Ödül Başvuru İçin Bildiri Tam Metni

Transkript

Ödül Başvuru İçin Bildiri Tam Metni
Ödül Başvuru İçin Bildiri Tam Metni
Bildirinin Adi
KONUŞMANIN MÜZİĞİ VE EMOSYON
Sunum Türü
Sözel
Bildiri Numarasi
S-48
Sonuc
Kabul
Oturum Adı
SÖZEL BİLDİRİMİ OTURUMU 9
Bildirinin Sunulacagi
Tarih
11/25/2014
Bildirinin Sunum Saati 15:00 - 16:00
Bildirinin Sunulacagi
Yer/Salon
MAIA IV
Not: Ekteki bildiri metni, kongre sunumunda kullanılacak olan odyovizüel materyalleri içermemektedir. Metinde sözü edilen konuşma
müziği kayıtları da sunum sırasında dinletilecektir.
0
Konuşmanın Müziği ve Emosyon
Şükrü Torun*
*Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Kognitif Nöroloji Ünitesi, Eskişehir, Türkiye
Özet
Amaç: Seslerin fonolojik, semantik ve sintaktik kurallar çerçevesinde birbirine eklenmesiyle oluşan
konuşmanın prozodik yapısı, emosyonel anlam oluşturmada önemli bir bileşendir. Bu çalışmanın
amacı, konuşma seslerinin oluşturduğu melodilerin birer müzik parçası olarak emoosyon oluşturma
potansiyelini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Farklı dillerde ve çeşitli emosyonlar içeren konuşma örnekleri MIDI (Musical
Instrument Digital Interface) formatına dönüştürülerek bir enstrümanla çalınmış melodiler şeklinde
kaydedildi. Orijini belirtilmeksizin, özel bir müzik eğitimi almamış 40 gönüllü katılımcıya dinletilen
konuşma müziklerinin uyandırdığı emosyonel etkiler GEMS-9 (Geneva Emotional Music Scale-9) ile
puanlandı.
Bulgular: Konuşmalardan elde edilen melodilerin hiçbiri, dinleyici grubunda GEMS-9’da yer alan
emosyonlardan hiçbiri için genel olarak kabul edilen 2 puan sınırını geçemedi.
Sonuç: Sözel boyut içermeyen konuşma melodileri bir müzik parçası olarak dinlendiğinde, dinleyicide
herhangi bir emosyon oluşturmada yetersiz kalmaktadır.
Anahtar kelimeler: Konuşma, müzik, emosyon
Giriş
Birer iletişim aracı olarak konuşma ve müziğin temel yapısal elemanı sestir.
Sesler müzikte notalarla, konuşmada ise fonemlerle (harf) sembolize edilir.
Konuşma ve müzik, seslerin fonolojik, semantik ve sintaktik kurallar çerçevesinde
yinelenip birbirine eklenmesiyle belirli bir ritmik ve tonal yapıya kavuşur.
Dilin müziğini ya da müziğin dilini oluşturan ritmik ve tonal yapı, emosyonel
etkileşimin temelidir. Müzik parçalarının dinleyenlerde hoşlanma, hüzün, gerilim
gibi çeşitli emosyonlar uyandırması, eskiden beri bilinen bir olgudur. Konuyla ilgili
1
literatürü gözden geçiren kapsamlı çalışmalar müzik ile emosyon arasındaki
bağlantıyı gösteren çok sayıda kanıtın varlığını ortaya koymaktadır (1). Son
yıllarda sözel bilgi içermeyen vokal ifadelerin (konuşmanın prozodisi, konuşmanın
müziği) dinleyende oluşturduğu emosyonel anlam algısına yönelik araştırmalar da
yoğunlaşmaktadır. Bu araştırmaların önemli bir bölümü müzik ve konuşma
prozodisinin ortak emosyonel beyin mekanizmalarınca işlendiğini varsayan bir
yaklaşım sergilemektedir. Bu yaklaşıma göre; müziğin ve konuşma prozodisinin
oluşturduğu emosyonel anlam ses şiddeti, perde yüksekliği değişimleri, hız
(tempo), duraklamaları ve tekrarları da içeren ritmik gruplaşmalar ve tını (ses
rengi) aracılığı ile taşınmakta ve dinleyicide oluşturdukları emosyonel algılar
benzer gelişimsel ve nöral temellerden kaynaklanmaktadır (2,3,4). Diğer yandan,
müziğin emosyonel algısı ile konuşma prozodisinin emosyonel algısının birbirinden
bağımsız çalışan farklı modüler sistemlerde işlendiğini öngören görüşler de
giderek daha fazla dikkat çekmektedir (5,6).
Konuşma melodisinin emosyonel yansımaları
konusunda farklı görüşler söz
konusu iken, formal müziğin emosyon oluşturma gücüne ilişkin genel bir fikir
birliği vardır. Ortak değerlendirmelere göre; beyin genellikle müziğin yinelenen
tempo ve perde özelliklerini spesifik emosyonlarla bağdaştırır. Bu bağdaştırmalar
çerçevesinde beyinde gerçekleşen işlem akışları, ilk kez dinlenen başka bir kültüre
ait müzik karşısında bile çeşitli emosyonlar oluşturabilir (7).
Konuşma melodisisi-emosyon ilişkisine yönelik araştırmalar çoğunlukla akustik
ipuçlarından yola çıkarak konuşmaya duygu yükleme becerisini (8,9) ya da
konuşmanın taşıdığı duyguyu fark edebilme yeteneğini ölçmektedir (10,11).
Başka bir deyişle; emosyonel prozodi çalışmaları genellikle konuşmayı dinleyenin
hissetiği/gösterdiği
emosyona değil, konuşmanın/konuşanın ortaya koyduğu
emosyonu çözümleme/anlama yetisine odaklanmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, ilk kez bu araştırmada uygulanan dönüştürme işlemleri
ile
elde
edilen
konuşma
müziğinin
dinleyenlerde
emosyon
oluşturabilme
potansiyelini değerlendirmektir.
2
Gereç ve Yöntem
Farklı dillerde, farklı cinsiyetlerdeki bireylerce yapılan ve çeşitli emosyonlar
içeren dört farklı konuşma örneği, audio-MIDI dönüştürücü bir program aracılığı
ile enstrümanla çalınabilir müzikal bir form olan MIDI (Musical Instrument Digital
Interface) formatına çevrildi. Elde edilen MIDI kayıtlar, insan sesine en yakın
enstrümanlardan birisi olan klarnetle çalınmış melodiler şeklinde Müzik 1, Müzik
2, Müzik 3 ve Müzik 4 adıyla yeniden kaydedildi. Konuşma seslerinin oluşturduğu
bu
müzikler
uygun
akustik
koşullarda;
herhangi
bir
nörolojik
bozukluğu
bulunmayan, algıyı ve emosyonel durumu etkileyebilecek herhangi bir ilaç
kullanmayan ve kayda değer formal bir müzik eğitimi almamış gönüllü üniversite
öğrencilerinden oluşan katılımcılara orijini belirtilmeksizin dinletildi. Müziklerin
dinleyende oluşturduğu duygulanımların ölçümü, müziğe özgü emosyonların
ölçümünde kullanılan Cenevre Emosyonel Müzik Ölçeklerinden biri olan GEMS-9
versiyonu ile gerçekleştirildi (12). Deneklerden; müzikleri dinlerken melodinin ne
ifade etmek istediğine değil, kendilerine ne hissettirdiğine önem vermeleri ve
hissttikleri duygunun yoğunluk düzeyini beş dereceli likert ölçeğinde puanlamaları
istendi (Tablo. 1). Skor ortalamaları arasındaki fark tek yönlü varyans analizi ile
değerlendirildi.
Tablo. 1. GEMS-9 Emosyon Türleri ve Emosyon Yoğunluğu Puanlama
Sistemi
Dinlediğiniz her bir müzik parçasının (Müzik 1, Müzik 2, Müzik 3 ve Müzik 4) size hissettirdiği/sizde
oluşturduğu duyguların yoğunluğunu tabloda yer alan 9 farklı duygulanım türü için 1-5 arasında
derecelendirerek değerlendiriniz:
Hiçbir şey hissetmedim: 1 puan, Çok az: 2 puan,
Orta düzeyde: 3 puan, Oldukça belirgin: 4 puan, Çok yoğun: 5 puan
Emosyon (Duygulanım) Türü
Duygulanım Yoğumluğu
GEMS 1-Merak, şaşkınlık, hayret duygusu
1
2
3
4
5
GEMS 2-Manevi, mistik duygular, aşkınlık hissi
1
2
3
4
5
GEMS 3-Güç, kuvvet, zafer duygusu, enerjik hissetme
1
2
3
4
5
GEMS 4-Şefkat, sevecenlik, sevgi, aşk duygusu
1
2
3
4
5
GEMS 5-Nostaljik, rüya hali gibi, melankolik duygular
1
2
3
4
5
GEMS 6-Sakinlik, dinginlik, huzur, yatışmışlık duygusu
1
2
3
4
5
GEMS 7-Mutluluk, neşe, sevinç, canlılık eğlence duygusu
1
2
3
4
5
GEMS 8-Hüzün, acı, üzüntü duygusu
1
2
3
4
5
GEMS 9-Gerginlik, tedirginlik, kaygı sinirlilik
1
2
3
4
5
3
Bulgular
Çalışma yer alan gönüllü grup, yaşları 19-26 arasında (ortalama yaş=21.4±1.85),
40 kişiden (20 kadın, 20 erkek) oluştu. Konuşmalardan elde edilen müzik
parçalarının (Müzik 1, Müzik 2, Müzik 3 ve Müzik 4) katılımcı grubunda
oluşturabileceği olası 9 farklı emosyonel etki (bkz. Tablo.1) için hesaplanan
ortalama emosyonel müzik skorlarından hiç birisi, bir emosyon oluşturma gücü
açısından minimum yeterlilik düzeyi olan 2 ve üzeri’ne ulaşamadı (Tablo. 2).
Tablo. 2. Ortalama Emosyonel Müzik Skorları
Her Bir Emosyon İçin Ortalama Emosyonel Müzik Skoru
Emosyonlar
Müzik 1
Müzik 2
Müzik 3
Müzik 4
GEMS 1
1.25 ±0.55
1.40 ±0.43
1.30±0.47
1.29±0.41
GEMS 2
1.38±0.46
1.28±0.31
1.43±0.55
1.36±0.51
GEMS 3
1.42±0.29
1.24±0.44
1.24±0.72
1.34±0.47
GEMS 4
1.62±0.36
1.32±0.48
1.26±0.31
1.51±0.28
GEMS 5
1.52±0.82
1.46±0.39
1.66±0.22
1.54±0.40
GEMS 6
1.45±0.68
1.58±0.24
1.62±0.16
1.57±0.62
GEMS 7
1.29±0.72
1.72±0.27
1.46±0.12
1.61±0.39
GEMS 8
1.34±0.28
1.23±0.19
1.29±0.35
1.35±0.22
GEMS 9
1.36±0.41
1.25±0.36
1.38±0.52
1.82±0.17
Toplam
1.403±0.115
1.380±0.171
1.404±0.153
1.487±0.170
Müzik 1
Müzik 2
Müzik 3
Müzik 4
Total
9
9
9
9
36
12.63
12.48
12.64
13.39
51.14
1.403333
1.386667
1.404444
1.487778
1.420556
17.8299
17.5402
17.9402
20.1529
73.4632
Variance
0.013225
0.029325
0.023503
0.028944
0.023314
St. Dev.
0.115
0.171245
0.153306
0.170131
0.152689
Std.Err.
0.038333
0.057082
0.051102
0.05671
0.025448
N
X
Mean
X2
4
Dört farklı konuşmadan üretilen dört müzik parçasının, GEMS-9’da yer alan 9
farklı emosyona uygun duygulanımlar oluşturma gücü bakımından anlamlı bir
farklılık göstermediği izlendi (Tablo. 3).
Tablo. 3.
Konuşma Müziklerinin Emosyon Oluşturma Gücü Bakımından Karşılaştırması
Standard weighted-means analysis
ANOVA Summary
9
Source
SS
df
MS
F
P
Treatment
0.050611
3
0.01867
0.79
0.508434
(between groups)
(>0.05 n.s)
Error
0.759978
32
Total
0.815989
35
0.023749
Tartışma ve Sonuç
Bu çalışma; konuşmanın -tüm prozodik bileşenlerini kapsayarak- müzik aletleri
ile seslendirilebilir bir ara yüze dönüştürülmesi ve elde edilen müzik parçasının bir
enstrümanla
seslendirilerek
müzikal
emosyon
oluşturma
gücünün
değerlendirilmesi gibi bir dizi yeni yaklaşım içermesi nedeniyle konuşma-müzik ve
emosyon ilişkilerine yeni bakışlar getirebilecek özellikler taşımaktadır.
Müziğin belirgin emosyonel etki gücüne sahip olduğu gerçeği, gerek günlük
yaşantılarımızda, gerekse bilimsel araştırmalarda açıkça ve yaygın olarak ortaya
konulmuştur (13). Akustik uyaranlara yanıt olarak oluşan emosyon, yalnızca
müzikle değil, konuşma prozodisi ile de uyarılabilen ve iletilebilen bir bilişsel
ögedir (14). Prozodi; konuşmanın sözel içeriğinden bağımsız olarak, ses perdesi
değişimleri ile biçimlenen entonasyon (melodi) ve vurgu ve zamanlama ile
biçimlenen ritm tarafından belirlenir.
Birçok araştırmada olduğu gibi, Juslin ve Laukka’nın yaptığı ve vokal ifadeyle
ilgili 104, müzikle ilgili 41 çalışmayı kapsayan bir metaanalizde de konuşmada ve
müzikte emosyon aktarımı için kullanılan akustik ipucu örüntülerinin benzerliğine
dikkat çekilmektedir (15). Bu benzerlikten yola çıkılarak; emosyonel
işlemlerle
ilgili nöronal mekanizmaların alana özgü değil, genel amaçlı olduğu ve emosyonel
5
yanıtların -müzik ya da konuşma formunda olup olmadığına bakılmaksızınakustik girdinin özellikleri çerçevesinde oluşturulduğu da sıklıkla öne sürülen bir
değerlendirmedir. Ancak, çalışmamızda elde edilen bulgular yaygın olan bu
değerlendirmeyi desteklememekte ve konuşmayı taşıyan akustik bileşenlerin
oluşturduğu müziğin emosyon oluşturma potansiyelinin oldukça düşük olduğunu
göstermektedir. Bulgularımız, konuşma müziğine emosyonel yanıt oluşturma
işlemlerinin formal müzik emosyonu işlemlerinden daha farklı periferik ve santral
mekanizmalarla
yürütülüyor
olabileceğini
düşündürmektedir.
Bu
düşünceyi
tartışmaya başlarken öncelikle işitme, perde algısı ve emosyonel yanıt ilişkilerine
kısaca bakmak yaralı olacaktır:
Sesler, harmonik olduğunda (spektral periyodik/periyodik dağılım içinde) ya da
düzenli olarak yinelenen akustik yapıya sahip (zamansal periyodik) olduğunda
işitilir. İşitilen sesle ilgili perde algısını bu periyodik frekanslar (temel frekans)
sağlar. Bir müzik aleti ya da insan vokal yolu tarafından üretilen sesler, periyodik
olmayan çevresel seslere (beyaz gürültü) oranla daha güçlü bir perde algısı
oluşturur. Ses perdesi algısına yönelik santral işlemleri inceleyen yeni fMRI
çalışmaları,
temporal
korteksin
perdeye
duyarlı
bölgelerinde
ses
perdesi
yanıtlarının yürütülebilmesi için kararlı harmoniklerin yani temel ses frekansı ve
katlarının varlığına gereksinim olduğunu göstermektedir (16). Bu bilgi, ses
perdesi algısında spektral ipuçlarının önemini gösteren daha önceki çalışmalarla
(17, 18) uyumludur. Müzikal periyodik sesler frekans alanında temsil edildiğinde,
güç daha çok temel frekans harmoniklerine (temel ses ve katlarına) yoğunlaşır.
Bu nedenle, konuşma sesleri çevresel seslere göre, formal müzik sesleri de
konuşma müziği seslerine oranla çok daha geniş bir spektrumda periyodik kararlı
harmonik sesler içerir. Çalışmamızda konuşma seslerini dönüştürerek elde edilen
müziğin periyodik harmonik kararlılık bakımından daha güçsüz olduğu, bu nedenle
perde algısı ve buna bağlı emosyon üretiminin yetersiz kaldığı söylenebilir.
Müziğin ve konuşma müziğinin emosyonel kodlarının çözümlenmesinde ve
melodik farkındalık işlemlerinde yer alan nöronal kaynaklar, birbirine zıt olmayan
6
ancak yer yer oldukça farklı rollere sahiptir. Müzik işlemlerini gerçekleştiren
modüler yapıda yer alan alt sistemlerden bazıları yalnızca müziğe özgü emosyonel
işlemler yaparken, bazıları da işitsel girdilerin tümü için kaynak ayrımı yapmayan
bağımsız ortak işlemciler konumundadır.
Emosyonel işlemler boyutunda müzik ve konuşma arasındaki benzerliğin daha
çok, emosyonel anlamı olan ses dizilerini olmayanlardan ayırmaya yaradığı;
emosyonun içeriğini belirleme işlemlerinin ise iki alan arasında dikkate değer
farklılıklar gösterdiği düşünülebilir. Bazı çalışmalar, bu düşünceyi destekler
nitelikte veriler sağlamaktadır. Melodik aralık değişkenliğini ve ikili zamansal
değişkenliği temel alarak, ardışık heceler ya da sesler arasındaki melodik ve
ritmik zıtlıkların (kontrastların) emosyonel anlamını inceleyen çok yeni bir
araştırmada da konuşma ve müzik işlemleri arasında daha önce bilinmeyen bazı
yeni farklılıklar ortaya konulmuştur (19). Bu yeni verilere göre, müzikte ve
konuşmada emosyon ileten ipuçları farklıdır. Formal müzik; harmoni (uyum) ve
tonal hiyerarşi gibi kendi yapısına özgü boyutlar içermektedir. Emosyon uyandırıcı
etkileri güçlü olan bu müzikal özelliklerin konuşma seslerince yeterli düzeyde
oluşturlamayacağı
açıktır.
Bu
bağlamda,
çalışmamızda
doğrudan
konuşma
seslerinden oluşturulan müziğin emosyon uyandırıcı etki yetersizliği, beklenmesi
gereken bir sonuç olarak görülmelidir.
Konuşma sırasında kullanılan ses perdesi değişiklerinin müziğe oranla, 40-450
Hz. gibi çok daha dar bir aralıkta yer alması ve vurgu, hız ve şiddet çeşitliliğinin
daha sınırlı olması da konuşma melodisinin emosyonel gücünü müzikten daha
zayıf kılan diğer etmenler olarak değerlendirilebilir. Yeni sinirbilim çalışmaları da
beyin mekanizmaları açısından dil ve müzik arasındaki en belirgin farklılığın temel
ses birimlerinin diziliminde ve anlamlandırılmasında rol alan bilişsel işlem
süreçleriyle ilgili olduğunu düşündürmektedir. Bu çerçevede; dil-konuşma-müzikbeyin-emosyon ilişkileri, farklı dizayn edilmiş çalışmalarla yeniden gözden
geçirilmeye değer görünmektedir.
7
Kaynaklar
1.
Juslin PN, Sloboda JA. Music and emotion: Theory and research. New York: Oxford University
Press, 2001.
2.
McMullen E, Saffran J. R. (2004). Music and language: A developmental comparison. Music
Perception, 2004; 21: 289–311.
3.
Detsch D, Henthorn T, Dolson M. Absolute pitch, speech, and tone language: Some
experiments and a proposed framework. Music Perception 2004;21: 339–356.
4.
Patel AD, Peretz I, Tramo M, Labrecque R. Processing prosodic and musical patterns: A
neuropsychological investigation. Brain and Language 1998; 61: 123–144.
5.
Ayotte J, Peretz I, Hyde K. Congenital amusia: a group study of adults afflicted with a musicspecific disorder. Brain 2002; 125: 238–51.
6.
Peretz I, Coltheart M. Modularity of music processing. Nat Neurosci 2003; 6: 688–91.
7.
Balkwill LL, Thompson WF. A cross-cultural investigation of the perception of emotion in
music: Psychophysical and cultural cues. Music Perception 1999; 17: 43–64.
8.
Pell MD. The temporal organization of affective and non-affective speech in patients with
right-hemisphere infarcts. Cortex 1999; 35 (4): 455–477.
9.
Sidtis DVL, Pachana N, Cummings JL, Sidtis JJ. Dysprosodic speech following basal ganglia
insult: Toward a conceptual framework for the study of the cerebral representation of
prosody. Brain and Language 2006;97: 135–153.
10. Cvejic, E., Kim, J., Davis, C., 2010. Prosody off the top of the head: prosodic contrasts can
be discriminated by head motion. Speech Commun. 52 (6), 555–564.
11. Rao KS, Koolagudi SG, Vempada RR. Emotion recognition from speech using global and local
prosodic features. International Journal of Speech Technology 2013; 16 (2): 143-160.
12. Zentner
Lab.
Erişim
tarhi:
24
Mart
2014.
Available
from:
http://www.zentnerlab.com/psychological-tests/geneva-emotional-music-scales
13. Husain G, Thompson W F, Schellenberg GE. Effects of musical tempo and mode on arousal,
mood, and spatial abilities: Re-examination of the Mozart effect. Music Perception 2002; 20:
151–172.
14. Juslin PN, Laukka P. Impact of intended emotion intensity on cue utilization and decoding
accuracy in vocal expression of emotion. Emotion 2001; 1: 381-412.
15. Juslin PN, Laukka P. Communication of emotions in vocal expression and music performance:
Different channels, same code? Psychological Bulletin 2003; 129: 770–814.
16. Norman-Haignere S, Kanwisher N, McDermott JH. Cortical Pitch Regions in Humans Respond Primarily to
Resolved Harmonics and Are Located in Specific Tonotopic Regions of Anterior Auditory Cortex. J.
Neurosci 2013; 33(50):19451–19469.
8
17. Houtsma AJM, Smurzinski J. Pitch identification and discrimination for complex tones with
many harmonics. J Acoust Soc Am 1990; 87:304 –310.
18. Shackleton TM, Carlyon RP. The role of resolved and unresolved harmonics in pitch
perception and frequency modulation discrimination. J Acoust Soc Am 1994; 95:3529 –3540.
19. Quinto L, Thompson WF, Keating FL. Emotional communication in speech and music: the role
of
melodic
and
rhythmic
contrasts.
Front.
Psychol
24
April
2013
|
doi:
10.3389/fpsyg.2013.00184.
9