haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası

Transkript

haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
BAŞYAZI
KOBİ’lerin küreselleşmesi
Avrupa Birliği’nin en büyük başarılarından biri, 450
milyon tüketici üzerinde tek ve geniş bir market yaratmasıdır ve küreselleşmenin etkisiyle; ticarette, ulaşımda,
iletişimde geniş olanaklara sahip olmuştur. Ancak hala,
küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) ulusal sınır ve engellerden dolayı iç piyasaya bağımlıdır. Güncel veriler
gösteriyor ki, Avrupa’daki KOBİ’lerin sadece beşte biri
ihracat yapmakta ve sadece bunların yüzde 3’ü ortak
girişimle dışarıya açılabilmektedir. Küreselleşme, şirketlerin uzun dönem varlığını sürdürebilmesini ve rekabetçiliğini desteklemek için büyümeyi zorunlu kılmaktadır.
Bu avantajlarına rağmen, küçük işletmelerin dışarıya
açılımı hala büyük bir adımdır. Çünkü bu işletmelerin
kaynak yeterliliği, uygun iş fırsatlarına ulaşmaları ve
yabancı piyasaya açılımları çok kolay değildir. Birçok
KOBİ için finansal yatırım ihtiyacı uluslararası alanda
önemli bir sorundur. Bunların üstesinden gelmek için
çeşitli teşvik programları, ulusal ve bölgesel kurumlar
tarafından geliştirilmeli ve KOBİ’lerin uluslararası alana
açılımı desteklenmelidir.
Avrupa’nın daha çok küreselleşmiş KOBİ’lere
ihtiyacı vardır. Uluslararası çalışmalara göre, KOBİ’lerin
büyük çoğunluğu hiçbir zaman uluslararası alana giremeyecektir. Farkındalığı artırmak sadece küreselleşmenin faydalarının bilinciyle değil, var olan KOBİ destek
programları ile de alakalıdır. En küçük KOBİ’nin daha
çok desteğe ihtiyacı olduğu açıktır.
Avrupa Birliği Mart 2000’de Lizbon zirvesinde yeni
Lizbon Stratejisi diye bilinen stratejileri düzenledi. Bu
yolla, Avrupa Birliği gelecek on yıl için kendisine yeni
stratejik amaçlar belirledi. Burada amaç; dünyada daha
iyi iş, sosyal uyum ve büyüme sağlama yeteneği için
rekabetçi ve dinamik, bilgi tabanlı bir ekonomi haline
gelmektir.
2005’te Lizbon Stratejisi sadeleştirilerek, yeniden
başlatıldı. Yenilenmiş Lizbon Stratejisi 3 yıllık aşama
çerçevesinde organize edildi. Birinci aşama 2005-2008
periyodudur. Birinci aşamanın aralık 2007’de bitimiyle
komisyon, yeni Stratejik rapor yayınladı ve bu rapor
Mart 2008’te ki bahar dönemi Avrupa Konseyinin
önerisine sunuldu. Stratejik raporda önceki dönem
değerlendirildi ve sonuçlandırıldı. Raporda, yenilenmiş
Lizbon Stratejisi’nin işe yaradığı fakat Avrupa Birliği’nin
globalleşme çağında başarılı olmak için daha fazla
reform yapması gerektiği yer almaktadır.
Lizbon Stratejisi’nin dayanağı yeni hareket serisinin
başlangıç alanları; insanlar için yatırım, modernleştirilmiş işgücü piyasası, bilgi, enerji ve iklim değişiklikleridir.
Oluşturulan Avrupa Küçük İşletme Hareketi
doğrultusunda tanımlanan yaklaşımların temelini
KOBİLER’in yaşam çemberlerinin her aşamasında,
büyüme potansiyelinin önünü açan tedbirlerin entegre
edilmesi oluşturmaktadır. Buradaki temel amaç; onların
farklılıklarını gözönüne alarak, Avrupa KOBİ’leri için
prensipleri düzenlemek ve mevcut şartlar çerçevesinde
geliştirmektedir. Bunlar; daha iyi bir iş çevresi yaratmak,
gelişimleri için yeni araçlar oluşturmak, daha iyi istihdam ve eğitim programları düzenlemek, yenilik, amaca
göre uyarlama, değiştirme ve global rekabete yönelik
olarak KOBİ’lerin uluslararasılaştırılmasını teşvik etmek
olarak özetlenebilir.
KOBİ’lerin, esneklik ve büyük kapasitelerin içindeki
yenilik adaptasyonu tanımlanmaktadır. Ama uluslararası
pazar için gerekli olan ek yeteneği, yönetim becerisini
ve insan kaynaklarının etkili bir biçimde kullanılmasını
sağlamak için, uluslararası stratejiyi gündelik işlere
ödün vermeden katmak gerektirmektedir.
Küreselleşme birçok bilgiye ulaşımı kolaylaştırır.
Böylece şirketler göreceli olan yüksek başlangıç maliyetlerini ve uluslararası risklerini minimuma indirirler. Ancak, ilgili küreselleşme bilgilerinin sağlanması
KOBİ’ler için geniş bir konudur.
Küreselleşme şirketlere yeni finansal zorluklar
yüklemektedir. Bu ortamda finans konusunda iki ayrı
problemle karşılaşmaktayız. Birincisi, yeni bir problem
olarak, küresel ortamdaki uluslararası finansal mekanizmanın bilgisini edinmek diğeri ise, uluslararası finans
için gerekli olan yardımcı sermayeye ulaşmaktır.
İletişim ağları, farklı şirketler ve organizasyonlar
arasındaki etkileşimi ortak amaçlar ve çıkarlar doğrultusunda kolaylaştırır, yararlı olacak etkileşim kaynaklarının sunumunu sağlar. Örneğin; daha iyi ve daha hızlı
yeni teknolojiye ulaşım gibi. Temel amaç katılımcılar
arasındaki etkileşimleri, ortak amaç doğrultusunda geliştirmektir.
Son çalışmalar, küreselleşmiş KOBİ’lerin, küreselleşmeyen firmalardan daha iyi performans
gösterdiğini ve küreselleşme ile rekabetçiliğin
arasında doğrudan ilişki olduğunu göstermektir. Şirketlerin, düşük değerli işleri ve
operasyonları taşeronlara vermelerine yada
onlara alternatif ucuz tedarikçi bulmalarına yardım edilmesi, yalnızca ayrıcalıklı
bir rekabetçi pozisyona gelmelerini
sağlama anlamı değil, şirketin kendisinin ve bölge ekonomisindeki
işlerinin uzun vadeli sürdürülebilirliğinin sağlanması anlamını
da taşır. KOBİ’ler küreselleşmenin değişik aşamalarında
olup değişik ihtiyaç, risk ve
güçlükler gösterirler. Şirketler,
kendi potansiyel pazarlarını,
tedarikçilerini, ortaklarını
ulusal ya da bazen bölgesel
alanda dahi kendilerini
sınırlama eğilimindedirler.
Bu sınırlamalar şirketlerin
potansiyelini kısıtlar.
Hedefimiz sınırların
ötesindeki düşünce; yeni
müşterilere, yeni tedarikçilere, yeni teknolojilere
ve yeni işbirliklerine
kapıları açmak ve
KOBİ’lerin geleceğinin devamlılığı
için olabilecek en
iyi desteği
vermektir.
ebsohaber 3 haziran 2008
Tamer TAŞKIN
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Yönetim Kurulu
Başkanı
KENT
İzmir geleceğini aradı
İzmir’in kaybettiği EXPO 2015 gibi
vazgeçmedik. Hedef yine dünya kenti
büyük bir hedef belirlemek, EXPO
olmaktır” diye konuştu.
Çeşme’de gerçekleştirilen toplansürecindeki sinerjinin değerlendirilip
İzmir’in 1990 yılında Türkiye turiztıda kentin önümüzdeki çeyrek
dünyanın yıldız kentlerinden biri olmaminden aldığı payın yüzde 9.64 iken,
yüzyıldaki konumunu şekillendiresını sağlamak ve gelecek 20-25 yılını
2007’de bu payın yüzde 5’ler seviyesine
cek düşünce ve öneriler tartışıldı,
şekillendirmek amacıyla Cumhurbaşkaindiğine dikkat çeken Vali Kıraç, turizmin
vizyon ortaya konulmaya çalışıldı.
nı Abdullah Gül’ün de önerisi üzerine
mevsimlik ve coğrafi dağılımının iyileştiÇeşme’de bir Arama Karar Konferansı
rilmesi, kongre turizmi, golf, kış, dağ, tergerçekleştirildi. İzmir Kalkınma Ajansı ile Ege Ekonomiyi Gelişmal, yat, ve eko-turizm ile ilgili yönlendirme faaliyetlerinin gertirme Vakfı’nın işbirliğinde iki gün süren konferansta Ege Bölgesi çekleştirilmesi gerektiğini söyledi. Kruvaziyer turizmde de gelen
Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim
turistlerin gecelemesinin önemine değinen Vali Kıraç, “Turistleri
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, düşünce ve önerilerini Vali Cahit
İzmir’e getirmek tek başına yeterli değil. Özeleştiri yaparsak, şu
Kıraç, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu başta olmak
anda şehir içinde göğsümüzü gere gere göstereceğimiz bir yer
üzere İzmir’in toplum önderleriyle paylaştı.
yok. Turistlerin doğal ve tarihi güzelliklerimizi görebilmelerini,
Vali Kıraç, açılış konuşmasında arama-karar konferansında
gezebilmeleri de sağlamamız gerekiyor. Bu nedenle Agora ve
hep birlikte İzmir EXPO 2015 adaylığı çalışmalarında kentte
Kadifekale bir an önce önemli ziyaret alanlarından biri haline
gelişen beraber çalışma kültürünü ve sinerjiyi gelecekte daha
getirilmeli” diye konuştu.
verimli şekilde sürdürebilmenin yollarını belirleyeceklerini
Vali Kıraç, ayrıca Türkiye’nin fiyat, hizmet kalitesi ve jeoterifade etti. Vali Kıraç, “Sürekli tartışmanın ve aramanın, öğrenen
mal kaynaklar açısından rekabet üstünlüğü göz önüne alınarak,
bir kent olmanın temel gereği olduğuna inanıyoruz.Bu yüzden
İzmir’de sağlık hizmetleri turizmi desteklenmesi gerektiğini,
henüz yeni biten EXPO adaylık sürecinin etkileri sürerken yapdünya çapında bir medeniyetler müzesi kurarak dünya mirasına
tıklarımızı gözden geçirmek istedik. Hızla alınan bu yolda, vites
sahip çıkmanın İzmir için önemli bir görev olduğunu kaydetti.
küçültmeden ilerlemek için belirlememiz gereken birçok konu
Vali Kıraç, ünlü düşünür Goethe’nin “İlham perisinin gelmebaşlığı var” dedi.
sini bekliyorsan, yarı yola kadar git” sözünü hatırlatarak, “Biz
İzmir olarak yarı yolu EXPO süreciyle birlikte çoktan aştık” dedi.
Vali Kıraç, eğitim sektörünün İzmir’i geleceğe taşıyacak sekHedef dünya kenti olmak
törlerden olduğunu, ihtisas Organize Sanayi Bölgeleri de işsizlik
İzmir’in EXPO çalışmaları ile kazandığı uluslararası deneyisorununa çözüm bulunabileceğini ifade etti.
min paha biçilemeyeceğini dile getiren Vali Kıraç, “Türkiye’nin
Vali Kıraç, arama-karar konferansından çıkacak sonuçların
gerçek anlamda ilk kent markacılığı çalışması yapıldı. İzmir,
da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte değerlendirileceğini
EXPO ile büyük oynamayı öğrendi. Artık bundan sonra İzmir
hedef küçültemez.Yola çıkarken hedefimiz vardı. İzmir’i bir dün- sözlerine ekledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da,
EXPO için BIE’ye verilen dosyanın kentin stratejik planı olduğuya kenti, bir marka kent yapmaktı. Olmadı. Ama hedefimizden
ebsohaber 4
haziran 2008
KENT
DİKTATÖR DEMOKRATLIK
Arama-karar konferansının moderatörlüğünü ODTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Ger
yapıyor. Prof. Dr. Ger, açılış konuşmalarından sonra
oturumlara geçilmeden önce katılımcılara neler yapılacağını anlattı. İzmir ile ilgili misyon, vizyon çalışması yapılmayacağını belirten Prof. Dr. Ger, “Bu şehrin
stratejik planı var. Stratejik plan yaratma çalışması da
olmayacak. Demokrat olacağız. Kuralları biz koyacağız. Ancak kuralları değiştirmeyeceksiniz. Galiba
biraz diktatör demokratlık var. Bunu neden yapıyoruz? Sistematik yapıyı götürebilmek için. Yol haritası
elde edeceğiz” dedi. Prof. Dr. Ger ayrıca zamanın
iyi yönetilmesi, başından sonuna kadar oturumların
terkedilmemesi ve cep telefonlarının kapatılması uyarısında bulundu.
nu belirterek, “Onun da masaya yatırılması gerekir. Bu toplantıdan çoğumuzun bildiği konuların sıraya konulması gözden
geçirilmesi çalışması olduğunu buradan ifade etmek istiyorum.
Bu çalışmaların kentimizin geleceği için dünya kenti olma yolundaki İzmir’in, kabuğunu yırttığı, rakamların değiştiği, gelişmenin başladığı İzmir’in bu toplantıdan sonra hızlanarak gelişmesi
umut ve dileğiyle hep birlikte İzmirliler’in hedefe ulaşmasını ve
dünya kenti yapması dileğiyle çalışmaların başarılı geçmesini
diliyorum” dedi.
İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, iki günlük arama-karar
konferansı boyunca Türkiye’nin Batı’ya dönük Ege’nin incisi
güzel İzmir’i önümüzdeki yıllara taşımak üzere bir tartışma
platformu yapıldığını söyledi. Can, “Bilgimizi, fikrimizi, düşüncelerimizi, yüreğimizi kentimizin geleceği için buluşturuyoruz.
İzmir’in güçlü ve zayıf yönlerini, tehditlerini, fırsatlarını ortaya koyarak çocuklarımıza daha güzel bir izmir bırakmak için
projeler oluşturup, hayata geçirmek için takipçisi olacağız” diye
konuştu.
ebsohaber 6
İZMİRLİ VEKİLLER YOK
Arama Karar Konferansı’na TBMM’de İzmir’i temsil eden
24 milletvekilinden sadece ikisi katıldı. Davet edilen bütün İzmir milletvekillerinden sadece CHP’den
Mehmet Ali Susam ve Bülent Baratalı katılacaklarını
bildirerek, konferansa geldi. Bunun dışında AKP’den
İzmir Milletvekilleri Taha Aksoy, Mehmet Tekelioğlu ile İbrahim Hasgür’ün katılacaklarını bildirdikleri
ancak daha sonra Ankara’da bulunmaları gerektikleri
için katılamayacaklarını ilettikleri kaydedildi. AKP’li
vekillerinin Anayasa Mahkemesi’nin türban ile ilgili
verdiği karar nedeniyle Ankara’da bulunmak zorunda
olduğu öğrenildi. Bu arada CHP İzmir milletvekilleri
Canan Arıtman ve Abdürrezzak Erten de konferansa
telgraf göndererek, daha önceden planlanlanmış programları nedeniyle katılamadıklarını bildirdi.
İzmir’in potansiyeli yüksek bir kent olduğunu dile getiren
Can, “Doğal kaynakları, tarihsel geçmişi, açık fikirli insanları,
iklimi gibi nice özellikleriyle dünya kenti olma şansına sahip”
dedi.
EGEV Başkanı Yılmaz Temizocak da, İzmir’de daha önce yapılan arama konferanslarını hatırlatarak, “Dolayısıyla bu kentin
arama konferansları konusunda ciddi deneyimi, alınan sonuçlar
konusunda hatırı sayılır hafızası mevcut. Bu kez EXPO adaylığı
sürecinde kısa sürede elde ettiğimiz sinerjinin yeniden yapılandırılması elzem. İzmir’in artık geleceğin yıldızı ve dünya kenti
olması planlanıyor” dedi.
Eylem planı hazır
İzmir Valisi Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanı
Kocaoğlu’nun da aralarında yer aldığı İzmir’in 52 kanaat önderinin bir araya geldiği toplantıda, ortaya EXPO gibi dünya çapında, heyecan verici büyük bir hedef ve proje konulamadı. Konferansta sadece İzmir’in yıllardır konuşulan ve gündeminde olan
haziran 2008
KENT
İnciraltı’nın düzenlenmesi, Kadifekaleve İstanbul hızlı tren projeleri, tüp geçit
Kemeraltı aksının turizme kazandırılması
ve otoyol projelerinin gerçekleştirilmesi
İzmir Arama Karar Konferası’na
gibi 15 maddelik bir eylem planı oluşgibi konular yer aldı. İnciraltı’nın sağlık,
katılan EBSO Meclis Başkanı Enturuldu. Konferansın sonuç bildirgesinin
hastane ve otelcilik alanı olarak yapılander Yorgancılar ile Yönetim Kurulu
10 gün içinde hazırlanacağı belirtilirken,
dırılmasının da yer aldığı eylem planında
Başkanı Tamer Taşkın, görüşlerini
sonuçların Ankara’da Cumhurbaşkanı
ayrıca Çeşme Yarımadası için de içinde
kentin önderleriyle paylaştı.
Abdullah Gül’e de sunulacağı açıklandı.
gazino (kumarhane), termal, golf, maBunun ardından da tekrar bir değerlendirinalar içeren turizm projesinin hayata
rilme toplantısı yapılacağı kaydedildi.
geçirilmesi maddesi yer aldı.
Konferansı değerlendiren Vali Cahit Kıraç, İzmir’in birinci
Eylem planının açıklamasından sonra bir değerlendirme yapan
önceliği tanıtıma, ikinci önceliği ise, kentin yeniden yapılandırıl- Vali Cahit Kıraç, ortak aklı kullanmanın mutluluğunu yaşadığımasına vermesi gerektiğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı nı söyledi. Eylem planını ilgili kurumlara, bakanlıklara ve sivil
Aziz Kocaoğlu ise, hazırlanan eylem planını kastederek, “Kent
toplum kuruluşlarına göndereceklerini belirten Kıraç, İzmir’in
için hazırladığımız stratejik planımız onaylanmış oldu” diye
önceliği tanıtım ve kentin yeniden yapılandırılmasına vermesi
konuştu.
Rapor hazırlanıyor
Ege Ekonomisini Güçlendirme Vakfı (EGEV) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) tarafından düzenlenen ve Çeşme Altınyunus
Otel’de gerçekleşen Arama Karar Konferansı, genel bir oturum
ile noktalandı. Konferensı yöneten ODTÜ Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Metin Ger, konferansta İzmir’le ilgili kısa, orta ve uzun vadede gerçekleşmesi öngörülen 15 maddelik eylem planı belirlediklerini açıkladı. Konferansla ilgili 10 gün sonra bir sonuç raporu
hazırlayacaklarını belirten Ger, bu raporu tüm katılımcılara
göndereceklerini kaydetti. Eylem planındaki maddeleri önemlilik
ve ilgililik düzeyine göre de ayırdıklarını belirten Ger, “Uygulanacak maddelerin ne kadar zamanda yapılabileceği ile ilgili
öngörü oluştu. Eylem planı 7 saatlik bir çalışmanın ürünüdür.
Bu nedenle detaylar ve ayrıntılara girilmedi. Ayrı ayrı konuları
tartışma olanağımız olmadı” diye konuştu.
Projeler desteklenecek
Prof. Dr. Metin Ger’in açıkladığı eylem planında kongre, fuar
merkezi ve konaklama projelerinin hayata geçirilmesi, limanlar,
tersaneler ve marina projelerinin gerçekleştirilmesi, KadifekaleKemeraltı aksının turizme uygun olarak yapılandırılması, anıtsal
bir yapıyla simgeleşen müze ve sergi alanı oluşturulması, Ankara
ebsohaber 8
İzmir’in tek adımda
yatırım bürosu İZKA’da
Hükümet, yatırım eğilimini harekete geçirmek, bürokrasiyi
azaltarak yatırımları hızlandırmak amacıyla valileri de devreye soktu.
Resmi Gazete’nin 3 Haziran 2008 tarih ve 26895 sayılı
nüshasında yayımlanan genelgede, “Ülke genelinde faaliyet
gösteren sanayi kuruluşları ile yatırım yapmak isteyen müteşebbislerin kamu kurum ve kuruluşlarında karşılaştıkları
sorunların kısa yoldan mahallinde çözülebilmesi amacıyla,
sanayiciler ve girişimcilerin sorunlarını dinlemek, gerektiğinde
ilgili kurumlarla irtibata geçerek çözüm üretmek, girişimcilere yönelik bilgilendirme, rehberlik ve bölgede bulunan cazip
yatırım alanları konusunda tanıtıcı faaliyetlerde bulunmak
üzere, valilikler bünyesinde ‘Tek Adımda Yatırım Bürosu’ oluşturulması uygun görülmüştür” denildi.
İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın kurulup
faaliyete başladığını hatırlatırken, Ajans bünyesindeki Yatırım
Destek Ofisi’nin de Başbakanlık genelgesinde bildirilen Tek
Adımda Yatırım Bürosu ile aynı işlevi yürüttüğünü ifade etti.
haziran 2008
KENT
gerektiğini söyledi. İzmir’in yanlış yapılaşma nedeniyle nefes
almakta zorlandığını belirten Vali Kıraç, “Dağların dikey geldiği
kentimizde yapılaşma yatay olmuş. Mutlaka yapılaşma planlanmalı. Ayrıca tarihi yapılar restore edilmeli. Biz son 2.5 yılda
Valilik olarak 22 tarihi yapıya 75 milyon YTL’lik katkı koyduk.
Projelere destek vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Ortak akılda buluşma
Eylem planlarının hazırlanması öncesinde çalışmanın 11’er
kişilik 5 masada gruplar halinde tartışılarak yapıldığını belirten
Vali Kıraç, İZKA’nın maddelerin takipçisi olacağını söyledi. Vali
Kıraç, konferansın davetli listesi ile ilgili oluşan kriz ve tepkilerle
ilgili de şunları söyledi: “Burada olmamak İzmirli olmamak, ya
da İzmir’de söz sahibi olmamak anlamına gelmiyor. Herkesi
aynı potada buluşturmak mümkün değil. İnşallah olanağımız
olursa daha geniş katılımlı bir toplantı yaparız.”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu da, konferansla
ilgili değerlendirmesinde tespit edilen ana konuların kendilerinin
daha önce hazırladığı stratejik planla örtüştüğünü söyledi. Kocaoğlu, şunları söyledi: “Tespit edilen 14 proje de bizim planlarımızda mevcut. Bu sevindirici bir gelişme. Nazım imar planını
hazırladıktan sonra haklı olarak sivil toplum örgütleri, köşe
yazarları bizim nazım imar planımızın vizyonsuz olduğunu, projelerin uygun olmadığını söyleyerek genel eleştiriler yapmışlardı.
Ama bugün gördük ki, aynı ortak akıl buluştu. Bu konferans ile
kendimizi test etmiş olduk ve çıkan sonuçtan çok mutluyum.”
“Hazırladığımız stratejik planının ve nazım imar planının ne
kadar isabetli olduğunu bu vesile ile gördük” diyen Kocaoğlu,
şöyle devam etti: “Doğru işler yaptığımız için yüreklendik. Mükemmel bir çalışma oldu. Stratejik planda herşey belirli. Sadece
hedef projelerin gerçekleşmesi için birlik beraberliğe ihtiyacımız
var. Hepsinde tüm taraflar birlik beraberlik içinde kentin kalkınması hedeflerini tutturmak için çalışırsa 2020’de İzmir cennet
olacaktır.”
Akdeniz’in yıldızı
Konferansın İzmir’i Akdeniz’in yıldız kenti yapma fikrinin
oluşmasına sebep olduğunu belirten İl Genel Meclisi Başkanı İsmail Yılmaz ise, ortak çalışmaların devam edeceğini söyledi. 15
ortak hedefin tespit edildiğini belirten Yılmaz, “İzmir’in kısa, orta
ve uzun vadede yapacaklarını tespit etme olanağı bulduk” diye
konuştu. Yılmaz, ortaya EXPO gibi dünya çapında bir projenin
konmaması konusundaki soruya ise, “Biz böylesi büyük organizasyonları İzmir’in tanıtımı gibi maddelerin içinde değerlendirdik. Yani, böyle şeylerin kimsenin aklına gelmemesi mümkün
değil. Burada biz İzmir’in projelerini, önceliklerini konuştuk,
konferansın amacı da buydu. Bu toplantıda, EXPO gibi hedeflere
girilmesi toplantının içeriği açısından doğru olmazdı” dedi.
Ev sahipliği yaptıkları konferansın büyük heyecan yaşattığını
belirten EGEV Başkanı Yılmaz Temizocak ise, “Tahminimizin
fevkinde katılımcı ciddiyeti, sıcaklığı ve heyecanı yaşadık. Bugüne kadar çıkmayan oranda başarılı sonuçlar aldık. Ufak, tefek
projelerden ziyade belli vadede şehrin önünü açacak projeleri
belirledik. Bence çok anlamlı bir çalışma oldu” dedi.
15 maddelik eylem planı ve
yerine getirilmesi için biçilen süre
1- Kongre, fuar merkezi ve konaklama projelerinin
hayata geçirilmesi (2 yılda yapılması öngörülüyor)
2- Limanlar, tersaneler ve marina projelerinin gerçekleştirilmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor)
3- Kadifekale-Kemeraltı aksının turizme uygun
olarak yapılandırılması (3 yılda yapılması öngörülüyor)
4- Anıtsal bir yapıyla simgeleşen müze ve sergi alanı
oluşturulması (3 yılda yapılması öngörülüyor)
5- Ankara ve İstanbul hızlı tren projeleri, tüp geçit ve
otoyol projeleri (3 yılda yapılması öngörülüyor)
6- Organik tarım ve su ürünleri projeleri (4 yılda
yapılması öngörülüyor)
7- İnciraltı’nın sağlık, hastane ve otelcilik alanı
olarak yapılandırılması (3 yılda yapılması öngörülüyor)
8- Kültür varlıklarının yeniden resterasyonunun ve
tanıtımının yapılması, turizmin çeşitlendirilmesi
(3 yılda yapılması öngörülüyor)
9- Yeni üniversitelerin kurulması ve teknoparkla desteklenmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor)
10- Kentsel dönüşümü hızlandıracak projelerin hayata geçirilmesi (3 yılda yapılması öngörülüyor)
11- Bölgenin alternatif enerji üretim merkezi haline
getirilmesi (5 yılda yapılması öngörülüyor)
12- Termal turizm ve sağlık merkezleri kümeleşmesinin sağlanması (3 yılda yapılması öngörülüyor)
13- Tarıma dayalı OSB oluşturulması (4 yılda yapılması öngörülüyor)
14- Gazino (kumarhane), termal, golf, marinalar içeren Çeşme Yarımadası turizm projesinin hayata
geçirilmesi (4 yılda yapılması öngörülüyor)
15- İzmir’in tanıtım stratejisinin oluşturulması
(2 yılda yapılması öngörülüyor)
ebsohaber 10 haziran 2008
ULUSLARARASI
İzmirli KOBİ’lere
Hindistan yolu açıldı
Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmirli küçük ve orta ölçekli işletmelere, dünyanın 3’ncü büyük ekonomisi olan Hindistan yolunu
açtı. Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Hindistan Küçük ve Orta
Ölçekli Ticareti Geliştirme Odası arasında iki ülke sektörlerinin
işbirliği yapmasına yönelik olarak Türk-Hint Gelişim Ortaklık
Konseyi oluşturuldu. Kurumların sahip oldukları bilgi birikimini
paylaşarak işbirliği için kolaylık sağlamayı, ticareti artırmayı
öngören ve merkezinin İzmir olması kararlaştırılan protokole
EBSO adına Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile Hindistan KOBİ Odası Başkanı Chandrakant Salunkhe imza koydu.
Hindistan İzmir Fahri Başkonsolosu Turgut Koyuncuoğlu da bu
önemli anlaşmaya tanıklık yaptı. Taşkın ile Salunkhe, geçen yıl
Temmuz ayında İstanbul’da TOBB’un ev sahipliğinde gerçekleştirilen 5. Dünya Odalar Kongresi’nde tanışmışlardı. Şubat ayında
da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Hindistan Odalar Birliği
arasında işbirliği anlaşması imzalanmıştı.
Türk-Hint Gelişim Ortaklık Konseyi’nin temel amacı
Türkiye’de Ege Bölgesi ve İzmir, Hindistan’da ise Doğu Hindistan firmalarının özellikle KOBİ’ler arasında ortaklık, teknoloji değişimi ve buna benzer konularda karşılıklı işbirliklerinin geliştirilip desteklenmesi olarak belirlendi. Türk-Hint Gelişim Ortaklık
Konseyi, Hindistan Hükümeti tarafından da desteklenecek.
EBSO ile Hindistan Küçük ve Orta Ölçekli Ticareti Geliştirme
Odası’nın yaptığı işbirliği çerçevesinde daha önceleri kardeş
şehir ilan edilmiş olan İzmir ve Bombay arasında işbirliğinin
artırılması da görüşüldü. Ayrıca 14-15 Şubat 2009 tarihlerinde
Bombay’da gerçekleştirilecek Küresel KOBİ Fuarı’na Ege’deki
işadamlarının ve firmalarının katılması konusunda da görüş birliğine varıldı. Türk ve Hint firmalarının rüzgardan elektrik enerjisi
üretilmesi alanında işbirliği yapmalarını özendirme ele alınırken,
Hindistan heyeti, İzmir’de ilkokuldan üniversiteye kadar İngilizce eğitim veren bir kurum kurmak istediklerini gündeme getirdi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, imzalanan protokolün
önemini vurgularken, Türk işadamlarının Çin ve Hindistan gibi
ucuz pazarlardan çekindiklerini bu pazarlara hiçbirşey satılamaz gözüyle baktıklarını, oysa bunun çok yanlış bir bakış açısı
olduğunu söyledi.
Hindistan’ın 1 milyar 100 milyon civarındaki nüfusuyla dikkat çekerken, bunun 600 milyonunun alım gücünün yüksek olduğunu ifade eden Taşkın, “Hindistan zengin bir ülke ve büyük
bir ekonomiye sahip. Otomotiv, çelik, uzay sanayi ve yazılım
endüstrilerinde son derece güçlü olan Hindistan bizimle işbirliği
yapmak için çalışıyor. Türk sanayicilerinin ve özellikle EBSO
üyelerinin Hindistan pazarına girmek fırsatını iyi değerlendirmesi gerekiyor. İşbirliği anlaşması ile birlikte hem Hindistan’daki
hem de Türkiye’deki firmalar birbirlerini tanıyacak, yeni işbirlikleri, ticaret ve ortak yatırım yapmaları kolaylaşacak. Türkiye’deki
işadamlarımız sürekli olarak 200 milyon nüfuslu Avrupa’ya ürün
satmaya çalışıyor. Oysa Hindistan gibi büyük bir pazar bizi bekliyor. Ben yıllardır bunu savunuyorum” dedi.
ebsohaber 12 haziran 2008
ULUSLARARASI
İngilizlerin İzmir ilgisi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
yanın 17’nci büyük ekonomisi konuİngiltere Başbakanı Brown’ın
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ın İzmir’e
munda. Dış ticaretimizin yüzde 60’ından
yatırımcı çekmek amacıyla yurtdışınfazlasını Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD
“İlişkileri geliştirin” direktifiyle
da gerçekleştirdiği tanıtım aktiviteleri
ile yapıyoruz. İhracatımızın yüzde 90’ını
çalışmalara başlayan üst düzey
meyvelerini vermeye başladı. İngiltere,
sanayi mamülleri oluşturuyor. Dünyanın
diplomatlar EBSO’da yatırım alanTürkiye ile ekonomik ilişkilerini gelişönde gelen firmaları ülkemizde, hatta
larına ilişkin görüşmeler yaptı.
tirmek, İzmir’deki yatırım imkanlarını
İzmir’de üretim yapıyor. Biz de EBSO
yerinde görmek ve ülkesindeki firmaları
olarak üyelerimizin gelişimine katkıda
Türkiye’de yatırım yapıp komşu ülkelere açılmalarını desbulunuyoruz. Gerçekleştirdiğimiz aktivitelerle yeni ortaklıklar
teklemek üzere çalışma başlattı. İngiltere Başbakanı Gordon
kurmalarını, ticaret kapıları açmalarını teşvik ederek uluslararası
Brown’ın “ilişkileri geliştirin” direktifiyle çalışmalarına başlayan
alanda güçlü olmalarını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
üst düzey iki diplomat İngiltere Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi
İzmir’in İngiltere’de tanınmasını, İngilizlerin İzmir’e gelmesiWayne Lewis ve Başkonsolos Yardımcısı Serra Money ve İzmir
ni sağlayan İngiltere Konsolosu William Buttigieg’e de teşekkür
Konsolosu William Buttigieg, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret eden Tamer Taşkın, “İngiltere Konsolosluğuyla Odamızın yakın
ederek Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile biraraya geldi.
ilişkileri kentimize artı değerler kazandırıyor” diye konuştu.
Ziyarette yaptığı sunumda İzmir’in Türkiye’nin yatırım yapılaEge Bölgesi Sanayi Odası’nın ileriye dönük projeler yapmak
bilecek en avantajlı kenti olduğunu vurgulayan Taşkın, organiüzere İngiliz sanayicileri bilgilendirmesinin, işadamlarının karşıze sanayi bölgeleri, dünya pazarlarında rekabet eden sektörel
lıklı ziyaretlerle birbirlerini ve sektörel işbirliği imkanlarını daha
çeşitliliği, hava, kara ve denizyolu ulaşımı, lojistik avantajları,
yakından tanıması için organizasyonlar yapılmasının kararlaştıkentin iklimi, insanların eğitim düzeyi, nitelikli insan gücü,
rıldığı ziyarette, bu çalışmalardan her iki ülke sanayicilerinin de
sosyo kültürel yaşamıyla gerçek bir cazibe merkezi niteliği
kazançlı çıkacağı ifade edildi.
taşıdığını bildirdi. Avrupalı yatırımcıların Türkiye’yi üretim üssü
olarak değerlendirip geçmişten gelen köklü bağlarının bulunduDış ticarette artıdayız
ğu Kuzey Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Türki Cumhuriyetlere
Türkiye’nin dış ticaretinde artıya geçtiği ülkelerden biri olan
ulaşabileceğine işaret eden Tamer Taşkın, kendi dinamik iç paİngiltere ile ekonomik ilişkilerinin ivmesi her geçen yıl artıyor.
zarının yanısıra 70 ülkenin vatandaşının vizesiz giriş yapabildiği
İngiltere, Türkiye’nin ihracatında 3’ncü, ithalatında ise 8’nci
Türkiye’nin önemli bir potansiyel taşıdığını söyledi.
sırada bulunuyor. 2007 yılı Ocak-Nisan döneminde İngiltere’ye
Taşkın, İzmir’de gıda, tekstil, petrokimya, plastik, otomotiv
2 milyar 421 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, bu yılın
yan sanayi, demir çelik, makina, elektrik-elektronik, inşaat,
aynı dönemdeki rakam 2 milyar 844 milyon dolar oldu. 2007
balıkçılık, maden ve turizm sektörlerinin ağırlıkta olduğunu
yılı Ocak-Nisan döneminde 1 milyar 730 milyon dolarlık ithalaanlatırken, “Türkiye 275 milyar doları aşan toplam dış ticareti,
tımız bu yılın aynı döneminde 2 milyar 47 milyon dolar olarak
ekonomik istikrarı, dinamik iş ortamı ve girişimci yapısıyla düngerçekleşti.
ebsohaber 13 haziran 2008
ULUSLARARASI
EBSO Belçika’da İzmir’i tanıtacak
İzmir’e yurt dışından yatırımcı
bakanlık Genel Sekreteri Norbert Decooçekmek için tanıtım aktivitelerine
man, Brüksel Dış Ticaret Müsteşarı Philip
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
ağırlık veren Ege Bölgesi Sanayi OdaFeytons, Brüksel Dış Ticaret Ataşesi Andre
Taşkın’ın Ağustos ayında gerçeksı, bu halkaya Belçika’yı da ekledi.
Sebera’nın katılması kesinleşti.
leştireceği tanıtım konferansından
Daha önce Almanya, İtalya, Avusturya,
Belçika Başkonsolosluğu Brüksel
sonra Eylül’de de Belçikalılar
Hollanda’da İzmir’deki yatırım avantajBölgesi
Ekonomi ve Ticaret Ataşesi Sabih
İzmir’de yatırımı görüşecek..
larını anlatan, İngilizce’den İbranice’ye
Akay’ın Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
kadar 10 değişik dilde “İzmir’e YatıKurulu Başkanı Tamer Taşkın’a yaptığı
rım Zamanı” kitabı hazırlatan EBSO, ilişkilerin karşılıklı olarak
ziyarette, 18 Ağustos’ta Brüksel’de gerçekleştirilecek tanıtım
geliştirilmesi talebi çerçevesinde 18 Ağustos günü Belçika’nın
toplantısı ile Eylül ayında Brüksel’den İzmir’e gelecek heyetin
Başkenti Brüksel’de İzmir’i tanıtacak. İzmir heyeti, Brüksel’de iş
ziyaretine ilişkin programın detayları ele alındı. EBSO Yönetim
dünyasının yanısıra eyalet ve kentin üst düzey yöneticileriyle de
Kurulu Başkanı Taşkın, Brüksel’deki toplantıya İzmir Büyükşehir
birararaya gelecek.
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da davet edileceğini, sekEge Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
törel işbirliği imkanlarının yanısıra iki kent arasında geleceğe yöTaşkın’ın önderliğinde Avrupa’nın kalbi Brüksel’de gerçekleştiri- nelik projelerin de gündeme alınacağını ifade etti. Tamer Taşkın,
lecek tanıtım etkinliğinin temelleri, Belçika’nın İstanbul Baş“İzmir’deki sektörel yapı ve üretime baktığımızda Belçikalılarla
konsolosluğu Brüksel Bölgesi Ekonomi ve Ticaret Ataşesi Sabih
ortak iş yapabileceğimiz pekçok alan olduğu görülüyor. Bizim
Akay’ın ziyaretlerinin yanısıra aynı zamanda Türkiye Odalar
güçlü olan sektörlerimiz petrokimya ve kimya, plastik, otomotiv
ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi olan Taşkın’ın Avrupa
yan sanayi, eleltrik-elektronik, makine, inşaat, gıda, kara nakil
Odalar Birliği (EUROCHAMBERS) toplantısı için Haziran ayı
araçları, lojistik ve ulaşım gibi alanlarda işbirliği imkanları var.
başında bu ülkedeki temaslarıyla atıldı.
Belçikalılar zeytin ve zeytinyağı, jeotermal enerji ile ısıtılan seracılık, süt ve süt ürünleri ile balıkçılık gibi alanlarda da yatırıma
gelebilir. Rüzgardan elektrik üretimi yine Belçikalı dostlarımıza
Belçikalılar da gelecek
Türk partnerlerle cazip imkanlar sunacaktır. Sağlık turizmine
EBSO’nun Brüksel’deki tanıtım aktivitesinin ardından Eylül
yönelik yatırımlar da yapılabilir” dedi.
ayı başında da Belçika’dan en az 30 kadar büyük şirketin üst
Belçika Konsolosluğu Brüksel Bölgesi Ekonomi ve Ticaret
düzey yöneticilerinden oluşan bir heyet İzmir’e gelecek. Çok
sektörlü ekonomik misyona sahip Brüksel Bölgesi resmi heyetine Ataşesi Sabih Akay da, Türkiye’ye gelecek heyette yeralacak
katılımcı sayısını daha çok artırmanın gayreti içinde olduklarını
bölgesel Başbakan ve Dış Ticaret Bakanının başkanlık etmesi
bildirdi.
bekleniyor. 12 Eylül 2008’deki İzmir programına Bölgesel Baş-
ebsohaber 14 haziran 2008
ULUSLARARASI
Maldivler İzmir yatırım köprüsü
Hint Okyanusu’nda küçük bir adalar devleti olan Maldivler
Cumhuriyeti’nin Kalkınma ve Planlama Bakanı Hamdun Abdullah Hamid ile Altyapı ve İnşaat Bakanı Maoruuf Jamel Türk
yatırımcısını turizm, inşaat, gemi ve yat yapımcılığı ile balıkçılık
sektörlerinde yatırıma davet etti.
Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Konfederasyonu (TUSKON)
tarafından bu yıl İstanbul’da ikincisi düzenlenen Türkiye-Asya/
Pasifik Dış Ticaret Köprüsü’ne katılan Maldivler Cumhuriyeti
bakanları Hamid ve Jamel, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı ziyaret
ederek Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın ile biraraya geldi.
Turizmi geliştirmenin öncelikli hedefleri olduğunu söyleyen
Bakan Hamid, “Hükümetimiz, 1200 adayı yatırımcılara tahsis
ederek ada resort otel kompleksleri kurulmasını teşvik edecek.
150 olan otel sayısını en kısa zamanda 200’e çıkarmayı hedefliyoruz. Turizm konusunda Türkiye’nin deneyimlerin yararlanmak
isteriz. Bu pastadan Türk işadamları da yararlanmalı” dedi.
İnşaat Bakanı Maoruuf Jamel ile ülkelerine döndüklerinde temasları hakkında hükümetlerine bilgi sunacaklarını ve “Türkiye
ile ilişkilerin nasıl geliştirileceği konusunun” masaya yatırılmasını sağlayacaklarını dile getirdi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın da, Maldivler’i bugüne
kadar “Doğal güzellikleriyle hep bir rüya ülkesi olarak” bildiklerini dile getirirken, iş ortamı hakkında araştırma yaparak bu
ülkede iş imkanlarının değerlendirileceğini söyledi.
Tamer Taşkın, dışa açılmayan hiçbir KOBİ’nin yaşama şansı
bulunmadığını kaydederek, “Bugün dünyanın her yerinde iş
yapabilmek önemli. Maldivler’de de balıkçılık, turizm ve inşaat
sektörleri, Türkiye için işbirliği imkanları taşıyor. 300 bin nüfus
ile sınırlı bir ülke, ama iş yapabiliriz. Önümüzdeki yıllarda ayın
15 gününü yurtdışında geçirmeyen hiçbir işadamının yaşama
şansı yoktur. Onun için bugün Maldivler’i tanımaktan büyük
mutluluk duyduk” diye konuştu.
Selanik basın heyeti EBSO’da
Yunanistan’ın Selanik kentinden 10 kişilik bir gazeteci heyeti, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın’ı ziyaret ederek İzmir ekonomisi hakkında bilgi aldı.
Selanik basın heyetine EBSO’nun yapısı ve üyeleri için
yaptığı eğitimden dış ticarette yeni pazarlar bulmaya kadar
yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Taşkın, “Gıdadan
tekstile, otomotiv yan sanayiinden elektrik elektroniğe, inşaat
ve çimentodan demirçelik, makine hatta mega yat yapımına
kadar 45 değişik sektörde üretimleriyle uluslararası pazarlarda
rekabet ediyor” dedi. Selanik basın heyetinin soruları üzerine iki ülke arasındaki ilişkilere de değinen EBSO Yönetim
Kurulu Başkanı Taşkın, “Türk ve Yunan halkları arasında sorun
yoktur. Sıkıntı siyasiler arasındadır. Onlar da son dönemlerde
sorunları düzeltmeye başladılar. İzmir’de Yunan Konsolosluğu
çok etkin. Odamız ile Konsolosluk arasındaki ilişkiler de çok
iyi. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri destekliyoruz.
Kentimizde Yunanlı sanayicilerin alüminyum, metal ve plastik
üzerine yatırımları var” diye konuştu.
ebsohaber 15 haziran 2008
ULUSLARARASI
Sudan ile ticaret daha da kolaylaşıyor
Afrika’nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkelerinden biri
olan Sudan’dan gelen 20 kişilik ticaret heyeti, Ege Bölgesi Sanayi
Odası’nı (EBSO) ziyaret ederek işbirliği protokolü imzaladı.
Protokol, Sudan’da yatırım yapacak Türk firmalarına teşvik ve
kolaylık sağlarken, iki ülke arasındaki ticaret hacmini de artırmayı öngörüyor.
Büyük ilgi gösteriyorlar
Sudan heyetini kabul eden EBSO Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Ufuk Akgün, Sudan’daki sanayiyi geliştirmek amacıyla kurulan GIAD ile işbirliği protokolü imzaladıklarını belirterek
Sudan’ın Türkiye’ye ve Ege Bölgesi’ne büyük bir ilgi gösterdiğini
söyledi.
1 milyar dolarlık bütçeleri var
sanayici getirdiğini vurgulayarak özellikle otomotiv sektöründe
büyük gelişmeler kaydedildiğini ifade etti. GIAD’ın Sudan’daki
en büyük sanayi kuruluşu olduğunun altını çizen Mohmed,
“Türkiye nasıl Avrupa ve Asya arasında köprü görevi görüyorsa,
Sudan da Arap ülkeleri ve Afrika arasında bir köprü niteliği taşıyor. Sudan bu iki tarafın ülkeleri ile de önemli iktisadi anlaşmalara imza atmış durumda. Türkiye ile ilişkilerimize ara vermiştik
ama Türk ürünleri kalitesiyle dünyada çok kiyi bir yere geldi.
İşbirliği yapmak için buradayız” diye konuştu.
Protokolün iki tarafa da yarar getireceğine işaret eden Mohmed, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceklerini de sözlerine
ekledi. EBSO Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün ve GIAD Başkanı
Rabea Abdül Karim Mohmed’in imzaladığı işbirliği protokolü ile
Egeli sanayiciler hem Afrika hem de Arap pazarına daha rahat
ulaşabilecekler.
GIAD çatısı altında demir çelik sektöründen otomotiv imalatına kadar 50 önemli sanayi kuruluşunun bulunduğu açıklayan
Akgün, heyetin 1 milyar dolarlık bir bütçe ayırarak ticari sefere çıktığını kaydetti. Akgün, heyetin Ankara Sanayi Odası’nın
ardından EBSO ile de protokol imzaladığını anlatarak, “GIAD
daha önce Çin ile ticari işbirliği yaptı. Ancak Çin’deki kalitesiz
ürünler nedeniyle işbirliği bozuldu. Bu nedenle en çok tanıdıkları ülke olan Türkiye’ye yöneldiler. Biz bu işbirliğinden memnun oluruz” dedi. Ufuk Akgün, EBSO’nın 2001 yılında Sudan’ı
ziyaret ettiğini de hatırlattı.
İşbirliği için buradayız
Toplantıda konuşan GIAD Başkanı Rabea Abdül Karim
Mohmed de, GIAD’ın 10 yıl içinde Sudan’a bir çok yatırımcı ve
ebsohaber 16 haziran 2008
ULUSLARARASI
Egeli işadamlarına Japonya çağrısı
Egeli sanayicilere Japon firmalarla orÖmür boyu ortak olun
taklık çağrısı. Cumhurbaşkanı Abdullah
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile
Japon firmaların büyük bütçeli yatırım
Gül ile birlikte Japonya’yı ziyaret eden
birlikte Japonya’ya giden EBSO
ve iş olanaklarını daha olumlu değerlenEge Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) YöneYönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
dirdiğini, Türkiye ve Japonya arasında
tim Kurulu Başkan YarUfuk Akgün, sanayicileri Japoninşaat ve gıda sektörlerinde önemli işbirdımcısı Ufuk Akgün,
liği potansiyeli olduğunu belirten Akgün,
larla işbirliğine çağırdı..
Egeli firmaların
“Bu ortaklıklar kısa vadede kurulamıyor.
Japon firmalarla
Japonların kusursuzluk felsefesi nedeniyle
ortaklık yaparak, Asya pazarındaki paysadece numunelerin incelenip onaylanması 2-3 seneyi alabilarını artırabileceklerini söyledi.
liyor. Japonlarla iş yapabilmek için bu sürede sabır göstermek
EBSO Sanayiciler Kulübü’nde
gerekiyor. Eğer iş yapmaya başlarsanız Japonlar kısa vadeli
Japonya gezisini değerlendiren Akgün, iş ilişkisi değil, ömür boyu ortak çalışma prensibine sahipler.
Japonya’nın 2006 yılında Türkiye’ye
Ancak Japonlar Türklere sempati duydukları için bu bekleme
1 milyar 118 milyon dolar doğrusüresinin 1,5 yıla inebileceği düşüncesindeyim” diye konuştu.
dan yatırım yaptığına dikkat çekti.
Japonya’da kişi başına düşen milli
Asya pazarı sizi bekliyor
geliri 36 bin doların üzerinde olduJaponya pazarına ihraç edilen ürünlerin doğrudan Asya
ğunu hatırlatan Akgün, Japonya ile
ülkelerine girebileceğini söyleyen Akgün, Japon mallarının
iş yapabilmek için Japon ortağın
kalitesi nedeniyle Türk firmalarının büyük Asya pazarına sorunbulunmasının büyük kolay- suz girebileceğini kaydetti. Türkiye’nin Japonya’ya 300 milyon
lık sağladığını kaydetti.
dolarlık ihracat yaptığını da ifade eden Akgün, bu oran içinde
Ufuk Akgün, Japonlaen büyük yer tutan kalemin Japonya’da yoğun olarak tüketilen
rın büyük miktarlarda
ve Karaburun’da üretilip Japonya’ya ihraç edilen orkinos balığı
mal alımı yaptığını da
olduğunu dile getirdi.
hatırlatırken, İzmirli
Ufuk Akgün, Japonların yurtdışı yatırımlarının tüp geçit, köpsanayicilere güçlerü, içme suyu, metro ve havalimanı gibi büyük çaplı projelerden
rini birleştirmeoluştuğunu da aktararak şöyle konuştu:
leri çağrısında
“Japonlar büyük düşünüyor. Birkaç milyon dolarlık yatırımbulundu.
lara değil, en az 50 milyon dolarlık büyük çapta yatırımlara ilgi
duyuyorlar. Yurtdışındaki Japon yatırımlarını Japon Uluslararası
İşbirliği Bankası destekliyor. Bu banka yüzde 1.5 faizle 20-30 yıl
vadeli kredi olanağı sağlıyor. Türkiye’de iş yapılması için Japon
ortak bulunması gerekiyor. Japon ortak güvence veriyor. Türk
ortak ilişkileri sağlıyor. Japon firma yatırımı yapıyor. Japonya
pazarına girebilmek için de mutlaka Japon ortak bulunması gerekiyor. Yapılan üretimin mutlaka en üst düzeyde kaliteli olması
gerekiyor. Türkiye’de özellikle köprü, havaalanı gibi büyük
projelerle ilgileniyorlar. İnşaat sektöründe potansiyel büyük.
Uluslararası alanda sadece doğrudan yatırım projeleri değil,
finans yatırımları yapan Japonlar Türkiye’yi de finanse eden
ülkeler arasında ilk sıralarda yeralıyor.”
Daha sonra temasa geçecekler
Gezi esnasında somut bir ortaklık ya da yatırım imkanının
doğmadığını, Japonların ikili görüşmelere sıcak bakmadığını sözlerine ekleyen Akgün, ilk etapta firma sunumları ve bıraktıkları
katalog, kartvizit gibi verileri değerlendirerek daha sonra temasa
geçtikleri bilgisini verdi. Akgün, Japon firmaların önümüzdeki
dönemde Türk firmalarla temasa geçmesini beklediklerini de
sözlerine ekledi.
ebsohaber 17 haziran 2008
ULUSLARARASI
İtalyan KOBİ’lerine İzmir daveti
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Ahmet Şahin, TESK Genel Başkan Vekili
Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölgesi
Burhan Aksak, DEİK Türk İtalyan İş KonTürkiye İtalya İzleme Komitesi’nin
Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
seyi Başkan Vekili Mehmet Buçukoğlu,
Trieste’de yapılan 4. Dönem
Tamer Taşkın, İtalya’da üretim maliyetleDEİK Bölge Koordinatörü Vekili Ayşegül
Toplantısı’na katılan EBSO Yöneri ve global rekabet koşullarının getirdiği
Gök Arıcan yeraldı. Türkiye Odalar ve
tim Kurulu Başkanı Taşkın, İtalzorlukların yanısıra yeni kuşakların aile
Borsalar Birliği’ni Yönetim Kurulu Üyesi
yanları işbirliğine çağırdı.
işine ilgi duymaması nedeniyle varlıklave Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
rını devam ettirme konusunda zorlanan
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın temsil etti.
küçük ve orta ölçekli işletmeleri Türkiye’nin yatırım için en
İtalyan tarafında ise Dr. Gianfranco Caprioli başkanlığında
avantajlı kenti İzmir’de yatırıma çağırdı. İtalyan hükümetinin şir- Ekonomiyi Geliştirme Bakanlığı, Venezia Bölgesi, Trieste Ticaret
ketlerin ülke dışında faaliyet göstermelerini desteklediğini bildiOdası, Trieste Area Bilim Parkı, Friuli İnovasyon Parkı, Türk
ren Taşkın, Trieste Teknoloji Bölgesi ile de KOBİ’lerin büyüyüp
italyan Ticaret Odası, İtalyan Odalar Birliği (UNIONCAMERE),
gelişerek uluslararası hale gelmeleri amacıyla inovasyon, Ar-Ge, Trieste ve La Sapienza üniversiteleri ile proje destek kuruluşlarımarka, patent başta olmak üzere her alanda işbirliği yapılabilenın üst düzey temsilcileri yeraldı.
ceğini söyledi.
Toplantıda; KOBİ’ler arasında işbirliği, lojistik, teknolojik
15 Aralık 2004 tarihinde imzalanan iyi niyet protokolü ile
yenilikler, Türkiye’de yatırım teşvikleri ve kolaylıkları, çevre, fikri
kurulan Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin 4. Dönem Toplantısı, mülkiyet hakları, AB fonları, IPA fonlarına katılım, Karadeniz
Triseste’de gerçekleştirildi. Trieste Teknoloji Bölgesi’nin Türkiye
havzasına yönelik ENPI programı ele alındı.
ile ilişkilerini güçlendirmek istemesi nedeniyle bu kente yapılan
Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selçuk
toplantıya Türk tarafı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar YarGeçim, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğdımcısı Eyüp Şenol Ömeroğlu başkanlığında 18 kişilik üst düzey lu, İTÜ Arı Teknokent Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gülsün
bir heyetle temsil edildi.
Sağlamer, Arı Teknokent Genel Müdürü Nazire Peker, ODTÜ
Ekonomik işbirliğinin ağır bastığı toplantıya katılan heyette
Teknokent Uluslararası Projeler Direktörü Canan Sandıkçıoğlu,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Ayhan
Akdeniz Üniversitesi Antalya Teknokent Genel Müdürü Bekir
Yılmaz, Türk Patent Enstitüsü Başkan Vekili Doç. Dr. Yüksel
Bülent Özsoy ve TÜBİTAK Marmara Teknokent Müşteri İlişkileri
Birinci, KOSGEB Başkan Yardımcısı Hasan Tanrıöven, UlaştırSorumlusu Hülya Kerimoğlu’ndan oluşan heyet de teknoparklar
ma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü Daire Başkanı
arasında işbirliği imkanlarını görüştü.
ebsohaber 18 haziran 2008
ULUSLARARASI
İş dünyasına büyük
görev düşüyor
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve EBSO
Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türk iş
dünyasına İtalyan KOBİ’leri ile işbirliği
imkanlarını geliştirme konusunda büyük
görevler düştüğünü bildirdi. İtalya’nın
200 bin ihracatçı firmasının 120 bininin
10 kişinin altında işçiyle üretim yapmasını da İzmirliler’e örnek
gösteren Tamer Taşkın, şunları söyledi:
“İtalya’daki küçük ve orta ölçekli firmalar ülkedeki üretim
maliyetleri, küresel rekabet ve krizin etkilerinin yanısıra yeni
kuşakların da aile işini devam ettirme konusundaki kararsızlıklar
nedeniyle başka ülkelere gitme konusunda çalışmalar yapıyor.
Hükümet de firmaların İtalya’da kaldığında yaşayamayacaklarını gördüğü için “Batmış firmanın kimseye faydası yok, üretime
devam eden firma herkese yarar sağlar. Önemli olan İtalyan
markasının yaşamasıdır” mantığıyla hareket ederek uluslararası
açılımı destekliyor. Ancak İtalyanlar şirketin sahibi aile fertlerinin
yanısıra birkaç işçiyle faaliyet gösteren KOBİ oldukları için bir
başka ülkede üretim ve işbirliği konusunda cesaretli değiller. Bizim çalışmalarımızın temelinde de onları doğru bilgilendirmek,
yatırımlarını ülkemize ve kentimize çekmek, marka ve pazar
payı avantajını iş ortakları olarak birlikte değerlendirmek yatıyor.
Faaliyet konularına uygun eş şirletler bularak Türk partnerlerle
işbirliğinin yanısıra birlikte Avrupa Birliği Projesi yapma konusunda da çalışıyoruz.”
Her alanda işbirliği
ekipmanları ile gen teknolojisi alanlarında faaliyet gösterdiğini hatırlatan Taşkın,
teknoparkın ayrıca KOBİ’lerin büyüyüp
gelişerek uluslararası firma haline gelmesi, inovasyon, Ar-Ge, KOBİ-teknoparksanayi işbirliğini geliştirme, dünyadaki
haksız rekabete karşı bilgilendirme,
marka oluşturma, patent alma, finans
kaynaklarına ulaşmalarının yollarını gösterme görevi üstlendiğini anlattı. Taşkın, teknoparkın Türkiye’den doktora ve master
yapacak gençlerin Trieste’ye gelip yetişmelerini beklediğini de
haber verdi.
İtalyan hükümetinin de KOBİ’lerin
yurtdışına açılmasını desteklediğini söyleyen Tamer Taşkın, “Doğru
yönlendirme ile uluslararası alanda yeni bir açılım yakalarız” dedi.
İtalya’daki temasları sırasında bu ülkedeki firmaların
Türkiye’ye nasıl gelecekleri konusunda toplantılar yaptıklarını
ve ileriye dönük işbirliği projeleri konuştuklarını bildiren Taşkın,
İzmir’in hemen her sektörde uluslararası pazarda rekabet edebilen firmaları, hemen yatırıma başlanılabilecek organize sanayi
bölgeleri, nitelikli insan gücü, üniversiteleri, sosyal yaşamı ve iklimiyle Türkiye’nin yatırıma en uygun kenti olduğunu vurguladı.
Tamer Taşkın, İtalyan şirketlerinin enerji ve çevre yatırımlarıyla
ilgilendiklerini söyledi.
Trieste’deki Area Bilim Parkı’nın ticaretin gelişmesine paralel
olarak nakliye ve lojistiğin geliştirilmesi, enerji, gemi yapımı ve
Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkiler büyüyor
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilerin giderek güçlendiğini
bildirdi. İtalya’nın en fazla ticaret yaptığımız ülkelerin başında
geldiğini belirten Taşkın, geniş bir yelpazede ekonominin çeşitli
sektörlerinde başarılı işler gerçekleştirildiğini ifade etti.
İtalya’nın Trieste kentinde yapılan Türkiye İtalya İzleme Komitesi 4. Dönem Toplantısı’na katılan Taşkın, Akdeniz kültürünü paylaşan iki ülkenin birikimleri ve gelenekleriyle bölgedeki
gelişmelere katkıda bulunduklarına dikkat çekti. Son 10 yıllık
dönemde Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin son derece
memnuniyet verici boyutlara ulaştığını belirten Taşkın, “İtalya
2007 yılında 7.5 milyar dolarlık ihracatımız, 10 milyar dolarlık
ithalatımızla en fazla ticaret yaptığımız ülkeler arasında üçüncü
sırada. İlişkilerimiz bugün geniş bir yelpazede ve ekonominin
çeşitli sektörlerinde başarıyla yürüyor” dedi.
Ticareti geliştirelim
Tamer Taşkın, 1990 yılında kurulan Türk-İtalyan İş
Konseyi’nin çalışmalarını ortak toplantılar, yatırım seminerleri
ve bölgesel toplantılar çerçevesinde başarıyla yürüttüğünü, 15
Aralık 2004 tarihinde imzalanan iyi niyet protokolü ile kurulan
Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin de ilişkilerin gelişmesine
önemli katkılar yaptığını vurgularken, toplantıda ticaretin daha
da gelişmesini sağlayacak konuları gündeme getirdi.
İtalya’nın ticaretimiz açısından sadece varış ülkesi olarak
görülmediğini, Çeşme, Ambarlı ve Pendik’ten Trieste’ye giden
Ro-Ro seferleriyle önemli bir transit ülke konumuna geldiğini
anlatan Tamer Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle ihracatımızda önemli yer tutan bir an önce teslim
edilmesi gereken tekstil ürünleri ile bozulabilir gıda maddeleri
nedeniyle karayoluyla eşye taşımacılığı dış ticaretimiz açısından
son derece önemli. Ticaretimizin olumsuz etkilenmemesi için
geçiş belgesi sorunumuz çözülmeli, ikili transit belgelerin kotaları yüzde 50, transit belgenin kotasının da yüzde 100 oranında
artırılmasını bekliyoruz. 17.5 milyar dolarlık ticaret ortaklığı
bulunan iki ülke, bu ticaretin daha da gelişmesi için engelleri
kaldırmaya çalışmalı, geçiş belgesi kotaları gibi tarife dışı engeller yaratmamalı.”
Tamer Taşkın, Türkiye ile İtalya arasındaki ticaret hacminin
artırılması bakımından başta deniz taşımacılığı olmak üzere
ebsohaber 19 haziran 2008
ULUSLARARASI
gemi inşa, balıkçılık ve deniz turizmi alanlarında işbirliği yapılmasının uygun olacağına işaret ederken, denizcilik otoriteleriyle
sektörleri arasında başta eğitim olmak üzere teknik işbirliğinin
artırılmasının her iki ülkeye de büyük katkı sağlayacağını anlattı.
Odaların işbirliği
Türkiye İtalya İzleme Komitesi’nin 10 Mayıs 2007’de
gerçekleştirdiği toplantıdan bu yana TOBB ile İtalyan Odalar
Birliği (UNIONCAMERE) arasındaki işbirliğini geliştirme yönünde çaba sarfedildiğini belirten Taşkın, ekonominin iki çatı
kuruluşunun bölge odaları arasında işbirliğini teşvik etme, web
siteleri arasında link oluşturma konusunda mutabık kaldığını,
UNIONCAMERE’nin linkinin de TOBB web sitesine konulduğunu anlattı. Taşkın, İtalyan Dış Ticaret Ofisi ile de bögsel düzeyde
işbirliğini geliştirmeye yönelik projelerin hayata geçirileceğini
söyledi.
İki toplantı arasındaki dönemde en memnuniyet verici
gelişmelerin eğitim alanında kaydedildiğini de bildiren Taşkın,
üniversiteler arasıdaki işbirliği çerçevesinde TOBB ETÜ Güzel
Sanatlar Fakültesi ile Domus Academy arasında akademisyen,
öğrenci değişimi, ortak yüksek lisans ve sertifika programı açılması, TOBB ETÜ İİBF İktisat ve İşletme bölümleri için L’Aquila
Üniversitesi ile Erasmus öğrenci ve akademisyen değişimi için
anlaşma imzalandığını hatırlattı. Taşkın, Erasmus staj hareketliliği kapsamında ise TOBB ETÜ öğrencilerinin İtalyan firmalarında
staj yaptığını, bu program kapsamında işbirliği için İtalya’da
üniversite ve işletme arayışlarının sürdüğünü sözlerine ekledi.
Limanla yaşayan kent
Trieste’yi örnek bir liman kenti olarak gösteren
Taşkın, “Bir şehir limanıyla nasıl yaşar? Trieste’yi
Çeşme’den, Gemport’tan, İstanbul’dan giden gemiler yaşatıyor. Triesteliler “Çeşme ile aramızda
deniz otoyolu kurduk” diyorlar. İstanbul-Trieste
arasında her gün 6 gemi çalışıyor, yılda 240
bin kamyon taşınıyor. İhraç mallarımızın yüzde
30’u İtalya’ya, yüzde 50’si Almanya’ya, yüzde
20’si de diğer Avrupa ülkelerine gidiyor. Süveyş
Kanalı’ndan geçen her gemi Trieste’ye uğradığında Hamburg limanına göre 4 gün avantaj sağlıyor. Belediye ise hizmet sağlayıcıların etkinliğini
artırıp liman kapasitesini artırıyor. Şimdi başlanan
700 milyon Euro’luk yatırımın 250 milyonu yeni
konteyner terminaline harcanacak. 25 terminalin
bulunduğu demiryolu bağlantılı limanda 70 kilometrelik ray döşeli. Yeni yatırımla otoyol bağlantıları da artırılacak” dedi.
Tamer Taşkın, Trieste körfezinde sadece ticaret
ve yolcu gemilerinin geldiği liman bulunmadığını,
yat limanı, demir çelik fabrikası ve petrokimya
tesisi ile plajın da yeraldığına dikkat çekti. Taşkın,
“İnsanlar şehrin zenginliği içinde limanları, fabrikaları ve plajı değerlendirebiliyor. Aynı zenginliği
sağlamayı biz de başarmalıyız” diye konuştu.
ebsohaber 20 haziran 2008
HABER
KOBİ’lere küresel kriz uyarısı
Şirketler için denetim, vergi ve daStrateji belirlemeliler
Egeli KOBİ’ler finansman temini,
nışmanlık hizmeti veren KPMG, küreSeminerde sunum yapan KPMG Kurisk yönetimi ve şirket evlilikleri
sel finans ortamında KOBİ’leri uyardı.
rumsal Finans Danışmanı Hande Şenova
KOBİ’lerin kendilerine özellikle bu
konusunda bilgilendirilirken, geise, KOBİ’lerin finans temini yapmadan
ortamda çeki düzen vermeleri gerektiğini
lişmelerin yakından izlenip profesönce mutlaka strateji belirlemesi gerekrisk yönetimi ve finansmanı konularında
yonel yardım alınması önerildi.
tiğini vurgulayarak “Finansmana niçin
profesyonel yardım almalarının şart olduihtiyaç olduğu önceden belirlenmeli.
ğunu belirten KPMG Uzmanları, firmaŞirketin durumu, sektör içindeki konumunun irdelenmesinin
ları Basel 2 standartlarına uyum konusunda da acele etmelerini
yanısıra enflasyon gibi makro ekonomik gelişmeler de yakınistedi. KPMG, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği ve Ege Bölgesi dan takip edilmeli” dedi. Şenova, banka kredisi dışında bir çok
Sanayi Odası işbirliği ile düzenlenen seminerde Egeli KOBİ’ler
finansman yönteminin de olduğunun altını çizerek KOBİ’lerin
finansman temini, risk yönetimi ve şirket evlilikleri konusunda
farklı finansman kaynakları konusunda güncel bilgileri yakından
bilgilendirildi.
izlemesi gerektiğini de kaydetti.
KOBİ’ler ekonominin belkemiği
Seminerin açılış konuşmasını yapan KPMG İzmir Vergi Ortağı Ekrem Kayı, KOBİ’lerin sadece Türkiye’de değil, dünyadaki
az gelişmiş bütün ülke ekonomilerinde önemli bir yer tuttuğuna
dikkat çekerek KOBİ’lerin korunması gerektiğini belirtti. Gelişmiş devletlerin ve uluslararası ekonomik ve siyasal organizasyonların da KOBİ’lerin yaşaması için çaba gösterdiğini belirten
Kayı, “KOBİ’ler bizim gibi ülkelerde ekonominin belkemiği.
Türkiye’de toplam 1 milyon 720 bin işletme var. Bu işletmelerin
1 milyon 717 bini yani yüzde 99’unu ise KOBİ’ler oluşturuyor”
diye konuştu.
En büyük sorun sermaye yetersizliği
KOBİ’lerin en büyük sorununun da sermaye yetersizliği
olduğunu dile getiren Kayı, verim ve katma değer düşüklüğü,
yönetim ve denetim zaafiyeti, bilgi ve iletişim teknolojilerini
yenileyememe ve rekabet ortamına uyum sağlayamama gibi
sorunların da KOBİ’lerde devam ettiğini açıkladı.
Önce kendilerini tanımalılar
KPMG Türkiye Denetim ve Finansal Risk Yönetimi Bölüm
Başkanı Ebru Yardımcı da son dönemde yaşanan finansal krizin
de etkisiyle firmaların risk yönetimi konusunda artık daha çok
yatırım yaptığını kaydetti. Şirketlerin öncelikle kendilerini tanımalarını ve neye ihtiyaç duyduklarını öğrendikten sonra çözüm
üretmesi gerektiğini anlatan Yardımcı, bu konuda alınacak
profesyonel desteğin daha yararlı olacağını açıkladı.
Şeffaflık gelecek
KPMG Türkiye Denetim bölümü Ortaklarından Murat Alsan
ise firmalara çeki düzen verecek olan Basel 2 kriterlerini firmaların uygulamaya başlamasını gerektiğini kaydetti. Basel 2 ile
şeffaflığın geleceğini ve firmaların Avrupa’dan kredi ve finans
bulma imkanlarının artacağını belirten Alsan, Basel 2’nin son
2 yıllık karşılaştırmalı gelir tablosu ve bütçe istediğine işaret ederek şimdiden firmaların bu sisteme geçmelerinin şart olduğunu
sözlerine ekledi.
ebsohaber 21 haziran 2008
FUAR
Asansör sektörü İzmir’de buluştu
INELEX 2008 6. Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı,
asansör ve yürüyen merdiven teknolojisini İzmir’de buluşturdu.
Yurtiçi ve yurtdışı katılımlarla uluslararası bir platform haline gelen fuarda, asansör sektörüne yönelik en son ürün ve teknolojiler
sergilendi. Ege Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, KOSGEB,
Makine Mühendisleri Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası tarafından desteklenen INELEX 2008, dünyanın dört bir yanından
gelen yabancı müşteriler ile Türkiye’deki inşaat müteahhitleri,
mimar ve mühendisler, kamu kuruluşları ve bina yöneticileri,
akademisyenler ve diğer profesyonel ziyaretçileri Türk asansör
sektörü ile bir araya getirdi.
Efor Fuarcılık tarafından İki yılda bir düzenlenen INELEX
Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı, İzmir’de altıncı kez
kapılarını açtı. Yerli imalatımızın geldiği noktayı gösteren fuar,
sektörünün en önemli fuarından biri konumunda. Son yıllarda özellikle Ege Bölgesi ve çevresinde hızla artan yatırımlar,
asansör sektör temsilcilerinin bu bölgeye bakış açılarını önemli
ölçüde değiştirdi. Bunda Metro, tren istasyonu, havalimanları, iş
merkezleri, gökdelen ve toplu konut hamleleri ile modernizasyon çalışmaları dev bir potansiyelin kapılarının aralanması etkili
oldu.
Ege’deki değişimi fark eden asansör imalatçıları, kendilerine
buluşma platformu olarak INELEX Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı’nı seçti. Dünya ve Türkiye’deki ekonomik daralmaya
rağmen, 2006’da 83 olan katılımcı firma sayısı, bu fuarda 102’ye
ulaştı. Bilgi toplumunda, teknolojinin yaşamın her alanında değişimi zorunlu kıldığına vurgu yapan Efor Fuarcılık Genel Müdü-
rü Nuray Eyigele, kısa geçmişte hayalleri süsleyen birçok ürünün
yaşam biçimine dönüştüğüne dikkat çekti. Teknolojinin insanoğluna sunduğu önemli hediyelerden birinin de dikey ulaşım aracı
asansörler olduğunu belirten Eyigele, dev plazalarda, kulelerde,
hatta uçaklarda bile kullanılmaya başlanan asansörlerin kısa
sürede baş döndüren bir gelişim sürecinde olduğunu söyledi.
Eyigele, “Asansör endüstrisi, 21. yüzyılda, insanoğlu’na yeni ve
daha büyük sürprizler hazırlıyor. Sürecin doğru takip edilebilmesi için yıllar önce başlattığımız ihtisas fuarının ne kadar doğru bir
adım olduğunu şimdi daha iyi görebiliyoruz. Ekonomideki bu
çalkantılı geçiş döneminde yerli imalatçılarımızın yeni pazarlara
ulaşması için INELEX doğru bir kapı niteliğinde” dedi.
INELEX’in katılımcılarının büyük bölümü başta İzmir olmak
üzere Konya, Ankara, Gaziantep, İstanbul, Giresun, Bursa,
Gebze, Manisa, Antalya’dan olurken, ziyaretçi yoğunluğunu ise
Mısır, İran, Suriye, Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve
ebsohaber 22 haziran 2008
FUAR
Yunanistan’dan gelen alıcılar teşkil etti. İstanbul, Ankara, Bursa,
Denizli ve Antalya’dan da alım heyetleri geldi.
Standartlara uygun üretim ve denetim
INELEX kapsamında bu yıl Elektrik Mühendisleri Odası ve
Makine Mühendisleri Odası işbirliği ile asansör sektörünün
genel durumunun ve sorunlarının tartışılacağı “İzmir 2. Asansör
Sempozyumu” gerçekleşti.
İzmir Uluslararası Fuar Alanı konferans solonunda törenle açılan fuarda konuşan MMO Başkanı Emin Koramaz,
Türkiye’deki asansörlerin yüzde 30’unun güvenli olduğunu, 150
bine yakın CE işareti olmayan asansör bulunduğunu, bunların
hiç denetlenmediğini ve yaklaşık 10 milyon insanın kullandığını
söyledi.
Koramaz, MMO tarafından yapılan kontroller sonucunda
kullanımdaki asansörlerin yüzde 14’ünün güvenlik açısından
eksikleri bulunduğunun, yüzde 55’inin kesinlikle kullanılamaz
durumda olduğunun, yüzde 30’una güvenilebileceğinin ortaya
çıktığını dile getirdi. Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe
standartlara uygun üretim yapılması gerektiğini vurgulayan Koramaz, asansörlerin tesisinden sonra işletme ve bakım süreçlerinin
de mühendislik eksenli yürütülmesinin önemine işaret etti.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise, “Düzenli asansör denetimi, yerel yönetimlerin iki dudağının arasına
bırakılmamalı. Denetimleri zorunlu kılacak kanuni düzenlemeler yapılmalı” dedi.
EMO Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen de ülkeyi yönetenlerin mühendislik mesleğine bakışında problemler bulunduğunu savunarak, “Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın TMMOB’ye
gönderdiği yazıda, meslek odalarına kayıtlı üyelerimizin hizmetlerinin mesleki denetimine karşı çıkılmaktadır. Sayın Bakan, aba
altından sopa göstermektedir” diye konuştu.
MMO İzmir Şube Başkanı Mehmet Özsakarya ise İzmir’de
yerel yöneticilerin olumlu yaklaşımlarıyla periyodik kontrol
çalışmalarının 12 yıldır yürütüldüğünü, bu sürede 15 bine yakın
asansörün devamlı denetiminin sağlandığını aktardı. Asansör bakım firmalarının denetimsizliği ve bilgisizliğinin yol açtığı kaza
ve kayıpların en önemli sıkıntı olduğunu vurgulayan Özsakarya,
Asansör İşletme ve Bakım Yönetmeliği’nin acilen çıkarılmasını
istedi.
ebsohaber 23 haziran 2008
FUAR
En lezzetli fuar
Üzümün ve zeytinin anavatanı Anadolu’nun ürün çeşitliliğini
ve kalitesini sergilemek ve Türk firmalarının global pazardaki
rekabet güçlerini artırmasına yönelik girişimlere destek olmak
amacıyla düzenlenen VINOLIVE Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve
Teknolojileri Fuarı, İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda beşinci
kez kapılarını açtı. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, Ege
Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ziraat Odası ve TMMOB’a
bağlı Kimya Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası,
Ziraat Mühendisleri Odası, Üzüm Üreticileri Sendikası, Şarap
Sanayicileri Derneği’nin desteğini alarak gerçekleşen, üretim ve
teknolojinin buluştuğu fuara 150 firma
katıldı. Beşinci yılında da büyüme eğrisini
sürdüren Vinolive’yi 12 bin
993 kişi ziyaret
etti. Profesyonel ziyaretçiye yönelik bir sektör fuarı olarak gerçekleşen Vinolive’ye Fransa, Gürcistan, İtalya, Lübnan, Suriye,
Yunanistan, İngiltere, İsrail, BAE, Ukrayna, Polonya, KKTC,
Romanya, Ürdün, G. Kore, Filistin, Bulgaristan’dan de ziyaretçi geldi. Fuarın katılımcı ve ziyaretçi profilini sektör üretici ve
alıcıları, makine - yedek parça ve yan sanayi üreticileri, ziraatçılar, sektör tedarikçileri, lojistik destek hizmeti veren kuruluşlar,
sektörel dernek ve birlikler, otel ve zincir marketler oluşturdu.
Kalpaklıoğlu: İmajımızı düzeltmeliyiz
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Nedim Kalpaklıoğlu, fuarın her geçen yıl biraz daha büyüdüğüne dikkat çekerek, sektörün 2 milyar dolarlık ihracat yapan
bir sektör olduğunun önemini vurguladı. 2008-2009 yıllarında
iyi üretim beklediklerini belirten Kalpaklıoğlu, “Bu yılların ‘var
yılı’ olacağını düşünüyoruz. İnşallah düşündüğümüz gibi olur.
200-220 bin ton arasında üretim bekliyoruz. İhracata yine ağırlık
vereceğiz” dedi.
Yurt dışı pazarında etkili olabilmek için imajın önemine dikkat çeken Kalpaklıoğlu şöyle konuştu: “Sektörde İspanya birinci,
İtalya ikinci, Yunanistan üçüncü, biz ise dördüncü sıradayız. Biz
de hangi pazara gidersek gidelim kalitemizi artırarak, 500 bin
ton üretim yaparak imajımızı düzelteceğiz ve katmadeğerimizi
artıracağız.”
ebsohaber 24 haziran 2008
FUAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu ayrıca, Vinolive Fuarı öncesinde gerçekleştirilen EBSO Meclis
toplantısında sanayicileri bilgilendirerek fuarı ziyaret etmelerini
istedi. Şarap, zeytin ve zeytinyağı sektörünün 2 milyar doları
aşan bir ekonomik büyüklüğe ulaştığını, Vinolive’nin bu ürünlerin tanıtımında İzmir’i mermerden sonra yeni bir merkez haline
getireceğini vurgulayan Kalpaklıoğlu, bütün kurumların el ele
verip fuarın başarısı için çalıştıklarını ifade etti. Nedim Kalpaklıoğlu, yurtdışından alıcıların tüm masrafları karşılanarak İzmir’e
davet edildiğini de hatırlatırken, “Yurtdışındaki fuarlara gidilip
satış yapmak adına sarfedilen çabalar düşünüldüğünde yabancıların kentimize gelmesi avantajlı” diye konuştu.
Ürettiğimizi tüketmeliyiz
TBMM Zeytin, Zeytinyağı ve Bitkisel Yağlar Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur ise,
zeytin ağacı sayısının 2 milyona ulaştığını belirterek üretimin
birkaç kat arttığını söyledi. Fiyatları belirleyen unsurun arz
talep dengesi olduğunu ifade eden Uğur, “Maliyet ve girdiler yüksek diye çiftçi zarar ediyor. Hükümetler de bu talep
karşısında bütçe dengesini koruyabilmek için yetersiz
kalıyor” dedi. Dünyada 3 milyon ton zeytinyağı tüketildiğine dikkat çeken Uğur, Türkiye’nin bu konuda çok geride
olduğunu belirterek, “Türkiye’de kişi başına bir kg zeytinyağı
tüketiliyor. Bunu 2 kg yapabilirsek, ürettiğimizi tüketmiş olacağız” diye konuştu. Uğur, sektörde bir konsensus oluşmasının şart
olduğunu da sözlerine ekledi. UZZK Başkanı Prof.Dr. Mustafa
Tan da, dünyada en kaliteli zeytinyağının Türkiye’de üretildiğine
dikkat çekerek, tanıtım ve pazarlama eksiklikleri olduğunu, bu
fuarlar sayesinde de bu eksikliğin giderilebileceğini söyledi.
Açılışa katılan Uluslararası Zeytin Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Muhammed Ouhmad Sbitri, Türkiye’nin sektörde son beş
yılda önemli ölçüde büyüdüğünü belirtti. Türkiye’nin uluslararası zeytincilikte büyük bir paydar olduğunu belirten Sbitri, önemli
ölçüde zeytin üreten ülkelerin ihracat yapıyor konumda olması
gerektiğini söyledi.
ebsohaber 25 haziran 2008
FUAR
Vinolive sempozyumunda
sektörün geleceği tartışıldı
VINOLIVE 5.Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve
Teknolojileri Fuarı kapsamında gerçekleştirilen
uluslararası katılımlı Vinolive Sempozyumu,
dünyanın dikkatini İzmir’e çevirdi.
VINOLIVE’in en önemli etkinliklerinden biri,
dünyanın şarap, zeytin ve zeytinyağı politikalarına yön veren isimleri buluşturan uluslararası
Vinolive Sempozyumu oldu. Türkiye’nin şarap,
zeytin ve zeytinyağındaki gücünün ortaya konulduğu üç gün süren sempozyumda 7 oturum,
5 panel, 3 tadım etkinliği düzenlendi. 77 konuşmacının görüşlerini açıkladığı sempozyumu
300’e yakın üniversite, sanayi, üretim temsilcileri, meslek odası ve sivil toplum örgütleri
üyeleri ile fuar katılımcısı takip etti.
Sempozum ve fuarın birarada yapılması
olumlu bir sinerji yaratırken; alanında dünyanın en önemli isimleri etkinlik dolayısıyla İzmir’e geldi.
Sektörlerin gelişimine ve sorunlarına ilişkin önerilerin bilimsel boyutta tartışıldığı sempozyumda Uluslararası Bağcılık ve
Şarapçılık Federasyonu Başkanı Peter Hayes, sektördeki son
teknolojik gelişmelere dikkat çekerken, küresel
ısınmanın şarapçılığa etkisine değindi. Hayes
“İklim değişikliği ve artan hava sıcaklığı şaraplık
üzümün aroma yapısını ve dengesini değiştirecek. Sıcak kuşağın etkisinde kalacak bölgelerin
şarapçılığı yaşanacaklardan olumsuz etkilenecek. Türkiye de bu ülkelerden biri olabilir“
derken; Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Dönem Başkanı Prof. Dr. Shimon Lavee,
sempozyum katılımcılarını iki önemli konuda
aydınlattı. Zeytin yetiştiriciliğindeki verim ve
kalite artırımına değinen Lavee, uluslararası zeytin gen kaynakları projesinde gelinen aşamayı
ele aldı. Zeytincilik endüstrisinin geleceğinin
gen teknolojisiyle birlikte gelişeceğine dikkat
çekti. Lavee, Türkiye’nin etnik zeytin çeşitlerinin
korunmasını isteyerek, bu konuda Türk akademisyenlerle aynı
fikirde olduğunun altını çizdi.
Bilimsel sekreteryalığını TMMOB Kimya Mühendisleri
Odası’nın üstlendiği ve İZFAŞ tarafından gerçekleştirilen organizasyonda zeytin ve şarabın sağlık boyutu da tartışıldı.
ebsohaber 26 haziran 2008
FUAR
Türkiye, yeniden Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı
Konseyi’ne (IOC) girmeye hazırlanıyor.
Vinolive 2008 Fuarı’nda basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Prof.
Dr. Mustafa Tan, Türkiye’nin Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı
Konseyi’ne (IOC) yeniden üye olmak için çalışmalar gerçekleştireceğini ifade etti. Hükümet ve IOC ile beraber görüşmelerin
yapıldığını belirten Tan, konseye üyelik konusunda önemli bir
kapının aralandığını söyledi. Tan, konseye üyelik için bir an
önce çalışmaların başlayacağını belirtti.
Türkiye’nin, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’ne üye
olmamasının bir eksiklik olduğunu ifade eden IOC İcra Direktörü Muhammed Ouhmad Sbitri, hükümet ve IOC’nin görüşmelere başladığını ancak gerisini IOC’in Türkiye’deki muadili olan
UZZK ve özel sektör profesyonellerinin getirmesi gerektiğini
söyledi.
Türkiye’ye ihtiyacımız var
Hükümet kanadında Tarım Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ve müsteşarlıklar nezdinde resmi görüşmelerde bulunulduğunu ifade eden Sbitri, “Türkiye’nin konseye üye olması için
elimizden geleni yapacağız. Türkiye’nin doğal yeri burası ve burada olmaması bir eksiklik” dedi. Türkiye’ye ihtiyaçları olduğunu
anlatan Sbitri, şöyle konuştu: “Resmi görüşmelerde bulunduk
bu görüşmeleri hızlandırmak için çalışılması gerekiyor. Bütün
bu ülkelerin hepsi Türkiye’nin yerini dolduramaz. Türkiye’nin
zeytini ve zeytinciliği güçlü. Büyük bir üretici olan Türkiye’ye
Türkiye
yeniden
IOC’ye
girme
hazırlığında
ihtiyacımız var. Türk uzmanların, delegasyonunun mevcudiyeti,
konseyde, İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin ağırlığına karşı
denge sağlayacak ve dünyanın ikinci büyük zeytinyağı üreticisi
ve ihracatçısı olacaksınız.”
Konseyde olmayan tek ülke Türkiye
Sbitri, zeytin ağacının ana vatanı ve üretimi dünya ikinciliğine giden Türkiye’nin, böyle bir platformda olmamasının
kayıplarından değil kazanamadıklarından bahsetmek gerektiğini
söyledi. 10 yıl boyunca Türkiye’nin çalışmalarını devam ettirdiğini ve kendi yolunda ilerlediğini anlatan Sbitri, şöyle konuştu:
“Gelişmesini ortaya çıkardığı fuarda da görebilirsiniz. Kaybettiklerinden değil kazanamadıklarından bahsedebiliriz. Formasyon,
teknoloji transferi, promosyon, eğitim ve normların ve standartların sağlanmasında söz sahibi olma gibi şartlarını kaybetti.
Dünyada üretici olup da katılmayan tek ülke Türkiye. Arjantin
ve Şili bugünlerde üye oldu.”
27 Avrupa Birliği ülkesinin, 14 AB dışındaki ülkelerin IOC’ye
üye olduğunu belirten Sbitri, Türkiye’nin üye olmaması halinde
UZZK’nin eksik kalacağını söyledi.
Zeytinyağını Çin ve Hindistan pazarına sokmak için 2,5 milyon
avroluk promosyon yaptıklarını belirten Sbitri, sözlerini şöyle
tamamladı: “Bu çalışmanın ardından Hindistan’ın 2 bin 500 ton
zeytinyağı ithal edildi. Ülkede gümrük vergisinin yüzde 40’tan
7’ye indirildi. ABD’nin de IOC promosyon faaliyetleri sonucunda tüketimini yılda yüzde 4-6 oranında artırarak geçen yıl 270
bin ton yağ ithal etti.”
ebsohaber 27 haziran 2008
HABER
Gıda sanayicisi AB’ye hazırlanıyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO)
nında artış yaşandığını belirterek, “Bu fiyat
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
artışları devam edecek. Bu artış kaçınılmaz.
Ege Bölgesi Sanayi Odası üyesi
Nedim Kalpaklıoğlu, “Gıda, önümüzDünya nüfus artışı korkunç ve insanların
gıda sanayicileri, sektörel etki
deki dönemde petrolden daha değerli
birinci önceliği gıda. Gıda, önümüzdeki
analizinde AB ülkelerinin daha
olacak” dedi.
dönemde petrolden daha değerli olacak”
önce yaşadığı deneyimler inceleEge Bölgesi Sanayi Odası, Avrupa
dedi.
nerek yol haritası çıkarıldı.
Birliği uyum sürecinde yürürlüğe koyulNedim Kalpaklıoğlu, tarım arazilerinin
ması düşünülen mevzuatta öngörülen
sanayiye açılmasının önlenmesi ve biyotedbirleri masaya yatırmak ve bu süreçten tarım ve tarıma dayalı yakıt uygulamasının iki kez düşünülmesi gerektiğini de vurgusanayi sektörünün nasıl etkileneceğini değerlendirmek için AB
ladı. Gıda krizinden en çok yoksul ülkelerin etkileneceğini dile
Uyum Sürecinde Tarım ve Tarıma Dayalı Gıda Sanayi Sektörel
getiren Kalpaklıoğlu, sözkonusu ülkelere yardım kampanyası
Etki Analizi Bilgilendirme Toplantısı düzenledi. EBSO Meclis
başlatılmasının önemine değindi.
Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda AB üyelik süreci yaşaKalpaklıoğlu, GAP’ın çok büyük bir proje olduğunu ifade
mış ülkelerde yaşanan değişiklikler de katılımcılarla paylaşıldı.
ederek, projenin tamamlanmayan yüzde 50’lik kısmının bir an
Ayrıca toplantıda AB müzakere sürecinde başta Küçük ve Orta
önce bitirilmesi gerektiğini kaydetti. Kalpaklıoğlu, yeni tarım araBüyüklükteki İşletmeler (KOBİ) olmak üzere ekonomik hayat
zileri açacak, sulama sorununu çözecek, ürün çeşitliliği sağlayaüzerinde ortaya çıkacak değişikliklerin bilinip önlem alınmaması cak projeyi gönülden desteklediklerini söyledi.
halinde sanayicileri ve ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileAB’ye uyum sürecinde mevzuattaki değişikliklere uyum
yeceği de ortaya kondu.
sağlamak için Tarım Bakanlığı ve meslek kuruluşlarının güzel bir
Toplantıda katılımcılara seslenen EBSO Yönetim Kurulu
birliktelik oluşturduğunu, yasal boşlukların doldurulmaya çalışılBaşkan Yardımcısı Kalpaklıoğlu, gelecek günlerde en önemli
dığını söyleyen Kalpaklıoğlu, “Türkiye’deki en büyük sıkıntı yakonulardan birinin gıdadaki arz problemi olacağını söyledi.
salar olduğu halde uygulamada sıkıntılar yaşanması. Bizler artık
Son yıllarda çeşitli sektörlerde küresel ısınma, tarım alanlamerdivenaltı firmalarla boğuşa boğuşa yorulduk” diye konuştu.
rının azalması ve dünya populasyonun artması nedeniyle gıda
AB Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi Komitesi Başkanı ve
problemi çıktığını söyleyen Kalpaklıoğlu, geçen yıl bazı ülkelerEBSO Meclis Üyesi Kürşat Yuvgun da Türkiye’de rehabilitasyode çeşitli tarım ürünlerinin hiç olmadığını kaydetti. Kalpaklıoğlu, na en fazla ihtiyaç duyan sektörün tarım ve tarıma dayalı gıda
dünyada gıda fiyatlarında son bir yıl içinde yüzde 40-50 orasanayi olduğunu ifade ederek, bu rehabilitasyon için yatırım ve
ebsohaber 28 haziran 2008
HABER
finansman gerektiğini belirtti. Yuvgun, bu konuda AB’nin katılım
sürecinde aday ülkelere sunduğu mali yardımlardan yararlanılabilineceğini söyledi.
Toplantıda “AB üyelik süreci ve üyeliğin tarım sektörüne
etkisi” konulu bir sunum yapan Ortadoğu Teknik Üniversitesi
(ODTÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim görevlisi Prof.
Dr. Erol Çakmak, tüketicilerin düşen fiyatlar sayesinde AB’ye
uyum sürecinden yararlanacağını belirterek Türkiye’nin kendi
içinde de müzakere içinde olması gerektiğini kaydetti. Ulusal
tarım politikasının AB’ye üye olunması halinde de önemini koruyacağına dikkat çeken Çakmak, ulusal politika uygulamalarının
amaca ulaşmada kalıcı izler bırakması gerektiğini savundu.
AB Genel Sekreterliği Tarım ve Balıkçılık Daire Başkanı
Fatma Can Sağlık, AB’ye tam üyelik müzakerelerinde tarımın
en ağırlıklı yeri tuttuğunu hatırlattı. Tarama Sonu Raporu’nda
yeralan tespitlere göre Türk tarım politikasındaki yeni reformların AB Ortak Tarım Politikası’ndaki gelişmeleri takip etmediğini
ileri süren Sağlık, “AB’nin aksine üretimden bağımsız doğrudan
destekten üretime ilişkili doğrudan desteğe ve fiyat desteğine
yöneliniyor. Ulusal Çiftçi Kaydı, sadece prim için başvuran çiftçileri kapsıyor” dedi.
Katılım sürecinde, müzakerelerde önemli olan rakamların
temini için güvenilir istatistiki veri elde edilmesine yönelik çalışmaların artırılması gerektiğini bildiren Fatma Can Sağlık, AB’ye
üyeliğin Türk tarımına olası etkileri konusunda çok iyi çalışma
yapılmasını, sorun yaşayabilecek alt sektörlerin belirlenip iyileştirici tedbirler alınmasını istedi. Sağlık, “Türk tarım sektörünün
AB’deki tarımsal yapı ile uyumlu hale getirilmesi, böylece sürdürülebilir ve rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması öngörülmeli. 2010 sonrasındaki destekleme araçları bu hedefe ulaşmak
için uygun nitelikte olmalı ve üyelik sonrasında geçerli olacak
destekleme araçlarına geçişi kolaylaştırılmalı” diye konuştu.
Fatma Can Sağlık, kurumsal yapılanma ile sivil toplum diyaloğundaki öncelikleri de tarım ve kırsal kalkınmada; sürdürülebilir üretim yöntemleri, verimlilik, rekabet edebilirliğin artırılması,
üretici örgütleri için pazarlama kanalları, kırsal kalkınma girişimleri, arazi yönetimi, karar alma mekanizmalarına katılım. Gıda
güvenliği, hayvan ve bitki sağlığında; AB politikalarına uyum
ve uygulama, gıda zincirinde izlenebilirliğin sağlanması için
sistem ve yöntemlerin kurulması. Balıkçılıkta ise AB politikalarına uyum ve etkin uygulama mekanizmaları, üretici örgütlerinin
çalışması ve rolü, pazarlama standartlarının uygulanması olarak
sıraladı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Gıda Birimlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Nevzat Artık ise, gıda ihracatının
yaklaşık yüzde 45’’nin AB ülkelerine yapıldığını hatırlatırken, AB
ile uyum çalışmaları kapsamında Türkiye’de gıda güvenliği ve
kontrol sisteminin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi
AB eşleştirme projesiyle gerek sektör gerekse teşkilatın uyumunda önemli adımlar atıldığını bildirdi.
Türk Gıda Kodeksi çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Artık,
bugüne kadar yayınlanan 94 tebliğden 91’inin yürürlükte olduğunu, bunlardan 65’inin AB mevzuatına uyum çerçevesinde
hazırlandığını bildirdi.
Meslek komitelerine
insan kaynakları eğitimi
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerinin rekabet ortamında
başarılı olması için eğitimlere aralıksız devam ederken,
Meslek Komitelerini üretimin en önemli unsuru insan kaynakları konusunda bilgilendirdi.
Meslek Komitesi üyelerinin aktif katılımının sağlandığı programda EBSO sosyal danışmanı Gül Kırçıl eğitimci
olarak rol aldı. Günümüz dünyasında şirketlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için tek koşulun müşteri memnuniyeti
olduğunu vurgulayan Gül Kırçıl, üretilen mal ve hizmetin
kolaylıkla tüketildiği dönemin sona erdiğini, rekabetçi
ortamda müşteriye kaliteli ve ucuz ürünü sunabilen ve ürününü müşterisinin gözünde rakiplerinin ürünlerinden daha
çekici kılabilen organizasyonların ayakta durmayı başarabildiğini örneklerle anlattı. Aynı fiyatta ve kalitede ürünlerin
başka kurumlarca da üretilebilmesinin mümkün olduğunu,
fakat önemli olanın yaratılan farkla müşteri tarafından
tercih edilmesinin tek koşulunun fark yaratma becerilerine sahip insan kaynakları olduğu üzerinde duran Kırçıl,
kurumun vizyonunun çalışanlar tarafından benimsemesinin,
profesyonel çalışma kültürünün insan kaynaklarına yatırım
yapılmasını zorunlu kıldığını ifade etti.
Eğitimin ikinci bölümü, konuyu daha canlı tartışmayı sağlayan grup oyunuyla devam etti. Grup oyununda,
hedeflenen sonuca birden fazla insanın yapabilirlik gücü ve
yeteneğiyle, en kısa zamanda en doğru biçimde ulaşılması
bekleniyordu. Her oyundaki gibi bu programdaki oyunun
da bir yarışma birincisi grubu vardı. Grubun, hızlı karar
vermesi, amacı doğru anlaması, farklı becerilerdeki insanların hızlı işbirliğine girip herkesten önce bitirmesi önemliydi.
Birinci bitiremeyen grupların neden bitiremediği, erken
bitiren grubun neyi daha iyi yaptığı tartışıldı. Tüm organizasyonların rekabetçi piyasa koşullarında, sahip oldukları
kaynakları amaca uygun biçimde en verimli kullanmalarının
yolunun, insan kaynaklarında yaratılacak farklılık olduğu
eğitim programının konusu gereği bir kez daha dikkate
alınmış oldu.
ebsohaber 29 haziran 2008
HABER
Organik kümelenme modelinin
temelleri İzmir’de atılıyor
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın AB Kaanlamda tarımsal üretim ve dış ticarette
tılım Öncesi Mali Yardım Projesi çerçeolduğu gibi, organik tarım alanında da
Üretim ve ihracatta yaşanan
vesinde yürüttüğü ‘Ulusal Kümelenme
Türkiye’nin lideri konumundadır. Bu
sorunların gündemden düşmediği
Politikasının Geliştirilmesi Projesi’ kapçerçevede, Ülkemizde kurulacak ilk
gıda sektöründe yıldızı parlayan
samında pilot uygulama olarak başlatılan
kümelenme projelerinden birisi olması
organik tarımda en etkili projeler
organik tarım kümelenmesi merkezi olaitibariyle Organik Tarım Kümelenme
İzmir’de başlatılıyor.
rak görülen İzmir’de tanıtıldı. Dış Ticaret
Projesi’nin merkezi olarak İzmir’in
Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü
belirlenmesi çok isabetli olmuştur’’ dedi.
Proje Koordinasyon Birimi Yöneticisi Tarık Sönmez, İzmir merTürkmenoğlu kümelenme projesi ile birlikte üreticiden, imalatçı
kezli yürütülen organik kümelenme çalışmalarının Türkiye’nin
ve ihracatçıya, ambalajcıdan akademik araştırmacıya ve resmi
kümelenme stratejisine ışık tutacağını aktardı. Sönmez, ‘Ulusal
kurumlara kadar tüm paydaşlardan belirli sayıda temsilcinin
Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi’ kapsamında
katılımıyla çalıştaylar düzenleneceğini belirterek ‘’İlk aşamada
Bursa ve çevresinde otomotiv ve yan sanayi, Gaziantep ve
sektörümüzün analiz edilerek vizyon, ana strateji, temel başarı
Adıyaman’da tekstil ve hazır giyim ve Ankara’da da yazılım
unsurları, ihtiyaç duyulan beceri ve yetenekler belirlenerek İzmir
kümelerinin pilot uygulama olarak başlatılacağını belirtti.
Organik Ürün Kümesi için bir yol haritası çıkartılması planlanıSönmez, Mart 2009’a kadar sürecek projenin 6 milyon avroyor. Oluşturulacak küme Türkiye’de kurulması öngörülen diğer
luk maliyetinin bulunduğunu ifade etti.
9 küme için bir başarı hikayesi olması bekleniyor’’ dedi.
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)’inde yapılan tanıtım toplantısının
açılışını yapan EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, organik tarımda kümelenme projesinde merkez olarak
İzmir’in belirlenmesinin çok isabetli bir karar olduğunu belirtti.
Türkmenoğlu, 1986 yılında ithalatçıların talepleri ile kuru
meyvede başlayan organik tarım sektörünün hızla geliştiğine
dikkat çekti. Gelinen noktada dünya genelinde bu sektörün
iş hacminin 40 milyar doları aştığını, Türkiye’de de 2007 yılı
itibarıyla 16 bini aşan sayıda üreticinin 174 bin hektar alanda,
201 çeşitte 568 bin ton organik ürün ürettiğini belirten Türkmenoğlu, geçen yıl 150 milyon dolar düzeyinde ihracat yapıldığının tahmin edildiğini, 5 milyon dolarlık da iç piyasa hacminin
bulunduğunu dile getirdi. Türkmenoğlu, Türkiye’de organik
üretimin yapıldığı ve üretim sertifikası olan tüm arazilerin yüzde
36.8’inin İzmir’de olduğunu, üretimin yüzde 26.1’inin burada
gerçekleştiğini ve üreticilerin yüzde 34.5’inin Ege Bölgesi’nde
bulunduğunu vurgulayarak, “Türkiye ihracatının en az yarısının
Ege Bölgesi’nden yapıldığı tahmin ediliyor. Ege Bölgesi, genel
ebsohaber 30 haziran 2008
GÖRÜŞ
Risk yönetimi
Risk yönetimi asırlardır uygulanmaktaİlkeleri
dır. İlkel insanlar hayatın belirsizliklerine
Risk yönetiminde belli ilkelere dikkat
karşı korunma sağlamak amacıyla gruplar
etmek gerekiyor. Şeffaflığı bir yönetim anhalinde yaşamaya başlamışlardı.
layışı olarak benimsemek fayda sağlıyor.
Bugün bile farkına varmadan düzenli
Risk, yapısı itibariyle belirsizlik içeren
bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz. Sağlıklı
bir kavramdır. Risk yönetiminde en önemli
yaşamak için belli bir besin düzeni takip
faktör, kullanılan teknikler değil, riski deediliyor. Organizasyonların uyguladığerlendiren deneyimlerdir. Dolayısıyla değı risk yönetimide günlük hayatımızda
neyimli yönetici ve danışmanlarla çalışma
belirsizliklere karşı aldığımız önlemlere
tercih edilmelidir. İşin farklı riskleri dengeli
V. Fatih Uyal
benziyor.
[email protected]
bir şekilde üstlenecek yapıda kurulmaRisk yönetimi ortamdaki riskleri belirsına dikkat etmek gerekiyor. Disiplinli
leyen, onların kritik değişkenler ve fonkbir yaklaşımla düzenli olarak kontrolün
siyonlar üzerindeki etkilerini araştıran ve
sağlanması da önem taşıyor. Getirilerin
Risk yönetiminde ilk yapılan fiziki
koruma amaçlı mekanizma veya stratejiler
problemleri ve sorumluluk yönleri- de düzenli olarak ölçülmesi ve takip
geliştiren bir tekniktir.
edilmesi iyi bir yönetim için gereklidir.
ni görmektir. Firmalar risk yönetiRisk yönetiminin amacı; işletmelerin
mi sayesinde sermayelerini üretim Bugün ekonomik koşulların çok değişken
amaçları ve hedeflerine ulaşmaları için en
olması iş dünyasının artık alışıldığı şekiliçin kullanabilirler..
etkin, en hızlı ve en güvenilir yolları araşde yürümesini mümkün kılmamaktadır.
tırmaktır. Risk yönetimi sadece sigortalaTeknolojinin, iletişim araçlarının hızla
ma değildir. Risk yönetimi bütün risk tipleri ile ilgilenir çünkü
gelişimi ve internet ortamının kullanılmasının artması karar vergeniş bir yönetim fonksiyonudur. İşletmelerin yapısı ne olursa
me konumunda bulunan iş adamlarının ve yöneticilerin birçok
olsun (sermaye, organizasyon, hedefler, iş kolu vb) işletme yöne- belirsizlikle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
timi, stratejik, operasyonel ve risk yönetim fonksiyonunu yerine
getirmekle yükümlüdür. Stratejik yönetim işletmenin amaçlarını,
Sigortada risk yönetimi
hedeflerini ve bu hedeflere ulaşılması için kullanılacak stratejiEn büyük risk hangi riske sahip olduğunuzu ve bunu ortadan
lerin belirlemesi için yapılan tüm faaliyetleri içerir. Operasyonel
kaldırmak için gerek fiziksel olarak, gerekse de fiziksel olarak
yönetim, işletmeyi amaçlarına götüren tüm faaliyetlerin yönetilkaldıramayacağımız rizikoda taşıyamayacağımız riskleri sigorta
mesini ve koordine edilmesini kapsar. Risk yönetimi ise amaçteminatları vasıtasıyla transfer edilmesidir. Risk yönetiminde ilk
lara doğrudan ulaşılması için yapılması gereken faaliyetleri ve
yapılan, birincisi fiziki problemleri görmek ve ikincisi de sorumçalışmaların yönetilmesini ve yürütülmesini kapsar.
luluk yönlerini görmektir. Risk yönetimi, kendi finansal sağlığını
İşletmenin faaliyet göstermekte olduğu ortam risksiz olsaydı
korumak için yaptırılması kesinlikle gerekli bir şeydir. Alacarisk yönetimine gerek kalmayacaktı. Fakat, faaliyet göstermekte
ğınız fiziki önlemlerle kazaların meydana gelmesini önlemek
olduğumuz ortam belirsiz olduğu sürece risk yönetimi vazgeçillazımdır. Firmalar, bunların ne tür önlemler alınarak kazaların
mez bir fonksiyon olmaya devam edecektir.
olmayacağını anlatabilirler. Eğer kaza da olursa çevreye verilen
Aşamaları
Risk yönetiminde öncelikle potansiyel risklerin belirlenmesi
gerekiyor. Örneğin her şirket girdileri, üretim süreçleri, piyasa
şartları, finansal piyasalar, hukuka aykırılık, kanunlarda ve denetim kurumlarındaki değişiklikler ve vergi konularındaki risklerini
belirlemelidir.
İkinci adımda ise tanımlanan risklerin gerçekleşme olasılıkları ve gerçekleşmeleri durumunda kuruma yükleyeceği maliyetler
ile ilgili değerlendirmelerin yapılmasıdır.
Bu değerlendirme ışığında riskler gruplandırılarak alınacak
tedbirler belirlenir. Örneğin,potansiyel etkisi yüksek ancak gerçekleşme olasılığı düşük risklerin kiralama gibi farklı finansman
yöntemleriyle yönetilmesi sağlanırken, potansiyel etkisi düşük
ve gerçekleşme olasılığı yüksek risklerin azaltılması için yatırım
yapılması tercih edilebilir.
zararları şirketler sigorta yoluyla transfer edebilirler ve sermayelerinden yemezler.
Risk mühendisinin yaptığı şey, o risklerin azaltılması ya da
ortadan kaldırılması için gereken bir takım mühendislik önlemlerinden bahsetmektir. Firmalar risk yönetimi sayesinde sermayelerini üretim için kullanabilirler. Risk yöneticilerinin görevi
de bu potansiyel riskleri belirlemek, giderebiliyorsa önlemleri
söylemek ama ondan sonra şirket yöneticilerini almaları gereken
tedbirler konusunda uyarmak diyebiliriz.
Sigortacının kestiği sigorta poliçesi en son yapılan işlemdir.
O ana kadar bilgiye, tecrübeye dayalı çok büyük bir danışmanlık hizmeti vardır. Risk yönetiminin riskleri ortadan kaldırmaya
yönelik fiziki çalışmaları vardır. Ama daha önemlisi, sigortanın
çok değişik poliçeleri ile ortadan kaldırabileceğini bilecek kadar
sigortanın içine girmiş kişiler olması gerekiyor.
“Önce riskinizi bilin, sonra sigortanızı alın”
ebsohaber 31 haziran 2008
HABER
Ortadoğu ve
Afrika’ya açılan kapı
Dubai Automechanika Middle East,
otomotiv ve yan
sanayi sektörüne yeni
ufuklar ve pazarlar
açarken, İzmirli firmaların katılımlarıyla
iş bağlantıları da
artıyor..
Otomotiv Yan Sanayinin önemli fuarlarından olan, Ortadoğu ve Afrika’ya açılan tek kapı olarak görülen Automechanika
Middle East 2008 fuarı bu yıl 1-3 Haziran 2008 tarihleri arasında
Dubai’de gerçekleştirildi. Türk otomtoiv ve yan sanayi üreticilerinin de büyük ilgisini çeken 45 ülkeden 950 katılımcı ile 16
ülke standının yeraldığı uluslararası fuarı 15 bin civarında kişi
ziyaret etti.
Fuara katılan diğer ülke sanayicileri ile bire bir görüşmeler
yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, dünya otomotiv sektörü hakkındaki son gelişmeleri
İzmirli sanayicilere aktardı.
İhracatın her Türk üreticisi için önemine değinen Taşkın, Automechanika Middle East 2008’in otomotiv yan sanayi açısından
sektörel rekabete açık dinamik ve teknolojik bir iş ortamı sağladığını, Ortadoğu ve Afrika pazarlarına mutlak bir giriş kapısı
olduğunu kaydetti.
Tamer Taşkın, “Otomobil, otomobil parçaları, aksesuarları
ve gereçlerinden oluşan pazar, Orta Doğu’da milyar dolarlık
bir iş. Resmi sanayi ortalamalarına göre bölgede 6 milyon araç
bulunurken Birleşik Arap Emirlikleri’nde ağırlığını Japon, Avrupa
ve Amerikan menşeli araçların oluşturduğu 1,4 milyon otomobil
var. Bu rakam her yıl yüzde 10 oranında büyüyor. İzmirli sanayiciler olarak bölgemizin yıldız sektörü otomotiv ve yan sanayi
alanında mutlaka bu pazardan pay almak için çalışmalıyız”
dedi.
Sultan Al Mansouri açtı
Dubai Uluslararası Sergi ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen
ebsohaber 32 haziran 2008
HABER
ve Messe Frankfurt tarafından dünyada düzenlenen 12 Automechanica Fuarından biri olan Orta Doğu Automechanika Fuarı’nı
Dubai Ekonomi Bakanı Sultan Bin Saeed Al Mansouri, sektörün
en önemli sanayicileri, tedarikçileri ve distiribütorleri ile birlikte
açtı. Sultan Al Mansouri, uluslararası otomotiv üreticilerinin 46
milyar AED’lik pay almayı hedefledikleri fuarın bölgedeki en
önemli ekonomik etkinlik olduğunu ifade etti. ifade edildi.
İzmirliler mutlu döndü
Dubai’de gerçekleştirilen Ortadoğu Automechanika Fuarı’na
katılan İzmirli firmalar ATP Dizel/AA Dış Ticaret, Beşer Balatacılık, Dönmez Debriyaj, Petrofer Türkiye, Pompasan, Temel
Conta, Tirsan Kardan mutlu döndü. Dubai’yi üs olarak kullanıp
Ortadoğu’ya ihracat yapan İzmir firmaları, fuarda halen aralarında iş bağlantısı bulunan müşterileriyle buluşurken, yeni ziyaretçiler ve katılımcılarla da biraraya gelerek ihracat pazarlarına
yenilerini eklemeye çalıştı.
Fuarda yeni ürünlerini tanıttıklarını, yeni müşterilerle görüştüklerini belirten AA Dış Ticaret firma sahibi İsmail Acanerler,
bunun ihracat rakamlarına da yansımasını hedeflediklerini söyledi. Acanerler, “Ortadoğu pazarında kalıcı olabilmek için güven
ve kalite çok önemli” dedi.
Dönmez Debriyaj İhracat Müdürü Ziya Us, Dubai’deki fuarda
katılımcı ve ziyaretçiler açısından yoğunluk yaşandığını söylerken, “Mevcut müşterilerimizin yanısıra potansiyel müşterilerle de
önemli görüşmeler yaptık. şimdi iletişim halindeyiz ve iş ilişkisi
kurmayı hedefliyoruz. Ortadoğu’da ya orijinal ürün ya da çok
ucuz taklit ürünler var. Fiyat unsuru oldukça baskın. Artık talep
değişiyor, biz de değişen talebi yakalamaya çalışıyoruz” diye
konuştu.
Pompasan Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Sezai
Çakmak da, Dubai’de iyi bir fuar atmosferi yaşadıklarını söyledi.
Dubai’de yeni müşterilerle görüşüp bu bölgeye yaptıkları ihracatı
artırmayı hedeflediklerini belirten Çakmak, “Sadece Dubai’ye
satış yapmıyoruz. Ürdün, Mısır, İran, Suudi Arabistan, Irak, Lübnan, hatta Sudan gibi çevre ülkeleri de değerlendiriyoruz. Çin ve
Hindistan ile rekabet ediyoruz. Kalitesi düşük olanın bu pazarda
şansı yok” dedi.
Temel Conta Yönetim Kurulu Başkanı Temel Kip, daha önceki
yıllarda ziyaret ettikleri Dubai Automechanika Fuarı’nda 2 yıldır
katılımcı olarak yeraldıklarını bildirdi. Mevcut müşterilerinin yanısıra fuar nedeniyle tanışıp işbirliği başlatacakları yeni müşterilerinin de olacağını söyleyen Temel Kip, “Fuara devamlı katılmayı
düşünüyoruz. Bu yılki iş bağlantılarımızdan yüzde 15 civarında
ihracat artışı hedefliyoruz. Araplar organize şekilde iş yapıyorlar.
Ekonomi gayet açık. Dubai Ortadoğu için bir kapı, çevresindeki
ülkelerle de iş yapabiliyoruz” diye konuştu.
Tirsan Kardan Dış Ticaret Sorumlusu Enis Conku da, ikinci
defa katıldıkları Dubai Automechanika Fuarı’nda ürünlerinin ilgi
gördüğünü belirtirken, “Katılımcı ve ziyaretçi açısından yoğun
olan fuarda yeni iş bağlantıları gerçekleştirdik. Dubai’deki distribütörümüzün yanısıra çevre ülkelerden gelenlerle de görüştük.
Ortadoğu ve Güney Afrika için yeni anlaşmalar imzaladık. Fuarda yaptığımız bağlantılar ihracat rakamlarımıza olumlu yansıyacak” dedi.
ebsohaber 33 haziran 2008
Dubai
fuarına
katılan
İzmirli
sanayiciler
yaptıkları
yeni iş
görüşmelerinin ihracatlarına
olumlu
yansıyacağını ifade
ederek
umutlu
konuştu.
HABER
77. İEF’nin uluslararası startı verildi
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, dünya ülkelerine,
büyükelçileri aracılığıyla, İEF’ye katılım çağrısı yaptı. 77. İEF’nin
uluslararası startı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve İZFAŞ’ın ortaklaşa düzenlediği resepsiyonda verildi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ile İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen 77. İEF Tanıtım Resepsiyonu, Ankara Hilton Oteli’nde
gerçekleştirildi. 40’ı aşkın ülkenin diplomatının katıldığı geceye,
büyükelçilerinin ilgisi dikkat çekti. Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı
ise Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün temsil etti.
EBSO Ankara Temsilcisi Necip Çakır da kokteylin önemli konukları arasındaydı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan konuşmasında
“Türkiye’nin bugün itibariyle dış ticaret hacmi 250 milyar doları
aşmıştır. Bugün Türkiye, uluslar arası yatırımcılar hecdinde
artık, sadece ekonomik potansiyeli yüksek bir ülke olarak değil,
geleceğine güvenle duyulan ve dünya ekonomisinde rekabet
edebilmek için yatırım yapılmazı gereken bir çekim merkezi
konumundadır.
Ülkemizde yaşanan bu gelişmelerin Türk işadamları ile
dostlarımız olarak kabul ettiğimiz dünya ülkelerinin sanayici ve
işadamları arasında paylaşılmasını bütün kalbimle arzulamaktayım. Bu randevunun adresi Uluslar arası İzmir Fuarı’dır. 22-31
Ağustos 2008 tarihleri arasında açılacak olan 77. İEF’ye tüm
ülkelerin katılımından ve açılış kurdelesini birlikte kesmekten
sonsuz mutluluk duyacağım” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise
Türkiye’nin uluslararası ilk fuar organizasyonu olan İzmir Enternasyonal Fuarı’nın 77. sini gerçekleştirecek olmanın gururunu
yaşadıklarını belirtti. “Ticari, kültürel ve delegasyon olarak 60
ülkenin katıldığı İEF bugün de dünya markalarının buluştuğu
görkemli bir fuar organizasyonu, kent ve ülke buluşmasıdır. 1.5
milyon ziyaretçi kapasitesiyle yalnızca ticari değil, sosyal boyutuyla da önemini koruyan fuarımız, bir İzmir geleneği olmaya
ve kentimizin tüm kesimlerini kucaklamaya devam edecektir”
açıklamasında bulundu.
Büyükelçiler nezdinde verilen resepsiyona Almanya, Belarus,
Belçika, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çin Halk
Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Filipinler, Gürcistan, İngiltere, İran,
İsrail, İsveç, İtalya, Katar, Kuveyt, KKTC, Küba, Letonya, Litvanya, Macaristan, Meksika, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan,
Polonya, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Slovakya, Sudan,
Tunus, Türkmenistan, Ürdün, Vatikan, Venezuela, Vietnam’ın
Türkiye Büyükelçileri ve Maslahatgüzarları katıldı.
Ana tema Küresel ısınma
22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında düzenlenecek olan
77. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın teması belli oldu. İEF’de bu yıl
tema; Küresel Isınma ve İklim Değişikliği.
Bu yaz İzmir’de, hemen her yerde, karşınıza çıkacak bir
afişte; kutuplarda yetişen bir kaktüs ve ona şaşkınlıkla bakan bir
pengueni göreceksiniz. Türkiye’nin uluslararası ilk fuar organizasyonu İzmir Enternasyonal Fuarı, bu yıl Küresel Isınma ve
İklim Değişikliği temasıyla düzenlenecek.
22-31 Ağustos 2008 tarihleri arasında 77. kez yapılacak olan
İzmir Enternasyonal Fuarı’nın teması Küresel Isınma ve İklim
Değişikliği olarak belirlendi.
Fuarda küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele eden,
su ve enerji tasarrufu, yeşil enerji ve yeşil sanayi ürünlerini esas
alarak üretim yapan firma ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerine öncelik verilirken, düzenlenecek toplantı, panel ve forumlarda Küresel Isınmayla mücadele yöntemleri üzerinde durulacak.
ebsohaber 34 haziran 2008
GÖRÜŞ
EBSO Bankacılık ve Kredi Danışma Merkezi
Nüfus yoğunluğunda üç büyük ilden
kredileri ile doğalgaz ve yenilenebilir
biri olan; ulaşım yolları zenginliği, tarihi,
enerji yatırım kredileri takip edilerek, hem
turustik, tarımsal potansiyel ve iklim güsanayicilerimizin bu alt yapılardan yararzelliği ile İzmir ve Ege Bölgemiz; yatırım
lanmaları, hemde bu yatırımlarda kullanıpara ve sermaye hareketleri yönünden
lan iş makinaları, araç ve gereçlerini yapan
tam kurumsallaşmaması sonucu; yurt içi
sanayicilerimizin pazarı artmış olacaktır.
ve yurt dışı yatırımcıları ve yabancı serCanlı kredi çalışmaları yanında, Halkmaye ve finansman fonlarını yeterli oranbank gibi kanu bankaları ile, BDDK, TMSF
da alamaması yanında ülke ekonomisine
gibi kamu kurumlarıyla protokol ve görüşyarattığı katma değer ile ödediği vergi ve
me durumunda olan sanayici üyelerimiz
Mehmet Tosun
fonlar oranında devlet teşvik desteklerini
bölgelerimize de anlaşmalarını sağlamaya
[email protected]
de almaması nedeniyle bölgemizin yatıyardımcı olacak teknik bilgi desteğide
rım ve istihdam olanakları sınırlı kaldığınverilecektir.
dan pırıl pırıl beyin güçlerimiz diğer illere
Bu sayede hem kurumların tahsilat
Dünya Bankası, AB fonları, Avruveya yurt dışına gitmektedir.
şansı,
hem de firma ve sanayii kuruluşlarıpa yatırım ve kalkınma bankaları,
Yukarıda saydığımız çok devlet desnın tekrar üretimi hızlanrırıp ülkemiz ekoAmerikan Eximbank’ın yanısıra
teklerini uzun vade, uygun faizli fonları,
nomisine kazandırılmasına çalışılacaktır.
sanayiyi destekleyen kurumların
Bölgemiz sanayicilerine ulaştırma çaEBSO'muzun kuruluşundan bugüne
kredilerine ulaşım için çalışıyoruz.
balarımız yanında ülkamiz ekonomisini
değin çok başarılı emekler veren, büyük
yöneten yönetimden Ege ticaret ve sanabaşarılara imza atan kurucu üye, başkan,
yisini, sanayicinin sorunlarını bilen Egeli
meclis üyeleri, komite üyeleri, tüm üye ve
üst düzey bürokrat ve bakanların sayısının çoğaltılması içinde
çalışanlarımız, il idarecilerinin kurduğu göz bebeğimiz EBSO'ya
çabalarımızı sürdürmeliyiz.
ve onun üyelerinin kurduğu güzel tesislere ilaveler yapılması,
ülkemiz sanayinin güçlenmesi için danışmanlık hizmetlerimiz
kısa ve uzun vadeli vizyonumuzu oluşturacaktır.
Ana hatları ile Danışma Merkezi'nin
yapacağı çalışma ve projeler
Sanayi kuruluşlarımızın gerek mevcut yatırım ve finansman
yapılarını koruma gerek büyüme, teknoloji yenileme, iç piyasa,
global dünya pazarlarında rekabet edebilme, mal satabilme,
ürün çeşitlendirmesi, kalite ve marka yaratma, ihracat, arttırma amaçlı, makkina araç ve gereç teminine yönelik çabalar
ile enerji, ilalat sektörü ve tekloloji yatırımlarını mümkün olan
uzun vadeli, düşük faizli, dış rakiplerimizin kullandığı finansman
koşullarında kredilerin temini için;
Avrupa Birliği fonları, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası,
Amerikan Eximbank, Frank Cotaes, Alman KFW ve AKA BANK,
Alman Hermes, İsviçre UBS A6 line'ları satıcı kredileri gibi dış
kredi kaynakları, TUBİTAK, KOSGEB türü kurumlar, Türkiye
Kalkınma Bankası, Türkiye Sınai Yatırım Bankası, Türkiye Halk
Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası, Türk Eximbank, Ziraat Bankası gibi iç kamu bankaları yanında gerek sendikasyon, gerekse
kendi kaynaklarından sanyicimize uygun kredi fonları tahsis
eden tüm yerli ve yabancı özel banka ve finans kurumlarımızdan uygun vade ve faiz ile yatırım ve işletme kredilerine sanayicilerimizin ulaşması sağlanacak, Bölgemiz ve ülkemiz yatırım,
istihdam, katma değer yaratma ve döviz girdilerine azami katkıların sürdürülmesi için destek olunacaktır.
Yukarıda belirttiğiliz sanayi kredileri yanında, Dünya Bankası
Türkiye Direktörü Andrew Vorkink'in açıkladığı, AB'ye uyum
yatırımı olarak; Türkiye'ye 15 yılda 40 milyar USD tutarında
vereceği altyapı yatırımları, atık su, katı atık ve çevresel yatırım
ebsohaber 35 haziran 2008
EGE’NİNGÜNDEMİ
‘Kilit vuruyoruz’ uyarısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar,
türban, parti kapatma davası gibi iç politika gelişmelerinin gündeme hakim olduğu Türkiye’de ekonominin tehlikeli bir viraja
girdiğine dikkat çekti. Yorgancılar, cari açığın 2008 sonunda
50 milyar doları bulmasının beklendiğini, dış ticaret açığının da
yılın ilk dört aylık döneminde 22.4 milyar dolara ulaştığını belirterek, “Ekonomi ülkede gündemin birinci maddesi olmalı” dedi.
Tehlikeli virajlara girildi
EBSO Sanayiciler Kulübü’nde 2002-2007 dönemindeki
ekonomik verileri ortaya koyarak değerlendirme yapan Yorgancılar, geçen yıldan bu yana Türkiye’nin gerek ekonomik gerek
siyasi gerekse de güvenlik anlamında çok ciddi sorunlarının su
yüzüne çıktığını söyledi. Hükümetten makro ve mikro reformları
gerçekleştirmesini beklerken, ana gündem ekonomi olmadığı
için tehlikeli virajlara girildiğini savunan Yorgancılar, bunların
telafisinin mümkün olmadığını kaydetti.
Yap-sat’tan al-sat’a döndük
Dış ticaret açığının 2002’de 15,5 milyar iken, 2007’de 63
milyar dolara ulaştığı bilgisini veren Yorgancılar, bu tabloda
Türkiye’nin giderek ithalatçı konuma geldiğini dile getirerek yapsat modelinden al-sat modeline doğru bir kayışın olduğunu ifade
etti. Uygulanan yüksek faiz, düşük kur politikası nedeniyle üretim yerine ithalatın daha cazip hale geldiğini, ara malı ithalatının
ihracatı geçtiğini bildiren Ender Yorgancılar, “Bu da gösteriyor
ki sanayicilerimiz üretimde kullandıkları malları bile üretmek
yerine ithal ediyor. Büyük sanayinin kullandığı ara malını zaten
KOBİ’ler üretiyor. Sanayici daha cazip olduğu için üretime veda
ederek yurtdışından almayı tercih ediyor. İşsizlik sorunu olan
ülkemiz için üretimden uzaklaşmamız büyük sakıncalar doğurur” dedi.
ebsohaber 36 haziran 2008
EGE’NİNGÜNDEMİ
Kredi kartı borçları endişelendiriyor
2002 yılından itibaren gerçekleştirilen çalışmalardan
sonra süreci yukarı taşımasını beklenen Hükümetin hayal
kırıklığı yarattığını ve bir türlü ekonominin Türkiye gündeminin ana maddesi olarak ele alınamadığını belirten
Yorgancılar, bu nedenle yaşanan sıkıntıların çözülemediğini kaydetti. Makro ekonomik göstergelerin kötüleşmesi
ve gelirlerin artan enflasyon karşısında yetmemesi, vatandaşı borçlanmaya ittiğini belirten Yorgancılar, bunun
en büyük göstergesinin de ferdi kredi ve kredi kartları
borçlarını ödememiş kişilerin sayısındaki artış olduğunu
söyledi. Türkiye’de kişi başına düşen kredi kartı sayısının
2.1 oranında bulunduğuna dikkat çeken Yorgancılar,
kredi kartı borçları bir önceki yıla göre 2007 itibari ile
yüzde 24 artarak 26 milyar dolara yükseldiğine işaret
ederek, “Son 6 yılda kart borçlarında yüzde 505 oranında artış gerçekleşti. 2008 yılının ilk 5 ayında ise 28
milyar YTL olan borçların 17 milyar YTL’si yani yüzde
61’i taksitsiz yapılan harcamalardır. Katılım bankaları
ve tüketici finansman şirketlerinden alınan kredi kartlarını da dahil ettiğimizde kredi kartı borçları 30 milyarı
bulmaktadır” dedi. Türkiye örnek oldu
Dünyada ilk kez kredi kartına taksit uygulamasının
Türkiye’de başladığını söyleyen Yorgancılar, dünyada
gerçeleşen ekonomik daralma ile dünyaya örnek olduğunu bunun diğer ülkelerde de kredi kartı ile taksitli
alışveriş uygulanmasına geçileceğini söyledi. Yorgancılar, şöyle konuştu: “Kredi kartları ile yapılan işlemlerin
her yıl hızla arttığını artmakta. Kredi kartları harcamaları
market, benzin, giyim, telekomünikasyon ve çeşitli gıda
sektörleri başta olmak üzere 5 sektörde yoğunlaştı. halkımızın mutfak ihtiyacını kredi kartı ile giderdiği görülüyor.
Son yıllarda kredi kartı ile yapılan harcamalar artarken,
tüketici kredisi kullanma eğiliminde de artış görülmekte.” Sürücüye ceza verilmeli
Şirketlerin dış borcu büyüyor
2007 yılından itibaren Türkiye’nin gerek ekonomik gerek siyasi
gerekse de güvenlik anlamında çok ciddi sorunlarının su yüzüne
çıkmasıyla birlikte dengeler de bozulmaya başlamıştır. Yüzde 47 gibi
çok yüksek bir oy oranıyla hükümetin tekrar görevine devam etmesi
bile, ekonomimizdeki kırılganlıkların daha da güçlenerek karşımıza
çıkmasına engel olamamıştır.
İthalatın ihracattan daha fazla artması döviz açığını yani cari
açığı büyütmektedir. Cari işlemler açığı kapatılmaya çalışıldıkça dış
borç artmaktadır. %19’luk artışla 2007 yılını 38 milyar dolarla kapayan cari açığın, geldiği seviyeyi çok önemsiyoruz. 2008 yılının ilk 3
ayında 12 milyar dolar olan cari açığın, yıl sonunda 50 milyar dolar
olması beklenmektedir.
2002’den bu yana toplam iç borçta %70’lik artış gerçekleşmiştir.
İç Borç stoku 2008 Nisan sonu itibari ile 269 Milyar YTL’ye yükselmiştir.
Merkez bankası, kamu ve özel sektörün yurtdışından aldığı
kredilerin toplam tutarı olan dış borçtaki artış, 2002 yılından bu
yana %91’dir. Özellikle son iki yıldaki artışlar tehlikeyi gözler önüne
sermektedir.
2002-2007 döneminde, iç borçta %70, dış
borçta %91, özel sektörün dış borcunda
%267 artış gerçekleşmiştir. Özel sektör dış
borcu 2002-2007 döneminde %267 artmıştır. 37,3 milyar doları kısa vadeli olan özel
sektörün dış borcu 2007 yılında bir önceki
yıla göre %34 artmıştır. 158 milyar doların
58 milyar doları banka ve finans kuruluşlarının, 100.5 milyar doları da şirketlerin
borçlarını oluşturmaktadır. Bu borç miktarı
ile özel sektör risk kategorisinde bulunmaktadır.
Bu yılın gündeminde ekonomi haricinde terör, türban ve parti kapatılmasının konuşulduğunu açıklayan
Yorgancılar, sanayiciler olarak parti kapatılmasına da
karşı olduklarını söyledi. Her zaman istikrardan yana bir
tutum izlenmesinden yana olduklarını ifade eden Yorgancılar, “Biz istikrardan yanayız. İstikrar olursa güven
ve yatırım oluyor. Yatırım olunca ihracat ve istihdam
artıyor. Parti kapatmaya karşıyız. Bu bir yöntem değil.
Trafik kazasında bile arabaya ceza kesmiyorlar. Sürüye
kesiyorlar. Bu süreç yargıya intikal etmiştir. Konuşmak
doğru değil. Parti kapandığı takdirde yoluna başka bir
isimle devam ediyor, bu bir çözüm değil” diye konuştu.
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ekonomik göstergelerin iç açısı olmadığını belirterek, Hükümetin ana
gündeminin ekonomi olmasını ve sorunların çözümü
için tedbir alınmasını istedi.
ebsohaber 37 haziran 2008
Toplam dış borç içinde özel
sektörün payı çok ciddi
oranlarda artmakta olup,
neden ısrarla üzerinde durduğumuz
noktasında bizi
haklı göstermektedir.
Dış borcun
%64’ü özel sektöre aittir. Özel
sektörün dış borç
içindeki payı her
geçen yıl hızla
artmıştır.
HABER
Ah bir de siyasi istikrar olsa
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı
Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ın sürekli olarak gündeme
getirdiği ekonomik istikrar için mutlaka siyasi
istikrarın sağlanması gerektiği görüşünü nihayet hükümet de seslendirmeye başladı. Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan, dünyada üç ayrı kriz
yaşanmasına rağmen Türk ekonomisinin çok
hafif etkilendiğini savunarak, “Ah bir de siyasi
istikrar sağlansa.. Var ya önümüzde kimse
duramaz” diye konuştu.
Türkiye’nin enflasyon ithal eden bir ülke
haline geldiğini belirten unakıtan, enflasyonun
yüzde 70’inin yurt dışındaki gıda ve enerji fiyatlarındaki artış kaynaklı olduğunu ileri sürdü.
Dünyada ilk defa finansal, gıda ve enerjide
üçlü bir kriz dönemi yaşandığını vurgulayan
Unakıtan, OECD raporlarına göre dünya
finans piyasalarının kriz nedeniyle 380 milyar
dolarlık bir zararla karşı karşıya kaldığını,
dünya ekonomilerinde büyüme ve verimliliğin
gerilediğini, enflasyonda ise artış meydana
gelidğini söyledi.
Unakıtan, dünyada yaşanan krizin Türkiye
ekonomisine etkisinin sınırlı kaldığını, fakat
dünyada petrol ve gıda fiyatlarında yaşa-
nan artışın Türkiye’yi de etkilediğini belirtti.
Unakıtan, AKP’nin kapatılma davasının da iç
belirsizlik olarak büyüme hızını yavaşlattığını,
Türkiye’de birkaç yıl eskiden olduğu gibi yüzde
7-8’lik büyüme rakamlarının yakalanamayacağını dile getirdi.
Krizler dolayısıyla bütün dünyada enflasyonun yükseldiğine dikkat çeken Unakıtan,
şunları söyledi:
“Petrol fiyatları 140 dolarlara tırmandı, bu
akılalmaz bir yükseliş. Türkiye enflasyon ithal
eden bir ülke konumuna geldi. Enflasyonun
yüzde 70’i gıda ve enerji kaynaklı. Dünyadaki artışlar Türkiye’deki artışları tetikliyor,
Türkiye’ye enflasyon ithal ediyor. Buralarda
düzelme olursa, Türkiye’de de düzelme olacak.
Bu konjonktürel durumların değişeceğini tahmin ediyorum. Bu değişim 2008’e kolay kolay
yansımaz. Belki yılın üçüncü ve son çeyreğinde
bazı gelişmeler olması mümkün.”
Geçmişte bir Anayasa kitapçığı fırlatıldığında ekonominin battığını, şimdi ise dünyada bir
değil üç kriz birden yaşanırken Türk ekonomisinin bunları en hafif şekilde atlatabildiğine
işaret eden Unakıtan, “Ah bir de siyasi istikrar
sağlansa, var ya önümüzde kimse duramaz.
Ama ne yapalım? Herşeyin üstesinden geleceğiz. Türk ekonomisi güçlendiği için krizlere
dayanıklı hale geldi” diye konuştu.
ebsohaber 38 haziran 2008
HABER
Bir kişinin istihdamına
193 bin YTL’lik yatırım
Hazine Müsteşarlığı’nın verdiği teşvik belgelerine göre
Türkiye’de bir kişinin istihdamı için 193 bin YTL’lik yatırım yapılıyor. Bu rakam sektörlere ve işlere göre 16.4
bin YTL ile 1 milyon 280 bin YTL arasında değişiyor.
Hazine’nin verdiği teşvik belgelerine göre ortalama 193.3
bin YTL yatırımla bir kişilik istihdam yaratılıyor. Hizmetlerde
yaklaşık 67 bin, tarımda 147 bin YTL, madencilikte 160 bin YTL,
imalat sanayiinde 180 bin YTL olan ortalama istihdam maliyeti,
teknoloji-yoğun nitelikteki enerji yatırımlarında 726 bin YTL’ye
çıkıyor. Bir kişilik istihdam için gerekli yatırım tutarı 16.4 bin
YTL ile hizmetler alanındaki alt yapı yatırımlarında.
Türkiye’de ortalama 193 bin YTL yatırımla bir kişilik iş yaratılıyor. Söz konusu tutar, sektörlere ve işlere göre 16.4 bin YTL ile
1 milyon 280 bin YTL arasında değişiyor.
Hazine Müsteşarlığı tarafından geçen yılın ilk onbir ayında
düzenlenen teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilecek
yatırımlarda yaratılacak bir kişilik istihdama düşen ortalama
yatırım harcaması 193.3 bin YTL’ye geldi. Hizmetlerde 66.7 bin,
tarımda 146.6 bin, madencilikte 159.9 bin, imalat sanayiinde
179.9 bin YTL olan ortalama istihdam maliyeti, teknoloji-yoğun
nitelikteki enerji yatırımlarında 726 bin YTL’ye geliyor.
En az yatırımla iş altyapıda
Bir kişilik istihdam için gerekli yatırım tutarının en düşük
16.4 bin YTL ile hizmetler alanında alt yapı yatırımlarında olduğu belirlendi. Ticaret sektöründe 74.4 bin YTL olan söz konusu
tutar, ileri teknoloji ve bütçe gerektiren ulaştırma yatırımlarında
ise 1 milyon 280 bin YTL’ye kadar çıkıyor.
İmalat sanayiinde istihdam maliyetinin en düşük düzeyde gerçekleştiği alt sektörün 43 bin YTL ile elektronik olduğu belirlendi. Bu sektörü 52.4 bin YTL ile makine imalatı, 80.5 bin YTL ile
madeni eşya izledi.
Cam ise kişi başına 406.7 bin YTL ile en fazla yatırımla istihdam
yaratılan imalat sanayii alt sektörü oldu. Söz konusu tutar çimentoda 385.5 bin, kimyada 354.4 bin YTL ile yüksek düzeylerde
gerçekleşti. Madencilik alanında işleme yatırımlarında 121.7 bin
YTL olan bir kişilik istihdam yaratma maliyeti, istihraç yatırımlarında ise 228.4 bin YTL’ye ulaşıyor. Tarım alanında ise söz
konusu tutar bitkisel üretim yatırımlarında 144.4 bin, hayvancılık yatırımlarında 146.4 bin, su ürünlerinde 155.2 bin YTL
düzeyinde bulunuyor.
Bir kişilik istihdama düşen ortalama yatırım tutarı Marmara’da 145.6 bin YTL, Ege’de 158.3 bin YTL,
Güneydoğu’da 177.1 bin YTL, Akdeniz’de 177.4 bin YTL,
Doğu’da 192.3 bin YTL, Karadeniz’de 202 bin YTL, İç
Anadolu’da 248.7 bin YTL olan bir kişilik istihdama düşen ortalama yatırım harcaması, teknoloji yoğun yatırımların ağırlıkta
olduğu çok bölgeli projelerde 3 milyon 847 bin YTL’ye çıkıyor.
Bir altyapı yatırımı 694 kişiye iş yaratıyor
Yatırım projesi başına ortalama istihdam sayısı 210 kişiyle
ana sektörler içinde en yüksek hizmetlerde gerçekleşti. Enerji sektöründe her bir yatırım projesiyle ortalama 50, imalat
sanayiinde 49, tarımda 38, madencilikte ise 31 kişilik istihdam
yaratıldığı belirlendi. Teşvik belgeleri kapsamındaki tüm projelerin ortalamasında bu sayı 57 kişiye geldi. Yatırım projesi başına
en fazla istihdamın ise hizmetler alanında alt yapı projelerinde
yaratıldığı belirlendi. Onbir ayda teşvik belgesine bağlanan 27
alt yapı projesinde toplam 18 bin 731 kişilik istihdam öngörülürken, yatırım başına ortalama istihdam 694 kişiye geldi.
ebsohaber 39 haziran 2008
ANALİZ
Enflasyon
2008 sonu
yüzde 20’yi
bulabilir
Mayıs ayı tüketici enflasyonunun yüzde 1,5’a yakın
gerçekleşmesi ve yıllık bazda yüzde 11’e yaklaşması, üretici
fiyatlarının da yıllık bazda yüzde 17’ye merdiven dayaması,
fiyat istikrarında AKP hükümetinin, o çok övündüğü fiyat
istikrarında iflasının tescilidir. Zaten, Merkez Bankası da
durumla yüzleşip yeni hedef belirlemeyi ve 2009 için yüzde
7,5 hedefi hükümete önerip hemen onay aldı.
2008’den vazgeçtim, 2009’da enflasyonu yüzde 7,5’ta
frenleyeyim hedefi ile ilgili karar, içinden geçilmekte
olan sürecin vehametini iyice ortaya koyarken Merkez
Banaksı’nın son çeyrekte fiyatların tempo kaybedeceği ve
2009’da yeniden tek haneye düşeceği de yine anlamsız bir
iyimserliğe dayanıyor. İki soru: Hangi iç ve dış iyileşmeler
böyle bir imkanı verecektir? İkincisi, son çeyrekte fiyatların
tempo kaybetmesi hangi gerekçelere dayalıdır?
Öncelikle belirtelim ki, Mayıs sonu itibariyle yıllık bazda
yüzde 11’e vuran tüketici enflasyonu, konu gıda maddeleri
olunca yıllık bazda yüzde 35-40’ları bulmuştur. Makarnada
artış yüzde 44’ü, ekmekte yüzde 34’ü, domateste yüzde 60’ı
bulmuştur. Bu fiyatlar izleyen aylarda (yaz olmasına ve mevsimsel olarak fiyatların gevşediği ayları içermesine rağmen)
yükselişini sürdürecektir. Nedenlerine gelince..
Birincisi; üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına yansıyacak bir fiyat birikimi durmaktadır. İkincisi; Temmuz’da
yapılacak ve yüzde 15’den az olmayacak elektrik zammı,
iğneden ipliğe herşeyin fiyatına etki edecektir. Üçüncüsü;
ithal ham petrol ve doğalgazın fiyat yükselişinin hız kesmesi
sözkonusu olmadığı için, bu durum yeni elektrik zamlarının
yanısıra akaryakıt, dolayısıyla ulaştırma vb. hizmet üretimine
hemen yansıyacaktır. Dördüncüsü; kuraklık, gıda fiyatlarını
yukarı itmede, endüstriyel bitki üretiminde düşüşlere neden
olacaktır.
Önlemler ve yüzde 20 ihtimali
Merkez Bankası’nın faiz yükselterek ekonomiyi soğutma
girişimlerinin sonuç vermesi ise sınırlı etkiye sahiptir.
ebsohaber 40 haziran 2008
ANALİZ
Merkez Bankası’nın uyguladığı, yüksek reel fazin yaratacağı
başka komplikasyonlar mevcuttur. Buna eşlik etmesi beklenen
mali disiplin adı da verilen maliye politikalarına ise hükümetin
ikna olması zordur. Çünkü, AKP, kapatılma manevralarına yeni
seçim hamleleriyle karşılık vermeyi, bunun için de daha genişlemeci, popülist politikalara yelken açmış görünmektedir. Bu
politika, dar bütçeyi, kısıtlanmış kamu harcamalarını dışlar ve
bundan geri dönüşü olmayacaktır hükümetin.
Dolayısıyla,, ekonominin öncelikleri ile AKP’nin siyasi
gündeminin bir hayli didişeceği bir dönemden geçmekteyiz.
Burada, esesta IMF’ye tabi Merkez Bankası, yanına IMF’yi ve
TÜSİAD, kısmen TOBB’u alarak ekonominin olmazsa olmazlarını dayatırken AKP, bu olmazsa olmazlara itiraz etmemiş görünüp bildiğini okuyacak ve gerilim tırmanacak..
Bu akordsuzluğun yaratacağı güvensizlik ve fiyatları tırmandırıcı etkisinin yanısıra, son çeyrekte fiyatların Merkez
Bankası’nın iddiasının aksine yükseleceği söylenebilir. Bir kere
Eylül’den başlayarak mevsimsel olarak fiyatlar artar. Okulların
açılışı, Ramazan vb. etkenlere kış hazırlıkları vs. eklenir. Böyle
bakınca, bu yılın yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 20’yi bulacağını söylemek mümkün.
BAZI GIDA MADDELERİNDE FİYATLAR
Ne yapmalı?
Burada tabi ki önemli olan, 2008’de ücret ve maaşların,
hedef enflasyon olarak takdim edilen yüzde 4 oranında artırılmış
olması ve çalışanların, yıllık yüzde 20’yi bulması çok muhtemel
enflasyon karşısında önemli bir gelir kaybına uğrayarak yeni
bir yoksullaşma riski altında bulunmalarıdır. Bildik, ekonomiyi
daraltıcı, mali disiplin destekli enflasyonla mücadele programlarının işe yarayıp yaramayacağı bir yana, bunların uygulanması
bile istihdam ve gelir kayıpları demektir. Daralan ekonomi, yeni
tensikatlar, işsizlikler; mali disiplinler sosyal harcama kayıpları
ve adaletsiz vergiler, rantiyelere faiz aktarımları demektir.
O nedenle, işçi senidkaları konfederasyonları öncülüğünde
Emek Platformu acilen toplanmalı ve
1- Yükselen enflasyon karşısında tüm çalışanların alım güçlerini koruyacakları telafi zamları mutlaka istenmelidir.
2- Fiyat istikrarı çalışanların sırtına basılarak yapılmamalı,
vergi ve kamu harcama politikalarına ağırlık veren bir sistematikle fedakarlığın, gücü yetenlerden istenmesi gerekir.
3- Dezenflasyon odaklı bir dargörüşlülük yerine, istihdamı,
büyümeyi, adil bölüşümü, bağımsızlaşmayı, üreticiliği ön plana
çıkaran yeni bir paradigmaya yönelmek gereği vurgulanmalıdır.
Bildik, ekonomiyi daraltıcı, mali disiplin destekli
enflasyonla mücadele programlarının işe yarayıp
yaramayacağı bir yana bunların uygulanması bile
istihdam ve gelir kayıpları demektir. Daralan ekonomi
yeni işsizlikler, sosyal harcama kayıpları, adaletsiz
ebsohaber
haziran 2008
vergiler ve rantiyeye faiz aktarımı41
demektir.
Ata’nın huzurunda
TOBB
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 63. Genel
Kurulu nedeniyle 30 Mayıs 2008 Cuma günü, TOBB
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında Oda, Borsa başkanları ve delegeler Anıtkabir’i
ziyaret ederek Ata’nın huzurunda saygı duruşunda
bulundular.
TOBB Birlik Merkezi’nde düzenlenen törende
genel kurul delegesi olarak 10, 20, 30 ve 35 yıl süreyle görev yapan delegelere Hizmet Şeref Belgesi
ve plaketleri verildi. Törenden sonra, TOBB Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun başkanlığında oda, borsa başkanları ve delegeler Anıtkabir’i ziyaret etti.
Hisarcıklıoğlu Anıtkabir Şeref Defteri’ne şunları
yazdı:
“Aziz Atatürk,
Türk özel sektörünün çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin yöneticileri ve
delegeleri ile 63.Genel Kurul Toplantısı vesilesiyle
huzurunda bulunuyoruz.
ebsohaber 42 haziran 2008
TOBB
İzmir İktisat Kongresi’nde milletimize işaret ettiğiniz gibi;
“Arzumuz şudur: Artık bu memleket fakir, millet hakir değil,
memleketimiz zenginler memleketidir. Bu yeni Türkiye’nin
adına, çalışkanlar diyarı denir. İşte millet böyle bir devir içinde
bulunuyor, bu böyle bir devri yükseltecek ve tarihini yazacaktır. Bu tarihte en büyük makam çalışkanlara ait olacaktır.”
Aziz Atatürk;
Bizler iş dünyası olarak, senin işaret ettiğin çalışkan ve zengin evlatlar olabilmek için; huzur ve refahın aziz vatanımızın
her karışına yayılabilmesi için bütün gücümüzle çalışıyoruz.
Bundan sonra da aynı azimle çalışmaya devam edeceğiz.
Büyük Önder Atatürk;
Emanetinin yükselmesi ve yücelmesi için bugün ve her
zaman daha çok birlik ve beraberliğe ve birbirimizi sevmeye
ihtiyacımız olduğunu biliyoruz.
Her zaman, daha çok üretmek, daha çok kazanmak ve paylaşmak arzusuyla, daha çok zenginleşmek ve daha çok gelişmek
en büyük idealimizdir.
TOBB, ülkemizin aydınlık geleceği için değişimin ve dönüşümün öncüsü olma iradesini yüksek huzurunuzda bir kez
daha teyid etmektedir.
Aziz Atatürk;
Büyük camiamız,
emanet ettiğin Cumhuriyeti ilelebed yaşatmak için
bütün varlığı ile çalışmaya
huzurunda bir kez daha söz
verirken, yüksek hatıran
önünde saygıyla eğiliyor.”
ebsohaber 43 haziran 2008
KAPAK
ebsohaber 44 haziran 2008
TOBB
TOBB’dan ekonomi uyarısı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin
gerekenler var”, “Daha yolun başındayız”
63. Genel Kurulu, ekonominin ülke günşeklindeki uyarılarının dikkate alınmadıTOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
deminde ilk sıraya alındığı ortam oldu.
ğından yakındı.
uyarılara rağmen ekonominin geri
Hükümetin reform sürecinin aksadığını
Geçmişteki başarının, hep süreceplana itilmesi ve siyasetteki istiksöyleyen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıği
yanılgısına
düşüldüğünü söyleyen
rarsızlık yüzünen başarı trendinin
oğlu, “2002 ile 2006 arasındaki büyüme
Hisarcıklıoğlu,
“2006’dan sonra ekonomi
tersine döndüğüne dikkat çekti.
ortalaması yüzde 7’nin üzerindeyken
geri planda kaldı ve reform süreci aksadı.
2007’de ne yazık ki yüzde 4.5e kadar
Yapılması gerekenler göz ardı edilirken,
geriledi. Şimdi 2008’de yüzde 4’ün bile altında kalmaktan enproblemler artmaya devam etti. İhracatçımız, ithalatçı oldu.
dişe ediyoruz. Zamanında tedbir almayışımızın bedelini ödüyoSanayicimiz komisyoncu oldu. Esnaf, işportacı oldu. Çiftçi, çift
ruz” dedi. Türkiye’ye yanlış gündemlerle zaman kaybettirildiğini bozan oldu” diye konuştu.
belirten Hisarcıklıoğlu, “Bugünkü çatışma ortamının maliyetini
kim ödeyecek?” diye sordu.
Büyüme hızı düştü
Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB’un 63. Genel Kurulu’nun açılış
2002-2006 arasında yüzde 7’nin üzerinde gerçekleşen ortakonuşmasında “rehavete kapılma” uyarılarına rağmen ekonolama büyümenin, 2007’de yüzde 4,5’e kadar gerilediğine işaret
minin geri plana itilmesi ve siyasette ortaya çıkan istikrarsızlık
eden Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
yüzünden, ekonomide yakalanan başarı trendinin tersine döndü“Şimdi 2008’de, yüzde 4’ün bile altında kalmaktan endiğünü, yüzde 4’lere düşen büyüme hızıyla Türkiye’nin en büyük
şe ediyoruz. Üstelik bizim büyüme hızımız düşerken, rekabet
sorunu olan işsizliğin yenilemeyeceği, gelişmişlikte Avrupa’nın
ettiğimiz ülkelerde benzer bir yavaşlama da görülmedi. Yani küyakalanamayacağını söyledi. Hisarcıklıoğlu, işadamları olarak
resel yarışta geri kalmaya başladık. Peki, ne oldu? Hemen ifade
2001 krizinden bu yana çok çalıştıkları ve Cumhuriyet tarihinin
edeyim ki, zamanında tedbir almayışımızın bedelini ödüyoruz.
en büyük ekonomik başarılarından birine imza attıklarını belirtti. Önce ekonomiyi ve reformları ihmal ettik. Sonra da önceliği
Son 6 yılda, ortalama yüzde 6.8 gibi “muazzam” bir büyüme
olmayan gündemlere saplandık.
oranına ulaşıldığını anlatan Hisarcıklıoğlu, bu sayede uzun
Dışarıda büyüyen iktisadi kriz yetmedi, içeride de siyasi
zaman sonra ilk defa, Türkiye’yi yeniden lider ülke yapma ve
çalkantılar başlattık. Nasreddin Hoca’nın hikâyesindeki gibi,
dünya ekonomilerinin birinci ligine yükseltme fırsatı yakalandışimdi bize bir fil yetmiyor, ikincisini de arıyoruz. Kısaca Türkiye,
ğını vurguladı.
bir dünya devi olmaya koşacakken, yanlış gündemlerle zaman
kaybetti. Kısır çekişmelerle ülkemizin mücadele gücünü kırdık,
‘Rehavete kapılındı’
enerjisini boşa harcattık, nefesini tükettik.
Hisarcıklıoğlu, bu gelişmenin, siyasi istikrar ve makro reformBiz artık huzur istiyoruz. Çünkü ancak huzur ortamında ticalar sayesinde elde edildiğini, ekonomide büyük bir gelişme gösretin gelişeceğini, yatırım yapılacağını, istihdam sağlanacağını
terildiğini anlatırken, “Rehavete kapılmayalım”, “Hala yapılması biliyoruz.”
ebsohaber 45 haziran 2008
TOBB
İstikrar vurgusu
bozuldu. Bütçe açığı 3 katına çıktı” diye
konuştu.
“Kısır çekişmelerle ülkemizin
Hisarcıklıoğlu, yüzde 4’lerde seyTürkiye’nin artık mali disiplini yenimücadele
gücünü
kırdık,
enerjisini
reden vasat bir büyüme hızıyla, işsizlik
den
tesis etmek ve bütçe açığını sadece
boşa
harcattık,
nefesini
tükettik.
sorununun çözülemeyeceği, gelişmişlikte
oransal
değil, nominal olarak da düşürBiz artık huzur istiyoruz. Karanlık
Avrupa yakalanamayacağını belirterek,
mek
zorunda
olduğunu belirten Hisargünlere dönmekten korkuyoruz.”
“Yüksek büyümeyi sürdürmenin temel
cıklıoğlu,
“Denk
bütçeyi hedeflemek
koşulu siyasi ve ekonomik istikrardırö
zorundayız. Özellikle kamunun faiz dışı
dedi. Hükümetimizin önceliğinin ekonoharcamalarındaki yüksek artışlar, hem enflasyonla mücadeleyi,
mik istikrarı korumak olmasını istediklerini ifade eden Hisarcıkhem de mali istikrarı tehdit etmektedir” dedi.
lıoğlu, “Bakın bugün iç piyasada işler durma noktasına geldi,
çekler-senetler ödenmiyor. Peki, niye böyle oldu, niye birden
90’lara dönmekten korkuyoruz
piyasadan para çekildi? Bunun altında yatan neden, harcama ve
Endişelerini de dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Türkiye, bir düntüketim eğilimindeki yavaşlamadır. Tüketicideki ve reel sektörya
devi
olmaya koşacakken, yanlış gündemlerle zaman kaybetti”
deki güven erozyonudur” diye konuştu.
diyerek, şöyle konuştu: “Kısır çekişmelerle ülkemizin mücadele
‘Güven olmazsa yatırım da üretim de olmaz’ gücünü kırdık, enerjisini boşa harcattık, nefesini tükettik. Biz
artık huzur istiyoruz. Çünkü ancak huzur ortamında ticaretin
İstikrar hissinin zayıfladığı bir ortamda, güven duygusunun
gelişeceğini, yatırım yapılacağını, istihdam sağlanacağını bilida azalacağını, güvenin olmadığı yerde de yatırım, üretim ve
yoruz. Huzur olmazsa, 90’ların karanlık günlerine dönmekten
tüketimin olmayacağını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Yüksek faiz,
korkuyoruz.”
üretimin ve yatırımın maliyetini her geçen gün artırıyor, ekonomik aktiviteler yavaşlıyor, hızla artan kredi kartı borcu, vatandaMerkez Bankası’nın bağımsızlığı
şın geleceğini ipotek altına alınıyor” dedi.
Ekonomik istikrarın diğer koşulunun da enflasyonla mücadele olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Yüksek enflasyonla ancak
Mali gevşeme eleştirisi
sanal ve geçici bir büyüme sağlanır. Bunu 90’larda gördük.
Hisarcıklıoğlu, faizlerdeki yükselişinin nedeninin istikrardaki
Özellikle vurgulamak istiyorum ki, fiyat istikrarı istiyorsak,
bozulma olduğunu belirterek, “Mali disiplindeki gevşeme, ekonomik istikrara en büyük tehdittir. 2006’ya kadar gayet başarıyla Merkez Bankası’nın bağımsızlığını ve saygınlığını korumalıyız”
uyarısında bulundu. Hisarcıklıoğlu, ülkenin en önemli sorunudevam eden ve takdir ettiğimiz mali disiplin, 2007’de maalesef
ebsohaber 46 haziran 2008
TOBB
nun işsizlik, bunun çözüm yolunun da eğitim olduğunu söyledi.
Ekonomik büyüme yüksek olsa bile, istihdam sağlamadıkça
büyümenin nimetlerinin hissedilemeyeceğini belirten Hisarcıklıoğlu, iş bulma umudunu yitirenlerin sayısının giderek arttığını,
kadınların iş gücüne katılım oranının kaygı verici düzeyde olduğunu, işsizlerin büyük bir bölümünü gençlerin oluşturduğunu
anlattı. Bu nedenle, istihdam üzerindeki mali yükleri azaltma ve
istihdamı cezalandıran mevzuatı değiştirmek üzere, Hükümetin
başlattığı girişimin yerinde olduğunu ve bunu desteklediklerini
söyleyen Hisarcıklıoğlu, buna paralel olarak, mesleki eğitim
reformu ve işsizlere yönelik eğitim programlarına da acilen
başlanmasını istedi.
Hisarcıklıoğlu, “Anadolu’yu karış karış geziyor ve görüyoruz
ki; kahvehaneler işsiz dolu, ama sanayicimiz, çalıştıracak eleman bulamıyor. Demek ki sorun, sadece işsizlik değil, mesleksizliktir. Zira bizim ihtiyaç duyduğumuz beceriler, okullarımızda
öğretilmemekte; okullarımızda öğretilen becerilerse, işletmelerimizde kullanılmamaktadır” diye konuştu.
Evet, artık tarafız
“Altını çizerek söylüyorum; evet, artık biz de tarafız. Huzurun, istikrarın, sağduyunun, demokrasinin ve kalkınmanın
tarafındayız” diyen Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Kavganın,
çatışmanın, demokrasiyi ve kalkınmayı akamete uğratacak her
girişimin de karşısındayız. Biz huzur istiyoruz. Biz sağduyulu
olmayı, Türkiye’nin yeniden kendisiyle barışmasını bekliyoruz.
Bu nedenle, Hükümetimizin önceliği ekonomik istikrarı korumak olmalıdır. Peki, bugünkü çatışma ortamının maliyetini yarın
kim ödeyecek? Hiç şüpheniz olmasın ki, testiyi kıranlar, faturayı
da millete havale etmekten çekinmeyecektir. Üzerine vazife olmayan görevlere soyunanların yol açacağı zararları artık ödemek
istemiyoruz.” Rifat Hisarcıklıoğlu, “Fırsatların kazası olmaz” derken, şu uyarıları da yaptı: “Şimdi kısır siyasi çekişmeleri bırakıp,
iş üzerine aş üzerine konuşma zamanıdır. Ortak yaşam bilincine
erebilmek için kendimizi tanımlarken başkalarını ötekileştirmekten vazgeçmeliyiz. Bu ülke ne çektiyse kardeşini ‘öteki’ diye
görenden çekti. Bugün bir olmak, birlik olmak, beraber olmak
günüdür. Büyük edebiyatçı Tolstoy’un dediği gibi, ‘Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor, ama kimse kendini değiştirmeyi
akıl etmiyor.”
Bize bir fil yetmiyor ikincisini arıyoruz
TOBB’un “Türkiye’nin birinci gündem maddesi ekonomi olmalı” uyarılarına karşın, 2006’dan sonra ekonominin geri planda
kalmasından yakınan Rifat Hisarcıkıloğlu, şu değerlendirmeyi
yaptı: “Yapılması gerekenler gözardı edilirken problemler artmaya devam etti. İhracatımız ithalatçı oldu. Sanayicimiz komisyoncu oldu. Esnaf işportacı oldu. Çiftçi çift bozan oldu. Zamanında
tedbir almayışımızın bedelini ödüyoruz. Önce ekonomiyi ve
reformları ihmal ettik. Sonra da önceliği olmayan gündemlere
saplandık. Dışarıda büyüyen iktisadi kriz yetmedi, içeride de siyasi çalkantılar başlattık. Nasreddin Hoca’nın hikáyesindeki gibi,
şimdi bize bir fil yetmiyor, ikincisini de arıyoruz. 90’larda nasıl
bir felakete dönüştüğünü görmüş olmamıza rağmen, bütçe dışı
harcama yapılmasına imkán verecek fonlar oluşturma girişimlerini, hayretle ve üzüntüyle karşılıyoruz. Geçmişin hatalı uygulamaları, nelerin yapılmaması konusunda en sağlam rehberimiz
olmalı.”
Bu hayallere ulaşmak için söz verdiler
İş dünyası temsilcilerinden büyük alkış alan konuşmasının
sonunda “Peşinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün hayalleriniz
gerçek olur. Bizim hayallerimizin peşinden gidecek cesaretimiz
var. Biz bu ülkeye hizmet için varız. Biz bu ülkenin sevdalısıyız”
diyen Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB üyeleriyle birlikte gerçekleştirmek için söz verdiği ‘büyük hayaller’ini şöyle sıraladı:
Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına giren,
Dünyanın 100 büyük şirketi içinde küresel milli şirketleriyle
yer alan, en az üç sektörde dünya lideri olan, 500 milyar dolar
ihracat yapan bir Türkiye,
İcat çıkaran, bilim üreten ve ihracatının dörtte biri ileri teknoloji ürünlerinden oluşan bir Türkiye,
Ekonomisiyle, birinci sınıf demokrasisiyle, tarihsel birikimiyle, kültürel zenginliğiyle, bütün dünyanın örnek aldığı bir
Türkiye,
Büyük Atatürk’ün işaret ettiği yönde, diğer milletlere de önderlik eden bir Türkiye,
Dünyadaki yeri tarihteki yerine yaraşan bir Türkiye.
ebsohaber 47 haziran 2008
TOBB
Kişi başına gelirde yeni
hedef 15 bin dolar
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yeni hesaplamalara göre 2007 itibariyle 9.333 doları bulan kişi başına milli
gelirde yeni hedefi açıkladı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 63. Genel
Kurulu’nda konuşan Başbakan Erdoğan, yeni hedeflerinin 15 bin
dolarlık ortalama kişi başına gelire ulaşmak olduğunu belirtti.
Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en büyük projesiyle ilgili (GAP)
somut adımları açıkladıklarını, Türkiye’nin gerçek gündeminin buna benzer projeler olduğunu da belirterek, Edirne’den,
Hakkari’ye bütün milletin büyük bir coşku ile umut içinde bunu
görmek isteğini, ancak medyanın ve muhalefetin ‘cımbızla
çeker’ gibi olumsuzlukları gündeme sokmak istediğini ve adeta
gündemi kundaklamaya çalıştığını söyledi.
Vizyonumuz geniş
Erdoğan, gündemlerinin bu olmadığını ve suni gündemlerle,
sanal krizlerle uğraşacak vakitlerinin bulunmadığını vurgulayarak ‘Bizim gündemimiz çatışma değil, gerilim değil. Bizim gündemimiz Türkiye’nin geçmişini karartan, vaktini, nakdini boşa
harcayan içi boş tartışmalar değil. Biz vizyonumuzda, ufkumuzda bu dar kalıplara sığmayacak kadar geniştir’ dedi.
Türkiye’yi 1 trilyon dolar gayri safi yurt içi hasılaya ulaştırma
gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu: ‘İhracatı 250 milyar dolara çıkarmanın gayreti içerisindeyiz.
Türkiye’nin dış ticaret hacmini 500 milyar dolara çıkarmanın
gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin kişi başına gayri safi milli hasılası 10 bin dolar dedik. İnşallah bunu zaten yakalamış durumdayız. Bu yıl yakalıyoruz. Şimdi 15 bin dolara nasıl çıkaracağız
onun gayreti içerisindeyiz.’
Türkiye’nin 2007 yılında cari açığının 38 milyar dolar olduğunu,
bunun 34 milyar dolarının ise enerji ithalatından kaynaklandığını da ifade eden Erdoğan ‘Bugün itibarı ile cari açık 40.4 milyar
dolar. Bunda da enerjinin payı ne biliyor musunuz; 38 milyar
dolar. Kaynakları çeşitlendiriyoruz’ dedi.
Hükümet belirlemiyor
Elektrik ve doğalgaz zamlarına da değinen Erdoğan, öncelikle dışa bağımlı olunan alanlarda işin tamamen kendi piyasasına
bırakıldığını vurguladı. “Artık bu ülkede petrolün, akaryakıtın
fiyatını biz belirlemiyoruz” Diyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Onu
kendi piyasası belirliyor. Bir televizyon, ‘Hükümet mazota yine
zam yaptı’ diyor, ayıptır. Bu zammı kendi borsası oluşturuyor.
Fiyatı düşürecek ise orası düşürüyor. Aynı şeyi farklı alanlarda,
mesela elektrik fiyatlarını konuşuyorlar. ‘Hükümet elektriğe zam
ebsohaber 48 haziran 2008
TOBB
Başbakan’dan satırbaşları
TOBB Genel Kurul’nda yaptığı konuşmasında “Dünya
Türkiye’yi izliyor, ama Türkiye çok farklı konulara kilitlenmiş ya da kilitlemek istiyorlar” diyen Tayyip Erdoğan, şu
noktalara değindi:
Türkiye’nin, Türk halkının gerçek gündeminin başka, muhalefetin, medyanın gündemi başka. ‘Siyasetin önünü nasıl
keseriz, milletin tercihlerini nasıl yok sayarız, istikrarı,
güveni nasıl zedeleriz. Güvenlik güçlerini nasıl yıpratırız’
çabasındalar. Medya ve muhalefet ‘cımbızla çeker’ gibi
olumsuzlukları gündeme sokmak, gündemi kundaklamaya
çalışıyor.
Bizim yapay gündemlerle, sanal krizlerle uğraşacak vaktimiz yok. Bizim vizyonumuz da, ufkumuzda dar kalıplara
sığmayacak kadar geniş. Türkiye’nin kişi başına gayri safi
milli hasılası 10 bin dolar dedik, inşallah bunu zaten yakalamış durumdayız. Bu yıl yakalıyoruz, şimdi 15 bin dolara
nasıl çıkaracağız onun gayreti içerisindeyiz.
Bütün olumsuz kampanyalara rağmen cari açığın finansmanında biz bir sıkıntı görmüyoruz, izlemeye devam ediyoruz, yere sağlam basıyoruz ve bunları da aşarız.
yapmaya hazırlanıyor’ Evet yapacağız doğru, mecburuz. ‘Cari
açık, cari açık’ diye seslenenler lütfen bu cari açığın ortadan
kaldırılması için aldığımız tedbirlere de biraz kulak kabartsınlar.
Doğalgazın fiyatını Türkiye belirlemiyor. Doğalgazın üreticileri
belirliyor. Lütfen bunu da görmemezlikten gelmeyin.”
Elektrik zammı Temmuz’da
“Temmuz’dan itibaren elektrikle ilgili de otomatiğe bağlayacağız, dünyadaki artış Türkiye’de de fiyatlara yansıyacak, aksi
halde, bu tedbirleri almazsak cari açık artmaya devam edecek”
diyen Başbakan, şunları dile getirdi: “Petrolü bu fiyata biz mi
getirdik, biz mi belirledik? Biz iktidara geldiğimizde 22 dolar
olan petrolün varili bugün 138 dolara çıktı. Sanki bu fiyatı da biz
belirlemişiz gibi ‘akaryakıta zam yaptılar’ diyorlar. Türkiye petrol
kuyuları olan bir ülke değil, ithal ediyor, bu fiyatı da hükümet
belirlemiyor. Ama bunu görmemezlikten gelenler var. Petrolün
bu ülkedeki etki alanını yok farz etmek isteyenler. Aradaki bu
dev farkın doğurduğu bir olumsuzluk var. İkide bir ‘mazot mazot’ diyorlar. Tamam da arkadaşlar kusura bakmayın bu aradaki
farkı millet olarak hep beraber mi ödeyeceğiz? Yoksa Hazineden
mi karşılanacak? Bizim petrol kuyularımız yok, milleten topladığımızla bunu karşılıyoruz.”
İstikrar zedelenince yabancı tedirgin oldu
2007 yılında turizm gelirlerinin 18.5 milyar dolara, uluslararası yatırım miktarının da 22 milyar dolara ulaştığını hatırlatan
Başbakan Erdoğan şunları söyledi: “Bize ‘Efendim işte bu yıl
niye az’ diyorlar. Çünkü bir ülkeye girecek olan sermaye istikrar,
güven arar. İstikrar zedelenirse hemen askıya alır. Şu anda bunu
yaşıyoruz ve ikna etmeye çalışıyoruz. Ama buna rağmen inşallah yıl sonuna kadar ülkemize küresel sermaye birçok boyutları
ile farklı sektörlerde girecek.”
Popülizm beklemeyin
Mali disiplinden asla taviz vermeyeceklerini de sözlerine
ekleyen Erdoğan şöyle devam etti: “2004 yılında yerel seçimleri
yaşadık, 2007 yılında biri genel seçim, bir cumhurbaşkanlığı
seçimi ve bir de referandum yaşadık. Hiçbirinde mali disiplinden taviz vermedik. Popülist yaklaşımlara asla girmedik. Dikkat
ediniz Türkiye’de daha önce görülmemiş bir durum bu. Şimdi
2009 yılındaki yerel seçimlerde de kimse bizden popülizm beklemesin. Eğer biz popülizmden yana olsaydık, çoğu da AKP’li
olan 1100 belediyeyi, nüfuslarından dolayı Türkiye’ye getirdikleri yüklerden dolayı kapatır mıydık?”
ebsohaber 49 haziran 2008
TOBB
Çağlayan: Sanayi envanteri ve
yeni teşvik sistemini sunacağız
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, yıl sonuna kadar
sanayi stratejisi, sanayi envanteri ve yeni teşvik sitemini iş adamlarına sunacaklarını söyledi.
Çağlayan, yeni teşvik sisteminin bölgeler, iller ve sektörler
itibariyle düzenleneceğini belirtti. Türkiye ekonomisinin sıkıntıları ve eksikleri bulunduğunu, bunun için de siyasi istikrarın
devam etmesi gerektiğine işaret eden Çağlayan, “Yapmamız
gerekenler var, ama bu ülkede yapılanları da görmeliyiz. Her 24
saniyede bir aracın üretildiği, her 30 sanayide üretilen bir aracın
ihraç edildiği bir ülkeyiz. Demir-çelik ve çimentoda dünya sıralamasındayız. Aynı şekilde Avrupa’da her 2 televizyonun birinin
üretildiği ülkeyiz. Bunun için de Türkiye yeni bir yol haritası ile
kalkınma modeli çalışması içerisinde” diye konuştu.
Sanayi stratejisi çalışmalarında Türkiye’nin emarını ciddi
anlamda çektiklerini kaydeden Çağlayan, 2007 yılında 2 milyon
100 bin gelir ve kurumlar vergisi mükellefinin 1.7 trilyon YTL
net satış hasılatı yaptıklarını söyledi. İhracatın bu rakamın yüzde
9’u seviyesinde bulunduğunu belirten Çağlayan, “İhracatta gidilecek daha çok yol var” dedi.
Türkiye’nin her alanda olduğu gibi yeni bir yapısal değişimdönüşüm sürecine girdiğini kaydeden Zafer Çağlayan, hiçbir
dönüşümün sancısız olmayacağını, bu noktada herkesin aynaya
bakması gerektiğini söyledi. Çağlayan, “Ben ekonomiyi gazetelerin köşe yazarlarından öğrenmedim. Üreterek, istihdam yaratarak, yatırım yaparak bizzat yaşayarak öğrendim” diye konuştu.
İstihdam paketiyle ilgili eleştirilere de değinen Çağlayan,
yeni düzenlemenin ardından 30 yaşın üzerindeki çalışanların
işten çıkarılacağının iddia edilmesini, sırf muhalefet yapmak
adına söylenen sözler olarak nitelendirdi. Çağlayan, Türk Ticaret
Kanunu’nun haziran ayında TBMM’de görüşülmeye başlanacağını belirterek, bu yasanın getireceği yenilikleri anlattı.
Çalışmalarından dolayı özel sektöre teşekkür eden Çağlayan,
“Türkiye dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi.
Bu büyümeyi, büyüme rakamlarını inkar edecek olursak sizleri.,
özel sektörü inkar etmiş oluruz. Çünkü bu büyümeyi siz gerçekleştirdiniz. Ben hükümetim adına bundan dolayı iszlere teşekkür
ediyorum” dedi.
Hayalinin Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girmesi olduğu belirten Çağlayan, bu hayallere ulaşmak için strateji
çalışmaları yaptıklarını kaydetti. Çağlayan konuşmasını, “Ben
bakan olduğumdan beri 9 aydır toplam 100 bin kilometre yol
kat ettim. İnşallah yıl sonuna kadar 81 ilde bizzat sizlerin ayağınıza geleceğiz. Çünkü ben bu yola almak için değil, vermek için
geldim. Sizler için bir şeyler yapmaya geldim” diyerek bitirdi.
MHP: Zor ve sıkıntılı dönemden geçiyoruz
Genel kurulda konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı
Emin Haluk Ayhan da Türkiye’nin zor ve sıkıntılı bir dönemeçten geçtiğini söyledi.
Toplum içinde sürtüşmelerin meydana geldiğini, Avrupa Birliği (AB) tarafından küreselleşme ve demokratikleşmenin doğal
sonucu gibi gösterilen bazı siyasi, hukuki dayatmaların yapıldığını savunan Ayhan, ‘’Lozan’da sona erdirdiğimiz hukuki ve siyasi
kapitülasyonlar yeniden ortaya çıkarılmak istenmektedir. AB,
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini tartışmaya açmaktadır’’ dedi.
Tüm bunların yanında ekonomik hedeflerden de sapmaların
meydana geldiğini ileri süren Ayhan, ‘’Ülke ekonomik açıdan
yangın yeri gibidir. Çiftçi üretim yapamaz duruma düşürülmüştür. Hükümetin bütün ekonomik reformlarının omurgasını
oluşturan enflasyonla mücadelede başarısız olunmuştur’’ diye
konuştu.
Vatandaşın artık hükümete ve ekonomiye güveninin kalmadığını savunan Ayhan, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik
olarak yönetilir olmaktan çıktığını, bir an önce gereken önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
ebsohaber 50 haziran 2008
HABER
KOBİ’lere inovasyon eğitimi
İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın
İzmir Kalkınma Ajansı, İzmir Esnaf ve
Stratejik Program Fonu (SPF) Avrupa’yı
Sanatkarlar Odaları Birliği, İzmir Ticaret
EBSO’nun da dahil olduğu Lizbon
Birleştirme Programı tarafından sağlanan
Borsası, Deniz Ticaret Odası, Ege İhraStratejisi’nin yaygınlaştırılmasına
fon ile uygulanan "KOBİ'lerin İnovasyon
catçı Birlikleri, BASİFED, Ege Üniversiteyönelik işbirliği ve eğitim projesi
Kapasitesinin Arttırılması için Kurumlasi – EBİLTEM ve İzmir Ekonomi Üniverkapsamında KOBİ’lere inovasyon
rarası İşbirliği ve Eğitim" projesi İzmir’de
sitesi temsilcileri katıldı. Bu kuruluşların
eğitimi verilmeye başlandı.
başladı.
inovasyon danışmanlığı kapasitelerinin
EBSO’nun da dahil olduğu, Lizbon
geliştirilmesine yönelik olarak ‘EğiticiStratejisi’nin yaygınlaştırılmasına yönelik Kurumlararası İşbirliği
lerin Eğitimi’ çalışması gerçekleştirilecek ve KOBİ’lere yönelik
ve Eğitim Projesi’nin bölgesel çalışmaları ve çıktıları ışığında
anket ve eğitim çalışmaları da İzmir’de EBSO ortaklığı ile devam
tasarlanan proje Ankara, Antalya, Gaziantep, Konya, Mersin ve
edecek.
İzmir illerini kapsıyor.
Proje, bu 6 ildeki ticaret ve sanayi odalarının inovasyon
danışmanlığı kapasitelerini artırmak, KOBİ’lerin inovasyona yönelik bilgi ve farkındalık düeyini geliştirmek, AB Lizbon stratejisi
reform sürecine paralel olarak, özellikle KOBİ’ler ve inovasyon
alanında kurumlararası işbirliğini desteklemek ve çeşitli eğitim
Türk firmaları Avusturya ile online ticaret imkanına kavuştu.
çalışmaları düzenlemeyi amaçlıyor. 24 aylık proje süresince kuwww.advantageavustria.org/tr servisinden web sitesine
rumların ortak ihtiyaçları ve gerekliliklerini gözönünde bulundureklam vererek ücretsiz olarak yararlanılabiliyor. Web
rarak ilgili kurumlar ve KOBİ’ler arasında kurumlararası işbirliği
sitesi, Avusturya’ya ihracat ve ithalatın nasıl yapılacağı
desteklenirken, KOBİ temsilcisi kurumların inovasyon danışmankonusunda bilgiler verirken, iş dünyasının ihtiyaç duydulığı konusunda kapasitelerini artırmaları hedefleniyor.
ğu ekonomik istatistikleri, fuarları, seyahat bilgilerini de
Proje faaliyetlerinin ilk aşamasında, Technopolis Türkiye’nin
Türkçe olarak sunuyor. Türk firmaları kendi iş tekliflerini
desteği ile tüm ortak ve paydaşların katılımını sağlamaya ve
de Avusturya firmalarına bedelsiz olarak verebiliyor. Avusihtiyaç analizlerini oluşturmaya yönelik çalışmalar gerçekleşturya firmaları ile çalışmak isteyen Türk firmaları değişik
tirildi. Projenin ortağı olan Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ev
dallara bakarak kendilerine uygun partner de bulabiliyor.
sahipliğinde ilk bölgesel toplantı İzmir’de gerçekleşti. Toplantıya
Avusturya ile online
ticaret imkanı
ebsohaber 51 haziran 2008
ENERJİ
Doğalgaz ve elektriğe
petrol zammı
"Aynı şeyi farklı alanlarda, mesela elektrik fiyatlarını konuşuyorlar. 'Hükümet elektriğe zam yapmaya hazırlanıyor' Evet
yapacağız doğru. 1 Haziran'dan itibaren doğalgaza zam yapmak
durumundayız ve bugüne kadar mümkün olduğunca engellemek durumunda kaldık. Ama artık geldi buraya dayandı, mecburuz. 'Cari açık, cari açık' diye seslenenlerl ütfen bu cari açığın
ortadan kaldırılması için aldığımız tedbirlere de biraz kulak
kabartsınlar. Doğalgazın fiyatını Türkiye belirlemiyor .Doğalgazın üreticileri onlar belirliyor. Lütfen bunu da görmemezlikten
gelmeyin" dedi.
İlk zam doğalgaza
Doğalgaz fiyatları 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere konutlarda yüzde 7,4 sanayide ise yüzde 8,3 oranında arttırıldı.
Doğalgazda zam ihtiyacının petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını belirtilirken, Temmuz ayında geçilecek otomatik
fiyatlandırma sistemiyle birlikte, doğalgaz fiyatlarının yeniden
arttırılabileceği de konuşulmaya başlandı.
Elektriğe yüzde 23 zam
Ham petrolün varilinin uluslararası piyasalarda 139 doları
aşan fiyatlara ulaşması, doğalgaz ve elektrik fiyatlarını da artırdı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği 63. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada petrol fiyatlarının artışı nedeniyle doğalgaz ve elektriğe de zam yapılacağını
açıklamasının üzerinden birkaç saat geçmeden doğalgaza zam
haberleri ajansların gündemine düştü. Elektriğin toptan fiyatına
yapılan zamdan sonra perakende fiyatlar da belirlendi.
Haberi Erdoğan verdi
TOBB Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Erdoğan "mazotta fiyatların arttığı şeklinde ifadeler bulunduğunu" anımsattı.
Başbakan Erdoğan, "Göreve ilk geldiğimde söylediğim şey
şudur. Dışa bağımlı olduğumuz konularda biz bu işi bir defa
tamamen kendi piyasasına bırakıyoruz. Artık bu ülkede petrolün, akaryakıtın fiyatını biz belirlemiyoruz. Onu kendi piyasası
belirliyor" dedi.
Erdoğan, "Akşam bir televizyon, 'Hükümet mazota yine zam
yaptı' diyor. Ayıptır, bu zammı kendi borsası oluşturuyor. Fiyatı
düşürecek ise orası düşürüyor. Yani bunun faturasını hükümete
kesmeksadece böyle bir grubun hükümete karşı olan tavrından
başka bir şey değildir" diye konuştu.
Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş., elektriğe 1 Temmuz’dan
itibaren yapılacak otomatik zamma ilişkin tarifeyi onayladı. 18
Haziran’da toplanan TEDAŞ Yönetimi, elektriğe konutlarda yaklaşık yüzde 22.9 oranında zam yapılmasını kararlaştırdı.
Temmuz ayı başından itibaren otomatik fiyatlandırma sistemi
kapsamında yürürlüğe girecek elektrik zammında sona gelindi. Elektrik enerjisinin alım-satımından sorumlu kamu şirketi
Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş., petrol ve doğalgaza
gelen zamlar nedeniyle maliyetlerinin arttığını gerekçe göstererek TEDAŞ’a bağlı 20 elektrik dağıtım bölgesi şirketine verdiği
elektriğin toptan satış fiyatını 1 Temmuz 2008’den geçerli olmak
üzere yüzde 12.7 artırarak 9,53 YKr’den 10,74 YKr’ye çıkaracağını açıklamış ve bu zam kararı Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu (EPDK) tarafından da onaylanmıştı. TEDAŞ da elektriğin
toptan satış fiyatına yapılan zammın ve serbest piyasada özel
sektörden alınan elektriğin maliyetini tarifesine yansıtmak için
çalışma başlatmıştı. TEDAŞ’ın girdi maliyetlerindeki artışı zarar
etmeksizin karşılayabilmesi için yüzde 30 zam ihtiyacı olduğu
saptanırken, TOBB Genel Kurulu’ndaki konuşmasında elektriğe
zam yapılacağını söyleyen ancak oran vermeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek oranlı zam yapılmasını istemediği
belirtilmişti.
Maliyet kalemlerini tekrar gözden geçiren TEDAŞ, yüzde
20’nin altında bir zammın finansman dengesini olumsuz etkileyeceği, yüzde 25’i geçmesinin de tepki çekeceğini dikkate aldı.
ebsohaber 52 haziran 2008
ENERJİ
İzmirli sanayicinin elektrik zammı isyanı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, elektrik fiyatlarına yapılması gündeme gelen zammın
ardından temmuz ayı başından itibaren otomatik fiyatlandırmaya geçilmesinin yerli üretimi olumsuz yönde etkileyeceği gibi
doğrudan yatırım için gelen yabancıları da bu kararlarından
vazgeçireceğini söyledi. Taşkın soruna köklü çözüm bulunması
amacıyla enerjiyle ilgili altyapı yatırımlarının ve özelleştirmelerin tamamlanması gerektiğini savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TOBB 63. Genel
Kurulu’nda petrol ve enerji fiyatlarının dünyadaki genel yükseliş eğilimine girmesini örnek vererek “elektriğe zam yapılacak”
açıklamasıyla belirginleşen zam, iş dünyasının tepkisine neden
oldu.
Enerji fiyatlarına yapılacak artışların yanısıra otomatik fiyatlandırmanın da zam olarak algılandığını belirten Taşkın, “Enerji
zamları sanayicinin elini kolunu bağlıyor” dedi.
Tamer Taşkın, üç ayda bir otomatik fiyat ayarlamaları yerine
kademeli zam uygulaması yapılabileceğinin söylenebileceğini
belirtirken, “Enflasyonun iki katından fazla zam uygulamasını
anlamak mümkün değil. Üstelik üreticiler gelen zammı da ürünlerine hemen yansıtamıyorlar” diye konuştu.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Elektriğe zam geldiğimiz noktada ekonomik dengelerin bozulduğunun da bir göstergesidir. Çünkü bu zam sadece
sanayiciyi değil vatandaşı, ihracatçıyı, turizmciyi de mağdur
ediyor. Üretim maliyetleri içinde enerjinin payı en yüksek paya
sahip demir-çelik, cam, plastik, tekstil başta olmak üzere bunlarla ilişkili hemen bütün sektörlerimiz maliyetler yüzünden dış
ülkelerle rekabet edemiyor. Bütün bunların yanında Türkiye’de
enerji fiyatlarının sürekli yükselmesi ülkemize doğrudan yatırım
için gelen yabancı sermayeyi de ürkütüyor.”
Yılda 1,5 – 2 milyar dolarlık elektrik kayıp-kaçağı olduğu
tahmin edilen ülkemizde kayıp-kaçak oranlarının büyük ölçüde
özelleştirmelerin tamamlanamaması nedeniyle yatırımsızlık,
bakımsızlık, kontrolsüzlük ve işletme şartlarından kaynaklandığını bildiren Tamer Taşkın, dünya standartlarına gore yüzde
7’lik kayıp-kaçak oranının normal ölçü olarak kabul edilmesine
rağmen ülkemizdeki 81 ilden 71’inde rakamların bundan fazla
olduğunu hatırlattı. Taşkın, “Kayıp-kaçağı önleyecek şekilde
altyapı yatırımlarına hız verilmesi, özelleştirmelerin tamamlanması gerekirken yapılan zamlarla bunların karşılanmasını uygun
görmüyoruz” dedi.
Taşkın, Türkiye’nin enerjiyi gereği gibi verimli kullanmadığı
ve tasarruf koşullarını sağlamadığı için her yıl milyarlarca doları
boşa savurduğunu da vurgularken, ucuza enerji verilip pahalı
enerji satın alınmasının bedelinin de halka yansıtılmaması gerektiğini savundu.
Tamer Taşkın, sürdürülebilir büyüme için üretimin önündeki
engellerin artık birer birer kaldırılmasının şart olduğunu sözlerine ekledi.
Enerji için sicil belgesi uyarısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini süresi dolan sanayi sicil
belgelerini yenilemeleri, sanayi tarifesinden elektrik kullanmaya devam etmeleri için zamanında elektrik dağıtım şirketlerine
ibraz etmeleri konusunda uyardı. EBSO, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, EPDK ve TOBB ile
Ğediz Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye de gönderdiği yazılarda sanayi
sicil belgeleri vizeli olduğu halde dağıtım şirketine zamanında
verilmemesi gerekçe gösterilerek geriye dönük fark faturası
kesilmesinin önüne geçilmesini istedi.
Son günlerde sanayici oldukları ve sanayi tarifesinden
elektrik kullandıkları halde ticarethane tarifesine göre faturalandırılan sanayicilerin başvurularını değerlendiren Ege Bölgesi
Sanayi Odası, üyelerini uyarırken, bakanlıklar ve ilgili kurumlar nezdinde de girişimlerde bulundu.
Sanayi Sicil Kanunu’nun 1. Maddesinde tanımı yapılan imalat sanayi, madencilik, taşocakçılığı, su ve gaz üretimi sektörlerinde faaliyet gösteren, sanayi ürünü imal eden işletmelerin
Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüklerinden Sanayi Sicil Belgesi almak zorunda olduğuna dikkat çeken EBSO, bu belgeyi almaları
şartıyla şantiye dönemi de dahil olmak üzere sanayi abonesi
olarak kabul edildiklerini hatırlattı.
Geriye dönük fatura kesiliyor
Türkiye’de elektrik enerjisi dağıtımı yapan 20 şirket için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslara göre “Sanayi Sicil
Belgelerinin vize bitim tarihinin içinde bulunduğu fatura döneminden sonraki ilk fatura dönemi sonuna kadar yenilenerek
ibraz edilmemesi halinde tüketimleri ticarethane tarifesinden
faturalandırılır” hükmü nedeniyle, dağıtım şirketlerinin EBSO
üyesi bazı firmalara sanayi sicil belgelerini zamanında ibraz
etmedikleri gerekçesiyle vize bitiş tarihinden itibaren geriye
dönük olarak ticarethane tarifesine göre fark faturası kesildiği
bildirildi.
Sanayicilerin daha sonra sanayi sicil belgelerini dağıtım
şirketlerine ibraz etmelerine rağmen yapılan uygulamadan geri
dönülmediği ve düzeltilmesinin mümkün olmadığı ifade edilirken, bu uygulamanın da sadece İzmir’de yapıldığına işaret
edildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası, sanayicilere Sanayi Sicil Belgeleri vizeli olduğu halde zamanında dağıtım şirketlerine ibraz
edilmediği gerekçesiyle geriye dönük fark faturası kesilmemesini gündeme taşıdı. EBSO ayrıca, sanayicilerin uyarılması ve
bugün karşılaşılan durumun sakıncalarının giderilmesi amacıyla vize bitiş tarihlerini gösteren güncel listeyi de istedi.
ebsohaber 53 haziran 2008
ENERJİ
Enerji
barajlarında
su azaldı
Türkiye’nin az yağış alması nedeniyle barajlarda azalan
su miktarının hidrolik santrallerden elde edilen (HES) elektrik
enerjisi üretimi de doğrudan etkileyeceği ve Mayıs ayında da
beklenen yağışlar gelmezse üretim 3’te 1 azalacağı belirtildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’de yılın ilk çeyreğinde elektrik enerjisi
üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7, tüketimi
ise yüzde 9,7 arttı.
Elektrik üretim ve tüketim programlarını hazırlayan Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) bu yılın tamamında
Türkiye’de 205 milyar 383 milyon kilovatsaat (kWh) elektrik
enerjisi üretimi, 204 milyar kWh da elektrik tüketimi olacağı
tahmininde bulundu. Yılın ilk 4 ayında ise elektrikte 65 milyar
881,4 milyon kWh üretim, 65 milyar 200,4 milyon kWh da
tüketim olacağı tahmininde bulundu.
Program gerçekleşmelerine bakıldığı zaman Ocak ayında
yaklaşık 17,8 milyar kWh, Şubat ayında 16,6 milyar kWh, Mart
ayında 16,3 milyar kWh, Nisan ayında 15,1 milyar kWh olmak
üzere ilk 4 ayda Türkiye’de toplam 65 milyar 934 milyon 650
kWh elektrik enerjisi üretimi gerçekleşti. Üretim bir önceki yılın
ilk 4 ayına göre yüzde 8,7 arttı.
Enerjinin yüzde 37,53’ü devletin elektrik üretim şirketi Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) santralleri, yüzde 10,88’i
EÜAŞ’ye bağlı santraller, yüzde 2,14’ü İşletme Hakkı Devri santralleri, binde 44’ü mobil santraller, yüzde 8,54’ü otoprodüktörler, binde 22’si özelleştirilen ADÜAŞ santralleri, yüzde 21,47’si
Yap İşlet (Yİ), yüzde 7,24’ü Yap İşlet Devret (YİD) santralleri
yoluyla, yüzde 11,54’ü de serbest üretim şirketleri tarafından
üretildi.
Tüketimde programın üzerine çıkıldı
Türkiye genelinde tüketim incelendiği zaman, TEİAŞ bu
yılın ilk 4 ayında 65 milyar 200,4 milyon kWh elektrik enerjisi
tüketileceğini tahmin etti. Gerçekleşen tüketim programın biraz
üzerine çıkarak 65 milyar 849 milyon 159 bin kWh oldu.
Bu yılın ilk dört ayında Türkiye genelinde elektrik tüketim artışı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,7 oldu. TEİAŞ 2008
yılı genelinde bir önceki yıla göre elektrik tüketiminde yüzde 8
artış olacağını programlamıştı. 2007 yılı ilk 4 ayında Türkiye’de
60 milyar 21 milyon 468 bin kWh elektrik enerjisi tüketilmişti.
İlk dört ayda 240 milyon 582 bin kWh elektrik yurt dışından
ithal edildi, 326 milyon 73 bin kWh’lik enerji de ihraç edildi.
Kuraklığa bağlı yağış azlığı nedeniyle enerji üretimi amaçlı
hidrolik santrallerinde (HES) su miktarı uzun yıllar ortalamasına
göre yaklaşık 3’te 1 oranında azaldı.
Enerji Bakanlığı yetkilileri özellikle Keban, Karakaya, Atatürk
gibi Türkiye’nin en büyük enerji üretim barajlarının yer aldığı
Fırat havzasında su miktarında çok büyük azalmalar olduğuna
dikkat çektiler.
Türkiye geneline bakıldığı zaman yılın ilk 4 ayında enerji
üretim amaçlı barajlarda toplam 21 milyar 744 milyon 903
bin metreküp su bulunuyor. Türkiye’nin enerji üretim amaçlı
barajlarının ilk 4 aydaki su miktarı uzun yıllar ortalaması ise 32
milyar 688 milyon 381 bin metreküp düzeyinde.
ebsohaber 54 haziran 2008
ÇEVRE
“Suyumuza sahip çıkalım”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentteki
kuraklığa dikkat çekmek için ilginç bir mekan seçti: Kurumaya
başlayan Tahtalı Baraj Gölü.
10 yıl öncesine kadar minaresinin önemli bir bölümü sular
altında olan Bulgurca Cami’nin kurak toprak üstündeki görüntüsüyle susuzluk tehlikesini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seren
Başkan Kocaoğlu, “Kuraklıkla Başa Çıkma Stratejisini”ni açıklarken İzmirlileri suyuna sahip çıkmaya çağırdı. İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’deki susuzluk tehlikesinin boyutlarına dikkat çekmek için, Tahtalı Baraj Gölü’nün kuruyan bölümü üzerinde, belediye başkanları ve meclis üyelerine
yönelik bir bilgilendirme toplantısı düzenledi.
1996 yılında barajla birlikte sular altında kalan, 19981999’lu yıllarda minaresinin sadece bir bölümü görülebilen
Bulgurca Cami’nin kurak toprak üstündeki görüntüsünün de
yer aldığı mekanda “Kuraklıkla Başa Çıkma Stratejisi”ni açıklayan Kocaoğlu, toplantının neden burada yapıldığı sorusunu
ise “İşitince unuturum, görünce hatırlarım, yapınca anlarım”
şeklindeki bir Çin atasözü ile özetledi. Bulgurca Cami’nin bu görüntüsünün zihinlere yerleşeceğini vurgulayan Kocaoğlu, Tahtalı
Barajı’ndaki su seviyesinin 2007 yılına göre yüzde 40 düştüğünü
vurguladı. Sadece İzmir’in değil Yarımada, Nif, Menderes ve
Gediz yerleşim yerlerinde de su kaynaklarında rezerv sıkıntıları
olduğunu söyleyen Kocaoğlu, suyu planlı kullanmak zorunda
olduklarını, planladıkları kuyuların devreye girmesi ve vatandaşların su tasarrufuna vereceği destekle 2008 yazını büyük
olasılıkla 24 saat kesintisiz su vererek geçireceklerini açıkladı.
Kocaoğlu, bunu sağlamak için 2006 yılı Kasım ayından bu yana
çalıştıklarını söyledi.
Yeni su kuyuları açılıyor
Kuraklıkla başa çıkmak için hazırladıkları yol haritasının su
kaynaklarını artıracak ve koruyacak yeni yatırımlar ile su tasarrufu sağlayacak ve su tasarrufu bilincini artıracak kampanyalar
olmak üzere iki ana temele dayandığını söyleyen Aziz Kocaoğlu,
yüzeysel su kaynaklarının artırılmasına yönelik yapacakları baraj
yatırımları olan Çamlı, Bostanlı, Değirmendere, Yiğitler ve Gördes barajlarının bakanlıkların bürokratik engelleri ve süreçlerin
uzunluğun nedeniyle geciktiğini, yeni alternatifler ürettiklerini ve
bu süreçte yer altı sularına yönlendiklerini açıkladı. Kısa vadede İzmir’e su sağlamak için yeni kuyuları devreye alacaklarını;
Menemen, Sarıkız, Halkapınar ve Pınarbaşı Havzası’ndaki 21
kuyudan İzmir’e yılda 50 milyon metreküp su sağlayacaklarını açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı, Bornova-Belkahve
bölgesi ve Buca-Şirinyer bölgesini yer altı suyu temin noktaları
olarak belirlediklerini, buralarda da çalışmaya başladıklarını
söyledi.
322 kilometre içmesuyu şebekesi
Su kaynaklarında tasarrufu sağlamak için havzaların korunduğunu ve izlendiğini söyleyen Kocaoğlu, Tahtalı Baraj
Havzası’nın koruması için biyolojik atıksu arıtma tesisinin
devreye girdiğini, kamulaştırma çalışmalarının büyük oranda
tamamlandığını ve ağaçlandırma çalışmalarının hızla sürdüğünü
bildirdi. Barajın ömrünü uzatmak ve su kalitesini artırmak için,
baraja akan derelerde ıslah çalışmalarının devam ettiğini belirten
Başkan Kocaoğlu, “Su kaçaklarını önlemek için 4 yılda 322 km
yeni içme suyu borusu döşedik. 83 milyon 947 bin YTL harcama
yaptık. Kentin su sistemini SCADA ile denetliyoruz” dedi.
ebsohaber 55 haziran 2008
MECLİS
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Organ Seçimlerine İlişkin Duyuru
2009 yılının Ocak ayında başlayıp Şubat ayında tamamlanacak olan Odamız organ seçimlerine
I. Seçmen sıfatıyla iştirak edebilmek için;
• Gerçek kişiler ile tüzel kişilerin gerçek kişi temsilcileri için
seçim günü itibarıyla on sekiz yaşını doldurmuş olmak,
• Odaya kaydını gerektiren ticari
ve sınaî kazanç dolayısıyla gelir veya
kurumlar vergisi mükellefi olmak,
• 5174 sayılı Kanunun 10 uncu
ve 32 nci maddeleri uyarınca meslek
grubu ve seçmen listelerinden silinmemiş olmak veya Kanunda belirtilen
yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak
suretiyle yeniden meslek grubu ve
seçmen listelerine dâhil edilmiş olmak
gerekir.
• Tüzel kişilerin tescilli ana
sözleşmelerinde temsile ve bağlayıcı
işlemler yapma yetkisi verilen gerçek
kişi temsilcilerinin seçme hakkını kullanabilmesi için şirketin sahibi, ortağı,
yönetim kurulu üyesi, genel müdürü,
murahhas azası, genel müdür yardımcısı, birim müdürü ve şube
müdürü seviyesinde şirketi temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya
ve ahzükabza yetkili olduğu ticaret siciline tescil edilmiş üst
düzey yöneticisi olması ve bu halin yeni kurulan şirketler hariç
seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şarttır.
Şirket ortaklığı veya yönetim kurulu üyeliği seçim tarihinden
geriye doğru en az altı aydır devam eden şahıslardan temsil ve
bağlayıcı işlemler yapma yetkisine sahip olanların, bu zaman
diliminde ahzükabza da yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin
seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz.
Temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olanların, bu yetkilerinin süresinin seçim tarihinden altı ay
önceki zaman diliminde dolması ve aynı kişilerin bu süre içinde
yeniden yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden
en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz.
Buradaki süreler, gün hesabı yapılmak suretiyle hesaplanır.
• Münfesih şirketler odamız organ seçimlerinde oy kullanamaz.
II. Seçilebilmek için;
• Seçim tarihi itibarıyla, ticaret siciline kayıtlı bulunmak
şartıyla, en az iki yıldan beri odaya kayıtlı olmak, (İki yıllık
süre, 5174 sayılı Kanunun 10 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca meslek grupları ve seçmen listelerinden silinen üyelerden
Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle
yeniden meslek grubuna ve seçmen listelerine dâhil edilen üyeler için aranmaz)
• Gerçek kişiler ile tüzel kişilerin gerçek kişi temsilcileri için
seçim günü itibarıyla 25 yaşını doldurmuş ve okur-yazar olmak,
• İflas etmemiş ya da iflas etmiş olsa bile itibarını hükmen
yeniden kazanmış olmak,
• Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle ya da devletin güvenliğine karşı
suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas,
ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına
fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal
edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olmamak,
• 5174 sayılı Kanunun 10 uncu ve
32 nci maddeleri uyarınca meslek grubu ve seçmen listelerinden silinmemiş
olmak veya Kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak suretiyle yeniden meslek grubu
ve seçmen listelerine dâhil edilmiş olmak,
• Odaya kaydını gerektiren ticari ve sınaî faaliyetten elde
edilen kazanç dolayısıyla gelir veya kurumlar vergisi mükellefi
olmak gerekir.
• Tüzel kişilerin seçilme hakkını kullanabilmesi için şirketin
sahibi, ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, murahhas
azası, genel müdür yardımcısı, birim müdürü ve şube müdürü seviyesinde şirketi temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve
ahzükabza yetkili olduğu ticaret siciline tescil edilmiş üst düzey
yöneticisi olması ve bu halin seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şarttır.
Şirket ortaklığı veya yönetim kurulu üyeliği seçim tarihinden
geriye doğru en az altı aydır devam eden şahıslardan temsil ve
bağlayıcı işlemler yapma yetkisine sahip olanların, bu zaman
diliminde ahzükabza da yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin
seçim tarihinden en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz.
Temsile, bağlayıcı işlemler yapmaya ve ahzükabza yetkili olanların, bu yetkilerinin süresinin seçim tarihinden altı ay
önceki zaman diliminde dolması ve aynı kişilerin bu süre içinde
yeniden yetkili kılınmaları halinde, bu yetkinin seçim tarihinden
en az altı ay öncesini kapsaması şartı aranmaz.
Buradaki süreler, gün hesabı yapılmak suretiyle hesaplanır.
Münfesih şirketler odamız organlarına seçilemez.
Tüm üyelerimize duyurulur.
ebsohaber 56 haziran 2008
MECLİS
Yorgancılar:
Yüksek
büyüme
kesintisiz
sürmeli
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meişsizlik sorunumuza çözüm olmadığı gibi,
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorclis Başkanı Ender Yorgancılar, 2002
ülkemizi her geçen gün ithalata daha da
yılından bu yana yapısal reformların
bağımlı hale getirdiğinin ve cari işlemgancılar, dünyada ilk 10 büyük
hızlanması, AB sürecinin geliştirilmesi,
ler açığını içinden çıkılmaz bir noktaya
ekonomi içine girmeyi hedefleyen
faizlerin göreceli olarak düşürülmesi,
götürdüğünün artık görülmesi gerektiğini
Türkiye’nin her yıl yüzde 8-9 büihracat artışı, enflasyonun düşürülmesi,
belirtti. Yorgancılar, hükümetin SSK ve
yümesi gerektiğini söyledi.
yüksek büyüme hızı ve mali disiplinden
Bağ-Kur prim borçlarını ödemeyenletaviz verilmemesi gibi çok olumlu işler
rin affedilmesi ile ilgili çıkarmış olduğu
yapıldığının görüldüğünü, ancak alkış tutulan bu gelişmelerin
yasayı tasvip etmediğini, çünkü yine borcunu ödemeyenlerin
bir bir elimizden kayıp gittiğini söyledi. Yorgancılar, dünyanın
ödüllendirildiğini, eğer bir uygulama yapılmak isteniyorsa bir ta16’ncı veya 17’nci büyük ekonomisi durumunda olan ve ilk 10
rafın ödüllendirilip, diğer tarafın cezalandırılmaması gerektiğini,
büyük ekonomisi içine girmeyi hedefleyen Türkiye’nin kesintiyükümlülüklerini zamanında yerine getiren sanayicinin mutlaka
siz olarak her yıl yüzde 8-9’luk bir büyümeyi gerçekleştirmesi
daha düşük bir faiz uygulaması veya düşük bir prim uygulaması
gerektiğini, ancak çekilen bütün zorluklara rağmen enflasyonun
ile ödüllendirilmesi gerektiğini belirtti.
tekrar iki haneli rakamlara çıkıyor olmasının kendilerini çok
endişelendirdiğini ifade etti.
Güçlü ekonomiye sahip olmalıyız
Yorgancılar, yıllardır ülkemizin sırtında kambur, ayağında
Yorgancılar, Mayıs ayının İstanbul ve Ankara’da yaşanan
pranga olan enflasyonun, büyümenin ve işsizliğin önündeki en
1 Mayıs gerginliği ile başladığını, dünyanın birçok yerinde
büyük engel olduğunu, dolayısıyla tekrar o günlere dönmeyi
bayram havasında kutlanan 1 Mayıs’ın, ülkemizde hükümetin
düşünmeye bile tahammüllerinin bulunmadığını, petrolün varil
ve sendikaların güç gösterisine dönüştüğünü, tek tesellilerinin
fiyatının hızlı biçimde rekor üstüne rekor kırdığını, demir-çelik
en azından İzmir’de, İzmir’e yakışan biçimde coşku, hoşgörü ve
fiyatları ve gıda fiyatlarında da tarihi fiyat artışlarının gerçekleşbarış içinde kutlanması olduğunu dile getirdi. Herkesin 19 Mayıs
tiğini ifade etti. Bugün ülkemizde yaşanan enflasyonun talep
Gençlik ve Spor Bayramını bir kez daha kutlayan Yorgancılar,
enflasyonu olmadığını, büyük ölçüde dünya çapında artan
15-24 yaş arasındaki gençlerin, ülkemiz nüfusunun yaklaşık
emtia fiyatlarından kaynaklanan maliyet enflasyonu olduğuyüzde 20’sini oluşturduğunu, bu rakamın özellikle Avrupa kıtası
nu söyleyen Ender Yorgancılar, artan enflasyona karşı Merkez
ile kıyaslanınca inanılmaz bir potansiyeli gözler önüne serdiğini,
Bankası’nın faiz artırımı ile önlem aldığını, fakat bu kararın
ancak şubat ayı itibariyle yüzde 11,6’ya yükselen işsizlik oranına
yatırımların azalmasına, büyümenin yavaşlamasına, işsizliğe ve
bakıldığında, her 5 gencimizden birinin işsiz olduğunu belirtti.
ithalat artışına davetiye çıkarıldığını, şimdiye kadar çekilen sıkın- Ender Yorgancılar, gençlerimizin geleceklerinden ve ülkeletıların boşa gitmemesi için mali disiplinin, popülist politikalara
rinden ümitli olmadıklarını, dolayısıyla ülkesine ve dünyaya
feda edilmemesi gerektiğini dile getirdi.
karamsar bakan küskün bir nesil yetiştiğini vurgularken, onları
EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar, 2002 yılından beri uykazanmanın ön şartının ise ülke olarak güçlü bir ekonomiye
gulanan yüksek faiz, düşük kura dayalı büyüme politikasının
sahip olmaktan geçtiğini bildirdi.
ebsohaber 57 haziran 2008
MECLİS
Taşkın:
Türkiye’yi
özel sektör
taşıyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
iken, hükümetin olası bir erken mahalli
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, küreidare seçimi için kamu harcamalarına göz
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
sel dalgalanma ve siyasi gelişmelerin
diktiğini, ancak bugüne kadar seçimleri
Tamer Taşkın, her kesimin sietkisiyle makro ekonomik göstergelerde
belirlediği tarihte yaptığını da gördükleriyaset ve ekonomide başarı için
bozulmanın arttığı Nisan ayında, özelni belirtti.
çaba göstermesi, birbirine destek
likle iklim değişikliklerinin büyük etkisi
Taşkın, her gün petrol fiyatlarını bekler
olması gerektiğini bildirdi.
bulunduğunu, gıda fiyatlarındaki artışlarduruma geldiklerini, çünkü hiç beklenmela enflasyonun da kontrolden çıktığını,
yen bir anda 100 dolar olur mu denilen
TÜFE’nin 23. ayın en yüksek düzeyine (9.66) çıkarken, ÜFE’nin
petrol fiyatının, 138 doları bulduğunu, üstelik bugün çok rahatde son 5 yılın en yüksek seviyesine (14.56) ulaştığını, enflasyon
lıkla 200 dolarları telaffuz eder olduklarını dile getirdi. Çelik
hedeflemesi uygulayan, gelişmekte olan ülkeler içinde enflasyofiyatlarına aralık ayından bu yana gelen zamların diğer sektörleri
nu ne yazık ki hedeften en fazla sapan ülke konumunda olduğu- de etkisi altına aldığını ve birçok sektörü zor durumda bıraktığımuzu ifade etti. Enflasyondaki artışın piyasaları tedirginliğe ittiği
nı, Avrupa’da ilk 3’e girmeyi hedefleyen otomotiv sektörünün de
gibi, sanayicilerin de bütün hesaplarını altüst ettiğini, yatırım
piyasalarda yaşananları endişeyle takip ettiğini, ancak otomotiv
ve tüketim kararlarının gerçekleştirilmesini ertelediğini belirtesektöründeki planlamalar çok uzun vadeli olduğu için bazen bu
rek, Hükümet ile Merkez Bankası’nın bu sorumluluğu birlikte
güncel dalgalanmalardan etkilenmediği gibi ileriye de pozitif
sahiplenmek yerine, bilakis anlaşamadıklarını, böylesine kritik
olarak hazırlık yapabildiklerini ifade etti.
bir dönemden geçerken, yanlışların yapılmasına artık tahammül
Tekstil ve giyim eşyasında başlayan küçülmenin kapanmalara
kalmadığını söyledi.
neden olduğunu üzülerek izlediklerini, iplik fabrikalarının uzun
Hükümetin önümüzdeki 5 yıllık dönemde uygulamak üzere
zamandır büyük sıkıntı yaşadıklarını, zira elektrik fiyatlarının ne
açıkladığı Orta Vadeli Mali Çerçeve Programı ile ekonominin
kadar zamlanacağını bilemedikleri için girecekleri ihalelerde
kritik rakamlarını revize ederek, faiz dışı fazla hedefinin yüzde
veya dış satımlarda fiyat verme zorlukları yaşadıklarını belirtti.
4.2’den 3.5’e, bütçe açığının gayri safi yurt içi hasılaya oranının
Taşkın, sektörlerimizin giderek ithalata bağımlı hale gelmesinin
ise yüzde 1.9’dan 1.4’e düşürüldüğünü, böylece ekonominin
durumu daha da güçleştirdiğini, bu aşamada ithalatın gerek
yeni çıpasının “bütçe açığı” olarak değiştirildiğini ifade etti. Taşsağlık, gerek fiyat, gerekse de kalite açısından denetlenmesinin
kın, hükümetin bu dönemde artıracağı kamu harcamalarının çok büyük önem taşıdığını söyledi.
önemli bir bölümünü ne yazık ki seçim yatırımı için kullanacağıTaşkın, hükümete seslerini duyurmak istediklerini, devletin
nı, harcamalar konusu, itinayla yaklaşılması gereken bir süreçte
tüm birimlerinin başarısı için siyasette ve ekonomide istikrarlı
ebsohaber 58 haziran 2008
MECLİS
bir şekilde birbirlerinin başarısına destek
olduğuna inanan hükümetin aflara devam
vermeleri gerektiğini, taşın altında hep
ettiğini, yükümlülüklerini gününde yerine
“Türkiye’nin yüzde 7’nin üzerinde
sanayicinin elinin bulunduğunu, daha
getiren insanların sürekli cezalandırıldığı
büyümesi gerektiğinden bahsedifazla üretmek, katma değer yaratmak,
bir ülkede yaşadığımızı belirtti. Çalışlirken, büyümenin en önemli sağistihdam sağlamak için çalışacakken her
ma Bakanlığı’nın düzenlemesiyle prim
layıcısı özel sektör tüm zorluklara
gün moral bozukluğu içinde hangi geriborçlarına ödeme kolaylığı sağlanmasırağmen fedakarca çalışıyor..”
limin çıkacağını takip ettiklerini belirtti.
nın, Maliye Bakanlığı’nın vergi cezalarına
Son açıklanan işsiz sayımızın 2.5 milbir daha af yok deyip, daha sonra affı
yonu aştığını, yılın ilk dört ayında kapanan işyerlerinin toplam
gündeme getirmesinin, zamanında ödemelerini yapanlara karşı
sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22.2 arttığını,
büyük bir haksızlık olduğunu, insanların gelecek aflara güvenip,
protestolu senet sayısı 2007 yılının ilk 4 ayına göre 2008 yılında
görevlerini yerine getirmemesi için zemin hazırladığını, artık poyüzde 9 artarken protestolu senet tutarının %19 arttığını, gelir
pülist politikalardan vazgeçilerek, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak
vergisi tahsilatında da geçen seneye göre yüzde 37, alınan KDV
eğitimden, sağlığa, hukuktan, vergi politikalarına kadar akılcı
gelirlerinde, yüzde 58 gerileme bulunduğunu dile getirdi.
projelere imza atılmasını ümit ettiklerini vurguladı.
Her geçen gün daha çok risk barındıran cari açığın OcakTaşkın, Stuttgart’ta 6 ay evvel son teknoloji ile yapılan yeni
Mart döneminde yüzde 30.3 arttığını, mart sonu itibariyle yıllık
bir fuar açıldığını, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile burayı
bazdaki açığın 40.38 milyar dolara yükseldiğini belirten Taşkın,
gezme fırsatı bulduğunu, ayrıca Essingen Üniversitesi’ni de ziyayabancı sermaye akışı ve özelleştirme açısından ekonomik konret ederek, ileriye dönük ne yapılabileceği konusunu beraberce
jonktürün de etkisiyle, geçmiş dönemdeki başarılar yakalanama- konuştuklarını söyledi. Kuşadası’nda tatil yapan Almanya’nın
yacağı için cari açığın finansmanında da sıkıntılar yaşanacağını
Bavyera Eyaleti Başkanı’nı İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın şehrimize
ki, bunun büyük kısmının dış ticaret açığı olduğunu ifade etti.
davet ettiğini, birlikte görüş alış verişinde bulunduklarını belirteÜç aylık dönemde doğrudan yatırımlarda yarı yarıya düşüş
rek, zaten ağırlanan tüm yabancıların şehrimize yatırım yapmayaşandığını ve geçen yılın eş dönemine göre %53 azaldığını,
ları için gerekli bilgi aktarımının yapıldığını belirtti.
aynı dönemde yabancıların Türkiye’deki gayrimenkul alımları
dolayısıyla getirdiği döviz yüzde 16.4, yabancı sermayeli firTeşekkürler, taziyeler
maların yabancı ortaklarından kullandıkları kredilerin de yüzde
Orhan Köymen’e ağabeyinin vefatı nedeniyle başsağlığı
52.5 gerilediğini söyledi. Taşkın, Merkezi Yönetim Bütçesinin,
dileyerek, torunu olan Atilla Sevinçli’yi tebrik etti ve Yönetim
bu yılın Ocak-Nisan döneminde 5 milyar 449 milyon YTL açık
Kurulu üyeliğinden ayrılan Atilla Özbek’e bugüne kadar yapmış
verdiğini, ABD ve İngiltere’de borsanın krizden bu yana yüzde
olduğu çalışmalar ve değerli katkılarından dolayı teşekkür etti.
12, Türkiye’de ise yüzde 25 düzeylerinde değer kaybına uğPancar OSB sunumu için Hüseyin Şairoğlu’na teşekkür eden
radığını, Brezilya borsasının ise başarıdan başarıya koştuğunu
Taşkın bu vesile ile OSB’lere yıllarca görünmeyen mesailer,
belirtti.
emekler harcayan, hizmet sunan herkese teşekkür etti. Herkesin
Taşkın, tüketici güven endeksinin 2003 yılının Aralık ayından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı bir kez
bu yana en düşük seviyesine ulaştığını, yani tüketicinin karamdaha kutlayan Taşkın, bu vesile ile vatan uğruna şehit olanları
sarlığının her geçen gün arttığını dile getirdi. Sosyal Güvenlik
bir kez daha andı.
Reformu ile getirilen 65 yaşında emeklilik uygulamasının, son 2
Taşkın, üniversite sanayi işbirliğine büyük önem verdiklerini,
ayda 800 bin kişiyi SSK’lı yaptığını, yani kara delik diye çırpınaMeclis Başkanı Yorgancılar’ın da konuşmasında bahsettiği gibi
rak, kapatmaya çalışılan deliğe son 2 ayda 800 bin kişinin daha
işsiz gençlerimizin sayısının çok fazla olduğunu ancak, üniverilave olduğunu söyledi.
sitelerde yapılan toplantılarda da gençlerin kendilerini çok iyi
Gelişmiş ülkelerde Ağustos ayında başlayan ve gelişmekte
eğitemediğini gördüğünü, bunda rayına bir türlü oturtulamayan
olan ülkeleri de etkileyen finansal piyasalardaki dalgalanmanın
eğitim sisteminin de payı bulunduğunu söyledi. Sanayiciler
ve belirsizliğin iç siyasetteki sorunlarla birlikte olumsuz etkisinin, olarak eğitim konusunda önemli rol almaları gerektiği düşünceülkemizde her geçen gün daha yoğun hissedildiğini söyleyen
sinden hareketle, Haziran ve Temmuz ayı komite toplantılarının
Taşkın, Türkiye’nin yüzde 7’nin üzerinde büyümesi gerekliliEge Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda yapılması yönünğinden bahsedilirken, büyümenin en önemli sağlayıcısı özel
de komite başkanlarına yazı gönderdiğini, en azından bu yaz
sektörün bütün bu zorluklara rağmen fedakarca yoluna devam
tatilinde, gelecek sene için hazırlanacak müfredatta beklenen
etmeye çalıştığını dile getirdi.
standartın olmasına katkı konulabilineceğini belirtti.
Mayıs ayının bir diğer önemli olayının, IMF ile şimdilik
Mayıs ayının ilk haftasında, İAOSB’de bulunan Terbay
yollarımızın ayrılması olduğunu, ancak ilişkimiz bitse de, IMF’in Makine’de yangın çıktığını, çok şükür ki can kaybı yaşanmadan
dış dünyaya karşı yabancı denetim şirketi görevini sürdürdüyangının söndürüldüğünü belirterek, Baysak ailesine ve tüm Terğünü, IMF yönetimi tarafından yaklaşık 3.6 milyar dolarlık
bay Makina çalışanlarına bir kez daha geçmiş olsun dileklerini
kredinin serbest bırakılmasıyla, hükümetin 11 Mayıs 2005’ten
iletti. Taşkın, uluslararası danışmanlık firması Deloitte’nin yaptığı
bu yana ilk kez IMF’siz bir dönem geçirdiğini ifade etti. Taşaraştırmaya göre, Türkiye’de en fazla Ar-Ge harcaması yapan
kın, Yorgancılar’ın da bahsettiği; suçluları affetmenin büyüklük
firmalar listesinde, Vestel ve BMC’nin ilk 3’te yer aldığını belir-
ebsohaber 59 haziran 2008
MECLİS
terek, kendilerini tebrik etti. Ayrıca İzmir
lere hazırlanan dosyaların verilmesiyle
ili 2007 yılı Kurumlar Vergisi listesinde
yetinilmediğini, aynı zamanda sonuca
“Vergi ve prim afları, ödemelerini
ilk iki sırayı paylaşan üyelerimiz Philsa
ulaşması için konuların takip edildiğini
zamanında yapan mükelleflere
ve JTI’yi, 4. ve 5. sırada yer alan Pınar
dile getirdi.
karşı büyük bir haksızlıktır. PoSüt ve Çimentaş’ı da tebrik etti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
pülist politikalardan vazgeçilmeli,
1 Mayıs törenlerinde, Hükümet ile
Yönetim Kurulu’nda olmaktan, Başkanı’nı
kaynaklar doğru kullanılmalı.”
sendikalar arasındaki uzlaşmazlığın
tanımaktan ve beraber çalışmaktan
sonucunu ne yazık ki üzülerek izledikgurur duyduğunu söyleyen Taşkın,
lerini, bu tip konularla her gün toplumun gerilmesinin herkesi
Hisarcıklıoğlu’nun şu anda Türkiye’nin çok değerli insanlarınüzdüğü gibi netice itibariyle ülkenin geleceğine hiçbir faydası da dan biri olduğunu, elbette sıkıntılı günler geçirdiklerini, bazı
bulunmadığını dile getirdi.
konuların çözüme ulaştırılamadığını ama netice alınamıyor diye
hele hele TOBB’un çatısı altında, ona güç veren bir kurum olan
EBSO’da karalama yapılmaması gerektiğini dile getirdi.
Taşkın üyeleri cevaplandırdı
Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Nisan ayı Meclis
toplantısında Halk Bankası’nın vermiş olduğu kredi ile ilgili veriAydın’daki OSB’ler
len önergenin, Meclis toplantısı sonrasında yapılan ilk Yönetim
Taşkın, Haluk Tezcan’ın sorusuna ilişkin olarak, Aydın’da
Kurulu toplantısında görüşüldüğünü ve gereğini yerine getirmek
sanayi odasının kurulması ile Aydındaki üyelerimizin AYSO’ya
üzere hazırlanan yazının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
devredildiğini, dolayısı ile Söke, Çine, Ortaklar, ASTİM OSB MüBaşkanı Hisarcıklıoğlu’na 8 Mayıs 2008 tarihinde gönderildiğini, teşebbis Heyetleri’ndeki üyelerinin de üyelikleridolayısı ile zaman kaybedilmediğini, ayrıca verilen önergelerin
nin düştüğünü, bu nedenle 28 Ocak 2008
gereği yerine getirilirken, yazılan yazılarda hiç bir zaman Yönetarihli Meclis Toplantımızda alınan karar
tim Kurulu’nun yorumumun yer almadığını, meclis tarafından
ile Müteşebbis Heyete yeni üyelerin
yazılı olarak istenen ne ise onun ifade edildiğini vurguladı.
seçildiğini, seçilen yeni üyelerin de
Taşkın, EBSO Haber’de yer alan meclis konuşma özetlerinin
ilgili OSB yönetimlerine ulaştırıldığını,
üç senedir tam yetki ile Odamız Basın Yayın Bürosu’nca yerine
ancak buna rağmen söz konusu dört
getirildiğini ve meclis toplantılarında yapılan hararetli
OSB’de yeni yıldan bu yana Mütekonuşmaların her
zaman özetlerden çıkarıldığını, ana şebbis Heyet Toplantısı’nın yapılmafikirlerin, ana
mesajların yer aldığını belirterek,
dığını, seçtiğimiz Müteşebbis Heyet
Odamız Yayın
Danışma Komitesinin görevinin üyelerimizin de dolayısıyla usulüne
özet çıkarmak olmadığını, kendisinin
uygun olarak toplantılara çağırılmadıde böyle
algılamadığı için bu görevi
ğını belirtti. Oda olarak organize
üç yıldır basın
Yayın Bürosu’nun yerine
sanayi bölgeleri mütegetirdiğini, konuyla ilgili bugüne kadar
şebbis heyet
olumsuz bir eleştiri
gelmediğini, onun
başkaniçinde Basın Yayın
Bürosu’na teşekkür
lıklarına
ettiğini söyledi.
gereYönetim Kurulu
Başkanlığı görevini
ğinin
üstlendiği günden itibaren
aynı zevkle çayapıllıştığını ve çalışmaya devam
edeceğini,
ması
çünkü bunun bir ödev olduğunu,
sanayici,
yöbölge ve ülke adına ne gerekiyorsa
elinden nüngeleni yapmaya devam edeceğini belirtti.
de
İbrahim Gökçüoğlu’nun Odalar Birliği
hakkındaki düşüncelerine, TOBB’un neler yaptığını yeterince yansıtamadığı için
üzüldüğünü, önemli olanının bin işi bir arada
yapmak olduğunu, zira İsrail-Filistin OSB
konusunun TOBB’un bin tane projesinden
bir tanesi olduğunu ifade eden Taşkın, onun
dışında profesörleri, danışmanları, avukatları
ile çıkacak her kanun ve yönetmelik için müdahil
olunduğunu, her işin istenilen şekilde neticelendirememiş olsa bile Odalar Birliği’nin talep edilen tüm işlerin
peşinde olduğunu, bir konunun çözümü için sadece ilgili birim-
ebsohaber 60 haziran 2008
MECLİS
yazı gönderildiğini, Ortaklar OSB’den
mizi ifadeyle bu konuda bilgi sahibi olup,
gelen cevabi yazıda ise, Sanayi ve
olmadıklarını sordu.
EBSO Meclisi ve Yönetimi,
Ticaret Bakanlığı’nın 21.03.2008 ve
Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
Aydın’daki organize sanayi böl26.02.2008 tarihli yazıları eklenerek,
konunun hukuk danışmanımızın bilgisi
gelerinin yönetimlerinde yeralan
Bakanlık yazısı doğrultusunda işlem
dahilinde olduğunu, gereğinin yapılacaüyelerin OSB yönetim toplantılarıyapılmasının Odamızdan talep edildiğini
ğını belirtti.
na katılması girişiminde bulundu.
belirtti.
Genel Sekreter Mustafa Kalyoncu da,
Konunun Aydın Sanayi Odası ile ilgili
Tezcan’ın bahsettiği 60 günlük sürecin
davalara bakan hukuk danışmanımızca değerlendirildiğinde;
başladığını, gerekli tarih ve numaranın alındığını yazının takip
talep edilen uygulamanın yanlış olduğunun ifade edildiğini,
edildiğini belirtti. Atıl Akkan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın hiç
bunun üzerine 29 Ocak 2008 ve 26 Mart 2008 tarihli yazılarımı- vakit kaybetmeden dava edilmesi ve yürüyen davanın iptalinin
za cevap verilmediği dikkate alınarak Yönetim Kurulumuzun 21
talep edilmesi gerektiğini, eğer bunu Yönetim Kurulu yapmıyorNisan 2008 tarihli toplantısında alınan karar gereğince 25 Nisan sa, o zaman meclis üyelerince dava açılabilineceğini söyleyen
2008 tarihli yazılarımız ile İzmir 15. Noterliğince OSB’lere ihAkkan, bu OSB’lerin kurulması için günlerce çalıştıklarını, çaba
tarda bulunulduğunu ifade eden Taşkın, ihtara cevaben Ortaklar sarfettiklerini, şimdi Bakanlık istiyor diye, haklarımızı devredeOSB’nin 07.05.2008 tarih, 204 sayılı yazısıyla; ihtarnamede
meyeceğimizi, Meclisizin bundan sorumlu olduğunu, Odalar ve
belirtilen husus ve taleplerimizin yasaya uygun bulunmadığının
Borsalar Birliği gibi Odamız’ın da istediği her yerde OSB kurabive Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın 22.04.2008 tarih, 4422 sayılı
leceğini, buna yetkisi bulunduğunu, dava açmaktan çekinilmeyazılarıyla Müteşebbis Heyetin yeniden oluşmasının yasalara
mesi gerektiğini dile getirdi.
uygun bulunarak onaylandığının, kuruluş protokolünün de uyMeclis Başkanı Ender Yorgancılar, Akkan’ın; kazanılmış
gun görülerek yetki belgelerinin tanzim edildiğinin bildirildiğini
hakların kaybedilmemesi konusundaki görüşünde herkesin hem
söyledi.
fikir olduğunu, Odamız’ın da bu konunun çok sıkı takipçisi olDaha sonra EBSO olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinduğunu, onun içinde mevcut hukuk danışmanlarımızın dışında
de 20.05.2008 tarih, 5910 sayılı yazımız ile Ortaklar OSB yeni
başka bir hukuk bürosuyla sadece Aydın Sanayi Odası ve Aydın
kuruluş protokolü onayına ve yetki belgesi yenilenmesine ilişkin
OSB müteşebbis heyet temsilcilerimiz ile ilgili yaşanan durutesis ettiği idari işlemin kaldırılması talebinde bulunulduğunu,
mu değerlendirmek, takipçisi olmak üzere anlaşma yapıldığını,
ayrıca 23.05.2008 ta, 6079 sayılı yazımızla da Danıştay’da
yaşanan tüm sürecin detaylarıyla kendilerine iletildiğini, konu
görülen temyiz incelemesinin yürütmeyi durdurması isteminde
hakkında ne yapılması gerekiyorsa yerine getirildiğini ifade etti.
bulunulması amacıyla gerekli müracaatın yapıldığını ve cevabi
Enver Olgunsoy, halen Aydın Sanayi Odası hitabının kullanıyazının beklendiğini dile getirdi.
lıp kullanılmadığını sordu.
Haluk Tezcan, bu konuda 60 günlük yasal bir sürecin bulunMeclis Başkanı Yorgancılar, ortada Mahkeme tarafından
duğunu, eğer 60 gün içinde mahkemeye başvurulmazsa ve bu
alınan bir karar olduğunu ve bunun göz ardı edilemeyeceği için,
süreçte Bakanlıktan da cevap gelmezse haklarımızı kaydeceğiAydın Sanayi Odası ifadesinini kullanıldığını söyledi.
ebsohaber 61 haziran 2008
MECLİS
Sanayicinin gündemi
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Meclis Üyesi
sanayiciler, iç
politika gelişmelerinin gündeme
hakim olduğu
Türkiye’de yine
ekononinin ilk
sıralarda yeralması için çaba
gösterdi. Enerji
darboğazı ve
zam beklentilerinin yanısıra hükümetin
sosyal güvenlik
prim borçlarına
yönelik olarak
gündeme aldığı
düzenlemeler
konuşmaların
ağırlığını oluşturdu. EBSO
Meclis Üyesi
sanayiciler prim
aflarının dürüst
sanayiciyi cezalandırmak anlamına geldiğini
belirtirken, primini zamanında
ödeyenlerin de
teşvik edilmesini
istedi. Sektörlerin çözülmeyi
bekleyen sorunlarını dile
getiren sanayiciler, üretim ve
ihracata destek
istedi.
sektörler ve ekonomi
Sayıl Dinçsoy
EBSO, KOBİ’lerini de ödüllendirecek
EBSO Meclis Üyesi
Sayıl Dinçsoy, Başarılı Sanayiciler Ödül
Töreni kriterlerinin
belirlenmesi amacıyla
oluşturulan Meclis Ödül
Komisyonu’nun başkanı
olarak yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Dinçsoy, öncelikle daha
evvel yapılmış olan çalışmaların kurumsal süreklilik anlayışı içinde devam
ettirilmesi ve incelenmesi
esasının belirlendiğini, son yapılan toplantılara
Yönetim Kurulu Ödül Komitesi’nin katılması ile
daha iyi sonuçlar elde edildiğini belirtti.
Dinçsoy, yapılan çalışmalarda üç ana noktanın esas alındığını, bunlardan bir tanesinin;
sahneye sürekli büyük firmaların çıkmasının
KOBİ’lerin geri planda kalmasına neden olduğunu gördüklerini ve bu konuda çok radikal,
hatta çok cesur bir karar alarak, büyük firmalarla, KOBİ’lerin ayrı ayrı değerlendirilmesinin,
KOBİ’lerin teşvik edilmesi anlamında çok faydalı
olacağı kanaatine vardıklarını söyledi.
İkinci konunun, firmaların ödüllerini sergilediklerinde daha göz okşayıcı ve prezantabl olması
amacıyla Odamıza artı masraflar yüklemeden
mum mühürlü, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanması olduğunu belirtti. Dinçsoy, bir diğer
önemli konunun ülkemizin ve kentimizin ileri götürülmesine ve ülkelerin sınıf atlamasına etken ArGe konusu ve bunun sonucunda oluşan inovasyonun biraz daha vurgulanması olduğunu ifadeyle,
gerçek anlamda Ar-Ge’ye önem veren firmaların
seçilerek ödüllendirilmesini arzu ettiklerini dile
getirdi ve yapılan çalışmalarda fikirleriyle katkıda
bulunan herkese teşekkür etti.
Milano’nun kazandığı EXPO 2015’in İzmir
için büyük bir kayıp olduğunu, her ne kadar
yapılan oylamada, Milano karşısında İzmir çok alt
seviyeler de kalmasa da en azından kendi içimizde yaşanan farklı görüş açıları olmasaydı daha yi
organize olunabilineceğini dile getirdi. İtalya’da
kaldığı otel sahibinin EXPO 2015 için oluşturulan
komitenin bir üyesi olduğunu ve komite toplantılarını televizyondan seyredince sanayicisinden,
otelcisine, restorancısından, turizmcisine kadar
inanılmaz bir şekilde organize olduklarını, bu işi
nasıl sahiplendiklerini gördüğünü söyledi.
Halit Şahin
EBSO Çevre Ödülü’ne
rekor düzeyde katılım
EBSO Meclis Üyesi
Halit Şahin, terör, işsizlik
ve küresel ısınmanma ile
gelen enerji sıkıntısının
Türkiye’nin üç temel
sorunu olduğunu söyledi.
Şahin, çok yakın sürede
su sıkıntısı yüzünden
İZSU’nun kısıtlamaya
gideceği duyumlarını
aldığını ancak enerji
sıkıntısına rağmen yatırım
yapan Çakmaktepe Enerji
A.Ş.’yi çalışmalarından
dolayı tebrik ettiğini belirtti.
Şahin, hep ilklerin yapıldığı bir şehir olan
İzmir’de ne yazık ki yeterince teknolojinin imkanlarından faydalanılmadığını, halen daha parkların, yeşil alanların su tankerleri ve hortumlar ile
sulandığını, oysa damlama boruları ile yapılacak
sulamada daha az suyla daha doğru sulama
yapılabileceğini ifade etti. Tehlikeli atıklar ile ilgili
çamurların ve atık yağların analizinin TUBİTAK’ta
yapılmasının sanayicileri büyük sıkıntıya soktuğunu, ancak iki ay içerisinde büyük yenilikler yapılan İzmir Valiliği Çevre Koruma Vakfı’nın (İZÇEV)
Laboratuvarının çalışmaya başlayacağını belirten
Şahin, böylece bu konuda yaşanan sıkıntının da
giderilmiş olcağını dile getirdi.
Her yıl yapılan EBSO Çevre Ödül Töreni için,
bu yıl rekor seviyede katılım olduğunu, Haziran
ayı içerisinde ödül törenini yapmayı planladıklarını, törene Sanayi ve Ticaret Bakanı ile Çevre ve
Orman Bakanı’nı davet ettiklerini ancak şu ana
kadar katılım konusunda bir yanıt alamadıklarını,
ebsohaber 62 haziran 2008
MECLİS
Atıl Akkan’dan 26 Haziran’da İzmir’e Aliağa OSB’nin misafiri
olarak gelecek Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın ödül törenine katılması konusunda yardımda bulunmasını rica etti. Şahin konuyla
ilgili olarak zaten Yönetim Kurulu’ndan talepte bulunduklarını,
ancak Oda aktivitelerinin yerine getirilmesi çok önemli olduğu
için Akkan’ın da yardımlarını istediğini belirtti. Bu yılki ödül töreninde ilk defa 10 sektörde EBSO çevre bayrağının verileceğini,
firmaların 1 yıl bu bayrakları fabrikalarına astıktan sonra gelecek
sene bu bayrağı kazanan firmalara devredeceklerini söyledi.
Halit Şahin, Odamız’da gerçekleştirilen bir çok çalışma ve
aktivite olduğunu, bunun için Taşkın’a teşekkürlerini sunduğunu, yapılan aktivitelerden birisinin de Odamız İnsan Kaynakları
Danışmanı’nın EBSO Vakfından burs alan öğrencilere, gelişimlerine yönelik vermiş olduğu seminerler olduğunu, kendisinin bu
seminerlerden ikisine katıldığını, vakti olan herkese, Odamız’da
gerçekleştirilen bu başarılı seminerlerden birine katılmalarını
tavsiye etti.
Çıkan bir fırtına karşısında, önceden alınan tedbirlerin,
fırtınadan zarar görmeden çıkmada ne kadar önemli olduğuna
dair bir hikayeyi Taşkın’a ithaf ederek, sıkıntılara; zihnen bilgi
ve planla, manen dualar alarak, madden de tedbir alarak hazır
olunduğunda, fırtına çıktığında sıkıntı yaşanmayacağını söyledi.
İbrahim Gökçüoğlu
Prim affı dürüst sanayiciye ceza
EBSO Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu, SSK ve Bağ-Kur primleriyle
ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısının
Cumhurbaşkanı’nın imzasından çıktığını, ancak, primlerini zamanında
ödeyenlere belirli oranlarda indirim
yapılması yönündeki düşüncenin
Kanunda yer almadığını, üstelik önceki
uygulamalarda, primlerini ödemeyen
borçluların cezaları vadelendirilirken,
bu Kanun ile peşin ödemede gecikme
faizinin yüzde 85’i, 12 ay taksitte yüzde
55’i, 24 ay taksitte de yüzde 30’unun
silineceğinin yer aldığını vurguladı.
Gökçüoğlu, yeri geldiğinde bankadan kredi çekerek primlerini
ödeyen sanayicinin yine göz ardı edildiğini, dürüst olan hiç
kimsenin hakkını alamadığını, artık susarak oturmanın bir fayda
getirmediğini ifadeyle, “Hak verilmez, alınır” dedi.
Emeklilik gün sayısının arttırılmasının gündeme gelmesiyle
bütün işçi sendikalarının ayaklandığını, meydanlarda haklarını
aradığını ve hükümetin öneriyi geri çekmek zorunda kaldığını
belirten Gökçüoğlu, sanayicinin yaşadığı sıkıntıları bu kürsüden
anlatmanın yeterli gelmediğini, yapılanlar karşısında işveren
sendikalarının, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin de üzerine
düşen görevi yapması gerektiğini, TOBB’un desteğinin alınması isteniyorsa sadece yazı trafiği ile bu işin çözülemeyeceğini,
konunun takipçisi olunması gerektiğini, EBSO’nun da bir gücü
bulunduğunu ifadeyle Oda olarak birlik sağlanmasının önemini
dile getirdi.
Gökçüoğlu, TOBB Başkanı’nın sanayicilerin sıkıntılarına çö-
züm bulmak dururken İsrail-Suriye arasındaki OSB’lerin koordinatörlüğünü yaptığını, elbette bu konuların da takipçisi olunacağını ancak, önceliğin ülke sanayicisinin sorunlarının çözümüne
verilmesi gerektiğini söyledi. Çıkan Ar-Ge Kanununu bu ülkeye
TÜSİAD’ın dikte ettirdiğini, oysa Kanunda yer almayan küçük
KOBİ’lerin haklarını TOBB’un yeterince savunmadığını, bu konuda pasif kaldığını ve artık Odalar Birliği’nin hantal bir devlet
sektörü haline geldiğini, konuların çözümüne yeterli önemin,
ilgi ve alakanın gösterilmediğini ifade etti.
Eğer TOBB Genel Kurul Delegesi olsaydı ve toplantıda kendine konuşma hakkı verilseydi, aynı konuşmayı orada da yapacağını belirten Gökçüoğlu, uysal bir insan olduğunu ancak hakkını
yedirmemek için gayret sarf ettiğini söyledi. IMF ülkemizdeyken
bir tane af çıkarmayan hükümetin, IMF yetkilerinin ülkemizden
ayrılmasının akabinde af çıkartılmaya başlandığını belirtti.
Gökçüoğlu, iş mahkemelerinde görüşülen davaların yüzde
99’unu işverenin kaybettiğini, sürekli işçilerin yanında olan bir
hukuk sisteminin söz konusu olamayacağını, yaşadıkları sıkıntıları her seferinde dosyalarla ilgili bakanlara ilettiklerini ancak bir
sonuç alınamadığını, artık hukuksal boyutlarda bir eylem planı
yapılması, bir yol haritası çizilmesi ve uygulanması gerektiğini,
Ankara Sanayi Odası Başkanı’nın tek başına mücadele ettiğini
herkesin gördüğünü dile getirdi.
Atıl Akkan
Enerjide zam var, üretim sıkıntısı kapıda
EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan, Oda’nın hiçbir döneminde
Yönetim Kurulu üyelerinin bu kadar
çok değişmediğini, Taşkın’ın Aliağa
Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis
Heyeti seçimlerinde olduğu gibi birçok
görev için kefil olduğu Yönetim Kurulu
üyesi arkadaşlarının istifalarına ilişkin
herhangi bir açıklamada bulunmadığını, Meclis olarak istifaların nedenini
öğrenmelerinin hakları olduğunu, zira
kendisinin yaşanan istifalardan, Yönetim
Kurulu’nda bir uyumsuzluğun olduğu,
var olan koalisyonun dağıldığı anlamını
çıkardığını ifade etti.
Akkan, bir önceki ayın faaliyetlerine, basında yer alan haberlerine ilişkin Yönetim Kurulu’nun,
hazırlamış olduğu sunumla ilgili olarak bir eleştirisi olduğunu,
geçen ay içerisinde basında Erdoğan Çiçekçi’nin Yönetim Kurulu
Başkanlığı’na adaylığı konusunda açıklama yapmasına karşın,
Yönetim Kurulu’nun hazırlamış olduğu sunumda yer almadığını,
oysaki adaylığın Odamız’ı yakından ilgilendirdiğini ifade etti.
Ayrıca Çiçekçi’nin aday olacağını açıklamasının hemen ardından, basında, Salih Esen’in aday olması halinde, adaylığını çekebileceğine dair yer alan sözlerinin kabul edilemez bir durum
olduğunu belirtti.
Meclis Başkanı’nın konuşmasında yapmış olduğu tespitlerin yüzde 100 yerinde olduğunu, Gökçüoğlu’nun geç de olsa
söylenmesi gerekenleri söylemesinden dolayı tebrik ettiğini,
ayrıca kuruluş amaçlarından en önemlisi KOBİ’leri desteklemek
ebsohaber 63 haziran 2008
MECLİS
olan Halk Bankası’nın KOBİ’ler dururken Sabah Grubu’na kredi
vermesinin de kabul edilemez olduğunu belirten Akkan, 2000
yılında buna benzer, 200 milyon dolarlık kredinin 2-3 firmaya verilmek üzere Eximbank’a yatırılmak istenmesi nedeni ile
yaşanan olayların dönemin TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat
Miras’ın istifası ile sonuçlandığını hatırlattı.
Akkan, ülkede bir gün maaşların gecikmesi halinde ihtilal
olacağını, ancak ekonomimizde yaşanılan inişler ve çıkışlar nedeniyle ülkemizin kaybının kaç milyon dolar olduğunun hesaplanmadığını, Ak Parti’nin kapatılmasına yönelik açılan davanın
bir önce neticelenmesi gerektiğini, bu zaman zarfında Yargıtay,
Sayıştay ve Danıştay’ın da gerekli hassasiyeti göstererek, diğer
vatandaşlar gibi mahkeme sonucunu beklemeleri ve kendi işlerine bakmaları gerektiğini ifade etti. Geçmişte yaşanılan tecrübelerle Ak Parti’nin kapatılabilineceğini, yerine yeni partilerin
kurulabilineceğini söyleyen Akkan, seçim öncesi Türk halkının
üç büyük siyasi partiyi sandığa gömmeye karar verdiğini, ancak
bu partilerin yerine koyabileceği alternatif bir parti bulamadığı
için, seçimlere iki ay kala kurulan AK Parti’nin yüzde 32 oyla
iktidara getirildiğini ve boşluğun doldurulduğunu belirtti.
Doğalgaz ve elektrik zammı konusunda söylediği ve başta
Gürbüz Salgar olmak üzere kimsenin hoşuna gitmeyen ifadelerinin, aradan iki, üç ay geçmeden gerçek olduğunu söyleyen
Akkkan, 1 Haziran 2008 tarihinden itibaren doğalgaza ve elektriğe otomatik zamların yapılacağını ve bunun ötesinde enerji
dar boğazına girileceğini, hemen hemen her gece Bayraklı’dan,
Alsancak’a, Konak’a kadar saat 3 ile 4.30 arasında elektriklerin
düzenli olarak kesildiğini, başka semtlerde olduğu gibi İstanbul
ve Ankara’da da aynı uygulamaların yapıldığını, geçen sene bu
zamanlarda hidroelektrik santrallerinin bulunduğu barajlarda
doluluk oranı yüzde 55 iken bugün yüzde 41 olduğunu, şu
anda suyu sulamaya sakladıkları için, hidroelektrik santrallerinin
çalıştırılmadığını, dolayısıyla ülkeyi karanlık bir dönemin beklediğini ifade etti. İmalat sanayinin yüzde 4.5,-5 büyüdüğü, enerji
kullanımının yüzde 9 arttığı göz önüne alındığında şu anda
rezervlerin bitmiş durumda olduğunu, dolayısı ile ülkemizi, bu
büyüme döneminde karanlık, enerji sıkıntısının yaşanacağı bir
dönem beklediğini, o nedenle herkesin gerekli tedbirleri alması
gerektiğini söyledi. 1977 yılında Ecevit döneminde enerji sıkıntısı nedeniyle fabrikalarına jeneratör almalarına karşın, bu defa
jeneratörü çalıştıracak mazot bulamadıklarını hatırlatan Akkan,
önümüzde beklenen enerji sıkıntısının bilhassa enerjisinin kesilmemesi gereken kimya, plastik, döküm sanayi için büyük önem
taşıdığını vurguladı.
EBSO Meclis Üyesi Gürbüz Salgar, Akkan’ın konuşmasında
bahsetmiş olduğu enerji darboğazı ile ilgili sözlerine tamamen
katıldığını, ters düşmelerinin söz konusu olmadığını, sadece
daha önceki Meclis toplantılarında bir sanayici olarak “ben
elektriğe zam istiyorum, zam olmalı” şeklinde konuşmasının
yanlış olduğunu düşündüğünü, o nedenle Akkan’ın söylemlerine
o zaman karşı çıktığını ifade ile, Akkan’ın ikinci yanlışının da
Sayıştay ve Danıştay ile ilgili sözleri olduğunu, onların sadece
savcının bağımsızlığını korumak için o şekilde konuştuklarını,
Akkan’ın sarfedilen sözleri yanlış algıladığı şeklinde yorumladığını söyledi.
Metin Deyirmenci
Döküm sanayii hammadde sıkıntısı çekiyor
EBSO Meclis Üyesi Metin Deyirmenci, Meclisin diğer üyeleri gibi kendisinin
de Odamızda yolunda gitmeyen bazı
konuların olduğunu düşündüğünü ve
bundan büyük üzüntü duyduğunu, onun
için herkesin içinden geldiği gibi, dürüstçe konuşmasında yarar bulunduğunu
söyledi.
Deyirmenci, dökümcüler olarak
ithal pikin üzerine belli bir miktar hurda
“dkp” denilen demiri ilave ederek
kullandıklarını, demirin fiyatının ise 3-4
ay öncesine kadar 35-40 kuruş iken, şu
anda piyasalarda 1 liraya kadar çıktığını,
dolayısıyla Ege Bölgesi’nde büyük hurda firmalarının, sanayicilerden topladıkları hurdaları, dökümcülere alış fiyatının üzerine
biraz daha ücret ilave ederek sattıklarını, dökümcülerin de demir
fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bu hurdaları almak zorunda
kaldıklarını, kendi firmasında ayda 10 ton hurda kullandığı göz
önüne alındığında, 100 ton hurdada 20 milyar liralık bir farkın
meydana geldiğinin altını çizen Deyirmenci, dökümcülerin
olmaması halinde gerek otomotiv yan sanayinin gerekse yedek
parça üreten imalatçıların ayakta kalamayacağını o nedenle
fabrikalarında hurda çıkaran sanayicilerin biraz daha hassas
davranarak, hurdalarını direkt dökümcülere satmaları rica ettiğini, zira hurdacıların satış ücreti daha uygun gözükse de bazı
hilelere başvurulduğunu yaşadıkları deneyimlerden bildiğini,
ayrıca kendisinin dökümcüler derneği yönetim kurulu başkanlığı, başkan vekilliği, Komite Başkanlığı yapması sebebiyle bu tür
hileli satışlardan haberi olduğunu belirtti.
Basında, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın
yabancı firmalara her türlü desteğe ve yardıma hazır olduklarını
içeren haberleri takip ettiğini, oysa kendilerinin karın tokluğuna,
ülke ekonomisine katkı sağlamak, bir sürü işsiz insana iş kapısı
açmak, ihracatımızın çoğalmasına katkı sağlayabilmek için çaba
sarfetmelerine karşın, üç yıldan bu yana döküm sanayicileri
olarak bir ihtisas organize bölgesi kurmak için uğraşlarının sonuçsuz kaldığını, gücü elinde tutan bazı çevrelerin, doğru olanı
bilmelerine rağmen kendi çıkarlarını, ülke çıkarları üzerinde
tuttuklarını söyledi.
Deyirmenci, EBSO Haber’i incelediğinde, geçen ay Meclis
toplantısında özelikle üzerine basa basa vurguladığı organize
sanayi bölgelerinde arsa satışlarının sanki bir Avrupa ülkesinde
yaşıyormuşuz gibi neden Türk parası olarak değil de euro ya da
dolar üzerinden yapıldığı konusunda yapmış olduğu konuşmasının bir çok kısmının çıkartılmış olduğunu gördüğünü, EBSO
Haber’de yayınlanan yazıların Basın Yayın Komitesi tarafından
hangi kriterler çerçevesinde çıkartıldığını anlayamadığını söyledi.
ebsohaber 64 haziran 2008
MECLİS
Mehmet Tiryaki
Müteşebbislik gücü ülkemizin en önemli varlığı
EBSO Meclis Üyesi Mehmet Tiryaki,
Uludağ İhracatçı Birlikleri Otomotiv
Endüstrisi Tanıtım Komitesi’nin düzenlemiş olduğu bir arama konferansına
davetli olarak katıldığını, konferansın
ana temasının davetiyede kısaca belirtildiğini söyleyerek, davetiyede yer alan
“Türkiye otomotiv endüstrisini 2023
yılında 150 milyar dolar ihracata kavuşturacak stratejiyi arıyoruz. Türkiye’nin
dünya otomotiv ve aksamları endüstrisinin dizayn üstlerinden birisi olması
için yaratıcı akıllar, fikirler arıyoruz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında güçlü bir
Türkiye için, güçlü bir otomotiv endüstrisi için birlikte arıyoruz,
aramaya sizi de bekliyoruz” ifadelerini okudu.
Tiryaki, toplantının katılımcıları tarafından özellikle otomotiv
sektörü yerine otomotiv endüstrisi tabirinin kullanıldığını, otomotiv endüstrisinin gerçekten bir sürü sanayi kolunu ilgilendirdiğini, konferansın katılımcıları arasında Türkiye’de araç üreten
ana sanayiciler, parça tedarik eden yan sanayiciler, üniversitelerden akademisyenler, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Dış Ticaret
Müsteşarlığı’ndan bürokratların yer aldığını belirtti.
Üç gün boyunca yapılan çalışmaların neticesinde kendisini
şaşırtan iki temel unsur olduğunu, 2007 ve 2008 yıllarının ilk
dört ayları kıyaslandığında sektörde satışlarda önemli artışların
olmasına karşın, kâr ve kârlılıkta düşmelerin yaşandığının göze
çarptığını ama buna rağmen sanayicilerin yatırım heveslerinin
olduğunu, ikinci olarak endüstrinin, bugün ülkemizin dünyanın
en büyük işsizlik oranlarına sahip olmasına, nitelikli işsizler
ordusu olmasına karşın, diğer tarafta sektörün gelecek konusundaki en büyük endişesinin; sektörün geleceği açısından nitelikli
insan bulma konusu olduğunu, bütün bu açıklaması güç olan
çelişkiler ile ilgili sektöre uygun yol haritaları çizmeye çalışıldığını söyledi.
Tiryaki, kârlılığı düşen bir sektörde bu kadar sıkıntıya, faizlerin yüksekliğine, gelecek konusundaki karamsarlıklara rağmen
halen yatırım hevesinin olduğunu, bunun da kendince ülkenin
önemli varlıklarından bir tanesi olan müteşebbislik gücünün
halen bulunmasına bağlı olduğunu düşündüğünü, sermaye,
kaynak sıkıntısı olmayan Batı Avrupa’da veya diğer ülkelerde ise
nüfusun yaşlılığı, hevesin ve müteşebbislik gücünün azalması
konusunda sıkıntı çekildiğini ifade etti. Tiryaki, otomotiv endüstrisinin 2007 yılı ihracat rakamlarının 21.8 milyar dolar olduğunu
ve önümüzdeki yaklaşık 20 yıl içerisinde endüstrinin hedefinin
ihracatı beşe katlamak olduğunu belirterek, sonuç olarak konferansta otomotiv sektörünün hedeflerine ulaşabileceği konusunda
hem fikir olduklarını dile getirdi.
Tiryaki, Gökçüoğlu’nun SSK primlerinin cezasının affedilmesi konusunda yapmış olduğu konuşmasına tamamen katıldığını,
bu ülkede düzgün bir vatandaş olmanın dahi cezasının bulunduğunu, ülkemizde hesap verme ve hesap sorma mekanizmasının
çalışmadığını, geçtiğimiz hükümetler döneminde de gerek SSK
gerekse vergi aflarının sayısının kırklara ulaştığını, başarılının da
başarısızında aynı kefede olduğunu belirtti. Otomotiv sektöründe dünyanın çeşitli ülkelerinde “PPM” adı verilen milyonda hatasız parça uygulamasını başaran, teslimatını sorunsuz
gerçekleştiren firmaların ödüllendirdiğini, bunun da vadeli olan
ödemeleri peşin yaparak gerçekleştirdiklerini ifadeyle Kore’de
ise istihdam yaratan, vergi veren, ödemesini düzgün yapan sanayiciye teşviklerde ayrıcalıkların yapıldığını söyledi.
Fettah Güventürk
Nitelikli eleman için mesleki eğitim şart
EBSO Meclis Üyesi Fettah Güventürk, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü
tarafından düzenlenen İzmir Mesleki
Teknik Eğitim Fuarı METEF 2008’in
5-7 Haziran 2008 tarihleri arasında
Kültürpark’ta gerçekleştirileceğini haber
verdi. Güventürk, günümüzde işsizlik
oranının giderek arttığı, ara eleman ve
nitelikli eleman sıkıntısının üst düzeyde yaşandığı ülkemizde özellikle
sanayiciler olarak en çok yakındıkları
konunun nitelikli eleman bulma konusu
olduğunu, bunu aşabilmek için de
firmaların insan kaynakları birimleri ile
mesleki okulların bir arada olmasının şart olduğundan hareketle düzenlenen bir fuar olan METEF’in Odamız’ın ve diğer sivil
toplum kuruluşlarının da vermiş olduğu destek ile istediği hedefe
ulaşacağını belirtti. Ancak bu konuda özellikle sanayiciler olarak
üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri, 120 okulun stand
açacağı, 35 bin eğitimcinin, 650 bin öğrencinin katılacağı bu
fuara katılmaları gerektiğini söyledi.
Fettah Güventürk, fuarda ayrıca sivil toplum kuruluşlarının,
derneklerin, bankaların, okulların, üniversitelerin katılımlarıyla,
meslek eğitimindeki yenilik ve gelişmeler, mesleki yeterlilik ve
sertifikalandırma sistemi, mesleki yeterlilikler kanunu, mesleki
eğitim kurumlarının profilleri, iş piyasasının mesleki eğitimden
beklentileri, istihdamda karşılaşılan sorunlar, modüler eğitim
sistemi ve uygulamaları, mesleki eğitim güçlendirme projesine
ilişkin bilgilendirici konferanslar bölümünün bulunduğunu, yapılacak çalışmalar sonucunda da bir sonuç raporunun hazırlanacağını ifade ile sanayiciler olarak yeteri kadar destek veremedikleri okullara, en azından METEF fuarına katılarak, gerekli desteği
vermelerini, bu fırsatı kaçırmamaları gerektiğini belirtti.
ebsohaber 65 haziran 2008
MECLİS
Kürşad Yuvgun
Gıdada israfın önüne geçilmeli
EBSO Meclis Üyesi Kürşad Yuvgun,
zaman zaman Meclis konuşmalarında gıda sektöründe kapasite kullanım
oranını yükseltebilmek, rantabilitesini
temin edebilmek için alivre bağlantıları
yapmak zorunda kalındığını dile getirdiğini, alivre bağlantılarının getirdiği
risklerin ortadan kaldırılması için de
başvurulan yol ve yöntemlerden bir
tanesinin sözleşmeli tarım olduğunu
belirtti. Sözleşmeli tarımın bugüne kadar
özellikle sanayici için getirilmesi gereken güvenceleri tamamen getiremediğini, sözleşmeli tarımın doğal bir parçası
olması gereken tarım sigortası hususundaki eksiklikleri üzülerek
izlediklerini söyleyen Yuvgun, 18 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren yeni Tarım Kanunu’nun 13. maddesinin, sözleşmeli tarımla ilgili bir yönetmeliğin hazırlanmasını esas aldığını, yaklaşık
iki yıl sonra 26 Nisan 2008 tarih, 26858 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak, sözleşmeli üretimle ilgili usul ve esaslar hakkında
yönetmeliğin çıktığını, konuya ilgi duyan arkadaşlarının Yönetmeliği inceleyebileceğini belirtti.
Yuvgun, söz konusu Yönetmelikte, sözleşmeli tarımda, “yapılan sözleşmenin bir tanesinin sanayicide, bir tanesinin üreticide,
bir tanesinin de Bakanlıkta kalmak kaydıyla üç nüsha şeklinde
tanzim edileceği”, 7. maddesinde ise; “sözleşmeye tabi ürünlerin, üretici ve/veya alıcı tarafından tarım sigortası yaptırılmasının esas olduğu” ifadesi yer almakla birlikte tarım sigortasının
yapılmasının ilk defa bu yönetmelikte zaruret olarak karşılarına
çıktığını, tarım sigortasıyla ilgili eksiklikleri ve mevcut durumu
ayrıca büyüteç altına aldıklarını ve çok ciddi bir çalışma içerisinde olduklarını söyleyerek, özellikle bu konuda yaşanılan bir
takım sorunlar var ise kendilerine iletmelerini istedi.
Küresel ısınma, iklimsel değişiklikler, petrol fiyatları, enerji
fiyatları, talepler, metal, dolayısı ile metal ambalaj maliyetleri,
gübre fiyatları gibi etkilerle dünyadaki gıda fiyatlarının arttığını
ve artmaya da devam edeceğini, gıda fiyatlarının artmaya başlamasının, beraberinde bir takım başka sıkıntıları da gündeme
getirdiğini, arz talep dengesizliği ve israfa karşı alıması gereken
tedbirler konusunda bir an önce gerekli çalışmaların yapılması
gerektiğini söyledi. Yuvgun, özellikle son kullanma tarihi geçmiş
ama bozulmamış gıda maddelerinin tüketilmesinde sağlık açısından herhangi bir sakıncanın olmamasına karşın yasal olarak
ülkemizde kesinlikle hayvan yemi olarak dahi kullanılmamasının büyük bir israfa neden olduğunu belirterek, herkesin dikkatle
üzerinde durması gereken hususun; özellikle gıda fiyatlarının
bu kadar yükseldiği ve yükselmeye devam edeceği, arz sıkıntısının olacağı, aç insanların daha da çoğalacağı bir dönemde
son kullanma tarihi geçmiş ve bozulmamış gıdaların bir şekilde
değerlendirilebilmesi için nasıl bir düzenleme yapılması konularını düşünmesi olduğunu ifade etti.
Sanayi kuruluşları birer ağaç, dışarıda esen fırtına da ekono-
mik tehlikeler ve sıkıntılar olarak taahhül edildiğinde, fırtınanın
şiddetine göre ağaçların toprağa kadar yatacağını, bu durumda
bazı ağaçların kırılacağını, bazılarının da fırtına sonrası ayakta
kalmaya devam edeceğini söyleyen Yuvgun, o nedenle ekonomimizde yaşanan inişleri ve çıkışları göz önüne alarak sanayiciler olarak bu dönemde çok dikkatli hareket etmeleri gerektiğini
söyledi.
Mevlüt Taga
Faturasız satış dürüst sanayiciyi vuruyor
EBSO Meclis Üyesi Mevlüt Taga,
son zamanlarda faturasız satışlarda,
haksız rekabette çok fazla artış yaşandığını, azalması gereken hamiline kesilen
çeklerin bilakis her geçen gün arttığını,
pazarlarda satılan faturasız malların hat
safhaya ulaştığını söyledi. Taga, bunların en büyük nedeninin yurt dışlarından
gelen kaçak mallar kadar, ülkemizde
üretilen ve faturasız yapılan satışlar
olduğunu ki bunun da kurallar çerçevesinde üretim yapan sanayicileri güç
durumda bıraktığını belirtti.
1998 yılında “Nereden buldun?”
kanununun çıkarılması için ciddi bir çalışmanın yapıldığını,
hatta sivil toplum kuruluşlarından da ciddi bir destek alındığını,
fakat bir türlü uygulamaya konulamadığını, dolayısıyla haksız
rekabetin son sürat artmaya başladığını ifadeyle, bu kanunun
acilen uygulamaya geçirilmesi için mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdi. Mevlüt Taga, Avrupa standartlarına ulaşılmak
isteniyorsa, kamu kurumlarıyla, özel sektörün birlik içerisinde
hareket etmesi, özellikle kamunun üreten kesime çok fazla sahip
çıkması, önünü açması gerektiğini ifade etti. İşçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde büyük rol oynayan bilirkişi
ve mahkemelerin tarafsızca olayları çözüme ulaştırmasının çok
önemli olduğunu, ayrıca bilirkişilerin sadece kamuda çalışarak
emekli olmuş kişilerden değil, özel sektörde çalışarak gerekli iş
tecrübesini edinmiş kişilerden de seçilmesi gerektiğini, iş mahkemelerindeki davaların yüzde 99’unu işverenin kaybetmesinin
mümkün olamayacağını, elbette işçinin hakkını vermemiş işverenlerin de olabileceğini, ancak olaylara sürekli “işveren haksızdır” şeklinde ön yargıyla bakılmamasını istediklerini söyledi.
Taga, tam kıdem tazminatı kamburu işveren üzerinden kaldırıldı derken, işçi sendikalarının bastırmasıyla yine geri adım atıldığını, oysa yapılan uygulamanın yanlış olduğunu, işveren kadar
işçinin de risk altında bulunduğunu, çünkü firmaların batması
durumunda işçilerin haklarını alamadıklarını ifade etti.
Bir ülkede marka yaratabilmek için, önce o ülkenin marka
olması gerektiğini vurgulayan Taga, bir makina üretimi için
Amerika’ya, Avrupa’ya gittiğinde fiyat olarak, Uzak Doğulu firmalara verilen fiyat üzerinden fiyatlandırma yapıldığını,
aynı olayın zeytinyağında da yaşandığını, İspanya, İtalya ve
Yunanistan’a verilen fiyatın hiçbir zaman bir Türk firmasına
verilmediğini belirtti.
ebsohaber 66 haziran 2008
MECLİS
Haluk Tezcan
Aydın’daki OSB’lere temsilcilerimiz davet edilmiyor
EBSO Meclis Üyesi Haluk Tezcan,
Aydın Sanayi Odası’nın kuruluşundan
sonra, ASTİM, Ortaklar ve Söke Organize Sanayi Bölgeleri Müteşebbis
Heyeti’nde yer alacak Odamız temsilcilerinin Meclis tarafından belirlendiğini,
ancak söz konusu organize sanayi bölgelerinin yapmış oldukları müteşebbis
heyet toplantılarına Odamız temsilcilerinin davet edilmediğini, durumun yazı
ile ilgili OSB’lere bildirilmesine karşın,
gelen cevabi yazıda; Aydın Sanayi
Odası’nın kurulması ve Odamız çalışma
alanından Aydın ilinin çıkarılması nedeniyle OSB’lerde de Odamız’ın herhangi bir yetkisinin kalmadığı,
kurulan müteşebbis heyetin Bakanlıktan tescillendiğinin ifade
edildiğini belirterek, Aydın ilindeki OSB’lerin müteşebbis heyetinde görev alan Odamız temsilcilerinin yasal süreçlerinin devir
mi olduğu, yoksa görevlerinin mi bittiği, bu durum karşısında
yapılacak bir şey olup olmadığı konularında bilgi istedi.
İrfan Acar
Primlerini zamanında ödeyenler ödüllendirilmeli
EBSO Meclis Üyesi İrfan Acar,
matbaacıların yıllardır birlikte hareket
edememesi, herkesin kendi çapında uğraş vermesi nedeniyle, pek çok
şirketin batma konumuna geldiğini,
arıtma konusunda uygulamaya konulan
yaptırımların da matbaacılar için artı bir
yük olduğunu söyledi. Acar, 20 yıl önce
kurulan kooperatifleri sonuca ulaşabilseydi, sektör mensuplarınının bugün
daha farklı konumda olacağını ifadeyle, yerel seçimlerin yapılacak olması
nedeniyle, söz konusu kooperatiflerinin
işlerlik kazanması konusunda büyükşehir belediye başkanlığı nezdinde girişimde bulunulmasının, belki
bir sonuç getirebileceğini ifade etti.
Acar, 25-30 yıldır, Odamız dergisinde yayınlanan yazıların
metnine, sayfa düzenlerine Yayın Komisyonunun karar verirken,
bu dönemde Taşkın’ın isteği ile Odamız Basın Yayın servisince
gerekli düzenlemelerin yapıldığını, artık Yayın Komisyonu’nun
görüşünün sorulmadığını belirtti.
SSK primlerine getirilen aflar konusunda söylenenlerin doğru
olduğunu, ancak zar zor ayakta kalmaya çalışan bir sanayici
olarak, senelerce SSK primlerini zamanında öderken, şimdi ödeyemez duruma geldiğini ve çıkarılan aftan yararlanan biri olarak
yapılan konuşmalar karşısında kendini kötü hissettiğini belirten
Acar, söz konusu uygulama ile SSK primlerini zamanında ödeyemeyenlere bir kolaylık getiriliyorsa, zamanında ödeyenlerin de
ödüllendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, SSK prim afları konusunda yapılan konuşmaların kesinlikle şahıslar ve firmalarla
alakalı olmadığını, tamamen hükümet tarafından yapılan uygulamanın eleştirildiğini, nerdeyse iki yılda bir getirilen af ile işleyen
sistemin adil olmadığını düşündüklerini, çoğu sanayicinin
devlete borcum olmasın diyerek bankadan kredi çekip primleri
yatırdığını, eğer yatıramayanlar için bir kolaylık sağlanıyorsa,
zamanında yatıranlar için de ödüllendirici bir pozisyon olması
gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan Çiçekçi
Üretim ve istihdam sıkıntıda
EBSO Meclis Üyesi Erdoğan Çiçekçi,
EBSO Haber’de geçen ay Mecliste yapmış
olduğu “Türkiye sanayisinin niçin bu kadar
açmazda olduğu” hakkındaki konuşmasının özetini okurken, içinin sızladığını
ve keşke söylediklerim doğru olmasaydı
dediğini belirtti. Çiçekçi, geçen meclis
toplantısının yapıldığı gün SSK kapılarında,
çocuklarını sigortalatmak için bekleyen
insanların oluşturduğu uzun kuyrukların
bulunduğunu ifade ettiğini, aradan 15 gün
geçtikten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı’nın bir açıklama yaparak, “Gerçekten çalışmayanlar tespit edildiği takdirde,
yalan beyandan dolayı 1000 YTL cezaya
çarptırılacaklar, müfettişler olaya el koymuştur” dediğini, bunun çok
hazin bir şey olduğunu, uygulamaya giren yaptırımların daha doğru
çerçevelerde olması gerektiğini söyledi.
Halk Bankası’nın yaptığı uygulama ile ilgili verilen önerge yanıtının, “Yönetim Kurulu’nda değerlendirilmiş, gereği yerine getirilmiştir”
şekli ile 20 gün sonra cevabi yazısının geldiğini, oysa kendisinin
önergenin verilmesinin akabinde, gereğinin hemen yerine getirilmesini beklediğini söyleyen Çiçekçi, üç yıldır Yönetim Kurulu’nun,
yönetim biçiminin meclis tarafından eleştirildiğini, kendisinin de çok
değer verdiği Taşkın’ı kırmadan nezaket ölçüleri çerçevesinde kendi
görüşüne yaklaştırabilmek adına gayret sarfettiğini, oysa Yönetim
Kurulu Başkanı’nın “seçilen benim ve ben sizden daha güçlüyüm, benim icraatım budur” anlayışına büründüğünü belirtti. Çiçekçi, geçen
meclis toplantısında Adana Sanayi Odası’nın kazanmış olduğu davayı
gündeme getirdiğinde Yönetim Kurulu Başkanı’ndan da “hukuk büromuza sorduk, mahkemeye verebiliyormuşuz. Arzu eder misiniz biz
de mahkemeye müracaat edelim mi?” demesini beklediğini ifade etti.
Çiçekçi, Yönetim Kurulu Başkanlığına aday olduğunu açıkladığını, Akkan’ın ifade ettiği; başkasının vesaisi altına girmiş başkan adayı
gibi görünüyor eleştirisini son derece dikkate alarak, düşündüğünü,
kendisinin gaztelerde yer alan başkanlık açıklamalarıyla ilgili sözlerinin böyle bir izlenim bıraktığı için Akkan’ın da bu düşüncelerini
açıkladığını belirterek, ancak öyle bir insan olmadığını vurguladı.
Çiçekçi, sadece aynı meslek komitesinde yer aldığı, çok tecrübeli bir
başkan varken ve başkanlık için adaylığı da belli olmadığı için, onunla başkanlık yarışına ortak çıkmaktansa adaylığını geri çekebileceğini
ifade ederek, incelik gösterdiğini, zaten kendinden daha iyi başkanlık
yapabilecek bir aday olursa o zaman da başkanlık yarışından çekilebileceğini söyledi.
ebsohaber 67 haziran 2008
HABER
Tire OSB’de doğalgaz sevinci
Britisch American Tobacco, Korean
masının yatırım fırsatını kaçırdıklarını
Tire OSB’ye doğalgaz gelmesiTabocco, Mayr Melnhof Grapia ve Krone
hatırlatan İçelli, TOSBİ’yi daha da cazip
nin sevincini sanayiciler ve yerel
gibi dünyanın önde gelen firmalarına
hale getirecek doğalgazın Tire kentine de
yöneticiler birlikte paylaştı. Doğalev sahipliği yapan Tire Organize Sanayi
en kısa zamanda gelmesini istediklerini
gazın bölgeyi daha da cazip hale
Bölgesi, doğalgaza da kavuştu. İlk etapta
vurguladı. İzmirgaz Genel Müdür Vekili
5 firma artık doğalgaz kullanmaya başlaBurçin Yandımata ise şirket olarak 5 yıl
getireceği ifade edildi.
dı. Dünyada ucuz ve temiz enerji olarak
içinde tüm şehre doğalgaz ulaştırmayı
nitelendirilen doğalgaz ile bölgedeki fabamaçladıklarına ifade ederek, bugüne
rikalar üretim maliyetleri açısından önemli bir rekabet avantajını kadar İzmir’de 1300 kilometrelik doğalgaz hattı kurulduğunu,
da sağlamış oldu. Bölgedeki diğer firmalarında doğalgaza kavuş- 325 bin hanenin de doğalgaza kavuştuğunu kaydetti.
ması için çalışmalar sürerken, doğalgaz ile birlikte TOSBİ’ye de
birçok yabancı yatırımcının gelmesi bekleniyor
Doğalgaz fırsatını değerlendireceğiz
törenle TOSBİ’deki fabrikalara ilk doğalgazın verilmesi
Törende konuşan TOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Pornedeniyle Korea Tobacco bahçesinde düzenlenen törene Tire
suk, bölgelerine gelen doğalgaz ile firmaların artık daha rekabetKaymakamı Cezmi Türkgöçer, Tire Belediye Başkanı Sıtkı İçelli,
çi bir üretime kavuştuğunu söyledi. Daha önce doğalgaz olmadıTOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Porsuk, İzmirgaz Genel
ğı için birçok yabancı yatırımcının bölgelerini tercih etmediğini
Müdür Vekili Burçin Yandımata, Genel Koordinatör Halil Tataş
belirten Porsuk, “Organize sanayi bölgelerinin olmazsa olmazı
ile bölgede faaliyet gösteren firmaların temsilcileri katıldı.
doğalgaz, temiz enerji ve sudur. Yatırımcılar bize enerji altyapısını soruyordu. Bu nedenle birkaç yatırımcı doğalgaz olmadığı
Cazip hale geldi
için bölgemizde yatırım yapmadı. Şimdi bu fırsatı iyi değerlenTire Kaymakamı Cezmi Türkgöçer, maliyetlerin sanayicilerin
direrek, yabancı yatırımcıları bölgemize çekmeyi amaçlıyoruz”
rekabet etmesi için çok önemli olduğuna dikkat çekerek, enerji
dedi.
maliyetlerini düşüren doğalgaz ile birlikte bölge sanayicilerin
Doğalgaz ile ilgili yaşadıkları sıkıntıları da anlatan Porsuk,
bir miktarda olsa rahat nefes alacaklarını söyledi. Çağdaş enerji
doğalgazda yüzde 3 olan organize payının Mart ayında Enerji
kaynaklarını en iyi şekilde kullanmak gerektiğine işaret eden
Bakanlığı tarafından alınan bir kararla yüzde 1’e düşürüldüğünü
Türkgöçer, doğalgaz ile birlikte TOSBİ’nin yatırımcılar için
söyledi. Aradaki yüzde 2 payın ise TRT’ye verildiğine dikkat
daha da cazip hale geldiğini kaydetti. Tire Belediye Başkanı
çeken Porsuk, “Yüzde 3’lük pay ile biz çalışanların ücretlerini,
Sıtkı İçelli de, TOSBİ’nin hızlı ve sağlıklı bir gelişim gösterdiğini
bakım ve onarım giderlerinin bir bölümünü karşılıyorduk. Yüzde
belirterek, yabancı yatırımcıların ilgi odağı olduğunu söyledi.
1’e düşünce bunları karşılayamaz hale geldik. Biz payın yine
Doğalgaz olmadığı için daha önce Yunanlı bir seramik firyüzde 3 olarak düzenlenmesini istiyoruz” diye konuştu.
ebsohaber 68 haziran 2008
HABER
Problemsiz OSB Pancar
Hüseyin Şairoğlu
Pancar Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Şairoğlu, İzmir Şehir merkezine yaklaşık 30 km uzaklıkta, İzmir – Aydın
otoyolunun hemen kenarındaki OSB’nin problemsiz sayılabilecek bir bölge olduğunu söyledi. 21
Temmuz 1999’da kurulan Pancar OSB’nin tüzel
kişiliğinin 25 Nisan 2002 tarihinde onaylandığını
hatırlatan Şairoğlu, toplam 133 hektar alanın birinci ve ikinci kısım olarak ikiye ayrıldığını, birinci
kısmın şu anda alt yapısını bitirmeye çalıştıkları
95 hektarlık bölüm olduğunu, tamamının kamulaştırıldığını, 65
adet sanayi parseli bulunduğunu, ikinci kısmın ise genişleme
alanı olduğunu dile getirdi. 8 Ocak 2007 tarihinde alt yapı çalışmalarının fiilen başladığını, imar planının, alt yapı proje ihale
çalışmalarının ve alt yapının yüzde 50’sinin gerçekleştirildiğini,
bugüne kadar yaklaşık 5 km uzunluğunda yol ve 72 parsel ile
toplam 1 milyon metreküp toprak işi gerçekleştirildiğini ve bunun OSB’nin kendi içindeki toprak hareketi ile yapıldığını ifade
etti.
Hüseyin Şairoğlu, alt yapı işleri kapsamında 2 adet, toplam
1930 metre uzunluğunda yağmur suyu kanallarının bitirildiğini,
bölge etrafına 4218 metre uzunluğunda tel çit yapılarak alanın
güvenliğinin sağlandığını, yağmur suyu, atık suyu ve inşaatlarda
kullanılmak üzere 10 bin 400 metre boru, temiz su arıtma, geri
dönüşüm suyu, doğalgaz inşaatlarında kullanılmak üzere 19 bin
800 metre borunun satın alınarak stoklandığını dile getirdi.
Bakır fiyatlarının en alt seviyede bulunduğu günlerde enerji
ile ilgili toplam 45 bin 660 metre yeraltı kablosu alındığını hatırlatan Hüseyin Şairoğlu, altyapı inşaat işlerinde kullanılmak üzere
6 milyon 575 bin 53 YTL’lik malzemenin OSB adına aldıkları
teşvikle KDV istisnasından yararlanılarak alındığını, bundan da
1 milyon 183 bin YTL’lik KDV avantajı sağlandığını, ayrıca tüm
plastik boruları da teşvik belgesi kapsamına dahil ettiklerini ve
ilklerden birini başarmış olduklarını söyledi.
Şairoğlu, Pancar OSB’deki bir ilkin de; çoğu
bölgede yüzde 50 olan imar uygulamasının,
tabanda yüzde 55, artı 15, yani yüzde 70 olarak
Pancar OSB’ye verilmesi olduğunu belirterek,
otobandan ve uçaktan bakıldığında görülebilen,
40 metre yüksekliğinde, yaklaşık 100 metrekarelik
bayrak direğinin OSB’ye dikildiğini, bölge içinden
geçen enerji nakil hatlarının deplasmanı ile ilgili 3
adet bina inşaatının ihalesinin de yapıldığını ifade
etti.
Pancar OSB’nin su ihtiyacının karşılanması için 2 adet derin
su kuyusunun açılacağı ve Maliye’ye ait olan 3 bin metrekarelik alanın OSB’ye satışı için gerekli müracaatta bulunulduğunu
belirten Şairoğlu, bölgeye gerekli enerjinin 18 km uzaklıkta
Aslanlar trafo merkezinden oldukça büyük bir maliyetle getirmek yerine OSB’nin içine trafo merkezi yapılması için TEİAŞ’a
yer tahsisi yapıldığını, maliyeti yaklaşık 3.5 milyon dolar olan
trafo merkezinin kurulması için çalışmaların Haziran ayı içinde
başlatılacağını dile getirdi.
Şairoğlu, Pancar OSB’de ruhsatlandırma işlemlerini artık ulusal adres veri tabanına bağlı olarak yürütebileceklerini söyleyerek, yol ve parsellerdeki tüm toprak işlerinin, elektrik deplasman
işleri ihalelerinin tamamlandığını, yağmur suyu, atık suyu, temiz
ve arıtma geri dönüşüm suyu inşaatları için ihalelerin yapıldığını, fiilen makina girişinin başlayacağını söyledi. Şairoğlu ayrıca
OSB’lerinde şu anda satışa sunulmuş hazır parsellerinin bulunmadığını, üyelerinden aldıkları aidatlar ile çalışmaları sürdürdüklerini vurguladı. Tüm alt yapı inşaat işlemlerinin 2008 yılı
sonuna kadar bitirilmesinin hedeflendiğini dile getiren Şairoğlu,
Pancar OSB’de yürütülen tüm çalışmalarda 4562 sayılı Organize
Sanayi Bölgeleri Kanunu’na ve buna bağlı hükümlere titizlikle
uyulduğunu, özellikle katılımcılar arasındaki eşitliğin korunması
için OSB uygulama yönetmeliğinin 98. Madde hükümlerinin
eksiksiz yerine getirildiğini bildirdi.
ebsohaber 69 haziran 2008
HABER
Robotlar İzmir’de yarıştı
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın üçüncü
adlı robotu ile Serkan Ayyıldız, Kırıkkale
kez düzenlediği ve 17 ilden 138 roboÜniversitesi’nden Ghost Rider adlı robotu
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
tun katıldığı Ulusal Robot Yarışması’nda
ile Tanıl Sarıkaya, İzmir Mazhar Zorlu
gerçekleştirdiği 3. Ulusal Robot
ödüller sahiplerini buldu.
Anadolu Teknik Lisesi’nden Paletli adlı
Yarışması’nda Türkiye’nin dört bir
İzmir Fuarı 3. Nolu holde iki gün sürobotuyla Selim Gülçen’e de dijital fotoğyanından gelen robotlar tasarım
ren ve centilmence bir mücadeleye sahraf makinesi armağan edildi. Yarışmanın
ve teknolojileriyle dikkat çekti.
ne olan çizgi izleyen robot kategorisinana sponsoru Türk Telekom, EBSO 3.
deki yarışmada, İzmir Körfezi’nin binde
Ulusal Robot Yarışması’nın tüm katılımcıbiri ölçekli maketini çevreleyen parkur üzerinde ilk günkü eleme larına 1 yıllık ücretsiz internet aboneliği verdi.
turunun ardından robotlar ikinci gün zamana karşı yarıştı. Kocaeli 100. Yıl Karamürsel Teknik Lisesi’nden katılan Ali Uysal’ın
Taşkın: Geleceğe dönük çalışmalar
Gökbayrak isimli robotu 27.27 saniyelik derecesi ile birinci olurÖdül töreninde konuşan Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
ken, İzmir Çınarlı Anadolu Teknik Lisesi’nden Semih Kuşaksız’ın Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türkiye’nin dört bir yanından
Çekiçkafa isimli robotu 27.29 saniyelik derecesiyle ikinci,
gelen yarışmacı ekipleri kutlarken, “Geleceğe dönük çalışmalarıİzmir’den özel olarak katılan Vahide Nuran Özgür’ün Symirna
nız geleceğinizi etkileyecek. Bu yarışmaya katılmanın en büyük
isimli robotu da 30.52 saniyelik derecesiyle üçüncülüğü elde
ödülü, geleceğinizi değiştirecek olmasıdır. Bizler sanayici olarak
etti. Birinciye 5 bin, ikinciye 3 bin, üçüncüye de 2 bin YTL ödül
fikir üreten gençlere derslerinde aldıkları notlardan daha fazla
verildi. Özgünlük yaratıcılık ve uygulanabilirlik ve teknoloji öndeğer veriyoruz. Yarattğınız eserleri bugünkü noktada bırakmacülüğü kriterlerine göre robotları Jüri Özel Ödülü’ne layık görüyın, uluslararası boyuta taşımak için hemen bugünden çalışmaya
len Tokat Zile Endüstri Meslek Lisesi’nden Sefa 001 adlı robotuy- başlayın” dedi. EBSO 3. Ulusal Robot Yarışması Jüri Başkanı
la Sefa Zerenoğlu, Çorum End. Meslek Lisesi’nden Çılgın 19 adlı EBSO yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kaptanoğlu, globalleşen
robotuyla Vedat Şaşmaz, İzmir Yüksek teknoloji Enstitüsü’nden
dünyada teknoloji kullanımının rekabetin vazgeçilmez unsur4x4 adlı robotuyla Görkem Özvural’a HP dizüstü bilgisayar,
larından biri olarak nitelendirirken, “Gerek günlük hayatımızda
Sakarya Üniversitesi’nden Road Runner 2 adlı robotuyla Ahmet
gerek üretim sürecinin her alanında robot kullanımı giderek
Çayırpunar, İzmir Çınarlı Anadolu Teknik Lisesi’nden Baracuda
yaygınlaşıyor. Pek çok sektörde biz sanayiciler için de robot
ebsohaber 70 haziran 2008
HABER
kullanımı sağladığı avantajlar nedeniyle oldukça önemli. EBSO
olarak gençlerin robot üretimi konusunda teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ulusal Robot Yarışması’nı düzenlerken üretken
ve yaratıcı gençlerimiz için güzel bir bilgi paylaşım platformu
oluşturmak ve onları buluş yapmaya teşvik etmek için yola
çıktık” dedi. Robotların sadece birer kablo ve devre bütününden
ibaret olmadığını, başvurularda özgünlük ve yaratıcılık aradıklarını vurgulayan Kaptanoğlu, “Gelen başvurularda da gençler
tarafından tasarlanan çok sayıda özgün nitelikte robot bulunuyor. Bu durum, yeni neslin teknolojik gelişmeleri takip etmekteki
başarısını ve üretkenliğini gösteriyor. Bugün tasarlanan robotların ileride çok daha büyük buluşlara ve teknolojik gelişmelere
başlangıç teşkil edeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Yarışmaya büyük ilgi
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın teknolojiyi ön plana çıkarma,
robotları toplumun tüm kesimine tanıtma, sanayicilerin konuya
dikkatini çekme, üniversiteler ve liseler arasında bilgi paylaşımı
ortamı yaratma ve robot üretiminin teşvik edilmesini sağlamak
amacıyla gerçekleştirdiği 3. Ulusal Robot Yarışması’nda katılım
rekoru kırıldı. Türkiye çapında 17 ayrı ilden meslek liseleri, teknik liseler, mesleki eğitim merkezleri, meslek yüksek okulları ve
üniversitelerden 427 kişi 158 robotla başvuru yaptı. Ön elemeyi
geçen 138 robot için 354 yarışmacının katılımı uygun bulundu.
Yarışmaya en çok katılım 65 robotla İzmir’den oldu. İstanbul 19 robotla ikinci sırayı aldı. Ankara ve Eskişehir’den 10’ar,
Kocaeli ve Sakarya 7’şer, Aydın ve Balıkesir 6’şar robotla temsil
edilirken, Kırıkkale 5, Konya ise 4 robotla yarışmada yerini aldı.
Burdur, Gaziantep, Isparta, Malatya ve Manisa’dan 3’er robotun
geldiği yarışmada Çorum ile Tokat 2’şer robotla yeraldı.
ebsohaber 71 haziran 2008
KOMİTELERİMİZ
Döküm sanayi çevreyi koruyor
yıldızı sektörlerden daha fazla katma
Ege Bölgesi Sanayi Odası Döküm
değer yaratıldığına dikkat çekti.
Sanayii Meslek Komitesi, üyelerini Çevre
EBSO Meclis Üyesi ve Döküm
Metin Deyirmenci, döküm sanayiinin
Kanunu ve sektöre etkileri konularında
Sanayii Meslek Komitesi Başkaaslında çevreyi koruduğunu belirtirken,
bilgilendirdi. EBSO Meclis Üyesi ve
nı Deyirmenci, Çevre ve Orman
“Tehlikesiz atık karakterinde olmasına
Döküm Sanayi Meslek Komitesi Başkanı
Bakanlığı’ndan sektörün sorunlarağmen kullanılmış döküm kumu ve
Metin Deyirmenci’nin yönettiği toprına çözüm bulunmasını istedi.
lantıda Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre
curufunun belediye veya İZAYDAŞ gibi
Mühendisliği Öğretim Üyeleri Prof.
yetkilendirilmiş atık toplama alanlarına
Ayşegül Pala ile Prof. Delya Sponza, sanayicilere kanun ve yöatılmalarına, çimento sanayi, beton elemanları imalatı veya
netmeliklerin getirdiği uygulamaları anlatırken, çevreye duyarlı
karayollarında asfalt yapımında kullanılmasına izin verilmiyor.
üretim ve atıkların değerlendirilmesinin sağladığı kazançlara da
Ayırca Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında atık
dikkat çekti.
sınıflaması için gerekli analizleri yapabilen akretide laboratuvar
Prof. Ayşegül Pala ile Prof. Delya Sponza’nın verdiği bilgilere sayısının azlığı nedeniyle sonuçlar hem geç alınıyor hem de magöre, döküm sanayiinde sürekli iyileştirme, çalışan, müşteri ve
liyeti yüksek oluyor. Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan bu soruntedarikçileri bilinçlendirmek şart. Döküm sanayiinde maden
larımıza çözüm bulunmasını bekliyoruz” diye konuştu.
cevheri yerine hurda kullanıldığında enerjiden yüzde 75 tasarruf
sağlanırken, hammadde ise yüzde 90 oranında korunuyor. Hava
ve su kirliliği yüzde 25 azalıyor, ayrıca atıksudaki kirlilik oranı
da yüzde 70’lere varan oranda düşüyor. Genellikle soğutmada
kullanılan su arıtmadan geçirildiğinde tekrar kullanım imkanı
doğuyor. Döküm kumları yol dolgusunda, inşaat malzemelerinde ve cam sanayiinde değerlendiriliyor.
Bütün sektörlere üretim
EBSO Meclis Üyesi ve Döküm Sanayii Meslek Komitesi Başkanı Metin Deyirmenci, hemen tüm sanayi ürünlerine yönelik
üretim yapan Türk döküm sanayiinin dünyada 15, Avrupa’da
ise 6’ncı sırada yeraldığını anlattı. Döküm sektöründe üretim
girdilerinin yüzde 72’sinin yurt içinden temin edildiğini vurgulayan Deyirmenci, sektörün ayrıca emekyoğun yapısıyla ihracatın
ebsohaber 72 haziran 2008
KOMİTELERİMİZ
Elektronik ve makine sanayicilerine
elektromanyetik uyumluluk eğitimi
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın elektroProf. Dr. Sevgi, “Bugüne dek endüstrinik ve makine ile ilgili meslek komiteleri
den "ürünümüzü EMC kurallarına uygun
EBSO Elektronik Sanayii Meslek
üretim ve ihracatta ürünün pasaportu
nasıl tasarlarız" sorusuyla gelene hemen
Komitesi’nin elektromanyetik
niteliğindeki CE belgesine sahip olabilhiç rastlamadım. Ne yazık ki gelenlerin
uyumluluk eğitiminde ürünlerin
mek için gerekli olan elektromanyetik
büyük bir çoğunluğu "ürünümüz EMC
EMC kurallarına uygun tasarlanuyumluluk konusunda bilgilendirildi.
testinden kaldı, ne yapacağız?" şeklinde.
ması tartışıldı.
EBSO Elektronik Meslek Komitesi’nin
Unutmayalım ki, iyi EMC mühendisi ürüçabalarıyla gerçekleştirilen Bilgi Ünivernünü testlere gerek kalmayacak şekilde,
sitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Sevgi’nin verdiği seminetasarım aşamasından başlayarak EMC kurallarına uygun tasarre Seri ve Özel Makine İmalatı Meslek Komiteleri ile Elektrik
layan mühendistir. Bu aynı zamanda en ekonomik çözümdür”
Makine ve Aygıtları Sanayi Meslek Komitesi’ne üye sanayiciler
diye konuştu.
de davet edildi.
EBSO Elektronik Sanayi Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis
Üyesi Sayıl Dinçsoy, 2009 yılı başından itibaren elektromanyetik uyumluluk belgesine akredite olarak sahip olunabileceğine
dikkat çekerken, “Belgelenmemiş üretimler AB içine giremeyecek, bu muktesabatı kabullenmiş olan ülkemizde de kaçak addedilecektir. Daha da kötüsü maalesef halihazırda İzmir’de bunu
belgeleyecek akredite bir kuruluş da yoktur. Bu nedenle mevcut
ürünlerimizi uydurmak, yenilerini uygun tasarlayabilmek için,
konunun uzmanı hocamız Prof. Dr. Levent Sevgi ile uygulamalı
eğitim programı gerçekleştirdik” dedi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Sevgi, elektromanyetik uyumluluk problemi, elektrik mühendisliğinde temel
kuramlar ve antenler, elektrikte manyetik dipoller, elektromanyetik uyumluluk test/ölçüleri, elektromanyetik uyumluluk testleri
ve risk analizi, yayınım testleri, harmonik testleri, bağşıklık testleri, gerilim değerlendirmesi ve kırpışma, ESD bağışıklık testleri
konusunda teknik açıklamalarla sanayicileri bilgilendirdi.
ebsohaber 73 haziran 2008
HABER
Izmirli sanayicilere akretidasyon semineri
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini üretim
ve ihracatın vazgeçilmez koşulu akreditasyon
konusunda bilgilendirdi. EBSO Meclis Salonu’nda
gerçekleştirilen seminerde Türk Akreditasyon
Kurumu Genel Sekreter Yardımcısı İrfan Aksoy,
destek ve hizmetleri anlattı.
TÜRKAK’ın Türkiye’deki tek yetkili akreditasyon kuruluşu olduğuna dikkat çeken Aksoy,
“Görevimiz uygunluk değerlendirme kuruluşlarını
akredite ederek bunları güvenilir hale getirmektir.
TÜRKAK akreditasyon logosu taşıyan bir uygunluk değerlendirme kuruluşu tarafından verilmiş
belge, sertifika ve raporlar uluslararası alanda
geçerliliğe sahiptir” dedi.
EBSO Üniversite Sanayi Araştırma Merkezi
Akredite Laboratuvar Komitesi Başkanı Fahrettin
Selçik de, hızlı bir gelişim yaşayan Türkiye’de en
önemli değişimin kalite altyapısının güçlenmesi
olduğuna dikkat çekti. Kaliteyi ispatlamanın yolunun ürünü müşteriye güzel sözlerle anlatmak veya numune göndermekten çok
kabul görmüş uluslararası standartlara göre kayıt
altına almaktan geçtiğini belirten Selçik, “Bu da,
uluslararası alanda tanımlanmış ve kabul görmüş
standartlara uyumun belgelenmesi ile gerçekleşiyor. Akredite uygunluk değerlendirme kuruluşları
tarafından sağlanan belge ve sertifikalar yoluyla
ürün ve hizmet kalitesinin ispatlanması, uluslararası alanda iş yapmak ve ihracat yapmak isteyen
tüm kuruluşlar için önemlidir. Ancak, özellikle ihracata yeni başlamış veya yeni pazarlara girmeyi
hedefleyen küçük ve orta ölçekteki kuruluşlar için
ürünlerinin kalitesini ispatlayabilmek yaşamsal
önem taşıyor” diye konuştu.
Fahrettin Selçik, Türkiye’de faaliyet gösteren
KOBİ’lerin uygunluk değerlendirme işlemleri
açısından avantajlı konuma geldiğini, TÜRKAK’ın
faaliyete geçip Avrupa Akretditasyon Kurumu
tarafından da tanınmasıyla yurtdışı kuruluşların
akreditasyon maliyetlerine oranla düşük maliyetle hizmet sağlandığını sözlerine ekledi.
Teknik eğitimin İzmir zirvesi
Türkiye’de meslek yüksek okullarının iş dünyası ile ilişkileri
ve işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak 1987 yılında YÖK
ile İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nca imzalanan Endüstriyel
Eğitim İşbirliği Protokolü uyarınca oluşturulan, başkanlığını Dr.
İsmet Sözen’in yürüttüğü Yüksek Öğretim Kurulu-ISOV Endüstriyel Eğitim İşbirliği İcra Kurulu Toplantısı, Dokuz Eylül Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda gerçekleştirildi. DEÜ MYO
Müdürü Prof. Dr, Şevkinaz Gümüşoğlu’nun ev sahipliğindeki
toplantıya, YÖK/ISOV Endüstriyel Eğitim Projesi İcra Kurulu
Başkanı Dr. İsmet Sözen, MEB Erkek Teknik Daire Başkanı Yücel Yüksel, YÖK’ü temsilen Elmadağ Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Sabahattin Balcı, EBSO Yönetim Kurulu Üyesi
Şener Gencer, Meclis Üyesi İbrahim Gökçüoğlu, ASO Eğitim
Sorumlusu Oya Görkmen, Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler
MYO Müdürü Prof. Dr. Rıdvan Ezentaş, Erciyes Üniversitesi
Nevşehir MYO Müdürü Doç. Dr. Kurtuluş Karamustafa, MESS
Vakfı Genel Müdürü Dr. Necdet Kenar, gözlemci olarak da
Yasemin Çelik katıldı. Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu’nun
okulu tanıtan sunumunun ardından YÖK-İSOV İcra Kurulu
Üyeleri sanayi ve yöneticilik deneyimlerini öğrencilerle paylaşırken öğretim görevlileriyle de görüş alışverişinde bulundu.
DEÜ MYO eğitim ve sosyal tesislerini gezen heyet, okula tam
not verdi. Gün boyu süren görüşmeler İcra Kurulu’nun kendi
bünyesindeki toplantıyla sona erdi.
ebsohaber 74 haziran 2008
HABER
Sanayicinin Cemal Amca’sı anıldı
İzmir’in önde gelen sanayicilerinden Cemal
Dirin, ölümünün 7’nci yılında halaylarla anıldı.
22 Mayıs 2001 tarihinde 77 yaşında hayata veda
eden Dirinler Makina’nın kurucusu, Ege Bölgesi
Sanayi Odası’nda 32 yıl Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulunan, İzmir Atatürk
Organize Sanayi Bölgesi İdare Komitesi Başkanlığı
yapan Cemal Dirin için, kurduğu fabrikada eşine
ender rastlanan bir tören düzenlendi. Hayat dolu
bir insan olan ve öldükten sonra arkasından ağıt
yakılmaması, güler yüzlerle hatırlanma vasiyetine
uyan oğulları, Cemal Dirin’i güzel müzikler söyleyerek ve halaylar çekerek andı.
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki
Dirinler Makina fabrikasının ek tesislerinde Cemal
Dirin’i anmak için çalışanların eşleri ve çocukları
ile birlikte katıldığı müzikli yemek yapıldı. Çalışanların ailece gönüllerince eğlendiği yemekte,
çocuklara da oyuncaklar hediye edildi. Dirinler
Grubu fabrikalarında 37, 20, 15 yıl gibi uzun süre
emek veren çalışanlara plaket hediye edilen yemekte, Cemal
Dirin’in oğulları Mustafa ve Nihat Dirin, çalışanlarla birlikte
geleneksel göçmen halayı çekti.
Eserlerinin bekçisiyiz
Dirinler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin,
babaları Cemal Dirin’in çok çalışarak ve ülkeye
hizmet sağlamak amacıyla kurduğu tesisleri, daha
da büyüterek daha çok hizmet etmek istediklerini söyledi. Cemal Dirin’in sıfırdan, inanılmaz
gayretleri ile pres makinası üreten en önemli
tesislerinden birini ülkesine kazandırdığına işaret
eden Dirin, “Biz oğulları olarak bize verilen
sorumluluğun bilincindeyiz. 7 yıl önce babamızı
kaybettik. Cemal Dirin gerçekten Türk sanayisinde
örnek alınması gereken bir insandı. EBSO’da 32
yıl Meclis üyeliği görevi yaptı. İAOSB’nin Başkanlığını yaptı. Biz onun yarattığı eserlerin bekçisiyiz.
Aslında o yarattığı eserleri bize vermedi. Biz onun
ortaya çıkardığı eserlerin bekçisiyiz. Bu tesisler,
Türk toplumuna hediyedir” dedi.
Babamızın vasiyetine uyduk
Dirinler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat Dirin ise babalarının hayat dolu
bir insan olduğuna dikkat çekerek, kendilerin de
vasiyetlerine uyarak onu müziklerle ve halay çekerek andıklarını
kaydetti. Cemal Dirin’in tırnakları ile kazıyarak bugüne 7 şirket,
60 bin metrekare alana yayılan, 38 ülkeye ihracat gerçekleştiren ve 450 kişiye istihdam sağlayan üretim tesisleri bıraktığını
vurgulayan Dirin, eserlerini daha da büyüterek gelecek nesillere
aktaracaklarını sözlerine ekledi.
ebsohaber 75 haziran 2008
HABER
İzmir’in “İlk Sigarasız
Sanayi Kuruluşu”na ödül
İzmir’den dünyaya yakı, yara bandı,
Bakanlığı da halen içici konumundaki 28
flaster gibi ürünler ihraç eden Seyitler
milyon kişinin gerekirse ayağına kadar
Sağlıkta sosyal sorumluluk ödülKimya, sigaraya savaş açtığı “Dumansız
hizmet götürerek sigarayı bıraktırmalılerinde yarışan İzmir merkezli tek
Nefes” projesi ile Sağlık Gönüllüleri’nin
dır. Bu sorun, yalnızca resmi kurumların
KOBİ Seyitler Kimya’nın “Duverdiği “Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Büçalışmalarıyla çözülemez. Tüm yurttaşlamansız Nefes” projesi, üçüncülük
yük Ödülü”nde üçüncü oldu. Sağlıkta
rın sorumluluk bilinciyle çok daha fazla
ödülü aldı.
Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nde yarışan
duyarlı olmaları gerekiyor. Herkesin daha
tek KOBİ ve tek İzmir merkezli şirket
duyarlı olmasıyla kısa süre içinde ekonoolan Seyitler Kimya, “Dumansız Nefes” isimli sosyal sorumlumik kaynakların, daha fazla çevreyi ve insan sağlığını olumsuz
luk projesiyle ödüle layık görüldü. “Sağlıkta Sosyal Sorumluluk
etkilemesinin önüne geçilebileceğini düşünüyoruz.
2008 Ödülleri”, törenle sahiplerine verildi. Gerçekleştirilen
Projenin önümüzdeki günlerde çeşitli sivil toplum örgütleri,
törende, Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Büyük Ödülü, “Sağlık İçin
dernekler ve organize sanayi bölgelerinde uzman desteğiyle
Sağlıklı Süt İçin” projesiyle Tetrapak’a gitti. Aynı dalda ikinciverilecek eğitimlerle sürdürülmesi ve yıl sonunda destek veren
lik ödülü, “Ayışığı Aygaz’dan Sağlık Işığı” projesiyle Aygaz’a;
kişi sayısının 5 bine, kurum sayısının ise 500’e ulaşması hedefleüçüncülük ödülü de tüm ürünlerinin üzerine sigaranın zararlaniyor.
rını anlatan mesajların yazıldığı “Dumansız Nefes” projesiyle
Seyitler Kimya’ya verildi.
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından “İzmir’in ilk sigarasız sanayi kuruluşu” olarak belirlenen Seyitler Kimya Genel Müdürü
Halil Karakaya bu ödülü Türkiye’deki 1 milyonu aşkın KOBİ
ve İzmir adına aldıklarını belirterek, “Yalnızca büyük ölçekli
şirketlerin değil, tüm şirketlerin sosyal sorumluluk projesi yapabileceklerinin bir kanıtı olmaktan mutluyuz. Projeyi ödül almak
ya da şirketin tanıtımında araç olarak kullanmak için başlatmamıştık. Ancak aldığımız bu ödül ile çabalarımızı taçlandırdı”
diye konuştu.
Dumansız Nefes projesinin sigaranın zararları konusunda
toplumda daha fazla duyarlılık oluşturmayı ve sigara kaynaklı
sorunların azalmasına katkıda bulunmayı amaçladığını belirten
Karakaya, “Dünya Sağlık Örgütü tarafından en büyük sağlık
sorunu olarak tespit edilen sigara ile mücadeleye daha geniş
kitlelerin katılması amacıyla bu projeyi uyguladık. Sigaranın
sağlığa zararlarının yanı sıra ekonomiye ve yaşam kalitesine
olumsuz etkilerine de dikkat çektik.” dedi.
5727 sayılı yasa, bize en büyük destek
Karakaya, insanların sağlığının bozulmasıyla ürünlerinin satıldığını, ancak şirket sağlığının toplum sağlığından daha önemli
olmadığını belirterek herkesi sigara konusunda daha duyarlı
olmaya çağırdı. En büyük desteğin 5727 sayılı yasanın yürürlüğe
girmesi olduğunu ifade eden Karakaya, şunları söyledi: “Ancak
sadece yasaklamakla sorunların çözülemeyeceğini biliyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın çok daha aktif ve
uzun süreli projeler üretmesiyle bu konunun üstesinden gelinebileceğini düşünüyoruz. Öncelikli hedef 20 yaşına kadar
sigaraya başlayan yüzde 80’lik oranın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın
hazırlayacağı bir projeyle aşağılara çekilmesi olmalı. Sağlık
ebsohaber 76 haziran 2008
HABER
Maktek’ten ulusal fotoğraf yarışması
MAKTEK kombi, şirketin kuruluşunun 30. Yılında tüm amatör ve profesyonel fotoğrafçıların katılımına açık
olarak düzenlediği ulusal fotoğraf yarışmasında dereceye girenler belirlendi.
“Sevginin Sıcaklığı Gibisi Yok”
temalı yarışmaya olan ilgi beklenenin
üzerinde gerçekleşti. Türkiye’nin dört
bir yanından ,İzmir’de bulunan MAKTEK
Genel Müdürlüğü’ne gönderilen yüzlerce
fotoğrafın sahipleri, yarışma sonuçları
açıklanıncaya kadar heyecanlı bir bekleyiş içine girdi.
Türkiye Fotoğraf Sanatçıları Federasyonu (TFSF) desteği ile düzenlenen yarışmada
birinciliği “Kedili Kadın” isimli siyah beyaz
fotoğrafıyla İstanbul’dan Cüneyt Çelik aldı.
İkincilik ödülü “Paylaşım” isimli fotoğrafıyla İstanbul’dan
Serkan Turaç’a verilirken, üçüncülük ödülünü “Sevgi” isimli
çalışmasıyla Edirne’den Hakan Aşık aldı. İzmir’den Birol Üzmez
ise “Barış Güvercini” isimli fotoğrafı ile Juri Özel Ödülü’ne layık
bulundu.
Dereceye girenlere nakit para ödülünün verildiği yarışmada,
mansiyon ödülü olan hediye çekleri de Zeka Sağlam, Şafak Tortu ve Ahmet Orhan isimli fotoğraf sanatçılarına verildi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Sergi Salonu’nda düzenlenen kokteyl ile yarışmaya katılan fotoğraflardan sergilenmeye
değer görülen eserler, ziyaretçilerle buluştu.
Isıtma sektöründeki bir firmanın sponsorluğunda böyle bir
yarışmanın ilk defa düzenlendiğini belirten MAKTEK Yönetim Kurulu üyesi Sibel
Çetinel, “21 yüzyılda, sadece kaliteli ürün
üretmek, artık bir başarı kriteri olmaktan
çıktı. Şirketler, kurumsal anlamda sosyal sorumluluk projelerine katılmalı hatta önayak
olmalı. Biz de Maktek olarak teknolojiye
ve ısıtma sektöründe tasarıma yaptığımız
yatırımları ulusal bir fotoğraf yarışması
düzenleyerek taçlandırmak istedik” dedi.
Yarışmanın geleneksel hale getirilerek,
her yıl düzenleneceğini belirten Çetinel,
“2009 yılındaki yarışmamızı uluslararası
boyutta ve bir çok kategoride düzenlemeyi planlıyoruz” diye konuştu. Çetinel,
tüm sanayicileri benzer organizasyonlar
düzenlemeye davet etti.
ebsohaber 77 haziran 2008
YOLHARİTASI
Rekabet ve bilişim
Bilişim sistemleri ve teknolojileri
dediğimiz zaman ne anlıyoruz?
Bilgisayarları, yazıcıları, telefon, faks,
fotokopi vb. ofis araçlarını, çeşitli network donanımlarını, sektörel yazılımları,
muhasebe ve üretim yazılımlarını, ofis
programlarını, web sitelerini, sektörel
portalları, e-mail araçlarını…
Bu, kısmen doğru bir bakış açısı…
Ancak çoğalan rakipler, azalan müşteriler, daralan pazarlar, düşen kârlar,
artan işsizlik vb. çeşitli sorunlar arasında
giderek bunalmakta olan bir işletmeci ya
da çalışanın bakış açısıyla baktığımızda,
bilişim sistem ve teknolojileri deyince
akla ilk gelen, son derece etkili bazı
verimlilik ve rekabet araçları olmalı.
yapabilmek, doğru bilgiye ulaşmak ve onu
doğru yönetmekle mümkündür. Bilişim
sistemleri ve teknolojilerini etkin kullanmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır.
İşletmelerde bilişim yetenekleri
Geçtiğimiz yıllarda Almanya’nın Hannover şehrinde dünyanın en büyük bilişim
teknolojileri CeBIT fuarının açılışı sırasında konuşan Almanya Başbakanı Angela
Memet Özkan
Merkel, Almanya için 2006’yı bilgi yılı
[email protected]
ilan ettiklerini söylemişti. Merkel ayrıca
bilgi toplumu olmanın ana noktalarından
biri olan Internet’i daha çok destekleBilişim teknolojileri sayesinde yayeceklerini ve bu kapsamda 6 milyar
kın bir gelecekte sosyal yaşamdaeuro’luk bir fon ayrıldığını, 2010 yılına
ki bireyler ve endüstride çalışanlar
kadar Ar-Ge ve inovasyon için 25 milyar
olarak bilişime yatırım yapmış
euro ayıracaklarını açıkladı.
ciddi rakiplerle karşılaşacağız.
Almanya gibi bilişim alanında oldukça
Neden böyle olmuyor peki?
gelişmiş bir ülkenin “Tamam artık yeter,
Bu sorunun yanıtı, bilişim araçlarının
ben bu konuda yeterince iyiyim, biraz
işlevlerini yeterince tanımamakta ve
da başka konularla uğraşayım” demeyip, konunun hala üstüne
bunun sonucu ya onları hiç kullanmamakta ya da son derece
üstüne gitmesi, bilgi yılını ilan etmesi, destekleri açıklaması vs…
verimsiz bir şekilde kullanıyor olmakta yatıyor. Gerçekten de
sizi biraz ürkütmüyor mu? Ki o Almanya, endüstriyel yazılımlar
bir çok işletme sahibi ve çalışan, kullandığı bilişim araçlarınkonusunda, bugün dünya lideri bir ülkedir. Her ne kadar bilgi
dan, bilgisayarından ya da yazılımından zaman zaman şiddetle
yakınmıştır. Bilişim sistem ve teknolojisini yanlış seçmenin ya da teknolojisi yetenekleri konusunda ileri de olsalar, daha katetmeleri gereken yollar olduğunu söylemekteki vizyoner bakış açısı,
eksik-hatalı kullanmanın bedeli olarak, verimlilik sağlamak bir
planlama ve destekleme konusundaki ısrarlı çabaları herkesi
yana, işlerin tıkanma noktasına geldiği sık yaşanan bir durumbiraz olsun düşündürmeli.
dur.
Çünkü birkaç on yıl içinde ve belki de daha kısa bir süreBu böyle olmak zorunda değil! İnsanoğlu teknolojiyi işini
de, bilişim teknolojileri sayesinde tamamen küreselleşmiş bir
görmesi için yarattı, onu kullanmamak ya da ona yenilmek için
dünyada, gerek sosyal yaşamdaki bireyler olarak, gerekse sanayi
değil. Bu açıdan bakıldığında özellikle iş dünyasının bilişim
sistem ve teknolojilerini daha yakından izlemesi, daha çok bilgi- ve endüstride çalışan işletmeler olarak, bilgiye ve bilişime ciddi
yatırımlar yapmış olan rakiplerle burun buruna geleceğiz. Böyle
lenmesi gerekiyor.
bir durumda onlara karşı, hangi konuda ve ne kadar konuşma
şansımız kalacak?
Günümüz iş dünyasında iki değişim yaşanıyor:
Bunlardan birincisi, artık satıştan gelen kârlar giderek azalEğer bilişime gerekli önemi vermeyip geride kalırsak, bakın
dığı için, mevcut maliyetlerin azaltılması gereğinin ön plana
neler olacak?
çıkmasıdır. Bilişim yöntem ve araçlarının etkin kullanımıyla bir
Çalıştığınız şirket, tamamen bilişim altyapısıyla organize
işletmenin iletişim, üretim, pazarlama, satış, satış sonrası servis,
olmuş bir ana sanayiye çalışacak. Onlarla çalışabilmek için,
satınalma, araştırma-geliştirme, karar destek ve operasyonel
onlara sattığınız ürün kadar, çalışma yönteminiz de belirleyici
maliyetlerinde çok ciddi düşüşler elde edilebilir. Bu düşüşler
olacak. Eğer bilişim altyapısı olarak hazır değilseniz, onlar sizin
satış fiyatlarına yansıtılarak rakipler karşısında avantajlar kazanılabilir. Bir işletme sahibinin en büyük arzusunun bu olduğundan hazırlanmanızı beklemeyecekler, hazır olan başka tedarikçilerle
çalışmaya başlayacaklar.
kimsenin kuşkusu yoktur.
Çalışmak için başvurduğunuz kuruluş ya da şirkette, yöneİş dünyasında yaşanan ikinci değişim, üretim toplumundan
ticileriniz ve çalışma arkadaşlarınız, tamamen bilişim kültürü
bilgi toplumuna geçişin hala devam ediyor olmasıdır. Daralan
ile yetişmiş insanlar olacak. Temel bilişim yazılımlarını, bilişim
pazarlarda klasik ürünlerin şansı giderek azalmaktadır. Müşteknoloji araçlarını “kullanıyor” değil, “çok iyi kullanıyor” olateriyi korumak ve yeni müşteriler kazanmak için ürünün kalicaklar. Ve sizde de aynı yetenekleri arıyacaklar. Eğer iyi değilsetesinde, teknolojisinde, fiyatında, avantajlarında sürekli olarak
niz, sizi yetiştirmekle vakit kaybetmeyecekler, yetişmiş olanlarla
değişiklikler-yenilikler yapmak zorunlu hale gelmiştir. Bunları
ebsohaber 78 haziran 2008
YOLHARİTASI
çalışmaya başlayacaklar.
Yeni kurduğunuz işletmeniz, gerek ürün geliştirme aşamasında, gerek pazarlama-satış aşamasında ve gerekse üretim aşamasında, babadan kalma konvansiyonel çalışma yöntemleriyle
ciddi bir zaman ve enerji kaybederken, bilişim teknolojilerini
kullanan rakipleriniz size karşı bu noktalarda avantaj sağlayacaklar. Sizin ürününüz daha iyi olsa bile, teknolojiyi kullanma
yetenekleri sonucu hızları ve verimlilikleri sizden daha iyi
oldukları için, onlar sizin pazarınızı kapacaklar.
Bu saydıklarımız, akla ilk gelen ve en basit felaket senaryoları. Biraz daha detaylı düşününce, bilişimsizlik kabusunun sınırları giderek derinleşecektir. Korkup harekete mi geçmeliyiz,yoksa
her zaman yaptığımız gibi bıçağın kemiğe dayanmasını mı
beklemeliyiz?
Sonuç olarak günümüz dünyasında, ne ürettiğiniz ya da ne
sattığınız kadar, nasıl çalıştığınız da önemlidir. Ürününüzü ve
müşterinizi düşünürken, çalışma yöntemlerinizi de planlamalısınız. Bilişim kültürü ve yetenekleri, nasıl çalıştığınızı belirleyen
birinci sıradaki unsurlardır.
Bilişimi doğru kullanmak
İş dünyasında bilişim sistem ve teknolojilerinin, teknik ya da
teknolojik unsurlar olarak değil, aynı zamanda etkili verimlilik
ve rekabet araçları olarak algılanması için öncelikle bazı konular, işletme sahipleri ve
karar alma yetkisine
sahip yöneticiler
tarafından gözden
geçirilmelidir:
Bilişim sistem ve teknoloji
ürünlerinin net bir
tanımı yapılmalıdır.
Ürün ya da
hizmeti oluşturan
en önemli hammadde, bilgidir. Bilişim
sistem ve teknolojileri, bu bilgileri
doğru zamanda,
doğru yerde ve doğru
bir şekilde bir araya
getiren unsurlardır.
Ürün, hizmet ve müşteri ile ilgili olmayan
sistem ve teknolojiler,
bu tanıma girmezler.
Ürünümüzü, hizmetimizi, müşterimizi iyi
tanımlayabildiğimiz ölçüde,
kullanacağımız araçları da iyi
saptayabiliriz. Örneğin endüstriyel pazarlama (B2B) yaparken,
son tüketiciye yönelik (B2C) bilişim
yatırımlarına para harcamamalısınız.
Aslında çok kolay gibi görünse de, yeni ekonomi koşullarında bunu yapmak giderek zorlaşmaktadır. Bazen müşteri
zannettiklerimiz aslında artık müşterimiz değildir; ya da ürünümüzü sürekli olarak geliştiririz, o kadar ki ortaya çıkan şey artık
bambaşka bir üründür vs. Bilişim araçlarımızı doğru bir şekilde
tanımlamak, sürekli değişen ekonomik parametrelerin yarattığı
hızlı bir eskime (demode olma) tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu
tehlikeyi tek başınıza ve deneme yanılma yoluyla değil, işin
uzmanlarıyla birlikte aşmalısınız.
İşletmenin hedefleri ve iş süreçleri tanımlanmalıdır.
İşletmelerin bir hedefi ve bu hedefe yönelik yaptığı işler
vardır. Teknoloji, işletmenin bu hedefe yönelik dizayn edilmiş olan iş süreçlerini aşmamalı ya da bu süreçlerin gerisinde
kalmamalıdır. Bu nedenle, işletmenin iş süreçlerine uygun
bir sistem ve teknoloji kullanılmalıdır. Modaya uymak ya da
müşteriyi etkileyebilmek amacıyla yapılan, gösteriş ağırlıklı ve
pahalı bilişim yatırımları verimlilikten ziyade, bir müddet sonra
yatırım çöplüğü sonucunu getirecektir. Öte yandan tipik bir fiyat
hassasiyetiyle kurulan düşük kalitede ve ucuz bilişim yatırımları
da bugünü kurtarmalarına rağmen, şirket iş süreçlerinin belli bir
süre sonunda değişiminde ya da gelişiminde yetersiz kalmakta
ya da teknolojik gelişimlere ayak uyduramamaktadır. Sonuç
: şirkette sürekli ve yeni bilişim yatırımları yapılması, sonuç
alamamaktan dolayı üzgün ve kızgın
sermayedarlar.
Teknolojinin nasıl kullanılacağı
değil, işletmeye uygun bir şekilde nasıl
kullanılacağı tarif edilmelidir.
Bilişim sistem ve teknolojileri genel
olarak bir çok sektörde kullanılabilecek
şekilde dizayn edilmişlerdir. Belli bir seviyede standardizasyon ve kalifikasyon
açısından, bu durum gereklidir.
Ancak bilişim sistem ve teknolojileri
masraflarda tasarruf (verimlilik) yapmanın ötesinde, işletmeye bir özgünlük
katabildikleri ölçüde rekabet avantajını
gerçekleştirirler. Bunun da yolu o teknolojileri çok iyi özümseyip, uzmanlık
boyutunda işletmeye uygulamaktır. Örneğin bir faks
makinesi ile rekabette
özgünlük sağlayamazsınız,
ancak
işletmenizde
seri halde
onlarca faks
gönderip, alabilen
bir “faks server” ile ciddi farklar
yaratabilirsiniz.
ebsohaber 79 haziran 2008
HABER
Anadolu’nun
markaları seçilecek
İstanbul dışında
markalaşma yolunda
başarıyla ilerleyen firmalar, Finansbank'ın
Capital ve Ekonomist
dergilerinin katkılarıyla düzenlediği
'Anadolu'nun Markaları 2008' ile belirlenecek. İkincisi düzenlenen
Anadolu Markaları yarışmasına üretim, ticaret,
hizmet ve tarım alanlarında faaliyet gösteren firmalar
başvurabilecek.
Denizli Anemon Otel’de gerçekleştirilen toplantıda proje
hakkında Denizlili sanayicileri
bilgilendiren Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Rauf
Ateş, Anadolu'da son yıllarda ciddi
markalaşma çalışmalarının ortaya
çıktığını belirterek, "25-250 kişilik şirketlerin ve marka-patent başvurusunu İstanbul
dışında yapmış firmaların katılmasını kriter
olarak koyduk. Kategorilerinde birinci olan
firmalar İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen marka danışmanlığı konferansına
gönderilecek, ikinci ve üçüncü olanlara aynı
eğitim İstanbul’da verilecek” dedi. Anadolu
Markaları’nın Denizli’deki tanıtım toplantısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ni
temsil eden TOBB Yönetim Kurulu Üyesi
ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, bütün
firmaları bu yarışmaya katılmaya,
tanınırlığın gücüne ve iddialı
olmaya çağırdı.
Çalışmalarıyla kendisi bir marka haline gelen,
dünya pazarlarında rekabet edebilen ürünler
üreten firmaların başarısına dikkat çeken Taşkın,
“Anadolu'daki firmaların marka yaratmadaki
çabaları her gün artarak devam ediyor. Yeter ki
biraz cesaretle, biraz girişimcilikle ve teşvikle
zincirlerini kırmayı bekleyen markaları su yüzüne çıkarabilelim. Anadolu insanını gelişim ve
dışa açılmada yüreklendirmek, başarı öykülerini
ortaya koymak gerekiyor” dedi.
Made in Turkey bizim de imajımız
Dış pazarlarda rekabetin markaya yönelmekle mümkün olduğunu, rekabetin aynı zamanda
markalaşmayı güncel bir zorunluluk haline getirdiğini vurgulayan Taşkın, şöyle konuştu: “Rekabetin kıyasıya yaşandığı günümüzde markalaşma
şirketler için büyük avantaj. Tanışmakta geç
kaldığımız marka, bugün en yüksek kar kaynağı
olduğu için dünya ekonomisi markalar savaşına
sahne oluyor. Bu savaşta yerimizi alabilmemiz
için üretim yapan firmaların Ar-Ge harcamalarına daha fazla kaynak ayırması ve kaliteden asla
taviz vermemesi gerekiyor. İhracatta sağlanacak
başarı sadece üretmeye değil üstün nitelik taşıyan markalı ürün üretmeye ve bunların etkin tanıtımına bağlı. Tüketiciyi yönlendiren en önemli
etkenin marka olduğu unutulmamalı. Bugün
piyasada yüzlerce markanın üretim yapmasına
rağmen kağıt mendillere Selpak, hazır kahveye
Nescafe demeye devam ediyorsak bu, markanın
ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir.”
Tamer Taşkın, günümüzde Made In Turkey
damgası ile dış pazarlarda yer bulan markalarımızın sadece kendi ürünlerini değil Türkiye’nin
imajını da ön plana çıkardığını hatırlatırken, “Dış
pazarlarda iddialı ve farklı olabilmek büyük
bir başarıdır. Bugün marka sadece ürünler
için kullanılmıyor, şehirler ve ülkeler de
marka olabilmek için var güçleriyle çalışıyor. Ülkemizin imajının bizim de imajımız
olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Hedef
kitlenizin kafasında bir yer edinemediğiniz,
rakiplerinizden farklılaşamadığınız ve en
önemlisi algılaması olumlu bir ülke desteği-
ebsohaber 80 haziran 2008
HABER
ne sahip olmadığınız herhangi bir dış pazarda ürün ve hizmetlerinizi satmakta zorlanırsınız. Dünyada Türkiye denilince akla
net ve pozitif bir olgu gelmelidir. ir ülke ekonomisi markaları
kadar güçlüdür. Ülkemizdeki marka başvurularında son yıllarda
önemli artışlar var. 1955’li yıllarda 16 bin civarında olan marka
başvuru sayısı bugün 72 bin 633’ü buldu. Ama yine de marka
bilincinin yeterli olduğunu söylemek henüz mümkün değil” diye
konuştu.
Fark ve kalite
Pazarlama ve marka olma konusunda herkesin yaptığını
yapmayanların yani farklılığı ve kaliteyi yakalayanların başarılı
olduğuna dikkat çeken Tamer Taşkın, bir işletmenin tutunabilmesi, rakiplerinden farklılaşabilmesinin de ancak oluşturduğu
marka değeri ile gerçekleştiğini anlattı. Taşkın, marka olmanın
uzun ve zorlu bir süreci gerektirdiğini de belirtirken, “Yaratılan
markayı yaşatıp karlı hale getirmek de oldukça zordur. Bu süreç
azim ve hassasiyet gerektirir. Dünün küçük aile işletmeleri bu
süreci iyi kullanarak istikrarlı ve kararlı adımlarla bugünün dev
firmaları haline gelmeyi başardı. Stratejik planları olmayan,
marka bilinci yerleşmemiş şirketlerin küresel rekabet ortamında
mücadele gücü yetersiz kalır. Türkiye’deki KOBİ’lerin uluslar
arası pazarlara açılabilmek için üretim kabiliyetlerini stratejik pazarlama enstrümanları ile birleştirip markalaşma yoluna
gitmesi kaçınılmazdır. Küreselleşmenin bir sonucu olarak ülke
ekonomisinin de uluslar arası rekabete daha açık hale gelmesi,
girişimcilerimizi uluslar arası piyasalara hitap eden daha nitelikli
ve özgün markalar yaratmaya itiyor” dedi.
Dünyanın tek marka geliştirme programı olan Türk Malı
Kalitenin Adı Turquality’nin markalaşmanın önünü açması
nedeniyle önemli bir proje olduğunu söyleyen Taşkın, üretimden
pazarlamaya, satıştan satış sonrası hizmetlere kadar birçok desteğin sağlandığını, 14 sektörden 57 markanın gelişimine destek
verildiğini sözlerine ekledi.
Er-Bakır Türkiye’nin en
değerli markaları arasında
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, Capital Dergisi ve Brand Finance işbirliği ile Türkiye’nin en değerli markalarını ortaya koyan
“Türkiye’nin en değerli 100 markası” sıralamasında 48’nci
sırada yeralan Er-Bakır Elektrolitik Bakır Mamülleri A.Ş.’yi
ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Aynı zamanda Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Müjdat Keçeci’nin genel müdürlüğünü yaptığı
Er-Bakır, Demirdöküm, Brisa, Honda, Otokar, Goodyear,
MAN gibi dev markaları geride bıraktı. Turkcell, Arçelik,
Vestel, Türk Hava Yolları, Sabancı Holding ve Kordsa’nın
bulunduğu ilk 50’nin içerisinde kendine 108,7 milyon dolar
marka değeri ile yer edinen Er-Bakır Denizlili sanayicilerin
gurur vesilesi oldu.
Araştırmanın formülü Dünyanın 3 marka değerleme
şirketinden biri olan ünlü İngiliz araştırma şirketi Brand
Finance’e ait. Araştırma yapılırken ciro, vergi öncesi kar
ve şirketlerin son 5 yıllık büyüme rakamları kullanılarak
gerçekleştirildi. Ticari marka değeri temel olarak şirketin
markasını bir başkasına lisansladığında ödeyeceği bedeli
gösteriyor. Bu kriterler baz alınarak yapılan hesaplamada
Er-Bakır’ın Ticari Marka Değeri 2008 yılı için 108,7 milyon
dolar olarak hesaplandı. Marka olabilmenin, uzun ince bir
yol olduğunu ve bu yolda çok çalışmak gerektiğini belirten
Er-Bakır Genel Müdürü Müjdat Keçeci, “Biz firma olarak
‘mutlaka marka olmalıyız’, ‘buna ulaşmak için neler yapmalıyız?’ diye düşünürken, bu araştırma bizim marka olarak
değerimizi görmemizi sağladı. Bizim için çok önemli bir
değerlendirme. Yıllardır özveriyle çalışmanın sonucunu almaktan gururluyuz. Kurumsal olmak da bu başarının önemli
kalemlerinden biri” dedi.
ebsohaber 81 haziran 2008
GÖRÜŞ
İhracatta ambalajın KDV’sinden kurtulma
Üretici firmaların kapasite kullanım
oranlarındaki artış/azalış göstergelerinden
biri de ambalaj sektöründeki üretimin
seyridir. Diğer bir değişle, ambalaj sektörü hareketli ise, üretici firmalar faal, ekonomi canlı veya canlanma yolundadır.
Genel değerlendirmenin ardından;
son günlerdeki ekonomik tablo içerisinde
üretici firmaların hala firene basarak gittiği, yeni üretime girenlerin veya kapasite
artışına gidenlerin de dalgalı talep ve
oldukça küçülen kar marjları karşısında
yol haritası çizmekte zorlandığı gözlenmektedir.
Bu tablo içerisinde; üretim faaliyetleri değişik şekillerde desteklenmeye
çalışılmaktadır. Destek şekillerinden biri
de firmalara dolaylı işletme sermayesi
sağlaması bakımından, Dahilde İşleme
Rejimi (DIR)’dir.
İthalatta şartlı muafiyet sistemi,
İthalat esnasında alınan vergilerin geri
ödenmesi. (1)md.4
Bu uygulamadan faydalanmak için
DİİB belgesi almış olmak gerekmektedir.
DİİB ve faydası nedir kimler
faydalanır?
DİİB, “İhracat ile ihracat sayılan satış ve
teslimlerde
gümrük muafiyetli ithalat ve/
Mustafa Şahin
veya
yurt
içi
alımlara imkan sağlayan Mü[email protected]
teşarlıkça düzenlenen belge” (1) dir.
Hammadde ithal eden yada iç piyasaD3 belgesi müracaatlarında ilk in- dan alan ve üretim yaparak;
a- İhracat yapan-imalatçı ihracatçı
celemede ithalat ve ihracat listeleri
–yan sanayici kullananlar dahil- firmalar
değerlendirilmekte, döviz kullanım
(D1 belgesi ile)
oranı tutmuyorsa belge başvurusu
b- İhraç kayıtlı teslim yapan D1 belgesi
reddedilmektedir.
sahibi firma ile yine D1 belgesi sahibi
diğer firmalar (bu piyasa hareket seyri
açısından çok zor)
DIR nedir:
c- Hariçte işleme işlemi yapacak/yaptıracak firmalar (H belDIR, firmalara Dahilde İşleme İzin Belgeleri (DİİB) kapsamın- gesi ile) yenileme,tamir yapacak-yaptıracak firmalar kullanır
da ihraç edecekleri ürünlerin üretiminde kullanılacak girdileri,
d- Vergi Resim Harç istisnasından faydalanmak isteyen firmagümrük vergisi, fon, ve benzeri mali yükler teminat altına almak lar (Y belgesi ile) örn. Uluslararası ihale vb.de kullanılır.
suretiyle ithal etmelerini sağlayan bir rejimdir ve Dahilde işleme
e- Yurt içi satış ve teslim yapacak firmalar kullanır (D3
Tedbirleri şu unsurlardan oluşmaktadır:
belgesi). İhracat sayılan satış ve teslimler için kullanılır. (İhracat
sayılan satış ve teslimler- İhracat 2005/2 S.Tebliğ md.5) (2)
DİİB nereden ve
nasıl başvurulur?
1 Ağustos 2005 tarihinde ihracatçıların hizmetine giren uygulama ile Dahilde İşleme Rejimi otomasyon uygulaması kapsamında elektronik ortama taşınmıştır. Dahilde İşleme İzin Belgesi
“DİİB” işlemleri 01.01.2006’dan buyana da elektronik imza
içeren ve yetki belgesi ile yürütülen bir uygulamaya dönmüş durumdadır. Uygulama ile ihracatçı veya ihracatçıya ihraç kayıtlı
mal teslimi yapan firmalar Dış Ticaret Müsteşarlığınca düzenlenen Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi kapsamındaki belgelerine
ilişkin tüm işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirmektedir.
Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi kapsamında 31.12.2005’e
kadar kağıt ortamında hazırlanan başvuru ve belgeler, artık
elektronik ortamda hazırlanabilmektedir. Elektronik ortamda
hazırlanarak ve DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı)’na yine aynı
ortamda iletilen başvurular (ihracat/ithalat listeleri, hammadde
sarfiyat tabloları ,her türlü revizeler vs.) DTM içindeki değerlendirme sürecini de tamamen elektronik ortamda geçirmektedir.
Gerekli belgeler (3) Ek1 ve Ek 2
DİİB tipleri
1-D1 Kodlu belge
ebsohaber 82 haziran 2008
GÖRÜŞ
1-D3 Kodlu belge
1-H Kodlu belge
1-Y Kodlu belge tipleri vardır.
Bu çerçevede yayınlanan tebliğler ile uygulamalara pratiklik
kazandırılmıştır. Ancak bazı sektörler bu uygulamadan faydalanamamaktadır. Sebep “Döviz Kullanım oranı” dır
Kimler bu belgeden faydalanamıyor?
Ambalaj sektörü sadece imalat yapıp ihracat yapamıyor ise
DİİB’den faydalanamamaktadır.
Giriş bölümünde sektörün önemine vurgu yapılmıştır.
Bu sektör veya sektördeki bazı firmaların yukarıda sayılan
belge tiplerinden ancak D3 kodlu belge ile işlem yapma olanağı
vardır. Çünkü üretim yapan firmanın özelliği itibariyle ancak
ihracat yapan firmalara mal satma şansı olabilmektedir.
Bu özel durum, firmaların DİİB avantajlarını kullanma imkanını ortadan kaldırmış durumdadır.
Örneğin, yaş meyve sebze ihracatçısı firmayı ele alalım.Bu
firma ürün ihracatı (Kiraz, Üzüm, Kayısı, Domates vb ) için plastik ürün kasalarına ihtiyaç duymaktadır. Bu kasaları ise plastik
enjeksiyon makinesi ile üretim yapan firmadan tedarik edecektir.
İhracatçı firma rekabet şartlarında tabii olarak uygun fiyat ile
ürün almayı, en azından KDV yükünden kurtulmayı talep etmektedir. Bunun için İhraç kayıtlı alım yapmak istemektedir.
Plastik ürün kasaları imal eden firma ise KDV ödeyerek aldığı
malın KDV ‘sinin üzerinde kalmaması için DİR’ den faydalanıp
DİİB ile hammadde tedarik etmek istediğinde sıkıntı başlamaktadır.
Çünkü:
İhracat sayılan Satış ve Teslimler Hakkında, İhracat 2005/2
sayılı tebliğ 5.madde f bendine giren ambalaj malzemesi imalatçılarının ve yine aynı tebliğ 9.maddesine göre % 25 Döviz
kullanım oranında ihracat yapma şartı aranmaktadır. Döviz Kullanım Oranı ise, Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamındaki CIF
ithal tutarının FOB ihraç tutarına olan yüzde oranını, şeklinde
tanımlanmaktadır. Md.4 (2)
Bu durumun gerçekleşmesi piyasa şartlarında imkansızdır..
Şöyle ki; firma belge için başvurdu diyelim. Üretim şartları gereği D3 Kodlu belgesi için müracaat etmek zorunda.
“D3 Kodlu Belge” Yurt İçi Satış ve Teslim başvurusu yapacak
firmaların kullanması gereken belge türüdür. (DİR otomasyon
projesi belge başvurusu işlemleri www.dtm.gov.tr)
“D3” belgesi kapsamında döviz kullanım oranını tutturmak
için hammaddeyi 100 YTL ye alıp 400 YTL ye satması gerekmektedir.
(Döviz kullanım Oranının % 25 (olması için) = 100 YTL CIF
ithalat / 400 YTL FOB İhracat 0 = 25)
Yüzde 300 kâr marjı mümkün mü?
Bu kâr marjı en azından bu sektör için mümkün değildir.
Bu durumda imalatçı firmanın KDV yükünden kurtulması
mümkün görünmemektedir. Kurtulması için de Dahilde İşleme
İzni Belgesi ile hammadde alıp ,3065 Sayılı KDV K.nu geçici
17.maddesi kapsamında ihracatçıya ihraç kayıtlı (3065 S.K.
11/1c ye göre) mal satmaktır. “Döviz kullanım Oranı” ancak
% 80 (Rekabet şartlarında değişebilmektedir ) olması firmaları
rahatlatacak, “D3” belgesi ile işlem yapma imkanı doğacaktır.
Sektörün brüt kârlılık oranı maksimum % 20 civarıdır. Yürürlükteki mevzuatın ( 2005/2 S.Tebliğ md.9) ambalaj sektörü
açısından, döviz kullanım oranın gözden geçirilmesinde yarar
olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tıkanma mevzuatta mı,
elektronik (e)-ortamda mı?
“D3 “ Belgesi alarak, döviz kullanım oranına takılmamak
için İthalat yoluna gitmeden iç piyasadan (örn Pektim A.Ş den
Dahilde işleme izin belgesi ile alış yapma imkanı vardır ) PVC
granül alıp, plastik kasa yaparak, 2006/12 sayılı İhracat Genel
Tebliği madde 7-(4) ve md.29’a göre döviz kullanım oranı
aranmadan, ihraç kayıtlı teslim yolu ile işlem yapmak mümkün
görünmektedir. 2006/12 Sayılı Tebliğin md. 7-4 ‘ü, 2005/02
sayılı tebliğin 9. maddesini ambalaj malzemesi imalatçısı firma
lehine yumuşattığını düşünmekteyiz.
Dahilde İşleme Rejimi İhracat 2006/12 sayılı tebliğ madde
7- (1) “Dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt
edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde kullanılan hammadde, yardımcı madde, yarı mamul, mamul, değişmemiş eşya
ve ambalaj malzemeleri, bu Tebliğin 5 inci maddesi hükmüne
göre ithal edilebileceği gibi, yurt içinden de temin edilebilir..”
ve madde (4) “Ancak, belge kapsamında yurt içinden temin
edilen eşya için, bu Tebliğin ikincil işlem görmüş ürüne ve
döviz kullanım oranına ilişkin hükümleri uygulanmaz..” denilse
de; mevzuat çerçevesinde bulduğumuz bu çıkış yolunun ise,
elektronik ortamda işlem yürütülmekte olduğundan, e-sisteme
takıldığını görmekteyiz.
Çünkü; “D3” belgesi müracaatlarında ilk incelemede İthalat
ve İhracat listeleri değerlendirilmekte ve “Döviz Kullanım
Oranı” tutmuyor ise belge başvurusu reddedilmektedir. Belge
düzenlense bile, döviz taahhüdünün nasıl kapanacağı konusunda endişeler dile gelmektedir.
Sonuç ve önerimiz
2005/2 sayılı İhracat tebliği md 9’da düzenlenen Döviz
Kullanım oranının azami % 80 olarak düzenlenmesi, söz konusu
sektörün özelliğinden kaynaklanan sıkıntıyı aşmada yardımcı olacak kanaatindeyim. Bu durumda 2005/2 sayılı İhracat
tebliğinin md.5 f bendine göre “Dahilde işleme İzin belgesi”
kapsamında ithalat/iç piyasa alımı yaparak, ihraç kayıtlı teslim
imkanı olabilecektir. Döviz kazandırıcı işlemler açısından, ambalaj sektörünün kullanabileceği “D3” belgesi böylece işlerlik
kazanmış olacaktır.
KAYNAKLAR
27.01.2005 Tarih ve 25709 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “İhraç sayılan satış ve teslimler hakkında
İhracat: 2005 / 2 sayılı tebliğ”
20.12.2006 Tarih ve 26382 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Dahilde İşleme Rejimi İhracat: 2006 / 12 sayılı tebliğ
3065 Sayılı KDV Kanunu
ebsohaber 83 haziran 2008
HABER
Sanayiye ufuk açacak projeler
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Endüstriyel İlişkiler Yönetim
Birimi tarafından organize edilen Proje Pazarı 2008 etkinliği ilk
sergisini Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirdi.
Proje Pazarı; 25 Haziran 2008 tarihinde de Kemalpaşa Organize
Sanayi Bölgesi KOSBİ’de kuruldu. Proje Pazarı 2008 Etkinliği
içerisinde düzenlenen Ar-GE Poster Yarışması’nda, birinciliği Enli
Madencilikte görev yapan aynı zamanda İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü öğrencisi Yağız Alp Aksoy, ikinciliği Dokuz Eylül Üniversitesinden Levent Vural ve Deniz Erdinç, üçüncülüğü Dokuz
Eylül Üniversitesinden Serkan Eker ve Fikret Kargı, Mansiyon
ödülü İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden A. Tuğrul Seyhan,
Jüri Özel Ödülünü ise Özel Çakabey Lisesi’nden Deniz Cantimur
kazandı. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Endüstriyel İlişkiler Yönetim Birimi tarafından organize edilen Proje Pazarı 2008 etkinliği ilk sergisini 18 Haziran’da Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirdi. İYTE Endüstriyel İlişkiler Yönetim Birimi Başkanı
Doç.Dr. Metin Tanoğlu; Proje Pazarına İzmir Yüksek Teknoloji
Enstitüsü, Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri, Çakabey Lisesi ve
Sanayi Kuruluşlarından 105 adet poster sunumları ile katılımcıların yer aldığını belirterek şunları söyledi: “Hepimizin aklında
üniversite-sanayi işbirliğinin gerekliliği var ancak tam olarak hayat
bulamamaktadır. Proje Pazarı etkinliğindeki ana amacımız bu işbirliğinin temelinin atılmasına yardımcı olmak, bu ilişkilenmeden
ekonomiye kazandırılabilecek projelerin başlatılmasına önayak
olmaktır. Bu etkinlikte iki amaç var: Birincisi bölgemizde yapılan
araştırma faaliyetlerini ilgili kesimlere tanıtabilmek, ve ikincisi ise
gerçekleştirilen Ar-Ge (Araştırma- Geliştirme) projelerin ekonomik katma değere dönüştürülebilmesi için sanayi ile işbirliğinin
gerçekleştirilmesine katkı koyabilmektir. Bugün burada 105 adet
malzeme, gıda, kimya, makina, enerji, yazılım, çevre, biyolojibioteknoloji alanlarından proje yer almıştır. Jürimiz ödüllendirme
için birbirinden güzel projeleri seçerken gerçekten zorlanmıştır.
Çok uzun saatler çalışıp sonuca ulaşmıştır.” Proje Pazarı 2008
Etkinliği içerisinde düzenlenen Ar-Ge Poster Yarışması’nda
biriniciliği Enli Madencilik’te görev yapan, aynı zamanda İzmir
Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
öğrencisi olan Yağız Alp Aksoy “Zeytin Karasuyunun Sorpsiyon
ve Filtrasyon Yöntemleriyle Zeolit Kullanarak Arıtılıp Yeniden
Kullanılması” konulu projesiyle kazandı. İkinciliği Dokuz Eylül
Üniversitesinden Levent Vural ve Deniz Erdinç “Şekil Hafızalı
Alaşımların Üretimi ve Mikro Yapı İncelemesi” konulu projesiyle,
üçüncülüğü Dokuz Eylül Üniversitesinden Serkan Eker ve Fikret
Kargı “Endüstriyel ve Kentsel Atıksu Arıtımı İçin Kompakt Biyofilm
Arıtma Sistemi Geliştirilmesi; Dönen Delikli Boru ve Dönen Fırça
Biyofilm Arıtma Sistemleri” konulu projesiyle aldı.
Dördüncülüğü ise İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden
A. Tuğrul Seyhan “Poliester Reçinelerin Mekanik ve Eletriksel
Özelliklerinin Çift ve Çok Duvarlı Karbon Nanotüp Takviyesi
İle İyileştirilmesi” konulu projesiyle, Jüri Özel Ödülünü ise Özel
Çakabey Lisesi’nden Deniz Cantimur “Akıllı Duraklar” projesiyle
kazandı. EBSO Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever proje pazarı
kapsamında yapılan Ar-Ge Poster yarısmasında “Poliester Reçinelerin Mekanik ve Eletriksel Özelliklerinin Çift ve Çok Duvarlı
Karbon Nanotüp Takviyesi İle İyileştirilmesi” projesiyle dördüncü
olan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden A. Tuğrul Seyhan’a
ödülünü verdi.
ebsohaber 84 haziran 2008
HABER
Avrupa
birincisi
IRC
Ege’de
yeni
dönem
Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uytemsilcilerini buluşturmak amacıyla farklı
gulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM)
sektörlerde 29 adet sektörel çalıştaylar
Avrupa Konseyi tarafından 2008
koordinatörlüğünde, uluslararası teknogerçekleştirdi, birçok yerli firmanın Avruteknoloji transfer performans sıraloji transferi amacıyla Ege Üniversitesi,
palı firmaları yerinde ziyaret etmesine ve
lamasında 71 merkez arasında en
Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Atatürk
yabancı firmaların da ülkemize gelmesiiyi IRC seçilen Ege Yenilik Aktarım
Organize Sanayi Bölgesi, Küçük ve Orta
ne ve Türk firmaları ile temaslarda bulunMerkezi, çıtayı yükseltti.
Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme
malarına aracı oldu. Ayrıca, KOBİ’lerin
İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) konsorsiyuAvrupalı firmalarla işbirliktelikleri
mu ile yürütülen IRC-Ege (Yenilik Aktarım Merkezi), 71 merkez
oluşturmaları ve uluslararası tanınırlıklarını artırmaları amacı ile
arasından Avrupa Konseyi tarafından 2008 teknoloji transferi
111 adet uluslar arası teknoloji transfer etkinliği, 5 adet uluslar
performans sıralamasında en iyi IRC seçildi.
arası proje pazarı organize etti. Birçok Türk firması ile Avrupalı
firmalar arasında ticari ve teknolojik işbirliğine dönük 2084 adet
yüz yüze görüşmeler düzenledi.
Başarılı çalışma dönemi
Ege Yenilik Aktarım Merkezi (IRC-Ege) 2008’den itibaren
Uluslararası teknoloji transferi amacıyla kurulan IRC-Ege,
1 Nisan 2004’ten bu yana bölgedeki firmaların Ar-Ge ve inovas- yeni bir konsorsiyum ile AB Rekabetçilik ve Yenilikçilik Programı kapsamında, faaliyetlerinin kapsamının da genişleterek, Ege
yona teşvik edilmesi, ulusal ve uluslar arası fonların tanıtılması
Bilgi ve Yenilik Merkezi (EBIC-Ege) olarak 2013 yılına kadar
ve Tük KOBİ’leri ile AB KOBİ’leri arasında teknik ve ticari işbirçalışmalarına devam edecek.
liklerini geliştirmek amacıyla çalıştı. 30’ü Türkiye’den yurtdışına teknoloji satımı şeklinde toplam 67 uluslararası teknoloji
transferine aracılık eden IRC Ege, bu sayede bölge ekonomisine
42 milyon Euro değerinde katma değer yaratılmasını sağlarken
260 kişi de yeni istihdam olanağı buldu.
IRC-Ege, 4 yıl aktif bir şekilde Çanakkale’den Mersin’e kadar
14 ayrı ilde faaliyet gösterirken, KOBİ’leri bilgilendirmek amacı
ile toplam 105 farklı bilgilendirme günü düzenledi, 706 firmayı
yerinde ziyaret etti ve 124 firmanın ise teknolojik açıdan rekabet
gücünün analizini yaptı. Bu teknik değerlendirmeler sonucunda
Türk firmalarının ürettiği 83 farklı teknolojiyi içeren proje, IRC
Ağı yardımı ile Avrupalı firmalara duyurarak işbirliği fırsatları
aradı.
IRC-Ege bunlara ek olarak, farklı sektörlerdeki bilimsel gelişmeleri sektör temsilcilerine aktarmak ve bilim adamları ile sektör
ebsohaber 85 haziran 2008
HABER
Kariyer planlaması kadın için bir hayal
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli,
Türkiye’de kadının işgücü piyasasındaki gücünün her geçen gün daha da kısıtlandığına işaret
ederek, “Kariyer planlaması ise Türkiye’de kadın için bir hayal” dedi. Kadınların çocuklara
ve yaşlılara bakmakla sorumlu olarak görüldüğünü de belirten Denizli, girişimci kadın profilinin Türkiye’nin kurtuluş reçetelerinden birisi
olduğunun altını çizdi. Ege Bölgesi Sanayi
Odası, (EBSO) İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir
Belediyesi ve Yerel Gündem 21’in ortaklığında
yürütülen “İzmir’in Lider Kadınları Projesi”
kapsamındaki etkileşim toplantısına konuşmacı
olarak katılan İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı
İlknur Denizli, deneyimlerini ve görüşlerini
hemcinsleriyle paylaştı.
İş gücüne katılım oranı azalıyor
İş dünyası ve sivil toplum liderleri, yerel yönetimde söz
sahibi kadınlarla, Türkiye’nin tanınmış ve örnek kadın liderlerini
buluşturan toplantıda konuşan İZSİAD Başkanı İlknur Denizli,
Türkiye’de kadının işgücüne katılımının üretilen projelere rağmen halen çok sınırlı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de yaşanan
ekonomik problemlerin önemli bir nedeninin kadının çalışma
hayatına katılmaması olduğunu aktaran Denizli, yapılan bir araştırmaya göre 2007 yılı başında kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 26 olduğunu, ancak gelinen süreçte bu oranın yüzde
22’ye gerilediğine işaret ederek şöyle konuştu: “Kadını piyasada
aktif bir şekilde görmek istesek de rakamlar aynı şeyi söylemiyor. Kadının işgücüne katılımı konusunda ciddi bir erozyon var.
Türkiye’de çalışan kadın bir takım nedenlerden kaynaklı evine
dönüyor. Kadını sokağa çıkaramadığınızda
girişimci kadın yaratmak mümkün değildir.
Ayrıca kadını ekonomik ve siyasal hayatın
içine katamayan ülkelerin de demokratikleşmesinden bahsedilemez. Kadın Türkiye’de işgücü
piyasasının içinde değil.” Türkiye’de yaşlı ve
çocuk bakımımın sadece kadının sorumluluk
alanında olmaması gerektiğini de kaydeden
Denizli, kadının işgücüne katılımında 30
yaşına kadar yükselen grafiğin bu yaştan sonra
hızla aşağı inmesini yaşlı ve çocuk bakımının
sadece kadına yüklenmesine bağladı. Denizli,
asgari ücretle çalışan kadınların çocuk bakımı
için ek bir kaynak ayıramamasından dolayı
işi bırakmak zorunda kaldığını, geri dönmek
istediğinde ise dönemediğini dile getirerek
Türkiye’de kariyer planlamasının kadın için bir
hayal olduğunu belirtti. Organize sanayi bölgeleri, kamu kesimi ve özel sektörün ortak bir kaynak yaratarak
çocuk ve yaşlı bakımı için özel bir fon oluşturması gerektiğini de
sözlerine ekleyen Denizli, İşsizlik Sigorta Fonu’nun da bu konuda kaynak ayırmasının da doğru olacağını ifade etti.
Şartlar çok ağır
İş yaşamında kadının çalışma şartlarının çok ağır olduğunu
vurgulayan Denizli, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği sürecinde kadına AB standartlarında hak ettiği yerin verilmesi gerektiğini söyleyerek iş yasalarında da çok ciddi problemler olduğuna dikkat çekti. Kadının girişimciliğinin en büyük engellerinden
birinin de finansman sorunu olduğunun altını çizen Denizli,
“Kadın iş kurmak için sağlayacağı finansmana teminat göstermek
için yine eşine ve babasına ihtiyaç duyabiliyor” dedi.
ebsohaber 86 haziran 2008
HABER
Kadın girişimciler festivalde buluştu
Kuşadası Soroptimist Kulübü ile İzmir Soroptimist
Kulübü’nün düzenlediği, Kuşadası Belediyesi’nin katkılarıyla
gerçekleşen, “1. Kuşadası Uluslararası Kadın Girişimciler Festivali” kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla gerçekleşti.
KEGEV Tesisleri’nde start alan festival kapsamında, davetliler,
konusunun uzmanı panelistlerden, kadının toplumdaki yeri ve
konumunu en önemli noktalarıyla dinleyerek bilgilendiler. Diğer
yandan da El Heykeli meydanında kurulan el emekleri standtları
gezildi.
Taşkın kadınların başarılarını anlattı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu Geçmiş Dönem Başkanı Prof. Remide Arkun’un yönettiği panelde İZSİAD
Başkanı İlknur Denizli ile birlikte kadınların girişimcilikteki
başarılarını anlattı. Türkiye’de bugün 35 milyon olan işgücündeki kişi sayısının 2025 yılında 47 milyona, 2050 yılında ise 51
milyona ulaşacağını söyleyen Taşkın, kadın işgücünün de 2005
yılındaki 6.5 milyon seviyesinden 2010 yılında 9.2 milyona,
2025 yılında ise 18.3 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini
bildirdi. Enformasyon odaklı yeni ekonomide temel girdinin bilgi
olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Bilgi üretiminde ve zenginliğe
dönüştürülmesinde toplumun topyekün mücadele etmesi gerekiyor. Bu da insan kaynağını bir bütün olarak ekonominin içine
koyuyor. Yeni ekonominin hizmet odaklı zenginlik üretmesinin
ağırlık kazanmasında kadınlar özel bir avantaja sahip ve bunu
iyi kullanabilen toplumlar öne geçiyor” dedi.
Tamer Taşkın, günümüzde kadınların girişimcilik konusunda
epey yol katetmesine rağmen gelinen noktanın istenilen düzeyde olmadığını ifade ederken, bunda toplumların kadına biçtiği
anne ve eş rolünün etkisinin büyük olduğunu vurguladı. Sanayi
devrimi ile çalışma hayatına giren kadınların erkek egemen iş
dünyasını sevdiklerini belirten Taşkın, “Ücretli çalışan olarak işe
başlayan kadınlar kariyer basamaklarını hızla tırmanıp erkeklere
özgü alanlarda bile en üst makamlara kadar yükseldiler” dedi.
Evin patronu kadınların işlerinin patronu olma konusunda
hiç zorlanmadıklarını da belirten Taşkın, İskoçya’da yapılan
bir araştırmaya göre kadınlar tarafından yönetilen şirketlerin
erkeklerin yönettiği şirketlere oranlara daha başarılı olduğu,
kadınların şirketlerine daha fazla para kazandırdığının belirlendiğini haber verdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki Kadın Girişimcilik Kurulu çalışmalarına da değinen Tamer
Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya ile birlikte ülkemizde
de kadın girişimci sayısı her geçen gün artıyor. Resmi kayıtlara
göre Türkiye’de kadın girişimci sayısı 72 bin civarında. Gerçekte
ise 200 bin civarında kadın girişimcinin iş dünyasında faaliyet
gösterdiği tahmin ediliyor. TOBB’da kadın girişimcilerimize fuar
desteği sağlanması için çalışma başlattık. Ülkemizin en büyük
iki fuar şirketi, sosyal sorumluluk çerçevesinde her fuar için
15’er metrekarelik 5’er stand düzenlemeyi kabul etti. TOBB ve
KOSGEB’in ortağı olduğu Kredi Garanti Fonu’ndan pozitif ayrımcılık yapıldığını duyurduk. Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve
Yerel Gündem 21 ortaklığında İzmir’in Lider Kadınları projesini
yürütüyoruz. Odamızdaki Genç Sanayiciler Birliği’nin kurucu
başkanı kadındı, seçim oldu yine kadın kazandı. Benim fabrikamdaki müdürlerin çoğu kadın.”
ebsohaber 87 haziran 2008
EBSOVAKFI
Perde burslar için açıldı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayicilerin eşlerinden oluşan Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar Birliği, kadın haklarını konu alan tiyatro oyunları ile eğitime destek oldu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı (EBSOV) Bayanlar Birliği Tiyatro
Topluluğu Atatürk Kültür Merkezi’nde “Ateşle barut yan yana
durursa” adlı oyunuyla tiyatro severlerin karşısına çıktı.
EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyeleri, 7 ay hazırlıktan sonra
sergiledikleri oyunun gelirini de Vakfın burs fonuna aktardı.
Aziz Nesin, Haldun Taner, Kandemir Konduk, Yılmaz
Erdoğan, Atilla Atalay, Ferhan Şensoy gibi ünlü yazarların
oyunlarının yanısıra ilk etapta Nuran Karakaya, Nükte Eskici ve
Feryal Açıkyıldız’dan oluşan EBSOV Yazım Grubu’nun yazdığı
oyunları da sahneleyen hanımlar, zaman zaman sahneden inerek diyaloglara seyircilerin de katılmasını sağladı. EBSO Meclis
Üyesi sanayicilerin eşlerinden oluşan EBSOV Bayanlar Birliği
üyeleri, oyunların final sahnesinde çabalarının ödülünü dinmeyen alkışlarla aldı.
Türkiye’ye örnek olacak
EBSO Vakfı Başkan Yardımcısı Enver Olgunsoy, yaklaşık
iki saat sürecek ve iki perdelik oyunun kadınların iş yaşamına
katılımına da dikkat çektiğini belirtti.
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun 31 Mayıs’ta
gerçekleştirilen 63. Genel Kurul’da söylediği “Kadınların işgücüne katılımı kaygı vericidir” sözlerini
hatırlatan Olgunsoy, EBSOV’un içindeki Bayanlar Birliği’nin diğer odalara da örnek olacağını
kaydederek “Bayanlar Birliği’nin çok sayıda sosyal sorumluluk faaliyeti var. Tiyatro topluluğu da çağdaş kadınla erkeğin
nasıl yan yana durabildiğini oyunlarıyla anlatacaklar. İzmir’in
kadınları, özellikle günümüzde kadının toplumsal yaşamda geri
itilmesini kabullenemiyor ve kararlı bir sevecenlik ve yumuşaklıkla, gülmece diyaloglarla Türkiye’ye sesleniyorlar. Sergilenen
oyun, bir çok ironi içermekle birlikte, ateşle barutun, kadınla
erkeğin, kolkola çağdaş yaşamda nasıl birlikte olması gerektiğini
anlatıyor” dedi.
Sonbaharda turne var
Olgunsoy, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği Tiyatro
Topluluğu’nun Eylül ayından itibaren bölgedeki Oda’larla işbirliği içinde oyunu sergileyeceğini açıklarken, “Hem toplumun
bilinçlendirilmesini hem de Türkiye’de ilk kez Ege Bölgesi Sanayi Odası bünyesinde kadınların aktif rol aldığı organizasyonun
diğer illerde de yaygınlaştırılmasını sağlayacağız” diye konuştu.
EBSOV Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi
ise, oyunla geniş kitlelere ulaşarak kendi mesajlarını vermeyi
amaçladıklarını dile getirerek “Sergilediğimiz
oyunla, öğrenci bursları yararına
çalışıyor
olmanın mutluluğunu da içimizde
duyuyoruz” diye konuştu.
ebsohaber 88 haziran 2008
EBSOVAKFI
ebsohaber 89 haziran 2008
EBSOVAKFI
Sevda şarkıları eğitim için
Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı (EBSOV) Bayanlar Birliği’nin
Türk Müziği Korosu, öğrenci burslarına katkı sağlamak üzere
dillerden düşmeyen sevda şarkılarıyla sahneye çıktı. Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konserde
“sevdanın şarkılarda söyleneceği bir vakit yaratan” hanımlar, eli
kalem tutanlara kalem olmaya çalıştı.
Şef Ümit Bulut yönetimindeki EBSOV Bayanlar Birliği Türk
Müziği Korosu, segah, rast, kürdi ve nihavend makamlarındaki
şarkılarla gönülleri fethetti. Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi, şarkıları ve solistleri anons ederken sunuculuğuyla profesyonellere taş çıkarttı.
Sevdiğine kavuşma arzusunun, sıla özleminin ifade edildiği
“Güller ve Dudaklar”, “Çemberimde Gül Oya”, “Al Beni Kıyamam Seni”, “Yine Yalnız Bırakma Bu Gece”, “Değdi Saçlarıma
Bahar Gülleri”, “Kanımda Kıvılcım Canımda Ateş”, “Gözlerinin
İçine Başka Hayal Girmesin”, “İnleyen Nağmeler Ruhumu Sardı”, “Gönül” gibi şarkıları salonu dolduran onlarca kişi koro ve
solistlerle birlikte söyledi.
İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçıları Selin Uzun, Altan
Kılıç, Özgür ve Özge Akgül ile Ege Üniversitesi Türk Müziği
Konservatuarı Halk Oyunları Bölümü mezunları İrem Aygüneş
ve Cem Gültekin, romantizmin doruklarda gezdiği ezgilerde
danslarıyla salonu renklendirdi.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Eski Bakanı Işılay Saygın’ın
da izlediği EBSO Vakfı Bayanlar Birliği Türk Müziği Korosu’nun
4’ncü konseri bittiğinde alkışlar kesilmeyince koro Şef Ümit
Bulut ile birlikte iki şarkı daha seslendirdi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi
Cengiz Kocagil, eğitime anlamlı bir katkının sağlandığı organizasyonda emeği geçenlere Oda adına plaket ve çiçekle teşekkür
etti.
ebsohaber 90 haziran 2008
EBSOVAKFI
Bayanlar Birliği’nden çölleşmeye karşı mücadele
EBSO Vakfı Bayanlar Birliği, Ege Orman Vakfı ile işbirliği
yaparak 1.000 fidan bağışında bulundu ve “EBSO Vakfı Bayanlar
Birliği Korusu”nu oluşturdu. Bayanlar Birliği üyeleri, 17 Haziran
Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nedeniyle, İzmir Valiliği İl
Çevre ve Orman Müdürlüğü Ege Orman Vakfı işbirliği ile tesis
edilen Bornova Laka Köyü mevkiinde bulunan ağaçlandırma
sahasını ziyaret ettiler.
Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol, Bornova
Laka Köyü mevkiinde yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile
ilgili bilgi verdi ve 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele
Günü’ne dikkat çekti.
Gençol, “Birleşmiş Milletler 1994 yılında aldığı kararla 17
Haziran’ı Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü ilan etti. Ülkemizde 16 Mayıs 1998 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından
hazırlanan çölleşmeyle mücadele sözleşmesini imzalamıştır.
Çölleşme deyince akıllara bir çöl görüntüsü geliyor ancak çölleşme, kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan
faaliyetleri dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanan
toprak bozulması olayıdır” dedi.
Gençol, katkılarından dolayı EBSO Vakfı Bayanlar Birliğine
teşekkür ederek Bayanlar Birliği Başkanı Berkay Eskinazi’ye
plaket takdim etti.
Sevdiğimiz insanla yeni bir dünya kurmak, çocukların ilk
mürüvveti, yeni yaşımız, mutlu günlerimiz..
Bu çok özel anları İzmir’de seçkin bir atmosferde yaşayacağınız bir yer var.. Sanayiciler Kulübü.
İzmir’in adıyla anılan Kordon’un dillere destan güzelliğine, körfezin doyumsuz manzarasına, gün batımının eşsiz güzelliğine hakim konumda, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın çatı
katındaki Sanayiciler Kulübü, şık dizaynı, ferah atmosferi,
profesyonel ekibi, kusursuz hizmet anlayışı, hijyen standartlarına uygun mutfağı ve birbirinden nefis yemekleriyle kentin
Berkay Eskinazi ise; bütün toplum kuruluşlarının bu konuda
duyarlı olmasını diledi ve
Bayanlar Birliği olarak bundan sonra da Ege Orman Vakfı’na
katkılarının devam edeceğini söyledi.
Ziyaret, EBSO Vakfı Bayanlar Birliği üyelerinin fidanlarını
sulaması ile sona erdi.
sosyal ortamlarına yeni bir standart getiriyor. Düğün, nişan,
sünnet, doğumgünü ve bütün mutlu günleriniz için her türlü
organizasyonu gönül ferahlığı ile yapabileceğiniz, dostlarınızı evinizin rahatlığında ağırlayabileceğiniz Sanayiciler
Kulübü, gelirini de Türkiye için çok önemli bir projeye, eğitime harcıyor. Sanayiciler Kulübü’nde hem mutluluğu yaşayın
hem de mutluluğa ışık olun. Bu eşsiz ortam size sadece bir
telefon kadar yakın.
Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için
Tel: (0232) 483 20 51 – 455 29 00 / 581
Şen ola düğün
ebsohaber 91 haziran 2008
HABER
Hisarcıklıoğlu
Ege’den mesaj verdi
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
yon 300 bin iş adamının temsilcisi olmak.
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin
Bana 'Nerelisiniz?' diye sorsalar ben de
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Tursahip olduğu kaynakları doğru kullana'Turgutluluyum' derim. TUTSO'nun şeref
gutlu Ticaret Borsası’nın yeni binarak dünyada yine kendi kendine yeten
üyesi olmak benim için bir onur" dedi.
sının açılışında Türkiye’nin sahip
büyük ülkelerden biri olması gerektiğini
Hisarcıklıoğlu, daha sonra Gıda
olduğu doğal kaynakları verimli
söyledi.
Çarşısı'nda
yeni yaptırılan Turgutlu
kullanması gerektiğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, Manisa’nın Turgutlu
Ticaret Borsası binasını Manisa Valisi
ilçesinde Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziCelalettin Güvenç, Turgutlu Kaymakamı
yaret etti, Ticaret Borsası’nın yeni binasını hizmete açtı. TOBB
Sadettin Kalkan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Manisa Ticaret ve Sanayi
Milletvekili Hüseyin Tanıverdi, AK Parti Manisa Milletvekili
Odası Başkanı Bülent Koşmaz ile TOBB Yönetim Kurulu Üyesi
Mehmet Çerçi, MHP Manisa Milletvekili Ahmet Orhan, Belediye
ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Başkanı Serhat Orhan, Turgutlu Ticaret Borsası Meclis Başkanı
Taşkın da Rifat Hisarcıklıoğlu’nun programlarına katıldı.
Yılmaz Orcan ve Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sezai Önal ile
Turgutlu'ya bağlı Derbent kasabasında iş dünyası temsilcileri
birlikte hizmete açtı.
tarafından karşılanan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ilk olarak
Mehter takımıyla karşılandığı törende konuşan Rifat HiTurgutlu Ticaret ve Sanayi Odası'nı (TUTSO) ziyaret etti. TUTSO sarcıklıoğlu, Türk Milli Futbol Takımı’nın Avrupa Futbol
Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Türk brifing verdi. Ayrıca
Şampiyonası’nda yarattığı mucizeye değinirken, tüccar ve
TUTSO'yu anlatan bir sinevizyon gösterimi sunuldu. TUTSO
sanayicinin başarısıyla özdeşleştirdi. Hisarcıklıoğlu, "Türk Milli
Meclis Başkanı Faruk Aydın ile Yönetim Kurulu Başkanı SüTakımı tarih yazdı. Futboldaki başarısını dosta düşmana, dünyaleyman Türk tarafından Hisarcıklıoğlu'na Altın Şeref Ödülü ve
ya gösterdi.
çeşitli hediyeler verildi.
Şimdi Avrupa'da futbolda 4. olduk, ekonomide de olduk.
Burada kısa konuşma yapan Hisarcıklıoğlu, "Burada bana
Bunu kim yaptı? Türk tüccarı, Türk çiftçisi yaptı. Arkamızdaki
Turgutlu'nun zekasını gösterdiler. 'Doğduğunuz yer mi doydugeleneklerle yaşıyoruz. Türkiye'yi birinci de yaparız istesek.
ğunuz yer mi?' diye sorsalar ben 'Doyduğum yer' derim. Hiçbir
Yeter ki dünya ile eşit şartlarda mücadele edelim. Ama dünyanın
zaman kendi işlerimi ön plana çıkarmadım. Önemli olan 1 milgündeminde ekonomi, bizde ise siyaset var” dedi.
ebsohaber 92 haziran 2008
HABER
Tarımda sübvansiyon olur
Dünyada yaşanan gıda krizini de gündeme taşıyan TOBB
Başkanı, “Bugün dünya açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bize
“üretmeyin” diyen gelişmiş ülkeler tarıma 300 milyar dolar sübvansiyon veriyor.
Tarımda sübvansiyon olmaz diye çiftçiyi ne hale getirdiler.
Kesinlikle bu yalanlara aldanmamız lazım. 20 milyon ton buğday üreten Türkiye ithalatçı oldu.
Tarımda sübvansiyon olur arkadaşım. Bir insanın planı olmadan teşvik olmaz” diye konuştu.
Sularımızı topraklarımızı kirletmeyelim
Gediz Ovası’nda yer altı suyu ile sulamanın başladığını, bugün 30-40 metreden su çıkarken yakında 200 metrelere inilebileceği uyarısı yapan Rifat Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu trend devam ederse Konya ovasına dönersiniz. Allah
bize Gediz Nehri’ni vermiş, kirletmeyeceğiz. Doğaya zarar vermeyeceğiz. İsrail çölde vaha yarattı şimdi gıda üretiminde başa
güreşiyor.
Damlama sulama yapıyor. Bizim de kaynaklarımızı doğru
kullanacağız. Kyoto Protokolü’ne dünyayı en çok kirleten imza
atmıyor ama biz atıyoruz. Kendi kendini besleyen 7 ülkeden
biriyken bugün ithalatçı olduk. Kendi çiftçimizi bitiriyoruz. Ürün
planlaması, toprak planlaması önemli. Topraklarımızı miras ekonomisiyle 5’er dönüme bölmüşüz. İngiltere bu işi çözmüş. Miras
büyük kardeşe kalacak ama küçüklerin de hakkı yenmeyecek.
Traktör satışları artıyor ama hepsi tarımda kullanılmıyor. Planlama önemli. Kaynaklarımızın kıt olduğunun farkına varmamız
lazım.”
Birlikte rahmet ayrılıkta kıyamet var
Turgutlu’da yöneticilerle halkın bir bütün haline geldiğini,
Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri gibi marka şehir olma
yolunda ilerlediğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, ekonominin de
güçlü olması için aynı sektördeki şirketlerin biraraya gelmesini
önerdi. Dünyadaki toplam 20 otomobil üreticisinin bulunduğunu, üretim ve pazarlama alanındaki bütün hakimiyetlerine
rağmen ilk sıradaki şirketle üçüncünün birleşip pazar paylarını
büyüttüğünü örnek gösteren Rifat Hisarcıklıoğlu, “Onlar birleşip
işlerini büyütürken biz aile içi veya ortaklar arasındaki çekişmelerden parçalanıyoruz.
Ortalıktan ayrılıp fabrikaların yanına bir fabrika daha yapıyoruz. Fabrikayı, dükkanı bölerseniz yaşayamazsınız. Türkiye’deki
400 kadar tuğla fabrikasından 80’i Turgutlu’da, ama pazar payının yüzde 11’ine sahipler.
Birlikte rahmet, ayrılıkta kıyamet var. Biz de birlikte iş yapmayı, ortaklık kültürünü öğreneceğiz. Güçlerimizi birleştirmedikçe şikayet eder dururuz” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Batı ülkelerinde şirketlerin tabelalarına
100 yılı aşkın süredir faaliyette olduklarını yazabildiklerini,
Türkiye’de ise 100 yıllık şirket bulunmadığını ifade ederken,
uzun yıllar yaşamanın şartlarından birinin de kurumsallaşma
olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, “Bu servet sizin değil,
Türkiye’nin serveti. 70 milyonun hakkı var” diye konuştu.
ebsohaber 93 haziran 2008
HABER
EXPO Zaragoza’da İzmir tanıtımı
Uluslararası EXPO yarışında, 2004 yılararası platformda canlı tutulmasına katkı
lında Yunanistan’ın Selanik ve İtalya’nın
sağlanması hedefleniyor. Fuar alanı içeriİspanya’nın Zaragoza kentinde
Trieste kentlerini geride bırakan
sinde Köprü Pavyon, Su Kulesi, Konferans
gerçekleştirilen EXPO 2008’in
İspanya’nın Zaragoza kenti, hazırlıkların
Merkezi, Akvaryum, Su Tribünü Pavyonu
açılışına katılan EBSO Yönetim
tamamlanmasının ardından 14 Haziran
"Suda Yaşayan İlham" Meydanı, Amfi
Kurulu Başkanı Taşkın, Türkiye
2008 günü kapılarını ziyaretçilerine açtı.
Tiyatro, "Uç Noktada Su" Meydanı, Beapavyonunda İzmir’i tanıttı.
Zaragoza EXPO 2008’in açılışına kacon - Sivil İnisiyatif Pavyonu, "Susuzluk"
tılan, sergi alanını ve Türkiye Pavyonunu
Meydanı, Ülkeler Pavyonu, "Su Şehirleri"
gezen, İzmir standında ziyaretçilere kenti tanıtıcı bilgiler aktaran Meydanı, "Oikos: Su ve Enerji" Meydanı, "Ortak Su" Meydanı,
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İspanyol Pavyonu, Aragon Pavyonu, Dijital Su Pavyonu gibi özel
izlenimlerini paylaştı.
olarak tasarlanmış çok sayıda yapı bulunuyor.
“Su ve Sürdürülebilir Gelişim” temasıyla 14 Eylül 2008’e
kadar sürecek İspanya Aragon Özerk Bölgesi’nin başkenti
Köprü Pavyon
Zaragoza’ya konuk olan EXPO 2008, aynı zamanda “Doğa’nın
Nehrin iki yakasına ve ortasındaki merkez adaya oturan ve
Bilgeliği” temalı EXPO 2005 AICHI Japonya’nın devamı, 2010
Expo’nun ana girişlerinden birini oluşturan Köprü Pavyon, fuarın
yılında Şangay kentinde düzenlenecek “Daha İyi Kent, Daha İyi
en dikkat çekici yapılarından bir tanesi. 260 metre uzunluğunYaşam” temalı serginin ise önceliği niteliğini taşıyor. İçlerinde
da ve 30 metre genişliğindeki, Intermodal İstasyonu’nu Fuar
Tükiye’nin de yer aldığı 100’ün üzerinde ülkenin temsilcilerinin
Merkezi’ne bağlayan bu pavyon Zaha Hadid tasarımı. 2 bin 700
katılımcı olarak yer alacağı fuarın 8 milyon ziyaretçi tarafınmetrekarelik bir sergi alanı ve 3 bin 100 metrekarelik yürüyüş
dan gezilmesi bekleniyor. Fuar süresince 6 bin kültür aktivitesi
yollarıyla birlikte iki aşamalı olarak inşa edilen pavyondan fuar
planlandı.
sırasında saatte 10 bin kişinin geçmesi bekleniyor.
İzmir de tanıtılıyor
Türkiye'nin etkinlik çerçevesindeki milli günü 13 Temmuz
olarak belirlenirken, etkinliğe Türkiye'den bir bakanın katılması
bekleniyor. Türkiye, Expo Zaragosa 2008 için Anadolu Ateşi,
semazen gösterisi ve Ahmet Özhan konserinin de aralarında
bulunduğu çok sayıda kültürel ve sanatsal etkinlik düzenleyecek. Etkinlik çerçevesinde İstanbul 2010 kültür başkenti projesi
tanıtımının yapılması, ayrıca açılan İzmir standı ile kentin ulus-
Su Kulesi
EXPO 2008’in düşey ikonu olarak anılan Su Kulesi 73 metre
yüksekliğindeki üst bölümü camdan yapıldı. Kule görsel bir
simge olmasının yanı sıra, Zaragoza kentinin doğu kısmını, fuar
alanını ve Su Parkı’nı izlemeye olanak tanıyan seyir rampalarına
sahip. EXPO 2008 için mimarlar Nieto ve Sobejana tarafından
tasarlanan konferans merkezi, yaklaşık 9 bin metrekarelik alana
sahip.
ebsohaber 94 haziran 2008
HABER
Dijital su pavyonu
Fuar alanın bir diğer girişi ise Claudio Bonicco, Matteo Lai,
Walter Nicolino ve Carlo Ratti tarafından tasarlanan, duvarları
sudan oluşan, çatısında bir havuzun da yer aldığı Dijital Su
Pavyonu.
İspanyol Pavyonu
Evsahibi İspanya’ya ait pavyon ise Ebro Nehri’nin kıyısındaki
sık kavaklıktan ve ışıktan esinlenilerek tasarlanmış. Yaklaşık 8
bin metrekarelik yüzey alanına sahip pavyonun tasarımı Yenilenebilir Enerji Ulusal Merkezi (CENER) işbirliğinde mimar Patxi
Mangado tarafından yapıldı.
Aragon Pavyonu
2 bin yıllık Aragon tarihine tanıklık etmiş beş farklı uygarlığı
temsil eden elemanların kullanıldığı Aragon Pavyonu’nun tasarımında mimarları Olano ve Mendo, bölgenin geleneksel sepet
örgüsü şeklinden esinlenmiş.
Zaragoza’ya giden İzmir ekibi, BIE Genel Sekreteri Vincente
Gonzales Lescortales ile biraraya geldi.
Türk Pavyonu
İlk kez 1867 yılında Paris’te düzenlenen EXPO’ya, ardından
sırasıyla 1939 New York, 1958 Brüksel, 1970 Osaka, 1992 Sevilla, 1998 Lizbon, 2000 Hannover ve 2005 Aichi EXPO’larına
katılım gösteren Türkiye, Zaragoza'daki Türk Pavyonu'nunda
EXPO 2008 aracılığıyla, suyun uygun kullanımı ve çevre koruması için geliştirdiği teknoloji ve altyapıyı dünya ülkeleri ile
paylaşmayı hedefliyor. Nehir yatağını andıran zemini, nehirleri çevreleyen yeşillikler gibi kenarları ve oturma gruplarıyla
Türkiye’nin su kaynakları varlığıyla göze çarpan bir ülke olduğu
ve bunun ülke için öneminin ön plana çıkarıldığı pavyonun
Tasarımı T Mimarlık - Çağlayan Tuğal'e ait. Türkiye pavyonu,
ilk üçü sadece teşhire yönelik olmak üzere dört ayrı mekandan
oluşuyor:
1. Su - Hayatın Kaynağı: Giriş niteliğindeki bu mekanda
Türkiye’nin önemli su varlığı, geçmişte ve günümüzde Tükiye
için taşıdığı önem izleyicilere aktarılıyor. Su kullanımı ve yönetimi ile ilgili olarak Türkiye’nin gerçeğe dönüştürdüğü, geleceğe
yönelik projeleri sergileniyor.
2. Hayat için Çeşmeler: Türkiye’deki su kullanımının tarihsel geleneğinin, büyük altyapısı, sosyal, sanatsal, politik veya
mitolojik bakış açısından yorumlanarak sergilendiği bu alanda
"kaynaklar", her şeyden çok “su” kavramını “insan hayatı” ve
“kaynak” olarak ekonomik, politik, kültürel, gelenek ve görenekler anlamında aktarılıyor. Tarihi çeşmeler ve sebiller ziyaretçileri büyülüyor.
3. Herkes için Su ve Hayat: Burada Türkiye’deki gerçekleştirilmiş altyapı çalışmaları kadar suyun az bulunduğu bölgelerdeki kaynakları yeniden kazanmak ve yararlanmak amacına
yönelik projeler sergileniyor. Bu projelerle söz konusu bölgelerdeki vadilere, şehirlere ve kasabalara bereketliliği geri getirmek
amaçlanıyor.
4. Suyun Zevkleri: Sergi alanının sonundaki, çok işlevli
olarak düşünülen bu mekanda ise Ebru Sanatı Atölyesi, Turizm
Ofisi ve Hediyelik Eşya bölümü yer alıyor.
Zaragoza EXPO 2008, “Doğanın bilgeliği” temalı EXPO 2005
Aichi Japonya’nın devamı, 2010 Şanghay’ın önceliğini taşıyor
Türkiye pavyonu 1000 metrekarelik alanda ülkemizin suya
verdiği önemi nehir yatağı görüntüsüyle gözler önüne seriyor.
ebsohaber 95 haziran 2008
HABER
Urla Kızılay’a
sanayici desteği
EBSO Meclis Üyesi sanayicilerin katkılarıyla yenilenme
çalışmaları süren Kızılay Urla Şubesi’nde bu çağdışı görüntüler yakında tarihe karışacak..
Egeli sanayiciler, örnek bir kampanya ile her zaman muhtaç
ve korunmasız insanlar için seferber olan Kızılay’a Urla’da yeni
bir hizmet binası kazandıracaklar. EBSO Meclis üyesi sanayiciler, bir dönem yönetiminde de yer aldıkları Türkiye Kızılay
Derneği Urla Şube Başkanlığı’nı baştan aşağıya yeniliyorlar.
Urla’da 50 yılı aşkın süredir faaliyetlerini, kimliğine yakışmayan, fiziki olarak halktan kopuk, ilgisizlik nedeni ile köhne hale
gelen, hiçbir personeli ve bilgisayarı bulunmayan bir mekanda
sürdüren Urla Kızılay Şubesi’ne 20 bin YTL harcayarak yeni bir
ofis kazandıracak olan sanayiciler, gerçekleştirdikleri kampanya
ile 8 bin YTL’lik bağış topladılar.
Çağdaş bir mekan olacak
Şubenin yenilenme inşaatına başladıklarını belirten EBSO
Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever, sosyal sorumluluklarını yerine
getirmek için bu projede görev aldıklarını söyledi. Kısa süre önce
başladıkları kampanyaya sanayicilerin büyük ilgi gösterdiğini ve
8 bin YTL rakamına ulaştıklarını belirten Vatansever, “Kızılay’ın
kimliğini daha iyi yansıtacak çağdaş bir mekan yaratmak için
yola çıktık. Sistemin çalışır hale gelmesi ve halkın Kızılay’a
daha kolay ulaşabileceği bir ofis yaratmak istiyoruz. Bunun için
çalışmalara başladık. Projemizin maliyeti 20 bin YTL. Kısa süre
içinde kampanyamızla bu rakama ulaşacağımızı düşünüyoruz.
Çalışmaları kısa zamanda tamamlayarak Kızılay’a yakışan ofisi
hizmete açmak istiyoruz” dedi.
Kızılay ismine yakışacak
Kızılay Genel Başkanı’nın TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlu’na ricası, Başkanları Tamer Taşkın tarafından
isimlerinin önerilmesi üzerine geçen yıl Kızılay Urla Şubesi’nde
geçici yönetim kurulu olarak görev yaptıklarını dile getiren Vatansever, ilk iş olarak Kızılay’ın ismine yakışır bir mekan oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.
Kızılay’ı büyütecek
Kızılay’ın kurumsal kimliğinin daha doğru yansıtılacağı, Urla
merkezinde yol üzerindeki 40 metrekarelik alanda çağdaş bir
ofis kurmak için çalışmalara başladıklarını açıklayan Vatansever,
şöyle konuştu: “Kızılay Urla Şubesi’nin bu güne kadar neredeyse hiçbir faaliyeti olmadığı için, herhangi bir parasal kaynak
yaratma imkanı da olamamıştır. Bu mekanda kaldığı sürece bu
imkanları elde etme şansı da bulunmamaktadır. Biz projemizle
Kızılay Urla Şubesi’ni, çağdaş bir mekana kavuşturarak,sistemi
çalışır hale getireceğiz. Yeni Ofiste 2 kişi görev yapacak. Bundan
sonraki dönemde Urla Kızılay Şubesi daha etkin çalışır hale
gelecek. Kızılay’a bağışta bulunan kişi ve kurumların isimlerinin
yer alacağı bir pano oluşturulacak ve kuruma daha fazla yardım
imkanı sağlanacak.”
Kızılay Urla Şubesi’nde, EBSO Meclis Üyelerinden Hüseyin
Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Cemal Altıntaş ve Şener Gencer
görev yaptı.
ebsohaber 96 haziran 2008

Benzer belgeler