önde gidenler

Transkript

önde gidenler
AKTÜEL
Doç.Dr.Şeyda Örs Kaya
DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN
ÖNDE GİDENLER
Hayatta bazıları önde giderler. İster
öncüler diyelim, ister kılavuzlar diyelim, onların hep biraz bizlerden
farklı olduklarını biliriz, hissederiz.
Bir taraftan onların cesaretlerine
imrenir diğer taraftan da onları anlamaya çalışırız. Biliriz ki onlar bir tarih
yazmaya gitmektedirler. Tarihi yazanlar işte bu öncüler, önde gidenlerdir. 22 yaşındaki Fatih İstanbul’u
fethedecektir, Marie Curie elleri
radyoaktif yanıklar içinde radyumu
keşfedecektir, bir bilim insanı
ürettiği aşıyı kendi üzerinde
deneyecektir, bir başka
genç adını bile ilk defa
duyduğu çok uzak
bir ülkede bir
okul açacaktır.
İnsanlık tarihinin en güzel
köşe
başları
başları adanmışlara aittir.
Eğitimciler, iş adamlarından sonra artık sağlık alanında da önden
gidenler var. Bu sayıda onlardan birini Dr. Lokman Çam’ı kendi kaleminden tanıtmak istiyoruz. Dr.Lokman
Çam’ın
hicret hikayesini duygu
dolu, sımsıcak ifadelerle anlattığı
yazısı eminim okurken sizlerin de
gözlerini yaşartacak, sizi alıp kendi
iç aleminizin derinlerine taşıyacaktır.
Kolay değildir işini, aileni, sevdiklerini
bırakıp başka bir diyara gitmek. Hem
de gidilen yer Somali gibi bir insanlık
dramının yaşandığı bir yerse.. Kendisi anlatmadı ama başkalarından
duymuştuk. Az önce geçtiğiniz
yerde bir bomba patlamış olabilir,
başınızın üzerinden kurşunlar geçebilir. Ama adanmışsanız, önden
gidenlerdenseniz yüzünüzdeki o
gülümseme yerini korkuya, yeise
bırakmaz.Çünkü yapılan işin Allah
rızası dışında bir karşılığı yoktur.
Hiçbir dünyevi servet bir gönüllüye böylesi bir anın karşılığını
ödeyecek büyüklükte değildir. Bir
büyüğümüzün deyişiyle ‘’ . Siz
yapmanız gerekeni yapar, ortaya
koymanız gerekeni ortaya korsunuz; bunun sonucunda âlem ister iltifat eder, isterse etmez; meseleyi asla buna bağlı götürmezsiniz.
Hatta çok defa onların iltifatlarını
gördüğünüzde: “Değildir bu bana
layık bu bende, bana bu lutf ile ihsan
nedendir” der, nefsinizi
AKTÜEL
nefsinizi sorgulamaya durursunuz. Çünkü kendinizi insanlardan bir insan olarak gördüğünüzden, yapılan bu iltifatların
ne durubu ne de numarasını kendinize uyduramazsınız. Dolayısıyla başta beklentisiz olarak işin içine girme, vermeyle
meseleye başlama, adanmışlık duygusu ile hareket etme öyle ciddi bir güç kaynağıdır ki, bunlara sahip olan insan,
Allah’ın izni ve inayetiyle, hiçbir zaman ye’se kapılmaz, hâdiselerin karşısında her zaman dimdik durur ve sarsılmaz
bir iman ve ümitle onların üzerine yürür. Bu aynı zamanda acz u fakr yoludur. Yani insan önce acizlik ve fakirliğinin
farkında olacak, sonra da adanmışlık mülahazasıyla hareket edecek ve “yaptıklarım geriye dönmedi, iltifat ve teveccüh olmadı, demek ki başarılı olamadım” diye bir anlayışa kapılmayacak; kapılmayacak ve bundan dolayı hır gür
çıkarmayacak, streslere girmeyecek, anguazlar yaşamayacak ve kaderi tenkit etmeyecektir. O, hep
“Gelse celalinden cefa
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de cana safa,
Lutfun da hoş, kahrın da hoş”
mülahazasına bağlı hareket edecektir.
Bize ise ‘’Lutfun da hoş, kahrın da hoş’’ diyebilen, milletimiz ve insanlık adına her türlü fedakarlığı yapan Dr. Lokman Çam ve onun gibi binlerce önden gidene saygı duymak ve onlar için dua etmek kalıyor. Kimbilir belki bu yazıyı
okuyanlarında kaderlerinde Dr.Çam gibi hicret etmek yazılıdır. Ne mutlu onlara ve ne mutlu onlar gibi olmak
isteyenlere...