluştu. Devlet Tiyatroları Sanatçısı Neşet Erdem’in yönettiği Şıpsevdi oyunu çoğunluğunun mali müşavirlerin oluşturduğu izleyiciden beğeni topladı. ASMMMO FUTBOL LİGİ ŞAMPİYONU POZİTİF SPOR OLDU RÖJORTAJ 32 BÜLTEN • 2016 - 212 DUAYENLERİMİZ... SALİM AYDOĞAN 1- KISACA KENDİNİZDEN BAHSEDERMESİNİZ, MESLEĞE NASIL VE HANGİ TARİHDE BAŞLADINIZ ? 1944 Yılında Ankara da doğdum, Sivas Divriği nüfusuna kayıtlıyım. İlk Okulu Ankara’da, Ortaokulu ve liseyi yatılı olarak Erzincan Askeri Lisesinde okudum. 21 Mayıs 1963 ihtilali nedeniyle Kara Harp Okulunda 1. sınıf öğrencisi İken ihtilale teşebbüs iddiasıyla ilişiğim kesildi. 1964 Yılında Ankara İktisadi Ve Ticari İlimler Akademesine girdim.1967 yılında mezun oldum, Maliye Bakanlığında çalışırken özel teşebbüsten gelen teklif üzerine memuriyetten istifa ettim. 21 Eylül 1967 yılında özel bir inşaat firmasında muhasebeci olarak çalışmaya başladım.1968 yılında kendime ait muhasebe büromu açtım. Yaklaşık 49 yıldır bu mesleği yapıyorum. Mesleği yaptığım süre boyunca yanımda çalışan arkadaşlarımı yetiştirmeye çalıştım. Bugüne kadar çok değerli muhasebeci arkadaşlar çalıştı, staj gördü ve bugün mesleği yapıyorlar. Hepsiyle gurur duyuyorum. Şükrü Kızılot, Sabri Arpaç, Sadık Kırkayak, Kanber Özat, Aşır Altuğ, Haydar Kılıç, gibi arkadaşlar birlikte çalıştığımız isimlerden bazıları. Hepsine hayat boyu başarı ve esenlik diliyorum. 2- MESLEĞE İLK BAŞLADIĞINIZ ZAMAN İLE ŞİMDİKİ DURUMU KARŞILAŞTIRIRMISINIZ? MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEGİNİN EN ZOR YANI NEDİR ? 3568 Sayılı Kanun çıkmadan önce çalıştığım firmalarında iki (M) vardı. Biri Mühendis, biri de Muhasebeci. Birinci (M) olan Mühendis hakediş yapıp para getirdiği için takdir edilir, ikinci (M) muhasebeci parayı harcayan kişi oluğu için taktir edilmez. Hâlbuki mühendisin harcadığı parayı ödeyen muhasebecidir. Mühendis demir, çimento, kereste, kiremit alır, parayı muhasebeci öder. İşverenin gözünde parayı harcayan siz olarak görünürsünüz. Mesleğimizin işveren nezdinde de- ğer kazanması için elimden geldikçe mücadele etmeye çalıştım. Biz okulu bitirdikten sonra da sürekli okumak ve kendimizi yetiştirmek zorundayız. Muhasebeci, gelir vergisi, kurumlar vergisi, vergi usul, damga, harçlar, ticaret, kooperatifler, borçlar kanunu,yeni mevzuatlar, yönetmelik, tebliğ ve daha bir sürü yasal düzenleme. Hepsini sürekli takip etmek zorundasınız. Bunun yanı sıra teknolojiyi yakından takip etmelisiniz. 3- YENİ MESLEĞE GİREN GENÇ MESLEKTAŞLARINIZA NE TAVSİYE EDERSİNİZ Mesleğin başındaki arkadaşlarıma kendilerini çok iyi yetiştirmelidirler. Bunun yolu da bol bol okumaktan geçiyor. Genç meslektaşlarıma bir alanda uzmanlaşmalarını öneririm. Ben bir sürü mükellef yerine uzmanlık alanında daha az mükellefle çalışmayı tercih ederim. Bir ülke için güven endeksi ne kadar önemli ise meslek mensubu için de güven, bilgi, kariyer de o kadar önemli diye düşünüyorum. Muhasebe bana göre denge demektir. Dengesiz bir varlık nasıl yıkılmaya mahkum ise muhasebesiz bir işletme de yıkılmaya mahkumdur. Biz mükelleflerimize bunu hissettirmeli ve bu fikri onlara aşılamalıyız. 4- MESLEKTE UNUTAMADIĞINIZ SİZİ MUTLU EDEN PROJE VE ANILAR VAR MI? Meslektaşlarımızın oyuyla 2006-2008 ve 20082010 dönemlerinde 4 yıl Oda Denetleme Kurulu RÖPORTAJ BÜLTEN • 2016 - 212 33 leğini elbette yapmak isterim, ama yukarıda bahsettiğim sorunların çözülmüş olması kayıt ve şartıyla.Bir de şunu söylemek isterim bu meslek uzun koşusu olan bir meslek. Beynimiz çalıştığı, okumayı sevdiğimiz müddetçe bu mesleği uzun bir süre yapar ve kendi kendimizi erken emekli etmemiş oluruz. 7- 50 YILLIK BİR TECRÜBE SAHİBİ OLARAK TAVSİYELERİNİZ NELERDİR Başkanlığına seçildim ve bu görevi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Görevimiz esnasında, bugün odamızın Çukurambardaki arsasının alımında katkım oldu. Bundan dolayı çok mutluyum. O zaman arsayı aldığımızda dolar 1.50 civarındaydı. Arsayı 3 milyon 230 bin liraya almıştık. Bugünkü dolar kuruna baktığımızda yaklaşık 7 milyon liralık bir değeri var. Bu benim için sevinç kaynağı. 5- MESLEGİN TEMEL SORUNLARINI VE ÇÖZÜM YOLLARINI BİRKAÇ BAŞLIKLA SIRALARMISINIZ. Mesleğimiz gittikçe zorlaşıyor. İş yükü sürekli artıyor. Düşünün bir yılda bir mükellef için sırf vergi dairesine damga beyannamesi hariç 29 beyanname veriyorsunuz. Her ne kadar teknoloji eskiye oranla işimizi kolaylaştırsa da şimdi başka başka sorunlar çıkıyor. Maliye Bakanlığı mesleğimizin sorunlarının çözümünde istenilen düzeyde bir yaklaşım sergilemiyor ve istenilen seviyeye bir türlü gelemiyor. Ben kısa vadede bunun değişeceği kanaatinde değilim. Çünkü maliyecilerin bizlere bakış açısı değişmeli. Bizleri maliyenin bir elemanı gibi görüyorlar. Bu güne kadar hep dile getirildi. KDV İle Gelir Vergisi arasında tahakkuk ve tahsilat esasının uyuşmazlığı, 4. dönem geçici verginin, sözleşme damga pullarının kaldırılması, KDV oranın düşürülmesi ve ya kısmi tevkifat uygulanması, ücretlerimizin tahsilatında iyileştirilme yapılması için bugünkü oda yönetimi de mücadele ediyor. Geçmiş oda yönetimleri de mücadele etti ama netice alamıyorlar. 6- YENİDEN DÜNYAYA GELSENİZ BU MESLEGİ SEÇERMİYDİNİZ. Yeniden dünyaya gelsem muhasebeci mes- Oda kurullarına seçilen arkadaşlarımız her zaman her meslektaşımızı kucaklamalı, görüş farkı, siyasi ve inanç düşüncesi ne olursa olsun onların yöneticisi olarak görev yapmalıdır. Mesleğin değer kazanması için daha çok çaba sarf edilmeli, ülke çıkarları başta olmak üzere Muhasebe ve denetim mesleğini ve mensuplarının hakları gözetilmelidir. Yöneticiler mesleğin standardını en yükseğe taşımak için mücadele eden kişiler olmalı. Pasta gittikçe küçülüyor, meslektaş sayısı artıyor. Bu nedenle meslektaşların gelirleri hızla düşüyor. Burada mühim olan pastayı büyütmek ve pastadan herkesin yeterince istifade edebilmesidir. Haksız rekabetle mücadele bu anlamda büyük önem kazanmaktadır. Odanın bu yöndeki çalışmaları var. Ama en büyük sorumluluğun meslektaşlara düştüğü kanaatindeyim. 50 yılı geride bırakmış biri olarak bundan sonraki hedefim 2017 sonunda çok sevdiğim mesleği bırakmış olacağım. Böylece 50 yılı 2017’de doldurmuş olacağım. Bundan sonra da dengede durmaya çalışacağım. Ben hem neticeye bakarım hem de sevgili eşim Hatice’me bakarım. Çok sevdiğim aileme, damadım ve gelinim ile evlatlarım Hülya, Perihan, Ali, Feridun, Demet ve çok sevdiğim torunlarım Eren, İpek ve Beray’ya bol bol zaman ayırmayı planlıyorum. Allah kısmet eder ise onlarla huzurlu bir hayat geçirmek istiyorum. Son olarak bu dergide bana söz veren oda yönetim kurulumuza ve Oda Sekreteri Nevzat Akkaya’ya teşekkür ediyor, sağlık ve esenlik dolu günler diliyorum. 34 BÜLTEN • 2016 - 212 iir - Edebiyat Sezai KARAKOÇ 22 Ocak 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelir. Babası Yasin Efendi’nin koyduğu isim Muhammed Sezai’dir. Nüfus kayıtlarında Ahmet Sezai olarak geçer. Dedeleri, Ergani ve yöresinde oldukça etkin kişilerdendir. Babasının babası Hüseyin efendi, Plevne savaşına katılmış; Gazi Osman Paşa’nın takdirini kazanmıştır. Aile Leventoğulları olarak anılır. Şairin çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçer. Altı yaşında ilkokula başlar ve 1944’te Ergani’de ilkokulu tamamlar. Maraş ortaokuluna parasız yatılı öğrenci olarak kayıt yaptırır. 1947 de burayı bitirerek Gaziantep’te yine parasız yatılı lise öğrenimine başlar. Gaziantep lisesinden 1950’de mezun olur. Felsefe okumak istediği için İstanbul’a gider. Fakat babasının arzusu ilahiyat fakültesidir. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, o zaman parasız yatılı kısmı bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi sınavına girer. Sınav sonuçlarını beklerken de Felsefe bölümüne kayıt yaptırır. Eğer sınavı kazanmazsa felsefe eğitimi yapacaktır. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini, 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamlar. Pek çok resmi görevde bulunur. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. MONA ROSA Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi. Ellerinden belli olur bir kadın, Denizin dibinde geziyor gibi. Ellerin, ellerin ve parmakların. Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa. Mona Rosa bugün bende bir hal var. Yağmur iri iri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli çakallar. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana, Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar. Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış. Yağmurdan sonra büyürmüş başak. Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben bir deliyim. Açma pencereni perdeleri çek. Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine. Kiminin rengi ak kiminin sarı. Ah beni vursalar bir kuş yerine. Akşamları gelir incir kuşları. Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kuş tüyüne. Bir tüy ki can verir gülümsesen, Bir tüy ki kapalı geceye güne. Altın bilezikler o kokulu ten. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, Bende çıkar güneş aydınlığına. Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. Seni hatırlatır her zaman bana. Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi. Ki ben Mona Rosa bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni. O masum bakışların su kenarında. Ki ben Mona Rosa bulurum seni. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister, Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, Işıksız ruhumu sallar da durur. Zambaklar en ıssız yerlerde açar. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Henüz dinlemedin benden türküler. Benim aşkım uymaz öyle her saza. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. BÜLTEN • 2016 - 212 35 İLÇELERİMİZ Çamlıdere Kızılcahamam ÇUBUK Çubuk İlçesi İç Anadolu Bölgesinde ve Başkent ANKARA İline bağlı bir ilçedir.Tarih içinde ilçenin adı ilk kez 1402 yılında, Çubuk ovasında yapılan ANKARA savaşı ile duyulmuştur. Tarihsel önemini bu savaştan alan kasaba, ilk kez 1902 yılında ilçe merkezi yapılmıştır.1910 yılında yeniden Bucak olmuş ve 1921 yılından bugüne ilçe olarak gelmiştir. İlçeye bağlı köylerin bir çoğu adını ANKARA savaşına ilişkin yaşanan olay ve savaşan Komutanlardan almıştır. Çubuk ve civarı Anadolu’nun Türkler tarafından fethi sırasında ilk ele geçen yerlerdendir. Bu bölgeyi, Selçuklu komutanlarından Çubuk Bey ele geçirmiştir. Çubuk isminin buradan gelmiş olabileceği konusunda görüşler bulunmaktadır. Çubuk, Türklerin fethinden sonra yoğun bir şekilde Oğuz Boyları›nın iskanına sahne olmuştur. XVI. Yüzyıldan kalan Osmanlı tahrir defterlerindeki köy adları Alayundlu, Çavundurlu, Eymür, İğdir, Kınık, Peçenek ve Yazır boylarından bazı grupların bu bölgede yerleştiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca Karakeçili ve Akçakoyunlu aşiretleri de Çubuk’a yerleşmişlerdir. Türk aşiretlerinin birçoğu Çubuk’a geldikten sonra zamanla yerleşik hayata geçmişlerdir. XVI. Yüzyılda aşiretlerin hemen hemen tamamı konar göçerliği bırakmış ve köylerde oturarak, zirai üretim ve hayvancılıkla uğraşmaya başlamıştır. 2002 Yılı Ağutos ayı itibariyle ilçemize bağlı 3 Belde 85 Köy vardır. İlçemiz 23.7.2004 tarih ve 2531 sayılı resmi gazetede yayımlanan 5216 sayılı Büyükşehir Belediye kanunu sonucu metropol ilçe olmuştur. Bu ka- Nallıhan Beypazarı Güdül Çubuk Kazan Ayaş Sincan Kalecik Akyurt Keçiören Altındağ Etimesgut Çankaya Yenimahalle Mamak Elmadağ Gölbaşı Polatlı Bala Haymana Evren Sultan Koçhisar nun itibariyle 27 köy yeni düzenleme ile belediyemize bağlanarak mahalle statüsüne kavuşmuştur. Nüfusu Toplam Nüfus : 64.484 Yüzölçümü : 1.248 km² ‘ dir. Rakımı Çubuk İlçesi’nin rakımı 1.100 m. ‘ dir. İklimi İlçenin üç tarafı dağlarla çevrili , güneyi ovaya doğru açık ve denizden uzak olduğu için kara iklimi hüküm sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak , kışları ise soğuk ve yağışlı geçer. Kaydedilen en düşük ısı –21.5 derece, en sıcak ısı +37.7 derecedir. Yağmur ortalamaları 472 mm. Ve nisbi oranı ise % 68 ‘ dir. İlçemize bağlı Esenboğa beldesi sınırları içerisinde bulunan, OlimpikTermal Havuz ve Spor tesisleri mevcuttur. İlçemizde, Perşembe günleri halk pazarı ile birlikte yöresel ürünleririn (Bazlama, Gözleme, Tereyağ, Peynir, Çökelek, Elma, Armut, Ayva, Vişne) satışları yapılması için Pazar kurulmaktadır. İlçemizde belediyemiz bünyesinde faaliyet gösteren çok amaçlı M.Akif ERSOY kültür merkezi bulunmaktadır. (Kültür merkezi 400 oturumlu olup Düğün salonu, Tiyatro Gösteri Salonu ile toplantı salonu olarak hizmet vermektedir.) İlçemizde tarihi eser niteliği taşıyan, ilçemizin muhtelif mahallerinde bulunan 5 adet tarihi eski evler mevcuttur. 36 BÜLTEN • 2016 - 212 ÇAMLIDERE Ankara’nın kuzeybatısında yer almakta, doğu ve güneyden Kızılcahamam, kuzeyden Gerede, batıdan Güdül ve Beypazarı ilçeleri ile çevrilidir. Ankara şehir merkezine uzaklığı 99 km’dir. İlçe 1953 yılına kadar Kızılcahamam İlçesine bağlı bucak olarak kalmış, 02.12.1953 tarihinde 6191 sayılı kanunla ilçe statüsünü kazanmıştır. Çamlıdere İlçesinin tarihçesi hakkında kesin bir bilgiye dayanan herhangi bir kaynak mevcut değil ise de, ilçede Selçuklu dönemine ait Peçenek Beldesinde bir Camii bulunmakta, Peçenek, Ozmuş, Yahşihan, Dağkuzören gibi bazı köy isimleri de Selçuklu beylerinin gesinden gelen vatandaşlarımız tarafından yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir. isimlerini taşımakta ve yer yer Selçuklu Dönemine ait İlçede her yıl genelde Temmuz ayı içerisinde Doğa kalıntılara rastlanılmaktadır. Bunun yanı sıra Bizans Festivali yapılmaktadır bu doğa festivalinde bazı eğ- Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri gibi kalıntılara lenceler düzenlenmektedir. Bunlar yağlı güreş, müzik da rastlanmaktadır. Ayrıca Çamlıdere şöleni, sinsin oyunlarıdır. İlçede türbesi bulunan Şeyh ilçe merkezine Hazreti Muhammed’in manevi evladı Ömer-ül Faruk’un dördün- Ali Semerkandi’yi anma gününün yer aldığı geleneksel “Çamlıdere Aluç Dağı Festivali” düzenlenmektedir. cü soyundan gelen Şeyh Ali Semerkandi›ye ait türbe Çamkoru mesire alanı ve Benli Yaylası ilçe sınırları için- bulunmaktadır. Söz konusu türbe yurdumuzun her böl- de bulunmaktadır GÜDÜL Güdül, Ankara ilinin kuzey batısında yer alan bir ilçesidir. İlçe toplam nüfusu 2007 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 10.676’dır. Bu nüfusun 3.155’i İlçe merkezinde, geri kalan kısmı ise köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Güdül İlçesi, 4 belediye ve 23 köy olmak üzere toplam 27 yerleşim biriminden oluşmuştur. Yapılan araştırma ve incelemelerde Güdül çevresinde tarih öncesi çağlardan beri yerleşildiği anlaşılmıştır. İlçe yakınından geçen Kirmir Çayı boyunca kayalara oyulmuş mağaraların Etiler’e (M.Ö. 2000) ait olduğu sanılmaktadır. Daha sonra Frigler (M.Ö. 8. yy) bu yörede hakimiyet sürmüşlerdir. İn-Önü denilen bu mevkideki mağaralarda haç işaretlerine rastlanmış, Romalılarca Hıristiyanlığın yayılması sırasında buraların mesken edildiği anlaşılmıştır. Daha sonra Bizanslıların yaşadıkları sanılmaktadır. İlçe, Anadolu Selçuklu hükümdarlarından I. Mesut’un eniştesi ve Ankara Emiri olan Şehabüldevle Güdül Bey tarafından şimdiki yerinde, tahminen 850 yıl evvel kurulmuş olup, 1 Eylül 1957 yılına kadar Ayaş ilçesine bağlı bir nahiye iken aynı yıl 7030 sayılı Kanun ile ilçe olmuştur. İlçenin yüzölçümü 419 km²’dir. Denizden yüksekliği 720 metredir. Karasal iklim tipi görülmektedir. Kışları soğuk yazları ise sıcak olup az yağış almaktadır. İlçe yıllık olarak 506 mm yağış almaktadır. Yağışlar genellikle ilkbahar ve sonbaharda düşmektedir. En yüksek sıcaklık (+30,+35) derece, en düşük sıcaklık -10,-20) dereceleri arasındadır. Arazi yapısı oldukça dağlık olan İlçede, az miktarda tarıma elverişli toprağa can veren ve Sakarya Nehri’nin bir kolu olan Kirmir Çayı, Suvari Çayı ve İlhan Çayı geçmektedir. BÜLTEN • 2016 - 212 37 GÖLBAŞI Gölbaşı ve çevresinin özellikle Tunç Devrinde yerleşim alanı olmaya başladığı, Hititler, Frigler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Anadolu Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de bu özelliğini devam ettirdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünce Gölbaşı çevresinin çeşitli bölgelerinde yapılan kazı çalışmaları, inceleme ve araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Gölbaşı’nın ilçe olması ise çok eskilere dayanmaz.Gölbaşı daha önce Örencik Köyüne bağlı Gölhanı adı ile anılan bir mahalle iken 1923 yılında, buraya Oğulbey Köyündeki Bucak Müdürlüğü ile Jandarma Karakolunun taşınması ile Gölbaşı Nahiyesi adını aldı. 1936 yılında ise ilçe olan Çankaya’ya bağlandı. 1955 yılında E-5 Devlet Karayolunun bu bölgeden geçmesi ile Gölbaşı’nın nüfus artışı ve gelişmesi hızlandı. 1965 yılında da Gölbaşı Belediye teşkilatı kuruldu. 29.11.1983 gün ve 2963 sayılı Kanun ile de Gölbaşı ilçe oldu. 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2872 sayılı Cevre Kanununun 9 uncu maddesine dayanılarak “Gölbaşı İlçesi Özel Cevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edildi. 1991 yılında da Gölbaşı Belediyesi Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alındı. Bugün Gölbaşı ilçesi Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde, 118.346 nüfusu ve 1300 km2›lik yüzölçümüyle devamlı gelişen ve büyüyen bir ilçe konumundadır. Gölbaşı, Ankara il merkezine 20 km. uzaklıkta, 970 metre rakımlı ve iç Anadolu platosu üzerinde bulunan bir ilçedir. Doğusunda Bala, Batısında Yenimahalle, Güneyinde Haymana ve Kuzeyinde Çankaya ilçeleri bulunmaktadır. Gölbaşı ilçesi adından da anlaşılacağı üzere, Ankara ilinin göller bölgesidir. Bölgede Mogan ve Eymir gölleribulunmaktadır. Mogan Gölü havzası genelde düzgün yer yer orta engebeli bir havzanın alt ucunda alüvyoner setlerin arkasında oluşmuş doğal baraj gölüdür.Yüzölçümü ortalama 6 km2 dır.Gölün güneyinden itibaren 2 km›lik bir mesafede, sulak-bataklık alan nitelikli bir geçiş zonu ile yer altı ve yer üs- tünden kuzey doğusundaki 1.25 km2’lik alana sahip Eymir Gölüne ortalama 5 metrelik kot farkıyla boşalım sağlamaktadır. Böylelikle Eymir Gölünün su girdisinin tamamına yakını Mogan Gölü tarafından sağlanmaktadır. Geniş bir havzadan drene olan yer altı ve yer üstü suları Mogan-Eymir. göllerinden geçerek havzanın kuzeydoğu ucundan İmrahor Vadisine boşalır. Mogan gölünün su girdisi düzensiz rejimli yazları genelde kuruyan dereler vasıtasıyla olmaktadır. İklim ve bitki örtüsü[ Gölbaşı ve çevresi kışları soğuk ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçen karasal iklime sahiptir. Yıllık yağış ortalaması 400 mm civarındadır. Yıllık sıcaklık ortalaması ise 11.7 C’dir. Bölgenin yaygın bitki örtüsü otsu bitkiler olmakla birlikte değişik yüksekliklerde ve nem oranları farklı topoğrafik alanlarda farklı bitki toplulukları bulunmaktadır. Ormanlık alanlar daha çok Eymir gölüne bakan dik yamaçlı platolarda, Beynam ormanlarında ve yeni ağaçlandırma yapılan alanlarda yer almaktadır. (Beynam ormanları Bala ilçesi sınırları içinde yer almaktadır.) Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesinde 476’sı tür, 6’sı alttür, 6’sı varyete almak üzere toplam 488 bitki türü mevcuttur. Gölbaşını sembolize eden değerlerden biri olan Sevgi Çiçeği (Centuarea Tchihatcheffii) ülkemizde yetişen 179 Centaurea türünden biri olup sadece Gölbaşı’nda Mogan Gölü, Hacı Hasan Mahallesi civarında yetişen bir endemiktir. Sevgi Çiçeğinin çiçeklenmesi Nisan ayının son haftasından başlayıp, Temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eder. 38 BÜLTEN • 2016 - 212 EVREN Evren, Ankara’ya bağlı en uzak ilçelerden birisi olup (178 km.) ,Hirfanlı baraj gölü kıyısında 5000 nüfuslu bir yerleşim merkezidir. Çıkınağıl adıyla belirlenen eski yerleşim alanı 1957 yılında Hirfanlı Baraj Gölü’nün suları altında kalmış ve 1958 yılında şimdiki yerine planlı ve imarlı olarak taşınarak kurulmuştur. 1963 yılında Ş.Koçhisar İlçesine bağlı olarak Belediye statüsü kazanan ilçemiz 1982 yılında EVREN adını almıştır. 1988yılında Ankara Vilayeti İl Genel Meclisince ilçe olması yönünde karar alınmış ve 1989 yılında TBMM ye verilen kanun teklifi ile 1990 yılında 3644 sayılı yasayla ilçe statüsü kazanmıştır. İlçemizde yaklaşık 2 km. mesafede Semizbağı mevkiinde 25-30 m yükseklikte , 80-100m taban genişliğinde bir Höyük Yine aynı ölçülerde sokak uşağı bölgesinde göl içerisinde başka bir höyük bulunmaktadır. Ayrıca Ilgıyer mevkiinde bir ermeni mezarlığı, Çatalpınar köyünde sığırcık kalesi ve eski torun obası köyü yanında toplu kalesi bulunmaktadır.yine Çatalpınar ve Solakuşağı köyleri arasında Bizans dönemine ait olduğu belirlenen sarnıçlı kızlar kalesi bulunmaktadır.Bizans ve Osmanlı dönemine ait bu kalıntılardan eski bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmaktadır. GEÇİM KAYNAĞI VE EKONOMİSİ Çıkınağı adıyla 1963 yılında Ş.Koçhisara bağlı kasaba olarak anılan ilçemiz 1990 yılında Ankara’ya bağlı ilçe statüsü kazanmış ve 02.08.1991 yılında ilk kaymakam atanmıştır. İlçemizde bir merkez belediyesi ve merkeze bağlı 4 mahalle muhtarlığı ile 9 köy muhtarlığı bulunmaktadır. Yine merkeze bağlı sürekli ikamet eden 6 ve Çatalpınar köyüne bağlı bir mezra bulunmaktadır. Halk genelde geçimini tarım hayvancılık ve kısmen balıkçılıkla sağlamaktadır. İki yıl önce kapatılan Askerlik Şubesi ve haziran 2004 yılında kapatılan Adliye dışında ilçede bulunması gereken diğer kamu kurumları mevcuttur. ETİMESGUT Göksu Göleti kıyılarında yapılan teraslama çalışmaları sırasında bulunan oymataş el aletlerinin gösterdiği gibi Etimesgut, yaklaşık 40.000 yıldır insanlar tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır. 1991 yılında ortaya ortaya çıkartılan arkeolojik bulgular, Etimesgut’un en eski kalıcı insan yerleşimine ait kalıntılardır.Eryaman›da yapılan alt yapı çalışmaları sırasında MÖ 4000 ile 3800 yılları arasında avcılık dönemine ait Göksu Göleti’nin eski kıyısında yerleşik bir köyün izlerine rastlanmıştır. Bu kalıntılar önemli arkeolojik değere sahip olan birçok tahtadan oyma kayık, topraktan çanak çömlek, ok ve yaylar, kemik ve taştan aletlerdi. Arkeolojik araştırmalar sonucunda bulunan eserlerden, belde yerleşiminin MÖ 2000 yıllarına kadar indiği anlaşılmaktadır. Beldede bulunan “Frigya Aslanı” yörenin ilk defa MÖ 7. yüzyılda Frigyalılar tarafından mesken olarak kurulduğunu gösteren bir kanıt teşkil etmektedir. İlçenin tarihi Ankara’ya yakınlığından dolayı “Ankara Tarihi” ile çok büyük ölçüde aynı özellikleri gösterir. Ankara ve çevresinin Lidya, Pers, Ga- lat, Roma ve Bizans İmparatorluklarının toprakları içinde yer aldığı; Türk hakimiyetininMalazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra gerçekleştiği, 1073’te Türklerin; 1308’de İlhanlıların; bir sürede Ertena valileri ve ahileri tarafından idare edildiği; 1402’den sonra Moğolların egemenliği altında kaldığı; 1833’te Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın bu yöreleri ele geçirdiği tarihi belgelerden anlaşılmaktadır. 1902 yılında Ankara 5 sancak ve 21 kazası olan bir merkez sancağıydı. Belde Zir (Yenikent) kazasına bağlı olarak kalmıştır. İlk çağlarda beldenin ismi “Amaksis”, “Etimesgut’a adını veren Ahi Mes’ud, Ahi Elvan gibi Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi BÜLTEN • 2016 - 212 Elvanköy`de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır. (kaynak: T.C. Ankara Valiliği sitesi)” ve daha sonra da “Etimesgut” olarak değişikliğe uğramıştır. Belde, 20 Mayıs 1990 gün ve 20525 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3644 Sayılı kanunla ilçe yapılmış, hemen ardından 19 Ağustos 1990 tarihinde yapılan Belediye Başkanlığı seçimi ile Belediye Teşkilatı kurulmuştur. Atatürk; Etimesgut’a özel bir ilgi göstermiştir. Zaman zaman Etimesgut’u ziyaret eder, at gezintileri sırasında halkla sohbet ederek, zirai mahsul hakkında bilgi almıştır. Halen Halk Sağlığı Laboratuarı olarak kullanılmakta olan bina içinde, kendisine tahsis edilmiş olan odada istirahat ve özel çalışmalarını sürdürmüştü. 39 Etimesgut bucak iken devlet hastanesi, PTT, hamam, şadırvanlı çarşı ve sekiz memur lojmanı gibi hizmet birimleri Atatürk zamanında yaptırılmıştır. Etimesgut Cumhuriyetin ilanını takiben 1924-1925 yıllarında Bulgaristan’dan gelen göçmen Türkler için Atatürk’ün emri ile 50 hanelik örnek bir köy olarak tahsis ve iskan edilmiş, 1928 yılında imar edilerek nahiye statüsüne dönüştürülmüştür. 1968 yılına kadar nahiye olarak kalmış, bu tarihten sonra Yenimahalle İlçesine bağlı mahalleye dönüştürülmüş olup, nihayet 20 Mayıs 1990 gün ve 20525 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3644 Sayılı Kanunla Etimesgut İlçe yapılmış, hemen ardından 19 Ağustos 1990 tarihinde yapılan Belediye Başkanlığı seçimi ile Belediye Teşkilatı kurulmuştur. 17.07.1990 tarihinde ilk Kaymakam ataması yapılarak, İlçe Mülki İdare teşkilat ve hizmeti tesis edilmiştir. ELMADAĞ İç Anadolu Bölgesinin yukarı Sakarya bölümünde yer alan Elmadağ Ankara’nın 41 Km. doğusunda adını aldığı Elmadağ’ın Kuzeydoğu eteklerinde kurulmuş; çok eski bir yerleşim alanıdır. Yapılan arkeolojik araştırmalardan elde edilen prehistorik eserler, Elmadağ ve çevresinin çok eski medeniyetlere sahne olduğunu göstermektedir.. Bu araştırmalara göre M.Ö. 547’ye kadar Frigler ve Lidyalılar, M.Ö.84’e kadar Persler ve değişik kavimlerin varlıklarını sürdürdüğü yöre bu tarihten sonra Roma İmparatorluğunun eline geçmiştir. 1071 Malazgirt savaşından sonra Anadolu’ya yerleşmeye başlayan Türkler 1073’ten sonra yörede etkin olmuşlardır. Anadolu’ya yapılan Moğol saldırılarından da nasibini alan yöre Moğol İmparatoru Boycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu tarafından yakılıp yıkılmıştır. İlçemizde M.K.E. Kurumuna bağlı olarak faaliyet göstermekte olan barut ve roket fabrikaları yanında Roketsan roket fabrikası, Orica Nitro patlayıcı madde fabrikası, Bastaş ile yan kurulusu Tam-Tas, Yibitas çimento fabrikası,ÇimSA Ankara çimento fabrikası, Yataş, Öz Petek Bal fabrikası gibi özel şirketlerle 30’u askın kireç ocakları mevcuttur. Lalahan’da Hayvan Araştırma Enstitüsüne bağlı çiftlikler ve Çay-Kur Çay Paketleme fabrikası gibi Kamu İktisadi Teşekkülleri mevcuttur. Bu kurumlar nüfusun büyük bölümünü istihdam etmektedirler. İlçemiz Ankara-Samsun karayolu üzerinde bulunması nedeniyle sanayi yönünden gelişmeye müsaittir. İlçe arazisinin tarımsal açıdan verimsiz olması faal nüfusu genellikle isçilik ve memurluğa yöneltmiştir.Çalışan kesim içinde isçiler çoğunluktadır. İlçede 7000’i aşkın konut bulunmaktadır. İlçe Merkez ve beldelerde konut yapımında kooperatifleşme oranında artış görülmektedir. Denizden yüksekliği 1135 m. olan ve oldukça arızalı bir topografyaya sahip olan ilçemizin batısı kısmen düzlüktür. Her tarafından derin vadilerle yarılmış yaylalar üzerinde aşınmış tepeler ve sırtlar yer alır. Güney batısında 1862 m. yüksekliğe sahip Elmadağ, kuzeyinde ise 1995 m. yüksekliğinde kütle halinde İdris Dağı bulunur. İlçeyi boydan boya geçenek akan ve kuzeyde Kızılırmak ile birleşen Kargalı Deresi kar ve yağmur suları ile beslenen düzensiz bir rejime sahip bir akarsudur. İlçemiz Perme-Trias yaşlı kalkerlerle, plosen formasyonları üzerinde yer alır. Bu alanın büyük bir kısmı mermerleşmiş beyaz kalker ile kaplıdır. Bazı kısımlarında ince kil tabakaları bulunur. Kalker tabakaları doğuda ve güneyde; yüzeyde görülürken batıya gidildikçe üzeri örtü tabakaları ile kaplıdır.Kargalı deresi çevresinde dar bir şerit halinde kalınlığı fazla olmayan alivyal topraklar yer alır. Kuzeybatısında plosene ait kırmızımsı esmer renkli killi seriler bulunur. 40 BÜLTEN • 2016 - 212 Kültür-Sanat Tiyatro 2. ANKARA ULUSLARARASI KOMEDİ FESTİVALİ Türkiye’nin ilk komedi festivali olan Ankara Uluslararası Komedi Festivali’nin ikincisi 11-27 Mart 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Festival süresince yerli ve yabancı ünlü güldürü sanatçıları çeşitli mekanlarda Başkent seyircisi ile buluşacak. Festivalin ilk yılında 24 etkinlik, 10 farklı gösteri merkezinde 17.650 seyirci ile buluşmuş, Ankara, bu festival aracılığı ile başta çevre iller olmak üzere Türkiye’nin her noktasından bir çok konuk ve turist ağırlamış, reklam kanalları aracılığı ile ülke çapında milyonlarca insan festivali takip etmiştir. Ankara’nın “Kültür Başkenti” sıfatını pekiştirmek, mizahı her yaştan geniş bir izleyici kitlesiyle buluşturmak, Türk izleyicisine uluslararası ölçekteki çağdaş güldürü sanatçılarını tanıtmak ve Türk sanatçıların da uluslararası platformda kendini tanıtma imkanı bulmasına yardımcı olmak amaçlarıyla yola çıkan festival, uluslararası saygın festivaller arasına girmeye aday gösterilmiştir. Konser 20. ULUSLARARASI ANKARA CAZ FESTİVALİ Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin 20.’si 3-26 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlenecek. Festival boyunca yerli ve yabancı müzisyenler çeşitli mekanlarda Ankaralı caz ve müzikseverler ile buluşacak. Sinema Görevden alınmış bir CIA ajanının hatıraları ve yetenekleri, neler yapabileceği kestirelemeyen tehlikeli bir adamın zihninine aktarılır. Fakat zihnine aktarılan adamın duyguları kötü adamın fikirlerini değiştirmeye başlar. Yönetmenliğini Ariel Vromen’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Ryan Reynolds, Gary Oldman, Kevin Costner, Tommy Lee Jones, Gal Gadot ve Alice Eve yer alıyor. 1991 yılında JFK filminde birlikte rol alan Kevin Costner, Gary Oldman ve Tommy Lee Jones yeniden bir arada. BÜLTEN • 2016 - 212 41 Hukuk Köesi Av. Mehmet KOCAGÖZ SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK HİZMET SÖZLEŞMESİ’NİN İŞ SAHİBİ TARAFINDAN FESHİ HALİNDE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRİN ÜCRETE HAK KAZANMASI 02.01.1990 tarih ve 20390 sayılı Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmeliğin 17. maddesinin 2. fıkrası gereğince; Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi’nin (Sözleşme), Sözleşme süresi sona ermeden, haklı bir sebep olmaksızın iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun, Sözleşme’de belirtilen ücretinin tamamını iş sahibinden talep hakkı saklıdır. İşin Devri ve Ücret Madde 17- Üzerine aldığı bir işi, haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu, hiç bir ücret talep edemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Buna avanslar da dahildir. Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez. Anlaşmaya göre peşin verilmesi gereken ücret ya da avans ödenmezse, meslek mensubu işe başlamak ya da işi sürdürmek zorunda değildir. Bu durumlarda iş; meslek mensupları arasında devir ve teslim edilir ya da sahibine geri verilir. TÜRMOB tarafından hazırlanan, iş sahibi ile meslek mensubu arasında imzalanan, matbu Mali Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi’nin 6.10 maddesinde de Sözleşme’nin, Sözleşme süresi sona ermeden, haklı bir sebep olmaksızın iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun, Sözleşme’de belirtilen ücretinin tamamını iş sahibinden talep hakkı olduğu belirtilmiştir. 6.TARAFLARIN KARŞILIKLI SORUMLULUK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ 6.10) Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman fesh edebilir. Bu takdirde alınmış olan defter ve belgeler iş sahibine geri verilir. Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir. İşi haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu iş için almış olduğu ücreti geri vermek zorundadır. Buna alınan avanslarda dahildir. Ancak iş sahibi adına yapılan zorunlu giderler geri ödenmez. Sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde meslek mensubunun ücretinin tamamı ödenir. Şu kadar ki, meslek mensubunun bu duruma kendi kusur ve ihmali yol açmış olmasının yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması kaydıyla ücret geri ödenir. Bu sözleşmeye göre peşin verilmesi gereken ücret yada avans ödenmezse meslek mensubu işe başlamak zorunda değildir. Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi halinde, meslek mensubunun ücrete hak kazanıp kazanmayacağı belirlenirken, söz konusu feshin, meslek mensubunun kusur ve ihmalinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır. Şayet, iş sahibi, Sözleşme’yi feshi, meslek mensubunun kusur ve ihmalinden kaynaklanmıyorsa, iş sahibi ücretin tamamını ödemekle yükümlü olacaktır. Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi, meslek mensubunun kusur ve ihmaline dayanıyorsa ve meslek mensubunun kusur ve ihmali yetkili adli mercilerce tespit edilirse iş sahibi ücreti geri alma hakkına sahip olacaktır ancak böyle bir tespit söz konusu değilse, Sözleşme’nin iş sahibi tarafından feshi halinde, meslek mensubu Sözleşme süresinin tamamını kapsayacak şekilde ücretin tamamına hak kazanacaktır. Konuya ilişkin örnek kararlardan bazıları: Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 42 BÜLTEN • 2016 - 212 17.07.2014 tarih, 2011/322 E. 2014/218 K. sayılı kararı ile; davalı iş sahibi ile davacı meslek mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle müvekkil davacı meslek mensubu, mali müşavir ücretin tamamına hak kazanmıştır. Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.12.2011 tarih, 2010/2205 E. 2011/2384 K. sayılı kararı ile, davalı iş sahibi ile davacı meslek mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle müvekkil davacı meslek mensubu, mali müşavir ücretin tamamına hak kazanmıştır. Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.2010 tarih, 2009/2394 E. 2010/1606 K. sayılı kararı ile, davalı iş sahibi ile davacı meslek mensubu arasında imzalanan mali müşavirlik hizmet sözleşmesinin davalı iş sahibi tarafından haksız feshi nedeniyle müvekkil mali müşavir, ücretin tamamına hak kazanmış; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2010/20935 E. 2011/2818 K. sayılı kararıyla onanıp kesinleşmiştir. Yargıtay’ın konuya ilişkin yeni tarihli kararlarında ise, iş sahibi tarafından Sözleşme’nin haksız olarak feshi halinde meslek mensubunun dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebileceği; fakat meslek mensubunun, Sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği miktarın da hak kazandığı ücretten mahsup edilmesi gereğinden bahsedilmektedir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2015 tarih, 2014/18216 E. 2015/6817 K. sayılı kararında; Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe hizmeti sözleşmesi kapsamında süresinde iptal edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden 2012 yılı için bir yıl daha uzaması ancak 1.2.2012 de sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu husus iş sahibinin temerrüdü halini kapsamaktadır. Bu itibarla ihtilafın çözümünde, davaya konu olaya da uygulanması gereken 6098 Sayılı BK 408. maddesinin göz ardı edilmemesi zorunludur. BK’nun 408. maddesi (818 Sayılı BK 325 ) “... İşveren, iş görme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu olayda davacı mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorundadır. Davacının işe gelmeyerek (muhasebe işlerini yapmayarak) tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir. Öte yandan sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. 1 1 T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2014/18216 K. 2015/6817 T. 5.3.2015 • İTİRAZIN İPTALİ ( İşçinin Engelleme Sebebiyle Yapmaktan Kurtulduğu Giderler İle Başka Bir İş Yaparak Kazandığı veya Kazanmaktan Bilerek Kaçındığı Yararlar Hususunda Konusunda Uzman Bilirkişi İncelemesi Yaptırılarak veya Bilirkişiden Ek Rapor Alınıp Davacının Talep Edebileceği Miktarın Belirlenmesi Gerektiği ) • HİZMET SÖZLEŞMESİ ( Haksız Feshi İle Bu Yıl İçin Hak Edilen Ücretin Davalıdan Tahsili İstemine Dayalı İtirazın İptali - Davacının Mesleğine Uygun Bir İş Aramak ve Bu Yoldaki Çabasını İspatlamak Zorunda Olduğu/Davacının İşe Gelmeyerek Tasarruf Ettiği Miktarın Düşülmesi Gerektiği ) • İŞ SAHİBİNİN TEMERRÜDÜ ( Davacı Tarafın Sözleşmenin Haksız Olarak Feshi Halinde Dönem Sonuna Kadar Olan Ücretini İsteyebileceği - İşçinin Bu Engelleme Sebebiyle Yapmaktan Kurtulduğu Giderler İle Başka Bir İş Yaparak Kazandığı veya Kazanmaktan Bilerek Kaçındığı Yararların Ücretinden İndirileceğinin Gözetilmesi Gerektiği ) • MAHSUP ( Muhasebe Hizmeti Sözleşmesinin Haksız Feshi İle Bu Yıl İçin Hak Edilen Ücretin Davalıdan Tahsili İstemine Dayalı İtirazın İptali - Sözleşme Süresince Yaptığı Bir Başka İş Var İse Bu İşten Kazandığı Miktarın veya Kazanmaktan Kasten Feragat Ettiği Bir Miktar Var İse Bunun Mahsup Edilmesi Gerektiği ) 818/m.325 6098/m.408 ÖZET : Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe hizmeti sözleşmesi kapsamında süresinde iptal edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden bir yıl daha uzaması ancak uzayan yıl içinde sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. 6098 sayılı TBK›nun 408. maddesi ‘İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.› hükmünü içermektedir. Dava konusu olayda davacı mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorundadır. Davacının işe gelmeyerek tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir. Sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. Mahkemece, az yukarda açıklanan ve BK›nun 325. maddesinde hükmünü bulan hususlarda, konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak veya bilirkişiden ek rapor alınıp davacının talep edebileceği miktar belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı, davalı şirket ile Ş...-2010-...-5 numaralı TÜRMOB sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye göre davalı şirketin muhasebe işlerini yaptığını, ancak şirket müdürü Y. S. tarafından keşide edilen sözleşmenin feshine dair yazının 10.2.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, aynı tarihte Ankara 15. Noterliğinin 02742 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, sözleşmenin 7. md.sine göre sözleşmenin bitimine 1 ay kala taraflar noter aracılığıyla gönderecekleri ihtarname ile sözleşmeyi fesh ettiklerini bildirmek zorundadırlar şeklindeki hükmüne davalının uymadığını, 2012 yılında ocak ayı için tam, Şubat ayı için 10 gün muhasebe hizmeti verdiğini, geriye doğru feshin mümkün olmadığını, haklı sebep bulunmadığından sözleşme süresinin sonuna kadar ücretin tamamını talep etmeye hakkının olduğunu, ancak hiçbir ödeme yapılmadığını, Ankara 29. İcra Müdürlüğü›nün 2012/5630 takip sayılı dosyası ile yaptığı takibe davalının yetkiye, borca ve faize itiraz ettiğini BÜLTEN • 2016 - 212 Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2014 tarih, 2013/23510 E. 2014/661 K. sayılı kararında2; belirterek davalının itirazlarının iptaline, %40 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulü ile, davalının Ankara 29. İcra Müdürlüğü›nün 2012/5630 takip sayılı dosyasında icra takibinin yetkisine itirazının iptaline, borca itirazının kısmen iptaline, icra takibinin asıl alacak 3.000,00 TL, işlemiş faiz 15.75 TL, protesto masrafı 50,93 TL olmak üzere 3.066,88 TL yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına, davalının itirazında kısmen haklı olduğundan şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında akdedilen muhasebe hizmeti sözleşmesi kapsamında süresinde iptal edilmeyen sözleşmenin kendiliğinden 2012 yılı için bir yıl daha uzaması ancak 1.2.2012 de sözleşmenin haksız feshi ile bu yıl için hak edilen ücretin davalıdan tahsili istemine dayalı itirazın iptali davasıdır. Kural olarak, davacı taraf sözleşmenin haksız olarak feshi halinde dönem sonuna kadar olan ücretini isteyebilir. Bu husus iş sahibinin temerrüdü halini kapsamaktadır. Bu itibarla ihtilafın çözümünde, davaya konu olaya da uygulanması gereken 6098 Sayılı BK 408. maddesinin gözardı edilmemesi zorunludur. BK›nun 408. maddesi ( 818 Sayılı BK 325 ) «... İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.» hükmünü içermektedir. Dava konusu olayda davacı mesleğine uygun bir iş aramak ve bu yoldaki çabasını ispatlamak zorundadır. Davacının işe gelmeyerek ( muhasebe işlerini yapmayarak ) tasarruf ettiği miktarında düşülmesi gerekir. Öte yandan sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği bir miktar var ise bununda mahsup edilmesi zorunludur. Hal böyle olunca; mahkemece, az yukarda açıklanan ve BK›nun 325. maddesinde hükmünü bulan hususlarda, konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak veya bilirkişiden ek rapor alınıp davacının talep edebileceği miktar belirlenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin alınan 52,50 TL harcın istenmesi halinde iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 2 T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/23510 K. 2014/661 T. 15.01.2014 Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, yeminli mali müşavir oiarak görev yaptığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının tam tasdik işlemlerinin kendisi tarafından yerine getirildiğini. 30.1.2010 tarihli sözleşme ile kurumlar vergisi tasdik işlemlerini yapmak üzere 2010 yılı için anlaştıklarını, sözleşmenin I yıl süreli olup 8.1. maddesi uyarınca sözleşmenin bitim tarihinden 1 ay önce fesih işlemi karşı tarafa bildirilmediği için bir yıl daha uzadığını, davalının başka bir yeminli mali müşavir ile çalışmaya başladığını kendisine geç bildirdiğini ancak uzayan sözleşme dönemi gereğince eski sözleşme bedeli üzerinden bir yıllık ücretin ihtarname ile istenmesine rağmen bu ücretin ödenmediğini, anılan nedenle davalı hakkında icra takibi başlattığını ancak takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep elmiştir. Davalı, hizmet verilmeyen bir döneme ilişkin ücret talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, Ankara 28. İcra Müdürlüğü›nün 2011/5308 esas sayılı dosyasında davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacak likit sayılmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gcrektirici nedenlere ve özellikle delillerin 2013/23510 2014/661 takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Her ne kadar mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporları kapsamında, davacının takip konusu alacağının bulunduğu gerekçesi ile hüküm verilmiş olsa 43 Her ne kadar mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi raporları kapsamında, davacının takip konusu alacağının bulunduğu gerekçesi ile hüküm verilmiş olsa da, davacı tarafın sözleşmenin feshinden sonra kalan süre içerisinde başka işler yapma imkanı doğacağından 818 sayılı BK 325, 6098 sayıh T.B.K 408 maddesi gereğince işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyler konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp tespit edilecek miktarın da belirlenecek değerden indirimi yapılıp, talep edebileceği tüm miktar şüpheye mahal bırakmayacak şekilde net olarak belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir şekilde karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Kanun maddeleri ve Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde, iş sahibi tarafından Sözleşme’nin haksız olarak, meslek mensubunun herhangi bir kusuru veya ihmali olmaksızın, feshi halinde meslek mensubu sözleşme süresi sonuna kadar olan ücretini isteyebilecektir; ancak buna ilişkin hesaplama yapılırken meslek mensubunun, Sözleşme süresince yaptığı bir başka iş var ise, bu işten kazandığı miktarın veya kazanmaktan kasten feragat ettiği miktarın da hak kazandığı ücretten mahsup edilmesi gerekecektir. da, davacı tarafın sözleşmenin feshinden sonra kalan süre içerisinde başka işler yapma imkanı doğacağından 818 sayılı BK 325, 6098 sayıh T.B.K 408 maddesi gereğince işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyler konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp tespit edilecek miktarın da belirlenecek değerden indirimi yapılıp, talep edebileceği tüm miktar şüpheye mahal bırakmayacak şekilde net olarak belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir şekilde karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 0,90 TL. kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. 44 BÜLTEN • 2016 - 212 Sa¤l›k Köesi Op.Dr. Osman POLAT PROSTAT HASTALIKLARI Prostat, sadece erkeklerde bulunan ve idrar yolu çevreleyen bir salgı bezidir. Prostat, salgıladığı sıvıyla meniye sperm fonksiyonunda önemli rol oynayan bazı maddeleri ekler. Çocukluk çağında yalnızca 3-6 gr ağırlığında olan prostat 20’li yaşlara kadar büyümeye devam ederek erişkin boyutuna ulaşır. Genç erkeklerde ortalama 18-20 gr ölçülen prostat bezi 40 yaşlarına kadar bu boyutta kalır, bu yaşlardan itibaren tekrardan büyümeye başlar. Prostat büyümesi, prostatın en sık görülen hastalığıdır. Benign prostat hiperplazisi ya da kısa adıyla BPH, prostat bezinin büyüyerek idrar yolunu sıkıştırması ve buna bağlı idrar yakınmalarının ortaya çıktığı durumdur. “Benign (selim)” sözcüğü “iyi huylu, kanser olmayan” demektir. “Hiperplazi”ise “bir dokun ya da organın aşırı gelişmesi, büyümesi”ne karşılık gelir. Prostat büyümesinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Prostat büyümesinin en iyi bilinen nedeni yaşlanmadır. Prostat büyümesi, prostat dokusunun yaşlanmaya doğal tepkisi olarak tanımlanmaktadır. Yaşlanmayla birlikte, erkeklerde testosteron düzeylerinde görülen değişikliğin prostatta büyümeye neden olduğu düşünülmektedir. PROSTAT BÜYÜMESİ NE SIKLIKTA GÖRÜLÜR? 70 yaşından büyük erkelerin en az %70’inde prostat büyümesi saptanır ve bunların %40’ından fazlasında idrar yakınmaları izlenir. 50 yaş üzerindeki erkeklerin %50’sinde, 60 yaş üzeri er- keklerin %65’inde ve 80 yaş üzeri erkeklerin %90’ında prostat büyümesi görülmektedir. PROSTAT BÜYÜMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR? Prostatın merkezinde, üretra denilen ve mesaneden idrarı boşalmaya yarayan kanal yer alır. Yaşlanmayla birlikte prostatın üretra etrafındaki bölümünde hiperplazi yani büyüme olur; prostat bezi üretra ve mesaneye doğru büyür. Üretraya ve mesaneye doğru gelişen büyüme, prostatın içinden geçen kanalı daraltarak ve özellikle mesanenin boynunda yarattığı tıkanmayla idrar akışını zorlaştırır, hatta bazen tamamen durmasına neden olabilir. Bu nedenle prostat büyümesinin en önemli belirtilerinden birisi idrar yapmakta güçlüktür. İdrarın tam olarak boşaltılamaması; mesanede artık idrar kalmasına yol açarak mesane dokusunda anormalliklere, mesane iltihabına, taş oluşumuna ve böbreklerde harabiyete neden olabilir. BÜLTEN • 2016 - 212 PROSTAT BÜYÜMESİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR? Prostat büyümesi, genellikle yavaş gelişir ve uzun süre önemli bir sorun yaratmayabilir. İdrar yolunun tıkanmasına bağlı olarak alt üriner sisteme ait belirtiler ortaya çıkabilir. Hastaların yakınmaları, idrarın depolanması ve boşaltılmasına ait belirtiler olmak üzere iki grupta toplanır. Depolama belirtileri; sık idrara çıkma, gece idrar yapma, idrar kaçırma, ani sıkışma hissi olarak tanımlanabilir. Boşaltım belirtileri ise; idrara başlama gecikme, aralıklı (kesik kesik) idrar yapma, zorlanarak idrar yapma, idrar yaparken yanma, artık idrar hissi ve idrar yolunda tam tıkanıklık olarak bilinir. Ayrıca bu hastalarda; kanlı idrar yapma, mesanede bekleyen artık idrara bağlı idrar yolu enfeksiyonu ve mesane taşı gelişimi, böbreklerin etkilenmesine bağlı böbrek yetmezliği ve zorlu idrar yapmaya bağlı olarak kasık fıtığı da gelişebilir. Prostat büyümesine bağlı olarak idrar yolunun tamamen tıkanması; ağrılı, ciddi huzursuzluk veren bir durum olup acil müdahaleyi gerektirir. Bu tablo idrarın uzun süre tutulması, alkol tüketimi, uzun süre hareketsiz kalma, soğuk hava, alerji ve grip ilacı kullanımı sonrası ortaya çıkabilir. Prostat büyümesinin hastaların cinsel hayatını olumsuz yönde etkileyebildiği bilinmektedir. Yapılan önemli çalışmalarda, prostat büyümesi olan hastalarda hem ereksiyon (sertleşme) hem de ejakülasyon (boşalma) sorunlarının olabileceği ortaya konmuştur. PROSTAT BÜYÜMESİNİN TANISI NASIL KONULUR Hastadan alınan iyi bir öykü ve fizik muayene tanıda oldukça önemlidir. Prostatı büyümüş hastaların idrar yakınmalarının şiddetinin belirlenmesinde IPSS adı verilen ve hastalar tarafından doldurulan sorgulama ölçeklerinden yararlanılabilir. Bir sonraki aşama ise, hastanın prostatının parmakla makattan muayeneyle değerlendirilmesidir. Bu yöntemle prostat hissedilerek; prostatın yeri, büyüklüğü, şekli, kıvamı, simetrisi ve nodül (kitle) varlığı hakkında bilgi edinilir. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için kan ve idrar tahlili yapılır. Kandan prostat spesifik antijen (PSA) düzeylerine bakılır. İşemenin 45 değerlendirilmesinde en önemli testlerden biri idrar akım hızı ölçümüdür. Bu testte temel olarak idrar akım hızı ve akımın zamana göre değişimi ölçülür. Bu testin sonunda boşaltılamayıp mesanede kalan idrar miktarı da ultrasonla ölçülerek hastalığın şiddeti hakkında bilgi edinilir. PROSTAT BÜYÜMESİ NEDEN TEDAVİ EDİLMELİDİR? Prostat büyümesi tedavi edilmezse; tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarına, mesane taşlarına, mesanede artık idrar kalmasına ve üretra tam tıkanırsa idrarın hiç boşaltılamamasına (tıkanma) neden olabilir. Bu sorunlar uzun süre devam ederse, böbrek yetersizliğine yol açabilir. Prostat büyümesi zaman zaman idrarın kanlı gelmesine yol açabilir. PROSTAT BÜYÜMESİ CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞUNA YOL AÇAR MI? Prostat büyümesinin hastaların cinsel hayatını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Yapılan önemli çalışmalarda, prostat büyümesi olan hastalarda hem ereksiyon (sertleşme) hem de ejakülasyon (boşaltma) sorunlarının olabileceği ortaya konmuştur. Prostat büyümesine bağlı idrar yakınması olanların %41-71’inde serleşme sorunu, %38-70’inde boşalma bozukluğu ve %17-23’ünde ağrılı boşalma bulunabilmektedir. Yaştan bağımsız olarak, prostat büyümesi olan erkeklerde sertleşme sorunu olma riski olmayanlara göre 3 kata kadar çıkabilmektedir. PROSTAT BÜYÜMESİ OLAN HASTALAR NASIL TEDAVİ EDİLİR? Prostat büyümesinde yaşam tarzı değişiklikleriyle takip, ilaç tedavisi ya da cerrahi tedavi uygulanabilir. Hastaların bazılarında korucuyu önlemlerle belirti ve bulgular azaltılabilir. Hastaya, kısa sürede fazla miktarda sıvı almaması, fazla miktarda çay, kahve tüketmemesi önerilir. Alkol idrar söktürücü etkisi nedeniyle mesaneye ulaşan idrar miktarında artışa neden olacağından, alkol tüketiminin sınırlandırılması gerekebilir 46 BÜLTEN • 2016 - 212 Bas›nda Odam›z HABERTÜR ANKARA K Tarih : GÜNLÜK BÖ LGESEL GA ... Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : 10.12.2015 1/1 5 174244 33 ZAFER 16 3121 350 Sayfa : Tiraj : StxCm : ... YERE HAFTADA 6 GÜN ANKARA SYAS 2/2 11.12.2015 Tarih : ZAFER HAFTADA 6 GÜN YERE... ANKARA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 29.12.2015 10 3121 185 2/2 ANAY UR T HAFTA DA 6 G ÜN ULU ANKA RA S... SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 12.12. 2015 13 3281 16 1/1 YENMARMARA GÜNLÜK YEREL BURSA SYAS GAZETE Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 1/1 28.12.2015 5 2000 67 LK HABER GÜNLÜK YEREL GAZETE ADANA SYAS 1/1 15 Tarih : FIRAT ... N YERE A 6 GÜ HAFTAD ELAZIĞ SYAS ZAFER HAFTADA 6 GÜN YERE ... ANKARA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : NEH R 09.12. 2015 HAFTADA 6 GÜN 13 YERE... ANTALY 3121A SYAS 112 Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 1/1 Sayfa : Tiraj : : StxCm 28.12.20 29.12.2015 HAFTADA 6 ANKARA SYAS GÜN YERE... Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 1 15 290 4 1347 161 1/1 1 354 253 HÜRRYET STKLAL 28.12.2015 Sayfa : Tiraj : StxCm : 9 600 132 MEMLEKET 1/2 EL GAZETE GÜNLÜK YER KONYA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 19.12.2015 7 1323 81 GÜNEYDOĞU EKSPRES 04.12.2015 Tarih : GÜNLÜK YEREL DYARBAKIR SYAS AN KARA Tarih : GÜNLÜK BÖ LGESEL GA ... Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : 1/2 12.12.2015 5 352988 21 1/1 Tarih : GAZETE Sayfa : Tiraj : StxCm : 27.12.2015 5 2000 142 1/1 47 BÜLTEN • 2016 - 212 MERSN MECE NEHR HAFTADA 6 GÜN YERE... ANTALYA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : GÜNLÜK YEREL GAZET E MERSN SYAS 29.12.2015 4 354 253 Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 29.12.2015 1/1 9 1500 108 2/2 1/1 15 ABER NEL H E RASYO YEREL GAZET LÜK GÜN KONYA SYAS 28.12.20 Tarih : Sayfa : Tiraj : : StxCm 14 1000 25 1/2 .2015 ... R YERE ZAFE DA 6 GÜN FTA HA RA ANKA S SYA : Tarih : Sayfa : j a Tir m: StxC 29.12 1 3121 185 2/2 STKLAL HAFTADA 6 ANKARA SYAS GÜN YERE... Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 04.12.2015 3 15 290 STAR ANKARA HAFTALIK BÖLGESEL ... ANKARA SYAS ANADOLU HAFTADA 6 GÜN ANKARA SYAS YERE... Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 12.12.2015 HABERTÜRK ANKARA Tarih : : ESEL GA... Sayfa GÜNLÜK BÖLG Tiraj : ANKARA StxCm : SYAS 1/1 5 3190 54 ZAFER HAFTADA 6 GÜN YERE... ANKARA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 19.04.2016 4 3047 175 Tarih : 16.04.2016 Sayfa : Tiraj : StxCm : 6 105368 56 1/1 1/1 15.04.2016 5 202984 112 1/1 1/1 F OLU TELGRA ANAD HAFTADA 6 KONYA SYAS SABAH ANKARA Tarih : GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : GÜN YERE... Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 15.04.2016 5 309467 20 02.02.2016 5 727 75 1/1 48 BÜLTEN • 2016 - 212 1/1 Bas›nda Odam›z 25.02.2016 Tarih : HÜRRYET ANKARA ... Sayfa : GA SEL LGE BÖ K GÜNLÜ Tiraj : ANKARA StxCm : SYAS HABER VAKTM HAFTADA 6 GÜN YERE... ANKARA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 5 348881 13 ANADOLU HAFTADA 6 GÜN YERE... ANKARA SYAS 1/1 Tarih : 12.03.2016 Sayfa : Tiraj : StxCm : 5 3059 117 HABERTÜRK 1/1 RA ANKA 26.02.2016 Tarih : 5 118024 53 yfa : EL GA... Sa Tiraj : StxCm : LGES GÜNLÜK BÖ ANKARA SYAS 2/2 31.03.2016 16 3109 254 HABERTÜR ANKARA K Tarih : GÜNLÜK BÖL GESEL GA. .. Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : 18.01.2016 1/1 5 177405 55 1/1 YEDGÜN HAFTADA 6 ANKARA SYAS GÜN ULUS... Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 09.02.2016 3 3172 63 DÜNYA HAFTADA 6 GÜN ULUS... STANBUL EKONOM HÜRRYET ANKARA Tarih : GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : 12.03.2016 5 354958 32 Tarih : 10.03.2016 Sayfa : Tiraj : StxCm : 1/2 1 26184 391 1/1 HÜRRYET ANKARA Tarih : GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa : ANKARA Tiraj : SYAS StxCm : 10.03.2016 1/1 5 354958 16 GÜÇLÜ ANA DO LU HAFTADA 6 GÜN YERE... ANKARA SYAS Tarih : Sayfa : Tiraj : StxCm : 11.03.2016 4 400 53 1/1 STAR GÜNLÜ K ULU Tarih : SAL G STAN AZETE BUL Sayfa : SYAS Tiraj : StxCm : 09.03.20 16 7 104882 23 1/1 HABERTÜRK ANKARA Tarih : : GÜNLÜK BÖLGESEL GA... Sayfa Tiraj : ANKARA StxCm : SYAS 06.01.2016 2 170583 53 1/1 BÜLTEN • 2016 - 212 Vefat Eden Üyelerimiz ZÜLEYHA GÜRAÇ 20.12.2015 ERDOĞAN YAZICIOĞLU 11.01.2016 MUSTAFA KILIÇ 24/04/2016 M. AYDIN AYAKIN 05/04/2016 49 MESLEKİ YAZILAR 50 BÜLTEN • 2016 - 212 25 ARALIK 2015 TARİHİNDE TBMM’DE KABUL EDİLEN KANUN İLE VERGİ YASALARIMIZDAKİ HANGİ SÜRELER UZATILDI? Kaan DEMİROĞLU - SMMM - Bağımsız Denetçi I-GİRİŞ Bilindiği üzere özellikle menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile mevduat faizleri, repo gelirleri ve katılım bankalarından elde edilen kâr paylarının; beyanname ile beyan yerine nihai vergilemeyi amaçlayan stopaj yoluyla vergilendirme ile ilgili düzenlemelerin süresi bu yılın sonunda (31/12/2015) bitmekteydi. Yeni bir düzenleme yapılamaması halinde sözü edilen gelirlerin, diğer gelir unsurlarında olduğu gibi yıllık beyanname ile beyan edilerek müterakki vergi tarifesine göre vergilendirmeleri gerekecekti. Ancak, ülkemizin sermaye açısından kıt bir ülke olduğu, ulusal tasarrufların halen istenilen düzeye çıkarılamadığı bu ortamda vergi oranlarında yapılacak artışların da devletin borçlanma maliyetini artıracağı, bu nedenle gerekli reformların yapılarak tasarrufların istenilen düzeye çıkarılmasına ve yapısal sorunların çözülmesine kadarki sürede özellikle sermaye piyasalarında çeşitli vergi istisnalarının olmasının da kaçınılmaz bir durum olduğu, bu türden istisnaların çoğu gelişmekte olan ülkelerde geçici süreyle uygulandığı, ancak söz konusu istisnaların kalıcı olarak düzenlenmesinin doğru olmayacağı gerekçesinden hareketle 31.12.2015 tarihinde bitecek olan süreler 25.12.2015 tarihinde TBMM’de kabul edilen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile uzatılmış bulunmaktadır. II-UZATILAN SÜRELER Kanun ile; - 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci ve geçici 68 inci maddelerinde, - 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci, geçici 23 üncü, geçici 31 nci maddelerinde, - 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2 nci maddesinde, yer alan süreler uzatılmış bulunmaktadır. a) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci ve geçici 68 inci maddelerindeki süre 31.12.2020 tarihine kadar uzamaktadır. Ø Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler ile mevduat faizleri, repo gelirleri ve katılım bankalarından elde edilen gelirlerin banka ve aracı kurumlarca; kaynağında tevkifat suretiyle vergilendirilmesini düzenleyen geçici 67’nci maddesinin 31/12/2015 olan uygulama süresi 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır. Ø Türkiye Jokey Kulübünce organize edilen yarışmalara katılan atların jokeyleri ile jokey yamaklarına ve antrenörlerine ücret olarak yapılan ödemeler üzerinden yüzde 20 oranında Gelir Vergisi kesintisi yapılmasına ilişkin geçici 68’inci maddesinde yer alan düzenlemenin 31/12/2015 olan uygulama süresi 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır. II.b) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci ve geçici 23 üncü maddelerindeki süre 31.12.2020 tarihine, geçici 31 nci maddesindeki süre 31.12.2017 tarihine kadar uzamaktadır. Ø Dahilde işleme ve geçici kabul rejimi kapsamında ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak girdilerin 31/12/2015 tarihine kadar tesliminde uygulanan tecil ve terkin işlemlerine ilişkin geçici 17’nci maddesinde yer alan düzenlemenin uygulama süresi 31/12/2015 olan bitiş tarihi 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır. Ø Bilgisayar ve donanımlarının Millî Eğitim Bakanlığına bedelsiz teslimleri ile bunlara ilişkin yazılım teslimi ve hizmetlerinin; bu mal ve hizmetlerin bağışı yapacak olanlara teslim ve ifasında uygulanmakta olan Katma Değer Vergisi istisnasına ilişkin geçici 23’üncü maddesinin uygulama süresi 31/12/2015 tarihinden 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır. Ø Üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/4/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılması amacıyla taşınmaz ve iştirak hisselerinin devir ve tesli- MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 mine ilişkin 31/12/2015 tarihine kadar uygulanan katma değer vergisi istisnasına ilişkin geçici 31’inci maddesi hükmünün 31/12/2017 tarihine uzatılmıştır. II.c) - 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2 nci maddesindeki süre süre 31.12.2020 tarihine kadar uzamaktadır. Ø 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 2’nci maddesinde yer alan dernek veya vakıflarca elde edilen kesinti suretiyle vergilendirilmiş kira gelirleri ile menkul kıymet ve faiz gelirleri, Ø Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki atölye ve uygulama birimleri ile çıraklık ve halk eğitim merkezlerindeki uygulama birimlerine bağlı döner sermaye işletmelerinin gelirleri, Ø İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının, Ø Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansının Ø Tasfiye edildiği tarihe kadar EXPO 2016 Antalya Ajansının görevleriyle ilgili faaliyetlerinden elde ettikleri gelirler nedeniyle iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacağına yönelik düzenlemenin uygulama süresi 31/12/2015 tarihinden, 31/12/2020 tarihine uzatılmıştır. III-4632 Sayılı Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun geçici 1’inci maddesindeki hükmün süresi 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır. 4632 Sayılı Bireysel Emeklilik, Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/4/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılabilmesine ilişkin geçici 1’inci maddesindeki hükmün 31.12.2015 tarihinde bitecek süresi 31/12/2017 tarihine kadar uzatılmıştır. IV-6802 saylı Gider Vergileri Kanununun istisna hükümlerini içeren 29 uncu maddesinin birinci fıkrasına “z” bendi eklenmiştir. 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun istisna hükümlerini düzenleyen 29. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmek suretiyle, imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların; çeşitli finansal kuruluşlardan kredi kullanmak suretiyle yaptıkları makine ve teçhizat yatırımları üzerindeki finansman maliyetlerinin kaldırılmasına, kapasitelerinin ve verimliliklerinin artırılmasına yönelik yeni makine ve teçhizat yatırımlarının teşvik edilmesi amacıyla 6948 51 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre verilen sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerinin, münhasıran imalat sanayinde kullanmak üzere aldıkları makine ve teçhizatın finansmanı için kullandıkları krediler dolayısıyla lehe alınan paralardaki %5 banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna tutulmalarını öngören bir düzenleme kabul edilmiştir. Yeni eklenen bent hükmü şöyledir; z) 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince münhasıran imalat sanayinde kullanılmak üzere alınan makine ve teçhizatın finansmanı için bu işletmeler tarafından kullanılan krediler dolayısıyla lehe alınan paralar (Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.).” V-SONUÇ; Bilindiği gibi verginin iki temel fonksiyonu bulunmaktadır. Bunlar; - Fiskal (Mali fonksiyon) - Ekstrafiskal (Ekonomik ve sosyal fonksiyon) Son yapılan düzenlemeleri, verginin mali fonksiyonunu bir tarafa bıraktığımızda, esas itibarıyla ekonomik ve sosyal fonksiyonla ilişkilendirmek daha doğru olacaktır. Çünkü, Verginin ekonomik fonksiyonu, ekonominin vergisel tedbirlerle yönlendirilmesini ifade etmektedir. Bu fonksiyona uygun olarak verginin yatırım kararları üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek, tasarrufları teşvik etmek ve tasarrufların çeşitli tasarruf araçları arasında en iyi dağılım ve tahsisini sağlamak ve risk üstlenmeyi teşvik edici olmalıdır. Tasarrufların teşviki amacıyla sermaye piyasası araçlarının stopaj yoluyla vergilendirilmesi, tevkifatın nihai vergileme şekline dönüştürülmesi gibi düzenlemeler, ekonominin vergi tedbirleri ile yönlendirilmeye çalışılmasına verilebilecek örneklerdir. Çağdaş ekonomik ve sosyal refah devleti fonksiyonu içinde, günümüzde, bütün ülkelerin vergi sistemlerinde ve bu arada ülkemiz vergileme rejimi içinde, belirlenmiş temel ekonomik amaçlara ulaşmak amacıyla pek çok araç veya kurum yerleştirilmiştir. Uzatılan sürelerle ilgili düzenlemeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Ancak bu arada şu hususu da belirtmek gereklidir. Vergilemenin geçici düzenlemeler yerine sistemde belirlilik esası gereğince kalıcı düzenlemelerle yapılmasında yarar bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde gündeme gelecek yasal düzenlemelerde bu hususun dikkate alınması gerektiğine inanılmaktadır. MESLEKİ YAZILAR 52 BÜLTEN • 2016 - 212 VERGİ İNCELEMESİ VE SONRASI İsmail KÖKBULUT - YMM - BDO Partner 2014-2018 Kalkınma Planı çerçevesinde Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı Eylem Planı hazırlandı. Eylem planında kayıt dışı ekonominin halen ülkemiz açısından önemli sorunlardan biri olduğu vurgulanmış durumda. Kayıt dışı ekonominin Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı mevcut durumda % 26,5 olarak belirlenirken, önümüzdeki 4 yıl içerinde % 21 seviyelerine indirilmesi hedeflenmiş. Yine önümüzdeki 4 yıllık dönemde kayıtlı faal mükellef sayısında da yüzde onun üzerinde bir artış öngörülmekte. Eylem planında koordinatör ve sorumlu kuruluş olarak Gelir İdaresi Başkanlığı belirlenmiş. Anlaşılan kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin baş aktörü yine Maliye Bakanlığı olacak. Beyan sisteminin olduğu bütün sistemlerde mükellefler veya mükellef olması gerekenlerin gerçek ekonomik faaliyetlerinin izlenmesi ve denetlenmesi gerekir. Ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada beyan sisteminin mutlaka vergi incelemeleri ve denetimler ile desteklenmesi esastır. Bu nedenle beyana tabi mükellef olanların aralıklarla beyanlarının gerçeğe uygun olup olmadığının araştırılması ve varsa beyan dışı gelirin tespit edilmesi gerekir. Nihayetinde vergi oranları dikkate alındığı zaman Vergi Dairesi mükellefin gelirlerinin nerede ise yaklaşık üçte birine ortak durumda. Arada sırada ortağın işletmeye gelerek ortaklık payının tam olarak hesaplanıp vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığının araştırılması gerekir. Bu ortaklık zorunlu ve baştan işe başlarken bilinen bir durum. Sonradan ortaklıktan vazgeçme veya yükümlülüğünü eksik yerine getirme durumu yok. İşte Kamunun ortak olarak işletmelerin kendi payına düşen vergiyi tam ve eksiksiz vergi dairesine yatırılıp yatırılmadığının araştırılması veri incelemeleri ile oluyor. A- Vergi İncelemesine Seçim - İhbar: Öncelikle bir mükellef hakkında ciddi ve somut belgelere dayalı bir ihbar varsa bu ihbarın konusuyla sınırlı olarak bir vergi incelemesi yapılabilir. - Sahte belge düzenleme veya kullanma: Sahte belge, naylon fatura, düzenleyen veya kullananlar Gelir İdaresi’nin kullanmış olduğu teknolojik altyapısı sayesinde elektronik ortamda rahatlıkla tespit edilebiliyor. Örneğin sahte belge düzenleyen bir mükel- leften mal veya hizmet satın alırsanız bu sahte alış teknolojik imkanlarla tespit ediliyor ve incelemeye alınıyorsunuz. - Düşük kar oranları: Mali tablolarınızda, faaliyette bulunduğunuz sektördeki diğer mükelleflere göre bariz derecede daha düşük oranda bir karlılık oranı gözüküyorsa vergi incelemesi geçirebilirsiniz. - Karşıt inceleme: Mal veya hizmet alışverişinde bulunduğunuz mükelleflerin vergi incelemesi geçirmesi durumunda vergi inceleme elemanı gerek görürse sizin kayıtlarınızı diğer mükellefin kayıtları ile karşılıklı mutabakat çerçevesinde denetleyebilir. - Yüksek rakamlı indirim ve istisnalar: Beyannameniz üzerinde ticari bilanço karından düştüğünüz istisna veya bağış gibi indirimler çok yüksek rakamlarda ise bu rakamın doğruluğu açısından inceleme yapılabilir. - Diğer kurumlardan gelen bilgiler ışığında inceleme: Gelir İdaresi hem kamu kurum ve kuruluşları ile hem de başta bankalar olmak üzere özel sektör kuruluşları ile oldukça önemli bilgi paylaşımı yapmakta. Bu kapsamda, gelen verilerin değerlendirilmesi neticesinde banka hesap hareketleriniz riskli görülebilir. Ya da örneğin tapu kayıtlarından yapmış olduğunuz gayrimenkul alım satım işlemleri tespit edilebilir ve bu işlemler sebebiyle incelemeye alınabilirsiniz. - Sektör incelemeleri, yüksek tutarlı kanunen kabul edilmeyen giderler, - Beyanname, bilanço, gelir tablosu ve ekleri arasında tutarsızlıklar, - Yüksek tutarlı ortaklar cari hesabı, kasa hesabı, devreden KDV, sürekli zarar, tesadüfen de vergi incelemesine alınabilirsiniz. B- Vergi İncelemesini Kimler Yapar Vergi incelemeleri; Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, Defterdarlar, Vergi Dairesi Başkanları, Vergi Dairesi Müdürleri ile Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar tarafından yapılır. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 lar C- Vergi İncelemesi Süreci ve Uyulacak Esas- Veri incelemeleri her mükellef için önemlidir. Vergi Usul Kanunundan dayanağını alan vergi inceleme elemanı tarafından yürütülen vergi incelemeleri şirket ve/veya mükellefler tarafından dikkatli izlenmelidir. İncelemenin her aşaması ileride telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı unutulmadan uzman kişilerin desteği ile süreç yürütülmeli ve takip edilmelidir. Vergi incelemesine ilişkin olarak vergi inceleme elemanlarınca uyulacak esaslar Vergi Usul Kanununun 140. Maddesine belirtilmiştir. - İncelemeye tabi olana, bunun mevzuunu işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler. - Vergi incelemesine başlanıldığı hususunu bir tutanağa bağlayarak bir örneğini nezdinde vergi incelemesi yapılana verirler. Ayrıca, tutanağın bir örneğini bağlı olduğu birime, diğer örneğini de ilgili vergi dairesine gönderirler. - Nezdinde inceleme yapılanın muvafakati olmadıkça resmi çalışma saatleri dışında inceleme yapamazlar veya buna devam edemezler. (Tutanak düzenlenmesi ve inceleme ile ilgili emniyet tedbirlerinin alınması bu hükmün dışındadır. Ancak bu gibi tedbirler, incelemelerin, yapıldığı yerdeki faaliyeti sekteye uğratmayacak şekilde yapılır); - İnceleme bitince, bunun yapıldığını gösteren bir vesika nezdinde inceleme yapılana verilir. - Vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler. İncelemeye başlanıldığı tarihten itibaren, - tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde ise en fazla altı ay içinde incelemeleri bitirmeleri esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Bu talep vergi incelemesine yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından değerlendirilir ve altı ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Bu durumda, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birim tarafından incelemenin bitirilememe nedenleri yazılı olarak nezdinde inceleme yapılana bildirilir. Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı olduğu birimler vergi incelemesinin öngörülen süreler içinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alırlar. 53 D- Vergi İncelemesinin Neticeleri Vergi inceleme elemanınca yürütülen vergi inceleme süreci sonunda mükellefin vergi beyanlarında düzeltilmesi gereken yani eleştiri konusu yapılacak bir hususun olup olmadığına göre inceleme sonuçlandırılır. 1- Eleştiri Konusu Olmaması: Yapılan inceleme neticesinde tenkidi gerektirir bir hususun tespit edilmemesi halinde tespit edilen hususlar ve inceleme elemanının görüşleri de yer alacak şekilde vergi inceleme raporu düzenlenir ve herhangi bir tarhiyat önerilmez. Bu durumda mükellef açısından yapılacak bir işlem yoktur. 2- Eleştiri Konusu Olması: Yapılan inceleme neticesinde tenkidi gerektirir bir hususun tespit edilmesi halinde ise tespit edilen hususlar doğrultusunda vergi inceleme raporu düzenlenir. Bu raporlar rapor değerlendirme komisyonlarından geçtikten sonra, aşağıdaki aşamalara göre süreç takip edilmelidir. D- Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Talep Edilmesi Vergi incelemesi süresince vergi inceleme elemanı her aşamada Tarhiyat Öncesi Uzlaşma talep edilip edilmediği hususunu mükellefe ve/veya şirket yetkilisine sormak durumundadır. Mükellefin, kaçakçılık suçları hariç olmak üzere, vergi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak vergi ve cezalar için tarhiyat öncesi uzlaşma talep etme hakkı vardır. Bu taleplerini inceleme elemanı vergi inceleme tutanağına mutlaka geçirmelidirler. Tarhiyat Öncesi Talep eden şirket ve/veya mükellefe tarhiyat öncesi uzlaşmanın yapılacağı tarih, saat ve yer belirten bir yazı tebliğ edilir. Mükellef ilgi yazı ile belirtilen sürenin bir gün öncesine kadar Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Talebinden vazgeçebilir. Bu vazgeçme işlemi mükellef açısından daha sonraki iş ve işlemler için her hangi bir hak kaybı oluşturmaz. Fakat böyle bir talep sonrasında mükellef bir daha Tarhiyat Öncesi Uzlaşma talebinde bulunamaz. Ancak Özel Usulsüzlük Cezaları için sadece tarhiyat öncesinde olan aşamada uzlaşma imkanı bulunmaktadır. Tarhiyat sonrasında olan uzlaşmada özel usulsüzlük cezaları uzlaşma kapsamı dışında olduğu unutulmamalıdır. Tarhiyat Öncesi Uzlaşma için belirtilen tarih, saat ve yerde yapılacak toplantı sonucunda uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde uzlaşılan tutarlar kesin rakamlar olup herhangi bir şekilde taraflarca itiraz ve dava konusu yapılamaz. Düzenlenecek tarhiyat öncesi uzlaşma tutanağı uzlaşmanın olumlu sonuçlanması halinde komisyon üyeleri ile birlikte mükellefçe de imzalanır ve imzalanan tutanak tahakkuk fişi yerine geçer. Bu durumda uzlaşma sonucunda belirlenen vergi ve cezalar kesinleşmiştir. MESLEKİ YAZILAR 54 BÜLTEN • 2016 - 212 Tarhiyat öncesi uzlaşma sonucunda uzlaşmanın vaki olmaması veya mükellefçe uzlaşma toplantısına katılınmaması halinde tarhiyat sonrası uzlaşma için başvuruda bulunulamaz. Bu durumda mükellefin tek seçeneği vergi ve ceza ihbarnamesini aldıktan sonra süresi içerisinde vergi mahkemesine itirazda bulunmaktır. E- Tarhiyat Sonrası Aşamalar Mükellef tarafından vergi incelemesi aşamasında tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmemesi veya tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilip uzlaşma toplantısından en az bir gün öncesinden tarhiyat öncesi uzlaşma talebinden vazgeçilmesi halinde söz konusu rapor veya raporlarda tespit edilen ve önerilen matrah veya vergi farkları esas alınarak mükelleflere vergi dairesince vergi ceza ihbarnamesi düzenlenir. Söz konusu ihbarnamenin mükellef veya temsilcisine tebliğinden itibaren de mükelleflerin bir takım yasal hakları vardır. Bu haklar kısaca; 1- Cezada İndirim Vergi Usul Kanununun 376. Maddesinde düzenlenmiştir. Ceza indiriminden yararlanılabilmesi için; ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen verginin vadesi gelmiş taksitlerinin yanı sıra, indirimden sonra arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarını ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde, teminat gösterilmesi halinde üç (3) ay içinde ödeneceğinin bildirmesi gerekmektedir. Söz konusu vergi ve cezaları yukarıda belirtilen sürede ödenmemesi yada yargıya başvurulması halinde, bu maddeye göre indirim hakkından yararlanılamaz. 2- Tarhiyat Sonrası Uzlaşma Mükellefin tarhiyat sonrası uzlaşma yolunu seçmesi halinde, ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gün içinde bağlı bulunduğu vergi dairesine müracaat etmesi gerekmektedir. Tarhiyat sonrası uzlaşma için idarece belirlenen tarih, saat ve yer yazı mükellefe uzlaşma yapılacak komisyon tarafından tebliğ edilir. Uzlaşma kapsamına Vergi daireleri tarafından mükellef adına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vergi dairelerinin tarha yetkili olduğu bütün vergi, resim ve harçlar ile bunlara ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları girmektedir. Fakat özel usulsüzlük cezaları ile kaçakçılık suç ve cezalarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda kesilecek ceza tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamında yer almamaktadır. Tarhiyat sonrası uzlaşma toplantısı vergi ve cezaların tutarına göre Vergi Dairesinde, Vergi Dairesi Başkanlığında/Defterdarlıkta , Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi Daireleri Koordinasyon Uzlaşma Komisyonunda veya Merkezi Uzlaşma Komisyonunda yapılır. Tayin edilen uzlaşma gününde yapılan uzlaşma görüşmesi sonunda uzlaşma sağlandığı takdirde komisyonun düzenleyeceği uzlaşma tutanakları kesin olup üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamayacağı gibi hiçbir merciyeşikayette de bulunulamaz. Uzlaşmaya varılması halinde uzlaşılan vergi ve vergi ziyaı cezasına karşı dava açılamaz. Verginin tarh edilmesi ve cezanın kesilmesinden sonra başvurulabilecek idari bir çözüm yolu olan tarhiyat sonrası uzlaşma; hem kamu alacağının kısa sürede tahsilini sağlaması, hem de mükellefin yargı sürecinde katlanacağı maliyetleri ve bürokratik işlemleri ortadan kaldırması açısından önem arz etmektedir. 3- Yargı Yolu Mükellefin yargı yolunu tercih etmesi durumunda vergi ve ceza ihbarnamenin tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesine dava açması gerekmektedir. Ancak ilgili 30 günlük süre içerinde tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunan mükellefin dava açma süresi durmaktadır. Fakat kaçakçılık cezası gerektiren vergi ve cezalar için hiçbir şekilde uzlaşma talep edilemez. Bu cezalar için gidilecek tek yol yargı sürecidir. Tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunan mükellefin uzlaşma toplantısı sonucunda uzlaşmanın vaki olmaması halinde de kalan süre zarfında dava açma hakkı devam etmektedir. Tarhiyat öncesi uzlaşma talep edip ve fakat uzlaşmanın vaki olmaması durumunda da mükellefler vergi ve ceza ihbarnamesinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerinde yargı sürecine başvurabilirler. F- Değerlendirme Vergi incelemesi başlama tutanağı ile başlayıp devam edecek süreçlerin her bir aşamasının önemi dikkate alındığı zaman vergi inceleme sürecinin mükellef tarafından iyi yönetilmesi gerekir. Hak düşürücü sürelerin olması ,tutanakta yer alan ifadeler, hangi uzlaşmanın tercih edileceği, uzlaşmada kullanılabilecek savunma hazırlığı, vergi inceleme raporunun değerlendirilmesi ve varsa zayıf noktalarının tespiti, eleştiri konusu varsa bunlara ilişkin literatür taraması, özelge, yargı kararları, uzman kişilerin görüşlerinin alınması , yargı aşamasına gidilip gidilmeyeceği, gidilecekse duruşma istenip istenmeyeceği gibi bir çok hususun gözönünde bulundurulmasında fayda vardır. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 55 TASDİKSİZ DEFTERE YAPILAN KAYITLARIN VERGİSEL BOYUTU Hakan EKİNCİ - YMM I.GİRİŞ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tasdike Tabi Defterler” başlıklı 220. maddesinde hangi defterlerin tasdike tabi olduğu tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiş olup, burada konumuz gereği, söz konusu defterlerden yevmiye defteri, işletme defteri ve serbest meslek kazanç defterine yapılan indirilecek katma değer vergisi dahil kayıtların, bahse konu defterlerin tasdiksiz olması durumundaki geçerliliği üzerinde durulacaktır. Bilindiği üzere, mükelleflerin söz konusu defterleri, anılan Kanun’un 221. maddesi kapsamında olmak üzere belirtilen sürelerde tasdik ettirmeleri gerekmektedir. Öte yandan elektronik ortamda tutulacak yevmiye defterinin de tasdiki söz konusu olup, buna ilişkin hususlara da anılan Kanun’un mükerrer 242. maddesinin ikinci fıkrası ile konuya ilişkin 1 Sıra No.lu Elektronik Defter Genel Tebliğinde yer verilmiştir. Uygulamada ise zaman zaman, tasdiksiz defterlere ya da tasdikli defterlerin arka yüzüne yapılan kayıtlarının ve özellikle de indirilecek katma değer vergisi kayıtlarının vergisel açıdan geçerliliği konusunda tereddütler oluşabildiği görüldüğünden, aşağıda, vergi idaresinin ve yargının bakış açısı da dikkate alınmak suretiyle, konuya Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamaları bakımından açıklık getirilmeye çalışılacaktır. II.VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 220. maddesinde belirtilen tasdike tabi defterlerin ve dolayısıyla da söz konusu defterler arasında yer alan yevmiye defteri, işletme defteri ve serbest meslek kazanç defterinin anılan Kanun’un 221. maddesi- ne göre aşağıda belirtilen süreler içerisinde tasdik ettirilmesi gerekmektedir. - Öteden beri işe devam etmekte olanlar defterin kullanılacağı yıldan önce gelen son ayda; - Hesap dönemleri Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda; - Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde; - Tasdike tabi defterlerin dolması dolayısıyla veya sair sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur olanlar bunları kullanmaya başlamadan önce. Aynı Kanun’un “Tasdiki Yenileme” başlıklı 222. maddesine göre de; defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler Ocak ayı, hesap dönemleri Maliye Bakanlığınca tespit edilenler bu dönemin ilk ayı içinde tasdiki yeniletmeye mecburdurlar. Bununla birlikte, söz konusu yasal defterlerini; zamanında tasdik ettirmeyenlerin ceza uygulaması ile hiç tasdik ettirmeyenlerin ise hem ceza uygulaması hem de dönem matrahlarının re’sen takdir edilmesi durumu ile karşı karşıya kalmaları söz konusudur. Nitekim, Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesine göre, tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak bir ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılır.) I. derecede özel usulsüzlük cezasının kesilmesini gerektirirken; tasdiki mecburi MESLEKİ YAZILAR 56 BÜLTEN • 2016 - 212 olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması da II. derece de usulsüzlük cezasının kesilmesini gerektirmektedir. bariyle özellikle de Danıştay Vergi Dava Daireleri düzeyinde mükellef lehine kararlar verildiği görülmekte olup, olumlu ve olumsuz yöndeki bu kararlardan bazılarının özetine aşağıda yer verilmiştir. Ayrıca, anılan Kanun’un 30/3 maddesine göre de; bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tasdik ettirilmemiş olması re’sen takdir nedeni sayılmaktadır. “Kanuni defterlerin tasdiksiz olması, Katma Değer Vergisi açısından indirimlerin kabul edilmemesi sonucunu doğurur.”1 Elektronik ortamda tutulacak yevmiye defterinin açılış tasdik (açılış onayı) zamanı ise Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından müşterek çıkarılan 1 Sıra No.lu Elektronik Defter Genel Tebliği’ne göre; elektronik defter beratının alınacağı hesap döneminin ilk ayını takip eden üçüncü ayın son günüdür. Elektronik ortamda tutacağı yevmiye defterinin açılış tasdikini zamanında ya da hiç yapmayan mükelleflerin ise yukarıda belirtilen uygulamalara (özel usulsüzlük cezası ve dönem matrahının re’sen takdir edilmesi) muhatap tutulmaları gerekecektir. Zira, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 242. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bu Kanunda ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümler elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerlidir. III.KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergi İndirimi” başlıklı 29. maddesinde, mükelleflerin söz konusu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin yüklendikleri katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanun’un “İndirimin Belgelendirilmesi” başlıklı 34. maddesinde ise katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun’un yukarıda yer verilen hükümleri dikkate alındığında ise tasdiksiz ya da tasdikli yevmiye defterinin tasdiksiz arka yüzlerine yapılan kayıtlara konu KDV’lerin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı önem arz etmekte ve uygulamada da zaman zaman bu konuda duraksamalara düşüldüğü görülmektedir. Önceleri, konuya ilişkin verilen yargı kararlarından bazıları mükellefler açısından olumsuzluk arz ederken, son durum iti- “Yükümlü tarafından 29.9.1999-31.12.1999 tarihleri arasındaki yevmiye kayıtlarının yevmiye defterlerinin tasdiksiz arka sayfalarına yapıldığı sabit olmakla birlikte, kanunen tutulması zorunlu olan diğer defterlerin tasdikli olduğu, 28.9.1999 tarihinde biten yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına yapılan bu kayıtların gerçeği yansıtmadığına yönelik diğer tasdikli defterlerle karşılaştırmalı bir inceleme yapılmadığı göz önüne alındığında; salt yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına kayıt yapıldığından bahisle mal alışları sırasında ödendiği ihtilafsız olan katma değer vergilerinin indirim hakkını kaybettiğinin kabulü hakkaniyete ve vergi adaletine uygun düşmeyeceğinden, tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle, vergi ve cezanın kaldırılması yönündeki Vergi Mahkemesi kararı Kurulumuzca da uygun bulunmuştur.”2 Mükellefler açısından olumsuzluk arz eden söz konusu kararların gerekçesi, tasdiksiz defterlerin kanuni defter olarak kabul edilemeyeceği, KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için de ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği, bu durum da tasdiksiz deftere yapılan kayıtların kanuni defterlere yapılmış sayılmayacağıydı. Bununla birlikte, Danıştay’ın Vergi Dava Daireleri Kurulu düzeyinde verdiği ve içtihat haline gelen yukarıdaki kararı yanında, vergi idaresinin bu konudaki görüşü de mükellefler açısından olumludur. Nitekim, vergi idaresinin konuya ilişkin verdiği iki özelgenin içeriği aşağıya aktarıldığı şekildedir. “Tasdiksiz de olsa kanuni defterlere ilgili takvim yılı içinde kaydedilen faturaların KDV Kanunu açısından yapılacak incelemede veya dönem matrahının takdiri sırasında gerçek olduklarına kanaat getirilmesi ve verginin satıcı tarafından beyan edildiğinin tespit edilmiş olması kaydıyla, bu bel 1 Danıştay 9. Dairesinin 2000/4155 Esas No, 2001/913 Karar No ve 21.03.2001 tarihli kararı. 2 Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2005/110 Esas No, 2005/177 Karar No ve 17.06.2005 tarihli kararı. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 gelerde gösterilen katma değer vergisinin indirimi ve iadesi mümkün bulunmaktadır.”3 “Yapılacak incelemede ya da dönem matrahının takdiri sırasında, tasdik ettirilmemiş defterlere kaydedilen belgelerin gerçek olduklarına kanaat getirilmesi ve bu verginin satıcı tarafından beyan edildiğinin tespit edilmiş olması kaydıyla bu belgelerdeki KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.”4 Gerek yargının ve gerekse de vergi idaresinin yukarıda yer verdiğimiz ve mükellef açısından olumlu sayılan yaklaşımlarına Biz de katılmaktayız. Zira, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde yer alan “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmü ile aynı Kanun’un 134. maddesinde yer alan “Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmü bu yaklaşımın kabulünü gerekli kılmaktadır. IV.GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN Tasdiksiz yevmiye defterine ya da tasdikli yevmiye defteri sayfalarının arkasına yapılan kayıtların re’sen takdir nedeni olduğu, daha önce de belirtildiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 30/3 maddesinin gereğidir. Tasdiksiz defterin ait olduğu döneme ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının re’sen takdirine ilişkin yapılacak incelemede ise tasdiksiz yevmiye defterine ya da da tasdikli yevmiye defteri sayfalarının arkasına yapılan kayıtlara konu belgelerin, gerçek olduklarına kanaat getirilmesi ve söz konusu belgelerin de beyanlara doğru yansıtıldıklarının tespiti ve ayrıca bir matrah farkının da bulunamaması halinde, mükellefin beyanlarının doğru olduğu ve dolayısıyla da ilgili dönem vergi matrahlarının aynen takdiri gerekir. Zira, konunun KDV boyutuna ilişkin açıklama bölümünde yer verdiğimiz özelge ve yargı kararlarının bu hususu desteklemesinin yanında, Vergi Usul Kanunu’nun 3/B ve 134. maddesi hükümleri de bunu gerekli kılmaktadır. V.SONUÇ 3 Maliye Bakanlığı’nın 05.12.2011 tarih ve B.07.1G İB.4.33.15.01-2010-701-17-96 sayılı özelgesi. 4 Maliye Bakanlığı’nın 16.02.2012 tarih ve B.07.4.DEF.0.17.10.00-KDV-2010-02-15 sayılı özelgesi. 57 Yukarıda, tasdiksiz yevmiye defterine ya da tasdikli yevmiye defterinin tasdiksiz arka sayfalarına yapılan kayıtlarının ve özellikle de indirilecek katma değer vergisi kayıtlarının vergisel açıdan geçerliliği konusuna ilişkin uygulamada zaman zaman yaşanan tereddütlere yönelik olarak, Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamaları bağlamında açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu yönde olmak üzere de, tasdiksiz yevmiye defterine ya da tasdikli yevmiye defterinin arka sayfasına yapılan kayıtların ve özellikle de indirilecek katma değer vergisi kayıtlarının, yapılacak bir vergi incelemesinde aksi tespit edilmediği müddetçe, vergisel açıdan geçerli olduğu hususunun gerek yargı kararlarında ve gerekse de vergi idaresince verilen özelgelerde kabul gördüğünü belirtmiş bulunmaktayız. Zira, Bizim de katıldığımız bu husus, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde yer alan “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmü ile aynı Kanun’un 134. maddesinde yer alan “Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” hükmünün de bir gereğidir. Ayrıca, belirtmek isteriz ki, tasdiksiz yevmiye defteri özelinde yaptığımız açıklamalar, tasdiksiz işletme defteri ve tasdiksiz serbest meslek kazanç defteri bakımından da geçerlidir. Bununla birlikte, mükelleflerin gerek Vergi Usul Kanunu’ndaki Usulsüzlük Cezalarına muhatap olmamaları ve gerekse de vergi matrahlarının re’sen takdirine ilişkin incelemeye sevk edilmemeleri için tasdike tabi defterlerini zamanında tasdik ettirmelerinin kendi yararlarına olacağını belirtmek isteriz. Ayrıca, her ne kadar son yargı kararları ve vergi idaresinin özelge bazındaki görüşü, mükellefler açısından olumlu olsa da, konunun, çıkarılacak bir tebliğle netleştirilmesi ve uygulamaya ilişkin bu görüşün mükelleflerce suistimal edilerek gereksiz yere devletin denetim birimlerinin meşgul edilmesinin önlenmesi adına da, defter tasdik ettirmemenin cezasının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu yönünden daha caydırıcı hale getirilmesinin yararlı olacağını düşünmekteyiz. MESLEKİ YAZILAR 58 BÜLTEN • 2016 - 212 KATMA DEĞER VERGİSİ’NDE ÖZEL MATRAH ŞEKİLLERİ Sezer YOZGAT - SMMM Stajyeri Otuz yıldır uygulanmakta olan Katma Değer Vergisi Kanunu 1985 yılında yürürlüğe girmiştir. Yürürlük tarihinden itibaren 123 tebliği yayınlanmış, ancak bu tebliğler herhangi bir sistematiğe göre yayınlanmadığından hangi konunun hangi tebliğde yer aldığı giderek bir muammaya dönüşmüştü. 1 mayıs 2014 tarihinde bu tebliğlerin tamamı iptal edilerek yeniden “KDV Uygulama Genel Tebliği” yayınlanmıştır. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 20. Maddesinde Teslim ve Hizmet işlemlerinde matrah 21. Maddesinde İthalatta Matrah, 22. Maddesinde Uluslar Arası Yük Ve Yolcu Taşımalarında Matrah 23. Maddesinde ise açıklanmıştır. Bu makalemizin konusu Özel Matrah Şekilleri olacaktır. KDV Kanunu’nun 23. Maddesinde açıklanan Özel matrah şekilleri şunlardır: a) Spor-Toto oyununda ve Millî Piyango dahil her türlü piyangoda, oyuna ve piyangoya katılma bedeli, b) At yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih oyunlarında bu yarış ve oyunlara katılma karşılığında alınan bedel ile bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel, c) Profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler, maçlar ve yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi ve gösterilmesinde bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel ile bu mahallerde yapılan teslim ve hizmetlerin bedeli, d) Gümrük depolarında ve müzayede mahallerinde yapılan satışlarda kesin satış bedeli ile 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değeri. e) Altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithalinde matrah, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktardır, f) (3099 sayılı Kanunun 2’inci maddesiyle eklenen bent) Maliye ve Gümrük Bakanlığı işin mahiyetini göz önünde tutarak özel matrah şekilleri tespit etmeye yetkilidir. Münhasıran vergisi önceki safhalarda beyan edilerek ödenen özel matrah şekline tabi işlemlerle uğraşan mükelleflerin, KDV mükellefiyetleri tesis edilmez. Ancak, bu kapsamda işlem yapan ve başka işlemleri nedeniyle KDV mükellefi olanlar, özel matrah şekline tabi işlemlerini de beyannamelerinin “Sonuç Hesapları” kulakçığındaki “Özel Matrah Şekline Tabi İşlemlerde Matraha Dahil Olmayan Bedel” satırında gösterirler. 1. Şans Oyunları, Profesyonel Gösteriler ve Açık Artırmalar Spor-Toto oyununda ve Milli Piyango dahil her türlü piyangoda, oyuna ve piyangoya katılma bedeli; at yarışları ve diğer müşterek bahis ve talih oyunlarında bu yarış ve oyunlara katılma karşılığında alınan bedel ile bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel; profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler ile profesyonel sporcuların katıldığı sportif faaliyetler, maçlar, yarışlar ve yarışmalar tertiplenmesi ve gösterilmesinde bunların icra edildiği mahallere giriş karşılığında alınan bedel ile bu mahallerde yapılan teslim ve hizmetlerin bedeli; gümrük depolarında ve müzayede salonlarında yapılan satışlarda kesin satış bedeli ile 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin, senedin temsil ettiği ürünü depodan çekecek olanlara tesliminde, senedin en son işlem gördüğü borsada oluşan değeri KDV’nin matrahıdır. 2. Altın ve Gümüşten Mamul Eşya Teslimleri 2.1. Altından Mamul Eşya 3065 sayılı Kanunun (17/4-g) maddesi ge- MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 reğince külçe altın teslimleri dahilde ve ithalde KDV’den istisna edilmiştir. Ancak, altından mamul veya altın ihtiva eden ziynet eşyaları ile sikke altınların teslim ve ithali KDV’ye tabi bulunmaktadır. Söz konusu mamullerin teslim ve ithalinde ise matrah, 3065 sayılı Kanunun (23/e) maddesi gereğince, külçe altın bedeli düşüldükten sonra kalan miktardır. İthalat veya dahilden satın alma yoluyla temin edilen külçe altından bizzat imal edilen veya fason olarak imal ettirilen veya teslim edildiği şekilde satın alınan ziynet eşyası ile sikke altınların tesliminde, satış bedelinden teslim konusu mamulün bünyesinde yer alan külçe altının, Borsa İstanbul’da işlem yapılan son resmi işgününde külçe altın için oluşan kapanış fiyatı esas alınmak ve satılan mamulün ayarı göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen has bedeli düşüldükten sonra kalan miktar,KDV’nin matrahı olacaktır. Borsada işlem gerçekleşmeyen günler için söz konusu eşyalar ile sikke altınların bünyesinde yer alan külçe altına isabet eden tutarın hesaplanmasında daborsada işlem yapılan en son resmi işgününde oluşan kapanış fiyatının esas alınacağı tabiidir. 2.2. Gümüşten Mamul Eşya 3065 sayılı Kanunun (17/4-g)maddesine göre külçe gümüş teslimleri KDV’den istisnadır. 3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesi hükmü gereğince, söz konusu istisna külçe gümüş ithalatında da uygulanır. Öte yandan, 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde özel matrah şekli uygulanması uygun görülmüştür. Buna göre, gümüşten mamul veya gümüş ihtiva eden eşyalar ile sikke gümüş teslimlerinde ve ithalatında KDV matrahı, teslim bedelinden külçe gümüş bedeli düşüldükten sonra kalan miktar olarak belirlenmiştir. 3. Gazete, Dergi ve Benzeri Periyodik Yayınlar Gazete, dergi ve benzeri periyodik yayınların satışlarında perakende safhaya ait KDV, doğrudan perakendeci bayiye satış yapan başbayiler tarafından, bu safhanın karını da ihtiva edecek şekilde hesaplanıp ödenir. Bu durumda, sözü edilen yayınların perakende satış fiyatları vergili olarak tespit edilip üzerlerine tek tutar halinde yazılır. Perakendeci bayiye satış yapanlar iç yüzde yoluyla vergiyi hesaplar ve beyan ederler. 59 Bu yayınların perakende satışını yapan gazete bayileri, kendi satışlarında vergi uygulamaz, KDV beyannamesi veriyorlarsa bu neviden satışlarını beyannameye dahil etmezler. Perakendecilerin tüketiciye satışta vergili fiyat üzerinden yapacakları indirimler vergi hesabında dikkate alınmaz. 4. Tütün Mamulü Teslimleri Perakendeci bayiler tarafından yapılan tütün mamullerinin satışlarına ait KDV, bayilere satış yapan mükellefler tarafından bayilerin kârını da ihtiva edecek şekilde hesaplanıp bayilere teslimin yapıldığı dönemde beyan edilir. Bu maddeleri satın alan bayilerce KDV açısından her hangi bir işlem yapılmaz, bayiler bu satışlarına ilişkin olarak düzenledikleri fatura ve benzeri vesikalarda da KDV’yi göstermezler. 5. Belediyeler Tarafından Yapılan Şehir İçi Yolcu Taşımacılığı 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesi hükmünün verdiği yetkiye dayanılarak, belediyeler tarafından yapılan şehiriçi yolcu taşımacılığında kullanılan biletlerin ve kartların bayiler tarafından satışında, özel matrah şekline göre vergileme yapılması uygun görülmüştür. 6. Telefon Kartı ve Jeton Teslimi 3065 sayılı Kanunun (23/f) maddesinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, GSM operatör şirketleri tarafından sunulan cep telefonu konuşma hizmetlerinden faydalanmak üzere çıkarılan ön ödemeli hazır kartlar da dahil olmak üzere, bütün telefon kartı ve jeton satışlarının özel matrah şekline göre vergilendirilmesi uygun görülmüştür. 7. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Tarafından Araç Plakaları ile Basılı Evrakın Teslimi 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 131 inci maddesi gereğince, araç plakaları ile sürücü kurslarında kullanılanlar dahil bir kısım evrakın basımı Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu tarafından yaptırılmaktadır. Federasyon, basımını sağladığı araç plakaları ve belgeleri ihtiyaç sahiplerine bedeli karşılığında satılmak üzere kendisine bağlı Odalara göndermektedir. Kaynaklar 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu KDV Genel Uygulama Tebliği MESLEKİ YAZILAR 60 BÜLTEN • 2016 - 212 KURUMLAR VERGİSİNDE KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDER UYGULAMASI Cem ARSLAN - Devlet Gelir Uzmanı I. GİRİŞ İşletmelerin ticari bilançolarında yer alan ancak vergi uygulamasında gider olarak indirimine izin verilmeyen harcamalara kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) denilmektedir. Kurumlar vergisi mükelleflerinin indirebileceği giderler GVK’nın 40 ve KVK’nın 8. maddesinde sayılmıştır. İndirilecek giderler konusunda GVK’yı da esas alan kurumlar vergisi mükellefleri, indirilemeyecek giderler konusunda ise sadece KVK’nın 11. maddesine göre işlem yaparlar. Bu nedenle, kurumlar vergisi mükellefleri indirilemeyecek giderlerini, KVK, VUK ve açık hüküm bulunan diğer kanunları referans alarak belirleyeceklerdir. Bir giderin kurum kazancından indirilebilmesi için genel olarak aşağıdaki şartların varlığı gerekir: - Yapılan giderin, kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilgili olması - Giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması - Giderlerin tevsik edici belgelere dayanması (fatura vb.) ve yasal kayıtlarda izlenmesi - Gider belgesinin kurum adına düzenlenmiş olması - Giderin kanunen kabul edilebilir nitelikte olması II. KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER Kurumlar vergisi uygulamasında, KKEG olarak dikkate alınması gereken harcamalara başlıklar halinde aşağıda yer verilmiştir. 1) Öz Sermaye Üzerinden Ödenen veya Hesaplanan Faizler Kurumlar vergisi mükellefleri, sermayeleri üzerinden faiz hesaplamazlar ve sadece sermaye dolayısıyla elde ettikleri kârı dağıtırlar. Ancak, anonim şirketlerde işletmenin faaliyetine başladığı tarihe kadar sermaye üzerinden faiz hesaplanabileceğine dair şirket mukavelesinde düzenleme yapılması söz konusu olabilir. Bu ve buna benzer durumlarda, sermaye üzerinden faiz hesaplansa dahi bu faiz tutarları matrahın tespitinde dikkate alınmaz. 2) Örtülü Sermaye Üzerinden Ödenen veya Hesaplanan Faiz, Kur Farkları ve Benzeri Giderler KVK’nın 12. maddesinde örtülü sermaye müessesine ilişkin hükümler yer alır. Örtülü sermaye olduğu tespit edilen tutarlar üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri giderler kar dağıtımı olarak nitelendirildiğinden, söz konusu tutarlar üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri giderler matrahın tespitinde dikkate alınmaz. Örtülü sermaye şeklinde değerlendirilen tutarların döviz olması durumunda ise, borç olarak nitelendirilmeyen bu dövizler dolayısıyla kur farkı geliri veya gideri oluşması söz konusu değildir. 3) Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Olarak Dağıtılan Kazançlar Kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyatlar dolayısıyla oluşan kazanç tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Örtülü olarak dağıtılmış kazanç, kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayıldığından, bu tutarların gider olarak matrahın tespitinde dikkate alınması mümkün olmayacaktır. 4) Yedek Akçeler MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 Yedek akçeler, elde edilen kazancın dağıtılmayıp işletmede alıkonulan kısmıdır. Her ne şekilde ve isimle ayrılmış olursa olsun yedek akçeler kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaz. Yedek akçeler gelir tablosu hesaplarında izlenmediğinden, muhasebesel olarak da giderleştirilemezler. 5) Hesaplanan Kurumlar Vergisi, Para ve Vergi Cezaları ile Gecikme Zamları Kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve tecil faizi ile VUK’a göre ödenen gecikme faizi ile pişmanlık zammının kurum kazancından indirimi kabul edilmez. Öte yandan, sosyal güvenlik kurumlarına ödenen gecikme cezaları ile zamları da gider olarak indirilemeyecektir. Esasında, kamuya olan borçlarla ilgili olarak ortaya çıkan ve her ne ad altında olursa olsun ödenen “cezalar”ın veya “fer’i alacakların” vergi matrahının tespitinde indirimine izin verilmez. Buna göre, GİB, SGK, TRT, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, belediyeler ve benzeri kamu kurumlarına yapılan bildirimler ile ilgili olarak cezaya muhatap olunması durumunda, tahakkuk ettirilen ya da ödenen cezaların beyannamenin KKEG bölümüne yazılması ve matrahın tespitinde gider olarak dikkate alınmaması gerekir. Örneğin; TRT paylarının zamanında ödenmemesi sonucu tahakkuk ettirilen cezalar, gecikme zamları ve faizleri matrahtan indirilemez.1 6) Menkul Kıymetlerin İtibari Değerlerinin Altında İhracından Doğan Zararlar Kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kalmak kaydıyla, menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında ihracından doğan zararlar ile bu menkul kıymetlere ilişkin olarak ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınamaz. Menkul kıymetlerin itibari değerinin üstünde ihracı durumunda oluşan emisyon primi kazancı vergiden istisna olduğundan, itibari değerin altında ihraç edilen menkul kıymetler dolayısıyla oluşan zararlar da KKEG niteliğinde sayılmıştır. 1 Gelir İdaresi Başkanlığının 22.04.2009 tarih ve 42990 sayılı özelgesi 61 7) Bazı Taşıtlara İlişkin Giderler ve Amortismanlar Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan motorlu deniz taşıtları ile hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanlarının matrahtan indirilmesi mümkün değildir. Esas faaliyet konusu, işletmelerin ana sözleşmesinde yazılı olan ve işletmenin iş ve işlemlerini belirten sektör bazında belirlenmiş faaliyetleridir. Ancak, bir faaliyetin işletmenin ana sözleşmesinde yer alması yeterli olmayıp, bu faaliyetin fiilen de yürütülmesi gerekir. Örneğin; (Z) A.Ş.’nin, aktifinde kayıtlı kotrası olması ve şirket sözleşmesinde turizm faaliyeti ile iştigal edileceği belirtilmesine rağmen fiili olarak turizm sektörü ile ilgili işi yoktur. Bu şirketin sözleşmesinde turizm faaliyeti sayılmış olsa bile fiilen bu faaliyet yürütülmediğinden, söz konusu kotraya ilişkin giderler ve amortismanlar indirim konusu yapılamaz. 8) Kurumun Kendisinin, Ortaklarının, Yöneticilerinin ve Çalışanlarının Suçlarından Doğan Tazminat Giderleri GVK’nın 40. maddesinde, işle ilgili olmak şartıyla, sözleşmeye, yargı kararlarına veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabileceği; KVK’nın 11. maddesinde ise, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî tazminatların gider olarak dikkate alınamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Şirketlerin kusurlu olduğu orana isabet eden tazminatların gider yazılması mümkün olmadığından, bu kapsamda ödenen veya tahakkuk ettirilen tutarların da KKEG olarak dikkate alınması gerekir. Örneğin; (X) A.Ş.’nin personelinin hizmet kusuru nedeniyle şirket aleyhine dava açılmış ve mahkeme tarafından verilen kararda şirketin tümüyle kusurlu olduğu belirtilerek karşı tarafa 50.000 TL tazminat ödenmesine hükmedilmiştir. Bu tazminat tutarı KKEG olarak dikkate alınacaktır. Örneğin; Hastane işleten (Y) A.Ş.’nin personeli olan Doç. Dr. Ferhat Ceylan’ın yanlış tanı ve tedavi uygulaması üzerine açılan davada mahkeme, MESLEKİ YAZILAR 62 BÜLTEN • 2016 - 212 şirketin 5/8 oranında kusurlu olduğuna hükmetmiştir. Şirket tarafından bu orana isabet eden ve ödenen tazminat, yasal faiz ve mahkeme masraflarının matrahtan indirimi kabul edilmeyecektir. Örneğin; Elektrik, su ve doğalgaz faturalarının zamanında ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zamları, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulduğundan gider olarak dikkate alınacaktır. Örneğin; Maden Kanununun 12. maddesinde, “Ruhsatlı, ancak üretim veya işletme izni olmadan aynı grupta üretim yapıldığının tespit edilmesi halinde, üretim faaliyetleri durdurularak teminat irat kaydedilir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre, üretim veya işletme izni olmadan üretim yapıldığının tespit edilmesi nedeniyle, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığınca Maden Kanununun 12. maddesine istinaden irat kaydedilen teminat tutarının, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.2 9) Basın Yoluyla İşlenen Fiillerden Dolayı Ödenen Tazminatlar Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri, kusur oranına bakılmaksızın KKEG olarak değerlendirilir. 10) Bazı Ürünlere Ait İlan ve Reklam Giderleri Tütün ve alkol ürünlerinin ilan ve reklam giderlerinin matrahın tespitinde dikkate alınması ile ilgili olarak Kanun ve Tebliğ düzenlemeleri yapılmış ve Danıştay tarafından ilgili Tebliğin bir bölümü iptal edilmiştir. Sonuç olarak; - Tütün ve tütün mamullerine ilişkin ilan ve reklam giderleri 19.05.2008 tarihinden itibaren matrahın tespitinde gider olarak kabul edilmemekte - Alkol ve alkollü içkilere ilişkin ilan ve reklam giderleri ise matrahın tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır. 11) Finansman Gider Kısıtlaması 6322 sayılı Kanunla3, KVK’nın 11. maddesine eklenen (i) bendine göre; 2 Çanakkale Defterdarlığının 13.11.2013 tarih ve 47423198-KURUM-2012-02-22 sayılı özelgesi. 3 31.05.2012 tarih ve 28324 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır - Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, - Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, - Yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere bu harcamaların Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır. Öte yandan, Bakanlar Kurulunca henüz belirleme yapılmadığından bu hüküm henüz uygulanmamaktadır. Enflasyon düzeltmesi hükümleri yürürlükteyken, finansman gider kısıtlaması ile ilgili yetkinin de kullanılmayacağı düşünülmektedir. 12) Kurumların Yönetim Kurulu Başkan ve Üyelerine Verilen Temettü İkramiyeleri GVK’nın 75. maddesi uyarınca, idare meclisi başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul sermaye iradı sayılır. Bu nedenle, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir. Öte yandan, kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri GVK’nın 61. maddesine göre ücret sayıldığından, bu ödemeler ücret gideri olarak dikkate alınacaktır. 13) Kanunen Yasaklanmış Fiiller Nedeniyle Katlanılan Giderler Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle yapılan harcamalar, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmadığından kurum kazancından indirilemez. Örneğin; Rüşvet verme fiili Türk Ceza Kanununun 252. maddesinde suç olarak tanımlandığından, rüşvet ve rüşvet ile ilgili her türlü giderler KKEG niteliğindedir. Bu açıklamalar 3 seri no.lu KVK Genel Tebliği4 ile 1 seri no.lu Tebliğe eklenmiş ve mükellefler tarafından tereddüt edilen bu durum aydınlatılmıştır. Bu çerçevede, kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan diğer giderler de matrahın tespitin 4 20.11.2008 tarih yayımlanmıştır. ve 27060 sayılı Resmi Gazetede MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 63 de dikkate alınamaz. olarak dikkate alınmayacaktır. 14) Vergi Mevzuatına Uygun Olmaksızın Ayrılan Amortismanlar Öte yandan, 5897 sayılı Kanunla MTV Kanunda değişiklik yapılmış ve deniz taşıtlarına ilişkin MTV kaldırılarak harç uygulamasına geçilmiştir. VUK’un 269. maddesine göre, iktisadi işletmelere dahil gayrimenkuller, bunların mütemmim cüzleri ve teferruatı, tesisat ve makineler, gemiler ve diğer taşıtlar ile gayrimaddi haklar maliyet bedeli ile değerlenir. Aynı Kanunun 313. maddesinde, yukarıda sayılan, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan iktisadi kıymetlerin değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman konusunu oluşturacağı; 315. maddesinde de, mükelleflerin amortismana tâbi iktisadî kıymetlerini Maliye Bakanlığının tespit ve ilân edeceği oranlar üzerinden itfa edecekleri ve ilân edilecek oranların tespitinde iktisadî kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı belirtilmiştir. Buna göre, GİB tarafından çıkarılan 333, 339, 365, 389, 399 ve 406 numaralı VUK Tebliğleri ile belirlenen faydalı ömürlerine göre iktisadi kıymetler için amortisman ayrılması ve yanlış bir uygulamaya sebebiyet vermemek ve cezalı tarhiyatla karşılaşmamak için, güncellenen Tebliğlerin yakından takip edilmesi uygun olacaktır. 15) Bazı Taşıtlara Ait MTV Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) Kanununa göre, (I) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan otomobil ve benzerleri ile hava taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. (I) sayılı tarifede bulunan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri araçlar ile (IV) sayılı tarifede yer alan hava taşıtlarına ödenen MTV tutarları KKEG niteliğindedir. Ancak, ticari amaçla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlara ödenen MTV matrahtan indirilir. Örneğin; Helikopter kiralaması faaliyetiyle uğraşan bir firmanın helikopterleri için ödediği MTV gider yazılacaktır. Öte yandan, madencilik işiyle uğraşan bir firmanın mühendislerinin ve personelinin dağlık arazide ulaşımını sağlamak için kullanılan helikopterlere ilişkin ödenen MTV ise gider Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca oluşturulacak bağlama kütüğüne kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden “Gemi, deniz ve iç su aracının boyutuna göre” harç alınması uygulaması başlatılmıştır. Buna göre (“7” numaralı ayrımda yer alan deniz araçlarının giderlerine ilişkin kısıtlama da dikkate alınmak suretiyle), söz konusu harçlar matrahın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. (II) sayılı listede bulunan ticari araçların MTV’si ise matrahtan indirilecektir. Ayrıca, hiçbir vergiye ilişkin ceza ve gecikme zammının gider olarak yazılması kabul edilmediğinden, maddedeki “cezalar ile gecikme zamları” ibaresi tekrardan öte bir anlam ifade etmemektedir. 16) Özel İletişim Vergisi (ÖİV) Gider Vergileri Kanununun 39. maddesine göre ÖİV, kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez. Bu nedenle, telefon faturaları üzerinde yer alan ÖİV’nin ayrıştırılması ve beyannameye KKEG olarak yazılması gerekir. 17) Dernek, Vakıf, Birlik ve Benzeri Kuruluşlara Ödenen Aidatlar Kurumlar vergisi mükellefleri tüzel kişilikleri itibariyle çeşitli dernek, birlik ve benzeri kuruluşlara üye olabilmekte ve bunlara aidat veya başka adlarla ödeme yapmaktadırlar. Kurumlar vergisi uygulamasında ise bu kuruluşlara ödenen aidatların gider yazılabilmesi için, yapılacak ödemenin zorunlu olması şartı aranır. Örneğin; (X) Yeminli Mali Müşavirlik Limited Şirketi, SMMM ve YMM Kanunu uyarınca bulunduğu ildeki YMM odasına kayıt olmadan meslekî faaliyette bulunamaz. Buna göre, YMM odasına üye olunması şart olduğu için, şirketin ödediği aidat kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınacaktır. Örneğin; (Y) A.Ş., bulunduğu ildeki Genç İşadamları Derneğine üye olmuş ve aidat ödemesi yapmıştır. Faaliyetin yürütülmesi için zorunlu ol- MESLEKİ YAZILAR 64 BÜLTEN • 2016 - 212 mayan bu ödeme ise KKEG olarak kabul edilecektir. 18) Şirketlerin Adına Düzenlenmeyen Belgeler Giderlerin, kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için harcama dolayısıyla alınan belgelerin şirket adına düzenlenmesi gerekir. Bazı durumlarda, uygulanan mevzuat gereği şirketler kendi adlarına fatura alamamakta ve yüklendikleri giderleri kendi adlarına belgelendirememektedirler. Bu durum en yoğun şekilde kat karşılığı inşaat işlerinde yaşanmaktadır. 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanununda, yapı denetim hizmetinin, yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında akdedilen hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütüleceği ve yapı sahibinin yapım işi için anlaşma yaptığı yapı müteahhidini vekil olarak tayin edemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu Kanuna göre, yapı denetim hizmet bedelinin yapı sahibince ödenmesi gerektiğinden, bu ödemelere ilişkin belgeler de yapı sahibi adına düzenlenmektedir. Kat karşılığı inşaat işlerinde yapı denetim hizmet bedeli fiilen müteahhit tarafından ödenmekte ancak bu ödemeye ilişkin belge arsa sahibi adına alınmaktadır. Bu durumda müteahhitlik şirketleri, adlarına düzenlenmeyen faturayı matrahın tespitinde dikkate alamayacaklardır. Buna benzer şekilde, şirketlerin adına düzenlenmeyen diğer belgelerin de gider yazılmasına imkân yoktur.5 Bu durumun istisnasını, şirketler adına kayıtlı olmayan elektrik, su, doğalgaz ve sabit telefon faturaları oluşturur. Şirket tarafından kullanıldığı ispat edilen bu kalemlerle ilgili aboneliğin şirket adına olması ve faturanın şirket adına kesilmesi zorunlu değildir. Cep telefonlarının ise şirket adına kayıtlı olmaması durumunda, fatura bedelleri gider olarak yazılamaz. 19) Belgelendirilemeyen Giderler Mükelleflerin tüm giderlerini belgelendirmeleri ve yasal defterlerine kaydetmeleri esastır. Belgelendirilemeyen harcamalar gider olarak kaydedilemez. faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü olarak hesapladıkları giderleri indirim konusu yapılır. Götürü gider uygulanabilmesi için; - Giderin ve gider karşılığı nakit çıkışının fiilen yapılmış - Giderin muhasebe kayıtlarında da izlenmiş ancak belgesinin alınamamış olması gerekir. Götürü gider uygulamasından yararlanan kurumların, beyannamenin “Ek bilgiler” bölümüne yeni eklenen “götürü gider” satırını da doldurmaları gerekir. Öte yandan, 233 seri no.lu GVK Tebliğine göre ihracatçılar, ihracat hasılatının tamamı üzerinden götürü gider hesaplayabilecekler; ihraç kaydıyla mal teslim edenler ise bu uygulamadan yararlanamayacaklardır.6 ler 20) Şirket Ortaklarına İlişkin Yapılan Gider- Şirket ortaklarına ait olan giderlerin matrahın tespitinde dikkate alınması mümkün değildir. Özellikle şirketlerin ortaklarına ait Bağ-Kur primlerinin firmalar tarafından ödendiği görülmektedir. Bu durumda ödenen primlerin KKEG olarak dikkate alınması gerekir. Şirketin ortakları, eşleri ve küçük çocukları için yapılan ve özel sağlık sigortasına ödenen primler de matrahtan indirilemez. 21) Kıdem Tazminatı ve SGK Primleri SGK primleri tahakkuk ettirilseler dahi, fiilen ödenmedikleri sürece gider yazılamazlar. Aynı şekilde kıdem tazminatı karşılıkları da ancak ödenirse matrahtan indirilirler. Bu nedenle, ödenmeyen SGK primlerinin ve kıdem tazminatı karşılığının KKEG olarak dikkate alınması ve ödendikleri dönemde gider yazılması gerekir. 22) Geri Alınamayan Avanslar Bu durumun istisnası GVK’nın 40/1 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; ihracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık Avanslar, gelecekte yapılacak olan mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan veya verilen değerleri ifade ettiğinden alıcı tarafından satıcıya verilen avanslar belirli bir malın teslimini veya belirli bir hizmetin yerine getirilmesini isteme hakkını temsil etmekte ve sonuç olarak emtianın 5 Gelir İdaresi Başkanlığının 23.01.2012 tarih ve 258 sayılı özelgesi 6 Gelir İdaresi Başkanlığının 22.10.2005 tarih ve 56108 sayılı özelgesi MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 veya hizmetin maliyetine dönüşmekte ve emtianın/hizmetin toplam bedelinden mahsup edilmektedir. Gerek Kurumlar Vergisi Kanunu gerekse Gelir Vergisi Kanununda, bir taahhüdün yerine getirilmesi amacıyla verilen, ancak taahhüt yerine getirilmediği takdirde veya sair nedenlerle geri alınamayan avans bedellerinin gider olarak yazılacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre; iktisadi kıymetlerin yurt içinden alımına veya ithaline ilişkin olarak ödenen ancak geri alınamayan avans tutarı kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır.7 23) Dar Mükellef Kurumlara İlişkin KKEG 65 bölüm eklenmiştir. Bu ek ile matrah bildirimi bölümündeki KKEG arasında otokontrol kurulmuştur. Ekler bölümündeki KKEG’ye girilen tutarla matrah bildirimi bölümündeki tutar birbiriyle aynı olmalıdır. Bu bilgiler birebir aynı olmasına rağmen program beyannameyi kaydetmiyorsa, virgülden sonra gelen rakamlar da kontrol edilmeli ve denklik sağlanmalıdır. Örneğin; (X) A.Ş.’nin beyannamesinin ekinde bulunan KKEG’lerin toplamı 23.750,65 TL’dir. Şirket matrah bilgileri bölümündeki KKEG’ye ise 23.750 TL yazmıştır. Bu durumda şirketin beyannamesi kaydedilmeyeceğinden, rakamın birebir aynı olması sağlanmalıdır. Ekler bölümünde yer alan KKEG’ler beyannamede şu şekilde belirlenmiştir. Türkiye’de ticari veya zirai faaliyeti bulunan dar mükellef bir kurumun safi kurum kazancı, kural olarak tam mükellefiyete uygulanan esaslara göre hesaplanmakta ve yukarıda açıklanan KKEG’ler dar mükellefler açısından da geçerli olmaktadır. - KVK’nın m. 11 hükümlerine göre kabul edilmeyen giderler Öte yandan KVK’nın 22/3 maddesinde, dar mükellef kurumların kazancının tespitinde ayrıca kabul edilmeyecek indirimler aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. - VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan reeskontlar - Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin, Türkiye’deki dar mükellef kurumlar hesabına yaptıkları alım-satımlar için dar mükellefin ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verdiği faizler, komisyonlar ve benzerleri - Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şubelerin genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak üzere ayrılan paylar - VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan karşılıklar - VUK hükümlerine aykırı olarak ayrılan amortismanlar - 5510 sayılı Kanun m. 88 kapsamındaki KKEG’ler - 6552 sayılı Kanun (Özel Kanunlar uyarınca) yazılan kanunen kabul edilmeyen giderler - Bağış ve yardımlar kurum kazancının tespitinde indirilemeyecek- - GVK m. 75 uyarınca yönetim kurulu üyelerine ödenen kar payları Söz konusu genel yönetim giderlerine veya zararlarına katılmak için ayrılan paylardan, Türkiye’deki kurumun kazancının elde edilmesi ile ilgili olan ve emsallere uygunluk ilkesi uyarınca belirlenecek dağıtım anahtarlarına göre ayrılan paylar ile Türkiye’deki kurumun denetimi için yabancı ülkelerden gönderilen yetkili kimselerin seyahat giderlerinin indirimi kabul edilecektir. - KDV Kanunu m. 30/d uyarınca indirilemeyen KDV tutarı tir. 24) KKEG’lere İlişkin Ekler Bölümündeki Tablonun Doldurulması 2013 yılından itibaren kurumlar vergisi beyannamesine, “KKEG” detaylarının yer aldığı bir 7 Eskişehir VDB’nin 21.11.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.26.15.01KVK-49-2-12-115 sayılı özelgesi. - 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu uyarınca gider yazılan ÖİV - MTV Kanunu m. 14 uyarınca gider kaydedilen MTV’ler - İstisna faaliyetlerden/işlemlerden doğan zararlar - Diğer KKEG’nin hangi gruba girdiği konusunda tereddüt yaşanması durumunda, “Diğer” bölümüne giriş yapılmalıdır. MESLEKİ YAZILAR 66 BÜLTEN • 2016 - 212 BORCA BATIK ŞİRKETLERİN KURTULUŞUNDA YENİ UMUT Ruşen ÇOLAK - SMMM İflas Erteleme 2008 yılından bu yana en güncel konulardan biri. Bu kavram Türk Ticaret Kanunun’da hep yer aldı ama Türkiye’nin gündemine asıl olarak 2001 krizinden sonra girdi. Global krizin derinleştiği 2008’den sonra ise adeta patladı. O dönemde toplamda binin üzerinde şirket Türk Ticaret Kanunun 376. maddesi ile İcra iflas Kanunu’nun 179 a,179 b maddelerinde düzenlenen iflas erteleme yoluna başvurdu. hükümleri uyarınca borca batıklığın mahkemeye bildirilmesine , bir iyileştirme projesi hazırlanarak şirketin iflasının ertelenmesi talebinde bulunulmasına ilişkin yönetim kurulu kararı gereklidir. Mahkemeye sunulan dosya eklerinde davacı şirketin kararında ara bilançosu ve bilanço neticesinde şirketin pasiflerinin aktiflerinden fazla olduğu ve bu sebepten dolayı iflasın ertelenmesine başvurulması kararı alınması gerektiği belirtilmelidir. İflas ertelenmesi , adından ‘da anlaşılacağı gibi, zora giren şirketlerin kanunlarla korunmasını ve kurtuluş için şirkete bir fırsat verilmesini sağlıyor. Ancak geçen sürede iflasın ertelenmesi sürecine giden bir çok şirketin bu müesseseyi kötü kullandığı ortaya çıkmıştır. Kurtulma umudu olmayan bazı şirketlerin alacak takibinden kurtulmak için bu yolu seçerek sadece iflasını geciktirmektedirler. Hukuki olarak benimsenen genel tanımla iflasın ertelenmesi; borca batık durumda olan sermaye şirketinin yada kooperatifin , mali durumunun ıslahının mümkün olması halinde , o şirketin iflasının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Şirket iflas ertelenmesi dilekçesinin sonuç kısmında İİK 179a,179b maddeleri gereği ihtiyati tedbir ve iflasın ertelenmesine karar verilmesi yönündeki ifadesi ile borca batıklık bildirimi yapılmış , iflasın ertelenmesine ve ihtiyarı tedbir kararı verilmesi talep etmelidir. Borca batıklığa yönelik bilgi erteleme talebini içerir dilekçe ekinde malvarlığından mevcut borçların fazla olduğuna yönelik bilgi ile gerekli belgeler mahkemeye sunulmalıdır. İflas Ertelemesi ( Tedbir Kararı Alınabilmesinin Şartları ) İflasın ertelemesi kararı verilebilmesi için, İİK m.179, m 179/a,b maddeleri ile TTK m.376’daki şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlar iflasın ertelenmesine dair Yargıtay kararları ve doktrindeki sınıflandırmaya göre,temelde ikiye ayrılır. Bunlar da şekli ve maddi şartlar olarak adlandırılır. Bir şirketin iflasının ertelenmesi için hepsinin bir arada olması gereklidir. İflasın Ertelenmesinin Şekli Şartları İflas Talebi, Borca Batıklık bildirimi ve İflasın Ertelenmesi Talebi : Borca batıklık talebi nedeniyle İİK›nın ilgili İyileştirme projelerinin mahkemeye sunulması , projeyi oluşturan ve şirketin iflastan nasıl kurtulacağını açıklayan detaylar ve ekleri mahkemeye dilekçe ekinde sunulmalıdır. Mahkemeye iflas erteleme harçlarının peşin ödenmesi gereklidir. Fevkalede mühletten yararlanılmamış olması gerekmektedir. Davacı şirketler iflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için İİK m.317 ve devamı maddelerinde düzenlenen fevkalede mühletten yararlanılmamış olması gerekmektedir. Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden şirket bünyesinde yapılan incelemelerden , davacı şirketin fevkalade mühletten yararlandığına dair bir belirtiye rastlanılmamış olması gerekmektedir. İflas Ertelemesinin Maddi şartları MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 Borca batıklık İflasın ertelenmesi talebinde bulunulabilmesi için ve bu yönde karar verilebilmesi, doğrudan iflas talebi ile borca batıklığın (borçların aktifinden fazla olduğunun) bildirilmesi (İİK M.179/1) ve mahkemece yapılacak inceleme sonrasında bu durumunun tespit edilmesine bağlıdır. Bilirkişi kurulunun şirket merkezi ve eklerinde keşif yaparak , şirketin dava dosyasında bulunan belgelere göre şirketin borçlarının aktiflerden fazla olduğunu, şirketin borca batık olduğunun tespitini yaparak borca batıklık raporu hazırlayacaklardır.Hazırlanacak rapor bilanço günündeki gerçek değerlere göre hazırlanacaktır. Bilanço değerleri ile reel değerler arasında , bilirkişi raporlarında farklılık oluşmakta olup, bilirkişi raporlarının mahkemeye sunulan projeyle uyum sağlamadığı görülmektedir. Bilirkişiler keşif günü kayıtlarını esas almak istemeleri , şirketin mahkemeye sunduğu bilanço tarihiyle aynı olamayacağından bilirkişi raporları sebebiyle ciddi sorunlarla karşılaşılmakta ek raporlar alınması gündeme gelmektedir. İİK m.179/1 erteleme kararının verilebilmesi için şirketin mali durumunun islahının mümkün görülmesi ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulmasını kurala bağlamıştır. İyileştirmeye , erteleme süresi içerisinde , tüm şirket alacaklıların alacaklarına kavuşması olarak bakılmamasıdır. Bu nedenle iyileştirme esasen, şirketin borca batıklığının ortadan kaldırılması ( hukuki anlamda iyileştirme) yanında erteleme süresi sonunda şirketin ekonomik fonksiyonlarını istikrarlı bir biçimde yerine getirebilmesi, yeni bir mali kriz ve borca batıklıkla karşılaşmaması , karlılık ve verimliliğe kavuşmasının (ekonomik anlamda iyileşme) sağlanmasıdır. Yani bundan şirketin hukuki varlık olarak tüzel kişiliğinin sona erme tehlikesinden kurtulması anlaşılmalıdır. (Atalay Oğuz ; Borca batıklık ve İflasın Ertelenmesi, İzmir 2007) Bu kapsamda mahkeme erteleme kararı verilebilmesi için , şirketin mali durumunu gösteren ve dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerle, talep edilen erteleme süresi içerisinde şirketin mali durumunu kısmen veya tamamen düzeltebileceği ( iyileştirme ümidi) yönünde kuvvetli bir kanaat oluşturulması gereklidir. Bunun içinde şirket borca batık olmasına karşın, sunulmuş olan ciddi, inandırıcı ve uygulanabilir bir iyileştirme projesi ile şirketin borca batık- 67 lıktan çıkabileceği ortaya konulması gereklidir. Ancak burada bir ümit söz konusu olduğundan, mahkemeye, yaklaşık bir ispat yapılması yeterlidir. Alacaklıların Haklarının Korunması İflas kararı verilebilmesi sonucu şirketin tasfiyesi , genel olarak , borçlunun geriye kalan (tasfiyeye tabi) iflas masasına geçen malvarlığı , alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmemekte; bu nedenle , iflas ile beklenen fayda elde edilememektedir. Bu durumdaki en önemli problem , her hangi bir güvencesi olmayan , yani İİK m.206’da dördüncü sırada gösterilen alacaklıların tasfiye sonucu alacaklarına çoğunlukla hiç kavuşamamalarıdır. Asıl bu alacaklıların alacakları açısından tasfiyenin faydasız olması durumu, iflasın ertelenmesi iyi bir şekilde işlediği takdiri alacakların lehine olabilecektir. Bunun için mahkeme tarafından erteleme kararı verilmesine yönelik olarak alacaklıların durumunun , derhal iflasın açılmasına oranla daha kötü bir duruma sokulmayacağı yolunda bir kanaat oluşmalıdır. Zira erteleme süresi sonrasında katlanılacak zararın , mevcut zarardan fazla olabilme ihtimalinin bulunması , erteleme süresinin uzatılması taleplerinin de reddini gerektirir.( oguz atalay) Şirketin iyileşme ümidi olması ile verilecek iflas erteleme kararı sonunda şirketin kurtulması doğal olarak alacaklıların korunmasını sağlayacaktır. ALACAĞIN İFLAS MASASINA YAZDIRILMASI İflas halinde alacağı başka yolla izlemek mümkün olmadığından , kural olarak alacakların iflas masasına yazdırılması gerekir. (İİK. md.219) İflas alacaklarının , tasfiye ilanından itibaren bir ay içinde masaya yazdırılması gerekir. Fakat, bu bir aylık süreden sonra bildirilen alacaklar da masaya yazdırılabilir. (İİK. md. 236) İflas idaresi , sıra cetvelini düzenlerken , o ana kadar masaya yazdırılmış olan alacaklar hakkında (kabul veya red) şeklinde karar verir. Bu şekilde düzenlenen ve iflas dairesine verilen sıra cetveli nden sonra da, iflas kapanıncaya kadar masaya iflas alacağı yazdırılması mümkündür. Bütün bu işlemler , iflas tasfiyesinin sonuçlanmasını geciktirir. Çünkü kanun , bir taraftan iflasın kapanmasına kadar masaya alacak yazdırılmasını müsade ederken diğer taraftan da bunu bazı müeyyidelere tabi tutmuştur. ( İİK md.236/II/III) Yukarıda açılanan prosedüre MESLEKİ YAZILAR 68 BÜLTEN • 2016 - 212 uymayan bir alacak için şüpheli alacaktan söz etmek mümkün değildir.Çünkü karşılık ayırabilmenin temel koşullarından biri takipteki ciddiyettir. Basiretli bir iş adamı gibi davranan her tacir ; ticari ilişkilerinden doğan alacakları içinde gerekli hassasiyeti ve ciddiyeti göstermek durumundadır. Bu durumda alacaklı , borçlunun iflas ettiğini gerekçe göstererek , alacağın dava veya icra yoluyla takip edemediğini ileri süremez. Çünkü böyle bir iddiada bulunan kişinin alacağını iflas masasına bildirmesi gibi daha kolay bir yola başvurmama nedeni anlaşılamaz. Alacağın iflas masasına yazdırmaması , o alacağın takip edilmediğini, o alacaktan vazgeçildiğini gösterir. Şüpheli alacak için ancak alacak şüpheli hale geldiği yılda(iflas halinde iflas masasına yazdırıldığı zaman da ) karşılık ayrılabilir. Dolayısıyla iflas kapandıktan sonra geçmişse yönelik düzeltme de mümkün değildir. Diğer taraftan bu koşullar altında, iflasın kapatılmasıyla birlikte kaza-ı hükme dayanarak alacağın değersiz olduğunu iddia etmek , mümkün değildir. Normal koşullarda bir değersiz alacaktan söz edebilmek için o alacağın gerektiği takibin yapılması ve devamında VUK’un 322. maddesinde belirtildiği gibi “kaza-ı bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar” olduğunun ispatlanması gerekir.Maddede geçen “tahsiline artık imkan kalmayan alacak”ifadesinden de anlaşıldığı üzere, kendisinden beklenen takibatın yapılmasına rağmen takibatın karşılıksız kaldığı anlaşılmalıdır. Alacağın borçludan arandığına ilişkin , mükellef tarafından herhangi bir belge ibraz edilmemesi halinde, bu alacak değersiz alacak olarak kabul edilmez. İFLASIN ERTELENMESİNİN HUKUKİ SONUÇLARI Kararın en önemli etkisi takipler hususundadır. İİK›nun 179/b maddesi gereği karar ile birlikte önceden başlamış takipler durur ve 6183 sayılı amme alacakları da dahil olmak üzere hiç bir takip iflas erteleme sürecince yapılamaz. Söz konusu takip yasağına bir takım istisnalar getirilmiştir. İİK›nun 179/b-II fıkrasına göre iflasın ertelenmesi süresi içinde taşınır-taşınmaz ve ticari işletme rehni ile temin edilmiş alacaklar için, borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilir veya başlamış takipler devam edebilir. Ancak bu takipler nedeniyle rehin konusu mallar hakkında muhafaza tedbirleri alınamaz ve bu malların satışı gerçekleşemez. Bir diğer istisna işçi alacakları hususundadır. İİK›nun 179/b-III fıkrası uyarınca İİK ‹nun 206. maddesinde düzenlenen 1. sıradaki alacaklılar takip yasağına tabi değildir. Dolayısıyla söz konusu imtiyazlı alacaklılar iflas erteleme süresince takip yapılabilir ve başlamış takiplerine devam edebilirler. İcra İflas Kanunun 179. maddesinde takipler açısından « 6183 sayılı amme alacakları da dahil olmak üzere hiç bir takibin iflas erteleme süresince yapılamayacağı « düzenlenmiştir. Ancak gecikme zammı uygulamasına devam edilecektir. Dolayısıyla 6183 sayılı kanuna tabi amme alacakları iflas erteleme süresince bir takip işlemi yapamayacak, başlamış takiplerine de devam edemeyecektir. İflasın ertelenmesi kararı ile birlikte kural olarak , bir takip işlemi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemesi durur. Karar doğrultusunda , önceden başlamış olan takipler bulunduğu yerde kalır, söz konusu takipler iptal olmaz Takip yasağı sadece yeni başlayacaklar için geçerlidir Yani önceden başlamış takiplere dayalı hacizlerin kaldırılacağı düşünülmemelidir. SONUÇ: İcra İflas Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nda ticari alacaklarla ilgili düzenlemelere yer verilmek suretiyle alacaklı tarafın sahip olduğu tahsil hakkının sağlanması amaçlanmıştır. İflasın bir takip usulü olmasına karşın iflas erteleme, iflası ve tasfiyeyi önlemek adına şirketlere kanun gereği tanın son bir süreçtir. Takipler ve muhafaza tedbirleri açısından iki müessese de benzerlik gösterse de alacalıların durumu ve yapılacak işlemler açısından farklılık taşımaktadır. İflasın ertelemesi halinde davacı şirketin ticari hayatın devam ettiği ve ticari menfaat olgusunun mevcut olduğu şüphesizdir. İflasın ertelenmesi sadece borca batık şirketin ödemelerini durdurarak ayağa kaldırma sonucu değil, o şirketten alacaklı olan tüm finans kuruluşu, taşeron, tedarikçi,işçi ve personel için iflasa nazaran bir tahsilat umudu yada optimal bir sonuç doğurmaktır. İflas masası borçlu şirketin mal varlıklarını sattığında alacaklılar açısından tamamı tahsil edilmese dahi kısmı olarak bir fırsat doğacak ve iflas ertelemeden doğan mağduriyetler en aza indirilecektir. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 69 MESLEKİ HAKSIZ REKABET İLE MÜCADELE Selma GÜÇLÜ ÇETİN - SMMM Haksız rekabet konusu ticari hayatı ve süreç dahilindeki ilgili kesimleri son derece olumsuz etkileyen bir unsurdur. SMMM ve YMM mesleğinde haksız rekabet çok daha üst seviyelerde öneme sahip olmaktadır. Başta finansal tablolar üzerinden karar alacak kimselerin olumsuz etkilenmesi olmak üzere devletin vergi kaybı ve sonrasında da tüm kamunun olumsuz etkilenmesi konunun önemine ilişkin en temel yaklaşımdır. Haksız rekabet ile ilgili uygulamada iyi niyet kurallarının, reklam ve ücret yasaklarının ihlali, ruhsatsız veya başkasının ruhsatını kiralamak suretiyle çalışmak gibi hususlar öne çıkmaktadır. Bağımsız denetim konusunda ise daha çok mesleki özen ve titizlik, ücret ve mesleki yeterliliğe ilişkin ilke ve kurallara uyulmaması öne çıkmaktadır Bunun haricinde toplumda pek dikkat edilmeyen bir diğer husus olarak düzenleyici ve denetleyici kurumların ihmallerinden, sorumluluklarını etkin bir biçimde yerine getirmemelerinden kaynaklı bir takım boşluklar, uygulamadaki haksızlıklar ve adaletsizlikler de meslek mensupları arasında çıkar çatışması yaşanmasına, mesleğin zarar görmesine ve itibarının zedelenmesine neden olmaktadır. Haksız rekabetin önlenmesine ilişkin pek çok yasal düzenleme bulunmakta gerek meslek içi gerekse hukukun bütünlüğü açısından diğer ilgili kanunlarda ve uluslararası arenada konu değerlendirilmiştir. Yalnızca meslek mensupları değil sürecin içerisinde bulunan herkesin sosyal sorumluluk bilinci ile yaklaşması ve gereken geri bildirimleri sağlaması gerekmektedir. Her meslek mensubu uymakla yükümlü olduğu mesleki özen, titizlik, sorumluluk, mesleki ilke ve kurallara azami derecede önem vermelidir. Ancak tüm meslek mensuplarının bu bilinçle hareket etmesi ile ilerleme kaydedilebilecektir. Haksız rekabet ile ilgili yapılan anket ça- lışmalarında görüldüğü üzere meslek mensupları haksız rekabet konusunda son derece hassastır. Gerek yasal düzenlemelerle gerekse meslek odaları ve bizzat çalışanlar nezdinde konuya ilişkin adım atılması beklenmektedir. Bilindiği üzere , kendi adına bağımsız çalışan meslek mensupları olarak aynı zamanda bir kamu hizmeti de ifa eden mesleğimiz; özünde etik kurallarının sıkı sıkıya uygulanması gereken bir davranış mesleğidir. Mesleğimizin geleceği açısından en önemli tehlikelerden biri de mesleğin özünü zedeleyecek faaliyetlerdir.Bu faaliyetlerin başında da ‹›haksız rekabet›› uygulamaları gelmektedir. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik mesleği bakımından Rekabet; Bu piyasalarda faaliyet gösteren SMMM / YMM büro ve veya organizasyonların kendi aralarında özgürce ekonomik kararlar verebilmesini sağlayan bir yarış olarak ifade edilmektedir . Bu anlamda Rekabet; 1-Mesleki Verimliğin artırmasına neden olur, 2-Mesleki Gelişmeyi Teşvik Eder, 3-Mesleki Hizmettte Kalitenin artmasına neden olur. 4-Mesleki Kurumsallaşmayı Teşvik Eder, 5-Meslekte Ekonomik Tekelleşmeyi önler. Rekabetin bu gelişmeleri sağlayabilmesi onun yasal koşullar içerisinde mesleki etik kurallara bağlı olarak gerçekleşmesine bağlı olacağı kuşkusuzdur. Şayet mesleki rekabet etik kurallar dışında yasalara aykırı olarak yapılıyorsa bu durumda ‘’Haksız Rekabet’’ MESLEKİ YAZILAR 70 BÜLTEN • 2016 - 212 dediğimiz olguyu doğurur. Haksız Rekabet; Meslek Mensuplarının biri birleriyle ve iş sahibi ıle olan ilişkilerini etkiliyen aldatıcı veya diğer şekillerde dürüstlük kurallarına aykırı davranışları veya meslek uygulamalarını ifade eder. Bu tanımdan da görüleceği üzere yukarıda faydaları sıralanmış olan rekabetin fayda ve yararlarını bir çırpıda yok eden ve mesleki etik kuraların alt üst olmasına ve mesleki, zafiyetlerin doğması ile mesleki saygınlığa her yönü ile zarar verecek olan tutum ve davranış halleri. HAKSIZ REKABET SAYILAN HALLER A-) Meslek mensupları arasında ve iş sahipleriyle ilişkilerden doğan haksız rekabet a) Muhasebe ve denetim standartlarına uymamak, mesleki faaliyetlerin yürütülmesinde gereken mesleki özeni göstermemek, b) Bir diğer meslek mensubu ile sözleşmesi bulunan iş sahiplerini sözleşme yapmak amacıyla mevcut sözleşmelere aykırı davranmaya veya bu sözleşmeleri feshetmeye yöneltmek. c) İzinsiz olarak faaliyette bulunmak, yetki belgeleri ve ruhsatları iptal olduğu halde doğrudan veya dolaylı olarak mesleki faaliyete devam etmek veya faaliyetleri geçici olarak durdurulduğu halde mesleki faaliyetlere doğrudan devam etmek, ç) Yetki belgeleri ve ruhsatları iptal olduğu veya faaliyetleri geçici olarak durdurulduğu halde unvanlarında, ilan ve reklamlarında, mesleki faaliyette bulundukları intiba yaratacak kelime veya ibareler kullanmak, d) Meslek ruhsatının kiralanması veya çeşitli menfaatler sağlayarak meslek mensubu olmayan kişilere faaliyette bulunma imkanı sağlamak, e) Mesleği yapmaları yasaklananları çalıştırmak veya bu kişilerle her ne şekilde olursa olsun doğrudan veya dolaylı olarak mesleki işbirliği yapmak, f) Üçüncü şahısları yanıltacak şekilde gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve onaylamak, g) Bir diğer meslek mensubunun çalışanlarına ve diğer yardımcı kişilere işlerini yerine getirirken yükümlülüklerine aykırı davranma- ya yöneltebilecek şekilde doğrudan veya dolaylı menfaat sağlamak veya önermek, ğ) Bir diğer meslek mensubunun çalışanlarını ve diğer yardımcı kişileri her türlü vasıtayla meslek mensuplarının veya iş sahiplerinin, iş sırlarını ele geçirmeye veya açıklamaya yöneltmek, h) Bağımlı çalışan meslek mensupları bakımından aynı anda birden çok işletmede mesleki sorumluluk üstlenmek. ı) Mevzuat hükümlerinin emredici kurallarına aykırı davranmak suretiyle meslek mensupları karşısında haksız şekilde avantaj elde etmek, B-) Ücret ve diğer mali nitelikteki uygulamalardan doğan haksız rekabet a) Asgari ücret tarifesinin altında ücret talep etmek veya ücretsiz hizmet vermek. b) Ücret tarifesindeki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, yapılacak hizmet veya iş sonucu elde edilen menfaat üzerinden iş sahibi ile ortaklık pay anlaşmaları yapmak. c) Bir meslek mensubuna olan ücret borcunu ödememiş iş sahibine hizmet vermek. ç) İş sahiplerinden emanet para toplamak, alınan ücrete karşılık olmak üzere gerçeğe aykırı serbest meslek makbuzu veya fatura düzenlemek. d) Sözleşme değerinin altında serbest meslek makbuzu veya fatura düzenlemek veya hiç düzenlememek; mali yükümlülüklerini yerine getirmemek. e) Üçüncü kişilere ücret ya da herhangi bir menfaat sağlamak veya vaat etmek suretiyle iş almak. f) İş sahiplerine menfaat sağlamayı vaat etmek veya menfaat sağlamak ve bu suretle iş almak. g) İş sahiplerine ait veya iş sahiplerinden elde edilen bilgileri kullanmak suretiyle ekonomik çıkar sağlamak. ğ) Çalışanlara iş mevzuatında öngörülen ücret ve sosyal hakları vermemek veya maliyetleri düşürmek için yasal zorunlulukları yerine getirmemek. C-) Reklam yoluyla haksız rekabet MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 a) Meslek mensuplarının dürüstlüğü, güvenirliği ve tarafsızlığı hakkında yanlış ve asılsız beyanlarda bulunmak. b) Meslek mensuplarının hizmetlerini ve faaliyetlerini yanlış ve yanıltıcı veya yersiz açıklamalarla kötülemek. c) Meslek mensupları hakkında asılsız ihbar ve şikayette bulunmak. ç) Kendisi, hizmetleri ve faaliyetleri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak. d) Sahip olmadığı meslek unvanını kullanmak. e) Bu Yönetmelik ile belirlenen reklam ilke ve kurallarına aykırı davranmak. f) Mesleki ve akademik unvan dışında sahip olunan başka unvanları kullanmak. HAKSIZ REKABET OLUPTA , HAKSIZ REKABET OLARAK ALGILANMAYAN DURUMLAR a. Asgari ücret tarifesinin üstünde olup, önceki meslek mensubunun aldığı ücretin altında bir ücretle müşteri kabulü, b. YMM’ler ile tam tasdik sözleşme imzalayan mükelleflerinin beyannamelerinin SMMM’ lerce imzalanmaksızın gönderilmesi, c. Meslek mensuplarının, müşterilerine vermiş olduğu hizmetlerde dikkatli, titiz ve düzenli olmamaları, d. Çeşitli unvan, belge ve ödül isimlerinin haksız yere kullanılması, e. ( Örneğin; Eski Vergi Müfettişi, Eski Hesap Uzmanı, Eski Müdür vb) f. İyi niyet sahibi kimseleri kandıracak biçimde gerçeğe aykırı iyi durum belgeleri verilmesi, (Örneğin; Bankalara kredi talebi için verilen makyajlanmış şirket mali tabloları) g. Bağımlı çalışan meslek mensupları bakımından birden fazla işletmede aynı anda mesleki sorumluluk yüklenmek. h. Üçüncü kişilere ücret ya da herhangi bir menfaat sağlamak (veya vaat etmek üzere) ve bu suretle iş almak. Haksız rekabet ile mücadele edilmez ve önlenmez ise; 71 a. Hizmet kalitesi düşer. b. Meslek mensuplarının müşteri nezdinde itibar ve güven kaybı olur. c. Meslek mensuplarının ekonomik kayıpları artar. d. Kural tanımaksızın iş alınmasının önüne geçilemez. e. Mesleki sosyal dayanışma bozulur. f. Etik kurallar çiğnenmiş olur. Bu üç başlık altında toplanan haksız rekabet ile mücadele için yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra ülke çapında her oda da yönetim kurullarına bağlı olarak Haksız Rekabet Kurulları kurulmuştur. Bu gün bütün meslek odalarında bu kurullar Haksız Rekabet ile mücadele için çalışma yapmaktadır. Haksız Rekabetle Yapılan Mücadele; 1989 Haziran ayında yürürlüğe giren meslek yasamız Meslek Örgütleri tarafından doğru stratejilerin uygulanmaması ve gelecek öngörülerinin yapılmaması nedeniyle meslek mensupları arasında ortaya çıkan Haksız Rekabet öyle bir hale geldi ki sırf bu durumun düzeltilmesi için 21/11/2007 tarihinde SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK MESLEKLERİNE İLİŞKİN HAKSIZ REKABET VE REKLAM YASAĞI YÖNETMELİĞİ yayınlanmıştır . Ardından da bu konuda yoğun mücadele için düzenlenen çalıştaylarda alınan kararlar gereği meslek odalarında haksız rekabet kurulları oluşturulmuştur. Mesleğimizin tarihsel gelişim sürecinde Mesleki Haksız Rekabet ile mücadele için oldukça yoğun bir faaliyet gösterilmiş, bu gün bu mücadele artarak sürmektedir. Meslek odalarımızın ve üst kuruluşların bünyesinde oluşturulan Disiplin Kurulları, Haksız Rekabet İle Mücadele Kurulları, Etik Kuruları ve bu kurulların uygulamaları ile ve oluşturdukları Tebliğ, yönetmelik ve düzenledikleri çalıştayları ve 2015 yılının Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından Haksız Rekabet İle Mücadele yılı olarak ilan edilmesi suretiyle verilen mücadeleler neticesinde Haksız Rekabet ile mücadelede geçmişe göre oldukça iyi bir aşamaya gelinmiştir. En MESLEKİ YAZILAR 72 BÜLTEN • 2016 - 212 son Türkiye Haksız Rekabetle Mücadele Kurulu tarafından hazırlanmış ve uygulamaya konulmuş olan Haksız Rekabet ile Mücadele Yazılım Proğramını bu mücadelede önemli bir gelişme olarak kabul etmek gerekir. Haksız rekabetle mücadele programının başlıca faydalarını aşağıdaki gibi sıralamamız mümkündür. a. İyi meslek mensubunu koruyor olması b. Tahsilat programına büyük ölçüde çözüm getiriyor olması c. Meslekte kayıt dışılığın önüne geçiyor olması d. Meslek mensubunun ücret almadan hizmet vermesinin önüne geçiyor olması e. Haksız rekabetin önlenmesinde olumlu katkı sağlıyor olması f. Asgari ücret hesaplamasını basit ve doğru yapıyor olması g. Müşteri transferlerinde önceki meslek mensubunun aldığı ücretten daha düşük fiyat vermek için geçerli neden yoksa iş kabulünün önlenmesi h. Müşteriye karşı meslek mensubunun saygınlığının artmasını sağlaması i. Ülke genelinde uygulanabilir olması , j. Ücret alınmadığı için angarya olan müşteriden kurtulmayı sağlaması k. Mükellef bildirimlerinin otomattık olarak yapılması nedeniyle meslek mensuplarının iş yükünü azaltması l. Sözleşme yapmadan iş kabul edilemeyeceğini ve sözleşmelerin oda denetimine tabi olduğunu belirtiyor olması m. Mesleki dayanışmayı artıracak olması n. Devir teslim tutanağına müşterinin borcu yazılarak borcunu ödemeyen müşterinin başka meslek mensuplarınca da işinin yapılmasını önleyecek olması o. Bir önceki meslek mensubunun aldığı ücretin ve ayrılış nedeninin biliniyor olması p. Müşterilerle ilgili veri kaynağı oluşturması ve odalar tarafın dan değerlendirme olanağı olması q. Vergi ve tc kimlik numarasından müş- teriyi ve işin yapan meslek mensubunu tespit ediyor olması Herkes ama herkes haksız rekabet yapsa , yada hiç haksız rekabet yapmasa sorun kalmaz çünkü haksız rekabetle mücadele topyekun hareket edilirse çözüme ulaşılabilir Haksız rekabet çözüm önerileri ve cezalar başlıklı bir sonraki yazımızda görüşmek üzere Kaynak -27/11/2007 tarih ve 26707 sayılı SM,SMMM VE YMM Mesleklerine ilişkin Haksız Rekabet ve Reklam Yasağı yönetmeliği -Zonguldak Haksız Rekabetle mücadele Tanıtım proğramı Cezalar Haksız rekabet ile mücadelede meslek kanunumuz gereğince odalarımız uğradığımız haksız fiilin tespiti,haksız rekabetin ortadan kaldırılması,uğranılan zararın giderilmesi konusunda dava açmak suretiyle bu fiili işleyen meslek mensupları hakkında idari ve adli cezaların uygulanmasını temine yönelik görevlidirler. Bu fiili işleyen meslek mensuplarının karşı karşıya kaldıkları uygulamadaki cezai müeyyidelerin başlıcalarını şu şekilde özetlemek mümkündür. 1. Uyarma, 2. Kınama, 3. Geçici Olarak Mesleki Faaliyetten Alıkoyma, 4. Yeminli Sıfatını Kaldırma, 5. Meslekten Çıkarma, Cezaları Haksız rekabet fiilinin kasten işlenmesi durumunda her bir fiili dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı ceza ile adli para cezasının uygulanması gerekebilir.Bu durum meslek mensupları için son derece onur kırıcı ve telafisi mümkün olmayan durumların yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Haksız Rekabet ile Mücadele için; a. Büro standartlarının en kısa sürede belirlenmesi gereklidir. Bir meslek erbabının yapabileceği azami iş miktarının saptanması gerekir. Uluslararası denetim standartlarına MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 göre bir denetçinin yapabileceği iş miktarı çalışma saatine göre sınırlandırılmıştır . Kaldı ki ülkemizde uygulanmakta olan “yapı denetim mevzuatına “ göre dahi , yapı denetim şirketlerinde çalışacak bir kontrol elemanının yapabileceği işlerin sınırı çizilmiş bulunmaktadır . Bu nedenle meslek mensuplarının da mutlaka büro standartlarının tespiti yapılmalıdır . b. Meslek mensubu hizmet bedelini tahsil ederken sorunlar yaşamaktadır . Bu nedenle ücretlerin müşteriler tarafından anlaşmalı banka aracılığı ile , kredi kartı ile veya maliye bakanlığı tarafından tahsili gibi çözümler düşünülmelidir. c. Meslektaşlar arasında yeterince işbirliği iradesi bulunmamaktadır . d. Böyle bir yaklaşım , meslek mensupları ile iş sahiplerine yapılan haksızlıktır . bu yalnızca onları sanık sandalyesine oturtmak demektir e. Yönetmelikle haksız rekabet olayının taraflarının sadece meslek mensupları ile iş sahipleri nin gösterilmesi “bireyleri suça iten başkaca sebepleri yok saymak anlamına gelir f. Bir suçu sadece eylemi gerçekleştirenle açıklamaya çalışmak diğer nedenleri göz ardı etmektir . lar Haksız rekabeti yaratan diğer unsur1. Mali idare ve mali mevzuat 2. Smmm / ymm mesleki mevzuat 3. Müşteriler 4. Meslek örgütleri ve yöneticiler 5. Smmm, ve ymm ler 6. Bağımsız denetçi meslek grupları ve Ekonomik daralmalar 7. HAKSIZ REKABETİ ÖNLEMEK İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ A-) Kamuya Düşen Görevler 1. Muhasebe ve Denetim Standartları daha çok desteklenmelidir. Muhasebe, bilgi için yapılmalıdır. ( yatırımcılara, müşterilere, 3.şahıslara vs) Ayrıca muhasebe, vergi için olmamalıdır. 2. KDV Oranı düşürülmeli tevkifatı getirilmelidir. 73 veya KDV 3. KDV’de tahsilat esası sistemine geçilmelidir. 4. Tahsilat yapmak meslektaşın iradesinden bağımsız olmalıdır. Meslek mensubunun tahsilat sıkıntısına çözümün dışarıdan üretilmesi gerekir. 5. 5’ li ödeme sistemi getirilmelidir. ( Banka, visa, mail order, çek, senet) 6. Çeşitli esnaf, sanatkar ve meslek odalarının üyelerine sağlamış oldukları muhasebesel hizmetlerin önüne geçilmelidir. 7. Meslek mensubu istihdamını artırmak için, kamu kurumlarında muhasebe/saymanlık vb mali departmanlarında meslek mensubu çalıştırılmalıdır. 8. Kamuya vergi denetim elemanı alınırken diğer adaylara nazaran, meslek mensuplarına öncelik tanınmalıdır. 9. Bütün beyannamelerin SMMM’lerce elektronik olarak gönderilmesi gerekmektedir. 10. Meslek mensubu olabilmek için, üniversitelerin lisans seviyesinde öğretim veren mali müşavirlik bölümleri kurulmalı veya TÜRMOB tarafından üniversite kurulmalı ve buradan mezun olanlar meslek mensubu olmaya hak etmelidirler. 11. Yeni iş alanları açılmalıdır. 12. Mükelleflere vergi ve muhasebe bilinci eğitimleri yapılmalıdır. Mükelleflere beyanname, bildirim vb gibi yükümlülükleri anlatılmalıdır. 13. Haksız Rekabetle Mücadele Yazılı Programı, e-beyanname sistemine bağlanmalı, sözleşmesi sisteme giriş yapılmayan mükelleflerin beyannameleri gönderilememelidir. B-) Birliğimize ve Meslek Odalarına Düşen Görevler 1) Meslek mensuplarına sürekli bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır. 2) Büro ve personel standartlarının belirlenmesi ve uygulanması gerekmektedir. 3) Hizmet verilecek mükelleflerin sayısı MESLEKİ YAZILAR 74 BÜLTEN • 2016 - 212 için Meslek mensuplarına puanlama usulü / kota getirilmelidir. 4) Zaman endeksli ücret sisteminin uygulanması gerekmektedir. 5) Meslek mensubu ile mükellefi arasında yapılmış sözleşmelerin kontrolü, müşterisine verilen hizmetin kalitesi gibi konularda Meslek mensupları değişik periyotlarda iç denetime tabi tutulmalıdır. bulunmasının yanı sıra meslektaş bilincinin yerleşmesi gerekmektedir. 9) Meslek mensupları niteliklerini ve hizmet kalitesini arttırmalı; diksiyon, kişisel gelişim ve pazarlama eğitimleri almalıdır. 10) Meslek Mensupları tam bağımsızlık, 6) Haksız rekabetle mücadele sürecinde katkı sağlayanlara ödül (eğitim, öğretim , burs, kitap vs) verilmelidir. tarafsızlık, eşitlik, dürüstlük, adillik, etik ilkeler 7) Bağımlı çalışan meslek mensupları ile ilgili taban ücret uygulaması getirilmelidir. kararlı ve güçlü bir duruş sergileyebilmelidir. 8) Müşteri devir teslim tutanaklarının mutlaka yapılması , odaya bildirilmesi ve devir eden meslek mensubunun alacağının garanti altına alınması gerekmektedir. 9) Artan mükellef sayısına orantılı olarak stajyer kabul edilmelidir. a. C-) Meslek Mensuplarına Düşen Görevler gibi konularda hiçbir menfaat gözetmeksizin 11) Sözleşme yapılmadan iş kabul edilmemelidir. 12) Personellerin ve stajyerlerin kendilerine müşteri edinilmesine izin verilmemelidir. Bunun belge kullandırma suçu olduğu bilin- 1) Yönetmeliğimizde yazan ve haksız rekabet sayılan hallerde hizmet vermemek gerekmektedir. melidir. 2) Ücret alınamayan müşterilerin sözleşmeleri zamanında fesih edilmelidir. malıdır. Meslek mensupları, çevresinde belge 3) Devir teslim tutanağı imzalanmadan müşteri asla bırakılmamalıdır. 4) Müşteri bildirim listeleri süresinde odamıza iletilmelidir. 5) Asgari ücret tarifesine ve emanet para toplanması yasağına uyulması gerekmektedir. 6) Hizmet sözleşmeleri, 2015 yılı itibariyle yürürlüğe girmiş olan haksız rekabetle mücadele yazılım programına mutlaka yüklenmelidir. 7) Meslek mensupları yanlarında çalıştırdıkları personellere karşı sorumlu davranmalı, mesleki gelişimleri konusunda paylaşımcı olmalıdır. 8) Haksız rekabete yol açan nedenleri ortadan kaldırmanın en önemli ve en etkin yolu, en büyük zarar gören meslektaşlarımızın, aralarında işbirliği ve iletişim iradesinin 13) Şikayet müessesi mutlaka çalıştırılkiralama durumu ve düşük ücret uygulaması olan büroları, bölge temsilciliklerine veya oda yönetimine mutlaka bildirmelidir. SONUÇ :haksız rekabet meslek etiğine mesleğin gelişmesine meslektaş dayanışmasına darbe vuran engelleyici hal ve davranış bütünüdür . tüm meslek kuralarını alt üst eden bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için başta meslek mensupları olmak üzere tüm tarafların (meslek mensupları ,meslek örgütleri , ilgili idareler ve müşteriler vb.) top yekün bu durumla mücadele etmeleri rektiği kanaatindeyim. ge- MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 75 ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALMASAK MI?* Şaban KÜÇÜK - YMM İktisat kuramında yer alan dört üretim faktöründen bir tanesi de ücret. Ücret emek karşılığı kazanılan bir gelir unsuru. Günümüzde OECD üyesi ülkelerin tamamı ücretler üzerinden gelir vergisi almaktadır. Kimi ülkelerde merkezi idareye ek olarak yerel düzeyde de vergileme yapılıyor. Bunun yanında sosyal güvenlik primleri de ücrete ilişkin toplam yük içerisinde değerlendirilmekte ve ülkelerin işçilik maliyetlerine ilişkin önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. Asgari bir geçim sağlayacak kadar ücreti gelir vergisi ve benzeri kesintilerden istisna etmek sosyal ve siyasi sonuçları olduğu kadar bu maliyetin hangi sosyal kesimler üzerinde kaldığı açısından da önemli bir konu. Özellikle kayıt dışı ekonomi ve istihdam, büyüme ve kalkınma sorunsalı ile baş etmeye çalışan ülkeler için bu daha da önemli bir konu olarak gündeme geliyor. Asgari ücretin artırılmasının ve bu artışın kimler tarafından finanse edileceğini tartışıldığı bugünlerde konunun sadece bir asgari geçim ve yaşam düzeyi sağlayacak bir ücret olarak değil iktisadi ve sosyal bir mesele olarak ele alınması şart. Özellikle bu yıl Türkiye’nin dönem başkanlığını yaptığı G-20’de çıkan sonuçlar ve kapsayıcı büyüme vurgusunun artması dikkate alınınca gelir ve servetin adil dağılım ve paylaşımı açısından bu konu önemli. Ülkeler ücretler üzerinden ödenen her türlü vergi, prim vs maliyete göre sınıflandırılıyor. Bu tasnif yeni yatırımlar için ayırt edici bir mahiyette. İşte bu noktada tüm bu maliyetlerin ölçülebilir ve karşılaştırılabilir olması gerekiyor. Vergi Takozu nedir? * Bu çalışmada büyük ölçüde OECD (2015), Taxing Wages 2015, OECD Publishing raporundan yararlanılmıştır. Vergi takozu sadece ücretlinin kazancı üzerinden ödediği vergi ve benzeri yükleri değil aynı zamanda bir ülkenin istihdam kapasitesini, özellikle dış yatırımcı çekme potansiyelini ve özel sektör yatırım kararlarını etkileyen bir özelliğe sahip. Ülkemizde Gelir Vergisi Kanununa göre ücretler Türk Vergi Sisteminde yer alan 7 gelir unsurundan bir tanesi. Kanun’un 61 inci maddesine göre ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ülkemizde gelir vergisine ek olarak ücretler üzerinde damga vergisi de alınıyor. Vergi takozu adından da anlaşılacağı üzere olumsuz bir kavramı çağrıştırıyor. OECD üyesi ülkelerde işverene maliyeti ile işçinin eline geçen arasındaki makas özel bir biçimde vergi takozu (tax wedge) olarak adlandırılmakta olup Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, Macaristan ve İtalya’da bu oran %50’den fazladır. Şili, Meksika ve Yeni Zelanda’da ise %20’nin altındadır. En yüksek %55,6 ile Belçika, en düşük ise %7 ile Şili’dir. Türkiye ise %38,2 ile OECD ülkeleri arasında 16. sırada yer almaktadır. 20132014 döneminde 34 üye ülkenin 23 tanesinde vergi takozu artarken, 9 tanesinde azalmış ve Şili ve Macaristan’da değişmemiştir. OECD ortalaması ise 2014 yılında 0,1 artışla %36 olmuştur. OECD’de durum nasıl? OECD üyesi 31 ülkeden 9 tanesinde belli bir asgari ücret tamamen vergi dışı bırakılmıştır. Bunun dışında 20 ülkede ise belli bir limitte şahsi harcamanın ücret gelirinden düşülebilmesine imkân tanınmıştır. Kimi üye ülkelerde evlilik ve çocuk sahipliği ücretler üzerinden ödenen vergilerin miktarının belirlenmesinde önemlice bir rol MESLEKİ YAZILAR 76 BÜLTEN • 2016 - 212 oynamaktadır. Maalesef Türkiye eşlerden birinin çalışmadığı durumlara ve/veya çocuk sahibi ailelere ilişkin olarak asgari geçim indirimi hariç özel vergisel mekanizmalara sahip değildir. OECD üyesi ülkelerin tamamına yakını birden fazla gelir vergisi dilimine sahip olup artan oranlı bir vergilendirme rejimi uygulamaktadırlar. Ülkemizde de hâlihazırda %15-%35 arasında olup, kamu maliyesi literatüründe yer alan “ayırma kuramına” uygun olarak düzenlenmiş bulunan 4 farklı vergi oranı uygulanmaktadır. Ülkemizde OECD ülkeleri ile karşılaştırma yapıldığında kayıt dışı ekonomi ve istihdamın daha yüksek olduğu da bir gerçektir. Bu durumda, kayıtlı istihdamın yükü bir kat daha artmaktadır. Özellikle kayıtlı istihdamın yaygın olmadığı sektörleri de göz önünde bulundurduğumuz zaman yükün dağılımına ilişkin sağlıklı bir veri seti de bulunmamaktadır. Ücretler üzerinden alınan vergi ve benzeri gelirlerin mahiyeti OECD üyesi ülkelerden 13 tanesi merkezi hükümet dışında yerel idareler seviyesinde de ücretler üzerinden vergi almaktadır. Yerel idarelerin aldığı bu vergiler en düşük Kore’de (%0,5) ve en yüksek İsveç’tedir (34,6%). Türkiye’de ücretler üzerinden yerel seviyede bir vergilendirme yapılmamaktadır. Sosyal güvenlik sistemine ise sosyal güvenlik primleri ile hem çalışanlar hem de işverenler katılmaktadır. OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında çalışanlar sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi yapmaktadır. OECD üyesi ülkelerden 2 tanesinde ise çalışanlardan herhangi bir sosyal güvenlik primi kesintisi de yapılmamaktadır. Bu ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda’dır. OECD üyesi ülkelerin tamamına yakınında işverenler sosyal güvenlik sistemine prim ödemesi yapmaktadırlar. OECD üyesi ülkelerin sadece 3 tanesinde işverenler sosyal güvenlik primi yatırmamaktadır. Bu ülkeler Yeni Zelanda, Şili ve Danimarka’dır. Ücret üzerinden hiç gelir vergisi kesintisi yapmayan bir OECD ülkesi ise Şili’dir.1 1 Şaban Küçük, Ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde OECD/ Türkiye karşılaştırması, Dünya Gazetesi, 11.07.2015. Medeni durum ve çocuk sahipliğinin vergileme üzerindeki etkileri Çoğu OECD üyesi ülkede çocuklu ve tek eşli çalışanlarla bekâr ve çocuksuzlar arasında ciddi bir vergi farkı bulunmaktadır. Asgari geçim indirimi, aile reisi beyanı, nakit yardımlar ve benzeri müesseselerle bu fark kimi OECD üyesi ülkelerde o derece yüksektir ki öğretide evlilik cezaları ve faydaları konusunda yapılmış çok sayıda bilimsel çalışma vardır. Belçika, Almanya, ABD ve Yeni Zelanda bu farkın en yüksek olduğu ülkelerken bu farklılaştırmanın çok cüzi olduğu ülkeler ise Yunanistan, Türkiye ve Meksika’dır. Bu sosyal müesseseler ve gelir vergisi farklılaştırması sosyal devletin temel gereklerinden bir tanesi olarak değerlendirilmektedir. Sonuç ve Değerlendirme Ücretlerden alınan gelir vergisi açısından Türkiye OECD ülkeleri arasında orta sıralarda yer almaktadır. Bu durum özellikle doğrudan yabancı sermayenin çekilmesi, üretim imkânlarının sanayi, imalat ve hizmetler alanında kullanılması ve girişimcilik ekosistemi açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Aynı zamanda Türkiye ücretlerin vergilendirilmesinde aile, eş ve çocuk durumunu en az dikkate alan OECD üyesi ülkelerden bir tanesidir. Çoğu OECD üyesi ülkeden farklı olarak Türkiye’de ücretler kural olarak maaştan kesinti/stopaj (tevkifat usulü) ile vergilendirilmektedir. Bu durum beyannameli mükellef sayısının ülkemizde bu kadar düşük olmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi olup vergi/vatandaşlık bilinci ve demokrasinin en temel öğesi olan bütçe hakkı/hesap sorma geleneğimize etkide bulunmaktadır. Asgari ücretten alınan vergi kısa dönemde Türkiye’nin kamu maliyesine etkileri nedeniyle vazgeçilebilir bir gelir gibi görünmemektedir. Kayıt dışı ekonomi ve özellikle kayıt dışı istihdamın azaltılması ve bu konuda etkin bir mücadelenin ortaya konulması ile ücretler üzerinden alınan vergilerin sağlıklı bir şekilde değerlendirmesi yapılabilir. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 77 ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET ARASINDAKİ BENZERLİK VE FARKLILIKLAR* Soner ALTAŞ - Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi 1. GİRİŞ 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu1 (TTK)2’nun 124üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre anonim ile limited şirketler sermaye şirketi sayılmaktadır. 2014 yılı Haziran ayı itibariyle ülkemizde 94.828 adet anonim şirket ve 713.861 adet limited şirket bulunmaktadır3. Dolayısıyla, uygulamada ticaret şirketlerinin ağırlıklı kısmını anonim ile limited şirketler oluşturmaktadır. Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Anonim şirketin pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. Limited şirketi ise, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan; ortaklarının sorumlulukları sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle sınırlı ve de esas sermayesi belirli olan şirket şeklinde tanımlayabiliriz. 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK, anonim ile limited şirketlere ilişkin birçok yenilik ve değişiklik getirmiş, limited şirketi de anonim şirkete oldukça yaklaştırmıştır. Bununla birlikte, * Bu çalışmada belirtilen görüşler yazarına ait olup, çalıştığı Kurumunu bağlamaz. 1 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilmiş; 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir . 2 Çalışmamızda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu için TTK kısaltması kullanılmıştır. 3 Bkz. Şirket İstatistikleri Bülteni, Haziran 2014, sayı:11, http://icticaret.gtb.gov.tr/ data/5315a212487c8e0fd48d2262/ Şirket İstatistikleri Bülteni (Haziran-2014).pdf, Erişim:21/11/2015 Kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden birkaç yıl geçmiş olsa da, halen “anonim şirket mi yoksa limited şirket mi kurmak daha avantajlı? Anonim şirketi mi limited şirkete dönüştürelim yoksa tersini mi yapalım?” şeklinde sorulara muhatap olmak mümkündür. İşte bu çalışmada, anonim ile limited şirketlerin temel noktalarda öne çıkan benzerlik ve farklılıkları ele alınmış, şirket kurmayı ya da tür değiştirmeyi düşünenlere bir nebze de olsa fikir verilmesi amaçlanmıştır. 2. ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKETİN BİRBİRİNE BENZEYEN VE FARKLI OLAN ÖZELLİKLERİ Anonim ile limited şirketlerin birbirine benzeyen ve birbirinden ayrılan özelliklerini, bir bütün olarak ele almak ve Kanunun her bir düzenlemesi bazında irdelemek birden fazla çalışmanın konusunu oluşturacak hacimdedir. Bu nedenle, çalışmamızda, genel bir bakış açısı oluşturmak amacıyla, anonim ile limited şirketlerin öne çıkan temel benzerlik ve farklılıkları, aşağıda konu başlıkları itibariyle tek tek ele alınmıştır: 2.1. Asgari Kurucu ve Ortak Sayısı: Eski Ticaret Kanunu, anonim şirketin kuruluşu ve faaliyetine devam edebilmesi için en az beş kurucunun veya pay sahibinin bulunmasını şart koşmakta idi. Limited şirket ise en az iki kurucu ortak tarafından kurulabilmekte idi. TTK ise kurucu ve ortak sayısı hususunda herhangi bir asgari sayı öngörmemektedir. Dolayısıyla, anonim ile limited şirketler, tek kişi tarafından kurulabilmekte ve yine faaliyetlerine tek kişilik şirket olarak devam edebilmektedir. Yani, her iki şirket türü de bu konuda aynı esaslara tabidir. MESLEKİ YAZILAR 78 BÜLTEN • 2016 - 212 2.2. Azami Ortak Sayısı ve Halka Açılma TTK, limited şirketlerde ortak sayısını sınırlandırmış ve ortak sayısının elliden fazla olamayacağını öngörmüştür. Dolayısıyla, bir limited şirketin ortak sayısı en fazla elli kişi olabilir. Anonim şirketlerin ortak sayısı konusunda ise herhangi bir üst sınır öngörülmemiştir. Bu çerçevede, anonim şirketin pay sahibi sayısı herhangi bir sınırlamaya tabi değildir. Diğer yandan, anonim şirket paylarının, kuruluşta veya sonradan halka arz edilmesi mümkündür. Limited şirketin ortak sayısına dair sınırlama bulunduğundan dolayı, limited şirketlerin halka açılması ise mümkün değildir. 2.3. Asgari Sermaye ve Tabi Olunan Sermaye Sistemi TTK’da anonim şirketler için hem esas sermaye sistemine hem de kayıtlı sermaye sistemine yer verilmektedir. Dolayısıyla, halka açık olmayan anonim şirketler, esas sermaye sistemini seçebilecekleri gibi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alarak kayıtlı sermaye sistemine de geçebilirler. Limited şirketler için ise sadece esas sermaye sistemi benimsenmiştir. Bu nedenle, limited şirketler kayıtlı sermaye sistemine geçemezler. Esas sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerin kuruluştaki esas sermayelerinin 50.000.-TL’den, kayıtlı sermaye sistemini kabul eden ancak halka açık olmayan anonim şirketlerin başlangıç sermayesinin de 100.000.-TL’den az olmaması gerekir. Limited şirketlerin esas sermayesinin ise en az 10.000.-TL olması gerekmektedir. Bu sermaye tutarı, Bakanlar Kurulu tarafından on katına kadar artırılabilir. 2.4. Kuruluşta ve Sermaye Artırımında Nakden Taahhüt Edilen Sermaye Paylarının Ödenme Usulü Her iki şirket türü de, bu konuda aynı esaslara tabidir. Diğer bir deyişle, kuruluşta ve sermaye artırımında, anonim veya limited şirket sermayesinin tamamının yahut bir kısmının nakden taahhüt edilmesi halinde, nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az %25’inin tescilden önce, kalan %75’inin de şir- ketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenmesini zorunludur. Ayrıca, TTK, şirket esas sözleşmesi ile %25’ten daha yüksek bir tutarın ödenmesinin ve kalan kısmın 24 aydan daha kısa bir sürede tahsilinin kayıt altına alınmasına da olanak sağlamakta, söz konusu nakdi ödemeler için şirket adına bankada özel bir hesap açtırılmasını ve taahhüt edilen payların Kanunda öngörülen %25’lik kısmının yahut şirket sözleşmesinde öngörülen daha yüksek tutarının ödendiğinin ticaret sicil müdürlüğüne hitaben düzenlenen banka mektubu ile ispat edilmesini zorunlu hale getirmekte, şirketin, tüzel kişilik kazanmasını takiben durumun ticaret sicili müdürlüğü tarafından bankaya bildirilmesini ve şirket adına yatırılan tutarın şirkete iade edilmesini öngörmektedir. sı 2.5. Kuruluş İçin Bakanlıktan İzin Alınma- TTK, anonim şirketlerin kuruluş ve esas sözleşme değişikliklerinin herhangi bir makamın iznine bağlanamayacağını genel kural olarak benimsemekte, ancak faaliyet alanları itibariyle bazı anonim şirketlerin kuruluşları ile esas sözleşme değişikliklerinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması şartını getirmektedir. Bu amaçla, TTK’nın 333. maddesinde “Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilân edilecek anonim şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı Bakanlığın iznine bağlıdır.” denilmiştir. Örneğin; anonim şirket statüsünde finansal kiralama, faktoring, sigorta, bağımsız denetim şirketi veya holding şirket kurmak ya da bu şirketlerin esas sözleşmelerinde değişikliğe gidebilmek için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması zorunludur. Limited şirketin kuruluşu ve sözleşme değişikliğinde ise Bakanlık izni aranmamaktadır. 2.6. Genel Kurul Her iki şirket türünde de genel kurulun bulunması yasal bir zorunluluktur. Şirketin, tek ortaklı olması bu yasal zorunluluğu ortadan kaldırmaz. Anonim ile limited şirketlerde genel kurul olağan MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 ve olağanüstü olmak üzere iki şekilde toplanır. Olağan genel kurul toplantısının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması şarttır. Olağanüstü genel kurul toplantısı ise “gerektiği takdirde” her zaman için yapılabilir. Her iki şirket türünde de ortaklar veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve karar alabilirler. Yani, anonim ile limited şirketlerde çağrısız genel kurul toplantısı yapılması mümkündür. Bununla birlikte, limited şirket ortaklarının toplantı yapmadan “sirküler tipi karar” olarak adlandırılan yöntemle genel kurul kararı almaları da mümkündür. Yani, limited şirket genel kurulunun karar alabilmesi için toplantı yapması zorunlu değildir. Ancak, anonim şirketlerde, toplantısız genel kurul kararı alma imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle, anonim şirketlerde genel kurulu alabilmek için çağrılı veya çağrısız usulde toplantı yapılması şarttır. Ayrıca, TTK, her iki şirket türünde de, şirket ortaklarının elektronik ortam üzerinden genel kurula katılmaları ve oy kullanmalarına imkan tanımaktadır. Genel kurul toplantısına elektronik ortamda katılma ve oy kullanma sisteminin uygulanması, pay senetleri borsaya kote edilmiş anonim şirketlerde zorunludur. Diğer anonim şirketler ile limited şirketlerde ise ihtiyaridir. 2.7. Genel Kurulun Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönerge TTK, anonim şirket yönetim kurulunu, genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren bir iç yönerge hazırlamakla yükümlü tutmuş; sözkonusu Yönergenin ayrıca ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilân ettirilmesini şart koşmuştur. Limited şirketler ise Genel Kurulun Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönerge hazırlamak, tescil ve ilan ettirmekle yükümlü değillerdir. 2.8. Genel Kurul Toplantısında Bakanlık Temsilcisi Bulundurma Zorunluluğu 79 Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık iznine tabi olan anonim şirketlerin bütün genel kurul toplantılarında; bunların dışında kalan anonim şirketlerin ise; - Gündeminde “sermayenin arttırılması veya azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği” konuları bulunan genel kurul toplantılarında, - Genel kurula elektronik ortamda katılım sistemini uygulayan şirketlerin genel kurul toplantılarında, - Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul ve imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantılarında toplantılarında, ve bunların ertelenmesi halinde yapılacak ikinci toplantılarda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı temsilcisinin bulunması zorunludur. Limited şirketler içinse, bu yönde bir zorunluluk bulunmamaktadır. Dolayısıyla, limited şirketlerin genel kurul toplantılarında Bakanlık Temsilcisi bulundurulması sözkonusu olmadığı gibi mümkün de değildir. 2.9. Şirketin Yönetim Organı ve Görev Süresi Anonim ile limited şirketlerde yasal olarak bulunması gereken organlardan birisi yönetim organıdır. Bu organ, anonim şirketlerde yönetim kurulu, limited şirketlerde ise müdür veya müdürler kuruludur. Eski Ticaret Kanununun “yönetim kurulunun en az üç üyeden oluşacağına” dair zorunluluk TTK ile terk edilmiş ve anonim şirketlerde tek üyeli yönetim kurulunun oluşumuna imkan tanınmıştır. Ayrıca, eski kanunun öngördüğü yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmalarına ilişkin gereksiz zorunluluk TTK’da terk edilmiş, pay sahibi olmayan kişilerin de yönetim kurulu üyesi olarak seçilmelerine ve görev yapmalarına imkan sağlanmıştır. Dolayısıyla, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin tamamı pay sahibi olmayan kişilerden seçilebilir. TTK, limi- MESLEKİ YAZILAR 80 BÜLTEN • 2016 - 212 ted şirketlerde ise, en azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunmasını şart koşmuştur. ye payını içeren nama yazılı senet çıkarılması, paya devir ve dolayısıyla dolaşım kolaylığı sağlamaz. Her iki şirket türünde de, gerçek kişiler yanında tüzel kişiler de yönetim organı üyesi olarak seçilebilir. Ayrıca, her iki şirket türünde de yönetim organının toplantılarını elektronik ortamda yapması mümkündür. 2.11. Pay ile Pay Senetlerinin Devri ve Devirden Doğan Kazancın Vergilendirilmesi TTK’ya göre, anonim şirket yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilirler. Şirket esas sözleşmesinde tekrar seçilmelerini engelleyen bir hüküm yok ise, görev sürelerinin bitiminde yeniden seçilmeleri mümkündür. TTK’da limited şirket müdürlerinin görev sürelerine ilişkin ise herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla, limited şirket müdürleri, şirket sözleşmesine konulacak hüküm ya da genel kurul kararıyla 5-10 yıl ya da daha fazla süreyle görev yapmak üzere seçilebilirler. 2.10. Payların İtibari Değerleri ve Pay Senedi Çıkarılması Anonim şirketlerde, payın itibarî değeri en az bir kuruş olmak zorundadır. Bu değer ancak birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir. Limited şirket esas sermaye paylarının itibarî değerlerinin ise en az 25.-TL olması şarttır. Anonim şirkete ait hamiline yazılı pay senetleri, teslim -zilyetliğin geçirilmesi- ile devredilir. Nama yazılı pay senetleri ise ciro eve teslim (zilyetliğinin devralana geçirilmesi) ile yapılabilir. Buna karşılık, ne eski kanunda ne de TTK’da payların devri, sadece pay senetleri -nama ve hamiline yazılı- yönünden ele alınmış, pay senedinden bağımsız çıplak payların devrine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle, anonim şirketin çıplak paylarının devri biçime bağlı değildir. Uygulamada çıplak payların devri genel hükümlere göre yapılmakta, pay sahibi ile payları satın almak isteyen üçüncü kişi yahut diğer pay sahipleri arasında yazılı bir pay devri sözleşmesi imzalanmaktadır. Limited şirketlerin aksine, bu sözleşmenin noter huzurunda imzalanması şart olmadığı gibi devrin genel kurulun onayından geçmesi veya ticaret siciline bildirilmesi gibi yükümlükler de sözkonusu değildir. TTK ile anonim şirketlere hamiline yazılı pay senetlerini muhakkak surette, nama yazılı pay senetlerini ise koşullu olarak çıkarma zorunluluğu getirilmiştir. Dolayısıyla, eğer paylar hamiline yazılı ise, yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtmak zorundadır. Nama yazılı pay senetlerin bastırılması için ise, azlığın talepte bulunmuş olması koşulu aranır. Bu itibarla, kapalı anonim şirketlerde azlığın talebi halinde, nama yazılı pay senetleri bastırılır ve bütün nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır. TTK’da, limited şirket esas sermaye payının devrinin ve devir borcunu doğuran işlemlerin ise yazılı şekilde yapılmasının ve tarafların imzalarının noterce onanmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, limited şirket tarafından ispat aracı şeklinde veya nama yazılı pay senedi çıkarılmış olsa dahi, limited şirket esas sermaye payının imzaları noter huzurunda atılmış bir devir sözleşmesi ile devredilmesi genel kuraldır. Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı da şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. TTK, limited şirketlere ise, pay senedi çıkarma konusunda seçimlik iki hak bahşetmiş, dileyen limited şirketlere, ETK’da olduğu üzere ispat aracı şeklinde pay senedi çıkarma, dileyen limited şirketlere de nama yazılı pay senedi bastırma imkanı tanımıştır. Ancak, esas serma- Pay devrinden doğan değer artış kazancının vergilendirilmesi noktasında da her iki şirket türü arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80inci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü bendine göre “menkul kıymetlerin veya diğer MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar” değer artış kazançları olarak değerlendirilmekte ve gelir vergisine tabi olmakta; ancak aynı fıkranın birinci bendi uyarınca “ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri”nin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar gelir vergisinden istisna edilmektedir. Dolayısıyla, gerçek kişi olan anonim şirket ortağının senede bağlanmamış olan paylarını devrederek elde ettiği kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabi tutulacak iken, aynı paylar için pay senedi çıkarılmış ve bu senetlerin en az iki yıl süreyle elde tutulmuş olması halinde, senede bağlı bu payların devrinden elde edilen kazançlar gelir vergisine tabi olmayacaktır. Limited şirket paylarının devri ise, yukarıda belirttiğimiz usule tabi kılındığından, nama yazılı pay senedi çıkarılmış olsa dahi bu senedin devri kabul görmemekte, dolayısıyla anonim şirketlere tanınan vergisel avantajdan limited şirketin gerçek kişi ortakları faydalanamamaktadır. Nitekim, konuya ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgesinde de, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirket ortaklarının pay senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığı, bu nedenle söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirileceği belirtilmiştir4. Anonim veya limited şirket ortağının tüzel kişi olması halinde ise, olayın iştirak kazancı ve kurumlar vergisi boyutu öne çıkmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5inci maddesinin (1-e) bendi uyarınca, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetlerin satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edil 4 Bkz. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.04.2014 tarihli ve 906 sayılı Özelgesi 81 miştir. Kurumların aktifinde yer alan iştirak hisselerinin pay senedine bağlanmış olup olmaması sonucu değiştirmemektedir. Dolayısıyla, kurumların aktifinde iştirak hisseleri olarak yer alan anonim ile limited şirket payları, ister senede bağlanmamış olsun isterse de bu paylar için nama yazılı pay senedi çıkarılmış olsun, aktife alındıkları tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde elden çıkarılırlarsa bunlardan elde edilen kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi olurken, aktife girdiği tarihten itibaren iki tam yıl geçtikten sonra satılmaları durumunda bunlardan elde edilen kazancın %75’lik bölümü kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur. Dolayısıyla, anonim veya limited şirket paylarının senede bağlanmış olup olmaması, kurumlar vergisi yönünden bir avantaj sağlamamaktadır. 2.12. Şirket Ortaklığından Çıkma Limited şirketlerde, şirket sözleşmesine hüküm koymak suretiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınabilir. Bu hak herhangi bir şarta bağlanmayacağı gibi belirli şartların varlığına bağlanabilir. Ayrıca, şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler de öngörülebilir. TTK’da, anonim şirketin esas sözleşmesine ortaklıktan çıkma ve çıkarmaya dair hüküm konulabileceğine dair bir düzenlemeye ise yer verilmemiştir. 2.13. Sözleşmeli Avukat Bulundurma Zorunluluğu 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre, esas sermaye miktarı 250.000 TL ve üzerinde olan anonim şirketler sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadırlar. Sözleşmeli avukat bulundurması gereken anonim şirketlerin, bu avukatlara, 2015 yılında asgarî 1.250 TL aylık ücret ödemeleri gerekmektedir. Sözleşmeli avukat bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmeyen anonim şirketlere, Cumhuriyet Savcısı tarafından, sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilecektir. Cumhuriyet Savcısı tarafından verilecek idari para cezası, 01/01/2015-30/06/2015 döneminde aylık 2.403 TL, 01/07/2015-31/12/2015 döneminde ise aylık 2.547 TL olarak uygulanacaktır. MESLEKİ YAZILAR 82 BÜLTEN • 2016 - 212 Limited şirketler ise, esas sermaye tutarları ne olursa olsun, sözleşmeli avukat bulundurmakla yükümlü değillerdir. 2.14. Kamu Borçlarından Dolayı Ortakların ve Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu Tüzel kişi mükelleflerin kamu alacaklarından kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur. Anonim şirketlerde kanuni temsilciler yönetim kurulu başkan ve üyeleri iken, limited şirketlerde şirketin müdürü veya müdürleridir. Ancak, limited şirketlerde kanuni temsilciler şirket müdürleri ise de, 6183 sayılı Kanun ile getirilen bir düzenleme ile kanuni temsilciye ilaveten ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur. Buna göre limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan, ortaklık payı oranında istenebilecektir. Anonim şirketlerde ise böyle bir özel düzenleme yapılmadığından, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından, şirketin yönetim kurulu üyelerinin tamamı, kanuni temsilci sıfatıyla ve müteselsilen sorumludur. Ancak, şirket esas sözleşmesine hüküm konularak şirketin kanuni temsil yetkisi, yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına verilip, diğer yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulabilmektedir. Böyle bir durumda kamu alacaklarından da sadece anılan yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilci sıfatıyla müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklarının ise kamu alacaklarından dolayı sorumlulukları bulunmamaktadır. 2.15. Denetim Zorunluluğu TTK’nın 13 Ocak 2011 tarihinde kabul edilen ilk halinde ölçeğine bakılmaksızın bütün küçük, orta ve büyük ölçekli anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere bağımsız denetime tabi olma zorunluluğu getirilmiş; denetçinin denetiminden geçmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun “düzenlenmemiş hükmünde” sayılacağı belirtilmişti. Ancak, 2012 yılında yapılan değişiklikle her ölçekteki (küçük, orta, büyük) şirketin bağımsız denetime tabi olması zorunluluğundan vazgeçilmiş, bunun yerine bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Bakanlar Kurulu da Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar ile hangi sermaye şirketlerinin (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) bağımsız denetime tabi olacağını belirlemiştir. Buna karşılık, Yasa Koyucu 2013 yılında TTK’nın şirketlerin denetimine ilişkin hükümlerinde yeniden değişikliğe gitmiştir. Yapılan bu değişiklik sonrasında, Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Karar kapsamına girmeyen, bir başka deyişle bağımsız denetime tabi olmayan anonim şirketler ile tarım satış kooperatifleri ve tarım satış kooperatifleri birlikleri TTK’nın 397. maddesinin beşinci fıkrasındaki denetimi yaptırmakla yükümlü kılınmıştır. Böylece, bağımsız denetim kapsamına giren anonim şirketler, TTK’nın 397. maddesinin dördüncü fıkrası; bağımsız denetim kapsamı dışında kalanları ise beşinci fıkrası uyarınca denetime tabi kılınmıştır. Böylece, sayıları yüzbin civarında olan anonim şirketlerin tamamı denetim yaptırmakla yükümlü tutulmuştur. Limited şirketler ise Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına giriyorlarsa bağımsız denetim yaptırmakla yükümlü olmakta; anılan Karar kapsamına girmiyorlarsa denetime tabi tutulmamaktadır. Anılan Bakanlar Kurulu kapsamına girebilecek limited şirket sayısının oldukça sınırlı olduğu dikkate alındığında, sayıları yaklaşık sekizyüzbin olan limited şirketlerin denetime tabi olmadığını söylemek mümkündür. 2. 16. Kuruluş Amacı ve Konusu Anonim ile limited şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilirler. Bu noktada bir hususa açıklık getirmek faydalı olacaktır. Uygulamada, “eski Kanun uygulamasında sadece anonim şirketler sigortacılık faaliyeti yapabiliyorken, TTK ile limited şirketler için sigortacılık faaliyeti yapma yasağının kaldırıldığı” yönünde yanlış bir kanı ve değerlendirme yerleşmiştir. Eski Kanunun 503. maddesinin MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 83 üçüncü fıkrasında, limited şirketlerin sigortacılık hariç kanunen yasak olmayan her türlü amaç ve konu için kurulabilecekleri hükmü yer almakta idi. TTK ise limited şirketlerin kuruluş ve faaliyet amaçları ile konularına ilişkin bir sınırlama getirmemiş, temel kriter olarak “kanunen yasak olmama” şartını benimsemiştir. Ancak, TTK’da, eski Kanunda yer alan “limited şirketler sigortacılık yapamazlar” hükmüne yer verilmemiş olsa dahi, sigortacılık yapacak şirketlere ilişkin tür zorunluluğu 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. 14/06/2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılık Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında “Türkiye’de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemez.” denilmektedir. Bu itibarla, anılan Kanundaki düzenleme ile tekrara düşmemek için TTK’da sözkonusu yasağa ayrıca yer verilmemiştir. mümkün değildir. Zira, bu konuda belirleyici Bu bağlamda, uygulamada yerleşen kanının aksine, limited şirket statüsünde sigorta veya reasürans şirketi kurmak mümkün değildir. Ancak, limited şirket statüsünde sigorta aracılık şirketinin kurulmasının önünde yasal bir engel de bulunmamaktadır ki, uygulamada bu şekilde faaliyet gösteren onlarca limited şirket bulunmamaktadır. Bu yönüyle, sigorta şirketi ile sigorta aracılık şirketinin birbiri ile karıştırıldığı da düşünülmektedir. ki, uygulamaya baktığımızda, kaç şirket ortağı 3. ÖZET VE SONUÇ Ülkemiz uygulamasında ticaret şirketlerinin ağırlıklı kısmını limited şirketler oluşturmakta, ikinci sırada ise anonim şirketler gelmektedir. Her ikisi de sermaye şirketi olmakla birlikte, bazı noktalarda ortak özellik ve yükümlülüklere tabi olmakta, bazı noktalarda ise birbirlerinden ayrılmaktadır. Bu alanda yazılan çalışmalara baktığımızda, anonim şirketlerin daha avantajlı olduğunun vurgulandığı ve limited şirketlerin bir anlamda anonim şirkete dönüştürülmeye teşvik edildiği dikkat çekmektedir. Kanımızca, bu konuda kesin çizgilerle bir değerlendirme yapmak olan esas faktör, şirket ortaklarının halihazırdaki konuma ilişkin düşünceleri ve geleceğe dair beklentileridir. Şirketini halka açmayı, paylarını devretmeyi veyahut şirketin vergi, sigorta gibi kamu borçlarını ödemeyip kaçmayı düşünmeyen, hele hele tek kişilik bir limited şirket kuran kişiye “anonim şirketin halka açılması mümkündür, pay senedi çıkarırsan vergi ödemezsin, ayrıca şirketi yönetmek üzere birisini yönetim kurulu üyesi olarak ata, kamu borçlarından sorumlu olmazsın” gibi gerekçelerle şirketini anonim şirkete dönüştür demek, herhangi bir anlam ifade etmeyecektir. Aksine, bu kişiye “şirketini anonime dönüştürürsen, genel kurul toplantılarında Bakanlık temsilcisi bulundurman, denetime tabi olman, sermayeni artırdığında sözleşmeli avukat bulundurman gerekecek, bunlar senin küçük ölçekli şirketine ilave maliyet getirecek” demek, o kişi için daha anlamlı olacaktır. Kaldı anonim şirket paylarını nominal değeri üzerinde gösterip devretmektedir ki, devirden doğan değer artış kazancının vergiden istisna edilmesinde pay senedinin çıkarılmasından bir fayda sağlamış olsun? Ya da yılda kaç tane anonim şirket kurulup halka açılmaktadır? Aksine, son dönemlerde gerekli koşulları taşıyan halka açık şirketlerinden bazıları borsa kotundan çıkmaya çalışmaktadır. Buna karşılık, sıklıkla sermaye artırımına ihtiyaç duyan ve genel kurul toplantıları ile uğraşmak istemeyen bir kişinin de, anonim şirket kurup kayıtlı sermaye sistemini benimsemesi daha rasyonel bir davranış olacaktır. Sözün özü, şirketin türünün anonim yahut limited olmasına karar verecek olan kurucular ya da ortaklardır. Birinin diğerine göre daha avantajlı olup olmaması, tamamen koşullara ve beklentilere göre değişmektedir. Yoksa, Türk Ticaret Kanunu, her iki şirket türünü de uzun yıllar ayakta tutacak düzenlemeler ile donatmıştır. MESLEKİ YAZILAR 84 BÜLTEN • 2016 - 212 ANONİM ŞİRKETLERDE RÖDOVANS SÖZLEŞMESİNE BAĞLI OLARAK YAPILAN YATIRIMLAR Ufuk ÜNLÜ - Başbakanlık Müfettişi 1. Giriş “Rödovans” ibaresi latince bir kelime olup, Türkçe karşılığı “aidat” olarak ifade edilmektedir. Mevzuatsal açıdan ise, 3213 Sayılı Maden Kanunu gereğince alınan maden arama ve işletme ruhsatlarının, ruhsat sahiplerince üçüncü kişilere maden sahalarının işletilmesinin devredilmesi için yapılan sözleşmelere uygulamada rödövans sözleşmesi denilmektedir. Bilindiği üzere, 2015 yılında yapılan değişiklikle rödovans sözleşmeleri Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır. Bu çalışmada, öncelikle rödovans sözleşmelerinin değerlendirilmesi yapılacak ve sonrasında anonim şirketlerde rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımların indirimli kurumlar vergisine tabi olup olmayacağı üzerinde durulacaktır. 2. Rödovans Sözleşmeleri Rödövans, maden ruhsat sahalarının hukuku uhdesinde kalmak kaydıyla hak sahibi tarafından sözleşme ile özel veya tüzel bir kişiye bir süre tahsis edilmesi durumunda maden ocağının işletilmesini üstlenen özel veya tüzel kişinin esas ruhsat sahibine istihsal ettiği beher ton maden için ödemeyi taahhüt ettiği meblağ olarak tarif edilmektedir. Madenlerin yönetilmesi aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Anayasa’nın 168 inci maddesine göre; devlet madenlerin arama ve işletme hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebilmektedir. Bu devir mülkiyet devri niteliğinde olmayıp, madenler özel mülkiyete konu olamamaktadır. Madenlerin arama ve işletmesi hakkı devirleri “ruhsat” adı verilen idari izinde gerçekleşmektedir.1 1http://rodovans.nedir.com/, Erişim Tarihi:08.01.2016 Rödovans sözleşmesinde rödovansçı, maden ruhsatına konu alanın tamamında veya bir kısmında kullanma hakkına sahip olmayacaktır. Rödovansçının bu kullanma hakkı, madencilikfaaliyeti yapmak yetkisini içerir. Bu yetkiyedayanılarak maden sahasında ocak, kuyu ve galerileraçabilir ve sondaj yaparak maden varlığını tespitedebilir ve bulduğu madeni çıkarabilir.2 Ruhsat sahibi, rödövansçıya sahada maden işletmesi için gerekli bütün ortamı sağlamakla zorunludur. 3213 sayılı Maden Kanunu ve diğer mevzuat uyarınca ruhsat sahibi tarafından yerine getirilmemesi gereken yükümlülüklerinde ruhsat sahibince gerçekleştirilmesi gerekir. Ruhsat sahibi yükümlülüklerini yerine getirmezse, bu durum maden ruhsatının iptalini gerektirmektedir. Rödövansçı maden sahasını iyi bir şekilde işletme ve sözleşmede kararlaştırılan rödövans bedelini ruhsat sahibine ödemekle yükümlüdür. Rödövansçının maden sahasını, kuyuları ve galerileri iyi bir şekilde muhafaza etmesi ve emniyet tedbirlerini alma yükümlülüğü mevcuttur. Rödovans sözleşmesi, ruhsat sahibinin veyarödovansçının yukarıda anlatılan yasadan veyasözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine aykırıhareket etmesi nedeniyle sona erdirilebilir. Sözleşmehükümlerine aykırılık nedeniyle sona erdirme, karşıtarafa gönderilen fesih beyanı ile gerçekleşir. Fesihbeyanı, bozucu ve yenilik doğuran hakkın kullanımıniteliğinde olduğundan karşı tarafa ulaştığı andahüküm ve sonuçlarını doğurur. Rödovans Sözleşmesi süreli olarak yapılabilir.Bu sürenormalde bir yıldan daha az olamaz. Rödovanssözleşmesinin süresi hiçbir şekilde işletme ruhsatsüresini geçemez.Belirli bir süre öngörül 2 Topaloğlu, M. (2001), Rödovans Sözleşmesi; Hukuksal Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Türkiye 17 Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi-TUMAKS, ISBN 975-395-4166, s.250. MESLEKİ YAZILAR BÜLTEN • 2016 - 212 meyen rödovans sözleşmesinihem ruhsat sahibi hem de rödovansçı, diğer tarafarödovansı sona erdirmek iradesini ulaştırarakrödovans sözleşmesinden kurtulabilir. Bunun içinsözleşmeyi sona erdirmek isteyen taraf fesihbildiriminde altı aylık süre tanımak zorundadır.Başka bir deyişle, rödovans sözleşmesi, fesihbildiriminin karşı tarafa ulaştığı andan itibaren altıay sonra sona erecektir.Belirli süreli rödovans sözleşmesi öncedenöngörülmeyen, sözleşmenin devamını çekilmez halegetiren olaylar nedeniyle feshedilebilir. Bu nedenedayanılarak yapılacak fesih için de altı aylık fesihbildirimi süresine uyulmalıdır. Önemli olaylarapazarlama şartlarındaki değişiklik, cevherin istenentenörde çıkmaması gibi olaylar örnek gösterilebilir.Önemli olay nedeniyle sözleşmenin feshi halindesözleşmeyi fesheden taraf diğer tarafa, sözleşmedenelde edeceği yararın tam karşılığında tazminatödemek durumundadır.3 Ayrıca 2015 yılında yapılan değişiklikle Maden Kanununda Ek madde 7’ye “Ruhsat sahipleri ile üçüncü kişiler arasında rödövans sözleşmeleri Bakanlığın iznine tabidir. İzin alınmaksızın yapılan rödövans sözleşmesi ile yürütülen madencilik faaliyetleri durdurulur.Kamu kurum ve kuruluşları ile iştirakleri hariç olmak üzere yer altı kömür işletmelerinde maden ruhsat sahipleri, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişiler ile üretim faaliyetlerine yönelik rödövans sözleşmeleri yapamaz. Aksi takdirde rödövans sözleşmesi ile yapılan madencilik faaliyetleri durdurulur. Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz” hükmü eklenmiştir. Söz konusu değişiklik ile rödovans sözleşmeleri Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmış, ayrıca yer altı kömür işletmelerinde maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişiler ile üretim faaliyetlerine yönelik rödövans sözleşmeleri yapamayacağı belirtilmiştir. Hukuki ve mali sorumlulukları rödövansçıya yüklenmiştir. 3Topaloğlu, a.g.e., s.252. 85 3. Anonim Şirketin Rödovans Sözleşmesine Bağlı Olarak Yapılan Yatırım 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin bir ve ikinci fıkralarında; “Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/07/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08/06/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur. Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. “ hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, anonim şirketlerin”rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımı” olması nedeniyle indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. 4. Sonuç Rödövans sözleşmesinde ruhsat sahibi madenci işletme iznini rödövansçıya devretmekte bunun karşılığında rödövansçıdan, rödövans bedeli denen pay almaktadır. 2015 yılında yapılan değişiklikle rödovans sözleşmeleri Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığının iznine bağlanmıştır. İzin alınmaksızın yapılan rödövans sözleşmesi ile yürütülen madencilik faaliyetlerinin durdurulması öngörülmüştür. Ayrıca makalemizin konusuna ilişkin sonuç olarak, anonim şirketlerin “rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımı” olması nedeniyle indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Kaynakça Topaloğlu, M. (2001), Rödovans Sözleşmesi; Hukuksal Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Türkiye 17 Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi-TUMAKS, ISBN 975-395-416-6 MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ 86 BÜLTEN • 2016 - 212 MEVZUATTA YAPILAN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER ARALIK 2015 VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 459) (24.12.2015 / 29572 R.G.) Tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğuna ilişkin olarak hali hazırdaki 8.000 TL’lik had, 7.000 TL’ye indirilmiştir. Konuya ilişkin olarak bugüne kadar yayımlanmış tebliğler bir bütün olarak ele alınmış, tevsik zorunluluğu kapsamında olan ve olmayan tahsilat ve ödemelere tek tebliğ içerisinde yer verilmiştir. Tebliğ hükümleri 01.01.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 464) (24.12.2015 / 29572 R.G.) Tebliği ile; elektronik ticaret faaliyetlerinin izlenmesi çalışmaları kapsamında, Aracı hizmet sağlayıcıları, Bankalar, İnternet reklamcılığı hizmet aracıları, kargo ve lojistik İşletmelerine sürekli bilgi verme ve internet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan ve 2015 ve müteakip hesap dönemlerinde brüt satış hasılatları 5 Milyon TL ve üzerinde olan mükelleflere e-Arşiv Uygulamasına geçme zorunluluğu getirilmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 463) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Sinema, Tiyatro, Konser, Spor Müsabakası ve benzeri Etkinlikler İçin Bilet Düzenleyen Mükelleflerin Elektronik Ortamda Bilet Düzenlemelerine İlişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 465) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Mükelleflere kullanılma zorunluluğu getirilen Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların GİB Bilgi İşlem Sistemine kaydı, kullanıcılara satışı ve satış sonrası servisi vb. işlemlerin elektronik ortamda yürütülmesine dair usul ve esaslar belirlenmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:426)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 466) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunan mükelleflerin Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları kullanma mecburiyetinin başlama tarihleri yeniden belirlenerek açıklamalara yer verilmiştir. 2014 yılı satışları veya gayri safi iş hasılatı: -1 milyon TL’yi aşan 01,04.2016 tarihinden, mükellefler için, -1 milyon TL’den 500 Bin TL’ye kadar olan mükellefler için, 01.07.2016 tarihinden, -500 Bin TL ile 150 Bin TL arasında olan mükellefler için, 01.10.2016 tarihinden, -150 Bin TL’den az olan mükellefler için, 01.01.2017 tarihinden, itibaren Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz kullanma mecburiyeti başlayacaktır. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 462) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Hava Yolu ile Yurt İçi veya Yurt Dışı Yolcu Taşımacılığı İşi ile İştigal Eden Mükelleflerin Elektronik Ortamda Bilet Düzenlemelerine İlişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 454)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 461) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; e-Fatura uygulamasına kayıtlı mü- MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ BÜLTEN • 2016 - 212 kelleflerin ihracat ve yolcu beraberi eşya ihracı işlemlerine ait faturaların e-Fatura olarak düzenlenme zorunluluğu başlangıç tarihi 01.01.2017 olarak yeniden belirlenmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 460) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğde; Vergi Usul Kanununun 414 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası doğrultusunda, Kanununun 104, Mükerrer 115, 153/A, 177, 232, 252, 313, 343, 352 (Kanuna Bağlı Cetvel), 353, 355 ve Mükerrer 355 inci maddelerinde yer alıp 2015 yılında uygulanan tutarların ve hadlerin, 2015 yılı için %5,58 (beş virgül elli sekiz) olarak tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenen ve 01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanacak olan tutarlar ve hadlere yer verilmiştir. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 333)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SIRA NO: 458) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin faydalı ömür süreleri ve amortisman oranlarına ilişkin listede yeni eklemeler ve düzenlemeler yapılmıştır. GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 290) (25.12.2015 / 29573 R.G.) 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere; Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86 ve 103 üncü maddelerinde yer alan ve yeniden değerleme oranında artırılan maktu had ve tutarlar belirlenmiştir. HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 75) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; Harçlar Kanununun mükerrer 138 inci maddesi hükmü gereğince, Kanuna bağlı tarifelerde yer alan ve 73 Seri No’lu Harçlar Kanunu Genel Tebliği ile tespit edilen maktu harçlar01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanmak 87 üzere (maktu ve nispi harçların asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil), yeniden değerleme oranında artırılmıştır. EMLAK VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 67) (25.12.2015 / 29573 R.G.) 2016 yılına ait emlak (bina, arsa ve arazi) vergi değerleri ile 2016 yılında mükellef olacakların emlak vergi değerlerinin hesabında dikkate alınacak asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin tespiti hususunda açıklamalara yer verilmiştir. DAMGA VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 59) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; Damga Vergisi Kanunun mükerrer 30 uncu maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan ve 58 Seri No’lu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği ile tespit edilen maktu vergiler,01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanmak üzere (maktu ve nispi vergilerin asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dahil), yeniden değerleme oranında artırılmış artırılmıştır. VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 47) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden itibaren 7338 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (e) bentlerinde yer alan istisna tutarları ile Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan vergi tarifesi matrah dilim tutarları yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle tespit edilmiştir. BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 47) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere, konutlar ile işyerleri ve diğer şekilde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi oranları yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle tespit edilmiştir. MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ 88 BÜLTEN • 2016 - 212 MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 46) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere motorlu taşıtların vergilendirilmesine ilişkin, 197 sayılı Kanunun 5 ve 6 ncı maddelerinde belirtilen (I), (II) ve (IV) sayılı tarifeler yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle tespit edilmiştir. KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 4) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (III/B-3) bölümünün üçüncü paragrafında yer alan “2015 yılı için 19.500 TL” ibaresi “2015 yılı için 19.500 TL, 2016 yılı için 20.600 TL” şeklinde değiştirilmiştir. MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 50) (25.12.2015 / 29573 R.G.) Tebliğ ile; 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanununa ekli Değerli Kağıtlar Tablosunda yer alan değerli kağıtların 2016 yılında uygulanacak satış bedelleri belirlenmiştir. BAKANLAR KURULU KARARI (KARAR SAYISI: 2015/8321) (28.12.2015 / 29576 R.G.) 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunun Geçici 10 uncu maddesinde düzenlenen sigorta primi işveren hissesi teşvikinin, 31.12.2015 tarihinde sona erecek olan uygulama süresi, 2015/8321 sayılı BKK ile 31.12.2020 tarihine kadar uzatılmıştır. VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 456)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL TEBLİĞ (SIRA NO: 467) (29.12.2015 / 29577 R.G.) Kurumlar vergisi mükellefleri ile gelir vergisi mükelleflerinin bildirimi ve elektronik tebligat adresi edinme süreleri ile elektronik tebligat uygulamasına başlama süresi 01.04.2016 tarihine uzatıldı. 2016 YILI SERBEST MUHASEBECİLİK, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ (31.12.2015 / 29579 R.G.) 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 46 ncı maddesi ile Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca hazırlanan ve 2016 yılında meslek mensuplarınca uygulanacak olan asgari ücret tarifesi yayınlandı. HARÇLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 76) (31.12.2015 / 29579 R.G.) Konsolosluk harçları ile T.C. Muvazzaf ve Fahri Konsolosluklarının yaptıkları her türlü işlemlere ait döviz cinsinden hesaplanmasına esas olacak ABD doları cinsinden döviz kuru ve bu işlemlerle ilgili tarifelere ayrı ayrı veya birlikte uygulanacak emsallerinin tespit edilmesine ilişkin tebliğ yayımlandı. ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU KARARI (2015/1) (31.12.2015 / 29579 R.G.) 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 39 uncu maddesi gereğince, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 30.12.2015 tarih 2015/1 sayılı kararı ile 2016 yılında uygulanacak asgari ücret tutarı günlük 54,50 aylık 1.647,00 TL olarak belirlenmiştir. YARGI KARARLARI BÜLTEN • 2016 - 212 89 YARGI KARARLARI T.C. DANIŞTAY DOKUZUNCU DAİRE Esas No : 2013/451 Karar No : 2014/7252 Özet: Sözleşmede yer alan bir hüküm nedeniyle süresi kendiliğinden uzayan sözleşme üzerinden yeniden damga vergisi alınamayacağı, damga vergisi alınabilmesi için sözleşmenin süresinin uzamasına ilişkin mektup veya şerh bulunması gerektiği hk. 488/md.1,2,14 İstemin Özeti: Davacı adına, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak 2012/Nisan dönemi için tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 08/11/2012 tarih ve E:2012/1725, K:2012/2881 sayılı kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir. Cevabın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır. Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Davacı adına, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak 2012/Nisan dönemi için tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, Kanun’daki kağıt teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Damga vergisinin konusunu, Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar oluşturur. Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda kağıtlar dört grup altında toplanmış olup bunlar; sözleşmelerle ilgili kağıtlar, kararlar ve mazbatalar, ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar ve makbuzlar ve diğer kağıtlar olarak gruplandırılmıştır. Görüldüğü üzere, damga vergisinin konusu olarak Kanun’da “kağıt” deyimi kullanılmakla birlikte damga vergisine tabi tutulan kağıdın kendisi değil, kağıdın ihtiva ettiği hukuki işlemdir. Kanun’da belirtilen “kağıt” teriminden anlaşılması gereken, “yazılıp imzalanmak ya da imza yerine geçen bir işaret koymak suretiyle düzenlenen ve her hangi bir konuyu kanıtlamak ya da belli etmek için ibraz edilebilecek belgeler” olup bu belgelerin hangileri olduğu Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tabloda sayılmış bulunmaktadır. Damga vergisinde vergiyi doğuran olay ise, 488 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yer alan ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kağıtların yazılıp imzalanması ve belli bir hukuksal işlemle ilgili kağıdın eksiksiz olarak tamamlanması anında gerçekleşmektedir. Dava konusu olayda, damga vergisine konu alan tahsis sözleşmelerinde yer alan “yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki madde gereği yenilememe ihbarı bulunulmaması durumunda müteakip yılda söz konusu sözleşmelerin süresinin kendiliğinden uzadığı görülmekte olup, bu durum, vergiyi doğuran olay açısından değerlendirildiğinde, damga vergisine konu yeni bir kağıdın, daha doğrusu kağıdın ihtiva ettiği hukuksal işlemin (olayımızda bir yıl süreli yeni bir alan tahsis sözleşmesinin) ortaya çıktığı, bu hukuksal işlemin de, hükümlerinden yararlanılmaya devam olunan, herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan kağıt niteliğinde olduğundan damga vergisine tabi tutulması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, davacı şirketin imzalamış olduğu ve içerdiği bir madde uyarınca süresi kendiliğinden uzayan alan tahsis sözleşmeleri için yapılan dava konusu damga vergisi tahakkukunda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararının yazılı gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: YARGI KARARLARI 90 BÜLTEN • 2016 - 212 Davacı adına, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazı kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak 2012/Nisan dönemi için tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, Kanun’daki kağıt teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği, 2’nci maddesinde, vergiye tabi kağıtların mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu, 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında ise, mukavelenamelerin müddetinin uzatılması halinde aynı miktar veya nispette vergi alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun “I-Akitlerle İlgili Kağıtlar” başlıklı bölümünde, mukavelenamelerin de damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; havalimanı terminal işletmeciliği faaliyeti ile iştigal eden davacı şirketin, İstanbul Atatürk Havalimanında çeşitli alanlarda faaliyet gösteren diğer firmalarla imzaladığı bir yıl süreli alan tahsis sözleşmelerinin her birinin “Tahsisin Konusu ve Kapsamı” başlıklı 2. maddesinin “Tahsis Süresi” alt başlıklı 2.2’nci bendine konulan “yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki madde gereği, yenilememe ihbarı bulunulmaması durumunda müteakip yılda söz konusu sözleşmelerin süresinin kendiliğinden uzaması nedeniyle davacı şirket tarafından söz konusu alan tahsis sözleşmelerine ilişkin olarak ihtirazı kayıtla verilen damga vergisi beyannamesine dayanılarak tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada vergi mahkemesince; sözleşmelerin taraflarınca sözleşme sürelerinin bitiminden 30 gün önce ihbarda bulunmamak suretiyle müteakip yıl için yeni bir sözleşmenin kurulmuş olacağı ve hükümlerinden yararlanılmaya devam olunan yeni sözleşmeler için yapılan damga vergisi tahakkukunda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın esasını, yeni bir sözleşme imzalanmadan ya da eski sözleşme üzerine herhangi bir şerh konulmadan kendiliğinden veya sözleşmedeki bir hüküm dolayısıyla sözleşmenin süresinin uzaması durumunda süresi uzayan sözleşme için yeniden damga vergisinin doğup doğmayacağı hususu oluşturmaktadır. Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, damga vergisinin doğması için öncelikle kanunda belirlenmiş bir kağıt veya elektronik ortamda düzenlenmiş bir belge ya da veri olması, bu kağıt, belge ya da verinin imzalanmış olması ya da imza yerine geçecek bir işaret konmuş olması gerekmekte olup, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesi durumunda ise sadece bu kağıtların yenilenmesine ilişkin mektup ve şerhlerin damga vergisine tabi olduğu düzenlemesine yer verildiği görülmektedir. Damga Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde şerhlerden bahsedilmekle birlikte mektup ve şerhin yasal tanımı yapılmamıştır. Şerh; bir anlatım veya yorumlama, bir şeyi açıklamak amacıyla bir kağıda yazılmış olan ifade olarak tanımlanabilir. Şerh yazılı olan bir kağıdın, herhangi bir yerine, boşluğuna konulabilir. Önceden düzenlenmiş bulunan kağıdın altına veya arkasına bir boşluğa, bu kağıdın hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin şerh konulması halinde bu kağıt damga vergisine tabi olur. Olayda, davacı şirketin imzalamış olduğu alan tahsis sözleşmelerinde yer alan “yeni dönem için yenilememe ihbarında bulunulmadığı takdirde tahsis süresi, tahsis bedeli hariç olmak üzere aynı hüküm ve koşullarla 1 (bir) yıl daha uzayacaktır” şeklindeki maddenin, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar karşısında damga vergisine konu kağıdın hükümlerinin yenilenmesine ilişkin kağıda konulmuş bir şerh olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle, sözleşmede bulunan bu hüküm gereğince süresi kendiliğinden uzayan sözleşmenin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun aradığı anlamda damga vergisine tabi bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceği, aksi düşüncenin, verginin kanuniliği ilkesine aykırı olarak kanunda yazılı olmayan bir durumun yorum yoluyla genişletilerek vergi alınmasına yol açacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, davacı şirketin imzalamış olduğu içerdiği bir madde uyarınca süresi kendiliğinden uzayan alan tahsis sözleşmeleri için yapılan dava konusu damga vergisi tahakkukunda hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından aksi gerekçe ile davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, YARGI KARARLARI BÜLTEN • 2016 - 212 İstanbul 3. Vergi Mahkemesi’nin 08/11/ 2012 tarih ve E:2012/1725, K:2012/2881 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. T.C. DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2013/168 Karar No : 2014/223 Özet: Mücbir sebep hali nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmeyen davacı adına, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan vergilendirmenin kaldırılmasında hukuka aykırılık görülmediği hk. 213/md.3,134,373 İstemin Özeti: 2003 takvim yıllına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanun’un 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmemiş ve Ocak ila Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergileri davaya konu yapılmıştır. Davayı inceleyen Ankara 2. Vergi Mahkemesi, 19.6.2008 günlü ve E:2008/306, K:2008/928 sayılı kararıyla; defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen davacının incelenen dönemde emtia alım faturalarını kanuni defterlere kayıt ettiği hususunu ispat edemediği dolayısıyla katma değer vergisi indirimlerinin belgelendirilmesini düzenleyen 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 34’üncü maddesinde belirtilen faturaların yasal defterlere kaydedilmesi şartının gerçekleşmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek vergilendirme yapılmış ise de davacının muhasebe kayıtlarını tutan mali müşavir Selma Şener’in bürosunda 20.12.2005 tarihinde çıkan yangında 2001 ila 2005 yıllarına ait tüm defter, belge, gelir, gider faturalarının yandığı ve durumun İtfaiye Daire Başkanlığının 26.12.2005 tarihli yangın raporu ile belgelendirildiğinden, Ankara 3. Ticaret Mahkemesinin 16.11.2006 günlü ve E:2006/7, K:2006/496 sayılı kararı ile belirtilen yıllara ilişkin defter ve faturalar hakkında zayi belgesi verildiği, bu nedenle davacının 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13’üncü maddesinde belirtilen mücbir sebep nedeniyle defter ve belgelerini incelemeye ibraz edemediği anlaşıldığından, 3065 sayılı Kanu- 91 nun 34’üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarının gerçekleşmemesinin indirime engel olmadığı ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) bendi uyarınca vergilendirmede gerçek durumun esas alınması gerektiği, olayda, davacının indirim konusu yaptığı katma değer vergilerini gerçekte ödeyip ödemediği yolunda bir incelemeye gidilmediği gibi yangında yandığı bildirilen ve mahkeme kararıyla da tespit edilen gelir gider faturaları ile emtia alım faturalarının ibraz edilmediğinden bahisle katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesinde kanun hükümlerine ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle vergilendirmeyi kaldırmıştır. Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 23.9.2010 günlü ve E:2008/7383, K:2010/4699 sayılı kararıyla; inceleme elemanınca indirim konusu yapılan katma değer vergisine ilişkin belgeler ile mal aldığı firmalara ilişkin listelerin davacıdan istenmesine karşın, yangın nedeniyle ibraz edilememesi durumunun davacıyı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 34’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan indirilecek katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartlarını yerine getirme sorumluluğundan kurtarmayacağı, olayda, indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin davacıya yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde yer aldığı ve bu belgelerin yasal defterlere kaydedildiği hususu, davacı tarafından, mal aldığı firmalar nezdinde gerekli girişimlerde bulunulup temin edebildiği alım faturalarını gerek inceleme elamanına gerekse dava dosyasına ibraz etmek suretiyle kanıtlanamadığından katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek yapılan vergilendirmede yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir. Bozma kararına uymayan Ankara 2. Vergi Mahkemesi, 25.1.2013 günlü ve E:2013/265, K:2013/136 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir. Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş ve defter ve faturalar hakkında zayi belgesi verilmesinin, indirilecek katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartlarını yerine getirme sorumluluğundan kurtarmayacağı ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. Danıştay Tetkik Hakimi’nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının da- YARGI KARARLARI 92 BÜLTEN • 2016 - 212 yandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Ankara 2. Vergi Mahkemesinin 25.1.2013 günlü ve E:2013/265, K:2013/136 sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir. Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 9.4.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY X- Muhasebe kayıtlarını tutan mali müşavirin bürosunda çıkan yangın sonucunda 2001 ila 2005 yıllarına ait defter ve belgelerinin yanması nedeniyle 2003 takvim yıllına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanunun 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmemiş ve Ocak ila Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergilerine karşı açılan davada, tarhiyatın kaldırılması yolundaki ısrar kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir. Vergi mahkemesi kararı, mücbir sebep halinin varlığı inceleme elemanınca da kabul edildiğinden, ilgili dönem ve yıllarda mükelleflerce verilen beyannamelerin ekinde yer alan, yoğunluklu olarak çalışılan firmalara ait bilgileri içeren listelerden de yararlanılarak inceleme elemanınca yapılacak karşıt inceleme ve araştırma sonucuna göre vergi salınması gerektiği, bu yola gidilmeksizin yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan tarhedilen vergilerde hukuki isabet bulunmadığından, tarhedilen vergilerin kaldırılması gerektiği yolundadır. Mücbir sebep nedeniyle zayi olsa dahi, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi re’sen takdir sebebi olup, mükellefin ispat ve ibraz yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir neden değildir. Defter ve belgeleri mücbir sebep nedeniyle zayi olan mükelleflerin, alış ve gider belgelerinin birer örneklerini veya bir listesini inceleme elemanına ibraz etmeleri, inceleme elemanının da bu belgeler üzerinde karşıt inceleme yapmak suretiyle ödenmesi gereken vergi miktarını Vergi Usul Kanununun 134’üncü maddesi uyarınca tespit etmesi gerekmektedir. İnceleme elemanına ibraz edilmediği halde Vergi Mahkemesine ibraz edilen defter ve belgelerin re’s,en araştırma ilkesi çerçevesinde kanıt olarak dikkate alınarak hüküm kurulması mümkün olmadığı gibi, defter ve belgelerin mücbir sebep nedeniyle zayi olması durumunda belgeleri düzenleyen mükelleflerden alınan belge örnekleri veya bu belgelerin bir listesinin de inceleme elemanına sunulmadan Vergi Mahkemesine ibraz edilmesi halinde bu belgeler de kanıt değeri taşımayacaktır. İnceleme elemanının kendisine ibraz edilen söz konusu belge örneklerini veya listeleri dikkate almadan bütün katma değer vergisi indirimlerinin reddi yoluna gitmesi halinde eksik inceleme yapmış olduğunda kuşku bulunmadığından, yapılan tarhiyatların terkin edilmesi gerekeceği açıktır. Ancak söz konusu belge örnek veya listelerinin inceleme elemanınca talep edildiği halde ibraz edilmemesi halinde, bir eksik incelemeden söz etmek mümkün değildir. Söz konusu belgelere ait listelerin vergi idaresine verildiği iddiası da mükellefin söz konusu ibraz görevini ortadan kaldıracak nitelikte bir sonuç doğurmayacaktır. Olayda, inceleme elemanının defter ve belgeleri yanan mükelleften alış ve gider belgelerine ilişkin bilgileri istediği halde, davacının basiretli bir tacirden beklenen dikkatli ve özenli çabayı göstermediği, bilgi ve belgeleri ibraz etmekten kaçındığı tartışmasızdır. Bu nedenle, Vergi Mahkemesince davanın reddi gerekirken tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesince verilen ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. KARŞI OY XX- Muhasebe kayıtlarını tutan mali müşavirin bürosunda çıkan yangın sonucunda 2001 ila 2005 yıllarına ait defter ve belgelerinin yanması nedeniyle 2003 takvim yıllına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacı adına 213 sayılı Kanunun 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmemiş ve Ocak ila Aralık 2003 dönemleri için resen salınan katma değer vergilerine karşı açılan davada, tarhiyatın kaldırılması yolundaki ısrar kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29’uncu maddesinin l inci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan YARGI KARARLARI BÜLTEN • 2016 - 212 teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, 34’üncü maddede ise, indirilecek katma değer vergilerinin, alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin (B) bendindeki; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Mükellefler tarafından katma değer vergisi indirimi yapılabilmesi için vergisi indirim konusu yapılacak işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve bu fatura ve vesikalarda gösterilerek indirim konusu yapılan katma değer vergisinin, gerçekten ödenmiş, yani indirim konusu yapan tarafından yüklenilmiş olması gerekmektedir. Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir katma değer vergisi ödenmesi, dolayısıyla yüklenilmiş bir katma değer vergisi söz konusu olamayacağından vergi indirimi de yapılamaz. Bu nedenle vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçekten yapılmış bir teslime ilişkin olup olmadığının tespiti önem taşımaktadır. Türk Ticaret Kanununun 68’inci maddesinde öngörülen şekilde zayi belgesi alan davacı, yangında, ihtilaflı yasal defter ve belgelerin yanmış olduğunu kanıtladığından ve bu husus inceleme elemanı tarafından da kabul edilerek 213 sayılı Kanunun 373’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmediğinden, katma değer vergisi indirimlerinin tümü kabul edilmeyen davacının deftere kayıt koşulu dışındaki koşulları kanıtlaması halinde gerçekten yapılmış bir teslime dayanmak ve yüklenilmiş vergilerden oluşmak koşuluyla yaptığı indirimlerin kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle ibraz edilemediği için vergi dairesi tarafından evvelce incelenememiş olan emtia ve hizmet alımlarına ilişkin faturalar ile diğer gider belgeleri ve ibraz edilebilecek diğer faturalar hakkında davalı vergi idaresinin görüşü alındıktan sonra hüküm kurulması olayın özelliğine uygun düşecek ve vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin saptanmasına olanak sağlayacaktır. Belirtilen hukuksal nedenlerle, davacının vergilendirme dönemine ilişkin belgelerinin dosyaya 93 sunulması istenerek bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları alınmaksızın verilen ısrar kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz. T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas No : 2015/1946 Karar No : 2015/1996 Özet: Her yıl temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazının istenemeyeceğinin hükme bağlanması karşısında; sanığın istem yazısına ilişkin tebliğin yapıldığı 12.07.2012 tarihinin mali tatile denk gelmesi nedeniyle üzerine atılı suçun yasal unsurları oluşmayacağından, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hatalıdır. 5604/md.1 Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihlerine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- Sanıklardan Ç.’nin şirketteki hissesini 2007 yılı mayıs ayında devrettiğini ve o tarihten sonra şirketle ilgisinin kalmadığını savunması, müdafiinin de temyiz dilekçesi ekine sanığın 16.05.2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ile hissesinin tamamını Y. isimli şahsa devrettiğine ve şirket müdürlüğüne 5 yıl süre ile diğer sanığın seçildiğine ilişkin ticaret sicil gazetesi fotokopisi eklediğinin anlaşılması karşısında, sanığın suç tarihi itibariyle şirketi temsile yetkili olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi yerine, eksik soruşturmayla yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 2- 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1/1-4 maddesine göre; her yıl temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağı ve mali tatil süresi içinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazının istenemeyeceğinin hükme bağlanması karşısında; sanıklardan S.’ye istem yazısına ilişkin tebliğin yapıldığı 12.07.2012 tarihinin mali tatile denk gelmesi nedeniyle üzerine atılı su- YARGI KARARLARI 94 BÜLTEN • 2016 - 212 çun yasal unsurları oluşmayacağından, beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, Kabule göre de; 3- Sanıklardan sadece S.’nin silinme şartları oluşmuş adli sicil kaydının bulunduğu ve yargılamanın ilk oturumuna birlikte katılıp kişilik özellikleri ile ilgili herhangi bir olumsuz durumları dosyaya yansımayan sanıklar hakkında yeterli gerekçe gösterilmeden pişmanlık duymadıkları ve tekrar suç işlemeyecekleri konusunda olumlu kanaat oluşmadığından bahisle TCK’nın 51 ve 231. madde hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanık Ç. müdafii ile sanık E.’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/ hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas No : 2015/3176 Karar No : 2015/2006 Özet: 213 sayılı VUK’un 227/3 ve 230. maddelerinde öngörüldüğü üzere anılan suçun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların yasada öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların asıl veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirilerek yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturadaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizdir. 213/md.227,230 Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. 2009 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibrazına dair yazının 04.05.2010, 2006-2008 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin ibrazına dair yazısının ise 05.05.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- K’ Vergi Dairesinin mükellefi olup inşaat taahhüt faaliyetiyle uğraşan İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti. yetkilisi olan sanığın gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasında bulunmaksızın 2009 takvim yılında sahte faturalar düzenlediğinin iddia olunduğu, sanığın suçlamayı kabul etmeyerek şirket ile ilgisinin olmadığını ve sahte fatura düzenlemediğini savunduğu, davanın dayanağını oluşturan 13.09.2011 gün VDENR -2011-’ sayılı vergi suçu ve tekniği raporlarında sanığın ortağı ve yöneticisi olduğu başka şirketler ile alış yaptığı bir çok firma hakkında olumsuz tespitler bulunduğu, Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin yüksek miktarda matrahlar içerdiğinin belirtildiği, 213 sayılı VUK’nın 227/3 ve 230. maddelerinde öngörüldüğü üzere anılan suçun oluşabilmesi için düzenlenen sahte faturaların yasada öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerektiği ancak sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların asıl veya onaylı örnekleri dosya içinde bulunmadığı gibi fatura bilgilerinin de yer almaması karşısında; faturaların asılları ve onaylı suretleri varsa getirilerek yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenmesi, faturaları kullananlar belirlenip sanıktan alınıp alınmadığı hususunda ifadelerine başvurulması, yine faturadaki imza ve yazılar ile şirkete ait başka belgeler üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, 2- Defter ve belge ibraz etmemek suçlarının işlendiği tarih itibariyle kesinleşmiş adli sicil kaydı bulunmayan ve hakkında takdiri indirim uygulanıp tekrar suç işlemeyeceği konusundaki olumlu kanaat nedeniyle cezaları ertelenen sanık hakkında ertelemeye göre daha lehe sonuç doğuran CMK’nın 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.05. 2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ÖZELGELER BÜLTEN • 2016 - 212 95 ÖZELGELER T.C. AMASYA VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü Sayı : 65771276-120[42-2014/3]-10 28.05.2014 Konu :Müteahhit firmaya yapılan hazır beton temini işinin yıllara yaygın inşaat işi olup olmadığı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Amasya Merkez-Tokat İli Turhal İlçesi arasında yapılan yolun üst yapım işini üstlenen .............. ile söz konusu yol yapım işinin hazır betonunu temin etmek üzere sözleşme yaptığınız ve her yıl yenilenen sözleşmede sadece sözleşmeye konu malın birim fiyatının güncelleştirildiği, ............... tarafından 2013 yılında şirketinize yapılan ödemelerden Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kesinti yapıldığı belirtilerek, şirketiniz tarafından gerçekleştirilen hazır beton temini işinin yıllara yaygın inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almıştır. Bir işin 42’nci madde kapsamına girmesi için faaliyet konusu işin, inşaat ve onarma işi olması, işin taahhüde bağlı olarak yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekir. Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ilgili olarak yapılan hak ediş ödemeleri üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmış olup söz konusu kesinti oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 3 olarak belirlenmiştir. Bu hüküm ve açıklamalara göre, ............... ile şirketiniz arasında imzalanan sözleşme kapsamındaki hazır beton temini işi, ................’nin üstlenmiş olduğu inşaat işinden bağımsız olarak sadece beton temini ile sınırlı olması halinde Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesi kapsamına giren inşaat ve onarım işi olarak değerlendirilmeyecektir. Ancak, şirketinizce taahhüt edilen beton temini işinin şirketinizin üstlenmiş olduğu inşaat işinin bir parçası olarak gerçekleştirilmesi halinde, söz konusu iş Gelir Vergisi Kanununun 42’nci maddesi kapsamına giren inşaat ve onarım işi olarak değerlendirileceğinden, şirketinize yapılan ödemeler üzerinden % 3 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Öte yandan, devam eden bir işe ilişkin olarak sözleşmenin sürekli olarak yenilenmesi bu işin yıllara yaygın nitelik arz etmesine engel teşkil etmeyecektir. Bilgi edinilmesini rica ederim. T.C. ÇANKIRI VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü Sayı : 19208162-KDV-5 20.02.2015 Konu :Konut Yapı Kooperatifine yapılan inşaat taahhüt işlerine uygulanacak KDV oranı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Kooperatifinizin ... Mahallesinde inşa ettirmekte olduğu mesken inşaatında mermer, PWC, balkon ve merdiven demirleri, asansör vb. işleri malzeme dahil ilgili kişilerle sözleşme yapılarak ÖZELGELER 96 BÜLTEN • 2016 - 212 yaptırılmakta olduğu belirtilerek bu işlere uygulanacak KDV oranı hakkında görüş talep edilmektedir. 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/G-4.2. Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt İşlerinde İstisna/İndirimli Oran Uygulaması” başlıklı bölümünde; “3065 sayılı Kanunun geçici 15’inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir. Bu madde çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatı 29/7/1998 tarihinden önce alınmış ise KDV’den istisna tutulur. Bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa söz konusu işlere (%1) oranında KDV uygulanır. Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli KDV oranı (%1) uygulanabilmesi için; - Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması, - İşin konut yapı kooperatifine yapılması, - Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması, gerekir. Konut yapı kooperatifleri üst birlikleri adına tescilli boş arsaların üye kooperatiflere tahsisi durumunda, üst birlikler de kooperatif durumunda olduğundan, üye kooperatiflere yapılan inşaat taahhüt işlerinde de istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanabilir. Yapı ruhsatlarının yapı sahibi bölümünde kooperatifin yanı sıra üst birliğin adına da yer verilmesi istisna ya da indirimli oran uygulanmasına engel teşkil etmez.” açıklamalarına yer verilmiştir. Buna göre, konut yapı kooperatiflerine indirimli oran uygulanabilmesi için yapı ruhsatının yapı sahibi bölümünde kooperatifin adının yazılı olması gerektiğinden, ilgide kayıtlı özelge talep formunuz ekinde alınan 21/02/2014 tarihli yapı ruhsatında kooperatifinizin adının “Yapı Müte- ahhidi” bölümünde yer aldığı görülmekte olup, bu nedenle yaptırılmakta olan mesken inşaatına ilişkin olarak kooperatifinize yapılan teslim ve hizmetlerin genel oranda (%18) KDV’ye tabi tutulması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim. T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Sayı : 38418978-120[61-14/14]-554 27.05.2015 Konu :Konsoloslukta çalışan kişinin ücretinin vergilendirilmesi hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Türk ve Amerikan vatandaşı olduğunuz, Türkiye›de Amerikan Konsolosluğunda çalıştığınız belirtilerek aldığınız ücretin nasıl vergilendirilmesi gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun «Diplomat muaflığı» başlıklı 15›inci maddesinde; «Yabancı devletlerin Türkiye›de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsolosları (Fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o memleketin uyrukluğunda bulunan memurları, Türkiye›de resmi bir göreve memur edilenler bu sıfatlarından dolayı ve karşılıklı olmak şartıyla Gelir Vergisi›nden muaftırlar» hükmü yer almıştır. Aynı Kanunun «Ücret istisnası» başlıklı 16›ncı maddesinde ise «Yabancı elçilik ve konsoloslukların 15›inci maddeye girmeyen memur ve hizmetlilerinin yalnız bu işlerinden dolayı aldıkları ücretler karşılıklı olmak şartıyla Gelir Vergisi›nden istisna edilir.» hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61›inci maddesinde «Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir» ÖZELGELER BÜLTEN • 2016 - 212 hükmü yer almış olup, aynı Kanunun 94›üncü maddesinde ise tevkifat kapsamına giren ödemeler bentler halinde sayılarak bir numaralı bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61›inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104›üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. Öte yandan; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun «Tevkifata tabi olmayan ücretler» başlıklı 95›inci maddesinde; «Aşağıda yazılı hizmet erbabının ücretleri hakkında vergi tevkif usulü cari olmaz; ... 2- 16›ncı maddede yazılı istisnadan faydalanmayan yabancı elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlileri; ... Bunlar gelirlerini, bu kısmın 2›nci bölümündeki hükümlere göre, yıllık beyanname ile bildirirler.» hükmüne yer verilmiştir. Ülkemizle Amerika Birleşik Devletleri arasında akdedilerek 19.12.1997 tarihinde yürürlüğe giren Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması 01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşma›nın «Mukimliği» düzenleyen 4›üncü maddesinin 1 ve 2›nci fıkralarında; 1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından, «bir Akit Devletin mukimi» terimi, o Devletin mevzuatı gereğince ev, ikametgah, yönetim yeri, kurumlaşılan yer veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti altına giren kişi anlamına gelir. Şukadar ki, bir ortaklık veya benzeri bünyede vergilenmeyen kuruluşlar (pass-through entities), mamelek veya vakıf tarafından elde edilen veya bunlar tarafından ödenen gelirler yönünden, bu terim yalnızca, sözkonusu ortaklık veya benzeri kuruluş, mamelek veya vakfın elde ettiği gelir, bu Devlette, bir mukimin geliri olarak, gerek bunların kendileri üzerinde gerekse bunların ortaklarının, lehdarlarının, üyelerinin veya vakfedenlerinin üzerinde, vergiye tabi olduğu taktirde uygulanacaktır. Terim, yalnızca o ülkedeki kaynaklardan elde edilen gelir nedeniyle vergiye 97 tabi tutulan herhangi bir kişiyi kapsamaz. 2. 1›inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin durumu aşağıdaki kurallara göre belirlenecektir: a) Kişi, daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir (hayati menfaatlerin merkezi); b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir; c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev sözkonusu değilse, vatandaşı bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir; d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya aksine her iki Devletin de vatandaşı değilse, Akit Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir.» hükümleri öngörülmektedir. Bu hükümler uyarınca, bir devletin iç mevzuatına göre ev, ikametgah, kanuni ana merkez, yönetim yeri veya benzer yapıdaki kriterler nedeniyle o devlette vergi mükellefiyeti altına giren kişiler o devletin mukimi addedilmektedir. Kişinin her iki devletin de mukimi olması durumunda ise, 2›nci maddedeki kriterler uygulanmak suretiyle mukimliğin tespiti yapılmaktadır. Diğer taraftan, söz konusu Anlaşma›nın «Kamu Görevleri»ni düzenleyen 19›uncu maddesinin 1›inci fıkrasında; 1. a) Bir Akit Devletin kendisine, bir politik alt bölümüne veya bir mahalli idaresine bir gerçek kişi tarafından verilen hizmetler karşılığında, bu Akit Devlet, alt bölüm veya mahalli idare tarafından sağlanan ve emekli maaşı dışında kalan ödemeler, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir. b) Bununla beraber, hizmet diğer Devlette ÖZELGELER 98 BÜLTEN • 2016 - 212 sunulduğunda ve hizmeti sunan gerçek kişi o Devletin mukimi olduğunda, sağlanan bu ödemeler, yalnızca bu diğer Akit Devlette vergilendirilecektir. Ancak bu kişinin: i) Bu Devletin vatandaşı olması; veya ii) Yalnızca hizmet sunmak için bu Devletin mukimi durumuna geçmemiş olması zorunludur.» hükmü öngörülmüştür. Anlaşmanın yukarıdaki 19›uncu maddesinin 1/b bendi hükmü uyarınca, Türk vatandaşlığını haiz veya Türkiye›de mukim (yalnızca bu hizmeti sunmak için Türkiye›ye gelenler hariç) olan kişilere Türkiye›deki ABD temsilciliklerinde ifa ettikleri görevleri dolayısıyla yapılan ücret ödemelerini vergilendirme hakkı, ödeme ABD kaynaklı olsa dahi, Türkiye›ye ait bulunmaktadır. Bu itibarla, hem Türk vatandaşı olmanız hem de Amerikan Konsolosluğunda göreve başlamadan önce Türkiye›de ikamet etmeniz sebebiyle Türkiye mukimi addedildiğinizden, söz konusu göreviniz dolayısıyla elde etmiş olduğunuz ücret gelirlerini vergileme hakkı Türkiye›ye ait olup, vergilemenin iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede, Amerikan Konsolosluğundan almış olduğunuz ücretlerin Gelir Vergisi Kanununun 16 ncı maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, anılan maddede yer alan istisnadan yararlanılabilmesi için de karşılıklı olmak şartının sağlanması gerekmektedir. Buna göre, ülkemizde bulunan yabancı büyükelçilik ve konsolosluklarında çalışan Türk vatandaşı ve diğer ülke vatandaşlarına ödenen ücretlerin karşılıklı olarak gelir vergisinden istisna tutulabilmesi için yabancı ülkelerde bulunan Türk Büyükelçilik ve Konsolosluklarında çalışan Türk vatandaşı ve diğer ülke vatandaşı personelin ücretlerinin de gelir vergisinden istisna olması gerekmektedir. Sonuç olarak, karşılıklı olmak şartının sağlanması halinde Amerikan Konsolosluğundan almış olduğunuz ücretler Gelir Vergisi Kanununun 16›ncı maddesine göre gelir vergisinden istisna edilecek ve söz konusu ücret geliriniz için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. Ancak, karşılıklı olmak şartının sağlanmaması durumunda söz konusu ücret gelirin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği tabiidir. Diğer taraftan, Türkiye-ABD Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması›nın «Kişilere İlişkin Kapsam»a dair 1›inci maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan; «Birleşik Devletler ise kendi vatandaşlarını vatandaşlık ilişkisi dolayısıyla, sanki bu Anlaşma yürürlüğe girmemiş gibi vergilendirebilir» hükmü uyarınca Amerikan Konsolosluğundaki göreviniz dolayısıyla elde ettiğiniz ücret gelirini Amerika›nın da vergilendirmesi söz konusu olabilecektir. Bu durumda, Anlaşmanın «Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi»ne ilişkin 23›üncü maddesinin 1/a bendi uyarınca, Türkiye›de ödediğiniz verginin Amerika›da ödeyeceğiniz vergilerden mahsup edilmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı (Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü) Sayı : 67854564-1741-667 08.12.2014 Konu :Şirket kuruluşundan önce ödenen kiraların gider yazılıp yazılamayacağı ve sigorta acentesinin Ba Bs formu verip vermeyeceği hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan şirketinizin Eylül/2013 tarihinde kurulduğu, şirket kuruluşundan önce faaliyetinizi sürdürmek amacıyla Ocak/2013 tarihinde bir işyeri kiralandığı belirtilerek, şirket kuruluşundan önce kiralanan işyeri için ödenen kira bedellerinin gider yazılıp yazılmayacağı ile sigorta acentesi olan şirketinizin Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. ÖZELGELER BÜLTEN • 2016 - 212 Konu ile ilgili olarak özelge talep formu eklerinin incelenmesinden, bahsi geçen işyeri için düzenlenen kira sözleşmesinin kiracı sıfatıyla ... adına düzenlendiği, kira başlangıç tarihinin 15.01.2013 olduğu, kiralanan işyerinin sigorta acenteliği faaliyetinde kullanılacağı ve söz konusu şahsın şirketin kurucusu ve müdürü olduğu anlaşılmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirime konu edilebilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve ayrıca söz konusu giderlere ilişkin tanzim edilecek belgelerin Vergi Usul Kanununa göre geçerli bir belge olması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinde; “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz. Bu kanunun müteakip maddelerinde geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da şamildir.” hükmüne yer verilmiştir. 99 Türk Ticaret Kanununa göre şirketlerin tüzel kişilik kazanmaları ticaret siciline kayıt ile başlar. Bir şirketin hak sahibi olması ancak, tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği yani ticaret sicilinden kaydının silindiği tarih arasında olanaklıdır. Buna göre, şirketinizin tüzel kişilik kazanmadan önce şirket kurucusu tarafından kiralanan işyeri için yapılan kira ödemelerinin gider olarak kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257’nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Konuyla ilgili olarak yayımlanan 362 ve 381 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış olup, söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemler halinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri konusunda açıklamaların yer aldığı 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler” başlıklı (1.2) bölümünde; “1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir. 1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan ÖZELGELER 100 BÜLTEN • 2016 - 212 katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında bildirilecektir. ... ... Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır. ... ... ... ... 1.2.7. Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin “3.2.4.” bölümünde ise bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda oldukları belirtilmiştir. 1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır. Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde; sigorta şirketleri ve acenteleri ana faaliyet konusu ile ilgili dekont ve poliçe bilgilerini Btrans üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığına gönderdiklerinden, bu bilgileri Ba-Bs bildirim formuna dahil etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak, diğer belgelere dayalı olarak yapılan mal ve hizmet alış/satışlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar. Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır. Ayrıca, bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, Ba-Bs formlarını Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda olmaları nedeniyle bildirimde bulunacak mal ve/veya hizmet alış/satışları olmasa bile form Ba-Bs bildirimlerini vermeleri gerekmektedir. Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar. Bilgi edinilmesini rica ederim. PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 101 PRATİK BİLGİLER VERGİ BEYANNAME İMZALATMA ZORUNLULUĞU • İmzalatma Kapsamındaki Mükellefler: Tutar 2015 yılı faaliyet döneminde; Aktif toplamı 6.741.000 Net satışlar toplamı 13.478.000 TL’ nı aşmayan kurumlar vergisi veya ticari, zirai ve mesleki kazancı nedeniyle gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefleri 2016 yılı beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. • İmzalatma Kapsamı Dışında Kalan Mükellefler 1- 2015 yılı faaliyet döneminde; -Serbest meslek faaliyetinde bulunanlardan gayrisafi hasılatları 157.000 225.000 -II. sınıf tacirlerden Alım satım veya imalat faaliyetinde bulunanlardan satışları -II. sınıf tacirlerden yukarıda yazılı olanlar dışındaki işlerle uğraşanlardan gayrisafi iş hasılatları 114.000 -Zirai kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen çiftçilerden hasılatları 225.000 TL’ nı aşmayan mükelleflerin, 2-Noterlerin, 3-Özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile bunların oluşturdukları birliklerin, 4-Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan mükelleflerin, beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu bulunmamaktadır. • İmzalatma Kapsamındaki Beyannameler 2016 yılı faaliyet döneminde; (b) bölümündeki hadleri aşan, ancak (a) bölümündeki hadlerin altında kalan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine ait 2016 yılı gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameler ve katma değer vergisi beyannamelerinin 3568 sayılı yasaya göre yetki almış meslek mensuplarına imzalatılması zorunludur. Yıllık gelir vergisi beyannamesinde ticari, zirai veya mesleki kazanç yanında başka unsurlardan elde edilen gelir bulunması halinde imzalatma mecburiyeti ve buna ilişkin sorumluluk, bu gelir unsurlarıyla sınırlıdır. • İmzalatma Kapsamı Dışındaki Beyannameler Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile muhtasar beyannameler ve katma değer beyannameleri dışında kalan beyannamelerin meslek mensuplarına imzalatılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Keza gelirleri ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı ile sair kazanç ve iratlardan oluşan gelir vergisi mükelleflerine ait beyannamelerin imzalatılması zorunlu değildir. DAMGA VERGİSİ ORANLARI Ücretlerde Sözleşmeler, taahhütnameler ve temliknameler Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden) Kefalet, teminat ve rehin senetleri Yıllık gelir vergisi beyannameleri Kurumlar vergisi beyannameleri Katma değer vergisi beyannameleri Muhtasar beyannameler Diğer vergi beyannameleri Damga vergisi beyannameleri hariç Gümrük idarelerine verilen beyannameler Belediye ve il özel idarelerine verilen beyannameler Sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta prim bildirgeleri Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar beyanname ve sigorta prim bildirgesinden sadece muhtasar beyanname için Bilançolar Gelir tabloları İşletme hesabı özetleri 2015 Yılı 2016 Yılı (Binde 7,59) (Binde 9,48) (Binde 1,89) (Binde 9,48) 45,30 TL 60,50 TL 29,90 TL 29,90 TL 29,90 TL 60,50 TL 22,30 TL 22,30 TL (Binde 7,59) (Binde 9,48) (Binde 1,89) (Binde 9,48) 47,80 TL 63,80 TL 31,50 TL 31,50 TL 31,50 TL 63,80 TL 23,50 TL 23,50 TL 35,50 TL 35,00 TL 16,90 TL 16,90 TL 37,40 TL 36,90 TL 17,80 TL 17,80 TL DOĞRUDAN GİDER YAZILABİLECEK PEŞTEMALLIK, ALET, EDAVAT, MEFRUŞAT VE DEMİRBAŞ BEDELLERİNDE SINIR Yıl 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Tutar 900 TL 880 TL 800 TL 800 TL 770 TL 700 TL PRATİK BİLGİLER 102 BÜLTEN • 2016 - 212 EK MALİ TABLOLARI DÜZENLEME ZORUNLULUĞU Dönemi 2015 yılına ait ek mali tablolar için - (2016 yılında verilmesi gereken) 2014 yılına ait ek mali tablolar için - (2015 yılında verilmesi gereken) 2013 yılına ait ek mali tablolar için - (2014 yılında verilmesi gereken) 2012 yılına ait ek mali tablolar için - (2013 yılında verilmesi gereken) 2011 yılına ait ek mali tablolar için - (2012 yılında verilmesi gereken) TL’nı (aktif toplamı veya net satışları toplamı) aşan mükellefler ek mali tabloları Aktif Toplamı Net Satışlar Toplamı 14.074.300.- TL 31.275.800.- TL 13.330.500.- TL 29.622.800.- TL 12.106.500.- TL 26.902.900.- TL 11.648.700.- TL 25.885.600.- TL 10.805.800.- TL 24.012.600.- TL düzenlemek zorundadır. EMLAK VERGİSİ DEĞERİ YILLIK ARTIŞ ORANLARI Yıl 2016 2015 2014 2013 2012 2011 Açıklama 2015 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı 2014 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı Genel Tarh ve Tahakkuk 2012 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı 2011 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı 2010 yılı vergi değerine uygulanacak artış oranı Artış Oranı % 2,79 % 5,055 % 7,80 % 10,26 % 3,85 EMLAK VERGİSİ ORANLARI Mesken Binde 1 Binde 2 Normal yörelerde Büyükşehir belediye sınırları İçinde İşyeri Binde 2 Binde 4 Arazi Binde 1 Binde 2 Arsa Binde 3 Binde 6 GECİKME ZAMMI ORANLARI Dönemi Aylık % 1,40 % 1,95 % 2,5 % 3 19.10.2010 - Tarihinden itibaren 19.11.2009 - 18.10.2010 Tarihleri arası 21.04.2006 - 18.11.2009 Tarihleri arası 02.03.2005 - 20.04.2006 Tarihleri arası Yıllık % 16,80 % 23,40 % 30 % 36 GEÇİCİ VERGİ ORANLARI 01.01.2004 tarihinden itibaren % 20 01.01.2004 tarihinden itibaren % 33 Gelir Vergisi Mükelleflerinde 01.01.2005 tarihinden itibaren % 20 Kurumlar Vergisi Mükelleflerinde 01.01.2005 tarihinden itibaren % 30 01.01.2006 tarihinden itibaren % 15 01.01.2006 tarihinden itibaren % 20 GELİR VERGİSİ TARİFESİ (2016 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere) Gelir vergisine tabi gelirler; 12.600 TL’ye kadar ......................................................................................... 30.000 TL’nin 12.600 TL’si için 1.890 TL, fazlası ....................................................... 69.000 TL’nin 30.000 TL’si için 5.300 TL (ücret gelirlerinde 110.000 TL’nin 30.000 TL’si için 5.370 TL), fazlası ...................................................................................................... 69.000 TL’den fazlasının 69.000 TL’si için 15.900 TL (ücret gelirlerinde 110.000 TL’den fazlasının 110.000 TL’si için 26.970 TL), fazlası ..................................................................... oranında vergilendirilir. (2015 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere) Gelir vergisine tabi gelirler; 12.000 TL’ye kadar ......................................................................................... 29.000 TL’nin 12.000 TL’si için 1.800 TL, fazlası ....................................................... 66.000 TL’nin 29.000 TL’si için 5.200 TL (ücret gelirlerinde 106.000 TL’nin 29.000 TL’si için 5.200 TL), fazlası ...................................................................................................... 66.000 TL’den fazlasının 66.000 TL’si için 15.190 TL (ücret gelirlerinde 106.000 TL’den fazlasının 106.000 TL’si için 25.990 TL), fazlası ..................................................................... oranında vergilendirilir. (2014 takvim yılı gelirlerine uygulanmak üzere) Gelir vergisine tabi gelirler; 11.000 TL’ye kadar ........................................................................................ 27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası ...................................................... 60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL (ücret gelirlerinde 97.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL), fazlası ..................................................................................................... 60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL (ücret gelirlerinde 97.000 TL’den fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL), fazlası ..................................................................... oranında vergilendirilir. Oran % 15 % 20 % 27 % 35 Oran % 15 % 20 % 27 % 35 Oran % 15 % 20 % 27 % 35 PRATİK BİLGİLER 103 BÜLTEN • 2016 - 212 KAZANÇLARDA BEYAN SINIRI Konut kira gelirlerinde Tevkif yoluyla vergilendirilmiş menkul ve gayrimenkul sermaye iratlarında Tevkif yoluyla vergilendirilmiş birden fazla işverenden elde edilen ücretlerde Değer artış kazançlarında GVK 82. Maddesinde belirtilen bazı arızi kazançlarda 2012 3.000 TL 2013 3.200 TL 2014 3.300 TL 2015 3.600 TL 2016 3.800 TL 25.000 TL 26.000 TL 27.000 TL 29.000 TL 30.000 TL 25.000 TL 8.800 TL 20.000 TL 26.000 TL 9.400 TL 21.000 TL 27.000 TL 29.000 TL 30.000 TL 9.700 TL 21.000 TL 10.600 TL 23.000 TL 11.000 TL 24.000 TL KATMA DEĞER VERGİSİ TEVKİFAT ORANLARI TAM TEVKİFAT UYGULANACAK İŞLEMLER 4 İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler 4 Serbest Meslek Faaliyeti Çerçevesinde Yapılan Teslim ve Hizmetler 4 Kiralama İşlemleri 4 Reklam Verme İşlemleri KISMİ TEVKİFAT UYGULANACAK İŞLEMLER Tevkifat Oranı Kısmi Tevkifat Uygulanacak Hizmetler 4 Yapım İşleri İle Bu İşlerle Birlikte İfa Edilen Mühendislik-Mimarlık ve Etüt-Proje Hizmetleri 2/10 4 Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler 9/10 4 Makine, Teçhizat, Demirbaş ve Taşıtlara Ait Tadil, Bakım ve Onarım Hizmetleri 5/10 4 Yemek Servis ve Organizasyon Hizmetleri 5/10 4 İşgücü Temin Hizmetleri 9/10 4 9/10 4 Yapı Denetim Hizmetleri Fason Olarak Yaptırılan Tekstil ve Konfeksiyon İşleri, Çanta ve Ayakkabı Dikim İşleri ve Bu İşlere Aracılık Hizmetleri Turistik Mağazalara Verilen Müşteri Bulma / Götürme Hizmetleri 4 Spor Kulüplerinin Yayın, Reklâm ve İsim Hakkı Gelirlerine Konu İşlemleri 9/10 4 Temizlik, Çevre ve Bahçe Bakım Hizmetleri 7/10 4 Servis Taşımacılığı Hizmeti 5/10 4 Her Türlü Baskı ve Basım Hizmetleri 5/10 4 Yukarıda Belirlenenler Dışındaki Hizmetler 5/10 4 5/10 9/10 Kısmi Tevkifat Uygulanacak Teslimler 4 Külçe Metal Teslimleri 5/10 4 Bakır, Çinko Alüminyum ve Kurşun Ürünlerinin Teslimi 5/10 4 Hurda ve Atık Teslimi 5/10 4 Metal, Plastik, Lastik, Kauçuk, Kâğıt, Cam Hurda ve Atıklarından Elde Edilen Hammadde Teslimi 9/10 4 Pamuk, Tiftik, Yün ve Yapağı İle Ham Post ve Deri Teslimleri 9/10 4 Ağaç ve Orman Ürünleri Teslimi 5/10 Kısmi Tevkifat Uygulanmasında Sınır Kısmi tevkifat uygulaması kapsamına giren her bir işlemin KDV dahil bedeli 1.000 TL’yi aşmadığı takdirde, hesaplanan KDV tevkifata tabi tutulmayacaktır. Sınırın aşılması halinde ise tutarın tamamı üzerinden tevkifat yapılacaktır. Tespit edilen tutarı aşan işlemlerde KDV tevkifatı zorunluluğundan kaçınmak amacıyla bedel parçalara ayrılamayacak, aynı işleme ait bedellerin toplamı dikkate alınarak bu sınırın aşılması halinde tevkifat yapılacaktır. Tevkifat zorunluluğundan kaçınmak amacıyla, birden fazla fatura düzenlenmek suretiyle bedelin parçalara bölündüğünün tespiti halinde vergi dairelerince, bütünlük arzettiği anlaşılan alımların toplamının yukarıda belirtilen sınırı aşıp aşmadığına bakılarak gerekli işlemler yapılacaktır. Fiyat farkı, kur farkı ve benzeri nedenlerle tevkifata tabi işlemin bedelinde sonradan bir artış ortaya çıkması halinde, bu artış ile ilgili olarak fatura düzenlenerek KDV hesaplanacak ve hesaplanan KDV üzerinden (tevkifat alt sınırı dikkate alınmaksızın) tevkifat uygulanacaktır. Bu şekilde işlem yapılabilmesi için fiyat farkı, kur farkı ve benzerinin ait olduğu asıl işleme ait KDV dahil bedelin tevkifat alt sınırını geçmiş ve tevkifata tabi tutulmuş olması gerekmektedir. PRATİK BİLGİLER 104 BÜLTEN • 2016 - 212 PERAKENDE SATIŞ FİŞİ, YAZAR KASA FİŞİ, FATURA DÜZENLEME SINIRI Dönemi 01.01.2016 01.01.2015 01.01.2014 01.01.2013 01.01.2012 01.01.2011 - 31.12.2016 31.12.2015 31.12.2014 31.12.2013 31.12.2012 31.12.2011 Tutar 900 TL 880 TL 800 TL 800 TL 770 TL 700 TL Dönemi Dönemi Dönemi Dönemi Dönemi Dönemi REESKONT VE AVANS İŞLEMLERİNDE UYGULANACAK FAİZ ORANLARI Dönemi 14.12.2014 – tarihinden itibaren 27.12.2013 – 13.12.2014 21.06.2013 – 26.12.2013 Tarihleri arası 20.12.2012 – 20.06.2013 Tarihleri arası 29.12.2011 – 19.12.2012 Tarihleri arası 30.12.2010 – 28.12.2011 Tarihleri arası 22.12.2009 – 29.12.2010 Tarihleri arası Reeskont 9 10,25 % 9,50 % 13,50 % 17 % 14 % 15 Avans 10,50 11,75 % 11,00 % 13,75 % 17,75 % 15 % 16 TECİL FAİZİ ORANLARI Dönemi 21.10.2010 21.11.2009 28.04.2006 04.03.2005 12.11.2003 02.02.2002 - Tarihinden itibaren - 20.10.2010 Tarihleri - 20.11.2009 Tarihleri - 27.04.2006 Tarihleri - 03.03.2005 Tarihleri - 11.11.2003 Tarihleri Aylık %1 % 1,583 % 2 % 2,5 %3 %5 arası arası arası arası arası Yıllık % 12 % 19 % 24 % 30 % 36 % 60 TİCARET SİCİLİ HARÇLARI Gerçek Kişilere ve kooperatiflere Ait İşletmelerde Şahıs Şirketlerine Ait İşletmelerde Sermaye Şirketlerine Ait İşletmelerde I- Kayıt ve Tescil Harçları; (Ticari İşletme Rehni Dahil) 1. Ticari işletmenin ve unvanının tescil ve ilanında: 217,40 TL 623,60 TL 1.405,30 TL 2. Temsile yetkili kılınan kişilerin tescil ve ilanında (her kişi 107,70 TL 154,40 TL 341,90 TL için): 3. Ticaret siciline tescil edilmiş olan vakalardaki değişikliklerin tescilinde: (Ticari işletme rehini ile ilgili 107,70 TL 154,40 TL 341,90 TL vakalar dahil) (muhteva ile ilgili bulunmayan düzeltmelerde harç alınmaz.) 4. Kayıt silinmesinde : (Ticari işletme rehni kaydının 42,00 TL 60,80 TL 107,70 TL silinmesi dahil) Şubelerin herbiri (Yabancı müesseselerin Türkiye’deki şubeleri dahil) ayrıca aynı harca tabidir. II- Kayıt ve Belge Suretleri ve Tasdikname Harçları 1. Bir ticari işletmeye ait sicil esas defterindeki kayıtların tamamının veya bir kısmının veya memurlukta saklanan bütün belgelerin örneğinin beher sayfasının (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde 11/1)……………….………..……………. 10,70 TL 2. Tasdiknamelerden (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde 11/2, 104, 105)……………………………....……………….. 35,80 TL YENİDEN DEĞERLEME ORANLARI Yıl 2015 2014 2013 2012 2011 Oran % 5,58 % 10,11 % 3,93 % 7,80 % 10,26 Yıl 2010 2009 2008 2007 2006 Oran % 7,7 % 2,2 % 12 % 7,2 % 7,8 PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 105 YURT İÇİ HARCIRAHLAR (Vergiden Muaf Yurt İçi Gündelikler) (01.01.2016 – 30.06.2016 dönemi için) Vergiden Muaf Gündelik (TL) 55,00 45,92 42,72 40,05 35,24 34,18 Brüt Aylık 2.234,04 2.218,05 2.022,65 1.773,97 1.471,54 1.471,53 - TL ve daha fazlası için gündelik 2.234,03 TL arasında olanlarda gündelik 2.218,04 TL arasında olanlarda gündelik 2.022,64 TL arasında olanlarda gündelik 1.773,96 TL arasında olanlarda gündelik TL’ ve daha aşağısı için gündelik TL.’dır. SOSYAL GÜVENLİK- ÇALIŞMA MEVZUATI ASGARİ ÜCRET TUTARLARI Dönemi 01.01.2016 - 31.12.2016 01.07.2015 - 31.12.2015 01.01.2015 - 30.06.2015 01.07.2014 - 31.12.2014 01.01.2014 - 30.06.2014 01.07.2013 01.01.2013 01.07.2012 01.01.2012 01.07.2011 01.01.2011 01.07.2010 01.01.2010 - Günlük 54,90 TL 42,45 TL 40,05 TL 37,80 TL 35,70 TL 16 Yaşından Büyükler İçin Aylık Brüt 1.021,50 TL 978,60 TL 940,50 TL 886,50 TL 837,00 TL 796,50 TL 760,50 TL 729,00 TL 31.12.2013 30.06.2013 31.12.2012 30.06.2012 31.12.2011 30.06.2011 31.12.2010 30.06.2010 Aylık 1.647,50 TL 1.273,50 TL 1.201,50 TL 1.134,00 TL 1.071,00 TL 16 Yaşını Doldurmayanlar İçin Aylık Brüt 877,50 TL 839,10 TL 805,50 TL 760,50 TL 715,50 TL 679,50 TL 648,00 TL 621,00 TL BİLDİRİM SÜRELERİ VE İHBAR TAZMİNATI Hizmet Süresi Bildirim Süresi İhbar Tazminatı 6 aydan az sürmüş işçi için 2 hafta 2 haftalık ücret 6 aydan 1,5 yıla kadar sürmüş olan işçi için 4 hafta 4 haftalık ücret 1,5 yıldan 3 yıla kadar sürmüş işçi için 6 hafta 6 haftalık ücret 3 yıldan fazla sürmüş işçi için 8 hafta 8 haftalık ücret sonra feshedilmiş olur. - Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir. - Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır. - İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. ÇIRAK VE ÖĞRENCİLERE ÖDENECEK ASGARİ ÜCRET Dönemi 01/01/2016–31/12/2016 494,10 TL • Çıraklara Ödenecek Ücret • Meslek Eğitimi Gören Öğrencilere Ödenecek Ücret Yirmi ve Üzerinde Personel Çalıştıran İşyerlerinde............................................... Yirmiden Az Personel Çalıştıran İşyerlerinde..................................................... 353,24 TL 176,62 TL ENGELLİ VE ESKİ HÜKÜMLÜ ÇALIŞTIRMA ORANLARI İşyeri İstihdamı Zorunlu Olan Engelli işçi Eski Hükümlü Özel %3 - Kamu %4 %2 PRATİK BİLGİLER 106 BÜLTEN • 2016 - 212 İŞSİZLİK ÖDENEĞİ VE SÜRESİ Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde seksenini geçemez. İşsizlik Ödeneği Süresi 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere…………..…..………. 180 gün 900 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere…………..…….…….. 240 gün 1080 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olan işsizlere……………………….. 300 gün süre ile İşsizlik ödeneği verilir. İşsizlik ödeneği almaya hak kazanılması için gerekli şartlar; -Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son 3 yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak prim ödenmiş olması, -İş akdinin feshedildiği tarihten geriye doğru sürekli 120 gün prim ödenmiş olması, -Hizmet akdinin, İşsizlik Sigortası Kanununun 51’inci maddesinde sayılan hallerden birisine dayalı olarak sona ermiş olması, -Sigortalı işsizin, İşten Ayrılma Bildirgesi ile birlikte; hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde İŞ-KUR’un ilgili birimine doğrudan veya elektronik ortamda başvurması, KIDEM TAZMİNATI TAVANI Dönemi 01/01/2016 - 30/12/2016 01/09/2015 - 31/12/2015 01/07/2015 - 31/08/2015 01/01/2015 - 30/06/2015 01/01/2014 - 31/12/2014 01/07/2013 - 31/12/2013 01/01/2013 - 30/06/2013 01/07/2012 - 31/12/2012 01/01/2012 - 30/06/2012 01/07/2011 - 31/12/2011 01/01/2011 - 30/06/2011 01/07/2010 - 31/12/2010 01/01/2010 - 30/06/2010 Tutar 4.092,53 TL 3.828,37 TL 3.709,98 TL 3.541,37 TL 3.438,22 TL 3.254,44 TL 3.129,25 TL 3.033,98 TL 2.917,27 TL 2.731,85 TL 2.623,23 TL 2.517,01 TL 2.427,04 TL SİGORTA PRİMİ VE İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMİNE ESAS KAZANÇLARIN ALT VE ÜST SINIRLARI Alt Sınır (Taban) Üst Sınır (Tavan) Dönemi Günlük Aylık Günlük Aylık 01.01.2016 - 31.12.2016 54,90 TL 1.647,00 TL 356,85 TL 10.705,50 TL 01.07.2015 - 31.12.2015 42,45 TL 1.273,50 TL 275,93 TL 8.277,90 TL 01.01.2015 - 30.06.2015 40,05 TL 1.201,50 TL 260,33 TL 7.809,90 TL 01.01.2014 - 30.06.2014 35,70 TL 1.071,00 TL 232,05 TL 6.961,50 TL 01.07.2014 - 31.12.2014 37,80 TL 1.134,00 TL 245,70 TL 7.371,00 TL 16 Yaşını Doldurmamış İşçiler İçin Dönemi 16 Yaşını Doldurmuş İşçiler İçin Alt Sınır (Taban) Üst Sınır (Tavan) Günlük Aylık Günlük Aylık Günlük Aylık 01.07.2013 - 31.12.2013 29,25 TL 877,50 TL 34,05 TL 1.021,50 TL 221,33 TL 6.639,75 TL 01.01.2013 - 30.06.2013 27,97 TL 839,10 TL 32,62 TL 978,60 TL 212,03 TL 6.360,90 TL 01.07.2012 - 31.12.2012 26,85 TL 805,50 TL 31,35 TL 940,50 TL 203,78 TL 6.113,25 TL 01.01.2012 - 30.06.2012 25,35 TL 760,50 TL 29,55 TL 886,50 TL 192,08 TL 5.762,25 TL 01.07.2011 - 31.12.2011 23,85 TL 715,50 TL 27,90 TL 837,00 TL 181,35 TL 5.440,50 TL 01.03.2011 - 30.06.2011 22,65 TL 679,50 TL 26,55 TL 796,50 TL 172,58 TL 5.177,40 TL 01.01.2011 - 28.02.2011 26,55 TL 796,50 TL 26,55 TL 796,50 TL 172,58 TL 5.177,40 TL PRATİK BİLGİLER 107 BÜLTEN • 2016 - 212 SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ ORANLARI • Hizmet Akdi İle Tüm Sigorta Kollarına Tabi Çalışanlarda Prim Oranı İşçi Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi %9 Kısa vadeli sigorta kolları primi Genel sağlık sigortası primi %5 Toplam % 14 • Sosyal Güvenlik Destek Primi Oranı Hizmet Akdine Bağlı Çalışan Emekliler İçin (4/a) Prim Oranı İşçi 7,5 - Sosyal güvenlik destek primi % Kısa vadeli sigorta kolları primi % Toplam % 7,5 Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışan Emekliler İçin (4/b) Prim Oranı İşveren % 11 %2 % 7,5 Toplam % 20 %2 % 12,5 % 20,5 % 34,5 İşveren 22,5 2 Toplam 30 2 24,5 32 Prim Oranı % 10 % 15 % 14 % 13 % 12 01.07.2015 tarihinden itibaren 01.01.2011-30.06.2015 tarihleri arası 2010 yılı için 2009 yılı için 2008 yılı için • İsteğe Bağlı Sigorta Primi Oranı Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi……….…… Genel sağlık sigortası primi……………………………..… Toplam % • İşsizlik Sigortası Primi Oranları Prime Esas Aylık Brüt Kazanç Üzerinden 01.01.2002 Tarihin den İtibaren 01.06.2000-31.12.2001 Tarihleri arasında Prim Oranı % 20 % 12 % 32 İşçi Payı %1 %2 İşveren Payı %2 %3 Devlet Katkı Payı %1 %2 YILLIK ÜCRETLİ İZİN HAKKI VE İZİN SÜRELERİ İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Hizmet Süresi 1 yıldan 5 yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 az olamaz. Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık yirmi günden az olamaz. İzin Süresi günden günden günden ücretli izin süresi SUÇ VE CEZALAR ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI 2015 • Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzunun verilmemesi, alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması (2016 yılında her belge için 210 TL’den az, cezalar toplamı 110.000 TL’den fazla olamaz.) • Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, ve benzeri evrak verilmemesi ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması (2016 yılında her bir tespit için 11.000 TL’nı ve yıllık toplam 110.000 TL’nı aşamaz.) • VUK’un 232’nci maddesinin 1-5.bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, Perakende satış fişi, Ödeme kaydedici cihaz fişi ve yolcu taşıma bileti almadıklarının tespitinde • Maliye Bakanlığınca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması, günü gününe kayıt yapılmaması, yetkililere ibraz edilmemesi ile levha bulundurma mecburiyetine uyulmaması • Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ilişkin kural ve standartlara uyulmaması • Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara, • Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine • 4358 sayılı Kanun uyarınca vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getiren kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri, belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere • VUK.’nun127 nci maddenin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına % 10 210 TL 42 TL 210 TL 5.000 TL 260 TL 800 TL 1.100 TL 800 TL PRATİK BİLGİLER 108 BÜLTEN • 2016 - 212 BİRİNCİ VE İKİNCİ DERECE USULSÜZLÜK CEZALARI 2015 Mükellef Grupları Sermaye Şirketleri 2016 Birinci Derece Usulsüzlükler İkinci Derece Usulsüzlükler 120,00 TL 66,00 TL Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı 77,00 TL 39,00 TL Birinci Derece Usulsüzlükler İkinci Derece Usulsüzlükler 126,00 TL 69,00 TL 80,00 TL 40,00 TL 40,00 TL 19,00 TL 19,00 TL 11,00 TL İkinci sınıf tüccarlar 39,00 TL 18,00 TL Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 18,00 TL 10,60 TL Kazancı basit usulde tespit edilenler 10,60 TL 4,80 TL 11,60 TL 5,00 TL 4,80 TL 2,60 TL 5,00 TL 2,70 TL Gelir vergisinden muaf esnaf 4 Bu cetvel de mükellef grubu: Gelir, Kurumlar Vergilerinden başka, Gider, İstihlak İşletme ve Dış Seyahat Harcamaları Vergilerine ait usulsüzlükler hakkında da esas tutulur. 4 Emlak Alım, Gayrimenkul Kıymet Artışı, Veraset ve İntikal Vergisi, Taşıt Alım ve Motorlu Taşıtlar Vergilerine ait usulsüzlükler ile Damga Vergisinin, beyanname verilmek suretiyle ödeneceği hallerde beyannamenin süresinde verilmemesine ilişkin usulsüzlükler bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasında göre cezalandırılır. 4 Emlak vergisine ait usulsüzlükler, bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasına göre cezalandırılır. 4 Kamu İdare ve müesseseleri ile dernek ve vakıfların yaptıkları usulsüzlükler (Bunların iktisadi işletmelerine ait usulsüzlükler hariç) bu cetvelin mükellef grupları sütununun 3’üncü sırasına göre cezalandırılır. 4 Yukarıdakiler dışında kalan diğer vergi, resim ve harçlara ait usulsüzlükler bu cetvelin mükellef grupları sütununun 4’üncü sırasına göre cezalandırılır. BİLGİ VERMEKTEN ÇEKİNENLER İLE 256, 257 VE MÜKERRER 257 NCİ MADDE HÜKMÜNE UYMAYANLARA UYGULANACAK ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI 1 - Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında ............................................... 1.370 TL 2 - İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında .... 690 TL 340 TL 3 - Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında....................................... özel usulsüzlük cezası kesilir. Kanuni Süresinden Sonra Elektronik Ortamda Verilen Beyannameler İçin Ceza Uygulaması; İlk 30 Gün İçinde verilmesi İkinci 30 Gün İçinde verilmesi -Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında ......... 137 TL 274 TL 1.370 TL -İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında................................................ 69 TL 138 TL 690 TL -Yukarıda yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında ............... 34 TL 68 TL 340 TL Beyannamenin kanuni verilme süresinin sonundan başlayarak Sonrası verilmesi özel usulsüzlük cezası uygulanır. Kanuni Süresinden Sonra Düzeltme Amacıyla Elektronik Ortamda Verilen Bildirim Veya Formlar İçin Ceza Uygulaması; Bildirim veya formun düzeltme amacıyla kanuni verilme süresinin sonundan başlayarak İlk 10 Gün İçinde verilmesi Takip Eden 15 Gün İçinde Verilmesi Sonrası verilmesi -Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında.. Ceza yok 274 TL 1.370 TL -İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında................................ Ceza yok 138 TL 690 TL -Yukarıda yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında....... Ceza yok 68 TL 330 TL özel usulsüzlük cezası uygulanır. PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 109 İDARİ PARA CEZALARI (4857 Sayılı İş Kanunu) Fiil Maddesi Ceza Maddesi 3 98 5 99/a 7 99/a 8 99/b 14 99/b 28 99/c 29 100 30 101 32 102/a 32 102/a 37 102/b 38 102/b 39 102/a 41 102/c 52 102/b 56 103 57 103 59 103 Ceza Uygulanan Fiil İşyerinin Açılmasını, Devir alınmasını, Çalışma Konusunun Kısmen veya Tamamen Değiştirilmesini, Kapatılmasını Bir Ay İçinde Bölge Müdürlüğüne Bildirmemek 4 Bildirme yükümlülüğüne aykırı davranan işveren veya işveren vekiline çalıştırılan her işçi için 4 İşyerini muvazaalı olarak bildiren asıl işveren ile alt işveren veya vekillerine ayrı ayrı Para cezasının kesinleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırılığın sürmesi halinde takip eden her ay için aynı miktar ceza uygulanır İşçilere Eşit Davranma İlkesine Aykırı Davranışta Bulunmak 4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için Geçici İş İlişkisine İlişkin Yükümlülüklere Uymamak 4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için Yazılı İş Sözleşmesi Yapılmayan Hallerde İki Ay İçinde Çalışma Koşullarına İlişkin Belgeyi İşçiye Vermemek 4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için Çağrı Üzerine Çalışma Hükümlerine Aykırı Davranmak 4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için İşten Ayrılan İşçiye Çalışma Belgesi Vermemek, Belgeye Gerçeğe Aykırı Bilgi Yazmak 4 İşveren veya İşveren vekiline bu durumdaki her işçi için Toplu İşçi Çıkarma Hükümlerine Aykırı Olarak İşçi Çıkartmak 4 İşçi çıkaran işveren veya işveren vekiline işten çıkarılan her işçi için Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Yükümlülüğüne Uymamak 4 İşveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırılmadığı her ay için Ücret, Prim, İkramiye Ve Bu Nitelikteki Her Çeşit İstihkakın Zorunlu Tutulduğu Halde Özel Olarak Açılan Banka Hesabına Ödememek 4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için Ücret İle Kanundan, TİS’den Veya İş Sözleşmesinden Doğan Ücret Ödemelerini Süresi İçinde Kasten Ödememek Veya Eksik Ödemek 4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için Ücret Hesap Pusulası Düzenlememek 4 Ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen işveren veya işveren vekiline Yasaya Aykırı Ücret Kesme Cezası Vermek Veya Kesintinin Sebep ve Hesabını Bildirmemek 4 Yasaya aykırı ücret kesme cezası veren veya yaptığı kesintinin sebebini ve hesabını bildirmeyen işveren veya işveren vekiline Asgari Ücret Ödememek veya Eksik Ödemek, Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Çeşit İstihkakı Zorunlu Tutulduğu Halde Özel Olarak Açılan Banka Hesabına Ödememek 4 İşveren, işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için Fazla Çalışma Ücretini Ödememek, İşçiye Hak Ettiği Serbest Zamanı Altı Ay İçinde Kullandırmamak Veya İşçinin Onayını Almadan Fazla Çalışma Yaptırmak 4 İşveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için Yüzde İle İlgili Belgeyi Temsilciye Vermemek. 4 Yüzde usulü uygulanan işyerlerinde her hesap pusulasının genel toplamını gösteren belgeyi işçilerin seçtiği temsilciye vermeyen işveren veya işveren vekiline Yıllık Ücretli İzni Yasaya Aykırı Şekilde Bölmek 4 Yıllık ücretli izni yasaya aykırı bölen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için Yıllık İzin Ücretini Yasaya Aykırı Şekilde Ödemek Veya Eksik Ödemek 4 Yıllık izin ücretini yasada belirtilen usule aykırı olarak ödeyen veya eksik ödeyen işveren vekiline bu durumda olan her işçi için Sözleşmesi Herhangi Bir Nedenle Sona Eren İşçiye Hak Kazanıp da Kullanmadığı Yıllık İzin Sürelerine Ait Ücreti Ödememek 4 İş sözleşmesinin sona ermesinde işçiye kullanmadığı iznin ücretini ödemeyen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için 2016 Ceza Tutarı 173 TL 17.700 TL 141 TL 141 TL 141 TL 141 TL 141 TL 584 TL 2.211 TL 161 TL 161 TL 584 TL 584 TL 161 TL 285 TL 584 TL 285 TL 285 TL 285 TL PRATİK BİLGİLER 110 BÜLTEN • 2016 - 212 60 103 63 104 64 104 68 104 69 104 71 104 72 104 73 104 74 104 75 104 76 104 90 106 92/2 107/a 96 107/b 107/2 Yıllık İzin Yönetmeliğinin Esas ve Usullerine Aykırı Olarak İzni Kullandırmamak Veya Eksik Kullandırmak 4 Yıllık ücretli izinleri yönetmelik hükümlerine uygun kullandırmayan veya eksik kullandıran işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için Çalışma Sürelerine ve Buna İlişkin Yönetmelik Hükümlerine Uymamak 4 Yönetmelikle belirlenen çalışma sürelerine aykırı olarak işçilerin çalıştıran işveren veya işveren vekiline Telafi Çalışması Usullerine Uymamak 4 Telafi çalışması usullerine uymayan işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için Ara Dinlenmesini Yasa Hükümlerine Göre Uygulamamak 4 Ara dinlenmelerini yasa hükümlerine göre uygulamayan işveren veya işveren vekiline İşçileri Geceleri 7,5 Saatten Fazla Çalıştırmak, Gece ve Gündüz Postalarını Değiştirmemek 4 Gece süresi ve gece çalışmaları konusunda kanun hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline Çalıştırma Yaşı ve Çocukları Çalıştırma Yasağına Aykırı Davranmak 4 Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağına aykırı davranan işveren veya işveren vekiline Yer ve Sualtında Çalıştırma Yasağına Uymamak 4 Yer ve su altında onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınları çalıştıran işveren veya işveren vekiline Çocuk ve Genç İşçileri Gece Çalıştırmak Veya İlgili Yönetmelik Hükümlerine Aykırı Hareket Etmek 4 Sanayie ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçileri gece çalıştıran, kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin yönetmelik hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline Doğum Öncesi - Sonrası Sürelerde Kadın İşçiyi Çalıştırmak, Ücretsiz İzin Veya Süt İzni Vermemek 4 Yasa hükmüne aykırı olarak doğum öncesi ve sonrası kadın işçiyi çalıştıran ücretsiz izin veya süt iznini vermeyen işveren veya vekiline İşçi Özlük Dosyasını Düzenlememek 4 İşçi özlük dosyasını düzenlemeyen işveren veya işveren vekiline Çalışma Sürelerine İlişkin Yönetmelik Hükümlerine Uymamak 4 Çalışma sürelerine ilişkin yönetmelik hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline İş ve İşçi Bulmaya Aracılık Faaliyetini İş-Kur’dan İzin Almadan Yürütmek 4 İş-Kur’dan izin almadan faaliyet gösteren işverene İş Müfettişlerinin Davetine Gelmemek, İfade ve Bilgi Vermemek Gerekli Olan Belge ve Delilleri Göstermemek Veya Vermemek, Görevlerini Yapmaları İçin Gerekli Kolaylığı Göstermemek 4 Teftiş ve denetleme sırasında çağırıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli belge ve delilleri göstermek yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren veya işveren vekillerine İş Müfettişleri tarafından İfade ve Bilgilerine Başvurulan İşçilere İşverenlerce Telkinlerde Veya Kötü Davranışlarda Bulunmak 4 İfade ve bilgilerine başvurulan işçilere gerçeği saklama, değiştirme yönünde telkinde bulunan, ilgili makamlara başvurmaları üzerine kötü davranan işveren veya işveren vekillerine İş Müfettişlerinin Kanunlardan Doğan Teftiş ve Denetim Görevlerini Yapmalarını ve Sonuçlandırmalarını Engellemek 4 İş müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerini yapma ve sonuçlandırmaya engel olan kimselere 285 TL 1.560 TL 285 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 1.560 TL 17.700 TL 14.160 TL 14.160 TL 14.160 TL Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 inci ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından; birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlere uygulanacak idari para cezaları ise işyerlerinin merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il müdürünce verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (h) bendindeki tutar esas alınır. (Madde:108) İdari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için VUK mükerrer 298 inci maddesi hükmü uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idari para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu hüküm nispi nitelikteki idari para cezaları açısından uygulanmaz. (5326 sayılı Kanun Madde:17) PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 111 İDARİ PARA CEZALARI (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu) Dönem / Ceza Tutarı Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle; (01.01.2016–31.12.2016) • Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesinin Süresinde Veya Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun Verilmemesi (102/1-a-1) Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ile Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesini yasal süresi içinde ya da kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında her bir sigortalı için asgari ücret …............................................... 1.647,00 TL tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası Giriş Bildirgesinin Yasal Süresi Geçtikten Sonra İlgililerce Kendiliğinden 30 Gün İçinde Verilmesi (102/2) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin / Genel Sağlık Sigortası Bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde her bir sigortalı için.................................................. 411,75 TL tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmediğinin Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-a-2) Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi’nin verilmediğinin, mahkeme kararından veya kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarının kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında her bir sigortalı için asgari ücretin iki katı ……………. 3.294,00 tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmemesi Fiilinin Bir Yıl İçerisinde Yeniden Tekrarlanması (102/1-a-3) İşyeri esas alınmak suretiyle Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin verilmediğine ilişkin; mahkemenin karar tarihinden, kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarının tespit tarihinden, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının rapor tarihinden, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi veya belgelerin kuruma intikal tarihinden itibaren bir yıl içinde yukarıdaki sayılan (102/a-2) durumlardan biriyle tekrar bildirge verilmediğinin anlaşılması halinde, bildirgeyi vermekle yükümlü olanlar hakkında bu defa her bir sigortalı için asgari ücretin beş katı ......................……………………………………… 8.235,00 TL tutarında idari para cezası uygulanır. • İşyeri Bildirgesinin Süresinde Veya Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun Verilmemesi (102/1-b-1,2,3) İşyeri Bildirgesini yasal süresi içinde ya da kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyen; Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı.. 4.941,00 TL Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı …………………….. 3.294,00 TL Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret………………….....…. 1.647,00 TL tutarında idari para cezası uygulanır. • İşyeri Bildirgesinin Yasal Süresi Geçtikten Sonra İlgililerce Kendiliğinden 30 Gün İçinde Verilmesi (102/2) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, işyeri bildirgesinin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde; Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için…………… 1.235,25 TL Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için ...............................................……………. 823,50 TL Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için ................................................…………..…. 411,75 TL tutarında idari para cezası uygulanır. • Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Süresinde Veya Kurumca Belirlenen Şekle ve Usule Uygun Verilmemesi (102/1-c-1,2) Asıl veya ek Aylık Prim ve Hizmet Belgesini belirlenen süre içinde ya da kurumca belirlenen şekilde ve usulde vermeyenlere veya kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenlere her bir fiil için; Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin beşte biri…………………………... 329,40 TL PRATİK BİLGİLER 112 BÜLTEN • 2016 - 212 Belgenin ek olması halinde, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin sekizde biri……....................... tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalıların Otuz Günden Az Çalıştığını Gösteren Bilgi ve Belgelerin Süresinde Verilmemesi, Verilen Belgelerin Kurumca Geçerli Sayılmaması, Ek Belgenin Kurumca Resen Düzenlenmesi (102/1-c-3) Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin kurumca geçerli sayılmaması ek belgenin kurumca re’sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgari ücretin iki katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgari ücretin yarısı...................................................................................................…… tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalılarla İlgili Hizmet Veya Kazançların Bildirilmediğinin Veya Eksik Bildirildiğinin Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-c-4) Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden, hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı....................... tutarında idari para cezası uygulanır. • Eksik İşçilik Bildirildiğinin Kurumca Tespit Edilmesi (102/1-d) Kurumun defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından veya serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirlerce düzenlenen raporlara istinaden, kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her bir ay için, aylık asgari ücretin iki katı.........…… tutarında idari para cezası uygulanır. • İşyerine Ait Defter Belge Kayıt ve Belgelerin Süresinde İbraz Edilmemesi (102/1-e-1,2,3) İşyeri defter, kayıt ve belgelerini Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın ibraz etmeyen; Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı….......... Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı kat …............... Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı …………………............… tutarında idari para cezası uygulanır. • Defter Kayıtlarının Geçersiz Sayılması (102/1-e-4) Tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla; defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte; kanunî tasdik süresi geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olan defterlerin tasdik tarihinden önceki kısmı, işçilikle ilgili giderlerin işlenmemiş olduğu tespit edilen defterler, sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkân vermeyecek şekilde usulsüz veya noksan tutulmuş defterler, herhangi bir ay için sigorta primleri hesabına esas tutulması gereken kazançların ve kazançlarla ilgili ödemelerin (sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu durumlar dahil) o ayın dahil bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde, o aya ait defter kayıtları geçerli sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim ayı için, aylık asgari ücretin yarısı …………………………………………….…….........................……… tutarında idari para cezası uygulanır. • Defterlerin Tasdiksiz Olarak Tutulmuş Olması (102/1-e-4) Kullanılmaya başlanmadan önce tasdik ettirilmesi zorunlu olduğu halde tasdiksiz tutulmuş olan defterler geçerli sayılmaz ve tutmakla yükümlü bulunulan defter türü dikkate alınarak; Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı…......... Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı ….......… tutarında idari para cezası uygulanır. • Defterlerin Bilanço Esasına Göre Tutulması Gerekirken İşletme Hesabı Esasına Göre Tutulması (102/1-e-4) Vergi Usul Kanunu gereğince bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre tutulmuş defterler geçerli sayılmaz ve tutmakla yükümlü bulunduğu defter türü dikkate alınarak aylık asgari ücretin oniki katı tutarında idari para cezası uygulanır. • Aylık Ücret Tediye Bordrosunun Geçersiz Sayılması (102/1-e-5) İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; işyerinin sicil numarası, bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı ve ücretin alındığına dair sigortalının imzasının bulunması zorunludur. Belirtilen unsurlardan herhangi birini ihtiva etmeyen (imza şartı yönünden makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve her bir geçersiz ücret tediye bordrosu için aylık asgari ücretin yarısı …………………………………………….……… tutarında idari para cezası uygulanır. 205,88 TL 823,50 TL 3.294,00 TL 3.294,00 TL 19.764,00 TL 9.882,00 TL 4.941,00 TL 823,50 TL 19.764,00 TL 9.882,00 TL 19.764,00 TL 823,50 TL PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 • İbraz Süresi Geçirildikten Sonra İncelemeye Sunulan Defter ve Belgelerin Geçersiz Sayılması (102/1-e-5) İbraz süresi geçirildikten sonra incelemeye sunulan ve tümünün veya bir bölümünün geçersiz olduğu tespit edilen defter ve belgeler yönünden, ayrıca geçersizlik fiilleri için idari para cezası uygulanmaz, sadece tutulan defter türü dikkate alınarak; Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı…......... Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı…... Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı …..................…. tutarında idari para cezası uygulanır. • Asgari İşçilik Uygulaması Kapsamında Kamu İdareleri, Döner Sermayeli Kuruluşlar, Kanunla Kurulan Kurum ve Kuruluşlar İle Bankalardan Kurumca İstenecek Bilgi ve Belgelerin Süresinde Verilmemesi (102/1-f) Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar, asgari işçilik uygulamasıyla ilgili kurumca istenilecek bilgi ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeye mecburdur. Söz konusu bilgi ve belge verme yükümlülüğünü belirtilen sürede yerine getirmeyenlere aylık asgari ücretin iki katı………....................……………..….. tutarında idari para cezası uygulanır. • İşe Başlama / Bırakma, Vazife Malullüğü ve İhaleli İşlere İlişkin Bildirim Yükümlülüğünün Kurum ve Kuruluşlarca Süresinde Yerine Getirilmemesi (102/1-g) 4/b kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanlar ile şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyeti işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere vergi mükellefinin işe başlama işlemlerinin tekemmül ettirildiği tarihten, sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kuruluna seçildikleri tarihten, gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı oldukları tarihten itibaren onbeş gün içinde, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların meslek kuruluşuna kayıtlarının yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde, köy ve mahalle muhtarlarının seçildiklerine ilişkin mazbatalarını ilgili seçim kurulundan aldıkları tarihten itibaren onbeş gün içinde, kendi mevzuatına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş, birlikler, vergi daireleri ve Esnaf ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğü sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek Kuruma vermekle yükümlüdür. Sigortalılığı (4/b) sona erenlerin durumları faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, (Vergi dairelerince vergi mükellefiyetinin sona erdiğine ilişkin yapılacak bildirimlerde bu süre vergi mükellefiyeti terk işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere vergi mükellefinin işi bırakma işlemlerinin vergi dairelerince tekemmül ettirildiği tarihten başlar.) en geç on gün içinde Kuruma bildirilir. Kamu idareleri vazife malullüğüne (4/c kapsamındaki sigortalılara ilişkin) sebep olan olayı, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatına göre yetkili mercilere derhal, kuruma da en geç onbeş iş günü içinde bildirmekle yükümlüdür. Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, ihale yolu ile yaptırdıkları her türlü işleri üstlenenleri ve bunların adreslerini onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Yukarıda yer alan yükümlülükleri süresinde yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere aylık asgari ücret...................................................................................…… tutarında idari para cezası uygulanır. • İşe Başlama / Bırakma, Vazife Malullüğü ve İhaleli İşlere İlişkin Bildirim Yükümlüğünün Kurum ve Kuruluşlarca Yasal Süresi Geçtikten Sonra 30 Gün İçinde Yerine Getirilmesi (102/2) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, kurum ve kuruluşlarca bildirimin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konu su cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde................................ tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortasız Kişilerle İlgili Kamu İdareleri ve Bankaların Bildirim Yükümlülüğünü Süresinde Yerine Getirmemesi (102/1-g) Kamu idareleri ile bankalar, kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğu tespit edilen kişileri, kuruma bildirmekle yükümlüdürler. Bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kamu idareleri ile bankalara sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri .................................................................................…… tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortasız Kişilerle İlgili Bildirim Yükümlülüğünün Kamu İdareleri ve Bankalarca Yasal Süresi Geçtikten Sonra Kendiliğinden 30 Gün İçinde Yerine Getirilmesi (102/2) 113 19.764,00 TL 9.882,00 TL 4.941,00 TL 3.294,00 TL 1.647,00 TL 411,75 TL 164,70 TL PRATİK BİLGİLER 114 BÜLTEN • 2016 - 212 Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirimin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde her bir bildirim yükümlülüğü için................................. tutarında idari para cezası uygulanır. • Ticaret Sicil Memurluklarınca ve Yapı Ruhsatı ve Ruhsat Niteliği Taşıyan Bilgi ve Belgeleri Vermeye Yetkili Makamlarca Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi (102/1-h) Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kuruma bildirmek zorundadır. Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler. Ticaret sicil memurlukları, Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince süresinde yerine getirilmeyen her bir bildirim yükümlülüğü için aylık asgari ücret………………………… tutarında idari para cezası uygulanır. • Ticaret Sicil Memurluklarınca ve Yapı Ruhsatı ve Ruhsat Niteliği Taşıyan Bilgi ve Belgeleri Vermeye Yetkili Makamlarca Bildirim Yükümlülüğünün Yasal Süresi Geçtikten Sonra 30 Gün İçinde Yerine Getirilmesi (102/2) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, her bir bildirim yükümlülüğü için …………………………………………………………………………….. tutarında idari para cezası uygulanır. • İnceleme ve Soruşturma Görevlerini Yerine Getiren Kurum Elemanlarına Engel Olunması (102/1-ı-1) Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının kanunun uygulanmasından doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler görevlerini yapmasına engel olamazlar; engel olanlar hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, asgari ücretin beş katı……........................... ............................................................................................………… tutarında idari para cezası uygulanır. • İnceleme ve Soruşturmayı Engellenmek Amacıyla Kurum Elemanlarına Cebir ve Tehdit Kullanılması (102/1-ı-2) Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının görevlerini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde Türk Ceza Kanununun 265 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılır. Bu suçu işleyenler hakkında ayrıca asgari ücretin on katı ……..………………………………………… tutarında idari para cezası uygulanır. • Bilgi ve Belgelerin Süresinde Verilmemesi (102/1-i) Kanunun 100 maddesi kapsamında Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri belirlenen süre içinde mücbir sebep olmaksızın vermeyen kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında aylık asgari ücretin beş katı……………………………………………………………………….. İstenen bilgi ve belgelerin geç verilmesi halinde aylık asgari ücretin iki katı..... tutarında idari para cezası uygulanır. 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100 üncü maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin; Belirlenen süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması halinde sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri……..........…………………………………………….…… Hiç yapılmaması halinde ise sigortalı başına aylık asgari ücretin yarısı……………… tutarında idari para cezası uygulanır. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalıların hizmet bilgilerinin 100 üncü madde kapsamında Kurumca oluşturulan yazılım programına bilgi girişi yapması gereken işyerlerince, Belirlenen süre içinde elektronik ortamda kuruma hiç gönderilmemesi halinde sigortalı başına aylık asgari ücretin beşte biri…….................……………………………….…… 41,18 TL 1.647,00 TL 411,75 TL 8.235,00 TL 16.470,00 TL 8.235,00 TL 3.294,00 TL 164,70 TL 823,50 TL 329,40 TL PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 Geç gönderilmesi halinde ise sigortalı başına aylık asgari ücretin onda biri…………. tutarında idari para cezası uygulanır. Ancak, idari para cezası ilgili yılın aralık ayında geçerli olan brüt asgari ücretin yirmi dört katını geçemez. • Sigortalılığı Sona Eren 4/a Kapsamındaki Sigortalılara İlişkin Bildirim İle 506 Sayılı Kanunun Geçici 20 nci Maddesinde Yer Alan Sandıklara, Sandık İştirakçiliğinin Başlama ve Sona Ermesine İlişkin Bildirimin Süresinde Kuruma Verilmemesi 102/1-J) Sigortalılığı sona erenlere (4/a kapsamındaki sigortalılar) ilişkin bildirim ile 506 sayılı kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama ve sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı (tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla) her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için asgari ücretin onda biri .. ..................................................................................... tutarında idari para cezası uygulanır. • Sigortalılığı Sona Eren 4/a Kapsamındaki Sigortalılara İlişkin Bildirim İle 506 Sayılı Kanunun Geçici 20 nci Maddesinde Yer Alan Sandıklara, Sandık İştirakçiliğinin Başlama ve Sona Ermesine İlişkin Bildirimin Yasal Süresi Geçtikten Sonra İlgililerce 30 Gün İçinde Verilmesi (102/2) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirimin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların ilgililerce, yapılacak tebligat tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için için............................................................................................. ............. tutarında idari para cezası uygulanır. • Genel Sağlık Sigortalılarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilere Ait Bilgi Girişlerinin Süresinde Yapılmaması Veya Bakmakla Yükümlü Olunan Kişi Olmayanlara Ait Bilgi Girişi Yapılması (102/1-k) Genel sağlık sigortalılarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini süresinde yapmayan, bakmakla yükümlü olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapan kamu idarelerine, işverenlere ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılara asgari ücretin yarısı…………………………………………………………………….. tutarında idari para cezası uygulanır. 115 164,70 TL 164,70 TL 41,18 TL 823,50 TL • Bildirim ve Kontrol Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmemesi (102/1-l) Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenecek alanlarda kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden fazla kişi tarafından çalıştırılanlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlarca bildirim ve kontrol yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde her bir fiil için asgari ücret 1.647,00 TL tutarında idari para cezası uygulanır. 4 İdari para cezası uygulanmasında sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için fiilin oluştuğu tarihte uygulanan asgari ücret esas alınır. 4 İdarî para cezası uygulanması İşyeri Bildirgesi, Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi ve Aylık Prim ve Hizmet belgelerinin kuruma verilmesi yükümlülüğünü kaldırmaz. 4 İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir. 4 İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir. 4 Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. 4 İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar. 4 İdari para cezaları hakkında, 5510 ve 5502 sayılı Kanunlarda hüküm bulunmayan hallerde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır. PRATİK BİLGİLER 116 BÜLTEN • 2016 - 212 İDARİ PARA CEZALARI (6331 sayılı iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu) 6/1-c 6/1-ç 6/1-d 8/1 8/6 10/1 10/4 3.905 2.603 3.905 5.207 3.905 5.207 7.810 2.603 3.253 3.905 2.603 3.905 5.207 3.905 5.207 7.810 6.511 8.138 9.766 6.511 9.766 13.022 9.766 13.022 19.533 6.511 8.138 9.766 6.511 9.766 13.022 9.766 13.022 19.533 … … … … … 6.510 … … 9.765 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 … … … … … … 2.927 3.904 5.856 3.906 4.883 5.859 3.906 5.859 7.812 5.859 7.812 11.719 5.859 7.324 8.789 5.859 8.789 11.719 8.789 11.719 17.579 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 ÇOK TEHLİKELİ 3.253 ÇOK TEHLİKELİ 2.603 ÇOK TEHLİKELİ TEHLİKELİ 6/1-b AZ TEHLİKELİ 6/1-a TEHLİKELİ 6/1-a AZ TEHLİKELİ 6/1-a 26/1-a İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili tedbir almamak, organizasyonu yapmamak, gerekli araç ve gereçleri sağlamamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmemek ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmamak. 4 Her yükümlülük için 26/1-a İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini izlememek, denetlememek ve uygunsuzlukları gidermemek. 4 Her yükümlülük için 26/1-b İş güvenliği uzmanı görevlendirmemek. 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-b İşyeri hekimi görevlendirmemek. 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-b On ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirmemek. 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-b İSG hizmetleri için görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşların görevlerini yerine getirmeleri amacıyla araç-gereç-mekân sağlamamak. 26/1-b İSG hizmetlerini yürütenler arasında koordinasyonu sağlamamak. 26/1-b Görevlendirdikleri kişi veya hizmet aldığı kurum ve kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak bildirilen tedbirleri yerine getirmemek. 4 Her tedbir için 26/1-b Görevlendirilen kişileri, hizmet alınan kuruluşları, başka işyerlerinden gelen çalışanları ve bunların işverenlerini İSG riskleri konusunda bilgilendirmemek. 26/1-c İş güvenliği uzmanlarının ve işyeri hekimlerinin hak ve yetkilerini kısıtlamak. 4 Uzman ve hekim için ayrı ayrı 26/1-c İşyeri sağlık ve güvenlik birimini kurmamak. 26/1-ç Risk değerlendirmesi yapmamak veya yaptırmamak. 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-ç Risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaları yapmamak. 50 – 49 Çalışanı Olan İşyerleri TEHLİKELİ 4/1-b Ceza Uygulanan Fiil 10 – 49 Çalışanı Olan İşyerleri AZ TEHLİKELİ 4/1-a Ceza Maddesi Fiil Maddesi (01.01.2016 – 31.12.2016) 10 dan Az Çalışanı Olan İşyerleri PRATİK BİLGİLER BÜLTEN • 2016 - 212 11 12 14/1 14/2 14/4 15/1 15/2 16 17 18 20/1 20/3 20/4 26/1-d Acil durumları belirlememek, acil durumlar için tedbir almamak, acil durum planlarını hazırlamamak, destek elemanı görevlendirmemek, araç gereç sağlamamak, acil durumlarda işyeri dışındaki kuruluşla irtibatı sağlayacak düzenlemeyi yapmamak 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-d Ciddi ve yakın tehlike durumunda; çalışanların işi bırakarak güvenli yere gitmelerini sağlamamak. Zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma sahip ve özel olarak görevlendirilenler dışındaki çalışanlardan işlerine devam etmelerini istemek. Müdahalede bulunan çalışanları yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutmak. 4 Her yükümlülük için 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 26/1-e İş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutmamak, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenlememek. İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veya ölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanının zarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da ekipmanı zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenlememek. 4 Her yükümlülük için 26/1-e İş kazalarını ve meslek hastalıklarını 3 iş günü içinde SGK’ya bildirmemek. 26/1-e Sağlık hizmeti sunucularının iş kazalarını, yetkili sağlık hizmet sunucularının meslek hastalıklarını en geç 10 gün içinde SGK’ya bildirmemesi. 26/1-f Çalışanlara sağlık gözetimi yaptırmamak. 4 Her çalışan için 26/1-f Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar için sağlık raporu almamak. 4 Her çalışan için 26/1-g Çalışanları bilgilendirme yükümlülüğüne uymamak. 4 Her bir çalışan için 26/1-ğ Çalışanlara eğitim verme yükümlülüğüne uymamak. 4 Her bir çalışan için 26/1-h Çalışanların görüşlerini alma ve katılımlarını sağlama yükümlülüğüne uymamak. 4 Her aykırılık için 26/1-ı İşyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarına göre çalışan temsilcileri görevlendirmemek. 26/1-ı İşveren tarafından çalışan temsilcilerinin öneride bulunma ve tedbir alınmasını isteme hakkını ihlal etmek. 26/1-ı Çalışan temsilcilerinin ve destek elemanlarının haklarını kısıtlamak ve gerekli imkanları sağlamamak. 4 Hakları kısıtlanan her birey için 117 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 2.603 3.253 3.905 2.603 3.905 5.207 3.905 5.207 7.810 2.603 3.253 3.905 2.603 3.905 5.207 3.905 5.207 7.810 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 1.301 527 527 527 527 527 527 527 527 527 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 1.952 2.439 2.927 1.952 2.927 3.904 2.927 3.904 5.856 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 PRATİK BİLGİLER 118 22 22 23 24 25 25/6 29 30 30 30 BÜLTEN • 2016 - 212 26/1-i Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulunu oluşturmamak. 4 Her aykırılık için … … … … … … 3.905 5.207 7.810 26/1-i Alt işverenin bulunduğu hallerde uygun kurulu oluşturmamak, kurullar arasında koordinasyonu sağlamamak, aynı çalışma alanında birden fazla işverenin bulunması ve bu işverenlerce birden fazla kurulun oluşturulması halinde birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları hakkında diğer işverenleri bilgilendirmemek. 4 Her aykırılık için 2.603 3.253 3.905 2.603 3.905 5.207 3.905 5.207 7.810 26/1-j Birden fazla işyerinin bulunduğu iş merkezleri, iş hanları, sanayi bölgeleri vb. yerlerde diğer işyerlerini etkileyecek tehlikeler konusunda işverenleri uyarmayan, uyarılara uymayan işverenleri Bakanlığa bildirmeyen yönetimlere, 6.511 8.138 9.766 6.511 9.766 13.022 9.766 13.022 19.533 26/1-k Ölçüm, inceleme ve araştırma yapılmasına, numune alınmasına veya eğitim kurumları ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin kontrol ve denetiminin yapılmasına engel olmak. 6.511 8.138 9.766 6.511 9.766 13.022 9.766 13.022 19.533 26/1-l İşyerinin bir bölümünde veya tamamında verilen durdurma kararına uymayarak durdurulan işe devam ettirmek. … … … … … … … … … 26/1-l İşin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödememek veya uygun başka iş vermemek. 4 İhlale uğrayan her çalışan için 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 4 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) için 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 1.055 26/1-m Büyük kaza önleme politika belgesini hazırlamamak. 65.122 81.403 97.683 65.122 97.683 130.245 97.683 130.245 195.368 Güvenlik raporunu hazırlayarak Bakanlığa sunmadan işyerini faaliyete geçirmek. 104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590 İşletilmesine Bakanlıkça izin verilmeyen işyerini faaliyete geçirmek. 104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590 Durdurulan işyerinde faaliyete devam etmek. 104.196 130.245 156.295 104.196 156.295 208.393 156.295 208.393 312.590 26/1-n 30 uncu madde de öngörülen yönetmeliklerdeki hükümlere aykırı hareket etmek. 4 Her hüküm için 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 Her ay (Aykırılığın devamı halinde) 4 için 1.301 1.626 1.952 1.301 1.952 2.603 1.952 2.603 3.905 26/1-o Çalışanlarına standartlara uygun ve CE belgele kişisel koruyucu donanım temin etmemek. 4 Her çalışan için 527 527 527 527 527 527 527 527 527 26/1-ö Yer altı maden işletmelerinde çalışanların bulundukları yeri ve giriş çıkışlarını (*) gösteren takip sistemini kurmamak. 4 Her çalışan için 527 527 527 527 527 527 527 527 527 -İdari para cezaları (14 üncü maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler için uygulanan idari para cezası hariç) gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve İş Kurumu il müdürünce verilir. Verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren 30 gün içinde ödenir. (6331 sayılı Kanun Madde: 26/2) -İşin durdurulması halinde, durdurmaya sebep olan fiilden dolayı ilgili idari para cezası uygulanmaz. (6331 sayılı Kanun Madde: 26/4) -Çalışan sayısıyla çarpılarak verilen idari para cezalarında üçüncü fıkra hükümler uygulanmaz. (6331 sayılı Kanun Madde: 26/5) -(*) 26/1-ö bendinde yer alan idari para cezası 01.01.2016 tarihinden itibaren uygulanır. (6331 Geçici Madde: 9) PRATİK BİLGİLER 119 BÜLTEN • 2016 - 212 DİĞER ARAÇ MUAYENE ÜCRETLERİ Tutar - Otobüs, Kamyon, Çekici ve Tanker..…….……………………………………………………… 258,42 TL - Otomobil, Minübüs, Kamyonet, Özel Amaçlı Taşıt, Arazi Taşıtı, Römork, Yarı Römork .. 191,16 TL - Traktör (Römorklu - Römorksuz), Motosiklet, Motorlu Bisiklet………………………………. 97,94 TL KARŞILIKSIZ ÇIKAN ÇEKLERDE MUHATAP BANKANIN ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ Tutar (TL) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için; a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde, -Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirası veya üzerinde ise …………………..,…………………… 1.290 -Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirasının altında ise çek bedelini, b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde, -Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı binikiyüzdoksan Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı, -Çek bedeli binikiyüzdoksan Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak binikiyüzdoksan Türk Lirasını, ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. 20.10.2010 tarihinden önce yayımlanan Tebliğlere göre bastırılan çeklerden ötürü muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için yediyüzkırk Türk Lirasına kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için yediyüzkırk Türk Lirasına tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Endeks TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ VE DEĞİŞİM ORANLARI (TÜFE) (2003 = 100) YIL OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİR. TEMM. AĞUS. EYLÜL EKİM KASIM 2015 250,45 252,24 255,23 259,39 260,85 259,51 259,74 260,78 263,11 267,20 268,98 ARALIK 269,54 2014 233,54 234,54 237,18 240,37 241,32 242,07 243,17 243,40 243,74 248,37 248,82 247,72 2013 216,74 217,39 218,83 219,75 220,07 221,75 222,44 222,21 223,91 227,94 227,96 229,01 2012 201,98 203,12 203,96 207,05 206,61 204,76 204,29 205,43 207,55 211,62 212,42 213,23 2011 182,60 183,93 184,70 186,30 190,81 188,08 187,31 188,67 190,09 196,31 199,70 200,85 2010 174,07 176,59 177,62 178,68 178,04 177,04 176,19 176,90 179,07 182,35 182,40 181,85 2009 160,90 160,35 162,12 162,15 163,19 163,37 163,78 163,29 163,93 167,88 170,01 170,91 2008 146,94 148,84 150,27 152,79 155,07 154,51 155,40 155,02 155,72 159,77 161,10 160,44 2007 135,84 136,42 137,67 139,33 140,03 139,69 138,67 138,70 140,13 142,67 145,45 145,77 2006 123,57 123,84 124,18 125,84 128,20 128,63 129,72 129,15 130,81 132,47 134,18 134,49 2005 114,49 114,51 114,81 115,63 116,69 116,81 116,14 117,13 118,33 120,45 122,14 122,65 2004 104,81 105,35 106,36 106,89 107,35 107,21 107,72 108,54 109,57 112,03 113,50 113,86 2003 94,77 96,23 98,12 99,09 100,04 100,12 99,93 100,09 101,44 102,38 103,68 104,12 Endeks YURTİÇİ ÜRETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ VE DEĞİŞİM ORANI – Yİ-ÜFE YIL OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 236,61 229,10 206,91 203,10 182,75 164,94 155,16 143,80 135,09 123,51 239,46 232,27 206,65 202,91 185,90 167,68 156,97 147,48 136,37 123,83 241,97 233,98 208,33 203,64 188,17 170,94 157,43 152,16 137,70 124,14 245,42 234,18 207,27 203,81 189,32 174,96 158,45 159,00 138,80 126,54 248,15 232,96 209,34 204,89 189,61 172,95 158,37 162,37 139,34 130,05 YIL OCAK ŞUBAT MART NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMM. AĞUS. EYLÜL EKİM KASIM ARALIK 248,78 233,09 212,39 201,83 189,62 172,08 159,86 162,90 139,19 135,28 247,99 234,79 214,50 201,20 189,57 171,81 158,74 164,93 139,28 136,45 250,43 235,78 214,59 201,71 192,91 173,79 159,40 161,07 140,47 135,43 254,25 237,79 216,48 203,79 195,89 174,67 160,38 159,63 141,90 135,11 253,74 239,97 217,97 204,15 199,03 176,78 160,84 160,54 141,71 135,73 250,13 237,65 219,31 207,54 200,32 176,23 162,92 160,49 142,98 135,33 249,31 235,84 221,74 207,29 202,33 178,54 163,98 154,80 143,19 135,16 HAZİRAN TEMM. AĞUS. EYLÜL EKİM KASIM ARALIK PRATİK BİLGİLER Bir önceki aya göre Değişim % 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre Değişim % 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 Yıllık Değişim (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre Değişim) % BÜLTEN • 2016 - 212 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 Oniki Aylık Ortalamalara Göre Değişim % 120 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 YIL YIL YIL 0,33 3,32 -0,18 0,38 2,36 0,58 0,23 0,42 -0,05 1,96 OCAK 0,33 3,32 -0,18 0,38 2,36 0,58 0,23 0,42 -0,05 1,96 OCAK 3,28 10,72 1,88 11,13 10,80 6,30 7,90 6,44 9,37 5,11 OCAK 9,59 5,22 5,33 11,11 8,89 1,14 12,81 6,08 9,68 5,45 1,20 1,38 -0,13 -0,09 1,72 1,66 1,17 2,56 0,95 0,26 ŞUBAT 1,53 4,75 -0,31 0,29 4,13 2,25 1,40 3,00 0,89 2,22 ŞUBAT 3,10 12,40 1,84 9,15 10,87 6,82 6,43 8,15 10,13 5,26 ŞUBAT 8,79 6,11 4,72 10,96 9,23 1,20 12,63 5,94 10,08 5,04 1,05 0,74 0,81 0,36 1,22 1,94 0,29 3,17 0,97 0,25 MART 2,60 5,52 0,50 0,65 5,40 4,24 1,70 6,26 1,88 2,48 MART 3,41 12,31 2,30 8,22 10,08 8,58 3,46 10,50 10,92 4,21 MART 8,03 6,95 4,23 10,79 9,36 1,63 11,99 5,95 10,63 4,49 1,43 0,09 -0,51 0,08 0,61 2,35 0,65 4,50 0,80 1,94 NİSAN 4,06 5,61 -0,01 0,73 6,04 6,69 2,35 11,04 2,69 4,46 1,11 -0,52 1,00 0,53 0,15 -1,15 -0,05 2,12 0,39 2,77 MAYIS 5,22 5,06 0,99 1,27 6,20 5,47 2,30 13,39 3,09 7,36 0,25 0,06 1,46 -1,49 0,01 -0,50 0,94 0,32 -0,11 4,02 -0,32 0,73 0,99 -0,31 -0,03 -0,16 -0,71 1,25 0,06 0,86 0,98 0,42 0,04 0,26 1,76 1,15 0,42 -2,34 0,85 -0,75 1,53 0,85 0,88 1,03 1,55 0,51 0,62 -0,90 1,02 -0,23 HAZİRAN TEMM. AĞUS. EYLÜL 5,49 5,12 2,46 -0,24 6,21 4,93 3,27 13,76 2,98 11,68 5,15 5,89 3,48 -0,56 6,18 4,77 2,54 15,18 3,05 12,64 6,19 6,33 3,52 -0,30 8,05 5,98 2,97 12,49 3,93 11,80 7,81 7,24 4,43 0,72 9,72 6,52 3,60 11,48 4,98 11,54 NİSAN MAYIS HAZİRAN TEMM. AĞUS. EYLÜL 4,80 12,98 1,70 7,65 8,21 10,42 -0,35 14,56 9,68 4,96 6,52 11,28 2,17 8,06 9,63 9,21 -2,46 16,53 7,14 7,66 6,73 9,75 5,23 6,44 10,19 7,64 -1,86 17,03 2,89 12,52 5,62 9,46 6,61 6,13 10,34 8,24 -3,75 18,41 2,08 14,34 6,21 9,88 6,38 4,56 11,00 9,03 -1,04 14,67 3,72 12,32 6,92 9,84 6,23 4,03 12,15 8,91 0,47 12,49 5,02 11,19 HAZİRAN TEMM. AĞUS. EYLÜL 6,74 9,03 3,18 10,24 9,42 4,30 7,34 8,39 10,09 4,97 6,43 9,26 3,23 9,88 9,59 5,33 5,47 9,76 9,03 5,82 6,14 9,55 3,39 9,33 9,76 6,18 4,19 10,68 8,29 6,49 5,92 9,84 3,58 8,65 10,03 6,89 3,22 11,29 7,77 7,06 NİSAN 7,36 7,89 3,74 10,72 9,17 2,52 10,65 6,39 11,01 4,09 MAYIS 6,98 8,66 3,27 10,57 9,21 3,50 8,96 7,20 10,95 4,27 -0,20 0,92 0,69 0,17 1,60 1,21 0,28 0,57 -0,13 0,45 EKİM 7,59 8,22 5,15 0,90 11,48 7,80 3,90 12,11 4,84 12,04 EKİM 5,74 10,10 6,77 2,57 12,58 9,92 0,19 13,29 4,41 10,94 EKİM 5,58 10,11 3,93 7,80 10,26 7,71 2,20 12,03 7,23 7,76 -1,42 -0,97 0,62 1,66 0,65 -0,31 1,29 -0,03 0,89 -0,29 -0,33 -0,76 1,11 -0,12 1,00 1,31 0,66 -3,54 0,15 -0,12 KASIM ARALIK 6,06 7,18 5,80 2,58 12,20 7,47 5,24 12,08 5,78 11,72 5,71 6,36 6,97 2,45 13,33 8,87 5,93 8,11 5,94 11,58 KASIM ARALIK 5,25 8,36 5,67 3,60 13,67 8,17 1,51 12,25 5,65 11,67 5,71 6,36 6,97 2,45 13,33 8,87 5,93 8,11 5,94 11,58 KASIM ARALIK 5,33 10,32 4,10 6,98 10,72 8,27 1,37 12,56 6,75 8,60 5,28 10,25 4,48 6,09 11,09 8,52 1,23 12,72 6,31 9,34 Muhtelif mevzuatta Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) ve Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) yapılmış olan atıflar, Kurumca hesaplanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE), tarım sektörü TEFE ve ÜFE’ye yapılan atıflar Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksine yapılmış sayılır. (TİK Madde: 58)