Üniversite Öğrencilerinin Bireysel Düzey Değişkenlerinin Siyasal Öz

Transkript

Üniversite Öğrencilerinin Bireysel Düzey Değişkenlerinin Siyasal Öz
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN BİREYSEL DÜZEY
DEĞİŞKENLERİNİN SİYASAL ÖZ YETERLİLİK ALGISI
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: SÜLEYMAN DEMİREL
ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER
FAKÜLTESİ ÖRNEĞİ
Hamza Bahadır ESER1
Mehmet DİNÇ2
THE EFFECTS OF THE INDIVIDUAL - LEVEL
VARIABLES OF UNIVERSITY STUDENTS ON THEIR
PERCEPTIONS OF POLITICAL SELF-EFFICACY: THE
CASE OF SÜLEYMAN DEMİREL UNIVERSITY FACULTY
OF ECONOMICS AND ADMINISTRATIVE SCIENCES
Öz
Siyasal yeterlilik duygusu, özellikle bireysel düzeyde siyasal tutumların
şekillenmesi ve oluşturulmasını konu alan çalışmaların en önemli alt
bileşenlerindendir. Bireyden bireye farklılık gösteren ve kişinin siyasal
eylemlerinin siyasal süreç üzerinde bir etkiye sahip olduğu veya olacağı duygusu
anlamına gelen siyasal yeterlilik son yıllarda Bandura’nın sosyal biliş kuramı
çerçevesinde kavramsallaştırılmış ve ölçülmeye çalışılmıştır. Caprara vd.
Bandura’nın sosyal biliş kuramı kapsamında geliştirilmiş olan öz yeterlilik
ölçeğini temel alarak oluşturdukları “Algılanan siyasal öz yeterlilik ölçeği”
çalışmada temel ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda siyasal özyeterlilik ile bireysel düzey değişkenler diğer bir ifade ile sosyo-demografik
değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma Süleyman Demirel
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 1250 katılımcı ile
gerçekleştirilmiştir. Çalışmada yaşın, cinsiyetin, sosyo-ekonomik faktörlerin
siyasal öz yeterlilik algısı üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Çalışmada hipotez testi
olarak tek yönlü varyans analizi ile t testi yöntemleri kullanılmıştır. Analiz
sonuçlarına göre algılanan siyasal öz yeterlilik ile cinsiyet ve ailenin gelir düzeyi
değişkenleri arasında anlamlı ve olumlu bir ilişki bulunmuştur. Algılanan siyasal
öz yeterlilik ile yaş, doğulan yer, ilköğretimin tamamlandığı yer, anne ve
babanın eğitim düzeyi değişkenleri arasında ise anlamlı bir ilişki
saptanamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Siyaset bilimi, siyasal öz yeterlilik, sosyal biliş kuramı,
siyasal davranış, siyasal tutum
1
Yrd. Doç. Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü,
e-posta:[email protected]
2
Okt., Süleyman Demirel Üniversitesi, e-posta: [email protected]
159
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Abstract
The sense of political efficacy is one of the most important sub-components of
the studies that examine the configuration and creating of political attitudes at
especially individual-level. Political efficacy that means the feeling that
individual political action does have, or can have, an impact upon the political
process and that differs from individual to individual recently has been
conceptualized and attempted to measure within the framework of social
cognitive theory of Bandura. In this study as a basic measure instrument,
“perceived political self-efficacy scale’’ was used. This scale was developed by
Caprara and et al.(2009) and based on self-efficacy scale developed within the
scope of Bandura’s social cognitive theory. In this context, it is examined the
relationships between political self-efficacy and individual-level variables or
socio-demographic variables. The study was conducted with 1250 participants
that attend to Faculty of Economicsl and Administrative Scienses in Süleyman
Demirel University. The effect of age, gender and socio-economic factors on
political self-efficacy was investigated in this study. As a hypothesis test, oneway anova and t-test was preferred. According to consequence of analyse, it was
founded positively and significantly relationships between perceived political
self-efficacy and variables such as gender and income. It wasn’t found a
significant relationship between age, birth place, the place in which primary
school had finished, the education level of mother and father.
Key Words: Political science, political self-efficacy, social cognitive theory,
political behavior, political attitude.
I. Giriş
Yazında birçok çalışma siyasal ilgi ve siyasal katılımın sürdürülmesinde,
siyasal yeterliliğin rolüne vurgu yapmıştır. Siyasal yeterlilik ile ilgili
geniş bir literatür olmasına rağmen Bandura'nın algılanan öz-yeterlilik ve
sosyal biliş kuramı ile ilgili çalışmalarını temel alan siyasal yeterlilik
çalışmalarının oldukça az olduğu görülmüştür. Sosyal biliş kuramı
insanın gelişimi, sosyalleşmesi, adaptasyonu ve değişimine bireysel
inisiyatif ve etkiyi merkeze alan bir bakış açısı ile yaklaşır. Bu kuram,
bireyselliğe dayalı üç farklı yapıyı birbirinden ayırt eder. Bunlar; bireysel
anlamda yürütülen kişisel yeterlilik, bireyin kendi yararına, diğer
bireyleri etkileyerek istediği yönde davranış sergilemeleri, bireyin istediği
çıktıların güvence altına alınmasına yönelik bir vekâlet ya da
yönlendirme içeren kişisel yeterlilik ve üçüncü olarak insanların
geleceklerini birlikte uyum içinde şekillendirdiklerine yönelik bir
toplulukçu yeterliliktir (Bandura, 2001:269, Ayrıca bkz., Bandura,
1977:191-215; Burger, 2006:543-546). Dolayısıyla bu kuram, bireyin
160
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
kendi yaşam alanı ile ilgili niyet ettiği ve amaçladığı her türlü eylemi
hayata geçirebilme gücünü kendinde bulmasını ifade eder.
Siyasal tutumlara davranışsal açıdan yaklaşan çalışmalarda çeşitli
ölçümler kullanılmış ve bunun sonucunda tutumların siyasal davranışların
niteliği üzerinde etkili olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca siyasal tutumların
dağılımının ve yoğunluğunun, siyasal sistemin istikrarı, bütünlüğü ve
gelişimiyle derinden bağlı olduğu da genel kabul görmektedir. Son
zamanlarda siyasal öz yeterliliği değerlendirmek amacıyla yeni bir ölçüm
aracı düşünülmüştür. Bu araç, bir kişinin arkadaşları, muhtemel
izleyicileri ve karşıtları arasında kendi ideallerini geliştirmek veya
modern temsili demokrasilerin siyasal süreçlerine aktif olarak katılmak
ve siyasal alanda rekabet etmek amacıyla gerek duyduğu faaliyetlere
odaklanmaktadır (Vecchione ve Caprara, 2009:487-488).
Yüksek düzeyde yeterliliğe sahip bireylerin siyasal açıdan daha aktif
olacağı yönünde rasyonel bir beklenti vardır. Demokratik bir yönetim
şeklinde vatandaşlar karar alma süreçlerini, karar vericilerin seçimini
veya politika belirleme faaliyetlerini etkilemek amacıyla birbirinden
farklı tür ve derecelerde siyasal etkinliklere katılırlar. Bu faaliyetler
mevcut kamu/devlet politikalarını, yetkilileri veya siyasal yapıyı
destekleyebilir veyahut tüm bunlardan herhangi birini değiştirme
arayışında olabilir. Bir başka deyişle bu tür faaliyetler, siyasal olarak
katılmaya neden olan değerlerin, imkânların şekillenmesini ve dağıtımını
etkilemekte kendini gösterebilir. Bir demokraside bireyler, diğer yönetim
şekillerine göre sosyal ve ekonomik değerlerin nasıl dağıtılacağı
yönündeki karar alma süreçlerinde daha geniş bir hareket alanına sahiptir.
Bu yüzden daha yüksek yeterlilik algısı, demokratik siyasal bir rejimi
destekleyen bir norm olarak kabul edilebilir (Balch, 1974:4; Kahne ve
Westheimer, 2006:289-290). Diğer bir bakış açısıyla rejimin demokratik
olması, karar alma süreçlerine halkın katılım yollarının açık olması,
çoğulcu bir siyasetin kurumlarının tesis edilmiş olması ile demokratik
sitemin temel yapı taşı olan siyasal bireyin sistem üzerindeki etkisine
yönelik olumlu siyasal tutumları arasında doğrusal bir ilişki vardır. Bu
nedenle siyasal öz yeterlilik algısının, çoğulcu ve gelişmiş demokratik
sistemlerde daha fazla olması beklenecektir.
Teorik açıdan, bireysel, sosyal ve ekonomik statüleri ve öznel siyasal
biliş arasındaki ilişkiyi sınamak ve bir takım anlamlı sonuçlara ulaşmak,
toplumda siyasal öz yeterlilik anlayışına, algısına yönelik olumlu bir etki
meydana getirecektir. Bu düşünceden hareketle çalışmanın temel
amacını; siyasal yeterlilik ile bireysel özellikler, gelir, yaş, cinsiyet,
161
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
yaşanılan yerleşim yeri ve sosyo-ekonomik statü (SES) arasındaki ilişkiyi
yapılandırmak ve test etmek oluşturacaktır (Wu, 2003:731).
II. Siyasal Yeterlilik Kavramına Yönelik Teorik Çerçeve
Pek çok araştırmacıya göre siyasal yeterlilik duygusu, bireylerin siyasal
seçimlerinde siyasal yönelimlerini şekillendirmede önemli referans
noktaları arasında sayılmaktadır. Bununla beraber siyasal yeterlilik
teriminin ilk ortaya çıktığı dönemlerde ne olduğu, boyutlarının ne olduğu
üzerine bir görüş birliğinin olmadığı görülmektedir. 1960'lardan 1970'lere
kadar bazı araştırmacılar yeterlilik anlayışının bireylerin siyasal alanda
bireysel yönelimlerini belirleyen kritik bir siyasal tutum olduğu tezini
geliştirmek ve göstermek için gayret göstermişlerdir. Çünkü onlara göre
vatandaşların siyasal yeterlilik eğilimi, siyasal yapıyı ve siyasal sistemin
istikrarını etkiler (Wu, 2003:733). Ayrıca siyasal öz yeterliliğin bireyin
sadece iç dünyasında ortaya çıkan mikro gelişmelerden değil dışında
ortaya çıkan makro düzeydeki siyasal gelişmelerden de etkilendiğini öne
süren çalışmalar yapılmıştır (Ainsworth, 2000:89-90).
Kavramsal belirsizliğin ortadan kaldırılmasına yoğunlaşan sonraki
araştırmacılar siyasal yeterliliğin tanımı, kavramsallaşması ve ölçümünü
konusuna yoğunlaşmışlardır (Balch, 1974:6-7; Niemi, Craig ve Mattei,
1991:1407-1408; Caprara vd., 2009:1005). Bu araştırmacılar
kendilerinden önceki siyasal yeterlik kavramlarını eleştirmişler ve bu
kavramın tek boyutlu olması yerine çok boyutlu olması gerektiğini
önermişlerdir. Örneğin Balch, çoklu-madde analizi kullanarak siyasal
yeterlilik duygusu kavramını en az iki farklı boyuta sahip olması
gerektiğini öne sürmüştür (Balch,1974:5-7). Craig vd. benzer bir şekilde
tek boyut üzerinden yapılan ölçümlerin güvenilirliğinin düşük olduğu ve
tek boyutlu ölçeklerden çok boyutlu ölçeklere, farklı değişkenler
arasındaki ilişkilere yönelmenin bir zorunluluk olduğunu ifade etmişlerdir
(Craig, Niemi, Silver, 1990:289-290).
2.1. Siyasal Yeterlilik Kavramı
Siyasal yeterlilik ile ilgili öncü çalışmalarında Campbell vd., bu kavramı
şöyle tanımlamışlardır; “bireysel siyasal eylemin siyasal süreç üzerinde
bir etkiye sahip olduğu veya olacağı duygusudur, yani bir bireyin sivil
yükümlülüklerini gerçekleştirmeye değer görmesi duygusudur. Siyasal ve
sosyal değişimin mümkün olduğu yönündeki histir ve bireysel olarak
vatandaşın bu değişimin olmasında önemli bir rol oynayabileceği
162
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
yönündeki histir” (Campbell vd., 1954:187’den aktaran, Schulz, 2005:2).
Bu tanımdan yola çıkılarak, siyasal yeterlilik kavramının, bireyin “benim
oyum işe yarar mı, sayılır mı, sistemi etkiler mi?” gibi soruları ile siyasal
sistemle olan ilişkisinden çok, onun siyasal sistem üzerindeki
değerlendirmelerini merkeze alındığını söylemek mümkündür
(Newhagen, 1994a:367). Görüldüğü gibi bu kişilerin tanımına göre
siyasal yeterlilik, kişisel yeterlilik duygusunun özel bir hali sayılır ve bir
algılama veya psikolojik etkinlik hissi olarak nitelenebilir. Bu algı siyasal
sisteme ve onu oluşturan alt sistemlere etki etmek yoluyla sistemi kendi
ilgi, fayda ve beklentileri doğrultusunda çalıştırabileceği/etkileyebileceği
inancını taşımasıdır. Sergilediği bir eylem karşısında sonuç
alamayacağını ve hatta birtakım maddi müeyyidelerle karşılaşabileceğin
öngören bir bireyin söz konusu o siyasal katılma ve etki davranışını
ortaya koyabilmesi zor olacaktır (Kalaycıoğlu, 1983:39-40).
Siyasal yeterlilik, siyasal değişimin oluşmasında bireyin önemli bir rol
oynadığını öne sürer ve bu görüş, siyasal etkinin, bireysel araçlar
vasıtasıyla olduğu kadar topluca da algılanıp başarıldığını belirtir. Çünkü
siyasal yeterlilik duygusu bireylerin kişisel güdülenmeleri, seçimleri ve
değerleri ile siyasal etkileşimleri ve davranışları arasında güçlü bir bağ
oluşturur. İşte siyasal yeterlilik anlayışının kişilerin benlik gelişimleri ve
demokratik kurumlar açısından niçin böylesine önemli olduğunun
dayanağını, bu niteliği oluşturur (Beaumont, 2010:525).
Siyasal yeterlilik kavramı, birbirinden bağımsız olarak ele alınamayacak
şu üç ayrı şekilde ele alınabilir: Bir norm olarak, psikolojik bir eğilim
veya his olarak ve bir davranış biçimi olarak. Siyasal yeterlilik bir norm
anlamında, demokrasilerde üyelerinin siyasal alanda etkin olarak davranış
sergilemeyi hissedebilmesi yönündeki beklentileri kapsar. Psikolojik bir
eğilim yönünde siyasal yeterlilik, siyasal yaşama dair eğilimleri tanımlar
ve siyasal arenada etkin ve başarabilir bir hisse sahip olmayı öne çıkarır.
Bir davranış biçimi anlamında siyasal yeterlilik ise, bireyin gerçek
davranışına odaklanır. Kişiler etkin olarak davranabileceği gibi bu yönde
bir davranış da sergilemeyebilir. Gerçekten kişi olayların gidişatını
etkileyebildiği ve siyasal kaderini şekillendirmeye giriştiği derecede,
siyasal yeterlilik ilkesinin veya yeterli hissetme duygusunun farkında
olup olmaksızın etkin davranma yönünde gözlemlenebilir bir kapasiteyi
gösterirler (Easton ve Denis, 1967:25-26).
Bireysel yeterlilik kavramı yanında toplulukçu yeterlik kavramı ise
hedeflere toplulukçu işbirliği etkileşim veya eylem yoluyla ulaşma
kapasitesine yönelik ortak bir anlayış anlamına gelir (Bandura, 2000:76).
163
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Bir bireyin siyasal yeterlilik duygusu/anlayışının bir parçası olarak işlem
gören ve ayrımlanabilecek çok farklı unsurlardan bahsedilebilir. Bu
unsurlar ilgili yazında siyasal yeterliliği ölçmede kullanılan araştırma
göstergelerinde açıkça bulunur ve bu unsurların etkileşimi bir bireyin
siyasal yeterlilik anlayışına katkı sağlar: (Easton ve Denis, 1967:29).






Karar verici mekanizmaların (siyasal sistemin karar verme
yönleri) kapsamlı olduğu hissi,
Bireyin doğrudan siyasal erk duygusu/ anlayışı,
Bireylerin arzuladığı karar verici mekanizmanın duyarlı olmasına
dair inancı,
Yeterli etki araçlarının bulunması,
Karar verici mekanizmanın duyarlılığına olan inanç,
Yöneten veya yönetilen herhangi bir kimseye karşı karar verici
mekanizmaların söz dinlerliğine dair kaderciliğe genel bir direnç
gösterme.
Siyasal etkinin önceliklerini tanımlama konusunda terminolojide çeşitlilik
olduğu öne sürülebilir. Örneğin Campbell, Gurin ve Miller (1954)
“siyasal etkililik”; (Madsen, 1987:572); Almond ve Verba ise “öznel
siyasal yetkinlik” tanımlaması yapmışlardır (Onlara göre, eğer bireyin
siyasal karar alıcılar üzerinde bir etkisi varsa o birey siyasal açıdan yetkin
olarak adlandırılır. Eğer o birey siyasal karar alıcıları etkileyebileceğini
düşünüyor ise, öznel siyasal yetkin olarak adlandırılacaktır. Almond ve
Verba, 1989:137) Günümüzde ise Caprara vd., Bandura’nın sosyal
psikoloji alanındaki terminolojisini referans noktası olarak almış “siyasal
öz- yeterlilik” kavramını kullanmıştır (Caprara vd., 2009:1002). Tüm bu
kavramsal tanımlama çabalarından hareketle kavramın çeşitli yönlerinin
olduğu ve tüm bu yönlerin siyasal yeterlilik üst kavramı altında ele
alınabileceğini ifade etmek mümkünüdür.
2.2. Siyasal Yeterliliğin Boyutları
Campbell, Gurin ve Miller (1954) ile başlayan siyasal yeterlilik
çalışmaları başlangıçta tek boyutlu bir kavram olarak ele alınmıştır. Daha
sonraki yıllarda
bu tek boyutlu anlayışa; hem bireylerin kendi
kapasitelerine dair yargıları hem de siyasal sisteme yönelik tutumları da
dahil edilmiştir (Caprara vd., 2009:1002). Pek çok araştırmacı insanların
toplumdaki değişime yaptıkları katkılara dair inançlarının iki bileşenini
açıklayarak içsel ve dışsal siyasal yeterlilik arasındaki ayrıma dikkat
çekmişlerdir (Balch, 1974:31). Örneğin Madsen bu ayrımın; Bandura'nın
164
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
sosyal psikolojide algılanan ortamsal durumdan kaynaklanan algılanan öz
yeterlilik ayrımının bir yansıması olduğunu düşünmektedir
(Madsen,1987:572).
İçsel Yeterlilik; siyasal ortamda bir bireyin siyasal etkinliğine yönelik
kişisel duygusudur. Bir başka deyişle bir bireyin, siyasal etkinliklere ve
süreçlere başarılı şekilde adapte olması ve katılmasına yönelik ilişkin
kendi öznel yargısını (Lee, 2006:416), bireyin siyasal yaşamda kişisel
katılımını ve kendi potansiyellerini ve kaynaklarını etkili bir kullanım
vasıtasıyla arzuladığı sonuçlara ulaşma yeteneğine dair kişisel inançlarını
(Caprara vd., 2009:1002, ayrıca bkz., Shingles, 1981:80) ifade eder. Bu
tanımlar yeterliliğin iki farklı boyutunu öne çıkarır; birincisi Almond ve
Verba (Almond ve Varba, 1989:137) tarafından incelenen “öznel siyasal
yetkinlik” kavramıyla ilişkili kişinin öz-imajını anlatır, ikincisi ise
demokratik karar alma mekanizmasının imajıyla ilgilidir (Lassen ve
Serritzlew, 2011:240). Bir bireyin yeterli bir siyasal aktör olarak kendine
inanması o bireyin psikolojik dayanıklılığının bir yansımasıdır
(Beaumont, 2010:534). İçsel yeterlilik kavramsal olarak, bireyin siyaset
ve karar alma sistemlerini anlayabileceği ve siyasal olayların bireyin
tercih ettiği faaliyetlerce etkilenebileceğine dair inancıyla ilgilidir (Niemi
vd. 1991:84).
Dışsal Yeterlilik; kamu otoritelerinin veya siyasal rejimlerin etkileme
çabalarına karşı duyarlı olduklarına dair inançları ifade eder. (Balch,
1974:24) Dışsal siyasal yeterlilik boyutu; siyasal sistemin bireysel ve
toplulukçu etki yoluyla değişime uygun olduğuna dair insanların inancını
yansıtır (Caprara vd., 2009:1002) ve siyasal sistemi oluşturan siyasal
temsilcilerin siyasal kurumların ve prosedürlerin sıradan bireylerin
kurmuş oldukları kurumlara olan duyarlılıklarına ilişkin kabullerini
kapsar (Lambert vd., 1986:706). Dışsal yeterlilik, dışarıdan bireye doğru
gelişen, çevresel faktörlerden doğan ve etkin siyasal davranışı zorlaştıran
ya da kolaylaştıran hislerdir. Dışsal yeterliliğini bir alt boyutunu siyasal
güven oluşturur. Bu kavram kısaca devlet ve onu oluşturan kurumların
bireylerin taleplerine cevap verme isteği ve yeteneğine ilişkin inançları
ifade eder (Shingles, 1981:80).
2.3. Siyasal Yeterliliğin Demokratik Anlam ve Önemi
Siyasal yeterliliği konu alan çalışmalar, konunun gelişmiş ve katılımcı bir
demokrasi için anlamına özellikle vurgu yapmaktadırlar. Almond ve
Verba'ya göre eğer demokrasiler karar alma sürçlerinde fiili, gerçek bir
katılımı sağlarlarsa, demokrasiye inanmış tüm vatandaşların siyasal
165
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
tutumlarında sisteme katılabildiklerine dair bir algı oluşur. Ayrıca
vatandaşların söz konusu bu etkileme potansiyelinin varlığına dair inanç,
siyasal sistemi onu oluşturan bireylerin taleplerini dikkate alma yönünde
etkileyecektir (Almond ve Verba, 1989:138-139). Yüksek siyasal
yeterlilik aktif siyasal katılmayı teşvik etmekte, siyasal kabulü
arttırmaktadır. Düşük yeterlilik ise bireylerin sisteme katılma isteklerini
köreltmekte ve siyasal yabancılaşmayı ortaya çıkarmaktadır. Siyasal
yeterliliğin yansıması olan siyasal güven yükseldikçe, siyasal sistemi
etkilemeye yönelik klasik yöntemler daha çok tercih edilirken, şiddete
içeren ya da içermeyen protest siyasal davranışların tercih edilme marjı
azalmaktadır(Shingles, 1981:80). Siyasal yeterlilik, demokratik siyaset
alanında siyasal katılımın alt yansımalarını temsil eden oy verme ve
kampanyalara katılma gibi siyasal eylemlerini açıklamada önemli
değişkenlerden biri kabul edilir. Bu etkilerin mantıksal dayanağını;
siyasal yaşama katılımlarının sonuç vereceğine ve diğer kişiler tarafından
saygı göreceğine inandıkları zaman, bireylerin kendilerini güçlü ve
güdülenmiş olarak göreceklerine dair algılarını oluşturur (Anderson,
2010:59).Sosyal psikolojik bir bakışla, siyasal öz-yeterlilik (yani içsel
etkililik) şu üç süreç vasıtasıyla bireylerin kararlarına ve eylemlerine
rehberlik eder: Siyasal değerlendirmeyi kapsayan düşünsel süreçleri;
siyasal bağlılığı, direnci ve azmi içeren güdüsel süreçler ve ilgilerin,
ilişkilerin biçimlendirildiği tercihe dayalı sosyal süreçler (Beaumont,
2010:532-534).
III. Sosyo-Demografik Değişkenler ve Siyasal Yeterlilik İlişkisi
Bireylerin siyasal arenadaki siyasal yeterlilik düzeyleri farklı biçimde
gerçekleşir. Siyasal sistemi oluşturan bireylerin yeterlilik düzeylerini
belirleyebilmek için bazı değişkenleri veya etkenleri göz önünde tutmak
gerekmektedir. Siyasal yeterlilik bağımsız bir olgu değildir. Toplum
koşullarından, siyasal sistemin işleyişinden, biyolojik, sosyo-ekonomik
ve psikolojik etkenlerden farklı biçimlerde etkilenir. Bu etkenlerden
bazıları siyasal yeterlilik hissini arttırırken, bazıları da yavaşlatıp
engellemektedir.
Siyasal yeterlilik ile bireysel düzey değişkenler arasındaki ilişkiyi ele alan
çalışmalarda üzerinde durulan nokta, siyasal yeterliliği etkileyen
unsurların ne olduğuna cevap aramak şeklinde olmuştur. Eğitim, gelir,
cinsiyet, yaş vb. gibi nesnel demografik unsurların siyasal yeterliliğe etki
ettiğine inanılmıştır (Wu, 2003:734; Buehler, 1977:508). Bir bireyin
yaşamını geçirdiği sosyal ortam, yaşamı ve kararları üzerinde etkili olan
166
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
sosyo-ekonomik değişkenler bireyin siyasal yeterlilik algısını da içine
alan siyasal tutumlarının şekillenmesinde merkezi bir rol oynadığı
olgusundan hareketle, sosyo-demografik faktörlerin siyasal yeterliliği
açıklayan değişkenler içinde sayılması mümkündür (Özbudun, 1975:115136; Gülmen, 1979:208-212; Çukurçayır, 2002: 223,228). Çalışmanın bu
bölümünde siyasal yeterliliği etkileyeceğine inanılan değişkenler, ilgili
yazın doğrultusunda ve siyasal yeterlilikle ilişkisi kurularak açıklanacak
ve hipotezler sunulacaktır. Hipotezler H0 şeklinde ifade edilecektir. Sıfır
hipotezi (H0 ) farksızlık, benzerlik veya eşitlik gibi önermeler üzerine
kurulan hipotezleri ifade etmektedir ( Özdamar, 2003:62-63).
3.1. Siyasal Yeterlilik - Yaş İlişkisi
Siyasal yeterlilikte yaşın etkisi, siyasal tutum araştırmalarında olduğu gibi
yetişkinlerin siyasal yeterliliği alanında da oldukça çok çalışılmış bir
konudur. Yaş ve içsel siyasal yeterliliğe dair mevcut çalışmalar bu iki
değişken arasında anlamlı bir ilişki olduğunu bulmuştur (Kışlalı,
1976:122-125; Çukurçayır, 2002:221; Anderson, 2010:68). Bireylerin
yaşı ilerledikçe siyasal konulara ilişkin kendi özgün yargılarını
oluşturabilecekleri ve siyasal içerikli konuları anlama kapasitelerini
arttıracak sosyal ve siyasal çevrelere daha fazla girecekleri ve böylelikle
daha fazla siyasal bilgiye sahip olacakları kabul edilir. Ayrıca ilerleyen
yaşla birlikte bireylerin siyasal tercihlerinin kararlılık diğer bir ifade ile
statik bir hala aldığı ve siyasal yaşama katılımlarının daha düzenli,
istikrarlı ve devamlı olduğu da iddia edilebilir (Kalaycıoğlu, 1983:22; yaş
tutum değişimi ilişkisine yönelik kapsamlı bilgi çiin bkz. Kağıtçıbaşı,
2010:228-229). Ancak Kenski ve Stroud’un yürüttüğü çalışmada
insanların içsel yeterlilik düzeylerinde yaşın olumsuz bir etkisi olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırmacılar başkanlık seçimi kampanyasında
oylama öncesi siyasal bilgilere online olarak karşılaşan bireylerin bazı
demografik özellikleri arasındaki ilişkiyi inceledikleri çalışmasında;
bireylerin online kampanya propagandasına maruz kalma durumunda yaş
gruplar ile siyasal öz yeterlilik ilişkisi negatif yönlü bir ilişkiyi
saptamışlardır (Kenski ve Stroud, 2006:183). Dolayısıyla bu gibi bulgular
yaşın siyasal yeterlilik üzerindeki etkilerinin doğrusal olmaktan ziyade
eğrisel olabileceğini öneren diğer çalışmalarla ilişkilendirilir (Caprara
vd., 2009:1006). Caprara vd., bu durumun siyasetin alanında etkili
olabilmek için gerekli olan müzakere ve ikna edebilme yetenek diğer bir
ifade ile gücünün orta yaştan yaşlılığa geçişle düşme eğilimi
göstermesine bağlamışlardır. (Caprara vd., 2009:1006).
167
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Yaşın siyasal yeterlilikle ilişkisini değerlendirmede yazındaki çalışmalar,
bir bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçişi kendi içinde farklı yaş grupları
çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buna göre 13-14 yaş grubundan 16 yaşa
kadar siyasal öz yeterlilik algısının arttığı ve bu artışın her sosyal sınıf
içinde aynı oranda benzer özellikler gösterdiği görülmüştür. (Baker,
1973: 85). Çocukluktan ergenliğe doğru geçerken bireyin pek çok sosyal
ve kişisel bağlamda yetkinlik anlayışının artması muhtemeldir. Bu yaş
grubundaki kişilerin siyasal çevresindeki değişimin yönleri; sivil rollerle,
kamu kurumlarıyla olan etkileşimlerle ve eğitim sürecindeki ortaya konan
siyasal tartışmalar vasıtasıyla, (bilgi temin etmeyle bağlantılı) bir nitelik
kazanır. Siyasal yetişkinliğin ilk yıllarında üniversite öğrencileri arasında
yaşın olumlu bir etkisinin olduğu iddia edilir (Lee, 2006:419). Yine
yetişkinliğin orta (13/14) ve son dönemleri (17/19) arasında içsel
yeterlilikte bir artışa rastlandığı öne sürülmüştür (Schulz, 2005:14).
Ancak Byner vd., yapmış oldukları çalışmada 17-20 yaş aralığındaki
bireylerin siyasal öz yeterliliğe ilişkin tutumları arasında kayda değer bir
farklılık olmadığını öne sürmüşlerdir (Ancak Bynner vd. yaş grupları
arasındaki bu benzerliğin kadınlar arasında görülmediğini, yaşça küçük
kadınların daha az öz yeterlilik algısına sahip olduklarını ortaya
koymuşlardır. Bynner vd, 2003:326). Ayrıca farklı çalışmalarda
bireylerin siyasal yeterlilik algılarının, otuzlu, kırklı ve ellili yaşlarda
artmaya devam edeceği ve 50'li yaşların sonunda ve 60'lı yılların başında
zirveye ulaşacağı söylenebilir. Bundan sonraki yaşlarda ise içsel yeterlilik
düşer, çünkü bu insanların sağlık durumları zayıflar ve fiziksel olarak
hareketlilik azalır (Wu, 2003:736).
Hipotez 1:
H0:Katılımcıların devam ettikleri sınıf grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
3.2. Siyasal Yeterlilik - Toplumsal Cinsiyet İlişkisi
Her ne kadar cinsiyet ve siyasal yeterlilik üzerine odaklanan çalışmalar
fazla olmasa da, cinsiyet konuya ilişkin çalışmalar önemli bir değişken
olarak alınır. Konuya ilişkin geleneksel görüşe göre kadınların, erkeklere
nispetle siyasal etkiyi daha düşük düzeyde algıladıkları, siyasal olaylara
ilgi düzeylerinin daha düşük olduğu kabul edilmektedir ( Tekeli,
1982:128). Kadınların büyütülürken karşılaştıkları sosyalleşme
evrelerinde, onlara toplumsal rolün yansıtılma biçimi onların, anne, eş ve
eviyle ilgilenen kişi olarak tanınması daha doğru bir ifade ile
tanıtılmasına yönelik tutumların söz konusu bu eğilime yol açtığına
168
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
inanılır (Ayata, 1993:297). Bu olguyu destekleyen sonuçlar alanda
oldukça yaygındır. Örneğin, ülkemizde 1990 yılında eczacı, avukat,
hâkim ve diş hekimi gibi üst düzey meslekler sahip kadınlar üzerinde
yapılan bir çalışmada, kadınların dörtte üçten fazlasının siyasete karşı
sınırlı bir ilgi duyduğunu ve siyasal yaşamda kendileri yeterli olmaktan
uzak hissettikleri ortaya konmuştur (Koray, 1995:149). Kadının söz
konusu apolitik duruşunun onun sosyo-ekonomik statüsünden ziyade
sosyalleşme sürecinde muhatap olduğu eşitsiz rol tanımlamalarından
kaynaklandığını söylemek mümkündür.
Almond ve Verba’nın ülkeler arası karşılaştırmalı olarak yaptıkları
çalışmada yetkin vatandaşlık (bireylerin, oy kullanmama, gruplar kurma
gibi yöntemlere siyasal etki oluşturarak, devletin alacağı kararları
etkileyebileceklerine dair kendilerine duydukları inanç) ve kişisel
yetkinlik (vatandaşların devletle yaptıkları sözleşmeler vasıtasıyla
yönetimin birtakım kurallara tabi olacağı ve bu kurallar ile yöneticilerin
kontrol edilebileceklerine duyulan inanç) açısından tüm ülkelerde
(Amerika, İngiltere, Almanya, İtalya, Meksika) erkeklerin kadınlara
nazaran daha etkin hissettikleri sonucuna ulaşmışlardır (Almond ve
Verba, 1989:171-173). Son dönemlerde yapılan araştırmalar içsel
yeterlilik anlamında devam eden cinsiyet farklılığını desteklemektedir
(Caprara vd., 2009:1017).
Schulz; ergenliğin orta son dönemlerinde
(13/14 ve 17/19 yaş) olan erkeklerin kadınlara nazaran daha yüksek
düzeyde içsel yeterlilik sergilediğini (Schulz, 2005:14,19), Ozankaya,
üniversite öğrencilerinin siyasal yönelimlerini araştırdığı çalışmasında;
kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla siyasal olaylara olan ilginsin
daha düşük düzeyde olduğu ve siyasal faaliyetlere daha az katılma
eğiliminde olduklarını saptamıştır (Ozankaya, 1996:95-127). Bynner vd.,
genç kadınların (17-20 yaş) erkek akranlarına göre siyasal açıdan daha az
katılımcı, siyasal tutuculuğa daha eğilimli ve genel anlamda daha az
yeterlilik anlayışına sahip olduğunu (Bynner vd., 2003:326) ortaya
koymuşlardır. Bununla birlikte içsel yeterlilik düzeyi ile cinsiyet arasında
anlamlı bir ilişki olmadığını ortaya koyan araştırma sonuçlarının da
olduğu gözden uzak tutulmamalıdır (Lee, 2006;419; Anderson, 2010:68).
Hipotez 2:
H0: Katılımcılar arasında cinsiyet değişkenine göre siyasal öz yeterlilik
algıları arasında anlamlı bir farklılık yoktur.
169
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
3.3. Yaşanılan Yer (Kent/Kırsal) ve Siyasal Yeterlilik İlişkisi
Bireylerin yaşadıkları yerleşim birimlerine (kent, kasaba, köy) göre,
gözlenen siyasal davranış, siyasal katılım ve siyasal yeterlilik
duygularında farklılıklar gözlemlenmiştir. Özellikle kent-köy ayrımının
siyasal katılım ve yeterlilik üzerindeki etkileri incelendiğinde iki ayrı
derecede (azdan çoğa doğru) siyasal ilgi ve katılım düzeyinin ortaya
çıktığı görülmektedir. Öyle ki kentsel yaşamın karmaşık ilişkiler ağı,
bireyin tekilleşmesi, atomize olması ve neticesinde edilgenleşmesi,
siyasal karar alma süreçlerine katılmada bireyin yeterliliğini ve yeterlilik
algısını düşürmektedir. Diğer yönden kent yaşamı, göç eden bireylere
yeni eğitim olanakları, yaygın iletişim kanallarından faydalanarak,
siyasal fikir oluşturma ve örgütlere katılma imkânı sunarak “yeni”
kentlilerin siyasal yeterliliğini teşvik etmektedir (Özer, 1994:123; gönüllü
kuruluşlara, organizasyonlara üyeliğin siyasal etkililik üzerindeki etkisine
ilişkin kapsamlı bilgi için bkz. Almond ve Verba, 1989:252-253). Bu
anlamda yaşanılan yer, siyasal yeterlilikle dolaylı bir ilişki gösterebilir.
Hipotez 3: Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yer ile siyasal özyeterlilik algıları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bu hipotez iki alt
hipotez ile test edilmiştir.
H0: Katılımcıların doğdukları yerleşim birimi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
H0: Katılımcıların ilköğretimi tamamladıkları yerleşim birimi grupları
arasında siyasal öz yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
3.4. Ailenin Sosyo - Ekonomik Statüsü ve Siyasal Yeterlilik
İlişkisi
Sosyo-ekonomik statü hem çocukluk çağındaki bireylerin hem de
yetişkin bireylerin siyasal yeterlilik anlayışını etkiler. Bazılarına göre
sosyo-ekonomik statü bireyin öznel yetkinliğinin artmasına ve siyasal
katılımına olumlu etkiler yapar. Bunun gerçekleşebilmesi için,
kurumların genel anlamda vatandaş taleplerine karşı açık ve duyarlı
olduklarına dair bireylerde bir ön kabul olmalıdır (Wolsfeld, 1986:110).
Ayrıca sosyo ekonomik statüler kavramı konusunda Hymans'ın (1942)
nesnel ve öznel sosyal statü arasında yaptığı ayrımı geliştirenler olmuştur.
Bu ayrıma göre nesnel statü, gelir, eğitim ve meslek tarafından ölçülen ve
sadece grup üyeliğine ulaşmaya dayalı bir anlam taşırken, öznel statü
170
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
bireysel algılama tarafından belirtilen psikolojik bir durumu ifade eder
(Newhagen, 1994b:387).
Gelir, siyasal yeterlilik ilişkisine yönelik yapılmış çalışmalarda, siyasal
yeterlilik anlayışı ile gelir düzeyi arasında doğrusal bir ilişki olduğu ileri
sürülmüştür. Örneğin buna göre, düşük gelirli bireylerin büyük bir kısmı,
zenginlerin kimin seçildiğine diğer bir ifade ile kimin yönettiğine
bakmaksızın bir şekilde siyasal sistemden beklentilerini karşıladıklarını
düşünmektedirler. Form ve Hubber yapmış olduğu uygulamada ayrıca
orta gelir düzeyine sahip katılımcılardan %85’nin, üst düzey gelir
grubuna dâhil katılımcıların ise yarısının bu görüşü benimsediklerini
ifade etmiştir. Ayrıca düşük gelir grubuna dâhil bireyler, zenginlerin
toplumdaki diğer kurumları kontrol ettiğine ve bu kurumların toplumsal
refaha ulaşmada eşitsiz bir yapıyı kurumsallaştırdığına inanmaktadırlar.
Bu durum düşük gelirli bireyler tarafından, siyasal katılımın ya da
oylamanın sonuçsuz, beyhude bir eylem olarak algılanmasına neden
olmaktadır. (Form ve Huber, 1971:685). Yüksek statü siyasal etkililik ile
uyuşur. Çünkü yüksek statü yurttaşlıkla ilgili kaynaklara ulaşmada bir
araç vazifesi görerek siyasal etkililiği artırır (Beaumont, 2010:531). Gelir
ile siyasal katılım ilişkisine dair pek çok açıklama yapılmıştır. İki
değişken arasındaki doğrusal ilişki ile ilgili temel neden olarak ise
gelirdeki farklılıkların diğer sosyal statüsel özellikler arasındaki
farklılıkların belirleyicisi olması gösterilmektedir. Daha yüksek gelirli
bireyler daha yüksek eğitim düzeyine eğilimlidir; daha yüksek sosyal
konuma sahiptir; siyasal konularda daha fazla bilgiyi kavrayabilir; daha
fazla siyasal yetkinlik ve becerilere sahiptir, bu yüzden de daha fazla
katılımcı fırsatları elinde bulundururlar (Wu, 2003:735-736).
Levinson bireyler arasındaki medeni/gelişmiş yaşam biçimine ulaşmaya
dair (gelir, statü vb. özellikler) imkânlardaki farklılıkların, ideal
demokrasinin kurumlarının tesis edilmesi üzerinde ciddi bir tehdit
oluşturduğunu ifade eder (Levinson, 2010:344). Ayrıca Caprara vd,
siyasal yeterlilik konusunda sosyal-ekonomik statünün (SES) sosyal
dinamiklerine yoğunlaşmıştır. Onlara göre bireylerin belli gruplara ve
sosyal kategorilere üyeliğinin o bireyin kişisel siyasal öz- yeterlilik
anlayışını etkileyebilecek farklı deneyimlere ve yaşam koşullarına işaret
eder. Örneğin düşük sosyo-ekonomik statülü bireylerin başlıca sosyal etki
kaynaklarından bağlantısız olduğu göz önüne alınarak siyasal açıdan
etkili olduğunu hissetme ihtimalinin daha az olduğu söylenebilir.
(Caprara vd., 2009:1004). Buehler, de benzer bir şekilde, oy vermeme
davranışının düşük statüden, politik bilgi eksikliği ve katılıma yönelik
sosyal baskı eksikliğinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Özellikle
171
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
herhangi bir gönüllü sosyal organizasyonun üyesi olmayan bireyler
siyasal katılmaya yönelik olarak üzerlerinde daha az baskı
hissetmektedirler (Buehler, 1977:515; Almond ve Verba bir
siyasal/siyasal olmayan kuruluşa üye olma durumunun siyasal yetkinlik
üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu vurgulamışlardır. Almond ve Verba,
1989:252-253).
SES; eğitimsel kazanım (eğitim düzeyi), ekonomik zenginlik ve mesleki
sınıflama gibi alt faktörlerden oluşur. Bireyin eğitim düzeyinin
yükselmesi sonucu siyasal katılımın ve dolayısıyla siyasal yeterliliğin
artacağına yönelik beklenti, değişik ülke ve kültürlerde yapılmış birçok
araştırma bulgusu ile desteklenmektedir (Baykal, 1970:38-39; Wu,
2003:735-736). Eğitimli bir birey çoğulcu demokrasilerde siyasal
katılımın istenilen bir davranış olduğuna dair bir kanaat sahibi olur.
Eğitimli bireyler siyasal sistem hakkında daha çok bilgiye sahip
olacaklarından ötürü, bir takım siyasal faaliyetlerde bulunmak için
kendilerini daha donanımlı diğer bir ifade ile daha yeterli hissedebilirler
(Turan, 1977:77). Siyasal katılımla eğitimsel kazanım, arasındaki böyle
bir ilişkiyi açıklayan pek çok neden ileri sürülebilir. Özellikle daha
eğitimli kişilerin daha yüksek gelire sahip olması; daha yüksek sosyal
statü konumunu elde etmesi; sosyal ve siyasal gruplarla daha fazla
etkileşime geçmesi; karar alıcı mekanizmalarla ve siyasilerle de daha
fazla olacaktır (Wu, 2003:735-36).
Bireyin siyasal yeterliliği üzerinde etkili olan sosyo-ekonomik
faktörlerden bir diğeri de bireyin mesleki statüsüdür. Yüksek statülü bir
meslek sahibi bireyin, düşük statülü meslek sahibi bireylere oranla siyasal
yaşamda daha etkili ve aktif rol oynayacaklarını, karar alıcılarla daha
kolay ve etkin ilişki kurabileceklerini söylemek mümkündür
(Kalaycıoğlu, 1983:31). Bireyin içinde yaşadığı yerleşim biriminin
niceliği ve niteliği onun eğitimini ve alınan eğitimle de mesleğini etkiler.
Dolayısıyla yüksek statülü mesleki sahibi bireyler, kuvvetli bir olasılıkla
iyi bir eğitime sahip, yaşamlarının büyük bir kısmını eğitim olanaklarının
fazla olduğu kent çevresinde geçirmiş olmanın etkisiyle nispeten küçük
ve (kırsal kesimini yaygın olduğu) toplumun seçkin bir bölümünü
oluştururlar. Bireyin böyle bir seçkin ortamın içinde bulunması, zengin ve
kapsamlı haberleşme ve ilişkiler ağı sayesinde devlet bürokrasisini
oluşturan karar alıcı ve uygulayıcılar ile kendisini eşit seviyede
görmesine olanak tanıyacaktır (Kalaycıoğlu, 1984:225).
İçsel siyasal yeterlilik konusunda eğitimin ve gelirin olumlu bir etkiye
sahip olduğunu destekleyen çalışmalar olduğu gibi (Kenski ve Stroud,
2006:183), böyle bir etkinin gözlemlenmediğini ortaya çıkaran
172
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
çalışmalara da rastlanır (Lee, 2006:419). Schulz, ergenlerin politik
konuları aileleri ile konuşmalarının onların içsel yeterlilik boyutu
üzerinde güçlü ve olumlu bir etkisi olduğunu ifade etmiştir (Schulz,
2005:14). Sonuç olarak denilebilir ki; eğitim, mesleki statü ve gelir
birbirleriyle yakın ilişkileri olan ve siyasal yeterliliği etkileyen sosyo –
ekonomik etkenlerdir.
Hipotez 4: Daha yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip öğrenciler, daha
düşük sosyo-ekonomik statüye sahip öğrencilere göre yüksek siyasal öz yeterlilik anlayışına sahiptir. Bu hipotez üç alt hipotez ile test edilmiştir.
H0: Katılımcıların anne eğitim düzeyi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
H0: Katılımcıların baba eğitim düzeyi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
H0: Katılımcıların ailenin aylık gelir grupları arasında siyasal öz yeterlilik
algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
IV. Metodoloji
4.1. Araştırmanın Evreni, Örneklem Büyüklüğü ve Özellikleri
Çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi’nde yapılmıştır. Çalışmanın evren büyüklüğü 5974’tir. Evreni
oluşturan katılımcılardan 3411 kişi (%58) kadın, 2563 kişi (%42)
erkektir. Evrende öğrencilerin sınıflara göre dağılımı hazırlık sınıfları 313
kişi, birinci sınıflar 1651 kişi, ikinci sınıflar 1352 kişi, üçüncü sınıflar
1347 kişi ve dördüncü sınıflar 1309 kişi şeklindedir. Basit tesadüfi
örnekleme yöntemli ile evrendeki sınıf, cinsiyet dağılımını gözetecek
şekilde 1250 deneğe ulaşılmıştır. Anketler yüz yüze doldurulmuştur.
5974 kişiden oluşan evren için = 0.05, +- 0.03 örnekleme hatası, p=05
q=05 için örneklem büyüklüğü 880, = 0.05+-0.05 örnekleme hatası p=05
q=05 için örneklem büyüklüğü 357, = 0.05, +-0.10 örnekleme hatası
p=05 q=05 için örneklem büyüklüğü 94 kişidir Çalışmada seçilen
örneklem büyüklük olarak her üç kriterin de üstündedir (Şahin,
2009:127).
Örneklem sınıflara göre dağılımı % 23,7 birinci sınıf, % 25,8 ikinci sınıf,
% 25 üçüncü sınıf, % 25,6 dördüncü sınıf ve üstü (SD: 1,11174, Ort:
2,5248) şeklindedir. Örneklemin cinsiyete göre dağılımı % 61,5 kadın,
%38,5 erkek (SD: ,487, Ort: 1,38) şeklindedir.
173
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Katılımcıların ailelerinin gelir durumuna göre dağılımı % 10,9’u 0-750
Lira, % 39,4’ü 751-1500 Lira, % 35,9’u 1501-3000 Lira, % 8’i3001-4500
Lira, % 3,6’sı 4501 Lira ve üstü (Katılımcıların % 2,2’si bu soruya cevap
vermemiştir. SD: ,92548, Ort: 2,5298) şeklindedir.
Katılımcıların doğdukları yerleşim yerlerine göre dağılımı % 10,4’ü köy,
%3 kasaba, % 28,6 ilçe, % 25,8 Şehir, % 30,8 büyükşehir şeklindedir.
Katılımcıların % 1,4’ü bu soruya cevap vermemiştir. Katılımcıların
ilköğretimlerini tamamladıkları yere göre dağılımları ise % 9,4’ü köy, %
5,7’si kasaba, % 29,8’i ilçe, % 25,8’si şehir, % 29,2’si büyükşehir
şeklindedir. Katılımcılardan %0,02’si bu soruya cevap vermemiştir
(Doğulan yer ve ilköğretimin tamamlandığı yer için sırasıyla SD:
1,24507,Ort: 3,6445- SD: 1,22585, Ort: 3,5986).
Katılımcıların annenin eğitim düzeyine göre dağılımları % 5,9’u okuryazar değil, % 54,2 okur-yazar/ilkokul mezunu, % 30,3’ü ortaokul/lise
mezunu, % 8,2’si ön lisans-lisans mezunu, % 0,9’u yüksek lisans/doktora
(SD: ,76312, Ort: 2,4357), babanın eğitim düzeyine göre dağılımları ise
% 1,1’i okuryazar değil, % 38,2’i okuryazar-ilkokul mezunu, %41,1’i
ortaokul/lise mezunu, % 17,4’ü ön lisans/lisans mezunu ve %1,4’ü
yüksek lisans/doktora (SD: 2,7944, Ort: ,78657) şeklindedir.
Katılımcıların % 0,5’i anne eğitim düzeyi ile ilgili soruya, % 0,8’i baba
eğitim düzeyi ile ilgili soruya cevap vermemiştir.
4.2. Ölçüm Aracı
Çalışmada Caprara vd.’lerinin 2009 yılında geliştirdikleri 10 maddeden
oluşan “Algılanan siyasal öz-yeterlilik” ölçeği kullanılmıştır (Ölçeğin
cronbach alpha katsayısı, 0.91’dir). Ayrıca çalışmanın da temel bağımsız
değişkeni olarak kurgulanan sosyo-demografik özellikler ile ölçekte 9
ayrı soruya yer verilmiştir Ölçek, Bandura’nın (2006) öz yeterlilik ölçeği
hazırlanmasına ilişkin ilkeleri içeren çalışması temel alınarak, Bandura
nezaretinde geliştirilmiştir. Algılanan siyasal öz-yeterlilik ölçeğindeki 10
madde siyasal faaliyetler ile aktif olarak ilgilenmelerinde bireylerin
yetkin olduklarına dair kendi öz inançlarını değerlendirmeyi
hedeflemektedir. Caprara vd. bu ölçeğin, bireylerin politik adaylara dair
siyasal tutum ve tercihlerini seslendirmeye, ihtiyaç duyulan maddi
kaynakları bulmaya/arttırmaya (orijinal ölçekte bu konuyu ölçen madde
ön uygulamada, ölçeğin Türkçeye çevrilmesi esnasında “Partimin
faaliyetlerini sürdürebilmesi için ciddi miktarda para toplarım.” yerine
“Kendi siyasi partimin faaliyetlerini sürdürmesi için seçim dönemleri
dışında da her türlü faaliyete katılır ve her türlü çabayı gösteririm.”
174
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
ifadesi kullanılmıştır), kişinin kendi siyasal partisinin seçim
kampanyasında rol almaya, kendi siyasal temsilcileri ilie temes kurmaya
ve onların faaliyetlerini takip etmeye yönelik kendi potansiyellerine olan
inançlarını ölçtüğünü ifade etmişlerdir (Caprara vd., 2009:1006).
Çalışmada kesinlikle katılmıyorum (1)’den kesinlikle katılıyorum (5)’e
doğru ölçekteki ifadelere katılma derecesini ölçen 5’li Likert ifadeler
kullanılmıştır.
4.3. İstatistiksel Analiz
Veri setinin öncelikle tanımlayıcı istatistikleri incelenmiştir. Algılanan
siyasal öz yeterlilik ölçeğinin değerlendirilebilmesi için, öncelikle ölçeğin
güvenilirliği incelenmiş, Cronbach's Alpha katsayısı 0,861, yüksek
derecede güvenilir olarak bulunmuştur (Kayış, 2010:405). Ardından
açıklayıcı faktör analizinden yararlanılmıştır. Bu bağlamda ilk olarak
Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testi değeri %913 (0,913), testin anlamlılığı
p=0,000 olarak bulunmuştur. İkinci olarak Bartlett's küresellik testi
uygulanmış (yaklaşık ki-kare değeri: 5336,451) ve değişkenler arasında
yüksek korelasyon olduğu görülmüştür. Buna göre veri setinin faktör
analizi için uygun olduğu görülmüştür. Faktör sayısının belirlenmesinde
özdeğer istatistiğinden yararlanılmıştır. Açıklayıcı faktör analizi
sonucunda özdeğer istatistiğine bağlı faktör sayısı iki ve açıklanan
varyans % 57,778 olarak bulunmuştur. Belirleyici faktör analizi
sonucunda faktör sayısı bire inmiş ve açıklanan toplam varyans % 65,927
olarak tespit edilmiştir. Döndürülmüş faktör matrisi;
Tablo 1. Döndürülmüş faktör matrisi
7
6
9
8
5
4
Faktör Bileşenleri
Güvendiğim siyasi adayların seçilmesi için etkin bir şekilde
tanıtım yaparım.
Siyasi programlarıyla düşüncelerimin örtüştüğü siyasi hareket
veya parti için tanıtım kampanyasında etkin bir şekilde yer
alırım.
Kendi siyasi partimin faaliyetlerini sürdürmesi için seçim
dönemleri dışında da her türlü faaliyete katılır ve her türlü
çabayı gösteririm.
İnandığım siyasi programın devamlılığı adına kendi sosyal
çevremi (iş, arkadaş ve aile) harekete geçirmek ve
bilgilendirmek için etkin rol oynarım.
Ait olduğum veya kendime yakın bulduğum siyasal hareket
liderinin belirlenmesinde etkin bir rol oynamak isterim
Siyasal temsilcilerle ilişkilerimi yerel ya da ulusal düzeyde
sürdürürüm
,885
,869
,851
,828
,748
,654
175
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Şeklinde elde edilmiştir. Belirlenen faktör “algılanan siyasal öz yeterlilik
faktörü” olarak adlandırılmıştır. Bulunan algılanan siyasal öz yeterlilik
faktörü ile sınıf, yaşanılan yer (doğulan yer-ilköğretiminin tamamlandığı
yer), gelir düzeyi bağımsız değişkenleri ile tek yönlü varyans analizi ve
cinsiyet bağımsız değişkeni ile T-testi kullanılarak ilgili hipotezler test
edilmiştir (Kapsamalı bilgi için bkz, Ekiz, 2009:146-147, 149-152 ).
4.4. Bulgular
Hipotez 1
H0:Katılımcıların devam ettikleri sınıf grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
Devam edilen sınıfa göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı
(p=0, 336) bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre katılımcıların devam
ettikleri sınıfa göre siyasal öz yeterlilik algılarında farklılık
saptanamamıştır. Buna göre H0 hipotezi kabul edilmiştir
Tablo 2: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Devam Edilen Sınıf
Değişkeni İlişkisine Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler
Toplamı
Gruplar Arası 3,386
1245,614
Grup İçi
Toplam
1249,000
Serbestlik Ortalama
Derecesi Kareler
3
1,129
1246
F
Anlamlılık
İstatistiği
1,129
,336
1,000
1249
Hipotez 2:
H0: Katılımcılar arasında cinsiyet değişkenine göre siyasal öz yeterlilik
algıları arasında anlamlı bir farklılık yoktur.
Tablo 3: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü Cinsiyet Değişkeni
İlişkisine Yönelik T Testi
Algılanan
siyasal öz
yeterlilik
faktörü
176
Cinsiyet
N
Ortalama
Std.Sapma
Kadın
769
-,0810790
,95799528
Erkek
481
,1296253
1,05181077
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
Tablo 4: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü Cinsiyet Değişkeni
İlişkisine Yönelik T Testi
Eşit varyans için
Eşit varyans için t-test sonucu
Levene's Test sonucu
F
T
Serbestlik
Anlamlılık
Anlamlılık
İstatistiği
istatistiği Derecesi
Eşit
Algılanan
siyasal öz varyans
yeterlilik Farklı
faktörü varyans
5,177
,023
-3,642
1248
,000
-3,565
947,862
,000
T testi sonuçlarına göre 769 kadın katılımcının ortalaması -,0810790 ve
481 erkek katılımcının ortalaması 0,1296253 değerleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı (p= ,000) bir farklılık bulunmuştur. Buna göre
erkek katılımcıların, kadınlarına nazaran siyasal öz yeterlilik algılarının
daha yüksek olduğu görülmüştür. H0 hipotezi reddedilmiş, Ha hipotezi
kabul edilmiştir.
Hipotez 3: Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları yer değiştikçe siyasal
öz-yeterlilik anlayışları da değişir. Kentte yaşayan öğrencilerin siyasal
öz-yeterlilik anlayışları kırsalda yaşayanlara göre daha fazladır. Bu
hipotez iki alt hipotez ile test edilmiştir.
H0: Katılımcıların doğdukları yerleşim birimi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur
Tablo 5: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Doğulan Yerleşim
Birimi Değişkeni İlişkisine Yönelik Tek Yönlü Varyans Analizi
Sonuçları
Gruplar Arası
Kareler
Toplamı
2,499
Serbestlik
Derecesi
4
Ortalama
Kareler
,625
Grup İçi
1229,600
1227
1,002
Toplam
1232,099
1231
F
Anlamlılık
İstatistiği
,623
,646
Doğulan yerleşim birimine göre gruplar arasında istatistiksel olarak
anlamlı (p= 0, 646) bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre katılımcıların
doğdukları yerleşim birimlerine göre siyasal öz yeterlilik algılarında
farklılık saptanamamıştır. Buna göre H0 hipotezi kabul edilmiştir.
177
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
H0: Katılımcıların ilköğretimi tamamladıkları yerleşim birimi grupları
arasında siyasal öz yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
Tablo 6: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, İlköğretimin
Tamamlandığı Yerleşim Birimi Değişkeni İlişkisine Yönelik Tek Yönlü
Varyans Analizi Sonuçları
Gruplar Arası
Kareler
Toplamı
2,686
Serbestlik
Derecesi
4
Ortalama
Kareler
,671
Grup İçi
1245,263
1243
1,002
Toplam
1247,949
1247
F
Anlamlılık
İstatistiği
,670
,613
İlköğretimin tamamlandığı yerleşim birimi ile gruplar arasında
istatistiksel olarak anlamlı (p= 0, 613) bir farklılık bulunamamıştır. Buna
göre katılımcıların ilköğretimlerini tamamladıkları yerleşim birimlerine
göre siyasal öz yeterlilik algılarında farklılık saptanamamıştır. Buna göre
H0 hipotezi kabul edilmiştir.
Hipotez 4: Daha yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip öğrenciler, daha
düşük sosyo-ekonomik statüye sahip öğrencilere göre yüksek siyasal öz yeterlilik anlayışına sahiptir. Bu hipotez üç alt hipotez ile test edilmiştir.
H0: Katılımcıların anne eğitim düzeyi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
Tablo 7: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü Annenin Eğitim Düzeyi
Değişkeni İlişkisine Yönelik Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Gruplar Arası
Kareler
Toplamı
4,523
Serbestlik
Derecesi
4
Ortalama
Kareler
1,131
Grup İçi
1237,092
1239
,998
Toplam
1241,615
1243
F
Anlamlılık
İstatistiği
1,133
,340
Anne eğitim düzeyine göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı
(p= 0, 340) bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre katılımcıların anne
eğitim düzeylerine göre siyasal öz yeterlilik algılarında farklılık
saptanamamıştır. Buna göre H0 hipotezi kabul edilmiştir.
178
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
H0: Katılımcıların baba eğitim düzeyi grupları arasında siyasal öz
yeterlilik algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
Tablo 8: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Babanın Eğitim
Düzeyi Değişkeni İlişkisine Yönelik Tek Yönlü Varyans Analizi
Sonuçları
Gruplar Arası
Kareler
Toplamı
6,972
Serbestlik
Derecesi
4
Ortalama
Kareler
1,743
Grup İçi
1232,167
1235
,998
Toplam
1239,139
1239
F
Anlamlılık
İstatistiği
1,747
,137
Baba eğitim düzeyine göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı
(p= 0, 137) bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre katılımcıların baba
eğitim düzeylerine göre siyasal öz yeterlilik algılarında farklılık
saptanamamıştır. Buna göre H0 hipotezi kabul edilmiştir
H0: Katılımcıların ailenin aylık gelir grupları arasında siyasal öz yeterlilik
algısına göre anlamı bir farklılık yoktur.
Tablo 9: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Ailenin Aylık Geliri
Değişkeni İlişkisine Yönelik Varyansın Homejenlik Testi Sonuçları
Levene İstatistiği
Serbestlik
Derecesi 1
Serbestlik
Derecesi 2
Anlamlılık
1,021
4
1218
,395
Tablo 10: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Aylık Gelir
Değişkeni İlişkisine Yönelik Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları
Kareler
Toplamı
Serbestlik
Derecesi
Ortalama
Kareler
17,043
4
4,261
Grup İçi
1210,807
1218
,994
Toplam
1227,850
1222
Gruplar Arası
F
Anlamlılık
İstatistiği
4,286
,002
Ailenin aylı gelir durumuna göre gruplar arasında anlamlı bir farklılık
(p:,002) bulunmuş, varyans homojenliğinin (p:,395) sağlanması sonucu
varyans analizi sonuçları yorumlanmıştır. Buna göre aylık gelir düzeyi 0750 L ile 4501 L ve Ustü (p:,031), 751-1500 L ile 3001-4500 L (p:,039)
179
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
ve 4501 L ve Ustü (p:,012), 1501-3000 L ile 4501 L ve Ustü (p:,041),
3001-4500 L ile 751-1500 L (p:,039), 4501 L ve Ustü lie 0-750 L
(p:,031), 751-1500 L (p:,012), 1501-3000 L (p:,041) olan gruplar
arasında siyasal öz yeterlilik algısında anlamlı bir farklılık bulunmuştur.
Buna göre H0 hipotezi reddedilmiş, Ha hipotezi kabul edilmiştir.
Tablo 11: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Aylık Gelir
Değişkeni İlişkisine Yönelik Tukey Testi Sonuçları
Alt kümeler
Aylık gelir
N
751-1500 L
493
1
-,0627124
0-750 L
136
-,0604067
1501-3000 L
449
-,0008361
3001-4500 L
100
,2458913
4501 L ve Üstü
45
Anlamlılık
2
,2458913
,4366400
,134
,599
Tukey testine göre algılanan siyasal öz yeterlilik faktörü bağlamında gelir
grupları 751-1500 Lira-0-750 Lira-1051-3000 Lira tek bir alt grupta,
3001-4500 Lira-4501 ve üstü Lira grupları diğer alt grupta yer aldığı
görülmüştür. Tukey test sonuçları göre 0-3000 Lira geliri olanlar kendi
içinde bir alt grup olarak, 3001-4500 Lira ve üzeri geliri olanlarında
kendi içinde ayrı bir grup olarak benzer bir siyasal öz yeterlilik algısına
sahip oldukları görülmüştür.
Aşağıda Şekil 1’de görüldüğü üzere, siyasal öz yeterlilik algısı 0-1500
Lira aralığında çok küçük bir negatif eğilim sergilemekte 1501 Lira
seviyesinden sonra devamlı artarak yükselmektedir. Bu verilerden
hareketle ailenin gelir düzeyi ile diğer bir ifade ile sosyo ekonomik
gelişmişlik düzeyi ile siyasal öz yeterlilik algısı arasında doğrusal bir
ilişki olduğunu söylemek mümkündür.
180
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
Şekil 1: Algılanan Siyasal Öz Yeterlilik Faktörü, Aylık Gelir Değişkeni
İlişkisine Yönelik Ortalamaların Grafiksel Gösterimi
Sonuç
Katılımcılar arasında cinsiyet değişkenine göre siyasal öz yeterlilik
algıları arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Katılımcıların
cinsiyeti ile algıladıkları siyasal öz yeterlilik algıları arasında gruplar
arasında tespit edilen faklılığa göre, erkek katılımcıların kadın
katılımcılara göre kendilerini daha fazla siyasal öz yeterli gördükleri
sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgu alanda yapılmış diğer çalışmaların
sonuçları ile de örtüşmektedir (Almond ve Verba, 1989:171-173; Caprara
vd., 2009:1017; Schulz, 2005:14,19; Ozankaya, 1996: 95-127; Bynner
vd., 2003:326). Kadınların büyütülürken karşılaştıkları sosyalleşme
evrelerinde, onlara toplumsal rollerinin yansıtılma biçimi, anne, eş ve
eviyle ilgilenen kişi olarak tanınmaları, apolitik olarak tanıtılmaları,
kadınların siyasete karşı ilgisiz olduğu kabulünü besleyen olgulardandır
(Ayata, 1993:297) Ayrıca sayılan ev içi rollerden ötürü ilgilenme fırsatı
bulamamaları da onlar adına sosyal eşitsizliğin politik bir yansıması
olarak sayılabilir. Kadının söz konusu apolitik duruşunun onun sosyoekonomik statüsünden ziyade sosyalleşme sürecinde muhatap olduğu
eşitsiz rol tanımlamalarından kaynaklandığını söylemek mümkündür.
181
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Üniversite öğrencilerinin ailelerinin sosyo-ekonomik statüsü (SES), anne
ve babanın eğitim düzeyleri ve ailenin aylık gelir düzeyleri üzerinden
ölçülmüştür. Bu statü ile algılanan siyasal öz yeterlilik arasındaki ilişki üç
alt hipotezle test edilmiştir. Bu hipotezlerden annenin eğitim durumu ve
babanın eğitim durumu değişkenleri ile algılanan siyasal öz yeterlilik
faktörü arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Ancak ailenin gelir
düzeyi ile algılanan siyasal öz yeterlilik faktörü arasına anlamlı ve
doğrusal güçlü bir ilişki saptanmıştır. Bu bulgu SES siyasal yeterlilik
ilişkisini konu alan çalışmaların sonuçları (Caprara vd., 2009:1004;
Kenski ve Stroud, 2006:183; Levinson, 2010:346; Form ve Huber,
1971:685; Wu, 2003:736,) ile de örtüşmektedir. Gelir ile siyasal katılım
ilişkisine dair pek çok açıklama yapılmıştır. İki değişken arasındaki
doğrusal ilişki ile ilgili temel neden olarak ise gelirdeki farklılıkların
diğer sosyal özellikler ve psikolojik özelliklerdeki farklılıklarla ilişkisi
olduğu göstermektedir. Daha yüksek gelirli bireyler daha yüksek eğitim
düzeyine eğilimli ve genelde daha yüksek sosyal statüye sahiptir. Bu
nedenle bu gruptaki bireyler siyasal konularda daha fazla bilgiye
ulaşabilir ve daha fazla siyasal yetkinlik ve onu destekleyecek beceriler
geliştirebilir (Wu, 2003:736). Tüm bu değerlendirmeler ışığında, SES ve
onun en temel bileşenlerinden olan gelir düzeyi ile algılanan siyasal öz
yeterlilik arasındaki olumlu ilişkinin, beklenen anlamlı bir sonuç
olduğunu ifade etmek mümkündür.
Yaş - algılanan siyasal öz yeterlilik ilişkisini konu alan çalışmalarda
genellikle yaş ile siyasal öz yeterlilik algısı arasında anlamlı ilişkiler
saptanmıştır. (Kışlalı, 1976:122-125; Çukurçayır, 2002:221; Anderson,
2010:68; Kalaycıoğlu, 1983:22; Caprara vd., 2009:1006; Lee, 2006:415422; Schulz, 2005:14; Wu, 2003:736). Ancak çalışmanın yapıldığı
örneklem grubunun yaş dağılımı birbirine oldukça yakındır. Yaşlar ve
okunan sınıf arasında doğrusal bir ilişki olmasından hareketle algılanan
siyasal öz yeterlilik faktörü ile yaş arasındaki ilişki sınıflar üzerinden test
edilmiş ve iki değişken arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Bunda
söz konusu örneklemin yakın yaş gruplarından oluşmasının etkili olduğu
söylenebilir. Yaş - algılanan siyasal öz yeterlilik ilişkisini konu alan
çalışmalar söz konusu karşılaştırmayı daha geniş bir yaş aralıklarında
yapmakta ve yukarıda ilgili yazında da değinildiği üzere oldukça anlamlı
sonuçlara ulaşılabilmektedir.
Yaşamın ilk bölümlerinin geçirildiği doğulan yer ve siyasal tutumların
oluşmaya başladığı ve özellikle siyasal sosyalleşme süreçleri içerisinde
önemli evrelerden olan ilköğretim eğitiminin alındığı yerleşim birimi ile
algılanan siyasal öz yeterlilik arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.
182
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
Konuya ilişkin yapılan çalışmalarda da bu iki değişken arasında doğrusal
bir ilişkinin her zaman geçerli olacağına dair bir görüş birliği yoktur
(Özer, 1994:123; Anderson, 2010:60).
Kaynakça
AINSWORTH, Scott H. (2000). “Modeling Political Efficacy and
Interest Group Membership”, Political Behavior, Vol. 22, No. 2,
2000, 89-108.
ALMOND Gabriel A. ve VERBA Sidney (1989). “The Civic Culture
Political Attitudes and Democracy in Five Nations”, SAGE
Publications, London.
ANDERSON, Mary R. (2010). “Community Psychology, Political
Efficacy and Trust”. Political Psychology, 31(1), 60-84.
AYATA, Ayşe G. (1993). “Türkiye’de Kadının Siyasete Katılımı”.
1980’ler Türkiyesi’nde Kadın Bakış Açısından Kadınlar, Şirin
Tekeli (Editör), İkinci Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul.
BAKER, Kendall L. (1973). “Political Participation, Political Efficacy
and Socialization in Germany”. Comparative Politics, 6(1), 79-98.
BALCH, George I. (1974). “Multiple Indicators in Survey Research: The
Concept ‘Sense of Political Efficacy’”. Political Methodology,
1(1), 1-43.
BANDURA, Albert. (1977). “Self-Efficacy: Toward a Unifying Theory
and Behavioral Change”. Psychological Review, 84, 191-215.
BANDURA, Albert. (2000). “ Exercise of Human Agency Through
Collective Efficacy”. Current Directions in Psychological Science,
9(3), 75-78.
BANDURA, Albert. (2001). “Social Cognitive Theory in Cultural
Context”, Applied Psychology: An International Review, 2002,
51(2), 269–290.
BANDURA, Albert (2006), “Guide to the Construction of Self-Efficacy
Scales”. İçinde “Self-Efficacy Beliefs of Adolescents”, Ed: Frank
Pajares, ve Tim Urdan, Greenwich, CT: Information Age
Publishing. Vol. 5, ss. 307–337.
BAYKAL, Deniz. (1970). Siyasal Katılma: Bir Davranış İncelemesi,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Yayınları, Yayın
No: 302, Sevinç Matbaası, Ankara.
BEAUMONT, Elizabeth. (2010). “Political Agency and Empowerment:
Pathways for Developing a Sense of Political Efficacy in Young
183
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
Adults”. Handbook of Research on Civic Engagement in Youth,
içinde, Ed:Lonnie R. Sherrod; Judith Torney – Purta and
Constance Flanagan, ss. 525-558, New Jersey: John Wiley and
Sons.
BUEHLER Marilyn H. “ Voter Turnout and Political Efficacy among
Mexican-Americans in Michigan”, The Sociological Quarterly,
Vol. 18, No. 4, Thematic Issue on Race Ethnicity (Autumn,1977),
504-517.
BURGER Jery M., “Kişilik Psikoloji Biliminin İnsan Doğasına Dair
Söyledikleri, Çev:İnan Deniz Erguvan Sarıoğlu, Kaknüs Yayınlrı,
İstanbul 2006.
BYNNER, John M.; ROMNEY, David M. ve EMLER, Nicholas P.
(2003). “Dimensions of Political and Related Facets of Identity in
Late Adolescence”. Journal of Youth Studies, 6(3), 319-335.
CAMPBELL, Angus; GURIN, Gerald ve MILLER Warren (1954). The
Voter Decides. Row Peterson:Evanstone.
CAPRARA, Gian Vittorio, VECCHIONE Michele, CAPANNA Cristina
ve MEBANE Minou (2009). “Perceived Political Self-Efficacy:
Theory, Assesment and Applications”. European Journal of Sociol
Psychology, 39, 1002-1020.
CRAIG Stephen C.; NIEMI Richard G. ve SILVER Glenn E.( 1990).
“Political Efficacy And Trust: A Report On The NES Pilot Study
Items”, Political Behavior, Vol. 12, No. 3, 289-314.
ÇUKURÇAYIR, Mehmet A. (2002). Siyasal Katılma ve Yerel
Demokrasi, Küreselleşme Sürecinde Yurttaş, Yönetim, Siyaset.
Çizgi Kitabevi, Konya.
EASTON, David ve DENNIS, Jack. (1967). “The Child’s Acquisition of
Regime Norms: Political Efficacy”. American Political Science
Review, 61(1), 25-38.
EKİZ Durmuş. (2009). “Bilimsel Araştırma Yöntemleri”, Anı Yayıncılık,
Ankara.
FORM, William H. ve HUBER, Joan. (1971). “Income, Race and
Participation in Collective Action”. Sociology of Education, 64,
96-110.
GÜLMEN, Yüksel. (1979). Türk Seçmen Davranışı:1960-1970. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, Yayın No:430, İstanbul.
184
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
KAHNE, Joseph ve WESTHEIMER, Joel. (2006). “The Limits of
Political Efficacy: Educating Citizens for a Democratic Society”.
289-296.
KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem. (2010). “Günümüzde İnsan ve İnsanlar-Sosyal
Psikolojiye Giriş”, Evrim Yayınevi, İstanbul.
KALAYCIOĞLU, Ersin. (1983). Karşılaştırmalı Siyasal Katılma.
İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilimler Fakültesi Yayınları, Yayın
No:10, İstanbul.
KALAYCIOĞLU, Ersin. (1984). Çağdaş Siyasal Bilim, Beta Basım
Dağıtım A.Ş. Yayınları, İstanbul.
KAYIŞ, Aliye. (2010). “Güvenilirlik Analizi” içinde “SPSS Uygulamalı
Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri”, Ed: Şeref Kalaycıoğlu, Asil
Yayın Dağıtım, Ankara.
KENSKI, Kate ve STROUD, Natalie J. (2006). “Connection Between
Internet Use and Political Efficacy, Knowledge and Participation”.
Journal of Broadcasting and Electronic Media, 50(2), 173-192.
KIŞLALI, Ahmet T. (1976). “Siyasal Tutumlarda Kuşak ve Cinsiyet
Etkenleri (Bir Alan Araştırması)”, Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi, Cilt:31, Sayı:1-4, 117-130.
KORAY, Meryem. (1995). “Kadın, Siyaset, Kota”. Türkiye’de Kadın
Olgusu, Necla Arat (Editör), İkinci Baskı, Say Yayınları, İstanbul.
LAMBERT, Ronald D.; CURTIS, James E.; BROWN, Steven D. ve
KAY, Barry J. (1986). “Effects of Identification with Governing
Parties on Feelings of Political Efficacy and Trust”. Canadian
Journal of Political Science, 19(4), 705-728.
LASSEN, David D. ve SERRITZLEW, Soren. (2011). “Jurisdiction Size
and Local Democracy: Evidence on Internal Political Efficacy
From Large-Scale Municipal Reform”. American Political Science
Review, 105(2), 238-258.
LEE, Kwan Min. (2006). “Effects of Internet Use on College Students’
Political Efficacy”. Cyber Psychology and Behavior, 9(4), 415422.
LEVINSON, Meira. (2010). “The Civic Empowerment Gap: Defining the
Problem and Locating Solutions”. Handbook of Research on Civic
Engagement in Youth, L. Sherrod; J. Torney – Purta and C.
Flanagan (Editörler), ss. 331-362, New Jersey: John Wiley and
Sons.
185
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
MADSEN, Douglas. (1987). “Political Self-Efficacy Tested”. The
American Political Science, 81(2), 571-582.
NEWHAGEN, John E. (1994a). “Self Efficacy And Call-İn Political
Television Show Use”. Communication Research, Vol, 21No.3,
June 1994, 366-379.
NEWHAGEN, John E. (1994b). “Media Use and Political Efficacy: The
Suburbanization of Race and Class”. Journal of the American
Society for Information Science. 45(6), 386-394.
NIEMI, Richard G.; CRAIG, Stephen C ve MATTEI, Franco. (1991).
“Measuring Internal Political Efficacy in the National Election
Study”. The American Political Science Review, 85(4), 1407-1413.
OZANKAYA, Özer. (1996). Üniversite Öğrencilerinin Siyasal
Yönelimleri, Ankara Üniversitesi SBF Yayınları, 209, Sevinç
Matbaası, Ankara.
ÖZBUDUN, Ergun. (1975). Türkiye’de Sosyal Değişme ve Siyasal
Katılma, Ankara.
ÖZDAMAR, Kazım. (2003). “Modern Bilimsel Araştırma Yöntemleri”,
Kaan Kitabevi, Eskişehir.
ÖZER, İnan. (1994). “Kentleşme ve Siyasal Katılma”. Hacettepe
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt:12, Ankara.
SCHULZ, Wolfram. (2005). “Political Efficacy and Expected Political
Participation Among Lower and Upper Secondary Students: A
Comparative Analysis with Data from the IEA Civic Education
Study”. Paper Prepared for the ECPR General Conference in
Budapest, 8-10 September.
SHINGLES, Richard D. (1981). “Black Consciousness and Political
Participation: The Missing Link”. The American Political Science
Review, Vol. 75, No. 1 (Mar., 1981), 76-91.
ŞAHİN Baki, (2009). “Metodoloji”,
içinde “Bilimsel Araştırma
Yöntemleri”, Ed:Abdurahman Tanrıöğen, Anı yayıncılık, Ankara
TEKELİ, Şirin. (1982). “Türkiye’de Kadının Siyasal Hayattaki Yeri”.
Türk Toplumunda Kadın, Nermin Abadan Unat (Editör),
Araştırma, Eğitim ve Türk Sosyal Bilimler Derneği, Ekin
Yayınları, İstanbul.
TURAN, İlter. (1977). Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, Yayın No:389, İstanbul.
VECCHIONE, Michele ve CAPRARA, Gian V. (2009). “Personality
Determinants of Political Participation: The Contribution of Traits
186
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012, Cilt:12, 20. Yıl, Özel Sayı, 12:159-187
and Self-Efficacy Beliefs”. Personality and Individual Differences,
46, 487-492.
WOLSFELD, Gadi. (1986). “Political Action Repertories: The Role of
Efficacy”. Comparative Political Studies, 19, 104-129.
WU, Chung-Li. (2003). “Psycho-Political Correlates of Political
Efficacy: The Case of the New Orleans Mayoral Election”. Journal
of Black Studies, 33, 729-760.
187
AIBU Journal of Social Sciences, 2012, Vol:12, 20th Year, Special Issue,12:159-187
188

Benzer belgeler