süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

Transkript

süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 1
suthattı
İki ay da bir y ay ımlanır
w w w .suthatti.com.tr
Yerli hayvana destek
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2011
yılındaki üretimden net satışlara göre
hazırladığı Türkiye’nin En Büyük 500
Sanayi Kuruluşu listesinde, süt sektörünün
önde gelen 13 firması yer aldı.
TÜBİTAK, “Öncelikli Alanlar
Araştırma Teknoloji Geliştirme ve
Yenilik Projeleri Destekleme Programı”
kapsamında, uygun görülen tarım ve
gıda projelerine 2 ile 4 milyon lira hibe
desteği sağlayacak.
S.18
“Sütte fiyat istikrarı korunmalı”
Röportaj
ABD’de yaşanan kuraklığın yem
maddeleri üretiminde neden olduğu
düşüş, fiyat artışlarına yol açtı.
2008 benzeri bir gıda krizi
dillendirilmeye başlandı. Ülke
olarak gerekli önlemleri alalım ama
kriz çığırtkanlarına ve
spekülatörlere de fırsat vermeyelim.
El birliğiyle bu sıkıntıyı da
aşacağımıza eminim. Yeter ki;
üretici, sanayici ve kamu kesimi
olarak istikrar konusundaki
kararlılığımızı koruyalım.
Ey lül - Ekim 2012
Sektörün b üy ükleri d ev ler lig in d e
S.6
Başkan’ın kaleminden
Sayı: 12
Sayfa 2
Ayhan Birim
Beyaz köşe
Yem ham maddeleri ile hububat
üretimindeki düşüş ve yaşanan fiyat
artışları nedeniyle yem, beyaz et,
kırmızı et ve sütte bir belirsizlik
süreci hakim. Bakanlık önlem
almaya başladı, yeterli olacak mı
göreceğiz. Bence işe ‘her türlü
spekülasyondan kaçınmak’la
başlamak yerinde olacaktır. Böylece
daha sağlıklı tedbirler alabilir ve
Atlantik’in iki yakasındaki
gelişmelerden daha az etkileniriz.
Sayfa 4
Mertçe
Yemdeki artışın hayvansal ürün
fiyatlarındaki artışı tetikleyeceği
ifade edilmektedir. Sanayiciler bu
durumdan rahatsız. Artık süt
fiyatlarının artıp azalmasını
konuşmak istemiyor. Çünkü sanayici
fiyat değişikliklerinden dolayı
maliyet analizi, arzdaki
değişikliklerden dolayı da yeterli
üretim yapamamaktadır. “Süt ve
Süt Ürünleri Stratejisi ve Eylem
Planı” hazırlanarak acil olarak
uygulamaya konulmalıdır.
Sayfa 10
Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri San. ve
Tic. A.Ş. Yön. Krl. Bşk.
“Süt ve Süt Ürünleri
n Sütte zaten mevsimsel olarak görülen üretim düşüşüne bu yıl bir de
kuraklık nedeniyle fiyat artışlarıyla
yemde yaşanan sıkıntı eklendi. Zor
durumdaki besicinin, sağmal ineklerini kesimhaneye yollaması ihtimali düşündürüyor.
Süt ve orta vadede kırmızı et sektörlerini zora sokacak sıkıntılara karşı
önlemler devreye alınırken, dünyada da karamsarlık hakim. Uzmanlara göre yeni bir gıda krizi kapıda…
Olumsuzlukları tetikleyen ABD’deki kuraklık oldu. 1950’li yıllardan
bu yana en kurak yazın yaşandığı
ABD’de 48 eyaletin %63’ü genişliğindeki alan kuraklıktan etkilendi.
yon ton olan soya fasulyesi rekoltesinin ise bu yıl 200 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Dünya arpa
üretimindeki düşüş beklentisi ise 3
milyon ton.
Dünyanın tahıl deposundaki üretim
düşüşü nedeniyle geçen yıl 695 milyon ton olan dünya buğday üretiminin 662 milyon ton, 2011’de 874
milyon ton olan mısır üretiminin ise
864 milyon ton düzeyinde kalacağı
tahmin ediliyor. Geçen yıl 250 mil-
ASÜD Başkanı Harun Çallı, kuraklığın etkisinin sınırlı kalacağını söylerken, ASÜD Genel Sekreteri Dr.
İsmail Mert, USK çatısı altında sütte sağlanan fiyat istikrarının korunması gerektiğinin altını çizdi.
S.8
sağlıklı ve güvenli
ürünlerin üretimi,
ancak ileri bir teknoloji
ve ciddi bir vizyonla
sağlanabilir.”
Sayfa 3
“Okul Sütü arza bağlı”
Süt tozu üretimine destek
Sinerji
Sektörümüzü ilgilendiren
konularda hızla değişen gündemi
yakalamakta İcra Kurulu’muzun
çalışmaları büyük önem kazanıyor.
Ülkemiz süt ve süt ürünleri
sektörünü en geniş anlamda temsil
gücüne sahip ASÜD’ün İcra
Kurulu olarak, sorumluluğumuzun
farkındayız. İnanıyorum ki, İcra
Kurulu olarak alacağımız
kararlarla, sektörümüzün her geçen
gün gelişip, güçlenmesine büyük
katkı yapacağız.
Sayfa 11
sektöründe kaliteli,
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, çiğ sütün değerlendirilmesi amacıyla bu yıl da süt tozu
üretimine destek verecek. Belirli
dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, ülke süt üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına alınması ve çiğ
süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme
Rejimi kapsamında ihracat yapan
imalatçı, imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun tamamının yurt içinde üretilmesine yönelik süt tozu üretiminin
desteklenmesine ilişkin, “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik
Uygulama Esasları Tebliği”, 1
Ocak 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3 Temmuz’da
Resmi Gazete’de yayımlandı.
Tebliğe göre, Ulusal Süt Konseyi’ne üye süt tozu üreten veya
ürettiren işletmeciye, süt tozunu
kendi işletmesinde kullanmak veya belgelendirerek satmak şartıyla
ton başına ödeme yapılacak.
S.10
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, “Yeniden Yapılanma, Yeni Logo, Kurumsal
Kimlik ve Yeni WEB Sayfası”
tanıtım toplantısı, sivil toplum örgütleri, sektör temsilcileri, bürokratlar ve basın kuruluşları temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da yapıldı.
Toplantıda bakanlığının yeni
kurumsal kimliğini tanıtan Bakan
Eker, Okul Sütü Projesi’ne ilişkin
de açıklamalarda bulundu.
Okul Sütü Projesi’nin ilk başta
spekülatif haberlerle baltalanmaya çalışıldığını anımsatan
Eker, “Bir doktorun ‘gıda zehirlenmesi’ teşhisi koyduğu tek bir
öğrenci bile yok” dedi. Proje
kapsamında 7.2 milyon öğrenciye yaklaşık 130 milyon kutu
süt dağıttıklarını dile getiren
Eker, “Arzın fazla olduğu dönemlerde projeyi hayata geçirmeye
devam edeceğiz.” diye konuştu.
S.10
Ayran standardı için Batum buluşması
n Türkiye’nin dünya için ayran
standardını belirlemesinde yeni
randevu Gürcistan’ın Batum kentinde. 25-28 Eylül 2012 tarihlerinde Batum’da düzenlenecek Avrupa Bölgesi Koordinasyon Komitesi toplantısı öncesinde Gıda, Ta-
rım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ülke görüşü,
FAO aracılığıyla üye ülkelere iletildi. Türkiye’nin belirlediği ayran
bölgesel standardında nihai kararı,
Dünya Kodeks Alimentarius Komisyonu verecek.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 2
2 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Sektör
Ba ş k a n ’ ı n
kalem in d en
Harun Çallı
İstikrar…
ünümüzde öne çıkan kavramlardan birisi olan sürdürülebilirlik, sektörümüz için bugünlerde daha bir önem kazandı.
Sürdürülebilir üretim için kaliteli
süt arzının devamı, biz sanayiciler
için çok önemli. Çünkü ancak bu
sayede tüketicilere kaliteli, sağlıklı
ve güvenilir ürünlerimizi kesintisiz
sunmaya devam edebiliriz.
G
Son dönemde sektör olarak üretimde kullandığımız sütün teminini olumsuz etkileyebilecek gelişmelere şahit oluyoruz. ABD’de yaşanan kuraklık hububat üretimini,
daha önemlisi mısır ve soya üretimini vurdu. Soyadaki düşüş, hayvansal üretimi, dolayısıyla gıdayı
etkileyecek.
Düşen üretimle birlikte tarımsal
emtia fiyatlarında görülen artış,
2008 benzeri yeni bir gıda krizi
endişesini de gündeme taşıdı. Ancak bize göre en azından şimdilik
2008 benzeri bir gıda krizinden
söz etmek için erken. 2008 krizine
yol açan dünyanın birçok bölgesinde yaşanan kuraklıktı. Bu nedenle, kriz spekülatörlerine meydanı bırakmamak gerek.
Gelgelelim; özellikle süt ve süt
ürünleri sektörü olarak önemli bir
noktayı gözden kaçırmamalıyız.
Yem ham maddelerinin başında
gelen soyadaki sıkıntı, bizi çok yakından ilgilendiriyor. Soyada net
ithalatçı ülkeyiz. Her yıl 2 milyon
tona yakın ithalatımızın olduğu
soyadaki fiyat artışları, besicileri
zora sokacak düzeyde. Kaba yem
maddeleri ve samanda dahi gözlenen fiyat artışları nedeniyle sıkıntıya düşen besicilerimizin hayvanlarını gözden çıkarmaları en kötüsü
olacaktır. Hele hele sağmal ineklerin ve düvelerin kesime yollanması, yavru alınamaması dolayısıyla
hayvancılığımızın geleceğini karartacaktır.
Dolayısıyla kriz çığırtkanlarına,
spekülatörlere fırsat vermeyeceğiz;
ama sıkıntıyı da görmezden gelmeyeceğiz, gerekli önlemleri alacağız. Sevindirici olan şu ki, Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mız kimi önlemleri yürürlüğe
koydu bile. Her şeyin başının üretim olduğunu, üretimde sürdürülebilirliğin en önemli koşul olduğunu aklımızdan bir an dahi çıkarmadan el birliğiyle bu sıkıntıyı da
aşacağımıza eminim. Yeter ki, üretici, sanayici ve kamu kesimi olarak istikrar konusundaki kararlılığımızı koruyalım.
A n a h ed ef ; i st i k r ar ın k o r u n m ası
Y em d ek i sık ın t ı d o l ay ısıy l a h ay v an sal ür et i m d e y aşan acak d üşüşün g ıd a
k r i z i n e d ön üşm esi t eh l i k esi şi m d i l i k u z ak g ör ün üy o r .
Teksüt’e “Yetkinlik 2012” ödülü
n Doğallığın ve lezzetin adı Teksüt, Sürülebilir Taze Peynir ambalajıyla “Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması”nda, iki farklı kategoride
Yetkinlik 2012 ödülünün sahibi
oldu.
Ambalaj Sanayicileri Derneği
(ASD) tarafından bu yıl üçüncüsü
düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları
Yarışması’nda Teksüt, Sürülebilir
Taze Peynir ambalajıyla Yetkinlik
2012 ödülüne layık görüldü. Teksüt Sürülebilir Taze Peynir’in özgün çizgiler taşıyan ambalajı, Grafik Tasarımı ve Ambalaj Malzemeleri kategorilerinde ödül aldı.
Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda başvurular çeşitli kriterlere
göre değerlendiriliyor.
Üretim kalitesi, satış görünümü
cazibesi, özgün yapısal özellik,
kullanılan malzeme ve maliyet
ekonomisi, içerdiği ürünü koruma
ve saklama yeterliliği ve başarısı,
ambalajın biçiminin yeni, özgün,
farklı ve ilgi çekici olması, nihai satış noktalarında başarılı sergilenmeye uygunluk, çevreye duyarlılık
ve geri kazanım olanaklarındaki
başarı kriterler arasında yer alıyor.
Algida, “Dört mevsim dondurma” diyor
n Türkiye’de dondurma tüketimini 22 yılda 13 kat arttırmayı
başaran Algida, dondurmanın bir
yaz yiyeceği olduğu algısını kırmaya yönelik adımlar atmaya devam
ediyor. Algida’nın Eylül ve Ekim
aylarına özel uygun fiyatlar ve promosyonları yaz mutluluğunu diğer
mevsimlere de yayacak.
“Mutluluğu 4 Mevsim Paylaş” sloganıyla, yaz aylarından sonra Eylül
ve Ekim aylarında da Türkiye’nin
dört bir köşesine yayılan Algida
dolapları, birbirinden lezzetli
ürünlerle doldurulacak. Dondurma sezonunu dört mevsime yayan
Algida ürünlerinin Eylül ve Ekim
aylarına özel fiyatları ve devam
eden promosyonları dondurma se-
verlere yaz mutluluğu yaşatmaya
devam edecek.
Bu arada Algida’nın ev tipi dondurmanın yenilikçi ve öncü markası Carte d’Or, 29 ülkenin katılımıyla gerçekleşen Sial d’Or – Altın Sial Ödülleri’nin ülke kategorisinde birinci oldu.
Yarışmanın Tatlı Dondurulmuş
Ürünler Kategorisi’nin galibi olan
Carte d’Or Maraş Usulü Kesme
Dondurma, Türkiye’nin en başarılı ürünü seçildi.
Sial d’Or ödülleri için 29 ülkeden
gelen jüri üyeleri 9-10 Mayıs 2012
tarihlerinde Kanada’nın Montreal
kentinde yaptıkları toplantıda,
ürün kategorileri ve ülke ödülleri
için birincileri belirledi. Carte
d’Or, 29 ülkeden gelen ürünleri
belli kriterler çerçevesinde inceleyerek, her kategoride bir ürüne
ödül veren Sial d’Or - Altın Sial
Ödülleri ülke kategorisinde birincilik elde etti. Türkiye’nin çok sevdiği geleneksel kesme dondurmayı
endüstriyel formata taşıyan ilk
ürün olan Carte d’Or Maraş Usulü
Kesme Dondurma, dondurma satış noktalarında dikkatleri üzerine
çeken göz alıcı ambalajı ve şık sunumuyla diğer ürünler arasında
öne çıktı.
En büyük ödül Global Sial d’Or
için de oylama yapıldı, ancak kazanan 21 Ekim 2012 tarihinde Sial
Fuarı sırasında açıklanacak.
www.suthatti.com.tr
İm t i y az Sah i b i v e
So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü
Red ak t ör
Per ak en d e
Fi k r i T ür k el -
f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r
Bet ül Y ıl m az b i l en
Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
İl k n u r M en l i k
[email protected]
Gr af i k T asar ım
Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n
D r . İsm ai l M er t
N az an M ar aş -
İsm ai l H ak k ı Eser
n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r
Fo t o ğr af
U l u sl ar ar ası İl i şk i l er
Ci h an Bay d em i r
i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r
Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e Gen el Y ay ın Y ön et m en i
M eh m et A l i Çıt ak
Bask ı T ar i h i : 28/08/2012
1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA
T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79
D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93
D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et
D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r .
M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık ,
Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er .
Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a
T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06
I SSN : 1309- 9442
W eb m ast er
D an i el T r ao n
A l i Er d em Ko cab at m az
Melek Karaman -
T o l g a Fed ak ar
0.312 284 77 78
d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r .
Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık
r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
m eh m et al i @ co m ar t .co m .t r
A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n ,
Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f .
Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad .
A l i Reşat Y ıl m az b i l en -
i m en l i k @ co m ar t .co m .t r
Y ay ın Ko o r d i n at ör ü
Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i
Reklam Rez erv asy o n
[email protected]
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince
Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında,
y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 3
suthattı Eylül - Ekim 2012
Sayfa
Röportaj
3
Röportaj: Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri San. ve Tic. A .Ş. Yön. Kur. Bşk. A y han Birim
“Gıda güvenliği ve kalite; birinci önceliğimiz”
“Sektörde kaliteli, sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretimi
ancak ileri bir teknoloji ve ciddi bir vizyonla
sağlanabilir. Sektör, bunun farkında...”
n Adını; ailenin ilk işi, sonra da
lakabı olan bakkallıktan alıyor
Bakkalbaşıoğlu Süt Ürünleri Şirketi. “Soyadı kanunu çıkmadan
önce aileler, sülaleler lakapları ile
anılırdı.” diyen Ayhan Birim, şirketinin kuruluş hikayesini şöyle
anlatıyor:
“Rahmetli babamın sülalesi Bakkalbaşılar olarak yörede tanınırdı.
Babam Hayrettin Birim, 1957 yılında Niğde’de bakkaliye işletmeciliğine, 1958 yılında da peynir
üreticiliğine başlamış.
O yıllarda yerleşik fabrikasyon bir
düzen olmadığı için bölgemizde
mevsimsel olarak Nisan, Mayıs,
Haziran aylarında koyun sütünden
peynir üretimi yapılırdı. 1983 yılı-
na kadar mevsimlik olarak belde
ve köylerde beyaz peynir, eski kaşar ve tulum peyniri üretimi yapmaktaydık. 1983’de Sazlıca Kasabası’nda küçük bir işletme kurarak
inek sütüyle yılın 12 ayı üretime
başladık. Niğde Organize Sanayi
Bölgesi’nde 1991 yılında inşaatına
başladığımız fabrikamız, 1992 yılında faaliyete geçti. 2008 yılında
5000 m2 kapalı alanda günlük 100
ton süt işleme kapasitesine ulaştık.
Fabrikamızın bitişiğindeki arsaya,
yurt dışından süt ve peynir altı suyu tozu üretimi için aldığımız tesisi kurarak, Mart 2012’de deneme
üretimine, Mayıs ayı itibariyle de
seri üretime başladık.
Gıd a g üv en l i ği ön em l i
Bak k al b aşıo ğl u Süt Ür ün l er i Şi r k et i ’n i n sah i b i A y h an Bi r i m , sek t ör d e
g ıd a g üv en l i ği an l ay ışın ın y er l eşt i ği g ör üşün d e...
“Son dönemlerde gerek
Peynir, yoğurt ve ayran grubundaki ürünlerimizin çoğunu Bakkalbaşıoğlu markası ile bazı ürünlerimizi de Niğsüt ve Baksüt markalarıyla üretiyoruz.
tışa sunulmaktadır. Ankara ve İstanbul’daki işyerlerimizin yanı sıra
Samsun, Adana, Kayseri ve Nevşehir gibi birçok ilde ürünlerimiz
bayi kanalıyla satılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda yeni ürünlerimizi
piyasaya sunmayı hedefliyoruz.”
Ürünlerimiz sadece Niğde’de değil, farklı bölge ve şehirlerde de sa-
Ham madde temininde zorluk
yaşıyor musunuz?
kalitesinde gerçekten
“Çiğ sütün tamamına yakın kısmını bölgemizden tedarik ediyoruz.
İhtiyaç olduğu sürece çevre illerden de çiğ süt temini yapmaktayız. Anadolu’da genellikle hayvan
doğumları bahara denk geldiği
için özellikle Mart-Haziran döneminde ciddi bir süt artışı görülmekte, sonraki aylarda ise düşüş
yaşanmaktadır. Geçmişte çiğ sütün soğuk zincir içinde tesislere
ulaştırılması söz konusu değildi.
Çözümü, bahar aylarında süt üretiminin olduğu bölgelerde geçici
işletme olarak üretim yapmakta
bulurduk.”
Gıda güvenliği bakımından çiğ
sütün kalitesi oldukça önemli.
Bu konuda ve sektörde yaşanan
ilerleme için neler söylersiniz?
“Geçmiş yıllarda çiftlikler ve endüstriyel tesisler kurulmadığı için
çiğ sütte kalite standardını tutturmak maalesef çok kolay değildi.
Son 10 yıldır köyler ve beldelerde
merkezler oluşturularak, sütün kısa sürede soğutma tanklarına depolanıp nakillerinin sağlanması,
ürün kalitesine çok ciddi katkı
sağlamıştır. Gıda güvenliği bilinci
çiftlik sayısındaki artış
gerek vatandaşların
bilinçlenmesiyle çiğ sütün
çok ciddi bir aşama
kaydedilmiştir.”
de bu süreçte sektörümüzde ciddi
derecede artmıştır. Bunun firmalara getirilerinin çok büyük olduğunu düşünüyoruz. Ürünlerimizde
birinci önceliğimiz olan kaliteyi
koruyup, daha ileri seviyelere taşımak, en önemli hedefimizdir.
Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörü, gelişen teknoloji sayesinde çok
önemli bir boyuta ulaşmıştır. Sektörümüz kendini geliştiren firmalar sayesinde yurt dışı ile rekabette
de önemli bir konuma gelmiştir.
Eğer yabancı rakiplerimizle boy
ölçüşecek durumda kalmak istiyorsak teknolojiden faydalanma
konusunda çalışmaya devam etmeliyiz. Sektörde kaliteli, sağlıklı
ve güvenli ürünlerin üretimi ancak
ileri bir teknoloji ve ciddi bir vizyonla sağlanabilir.”
Ayhan Birim, kendisinin yönetiminde ikinci kuşak olarak yoluna
devam eden Bakkalbaşıoğlu’nun
geleceğinden umutlu. Birim,
“Oğullarım üçüncü kuşak olarak
işin başına geçecek.” diyor.
N i ğd e O SB’d e ür et i m i n i sür d ür üy o r .
Bak k al b aşıo ğl u , ür ün p o r t f öy ün e f ab r i k a ar sasın a k u r d u ğu t esi sl e süt
t o z u v e p ey n i r al t ı su y u t o z u n u d a ek l ed i .
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 4
4 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Sektör
Ülker Golf’ten Şok mağazalarına özel: İkram
n Ülker Golf’ün satıldığı noktalar arasına yaklaşık bin 230 mağaza ve 236 bin metrekare satış alanıyla Türkiye’nin en büyük perakendecilerinden biri olan Şok da
katıldı. Ülker Golf, Şok Mağazalarına özel İkram ürünleriyle tüketiciyle buluştu.
Be y a z k ö ş e
İlknur Menlik
Atlantik’in iki yakası arasında Türkiye…
on 56 yılın en sıcak yazı, Atlantik Okyanusu’nun öte yakasındaki Amerika Birleşik Devletleri’ni fena vurdu. Kuraklık en
çok mısır ve soya fasulyesini etkiledi. Rekolte düştü, fiyatları yükselmeye başladı. Durum ciddi görünüyor; hatta öyle ki gelişmeler,
Kasım ayında yapılacak olan Amerikan başkanlık seçimlerinin sonuçlarını bile etkileyebilir. Bunu
gören başkan adaylarının, mısır
tarlalarında çiftçilerin sorunlarını
dinlerken çekilen fotoğrafları medyada yer almaya başladı. Henüz
gıda fiyatlarına yansıyan bir hareketlilik olmasa da uzmanlar, ABD
için asıl riskin 2013 yılı olduğunda
birleşiyor. Tahminler, 2013’te gıda
fiyatlarının ülkedeki enflasyonu 23 puan yükselteceği yönünde…
S
Latin Amerika’dan ise olumlu
haberler geliyor. Brezilya’da soya
fasulyesi, Arjantin’de ise mısır üretiminde tarihi rekor beklentisi hakim. Bu beklenti, emtia piyasalarındaki fiyat dalgalanmalarını dengelemeye yetecek mi, hep birlikte
göreceğiz.
Ancak Atlantik’in bu yakasında
da durum ABD’den farklı değil.
İspanya son yılların en kurak kışını yaşarken, birçok AB ülkesinde
sıcaklıklar mevsim normallerinin
çok üstünde seyretti. Fransa, İtalya
ve Yunanistan en sıcak yazlarını
yaşayan ülkelerden... Balkanlar’da
Romanya, Slovenya, Bosna-Her-
sek, daha doğuda Ukrayna ve Rusya, kısmen Çin ve Hindistan, kuraklıktan (ya da aşırı sıcaklardan)
etkilenen ülkeler arasında.
Bu tabloda çok önemli tarımsal
emtialar var. Kuraklık söz konusu
olduğunda ABD’de mısır ve soya,
Atlantik’in bu yakasında ise ayçiçeği, buğday, arpa gibi ürünler konuşuluyor. Bu ürünler dünya gıda
ve yem üretiminin vazgeçilmezleri... Global ekonomide büyüme
yavaşladı, kırılganlık halen sürüyor. Bu ürünlerde meydana gelebilecek her türlü piyasa hareketi
dünyayı özellikle de gelişmekte
olan ülkeleri etkileyecektir.
Ve Türkiye… Okyanusun iki kıyısındaki gelişmeler bizi fazlasıyla
etkiliyor. Doğu ve güneydoğunun
aşırı sıcaklardan nasibini aldığı bugünlerde bu etki daha fazla hissedilir hale geldi. Global gelişmelerin ilk yansıması, yem ham maddelerinde oldu. Soyadaki fiyat artışları nedeniyle yem pahalandı.
Arpa ve buğdayda düşüş beklentisi nedeniyle saman fiyatları arttı.
Şu an yem, beyaz et, kırmızı et ve
sütte bir belirsizlik süreci hakim.
Bence işe ‘her türlü spekülasyondan kaçınmakla başlamak’ yerinde olacaktır. Böylece daha sağlıklı tedbirler alabilir ve Atlantik’in iki yakasındaki gelişmelerden daha az etkileniriz.
Sevgilerimle,
Sık ın t ın ın k ay n ağı; k u r ak l ık
A BD , A v r u p a, Bal k an l ar v e k ısm en d e o l sa Çi n v e H i n d i st an ’ı et k i l ey en
k u r ak l ığın i l k y an sım ası y em h am m ad d el er i n d e g ör ül d ü.
“Bizim tadımız, bizim dondurmamız” sloganıyla pazara girdiği
2003 yılından beri Türk tüketicisini kaliteli ve lezzetli paketli dondurma ürünleriyle buluşturan Ülker Golf, sahip olduğu geniş satış
ağına Şok mağazalarını da ekledi.
Şok mağazalarında satışa başlayan
Ülker Golf; 11 çeşit bireysel ve 16
çeşit ev tipi ürün olmak üzere 2
27 değişik ürün çeşidi ile Şok mağazalarında yer alan Ülker Golf ün
ev tipi ürünlerinin 11 çeşidini, Şok
mağazalarına özel olarak ürettiği
İkram markalı ürünler oluşturuyor. İkram, İkram Gold ve İkram
Gold Dilimli Pasta Şok mağazalarındaki raflarda yerini aldı.
Ülker Golf’ün Şok mağazalarında
satılmaya başlanması hakkında
açıklamalarda bulunan Ülker Golf
Genel Müdürü Ender Buruk, “Bu
ortaklık, oldukça geniş bir dağıtım
ve satış ağına sahip Ülker Golf’ün,
paketli dondurma pazarında hedeflediği liderliğe ulaşması için
önemli bir adım.” dedi.
Şok Genel Müdürü Mustafa Altındağ da, “Şok olarak hedefimiz, kaliteli ürünleri uygun fiyatlarla tüketicilerle buluşturmak. Ülker
Golf’ün sattığımız ürünler arasında bulunması bu hedefimize paralel bir adım. Portföyümüzde Ülker
Golf gibi markaların bulunması
bizleri çok daha güçlü noktalara
taşıyacaktır.” diye konuştu.
Sütaş Aksaray’da kişi başına geliri 1400 lira artırdı
n Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Erinç Yeldan başkanlığında, Kalkınma Bakanlığı İzleme, Değerlendirme ve Araştırma Dairesi
Başkanı Kamil Taşçı ve Planlama
Uzmanı Mehmet Emin Özsan’ın
katılımıyla oluşan ekibin hazırladığı “Sütaş Aksaray Entegre Tesisleri Yatırımının Ekonomik Etki
Analizi” raporu tamamlandı.
Sütaş’ın, Aksaray ili ve çevresine
sosyo-ekonomik etkilerinin ölçümlendiği rapora göre, Sütaş Orta
Anadolu Sütçülük Projesi – Aksaray Entegre Tesisleri, 2011 yılında
Aksaray’da kişi başına yıllık geliri
ortalama 1400 lira artırdı. Aksaray
ve çevre illerin ekonomisine 2011
yılında sağladığı 900 milyon lira
katkı ile birlikte Sütaş Aksaray
Tesisleri’nin kuruluşundan bugüne
bölge ekonomisine katkısı 2,1 milyar liraya ulaştı. 1000 kişiye doğrudan, 17.000 kişiye dolaylı istih-
A j a n d a
Uluslararası etkinlikler:
farklı ürün kategorisiyle dondurma severlere hitap ediyor.
dam sağlayan Sütaş Grubu’nun
Aksaray Gayri Safi Yurtiçi Hasılası
(GSYH) içindeki payı 2011 yılında
%14’e ulaştı.
2012-2020 döneminde Sütaş Grubunun bölge ekonomisine toplam
14,6 milyar lira katkıda bulunması ve Aksaray ekonomisi içerisindeki payının %20’ye kadar çıkması
bekleniyor.
Sütaş Aksaray tesislerinin tam
kapasiteye ulaşması ile birlikte yılda 460 milyon litre süt, 200 bin
ton yem, 1500 adet damızlık,
4500 kw/saat elektrik enerjisi üretileceği ve başta Aksaray olmak
üzere bölgede yer alan 17 ilde yaşayanların gelirlerini etkileyecek
sonuçların ortaya çıkacağı tahmin
ediliyor.
Sütaş Grubu Başkanı Muharrem
Yılmaz, sütçülük faaliyetinin refahın geniş kitlelere yayılmasını sağladığına işaret ederek, Orta Ana-
dolu Sütçülük Projesi’nin bölgesel
kalkınma stratejilerinin güzel bir
uygulama örneği olduğunu söyledi. Yılmaz, üniversite-sanayi işbirliğinin başarılı bir modeli ve aynı
kaderi paylaşan üreticiler ile sanayinin ortak eseri olan tesislerin
sürdürülebilir, bütünlüklü bir kalkınma etkisi yaratacağına yürekten inandığını kaydetti.
Sütaş, süt hayvancılığı ve süt teknolojilerine yönelik eğitim çalışmalarını da desteklemeye devam
ediyor. Sütaş’ın, Uludağ Üniversitesi ve Aksaray Üniversitesi ile sürdürdüğü iş birlikleri ile geçen yıl
başlattığı “Sütaş Meslek Yüksek
Okulu Bursu” ve “Sütaş Eğitimde
Başarı Desteği Programı”ndan
“Süt ve Besi Hayvancılığı Programı”, “Süt ve Ürünleri Teknolojisi
Programı” ile “Laborant ve Veteriner Sağlık Programı”nı en yüksek
puanla tercih eden öğrenciler yararlanabiliyor.
Ey lül 2012 - Ekim 2013
•2012 Dünya Sütçülük Fuarı “Market Fresh”, 2-6 Ekim 2012, Madison, A BD • 9. Uluslararası Süt Genom Bilimi ve İnsan Sağlığı Sempozyumu,
8-10 Ekim 2012, W ag ening en, Hollanda • SIAL 2012, Uluslararası Gıda Fuarı, 21-25 Ekim 2012, Paris, Fransa • Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü 3. Evrensel Hayvan Sağlığı
Yaklaşan IDF etkinlikleri:• IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape Tow n, Güney A frika •
Ekim 2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • 10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 5-7 Ey lül 2012, Kony a • IPACK 2012
Konferansı, 6-8 Kasım 2012, Kuala Lumpur, Malezy a,
IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013:
27. Uluslararası Ambalaj, Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı, 6-9 Ey lül 2012, İstanbul • İstanbul Gıda-Tek 2012, 7. Gıda ve İçecek Teknolojileri, Gıda Güvenliği,
Katkı ve Yardımcı Maddeler, Soğutma, Havalandırma, Depolama Sistemleri ve Lojistik Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul • 4. Animalexpo Hayvancılık Teknolojileri ve Süt
Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İzmir • Avrasya Ambalaj 2012, 18. Uluslararası Ambalaj Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 5
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:02 Page 6
6 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Ekonomi
Türkiye’de açık süt tüketimi düşüyor
Rapora göre, bu tüketicilere ulaşma arayışındaki süt ve süt ürünleri
işleyicileri için üç temel zorluk var.
Sınırlı geliri olan tüketiciler için
cazip, satın alınabilir ve ulaşılabilir
ürünler üretilmesi, aynı zamanda
düşük gelirli tüketicilerin alışveriş
yaptığı uzak kırsal alanlarda ya da
kalabalık şehirlerdeki küçük geleneksel satış yerlerine ulaşılması da
gerekiyor. Endüstrinin düşük gelirli tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri geliştirmesinde,
ambalajlamada ve işlemede inovasyon hayati öneme sahip.
Süt sektörünün büyükleri devler liginde
n İstanbul Sanayi Odası’nın
(İSO) üretimden net satışlara göre
Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi
Kuruluşu listesinde, süt sektörünün önde gelen 13 firması yer aldı.
İSO Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklanan TÜPRAŞ’ın başı
çektiği listedeki süt ürünleri firmalarının net satışlarının toplamı 7.6
milyar TL oldu.
Listede süt ve süt ürünlerinin yanı
sıra farklı gıdalar da üreten firma-
Tetra Pak ambalajlı sıvı süt ürünleri talebinin 2011-2014 arası dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika öncülüğünde artacağını da
açıkladı. Küresel ambalajlı sıvı süt
ürünleri tüketiminin, sözkonusu
dönemde %2,9 oranında artacağı
tahmin ediliyor.
n Tetra Pak tarafından yapılan
bir araştırma; gelişmekte olan ülkelerdeki 2,7 milyar düşük gelirli
tüketicinin, süt endüstrisi için bir
sonraki önemli büyüme fırsatı olduğunu ortaya koydu. Küresel
sütçülük endüstrisinde dünya genelindeki durumu ve eğilimleri takip eden Sütçülük Endeksi’ne (Dairy Index) göre, 2011 yılında 70
milyar litre olarak gerçekleşen düşük gelirli tüketicilerin tüketimi,
2012 yılında 80 milyar litreye
yükselecek. Söz konusu tüketicilerin çoğunun, önümüzdeki yıllarda
açık sütten ambalajlı süt tüketimine yönelmesi bekleniyor. Günlük
2 ila 8 dolar ile yaşayan düşük ge-
lirli tüketiciler, ambalajlı sıvı süt
ürünlerinin %38’ini tüketiyor.
Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, şu değerlendirmeyi
yaptı:
“Sütçülük endüstrisi için yarının
başarısı, düşük gelirli bu tüketicilere ulaşmaktan geçiyor. Dünya
nüfusunun neredeyse %40’ını
oluşturan bu tüketiciler, daha varlıklı hale geliyor. Bugünün düşük
gelirli tüketicileri, yarının orta sınıfı. Gelişmekte olan ülkelerdeki
yeni jenerasyon süt ve süt ürünleri
tüketicileri arasında müşteri bağlılığının geliştirilmesi, süt işleyicileri
için büyük bir fırsattır.”
Endeksteki Türkiye ile ilgili verilere gelince... Türkiye’de 20082011 yılları arasında sade süt tüketiminin yıllık ortalama %1, paketli sade süt tüketiminin ise %5
oranında büyüdüğü görülüyor.
Aynı dönemde Türkiye’de açık süt
tüketiminin ise %5 küçüldüğü
kaydediliyor. Kişi başı süt tüketimi açık süt de dâhil edildiği zaman
24 litre olurken, sadece işlenmiş ve
paketlenmiş süt tüketimine bakıldığında rakam 15 litreye geriliyor.
Bu veriler ışığında Türkiye’de
2014 yılında işlenmiş süt tüketiminin ise 16 litreye çıkacağı öngörülüyor. Beşinci Tetra Pak Endeksi’nin
tamamına
www.tetrapak.com/dairyindex adresinden ulaşmak mümkün.
Sıra
Firmalar
Üretimden Satışlar(TL)
Marka
18
60
67
100
106
248
269
319
322
337
373
422
447
Unilever
A k Gıda
Sütaş
Tat Konserve
Pınar Süt
Yörsan Gıda
Dimes Gıda
A y nes Gıda
Mar Tüketim Mad.
Natura Gıda
A y taç Gıda
A kova Süt ve Gıda
Yörükoğlu Süt
2.391.104.773
1.050.044.175
969.129.044
664.903.993
643.945.727
312.251.191
289.009.639
249.126.831
246.181.677
235.394.891
206.561.212
186.599.447
174.919.654
A lg ida
Ülker İçim
Sütaş
Sek Süt
Pınar
Yörsan
Dimes
A y nes
Kay süt
Ülker Golf
A y taç
A kova
Yörükoğlu
PepsiCo ABD’de yoğurt üretecek
n Pepsi markasının sahibi PepsiCo şirketi, ürün yelpazesine yoğurdu da ekliyor. PepsiCo, ABD’de
yoğurt üretimi konusunda Almanya sütçülük sektörünün önde gelen firmalarından Theo Müller ile
anlaştı. New York’taki fabrikada
yılda 5 bin kap yoğurt üretilecek.
PepsiCo Global Araştırma ve Geliştirme Yöneticisi Dr. Mahmud
Han, “ABD’deki tüketicilere çok
geniş yelpazede ve marketlerde
bulunan mevcut ürünlerden çok
farklı lezzetler sunacağız.” dedi.
A nahtar veriler *
Küresel Sütçülük Zirvesi 2012
Kay nak: Rabobank
Sıra
Geçen y ıl sırası
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
1
2
4
3
5
7
6
8
9
12
10
11
13
14
19
18
17
-20
--
larla birlikte sadece süt ve süt
ürünleri üreten firmalar da kendisine yer buldu. Ülker ve Yaşar
Grubu, diğer gıda firmalarıyla da
sanayi devleri listesinde birden fazla firmayla yer aldılar. Listedeki
süt sektörü firmaları arasında ilk
sırada Algida ile dondurma pazarında faaliyet gösteren Unilever
var. 18. sıradaki Unilever’den sonra Ülker İçim ile sektörde faaliyet
gösteren Ak Gıda 60. sırada, Sütaş
ise 67. sırada yer aldı.
Şirket
Ülke
2011 Ciro (mily ar dolar)
Nestlé
Danone
Lactalis
Fonterra
FrieslandCampina
Dairy Farm. of America
Dean Foods
Arla Foods
Kraft Foods
Meiji
Unilever
Saputo
DMK
Sodiaal
Yili
Meng niu
Bong rain
Müller
Schreiber Foods
Land O’Lakes
İsviçre
Fransa
Fransa
Yeni Zelanda
Hollanda
Amerika
Amerika
Danimarka/İsveç
Amerika
Japony a
Hollanda/Amerikan
Kanada
Almany a
Fransa
Çin
Çin
Fransa
Almany a
Amerika
Amerika
25,9
19,5
18,8
15,7
13,4
13,0
11,7
10,3
7,7
7,4
7,2
6,9
6,4
6,1
5,8
5,8
5,5
4,6
4,5
4,3
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 7
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 8
8 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Kapak
Düşen üretim, artan fiyatlar…
Süt sektörü istikrar istiyor
Sütte zaten mevsimsel
olarak görülen üretim
düşüşüne bu yıl bir de
ABD’de yaşanan kuraklık
nedeniyle yemde yaşanan
sıkıntı eklendi. Yemdeki
fiyat artışları nedeniyle
besiciler zorda. Dünyada
da karamsarlık hakim;
kimi uzmanlara göre
sıçrayacak fiyatlarla yeni
bir gıda krizi kapıda…
n İlk sinyal, dünyanın tarım deposu Amerika Birleşik Devletleri’nden geldi. ABD’de 1950’li yıllardan bu yana yaşanan en kurak
yaz, hububat üretimini vurdu.
ABD’de 48 eyaletin %63’ünü etkileyen kuraklıktan dolayı geçen
yıl 695 milyon ton olan dünya
buğday üretiminin bu yıl 662 milyon ton, 2011’de 874 milyon ton
olan mısır üretiminin ise 864 milyon ton düzeyinde olacağı tahmin
ediliyor. Geçen yıl 250 milyon ton
olan soya fasulyesinde rekoltenin
bu yıl 200 milyon tona gerilemesi
bekleniyor.
Mısır ve soya fasulyesinde dünya
tedarikinin neredeyse yarıya yakınını sağlayan ABD’deki gelişmeler, diğer ülkeleri de etkiliyor.
Üretimde yaşanan olumsuzluklarla 2008 benzeri yeni bir gıda krizi
yaşanmasından korkuluyor.
Türkiye’de de hava sıcaklıklarının
mevsim normallerinin üzerinde
seyretmesi, yonca, fiğ, korunga gibi yem bitkilerinde rekolte düşüşüne ve dolayısıyla bu bitkilerin ve kaba yem fiyatlarının
aşırı yükselmesine sebep oldu. Bu durum yakın geçmişi
akla getirdi. 2007-2008 yıllarında yemin pahalı olması
nedeniyle 1 milyon inek kesime gönderilmiş, yeni yavru
doğmadığı için de 2009 ve
2010’da et krizi yaşanmıştı.
2008
krizi
karıştırılmasın
ile
Gerek besiciler gerekse
süt üreticilerini doğru-
dan ilgilendiren yem fiyatlarındaki
artışı değerlendiren Ambalajlı Süt
ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı’ya göre, en büyük üretici olmasına rağmen ABD’deki kuraklığın
etkileri sınırlı olacak.
“ABD’de 50 yıldan bu yana en büyük kuraklık yaşansa da, bunu
2007/2008 gıda kriziyle karıştırmamak gerekiyor. Çünkü o zaman
kuraklık dünyanın birçok bölgesinin yanı sıra ülkemizde de görülmüştü. Bugün kuraklık daha
çok kuzey Amerika’da. Ülkemizde
ise sadece kış şartlarından dolayı
bazı yerlerde %10-15 oranında
ürün kayıpları bulunmaktadır.
Yazlık ve kışlık ekilişlerde herhangi bir sıkıntı bulunmuyor.
Yalnız hayvan beslemenin en büyük ham maddesi olan soyada tamamen dışa bağımlıyız. Her yıl 2
milyon tona yakın soya ve soya
ürünü ithal ediyoruz. Süt sektörü
olarak soyadaki, dolayısıyla yem
fiyatlarındaki artıştan dolayı süt
hayvanı yetiştiricilerinin zarar görmesini istemiyoruz. Devletin bu
konuda tedbir alması gerekir.”
Sütte fiyat istikrarı korunmalı
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel
Sekreteri Dr. İsmail Mert de, bir
benzeri 2008 yılında yaşanan kuraklık ve buna bağlı olarak global
ölçekte mısır, soya ve ayçiçeği gibi
yem bitkilerinde yaşanan fiyat artışlarının, et ve süt üreticilerini yakından ilgilendirdiğini söyledi.
Süt hayvancılığında maliyeti %70
oranında yemin oluşturduğuna
dikkat çeken Mert, Türkiye’nin
mısır, soya fasulyesi ve ayçiçeği gibi ürünlerdeki fiyat artışlarından
etkileneceğini kaydetti. “Yıllık
yaklaşık 400 bin ton civarında mısır ve 1,5 milyon ton soya fasulyesi ithalatımız var” diyen ASÜD
Genel Sekreteri Mert, ithalatçı konumunda olduğumuz bu ürünlerin yanı sıra kesif yemde %20, samanda bile %400’e yakın artış olduğunu vurguladı. Piyasalardaki
hareketlenmenin süt fiyatlarını yeniden gündeme taşıdığına dikkat
çeken Mert, Ulusal Süt Konseyi’ndeki toplantılarda; 1 litre çiğ
süt fiyatının 1 Temmuz - 30 Eylül
2012 tarihleri arasında 0,80 TL; 1
Ekim 2012 - 31 Mart 2013 tarihleri arasında ise 0,86 TL olarak uygulanmasının kararlaştırıldığını
anımsattı. Mert, sütte fiyat istikrarının korunması için tüm taraflar-
Y en i b i r g ıd a k r i z i m i ?
Öz el l i k l e y em san ay i açısın d an so n d er ece ön em l i o l an m ısır v e so y a f asu l y esi r ek o l t el er i n d e d üşüş
b ek l en t i si , b u ür ün l er i n g l o b al p i y asal ar d ak i f i y at l ar ın ı r ek o r d üz ey d e ar t t ır d ı.
ca gerekli çabanın gösterilmesi gerektiğini kaydetti. “Spekülasyonlardan kaçınmalı, ancak sütte sağladığımız fiyat istikrarını korumaya yönelik tedbirleri de bir an önce almalıyız.” mesajı veren Mert,
aksi takdirde süt fiyatlarının artış
eğilimine girebileceğini, bunun da
üretici, sanayici ve tüketiciyi, dolayısıyla ülke ekonomisini etkileyecek bir unsur haline dönüşebileceğini kaydetti. Dr. Mert, şöyle devam etti:
“Sanayicinin çiğ süt fiyatlarını düşürmek gibi bir çabası bulunmamaktadır. Her zaman söylüyoruz;
fiyatların çok düşük olması gibi
gereğinden çok yüksek olması da
hem sanayicimiz hem de üreticimiz için çözüm değildir.
H ar u n Çal l ı
“Süt sektörü olarak yem
fiyatlarındaki artıştan süt
hayvanı yetiştiricilerinin
Şöyle ki; çiğ süt fiyatlarının yükselmesi, hem iç pazarda hem de ihracat pazarlarımızda daralmaya sebep olacaktır. Böyle bir durumda
üreticimiz, 1 lt çiğ sütü belirlenen
fiyattan dahi satamayabilir.
zarar görmesini
Aksi durumda ise yani fiyatlar çok
fazla düşerse, zaten girdileri pahalanmış olan üreticimiz maliyetlerini dahi karşılayamayacak, geçmiş
yıllarda yaşandığı üzere süt hayvanlarının kesime gitmesi gibi sanayicimizin de hiç istemediği bir
durum meydana gelecektir. Her
iki durumda üreticimiz, sanayicimiz ve tüketicimiz için birçok riski
beraberinde getirmektedir.
önemli.”
Bu noktada yapılacak öncelikli iş,
fiyat istikrarını korumak olmalıdır.
En başta yapılması gereken, üretici maliyetlerini etkileyen girdi fiyatlarının artışına çözüm üretmektir. Artış eğiliminde olan yem fiyatlarının acil önlemler devreye
sokularak tolere edilmesi ve üreticimizin üzerindeki yükün hafifletilmesi sağlanmalıdır. Yem teşviklerinin belli bir süreyi kapsayacak
şekilde yükseltilmesi de çözümün
bir parçası olacaktır.
Öte yandan yem bitkilerinin ithalatında gümrük vergileri dahil bazı istisnalara gidilmesi ve ithalatçılara kolaylıklar sağlanması da etkili olacaktır. Devletin mısır, arpa
ve buğday stoklarının uygun fiyatla çiftçilerimize satışının, diğer çözümlerle birlikte yem fiyatlarındaki artış eğrisini en azından durdurabileceğini öngörüyoruz.
Sektörümüzün; çiğ süt kalitesi, fiyat istikrarsızlığı, yüksek maliyetler, kayıt dışılık gibi sorunları var.
Ancak bugünün acil çözümü, çiğ
süt maliyetlerinin düşürülmesidir.
Sanayicimiz, yaşanan sorunların
bir an önce çözüme kavuşması için
çalışmalar yapmaktadır. Fiyat istikrarının bozulmasının sektörü-
istemiyoruz. Çünkü
sanayici açısından kaliteli
süt arzının sürekliliği çok
müze ve dolayısıyla tüketicimize
ve ekonomimize olumsuz etkilerinin olacağı unutulmamalıdır.”
Yemde ithalat yolu açıldı
ASÜD Genel Sekreteri Dr.
Mert’in dile getirdiği önlemlerden
yem maddeleri ithalatının yolu
açıldı. 9 Ağustos tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan Bitki Karantina Yönetmeliği değişikliği ile
özel sektörün sap, saman, kuru ot
ve yonca gibi kaba yem ithal etmesinin yolu açılırken, TMO da
piyasaya 100 bin ton arpa verdi.
Kuraklığın etkili olduğu Orta ve
Doğu Anadolu’daki 51 ilde kuraklıktan zarar gören çiftçilerin Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan borçları da bir yıl süreyle ertelendi.
Tarımsal üretimdeki olumsuzluklar, gıda fiyatları için endişeleri de
arttırdı. ABD Tarım Bakanlığı
(USDA), özellikle 2013 yılında gıda fiyatlarında önemli artış olacağının tahmin edildiğini açıkladı.
Fiyat artışı beklenen gıdalar ise et
ve süt ürünleri ile özellikle soya
yağı olmak üzere yağlar.
En ciddi uyarı ise BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO’dan geldi. 20082009 yılları arasında yaşanan gıda
krizinin yeniden baş gösterebileceği uyarısında bulunan örgüt, küresel gıda fiyatları endeksinin %6
oranında büyüdüğünü ve bunun
Kasım 2009’dan bu yana görülen
en yüksek artış olduğunu açıkladı.
G20 de, olası gıda krizini ele almak üzere toplanacak.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 9
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 10
10 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Gündem
Eker: Arza bağlı olarak Okul Sütü’ne devam edeceğiz
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, yeni
Mer tçe
dönemde Okul Sütü uygulamasına ilişkin mesaj verdi.
Dr. İsmail Mert
Eker, Okul Sütü Projesi’ne süt arzına bağlı olarak devam
edeceklerini söyledi.
İstikrarsızlık zarar veriyor
üt, bileşimi ile mükemmel bir
besin maddesidir. Ancak, çok
çabuk ve kolay bozulur. Diğer bir
deyişle çiğ sütün depolanma problemi vardır. Bu nedenle de çiğ süt
üreten hayvancılık sektörü piyasa
koşullarındaki ani değişimlerden
genellikle olumsuz şekilde etkilenir. Nitekim son günlerde yem fiyatlarındaki artışın hayvansal
ürün fiyatlarındaki artışı tetikleyeceği ifade edilmektedir. Yem fiyatlarındaki artış nedeniyle, önümüzdeki günlerde reyonlardaki
süt ürünlerinde de artış beklenmektedir. Sanayiciler fiyatlardaki
istikrarsızlıktan rahatsızlık duymaktadırlar. Çünkü sanayici, gıda
güvenliğinden taviz vermeksizin
Türkiye’nin dört bir yanından soğuk zincir içerisinde çiğ sütü toplayarak güvenli süt ve süt ürünleri üretip, tüketiciye arz etmenin
yanı sıra yaşanan yoğun rekabet
içinde ürünü eder fiyata satarak
varlığını devam ettirmek mecburiyetinde. Artık süt fiyatlarının artıp azalmasını konuşmak istemiyor. Çünkü sanayici fiyat değişikliklerinden dolayı maliyet analizi,
arzdaki değişikliklerden dolayı da
yeterli üretim yapamamaktadır.
Bu durumdan tüketici de zarar
görmekte, kârlı çıkan ise perakende sektörü olmaktadır.
S
Öte yandan medyada süt fiyatlarının düşük olmasının suçlusu
sanayici imiş gibi yayınlara rastlanılmaktadır. Hâlbuki USK koordinasyonunda çiğ süt üreticileri ve
süt işleme sanayicilerinin 26 Haziran tarihinde yaptıkları toplantı-
larda; 1 lt çiğ süt fiyatının 1 Temmuz - 30 Eylül 2012 tarihleri arasında 0,80 TL, 1 Ekim 2012 - 31
Mart 2013 tarihleri arasında 0,86
TL olarak uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Ayrıca bundan sonraki
fiyat dönemlerinin 1 Ekim - 31
Mart ve 1 Nisan - 31 Eylül olarak
devamına karar verilmiştir.
Çözüm için yem fiyatları ucuzlamalı. Yem fiyatları uygun olursa
et ve süt fiyatları da tüketiciyi
memnun edecek seviyelere gelir.
Umarız hükümetimiz biran önce
gerekli tedbirleri alarak fiyat artışlarının önüne geçer.
Halkın temel gıda maddesi süt
konusunda bir “Süt ve Süt Ürünleri Stratejisi ve Eylem Planı” acil
olarak uygulamaya konulmalıdır.
Süt piyasasının düzenli çalışması
için üzerinde durulması gereken
asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü işleyen sanayicileri belli bir
platformda buluşturacak, kaliteli
çiğ süt üretimi ve arzın devamlılığı ile fiyat istikrarını sağlayacak
piyasa düzenlemesinin yapılmasıdır. Kısa vadede çözüm olarak;
n
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, “Yeniden Yapılanma, Yeni Logo, Kurumsal Kimlik ve Yeni WEB Sayfası” tanıtım
toplantısı, sektör temsilcileri, sivil
toplum örgütleri, bürokratlar ve
basın kuruluşları temsilcilerinin
katılımıyla İstanbul’da yapıldı. Toplantıda bakanlığının yeni kurumsal kimliğini
tanıtan Bakan Mehdi Eker,
Okul Sütü Projesi’ne ilişkin
de açıklamalarda bulundu.
Okul Sütü Projesi’nin ilk
başta spekülatif haberlerle
baltalanmaya çalışıldığını
anımsatan Eker, bir doktorun ‘gıda zehirlenmesi’ teşhisi
koyduğu tek bir öğrenci bile olmadığını söyledi. 7.2 milyon öğrenciye 130 milyon kutu süt dağıttıklarını belirten Eker, “Arzın fazla olduğu dönemlerde projeyi hayata
geçirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Bakanlığın yeni yapısında daha az
bürokrasi olacağını vurgulayan
Eker, “AB ile uyumlu, müzakere
sürecine katkı sağlayan, sorunları
daha açık, net ve önceden görebilen ve hızlı çözüme ulaşmayı sağlayan, tarladan sofraya tüm süreçleri izleyen ve denetleyen,
üreticiyle birlikte tüketiciyi
de kucaklayan bir yapı öngörüyoruz.” ifadesini kullandı.
Bakanlık merkez teşkilatında
fonksiyon bazındaki örgütlenmeden konu bazında örgütlenmeye geçildiğini belirten Eker, şöyle devam etti:
“Bürokratik zinciri kısalttık. Genel müdür muavini, müsteşar
muavinliklerini azalttık, kariyer
uzmanlığı sistemini getirdik, şube
müdürlüklerini kaldırdık. Daha
etkin, daha kısa bir karar sürecini
hedefliyoruz.
Yeni yapıdaki önemli değişikliklerden biri de Teftiş Kurulu’nun kaldırılması. Bakanlığımızın bugüne
kadar olduğundan daha ayrı bir
donanımla, daha etkin bir hizmet
anlayışıyla tarım sektörünü büyütmeye, Türkiye’nin büyümesine,
doğal kaynaklarının daha rasyonel
ve iyi kullanılmasına yardımcı olacak bir kurum olmasını hedefliyoruz. Taşra yapılanmasında il ve ilçe
teşkilatlarımızın yanı sıra 7 bin
500 köyde veteriner hekim ve ziraat mühendisi istihdam ediyoruz.
Bunlar sadece bulundukları köylere değil, 22 bin 500 ilişkili köye de
hizmet veriyor.”
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ilk kez kendi hizmet
binasına kavuştuğunu, bakanlığın
logosunun da sektörü ifade edecek
bir şekilde yenilendiğinin altını çizen Eker, 64 değişik meslek mensubunun çalıştığı bakanlığı sadece
meslekler üzerinden değil, tarımın
temel fonksiyonunu anlatacak yeni bir logo tasarladıklarını söyledi.
Bakan Eker, ilk defa gerçekleştirilen kurumsal kimlik çalışması ile
her türlü unsuru kapsayan bir çalışma yapıldığını anlattı.
1-Üreticinin 1 lt süt ile 1, 5 kg
yem alabileceği piyasa düzeni oluşuncaya kadar aradaki fark, yem
primi iadesi şeklinde üreticiye verilerek, mağduriyet giderilmelidir.
2- Tüketimi arttırmaya yönelik
Okul Sütü Projesi uygulamasına
devam edilmelidir.
Süt tozu üretimine destek
3- Piyasaları rahatlatmaya yönelik sanayiciye ihracat teşviki
arttırılmalıdır.
n Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, çiğ sütün değerlendirilmesi amacıyla bu yıl da süt tozu
üretimine destek verecek.
ürettiren işletmeciye, yağlı-yağsız
süt tozunu işletmesinde kullanmak veya belgelendirerek satmak
şartıyla ödeme yapılacak.
1 Ocak 2012 tarihinden itibaren
geçerli olmak üzere 3 Temmuz’da
Resmi Gazete’de yayımlanan “Çiğ
Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları
Tebliği”ne göre, Ulusal Süt Konseyi’ne üye süt tozu üreten veya
Tebliğ, belirli dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, ülke süt
üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına alınması ve çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracat yapan imalatçı,
imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun tamamının yurt içinde üretilmesi ve temin edilmesine yönelik süt tozu
üretiminin desteklenmesi ile ilgili
usul ve esasları kapsıyor.
Yine aynı Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ uyarınca da, kırsal
kalkınma kapsamında bazı makine ve ekipman alımlarına %50
oranında destek verilecek.
Balýkesir Merkez Sanayi Bölgesi’nde;
Müstakil tapulu 4. Bölge teþvikli
Toplam: 20025 m2 -Kapalý alan: 10500 m2
630 Kwh Trafo - Ýçilir kalitede yeraltý suyu
SATILIK
Kal ıcı çöz üm i çi n ...
“Süt v e Süt Ür ün l er i St r at ej i si v e Ey l em Pl an ı” u y g u l am ay a k o n u l m al ı.
PEYNÝR
FABRÝKASI
Her türlü ruhsatý, izni alýnmýþ,
Türkiye’nin en çok süt üreten ilinde;
ÝRTÝBAT: 0 532 214 53 09
www.okuyucu.com.tr
Her çeþit süt ürünü ve gýda maddesi
üretimine uygun sahibinden satýlýktýr.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 11
suthattı Eylül - Ekim 2012
Sayfa
Gündem
11
Analiz metodları tebliği görüşe açıldı
Si n e r j i
Dr. Serdar Aydemir
Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı,
“İnsan Tüketimine
Sunulan Isıl İşlem
Görmüş Sütlerin Analiz
Metotları Tebliği
Taslağı”nı görüşe açtı.
Tarafların görüşleri
doğrultusunda taslağa
son şekli verilecek.
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel
Müdürlüğü, “Türk Gıda Kodeksi
İnsan Tüketimine Sunulan Isıl İşlem Görmüş Sütlerin Analiz Metotları Tebliği Taslağı”nı ilgili tarafların görüşüne açtı.
29/12/2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Gıda
Kodeksi Yönetmeliği’ne dayanılarak, 92/608/EEC sayılı “Doğrudan
İnsan Tüketimine Sunulan Isıl İşlem Görmüş Sütlerin Analiz ve
Test Metotları” hakkında AB
Konseyi Kararı’na paralel olarak
hazırlanan tebliğin amacı, tüketime sunulan ısıl işlem görmüş süt-
lerin analiz metotlarını düzenlemek olarak belirtildi.
“Tekrar edilebilirlik” ve “Yeniden
üretilebilirlik” tanımlarına yer verilen tebliğ taslağında, ısıl işlem
görmüş sütlerin resmi kontrolleri
için uygulanacak analiz metotları
da sıralandı. Tebliğ taslağındaki
hükümlerin aynen yürürlüğe konulması halinde, halen faaliyet
gösteren ve tebliğ kapsamında yer
alan ürünlerde resmi kontroller
için analiz yapan kurum ve kuruluşlar bir yıl içerisinde tebliğ hükümlerine uymak zorunda olacaklar. Gelen görüşler doğrultusunda
taslağa son şekli verilecek.
Gündemi yakalamak
ünümüz dünyasının en başta gelen özelliklerinden birisi de gündemin baş döndürücü bir
şekilde değişiyor olması… Öyle ki
hiç beklenmedik anda öne çıkan
bir konu başka bir konudaki gelişme ile gündemin arka sıralarına
düşüveriyor.
G
Hiç kuşkusuz gündem konusundaki bu durum sektörümüz
için de geçerli. İşte bu noktada
sektörümüzü ilgilendiren konularda hızla gelişen ve değişen gündemi yakalamak önem kazanıyor.
Gelişmeler karşısında hızlı aksiyon
alabilmenin ön koşulu da bu.
Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörünü en geniş anlamda temsil
gücüne sahip ASÜD olarak, bu
temsilin bizlere yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirebilmek adına çalışma yürüten kurullarımızdan birisi de İcra Kurulu’muz. Nisan ayında belirlenen
isimlerle oluşturulan İcra Kurulu,
sonraki katılımlarla kuruluşunu
tamamladı. Başkanlığını benim,
başkan yardımcılığını Pınar’dan
Sayın Dilek Emil’in yaptığı kurul,
ilk toplantısını 11 Temmuz
2012’de Ankara’da yaptı. Toplantıda benim ve sayın Emil’in yanı
sıra kurul üyelerimiz Ülker’den
sayın Begüm Mutuş, Gemak’tan
sayın Necil Büyükpamukçu ve
Kaanlar Gıda’dan sayın Ekrem
Kaan hazır bulundu.
Toplantıda konuk ettiğimiz Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Gıda İşletmeleri ve Kodeks
Daire Başkanlığı Çalışma Grup
Sorumlusu sayın Halil Apaydın,
Türkiye’de Şartlı Onay Belgesi
alan firma sayısı ve süreçle ilgili
kurulumuza bilgi verdi. Sayın
Apaydın, süt işletmeleri başta olmak üzere gıda işletmelerinin modernizasyonu konusundaki bilgilerini de bizimle paylaştı.
ASÜD medya planının gözden
geçirilmesi, AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı projesinde gelinen
nokta, Irak’a yapılan ihracatta
karşılaşılan sorunlar, 29 Eylül
Dünya Okul Sütü Günü’ne yönelik etkinlikler, ASÜD üyelerine
yönelik eğitim programlarının
planlanması ile gerekli görülen
konularda çalışma grupları oluşturulması kurulumuzun diğer gündem maddeleriydi.
İcra Kurulu olarak ikinci toplantımızı, Yönetim Kurulu’nca
karara bağlandığı gibi bir ay sonra, 29 Ağustos 2012 tarihinde
Ankara’da yaptık. Sektörümüzün
gündemindeki konuları, sıkıntıları
ve bu sıkıntıların aşılması amacıyla yapılacak işleri görüşmek ve alınacak kararlarla gerekli girişimlerde bulunmak üzere aylık toplantılarımızı yapmaya devam edeceğiz.
İnanıyorum ki, İcra Kurulu olarak alacağımız kararlarla, sektörümüzün her geçen gün gelişip, güçlenmesine büyük katkı yapacağız.
Hiç kuşkusuz bu noktada sadece
kurul üyelerimizin değil, derneğimizin bütün üyelerinin destek ve
iş birliği yönünde yapacakları katkı önemli olacak. Böylece el birliği
ile sektör olarak karşılaşılan sıkıntıları krize dönüşmeden, zamanında önlem alarak çözme şansımız
olacak.
GİDENİ ARATMIYORUZ
Karton ambalajlarımızda kullandıõımız en ufak kaõıt parçası bile bizim için çok deõerli. Geldiõi kaynaktan
baølayarak geri dönüøtürülmesine kadar her süreci takip ediyor ve kullandıõımız kaõıdın yenilenebilir
kaynaklardan geldiõine emin oluyoruz. Bu yüzden Orman Koruma Konseyi (FSC) sertifikalı, WWF‘in de
desteklediõi ilk ve tek sıvı gıda kartonları üreten firma olma ünvanını gururla taøıyoruz.
Ülkemizde de geri dönüøüm bilincinin yaygınlaøtırılması için çalıømalar gerçekleøtiriyoruz. Bu çabalarımız
sonucunda, tonlarca ambalaj atıõının yeniden deõerlendirilmesinin mutluluõunu yaøıyoruz.
Tetra Pak Koruma Çemberi sayesinde, “yenilenebilirlik” ve “geri dönüøüm”ü önceliklerimiz arasına alarak,
kendimiz ve müøterilerimizin de sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunuyoruz. Tetrapak.com/protection
Tetra Pak
ve ‹Y‹ OLANI KORUR Tetra Pak Group'un mülkiyetindedir.
www.tetrapak.com.tr
Sek t ör ün g ün d em i y o ğu n
İh r acat t a k ar şıl aşıl an sık ın t ıl ar d a A SÜD İcr a Ku r u l u ’n u n g ün d em i n d e...
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 12
12 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Dosya
İşletme küçük, modernizasyon pahalı
Türkiye’de hayvansal kaynaklı ürünleri işleyen gıda işletmelerinin AB
Gıda Güvenliği gereklerine uygun şekilde modernizasyonu için
öngörülen maliyet 2.1 milyar euro…
n Son yıllarda gündemin ön sıralarına taşınan gıda güvenliği yaklaşımı kapsamında, onaya tabi gıda işletmelerine belge almaları için
2012 yılı sonuna kadar süre tanınmış durumda. Bu tarihe kadar
onay alamayacak durumdaki işletmeler, kabul edilen modernizasyon
planı sundukları takdirde süre
Aralık 2013’e kadar uzatılacak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Dünya Bankası’nın
Türkiye Gıda Güvenliği Teknik
Yardım Programı kapsamında yürüttüğü “Gıda İşletmelerinin Modernizasyonuna İlişkin İhtiyaç Değerlendirmesi” projesi sonunda
“Türkiye’de Hayvansal Kaynaklı
Ürünleri İşleyen Tarım-Gıda Tesisleri için bir Modernizasyon Planı
Hazırlanması” raporu hazırlandı.
AB müzakerelerinin başarılı bir şekilde sonuçlanmasının tarım-gıda
sektörü için önemli ihracat fırsatları yaratacağı ve rekabeti artıracağı vurgulanan raporda, tarım-gıda
işleme sektörünün modernizasyonunun AB boyutunun ötesinde
hem yurt içi gıda tüketimi, hem
de ihracatın artması için çok
önemli olduğunun altı çizildi.
Türkiye’de kayıtlı 50.000’den fazla gıda üretim işletmesi var. Bunların 5.000’den fazlası, çalışmaya
dahil edilen süt, et, balık ve hayvansal yan ürünler alt sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Çalışmada,
gıda sektörünün yapısı ile ilgili bir
gözden geçirme ile kamu yatırımları ve işletmelerin AB gerekliliklerine uyumlarını sağlamaya yönelik verilecek destekler için seçenekler sağlamak amaçlandı. İç ve
dış pazarlarda rekabet için tarımgıda sektörünün modernizasyonunun hızlandırılması gerekiyor.
Tarım-gıda işleme sektörünün modernizasyon planına yönelik çalışmanın ilk aşamasında kapsamlı bir
alt sektör sınıflandırma raporu hazırlanarak AB’ye sunuldu. İkinci
aşamada AB gıda güvenliği gerekliliklerine uyum için alt sektörlerdeki eksikliklere ilişkin bir Boşluk
Analizi gerçekleştirildi. Son aşama
ise kapsamlı bir sektör modernizasyon planı hazırlanmasının desteklenmesinden oluşuyor.
Süt toplama ve süt işleme tesislerinin de aralarında bulunduğu işletmelerde yapılan gözlem
ve teknik değerlendirmeler
sonucu, tarım-gıda alanındaki KOBİ’lerin AB Gıda
Güvenliği gerekliliklerine
uyumlu hale gelmesi
için gerçekleştirilecek
modernizasyonun tahmini maliyeti 2,1 milyar euro
olarak hesaplandı. Bu tutar, sadece mevcut işleme tesis ve ekipmanlarının geliştirilmesi, binalar
ve atık arıtma gereklilikleri ile ilgili. Oysa modernizasyon yatırımlaT ür k i y e’d e g ıd a i şl et m el er i b üy ük
öl çüd e k üçük v e o r t a b üy ük l ük t e
i şl et m el er d en (KO Bİ) o l u şu y o r .
İşletmeler KOBİ niteliğinde
rı, sektörün tamamında gözlenen
başka alanlardaki eksiklikler ve
kapasite kısıtlarının giderilmesi
halinde etkili olacak. Bu nedenle
kapasite geliştirme ve ham madde
tedariki de dahil toplam sektör
modernizasyon maliyetinin, 2,1
milyar euronun oldukça üzerinde
gerçekleşmesi bekleniyor.
Gıda işletmelerinin mevcut finansman kaynakları ise oldukça sınırlı.
Raporda, “Döner sermaye olarak
işletilen küçük ve kısa vadeli fonlar, yurt içi hızlı tüketim malları ve
gıda sektöründe faaliyet gösteren
KOBİ’leri desteklemek için kullanılabilir.” ifadelerine yer verildi.
Küçük tesislerle rekabet zor
Rapordaki tespitlere gelince…
Türkiye’deki süt ve et işleme tesislerinin çoğunluğu uluslararası
standartlara göre çok küçük, dolayısıyla uluslararası piyasada rekabet etme olanakları da çok sınırlı.
Düşük işçi maliyetleri ve EU-10
ülkelerinden daha yüksek verimlilik Türkiye gıda işleme sektörü
için rekabet avantajı, yüksek girdi
maliyetleri, düşük kalite, mevsimsellik, tedarik kısıtlamaları ve
montaj maliyetleri ise dezavantaj.
Raporda, süt, et ve balık alt sektörlerinin, işletmelerin sürdürülebilirliğinde büyük ölçüde belirleyici olan belirli gıda güvenliği, soğuk zincir gerekliliklerine ve raf
ömrü hususlarına sahip olduğu
kaydedildi.
Türkiye Süt Sektörü
Hayvansal kaynaklı ürün işleyen
tarım-gıda işletmeleri için modernizasyon planı geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik rapordaki süt
sektörüne ilişkin satırlar şöyle:
“Türkiye, yıllık yaklaşık 13,6 milyon tonluk (2010) üretimi ve küresel üretim içindeki yaklaşık
%7’lik payı ile dünyanın en fazla
süt üreten ülkelerinden birisidir.
Üretim koşulları ülkenin daha iyi
iklim koşullarına sahip batı bölge-
AB müzakerelerinde 12.
Fasıl kapanış kriterleri,
tarım-gıda işletmeleri ve
hayvan sağlığı
konularında seviye
yükseltilmesi ve
modernizasyonu için
gereklilikleri içeriyor.
leri ve doğu bölgeleri arasında büyük farklılıklar göstermektedir.
Süt üretiminde mevsimsel değişkenlikler oldukça yüksektir. Türkiye, nispeten büyük bir süt üreticisi olmasına rağmen işlenen süt
düzeyi %50 oranındadır.
Kısıtlar ve Riskler
Türkiye süt alt sektörüne yönelik
ihtiyaç duyulan entegre bir ‘tüm
tedarik zinciri’ politikasından büyük ölçüde yoksundur. Tutarsız ve
yetersiz arz, mevsimsellik, kalite
ve gıda güvenliği sorunları sebebiyle, işleme sektörü ciddi dezavantajlar yaşamaktadır; öte yandan birincil sektör tedariklerin arttırılmasına yönelik hedefli programlar ve destekler sayesinde çok
az dezavantaja sahiptir.
Yüksek üretim maliyeti, hayvan
hastalıkları vakaları, uygun olmayan ham süt toplama ve depolama
sistemi ve yüksek toplama maliyetleri gibi süt üretim sektörü sorunlarının çoğu ham süt tedariki
ile ilişkilidir ve Türkiye’deki küçük
ölçekli üretim ile bağlantılıdır. Süt
üreten tarımsal işletmelerin çoğu 1
ile 10 arasında ineğe sahiptir. Bu
işletmelerde üretilen sütün kalitesi
genellikle düşüktür. En önemli kalite sorunu; yüksek bakteri ve somatik hücre düzeyleri, soğuk zincir sıkıntıları ve su gibi madde ilavesidir. Daha ticarileşmiş süt çiftlikleri (20 ile 100 baş sürü büyüklüğüne sahip olanlar) daha yüksek
Gıd a g üv en l i ğl y ak l aşım ı, g ıd a
sek t ör ün d e sür d ür ül eb i l i r ür et i m
i çi n m o d er n i z asy o n y at ır ım l ar ın ı
d a g er ek l i k ıl ıy o r .
kaliteli süt satmaktadır. 2010 yılında 985.087 adet süt işletmesinin 1.127 adedi 100 baş ve üzeri
hayvana sahiptir. Büyük çiftlikler
özel sektöre ve süt işleme şirketlerine aittir.
Uygun olmayan sütün kullanımı
kalite ve gıda güvenliği sorunları
yaratmaktadır. Türkiye’de üretilen
sütün yaklaşık %50’si kayıt altına
alınarak işlem görmekte, geri kalanı ise işlem görmeden tüketime
sunulmakta ve pazarlanmaktadır.
Böyle bir uygulama, halk sağlığı
için ciddi riskler doğurmaktadır.
Kayıtlı sektörde işlenen sütün düzeyinin nispeten düşük olması ile
de kendini gösteren sorunun çözümü için geniş kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Tüm sektör, üreticiler, işleyiciler,
Bakanlık, halk sağlığı yetkilileri ve
yerel yönetimler, işbirliği ve ortaklık yapmalıdırlar.”
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 13
suthattı Eylül - Ekim 2012
AB üyeliği: “Tehdit” ya da “Fırsat”
“Türkiye’nin AB’ye girmesi tarımsal gıda sektörü için bir
‘tehdit’ ya da bir ‘fırsat’ olarak nitelendirilebilir. Her iki
durum da yüksek kaliteli gıda üretimi açısından daha
‘rekabetçi’ olmaya yönelik önemli değişikliklerin
yapılabilmesine bağlıdır.”
Gör üş
Dr. Brian Bedard, BA,DVM,MSc.
Veteriner Hekim-Epidemiyoloji, Tarım ve
Hayvancılık Geliştirme Uzmanı
Dünya Bankası Kıdemli Takım Lideri
“Dünya Bankası destekli
programda süt, et, balık
ve hayvansal yan ürünler
konusunda rehberliğe
odaklanılmıştır.”
Sayfa
Dosya
n Türkiye’de Gıda Güvenliği
Teknik Yardım Programı’nın stratejik hedefi; AB’ye uyum sürecinde tarımsal gıda sektöründe modernleşme konusunda, kamu yatırım politikalarının geliştirilmesi ve
uygun finansman seçeneklerinin
analizi dahil olmak üzere Türkiye’nin yeni bir ulusal gıda kanunu
ile gıda işletmelerinin modernizasyonu ve uyumu konusunda program hazırlama çabalarına yardımcı
olmaktır. Başlangıçta dört ana emtia konusunda rehberlik yapılmasına odaklanılan teknik yardımın sonuçları Küresel Uzaktan Eğitim
Ağında tartışılarak, Kafkasya,
Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve bölgedeki diğer ülkeler için
örnek teşkil etmiştir.
Türkiye’de 50.000’den fazla gıda
işleme işletmesi arasında çalışmaya
dahil edilen süt, et, balık ve hay-
vansal yan ürünler işleme sektörlerinde 5.000’den fazla işletme bulunmaktadır. Türkiye’nin mevzuata ilişkin reformları ve tarımsal gıda sektörünün yapısal ve kurumsal
uyum süreci, tarımsal gıda tedarik
zincirlerine yön veren bu işletmeler açısından büyük önem taşımaktadır. Gıda güvenliği, sektörün uluslararası rekabet gücü ve
sürdürülebilirliği açısından önemli
bir sorundur. Gıda güvenliği sorununa ilişkin çözümler rekabet gücünün artırılması ve dolayısıyla
uzun vadede büyüme ve kırsal istihdamın desteklenmesi için çok
önemlidir.
Program kapsamında ilk olarak
tarımsal gıda işletmelerine ilişkin
Sınıflandırma Raporu Haziran
2009’da tamamlanmıştır. Dört
sektörde 5103 firma değerlendirilmiş ve bunlardan 364 tanesi (%7)
AB sınıflandırma şartlarına tam
uyumlu kabul edilmiştir.
Teknik yardım programında elde
edilen ikinci önemli sonuç; İşletmelerin Eksiklik Analizi ve Değerlendirilmesi olmuştur. Süt, et, balık ve hayvansal yan ürünler alt
sektörlerindeki 5.600 işletmeden
seçilen temsili bir örneklemde yapılan değerlendirmeler, tarımsal
gıda işleme sektöründe teknik sorunlarla birlikte kalite ve güvenlikle ilgili başka sorunlar olduğunu ortaya koymuştur. Rapor hedeflenen alt sektörlerde işletmelerin modernizasyonu için ihtiyacın
‘tahminen’ 1.2-2.1 milyar euro
aralığında olduğunu göstermiştir.
AB Sınıflandırma ve İşletme Eksiklik Analizi çalışmalarında birincil üretim ve hammadde ile ilgili
saptanan sorunlar ve zorlukların;
kalite, gıda güvenliği ve tedarik
sürekliliği açısından işleme sektörünün sürdürülebilirliğini olumsuz
etkilediği belirlenmiştir.
Türkiye’nin AB’ye girmesi tarımsal gıda sektörü için ya bir “tehdit”
ya da bir “fırsat” olarak nitelendirilebilir. Her iki durum da yüksek
kaliteli gıda üretimi açısından daha ‘rekabetçi’ olmaya yönelik
önemli değişikliklerin yapılabilmesine bağlıdır. Bu çalışmanın
amacı, AB pazarına erişim ve uluslararası rekabet bağlamında gıda
işleme sektörünün rekabet gücünü
arttırmaya yönelik birtakım tavsiyeler ve seçenekler sunmaktır.
Modernizasyon Planı Kılavuzu, gı-
13
Gör üş
Ragıp Bayraktar, DVM, MSc.
Veteriner Hekim-Hayvan Sağlığı Epidemiyoloji ve Ekonomisi Uzmanı
Ulusal Proje Danışmanı
“Gıda güvenliği, sektörün
uluslararası rekabet gücü
ve sürdürülebilirliği
açısından önemli bir
sorundur.”
da işleme sektörüne AB’nin gıda
güvenliği ve çevrenin korunmasına ilişkin şartlarına uygun yüksek
kaliteli, katma değerli üretim ve
uluslararası rekabet gücünün korunması için bir çerçeve sağlayacak Modernizasyon Planı oluşturmak için gerekli öneriler ve arka
plan bilgilerini sunmaktadır.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 14
14 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Perakende
Per aken d eh at t ı
İndirim marketlerinde
yükseliş sürüyor
Fikri Türkel
“2013 yılı
tahminlerine göre,
Türkiye’de
perakendeciliğin
boyutları 350 milyar
dolara ulaşacak.
Yatırımcılar alanı boş
bırakmak istemez.”
n 1995 yılında BİM’in ilk tanıtım toplantısını hatırlıyorum. O
güne kadar “indirim marketi” tanımı yoktu. 6 mağaza ile başlayan
zincirin kurucu genel müdürü olarak Almanya’daki Aldi mağazalarının eski genel müdürü seçilmişti.
Toplantıda, “Rami gibi yerlerden
veya spot piyasalardan alım yapacak mısınız ve private label yani
özel market markalı ürünler satacak mısınız?” sorularını sormuştum, “hayır” denilmişti. Bugün,
BİM’in yüzde 64’ünü özel market
markalı ürünleri oluşturuyor.
Gelinen noktada 1 milyar TL cirosu, yurt dışındaki mağazaları ile
birlikte 4 bine yaklaşan sayısı, istihdamı ve yıllık yatırım büyüklüğü ile Türkiye’nin en büyük perakende şirketi BİM’dir.
BİM ile başlayan indirim marketi
yatırımları bütün hızıyla sürüyor.
A101, Şok, Diasa, UCZ, Migros
express, Onurex gibi indirim
marketleri yatırım yarışı
içinde. Yerel perakendeciler de indirim
marketi konseptini benimsedi.
Artık kurumsallaşma yoluna giren
BİM’den BİMCell gibi yeni açılımların devamı beklenebilir.
A101, kurulalı kısa bir süre olmasına rağmen 1600 mağazayı geçti.
Şok ve Diasa’nın da faaliyet gösterdiği sektörde asıl hamle
UCZ’den bekleniyor. Projede
BİM’in kurucuları arasında da yer
alan ve indirim perakendeciliğini
Türkiye’ye getiren Aziz ve Cüneyt
Zapsu ile Fatih Saraç’ın adları geçi-
Per ak en d e y at ır ım l ar ı ço k k o n u şu l acak
A v r u p a’n ın i k i n ci b üy üğü A h o l d d ah a T ür k i y e’y e g el m ed i . Ki p a i l e
T ür k i y e’d e k en d i si n i g öst er en T esco , ak t i f b i r y at ır ım cı o l acağın ı
açık l ad ı.
yor. Fatih Saraç, Turgay Ciner’le
birlikte UCZ marketlerini açmaya
başladı. Şimdiden 200 mağazayı
geçen UCZ’leri diğerlerinden ayıran özellik daha küçük, bakkal boyutunda mağazalar olması. Piyasayı mutlaka etkileyecek ama sonucu daha çok merak ediliyor.
“Rekabet alanı indirim
Sessiz sedasız bir yapılanma daha
var. Yahya Kiğılı’nın Hayat Grubu’nun, BİM veya A101 konseptinde İran’da büyük bir zincir kurmak için harekete geçtiği konuşuluyor. Kiğılı A101’i aldığını açıklamış, ancak devir olamamıştı.
üretim alışkanlıklarını
A101’in şimdiki ana hissedarı Aydın Örme ve Memorial’ın sahipleri
Aydın Grubu. Şok’un satışı dengeleri bozdu, yabancı ortak yerine
yoluna mevcut hissedarlarla devam etmesi bekleniyor.
Almanya’da Aldi, Lidl, Penny, Co
gibi mağazaların faaliyet gösterdiği, hard discount denilen indirim
perakendeciliğinin payı sektörün
yüzde 60’ını buluyor. Türkiye’de
bu oran yüzde 30’larda. Avrupa’da
yaygın olmasına karşılık bu mağaza zincirlerinin hiçbirinin Türkiye’de olmaması ise düşündürücü.
Küresel indirim market zincirlerinin Türkiye’ye gelmemesinin iki
önemli sebebi var: Hızlı tüketim
ürünleri yerel markalardan oluşuyor ve Perakende Yasası.
Türkiye Perakendeciler Meclisi’nin
gündemi, hem perakende pazarı
konusunda hem de Perakende Yasası olarak şekillenen düzenlemeler
hakkında ipuçları veriyor. Rekabet
Kurumu iki yıldır sektör analizi
yapıyordu. Yasa için görüşlerini
TBMM Alt Komisyonuna sundu.
Kayıtdışı perakendeciliğin önlenmesi ve istihdamın artırılmasına
katkı sağlanmasına bağlı olarak,
hızlı tüketim ve gıda perakendeciliği de araştırmalara dâhil edildi.
marketleridir.
Gelişmeler sadece
tüketim
alışkanlıklarını değil,
da etkileyecek.”
Bir önemli gelişme de; perakendecilik verilerinin Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) istatistiklerine
açılması sağlandı.
Perakende Meclisi’nde bir konuya
daha dikkat çekildi. Yaş meyve ve
sebze pazarındaki kayıtdışı oranı
yüzde 70 civarında. Yeni Hal Yasası, bu konuda çözüm sağlamış görünmüyor. Aslında yaş meyve-sebzedeki kayıtdışı, bu alanda oluşacak yeni market zincir potansiyeli
hakkında da bir ipucu veriyor.
Perakende Yasası’nın ele alacağı
konulardan biri de market markaları gibi görülüyor. Bu da indirim
marketlerini düşündürüyor. Nielsen’in araştırmalarına göre dünyadaki market markalarının en hızlı
geliştiği ülke Türkiye. Dünyada
market markalarının toplamdaki
payı yüzde 13, Avrupa’da yüzde
23. Türkiye’de toplam ticaret içindeki payının yüzde 7-8 civarında
olduğu tahmin edilmektedir.
Amerika’da satılan her 5 üründen
biri market markalı üründür.
Türkiye’de yönetim sorunları yaşayan daha doğrusu ana hissedarları
arasında stratejik görüş ayrılıkları
yaşayan Carrefoursa’nın indirim
marketi Diasa’nın dünyada 6 bin
300’den fazla şube ile deneyimi
var. Türkiye’de özellikle frahchaise sistemi ile çoğalmak istiyor.
440’den fazla şubesiyle belirleyici
bir oyuncudur.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 15
suthattı Eylül - Ekim 2012
Sayfa
Gündem
15
G elen ekten b ilim e
Yağsız sütün şirden mayası ile buluşması: Civil Peyniri
Civil peynir; Türk
Patent Enstitüsü’nden
coğrafi işaret almış,
Erzurum’a özgü
önemli bir geleneksel
peynir çeşidimiz.
n 2009 yılında aldığı coğrafi işaretle üretim alanı Erzurum İli ve
ilçelerinin oluşturduğu coğrafi bölge ile sınırlandırılan Civil peynir;
asitliği belirli bir dereceye kadar
artırılan yağsız süte çok az miktarda sıvı şirden mayası katılıp daha
sonra ısıl işlem uygulanarak oluşan
pıhtının, karıştırılıp yoğurulması
ve askılara asılarak kütle içinde
telli bir yapı (lif) oluşturması sonucu elde edilen yağsız bir peynirdir.
Çeşitli şekillerde muhafaza edilen
Civil peynirler, yağsız olması nedeniyle diyet amaçlı kullanıma uygunlukları, yüksek besin değerleri (protein, kalsiyum
ve fosforca zengin)
ve yağsız sütün
değerlendirilmesinde bir alternatif olmaları
bakımından
önemlidirler. Tüketimi gün geçtikçe artan
Civil peynir, salamurada
muhafaza edilerek, sadece Civil
peynir veya Lor peyniri ile birlikte
basılarak olgunlaştırılır. Vakum
ambalajlı da piyasaya sunulur.
Basılan tiplerde olgunlaşma sırasında spontan olarak gelişen bazı
mavi-yeşil küfler peynire özel bir
lezzet kazandırarak, yöre tüketicisi
için tercih unsuru olur. Halk tabiriyle “göğermiş peynir” olarak da
isimlendirilen bu peynirlere kontrolsüz bulaşan ve gelişen küflerin
halk sağlığı açısından bir risk olduğu ve mikotoksin oluşturabildiği
göz önünde bulundurulmalıdır.
Ülkemizde küflü peynir çeşitleri
özellikle İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde yerel olarak üretilmekte
ve tüketime sunulmaktadır. Özellikle Fransa, Hollanda vb. ülkelerde küfle olgunlaştırılan ve sekonder starter kültür olarak kullanılan
küfün adıyla anılan, çok sayıda
küflü peynir çeşidi bulunurken
(Rokfor, Camambert vb.); geleneksel olarak üretildiği ve sağlık
açısından risk taşıyan haliyle dahi
büyük rağbet gören basma tip Civil peynirlerimiz de potansiyel küf-
lü peynir çeşidi olarak ekonomimize kazandırılmalıdır. Böylece hem
insan sağlığı hem de ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlanacaktır. Güvenilir küflü Civil peynirine
yurt dışından büyük bir talep olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle, TÜBİTAK tarafından
desteklenen projeler ile araştırmalar yapılıyor. Piyasadan alınan, görünüşü ve özellikleri beğenilen 41
adet küflü Civil peyniri örneğinde
hakim küf florasının %88.7 gibi
yüksek bir oranla Penicillium roqueforti olduğu tespit edilmiştir.
Ancak bu küf türünün de sağlığa
zararsız, toksin oluşturmayan suşlarının belirlenmesi çok önemlidir.
Elde edilecek verilerle Küflü Civil
peyniri standardizasyonuna, Küflü
Civil peyniri standardı hazırlamaya
ve halkın çok sevdiği küflü peynirin güvenilir şekilde üretilmesine
ve peynirin yurt içi ve dışında değerinde pazarlanmasına, yağsız süt
ve PAS’ın değerlendirilmesine katkı sağlama ve yağsız peynir tüketi-
Prof. Dr. Songül Çakmakçı
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölümü
cilerine güvenilir alternatif bir
peynir çeşidi sunma amaçlanmıştır. Bu konuda bize destek veren
TÜBİTAK’a özellikle teşekkür
ederiz. (Proje Lideri: Prof. Dr. Songül Çakmakçı - Araştırmacılar:
Doç. Dr. Mustafa Gürses, Doç.
Dr. A. Adnan Hayaloğlu, Yrd.
Doç. Dr. Elif Dağdemir ve Yrd
Doç. Dr. Bülent Çetin, Danışman:
Prof. Dr. İsmet Hasenekoğlu)
Araştırmalarda, peynirlerde ortalama kurumadde %48.18, yağ
%3.45, kurumaddede yağ %6.20,
protein %36.95, kül %5.68, tuz
miktarı %5.13 bulunmuştur. Ortalama pH değeri 6.51, titrasyon
asitliği %0.77, olgunlaşma indeksi
%15.29 olarak saptanan örneklerde toplam 95 adet uçucu bileşen
tespit edilmiştir.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 16
16 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Beslenme
Sü t l e Be sl e n m e
Dondurma ye;
hem serinle hem beslen
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Süt Teknolojisi Bölümü
“Dondurmanın soğuk
olduğu için sadece
yazın yenilebileceği
algısı -ki bu oldukça
yanlış bir algıtüketimi önemli
oranda etkiliyor,
tüketimin yüzde 80’i
Mayıs-Ekim ayları
arasında gerçekleşiyor.
O halde haydi;
dondurma ile hem
serinleyelim hem
beslenelim.”
n Yaz mevsimini uğurladığımız
bugünlerde sıcaklarla hala başımız
dertte. Hele İzmir gibi bir kentte
yaşıyorsanız sıcak havalarda içinizi
serinletecek gıda ve içeceklere daha çok gereksinim duyarsınız. Sıcak günlerde içinizi ferahlatacak
en iyi içecek ayran ya da kefir, en
iyi tatlı da dondurma olabilir.
Dondurma; içine şeker katılmış
çeşitli meyve suları ve sütten dondurulmak suretiyle elde edilen ve
özellikle sıcak yaz günlerinde çok
aranan eğlenceli bir gıda.
Anadolu’da soğuk tatlı yeme geleneğinin eskiden beri var olmasına
karşın, günümüzdeki gibi dondurma yapma alışkanlığının geçmişi
17. yüzyıla dayanır. Dondurma ilk
olarak belirli lokanta ve otellerde
imal edilirken, daha sonra ev, sokak ve dükkan dondurmacılığı
olarak bir gelişme gösterir ve
1970’lere kadar teknik kapasitesi
küçük olan işletmelerden halka
sunulur. Ülkemizde ilk modern
dondurma üretimi ise Atatürk Orman Çiftliği Pastörize Süt ve Mamülleri Fabrikası tarafından 1957
yılında gerçekleştirilir.
Dondurma; her ne kadar tüketiciler tarafından bilinmese de içerdiği
besin maddeleri nedeniyle önemli
bir enerji, mineral ve vitamin kaynağı. Süt, şeker, glikoz şurubu, salep, süt yağı, vanilya, meyve püresi, çeşitli kuruyemişler, çikolata
veya kakaodan yapıldığı için besleyici değeri bir hayli yüksek.
Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D, E
ve K grubu vitaminleri bulunur.
Önemli oranda kalsiyum, fosfor,
magnezyum, sodyum, potasyum,
demir ve çinko kaynağı olan dondurma, aynı miktar süte göre daha
yüksek oranda enerji içerir. Bu nedenle çocuklar için özellikle yazın
tüketimi artan bir besin. Çocuklar
yaz aylarında daha az süt tükettikleri için kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamaları daha zor. En iyi kalsiyum kaynağı olarak bilinen süt,
yoğurt, peynir gibi besinlerin yanı
sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı tüketmek, kalsiyum gereksinimlerinin karşılanmasına
katkı sağlar. O nedenle çocukların
dondurma yeme isteklerine gem
vurulmamalı, ancak aşırı tüketmelerine de engel olunmalıdır.
Dondurma tüketmek yetişkinler
için de önemli. Her şeye karşın kalori değeri baklava, pasta gibi hamurlu tatlılara oranla çok daha
düşük olduğu için sağlıklı ve dengeli bir beslenme programında yetişkinler için haftada en az 2-3 kez
dondurma tüketimi öneriliyor. Yine de kilo problemi olan kişilerin
dondurmayı akşam yerine öğle
vaktinde tüketmeleri gerekiyor.
Bugün ülkemizde yıllık kişi başına
dondurma tüketimi 2,5 litre iken
bu rakam ABD’de 20, AB’de 15
litre. Tüketimin az olmasında;
ekonomik koşullar nedeniyle tüketicinin alım gücündeki azalış, pazarlama ve dağıtım sorunları gibi
pek çok neden ile birlikte tarihsel
Anadolu yemek kültüründe yemeklerden sonra tatlı olarak şerbetli hamur tatlıları yeme alışkanlığı etkili oluyor. Bunların yanı sıra
soğuk olduğu için sadece yazın yenebileceği algısı da -ki bu oldukça
yanlış bir algı- tüketimi önemli
oranda etkiliyor. Bu yanlış algı
sonucudur ki, tüketimin yüzde 80’i MayısEkim ayları arasında
gerçekleşiyor.
Türkiye’de hem geleneksel hem de sanayi
tipi dondurma üretildiğini göz önüne alarak
tüketimde bazı hususlara
dikkat etmemiz gerekiyor.
Açıkta satılan dondurmalar güvenilir yerlerden alınmalı, dondurucularda muhafaza edilen ve hijyenik ortamda
hazırlananlar tercih edilmelidir. Ambalajlı ürünlerde ise ambalajın ve şeklin bozulmamış olmasına dikkat edilmeli ve son kullanma tarihlerine
bakılarak satın alınmalıdır.
O halde haydi yerken, hem serinleyelim hem beslenelim.
Peynir tüketimi diyabet
riskini azaltıyor
n ABD’li bilim adamları tarafından gerçekleştirilen ve süt ürünleri tüketimi ile diyabet arasındaki
ilişkiyi inceleyen bir araştırma,
peynirin düzenli tüketimi halinde
diyabeti %12 oranında azaltabileceğini ortaya koydu.
Sekiz Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen ve içlerinde diyabete sahip
olan kişilerin de bulunduğu tüketicilerle yapılan anketin sonuçları
“American Journal of Clinical
Nutrition” adlı bilimsel dergide
yayımlandı. Araştırmada, katılımcılara süt ürünleri tüketim sıklık-
ları ilgili sorular yöneltilerek, düzenli tüketim alışkanlıkları mercek
altına alındı.
Tüketicilerin yemek alışkanlıklarına ilişkin verilerin yaşa, cinsiyete,
beden kitle indeksine göre değerlendirildiği araştırmanın sonucuna
göre; peynir, yoğurt gibi fermente
süt ürünleri diyabete iyi geliyor.
Ancak araştırmayı yapan uzmanlar, peynirle diyabet arasındaki
bağlantı üzerine çalışmaların devam etmesi gerektiğini ve peynirin
aşırı tüketiminin zararlı olabileceğini de belirtiyor.
Kaliteli peyniri anlamanın ipuçları
n Sofralarımızın en önemli gıdalarından peynirin kalitesi, güvenilirliği, besin değeri, üretim koşulları büyük önem taşıyor. Alışveriş
sırasında birkaç detaya dikkat edilerek güvenilir, besin değeri yüksek ve hijyenik koşullarda üretilmiş peynire ulaşmanız mümkün.
Teksüt Hijyen ve Gıda Güvenliği
Danışmanı, İstanbul Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent
Nazlı, dayanıklılık ve kalitenin
peynir çeşidine göre değişebildiğini söyledi. Nazlı, şöyle devam etti:
“Öncelikle, iyi bir beyaz peynirin
kalıbı düzgün ve her kenarı birbirine eşit olmalıdır. Üzerinde pas,
küf ve salamura kirlilikleri taşımamalıdır. İyi bir beyaz peynirin rengi, parlak ve canlı bir beyazdır.
Donuk, kirli beyaz, sarımsı, siyahımsı olmamalı, mavi-yeşil gibi
renk değişimleri gözlenmemelidir.
Peynir yapısının homojen, pürüzsüz ve lekesiz olması gerekir. Yüzeyinde ve içinde delikler, gözenekler, yarık ve çatlaklar bulunmamalıdır. Kimi özel peynirlerde
gözeneklerin bulunması normaldir. Peynir ne fazla sert, kuru, kolay ufalanabilir, ne de çok yumuşak, süngerimsi olmalıdır.
Peynirde küf, amonyak, yemimsi,
sabunumsu ve mayamsı kokular
hissedilmemelidir. İdeal bir peynirin tadı ekşi, keskin, yakıcı, acı,
metalik ve çok tuzlu olmamalıdır.
Ancak, faydalı küflerle üretilmiş
değişik tat ve kokuda özel peynirler de vardır.”
Prof. Dr. Nazlı, peynir satın alırken ambalajın vakumunun bozulmamış olmasına dikkat edilmesi
gerektiğini de belirterek, “Havayla temas, peynirin bozulmaya ve
küf oluşmaya başlaması demektir.
Peynir ambalajlarında etiket kontrolü yapılmalı ve son tüketim tarihi geçmemiş ürünler alınmalıdır.
Peynir, uzun süre sıcakta bekletilmemeli ve +4-6 derece arasındaki
ısıda buzdolabında saklanmalıdır.
İhtiyaç olduğu kadar porsiyonlanarak kullanılmalı ve hava almayacak şekilde tekrar kapatılmalıdır.” dedi.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 17
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 18
18 Sayfa
Tarım ve İnsan, aynı karede buluştu
7’den 70’e hemen her yaş ve meslek grubundan 717 katılımcının 3
bin 127 eserini değerlendiren jüri,
“Genel, Çiftçi, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı çalışanları,
Öğrenci ve Denizbank çalışanları”
olmak üzere 5 ayrı kategoride dereceye giren isimleri belirledi.
Jüri ayrıca Ulusal Fotoğraf Yarışması Kataloğunda yer alacak ve
Yerli hayvan ıslahı projelerine destek
n TÜBİTAK, özel sektöre yönelik, “Öncelikli Alanlar Araştırma
Teknoloji Geliştirme ve Yenilik
Projeleri Destekleme Programı”
kapsamında, tarım ve gıda projelerine 2 ila 4 milyon lira hibe desteği sağlayacak. Tarımda tohum ıslahı kapsamında endüstriyel bitkilerden buğday, mısır, pamuk ve
soya çeşitlerinin ıslahı, hayvancılıkta yerli büyükbaş ve küçükbaş
hayvan ıslahı, gıdada ise analiz ve
ambalaj konusundaki projelere
hibe desteği öngörülüyor.
Songül ACAR
n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Denizbank sponsorluğunda bu yıl dördüncüsünü düzenlediği “Tarım ve İnsan” konulu
fotoğraf yarışması sonuçlandı.
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Çiftlik
bir yıl boyunca sergilenecek fotoğrafların seçimini de yaptı.
Yarışmada 91 kişiye ait 159 eser
sergilenmeye layık görülürken,
19’u da ödül aldı. Ekim ayında düzenlenecek törende, dereceye giren
eser sahiplerine toplam 15 bin lira
ödül verilecek.
“Tarım ve İnsan” fotoğraf yarışmasında genel kategoride birinciliği
Konya’dan Eyüp Karakuş ile Kocaeli’den Hüsna Altın paylaşırken,
Çiftçi Özel Ödülü kategorisinde
Aydın’dan Özgün Atilla ile Trabzon’dan Sabri Altın dereceye girdi.
Öğrenci Özel Ödülünü Trabzon’dan Aytaç Özcan ile Aydın’dan Hakan Yaralı, Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı Özel
Ödülünü Diyarbakır’dan Songül
Acar ile İstanbul’dan Kadir Çivici
kazandı. Denizbank Çalışanları
Özel Ödülü ise İstanbul’dan Nursen Kaçan ile Muğla’dan Yeşim
Eralp Dağdelen’in oldu. Bakanlık
Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi
Başkanı Recep Tezgel, “Tarım ve
İnsan” temalı fotoğraf yarışmasının artık bir marka haline geldiğini söyledi, yarışmada emeği geçen
herkese teşekkür etti.
TÜBİTAK’ın Araştırma
Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) ile Teknoloji ve Yenilik Destek
Programları Başkanlığı
(TEYDEB) Destekleri hakkında bilgilendirme toplantısı, 14
Haziran’da Ankara’da yapıldı.
Toplantıda Tarım, Ormancılık ve
Veterinerlik Araştırma Destek
Grubu-TOVAG Yürütme Komitesi’nden Prof. Dr. Cengiz Sancak
ARDEB programlarının, TEYDEB Bilimsel Programlar Başuzmanı Dr. Naci Sağlam da özel
sektöre yönelik Ar-Ge destek
programlarının tanıtımını yaptı.
Ön başvuruların 31 Ağustos’ta sona erdiği yerli büyükbaş ve küçükbaş hayvan ıslahı konulu çağrı
kapsamında, yerli genetik kaynaklarımızın korunması, üstün yeteneklerin iyileştirilmesi (genetik
iyileştirme), bu ırklara ait suni tohumlama materyallerinin sağlanması ve geliştirilmesini hedefleyen
çalışmalar değerlendirilecek. Böylece yurt dışına bağımlılığın ortadan kaldırılıp, ulusal kaynakların geliştirilerek değerlendirilmesi amaçlanıyor.
30 Eylül ön başvuruların sonuçlandırılması, 30 Kasım 2012
ise Proje öneri başvurusu için son
tarih olarak belirlendi.
Proje süresi en fazla 36 ay, bütçe
üst sınırı ise yeni nesil gıda ambalajlarının geliştirilmesinde 2
milyon lira, diğer projelerde ise 3
milyon lira olarak belirlendi. Ortaklı projelerde ise bütçe üst sınırı
sırasıyla 3 ve 4 milyon lira olacak.
Ankara’da düzenlenen toplantıda
Abdullah Öğüt tarafından Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
sağladığı Ar-Ge destekleri hakkında da kapsamlı bir bilgilendirme
yapıldı.
þmasý
inovasyon projeleri yarý
fikirler
Son baþvuru: 31 Ekim 2012
Ayrýntýlý bilgi: www.northstarinnovation.net - www.gidahatti.com
Kategoriler:
I- Yeni Proses / Gýda Teknolojisi (Verimlilik Artýran Projeler Dahil)
II- Kalite Kontrol ve Ýzleme Süreçleri (Gýda Güvenliði ve Hijyen)
III- Yeni Ambalaj / Ambalajlý Gýda
Kimler katýlabilir: Üniversitelerin ilgili bölümlerinin ön lisans, lisans,
yüksek lisans ve doktora programlarýna kayýtlý öðrencileri.
Yarýþma kapsamý: Yarýþma; öncelikle gýda ve içecek sektöründe tüketici memnuniyetini ve toplumsal refahý artýrabilecek
ve sonuçlarý ticarileþtirebilecek nitelikteki bilimsel araþtýrma projelerine açýktýr.
*Baþvuru öncelikli olarak gýda ve içecek sektörüne yönelik projeler için deðerlendirilecek olup, diðer tüm kategorilerde önerilecek fikirlere de açýktýr.
deste
ðiyle
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 19
suthattı Eylül - Ekim 2012
Sayfa
İnovasyon
19
Pastörize sütün ömrü uzayabilir
n Sütteki ısıl işleme dayanıklı ve
pastörize sütün çabuk bozulmasına neden olabilecek bir grup bakteriyi tanımlayan ABD’li bilim
adamları, geliştirdikleri testle pastörize sütün ömrünü uzatma yolunda önemli bir adım attılar.
Yüksek sıcaklıkta kısa süreli
(HTST) süt pastörizasyonu, sütün
bozulmasına neden olan mikropların birçoğunu öldürüyor. Ancak, Cornell Üniversitesi Tarım ve
Yaşam Bilimleri Fakültesi Süt Kalite Geliştirme Programı araştırmacıları tarafından bulunan sporlu bakteri Paenibacillus, sporlar
gibi ısıl işleme dayanabiliyor ve
saklama sırasında sütte bozulmaya
neden olabiliyor.
Paenibacillus bakterisini tespit
edecek bir moleküler biyoloji testi
geliştiren Cornell Üniversitesi bilim adamları, geliştirdikleri testle
ilgili bir de rapor hazırladılar. DairyReporter.com’a konuşan raporun yazarlarından Martin Wiedmann, söz konusu testin pastörize
süt üreticilerine raf ömrünün uzatılması konusunda yardımcı olabileceğini söyledi. Wiedmann, şu
bilgileri verdi:
“Araştırmanın sonuçları, geliştirilen test sayesinde pastörize sütün
raf ömrünün iki gün daha uzayabileceğini gösterdi. Pastörize sütün
raf ömrünü uzatabilmek için New
York’ta süt işleyicileriyle çalışıyoruz. Bulduklarımızın sektörde kullanılmasından ve sonuç
alınmasından dolayı çok memnunuz.”
Avrupa süt sığırcılığı inovasyon ortaklığı
n İngiltere merkezli DairyCo,
sütçülükle ilgili araştırma, geliştirme ve bilgi alışverişinde daha yakın iş birliği için aynı alanda çalışan Avrupa’daki fon kaynaklı kuruluşlarla güçlerini birleştirdi.
birçok ülkede aynı. Bu ortaklık sayesinde araştırmalarımızı ve bilgilerimizi, sorunları çok daha verimli ve kolay bir şekilde gidermek
üzere paylaşabileceğimiz bir platforma sahip olduk.” dedi.
Altı Avrupa ülkesindeki sütçülük
kurumları, Çiftçiler Kulübü Başkanı Richard Holland’ın girişimi
sonucunda Avrupa Sığır İnovasyon
Ortaklığı’nı (ECIP) imzaladı.
DairyCo Ar-Ge Müdürü Ray Keatinge de, yeni ortaklığa ilişkin şu
değerlendirmeyi yaptı:
Bu birleşmeyi sorunlarla mücadele
edebilmek ve diğer ülkelerde mevcut araştırmaların en iyi şekilde
yapılması için bir fırsat olarak gördüğünü söyleyen Holland, “Sütçülükle ilgili karşılaşılan sorunlar
“Bu ortaklık vergi ödeyenler için
araştırma fonlarından daha iyi bir
getiri elde edilmesi adına mükemmel bir fırsat. Ortaklıkla daha geniş bir coğrafi alanda Ar-Ge’de
tekrarları önlemeye ve daha stratejik hareket etmeye çalışacağız.
Örneğin, Danimarka’daki topallık
araştırmalarından ya da Hollanda’nın gübre yönetimi çalışmalarından alabileceğimiz dersler var.
Bu grubun ayırt edici özelliği, süt
çiftçilerinin ihtiyaçlarını temsil etmesi ve çiftlik düzeyinde uygulamalı Ar-Ge etkisinin artmasına
odaklanıyor olmasıdır.”
ECIP, 2012’de Hollanda Süt
Ürünleri Kurulu tarafından koordine edilecek. İnovasyon alanındaki ortaklıklığın ileriki aşamalarında çalışma olgunlaştıkça, grubun ortak araştırma, geliştirme ve
bilgi alışverişinin desteklenmesi
için ek AB fonu talepleri de gündeme gelebilecek.
süthattı sayı 12_Layout 1 27.08.2012 18:03 Page 20
20 Sayfa
Eylül - Ekim 2012 suthattı
Çevre
Hayvansal atıklardan elektrik üretimi 2014’te
n Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
hayvansal atıklardan elektrik üretimi projelerine hız verdi. Bakanlığın desteğiyle Kırşehir’in Çiçekdağ ve Balıkesir’in Gönen ilçelerinde kurulacak biyogaz tesislerinde 2014 yılına kadar elektrik üretimine başlanması hedefleniyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
yazılı açıklamasında, hayvansal
atıklardan elektrik üretimi konusunda Federal Alman Çevre, Doğa
Koruma ve Nükleer Güvenlik Ba-
kanlığı ile ortaklaşa gerçekleştirilen proje kapsamında biyogaz tesislerinin kurulmasına teknik destek sağlanacağı bildirildi.
re kullanımının önemli oranda düşeceği, bu sayede yer altı sularındaki tarımsal atık kaynaklı nitratın
önleneceği kaydedildi.
Ülkemizdeki büyükbaş, kanatlı
hayvan, organik atıklar ve gıda sanayi atıklarıyla Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin %5,9 ila
11,6’sının karşılanabileceği bilgisine yer verilen açıklamada, biyogaz
üretimi sonrasında ortaya çıkan
fermantasyon artıklarının gübre
olarak kullanımıyla kimyasal güb-
Açıklamada, çalışmaların öncelikle
Balıkesir, Sakarya, Bolu, İzmir,
Manisa, Konya gibi hayvancılığın
yoğun olduğu yerlerde gerçekleştirileceği, Marmara ve İç Anadolu’da pilot tesislerde başlayacak
teknik araştırmaların yıl sonuna
kadar bitirilmesinin hedeflendiği
bildirildi.
Çevreci çiftlikler gıda sanayinin gözdesi
n Almanya’daki Hannover Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin çevre dostu
ürünlere talebi, gıda endüstrisinde
büyüme fırsatları yaratıyor.
bir
ihtimal
daha
Hannover Üniversitesi Çevresel
Planlama Enstitüsü’nden Daniela
Kempa’nın, gıda şirketlerinin çevre koruma hizmetlerine ilgilerini
belirlemeye yönelik çalışması, Journal of Environmental Management’ta yayımlandı. Kempa, çalışmasının sonuçlarına ilişkin şunları
söyledi:
var
“Gıda sektörünün önde gelen şirketleri, artan tüketici bilinciyle organik üretim yöntemleri ya da
çevre koruma üzerine daha fazla
Cam
Kompozit
Karton
Metal
iletişim kurulması gerektiğini gördüler. Sonuçlar gıda şirketlerinin
pazarlama stratejileri çerçevesinde
çiftliklerin çevre koruma hizmetleriyle ilgili belgelerine ilgisini gösterdi. Bu belgeler, hem çiftçilere
hem de gıda şirketlerine avantajlar
sağlıyor. Çiftçiler belgeler sayesinde çevre koruma hizmetlerini ölçüp belgeleyebilecekler, böylece
gıda şirketlerine bu konularda daha fazla bilgi sunabilecekler. Gıda
şirketleri de bu belgelerle tüketicilerini çevre dostu ürün talepleri
konusunda tatmin edebilecekler.
Diğer taraftan bu belgeler, tüketicilere aldıkları ürünlerle ekosistemi koruma hizmetlerini destekleme şansı veriyor.”
Plastik
Üretimlerini ambalajlayarak piyasaya süren tüm firmalar,
Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýnýn yayýnladýðý" Ambalaj Atýklarýnýn Kontrolü Yönetmeliði"ne göre
ambalaj atýlarýnýn geri kazanýmý saðlamak ile yükümlüdürler.
TÜKÇEV bu firmalar adýna, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýndan aldýðý yetki ile
ambalaj atýklarýnýn doðadan toplanmasýný ve geri kazanýmýný organize eden kuruluþtur.
Marfrig’in karbon
emisyonları dış kaynaklı
n Dünyanın önde gelen gıda üreticilerinden Marfrig Grup için yapılan, şirketin kontrolünde olmayan hayvan yemi üretimi, ürünlerin taşınması ve diğer dış kaynaklar gibi tüm emisyon kaynaklarını
içeren küresel sera gazı (GHG)
emisyon envanteri, grubun GHG
emisyonlarının %95’inin dış kaynaklı olduğunu gösterdi.
Marfrig’in
emisyonlarının
%95’inin dış kaynaklardan geldiğine ilişkin envanter bulgusu, şirketin sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla tedarikçiler ile var
olan ilişkisi üzerinde çalışmasını
sağladı.
www.tukcev.org.tr
Marfrig Sürdürülebilirlik Direktörü Clever Avila, şunları söyledi:
“Envanter, sektörde öncü bir girişim oldu. Çıkan sonuç, şirketin
ürünlerinin karbon ayak izini
emisyon azaltıcı stratejiler açısından anlaması için çok önemli.
Bulgular, aralarında tahıl ve hayvan çiftçileri, enerji ve ambalaj tedarikçileri ve lojistik operatörleri
olan tedarikçilerimiz ile ortak bir
sera gazı azaltma çabası oluşturmaya odaklanmamızı sağlayacak.”
Marfrig’in son iki yılda yaptığı
Kapsam 1 (şirketin kendi emisyonlarını kapsayan) ve Kapsam 2
(satın alınan güçten kaynaklanan
dolaylı emisyonları kapsayan)
GHG envanteri çalışmaları ile
emisyonların 2020’ye kadar %30
azaltılması planlanıyor.

Benzer belgeler

süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri

süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Detaylı

süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, F...

Detaylı