Haftalık okumaya erişmek için tıklayınız.

Transkript

Haftalık okumaya erişmek için tıklayınız.
13
Celal Metin, Türk Modernleşmesi ve İran (1890-1936), Basılmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, A.İ.İ.T.E., 2006.
1. B ÖLÜM
MOD ER N LEùME
VE
B ATI D IùI T OPLUMLARDA
modernleúmeye yönelten tarihî sebepler nelerdir ve modernleúmeyi algõlama, uygulama
ve sonuçlarõnõn kazandõrdõ÷õ "pratik# ne olmuútur? Türkiye ve øran ba÷lamõnda øslâm
M ODERNLEùME
toplumlarõnõn modernleúme çabalarõnda kavramdan çok simgelere yaslanmasõnõn arka
planõndaki temel itici dinamikler nelerdir? Tüm bu ve bunlara benzer sorularõn üzerinde
1. Modernlik, Modernleúme ve Batõ Dõúõ Modernleúme
durarak tez çalõúmasõnõn bu bölümünde "modernlik# (modernity) kavramõ ve onun
ideolojik versiyonu olan "modernleúme kuramõ#, bu kuramõn tarihî geliúimi ile beraber
Bugün yazõlan ve okunan Dünya Tarihi Batõ!nõn bir medeniyet hikâyesidir. Batõ bu
hikâyenin her köúesine sinmiú olmakla birlikte Batõ dõúõ, Do÷u ve özelde øslâm bu
hikâyenin önemli figürlerindedir. Tarihin bir dönemine kadar Dünya Tarihinin Do÷ulu
kimli÷i parçalanarak ondan neúet eden Batõ, kendini farklõ bir kod ve kimlikte yeniden,
bir medeniyet üslubunda biçimlendirirken, Do÷u varoldu÷u medeniyet dairesi içinde
ele alõnacak, bu noktadan hareketle de Batõ dõúõ toplumlarõn tecrübeleri ile øslâm
dünyasõndaki modernleúme çabalarõ içinde Türkiye ve øran deneyiminin kuramsal, bir o
kadar da ideolojik çerçevesi oluúturulmaya, neticede ise bazõ temel kavramlaútõrmalara
ulaúõlmaya ve tezin di÷er bölümlerinde de bunlarõn tarihî olay ve olgularla
iliúkilendirilmesine çalõúõlacaktõr.
kalarak Dünya Tarihinin uzun süre belirleyicisi olmuútur. 19 yüzyõlla birlikte Dünya
tarihinin rakipsiz belirleyicisi Batõ!dõr. Kendi dönüúümüne uygun yeni bir tarih ve dünya
1.1. Batõ Modernli÷inin Tarihî Geliúimi
tasavvuru ile Batõ, Batõ-Do÷u ayrõmõnõ zihnî gündeme yerleútirmiútir. Bundan sonra Batõ
ve Do÷u, farkõnda olunmasa da, zihnî meúguliyetlerimizin entellektüel dogmalarõnõ
1.1.1. Bir Kavram Olarak Modernlik
oluúturmuúlardõr. Kendimiz ve kendimiz dõúõndaki kültürel ve ideolojik nitelikli her úeyi
bu meúguliyetin kategorik sõnõrlandõrmalarõ içinde de÷erlendirmek istem dõúõ alõúkanlõ÷a
"Modern# kelimesi Batõ literatürüne dinî bir bakõú açõsõnõn sonucu girmiútir. 5- 6.
dönüúmüútür. Kendilikle ötekilik arasõnda kurdu÷umuz tarihî durum ba÷lantõsõna ve
Batõ!nõn Do÷u!dan farklõ ve görece ileri olmasõna bakarak gõpta edilen ve öykünülen
yüzyõllarõ içine alan Hõristiyan metinlerinde Latince $modernus! olarak karúõlaúõlan
Batõ, bu rol da÷õlõmõnda arzu eden ve öykünen Do÷u olmuútur. Temel paradigmanõn
kelimenin ifade etti÷i anlam, "geçmiú pagan toplumlarla hâli hazõrdaki Hõristiyan
"de÷iúmek# üzerine kurgulandõ÷õ bu çözümlemede, adõ ve amacõ her ne olursa olsun,
toplumlar arasõndaki farklõlõ÷a#vurgu yapan bir içeri÷e sahiptir 22 . Burada pagan
Do÷u!nun Batõ!ya yönelik istemleri, Batõ!nõn da bu durumda Do÷u!dan kendine
toplumlar "eski# olanõ "modern# Hõristiyan toplumlar "yeni# olanõ temsil etmektedir. 23
dönüúme yönündeki beklentileri temel tarihî yönelimi belirlemiútir. Do÷u!nun Batõ!ya
Henüz
yönelik istemlerinin çok çeúitli adlandõrmalarõ olmuútur: $Modernleúme!, $Batõlõlaúma!,
Hõristiyanlaúmõú di÷er Avrupa topluluklarõnõ ayõrmak için de kullanõlan $modern!
$Ça÷daúlaúma!, $ølerleme!, $Yenileúme!.. Tüm bu adlandõrmalarõn altõnda yatan temel
kelimesi 24 asõl anlamõnõ Rönesans!la birlikte de÷iúen dünya algõlamasõ ile almõútõr.
Hõristiyanlaúmamõú
øzlanda,
øskandinav
ve
kuzey
Slav
halklarõndan
gerçeklik ise Batõ!nõn Do÷u!ya göre bilimsel bilgi ve teknolojideki ilerili÷ine ba÷lõ
22
olarak siyasal, askerî, kültürel ve ekonomik üstünlük kurmasõ; devlet, toplum ve fert
konumlandõrõlmasõnda Batõ!nõn verdi÷i görüntünün akõlcõ de÷erler içermesidir.
Sõnõrlarõnõn bir türlü çizilemedi÷i Batõ nerede baúlar? Do÷u ne demektir? Do÷u!nun
Batõ!ya
öykünme
çabalarõnõn
adlandõrmalarõ
hangi
kavramsal
çerçevelere
dayanmaktadõr? Batõ modernli÷inin geliúim çizgisinin tarihî arka planõ ve Batõ dõúõ
toplumlarõn bu tarihî süreçle karúõlaúmalarõnõn do÷urdu÷u problem ve sonuçlarõn
etkisinin Batõ ve Do÷u!da oluúturdu÷u ideolojik anlam ne olmuútur? øslâm toplumlarõnõ
Jürgen Habermas, "Modernlik: Tamamlanmamõú Bir Proje#, Çev. Gülengül Naniú, Postmodernizm, Der.
Necmi Zeka, 2. Baskõ, østanbul: Kõyõ Yayõnlarõ, 1994, s. 31. Etimolojik kökeni 5. yüzyõl Latincesine
dayanan "modern# kelimesinin, eski ça÷lara ait geçmiúle yeni bilinçlili÷e sahip oldu÷unun ileri sürüldü÷ü
bir ça÷õ belirlemek üzere kullanõlmasõ ve geçmiúten bir "kopuú# olarak algõlanmasõ üzerine bir tartõúma için
bkz. Ahmet Özkiraz, Modernleúme Teorileri ve Postmodern Durum, Konya: Çizgi Yayõnlarõ, 2003, s.14, ve
Nazan Aksoy- Bülent Aksoy, "øki Aydõnlanma#, Birikim, Sayõ 33 (Ocak 1992), s.58. Moderniteyi
$ça÷daúlõk! olarak kullanan C. E. Black, kelimenin tarihsel kökenini 6. yüzyõl Latincesine kadar götürmekte
ancak bugünkü anlamda kullanõúõnõn 17.- 18. yüzyõllarda gerçekleúti÷ini belirtmektedir. Cyril E. Black,
Ça÷daúlaúmanõn øtici Güçleri, Çev. Fatih Gümüú, Ankara: Verso Yayõnlarõ, 1989, s. 16-17.
23
Hõristiyanlõ÷õn "modern# oldu÷u üzerine Ahmet Demirhan, Modernlik, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 2004, s.
17.
24
Zamana veya ça÷a iliúkin bir kelime olan "modern#, Fransõz Aydõnlanmasõ içinde sanat üzerine yapõlan
"eski-yeni# tartõúmalarõ sõrasõnda kullanõlmaya baúlanmõú ve bugünkü kullandõ÷õmõz anlama ulaúmõútõr.
Demirhan, age, s. 22 vd.
14
15
Do÷aya, co÷rafyaya, tekni÷e ait artan bilgilenmeye ve aklõ öne çõkaran felsefî
geçmiú bilgi ve birikimlerini sorgulamasõna yol açmõútõr. Batõlõ tarafõndan Hõristiyan
düúünmeye ba÷lõ olarak bilimsel, kültürel ve sosyal alanda yeni ve de÷iúmekte olan bir
dünyasõnõn sanõldõ÷õ gibi yalnõz ve biricik olmadõ÷õ ancak kendisinden görece bu "ileri#
durumun ortaya çõkmasõyla birlikte asõl tarihî hattõna oturan $modernlik! kavramõ yine de
olmayan Batõ dõúõ dünyanõn kendine özgü bir yapõsõnõn oldu÷una dair algõlama ortaya
çok kullanõlan bir kelime olmamõúsa da unutulmamõútõr da. Aslõnda modernlik ne bir
çõkmõútõr. Aynõ Batõlõ bu dünyayõ kendi bakõú açõsõndan yorumlamaya ve kendisini
hareket ne de bir akõm olarak do÷muútur. Ne belirli bir programõ ne de belirli düúünürleri
oldu÷u kadar "öteki# olan bu dünyayõ anlamlandõrmaya da yönelmiútir. Modernlik
mevcuttur. Co÷rafî keúifler ve rasyonel düúüncenin geliúmesiyle seküler dünya
kavramõ bu yeni yorumlama ve anlamlandõrmanõn Batõlõ genel adõ olurken "öteki# ise
görüúünün yaygõnlaúmasõ Batõ-Hõristiyan zihniyet ve yaúam biçimlerini köklü de÷iúime
"barbar#, "ilkel#, "geri# ve "geleneksel# olarak görülmüútür. 27
u÷ratmõútõr. Bu de÷iúim yeni bir durum olarak algõlanmõú ve daha çok bilimsel bilgi, yeni
1.1.2. Bir Tarihî Geliúme Fikri olarak !Modernlik"
teknik, ekonomik refah, istihdam artõúõ, iúbölümü, boú vakit, siyasal katõlõm, özgürlük ve
benzeri yeni ilgi alanlarõ olarak zihinlere yerleúmesiyle yeni bir ça÷ olarak görülmüútür.
ølerlemeci tarih algõlamasõna dayanarak tarihsel ve ideolojik bir devamlõlõk sa÷layan
Batõ tarihinin geri döndürülemez bir yön kazandõ÷õ bu süreçte modernlik kavramõnõn
kendisi, 18. yüzyõl Aydõnlanma düúüncesine 25 çok úey borçludur.
geliúme düúüncesi, modern Batõ düúüncesinin temel hareket noktalarõndan biridir. 28
Eleútirel aklõn, özgür bireycili÷in, geri döndürülemez ilerleme fikrinin ve do÷a
Felsefî anlamda bireyin özgürleúmesine atõf yapan ve bunu tarihin daima ileriye do÷ru
bilimlerinin mutlak do÷rulu÷una olan inancõn hakim oldu÷u bir felsefenin adõ olan ve
hamle yapmasõ üzerine kurgulayan $modernlik! (modernity), ilerleme, geliúme,
Hobbes, Locke, Hume, Kant, Hegel, Vico, Bacon, Voltaire, Rousseau gibi düúünürlerin
yenileúme ve ça÷daú olma gibi durumlara karúõlõk gelecek de÷iúim olgusunu vurgular. 29
katkõda bulundu÷u Aydõnlanma düúüncesi, dinsel ve geleneksel kurumlara olumsuz
Weber, modernli÷in kültürel bir olgu oldu÷unu, Batõ!ya özgü ve yalnõzca orada
bakarak, tarihe baúat bir rol biçmiútir. Bu düúünceye göre tarih, daima ilerleyen,
gerçekleúti÷ini sorunsallaútõrõrken aslõnda rasyonel aklõn üretti÷i bilgiye dayalõ bir
mantõksal kurgulu, aúamalarõ olmakla bu aúamalarõn "ileri# ve "geri# toplumsal ve
kültürel de÷iúimi gündeme getirir. 30 Tüm bu modernlik durumlarõnõn baúlangõç noktasõ
bireysel durumu belirleyen kurallar içerdi÷ini öne süren bir anlayõúõ Batõ algõlamasõnõn
Batõ tarihinin geçirdi÷i dönüúüme dayandõrõlõr. Batõ Avrupa!nõn tarihin bir döneminden
merkezine yerleútirmiútir. Ethnocentrique bakõú açõsõyla tarihin merkezine Batõ!yõ
baúlayarak yaúadõ÷õ düúünsel, siyasal, kültürel ve ekonomik dönüúümlerin konu
yerleútiren Aydõnlanma, Batõ dõúõndaki dünyayõ (görece øslâmiyet!e olumlu bakõlmõúsa
edildi÷inden dolayõ Batõlõ bir öz taúõyan modernlik ço÷unlukla Batõ!ya özgü ve ona ait
da) "ilkel# ya da tarihin ve uygarlõ÷õn ilk aúamalarõ olarak görmüútür. Aydõnlanma
olarak düúünülmüútür. 31 Ancak 19. yüzyõlla birlikte bu düúünce anlam geniúlemesine
sekülarizm, hümanizm, evrenselcilik, özgürlük gibi temel birleúenleri sahiplenerek
27
gelecekteki laik, ba÷õmsõz, milliyetçi, demokratik ve hukukun üstünlü÷üne dayalõ devlet
ve toplumlarõn fikrî alt yapõsõnõ oluúturmuútur. 26
Özne, nesne ve akõl gibi unsurlarõn öne çõktõ÷õ Aydõnlanma düúüncesi, artan bilimsel
bilgi yanõnda, farklõ co÷rafya ve uygarlõklarla karúõlaúmasõnõn sonucunda Batõlõ insanõn
25
Genellikle "Tanrõ merkezli bir dünya düzeninden insan merkezli bir dünya düzenine geçiú# olarak
tanõmlanan ve eleútirel aklõn kazanõmlarõ üzerine kurgulanan Aydõnlanma do÷a, tarih ve insan üzerine
geçmiúten bir kopuú ve bunlarla ilgili dinin üretti÷i ruhanî atmosferin kaldõrõlarak maddî gerçekli÷in dile
getirilmesi olarak anlaúõlõr. Kartezyen dünya görüúü, ilerlemeci tarih anlayõúõ, bilginin ve özgür düúüncenin
evrenselli÷ine dayalõ bir program olarak Aydõnlanma 17. ve 18. yüzyõl Fransõz, øngiliz ve Alman
düúünürlerine çok úey borçludur. Laiklik, özgürlük, evreselcilik, eúitlik ve pozitif bilimlerin geliúmesine
önemli katkõlarõyla modernleúmenin temelini oluúturmuútur. Aydõnlanma düúüncesi için Ahmet Çi÷dem,
Aydõnlanma Düúüncesi, 2. Baskõ, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 2001.
26
Fahrettin Altun, Modernleúme Kuramõ: Eleútirel Bir Giriú, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 2002, s. 91.
Hentsch, "Avrupa Do÷u!ya baktõ÷õnda kendini modern olarak görmeye baúlõyor. Ve modernlikle ilgili bu
bilinçlenme (henüz bulanõk da olsa), di÷er bütün farklõlõklardan da fazla, hatta Ortaça÷daki dinsel
dõúlamadan da fazla, Do÷uluyu (bu kez Türk de buna dahildir) bir baúka dünyaya attõ÷õnõ..# ifade
etmektedir. Thierry Hentsch, Hayali Do÷u Batõnõn Akdenizli Do÷uya Politik Bakõúõ, Çev. Aysel Bora,
østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1996, s. 124.
28
Altun, age., s. 13.
29
Orta ça÷larõn Tanrõnõn takdirine ba÷lõ olarak úekillenen Hõristiyan tarih anlayõúõna karúõ akõlcõ din
anlayõúõnõn yer almaya baúlamasõ ile birlikte tarihe bakõú da rasyonelleúmiútir. Önce Kant ve sonra da
Hegel!de görülen akõl ve onun özgürleúmesine dayalõ geliúim süreci yeni bir dönem ve farklõlõk olarak
algõlanmõútõr. Modern olma çok yönlü yeni anlayõúlarõn yerleúmesinden dolayõ bir hareket, akõm ve
ideolojiden çok bir ça÷ olarak adlandõrõlmõútõr. Aydõnlanmanõn kronolojisine göre de Rönesans sonrasõ
dönem "modern ça÷# olarak nitelendirilmiútir. Özkiraz, age, s. 21.
30
Weber akla uygun karar vermenin geçmiú tüm anlayõúlarõ yõktõ÷õnõ ve bunun da "büyü bozumuna# yol
açtõ÷õnõ öne sürer. Bu noktada modernli÷i "dünyanõn büyüsünün bozulmasõ# olarak görür; Max Weber,
Protestan Ahlâkõ ve Kapitalizmin Ruhu, Çev. Zeynep Gürata, 3. Baskõ, Ankara: Ayraç Yayõnlarõ, 2002, s.
13- 25; Özkiraz, age, s. 25-26.
31
Hegel!e göre tarih, öznenin özgürleúme sürecidir ve do÷rusal bir ilerleme yasasõna tâbidir. Özne tarihî
süreç içerisinde kendisini daha fazla gerçekleútirmekte ve daha fazla özgürleúmektedir. Hiç kuúkusuz
özgürleúen de, tarih yapan da Batõlõ öznedir. Do÷u!da ise böyle bir özgürleúme süreci, dolayõsõyla bir tarih
16
17
u÷ramõú, yine de merkezin Batõ olmasõ fikri de÷iúmemiútir. Emperyalizmi ve
entellektüel kalõplarõ de÷iútirmiútir. Sanayi Devrimi ile büyük ölçekli sanayi üretimi
sömürgecili÷i meúrulaútõran ve bunu da modernleúmeye giden yolun önemli bir aúamasõ
artmõú; iúgücü ihtiyacõna ba÷lõ olarak úehirleúme, enformasyon, iúbölümü, nüfus ve
olarak gören Batõ kaynaklõ modernleúme olgusu, Batõ lehine siyasal tavra ve ekonomik
e÷itim alanlarõnda büyük de÷iúimler yaúanmõú ve yeni bir hayat tarzõ geliúmiútir.
çõkara hizmet edecek bir araç hâline gelmiútir. Bu anlayõúa ba÷lõ olarak da tüm dünyanõn
Toplumsal ve kültürel alandaki bu de÷iúmeler siyasal talepleri artõrmõú; laiklik, özgürlük,
modernli÷in göstergelerini elde edebilece÷i ve bunu da Batõlõ tonda gerçekleútirebilece÷i
eúitlik, sosyalizm ve milliyetçilik entellektüel gündeme yerleúmiú ve bunlarõ talep eden
Batõ!nõn dõúõndaki tüm toplumlara Batõ tarafõndan empoze edilmiútir. Ancak her durumda
siyasal örgütlenmeler ortaya çõkmõútõr. 19. yüzyõlõn baúõnda görülmeye baúlayan bu
bir modernlik olmasõ hesabõ ile bunun merkezinin Batõ Avrupa (ve Kuzey Amerika) ve
geliúmeler bu yüzyõlõ uzun bir yüzyõl yapacak düúünce, politik ve sosyal hareketleri
buradan yayõlan modernli÷in dünyanõn di÷er kõsõmlarõ için modernleúme olmasõ ile
hõzlandõrmõútõr. Modern olma, ekonomik refahõ, sosyal güvenli÷i, seküler yaúamõ, kadõn
tarihsel de÷iúim tek yönlü bir hâl almõútõr.
özgürlü÷ünü ve e÷itime ba÷lõ olarak bilimsel geliúmeyi ve kültürel de÷iúimi sa÷lar. Buna
Modernli÷in Batõ Avrupa ve Kuzey Amerika!ya ait olmasõnõn tarihsel nedenleri bu
bölgelerde meydana gelen çok yönlü dönüúüm ve de÷iúimle ilgilidir. Askerî hedefler ve
ekonomik çõkarlarla do÷rudan ilgili olan dönüúümün baúlangõcõ, Batõ Avrupa'da
yo÷unlaúan teknik buluúlara ve co÷rafî keúiflerin artmasõna ba÷lõdõr. Özellikle øngiltere,
32
karúõn söz konusu de÷iúimi yaúayan toplumlar nüfus artõúõ, milliyetçi ve ayrõlõkçõ
hareketlerin patlamasõ, ulus-devlet talepleri, iúçi haklarõnõ talep eden sendikal hareketler
ve dinî muhafazakârlõk, bunun karúõtõ materyalist düúünce ve eylemlerin neden oldu÷u
bir çok problemle de yüz yüze gelmiúlerdir.
bu ülkelerde siyasal yapõlardan gündelik
Batõ Avrupa!da yaúanan çok yönlü de÷iúim ve buna ba÷lõ problemlerin ortaya çõkmasõ
yaúama kadar her alanda yeni anlayõúlarõn ortaya çõkmasõna yol açmõútõr. 18. yüzyõl
ile birlikte baúlayan çözüm arayõúlarõ sosyal alanda sosyoloji disiplininin, düúünce
Aydõnlanmasõna kadar elde edilen bilgi birikimine dayanarak akõlcõ tutumu öne çõkaran
alanõnda felsefî ekollerin ve siyasal alanda demokratik tutumlarõn geliúmesine zemin
Hollanda ve Fransa!da görülen bu geliúmeler
bu Batõ Avrupa ülkeleri e÷itime ve pozitif bilimlere de÷er atfetmiúler, öncelik vermiúler
hazõrlamõútõr. Batõ Avrupa!daki bu geliúmeler 19. yüzyõl içinde Avrupa!nõn di÷er
ve ekonomik üretimi artõran fabrikasyona yönelmiúlerdir. Co÷rafî keúiflerle ve yeni
bölgelerine ve Asya!nõn do÷u ucundaki Japonya!ya kadar yayõlmõú; sanayileúme ve
tekniklerle donanõmlõ ordularõ sayesinde elde ettikleri sömürgelerini çift yönlü hem
sömürgecilik yarõúõnõ hõzlandõrarak askerî çatõúmalarõ ve emperyalist kutuplaúmalarõ
hammadde kayna÷õ hem de pazar olarak kullanarak sermayeyi ve toplumsal refahõ
artõrmõútõr. Ancak Batõ!nõn ulaútõ÷õ ve göstergeleri olan refah artõúõ, úehir kültürü, üretim
artõrmõúlardõr. Yeni teknik kullanõmõ ve seri üretimin yaygõnlaúmasõ ile Batõ Avrupa!nõn
çeúitlili÷i ve ürün bollu÷u, yo÷un istihdam, siyasal kitle katõlõmõ, akõlcõ yönetim,
artan rekabet gücü dönemin önde gelen devletleri olan Osmanlõ ømparatorlu÷u, Çin, øran,
rasyonel bilgi ve e÷itim, millî dil ve devlet, insan haklarõ ve düúünce özgürlü÷ü, seküler
Hindistan, Rusya, Avusturya ve øspanya gibi ülkelerin geleneksel üretim biçimleri
yaúam ve laik düzen gibi benzeri yapõlarõn hakim oldu÷u modern toplum ve devlet,
üzerinde yõkõcõ etki yapmõú; ço÷unu Batõ!nõn yarõ sömürgesi ve pazarõ hâline getirmiútir.
uygarlõk fikrine oldu÷u kadar tarih akõúõna da yeni bir yön kazandõrmõútõr. 19. yüzyõlõn
Batõ Avrupa!nõn modern olma sürecinde iki olay; øngiltere Sanayi Devrimi ve 18.
baúõndan günümüze kadar tek uygarlõk ve tek tarih fikri; onun da "Batõ Uygarlõ÷õ# ve
yüzyõlõn son çeyre÷inde gerçekleúen Amerikan Ba÷õmsõzlõ÷õndan ilham alan Fransõz
"Batõ Tarihi# oldu÷u fikri bütün insanlõ÷õn úuuraltõna yerleútirilmiútir. Bu durum Batõ
øhtilâli önemli de÷iúmelere yol açmõútõr. Sanayi Devrimi ekonomik ve toplumsal
toplumlarõnda fazla sorun yaratmamõú, tarihin sonu fikrini do÷urmuútur. Ancak daha çok
alandaki üretim ve tüketim kalõplarõnõ de÷iútirirken, Fransõz øhtilâli siyasal ve
Orta ça÷larda büyük uygarlõklara sahip øslâm, Slav, Çin ve Hind toplumlarõna Batõ!yõ
izleme yolunda ve geleneksel yapõlarõn dönüúümünde büyük sõkõntõlar yaúatmõú ve hâlâ
yoktur. Do÷u dura÷andõr ve dura÷an olanõn tarihi de olmaz. Tarih, Batõ!da akmakta ve ilerlemektedir.
Reform hareketi, Aydõnlanma felsefesi ve Fransõz devrimi gibi öznenin kendi bilincini duyumsadõ÷õ tarihî
deneyim tarzlarõ ancak Batõ!da ortaya çõkar. Altun, age, s. 23.
32
Parsons!a göre, modernlik ilk olarak Avrupa!nõn kuzeybatõ köúesinde, özellikle øngiltere, Fransa ve
Hollanda!da kristalleúir. øngiltere bu sürecin yönlendirilmesi noktasõnda daha fazla öne çõkar ve Avrupa
sistemindeki en farklõlaúmõú toplum hâlini alõr. Talcott Parsons, The System of Modern Societies, New
Jersey: Prentice Hall Pr., 1971, s. 67.
yaúatmaya devam etmektedir.33
33
Batõ dõúõ toplumlarõn tarihle randevularõnõ kaçõrdõ÷õ, tarihi õskaladõklarõ ve daha çok tarihten çekildikleri
yolundaki görüúleri için Daryush ùhayegan, Yaralõ Bilinç, 4. Basõm, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 2002, s. 24
ve 53; ayrõca günümüz küreselleúme olgusunun Batõ dõúõ toplumlara en ciddî darbesinin Batõ medeniyetinin
18
19
var olan modern olma durumuna kendini uyarlama eylemi olarak bir süreç durumu
1.1.3 Bir Tarihî Süreç Olarak #Modernleúme$
yaratõr. 40 Modernlik öncelikli bir yere sahiptir, modernleúme ise var olana ba÷lõ olarak
sonra gerçekleúir. Modernleúme, bilgi ve bilgiye ba÷lõ olarak üretilen geliúmiú/ ileri 41
kurumlarõn hõzlõ iúlevsel de÷iúimine ve yeni biçimine toplumun uyarlanmasõ süreci
Modernleúme, kimilerine göre "eylem halindeki modernli÷i# nitelemekte, 34
olarak tanõmlanabilir.
kimilerine göre ise "insanlõ÷õn hayatî bir deneyim tarzõ olarak sürekli bir oluú halinde
yaúadõ÷õ süreçleri# 35 tanõmlamaktadõr. Bu kavram di÷er yandan "Batõ Avrupa'da Orta
Ça÷õn sonunda baúlayan ve günümüzde en uzak ülkeleri bile içine alan devasa
dönüúüm# 36 olarak da adlandõrõlmaktadõr. S. N. Eisenstadt ise aynõ kavramõ, "on yedinci
yüzyõldan on dokuzuncu yüzyõla kadar Batõ Avrupa ve Kuzey Amerika!da geliúen, daha
sonrasõnda di÷er Avrupa devletlerine ve (nihayet) on dokuzuncu ve yirminci yüzyõllarda
da Asya, Afrika ve Güney Amerika kõtalarõna yayõlan, ekonomik, siyasal ve toplumsal
süreçler yönünde açõ÷a çõkan dönüúümler# olarak ele almaktadõr. 37 Black, modernleúme
yerine daha çok "ça÷daúlaúma# terimini kullanmakta 38 ve ça÷daúlaúmayõ "tarih boyunca
Modernleúme kavramõ, teorik olarak, tarihsel süreç içinde "eskimiú# olan gelene÷e
dayalõ toplumsal, kültürel, siyasal yapõlarõn, de÷erlerin ve ilkelerin çözülerek, yerlerine
"yeni ve daha iyi# oldu÷u düúünülen ölçütlerin geçirildi÷i bir evrim sürecidir. Daha
çabuk ve hõzlõ de÷iúen ekonomik ve siyasal yapõlarla hayat tarzlarõnõn öne çõktõ÷õ bir
de÷iúim sürecinin adõ olan modernleúme, öncelik ve zorunluluk arasõnda, belirli amaçlarõ
gerçekleútirmeye çalõúõr. Daha ileri ve daha çok modern olan Batõ!ya bakõlarak
belirlenmiú bu amaçlar meúruluk, katõlõm, hareketlilik, kurumlaúma, istikrar, demokrasi,
refah, eúitlik, bütünleúme, bürokratlaúma, güvenlik, adalet, rasyonelleúme, hürriyet
olarak sõralanabilir. 42
geliúmiú kurumlarõn insanõn bilgisindeki görülmemiú artõúõ yansõtan ve hõzla de÷iúen
Modernleúme Batõ dõúõnda özgür ve iradî bir de÷iúimden çok, Batõ!ya bakõlarak ve
iúlevlere uyarlanmasõ süreci# olarak tanõmlamõútõr. 39
onun empoze etti÷i biçimde yaúanmasõ gereken güdümlü bir süreç olarak ortaya çõktõ÷õ
Fakat bu çalõúmanõn ekseninde ise modernlik, "modern olanõn# belirledi÷i
gerçekliklere uygun hâle dönüúme olarak bir olgu durumu yaratõr. Modernleúme ise bu
ya da yayõlmaya baúladõ÷õ andan itibaren hem modern olan ve hem de modernleúen
ülkelerde önemli tartõúmalar baúlatmõútõr. 43 Ancak bu tartõúmalarda a÷õrlõklõ olarak yine
modern olan ülkelerin entelektüellerinin rol almõú olmasõ, 19. yüzyõldan günümüze kadar
tarih paradigmasõnõ e÷itim yoluyla dünyaya yaydõ÷õnõ ve di÷er toplumlarõ yok olduklarõna kendilerini
inandõrdõ÷õ üzerine Ahmet Davudo÷lu, "Müzakere#, Modernleúme, øslâm Dünyasõ ve Türkiye,
Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmi Toplantõ, 17-19 Kasõm 2000, østanbul, østanbul: øslâm Araútõrmalarõ Vakfõ,
2001, s. 73.
34
Alain Touraine, Modernli÷in Eleútirisi, Çev. Hülya Tufan, østanbul: Yapõ Kredi Yayõnlarõ, 2000, s. 44.
35
Marshall Berman, Katõ Olan Her ùey Buharlaúõyor, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 1999, s. 23.
36
Robert E.Ward- Dankwart A. Rustow, "Introduction#, Political Modernization in Japan and Turkey¸ Eds.
Robert E. Ward- Dankwart A. Rustow, Princeton&New Jersey: Princeton University Press, 1964, s. 3.
37
S. N. Eisenstadt, Modernization: Protest and Change, New Jersey: Prentice Hall Pr., 1966, s. 1.
38
Cyril E. Black!in "Ça÷daúlaúmanõn øtici Güçleri# adlõ karúõlaútõrmalõ ve kavramsal olarak çözümlemeli
çalõúmasõ, hayatõnõn önemli bir kõsmõnõ Türkiye!de geçirmesi ve ilgi alanõnõn Batõ dõúõ toplumlardaki
geliúme süreçleri üzerine olmasõndan dolayõ, hem konjonktürel kavramsallaútõrmalarõ kullanmasõ hem de bu
toplumlara nispeten içeriden bakmaya çalõúmasõndan dolayõ Türk ve øran modernleúmesinin izledi÷i yolu
anlamamõzõ sa÷layacak yöntemsel kavramlar üretmektedir. Ayrõca modernleúme yoluna giren toplumlarõn
farklõ tarihî geçmiúlerinin altõnõ çizmesinden ve aralarõnda modernleúme ölçütü olarak birçok de÷iúik
göstergelerin oluúaca÷õnõ kabul etmesinden dolayõ bu tez çalõúmasõnõn yaklaúõmõna uygun argümanlar
içermektedir. Black!õn modernleúme sürecini kavrayõúõ onun her toplumda, belli adõmlarõn atõlmasõ úartõyla,
genel geçer kurallar içerdi÷ini, evrensel oldu÷unu ve belli noktalarõ öne çõkarõp bunlarõ kesin do÷rular gibi
sunmasõna ba÷lõ olarak araútõrmacõyõ tek yönlü koúullandõrmasõndan dolayõ eleútiriye açõktõr. Ancak bu tez
çalõúmasõ açõsõndan yaklaúõldõ÷õnda, onun çalõúmasõ modernleúmiú ve modernleúen toplumlarõn nasõl tarihî
bir seyir izlediklerini/ izleyeceklerini anlatmasõ bakõmõndan bir çok ipuçlarõ sunar. Black ça÷daúlaúma
kavramõnõ tercih sebebini, "Batõlõlaúma#, "Avrupalõlaúma#, "Sanayileúme# ve "Yenileúme# kavramlarõndan
daha geniú anlam içeri÷ine sahip olmasõ ve daha az yõpranmõú olmasõna ba÷lamaktadõr. Black, age, s. 19.
39
Black, s. 1; ayrõca Shills, insanlõ÷õn ilerlemesini gözleme dayalõ bilimle yargõnõn akõlcõlaúmasõna
dayandõ÷õnõ belirtir. Edvard Shills, "Gelenek#, Do÷u Batõ, Yõl 7, Sayõ: 25 (2003-2004), s. 103.
yapõla gelen tüm modernleúme tartõúmalarõnõn belirli noktalarda toplanmasõna yol
açmõútõr: Batõ merkezili÷ine vurgunun yapõlmasõ, modern kavramõnõ benzer úekilde
algõlama, gelenekselin olumsuzlu÷una aynõ anlamõn yüklenmesi, tarihin yalnõzca Batõ!ya
göre akõúõ ve Batõ!nõn dõúõnda yoklu÷u, din, kültür ve de÷erlerin mutlaka Batõlõ
biçimlerde görünmesi gerekti÷i, ihtiyaçlarõn zaman ve mekândan ba÷õmsõz olarak Batõlõ
iliúkilere göre belirlenmesi zorunlulu÷u. Ancak, özellikle günümüzde yo÷unlaúan ki
40
Özkiraz, age, s. 43.
41
Peter F. Sugar, "Toplumsal de÷iúme konusunda $geliúme! terimi $ilerleme! terimine göre daha uygun
düúer. Ne úekilde olursa olsun, tarihin hangi devresinde gerçekleúirse gerçekleúsin, her de÷iúme bir
$geliúmeyi! gösterir. Bu nedenle, $geliúme! sözcü÷ü yansõzdõr ve bunun böyle olmasõ iyi bir úeydir.#
demektedir. "Economic and Political Modernization- Turkey#, Political Modernization in Japan and
Turkey, s. 146.
42
Halis Çetin, "Gelenek ve De÷iúim Arasõnda Kriz: Türk Modernleúmesi#, Do÷u Batõ, Sayõ 23 (20032004), s. 12.
43
"Daha eski# bir úeyin yerine "daha yeni# bir úey getiren her eylemin haklõ oldu÷u önermesine dayanan
modernleúme, her zaman "daha yeni#nin iyi, "daha eski#nin kötü oldu÷unu savunmasõndan dolayõ eleútiriye
u÷ramõú ve bunun böyle olmadõ÷õ yaúanan geliúmelerle ortaya çõkmõútõr. Schabart, "Modernity and History
I#, The Promise of History, Ed. Athanasios Moulakis, Berlin: Walter de Gruyter, 1985, s. 17- 18.
20
21
bunda modernleúme yolundaki toplumlarõn yaúadõ÷õ sõkõntõlar ve hayal kõrõklõklarõnõn
modernleúme kavramõ, esasõnda Batõ dõúõnda kalan toplumlarõn, Batõlõlaúma yönünde
rolünün büyük olmasõndan dolayõ, modernleúme eleútirileri daha çok modernleúme
yaúadõklarõ toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel de÷iúimlere karúõlõk gelmektedir. 46
yolunda umduklarõ sonuca ulaúamayan toplumlarõn entellektüellerince sürdürülmektedir.
Batõlõ bir kõsõm entellektüel ise kõsmen bu Batõ dõúõ entellektüellerin eleútirilerinin
haklõlõ÷õna ve kõsmen de kendi toplumlarõnõn açmazlarõna karúõ uyarõda bulunma
sorumluluklarõndan katõlmõúlardõr. 1980!lerde ortaya çõkan "post-modernist# e÷ilimler bu
eleútirilerden beslenerek geliúmiútir.
Bu tez çalõúmasõnõn dayandõ÷õ modernleúme süreci, daha çok Batõ dõúõ toplumlarõn
Batõ modernli÷i ile karúõlaúmasõ sonucu ona benzemek, onun gibi olmak veya ona
dönüúmek refleksinin anlamlandõrdõ÷õ bir dizi tarihî olayla iliúkili olgularõn bilgi-yorum
düzleminde aldõ÷õ anlamlara dayanõr. Bu sürecin daha iyi anlaúõlmasõ için önceden bazõ
kavramsallaútõrmalara ve de÷er yüklenilen durum tespitlerine ihtiyaç vardõr. Tek yönlü
Modernleúme genel anlamda siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik olmak üzere
koúullandõrmalardan ve anakronizme düúmeden modernleúmenin bir toplumda hangi
dört ana alandaki de÷iúimin adõdõr: Siyasî partiler, oy hakkõ, parlamentolar gibi katõlõmcõ
úartlar, öngörüler ve ideal tipler ba÷lamõnda kendini ortaya koydu÷unun genel geçer
karar vermeyi sa÷layan anahtar kurumlarõ içine alan siyasal modernleúme; ço÷unlukla
sayõlabilecek bir çerçevesini oluúturmaya yarayacak argümanlarõn tartõúõlmasõ bu
sekülerleúme ve milliyetçi ideolojiye ba÷lõlõ÷õn üretildi÷i kültürel modernleúme; artan
seviyede faydalõ olacaktõr.
iúbölümü, yeni iú yönetimi tekniklerinin kullanõmõ, yeni teknolojiye ba÷lõ olarak entegre
nitelikli fabrikasyona dayalõ iú alanlarõ ve mekanizasyona dayalõ tarõm üretimi, ticarî
yeteneklerin artmasõ ve büyük ölçekli ticarî örgütlenme gibi unsurlarõ bünyesinde
barõndõran ekonomik modernleúme; artan okuma yazma oranõ, enformatik bilginin
yayõlmasõ, yo÷un úehirleúme, salgõn hastalõklarõn kontrol edilmesinden dolayõ halk
sa÷lõ÷õnõn iyileúmesine ba÷lõ nüfus artõúõ, geleneksel otoritenin zayõflamasõ ve bireyin
yetkinleúmesi gibi ö÷elerden oluúan toplumsal modernleúme. 44 Ancak tüm bunlarõn
gerçekleúmesi için zihnî kabullerin dönüúüme u÷ramasõ gerekmektedir. Di÷er úart olan
zihniyet dönüúümü noktasõnda akõlcõ, pozitif, laik, evrensel ve özgür düúünceyi
özümseme durumlarõ ise zihinsel modernleúme olarak eklenebilir. 45 Ço÷unlukla kabul
gördü÷ü biçimde çok yönlü bir toplumsal de÷iúme sürecini bünyesinde barõndõran
Modernleúme her úeyden önce modernli÷i yakalamõú toplumlara bakõlarak anlaúõlan
bir durum olarak çok yönlü dõú zorlamalarõn sonucu görülebilir. En erken modern olan
toplumlar bu zorlamayõ dõúsal de÷il; iç yapõlarõn üretti÷i tepkiler sonucu uzun dönemlere
yayarak
ve
sürekli
evrimleúerek
gerçekleútirmiúlerdir.
Sonradan
modernleúen
toplumlarõn ise bunu tarihî úartlarõn getirdi÷i zorunluluk sonucu ani, hõzlõ ve köklü
dönüúümlerle gerçekleútirmeleri gerekmiútir. øster içsel ister dõúsal zorlama olsun
sonuçta zihnî, siyasî, ekonomik, sosyal ve psikolojik insan etkinlikleri de÷iúimi harekete
geçiren baúlõca eylem alanlarõdõr. Bu alanlar birbiriyle ba÷lantõlõ olarak bilimsel
bilgilenme ve teknoloji kullanõmõnõn yaygõnlaúmasõna ba÷lõ olarak insanõn kendine ve
kendi dõúõndaki dünyaya bakõúõnõ de÷iútirmektedir. Yeniliklerin hayatõ kolaylaútõrmasõnõn
yanõnda tarz de÷iúimi ve yeni iliúki biçimleri toplumsal ve kültürel alanõ farklõlaútõrmakta
ve birey de buna uyum sa÷lamak için yeni iletiúim kanallarõ ve davranõú kodlarõ
geliútirmektedir. 47 Modernleúme yolundaki birey, sürekli de÷iúimin yarattõ÷õ atmosfer
44
Altun, age., s. 25.
Abel Jeannière modernli÷e geçiúi belirleyen bilimsel, siyasal, kültürel ve endüstriyel olmak üzere dört
devrimden bahseder. "Modernite Nedir?#, Modernite Versus Postmodernite, Çev. Mehmet Küçük, 2. Baskõ,
Ankara: Vadi Yayõnlarõ, 1994, s. 16; Marshall H. S. Hodgson Batõ!nõn büyük dönüúümünü kültürün üç
alanõ olan ekonomik, sosyal ve entellektüel hayattaki de÷iúmelere ba÷lar. Dünya Tarihini Yeniden
Düúünmek, Çev. A. Kanlõdere- A. Aydo÷an, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 2001, s. 97- 98. Berman ise
modernli÷in üç evrede; 16. ve 18.yüzyõllar arasõnda her úeyin el yordamõ ile anlaúõlmaya çalõúõldõ÷õ yeni
hayat algõsõnõn oldu÷u birinci evre, 1789 Fransõz øhtilâli ile ortaya çõkan "devrim dalgalarõ# ile dolu modern
kamu alanõnõn oluútu÷u ikinci evre ve son olarak da modernist kültür ve sanatõn göz alõcõ baúarõlar sa÷ladõ÷õ
ve modernleúmenin tüm dünyaya yayõldõ÷õ üçüncü evre olarak ele almõútõr. Berman, age, s. 29. Ayrõca
teknolojik ve bürokratik bilgi edinme süreçlerinin uzun vadeli ve karmaúõk bir yaúam planlarõ
oluúturdu÷unu iddia eden Berger, modernli÷in "sembolik bir alem# yarattõ÷õnõ ve bunu çeúitli bilgilenme
yollarõ (medya, tv, okul vs) ile ancak bilinç düzeyinde duyumsadõ÷õmõzõ söyler. Modernleúmeyi belirli
kurumsal birikimlerin ve bilinç içeriklerinin iletildi÷i bir süreç olarak düúünür. Peter L. Berger vd.,
Modernleúme ve Bilinç, 2. Baskõ, østanbul: Põnar Yayõnlarõ, 2000, s. 133.
içinde, geleneksel toplumun bireyine göre dinamiktir; devamlõ tetiktedir. 48 Modernleúme
45
sürecinde merkezî devlet fikrinin yeniden düzenlenmesi ve temel haklara dayalõ
46
Modernleúme kavramõnõn içinde kendili÷inden bir de÷er hükmü taúõdõ÷õnõ ve medeniyetlerin birbirlerine
üstünlü÷ünü ölçecek elde herhangi bir objektif kriterin olmadõ÷õnõ öne süren ønalcõk, Malinowski!nin tanõmõ
do÷rultusunda, modernleúmeyi "bir cemiyetin mevcut nizamõnõ yani içtimaî, maddî ve manevî medeniyetini
bir tipten baúka bir tipe çeviren bir süreçtir# úeklinde ifade etmektedir. Halil ønalcõk, "Atatürk ve
Türkiye!nin Modernleúmesi#, Belleten (Atatürk Özel Sayõsõ), Cilt: LII, Sayõ: 204 (Kasõm 1988), s. 33. Batõ
toplumlarõ hali hazõrda modernli÷i zaten gerçekleútirmiú durumda olduklarõndan modernleúmenin Batõlõ
olmayan toplumlarõn problemi ve gündemi oldu÷una dair Özkiraz, age, s. 10.
47
Harvey, bunun yeni koúullarõn yaratõlmasõna öncü olmaktan çok, modernleúmeye bir cevap oldu÷unu dile
getirir. David Harvey, Post- Modernli÷in Durumu, 2. Baskõ, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1999, s. 37.
48
Berger, age, s.92- 93.
22
23
hukuksal düzenlemeler bireyin di÷er bireyler, devlet ve toplum karúõsõnda yeniden
bireyler arasõ ba÷lõlõk yoksunlu÷unun, kimlik yitiminin, güvenlik kaygõsõ ve toplumsal
konumlandõrõlmasõnõ gerektirmektedir. 49 Verimlili÷e dayalõ ekonomik imkânlar, de÷iúen
suç artõúõnõn birey psikolojisini olumsuz etkiledi÷inin altõ çizilmelidir. 53
toplum koúullarõ ve yabancõ yaúam biçimlerinin etkisi yeni davranõú modelleri
Üretilen modern bilgi ve teknolojinin daha kolay, çok yönlü ve hõzlõ yayõlmasõna
geliútirmesine ve özgürleúmesine giden süreci baúlatmaktadõr. 50 Modernli÷e yönelim
karúõlõk 54 modernleúmenin di÷er göstergelerinin ortaya çõkõúõ bunlara göre çok daha
hem yaratõcõ hem de yõkõcõ sonuçlar do÷urmakta; düúünce ve faaliyet çeúitli÷i, toplumsal
yavaú gerçekleúmekte ve yayõlma etkilerinin görülmesine ra÷men bu etkilerin de÷iúik
ve ekonomik iliúkilerin çok yönlülü÷ü ve hukukî düzenlemelerin ayrõntõlaúmasõ
sonuçlar verdi÷i saptanmaktadõr. Toplumu harekete geçiren iç ve dõú dinamiklerin
ba÷õmsõzlõkla ba÷õmlõlõk arasõnda çeliúkili bir durum yaratmaktadõr. 51
toplumlar arasõnda farklõ özellikler taúõmasõna göre bakõldõ÷õnda bir toplumdan di÷erine
Bu durum bütünleúmiú ya da kitlesel bir toplumda niteli÷i (özü, kendilik) korumayõ
güçleútirmektedir. 52 Bu noktada, toplumun öze ait nitelik ve kendi olma durumunu
yeniden kazanabilmesinin de önünde duran yeni olumsuzluklar belirmektedir. Bu
olumsuzluklarõn izole edilmesinde genellikle devlet, birey ve toplumdan fedakârlõk
beklemektedir. Toplumsal fedakârlõ÷õn kendi refah düzeylerini düúürmesinden insanlarõn
huzursuz oldu÷u; nüfus artõúõ ve ölüm oranlarõnõn düúmesine ba÷lõ olarak üretim tüketim
dengesinde tüketimin artmasõnõn (açlõk) tehdit oluúturdu÷u; bireyin, geleneksel yüz yüze
iliúkilerinin yerini modern toplumda yalnõzlõ÷õn ve yabancõlaúmasõnõn aldõ÷õ, bu noktada
tek tip modernleúme ya da aynõ modernleúme modeli görülmez. 55 Black, #Kesinlikle
bilinen úey úudur: Daha sonra ça÷daúlaúanlar arasõnda hiçbir toplum, ça÷daúlaúmayõ en
önce baúaran toplumlarõnkine çok benzeyen bir ça÷daú kurumlar modeli geliútiremez.
Bazõ toplumlar merkezî siyasal kurumlar geliútirmeyi kolay, bazõlarõ bunu güç bulur;
bazõlarõ sanayinin yaúam biçimine kendilerini çabuk uydurur, oysa baúkalarõ geleneksel
inanç ve pratiklerden gelen büyük engelleri aúmak zorunda%# kaldõ÷õnõ ileri sürer.56 Çin
örne÷inden hareketle Black, bazen toplumun ça÷daúlaúmaya uzun süre duyarsõz
kalabilece÷ini ve ça÷daúlaúmaya ihtiyaç hissetmeyebilece÷ini söyler. 57 Ancak ihtiyaç
hissetti÷i andan itibaren de geç kalmõúlõ÷õn verdi÷i açõ÷õ kapatma güdüsü geçmiúten
radikal bir "kopuú# veya "acõmasõz bir unutuú# yaratmaktadõr. Kõsmen Cumhuriyet
49
Bu noktadan olmak üzere øslâm dünyasõnda 19. yüzyõlda yönetici elit tarafõndan baúlatõlan modernleúme
sürecinde hukukî güvence arayõúlarõ Anayasa Hareketlerini do÷urmuútur. Osmanlõ ømparatorlu÷u!nda
Tanzimat Fermanõ (1839) ve Islahat Fermanõ (1856) ile baúlayan modern hukukî süreç, 1876 Kanun-i
Esasî!nin (Anayasanõn) kabulü ile sonuçlanmõútõr. 1877!de II. Abdülhamid!in Meclisi kapatmasõ ve
anayasayõ askõya almasõ ile süreç kesintiye u÷ramõú ama bõraktõ÷õ siyasal miras 1890!larda ortaya çõkan
muhalefet hareketinin en önemli ideolojik silahõ olmuú ve 1908 øhtilâli Kanun-i Esasî!nin kabul edilmesi ile
sonuçlanmõútõr. Ancak øslâm dünyasõnda ilk Batõlõ anlamda anayasal metin (Osmanlõ Tanzimat ve Islahat
Fermanlarõnõn etkisinde) 1857!de Tunus!ta ortaya çõkmõú ve 1861!de Ahd el-Aman adõyla yürürlü÷e
girmiútir. Ancak Tunus 1881!de Fransõz sömürgesi olunca anayasa da yürürlükten kalkmõútõr. øran!da
1890!larda baúlayan muhalefetin en temel talebi anayasal güvenceler aramak olmuú ve 1906!da
Meúrutiyetin ilân edilmesi ile birlikte 1906-1907 yõllarõnda ilk Anayasa hazõrlanmõútõr. Tunus için Salih
Tu÷, øslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, østanbul: ørfan Yayõnevi, 1969, s. 152 vd.; Ahd el-Aman!õn
metni için The Emergence of Modern Middle East- Selected Readings, Ed. Robert G. Landen, New York:
Von Nostrand Reinhold Company, 1970, s. 88- 93. 1905-1911 øran Anayasacõlõk hareketleri için Mangol
Bayat Philipp, Iran!s First Revolution, Oxford: Oxford University Press, 1991; Janet Afary, The Iranian
Constitutional Revolution, 1906-1911, New York: Columbia Universty Press, 1996. Ayrõca Osmanlõ ve
øran anayasalarõnõn hazõrlanmasõnda dönemin en liberal Batõlõ anayasasõ olan Belçika anayasasõndan
esinlenildi÷ine dair bkz. Gustave Edmund von Grunebaum, øslâmiyet, Çev. Esat Mermi Erendor, 2. kitap,
Ankara: Bilgi Yayõnevi, 1993, s.110, 171. Modernleúme sürecindeki ülkelerde birey- toplum- devlet
iliúkilerinin yerel- tarihî özgün konumlarõyla ça÷daú ihtiyaçlarõn sentezleúmesiyle bütüncül yaklaúõldõ÷õ ve
ço÷unlukla devlete göre belirlenmesi üzerine Japonya örne÷i için Janet E. Hunter, Modern Japonya!nõn
Do÷uúu- 1853!ten Günümüze, Çev. Müfit Günay, Ankara: ømge Yayõnevi, 2002, s. 107 vd.; Türkiye için
Orhan Türkdo÷an, Kemalist Modelde Fert-Devlet øliúkileri, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayõnlarõ, 1977,
s.36 vd.
50
Levent Köker, Modernleúme, Kemalizm ve Demokrasi, 6. Baskõ, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 2000, s. 4047 ve s. 94- 97.
51
Black, age, s. 36.
52
Bütünleúme ve yarattõ÷õ gerilimler için Anthony D. Smith, Toplumsal De÷iúme Anlayõúõ, Ankara:
Gündo÷an, 1996, s. 35.
Türkiyesi ve 1949 Komünist øhtilâli sonrasõ Çin!deki geliúmeler bu açõdan birçok örnek
içerir. 58 Türkiye ve øran gibi øslâm toplumlarõnda inanç ve kültürün güçlü do÷asõ ve
merkezî otorite fikrinin uzun tarihî geçmiúi avantaj ve dezavantajlarõ beraberinde getirir.
øslâm do÷uúundan itibaren medeniyet üslubunda birey, toplum ve devlet iliúkilerinde
bütün davranõú biçimlerini önceden belirleyecek kurallar ortaya koymuú ve zaman içinde
53
Black, age, s. 38 vd.
54
Matematiksel bilginin ve teknoloji ürünü bir aletin yerine getirdi÷i iúlevin dünyanõn her yerinde aynõ
oldu÷u üzerine Berger, age, s.162; Orta Do÷u için bunun böyle oldu÷una vurgu için Roy R. AndersenRobert F. Seibert, Politics and Change in the Middle East, New Jersey: Rentice-Hall, Inc., Englewood
Cliffs, 1987, s. 101-102.
55
Smith, age, s. 90.
56
Black, age, s. 63.
57
Black, s. 64.
58
20. yüzyõlõn ikinci yarõsõndan sonra Çin!de dinin birey ve toplum hayatõndan dõúlanmasõ, kutsal imparator
fikrine dayalõ tarihin reddi, komünist idealler çerçevesinde aidiyet ve mülkiyetin kötülenmesi, tarihî ve
toplumsal kökenleri olmayan bir kültür yaratma çabalarõ ile Türkiye!de alfabe de÷iúimi, antik döneme
vurgu yapan ve yakõn tarihi "öteki# yapan tarih söylemi, dinin kamusal ve kültürel alanlardan dõúlanmasõ,
laik ve milliyetçi e÷itim kanalõyla yeni insan yetiútirme çabalarõ, bireysel ve toplumsal travmalar yarataca÷õ
göz ardõ edilerek, "kopuú# meúrulaútõrõlmaya çalõúõlmõútõr. Türkiye için Erik Jan Zürcher, Modernleúen
Türkiye!nin Tarihi, 3. baskõ, østanbul: øletiúim, s. 264-265; Nilüfer Göle, Çin ve Türkiye örneklerinden
hareketle tepeden inmeci (otoriter) modernleúmenin geçmiúi reddetme ve farklõ tarihî dinamikte kendini
tanõmlama iste÷ini "gönüllü gelenekselliksizleúme# olarak görmektedir. Nilüfer Göle, "Batõ dõúõ Modernlik
Üzerine Bir ølk Desen#, Do÷u Batõ, Yõl: 1, Sayõ: 2 (1998), s. 59-60.
24
25
bunlarõ rafine hale getirerek hareket alanlarõnõ ve çizgilerini belirginleútirmiútir. øslâm
engelleyen mekanizmalara karúõ de÷iúimci siyasal tepkinin verildi÷i tarih alanõdõr.
bireye, topluma ve devlete inancõn varlõk alanõnda yaúama hakkõ tanõmõútõr. 59 Batõ
Sonuçta siyasal mücadeleler, tarih yazõmõna temel bir hat sa÷ladõ÷õ gibi, yönetim
modernli÷i ile karúõlaúan øslâm toplumlarõ pozitif bilgi, teknoloji kullanõmõ, seküler
mekanizmasõnõ ele geçirme ve meúruluk sa÷lama aracõdõrlar. Hele iktidarõ ele
yaúam, milliyetçilik, liberalizm, do÷al hukuk gibi modern unsurlar karúõsõnda øslâmî
geçirenlerin belli ilkelerden oluúan bir çalõúma programõ varsa ço÷u zaman toplumu
kimli÷in açõklamakta yetersiz kaldõ÷õ durumlarõ aúmak zorunda kalmõúlardõr. 60 Ancak
köklü de÷iúiklere u÷ratõr ve kendi adõnõ alan siyasal rejimler olarak (meselâ Napoleonik,
uzun devlet geleneklerine ba÷lõ olarak Batõ karúõsõnda gerili÷inin farkõna varmalarõ ve
Victoryan, Meiji, Kemalist veya Stalinist) kültürel yapõyõ kendine özgü tarzõyla
çözüm arayõúlarõ de÷iúim ve dönüúümü harekete geçirmelerine olanak sa÷lamõútõr. Güçlü
damgaladõ÷õ görülür. Çok karmaúõk bir süreç olan modernleúme siyasal olarak
devlet imajõnõn tarihî kökenlerinden dolayõ çok çeúitli geleneksel çõkar gruplarõnõn
örgütlenmiú toplumlarda daha kolay incelenebilir. 62 Yine de siyasal örgütlü toplumlarõn
tasfiyesi, birçok sõkõntõlar yaúatmakla birlikte, gerçekleútirilebilmiútir. Sömürgeleúen
seçilmesini keyfî bulan Black, bu örgütlerin ebedî olmadõ÷õnõ, zaman içinde parçalanõp
øslâm toplumlarõ ise varlõklarõnõ koruma adõna ço÷u zaman modernleúmenin siyasal ve
baúka birleúmeler olabilece÷ini belirterek, dipsiz kuyu gibi yo÷un bilgi gerektiren
kültürel de÷iúim dinamiklerine direnç gösterirken ekonomik ve teknolojik nimetlerine
toplumsal ve ekonomik incelemeleri karúõlaútõrma aúamasõnda üretti÷i zorluklar
daha açõk olmuúlardõr.
oldu÷unu, bunun yerine gelenekle ça÷daúlaúma arasõndaki etkileúimin anlaúõlmasõnõn,
Modernleúmeyi birey, devlet ve toplum düzlemlerindeki de÷iúim ve dönüúümle ilgili
maddî ve manevî alanlarõn yeni bir hâl almasõ olarak görmek gerekir. Yeni durumun
yönünün belirlenmesinin ve sorunlarõnõn daha kapsamlõ kavranabilmesi için politikaya
yönelmek gerekti÷ini vurgular. 63
Modernleúme süreci aynõ zamanda bir de÷iúim sürecidir. Tarihin önemli
ekonomik, kültürel, toplumsal yapõ ve kurumlarõn dönüúümü ile görülmesi icap eder.
veriler
dinamiklerinden olan de÷iúim olgusu, karúõlaúõlan problemler ve bunlara üretilen
oluúturmayabilir. Çok sayõda fabrika kurulabilir ama ticarî geliúmeler az olabilir. Baúka
çözümler üzerinden anlaúõlõr ve incelenebilir. Bu olgunun din, ideoloji, üslup ve de÷er
bir kültürel hayata girilmesine ra÷men sanat ve estetik alanlarõnda hiçbir baúarõ
sistemine nüfuz ederek bütün ifadelendirme yollarõnõ biçimlendirdi÷i görülür. Tarih
görülmeyebilir. Modern okullar açõlabilir ama müfredatõ eski úekliyle sürdürülebilir. Bu
içinde de÷iúimi sa÷layan aktörlerin varlõ÷õ toplumsal bütünleúmenin belli aúamalara
tür olumsuzluklarõ sa÷lõklõ biçimde görmek zordur. Onun için modernleúmenin aldõ÷õ
ulaúmasõ ile mümkündür. Toplumun kendini ve sorunlarõnõ kavramasõ, kimlik ve amaç
Ancak
tarihî
perspektif
içinde
yeni
durumun
göstergeleri
anlamlõ
mesafe en sa÷lõklõ ve de÷iúken yapõlarõyla siyasal geliúmeleri izleyerek görülebilir.
birlikteli÷inin sa÷lanmasõ toplumsal bir ruhun oluúmasõnõ sa÷lar. Bu ruhu dillendirenler
Siyasal geliúmeler çözümleme, karúõlaútõrma ve dönemleútirme için elveriúli bir çerçeve
genellikle siyasal gücü ellerinde tutanlar ya da bu gücü ele geçirmek için hareket
sa÷ladõ÷õ gibi bir toplumun örgütsel temelini sa÷layan kurum da, politik yapõdõr. 61
edenlerdir. 64 Modernleúme süreci aynõ zamanda siyasal bir ideolojinin ve eylem tarzõnõn
Siyasal mücadeleler tarihi aynõ zamanda çürüyen rejimlerin ve toplumsal geliúmeyi
hayata geçirilmesi ile sonuçlanõr. 65 Modernleúme yönünde de÷iúim ve dönüúümü
59
62
Andersen- Seibert, age, s. 110-111.
øslâm dininin Kur!an ve Sünnete dayalõ kural koyucu ve kuúatõcõlõ÷õ ile e÷itim yoluyla Müslümanlarõn
modern unsurlarõ içselleútirme çabalarõ için John Obert Voll, øslâm- Süreklilik ve De÷iúim I, Çev. Cemil
Aydõn- Cengiz ùiúman- Mehmet Demirhan, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 1991, s. 7 vd; Fazlur Rahman,
øslâm ve Ça÷daúlõk, 5. Baskõ, Ankara: Ankara Okulu, 2002, s. 51- 80 ve 145- 194, ayrõca bkz. 1. ve 3.
bölümler. Aynõ yazarõn úeriatõn ilke olarak tüm insan hayatõnõ kapsamlõ düzenledi÷i üzerine øslâm, Çev.
Alparslan Açõkgenç- M. Hayri Kõrbaúo÷lu, Geniúletilmiú 3. Baskõ, Ankara: Selçuk Yayõnlarõ, 1993, s. 140
vd; ayrõca øslâm!õn toplumsal yaúamõ belirleyicili÷inin Budist, Hindu, Hristiyan ve øslâm dinleri arasõndaki
karúõlaútõrmalõ bir de÷erlendirmesi için Donald Eugene Smith, Religion and Political Development, Boston:
Little, Brown and Co., 1970, s. 144 vd.; 19. yüzyõl ve 20. yüzyõlda Müslüman entellektüellerin øslâmî
dayanõúma, iktidar, hukuk, úahsiyet, anti-emperyalizm, yeniden yorum, milliyetçilik, ideoloji, reform,
sosyalizm, laiklik, medeniyet gibi kavramlar üzerine özgün düúünceleri için John Esposito- John Donohue,
(Yay. Haz.), De÷iúim Sürecinde øslâm, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 1991.
61
James A. Bill- Carl Leiden, Politics in Middle East, 2nd edition, Boston&Toronto: Little, Brown and
Company, 1984, s. 6 vd.
60
Black, age, s. 64.
Black, s. 65.
Almanya, Japonya, Türkiye ve øran gibi sonradan modernleúmeye yönelen toplumlarda "maaúlõ orta
sõnõflar#õn varlõ÷õ devletin modernleúmedeki öncülü÷ünü belirledi÷i gibi toplumsal reformlarõn
gerçekleútirilmesinde de öncü olmaktadõr. Toker Dereli, Aydõnlar, Sendika Hareketi ve Endüstriyel øliúkiler
Sistemi, østanbul: østanbul Üniversitesi øktisat Fakültesi Yayõnlarõ, 1975, s. 254- 255.
65
Alain Touraine modern olmada ideolojinin ve eylem biçiminin milliyetçilik ve modernleúmecilik
oldu÷unu söylerken modern olanlardan çok modernleúme yolunda olan toplumlarõn siyasal dinamiklerine
dikkat çekmektedir. Ona göre milliyetçi tutum ve moderni izleme modernli÷in ideolojik gere÷idir.
Touraine, age, s. 155 vd. Geleneksel toplumdan modern topluma geçiúte milliyetçili÷in ve sömürge
yapõlarõnõn sömürülenler üzerinde yarattõ÷õ tepkinin ideolojik do÷asõ ve de÷iúim yönü için W. W. Rostow,
The Stages of Economic Growth, Cambridge: Cambridge Universty Press, 1960, s.26- 27. Orta Do÷u!da
elitlerin yasallaúma ihtiyacõ ve ideolojiye olan gereksinim için Bill- Leiden, age, s. 287. Türk modernleúme
sürecinde Atatürk eylemin bir ideoloji olup olmadõ÷õ üzerine tartõúmalar vardõr. Dönemin Kadro hareketi
bir ideoloji oluúturmaya çalõúmõútõr. Bunun en iyi örne÷i ùevket Süreyya Aydemir!in ønkõlâp ve Kadro
63
64
26
27
sa÷layanlar ya geleneksel yapõnõn ça÷õn gereklerine uygun hâle getirilmesi için evrimci
modernleúmeyi zorunlu gören ideolojik hareketleri do÷urmuútur. Bu modernleúmeci
tavrõ benimseyenler ya da geleneksel yapõnõn ça÷a uymadõ÷õ için kökten de÷iútirilmesini
politik tutumlar devletin yeniden tanõmlanmasõnõ, rejim de÷iúimini, sosyo-ekonomik
öneren devrimci tavrõ temsil edenler olarak iki biçimde ortaya çõkarlar. 66 ølki ço÷u
iliúkilerin yeniden belirlenmesini, toplumsal ve siyasal bütünleúmeyi ve bir ideoloji
zaman toplumda güçlü geleneksel ba÷larõ olan ve konumlarõnõ güçlendirecek ama
oluúturulmasõnõ talep etmiúlerdir.
toplumu daha az sarsacak giriúimlerde bulunan temsilcilerdir; di÷erleri ise daha çok
Modernleúme yoluna giren toplumlar varolan merkezî yapõlarõnõn gücü oranõnda
toplumun geniú ama zayõf geleneksel ba÷larõ olan kesimlerinden gelirler. Daha çok
modern unsurlarõn giriúini, benimsemek istediklerini ve modernleúmenin etkisini
toplumu dönüútürecek radikal giriúimleri hayata geçirmeyi hedeflerler.
denetleme imkânlarõ ölçüsünde farklõlõklar oluútururlar. Sömürge toplumlarõnda
Modernleúme, e÷er iradî olarak bir toplumun seçkinlerince talep ediliyorsa, belli ön
modernleúmeye direnç daha çok kültürel kurumlara ba÷lõlõk yoluyla gerçekleúirken,
úartlarõn gerçekleúti÷i bir zemin oluúur. En baúta bireyin, toplumun veya devletin
merkezî siyasal gücünü yitirmeyen toplumlarda direnç ve denetleme ise daha çok siyasal
modernleúmeye ihtiyaç duymasõnõ sa÷layacak modern düúünce ve kurumlarla
elitlerin çabalarõna dayanõr. Black, ilk ça÷daúlaúan toplumlarõn sõnõr komúularõ olan
karúõlaúõnca halihazõrdaki geleneksel durumun yetersizli÷ini görmesi gerekir. Birçok Batõ
Ruslar
dõúõ toplum Batõ ile karúõlaúmasõnda Batõ emperyalizminin askerî, ekonomik, kültürel ve
denetleyebilecek güçlü merkezî yapõlarõnõn varlõ÷õna iúaret eder ve e÷er ba÷õmsõz
ve
Türklerin
bulunduklarõ
co÷rafyada
!modernleúmenin
etkisini"
teknik üstünlü÷ü karúõsõnda yenilgi yaúamõútõr. Ço÷unlukla sömürgeleúen toplumlarda
varlõklarõnõ sürdürmek istiyorlarsa Batõlõ yöntemleri kabul etmek zorunda olduklarõnõ
içe kapanma ve geleneksele sõkõ sõkõya sarõlma gerçekleúirken az sayõda da olsa
anlayan uzak görüúlü yönetimlere sahip olduklarõnõ söylemektedir. 69 øran gibi görece
galiplerin güçlerinin do÷asõnõ anlamak ve benimsemek isteyenler çõkmõútõr. Ancak Batõlõ
Batõ etkisini geç hisseden devletlerde ise hem merkezî otoritenin gücünü tesiste çevresel
güçlerin genellikle emperyalist yüzü ile karúõlaúan birçok toplumda acil olarak
güçlerin onayõna ba÷lõlõk úartõ ve güçsüz do÷asõ, hem de toplumun modernleúmeye
modernleúmek gerekti÷ine iman etmiú yerel modernleúme taraftarlarõ ortaya çõkmõútõr.
kayõtsõzlõ÷õnõn yanõnda co÷rafî ve toplumsal bütünleúmenin zayõflõ÷õ modern unsurlarõn
Bunlarõn çõkõúõ ile siyasal gücü yönlendirmeleri ço÷u zaman hõzlõ gerçekleúmiútir. Rusya,
giriúini kontrol etmeyi güçleútirdi÷i gibi benimsenmesini sa÷layacak öncülerin
Japonya, Osmanlõ/ Türkiye, øran ve Mõsõr gibi ülkelerde modernleúme yönünde adõmlar
oluúumunu da geciktirmiútir. Ancak øran#da 19. yüzyõlõn ilk yarõsõndan itibaren sosyal
atõlõrken modernli÷in zihniyet dünyasõna vakõf olma aynõ zamanda; eú zamanlõ
protesto hareketlerinin en önemli argümanõ Batõlõ teknik ve ürünlerin yerel teknik ve
gerçekleúmemiútir. Ço÷u zaman kurumsal yenilikler yapõlõrken Batõlõ modern kurumlar
ürünleri yok etti÷i üzerinde toplanmõú ve merkezî hükümeti Batõlõ sõzmalara karúõ uyarõcõ
aynen alõnmõú varolan toplumsal yapõnõn buna nasõl tepkiler verece÷i ve sonuçlarõ hesap
etki yapmõútõr. 70
67
Modernleúme birçok toplumda bu yüzden sorunlu ve sancõlõ bir
Modernleúme süreci içindeki toplumlarõn temel özelli÷i bu toplumlarõn geleneksel
baúlangõca sahiptir. Modernleúme birçok Batõ dõúõ toplumda modern e÷itim ve üretim
üretim iliúkilerine dayalõ tarõm toplumlarõ olmasõ ve modern endüstriyel yapõlarõ
yapõlarõnõn oluúturulmasõ ile baúlamõútõr. 68 Zaman içinde büyüyen e÷itimliler ve
oluúturmaya elveriúli dönüúümü sa÷layacak maddî ve manevî itici güçlerin
ekonomik geliúmeler toplumsal, siyasal ve kültürel yapõlarõn de÷iúimini talep eden ve
bulunmamasõdõr. Endüstri toplumlarõnõn birçok açõdan bütünleúmiú ve örgütlü yapõlarõ
edilmemiútir.
çalõúmasõdõr. ønkõlâbõn ideolojisi için ùevket Süreyya Aydemir, ønkõlap ve Kadro, 3. Basõm, østanbul: Remzi
Kitabevi, 1986, s.79 vd. Atatürk!ün doktriner ya da ideolojik üslubu tasvip etmedi÷i, kendilerini dogmaya
götürece÷i yönündeki tutumu için Yümni Sezen, Hümanizm ve Atatürk Devrimleri, østanbul: Ayõúõ÷õ
Kitaplarõ, yty, s. 221. Bir inkõlâp ideolojisi oluúturma ihtiyacõ ve ortaya çõkan Kadro Hareketinin geliúimi
hakkõnda daha fazla bilgi için Temuçin Faik Ertan, Kadrocular ve Kadro Hareketi, Ankara: T.C. Kültür
Bakanlõ÷õ, 1994.
66
Bunun Orta Do÷u için böyle oldu÷u üzerine Bill -Leiden, age, s. 177.
67
Türkiye ve Mõsõr gibi Orta Do÷u ülkelerinde Batõ kurumlarõnõn taúõndõ÷õ üzerine Andersen- Seibert, age,
s. 107.
68
Szymon Chodak, Social Devolopment, Oxford: Oxford Press, 1974, s. 254- 255; Frank Tachau,
"Introduction#, Political Elites and Political Development in Middle East, Ed. Frank Tachau, London:
Schenkman Publishing Company, Inc., 1975, s. 10 vd.
bünyesinde barõndõrõrken tarõm toplumlarõnda modern unsurlarõ biçimlendirecek bu tür
bütünleúmenin olmamasõ modernleúmeci önderlerin modern devlet ve toplum
yaratabilmek için ideolojik argümanlarõ öne çõkarmalarõ gerekmiútir. 71 Bu toplumlarda
modern dil, tarih ve kültür çalõúmalarõnõn önemli yer tutmasõ ve merkezden çevreye
69
Black, age, s. 74- 76.
Charles Issawi, The Economic History of Iran, 1800-1914, Chicago: Chicago University Press, 1971, s.
76 vd.
71
Dereli, age, s. 57.
70
28
29
do÷ru kültürel bir bütünleúme arayõúõ bürokratik, halkçõ ve milliyetçi bir siyasal üslubun
do÷ru yayõlma e÷ilimi gösterir. 75 Bu durum modernleúmenin yönünü, biçimini ve
geliúmesine yol açmõútõr.
72
Sonradan modernleúmeye yönelen birçok toplumda siyasal modernleúmenin
varaca÷õ noktayõ anlamlandõracak modernleúme argümanlarõnõ da üretir. Birçok
modernleúme sürecinde ihtilâlci, milliyetçi, halkçõ ve radikal tutumlar gözlemlenebilir. 76
gereklerini yerine getirenler ço÷unlukla devletle iliúkili bürokratik zihniyetli ancak
Türk ve øran modernleúmelerinde ihtilâlci úiddet oldu÷u gibi milliyetçi, halkçõ temalarõn
modernli÷in geleneksel yapõlardaki yõkõcõ etkisine paralel meydana gelen toplumsal
yanõnda laik ve inkõlâpçõ adõmlar önemli bir yer tutar. 77
hareketlenmelerin sonucunda ortaya çõkan modern e÷itimli olmakla birlikte toplumun
Modernleúme sürecinde toplumsal bütünleúme, bireyin yerel-geleneksel iliúkilere
geleneksel geniú alt katmanlarõ ile güçlü ba÷larõ olan orta sõnõflara mensupturlar.
dayalõ ve tek yönlü somut çõkarlarõnõ kollayan sosyo-ekonomik dayanõúma ve kültürel
Bunlarõn en belirgin özellikleri her yönüyle modernleúmeye kararlõ olmalarõ,
benzerlik üzerine kurulu ba÷larõnõn çözülerek, çok yönlü ve soyut ba÷lõlõk kodlarõ ile
toplumlarõnõn genel görünümü olan geleneksel- kõrsal yapõlarõnõ de÷iúime u÷ratarak
çevrelenmiú rafine úehir kültürü ve bilimsel bilgi ve teknolojik yenili÷e dayalõ endüstri
úehirli endüstriyel toplumlara dönüútürmeyi ülkü edinmeleri ve ulus- devlete dönüúecek
merkezli ba÷larõnõn güçlenmesi olarak ortaya çõkar. Toplumsal refah artõúõnõn ve
rasyonel bir devlet ve bütünleúmiú bir toplum arzularõdõr. 73 Bu kararlõlõk, ülkü ve
yenili÷in hayatõ kolaylaútõrmasõ istenen sonucu; e÷itimli iú gücü açõ÷õ, geleneksel
arzularõn gerçekleúmesi için modernleúmeci elitler bürokraside yer almaktan siyasal
üretimin yõkõlmasõ ile iúsizlik ve göç olgusu, teknolojik hõza ayak uyduramama
yönetimi ele geçirmeye kadar geniú bir hareket tarzõ ortaya koyarlar. Prusya
istenmeyen sonuçlarõ do÷urur. Çok yönlü toplumsal bütünleúme bireyin e÷itim alma,
Militarizminden Meiji Restorasyonuna; Avusturya-Macaristan ço÷ulculu÷undan Rus
teknoloji kullanma ve yeni anlayõúlarla kendini gerçekleútirme imkânlarõnõ ço÷altõrken
Sovyet øhtilâline; daha özgün olarak Osmanlõ Tanzimat Reformculu÷undan Atatürk
toplum içindeki dayanõúma duygusunu zayõflatmasõ, yalnõzlõk ve yabancõlaúmanõn
ønkõlâbõna ve øran Kaçar Meúrutiyetçili÷inden Pehlevî monarúik ulus-devletçili÷ine
artmasõ huzursuzluklara yol açmaktadõr. Bireyi aynõ toplumda birlikte yaúamaya iten güç
uzanan çok çeúitli örnekleri bu noktada ele almak mümkündür. ùu da bir gerçektir ki
ise dil anlaúmasõ, dinî inanç, tarih duygusu ve ortak zevkler gibi kültürel de÷erlere
kendi iradeleri ile modernleúmeye yönelen devletlerde ço÷unlukla önce devlet
dayanmaktadõr. Toplumsal bütünleúmenin üretti÷i sorunlarõn aúõlmasõnda toplumun
mekanizmasõnõn temel yürütücüleri olan bürokrasi modernleúmekte ve modernleúmiú
dönüúen kültürel de÷erlerinin katkõsõnõn yanõ sõra siyasal iktidarõn biçimi, hukukun
bürokrasi toplumsal modernleúmeyi gerçekleútirmek için hem topluma öncülük etmekte
iúleyiú tarzõ ve siyasal katõlõmõn türü belirleyicidir.78 Türkiye ve øran gibi ülkelerin
hem de modernleúme yönünde dayatmaya gitmektedir. Alman, Rus, Japon ve Çin
modernleúmeci elitleri, modernleúme sürecinde, büyük tarihi geçmiúlerinin gücünden,
modernleúmelerinde oldu÷u gibi Türk ve øran modernleúmelerinde bürokratik
dillerine ba÷lõlõktan, antik kültürel miras ve toplumsal bütünleúmeyi güçlendirecek ve
modernleúme öncelikli bir yere sahiptir. 74 øster reformlarla (Japonya için !restorasyon")
sürdürecek geçmiú tarihi olaylardan güç almõúlardõr. 79
ister inkõlâplarla gerçekleúsin birçok geleneksel toplumda modernleúme bürokrasinin
önemli bir kesimince veya daha sonra bürokrasiyi üstlenen elitlerce tavandan tabana
72
Manfred Halpern, The Politics of Social Change in the Middle East and Nort Africa, New Jersey:
Pinceton University Press, 1963, s. 53.
Orta Do÷u için Halpern, s. 68 vd; Bill- Leiden, age, s. 123 vd; øran için Azadeh Kian- Thiebaut,
Secularization of øran: A Doomed Failure?, Paris: Diffusion Peeters, 1998, s. 14- 25, 62, 68- 88; øran
toplumsal sõnõflarõnõn devletle ba÷larõ için Homa Katouzian, State and Society in Iran, London & New
York: I. B. Tauris Publishers, 2000, s. 4.
74
Örne÷in Çin#de modernleúmeyi önce bürokrasinin istedi÷i ve atõlan modernleúme adõmlarõnõn bürokrasiyi
modernleútirirken Batõlõlaúmacõ aydõnlarõ ortaya çõkardõ÷õ üzerine Rahman Nurdun, Çin Modernleúmesi ve
Türkiye, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Atatürk ølkeleri ve ønkõlâp Tarihi Enstitüsü- Yayõnlanmamõú
Doktora Tezi-, 2002, s. 101-105.
73
75
Tahsin Görgün, !Bir Problem Olarak Modernleúme", øslâm ve Modernleúme, østanbul: Türkiye Diyanet
Vakfõ, 1997, s. 32- 33.
76
Ellen Kay Trimberger, Tepeden ønmeci Devrimler, Çev. Fatih Uslu, østanbul: Gelenek, 2003, s. 21- 22.
77
Atatürk#ün yapõlan inkõlâplara gösterilen tepkilere hiçbir zaman taviz vermedi÷i, yeri geldi÷inde zor
kullanarak bu tepkileri tasfiye etti÷i ve inkõlâplarõn kalõcõ olmasõ için hukukî temeller oluúturdu÷u bilinen
bir gerçektir. Sezen, age, s. 209; øran#da ise Rõza ùah kendi modernleúme uygulamalarõnda zaman zaman
din adamlarõ ile karúõ karúõya gelmiútir. Rõza ùah iki politika izlemiútir. Elzem olan uygulamalarda (e÷itim,
hukuk, giyim ve askere alma vb.) geri adõm atmayarak din adamlarõna karúõ úiddet kullanmaktan
çekinmemiú ya da din adamlarõnõn bazõsõnõ ikna ederek karúõ bloku zayõflatarak muhalefeti susturmuútur.
ùahruh Ahavi, øran!da Din ve Siyaset, østanbul: Yöneliú , 1990, s.74 vd.
78
Black, age, s.77- 85.
79
Türkiye ve øran#la ilgili Batõlõ oryantalist çalõúmalar hemen hemen aynõ dönemde ortaya çõkmõútõr. 20.
yüzyõlda yo÷un modernleúme yoluna giren Türkiye ve øran bu çalõúmalarõn dil, kültür, tarih ve millî
temalarõndan geniú biçimde yararlanmõúlardõr. Oryantalizm için Edward W. Said, ùarkiyatçõlõk, Çev. Berna
Ünler, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1999; Oryantalist çalõúmalarõn Türkiye ve øran#daki millî kimliklerin
oluúumuna etkisi için David Kushner, Türk Milliyetçili÷inin Do÷uúu, østanbul: Fener Yayõnlarõ, 1998, s. 39
vd.; Mustafa Vaziri, Iran as Imagined Nation: The Construction of National Identity, New York: Paragon
30
31
Her bir toplumun modernleúme baúarõsõ, kendi özgün geleneksel durumu, öncelikleri,
mõ karúõlaútõrõlmõútõr; toplum ça÷daú dönemde kendi kendini mi yönetiyordu, yoksa uzun
kullanõlabilir kaynaklarõ, kültürel geliúmiúlik ve elitlerin yeterlili÷i ile görülebilir. Bu
bir dönem sömürge olarak mõ yönetildi; toplum ça÷daú döneme ça÷daúlõ÷õn iúlevlerine
genel kabuller modernleúmeyi dünya ölçüsünde görmemizi sa÷layacak genelleútirmeler
önemli düzeyde uyarlanabilen kurumlarla mõ girmiútir, yoksa daha ça÷daú toplumlardan
üretmekle birlikte hiçbir toplum kendinden öncekilerin úart ve imkânlarõ ile donanõmlõ
alõnan kurumlar karúõsõnda gerilemek zorunda kalmõú olan aslõnda geliúmemiú
olmadõ÷õndan kendi yolunu belirlemede baúka toplumlarõn deneyimiyle bulabilece÷i
kurumlarla mõ?..." 84
anlamõna gelmez. 80 Modernleúmenin zorlu do÷asõ ve bugün görülen modernleúme
Modernleúme sürecinin önemli bir tartõúma konusu kronolojik önceli÷in etkisi
süreçlerindeki çeúitlilik ve gösterge farklõlõklarõ modernleúmenin daha çok toplumlarõn iç
üzerinde toplanõr. Modern olma açõsõndan bu durumu önemli bir kriter olarak görüp
dinamiklerinin hareketlili÷i ve tarihî tecrübelerinin daha belirleyici oldu÷unu
meseleye yaklaúan Black, 85 modernleúme yolundaki toplumlara etkisini inkâr edilemez
göstermektedir. 81 Yine de siyasal modernleúmenin bütün toplumlar için geçerli
olarak görmektedir. Daha önce modernleúmeyi baúarmõú toplumlarõn hazõr modeller
olabilecek özellikleriyle her bir toplumun kendine özgü olanlar arasõnda yer alan
olarak karúõlarõnda durmasõ, modernleúmeyi hedefleyen toplumlar için yönlerini ve
karakteristiklerinin belirlemesine dayalõ belli aúamalardan geçen modeller üretmek
atmalarõ gereken adõmlarõ somut gerçeklere dönüútürmüútür. Daha önce modernleúmiú
mümkündür. Ancak genel, eú zamanlõ ve kendine özgü sõnõrlõlõklarõ olan, siyasal olgu ve
toplumlar gizil özgünlüklerini bünyelerinde taúõyarak modernleúmenin üretti÷i sorunlarla
kararlara dayalõ bu modelleútirmenin öne sürülebilecek ve kabul edilebilecek tek ortak
erken yüzleúmiúler ve çözüm yollarõnõ arayõúta erken ve sancõlõ ama rahat bir ortam
tarihin, kronolojik temelde 1789 Fransõz øhtilâli oldu÷unun altõnõ çizmek gerekir. 82
oluúturarak yabancõ modellerin akõl karõútõran etkilerinden ve yanlõú örneklerinden
Birçok toplumun ortak modernleúme özelliklerinin yanõnda özgün yanlarõnõn çok
kurtulmuúlardõr. Modernleúmenin bu toplumlardaki yavaú, çetin ama dengeli sürecine
çeúitlilik gösterdi÷ini ve bunun da o toplumlarõn modernleúme problemlerini anlamada
karúõlõk daha sonra modernleúen toplumlar önlerinde seleflerinin genellikle baúarõlõ
sõnõrlõ bir yararõ oldu÷unu göz önünde bulundurarak, modernleúme sürecinde benzer
görünen çabalarõnõ bulmuúlar ve bu toplumlarõn önderleri kendi sorunlarõnõ bu modellere
problemler ve üretilen politikalar çerçevesinde tipleútirmelere gitmek modernleúmeyi
göre algõlamõúlar ancak yine de anõlan modellerin yerel duruma uygun olup olmadõ÷õ
anlamada ve modernleúme sürecindeki toplumlarõ karúõlaútõrarak de÷erlendirme yapmada
üzerine geniú tartõúmalara girmeye çalõúmõúlardõr. 86 øki ya da üç yüzyõl süren bu canlõ
83
Ancak bunun keyfili÷i ve fayda temelli oldu÷u
tartõúma, yabancõ modellerin aynen kabulü veya toptan reddi ya da geleneksel
unutulmamalõdõr. Black karúõlaútõrmayõ belli konular üzerinde yo÷unlaútõrõr ve úu úekilde
kurumlarõn dönüútürülmesi veya daha önce modernleúmiú toplumlarca geliútirilen
sõralar: !Acaba toplumda siyasal iktidarõn geleneksel önderlerden ça÷daúlaútõrõcõ olanlara
kurumlarõn evrenselli÷ine olan inanç gibi kutuplaúmalarda kendine anlam kazandõrmõútõr.
geçmesi öteki toplumlara göre erken mi yoksa geç mi olmuútur; toplumda ça÷daúlõ÷õn
Black, geç modernleúmenin avantajlarõnõ teknik geliúmelerin satõn alõnabilirli÷i ve kopya
geleneksel önderlere do÷rudan yönelen siyasal zorlamasõ içsel mi yoksa dõúsal kaynaklõ
edilebilirli÷indeki kolaylõkta görürken dezavantajõ köklü geleneksel kurumlarõn yerine
mõdõr; toplum ça÷daú dönem içinde toprak ve nüfus açõsõndan süreklilik durumunu
yabancõ modellerin ikame edilmesinde çatõúan de÷er ve yargõlarõn yõkõcõ etkisinde
korumuú mudur, yoksa toprak ve halklarõnõn temelli biçimde yeniden gruplaútõrõlmasõyla
görmektedir. Çözüm olarak da, !bu toplumlarõn önderlerinin ça÷daúlõ÷õn genellikle
çok sayõda kolaylõklar sa÷lar.
House, 1993, s. 103 vd.; Mohammad Tavakoli-Targhi, Refashioning Iran: Orientalism, Occidentalism,
New York: Palgrave, 2001, s. 20 vd.
80
Black, age, s. 92.
81
Smith, age, s. 85. Türkiye#nin de içinde bulundu÷u Orta Do÷u toplumlarõnõn yaygõn köylülük yapõsõnõn
modernleúmenin giriú sürecinde di÷er geleneksel toplumlarõn birço÷una göre avantaj sa÷ladõ÷õ üzerine
Andersen- Seibert, age, s. 104.
82
Örne÷in Black#õn modelleútirmesinde Türkiye ve øran beúinci model içinde yer alõr. Bu iki ülkede
ça÷daúlaúma atõlõmlarõnõn yakõn tarihî dönemde baúlamasõnõ, Fransõz ihtilâlinin bu iki toplumun siyasal
ça÷daúlaúma dürtüsündeki etkisini ve iki karizmatik liderin (Atatürk ve Rõza ùah) hemen hemen aynõ
tarihlerde iktidarõ devralmalarõ hakkõnda Black, age, s.92- 93. Fransõz ihtilâli#nin de÷iúimi teúvik eden tüm
toplumsal devrimlerde etkili oldu÷una dair Skocpol, age., s. 63.
83
Üç tip modernleúme biçimi üzerine Smith, age, s. 88 vd.
uygulanabilir iúlevlerini yabancõ geleneklerden alõnan kurumsal biçimlerden ayõrt etme
akõllõlõ÷õnõ gösterme" ile aúõlabilece÷ini, yoksa geleneksel olanla ça÷daú olanõn
çatõúmasõnõn kaçõnõlmaz oldu÷una iúaret etmektedir. 87
84
Black, age, s. 99-100.
Black, s. 100.
Türk modernleúmesi için bu tür tartõúmalar yo÷un olarak daha çok II. Meúrutiyet döneminde görülür. Bu
tür tartõúmalardan çõkmõú iki örnek çalõúma için Said Halim Paúa, Buhranlarõmõz, østanbul: Tercüman 1001
Temel Eser, yty; Ahmet A÷ao÷lu, Üç Medeniyet, østanbul: Milli E÷itim Basõmevi, 1972.
87
Black, age, s. 101.
85
86
32
33
Modernleúme taraftarõ elitlerin geleneksel elitlere karúõ modern e÷itim kurumlarõndan
Sömürge toplumlarõnõn modernleúme sürecindeki ilk deneyimleri sömürgeci güçlerin
yetiúmeleri, modernli÷in gücüne vakõf olmalarõ ve yeni durumlara uyum sa÷layacak
sömürge politikalarõ ile belirlenmiútir. Sömürge yönetimleri ba÷lõ olduklarõ metropol
çözümler üretmelerinden dolayõ güçlü konumlar elde etmeleri ço÷u zaman kaçõnõlmaz
ülkelerin birer prototipini oluúturan yönetim birimlerinin yanõnda siyasal ve hukuksal
olmuútur. Modernleúme için iç ve dõú koúullarõn zorlayõcõ etkisi söz konusu oldu÷unda
kurumlar getirmiúler, bunlarõ hayata geçirecek kararlõlõ÷õ göstermiúler; bunun altyapõsõnõ
önceli÷i, geleneksel odaklarla modernleúmeci odaklar arasõndaki mücadelenin boyutu,
oluúturmaya ve e÷itime a÷õrlõk vermiúlerdir. Sömürge amaçlarõ için gerekli olan
modernleúmeci elitin ortaya çõkõú ve geliúim süreci, modern kurumlarõn tespit ve
demiryolu, karayolu ve liman yapõmõnõ gerçekleútirmiúler; iletiúimi sa÷layacak tesis ve
88
Bu belirlemede gelenekçi-modern zõtlaúmasõ veya
araçlarõ kurmuúlar, çalõúma ve koruyucu sa÷lõk düzeni ile iúgücü ihtiyacõna ba÷lõ e÷itim
uzlaúmasõ, ideolojik katõlõk veya esneklik, geleneksel kurumlarõn dönüúüm yetene÷i veya
kurumlarõ oluúturmuúlar ve yeni veya verimli ürünler ile bunlarõ mamul hâle
direnci, sömürge olma hâli veya tersi, kurtuluú savaúõnõn yapõlõp yapõlmamasõ gibi
dönüútürecek sanayiler getirmiúlerdir. Modernleúmenin pahalõ, köklü ve úiddetli etkiler
olgularõnõn varlõ÷õ modernleúmenin seyrini ve biçimini anlamlandõrmõútõr.
do÷urabilecek sonuçlarõnõn bir kõsmõ sömürgeci güçlerce üstlenilmiútir. Sömürge
yerleúim biçimi belirlemiútir.
Bir toplumun modernleúme sürecine girmeden önce nüfus ve toprak süreklili÷ine
sahip olup olmadõ÷õ veya toprak ve halklarõn yeniden bütünleúme zorunlulu÷u ile
toplumlarõnda
ba÷õmsõzlõk
sonrasõna
birçok
açõlardan
ulaúõlmõú
modernleúme
göstergelerinin yanõnda modernleúmenin nimetlerinden toplumun hõzlõ yararlanma ve
karúõlaúõp karúõlaúmadõ÷õ modernleúme süreci için önemlidir. 89 Rusya, Japonya, Çin,
faydalarõnõ görme imkânlarõ miras kalmõútõr. Bu durum modernleúmeyi devralan yerel
Türkiye ve øran#õn içinde bulundu÷u süreklili÷i olan ülkeler milletleúmenin birçok
elitlerin iúini kolaylaútõrmakla birlikte sömürgeci güçlerin kendi ihtiyaçlarõna göre
aúamasõnõ daha önceden yaúamalarõna ra÷men güvenlik sorunlarõnõn üstesinden gelmek
belirledikleri bir yapõ kalmõú ve ba÷õmsõzlõ÷õnõ kazanan birçok devletler kendi
için büyük miktarda maddî ve manevî enerjilerini harcamõú ve milletleúmenin belli
ihtiyaçlarõnõ belirlemede ve ürettikleri ürünler için pazar bulmada sõkõntõlar
aúamalarõnõ geçmiúlerdir. Bu ülkeler güvenlik sorunlarõnõ geleneklerindeki derin kökleri
yaúamõúlardõr. Bu da yeni bir ba÷õmlõlõk durumu yaratõrken ba÷õmsõzlõklarõnõ
olan ortak yaúama deneyimlerine dayanarak üstesinden gelmiúlerdir. 90 Ancak bu
kazanmalarõnõn önemi tartõúõlõr hâle gelmiútir. Birçok Asya ve Afrika ülkesi bugün bile
toplumlarõn dõúõnda kalan çok sayõda toplum gerek milletleúme ve modernleúme; gerekse
sömürgesi olduklarõ ülkelerin dilini, kültürünü benimsedi÷i gibi dõú ekonomik iliúkileri
güvenlik sorunlarõndan kaynaklanan bir çok problemi aúmak için çok de÷iúik ve a÷õr
de bu sömürgeci ülkelere ba÷lõdõr. 92
bedeller ödemiúlerdir. Birçok toplum nüfus, sõnõr, devlet, iktidar ve kültür
Modernleúme sürecinde geleneksel kurumlarõn modern yapõlara dönüúümü için bu
de÷iúimlerinden kaynaklanan sorunlarla hâlâ u÷raúmaktadõrlar. Ancak øranlõlar ve
toplumlarõn geleneksel kurumlarõnõ ça÷daú iúlevlere dönüútürebilecek düzeyde geliúmiú
Türkler, sahip olduklarõ büyük tarihî geçmiúlerinin ve uygarlõklarõnõn verdi÷i özgüvene
olup olmadõklarõna bakmak gerekir. Modernli÷in ilk ortaya çõktõ÷õ Batõ Avrupa
dayalõ olarak, ça÷daú ulus-devlet olgusunu gerçekleútirebilmek için süreklilik ve birlik
toplumlarõ geleneksel kurumlarõnõ modern iúlevlere uyarlayarak gerçekleútirmiúlerdir. Bu
duygusunu daha sesli dile getirmiúlerdir. 91 Ayrõca birçok ülke ulus olmanõn çok önemli
toplumlarõn modern olmaya hazõr maddî kurumlarõnõn yanõnda zihnî kabiliyeti ortaya
aúamalarõnda, kõsa sürelerde de olsa yabancõ yönetim altõnda yaúamõúlardõr. Örne÷in Orta
çõkaracak dil ve düúünce düzeyinde uzun birikimleri olmuútur. Batõ Avrupa dõúõnda
ve Güney Avrupa ülkeleri Napoleon ordularõnca iúgal edilmiú; Çin, Türkiye, øran ve
modernleúme sürecine giren Alman, øspanyol, øtalyan, Rus, Türk, Çin, Japon ve Arap
Etiyopya yabancõlarõn çeúitli biçimlerdeki iúgal ve müdahalesine maruz kalmõúlar ama bu
toplumlarõ kullanõlabilir ve geliúebilir bir yazõ diline, üzerinde uzlaúõlan bir kültüre, tarihî
yabancõ yönetim süreleri görece kõsa olmuú; genellikle de millî uyanõú ve yenileúmenin
deneyime dayalõ siyasal kurumlara, yerleúik bir inanca ve bireyleri kuúatan ba÷õmlõ
yo÷un aúamalarõ için uyarõcõ etki yaratmõúlardõr.
92
88
Trimberger, age., s.32 vd.
Black Türkiye ve øran gibi ülkeleri bu yapõlanma içinde de÷erlendirir. Black, age, s. 102.
Black, s. 103.
91
Black, s. 104-5.
89
90
Afrika sömürge sonrasõ aydõnlarõn haleti ruhiyeleri üzerine Franz Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri,
østanbul: Birleúik Yayõncõlõk, yty, s. 135 vd.; Afrika#nõn sömürge ve sömürge sonrasõ için Türkkaya Ataöv,
Afrika Ulusal Kurtuluú Mücadeleleri, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayõnlarõ,
1977; Ali Mazrui, Afrikalõlar, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 1992. Afrika#daki sömürgeciye ba÷lõ olarak
sömürülenin modernleúmesi üzerine bilgiler için Mazrui, s.15 vd. Mazrui#in kitabõnõn 8, 9 ve 10.
bölümlerinde Afrika#daki Sömüren- sömürülen iliúkileri üzerine geniú bilgi bulunmaktadõr.
34
35
sosyo-ekonomik iliúkilere sahiplerdi. Denilebilir ki modern düúünceleri açõklayabilen bir
1.1.4 Tarihî Süreci Anlamlandõrma: Modernleúme Kuramõ
dile sahip olmak için önce anlamlarõn ço÷altõlmasõ, yeni terimler alõnmasõ veya
(/Kuramlarõ)
bulunmasõ yoluyla geliúmeye yatkõn yazõlõ bir dille iúe baúlanmasõ gerekir. Dil için
geçerli olan, de÷iúen derecelerde dinî, hukukî ve siyasî kurumlar için de geçerlidir. Soyut
bilgi alanõnda bile, Do÷u Akdeniz ve Asya toplumlarõnõn ça÷daú düúüncelerinin
geliúmesine katkõda bulunan araútõrma ve derin düúünme gelenekleri vardõr ve bu
toplumlar ça÷daú bilgiyle (daha az sorunsuz) ba÷lantõ sa÷lamõúlardõr. 93 Yazõlõ bir dilleri
olmayan ya da siyasal, hukuksal ve dinsel kurumlarõndan yoksun toplumlara ait bazõ
geleneksel kurumlarõn geliúmiúlik düzeylerinin uyarlanmaya elveriúli olmadõ÷õnõ da
ekleyen Black, bu toplumlarõn bu sorunu sömürgeci ülkenin dilini benimseyerek
aútõklarõnõ ve bunun pratikte iyi sonuçlar verdi÷ini belirtir. Ancak bunun gelenekle
ça÷daúlõk arasõnda geniú bir boúluk bõraktõ÷õnõ ve !ça÷daú kurumlarõn geleneksel
olanlarla daha çok ba÷daútõ÷õ toplumlardakinden çok de÷iúik bir geliúmeye yol açtõ÷õnõ"
ifade etmektedir. 94
1930#lu yõllardan baúlayarak sömürge karúõtõ ve milliyetçi hareketlerin ortaya çõkõúõ
Avrupalõ sömürgecili÷in gücünü büyük oranda tahrip etmiútir. Sömürgecili÷in düúüúe
geçmesi, yeni bir dünya düzeninin gündeme gelmesi ve Batõ dõúõ toplumlara akan bilgi
ve teknoloji transferi, Batõ#nõn kendini yeniden tanõmlamasõna yol açarken, Batõ dõúõ
toplumlarda yeni kimlik arayõúlarõnõ da gündeme getirmiútir. II. Dünya Savaúõndan sonra
sosyalist ve milliyetçi hareketlerin Batõ dõúõ dünyada hõzlandõ÷õ bu dönemde ABD#nin
Do÷u Blo÷una kayma e÷ilimindeki bu dünyanõn ulus-devletlerinin akõbetleri ile
ilgilenme zorunlulu÷u bu dünyanõn tarihî açõ÷õ kapatmasõ ve geliúmiúli÷i yakalamasõ
konusu merkezî bir problem olarak ortaya çõkmõútõr. Avrupa#nõn uluslar arasõ siyasete
yön verme gücünün tükenmesine paralel olarak ABD#nin bu iúi üstlenmek için ortaya
çõkõúõ, acil olarak komünizm tehdidinin azaltõlmasõ, aúõrõ nüfus artõúõnõn kontrolü, Batõ
Bu tez çalõúmasõnõn konu düzleminde ele alõnan dönem için söz konusu olan
endüstrisinin ihtiyacõ olan ham madde kaynaklarõnõn ve pazarlarõn güvenli÷inin yanõnda
modernleúme süreci, siyasal olanõn öne çõktõ÷õ ve !yeni" devlet biçiminin sosyal, siyasal,
Batõ dõúõ ülkelerin iç ve dõú sorunlarõnõn varlõ÷õ Amerikalõ toplum kuramcõlarõnõn Batõ
kültürel ve ekonomik de÷iúimlerde baúat rol oynadõ÷õnõ göstermektedir. Güçlü bir ordu,
dõúõ dünyaya bakõúlarõnõ belirlemiútir. 96 Teorik bir kavram olarak modernleúme kuramõ
geniú bir bürokrasi ve dev ekonomik yatõrõmlarõ gerçekleútirebilecek ve sürdürebilecek
(veya kuramlarõ), Batõ düúünce atmosferine, II. Dünya Savaúõ sonrasõ dünyanõn yeniden
malî gücü bulunan devlet, yasa koyma, güç kullanma ve yargõlama tekellerini de elinde
yapõlanmasõ ve yorumlanmasõna ba÷lõ olarak girmiútir. 97 Bunda ABD#nin yeni bir dünya
tutmaktadõr. Klasik modern devlet gelene÷inin !egemenlik" anlayõúõna tekabül eden bu
gücü olarak kendini görmesi ve buna ba÷lõ olarak uluslar arasõ iliúkilerde en önemli
durum sonradan modernleúme yoluna giren devletlerce devralõnmõú ve modernleútirici
problemi oluúturan geliúmiú ve geliúmekte olan ülkeler arasõndaki sosyo-ekonomik
devlet ideolojisine dönüútürülmüútür. Modernleúme yolundaki toplumlar için !güçlü
uçurumun giderilmesinde ideolojik alt yapõyõ oluúturacak
devlet" imajõ önemli bir ideolojik argümandõr. Bu durumu meúrulaútõrmak için ferdî
bir yol haritasõ sunacak stratejik bir model oluúturulmasõ gerekti÷i ihtiyacõ da belirleyici
haklar ve toplumsal rõza egemen devletin !muktedir"li÷i içine çekilir; fert ve toplumun
olmuútur. 99 Ayrõca bu ihtiyacõ karúõlayacak sosyoloji disiplindeki toplumsal yapõlarõn
devletle özdeúleútirildi÷i, fert ve toplumdan fedakâr olmasõnõn istendi÷i ve devletin önce
geldi÷i kutsal bir hava oluúturulur. 95
Black, age, s. 106. Bu durumu kültürel geliúme açõdan ele alan Weber, Batõ dõúõndaki Hind, Çin ve øslâm
dünyasõnda sanat, dil, bilim, siyaset ve rasyonel düúünme alanlarõnda birikimleri oldu÷unun altõnõ çizer
ancak onun amacõ modern dünyanõn gereklerinin Batõ#da nasõl biraraya geldi÷i üzerinedir. Weber, age, s. 13
vd.
94
Black, s. 107.
95
Çetin, agm, s. 11- 12.
93
96
98
ve geliúmekte olan ülkelere
Altun, age., s. 42- 49.
Modernleúme kuramõ, II. Dünya Savaúõ sonrasõnda, Amerikan sosyal bilim çevrelerinde ortaya çõkan,
Batõ#nõn model alõnmasõ suretiyle tüm dünya toplumlarõnõn modernleúebilece÷ini varsayan ve Amerika#yõ
modernli÷in temsilcisi olarak sunan bir toplumsal de÷iúme yaklaúõmõdõr. Modernleúme kuramõ, büyük
oranda yapõsal iúlevselcili÷in kuramsal öncüllerine yaslanõr ve toplumlarõn gelenekten modernli÷e do÷ru
yaúanan evrensel bir sürece muhatap olduklarõ takdirde geliúebileceklerini söyler. Altun, s. 26; øsmail
Coúkun, !Modernleúme Kuramõ Üzerine", østanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Dergisi, Sayõ
1 (1988-1989), s. 289.
98
S. N. Eisenstadt, !Kemalist Yönetim ve Modernleúme: Bazõ Karúõlaútõrmalõ ve Analitik Görüúler",
Atatürk ve Türkiye!nin Modernleúmesi, Ed. Jacob M. Landau, østanbul: Sarmal Yayõnlarõ, 1999, s. 20
99
Kissinger, Modernleúme kuramõnda Amerikan vurgusunu úöyle ifade etmektedir: !Amerikan resmî
ideolojisi, ABD#nin kuruluúundan beri kendine ait iki önemli niteli÷inin oldu÷una inanõr: Demokrasiyi
kendi toplumunda gerçekleútirip, di÷er toplumlara !õúõldak" olma; Amerikan de÷erlerinin tüm dünyaya
taúõnmasõnõ sa÷lama." Henri Kissinger, Diplomasi, 3. Baskõ., østanbul: Türkiye øú Bankasõ Yayõnlarõ, 2002,
s.10; Köker, age., s. 28-29.
97
36
37
incelenmesinde geliútirilen yöntemlerin de modernleúme kuramõnõn inúasõnda rolü büyük
olmuútur. 100
Batõlõ geliúmiú ülkelerin emperyalist siyasetlerine uygun düúen modernleúme
kuramõnõn do÷asõna iliúkin en vurucu kavramsallaútõrmayõ Samuel Huntington yapmõútõr.
Batõ muhayyilesinde daha çok azgeliúmiú ülkelerin geliúmiú ülkeleri takip ve taklit
ederek Batõ tipi bir geliúme düzeyine ulaúacaklarõ üzerine
101
kurgulanan modernleúme
Ona göre modernleúme, devrimci, karmaúõk, sistematik, küresel, uzun erimli, tedricî,
homojenleútirici, geri döndürülemez ve ilerlemeci bir süreçtir. 106
olarak
Modern-geleneksel ayrõmõnõ, modernleúme kuramõnõn favori dikotomisi olarak gören
kavramsallaútõrmõú ve bu geçiúin, iktisadî düzeyde piyasanõn ve dõú yatõrõmlarõn devreye
Altun, kuramõn toplumlarõ modern ve geleneksel olarak ikiye ayõrdõ÷õnõ; daha sonra bu
girmesiyle, toplumsal düzeyde uygun Batõ kurumlarõ, de÷erleri ve davranõúlarõnõn
ayrõma !geçiú (aúamasõndaki) toplumlarõ" (transitional societies) da ekledi÷ini 107 ve bu
kuramõ
!geliúmeyi
gelenekten
modernli÷e
do÷ru
aúamalõ
bir
geçiú
benimsenmesiyle, siyasal düzeyde de parlamenter demokrasinin uygulanmaya konmasõ"
toplum tiplerine uygun düúen modeller ve bu modelleri niteleyen özellikler tespit
ile baúarõlaca÷õ varsayõmõnõ taúõr. 102 Batõ#nõn sanayileúmiú ve úehirleúmiú toplumunu
edildi÷ini belirtmektedir. Modern toplum, kentleúmenin, endüstrileúmenin, medyatik
odak alan ilerleme kuramcõlarõnõn tümü, tarihe geri döndürülemeyen ve özünde bir amaç
iletiúimin, yüksek bir okuma yazma oranõnõn, seküler bir sistemin, demokratik ideallerin,
taúõyan evrimci bir süreç olarak bakmõúlar ve mevcut koúullara en iyi uyum sa÷layan
!evrensel insanî de÷erlerin" görünür oldu÷u toplumun adõyken geleneksel toplum; bu
Batõ#yõ nihaî evrim noktasõ olarak görmüúlerdir. 103 Bu açõdan bakõldõ÷õnda do÷al bir
kõstaslarõn olmadõ÷õ ama bu kõstaslara göre belirlenen toplumu nitelemektedir. Bu
süreç olmasõ gereken modernleúme, Batõ dõúõ toplumlar için Batõ modelini izlemek
noktada geleneksel kendi özgün paradigmasõna göre tanõmlanmamakta, Batõ
suretiyle baúarõlabilecek bir ev ödevi niteli÷i taúõr. 104
modernli÷inin kavramsallaútõrmasõ içinde anlamlandõrõlmaktadõr. 108
Modernleúme
Batõ dõúõ toplumlarõn da modernleúebilece÷i varsayõmõnõ ortaya atõp bunun yollarõnõ
kuramõnõn özellikle klasik versiyonu geleneksel ve modern arasõnda ciddî çatõúmalarõn
araútõrma iddiasõyla öne çõkan modernleúme kuramõ, II. Dünya Savaúõ sonrasõ Amerikan
oldu÷unu, dolayõsõyla da modernleúme süreçlerinin önünün açõlmasõ için toplumdaki
sosyal bilimcilerinin düúünsel çabalarõnõn ürünü olmakla birlikte temelde 18. ve 19.
geleneksel unsurlarõn tasfiye edilmesi gerekti÷ini öngörmektedir. 109
yüzyõl Aydõnlanma felsefesiyle yeni yeni alanõnõ belirleyen sosyoloji disiplinin teorik
Modernleúme kuramõ geleneksel Batõ modernli÷inin ideolojik zemini olan
yaklaúõmlarõndan beslenmiútir. Ayrõca bir yandan !tarihsiz" Batõ dõúõ toplumlarõn
Aydõnlanmanõn anlam dünyasõ, pozitivizmin ilerlemeci tarih anlayõúõ, klasik sosyolojinin
bilgisini üretme arayõúõndaki antropolojinin bir yandan da Batõ dõúõnda kalan !tarihli"
organizmacõ ve rasyonelli÷in dönüútürücü gücü, geliúen kapitalizmin eylem mantõ÷õndan
toplumlarõ inceleyen oryantalizmin tarihî misyonunu üstlenmiútir. 105
beslenmiútir. Açõk manifestolu bir düúünce okulu olmayan modernleúme kuramõ, her ne
kadar !ortak bir duyuú"un yansõtõldõ÷õ bir entellektüel zemin olarak karúõmõza çõksa da,
bünyesinde farklõ tarzlarõ, yaklaúõmlarõ ve beklentileri taúõmaktadõr. 110 Genel olarak
100
Altun, age., s. 60-61.
Altun, s. 50.
Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlü÷ü, Çev. O. Akõnhay, D. Kömürcü, Ankara: Bilim ve Sanat, 1999, s.
261
103
Altun bunu úöyle yorumlamaktadõr: !Modernleúme kuramõ içerisinde modernlik ve Batõ iliúkisi iki
úekilde yorumlanõr. Birinci yoruma göre, modernli÷i tarihte ilk kez yakalayanlar Batõlõ toplumlardõr ve
dolayõsõyla modernlik Batõnõn malõ de÷ildir. Batõ, modernli÷i di÷er toplumlara nazaran daha erken
yakaladõ÷õ için daha ileri bir konumdadõr. Bu ileri konum, Batõlõ toplumlara modernli÷in yayõlmasõ
noktasõnda sorumluluk yüklemektedir. økinci yoruma göre ise, Batõ, kendi içsel dinamikleri ve sahip oldu÷u
erdemler sayesinde modernli÷i kendi bünyesinden çõkartmayõ baúarabilmiútir. Buna karúõlõk, Batõ-Dõúõ
toplumlar da kendi içsel sõnõrlõlõklarõ ve bünyevi zaaflarõ dolayõsõyla modernli÷e ulaúamamõúlardõr. Bu
nedenle dünyanõn modernleútirilmesi için yapõlmasõ gereken, söz konusu Batõlõ erdemlerin dünyaya
yayõlmasõnõ sa÷lamak ve Batõ-Dõúõ toplumlarõn dünyevi zaaflarõnõn ortadan kaldõrõlmasõna yardõmcõ
olmaktõr. Bu iki yorumunda ortaklaútõ÷õ nokta, Batõ#nõn önderli÷inin tartõúmasõz kabul edilmesi ve
modernleúme süreçlerinde kurucu özne olarak Batõ#nõn gösterilmesidir. Bu iki yorumda da içselci tarih
okumasõ göze çarpar." Altun, age., 55, 183.
104
Altun, s. 185.
105
Altun, s. 187.
söylenirse 1950#ler sonrasõnda modernleúme kuramõ, toplumsal yapõyõ belirleyen kurum,
101
102
norm ve rollerin toplumun varlõ÷õnõ sürdürmesi, geliúmesi ve dönüúmesi gibi belli bir
106
Samuel P. Huntington#un bu kavramsallaútõrmalarõnõn bir özeti için Altun, s. 180-181; Köker, age., s.4849.
S. N. Eisenstandt, !Convergence and Divergence of Modern and Modernizing Societies From the
Analysis of the Structring of Social Hierarchies in Middle Eastern Societies", International Journal of
Middle East Studies, No. 8 (1977), s.3.
108
Modern-gelenekselin ayõrõcõ özellikleri için Alev Erkilet Baúer, !Müzakere", Modernleúme, øslam
Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmî Toplantõ, 17-19 Kasõm 2000, østanbul, østanbul: øslâm
Araútõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 134-135.
109
Altun, age., s. 183-184; Köker, age., s.48-49. Ayrõca barbar yerine gelenekselin niçin tercih edildi÷ine
gelince, barbar kavramõ ötekini mekânsal düzlemde insanlõ÷õn uza÷õna yerleútiriyorken, geleneksel kavramõ,
bir geç kalmõúlõ÷õ, zamansal bir uzaklõ÷õ ifade etmekteydi. Peter Wagner, Modernli÷in Sosyolojisi, Çev.
Mehmet Küçük, østanbul: Sarmal Yayõnlarõ, s. 69
110
Altun, age., s. 179-182.
107
38
39
amaca hizmet etti÷ini savunan Parsons#õn !yapõsal iúlevselcili÷i"nden; modernli÷in
dönüúen paradigmasõndan görece farklõlõklar taúõr. Her iki dönemde Aydõnlanma, pozitif
göstergelerinden olan úehirleúme, okuryazarlõ÷õn artõúõ, medya ba÷õmlõlõ÷õ, siyasal
bilimlerdeki geliúme, kapitalizmin nimetleri ve Batõ kültürel üstünlü÷ü gibi de÷er ve
katõlõma ilgi, empati kurabilme yetene÷inin geliúmesi gibi de÷iúim olgularõnõn, Batõlõ
anlayõúlar modern olma düúünce ve kuramõnõ biçimlendirmiúlerdir. Temel farklõlõk
geçmiúleri olmakla birlikte, Batõlõ olmayõ arzulayan tüm toplumlar için evrensel
dünyayõ algõlama ve onu dönüútürme sürecinde !kendi"ni ve !öteki"ni tanõmlamada ve
olabilece÷ini ve gelenekselin yerini alabilece÷ini savunan Lerner#in !geçiú aúamasõnõ
!öteki"ne bakõúõnda göstermiútir. 19. yüzyõl ile 20. yüzyõlõn ikinci yarõsõ arasõnda
yaúayan toplum" yaklaúõmõndan beslenmiútir. Modernleúme kuramõ aynõ zamanda
modernleúme savunucularõ toplumlarõ daha çok ileri/ilkel, geliúmiú/geri diye keskin ve
Uygun e÷itimle modernleúmeyi algõlayabilecek insan yetiútirilebilece÷ini savunan
önyargõlara dayalõ ayõrõrken, 1950#ler sonrasõ modernleúme kuramcõlarõ toplumlarõ
Inkeles#in !sosyalleúme tezi"ne; modernleúme için tüm toplumsal alanlarõn birlikte
modern/geleneksel, kalkõnmõú/kalkõnmakta olan/kalkõnmamõú gibi daha yansõz (ya da
de÷iúmesini savunan Smelser#in !toplumsal de÷iúim" yaklaúõmõna ve modernleúmeyi bir
kökeni bulanõk) genelleútirmelerle ayõrmõútõr. Bu noktadan olmak üzere 19. yüzyõlda ve
öncelik-sonralõk sorunsalõnda dü÷ümlendiren ve elitlere önemli görevler yükleyen
20. yüzyõlõn ilk yarõsõnda Türkiye ve øran#õn karúõlaútõ÷õ Batõ modernli÷i daha çok
Eisenstadt#õn !güdümlü de÷iúim" modeline çok úey borçludur. 111
Avrupa#nõn her yönden üstünlü÷ünü ve bu üstünlü÷ün ait olunan tüm kültürün
Modernleúme kuramõ, bilgi üretiminin iktidarõn hizmetine nasõl sunuldu÷u ve yine
reddedilmeden eriúilemeyece÷i tezine dayanõr. Batõ dõúõ toplumlarõn toplumsal
kuramõn ortaya koydu÷u sistemli çerçeve etrafõnda dikkate de÷er biçimde günümüzde
iliúkilerini, kültürel dokularõnõ ve dünyayõ algõlama biçimlerini derinden etkileyen dinî
hâlâ tartõúõlmaktadõr. Tez çalõúmasõnda ele alõnan modernleúme dürtüsünün de÷iúme,
yapõnõn (özellikle øslâmiyet) buna izin vermeyece÷i öne sürülür. Do÷u#nun !irrasyonel"
yenileúme ve varlõ÷õnõ sürdürme yönü belirginken, 1950#ler sonrasõ modernleúme
düúünce atmosferinin modern olanõn yeúeremeyece÷i bir iklim oluúturdu÷unu ve bu
dürtüsü ise daha çok ilerleme, kalkõnma, benzeúme, dönüúme ya da açõ÷õ kapatma
atmosferin ortadan kaldõrõlmadan hiçbir modern giriúimin, ne kadar iktibas, telif ve
yönünün olmasõ yüzünden bazõ açõlardan kavram anlam kaymalarõna u÷ramõútõr.
sentez yapõlsa da, baúarõlõ olamayaca÷õnõ öne süren ve emperyalist emelleri için güçlü
Günümüz modernleúme kuramõnõn oluúturulmasõ için referans olan olay ve olgular, II.
fikrî dayanaklar bulan Batõ zihniyetine karúõ, Batõ dõúõ toplumlarõn siyasal ve entellektüel
Dünya Savaúõ#nõn sonrasõndaki geliúmelere ba÷lõ ise de özünde Modern olma ve
elitleri hem iç ve hem de dõú koúullarõn olumsuz ortamõnda kendi yollarõnõ bulmaya
modernleúme olgusu 18. ve 19. yüzyõllarda Batõ Avrupa#daki sosyal, siyasal, bilimsel ve
çalõúmõúlardõr. 112
kültürel de÷iúimle do÷rudan ba÷lantõlõdõr. Ancak 19. yüzyõlõn sonunda baúat hale gelen
modern olma ve modernleúme düúüncesi, II. Dünya Savaúõ sonrasõ dönemin kurama
111
Modernleúmeyi tarihî anlamda kuram olarak düúünmek kanaatimce yanlõútõr. Tarihî bir dönem olarak
resmetmek ve dondurmakla eú anlamlõdõr. Tarih yaúanan ve yaúanmakta olan bir gerçekliktir. Kuram
düzlemine yerleútirmek ve kuram perspektifinden bakmak tarihi durdurmaktõr. Ancak modernleúme
kuramõna daha çok ideolojik içeri÷i ve uygulama sonuçlarõna dayalõ olarak günümüzde bir karúõtlõk söz
konusudur. Modernleúme kuramõna karúõ ileri sürüldü÷ü andan itibaren birçok eleútiri yapõlmõútõr. Bu
eleútiriler genel olarak úu noktalarda toplanmaktadõr: Bu kuramõn nihaî hedefinin geliúmiúlik açõ÷õnõ
kapatmaktan çok Batõ gücünü tesis etmeye yaradõ÷õ, geri kalmõúlõ÷a çözüm bulmadõ÷õ, farklõ arayõúlara izin
vermedi÷i, Batõ dõúõ toplumlarõ tek potada görerek kesin yargõlar içeren çözümler üretti÷i, gelenekselin
çözülmesine ba÷lõ olarak yerine koyma÷a çalõútõ÷õ modern de÷erlerin bu toplumlarda kültürel kimlik
yitimine, yabancõlaúmaya ve aúõrõ rasyonelleúmeye yol açtõ÷õ, ekonomik eúitsizlik yarattõ÷õ, tarihî birikimi
ve toplumsal iliúkilerin varlõ÷õnõ göz ardõ etmesi ve en önemlisi katõ ideolojik kalõplarda sunulmasõ gibi
noktalar öne çõkmaktadõr. Bu eleútirileri getirenlerin kimlikleri çok de÷iúiklik göstermektedir. NeoMarksistler, Üçüncü Dünyacõlar, dinî köktenciler, post-modernistler, küreselleúme karúõtõ tüm hareketler
gibi çok dilli, çok renkli ve bir o kadar da modernleúmenin yõkõmlarõndan zarar gören gruplarõn kendi
çõkarlarõ için oluúturduklarõ yekpare olmayan bir cephe mevcuttur. Ayrõca modernleúmenin yanlõú yola
saptõ÷õnõ iddia edenler veya onun daha tamamlanmamõú bir proje oldu÷unu öne süren Habermas gibi
düúünürler de vardõr. Eleútiriler için bakõlabilecek çok çeúitli yerli ve yabancõ kaynak olmakla birlikte, bu
çalõúmada Türkçe literatürde Köker#in, Arma÷an#õn, Belge#nin, Göle#nin; Coúkun#un, Cirhinlio÷lu#nun,
Altun#un, Önkiraz#õn çalõúmalarõ a÷õrlõklõ olarak incelenmiú ve yararlanõlmõútõr.
112
Coúkun, agm., s.302-303. Ayrõca øslâm#õn modern bilimsel düúünceye engel oldu÷u üzerine 19. yüzyõl
Batõ entellektüel çevrelerinde yaygõn bir kanaat vardõr ve bunu ilk ciddî biçimde sesli ifade eden Fransõz
düúünür Ernest Renan olmuútur. 1883 yõlõnda !øslam ve Bilim" konulu konferansõnõn temel tezi øslâm#õn
bilime engel oldu÷u üzerinedir. Dönemin øslâm dünyasõnda büyük tepkiler toplayan bu konferansa karúõ
Namõk Kemal#den Cemaleddin Afganî#ye sayõsõz reddiye yazõlmõútõr. Batõ zihniyetindeki bu kanaat fazla
bir de÷iúikli÷e u÷ramadan günümüze kadar ulaúmõútõr. Son dönemlerde Japonya merkezli Batõlõ
açõklamalar, Japonlarõn teknolojik yenilikle kültürel muhafazakârlõ÷õ birlikte uzun müddet
götüremeyecekleri ve bir tercihle karúõ karúõya kalacaklarõ yönündedir. Hunter, age., s. 121; øslâm dünyasõ
içinde Türk örne÷inin Batõlõ algõlayõúõ 1926#larda !ulusal bir ihtida" olarak görülmüú ve 1990#larda ise
Türkiye !bölünük bir ülke" olarak algõlanmaktadõr. !Ulusal ihtida" olgusunu Basil Matthews#den aktaran
Ahmet Davudo÷lu, !Modernleúme Sürecinde Entellektüel Dönüúüm ve Zihniyet Parametreleri",
Modernleúme, øslam Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmî Toplantõ 17-19 Kasõm 2000,
østanbul, østanbul: øslâm Araútõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 362; !bölünük ülke" problemati÷i ve Batõlõ
seçkinlerin Türkiye#yi Batõlõ kabul etmemesi üzerine Samuel P. Huntington, !Medeniyetler Çatõúmasõ mõ?",
Medeniyetler Çatõúmasõ, Der. Murat Yõlmaz, 2. Baskõ, østanbul: Vadi Yayõnlarõ, 1997, s. 36. Ancak
1923#ten sonra Atatürk#ün Türkiye#de gerçekleútirdi÷i köklü inkõlâplarõn sonuçlarõ ve øran#õn 1927#lerden
sonra Rõza ùahõn siyasal, sosyal ve ekonomik reformlarõn üzerine bina edilen, özellikle 1960 ve 70#lerde
petrol gelirlerine ba÷lõ olarak, hõzla úehirleúmesi, tüketim artõúõ ve Batõlõ yaúamõn yaygõnlaúmasõ Batõ
kamuoyunda bu iki ülke için olumlu yorumlarõn yapõlmasõna yol açmõútõr. Ancak yakõn dönemlerde
Türkiye ve øran#õn yaúadõ÷õ krizler gözden uzak tutulmamalõdõr. Örne÷in Atatürk dönemi yabancõ
gözlemcilerin Türkiye hakkõndaki gözlemleri için, Yabancõ Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi, Ankara:
Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlü÷ü Neúriyatõndan, 1938. øngiliz kamuoyunun Türkiye#deki
41
40
1.2. Batõ Dõ õ Toplumlarõn Modernle me !ste"i
“yönelik “ Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me e!ilimlerini anla õlmasõna yardõmcõ olan
bu durum aynõ zamanda Batõnõn benzersizli!ini vurgulamasõ ve öne çõkarmasõ
Referans noktasõ olarak bireyin yerine toplumu koyan ve toplumun i leyi inde belli
yasalarõn oldu!unu varsayan ve bu yasalarõn “ke fine” a!õrlõk veren 19. yüzyõl
sosyolojisi, saf pozitivizme ve onun uzantõsõ biyolojik materyalizmin evrimci teorisine,
organik analojiye ve toplumsal farklõla ma ile ilerlemeye ba!lõ kalarak, tarihe ve
topluma bütüncül bir biçimde yakla mõ tõr. Ansiklopedik bilgilerin artõ õna ba!lõ olarak
kavramlar geli tiren ve Comte, Montesquieu, Tönnies, Durkheim, Marx, Weber, Simmel
ve Pareto gibi birçok aydõnõn katkõda bulundu!u 19. yüzyõldan 20. yüzyõlõn ilk yarõsõna
damgasõnõ vuran klasik sosyoloji, geleneksel-modern ayrõmõna girmekle birlikte,
bunlarõn Batõ toplumlarõndaki görünümleri üzerinde durmu lar, Batõ dõ õ toplumlar için
ne anlam ifade ettiklerini sorgulama gere!i duymamõ lardõr. 113 Tez çalõ masõnõn tarihî
dönemi içinde etkin olan bu sosyolojik anlayõ õn üretti!i modernle me olgusu Batõlõ
geli meyle modern olmayõ özde
görmü
ve çõkarõmlarõnõ Batõ ile sõnõrlamõ tõr.
Toplumsal olaylarõn, do!a olaylarõ gibi belli yasalara dayalõ olarak açõklanmasõ ve
yorumlanmasõ gerekti!ini savunan pozitivist inanç, kendi özgün artlarõnda biçimlenen
Batõ modernli!ini di!er de!i imler için nihaî hedef haline getirdi!i ve onlarõn
özgünlüklerini görmezlikten geldi!i yönünde bugün ele tiriye u!ramakla birlikte 19.
yüzyõl ve 20. yüzyõlõn ilk yarõsõ içinde pozitivizmin ilkeleri hem Batõnõn kendisinde hem
de Batõ dõ õ toplumlarõn elitlerince birer amentü sayõlõyordu. 114 Batõ’ya “göre” ve Batõ’ya
inkõlâplarõ de!erlendiri i için Mustafa Yõlmaz, ngiliz Basõnõ ve Atatürk’ün Türkiyesi, Ankara: Phoenix
Yayõnlarõ, 2002, s.87 vd.
113
Klasik sosyolojinin geli imi, öncüleri ve temel tartõ ma alanlarõ için bkz. Alan Swingwood, Sosyolojik
Dü!üncenin Kõsa Tarihi, Ankara: Bilim ve Sanat, 1998, s.123 vd.
114
Pozitivist inanç, bilimsel üretilen bilginin gerçek bilgi oldu!u, rasyonel dü ünmekle kavranabildi!i ve
deneyim ve mantõksal i lemlerle anla õlabildi!inden dolayõ denetlenebilir ve genel-geçer bir anlamõ oldu!u
önermesinden hareket eder. Pozitivist inancõn Bacon’dan Saint-Simon’a kadar bir çok savunucusu olmakla
birlikte asõl katkõ Auguste Comte (1798-1857) tarafõndan yapõlmõ ve onun adõyla birlikte anõlmõ tõr.
"nsanlõ!õn tarihini teolojik, metafizik ve pozitivist evrelere ayõran ve nihaî a amayõ kendi ça!õnõn, deneysel
bilimlerin ortaya koyduklarõ bilme imkânlarõ çerçevesinde, pozitivist evre oldu!una dayandõran Comte’un
pozitivist inancõ deneyimsel ve tamamlanmõ epistemolojiye, yöntemlerin öznel birli!ine, her eyi yasalara
dayalõ açõklamaya, do!a ve toplum üzerinde mutlak tasarrufa, do!a hakimiyeti ve toplumu akõlcõ
düzenlemeye, bilgi imkânlarõna dayalõ anlamlar ve de!erler sistemi olu turmaya dayanõr. Tanrõsõz bir din
olarak savunulan pozitivist inanç, Batõ dõ õ toplumlarõn aydõnlarõnõ kendi siyasal amaçlarõna uygun dü en
argümanlar sunmasõndan dolayõ çok cazip gelmi tir. Aynõ zamanda öncülü!ünü Fransõz pozitivistlerin
yaptõ!õ Avrupalõ pozitivistler, fikirlerini yaymak ve uygulama imkânõ bulmak için, Rusya, Avusturya ve
Osmanlõ "mparatorlu!unun yönetici elitleri ile ili ki kurmaya çalõ mõ lardõr. Bu noktadan olmak üzere A.
Comte 4 #ubat 1858 tarihinde Mustafa Re it Pa a’ya mektup yazarak "slam dininin “gerçeklik” anlayõ õnõn
pozitivist inanca geçi te kolaylõk sa!layaca!õnõ telkin etmi tir. Mustafa Re it Pa a’nõn Comte’a ne cevap
verdi!ini bilemiyoruz. Ancak 26 A!ustos 1877 tarihinde Fransõz pozitivistlerinin Mithat Pa a’ya benzer
nitelikleri olan bir mektup yazdõklarõ ve Mithat Pa a’nõn cevaben "slâm dininin terakkiye mani olmadõ!õ ve
Kanun-i Esasî’nin kabulünde ulemanõn deste!ine i aret edilmi tir. Comte ve di!er pozitivistlerin mektuplarõ
bakõmõndan Batõlõla ma ile modernle meyi özde görmeyi sa!lõyordu. 115
Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me öncüleri, kendi toplumlarõnõn Batõ kar õsõnda
gerili!inin farkõnda olan, daha çok yönetici elitlerden çõkmõ tõr. Ço!unlukla seküler
e!itim alan ve gelenekselle ba!larõ zayõf olan bu öncüler modernle me yönünde aktif rol
oynamõ lardõr. 116 Ancak Batõ dõ õ toplumlarõn siyasal yönetimlerini ellerinde tutan
geleneksel hükümranlõ!õn sahiplerinin bu tür bir e!itimden geçmediklerinden ve siyasî
me ruiyetlerini gelenekselli!in güçlü sarmalõndan aldõklarõ her zaman göz önünde
tutulmalõdõr. Modernle me arzularõnõn kökenleri açõklanmaya muhtaçtõr. 19. yüzyõl
içinde Rusya, Japonya, Avusturya-Macaristan, Osmanlõ "mparatorlu!u, "ran ve Çin gibi
Batõ dõ õ ve görece ba!õmsõz devletlerde güçlü hükümranlõk haklarõ ile donatõlmõ
geleneksel iktidarlar vardõ. Bu yöneticiler kendi iktidarlarõnõ tehdit eden Batõ’nõn artan
siyasî, askerî ve ekonomik gücünün farkõna varõp zorunlu olarak arayõ lara girmi lerdi.
Yabancõ danõ manlar ve Batõ’yõ görmü veya Batõ tipi e!itim almõ bürokratlarõn
telkinleri sonucu geleneksel önderler arasõndan, süreklilik olmamakla birlikte,
modernle me yanlõsõ olanlar çõkmõ tõr. Çok sayõda olmamakla birlikte modernle me
taraftarõ dinî önderler de vardõr. Ancak modernle menin asõl önderleri laik ve pozitivist
için bkz. "lhan Kutluer, “Batõlõla ma: Felsefî Dü ünce”, Türkiye Diyanet Vakfõ slâm Ansiklopedisi, Cilt 5,
"stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, 153-158 (“Batõlõla ma” maddesi pek çok alt ba lõkta ve
farklõ yazarlar tarafõndan kaleme alõnmõ tõr.) Hemen hemen aynõ dönemde ya mõ olan Ahmet Rõza ve
Malkom Han Türk ve "ran entellektüelleri arasõnda bu inancõ savunanlarõn en önde gelenleridir. Seküler ve
milliyetçi dü ünceli Türk ve "ran aydõnlarõ için pozitivist inanç, pozitif bilime ve bu bilimle donanõmlõ
aydõnlara verdi!i ba at rol ve do!a, toplum ve insan eylemlerinin açõklanmasõnda akõlcõ, açõklamacõ, yasacõ
ve buna ba!lõ olarak indirgemeci olmasõndan dolayõ hazõr bir model sunmu tur. Onun felsefî yönüyle fazla
ilgilenmeyen Batõ dõ õ aydõnlar, kendi siyasal dü üncelerine katkõ sa!layacak ve biçimlendirecek “pozitif
siyaset sistemi” üzerinde durmu lardõr. Daha çok Fransõz pozitivistlerinin etkisinde kalan bu iki ülkenin
aydõnlarõ, pozitivist siyasetin tek tek tüm toplumlar birçok farklõ yanlarõ olsalar da ortak evrensel bir toplum
do!asõna sahip olduklarõndan, ko ullar gerçekle tirildi!inde, “pozitivist topluma” dönü türülebilirler tezini
kendi ülküleri için açõklayõcõ bulmu lardõr. Aydõn önderli!ine, merkeziyetçi do!asõna, düzen ve ilerleme
fikrine ve Fransõz ihtilâlinin “özgürlük, karde lik ve e itlik” sloganlarõna önem vermesinden dolayõ
pozitivist anlayõ Türk ve "ran siyasal elitlerinin ve aydõnlarõnõn büyük ço!unlu!unu etkisi altõna almõ tõr.
Türkiye’ye pozitivizmin giri i için Mortaza Korlaelçi, “Pozitivist Dü üncenin "thali”, Modern Türkiye’de
Siyasi Dü!ünce Cumhuriyete Devreden Dü!ünce Mirasõ: Tanzimat ve Me!rutiyet’in Birikimi, Ed. Mehmet
Ö. Alkan, Cilt: 1, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 2001, s. 214 - 222; Türkiye’de pozitivizmin siyasî etkisi ve
Ahmet Rõza vurgusu için Do!an Özlem, “Türkiye’de Pozitivizm ve Siyaset”, Modern Türkiye’de Siyasi
Dü!ünce Modernle!me ve Batõcõlõk, Cilt: 3, yay. haz. Uygur Kocaba o!lu, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ,
2002, s.452- 464; Atatürk ve pozitivizm için Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplumbilimi Açõsõndan
Atatürk, 4. Baskõ, "stanbul: Remzi Yayõnevi, 1999, s. 46 vd.; Malkom Han’õn pozitivist e!ilimleri için
Feridun Ademiyet, Fikr-i Azadî va Mukaddima-yõ Nehzat-õ Me!rutiyet-i ran, Tahran, 1340 (1961), s. 98.
115
#ükrü Hanio!lu, “Batõlõla ma: Giri ”, Türkiye Diyanet Vakfõ slâm Ansiklopedisi, Cilt: 5, "stanbul:
Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, 148- 152.
116
Köker, age, s. 53; Tom B. Bottomore, Seçkinler ve Toplum, Çev. Erol Mutlu, Ankara: Gündo!an, 1990,
s. 102 vd. (özellikle V. Bölümün tamamõna bakõlabilir).
42
43
dü ünceli bürokrat ve aydõnlardan olu ur. 20. yüzyõldaki Batõ dõ õ modernle me önderleri
toplumlar için modern olma, içsel geli melerin bir uzantõsõ olarak de!il ama içsel
ise daha çok asker-bürokrat zihniyetli ve güçlü laik, halkçõ, milliyetçi ve inkõlâpçõ
çözülmenin sonuçlarõna dayalõ zorunlu bir dõ tercih olarak ortaya çõkmõ tõr. Bu noktada
dü üncelere sahip, sosyal köken olarak ise geleneksel ve kutsal ba!larõ olmayan orta
dõ sal geli meler hem çözülmenin görülmesine hem de zorunlu tercihin belirlenmesine
sõnõf ailelere mensupturlar.
117
Tez çalõ masõnõn tarihî dönemi içinde hem geleneksel
do!rudan etki etmi tir. 122 Öyle ki birçok Batõ dõ õ toplumun ça!da la ma taraftarõ
“Aydõnlõkçõ Despot”lar ve hem de bürokrat kimlikli “Kameralistlerin” 118 yan yana
öncüleri dõ sal baskõlardan gelen talepleri ça!da la ma politikalarõnõn sloganlarõna
görüldü!ü 19. yüzyõl ile
karizmatik ki ilikteki ve her yönden modernle menin
dönü türmü ler ve içsel gereksinimleri bu taleplere göre biçimlendirme gibi zor bir
belirleyicisi siyasal önderlerin ortaya çõktõ!õ 20. yüzyõlõn ilk yarõsõnda bu örnekleri
hareket tarzõnõ benimsemi lerdir. Ancak ba arõlõ kurtulu sava õ yapan ya da iktidar el
görmek mümkündür.
de!i tirmesinde güçlü konumda olan ça!da la macõ önderler, dõ sal baskõlardan gelen
Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me iste!i en ba ta onun algõlanmasõndan kaynaklanan
bir problemle ba lar. Batõ önlerinde bir modeldir ve Batõ hâlâ kendi içinde sürekli bir
talepleri izole edebilmede görece ba arõlõ hamleler yapabilmi ler ve içsel talepleri öne
çõkararak inkõlâp nitelikli adõmlar atabilmi lerdir. 123
dönü ümü ya amaktadõr. "lkeler ve ölçütler sürekli kendilerini de!i ime u!ratan çok
"ster kendi iradesi ister Batõlõ güçlerin kendi elleri ile gerçekle sin, modernle me Batõ
yönlü geli me içindedir. Ancak Batõ dõ õ toplumlarõn siyasal ve entellektüel önderleri acil
dõ õ toplumlarda tepeden inme (ço!unlukla devlet eliyle) düzenlenen bir de!i im
olarak kendi toplumlarõnõ Batõ düzeyinde modernle tirmek istemektedirler. Bu önderler
sürecidir. 124 Batõ üstünlü!ünü ve kendilerinin gerili!ini ideoloji hâline dönü türen Batõ
modernle me sürecini, Batõ’nõn üretti!i dü ünce kulvarõ içinde, daima ilerleyen, asla geri
dõ õ toplumlarõn modernle meci yönetici seçkinleri (lider, ordu, aydõn, bürokrasi) her
çevrilemeyen, her toplum için zorunlu a amalarõ ve geçerli yasalarõ ifade eden bir süreç
türlü güçle donanõmlõ bir “yol göstericilik” misyonunu üstlenmi lerdir. 125 Batõ dõ õ
olarak görmektedirler. 119 Batõ da bunun kendi emperyalist çõkarlarõ için böyle oldu!unu
toplumlarõn elitleri Aydõnlanma’nõn ve sosyolojinin üretti!i dü ünce atmosferinde
empoze etmeye çalõ maktadõr. 19. yüzyõlõn özellikle ikinci yarõsõndan itibaren Batõ dõ õ
kavramsalla tõrõlmõ özgürlük, e itlik, birlik, ilerleme gibi kavramlarõ gündemlerine
toplumlarõn
yapõya
almõ lar ve Batõ kaynaklõ laiklik, milliyetçilik, halkçõlõk, demokrasi gibi anlayõ lara
dönü türmü tür. Bir ideoloji her halükârda olmazsa olmaz belli dogmalara sahiptir. Bu
bitti!i konusunda kayda de!er birikimlerinin oldu!unu ve bundan dolayõ Batõlõ güçlerin sanõldõ!õ gibi
Osmanlõlarõ modernle meye zorlamadõklarõnõ; Osmanlõlarõn kendi istekleri ile bu yola girdi!ini savunur.
"lber Ortaylõ, mparatorlu"un En Uzun Yüzyõlõ, 3. Baskõ, "stanbul: Hil Yayõnlarõ, 1995, s. 9.
122
Bottomore, age., s. 110; Parvez Manzoor, “Modernsiz Modernle me”, Modernle!me, slam Dünyasõ ve
Türkiye, Milletlerarasõ Tartõ!malõ lmi Toplantõ 17-19 Kasõm 2000, stanbul, "stanbul: "slam Ara tõrmalarõ
Vakfõ, 2001, s. 149.
123
Kadir Canatan, Bir De"i!im Süreci Olarak Modernle!me, "stanbul: "nsan, 1995, s.52.
124
Trimberger, age, s.20 vd; Re at Kasaba, “Eski ile Yeni Arasõnda Kemalizm ve Modernizm”, Türkiye’de
Modernle!me ve Ulusal Kimlik, Ed. Sibel Bozdo!an- Re at Kasaba, 2. Baskõ, "stanbul: Tarih Vakfõ Yurt
Yayõnlarõ, 1999, s. 22 vd.
125
Modernlik süreci tarihî olarak, Rönesans’õn kazanõmlarõ üzerinden geli en Aydõnlanma ça!õ ile
ba latõlmaktadõr. 17. ve 18. yüzyõl içinde Batõ’da ya anan Aydõnlanma döneminde Kilisenin insan ve
toplum üzerindeki temel belirleyici baskõsõna kar õ felsefî ve zihnî tepkiler, aklõn ve toplumun
özgürle mesine giden yolu açmõ ; 19. yüzyõl pozitivist bilim anlayõ õnõn büyük katkõlarõ ile geli en
endüstrile me ve artan refaha ba!lõ olarak yeni bir ya am tarzõ ortaya çõkmõ tõr. Batõ’nõn bu kendi iç
çeli kilerine kar õ geli tirdi!i ele tirel tutum ve sonrasõnda ya anan süreç, kendi dõ õndaki dünyaya bütüncül
bir model olarak sunulmu tur. Dolayõsõyla modernizmin, Batõ’da ya anan ve yeni olan bilim, ahlâk, siyasal
düzen ve ekonomik yapõ sunan do!al bir süreç olarak görülmesi üzerine Madam Sarup, Postyapõsalcõlõk ve
Postmodernizm, Çev. A. Baki Güçlü, Ankara: Ark Yayõnlarõ, 1995, s. 172. Ancak modern olanõn Batõ dõ õ
toplumlarca talep edilmesi ile ba layan süreç ise do!al olmayan, zorunlu bir süreç olarak görülmekte ve bu
süreci harekete geçirecek ve sürdürecek itici bir güç gerekmektedir. Bu noktadan olmak üzere toplumun bu
i i üstlenebilecek düzeyde bir hareket kabiliyetinin olmamasõndan dolayõ bu i i devlet ve onu ele geçiren
siyasal iktidar üstlenmektedir. Batõ dõ õ toplumlarda ise bu ya yol gösterici karizmatik liderlere ya da tek
partili siyasal iktidarlara dönü mü tür. Bu toplumlarõn bu yol göstericilik misyonu analiz edildi!inde
modernle me ideolojilerinin ne oldu!u ve siyasal yönetim biçimlerinin nasõl geli ti!i/ geli ece!i
anla õlabilir. Çetin, age, s. 14; #ükrü Hanio!lu “Batõlõla ma: Giri ”, Türkiye Diyanet Vakfõ "slâm
Ansiklopedisi, Cilt 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, s. 149.
önderlerince
modernle me
algõlamasõ
onu
ideolojik
bir
toplumlarõn 20. yüzyõlda ya adõklarõ modernle me yönündeki a!õr bedel ve hayal
kõrõklõ!õ modernle menin ideolojik üslubundan kaynaklanmaktadõr. 120
Batõlõ olmayan toplumlarda modernle me o ülkelerin kendi iç dinamiklerinin
zorlamasõndan çok, özellikle Batõ’nõn bir dõ etken olarak müdahaleleri, düzenlemeleri
ve zorlamalarõ sonucu kendini göstermi tir. 121 Bu
117
öyle de söylenebilir: Batõ-dõ õ
Ronald P. Dore, “Modernization: The Bourgeoisie”, International Encyclopedia of the Social Sciences,
Ed. David L. Sills, Vol.: 10, The Mcmillian Com& the Free Press, 1968, s.408; Ellen Kay Trimberger, age,
s. 108.
118
Aydõnlõkçõ Despotizm ve Kameralizm için #erif Mardin, Türk Modernle!mesi Makaleler- 4, "stanbul:
"leti im Yayõnlarõ, 1991, s. 84; ayrõca Orta Do!u’daki reformcu liderlerin “aydõnlõkçõ despotlar” oldu!u
iddiasõ üzerine Landen, age, s. 28.
119
Köker, age, s. 49-50.
120
Çetin, agm, s. 11-12.
121
Robert E. Ward- Dankwart A. Rustow, “Conclusion”, Political Modernization in Japan and Turkey, s.
438; "slâm dünyasõ için bunun do!ru olamayaca!õ üzerine Ira M. Lapidus, Modernizme Geçi! Sürecinde
slâm Dünyasõ, Çev. ". Safa Üstün, "stanbul: Marmara Üniversitesi "lâhiyat Fakültesi Vakfõ Yayõnlarõ, 1996,
s.24; Lapidus’a benzer biçimde, Osmanlõ-Türk deneyimi için bunun çok do!ru olamayaca!õnõ belirten "lber
Ortaylõ, Osmanlõlarõn Batõlõ güçlerle ilk kar õla masõnda ok ya andõ!õnõn ve bu ok sonucu modernle meye
giri ildi!i yönündeki yakla õmlarõn alt yapõsõ olmadõ!õnõ ileri sürer. Batõ dõ õ toplumlarõn, özellikle Akdeniz
çevresi ve Do!u Avrupa ile sõnõr olan bölgelerin çok daha önceleri Batõyla ili kili ve Batõ’da neler olup
44
45
kendi siyasal dü üncelerinde ba at rol biçmi lerdir. Özellikle “ittihat”, “terakki’,
ba aramayalõm?” sorununu bu dünyanõn entellektüel gündemine yerle tirmi tir. 129 Bu
“hürriyet” ve “adalet” gibi kavramlarõ sloganla tõrarak kitleleri harekete geçirmeye
gündem bugün bile varlõ!õnõ sürdürmektedir.
çalõ mõ lardõr.
126
Batõ’nõn her yönden emperyalist yüzü ile kar õla an Batõ dõ õ toplumlarõn
19. yüzyõl Batõ dõ õ toplumlarõnõn modernle me siyaseti, Batõ modernli!inin Bat dõ õ
entellektüellerinin, hem kendi ülkeleri ve hem de Batõ ile ilgili kullanõlabilir bilimsel
dünyayõ ekonomik anlamda “sömürge”, kültürel olarak “geri” ve tarih olarak “edilgen”
bilgileri
anlamda görmesinden dolayõ, çekingen ve tepkicidir. Modernle me ve sömürgele menin
anlamlandõracak temel sorunlarõ belirli tartõ ma zeminlerinde toplamõ lardõ. Ba ta bir
e anlamlõ görülmesinden dolayõ tam sömürgele memi Japonya, Rusya, Osmanlõ/
taraftan Batõ’da üretilen pozitif bilginin bu entelektüellerce içselle tirilmesi gerekiyordu,
Türkiye ve "ran gibi Batõ dõ õ toplumlar iki açõlõmlõ bir Modernle me/ Batõlõla ma
di!er taraftan aldõklarõ geleneksel e!itim formasyonu bu bilgiyi hakkõyla kavramalarõ
siyasetini hayata geçirmeye çalõ mõ lardõr: Tarihî kimliklerini koruyarak Batõlõ gibi
için yeterli de!ildi. Bunun için yapmalarõ gereken modern Batõ e!itim kurumlarõndan
olmak. 127 Tarihi referans alan güçlü milliyet duygularõnõn yanõnda güncel Batõ
yeti mi
geli mi li!ini elde etme çabasõna dayalõ siyaset, Batõ’yõ “öteki” yapmadan kendi
kurmalarõ gerekiyordu. 130 Her durumda modernle tirici bilgiyi elde edip içselle tirmek
128
çok
sõnõrlõydõ.
Bu
entelektüeller
Batõ
kar õsõndaki
tedirginliklerini
olmalarõ ya da kendi ülkelerinde Batõ e!itim kurumlarõnõn benzerlerini
Bu yönelimde Batõ’ya kar õtlõk hiçbir zaman
birçok yõlõ içine alan zaman demekti ve bu zaman aleyhlerine i liyordu. " leyen zamana
güçlü bir vurgu olu turmamõ aksine öykünülen ve olmak istenilen “rakip” olarak
ba!lõ olarak bir ba ka sorun da farklõ üretim-tüketim ili kilerinden kaynaklanõyor ve Batõ
algõlanmõ tõr. Tarihî gecikmi li!i kapatmak için hayata geçirilen tüm giri imler, Batõ’nõn
kapitalizmi her yönüyle yerli üretim-tüketim ili kilerini yok etmeye ba lõyor; bu da
kendilerini “öteki” olarak görmesine ra!men, iyi niyetli ve mantõklõdõr. Ancak
ekonomik gücü tükenen kitlelerde Batõ kar õtõ ho nutsuzlar yaratõyordu. Bir ba ka
kabullenilmeyen tek ey Batõ modernli!inin uzun tarihî a amalara ba!lõ bir geçmi inin
önemli sorun gelenekselin güçlü dokusu idi ancak geleneksel doku Batõ emperyalizminin
“ba kalõ!õnõ” vurgulamaya yönelmi tir.
olmasõ ve Batõ toplumlarõnõn modernli!i özümseyerek “içselle tirmeleridir”. Zihnî
sõzma ve kendisine tâbi kõlma araçlarõ tarafõndan yerle bir edilmekteydi. Yine de
altyapõ eksikli!i bir açõk olarak kapatõlmadan giri ilen yapõsal ve kurumsal
toplumsal direnç alanlarõ olarak nitelenebilir din, kültür, adetler, alõ kanlõklar ve birebir
yenile tirmeler ço!u zaman ithal edilen “Batõ yenili!i” olarak kalmõ , toplumsal pasiflik
ili kilere dayalõ ba!lõlõk kodlarõ hâlâ varlõ!õnõ sürdürmekteydi. Toplumun edilgen
modernle menin hayata geçirilmesi önünde büyük güçlükler çõkarmõ tõr. Bu güçlü!ü
kesimleri için bunlar gerekli sõ!õnaklarõ olu turmaktaydõ. Toplumu yönlendirici
a mada Japonya’nõn gösterdi!i yeteneklilik tüm Batõ dõ õ, "slâm, özelde "ran ve Türk
konumda olan geleneksel önderler Batõ’dan gelecek her türlü “yeni” eye kar õt refleks
elitlerinin ve onlarõn ait olduklarõ toplumlarõn “Japonya bunu ba ardõ. Biz niye
gösteriyorlardõ. Birbiriyle ba!lantõlõ iki sorundan ilki e!er Batõ’yõ görmü , orada
e!itilmi veya ülke içinde Batõ tipi e!itim almõ yönetici ve aydõn elitlerin kendi
toplumlarõ hakkõnda inceltilmi “bilgi”ye (knowledge) sahip olmamasõ yanõnda Batõ da
126
Paris pozitivistlerinin parolasõ olan “ordre et progrès” (“nizam ve terakki”) Ahmet Rõza’nõn Paris’te
yayõnladõ!õ Me!veret dergisinin kli esinde de yer almaktadõr. "lhan Kutluer, “Batõlõla ma: Felsefî Dü ünce”,
Türkiye Diyanet Vakfõ slam Ansiklopedisi, Cilt 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, s.155.
19. yüzyõl Türk modernle mesinin temel düsturlarõ olan bu kavramlar "ran modernle mesinde de önemli
vurguya sahiptir. Örne!in "ran modernle mesinin en önemli simalarõndan olan Malkom Han kanun
devletini ve hürriyetlerin geni letilmesini talep etmi tir. Onun 1890’da Londra’da yayõnladõ!õ ve ilk siyasal
muhalif gazete olan Kanun’un ba lõ!õnõn hemen altõnda “"ttifak, Adalet, Terakki” ibareleri vardõr. Kanun
gazetesi hakkõnda Küel Kahn, Tarih-i Sansür der Matbuat-õ ran, Cilt: 1, Tahran: Müesse-õ "nti arat-õ
A!ah, 1363/ 1984, s. 129-130.
127
Trimberger, age, s. 114; Eds. William R. Polk- Richard L. Chambers, Ortado"u’da Modernle!me,
“Takdim”, "stanbul: "nsan Yayõnlarõ, 1995, s. 40- 41; Türkiye için Peyami Safa, Türk nkõlâbõna Bakõ!lar,
Ankara: Kültür Bakanlõ!õ, 1981, s. 85.
128
Ahmet Çi!dem, “Batõlõla ma, Modernite ve Modernizasyon”, Modern Türkiye’de Siyasi Dü!ünce
Modernle!me ve Batõcõlõk, yay. haz. Uygur Kocaba o!lu, Cilt: 3, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 2002, s. 69;
Niyazi Berkes, Türk Dü!ününde Batõ Sorunu, Ankara: Bilgi Yayõnevi, 1975, s. 250 vd.; Emre Kongar,
Toplumsal De"i!me Kuramlarõ ve Türkiye Gerçe"i, "stanbul: Remzi Kitabevi, 1981, s. 341.
bu yerli elitlerin kendi toplumlarõ hakkõnda edindikleri bilgiyi (kendine göre ve kendisi
için) yeni yeni üretiyordu. 131 Hakkõnda sa!lam bilgiye sahip olunmayan bir toplumun
129
Ahmet Çi!dem, özellikle Türk aydõnlarõ için, Japon örne!inin bir “meydan okuma ruhunun” varoldu!u
döneme ait oldu!unu vurgular. Çi!dem, agm, s. 79 vd.
130
Toker Dereli, modernle me açõsõndan Türk aydõnlarõnõn temel özelli!inin Batõlõ ö!retim almõ olmalarõ
oldu!unun altõnõ çizmektedir. age, s. 263.
131
Edward Said, modern anlamda Batõlõ #arkiyatçõlõ!õn 1798’de Napoleon’un Mõsõr’õ i gal etmesi ile
ba ladõ!õnõ belirtir. Ancak daha önceki dönemlere ait Batõ’da hatõrõ sayõlõr bir arkiyat literatürünün mevcut
oldu!unu da ekler. Sömürge emellerine ve bilgi-iktidar söylemine uygun bilginin 19. yüzyõldan sonra
üretildi!ini vurgusu Said’e aittir, agy., s. 52; Batõ dõ õ toplumlarõn bilgi problemi için ayrõca Shayegan, age,
s.77 vd.; Osmanlõ elitlerinin kendi toplumlarõ hakkõnda bilgilerinin olmamasõ üzerine Suna Killi, “1876
Anayasasõnõn Ça!da la ma Sorunlarõ Açõsõndan De!erlendirilmesi”, Arma"an: Kanun-i Esasinin 100. Yõlõ,
Ankara: Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayõnlarõ, 1978, s. 192.
46
47
ihtiyaçlarõ elitlerce belirleniyordu. Bu ise atõl giri imleri ço!altõyor, yapõsal ve kurumsal
devlet ve toplumdan daha ilgili ve açõktõr. Toplum muhafazakâr do!asõ gere!i yeniye ve
de!i imler hedefine ula mõyordu. "kinci sorun ise Batõ’nõn kendisi için üretti!i farklõ
farklõ olana direnç gösterir. Ancak yarar ilkesi ile kõrõlan kabul etmelere de ço!u zaman
uygulama modelleri göze çarpõyordu. "ngiltere’de bireyin, Fransa’da siyasal rejim, hak
hazõrdõr. El ve beden gücüyle yapõlandan daha verimli mekanik aleti kullanmaya
ve özgürlüklerin öne çõktõ!õ; Avusturya ve Rusya’da merkezî otoritenin kendini
isteklidir. Zaman gösteren saat i ine yaramaktadõr. Fabrikasyon ürünlerinin kolay ve
güçlendirmesi durumunun tecrübe edildi!i ve son olarak ABD’de anayasal özgürlüklerin
ucuz temini geleneksel olana ilgiyi azaltmaktadõr. Tüm bu örnekler toplumun
tanõmlanarak güvenceye alõndõ!õ modeller vardõ. Tercihlerini hazõr modellerden yana
modernle meye direnç noktalarõnõ a õndõrmakta; kullandõ!õ alet, mal ve hizmetler
koyan elitlerde de devamlõlõk yoktu ve siyasal gücü ele geçiren her elit temsiliyeti,
kar õsõnda eski alõ kanlõklar ve davranõ lar köklü de!i ime u!ramaktadõr. Modernle me
bildi!ini sandõ!õ modeli uygulamaya çalõ õyordu. Bu da devlet yönetiminde kaosa yol
süreci birey ve toplumu geçmi inden uzakla tõrmakta ve onlara yeni bir kimlik ve
açõyor, toplum içinde de huzursuzlu!u artõyordu. Batõ ötekili!inden çõkarak ona
görünüm kazandõrmaktadõr. Ancak sürecin izlenmesi çok fazla ve yönlü verilerden
benzeyen, ancak gerek referanslarõ ve gerekse hedefleri ile tersine bir ötekili!i Batõ’ya
dolayõ genel çõkarõmlar elde etmeyi güçle tirmektedir.
yükleyen, ancak bunu sesli ifade edemeyerek, kendi farklõ tarihî kimli!ine vurgu yaparak
Bugün baktõ!õmõzda Batõ dõ õ toplumlarõn tarihî gecikmi li!i niye kapatamadõklarõ ya
Bu ba!lamda Batõ dõ õ toplumlarõn
da Batõ modernli!ini tüm yapõ ve kurumlarõ ile neden yerle tiremedikleri, bir ba ka
modernle me taraftarõ elitler a mak, çözmek, alternatif üretmek zorunda olduklarõ iki
deyi le, içselle tiremedikleri problemi üzerinden yapõlan tartõ malarda iki açõklama öne
yönlü önyargõyla; Batõ’nõn kendilerinin modern ya da Batõlõ olamayaca!õ ve kendilerini
çõkmaktadõr. Bunlardan biri bu toplumlarõ ku atan gelenekselli!in modern kurum ve
Batõ’ya öykünmekle suçlayan yerel-geleneksel güçlerin önyargõlarõ ile kar õ kar õya
yapõlarca yeterince dönü türülemedi!i üzerinde odaklanmaktadõr. Bu noktada ise iki
kalmõ lardõ. 133
sebepten bahsedilmektedir. "lki bu toplumlarda siyasetin topluma mal edilememesinden
a maya çalõ an bir ötekilik söz konusu idi.
132
Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me çabalarõnda, merkeze yerle tirdi!imiz bu elitist
kaynaklanan elitist üst yapõlarõn yetersiz (ya da gönülsüz) çabalarõdõr. "kinci olarak da
dü üncede, daha çok bu toplumlarõn içinden bakarak, “taraftarlõ!a” verilen vurgu önem
tarihî süreç içinde meydana gelen konjonktürel geli melerin (Batõ emperyalizminden
kazanmaktadõr. Tabi ki bu taraftarlõk Batõ modernli!ine do!ru olan yönelimdir. Bu tez
Kurtulu Sava larõ, Dünya Ekonomik Buhranõ, II. Dünya Sava õ vb.) elitlere soluk alma
çalõ masõnõn merkezine yerle tirilen modernle menin Batõ dõ õ iki ülke (Türkiye ve "ran)
zamanõ tanõmamõ olmasõdõr. Bir di!er açõklama ise elitlerin yetersiz donanõmõ ve
ba!lamõnda aldõ!õ anlam sorgulanõrken, modernle me sürecinde olgunun yarattõ!õ etki ve
gelenekselli!in güçlü do!asõnõn yan yana geldi!i tarihî denk gelmede (kesi me)
sonuçlarõn olumsuzluklarõndan çok olumlu görünümleri ön planda olacaktõr. Yeri
“modernli!in içeriden ku atõlmasõ” ile gerçekle en alternatif, ço!ulcu ve Batõ-dõ õ
geldi!inde olumsuzluklara da vurgu yapõlsa da algõlanan daha çok modernle me
modernliklerin olu maya ba lamasõdõr. Dinin sosyal alanda kurum ve ritüelleri ile kabul
çabasõnõn Batõ ile Batõ dõ õ olanlar arasõndaki tarihî gecikmi li!in kapatõlmasõ yönünde
görmesi, kadõnlarõn, uç unsurlarõn ve çevreci özlemlerin örgütlü talepleri, kõrsal veya
oldu!u gerçekli!i belirleyici olacaktõr. Her iki toplum için modernle me olumlu bir
varo
giri im olarak görülmü tür. Ancak modernle me siyasal görüntüsü kadar birey ve
geleneksel kültürün iyi ve kullanõlabilir unsurlarõna artan ilgi modernle menin tek
toplum düzlemindeki geli im seyriyle de göstergelere sahiptir. Bireysel olarak daha çok
biçimcili!ine meydan okumaktadõr. Özellikle 1950’ler sonrasõ Batõ dõ õ toplumlarda
davranõ ve alõ kanlõk de!i ikliklerinde ön plana çõkan modernle me, yemek yeme
meydana gelen geli melerin üzerinden okunan bu açõklamada Japonya, Türkiye, Çin,
kültürü, giyim tarzlarõ, e!lence anlayõ õ, meslek seçimi, tüketim alõ kanlõ!õ, cinsler arasõ
Meksika ve son dönemlerde de "ran örneklerine göndermeler yapõlmaktadõr.
ili ki biçimlerinde eskinin ya da geleneksel olanõn yerine yeni, farklõ ve de!i ik olanõn
Modernle menin içerinden ku atõlmasõnda ba at rol, gelene!in do!asõna ve dönü üm
girdi!i ve yerle ti!i sõzmalara yol açmaktadõr. Bireysel özne farklõ olmaya ve de!i ime
yetene!ine biçilmektedir. Türkiye’de bu ba!lamda Mustafa Arma!an ve Nilüfer Göle’yi,
kültürlerinin
ehirle meye direnmeleri ve varlõ!õnõ sürdürme inatçõlõ!õ ve
dünya görü leri farklõ olsa da, gelenek ve modernli!e yükledikleri anlamlar, benzer
132
133
Mehrzad Boroujerdi, ran Entellektüelleri ve Batõ, çev. Fethi Gedikli, "stanbul: Yöneli , 2001, s. 39.
Avrupalõlarõn önyargõlarõ için Berkes, Türk Dü!ününde Batõ Sorunu, s.193.
48
sonuçlara götürmü
ve Türk modernle me tecrübesinin farklõ bir süreç izleyerek
özgünle meye ba ladõ!õnõn altõ çizilmi tir. 134
Burada alternatif modernlikleri yorumlamaktan çok bu tür modernli!in varoldu!u
üzerine
bir
tartõ manõn
sürdü!üne
i aret
etmekle
yetinilmi tir.
Bugün
tekil
modernliklerden postmodernizme uzanan bu tartõ ma haklõ bazõ geli melerin ürünüdür.
Modernli!in modern olan toplumlarda içsel bazõ farklõlõklarõnõn olmasõ, aynõ zaman
diliminde modernle me çabasõna girenlerin aynõ düzeye gelememeleri, gelenekselin bazõ
toplumlarda
dönü ürken
bazõlarõnda
direnç
noktalarõ
olu turmasõ,
yine
aynõ
modernle menin bazõ toplumlarda yõkõcõ etki yaparken bazõlarõnda yapõcõ sonuçlar
do!urmasõ gibi tartõ malarõn varlõ!õ; adõ ister alternatif modernliklerin ister Batõ dõ õ
modernlik ya da postmodernizmin ço!ulcu do!asõ olsun, farklõ geli melerin ve
yönelimlerin oldu!u savunulmaktadõr. 135 Bu noktada her halükârda Batõ dõ õ
modernle menin varlõ!õ gerçe!inden hareket etmek arttõr. Bu gereklilik elbette Türk ve
"ran modernle me çabalarõnõn temel aldõ!õ ideolojik ve kültürel iklimin Batõ kaynaklõ ya
da çõkõ lõ olmasõ ile açõklanabilirse de Batõ çõkõ lõ kültürel iklimin egemen olmaya
ba ladõ!õ bu co!rafyalarda uzun bir tarihî deneyim ya anmõ ve ya anmaktadõr. Batõ
modernli!inin Batõlõ olmayan elitlerince kabul gören evrensel çizgisi yerel tarihî
deneyim tarafõndan idealle tirilmeye çalõ õlarak dönü türülmü tür. Artõk ba langõç
noktasõ bu toplumlarõn kendilerini dönü üme hazõrladõklarõ ve ya anan tarihî süreçte yer
almaya ba ladõklarõ “yeni olanõn” var oldu!u veya modernle menin ba ka bir biçime
dönü me e!ilimi oldu!u noktadõr. O artõk Batõ kaynaklõ bir modernli!in çizgisinden çok,
bu toplumlarõn kendi özgünlü!ü ile ili kili ba ka bir modernle me pe indedir.
134
Nilüfer Göle, modernli!in kendi kendini tashih etti!ini ve buna örnek olarak "slâm’õn modern dünyada
yer alma çabalarõ noktasõnda, bunu meselâ kadõnõn kamusal alanda görünürlü!ü üzerinden okuyarak
alternatif bir modernlik oldu!una atõf yapar. Mustafa Arma!an ise, daha çok dinin içindeki varolma gücüne
ve "slâm’õn sundu!u bütünlüklü bir dünya algõlamasõnõn modernli!e meydan okumasõna dayandõrõr. Her
ikisi de "slâm eksenli, ulus-devlet problemati!ine dayanan ve küresel ba!lamda bir alternatifli!in olu makta
oldu!unun altõnõ çizerler. Göle ve Arma!an’õn çalõ malarõ için çe itli yazõlarõna bakõlabilir. "ki çalõ ma için
Nilüfer Göle, Melez Desenler, 2. Baskõ, "stanbul: Metis Yayõnlarõ, 2002; Mustafa Arma!an, Gelenek ve
Modernlik Arasõnda, 2. Baskõ, "stanbul: "z Yayõncõlõk, 1998.
135
Çok de!i ik adlandõrmalara ra!men genellikle kullanõlan “Ço!ulcu Modernlikler” (Multiple
Modernities) kavramõ ve bu kavram etrafõnda yapõlan tartõ malar için S. N. Eisenstadt, “Multiple
Modernities”, Daedalus, Vol.: 129, No. 1 (Winter 2000), 1- 29.

Benzer belgeler