`Bomba yüklü araçla saldırı düzenlenecek`

Transkript

`Bomba yüklü araçla saldırı düzenlenecek`
30 GÖRÜŞ / HABER
s
a
b
b
A çlü
üg
G
alo
Diymilliyet.com.trasguclu.com.tr
17
aguclu@ aguclu@abb (0212) 230 90
Fax:
hemen her yıl
yüzlerce kitap
yayımlanıyor.
Çünkü onların da
en büyük sorunu
göçler.
Bir de kendi
açımızdan bakalım.
Durum farksız mı?
İç göçlerin yarattığı
sorunlar
yetmiyormuş gibi
şimdi bir de dış
göçler çıktı.
Bölgenin en fazla
dış göç alan ülkelerinden birisi
haline geldik.
Peki bu konuda yapılan kaç
araştırma var?
Çözüm konusunda siyasilere
hangi yol haritaları öneriliyor?
Daha da önemlisi, geleceğe
yönelik olarak neler
öngörülüyor, ne tedbirler
alınıyor?..
Öfkenin
esiri olmak!
D
oğan Cüceloğlu, müthiş
donanımlı bir isim.
Yaşam öyküsü de bir o
kadar renkli. Mersin Silifke’de
11 çocuklu bir ailenin çocuğu
olarak önce lise için Ankara’ya,
sonra üniversite için İstanbul’a
daha sonra da akademik
kariyer için Amerika’ya gitmiş.
ABD’nin iyi üniversitelerinde
25 yıl görev yaptıktan sonra
tekrar İstanbul’a gelmiş. Uzun
yıllardır da İstanbul’da...
Lise yıllarında mühendis
olmak istemiş ama
öğretmenleri onu sosyal
bilimlere ve akademisyenliğe
yöneltmiş. İyi de oldu diyor ve
ekliyor:
Keşke benim hocalarım gibi
tüm öğrencileri doğru
yönlendirebilecek hocalar olsa
...
Cüceloğlu, önceki gece,
Genç Bakış’ta konuğumuzdu.
Çok çarpıcı anekdotlar anlattı,
her biri üzerinde saatlerce
konuşulabilecek vurucu sözler
söyledi. Bunlardan birisi de
şuydu:
Öfkenin esiri olmayın,
öfkeyi sizi yöneten efendiniz
haline getirmeyin, yoksa
ensenizden düşmez ve sizi o
yönetir hale gelir...
Kimilerine sıradan bir söz
gibi gelebilir ama uzun uzadıya
düşünün, çevrenize bakın,
öfkelilerle öfkesizler arasındaki
farkı yakalamaya çalışın yeter...
Sosyal bilimler, özellikle de
felsefe, sosyoloji ve psikoloji
bizde hiç ciddiye alınmaz. En iyi
öğrenciler, liselerde fen ve
matematiğe; üniversiteye girişte
de tıbba, mühendisliğe
yönlendirilir. Sosyal bilimlere
ise tabiri caizse gönülsüzler ve
“döküntüler” kalır. Oysa, içinde
bulunduğumuz dünya, adeta bir
sorunlar yumağı ve en önemli
gerekçesi de sosyal sorunlar...
Yani en iyilerin bu alanlara
çok daha fazla özendirilmeleri
gerekiyor. Önemini bilenler ise
zaten seçiyor...
Toplum mühendisliği
Dünyanın neresine
giderseniz gidin en önemli
sorunların kaynağı ne biliyor
musunuz?
İç ve dış göçlerin, gelir
dağılımının, etnisitenin, kültürel
yozlaşmanın yarattığı sorunlar.
Yani hemen hepsi de sosyal
bilimlerin ilgi alanı. Yani toplum
mühendisliği gerektiren
konular.
Göçlerin yarattığı sorunlar
konusunda dünyanın en iyi
üniversitelerinde ciddi
araştırmalar yapılıyor. Avrupa
ve Amerika’da bu konuda
En zor varlık insan!
İnsana yönelik araştırmalar
üniversitelerimizde yok gibi.
Olmadığı için de, Gezi Parkı
benzeri oluşumlara, dar bir
çerçeveden bakıp, inanılmaz
yorumlar getiriyoruz.
Umarız, şu günlerde, bazı
üniversiteler, bazı
akademisyenler bu konuya kafa
yoruyordur. Görünen ya da
abartılan gerekçelerin ötesinde,
doğru olanı arıyordur. Yoksa,
böylesi bir canlı laboratuar bir
daha zor bulur.
Ha bu arada çok farklı
ülkelerden, çok farklı
alanlardaki akademisyenlerin
Türkiye’de olup bitenleri
anlamak için geldiklerini de
özellikle hatırlatmak isteriz.
Bu konuda bizden birileri de
bir şeyler yapıyorsa, bizi
haberdar ederlerse,
okurlarımızla paylaşmaktan
mutluluk duyarız...
İnsana ve topluma yönelik
analizler en zor olanı ama
üzerinde en kolay yorum
yapılan alanlar da yine bunlar.
Çünkü herkes, bildiğini
sanıyor!..
Akıl mı yoksa?..
Öfke, aklın önüne
geçmemeli ya da aklın önüne
hiçbir şey geçmemeli uyarısı
hep yapılır. Ama nedense, ilk
unutulan de hep bu olur. Çünkü
kolayımıza gelir. Oysa faturası
en ağır ödenen bedeller, hep
aklın ihmal edildiği anlarda olur.
Hele bir de aklın yerini öfke
aldıysa. Anlık bir öfkenin bedeli
bazen yıllar, bazen de bir ömür
sürebilir. Bunun o kadar çok
örnekleri var ki!
İşte bu yüzden
Cüceloğlu’nun “öfkeyi efendiniz
haline getirmeyin!” uyarısı
önemli hem de çok önemli...
Sakin kafayla, sadece bu
cümleyi bir kez daha düşünün
ve ne zaman öfkeniz aklınızın
önüne geçerse, bugün bu
düşündüklerinizi aklınıza getirin.
Eminim ki sizi anında
sakinleştirecek ve olası birçok
hatadan koruyacaktır...
Özetin özeti: Sosyal
bilimlerin önemini
anladığımızda umarız çok geç
olmaz!.
■ Yugoslavya
Devlet Başkanı
Mareşal Tito, Balkan Paktı’nın
ehemmiyetini
izah etti.
■ İran’ın başkenti
Tahran’daki askeri mahkemede
Şah ve Musaddık
taraftarları birbirine girdi.
■ Güney Kore,
mütarekeye muhalefetten vazgeçti.
■ Türk-Alman ticaret ilişkileri genişliyor.
■ Kolombiya’da
askeri bir hükümet darbesi oldu.
■ Galatasaray
kaptanı umumi
kaptanı Kadri Dağ
serbest bırakıldı.
■ Londra Büyükelçimiz
Hüseyin Ragıp Baydur yaş
haddini doldurduğu için
emekliye ayrılıyor.
■ Bergama Ovası’nı su bastı.
15 Haziran 2013
Cumartesi
DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ
Türkiye’de internet sitelerinin erişiminin engellenmesi kararları ile kişisel hak ihlal ettiği ileri sürülen
içeriklerin yayından kaldırılması kararları, hem uluslararası hem de ulusal hukuk kaynakları tarafından
korunan ifade özgürlüğünü zedeleyen sonuçlar doğurabilmektedir. Durum zaten bu iken bu alanda
daha da hırçın kamu politikaları doğurulması ülkemizin ve insanımızın menfaatine olmayacaktır
Sosyal medya ile
Gezi’nin farkı yok
G
ezi Parkı eylemleri sürecinde
devletin çeşitli unsurlarında
uyanan ve mevcut siyasi
iktidarın en tepesinde açık beyanına
kavuşan “sosyal medyanın
toplumların baş belası olduğu”
düşüncesine dayalı bir kamu
politikasının sinyalleri her gün
artmaktadır. Kategorik yaklaşımları
ve toptan etiketleyici bir tarzı
internet hukuku alanında kamu
politikasına dökerek Anayasa ile
teminat altına alınan ifade
özgürlüğünü baş tacı etmeye imkan
yoktur. Şimdi de ifade hürriyetinin
tam kalbinde yer alan internet
hukuku ve sosyal medya kullanımı
alanında “yasaklama değil
düzenleme” tartışmasının başlaması
kaçınılmaz göründüğüne göre, bu
konunun hassasiyetini ve önemini iyi
fark etmek lazımdır.
‘BAŞ BELASI’
Başlıca amacı düşüncelerin
ifadesine aracılık etmek olan bir
bütün iletişim kanalına baş belası
denilmesi ile “halkın biraraya
toplanıp kalabalıklaşarak mesaj
verebildiği geniş meydanlar ve
parklar baş belasıdır” denilmesi
arasında ciddi fark olmayacağı
açıktır. Öyleyse, bir meydanı yahut
parkı düzenlerken kamu menfaatini
en doğru dengeleyici biçimde ve
halkın mutabakatını genel seçim
sandığı ötesinde somut işlem
çerçevesinde arayarak özenli ve
basiretli işlem tesis etmesi
beklenecek olan siyasi iktidarın ve
idarenin, bu konuda “yaptım oldu”
tavrı içerisine girerse yol açabildiği
toplumsal huzursuzluktan bir şeyler
öğrenip bu tür toplumsal tepkileri
çok benzer alanlarda tekrar
tetiklememek adına sosyal medyaya
ve internete el uzatma konusunda
çok dikkatli ve sükunetli
değerlendirmeler yapması lazımdır.
Ne yazık ki giderek artan biçimde
memleketin siyaset hayatına egemen
olduğu görünen rövanşist tutumlar
sonucunda bu sefer de Gezi
olaylarına tepki olarak interneti ve
sosyal medyayı örseleyici bir noktada
düzenlemeler getirilirse “elinde
bilgisayar olsun” denilen gençliğe
“ama içi benim kontrolümde olsun”
da denilmiş olacaktır. Bilgi kirliliğine
ilişkin örnekleri, bazı hakaretleri
yahut hukuka aykırı durumları
vulgarize edip bayrak kavram haline
getirerek ölçüsüz düzenlemelere
GÖNENÇ GÜRKAYNAK
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden
1997 yılında mezun olduktan sonra Harvard
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek lisans
eğitimini 2001 yılında tamamlamıştır. İstanbul
Barosu, New York Barosu, Amerika Birleşik
Devletleri Barosu, İngiltere ve Galler Barosu ve
Brüksel Barosu’nda da kabul edilmiş bir avukat
olarak avukatlık mesleğini bu yargı çevrelerinde
de icra eden Gürkaynak, İstanbul’da internet
hukuku ve internette ifade hürriyeti alanlarında
da avukatlık mesleğini sürdürüyor.
yahut uygulamalara girişilmemesi, bu
konunun gece yarısı bir mevzuat
geçirip düzenlenivermesi halinde
toplumun özellikle genç kesiminin
haklı olarak ses vermesi olasılığının
yüksek olduğunun dikkate alınması
lazımdır. İnternet düzenlemelerinin
ve politikalarının oluşturulmasında
ve uygulanmasında şeffaf ve katılımcı
süreçler desteklenmeli, ifade
özgürlüğünün başlıbaşına korunması
gereken bir bağımsız değer olduğu
unutulmadan, “bizim
hassasiyetlerimizden arta kalan her
ne ise diğerlerinin ifade özgürlüğü
oralardadır” bataklığına
saplanmadan, internette ifade
özgürlüğü alanında kucaklayıcı ve
ikna edici kamu politikası son derece
ölçülü ve tereddütlü biçimde
oluşturulmalıdır.
İNTERNETE ERİŞİM
Uluslararası Telekomünikasyon
Birliği’nin 2013 yılı için yayımlamış
olduğu resmi istatistikler uyarınca
Dünya nüfusunun 2,7 milyarlık bir
bölümünün, başka bir ifadeyle,
Dünya nüfusunun yüzde 40’ının
internete doğrudan erişimi
bulunmaktadır. Bu oran gelişmiş
ülkelerde yüzde 77’ye ulaşırken,
gelişmekte olan ülkelerin İnternet
kullanım ortalaması 2013 yılı için
yüzde 31 sınırında kalmıştır. Geniş
bant erişimin dünya çapında
yaygınlaşması ile kullanıcı
miktarında da yaşanan bu
olağanüstü artış, İnternet üzerindeki
haklara odaklanılmasına yol açmıştır.
İnternette ifade özgürlüğü, en basit
ifadesi ile “sansür” tartışmalarının da
ötesine geçmiş, toplumun internete
erişim hakkı ve internet
kullanıcılarının gizlilik haklarının
korunmasını da içerecek şekilde
geniş bir çerçevede
değerlendirilmeye başlamıştır.
1996 yılında John Perry
Barlow’un liderliğinde kaleme alınan
ve internette ifade özgürlüğüne
ilişkin “Siber Mekanın Bağımsızlığı
Bildirgesi” (A Declaration of the
Independence of Cyberspace) dijital
dünyada ifade özgürlüğünün
öneminin altını çizmekte ve
devletlerin bu alana olan
müdahalelerinin internetin doğasına
uygun olmadığı savunmaktadır. Bu
bildirge, internette ifade özgürlüğüne
ilişkin olarak yükselen ilk ve en güçlü
seslerden biri olarak günümüzde
hala kabul görmektedir.
Birleşmiş Milletler Düşünce ve
İfade Özgürlüğü Özel Sözcüsü Frank
La Rue, 16 Mayıs 2011 tarihinde
internette ifade özgürlüklerine ilişkin
yayımladığı rapor uyarınca, internet
aktörlerinin ifade özgürlüğünün,
hükümetler tarafından sosyal
medyadaki paylaşımların izlenmesi
ve özel görüşmelerin takip edilmesi
nedeniyle zedelenebildiği
belirtilmiştir.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
İnternette ifade özgürlüğü
alanının ön cephelerinde yer alan
kurum ve kişilerce hazırlanarak 2012
yılında yayınlanan “İnternet
Özgürlüğü Bildirisi” uyarınca
internette ifade özgürlüğüne ilişkin
korunması gereken menfaatler;
genel anlamıyla ifade özgürlüğü,
erişim hakkı, açıklık, inovasyon ve
gizlilik hakları olarak belirlenmiştir.
İnternette ifade özgürlüğü, en
genel anlamıyla devlet kurum ve
kuruluşlarının internette yer alan bir
içeriğe yapmış oldukları her türlü
hukuka aykırı müdahalenin önüne
geçilmesini ifade etmektedir. Bu
bakımdan 2007 yılında ülkemizde
yürürlüğe giren 5651 Sayılı İnternet
Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanun, erişimi
engelleme usul ve esasları
bakımından ve kişisel hak ihlalinin
yorumlanması bakımından yetersiz
kalmakta ve Türkiye’de internet
sitelerinin erişiminin engellenmesi
kararları ile kişisel hak ihlal ettiği
ileri sürülen içeriklerin yayından
kaldırılması kararları, hem
uluslararası hem de ulusal hukuk
kaynakları tarafından korunan ifade
özgürlüğünü zedeleyen sonuçlar
doğurabilmektedir. Durum zaten bu
iken bu alanda daha da hırçın kamu
politikaları doğurulması ülkemizin ve
insanımızın menfaatine
olmayacaktır.
GİZLİLİK HAKLARI
İnternette bireylerin kişisel
bilgilerini ve araçlarını kullanım
imkanlarını elinde tutabilmesi
sağlanmalı ve sınırlı sayıdaki hukuki
araçlar dışında internet aktörlerinin
kişisel bilgileri gizli tutulmalıdır.
Birleşmiş Milletler Düşünce ve İfade
Özgürlüğü Özel Sözcüsü Frank La
Rue’nun da raporunda belirttiği
üzere, anonim internet
kullanıcılarının yürütülen
soruşturmalar neticesinde sosyal
medya sitelerindeki paylaşımlarının
takip edilmesi ifade özgürlüğü
hakkını zedeleyecek, internetin
doğasına ve özgürlüğüne zarar
verecektir. Y
akın zamanda İngiltere ve Galler
Başsavcısı Keir Starmer’den gelen
bir gözlem ve beyana dikkatle kulak
vermek lazımdır. Keir Stamer,
Twitter ve Facebook gibi sosyal
ağlarda yayımlanan yorumlar
dolayısıyla başlatılan soruşturmaların
son dört yılda daha öncekine oranla
dokuz kat arttığını, söz konusu
yorumlara dair fazla sayıda
soruşturma başlatılmasının ifade
özgürlüğüne zarar verici nitelikte
olduğunu ve sosyal ağ
kullanıcılarının ifadelerini özgürce
yayımlayabilmeleri gerektiğini
belirtmiştir.
Kanımca, ifade özgürlüğünün ta
kendisi başkaca tüm mülahazalardan
ayrı ve bağımsız bir yüksek değer
olarak baş tacı edilmedikçe, bu
alanda düzenlemeler yapılırken
sahip olunması gereken sağlıklı
tereddüt düzeyine bir türlü
ulaşılamayacaktır.
İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:[email protected]
ABD’NİN ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ’Nİ ALARMA GEÇİREN İSTİHBARAT
‘Bomba yüklü araçla
saldırı düzenlenecek’
Bomba yüklü bir
araçla ABD’nin
Ankara
Büyükelçiliği’ne
intihar saldırısı
düzenleneceği
bilgisine ulaşan
istihbarat birimleri
tüm başkentte
geniş güvenlik
önlemleri aldı
Yayın Sahibi
Milliyet Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni
DERYA SAZAK
Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı
UMUT ALPHAN
İcra Kurulu Üyeleri
FİKRET BİLA
Yayın Koordinatörü
TAHİR ÖZYURTSEVEN
ERCÜMENT İŞLEYEN
Yazı İşleri Müdürleri
BERTAN AĞANOĞLU • İLKE GÜRSOY
milliyet.com.tr
Görsel Yönetmen ERSOY DİYAR
Okur Temsilcisi BELMA AKÇURA
Tüzel Kişi Temsilcisi İSMAİL ERALP
Ankara Temsilcisi
milliyet.com.tr
Yayın Yönetmeni
Yayın Yönetmeni
Yardımcısı
DEVRİM ÇİÇEK
Haber Müdürü
EBRU EKMEKÇİ
Bölüm Müdürleri
Ankara SERPİL ÇEVİKCAN • Ekonomi ŞÜKRÜ ANDAÇ
Dış Haberler PINAR ERSOY • Eğitim ABBAS GÜÇLÜ
Haber Araştırma PINAR AKTAŞ • Spor CEM ŞENGÜL
Gece BAYDU CAN • Fotoğraf YURTTAŞ TÜMER
Kültür Sanat FİLİZ AYGÜNDÜZ • Magazin İLKNUR TAŞ
Grafik KORAY NERGİZ • Sorumlu Müdür ALİ NAZIM ONARAN
DHKP-C tarafından 1 Şubat’ta ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne saldırı düzenlenmiş,
patlamada canlı bomba ve elçiliğin koruma görevlisi hayatını kaybetmişti.
SERTAÇ KOÇ Ankara
D
15 Haziran 2013 Cumartesi
64. Yıl 23706. Sayı
HKP-C terör örgütünün geçen şubatta
düzenlediği canlı bomba saldırısı ile sarsılan ABD’nin Ankara Büyükelçiği’nde, geçen salı günü çok kritik saatlerin yaşandığı ortaya çıktı. Milliyet’in aldığı bilgilere göre, istihbarat birimleri geçen salı gecesi çok kritik bir bilgiye ulaştı. Yurtdışı kaynaklı olan istihbari bilgiye
göre, ABD’nin Ankara Büyükelçiği’ne bomba
yüklenmiş bir otomobille intihar saldırısı düzenleneceği bildirildi. Saldırıda kullanılacak otomobilin marka ve modelinin net olarak belirlenememesine karşın, plakası hakkında bilgi tespit
edildi. Yüklü miktarda patlayıcı yerleştirilen
otomobilin sahte İran veya Suriye plakası takılı
olduğu saptandı.
İstihbarat birimleri, bu bilgiyi vakit kaybetmeden güvenlik güçleri ile paylaştı. Bu istihbarat üzerine Ankara Emniyeti ve ABD Büyükelçiliği kırmızı alarma geçtı. Aşağı Ayrancı semtindeki büyükelçilik binası ve çevresi başta olmak üzere tüm
başkentte geniş güvenlik önlemleri alındı. Terör
ve istihbarat timleri elçilik çevresinde kuş uçurtmazken, bölgeyi gören tüm güvenlik ve MOBESE
kameralarından da saniye saniye görüntü alındı.
Yabancı plakalı otomobillerin güzergâhları kameralar aracılığıyla kontrol edildi. Şüpheli görülen
araç ve kişiler ise ekipler tarafından durdurularak
kontrolden geçirildi.
Reklam Grup Başkanı SAVAŞ YILMAZER
Reklam Grup Başkan Yardımcısı AYGÜL ERÖZÜ
Reklam Direktörleri CENGİZ EKEN - GÖZDE ÇANKAYA - MURAT
KANGAZİ - OYTUN AKGÜNDÜZ - ŞAHİKA ŞAHİNKAYA - FUNDA TURAN
Bölgeler Reklam Grup Direktörü DİCLE AKUZ
Reklam Rezervasyon Direktörü GÜVEN ÖNEMLİ
Pazarlama ve Operasyon Grup Başkanı BAHADIR ZAİMOĞLU
Mali İşler Grup Başkanı NİYAZİ ALKAYA
Yönetim Yeri
İzzetpaşa Mahallesi Abide-i Hürriyet Caddesi No. 162
Çağlayan-Şişli 34387 İstanbul T. 0212 337 99 99
Haber Merkezi T. 0212 337 92 39
Temsilcilikler
ANKARA T. 0312 410 88 00 (pbx) F. 0312 417 38 78
EGE İzmir HAMDİ TÜRKMEN T. 0232 464 16 00 (pbx) F. 0232 464 16 01
AKDENİZ Antalya OKTAY PİRİM T. 0242 322 24 60 F. 0242 321 57 60
ADANA T. 0322 458 13 72 (pbx) F. 0322 459 85 03
Basıldığı Yer DPC, Hoşdere Yolu, Esenyurt-İstanbul
Milliyet Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir.
Milliyet Gazetesi ve eklerinde yayımlanan yazı,
haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı Milliyet
Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan
kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.
Yayın Türü Yaygın Süreli
www.milliyet.com.tr