karamela - M. Kemal Adatepe

Transkript

karamela - M. Kemal Adatepe
1
KARAMELA
mutlulukla karşıladığım,
aşkla sevdiğim rastlantı
bir başkasının kurgusuymuş yalnızca
(Pamuk 1995 s.156)
Yeni Hayat'ın (Pamuk 1995) özenle kurulmuş güçlü kurgusunun birden fazla yapı
malzemesinin bir anlamda "kilit taşı" olarak düşünebileceğimiz "karamela", üzerinde özenle
durulması gereken bir ögedir. Gerek "open end"li Yeni Hayat'ın "iç dönüşümlerinin"
sağlanmasında önemli bir yere sahip olması, gerek zarif dil oyunlarının can alıcı bir
örneklemesi olması, gerekse Yeni Hayat'ın ismine ve dolayısıyla da "tarihsel gelişim sürecine"
kaynaklık etmesi açılarından değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğümüz "Karamela" ile
ilgili notlarımızı üç ana başlık altında değerlendirmeye çalışacağız.
1. İç Dönüşümler
1.1. Karamela - Canan
Yeni Hayat'ın anlatıcı kişisi (Osman), Canan'ın «kaderine yön vermesiyle» kitabı okumuş,
kitapta yeni bir hayat bulmuştur. Mehmet'in vurulmasından sonra ise, aşık olduğu Canan da
aniden ortadan yok olmuş, Osman onu aramaya başlamıştır. «Canan yok ise can gerekmez»
mısrasını tersinden otuzdokuz kişiye söyleyen Osman, Canan'ın peşinden «yazının götüreceği
yerlere» gidecektir (otobüs yolculukları): «Canan da, yeni hayat da orada olmalıydı.» (Pamuk
1995 s. 42-45)
"Karamela" ilk olarak bu atmosfer içinde, Osman'ın Canan'ı arayışları sırasında geçer:
«...Adının hem sevgili hem Allah anlamına geldiğini bilmeyenlerle dostluğu kestim.
Adlarımızın kafiyeli olmasına bakıp hayalimde bastırdığım evlilik davetiyelerini Yeni Hayat
karamelalarının kâğıdından çıkan türden şık bir maniyle süsledim.» (Pamuk 1995 s. 43)
Yeni Hayat karamelalarındaki manilerden bir örneğe ise Yeni Hayat'ın şerh kısmı olan
16. bölümde rastlamaktayız: «Bayatlaya bayatlaya mermer gibi sertleşmiş karamelaların
kâğıtlarını üzerlerindeki meleklere zarar vermemeye çalışarak zorluk ve dikkatle soydum. Her
karamela kâğıdının içinde bir mani vardı, ama dünyanın ve kitabın anlamı konusunda bana
pek yardımcı oldukları söylenemez. Bir örnek: Evlerinin arkası / Çimento Fabrikası, / Yarim
senden isterim / Bir dikiş makinası.» (Pamuk 1995 s. 250)
1.2. Karamela - Yeni Hayat
Canan'ın peşinden "kaza"yı aramak için yolculuklara çıkan Osman, gece gündüz süren
yolculuklar sırasında ilk "kaza"sını geçirmiş, yanındaki koltukta oturan ve ölen Mahmut
Mahler'in kimliğini ve para cüzdanını almıştır. Yolculukları devam etmekte ve küçük kazalar
olmaktadır. Otobüs yolculuklarının yoğun olduğu bu bölümde "karamela" ikinci kez karşımıza
çıkar: «...Gümüş taklidi tepsilerle muavinler çocukluk bisküvilerini ikram ettiler, ama
annemin çaylarını hatırlamadım. Kakaosuz Türk çikolatasını yedim, ama çocukluğumdaki gibi
bacaklarıma kramp girmedi. Bazan da çeşit çeşit şekerlerden, karamelalardan sepetler
getirdiler, ama Rıfkı Amca'nın sevdiği Yeni Hayat markasına Zambo, Mabel ve Golden'ler
arasında hiç rastlayamadım...» (Pamuk 1995 s. 58)
©mkadatepe
2
Bu satırlardan sonra ise Osman «kafa kafaya tokuşan iki otobüse yetiş(ecek)» ve
otobüslerin birinde ikinci kez bir ölünün cüzdanını alacak, diğerinde ise Canan'ı bulacaktır
(Pamuk 1995 s. 59-61). Yine şerh kısmında ise, Canan'la birlikte devam eden yolculuklarında
Yeni Hayat karamelalarına rastladığını hatırlıyacaktır: «Malatya'da ise, bundan ondörtyıl önce,
Melek Şeker Çiklet'in son birkaç başarı yılı yaşadığını öğrendim ve Canan'la otobüs garlarında
bu son karamelalarla karşılaştığımızı hatırladım.» (Pamuk 1995 s. 253) Osman otobüs
yolculukları sırasında Yeni Hayat marka karamelalara rastladığını, Mehmet'e de söylemiştir
(Bkz.: Pamuk 1995 s. 213; ayrıca aşağıda bölüm 1.3.2).
1.3. Karamela - Mehmet
Kaza yapmış bir otobüsün içinde buluşan Osman ve Canan bundan sonra
yolculuklarına birlikte devam ederler. Efsun-Ali Kara kimlikleriyle önce Güdül kasabasına,
ardından da Dr. Narin'in konağına giderler. Bundan sonra ise Osman için yeni bir yolculuk
dönemi başlıyacak ve sonuçta Mehmet/Osman/Nahit'i Viranbağ'da bir çadır tiyatrosunda
bulacaktır. Osman ile Mehmet arasında Viranbağ'da geçen diyalog iki açıdan önemlidir : 1)
Diyaloğun Viranbağ'da geçmesi; 2) Mehmet'in, Osman'ın Yeni Hayat karamelaları ile ilgili
sözlerine Mehmet'in verdiği cevap ile, Süreyya Bey'in gönül alıcı sözleri arasındaki bağlantı.
1.3.1. Karamela - Mehmet - Viranbağ
Yeni Hayat'ın giriş bölümünde, «Dün babam öldü. Bugün gömdük. Boktan herifin
tekiydi, hep içerdi, annemi döverdi, bizi burada istemedi, ben yıllarca Viranbağ'da yaşadım.»
(Pamuk 1995 s. 16) diyen Osman, Viranbağ'da Mehmet'ten kitabın sırrını öğrenmeye
çalışırken, uzun konuşmalarının sonuna doğru, «Biliyor musun, (...) Anadolu'da gezilerimde
pek çok yerde Yeni Hayat marka karamelalarla karşılaştım.» (Pamuk 1995 s. 213) diyecektir.
«Yıllar sonra» ise, «kucağı(n)da güzel kızı, Güney Expresi'nin son vagonunun arkasındaki
kırmızı ışıklara bakarken» hatırlayamadığı istasyonun adını, Ratibe Teyze'nin verdiği gümüş
şekerliği eline aldığında hatırlayacaktır; «Sonra, gel çağrışım gel, dedi aşk ve kitap kurbanı
kırık kalpli adam ve gümüş şekerliği elime aldım. (...) Ne kadar uysallaşabilirmiş hafıza denen
muamma: Hemen hatırladım. (...) Viranbağ idi bu istasyonun adı. Daha da hatırladım. Çünkü
yirmiüç yıl önce ağzımda karamela, gümüş şekerliğe bakarak 'Viranbağ' deyince ben, 'Aferin,'
demişti Rıfkı Amca.» (Pamuk 1995 s. 248-249)
1.3.2. Karamela - Mehmet - Süreyya Bey
Viranbağ'da Osman'ın Mehmet'i "öldürmesinden" hemen önce aralarında şu konuşma
geçer : «"Biliyor musun,' dedim bir daha. 'Anadolu'da gezilerimde pek çok yerde Yeni Hayat
marka karamelalarla karşılaştım. İstanbul'da yıllar önce satılırmış, ama ücra yerlerde,
kavanozların, kutuların dibinde hâlâ var". / "Her şeyin aslına, ilk Neden'ine, kökenine varmak
istiyorsun değil mi?" dedi öte hayattan nice manzaralar seyredebilmiş hasmım. "Saf olana,
bozulmamış olana, sahih şeye ulaşmak istiyorsun. Ama yok öyle bir başlangıç. Hepimizin
taklidi olduğu bir asıl, bir anahtar, bir söz, bir köken aramak boşuna".» (Pamuk 1995 s. 213)
Süreyya Bey ise Osman'a; «Böyleydi işte hayat: Kaza vardı, talih vardı; aşk vardı,
yalnızlık vardı; kader vardı, bir ışık, bir ölüm, ama belli belirsiz bir mutluluk da vardı;
unutmamak gerekiyordu bunları.» (Pamuk 1995 s. 266) diyecektir.
Bu bölümdeki iç dönüşümlerin daha sağlıklı irdelenebilmesi için "Yedi Kandilli
Süreyya"nın da göz önüne alınması yararlı olacaktır.
©mkadatepe
3
1.4. Karamela - Süreyya Bey
Anlam Tepesi'nde, Ziya Tepe Sokak'ta "oturan" Yeni Hayat karamelalarının üreticisi
Süreyya Bey (Pamuk 1995 s. 259-260), «günde iki paket Samsun sigarasını, hayat uzatan bir
iksirden yararlanıyormuş gibi mutlulukla tüttürebilen, seksenlik ihtiyarlardandı(r).» (Pamuk
1995 s. 261) Yeni Hayat karamelalarındaki on bin maninin altı bine yakınını kendisi
yazmıştı(r). Sürümün inanılmaz boyutlara ulaştığı o altından yıllarda bazan günde yirmi mani
döktürdüğü olur(muş) (...) bir zamanlar bu ülkedeki bütün bakkallarda terazi ile kasa
arasındaki kavanozlarda kendi eserlerinin durduğunu, kendi mührünü taşıyan nesnelerin on
milyonlarca cepte taşındığını, bozuk para olarak kullanıldığını, tıpkı bir zamanlar sikke
basmış bir imparator gibi iktidarı, zenginliği, ikbali, güzel kadınları, ünü, başarıyı, mutluluğu,
kısaca hayatın bütün zevklerini tattığını söy(ler).» (Pamuk 1995 s. 264)
Kör olduğu avizeye [Yedi Kandilli Süreyya] bakışından anlaşılan Süreyya Bey, «Uzun
boylu, ince, zarif ve yaşına göre de dinç görünüşlüydü. Ellerini parmaklarını hünerle
kullanmasını biliyor, kafası hâlâ tıkır tıkır işliyor ve inatla sigortacı sandığı hülyalı bir katilin
karşısında, ilginç olmaktan hiç çıkmadan altı saat konuşabiliyordu. Mutluluk ve heyecanla
yaşadığı gençliğinde birşeyler başarmış, başarısı milyonlarca kişinin ağzında ve midesinde her
ne kadar eriyip gitmişse ve altı bin manisi de karamela kâğıtlarıyla birlikte çöpe atılmışsa da
ona dünyadaki yeri konusunda sağlam ve iyimser bir fikir vermiş, üstüne üstlük seksen küsur
yaşına kadar günde iki paket sigarayı keyifle içebilmişti(r).» (Pamuk 1995 s. 265-266)
1.5. Karamela - Dr. Narin
Yeni Hayat'ın anlatıcı kişisi Osman ve Canan, Ali ve Efsun Kara kimlikleriyle, Güdül
kasabasından Dr. Narin'in otomobiliyle evine getirilirler (Pamuk 1995 s. 106). Dr. Narin'in
kızı Gülizar, yemekten sonra şeker ikram eder: «Gülizar, bir eşini Rıfkı Amcalar'ın evinde
gördüğüm gümüş bir şekerlikle bize artık unutulmuş hindistan cevizli aslan şekerleri ve Yeni
Hayat karamelaları getirdi.» (Pamuk 1995 s. 109)
1.6. Karamela - Jenerasyon baðlantýsý
Yeni Hayat'ın üç jenerasyonu kapsayan zaman dizgesinde "karamela", ana kahramanın
kızıyla birlikte istasyona trenlere bakmaya giderken karamela almaları ve peronda istasyon
isimleri saymaca oyunu oynarken, Kesikköprü'den sonraki istasyonun adını hatırlıyamaması
ile bağlantılı olarak (Pamuk 1995 s. 245-258) yer alır : «Ne rastlantı : 1. Şimdi önümüzden
geçen tren adını hatırlıyamadığım o istasyondan yarın geçecek. 2. Ratibe Teyze karamelaları
yıllar sonra bana hediye ettiği aynı gümüş şekerlikle vermişti. 3. Kızımın ağzında bir tane,
benim elimde yüz gram karamela var.» (Pamuk 1995 s. 248)
Karamela - Jenerasyon bağlantılarının irdelenmesinde, "demiryolu", "otobüs kazası",
"melek", "gümüş şekerlik" gibi ögelerin yanı sıra, "Hayat Pastanesi"nden alınan yüz gram
"Mabel karamelası"nın da üzerinde durulmasının önemli olduğunu düşünebiliriz.
1.7. Karamela - Melek
Yeni Hayat'ın kurgusunda "karamela" kadar önemli bir öge ve değişik içeriklere sahip
olan "melek" ile "karamela" arasındaki organik bağlantı, gümüş şekerliğin "çok da
zorlanmadan" açılmasıyla ve bir paragrafla gerçekleşir : «Bir an, masalda olacağı gibi,
©mkadatepe
4
şekerlikten tılsımlar, sihirli yüzükler ve zehirli üzümler çıkacak sanmadım değil. İçinden artık
ücra bakkallarda, taşra kasabalarındaki şekerci dükkanlarında bile gözükmeyen çocukluğumun
Yeni Hayat marka karamelalarından yedi tane çıktı. Herbirinin üzerinde alâmet-i farikası bir
melek, toplam yedi melek, H harflerinin kenarına kibarca oturmuşlar, Yeni ile Hayat
arasındaki boşluğa güzel bacaklarını zarifçe uzatmışlar, yirmi yıldır katlandıkları şekerliğin
karanlığından kendilerini kurtaran bana şükranla bakıyor, tatlı tatlı gülümsüyorlardı.» (Pamuk
1995 s. 250)
Yeni Hayat'ta ilk kullanılış biçimi, «...kitabın anlattığı dünyaya bütünüyle girdiğimde,
karanlıkla alacakaranlık arasından çıkan bir melek gibi ölümü gördüm. Kendi ölümümü...»
(Pamuk 1995 s. 10) şeklinde olan meleğin, kitabın sonunda «...otobüsün sağ ön camında
meleği gördüm» biçiminde kullanılması (Pamuk 1995 s. 273), kitabın bir "kaza" ile bittiğine
inanılmasının haklı zeminini oluşturmakla birlikte, «Ne Fars minyatürlerindeki meleğe
benziyordu ne de karamelalardakine, ne fotokopi meleklerine ne de yıllar boyunca her hayal
edişimde sesini bana duyursun istediğim şeye» (Pamuk 1995 s. 274) sözleri, "melek"
motifinin iç dinamiği de göz önüne alınırsa, daha çok Yeni Hayat'ın final sahnesinde "gerçek
yaşama dönüş" olarak da değerlendirilebilinir ve böylece "karamela"da somut bir düzleme
taşınabilinir.
1.8. Karamela - Yeni Hayat/Kitap
1.8.1. Karamela - Rıfkı Hat'ın yazdığı kitap olarak Yeni Hayat
Canan'ın bir "komployla" Osman'ın okumasını sağladığı (Pamuk 1995 s. 155) ve
Osman'ın "hayatını değiştiren" (Pamuk 1995 s. 7) kitabın yazarı Rıfkı Hat'tır (Pamuk 1995 s.
140). Yeni Hayat karamelaları Rıfkı Hat'ın sevdiği karamelalardır (Pamuk 1995 s. 58) ve
yazdığı kitaba "Yeni Hayat" ismini koyarak takma adla yayınlamıştır (Pamuk 1995 s. 237).
1.8.2. Karamela - Orhan Pamuk'un yazdığı kitap olarak Yeni Hayat
Yeni Hayat'ın anlatıcı kişisi, «Bir gün bir kitap oku(r) ve bütün hayatı değiş(ir)»
(Pamuk 1995 s. 7). Kitap onu anlatmaktadır ve onda kendi ölümünü görür: «...Kitap da, tabiî,
ben orada yaşadığıma göre, benden söz ediyor olmalıydı. Benim düşündüklerimi, benden önce
biri düşünüp yazdığı için böyleydi bu (...) Daha sonra, kitabın anlattığı dünyaya bütünüyle
girdiğimde, karanlıkla alacakaranlık arasından çıkan bir melek gibi ölümü gördüm. Kendi
ölümümü» (Pamuk 1995 s. 10). Okuduğu kitabın yazarı demiryolcu Rıfkı Hat'tır ve kitap
ismini çok sevdiği Yeni Hayat karamelalarından almaktadır. Rıfkı Hat'tın yazdığı kitabın
kahramanının ismi ise, aynı zamanda Yeni Hayat'ın anlatıcı kişinin de ismidir: «"Bir gün bir
kitap yazacağım," demişti Rıfkı Amca bana, "kahramanına da senin adını vereceğim." /
"Pertev ile Peter gibi bir kitap mı?" diye sormuştum kalbim küt küt atarak. / "Hayır, resimsiz
bir kitap. Ama senin hikâyeni anlatacağım." Ben susmuştum, inanmayarak. O kitabın nasıl bir
şey olacağını düşünemiyordum.» (Pamuk 1995 s. 249) Bu nokta, Viranbağ ile anlatıcı kişinin
babasının birlikte ikinci kez kullanıldığı noktadır (bkz.: Pamuk 1995 s. 16 ve 247-249).
Anlatıcı kişi, Viranbağ'da kitabı noktasına, virgülüne kadar titizlikle elle yazarak çoğaltan
Mehmet/Osman'ı öldürecek (Pamuk 1995 s. 215), ama bazan öldüğünden kuşku duyacaktır
(Pamuk 1995 s. 229). Son olarak ise, Süreyya Bey'den Yeni Hayat karamelalarının ve meleğin
sırrını "öğrendikten" sonra, «Viranbağ kasabasında hayat sigortası olmak isteyen pek çok
kişinin kendisini beklediğini söyle(yerek)» Sonpazar kasabasından ayrılacak (Pamuk 1995 s.
266-267) ve «otobüsün sağ ön camında meleği gör(ecek)» (Pamuk 1995 s. 273), «Bunun
©mkadatepe
5
hayatı(n)ın sonu olduğunu anla(yacak)», oysa o, «yeni bir hayata geçmeyi, ölmeyi hiç mi hiç
istem(eyecektir)» (Pamuk 1995 s. 275).
1.9. Karamela - Kronoloji
Yeni Hayat karamelaları 32 yıl boyunca üretilmiştir (Pamuk 1995 s. 263) ve 14 yıl
önce Malatya'da son bir kaç başarı yılından sonra her şey sona ermiştir (Pamuk 1995 s. 253).
Bu iki tarih bize, Yeni Hayat karamelalarının ilk kez 1945 civarlarında üretilmeye
başlandığını göstermekte [32 + 14 = 46 / 1991 - 46 = 1945]1. İlk olarak Eskişehir'de üretilen
karamelalar, «yirmi iki yıl önce taşınmıştır» [1991 - 22 = 1969] Kütahya'da yedi yıl [1969 + 7
= 1976], son olarak Malatya'da ise bir kaç yıl daha üretilmişlerdir [1991 - 14 = 1978] (Pamuk
1995 s. 253).
Yeni Hayat karamelalarının kronolojik gelişimi, Yeni Hayat'ın kronoloji kurgusunu
tamamlamakta ve "tarihsel öyküsünü" bütünlemektedir.
2. Karamela ve "dil oyunları": Karameladan Kara-Mela'ya
Yeni Hayat'ın mecazi anlamlarla dolu isim simgeselinde2 "karamela"nın özel bir yeri
vardır. Aslında Pamuk karamelayı Kara-Mela'ya dönüştürmeden önce bu dönüşümün önemini
vurgulayan ip uçlarını da okura vermiştir. Ancak her nedense "Mela"nın anlamını bilmesi
gerekenlerin bu konudaki "suskunlukları", Yeni Hayat üzerine yazılan onca "yazı"ya rağmen
bu noktanın gözden kaçmasını ya da kaçırılmasını sağlamıştır.
Pamuk karamelanın Kara-Mela'ya dönüşmesinden önce Süreyya Bey'e "Schachmatt"ın
kelime oluşumunu açıklattırır: «...esrarengiz bir şekilde bana Almanca bilip bilmediğimi
sordu. Cevabını beklemeden "Schachmatt," dedi. Kelimenin Farsça "Şah" ile, öldünün
Arapçası "mate"den yapılmış bir Avrupa melezi olduğunu açıkladı.» (Pamuk 1995 s. 261)
Karamela kelimesinde ise "kara"yı "en temel kelime" olarak tanımlarken, kelimenin
ikinci kısmında "pas"ı okuyucuya atar: «...Sanıldığının aksine ne karamela, ne de kelimenin
kendisi Fransa'dan gelen birer ithal, birer taklittiler. Kara kelimesi bu topraklarda onbinlerce
yıldır yaşayan insanların sözlüklerindeki en temel kelime olduğu için zaten, otuziki yıllık
üretim tarihi boyunca, Kara-Melaların kağıdına koyduğu on bin küsur maninin bine yakınında
bu kelime vardı.» (Pamuk 1995 s. 263)
Daha önce "Okuma-B"nin 21. dip notunda kısaca değindiğimiz "Karamela"
konusunda, «Kara-Melaların da, Melâl'in can sıkıntısı anlamına geldiğini düşünürsek, "melek"
ile olan bağlantısı farklı bir anlam kazanabilir.» demiştik (Adatepe 1997a s. 56). Ancak,
Türkçe sözlükteki "Melâl"in (Türkçe Sözlük 1966), metin içindeki "Mela" ile ilgisi
olmadığını, Kürtçe'yi "seçmeli yabancı ders olarak" öğrenmiş olan eşimin uyarısıyla farkettim.
Buna göre;
mela : Köy reisi, muhtar, dinsel lider, molla / chef de village, chef religieux,
mollah / headman of village, religious leader, mullah (Blau 1965 ve 1991);
mella/e : molla, din adamı, imam (Malmisanýj 1992);
mela : 1) Mullah, islamischer Würdenträger, islamischer Geistlicher,
Korangelehrter. 2) Bürgermeister, Dorfältester (Omar 1992);
1
Tarihlemeler için "Okuma - B" de yapılan tarihleme denemesindeki değerler esas olarak kabul edilmiştir. Bkz.:
Adatepe 1997a s. 44-45, dip not 9.
2
Yeni Hayat'taki isim simgeseli konusunda kısa değinmeler için bkz.: Adatepe 1997a s. 45-46, dip not 10, 11, 12,
13, 14, 17.
©mkadatepe
6
mela/mele : hoca, molla, imam (İzoli 1992);
melle : İmam. Camaata namaz kıldıran kimse (Torî 1992)
anlamlarını taşımaktadır. "Karamela" bu durumda Türkçe "Kara" ile Kürtçe "Mela"nın
birleşmesiyle oluşan bir "melez" olarak karşımıza çıkar.
Bu durumda "Yeni Hayat" ve "Melek"in (ve ilgili diğerlerinin) nasıl
değerlendirilebilineceği noktası bu yazının sınırlarını aşmaktadır. Ancak yine de,
"Schachmatt" ile "Kara-Mela" arasında yer alan metinden seçtiklerimizin konunun açılımına
yararlı olabileceğini düşünmekteyiz: «Batı'ya satrancı biz öğretmiştik; dünyevi bir şey, bir
savaş alanı görünümünde, beyaz ordu ile karanın, içimizdeki iyi ile kötünün ruhsal savaşı
olarak. Onlar ne yapmıştılar? Vezirimizi kraliçe, filimizi piskopos yapmıştılar; önemli değildi.
Ama satrancı kendi akıllarının ve dünyadaki akılcılığın zaferi olarak bize geri vermiştiler.
Bugün onların aklıyla kendi hassasiyetimizi anlamaya çalışıyor ve bunu uygar olmak
zannediyorduk (...) Kolonyalist zekâların zekice bir taktikle bugün "Ortadoğu" dedikleri
muhteşem topraklar, özerkliklerini ilan etmiş acemi prens katillerle bugün bu yüzden
kaynaşıyordu (...) Bu toprakların kendi özerk tarihlerinin de sonuna gelmiştik artık.» (Pamuk
1995 s. 161-163)
3. Karamela ve tarihsel perspektif
Yeni Hayat'ta, kronolojik açıdan en eski tarihlemeyi veren dört önemli detay bizi 1910
yılları civarına götürmektedir3. Gerek 80'lik ihtiyar Süreyya Bey (Pamuk 1995 s. 261), gerek
67 yaşında öldürülen Rıfkı Hat (Pamuk 1995 s. 140) ve onun yaşlarındaki Osman'ın babası
(Pamuk 1995 s. 16), gerekse 65-70 yaşlarındaki Dr. Narin (Pamuk 1995 s. 107), Osmanlı
İmparatorluğu'nun son yıllarında doğmuş ve ilk gençliklerini Türkiye Cumhuriyet'inin ilk
yıllarında geçirmiş bir nesli temsil etmektedirler.
Ancak, Yeni Hayat'ın bu ilk Cumhuriyet kuşağıyla başlayan (ve Cevdet Bey ve
Oðulları'nın iskeletini oluşturan - Pamuk 1993) jenerasyon zinciri (Osman'ın babası - Osman Osman'ın kızı), Yeni Hayat'ın göreceli tarihlemesi için ikinci derecede önemli gibi
görünmektedir ve kitabın kurgusunu tek başına açıklayamamaktadır. Bu noktada Yeni
Hayat'ın içinde kesin olarak saptıyabildiğimiz ikinci bir tarih büyük bir önem kazanmakta ve
kurgunun detaylarının açımlanmasını sağlamaktadır. Yeni Hayat karamelalarının ilk üretim
tarihi olarak tespit ettiğimiz 1945 tarihi, 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına işaret ediyor olması
nedeniyle hem dünya hem de Türkiye Cumhuriyeti için önemli bir tarihtir.
Bu tarihleme itibarıyle "Karamela", kronolojinin yanı sıra bir kaç açıdan ilginç
özellikler kazanır. 1945 tarihinin "Karamela" açısından ilginçliği, Missouri'nin Dolmabahçe
önlerinde demirlemesi ile Türkiye'nin iç siyasetinin yeni bir boyut kazanması, kurulan yirmi
kadar partiyle çok partili döneme geçilmesi, kısa bir süre sonra DP'nin iktidarı CHP'den
alışıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yapısında Atatürk'ün ölümüyle başlayan
değişimlerin hız kazanmaya başlamasıdır (Toker 1971; Yeşil 1988, Deringil 1994; Türkiye
Tarihi 1995 c. 4 s. 131 vd.). Çok partili hayata geçişle özdeşleştirilen demokrasinin Türkiye
Cumhuriyeti'ne gelişiyle/getirilişiyle, Yeni Hayat karamelalarının üretiminin "aynı" tarihe
rastlaması, "Karamela"nın demokrasi kavramı ile özdeşleştirildiğini düşündürtmektedir. Bu
özdeşleştirmeyi öngörmemizin bir nedeni de, göreceli kronolojimizde önemli bir yere sahip
bir başka tarihin mekan kavramıyla kesişmesi, böylece, hem metnin iç dinamiğindeki bir
bağlantının hem de Türkiye Cumhuriyeti tarihi için önemli tarihin ve mekanın ön plana
çıkmasıdır.
3
Tarihler, "Okuma-B" ve burada, "Kronoloji" başlığı altında öngörülen tarihlemelerdir.
©mkadatepe
7
1960 tarihi hem 27 Mayıs'ın tarihidir, hem de Rıfkı Hat'ın Yeni Hayat'ı yazdığı tarihtir.
Yeni Hayat karamelalarının 1945'den beri üretildiği Eskişehir4 ise, benzinsizlikten
çalışamayan Devrim'in yapıldığı demiryolları atölyelerinin şehridir5. Burada Rıfkı Hat'ın
kitabının toplatılması ile Devrim'in sessizce garaja çekilişi arasında paralellikler aramak
"fantazi" gibi görünse bile6, Yeni Hayat karamelalarının Eskişehir'den Kütahya'ya taşındığı
yaklaşık 1969 tarihi ile Malatya'ya taşıdığı yaklaşık 1976 tarihleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin
siyasi tarihi açısından önemli nirengi noktalarına işaret etmektedir ve bu durum yeni
"fantazileri" gündeme getirmektedir.
1969 tarihi, bir yandan dünya konjüktürü için önemli bir tarih olan 1968'e7, diğer
yanda ise Türkiye'nin siyasi yaşamındaki önemli tarihlerden biri olan 12 Mart 1971 tarihine
yaklaşmamızı sağlarken, kendi başına da önemli bir tarihtir. Özellikle "Kanlı Pazar"la (16
Şubat 1969) birlikte farklı bir nitelik kazanan "öğrenci olayları", 12 Mart'ın "meşruluk
zemini"ni oluşturacaktı (Karadeniz 1975; Kırçak 1993). Benzinsizlikten çalışamayan
Devrim'in (rivayete göre «bizim yapacağımız iş bu kadar olur» sözleriyle) garaja çekilişine
benzer bir şekilde 27 Mayıs'ın Anayasa'sı da "bu halka fazla bulunarak" rafa kaldırılacak,
TİP'in ideolojik parçalanmasının ardından kontrol dışına çıkan ve güçlenen "solun yükselişi",
bu şekilde önlenecekti.
Bu şekilde, "Yeni Hayat"ın yazarı Rıfkı Hat'ın ve daha sonra kitabı okuyanların
öldürülmesi, sıkı takip altına alınması nesnel bir zemine oturabilmekte, Dr. Narin'in kimliği
hakkında da yeni ip uçları elde edinilebilinmektedir. Bu dönem için 1969 tarihinin 12 Mart'a
gönderme olarak seçilmesinin nedenini, bir taraftan, 15 Temmuz 1968'de Dolmabahçe'de
askerleri "denize dökülen" 6. Filo'nun, bu kez, "Missouri'nin getirdiği demokrasinin"
savunucularınca, iki kişinin öldürülerek savunulmasıyla ilintili olduğunu, diğer yanda ise 1968
öğrenci eylemleri ile, 15-16 Haziran 1970 işçi eylemlerine gönderme olduğunu düşünebiliriz.
Kütahya ise, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgili gibi görünmektedir8
4
«...köşeden bana el edip duran üretici geldi aklıma:«Muhtevası: Glükoz, şeker, nebati yağ, tereyağ, süt ve
vanilyadır. Yeni Hayat karamelaları bir Melek Şeker Ciklet T.A.Ş. mamuludur. Çiçeklidere Sok. No: 18
Eskişehir.» (Pamuk 1995 s. 251)
5
Çetiner bu konuyu "Devlet Demiryolları otomobil üretiyor" başlığı ile verecektir. «Zamanın Devlet
Demiryolları Daire Başkanı ile Genel Müdür'ü Milli Birlik Komitesi'ne çağrılmış ve kendilerine talimat
verilmişti. Başka yolu yoktu bu işin, yerli üretim otomobil Demiryollarının Eskişehir Cer Atölyelerinde
yapılacaktı.» (Çetiner 1996 s. 217 vd.)
6
Yeni Hayat'ın bütün yolculukları otobüslerle yapılmakla ve bütün kazalar otobüs - otobüs ya da otobüs kamyon kazası şeklinde olmakla birlikte, metin içinde geçen tek binek aracının "61 model kuyruklu Chevrolet"
olması («Bizi Dr. Narin'e götüren 61modeli kuyruklu Chevrolet'nin...» - Pamuk 1995 s.106), bu konuyla
bağlantılı bir ip ucu olarak düşünülebilinir.
7
1968 tarihi, «Yirmi üç yıl önce» Rıfkı Hat'ın «Bir gün bir kitap yazacağım (...) kahramanına da senin adını
vereceğim (...) senin hikayeni anlatacağım» sözleriyle bağlantılı olarak da karşımıza çıkar [1991 - 23 = 1968].
"Okuma - B"de bu tarihi yanlış olarak Rıfkı Hat'ın "kitabı" yazdığı tarih olarak değerlendirmiştik. Ancak bu
tarihin 1968 eylemleriyle bağlantılı olduğunu düşünmek daha isabetli olacaktır.
8
1973 yılında Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı bulunan Kütahya'da, ilk kez 1938 yılında Havva Üssü tesisleri
inşa edilmiş ve ilk olarak iki alaydan oluşan 4. Hava Alayı kurulmuştur. 1949'da Acemi Er Eğitim Merkezi olarak
kullanılan Kütahya tesisleri daha da geliştirilmiş ve 1956 yılında buradaki Alay, Tugay seviyesine çıkarılmıştır
(Kütahya 1973 s. 318). Kütahya konumuzla ilgili ilk olarak 1960'da önem kazanır. 27 Mayıs 1960'da,
Eskişehir'de bulunan Adnan Menderes ve yanındakiler Kütahya'ya doğru yola çıkarlar ve yolları kesilerek
©mkadatepe
8
12 Mart 1971 ile başlayan süreçte, öngörülenin aksine, "sol" oyların bütünleştiği CHP
1973 seçiminin birincisi olur, ancak tek başına hükümet kuramaz. CHP-MSP koalisyonu,
Kıbrıs harekatı ve Milliyetçi Cephe hükümeti kronolojisini izlediğimiz bu dönemde
Türkiye'de, 1976'dan itibaren «iç savaş ortamı yaşanmaya başlanır» (Türkiye Tarihi 1995 c.4,
s. 236-243). 1977 seçimlerinde oylarını biraz daha arttıran CHP'nin yine tek başına hükümeti
kuramayışı ile ortaya çıkan iktidar boşluğunun en trajik bölümünü ise, Çorum - Erzurum Gaziantep üçgeni oluşturur. Hemen hemen Türkiye'nin her yerinde yaygınlaşmış olan şiddet,
ilk kez kanlı 1 Mayıs ile katliamlara dönüşmüştü (Güreli 1987). Ancak mezhepsel temellere
dayanması/dırılması nedeni ile "soykırım" olarak değerlendirilen olayların ilki Malatya
belediye başkanının ve yakınlarının bombalı suikast ile öldürülmeleriyle başlamış (Laçiner
1978 s. 12 vd; DKSC 1993 s. 24)9, Kahramanmaraş katliamı ile ise üst noktasına ulaşmıştı
(Birikim 1978/42-44 s. 3 vd; 1978/45 s. 47 vd 1978-1979/46-47 s. 32 vd).
İlki Malatya'da başlayan/tılan bu katliamların, 12 Eylül'ün "mimarı" Kenan Evren'in
Genelkurmay Başkanı oluşu ile ne gibi organik bağlantıları olduğunu bilmemiz pek mümkün
değil10. Ancak bir iç savaş ortamının yaşandığı yaklaşık ikibuçuk yıllık süreçte aslında,
"müdahale için uygun ortam beklendiği" ve hatta "uygun bir ortam yaratıldığı" çok rahatlıkla
düşünülebilinir11. Bu noktada, Yeni Hayat karamelalarının Malatya'da «son bir kaç başarı
yılından sonra», 1978'de birden bire ortadan kalkması bizi, "demokrasinin askıya alındığı" 12
Eylül 1980 tarihine götürmektedir ki, bir anlamda demokrasi ile özdeşleştirdiğimiz
"Karamela"nın «terazi ile kasa arasındaki»12 (Pamuk 1995 s. 264) hikayesinin bu tarihlerde
bitmesi anlaşılabilinir bir durumdur.
tutuklanırlar. Menderes'i tutuklayan askeri ekibin içinde yer alan Muhsin Batur, Kütahya ile ilgili ikinci ip
ucumuzu, önemli kişimizi oluşturmaktadır. Muhsin Batur, daha sonra Talat Aydemir olayı sırasında, isyanı
onaylamayan bir bildiriyi Harp Okulu öğrencilerinin bulunduğu yerlere uçaklarla havadan attıracaktır. 1969'da
Hava Kuvvetleri Komutanı olan Muhsin Batur 12 Mart 1971 Muhtırası'nı da imzalamış, emekli olduktan sonra
ise Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü olarak atanmıştı. Senatörken CHP'ye giren ve
1980'de Cumhurbaşkanı adayı gösterilen Batur, 12 Eylül darbesinden sonra siyasi yaşamdan çekilmişti (Batur
1985; Arcayürek 1985).
9
Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu'nun ve yakınlarının patlayan bomba ile hayatlarını kaybetmelerinden
sonra gelişen Malatya olaylarının asıl önemi, planlı bir suikastler zincirinin halkalarından birini oluşturmasıdır. 7
Nisan 1978'de Malatya, Adıyaman ve Pazarcık (Kahramanmaraş)'da özenle seçilmiş kişilere gönderilen bombalı
paketlerin, 15 Nisan'da, Ankara'da MHP'nin "Büyük Yürüyüşü" esnasında patlamasının öngörüldüğü
düşünülmektedir. Ancak, "Büyük Yürüyüş"ün seyrini değiştirecek bu patlamalar gerçekleşmemiş, Hamit
Fendoğlu paketi iki gün geç almiş ve 17 Nisan'da ölmüş, Pazarcık'ta bomba posta memurunun ölümüne neden
olmuş, Adıyaman'daki ise patlamamıştı. Bkz.: Birand 1986 s. 62.
10
Org. Kenan Evren, oldukça "karışık" olan KKK ataması için ismi hiç geçmeyen bir komutandır; çünkü
hiyerarşik sıralamada dördüncüdür ve normal şartlarda emekli olması beklenmektedir. Ve kendisi de emekli
olmayı beklediğini ifade etmektedir. Ancak, Cumhurbaşkanı Korutürk ile Başbakan Demirel arasında, bu atama
ile ilgili çıkan anlaşmazlık sonucunda, ilk üç kişi, Org. Ersöz, Org. Esener ve Org. Olcay emekli ediliyorlar, Org.
Evren ise KKK'na atanıyordu. Böylece Evren Genelkurmay Başkanı olabilmiş ve altı ay gibi kısa bir sürede
müdahaleye karar verebilmiştir! Bu konuda ortaya çıkan soru işaretlerinin önemli kanıtlarını, konuyla ikinci
derecede ilgili gibi görünenleri oluşturmaktadır. 12 Eylül'den sonra MHP Genel Merkezi'nde yapılan aramalarda,
DKK'ndaki atamalarla ile ilgili belgelerle birlikte, isimlerinin karşılığında (+) ve (-) işaretleri bulunan askeri
savcı ve yargıç listeleri ele geçmişti. DKK atamasının, MHP'de el yazısıyla yazılmış «istenen: Halen Donanma K.
bulunan Oramiral NEJAT TÜMER'in Deniz K. K. olmasıdır» cümleleriyle (Mumcu 1987 s.112), DKK'na Org.
Tümer'in gelmesi arasındaki organik ilişki (Birand 1985 s. 246), bir çok soru işaretiyle birlikte kanımızca Yeni
Hayat'ın "kumpas" ve "karşı kumpas" motiflerinin de anlaşılabilinmesine yardımcı olacaktır.
11
12 Eylül 1980 Harekatı öncesinde, 1976-1980 tarihleri arasında düzenli yapılmış değerlendirmeler için bkz.:
Birikim 1977/26 s. 3 vd; 1977/32 s. 3 vd; 1979/48 s. 33 vd; 1979/49 s. 24; 1978/50-51 s.15 vd; 1979/52-53 s. 4
vd.; 12 Eylül Harekatı'nın takvimi için bkz.: Bölügiray 1991 s. 14
©mkadatepe
9
Pamuk'un Sessiz Ev'de (Pamuk 1992) betimlediği bu dönemin günümüz ile bağlantısı
ise yakın geçmişin iki önemli tarihi, 1991 ve 1993 ile yapılacaktır. Yeni Hayat karamelalarının
«tıpkı eskiden olduğu gibi herkesin cebinde bozuk para gibi taşıdığı ve kullandığı bir şey
olmak üzereyken, uluslararası büyük şirketlerin meyve esanslı, bol reklamlı ürünleri ve
televizyonda güzel dudaklı bir Amerikan yıldızının bunları çok hoş bir şekilde yemesiyle»
(Pamuk 1995 s. 253) ortadan kalkmasından sonrasının hikayesi, Yeni Hayat'ın, Beyaz Kale
(Pamuk 1995a) ile Kara Kitap'ın (Pamuk 1994) kurgusunun harmanlanmasıyla oluşmuş
kurgusu içinde, «Bu toprakların özerk tarihlerinin sonuna geldik» cümlesiyle özetlenecek,
anlatıcı kahraman, «Her zaman oturmayı tercih ettiği[m] 37 numarayı geçmişi(yle) ilgili
herşeyle birlikte arkada bırak(arak) otobüste en öndeki boş koltuklardan birine otur(aracaktır)»
(Pamuk 1995 s. 271).
KISALTMALAR ve KAYNAKÇA
Adatepe, M. Kemal
1997a "Okuma-B (1)", Adam Sanat, (1997) 135 s. 42-59.
1997b "Okuma-B 2", Adam Sanat, (1997) 136 s. 51-63.
Arcayürek, Cüneyt
1985
Demirel Dönemi : 12 Mart Darbesi; 1965 - 1971, 2. bs., Ankara:Bilgi Yay., [Cüneyt
Arcayürek Açıklıyor; 5] 396 S.
Batur, Muhsin
1985
Anılar ve Görüşler : Üç Dönemin Perde Arkası, 4. bs., İst.: Milliyet Yay., 583+30 S.
Birand, M. Ali
1986
12 Eylül : Saat 04.00, 15. bs., [İst.]: Karacan Yay., 319 S.
Birikim : Sosyalist Kültür Dergisi / Aylık / İst. (es.: 1975-1989/1-61.; ys.: 1989
1977/26
"Basyazı", Birikim (1977) s. 3-9.
1977/32
"Başyazı", Birikim (1977) s. 3-9.
1978/42-44 "Başyazı", Birikim (1978) 42-44 s. 3-13.
1978/45
"«Bir Dolmuş Hikayesi» ve MHP", Birikim (1978) 45 s. 47-50.
1978-1979/ 46-47
"Maraştan Sonra..?" Birikim (1978-1979) 46-47 s. 32-55.
1979/48
"Abdi İpekçi'den sonra durum", Birikim (1979) 48 s. 33-37.
1979/49
"«Düğüm» Çözülürken", Birikim (1979) 49 s. 24-26.
1979/50-51 "Neden «bölücülük»?", Birikim (1979) 50-51 s. 15-20.
1979/52-53 "Başyazı", Birikim (1979) 52-53 s. 4-6.
/1
)
Blau, Joyce
1965
Kurdish-French-English Dictionary = Dictionnaire Kurde-Français-Anglais,
Bruxelles, Publications du Centre pour l'Etude des Problèmes du Monde Musulman
Contemporain.
12
Burada terazinin "adalet"in, kasanın ise "ticaret"in simgesi olabileceğini düşünebiliriz.
©mkadatepe
10
1991
Kürtçe/Türkçe-Kürtçe/Fransızca-Kürtçe/İngilizce Sözlük = Dictionnaire
Kurde/Turc/Français/Anglais-Kurdish/Turkish/French/English Dictionary / Türk.:
Fetullah Kakioğlu, İst.: Sosyal Yay.
Bölügiray, Nevzat
1991
Sokaktaki Askerin Dönüşü: 12 Eylül Yönetimi Dönemi, İst.: Tekin Yay., 248 S. ISBN
975-478-086-2.
Deringil, Selim
1994
Denge Oyunu : İkinci Dünya Savaşında Türkiye'nin Dış Politikası, İst.: Tarih Vakfı
Yurt Yay., x+281 S. ISBN 975-333-013-8.
DKSC
1993
Demokrasiye Karşı Siyasi Cinayetler: 1970'den Bu Yana Çözümlenemeyen 26
Cinayet ve Perde Arkası / Yayına haz.: Murşit Balabanlılar, Ümit Sezgin, Oya
Ayman Büber, Esat Pala, İst.: Tempo Kitapları; 1, 112 S.
Güreli, Nail
1987
10. Yılında 1 Mayıs Katliamı : İki 1 Mayıs, İst.: Gür Yay., 336 S.
İzoli, D.,
1992
Ferheng : Kurdi/Tırki-Türkçe/Kürtçe, İst.: Deng Yay.
Karadeniz, Harun
1975
Olaylı Yıllar ve Gençlik, 2. bs., İst.: May Yay., 255 S.
Kırçak, Çağlar
1993
Türkiye'de Gericilik : 1950 - 1990, Ankara, İmge Kitabevi Yay., 384 S. ISBN 975533-030-5.
Kütahya 1973
Cumhuriyetin 50. Yılında Kütahya : Kütahya İl Yıllığı; 1973, Kütahya: Kütahya
Valiliği, 345 S.
Laçiner, Ömer
1978
"Malatya Olayı : Türkiye'deki Faşist Hareketin Yapısı ve Gelişimi", Birikim (1978)
38, s. 12-24.
Malmisanıj, [Mehmet]
1992
Zazaca - Türkçe Sözlük = Ferhenge Dımılki - Tırki, İstanbul: Deng Yay.
Mumcu, Uğur
1987
12 Eylül Adaleti, İst.: Tekin Yay., 141 S.
Omar, Feryad Fazil
1992
Kurdisch-deutsches Wörterbuch (Nordkurdisch/Kurmancî), Berlin: Kurdische
Studien im VWB, ISBN 3-927408-45-X.
Pamuk, Orhan
©mkadatepe
11
1992
1993
1994
1995
1995a
Sessiz Ev, 8. bs., İst.: Can Yay., 311 S. ISBN 975-510-215-9.
Cevdet Bey ve Oğulları, 7. bs., İst., Can Yay., 623 S. ISBN 975-510-159-4.
Kara Kitap, 17. bs., İst.:, İletişim Yay., 436 S. ISBN 975-470-453-8.
Yeni Hayat, 46. bs., İst.: İletişim Yay., 275 S. ISBN 975-470-445-7.
Beyaz Kale, 16. bs., İst.: İletiþim Yay., 193 S. ISBN 975-470-454-6.
Toker, Metin
1971
Türkiye Üzerinde 1945 Kabusu : İkinci Dünya Savaşından Sonra Türk - Sovyet ve
Türk - Amerikan İlişkileri Üzerine Bir İnceleme, 2. bs., Ankara: Akis Yay., 122 S.
Torî, [Welate]
1992
Ferheng : Kurdî/Tirkî-Türkçe/Kürtçe, (İst.: Gül Ofset).
Türkçe Sözlük
1966
Türkçe Sözlük / Haz.: Mehmet Ali Ağakay, 4. bs., Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.;
247, xv+808 S.
Türkiye Tarihi (1-5)
1995
Cilt 4: Çağdaş Türkiye : 1908 - 1980 / Mete Tunçay, Cemil Koçak, Hikmet Özdemir
(vd), 4. bs., İst.: Cem Yay., 624 S. ISBN 975-406-552-7.
Yeşil, Ahmet
1988
Türkiye'de Çok Partili Hayata Geçiş, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.; 897,
186 S.
Adam Sanat (1997) 140, ss. 19-31.
©mkadatepe

Benzer belgeler