Değişimin Gündemi Sanal Dergi

Transkript

Değişimin Gündemi Sanal Dergi
KORAY
HAKTANIR
Digitally signed by KORAY
HAKTANIR
DN: cn=KORAY HAKTANIR,
c=TR, ou=HOME, email=koray.
[email protected]
Date: 2010.06.11 11:23:49 +03'00'
1










Amaç:
Bilim ve teknikteki gelişmeleri,teknolojik yenilikleri,
Toplum eğitimi için özetlemek ve yaymak.
Katılım:Bağımsız yazarlar bu derginin gelişmesine gönüllü olarak
katkıda bulunabilir.
Dergi konusu aylara göre değişim gösterir ve birden fazla konuyu
içerebilir.e-dergi aylık konusu editör tarafından tayin edilir.
Katılımcı yazarlarca hazırlanan makaleler ,İçeriği değişmeksizin
dergi editörü tarafından kontrol edilerek yayına alınabilir.Yazım
ve içerikteki hatalardan yazarlar sorumludur.
Yazışmalar için:[email protected],makale ve yorum
gönderimi için ise;
Koray Haktanır ; [email protected] adresini kullanmanız
rica olunur.
Bu sayıdaki derlemeler içinde yer alan konuları daha ileri
düzeyde açıklayacak,hataları düzeltecek katkılar memnuniyetle
karşılanacaktır.
Fakülte telefon:0312-5961187
2
Koray Haktanır

UNESCO “Yerküre” yılı
kutlamalarının anlamı üzerine:
Bu sayımızdan itibaren , üzerinde yaşarken
hakkında fazla düşünmeye gerek duymadığımız ve
şu ana değin ulaşabildiğimiz ve araştırabildiğimiz
sistemler içinde bir örneğine rastlayamadığımız
eşsiz bir yaşam merkezine , “dünya” ya
dikkatlerimizi toplamaya çalışacağız.
UNESCO bu amaçla 10 adet broşür
hazırlamıştır.Aşağıda görülen bu broşürler dilimize
Türkiye ulusal eylem komitesi üyeleri tarafından
çevrilmiştir.
1. Yer altı suyu,
2. Doğal afetler,
3. Yer ve sağlık,
4. İklim,
5. Doğal kaynaklar,
6. Büyük şehirler ve kentleşme,
7. Yer içi,
8. Kıyı ve denizler
9. Toprak,
10. Yer, yaşam ve kültür.
Bu sayımızda Türkiye Milli Komisyonu
Yerbilimleri İhtisas Komitesi
Koordinatörü, Prof.Dr.Nizamettin Kazancı’nın 2008ULUSLARARASI YER YILI; TOPLUMSAL SORUMLULUK
ÇAĞRISI makalesi ile Toprak Çalışma Grubu
(Prof.Dr.Koray Haktanır,Sonay Boyraz ve Murat
Karahan) tarafından çevrilerek Koray Haktanır
tarafından yayına hazırlanan;Toprak-yeryüzünün
yaşayan Örtüsü isimli broşür sizlere ulaştırılmaktadır.
Konumuz evrendeki yegane barınma ve yaşama
ortamımız olan yerküremiz ve onun topraklarıdır.
Fiziksel boyutlarımızın acınası durumuna rağmen
dünya ve işleyiş mekanizmalarını bu denli güçlü
etkileyişimizin getirdiği kazanç ve kayıpların
muhasebesini ne kadar yapabiliyoruz?
Yakın çevrenize bakın, kısa yaşamımız içinde insan
etkisi ile oluşa gelen hızlı değişimlerin bir çok doğa
güzelliğini nostaljik anılar arasına yolladığının ne
kadar farkındayız?
Bir yarım yüzyıl içinde kanalizasyon kanallarına
çevirdiğimiz veya üzerini caddelerle kapladığımız
akarsularımızın hangisi anılarımızda.
İnsanlar yaş gruplarına ayrıldığında 20-30’lu
yaşlarda olan kuşaklar 60’lı yıllarını süren kuşakların
görme şansı elde ettiği doğal güzelliklerin
ne kadarını görme şansı elde edebildi?
Peki olayı duygusal boyuttan daha gerçekçi
boyutlara taşıyalım o halde.Artık
çocuklarımıza yerkürenin zenginliklerinden
çok bu zenginliklerin ne kadar zaman içinde
tükeneceğinden,petrolün tükenmekte
olduğundan,dünyanın enerji krizinin,su krizinin
kapısında olduğundan bahsederek
,çocuklarımızı ” yok” lar dünyasına
hazırlamaya mı çalışıyoruz.
Artan nüfus ile onu zar zor dengelemeye
çalışan tarımsal üretim, umudunu biyoteknolojiye bağlar ve bu konular
kamuoyunda çok yer alırken,yok olan
milyonlarca hektar verimli tarım alanın nasıl bir
geleceği yok ettiği ortak aklın nedense
tartışma odağında yer alamamaktadır.
Yer küremiz olumsuz sinyaller veriyor ve
olumsuz etkilerimizi dengeleyemez görünüyor.
İnsanların aymaz ve sadece ekonomiye
endeksli yaşam görüşleri değişmediği
takdirde, GAIA kendi sibernetik sistemleri ile
ona zarar veren parazitleri ortadan kaldırmak
için hiç hayal edemediğimiz tepkiler verebilir
mi? Ne dersiniz?
Sevgilerimle
Koray Haktanır
3
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu,
5 Kasım 2005 tarihli toplantısında,
2008’i oybirliği ile “Uluslararası Yer Yılı”
ilan etmiş, böyle bir uygulamadan,
çok fazla olan beklentilerini üç ana
başlık altında toplamıştır. Bunlar
a- İnsan hayatı ve yüksek yaşam
kalitesi için, yerküreyi yakından
tanımanın önemi konusunda
toplumda ve bireylerde daha fazla
“farkındalık” yaratmak,
b- Yerbilimlerinin topluma katkıları
konusunda ulusal eğitim sistemlerinin
harekete geçmelerini sağlamak,
c- Yerbilimlerinin toplumsal önemi
hususunda karar vericilerdeki anlayışı
güçlendirmektir. Özetle, BM
tarafından, doğal ve doğal olmayan
afetlerden korunmak için sokaktaki
insanların eğitilmesi, her düzeydeki
eğitim programlarında yerbilimlerine
yer verilmesi ve bütün planlama
çalışmalarında yerbilimi verilerinin
dikkate alınması istenmektedir. Bu
kapsamda yapılacak bütün etkinlikleri
izleme ve yönlendirme görevi,
kurumsal ilgisi nedeniyle Unesco’ya
verilmiştir. Birleşmiş Milletler’in aldığı bu
karar, aslında, tüm fertlere ve
kuruluşlara yapılmış “sorumluluk
çağrısıdır” ve çok geniş bir arka planı
vardır. Bu yazıda hem sorumluluk
çağrısının arka planı anlatılmakta,
hem de “geliyorum diyen doğal
felaketlere karşı” bireysel olarak
yapabileceklerimize değinilmektedir
Tüm dünya ülkelerinde deprem,
sel, volkan püskürmesi, tsunami, çığ
düşmesi gibi doğal afetler yanında
temiz su ihtiyacı, yer altı sularının
tuzlanması ve kirlenmesi, kuraklık ve
çölleşme, erozyon, gıda ve ilaç
ihtiyacı, iklim değişmesi, deniz seviyesi
yükselmesi, çevre kirliliği gibi yerküre
ile bağlantılı olayların son yıllarda
giderek arttığı, bunun da
toplumlarda bezginlik ve psikolojik
çöküntü yarattığı araştırmalarla
ortaya konulmuştur. Hızlı şehirleşme ile
büyük insan kitlelerinin doğal
dengede yarattığı olumsuzluklar
yukarıdakilere eklenince, adeta
görünmez sebeplerin toplumları ve
ülkeleri kötüye doğru ittiği
gözlenmektedir. Yerbilimlerine
yabancı olmayanlar için bu kötüye
gidişin temel kaynağı, doğaya
yabancılaşma ve yerküre hakkındaki
bilgisizliktir. Bu teşhis aslında sorunun
tedavisini de söylemektedir. Burada
yerbilimleri kavramının yer sisteminin
tümünü kapsayacak en geniş
anlamda kullanıldığını belirtmek
lazımdır.

4
IUGS, daha önce gerçekleştirilen
ve çok başarılı sonuçları olan
“1957 Uluslararası Jeofizik Yılı”
ndan ilham alarak, onun 50.ci
senesinde benzer bir girişimin
yapılabileceği, 2007’nin “uluslar
arası yer yılı” ilan edilebileceği, bu
vesile ile toplumların dikkatlerinin
doğal olaylara çekilebileceği
fikrini yaymağa başlamıştır. Çağrı
yankı bulmuş ve Çin Halk
Cumhuriyeti 2001’de BM’e, 2007’
nin “Uluslar arası Yer Yılı-UYY”
olarak ilan edilmesi için resmen
başvurmuştur. Bu başvuru ilk anda
aralarında Türkiye’nin de
bulunduğu 32 ülke tarafından
desteklenmiş, fakat konu ancak
2005’de BM gündemine
alınabilmiştir. Bu arada, “yıl ilanı
girişimi”, 31.ci Uluslararası Dünya
Jeoloji Kongresi’nde (2004,
Floransa) genişçe tartışılmış, olası
uygulama yöntemleri
olgunlaştırılmıştır. Üzerinde durulan
en önemli husus, ilan edilecek
böyle bir yılın, toplumların yerküre
konusundaki eğitimine gerçekten
hizmet etmesi idi. Öneri, Dünya
Jeoloji Kongresi’nde de oybirliği ile
desteklenmiştir.
“2008- UYY’nın çalışma esasları
nelerdir?
Başka pek çok örnek ile birlikte,
bilhassa 2005’in ilk aylarında
meydana gelen ve çok büyük
yıkımlara yol açan Endonezya’daki
deprem ve tsunami ile New Orleans’i
etkileyen Katrina Fırtınası, 2008Uluslararası Yer Yılı’nın, BM’in bir çok
kereler ilan ettiği diğerleri gibi “anma”,
“dikkat çekme”, “bellek oluşturma”
amaçlı değil, doğrudan “geniş çaplı
eğitim girişimi” olmasını ve tüm 20072009’u kapsaması sonucunu
doğurmuştur. Karara göre, 2008
simgesel olup faaliyetler 1 Ocak 2007
ile 31 Aralık 2009 arasında her ülkede,
ülkelerin kendi çabaları ile
sürdürülecektir. Teorik olarak, tüm
dünyada bulunduğu tahmin edilen
450.000 yerbilimcinin “doğanın
kaynaklarının sınırlı olmadığı ve kişisel
mutluluk için yerküre ile barışık
yaşanması gerektiği mesajını” 6.5
milyar kişiye iletmesi arzu edilmektedir.
Kararın hemen ardından IUGS ve
UNESCO tarafından 2008 UYY
Girişimi’ni yürütecek bir ekip
oluşturulmuş, başkanlığa fikrin babası
ve 2000-2004 arasında IUGS Başkanı
olan Prof. Dr Eduardo de Mulder
getirilmiştir.
5
Temsili UYY faaliyetleri ise 1 Ocak
2007’de, Londra ve Hindistan’da aynı
zamanda, yerkürenin yaşına atfen her
biri bir milyon yılı temsil eden 4500
balon uçurularak başlatılmıştır. UYY
Girişimi’nin merkezi ve sekreteryası
Trondheim’dadır ve giderlerin bir
bölümü Norveç tarafından karşılanır.
Başka bir çok ülke de maddi katkı
sağlamaktadır. Tescilli bir logosu, BM
ve Unesco nezdinde resmi temsilcileri
vardır. Temel sloganları “toplum için
yerbilimleri” ve “avucumuzdaki
dünya” dır. Merkezin asıl rolü, farklı
ülkelerdeki çalışmaları izlemek,
toplamak ve bunları diğer ülkelere
aktararak ulusal ve yerel boyuttaki
faaliyetlere örneklerle destek
çıkmaktır. Ulusal UYY komitesini
oluşturan ülkeler Genel Merkeze
başvururlar, işbirliği anlaşması imzalar
ve logo kullanma izni alırlar. Halen 70
ülke aktif olarak organizasyonun
içindedir. 26 ülke ise ön başvurusunu
yapmıştır. Türkiye, Unesco çatısı
altında UYY eylem komitesini ilk kuran
ülkeler arasında olup, 7 Mart 2007’de
gerçekleştirilen Ulusal Çalıştay’da yol
haritası çizilmiştir. Faaliyetlerin baş
aktörleri Unesco-Tr, yerbilimci çalıştıran
kamu kurumları (MTA, DSİ, TPAO, EİEİ,
TKİ gibi), belediyeler, üniversiteler,
TMMOB ve ilgili meslek kuruluşlarıdır.
Her kurum ve kuruluş UYY faaliyetini
kendi adına kendi bütçesiyle
gerçekleştirir. Ulusal komiteye bilgi verir
ve logo kullanma izni alır.
Faaliyetlere katılım nasıl olacak?
bireysel ve kurumsal olarak
yapılabilecekler nelerdir?
2008-UYY etkinliklerini
gerçekleştirecek aktörlerin başında
yerbilimciler olmasına karşın hedef
kitle, BM kararında da belirtildiği gibi
tüm toplum katmanlarıdır. Üretilmiş
bilgilerin toplum içine yayılması kitle
iletişim araçları ile olur. Dolayısıyla
2008-UYY’un diğer baş oyuncuları
yerbilimciler, kurum ve kuruluşlar,
özellikle basın-yayın kuruluşlarıdır.
Yöntemleri olanaklara göre kendileri
belirlerler.
UYY etkinlikleri, daha 2004’deki
Floransa toplantısında “bilimsel
araştırma” ve “toplum eğitimi”
şeklinde tasarlanmış ve önemi
nedeniyle ikincisine ağırlık verilir
olmuştur. Her iki program yerkürenin
bütün özelliklerini içeren on ana başlık
altında sürdürülmektedir. Şüphesiz,
bilimsel araştırma olmaksızın bilgi
üretilemez ve yer küre öğrenilemez.
Bunlar her şart altında sürdürülecektir.
Ancak, şu an daha acil olan mevcut
bilgilerden toplumların yararlanması
ve dünyanın talan edilmesinin
yavaşlatılmasıdır.
6
Gerek araştırma gerekse eğitim on
ana başlık altında verilmektedir.
Türkiye ulusal eylem komitesi, ülke
ihtiyaçlarını göz önüne alarak on
konunun her birinde ayrı çalışma
grupları oluşturmuştur. Çalışma
gruplarının üye sayıları 8-12 arasında
değişmekte olup, katkıda bulunmak
isteyen herkese açıktır. Gruplar ve
çalışma konuları;
1. Yer altı suyu,
2. Doğal afetler,
3. Yer ve sağlık,
4. İklim,
5. Doğal kaynaklar,
6. Büyük şehirler ve kentleşme,
7. Yer içi,
8. Kıyı ve denizler
9. Toprak,
10. Yer, yaşam ve kültür.
Çığlık ve Çağrı
Yukarıda adları verilen on konu,
doğrudan yerküre üzerindeki canlı
cansız bütün varlıkları içine alır.
Dünyamızın yaşanılır olmaktan
çıkması, sayılan bu alanlardaki
kötüleşmeler yüzünden kolay ve
yakın riskler haline dönüşmüştür.
Son yıllardaki yerüstü ve yeraltı
sularının azalması ve
büyükşehirlerdeki su sıkıntıları
bunun basit örnekleridir. Ne yapıp
edip yerküre ve yerkürenin yaşam
üzerindeki rolü toplumlara
anlatılmalıdır. Bu görev hepimize
düşmektedir.
Dikkat edilirse bu konuların her
biri çok ayrı uzmanlık alanları ve hatta
ayrı üniversite bölümlerin alanlarıdır.
Bazılarında ise birleştirme yapılmıştır.
Buna rağmen ilk ve orta öğretim
çağındakilere bu konuların öğretilmesi
güçtür ve özel teknikler gerektirir.
7
TOPRAK
Yeryüzünün
Yaşayan Örtüsü
Toplum için Yer Bilimleri
www.yearofplanetearth.org
8
Tasarım ve dizayn; Koray Haktanır
Seri editörleri
Prof. Dr. Nizamettin Kazancı: Unesco-Tr Yerbilimleri İhtisas Komitesi Koordinatörü
Prof. Dr. Koray Haktanır: Yer Yılı Toprak Çalışma Grubu Koordinatörü
Bu broşürü hazırlayanlar: Koray Haktanır, Sonay Boyraz; Ankara Üniv.
Murat Karahan; Çevre Bakanlığı
Foto: Koray Haktanır
Antalya Olimpos
9
2008 ULUSLAR ARASI YER YILI
Tek bir Yerküre var ve varlığımız O’na bağlıdır. Dahası, insanoğlunun Dünya
üzerindeki baskın konumu sebebiyle, Yerküre üzerindeki YAŞAM’ın korunması
sorumluluğu da bize aittir. Buna karşın, bütün bilimsel araştırmalar, ölçümler ve
bizzat gözlediğimiz değişmeler, Dünyamızın yaşanılır olmaktan hızla uzaklaştığını
gösteriyor. Son yıllardaki yerüstü ve yeraltı sularının azalması ve büyük şehirlerdeki
su sıkıntıları bunun basit örnekleridir. Ne yapıp edip YERKÜRE ve yerkürenin yaşam
üzerindeki rolü toplumlara anlatılmalıdır. Uluslararası Yer Yılı, Birleşmiş Milletler
Teşkilatı tarafından bu nedenle organize edilmiştir. 2007-2009 arasında üç yıl her ülke
kendi toplumunu eğitecektir. Aynı hedef doğrultusunda, UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu Yerbilimleri İhtisas Komitesi, TÜBİTAK’ın desteği ile Yer Yılı
organizasyonu tarafından belirlenen on temel konuda eğitim broşürleri
yayınlamaktadır. Asıl amaç, sorunlara “farkındalık” yaratmaktır. Broşürlerin bazıları
gerekli izinler alınarak İngilizce orijinallerinden tercüme, bir kısmı tercüme destekli,
bir kısmı ise tümüyle yeniden hazırlanmıştır. Her broşürü hazırlayan kişi ve gruplar
değişiktir. Lütfen okuyunuz, okutunuz.
10
Kitapçık ne anlatıyor?
Bu broşür Uluslararası Yer Yılı’nın ana temalarından olan “Yeraltısuları”
konusunda çerçeve nitelikli bilgiler içermekte, daha doğrusu önde gelen
sorunlara dikkat çekilmektedir. Konunun Yer küre ile bağlantıları ve Yer Yılı
organizasyonu tarafından neden ana konular arasına seçildiği öncelikle
vurgulanmaktadır. İklim değişikliği ile birlikte azalan suların yer sisteminin bir
parçası olarak oluşumu, canlı yaşamı için artan önemi, araştırılmasının topluma
nasıl bir katkıda bulunacağını dünyadan ve Türkiye’den örneklerle anlatmayı
hedeflemiştir.
Daha fazlası için
Bu ve diğer konular hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak için lütfen www.year of
planetearth.org ve www.yerbilimleri.unesco.org.tr adreslerini ziyaret ediniz.
Sonrası için
Yukarıda değinildiği gibi asıl amaç bireylerin dikkatini sorunlara çekmektir.
Broşürde ve yukarıda verilen adreslerdeki bilgilerin yeterli görülmemesi halinde
veya bu yöndeki çalışmalara katkıda bulunmak için Unesco Türkiye Milli
Komisyonu (www.unesco.gov.tr)’na başvurulabilir.
Toprak oluşumu kayaçların ayrışması ile başlar
Foto:Koray Haktanır
Kuyumcular
köyü
Çubuk-Ankara
11
Uluslararası yer
yılının arkasında
kimler var?
●Toprak olmaksızın, Yerküre yüzeyinin
Mars gibi çıplak bir görüntüsü olacaktı
Yeryüzünün Yaşayan Örtüsü
Topraklar olağanüstü sistemlerdir. İnsan yaşamı ve
refahını sağlayan temel unsurlardır. Bitki köklerinin, bitkiler
tarafından alınacak suyun tutulmasını ve yaşamı
sürdürmek için gerekli besinleri temin ederler. Topraklar
olmasaydı Yeryüzünün görüntüsü Mars gibi çıplak
olacaktı. Topraklar, biyokimyasal dönüşümü sağlayan
myriad mikroorganizmalardan - atmosferik azotun
bağlanmasından organik maddenin bozunmasına kadar –
mikroskobik hayvan ordularına,iyi bilinen solucan,
karıncalar ve termitlerin barınağıdır. Aslında, karalardaki
biyolojik çeşitliliğin çoğu yerin altında değil, toprakta
yaşar.
Bizler toprak üzerine yerleşir, onun içinde ve onunla
yaşarız.Topraklar birbirine benzemez.Yaşamın bolluğu ve
refahı, habitatlar ve insan uğraşları için sağladığı olanakların
hepsi, yeryüzünün yaşayan dokusu olan toprakların
yansımalarıdır.
Fikir olarak başlangıcı
Uluslararası Jeolojik
Bilimler
Birliği
(IUGS)’nin
2001’de
yaptığı
Uluslararası
Yer Yılı oluşturma
çağrısına
dayanır.
Öneri
Birleşmiş
Milletler
tarafından
hemen benimsenmiş
ve
UNESCO-IUGS
ortak girişimi haline
getirilerek
desteklenmiştir.
Uluslararası Yer
Yılı’nın temel amacı
daha güvenli, daha
sağlıklı, refah içinde
uluslararası bir bir
toplumun temellerini
oluşturma yolunda
yerbilimlerinin büyük
potansiyelini ortaya
koymaktır. Sloganı
Toplum için
Yerbilimleri’dir.
12
Topraklar Farklıdır!
Toprakların farklı türleri yeryüzünde değişik alanlara
Durağan bir yer üzerinde
kalın, verimli bir toprak;
dirençli yapısı, organik
maddece zenginliği, iyi
besin değerine ve su tutma
kapasitesine sahip olması
nedeniyle yoğun bir tarımı
destekler.
dağılmışlardır.Toprak oluşumundaki çevresel ilişkileri ilk
tanımlayan kişi günümüzden 125 yıl önce bu konuların öncüsü
olan Rus pedolog Vasiliy Dokuchaev (1846-1903) olup,toprağın;
ana kaya, iklim, topoğrafya, organizma ve zaman’ın bir fonksiyonu
olduğunu belirtmiştir .
İnsanlar da bu denklemin bir parçasıdır; topraklar çoğunlukla
insan tarafından etkilenirler. Çiftçiler toprakta tarım yaparken
başarılı bilgili olurlarsa, sürdürülebilir çiftçilik sistemlerini
desteklerler. Bazen çiftçiler farkında olmaksızın topraklara ve
çevresel sistemlere zarar verebilirler. Bu nedenle iyi toprak
yönetiminin tüm süreçleri toprak varlığının ve kalitesinin
korunması ve geliştirilmesi amacına doğru yönelmişlerdir.İnsan
yoğunlaşması kentsel gelişimlerde kendini gösterir, bu süreçte
topraklar üzerinde farklı ve çok özel isteklerin ortaya çıkar. Araziyi
kullanımındaki değişimler, topraktan suyun drenaj ve süzülme
biçiminde ve iklim değişimlerde etkiler meydana getirir.Toprakların
yalnızca nasıl yöneteceğimizi bildiğimiz takdirde çevresel
değişkenlere karşı bir tampon görevi yapabileceğini unutmamamız
gerekir.
Farklı toprak alanları çeşitli şekillerde iyi ya da kötü
kullanıma değişik yollarla hemen cevap verirler. Bu nedenle
üretim veya inşaat faaliyetleri için bazı araziler uygunken
diğerleri olmayabilir. Toprak incelemeleri ile toprak ve arazi
karakteristikleri tanımlanır; toprak biliminin diğer dalları ise
kurakta sulama,ıslakta drenaj,fakir toprakta gübreleme gibi
doğal avantajları maksimize etme veya zorluklardan
kaçınmak için uygulamaları ele alır.
Toprak yaşam doludur
Verimsiz toprak, aşırı bozunmuş, aşırı yıkanmış, asidik ve
besin değeri açısından da fakirdir. Sürdürülebilir tarım
yapmak için pahalı girdiler gerekir.
13
Şayet arazi kullanımı ve yönetimi toprak yeteneği ile uyumluysa,
o zaman sistem beklediğimiz gibi çalışacaktır●
Pedosfer(Toprak),biyosfer(bitki ve hayvanlar),
Litosfer(kayalar),hidrosfer(su) ve atmosfer(hava)
arasındaki ana etkileşimler
Yaşam, toprak, atmosfer, su ve karasal oluşumlar
tümüyle beraber gelişirler ve sıkı bir ilişkileri vardır.
Toprak; yüzey morfolojisi; atmosfer ve iklim, yüzey-yer
altı suyu ve ekosistemleri birbirine bağlar.
.
Atmosfer
Hidrosfer
Pedosfer
Biyosfer
Litosfer
Çok ince bir şekilde yayılan bir katman olmakla birlikte toprak, Gezegen Yerkürenin çok yaşamsal
bir örtüsüdür. Bütün karasal yaşam toprağa bağlıdır. Biz toprağı sınırsız bir kaynak olarak kabul
ediyoruz,ancak bu sonsuz kaynağı idareli kullanmalı ve üretim için sömürmemeliyiz.Topraklar
yalnızca bitkisel ve hayvansal üretim ortamı değildir,aynı zamanda ekonomi ve toplum yaşamı
topraklar üzerine kuruludur.Toprak yönetiminde bilgisizlik hem toprağı hem de onun bağlı olduğu
ekonomilerin zarar görmesine neden olur Birçok yerbilim akitivitesi ekonomiyi destekleyen yararlı
niteliktedir.Bu bağlamda Toprak Bilimi tarımsal üretim, inşaat mühendisliği, su kaynakları, su ve
hava kalitesi, sağlık işleri ve atık yönetimi için bu sınırlı ve hassas sistemin sürdürülebilirliğini
sağlamaya yönelik çok farklı aktiviteleri destekler. (bknz ‘Sürdürülebilir gelişime’ kutu içinde)
Toprak haritaları yüzeydeki toprak
türlerine göre oluşturulmuştur. Bunlar
pratik uygulamalarda kolaylık sağlar.
Dünya Büyük Toprak Grupları
14
SÜRDÜRÜLEBİLİR
KALKINMA
Sürdürülebilir kalkınma
kavramı, ekonomik arz
politikaları ile doğal
kaynakların
devamlılığını ve
birlikteliğini isteyen bir
gelişme sürecini
tanımlar. Çevrenin
sürdürülebilirliği ve
korunması politikalarını
destekleyenler ile
ekonomik kalkınmaya
öncelik verenler
arasındaki mücadeleden
doğmuştur. Çevreciler,
ekonomik kalkınmanın
gerekli olduğunu kabul
ederler ancak çevreye
rağmen bir ekonomik
kalkınmayı
benimsemezler. Ayrıca,
ekonomik durgunluğun
mevcut çevresel koruma
çabalarını da olumsuz
etkilediğine vurgu
yapmaktadırlar.
Toprak Bilimi ve Toplum
Arazi kullanımı ve yönetimi toprak kalitesi ile iyi
uyumlaştırılırsa toprak ve çevre ile ilgili süreçler de iyi
çalışır. Ürünler ve bahçeler , çiftlik hayvanları çok iyi
gelişir, kaynak ve kuyuların verimi iyi olur.Toprak üstü ve
altı yapılar ve yatırımlar güvenlidir- ve pek çok insan
bunun farkında bile değildir.Sistem beklendiği gibi
çalışmazsa
toprak, ürünlerin su ve besin gereksinimleri
sağlamayabilir.Bunun sonucunda ürün miktarı
azalır,hayvan hastalıkları artar ve tarım ürünleri bozulur;
şişen-büzülen topraklar içinde, yollar, yapılar, boru hatları
tahrip olur; sağlam olmayan yerler üzerindeki yapılar afet
şeklinde yıkılabilirler.
Büyük kentsel alanlarda toprak yüzeyinin asfalt yada
betonla daha fazla kaplanması toprağın üst kısmında
daha fazla ve daha hızlı yüzey akışlarına neden olur.
Toprak kullanımı ve idaresi sonucu oluşan değişimlerin
daha da ileri düzeyinde, yeryüzünün verimli hidrolojik ve
ekolojik işlevleri kaybolur.
Bizler, gübre uygulaması, drenaj ve sulama gibi
uygulamalardan sağlanacak başarılardan memnun
oluruz.; ancak toprak işlevlerinin ne kadar iyi gerçekleştiği
ve onlara ne kadar gereksinim olduğu arasında oldukça
artan dengesizlikler vardır.
Toprak bilimi için bilgi sağlamak, bir çok olumsuz
gelişmelerden kaçınarak toprak varlığının ve yaşamsal
işlevlerinin sürdürülmesi bakımından önemlidir. Böylelikle
uygun olmayan alanlardan kaçınılabilinir veya gerekli
önlemler alınarak insan varlığının sürdürülmesi için
gerekli toprak işlevlerinin devamlılığı sağlanabilir.
Hong Kong’ta eğimli arazide
kentleşme
Ve aynı yerde aşırı yağış nenediyle arazi
kayması
15
Gezegen Yerküre hakkında çok farklı
Ekonomik kalkınmayı
savunanlar
sürdürülebilir bir
ekonomi için çevresel
varlıkların korunması
ile sermayenin
koruması arasında
paralellik
görmektedirler.
Yaşayabilir bir
ekonomi ve/veya
ekonominin
yaşaması, zamanla
sermayede düşüşe
yol açmaksızın
devam etmesine
bağlıdır. Benzer
şekilde nüfus,
ekonominin bir çeşit
sermayesidir, ancak,
ekosistemin
kaldırabileceği
nispette olmalıdır.
Toprak
sürdürülebilir
kalkınma için temel
doğal kaynaktır.
bakış açılarımız,
bizlere, yer süreçleri ve sistemlerini,onlar gerçek süreçlerini
gösterirken belirleyebilen yeni teknolojiler sayesinde ortaya
çıkmıştır.
Fiziksel boyutumuz ve 5 duyu organımızın sınırlarının ötesine
geçebilmemiz sayesinde bizler şimdi moleküler ölçekten
küresele doğru ve; zaman içinde nanosaniyeden bin yıllık
döneme kadar görebilir ve ölçebiliriz. Bu gözlemler sonucunda,
günümüzdeki eğilim ve yönetim opsiyonlarını tahmin etmeye
yarayan yer süreçlerinin modelleri ortaya konmuştur.
Deneme-yanılma yöntemi yerine, bizler şimdilerde önceden
ortaya konulan tahmin modellerini kullanarak, karar vermek ve
politika oluşturmak ve yerkürenin yaşayan örtüsünü korumak
ve toprak kalitesini geliştirmek üzere gelecek nesiller için
çalışıyoruz .
Mineraller, toprak sistemi ve mikroskobik ölçekte yaşayan
organizmalar ile fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerin
mekanizmaları hakkındaki bilgiler, yönetim ve müdahale için
yeni ve birçok heyecan verici olanakları ufkumuza açmaktadır.
Mikroskoplu veya katı ifadeli eski moda bilim adamları,
elektron mikroskop veya plazma spektrometresi ile çalışan
bugünün bilim adamlarına dönüşmeye başladılar; fakat yeni
bilgiye dayalı kararlar çoğunluk bireysel avantaj ve ulus
devletlerin rekabetinin gölgesinde kalmaktadır.
Gezegen sistemleri hakkındaki yeni bilgilerimiz, geçmişten
günümüze kadar olan medeniyetimizin sağladığından daha
büyük, daha güçlü ve daha büyük anlamlar taşımaktadır.
16
Toprağın yönetilmesine bağlı olarak
tüm varlıkların yaşamı için gerekli olan
su kaynakları yok edilebilir veya tersine
olarak arttırılabilir
Kaynak Olarak Su
Tüm içme sularının temel kaynağı yağmur
sularıdır. Arazi örtüsü ve toprak koşullarına
bağlı olarak ya önü kesilerek ve
buharlaştırılır toprak içine süzülür veya
zarar verici yüzey akışlar halinde
kaybedilir. Hızlı yüzey akış, sel, verimli
toprakların erozyonu, nehir kıyısı erozyonu
gibi zararlar verir. Bunların ikincil etkileri de
söz konusu olup, örneğin sucul
ekosistemlerin, rezervuarların ve su
yollarının zarar görmesi olarak
tanımlanabilir .Toprağın kalınlık,geçirgenlik
ve su tutma kapasitesine bağlı olarak
süzülen su toprakta kalabilir ve bitkiler
tarafından kullanılır veya yer altı suyu ve
akarsuların beslenmesi için drene olabilir.
Suyun zarar veren bir unsur yada kaynak
olma özelliği toprak yüzeyine düştükten
sonra toprak yüzeyinde veya profil içinde
göstereceği dağılımlara bağlıdır. Yani bu
durum toprağın cinsine ve toprağın nasıl
kullanıldığı ve yönetildiğine bağlıdır. Su
kaynakları toprağın nasıl yönetildiğine bağlı
olarak zarar görebilir ya da üç misli
arttırılabilir. Kaynakta suyun yönetimi büyük
ölçüde kırsal kesimdeki çiftçiler ve
hayvancılık yapanlar tarafından kullanılır.
Onların çalışmalarından yararlananlar ise
mansap (su kaynağının aşağı kesimleri) ta
yer alan şehirde yaşayanlardır. Kaynakların
iyi yönetilememesi kırsal kesimi olumsuz
etkiler.
Türkiye’nin
önemli
su
yapılarından
Oymapınar
barajıAntalya
17
Su kaynaklarının sürdürebilir yönetimi ve birbirine bağlı zarar verici faktörlerin
azaltılması aşağıdaki konulara bağlıdır.
1-Her bir su dağılım ünitesinin daha iyi bir şekilde anlaşılmasına (iklim,toprak,arazi
kullanımı,yüzey ve yer altı suları),
2-Su yönetiminin sadece seçilen bir nokta veya çiftlik ölçeğinde değil tüm havza
bazında bütünsel yapılmasına,
3- Mansap kısmındaki yararlanıcıların, üst havzadaki suyu yöneten grupların
emeklerine iyi karşılık vermesi onları hem su hem de toprak yönetimini şimdi
yaptıklarından daha iyi ve kapsamlı yapmalarına.
Küresel Sistemler arasında, topraklar aşağıdaki unsurların hem parçası hem de
tamamlayıcısıdır:
İklim: Su döngüsünün, karbon depolama ve sera gazlarının emisyonuna aracılık
ederek (su buharı,CO2, NOx, ve Metan) (Bu serideki Dünya ve Sağlık, prospektüs 4’e
bakınız) etki yapar,
Su döngüsü: Topraklar, yeryüzündeki su döngüsünün gerçekleşmesinde önemli bir
bağlantı ve tampon işlevine sahiptir.Tatlı suyun yaklaşık %60’ı toprakta tutulur ve
bitkiler tarafından alınabilir niteliktedir. Topraklar aynı zamanda akarsu ve yer altı
suları akışlarını düzenler,böylelikle sulak alanları beslerler,bazen mansap kısmında
binlerce kilometre mesafede sulama,evsel ve endüstriyel su sağlanmasını
desteklerler. (Bakınız bu serideki Gezegen Yerküre bizim ellerimizde- Broşür 1 ).
Atık ve Besin Döngüsü: Besin elementleri organik ve anorganik maddelerin
ayrışması ile açığa çıkar yada havadan bağlanır ve döngüsel nitelik arzederler.Bu
süreçte çevrede biriken toksinler zararsız hale getirilir. Döngülerin bozulması
beraberinde ötröfikasyon, su ve toprak kirliliği getirir. Diğer taraftan besin
elementlerinin azalması küresel ölçekte canlı yaşamını tehdit eder.
Erozyon: Erozyon toprak katmanlarının yağışlar veya rüzgarla aşınmasıdır. Buna
doğal erozyon denilir.Böylece yeryüzü şekilleri oluşur.Örneğin nehir ağzı deltaları veya
Kapadokya’daki peri bacaları gibi.Ancak verimli tarım ve orman arazilerinin yanlış
kullanılması sonucu binlerce yılda oluşmuş toprak katmanları hızlı bir şekilde kaybolur
ve toprak zamanla verimsizleşir.Buna hızlandırılmış erozyon diyoruz.Bu adeta bir
toprak kanseridir.
Sular ile Oluşan Erozyon önce yüzeyden kolay taşınan ince parçacıkları uzaklaştırır.
Önlem alınmazsa zamanla derinleşir ve araziyi parçalar.
Hem tarım arazisi kaybedilir, hem de taşınan topraklar alt havzalardaki barajların
çabuk dolmasına neden olur.
Bilimsel Program
Dünyanın farklı bölgelerinden tanınmış 20 ünlü yerbilimcinin oluşturduğu panel, ele
alınan on ana temayı belirlemiştir. Bunlar Yeraltısuyu, Doğal Afetler, Yer & Sağlık,
İklim, Doğal Kaynaklar, Kentleşme ve Megakentler, Derin Yer, Okyanuslar, Yaşam
ve Kültür, Toprak’tır. Her biri için eylem planı hazırlamaktan sorumlu takımlar
kuruldu. İlgi alanı bu konulara düşen okuyucular bu takımlarla temas edebilirler.
Daha fazla bilgi için –
www.esfs.org
Beyşehir Gölü
18
Ağaç ve toprak;
Erozyonun etkileri ve
bitkilerin önleyici rolüne
Türkiye’den iyi bir örnek
Foto: Koray Haktanır
Erozyonla bozulmuş topraklarda neler olur?
Erozyonun etkileri çok çeşitlidir. Erozyon toprağın en verimli üst kısımlarının
taşınmasına neden olduğundan bitkiler için çok yararlı olan besin maddeleri ve
mikrobik canlılar azaldığından toprak fakirleşir, yeterli ürün veremez.Bu yol ile
yalnızca topraktan uzaklaşan besin elementleri milyarlarca liralık gübre karşılığı
demektir.Toprak derinliği azaldığı için toprağın su depolama hacmi azalır.
Gözenekli toprak katmanları kaybolursa alt katmanlar suyu yavaş geçirdiğinden, su
toprağın içine gireceğine yüzey akışa geçer ve seller oluşur.
Topraklar çok yavaş oluşan doğal servetimizdir. Erozyonla aşınan toprağın yeniden
oluşturulması olanaklı değildir.
Rüzgar erozyonu nedir?
Kurak bölgelerde toprağın bakımı ihmal edildiğinden organik maddece fakirleşir ve
ince toprak taneleri rüzgarla savrulur, geriye kum yapısında kaba, besince ve
mikroskobik canlılarca fakirleşmiş toprak taneleri kalır
.
Aşınmaya eğilimli alanlar
19
Su ve Karada Kirlilik:
Topraklar Dünya Su Döngüsünün
Kilit noktası ve tampon sistemleridir
Topraklar genellikle evsel ve sanayi atıkları için
çöplük olarak kullanılmaktadır. Yoğun tarımın
yapıldığı pek çok alanda organik veya inorganik
gübrelerden hayvancılık işletmeleri sızıntılarından
ve fabrika proseslerinden kaynaklanan atıklar
yeraltı sularında yüksek düzeyde nitrat ve diğer
kimyasalların birikmesine neden olurlar. Bazı
topraklar büyük miktarda atığı süzebilir,
bünyesine alabilir ve geri dönüştürebilirken;
diğerlerinde,zehirli maddeler derelere ve yer altı
sularına geçebilir.Kumlu topraklar geçirime
yatkınken, kalın killi katmanlı olanlar geçirgen
değildir.
Kentsel ve sanayi gelişmesinden ve yoğun
tarımdan kaynaklanan toprak ve su kirliliği dünya
genelinde temel bir araştırma konusudur. Çoğu
topraklarda,şiddetli kirliliğin durdurulması masraflı
müdahaleler anlamına gelmektedir.Günümüzde
Avrupa Birliğinde,Kuzey Amerika ve
Avusturalya’da gereken önleyici ve restorasyona
yönelik ölçüm ve önlemler yasalarla iyi bir şekilde
ilişkilendirilmiştir
SorunluTopraklar
Doğal olarak bazı topraklar kuru o lduklarında
sert, nemli olduklarında yapışkan, zayıf drenajlı,
çakıllı ve taşlı, besin maddelerince fakir veya
zehir etkisi oluşturacak düzeyde alüminyum ve
tuz miktarlarına sahiptirler.
Asit sülfatlı topraklar Dünyadaki en sorunlu
topraklarıdır. Kazılıp çıkarılmadıkları sürece
zararsızlardır. Drenaj suları ile birleşen toprak
sülfirik asit üreterek- 10 m3 sülfidik toprak 1,5 ton
sülfirik asit üretir- drenaj veya yüzey sularına ağır
metal, alüminyum ve arsenikten oluşan kötü bir
kokteylin karışmasına etken olur.
20
Bu asit, betonu ve çeliği korozyona
uğratır, nehirleri ve deltaları kirletir,
balıkların hastalanmasına ve ölmesine
yol açarlar. Alüminyum, ağır metaller
arseniğin besin zincirindeki yeri tam
olarak anlaşılamamışsa da, iyi olarak
bilinmedikleri kesindir. Bu tür topraklar
genellikle kıyıdaki bataklık alanlarda
bulunur. Bu alanların ıslahı, kentin
gelişiminde veya
serbest zaman
aktivitelerinde kullanılma nedeni ile
özendiricidir.
Bu tür topraklara
bağımlı nesiller güçsüzleşmiş ve kendi
içme
suları
ile
zehirlenmişlerdir.
Mühendislik ve çevresel sorunlar
bakımından çok zorlu alanlardır. Bazı
uygun koşullarda yerel halk aşamalı
olarak azar azar olumlu sonuçlar
verecek
pratik
çözümler
oluşturabilmektedir. Yalnız bilim o
zaman için geç ulaşmıştır. 1852’de
Haarlemmer bölgesindeki denizden
kazanılmış topraklarda o zamanların
yapılmış en büyük ıslah projesindeki
başarısızlığın ardından, su basmış
topraklardaki sülfatın bağlanması ve
drenaj sonrası oluşan oksidasyon yolu
ile J M van Bemmelen 1880’lerde
konuya
çözüm
getirmiştir.
Bu
toprakların dünya ölçeğinde bulunuşu
ve büyük sorunlarını tahmin etmek ve
pratik çözümler getirmek için bilimsel
bilgilerin tutarlı bir yoğunluğa ulaşması
bir yüzyıldan fazla zaman almıştır.
21
Uluslar arası Yıl logosu’nun
anlamı nedir?
Uluslararası Yıl yer küre
sistemleri hakkında çalışan bilim
insanlarını bir araya getirmeyi
amaçlamaktadır.Logoda
taşküre(litosfer) kırmızı,hidrosfer
lacivert,biyosfer yeşil ve
atmosfer açık mavi olarak
tanımlanmıştır.Logo Almanya
tarafından düzenlenen benzer
bir etkinlik olan yerbilimleri Yılı
2002’nin orijinal çizimi
olup,Alman Eğitim ve araştırma
bakanlığı tarafından IUGS’e
bağışlanmıştır.
Hollanda’da yoğun kirletilmiş topraklar.
Bu nedenle kazı yapılması gerekli hale gelmiştir.
Su baskını
altındaki sülfidik bir
toprakta sülfatların
bakteriyal
indirgemesi
sonucu oluşmuş
bir piritin elektronmikroskop
görüntüsü.
Gelişen kristal
çevresinden ağır
metal ve arsenik te
toplamaktadır.
Asit sülfat
toprak:
Karakteristik
sarı mineral
jarosit yüksek
asitli koşulda
piritin
oksidasyonuile
oluşur.
22
Toprak Bilimi Tarımsal Üretimin
Olağanüstü Artımı ile Büyük Ölçüde İlgilidir
Bölgesel ve küresel sistemlerin hızlı ve doğru İncelenmesi:
Bölgesel ve küresel sistemlere ilişkin yeni bilgiler hava araçları ve uydu
algılayıcılarından gelmektedir. Bilgilerin analizi, bilgisayarla değerlendirme
gücündeki olağanüstü artış, boyut değerlendirmeleri yoluyla bu sistemlerin
karmaşıklık ve zaman ölçeğinde ortaya konmasını ve onların nasıl
ilişkilendirilebileceğini tanımlar. Ayrıntılı ve güvenilir bilgi,ses getirici politikalar için
kaçınılmazdır. Bilim insanları bu bilgileri karar noktasına taşımalı ve politika
geliştirilmesinde etken olmalıdırlar.
Topraklar hakkında önemli düzeyde bilgiler vardır, fakat çoğu eski, yanlış veya
uygun olmayan ölçekte ve görece ulaşılmaz durumlardadır. Yeni hava araçları ve
uydu algılayıcıları ile bölgesel ve küresel alanı eşi görülmemiş ayrıntıları ile
kesin bir şekilde görüntülemek ve manyetik veya elektromanyetiklerde olduğu
gibi, yüzey altı derinliklerden de bilgi sağlamak olasıdır. Özellikle uydu verileri çok
düşük maliyetle izleme yeteneği sağlar. Ancak arazi kalibrasyonu ve deneyim
büyük önemini korumaya devam edecektir.
Yeni bilgiler iklim modellerinde, tarım ve orman ürünleri istihsal tahminlerinde,
arazi bozulması ve geliştirilmesi çalışmalarında, su kaynakları yönetimi ve
erozyon/sedimantasyon tahminlerinde kullanılmaya başlanmıştır.
İyi istihbarat, tuzluluğun durdurulması, sığ yer altı su kaynaklarının belirlenmesi,
su kaynakları projeleri ve diğer mühendislik çalışmaları yanında özel kullanımlar
için arazi uygunluğunun belirlenmesi çalışmalarında müdahale olanağı
sağlayabilir.
Yüzeyin 30-40 m derinliğinde elektromanyetik iletkenlik görüntüsü üzerine yerleştirilmiş
hava fotoğrafı .Kırmızı renkler önceki nehir kanallarına iletken, tuzlu su hareketini,
maviler ise iletken olmayan ,tuzsuz materyal hareketini tanımlamaktadır.Hava
araçlarından alınan manyetik görüntü. Morumsu-kırmızı(macenta) renk yayılımları yer
altı su akım hatlarına bağlı olabilecek manyetik çakıllardan kaynaklanabilir.
.
23
Toprak – “sistem içinde bir sistem”
İngiliz bilimci James Lovelock Gezegenimiz yerkürenin kendi kendini düzenleyen
bir sistem olarak göründüğünü ifade etmektedir. O, buna Gaia demektedir.
Küresel sistemlerin önemi için aşağıda belirtilen temel kavramlara dikkat etmeliyiz;
•Küresel sistemlerin disiplinler, kurumlar ve uluslararası işbirliğini gereksindiğini
anlamak,
•Küresel sistemler özel mülkün, yerel ve ulusal yetki ve nüfuzun ve iktidarların
üstündedir.
•Küresel sistemler on yıllar veya yüzyıllar boyunca çalışırlar
İstenmeyen nahoş değişimler yavaşça gerçekleşebilir fakat aynı zamanda
durdurulması ve geri çevrilmesi zor olacaktır.
Küresel sistemler bütün ekonomileri ve toplumları destekler ,fakat onların yararları
ya özel mülkiyet tarafından talep edilir veya ücretsiz açık kaynaklar olarak
değerlendirilir. Bu nedenle GEZEGEN YERKÜRE ULUSLARARASI YILININ
bilimsel veya sosyal programları , bir “tür” olarak geleceğimiz ve gezegenimizin
evrimsel yolu bakımından yaşamımızı destekleyen küresel ve bölgesel sistemler
üzerine odaklanacaktır.
Dört Ana Soru
1. Çevrenin ve toplumun en fazla yararı için bilgilerimizi nereye kadar
yaymalıyız?
Toprak bilimi, tarımsal üretimin üstel artımı ve sonuç olarak, dünya insanlarının
beslenme, barınma ve giyinme gereksinimlerinin karşılanması bakımından büyük
öneme sahiptir.
Tarımsal kalıntıların desteklenmesi önemli bir araştırmaya girmektir, fakat
bugünlerde toprak bilimi, bozulmuş arazilerin restorasyonu ve sürdürülebilirlik
konuları ile olduğu kadar hassas tarım, organik tarım ve karbon tutulmasını
(ormanlar ve tarımsal sistemler yoluyla) da kapsamaktadır.
1970’lere kadar toprak bilimi, toprak kirliliği, iklim değişikliği, hidrolojik döngülerin
sürdürülmesi, kentsel toprakların rolleri ve biyo-çeşitliliğin sürdürülebilmesi gibi
24
çevresel araştırma konularının ayrılmaz bir parçasıydı. İnsan nüfusunun çoğalması ile
karalar ve sular üzerindeki baskıların artması gibi konularda gelecekte toprak biliminde
büyük ilgi (meydan okuma) vardır. Hem Toprakların uzamsal ve zamansal
karakterizasyonu hem de onların ekosistem dahilindeki işlevleri, bizim gezegenimizi
küresel bir sistem olarak algılamamızda yaşamsal role sahiptir. Doğal kaynakların akılcı
kullanımı, hızla değişen dünyanın dinamiklerini algılamaya yönelik genişleyen bir ilgi
temelini gereksinir. Nereye odaklanılacağı büyük bir sorudur.
2. Toprak Bilimi esaslı bilgiyi yer bilimlerinin farklı disiplinleri ile nasıl
ilişkilendirebiliriz?
Geçmişte çevresel bilgiler jeoloji, jeomorfoloji, toprak bilimi, hidroloji ve ekoloji gibi çeşitli
disiplinler tarafından toplanırdı. Disiplinler arası takımlar, artan bir şekilde uzman bilgilerini
kullanmaktadırlar. Örneğin; çevresel değişimlerin çözümü veya küresel modelleme
çalışmalarının gelecekteki senaryolarının geliştirilmesi gibi. Bu veri tabanlarının ileri
düzeyde birleştirilmesinin beklenebileceği gibi büyük yararı vardır, örneğin geleneksel tarım
arazileri ile sahipsiz toprakların nüfusları arasında, topraklar ve katı jeoloji arasındaki
regolit veya arazi kullanımı ve amenajmanın toprak karakteristikleri üzerine etkileri gibi
konulardaki etkileşimler düşünülebilir.
Pedosfer, yani “toprakküre”,atmosfer ve diğer yer kökenli “küreler” –hidrosfer, jeosfer,
biyosfer gibi-arasında bir bağlantıdır. Bizim diğer birçok farklı grupla etkileşimimizi
arttırmaya ve toprakların bütün diğer sistemler gibi önemli olduğunu göstermeye
gereksinimimiz vardır. Disiplinler arasındaki bu boşlukları köprülendirmek için çok tatmin
edici yeni çalışmalara gereksinim vardır. Çözülmesi en zor sorun ise bunun nasıl etken bir
şekilde yapılabileceğidir.
25
3.Toplumla nasıl daha iyi iletişim kurabiliriz?
Kullanılan bir araştırma özdeyişi” şayet bir araştırma
yayınlanmamışsa
tamamlanamamıştır” der. Fakat araştırma sonuçlarının yayımlanması, bizim paydaşların
nadiren ulaşabildikleri veya toplumun büyük kesiminin politika ve uygulamaya doğrudan
etki edemediği koşulda ne ifade eder. Bağış yapanlar ve finans kurumları yolu ile artan
düzeyde iletişimin geliştirilmesine gereksinim vardır. Konuyla ilgili, bilim temelli bilgi, bilge
kararların alınması için gereklidir. Bunun anlamı politika yapıcılar ile çok daha güçlü
etkileşimdir. Fakat bu iki taraflı bir süreçtir ve iştirakçilerin öğrenecekleri çok fazla şey
vardır. Radyo ve TV programları, oyunlar, resimler basın ve internet yolu ile büyük sayıda
insana ulaşmak için çabalamalıyız. En iyi iletişim, toprak biliminin geleceğinin bağlı
olduğu öğrencilerle yapılmalıdır.
4.Yerel toprak bilgisi kullanımını nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Arazi kullanıcılar ve toplum, topraklar hakkında farklı bilgilere sahiptirler. Onlarınki
kuşaklar boyunca elde edilen deneyim ve gözlemlerinin öz halidir. O, uygulamalı, ürün
yönlü ve bölgeye hastır. Bunun ötesinde yerel toprak bilgisi resmi bilimsel araştırmalarda
ancak marjinal kullanıma sahiptir, fakat o aynı zamanda engin bir kaynaktır .Resmi bilgi
ile birleştirilmesi ise o kadar kolay değildir.
(Toplumsal önerilerin nasıl yapılacağına ilişkin lütfen bu serideki 11. Broşüre
bakınız,Outreach:Bringing the Earth sciences to everyone)
.
Toprak ve tarım
hakkında yerel bilgi
önemlidir
26
Yerel toprak bilgisi bilimsel araştırmalarda
çok az kullanılmakla birlikte engin bir kaynaktır
Sosyal Destek Programı
Uluslararası yılın Sosyal Destek Programı, çözülmesi gereken özel bir sorun ölçeğinde
yüz yüze
gerçekleştirilecektir. Hiç bir birey veya komite böyle bir toplamın küresel boyutta
harcanması için yeterli düzeyde akılcı yol olduğunu düşünmemelidir. Dolayısıyla Sosyal
Destek Programı, tıpkı Bilim Programı gibi, bir sermaye organı olarak işleyecektir,
finansal destek için fiyat teklifleri alıp- web tabanlı eğitim kaynaklarından ya da sanat
çalışmalarının işletmeye alınmasından …
Bu, yerel olarak yapılacak işlerin uluslararası bir planlama çatısının altında olmasını ve
uyumluluğu sağlayacaktır. Bu seri altında özel bir Sosyal Destek Prospektüsü (Sayı 11)
destek için ilgi duyanlara tahsis edilmiştir.
.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Araştırmacıları Arazi Çalışmasında
27
Orijinal metin Yazar
Ekibi
David Dent (Hollanda)
Alfred Hartemik (Hollanda
John Kimble (ABD)
Katkı verenler
Rudi Dudal (Belçika
Donald Sparks (ABD)
İşbirliği Yapanlar
Geological Society of London
Geological Survey of the Netherlands (NITG-TNO)
International Association of Engineering Geology
and the Environment (IAEG)
International Geographical Union (IGU)
International Lithosphere Programme (ILP)
International Union of Geodesy and Geophysics
(IUGG)
International Union of Soil Sciences IUSS)
International Society of Rock Mechanics (ISRM)
International Society of Soil Mechanics and
Geotechnical Engineering (ISSMGE)
www.esfs.org
28

Benzer belgeler