MAHKÛMLARDAN ROKETLERE: TROP‹KAL

Transkript

MAHKÛMLARDAN ROKETLERE: TROP‹KAL
MAHKÛMLARDAN ROKETLERE:
TROP‹KAL BÖLGELER‹N SÖMÜRGELEfiT‹R‹LMES‹*
Susanna Hecht
gh
Peter Redfield
Space in the Tropics: from Convicts to
Rockets in French Guiana,
University of California Press, Berkeley, 2000, 345 s.
S›n›r›n öbür yakas›ndan bak›ld›¤›nda, Frans›z Guyanas› pek çok
kimseye harikalar diyar› gibi görünürdü. Kahve, Pará’l› diplomat Fransisco de Melo Palheta ile Frans›z Guyanas› valisinin muhteflem efli aras›ndaki aflk iliflkisi sayesinde, Brezilya’ya oradan gelmiflti. Kaçak kahve
paketçi¤i, birkaç ateflli öpücükten sonra, Palheta’n›n küçük bir aflk sembolü olarak takdim etti¤i etkileyici buketin içine s›k›flt›r›lm›flt›; bu olay,
on dokuzuncu ve yirminci yüzy›l›n büyük bölümünde Brezilya ekonomisinin en önemli gelir kaynaklar›ndan biri olan ürünle ilgili minyatür
bir biyo-korsanl›k örne¤iydi. Oysa Dreyfus’un hapsedildi¤i fieytan Adas›’nda1 ceza kolonisinin dehfleti hüküm sürmekteydi. Sonradan, fieytan
*) NLR (II), 20, Mart-Nisan 2003.
1) (‹ng.) Devil’s Island, (Fr.) Île du Diable. Frans›z Guyanas› sahilindeki küçük bir ada.
290
Susanna Hecht
Adas› hakk›nda, Steve Mc Queen’in deniz yoluyla hapisten kaç›fl›n›n
fantastik hikâyesinin anlat›ld›¤› Kelebek adl› teknikolor bir film de yap›lm›flt›. Yine de, Frans›z Guyanas› resmi olarak bir koloni de¤il, t›pk›
Vosges veya Provence gibi Fransa’n›n bir département’iydi; Ulusal Meclis’e iki temsilci, bir de senatör gönderebiliyordu.
1980’lerde Frans›z Guyanas›’nda manzara böyleydi; oysa Brezilya
Amazonu’nda, neredeyse bir iç savafl boyutlar›nda fliddet olaylar› yaflanmaktayd›. Ülkeyi hâlâ generaller yönetiyordu; yerliler ve orman halk›,
önüne ç›kan her fleyi mahveden, ormanlar› dümdüz eden kalk›nma rüzgâr›ndan, çim biçme makinesinden kaçan t›rt›llar gibi kaç›p uzaklaflmaktayd›. Ya¤mur ormanlar› a¤›r darbeler ald›, nehirler civayla doldu,
her yer kan revan içindeydi. Fakat Frans›z Guyanas› bütün bu geliflmelerden etkilenmemifl gibi görünmekteydi; orada, telekomünikasyon uydular› uzaya f›rlat›l›yordu. Ordular ve yerel flefler yasad›fl› toprak anlaflmalar› imzalarken, Frans›z Guyanas›’nda fizikçilerle, mühendislerle
sözleflmeler yap›l›yordu. Frans›z Guyanas›’n›n tan›t›m broflürleri, Amazon flehirleflmesinin al›fl›lagelmifl pis kokulu y›¤›nlar›n›, beton apartmanlar›, toza bo¤ulmufl, çamur içindeki yollarla ›ss›z ve uzak kesimlere ba¤lanan y›k›k dökük barakalar› göstermiyor, ‘stilize kentler’in 盤›rtkanl›¤›n› yap›yordu. Kendilerini fizi¤e ve matemati¤e adam›fl Guyanal› ö¤renciler, uzay merkezindeki üstün teknolojiye sahip binalarda
önemli ifllere al›n›yorlard›.
Her fley, Amazon gençli¤inin katlanmak zorunda kald›¤› s›tma kayg›lar›ndan ve askeri bölgelerden çok uzakt›; Frans›z Guyanas›, âdeta bir
tür paralel evrende yer al›yor gibi görünmekteydi. Zarif Aryan füzeleri
gö¤e yükseliyorlard›; her fley, telekomünikasyon teknolojisinin -en
az›ndan Avrupa’da- geliflimi için oluflturulmufl uyumlu bir kamu-özel
ortakl›¤›n›n ürünüydü. Amazon’un geri kalan bölümünde ise telekomünikasyon, radyodaki nordestino müzi¤inin melodileri aras›na s›k›flt›r›lm›fl yerel trajedilerden ibaretti: “João, annen çok çok hasta, lütfen
evine dön.” Avrupa’da telekomünikasyon teknolojisi gelifledursun, yerel iletiflim a¤› ancak bu kadar›n› baflarabiliyordu. Söylentilere göre, baz› yerlerde bu dünyalar çak›fl›yordu; Nixdorf teknoloji flirketi, Redencao’da bilgisayar teknolojisiyle ilgili bir toplant› yapm›flt›; kablosuz te1946 tarihine kadar, ünlü bir Frans›z ceza kolonisi olarak kullan›lm›flt›r. Bu ceza kolonisinin ve adan›n dehfletli ortam›, 1895’te Frans›z ordu yüzbafl›s› Alfred Dreyfus’un oraya
gönderilmesiyle ünlenmifl, daha sonra da pek çok kitap ve filme ilham kayna¤› olmufltur.
Tropikal Bölgelerin Sömürgelefltirilmesi
291
lefonlardan söz ediliyordu. Bu arada, dünyadaki ticari uydular›n yar›s›ndan fazlas›, zarif bir titizlikle, düzenli olarak Guyana’daki ya¤mur ormanlar›n›n ›ss›z k›y›s›ndan gökyüzüne f›rlat›lmaktayd›.
Peter Redfield’›n genifl kapsaml›, yarat›c› kitab›nda, on dokuzuncu
yüzy›l›n ceza kolonileri ve yirminci yüzy›l›n uzay üssü, ‘uçsuz bucaks›z
a¤aç kümelerinin Atlantik Okyanusu’nun sessiz ve durgun köflesiyle birleflti¤i bu Güney Amerika cennetinde’ bir araya getiriliyor. Sömürgecilik
ve teknoloji, çifte bir odaklanmayla inceleniyor. ‹ki ‘yüce plan’›n uygulan›fl› -bir dünya sisteminin farkl› tarihi anlar›n›n anahtar maddeleri, burada ‘imparatorluk’ ve ‘yerküre’ olarak veriliyor- gözler önüne seriliyor.
Redfield, ilk bak›flta Guyana’daki çok boyutlu olaylar›n bir tür istisna oldu¤u hissini uyand›r›yor, fakat sonunda her fleyin o bildik evrensel senaryonun bir parças› oldu¤unu y›lg›nl›kla anl›yoruz. Yazar›n projesi,
hem teorik karmafl›kl›¤› hem de giderek gerçeküstü bir hale gelen manzaray› ve tarihi kucakl›yor. fiayet karfl›m›zdaki eser, küreselcili¤in antropolojisi ise, bu disiplinin post-kolonyal edebiyat›n ço¤unu karakterize
eden jargonuna hiç yüz vermiyor. Redfield’›n kitab›, ça¤dafl antropolojinin anahtar temalar›ndan baz›lar›n› da bir araya getirmekte: sömürgecilik devri tarihi, küreselleflme, bilim ve teknoloji. Bu ögeler baflka zamanlar› ve mekânlar› da içerir; oysa Frans›z Guyanas›’nda manzara çok daha net; bu kitap, kuflat›lm›fl bir adac›¤›n tarihsel etno¤rafyas›d›r.
Redfield, anlat›s›n› üç güçlü mitosa göre biçimlendiriyor, fakat son
zamanlarda Amazonya’n›n kurumsal ideolojilerini anlama amac›n› güden eserlerde s›k s›k baflvurulan Kay›p Cennet-El Dorado gibi s›radan
metaforlardan -mesela Slater’›n Entangled Edens adl› eseri gibi- kaç›n›yor. Bunun yerine, Redfield, anlat›s›n› biçimlendirmek için ilk olarak
Defoe’nun Robinson Crusoe’sunu kullan›yor; bu kitapta kazazede Robinson, medenilefltirme görevini bir misyoner gibi üstlenerek, adan›n siyasal koflullar›n›, yerleflim biriminin teknik formlar›n› dikte eder. Redfield’›n da belirtti¤i gibi, Crusoe’nun adas›, ayn› Guyana’n›n on dokuzuncu yüzy›ldaki kaderi gibi, hem bir krall›k hem de hapishanedir. Crusoe,
bir kâflif olarak kalmay›p bir sömürgeci haline gelir; bu konumuyla,
Odysseus ve Sinbad gibi öncülü olan gezginlerden, maceraperestlerden
ya da tüccarlardan ayr›l›r. Robinson Crusoe’nun bulundu¤u adan›n konumu da önemlidir; Karayipler’de, Trinidad’la Orinoco nehrinin a¤z›
aras›nda, “Yeni Dünya’ya el de¤memifl bir girifl noktas›”ndad›r. Crusoe,
292
Susanna Hecht
yolculu¤u s›ras›nda gemisiyle Guyana’lar›n ‘uzun, genifl düzlüklerini’ geçip gitmifl; Brezilya’daki büyük çiftli¤ine giderken, gemisi rotadan ç›km›flt›r. ‘Siyasal iktisat ile ahlâk›n iç içe geçti¤i’ bu atmosferde, Crusoe sahip-köle diyalekti¤ini kafas›nda evirip çevirir. Burada, efendi ifl bafl›ndad›r; kazadan kurtard›¤› alet kutusuyla, yerleflimci mitinin bofl arazisini
ehlilefltirir, do¤an›n sebep oldu¤u problemlere pratik çözümler uyduruverir. Redfield, Crusoe’da modernizasyon ad›na anahtar bir figürün hayat buluflunu görür; bir seyyah, çevresindeki her fleyi dönüfltürebilecek
teknik bilgisini beraberinde tafl›yan, yerinden edilmifl bir vas›ta. Crusoe’nun varisleri -‘de¤iflim vas›tas›’ rolü verilmifl, çevrelerine karfl› sorgusuz ba¤l›l›ktan yoksun figürler- Redfield’›n çal›flmas›n›n merkezinde yer
al›r. ‘Yerinden edilmiflli¤in topra¤›, ülkesi’ olan adan›n geliflimi, seyyar
kültürel güçlerin, sabit bir ortam üzerindeki hak iddias› olarak görülür.
‹ç bölgeleri Brezilya ve Venezuela’ya do¤ru uzanan üç Guyana (‹ngiliz -flimdiki ad› Guyana, 1966’dan beri ba¤›ms›z-, Hollanda -flimdiki
ad› Surinam, 1975’ten beri ba¤›ms›z- ve Frans›z Guyanalar›), Güney
Amerika normalli¤ine karfl› bir istisna teflkil eder. ‹beryal› olmayan Avrupa sömürgecili¤inin miras›n› paylafl›rlar ve k›tan›n geri kalan bölgeleri siyasal ba¤›ms›zl›¤›n› kazand›ktan çok sonralar› bile sömürge olarak kalm›fllard›r. S›kl›kla, genifllemifl Karayipler’in bir parças› olarak s›n›fland›r›lm›fllard›r; Redfield, kitab›nda bu s›n›fland›rmaya ba¤l› kal›r.
Her bir Guyana, kendi sömürge imparatorluklar› içinde nispeten marjinal bir rol üstlenmifltir. Fransa, Vahfli K›y›lar’daki egemenli¤ini ancak
1676’da, ‹ngilizler ve Hollandal›larla savaflt›ktan sonra sa¤lamlaflt›rd›;
Kuzey Avrupal› güçler, bu s›ralarda ‹spanyol ve Portekizlilerin ihmalinden avantaj sa¤lamakla meflguldü. Redfield’›n aç›klamalar›na göre,
Frans›z Guyanas›, sömürge imparatorlu¤unun ›ss›z bir k›y›s›nda, fleker
üretimi patlamas› ve Karayiplerin büyük çiftlik (plantasyon) ekonomisinin d›fl›nda kalarak zay›f düflmeye devam etti. Cayenne’deki liman,
köle gemilerinin yanaflmas›na pek uygun de¤ildi, rüzgârlar da gemi yolculu¤u için elveriflsizdi. Daha kötüsü, suyu çekilmemifl, alçak seviyeli
topraklar batakl›k görünümünde ve s›tmaya elveriflliydi. 1763’de Kanada’n›n kaybedilmesinden sonra yerleflmek için yap›lan ›srarl› giriflimler,
yayg›n salg›n hastal›klar yüzünden suya düfltü. ‘Gelecek hayallerine
aç›k bir ufuk’ ülküsü korunurken, iflçi azl›¤› ve düflük seviyedeki ilerlemeler, bir hareketsizlik döngüsü içinde birbirini etkiledi.
Tropikal Bölgelerin Sömürgelefltirilmesi
293
Redfield’›n yararland›¤› ikinci belirleyici anlat›, Kafka’n›n Ceza Kolonisinde adl› eseridir. Unutulmufl bir ileri karakolun yak›c› günefli alt›nda, bir gezgine, mahkûm olan kiflinin cezas›n› ölene dek durmaks›z›n vücuduna kaz›mak suretiyle infazlar› gerçeklefltiren bir cihaz gösterilir. Seyyah, bu sistemin, memurlar› ve abart›l› prensipleriyle birlikte
yok olufluna tan›k olur; uzak, tropikal bölgelerde yolunu flafl›rm›fl akl›n
kâbusudur bu. Mahkûmlar› kolonilere gönderip a¤›r iflçi olarak kullanarak ülke içindeki toplumsal bask›lara ve sömürgelerdeki iflçi azl›¤›na
karfl› yarat›c› bir çözüm bulanlar, ‹ngilizlerdi. 1826 senesinde, Frans›z
f›rkateynleri Oyapock ile Maroni nehirleri aras›ndaki topraklara düzenli seferler yap›yor, Yeni Dünya’n›n Botanik Körfezi’ni ar›yorlard›. Asl›nda, Marquesas’tan Texas’a kadar olas› bir dizi sömürge bölgesi gözden
geçirilmekteydi. 1848 devrim y›l›, bir dönüm noktas› oldu. Haziran’daki iflçi ayaklanmas›, eski Akdeniz bagne’lerinin2 12 bin siyasi tutukluyla a¤z›na kadar dolmas›yla sona erdi. Louis-Napoleon’un hükümet darbesi, 27 bin kiflinin daha tutuklanmas›na sebep oldu. K›sa süre sonra
‹mparator ünvan›n› alacak olan Napoleon, mahkûmlara hapis yerine
a¤›r ifl cezas› verilmesinin, Frans›z sömürgecili¤inin asil amaçlar›n› ilerletmek için kullan›ld›¤› takdirde, ‘daha etkili, ›slah edici, ucuz ve insani’ bir yöntem olaca¤›na dair ikna edici iddialarda bulunuyordu.
1848’de köleli¤in kald›r›lmas›, ceza kolonisi fikrine muhalefet edilmesinin ana sebebini ortadan kald›rd›; beyaz adamlar zincire vurulmufl
halde, a¤›r ifl yaparken görülseydi, ›rksal otorite inanc›na zarar gelebilirdi. Oysa art›k kölelik yasal olarak ortadan kalkt›¤›ndan, böyle bir sorun yaflanmayacakt›. Bagne’ler tek tek kapat›ld› ve mahkûmlar tropikal
bölgelere gönderildi.
‹lk mahkûm grubu, 1852 senesinde, k›y›dan uzaktaki üç küçük adada -St Joseph’s, Royale ve fieytan Adas›- karaya ç›kar›ld›. Geminin yükü
adi suçlulardan, siyasi tutuklulardan ve daha evvelki Yeni Dünya fetihleri s›ras›nda canlanan ‘Tanr›, Alt›n ve Zafer’ furyas›n›n parças› olan sorunlu rahiplerden oluflmaktayd›. Günefli görünce körleflen köstebekler
gibi tropikal ›fl›¤›n parlakl›¤›nda gözlerini k›rp›flt›rarak kasvetli gemi
ambarlar›ndan ç›k›p var güçleriyle çal›flarak, iflledikleri suçlar›n bedelini ödeyeceklerdi. Birço¤u için kurtulufl, tropikal hastal›klarla geldi; tutsaklar›n yüzde yirmisi daha ilk sene hastalanarak hayat›n› kaybetti.
2) Mahkûmlar›n kad›rga küreklerine zincirlenerek cezaland›r›ld›¤› deniz hapishaneleri.
294
Susanna Hecht
Frans›z yetkililer ölüm oranlar›n› titizlikle kaydedip karfl›laflt›rarak tekrar tekrar farkl› mekânlara ve iklim flartlar›na al›flt›rma deneyleri uygulad›lar. Guyana’y› kalabal›klaflt›racak tutsak ailelerin genifllemesini sa¤lamak amac›yla, 1859’da otuz alt› mahkûmdan oluflan ilk kad›n grup
getirildi. Getirilenlerin neredeyse üçte biri de ilk alt› ay içinde öldü.
Bu ‘do¤al hapishane’ temas› ve uygulamas›, 19.yüzy›l sonlar›nda
Amazonya’n›n her bölgesinde yayg›nlaflt›. Büyük Euclides da Cunha,
Amazon kauçuk patlamas›ndan bir tür tecrit olarak bahseder. Kauçuk
ç›karan iflçiler, do¤an›n ve borçlar›n›n tutsa¤› olarak tek bafllar›na, kapat›ld›klar› yerin izole yap›s›n› vurgulayan kauçuk yollar›nda cezalar›n› tamamlad›lar. Ceza kolonisinin daha resmi ve daha az mecazi görüntüleri Llosa’n›n Yeflil Ev adl› eserinde tasvir edilir. Mahkûm yerleflim
bölgeleri, Peru, Kolombiya ve Bolivya boyunca Amazon’un genifl iç bölgelerini doldurmufl; uçsuz bucaks›z tropikal soyutlanma, demir parmakl›klardan daha ürkütücü bir hal alm›flt›r. Bütün bölge, sonu gelmez
çal›flma kamplar›n›n ve s›n›rs›z uzakl›¤›n kontrol parametreleri oldu¤u
genifl bir hapishaneye dönüflmekteydi.
Guyana’daki ölüm oranlar› ve baflar›s›z idarelerle ilgili raporlar -sömürge, yetmifl yedi senede yetmifl sekiz vali de¤ifltirdi-, mahkûmlar›n
çal›flmas›n›n ahlaki ve ekonomik yararlar›n›n merkezdeki destekçileri
için tedirgin edici sonuçlar do¤urdu. Redfield’a göre, Kafka’n›n öyküsündeki gerçeküstü makine gibi, Frans›z ceza kolonisi, onu ortaya ç›karan as›l sebep üzerindeki iddias›n› kaybetti; safl›ktan uzak, yetersiz bir
iflkence ve yok etme arac› haline geldi. 1860’lar›n ortalar›ndan itibaren,
Yeni Kaledonya, en az›ndan beyaz mahkûmlar için daha elveriflli bir alternatif olarak tan›t›lmaya baflland›; 1871’den sonra komünist mahkûm
gruplar›n›n ço¤unlukla sevk edildi¤i yer buras›yd›. Ancak 1880’lere gelindi¤inde, Pasifik adas›, Özgür Masonlar ve Üçüncü Cumhuriyet’in di¤er kanun ve düzen hizipçileri taraf›ndan ‘fazla lüks’ olarak görülmeye
baflland› ve mahkûmlar›n Atlantik’e nakledilmesine devam edildi. fieytan Adas› ise, 1894’te ‹mparatorluk Almanyas› ad›na casusluktan hüküm giyen Yüzbafl› Alfred Dreyfus için en uygun mahkûmiyet yeri olarak düflünüldü. Bu aflamada daha büyük mahkûm yerleflimleri Kourou,
baflkent Cayenne, St Laurent ve di¤er iki adac›ktayd›. Dolay›s›yla, fieytan Adas›’nda Dreyfus için çifte kaz›k duvarlarla çevrili, özel bir kulübe
infla edildi ve tek bafl›na adada hapishane hayat› yaflamaya bafllad›.
Tropikal Bölgelerin Sömürgelefltirilmesi
295
Dreyfus ikinci duruflmas›ndan önceki dört y›l›n› burada, öfkeli, gözü
dönmüfl mektuplar yazarak geçirmiflti; “‹klim tek bafl›na beynini atefle
vermeye yeter!” Bu mektuplar, Guermantes Düflesi’ni çok üzüyordu.
1920’lere gelindi¤inde, fieytan Adas› hakk›nda kendine özgü edebi bir
alt-tür do¤mufltu; Cayenne’in Korkular›, Cehennemin ‹leri Karakolu, Lanetlenmifller Adas› gibi kitaplar yaz›lm›flt›. Frans›z Guyanas›, ancak ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra DDT ilaçlamas›ndan geçirilip ‘temizlendi’
ve Department d’outre-Mer -denizafl›r› bölge- statüsünde siyasal düzeyde
anavatan›n bir parças› haline geldi. 1946 senesinde, ceza kolonisi son
kez kapat›ld›.
Jules Verne’in Dünyadan Aya adl› yap›t›, Redfield’›n üçüncü anlat›
merce¤ini oluflturur. Yazar›n 1865’te âdeta gelece¤i görerek kaleme ald›¤› bu eser, ABD’li a¤›r silah patronlar›n›, iç savafltan sonra dünya belirsiz
bir durumdayken, hünerlerini aya do¤ru yöneltirken canland›r›r. Florida’da bir f›rlatma bölgesi, bir okyanus inifl yeri, halkla iliflkiler, askeri uzmanl›k ve insan yükü üzerine kurulu bir depo öngörür. Verne’in kitab›ndaki ana karakterlerin Baltimor Silah Kulübü’nde tart›flt›¤› bir baflka
seçenek de, yerküreyi yerinden oynatarak, mevsimlerin olmad›¤› bir
dünya yaratmakt›r. Fransa’n›n roket program›, büyük ölçüde So¤uk Savafl s›ras›ndaki uzay yar›fl›nda gölgelendiyse de, askeri ve emperyalist arzularla birebir ba¤lant›l›d›r. 1962’de Cezayir’in ba¤›ms›zl›¤›na kavuflmas›, Frans›z ordusunu Hammaguir’deki Sahara test bölgesine bir alternatif aramaya zorlam›flt›r. Bunun üzerine resmi devlet görevlileri, uygun
bir mekân bulmak amac›yla bir kez daha yerküreyi taramaya bafllam›fllard›. Frans›z Guyanas› bütün ihtiyaçlar› karfl›l›yordu oysa: siyasal istikrar, okyanus üzerinden do¤uya do¤ru yönelen, yeryüzünün rotas› yönünde bir uçufl çizgisine izin veren aç›k bir ufuk ve ekvatora yak›nl›k.
Ceza kolonisi ve uzay üssü, Frans›z Guyanas›’n›n çevresel ve mecazi
gerçekliklerini flekillendireren, bölgenin do¤aya dayanan ekonomisinin
içini boflaltan önemli devlet projeleridir. Her biri kendi idari hiyerarflisini oluflturmufltur. Teknik uzmanl›¤a sahip modern Crusoe’lar istihdam
edilmifl, her iki proje de daha büyük bir siyasal varl›¤›n içinde önemli bir
yer tutmufltur. ‹ki proje de, metropolit hayalgücü içinde ‘sembolik bir
ba¤’ haline gelmifltir. Fakat ikisi çifte odak içine girdi¤inde, Redfield,
‘imparatorlu¤a ait’ ve ‘küresel’ u¤raklar aras›ndaki bir dizi farkl›l›¤› keskin ayr›nt›larla betimler. ‘Biyolojik kozmopolitli¤e’ karfl› on dokuzuncu
296
Susanna Hecht
yüzy›lda gözlenen meydan okumalar› inceler. Frans›z Guyanas› ölüm
oranlar›, ‘insan yaflad›¤› enlemi ve iklimi, zarar görmeden de¤ifltiremez’
iddialar›n› destekler görünmektedir. Redfield bu meydan okumalar›, ›s›s›, nemi ve hastal›k tehditleri, ‘turizm ve emeklili¤e uygun, ›l›man iklimler yaratmak için,’ hijyen, so¤utma teknolojileri, sivrisinek kontrolü, günefl gözlükleri, afl› ve havaland›rma sistemleri sayesinde alt edilen, bugünün ‘yeni tropikal bölgeleri’ ba¤lam›nda düflünür.
Do¤aya karfl› yaklafl›mlar da ayn› flekilde de¤iflmifltir: On dokuzuncu yüzy›l mahkûmlar›n›n korkulu rüyas› olan vahfli cang›l, hassas, tehlike alt›ndaki biyo-çeflitlilikle yer de¤ifltirdi. Biyo-çeflitlilik ise, yeni ‘çevresel kozmopolitanizm’ taraf›ndan belirsizce korunmakta. ‹fl dünyas›
söz konusu olunca, Redfield devaml›l›klar yönünde daha çok fley görüyor; ceza sisteminin gerçek amac›, çal›flarak kurtulmak de¤ildi; belki de
hayatta kalma umudu, zulmün ortas›nda bulunan küçük zevklerin verdi¤i kuvvetle dayanmakt›. Baflka bir yerde tasarlanm›fl aletleri ve yöntemleri ithal etmeyi içeren sömürgecilik, sistemle uzlaflmaya aç›k bölge
aras›nda boflluk b›rakt›; bricolage, yani eldekilerle idare etme gereklili¤i ortaya ç›kt›. Benzer biçimde, uluslararas› konsorsiyumlar›n, iletiflim
a¤lar›n›n, birleflik finans ve teknolojinin geliflim demek oldu¤u yeni
Kourou alan›nda, her teknotrat için ortama uyum sa¤layan ve tropikal
kufla¤›n çatlak alanlar›nda ç›kan sorunlarla do¤açlama yöntemlerle bafla ç›kan bir düzine bricoleur var. Burada, direniflten çok, resmi yap› aras›nda eylem alan› buluyoruz; ele geçirilecek anlar mekân›, ‘konaklaman›n getirdi¤i özgürlükler’. Buras›, daha büyük planlar›n ortas›ndaki do¤açlama dünyas›; devasa baraj, yol, endüstri flehirleri projelerinin olmazsa olmaz tamamlay›c›lar›, bir flekilde as›l iflin ço¤unun halledildi¤i
derme çatma gecekondularm›fl gibi görünüyor. Baflar›s›zl›¤a u¤ram›fl
ceza kolonisi ile baflar›l› uzay merkezi aras›ndaki as›l tarihi ba¤› oluflturan da bu do¤açlama ve bricolage gelene¤idir. Bu tropikal bölgeler daha tan›d›k görünüyor; p›r›l p›r›l roketler de daha az tuhaf.
Kaç›n›lmaz olarak, bu kapsamda bir çal›flmada baz› sorular cevaps›z
kalacakt›r. Redfield, ‘küreselleflme’yi teknolojik terimlerle aç›kl›yor ve
uzay ça¤›n›n getirdi¤i dönüflümlerden, fliirsel bir dille bahsediyor:
Uçak gö¤ü yar›p geçse de, radyo kulesi havay› dalgalarla doldursa
da... hiçbiri yeryüzünün s›n›rlar›n› tamamiyle görünür veya fleffaf hale
getirmemifltir. Uzay teknolojisi, gökyüzünü tekrar kapatt›, ona yukar›dan bir s›n›r koydu ve tümüyle mühürledi. Ancak o zaman gökyüzü ak-
Tropikal Bölgelerin Sömürgelefltirilmesi
297
tif, teknolojik anlamda tümüyle modern olabilirdi ve ancak o zaman
gökyüzünün ötesinde var olan fley; yani, mavi ve yeflil bir insan mekân›n› çevreleyen uçsuz bucaks›z bir karanl›k denizi olarak uzay, anlaml›
hale gelebilirdi. Sonunda dünya tek bir beden haline gelmiflti.
Redfield, küreselleflmenin siyasal ve ekonomik boyutlar›na daha az
de¤iniyor gibi görünüyor. Örne¤in, Frans›z Guyanas›’n›n DOM olarak
hâlâ sürmekte olan sömürge statüsünü çok nadir sorguluyor. Gerçekte,
Redfield’›n k›smen beyan etti¤i gibi, Paris yönetimiyle güçlü mücadeleler yafland›. 1970’lerin bafllar›ndaki ba¤›ms›zl›k hareketi, her ne kadar
zalimce bast›r›ld›ysa da izlerini b›rakt›. 1992’deki Kolomb Günü, bir
hafta boyunca sürecek ayaklanmalar›n ve Frans›z hakimiyetine karfl›
genel grevlerin bafllang›c›n› oluflturdu. Ancak kitapta, Guyana tecrübesinin bu yönüne fazla a¤›rl›k verilmemifl.
Crusoe’lar› antropolojinin affedicili¤ine dahil etme konusundaki ikna edici savlar›, buraya Cuma’lar› almamay› da kaps›yor mu? Redfield’›n
as›l odak noktas›n› oluflturan ‘metropolitler’, Frans›z Guyanas› toplam
nüfusunun yüzde 8’ini meydana getiriyor. Toplamda 200 binin alt›nda
bir rakam –tabii bu rakam çok say›daki yasad›fl› Brezilyal› göçmeni kapsam›yor. Creole’ler -Guyana ve Karayipler’in baflka yerlerinden gelen Afrikal›lar ve Avrupal›lar›n soyundan gelenler-, resmi nüfusun en büyük
k›sm›n›, yüzde 48 kadar›n› oluflturuyor, öte yandan Haiti’liler de yüzde
22’sini meydana getiriyorlar. Maroon’lar -ço¤unlukla Hollanda Guyanas›’ndaki büyük çiftliklerden ba¤›ms›z topluluklar kurmak için kaçan Afrikal› kölelerin soyundan gelenler- nüfusun yüzde 6’s›n› oluflturuyor.
Maroon’lar aras›nda Alukular, Saramakalar, Ndjukular ve Paramakalar
bulunuyor. Amerindianlar, Arawaklar, Emerillonlar, Palikurlar, Wayanalar, Wayampiler ve Kalinalar, toplam nüfusun afla¤› yukar› yüzde
4’ünü meydana getiriyor. Ço¤unlukla küçük dükkân iflletmecileri olan
Çinli topluluk yüzde 1’lik bir oranda; Vietnaml› Hmong’lar da Vietnam
savafl› patlay›nca Frans›z Guyanas›’na yerleflenler aras›nda.
Bunu baflka bir ifadeyle ortaya koyacak olursak; e¤er Redfield için
küresel s›n›r yukar›larda, uzay›n d›fl›nda bir yerlerde ise, birçok Guyanal› için güney yönünde, Brezilya’ya ve Latin Amerika’n›n geri kalan
k›sm›na do¤ru ve Fransa’dan uza¤a aç›l›yor olmal›. Redfield, kitab›na,
bir creole yol müteahhitiyle merkezde yaflayan WWF temsilcisi aras›nda, Cayenne’den güneye, Brezilya s›n›r›na do¤ru uzayan bir yolun infla-
298
Susanna Hecht
s› hakk›nda geçen can al›c› bir televizyon tart›flmas›n› koymufl. Müteahhite göre, WWF, ne uzay merkezine giden çevre yoluna, ne de Kourou’da uydu f›rlatma ve havaland›rman›n enerjisini sa¤lamak için hidroelektrik baraj yap›m›na karfl› ç›km›flt›r. Güney otoyolu, Frans›z Guyanas› ormanlar›n›n yüzde 0,001’ini temsil ediyor: “Bizim yollara ihtiyac›m›z var; yollar sayesinde nüfusun da¤›l›m›n› sa¤layabiliriz, komflular›m›zla ba¤lar kurabilir, Brezilya’ya, hatta Venezuela’ya ulafl›p Fransa’yla aram›zdaki bu yapay ba¤› koparabiliriz.”
Günümüzde, tropikal bölgelerin sömürgelefltirilmesi -uçsuz bucaks›z ekvator ormanlar› içinde devam eden kokain hareketini ve yok etme
oranlar›n› hesaplayan Raytheon casus uydular›n›n gözler önüne serdi¤i
gibi- ‘iki bölge aral›¤›ndaki’ gibi uçlarda yer almaz. Toplumsal hayat› flekillendiren dinamikler daha karmafl›k bir hale geldi; bu dinamiklerin
alt›nda yatan güç iliflkileri daha da belirsizleflti. Çevre, bricoleur’lerle
birlikte, ‘kat›fl›k kategorilerin h›zla ço¤almas›’n› sa¤layarak, kalk›nma
ve kalk›nman›n anlamlar› hakk›ndaki standart analiz uzmanlar›nda çatlaklar oluflturuyor. Redfield’›n ifadesiyle: “‹lerleme rüzgârlar› güçlü esiyor, ama tarihin melekleri art›k tek s›ra halinde uçmuyorlar.” Bu çarp›c›, etkili ifadelerle dolu eserin sonunda, kavramsal ufuklar aç›k kal›yor.
(Türkçesi: Olcay Boynudelik Arl›)

Benzer belgeler