haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
Transkript
haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
BAŞYAZI KOBİ’lerin küreselleşmesi Avrupa Birliği’nin en büyük başarılarından biri, 450 milyon tüketici üzerinde tek ve geniş bir market yaratmasıdır ve küreselleşmenin etkisiyle; ticarette, ulaşımda, iletişimde geniş olanaklara sahip olmuştur. Ancak hala, küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) ulusal sınır ve engellerden dolayı iç piyasaya bağımlıdır. Güncel veriler gösteriyor ki, Avrupa’daki KOBİ’lerin sadece beşte biri ihracat yapmakta ve sadece bunların yüzde 3’ü ortak girişimle dışarıya açılabilmektedir. Küreselleşme, şirketlerin uzun dönem varlığını sürdürebilmesini ve rekabetçiliğini desteklemek için büyümeyi zorunlu kılmaktadır. Bu avantajlarına rağmen, küçük işletmelerin dışarıya açılımı hala büyük bir adımdır. Çünkü bu işletmelerin kaynak yeterliliği, uygun iş fırsatlarına ulaşmaları ve yabancı piyasaya açılımları çok kolay değildir. Birçok KOBİ için finansal yatırım ihtiyacı uluslararası alanda önemli bir sorundur. Bunların üstesinden gelmek için çeşitli teşvik programları, ulusal ve bölgesel kurumlar tarafından geliştirilmeli ve KOBİ’lerin uluslararası alana açılımı desteklenmelidir. Avrupa’nın daha çok küreselleşmiş KOBİ’lere ihtiyacı vardır. Uluslararası çalışmalara göre, KOBİ’lerin büyük çoğunluğu hiçbir zaman uluslararası alana giremeyecektir. Farkındalığı artırmak sadece küreselleşmenin faydalarının bilinciyle değil, var olan KOBİ destek programları ile de alakalıdır. En küçük KOBİ’nin daha çok desteğe ihtiyacı olduğu açıktır. Avrupa Birliği Mart 2000’de Lizbon zirvesinde yeni Lizbon Stratejisi diye bilinen stratejileri düzenledi. Bu yolla, Avrupa Birliği gelecek on yıl için kendisine yeni stratejik amaçlar belirledi. Burada amaç; dünyada daha iyi iş, sosyal uyum ve büyüme sağlama yeteneği için rekabetçi ve dinamik, bilgi tabanlı bir ekonomi haline gelmektir. 2005’te Lizbon Stratejisi sadeleştirilerek, yeniden başlatıldı. Yenilenmiş Lizbon Stratejisi 3 yıllık aşama çerçevesinde organize edildi. Birinci aşama 2005-2008 periyodudur. Birinci aşamanın aralık 2007’de bitimiyle komisyon, yeni Stratejik rapor yayınladı ve bu rapor Mart 2008’te ki bahar dönemi Avrupa Konseyinin önerisine sunuldu. Stratejik raporda önceki dönem değerlendirildi ve sonuçlandırıldı. Raporda, yenilenmiş Lizbon Stratejisi’nin işe yaradığı fakat Avrupa Birliği’nin globalleşme çağında başarılı olmak için daha fazla reform yapması gerektiği yer almaktadır. Lizbon Stratejisi’nin dayanağı yeni hareket serisinin başlangıç alanları; insanlar için yatırım, modernleştirilmiş işgücü piyasası, bilgi, enerji ve iklim değişiklikleridir. Oluşturulan Avrupa Küçük İşletme Hareketi doğrultusunda tanımlanan yaklaşımların temelini KOBİLER’in yaşam çemberlerinin her aşamasında, büyüme potansiyelinin önünü açan tedbirlerin entegre edilmesi oluşturmaktadır. Buradaki temel amaç; onların farklılıklarını gözönüne alarak, Avrupa KOBİ’leri için prensipleri düzenlemek ve mevcut şartlar çerçevesinde geliştirmektedir. Bunlar; daha iyi bir iş çevresi yaratmak, gelişimleri için yeni araçlar oluşturmak, daha iyi istihdam ve eğitim programları düzenlemek, yenilik, amaca göre uyarlama, değiştirme ve global rekabete yönelik olarak KOBİ’lerin uluslararasılaştırılmasını teşvik etmek olarak özetlenebilir. KOBİ’lerin, esneklik ve büyük kapasitelerin içindeki yenilik adaptasyonu tanımlanmaktadır. Ama uluslararası pazar için gerekli olan ek yeteneği, yönetim becerisini ve insan kaynaklarının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak için, uluslararası stratejiyi gündelik işlere ödün vermeden katmak gerektirmektedir. Küreselleşme birçok bilgiye ulaşımı kolaylaştırır. Böylece şirketler göreceli olan yüksek başlangıç maliyetlerini ve uluslararası risklerini minimuma indirirler. Ancak, ilgili küreselleşme bilgilerinin sağlanması KOBİ’ler için geniş bir konudur. Küreselleşme şirketlere yeni finansal zorluklar yüklemektedir. Bu ortamda finans konusunda iki ayrı problemle karşılaşmaktayız. Birincisi, yeni bir problem olarak, küresel ortamdaki uluslararası finansal mekanizmanın bilgisini edinmek diğeri ise, uluslararası finans için gerekli olan yardımcı sermayeye ulaşmaktır. İletişim ağları, farklı şirketler ve organizasyonlar arasındaki etkileşimi ortak amaçlar ve çıkarlar doğrultusunda kolaylaştırır, yararlı olacak etkileşim kaynaklarının sunumunu sağlar. Örneğin; daha iyi ve daha hızlı yeni teknolojiye ulaşım gibi. Temel amaç katılımcılar arasındaki etkileşimleri, ortak amaç doğrultusunda geliştirmektir. Son çalışmalar, küreselleşmiş KOBİ’lerin, küreselleşmeyen firmalardan daha iyi performans gösterdiğini ve küreselleşme ile rekabetçiliğin arasında doğrudan ilişki olduğunu göstermektir. Şirketlerin, düşük değerli işleri ve operasyonları taşeronlara vermelerine yada onlara alternatif ucuz tedarikçi bulmalarına yardım edilmesi, yalnızca ayrıcalıklı bir rekabetçi pozisyona gelmelerini sağlama anlamı değil, şirketin kendisinin ve bölge ekonomisindeki işlerinin uzun vadeli sürdürülebilirliğinin sağlanması anlamını da taşır. KOBİ’ler küreselleşmenin değişik aşamalarında olup değişik ihtiyaç, risk ve güçlükler gösterirler. Şirketler, kendi potansiyel pazarlarını, tedarikçilerini, ortaklarını ulusal ya da bazen bölgesel alanda dahi kendilerini sınırlama eğilimindedirler. Bu sınırlamalar şirketlerin potansiyelini kısıtlar. Hedefimiz sınırların ötesindeki düşünce; yeni müşterilere, yeni tedarikçilere, yeni teknolojilere ve yeni işbirliklerine kapıları açmak ve KOBİ’lerin geleceğinin devamlılığı için olabilecek en iyi desteği vermektir. ebsohaber 3 haziran 2008 Tamer TAŞKIN Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı KENT İzmir geleceğini aradı İzmir’in kaybettiği EXPO 2015 gibi vazgeçmedik. Hedef yine dünya kenti büyük bir hedef belirlemek, EXPO olmaktır” diye konuştu. Çeşme’de gerçekleştirilen toplansürecindeki sinerjinin değerlendirilip İzmir’in 1990 yılında Türkiye turiztıda kentin önümüzdeki çeyrek dünyanın yıldız kentlerinden biri olmaminden aldığı payın yüzde 9.64 iken, yüzyıldaki konumunu şekillendiresını sağlamak ve gelecek 20-25 yılını 2007’de bu payın yüzde 5’ler seviyesine cek düşünce ve öneriler tartışıldı, şekillendirmek amacıyla Cumhurbaşkaindiğine dikkat çeken Vali Kıraç, turizmin vizyon ortaya konulmaya çalışıldı. nı Abdullah Gül’ün de önerisi üzerine mevsimlik ve coğrafi dağılımının iyileştiÇeşme’de bir Arama Karar Konferansı rilmesi, kongre turizmi, golf, kış, dağ, tergerçekleştirildi. İzmir Kalkınma Ajansı ile Ege Ekonomiyi Gelişmal, yat, ve eko-turizm ile ilgili yönlendirme faaliyetlerinin gertirme Vakfı’nın işbirliğinde iki gün süren konferansta Ege Bölgesi çekleştirilmesi gerektiğini söyledi. Kruvaziyer turizmde de gelen Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim turistlerin gecelemesinin önemine değinen Vali Kıraç, “Turistleri Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, düşünce ve önerilerini Vali Cahit İzmir’e getirmek tek başına yeterli değil. Özeleştiri yaparsak, şu Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başta olmak anda şehir içinde göğsümüzü gere gere göstereceğimiz bir yer üzere İzmir’in toplum önderleriyle paylaştı. yok. Turistlerin doğal ve tarihi güzelliklerimizi görebilmelerini, Vali Kıraç, açılış konuşmasında arama-karar konferansında gezebilmeleri de sağlamamız gerekiyor. Bu nedenle Agora ve hep birlikte İzmir EXPO 2015 adaylığı çalışmalarında kentte Kadifekale bir an önce önemli ziyaret alanlarından biri haline gelişen beraber çalışma kültürünü ve sinerjiyi gelecekte daha getirilmeli” diye konuştu. verimli şekilde sürdürebilmenin yollarını belirleyeceklerini Vali Kıraç, ayrıca Türkiye’nin fiyat, hizmet kalitesi ve jeoterifade etti. Vali Kıraç, “Sürekli tartışmanın ve aramanın, öğrenen mal kaynaklar açısından rekabet üstünlüğü göz önüne alınarak, bir kent olmanın temel gereği olduğuna inanıyoruz.Bu yüzden İzmir’de sağlık hizmetleri turizmi desteklenmesi gerektiğini, henüz yeni biten EXPO adaylık sürecinin etkileri sürerken yapdünya çapında bir medeniyetler müzesi kurarak dünya mirasına tıklarımızı gözden geçirmek istedik. Hızla alınan bu yolda, vites sahip çıkmanın İzmir için önemli bir görev olduğunu kaydetti. küçültmeden ilerlemek için belirlememiz gereken birçok konu Vali Kıraç, ünlü düşünür Goethe’nin “İlham perisinin gelmebaşlığı var” dedi. sini bekliyorsan, yarı yola kadar git” sözünü hatırlatarak, “Biz İzmir olarak yarı yolu EXPO süreciyle birlikte çoktan aştık” dedi. Vali Kıraç, eğitim sektörünün İzmir’i geleceğe taşıyacak sekHedef dünya kenti olmak törlerden olduğunu, ihtisas Organize Sanayi Bölgeleri de işsizlik İzmir’in EXPO çalışmaları ile kazandığı uluslararası deneyisorununa çözüm bulunabileceğini ifade etti. min paha biçilemeyeceğini dile getiren Vali Kıraç, “Türkiye’nin Vali Kıraç, arama-karar konferansından çıkacak sonuçların gerçek anlamda ilk kent markacılığı çalışması yapıldı. İzmir, da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte değerlendirileceğini EXPO ile büyük oynamayı öğrendi. Artık bundan sonra İzmir hedef küçültemez.Yola çıkarken hedefimiz vardı. İzmir’i bir dün- sözlerine ekledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, EXPO için BIE’ye verilen dosyanın kentin stratejik planı olduğuya kenti, bir marka kent yapmaktı. Olmadı. Ama hedefimizden ebsohaber 4 haziran 2008 KENT DİKTATÖR DEMOKRATLIK Arama-karar konferansının moderatörlüğünü ODTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Ger yapıyor. Prof. Dr. Ger, açılış konuşmalarından sonra oturumlara geçilmeden önce katılımcılara neler yapılacağını anlattı. İzmir ile ilgili misyon, vizyon çalışması yapılmayacağını belirten Prof. Dr. Ger, “Bu şehrin stratejik planı var. Stratejik plan yaratma çalışması da olmayacak. Demokrat olacağız. Kuralları biz koyacağız. Ancak kuralları değiştirmeyeceksiniz. Galiba biraz diktatör demokratlık var. Bunu neden yapıyoruz? Sistematik yapıyı götürebilmek için. Yol haritası elde edeceğiz” dedi. Prof. Dr. Ger ayrıca zamanın iyi yönetilmesi, başından sonuna kadar oturumların terkedilmemesi ve cep telefonlarının kapatılması uyarısında bulundu. nu belirterek, “Onun da masaya yatırılması gerekir. Bu toplantıdan çoğumuzun bildiği konuların sıraya konulması gözden geçirilmesi çalışması olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Bu çalışmaların kentimizin geleceği için dünya kenti olma yolundaki İzmir’in, kabuğunu yırttığı, rakamların değiştiği, gelişmenin başladığı İzmir’in bu toplantıdan sonra hızlanarak gelişmesi umut ve dileğiyle hep birlikte İzmirliler’in hedefe ulaşmasını ve dünya kenti yapması dileğiyle çalışmaların başarılı geçmesini diliyorum” dedi. İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, iki günlük arama-karar konferansı boyunca Türkiye’nin Batı’ya dönük Ege’nin incisi güzel İzmir’i önümüzdeki yıllara taşımak üzere bir tartışma platformu yapıldığını söyledi. Can, “Bilgimizi, fikrimizi, düşüncelerimizi, yüreğimizi kentimizin geleceği için buluşturuyoruz. İzmir’in güçlü ve zayıf yönlerini, tehditlerini, fırsatlarını ortaya koyarak çocuklarımıza daha güzel bir izmir bırakmak için projeler oluşturup, hayata geçirmek için takipçisi olacağız” diye konuştu. ebsohaber 6 İZMİRLİ VEKİLLER YOK Arama Karar Konferansı’na TBMM’de İzmir’i temsil eden 24 milletvekilinden sadece ikisi katıldı. Davet edilen bütün İzmir milletvekillerinden sadece CHP’den Mehmet Ali Susam ve Bülent Baratalı katılacaklarını bildirerek, konferansa geldi. Bunun dışında AKP’den İzmir Milletvekilleri Taha Aksoy, Mehmet Tekelioğlu ile İbrahim Hasgür’ün katılacaklarını bildirdikleri ancak daha sonra Ankara’da bulunmaları gerektikleri için katılamayacaklarını ilettikleri kaydedildi. AKP’li vekillerinin Anayasa Mahkemesi’nin türban ile ilgili verdiği karar nedeniyle Ankara’da bulunmak zorunda olduğu öğrenildi. Bu arada CHP İzmir milletvekilleri Canan Arıtman ve Abdürrezzak Erten de konferansa telgraf göndererek, daha önceden planlanlanmış programları nedeniyle katılamadıklarını bildirdi. İzmir’in potansiyeli yüksek bir kent olduğunu dile getiren Can, “Doğal kaynakları, tarihsel geçmişi, açık fikirli insanları, iklimi gibi nice özellikleriyle dünya kenti olma şansına sahip” dedi. EGEV Başkanı Yılmaz Temizocak da, İzmir’de daha önce yapılan arama konferanslarını hatırlatarak, “Dolayısıyla bu kentin arama konferansları konusunda ciddi deneyimi, alınan sonuçlar konusunda hatırı sayılır hafızası mevcut. Bu kez EXPO adaylığı sürecinde kısa sürede elde ettiğimiz sinerjinin yeniden yapılandırılması elzem. İzmir’in artık geleceğin yıldızı ve dünya kenti olması planlanıyor” dedi. Eylem planı hazır İzmir Valisi Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun da aralarında yer aldığı İzmir’in 52 kanaat önderinin bir araya geldiği toplantıda, ortaya EXPO gibi dünya çapında, heyecan verici büyük bir hedef ve proje konulamadı. Konferansta sadece İzmir’in yıllardır konuşulan ve gündeminde olan haziran 2008 KENT İnciraltı’nın düzenlenmesi, Kadifekaleve İstanbul hızlı tren projeleri, tüp geçit Kemeraltı aksının turizme kazandırılması ve otoyol projelerinin gerçekleştirilmesi İzmir Arama Karar Konferası’na gibi 15 maddelik bir eylem planı oluşgibi konular yer aldı. İnciraltı’nın sağlık, katılan EBSO Meclis Başkanı Enturuldu. Konferansın sonuç bildirgesinin hastane ve otelcilik alanı olarak yapılander Yorgancılar ile Yönetim Kurulu 10 gün içinde hazırlanacağı belirtilirken, dırılmasının da yer aldığı eylem planında Başkanı Tamer Taşkın, görüşlerini sonuçların Ankara’da Cumhurbaşkanı ayrıca Çeşme Yarımadası için de içinde kentin önderleriyle paylaştı. Abdullah Gül’e de sunulacağı açıklandı. gazino (kumarhane), termal, golf, maBunun ardından da tekrar bir değerlendirinalar içeren turizm projesinin hayata rilme toplantısı yapılacağı kaydedildi. geçirilmesi maddesi yer aldı. Konferansı değerlendiren Vali Cahit Kıraç, İzmir’in birinci Eylem planının açıklamasından sonra bir değerlendirme yapan önceliği tanıtıma, ikinci önceliği ise, kentin yeniden yapılandırıl- Vali Cahit Kıraç, ortak aklı kullanmanın mutluluğunu yaşadığımasına vermesi gerektiğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı nı söyledi. Eylem planını ilgili kurumlara, bakanlıklara ve sivil Aziz Kocaoğlu ise, hazırlanan eylem planını kastederek, “Kent toplum kuruluşlarına göndereceklerini belirten Kıraç, İzmir’in için hazırladığımız stratejik planımız onaylanmış oldu” diye önceliği tanıtım ve kentin yeniden yapılandırılmasına vermesi konuştu. Rapor hazırlanıyor Ege Ekonomisini Güçlendirme Vakfı (EGEV) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından düzenlenen ve Çeşme Altınyunus Otel’de gerçekleşen Arama Karar Konferansı, genel bir oturum ile noktalandı. Konferensı yöneten ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Ger, konferansta İzmir’le ilgili kısa, orta ve uzun vadede gerçekleşmesi öngörülen 15 maddelik eylem planı belirlediklerini açıkladı. Konferansla ilgili 10 gün sonra bir sonuç raporu hazırlayacaklarını belirten Ger, bu raporu tüm katılımcılara göndereceklerini kaydetti. Eylem planındaki maddeleri önemlilik ve ilgililik düzeyine göre de ayırdıklarını belirten Ger, “Uygulanacak maddelerin ne kadar zamanda yapılabileceği ile ilgili öngörü oluştu. Eylem planı 7 saatlik bir çalışmanın ürünüdür. Bu nedenle detaylar ve ayrıntılara girilmedi. Ayrı ayrı konuları tartışma olanağımız olmadı” diye konuştu. Projeler desteklenecek Prof. Dr. Metin Ger’in açıkladığı eylem planında kongre, fuar merkezi ve konaklama projelerinin hayata geçirilmesi, limanlar, tersaneler ve marina projelerinin gerçekleştirilmesi, KadifekaleKemeraltı aksının turizme uygun olarak yapılandırılması, anıtsal bir yapıyla simgeleşen müze ve sergi alanı oluşturulması, Ankara ebsohaber 8 İzmir’in tek adımda yatırım bürosu İZKA’da Hükümet, yatırım eğilimini harekete geçirmek, bürokrasiyi azaltarak yatırımları hızlandırmak amacıyla valileri de devreye soktu. Resmi Gazete’nin 3 Haziran 2008 tarih ve 26895 sayılı nüshasında yayımlanan genelgede, “Ülke genelinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşları ile yatırım yapmak isteyen müteşebbislerin kamu kurum ve kuruluşlarında karşılaştıkları sorunların kısa yoldan mahallinde çözülebilmesi amacıyla, sanayiciler ve girişimcilerin sorunlarını dinlemek, gerektiğinde ilgili kurumlarla irtibata geçerek çözüm üretmek, girişimcilere yönelik bilgilendirme, rehberlik ve bölgede bulunan cazip yatırım alanları konusunda tanıtıcı faaliyetlerde bulunmak üzere, valilikler bünyesinde ‘Tek Adımda Yatırım Bürosu’ oluşturulması uygun görülmüştür” denildi. İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın kurulup faaliyete başladığını hatırlatırken, Ajans bünyesindeki Yatırım Destek Ofisi’nin de Başbakanlık genelgesinde bildirilen Tek Adımda Yatırım Bürosu ile aynı işlevi yürüttüğünü ifade etti. haziran 2008 KENT gerektiğini söyledi. İzmir’in yanlış yapılaşma nedeniyle nefes almakta zorlandığını belirten Vali Kıraç, “Dağların dikey geldiği kentimizde yapılaşma yatay olmuş. Mutlaka yapılaşma planlanmalı. Ayrıca tarihi yapılar restore edilmeli. Biz son 2.5 yılda Valilik olarak 22 tarihi yapıya 75 milyon YTL’lik katkı koyduk. Projelere destek vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. Ortak akılda buluşma Eylem planlarının hazırlanması öncesinde çalışmanın 11’er kişilik 5 masada gruplar halinde tartışılarak yapıldığını belirten Vali Kıraç, İZKA’nın maddelerin takipçisi olacağını söyledi. Vali Kıraç, konferansın davetli listesi ile ilgili oluşan kriz ve tepkilerle ilgili de şunları söyledi: “Burada olmamak İzmirli olmamak, ya da İzmir’de söz sahibi olmamak anlamına gelmiyor. Herkesi aynı potada buluşturmak mümkün değil. İnşallah olanağımız olursa daha geniş katılımlı bir toplantı yaparız.” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da, konferansla ilgili değerlendirmesinde tespit edilen ana konuların kendilerinin daha önce hazırladığı stratejik planla örtüştüğünü söyledi. Kocaoğlu, şunları söyledi: “Tespit edilen 14 proje de bizim planlarımızda mevcut. Bu sevindirici bir gelişme. Nazım imar planını hazırladıktan sonra haklı olarak sivil toplum örgütleri, köşe yazarları bizim nazım imar planımızın vizyonsuz olduğunu, projelerin uygun olmadığını söyleyerek genel eleştiriler yapmışlardı. Ama bugün gördük ki, aynı ortak akıl buluştu. Bu konferans ile kendimizi test etmiş olduk ve çıkan sonuçtan çok mutluyum.” “Hazırladığımız stratejik planının ve nazım imar planının ne kadar isabetli olduğunu bu vesile ile gördük” diyen Kocaoğlu, şöyle devam etti: “Doğru işler yaptığımız için yüreklendik. Mükemmel bir çalışma oldu. Stratejik planda herşey belirli. Sadece hedef projelerin gerçekleşmesi için birlik beraberliğe ihtiyacımız var. Hepsinde tüm taraflar birlik beraberlik içinde kentin kalkınması hedeflerini tutturmak için çalışırsa 2020’de İzmir cennet olacaktır.” Akdeniz’in yıldızı Konferansın İzmir’i Akdeniz’in yıldız kenti yapma fikrinin oluşmasına sebep olduğunu belirten İl Genel Meclisi Başkanı İsmail Yılmaz ise, ortak çalışmaların devam edeceğini söyledi. 15 ortak hedefin tespit edildiğini belirten Yılmaz, “İzmir’in kısa, orta ve uzun vadede yapacaklarını tespit etme olanağı bulduk” diye konuştu. Yılmaz, ortaya EXPO gibi dünya çapında bir projenin konmaması konusundaki soruya ise, “Biz böylesi büyük organizasyonları İzmir’in tanıtımı gibi maddelerin içinde değerlendirdik. Yani, böyle şeylerin kimsenin aklına gelmemesi mümkün değil. Burada biz İzmir’in projelerini, önceliklerini konuştuk, konferansın amacı da buydu. Bu toplantıda, EXPO gibi hedeflere girilmesi toplantının içeriği açısından doğru olmazdı” dedi. Ev sahipliği yaptıkları konferansın büyük heyecan yaşattığını belirten EGEV Başkanı Yılmaz Temizocak ise, “Tahminimizin fevkinde katılımcı ciddiyeti, sıcaklığı ve heyecanı yaşadık. Bugüne kadar çıkmayan oranda başarılı sonuçlar aldık. Ufak, tefek projelerden ziyade belli vadede şehrin önünü açacak projeleri belirledik. Bence çok anlamlı bir çalışma oldu” dedi. 15 maddelik eylem planı ve yerine getirilmesi için biçilen süre 1- Kongre, fuar merkezi ve konaklama projelerinin hayata geçirilmesi (2 yılda yapılması öngörülüyor) 2- Limanlar, tersaneler ve marina projelerinin gerçekleştirilmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor) 3- Kadifekale-Kemeraltı aksının turizme uygun olarak yapılandırılması (3 yılda yapılması öngörülüyor) 4- Anıtsal bir yapıyla simgeleşen müze ve sergi alanı oluşturulması (3 yılda yapılması öngörülüyor) 5- Ankara ve İstanbul hızlı tren projeleri, tüp geçit ve otoyol projeleri (3 yılda yapılması öngörülüyor) 6- Organik tarım ve su ürünleri projeleri (4 yılda yapılması öngörülüyor) 7- İnciraltı’nın sağlık, hastane ve otelcilik alanı olarak yapılandırılması (3 yılda yapılması öngörülüyor) 8- Kültür varlıklarının yeniden resterasyonunun ve tanıtımının yapılması, turizmin çeşitlendirilmesi (3 yılda yapılması öngörülüyor) 9- Yeni üniversitelerin kurulması ve teknoparkla desteklenmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor) 10- Kentsel dönüşümü hızlandıracak projelerin hayata geçirilmesi (3 yılda yapılması öngörülüyor) 11- Bölgenin alternatif enerji üretim merkezi haline getirilmesi (5 yılda yapılması öngörülüyor) 12- Termal turizm ve sağlık merkezleri kümeleşmesinin sağlanması (3 yılda yapılması öngörülüyor) 13- Tarıma dayalı OSB oluşturulması (4 yılda yapılması öngörülüyor) 14- Gazino (kumarhane), termal, golf, marinalar içeren Çeşme Yarımadası turizm projesinin hayata geçirilmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor) 15- İzmir’in tanıtım stratejisinin oluşturulması (2 yılda yapılması öngörülüyor) ebsohaber 10 haziran 2008 ULUSLARARASI İzmirli KOBİ’lere Hindistan yolu açıldı Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmirli küçük ve orta ölçekli işletmelere, dünyanın 3’ncü büyük ekonomisi olan Hindistan yolunu açtı. Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Hindistan Küçük ve Orta Ölçekli Ticareti Geliştirme Odası arasında iki ülke sektörlerinin işbirliği yapmasına yönelik olarak Türk-Hint Gelişim Ortaklık Konseyi oluşturuldu. Kurumların sahip oldukları bilgi birikimini paylaşarak işbirliği için kolaylık sağlamayı, ticareti artırmayı öngören ve merkezinin İzmir olması kararlaştırılan protokole EBSO adına Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile Hindistan KOBİ Odası Başkanı Chandrakant Salunkhe imza koydu. Hindistan İzmir Fahri Başkonsolosu Turgut Koyuncuoğlu da bu önemli anlaşmaya tanıklık yaptı. Taşkın ile Salunkhe, geçen yıl Temmuz ayında İstanbul’da TOBB’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen 5. Dünya Odalar Kongresi’nde tanışmışlardı. Şubat ayında da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Hindistan Odalar Birliği arasında işbirliği anlaşması imzalanmıştı. Türk-Hint Gelişim Ortaklık Konseyi’nin temel amacı Türkiye’de Ege Bölgesi ve İzmir, Hindistan’da ise Doğu Hindistan firmalarının özellikle KOBİ’ler arasında ortaklık, teknoloji değişimi ve buna benzer konularda karşılıklı işbirliklerinin geliştirilip desteklenmesi olarak belirlendi. Türk-Hint Gelişim Ortaklık Konseyi, Hindistan Hükümeti tarafından da desteklenecek. EBSO ile Hindistan Küçük ve Orta Ölçekli Ticareti Geliştirme Odası’nın yaptığı işbirliği çerçevesinde daha önceleri kardeş şehir ilan edilmiş olan İzmir ve Bombay arasında işbirliğinin artırılması da görüşüldü. Ayrıca 14-15 Şubat 2009 tarihlerinde Bombay’da gerçekleştirilecek Küresel KOBİ Fuarı’na Ege’deki işadamlarının ve firmalarının katılması konusunda da görüş birliğine varıldı. Türk ve Hint firmalarının rüzgardan elektrik enerjisi üretilmesi alanında işbirliği yapmalarını özendirme ele alınırken, Hindistan heyeti, İzmir’de ilkokuldan üniversiteye kadar İngilizce eğitim veren bir kurum kurmak istediklerini gündeme getirdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, imzalanan protokolün önemini vurgularken, Türk işadamlarının Çin ve Hindistan gibi ucuz pazarlardan çekindiklerini bu pazarlara hiçbirşey satılamaz gözüyle baktıklarını, oysa bunun çok yanlış bir bakış açısı olduğunu söyledi. Hindistan’ın 1 milyar 100 milyon civarındaki nüfusuyla dikkat çekerken, bunun 600 milyonunun alım gücünün yüksek olduğunu ifade eden Taşkın, “Hindistan zengin bir ülke ve büyük bir ekonomiye sahip. Otomotiv, çelik, uzay sanayi ve yazılım endüstrilerinde son derece güçlü olan Hindistan bizimle işbirliği yapmak için çalışıyor. Türk sanayicilerinin ve özellikle EBSO üyelerinin Hindistan pazarına girmek fırsatını iyi değerlendirmesi gerekiyor. İşbirliği anlaşması ile birlikte hem Hindistan’daki hem de Türkiye’deki firmalar birbirlerini tanıyacak, yeni işbirlikleri, ticaret ve ortak yatırım yapmaları kolaylaşacak. Türkiye’deki işadamlarımız sürekli olarak 200 milyon nüfuslu Avrupa’ya ürün satmaya çalışıyor. Oysa Hindistan gibi büyük bir pazar bizi bekliyor. Ben yıllardır bunu savunuyorum” dedi. ebsohaber 12 haziran 2008 ULUSLARARASI İngilizlerin İzmir ilgisi Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim yanın 17’nci büyük ekonomisi konuİngiltere Başbakanı Brown’ın Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ın İzmir’e munda. Dış ticaretimizin yüzde 60’ından yatırımcı çekmek amacıyla yurtdışınfazlasını Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD “İlişkileri geliştirin” direktifiyle da gerçekleştirdiği tanıtım aktiviteleri ile yapıyoruz. İhracatımızın yüzde 90’ını çalışmalara başlayan üst düzey meyvelerini vermeye başladı. İngiltere, sanayi mamülleri oluşturuyor. Dünyanın diplomatlar EBSO’da yatırım alanTürkiye ile ekonomik ilişkilerini gelişönde gelen firmaları ülkemizde, hatta larına ilişkin görüşmeler yaptı. tirmek, İzmir’deki yatırım imkanlarını İzmir’de üretim yapıyor. Biz de EBSO yerinde görmek ve ülkesindeki firmaları olarak üyelerimizin gelişimine katkıda Türkiye’de yatırım yapıp komşu ülkelere açılmalarını desbulunuyoruz. Gerçekleştirdiğimiz aktivitelerle yeni ortaklıklar teklemek üzere çalışma başlattı. İngiltere Başbakanı Gordon kurmalarını, ticaret kapıları açmalarını teşvik ederek uluslararası Brown’ın “ilişkileri geliştirin” direktifiyle çalışmalarına başlayan alanda güçlü olmalarını sağlamaya çalışıyoruz” dedi. üst düzey iki diplomat İngiltere Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi İzmir’in İngiltere’de tanınmasını, İngilizlerin İzmir’e gelmesiWayne Lewis ve Başkonsolos Yardımcısı Serra Money ve İzmir ni sağlayan İngiltere Konsolosu William Buttigieg’e de teşekkür Konsolosu William Buttigieg, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret eden Tamer Taşkın, “İngiltere Konsolosluğuyla Odamızın yakın ederek Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile biraraya geldi. ilişkileri kentimize artı değerler kazandırıyor” diye konuştu. Ziyarette yaptığı sunumda İzmir’in Türkiye’nin yatırım yapılaEge Bölgesi Sanayi Odası’nın ileriye dönük projeler yapmak bilecek en avantajlı kenti olduğunu vurgulayan Taşkın, organiüzere İngiliz sanayicileri bilgilendirmesinin, işadamlarının karşıze sanayi bölgeleri, dünya pazarlarında rekabet eden sektörel lıklı ziyaretlerle birbirlerini ve sektörel işbirliği imkanlarını daha çeşitliliği, hava, kara ve denizyolu ulaşımı, lojistik avantajları, yakından tanıması için organizasyonlar yapılmasının kararlaştıkentin iklimi, insanların eğitim düzeyi, nitelikli insan gücü, rıldığı ziyarette, bu çalışmalardan her iki ülke sanayicilerinin de sosyo kültürel yaşamıyla gerçek bir cazibe merkezi niteliği kazançlı çıkacağı ifade edildi. taşıdığını bildirdi. Avrupalı yatırımcıların Türkiye’yi üretim üssü olarak değerlendirip geçmişten gelen köklü bağlarının bulunduDış ticarette artıdayız ğu Kuzey Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Türki Cumhuriyetlere Türkiye’nin dış ticaretinde artıya geçtiği ülkelerden biri olan ulaşabileceğine işaret eden Tamer Taşkın, kendi dinamik iç paİngiltere ile ekonomik ilişkilerinin ivmesi her geçen yıl artıyor. zarının yanısıra 70 ülkenin vatandaşının vizesiz giriş yapabildiği İngiltere, Türkiye’nin ihracatında 3’ncü, ithalatında ise 8’nci Türkiye’nin önemli bir potansiyel taşıdığını söyledi. sırada bulunuyor. 2007 yılı Ocak-Nisan döneminde İngiltere’ye Taşkın, İzmir’de gıda, tekstil, petrokimya, plastik, otomotiv 2 milyar 421 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, bu yılın yan sanayi, demir çelik, makina, elektrik-elektronik, inşaat, aynı dönemdeki rakam 2 milyar 844 milyon dolar oldu. 2007 balıkçılık, maden ve turizm sektörlerinin ağırlıkta olduğunu yılı Ocak-Nisan döneminde 1 milyar 730 milyon dolarlık ithalaanlatırken, “Türkiye 275 milyar doları aşan toplam dış ticareti, tımız bu yılın aynı döneminde 2 milyar 47 milyon dolar olarak ekonomik istikrarı, dinamik iş ortamı ve girişimci yapısıyla düngerçekleşti. ebsohaber 13 haziran 2008 ULUSLARARASI EBSO Belçika’da İzmir’i tanıtacak İzmir’e yurt dışından yatırımcı bakanlık Genel Sekreteri Norbert Decooçekmek için tanıtım aktivitelerine man, Brüksel Dış Ticaret Müsteşarı Philip EBSO Yönetim Kurulu Başkanı ağırlık veren Ege Bölgesi Sanayi OdaFeytons, Brüksel Dış Ticaret Ataşesi Andre Taşkın’ın Ağustos ayında gerçeksı, bu halkaya Belçika’yı da ekledi. Sebera’nın katılması kesinleşti. leştireceği tanıtım konferansından Daha önce Almanya, İtalya, Avusturya, Belçika Başkonsolosluğu Brüksel sonra Eylül’de de Belçikalılar Hollanda’da İzmir’deki yatırım avantajBölgesi Ekonomi ve Ticaret Ataşesi Sabih İzmir’de yatırımı görüşecek.. larını anlatan, İngilizce’den İbranice’ye Akay’ın Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim kadar 10 değişik dilde “İzmir’e YatıKurulu Başkanı Tamer Taşkın’a yaptığı rım Zamanı” kitabı hazırlatan EBSO, ilişkilerin karşılıklı olarak ziyarette, 18 Ağustos’ta Brüksel’de gerçekleştirilecek tanıtım geliştirilmesi talebi çerçevesinde 18 Ağustos günü Belçika’nın toplantısı ile Eylül ayında Brüksel’den İzmir’e gelecek heyetin Başkenti Brüksel’de İzmir’i tanıtacak. İzmir heyeti, Brüksel’de iş ziyaretine ilişkin programın detayları ele alındı. EBSO Yönetim dünyasının yanısıra eyalet ve kentin üst düzey yöneticileriyle de Kurulu Başkanı Taşkın, Brüksel’deki toplantıya İzmir Büyükşehir birararaya gelecek. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da davet edileceğini, sekEge Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer törel işbirliği imkanlarının yanısıra iki kent arasında geleceğe yöTaşkın’ın önderliğinde Avrupa’nın kalbi Brüksel’de gerçekleştiri- nelik projelerin de gündeme alınacağını ifade etti. Tamer Taşkın, lecek tanıtım etkinliğinin temelleri, Belçika’nın İstanbul Baş“İzmir’deki sektörel yapı ve üretime baktığımızda Belçikalılarla konsolosluğu Brüksel Bölgesi Ekonomi ve Ticaret Ataşesi Sabih ortak iş yapabileceğimiz pekçok alan olduğu görülüyor. Bizim Akay’ın ziyaretlerinin yanısıra aynı zamanda Türkiye Odalar güçlü olan sektörlerimiz petrokimya ve kimya, plastik, otomotiv ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Taşkın’ın Avrupa yan sanayi, eleltrik-elektronik, makine, inşaat, gıda, kara nakil Odalar Birliği (EUROCHAMBERS) toplantısı için Haziran ayı araçları, lojistik ve ulaşım gibi alanlarda işbirliği imkanları var. başında bu ülkedeki temaslarıyla atıldı. Belçikalılar zeytin ve zeytinyağı, jeotermal enerji ile ısıtılan seracılık, süt ve süt ürünleri ile balıkçılık gibi alanlarda da yatırıma gelebilir. Rüzgardan elektrik üretimi yine Belçikalı dostlarımıza Belçikalılar da gelecek Türk partnerlerle cazip imkanlar sunacaktır. Sağlık turizmine EBSO’nun Brüksel’deki tanıtım aktivitesinin ardından Eylül yönelik yatırımlar da yapılabilir” dedi. ayı başında da Belçika’dan en az 30 kadar büyük şirketin üst Belçika Konsolosluğu Brüksel Bölgesi Ekonomi ve Ticaret düzey yöneticilerinden oluşan bir heyet İzmir’e gelecek. Çok sektörlü ekonomik misyona sahip Brüksel Bölgesi resmi heyetine Ataşesi Sabih Akay da, Türkiye’ye gelecek heyette yeralacak katılımcı sayısını daha çok artırmanın gayreti içinde olduklarını bölgesel Başbakan ve Dış Ticaret Bakanının başkanlık etmesi bildirdi. bekleniyor. 12 Eylül 2008’deki İzmir programına Bölgesel Baş- ebsohaber 14 haziran 2008 ULUSLARARASI Maldivler İzmir yatırım köprüsü Hint Okyanusu’nda küçük bir adalar devleti olan Maldivler Cumhuriyeti’nin Kalkınma ve Planlama Bakanı Hamdun Abdullah Hamid ile Altyapı ve İnşaat Bakanı Maoruuf Jamel Türk yatırımcısını turizm, inşaat, gemi ve yat yapımcılığı ile balıkçılık sektörlerinde yatırıma davet etti. Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Konfederasyonu (TUSKON) tarafından bu yıl İstanbul’da ikincisi düzenlenen Türkiye-Asya/ Pasifik Dış Ticaret Köprüsü’ne katılan Maldivler Cumhuriyeti bakanları Hamid ve Jamel, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile biraraya geldi. Turizmi geliştirmenin öncelikli hedefleri olduğunu söyleyen Bakan Hamid, “Hükümetimiz, 1200 adayı yatırımcılara tahsis ederek ada resort otel kompleksleri kurulmasını teşvik edecek. 150 olan otel sayısını en kısa zamanda 200’e çıkarmayı hedefliyoruz. Turizm konusunda Türkiye’nin deneyimlerin yararlanmak isteriz. Bu pastadan Türk işadamları da yararlanmalı” dedi. İnşaat Bakanı Maoruuf Jamel ile ülkelerine döndüklerinde temasları hakkında hükümetlerine bilgi sunacaklarını ve “Türkiye ile ilişkilerin nasıl geliştirileceği konusunun” masaya yatırılmasını sağlayacaklarını dile getirdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın da, Maldivler’i bugüne kadar “Doğal güzellikleriyle hep bir rüya ülkesi olarak” bildiklerini dile getirirken, iş ortamı hakkında araştırma yaparak bu ülkede iş imkanlarının değerlendirileceğini söyledi. Tamer Taşkın, dışa açılmayan hiçbir KOBİ’nin yaşama şansı bulunmadığını kaydederek, “Bugün dünyanın her yerinde iş yapabilmek önemli. Maldivler’de de balıkçılık, turizm ve inşaat sektörleri, Türkiye için işbirliği imkanları taşıyor. 300 bin nüfus ile sınırlı bir ülke, ama iş yapabiliriz. Önümüzdeki yıllarda ayın 15 gününü yurtdışında geçirmeyen hiçbir işadamının yaşama şansı yoktur. Onun için bugün Maldivler’i tanımaktan büyük mutluluk duyduk” diye konuştu. Selanik basın heyeti EBSO’da Yunanistan’ın Selanik kentinden 10 kişilik bir gazeteci heyeti, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret ederek İzmir ekonomisi hakkında bilgi aldı. Selanik basın heyetine EBSO’nun yapısı ve üyeleri için yaptığı eğitimden dış ticarette yeni pazarlar bulmaya kadar yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Taşkın, “Gıdadan tekstile, otomotiv yan sanayiinden elektrik elektroniğe, inşaat ve çimentodan demirçelik, makine hatta mega yat yapımına kadar 45 değişik sektörde üretimleriyle uluslararası pazarlarda rekabet ediyor” dedi. Selanik basın heyetinin soruları üzerine iki ülke arasındaki ilişkilere de değinen EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, “Türk ve Yunan halkları arasında sorun yoktur. Sıkıntı siyasiler arasındadır. Onlar da son dönemlerde sorunları düzeltmeye başladılar. İzmir’de Yunan Konsolosluğu çok etkin. Odamız ile Konsolosluk arasındaki ilişkiler de çok iyi. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri destekliyoruz. Kentimizde Yunanlı sanayicilerin alüminyum, metal ve plastik üzerine yatırımları var” diye konuştu. ebsohaber 15 haziran 2008 ULUSLARARASI Sudan ile ticaret daha da kolaylaşıyor Afrika’nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkelerinden biri olan Sudan’dan gelen 20 kişilik ticaret heyeti, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı (EBSO) ziyaret ederek işbirliği protokolü imzaladı. Protokol, Sudan’da yatırım yapacak Türk firmalarına teşvik ve kolaylık sağlarken, iki ülke arasındaki ticaret hacmini de artırmayı öngörüyor. Büyük ilgi gösteriyorlar Sudan heyetini kabul eden EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, Sudan’daki sanayiyi geliştirmek amacıyla kurulan GIAD ile işbirliği protokolü imzaladıklarını belirterek Sudan’ın Türkiye’ye ve Ege Bölgesi’ne büyük bir ilgi gösterdiğini söyledi. 1 milyar dolarlık bütçeleri var sanayici getirdiğini vurgulayarak özellikle otomotiv sektöründe büyük gelişmeler kaydedildiğini ifade etti. GIAD’ın Sudan’daki en büyük sanayi kuruluşu olduğunun altını çizen Mohmed, “Türkiye nasıl Avrupa ve Asya arasında köprü görevi görüyorsa, Sudan da Arap ülkeleri ve Afrika arasında bir köprü niteliği taşıyor. Sudan bu iki tarafın ülkeleri ile de önemli iktisadi anlaşmalara imza atmış durumda. Türkiye ile ilişkilerimize ara vermiştik ama Türk ürünleri kalitesiyle dünyada çok kiyi bir yere geldi. İşbirliği yapmak için buradayız” diye konuştu. Protokolün iki tarafa da yarar getireceğine işaret eden Mohmed, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceklerini de sözlerine ekledi. EBSO Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün ve GIAD Başkanı Rabea Abdül Karim Mohmed’in imzaladığı işbirliği protokolü ile Egeli sanayiciler hem Afrika hem de Arap pazarına daha rahat ulaşabilecekler. GIAD çatısı altında demir çelik sektöründen otomotiv imalatına kadar 50 önemli sanayi kuruluşunun bulunduğu açıklayan Akgün, heyetin 1 milyar dolarlık bir bütçe ayırarak ticari sefere çıktığını kaydetti. Akgün, heyetin Ankara Sanayi Odası’nın ardından EBSO ile de protokol imzaladığını anlatarak, “GIAD daha önce Çin ile ticari işbirliği yaptı. Ancak Çin’deki kalitesiz ürünler nedeniyle işbirliği bozuldu. Bu nedenle en çok tanıdıkları ülke olan Türkiye’ye yöneldiler. Biz bu işbirliğinden memnun oluruz” dedi. Ufuk Akgün, EBSO’nın 2001 yılında Sudan’ı ziyaret ettiğini de hatırlattı. İşbirliği için buradayız Toplantıda konuşan GIAD Başkanı Rabea Abdül Karim Mohmed de, GIAD’ın 10 yıl içinde Sudan’a bir çok yatırımcı ve ebsohaber 16 haziran 2008 ULUSLARARASI Egeli işadamlarına Japonya çağrısı Egeli sanayicilere Japon firmalarla orÖmür boyu ortak olun taklık çağrısı. Cumhurbaşkanı Abdullah Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Japon firmaların büyük bütçeli yatırım Gül ile birlikte Japonya’yı ziyaret eden birlikte Japonya’ya giden EBSO ve iş olanaklarını daha olumlu değerlenEge Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) YöneYönetim Kurulu Başkan Yardımcısı dirdiğini, Türkiye ve Japonya arasında tim Kurulu Başkan YarUfuk Akgün, sanayicileri Japoninşaat ve gıda sektörlerinde önemli işbirdımcısı Ufuk Akgün, liği potansiyeli olduğunu belirten Akgün, larla işbirliğine çağırdı.. Egeli firmaların “Bu ortaklıklar kısa vadede kurulamıyor. Japon firmalarla Japonların kusursuzluk felsefesi nedeniyle ortaklık yaparak, Asya pazarındaki paysadece numunelerin incelenip onaylanması 2-3 seneyi alabilarını artırabileceklerini söyledi. liyor. Japonlarla iş yapabilmek için bu sürede sabır göstermek EBSO Sanayiciler Kulübü’nde gerekiyor. Eğer iş yapmaya başlarsanız Japonlar kısa vadeli Japonya gezisini değerlendiren Akgün, iş ilişkisi değil, ömür boyu ortak çalışma prensibine sahipler. Japonya’nın 2006 yılında Türkiye’ye Ancak Japonlar Türklere sempati duydukları için bu bekleme 1 milyar 118 milyon dolar doğrusüresinin 1,5 yıla inebileceği düşüncesindeyim” diye konuştu. dan yatırım yaptığına dikkat çekti. Japonya’da kişi başına düşen milli Asya pazarı sizi bekliyor geliri 36 bin doların üzerinde olduJaponya pazarına ihraç edilen ürünlerin doğrudan Asya ğunu hatırlatan Akgün, Japonya ile ülkelerine girebileceğini söyleyen Akgün, Japon mallarının iş yapabilmek için Japon ortağın kalitesi nedeniyle Türk firmalarının büyük Asya pazarına sorunbulunmasının büyük kolay- suz girebileceğini kaydetti. Türkiye’nin Japonya’ya 300 milyon lık sağladığını kaydetti. dolarlık ihracat yaptığını da ifade eden Akgün, bu oran içinde Ufuk Akgün, Japonlaen büyük yer tutan kalemin Japonya’da yoğun olarak tüketilen rın büyük miktarlarda ve Karaburun’da üretilip Japonya’ya ihraç edilen orkinos balığı mal alımı yaptığını da olduğunu dile getirdi. hatırlatırken, İzmirli Ufuk Akgün, Japonların yurtdışı yatırımlarının tüp geçit, köpsanayicilere güçlerü, içme suyu, metro ve havalimanı gibi büyük çaplı projelerden rini birleştirmeoluştuğunu da aktararak şöyle konuştu: leri çağrısında “Japonlar büyük düşünüyor. Birkaç milyon dolarlık yatırımbulundu. lara değil, en az 50 milyon dolarlık büyük çapta yatırımlara ilgi duyuyorlar. Yurtdışındaki Japon yatırımlarını Japon Uluslararası İşbirliği Bankası destekliyor. Bu banka yüzde 1.5 faizle 20-30 yıl vadeli kredi olanağı sağlıyor. Türkiye’de iş yapılması için Japon ortak bulunması gerekiyor. Japon ortak güvence veriyor. Türk ortak ilişkileri sağlıyor. Japon firma yatırımı yapıyor. Japonya pazarına girebilmek için de mutlaka Japon ortak bulunması gerekiyor. Yapılan üretimin mutlaka en üst düzeyde kaliteli olması gerekiyor. Türkiye’de özellikle köprü, havaalanı gibi büyük projelerle ilgileniyorlar. İnşaat sektöründe potansiyel büyük. Uluslararası alanda sadece doğrudan yatırım projeleri değil, finans yatırımları yapan Japonlar Türkiye’yi de finanse eden ülkeler arasında ilk sıralarda yeralıyor.” Daha sonra temasa geçecekler Gezi esnasında somut bir ortaklık ya da yatırım imkanının doğmadığını, Japonların ikili görüşmelere sıcak bakmadığını sözlerine ekleyen Akgün, ilk etapta firma sunumları ve bıraktıkları katalog, kartvizit gibi verileri değerlendirerek daha sonra temasa geçtikleri bilgisini verdi. Akgün, Japon firmaların önümüzdeki dönemde Türk firmalarla temasa geçmesini beklediklerini de sözlerine ekledi. ebsohaber 17 haziran 2008 ULUSLARARASI İtalyan KOBİ’lerine İzmir daveti Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ahmet Şahin, TESK Genel Başkan Vekili Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölgesi Burhan Aksak, DEİK Türk İtalyan İş KonTürkiye İtalya İzleme Komitesi’nin Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı seyi Başkan Vekili Mehmet Buçukoğlu, Trieste’de yapılan 4. Dönem Tamer Taşkın, İtalya’da üretim maliyetleDEİK Bölge Koordinatörü Vekili Ayşegül Toplantısı’na katılan EBSO Yöneri ve global rekabet koşullarının getirdiği Gök Arıcan yeraldı. Türkiye Odalar ve tim Kurulu Başkanı Taşkın, İtalzorlukların yanısıra yeni kuşakların aile Borsalar Birliği’ni Yönetim Kurulu Üyesi yanları işbirliğine çağırdı. işine ilgi duymaması nedeniyle varlıklave Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim rını devam ettirme konusunda zorlanan Kurulu Başkanı Tamer Taşkın temsil etti. küçük ve orta ölçekli işletmeleri Türkiye’nin yatırım için en İtalyan tarafında ise Dr. Gianfranco Caprioli başkanlığında avantajlı kenti İzmir’de yatırıma çağırdı. İtalyan hükümetinin şir- Ekonomiyi Geliştirme Bakanlığı, Venezia Bölgesi, Trieste Ticaret ketlerin ülke dışında faaliyet göstermelerini desteklediğini bildiOdası, Trieste Area Bilim Parkı, Friuli İnovasyon Parkı, Türk ren Taşkın, Trieste Teknoloji Bölgesi ile de KOBİ’lerin büyüyüp italyan Ticaret Odası, İtalyan Odalar Birliği (UNIONCAMERE), gelişerek uluslararası hale gelmeleri amacıyla inovasyon, Ar-Ge, Trieste ve La Sapienza üniversiteleri ile proje destek kuruluşlarımarka, patent başta olmak üzere her alanda işbirliği yapılabilenın üst düzey temsilcileri yeraldı. ceğini söyledi. Toplantıda; KOBİ’ler arasında işbirliği, lojistik, teknolojik 15 Aralık 2004 tarihinde imzalanan iyi niyet protokolü ile yenilikler, Türkiye’de yatırım teşvikleri ve kolaylıkları, çevre, fikri kurulan Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin 4. Dönem Toplantısı, mülkiyet hakları, AB fonları, IPA fonlarına katılım, Karadeniz Triseste’de gerçekleştirildi. Trieste Teknoloji Bölgesi’nin Türkiye havzasına yönelik ENPI programı ele alındı. ile ilişkilerini güçlendirmek istemesi nedeniyle bu kente yapılan Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selçuk toplantıya Türk tarafı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar YarGeçim, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğdımcısı Eyüp Şenol Ömeroğlu başkanlığında 18 kişilik üst düzey lu, İTÜ Arı Teknokent Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülsün bir heyetle temsil edildi. Sağlamer, Arı Teknokent Genel Müdürü Nazire Peker, ODTÜ Ekonomik işbirliğinin ağır bastığı toplantıya katılan heyette Teknokent Uluslararası Projeler Direktörü Canan Sandıkçıoğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Ayhan Akdeniz Üniversitesi Antalya Teknokent Genel Müdürü Bekir Yılmaz, Türk Patent Enstitüsü Başkan Vekili Doç. Dr. Yüksel Bülent Özsoy ve TÜBİTAK Marmara Teknokent Müşteri İlişkileri Birinci, KOSGEB Başkan Yardımcısı Hasan Tanrıöven, UlaştırSorumlusu Hülya Kerimoğlu’ndan oluşan heyet de teknoparklar ma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı arasında işbirliği imkanlarını görüştü. ebsohaber 18 haziran 2008 ULUSLARARASI İş dünyasına büyük görev düşüyor TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türk iş dünyasına İtalyan KOBİ’leri ile işbirliği imkanlarını geliştirme konusunda büyük görevler düştüğünü bildirdi. İtalya’nın 200 bin ihracatçı firmasının 120 bininin 10 kişinin altında işçiyle üretim yapmasını da İzmirliler’e örnek gösteren Tamer Taşkın, şunları söyledi: “İtalya’daki küçük ve orta ölçekli firmalar ülkedeki üretim maliyetleri, küresel rekabet ve krizin etkilerinin yanısıra yeni kuşakların da aile işini devam ettirme konusundaki kararsızlıklar nedeniyle başka ülkelere gitme konusunda çalışmalar yapıyor. Hükümet de firmaların İtalya’da kaldığında yaşayamayacaklarını gördüğü için “Batmış firmanın kimseye faydası yok, üretime devam eden firma herkese yarar sağlar. Önemli olan İtalyan markasının yaşamasıdır” mantığıyla hareket ederek uluslararası açılımı destekliyor. Ancak İtalyanlar şirketin sahibi aile fertlerinin yanısıra birkaç işçiyle faaliyet gösteren KOBİ oldukları için bir başka ülkede üretim ve işbirliği konusunda cesaretli değiller. Bizim çalışmalarımızın temelinde de onları doğru bilgilendirmek, yatırımlarını ülkemize ve kentimize çekmek, marka ve pazar payı avantajını iş ortakları olarak birlikte değerlendirmek yatıyor. Faaliyet konularına uygun eş şirletler bularak Türk partnerlerle işbirliğinin yanısıra birlikte Avrupa Birliği Projesi yapma konusunda da çalışıyoruz.” Her alanda işbirliği ekipmanları ile gen teknolojisi alanlarında faaliyet gösterdiğini hatırlatan Taşkın, teknoparkın ayrıca KOBİ’lerin büyüyüp gelişerek uluslararası firma haline gelmesi, inovasyon, Ar-Ge, KOBİ-teknoparksanayi işbirliğini geliştirme, dünyadaki haksız rekabete karşı bilgilendirme, marka oluşturma, patent alma, finans kaynaklarına ulaşmalarının yollarını gösterme görevi üstlendiğini anlattı. Taşkın, teknoparkın Türkiye’den doktora ve master yapacak gençlerin Trieste’ye gelip yetişmelerini beklediğini de haber verdi. İtalyan hükümetinin de KOBİ’lerin yurtdışına açılmasını desteklediğini söyleyen Tamer Taşkın, “Doğru yönlendirme ile uluslararası alanda yeni bir açılım yakalarız” dedi. İtalya’daki temasları sırasında bu ülkedeki firmaların Türkiye’ye nasıl gelecekleri konusunda toplantılar yaptıklarını ve ileriye dönük işbirliği projeleri konuştuklarını bildiren Taşkın, İzmir’in hemen her sektörde uluslararası pazarda rekabet edebilen firmaları, hemen yatırıma başlanılabilecek organize sanayi bölgeleri, nitelikli insan gücü, üniversiteleri, sosyal yaşamı ve iklimiyle Türkiye’nin yatırıma en uygun kenti olduğunu vurguladı. Tamer Taşkın, İtalyan şirketlerinin enerji ve çevre yatırımlarıyla ilgilendiklerini söyledi. Trieste’deki Area Bilim Parkı’nın ticaretin gelişmesine paralel olarak nakliye ve lojistiğin geliştirilmesi, enerji, gemi yapımı ve Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkiler büyüyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerin giderek güçlendiğini bildirdi. İtalya’nın en fazla ticaret yaptığımız ülkelerin başında geldiğini belirten Taşkın, geniş bir yelpazede ekonominin çeşitli sektörlerinde başarılı işler gerçekleştirildiğini ifade etti. İtalya’nın Trieste kentinde yapılan Türkiye İtalya İzleme Komitesi 4. Dönem Toplantısı’na katılan Taşkın, Akdeniz kültürünü paylaşan iki ülkenin birikimleri ve gelenekleriyle bölgedeki gelişmelere katkıda bulunduklarına dikkat çekti. Son 10 yıllık dönemde Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin son derece memnuniyet verici boyutlara ulaştığını belirten Taşkın, “İtalya 2007 yılında 7.5 milyar dolarlık ihracatımız, 10 milyar dolarlık ithalatımızla en fazla ticaret yaptığımız ülkeler arasında üçüncü sırada. İlişkilerimiz bugün geniş bir yelpazede ve ekonominin çeşitli sektörlerinde başarıyla yürüyor” dedi. Ticareti geliştirelim Tamer Taşkın, 1990 yılında kurulan Türk-İtalyan İş Konseyi’nin çalışmalarını ortak toplantılar, yatırım seminerleri ve bölgesel toplantılar çerçevesinde başarıyla yürüttüğünü, 15 Aralık 2004 tarihinde imzalanan iyi niyet protokolü ile kurulan Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin de ilişkilerin gelişmesine önemli katkılar yaptığını vurgularken, toplantıda ticaretin daha da gelişmesini sağlayacak konuları gündeme getirdi. İtalya’nın ticaretimiz açısından sadece varış ülkesi olarak görülmediğini, Çeşme, Ambarlı ve Pendik’ten Trieste’ye giden Ro-Ro seferleriyle önemli bir transit ülke konumuna geldiğini anlatan Tamer Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle ihracatımızda önemli yer tutan bir an önce teslim edilmesi gereken tekstil ürünleri ile bozulabilir gıda maddeleri nedeniyle karayoluyla eşye taşımacılığı dış ticaretimiz açısından son derece önemli. Ticaretimizin olumsuz etkilenmemesi için geçiş belgesi sorunumuz çözülmeli, ikili transit belgelerin kotaları yüzde 50, transit belgenin kotasının da yüzde 100 oranında artırılmasını bekliyoruz. 17.5 milyar dolarlık ticaret ortaklığı bulunan iki ülke, bu ticaretin daha da gelişmesi için engelleri kaldırmaya çalışmalı, geçiş belgesi kotaları gibi tarife dışı engeller yaratmamalı.” Tamer Taşkın, Türkiye ile İtalya arasındaki ticaret hacminin artırılması bakımından başta deniz taşımacılığı olmak üzere ebsohaber 19 haziran 2008 ULUSLARARASI gemi inşa, balıkçılık ve deniz turizmi alanlarında işbirliği yapılmasının uygun olacağına işaret ederken, denizcilik otoriteleriyle sektörleri arasında başta eğitim olmak üzere teknik işbirliğinin artırılmasının her iki ülkeye de büyük katkı sağlayacağını anlattı. Odaların işbirliği Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin 10 Mayıs 2007’de gerçekleştirdiği toplantıdan bu yana TOBB ile İtalyan Odalar Birliği (UNIONCAMERE) arasındaki işbirliğini geliştirme yönünde çaba sarfedildiğini belirten Taşkın, ekonominin iki çatı kuruluşunun bölge odaları arasında işbirliğini teşvik etme, web siteleri arasında link oluşturma konusunda mutabık kaldığını, UNIONCAMERE’nin linkinin de TOBB web sitesine konulduğunu anlattı. Taşkın, İtalyan Dış Ticaret Ofisi ile de bögsel düzeyde işbirliğini geliştirmeye yönelik projelerin hayata geçirileceğini söyledi. İki toplantı arasındaki dönemde en memnuniyet verici gelişmelerin eğitim alanında kaydedildiğini de bildiren Taşkın, üniversiteler arasıdaki işbirliği çerçevesinde TOBB ETÜ Güzel Sanatlar Fakültesi ile Domus Academy arasında akademisyen, öğrenci değişimi, ortak yüksek lisans ve sertifika programı açılması, TOBB ETÜ İİBF İktisat ve İşletme bölümleri için L’Aquila Üniversitesi ile Erasmus öğrenci ve akademisyen değişimi için anlaşma imzalandığını hatırlattı. Taşkın, Erasmus staj hareketliliği kapsamında ise TOBB ETÜ öğrencilerinin İtalyan firmalarında staj yaptığını, bu program kapsamında işbirliği için İtalya’da üniversite ve işletme arayışlarının sürdüğünü sözlerine ekledi. Limanla yaşayan kent Trieste’yi örnek bir liman kenti olarak gösteren Taşkın, “Bir şehir limanıyla nasıl yaşar? Trieste’yi Çeşme’den, Gemport’tan, İstanbul’dan giden gemiler yaşatıyor. Triesteliler “Çeşme ile aramızda deniz otoyolu kurduk” diyorlar. İstanbul-Trieste arasında her gün 6 gemi çalışıyor, yılda 240 bin kamyon taşınıyor. İhraç mallarımızın yüzde 30’u İtalya’ya, yüzde 50’si Almanya’ya, yüzde 20’si de diğer Avrupa ülkelerine gidiyor. Süveyş Kanalı’ndan geçen her gemi Trieste’ye uğradığında Hamburg limanına göre 4 gün avantaj sağlıyor. Belediye ise hizmet sağlayıcıların etkinliğini artırıp liman kapasitesini artırıyor. Şimdi başlanan 700 milyon Euro’luk yatırımın 250 milyonu yeni konteyner terminaline harcanacak. 25 terminalin bulunduğu demiryolu bağlantılı limanda 70 kilometrelik ray döşeli. Yeni yatırımla otoyol bağlantıları da artırılacak” dedi. Tamer Taşkın, Trieste körfezinde sadece ticaret ve yolcu gemilerinin geldiği liman bulunmadığını, yat limanı, demir çelik fabrikası ve petrokimya tesisi ile plajın da yeraldığına dikkat çekti. Taşkın, “İnsanlar şehrin zenginliği içinde limanları, fabrikaları ve plajı değerlendirebiliyor. Aynı zenginliği sağlamayı biz de başarmalıyız” diye konuştu. ebsohaber 20 haziran 2008 HABER KOBİ’lere küresel kriz uyarısı Şirketler için denetim, vergi ve daStrateji belirlemeliler Egeli KOBİ’ler finansman temini, nışmanlık hizmeti veren KPMG, küreSeminerde sunum yapan KPMG Kurisk yönetimi ve şirket evlilikleri sel finans ortamında KOBİ’leri uyardı. rumsal Finans Danışmanı Hande Şenova KOBİ’lerin kendilerine özellikle bu konusunda bilgilendirilirken, geise, KOBİ’lerin finans temini yapmadan ortamda çeki düzen vermeleri gerektiğini lişmelerin yakından izlenip profesönce mutlaka strateji belirlemesi gerekrisk yönetimi ve finansmanı konularında yonel yardım alınması önerildi. tiğini vurgulayarak “Finansmana niçin profesyonel yardım almalarının şart olduihtiyaç olduğu önceden belirlenmeli. ğunu belirten KPMG Uzmanları, firmaŞirketin durumu, sektör içindeki konumunun irdelenmesinin ları Basel 2 standartlarına uyum konusunda da acele etmelerini yanısıra enflasyon gibi makro ekonomik gelişmeler de yakınistedi. KPMG, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ve Ege Bölgesi dan takip edilmeli” dedi. Şenova, banka kredisi dışında bir çok Sanayi Odası işbirliği ile düzenlenen seminerde Egeli KOBİ’ler finansman yönteminin de olduğunun altını çizerek KOBİ’lerin finansman temini, risk yönetimi ve şirket evlilikleri konusunda farklı finansman kaynakları konusunda güncel bilgileri yakından bilgilendirildi. izlemesi gerektiğini de kaydetti. KOBİ’ler ekonominin belkemiği Seminerin açılış konuşmasını yapan KPMG İzmir Vergi Ortağı Ekrem Kayı, KOBİ’lerin sadece Türkiye’de değil, dünyadaki az gelişmiş bütün ülke ekonomilerinde önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekerek KOBİ’lerin korunması gerektiğini belirtti. Gelişmiş devletlerin ve uluslararası ekonomik ve siyasal organizasyonların da KOBİ’lerin yaşaması için çaba gösterdiğini belirten Kayı, “KOBİ’ler bizim gibi ülkelerde ekonominin belkemiği. Türkiye’de toplam 1 milyon 720 bin işletme var. Bu işletmelerin 1 milyon 717 bini yani yüzde 99’unu ise KOBİ’ler oluşturuyor” diye konuştu. En büyük sorun sermaye yetersizliği KOBİ’lerin en büyük sorununun da sermaye yetersizliği olduğunu dile getiren Kayı, verim ve katma değer düşüklüğü, yönetim ve denetim zaafiyeti, bilgi ve iletişim teknolojilerini yenileyememe ve rekabet ortamına uyum sağlayamama gibi sorunların da KOBİ’lerde devam ettiğini açıkladı. Önce kendilerini tanımalılar KPMG Türkiye Denetim ve Finansal Risk Yönetimi Bölüm Başkanı Ebru Yardımcı da son dönemde yaşanan finansal krizin de etkisiyle firmaların risk yönetimi konusunda artık daha çok yatırım yaptığını kaydetti. Şirketlerin öncelikle kendilerini tanımalarını ve neye ihtiyaç duyduklarını öğrendikten sonra çözüm üretmesi gerektiğini anlatan Yardımcı, bu konuda alınacak profesyonel desteğin daha yararlı olacağını açıkladı. Şeffaflık gelecek KPMG Türkiye Denetim bölümü Ortaklarından Murat Alsan ise firmalara çeki düzen verecek olan Basel 2 kriterlerini firmaların uygulamaya başlamasını gerektiğini kaydetti. Basel 2 ile şeffaflığın geleceğini ve firmaların Avrupa’dan kredi ve finans bulma imkanlarının artacağını belirten Alsan, Basel 2’nin son 2 yıllık karşılaştırmalı gelir tablosu ve bütçe istediğine işaret ederek şimdiden firmaların bu sisteme geçmelerinin şart olduğunu sözlerine ekledi. ebsohaber 21 haziran 2008 FUAR Asansör sektörü İzmir’de buluştu INELEX 2008 6. Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı, asansör ve yürüyen merdiven teknolojisini İzmir’de buluşturdu. Yurtiçi ve yurtdışı katılımlarla uluslararası bir platform haline gelen fuarda, asansör sektörüne yönelik en son ürün ve teknolojiler sergilendi. Ege Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, KOSGEB, Makine Mühendisleri Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası tarafından desteklenen INELEX 2008, dünyanın dört bir yanından gelen yabancı müşteriler ile Türkiye’deki inşaat müteahhitleri, mimar ve mühendisler, kamu kuruluşları ve bina yöneticileri, akademisyenler ve diğer profesyonel ziyaretçileri Türk asansör sektörü ile bir araya getirdi. Efor Fuarcılık tarafından İki yılda bir düzenlenen INELEX Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı, İzmir’de altıncı kez kapılarını açtı. Yerli imalatımızın geldiği noktayı gösteren fuar, sektörünün en önemli fuarından biri konumunda. Son yıllarda özellikle Ege Bölgesi ve çevresinde hızla artan yatırımlar, asansör sektör temsilcilerinin bu bölgeye bakış açılarını önemli ölçüde değiştirdi. Bunda Metro, tren istasyonu, havalimanları, iş merkezleri, gökdelen ve toplu konut hamleleri ile modernizasyon çalışmaları dev bir potansiyelin kapılarının aralanması etkili oldu. Ege’deki değişimi fark eden asansör imalatçıları, kendilerine buluşma platformu olarak INELEX Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı’nı seçti. Dünya ve Türkiye’deki ekonomik daralmaya rağmen, 2006’da 83 olan katılımcı firma sayısı, bu fuarda 102’ye ulaştı. Bilgi toplumunda, teknolojinin yaşamın her alanında değişimi zorunlu kıldığına vurgu yapan Efor Fuarcılık Genel Müdü- rü Nuray Eyigele, kısa geçmişte hayalleri süsleyen birçok ürünün yaşam biçimine dönüştüğüne dikkat çekti. Teknolojinin insanoğluna sunduğu önemli hediyelerden birinin de dikey ulaşım aracı asansörler olduğunu belirten Eyigele, dev plazalarda, kulelerde, hatta uçaklarda bile kullanılmaya başlanan asansörlerin kısa sürede baş döndüren bir gelişim sürecinde olduğunu söyledi. Eyigele, “Asansör endüstrisi, 21. yüzyılda, insanoğlu’na yeni ve daha büyük sürprizler hazırlıyor. Sürecin doğru takip edilebilmesi için yıllar önce başlattığımız ihtisas fuarının ne kadar doğru bir adım olduğunu şimdi daha iyi görebiliyoruz. Ekonomideki bu çalkantılı geçiş döneminde yerli imalatçılarımızın yeni pazarlara ulaşması için INELEX doğru bir kapı niteliğinde” dedi. INELEX’in katılımcılarının büyük bölümü başta İzmir olmak üzere Konya, Ankara, Gaziantep, İstanbul, Giresun, Bursa, Gebze, Manisa, Antalya’dan olurken, ziyaretçi yoğunluğunu ise Mısır, İran, Suriye, Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve ebsohaber 22 haziran 2008 FUAR Yunanistan’dan gelen alıcılar teşkil etti. İstanbul, Ankara, Bursa, Denizli ve Antalya’dan da alım heyetleri geldi. Standartlara uygun üretim ve denetim INELEX kapsamında bu yıl Elektrik Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri Odası işbirliği ile asansör sektörünün genel durumunun ve sorunlarının tartışılacağı “İzmir 2. Asansör Sempozyumu” gerçekleşti. İzmir Uluslararası Fuar Alanı konferans solonunda törenle açılan fuarda konuşan MMO Başkanı Emin Koramaz, Türkiye’deki asansörlerin yüzde 30’unun güvenli olduğunu, 150 bine yakın CE işareti olmayan asansör bulunduğunu, bunların hiç denetlenmediğini ve yaklaşık 10 milyon insanın kullandığını söyledi. Koramaz, MMO tarafından yapılan kontroller sonucunda kullanımdaki asansörlerin yüzde 14’ünün güvenlik açısından eksikleri bulunduğunun, yüzde 55’inin kesinlikle kullanılamaz durumda olduğunun, yüzde 30’una güvenilebileceğinin ortaya çıktığını dile getirdi. Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe standartlara uygun üretim yapılması gerektiğini vurgulayan Koramaz, asansörlerin tesisinden sonra işletme ve bakım süreçlerinin de mühendislik eksenli yürütülmesinin önemine işaret etti. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise, “Düzenli asansör denetimi, yerel yönetimlerin iki dudağının arasına bırakılmamalı. Denetimleri zorunlu kılacak kanuni düzenlemeler yapılmalı” dedi. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen de ülkeyi yönetenlerin mühendislik mesleğine bakışında problemler bulunduğunu savunarak, “Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın TMMOB’ye gönderdiği yazıda, meslek odalarına kayıtlı üyelerimizin hizmetlerinin mesleki denetimine karşı çıkılmaktadır. Sayın Bakan, aba altından sopa göstermektedir” diye konuştu. MMO İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya ise İzmir’de yerel yöneticilerin olumlu yaklaşımlarıyla periyodik kontrol çalışmalarının 12 yıldır yürütüldüğünü, bu sürede 15 bine yakın asansörün devamlı denetiminin sağlandığını aktardı. Asansör bakım firmalarının denetimsizliği ve bilgisizliğinin yol açtığı kaza ve kayıpların en önemli sıkıntı olduğunu vurgulayan Özsakarya, Asansör İşletme ve Bakım Yönetmeliği’nin acilen çıkarılmasını istedi. ebsohaber 23 haziran 2008 FUAR En lezzetli fuar Üzümün ve zeytinin anavatanı Anadolu’nun ürün çeşitliliğini ve kalitesini sergilemek ve Türk firmalarının global pazardaki rekabet güçlerini artırmasına yönelik girişimlere destek olmak amacıyla düzenlenen VINOLIVE Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı, İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda beşinci kez kapılarını açtı. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ziraat Odası ve TMMOB’a bağlı Kimya Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Üzüm Üreticileri Sendikası, Şarap Sanayicileri Derneği’nin desteğini alarak gerçekleşen, üretim ve teknolojinin buluştuğu fuara 150 firma katıldı. Beşinci yılında da büyüme eğrisini sürdüren Vinolive’yi 12 bin 993 kişi ziyaret etti. Profesyonel ziyaretçiye yönelik bir sektör fuarı olarak gerçekleşen Vinolive’ye Fransa, Gürcistan, İtalya, Lübnan, Suriye, Yunanistan, İngiltere, İsrail, BAE, Ukrayna, Polonya, KKTC, Romanya, Ürdün, G. Kore, Filistin, Bulgaristan’dan de ziyaretçi geldi. Fuarın katılımcı ve ziyaretçi profilini sektör üretici ve alıcıları, makine - yedek parça ve yan sanayi üreticileri, ziraatçılar, sektör tedarikçileri, lojistik destek hizmeti veren kuruluşlar, sektörel dernek ve birlikler, otel ve zincir marketler oluşturdu. Kalpaklıoğlu: İmajımızı düzeltmeliyiz Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu, fuarın her geçen yıl biraz daha büyüdüğüne dikkat çekerek, sektörün 2 milyar dolarlık ihracat yapan bir sektör olduğunun önemini vurguladı. 2008-2009 yıllarında iyi üretim beklediklerini belirten Kalpaklıoğlu, “Bu yılların ‘var yılı’ olacağını düşünüyoruz. İnşallah düşündüğümüz gibi olur. 200-220 bin ton arasında üretim bekliyoruz. İhracata yine ağırlık vereceğiz” dedi. Yurt dışı pazarında etkili olabilmek için imajın önemine dikkat çeken Kalpaklıoğlu şöyle konuştu: “Sektörde İspanya birinci, İtalya ikinci, Yunanistan üçüncü, biz ise dördüncü sıradayız. Biz de hangi pazara gidersek gidelim kalitemizi artırarak, 500 bin ton üretim yaparak imajımızı düzelteceğiz ve katmadeğerimizi artıracağız.” ebsohaber 24 haziran 2008 FUAR EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ayrıca, Vinolive Fuarı öncesinde gerçekleştirilen EBSO Meclis toplantısında sanayicileri bilgilendirerek fuarı ziyaret etmelerini istedi. Şarap, zeytin ve zeytinyağı sektörünün 2 milyar doları aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştığını, Vinolive’nin bu ürünlerin tanıtımında İzmir’i mermerden sonra yeni bir merkez haline getireceğini vurgulayan Kalpaklıoğlu, bütün kurumların el ele verip fuarın başarısı için çalıştıklarını ifade etti. Nedim Kalpaklıoğlu, yurtdışından alıcıların tüm masrafları karşılanarak İzmir’e davet edildiğini de hatırlatırken, “Yurtdışındaki fuarlara gidilip satış yapmak adına sarfedilen çabalar düşünüldüğünde yabancıların kentimize gelmesi avantajlı” diye konuştu. Ürettiğimizi tüketmeliyiz TBMM Zeytin, Zeytinyağı ve Bitkisel Yağlar Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur ise, zeytin ağacı sayısının 2 milyona ulaştığını belirterek üretimin birkaç kat arttığını söyledi. Fiyatları belirleyen unsurun arz talep dengesi olduğunu ifade eden Uğur, “Maliyet ve girdiler yüksek diye çiftçi zarar ediyor. Hükümetler de bu talep karşısında bütçe dengesini koruyabilmek için yetersiz kalıyor” dedi. Dünyada 3 milyon ton zeytinyağı tüketildiğine dikkat çeken Uğur, Türkiye’nin bu konuda çok geride olduğunu belirterek, “Türkiye’de kişi başına bir kg zeytinyağı tüketiliyor. Bunu 2 kg yapabilirsek, ürettiğimizi tüketmiş olacağız” diye konuştu. Uğur, sektörde bir konsensus oluşmasının şart olduğunu da sözlerine ekledi. UZZK Başkanı Prof.Dr. Mustafa Tan da, dünyada en kaliteli zeytinyağının Türkiye’de üretildiğine dikkat çekerek, tanıtım ve pazarlama eksiklikleri olduğunu, bu fuarlar sayesinde de bu eksikliğin giderilebileceğini söyledi. Açılışa katılan Uluslararası Zeytin Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Muhammed Ouhmad Sbitri, Türkiye’nin sektörde son beş yılda önemli ölçüde büyüdüğünü belirtti. Türkiye’nin uluslararası zeytincilikte büyük bir paydar olduğunu belirten Sbitri, önemli ölçüde zeytin üreten ülkelerin ihracat yapıyor konumda olması gerektiğini söyledi. ebsohaber 25 haziran 2008 FUAR Vinolive sempozyumunda sektörün geleceği tartışıldı VINOLIVE 5.Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı kapsamında gerçekleştirilen uluslararası katılımlı Vinolive Sempozyumu, dünyanın dikkatini İzmir’e çevirdi. VINOLIVE’in en önemli etkinliklerinden biri, dünyanın şarap, zeytin ve zeytinyağı politikalarına yön veren isimleri buluşturan uluslararası Vinolive Sempozyumu oldu. Türkiye’nin şarap, zeytin ve zeytinyağındaki gücünün ortaya konulduğu üç gün süren sempozyumda 7 oturum, 5 panel, 3 tadım etkinliği düzenlendi. 77 konuşmacının görüşlerini açıkladığı sempozyumu 300’e yakın üniversite, sanayi, üretim temsilcileri, meslek odası ve sivil toplum örgütleri üyeleri ile fuar katılımcısı takip etti. Sempozum ve fuarın birarada yapılması olumlu bir sinerji yaratırken; alanında dünyanın en önemli isimleri etkinlik dolayısıyla İzmir’e geldi. Sektörlerin gelişimine ve sorunlarına ilişkin önerilerin bilimsel boyutta tartışıldığı sempozyumda Uluslararası Bağcılık ve Şarapçılık Federasyonu Başkanı Peter Hayes, sektördeki son teknolojik gelişmelere dikkat çekerken, küresel ısınmanın şarapçılığa etkisine değindi. Hayes “İklim değişikliği ve artan hava sıcaklığı şaraplık üzümün aroma yapısını ve dengesini değiştirecek. Sıcak kuşağın etkisinde kalacak bölgelerin şarapçılığı yaşanacaklardan olumsuz etkilenecek. Türkiye de bu ülkelerden biri olabilir“ derken; Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Dönem Başkanı Prof. Dr. Shimon Lavee, sempozyum katılımcılarını iki önemli konuda aydınlattı. Zeytin yetiştiriciliğindeki verim ve kalite artırımına değinen Lavee, uluslararası zeytin gen kaynakları projesinde gelinen aşamayı ele aldı. Zeytincilik endüstrisinin geleceğinin gen teknolojisiyle birlikte gelişeceğine dikkat çekti. Lavee, Türkiye’nin etnik zeytin çeşitlerinin korunmasını isteyerek, bu konuda Türk akademisyenlerle aynı fikirde olduğunun altını çizdi. Bilimsel sekreteryalığını TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın üstlendiği ve İZFAŞ tarafından gerçekleştirilen organizasyonda zeytin ve şarabın sağlık boyutu da tartışıldı. ebsohaber 26 haziran 2008 FUAR Türkiye, yeniden Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’ne (IOC) girmeye hazırlanıyor. Vinolive 2008 Fuarı’nda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tan, Türkiye’nin Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’ne (IOC) yeniden üye olmak için çalışmalar gerçekleştireceğini ifade etti. Hükümet ve IOC ile beraber görüşmelerin yapıldığını belirten Tan, konseye üyelik konusunda önemli bir kapının aralandığını söyledi. Tan, konseye üyelik için bir an önce çalışmaların başlayacağını belirtti. Türkiye’nin, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’ne üye olmamasının bir eksiklik olduğunu ifade eden IOC İcra Direktörü Muhammed Ouhmad Sbitri, hükümet ve IOC’nin görüşmelere başladığını ancak gerisini IOC’in Türkiye’deki muadili olan UZZK ve özel sektör profesyonellerinin getirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’ye ihtiyacımız var Hükümet kanadında Tarım Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ve müsteşarlıklar nezdinde resmi görüşmelerde bulunulduğunu ifade eden Sbitri, “Türkiye’nin konseye üye olması için elimizden geleni yapacağız. Türkiye’nin doğal yeri burası ve burada olmaması bir eksiklik” dedi. Türkiye’ye ihtiyaçları olduğunu anlatan Sbitri, şöyle konuştu: “Resmi görüşmelerde bulunduk bu görüşmeleri hızlandırmak için çalışılması gerekiyor. Bütün bu ülkelerin hepsi Türkiye’nin yerini dolduramaz. Türkiye’nin zeytini ve zeytinciliği güçlü. Büyük bir üretici olan Türkiye’ye Türkiye yeniden IOC’ye girme hazırlığında ihtiyacımız var. Türk uzmanların, delegasyonunun mevcudiyeti, konseyde, İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin ağırlığına karşı denge sağlayacak ve dünyanın ikinci büyük zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı olacaksınız.” Konseyde olmayan tek ülke Türkiye Sbitri, zeytin ağacının ana vatanı ve üretimi dünya ikinciliğine giden Türkiye’nin, böyle bir platformda olmamasının kayıplarından değil kazanamadıklarından bahsetmek gerektiğini söyledi. 10 yıl boyunca Türkiye’nin çalışmalarını devam ettirdiğini ve kendi yolunda ilerlediğini anlatan Sbitri, şöyle konuştu: “Gelişmesini ortaya çıkardığı fuarda da görebilirsiniz. Kaybettiklerinden değil kazanamadıklarından bahsedebiliriz. Formasyon, teknoloji transferi, promosyon, eğitim ve normların ve standartların sağlanmasında söz sahibi olma gibi şartlarını kaybetti. Dünyada üretici olup da katılmayan tek ülke Türkiye. Arjantin ve Şili bugünlerde üye oldu.” 27 Avrupa Birliği ülkesinin, 14 AB dışındaki ülkelerin IOC’ye üye olduğunu belirten Sbitri, Türkiye’nin üye olmaması halinde UZZK’nin eksik kalacağını söyledi. Zeytinyağını Çin ve Hindistan pazarına sokmak için 2,5 milyon avroluk promosyon yaptıklarını belirten Sbitri, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu çalışmanın ardından Hindistan’ın 2 bin 500 ton zeytinyağı ithal edildi. Ülkede gümrük vergisinin yüzde 40’tan 7’ye indirildi. ABD’nin de IOC promosyon faaliyetleri sonucunda tüketimini yılda yüzde 4-6 oranında artırarak geçen yıl 270 bin ton yağ ithal etti.” ebsohaber 27 haziran 2008 HABER Gıda sanayicisi AB’ye hazırlanıyor Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) nında artış yaşandığını belirterek, “Bu fiyat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı artışları devam edecek. Bu artış kaçınılmaz. Ege Bölgesi Sanayi Odası üyesi Nedim Kalpaklıoğlu, “Gıda, önümüzDünya nüfus artışı korkunç ve insanların gıda sanayicileri, sektörel etki deki dönemde petrolden daha değerli birinci önceliği gıda. Gıda, önümüzdeki analizinde AB ülkelerinin daha olacak” dedi. dönemde petrolden daha değerli olacak” önce yaşadığı deneyimler inceleEge Bölgesi Sanayi Odası, Avrupa dedi. nerek yol haritası çıkarıldı. Birliği uyum sürecinde yürürlüğe koyulNedim Kalpaklıoğlu, tarım arazilerinin ması düşünülen mevzuatta öngörülen sanayiye açılmasının önlenmesi ve biyotedbirleri masaya yatırmak ve bu süreçten tarım ve tarıma dayalı yakıt uygulamasının iki kez düşünülmesi gerektiğini de vurgusanayi sektörünün nasıl etkileneceğini değerlendirmek için AB ladı. Gıda krizinden en çok yoksul ülkelerin etkileneceğini dile Uyum Sürecinde Tarım ve Tarıma Dayalı Gıda Sanayi Sektörel getiren Kalpaklıoğlu, sözkonusu ülkelere yardım kampanyası Etki Analizi Bilgilendirme Toplantısı düzenledi. EBSO Meclis başlatılmasının önemine değindi. Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda AB üyelik süreci yaşaKalpaklıoğlu, GAP’ın çok büyük bir proje olduğunu ifade mış ülkelerde yaşanan değişiklikler de katılımcılarla paylaşıldı. ederek, projenin tamamlanmayan yüzde 50’lik kısmının bir an Ayrıca toplantıda AB müzakere sürecinde başta Küçük ve Orta önce bitirilmesi gerektiğini kaydetti. Kalpaklıoğlu, yeni tarım araBüyüklükteki İşletmeler (KOBİ) olmak üzere ekonomik hayat zileri açacak, sulama sorununu çözecek, ürün çeşitliliği sağlayaüzerinde ortaya çıkacak değişikliklerin bilinip önlem alınmaması cak projeyi gönülden desteklediklerini söyledi. halinde sanayicileri ve ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileAB’ye uyum sürecinde mevzuattaki değişikliklere uyum yeceği de ortaya kondu. sağlamak için Tarım Bakanlığı ve meslek kuruluşlarının güzel bir Toplantıda katılımcılara seslenen EBSO Yönetim Kurulu birliktelik oluşturduğunu, yasal boşlukların doldurulmaya çalışılBaşkan Yardımcısı Kalpaklıoğlu, gelecek günlerde en önemli dığını söyleyen Kalpaklıoğlu, “Türkiye’deki en büyük sıkıntı yakonulardan birinin gıdadaki arz problemi olacağını söyledi. salar olduğu halde uygulamada sıkıntılar yaşanması. Bizler artık Son yıllarda çeşitli sektörlerde küresel ısınma, tarım alanlamerdivenaltı firmalarla boğuşa boğuşa yorulduk” diye konuştu. rının azalması ve dünya populasyonun artması nedeniyle gıda AB Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi Komitesi Başkanı ve problemi çıktığını söyleyen Kalpaklıoğlu, geçen yıl bazı ülkelerEBSO Meclis Üyesi Kürşat Yuvgun da Türkiye’de rehabilitasyode çeşitli tarım ürünlerinin hiç olmadığını kaydetti. Kalpaklıoğlu, na en fazla ihtiyaç duyan sektörün tarım ve tarıma dayalı gıda dünyada gıda fiyatlarında son bir yıl içinde yüzde 40-50 orasanayi olduğunu ifade ederek, bu rehabilitasyon için yatırım ve ebsohaber 28 haziran 2008 HABER finansman gerektiğini belirtti. Yuvgun, bu konuda AB’nin katılım sürecinde aday ülkelere sunduğu mali yardımlardan yararlanılabilineceğini söyledi. Toplantıda “AB üyelik süreci ve üyeliğin tarım sektörüne etkisi” konulu bir sunum yapan Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Erol Çakmak, tüketicilerin düşen fiyatlar sayesinde AB’ye uyum sürecinden yararlanacağını belirterek Türkiye’nin kendi içinde de müzakere içinde olması gerektiğini kaydetti. Ulusal tarım politikasının AB’ye üye olunması halinde de önemini koruyacağına dikkat çeken Çakmak, ulusal politika uygulamalarının amaca ulaşmada kalıcı izler bırakması gerektiğini savundu. AB Genel Sekreterliği Tarım ve Balıkçılık Daire Başkanı Fatma Can Sağlık, AB’ye tam üyelik müzakerelerinde tarımın en ağırlıklı yeri tuttuğunu hatırlattı. Tarama Sonu Raporu’nda yeralan tespitlere göre Türk tarım politikasındaki yeni reformların AB Ortak Tarım Politikası’ndaki gelişmeleri takip etmediğini ileri süren Sağlık, “AB’nin aksine üretimden bağımsız doğrudan destekten üretime ilişkili doğrudan desteğe ve fiyat desteğine yöneliniyor. Ulusal Çiftçi Kaydı, sadece prim için başvuran çiftçileri kapsıyor” dedi. Katılım sürecinde, müzakerelerde önemli olan rakamların temini için güvenilir istatistiki veri elde edilmesine yönelik çalışmaların artırılması gerektiğini bildiren Fatma Can Sağlık, AB’ye üyeliğin Türk tarımına olası etkileri konusunda çok iyi çalışma yapılmasını, sorun yaşayabilecek alt sektörlerin belirlenip iyileştirici tedbirler alınmasını istedi. Sağlık, “Türk tarım sektörünün AB’deki tarımsal yapı ile uyumlu hale getirilmesi, böylece sürdürülebilir ve rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması öngörülmeli. 2010 sonrasındaki destekleme araçları bu hedefe ulaşmak için uygun nitelikte olmalı ve üyelik sonrasında geçerli olacak destekleme araçlarına geçişi kolaylaştırılmalı” diye konuştu. Fatma Can Sağlık, kurumsal yapılanma ile sivil toplum diyaloğundaki öncelikleri de tarım ve kırsal kalkınmada; sürdürülebilir üretim yöntemleri, verimlilik, rekabet edebilirliğin artırılması, üretici örgütleri için pazarlama kanalları, kırsal kalkınma girişimleri, arazi yönetimi, karar alma mekanizmalarına katılım. Gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığında; AB politikalarına uyum ve uygulama, gıda zincirinde izlenebilirliğin sağlanması için sistem ve yöntemlerin kurulması. Balıkçılıkta ise AB politikalarına uyum ve etkin uygulama mekanizmaları, üretici örgütlerinin çalışması ve rolü, pazarlama standartlarının uygulanması olarak sıraladı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Gıda Birimlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Artık ise, gıda ihracatının yaklaşık yüzde 45’’nin AB ülkelerine yapıldığını hatırlatırken, AB ile uyum çalışmaları kapsamında Türkiye’de gıda güvenliği ve kontrol sisteminin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi AB eşleştirme projesiyle gerek sektör gerekse teşkilatın uyumunda önemli adımlar atıldığını bildirdi. Türk Gıda Kodeksi çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Artık, bugüne kadar yayınlanan 94 tebliğden 91’inin yürürlükte olduğunu, bunlardan 65’inin AB mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlandığını bildirdi. Meslek komitelerine insan kaynakları eğitimi Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerinin rekabet ortamında başarılı olması için eğitimlere aralıksız devam ederken, Meslek Komitelerini üretimin en önemli unsuru insan kaynakları konusunda bilgilendirdi. Meslek Komitesi üyelerinin aktif katılımının sağlandığı programda EBSO sosyal danışmanı Gül Kırçıl eğitimci olarak rol aldı. Günümüz dünyasında şirketlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için tek koşulun müşteri memnuniyeti olduğunu vurgulayan Gül Kırçıl, üretilen mal ve hizmetin kolaylıkla tüketildiği dönemin sona erdiğini, rekabetçi ortamda müşteriye kaliteli ve ucuz ürünü sunabilen ve ürününü müşterisinin gözünde rakiplerinin ürünlerinden daha çekici kılabilen organizasyonların ayakta durmayı başarabildiğini örneklerle anlattı. Aynı fiyatta ve kalitede ürünlerin başka kurumlarca da üretilebilmesinin mümkün olduğunu, fakat önemli olanın yaratılan farkla müşteri tarafından tercih edilmesinin tek koşulunun fark yaratma becerilerine sahip insan kaynakları olduğu üzerinde duran Kırçıl, kurumun vizyonunun çalışanlar tarafından benimsemesinin, profesyonel çalışma kültürünün insan kaynaklarına yatırım yapılmasını zorunlu kıldığını ifade etti. Eğitimin ikinci bölümü, konuyu daha canlı tartışmayı sağlayan grup oyunuyla devam etti. Grup oyununda, hedeflenen sonuca birden fazla insanın yapabilirlik gücü ve yeteneğiyle, en kısa zamanda en doğru biçimde ulaşılması bekleniyordu. Her oyundaki gibi bu programdaki oyunun da bir yarışma birincisi grubu vardı. Grubun, hızlı karar vermesi, amacı doğru anlaması, farklı becerilerdeki insanların hızlı işbirliğine girip herkesten önce bitirmesi önemliydi. Birinci bitiremeyen grupların neden bitiremediği, erken bitiren grubun neyi daha iyi yaptığı tartışıldı. Tüm organizasyonların rekabetçi piyasa koşullarında, sahip oldukları kaynakları amaca uygun biçimde en verimli kullanmalarının yolunun, insan kaynaklarında yaratılacak farklılık olduğu eğitim programının konusu gereği bir kez daha dikkate alınmış oldu. ebsohaber 29 haziran 2008 HABER Organik kümelenme modelinin temelleri İzmir’de atılıyor Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın AB Kaanlamda tarımsal üretim ve dış ticarette tılım Öncesi Mali Yardım Projesi çerçeolduğu gibi, organik tarım alanında da Üretim ve ihracatta yaşanan vesinde yürüttüğü ‘Ulusal Kümelenme Türkiye’nin lideri konumundadır. Bu sorunların gündemden düşmediği Politikasının Geliştirilmesi Projesi’ kapçerçevede, Ülkemizde kurulacak ilk gıda sektöründe yıldızı parlayan samında pilot uygulama olarak başlatılan kümelenme projelerinden birisi olması organik tarımda en etkili projeler organik tarım kümelenmesi merkezi olaitibariyle Organik Tarım Kümelenme İzmir’de başlatılıyor. rak görülen İzmir’de tanıtıldı. Dış Ticaret Projesi’nin merkezi olarak İzmir’in Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü belirlenmesi çok isabetli olmuştur’’ dedi. Proje Koordinasyon Birimi Yöneticisi Tarık Sönmez, İzmir merTürkmenoğlu kümelenme projesi ile birlikte üreticiden, imalatçı kezli yürütülen organik kümelenme çalışmalarının Türkiye’nin ve ihracatçıya, ambalajcıdan akademik araştırmacıya ve resmi kümelenme stratejisine ışık tutacağını aktardı. Sönmez, ‘Ulusal kurumlara kadar tüm paydaşlardan belirli sayıda temsilcinin Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi’ kapsamında katılımıyla çalıştaylar düzenleneceğini belirterek ‘’İlk aşamada Bursa ve çevresinde otomotiv ve yan sanayi, Gaziantep ve sektörümüzün analiz edilerek vizyon, ana strateji, temel başarı Adıyaman’da tekstil ve hazır giyim ve Ankara’da da yazılım unsurları, ihtiyaç duyulan beceri ve yetenekler belirlenerek İzmir kümelerinin pilot uygulama olarak başlatılacağını belirtti. Organik Ürün Kümesi için bir yol haritası çıkartılması planlanıSönmez, Mart 2009’a kadar sürecek projenin 6 milyon avroyor. Oluşturulacak küme Türkiye’de kurulması öngörülen diğer luk maliyetinin bulunduğunu ifade etti. 9 küme için bir başarı hikayesi olması bekleniyor’’ dedi. Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)’inde yapılan tanıtım toplantısının açılışını yapan EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, organik tarımda kümelenme projesinde merkez olarak İzmir’in belirlenmesinin çok isabetli bir karar olduğunu belirtti. Türkmenoğlu, 1986 yılında ithalatçıların talepleri ile kuru meyvede başlayan organik tarım sektörünün hızla geliştiğine dikkat çekti. Gelinen noktada dünya genelinde bu sektörün iş hacminin 40 milyar doları aştığını, Türkiye’de de 2007 yılı itibarıyla 16 bini aşan sayıda üreticinin 174 bin hektar alanda, 201 çeşitte 568 bin ton organik ürün ürettiğini belirten Türkmenoğlu, geçen yıl 150 milyon dolar düzeyinde ihracat yapıldığının tahmin edildiğini, 5 milyon dolarlık da iç piyasa hacminin bulunduğunu dile getirdi. Türkmenoğlu, Türkiye’de organik üretimin yapıldığı ve üretim sertifikası olan tüm arazilerin yüzde 36.8’inin İzmir’de olduğunu, üretimin yüzde 26.1’inin burada gerçekleştiğini ve üreticilerin yüzde 34.5’inin Ege Bölgesi’nde bulunduğunu vurgulayarak, “Türkiye ihracatının en az yarısının Ege Bölgesi’nden yapıldığı tahmin ediliyor. Ege Bölgesi, genel ebsohaber 30 haziran 2008 GÖRÜŞ Risk yönetimi Risk yönetimi asırlardır uygulanmaktaİlkeleri dır. İlkel insanlar hayatın belirsizliklerine Risk yönetiminde belli ilkelere dikkat karşı korunma sağlamak amacıyla gruplar etmek gerekiyor. Şeffaflığı bir yönetim anhalinde yaşamaya başlamışlardı. layışı olarak benimsemek fayda sağlıyor. Bugün bile farkına varmadan düzenli Risk, yapısı itibariyle belirsizlik içeren bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz. Sağlıklı bir kavramdır. Risk yönetiminde en önemli yaşamak için belli bir besin düzeni takip faktör, kullanılan teknikler değil, riski deediliyor. Organizasyonların uyguladığerlendiren deneyimlerdir. Dolayısıyla değı risk yönetimide günlük hayatımızda neyimli yönetici ve danışmanlarla çalışma belirsizliklere karşı aldığımız önlemlere tercih edilmelidir. İşin farklı riskleri dengeli V. Fatih Uyal benziyor. [email protected] bir şekilde üstlenecek yapıda kurulmaRisk yönetimi ortamdaki riskleri belirsına dikkat etmek gerekiyor. Disiplinli leyen, onların kritik değişkenler ve fonkbir yaklaşımla düzenli olarak kontrolün siyonlar üzerindeki etkilerini araştıran ve sağlanması da önem taşıyor. Getirilerin Risk yönetiminde ilk yapılan fiziki koruma amaçlı mekanizma veya stratejiler problemleri ve sorumluluk yönleri- de düzenli olarak ölçülmesi ve takip geliştiren bir tekniktir. edilmesi iyi bir yönetim için gereklidir. ni görmektir. Firmalar risk yönetiRisk yönetiminin amacı; işletmelerin mi sayesinde sermayelerini üretim Bugün ekonomik koşulların çok değişken amaçları ve hedeflerine ulaşmaları için en olması iş dünyasının artık alışıldığı şekiliçin kullanabilirler.. etkin, en hızlı ve en güvenilir yolları araşde yürümesini mümkün kılmamaktadır. tırmaktır. Risk yönetimi sadece sigortalaTeknolojinin, iletişim araçlarının hızla ma değildir. Risk yönetimi bütün risk tipleri ile ilgilenir çünkü gelişimi ve internet ortamının kullanılmasının artması karar vergeniş bir yönetim fonksiyonudur. İşletmelerin yapısı ne olursa me konumunda bulunan iş adamlarının ve yöneticilerin birçok olsun (sermaye, organizasyon, hedefler, iş kolu vb) işletme yöne- belirsizlikle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. timi, stratejik, operasyonel ve risk yönetim fonksiyonunu yerine getirmekle yükümlüdür. Stratejik yönetim işletmenin amaçlarını, Sigortada risk yönetimi hedeflerini ve bu hedeflere ulaşılması için kullanılacak stratejiEn büyük risk hangi riske sahip olduğunuzu ve bunu ortadan lerin belirlemesi için yapılan tüm faaliyetleri içerir. Operasyonel kaldırmak için gerek fiziksel olarak, gerekse de fiziksel olarak yönetim, işletmeyi amaçlarına götüren tüm faaliyetlerin yönetilkaldıramayacağımız rizikoda taşıyamayacağımız riskleri sigorta mesini ve koordine edilmesini kapsar. Risk yönetimi ise amaçteminatları vasıtasıyla transfer edilmesidir. Risk yönetiminde ilk lara doğrudan ulaşılması için yapılması gereken faaliyetleri ve yapılan, birincisi fiziki problemleri görmek ve ikincisi de sorumçalışmaların yönetilmesini ve yürütülmesini kapsar. luluk yönlerini görmektir. Risk yönetimi, kendi finansal sağlığını İşletmenin faaliyet göstermekte olduğu ortam risksiz olsaydı korumak için yaptırılması kesinlikle gerekli bir şeydir. Alacarisk yönetimine gerek kalmayacaktı. Fakat, faaliyet göstermekte ğınız fiziki önlemlerle kazaların meydana gelmesini önlemek olduğumuz ortam belirsiz olduğu sürece risk yönetimi vazgeçillazımdır. Firmalar, bunların ne tür önlemler alınarak kazaların mez bir fonksiyon olmaya devam edecektir. olmayacağını anlatabilirler. Eğer kaza da olursa çevreye verilen Aşamaları Risk yönetiminde öncelikle potansiyel risklerin belirlenmesi gerekiyor. Örneğin her şirket girdileri, üretim süreçleri, piyasa şartları, finansal piyasalar, hukuka aykırılık, kanunlarda ve denetim kurumlarındaki değişiklikler ve vergi konularındaki risklerini belirlemelidir. İkinci adımda ise tanımlanan risklerin gerçekleşme olasılıkları ve gerçekleşmeleri durumunda kuruma yükleyeceği maliyetler ile ilgili değerlendirmelerin yapılmasıdır. Bu değerlendirme ışığında riskler gruplandırılarak alınacak tedbirler belirlenir. Örneğin,potansiyel etkisi yüksek ancak gerçekleşme olasılığı düşük risklerin kiralama gibi farklı finansman yöntemleriyle yönetilmesi sağlanırken, potansiyel etkisi düşük ve gerçekleşme olasılığı yüksek risklerin azaltılması için yatırım yapılması tercih edilebilir. zararları şirketler sigorta yoluyla transfer edebilirler ve sermayelerinden yemezler. Risk mühendisinin yaptığı şey, o risklerin azaltılması ya da ortadan kaldırılması için gereken bir takım mühendislik önlemlerinden bahsetmektir. Firmalar risk yönetimi sayesinde sermayelerini üretim için kullanabilirler. Risk yöneticilerinin görevi de bu potansiyel riskleri belirlemek, giderebiliyorsa önlemleri söylemek ama ondan sonra şirket yöneticilerini almaları gereken tedbirler konusunda uyarmak diyebiliriz. Sigortacının kestiği sigorta poliçesi en son yapılan işlemdir. O ana kadar bilgiye, tecrübeye dayalı çok büyük bir danışmanlık hizmeti vardır. Risk yönetiminin riskleri ortadan kaldırmaya yönelik fiziki çalışmaları vardır. Ama daha önemlisi, sigortanın çok değişik poliçeleri ile ortadan kaldırabileceğini bilecek kadar sigortanın içine girmiş kişiler olması gerekiyor. “Önce riskinizi bilin, sonra sigortanızı alın” ebsohaber 31 haziran 2008 HABER Ortadoğu ve Afrika’ya açılan kapı Dubai Automechanika Middle East, otomotiv ve yan sanayi sektörüne yeni ufuklar ve pazarlar açarken, İzmirli firmaların katılımlarıyla iş bağlantıları da artıyor.. Otomotiv Yan Sanayinin önemli fuarlarından olan, Ortadoğu ve Afrika’ya açılan tek kapı olarak görülen Automechanika Middle East 2008 fuarı bu yıl 1-3 Haziran 2008 tarihleri arasında Dubai’de gerçekleştirildi. Türk otomtoiv ve yan sanayi üreticilerinin de büyük ilgisini çeken 45 ülkeden 950 katılımcı ile 16 ülke standının yeraldığı uluslararası fuarı 15 bin civarında kişi ziyaret etti. Fuara katılan diğer ülke sanayicileri ile bire bir görüşmeler yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, dünya otomotiv sektörü hakkındaki son gelişmeleri İzmirli sanayicilere aktardı. İhracatın her Türk üreticisi için önemine değinen Taşkın, Automechanika Middle East 2008’in otomotiv yan sanayi açısından sektörel rekabete açık dinamik ve teknolojik bir iş ortamı sağladığını, Ortadoğu ve Afrika pazarlarına mutlak bir giriş kapısı olduğunu kaydetti. Tamer Taşkın, “Otomobil, otomobil parçaları, aksesuarları ve gereçlerinden oluşan pazar, Orta Doğu’da milyar dolarlık bir iş. Resmi sanayi ortalamalarına göre bölgede 6 milyon araç bulunurken Birleşik Arap Emirlikleri’nde ağırlığını Japon, Avrupa ve Amerikan menşeli araçların oluşturduğu 1,4 milyon otomobil var. Bu rakam her yıl yüzde 10 oranında büyüyor. İzmirli sanayiciler olarak bölgemizin yıldız sektörü otomotiv ve yan sanayi alanında mutlaka bu pazardan pay almak için çalışmalıyız” dedi. Sultan Al Mansouri açtı Dubai Uluslararası Sergi ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen ebsohaber 32 haziran 2008 HABER ve Messe Frankfurt tarafından dünyada düzenlenen 12 Automechanica Fuarından biri olan Orta Doğu Automechanika Fuarı’nı Dubai Ekonomi Bakanı Sultan Bin Saeed Al Mansouri, sektörün en önemli sanayicileri, tedarikçileri ve distiribütorleri ile birlikte açtı. Sultan Al Mansouri, uluslararası otomotiv üreticilerinin 46 milyar AED’lik pay almayı hedefledikleri fuarın bölgedeki en önemli ekonomik etkinlik olduğunu ifade etti. ifade edildi. İzmirliler mutlu döndü Dubai’de gerçekleştirilen Ortadoğu Automechanika Fuarı’na katılan İzmirli firmalar ATP Dizel/AA Dış Ticaret, Beşer Balatacılık, Dönmez Debriyaj, Petrofer Türkiye, Pompasan, Temel Conta, Tirsan Kardan mutlu döndü. Dubai’yi üs olarak kullanıp Ortadoğu’ya ihracat yapan İzmir firmaları, fuarda halen aralarında iş bağlantısı bulunan müşterileriyle buluşurken, yeni ziyaretçiler ve katılımcılarla da biraraya gelerek ihracat pazarlarına yenilerini eklemeye çalıştı. Fuarda yeni ürünlerini tanıttıklarını, yeni müşterilerle görüştüklerini belirten AA Dış Ticaret firma sahibi İsmail Acanerler, bunun ihracat rakamlarına da yansımasını hedeflediklerini söyledi. Acanerler, “Ortadoğu pazarında kalıcı olabilmek için güven ve kalite çok önemli” dedi. Dönmez Debriyaj İhracat Müdürü Ziya Us, Dubai’deki fuarda katılımcı ve ziyaretçiler açısından yoğunluk yaşandığını söylerken, “Mevcut müşterilerimizin yanısıra potansiyel müşterilerle de önemli görüşmeler yaptık. şimdi iletişim halindeyiz ve iş ilişkisi kurmayı hedefliyoruz. Ortadoğu’da ya orijinal ürün ya da çok ucuz taklit ürünler var. Fiyat unsuru oldukça baskın. Artık talep değişiyor, biz de değişen talebi yakalamaya çalışıyoruz” diye konuştu. Pompasan Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Sezai Çakmak da, Dubai’de iyi bir fuar atmosferi yaşadıklarını söyledi. Dubai’de yeni müşterilerle görüşüp bu bölgeye yaptıkları ihracatı artırmayı hedeflediklerini belirten Çakmak, “Sadece Dubai’ye satış yapmıyoruz. Ürdün, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, hatta Sudan gibi çevre ülkeleri de değerlendiriyoruz. Çin ve Hindistan ile rekabet ediyoruz. Kalitesi düşük olanın bu pazarda şansı yok” dedi. Temel Conta Yönetim Kurulu Başkanı Temel Kip, daha önceki yıllarda ziyaret ettikleri Dubai Automechanika Fuarı’nda 2 yıldır katılımcı olarak yeraldıklarını bildirdi. Mevcut müşterilerinin yanısıra fuar nedeniyle tanışıp işbirliği başlatacakları yeni müşterilerinin de olacağını söyleyen Temel Kip, “Fuara devamlı katılmayı düşünüyoruz. Bu yılki iş bağlantılarımızdan yüzde 15 civarında ihracat artışı hedefliyoruz. Araplar organize şekilde iş yapıyorlar. Ekonomi gayet açık. Dubai Ortadoğu için bir kapı, çevresindeki ülkelerle de iş yapabiliyoruz” diye konuştu. Tirsan Kardan Dış Ticaret Sorumlusu Enis Conku da, ikinci defa katıldıkları Dubai Automechanika Fuarı’nda ürünlerinin ilgi gördüğünü belirtirken, “Katılımcı ve ziyaretçi açısından yoğun olan fuarda yeni iş bağlantıları gerçekleştirdik. Dubai’deki distribütörümüzün yanısıra çevre ülkelerden gelenlerle de görüştük. Ortadoğu ve Güney Afrika için yeni anlaşmalar imzaladık. Fuarda yaptığımız bağlantılar ihracat rakamlarımıza olumlu yansıyacak” dedi. ebsohaber 33 haziran 2008 Dubai fuarına katılan İzmirli sanayiciler yaptıkları yeni iş görüşmelerinin ihracatlarına olumlu yansıyacağını ifade ederek umutlu konuştu. HABER 77. İEF’nin uluslararası startı verildi Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, dünya ülkelerine, büyükelçileri aracılığıyla, İEF’ye katılım çağrısı yaptı. 77. İEF’nin uluslararası startı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve İZFAŞ’ın ortaklaşa düzenlediği resepsiyonda verildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen 77. İEF Tanıtım Resepsiyonu, Ankara Hilton Oteli’nde gerçekleştirildi. 40’ı aşkın ülkenin diplomatının katıldığı geceye, büyükelçilerinin ilgisi dikkat çekti. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ise Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün temsil etti. EBSO Ankara Temsilcisi Necip Çakır da kokteylin önemli konukları arasındaydı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan konuşmasında “Türkiye’nin bugün itibariyle dış ticaret hacmi 250 milyar doları aşmıştır. Bugün Türkiye, uluslar arası yatırımcılar hecdinde artık, sadece ekonomik potansiyeli yüksek bir ülke olarak değil, geleceğine güvenle duyulan ve dünya ekonomisinde rekabet edebilmek için yatırım yapılmazı gereken bir çekim merkezi konumundadır. Ülkemizde yaşanan bu gelişmelerin Türk işadamları ile dostlarımız olarak kabul ettiğimiz dünya ülkelerinin sanayici ve işadamları arasında paylaşılmasını bütün kalbimle arzulamaktayım. Bu randevunun adresi Uluslar arası İzmir Fuarı’dır. 22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında açılacak olan 77. İEF’ye tüm ülkelerin katılımından ve açılış kurdelesini birlikte kesmekten sonsuz mutluluk duyacağım” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise Türkiye’nin uluslararası ilk fuar organizasyonu olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nın 77. sini gerçekleştirecek olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. “Ticari, kültürel ve delegasyon olarak 60 ülkenin katıldığı İEF bugün de dünya markalarının buluştuğu görkemli bir fuar organizasyonu, kent ve ülke buluşmasıdır. 1.5 milyon ziyaretçi kapasitesiyle yalnızca ticari değil, sosyal boyutuyla da önemini koruyan fuarımız, bir İzmir geleneği olmaya ve kentimizin tüm kesimlerini kucaklamaya devam edecektir” açıklamasında bulundu. Büyükelçiler nezdinde verilen resepsiyona Almanya, Belarus, Belçika, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çin Halk Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Filipinler, Gürcistan, İngiltere, İran, İsrail, İsveç, İtalya, Katar, Kuveyt, KKTC, Küba, Letonya, Litvanya, Macaristan, Meksika, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Slovakya, Sudan, Tunus, Türkmenistan, Ürdün, Vatikan, Venezuela, Vietnam’ın Türkiye Büyükelçileri ve Maslahatgüzarları katıldı. Ana tema Küresel ısınma 22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında düzenlenecek olan 77. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın teması belli oldu. İEF’de bu yıl tema; Küresel Isınma ve İklim Değişikliği. Bu yaz İzmir’de, hemen her yerde, karşınıza çıkacak bir afişte; kutuplarda yetişen bir kaktüs ve ona şaşkınlıkla bakan bir pengueni göreceksiniz. Türkiye’nin uluslararası ilk fuar organizasyonu İzmir Enternasyonal Fuarı, bu yıl Küresel Isınma ve İklim Değişikliği temasıyla düzenlenecek. 22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında 77. kez yapılacak olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nın teması Küresel Isınma ve İklim Değişikliği olarak belirlendi. Fuarda küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele eden, su ve enerji tasarrufu, yeşil enerji ve yeşil sanayi ürünlerini esas alarak üretim yapan firma ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerine öncelik verilirken, düzenlenecek toplantı, panel ve forumlarda Küresel Isınmayla mücadele yöntemleri üzerinde durulacak. ebsohaber 34 haziran 2008 GÖRÜŞ EBSO Bankacılık ve Kredi Danışma Merkezi Nüfus yoğunluğunda üç büyük ilden kredileri ile doğalgaz ve yenilenebilir biri olan; ulaşım yolları zenginliği, tarihi, enerji yatırım kredileri takip edilerek, hem turustik, tarımsal potansiyel ve iklim güsanayicilerimizin bu alt yapılardan yararzelliği ile İzmir ve Ege Bölgemiz; yatırım lanmaları, hemde bu yatırımlarda kullanıpara ve sermaye hareketleri yönünden lan iş makinaları, araç ve gereçlerini yapan tam kurumsallaşmaması sonucu; yurt içi sanayicilerimizin pazarı artmış olacaktır. ve yurt dışı yatırımcıları ve yabancı serCanlı kredi çalışmaları yanında, Halkmaye ve finansman fonlarını yeterli oranbank gibi kanu bankaları ile, BDDK, TMSF da alamaması yanında ülke ekonomisine gibi kamu kurumlarıyla protokol ve görüşyarattığı katma değer ile ödediği vergi ve me durumunda olan sanayici üyelerimiz Mehmet Tosun fonlar oranında devlet teşvik desteklerini bölgelerimize de anlaşmalarını sağlamaya [email protected] de almaması nedeniyle bölgemizin yatıyardımcı olacak teknik bilgi desteğide rım ve istihdam olanakları sınırlı kaldığınverilecektir. dan pırıl pırıl beyin güçlerimiz diğer illere Bu sayede hem kurumların tahsilat Dünya Bankası, AB fonları, Avruveya yurt dışına gitmektedir. şansı, hem de firma ve sanayii kuruluşlarıpa yatırım ve kalkınma bankaları, Yukarıda saydığımız çok devlet desnın tekrar üretimi hızlanrırıp ülkemiz ekoAmerikan Eximbank’ın yanısıra teklerini uzun vade, uygun faizli fonları, nomisine kazandırılmasına çalışılacaktır. sanayiyi destekleyen kurumların Bölgemiz sanayicilerine ulaştırma çaEBSO'muzun kuruluşundan bugüne kredilerine ulaşım için çalışıyoruz. balarımız yanında ülkamiz ekonomisini değin çok başarılı emekler veren, büyük yöneten yönetimden Ege ticaret ve sanabaşarılara imza atan kurucu üye, başkan, yisini, sanayicinin sorunlarını bilen Egeli meclis üyeleri, komite üyeleri, tüm üye ve üst düzey bürokrat ve bakanların sayısının çoğaltılması içinde çalışanlarımız, il idarecilerinin kurduğu göz bebeğimiz EBSO'ya çabalarımızı sürdürmeliyiz. ve onun üyelerinin kurduğu güzel tesislere ilaveler yapılması, ülkemiz sanayinin güçlenmesi için danışmanlık hizmetlerimiz kısa ve uzun vadeli vizyonumuzu oluşturacaktır. Ana hatları ile Danışma Merkezi'nin yapacağı çalışma ve projeler Sanayi kuruluşlarımızın gerek mevcut yatırım ve finansman yapılarını koruma gerek büyüme, teknoloji yenileme, iç piyasa, global dünya pazarlarında rekabet edebilme, mal satabilme, ürün çeşitlendirmesi, kalite ve marka yaratma, ihracat, arttırma amaçlı, makkina araç ve gereç teminine yönelik çabalar ile enerji, ilalat sektörü ve tekloloji yatırımlarını mümkün olan uzun vadeli, düşük faizli, dış rakiplerimizin kullandığı finansman koşullarında kredilerin temini için; Avrupa Birliği fonları, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Amerikan Eximbank, Frank Cotaes, Alman KFW ve AKA BANK, Alman Hermes, İsviçre UBS A6 line'ları satıcı kredileri gibi dış kredi kaynakları, TUBİTAK, KOSGEB türü kurumlar, Türkiye Kalkınma Bankası, Türkiye Sınai Yatırım Bankası, Türkiye Halk Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Türk Eximbank, Ziraat Bankası gibi iç kamu bankaları yanında gerek sendikasyon, gerekse kendi kaynaklarından sanyicimize uygun kredi fonları tahsis eden tüm yerli ve yabancı özel banka ve finans kurumlarımızdan uygun vade ve faiz ile yatırım ve işletme kredilerine sanayicilerimizin ulaşması sağlanacak, Bölgemiz ve ülkemiz yatırım, istihdam, katma değer yaratma ve döviz girdilerine azami katkıların sürdürülmesi için destek olunacaktır. Yukarıda belirttiğiliz sanayi kredileri yanında, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink'in açıkladığı, AB'ye uyum yatırımı olarak; Türkiye'ye 15 yılda 40 milyar USD tutarında vereceği altyapı yatırımları, atık su, katı atık ve çevresel yatırım ebsohaber 35 haziran 2008 EGE’NİNGÜNDEMİ ‘Kilit vuruyoruz’ uyarısı Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, türban, parti kapatma davası gibi iç politika gelişmelerinin gündeme hakim olduğu Türkiye’de ekonominin tehlikeli bir viraja girdiğine dikkat çekti. Yorgancılar, cari açığın 2008 sonunda 50 milyar doları bulmasının beklendiğini, dış ticaret açığının da yılın ilk dört aylık döneminde 22.4 milyar dolara ulaştığını belirterek, “Ekonomi ülkede gündemin birinci maddesi olmalı” dedi. Tehlikeli virajlara girildi EBSO Sanayiciler Kulübü’nde 2002-2007 dönemindeki ekonomik verileri ortaya koyarak değerlendirme yapan Yorgancılar, geçen yıldan bu yana Türkiye’nin gerek ekonomik gerek siyasi gerekse de güvenlik anlamında çok ciddi sorunlarının su yüzüne çıktığını söyledi. Hükümetten makro ve mikro reformları gerçekleştirmesini beklerken, ana gündem ekonomi olmadığı için tehlikeli virajlara girildiğini savunan Yorgancılar, bunların telafisinin mümkün olmadığını kaydetti. Yap-sat’tan al-sat’a döndük Dış ticaret açığının 2002’de 15,5 milyar iken, 2007’de 63 milyar dolara ulaştığı bilgisini veren Yorgancılar, bu tabloda Türkiye’nin giderek ithalatçı konuma geldiğini dile getirerek yapsat modelinden al-sat modeline doğru bir kayışın olduğunu ifade etti. Uygulanan yüksek faiz, düşük kur politikası nedeniyle üretim yerine ithalatın daha cazip hale geldiğini, ara malı ithalatının ihracatı geçtiğini bildiren Ender Yorgancılar, “Bu da gösteriyor ki sanayicilerimiz üretimde kullandıkları malları bile üretmek yerine ithal ediyor. Büyük sanayinin kullandığı ara malını zaten KOBİ’ler üretiyor. Sanayici daha cazip olduğu için üretime veda ederek yurtdışından almayı tercih ediyor. İşsizlik sorunu olan ülkemiz için üretimden uzaklaşmamız büyük sakıncalar doğurur” dedi. ebsohaber 36 haziran 2008 EGE’NİNGÜNDEMİ Kredi kartı borçları endişelendiriyor 2002 yılından itibaren gerçekleştirilen çalışmalardan sonra süreci yukarı taşımasını beklenen Hükümetin hayal kırıklığı yarattığını ve bir türlü ekonominin Türkiye gündeminin ana maddesi olarak ele alınamadığını belirten Yorgancılar, bu nedenle yaşanan sıkıntıların çözülemediğini kaydetti. Makro ekonomik göstergelerin kötüleşmesi ve gelirlerin artan enflasyon karşısında yetmemesi, vatandaşı borçlanmaya ittiğini belirten Yorgancılar, bunun en büyük göstergesinin de ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin sayısındaki artış olduğunu söyledi. Türkiye’de kişi başına düşen kredi kartı sayısının 2.1 oranında bulunduğuna dikkat çeken Yorgancılar, kredi kartı borçları bir önceki yıla göre 2007 itibari ile yüzde 24 artarak 26 milyar dolara yükseldiğine işaret ederek, “Son 6 yılda kart borçlarında yüzde 505 oranında artış gerçekleşti. 2008 yılının ilk 5 ayında ise 28 milyar YTL olan borçların 17 milyar YTL’si yani yüzde 61’i taksitsiz yapılan harcamalardır. Katılım bankaları ve tüketici finansman şirketlerinden alınan kredi kartlarını da dahil ettiğimizde kredi kartı borçları 30 milyarı bulmaktadır” dedi. Türkiye örnek oldu Dünyada ilk kez kredi kartına taksit uygulamasının Türkiye’de başladığını söyleyen Yorgancılar, dünyada gerçeleşen ekonomik daralma ile dünyaya örnek olduğunu bunun diğer ülkelerde de kredi kartı ile taksitli alışveriş uygulanmasına geçileceğini söyledi. Yorgancılar, şöyle konuştu: “Kredi kartları ile yapılan işlemlerin her yıl hızla arttığını artmakta. Kredi kartları harcamaları market, benzin, giyim, telekomünikasyon ve çeşitli gıda sektörleri başta olmak üzere 5 sektörde yoğunlaştı. halkımızın mutfak ihtiyacını kredi kartı ile giderdiği görülüyor. Son yıllarda kredi kartı ile yapılan harcamalar artarken, tüketici kredisi kullanma eğiliminde de artış görülmekte.” Sürücüye ceza verilmeli Şirketlerin dış borcu büyüyor 2007 yılından itibaren Türkiye’nin gerek ekonomik gerek siyasi gerekse de güvenlik anlamında çok ciddi sorunlarının su yüzüne çıkmasıyla birlikte dengeler de bozulmaya başlamıştır. Yüzde 47 gibi çok yüksek bir oy oranıyla hükümetin tekrar görevine devam etmesi bile, ekonomimizdeki kırılganlıkların daha da güçlenerek karşımıza çıkmasına engel olamamıştır. İthalatın ihracattan daha fazla artması döviz açığını yani cari açığı büyütmektedir. Cari işlemler açığı kapatılmaya çalışıldıkça dış borç artmaktadır. %19’luk artışla 2007 yılını 38 milyar dolarla kapayan cari açığın, geldiği seviyeyi çok önemsiyoruz. 2008 yılının ilk 3 ayında 12 milyar dolar olan cari açığın, yıl sonunda 50 milyar dolar olması beklenmektedir. 2002’den bu yana toplam iç borçta %70’lik artış gerçekleşmiştir. İç Borç stoku 2008 Nisan sonu itibari ile 269 Milyar YTL’ye yükselmiştir. Merkez bankası, kamu ve özel sektörün yurtdışından aldığı kredilerin toplam tutarı olan dış borçtaki artış, 2002 yılından bu yana %91’dir. Özellikle son iki yıldaki artışlar tehlikeyi gözler önüne sermektedir. 2002-2007 döneminde, iç borçta %70, dış borçta %91, özel sektörün dış borcunda %267 artış gerçekleşmiştir. Özel sektör dış borcu 2002-2007 döneminde %267 artmıştır. 37,3 milyar doları kısa vadeli olan özel sektörün dış borcu 2007 yılında bir önceki yıla göre %34 artmıştır. 158 milyar doların 58 milyar doları banka ve finans kuruluşlarının, 100.5 milyar doları da şirketlerin borçlarını oluşturmaktadır. Bu borç miktarı ile özel sektör risk kategorisinde bulunmaktadır. Bu yılın gündeminde ekonomi haricinde terör, türban ve parti kapatılmasının konuşulduğunu açıklayan Yorgancılar, sanayiciler olarak parti kapatılmasına da karşı olduklarını söyledi. Her zaman istikrardan yana bir tutum izlenmesinden yana olduklarını ifade eden Yorgancılar, “Biz istikrardan yanayız. İstikrar olursa güven ve yatırım oluyor. Yatırım olunca ihracat ve istihdam artıyor. Parti kapatmaya karşıyız. Bu bir yöntem değil. Trafik kazasında bile arabaya ceza kesmiyorlar. Sürüye kesiyorlar. Bu süreç yargıya intikal etmiştir. Konuşmak doğru değil. Parti kapandığı takdirde yoluna başka bir isimle devam ediyor, bu bir çözüm değil” diye konuştu. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ekonomik göstergelerin iç açısı olmadığını belirterek, Hükümetin ana gündeminin ekonomi olmasını ve sorunların çözümü için tedbir alınmasını istedi. ebsohaber 37 haziran 2008 Toplam dış borç içinde özel sektörün payı çok ciddi oranlarda artmakta olup, neden ısrarla üzerinde durduğumuz noktasında bizi haklı göstermektedir. Dış borcun %64’ü özel sektöre aittir. Özel sektörün dış borç içindeki payı her geçen yıl hızla artmıştır. HABER Ah bir de siyasi istikrar olsa Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ın sürekli olarak gündeme getirdiği ekonomik istikrar için mutlaka siyasi istikrarın sağlanması gerektiği görüşünü nihayet hükümet de seslendirmeye başladı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, dünyada üç ayrı kriz yaşanmasına rağmen Türk ekonomisinin çok hafif etkilendiğini savunarak, “Ah bir de siyasi istikrar sağlansa.. Var ya önümüzde kimse duramaz” diye konuştu. Türkiye’nin enflasyon ithal eden bir ülke haline geldiğini belirten unakıtan, enflasyonun yüzde 70’inin yurt dışındaki gıda ve enerji fiyatlarındaki artış kaynaklı olduğunu ileri sürdü. Dünyada ilk defa finansal, gıda ve enerjide üçlü bir kriz dönemi yaşandığını vurgulayan Unakıtan, OECD raporlarına göre dünya finans piyasalarının kriz nedeniyle 380 milyar dolarlık bir zararla karşı karşıya kaldığını, dünya ekonomilerinde büyüme ve verimliliğin gerilediğini, enflasyonda ise artış meydana gelidğini söyledi. Unakıtan, dünyada yaşanan krizin Türkiye ekonomisine etkisinin sınırlı kaldığını, fakat dünyada petrol ve gıda fiyatlarında yaşa- nan artışın Türkiye’yi de etkilediğini belirtti. Unakıtan, AKP’nin kapatılma davasının da iç belirsizlik olarak büyüme hızını yavaşlattığını, Türkiye’de birkaç yıl eskiden olduğu gibi yüzde 7-8’lik büyüme rakamlarının yakalanamayacağını dile getirdi. Krizler dolayısıyla bütün dünyada enflasyonun yükseldiğine dikkat çeken Unakıtan, şunları söyledi: “Petrol fiyatları 140 dolarlara tırmandı, bu akılalmaz bir yükseliş. Türkiye enflasyon ithal eden bir ülke konumuna geldi. Enflasyonun yüzde 70’i gıda ve enerji kaynaklı. Dünyadaki artışlar Türkiye’deki artışları tetikliyor, Türkiye’ye enflasyon ithal ediyor. Buralarda düzelme olursa, Türkiye’de de düzelme olacak. Bu konjonktürel durumların değişeceğini tahmin ediyorum. Bu değişim 2008’e kolay kolay yansımaz. Belki yılın üçüncü ve son çeyreğinde bazı gelişmeler olması mümkün.” Geçmişte bir Anayasa kitapçığı fırlatıldığında ekonominin battığını, şimdi ise dünyada bir değil üç kriz birden yaşanırken Türk ekonomisinin bunları en hafif şekilde atlatabildiğine işaret eden Unakıtan, “Ah bir de siyasi istikrar sağlansa, var ya önümüzde kimse duramaz. Ama ne yapalım? Herşeyin üstesinden geleceğiz. Türk ekonomisi güçlendiği için krizlere dayanıklı hale geldi” diye konuştu. ebsohaber 38 haziran 2008 HABER Bir kişinin istihdamına 193 bin YTL’lik yatırım Hazine Müsteşarlığı’nın verdiği teşvik belgelerine göre Türkiye’de bir kişinin istihdamı için 193 bin YTL’lik yatırım yapılıyor. Bu rakam sektörlere ve işlere göre 16.4 bin YTL ile 1 milyon 280 bin YTL arasında değişiyor. Hazine’nin verdiği teşvik belgelerine göre ortalama 193.3 bin YTL yatırımla bir kişilik istihdam yaratılıyor. Hizmetlerde yaklaşık 67 bin, tarımda 147 bin YTL, madencilikte 160 bin YTL, imalat sanayiinde 180 bin YTL olan ortalama istihdam maliyeti, teknoloji-yoğun nitelikteki enerji yatırımlarında 726 bin YTL’ye çıkıyor. Bir kişilik istihdam için gerekli yatırım tutarı 16.4 bin YTL ile hizmetler alanındaki alt yapı yatırımlarında. Türkiye’de ortalama 193 bin YTL yatırımla bir kişilik iş yaratılıyor. Söz konusu tutar, sektörlere ve işlere göre 16.4 bin YTL ile 1 milyon 280 bin YTL arasında değişiyor. Hazine Müsteşarlığı tarafından geçen yılın ilk onbir ayında düzenlenen teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilecek yatırımlarda yaratılacak bir kişilik istihdama düşen ortalama yatırım harcaması 193.3 bin YTL’ye geldi. Hizmetlerde 66.7 bin, tarımda 146.6 bin, madencilikte 159.9 bin, imalat sanayiinde 179.9 bin YTL olan ortalama istihdam maliyeti, teknoloji-yoğun nitelikteki enerji yatırımlarında 726 bin YTL’ye geliyor. En az yatırımla iş altyapıda Bir kişilik istihdam için gerekli yatırım tutarının en düşük 16.4 bin YTL ile hizmetler alanında alt yapı yatırımlarında olduğu belirlendi. Ticaret sektöründe 74.4 bin YTL olan söz konusu tutar, ileri teknoloji ve bütçe gerektiren ulaştırma yatırımlarında ise 1 milyon 280 bin YTL’ye kadar çıkıyor. İmalat sanayiinde istihdam maliyetinin en düşük düzeyde gerçekleştiği alt sektörün 43 bin YTL ile elektronik olduğu belirlendi. Bu sektörü 52.4 bin YTL ile makine imalatı, 80.5 bin YTL ile madeni eşya izledi. Cam ise kişi başına 406.7 bin YTL ile en fazla yatırımla istihdam yaratılan imalat sanayii alt sektörü oldu. Söz konusu tutar çimentoda 385.5 bin, kimyada 354.4 bin YTL ile yüksek düzeylerde gerçekleşti. Madencilik alanında işleme yatırımlarında 121.7 bin YTL olan bir kişilik istihdam yaratma maliyeti, istihraç yatırımlarında ise 228.4 bin YTL’ye ulaşıyor. Tarım alanında ise söz konusu tutar bitkisel üretim yatırımlarında 144.4 bin, hayvancılık yatırımlarında 146.4 bin, su ürünlerinde 155.2 bin YTL düzeyinde bulunuyor. Bir kişilik istihdama düşen ortalama yatırım tutarı Marmara’da 145.6 bin YTL, Ege’de 158.3 bin YTL, Güneydoğu’da 177.1 bin YTL, Akdeniz’de 177.4 bin YTL, Doğu’da 192.3 bin YTL, Karadeniz’de 202 bin YTL, İç Anadolu’da 248.7 bin YTL olan bir kişilik istihdama düşen ortalama yatırım harcaması, teknoloji yoğun yatırımların ağırlıkta olduğu çok bölgeli projelerde 3 milyon 847 bin YTL’ye çıkıyor. Bir altyapı yatırımı 694 kişiye iş yaratıyor Yatırım projesi başına ortalama istihdam sayısı 210 kişiyle ana sektörler içinde en yüksek hizmetlerde gerçekleşti. Enerji sektöründe her bir yatırım projesiyle ortalama 50, imalat sanayiinde 49, tarımda 38, madencilikte ise 31 kişilik istihdam yaratıldığı belirlendi. Teşvik belgeleri kapsamındaki tüm projelerin ortalamasında bu sayı 57 kişiye geldi. Yatırım projesi başına en fazla istihdamın ise hizmetler alanında alt yapı projelerinde yaratıldığı belirlendi. Onbir ayda teşvik belgesine bağlanan 27 alt yapı projesinde toplam 18 bin 731 kişilik istihdam öngörülürken, yatırım başına ortalama istihdam 694 kişiye geldi. ebsohaber 39 haziran 2008 ANALİZ Enflasyon 2008 sonu yüzde 20’yi bulabilir Mayıs ayı tüketici enflasyonunun yüzde 1,5’a yakın gerçekleşmesi ve yıllık bazda yüzde 11’e yaklaşması, üretici fiyatlarının da yıllık bazda yüzde 17’ye merdiven dayaması, fiyat istikrarında AKP hükümetinin, o çok övündüğü fiyat istikrarında iflasının tescilidir. Zaten, Merkez Bankası da durumla yüzleşip yeni hedef belirlemeyi ve 2009 için yüzde 7,5 hedefi hükümete önerip hemen onay aldı. 2008’den vazgeçtim, 2009’da enflasyonu yüzde 7,5’ta frenleyeyim hedefi ile ilgili karar, içinden geçilmekte olan sürecin vehametini iyice ortaya koyarken Merkez Banaksı’nın son çeyrekte fiyatların tempo kaybedeceği ve 2009’da yeniden tek haneye düşeceği de yine anlamsız bir iyimserliğe dayanıyor. İki soru: Hangi iç ve dış iyileşmeler böyle bir imkanı verecektir? İkincisi, son çeyrekte fiyatların tempo kaybetmesi hangi gerekçelere dayalıdır? Öncelikle belirtelim ki, Mayıs sonu itibariyle yıllık bazda yüzde 11’e vuran tüketici enflasyonu, konu gıda maddeleri olunca yıllık bazda yüzde 35-40’ları bulmuştur. Makarnada artış yüzde 44’ü, ekmekte yüzde 34’ü, domateste yüzde 60’ı bulmuştur. Bu fiyatlar izleyen aylarda (yaz olmasına ve mevsimsel olarak fiyatların gevşediği ayları içermesine rağmen) yükselişini sürdürecektir. Nedenlerine gelince.. Birincisi; üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına yansıyacak bir fiyat birikimi durmaktadır. İkincisi; Temmuz’da yapılacak ve yüzde 15’den az olmayacak elektrik zammı, iğneden ipliğe herşeyin fiyatına etki edecektir. Üçüncüsü; ithal ham petrol ve doğalgazın fiyat yükselişinin hız kesmesi sözkonusu olmadığı için, bu durum yeni elektrik zamlarının yanısıra akaryakıt, dolayısıyla ulaştırma vb. hizmet üretimine hemen yansıyacaktır. Dördüncüsü; kuraklık, gıda fiyatlarını yukarı itmede, endüstriyel bitki üretiminde düşüşlere neden olacaktır. Önlemler ve yüzde 20 ihtimali Merkez Bankası’nın faiz yükselterek ekonomiyi soğutma girişimlerinin sonuç vermesi ise sınırlı etkiye sahiptir. ebsohaber 40 haziran 2008 ANALİZ Merkez Bankası’nın uyguladığı, yüksek reel fazin yaratacağı başka komplikasyonlar mevcuttur. Buna eşlik etmesi beklenen mali disiplin adı da verilen maliye politikalarına ise hükümetin ikna olması zordur. Çünkü, AKP, kapatılma manevralarına yeni seçim hamleleriyle karşılık vermeyi, bunun için de daha genişlemeci, popülist politikalara yelken açmış görünmektedir. Bu politika, dar bütçeyi, kısıtlanmış kamu harcamalarını dışlar ve bundan geri dönüşü olmayacaktır hükümetin. Dolayısıyla,, ekonominin öncelikleri ile AKP’nin siyasi gündeminin bir hayli didişeceği bir dönemden geçmekteyiz. Burada, esesta IMF’ye tabi Merkez Bankası, yanına IMF’yi ve TÜSİAD, kısmen TOBB’u alarak ekonominin olmazsa olmazlarını dayatırken AKP, bu olmazsa olmazlara itiraz etmemiş görünüp bildiğini okuyacak ve gerilim tırmanacak.. Bu akordsuzluğun yaratacağı güvensizlik ve fiyatları tırmandırıcı etkisinin yanısıra, son çeyrekte fiyatların Merkez Bankası’nın iddiasının aksine yükseleceği söylenebilir. Bir kere Eylül’den başlayarak mevsimsel olarak fiyatlar artar. Okulların açılışı, Ramazan vb. etkenlere kış hazırlıkları vs. eklenir. Böyle bakınca, bu yılın yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 20’yi bulacağını söylemek mümkün. BAZI GIDA MADDELERİNDE FİYATLAR Ne yapmalı? Burada tabi ki önemli olan, 2008’de ücret ve maaşların, hedef enflasyon olarak takdim edilen yüzde 4 oranında artırılmış olması ve çalışanların, yıllık yüzde 20’yi bulması çok muhtemel enflasyon karşısında önemli bir gelir kaybına uğrayarak yeni bir yoksullaşma riski altında bulunmalarıdır. Bildik, ekonomiyi daraltıcı, mali disiplin destekli enflasyonla mücadele programlarının işe yarayıp yaramayacağı bir yana, bunların uygulanması bile istihdam ve gelir kayıpları demektir. Daralan ekonomi, yeni tensikatlar, işsizlikler; mali disiplinler sosyal harcama kayıpları ve adaletsiz vergiler, rantiyelere faiz aktarımları demektir. O nedenle, işçi senidkaları konfederasyonları öncülüğünde Emek Platformu acilen toplanmalı ve 1- Yükselen enflasyon karşısında tüm çalışanların alım güçlerini koruyacakları telafi zamları mutlaka istenmelidir. 2- Fiyat istikrarı çalışanların sırtına basılarak yapılmamalı, vergi ve kamu harcama politikalarına ağırlık veren bir sistematikle fedakarlığın, gücü yetenlerden istenmesi gerekir. 3- Dezenflasyon odaklı bir dargörüşlülük yerine, istihdamı, büyümeyi, adil bölüşümü, bağımsızlaşmayı, üreticiliği ön plana çıkaran yeni bir paradigmaya yönelmek gereği vurgulanmalıdır. Bildik, ekonomiyi daraltıcı, mali disiplin destekli enflasyonla mücadele programlarının işe yarayıp yaramayacağı bir yana bunların uygulanması bile istihdam ve gelir kayıpları demektir. Daralan ekonomi yeni işsizlikler, sosyal harcama kayıpları, adaletsiz ebsohaber haziran 2008 vergiler ve rantiyeye faiz aktarımı41 demektir. Ata’nın huzurunda TOBB Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 63. Genel Kurulu nedeniyle 30 Mayıs 2008 Cuma günü, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında Oda, Borsa başkanları ve delegeler Anıtkabir’i ziyaret ederek Ata’nın huzurunda saygı duruşunda bulundular. TOBB Birlik Merkezi’nde düzenlenen törende genel kurul delegesi olarak 10, 20, 30 ve 35 yıl süreyle görev yapan delegelere Hizmet Şeref Belgesi ve plaketleri verildi. Törenden sonra, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında oda, borsa başkanları ve delegeler Anıtkabir’i ziyaret etti. Hisarcıklıoğlu Anıtkabir Şeref Defteri’ne şunları yazdı: “Aziz Atatürk, Türk özel sektörünün çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin yöneticileri ve delegeleri ile 63.Genel Kurul Toplantısı vesilesiyle huzurunda bulunuyoruz. ebsohaber 42 haziran 2008 TOBB İzmir İktisat Kongresi’nde milletimize işaret ettiğiniz gibi; “Arzumuz şudur: Artık bu memleket fakir, millet hakir değil, memleketimiz zenginler memleketidir. Bu yeni Türkiye’nin adına, çalışkanlar diyarı denir. İşte millet böyle bir devir içinde bulunuyor, bu böyle bir devri yükseltecek ve tarihini yazacaktır. Bu tarihte en büyük makam çalışkanlara ait olacaktır.” Aziz Atatürk; Bizler iş dünyası olarak, senin işaret ettiğin çalışkan ve zengin evlatlar olabilmek için; huzur ve refahın aziz vatanımızın her karışına yayılabilmesi için bütün gücümüzle çalışıyoruz. Bundan sonra da aynı azimle çalışmaya devam edeceğiz. Büyük Önder Atatürk; Emanetinin yükselmesi ve yücelmesi için bugün ve her zaman daha çok birlik ve beraberliğe ve birbirimizi sevmeye ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Her zaman, daha çok üretmek, daha çok kazanmak ve paylaşmak arzusuyla, daha çok zenginleşmek ve daha çok gelişmek en büyük idealimizdir. TOBB, ülkemizin aydınlık geleceği için değişimin ve dönüşümün öncüsü olma iradesini yüksek huzurunuzda bir kez daha teyid etmektedir. Aziz Atatürk; Büyük camiamız, emanet ettiğin Cumhuriyeti ilelebed yaşatmak için bütün varlığı ile çalışmaya huzurunda bir kez daha söz verirken, yüksek hatıran önünde saygıyla eğiliyor.” ebsohaber 43 haziran 2008 KAPAK ebsohaber 44 haziran 2008 TOBB TOBB’dan ekonomi uyarısı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin gerekenler var”, “Daha yolun başındayız” 63. Genel Kurulu, ekonominin ülke günşeklindeki uyarılarının dikkate alınmadıTOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, deminde ilk sıraya alındığı ortam oldu. ğından yakındı. uyarılara rağmen ekonominin geri Hükümetin reform sürecinin aksadığını Geçmişteki başarının, hep süreceplana itilmesi ve siyasetteki istiksöyleyen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıği yanılgısına düşüldüğünü söyleyen rarsızlık yüzünen başarı trendinin oğlu, “2002 ile 2006 arasındaki büyüme Hisarcıklıoğlu, “2006’dan sonra ekonomi tersine döndüğüne dikkat çekti. ortalaması yüzde 7’nin üzerindeyken geri planda kaldı ve reform süreci aksadı. 2007’de ne yazık ki yüzde 4.5e kadar Yapılması gerekenler göz ardı edilirken, geriledi. Şimdi 2008’de yüzde 4’ün bile altında kalmaktan enproblemler artmaya devam etti. İhracatçımız, ithalatçı oldu. dişe ediyoruz. Zamanında tedbir almayışımızın bedelini ödüyoSanayicimiz komisyoncu oldu. Esnaf, işportacı oldu. Çiftçi, çift ruz” dedi. Türkiye’ye yanlış gündemlerle zaman kaybettirildiğini bozan oldu” diye konuştu. belirten Hisarcıklıoğlu, “Bugünkü çatışma ortamının maliyetini kim ödeyecek?” diye sordu. Büyüme hızı düştü Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB’un 63. Genel Kurulu’nun açılış 2002-2006 arasında yüzde 7’nin üzerinde gerçekleşen ortakonuşmasında “rehavete kapılma” uyarılarına rağmen ekonolama büyümenin, 2007’de yüzde 4,5’e kadar gerilediğine işaret minin geri plana itilmesi ve siyasette ortaya çıkan istikrarsızlık eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: yüzünden, ekonomide yakalanan başarı trendinin tersine döndü“Şimdi 2008’de, yüzde 4’ün bile altında kalmaktan endiğünü, yüzde 4’lere düşen büyüme hızıyla Türkiye’nin en büyük şe ediyoruz. Üstelik bizim büyüme hızımız düşerken, rekabet sorunu olan işsizliğin yenilemeyeceği, gelişmişlikte Avrupa’nın ettiğimiz ülkelerde benzer bir yavaşlama da görülmedi. Yani küyakalanamayacağını söyledi. Hisarcıklıoğlu, işadamları olarak resel yarışta geri kalmaya başladık. Peki, ne oldu? Hemen ifade 2001 krizinden bu yana çok çalıştıkları ve Cumhuriyet tarihinin edeyim ki, zamanında tedbir almayışımızın bedelini ödüyoruz. en büyük ekonomik başarılarından birine imza attıklarını belirtti. Önce ekonomiyi ve reformları ihmal ettik. Sonra da önceliği Son 6 yılda, ortalama yüzde 6.8 gibi “muazzam” bir büyüme olmayan gündemlere saplandık. oranına ulaşıldığını anlatan Hisarcıklıoğlu, bu sayede uzun Dışarıda büyüyen iktisadi kriz yetmedi, içeride de siyasi zaman sonra ilk defa, Türkiye’yi yeniden lider ülke yapma ve çalkantılar başlattık. Nasreddin Hoca’nın hikâyesindeki gibi, dünya ekonomilerinin birinci ligine yükseltme fırsatı yakalandışimdi bize bir fil yetmiyor, ikincisini de arıyoruz. Kısaca Türkiye, ğını vurguladı. bir dünya devi olmaya koşacakken, yanlış gündemlerle zaman kaybetti. Kısır çekişmelerle ülkemizin mücadele gücünü kırdık, ‘Rehavete kapılındı’ enerjisini boşa harcattık, nefesini tükettik. Hisarcıklıoğlu, bu gelişmenin, siyasi istikrar ve makro reformBiz artık huzur istiyoruz. Çünkü ancak huzur ortamında ticalar sayesinde elde edildiğini, ekonomide büyük bir gelişme gösretin gelişeceğini, yatırım yapılacağını, istihdam sağlanacağını terildiğini anlatırken, “Rehavete kapılmayalım”, “Hala yapılması biliyoruz.” ebsohaber 45 haziran 2008 TOBB İstikrar vurgusu bozuldu. Bütçe açığı 3 katına çıktı” diye konuştu. “Kısır çekişmelerle ülkemizin Hisarcıklıoğlu, yüzde 4’lerde seyTürkiye’nin artık mali disiplini yenimücadele gücünü kırdık, enerjisini reden vasat bir büyüme hızıyla, işsizlik den tesis etmek ve bütçe açığını sadece boşa harcattık, nefesini tükettik. sorununun çözülemeyeceği, gelişmişlikte oransal değil, nominal olarak da düşürBiz artık huzur istiyoruz. Karanlık Avrupa yakalanamayacağını belirterek, mek zorunda olduğunu belirten Hisargünlere dönmekten korkuyoruz.” “Yüksek büyümeyi sürdürmenin temel cıklıoğlu, “Denk bütçeyi hedeflemek koşulu siyasi ve ekonomik istikrardırö zorundayız. Özellikle kamunun faiz dışı dedi. Hükümetimizin önceliğinin ekonoharcamalarındaki yüksek artışlar, hem enflasyonla mücadeleyi, mik istikrarı korumak olmasını istediklerini ifade eden Hisarcıkhem de mali istikrarı tehdit etmektedir” dedi. lıoğlu, “Bakın bugün iç piyasada işler durma noktasına geldi, çekler-senetler ödenmiyor. Peki, niye böyle oldu, niye birden 90’lara dönmekten korkuyoruz piyasadan para çekildi? Bunun altında yatan neden, harcama ve Endişelerini de dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Türkiye, bir düntüketim eğilimindeki yavaşlamadır. Tüketicideki ve reel sektörya devi olmaya koşacakken, yanlış gündemlerle zaman kaybetti” deki güven erozyonudur” diye konuştu. diyerek, şöyle konuştu: “Kısır çekişmelerle ülkemizin mücadele ‘Güven olmazsa yatırım da üretim de olmaz’ gücünü kırdık, enerjisini boşa harcattık, nefesini tükettik. Biz artık huzur istiyoruz. Çünkü ancak huzur ortamında ticaretin İstikrar hissinin zayıfladığı bir ortamda, güven duygusunun gelişeceğini, yatırım yapılacağını, istihdam sağlanacağını bilida azalacağını, güvenin olmadığı yerde de yatırım, üretim ve yoruz. Huzur olmazsa, 90’ların karanlık günlerine dönmekten tüketimin olmayacağını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Yüksek faiz, korkuyoruz.” üretimin ve yatırımın maliyetini her geçen gün artırıyor, ekonomik aktiviteler yavaşlıyor, hızla artan kredi kartı borcu, vatandaMerkez Bankası’nın bağımsızlığı şın geleceğini ipotek altına alınıyor” dedi. Ekonomik istikrarın diğer koşulunun da enflasyonla mücadele olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Yüksek enflasyonla ancak Mali gevşeme eleştirisi sanal ve geçici bir büyüme sağlanır. Bunu 90’larda gördük. Hisarcıklıoğlu, faizlerdeki yükselişinin nedeninin istikrardaki Özellikle vurgulamak istiyorum ki, fiyat istikrarı istiyorsak, bozulma olduğunu belirterek, “Mali disiplindeki gevşeme, ekonomik istikrara en büyük tehdittir. 2006’ya kadar gayet başarıyla Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ve saygınlığını korumalıyız” uyarısında bulundu. Hisarcıklıoğlu, ülkenin en önemli sorunudevam eden ve takdir ettiğimiz mali disiplin, 2007’de maalesef ebsohaber 46 haziran 2008 TOBB nun işsizlik, bunun çözüm yolunun da eğitim olduğunu söyledi. Ekonomik büyüme yüksek olsa bile, istihdam sağlamadıkça büyümenin nimetlerinin hissedilemeyeceğini belirten Hisarcıklıoğlu, iş bulma umudunu yitirenlerin sayısının giderek arttığını, kadınların iş gücüne katılım oranının kaygı verici düzeyde olduğunu, işsizlerin büyük bir bölümünü gençlerin oluşturduğunu anlattı. Bu nedenle, istihdam üzerindeki mali yükleri azaltma ve istihdamı cezalandıran mevzuatı değiştirmek üzere, Hükümetin başlattığı girişimin yerinde olduğunu ve bunu desteklediklerini söyleyen Hisarcıklıoğlu, buna paralel olarak, mesleki eğitim reformu ve işsizlere yönelik eğitim programlarına da acilen başlanmasını istedi. Hisarcıklıoğlu, “Anadolu’yu karış karış geziyor ve görüyoruz ki; kahvehaneler işsiz dolu, ama sanayicimiz, çalıştıracak eleman bulamıyor. Demek ki sorun, sadece işsizlik değil, mesleksizliktir. Zira bizim ihtiyaç duyduğumuz beceriler, okullarımızda öğretilmemekte; okullarımızda öğretilen becerilerse, işletmelerimizde kullanılmamaktadır” diye konuştu. Evet, artık tarafız “Altını çizerek söylüyorum; evet, artık biz de tarafız. Huzurun, istikrarın, sağduyunun, demokrasinin ve kalkınmanın tarafındayız” diyen Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Kavganın, çatışmanın, demokrasiyi ve kalkınmayı akamete uğratacak her girişimin de karşısındayız. Biz huzur istiyoruz. Biz sağduyulu olmayı, Türkiye’nin yeniden kendisiyle barışmasını bekliyoruz. Bu nedenle, Hükümetimizin önceliği ekonomik istikrarı korumak olmalıdır. Peki, bugünkü çatışma ortamının maliyetini yarın kim ödeyecek? Hiç şüpheniz olmasın ki, testiyi kıranlar, faturayı da millete havale etmekten çekinmeyecektir. Üzerine vazife olmayan görevlere soyunanların yol açacağı zararları artık ödemek istemiyoruz.” Rifat Hisarcıklıoğlu, “Fırsatların kazası olmaz” derken, şu uyarıları da yaptı: “Şimdi kısır siyasi çekişmeleri bırakıp, iş üzerine aş üzerine konuşma zamanıdır. Ortak yaşam bilincine erebilmek için kendimizi tanımlarken başkalarını ötekileştirmekten vazgeçmeliyiz. Bu ülke ne çektiyse kardeşini ‘öteki’ diye görenden çekti. Bugün bir olmak, birlik olmak, beraber olmak günüdür. Büyük edebiyatçı Tolstoy’un dediği gibi, ‘Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor, ama kimse kendini değiştirmeyi akıl etmiyor.” Bize bir fil yetmiyor ikincisini arıyoruz TOBB’un “Türkiye’nin birinci gündem maddesi ekonomi olmalı” uyarılarına karşın, 2006’dan sonra ekonominin geri planda kalmasından yakınan Rifat Hisarcıkıloğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yapılması gerekenler gözardı edilirken problemler artmaya devam etti. İhracatımız ithalatçı oldu. Sanayicimiz komisyoncu oldu. Esnaf işportacı oldu. Çiftçi çift bozan oldu. Zamanında tedbir almayışımızın bedelini ödüyoruz. Önce ekonomiyi ve reformları ihmal ettik. Sonra da önceliği olmayan gündemlere saplandık. Dışarıda büyüyen iktisadi kriz yetmedi, içeride de siyasi çalkantılar başlattık. Nasreddin Hoca’nın hikáyesindeki gibi, şimdi bize bir fil yetmiyor, ikincisini de arıyoruz. 90’larda nasıl bir felakete dönüştüğünü görmüş olmamıza rağmen, bütçe dışı harcama yapılmasına imkán verecek fonlar oluşturma girişimlerini, hayretle ve üzüntüyle karşılıyoruz. Geçmişin hatalı uygulamaları, nelerin yapılmaması konusunda en sağlam rehberimiz olmalı.” Bu hayallere ulaşmak için söz verdiler İş dünyası temsilcilerinden büyük alkış alan konuşmasının sonunda “Peşinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün hayalleriniz gerçek olur. Bizim hayallerimizin peşinden gidecek cesaretimiz var. Biz bu ülkeye hizmet için varız. Biz bu ülkenin sevdalısıyız” diyen Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB üyeleriyle birlikte gerçekleştirmek için söz verdiği ‘büyük hayaller’ini şöyle sıraladı: Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına giren, Dünyanın 100 büyük şirketi içinde küresel milli şirketleriyle yer alan, en az üç sektörde dünya lideri olan, 500 milyar dolar ihracat yapan bir Türkiye, İcat çıkaran, bilim üreten ve ihracatının dörtte biri ileri teknoloji ürünlerinden oluşan bir Türkiye, Ekonomisiyle, birinci sınıf demokrasisiyle, tarihsel birikimiyle, kültürel zenginliğiyle, bütün dünyanın örnek aldığı bir Türkiye, Büyük Atatürk’ün işaret ettiği yönde, diğer milletlere de önderlik eden bir Türkiye, Dünyadaki yeri tarihteki yerine yaraşan bir Türkiye. ebsohaber 47 haziran 2008 TOBB Kişi başına gelirde yeni hedef 15 bin dolar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeni hesaplamalara göre 2007 itibariyle 9.333 doları bulan kişi başına milli gelirde yeni hedefi açıkladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 63. Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Erdoğan, yeni hedeflerinin 15 bin dolarlık ortalama kişi başına gelire ulaşmak olduğunu belirtti. Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en büyük projesiyle ilgili (GAP) somut adımları açıkladıklarını, Türkiye’nin gerçek gündeminin buna benzer projeler olduğunu da belirterek, Edirne’den, Hakkari’ye bütün milletin büyük bir coşku ile umut içinde bunu görmek isteğini, ancak medyanın ve muhalefetin ‘cımbızla çeker’ gibi olumsuzlukları gündeme sokmak istediğini ve adeta gündemi kundaklamaya çalıştığını söyledi. Vizyonumuz geniş Erdoğan, gündemlerinin bu olmadığını ve suni gündemlerle, sanal krizlerle uğraşacak vakitlerinin bulunmadığını vurgulayarak ‘Bizim gündemimiz çatışma değil, gerilim değil. Bizim gündemimiz Türkiye’nin geçmişini karartan, vaktini, nakdini boşa harcayan içi boş tartışmalar değil. Biz vizyonumuzda, ufkumuzda bu dar kalıplara sığmayacak kadar geniştir’ dedi. Türkiye’yi 1 trilyon dolar gayri safi yurt içi hasılaya ulaştırma gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu: ‘İhracatı 250 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin dış ticaret hacmini 500 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin kişi başına gayri safi milli hasılası 10 bin dolar dedik. İnşallah bunu zaten yakalamış durumdayız. Bu yıl yakalıyoruz. Şimdi 15 bin dolara nasıl çıkaracağız onun gayreti içerisindeyiz.’ Türkiye’nin 2007 yılında cari açığının 38 milyar dolar olduğunu, bunun 34 milyar dolarının ise enerji ithalatından kaynaklandığını da ifade eden Erdoğan ‘Bugün itibarı ile cari açık 40.4 milyar dolar. Bunda da enerjinin payı ne biliyor musunuz; 38 milyar dolar. Kaynakları çeşitlendiriyoruz’ dedi. Hükümet belirlemiyor Elektrik ve doğalgaz zamlarına da değinen Erdoğan, öncelikle dışa bağımlı olunan alanlarda işin tamamen kendi piyasasına bırakıldığını vurguladı. “Artık bu ülkede petrolün, akaryakıtın fiyatını biz belirlemiyoruz” Diyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Onu kendi piyasası belirliyor. Bir televizyon, ‘Hükümet mazota yine zam yaptı’ diyor, ayıptır. Bu zammı kendi borsası oluşturuyor. Fiyatı düşürecek ise orası düşürüyor. Aynı şeyi farklı alanlarda, mesela elektrik fiyatlarını konuşuyorlar. ‘Hükümet elektriğe zam ebsohaber 48 haziran 2008 TOBB Başbakan’dan satırbaşları TOBB Genel Kurul’nda yaptığı konuşmasında “Dünya Türkiye’yi izliyor, ama Türkiye çok farklı konulara kilitlenmiş ya da kilitlemek istiyorlar” diyen Tayyip Erdoğan, şu noktalara değindi: Türkiye’nin, Türk halkının gerçek gündeminin başka, muhalefetin, medyanın gündemi başka. ‘Siyasetin önünü nasıl keseriz, milletin tercihlerini nasıl yok sayarız, istikrarı, güveni nasıl zedeleriz. Güvenlik güçlerini nasıl yıpratırız’ çabasındalar. Medya ve muhalefet ‘cımbızla çeker’ gibi olumsuzlukları gündeme sokmak, gündemi kundaklamaya çalışıyor. Bizim yapay gündemlerle, sanal krizlerle uğraşacak vaktimiz yok. Bizim vizyonumuz da, ufkumuzda dar kalıplara sığmayacak kadar geniş. Türkiye’nin kişi başına gayri safi milli hasılası 10 bin dolar dedik, inşallah bunu zaten yakalamış durumdayız. Bu yıl yakalıyoruz, şimdi 15 bin dolara nasıl çıkaracağız onun gayreti içerisindeyiz. Bütün olumsuz kampanyalara rağmen cari açığın finansmanında biz bir sıkıntı görmüyoruz, izlemeye devam ediyoruz, yere sağlam basıyoruz ve bunları da aşarız. yapmaya hazırlanıyor’ Evet yapacağız doğru, mecburuz. ‘Cari açık, cari açık’ diye seslenenler lütfen bu cari açığın ortadan kaldırılması için aldığımız tedbirlere de biraz kulak kabartsınlar. Doğalgazın fiyatını Türkiye belirlemiyor. Doğalgazın üreticileri belirliyor. Lütfen bunu da görmemezlikten gelmeyin.” Elektrik zammı Temmuz’da “Temmuz’dan itibaren elektrikle ilgili de otomatiğe bağlayacağız, dünyadaki artış Türkiye’de de fiyatlara yansıyacak, aksi halde, bu tedbirleri almazsak cari açık artmaya devam edecek” diyen Başbakan, şunları dile getirdi: “Petrolü bu fiyata biz mi getirdik, biz mi belirledik? Biz iktidara geldiğimizde 22 dolar olan petrolün varili bugün 138 dolara çıktı. Sanki bu fiyatı da biz belirlemişiz gibi ‘akaryakıta zam yaptılar’ diyorlar. Türkiye petrol kuyuları olan bir ülke değil, ithal ediyor, bu fiyatı da hükümet belirlemiyor. Ama bunu görmemezlikten gelenler var. Petrolün bu ülkedeki etki alanını yok farz etmek isteyenler. Aradaki bu dev farkın doğurduğu bir olumsuzluk var. İkide bir ‘mazot mazot’ diyorlar. Tamam da arkadaşlar kusura bakmayın bu aradaki farkı millet olarak hep beraber mi ödeyeceğiz? Yoksa Hazineden mi karşılanacak? Bizim petrol kuyularımız yok, milleten topladığımızla bunu karşılıyoruz.” İstikrar zedelenince yabancı tedirgin oldu 2007 yılında turizm gelirlerinin 18.5 milyar dolara, uluslararası yatırım miktarının da 22 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Başbakan Erdoğan şunları söyledi: “Bize ‘Efendim işte bu yıl niye az’ diyorlar. Çünkü bir ülkeye girecek olan sermaye istikrar, güven arar. İstikrar zedelenirse hemen askıya alır. Şu anda bunu yaşıyoruz ve ikna etmeye çalışıyoruz. Ama buna rağmen inşallah yıl sonuna kadar ülkemize küresel sermaye birçok boyutları ile farklı sektörlerde girecek.” Popülizm beklemeyin Mali disiplinden asla taviz vermeyeceklerini de sözlerine ekleyen Erdoğan şöyle devam etti: “2004 yılında yerel seçimleri yaşadık, 2007 yılında biri genel seçim, bir cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir de referandum yaşadık. Hiçbirinde mali disiplinden taviz vermedik. Popülist yaklaşımlara asla girmedik. Dikkat ediniz Türkiye’de daha önce görülmemiş bir durum bu. Şimdi 2009 yılındaki yerel seçimlerde de kimse bizden popülizm beklemesin. Eğer biz popülizmden yana olsaydık, çoğu da AKP’li olan 1100 belediyeyi, nüfuslarından dolayı Türkiye’ye getirdikleri yüklerden dolayı kapatır mıydık?” ebsohaber 49 haziran 2008 TOBB Çağlayan: Sanayi envanteri ve yeni teşvik sistemini sunacağız Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, yıl sonuna kadar sanayi stratejisi, sanayi envanteri ve yeni teşvik sitemini iş adamlarına sunacaklarını söyledi. Çağlayan, yeni teşvik sisteminin bölgeler, iller ve sektörler itibariyle düzenleneceğini belirtti. Türkiye ekonomisinin sıkıntıları ve eksikleri bulunduğunu, bunun için de siyasi istikrarın devam etmesi gerektiğine işaret eden Çağlayan, “Yapmamız gerekenler var, ama bu ülkede yapılanları da görmeliyiz. Her 24 saniyede bir aracın üretildiği, her 30 sanayide üretilen bir aracın ihraç edildiği bir ülkeyiz. Demir-çelik ve çimentoda dünya sıralamasındayız. Aynı şekilde Avrupa’da her 2 televizyonun birinin üretildiği ülkeyiz. Bunun için de Türkiye yeni bir yol haritası ile kalkınma modeli çalışması içerisinde” diye konuştu. Sanayi stratejisi çalışmalarında Türkiye’nin emarını ciddi anlamda çektiklerini kaydeden Çağlayan, 2007 yılında 2 milyon 100 bin gelir ve kurumlar vergisi mükellefinin 1.7 trilyon YTL net satış hasılatı yaptıklarını söyledi. İhracatın bu rakamın yüzde 9’u seviyesinde bulunduğunu belirten Çağlayan, “İhracatta gidilecek daha çok yol var” dedi. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi yeni bir yapısal değişimdönüşüm sürecine girdiğini kaydeden Zafer Çağlayan, hiçbir dönüşümün sancısız olmayacağını, bu noktada herkesin aynaya bakması gerektiğini söyledi. Çağlayan, “Ben ekonomiyi gazetelerin köşe yazarlarından öğrenmedim. Üreterek, istihdam yaratarak, yatırım yaparak bizzat yaşayarak öğrendim” diye konuştu. İstihdam paketiyle ilgili eleştirilere de değinen Çağlayan, yeni düzenlemenin ardından 30 yaşın üzerindeki çalışanların işten çıkarılacağının iddia edilmesini, sırf muhalefet yapmak adına söylenen sözler olarak nitelendirdi. Çağlayan, Türk Ticaret Kanunu’nun haziran ayında TBMM’de görüşülmeye başlanacağını belirterek, bu yasanın getireceği yenilikleri anlattı. Çalışmalarından dolayı özel sektöre teşekkür eden Çağlayan, “Türkiye dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi. Bu büyümeyi, büyüme rakamlarını inkar edecek olursak sizleri., özel sektörü inkar etmiş oluruz. Çünkü bu büyümeyi siz gerçekleştirdiniz. Ben hükümetim adına bundan dolayı iszlere teşekkür ediyorum” dedi. Hayalinin Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girmesi olduğu belirten Çağlayan, bu hayallere ulaşmak için strateji çalışmaları yaptıklarını kaydetti. Çağlayan konuşmasını, “Ben bakan olduğumdan beri 9 aydır toplam 100 bin kilometre yol kat ettim. İnşallah yıl sonuna kadar 81 ilde bizzat sizlerin ayağınıza geleceğiz. Çünkü ben bu yola almak için değil, vermek için geldim. Sizler için bir şeyler yapmaya geldim” diyerek bitirdi. MHP: Zor ve sıkıntılı dönemden geçiyoruz Genel kurulda konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı Emin Haluk Ayhan da Türkiye’nin zor ve sıkıntılı bir dönemeçten geçtiğini söyledi. Toplum içinde sürtüşmelerin meydana geldiğini, Avrupa Birliği (AB) tarafından küreselleşme ve demokratikleşmenin doğal sonucu gibi gösterilen bazı siyasi, hukuki dayatmaların yapıldığını savunan Ayhan, ‘’Lozan’da sona erdirdiğimiz hukuki ve siyasi kapitülasyonlar yeniden ortaya çıkarılmak istenmektedir. AB, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini tartışmaya açmaktadır’’ dedi. Tüm bunların yanında ekonomik hedeflerden de sapmaların meydana geldiğini ileri süren Ayhan, ‘’Ülke ekonomik açıdan yangın yeri gibidir. Çiftçi üretim yapamaz duruma düşürülmüştür. Hükümetin bütün ekonomik reformlarının omurgasını oluşturan enflasyonla mücadelede başarısız olunmuştur’’ diye konuştu. Vatandaşın artık hükümete ve ekonomiye güveninin kalmadığını savunan Ayhan, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik olarak yönetilir olmaktan çıktığını, bir an önce gereken önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. ebsohaber 50 haziran 2008 HABER KOBİ’lere inovasyon eğitimi İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın İzmir Kalkınma Ajansı, İzmir Esnaf ve Stratejik Program Fonu (SPF) Avrupa’yı Sanatkarlar Odaları Birliği, İzmir Ticaret EBSO’nun da dahil olduğu Lizbon Birleştirme Programı tarafından sağlanan Borsası, Deniz Ticaret Odası, Ege İhraStratejisi’nin yaygınlaştırılmasına fon ile uygulanan "KOBİ'lerin İnovasyon catçı Birlikleri, BASİFED, Ege Üniversiteyönelik işbirliği ve eğitim projesi Kapasitesinin Arttırılması için Kurumlasi – EBİLTEM ve İzmir Ekonomi Üniverkapsamında KOBİ’lere inovasyon rarası İşbirliği ve Eğitim" projesi İzmir’de sitesi temsilcileri katıldı. Bu kuruluşların eğitimi verilmeye başlandı. başladı. inovasyon danışmanlığı kapasitelerinin EBSO’nun da dahil olduğu, Lizbon geliştirilmesine yönelik olarak ‘EğiticiStratejisi’nin yaygınlaştırılmasına yönelik Kurumlararası İşbirliği lerin Eğitimi’ çalışması gerçekleştirilecek ve KOBİ’lere yönelik ve Eğitim Projesi’nin bölgesel çalışmaları ve çıktıları ışığında anket ve eğitim çalışmaları da İzmir’de EBSO ortaklığı ile devam tasarlanan proje Ankara, Antalya, Gaziantep, Konya, Mersin ve edecek. İzmir illerini kapsıyor. Proje, bu 6 ildeki ticaret ve sanayi odalarının inovasyon danışmanlığı kapasitelerini artırmak, KOBİ’lerin inovasyona yönelik bilgi ve farkındalık düeyini geliştirmek, AB Lizbon stratejisi reform sürecine paralel olarak, özellikle KOBİ’ler ve inovasyon alanında kurumlararası işbirliğini desteklemek ve çeşitli eğitim Türk firmaları Avusturya ile online ticaret imkanına kavuştu. çalışmaları düzenlemeyi amaçlıyor. 24 aylık proje süresince kuwww.advantageavustria.org/tr servisinden web sitesine rumların ortak ihtiyaçları ve gerekliliklerini gözönünde bulundureklam vererek ücretsiz olarak yararlanılabiliyor. Web rarak ilgili kurumlar ve KOBİ’ler arasında kurumlararası işbirliği sitesi, Avusturya’ya ihracat ve ithalatın nasıl yapılacağı desteklenirken, KOBİ temsilcisi kurumların inovasyon danışmankonusunda bilgiler verirken, iş dünyasının ihtiyaç duydulığı konusunda kapasitelerini artırmaları hedefleniyor. ğu ekonomik istatistikleri, fuarları, seyahat bilgilerini de Proje faaliyetlerinin ilk aşamasında, Technopolis Türkiye’nin Türkçe olarak sunuyor. Türk firmaları kendi iş tekliflerini desteği ile tüm ortak ve paydaşların katılımını sağlamaya ve de Avusturya firmalarına bedelsiz olarak verebiliyor. Avusihtiyaç analizlerini oluşturmaya yönelik çalışmalar gerçekleşturya firmaları ile çalışmak isteyen Türk firmaları değişik tirildi. Projenin ortağı olan Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ev dallara bakarak kendilerine uygun partner de bulabiliyor. sahipliğinde ilk bölgesel toplantı İzmir’de gerçekleşti. Toplantıya Avusturya ile online ticaret imkanı ebsohaber 51 haziran 2008 ENERJİ Doğalgaz ve elektriğe petrol zammı "Aynı şeyi farklı alanlarda, mesela elektrik fiyatlarını konuşuyorlar. 'Hükümet elektriğe zam yapmaya hazırlanıyor' Evet yapacağız doğru. 1 Haziran'dan itibaren doğalgaza zam yapmak durumundayız ve bugüne kadar mümkün olduğunca engellemek durumunda kaldık. Ama artık geldi buraya dayandı, mecburuz. 'Cari açık, cari açık' diye seslenenlerl ütfen bu cari açığın ortadan kaldırılması için aldığımız tedbirlere de biraz kulak kabartsınlar. Doğalgazın fiyatını Türkiye belirlemiyor .Doğalgazın üreticileri onlar belirliyor. Lütfen bunu da görmemezlikten gelmeyin" dedi. İlk zam doğalgaza Doğalgaz fiyatları 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere konutlarda yüzde 7,4 sanayide ise yüzde 8,3 oranında arttırıldı. Doğalgazda zam ihtiyacının petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını belirtilirken, Temmuz ayında geçilecek otomatik fiyatlandırma sistemiyle birlikte, doğalgaz fiyatlarının yeniden arttırılabileceği de konuşulmaya başlandı. Elektriğe yüzde 23 zam Ham petrolün varilinin uluslararası piyasalarda 139 doları aşan fiyatlara ulaşması, doğalgaz ve elektrik fiyatlarını da artırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 63. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada petrol fiyatlarının artışı nedeniyle doğalgaz ve elektriğe de zam yapılacağını açıklamasının üzerinden birkaç saat geçmeden doğalgaza zam haberleri ajansların gündemine düştü. Elektriğin toptan fiyatına yapılan zamdan sonra perakende fiyatlar da belirlendi. Haberi Erdoğan verdi TOBB Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Erdoğan "mazotta fiyatların arttığı şeklinde ifadeler bulunduğunu" anımsattı. Başbakan Erdoğan, "Göreve ilk geldiğimde söylediğim şey şudur. Dışa bağımlı olduğumuz konularda biz bu işi bir defa tamamen kendi piyasasına bırakıyoruz. Artık bu ülkede petrolün, akaryakıtın fiyatını biz belirlemiyoruz. Onu kendi piyasası belirliyor" dedi. Erdoğan, "Akşam bir televizyon, 'Hükümet mazota yine zam yaptı' diyor. Ayıptır, bu zammı kendi borsası oluşturuyor. Fiyatı düşürecek ise orası düşürüyor. Yani bunun faturasını hükümete kesmeksadece böyle bir grubun hükümete karşı olan tavrından başka bir şey değildir" diye konuştu. Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş., elektriğe 1 Temmuz’dan itibaren yapılacak otomatik zamma ilişkin tarifeyi onayladı. 18 Haziran’da toplanan TEDAŞ Yönetimi, elektriğe konutlarda yaklaşık yüzde 22.9 oranında zam yapılmasını kararlaştırdı. Temmuz ayı başından itibaren otomatik fiyatlandırma sistemi kapsamında yürürlüğe girecek elektrik zammında sona gelindi. Elektrik enerjisinin alım-satımından sorumlu kamu şirketi Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş., petrol ve doğalgaza gelen zamlar nedeniyle maliyetlerinin arttığını gerekçe göstererek TEDAŞ’a bağlı 20 elektrik dağıtım bölgesi şirketine verdiği elektriğin toptan satış fiyatını 1 Temmuz 2008’den geçerli olmak üzere yüzde 12.7 artırarak 9,53 YKr’den 10,74 YKr’ye çıkaracağını açıklamış ve bu zam kararı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından da onaylanmıştı. TEDAŞ da elektriğin toptan satış fiyatına yapılan zammın ve serbest piyasada özel sektörden alınan elektriğin maliyetini tarifesine yansıtmak için çalışma başlatmıştı. TEDAŞ’ın girdi maliyetlerindeki artışı zarar etmeksizin karşılayabilmesi için yüzde 30 zam ihtiyacı olduğu saptanırken, TOBB Genel Kurulu’ndaki konuşmasında elektriğe zam yapılacağını söyleyen ancak oran vermeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek oranlı zam yapılmasını istemediği belirtilmişti. Maliyet kalemlerini tekrar gözden geçiren TEDAŞ, yüzde 20’nin altında bir zammın finansman dengesini olumsuz etkileyeceği, yüzde 25’i geçmesinin de tepki çekeceğini dikkate aldı. ebsohaber 52 haziran 2008 ENERJİ İzmirli sanayicinin elektrik zammı isyanı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, elektrik fiyatlarına yapılması gündeme gelen zammın ardından temmuz ayı başından itibaren otomatik fiyatlandırmaya geçilmesinin yerli üretimi olumsuz yönde etkileyeceği gibi doğrudan yatırım için gelen yabancıları da bu kararlarından vazgeçireceğini söyledi. Taşkın soruna köklü çözüm bulunması amacıyla enerjiyle ilgili altyapı yatırımlarının ve özelleştirmelerin tamamlanması gerektiğini savundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TOBB 63. Genel Kurulu’nda petrol ve enerji fiyatlarının dünyadaki genel yükseliş eğilimine girmesini örnek vererek “elektriğe zam yapılacak” açıklamasıyla belirginleşen zam, iş dünyasının tepkisine neden oldu. Enerji fiyatlarına yapılacak artışların yanısıra otomatik fiyatlandırmanın da zam olarak algılandığını belirten Taşkın, “Enerji zamları sanayicinin elini kolunu bağlıyor” dedi. Tamer Taşkın, üç ayda bir otomatik fiyat ayarlamaları yerine kademeli zam uygulaması yapılabileceğinin söylenebileceğini belirtirken, “Enflasyonun iki katından fazla zam uygulamasını anlamak mümkün değil. Üstelik üreticiler gelen zammı da ürünlerine hemen yansıtamıyorlar” diye konuştu. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elektriğe zam geldiğimiz noktada ekonomik dengelerin bozulduğunun da bir göstergesidir. Çünkü bu zam sadece sanayiciyi değil vatandaşı, ihracatçıyı, turizmciyi de mağdur ediyor. Üretim maliyetleri içinde enerjinin payı en yüksek paya sahip demir-çelik, cam, plastik, tekstil başta olmak üzere bunlarla ilişkili hemen bütün sektörlerimiz maliyetler yüzünden dış ülkelerle rekabet edemiyor. Bütün bunların yanında Türkiye’de enerji fiyatlarının sürekli yükselmesi ülkemize doğrudan yatırım için gelen yabancı sermayeyi de ürkütüyor.” Yılda 1,5 – 2 milyar dolarlık elektrik kayıp-kaçağı olduğu tahmin edilen ülkemizde kayıp-kaçak oranlarının büyük ölçüde özelleştirmelerin tamamlanamaması nedeniyle yatırımsızlık, bakımsızlık, kontrolsüzlük ve işletme şartlarından kaynaklandığını bildiren Tamer Taşkın, dünya standartlarına gore yüzde 7’lik kayıp-kaçak oranının normal ölçü olarak kabul edilmesine rağmen ülkemizdeki 81 ilden 71’inde rakamların bundan fazla olduğunu hatırlattı. Taşkın, “Kayıp-kaçağı önleyecek şekilde altyapı yatırımlarına hız verilmesi, özelleştirmelerin tamamlanması gerekirken yapılan zamlarla bunların karşılanmasını uygun görmüyoruz” dedi. Taşkın, Türkiye’nin enerjiyi gereği gibi verimli kullanmadığı ve tasarruf koşullarını sağlamadığı için her yıl milyarlarca doları boşa savurduğunu da vurgularken, ucuza enerji verilip pahalı enerji satın alınmasının bedelinin de halka yansıtılmaması gerektiğini savundu. Tamer Taşkın, sürdürülebilir büyüme için üretimin önündeki engellerin artık birer birer kaldırılmasının şart olduğunu sözlerine ekledi. Enerji için sicil belgesi uyarısı Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini süresi dolan sanayi sicil belgelerini yenilemeleri, sanayi tarifesinden elektrik kullanmaya devam etmeleri için zamanında elektrik dağıtım şirketlerine ibraz etmeleri konusunda uyardı. EBSO, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK ve TOBB ile Ğediz Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye de gönderdiği yazılarda sanayi sicil belgeleri vizeli olduğu halde dağıtım şirketine zamanında verilmemesi gerekçe gösterilerek geriye dönük fark faturası kesilmesinin önüne geçilmesini istedi. Son günlerde sanayici oldukları ve sanayi tarifesinden elektrik kullandıkları halde ticarethane tarifesine göre faturalandırılan sanayicilerin başvurularını değerlendiren Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini uyarırken, bakanlıklar ve ilgili kurumlar nezdinde de girişimlerde bulundu. Sanayi Sicil Kanunu’nun 1. Maddesinde tanımı yapılan imalat sanayi, madencilik, taşocakçılığı, su ve gaz üretimi sektörlerinde faaliyet gösteren, sanayi ürünü imal eden işletmelerin Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüklerinden Sanayi Sicil Belgesi almak zorunda olduğuna dikkat çeken EBSO, bu belgeyi almaları şartıyla şantiye dönemi de dahil olmak üzere sanayi abonesi olarak kabul edildiklerini hatırlattı. Geriye dönük fatura kesiliyor Türkiye’de elektrik enerjisi dağıtımı yapan 20 şirket için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslara göre “Sanayi Sicil Belgelerinin vize bitim tarihinin içinde bulunduğu fatura döneminden sonraki ilk fatura dönemi sonuna kadar yenilenerek ibraz edilmemesi halinde tüketimleri ticarethane tarifesinden faturalandırılır” hükmü nedeniyle, dağıtım şirketlerinin EBSO üyesi bazı firmalara sanayi sicil belgelerini zamanında ibraz etmedikleri gerekçesiyle vize bitiş tarihinden itibaren geriye dönük olarak ticarethane tarifesine göre fark faturası kesildiği bildirildi. Sanayicilerin daha sonra sanayi sicil belgelerini dağıtım şirketlerine ibraz etmelerine rağmen yapılan uygulamadan geri dönülmediği ve düzeltilmesinin mümkün olmadığı ifade edilirken, bu uygulamanın da sadece İzmir’de yapıldığına işaret edildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, sanayicilere Sanayi Sicil Belgeleri vizeli olduğu halde zamanında dağıtım şirketlerine ibraz edilmediği gerekçesiyle geriye dönük fark faturası kesilmemesini gündeme taşıdı. EBSO ayrıca, sanayicilerin uyarılması ve bugün karşılaşılan durumun sakıncalarının giderilmesi amacıyla vize bitiş tarihlerini gösteren güncel listeyi de istedi. ebsohaber 53 haziran 2008 ENERJİ Enerji barajlarında su azaldı Türkiye’nin az yağış alması nedeniyle barajlarda azalan su miktarının hidrolik santrallerden elde edilen (HES) elektrik enerjisi üretimi de doğrudan etkileyeceği ve Mayıs ayında da beklenen yağışlar gelmezse üretim 3’te 1 azalacağı belirtildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’de yılın ilk çeyreğinde elektrik enerjisi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7, tüketimi ise yüzde 9,7 arttı. Elektrik üretim ve tüketim programlarını hazırlayan Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) bu yılın tamamında Türkiye’de 205 milyar 383 milyon kilovatsaat (kWh) elektrik enerjisi üretimi, 204 milyar kWh da elektrik tüketimi olacağı tahmininde bulundu. Yılın ilk 4 ayında ise elektrikte 65 milyar 881,4 milyon kWh üretim, 65 milyar 200,4 milyon kWh da tüketim olacağı tahmininde bulundu. Program gerçekleşmelerine bakıldığı zaman Ocak ayında yaklaşık 17,8 milyar kWh, Şubat ayında 16,6 milyar kWh, Mart ayında 16,3 milyar kWh, Nisan ayında 15,1 milyar kWh olmak üzere ilk 4 ayda Türkiye’de toplam 65 milyar 934 milyon 650 kWh elektrik enerjisi üretimi gerçekleşti. Üretim bir önceki yılın ilk 4 ayına göre yüzde 8,7 arttı. Enerjinin yüzde 37,53’ü devletin elektrik üretim şirketi Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) santralleri, yüzde 10,88’i EÜAŞ’ye bağlı santraller, yüzde 2,14’ü İşletme Hakkı Devri santralleri, binde 44’ü mobil santraller, yüzde 8,54’ü otoprodüktörler, binde 22’si özelleştirilen ADÜAŞ santralleri, yüzde 21,47’si Yap İşlet (Yİ), yüzde 7,24’ü Yap İşlet Devret (YİD) santralleri yoluyla, yüzde 11,54’ü de serbest üretim şirketleri tarafından üretildi. Tüketimde programın üzerine çıkıldı Türkiye genelinde tüketim incelendiği zaman, TEİAŞ bu yılın ilk 4 ayında 65 milyar 200,4 milyon kWh elektrik enerjisi tüketileceğini tahmin etti. Gerçekleşen tüketim programın biraz üzerine çıkarak 65 milyar 849 milyon 159 bin kWh oldu. Bu yılın ilk dört ayında Türkiye genelinde elektrik tüketim artışı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oldu. TEİAŞ 2008 yılı genelinde bir önceki yıla göre elektrik tüketiminde yüzde 8 artış olacağını programlamıştı. 2007 yılı ilk 4 ayında Türkiye’de 60 milyar 21 milyon 468 bin kWh elektrik enerjisi tüketilmişti. İlk dört ayda 240 milyon 582 bin kWh elektrik yurt dışından ithal edildi, 326 milyon 73 bin kWh’lik enerji de ihraç edildi. Kuraklığa bağlı yağış azlığı nedeniyle enerji üretimi amaçlı hidrolik santrallerinde (HES) su miktarı uzun yıllar ortalamasına göre yaklaşık 3’te 1 oranında azaldı. Enerji Bakanlığı yetkilileri özellikle Keban, Karakaya, Atatürk gibi Türkiye’nin en büyük enerji üretim barajlarının yer aldığı Fırat havzasında su miktarında çok büyük azalmalar olduğuna dikkat çektiler. Türkiye geneline bakıldığı zaman yılın ilk 4 ayında enerji üretim amaçlı barajlarda toplam 21 milyar 744 milyon 903 bin metreküp su bulunuyor. Türkiye’nin enerji üretim amaçlı barajlarının ilk 4 aydaki su miktarı uzun yıllar ortalaması ise 32 milyar 688 milyon 381 bin metreküp düzeyinde. ebsohaber 54 haziran 2008 ÇEVRE “Suyumuza sahip çıkalım” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentteki kuraklığa dikkat çekmek için ilginç bir mekan seçti: Kurumaya başlayan Tahtalı Baraj Gölü. 10 yıl öncesine kadar minaresinin önemli bir bölümü sular altında olan Bulgurca Cami’nin kurak toprak üstündeki görüntüsüyle susuzluk tehlikesini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seren Başkan Kocaoğlu, “Kuraklıkla Başa Çıkma Stratejisini”ni açıklarken İzmirlileri suyuna sahip çıkmaya çağırdı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’deki susuzluk tehlikesinin boyutlarına dikkat çekmek için, Tahtalı Baraj Gölü’nün kuruyan bölümü üzerinde, belediye başkanları ve meclis üyelerine yönelik bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. 1996 yılında barajla birlikte sular altında kalan, 19981999’lu yıllarda minaresinin sadece bir bölümü görülebilen Bulgurca Cami’nin kurak toprak üstündeki görüntüsünün de yer aldığı mekanda “Kuraklıkla Başa Çıkma Stratejisi”ni açıklayan Kocaoğlu, toplantının neden burada yapıldığı sorusunu ise “İşitince unuturum, görünce hatırlarım, yapınca anlarım” şeklindeki bir Çin atasözü ile özetledi. Bulgurca Cami’nin bu görüntüsünün zihinlere yerleşeceğini vurgulayan Kocaoğlu, Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin 2007 yılına göre yüzde 40 düştüğünü vurguladı. Sadece İzmir’in değil Yarımada, Nif, Menderes ve Gediz yerleşim yerlerinde de su kaynaklarında rezerv sıkıntıları olduğunu söyleyen Kocaoğlu, suyu planlı kullanmak zorunda olduklarını, planladıkları kuyuların devreye girmesi ve vatandaşların su tasarrufuna vereceği destekle 2008 yazını büyük olasılıkla 24 saat kesintisiz su vererek geçireceklerini açıkladı. Kocaoğlu, bunu sağlamak için 2006 yılı Kasım ayından bu yana çalıştıklarını söyledi. Yeni su kuyuları açılıyor Kuraklıkla başa çıkmak için hazırladıkları yol haritasının su kaynaklarını artıracak ve koruyacak yeni yatırımlar ile su tasarrufu sağlayacak ve su tasarrufu bilincini artıracak kampanyalar olmak üzere iki ana temele dayandığını söyleyen Aziz Kocaoğlu, yüzeysel su kaynaklarının artırılmasına yönelik yapacakları baraj yatırımları olan Çamlı, Bostanlı, Değirmendere, Yiğitler ve Gördes barajlarının bakanlıkların bürokratik engelleri ve süreçlerin uzunluğun nedeniyle geciktiğini, yeni alternatifler ürettiklerini ve bu süreçte yer altı sularına yönlendiklerini açıkladı. Kısa vadede İzmir’e su sağlamak için yeni kuyuları devreye alacaklarını; Menemen, Sarıkız, Halkapınar ve Pınarbaşı Havzası’ndaki 21 kuyudan İzmir’e yılda 50 milyon metreküp su sağlayacaklarını açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı, Bornova-Belkahve bölgesi ve Buca-Şirinyer bölgesini yer altı suyu temin noktaları olarak belirlediklerini, buralarda da çalışmaya başladıklarını söyledi. 322 kilometre içmesuyu şebekesi Su kaynaklarında tasarrufu sağlamak için havzaların korunduğunu ve izlendiğini söyleyen Kocaoğlu, Tahtalı Baraj Havzası’nın koruması için biyolojik atıksu arıtma tesisinin devreye girdiğini, kamulaştırma çalışmalarının büyük oranda tamamlandığını ve ağaçlandırma çalışmalarının hızla sürdüğünü bildirdi. Barajın ömrünü uzatmak ve su kalitesini artırmak için, baraja akan derelerde ıslah çalışmalarının devam ettiğini belirten Başkan Kocaoğlu, “Su kaçaklarını önlemek için 4 yılda 322 km yeni içme suyu borusu döşedik. 83 milyon 947 bin YTL harcama yaptık. Kentin su sistemini SCADA ile denetliyoruz” dedi. ebsohaber 55 haziran 2008 MECLİS Ege Bölgesi Sanayi Odası Organ Seçimlerine İlişkin Duyuru 2009 yılının Ocak ayında başlayıp Şubat ayında tamamlanacak olan Odamız organ seçimlerine I. Seçmen sıfatıyla iştirak edebilmek için; • Gerçek kişiler ile tüzel kişilerin gerçek kişi temsilcileri için seçim günü itibarıyla on sekiz yaşını doldurmuş olmak, • Odaya kaydını gerektiren ticari ve sınaî kazanç dolayısıyla gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmak, • 5174 sayılı Kanunun 10 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca meslek grubu ve seçmen listelerinden silinmemiş olmak veya Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak suretiyle yeniden meslek grubu ve seçmen listelerine dâhil edilmiş olmak gerekir. • Tüzel kişilerin tescilli ana sözleşmelerinde temsile ve bağlayıcı işlemler yapma yetkisi verilen gerçek kişi temsilcilerinin seçme hakkını kullanabilmesi için şirketin sahibi, ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, murahhas azası, genel müdür yardımcısı, birim müdürü ve şube müdürü seviyesinde şirketi temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olduğu ticaret siciline tescil edilmiş üst düzey yöneticisi olması ve bu halin yeni kurulan şirketler hariç seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şarttır. Şirket ortaklığı veya yönetim kurulu üyeliği seçim tarihinden geriye doğru en az altı aydır devam eden şahıslardan temsil ve bağlayıcı işlemler yapma yetkisine sahip olanların, bu zaman diliminde ahzükabza da yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz. Temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olanların, bu yetkilerinin süresinin seçim tarihinden altı ay önceki zaman diliminde dolması ve aynı kişilerin bu süre içinde yeniden yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz. Buradaki süreler, gün hesabı yapılmak suretiyle hesaplanır. • Münfesih şirketler odamız organ seçimlerinde oy kullanamaz. II. Seçilebilmek için; • Seçim tarihi itibarıyla, ticaret siciline kayıtlı bulunmak şartıyla, en az iki yıldan beri odaya kayıtlı olmak, (İki yıllık süre, 5174 sayılı Kanunun 10 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca meslek grupları ve seçmen listelerinden silinen üyelerden Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle yeniden meslek grubuna ve seçmen listelerine dâhil edilen üyeler için aranmaz) • Gerçek kişiler ile tüzel kişilerin gerçek kişi temsilcileri için seçim günü itibarıyla 25 yaşını doldurmuş ve okur-yazar olmak, • İflas etmemiş ya da iflas etmiş olsa bile itibarını hükmen yeniden kazanmış olmak, • Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak, • 5174 sayılı Kanunun 10 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca meslek grubu ve seçmen listelerinden silinmemiş olmak veya Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak suretiyle yeniden meslek grubu ve seçmen listelerine dâhil edilmiş olmak, • Odaya kaydını gerektiren ticari ve sınaî faaliyetten elde edilen kazanç dolayısıyla gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmak gerekir. • Tüzel kişilerin seçilme hakkını kullanabilmesi için şirketin sahibi, ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, murahhas azası, genel müdür yardımcısı, birim müdürü ve şube müdürü seviyesinde şirketi temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olduğu ticaret siciline tescil edilmiş üst düzey yöneticisi olması ve bu halin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şarttır. Şirket ortaklığı veya yönetim kurulu üyeliği seçim tarihinden geriye doğru en az altı aydır devam eden şahıslardan temsil ve bağlayıcı işlemler yapma yetkisine sahip olanların, bu zaman diliminde ahzükabza da yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz. Temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olanların, bu yetkilerinin süresinin seçim tarihinden altı ay önceki zaman diliminde dolması ve aynı kişilerin bu süre içinde yeniden yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz. Buradaki süreler, gün hesabı yapılmak suretiyle hesaplanır. Münfesih şirketler odamız organlarına seçilemez. Tüm üyelerimize duyurulur. ebsohaber 56 haziran 2008 MECLİS Yorgancılar: Yüksek büyüme kesintisiz sürmeli Ege Bölgesi Sanayi Odası Meişsizlik sorunumuza çözüm olmadığı gibi, EBSO Meclis Başkanı Ender Yorclis Başkanı Ender Yorgancılar, 2002 ülkemizi her geçen gün ithalata daha da yılından bu yana yapısal reformların bağımlı hale getirdiğinin ve cari işlemgancılar, dünyada ilk 10 büyük hızlanması, AB sürecinin geliştirilmesi, ler açığını içinden çıkılmaz bir noktaya ekonomi içine girmeyi hedefleyen faizlerin göreceli olarak düşürülmesi, götürdüğünün artık görülmesi gerektiğini Türkiye’nin her yıl yüzde 8-9 büihracat artışı, enflasyonun düşürülmesi, belirtti. Yorgancılar, hükümetin SSK ve yümesi gerektiğini söyledi. yüksek büyüme hızı ve mali disiplinden Bağ-Kur prim borçlarını ödemeyenletaviz verilmemesi gibi çok olumlu işler rin affedilmesi ile ilgili çıkarmış olduğu yapıldığının görüldüğünü, ancak alkış tutulan bu gelişmelerin yasayı tasvip etmediğini, çünkü yine borcunu ödemeyenlerin bir bir elimizden kayıp gittiğini söyledi. Yorgancılar, dünyanın ödüllendirildiğini, eğer bir uygulama yapılmak isteniyorsa bir ta16’ncı veya 17’nci büyük ekonomisi durumunda olan ve ilk 10 rafın ödüllendirilip, diğer tarafın cezalandırılmaması gerektiğini, büyük ekonomisi içine girmeyi hedefleyen Türkiye’nin kesintiyükümlülüklerini zamanında yerine getiren sanayicinin mutlaka siz olarak her yıl yüzde 8-9’luk bir büyümeyi gerçekleştirmesi daha düşük bir faiz uygulaması veya düşük bir prim uygulaması gerektiğini, ancak çekilen bütün zorluklara rağmen enflasyonun ile ödüllendirilmesi gerektiğini belirtti. tekrar iki haneli rakamlara çıkıyor olmasının kendilerini çok endişelendirdiğini ifade etti. Güçlü ekonomiye sahip olmalıyız Yorgancılar, yıllardır ülkemizin sırtında kambur, ayağında Yorgancılar, Mayıs ayının İstanbul ve Ankara’da yaşanan pranga olan enflasyonun, büyümenin ve işsizliğin önündeki en 1 Mayıs gerginliği ile başladığını, dünyanın birçok yerinde büyük engel olduğunu, dolayısıyla tekrar o günlere dönmeyi bayram havasında kutlanan 1 Mayıs’ın, ülkemizde hükümetin düşünmeye bile tahammüllerinin bulunmadığını, petrolün varil ve sendikaların güç gösterisine dönüştüğünü, tek tesellilerinin fiyatının hızlı biçimde rekor üstüne rekor kırdığını, demir-çelik en azından İzmir’de, İzmir’e yakışan biçimde coşku, hoşgörü ve fiyatları ve gıda fiyatlarında da tarihi fiyat artışlarının gerçekleşbarış içinde kutlanması olduğunu dile getirdi. Herkesin 19 Mayıs tiğini ifade etti. Bugün ülkemizde yaşanan enflasyonun talep Gençlik ve Spor Bayramını bir kez daha kutlayan Yorgancılar, enflasyonu olmadığını, büyük ölçüde dünya çapında artan 15-24 yaş arasındaki gençlerin, ülkemiz nüfusunun yaklaşık emtia fiyatlarından kaynaklanan maliyet enflasyonu olduğuyüzde 20’sini oluşturduğunu, bu rakamın özellikle Avrupa kıtası nu söyleyen Ender Yorgancılar, artan enflasyona karşı Merkez ile kıyaslanınca inanılmaz bir potansiyeli gözler önüne serdiğini, Bankası’nın faiz artırımı ile önlem aldığını, fakat bu kararın ancak şubat ayı itibariyle yüzde 11,6’ya yükselen işsizlik oranına yatırımların azalmasına, büyümenin yavaşlamasına, işsizliğe ve bakıldığında, her 5 gencimizden birinin işsiz olduğunu belirtti. ithalat artışına davetiye çıkarıldığını, şimdiye kadar çekilen sıkın- Ender Yorgancılar, gençlerimizin geleceklerinden ve ülkeletıların boşa gitmemesi için mali disiplinin, popülist politikalara rinden ümitli olmadıklarını, dolayısıyla ülkesine ve dünyaya feda edilmemesi gerektiğini dile getirdi. karamsar bakan küskün bir nesil yetiştiğini vurgularken, onları EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar, 2002 yılından beri uykazanmanın ön şartının ise ülke olarak güçlü bir ekonomiye gulanan yüksek faiz, düşük kura dayalı büyüme politikasının sahip olmaktan geçtiğini bildirdi. ebsohaber 57 haziran 2008 MECLİS Taşkın: Türkiye’yi özel sektör taşıyor Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim iken, hükümetin olası bir erken mahalli Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küreidare seçimi için kamu harcamalarına göz EBSO Yönetim Kurulu Başkanı sel dalgalanma ve siyasi gelişmelerin diktiğini, ancak bugüne kadar seçimleri Tamer Taşkın, her kesimin sietkisiyle makro ekonomik göstergelerde belirlediği tarihte yaptığını da gördükleriyaset ve ekonomide başarı için bozulmanın arttığı Nisan ayında, özelni belirtti. çaba göstermesi, birbirine destek likle iklim değişikliklerinin büyük etkisi Taşkın, her gün petrol fiyatlarını bekler olması gerektiğini bildirdi. bulunduğunu, gıda fiyatlarındaki artışlarduruma geldiklerini, çünkü hiç beklenmela enflasyonun da kontrolden çıktığını, yen bir anda 100 dolar olur mu denilen TÜFE’nin 23. ayın en yüksek düzeyine (9.66) çıkarken, ÜFE’nin petrol fiyatının, 138 doları bulduğunu, üstelik bugün çok rahatde son 5 yılın en yüksek seviyesine (14.56) ulaştığını, enflasyon lıkla 200 dolarları telaffuz eder olduklarını dile getirdi. Çelik hedeflemesi uygulayan, gelişmekte olan ülkeler içinde enflasyofiyatlarına aralık ayından bu yana gelen zamların diğer sektörleri nu ne yazık ki hedeften en fazla sapan ülke konumunda olduğu- de etkisi altına aldığını ve birçok sektörü zor durumda bıraktığımuzu ifade etti. Enflasyondaki artışın piyasaları tedirginliğe ittiği nı, Avrupa’da ilk 3’e girmeyi hedefleyen otomotiv sektörünün de gibi, sanayicilerin de bütün hesaplarını altüst ettiğini, yatırım piyasalarda yaşananları endişeyle takip ettiğini, ancak otomotiv ve tüketim kararlarının gerçekleştirilmesini ertelediğini belirtesektöründeki planlamalar çok uzun vadeli olduğu için bazen bu rek, Hükümet ile Merkez Bankası’nın bu sorumluluğu birlikte güncel dalgalanmalardan etkilenmediği gibi ileriye de pozitif sahiplenmek yerine, bilakis anlaşamadıklarını, böylesine kritik olarak hazırlık yapabildiklerini ifade etti. bir dönemden geçerken, yanlışların yapılmasına artık tahammül Tekstil ve giyim eşyasında başlayan küçülmenin kapanmalara kalmadığını söyledi. neden olduğunu üzülerek izlediklerini, iplik fabrikalarının uzun Hükümetin önümüzdeki 5 yıllık dönemde uygulamak üzere zamandır büyük sıkıntı yaşadıklarını, zira elektrik fiyatlarının ne açıkladığı Orta Vadeli Mali Çerçeve Programı ile ekonominin kadar zamlanacağını bilemedikleri için girecekleri ihalelerde kritik rakamlarını revize ederek, faiz dışı fazla hedefinin yüzde veya dış satımlarda fiyat verme zorlukları yaşadıklarını belirtti. 4.2’den 3.5’e, bütçe açığının gayri safi yurt içi hasılaya oranının Taşkın, sektörlerimizin giderek ithalata bağımlı hale gelmesinin ise yüzde 1.9’dan 1.4’e düşürüldüğünü, böylece ekonominin durumu daha da güçleştirdiğini, bu aşamada ithalatın gerek yeni çıpasının “bütçe açığı” olarak değiştirildiğini ifade etti. Taşsağlık, gerek fiyat, gerekse de kalite açısından denetlenmesinin kın, hükümetin bu dönemde artıracağı kamu harcamalarının çok büyük önem taşıdığını söyledi. önemli bir bölümünü ne yazık ki seçim yatırımı için kullanacağıTaşkın, hükümete seslerini duyurmak istediklerini, devletin nı, harcamalar konusu, itinayla yaklaşılması gereken bir süreçte tüm birimlerinin başarısı için siyasette ve ekonomide istikrarlı ebsohaber 58 haziran 2008 MECLİS bir şekilde birbirlerinin başarısına destek olduğuna inanan hükümetin aflara devam vermeleri gerektiğini, taşın altında hep ettiğini, yükümlülüklerini gününde yerine “Türkiye’nin yüzde 7’nin üzerinde sanayicinin elinin bulunduğunu, daha getiren insanların sürekli cezalandırıldığı büyümesi gerektiğinden bahsedifazla üretmek, katma değer yaratmak, bir ülkede yaşadığımızı belirtti. Çalışlirken, büyümenin en önemli sağistihdam sağlamak için çalışacakken her ma Bakanlığı’nın düzenlemesiyle prim layıcısı özel sektör tüm zorluklara gün moral bozukluğu içinde hangi geriborçlarına ödeme kolaylığı sağlanmasırağmen fedakarca çalışıyor..” limin çıkacağını takip ettiklerini belirtti. nın, Maliye Bakanlığı’nın vergi cezalarına Son açıklanan işsiz sayımızın 2.5 milbir daha af yok deyip, daha sonra affı yonu aştığını, yılın ilk dört ayında kapanan işyerlerinin toplam gündeme getirmesinin, zamanında ödemelerini yapanlara karşı sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22.2 arttığını, büyük bir haksızlık olduğunu, insanların gelecek aflara güvenip, protestolu senet sayısı 2007 yılının ilk 4 ayına göre 2008 yılında görevlerini yerine getirmemesi için zemin hazırladığını, artık poyüzde 9 artarken protestolu senet tutarının %19 arttığını, gelir pülist politikalardan vazgeçilerek, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak vergisi tahsilatında da geçen seneye göre yüzde 37, alınan KDV eğitimden, sağlığa, hukuktan, vergi politikalarına kadar akılcı gelirlerinde, yüzde 58 gerileme bulunduğunu dile getirdi. projelere imza atılmasını ümit ettiklerini vurguladı. Her geçen gün daha çok risk barındıran cari açığın OcakTaşkın, Stuttgart’ta 6 ay evvel son teknoloji ile yapılan yeni Mart döneminde yüzde 30.3 arttığını, mart sonu itibariyle yıllık bir fuar açıldığını, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile burayı bazdaki açığın 40.38 milyar dolara yükseldiğini belirten Taşkın, gezme fırsatı bulduğunu, ayrıca Essingen Üniversitesi’ni de ziyayabancı sermaye akışı ve özelleştirme açısından ekonomik konret ederek, ileriye dönük ne yapılabileceği konusunu beraberce jonktürün de etkisiyle, geçmiş dönemdeki başarılar yakalanama- konuştuklarını söyledi. Kuşadası’nda tatil yapan Almanya’nın yacağı için cari açığın finansmanında da sıkıntılar yaşanacağını Bavyera Eyaleti Başkanı’nı İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın şehrimize ki, bunun büyük kısmının dış ticaret açığı olduğunu ifade etti. davet ettiğini, birlikte görüş alış verişinde bulunduklarını belirteÜç aylık dönemde doğrudan yatırımlarda yarı yarıya düşüş rek, zaten ağırlanan tüm yabancıların şehrimize yatırım yapmayaşandığını ve geçen yılın eş dönemine göre %53 azaldığını, ları için gerekli bilgi aktarımının yapıldığını belirtti. aynı dönemde yabancıların Türkiye’deki gayrimenkul alımları dolayısıyla getirdiği döviz yüzde 16.4, yabancı sermayeli firTeşekkürler, taziyeler maların yabancı ortaklarından kullandıkları kredilerin de yüzde Orhan Köymen’e ağabeyinin vefatı nedeniyle başsağlığı 52.5 gerilediğini söyledi. Taşkın, Merkezi Yönetim Bütçesinin, dileyerek, torunu olan Atilla Sevinçli’yi tebrik etti ve Yönetim bu yılın Ocak-Nisan döneminde 5 milyar 449 milyon YTL açık Kurulu üyeliğinden ayrılan Atilla Özbek’e bugüne kadar yapmış verdiğini, ABD ve İngiltere’de borsanın krizden bu yana yüzde olduğu çalışmalar ve değerli katkılarından dolayı teşekkür etti. 12, Türkiye’de ise yüzde 25 düzeylerinde değer kaybına uğPancar OSB sunumu için Hüseyin Şairoğlu’na teşekkür eden radığını, Brezilya borsasının ise başarıdan başarıya koştuğunu Taşkın bu vesile ile OSB’lere yıllarca görünmeyen mesailer, belirtti. emekler harcayan, hizmet sunan herkese teşekkür etti. Herkesin Taşkın, tüketici güven endeksinin 2003 yılının Aralık ayından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı bir kez bu yana en düşük seviyesine ulaştığını, yani tüketicinin karamdaha kutlayan Taşkın, bu vesile ile vatan uğruna şehit olanları sarlığının her geçen gün arttığını dile getirdi. Sosyal Güvenlik bir kez daha andı. Reformu ile getirilen 65 yaşında emeklilik uygulamasının, son 2 Taşkın, üniversite sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerini, ayda 800 bin kişiyi SSK’lı yaptığını, yani kara delik diye çırpınaMeclis Başkanı Yorgancılar’ın da konuşmasında bahsettiği gibi rak, kapatmaya çalışılan deliğe son 2 ayda 800 bin kişinin daha işsiz gençlerimizin sayısının çok fazla olduğunu ancak, üniverilave olduğunu söyledi. sitelerde yapılan toplantılarda da gençlerin kendilerini çok iyi Gelişmiş ülkelerde Ağustos ayında başlayan ve gelişmekte eğitemediğini gördüğünü, bunda rayına bir türlü oturtulamayan olan ülkeleri de etkileyen finansal piyasalardaki dalgalanmanın eğitim sisteminin de payı bulunduğunu söyledi. Sanayiciler ve belirsizliğin iç siyasetteki sorunlarla birlikte olumsuz etkisinin, olarak eğitim konusunda önemli rol almaları gerektiği düşünceülkemizde her geçen gün daha yoğun hissedildiğini söyleyen sinden hareketle, Haziran ve Temmuz ayı komite toplantılarının Taşkın, Türkiye’nin yüzde 7’nin üzerinde büyümesi gerekliliEge Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda yapılması yönünğinden bahsedilirken, büyümenin en önemli sağlayıcısı özel de komite başkanlarına yazı gönderdiğini, en azından bu yaz sektörün bütün bu zorluklara rağmen fedakarca yoluna devam tatilinde, gelecek sene için hazırlanacak müfredatta beklenen etmeye çalıştığını dile getirdi. standartın olmasına katkı konulabilineceğini belirtti. Mayıs ayının bir diğer önemli olayının, IMF ile şimdilik Mayıs ayının ilk haftasında, İAOSB’de bulunan Terbay yollarımızın ayrılması olduğunu, ancak ilişkimiz bitse de, IMF’in Makine’de yangın çıktığını, çok şükür ki can kaybı yaşanmadan dış dünyaya karşı yabancı denetim şirketi görevini sürdürdüyangının söndürüldüğünü belirterek, Baysak ailesine ve tüm Terğünü, IMF yönetimi tarafından yaklaşık 3.6 milyar dolarlık bay Makina çalışanlarına bir kez daha geçmiş olsun dileklerini kredinin serbest bırakılmasıyla, hükümetin 11 Mayıs 2005’ten iletti. Taşkın, uluslararası danışmanlık firması Deloitte’nin yaptığı bu yana ilk kez IMF’siz bir dönem geçirdiğini ifade etti. Taşaraştırmaya göre, Türkiye’de en fazla Ar-Ge harcaması yapan kın, Yorgancılar’ın da bahsettiği; suçluları affetmenin büyüklük firmalar listesinde, Vestel ve BMC’nin ilk 3’te yer aldığını belir- ebsohaber 59 haziran 2008 MECLİS terek, kendilerini tebrik etti. Ayrıca İzmir lere hazırlanan dosyaların verilmesiyle ili 2007 yılı Kurumlar Vergisi listesinde yetinilmediğini, aynı zamanda sonuca “Vergi ve prim afları, ödemelerini ilk iki sırayı paylaşan üyelerimiz Philsa ulaşması için konuların takip edildiğini zamanında yapan mükelleflere ve JTI’yi, 4. ve 5. sırada yer alan Pınar dile getirdi. karşı büyük bir haksızlıktır. PoSüt ve Çimentaş’ı da tebrik etti. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği pülist politikalardan vazgeçilmeli, 1 Mayıs törenlerinde, Hükümet ile Yönetim Kurulu’nda olmaktan, Başkanı’nı kaynaklar doğru kullanılmalı.” sendikalar arasındaki uzlaşmazlığın tanımaktan ve beraber çalışmaktan sonucunu ne yazık ki üzülerek izledikgurur duyduğunu söyleyen Taşkın, lerini, bu tip konularla her gün toplumun gerilmesinin herkesi Hisarcıklıoğlu’nun şu anda Türkiye’nin çok değerli insanlarınüzdüğü gibi netice itibariyle ülkenin geleceğine hiçbir faydası da dan biri olduğunu, elbette sıkıntılı günler geçirdiklerini, bazı bulunmadığını dile getirdi. konuların çözüme ulaştırılamadığını ama netice alınamıyor diye hele hele TOBB’un çatısı altında, ona güç veren bir kurum olan EBSO’da karalama yapılmaması gerektiğini dile getirdi. Taşkın üyeleri cevaplandırdı Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Nisan ayı Meclis toplantısında Halk Bankası’nın vermiş olduğu kredi ile ilgili veriAydın’daki OSB’ler len önergenin, Meclis toplantısı sonrasında yapılan ilk Yönetim Taşkın, Haluk Tezcan’ın sorusuna ilişkin olarak, Aydın’da Kurulu toplantısında görüşüldüğünü ve gereğini yerine getirmek sanayi odasının kurulması ile Aydındaki üyelerimizin AYSO’ya üzere hazırlanan yazının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği devredildiğini, dolayısı ile Söke, Çine, Ortaklar, ASTİM OSB MüBaşkanı Hisarcıklıoğlu’na 8 Mayıs 2008 tarihinde gönderildiğini, teşebbis Heyetleri’ndeki üyelerinin de üyelikleridolayısı ile zaman kaybedilmediğini, ayrıca verilen önergelerin nin düştüğünü, bu nedenle 28 Ocak 2008 gereği yerine getirilirken, yazılan yazılarda hiç bir zaman Yönetarihli Meclis Toplantımızda alınan karar tim Kurulu’nun yorumumun yer almadığını, meclis tarafından ile Müteşebbis Heyete yeni üyelerin yazılı olarak istenen ne ise onun ifade edildiğini vurguladı. seçildiğini, seçilen yeni üyelerin de Taşkın, EBSO Haber’de yer alan meclis konuşma özetlerinin ilgili OSB yönetimlerine ulaştırıldığını, üç senedir tam yetki ile Odamız Basın Yayın Bürosu’nca yerine ancak buna rağmen söz konusu dört getirildiğini ve meclis toplantılarında yapılan hararetli OSB’de yeni yıldan bu yana Mütekonuşmaların her zaman özetlerden çıkarıldığını, ana şebbis Heyet Toplantısı’nın yapılmafikirlerin, ana mesajların yer aldığını belirterek, dığını, seçtiğimiz Müteşebbis Heyet Odamız Yayın Danışma Komitesinin görevinin üyelerimizin de dolayısıyla usulüne özet çıkarmak olmadığını, kendisinin uygun olarak toplantılara çağırılmadıde böyle algılamadığı için bu görevi ğını belirtti. Oda olarak organize üç yıldır basın Yayın Bürosu’nun yerine sanayi bölgeleri mütegetirdiğini, konuyla ilgili bugüne kadar şebbis heyet olumsuz bir eleştiri gelmediğini, onun başkaniçinde Basın Yayın Bürosu’na teşekkür lıklarına ettiğini söyledi. gereYönetim Kurulu Başkanlığı görevini ğinin üstlendiği günden itibaren aynı zevkle çayapıllıştığını ve çalışmaya devam edeceğini, ması çünkü bunun bir ödev olduğunu, sanayici, yöbölge ve ülke adına ne gerekiyorsa elinden nüngeleni yapmaya devam edeceğini belirtti. de İbrahim Gökçüoğlu’nun Odalar Birliği hakkındaki düşüncelerine, TOBB’un neler yaptığını yeterince yansıtamadığı için üzüldüğünü, önemli olanının bin işi bir arada yapmak olduğunu, zira İsrail-Filistin OSB konusunun TOBB’un bin tane projesinden bir tanesi olduğunu ifade eden Taşkın, onun dışında profesörleri, danışmanları, avukatları ile çıkacak her kanun ve yönetmelik için müdahil olunduğunu, her işin istenilen şekilde neticelendirememiş olsa bile Odalar Birliği’nin talep edilen tüm işlerin peşinde olduğunu, bir konunun çözümü için sadece ilgili birim- ebsohaber 60 haziran 2008 MECLİS yazı gönderildiğini, Ortaklar OSB’den mizi ifadeyle bu konuda bilgi sahibi olup, gelen cevabi yazıda ise, Sanayi ve olmadıklarını sordu. EBSO Meclisi ve Yönetimi, Ticaret Bakanlığı’nın 21.03.2008 ve Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Aydın’daki organize sanayi böl26.02.2008 tarihli yazıları eklenerek, konunun hukuk danışmanımızın bilgisi gelerinin yönetimlerinde yeralan Bakanlık yazısı doğrultusunda işlem dahilinde olduğunu, gereğinin yapılacaüyelerin OSB yönetim toplantılarıyapılmasının Odamızdan talep edildiğini ğını belirtti. na katılması girişiminde bulundu. belirtti. Genel Sekreter Mustafa Kalyoncu da, Konunun Aydın Sanayi Odası ile ilgili Tezcan’ın bahsettiği 60 günlük sürecin davalara bakan hukuk danışmanımızca değerlendirildiğinde; başladığını, gerekli tarih ve numaranın alındığını yazının takip talep edilen uygulamanın yanlış olduğunun ifade edildiğini, edildiğini belirtti. Atıl Akkan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hiç bunun üzerine 29 Ocak 2008 ve 26 Mart 2008 tarihli yazılarımı- vakit kaybetmeden dava edilmesi ve yürüyen davanın iptalinin za cevap verilmediği dikkate alınarak Yönetim Kurulumuzun 21 talep edilmesi gerektiğini, eğer bunu Yönetim Kurulu yapmıyorNisan 2008 tarihli toplantısında alınan karar gereğince 25 Nisan sa, o zaman meclis üyelerince dava açılabilineceğini söyleyen 2008 tarihli yazılarımız ile İzmir 15. Noterliğince OSB’lere ihAkkan, bu OSB’lerin kurulması için günlerce çalıştıklarını, çaba tarda bulunulduğunu ifade eden Taşkın, ihtara cevaben Ortaklar sarfettiklerini, şimdi Bakanlık istiyor diye, haklarımızı devredeOSB’nin 07.05.2008 tarih, 204 sayılı yazısıyla; ihtarnamede meyeceğimizi, Meclisizin bundan sorumlu olduğunu, Odalar ve belirtilen husus ve taleplerimizin yasaya uygun bulunmadığının Borsalar Birliği gibi Odamız’ın da istediği her yerde OSB kurabive Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 22.04.2008 tarih, 4422 sayılı leceğini, buna yetkisi bulunduğunu, dava açmaktan çekinilmeyazılarıyla Müteşebbis Heyetin yeniden oluşmasının yasalara mesi gerektiğini dile getirdi. uygun bulunarak onaylandığının, kuruluş protokolünün de uyMeclis Başkanı Ender Yorgancılar, Akkan’ın; kazanılmış gun görülerek yetki belgelerinin tanzim edildiğinin bildirildiğini hakların kaybedilmemesi konusundaki görüşünde herkesin hem söyledi. fikir olduğunu, Odamız’ın da bu konunun çok sıkı takipçisi olDaha sonra EBSO olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinduğunu, onun içinde mevcut hukuk danışmanlarımızın dışında de 20.05.2008 tarih, 5910 sayılı yazımız ile Ortaklar OSB yeni başka bir hukuk bürosuyla sadece Aydın Sanayi Odası ve Aydın kuruluş protokolü onayına ve yetki belgesi yenilenmesine ilişkin OSB müteşebbis heyet temsilcilerimiz ile ilgili yaşanan durutesis ettiği idari işlemin kaldırılması talebinde bulunulduğunu, mu değerlendirmek, takipçisi olmak üzere anlaşma yapıldığını, ayrıca 23.05.2008 ta, 6079 sayılı yazımızla da Danıştay’da yaşanan tüm sürecin detaylarıyla kendilerine iletildiğini, konu görülen temyiz incelemesinin yürütmeyi durdurması isteminde hakkında ne yapılması gerekiyorsa yerine getirildiğini ifade etti. bulunulması amacıyla gerekli müracaatın yapıldığını ve cevabi Enver Olgunsoy, halen Aydın Sanayi Odası hitabının kullanıyazının beklendiğini dile getirdi. lıp kullanılmadığını sordu. Haluk Tezcan, bu konuda 60 günlük yasal bir sürecin bulunMeclis Başkanı Yorgancılar, ortada Mahkeme tarafından duğunu, eğer 60 gün içinde mahkemeye başvurulmazsa ve bu alınan bir karar olduğunu ve bunun göz ardı edilemeyeceği için, süreçte Bakanlıktan da cevap gelmezse haklarımızı kaydeceğiAydın Sanayi Odası ifadesinini kullanıldığını söyledi. ebsohaber 61 haziran 2008 MECLİS Sanayicinin gündemi Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayiciler, iç politika gelişmelerinin gündeme hakim olduğu Türkiye’de yine ekononinin ilk sıralarda yeralması için çaba gösterdi. Enerji darboğazı ve zam beklentilerinin yanısıra hükümetin sosyal güvenlik prim borçlarına yönelik olarak gündeme aldığı düzenlemeler konuşmaların ağırlığını oluşturdu. EBSO Meclis Üyesi sanayiciler prim aflarının dürüst sanayiciyi cezalandırmak anlamına geldiğini belirtirken, primini zamanında ödeyenlerin de teşvik edilmesini istedi. Sektörlerin çözülmeyi bekleyen sorunlarını dile getiren sanayiciler, üretim ve ihracata destek istedi. sektörler ve ekonomi Sayıl Dinçsoy EBSO, KOBİ’lerini de ödüllendirecek EBSO Meclis Üyesi Sayıl Dinçsoy, Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni kriterlerinin belirlenmesi amacıyla oluşturulan Meclis Ödül Komisyonu’nun başkanı olarak yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Dinçsoy, öncelikle daha evvel yapılmış olan çalışmaların kurumsal süreklilik anlayışı içinde devam ettirilmesi ve incelenmesi esasının belirlendiğini, son yapılan toplantılara Yönetim Kurulu Ödül Komitesi’nin katılması ile daha iyi sonuçlar elde edildiğini belirtti. Dinçsoy, yapılan çalışmalarda üç ana noktanın esas alındığını, bunlardan bir tanesinin; sahneye sürekli büyük firmaların çıkmasının KOBİ’lerin geri planda kalmasına neden olduğunu gördüklerini ve bu konuda çok radikal, hatta çok cesur bir karar alarak, büyük firmalarla, KOBİ’lerin ayrı ayrı değerlendirilmesinin, KOBİ’lerin teşvik edilmesi anlamında çok faydalı olacağı kanaatine vardıklarını söyledi. İkinci konunun, firmaların ödüllerini sergilediklerinde daha göz okşayıcı ve prezantabl olması amacıyla Odamıza artı masraflar yüklemeden mum mühürlü, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanması olduğunu belirtti. Dinçsoy, bir diğer önemli konunun ülkemizin ve kentimizin ileri götürülmesine ve ülkelerin sınıf atlamasına etken ArGe konusu ve bunun sonucunda oluşan inovasyonun biraz daha vurgulanması olduğunu ifadeyle, gerçek anlamda Ar-Ge’ye önem veren firmaların seçilerek ödüllendirilmesini arzu ettiklerini dile getirdi ve yapılan çalışmalarda fikirleriyle katkıda bulunan herkese teşekkür etti. Milano’nun kazandığı EXPO 2015’in İzmir için büyük bir kayıp olduğunu, her ne kadar yapılan oylamada, Milano karşısında İzmir çok alt seviyeler de kalmasa da en azından kendi içimizde yaşanan farklı görüş açıları olmasaydı daha yi organize olunabilineceğini dile getirdi. İtalya’da kaldığı otel sahibinin EXPO 2015 için oluşturulan komitenin bir üyesi olduğunu ve komite toplantılarını televizyondan seyredince sanayicisinden, otelcisine, restorancısından, turizmcisine kadar inanılmaz bir şekilde organize olduklarını, bu işi nasıl sahiplendiklerini gördüğünü söyledi. Halit Şahin EBSO Çevre Ödülü’ne rekor düzeyde katılım EBSO Meclis Üyesi Halit Şahin, terör, işsizlik ve küresel ısınmanma ile gelen enerji sıkıntısının Türkiye’nin üç temel sorunu olduğunu söyledi. Şahin, çok yakın sürede su sıkıntısı yüzünden İZSU’nun kısıtlamaya gideceği duyumlarını aldığını ancak enerji sıkıntısına rağmen yatırım yapan Çakmaktepe Enerji A.Ş.’yi çalışmalarından dolayı tebrik ettiğini belirtti. Şahin, hep ilklerin yapıldığı bir şehir olan İzmir’de ne yazık ki yeterince teknolojinin imkanlarından faydalanılmadığını, halen daha parkların, yeşil alanların su tankerleri ve hortumlar ile sulandığını, oysa damlama boruları ile yapılacak sulamada daha az suyla daha doğru sulama yapılabileceğini ifade etti. Tehlikeli atıklar ile ilgili çamurların ve atık yağların analizinin TUBİTAK’ta yapılmasının sanayicileri büyük sıkıntıya soktuğunu, ancak iki ay içerisinde büyük yenilikler yapılan İzmir Valiliği Çevre Koruma Vakfı’nın (İZÇEV) Laboratuvarının çalışmaya başlayacağını belirten Şahin, böylece bu konuda yaşanan sıkıntının da giderilmiş olcağını dile getirdi. Her yıl yapılan EBSO Çevre Ödül Töreni için, bu yıl rekor seviyede katılım olduğunu, Haziran ayı içerisinde ödül törenini yapmayı planladıklarını, törene Sanayi ve Ticaret Bakanı ile Çevre ve Orman Bakanı’nı davet ettiklerini ancak şu ana kadar katılım konusunda bir yanıt alamadıklarını, ebsohaber 62 haziran 2008 MECLİS Atıl Akkan’dan 26 Haziran’da İzmir’e Aliağa OSB’nin misafiri olarak gelecek Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın ödül törenine katılması konusunda yardımda bulunmasını rica etti. Şahin konuyla ilgili olarak zaten Yönetim Kurulu’ndan talepte bulunduklarını, ancak Oda aktivitelerinin yerine getirilmesi çok önemli olduğu için Akkan’ın da yardımlarını istediğini belirtti. Bu yılki ödül töreninde ilk defa 10 sektörde EBSO çevre bayrağının verileceğini, firmaların 1 yıl bu bayrakları fabrikalarına astıktan sonra gelecek sene bu bayrağı kazanan firmalara devredeceklerini söyledi. Halit Şahin, Odamız’da gerçekleştirilen bir çok çalışma ve aktivite olduğunu, bunun için Taşkın’a teşekkürlerini sunduğunu, yapılan aktivitelerden birisinin de Odamız İnsan Kaynakları Danışmanı’nın EBSO Vakfından burs alan öğrencilere, gelişimlerine yönelik vermiş olduğu seminerler olduğunu, kendisinin bu seminerlerden ikisine katıldığını, vakti olan herkese, Odamız’da gerçekleştirilen bu başarılı seminerlerden birine katılmalarını tavsiye etti. Çıkan bir fırtına karşısında, önceden alınan tedbirlerin, fırtınadan zarar görmeden çıkmada ne kadar önemli olduğuna dair bir hikayeyi Taşkın’a ithaf ederek, sıkıntılara; zihnen bilgi ve planla, manen dualar alarak, madden de tedbir alarak hazır olunduğunda, fırtına çıktığında sıkıntı yaşanmayacağını söyledi. İbrahim Gökçüoğlu Prim affı dürüst sanayiciye ceza EBSO Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu, SSK ve Bağ-Kur primleriyle ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısının Cumhurbaşkanı’nın imzasından çıktığını, ancak, primlerini zamanında ödeyenlere belirli oranlarda indirim yapılması yönündeki düşüncenin Kanunda yer almadığını, üstelik önceki uygulamalarda, primlerini ödemeyen borçluların cezaları vadelendirilirken, bu Kanun ile peşin ödemede gecikme faizinin yüzde 85’i, 12 ay taksitte yüzde 55’i, 24 ay taksitte de yüzde 30’unun silineceğinin yer aldığını vurguladı. Gökçüoğlu, yeri geldiğinde bankadan kredi çekerek primlerini ödeyen sanayicinin yine göz ardı edildiğini, dürüst olan hiç kimsenin hakkını alamadığını, artık susarak oturmanın bir fayda getirmediğini ifadeyle, “Hak verilmez, alınır” dedi. Emeklilik gün sayısının arttırılmasının gündeme gelmesiyle bütün işçi sendikalarının ayaklandığını, meydanlarda haklarını aradığını ve hükümetin öneriyi geri çekmek zorunda kaldığını belirten Gökçüoğlu, sanayicinin yaşadığı sıkıntıları bu kürsüden anlatmanın yeterli gelmediğini, yapılanlar karşısında işveren sendikalarının, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin de üzerine düşen görevi yapması gerektiğini, TOBB’un desteğinin alınması isteniyorsa sadece yazı trafiği ile bu işin çözülemeyeceğini, konunun takipçisi olunması gerektiğini, EBSO’nun da bir gücü bulunduğunu ifadeyle Oda olarak birlik sağlanmasının önemini dile getirdi. Gökçüoğlu, TOBB Başkanı’nın sanayicilerin sıkıntılarına çö- züm bulmak dururken İsrail-Suriye arasındaki OSB’lerin koordinatörlüğünü yaptığını, elbette bu konuların da takipçisi olunacağını ancak, önceliğin ülke sanayicisinin sorunlarının çözümüne verilmesi gerektiğini söyledi. Çıkan Ar-Ge Kanununu bu ülkeye TÜSİAD’ın dikte ettirdiğini, oysa Kanunda yer almayan küçük KOBİ’lerin haklarını TOBB’un yeterince savunmadığını, bu konuda pasif kaldığını ve artık Odalar Birliği’nin hantal bir devlet sektörü haline geldiğini, konuların çözümüne yeterli önemin, ilgi ve alakanın gösterilmediğini ifade etti. Eğer TOBB Genel Kurul Delegesi olsaydı ve toplantıda kendine konuşma hakkı verilseydi, aynı konuşmayı orada da yapacağını belirten Gökçüoğlu, uysal bir insan olduğunu ancak hakkını yedirmemek için gayret sarf ettiğini söyledi. IMF ülkemizdeyken bir tane af çıkarmayan hükümetin, IMF yetkilerinin ülkemizden ayrılmasının akabinde af çıkartılmaya başlandığını belirtti. Gökçüoğlu, iş mahkemelerinde görüşülen davaların yüzde 99’unu işverenin kaybettiğini, sürekli işçilerin yanında olan bir hukuk sisteminin söz konusu olamayacağını, yaşadıkları sıkıntıları her seferinde dosyalarla ilgili bakanlara ilettiklerini ancak bir sonuç alınamadığını, artık hukuksal boyutlarda bir eylem planı yapılması, bir yol haritası çizilmesi ve uygulanması gerektiğini, Ankara Sanayi Odası Başkanı’nın tek başına mücadele ettiğini herkesin gördüğünü dile getirdi. Atıl Akkan Enerjide zam var, üretim sıkıntısı kapıda EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan, Oda’nın hiçbir döneminde Yönetim Kurulu üyelerinin bu kadar çok değişmediğini, Taşkın’ın Aliağa Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti seçimlerinde olduğu gibi birçok görev için kefil olduğu Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarının istifalarına ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadığını, Meclis olarak istifaların nedenini öğrenmelerinin hakları olduğunu, zira kendisinin yaşanan istifalardan, Yönetim Kurulu’nda bir uyumsuzluğun olduğu, var olan koalisyonun dağıldığı anlamını çıkardığını ifade etti. Akkan, bir önceki ayın faaliyetlerine, basında yer alan haberlerine ilişkin Yönetim Kurulu’nun, hazırlamış olduğu sunumla ilgili olarak bir eleştirisi olduğunu, geçen ay içerisinde basında Erdoğan Çiçekçi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’na adaylığı konusunda açıklama yapmasına karşın, Yönetim Kurulu’nun hazırlamış olduğu sunumda yer almadığını, oysaki adaylığın Odamız’ı yakından ilgilendirdiğini ifade etti. Ayrıca Çiçekçi’nin aday olacağını açıklamasının hemen ardından, basında, Salih Esen’in aday olması halinde, adaylığını çekebileceğine dair yer alan sözlerinin kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti. Meclis Başkanı’nın konuşmasında yapmış olduğu tespitlerin yüzde 100 yerinde olduğunu, Gökçüoğlu’nun geç de olsa söylenmesi gerekenleri söylemesinden dolayı tebrik ettiğini, ayrıca kuruluş amaçlarından en önemlisi KOBİ’leri desteklemek ebsohaber 63 haziran 2008 MECLİS olan Halk Bankası’nın KOBİ’ler dururken Sabah Grubu’na kredi vermesinin de kabul edilemez olduğunu belirten Akkan, 2000 yılında buna benzer, 200 milyon dolarlık kredinin 2-3 firmaya verilmek üzere Eximbank’a yatırılmak istenmesi nedeni ile yaşanan olayların dönemin TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Miras’ın istifası ile sonuçlandığını hatırlattı. Akkan, ülkede bir gün maaşların gecikmesi halinde ihtilal olacağını, ancak ekonomimizde yaşanılan inişler ve çıkışlar nedeniyle ülkemizin kaybının kaç milyon dolar olduğunun hesaplanmadığını, Ak Parti’nin kapatılmasına yönelik açılan davanın bir önce neticelenmesi gerektiğini, bu zaman zarfında Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay’ın da gerekli hassasiyeti göstererek, diğer vatandaşlar gibi mahkeme sonucunu beklemeleri ve kendi işlerine bakmaları gerektiğini ifade etti. Geçmişte yaşanılan tecrübelerle Ak Parti’nin kapatılabilineceğini, yerine yeni partilerin kurulabilineceğini söyleyen Akkan, seçim öncesi Türk halkının üç büyük siyasi partiyi sandığa gömmeye karar verdiğini, ancak bu partilerin yerine koyabileceği alternatif bir parti bulamadığı için, seçimlere iki ay kala kurulan AK Parti’nin yüzde 32 oyla iktidara getirildiğini ve boşluğun doldurulduğunu belirtti. Doğalgaz ve elektrik zammı konusunda söylediği ve başta Gürbüz Salgar olmak üzere kimsenin hoşuna gitmeyen ifadelerinin, aradan iki, üç ay geçmeden gerçek olduğunu söyleyen Akkkan, 1 Haziran 2008 tarihinden itibaren doğalgaza ve elektriğe otomatik zamların yapılacağını ve bunun ötesinde enerji dar boğazına girileceğini, hemen hemen her gece Bayraklı’dan, Alsancak’a, Konak’a kadar saat 3 ile 4.30 arasında elektriklerin düzenli olarak kesildiğini, başka semtlerde olduğu gibi İstanbul ve Ankara’da da aynı uygulamaların yapıldığını, geçen sene bu zamanlarda hidroelektrik santrallerinin bulunduğu barajlarda doluluk oranı yüzde 55 iken bugün yüzde 41 olduğunu, şu anda suyu sulamaya sakladıkları için, hidroelektrik santrallerinin çalıştırılmadığını, dolayısıyla ülkeyi karanlık bir dönemin beklediğini ifade etti. İmalat sanayinin yüzde 4.5,-5 büyüdüğü, enerji kullanımının yüzde 9 arttığı göz önüne alındığında şu anda rezervlerin bitmiş durumda olduğunu, dolayısı ile ülkemizi, bu büyüme döneminde karanlık, enerji sıkıntısının yaşanacağı bir dönem beklediğini, o nedenle herkesin gerekli tedbirleri alması gerektiğini söyledi. 1977 yılında Ecevit döneminde enerji sıkıntısı nedeniyle fabrikalarına jeneratör almalarına karşın, bu defa jeneratörü çalıştıracak mazot bulamadıklarını hatırlatan Akkan, önümüzde beklenen enerji sıkıntısının bilhassa enerjisinin kesilmemesi gereken kimya, plastik, döküm sanayi için büyük önem taşıdığını vurguladı. EBSO Meclis Üyesi Gürbüz Salgar, Akkan’ın konuşmasında bahsetmiş olduğu enerji darboğazı ile ilgili sözlerine tamamen katıldığını, ters düşmelerinin söz konusu olmadığını, sadece daha önceki Meclis toplantılarında bir sanayici olarak “ben elektriğe zam istiyorum, zam olmalı” şeklinde konuşmasının yanlış olduğunu düşündüğünü, o nedenle Akkan’ın söylemlerine o zaman karşı çıktığını ifade ile, Akkan’ın ikinci yanlışının da Sayıştay ve Danıştay ile ilgili sözleri olduğunu, onların sadece savcının bağımsızlığını korumak için o şekilde konuştuklarını, Akkan’ın sarfedilen sözleri yanlış algıladığı şeklinde yorumladığını söyledi. Metin Deyirmenci Döküm sanayii hammadde sıkıntısı çekiyor EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci, Meclisin diğer üyeleri gibi kendisinin de Odamızda yolunda gitmeyen bazı konuların olduğunu düşündüğünü ve bundan büyük üzüntü duyduğunu, onun için herkesin içinden geldiği gibi, dürüstçe konuşmasında yarar bulunduğunu söyledi. Deyirmenci, dökümcüler olarak ithal pikin üzerine belli bir miktar hurda “dkp” denilen demiri ilave ederek kullandıklarını, demirin fiyatının ise 3-4 ay öncesine kadar 35-40 kuruş iken, şu anda piyasalarda 1 liraya kadar çıktığını, dolayısıyla Ege Bölgesi’nde büyük hurda firmalarının, sanayicilerden topladıkları hurdaları, dökümcülere alış fiyatının üzerine biraz daha ücret ilave ederek sattıklarını, dökümcülerin de demir fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bu hurdaları almak zorunda kaldıklarını, kendi firmasında ayda 10 ton hurda kullandığı göz önüne alındığında, 100 ton hurdada 20 milyar liralık bir farkın meydana geldiğinin altını çizen Deyirmenci, dökümcülerin olmaması halinde gerek otomotiv yan sanayinin gerekse yedek parça üreten imalatçıların ayakta kalamayacağını o nedenle fabrikalarında hurda çıkaran sanayicilerin biraz daha hassas davranarak, hurdalarını direkt dökümcülere satmaları rica ettiğini, zira hurdacıların satış ücreti daha uygun gözükse de bazı hilelere başvurulduğunu yaşadıkları deneyimlerden bildiğini, ayrıca kendisinin dökümcüler derneği yönetim kurulu başkanlığı, başkan vekilliği, Komite Başkanlığı yapması sebebiyle bu tür hileli satışlardan haberi olduğunu belirtti. Basında, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın yabancı firmalara her türlü desteğe ve yardıma hazır olduklarını içeren haberleri takip ettiğini, oysa kendilerinin karın tokluğuna, ülke ekonomisine katkı sağlamak, bir sürü işsiz insana iş kapısı açmak, ihracatımızın çoğalmasına katkı sağlayabilmek için çaba sarfetmelerine karşın, üç yıldan bu yana döküm sanayicileri olarak bir ihtisas organize bölgesi kurmak için uğraşlarının sonuçsuz kaldığını, gücü elinde tutan bazı çevrelerin, doğru olanı bilmelerine rağmen kendi çıkarlarını, ülke çıkarları üzerinde tuttuklarını söyledi. Deyirmenci, EBSO Haber’i incelediğinde, geçen ay Meclis toplantısında özelikle üzerine basa basa vurguladığı organize sanayi bölgelerinde arsa satışlarının sanki bir Avrupa ülkesinde yaşıyormuşuz gibi neden Türk parası olarak değil de euro ya da dolar üzerinden yapıldığı konusunda yapmış olduğu konuşmasının bir çok kısmının çıkartılmış olduğunu gördüğünü, EBSO Haber’de yayınlanan yazıların Basın Yayın Komitesi tarafından hangi kriterler çerçevesinde çıkartıldığını anlayamadığını söyledi. ebsohaber 64 haziran 2008 MECLİS Mehmet Tiryaki Müteşebbislik gücü ülkemizin en önemli varlığı EBSO Meclis Üyesi Mehmet Tiryaki, Uludağ İhracatçı Birlikleri Otomotiv Endüstrisi Tanıtım Komitesi’nin düzenlemiş olduğu bir arama konferansına davetli olarak katıldığını, konferansın ana temasının davetiyede kısaca belirtildiğini söyleyerek, davetiyede yer alan “Türkiye otomotiv endüstrisini 2023 yılında 150 milyar dolar ihracata kavuşturacak stratejiyi arıyoruz. Türkiye’nin dünya otomotiv ve aksamları endüstrisinin dizayn üstlerinden birisi olması için yaratıcı akıllar, fikirler arıyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında güçlü bir Türkiye için, güçlü bir otomotiv endüstrisi için birlikte arıyoruz, aramaya sizi de bekliyoruz” ifadelerini okudu. Tiryaki, toplantının katılımcıları tarafından özellikle otomotiv sektörü yerine otomotiv endüstrisi tabirinin kullanıldığını, otomotiv endüstrisinin gerçekten bir sürü sanayi kolunu ilgilendirdiğini, konferansın katılımcıları arasında Türkiye’de araç üreten ana sanayiciler, parça tedarik eden yan sanayiciler, üniversitelerden akademisyenler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan bürokratların yer aldığını belirtti. Üç gün boyunca yapılan çalışmaların neticesinde kendisini şaşırtan iki temel unsur olduğunu, 2007 ve 2008 yıllarının ilk dört ayları kıyaslandığında sektörde satışlarda önemli artışların olmasına karşın, kâr ve kârlılıkta düşmelerin yaşandığının göze çarptığını ama buna rağmen sanayicilerin yatırım heveslerinin olduğunu, ikinci olarak endüstrinin, bugün ülkemizin dünyanın en büyük işsizlik oranlarına sahip olmasına, nitelikli işsizler ordusu olmasına karşın, diğer tarafta sektörün gelecek konusundaki en büyük endişesinin; sektörün geleceği açısından nitelikli insan bulma konusu olduğunu, bütün bu açıklaması güç olan çelişkiler ile ilgili sektöre uygun yol haritaları çizmeye çalışıldığını söyledi. Tiryaki, kârlılığı düşen bir sektörde bu kadar sıkıntıya, faizlerin yüksekliğine, gelecek konusundaki karamsarlıklara rağmen halen yatırım hevesinin olduğunu, bunun da kendince ülkenin önemli varlıklarından bir tanesi olan müteşebbislik gücünün halen bulunmasına bağlı olduğunu düşündüğünü, sermaye, kaynak sıkıntısı olmayan Batı Avrupa’da veya diğer ülkelerde ise nüfusun yaşlılığı, hevesin ve müteşebbislik gücünün azalması konusunda sıkıntı çekildiğini ifade etti. Tiryaki, otomotiv endüstrisinin 2007 yılı ihracat rakamlarının 21.8 milyar dolar olduğunu ve önümüzdeki yaklaşık 20 yıl içerisinde endüstrinin hedefinin ihracatı beşe katlamak olduğunu belirterek, sonuç olarak konferansta otomotiv sektörünün hedeflerine ulaşabileceği konusunda hem fikir olduklarını dile getirdi. Tiryaki, Gökçüoğlu’nun SSK primlerinin cezasının affedilmesi konusunda yapmış olduğu konuşmasına tamamen katıldığını, bu ülkede düzgün bir vatandaş olmanın dahi cezasının bulunduğunu, ülkemizde hesap verme ve hesap sorma mekanizmasının çalışmadığını, geçtiğimiz hükümetler döneminde de gerek SSK gerekse vergi aflarının sayısının kırklara ulaştığını, başarılının da başarısızında aynı kefede olduğunu belirtti. Otomotiv sektöründe dünyanın çeşitli ülkelerinde “PPM” adı verilen milyonda hatasız parça uygulamasını başaran, teslimatını sorunsuz gerçekleştiren firmaların ödüllendirdiğini, bunun da vadeli olan ödemeleri peşin yaparak gerçekleştirdiklerini ifadeyle Kore’de ise istihdam yaratan, vergi veren, ödemesini düzgün yapan sanayiciye teşviklerde ayrıcalıkların yapıldığını söyledi. Fettah Güventürk Nitelikli eleman için mesleki eğitim şart EBSO Meclis Üyesi Fettah Güventürk, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen İzmir Mesleki Teknik Eğitim Fuarı METEF 2008’in 5-7 Haziran 2008 tarihleri arasında Kültürpark’ta gerçekleştirileceğini haber verdi. Güventürk, günümüzde işsizlik oranının giderek arttığı, ara eleman ve nitelikli eleman sıkıntısının üst düzeyde yaşandığı ülkemizde özellikle sanayiciler olarak en çok yakındıkları konunun nitelikli eleman bulma konusu olduğunu, bunu aşabilmek için de firmaların insan kaynakları birimleri ile mesleki okulların bir arada olmasının şart olduğundan hareketle düzenlenen bir fuar olan METEF’in Odamız’ın ve diğer sivil toplum kuruluşlarının da vermiş olduğu destek ile istediği hedefe ulaşacağını belirtti. Ancak bu konuda özellikle sanayiciler olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri, 120 okulun stand açacağı, 35 bin eğitimcinin, 650 bin öğrencinin katılacağı bu fuara katılmaları gerektiğini söyledi. Fettah Güventürk, fuarda ayrıca sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin, bankaların, okulların, üniversitelerin katılımlarıyla, meslek eğitimindeki yenilik ve gelişmeler, mesleki yeterlilik ve sertifikalandırma sistemi, mesleki yeterlilikler kanunu, mesleki eğitim kurumlarının profilleri, iş piyasasının mesleki eğitimden beklentileri, istihdamda karşılaşılan sorunlar, modüler eğitim sistemi ve uygulamaları, mesleki eğitim güçlendirme projesine ilişkin bilgilendirici konferanslar bölümünün bulunduğunu, yapılacak çalışmalar sonucunda da bir sonuç raporunun hazırlanacağını ifade ile sanayiciler olarak yeteri kadar destek veremedikleri okullara, en azından METEF fuarına katılarak, gerekli desteği vermelerini, bu fırsatı kaçırmamaları gerektiğini belirtti. ebsohaber 65 haziran 2008 MECLİS Kürşad Yuvgun Gıdada israfın önüne geçilmeli EBSO Meclis Üyesi Kürşad Yuvgun, zaman zaman Meclis konuşmalarında gıda sektöründe kapasite kullanım oranını yükseltebilmek, rantabilitesini temin edebilmek için alivre bağlantıları yapmak zorunda kalındığını dile getirdiğini, alivre bağlantılarının getirdiği risklerin ortadan kaldırılması için de başvurulan yol ve yöntemlerden bir tanesinin sözleşmeli tarım olduğunu belirtti. Sözleşmeli tarımın bugüne kadar özellikle sanayici için getirilmesi gereken güvenceleri tamamen getiremediğini, sözleşmeli tarımın doğal bir parçası olması gereken tarım sigortası hususundaki eksiklikleri üzülerek izlediklerini söyleyen Yuvgun, 18 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren yeni Tarım Kanunu’nun 13. maddesinin, sözleşmeli tarımla ilgili bir yönetmeliğin hazırlanmasını esas aldığını, yaklaşık iki yıl sonra 26 Nisan 2008 tarih, 26858 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, sözleşmeli üretimle ilgili usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin çıktığını, konuya ilgi duyan arkadaşlarının Yönetmeliği inceleyebileceğini belirtti. Yuvgun, söz konusu Yönetmelikte, sözleşmeli tarımda, “yapılan sözleşmenin bir tanesinin sanayicide, bir tanesinin üreticide, bir tanesinin de Bakanlıkta kalmak kaydıyla üç nüsha şeklinde tanzim edileceği”, 7. maddesinde ise; “sözleşmeye tabi ürünlerin, üretici ve/veya alıcı tarafından tarım sigortası yaptırılmasının esas olduğu” ifadesi yer almakla birlikte tarım sigortasının yapılmasının ilk defa bu yönetmelikte zaruret olarak karşılarına çıktığını, tarım sigortasıyla ilgili eksiklikleri ve mevcut durumu ayrıca büyüteç altına aldıklarını ve çok ciddi bir çalışma içerisinde olduklarını söyleyerek, özellikle bu konuda yaşanılan bir takım sorunlar var ise kendilerine iletmelerini istedi. Küresel ısınma, iklimsel değişiklikler, petrol fiyatları, enerji fiyatları, talepler, metal, dolayısı ile metal ambalaj maliyetleri, gübre fiyatları gibi etkilerle dünyadaki gıda fiyatlarının arttığını ve artmaya da devam edeceğini, gıda fiyatlarının artmaya başlamasının, beraberinde bir takım başka sıkıntıları da gündeme getirdiğini, arz talep dengesizliği ve israfa karşı alıması gereken tedbirler konusunda bir an önce gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi. Yuvgun, özellikle son kullanma tarihi geçmiş ama bozulmamış gıda maddelerinin tüketilmesinde sağlık açısından herhangi bir sakıncanın olmamasına karşın yasal olarak ülkemizde kesinlikle hayvan yemi olarak dahi kullanılmamasının büyük bir israfa neden olduğunu belirterek, herkesin dikkatle üzerinde durması gereken hususun; özellikle gıda fiyatlarının bu kadar yükseldiği ve yükselmeye devam edeceği, arz sıkıntısının olacağı, aç insanların daha da çoğalacağı bir dönemde son kullanma tarihi geçmiş ve bozulmamış gıdaların bir şekilde değerlendirilebilmesi için nasıl bir düzenleme yapılması konularını düşünmesi olduğunu ifade etti. Sanayi kuruluşları birer ağaç, dışarıda esen fırtına da ekono- mik tehlikeler ve sıkıntılar olarak taahhül edildiğinde, fırtınanın şiddetine göre ağaçların toprağa kadar yatacağını, bu durumda bazı ağaçların kırılacağını, bazılarının da fırtına sonrası ayakta kalmaya devam edeceğini söyleyen Yuvgun, o nedenle ekonomimizde yaşanan inişleri ve çıkışları göz önüne alarak sanayiciler olarak bu dönemde çok dikkatli hareket etmeleri gerektiğini söyledi. Mevlüt Taga Faturasız satış dürüst sanayiciyi vuruyor EBSO Meclis Üyesi Mevlüt Taga, son zamanlarda faturasız satışlarda, haksız rekabette çok fazla artış yaşandığını, azalması gereken hamiline kesilen çeklerin bilakis her geçen gün arttığını, pazarlarda satılan faturasız malların hat safhaya ulaştığını söyledi. Taga, bunların en büyük nedeninin yurt dışlarından gelen kaçak mallar kadar, ülkemizde üretilen ve faturasız yapılan satışlar olduğunu ki bunun da kurallar çerçevesinde üretim yapan sanayicileri güç durumda bıraktığını belirtti. 1998 yılında “Nereden buldun?” kanununun çıkarılması için ciddi bir çalışmanın yapıldığını, hatta sivil toplum kuruluşlarından da ciddi bir destek alındığını, fakat bir türlü uygulamaya konulamadığını, dolayısıyla haksız rekabetin son sürat artmaya başladığını ifadeyle, bu kanunun acilen uygulamaya geçirilmesi için mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdi. Mevlüt Taga, Avrupa standartlarına ulaşılmak isteniyorsa, kamu kurumlarıyla, özel sektörün birlik içerisinde hareket etmesi, özellikle kamunun üreten kesime çok fazla sahip çıkması, önünü açması gerektiğini ifade etti. İşçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde büyük rol oynayan bilirkişi ve mahkemelerin tarafsızca olayları çözüme ulaştırmasının çok önemli olduğunu, ayrıca bilirkişilerin sadece kamuda çalışarak emekli olmuş kişilerden değil, özel sektörde çalışarak gerekli iş tecrübesini edinmiş kişilerden de seçilmesi gerektiğini, iş mahkemelerindeki davaların yüzde 99’unu işverenin kaybetmesinin mümkün olamayacağını, elbette işçinin hakkını vermemiş işverenlerin de olabileceğini, ancak olaylara sürekli “işveren haksızdır” şeklinde ön yargıyla bakılmamasını istediklerini söyledi. Taga, tam kıdem tazminatı kamburu işveren üzerinden kaldırıldı derken, işçi sendikalarının bastırmasıyla yine geri adım atıldığını, oysa yapılan uygulamanın yanlış olduğunu, işveren kadar işçinin de risk altında bulunduğunu, çünkü firmaların batması durumunda işçilerin haklarını alamadıklarını ifade etti. Bir ülkede marka yaratabilmek için, önce o ülkenin marka olması gerektiğini vurgulayan Taga, bir makina üretimi için Amerika’ya, Avrupa’ya gittiğinde fiyat olarak, Uzak Doğulu firmalara verilen fiyat üzerinden fiyatlandırma yapıldığını, aynı olayın zeytinyağında da yaşandığını, İspanya, İtalya ve Yunanistan’a verilen fiyatın hiçbir zaman bir Türk firmasına verilmediğini belirtti. ebsohaber 66 haziran 2008 MECLİS Haluk Tezcan Aydın’daki OSB’lere temsilcilerimiz davet edilmiyor EBSO Meclis Üyesi Haluk Tezcan, Aydın Sanayi Odası’nın kuruluşundan sonra, ASTİM, Ortaklar ve Söke Organize Sanayi Bölgeleri Müteşebbis Heyeti’nde yer alacak Odamız temsilcilerinin Meclis tarafından belirlendiğini, ancak söz konusu organize sanayi bölgelerinin yapmış oldukları müteşebbis heyet toplantılarına Odamız temsilcilerinin davet edilmediğini, durumun yazı ile ilgili OSB’lere bildirilmesine karşın, gelen cevabi yazıda; Aydın Sanayi Odası’nın kurulması ve Odamız çalışma alanından Aydın ilinin çıkarılması nedeniyle OSB’lerde de Odamız’ın herhangi bir yetkisinin kalmadığı, kurulan müteşebbis heyetin Bakanlıktan tescillendiğinin ifade edildiğini belirterek, Aydın ilindeki OSB’lerin müteşebbis heyetinde görev alan Odamız temsilcilerinin yasal süreçlerinin devir mi olduğu, yoksa görevlerinin mi bittiği, bu durum karşısında yapılacak bir şey olup olmadığı konularında bilgi istedi. İrfan Acar Primlerini zamanında ödeyenler ödüllendirilmeli EBSO Meclis Üyesi İrfan Acar, matbaacıların yıllardır birlikte hareket edememesi, herkesin kendi çapında uğraş vermesi nedeniyle, pek çok şirketin batma konumuna geldiğini, arıtma konusunda uygulamaya konulan yaptırımların da matbaacılar için artı bir yük olduğunu söyledi. Acar, 20 yıl önce kurulan kooperatifleri sonuca ulaşabilseydi, sektör mensuplarınının bugün daha farklı konumda olacağını ifadeyle, yerel seçimlerin yapılacak olması nedeniyle, söz konusu kooperatiflerinin işlerlik kazanması konusunda büyükşehir belediye başkanlığı nezdinde girişimde bulunulmasının, belki bir sonuç getirebileceğini ifade etti. Acar, 25-30 yıldır, Odamız dergisinde yayınlanan yazıların metnine, sayfa düzenlerine Yayın Komisyonunun karar verirken, bu dönemde Taşkın’ın isteği ile Odamız Basın Yayın servisince gerekli düzenlemelerin yapıldığını, artık Yayın Komisyonu’nun görüşünün sorulmadığını belirtti. SSK primlerine getirilen aflar konusunda söylenenlerin doğru olduğunu, ancak zar zor ayakta kalmaya çalışan bir sanayici olarak, senelerce SSK primlerini zamanında öderken, şimdi ödeyemez duruma geldiğini ve çıkarılan aftan yararlanan biri olarak yapılan konuşmalar karşısında kendini kötü hissettiğini belirten Acar, söz konusu uygulama ile SSK primlerini zamanında ödeyemeyenlere bir kolaylık getiriliyorsa, zamanında ödeyenlerin de ödüllendirilmesi gerektiğini ifade etti. Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, SSK prim afları konusunda yapılan konuşmaların kesinlikle şahıslar ve firmalarla alakalı olmadığını, tamamen hükümet tarafından yapılan uygulamanın eleştirildiğini, nerdeyse iki yılda bir getirilen af ile işleyen sistemin adil olmadığını düşündüklerini, çoğu sanayicinin devlete borcum olmasın diyerek bankadan kredi çekip primleri yatırdığını, eğer yatıramayanlar için bir kolaylık sağlanıyorsa, zamanında yatıranlar için de ödüllendirici bir pozisyon olması gerektiğini dile getirdi. Erdoğan Çiçekçi Üretim ve istihdam sıkıntıda EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi, EBSO Haber’de geçen ay Mecliste yapmış olduğu “Türkiye sanayisinin niçin bu kadar açmazda olduğu” hakkındaki konuşmasının özetini okurken, içinin sızladığını ve keşke söylediklerim doğru olmasaydı dediğini belirtti. Çiçekçi, geçen meclis toplantısının yapıldığı gün SSK kapılarında, çocuklarını sigortalatmak için bekleyen insanların oluşturduğu uzun kuyrukların bulunduğunu ifade ettiğini, aradan 15 gün geçtikten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bir açıklama yaparak, “Gerçekten çalışmayanlar tespit edildiği takdirde, yalan beyandan dolayı 1000 YTL cezaya çarptırılacaklar, müfettişler olaya el koymuştur” dediğini, bunun çok hazin bir şey olduğunu, uygulamaya giren yaptırımların daha doğru çerçevelerde olması gerektiğini söyledi. Halk Bankası’nın yaptığı uygulama ile ilgili verilen önerge yanıtının, “Yönetim Kurulu’nda değerlendirilmiş, gereği yerine getirilmiştir” şekli ile 20 gün sonra cevabi yazısının geldiğini, oysa kendisinin önergenin verilmesinin akabinde, gereğinin hemen yerine getirilmesini beklediğini söyleyen Çiçekçi, üç yıldır Yönetim Kurulu’nun, yönetim biçiminin meclis tarafından eleştirildiğini, kendisinin de çok değer verdiği Taşkın’ı kırmadan nezaket ölçüleri çerçevesinde kendi görüşüne yaklaştırabilmek adına gayret sarfettiğini, oysa Yönetim Kurulu Başkanı’nın “seçilen benim ve ben sizden daha güçlüyüm, benim icraatım budur” anlayışına büründüğünü belirtti. Çiçekçi, geçen meclis toplantısında Adana Sanayi Odası’nın kazanmış olduğu davayı gündeme getirdiğinde Yönetim Kurulu Başkanı’ndan da “hukuk büromuza sorduk, mahkemeye verebiliyormuşuz. Arzu eder misiniz biz de mahkemeye müracaat edelim mi?” demesini beklediğini ifade etti. Çiçekçi, Yönetim Kurulu Başkanlığına aday olduğunu açıkladığını, Akkan’ın ifade ettiği; başkasının vesaisi altına girmiş başkan adayı gibi görünüyor eleştirisini son derece dikkate alarak, düşündüğünü, kendisinin gaztelerde yer alan başkanlık açıklamalarıyla ilgili sözlerinin böyle bir izlenim bıraktığı için Akkan’ın da bu düşüncelerini açıkladığını belirterek, ancak öyle bir insan olmadığını vurguladı. Çiçekçi, sadece aynı meslek komitesinde yer aldığı, çok tecrübeli bir başkan varken ve başkanlık için adaylığı da belli olmadığı için, onunla başkanlık yarışına ortak çıkmaktansa adaylığını geri çekebileceğini ifade ederek, incelik gösterdiğini, zaten kendinden daha iyi başkanlık yapabilecek bir aday olursa o zaman da başkanlık yarışından çekilebileceğini söyledi. ebsohaber 67 haziran 2008 HABER Tire OSB’de doğalgaz sevinci Britisch American Tobacco, Korean masının yatırım fırsatını kaçırdıklarını Tire OSB’ye doğalgaz gelmesiTabocco, Mayr Melnhof Grapia ve Krone hatırlatan İçelli, TOSBİ’yi daha da cazip nin sevincini sanayiciler ve yerel gibi dünyanın önde gelen firmalarına hale getirecek doğalgazın Tire kentine de yöneticiler birlikte paylaştı. Doğalev sahipliği yapan Tire Organize Sanayi en kısa zamanda gelmesini istediklerini gazın bölgeyi daha da cazip hale Bölgesi, doğalgaza da kavuştu. İlk etapta vurguladı. İzmirgaz Genel Müdür Vekili 5 firma artık doğalgaz kullanmaya başlaBurçin Yandımata ise şirket olarak 5 yıl getireceği ifade edildi. dı. Dünyada ucuz ve temiz enerji olarak içinde tüm şehre doğalgaz ulaştırmayı nitelendirilen doğalgaz ile bölgedeki fabamaçladıklarına ifade ederek, bugüne rikalar üretim maliyetleri açısından önemli bir rekabet avantajını kadar İzmir’de 1300 kilometrelik doğalgaz hattı kurulduğunu, da sağlamış oldu. Bölgedeki diğer firmalarında doğalgaza kavuş- 325 bin hanenin de doğalgaza kavuştuğunu kaydetti. ması için çalışmalar sürerken, doğalgaz ile birlikte TOSBİ’ye de birçok yabancı yatırımcının gelmesi bekleniyor Doğalgaz fırsatını değerlendireceğiz törenle TOSBİ’deki fabrikalara ilk doğalgazın verilmesi Törende konuşan TOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Pornedeniyle Korea Tobacco bahçesinde düzenlenen törene Tire suk, bölgelerine gelen doğalgaz ile firmaların artık daha rekabetKaymakamı Cezmi Türkgöçer, Tire Belediye Başkanı Sıtkı İçelli, çi bir üretime kavuştuğunu söyledi. Daha önce doğalgaz olmadıTOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Porsuk, İzmirgaz Genel ğı için birçok yabancı yatırımcının bölgelerini tercih etmediğini Müdür Vekili Burçin Yandımata, Genel Koordinatör Halil Tataş belirten Porsuk, “Organize sanayi bölgelerinin olmazsa olmazı ile bölgede faaliyet gösteren firmaların temsilcileri katıldı. doğalgaz, temiz enerji ve sudur. Yatırımcılar bize enerji altyapısını soruyordu. Bu nedenle birkaç yatırımcı doğalgaz olmadığı Cazip hale geldi için bölgemizde yatırım yapmadı. Şimdi bu fırsatı iyi değerlenTire Kaymakamı Cezmi Türkgöçer, maliyetlerin sanayicilerin direrek, yabancı yatırımcıları bölgemize çekmeyi amaçlıyoruz” rekabet etmesi için çok önemli olduğuna dikkat çekerek, enerji dedi. maliyetlerini düşüren doğalgaz ile birlikte bölge sanayicilerin Doğalgaz ile ilgili yaşadıkları sıkıntıları da anlatan Porsuk, bir miktarda olsa rahat nefes alacaklarını söyledi. Çağdaş enerji doğalgazda yüzde 3 olan organize payının Mart ayında Enerji kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak gerektiğine işaret eden Bakanlığı tarafından alınan bir kararla yüzde 1’e düşürüldüğünü Türkgöçer, doğalgaz ile birlikte TOSBİ’nin yatırımcılar için söyledi. Aradaki yüzde 2 payın ise TRT’ye verildiğine dikkat daha da cazip hale geldiğini kaydetti. Tire Belediye Başkanı çeken Porsuk, “Yüzde 3’lük pay ile biz çalışanların ücretlerini, Sıtkı İçelli de, TOSBİ’nin hızlı ve sağlıklı bir gelişim gösterdiğini bakım ve onarım giderlerinin bir bölümünü karşılıyorduk. Yüzde belirterek, yabancı yatırımcıların ilgi odağı olduğunu söyledi. 1’e düşünce bunları karşılayamaz hale geldik. Biz payın yine Doğalgaz olmadığı için daha önce Yunanlı bir seramik firyüzde 3 olarak düzenlenmesini istiyoruz” diye konuştu. ebsohaber 68 haziran 2008 HABER Problemsiz OSB Pancar Hüseyin Şairoğlu Pancar Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Şairoğlu, İzmir Şehir merkezine yaklaşık 30 km uzaklıkta, İzmir – Aydın otoyolunun hemen kenarındaki OSB’nin problemsiz sayılabilecek bir bölge olduğunu söyledi. 21 Temmuz 1999’da kurulan Pancar OSB’nin tüzel kişiliğinin 25 Nisan 2002 tarihinde onaylandığını hatırlatan Şairoğlu, toplam 133 hektar alanın birinci ve ikinci kısım olarak ikiye ayrıldığını, birinci kısmın şu anda alt yapısını bitirmeye çalıştıkları 95 hektarlık bölüm olduğunu, tamamının kamulaştırıldığını, 65 adet sanayi parseli bulunduğunu, ikinci kısmın ise genişleme alanı olduğunu dile getirdi. 8 Ocak 2007 tarihinde alt yapı çalışmalarının fiilen başladığını, imar planının, alt yapı proje ihale çalışmalarının ve alt yapının yüzde 50’sinin gerçekleştirildiğini, bugüne kadar yaklaşık 5 km uzunluğunda yol ve 72 parsel ile toplam 1 milyon metreküp toprak işi gerçekleştirildiğini ve bunun OSB’nin kendi içindeki toprak hareketi ile yapıldığını ifade etti. Hüseyin Şairoğlu, alt yapı işleri kapsamında 2 adet, toplam 1930 metre uzunluğunda yağmur suyu kanallarının bitirildiğini, bölge etrafına 4218 metre uzunluğunda tel çit yapılarak alanın güvenliğinin sağlandığını, yağmur suyu, atık suyu ve inşaatlarda kullanılmak üzere 10 bin 400 metre boru, temiz su arıtma, geri dönüşüm suyu, doğalgaz inşaatlarında kullanılmak üzere 19 bin 800 metre borunun satın alınarak stoklandığını dile getirdi. Bakır fiyatlarının en alt seviyede bulunduğu günlerde enerji ile ilgili toplam 45 bin 660 metre yeraltı kablosu alındığını hatırlatan Hüseyin Şairoğlu, altyapı inşaat işlerinde kullanılmak üzere 6 milyon 575 bin 53 YTL’lik malzemenin OSB adına aldıkları teşvikle KDV istisnasından yararlanılarak alındığını, bundan da 1 milyon 183 bin YTL’lik KDV avantajı sağlandığını, ayrıca tüm plastik boruları da teşvik belgesi kapsamına dahil ettiklerini ve ilklerden birini başarmış olduklarını söyledi. Şairoğlu, Pancar OSB’deki bir ilkin de; çoğu bölgede yüzde 50 olan imar uygulamasının, tabanda yüzde 55, artı 15, yani yüzde 70 olarak Pancar OSB’ye verilmesi olduğunu belirterek, otobandan ve uçaktan bakıldığında görülebilen, 40 metre yüksekliğinde, yaklaşık 100 metrekarelik bayrak direğinin OSB’ye dikildiğini, bölge içinden geçen enerji nakil hatlarının deplasmanı ile ilgili 3 adet bina inşaatının ihalesinin de yapıldığını ifade etti. Pancar OSB’nin su ihtiyacının karşılanması için 2 adet derin su kuyusunun açılacağı ve Maliye’ye ait olan 3 bin metrekarelik alanın OSB’ye satışı için gerekli müracaatta bulunulduğunu belirten Şairoğlu, bölgeye gerekli enerjinin 18 km uzaklıkta Aslanlar trafo merkezinden oldukça büyük bir maliyetle getirmek yerine OSB’nin içine trafo merkezi yapılması için TEİAŞ’a yer tahsisi yapıldığını, maliyeti yaklaşık 3.5 milyon dolar olan trafo merkezinin kurulması için çalışmaların Haziran ayı içinde başlatılacağını dile getirdi. Şairoğlu, Pancar OSB’de ruhsatlandırma işlemlerini artık ulusal adres veri tabanına bağlı olarak yürütebileceklerini söyleyerek, yol ve parsellerdeki tüm toprak işlerinin, elektrik deplasman işleri ihalelerinin tamamlandığını, yağmur suyu, atık suyu, temiz ve arıtma geri dönüşüm suyu inşaatları için ihalelerin yapıldığını, fiilen makina girişinin başlayacağını söyledi. Şairoğlu ayrıca OSB’lerinde şu anda satışa sunulmuş hazır parsellerinin bulunmadığını, üyelerinden aldıkları aidatlar ile çalışmaları sürdürdüklerini vurguladı. Tüm alt yapı inşaat işlemlerinin 2008 yılı sonuna kadar bitirilmesinin hedeflendiğini dile getiren Şairoğlu, Pancar OSB’de yürütülen tüm çalışmalarda 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na ve buna bağlı hükümlere titizlikle uyulduğunu, özellikle katılımcılar arasındaki eşitliğin korunması için OSB uygulama yönetmeliğinin 98. Madde hükümlerinin eksiksiz yerine getirildiğini bildirdi. ebsohaber 69 haziran 2008 HABER Robotlar İzmir’de yarıştı Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın üçüncü adlı robotu ile Serkan Ayyıldız, Kırıkkale kez düzenlediği ve 17 ilden 138 roboÜniversitesi’nden Ghost Rider adlı robotu Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın tun katıldığı Ulusal Robot Yarışması’nda ile Tanıl Sarıkaya, İzmir Mazhar Zorlu gerçekleştirdiği 3. Ulusal Robot ödüller sahiplerini buldu. Anadolu Teknik Lisesi’nden Paletli adlı Yarışması’nda Türkiye’nin dört bir İzmir Fuarı 3. Nolu holde iki gün sürobotuyla Selim Gülçen’e de dijital fotoğyanından gelen robotlar tasarım ren ve centilmence bir mücadeleye sahraf makinesi armağan edildi. Yarışmanın ve teknolojileriyle dikkat çekti. ne olan çizgi izleyen robot kategorisinana sponsoru Türk Telekom, EBSO 3. deki yarışmada, İzmir Körfezi’nin binde Ulusal Robot Yarışması’nın tüm katılımcıbiri ölçekli maketini çevreleyen parkur üzerinde ilk günkü eleme larına 1 yıllık ücretsiz internet aboneliği verdi. turunun ardından robotlar ikinci gün zamana karşı yarıştı. Kocaeli 100. Yıl Karamürsel Teknik Lisesi’nden katılan Ali Uysal’ın Taşkın: Geleceğe dönük çalışmalar Gökbayrak isimli robotu 27.27 saniyelik derecesi ile birinci olurÖdül töreninde konuşan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim ken, İzmir Çınarlı Anadolu Teknik Lisesi’nden Semih Kuşaksız’ın Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’nin dört bir yanından Çekiçkafa isimli robotu 27.29 saniyelik derecesiyle ikinci, gelen yarışmacı ekipleri kutlarken, “Geleceğe dönük çalışmalarıİzmir’den özel olarak katılan Vahide Nuran Özgür’ün Symirna nız geleceğinizi etkileyecek. Bu yarışmaya katılmanın en büyük isimli robotu da 30.52 saniyelik derecesiyle üçüncülüğü elde ödülü, geleceğinizi değiştirecek olmasıdır. Bizler sanayici olarak etti. Birinciye 5 bin, ikinciye 3 bin, üçüncüye de 2 bin YTL ödül fikir üreten gençlere derslerinde aldıkları notlardan daha fazla verildi. Özgünlük yaratıcılık ve uygulanabilirlik ve teknoloji öndeğer veriyoruz. Yarattğınız eserleri bugünkü noktada bırakmacülüğü kriterlerine göre robotları Jüri Özel Ödülü’ne layık görüyın, uluslararası boyuta taşımak için hemen bugünden çalışmaya len Tokat Zile Endüstri Meslek Lisesi’nden Sefa 001 adlı robotuy- başlayın” dedi. EBSO 3. Ulusal Robot Yarışması Jüri Başkanı la Sefa Zerenoğlu, Çorum End. Meslek Lisesi’nden Çılgın 19 adlı EBSO yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kaptanoğlu, globalleşen robotuyla Vedat Şaşmaz, İzmir Yüksek teknoloji Enstitüsü’nden dünyada teknoloji kullanımının rekabetin vazgeçilmez unsur4x4 adlı robotuyla Görkem Özvural’a HP dizüstü bilgisayar, larından biri olarak nitelendirirken, “Gerek günlük hayatımızda Sakarya Üniversitesi’nden Road Runner 2 adlı robotuyla Ahmet gerek üretim sürecinin her alanında robot kullanımı giderek Çayırpunar, İzmir Çınarlı Anadolu Teknik Lisesi’nden Baracuda yaygınlaşıyor. Pek çok sektörde biz sanayiciler için de robot ebsohaber 70 haziran 2008 HABER kullanımı sağladığı avantajlar nedeniyle oldukça önemli. EBSO olarak gençlerin robot üretimi konusunda teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ulusal Robot Yarışması’nı düzenlerken üretken ve yaratıcı gençlerimiz için güzel bir bilgi paylaşım platformu oluşturmak ve onları buluş yapmaya teşvik etmek için yola çıktık” dedi. Robotların sadece birer kablo ve devre bütününden ibaret olmadığını, başvurularda özgünlük ve yaratıcılık aradıklarını vurgulayan Kaptanoğlu, “Gelen başvurularda da gençler tarafından tasarlanan çok sayıda özgün nitelikte robot bulunuyor. Bu durum, yeni neslin teknolojik gelişmeleri takip etmekteki başarısını ve üretkenliğini gösteriyor. Bugün tasarlanan robotların ileride çok daha büyük buluşlara ve teknolojik gelişmelere başlangıç teşkil edeceğini düşünüyoruz” diye konuştu. Yarışmaya büyük ilgi Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın teknolojiyi ön plana çıkarma, robotları toplumun tüm kesimine tanıtma, sanayicilerin konuya dikkatini çekme, üniversiteler ve liseler arasında bilgi paylaşımı ortamı yaratma ve robot üretiminin teşvik edilmesini sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği 3. Ulusal Robot Yarışması’nda katılım rekoru kırıldı. Türkiye çapında 17 ayrı ilden meslek liseleri, teknik liseler, mesleki eğitim merkezleri, meslek yüksek okulları ve üniversitelerden 427 kişi 158 robotla başvuru yaptı. Ön elemeyi geçen 138 robot için 354 yarışmacının katılımı uygun bulundu. Yarışmaya en çok katılım 65 robotla İzmir’den oldu. İstanbul 19 robotla ikinci sırayı aldı. Ankara ve Eskişehir’den 10’ar, Kocaeli ve Sakarya 7’şer, Aydın ve Balıkesir 6’şar robotla temsil edilirken, Kırıkkale 5, Konya ise 4 robotla yarışmada yerini aldı. Burdur, Gaziantep, Isparta, Malatya ve Manisa’dan 3’er robotun geldiği yarışmada Çorum ile Tokat 2’şer robotla yeraldı. ebsohaber 71 haziran 2008 KOMİTELERİMİZ Döküm sanayi çevreyi koruyor yıldızı sektörlerden daha fazla katma Ege Bölgesi Sanayi Odası Döküm değer yaratıldığına dikkat çekti. Sanayii Meslek Komitesi, üyelerini Çevre EBSO Meclis Üyesi ve Döküm Metin Deyirmenci, döküm sanayiinin Kanunu ve sektöre etkileri konularında Sanayii Meslek Komitesi Başkaaslında çevreyi koruduğunu belirtirken, bilgilendirdi. EBSO Meclis Üyesi ve nı Deyirmenci, Çevre ve Orman “Tehlikesiz atık karakterinde olmasına Döküm Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Bakanlığı’ndan sektörün sorunlarağmen kullanılmış döküm kumu ve Metin Deyirmenci’nin yönettiği toprına çözüm bulunmasını istedi. lantıda Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre curufunun belediye veya İZAYDAŞ gibi Mühendisliği Öğretim Üyeleri Prof. yetkilendirilmiş atık toplama alanlarına Ayşegül Pala ile Prof. Delya Sponza, sanayicilere kanun ve yöatılmalarına, çimento sanayi, beton elemanları imalatı veya netmeliklerin getirdiği uygulamaları anlatırken, çevreye duyarlı karayollarında asfalt yapımında kullanılmasına izin verilmiyor. üretim ve atıkların değerlendirilmesinin sağladığı kazançlara da Ayırca Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında atık dikkat çekti. sınıflaması için gerekli analizleri yapabilen akretide laboratuvar Prof. Ayşegül Pala ile Prof. Delya Sponza’nın verdiği bilgilere sayısının azlığı nedeniyle sonuçlar hem geç alınıyor hem de magöre, döküm sanayiinde sürekli iyileştirme, çalışan, müşteri ve liyeti yüksek oluyor. Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan bu soruntedarikçileri bilinçlendirmek şart. Döküm sanayiinde maden larımıza çözüm bulunmasını bekliyoruz” diye konuştu. cevheri yerine hurda kullanıldığında enerjiden yüzde 75 tasarruf sağlanırken, hammadde ise yüzde 90 oranında korunuyor. Hava ve su kirliliği yüzde 25 azalıyor, ayrıca atıksudaki kirlilik oranı da yüzde 70’lere varan oranda düşüyor. Genellikle soğutmada kullanılan su arıtmadan geçirildiğinde tekrar kullanım imkanı doğuyor. Döküm kumları yol dolgusunda, inşaat malzemelerinde ve cam sanayiinde değerlendiriliyor. Bütün sektörlere üretim EBSO Meclis Üyesi ve Döküm Sanayii Meslek Komitesi Başkanı Metin Deyirmenci, hemen tüm sanayi ürünlerine yönelik üretim yapan Türk döküm sanayiinin dünyada 15, Avrupa’da ise 6’ncı sırada yeraldığını anlattı. Döküm sektöründe üretim girdilerinin yüzde 72’sinin yurt içinden temin edildiğini vurgulayan Deyirmenci, sektörün ayrıca emekyoğun yapısıyla ihracatın ebsohaber 72 haziran 2008 KOMİTELERİMİZ Elektronik ve makine sanayicilerine elektromanyetik uyumluluk eğitimi Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın elektroProf. Dr. Sevgi, “Bugüne dek endüstrinik ve makine ile ilgili meslek komiteleri den "ürünümüzü EMC kurallarına uygun EBSO Elektronik Sanayii Meslek üretim ve ihracatta ürünün pasaportu nasıl tasarlarız" sorusuyla gelene hemen Komitesi’nin elektromanyetik niteliğindeki CE belgesine sahip olabilhiç rastlamadım. Ne yazık ki gelenlerin uyumluluk eğitiminde ürünlerin mek için gerekli olan elektromanyetik büyük bir çoğunluğu "ürünümüz EMC EMC kurallarına uygun tasarlanuyumluluk konusunda bilgilendirildi. testinden kaldı, ne yapacağız?" şeklinde. ması tartışıldı. EBSO Elektronik Meslek Komitesi’nin Unutmayalım ki, iyi EMC mühendisi ürüçabalarıyla gerçekleştirilen Bilgi Ünivernünü testlere gerek kalmayacak şekilde, sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Sevgi’nin verdiği seminetasarım aşamasından başlayarak EMC kurallarına uygun tasarre Seri ve Özel Makine İmalatı Meslek Komiteleri ile Elektrik layan mühendistir. Bu aynı zamanda en ekonomik çözümdür” Makine ve Aygıtları Sanayi Meslek Komitesi’ne üye sanayiciler diye konuştu. de davet edildi. EBSO Elektronik Sanayi Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesi Sayıl Dinçsoy, 2009 yılı başından itibaren elektromanyetik uyumluluk belgesine akredite olarak sahip olunabileceğine dikkat çekerken, “Belgelenmemiş üretimler AB içine giremeyecek, bu muktesabatı kabullenmiş olan ülkemizde de kaçak addedilecektir. Daha da kötüsü maalesef halihazırda İzmir’de bunu belgeleyecek akredite bir kuruluş da yoktur. Bu nedenle mevcut ürünlerimizi uydurmak, yenilerini uygun tasarlayabilmek için, konunun uzmanı hocamız Prof. Dr. Levent Sevgi ile uygulamalı eğitim programı gerçekleştirdik” dedi. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Sevgi, elektromanyetik uyumluluk problemi, elektrik mühendisliğinde temel kuramlar ve antenler, elektrikte manyetik dipoller, elektromanyetik uyumluluk test/ölçüleri, elektromanyetik uyumluluk testleri ve risk analizi, yayınım testleri, harmonik testleri, bağşıklık testleri, gerilim değerlendirmesi ve kırpışma, ESD bağışıklık testleri konusunda teknik açıklamalarla sanayicileri bilgilendirdi. ebsohaber 73 haziran 2008 HABER Izmirli sanayicilere akretidasyon semineri Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini üretim ve ihracatın vazgeçilmez koşulu akreditasyon konusunda bilgilendirdi. EBSO Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen seminerde Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreter Yardımcısı İrfan Aksoy, destek ve hizmetleri anlattı. TÜRKAK’ın Türkiye’deki tek yetkili akreditasyon kuruluşu olduğuna dikkat çeken Aksoy, “Görevimiz uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite ederek bunları güvenilir hale getirmektir. TÜRKAK akreditasyon logosu taşıyan bir uygunluk değerlendirme kuruluşu tarafından verilmiş belge, sertifika ve raporlar uluslararası alanda geçerliliğe sahiptir” dedi. EBSO Üniversite Sanayi Araştırma Merkezi Akredite Laboratuvar Komitesi Başkanı Fahrettin Selçik de, hızlı bir gelişim yaşayan Türkiye’de en önemli değişimin kalite altyapısının güçlenmesi olduğuna dikkat çekti. Kaliteyi ispatlamanın yolunun ürünü müşteriye güzel sözlerle anlatmak veya numune göndermekten çok kabul görmüş uluslararası standartlara göre kayıt altına almaktan geçtiğini belirten Selçik, “Bu da, uluslararası alanda tanımlanmış ve kabul görmüş standartlara uyumun belgelenmesi ile gerçekleşiyor. Akredite uygunluk değerlendirme kuruluşları tarafından sağlanan belge ve sertifikalar yoluyla ürün ve hizmet kalitesinin ispatlanması, uluslararası alanda iş yapmak ve ihracat yapmak isteyen tüm kuruluşlar için önemlidir. Ancak, özellikle ihracata yeni başlamış veya yeni pazarlara girmeyi hedefleyen küçük ve orta ölçekteki kuruluşlar için ürünlerinin kalitesini ispatlayabilmek yaşamsal önem taşıyor” diye konuştu. Fahrettin Selçik, Türkiye’de faaliyet gösteren KOBİ’lerin uygunluk değerlendirme işlemleri açısından avantajlı konuma geldiğini, TÜRKAK’ın faaliyete geçip Avrupa Akretditasyon Kurumu tarafından da tanınmasıyla yurtdışı kuruluşların akreditasyon maliyetlerine oranla düşük maliyetle hizmet sağlandığını sözlerine ekledi. Teknik eğitimin İzmir zirvesi Türkiye’de meslek yüksek okullarının iş dünyası ile ilişkileri ve işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak 1987 yılında YÖK ile İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nca imzalanan Endüstriyel Eğitim İşbirliği Protokolü uyarınca oluşturulan, başkanlığını Dr. İsmet Sözen’in yürüttüğü Yüksek Öğretim Kurulu-ISOV Endüstriyel Eğitim İşbirliği İcra Kurulu Toplantısı, Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda gerçekleştirildi. DEÜ MYO Müdürü Prof. Dr, Şevkinaz Gümüşoğlu’nun ev sahipliğindeki toplantıya, YÖK/ISOV Endüstriyel Eğitim Projesi İcra Kurulu Başkanı Dr. İsmet Sözen, MEB Erkek Teknik Daire Başkanı Yücel Yüksel, YÖK’ü temsilen Elmadağ Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sabahattin Balcı, EBSO Yönetim Kurulu Üyesi Şener Gencer, Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu, ASO Eğitim Sorumlusu Oya Görkmen, Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler MYO Müdürü Prof. Dr. Rıdvan Ezentaş, Erciyes Üniversitesi Nevşehir MYO Müdürü Doç. Dr. Kurtuluş Karamustafa, MESS Vakfı Genel Müdürü Dr. Necdet Kenar, gözlemci olarak da Yasemin Çelik katıldı. Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu’nun okulu tanıtan sunumunun ardından YÖK-İSOV İcra Kurulu Üyeleri sanayi ve yöneticilik deneyimlerini öğrencilerle paylaşırken öğretim görevlileriyle de görüş alışverişinde bulundu. DEÜ MYO eğitim ve sosyal tesislerini gezen heyet, okula tam not verdi. Gün boyu süren görüşmeler İcra Kurulu’nun kendi bünyesindeki toplantıyla sona erdi. ebsohaber 74 haziran 2008 HABER Sanayicinin Cemal Amca’sı anıldı İzmir’in önde gelen sanayicilerinden Cemal Dirin, ölümünün 7’nci yılında halaylarla anıldı. 22 Mayıs 2001 tarihinde 77 yaşında hayata veda eden Dirinler Makina’nın kurucusu, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda 32 yıl Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunan, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi İdare Komitesi Başkanlığı yapan Cemal Dirin için, kurduğu fabrikada eşine ender rastlanan bir tören düzenlendi. Hayat dolu bir insan olan ve öldükten sonra arkasından ağıt yakılmaması, güler yüzlerle hatırlanma vasiyetine uyan oğulları, Cemal Dirin’i güzel müzikler söyleyerek ve halaylar çekerek andı. İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Dirinler Makina fabrikasının ek tesislerinde Cemal Dirin’i anmak için çalışanların eşleri ve çocukları ile birlikte katıldığı müzikli yemek yapıldı. Çalışanların ailece gönüllerince eğlendiği yemekte, çocuklara da oyuncaklar hediye edildi. Dirinler Grubu fabrikalarında 37, 20, 15 yıl gibi uzun süre emek veren çalışanlara plaket hediye edilen yemekte, Cemal Dirin’in oğulları Mustafa ve Nihat Dirin, çalışanlarla birlikte geleneksel göçmen halayı çekti. Eserlerinin bekçisiyiz Dirinler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin, babaları Cemal Dirin’in çok çalışarak ve ülkeye hizmet sağlamak amacıyla kurduğu tesisleri, daha da büyüterek daha çok hizmet etmek istediklerini söyledi. Cemal Dirin’in sıfırdan, inanılmaz gayretleri ile pres makinası üreten en önemli tesislerinden birini ülkesine kazandırdığına işaret eden Dirin, “Biz oğulları olarak bize verilen sorumluluğun bilincindeyiz. 7 yıl önce babamızı kaybettik. Cemal Dirin gerçekten Türk sanayisinde örnek alınması gereken bir insandı. EBSO’da 32 yıl Meclis üyeliği görevi yaptı. İAOSB’nin Başkanlığını yaptı. Biz onun yarattığı eserlerin bekçisiyiz. Aslında o yarattığı eserleri bize vermedi. Biz onun ortaya çıkardığı eserlerin bekçisiyiz. Bu tesisler, Türk toplumuna hediyedir” dedi. Babamızın vasiyetine uyduk Dirinler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat Dirin ise babalarının hayat dolu bir insan olduğuna dikkat çekerek, kendilerin de vasiyetlerine uyarak onu müziklerle ve halay çekerek andıklarını kaydetti. Cemal Dirin’in tırnakları ile kazıyarak bugüne 7 şirket, 60 bin metrekare alana yayılan, 38 ülkeye ihracat gerçekleştiren ve 450 kişiye istihdam sağlayan üretim tesisleri bıraktığını vurgulayan Dirin, eserlerini daha da büyüterek gelecek nesillere aktaracaklarını sözlerine ekledi. ebsohaber 75 haziran 2008 HABER İzmir’in “İlk Sigarasız Sanayi Kuruluşu”na ödül İzmir’den dünyaya yakı, yara bandı, Bakanlığı da halen içici konumundaki 28 flaster gibi ürünler ihraç eden Seyitler milyon kişinin gerekirse ayağına kadar Sağlıkta sosyal sorumluluk ödülKimya, sigaraya savaş açtığı “Dumansız hizmet götürerek sigarayı bıraktırmalılerinde yarışan İzmir merkezli tek Nefes” projesi ile Sağlık Gönüllüleri’nin dır. Bu sorun, yalnızca resmi kurumların KOBİ Seyitler Kimya’nın “Duverdiği “Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Büçalışmalarıyla çözülemez. Tüm yurttaşlamansız Nefes” projesi, üçüncülük yük Ödülü”nde üçüncü oldu. Sağlıkta rın sorumluluk bilinciyle çok daha fazla ödülü aldı. Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nde yarışan duyarlı olmaları gerekiyor. Herkesin daha tek KOBİ ve tek İzmir merkezli şirket duyarlı olmasıyla kısa süre içinde ekonoolan Seyitler Kimya, “Dumansız Nefes” isimli sosyal sorumlumik kaynakların, daha fazla çevreyi ve insan sağlığını olumsuz luk projesiyle ödüle layık görüldü. “Sağlıkta Sosyal Sorumluluk etkilemesinin önüne geçilebileceğini düşünüyoruz. 2008 Ödülleri”, törenle sahiplerine verildi. Gerçekleştirilen Projenin önümüzdeki günlerde çeşitli sivil toplum örgütleri, törende, Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Büyük Ödülü, “Sağlık İçin dernekler ve organize sanayi bölgelerinde uzman desteğiyle Sağlıklı Süt İçin” projesiyle Tetrapak’a gitti. Aynı dalda ikinciverilecek eğitimlerle sürdürülmesi ve yıl sonunda destek veren lik ödülü, “Ayışığı Aygaz’dan Sağlık Işığı” projesiyle Aygaz’a; kişi sayısının 5 bine, kurum sayısının ise 500’e ulaşması hedefleüçüncülük ödülü de tüm ürünlerinin üzerine sigaranın zararlaniyor. rını anlatan mesajların yazıldığı “Dumansız Nefes” projesiyle Seyitler Kimya’ya verildi. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından “İzmir’in ilk sigarasız sanayi kuruluşu” olarak belirlenen Seyitler Kimya Genel Müdürü Halil Karakaya bu ödülü Türkiye’deki 1 milyonu aşkın KOBİ ve İzmir adına aldıklarını belirterek, “Yalnızca büyük ölçekli şirketlerin değil, tüm şirketlerin sosyal sorumluluk projesi yapabileceklerinin bir kanıtı olmaktan mutluyuz. Projeyi ödül almak ya da şirketin tanıtımında araç olarak kullanmak için başlatmamıştık. Ancak aldığımız bu ödül ile çabalarımızı taçlandırdı” diye konuştu. Dumansız Nefes projesinin sigaranın zararları konusunda toplumda daha fazla duyarlılık oluşturmayı ve sigara kaynaklı sorunların azalmasına katkıda bulunmayı amaçladığını belirten Karakaya, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından en büyük sağlık sorunu olarak tespit edilen sigara ile mücadeleye daha geniş kitlelerin katılması amacıyla bu projeyi uyguladık. Sigaranın sağlığa zararlarının yanı sıra ekonomiye ve yaşam kalitesine olumsuz etkilerine de dikkat çektik.” dedi. 5727 sayılı yasa, bize en büyük destek Karakaya, insanların sağlığının bozulmasıyla ürünlerinin satıldığını, ancak şirket sağlığının toplum sağlığından daha önemli olmadığını belirterek herkesi sigara konusunda daha duyarlı olmaya çağırdı. En büyük desteğin 5727 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi olduğunu ifade eden Karakaya, şunları söyledi: “Ancak sadece yasaklamakla sorunların çözülemeyeceğini biliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın çok daha aktif ve uzun süreli projeler üretmesiyle bu konunun üstesinden gelinebileceğini düşünüyoruz. Öncelikli hedef 20 yaşına kadar sigaraya başlayan yüzde 80’lik oranın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırlayacağı bir projeyle aşağılara çekilmesi olmalı. Sağlık ebsohaber 76 haziran 2008 HABER Maktek’ten ulusal fotoğraf yarışması MAKTEK kombi, şirketin kuruluşunun 30. Yılında tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçıların katılımına açık olarak düzenlediği ulusal fotoğraf yarışmasında dereceye girenler belirlendi. “Sevginin Sıcaklığı Gibisi Yok” temalı yarışmaya olan ilgi beklenenin üzerinde gerçekleşti. Türkiye’nin dört bir yanından ,İzmir’de bulunan MAKTEK Genel Müdürlüğü’ne gönderilen yüzlerce fotoğrafın sahipleri, yarışma sonuçları açıklanıncaya kadar heyecanlı bir bekleyiş içine girdi. Türkiye Fotoğraf Sanatçıları Federasyonu (TFSF) desteği ile düzenlenen yarışmada birinciliği “Kedili Kadın” isimli siyah beyaz fotoğrafıyla İstanbul’dan Cüneyt Çelik aldı. İkincilik ödülü “Paylaşım” isimli fotoğrafıyla İstanbul’dan Serkan Turaç’a verilirken, üçüncülük ödülünü “Sevgi” isimli çalışmasıyla Edirne’den Hakan Aşık aldı. İzmir’den Birol Üzmez ise “Barış Güvercini” isimli fotoğrafı ile Juri Özel Ödülü’ne layık bulundu. Dereceye girenlere nakit para ödülünün verildiği yarışmada, mansiyon ödülü olan hediye çekleri de Zeka Sağlam, Şafak Tortu ve Ahmet Orhan isimli fotoğraf sanatçılarına verildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Sergi Salonu’nda düzenlenen kokteyl ile yarışmaya katılan fotoğraflardan sergilenmeye değer görülen eserler, ziyaretçilerle buluştu. Isıtma sektöründeki bir firmanın sponsorluğunda böyle bir yarışmanın ilk defa düzenlendiğini belirten MAKTEK Yönetim Kurulu üyesi Sibel Çetinel, “21 yüzyılda, sadece kaliteli ürün üretmek, artık bir başarı kriteri olmaktan çıktı. Şirketler, kurumsal anlamda sosyal sorumluluk projelerine katılmalı hatta önayak olmalı. Biz de Maktek olarak teknolojiye ve ısıtma sektöründe tasarıma yaptığımız yatırımları ulusal bir fotoğraf yarışması düzenleyerek taçlandırmak istedik” dedi. Yarışmanın geleneksel hale getirilerek, her yıl düzenleneceğini belirten Çetinel, “2009 yılındaki yarışmamızı uluslararası boyutta ve bir çok kategoride düzenlemeyi planlıyoruz” diye konuştu. Çetinel, tüm sanayicileri benzer organizasyonlar düzenlemeye davet etti. ebsohaber 77 haziran 2008 YOLHARİTASI Rekabet ve bilişim Bilişim sistemleri ve teknolojileri dediğimiz zaman ne anlıyoruz? Bilgisayarları, yazıcıları, telefon, faks, fotokopi vb. ofis araçlarını, çeşitli network donanımlarını, sektörel yazılımları, muhasebe ve üretim yazılımlarını, ofis programlarını, web sitelerini, sektörel portalları, e-mail araçlarını… Bu, kısmen doğru bir bakış açısı… Ancak çoğalan rakipler, azalan müşteriler, daralan pazarlar, düşen kârlar, artan işsizlik vb. çeşitli sorunlar arasında giderek bunalmakta olan bir işletmeci ya da çalışanın bakış açısıyla baktığımızda, bilişim sistem ve teknolojileri deyince akla ilk gelen, son derece etkili bazı verimlilik ve rekabet araçları olmalı. yapabilmek, doğru bilgiye ulaşmak ve onu doğru yönetmekle mümkündür. Bilişim sistemleri ve teknolojilerini etkin kullanmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. İşletmelerde bilişim yetenekleri Geçtiğimiz yıllarda Almanya’nın Hannover şehrinde dünyanın en büyük bilişim teknolojileri CeBIT fuarının açılışı sırasında konuşan Almanya Başbakanı Angela Memet Özkan Merkel, Almanya için 2006’yı bilgi yılı [email protected] ilan ettiklerini söylemişti. Merkel ayrıca bilgi toplumu olmanın ana noktalarından biri olan Internet’i daha çok destekleBilişim teknolojileri sayesinde yayeceklerini ve bu kapsamda 6 milyar kın bir gelecekte sosyal yaşamdaeuro’luk bir fon ayrıldığını, 2010 yılına ki bireyler ve endüstride çalışanlar kadar Ar-Ge ve inovasyon için 25 milyar olarak bilişime yatırım yapmış euro ayıracaklarını açıkladı. ciddi rakiplerle karşılaşacağız. Almanya gibi bilişim alanında oldukça Neden böyle olmuyor peki? gelişmiş bir ülkenin “Tamam artık yeter, Bu sorunun yanıtı, bilişim araçlarının ben bu konuda yeterince iyiyim, biraz işlevlerini yeterince tanımamakta ve da başka konularla uğraşayım” demeyip, konunun hala üstüne bunun sonucu ya onları hiç kullanmamakta ya da son derece üstüne gitmesi, bilgi yılını ilan etmesi, destekleri açıklaması vs… verimsiz bir şekilde kullanıyor olmakta yatıyor. Gerçekten de sizi biraz ürkütmüyor mu? Ki o Almanya, endüstriyel yazılımlar bir çok işletme sahibi ve çalışan, kullandığı bilişim araçlarınkonusunda, bugün dünya lideri bir ülkedir. Her ne kadar bilgi dan, bilgisayarından ya da yazılımından zaman zaman şiddetle yakınmıştır. Bilişim sistem ve teknolojisini yanlış seçmenin ya da teknolojisi yetenekleri konusunda ileri de olsalar, daha katetmeleri gereken yollar olduğunu söylemekteki vizyoner bakış açısı, eksik-hatalı kullanmanın bedeli olarak, verimlilik sağlamak bir planlama ve destekleme konusundaki ısrarlı çabaları herkesi yana, işlerin tıkanma noktasına geldiği sık yaşanan bir durumbiraz olsun düşündürmeli. dur. Çünkü birkaç on yıl içinde ve belki de daha kısa bir süreBu böyle olmak zorunda değil! İnsanoğlu teknolojiyi işini de, bilişim teknolojileri sayesinde tamamen küreselleşmiş bir görmesi için yarattı, onu kullanmamak ya da ona yenilmek için dünyada, gerek sosyal yaşamdaki bireyler olarak, gerekse sanayi değil. Bu açıdan bakıldığında özellikle iş dünyasının bilişim sistem ve teknolojilerini daha yakından izlemesi, daha çok bilgi- ve endüstride çalışan işletmeler olarak, bilgiye ve bilişime ciddi yatırımlar yapmış olan rakiplerle burun buruna geleceğiz. Böyle lenmesi gerekiyor. bir durumda onlara karşı, hangi konuda ve ne kadar konuşma şansımız kalacak? Günümüz iş dünyasında iki değişim yaşanıyor: Bunlardan birincisi, artık satıştan gelen kârlar giderek azalEğer bilişime gerekli önemi vermeyip geride kalırsak, bakın dığı için, mevcut maliyetlerin azaltılması gereğinin ön plana neler olacak? çıkmasıdır. Bilişim yöntem ve araçlarının etkin kullanımıyla bir Çalıştığınız şirket, tamamen bilişim altyapısıyla organize işletmenin iletişim, üretim, pazarlama, satış, satış sonrası servis, olmuş bir ana sanayiye çalışacak. Onlarla çalışabilmek için, satınalma, araştırma-geliştirme, karar destek ve operasyonel onlara sattığınız ürün kadar, çalışma yönteminiz de belirleyici maliyetlerinde çok ciddi düşüşler elde edilebilir. Bu düşüşler olacak. Eğer bilişim altyapısı olarak hazır değilseniz, onlar sizin satış fiyatlarına yansıtılarak rakipler karşısında avantajlar kazanılabilir. Bir işletme sahibinin en büyük arzusunun bu olduğundan hazırlanmanızı beklemeyecekler, hazır olan başka tedarikçilerle çalışmaya başlayacaklar. kimsenin kuşkusu yoktur. Çalışmak için başvurduğunuz kuruluş ya da şirkette, yöneİş dünyasında yaşanan ikinci değişim, üretim toplumundan ticileriniz ve çalışma arkadaşlarınız, tamamen bilişim kültürü bilgi toplumuna geçişin hala devam ediyor olmasıdır. Daralan ile yetişmiş insanlar olacak. Temel bilişim yazılımlarını, bilişim pazarlarda klasik ürünlerin şansı giderek azalmaktadır. Müşteknoloji araçlarını “kullanıyor” değil, “çok iyi kullanıyor” olateriyi korumak ve yeni müşteriler kazanmak için ürünün kalicaklar. Ve sizde de aynı yetenekleri arıyacaklar. Eğer iyi değilsetesinde, teknolojisinde, fiyatında, avantajlarında sürekli olarak niz, sizi yetiştirmekle vakit kaybetmeyecekler, yetişmiş olanlarla değişiklikler-yenilikler yapmak zorunlu hale gelmiştir. Bunları ebsohaber 78 haziran 2008 YOLHARİTASI çalışmaya başlayacaklar. Yeni kurduğunuz işletmeniz, gerek ürün geliştirme aşamasında, gerek pazarlama-satış aşamasında ve gerekse üretim aşamasında, babadan kalma konvansiyonel çalışma yöntemleriyle ciddi bir zaman ve enerji kaybederken, bilişim teknolojilerini kullanan rakipleriniz size karşı bu noktalarda avantaj sağlayacaklar. Sizin ürününüz daha iyi olsa bile, teknolojiyi kullanma yetenekleri sonucu hızları ve verimlilikleri sizden daha iyi oldukları için, onlar sizin pazarınızı kapacaklar. Bu saydıklarımız, akla ilk gelen ve en basit felaket senaryoları. Biraz daha detaylı düşününce, bilişimsizlik kabusunun sınırları giderek derinleşecektir. Korkup harekete mi geçmeliyiz,yoksa her zaman yaptığımız gibi bıçağın kemiğe dayanmasını mı beklemeliyiz? Sonuç olarak günümüz dünyasında, ne ürettiğiniz ya da ne sattığınız kadar, nasıl çalıştığınız da önemlidir. Ürününüzü ve müşterinizi düşünürken, çalışma yöntemlerinizi de planlamalısınız. Bilişim kültürü ve yetenekleri, nasıl çalıştığınızı belirleyen birinci sıradaki unsurlardır. Bilişimi doğru kullanmak İş dünyasında bilişim sistem ve teknolojilerinin, teknik ya da teknolojik unsurlar olarak değil, aynı zamanda etkili verimlilik ve rekabet araçları olarak algılanması için öncelikle bazı konular, işletme sahipleri ve karar alma yetkisine sahip yöneticiler tarafından gözden geçirilmelidir: Bilişim sistem ve teknoloji ürünlerinin net bir tanımı yapılmalıdır. Ürün ya da hizmeti oluşturan en önemli hammadde, bilgidir. Bilişim sistem ve teknolojileri, bu bilgileri doğru zamanda, doğru yerde ve doğru bir şekilde bir araya getiren unsurlardır. Ürün, hizmet ve müşteri ile ilgili olmayan sistem ve teknolojiler, bu tanıma girmezler. Ürünümüzü, hizmetimizi, müşterimizi iyi tanımlayabildiğimiz ölçüde, kullanacağımız araçları da iyi saptayabiliriz. Örneğin endüstriyel pazarlama (B2B) yaparken, son tüketiciye yönelik (B2C) bilişim yatırımlarına para harcamamalısınız. Aslında çok kolay gibi görünse de, yeni ekonomi koşullarında bunu yapmak giderek zorlaşmaktadır. Bazen müşteri zannettiklerimiz aslında artık müşterimiz değildir; ya da ürünümüzü sürekli olarak geliştiririz, o kadar ki ortaya çıkan şey artık bambaşka bir üründür vs. Bilişim araçlarımızı doğru bir şekilde tanımlamak, sürekli değişen ekonomik parametrelerin yarattığı hızlı bir eskime (demode olma) tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu tehlikeyi tek başınıza ve deneme yanılma yoluyla değil, işin uzmanlarıyla birlikte aşmalısınız. İşletmenin hedefleri ve iş süreçleri tanımlanmalıdır. İşletmelerin bir hedefi ve bu hedefe yönelik yaptığı işler vardır. Teknoloji, işletmenin bu hedefe yönelik dizayn edilmiş olan iş süreçlerini aşmamalı ya da bu süreçlerin gerisinde kalmamalıdır. Bu nedenle, işletmenin iş süreçlerine uygun bir sistem ve teknoloji kullanılmalıdır. Modaya uymak ya da müşteriyi etkileyebilmek amacıyla yapılan, gösteriş ağırlıklı ve pahalı bilişim yatırımları verimlilikten ziyade, bir müddet sonra yatırım çöplüğü sonucunu getirecektir. Öte yandan tipik bir fiyat hassasiyetiyle kurulan düşük kalitede ve ucuz bilişim yatırımları da bugünü kurtarmalarına rağmen, şirket iş süreçlerinin belli bir süre sonunda değişiminde ya da gelişiminde yetersiz kalmakta ya da teknolojik gelişimlere ayak uyduramamaktadır. Sonuç : şirkette sürekli ve yeni bilişim yatırımları yapılması, sonuç alamamaktan dolayı üzgün ve kızgın sermayedarlar. Teknolojinin nasıl kullanılacağı değil, işletmeye uygun bir şekilde nasıl kullanılacağı tarif edilmelidir. Bilişim sistem ve teknolojileri genel olarak bir çok sektörde kullanılabilecek şekilde dizayn edilmişlerdir. Belli bir seviyede standardizasyon ve kalifikasyon açısından, bu durum gereklidir. Ancak bilişim sistem ve teknolojileri masraflarda tasarruf (verimlilik) yapmanın ötesinde, işletmeye bir özgünlük katabildikleri ölçüde rekabet avantajını gerçekleştirirler. Bunun da yolu o teknolojileri çok iyi özümseyip, uzmanlık boyutunda işletmeye uygulamaktır. Örneğin bir faks makinesi ile rekabette özgünlük sağlayamazsınız, ancak işletmenizde seri halde onlarca faks gönderip, alabilen bir “faks server” ile ciddi farklar yaratabilirsiniz. ebsohaber 79 haziran 2008 HABER Anadolu’nun markaları seçilecek İstanbul dışında markalaşma yolunda başarıyla ilerleyen firmalar, Finansbank'ın Capital ve Ekonomist dergilerinin katkılarıyla düzenlediği 'Anadolu'nun Markaları 2008' ile belirlenecek. İkincisi düzenlenen Anadolu Markaları yarışmasına üretim, ticaret, hizmet ve tarım alanlarında faaliyet gösteren firmalar başvurabilecek. Denizli Anemon Otel’de gerçekleştirilen toplantıda proje hakkında Denizlili sanayicileri bilgilendiren Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş, Anadolu'da son yıllarda ciddi markalaşma çalışmalarının ortaya çıktığını belirterek, "25-250 kişilik şirketlerin ve marka-patent başvurusunu İstanbul dışında yapmış firmaların katılmasını kriter olarak koyduk. Kategorilerinde birinci olan firmalar İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen marka danışmanlığı konferansına gönderilecek, ikinci ve üçüncü olanlara aynı eğitim İstanbul’da verilecek” dedi. Anadolu Markaları’nın Denizli’deki tanıtım toplantısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni temsil eden TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, bütün firmaları bu yarışmaya katılmaya, tanınırlığın gücüne ve iddialı olmaya çağırdı. Çalışmalarıyla kendisi bir marka haline gelen, dünya pazarlarında rekabet edebilen ürünler üreten firmaların başarısına dikkat çeken Taşkın, “Anadolu'daki firmaların marka yaratmadaki çabaları her gün artarak devam ediyor. Yeter ki biraz cesaretle, biraz girişimcilikle ve teşvikle zincirlerini kırmayı bekleyen markaları su yüzüne çıkarabilelim. Anadolu insanını gelişim ve dışa açılmada yüreklendirmek, başarı öykülerini ortaya koymak gerekiyor” dedi. Made in Turkey bizim de imajımız Dış pazarlarda rekabetin markaya yönelmekle mümkün olduğunu, rekabetin aynı zamanda markalaşmayı güncel bir zorunluluk haline getirdiğini vurgulayan Taşkın, şöyle konuştu: “Rekabetin kıyasıya yaşandığı günümüzde markalaşma şirketler için büyük avantaj. Tanışmakta geç kaldığımız marka, bugün en yüksek kar kaynağı olduğu için dünya ekonomisi markalar savaşına sahne oluyor. Bu savaşta yerimizi alabilmemiz için üretim yapan firmaların Ar-Ge harcamalarına daha fazla kaynak ayırması ve kaliteden asla taviz vermemesi gerekiyor. İhracatta sağlanacak başarı sadece üretmeye değil üstün nitelik taşıyan markalı ürün üretmeye ve bunların etkin tanıtımına bağlı. Tüketiciyi yönlendiren en önemli etkenin marka olduğu unutulmamalı. Bugün piyasada yüzlerce markanın üretim yapmasına rağmen kağıt mendillere Selpak, hazır kahveye Nescafe demeye devam ediyorsak bu, markanın ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir.” Tamer Taşkın, günümüzde Made In Turkey damgası ile dış pazarlarda yer bulan markalarımızın sadece kendi ürünlerini değil Türkiye’nin imajını da ön plana çıkardığını hatırlatırken, “Dış pazarlarda iddialı ve farklı olabilmek büyük bir başarıdır. Bugün marka sadece ürünler için kullanılmıyor, şehirler ve ülkeler de marka olabilmek için var güçleriyle çalışıyor. Ülkemizin imajının bizim de imajımız olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Hedef kitlenizin kafasında bir yer edinemediğiniz, rakiplerinizden farklılaşamadığınız ve en önemlisi algılaması olumlu bir ülke desteği- ebsohaber 80 haziran 2008 HABER ne sahip olmadığınız herhangi bir dış pazarda ürün ve hizmetlerinizi satmakta zorlanırsınız. Dünyada Türkiye denilince akla net ve pozitif bir olgu gelmelidir. ir ülke ekonomisi markaları kadar güçlüdür. Ülkemizdeki marka başvurularında son yıllarda önemli artışlar var. 1955’li yıllarda 16 bin civarında olan marka başvuru sayısı bugün 72 bin 633’ü buldu. Ama yine de marka bilincinin yeterli olduğunu söylemek henüz mümkün değil” diye konuştu. Fark ve kalite Pazarlama ve marka olma konusunda herkesin yaptığını yapmayanların yani farklılığı ve kaliteyi yakalayanların başarılı olduğuna dikkat çeken Tamer Taşkın, bir işletmenin tutunabilmesi, rakiplerinden farklılaşabilmesinin de ancak oluşturduğu marka değeri ile gerçekleştiğini anlattı. Taşkın, marka olmanın uzun ve zorlu bir süreci gerektirdiğini de belirtirken, “Yaratılan markayı yaşatıp karlı hale getirmek de oldukça zordur. Bu süreç azim ve hassasiyet gerektirir. Dünün küçük aile işletmeleri bu süreci iyi kullanarak istikrarlı ve kararlı adımlarla bugünün dev firmaları haline gelmeyi başardı. Stratejik planları olmayan, marka bilinci yerleşmemiş şirketlerin küresel rekabet ortamında mücadele gücü yetersiz kalır. Türkiye’deki KOBİ’lerin uluslar arası pazarlara açılabilmek için üretim kabiliyetlerini stratejik pazarlama enstrümanları ile birleştirip markalaşma yoluna gitmesi kaçınılmazdır. Küreselleşmenin bir sonucu olarak ülke ekonomisinin de uluslar arası rekabete daha açık hale gelmesi, girişimcilerimizi uluslar arası piyasalara hitap eden daha nitelikli ve özgün markalar yaratmaya itiyor” dedi. Dünyanın tek marka geliştirme programı olan Türk Malı Kalitenin Adı Turquality’nin markalaşmanın önünü açması nedeniyle önemli bir proje olduğunu söyleyen Taşkın, üretimden pazarlamaya, satıştan satış sonrası hizmetlere kadar birçok desteğin sağlandığını, 14 sektörden 57 markanın gelişimine destek verildiğini sözlerine ekledi. Er-Bakır Türkiye’nin en değerli markaları arasında Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Capital Dergisi ve Brand Finance işbirliği ile Türkiye’nin en değerli markalarını ortaya koyan “Türkiye’nin en değerli 100 markası” sıralamasında 48’nci sırada yeralan Er-Bakır Elektrolitik Bakır Mamülleri A.Ş.’yi ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Aynı zamanda Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Keçeci’nin genel müdürlüğünü yaptığı Er-Bakır, Demirdöküm, Brisa, Honda, Otokar, Goodyear, MAN gibi dev markaları geride bıraktı. Turkcell, Arçelik, Vestel, Türk Hava Yolları, Sabancı Holding ve Kordsa’nın bulunduğu ilk 50’nin içerisinde kendine 108,7 milyon dolar marka değeri ile yer edinen Er-Bakır Denizlili sanayicilerin gurur vesilesi oldu. Araştırmanın formülü Dünyanın 3 marka değerleme şirketinden biri olan ünlü İngiliz araştırma şirketi Brand Finance’e ait. Araştırma yapılırken ciro, vergi öncesi kar ve şirketlerin son 5 yıllık büyüme rakamları kullanılarak gerçekleştirildi. Ticari marka değeri temel olarak şirketin markasını bir başkasına lisansladığında ödeyeceği bedeli gösteriyor. Bu kriterler baz alınarak yapılan hesaplamada Er-Bakır’ın Ticari Marka Değeri 2008 yılı için 108,7 milyon dolar olarak hesaplandı. Marka olabilmenin, uzun ince bir yol olduğunu ve bu yolda çok çalışmak gerektiğini belirten Er-Bakır Genel Müdürü Müjdat Keçeci, “Biz firma olarak ‘mutlaka marka olmalıyız’, ‘buna ulaşmak için neler yapmalıyız?’ diye düşünürken, bu araştırma bizim marka olarak değerimizi görmemizi sağladı. Bizim için çok önemli bir değerlendirme. Yıllardır özveriyle çalışmanın sonucunu almaktan gururluyuz. Kurumsal olmak da bu başarının önemli kalemlerinden biri” dedi. ebsohaber 81 haziran 2008 GÖRÜŞ İhracatta ambalajın KDV’sinden kurtulma Üretici firmaların kapasite kullanım oranlarındaki artış/azalış göstergelerinden biri de ambalaj sektöründeki üretimin seyridir. Diğer bir değişle, ambalaj sektörü hareketli ise, üretici firmalar faal, ekonomi canlı veya canlanma yolundadır. Genel değerlendirmenin ardından; son günlerdeki ekonomik tablo içerisinde üretici firmaların hala firene basarak gittiği, yeni üretime girenlerin veya kapasite artışına gidenlerin de dalgalı talep ve oldukça küçülen kar marjları karşısında yol haritası çizmekte zorlandığı gözlenmektedir. Bu tablo içerisinde; üretim faaliyetleri değişik şekillerde desteklenmeye çalışılmaktadır. Destek şekillerinden biri de firmalara dolaylı işletme sermayesi sağlaması bakımından, Dahilde İşleme Rejimi (DIR)’dir. İthalatta şartlı muafiyet sistemi, İthalat esnasında alınan vergilerin geri ödenmesi. (1)md.4 Bu uygulamadan faydalanmak için DİİB belgesi almış olmak gerekmektedir. DİİB ve faydası nedir kimler faydalanır? DİİB, “İhracat ile ihracat sayılan satış ve teslimlerde gümrük muafiyetli ithalat ve/ Mustafa Şahin veya yurt içi alımlara imkan sağlayan Mü[email protected] teşarlıkça düzenlenen belge” (1) dir. Hammadde ithal eden yada iç piyasaD3 belgesi müracaatlarında ilk in- dan alan ve üretim yaparak; a- İhracat yapan-imalatçı ihracatçı celemede ithalat ve ihracat listeleri –yan sanayici kullananlar dahil- firmalar değerlendirilmekte, döviz kullanım (D1 belgesi ile) oranı tutmuyorsa belge başvurusu b- İhraç kayıtlı teslim yapan D1 belgesi reddedilmektedir. sahibi firma ile yine D1 belgesi sahibi diğer firmalar (bu piyasa hareket seyri açısından çok zor) DIR nedir: c- Hariçte işleme işlemi yapacak/yaptıracak firmalar (H belDIR, firmalara Dahilde İşleme İzin Belgeleri (DİİB) kapsamın- gesi ile) yenileme,tamir yapacak-yaptıracak firmalar kullanır da ihraç edecekleri ürünlerin üretiminde kullanılacak girdileri, d- Vergi Resim Harç istisnasından faydalanmak isteyen firmagümrük vergisi, fon, ve benzeri mali yükler teminat altına almak lar (Y belgesi ile) örn. Uluslararası ihale vb.de kullanılır. suretiyle ithal etmelerini sağlayan bir rejimdir ve Dahilde işleme e- Yurt içi satış ve teslim yapacak firmalar kullanır (D3 Tedbirleri şu unsurlardan oluşmaktadır: belgesi). İhracat sayılan satış ve teslimler için kullanılır. (İhracat sayılan satış ve teslimler- İhracat 2005/2 S.Tebliğ md.5) (2) DİİB nereden ve nasıl başvurulur? 1 Ağustos 2005 tarihinde ihracatçıların hizmetine giren uygulama ile Dahilde İşleme Rejimi otomasyon uygulaması kapsamında elektronik ortama taşınmıştır. Dahilde İşleme İzin Belgesi “DİİB” işlemleri 01.01.2006’dan buyana da elektronik imza içeren ve yetki belgesi ile yürütülen bir uygulamaya dönmüş durumdadır. Uygulama ile ihracatçı veya ihracatçıya ihraç kayıtlı mal teslimi yapan firmalar Dış Ticaret Müsteşarlığınca düzenlenen Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi kapsamındaki belgelerine ilişkin tüm işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirmektedir. Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi kapsamında 31.12.2005’e kadar kağıt ortamında hazırlanan başvuru ve belgeler, artık elektronik ortamda hazırlanabilmektedir. Elektronik ortamda hazırlanarak ve DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı)’na yine aynı ortamda iletilen başvurular (ihracat/ithalat listeleri, hammadde sarfiyat tabloları ,her türlü revizeler vs.) DTM içindeki değerlendirme sürecini de tamamen elektronik ortamda geçirmektedir. Gerekli belgeler (3) Ek1 ve Ek 2 DİİB tipleri 1-D1 Kodlu belge ebsohaber 82 haziran 2008 GÖRÜŞ 1-D3 Kodlu belge 1-H Kodlu belge 1-Y Kodlu belge tipleri vardır. Bu çerçevede yayınlanan tebliğler ile uygulamalara pratiklik kazandırılmıştır. Ancak bazı sektörler bu uygulamadan faydalanamamaktadır. Sebep “Döviz Kullanım oranı” dır Kimler bu belgeden faydalanamıyor? Ambalaj sektörü sadece imalat yapıp ihracat yapamıyor ise DİİB’den faydalanamamaktadır. Giriş bölümünde sektörün önemine vurgu yapılmıştır. Bu sektör veya sektördeki bazı firmaların yukarıda sayılan belge tiplerinden ancak D3 kodlu belge ile işlem yapma olanağı vardır. Çünkü üretim yapan firmanın özelliği itibariyle ancak ihracat yapan firmalara mal satma şansı olabilmektedir. Bu özel durum, firmaların DİİB avantajlarını kullanma imkanını ortadan kaldırmış durumdadır. Örneğin, yaş meyve sebze ihracatçısı firmayı ele alalım.Bu firma ürün ihracatı (Kiraz, Üzüm, Kayısı, Domates vb ) için plastik ürün kasalarına ihtiyaç duymaktadır. Bu kasaları ise plastik enjeksiyon makinesi ile üretim yapan firmadan tedarik edecektir. İhracatçı firma rekabet şartlarında tabii olarak uygun fiyat ile ürün almayı, en azından KDV yükünden kurtulmayı talep etmektedir. Bunun için İhraç kayıtlı alım yapmak istemektedir. Plastik ürün kasaları imal eden firma ise KDV ödeyerek aldığı malın KDV ‘sinin üzerinde kalmaması için DİR’ den faydalanıp DİİB ile hammadde tedarik etmek istediğinde sıkıntı başlamaktadır. Çünkü: İhracat sayılan Satış ve Teslimler Hakkında, İhracat 2005/2 sayılı tebliğ 5.madde f bendine giren ambalaj malzemesi imalatçılarının ve yine aynı tebliğ 9.maddesine göre % 25 Döviz kullanım oranında ihracat yapma şartı aranmaktadır. Döviz Kullanım Oranı ise, Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamındaki CIF ithal tutarının FOB ihraç tutarına olan yüzde oranını, şeklinde tanımlanmaktadır. Md.4 (2) Bu durumun gerçekleşmesi piyasa şartlarında imkansızdır.. Şöyle ki; firma belge için başvurdu diyelim. Üretim şartları gereği D3 Kodlu belgesi için müracaat etmek zorunda. “D3 Kodlu Belge” Yurt İçi Satış ve Teslim başvurusu yapacak firmaların kullanması gereken belge türüdür. (DİR otomasyon projesi belge başvurusu işlemleri www.dtm.gov.tr) “D3” belgesi kapsamında döviz kullanım oranını tutturmak için hammaddeyi 100 YTL ye alıp 400 YTL ye satması gerekmektedir. (Döviz kullanım Oranının % 25 (olması için) = 100 YTL CIF ithalat / 400 YTL FOB İhracat 0 = 25) Yüzde 300 kâr marjı mümkün mü? Bu kâr marjı en azından bu sektör için mümkün değildir. Bu durumda imalatçı firmanın KDV yükünden kurtulması mümkün görünmemektedir. Kurtulması için de Dahilde İşleme İzni Belgesi ile hammadde alıp ,3065 Sayılı KDV K.nu geçici 17.maddesi kapsamında ihracatçıya ihraç kayıtlı (3065 S.K. 11/1c ye göre) mal satmaktır. “Döviz kullanım Oranı” ancak % 80 (Rekabet şartlarında değişebilmektedir ) olması firmaları rahatlatacak, “D3” belgesi ile işlem yapma imkanı doğacaktır. Sektörün brüt kârlılık oranı maksimum % 20 civarıdır. Yürürlükteki mevzuatın ( 2005/2 S.Tebliğ md.9) ambalaj sektörü açısından, döviz kullanım oranın gözden geçirilmesinde yarar olduğu ortaya çıkmaktadır. Tıkanma mevzuatta mı, elektronik (e)-ortamda mı? “D3 “ Belgesi alarak, döviz kullanım oranına takılmamak için İthalat yoluna gitmeden iç piyasadan (örn Pektim A.Ş den Dahilde işleme izin belgesi ile alış yapma imkanı vardır ) PVC granül alıp, plastik kasa yaparak, 2006/12 sayılı İhracat Genel Tebliği madde 7-(4) ve md.29’a göre döviz kullanım oranı aranmadan, ihraç kayıtlı teslim yolu ile işlem yapmak mümkün görünmektedir. 2006/12 Sayılı Tebliğin md. 7-4 ‘ü, 2005/02 sayılı tebliğin 9. maddesini ambalaj malzemesi imalatçısı firma lehine yumuşattığını düşünmekteyiz. Dahilde İşleme Rejimi İhracat 2006/12 sayılı tebliğ madde 7- (1) “Dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul, değişmemiş eşya ve ambalaj malzemeleri, bu Tebliğin 5 inci maddesi hükmüne göre ithal edilebileceği gibi, yurt içinden de temin edilebilir..” ve madde (4) “Ancak, belge kapsamında yurt içinden temin edilen eşya için, bu Tebliğin ikincil işlem görmüş ürüne ve döviz kullanım oranına ilişkin hükümleri uygulanmaz..” denilse de; mevzuat çerçevesinde bulduğumuz bu çıkış yolunun ise, elektronik ortamda işlem yürütülmekte olduğundan, e-sisteme takıldığını görmekteyiz. Çünkü; “D3” belgesi müracaatlarında ilk incelemede İthalat ve İhracat listeleri değerlendirilmekte ve “Döviz Kullanım Oranı” tutmuyor ise belge başvurusu reddedilmektedir. Belge düzenlense bile, döviz taahhüdünün nasıl kapanacağı konusunda endişeler dile gelmektedir. Sonuç ve önerimiz 2005/2 sayılı İhracat tebliği md 9’da düzenlenen Döviz Kullanım oranının azami % 80 olarak düzenlenmesi, söz konusu sektörün özelliğinden kaynaklanan sıkıntıyı aşmada yardımcı olacak kanaatindeyim. Bu durumda 2005/2 sayılı İhracat tebliğinin md.5 f bendine göre “Dahilde işleme İzin belgesi” kapsamında ithalat/iç piyasa alımı yaparak, ihraç kayıtlı teslim imkanı olabilecektir. Döviz kazandırıcı işlemler açısından, ambalaj sektörünün kullanabileceği “D3” belgesi böylece işlerlik kazanmış olacaktır. KAYNAKLAR 27.01.2005 Tarih ve 25709 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “İhraç sayılan satış ve teslimler hakkında İhracat: 2005 / 2 sayılı tebliğ” 20.12.2006 Tarih ve 26382 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Dahilde İşleme Rejimi İhracat: 2006 / 12 sayılı tebliğ 3065 Sayılı KDV Kanunu ebsohaber 83 haziran 2008 HABER Sanayiye ufuk açacak projeler İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Endüstriyel İlişkiler Yönetim Birimi tarafından organize edilen Proje Pazarı 2008 etkinliği ilk sergisini Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirdi. Proje Pazarı; 25 Haziran 2008 tarihinde de Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi KOSBİ’de kuruldu. Proje Pazarı 2008 Etkinliği içerisinde düzenlenen Ar-GE Poster Yarışması’nda, birinciliği Enli Madencilikte görev yapan aynı zamanda İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencisi Yağız Alp Aksoy, ikinciliği Dokuz Eylül Üniversitesinden Levent Vural ve Deniz Erdinç, üçüncülüğü Dokuz Eylül Üniversitesinden Serkan Eker ve Fikret Kargı, Mansiyon ödülü İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden A. Tuğrul Seyhan, Jüri Özel Ödülünü ise Özel Çakabey Lisesi’nden Deniz Cantimur kazandı. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Endüstriyel İlişkiler Yönetim Birimi tarafından organize edilen Proje Pazarı 2008 etkinliği ilk sergisini 18 Haziran’da Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirdi. İYTE Endüstriyel İlişkiler Yönetim Birimi Başkanı Doç.Dr. Metin Tanoğlu; Proje Pazarına İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri, Çakabey Lisesi ve Sanayi Kuruluşlarından 105 adet poster sunumları ile katılımcıların yer aldığını belirterek şunları söyledi: “Hepimizin aklında üniversite-sanayi işbirliğinin gerekliliği var ancak tam olarak hayat bulamamaktadır. Proje Pazarı etkinliğindeki ana amacımız bu işbirliğinin temelinin atılmasına yardımcı olmak, bu ilişkilenmeden ekonomiye kazandırılabilecek projelerin başlatılmasına önayak olmaktır. Bu etkinlikte iki amaç var: Birincisi bölgemizde yapılan araştırma faaliyetlerini ilgili kesimlere tanıtabilmek, ve ikincisi ise gerçekleştirilen Ar-Ge (Araştırma- Geliştirme) projelerin ekonomik katma değere dönüştürülebilmesi için sanayi ile işbirliğinin gerçekleştirilmesine katkı koyabilmektir. Bugün burada 105 adet malzeme, gıda, kimya, makina, enerji, yazılım, çevre, biyolojibioteknoloji alanlarından proje yer almıştır. Jürimiz ödüllendirme için birbirinden güzel projeleri seçerken gerçekten zorlanmıştır. Çok uzun saatler çalışıp sonuca ulaşmıştır.” Proje Pazarı 2008 Etkinliği içerisinde düzenlenen Ar-Ge Poster Yarışması’nda biriniciliği Enli Madencilik’te görev yapan, aynı zamanda İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğrencisi olan Yağız Alp Aksoy “Zeytin Karasuyunun Sorpsiyon ve Filtrasyon Yöntemleriyle Zeolit Kullanarak Arıtılıp Yeniden Kullanılması” konulu projesiyle kazandı. İkinciliği Dokuz Eylül Üniversitesinden Levent Vural ve Deniz Erdinç “Şekil Hafızalı Alaşımların Üretimi ve Mikro Yapı İncelemesi” konulu projesiyle, üçüncülüğü Dokuz Eylül Üniversitesinden Serkan Eker ve Fikret Kargı “Endüstriyel ve Kentsel Atıksu Arıtımı İçin Kompakt Biyofilm Arıtma Sistemi Geliştirilmesi; Dönen Delikli Boru ve Dönen Fırça Biyofilm Arıtma Sistemleri” konulu projesiyle aldı. Dördüncülüğü ise İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden A. Tuğrul Seyhan “Poliester Reçinelerin Mekanik ve Eletriksel Özelliklerinin Çift ve Çok Duvarlı Karbon Nanotüp Takviyesi İle İyileştirilmesi” konulu projesiyle, Jüri Özel Ödülünü ise Özel Çakabey Lisesi’nden Deniz Cantimur “Akıllı Duraklar” projesiyle kazandı. EBSO Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever proje pazarı kapsamında yapılan Ar-Ge Poster yarısmasında “Poliester Reçinelerin Mekanik ve Eletriksel Özelliklerinin Çift ve Çok Duvarlı Karbon Nanotüp Takviyesi İle İyileştirilmesi” projesiyle dördüncü olan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden A. Tuğrul Seyhan’a ödülünü verdi. ebsohaber 84 haziran 2008 HABER Avrupa birincisi IRC Ege’de yeni dönem Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uytemsilcilerini buluşturmak amacıyla farklı gulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) sektörlerde 29 adet sektörel çalıştaylar Avrupa Konseyi tarafından 2008 koordinatörlüğünde, uluslararası teknogerçekleştirdi, birçok yerli firmanın Avruteknoloji transfer performans sıraloji transferi amacıyla Ege Üniversitesi, palı firmaları yerinde ziyaret etmesine ve lamasında 71 merkez arasında en Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Atatürk yabancı firmaların da ülkemize gelmesiiyi IRC seçilen Ege Yenilik Aktarım Organize Sanayi Bölgesi, Küçük ve Orta ne ve Türk firmaları ile temaslarda bulunMerkezi, çıtayı yükseltti. Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme malarına aracı oldu. Ayrıca, KOBİ’lerin İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) konsorsiyuAvrupalı firmalarla işbirliktelikleri mu ile yürütülen IRC-Ege (Yenilik Aktarım Merkezi), 71 merkez oluşturmaları ve uluslararası tanınırlıklarını artırmaları amacı ile arasından Avrupa Konseyi tarafından 2008 teknoloji transferi 111 adet uluslar arası teknoloji transfer etkinliği, 5 adet uluslar performans sıralamasında en iyi IRC seçildi. arası proje pazarı organize etti. Birçok Türk firması ile Avrupalı firmalar arasında ticari ve teknolojik işbirliğine dönük 2084 adet yüz yüze görüşmeler düzenledi. Başarılı çalışma dönemi Ege Yenilik Aktarım Merkezi (IRC-Ege) 2008’den itibaren Uluslararası teknoloji transferi amacıyla kurulan IRC-Ege, 1 Nisan 2004’ten bu yana bölgedeki firmaların Ar-Ge ve inovas- yeni bir konsorsiyum ile AB Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programı kapsamında, faaliyetlerinin kapsamının da genişleterek, Ege yona teşvik edilmesi, ulusal ve uluslar arası fonların tanıtılması Bilgi ve Yenilik Merkezi (EBIC-Ege) olarak 2013 yılına kadar ve Tük KOBİ’leri ile AB KOBİ’leri arasında teknik ve ticari işbirçalışmalarına devam edecek. liklerini geliştirmek amacıyla çalıştı. 30’ü Türkiye’den yurtdışına teknoloji satımı şeklinde toplam 67 uluslararası teknoloji transferine aracılık eden IRC Ege, bu sayede bölge ekonomisine 42 milyon Euro değerinde katma değer yaratılmasını sağlarken 260 kişi de yeni istihdam olanağı buldu. IRC-Ege, 4 yıl aktif bir şekilde Çanakkale’den Mersin’e kadar 14 ayrı ilde faaliyet gösterirken, KOBİ’leri bilgilendirmek amacı ile toplam 105 farklı bilgilendirme günü düzenledi, 706 firmayı yerinde ziyaret etti ve 124 firmanın ise teknolojik açıdan rekabet gücünün analizini yaptı. Bu teknik değerlendirmeler sonucunda Türk firmalarının ürettiği 83 farklı teknolojiyi içeren proje, IRC Ağı yardımı ile Avrupalı firmalara duyurarak işbirliği fırsatları aradı. IRC-Ege bunlara ek olarak, farklı sektörlerdeki bilimsel gelişmeleri sektör temsilcilerine aktarmak ve bilim adamları ile sektör ebsohaber 85 haziran 2008 HABER Kariyer planlaması kadın için bir hayal İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli, Türkiye’de kadının işgücü piyasasındaki gücünün her geçen gün daha da kısıtlandığına işaret ederek, “Kariyer planlaması ise Türkiye’de kadın için bir hayal” dedi. Kadınların çocuklara ve yaşlılara bakmakla sorumlu olarak görüldüğünü de belirten Denizli, girişimci kadın profilinin Türkiye’nin kurtuluş reçetelerinden birisi olduğunun altını çizdi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, (EBSO) İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Gündem 21’in ortaklığında yürütülen “İzmir’in Lider Kadınları Projesi” kapsamındaki etkileşim toplantısına konuşmacı olarak katılan İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli, deneyimlerini ve görüşlerini hemcinsleriyle paylaştı. İş gücüne katılım oranı azalıyor İş dünyası ve sivil toplum liderleri, yerel yönetimde söz sahibi kadınlarla, Türkiye’nin tanınmış ve örnek kadın liderlerini buluşturan toplantıda konuşan İZSİAD Başkanı İlknur Denizli, Türkiye’de kadının işgücüne katılımının üretilen projelere rağmen halen çok sınırlı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de yaşanan ekonomik problemlerin önemli bir nedeninin kadının çalışma hayatına katılmaması olduğunu aktaran Denizli, yapılan bir araştırmaya göre 2007 yılı başında kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 26 olduğunu, ancak gelinen süreçte bu oranın yüzde 22’ye gerilediğine işaret ederek şöyle konuştu: “Kadını piyasada aktif bir şekilde görmek istesek de rakamlar aynı şeyi söylemiyor. Kadının işgücüne katılımı konusunda ciddi bir erozyon var. Türkiye’de çalışan kadın bir takım nedenlerden kaynaklı evine dönüyor. Kadını sokağa çıkaramadığınızda girişimci kadın yaratmak mümkün değildir. Ayrıca kadını ekonomik ve siyasal hayatın içine katamayan ülkelerin de demokratikleşmesinden bahsedilemez. Kadın Türkiye’de işgücü piyasasının içinde değil.” Türkiye’de yaşlı ve çocuk bakımımın sadece kadının sorumluluk alanında olmaması gerektiğini de kaydeden Denizli, kadının işgücüne katılımında 30 yaşına kadar yükselen grafiğin bu yaştan sonra hızla aşağı inmesini yaşlı ve çocuk bakımının sadece kadına yüklenmesine bağladı. Denizli, asgari ücretle çalışan kadınların çocuk bakımı için ek bir kaynak ayıramamasından dolayı işi bırakmak zorunda kaldığını, geri dönmek istediğinde ise dönemediğini dile getirerek Türkiye’de kariyer planlamasının kadın için bir hayal olduğunu belirtti. Organize sanayi bölgeleri, kamu kesimi ve özel sektörün ortak bir kaynak yaratarak çocuk ve yaşlı bakımı için özel bir fon oluşturması gerektiğini de sözlerine ekleyen Denizli, İşsizlik Sigorta Fonu’nun da bu konuda kaynak ayırmasının da doğru olacağını ifade etti. Şartlar çok ağır İş yaşamında kadının çalışma şartlarının çok ağır olduğunu vurgulayan Denizli, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği sürecinde kadına AB standartlarında hak ettiği yerin verilmesi gerektiğini söyleyerek iş yasalarında da çok ciddi problemler olduğuna dikkat çekti. Kadının girişimciliğinin en büyük engellerinden birinin de finansman sorunu olduğunun altını çizen Denizli, “Kadın iş kurmak için sağlayacağı finansmana teminat göstermek için yine eşine ve babasına ihtiyaç duyabiliyor” dedi. ebsohaber 86 haziran 2008 HABER Kadın girişimciler festivalde buluştu Kuşadası Soroptimist Kulübü ile İzmir Soroptimist Kulübü’nün düzenlediği, Kuşadası Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen, “1. Kuşadası Uluslararası Kadın Girişimciler Festivali” kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla gerçekleşti. KEGEV Tesisleri’nde start alan festival kapsamında, davetliler, konusunun uzmanı panelistlerden, kadının toplumdaki yeri ve konumunu en önemli noktalarıyla dinleyerek bilgilendiler. Diğer yandan da El Heykeli meydanında kurulan el emekleri standtları gezildi. Taşkın kadınların başarılarını anlattı Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Geçmiş Dönem Başkanı Prof. Remide Arkun’un yönettiği panelde İZSİAD Başkanı İlknur Denizli ile birlikte kadınların girişimcilikteki başarılarını anlattı. Türkiye’de bugün 35 milyon olan işgücündeki kişi sayısının 2025 yılında 47 milyona, 2050 yılında ise 51 milyona ulaşacağını söyleyen Taşkın, kadın işgücünün de 2005 yılındaki 6.5 milyon seviyesinden 2010 yılında 9.2 milyona, 2025 yılında ise 18.3 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini bildirdi. Enformasyon odaklı yeni ekonomide temel girdinin bilgi olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Bilgi üretiminde ve zenginliğe dönüştürülmesinde toplumun topyekün mücadele etmesi gerekiyor. Bu da insan kaynağını bir bütün olarak ekonominin içine koyuyor. Yeni ekonominin hizmet odaklı zenginlik üretmesinin ağırlık kazanmasında kadınlar özel bir avantaja sahip ve bunu iyi kullanabilen toplumlar öne geçiyor” dedi. Tamer Taşkın, günümüzde kadınların girişimcilik konusunda epey yol katetmesine rağmen gelinen noktanın istenilen düzeyde olmadığını ifade ederken, bunda toplumların kadına biçtiği anne ve eş rolünün etkisinin büyük olduğunu vurguladı. Sanayi devrimi ile çalışma hayatına giren kadınların erkek egemen iş dünyasını sevdiklerini belirten Taşkın, “Ücretli çalışan olarak işe başlayan kadınlar kariyer basamaklarını hızla tırmanıp erkeklere özgü alanlarda bile en üst makamlara kadar yükseldiler” dedi. Evin patronu kadınların işlerinin patronu olma konusunda hiç zorlanmadıklarını da belirten Taşkın, İskoçya’da yapılan bir araştırmaya göre kadınlar tarafından yönetilen şirketlerin erkeklerin yönettiği şirketlere oranlara daha başarılı olduğu, kadınların şirketlerine daha fazla para kazandırdığının belirlendiğini haber verdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki Kadın Girişimcilik Kurulu çalışmalarına da değinen Tamer Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya ile birlikte ülkemizde de kadın girişimci sayısı her geçen gün artıyor. Resmi kayıtlara göre Türkiye’de kadın girişimci sayısı 72 bin civarında. Gerçekte ise 200 bin civarında kadın girişimcinin iş dünyasında faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. TOBB’da kadın girişimcilerimize fuar desteği sağlanması için çalışma başlattık. Ülkemizin en büyük iki fuar şirketi, sosyal sorumluluk çerçevesinde her fuar için 15’er metrekarelik 5’er stand düzenlemeyi kabul etti. TOBB ve KOSGEB’in ortağı olduğu Kredi Garanti Fonu’ndan pozitif ayrımcılık yapıldığını duyurduk. Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve Yerel Gündem 21 ortaklığında İzmir’in Lider Kadınları projesini yürütüyoruz. Odamızdaki Genç Sanayiciler Birliği’nin kurucu başkanı kadındı, seçim oldu yine kadın kazandı. Benim fabrikamdaki müdürlerin çoğu kadın.” ebsohaber 87 haziran 2008 EBSOVAKFI Perde burslar için açıldı Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayicilerin eşlerinden oluşan Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar Birliği, kadın haklarını konu alan tiyatro oyunları ile eğitime destek oldu. Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı (EBSOV) Bayanlar Birliği Tiyatro Topluluğu Atatürk Kültür Merkezi’nde “Ateşle barut yan yana durursa” adlı oyunuyla tiyatro severlerin karşısına çıktı. EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyeleri, 7 ay hazırlıktan sonra sergiledikleri oyunun gelirini de Vakfın burs fonuna aktardı. Aziz Nesin, Haldun Taner, Kandemir Konduk, Yılmaz Erdoğan, Atilla Atalay, Ferhan Şensoy gibi ünlü yazarların oyunlarının yanısıra ilk etapta Nuran Karakaya, Nükte Eskici ve Feryal Açıkyıldız’dan oluşan EBSOV Yazım Grubu’nun yazdığı oyunları da sahneleyen hanımlar, zaman zaman sahneden inerek diyaloglara seyircilerin de katılmasını sağladı. EBSO Meclis Üyesi sanayicilerin eşlerinden oluşan EBSOV Bayanlar Birliği üyeleri, oyunların final sahnesinde çabalarının ödülünü dinmeyen alkışlarla aldı. Türkiye’ye örnek olacak EBSO Vakfı Başkan Yardımcısı Enver Olgunsoy, yaklaşık iki saat sürecek ve iki perdelik oyunun kadınların iş yaşamına katılımına da dikkat çektiğini belirtti. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun 31 Mayıs’ta gerçekleştirilen 63. Genel Kurul’da söylediği “Kadınların işgücüne katılımı kaygı vericidir” sözlerini hatırlatan Olgunsoy, EBSOV’un içindeki Bayanlar Birliği’nin diğer odalara da örnek olacağını kaydederek “Bayanlar Birliği’nin çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyeti var. Tiyatro topluluğu da çağdaş kadınla erkeğin nasıl yan yana durabildiğini oyunlarıyla anlatacaklar. İzmir’in kadınları, özellikle günümüzde kadının toplumsal yaşamda geri itilmesini kabullenemiyor ve kararlı bir sevecenlik ve yumuşaklıkla, gülmece diyaloglarla Türkiye’ye sesleniyorlar. Sergilenen oyun, bir çok ironi içermekle birlikte, ateşle barutun, kadınla erkeğin, kolkola çağdaş yaşamda nasıl birlikte olması gerektiğini anlatıyor” dedi. Sonbaharda turne var Olgunsoy, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği Tiyatro Topluluğu’nun Eylül ayından itibaren bölgedeki Oda’larla işbirliği içinde oyunu sergileyeceğini açıklarken, “Hem toplumun bilinçlendirilmesini hem de Türkiye’de ilk kez Ege Bölgesi Sanayi Odası bünyesinde kadınların aktif rol aldığı organizasyonun diğer illerde de yaygınlaştırılmasını sağlayacağız” diye konuştu. EBSOV Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi ise, oyunla geniş kitlelere ulaşarak kendi mesajlarını vermeyi amaçladıklarını dile getirerek “Sergilediğimiz oyunla, öğrenci bursları yararına çalışıyor olmanın mutluluğunu da içimizde duyuyoruz” diye konuştu. ebsohaber 88 haziran 2008 EBSOVAKFI ebsohaber 89 haziran 2008 EBSOVAKFI Sevda şarkıları eğitim için Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı (EBSOV) Bayanlar Birliği’nin Türk Müziği Korosu, öğrenci burslarına katkı sağlamak üzere dillerden düşmeyen sevda şarkılarıyla sahneye çıktı. Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konserde “sevdanın şarkılarda söyleneceği bir vakit yaratan” hanımlar, eli kalem tutanlara kalem olmaya çalıştı. Şef Ümit Bulut yönetimindeki EBSOV Bayanlar Birliği Türk Müziği Korosu, segah, rast, kürdi ve nihavend makamlarındaki şarkılarla gönülleri fethetti. Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi, şarkıları ve solistleri anons ederken sunuculuğuyla profesyonellere taş çıkarttı. Sevdiğine kavuşma arzusunun, sıla özleminin ifade edildiği “Güller ve Dudaklar”, “Çemberimde Gül Oya”, “Al Beni Kıyamam Seni”, “Yine Yalnız Bırakma Bu Gece”, “Değdi Saçlarıma Bahar Gülleri”, “Kanımda Kıvılcım Canımda Ateş”, “Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin”, “İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı”, “Gönül” gibi şarkıları salonu dolduran onlarca kişi koro ve solistlerle birlikte söyledi. İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçıları Selin Uzun, Altan Kılıç, Özgür ve Özge Akgül ile Ege Üniversitesi Türk Müziği Konservatuarı Halk Oyunları Bölümü mezunları İrem Aygüneş ve Cem Gültekin, romantizmin doruklarda gezdiği ezgilerde danslarıyla salonu renklendirdi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Eski Bakanı Işılay Saygın’ın da izlediği EBSO Vakfı Bayanlar Birliği Türk Müziği Korosu’nun 4’ncü konseri bittiğinde alkışlar kesilmeyince koro Şef Ümit Bulut ile birlikte iki şarkı daha seslendirdi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cengiz Kocagil, eğitime anlamlı bir katkının sağlandığı organizasyonda emeği geçenlere Oda adına plaket ve çiçekle teşekkür etti. ebsohaber 90 haziran 2008 EBSOVAKFI Bayanlar Birliği’nden çölleşmeye karşı mücadele EBSO Vakfı Bayanlar Birliği, Ege Orman Vakfı ile işbirliği yaparak 1.000 fidan bağışında bulundu ve “EBSO Vakfı Bayanlar Birliği Korusu”nu oluşturdu. Bayanlar Birliği üyeleri, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nedeniyle, İzmir Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Ege Orman Vakfı işbirliği ile tesis edilen Bornova Laka Köyü mevkiinde bulunan ağaçlandırma sahasını ziyaret ettiler. Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol, Bornova Laka Köyü mevkiinde yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile ilgili bilgi verdi ve 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’ne dikkat çekti. Gençol, “Birleşmiş Milletler 1994 yılında aldığı kararla 17 Haziran’ı Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü ilan etti. Ülkemizde 16 Mayıs 1998 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan çölleşmeyle mücadele sözleşmesini imzalamıştır. Çölleşme deyince akıllara bir çöl görüntüsü geliyor ancak çölleşme, kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanan toprak bozulması olayıdır” dedi. Gençol, katkılarından dolayı EBSO Vakfı Bayanlar Birliğine teşekkür ederek Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi’ye plaket takdim etti. Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların ilk mürüvveti, yeni yaşımız, mutlu günlerimiz.. Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir atmosferde yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü. İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin doyumsuz manzarasına, gün batımının eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın çatı katındaki Sanayiciler Kulübü, şık dizaynı, ferah atmosferi, profesyonel ekibi, kusursuz hizmet anlayışı, hijyen standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin Berkay Eskinazi ise; bütün toplum kuruluşlarının bu konuda duyarlı olmasını diledi ve Bayanlar Birliği olarak bundan sonra da Ege Orman Vakfı’na katkılarının devam edeceğini söyledi. Ziyaret, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyelerinin fidanlarını sulaması ile sona erdi. sosyal ortamlarına yeni bir standart getiriyor. Düğün, nişan, sünnet, doğumgünü ve bütün mutlu günleriniz için her türlü organizasyonu gönül ferahlığı ile yapabileceğiniz, dostlarınızı evinizin rahatlığında ağırlayabileceğiniz Sanayiciler Kulübü, gelirini de Türkiye için çok önemli bir projeye, eğitime harcıyor. Sanayiciler Kulübü’nde hem mutluluğu yaşayın hem de mutluluğa ışık olun. Bu eşsiz ortam size sadece bir telefon kadar yakın. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için Tel: (0232) 483 20 51 – 455 29 00 / 581 Şen ola düğün ebsohaber 91 haziran 2008 HABER Hisarcıklıoğlu Ege’den mesaj verdi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği yon 300 bin iş adamının temsilcisi olmak. Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin Bana 'Nerelisiniz?' diye sorsalar ben de TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Tursahip olduğu kaynakları doğru kullana'Turgutluluyum' derim. TUTSO'nun şeref gutlu Ticaret Borsası’nın yeni binarak dünyada yine kendi kendine yeten üyesi olmak benim için bir onur" dedi. sının açılışında Türkiye’nin sahip büyük ülkelerden biri olması gerektiğini Hisarcıklıoğlu, daha sonra Gıda olduğu doğal kaynakları verimli söyledi. Çarşısı'nda yeni yaptırılan Turgutlu kullanması gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, Manisa’nın Turgutlu Ticaret Borsası binasını Manisa Valisi ilçesinde Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziCelalettin Güvenç, Turgutlu Kaymakamı yaret etti, Ticaret Borsası’nın yeni binasını hizmete açtı. TOBB Sadettin Kalkan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Manisa Ticaret ve Sanayi Milletvekili Hüseyin Tanıverdi, AK Parti Manisa Milletvekili Odası Başkanı Bülent Koşmaz ile TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çerçi, MHP Manisa Milletvekili Ahmet Orhan, Belediye ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Başkanı Serhat Orhan, Turgutlu Ticaret Borsası Meclis Başkanı Taşkın da Rifat Hisarcıklıoğlu’nun programlarına katıldı. Yılmaz Orcan ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sezai Önal ile Turgutlu'ya bağlı Derbent kasabasında iş dünyası temsilcileri birlikte hizmete açtı. tarafından karşılanan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ilk olarak Mehter takımıyla karşılandığı törende konuşan Rifat HiTurgutlu Ticaret ve Sanayi Odası'nı (TUTSO) ziyaret etti. TUTSO sarcıklıoğlu, Türk Milli Futbol Takımı’nın Avrupa Futbol Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Türk brifing verdi. Ayrıca Şampiyonası’nda yarattığı mucizeye değinirken, tüccar ve TUTSO'yu anlatan bir sinevizyon gösterimi sunuldu. TUTSO sanayicinin başarısıyla özdeşleştirdi. Hisarcıklıoğlu, "Türk Milli Meclis Başkanı Faruk Aydın ile Yönetim Kurulu Başkanı SüTakımı tarih yazdı. Futboldaki başarısını dosta düşmana, dünyaleyman Türk tarafından Hisarcıklıoğlu'na Altın Şeref Ödülü ve ya gösterdi. çeşitli hediyeler verildi. Şimdi Avrupa'da futbolda 4. olduk, ekonomide de olduk. Burada kısa konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, "Burada bana Bunu kim yaptı? Türk tüccarı, Türk çiftçisi yaptı. Arkamızdaki Turgutlu'nun zekasını gösterdiler. 'Doğduğunuz yer mi doydugeleneklerle yaşıyoruz. Türkiye'yi birinci de yaparız istesek. ğunuz yer mi?' diye sorsalar ben 'Doyduğum yer' derim. Hiçbir Yeter ki dünya ile eşit şartlarda mücadele edelim. Ama dünyanın zaman kendi işlerimi ön plana çıkarmadım. Önemli olan 1 milgündeminde ekonomi, bizde ise siyaset var” dedi. ebsohaber 92 haziran 2008 HABER Tarımda sübvansiyon olur Dünyada yaşanan gıda krizini de gündeme taşıyan TOBB Başkanı, “Bugün dünya açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bize “üretmeyin” diyen gelişmiş ülkeler tarıma 300 milyar dolar sübvansiyon veriyor. Tarımda sübvansiyon olmaz diye çiftçiyi ne hale getirdiler. Kesinlikle bu yalanlara aldanmamız lazım. 20 milyon ton buğday üreten Türkiye ithalatçı oldu. Tarımda sübvansiyon olur arkadaşım. Bir insanın planı olmadan teşvik olmaz” diye konuştu. Sularımızı topraklarımızı kirletmeyelim Gediz Ovası’nda yer altı suyu ile sulamanın başladığını, bugün 30-40 metreden su çıkarken yakında 200 metrelere inilebileceği uyarısı yapan Rifat Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu trend devam ederse Konya ovasına dönersiniz. Allah bize Gediz Nehri’ni vermiş, kirletmeyeceğiz. Doğaya zarar vermeyeceğiz. İsrail çölde vaha yarattı şimdi gıda üretiminde başa güreşiyor. Damlama sulama yapıyor. Bizim de kaynaklarımızı doğru kullanacağız. Kyoto Protokolü’ne dünyayı en çok kirleten imza atmıyor ama biz atıyoruz. Kendi kendini besleyen 7 ülkeden biriyken bugün ithalatçı olduk. Kendi çiftçimizi bitiriyoruz. Ürün planlaması, toprak planlaması önemli. Topraklarımızı miras ekonomisiyle 5’er dönüme bölmüşüz. İngiltere bu işi çözmüş. Miras büyük kardeşe kalacak ama küçüklerin de hakkı yenmeyecek. Traktör satışları artıyor ama hepsi tarımda kullanılmıyor. Planlama önemli. Kaynaklarımızın kıt olduğunun farkına varmamız lazım.” Birlikte rahmet ayrılıkta kıyamet var Turgutlu’da yöneticilerle halkın bir bütün haline geldiğini, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri gibi marka şehir olma yolunda ilerlediğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ekonominin de güçlü olması için aynı sektördeki şirketlerin biraraya gelmesini önerdi. Dünyadaki toplam 20 otomobil üreticisinin bulunduğunu, üretim ve pazarlama alanındaki bütün hakimiyetlerine rağmen ilk sıradaki şirketle üçüncünün birleşip pazar paylarını büyüttüğünü örnek gösteren Rifat Hisarcıklıoğlu, “Onlar birleşip işlerini büyütürken biz aile içi veya ortaklar arasındaki çekişmelerden parçalanıyoruz. Ortalıktan ayrılıp fabrikaların yanına bir fabrika daha yapıyoruz. Fabrikayı, dükkanı bölerseniz yaşayamazsınız. Türkiye’deki 400 kadar tuğla fabrikasından 80’i Turgutlu’da, ama pazar payının yüzde 11’ine sahipler. Birlikte rahmet, ayrılıkta kıyamet var. Biz de birlikte iş yapmayı, ortaklık kültürünü öğreneceğiz. Güçlerimizi birleştirmedikçe şikayet eder dururuz” dedi. Hisarcıklıoğlu, Batı ülkelerinde şirketlerin tabelalarına 100 yılı aşkın süredir faaliyette olduklarını yazabildiklerini, Türkiye’de ise 100 yıllık şirket bulunmadığını ifade ederken, uzun yıllar yaşamanın şartlarından birinin de kurumsallaşma olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, “Bu servet sizin değil, Türkiye’nin serveti. 70 milyonun hakkı var” diye konuştu. ebsohaber 93 haziran 2008 HABER EXPO Zaragoza’da İzmir tanıtımı Uluslararası EXPO yarışında, 2004 yılararası platformda canlı tutulmasına katkı lında Yunanistan’ın Selanik ve İtalya’nın sağlanması hedefleniyor. Fuar alanı içeriİspanya’nın Zaragoza kentinde Trieste kentlerini geride bırakan sinde Köprü Pavyon, Su Kulesi, Konferans gerçekleştirilen EXPO 2008’in İspanya’nın Zaragoza kenti, hazırlıkların Merkezi, Akvaryum, Su Tribünü Pavyonu açılışına katılan EBSO Yönetim tamamlanmasının ardından 14 Haziran "Suda Yaşayan İlham" Meydanı, Amfi Kurulu Başkanı Taşkın, Türkiye 2008 günü kapılarını ziyaretçilerine açtı. Tiyatro, "Uç Noktada Su" Meydanı, Beapavyonunda İzmir’i tanıttı. Zaragoza EXPO 2008’in açılışına kacon - Sivil İnisiyatif Pavyonu, "Susuzluk" tılan, sergi alanını ve Türkiye Pavyonunu Meydanı, Ülkeler Pavyonu, "Su Şehirleri" gezen, İzmir standında ziyaretçilere kenti tanıtıcı bilgiler aktaran Meydanı, "Oikos: Su ve Enerji" Meydanı, "Ortak Su" Meydanı, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İspanyol Pavyonu, Aragon Pavyonu, Dijital Su Pavyonu gibi özel izlenimlerini paylaştı. olarak tasarlanmış çok sayıda yapı bulunuyor. “Su ve Sürdürülebilir Gelişim” temasıyla 14 Eylül 2008’e kadar sürecek İspanya Aragon Özerk Bölgesi’nin başkenti Köprü Pavyon Zaragoza’ya konuk olan EXPO 2008, aynı zamanda “Doğa’nın Nehrin iki yakasına ve ortasındaki merkez adaya oturan ve Bilgeliği” temalı EXPO 2005 AICHI Japonya’nın devamı, 2010 Expo’nun ana girişlerinden birini oluşturan Köprü Pavyon, fuarın yılında Şangay kentinde düzenlenecek “Daha İyi Kent, Daha İyi en dikkat çekici yapılarından bir tanesi. 260 metre uzunluğunYaşam” temalı serginin ise önceliği niteliğini taşıyor. İçlerinde da ve 30 metre genişliğindeki, Intermodal İstasyonu’nu Fuar Tükiye’nin de yer aldığı 100’ün üzerinde ülkenin temsilcilerinin Merkezi’ne bağlayan bu pavyon Zaha Hadid tasarımı. 2 bin 700 katılımcı olarak yer alacağı fuarın 8 milyon ziyaretçi tarafınmetrekarelik bir sergi alanı ve 3 bin 100 metrekarelik yürüyüş dan gezilmesi bekleniyor. Fuar süresince 6 bin kültür aktivitesi yollarıyla birlikte iki aşamalı olarak inşa edilen pavyondan fuar planlandı. sırasında saatte 10 bin kişinin geçmesi bekleniyor. İzmir de tanıtılıyor Türkiye'nin etkinlik çerçevesindeki milli günü 13 Temmuz olarak belirlenirken, etkinliğe Türkiye'den bir bakanın katılması bekleniyor. Türkiye, Expo Zaragosa 2008 için Anadolu Ateşi, semazen gösterisi ve Ahmet Özhan konserinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kültürel ve sanatsal etkinlik düzenleyecek. Etkinlik çerçevesinde İstanbul 2010 kültür başkenti projesi tanıtımının yapılması, ayrıca açılan İzmir standı ile kentin ulus- Su Kulesi EXPO 2008’in düşey ikonu olarak anılan Su Kulesi 73 metre yüksekliğindeki üst bölümü camdan yapıldı. Kule görsel bir simge olmasının yanı sıra, Zaragoza kentinin doğu kısmını, fuar alanını ve Su Parkı’nı izlemeye olanak tanıyan seyir rampalarına sahip. EXPO 2008 için mimarlar Nieto ve Sobejana tarafından tasarlanan konferans merkezi, yaklaşık 9 bin metrekarelik alana sahip. ebsohaber 94 haziran 2008 HABER Dijital su pavyonu Fuar alanın bir diğer girişi ise Claudio Bonicco, Matteo Lai, Walter Nicolino ve Carlo Ratti tarafından tasarlanan, duvarları sudan oluşan, çatısında bir havuzun da yer aldığı Dijital Su Pavyonu. İspanyol Pavyonu Evsahibi İspanya’ya ait pavyon ise Ebro Nehri’nin kıyısındaki sık kavaklıktan ve ışıktan esinlenilerek tasarlanmış. Yaklaşık 8 bin metrekarelik yüzey alanına sahip pavyonun tasarımı Yenilenebilir Enerji Ulusal Merkezi (CENER) işbirliğinde mimar Patxi Mangado tarafından yapıldı. Aragon Pavyonu 2 bin yıllık Aragon tarihine tanıklık etmiş beş farklı uygarlığı temsil eden elemanların kullanıldığı Aragon Pavyonu’nun tasarımında mimarları Olano ve Mendo, bölgenin geleneksel sepet örgüsü şeklinden esinlenmiş. Zaragoza’ya giden İzmir ekibi, BIE Genel Sekreteri Vincente Gonzales Lescortales ile biraraya geldi. Türk Pavyonu İlk kez 1867 yılında Paris’te düzenlenen EXPO’ya, ardından sırasıyla 1939 New York, 1958 Brüksel, 1970 Osaka, 1992 Sevilla, 1998 Lizbon, 2000 Hannover ve 2005 Aichi EXPO’larına katılım gösteren Türkiye, Zaragoza'daki Türk Pavyonu'nunda EXPO 2008 aracılığıyla, suyun uygun kullanımı ve çevre koruması için geliştirdiği teknoloji ve altyapıyı dünya ülkeleri ile paylaşmayı hedefliyor. Nehir yatağını andıran zemini, nehirleri çevreleyen yeşillikler gibi kenarları ve oturma gruplarıyla Türkiye’nin su kaynakları varlığıyla göze çarpan bir ülke olduğu ve bunun ülke için öneminin ön plana çıkarıldığı pavyonun Tasarımı T Mimarlık - Çağlayan Tuğal'e ait. Türkiye pavyonu, ilk üçü sadece teşhire yönelik olmak üzere dört ayrı mekandan oluşuyor: 1. Su - Hayatın Kaynağı: Giriş niteliğindeki bu mekanda Türkiye’nin önemli su varlığı, geçmişte ve günümüzde Tükiye için taşıdığı önem izleyicilere aktarılıyor. Su kullanımı ve yönetimi ile ilgili olarak Türkiye’nin gerçeğe dönüştürdüğü, geleceğe yönelik projeleri sergileniyor. 2. Hayat için Çeşmeler: Türkiye’deki su kullanımının tarihsel geleneğinin, büyük altyapısı, sosyal, sanatsal, politik veya mitolojik bakış açısından yorumlanarak sergilendiği bu alanda "kaynaklar", her şeyden çok “su” kavramını “insan hayatı” ve “kaynak” olarak ekonomik, politik, kültürel, gelenek ve görenekler anlamında aktarılıyor. Tarihi çeşmeler ve sebiller ziyaretçileri büyülüyor. 3. Herkes için Su ve Hayat: Burada Türkiye’deki gerçekleştirilmiş altyapı çalışmaları kadar suyun az bulunduğu bölgelerdeki kaynakları yeniden kazanmak ve yararlanmak amacına yönelik projeler sergileniyor. Bu projelerle söz konusu bölgelerdeki vadilere, şehirlere ve kasabalara bereketliliği geri getirmek amaçlanıyor. 4. Suyun Zevkleri: Sergi alanının sonundaki, çok işlevli olarak düşünülen bu mekanda ise Ebru Sanatı Atölyesi, Turizm Ofisi ve Hediyelik Eşya bölümü yer alıyor. Zaragoza EXPO 2008, “Doğanın bilgeliği” temalı EXPO 2005 Aichi Japonya’nın devamı, 2010 Şanghay’ın önceliğini taşıyor Türkiye pavyonu 1000 metrekarelik alanda ülkemizin suya verdiği önemi nehir yatağı görüntüsüyle gözler önüne seriyor. ebsohaber 95 haziran 2008 HABER Urla Kızılay’a sanayici desteği EBSO Meclis Üyesi sanayicilerin katkılarıyla yenilenme çalışmaları süren Kızılay Urla Şubesi’nde bu çağdışı görüntüler yakında tarihe karışacak.. Egeli sanayiciler, örnek bir kampanya ile her zaman muhtaç ve korunmasız insanlar için seferber olan Kızılay’a Urla’da yeni bir hizmet binası kazandıracaklar. EBSO Meclis üyesi sanayiciler, bir dönem yönetiminde de yer aldıkları Türkiye Kızılay Derneği Urla Şube Başkanlığı’nı baştan aşağıya yeniliyorlar. Urla’da 50 yılı aşkın süredir faaliyetlerini, kimliğine yakışmayan, fiziki olarak halktan kopuk, ilgisizlik nedeni ile köhne hale gelen, hiçbir personeli ve bilgisayarı bulunmayan bir mekanda sürdüren Urla Kızılay Şubesi’ne 20 bin YTL harcayarak yeni bir ofis kazandıracak olan sanayiciler, gerçekleştirdikleri kampanya ile 8 bin YTL’lik bağış topladılar. Çağdaş bir mekan olacak Şubenin yenilenme inşaatına başladıklarını belirten EBSO Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek için bu projede görev aldıklarını söyledi. Kısa süre önce başladıkları kampanyaya sanayicilerin büyük ilgi gösterdiğini ve 8 bin YTL rakamına ulaştıklarını belirten Vatansever, “Kızılay’ın kimliğini daha iyi yansıtacak çağdaş bir mekan yaratmak için yola çıktık. Sistemin çalışır hale gelmesi ve halkın Kızılay’a daha kolay ulaşabileceği bir ofis yaratmak istiyoruz. Bunun için çalışmalara başladık. Projemizin maliyeti 20 bin YTL. Kısa süre içinde kampanyamızla bu rakama ulaşacağımızı düşünüyoruz. Çalışmaları kısa zamanda tamamlayarak Kızılay’a yakışan ofisi hizmete açmak istiyoruz” dedi. Kızılay ismine yakışacak Kızılay Genel Başkanı’nın TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na ricası, Başkanları Tamer Taşkın tarafından isimlerinin önerilmesi üzerine geçen yıl Kızılay Urla Şubesi’nde geçici yönetim kurulu olarak görev yaptıklarını dile getiren Vatansever, ilk iş olarak Kızılay’ın ismine yakışır bir mekan oluşturmayı amaçladıklarını söyledi. Kızılay’ı büyütecek Kızılay’ın kurumsal kimliğinin daha doğru yansıtılacağı, Urla merkezinde yol üzerindeki 40 metrekarelik alanda çağdaş bir ofis kurmak için çalışmalara başladıklarını açıklayan Vatansever, şöyle konuştu: “Kızılay Urla Şubesi’nin bu güne kadar neredeyse hiçbir faaliyeti olmadığı için, herhangi bir parasal kaynak yaratma imkanı da olamamıştır. Bu mekanda kaldığı sürece bu imkanları elde etme şansı da bulunmamaktadır. Biz projemizle Kızılay Urla Şubesi’ni, çağdaş bir mekana kavuşturarak,sistemi çalışır hale getireceğiz. Yeni Ofiste 2 kişi görev yapacak. Bundan sonraki dönemde Urla Kızılay Şubesi daha etkin çalışır hale gelecek. Kızılay’a bağışta bulunan kişi ve kurumların isimlerinin yer alacağı bir pano oluşturulacak ve kuruma daha fazla yardım imkanı sağlanacak.” Kızılay Urla Şubesi’nde, EBSO Meclis Üyelerinden Hüseyin Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Cemal Altıntaş ve Şener Gencer görev yaptı. ebsohaber 96 haziran 2008