gülden gönüllere - guldengonullere.org

Transkript

gülden gönüllere - guldengonullere.org
GÜLDEN GÖNÜLLERE
2010:
“Tasavvuf Sohbetleri”
GÜLDEN GÖNÜLLERE
01.01.2010 Celse (Gürbül Şar) İsimler, Vicdan, Namaz
Selam Olsun.
Geldik eşiğe, beşikteki yavrulara dahi ilahi nazar olsun, nazar
olsun.
Gayret bulacak, Hak muradıdır elden değil gönülden sunacak.
Görünen göz ile seyredilen yüz ile “Hak cemalidir” deyip de örtüleri
delmeye güç isteyecek.
Emanettir bu can sana, bakma yabanda olana, çizildi yol seni
vardırır ummana.
Şüpheden uzak ol, o lekedir, cism-i zandan beri dur.
O ummana vardıkta candan cana Zat’ta ol.
Ne kayıt vardır nede tanık, kul gözü ile göremezsin onları,
bilemezsin ummanda olduğunu. Bu öyle bir vuslat halidir ki; SEN
ÖZLERSİN, HAK ÖZLER SENİ. O deniz kavuşturur ya birbirine
sevenleri, tanık O, öğreten O, öğrenen O, O olursun. Unutulmasın,
O’nda O olmak, bilenin bilmeyenin sırrına vakıf olmak demektir. Ne
hayrete yer verilir nede coşkuya, susmak ise murattandır. Susturan
ancak O’dur O.
İzin vermez ise sözler dizilir mi önüne?
İzin vermez ise bu bilgiler serilir mi gönüllere?
Bu bir ikramdır sevdiklerine. Bu fırsatlar için “elhamdülillah” deyip
şükredelim her dem var edeni bile bile.
İsimlerinizi sizler mi koydunuz sanırsınız..! Hepsinin yeri vardır ilahi
kitapta. İsmin hangi makamda ise o esma zuhur eder ya sana.
Onunla uyum içinde isen alan memnun ismi kullanan memnun
olursun. Bir de vardır ki; ismin var, ilahidir, amma uyumun dışında,
oldukça cahildir, ona zuhur edecek hangi sıfattır, hangi esmadır?
İşte cebelleşir durur kendince, taşıyamaz o ismi Hak dilemedikçe.
Bu isimlerin önemini her can dost bilmeli, Kuran’ın dışında
olmadığına inanıp hamd etmeli. O isimleri veren Allah, o isimleri
kullananı sevip özleten Allah.
Selam olsun selam olsun
Dil susmadan göz yummadan kulaklar sağır olmadan Hak ile
birlikte bilgileri devşirmeye, olumlu olanları seçmeye kolları
sıvayalım. Düzeni kurduk ise o düzene uygun yaşayalım.
Selam olsun dostlarım, selam olsun.
Her şer dediğin hayra davettir. Şer olduğunu bilip de
sabredemediğinde hayrın senden uzaklaşır, burada olumsuzluk
devrede. Münasip dille anlat derdini. Dilerim, dert diye bakma
4ˇ
“kendi halimdendir” de, günahı kimseye satma, sabreyle hayrı
bekle.
Selam olsun dostlarım, gönülden geçene verdik. Eyvallah.
Rabbin varlığı iki eli ile var etti, sağ elle rububiyeti, sol elle ise
mülkiyeti. Allah’ın her iki eli de sağdır bunu bilin, ifşa etmeyin. Her
olay zıttı ile kaimdir. Mülk alemi ruh alemi, ademoğlu ve alem, insan
ve hayvan, kötü ve iyi, düşünürseniz daha bir çok zıtlığın içine girer,
bilinçlenmenize yardımcıdır.
Öyle bir namaz kılın ki önce beden ile sonra olur ruh ile. Sonra aşkı
tecelli oluşur sende, susarsın elsiz ayaksız dilsiz dudaksız kalırsın.
Ondanda geçtim Hak ile namazdasın, ne bedene ne ruha ne ele
ayağa kalmaz gerek, insanı kâmildesin, ilahi makamda her
zerrende daim zikirdesin. Namazın özü budur, dil ile ikrar değil her
zerren ile ikrardasın.
Bilgeliğin zatı sıfatları ve dereceleri vardır. Hiçbir bilgi silinmez
kulundan, onda ilahi tecelli olmuş ise kalp makamında yerini
bulmuştur. Duyguların düşüncelerin, aldığınız her duyumun,
gözlediğiniz var edilenin seyri hakikati bunların bile birçok nakıs
(eksik) ve Allah’a nispeti vardır. Hiçbir boşlukta var edilenle var
olmayanın kurtuluşları bir manada tek değildir. Zuhurata muhtaçtır
her var edilen. Yüce rabbin tezahürü mutlak vardır bu alemde. Bir
kapı çalındı ise davet vardır onda, uyanık ol ki nereye çağırıldığını
bilesin. Uykuda isen gaflet örtüsüne sarılmış boşlukta bir çaresin.
Selam olsun Geylani’dir bilinsin. Sofuluktan murat edilmesin.
Selam olsun, selam olsun.
Cahilliğinde makamları vardır; biri bâtıni biri zahiridir. Bâtıni olanın
geçişi kolaylanır, çünkü farkına vardıkta ona ulaşmayı ister. Allah’ın
ayırdığı seçip gözettiği birçok ayrı fıtratta yaratılmış birçok kulları
vardır. Bilirsin ki çok günahtadır, insanlar tarafından lanetlenmiş,
meclis dışına itilmiş ama cennete girenler içinde yer almıştır.
Bilemezsin, o mevcudiyetinde o ilahi görevi almıştır. Kimini
olduracak, kimi oldurulmadan yok olacak. Her birinizin gideceği yer
meçhul değil bellidir.
Bu öğretileri veriyoruz biraz perdeleri yırtıp delin içine girin istiyoruz,
sırlarla iç içe olup açılımını sağlayın. Çünkü yaratıcı bilinmekliğini
istedi, beni bilin bulup çözün dedi. Her veçhede o var, kıblegâhta,
orada zuhur eder, O sizi hep izler. O’nu karşında hissederek rükûda
ol. Selamlıyorum sizleri.
5ˇ
(-AÖ: Bir sorum var “sırlarla iç içe olun açılım sağlayın diyorsunuz”
sırlarla iç içe olurken onunla birlikte olacağız değil mi? O devamlı
yardım ediyor, yani biz zihinsel ve akıl olarak düşünürken O’nunda
bizim yanımızda olduğunu varlığını hissetmemiz, zaten biliyoruz,
yanımızda ama O’nu hissetmemiz gerekir, doğrumudur?)
Yanlış bir şey yok.
Gözünü yum, ruhbanlar ile ol, dön içine bak seyreyle, neler var
orada. İlahi sır önce insanda başla, sen o sırra vakıf oldun ise onu
bilmek onu çözmek anda oluşur.
Dua ederken, ilahi zikre başlarken sağ elinizi kalbinizin üzerine
öylece koyun. Bu el o an sizin eliniz olmuyor, yaratıcının eli oluyor.
Kalp ilahi feyzi aldı mı, sağ el de ona dokundu mu ilahi haz makamı
oluşur. Haz duyulmuyor ise dön sor kendine, bir “Allah” demen ile
her zerren onu haykırıyorsa, iç dış birlikte tevhit oluşturuyorsa, sus
“şükürler olsun” de, dalmalısın gerçeğe.
Selam olsun selam olsun.
Allah var ettiği her şeyi sonunda bir tek elinde tutacak. Onsekizbin
alem, alem içinde alem, bütün varlıklar onun elinde yerini alacaklar.
Çok derinlere girdik, yine de hak bilir dedik, bu hesap sorulmaz,
ilahi zevkler hiç silinmez. Haz etmemizi nasip et, selam olsun
dostlar amin.
İçsel dosyalarınızı hayra yönelik hizmetler ile, Hakka yönelik
sevgiler ile, bütünlüğün adına yapılacak görevler ile doldurun.
Biz yüce yaratanı nasıl tanırız, nasıl biliriz?
O’nun birçok nişanları, eserleri, sayılamayacak kadar delilleri
olduğundan tanırız. Bu içsel dosyaların düzenli, tekrar tekrar geriye
dönüp neler kayıt altında olduğuna bakmalıyız. Uzun uzun
düşünmeliyiz, kayıtta olan her şeyinde sorumluluğunu
üstlenmişizdir. Bu sorumluluk duygusu taşıyabildiğin nispette sana
yüklenmiştir.
Birde vicdan dediniz, sizce vicdan nedir?
Bu nasıl bir duygudur?
Nerede sinyallerini sizlere gösterir.
Size soruyorum; yönetici buyurun. Vicdan nedir? Vicdanın tarifini
yapar mısınız?
(-BE: İçsel hesaplaşma.)
(-AÖ: Vicdan bizim yaratıcı ile bağlantı haline geçerek yaptığımız
eylemleri sorgulayabilmemizdir. Onun yardımı ile. “Nasıl bir
duygudur?” derseniz Tek’in yasasına uygunsa haz verir, ama
6ˇ
yasaya ters ise işte o zaman ıstırap verir. Yapılan eylemleri
yargılamamıza yardımcı olur.)
Birçok eylemleri, fiilleri, şeytani dürtüleri ve ruhsal dürtüleri, siz
bunlarla bilmediğiniz yollara girer çıkarsınız. Hiç kimsenin
görmediği hiç kimsenin haberi olmadan yanlış saplantılarda da
bulunabilirsiniz. “Boş ver, kimse görmedi, bilmiyor” ve bunu
saklarsınız. Bu her birinizde olmuştur, olmamasına imkân yoktur.
Şimdi, bu vicdan sizi hep rahatsız eder. Çünkü Tanrısal yasaya
uymadığınızı söyler, sizi sürekli sıkar, onu itiraf etmenizi ve onu
unutup yeni bir sayfa açmanızı ister, tövbe etmenizi ister.
Bir de vardır ki dünyevi yasalara göre hareket etmeniz, bu düzen
böyle gelişir. Yanlış bir eylemde bulunduğunuzda mutlaka
sorgulanırsınız, anlaşıldı mı? Bu sorgulanmada ikiye ayrılır; bir içsel
sorgulanma bir dışsal sorgulanma. Hem ruhsal hem fiziksel
hesaplaşma, yüzleşme, itiraf etme, yaptığın hatayı kabullenme,
“ben yaptım” diyebilme, “bir daha yapmayacağım tövbe Allah’ım”.
İşte ancak bu şekilde kurtuluş sağlanır. Anlaşıldı mı? Anladınız mı?
Bir çok gizlilik içerisinde yaptığınız davranışlarınız var, bunları inkâr
edemezsiniz, vicdanlarınız sizi rahat bırakmaz öyle mi?
Selam olsun dostlarım, tekrar selam veriyorum. Hanry Edwards
Düşüncelerinizi nerelere yönlendirdi iseniz güzelliğin oluştuğunu
bilmelisiniz. Bizlerle birlikte yaptınız, o duaları olumlamayı. Sizleri
seviyoruz ve gecenizi güzellik içerisinde sevgi ile şimdilik
noktalayalım. Her bilginin sorumluluğunu bilin, her görevin
sorumluluğunu alın. Sorumluluğunu alamayacak halde iseniz
düşünerek davranın, sonra yük verir sizlere. Sizleri seviyorum,
sizleri önemsiyorum. Bu hiç unutulmasın. Ruhsal isimlerinizi de
vereceğiz.
(-AÖ: Bu celsede isimlerden bahsedilirken bunlar şu anda
kullandığımız isimlerdi değil mi? Ruhsal isimlerden
bahsedilmiyordu.)
Hayır.
(-AÖ: Anladığım kadarı ile ülkemizin doğu bölgesi için yaptığımız
olumlamalar yerini bulmuş.)
Ona devam edin, kendinizi zora değil kolaylığı seçin.
Yapıda hizmeti olanın huzurda himmeti bulunur. İsraf olmaz, bekler
seni, ödünçtür bilesin. Yüzün O’na döndü ise O’ndan gayrısını
görmez. Gönülde ne var ise dile o gelir, iç gözünde ne var ise dış
gözünde onu görürsün. İçi dışı birleyen Hak için derlenip toplanan
ikiden ayrı Tek’e dönüştedir. O bilinç onda karar bulmuş, ona o yolu
açmıştır. Seferi verilir seyri önceden görülür. Yol açılmış, dilden
7ˇ
düğüm çözülmüş, gönül Hak için halkayı kurdurmuş, birçok ocakta
onun adı söylenmiş.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Huzur ver ülkeye ya Rabbi, huzur ver insanlara ya Rabbi.
Şerleri hayır eyle Allah’ım.
Düşüncelerimizde paklığı, yediğimiz lokmada haklığı nasip et
Allah’ım.
NİSPET: Bağlılık, mensubiyet, kıyaslama, ölçü.
NAKIS: Noksan, eksik, tam olmayan, kusurlu.
MÜSEMMA: Harflere giydirilen elbiseler.
8ˇ
15.01.2010 Celse (Safigül Seyhanlı tel.bağlantısı)
Selam olsun.
Mayasız somun dişine zararlıdır.
Dostlukta zaman sevgi ile kararlıdır.
Aşamam demeden yürüdüm yolları, dumansız görmek istedim
cümle kulları. Senden sorulmaz dediler, arifeyi benden önce
geçtiler.
Bayram gelecek, günde sevinci cümle ile paylaştıracak. “Üç gün mü
şaştı, bir gün mü şaştı, yedi gün mü şaştı” demeden, yerden göğe
açtı da Veysel’im yola düştü.
“Ben benim ile varım, ben senin ile darım, ben cümle ile kârım.
Can ile canan Bir’deymiş, ne orda ne buradaymış, hem canda hem
tendeymiş.
Ya Allah, Veysel gönül ile soydaymış” dedi.
Veysel’im; bir can bir ten yeterlidir, hem can hem ten birbiriyle
tutarlıdır. Her olayda sabrı ile daim ol. Bilmeden geleceği dünü
günü bırakıp anda şükürde ol. Her zerrede senden sana, O’ndan
O’na, cümlede, zümrede ayrı olmadığını tefekkür et. Düşte
gördüğünü “hayırdır” de Yüce’ye havale et.
Bir’deyiz, birlik için hizmetindeyiz.
Alacağım nedir diye hiç bekleme, niyete bile getirme, şükret, seni
var eden hizmetini her yönde kullanır, senin hayrınadır sadece
bunu bil. Şer görülebilir, zaman sana uyar veya uymaz, “teslimim”
diyorsun da hala dile şikayeti veriyorsun, bunu hele bir düşün.
Çıkarsız hizmete girmelisin. Çıkar ille de akçeyle, altın, gümüş ile
değil, bunu çok iyi değerlendir. Çıkarsız dostluk velilerin dostluğuna
ortak olmaktır. Çıkarsız hizmet yaratanın himmetine sahip olmaktır,
bunu bile düşünme. Bunlar yaratıcıya şirktir.
Selamünaleyküm, Esselamünaleyküm ve rahmetullah.
9ˇ
15.01.2010 Celse (Ülker Emekli) Varoluş
Varoluş hikmetini bildi isen, gönle yazılanı okuyabildi isen, her
verilende sırrı ifşa etmedi isen, sen O’nunla O’ndasın bunu bil.
Dost, gönül Hakka arif olunca aynada o vardır, zuhur eder. Suret
O’na dönünce, ismi pak olur, bilinen, elle tutulur, gözle görülen, kul
ölçüsü ile hep istenir.
Birde var ki gönül Hakka arif olmamış, sırrı kademde yerini
bulmamış, olanla olmayan bir değilmiş, olmayanın hali ise o
bilinmeyen boşluktaymış.
Bilgiler vardır nice nice kapıları açar. Göreceği birçok öğretiler
vardır. Dilerse yaratan onu makamdan makama geçirir. Sanmayın
elif-be okudunuz hemen kıdem bulunur, bu yolda önce sabır
gereklidir. Yavaş yavaş yürümeyi bilin, önce yol izni ile destur
isteyin. Desturu unutursan acele edip somunu mayasız yoğurursun.
Beklemeyi bilmelisin, gelen sözden kötekten ise seni var edene
dönmelisin.
Alıştığın sevgide oluşacak birçok hizmetlerde ilahi yarış vardır, bu
yarış yanış oldukça devreye geçer. Yanış sende olmadı ise hizmet
sana ne eder.
Yol azığından söz edilir; ne aşı ne somunu, kefeye koyda O’na
götürülür. Burada azık; Hak sofrasına oturdun, bilgileri devşirip
devşirip de gönül hanene aktardın, hepsi tat verdi, haz verdi. İşte
bunlar ile çıktın yola, dönüş yok, yolculuk daima O’ndan O’na.
Dost kapısı hep açıldı, kimi besmele ile ona yaklaştı, “kimi günümü
gün edeyim” dedi öylece O’na vardı. Kimi “nasibim nedir, bugün
alacağım nedir?” dedi, kapının önünde “Allah, Allah” deyip sevgi ile
kapıyı açtırdı.
Kapı açık olsa da icazet olmadıkça giremezsin, çağırılmadın ise o
sofrada yer de bulamazsın. “Şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler
olsun” deyip her an secdede olmalısın. Kurtuluş murat edildi ise,
mutlaka çekip çevirir getirir ya menzile. O hale geldikçe dostların
düşman olur sana, Allah kelamı ile kalkan olmuştur aranıza. Halin
tavrın sohbetin can sıkıcı olur, hiç aldırma. Haset olur, kıskançlık
olur, sakın ha duyma. Sen beklemeden geldin ya bu kapıya, koluna
girecek vardır “hamdolsun” deyip de secde et yaratana. “İsmi Hak
süphandır” de.
10ˇ
Aldığımız heves değil ilahi bilgidir, oku oku da açılacak birçok
kapıları iyi belle. Öyle nişanlar öyle sırlar gizlidir ki her an sizlerin
etrafında döner dolaşır, ulûhiyet makamından sesler verilir
kulaklarınıza. Duyabiliyorsan mutludur o cana, o kokuyu
alabiliyorsan mübarektir o cana. Gönül onda karar kıldı ise
dokunmayın değmeyin o kuluna, kurtuluş için fener olmuştur.
Sizlere sunuş Hak muradıdır bu öğretileri bilene.
Sebep netice dünyası ise var git dostum var git sesi duyduğun yere.
Birçok ilhamlar gelir iner gönlünüze, bu ya bir haberdir ya hoş sözsevinçtir
ya üzüntüdür. Ya sıkıntı oluşturur ya refahla buluşturur.
Her birine şükürler olsun, dokundun ya yüreğine senden gelene
“eyvallah, eyvallah” demeliyiz cümle ile birlikte.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah
Tevhit ikrarın esasıdır, ulûhiyette olanlara safiyet makamıdır.
Ahad-i seyir makamına geçmek hiçte kolay değildir. Sen seyri
sülüğün yolunu bilmeden söz edersen onda ilahi sevgiyi muhabbeti
tat ki dile veresin, yaşa ki halinle belli edesin.
Naz ehlidir hal ehlidir ikrara gelmez, dil sustu ise olayı seyre
dökülmez.
Selam olsun. Selam olsun. Gün aydın geceler umut versin.
Karanlığın içindeki ışık, hepinize nurunu saçsın. Allah’a emanet
olunuz. Allah’a emanet olunuz. Allah’a yüzünüzü dönünüz. Her şeyi
ondan bekleyin. Hepinize selam olsun.
……………………………………………
Merhaba dostlarım merhaba, dostlarım merhaba. (Sananda)
Yapmakta olduğunuz işiniz her ne olursa olsun asla
küçümsemeyiniz. Oradan oluşacak birçok hayırların olduğunu hiç
unutmayınız. Sistemin gereği olduğunu da hiç unutmayınız. Tanrı
bir kulunu asla karanlıkta bırakmaz, ona birçok nişanlar işaretler
verir, ışığını yakıp söndürür, tabii onu karanlıktan kurtaracak
görevlileri devreye sokar. Bazısı reddeder, bazısı ışığa gelir. Var
edilmişliğinin sebebini düşünür, onu çözmeye çalışır. İşte uyanış
budur ve bunu kabul eden insanoğlu birçok yardım birçok kişilere
çağrı yaptırır.
Şimdi sizlerle konuşuyorum; VAROLUŞ sebebini çözebildiniz mi?
Sadece bilinçlerinizi ölçmek istiyorum; buyurun efendim hangi
amaçla buradasınız.
(-AK: Derslerimizi daha iyi anlamamızı sağlıyor, idrakimizi açarak
varoluş sebebini çözmemize yardımcı oluyor diyorum ben.)
11ˇ
Yardımcı olduğunu zaten söyledik.
(-NE: “Görevinin ne olduğunu düşündün mü” deniyor, şu anda da
herkes onu düşünüyor ne acaba görevimiz! Benim aklıma gelen;
herkes birbiri için mi acaba dünyaya geliyor. Ben eşim için, eşim
benim için, ben annem için, annem benim için, acaba biz birbirimiz
için mi dünyaya geldik.)
(-AK: Bence bütün alem için geldik.)
Her şeyden sorumlu olduğunuzu unutmayın. Bütün var olan, bu
bitki, hayvan, bütün var edilmişlerin ilahi hikmetini düşünün ve
onlara yaklaşın. Onlarla göz göze gelin, onlarla konuşun, içsel
konuşmayı geliştirin. İnanın hiç de zor değil, hiç de zor değil.
Birbirinizin yüzüne baktığınızda gözlerinin neleri anlatmak istediğini
çok açık seçik anlayabilirsiniz, yanılmıyorum inşallah. Onun ruh
halini mutlaka o gözlerde görebilirsiniz. Bunu bütün var edilenlerde
var olmuşlarda bunu görmenize bilinç düzeyinizi arttırmanıza
yardımcı olacaktır. İnanın birçok yardım geliyor, isteyin, isteyin.
Bazen çok olumsuz hallerde olabilirsiniz, orada tekamül
etmeyeceğinizi söylemek mümkün değil. Her var edilenin tekâmül
süreçleri bir değildir. Hastalık tekamül aracıdır, zorluklar tekamül
aracıdır. Hiçbir kulu yok ki şaşalı yaşamın içinde tekamül etsin.
Düşünmek bile istemiyorum dostlarım. Acılar sizde tatlanıyorsa
yüreğinize mutlaka tanrı dokunmuştur, ilahi ışığı orada yakmıştır,
kaynakla bağlantıyı asla kesmeyin, yönelin. Sıkıntıda ve sevinçte
işlerin hangi düzeyde olduğunu bilin, buna tanık olun.
Hayatı size armağan olarak verdi, bu hayatın içinden çıkarmanız
gereken öyle çok öyle çok öğretiler var ki bunları düşünün. Her anı
aldığınız verdiğiniz her nefesi bilinçli olarak sarf edin. Hepimiz O’na
hizmetteyiz. Bazen frekanslarınızın yükseldiğini görüyor ve sizleri
enerji bedenleriniz ile biliyoruz. Bazen de frekanslarınız çok
düşüyor, bunu düşüren sebepleri araştırın analiz edin. Öfkeden
uzak olun, öfkeyi aldığınız yerden mümkün olduğu kadar uzaklaşın,
kendinizi bu karanlığa hapsetmeyin.
Sizleri şimdilik seviyor noktalıyorum. Celsenin devamı için bir başka
görevliye bırakıyorum. Tanrı ışığınızı söndürmesin. İlahi bilgilerin
birçok süreçleri var, bu süreçleri onun tasarladığı şekilde geçmenizi
diliyorum. Hoşça kalın efendim, ben Sananda.
Birçok kavimler var, şöyle söylenir, “Bunların birer peygamberi ve
kutsal kitabı yok, peki onların ceza ve kurtuluşları nasıl mümkün
olacak?” bu hep düşünülür ve söylenir. Bende o dostlara derim ki;
12ˇ
Allah her kavimi kurtaracak, karanlıktan aydınlığa çıkaracak bir
rehber gönderir, bunu unutmayın. Onların fıtratına bu güzelliği
zaten verir. Sizler o kavimleri, ondan sonraki ve önceki kavimleri hiç
düşünmeyin. Siz kendi içinizdeki kavimlerle meşgul olun, kendi
kitabınızı okuyun, delin perdeleri, örtüleri yırtın geçin dedik. Sırların
çözülmesini dileyin. Ama sabırla da beklemesini bilin. İzin önce
O’ndan gelecek, bunu unutmayın. Öyle sevin öyle sevin ki onun
sevgisi hiçbir sevgiye benzemez.
Hoşça kalın. Selamlarımızı veriyoruz. Bu soru bir dostumuzdan
geldi, umarım aydınlanmıştır.
…………………………………………
İlahi bilgilerin birçok vasıfları vardır, her öğrenişte bedelleri vardır.
Bir nedenle bulduğun dostunda sana vereceği izin ile öğretisi
vardır, yardım için dostu görevlendirmiştir, bilemezsin. Sen her
olayı seni var edene havale ettiğinde sana gelen yardımı böylece
değerlendirirsin. Türlü çeşit yollarda inkişaflar ilahi hikmetini
gösterecektir, gönül ölçüleri bir olmadığında kime az kime çok
gelecek bunu bilmeyeceksiniz.
İçlerinizde Mavi Kuşlaın varlığını hissedin. O kuşlar bir gün Bire
dönüşecek, sevincini huzurunu da birlikte getirecek. Sen önce
kendini bil, duyguların zaafların öfkelerin ve sevinçlerin nedenlerini
bul. Bedenlerinizi tanıdıkça birçok bilinmezleri çözme safhasına
geçeceksiniz. İdeal oluşturdukça sen ben davasını silip merkezde
olacaksınız. Unvana bedenin hoşlandığı etiketlere ve adlara bitmek
tükenmek bilmeyen istek ve arzulara bir set çekeceksiniz.
Yaşananları düşünün, bilgi dağarcığınız büyüdükçe gelişmekte olan
bilinciniz sizleri fark edilecek hale getirecektir. Bunun için çalışın,
Dostlarım, sormak istediğiniz öğrenmek istediğiniz mutlaka bir şey
vardır umuyorum, sorabilirsiniz. Hepinizin sormak istediği birçok
şey var, çekiniyor ve kendinizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Lütfen
sorun, sonradan öğrenmek istediğinizi sormak istediğinizi
söylemeyin. Buyurun.
(-BE: Odaklanmayı nasıl anlatabilirim çocuğuma?)
Bu öğretilenlerden verin ve onunla meditasyon yapınız. Bu öğretileri
olduğu gibi değil tahlil ederek lanse edin, ağır gelebilir,
kaldıramayabilir. Bu sıkıntı iki halde meydana gelir. Bunu hepinize
söylüyorum, çok iyi değerlendirin. Ya bir şey saklıyordur o yükü
taşıyamaz hale geliyordur, içinde oluşturduğu bir sır kütlesi vardır.
Yada obsede varlıkların tesirlerinden oluşuyor. Bunlara dikkat edin,
onlara çok yakın olun. Hepiniz için bu geçerlidir.
(-BE: Obsede varlıklardansa ne yapacak?)
13ˇ
Bu çocuklar inançlı çocuklar kabul edeceklerdir, red
etmeyeceklerdir. O obsede varlıkların geri planda olmaları için
güçlü bir inanca sahip olmaları gerekir. “Beni annem babam
koruyor” dememeleri gerekir, “beni yaratan, var eden Allah’ım beni
korur” demeleri gerekir. Bu öğretiyi onlara verin. Bu inançla bunları
yapıyorlarsa onlara hiçbir güç zarar veremeyecektir, bunu
unutmayın. Bu halde ise yavrularınız bu iki değerin üzerinde durun.
Ya korkuların oluşturduğu sıkıntıdır kaldıramaz daha fazla
saklayamaz o bir yük halindedir. Yada varlıkların tesiridir, çünkü
onlar çok safiyet içerisindedirler. Onlara yaklaşmaları çok daha
kolay, kendileri buna izin vermeyecekler. Bu inancı imanı onlara
sevgi ile öğretin. Çocuklarınıza istediğiniz kadar davranış biçimlerini
beğenmiyor olabilirsiniz ve bunu söyleyebilirsiniz, tekrarı onları
sıkabilir. Bu öğretileri yaşaması gerekir, bırakın yaşasınlar, onların
tekamülüne siz müdahale edemezsiniz. İyiyi kötüyü onlar yaşamalı,
onlar bilmeli, onlar hayatın zorluklarının içinde cebelleşmeyi
öğrenmeli. Güçlü kişilikleri oluşur, bırakın seçimlerini yaşasınlar. Siz
istediğiniz kadar doğru yöne çekmeye çalışın yaşanması gereken
yaşanacaktır, bunu hiç aklınızdan çıkarmayın dostlarım. Sadece
onlar için tanrıya yalvarın yakarın sesinizi duyurun, yardımcı
meleklerini melekut aleminden görevli gönderir korur onları.
Unutmayın unutmayın.
Sormak istediğiniz bu kadar mı? Sizlere iyi geceler diliyorum.
(-AÖ: Haiti’de yaşanan deprem bir çeşit hasat mıdır?)
Bir çok hasatlar türlü çeşit sebepler ile ortaya gelir. Elbette hasattır,
bir hasatın olacağını yenilerde zaten söylemiştik.
(-AÖ: Peki, bizim doğu için dualarımız….)
Devam edin, hiç bırakmayın.
(-AÖ: Aynı şekilde dünyada dua etmemiz gereken yerler var mı?)
Tabii ki. Bizim uyarmamıza gerek yok, bunu sürekli yapın, içsel
uyarıları alın, sürekli yapın. Filistin’e gönderin.
Sizleri sevgi ile selamlıyor bu gece celseyi bu şekilde tamamlıyoruz.
(-SÖ: Hiç sizden ayrılmak istemiyoruz.)
Ben bunun bilincindeyim.
(-SÖ: Çok özlem var.)
Takıldığınız herhangi bir konu, içinden çıkamadığınız bir öğreti
varsa lütfen sorun.
(-SÖ: Pek çok makam isimleri öğrendik.)
Safhalar, bunlarda birer makamdır.
(-AÖ: Biraz önce “bedenin hoşlandığı etiketlere istek ve arzulara bir
set çekeceksiniz” dediniz.)
14ˇ
Evet, nefsi duyguların istekleri oluyor onlar.
(-AÖ: Bu olgunlaştığımız, belirli bir seviyeye geldikten sonra bir set
çekeceğiz değil mi? Bu demek değildir ki dünyasal olaylardan veya
ikramlardan uzak durmak değil.)
Tabii ki, uzak kurtulmak değil, onu da yaşayacaksın.
Tabii ki bu dengeyi kurabildiğin müddetçe Allah’ın hoşnutluğunu
kazanırsın, unutmayın kuşun iki kanadını düşünün.
(-ÖÖ: Bir başkasını mutlu etmek kendimizide birlikte mutlu etmek.)
Allah seni hangi şekilde tekamül ettirecekse, farklı boyutlara
geçirecekse o seçimini zaten yapmıştır, bunu sen seçemezsin, bu
sadece O’nun iradesinde, unutulmasın. “Ben acı çekmem lazım”
böyle bir şey yok, inanın zaruretleri sıkıntıları hiç birimiz
seçmiyoruz, insanoğlu seçmiyor, sadece onların içinde
bulunuyorsunuz, olmanız gereken yere o sevk ediyor, bunu böyle
düşünün. Evet bu böyle bilinmeli.
(-AÖ: Buda’nın yaşamını bilir misiniz? Şöyledir: 17 yaşına kadar
sarayda yaşayan hükümdar oğludur. Saraydan dışarı çıktığında
rahipleri ve fakirliği görünce o yaşamı seçti, sarayı terk etti, günde
bir çorba içerek 5-6 yıl yaşadı. Baktı ki bu şekilde de olmuyor,
ikisinin ortasında bir yaşamı, yani dengede bir yaşamı seçti.)
Hayatınız dengeli oldu mu düzen içerisinde yaşarsınız.
Bir tek yöne döndüğünüzde o sizi hem yorar hem de birçok bedeller
ödetir. Siz kendi kendinize bir zaruret ortamı hazırlıyorsunuz.
Unutmayı,n denge düşüncelerde niyetlerde hizmetlerde, önce kendi
ailende kendi yuvanda hatta ondan da önce kendi bedeninde.
Ruhsal yenilikler, bilgiler, beden eğitimi, analizler, deneyimler,
bunları sağlayın.
(-PK: Mavi kuştan söz ettiniz, biraz bunu açar mısınız?)
Evet, o sizde oluşacak, bu bir sırdır. Onun çırpınışı kuşlar dedim
sonra onlar toplanıp. O müjdedir, ilahi müjde, bunu bekleyin.
Hep kötü olacak beklentilerinden uzak durun, kötülüğü asla
yanınıza sokmayın. Düşünceleriniz temizlenip pak olmalı, bu ilahi
yolculuk onu gerektirir, bunu unutmayın.
Sizleri çok seviyoruz dostlarım. Birçok öğretileri verdiğimiz gruplar
var, her geçen gün çoğalıyorlar, verdiklerimizi sizler alıyor eyleme
sokuyorsanız bizleri çok mutlu ediyor, huzurda oluyoruz.
Evet, medyumu çok fazla yormayalım.
Hoşçakalın efendim, sizleri sevgi ile selamlıyorum. İlahi ışığın
içlerinizden küçülmemesini niyaz ediyorum. Hoşçakalın.
Şu an dua edin, ne istiyorsanız bütünün hayrına şu an dua edin.
15ˇ
29.01.2010 Celse (Ayşe-Zeliha-Melisa Kökçek) BOYUT
Selam olsun;
Bir sofra indi izin ile Haktan yana, nimeti kondu bu sofraya.
İzinli olanlar ile birlikte nasip pay edilir. Alınanlar ile oluşturduğu fiili
ve hali, iç âlemi belli kıvama geldikçe merdane misali o da
kuracaktır bir başka yerde. Halka ona o kadar yakın ki oluş beklenir
oluş. O ışığı yakacak bir dost eli ona dokunacak. Her olay planın
dahilindedir, gün gelir zuhur eder, yüze çıkar gözler önüne
seriliverir.
Bilincin ötesinde değil, her şey bilincin içinde mevcuttur.
O perdeleri bir bir açtıkça planın bir parçası olduğunu mutlak
hatırlatır yaradan sana.
“Allah Allah” deyip de kurduğun halkada nizamın sözü edilir destur
dâhilinde.
Dedik ya “her şey zıttı ile kaim”dir. Zıtlar daima yan yanadır,
unutulmasın.
Denge bozuldukça alt alta üst üste gelir, bu gözler önüne serilsin.
Dengeli harekette nizamın gerektirdiği şekilde her davranışın
ölçüsü vardır. Birde oluşturduğu ayna vardır. Ayna bile iki renkten
oluşur, önü parlak arkası siyahtır ama seni sana gösterir. Siyah
olmasa parlak yüzü gösterir mi yüzünü? Hepsi birbirine hizmette,
ilahi hikmetin eseri böyle gelmiş böyle kul önünde seyirde.
Daha önce verdik hiçbir söz yok ki heba olsun, konuştuklarınızı ve
ağızlarınızdan dökülecek hayrın ve şerrin bir gün dönüp de yakana
takılacağını asla unutma. Hepsi kayıttadır bilesin. Umursamadan
yürüdüğün yollar, bir gün kitap hazırlar sana fark edersen ne ala,
onu da umursamazsan “vah sana vah”
Her tökezlenme ilahi planın gereğidir, asla kula ceza değildir, bunu
da böyle bilin. Burada kuluna düşen vazife yaptıklarını gözden
geçirmektir. O akıl burada da yeterli değilse yine “vah sana vah”
derim.
Her fiil seni sana gösterir, edebin dışına çıktı ise uçurum önüne
getiriliverir.
Eyvallah. Duyguları yoğun yoğun verdi sizlere bütün duyguları
“kullanın kullanın” dedi. İstediğiniz ile o dengeyi sizler kurmak
zorundasınız, o bilinçle yaşamayı öğrenin.
“Neyi nerede nasıl kullanacağınızı ölçü içinde devreye sokun”
derim.
Eğer ölçü kaçtı ise dedik ya alt alta üst üste olursun.
Suçu kendinde ara karşında değil.
16ˇ
Her hata atağ buldurur kuluna, bulan kuldan olasınız.
Hak kitabını okuyup da tezgâhlarda onun bilgisini sunasınız.
Öyle bir cevher var ki içlerinizde o cevher hangi yönde işledi ise tez
önüne çıkarır. Seçtiğin ya hayırdır ya şerdir, bunda hiç kimsenin
suçu vebali yoktur. Selam olsun, selam olsun.
Öğretilerin lezzeti farklılaştı bu bilinçte misiniz dostlarım?
İkram olsun dostlara, ikram olsun dostlara, ikrar ile gelinir bu dünya
mekânına, ikrar ile.
“Hiçbir şey bilmez” demeyin, işte kırk günde yüklenir o hikmeti, öyle
bir oluş hazırlanır ki çözemezsin perdeyi geçmedikçe. Her bir zerre
ilahidir, sıfat-ı zattır, O’nun yarattığına varlığa Rabbin ikramıdır. Ağır
gelebilir dostlarım anlamayabilirsiniz, gecenizi hayırla kapıyorum.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulallah.
……………………….
Türbelerden yatırlardan beklenmez medet, ismi bilinirse bir dua
edilir. Allah’a el açılır, O’ndan istenir. Türbe ziyaretlerinizi yaparken
tabulaştırmadan, el yüz sürmeden, şekilden uzak, sadece o manevi
hazzı içinizde oluşturarak duanızı edin. Rahmet kapılarının her an
açık olduğunu unutmayın. Hiç unutmayın.
Sizleri selamlıyorum. Hayırlarla dostlarım hayırlarla.
La İlahe İllallah, Muhammeden ResulAllah
Gelen kim miydi? Dostun evini ziyaret eden GEYLANİ hazretleri.
Selam olsun. Gönül sultandır dostlar sultan. O sultana hizmet edin.
Siz konuşmayın bırakın o sultan konuşsun. O ilahi zevki hazzı
bırakın o alsın ve aldırsın. Çok acı çeker, makam kolay mı atlanır?
Seferi hayrola, girdabı meydan bula.
Hoşça kalın. bu dostadır bilinsin.
Bir anahtar verildi, anda dil çözüldü. O çözülen dilde ilahi kelamlar
serildi. “Nasıl oldu?” diyene sözüm. Haydi hoş olunuz.
Üç gün gece namazı kılınız, üç gün tefekküre dalınız. Bu üç gün
yarın geceden başlansın.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulallah.
…………………………….
Selam olsun dostlarım, Hanry Edwards
“Bir yol ayrımı vardır” demiştik, öyle bir devrede olduğunuzu bilin ve
bu devrenin sizlere neler sağladığını bulun. Düşüncelerin ve
eylemlerinizin tezahürlerini sıkça görüyorsunuz yaşıyorsunuz.
17ˇ
Düşündüğünüz an düşüncenin oluşturduğu şer olandan uzak
olalım. Bu öyle bir devre ki hayra yönelik açılışlar sağlanıyor, birçok
açılımlar oluyor, lütfen bunlara sadık kalalım. Bu açılımları fark
etmemeniz mümkün değil.
Sağla solun hangi düzeyde hangi yolun seçiciliğini işaret parmağı
ile göstermiştir. İşte o devre bu devredir,ekilenlerin biçildiği devre.
Süratle geçen günlerin birçok yeniliklere sahne olduğunu hiç
unutmayın, sizler bunları yaşıyorsunuz.
Şimdi ara üzerinde konuşun dostlar.
…………ara………..
Sıkıntılar tevekkel ile geçer. Bir basamağa ihtiyacınız yok, o
basamak yakınlarınızdan seçilmiş ise eğer. Bunda alınacak hayır
da yok.
Ne ile geçer sıkıntı? O senin ürettiğindir, niyete koyup kötüyü
beklediğindir. İşte o sahnede yer alırsın, güzel düşünceleri koy
gitsin her yeri sarsın iyi düşünün. Eşiniz çocuklarınız yuvanız için
daima hayır olan düşünceler ile bütünlüğün içine sokun.
Öyle evler vardır ki; kiminde ilahi Hak kokusu muhabbet lezzeti
bulursun.
Öyle süslü evler vardır ki; onu reddeder ondan tez kurtulmaya
bakarsın.
Bu senden yuvanadır, yuvandan sana ve çevreyedir.
Öyle bir düşünce yoğunluğuna girin ki yapıcı işleri devreye sokun,
yıkıcı olanları unutun, devre dışı bırakın. Küçücük yanlış bir
düşünce bırakmaz sizi, takılır gül gibi yakana.
……………………
Suzan Hanım’ın bugün ameliyat olan dayısı için acil şifalar, ruhuna
ve bedenine, Allah’ım yine de sen bilirsin. Sen her şeyi bizden iyi
bilir olması gerekeni verirsin. Sana havale ettik.
Bu halkada hasta olan bütün dostlarım için aynı dilekle sana
yalvarıyor, beden ve ruhlarına şifa diliyorum. Düşüncelerin
arınmasını istiyorum.
Allah’ım hayra yönelik işlerde önder olmalarını istiyorum. Barış
içinde hayatlarını sürdürmelerini istiyorum. Bu güzelliği lütfet,
bağışla bize.
Yinede sen bilirsin Allah’ım, yinede sen bilirsin.
…………………………..
“Allah Allah” dedik girdik halkaya, el el üstüne koyduk yüreklerimiz
bütünün içinde.
Bir yanıştır sardı bütün benliğimizi. “Allah” deyip de yaktı ilahi nur
bizi. O yanış öyle bir yanış ki tat buldurur her zerremize. Allah
muhabbet kokusu sarar her zerreyi.
18ˇ
Hoş olun, hoş olun. Bizler de halkadayız elhamdülillah,
elhamdülillah, elhamdülillah.
Ne sağın davası ne solun hevası, yol tek yoldur Hak muradı.
Onun nur’u ilahisi. Her kes elini Allah deyip öpsün.
…………………..…
Bilenler sesini kessin bilmeyenlere bir soru yöneltmek istiyorum.
Sırayla boyut sizce nedir? Şifacı sizden bekleyelim.
(-AÖ: Boyut insan yaşamındaki her bir bilinç aşamasıdır bence)
Teşekkür ederim.
Hem fikir misiniz dostlarım, bunun tekamülle bir bağlantısı var
mıdır? Aynı şey değildir.
(-AÖ: Tekamül basamakları ile bilinç basamakları aynı şeydir
boyuta başka bir açıdan da bakabiliriz ama bu arada ….)
Bunlar birbirinden ayrı değildir, birbirine gereklidir ama tek başına
tekâmül değildir.
(-FK: Bence boyut bir menzildir.)
Evet, şifacı sizinle görüşüyorum,
(-AÖ: Yani tekâmül basamakları ile bilinç basamaklarının birbirini
tamamlayıcı olduğunu söylediniz.)
Boyut; uyanıştır, fark ediştir, bilincin gelişmesidir, içsel
uyanıştır, anı farklı yaşamaktır. Ne cem fakrsız ne fakr cemsiz
olur. Boyutla tekamül aynen böyledir, ikisi bir bütündür, birbirine
hizmettedir. Şimdi anlaşıldı mı?
O ışığı yakmasa o yol alamaz. Bilincin ruhsal alemde olmadığı,
bilincin orada devreye girmeyeceğini söylediğimize göre, tekamül
orada da devam edeceğine göre, boyut dünya için geçerlidir,
tekamül ahret için geçerlidir ama ikisi ayrılmaz bir bütündür. Bir
yere kadar birbirlerine eşlik ederler. Bilinç burası için şimdi anlaşıldı
mı? ama yeterli gelmedi.
Sohbet etmek istiyoruz buyurun. Bilinç anda gelişir, boyut farkını
yaşar. Tekamül ise bütün oluşların cemini yaşar, ama o sonlu
değildir sonsuzdur.
(-AÖ: Ahrette bilince ihtiyaç yok dediniz doğru mudur?)
Evet, doğru duydunuz, yoktur. Akıl orada geçmiyor, akıl burası için,
onları burada bırakıyorsunuz. Ruhsal gelişiminizi tamamladığınızda
dünya halinizde akıl bilinçlenme idrak etme, bütün değerler sizi
oluşa hazırlar. Öyle bir donanım haline geliyor ki artık ne akıl ne
bilinç.
(-AÖ: Direkt üst benlikle bağlantıda olduğun için orada zaten her
şey anda en doğru şekilde gerçekleşiyor.)
Şimdi anlaşıldı mı? Bilinç için gerekli akıl.
(-AK: Ölmeden ölmek gibi.)
19ˇ
Tabii ama oraya, sizi eşiğe kadar getirir, o eşikten sonra sizi bırakır
orada buna hiç mi hiç ihtiyaç yoktur, astral beden geçerlidir. Astral
bedende akıl bilinç bunlara hiç mi hiçgerek yok. Aklın ne gereği var
ki gidinceye kadar sizlere eşlik ediyor, o eşiğe kadar eşikten sonra
sizlere.
(-AÖ: Oradan sonra tekamül devam ediyor mu?)
Ediyor tabii, sonlu değil sonsuzdur. Sınır konmamış.
(-AÖ: Ama öyle bir şey anlaşılıyor ki ondan sonra otomatik tekamül
devam ediyor gibi.)
Farklılık burada zaman mekân ayarlı ama orada zaman mekan
olmadığı için burasıyla orasını bir düşünmeniz yanlış. Zaman birimi
orada zamansızlık, sizler öyle karşılanacaksınız ki buna hazırlıklı
olun, “yapılarınızı o eşiğe gelmeden hazırlayın” demiştik. Her
birinizin öyle inşaatları var ki orada bu beton yığını değil
unutulmasın. Bunu neyle mevcut neyle olası hale getiriyorsunuz?
(-AÖ: Işık bedeni inşa ediyoruz.)
Evet dostum, hep üretip sergilediğiniz şeyler orada oluşuyor, ilahi
sonsuz rahmetin ışığı altında. O mükemmelliğin seyrini dilerim ki
dostlarım çok açık ışık bedenleri ile seyretsinler. “Nurundan nur
verdi, ruhundan ruh verdi, aklı tamam eyledi, size birde tekâmül”
dedi öğretileriniz sınıf atlamalarız gerekti.
Boyutlarınız neydi? Ben bu dersi çalışırsam gayret edersem, artık
uyumayı bırakıp uyanık kalırsam bu sınıfı geçerim. Anlaşıldı mı
dostlarım.
Bir ışık yandı, öyle bir ışık ki o ışığın çevresinde halkalar oluştu.
Bırakın halkaların içine girsin ışık, izin verin. Her bilinçte halkaya bir
ışık girecek. Her bilinçte o merkezde mavi kuş Bir’in işaretini
verecek. Açılacak çok çok bilgiler perdeler var,
kaldıramayacağınızdan endişeliyiz. Bu kadar yeter diyelim. Her şey
dönüşte, her şey dönüşte. Öyle bir dönüş ki toprağa ne düştü de
yeşermedi.
(-EK: Mavi kuş nedir?)
Tanrı kuşudur oğul tanrı kuşu, çok özel bir kuştur o minik kuşlar, o
oluşlar ne sunuşlar içindedir “ol” demek yeterlidir. O sesi içlerinizde
duymadıkça bazı sırların açılamayacağını bilmelisiniz. O ses nedir?
Allah sesidir Allah. Onu duymalısınız ona kulak vermelisiniz .
Öyle ki kalbinizin her atışında Allah Allah Allah o sesi
duyabiliyorsan can da, Hak sesini duyabiliyorsan perdeyi yırtmaya
ne hacet sana, el verilmiş yardım edilmiş perde çekilmiş güzellik
seyriniz olsun dostlarım. İlahi hikmetin sırları içsel sırlarınızla
birleşsin, bütüne koşsun, hizmet etsin, manevi zuhuru birlikte
yaşasın. Amin.
20ˇ
El vatan, el ihvan. Amin diyelim dostlarım, Amin.
Vatanımız için hayırlar zuhur et Yarabbi.
Endişeliyiz. Bölünmeden, kimsenin kanı akmadan, düşmanlık
düşünmeden, bize manevi güçlerin yardıma gelmesini nasip et
Allah’ım. Sen önlerine set koy, sen huzura erdir.
Düzgün bir seçim olmasını senin seçtiğin olsun, bize de onu seçtir
Yarab. Nifak sokanlardan beri tut.
Düzeni bozanlardan uzak eyle.
Bozanın düzenini bozan sensin Allah’ım, bu günahı bizlere işletme.
Kim ne düşünüyorsa karşılığını sen verirsin.
“inede sen bilirsin Allah’ım” demeyi bize öğret.
Tam teslimiyet içinde olmamızı nasip et Allah’ım.
İçsel huzurlarımızı içsel birçok kalıplarımızı olumsuz hal ve
eylemlerimizi yok et Allah’ım.
Hidayeti güldür, delaleti ağlat Allah’ım.
Biz sende sana varalım, biz seninle sensizliği silelim Allah’ım.
Amin, amin, amin.
Bütün ruhlara şifa olsun. Geçeniz hayırlı olsun dostlarım.
21ˇ
12.02.2010 Celse (PerihanKiremitçi)
Dikkat, Hoşgörü, Sabır
Selam olsun,
Her iki dilden verilir, bahsi geçen her olayda ilahi emri önceden
gelir.
Bilerek geldin ya dünyaya sonra perdelendin, unuttun gelmiş
olduğun yeri. Zahir olanla batın olanı karıştırdın ya birbirine, oysa o
bütünün içinde her olay kendinden gerçeğe dönmekte. Yaşanır
Allah sevgisi elbet içinizde.
İman sevgi ile oluşur, gün gelirde gerçek ile buluşur. Hikayeden
uzaktır verdiklerimiz, gazelde değildir, Hak yasasına hizmet, o
kapıdan nasıl geldi isek öyle geçmektir muradımız. Hangi fiil hangi
suret mevcut ise o kulunda ondan mintan giydirilecek o yolun
sonunda.
Hakikati iman ile bilirsin, birde yaşama geçti ise Hak katında
seçilensin.
Var git yolun aydın olsun, iç aydınlığın sana yolunu buldursun.
Yollar çoktur tek değil, ister akılla seç ister gönülle ister nefsinle
seç, istersen “teslimim sana” de onun seçtiğine boyun eğ, olmasın
itirazın.
“Allah sevdiği kulunu muhatap alır” dedik, sen her işte yardımı
O'ndan talep edersen izinde gelir isteği de sana verilir.
Farklı farklı kalıplar içindesiniz. Bir dön de bak o kalıba sana neyi
anlatır, oluşum hangi biçimde? Kiminde serttir o kalıp, kiminde
kırılmaya çok hazır yumuşacık bir kalıp, kimi ketum.
Her yolun bir rehberi vardır. Kalıplarınızın da şekil aldığı bir inanç
bir iman vardır. Düşüne düşüne at adımı dolaşmasın elin ayağın,
sen kendi ölçülerinden sorumlusun, başkalarını bırak. Unutma ki
sen yaratana onun verdiği nur ile yürümelisin, başkalarını
düşünmekle nurunu harcarsan suretin malumdur sana.
“Aklıma uydum” denilir, evet akıl nefsi duyguların istek ve arzuların
merkezidir, dünya için geçerlidir. Olması gereklimidir? Elbette. Her
bir organ diğerine örnektir, inkişaf için gereklidir, unutulmasın,
birbirine muhtaçtır, bu bilinsin.
Selam olsun dedik, sohbeti dosttan aldık öylece geldik.
22ˇ
Sözlerin yumuşağını seçin, sesleri alçaltın kısarak verin. Sözlerin ile
senden çıkan ses ile unutma ki bir etki alanı yaratırsın, o etki
alanında var ise dostlar onların içinde manevi ışık yakarsın.
Sevgi ile açılan kapıda bir izinle bir veli gönderilir sana, o inanca
sahipsen rehberin olur ömrünce dedik, söze noktayı koyduk.
Selam olsun dostlarım, selam olsun. Dosttandır bilinsin, dosttandır.
Yasak ağaç; bir dalı şeytani, bir dalı ise rahmani, bir dalı cismani,
hem zahiri hem batini.
İmtihan içindir. Adem ile Havva'ya gösterilen yasak edilen,
sınanmaya tabi tutulan bir araçtır. Hangi dalı tuttular dersiniz?
Şeytani.
Her oluş varışa hazırlar kulunu, varış ise vuslat-ı hak olur eriştirir
seni makam-ı sultana.
Şimdi ara.
(-NA: Cennetin yedi kapısından altısı neden kapalı da birisi açık?)
Tövbe kapısıdır açık olan, cennete kolay girilemeyeceğinin işaretidir
o. Altı kapı, yedinci kapı hep açıktır, bunu biliyorsunuz, bilmediğinizi
öğrenin.
(-ÜK: 12 su ne demektir?)
12 su diye bir şey yok. Soruyu düşünerek sorun. 12'nin ilahi hikmeti
çok büyüktür. Kuran'da yer alan rakamların sayıların özenle
seçilmiş ilahi sırları vardır. 12 devre, 12 makam, 12 dönem, 12 sır,
daha da sayabiliriz, hazır oldukça verilir, hazır olmadan alınan
bilgiler sizlere zarar verir.
(-FK: Şimdi buradaki ağacın hem araç hem de amaç olduğu
şeklinde düşünebiliriz, yoksa yalnız araç olduğuna mı çünkü burada
Allah'ın gösterdiği her şey ....)
Hem araç hem amaç
(-FK: Bende öyle düşündüm, çünkü peygamberine gösteriyor
“Eymen vadisine çık, oradaki ağaca bak”.)
Sizin anlayacağınız dilde anlatılır, ayrı mekan değil iç içedir. Size
cenneti anlatırken gördüğünüz güzelliklerden yola çıkılır,
kaldırabileceğiniz açılımlarınız nispetinde algılayabilirsiniz.
Evet ağaç hem de bir aileyi dostluğu birliği bütünlüğü simgeler,
verimi bereketi simgeler.
Evet şimdilik bu kadar.
(-AÖ: Karşılaştığın her olayı bir ağaç gibi düşün, bir araç olarak.
Ağaç nasıl burada bir örnek verilirken araç olarak gösterildi ise
yaşamın içinde de karşılaştığın olayları araç olarak düşünürsen
bunun içindeki hikmeti arayacaksın. Yani bunun içindeki şeytani
23ˇ
kısmı değil rahmani kısmı arayacaksın. Yada bunun içindeki zahiri
görüneni batınisi nedir? diye düşüneceksin.)
(-BE: Hayattaki seçimlerimizin yönü oluyor.)
Birlik düzen çok büyük düzen.
...................ara...................
Sizleri sevgi ile selamlıyorum.
Mekânlarınızı daima enerji yoğunluğu içinde hazırlayın, bu gerekli
görülmüştür. “Nasıl hazırlanır?” dediğinizde, önce arınmışlığa
kendinizden başlayın.
Yücenin sayesinde oluşturulan böyle bir görevi üstlenmiş, güzelliğe
vesile olan aydın kişileri, yüce rabbim adına onları kutluyor ve
bundan sonraki yaşamlarında bir çok hizmetlere imza atmalarını
tanrıdan diliyorum.
İlahi zevki yaşamanız gerektiğini bilmelisiniz, “bu ilahi zevk nasıl
yaşanır?” bu bilince sahipsiniz. Hükmüne uyduğun nispette
olumsuza sırtını döndüğün nispette ilahi zevki yaşamanız
kaçınılmaz olacaktır.
Bazı rüyalar vardır ki sizleri gerçekle karşılaştırır. O rüyalar
uykularınızda sizlerle çalışma sebebidir, ilahi zevkin bölünmez bir
parçasıdır.
Tanrısal ibadetleri yaparken, bir görevmiş gibi değil, sadece ilahi
aşkla sevgi yoğunluğu ile yapmalısınız. O aşkı içlerinizde
duyamıyorsanız duyduğunuz anı bekleyin. İbadetlerin davranışların
birçok ahlaki kuralların tanrının sizlere birer armağanıdır, bunu
unutmayın.
Kul kendini varlığıyla O'nunla bütünleştiğini, o bilinç ile birçok
süreçlerden geçtiğini unutmadıkça tanrı da o kulunu asla unutmaz.
Yaşanan birçok güzelliği ve hizmeti hiçbir beklenti olmamaksızın
idame ettirmek zorundasınız. Dostlarım, bu öyle bir düzen ki sizleri
var eden sizlerle bütünlüğünü korumaktadır, siz O'na, O size
lazımdır. O'nun sevgisi evrene serpilmiştir, O bütünü ile sevgidir,
ceza veren bir yaratıcı asla değildir.
“Kutsal kitaptan el çekmekte birçok azapların yer aldığı
söylenmektedir” dedik, yine diyorum “bir azap varsa bin müjde var”
bu bilinç ile sayfaları çevirelim. Okuyalım çalışalım kitabı, öylece
devirelim.
24ˇ
Her bilgi her öğreti bir ışık, ışık nispetindedir, sizler kendinizde olan
o ışığı göremeyebilirsiniz, şu bir gerçek ki ışığınız fark edilir, her
yerde fark edilir, fark edilmek içinde ışığınızın yanmasını talep
etmeyin bırakın, düzende olması gereken olsun.
İsteklerinizi bilinçli isteyin, ısrarla istediğiniz bir sevincin acıya
dönüştüğü ile karşılaşabilirsiniz, bedelini ödeyemeyeceğiniz
isteklerde bulunmayın. Sizler zaten verirken alırsınız, içinizi
dinleyin, kutsal sesi dinleyin, etrafınıza bir bakın, her şey O'nu
anlatıyor, her var edilende O'nun sureti yansıyor.
Dostlarım, selam ediyor gecenizi hayırlıyorum.
Birçok geceleri kutsi bilgileri hüküm içinde olanları seçmenizi talep
ediyorum.
Bütünün hayrına, bütünün hayrına, bütünün hayrına.
Sevgiyle sesleniyorum. Sizi yüceye emanet ediyorum dostlarım.
(Aziz Fransuva)
(-AÖ: Çok uzun süreden beri bizi ilk defa ziyaret ediyorsunuz, bir
yıldan beri.)
Sizlerden ayrı değiliz, topluluklarınızı sıkça ziyaret ediyor ve onlar
hakkında bilgi ediniyoruz. Oluşumlarını seyrediyor, bu oluşumda
bizlerin payı olduğuna çok seviniyoruz. Benlik davasından
geçmenize de şükrediyoruz. Sağlığınızın bu nispette genişlediğini
görüyor, özlemle sizleri seyrediyoruz.
Her bilinç çapına göre eylem kazanır, düşünce ve niyetini katarsa
kader oluşturur. O bilinç öyle süreçlerden geçiyor ki var edene
koşup yine onunla bütünleşiyor.
Selamlıyor ve celseyi kapıyorum, sizleri seviyor daha da dikkatli
olmanızı istiyorum.
Üç anahtar veriyorum:
“DİKKAT - HOŞGÖRÜ - SABIR” liyakat dersiniz olsun.
Dua edelim birlikte
Yüce Rab,
Ellerimizi değil gönüllerimizi açtık sana,
Fiillerimizi oluşturmamız için oluma koşmayı,
Fiillerimizi oluşturmak için nizamda yer bulmaları için sen bizim
gayretimizi arttır.
Her güzel şeyde olduğu gibi çirkinlikte de güzeli bulmamızı,
Çirkini değil her şeyde güzel görmeyi bizlere nasip eyle.
Vasıflı vasıfsız ismi olan veya olmayan bütün var edilene, senin hak
dediğin hukuk dediğin yasa dediğin vicdan muhasebesi dediğin o
bilinç ile onları sarmayı sevmemizi bize nasip et. Amin.
25ˇ
…...02.2010 Celse (Safigül Seyhanlı) ……
Selam olsun,
Düşüne kalın, düşüne kalın.
Ruh gönlün başka bir ismi. Akıl-gönül konuşması o da ondan içre.
Sözler gönle gelir, dile gelmesini bekle.
Bu yol sır yoludur.
“Yol yol” denilir, yol ahkamını bilenlere verilir.
Sırlar perde perde açıldıkça derviş isen kıvama gelir.
Gönülden akla, akıldan inançla gönle inenler dile gelir.
Yunus’um der ya “bir gönül var bende, gönülden de içeri”
Ya içeri olan nedir? Tefekkür ettin mi?
Eğer tefekkür etti isen sır perdesi açılır sana.
Gönülden içeri olan şimdi çözülür. Allah’ımın bize üflediğidir.
Her mesleğin bir nimeti var, her hizmetin de bir himmeti var.
Bu yol öyle ir yol ki, inkar ile gelirsin, akılla gönlü konuşturur sık sık
karar değiştirirsin.
Gönül “çık yola” der, akıl ise “geride bıraktıklarını düşün” der.
İkide kalmak çözüm olamaz, gönle indiğinde “Allah’a yalvar” denilir.
O sana verir cevabı, açar yolu, kapar nefsi-aklı.
Her olay “senden sanadır” denilir ya, akılla gönlün konuşmasıdır,
tereddüt yoktur onda.
Peki, ya nedendir tereddütün? Yola düşmeden düşlerini
dağıttığındandır, acabalarını çoğalttığındandır.
Haydi selam olsun dostlar, size bu küçücük öğreti hediye olsun
Yunus’u sevenlere..
26ˇ
15.02.2010 Celse (Volkan Eriş) ……
Sözümüz özümüz Bir’dir bizim,
Hak kitabı nurdadır. Zebur aşıladı, Tevrat topladı, İncil dağıldı,
Kur’an cümlesini Bir’e getirdi.
Kainatı tek kitapta topladı, ne özelliği ne güzelliği değişti, her
yönden kuluna yönünü bildirdi.
Kul kendi sırrına vakıf oldu mu? Yaratılışın sırrını buldu mu?
Oysa kitabı eline verildi, “senin sırrın” denildi ise okumalısın.
Oku bilesin, oku çözesin.
Dumanı bahane eden günde kendini oyalayandır.
Bir zaman sonra korkular katlanır, pişmanlıklar dört bir yanını sarar.
Oysa gününde okuyasın.
Sende olanı sana seyrettirir, okuyanı açar, her satırda ayrı sırlardan
geçer. Bedeni diri tutan ruh ile candır.
Verilenler hikaye değil, gerçekle bir olandır.
Sana seni gösteren, inan ki sana verilen rehberdir.
Gönlün O’ndandır.
Kainat O’nun O’ndan olan ile O’nun O’na birbirine hitaptadır.
Nurundan almışsan simandan bellidir.
“Erdik mi?” demeyelim, yolda kalmayalım, gönlü fere koymayalım.
Murat dilersen vergiye uymalısın, görüşün ötesine geçmelisin.
“Nasıl?” dersen, veren perdeyi aralar.
Sakın ola ki her olayda “banadır” demeyesin, kendine ölçü
koymayasın, izinsiz ağız açmayasın.
Seni biz açıklarız. Ne var ki sen seni açıklarsan yol ahkamını
bilmeyene yolsuz denir, bunu böyle bilesiniz.
Kulu kuldan ayıran dünya bilgisidir, buluşturan ruhun görgüsüdür,
seven sevdiren kulun mertebesidir.
Değerin bildiğin ile değil, olduğun ile ölçülür.
Her kademe bilgi ölçüne göre değil, bildiğine uyduğun ölçüde
geçilir. Sevgide bütünlük her olayda gerçeği açar.
Bildiğin senin ile bütündür. Bilgin dilediğin katındır.
Her birimiz söz alırız, gelen giden selamlandıkça gönülden gönüle
bildiğimizi aktarırız.
“Her biri ayrı mı gelir?” denilir, her bir yıldız ışığını verir, göğe bakan
görür. Bağlanan değil çözülendir verdiğimiz. Bilgi çözüldükçe adım
alınır. Üç öğünde üç düğüm çözülür. Olası bir hasmı bağışlarsan
her öğün yüz düğüm çözülür.
Hata gördüysen perde koymalısın, nerden gelirse gelsin, o sesi
duymalısın. Öyle olmayı dileyen kulu niyete girmiştir, ilahi Rahmeti
almıştır. Sözler gelir, gönül ölçüne göre serilir.
Her vaktin bir velisi vardır, isteyin ne isterseniz.
27ˇ
16.02.2010 Celse (Birgen-Necdet Emekli) AÖ özel
Dostlarım,
Bir araya gelmenin, beraber olmanın, birlikteliğin hazzını yaşamak
güzel şey, diyorum.
Safiyet ile seçilmiş anların içinden celseyi vermek istiyorum. Hoş
geldiniz.
Dünyanızda olup bitenlere dünyevi noktadan bakmanızı
istemiyorum. Spiritüel noktadan bakılmasını, çok çok daha geniş
düşünülmesini istiyorum.
Bir çığır açılsın, yeniliğe/döneme ait olsun. Bu çığıra talip olan
dostlarımı sevgi ile selamlıyorum. Öyle bir devrede olduğunuzu ve
bu devrenin bilincinin geçmişteki bilinç ile bir olmadığını
göreceksiniz.
Dostlarım, insan hayatının gül gülistan olması mümkün değil ve
böyle de düzenlenmediğini mutlaka biliyorsunuz. Bugün hastalık ve
birçok felaketler/sıkıntıların zaruri olduğunda biliyorsunuz. Neden
zaruri?
Çünkü ruh kendini ancak bu haldeyken bulabilir.
Bunlar olmasaydı tekamül imkanlarını sağlayamazdınız. Oysa
dünyanızda tekamüle ihtiyaç vardır, olması gereken budur.
Öğretilerin, edindiğimiz birçok bilgilerin kalıcı olmalarını sağlayın.
Bedenlerinizi o bilgi yoğunluğu halinde eyleme sokun. Ve bunlar
üzerinde sıkça toplantılar yaparak tartışın. Bilinç bununla
gelişecektir. Bu nispette birçok farklı eğilimler, farklı süreçler
bilinçlerinize göre hazırlanmıştır, bunlara tanık olmanız gerekir.
Bazılarınız bu gayretin içinde.
Düşüncelerin hızla tezahürleri gözden kaçmıyor, bunları
yaşıyorsunuz. Niyetlerle fiiller bu olguda kararlı ise bu devreyi çok
iyi bir şekilde tamamlamış olacaklar.
Buyurun, dostumuz, şifacı dostumuz buyurun, buyurun efendim.
(-AÖ: Birebir görüşme için siz çağırdınız, ben sizi dinlemek
istiyorum.)
Bizler yine de sormak istiyoruz.
(-AÖ: Yazılanlar hakkında mı, içimden gençler hakkında mı?)
Neyi dilerseniz. Sormak istediğiniz her ne varsa.
Sık sık uyandırılmanızın boşuna olmadığını bilin, çalışmaların bir
parçasıdır, unutmayın.
(-AÖ: Şimdi biz sizlerinden yardımıyla zihinsel olarak okuyarak ve
araştırarak bazı öğretileri/bilgileri alıyoruz. Fakat bu öğretilerden
sonra sezgisel algılamaya geçiş nasıl olacak. Arık buna ihtiyacımız
var. Bilgi istediğimiz an elimize ulaşıyor veya ulaşıyoruz. Ama bir
28ˇ
noktaya kadar. Bilgiyi aldık, algıladık, yaşamımızda karşılaştığımız
bazı olaylarda o bilgiyi kullanarak olumlu/olumsuz davrandık. Bu
sınırda bilgeliğe ulaşmada sezgileri devreye sokmak lazım diye
düşünüyorum. Sezgileri duyularımızı kullanarak devreye sokmaya
çalışıyoruz ama pek başarılı olduğumuzu sanmıyorum yada bir
süreç var, biz tez canlı davranıp hızlı olsun istiyoruz.)
Yok böyle bir şey.
Öğrenci hazır olduğunda öğretmen hazır olur.
Sizler hazır olun, o kıvama geldiğinizde inanın o süreç başlatılmış
olur.
Ne kadar ruhsal çalışma yaparsanız yapın, devresi henüz
gelmemiştir.
Bıkmadan usanmadan talep edin, bıkmadan usanmadan. Çok fazla
bilgilerle de yoğunlaşmayın. Sade, öz, doğru olanı seçin. Orası
burası demiyorum, doğru olanı seçin. İçlerinize dönün, içlerinizin
onayladığına karar kılın. Çok fazla bilgi bizi bir hale getirecek diye
beklentiler olmasın, bu mümkün değil. Bilgi elbette önemlidir, o
bilgiyi harekete geçirmek elbette sizlerin elindedir. “Acaba hangi
öğretiyi devreye geçirelim?” bunu diyemezsiniz. Bu seçim silere
aittir.
Bir başkasının sorumluluğunu taşıyamazsınız. Herkes kendi
oluşumuyla sorumludur, buna mecburdur. Fakat birçok şeylerinde
devrede olduğunu unutmayın. Hiç de değilsiniz.
(-AÖ: Birçok yardımların devrede olduğunu hayatımız içinde
hissediyoruz.)
“Dün baktığın pencereden bugün bakmıyorsun” denildi. Kimin için?
Dostumuz için. Pencereler değişti, görmek istediğin şeyler değişti,
objeler değişti. Düşünceler, niyetler, fiiller, sesler değişti. Hep
yeniye yönelik, sıçramaları yeniye yönelik. Birçok eğilimlerin
oluşması için belirli odak noktaları seçin, “odaklanın” demiştik.
Bunun mutlaka faydalarını göreceksiniz.
Dedik ya “insan hastaya el verirken şifa bulur”, bunlar çok önemli
öğretilerdir. Verirken aldığınızı veya alacağınızı sakın sakın
unutmayın.
Her dönemin bir öğreticisi vardır, bir de öğrencisi. Her dönemin, her
bilincin mutlaka bir gözeticisi vardır. Siz isteyin, talep edin,
yanınızda olan yardımcıyı hiç unutmayın. Yanınızda değil, o
yardımcıyı önce içlerinizde hissedin. Size öyle kapılar açıyor ki,
öyle süreçlerden geçiriyor ki, sessiz olmaktan çıkıyorsunuz. Onu
29ˇ
unutmayın. Teslimiyet gereklidir, tam teslimiyet. Gürültünün
patırtının içinde olmak buna uygun değildir. Buna zorunlu
olduğunuzu da biliyorum.
(-AÖ: Son zamanlarda önüme çıkan bilgilerde sessizlik sakinlik,
gıdanın minimum alınması, uykunun azaltılması, daha çok içe
dönüş, daha çok içi dinleme ….)
Bu size zevk mi veriyor? Görevli olduğunuz bilincinde olduğunuz
için mi bunu seçiyorsunuz?
Zevk mi veriyor, görevliyim mi diyorsunuz kısaca?
(-AÖ: Bunu tam uygulamaya
başlamadım.Uygulamalarımda/çalışmalarımda bunu yük olarak
hissetmedim. “Haz veriyor mu?” denildiğinde ise “yaparken değil
ama sonuçlarını görünce haz alabilirim/mutlu olurum” diye
düşünüyorum. Olumlu sonuçları görmeden haz/mutluluk konusu
soru işareti oluşturuyor. Ama olumlu sonuçları görünce insan
gerçekten mutlu oluyor. Örneklersek; bir çalışma yaparak bir olaya
odaklandınız ve o olay belirli bir süre sonra gerçekleşti. Bu
gerçekleşme olayında her şeyin, her olgunun nasıl uç uça
eklendiğini ve kendi kapasiteme göre en güzelinin/olumlusunun
nasıl oluştuğunu görüyorsunuz. Ve bunun yardımsız olamayacağını
anlıyorsunuz. Oraya ise kendimce güzel bir şey çıkıyor ve bu
mutluluk/haz veriyor. Bu çalışma için yaptıkların ve harcadığın
zamanı bir eziyet/zulüm olarak görmüyorsun, yani bir yük
getirmiyor. Bunlar duygularım, bilmiyorum sormak istediğinize
cevap verebildim mi?)
Tabii. Anlıyorum.
Zevk verirse kısa sürer, unutmayın.
Görevle gelirse kendini zorunlu hissedersin, içinden geldiği gibi
eğilemezsin. Dedik ya “içine sor” Neyi ne zaman yapmak istiyorsan,
ne şekilde olmasını istiyorsan buna sen karar ver, ama karar
vermeden önce “Allah’ım bu kararı bana sen verdir” demelisin. Her
işte söz hakkını önce O’na vermelisin. Her şeyde öncelik Yüceye,
bizi var edene tanınmalı. Öncelik O’nundur.
Bu böyle bilindikçe bak o zaman nasıl bir haz duyuyor, neler
yapabiliyorsun?
Karşılığında neleri görebiliyorsun? Ve yardımsız olmadığınızı da
bilin.
“Göremiyoruz” dediğinizde perdeleri inceltmek sizin elinizde, o sizin
sorumluluğunuzda.
Bizler bu öğretileri kesintisiz veririz ama çaba harcamak ise sizlere
düşüyor.
30ˇ
Bir de çok fazla çabuk bunlara sahip olayım şeklinde beklenti içine
girmenizi de onaylamıyoruz. Bırakın, var eden bunu size ne şekilde
gösterecekse bırakın O göstersin.
Dedik ya “bir çok şeylerin bedellerini de unutmayın”
Olması gereken gerektiği şekilde zaten olur, …. yap, O bilsin yeter,
anlaşıldı mı?
(-AÖ: Anlaşıldı.)
İlle bir şey göreyim, bir işaret göreyim, “ben bunları yaptım,
karşılığında da bunları istiyorum” demek çok yanlış. O dilemezse
kıpırdamaz, asla ona sahip olunmaz. Hepsi yaratıcının elinde. İzin
vermese kalem tutmaz, izin vermese dostta konuşmaz, izin
vermezse yola çıkılmaz. O öyle bir yol ki planın ta kendisi. Sen
gelişte bu yol için sözleştin, her bir zerren buna şahit tutuldu. Zaten
o işleyişe geçecek, “ne zaman?” yine O’nun iradesinde, “ol”
dediğinde. Şimdi anlaşıldı mı dostlarım.
(-AÖ: Zaman konusunda zihinsel bir beklenti içinde olmamamız
gerektiğini söylüyorsunuz. Tabii olanı yaşamaya, olurunu yaşamaya
ve seçimlerimizde bu toplum/biz için seçmeye çalışıyoruz.)
Doğru anladığınıza teşekkür ederim.
İzin mutlaka olacak, Allah hiçbir kulunu görev istediyse görevsiz
bırakmaz. Hangi yolda, ne şekilde bir görev hazırlığı içine
sokacaksa O biliyor, olması gereken veya olan hal sözleşmenin bir
parçasıdır, aksi düşünülmesin. Mevcudiyet bu bilgiye tanık, bu
bilgiye sahip. Onu idrak edebilmesi için bile O’nun izni gereklidir,
izinli olmanız gereklidir veya o izni almanız gereklidir.
O devre açılacak ama ne şekilde açılacak? İşte ona hazırlıklı olun.
Birçok sıçrayışlar yapılacak, ruhsal sıçramalar. Birçok nişanlar,
eylemler, sesler, renkler, bunların arasında birçok önemli öğretilerle
fiiller, niyetler, düşünceler devreye girecek. Her ses bir mesajdır
almasını bilene. Her nişan dediğin her olay yaratıcıyla arasındaki
yakınlığı derecede çözülmüş bilinir. O devre açılacak ama açılacağı
devreye o dilime hazırlan, ona hazırlık yap.
(-AÖ: Devre derken bireylerden bahsetmiyoruz değil mi, toplumsal
açılım olacak?)
Bireylerden bahsediyoruz. Her bireyin devresi ayrı, “ol” dediğinde
zuhur eder.
Ölüm nasıl bir saat ileri, bir saat geri olamıyorsa varoluş sebebinizin
de bir çok dönem bir çok süreçleri var. Her sürecin her dönemin her
devrenin bilinci farklı. O kadar çok şeyler öğrenmek zorundasınız ki
31ˇ
önce kendimizi bir tanımamız lazım. Kendimizi tanımadıkça Yüceyi
tanımak mümkün değil, çözmek ise asla.
(-AÖ: Kendimizi tanımadıkça Rabbe giden yol açılmıyor.)
Mümkün değil, mümkün değil. Uykudadır.
Size kelimeleri verdik, sayıları verdik, yüzlerce binlerce duygu
olduğunu söyledik, bedenlerinizin birçok elbiseleri var dedik; bunları
yaşayarak öğrenmeliydiniz. Bunları yazıp okuyup kapatmak değildi
amacımız, bunların çalışılmasını istedik. Bugün karşılaşılıyor dün
verdiğimiz öğretilerle, bugün karşılaştığınızda şaşırıyorsunuz, “bu
şu tarihte verilmiş, bu tarihte verilmiş, bak burada bu yazıyor.”
Zaman dilimi hazırlanmış, plan gereği gibi işleyiştedir, ne akıl ne sır
yeterlidir. Sonsuz sevgisinden var eden Yüce yaratıcı anda yoklar
kulunu, anda yoklar bütün duygularını. Hal ve hareketler O’ndan
gizlenemez. Biraz yakınlık duyulduğunda ufak ufak içlerinize sözler
gönderir, rakamlar verir. “Bu nedir?” dediğinizde, onların bir gün
sizin için çok önemli olduğunu göreceksiniz. Bunları değerlendirin.
Dedik ya “hayat gül gülistan değil” ama unutmayın her bireyin bir
açılım dönemi var, onu bekleyin. Beklemekten ziyade açılım
olduğunda yada “ne oldu da o açılım bana zuhur etti?” demektense
açılım öncesi o hazırlığı yapın.
(-AÖ: Bunun için çaba gerekli.)
Ne şekilde açılacağını sadece yaratıcı bilir. Bizler görevli
kulları/varlıklarıyız.
Dedik ya “bir gün kirli sularda sizlere yardım eli uzanır” Çamurlu
sularda oluruz ama size hep yardım için orada bulunuruz, değişik
yerlerde oluruz. Bunu hiçbiriniz çözemediniz. Onun üstünde
durdunuz, “ne demek, niye temiz su değil de çamurlu su?” ve bir
gün bir şeyle karşılaşılacak, ona hazırlıktır, bunları fark etmenizi
istiyorum, onların altlarının çizilmesini istiyorum. O önemli bir
mesajdır, diğerlerinden farklıdır. Uyanışınızı sağlayacak birçok
geçitler hazırlanacak.
Bazısı içinde yaşar, bazısı olayı dışında yaşar. Kiminin dili konuşur,
kimi içiyle konuşur. Çünkü içindeki rehberi ona her zaman doğruyu
gösterir. “O’ndan O’nadır” dediğimiz aslında içindeki rehberden söz
edilir, onu deriz.
Spiritüel eylemlerin gelişmekte olduğunu görüyoruz ve çocuklarınız
bu eğitimi alıyorlar, farkında olmamış gibi davranıyorlar, bu
bilgilerden bir habermiş gibi davranıyorlar. Unutmayın, O’nun izni
olmadan kimse konuşamaz. Belki onlarda konuşacak, bu bilgiler
hakkında yorumda bulunacak.
32ˇ
(-AÖ: Bende bu bilgileri çocuklara ufak ufak nasıl aktarırız diye
düşünüyordum.)
Öyle alıyorlar ki, şimdi dolumdalar, unutma. O ilahi izin geldiğinde,
yer onlara sağlandığında onlar boşalmaya başlayacaklar.
Boşaldıkça dolup dolup da boşalacaklar.
(-AÖ: Öğretilerle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Geçmiş celselerle
ilgili kitapları okurken yaşamımda bu okuduklarımla ilgili nelerle
karşılaşmışım diye düşünülüyor. Düşündüğünde okuduğunla ilgili
bir olay birden bire sahneleniveriyor aklında. Yaşadığımız olaylarla
öğretileri örtüştürebiliyoruz. Kitabı tekrar okumak bu hatırlatmaları
sağlıyor. Çünkü insan yapısı gereği unutuyor. Tekrar okuduğunda
bazı şeyler canlanıyor ve daha kalıcı oluyor.)
Gayet tabii.
(-AÖ: Bir de ben konuşurken genellikle havaya konuşuyormuş gibi
insanların yüzüne bakmam. Bazen de bir anlık bakışta o insanın
içinden geçen bütün duyguları yüzünden anlıyorsun.)
Küçümsenecek bir şey değil.
(-AÖ: Sorguladığında o kişinin neden o duygular içinde olduğunun
farkına varıyorsun. Yani bir anda o kişinin duygularını içinde aniden
hissediveriyorsun.)
Bırakın yolunuz açılsın. Bırakın önünüzdeki bütün bentler kalksın.
Bırakın.
(-AÖ: teşekkür ederiz. Kiminle görüşüyoruz.)
Bende teşekkür ederim. Fransuva.
Dokunun, üzüntüsü olanlara, kederli olanlara dokunun. Elinizin
sıcaklığını hissetsin. Bu sıcaklıkta nelerin var olduğunu onlara
verin, onlara gönderin.
(-AÖ: Dokunun ve niyet edin, diyorsunuz.)
Çok önemli. Kederli olan yüzüne baktığınızda zaten onu söyler.
Dokunun, kimi kabullenir, kimi reddeder. Reddediyor diye de ondan
el çekmeyin, onu gözleyin, bir gün mutlaka kabullenecektir. Bunu
sizden isteyecektir, çünkü Rabbim sizi sebep kılmıştır, sizi o kişiye
merhem diye sunmuştur, bir gün bunu fark edecektir.
Aileler arasında bazı çekişmelere tanık oluyoruz. Kırgınlıklara tanık
oluyoruz. Olumsuz sözlere, olumsuz hallere tanık oluyoruz ve bizler
çok üzülüyoruz. O kadar üzülüyoruz ki biz o kişilere hep
dokunuyoruz, yanlarında oluyoruz, üzüntüleri hafifletiyor, onların
yüzlerini güldürmekte gayret sarf ediyoruz ve bunu görüyoruz.
Dokunmak güzeldir, siz de yapın.
33ˇ
Dostumuz birçok şeyi içinde yaşıyor. İtiraf etmeyi hiç sevmiyor.
Buda güzel. Düşüncelerini gönderiyor, konuşuyor ve ona geri
dönmesini sağlıyor. Buda güzel.
Hoşçakalın, ayrılmadık, buradayız.
Dönün bakın bir geçmişe, bir araya geldiğinizden beri neler
kazanıldı, neler kaybedildi? Onu düşünün. Dönün sonra kendinize.
Bir bakın, uzun uzun düşünün, nerden geldik, nereye hazırlandık,
nereye bu yolculuk? Her birinizin hayatında genişlik, dünyevi
zevklerin vazgeçilmez halleri neşe kahkaha. Ne yerlerden geldik,
biz bunları biliyoruz. Düşünerek gülelim, gülerken bazı acılı
insanların yanınızda olduğunu/olabileceğini unutmayalım.
Sizleri seviyorum, çok seviyorum dostlarım. Birçok celselerde öğreti
veriyoruz, görevliyiz. Topluluklar bizlerin kardeşleri. Biz sizleri
kardeş bildik, bu sevgi ile yaklaşıyoruz. İnanın buna. Sevgi
bütünlüğü içindeyiz. Buna inanın dostlarım.
……..……. Ara ……………….
….bir çok görevliler sunmuş ve elçiler göndermiş. Koruyup
gözetleyen varlığı ile mükemmel olan Allah kullarından hiç
vazgeçmemiş. Gerçeğin aynasında bir görüntü zuhur ederse ya
senden sanadır, ya O’ndan sana hediyedir. Bu hediye mutlak seni
sevindirecek de değildir,üzebilir, seni derin kederlere itebilir, ona
nasıl baktığın önemlidir. Keder sana ilahi sevinci sunuyor ise o
keder keder olmaz. Bütün veliler bütün belaları kederleri hep talep
etmişlerdir, karşılığı mihnetin nimetidir. Özellikle böyle bir seyir
sunmuşlardır. Bir de var ki, göreceğin her güzel için ille bir belamı
görmem gerekir, buna sizler karar verin, bunun üzerinde düşünün.
Ya olması gerekiyor ise, onu sizler bulun. Dön sağına, dön soluna,
bir keşfedilen vardır bir de keşfeden, farklı pencerelerden bakılır.
Bu olayda hangisi olmak istiyorsun, seçim sana aittir. Olayın
peşinen tanısını koymaktansa önce tahlile gerek duyulur, her halde
bu böyledir. Bedenlerin düzene girmesi gereklidir, disipline edilmesi
gereklidir. Disiplinin olmadığı ne beden ne ev ne işyerleri karşılığı
inanın şerdir, olumsuzluktur. Aklını disiplin etmelisin. Kalbini disiplin
etmelisin. İçsel ve dışsal bütün duyuları o nispette eğitmelisin ki
neyi almak istiyorsan bir el uzanır, o verilir sana.
Önceden haberi gelir sana, hazırlığı yaptırırlı, “nasıl hazırlık?”
dersin. Uykuların bölük pörçük oldukça bazen iniş çıkışlar
yaşanmakla, uzun uzun dalmakla, iç sesini dinlemekle bir çok
hazırlıklar bu nispette yapılır ve yaptırılır.
Sen açık ol ve bunu hiç unutma dost.
Sade ve hoşgörülü ve dikkatli olmanız önerildi.
Manayı içte yaşamak, itiraf edememek elbette hoştur.
34ˇ
Maddeyi ise içte yaşamak bozguna uğratır insanı, altüst eder bütün
duyguları.
Deyişimiz ondandır, manada yaşanan gizlenmiştir. Hepsi bundan
ibarettir.
Bazen çok dikkatli olmanız istenir. Yazının seyri size neyi fark
ettirmeli? Elbette vereceğim.
Hatırla dostum hatırla, bunca geliş ve gidişlerin bir beklentisi olmalı.
Bu beklenti sadece seni var edenden olmalı, bir başkasından değil,
direkt kanaldan sana yönelmeli.
İçte duyulan huzur ise maneviyatın keyfini yaşatır, sen de o keyfi
diğerlerine taşırsın, uzun uzun sürdürürsün, bitmesini hiç
istemezsin. Bazen o hazzı alamazsın, gök kubbeden bir pakettir o,
kuluna özel gelen gönderilen bir pakettir, o gün nasibinde o paket
vardır. İstemene gerek yok, bazen diller susmalı, onu seni senden
iyi bilen ne istiyorsa onu değerlendiren O olduğuna göre geleceğe
boyun eğmelisin. Seni sana buldurur, seni sen ile buluşturur, seni
sen ile kucaklaştırır. İşte o hazzı doya doya yaşayın, yaşatın. Şimdi
anlaşıldı mı dostlarım?
(-AÖ: Dikkat konusunu açar mısınız, manevi olaylara karşı mı
yoksa …?)
Hem maddi, hem manevi. Çok önemlidir. Çok dikkatli olmalısınız.
Her bilgiyi içinize sormadan, Yüceye danışmadan, “bu sendendir”
deyip kabullenmemelisiniz, buda dikkat gerektirir. Eğer içinde bir
oluşum sinyalleri veriyorsa, bir de o hazzı o sevgiyi alabiliyorsan, bir
de izni önceden O’ndan alabiliyorsan kesintisiz O’ndandır. Ama her
bilgi O’ndan değildir, bu farkı gözetin. Bunu hissedin ve dikkat edin.
Birçok Spiritüel olaylarda bunlar yaşanır. Verici bazen kendiside bu
laya inanır, bunlara dikkat edin. Günümüzde öyle çoğaldı, öyle
çoğaldı ki, üzüntü deyin, merak deyin, insanları birbirine bağlamak
için, menfaat sağlamak için birliktelik deyin, adına ne derseniz
deyin, bunlara dikkat edin.
Her ışık O’ndan değildir. Her ışığı yakan da O’nun eli değildir.
Allah’ım her birinizi doğru yönde eğitsin.
İnkişafınızı doğru olanla kolay etsin. Hedefe Birlik adına önce senin
iznin ile bize getirsin.
Selam alınız, selam veriniz, önce “Allah, Allah” demeyi biliniz.
Öncelik O’nadır, bunu hiç unutmayınız.
Celseyi noktalıyoruz, gönül dolusu sevgilerle sizlere bir ayrıcalık
tanıyorum.
35ˇ
Dostlarım, diğerlerinizden farkınız nedir? Bizler gözlüyor ve
biliyoruz.
Hoşça kalın, gecenizi kutluyorum. Daima huzurda kalın. Birbirinizi
dualarınızla teselli edin. Almadan verin. İsteyin, O’nun izni ile
dokunun. Gözü yaşlılara mendilinizin yarısını verin.
Hoşçakalın dostlarım. Sizleri seviyor, O’nun bize verdiği iman ile bu
yolda yürüme aşkını bizden geri alma Allah’ım. Amin.
Coşalım ama taşmayalım. Taşkınlık nedir bilir misiniz? İfşadır.
Coşun, içinizde yaşayın.
İyi geceler olsun. Bir dahaki celseye birlikteliğimiz için yüce Allah’ım
bize izin versin diyelim.
(-BE: Rüyalarımı yazmaya devam edeyim mi?)
Yaz tabii. Meryem Ana ismini teyit etti. Önce ismini verdi, sonra
teyit etti.
(-BE: Allah razı olsun, teşekkür ederim.)
(-BE: O ağaçlar neydi, o ağaçlar çok güzeldi.)
Umarım mutlu ettik sizleri.
Anneleriniz babalarınız için üzüntü çekmeyin. Bedeni çokça
yıpratırsınız. Bırakın olması gereken olur. Saygıda asla kusur
etmeyin. Onlardan el çekmeyin ama tekamülleri için birçok
sınırlama getiriyorsunuz. Bazen o zihinlere de sınırlamalar
koyuyorsunuz. Ne dediğimi anladınız. Kardeşler arasında olması
gereken olur. Kırgınlıklar varsa bir gün onlar yine sağlıklı biçimde
birbirine bağlanır. Fazla üzülmeyin.
Her birinizin ayrı bir fıtratı olduğunu unutmayın. Habil’le Kabil’i
düşünün. Aynı anne baba çocuğuydu. Adem ile Havva’nın çocuğu.
Selam olsun dostlara. Adem hem var, hem yok. Hak hem var hem
yok, hem yok, hem var.
36ˇ
10.Mart.2010 - Muhtelif Celse yazıları (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun,
Siz her probleme dünyevi bir noktadan bakıyorsunuz.
Biz ise her probleme spiritüel noktadan bakıyoruz. Bunlar çoğu
zaman aynı değillerdir. Örneğin; sizin için bizim dünyamıza geçiş
kederdir, oysa bizim içinse sevinç vesilesidir.
Siz her durumun gerçeğini sınırlı zihinlerinizle ölçemezsiniz. Bilginin
yardım edemediği yerde size açıklanmış inancınız var, fakat
herşeyden öte sizin hür iradeniz var. Hayatlarınızı nasıl yaşadığınız
sizin mesuliyetinize kalmıştır, başka hiçkimseye değil.
Dostlarım, unutulmaması gereken öğretiler vardır.
Demek istiyorum ki problemler ve zorlukların olması zaruridir.
Hayatlarınız güllük gülistanlık olsa idi tekamül imkanlarını
sağlayamazdınız.
Her zorluk içinde ruh kendini bulmaya başlar. Ruhun aslına
ulaşmasına imkan sağlar.
Karanlıklardan siz ışığa ulaşırsınız. Birçok gerçekler, siz onlara
muhtaç olduğunuzda karşınıza çıkarılır. Ruhun nüfuz etmesi için
kolay bir durum değildir.
Şunu itiraf etmeliyim: büyük ruhlar en güç dünya hayatlarına
katlanmak zorundadırlar.
Ruhun yüceliği; güzellikleriyle, parlaklığıyla, ihtişamıyla kendisini
göstermedikçe kazanılmış sayılmaz.
Zorluklar ruh için iyidir, beden için de iyidir. İçsel güzelliklerin
meydana çıkması için uyarıcı rol oynarlar. Ondaki ilahi yön daha
çok tezahür eder, unutulmaması gereken önemli bir uyarıdır.
Her zorluğu yenmeyi başarmalısınız, böylece ruhi gelişim fırsatını
kaçırmamış olursunuz.
Meknuzları iş başına çağırmanızsizlere kalmıştır.
Her devrenin ve her bilincin alacağı farklı farklı öğretisi vardır, red
edemezsiniz.
Daima sakin tavrınızı korumalısınız. Aksi halde; sesler yükselir,
odak noktalarınız kayar ve kaybolur.
Spiritüel hazırlık ve yolculuk nedir? dendiğinde cevap şu olmalıdır:
Kabiliyetler mesuliyet getirir, buna layık olmaya bakmalıyız.
Mesuliyet kavramına yönelin; size neyi ifade ediyor? Yüklediği
misyonun farkında olabiliyor musunuz?
37ˇ
Acilen bu verilerin düşünülmesini istiyorum (Harry Edwars)
Sizlere büyük ışık altından sevgilerimi gönderiyorum.
Selam olsun,
Sen bilsen bilmesen yasanın hükmü kainatta ayan beyan görünür.
Bak ki aynaya, elbet görürsün kendini, bulusun O'nu.
O'mu sendedir, sen mi O'nda? Dünya halinde O sende, göçünce
sen O'nda.
O'nu ne cennette ne cehennemde aramayın, gönüllere yozluk
koymayın, çünkü O2nun yeri gönüllerdedir, senin gönlünde ne
varsa O'nu bulacaksın, O'nunla uyanacaksın, yanılgı olmasın.
Aymak nedir? Uymaktır.
Uymak nedir? Bilmektir.
Bilmek nedir? Görmektir.
Görmek nedir? O'nun verdiğini sorunsuz almak, veri ise “hayırdır”
demektir.
Çünkü hayır olmayan O'ndan gelmez, kul kulu O'ndan çok
sevemez.
“Ciğer parem, Yavrum” dediğin dahi sana beden ile bağlıdır, beden
kalktığında sen de O'sun, yavrunda O.
Kulun kula sevgisi O'ndan geldiğindendir.
O kainatın bütünüdür, can ise O'nun sıfatıdır. Esen yel, taşan sel
O'nun celalidir. Hem yakan, hem ısıtan, hem toprağa hayat veren
O'nun cemalidir. Dünya ise O'nun hayalidir.
Unutulmasın, hayalin bittiği yerde Hakikat başlar.
Allah'ım ne yerde, ne göktedir, seven kulunun gönlündedir.
Yaratılan her varlıkta O vardır, gönlünde Zatı, bedeninde sıfatı
mevcuttur.
“Ben O'yum” demek için O'ndan geleni sevmek gerekir.
Allah'ıma “ben seninleyim” demek için O'na katılmak gerekir, O'nun
vasıflarına aynen itaat etmen gerekir.
Diyelim, sözü bal ile keselim.
La İlahe İllallah, Muhammedür Resulullah.
38ˇ
27.03.2010 Celse (Safigül Seyhanlı) Selam
Selam ile veririz, Güçlüğü hata bilme, yenecek kuvvet dile.
Unutma; güçlük ne kadar zor ise de Allah'ımın gücü sana yeter,
sadece ona sığın. Zorladığın kapının kendiliğinden açıldığını
göreceksin, Allah'ına sığınan sağlam dalı bulur, düşse de kurtulur.
O'ndan ayrı kalana gelen gün dardır.
Unutulmasın her ne oldu ise oldu, Yücenin emri olandan asla
çıkmaz, kulun gücünde değildir.
Sakın ola gam etme, “dünya bozulur” da deme. Karıncayı hele bir
düşün derdine ortak oldun mu? Elbet olamazsın amma Allah'ın
karıncanın dahi derdinin dericisidir, nasibini görücüsüdür.
Zatına aşkın, sıfatına hürmet gereklidir. Yine düşün, zatına birlikte
teklik değil kûl olduğunu görürsün teklik odur. Kûl olmak zatı ile
sıfatlarında birleşmek. Allah'ım kuluna ferman ile emretmez. O
büyüklüğünü ancak kulun her zerresinde göstermiştir. Kul kendini
bilecek ki var edeni idrak edebilsin yüceliğine boyun eğdirebilsin.
Mısri der ki “deryanın balığında Hak kulu kılığındadır.” Her olay
kendince kuluna hitaptır.
“Ya Allah” diyelim, gözden sözden özden Birliğe selam verelim.
Sevgide bütünlük her olayda gerçeği açar.
Komşuna, uçan kuşlara selam verdi isen yolunu saygı ile geçer.
Selam birliğe, selam gürlüğe, selam gelen zorluğa nokta koyar.
Bilmeyen buz üstünde kayar, sonsuz yaratılmışlığın dairesindedir.
Dumansız gökte sonsuza “selam” sözünü bulursun. “Sonsuz
nereden nereye?” diyene de ki “gördüğün ile bildiğinde başlayan,
gayretini taşıyan, umduğuna açılan, dostluğa selam verdiğin anda
seni kapısına ulaştırandır.”
Özde gözde O, sözde sazda O, kışta yazda O, veren O, alan O.
Neyin sahibi ile oluşurlar hangi bedestende buluşurlar, kaç metre
fistan alırlar. Sadece selama alışsınlar selam ile oluşsunlar, aşkı ile
doluşsunlar. Silmeliler gölgeyi bulsunlar Haktan katkıyı. Aramalı;
”neyi?” dersen elbet ilahi huzuru, gönülde koğu bolsa selam özden
olmaz, kul kendini atadayım sanır.
Sırrı ifşa etme, birinin vardır hatası diye başkasına da iletme.
“Rabbim yorar seni duyurmaz asla sesini” dedi, Hamza dost
selamladı yürüdü. Selamda Rabbin sesi vardır. Kulu Hak ile
selamla buluşur. Selam ile konuşur. Selam sözün kapısıdır,
sohbetin yapısıdır. Eğmediğin baş ondan değildir, bükmediğin diz
ondan değildir. Kulundan selamını esirgeyen O'ndan değildir.
Selam Hakkın kuluna tecellisidir. Kulunun Hakta kendisini
bilmesidir. Açıverdik kapıları siliverdik olumsuz halleri, dağıtalım
dumanları Birlik adına dirlik bulalım, yol açıksa yürümeyi bilelim.
39ˇ
10.04.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Bismillahirrahmanirrahim
Bismişah dostum eyvallah, geceler hayrola, hayırlar seher bula,
sofralar mubarek ola.
Bbismişah dostum, bismişah.
Huuuu diyelim Hu.
Kurduk halkaları bismişah ile, şahlandı atımız “Allah Allah” diye.
Yol buldu erenler selam verdi her biri, önceden gelen sonradan
gidenlere.
Gün odur ki, sana Hak tecellisi olan duası ile geceyi tamamlatır.
Gün odur ki seherden geceye gönül kabede tavafı arttırır.
Bir bir görür var eden her zerreyi, anda yıkar anda sarar sizlerdeki
olumsuz halleri.
Bütünün içinde var olmuşluğun keyfiyetini yaşatır. Onda vuslat
onda kesret yol çizer.
Vasfında ara adını, vasfında tanı o ilahi muradı, zerreler neyin
hükmünde onu bil öğren. Bilmezsen davan olmaz, bilirsen
sorumluluk bedene sığmaz.
Bazen celallenir, bazen Cemal ismin ile seyredilirsin.
Bazen rahmanın Rahmet ismi ile her yere hizmet sunar sende
zikredilirsin.
Güzelliği koy bohçaya sakla onu bir köşede, çirkinliği at suya
yıkansın arınsın orada, sonra doldurursun kaplara, gün olur rahmet
misali kandırırsın gönülleri, koşturursun Hakka.
“Öğüt aldım öğün güderim” de,
“bilgiyi tamamlamaya geldim onunla irfan bulmaya” de.
Görmek diler gönlüm onunda sırası var, sabır ile bekle, acele etme
sakin ol, sabır ile bekle.
İnkişaf nerden nereye, ihtişam ise gönülde mi kisvede mi? Bunu
belle.
Ne inkişafın peşine takıl yokluğa git, ne ihtişamın getirisine dal
inkişafa sırt dön. O bir bütündür bozulmaz ayrı da yaşanmaz. “Her
şey zıttı ile kaim” dedi isek ihtişamı gönülde kur dedik.
Konuk gelsin dostlarımız, davet edilsin sofra başına.
Konuk gelsin dostlarımız, kuran verilsin ellerine.
Konuk gelsin dostlarımız sohbet oluşsun.
Birlikte hep O'ndan O'nadır yakarışımız, hep O'na hizmetteyiz,
coşku ile koşmalıyız.
Çok fazla sevinmeden üzüntüler ile yerinmeden geleceğe sahip
çıkalım. Allah'ımın uygun gördüğünü bizler bozmayalım.
40ˇ
Telaş edilmesin güzel beklensin, üç günün dışında helvalar yensin,
Merkez Efendi'dir bilinsin.
Gül Baba gülü ile gelir, derlediği gülleri sevene sevmeyene sebil
eder sırrını verir, her olayda şükreder, hamd eder, sırrına sır ekler,
bilene bilmeyene halinden ihvanlardan verir. Bilgide kusur etmez,
görgüde kendine mal etmez. Bütünedir koşuşması, hep onun içindir
halkla coşması.
“Allah Allah” diyelim, Abdülkadir Geylani ile sizleri selamlayalım. Yol
münasiptir gidene, dost yüzü güleçtir kapısına gelene. Gönlü
virandır aldığı güzelliği taşıyana imtihanı çetin açılacağı mubarek
kapı.
Beri dur dost beri, sakın öfkeye kapılma, beri dur. Bir sen yoksun
bu alemde, sendende öteleri sendende niceleri var. Bilesin halini,
yoklayasın tavrını, el elden üstündür, bilmelisin sendeki sırrı.
“Yol münasiptir” dedik gidene, kaynak açıktır suyumuzu sebil
edene.
Şifa olsun, dileyen dilediği yerde kabını doldursun.
Geç kalmaz yazımız, bahara erdi kışımız.
Gün gelir otururuz açılır soframız, erenlere sizlerden de selam
geldi.
Gönül hak dostları arar, muhabbeti oluştursun sohbet yapsın der
kendini sınar.
Sohbet dışı dost gelir ise orada kendini saklar. Onlara da selam
olsun, selam olsun.
Uzak yakın bilmeden her günü hak için bayram bilene, her öğünü
O'nun için geçirene selam olsun, selam olsun.
Gün aydındır güneşten, gece karanlıktır ayın ışığından, yıldızların
çıkışında her biri seyrini tamamlar kul bilse bilmese her hali.
Ne sanıdadır ne tanıdadır işimiz, Hak muradı ise halvetteyiz her
birimiz.
Dolduk dolduk gün olur coşarız, sofra hazırlanır aşı kotarırız.
Selam olsun dostlarım, selam olsun her birinize, gün gece seher
sizlere hizmet sunsun.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
41ˇ
14.04.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selamlarım.
Hakikat meyhaneye girmez, meyhaneye akıl ile girersin fikir ile
çıkarsın. Uyumsuzluğu elersen hakikatin dumanını silmiş olur,
doğduğun hale gelmiş olursun.
Ne ezen ne ezilen yaranın gerçeğine döner, meydanda her biri
yerini halinden alır. Çevrene döndüğünde gerçeği görürsün, anda
olan düğümleri kendin çözersin. Çevrede “yar” diyene yanan, ateşe
“kor” diyene aşık derlerse “eyvallah” diyelim.
Ham meyveyi yerlerse Rabbimden yol dileyelim.
Hamza dost selamladı.
“Bana “sır tut” deseler, ağzıma kilit vursalar, “hedefi elim gösterir ya
Rab” dedim, niyaza durdum.
Bana “sus” demesinler, ağzıma kilit vurmasınlar, gördüğüm bende
kalırsa gönüle bohça olur.
Denildi ki, her gözde her sözde Yücenin sırrı vardır, bir bir görene
gördüğü dardır, binbir gözden bakalım. Her adımda yolumuza su
dökelim toz olmasın, gelen her ne ise kayguda kalmasın” dedi,
Behlül’üm selamladı ve yürüdü.
“Kural bilmeyene dünya dar gelir” derlerse, de ki “kural Rabbimden
geldi ise kainat açıktır, kuldan geldi ise sadece günlük geçittir.”
“Almadığımız konu meydanın hükmüne uymayandır.
Al giysem gölgesine, mor giysem dalgasına, mavi giysem halkasına
söz ederler.
Gönülde olandan gayrı sürü güderler” dedi, Yunus’um selamladı.
“Doğruya yön versem, gölgesin gün görsem” diyene demde yerini
dünden sorana doğmayı bildi isek gülmeye çalışalım, eski ile yeniyi
bir görmeye çalışalım. Gemimiz düne güne, gönüllerimiz ayrı yöne”
dedi, Muhyiddin Arabi sözü aldı.
Yeter yetmez demeden, biten konuya girmeden, gelen gideni
görmeden söze söz katmayalım, çamura adım atmayalım.
Gün güneş senden sana güzel, dileyen her kula gelsin gitsin bilen.
“Dost sözü gütsün, ağır taşı kaldırayım, kendim gördüğüm konuyu
bitireyim” dersin.
Her olayda konu Rabbim nasıl dilerse öyle biter.
Yazdığını kulunun hayrına getirir, bilenin kaygusunu giderir.
“Eyvallah, cemaline varlığından katıldım, var ettiğin her kulun ile
kavgasız yoluna atıldım diyesin, dört duvarda Rabbinin adını
42ˇ
okuyasın” dedi Arabi, affı büyük Rabbimden cümleniz için niyaza
durdu.
Yağız at ile geleceğiz, yamalı fistan giyeceğiz, gül fidanına adını
yazacağız.
Varlığına misal verene olursun, her konuyu masal görene de ki
“dağlar taşlar dilsiz mi? gelen kuşlar yolsuz mu? Yerini bilse
bilmese yaratılan halsiz mi?”
Denk gelen her olayı gerçeğe bağlayalım, açan güller elde olsun,
güzel günü bekleyelim.
Mesnevi’ye gönül veren açsın gönlünü baksın, oradaki çırayı
yaksın, yola çıksın.
Gönül erlerini bekletmeyesin.
Kalede surları dağınık hale gelse de, yapıya gülse de gün gelir
bilirler sırları.
Bir çevre bir devreye adını verir.
“Her dileyen yol verenlerle yürür. Ayrı dersek gayrı yersek aynı
yolda yürüsek, birliği sevgi ile paylaşsak, güzele adımdır” dedi
Erenler, cümleyi sevgi ile selamladı.
La İlahe illallah, Muhemmedür Resulullah.
15.04.2010 Sohbet
Kal ehli, dil ehli, hal ehli, ille de makam ehli.
Sen kendini bileceksin, Rabbini bileceksin, hükümlerine kulak verip
O’nunla yürüyeceksin.
Ne gözden çıkar, ne sözleri boşa atılır. Kuran elde, Hak sözü dilde,
onunla demleneceksin.
Bu dört hali deneyimleyip bulunduğun yere halin nispetinde
getirileceksin.
“Zevk almam okumaktan, bunlar henüz çok erken” dersen, ya geç
kaldıysan? Bunu hesaba katacaksın.
Sen erliğe bir adım at ki, meydan sana açılsın.
“Yapamam” dediğin her olay, Rabbimin izni olmadığından O’na
sırtını dönmendendir, bunu bilmelisin.
Ahlakımız , kimliğimiz, sosyal davranışlarımızın tezahürüdür. Amel
esastır. Sükunet ile davranışların ile sözlerin önemi yoktur. Bunları
sana hal dili anlatır.
Ruhi terbiye sonsuz yolculukta olmak, olmaz ise bu yolda
yürünmez.
Toplumda ne kadar çok adalet varsa insanı değil hayvanları da
etkiler. İhlas ile yaşamak gerekir.
43ˇ
16.04.2010 Celse Sadya
Dostlarım, benim sesim bir süre sessiz olacak, fakat sevgim sizinle
kalacak. Sizce yeni bir sürece gireceğiniz gün sizlerle yeniden
buluşacağız.
Meşgul olduğunu ciddi görenlerinizi yeniden değerlendirip yeniden
girişeceğiz.
Kendimizi ulaşabileceğimiz en yüceye ayarlamaya çalışalım, buna
mecburuz.
Siz şartların öncekinden daha zor olduğu zamanlarda payınıza
düşeni layıkıyla yapmaya çalışmalısınız.
Spiritüel prensiplerin en büyüğü sevgidir.
Sevgi eylem halindeki uluhuyettir. Sevgi birçok niteliklere sahiptir.
Şefkat, merhamet, tolerans, sevgi kitabı mukaddeste var olan
kanunun yerini bulmasıdır.
Bu eylemi binlere sergileyen dostumuzu kutsuyorum. Büyük ruh
mükemmeliyet halindeki sevgidir.
Sizi sevmeyenleri de sevmeye çalışmalısınız, bu kolay değildir.
Fakat hep söylerim yine tekrarlıyorum, hiçbir ruhi başarı yolu kolay
değildir.
İnsanların farklı anlayış kademelerinde olduklarını anladıktan sonra
dahi birçok zorluklar çıkıyor.
Bazen ciddi kararlar alınması gerektiğinde yanlış yollara
çekildiklerini görebilirsiniz.
Sizlerin eylemleri devreye girmeli, elinizden gelenin en iyisini
yapmalısınız.
Gerekli gereksiz konuşmaktansa çözüm üretebilmelisiniz.
Unutulmasın, yoğunluk derecelerinizi gözden geçirip odak
noktalarınız seçme yetenekleriniz mevcut. Gelişen zaman içinde
öğretilerin hayata geçmesini geciktirmemelisiniz.
İyiye, güzele, sevgiye, merhamete ve şefkate eylemlerin bu yönde
işleyişine geçmesine izin vermelisiniz.
Birçok anahtar elinizde, olağanüstü mevcudiyetinizle var olan birçok
yeteneklerinizle sayılamayacak kadar güzelliklerle donatıldınız.
Bunların kullanılması ilahi planın gereği, asla dışına çıkma şansınız
yok, bunu bilmelisiniz.
Şuurlu, bilinçli her irade sahibi bu öğretilerin kutsiyetini fark etmiştir.
Lütfen tekrar ediyorum; gözden geçirilmesi gereken birçok öğretiler
mevcut.
Üstleneceğiniz birçok da görevler var. Hiç değilse birine odaklanın,
bu yoğunluğu, içsel titreşimleri devre dışı bırakmayın.
44ˇ
Dostlarım celselere bir süre ara verdik, hiçbiri abes değil; olması
gerekendir.
Bu bilinmeli, “sessiz kaldık” dememiz bundandır.
Yeni bir süreç, yeni bir devre sizi bekliyor.
Her var edilene kucak açmayı bildiğiniz sürece inanın, onlarda en
zor günlerinizde veya anlarınızda size kucak açacaktır.
Sizleri var edenin, o yüce ruhun sevgisine emanet ediyorum.
Ben Sadya.
Bu yeni süreci önce benimseyip, sonra eyleme girmenizi istiyorum.
Sevgilerimizle efendim.
45ˇ
17.04.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
“Ben Sevgiden Varedildim”
Selam olsun,
İlahi ahlak mazhariyetine sahip olundu mu mutlak ilahi nazar
değmiştir ona, gölgeler bir bir silinir ardından, sağından solundan.
Seyri sülük yoluna heves aldı kader olmuştur onda. İlahi sıfatları ile
donanmış zatı mukaddes ile boyanmış has kulları, her biri kutuptur,
o makamda yer bulmuş sadece O'na hizmette, O'nda O olmuş
veliullahtır onlar, habibullahın nazar ettiği veliullahtır onlar.
Muhyiddin Arabi derler, Veysel Karani, Gavsı Azam Abdülkadir
Geylani. Her biri diğerine örnek, her biri himmetsiz yola hizmette.
Bu yolun yolcuları selam olsun sizlere. O nazar cümleye değsin, yol
açılsın önünüze. Bir el dokunsun sizlere, bir ses gelsin önce
kulağınıza, sonra seyrettirsin görüntüyü sizlere.
Aranan bulunur elbet, neyi diliyorsan o sana hizmette.
Sen yolunda sessizce yürü, geç nefsi emareden, kopar bağlantını
dünyevi isteklerden, bir fidan dik Hak adına bir fidan dik, o da
gölgesini cümleye sunsun, ulular onunla hak muhabbeti bulsun dedi
sözü selamla bitirdi.
Dostum “Allah” diyelim, dostları her hali ile sevelim. Kuruldu ise
meclis bu meclisin kapısında nöbet edelim. Varlığa sevinmeyelim,
yokluğa da yerinmeyelim, şükrü de dilden hiç mi hiç ırak
tutmayalım. Niyete hiç mi hiç nifak sokmayalım.
Akar gelir her bir koldan suları, hikmetle dolar, o da aldığını verir
toprağa. Sen kendini bil ki toprağa bastığında tozdan ibaret
olmadığını anlamalısın. Ona basarken itina edip onu sevip
okşayasın.
Bir'e verdim adını, Bir'de anıldı duydum her bir ağızdan yadını.
Ne düne hayıflandım ne günde geleceğin hesabını yaptım.
Beni benden fazla düşünene havale ettim, yükümü tez omuzdan
attım.
Kul kendince yapar kayguyu, gaflete düşer, anında unutur
yaradanı.
Bir vesile ile hatırlatır kendini, “unuttu kulum” der “gaflet uykusuna
yine daldı” der.
Ne aç kalırım diye düşün ne yarının hesabını yap kaygu ile
cebelleş. Bunları bıraktıkta hakkın tecellisi her bir yanda, korkuları
tez atmalısın. Ölçüyü sen koyamazsın, belli bir mizan içinde ise onu
sen koymadın neden hep şaşar kalırsın?
Mevlana'dır. Evet, selam olsun, ben Mevlana, selam olsun.
46ˇ
Muhabbette Muhammed varsa değmeyin velinin keyfine, kul zanda
ise uzak tutun girmesin halkaya. Bağımız gül gülistana döndü, her
gönülde o ışık yandı sönmedi, bilen bilmeyene desin, tevella ile
temennayı ayırt etsin, “ismi hak süphan” desin anda yolu açılır, o
yola baş eğip sevgiliye gitsin. Orda selamet orda ilahi hikmet
bulsun. Yüz sürsün taşına toprağına, gülden kokular yayılsın her
yana.
Can dost cananda olasın, hak dostları buldun onlarla oyalanasın,
hoşça kalın. Allah'a emanet olasınız.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah
Kime ettiler naz, kimin için edildi niyaz.
Kim duydu gönülden haz gidilsin bilsin ünnesin dostları, davete
icabet etsin soframıza otursun.
Selam olsun, selam olsun, selam olsun.
Aşkına varmısın girelim?
Kurda kuşa selam edelim, dağılanı toplayıp halkada tamam edelim.
“Ney inletir” dedik nay oynatır, Hak kelamı ise gönüllerde çerağı
yakar olumsuzu tez atar.
Sofralar açık, meydanda yerimiz seçik, dön dönebilirsen, yürü
Hakka gidebilirsen.
Bu öyle bir ateş ki ateşi içinde duyabilirsen.
Selam olsun Yunus verdi.
..................ara............
İlahi bilgilerin yoğunluğu içine girdiniz, her devrede yeniye kucak
açıp görev üstlendiniz, gün geçtikçe auralar olumlu enerjiler
yansıtmaktadır. Dünyanıza ve toplumunuza güzel enerjiyi
sunmaktır.
Sık sık kendinize şu eğitimi verin:
“Ben sevgiden var edildim, ben her var edileni sevmeliyim, sevginin
sonsuzluğuna ulaştığımda üst benliği devreye sokmalıyım”
Bu eğitimi her kes kendine verebilir, zorunludur.
Sık sık birbirinize iyi niyetle yaklaşıp ona dua edin, her kim olursa
olsun bütün insanlığın ve var edilmişlerin buna ihtiyacı olduğunu
sakın unutmayın. Her birimiz birbirimize emanet olduğumuzu
bilmeliyiz. Tanrının emanetiyiz bunu unutmamalıyız. Kendi
varlığımızın da emanet olduğunu unutmamalıyız. Kendimizi sevip
şükretmeliyiz, konuşan değil gören göz işiten kulağımız, marifet
elimiz hakka yürüyen ayağımız var, buna “şükürler olsun”
demeliyiz.
47ˇ
İlahi nurun ışıldaması nurda olmayanların size koşmalarını
sağlamalısınız. Mukaddes kitaptan örnekler verip var edenin
sözlerini sevdirmelisiniz, görevlisiniz. İhtişamdan uzak benlik
davasından vazgeçip onun için varsınız ve ona hizmet etmenin
huzurunu duymalısınız. Bu öyle bir huzur ki insanın ayaklarını
yerden kesecek içsel meknuzları dile getirecek bir huzurdur.
Bir çok dünyevi zaaflarınız var, bunlar niye var demiyorum,
dünyada yaşadığınız için bunlar gerekli ama baş edebilmeyi onları
daima geri planda bırakmanızı söylüyorum.
Safiyet içinde içsel güçlerin kullanılmasını öğretiyoruz.
Birçok rolleriniz var, her birinizde farklı farklı bu rolleri kendiniz
seçtiniz. Ve bunları hayata geçirmek zorundasınız. İster benimseyin
ister benimsemeyin, bu rollerin içeriği çok önemli, bunların farkında
olmanızı bizi var eden bizi nasıl değerlendireceğini bizler değil ona
bırakmalıyız.
Var edilenle var edenin arasındaki irtibatı sağlamanızı, her an o
gücün sizlerin çok yakınında olduğunuzu bilin, bunu hissettiğiniz an
uyumlama yapın, olumlama yapın. Dünyevi çıkarların
düşünülmemesini, öncelikle ruhi gelişimlerinizin daha da üst
boyutlara gelmesini dileyin, içlerinizdeki o mavi kuşu uyandırın,
harekete geçirin.
İlahi zevklerin peşine takılın.
Birçoklarınızda düşüncelerini devreye sokup karşılığını aldığını
biliyorum.
İçte uyumlama yapıldığında bu dışa da yansıyacaktır, ses tonlarınız
bile bu uyumlamanın içinde farklı bir frekansla çıkacaktır. Kendinizi
bilmenin bir çok ilahi sırların bilinmesini sağlayacaktır.
Dostlarım bir de şunu söylemek istiyorum, yanılmalar olabilir ufak
tefek yadsımalar olabilir, bu yadsımaların nereden geldiğini fark
etmelisiniz. Yücelerden de gelebilir, obsesiyondan da gelebilir, bu
ayrımı yapmalısınız, yapabilme gücüne sahipsiniz. Her görünen
duyulan ruhsal eğilimli olmayabilir, yüceye mal etmeyin, bunu
söylemek istiyorum.
Bu rengi gördüm şu rengi gördüm bırakın içinizde gizlensin.
Coşkusuz kalın, coşkusuz. Şimdi içlerinize dönüp içsel yolculuğa
geçelim.
Ben Harry Edwards, sizlerle birlikte auradan çıkacak enerjiyi evrene
gönderelim.
48ˇ
Yedi kişi yedi kapı yedi renk diyelim. Yedi sizlerin uğurlu rakamı
olsun şifada bunu kullanabilirsiniz. Şifacı dost. Yedi kişi yedi kapı
yedi renk, her kapı bir yapıya işarettir, insanın fiziksel yapısı yedi
renk de o yapının renkleridir. Bunları tekrarlayarak elini hastaya
sürebilirsin. Aynı anda yedi kişiye şifa verebilir.
Güçleri birleştirelim olağanüstü güzel anlar yaşayalım.
“LA İLAHE İLLALLAH NURU MUHAMMED ADINA BEDENSEL VE
RUHSAL HASTALARA İSA’NIN MUCİZESİNİ NASİP ET
İNŞALLAH”
(-NE: Kutlu doğum haftası diye bir şey var mı?)
Hazreti Muhammed doğdu, alemler nura gark oldu, güneşin doğuşu
bile bir başka zuhurdu. Kulun sevgisindendir, günler her gün
kutludur, her gün kutludur.
(-NE: İlahi ahlak mazhariyeti, Muhammed'in ahlakı ile
ahlaklanmamız mıdır?)
Yaaaa. Hiç şüphe var mı? Yok ki şüphe. Cihanda gelmiş olsun
böyle bir peygamber, ahlakı tamamlamış, dini tamamlamış, var mı
cihanda Muhammed'ten başka?
Sevdi, varlığa sevdirdi, kutluladı, müjde ile dünyaya gönderdi.
O ilahidir ilahi vasıflara sahiptir, ona erişilmez ancak onun
gösterdiği yola gidilir. İlahi bilgilerinden nasipleri derlenir, veliler
ondan örnek alır, onun yoluna baş korlar. Övgü ona, süphan ona,
ilahi sevgiler hep onadır.
Allah sevgisi olan Muhammed'i de çok sever. Muhammed'i seven
ilahi ahlaka mazhar olan insanlar böyle anlatılır. İlle edep, ille edep.
Gün güzel, gün yarından da özel, her kulunda bu ayrı sezer, sana
gün güneşlidir diğerine gün güneşsiz karanlık bir perdedir. Günü
herkes içinde yaşar, herkesin güneşi bir başka doğuştadır, gecesi
başka seheri bir başka. Güneşi ayı gözde değil al içine, hiçbiri
senden ayrı değil.
Olaya birde bu gözle bak nasıl görülür? nasıl hissedilir? Sonra sor
bana de velilere ömrünce kutludur, resulün doğum günü. Üçü beşi
beklemezler, o kutlu doğum üç beş güne sığdırmazlar, gün konmuş
neylerler, herkesin içindedir o, herkesle ayrı zuhurdadır o. Hangisi o
aşka uyar, hangisi o sevgiyi sunar herkesin içindedir o, herkese ayrı
zuhurdadır o, bunu böyle düşünün.
Haydi hoşça kalın, hoş olun sarmaşın, hoş olun düşmanı da dost
edin.
Allah’ın zatının iktizası
Sen hiçliğe soyun ki o sırra vakıf olasın, o öyle bir sır ki iktizasında
O'nda O olasın.
49ˇ
23.04.2010 Celse (Suzan Özyiğit-Narlıdere)
La faile illallah: Hakikatte Allah'tan başka fail, mürid ve kâdir
yoktur. Bu ise tevhidi Allah'ın fiillerinde ve sıfatlarında, vahdaniyeti
şeklinde anlayan bazı sufilerin tasavvurlarıdır.
La faili İllallah : Sıfat ve esmaları yoluyla fiillerin kendisi ve sahibi
yalnız ve sadece Allah’tır.
Selam Olsun,
Her tohum toprağa düştükte, rahmeti yağdıkta ilahi murat üzere
çatlayacaktır. “Çatlamayan tohumda vardır” dersen, bende derim ki
“her tohum istidadı nispetinde çatlayacaktır, özü ile fidanı
büyüyecek”.
Kabuğu kırdıkta dedik ya “özü ile fidanı büyüyecek”, şimdi dönelim
insanoğluna:
O kabukları insanoğlu da oluşturdukta çatlaması için Allah’a nispet
etmesi gerekir.
Nakıs halde değil nispet halinde oluşması gerekir.
Öz meydana çıktıkta ilahi murat hasıl olur, nereye dönse orada
Hakkı bulur.
Bir aynayı düşün, onu kırıp bin parçaya bölsen bin parçada da sen
görünürsün, ben görünürüm. Sen ben göründükte bunlardan geç,
ille de O görünür bunu bilmelisin.
Kul hangi veçhe dönse hangi veçhede olsa ilahi suret hep
onunladır.
Varlığı inkar edemezsin, varlıktan murat hakikati yaşamak
zorundasın; ahmak kul olmaktansa uyanık olman gereklidir, uyuyan
değil duyan olmalısın. Her veçhede sen O’nda, O’nu sende
bulmalısın.
Onikinin önemini öğrendiniz mi? Beşi insanda mevcut, yedisi de
insanda mevcut. Kabuk kırıldığında çıkacaktır meydana dediğim
işte budur.
Hangi seyirde kul hangi yolu izlemekte; kendinde mi? bende mi?
kişilerde mi? önce onu bilmeli.
“Yola çıktık” deriz, “yol açık” deriz, evet yol her kuluna her varlığa
açıktır. Yol bir değildir, niyetlere göre yollar oluşur, seçtiğin yol sana
ister cennet ister cehennem olur.
Güneş her kulunda ayrı zuhurdadır, fıtratı gereğidir. Her insanın her
varlığın şuurlu veya şuursuz, bilinçli veya bilinçsiz aldığı eğitim
yaradılış itibarı ile dünyaya gönderiliş hangi murat içinde ise seyri
öyle tamamlar. Bilemezsin ahadi seyirde midir? hakikati ilmiyede
midir? marifetullahta mıdır? İlahi emrin içinde mi yer almadadır?
yoksa dışında mı kalmadadır? Kul kendini bilmeli.
50ˇ
Oluşan sevgi bir yol açar, o yol önce gönülde gönülde seçilir, öyle
yürünür öyle yürünür ki Hak içinse zevki muhabbet oluşturur, halk
içinde ise buna vehm nefis devri denir. Bu yolun zahmeti dile
şikayettir, gönle yük külfettir, diğerinden ayırmak kulun istidadı
nispetindedir.
Devir keramet devri değil, devir ilahi ilim devridir. Bile bile gelinir
dünya evine, sonra döner kulu kimi cennet kimi cehennem evine.
Seyir gününde güzel olmalı, niyette kaynaktan geleceği bulmalı.
Sen bunu göremiyorsan bu yolu seçmen sana zahmet verir,
rahmeti uzaktır, hesabı ona göre yap.
Teslim ol, Haktan yana bak. Dilin sussun, içinden konuş, dost anlar
seni, duyar ne demek istediğini. Yum gözünü, seyreder iç göz seni,
seyrettirir rabbim dilerse her güzeli.
İlle de bir şey göreyim diye sakın pazarlığa girme, sen seyrini
tamamla, sende oluşacak sıfatı belirle. Sana cemal perdesinden mi,
yoksa celal perdesinden mi görünecek? ona hazırlan.
Selam olsun, selam olsun, kim olduğum sorulmasın.
Dosta dost ayandır, ayna onda batındır.
Bir ilahi bilgi gelirse gönle dil ona hayrandır.
Dinle beni dost dinle söylediklerimi, ister not al yazsın kalem
kağıda, istersen gönle kaz kaydet. Gönül kitabında bir gün yeri gelir
açar okursun, dosttan dostadır der sende dostlarına öyle sunarsın.
Ne masaldır ne hikaye, Allah izin vermese konuşanın sözleri olur
hep beyhude.
Bir bir ettiler sözleri, derlenip gül ettiler elden ele verdiler müjdeleri.
Ne nam kaldı,ne kisve, bir tek can kaldı ona nispette.
Dosta selam olsun, dost hakikati tevhidi gönlünde bulsun.
“Çözemem” dediğinde izin gelirse bir el çözer onu, taşıyamam
dediğinde yükü hafifletilir rabbim taşıtır onu.
Omzundan ötede duman kalmasın, duacı ol ki yoluna taş
konmasın, sabrın ile dayan Allah’a sonra hayıflanacak sözün
olmasın.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Faili İllallah, Faili İllallah, Faili İllallah
Faili İllallah, Faili İllallah, Faili İllallah, Faili İllallah
Hak Muhabbet Muhammed Resullulah.
HALKA HALKA OLDU ERENLERİ,
BİR KALEMDE YAZDI SÖZLE GELENLERİ.
HER BİRİ ÖĞÜTTEN ÖĞÜTTÜR,
BİLENE MİNTAN BİLENE GÖMLEKTİR,
51ˇ
BİLMEYENE İNANIN KÖTEKTİR.
ALABİLDİĞİNİ AL KOY GÖNLÜNE,
YANABİLDİĞİN KADAR YAN. “İLAHİ AŞKTIR” DE, ONA DA YAN.
İHVANLAR İLE BİRLİĞİ KURDUK, SELAMET EHLİNE YOL BULDUK,
O YOL GÖTÜRÜR BİZİ İLAHİ ZATA,
ZAHİRDE OLANLAR İLE BAĞLANIRIZ MAKSUDA.
Selam olsun, sormayın kimim.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Faili İllallah, Faili İllallah, Faili İllallah, Faili İllallah
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Selam olsun,
Ayrı ayrı olsa da renklerimiz Hak libası giyer, ya tende ya canda
görünürüz.
Bin bir emel, bin bir umut ile geleceği hep güzel bekleriz. Bilemeyiz
ki beklediğimiz geleceği de bizler şekillendiririz.
İfrata kaçmadan yola aşina olalım.
Sevgimizi taşırmadan gönül kaplarımızı dolduralım.
Her yerde rabbimizin bizi izlediğinden emin olalım.
Suları “Allah, Allah” der de çağlar.
Kur’an her yaprağında açana surede suretini gösterir.
Her ayet bir olay, her ayet bin bir zerreye hitaptır.
Okunanı dokuyor isen münhasır kuldansın, “âmin” deyip geçiyorsan
istenileni bilmeyensin.
“Fatiha Kur’anın kalbidir” derler, gönülden katılır şüphe yoktur bilin
deriz.
Fatiha’nın kalbi de “Besmele-i Şeriftedir” bunu da biz deriz.
“Besmele-i Şerif’in kalbi de başındadır” bunu bilin isteriz.
O zevki bildi isen okumanın hazzına doyamazsın.
Her dem yeniye soyunalım, eskiyi silip yeniye kapılar açalım.
Haz veriyorsa halkayı birçokları ile kuralım.
Gün gelecek dilediğin sana yüzünü gösterecek.
Gün gelecek topladığın dostlar ile ismin zikredilecek.
Bir araya gelip de ilahi zikir ile meşgul olalım.
Günün birini de zikir ile açıp zikir ile kapatalım.
Zikirsiz ibadet olmaz, ibadet ise zamansız yol bulmaz.
İsmini bildi ise kul bunları ayırmaz.
Zandan uzak hazla yakın olalım, her arınan duygular ile gönle
huzur katalım.
Bir mintan bir mintan daha hakiki yolun yolcusu olmaya
hazırlanalım. Haydi eyvallah.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
52ˇ
07.05.2010 Celse (Birgen-Necdet Emekli)
Selam olsun,
Günler geceler hayırlara yönelik çemberler oluştursun.
Gayrı sefer vakti geldi seherde hazır olalım, kandil yandı yürekleri
aydınlatalım.
Dost eli birdendir, bin bir elleri tutmak ise O’nun “ol” dediğindendir.
Seyrindeyiz, ilahi huzur ile sana seninle dönmeliyiz.
Yüz sürdük, “Allah” dedik de kandili yaktık, içini yandırdık.
O öyle bir uyanış o öyle bir yanış ki cümleyi ihsan ile O’na
yönelttik.
Açtı kervan yolu, yürüyelim O’na, ilahi nura doğru.
Hüküm tüm var edilenedir, o hükme boynumuz kıldan da incedir.
Yunus verir sözü, aşk ile dağlamış gönlü gözü.
Hep bir yanış hep eli göğe açış var ki O’na koşuş, “gelin birlik
olalım” dedik, kurda kuşa niyazlar gönderelim, topluca olup da
sehere dek “Allah” diyelim.
Kuran’ı okursun, “amin” deyip geçme, “indir Allah’ım gönlüme” de,
zevk et.
Anla ki okuyasın, bil ki dokuyasın, öğren ki sende cümleye sunasın.
Selam olsun.
Yol uzun değil çok kısadır bilinsin, bugünden yarının hazırlığı
yapılsın, öylece beklensin.
Dilini uzun değil kısa tutmalısın.
Yol münasiptir yürüyene, türlü türlü bilgilerle Rabbim bizi süsleye.
Meydan açıktır er bekler, günde adına edilen dualar döner dolaşır
da yine sana döner.
Her veriş candandır bilene, Hak bilgisinden uzak olursa dönüş, canı
dünyada iken zehredene yazıktır bilesin yazıktır.
Ne gün görür ne gün gösterir. Bilse yolun başını sonunu, dile tövbe
verir, ömrünce niyaz eder durur.
Bilse bilmese haydi selam olsun.
Ağah olunsun. Bir’liğe attık adımı kuruldu sofra önce “Allah” denilsin
sonra “Allah” ile noktalansın.
Düzenim bozuldu diyene sözüm, düzen bozulmaz sen bozmadıkça,
bir kapı açılır önüne sen ümitten ümidi kesmedikçe.
Selam olsun, yazılar sayfalarda değil gönüllere dokunsun. Selam
olsun,
Hayır vaat edene hayırlar olsun, şerden söz edene sizlerden ırak
olsun.
Dualar edelim, Bir’lenelim, “Allah” diyelim.
53ˇ
Gönüller yumuşamadıkça bu ilahi planda olmaz yerin, gözler
Haktan gayrısını silmedikçe o nurun zevkini tatmaz bu gönül.
Çık yollara vur kendini dağlara, çağırılmazsan boşunadır
yorgunluğun.
“Gel” sesini duymalısın, Hak murat etti ise sen o zevk ile
yanmalısın.
Koş koş ama nereye? o sevginin buram buram tüttüğü yere,
sadece oraya.
“Amin” diyelim, ülkemize huzur selamet, bütün dostlara başarı ilahi
hikmet ilahi nimet dilerim. Allah’ım her sınayışta sınanmalarına
yardım et, bilmediğin şeyden sınanmak Allah’ım bunu bizlere uzak
et.
Hoş olun, hoş.
Dostlarım selam gönderiyor, bizden de onlara olsun. Sizde
selamlarınızı gönderin.
………….ara………..
Mevlana’yım ben,
Sohbet verirse zevki sefayı, hiç durma yaz çeksen de cefayı.
Var gönül zikre, olacak ille de planın gereğidir bunu belle.
Zikir eylemezsen çalınmaz gönül kapın, ünlenmezsin olmazsın
O’na yakın.
Aldın desturu, oluşturdun Hak üzere fıtratı, O hazırladı, O fıtratı
sende oluşturdu, sen gereğince bildiğince koru onu, sana verdiği
ilahi hediyeyi.
Birçok kapı çalınır, bir arayış içindedir. Oldu isen Allah’a nispette
kalmazsın elbet nakıs halde.
Şefaat dilersin “ya resulallah şefaat eyle” der duanı edersin,
münhasır kul oldukça şefaatten murat gönül bağıdır, bunu hiç
unutmayasın.
Sevdiğinle sınanırsın, sevmediğin ile sınanırsın, sen o yüce
peygambere gönül bağın kuvvetli ise, onun ehlibeytine tarifsiz sevgi
nispette ise, zaten şefaat içinde döner dolaşırsın.
Zandan uzak kisveden uzak kalalım, “yapıya uymaz” deyip de kapı
ardında bırakalım.
Yapımız Hak yapısıdır, ne kin ne nefret ne zan ne tanı yaraşmaz
ona. Kul bunların ilahi hikmetini bildikçe davetiye çıkarır önce resulü
o sevdiği kuluna. Bunu bilesiniz, davetiyeyi alan gelmiştir, sofrada
yerini almıştır, bunun için şükretmelisiniz.
Kayıttandır bilinsin, “Allah’ım” sizler ile bilmeyenleri de eğitsin.
Allaha ısmarladık.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
54ˇ
Bol bol şükür, bol bol zikir, bol bol niyaz, bunlarla birlikte olalım.
Ziyafet sofrasına olduk konuk, post yayıldı hak edelim inşallah.
Döne döne buldu isek bu kapıyı, O’nun murat ettiğidir, buna da
“elhamdülillah”.
Soy sop aranmaz bu kapıda, ne olursan ol gir sende o yapıya.
Zahirde sızlanırsan koş batına, aşk tecelli etsin her zerrende.
Satıhta değil daima O’nda olalım. Akılla değil gönül ile yol bulalım.
Kendimizden başkasını irşat etmeye kalkmayalım, bu yanlıştır bunu
bil sakın unutma.
Bu ziyafet sofrasındayız, şükürler olsun, sofraya konan bu
yemeklere hamd-ü sena olsun.
Bir gün sorarsa rabbim neyle aldınız neyiniz ile buldunuz, şahit
isteriz bizler şahidiz bunun için, şefaat olsun.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Kuran’ı sevin sevdirin, ilk vazifenizdir bunu belleyin.
BİR HİÇ OLDUM, YOK KEDERİM,
SARILDIM ALLAH’a ELHAMDÜLİLLAH,
ALLAH ALLAH HAK SÜPHAN, LA İLAHE İLLALLAH,
NE DERT NE KEDER KOMAZ BENİ YABANDA,
ÇIKTIM O SEFER YOLUNA, DİYELİM ELHAMDÜLİLLAH,
ALLAH ALLAH HAK SÜPHAN, LA İLAHE İLLALLAH,
55ˇ
09.05.2010 Celse (Safigül Seyhanlı) Figen'den
Yapıdan yapıya farkımız vardır.
Kapıdan kapıya geçiş işareti aldığımızdandır.
Her yazı kelamın aynası, her ayna mazhariyetin esası.
Bunu bildi isen uyanıştasın. Şüpheden uzak elbet yanıştasın.
“Gel gitme kal” derim, gönlüm gözüm arar seni, sende benim gibi
yan derim. Sözün aykırısı olmaz. Hak muhabbetinden ayrı keyfe
dalınmaz. Her ne arar isen Hak muhabbetinde ara. Soyun sopunla
Hak seni ünlemez. Gönül yapın ona yakındır. Ağacın gölgesi ise
sana kucaktır.
“Gel gitme kal” demem ise Hak muradıdır. Birlik adına ahitleşmişiz.
Ruh bedendeyken bunu bilmişiz. Sevgimiz, muhabbetimiz, gönül
yakınlığımız ondan imiş. Bundan gayri dostluk erenlere haram imiş.
Hal hatır bilene vargit çal kapısını. Hal hatır bilmeyene, gönül
incitene varma, çalma kapısını. Sen hizmet biliyorsan onar onun
yapısını. İşte bilgelik, işte dervişlik, işte hizmetlilik.
Selam olsun...Can Dudu sizlere can buldursun.
La ilahe İllallah Muhammeden Resulullah.
Gönül diyarında elsiz ayaksız gezersin. Nerde duraklasan bizlerle
yüzyüze gelirsin. Haşmet nedir, pullu kaftan nedir, bilir misin? Onun
ölçüsüne girer misin?
“Girerim” dersen de sen onu önemsemezsin. Ne haşmet gereklidir,
ne pullu kaftan. Bir yamalı hırka birde yol aşinalığı bu canda
oldukça, “deryada bir katreyim” demen, özde olanı ifşa etmendir.
“Ben O'ndanım, benlik adına O'ndayım” dedikçe yok olmalıyım..İşte
zerre sen, işte katre sen...Her halde yanışta, her verişte kanışta,
her alışta uyanışta olduğunu bilmelisin.
Beden yorgun olabilir, ruhsa ayakta. Gönül gezginliği talep etmiş,
Dünyayı gezip dolaşsan hepsi beyhude. Vargit yüceler yücesine,
gez toz geceden sehere... Gördüğün her güzelde bulursun kendini.
Duyduğun her seste çağırırsın erenleri.
Aldığın her bilgide gösterirsin özündeki güzeli. Bu da yeter sana...
“Ne ile ölçülürsün, ne ile sınanırsın?” Düşünme koy bir kenara.
“Neyi diliyorsa öyle ölçer biçer beni” demelisin.
Kimi deryaya bakar, orada olduğunu sanır.
Kimi deryadan uzak, dalmak için gecesi gündüzü duadadır.
Kimi deryadadır ama! Gözü hep deryada olmayanları arar.
Kul kendini bilmez, kendinde olanı asla ifşa etmez.
Her olay geçişe hazırlar seni. Her menzil ona yaklaştırır seni.
La ilahe İllallah Muhammeden Resulullah.
56ˇ
21.05.2010 Celse (Ülgen-Perihan-Fikret Kiremitçi)
Selam olsun,
geceler hayırlarla dolsun seherlere akıp gitsin, güne çıksın da her
var edilene “nasibin” desin versin.
Her sütunun bir görevi bir hikmeti birde nimeti vardır, o sütunların
her biri bir hadiseyi anlatmaktadır, nerede dersen Mekke-i
Mükerrem'dedir. Sütunun biri hazreti peygamberin ehlibeyti ile olan
muhabbeti, diğer sütun ise ilahi zikrin teveccühün yeri ve .
(-AÖ: üçüncüsü?)
Kaç üçüncüsü..!
(-AÖ: Hangi sütunları söylüyoruz biz? Kâbe nin içindeki mi, yoksa
etrafındakilerden mi?)
Evet etrafındakilerden. Çok sütun var çoook. Hazreti Aişe'yi, Hazreti
Fatıma'yı, Hasan'ı, Hüseyin'i, Ali'yi. Her biri anlam ifade etmektedir.
(-AÖ: Ama onlar Osmanlılar zamanında yapıldı.)
Her şey önceden plana dahil edilmiş, sen bu günkü şekline ne
bakarsın..!
Zamanı geldikçe üçer üçer vereceğim.
Siz gördüğünüz bildiğiniz için ne anlam ifade ettiğini kolay
anlayabilirsiniz.
Umarım bütün dostlar burayı ziyaret etsin, ilahi aşkla dolup tekrarını
dilesin.
Üç defa ilahi emir üzere gidilir, gel çağrısına uyulur da el açılıp
şükredilir.
Önce yapılması gereken bütün güzel fiilleri niyetleri gitmeden önce
yapılması farzdır. Bazı şeyler ihmale uğrar, gidersen o kula
zarardır, bilerek duyarak hissederek gidin. Öncesinde yapılması
gereken bütün vecibelerin yerine getirilmesi farzdır ve şarttır.
Her konuşulan bir makam üzeredir, neyi konuşursa konuşsun
insanoğlu her konuşmada kendisini anlatır. Hangi makamda hangi
mertebede olduğunu anlatır. Anlatır, kimine dinletir kimine
dinletemez. Ehil olan onun nerede olduğunu pekiyi anlar.
Konuşmalar ölçülü ve dikkatli edilmeli, kulaktan dolma hiçbir söz
doğruluğuna inanmadıkça bir başka dosta anlatılmamalı, ola ki o işi
kaynağından öğrenmiştir, onun için de her şeye inanmayın.
(-AÖ: Akıl ve gönül süzgeci devamlı olmalı.)
O her an devrede olmalı. Her söylenene “eyvallah” dersen yolu zor
bulursun. O ışık Allah tarafından kuluna hediye edilmeli, davetiye
önce ondan gelmeli, kulundan değil.
(-AÖ: Buna da istidat diyoruz değil mi?)
57ˇ
Hiç şüphe yoktur. Doğru yerde olduğunuzu teyit ediyorum, doğru
insanlarla bir arada olduğunuzu görüyorum.
Şuna inanıyorum, şunu çok iyi biliyorum ki maddenin olmadığı
yerde buram buram mana tüter. İşe madde karışınca o mana da bir
çare devre dışı iter. Önce bunun için “şükürler olsun” diyorum.
Karşılık beklemeden vermeyi paylaşmayı iyi bilenlerle bir arada
olduğunuza şükrediyorum. Kimiyim???? Selam olsun dostlarım,
selam olsun.
Ayyuka çıksa da sesler seni duyan varsa şüphe yok ki umut vaad
eder.
Her canda o ilahi tecelli zuhur etsin diye beklersen mümkün değil,
mümkün değil.
“Ne düştü de toprağa çatlamadı” demem daha önceki yazıda da
verdik, çatlamayabilir de. Birde dönüp insanoğluna bakın, kimi
“Allah” der kimi ondan uzak beyhude gezer.
Sizler sözleşmelerinizi yapmışsınız, bir gün zamanı gelecek o güzel
zamanda bunlar su yüzüne çıkacak. “Şükürler olsun” demelisiniz.
Sefer hazırlığı seher hazırlığı hep veriliyor, siz yola mı çıkmayı
düşündünüz?
Seher çok önemli bir vakittir, bunu veliler çok iyi bilir. Muradımız
ona alıştırmaktır. Ona alıştın mı bu seher tekÂmüldür. Her seherde
yaşarsan o anı bilerek hissederek, sefer zuhur eder, ona da
tekâmül denir.
Sonsuza uzanır elleriniz hep o ilahi müjdeyi beklemekteyiz. Bir gün
gelecek ki hep bir yanışta hep bir arayışta olacak insanoğlu,
“nedendir?” diye sorma her güzel şeyde dahası, dahası istenecek
ondandır bu yanış ondandır.
Firkat var, vuslat var, vahdet var. Her birinde ilahi tecelli farklı farklı
zuhurdadır. Hepsini yaşamalı kul, yaşamak zorundadır. Kimi haktan
uzaktır firkati ondandır, kimi yavrudan uzaktır firkati ondandır.
Mutlaka firkat içindedir, mutlaka vuslat içine girer. Bir de var ki o
hep vahdeti yaşar. Hep O'nunla olmak ister. Allah'ım bizi firkatinde
komasın, aşkımız sevgimiz birliğimiz O'na olsun. O'ndan gayrısına
bırakın ne olursa olsun. O!ndan ayrı olmayalım, onun ki çok acı
O'nun ayrılığı çok acı.
Veysel söz istedi, umduğu yerdedir bunu belledi,
bir asa bir lokma hak için Hakta olmayı diledi,
Gelene güldü, gelene niyazını gönderdi,
Her var edileni şartsız sevdi karşılığı yine sevgi oldu,
58ˇ
ilahi aşkta can bulmak pek aladır, dünyevi halde can buldum
diyenler yoklukta yokluğa gitmekteler.
“Paran yoksa manevi zenginlik neye yarar?” diyenler, manevi
zenginliği hele bir tat ki maddeyi silip götürenler, Allah'ım o huzuru
önce o ilahi huzuru gönülden çıkartma yarabbi diyelim.
Bir gün zikredelim. Bunu daha öncede verdik, ne olur bir gün
zikredelim. Allah için halvete girelim, halvet olalım. İç içe, can cana,
el ele gönül bağı ile bağlanalım.
Bağlıyız elhamdülillah ayrı değil, bunu ifşa edelim.
Selam olsun
(-AÖ: Bu birlikte yapmayı düşündüğümüz zikir çalışmasında siz
bize yol gösterir misiniz?)
İstediniz göstermedik mi?
.................ara.........................
“Estağfurullah el azim” (zikri 99 kez çekildi ve bitiminde AÖ
tarafından şu cümle söylendi)
Muhammeden Resulullah, biadedi ilmillah, selaten dayumeten
bidevamı mülküllah.
La ilahe illallah (zikri 99 kez çekildi ve bitiminde AÖ tarafından şu
cümle söylendi)
Muhammeden Resulullah, biadedi ilmillah, selaten dayumeten
bidevamı mülküllah.
DUA
Allahım,
Senin adını anarak, şefaatini umarak, bu yolda yolculuğumuzu
tamamlayarak, dini tamamlayarak, bütün vazifelerini bize
yüklettiğin birçok görevleri layığı ile sana geri döndürmeyi bize
nasip et.
Zikrimizi peygamberin zikrine eşit eyle.
Bu eşikte bize kapıyı açmayı nasip eyle.
Bu ilahi emir üzere sana seninle dönmeyi, nurumuzu
harcamadan sana varmayı nasip et. AMİN.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Bu zikri daim yapın.
59ˇ
04.06.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun,
Selam diye diye girdik haneye., tevhid temelini attık, cümlemiz
diyelim elhamdülillah.
Günler günlere hizmette, her var edilen o günlerin içinde himmette.
Selam olsun.
Bir sütun daha diyelim. Dedik ya “her sütunun farklı görevleri var”.
Şimdi bu görevleri sizlere diyelim:
Sahabelerinden biri Bedir savaşında müşriklerle birliği kurup
peygamberimizi yüzüstü bırakmıştır. Bütün sahabeler buna çok
öfke duymuş, peygamberimiz ise onları telkin ile yatıştırmıştır. İsmi
Ashabül As.
Ashabül As bu yaptığının ne Hak katında ne de resulün yanında
yeri olmadığını bilmiş. Hatasını affettirebilmek için sahabelerin
yanına gelip “ beni bu sütuna bağlayın. Hem ilahi af, hem de
resulün affı olmadıkça bu bağı çözmeyin” demiş. Sonra yüce
yaradan 7 gün sonra Maide suresinin 12.ayeti ile affını bildirmiş.
Peygamberimiz “çözün onu, Allah affetti, sizler de affedin” demiş.
Çözmeye gidenleri “beni imse çözmesin, peygamberimiz
Muhammed beni çözerse af olduğumu o zaman anlarım” demiş.
Peygamberimize söylenince Ashabül As’ın isteği, peygamberimiz
sabah namazına giderken önce onun düğümünü çözmüş ve
böylelikle bu sütunun adı Ashabül As sütunu olmuş.
Bir sütun daha vardır. Orada Hz.peygamberin ve ashabları ile
birlikte duaların ve zikirlerin yücelere ulaştığı yaşanan bir andır. Bu
sütunun adı ise Sedr-eyl sütunudur. Sedr-eyl.
Hz. Ayşe’ye ait de sütun vardır. Hanımları toplar, onlara kuranı
kerimden ayetler okur.
Şimdi diyeceksiniz ki “biz bu sütunları bilmiyoruz, hiçbir yerde
bulamıyoruz.” Fiilde değil manada bil, resulünden değil İbrahim’den
bil. Umarım yeterlidir.
Bir sütun daha vardır, sahabelerin peygamberimizi korumalarıdır.
Hep o sütunun yanında korumaya alınmıştır. Hepsi böylelikle adları
almıştır. Daha niceleri vardır.
Onikidir köşeli, kabesi, her sütun birbirine bağlıdır, işte o resulün
merkezi.
60ˇ
Bir çok pencereleri vardır, bir çok kapıları. Her kapının makamı
diğerinden ayrıdır. Her pencerenin makamı hepsi farklı farklıdır.
Baki kapısı, kadın kapısı, daha niceleri.
Bu kadarı yeterli ise yine veririz.
“La İlahe İllallah” Mekke-i Mükerrem’de tecellisi zuhur etmiştir.
“Muhammeden Resulullah” Medine-i Mükerrem’de tecellisi zuhur
etmiştir.
“Allah Allah, ille Allah, Muhammeden Resulullah”
İhramda olun. O ihramı kuşandığınızda Muhammed sevgisiyle
dolanın. Yaşayın, bilerek yaşayın, bilmeden çıkma yola. Önce
bunları bil, öğren, işte o zaman zuhur eder manası sana.
“Hak Hak” diye gidilir o mukaddes toprağa. “Allah, Eyvallah, eyvah”
diye dönülür, ayrılmak istemez canın ondan yana.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Şimdi ara verelim.
Yine söylüyorum; fiilde görülmeyebilir mana da, Muhammed’den
değil İbrahim’den bu yana.
Hz. İbrahim’e selam olsun. Hacer kutlu kadındır. Ondan doğan
çocuklar İslam üzerinedir. Sare’den doğan çocuklar işte İsrailler’dir.
Aynı babanın çocuklarıyız. Soyumuz sopumuz ayrı değil.
Selam olsun, selam olsun.
Muhyiddin Arabi serdi sözleri önünüze. Her sözde gizem değil
açıklık arayın. Çıkın üst düzeyler. Selam olsun, selam olsun, şifa
verelim.
(-AÖ: benim bir isteğim var. Burada bir sütunun görevini açıkladılar.
Örneğin AshabülAs sütunu. Bunun hikmeti ve nimeti hakkında bize
bilgi verebilirler mi?)
Af sütunu af. Cezayı hak eden her kul kendini oraya bağlar, kendi
hükmünü kendi verir.
(-Anladım, çok güzel.)
Siz beklemeyin, Yüceye kalmadan bizzat burada görülüverir.
(-AÖ: Bu da o sütunun ezoterik bilgisi oluyor.)
Bunu anlayın, bilin, canlandırın o sütunları.
(-AÖ: Bu sütunlar şu anda fiziksel olarak da var değil mi?)
Bu kadar çokluğu fiilde göremeyebilirsiniz, mutlaka görülecektir, her
şey meydana çıkacaktır. Bu hiç unutulmasın. İbrahim’in koyduğu
kerpiçler güne çıkıp kendini gösterecektir. İsmail’in de çok emeği
vardır Kabe’nin oluşumunda. Selam olsun onlara. Evvel babamıza
selam olsun.
61ˇ
Bir çok Adem’ler evvelden gelmiş geçmişler. Bir tek Adem’in
olmadığını önceden size bildirmişler. Bir çok Adem’ler geldi geçti.
Haydi her birinize selam olsun, Allah aşkınızı doruklara çıkarsın.
Kim ne derse desin, kim yazıya söz ederse etsin, bundan hiç
üzüntü duymayız. “Allah’ım gerçekle kucaklaştır onu” deriz.
Sözümüz budur, incinmeyiz, kimseyi de incitmeyiz.
……….ara…………
“Nur ile geldik, kalan nur ile geçeceğiz.
Hidayet nasip oldu ise o köprüleri sevinçle geçeceğiz.
Yolumuz akıl ile değil, gönül iledir.
Sevgimiz zümreye değil cümleyedir.
Sildik hataları, birledik atağları, böylece tez attık kayguları” dedi,
Kaygusuz söze girdi.
Bilgimiz sonsuzdur, pay almaya bakın.
Görgümüz perdesizdir, gölgeden kaçın.
Dikilen fidan ağaç oldu, gölgesinde tefekküre dalın.
Besmele ile atılan her adım şüphesiz nura vardırır kulunu.
O yol zorlasa bile kulunu atmıştır ya kayguyu yolu düzlükte görür,
umut ile menzile varır.
“Eğitiveririz” demelisiniz, eğitenlerden murat almalısınız.
Tevhidin esasına gönül uydu ise muhakkak bir kapı açmalısınız.
Her can bir yapıdır, her kapı ise Hak yolunun duraklarıdır.
İlim mutlak gereklidir. İlim irfanı beslemeli, irfan ise seyri sülük
yolunu süslemeli.
Olaya hata diye bakma, hatalıyım diye de kendini günahta sanma.
Bilmeden yapılanın hatası olmaz, bilip de yanlış yaparsan atalar
sen de kalmaz.
Verdin ise hastaya el önce oku Hak kitabını.
Hak’tan al desturu, beklentisiz ver elini. Böyle oldukça mutlak şifa
bulunur. Her elini verdiğine Kuran’dan nasip verilir.
Bilmeyene öğretmeli, bilenleri bilmeyenlere sefer etmeli.
Bu yol böyle aşılır. Oturduğunuz yerde sohbet etmekle değil.
Bilenler bilmeyenlere sefer etmeli.
Kuranı elden ele gezdirip cümlede o Hak muradını birlikte pay
etmeli.
Geceniz hayırlı olsun. Kaygusuz selamını duasını sizlere katsın.
Allah’a emanet olunuz. Bu sofra açık tutulsun, kapatmayın.
La ilahe illallah, Muhammeden Resulullah.
62ˇ
Şimdi ilahi zikir. Önce “Suphanallah”, sonra “Muhammeden
Resulullah”. Önce tövbe unutulmasın. Her sofrada bu zikir mutlaka
yapılsın. Zikri daim olmaya bakalım. Hak öyle murat eder, O’nu
hoşnut edelim.
Camların(Bilgisayarın/internetin) arkasından bilgi almak seni
kaynağa bağlamaz.
Elinde Hak kitabı varsa ondan bundan ders sorulmaz.
Şifa onda, sevgi onda, paylaşma onda, hikmet nimet onda,
delaletten uzak hidayet onda. Tivalet ile değil hidayet üzere
okunsun. Her okunan mutlaka gönlünü açmayabilir. Açmaz ise
elden atma, ona öyle bir sevgi ile sarıl ki kendi gerçek sevgidir. O
ilahi kapıyı perdeyi bir gün kaldıracak. Hak nazlıdır, naz O’nda.
Kulu nazlı olursa vuslat O’nda.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
(-Allah’ıma şükürler olsun.)
Duydunuz mu dediklerimi?
Üç satırdan sonrası açar gönül kapısı, üflenir kulağına,
makamdandır o ses. Gönül yapına göre gelir, her duyduğun doğru
değil, onu sen bilmelisin, iyi veya kötü sen ayırt etmelisin. Ses
gelirse kulağına “hoş geldiniz” de, iyidense huzur yayılır gönlüne.
Kötü ise, sıkıntıyla gelirse kulağına “hoşçakalın, hoşolun” de. Her
bilgi gönül kapınıza göre gelir, o kapıda ölçü Hak muradı ile ölçülür.
Nedeni niçini sorulmasın. Her musibet hastalık bilsen ki sende ne
kötülükler temizler, ceza değil mükafattır bilinsin.
Ve cezayı çeken o neylesin, onun sabrı yolunu açar, onu bilmelisin.
Haydi hoşçakalın can dostlarım, sofra kapanmasın, iyice bakın.
Sananda sana (Eyüp) sorar. Bilerek dokun hastanın tenine. Önce
duaları tamamla, niyetini hastaya hissettir. Bu hissi geçiremiyorsan
hastanın alacağı yoktur. Beklentisiz, sevgi ile böyle yaklaş.
Duygularıyla derince halleş, onlar çok mühimdir. Hasta hasta
olduğunu unutmalı yanında. “Ben biliyorum” demekten sakın.
“Enerji dağıtıyorum” demek büyük günahtır, tehlikedir, bunu sakın
unutma, hoşça kal.
63ˇ
18.06.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun.
İlk kapı kuluna davettir, ikinci kapı istidada nispettir, üçüncü kapı
kula halvettir, dördüncü kapı mutlak kesrettir, beşinci kapı vuslattır.
Bu da beden makamları, ilahi tecellinin zuhur ettiği yapılardaki
kapılardır.
Kalem alsan eline, sözler dökülüverse diline, talep varsa sebil olur
sözler serilir önüne. Talep yok ise kesilir, kesilir onlar çekilir ya
geriye. Çekilmeden verelim.
Kapılara geldiniz, yapılara göre seçim belirleyelim. Öyle gönül
olmalı ki Hak tecellisinin orada zuhuru görülmeli. Miracı yaşıyor ise
kulu cem-ül cem o makamda birlenmeli.
Dostluğa sadakat gerekli, olumsuza hal ile dayak gerekli. Sakın dile
verme hatalarını bırak kalsın kendinde, mutlak bulur doğru yolu.
Olmadan meyve düşmez ya yere, kimi erken olur kimi geç, erken
olan güneşe yakındır, gölgede kalan ise olumu geç de kalır.
“Her zerre bütüne hizmet” dedik, bu hizmet hep biri birine yücenin
ilahi emri üzere.
Davet gelmeden çıkılır mı yola? önce bunu düşün ey dost, çırağı
yanmıştır gönül mekanın da, ondan sana aratır, sultan nazlıdır.
Arif ile alim bir meydan bulur, bu meydanda yeri almışlar onlara
sofra kurulur, sofranın ucuna da cahil oturtulur. Arife sunulan aşı
“önce dostlar yesinler, kalan bana nasipse yerim” der. Alime
sunulan aşı “dağıtın fakir fukaraya oturtun sofraya” der, irfan gönle
inmiştir ilahi isim onda zuhur etmiştir. Bir de cahile sormuşlar “sen
ne yaparsın?” “Ben bir şey bilmem, konulursa önüme önce kendim
yerim”. İşte aradaki fark budur, bilenle bilmeyen bir midir?
Ayeti kerimedeki işin aslı hakikati budur. Birçok örneklerle sunulur,
insanoğlunun gözüne seriliverir. Her konuda kendinden önce bir
başkasını düşünmelisin, “önce benim” dersen bil dostum çok yanlış
edersin. Bunu nasıl yok edeyim dediğinde gök kubbe açılır, sana
yardım gelir, uzatılır el onarır sendeki olumsuz hali; dedi sözü
BEHLÜL'üm verdi.
MERKEZ devir aldı, önce söylenenler için seyre daldı, bir tefekkür
gerekir bu sözler üzere. Ben söz söylemem, söylenecek ne varsa
Behlül'üm zaten söyledi der çekilir bir kenara, derin derin dalar.
O'nda olur onda. Selam olsun, bu verilen okunup üzerinde
düşünülsün.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
“Ya Şafi, Ya Bedi, Ya Gani” Önce TÖVBE Sonra bu zikir zevk
edilsin. Şimdi şifa duası yapalım.
Zikir; eterik bedenle fiziksel bedenin uyumlanmasıdır.
64ˇ
(-AÖ: Seher vakti duyulan kuş seslerinin (martı) bir anlamı var mı?)
Sefer niyet ile edilir, seher ise imana davet edilir. O sesi duyup da
uykuyu böldü isen, martılardan gelecek ilahi sesi dinlemelisin. Dön
içine içinde oluşan halleri belirle. Gün gelecek dilerim ne dediğimi
anlarsınız, her görevlinin insanoğluna söyleyeceği birçok mesajları
var bunu hissetmelisin. Dön içine dön, yaydığı huzur ile dal
tefekküre, çünkü yüceden gelir kuluna emir üzeredir. Neyi istersen
o gelir, istemesini bilmelisin, onu dil ile değil gönül ile istemelisin.
(-Furkan suresi okundu, ayetlerin açıklaması incelenmelidir.)
------------ara---------Her sütunun farklı farklı görevleri var, bu görevlerin istidadı
nispetinde olan kullara verdiği birçok öğreti var. Sütunlar neden
çeşit çeşit denildiğinde Hakkın tecellisi nerede ne şekilde zuhur etti
ise o öyle isim almıştır, umarım yetmiştir sizlere. Muhabbetinde
ashabı ikramın peygamberden öğrenecekleri birçok öğretilerin
sohbet halinde sunulduğunda mutlak ilahi tecelli zuhur etmiştir. O
sohbetler böylelikle devam etmiştir. Tövbe sütunu var eshab ül,
onun hikayeside var. Bu size neyi anlattı? Kendi hatalarını gören ve
hükmünü veren kişi mutlaka erdem sahibidir. Zaman zaman
sizlerde kendinizi öyle sütunlara bağlayabilirsiniz. İlle direk
bulmanız şart değil, size daha neyi anlatayım, her sütunun tecellisi
ayrı, miracı ayrı, attığı her adımın hangi mahalde ne olacağı ilahi
planda ayrı. Ayetler de farklı yerlerde farklı olaylar karşısında teker
teker inmiştir. Hiç düşündünüz mü? Tecelli nerede ise orada özel
isim almıştır. Şimdi sizleri Allah'a emanet ediyorum. İlahi şevkinizin
zikrinizin daim olmasını, o bütünlük içinde olmanızı niyaz
ediyorum.
Dili tövbede gönlü ilahi huzurda beden ise onların muradı içinde
olmasını niyaz ediyorum.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
(-AÖ: Bu bilgiye göre biz surelerde ve bazı Muhammed'in olduğu
hikâyelerin içinde o sütunları bulup tespit edebiliriz?)
“Hepsi gün gelecek önünüze serilecek” dedik, bugün bunu
veriyorsak yarın yine bir perde açılacak bunlar çok sıklaştı, bu
nedir? talep sizden gelirse öğreti hazır.
(-BE: Geçen gün duyduğumuz gül kokusu ne anlama geliyor?)
Sabah oldu uyansana / Gül yapraklarını kâseye koysana /
Üzerine besmele ile suyu atsana / Üç gün sonra onunla abdest
alsana. Yapraklarını Gül Baba adına savursana.
Selam olsun. Hepinize selam olsun.
Her kapının her makamın bir seyri var. Her seyrin türlü çeşit devri var.
Sen hangi devrin içindeysen o devrin bir çok yaşanacak halleri var.
65ˇ
25.06.2010 14:00 Celse (Safigül Seyhanlı)
Her gün her an bir ayet oku.
İnanılması belki çok zor olabilir. Okuduğun o ayeti baştan sona
yaşarsın. Sonra da tek tek aklına gelir. Okuduğundan yaşananlar
ayrı değildir. Kur'an'ı böylelikle sever ve hiç bırakmazsın.
İşte gün gelecek önünüze serilecek dediğimiz budur. Bu size bir
anahtar bir ipucudur. Neyle meşgul olursanız o yönde yardım
alırsınız demiştik. Biz sözümüzde durduk. Umarım siz de
durursunuz.
Yaşamın bir parçası olduğunu, onunla nefes alıp onunla son
bulacağını katiyen unutmayın. Her ne yaşıyor isen Kur'an'ın dışında
değil, bunu bil. Hayır da şer de Kur'an'ın içinde yer almış ise
yaşadığın her anı ona göre değerlendir.
Merkez'im verdi bilesiniz. “Gerçek merkez nerde?” dediğinizde o
merkez sende, yerini sen belirlemelisin. Bedenin hangi köşesinde
yer almış ise o köşe sana işaretlerini verir. "Ey bre gafil!" der, bunu
sen değerlendir. Bu size yetmeli. Hele bir düşünür tefekkür edersen
ömrün yarısı için öğüttür. Bunu bilmelisin.
Selam olsun.
25.06.2010 20:00 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun. Selamet bulunsun.
Her zerrede ilahi aşkın mazhariyeti taşınsın.
Fidanı diktik. Birlikte toprağı belledik. Suyu döktük. Cümleyle
yeşermesini gözledik. Sabır ile gün gün boy attı. Günler günleri
tetikledi. Dal budak saldı. Meyvesi beklendi. Allah'ım ya meyveyi
verecek ya gölgesini sevdirecek. Meyveyi vermedi diye kesilecek
mi? Kesilmez. Her hali hizmettedir. Kula darlık vermez.
Bir bir olalım, topluca ağaç altına oturalım. Memleketimiz için
dualarda bulunalım. Zor günlere eşik açıktır. Dualar ile kapayalım.
Allah'ım cümlemizden razı olsun. Helva karılıp murat alınsın. Her
ne kadar helva ölümü akla kotarsa da o hem sevinçte hem kederde
ilahi aşktır. Aşure gibi olması izinlidir. Onda şüphe edilmesin.
Her yaptığınız kayıt altındadır. Bilinsin. Kayıt iki türlüdür. Biri
Haktan, diğeri kuldan. Bir fıtratında bütün varolan ahlaki değerlerin
bir çok meziyetlerin kayıt altında olması. Bir de var ki bu güzelliği ya
harab edecek ya da gül bahçesine çevirecek. Burada oyuncu
kuldur. Hangi nispette yoğunluk kazanıyor ise o nispette hem
fiiliyatta hem maneviyatta ister gül ister çöl etsin. Kul seçimleri
66ˇ
dahilinde yolunu bulur. Her kötü fiil, hareket yanlış davranıştır
denmez. Kendi niyetindendir.
Allah'ım her ne veriyor ise kader planına neyi kayıt etmiş ise kulu
yaşayacaktır. Sanılmasın kulun hayrına olmayan yaşanacaktır.
Açtık Hak kitabını, okuduk. "Elif b" diye, besmele ile attık adımı.
Umumun adına dualar ettik. Yolu taşlı da görsek umumun adına
düz etmeye niyet ettik.
Hayır vaadedilene hayrı bekletilir. Şerri davet edene hayırdan
nasibi kösteklenir.
Sıkılıyorum deme, dön içine, ne istediğini belirle. Mutlak sende
istenilen vardır. O görevi yap, çık selamete. Engelin mi var? Eteğini
tutan çengelin mi var? Zaaflar üzere asla hareket etme. O dünyevi
debdebeden ibarettir.
Yaşamalısın, onda haklısın. Aza indirmen inan ki senin hayrınadır.
Bir fiil duanı etsen de, namazdan başını kaldırmasan da, orucunu
eksiksiz tamamlasan da dilin Haktan hoşnutluk dağıtmıyorsa ibadet
yarın mahşerde senden hesap soracak. Bunu iyi belle.
Dil güzergahında hoşnut etsin dilberi. Sarsın sarmalasın, huşu
mutlu kılsın o sevgiliyi.
Sen sen, ben ben. Yokuz işte anla ey güzel.
Bir amaç üzere geldik bu karargahta bilebildiysek vazifemizin
kudbiyetini ne ala. Ye, iç, gül, oyna yaptı isek bu karargahta yarın
beklesin huzur-u mahşerde hesap soracak ya sana.
İhvanların yolu yokuştur. Sözüm salikleredir. Zora koşturtulur.
Bunda istek bunda istidat beklenir. "Yoruldum, yapamam."
dediğinde istidatın olmadığı gözlenir, el ayak çektirilmez. O
demlenmeye bırakılır. Değişen halleriyle hem hal olması beklenir.
Kimse zaruretten Hak yolunu seçmemiştir. İlahi aşk onları oraya
çekmiştir. Mürşit, mührit hepsi hikaye. Aşk, aşk. İlle de aşk. Sen o
öğretiyi zaten alacaksın. Onun yap dediğini zaten yapacaksın.
Onlar yolu bilmeyen mürşidi ne eyler? Onun kapısına niye gider?
“Yanlış mı ettik?” dersiniz. Asla! İlk mürşit Kur'an'dır dostlarım
Kur'an'dır.
Hak sofrası daim kalabalık olmalı. Emirlere ters düşmeyin. Ehli Beyt
yolu müstesna kişilerin yoludur. Seçilenlerin yolu. Kur'an-ı Kerim'de
Fatr suresinde Kur'an "Allah'ın seçtiklerine mirastır." denir. Sadece
seçilenlere. Onun için şükrediniz, hamd ediniz. Çizginizi belirleyin.
Ne sağın hesabı, ne solun muradı. İlla orta yol, münhasır kul ol.
67ˇ
Nedeni, niçini, nasılı bırakın. Onunla konuşun. O görüyor özlüyor
seni. Onunla konuşun, sohbet edin. İçinize gelen cevabı
değerlendirin. Selam olsun. Mısri Niyazi'dir.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Kul inkişafta ise aracı tez bulunur.
Kul ona teslim ise teslimiyette ne haller yaşatılır.
Sıkılma dostum sıkılma. Her ölüm elbette acıdır. Sizler için öyledir.
Bizler için misafiri karşılamaktır. Değişken bir yasa içindeyiz. Sizi
üzen bizi sevindirir. Sizde başarılar, sevinçler bizde üzüntü kaynağı
olur. Kul ne kadar acı çekerse çeksin alacağı sevinçtir.
“Hay” gelir canlara "Ya samet" der mürşidi onlara. Önce
“Estafurullah Azim” sonra bağlanır gönüller bir araya. Her gece
bunları zikir yapalım.
Dil ile değil gönül ile davranalım dedi. Sözü Can Dudu aldı.
Selam olsun.
Geceniz hayır gününüz nur olsun.
Konuk geldiniz yuvaya. Dualar aldınız benden yana. Yeniler de
başımın tacı. Ama eskiler de gönlümün ilacı.
Dostun eskisi yenisi olur mu? Elbet olmaz. Tek nefeste paylaştık,
yazılara birlikte alıştık. Hamd olsun.
Gülü deste etmeyi bilmeli. Sevgi ile dost eline vermeli. Gülden
murat peygamberimizin sevgisi demeli.
Bu aylar özeldir. Gökkubbe ehil olana hep açıktır. Bunu bilmeli.
Duaları bilerek yapın. "Allah'ım yine de sen bilirsin" demeyi ihmal
etmeyin. Olmuyorsa da şirke düşmeyin. Neden nedendir demeyin.
Allah her şeyin hayırlısını vericidir. Yeter ki dua eden de o hayrı
görsün.
Dersleri alın. Kendinizi gün gece hesaba çekin. Her güzelde
aradığınız iştiaki çirkin olanda da bulun. Çirkin dediğiniz baş
gözünüzle gördüğünüzdür. Çirkine de güzel dediğiniz gönül gözüyle
gördüğünüzdür. Bilen bilmeyene vermeli. Sohbeti sebil edip de
tezgaha koymalı.
Yol birdir. Gidenler türlü çeşit emeldedir. Sevgisi olan ile olmayan
elbet bir değil ayrıdır. Sevginin açamayacağı hiçbir kilit yoktur.
Gönülleri dile getiren elbet sevgidir. Yavruları büyüten elbet sevgidir
Tekbirle geceye girelim. Tekbirle güne çıkalım. Her fırsatta dua
edip, dostlara ünleyelim. Öfkeyi de ban etmeyi öğrenelim.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
68ˇ
16.07.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ın adıyla, O'ndan gelecek kelam ile bu sofrayı açıyoruz.
İlahi zikrin haz verdiği anları yaşamayı birlikte murad ediyoruz.
Geçtik kâlden hal bulalım. Ne Nalân'dan ne Handan'dan ille de
Canan'dan medet bulalım.
Bulduk yolu, bir ışık yandı, menzile varmayı O'nunla O'na koşmayı
birlikte diliyor bu zahmeti siliyor, rahmetine kucak açıyoruz.
İnsanı kâmil olmak elbette zor, önce insan olmayı çok iyi bilmeliyiz.
Tam insan olmak bütün mazhariyeti ile donanmışlığı korumak, işte
aranan budur diyoruz. İnsanlık ülfettir asla külfet değil, illaki
fenabillahtan geçip gitmektir, bekabillahta olup onunla bütünlüğü
kurmaktır.
Kolay mı dostum kolay mı? Her canda Canan mevcut bırak her
zerren dile gelsin. Tecelli her zerrende zuhur ettikçe konuşan sen
değil o tecelliyatın fiile geçişidir, bunu bilmelisin.
Teslim olalım teslim, varlığımız ile o iştiyaki tanıyıp bilmek için
O'nda olalım.
Dilin laf eder halin ise beyhude gidişte. Biraz önce okunan ayetteki
kişiliktir, iki surette görünmektir. Dil ayrı hal ayrıysa..! Bütüne hizmet
etmek ise Kur'an ahlakına uyup ilahi edebin vasfına bürünmektir.
Kimiyim? Sordun ya içine sor dinle derim korkma.
Ölüm korkutmasın hiçbir canı, ölüm yok ki, şunun şurasında bahçe
kapısından bir bahçeye geçiştir. Hep korkutmuştur insanoğlunu,
çünkü işleriniz bedenle olduğundandır. Ruh ölmez ki, ruh daim
diridir. Orada da sınıf, sınıf atlamaktır, tekamülden tekamüle
koşmaktır. Dünyada ne ile meşgul ise onun devamını orada
kutlamaktır. Kimine düğün dernek kimine matemdir.
Evlatlarım düşünceleri çürütmeyin, niyetleri olumsuza itmeyin,
verene inkâr etmektir, verdiğine vereceğine elinin tersi ile itmektir.
Yarın ölecekmiş gibi, yarın oldukta hiç ölmeyecekmiş gibi düşünün.
Her iki alem birde yaşanır. Allah'ı burada bulmak ise ne mutludur ne
kutludur o cana.
Allah'ım şifasını esirgemez, gününden öncede beklenmez, bu
yanlıştır. Bol bol dualar edilsin, her cana tek tek gönderilsin.
Allah'ım cümlenizden razı olsun.
.................ara.................
69ˇ
Selam olsun,
Şimdi de “hurma kütüğünü” anlatalım.
Peygamberimiz sohbetleri anlatırken bir kütüğe yaslanıp öyle
devam ederdi.
Sonra peygamberimize bir minber yapıldı, oradan kur'an ayetlerinin
rahat bir şekilde etrafına anlatması istendi.
Aradan bir hayli zaman geçti. Bir gün ashabından biri kütüğün
sürekli ağladığını gördü, sürekli iki göz açılıp oradan suyun
sızdığını gördü. Bu durum peygamberimize iletildi ve çok üzüldü.
Çünkü onun peygamberden uzak kaldığına dayanamayıp
ağladığını. o gönül onu keşfetti.
Hurmaya sarılıp ondan özür diledi ve minberinin altına
yerleştirilmesini söyledi. Ondan sonra hurma kütüğünde hiçbir
ıslaklık görülmedi ve onun için ağlayan hurma kütüğüdür.
Daha birçok sütunlardan söz etmek isterim ama şu bir gerçek ki çok
fazla karıştırmanızı istemiyorum. Bilgilerin değer kazanmasını
istiyorum. Alelade bir bilgi olmadığının farkında olmanızı istiyorum.
Her uzvun bir seyri vardır. Göz seyri, kulak seyri, ağız seyri; ellerin
ayakların bütün azaların dikkate alınması gereken bir ilahi seyri
vardır. Gün içinde, gün doğuşundan batışına kadar yaşadığın
aldığın nefesin seyri vardır. Şimdi bu kadarla yetinelim istiyorum.
Bu seyirlerin sizlere ne ifade ettiğini bir dahaki celse sizlerden
dinlemek istiyorum.
(-AÖ: Yani hurma kütüğü izlendiği gibi bizde gözümüzü kulağımızı
ağzımızı dilimizi ayağımızın seyrini izleyip hurma kütüğünde beliren
bir şey varsa onlarda belireni bulmamız gerekiyormuş gibi bir şey
anladım.)
Sadece hurma kütüğünü değil; sizlerde neler oluştuğunu, bu seyrin
ne ifadeye geldiğini, seyirden neler çıkacağını, seyirden neler
beklenmesi gerektiğini, sizlere ders veriyorum. Çalışıp bir dahaki
celsede bunları sizden dinlemek istiyorum.
Selam olsun.
Dost bağına gir ki dostun ürettiğini görebilesin,
Resulünden bir söz söyle ki surette güzelliği belirlensin
Ya ehlibeyt, onlarla ol ki o bütünü bölmemiş olup tecellisine vakıf
olasın.
Fiillerle değil niyetlerle sınanmada yükleniriz. Niyete koyulan her
şey fiilde tamamlanmamış ise de o kayıttadır bilinsin kayda
geçmiştir.
70ˇ
İnsanın kayıtlanması ne demek bilir misin? İnsan bildikleri ile
eylemleri ile yaptığı hizmetlerle kayıtlanır. Bu öyle bir kayıttır ki kul
yaratıcı işbirliği ile oluşur. Akıl yolu buldurmaz, sana sadece
işaretini verir, yolu gönül buldurur yön buldurur sana.
Bazen sorulur “Bu alınan öğretiler doğrumudur, yanlış mıdır?
Ruhtan mı cinden mi kimden gelir?” mutlak altında bir yanlış aranır.
Allah izni ile başlanılan her sözde yanlışlık bulamazsın. Bulur isen
senin yanlışındır, bundan da sen sınanırsın.
Düşüncelerimizi dile vurmayı bir öğrenebilsek, rahatça ifade
edebilsek hatalar çabuk telafi olur. Hep perde arkasında yazılanı
çizileni oynamak sana atayı değil hatalarla eyler. Bununla hem
manevi yolu hem dünyevi yolu zora zahmete çıkarır, dedi sözü
Veysel'im verdi.
Ne dünden güne küsmelisin, ne bu günden yarını süslemelisin.
Sen Allah'a havale et ki süsler mi küser mi bırak o işi halletsin.
Yüze söyleyemediğini bir başkasına sakın ha deme.
Nişan gelmez mi sana, hiç işaret almaz mısın? bundan yana hele
bir düşün işin kör düğüm olur. Rahmet hep zahmettir, sağın solun
önün arkan bulamazsın rahmeti. Sıyrıl bundan sıyrıl, düşünme
diyemediğini, bir başkasına sakın deme. Alan bilsin hangi murat
üzere ise onunla eyleşsin.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Sabırlar sema olmalı, zorluklar sana şikâyeti silip rahmeti
buldurmalı.
“İşim zor” deme, mutlak kolay edene havale et. “İçim daraldı” deme
huzuru koy, “neyle konulur?” dersen bir yardıma koş, elsize el ol
ayaksıza ayak ol gözsüze göz ol, işte huzur konulur oraya.
Sakın öfke duyma, öfkenin arkası azamettir bilesin.
Kimse için beyhude konuşma, onun arkası kahırdır bunu düşünme.
Bazen mezar kazılır bazen de kendi mezarını kendine kazdırılır, bu
nedir bilir misin? Kendi ellerinle kendi fiillerinle kendini zora
sokmaktır. Şu dünyayı mezar sanmaktır.
Ulûhiyette ol ulûhiyette, “vefa bulamam” deme bu fiilimdir de.
Haydi hoş olun, hoşluk ilahi aşk üzere olsun.
Bunu dileyin bunu isteyin bundan gayrısını elinizin tersi ile itin.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
71ˇ
30.07.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun
Hak dostun elinden içtim sebil,
Ruhum vücuduma oldu kefil,
Bir insan-ı kamil aradım,
Elhamdülillah onu da buldum ettim meyil.
Beş deniz geçmelisin, arkasından yedi denizi de geçmelisin, sonra
beşi deryaya vardırmalısın. Seyri böyle tamamlayıp gök kubbenin
altında bedeninle önce seyri bulmalısın.
Güne gün eklenmeli her anı Hak için değerlendirmeli. İlahi zuhurun
nerede nasıl olacağını beklememeli.
Zaman zaman aralanır perde sana, bakar ki Allah kul dünyayı yük
etmiş omzuna, sonra bir sohbet coşturur sizi eğler gönlünüzü,
huzur bulunur. Huzurda iştiyak, huzurda itikat, huzurda hakikat
tecelli oluşur. Her dersin sınavı biraz ağırlaşır, çetin yollara girilir.
Seni sevk ve idare edene boyun eğmelisin, dili şikâyetten
korumalısın. Sanma yalnızsın “Allah” dediğinde bir el uzanır o eli
tutmak için sen hazır olmalısın.
Selam olsun selam olsun.
İlmi hakikat, ilmi muhabbet.
İlahi izin ile donanın. O ilmi tek başına bırakırsan sana ne yarar
verir nede zarar. İlmi arif etmelisin, arifi alim etmelisin. Gönle
inmeyen ilim hiçbir işe yaramaz, manadan gönle indikte halka
kurulur, o halkada erenler ile oturulur.
Sanır mısın sohbette yalnız kalırsın? Allah'ı hoşnut edersin. Sohbet
aynayı parlatır, sohbet canı nurlandırır, sohbet ışığı sönmüş kişileri
aydınlatır. Zaruridir bilinsin, dünyevi muhabbette edilir, ille “Allah
Allah” denilsin.
Selam olsun,
Ehlibeyt bilgisi istersiniz, sorun diyelim izin olursa sıra ile verelim.
Neyi öğrenmek dilersiniz.
(-BE: Önce Hazreti Ali ile başlayalım mı?)
Hz. Ali'nin hangi halini dile getirmemi dilersiniz?
(-NE: Peygamberimiz ile olan yakınlığı ve onunla olan ilişkileri.)
O öyle bir ilişkiydi ki iki ayrı beden bir olurdu, aynı bedende can
olurdu, onun hangi halini anlatayım dil kifayetsiz kalır. Çok büyük,
çok büyük muhterem onlar, her şeyi bilerek geldiler bu dünya
gününe, bütün bu yaşadıklarını yüklenip de geldiler, habersiz
değillerdi, perde açılmış her anı görerek bildiler. O aşk öyle bir
72ˇ
aşktır ki; o aşkın içinde bir tek Allah ve peygamber vardır. Gerisi
onun değil hepsi onun emanetidir. Bilerek bilerek geldiler.
Musa Kazım, Hüseyin'de gelenlerden.
Zeynel Abidin, onun masum torunu.
Battal Gazi'yi bilir misiniz kimden gelir? Torunlar torunudur. Hep
çocuklarına Ali, Fatıma, Hüseyin ve Hasan ismi verilmiştir dikkat
edin.
Birde Asker-i Ali vardır (ali asker), bilir misiniz kimdendir? O da
Zeynel Abidin'in torunlarındandır. Kutlu insanlar, temiz tertemiz
insanlar. Allah onlardan razı olmuş, bizler sadece sevelim sayalım.
Onların açtığı sofrada bulunalım. Onlar şimdi seyirdedir, isimlerinin
anıldığı gönülden sevildiği yerdedir.
Çok aşk, aşkın fazlası kül eder insanı kül eder. Bir çok veli bilirim
“beni gören Allah'ı görmüş gibidir” der, hepsi insanı kâmil
seviyesine yükselen kişilerdir, ama dünya günlerinde hepsi yandılar
kül oldular. Bu manevi yanıştır.
Çok bilinçli olmalıyız, her olayın idrakine varmalıyız. Dikkat edin;
kulaktan duyma bilgilerle gönülleri doldurmayın, delil arayın delil,
ispata hazır olmalısınız. İlahi aşkın mazhariyeti deryada bir damla
gibide olsa o damlaya nasip olunsun. İrşad olun, irşad olun O'na
ulaşmayı dileyin. Her an O'nu zikredin. Sıkça bir araya gelip halkayı
kurun.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Bu dörtlük kimden geldi bilir misiniz? Oda seyitlerden bir er; Ahmet
Bakır Hazretleri'dir.
Selam olsun. Selam alınız, selam veriniz. Dostça gülünüz, dostça
seviniz. Dostça birbirinize el veriniz. Allah'ım razı olsun sizlerden.
Bir ışık yakıldı, elden ele dağıtıldı. Kiminin ışığı söndü, kimininse
alev aldı. Kiminin parladı, kiminin yanmayan ışığı verdiği elde
yandı. Hizmet bizdendir; koşun ehli iman aşkına, ehli nazar aşkına,
ehli irfan aşkına, bir arada olun.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Sohbet edin ehli iman aşkına ehli nazar aşkına. Her bakış
kayıttadır, her ses kayıttadır, her nefes kayıttadır. Nefes alıp
verirken ikinci nefeste mutlaka “Allah” deyin.
Her suretin bir suresi var. Daha öncede verdik, Kuran'da her
birinizin bir suresi var. Her ayet bir cana hediyesi var, hiç ayrı
değilsiniz. Bu kadar açtım, sorun öğrenmek istediğinizi.
73ˇ
Bütün var olanların yapacağı ilahi hizmetler dünyevi hizmetler,
hüküm kitabıdır el hakikattir, mutlaka okuyun, dönün tekrar okuyun.
Kuran okunmak için değil anlaşılmak üzere indirildi, sizler anlamaya
çalıştıkça idrak perdeniz açılır, bunu zorlayın, zorlayın, haydi dua
edelim.
Bismillahirrahmanirrahim
Allah'ım, kurduğun sofrada izin verdiğin sohbette senden sana
sığınırım. Geldiğimiz gibi sana dönmeyi, nurumuzu harcamadan
senin ile bir olmayı nasip et. Zahirden batından haber ver. Allah'ım
iç alemimizi parlatmamızı ve onların dile geldiğinde duymamızı
nasip et. Yalnız senden yardım dileriz. İnanmış mümin kullarından
eyle, hazırladığımız sırat köprüsünden kanat takıp uçmamızı nasip
eyle. Amin.
Bütün hastalarımıza bedensel ve ruhsal yardım et Allah'ım. Ne
olması gerekiyorsa Hz. İsa'nın mucizesini nasip et Allah'ım. Amin.
74ˇ
13.08.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun,
Dost yüzlere bakıp “eyvallah dostum, eyvallah” diyeceğiz, her
canda her mekanda özden öze vereceğiz. Açtığın ellere ilahi
hikmetin nasibinde var olanın miktarını göreceğiz.
Hep yazdık hep çizdik sohbet ede ede bugüne geldik, neleri sildik?
neleri geliştirdik? tamamlanan her öğretinin güzelliğini fiillerimiz ile
seyrettirdik. Gelip geçen ömre dönüp şöyle bir baktıkta durup,
durup hayıflandık. Pişmanlık hanesine ne çok boş şeyler ile
uğraştığımızı kaydettik ve onları dikkate aldık değerlendirme yaptık.
Bu bir seyirdir dostlarım, bu bir ilahi feyzin seyridir, bu bilgilerin
sizlerdeki değişimin seyridir, bilinçlenmenin içsel huzurun ve
öğrenmenin seyridir. Bir çok anlamda seyri çok geniş düşünelim.
Dün bakıp seyrettiğin bu güzellik sende neleri dile getirdi?
Bugün bakıp seyrettiğin var edilmiş birçok güzellikler, şimdi sende
neleri dile getiriyor?
Bunları ayırt etmeni, dünü dünden çıkarıp güne gün eklemeni, her
bilgi her görgü her hal adım adım ona yaklaşmaktadır. Kul bu
bilinçte ise her anı o diğer canlardan huzurdadır.
Bilerek görerek hissederek yaşanan her güzel öğreti ve
yaşanacaklara da kefaretidir. Öyle güzelliklere mührü bas ki
çirkinlikler unutulup gitmiş olsun senden.
Bu bilgiler bu güzellikler hediyedir size, kimin hediyesidir? elbette
ilahi emrin zuhurudur.
Nereden nereye geldiğinizi bir düşünün, hamd olsun, şükr olsun,
coşku ile o heves ile secdeye kapanıp “Allah'ım akla bizi, akla bizi,
akla bizi. Pakla bizi, pakla bizi, pakla bizi. Işık dağıtan olalım”
Muhabbet sevgiden her yüze gülüp de Hak'tan sevgi sunalım.
Neyi veriyor isek karşılığını beklemeden yapalım. Bu beklenti içine
düştüğün an vermemen hayırdır, bunu hiç unutmayalım.
“Akla bizi, akla bizi, akla bizi yarabbi” düşüncelerimiz ile, seyri
seferimiz ile, ilahi plan emri üzere. Noktayı, mal oluş noktasını
düşünün, o noktayı düşünün, hiç düşündünüz mü?
Allah'ım bizleri yaratmadan önce hangi mertebede hangi makamda
idi hiç düşündünüz mü?
Dostlarım.
İştiyak yeterlidir, istekler sonsuz olmalı, her demde geçerlidir.
Selam olsun ara verilsin.
...............ara..................
75ˇ
Selamlar ile geldik. Selam olsun diyelim.
Hiç düşündünüz mü; bütün varlıklar yaratılmadan önce Allah'ımızın
hangi mertebeden hangi makamdan ol emrini vücuda getirdiğini,
bunu hiç düşündünüz mü?
“Noktayı ama” orası nedir bilir misiniz?
Noktayı ama demek size neyi ifade ediyor?
Altında veya üstünde hava olmayan yer, yokluk hiçlik karanlık.
Sizlere nurundan bahşettiği mertebe ilahi makam. Bu kadarı yetsin.
Bunu düşünerek insan varlığının ne kadar önemli olduğunun
idrakine varıp yüce yaratana yaklaşımınız o nispette olmalı. Bunları
bilerek nefes almayı, bunları bilerek emaneti sahibine emanet
edeceğimizi, bir gün bunların mutlaka zuhura geleceğini, korku ile
değil keyfiyet içerisinde kabul ettiğinize inanıyoruz.
İman gücü öyle bir ilahi güçtür ki sen ona yaklaştıkça o içindeki
pırıltıyı kat be kat arttırır. Öyle bir tecelli hasıl olur ki teklifi yaparken
kendinden değil O'ndan konuşursun. Bazen sen konuşursun ama
senin kulağına yansıyan ses senin sesinin tıpkısı değil, hiç alakası
olmayan bir sesle sana geri döner.
Bu öyle bir güzellik öyle bir özelliktir ki, ressamın tabloya
yansıttığını sevinerek fırçayı bırakıp uzun uzun seyrettiğini bir
düşünün... ne kadar keyif verici bir olay.
Tıpkı bunun gibi bir şey, kul zanneder ki ben yapıyorum, iş birliğine
girmiştir çoktan, kiminle işbirliğine girilir? Varedenle. İştiyak işte
budur. Tanrı kul arasındaki iştiyak.
Hiç konuştuğunuz olur mu bu sesle,? Onunla konuşun, sesli sessiz
fark etmeyebilir ama sesli olursa her zerre onu işitir. Senin dışında
da gelişen bir çok sesler vardır, o seslerle birleşir, o mükemmelliği
yakinen hissetmeniz gerekir, kabullenmeniz gerekir.
Kesin ilahi hükmün çok düzgün işleyişte olduğunu abes hiçbir şeyin
bulunmadığını, iman etmeniz gerekir. O öyle bir keyfiyettir ki o
keyfiyeti hiçbir şekilde bozan olamaz, buna inanın dostlarım.
Yaratılmış her canlıyı farklı gözle seyredersin, daha farklı gözle
seyredilir, bir önceki seyredişle bir sonraki seyrediliş ve şimdiki
seyrediliş arasında çok farklar vardır. Kimisi vardır bomboş
seyreder alemi, fizik gözü yoktur iç gözü ile seyreder on sekiz bin
alemi.
Selamlıyorum, yazının seyri değişti biliyoruz. Çünkü sözü dilden
dile gezdirdiler, fark ettiniz.
Sizler Tanrının huzurunu yüreklerinizde yaşatın, daim zikir daim,
huzurda kalın.
(-NE: Bu da bir çeşit seyir midir?)
76ˇ
Her an seyirdesiniz her an. Bu bilince geldiniz, o bilinçtesiniz.
Nefes alış veriş, uykuda geçen vakit, uyanıkken geçen vakit,
gecenin gündüze terk edilişi, gündüzünse geceye girişi, bunların
hepsi her biri bir seyirdir.
Ben size kendi seyrinizden misaller verdim, onları öğrenin dedim,
mertebeleriniz birer seyirdir.
Kalpte huzur yerleşmedi ise, bu zenginlik fakirlik diye
düşünülmesin, bu öyle bir huzur ki ne paran yeter bu huzuru satın
almaya ne bilgin yeter, talep senden olsun o huzur gönle iniverir.
İşte o huzur var ya o huzurun duacıyım niyazdayım her birinizde
daha da bol olsun daha da çok olsun
Serzeniş, huzur, olaylara tefekkür etmek, teslimiyette olduğunu
bilmek, her şeyin O'ndan geldiğine inanıp iman etmek. Biz hiçiz, O
ne dilerse ona boyun eğmek, borcumuz diyebilmek, varlığa yokluğa
ne yerinmek ne sevinmek, “ne gelirse gelsin bana Allah yeter”
diyebilmek. İşte bu hali yaşayın, bu halde olanlara selam olsun,
selam olsun.
Geceleriniz mübarektir onun bilincindesiniz, Hak için tutulan oruçlar
zayi olmaz, Allah'ım kabul mertebesinde saysın. Niyazlar namazlar
zikirler hepsi ödünçtedir, bir gün gidip ödünçlerinizi geri alacaksınız.
Her biri ziyade olsun.
Allah'ım kendi sofrasında ağırlasın.
Onun sofrasında olabilmeyi nasip etsin, onun kurduğu sofrada,
onun kurduğu düzende olmayı nasip etsin.
Yavrularınız huzur içinde okusun, ilim sahibi Hak inancı içinde
büyüsünler, dürüst doğru insan kişilik sahibi olabilsinler. Duacıyız
nedeni niçini sorulmasın, O ne yazdı kul onu yaşayacak. Tevekkül
olun, tevekkül olun, O ne yazdı ise elbette çok güzelini yazdı.
“O bizim mutlu olmamızı istiyor” deyiniz, ısrarla bunu söyleyiniz.
Hiçbir kulunun üzülmesine izin vermez, mutsuz olmasına asla asla
izin vermez. Diyeceksiniz ki “bu sıkıntıda bu yoklukta hastalıkların
bu çokluğunda nasıl huzuru bulalım?” O huzur gönle inerse o kadar
anlamsız gelir ki her biri sana. O hali yakalayın, o hali yakalayın
dostlarım. Bu çok güzel bir duygu onu talep edin, bırakın ulaştırın
gönlü O'na, koşun O'na, fizik bedeniniz ile koşun O'na.
Sizi Allah'a emanet ediyorum, içsel karanlıklarınızın aydınlığa
dönüşmesi için, Allah'ın yardım meleklerini sizlere yardım etmesi
için niyaz ediyorum dostlarım.
Hoş olun hoşça kalın.
77ˇ
Her devre sizlere açılan yeni bir kapının girilmesinde yardımcıların
önünüzde olmasını diliyorum. Gözetilen, özlenen, öğretiler,
öğretenleriniz bol olsun.
Hoşçakalın hoşçakalın.
(-AÖ: Bize genel bir zikir önerebilir misiniz?)
“Allah” deyin yeter. Elbette zikirin çok çeşitleri vardır, sesli yapılırsa
dikkat dağılmaz noktalar belirlenir, içinizden yapılırsa keyfiyeti eksik
olur. Dilediğinizi deyiniz, O'nun için O'na dönünüz.
“La İlahe İllallah, Hu Allah” bunu diyelim.
78ˇ
03.09.2010 Celse (Safigül Seyanlı)
Dostlar ile toplandık yuvada, Allah adıyla oturduk sofraya, bir adım
atalım cümle ile ilahi murada. “Elhamdülillah, elhamdülillah” deyip
kurduk rabıtayı, şevk ile huşuu ile selamlar olsun gönül dolusu
bizleri yaratana.
Öyle bilgiler öyle bilgiler akmalı ki her bir canda kollara ayrılıp
deryaya varıp vardırmalı. Muhabbet tamam olunca keyfiyeti sürer
ömrünce.
“Her gönülde bilinen sensin, her dilde söylenen sensin, her gözde
seyredilen sensin” dedirtir ya sana, işte “eyvallah” diyelim dostlar
cümle ağızdan O'na.
“Hak, hak” diye gelinir bu aleme, hak hak diye işlenir iradi seyir
sana, bir yol açılır gönül ölçüne değerin nispetinde, hayırlı olsun
dostlarım, hayırlı olsun bu yolu açan dostlara.
Gönül dolusu “eyvallah” diyelim her sözde, her dost yüzüne her
verdiğiniz kararda “eyvallah” diyelim. Eyvallah da öncü eyvallah da
sözcü olmayı dileriz. O teslimiyettir, onu yaşayarak, onu bilerek,
onu içinize sindirerek yemeyi nasip isteyelim.
Bulduk nasibi geldik yuvaya, ama az ama çok aldık dersleri
“şükürler olsun, hamdolsun” diyelim,
Sütunlardan bahsettik, “taşlara enerjiyi yansıtın” dedik, “çam
ağacının etrafında bulunun” dedik. Hiçbiri unutulmadı. Seyirler
verildi, bir çok izler birçok nişanlar sürüldü, boş muydu geçen? “Bu
verildi ama unutuldu, bir daha dile gelmedi” denildi. Unutulmadı, her
biri yerini buldu, gün gelecek hepsi teker teker bir defterin yaprağı
gibi açılacak önünüze. Çam ağacının size vereceği dile gelecek. Bir
kayaya dokunduğunda o kaya senin önüne getirilecek. Konuşun
dileyin isteyin hiç biri boş çevrilmeyecek. Yavaş yavaş bunlar
yaşanıyor, düşünceler zuhur ediyor ve geri dönüyor. Ne isterseniz
oluyor, “farkına varın dostlarım” bunu derim sizlere. Her biri bir
nişan, her biri bir ilahi hikmet, şükürler olsun.
“Halkada zinciri çoğaltın” demem onlarda nasibini alsın, bu nasibi
dostlar çokça olsun, çokça alsın isterim. Sınırlı kalmayın, sınırlı
olmayın, bu nefes herkese gitmeli. Bilen bilmeyen uyuyanı
uyandıran olun bilmeyene ışık tutun yakın çer ağıları keşfe dair
fikirlere dair bütün güzellikleri anlatın onlara. Çağırın gelsinler,
zaruretten kurtulsunlar.
O ilahi huzur gönle indimi Allah sevgisi ile birlikte dıştan gelen
sıkıntılar yormaz seni, üzmez seni, hep mutlusundur. İşte “Allah
79ˇ
mutlu olmanızı ister” dendiği budur. Allah her birini mutlu etmek
ister ama o mutluluğu görmeyen sırt çevirenlere yazıklar olsun.
“Dön gel dostum sende bu feyzden nasip al” densin.
.....................ara...................
Gönül erdi murada, dedi ki:
“Yolum Hak Muhammed Ali yoludur, muhabbet onun izni ile iştirak
sebebimdir.
Gel can eğleşelim, ilahi zikir ile halvete girelim,
Ezelde yazılanı bilmesek de gün gelir de öğreniverelim,
Bilsek bilmesek murat içredir her söz ilahi hikmetin eseridir.
Ne istedin de verilmedi, neyi diledin de o sana gösterilmedi,
Her şey verilir, her şey gösterilir,
Yeter ki sen aç o perdeyi, görülsün cemali,
Celalden uzak rahmeti ilahi ile seyrettirsin sana alemi”
Her ervah bir görev üzre gelir. Her muradın esası kulun Hakka
yakınlığı nispetinde verilir. Sen iştiyaki bilmez isen firkatinde mum
gibi eritiliverir.
Gani ol sevgide gani, ilahi emre uy, teslim ol, “eyvallah” de,
tevekkül eyle.
Şan şöhret sıfat hepsi zahirde, birer kalıptır sana, bırak yük
oluşturmasın.
Bâtının sırrına bir dal budak salda meyveyi ver.
Bu gece özeldir bilinsin, Kadiri gündür geceye öyle girilsin. Her dua
hicap perdesi açtırsın.
Bu gece ol mübarek geceden biridir, Kuran ayetleri bu gecede
yazılsın.
Aldın müjdeni dedin ki “Allah'ım şükrettim her ana”
O'nunla girdin ya bu zaafa, sen sen olma sen O'nunla ol da O'nunla
kutlansın, ismi zatında adın saklansın.
Suphanallah, la ilahe illallah, hak muhabbet Muhammed resul
Allah.
Eşşedü enla ilahe illallah ve eşşedü enne muhammeden abduhü ve
resulühü.
İlahi rahmet yağsın, her dem Allah adı anılsın, her an zikri zikir ile
bağlansın.
Haydi eyvallah, geceniz hayırlar olsun.
Güne hayırlayın, hayır ismi ile memleketi kurtarın.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulallah.
80ˇ
17.09.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun, selam olsun.
Gün geceden gece günden bölündükte, cümle var edilenler Hak
huzurunda beklediği ilahi rahmette, sevgi ile kucaklar Rabbi onu,
O'ndan O'na dönüştedir. Sevgiler.
O'ndan varoluş, O'nda diriliş, O'nda doğuş telakki eder bu yolu ilahi
seyredilenler.
Feyzi hakikattir, feyzi muhabbettir, feyzi ilahidir bu aşk ile o çark
içinde dönenler.
Sen gariplik unvanını aldı isen, birde aşk için aşktan söz etti isen, o
ilahi aşk ile seyirden seyre geçti isen, bu meclisi ahkâm bu meclisi
kuran sana serzeniştedir.
Hele bir ayet okunsun da sabahı o yaşanmasın, hiç mümkünü yok,
o mutlak yaşanır. Kul Hak arasında bir alış veriş başlar. Beklediğini
Haktan beklersin, halk devre dışı edilmiştir, işte uyanış ve doğuş o
mahalde zuhur etmiştir.
Hep beklenen gün, beklenen gün diye veririz, beklenen gün nedir
hiç inceden inceye düşünür müyüz? Her birinizin ayrı, ayrı beklenen
günleri vardır. İlahi mahkemeden önce var edilmişlere hazırlanmış
küçük bir mahkeme vardır. An be an yaşanır bunlar, kimi belli eder
kendini kimi ise gizler. Kul iştiyak de ise, o iştiyaka hazır ise, o
gizlilik onda ayan olur. Ayan-ı sabite kurulur. Hiç onu bilir misiniz?
Mutlak varlık ilahi hikmete göre, var edilmiş ise ayan-ı sabiteyi seyir
halinde yaşayacaktır, “Nereden nereye?” dersen ezelden ebede.
Bu gün seyir tamamlanır yarın bir başka seyir zuhur eder, her an bir
seyir içredir. Ondan da içreleri kul bilirse boyun eğer.
Kulda zaaf bitmeli, ön yargı deyip onu çoktan terk etmeli, sadece
bulunduğu anın sana vaat edeceği güzelliği beklemeli. “Neydim?
Nerelerdeyim? nerelere gideceğim?” bu bilinç ile yürümeli. Fikren
sadece “Allah, Allah” demeli. Her can önce canından sonra tüm
canlardan sorumludur, bu sorumluluğu ne kadar derin hissederse o
Hak yolculuğunda Kakka vuslatın seyri başlamıştır.
O sorumluluk bilinci ile alınan her nefes sanma senden, sanma
ondan bundan, sadece o hükmediyor o sende zuhur ettiğinden.
Bunu iyi belle dost iyi belle, geçmişe bir dönüp baktığında neleri
kaybettiğini düşün.
Çok zamanımız yok, geçişteyiz, yakalayabildiğini yakala,
varabildiğin varabileceğin yere çabuk var. Her an kayıptayız her an.
Kefeler boş gidiyor bunu unutmayın. Bunca öğretilerin
sorumluluğunu alabilen aldı, onun hazzı ile her hale adım attı.
81ˇ
Var git dostum var git, “nereye?” dersen önce namaza. “Edep ya
Hu” demeyenin ne dinine imanı olur, ne bu mecliste yeri yordamı
olmaz, asla söz hakkı verilmez. Edep ya Hu.
Edebi ahlakı olmayanın dost gönlünde yerini almaz. Namaz
kılmayın kuran okumayın İslam üzere yaşamayın, o zaman
nebattasın, orada kalmışsın kör kuyulara atılmışsın,
Kurtuluşu ne zaman bekleyeceksin? “El elden üstün” dedin elin
uzattın “kurtarın beni” dedin, kurtarmadın ki kurtarılasın. O iştiyakta
olmadın ki sana Rabbim el uzatsın.
Çağırın gelsinler aynı boya ile görünsünler, aynı cevher ile
yaratıldın var edildin ondan ayrı görünmesinler.
Dil hak der göz haramda kalırsa, kulağa Hak sesinden ziyade halk
sesi ile meşgulse beklemeye alınırsın. Çağırın gelsinler Hak için
Hakta olmayı bilenler bilmeyenlere el versinler. Öyle bir iştiyakla
dua edelim ki “Allah’ım ölmeden ölmeyi bize nasip et, sende
dirilmeyi sende yeniden doğmayı bizlere nasip et, burada iken
bunları nasip et, seni bu bilinç ile keşfetmemizi bu varlığımızın
şükranımı sana iletmemizi nasip et” demelisiniz.
Geceniz hayır gününüz nur olsun dostlar adına kurulmuş bu sofra
açık hep nurlu kalsın.
Edep ya Hu dostlar edep, dilden kötü söz çıkmasın. İnkarda
olabilirsin ama gün gelir ikrarı bulursun, küfürde olabilirsin gün gelir
şükre varırsın. Onunla yürürsen mutlak düşe kalka yürürsün.
Bu çok başka bir boyuttandır bu yazının asli değeri bilinsin.
Muhabbet sofralarında oturun, gönülde olanı konuşun, gönülde
olmayanı sakın dile vermeyin, bundan sorumlu tutulursunuz bundan
sorumlusunuz, bu yanlışı yapmayın.
Haydi eyvallah dostlarım, eyvallah.
Aynı ottan iki hayvan beslenir. Biri geyik, biri ceylandır.
İkisi de aynı mahalde otlanır. Ne gariptir ki geyik de gübre,
ceylanda miski amber olur. Şimdi bunu anlatın bakalım bana neden
böyle olur?
(-AÖ İstidattan mı bahsediyorsunuz?)
Her var edilen istidatı nispetinde aldığını verir. Geyik aldığını gübre
eder, ceylan ise miski amber eder. Çünkü o istidat üzere
yürümüştür. Aynı ot aynı bitki ama farklı oluşlar, bu insan içinde
böyledir, çiçek nebat bu her şey için böyledir.
Ve birde dün bir yazı verdim; aynısını sizlerden saklamak olmaz.
Bütün var edilmişlerin bu kutsi haritada öyle bir harita ki kutsi harita
alemlerin rabbi öyle bir harita çizmiş ve burada bütün var edilenler
82ˇ
mevcut, ağaçlar nebatlar çiçekler böcek mahlukat ve insanoğlu.
İnanır mısınız her birinde ibadet ayrı her birinde ayrı renk ayrı koku
ayrı lezzet. Birinin ibadeti diğerine hiç benzemiyor. Anladınız mı?
Sanmayın ki ağaçlar çiçekler onlar bas üstüne geç ibadetten
yoksun, hayır onlarda ibadette. Kediler köpeklerde ibadette. Bilir
misin ki tanrı bir gün kedinin vücudunda zuhur eder işte o zaman ne
yaparsın? Yanına gelir tırmalar, ona tekmeler atar mısın?
Bilemezsin. Yoksa okşarda “bu da hikmettendir” der bir kenara mı
korsun. Çok ince hassas konular bunlar, bunlara çok dikkat edin.
Evet ibadetler ayrıdır. kutsi haritada hepsi mevcuttur, hiçbiri
birininkine benzemez, ama bir tek Allah’a ibadet vardır. Medyuma
nasıl veriliyorsa ders o nispette. Çünkü kürsüden veriliyor ders,
unutulmasın. Bu bir ayrıcalık, bu bir farklı veriştir. Bu öğretilerin
zaman zaman çok farklı boyutlarda verildiğine tanık olacaksınız.
Şimdi sizleri selamlıyorum.
yik ceylan olayını iyi düşünün, bu haritayı gözün önüne getirin.
Celseye başladığımızda sizlere namazı anlatacağım.
Olması gereken kılınması gereken namaz nasıl olmalı?
Ayan-ı sabite; Rabbimin kuluna hediyesidir, hükmünün dışında
değil her şey kayıt altındadır. Onun dışında hiçbir insanoğlu
kalmamıştır. Yine derim istidatı nispetinde Hakka nispet ile ya aka,
ya karaya gitmek kulun iktizasındadır. Yola çıktın uyacaksın, söz
verdin boyun eğeceksin, zor geldi elleri bağlayıp çekilmeyeceksin.
Okundu ise ezan, hangi saatte olursa olsun kalkıp eda edeceksin.
Her ertelenişte namaz namazlıktan çıkar. Dediğim gibi namazı
aradan çıkarmaktır o. Oysa namazın dışında kalanları aradan
çıkartmak gerekir.
Kıyamda durduğunda o bir ibadettir.
Rükûa vardığında o ayrı bir ibadettir.
Secdeye vardığında hakkın tecelliye zuhur yeridir. İbadetin en kutsi
ve yükselişidir.
Çabucak kılayım dediğinde hiç kılmaman ondan evladır.
Hakkı ile vermelisin, kıbleye kabeyi oturtmalısın, onun içine girip
onda O'nun ile namaza durmalısın. Resulullah'ın secdede Bakara
suresini okuduğunu bilir misiniz? Uzun uzadıya kılınan namazda
hakikatin zuhuru mevcuttur. Hele duaların manasını bilerek
okuduğunda o başka bir keyfiyettir. “Şimdi uykum var, nasıl
kalkayım, affet” dediğinde affediliş mi beklersin, hangi yüz ile bunu
rabbimden dilersin? O bunca nimetleri hikmetleri sunmuş iken var
edilmişlere, sen bunu hangi cüretle isteyebilirsin.
83ˇ
“Namazı aydınlıkta kılmak iyidir, karanlıkta ise iyi değildir” deyip
bazı bilinçsiz kişilerin sözlerine inanıp kapılmayalım. Gönül hangi
halde huzur buluyor ise o huzurda karar bulalım. Dön sor içine,
orada rehberin vardır, o verir cevabı sana. Her kâbede oluşunda
secdeye kapanışında kurban olmak, İsmail'i düşünmelisin. Kurbiyet
mazhariyeti vardır, onu bilerek hissederek her zerren ile oraya
eğilmelisin. “Allah'ım, ben hiçim. İşte geldim huzuruna, boynum
kıldan incedir, dilediğim ne varsa hepsi senin eserindir” demelisin.
Dil ile değil zerren ile sözlere vermelisin.
Namazın ahengi oluştu mu o namaz Hakka ulaşmıştır, kul kendini
kâbede sandı ise gerçekte oraya varmıştır.
Birçok şey yaşanır batın da, gizlilik suskunluktur dile gelmez. Sıkça
dile getirirsen gönül tellerinin ahengini bozarsın, sonra hiç yoktan
bir sıkıntı erişir sana. Söylenmemesi gerekiyor ise sakın sesini dışa
verme ,sen yaşa onu ki devamı gelmeli.
“Daim zikir” derler; daim zikirde olmak, O'nda olabilmek, her şeyde
O'nu görebilmek, her nereye bakarsan bak nereden neyi
duyuyorsan O'ndan ses geldi diyebilmek. Kalbinin sesi ile zikir et, o
ahenge arif olmayan zaten kuramaz. Kalbin sesi ile “ALLAH
ALLAH” dediğinde kalp atışların ile birleştik de sakın kesme bırak
gitsin sonsuza.
Sesli zikirde eyvallah, o da hoştur güzeldir, söylenmesi günah değil
olması gerekendir. Kul hangi halde ise zikri öyle tamam eder. Züht
halinde olun ahadiyette insanı kamilin vuslat anını yaşamasını her
fırsatta o seyri sülüğün yolculuğunu hiç hatırdan çıkarmayın.
Her birinizin makamı farklıdır, kim ne konuşursa makamından
konuşur. Bu kadar açık. Anlat bir şey anlatayım makamını, bir
şeyler söyle söyleyeyim kimden nerden konuştuğunu, bir yol göster
bana anlayayım senin hangi yolda olduğunu, bir nazar et dediğimde
boş kalır o yanın boş kalır. Bilirim ki ehil olandan istenir ehil
olmayandan ne beklenir.
Selam olsun.
Züht alemi; o da bir makamdır, o da bir makam irşat halidir. Kemale
geçiş yollarından biridir.
Gayrı da değiliz ayrıda da değiliz, biz birliği kurduk safa
alemindeyiz, dünya ahret birdeyiz. Siz biz ayrı değiliz. Yeri gelir bir
kaptan su içeriz, bir candan diğer bir cana seyri sülük ederiz. İşte
anla anlatmak istediğimi, ne demek istediğimi. Can can üzere
olmaz, canda canan barınır candan eser kalmaz, birde hakikat erini
buldu isen onda zındık hiç yaşamaz.
Selam olsun
84ˇ
Bu gece güzel bir kanaldan bağlantı kuruldu, hepinize selam sefa
huzur buldursun. Amin
Sen dostum; ölecek diye korkma, yakınını kaybedeceğim diye bırak
kederlere boğulma. O'ndan geldik O'nunla O'na gideceğiz. Bakara
suresi 155'i oku, o sana ışıktır.
Allah bütün kullarını dener, nüfus noksanı ile açlık ile fakirlik ile
birçok sıkıntı ile katlananlara müjdeler olsun.
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH.
Yeter ki ihsan üzere gidelim, yeter ki O'na layık kul olabilelim.
Burada elimiz boş kalmışsa neyi bekleyelim. Dolu olanlara ne
mutlu, yerini burada iken yapanlara ne mutlu. Burada hep verenlere
ne mutlu.
Almaya gelenlere selam olsun. Hepinizi seviyorum. Celselerin
sağlığı için sımsıkı sarılın.
“Hak dostlarının birlikteliği mübarektir” bunu yayın, daha da daha
da geniş alanlara yayın.
LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH.
85ˇ
24.09.2010 Celse (Ayşe Kökçek)
Selam olsun.
Birliği kurduk elhamdülillah, dirlik bulduracak inşallah.
Her dost gönlünde öğretiler kalıcı olacak, silinmeyecek inşallah.
Hükmündendir bilinsin, o bilinç ile açılan perdede senden sana
görünsün.
Bildin ya her şey dönüşte, o dönüşün içinde sen ben yok oluruz
işte.
Bir kıvılcım yandı çaktı gönül tellerinde, o kıvılcım dönüşecek alev
misali aşkın ta kendisi olacak, bu görünür inşallah.
Gün gelir kul hadi içinde, oradan seslenir oradan görür oradan işitir.
Birde vardır nodül içinde, o da rahmana yüz çevirmemiş sırt
dönmüştür. Gidiş karanlıktır, bilinç ise uykuda, her hali zordadır,
gönül tezgâhında oluşturduğu karanlık kuyudur. Böyle dostları
oradan çıkaralım. Madem bu bilgiye sahipsiniz Allah’ın izni
nispetinde onlara yardım elini uzatalım. Sen ben yok kimseyi
istiyoruz diye sınamaya kalkmayalım, Allah’ımın tekelindedir O'nun
OL demesi iledir, ilahi lütfüdür, olmayana ilahi kahrıdır.
Kahırda bile gereğinden fazla konuşmayalım, “onun işini kendi bilir”
deyip yine ona havale edelim.
Dostlarım yedi gün içinde çok iyi günler geceler yaşayalım bu yedi
gün çok önemlidir.
Selam olsun, söz dostundur bilinsin.
Hoş geldiniz yuvaya, oturdunuz çam ağacının altına, uzattınız
elinizi her biriniz sizi yaratana. Boş dönmez, ilahi rahmet dolar, asla
boş kalmaz, o rahmeti paylaşalım cümle ile.
Düşüncelerin neleri oluşturduğunu bilmelisiniz.
Keşiflerin ruhsal bilincin açılması ile tamamlanacağını tez
öğrenmelisiniz.
Yine geçiş yapıldı, teşekkür ederim dostlarım. Bir ışık yandı, o
ışığın altında binlerce binlerce var edilmişlerin üstünde bir ışık
yandı ve bir ses onları Allah’a yaklaştırdı. Allah’tan gelen bir emir
üzere davet edildiler bu yola.
Her biriniz bir candan sorumlusunuz, bu makamda olanlar
olamayanlara yardımda bulunsun. Görevler layığı ile yapılmalı
sesler gereğinden fazla çıkmamalı. “Allah, Allah” deyip cenge değil
sevgiye koşmalı. Allah aşkı için cümle ihvanları toplamalı
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
86ˇ
Bırak bilgine bilgeler arif olsun,
Bırak yolun taşını toprağını, yola çıkanlara selam olsun.
Geçirme içinden şüpheci düşünceleri, bizce ayandır, sonra pişman
olursun, atılırsın geriye.
Gönül arif arar, gönül kolayı değil zoru arar.
Sen kolayı ararsan ilahi hikmetten uzaklaşırsın. Zor olanı bulursan
onda zuhurda olanı görürsün.
................ara............
Mevlana'yım ben,
Mevlana yolu aşk ile buldu. Yunus yolu irşat ile buldu. Ne aşk
irşatsız, ne irşat aşksız, bu yol çekilmez onlarsız.
Elbet kolay değil zordur, bu aşkı tatmayana bilmeyene zordur. O
ilahi aşk gönle tecelli etti ise o zor yol dediğin yormaz âşıkları mutlu
eder, mutlu eder bedenin kıvranışını.
Su misali olun, her adım attığınız yere aldığınız ilahi bilgilerin
ilminden serpiştirin.
Su misali olun, kuruyan toprakları serpilmiş tohumları çatlatıverin.
Dost; yüzün göğe varmalı, aldığını sebil edip dağıtmalı, sağ elin
tuttuğunu sol elin unutmalı, baş sözün son söz olmalı, nereye
bakarsan bak Hak görünmeli, nerede olursan ol kur sofrayı dal
muhabbete, Muhammed nuru ol.
Selam olsun, dostlarım yedi gün önemlidir, mümkünse bir arada
Hak muhabbetleri edilsin. Falakalar dökülsün kırılsın terk etsin,
yürüyün zincirleri kırıp, kırıp da yürüyün.
Selam olsun, aynada hak tecellisi zuhur etsin. “O ayna nerede?”
diye sorarsan elbet merkezde olan ayna, gönül, gönül aynanda.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah.
Bir konuk gelecek yuvaya, bir konuk daha eklenecek, o da girecek
onun havasına. Çoğalır dostlar, bilgiler seyri sefer edecek, hep dost
ellerinde kayıtlara geçecek.
AKLI KÜL, AKLI CÜZİ, AKLI ENFAL (enfal suresi), AKLI ZAT etmeli
Bil, kendini bil. Nice isyanlar ettin, inkârlar yazıp ömrü tükettin,
kadrin kıymetin bilinmedi belki, halk arasında üzülüp hırpalandın.
Şunu bil şunu bil ki; seni asıl sevene dön, O seni hiç bırakmadı.
Selam olsun, dostadır bilinsin.
(Dua) Allah’ım senin adın ile geldik bu mekâna, hazırladığın sofraya
oturduk elhamdülillah. Senden gelip sana dönmeyi nasip et,
nurumuzu harcamadan sana yönelmeyi nasip et. Birçok
87ˇ
hastalarımıza bedensel ve ruhsal şifalar nasip et. Sen onları
hidayetine erdir, seni bilmiyorlarsa sen onları affet yarabbi. Her
şeyin sahibi maliki sensin, sen bilirsin sana havale ettik, sen bizlere
güzel günleri nasip et. Senin adına her hizmeti yapmaya bizlere
fırsat imkân ver Allah’ım. Amin.
EL HADİ: Ya Hadi ismini zikreden hidayete erer. Hükmedecek
kuvvete erer. Her işinde başarılı olur. Bütün mahlukat itaat eder.
Rızkını kolay kazanır.
Akl-ı kül; her şeyi ortaya koyan, bulan, meydana getirendir. Cüz-i
akıl, her zaman öğrenmeye muhtaçtır, Küll-i akıl ise öğretmendir.
Peygamberler Akl-ı Küldür. Cüz-i Aklı Küll-i Akla Peygamberler ve
Veliler bağlar. Yeryüzünde görülen her şey külli Aklın gölgesidir.
Mevlana'nın Cüz-i akla değer vermesi; "Külli akıldan bir parça
olmasından, kaynağını gücünü ondan almış olmasından dolayıdır.
Diğer yandan akıl; melek cinsindendir, ruh gibi latiftir.
88ˇ
01.10.2010 Celse (Safigül Seyhanlı) Zikir
Bismillahirrahmanirrahim,
Tevhid nişanı vuruldu ise kalbi ilahiye, her an çekilirsin sen o ilahi
zikre.
Allah'ın yarattıklarını düşünmek, sana verilen nimeti hikmeti bilmek
idrak etmek, bütün canlının bir sebep üzere yaratıldığını düşünmek,
karıncanın bile karanlıkta nereden nereye gittiğini görebilmek, onlar
üzerinde düşünülen bir zikrin faaliyetidir.
Her düşünce ilahi planın gereğidir. Durmadan rahmet rahmet iner
gönlüne, sevk eder seni bu düşünceye.
Bazen çok dalgın olursun, dünyevi işleri algılamakta zorlanırsın.
Hele boş konuşmalar rahatsız eder bu halde olan insanları, çünkü
gönül kapılmıştır o cezbe, dur durak bilmez, yaratıcı ile kurmuştur
sevgi köprüsünü. Onun için ille eline tespih alıp bağıra çağıra zikir
etmek bu idrakte olmayanlar için boşuna ibadettir.
Sesli zikrin önemini verdik, bir noktada düşünebilmektir. Dedik ya
“bırakın, zihninize kuşun konmasına izin vermeyin, etrafında
uçuşsunlar, sizi tesir altına alan hiçbir varlık olmasın” bunlar için
çok güzel bir hazırlık gerekir. Tam bir tefekkür, tam bir teslimiyet
içerisinde olmak gerekir. Şimdi anlaşıldı mı?
Her tarikatın farklı farklı zikir şekilleri vardır. Hedef birdir. Kısacası,
amaç bir araçlar farklı demek. Rabbimi anmak muhabbet etmek
zikri ta’amdır, umarım anlaşıldı.
Hakikat erbabı insanların türlü zevk ettiği haller vardır. Her an
bağlantıda her an ilahi bilgileri gönül kabına akıtana muhtaç
olduğunu bildirmektir. Sen aç o gönül kapısını, iner akıp akıp ta
gelir bilgiler. Sorduğuna cevap gelir, keşfin açılır. Zorlanmadan
gelir, sende yol bulur, seni sebep kılar, senden ona ondan ona
gezdirir bilgileri. İşte kıvılcımın anlamı da budur. Ne halde isen neyi
yaşıyor isen hangi halden ilahi sevgi ile coşuyor isen, o senin yerini
konakladığın makamı belirler.
Birde var ki; efal aleminin bir çok vechesi var, nereye çekiliyorsan
bil ki senden sana yansıyandır. Sende olan yine sana dönendir. İşte
bunları düşünün, bunlar üzerinde çokça konuşun ve kendi
hallerinizi zaman içinde değerlendirin.
89ˇ
Dünyevi isteklerin, bitip tükenmek bilmeyen hırsların ve olumsuz
duyguların uzantısında mutlak düşüncelerin peşinde koşan nurun
değil. Sadece ışık sandığın karanlıklarda oluşan insanları düşünün.
“Hayır ve şer Allah’tandır” denir, doğru mu?
Derim ki; Allah’ dan şer gelmez, şer gelirse kulun kendi elinden, bu
böyle biline. Ben ceza olarak demem, bir sınav ahlakıdır, bunu
demek isterim. Kul yaratıcısı ile birlikte bu kaderi yazar, kulun
niyetine göre yol çizilir. Kimine kader, kiminin de niyetinde zilletle
buluşur. İşte bu düşünceler sizlere bir ufuk açar, perde perde açılır,
dedik ya “alemde olan insanda oluşur” hiç kolay çözülür mü! İnsan
ilahi sırrın ta kendisidir.
Siz kendinizi bırakıp başkalarını çözmeye kalkarsanız çözülmesi
gereken sorular sorunlar yine size geri döner. Düşünün bunları, çok
düşünün, dalın tefekküre, ilahi meçhule, görün orada neler gelecek.
Bu hemen olur mu? elbette olmaz kulu hazır değilse.
Hayatı boyunca kuran okumamış, onlar üzerinde durmamışsa,
birçok velilerin iştiyaklarını merak etmemişse ve öncesi
peygamberlerin hangi görev üzere geldikleri bilinmemişse nasıl bir
görev beklenir sorarım sizlere? Önce bunlar bilinecek, kuran'ın her
yaprağı batındaki sırrın perdesidir, açta bir gör neler demiş.
Sen dön içine “sor ne istiyor?” senden, mutlak bir şey istiyordur,
uyanık olun dediğimiz budur. Tembel tembel ne yapacağını
düşünürsün, Allah'ım bu iki hali hiç birinize yaşatmasın, mezarda
oluştur. Bu halde ne yapmak gerekiyor sizlere sorarım?
Bu yedi gün duyguların devreye girdiği her iki devreyede hakim
olduğunuz dönemdir.
Neyi sorarsan sor için cevaplar seni, şüphe etme doğrudur
söyledikleri. “Ne yapayım?” dediğinde o sevk eder seni, o sıkıntıdan
kurtulacak merkeze yollar. Uyanık dostlarım bu seyri sefer ile bu
yolu tamamlayacak, her bilgi bir yarayı saracak, bir başı okşayacak.
Boş söz etme yazıktır bu bedene bu cana. Dıştakilerle hiç ilgilenme
prangalar takar ayağına. Sen yoluna devam et kimin nesi diye
sorma. Çünkü Allah’ım her var edilene bir baş birde son
hazırlamıştır, başı bilmeyen sonu bilemez, ancak gidişat nereye
gideceğini az çok gösterir.
90ˇ
Birçok saldırılara maruz kalabilirsiniz, unutulmasın onlar dengeliyor
sizi. Çünkü bulut olup orada kalmak istiyorsunuz. Olumsuz
dediklerim yere bastırıyor sizi.
Seni yere düşüren var mı?
Bir gün bize sordular “bir dost yürüyordu yere düştü ve öldü”
şükürler olsun ki yürüyordu, ya dursaydı.
Her velinin bir musallatı vardır unutmayın. Onu dengelemesi için bu
gereklidir. Daha fazla zorlamayalım, çatlatmasın testiyi, sızdırmasın
suları.
................ara..................
Kaf ile Nun, Allah OL”l dedi oldurdu, gör dedi gördürdü, duy dedi
duyurdu. Verdiği bütün özellikleri işleyişe geçirin diye irade
hükmetti. İstidadi fiiller dünyevi hallerdir. Ruhani fiiller ise onun
emrinde izafi şuur mükemmeliyete vakıf olduğunda bilgilerin bir
kısmına sahip olur.
İste, öğrenmeyi bil bul.
Her öğrenmek istediğinde bir öğretici mevcuttur, bunu unutma.
Bazı bilgiler vardır hiç ifşa edilmez, bazı bilgiler dağıtılır ve birlikte
yaşanır.
Uhrevi hali düşünemiyebilenlerin görülmeyen bilinmeyen
duyulmayan bir halden geldiğimizi anlatır bize. İşte dünyevi
işleyişimizi sererken bu verdiğimiz bilgiler binde birdir. Beklide onun
için hepside bedene hizmette.
Bu kadarı yetmeli bu bilgileri öğün öğün okuyup ta zikretmeli, niye?
Önce sen “kendini bil” denir, kendini bilmeyen rabbini hiç bilemez.
Kul, beden sıkıntıda ise ruh huzurda, beden rehavette selamette ise
ruhumuz sıkıntıda.
Selam olsun, hoşgörüleriniz kulağınıza küpe olsun, dilleriniz günlük
konulardan uzak hak konularına meyilli olsun.
Allah'a emanet olunuz.
91ˇ
08.10.2010 Celse (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun dostlarım, selam olsun.
Karanlığın içindeki ışık sizlere yol rehberiniz olsun.
Destur ile gelinir bu meclise, hak beyanıdır elden ele, sonra dilden
gönüllere, verilen bilgilere hamdolsun.
Aşkına gel de birlikte yanalım, gönül kandı sevdana gel birlikte ayar
bulalım, muhabbette oluşan nurdan aynaları parlatalım, deryaya
uzaktan bakma ile değil içine dalmaya bakalım.
Gönül kapıları çalındı mı bir kere Allah eyvallah anda gelir gönül
tellerine.
Bir lahza sor kendine “nereden nereye gittim?”
Her verilen bilgi dostların gönül ölçülerine göre verilir, asla
kaldıramayacağı verilmez, bilinmeyen ifşa da edilmez, hissiyat
devrede ise bu alınanlar hiç birinde boşa gitmez.
“Yolum yokuş” deme, “türlü eziyete maruz kalırım” da deme, ne
mutludur o cana Allah unutmamıştır onu belle.
Bu dünyaya geliş din davasını gütmek değil, önce insan olabilmek,
o mazharı taşıyabilmek, etten kemikten sinirden ibaret olmadığını
bilebilmek. Bir can ki beden kafesinin içinde, can nedir nefesten
ibaret değil mi, ten onun elbisesi değil mi?
Düşünceler sefer etmeli bir noktaya bağlanıp gayrı kilitlenmemeli.
Açılır, sayfa sayfa açılır, yine senden sanadır, rabbimin “OL”
demesi ile o sayfalar bu zamanda okunur, sana ayrılmış o zaman
diliminde bunlar yaşanır.
İzin geldi gideceğim, dost yüzlere bakıp da hak nurunu göreceğim,
gül misali elden ele gezip kokusunu hissedeceğim, diken olsa da
bende kimseye batmayacağım.
“Allah’ım nurları harcamadan O'na varmayı nasip etsin” demeliyiz.
Kuran hakikati ile bütünlüğü önce içlerimizde sonra çevrelerimizde
kurmalıyız.
Hak yolcusu olalım kolcusu bizden gelir, bize oturan değil yürüyen
lazım diyelim, bilgileri alıp alıp da dilde söyleyen değil gönüllere
tesir edenler diyelim.
Selam olsun, selam olsun. Yunus'tandır bilinsin. Birlikte yunup
arınmayı, birlikte hak zikri ile birliği kurmayı, birlikte od olup
yanmayı dileyelim. Bende beni sil ki biz olalım, o bizlerden geçip,
geçip de O olalım. İlahi nurun tecellisi nerede zuhur edeceği
bilinmez, “dost” dedi ya bizde teyit ederiz “eyvallah” deriz.
Her an açık olalım, sen açık ol ki okunasın, “olamıyorum” dediğinde
sen kendinde kalırsın.
Selamlar gelir bize, bizden de onlara selam olsun, Allah’ım her
birinizi bu ilahi ışığın izinde yürütmeyi nasip etsin. AMİN. AMİN
92ˇ
Sarı Saltuk söz diler!
Hayrı bildim şerden geçtim elhamdürüllah,
Bir kefede topladım halleri tavırları süphanallah,
Gerçeğe döndü yüzüm gönlüm,
Kurudu gitti üzerimdeki bedenim,
Hak hak der canım cismim,
Bunu bilenlere selam olsun.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resullullah.
..............ara.............
Dostlar adına adanmış zamana, gecelerin bir vaktine ve gündüzün
yoğun bereketine, bizlere gelecek ilahi hikmete “amin” diyoruz.
“Amin” diyoruz,
Dostlarım, bilinçlerinizin farklı dönemlere girdiğini, bu dönemlerde
devre devre oluşa geçtiğini, her misyonun birçok izlediği yolları
görmekteyiz. Bizlere verdiği bu keyfiyet ilahi planın bir parçası
olduğu bilincindeyiz. Ve digergamlık şümullü öğretilerin hangi
nispette verildiği, semavi dinlerin asla üstünde değil ve kendimize
bir paye verilmemesini istemekteyiz. Daima küçücük olduğunuzu
hiç unutmayın. Sizleri üzecek ve kisvesi altına sokacak gururlardan
mümkün olduğu kadar uzak durunuz. Meknuzlarınızın zaman
içerisinde bazı ufak ufak sinyallerini alıyoruz. Her birinize esenlik
diliyorum. Ben Sananda.
Spritüel olguların birçok tabloları vardır. Bu yolculuğa hazırlanmış
dostların da birçok boyaları ve çeşit çeşit fırçaları vardır. Her biri
farklı farklı resimler oldurur, onları boyar oldurur ve çok mutlu olur
insan. Resim bittikten sonra karşısına geçip keyif aldığınız anlardan
biridir o an.
Bu hizmetleri devre devre yine Tanrının isteği üzerine başkalarına
vermek zorunda olduğunuzu unutmayın.
Eylemleriniz niyetleriniz ve fiilleriniz hangi düzeyde ise bu defa
seçimler devreye giriyor. Çekildiğiniz birçok olgulara ve durumlara
göre niyetler oradan vücut buluyor.
Neye bakarsanız bakın yaratıcının bir parçası olduğunu asla
unutmayın. Sistem böyle gelişti asla onun dışına çıkılamaz, tanrısal
enerjilerin akıp akıp geldiğini defalarca verdik. Bu yoğunluk
içerisinde kalıp da hiçbir eylem oluşturmuyorsanız, unutmayın ki
sizde fazla olan enerji yoğunluğu mutlaka zarar verecektir. Bunu
bilinçli bir şekilde kullanmanızı öneriyorum, her şeyi olumlu hale
sokmak için çaba göstermenizi istiyorum. Defalarca da verdik
neden niçin nasıl sözcükleri kullanmamanızı öneriyorum, hiçbir olgu
sebepsiz var edilmemiştir.
93ˇ
Sebep netice dünyasında olduğunuzu biliyorsunuz. Hep güzel
şeyleri çağrıştırın, zamanı kendi çıkarlarınız için değil tanrısal
çıkarlar için kullanın, elinden gelenin en iyisini yapın, eğer elinizden
bir şey gelmiyorsa sessizce oradan uzaklaşın.
Sizleri sevgi ile selamlıyor, tanrısal bilincin çok daha yüksek
boyutlara ulaşmasını niyaz ediyorum dostlarım.
Sananda sizleri çok seviyor, Mesih enerjisi olabilir ama İsa olamaz,
Sananda'dır o, Sananda'dır. Sizlere esenlik diliyorum efendim,
ruhsal bilgileri olumlu bilgenin öğretisi ile öğrenmenizi istiyorum.
Allah’ım sevgi ile açtığımız bu celseyi yine sevgi ile kapatıyor bir
dahaki celseye sevgilerimizle, dürüstlüğümüzle, akıllı bir biçimde
uyumlama yapmak için senden nasip diliyorum. Olumsuzu
olumlamayı, sevgisiz kalana sevgi sunmayı, hasta bedenleri enerjin
ile sarmayı, birçok yoksulla lokmamı paylaşmamı bana nasip et
Allah'ım, bana nasip et Tanrım, bana nasip et büyük ruh, bana
nasip et beyaz ruh, bana nasip et âlemlerin rabbi,.
Selamlıyor gecenizin aydınlıklar içinde geçmesini niyaz ediyorum.
Amin
94ˇ
14.10.2010 Özel Celse (Safigül Seyhanlı)
Hayat bir gelişmedir ve ilerleme ve yukarıya doğru bir çaba bir
açılma bir uzanma bir ulaşma gayretidir. Sizin iyi veya kötü
dedikleriniz hayat yolu üzerinde gelişme hattı üzerindeki
aşamalardan ibarettir. Onlar netice son değildir. Eksikli anlayışınızla
hüküm veriyorsunuz siz “buraya kadar iyi, buraya kadar kötü”
diyebiliyorsunuz. Bu sadece sizin fikrinizdir.
Büyük yaratıcı kanundur, her şeyi kontrol eden kanun. Kâinatta
hiçbir şey yoktur ki kanunun dışında bulunsun, bir çalışma örneği
verebilirim.
Siz ruhunuzu ifadelendirmeyi öğrenmek için hazır olmalısınız. Öyle
ki; dudaklarınızdan hiçbir kelime çıkmadığı zaman ve gönlünüzün
sessizliği içinde ruhunuz onunla bütünleşmek için yönelir. O zaman
sizin O’nunla bir olduğunuzu bilirsiniz, bunu anlatmak mümkün
değildir. O daima maddeden ruha doğru tekâmül eder. Yani bu
demektir ki; O sadece sizin kanalınızdan tezahür eden parçayı
etkiler. Ruh daima mükemmeldir. O kâinatın cevheridir. O hayat
neferidir. Sizin kanalınızla mükemmel değildir, çünkü siz mükemmel
değilsiniz, sizler geliştikçe mükemmeliyet sizin vasıtanızla büyük
ölçüde ifade edebilecek. Sizler ruhu geliştirmiyorsunuz, fakat siz
ruhun ifadesine vasıta olan bedenleri geliştiriyorsunuz. Daha önce
verdik bilgiye inancı katmak gerekir.
Siz bedeniniz değilsiniz bedeninizde siz değildir. Bedenleriniz
dağılıp doğaya döndükten sonra kendinizi ifade edeceğiniz vasıtası
sizin ruh bedeninizdir. Gerçek benlik dış yüzey kabuk değil,
çekirdek tohum, öz, ruh, hayat olandır. İçinizde var olan yüce
yaratıcıdır. Ruhun bir dizi bedenleri olduğunu defalarca söyledik.
Lütfen odaklandığınız konulara tekrar tekrar dönünüz.
Sözlü sohbetleri yoğunlaştırın çok önem arz eder, kulaklara değil
ruha tesir etmeli. Sizler bunu ölçemezsiniz, ruha etki edilip
edilmediğini biz görebiliriz. Dünyevi meselelerin üzerinde çok
durmanız sakıncalı olmaktadır, gereğinden fazla konuşmayın,
suskun olmayı alışkanlık haline getirin, enerjinin yersiz sarf
edilmesine izin vermeyin, zira yolda daima duran siz olursunuz.
Anlayın artık bu olayı anlayın, spritüel bilincin açılımına emek verin.
Çok konuşmayın çok yemeyin çok uyumayın çok gülmeyin, daima
sessiz konuşun.
95ˇ
....10.2010 Celse (Safigül Seyhanlı) Harry Edwars'tan
Dostlarım,
Gecenizi hayırlıyor sizler için daima dua ediyorum.
Evet, celseyi yaratan adına açıyorum.
Siz diyorsunuz ki mükemmeliyete hiçbir zaman ulaşılmaz, ona
doğru sürekli bir çaba ve ilerleyiş vardır. Mükemmeliyet sonsuz bir
süreçtir, o ruhun saf altınının meydana çıkması için sürekli cüruftan
arınma işlemidir. Sonsuzluğa bir nokta koyamazsınız. Ebediyeti
sona erdiremezsiniz, buda bilgi gibidir. Ne kadar çok öğrenirseniz o
kadar çok öğrenilecek şey olduğunu öğrenirsiniz. Bilginin zirvesine
ulaşmak mümkün mü sanırsınız.
Bilincin sonsuz sayıda kademeleri seviyeleri planları vardır. Bu
ruhun bir vasfı niteliğidir. Ulaşılacak daha çok şeyin daima
bulunduğunu düşünmek harika bir şey olduğunu bilmek keyfiyettir.
Bizler kavranılması imkansız bir alemdeyiz.
Şunu fark etmelisiniz ki; düşünceleri fikirleri tarif ve tefsirleri
iletmeye çalışırken lisan suni bir araçtır, bunu unutmayın.
Bu kapılardan giren herkes ruhun buradaki büyük gücüne duyarlı
ve alıcı olsun, o güç onları etkilesin, onların içlerindeki ilahi
kıvılcımın daha büyük nurlarını çıkartmaya yardım etsin ve onlar
tazelenmiş güçlenmiş canlanmış olsunlar. Bugün aramızda
bulunmuş olan bütün kudret için şükrederiz, nurlarını toplantıya,
toplantımıza katmaya gelenler yücelmiş kurtulmuş varlıkların hazır
bulunduklarından haberdarız.
Sunduklarımızın büyük değeri, onların ilahi hikmet ve ilhamın
hazinesinden gelen yüce gerçekler oluşudur. Bilinçlenme, kendi
kanaatlerinizi şekillendirme ve yolunuza çıkan tecrübelerin ışığında
yolunuzu bulabilme yeteneğiniz var. Arzumuz sizleri ve sizlerin
işbirliğini sizin akıl ve zekanızın kabulü yolu ile kazanmaktır.
Aklınıza karşı saygılı olmak istiyoruz, çünkü o yüce yaratıcının
bahşetmiş olduğu nimetlerden biridir. Daha pek çok işiniz
oynayacağınız rolünüz var, sizi zorluklar ve gönül acılarından sonra
bir araya getirmiş olan şey tesadüf değildir.
Sizin bazen tatsızlık ve aksilik gibi gözüken durumlar aracılığı ile
öğrenmeniz gereken birçok öğreti ders var. Bizim dünyamıza
geldiğinizde geriye bakacak ve diyeceksiniz ki. En iyi derslerimizi
güneş parlıyorken değil ama fırtınanın en şiddetli olduğu, gök
gürleyip şimşek çaktığı bulutlar güneşi örttüğü ve her şeyin karanlık
ve umutsuz göründüğü zamanda öğrendik. Daha önceleri vermiştik
dostlarım, “ne zaman ki ruh zorluklar içindedir o zaman onun
bulunduğu en büyük imkanlardan bazıları realize edilebilir.”
96ˇ
Kanunların niteliği soruldu?
Kanunlar vardır, fakat onlar sebep sonucu da kapsayan ve yöneten
ayrı birliğin kısmıdır.
Dostlarım bu özel bir celsedir.
Henry Edwards sizlere selam eder.
Bu celse gibi öğretiler sıklaşacak, bunlara hazır olmalısınız.
Tevazu sevginin ifadelerinden biridir. Sizler bu olgulardan haberdar
oldukça kendiniz için gitgide artan bilgi ve anlayışdan artık bir şey
istemez, alırsınız. Gerçek tevazua ulaşmak elbette çok zordur,
çünkü onun içinde gurur bulunmaması icab eder.
Gerçek asla değişmez ancak onun sunuluş şekli değişir, büyüme
devam edecek, böyle olması zorunlu, çünkü planın bir kısmı.
Bizler öğretileri gösteri ile birlikte sunuyoruz. Bu gerçeklerden
haberdar olan herkesin o gerçeklerin icabına uygun hareket
edilmesini istiyoruz.
Çok talihlisiniz iyi bir ruh aletinin yolunuzda yardımcı olması gibi
avantaja sahip olmuşsunuz, değeri bilinmeli her an şükür halinde
olmalısınız.
Bu öğretilerin kesilmiş olması feci bir olay, dikkat edilmeli ruh
aletinin yanındayken arkadaşlıktan da öte bulunmalısınız, bu icraat
halindeki kanundur bu, buna itaat ediniz.
O sizi bir araya getirdi bu kadarı yetmeli.
Realize: fark etmek, farkına varmak, anlamak, kavramak, idrak
etmek, gerçekleştirmek, uygulamak, aklında bulundurmak, paraya
çevirmek, kazanmak, kâr etmek
Tevazu: İslam ahlakında güzel huy olarak bildirilen hasletlerden biri.
Büyüklük göstermemek, kibirlenmemek, alçak gönüllü olmak.
Tevazu, makam ve rütbe itibariyle kendinden aşağıda olanlara
büyüklük göstermemektir.
97ˇ
22.10.2010 Celse (Derya Canlıtürk)
Selam olsun.
Dost gönlüne girmeye geldik, mekânı silip yüze gönle eğildik.
Her olay madem bütünün içinde kesret ve vuslat halinde, doğuştan
göçe seyir halini yaşaya yaşaya öğrendik.
Bir cümle bıraksalar laf edecek ağzım, bir de takatim olsun bütün
kâinata haykıracak gönül lisanım. Ne mi diyecek? Sevgi seyrini
tamamla, O'nsuz O'na varılamayacağını bre gafil artık anla.
Soyunla sopunla etiketinle bırak tanınma, sen O'ndan geldin, O'na
seyir tamamlamadasın sadece, onu bil yeter. İlahi hikmetin
feyzinden bırak da zamanı gelmişken bir kelimecik de olsa anla.
Aklıma yatmadı deyip küfre dalma. Böyle şey olur olmaz deyip de
şüpheye de varma. Sonra sınanırsın, öyle bir halden hale geçersin
ki ne olduğunu sende anlayamazsın.
Her bir dostun alacağı bir ilahi hikmet ilahi nimet vardır. Ne zaman,
nasıl zuhur edeceğini kendiside bilmez. Gönülden çağırılır, eş dost
sebep oldu sanır, vakti gelmiştir, hidayet erliğe soyun denmiştir.
Çok gezdim, çok yiyip içtim, eğlendim, neler mutlu etti seni? bunu
düşün, bunu düşün.
Dostlarım hoş geldiniz. Can dostum hoş geldiniz.
Bu mekân bir vesile, vücut getirdi ilahi dirliğe, nasip dendi bu güne,
o zaman ayrıldı seven kuluna. Halka halka gelişen bu bilgilerle
kendini devşiren dostlara selam olsun. Hak kelamları ile yolları
açsın, kolları açsın diyelim, bizlerde bir niyaz edelim.
Gönlün dar ise konuk gelsin istemezsin evine, gönlün geniş ise
eksik olmaz kapından gelen giden hepsi onun izninde. Hele aç
kapını, gürlenir nasibin, deme “biter” diye, bitmez, sana nasibini
nasiple getirir bunu bekle.
Her olay kendinden kendine dönüştedir, düşüncelerin ile bir gün
yüzleşirsin, işte bunu bilmelisin. Siz zarfa bakarsınız, zarfta değil
mektubun hikmetini düşlemelisiniz. Bizler mektuptayız sizler zarfta.
Hakiki ilim irfan sahibi almış yolu “varış menzile” der şükreder
rabbime. Öyle zorlu yollardan geçirir ki rabbim, birçok kahırlarla
içsel savaşlarla uğraştırır o kulunu. “Ben buna layık mıyım?” der
onu bilmeyen kulu. Bir bilebilse sevilip sınandığını seçilip
ayrıldığını, bir bilebilse. Birçok perdeler açar rabbim sana, birçok
geçitler gelir önüne, kemale erdirmek için birçok yollar gösterir
sana.
98ˇ
Selam olsun.
Aç mekânın kapısını aç, besmele ile aç, nasip gelir, neyi düşlersen
o önünde şekil alır. Bırak, iyiyi düşle, “şer benden de uzak olsun”
de, “bana Allah yeter” de, çık yola, korkuları bırak ardında.
Selam olsun, selam olsun, selam olsun
Yolun açık, niyazın da seçik, ne diye eğilmezsin, ne diye secdeye
başın koyup “âmin” demezsin, ne direnirsin? Bilsen ki O'nun
koyduğu huzuru, ne mükemmel ne muhteşem bir huzurdur. Maddi
düğümleri çözemezsin, düşündükçe derin derin içine girdikçe
kördüğüm olur, bütün bedenini alt üst eder. Ama mana derinliğine
girdiğinde, o ilahi rahmeti düşüncene değdiğinde o huzuru bir
düşün, o derinlikten çıkmak istemezsin, her zerren “Allah” der, her
zerren ona iştiyakta olur.
Bak geldik gidiyoruz, neyi koydunuz bohçanıza hiç düşündünüz
mü? Bir yere giderken mutlaka temiz ütülü giysiler kor hazırlarsınız,
öyle bir hazırlığa girersiniz. Bu yolculuk için neyi hazırladınız bir
bunu düşünün.
Sizleri seviyorum. Şükürler olsun, şükürler olsun. Allah feyzinizi
arttırsın, şükürler olsun hamdolsun.
.................ara................
Kul kulluğunu bilmeli, kûn emrine boyun eğmeli, zandan uzak
durmalı, nefsi fiillerimizi daima kalbin kontrolü altında tutmalı.
Açılır sana perde perde, yeter ki bir adım koş O'na.
Vahidiyet, vahdaniyet, aha diyet her biri bir hal bir mertebe bir
makamdır. İlahi sıfatların zuhuru iştiyakıdır, Hak'ta bir olmaktır,
ikiden uzak Bir'liği bulmaktır.
Sen önce kendini bilmelisin, ilahi sırrını bu nispette çözmelisin.
Dedik ya; boşuna gelmediniz, her biriniz bir görevle gönderildiniz.
Perdeler içinde hayatı geçirmekse murat dön bak haline, “zavallı”
dersin, “bir ömür boşa geçmiş” der yanılgıya üzüntüye işte o an
düşersin. Bu öyle bir üzüntüdür ki cehennem azabıdır, bunu
bilmelisin. Amaç kendini çözerek Rabbi bilebilmektir. Rabbim
kendini bilmemizi istediği için bizleri var etti, o sözün üzerinde
düşünüp tefekkür etmektir. “Sen senin ile ol, sen küçükten konuya
gir arala perdeyi de büyüğü bul” derim.
Gecenizi hayırlarım. Her bir dosta selam verir, gönlünüzü huzur ile
doldurun derim.
Ali Oğulun çalışmalarına gelince boş değil.
Hoşça kalın hoşça kalın. Şimdi şifa dileyelim.
99ˇ
DUA;
Allah’ım gecemizi yarınımızı sen hayırla, vaat ettiğin hayırlı günlere
anlara bizleri sebep kıl. Her güzel işte önceliği bizlere ver Yarabbi.
Nerede huzursuzluk var ise beni oraya yönlendir, nerede yoksulluk
var ise lokmamı oraya benden önce gönder.
Allah’ım senin için burada toplandık, ilmimizi feyzimizi bütün ilahi
bilgilerin rahmet rahmet gelmesini nasip et. Hastalarımıza acilen
şifa diliyoruz, önce ruhlarına sonra bedenlerine, yinede sen bilirsin
Allah’ım. Onları üzmeden hastalıklarını sil Allah’ım. Genç olan
çocuğumuza acı, sen onlara melekler tarafından ilahi enerjiyi nasip
et Yarabbi. Yined e sen bilirsin Allah’ım.
Sünnetiniz hayırlı olsun, amin.
(-Özlem: Her şey bize hizmette dediniz, masa kalem kağıt gibi. O
zaman biz her şeyin bize hizmette olduğunun farkında olursak,
zihnimizi kullanmayı da başarabilirsek tüm negatifleri olumluya
döndürebiliriz. O yüzden düşüncelerimizden de sorumluyuz.)
Her şeyden.
Tabii ki uyum haline sokabiliriz, sen O'na hizmette o sana hizmette.
Kapılarınızı kaparken onları asla itip kakarak kapatmayın, severek
okşayarak eğer elinizden kayıp giderse gürültü çıkarırsa özür
dilemeyi ihmal etmeyin. Her şey canlı, her şey size hitapta,
yargılama yargılanan olursun. Senden sana dost anlattı ya Cebrail
ile peygamberin vahiy hallerini. Ara, bulduğunda neyi göreceksin,
neye iman edeceksin, hepsi zuhurda mevcut, her şey canlı, ölü hiç
bir şey yok. Hüsnü zanda olun, hüsnü zanda. Alış veriş, sen O'ndan
nefha yoluyla aldın ilahi nuru ruhu, sonra O'na vereceksin, tahrip
ederek mi göndereceksin? Her şey alışverişte, yaşamın seyri böyle
adım, adım ona ilerlemekte.
-Kimin babasının ismi Hasan? Rahmetli, yaşlı bir ses.
Buğdayı alacaksan dikkat et suya ateşe dayanıklı mı?
Burada istidat çıkıyor ortaya, buğdayın çatlaması, bir avuç buğday
at suya hangisinde istidat varsa o çatlıyor.
Apartmanın ismi Hasan Bey idi.
Buğdayı araştırın.
100ˇ
29.10.2010 Celse-Zikir (Safigül Seyhanlı)
Selam olsun,
Sorguya yargıya gerek yok, bilir o kendi zannını.
Her şey düzende yerini bulur ama öncesi vardır, o düzeni
bulabilmek için bir ilahi bedel vardır. O bedel önceden ödenmeli,
sonra huzur devrini sürdürsün. Güzel yüzünü Allah’a inananlara
göstersin.
Mutlaka iki ayrı fikir mevcuttur, olması gerekendir. Zıtlıklar olacak ki
iyiler kötülerden ayrılsın, kötüler iyilerden ayrılsın, hep iyi olursa
tekâmüller bu nispette oluşmaz. Cennet ve cehennem yaratıldı, bir
düşün, bir düşün dal içine, dön senden de geriye, okuyacaksın
kendi kitabını.
Zahir batına muhtaç, batın ise zahire muhtaç. Hepsi tevatür kul
kendi zannınca görüşlerini beyan eder, oysa Allah BİRdir bilicidir.
Lût kavmine ettiğini buraya da ediverir, beklediğine göre bir hikmet
vardır bunu belle.
“Kardeş vatan” dersiniz, işte o zorda, onunla ilgili birçok planlar
kurulmakta. Kötülük her yerde mevcut, bununla birlikte iyilikler de
zuhurda. Sen dön içine “Allah bana yeter” de, sende düzen
kurulmadıkça çevrede düzeni asla arama, arasan da bulamazsın.
Tevekkel ol, önce kulluğun ne olduğunu bil, kulluk rabbin hükmüne
boyun eğmektir. “Ol” dediğini kul umut ile beklemektedir. Senin kötü
gördüğünü bilemezsin rabbim iyi demiştir, alınması gerekenleri
düşün bu Ahmet olur, Mehmet olur, Recep olur hiç fark etmez.
Herkes neyi ekti ise gün gelecek biçer, her olay kendinden kendine
döner sana da seyrini bırakı,r işte o kadar. Nedeni niçini sorulmasın
dedik daha önce, sabret Allah’a havale et, kuldan bir şey isteme,
her şeyi O’’ndan iste.
Ne kuşku yeterli ne şüphe sende biterli, bu öyle bir bekleyiş ki “her
yer gül gülistan olsun” istersiniz, bu da onun iradesinde geçerli. Siz
zıtlığı bir arada yaşayabilmelisiniz, o çelişki içerisinde doğru yolu
seçebilmelisiniz. Dokunma suya sabuna bırak su gediğini bulur,
bunu böyle belle. Niyetler fiilleri oluşturur, düşünceler insan kaderini
bununla bütünleştirir, vücut buldurur.
Selam olsun, selam olsun. Kimiyim HACI BEKTAŞI VELİ.
Nurdan geldik, nurla döndük, nurla bütünü bulduk, nura gideriz.
Yolları birçoktur durağı hiç yoktur. Sen düz git yolunda, kapılma
eğriye kapılma yokuşa çalıya dikene. Ayıkla düşüncelerden birçok
101ˇ
kirleri, ayağı temiz tut, takma ayağa çarığı. Bu yol öyle bir yol ki
neyle gidilir bilir misin? Edep, edeple, Allah aşkı ile.
İki düşünce ile var git yoluna, bir el karşılar tutar elini çeker kendine
seni. “Acaba gittiği yer doğru mudur?” demeyin, bu her can için
geçerlidir. Herkesin gittiği yer doğrudur, bunu hiç unutmayın. Ayna
olur kendini aynada gösterir.
Allah her birinizi yolda tutmasın, yürütsün, koştursun, coştursun,
aşk odu ile yaksın.
Selam olsun, ilahi şevk daim gönüllerde yayılsın.
Sınır gelmez bilgiye her dem konuşmaya hazırız, yeter ki
konuşturacak bir şevk atılsın ortaya, açılır o kapı sonsuza.
Selam olsun, bu geceniz hayırlara vaat edilen hayırlı uğraşılar ile
kapansın. AMİN.
(-EÇ: Bu güzel cevizler kimin hediyesi, acaba manevi bir anlamı var
mı?)
Beştir değil mi?
(-EÇ: Evet.)
Beş neyin ifadesidir? Hediyemizdir bilinsin. Her birinizde olacak
ama beklemeyin, günü zamanı bize aittir, mükâfattır, dersini iyi
yapanlara hediyemizdir. Hoşça kalın.
Ayrıya değil gayrıya değil gönüllere bakın, dostlar gönlünde yerimiz
varsa oradan hiç ayrılmayız.
Hoşça kalın.
La İlahe İllallah, Muhammeden Resul Allah.
Sen ilahi kaynağa bağlandınsa o kaynağın dışında varlık aramana
ne hacet oğul, bu bilgiler gelir mi sanırsın? Safsatalar ile işin sonra
zor olur, bırak uğraşma başka gezegenlerden ders almayı hiç
bekleme. Orası burası der iyice karıştırırsın. Hep gördük hep bildik
ama yinede bir şey demedik, hür iradeleriniz onlarla seçimleri
yaptınız.
Allaha emanet olunuz. Selamımız yerden göğe gökten arza, arştan
arza gökten yer semaya, semadan havaya her zerreye nüfuz etsin.
Sesler ayyuka gönüller ilahi plana uysun, hoşça kalın.
La İlahe İllallah Muhammeden Resul Allah.
Konuşun sohbet edin sorun öğrenin.
(-NE: Mezhepler tarikatlar cemaatler bütün bunlara neden gerek
vardı, sadece bir şekilde öğrensek daha iyi değil miydi bu bilgileri?)
Evladım birçok yerlerin kapatıldığını hepiniz bilirsiniz, çünkü yanlış
düzenlenmiş, tekke adı altında birçok yanlışlar yapılmış, bazı
102ˇ
yerlerin kapatılması gerektiğini Allah’ım bir kuluna bunu vesile kılar.
Öyle insanı kâmil mürşitler, irşat edici öğretici varlıklar vardır ki
Allah’ın her bir zamana göre ayırdığı yüz yılda bir yeryüzüne bir çok
evliya enbiya gönderir, bunu hiç unutmayın, onlar görevlilerdir.
Kuran’da geçen resullerdir. Bunlarla mutlaka bir arada olmanız
gerekir. Öğretici, sizin öğreticinizde dostumuz oldu, bizce malum
birçok öğretileri bu sayede aldınız. Elhamdülillah, elhamdülillah,
elhamdülillah. Küçük büyük demeden verdi, beklemeden
bekletmeden verdi, o bizim aracımız bu böyle bilinsin. Öğreticiye
mutlak gerek vardır evlat mutlak gerek vardır. Sizin ruhsal ve
bedensel dengenizi sağlayacak bir öğreticiye mutlak gerek vardır.
Allah sizi yönlendirir, yeter ki ona yönelin. Olması gerekeni sizlere
gösterir. Bir şekilde vesile tayin eder ve sürenin sonunda sizlere
açılmış bir kapı o kapıda olmanız gerekir. Bu onun ilahi emrinin
içindedir, sizler yeryüzüne gönderilmeden önce birçok bilgiye
vakıftınız, hala vakıfsınız ama onları ifşa etmemeniz için
perdelendiniz. Zaman zaman birçok şeyler düşünceler sizlerde
zuhur halleri meydana çıkıyor, daha neler çıkacak son nefesinize
kadar. Birçok yetenekler, birçok bilgiler, bazı zuhur halleri,
rüyalarınız ve yüz renginiz değişecek, bunu hiç unutmayın. Devir
devir dönem dönem bu öyle bir seyirdir ki gelişten göçe kadar. Öyle
bir kılıftan kılıfa girer çıkarır ki sizi anlayamazsınız. O’na bağlanın,
O’na büyük bir sevgi ile bağlanın, “Allah yeter” deyin ama
öğreticileri de reddetmeyin. Selam sevgi olsun.
Hayırlı işlerde tamamlasın rabbim sizi, hayırlı işlerde tamamlasın
dininizi imanınızı, hayırlı işlerde tamamlasın tekâmül devrelerinizi.
Aklınız ruhunuz kalbiniz ve sırrınız Allahın sıfatı hangisinde tecelli
ederse işte orası rahmet ışığı altında olur. Unutmayın; aklın bile ne
çok mertebeleri vardır bir bilseniz, daha yazılmamış kaleme
alınmamış. Şu konuşan dil var ya bazen konuşanın dili konuşan o
kişi değil rabbim kendi dili ile onun dilini kullanır konuşur, kendi
lisanı ile konuşur. Yaa; öyle mukaddes bir şeydir ki o ilahi sırrı
Allah’ım cümlenizin gönlüne indirsin o ilahi sırrı.
Koy başını secdeye. El aç, el aç bana, unutma dönmez boş
dönmezsin geri. Bizim yolun birçok yolları var sayılmayacak kadar
yol, hangi yola gidersen git kızmaz sana, çünkü akıl verdi rehber
olarak o kuluna. İşte kullan git, gönül hangi halde ise o yol çeker
seni kendine. İster uzaya gi,t ister âlemler alemine dal, ister
rahmani ister şeytani, anladınız mı? Karar kılın, düz yolda orta
yolda olun, ne sağın ne solun hikayesine takılı kalın. Çok fazla
103ˇ
merak da etmeyin, bir tek kitap var okunacak, önce kendi kitabın
sonra Hak kitabın.
Hoşça kalın eyvallah.
Üzülme, merak etme, iyi hepsi yerinde, düşünceleri iyi, arada bir
sıkıntı olur ama gelip geçici. Her gençliğin her çocukluğun birçok
halleri hep geçmişe dayalıdır bilir misin? Çocukluğun da yaşadığı
olaylara ait hadiselerdir bugün yaşananlar. Fidan susuz kalmasın,
fidan toprağı gübresi suyu yerinde dengeli kullanılırsa, o
yeşerdiğinde sana çok şeyler verecek, gölgesini meyvesini.
Haydi hoşçakalın, hoşçakalın, hoşçakalın hoş olun, hoşluğu bulun.
104ˇ
12.11.2010 Celse (Naciye Aksakarya)
Selam, geldik dost yuvasına, izin ile oturduk sofrasına.
Sizler ile birlikteyiz hem canda hem sözde hem gönüldeyiz.
“Ayar bulur mu?” diye düşünme.Yaşadığın her ne ise mutlak ayar bulur.
O gelir senin dizine.
Ey dost sende sabreyle.
Bir sen bir ben yok um bu tende.
Ten içinde her zerre onun nispetinde mevcudiyeti has kullar zümresinde.
Buldun bir akarsu, git önce kabını yıka, arıt, sonra doldurmaya bak.
Nasibimdir verdiğine amadeyim, kulluğumun hazzını yaşamaya izinliyim.
Allah’ım bütün var ettiğine sahip, var edilenler ise her biri ona ait.
Kulluğunla övünmelisin. Verilen her bilginin önce değerini bilip sonra onu
hal edip içten içe sindirmelisin.
Bir’e verdik sözü, O'na gideceğiz.
Bu nefesin sayısı bitmeden, edindiğimiz liyakati kefede biriktireceğiz.
Var git dostum var git. Yolun nicelere.
Her güzel bilgi gönüllere heceden heceye. Hepsi bir seyir halinde.
Unutmayın; şanslı olduğunuzu düşünün ve “şükürler olsun” deyin.
Bu bilgileri paylaştığınız bir sofra var.
Bu kaynağa bağlanıp aldığınız sizlere ayrılmış bir an var.
Aldık selamı, eyvallah.
Her birinize sorarsam şikayetler, dil ucunda.
Öf bile deme, Allah’ım kimine halvet, kimine kesret, kimine vuslat, kimine
de her şeyden uzak debdebe yaşatır.
Şükürler olsun, başı secdeye koyanlara, zikri tamam edenlere;
Selamlar olsun.
Kur-an okunur. Gönül tezgahında okunanlar gün gelir de sana dokutulur.
Dokuduğun senin esrindir. Dokuduğunda tanınırsın. Dilerim niyetlerinizi
Hak doğrultusunda kurun. Dokunacak her ne ise doğru renkleri, doğru
sesleri, doğru oluşu bulun.
“Hakikat nedir?” diye sorulur. Hakikat senin sevginde, senin merhamet
ve şefkatinde senin sabır ölçünde, bütünün adına verdiğin her hizmette,
alıp verdiğin her nefeste, hakikat bunlarda gizli.
“Çözeyim” dediğinde neyi nasıl çözeceksin?
Hangi hadise ile meşgul isen onunla çözülecek bunu bilmelisin.
Bir’e verdin sözü. İşte O'nunla, O'na döneceksin. Kaçış yok.
Ağızdan çıkan heba olmaz, bunda şüphe hiç yok.
Her şey dönmede . Her şey bir gün yerini bulmada.
105ˇ
Mutlak olacak. Niyetlerinle, düşüncelerinle o vücut bulup sana kendini
gösterecek.
Dostlarım; hayat nefes alıp vermek, yiyip içmek, uyuyup oturmak
değildir. Bir’e verdiğin sözü hatırla. O sözü yaşayıp, hale şükredip
sabretmektir.
Kim bilir? Şu yaşadığınız sıkıntıları daha önceden kabullendiniz.
Şimdi öfken, şikayetin kime ne diye?
Nerede zorluk varsa orada rahmet, nerede horluk orada ilahi hikmet,
nerede darlık orada bolluk. “Her şey zıttı ile kaimdir” dediğimiz işte
budur.
Allah’ım sizleri hoşnut kılsın, işlerinizi kolaylaştırıp gönül ile daim
şükürde olunsun.
Bir sevgidir, bir muhabbettir seni O'na yaklaştıran.
Hepimiz Hak’tanız.
Bu muhabbet yaşadığın aynı kişiyle kurulamıyorsa da sakın üzülme!
Belki muhabbeti kurman gereken kişi sırada beklemede. Onu düşün.
Sakın bundan yana acı çekme. Zaaflarınızı tahlil edin. Duygularınızı
eğitin. Seslerinizi ölçü çerçevesinde çıkarın.
106ˇ
15.11.2010 Celse (Perihan/Fikret Kiremitçi)
Selam olsun,
Dostlar “Allah” diye diye girilir her söze, desturu gelirse çözülür
diller onun emrinde. Anlayana bir bakış yeter, anlamayan var ise
nakısta olduğu anlaşılır asla itilmez, elinden tutulup çağırılır.
Bırak ünvanın olmasın, gerçekle yüz yüze geldiniz, onunla kalıp
onunla hoşluk bulmalısınız. Derin derin düşün, öyle derin düşün ki
“nasıl bir geliş nasıl da gidiş olacak?” “Hangi hal hangi kal yol
bulacak?”
Niceleri gelip geçti nicelerinden niceleri ayrılıp seçildi. Kimi nay ile
kimi ney ile kimi söz kimi serzeniş ile bir oluş yolu bulur kendine.
Oluş orada buluş ise onun iradesinde gizlidir. Sanma her şey senin
elinde, kimini ağlatır kimini güldürür, kimini coşturur kimini koşturur.
İzin verilmiştir ona, başka hallerde oluştadır.
Yarınlar olacak, yarınlar umutlarla yeni oluşlarla bizlere zuhur edilip
sunulacak. Her an uyanık diri canlı olalım, bu oluşların zuhurları
hangi hallerde bizlere geçişlerini anlayalım. Anlayamıyor isek bari
perdeyi çekelim kaldıralım.
Sevgi yoğunluğu içinde önce “Allah”, O'nun izni ile O'nun eserlerini
sunalım. Hayır için konuşan ömrü hayır ile son bulur, şer için
konuşan onun hayatı hayırdan uzak kalır. Devri alemdir bu alem,
saadeti yakala derim, o saadet ne mücevherde ne parada ne pulda
deryadaki inci tanesinde, o inci tanesini bulalım, ilahi zevki tadalım,
sonra tadamayanlara sunalım.
Hangi meşrep üzere isen önce sen tahlil et, dön Allah'a,
mevcudiyetinle var ona. O evirir çevirir bir çok kılıftan kılıfa sokar,
sonra özün ile sana seni buldurur. Her şey düşüncede mevcuttur,
kitabınızı okuyun, “okuyun” dedik ya öyle çok ilhamlar gelir ki dedik
ya “dil onun izni ile çözülür” senden sana konuşulur. Çer ağı
yanmıştır izin de alınmıştır, konuşana değil konuşturana
bakmalıyız, her işte önceliği Allah'a sunmalıyız.
Bilen bilmeyene bildiğini öğretmeye muhtaç. Kaçış yok zorunludur,
çünkü verirken alınır bu idrakte olmamız gereklidir.
Sevgi ile sunulan her olay sevgi ile sana geri döner, Allah'a
ulaşmayı dileyin, onda olmayı isteyin, kaygusuz bir huzur gönlü
oluşturun, oda ancak O'nunla olunca mümkün olur.
Fiilleriniz nispetinde esma sıfat fiil zatlar, siz onları çekersiniz,
fiilleriniz nispetinde niyetlerinizin devrede olduğu anlarda, bir gün
bakarsınız bir sakinlik çöker içinize, bir gün bakarsınız bir coşku
herkese bunu anlatmak istersiniz, devre devre hep bunları yaşar ve
107ˇ
bilmeyene de bunları yaşatmak istersiniz. Bu hallere geçiş güzeldir
dostlarım güzeldir. Sizi var eden Mevla güzeldir. Allah'ım olmadan
nefesleri verdirmesin demeliyiz.
Ham meyveyi kime versen yemez, olmadan önce koparırsan
zarardasın. Sende olmadan önce O'na koşma, “ol-bul-var” derim.
Plan üzere yaşa, planın gerektiği şekilde yaşa, planın dışında
kalırsan yolda duran olursun.
Kader-i mutlak kader-i muallâk bunları tespit edin, zaruretin nelere
mal olacağını bilin, “hayra mı şerre mi?” tekâmüllerin zorunlu
olduğunu bilin, meşru olduğunu bilin.
Açtın ise eli O'na rahmet dolar kucağına. Bir kez gönülden “Allah”
dedi isen duyurdu isen O'na, “kulum” der O da ses verir sana.
Selam olsun, selam olsun.
Geçit herkese açıktır, o kalıplardan kurtul ki geçişin kolaylansın.
Selam olsun, selam olsun. Şimdi okuyup üzerinde durulsun.
Sen burada yapman gerekeni yap. Bırak ayı-güneşi o kendi
yörüngesinde gezmekte, sen buradakileri topla oradan gelecekleri
bekleme. Önüne birçok sofralar kurulur, yerde varken gökte arama,
sen o nimetlerden nasibini almaya bak, sana verileni toplamaya
bak. Onları toplamaya baktığın zaman buradaki görevlerini lâyığı ile
yaptığın zaman zaten onlar sana hizmet eder. Öyle hizmet eder ki
sen ona onlar sana aşina olur, bunu belle, okunması gerekeni oku,
dokunacak haller bul, halinle al halinle ver.
Muhabbeti Hak için kur, Kur’an yolunu göster. Onları sakın
geçmeyin, onların üzerine örtülen her örtü kötü döner, dönüşü
hayırlayın, dönüşü nurlayın. Ne verirseniz onu alırsınız, bunu
belleyin. Şimdi selam olsun. Ara verelim.
.................ara..........................
Maksada uymayı, ilahi zikir ile gönülleri doyurmalıyız. Ehlibeyt
tadını tadan Hak ilmine mazhar olan Muhammet makamında
Muhammediye olur, şuhut halinde bu zevk duyulur.
Ol gani ilahi kelamla doymadın, doymadın ki doysaydın bu zevkin
bu neşenin bu huzurun olurdun kanadı altında. Akarsu gibi olun,
ilahi ilmin feyzi ile feyizlenin. Sanma sende yok.
Şahadet mertebesinde olmanız mümkündür. Yeter ki Hak kelamına
yüz dön arka dönme, gani ol gani ol, güzel hal ile o cevheri bul,
sende olan cevher ile onu buluştur, anda O ol, O ol.
Kayıtsız şartsız geldin burada kayıtlandın, farkı yaşa cemi bul.
108ˇ
Ne farksız cem, cem olur, ne cemsiz fark, fark olur. Ayrılık istemez
yaradan, “Canda can vardır” denilen O'dur. O can onun
nefhasından kuluna hediyedir.
Selam olsun, o ağacın gölgesinde birlikte olunsun.
Bildiğin ile vasfın çıkar ortaya bildiğin ile. Delil toplamaya kalkma
delil senin var edilişinde. “Zamanı gelir mi gelmez mi?” diye de
bekleme, sen bir adım at O'na, zaman sana hizmette sen zamana
hizmette olursun, bunu hemen anla.
Muhabbet ilahi aşktan zuhur eder. O muhabbette muhakkak
Muhammed Ali olur, öyle coşturur öyle coşturur ki insanı bütün
kalıplar kırılır, seni öze ulaştırır.
Allaha emanet olunuz.
La ilahe illallah Muhammed en resul Allah.
Eşşedü en la ilahe illallah ve eşşedü en le Muhammed en abduhu
ve resulu.
Ahde vefa gösterelim ahde vefa.
Söz verdiniz elestte o yüce mevlaya. “Sözün nerde?” demez mi ya
sana. Onun için derim ahde vefa gösterin ahde vefa. Hoş olun,
hoşluk içinde kalın, o hoşluğu eş dost Hak dostları ile paylaşın.
Allah’ıma emanet olun.
(-NE: Ahde vefayı bilmeden nasıl ahde vefa göstereceğiz?)
O sende, o bilgi senin dağarcığında mevcut. Elest meclisinde
verdiğin sözü burada nasıl unutursun, sen rabbini bilmez isen o
sana nasıl yardımda olur.
Kula kul olma, Haktan kendini ayırma. O bilgi varsa ona dayan,
ondan konuş, onunla yarış, onunla hizmetine soyun.
Su gibi çağlayın, akarsu olun durgun suda durmayın.
Yaşamına bak hayatına bak, tevekkel olduğunda her başına
gelenler için boyun eğip sabrettiğinde sen öyle bir ahit
yapmışsındır, onu yaşıyorsundur, onu belle.
Şurada neyi yaşıyorsak, neyi konuşuyorsak, kimlerle dost olup
kimlerle ayrılığı tadıyor isek bunları o mecliste bilerek kabullenerek
geldiğimizi sakın unutmayın.
Zamanı geldi tohum çatladı, şimdi filizini verdi. O büyüyecek, o
büyüyecek.
Birçok tohum ekilir toprağa. Buğday der ki ekiciye “neden ben arpa
olmadım, neden ben mısır olmadım, buğday olarak kaldım?”
Ekicide der ki “senin istidadın oydu, sen elest de öyle görev
üstlendin ki tohumun yoktan can bulacak can bulduracak.”
109ˇ
Herkes bir görev üzere gelir, yaptığınız işler ile yaşadığınız
hayatınızdaki birçok değişik haller ile bunu tespit etmeniz mümkün.
Umarım anlaşıldı.
Kim olduğumun hiç önemi yok, bir hiçliktir, hesapta hiçlik vardır.
“Hak dostu” deyin selamım üzerinize olsun. Amin.
Bir elek üzerinde bir çok çeşni çeşitlilik, onlar hep eleniyor hep
eleniyor özün özü kalıyor, çer çöp temizleniyor. Öyle olduğunu
düşünün.
Gerçeğe dön ki gerçekten geldiğini itiraf edebilesin.
Kaynağı bul ki sana gelenlerle sevinip incinmeyesin.
Sevinmek ile incinmek yan yana olursa, “bunun halli zor” çözülür
sakın deme. Bu yolda incinmek yolun icabıdır, Hakkın rızasıdır.
İncine incine inceleceksin, sevinmeye gelince en sonunda inan sen
sevineceksin. Anlaşıldı mı?
110ˇ
26.11.2010 Celse (Ülker Emekli)
Hak sözü inerse gönle ilahi zuhur oluşur o evde.
“Hidayet nuru ile nurla bizi Rabbim” demeliyiz, “ismi süphan ile
gönlü eyle” demeliyiz.
Her söz ilahi kelam, inişi bir başka, ineceği yer o bir başka, bu ilahi
kelamı alacağı kişiler bir başka olmalı. Buna hazır olan kuvvede
bulunan o izin ile yaratıcıdan murat alan buna hazır olmalı.
“Aldığımı ne ile vereyim” dersen senden hal ister, sende fiil iştiyak
bekler, hakka nispet edecek mutlak ilahi uruç bekler. (uruç;
yükseliştir)
“Kemale attık adımı, duyur kulağıma nefesi. Her adımda bir başka
öğreti bana göster doğru fiili. İkilikte murat etmem, Tek’e
varmalıyım, Tek de olmalıyım” dediğinde bu kalbe irfan edenin
nazarını bekle.
Sadırda bir şey olmadıkça satırı okur geçersin, hiçbir şey inmez
gönle. İstediğin kadar sözlerde dinle, Özde bir şey olmadıkça bir
kulağından girer diğerinden çıkar gider, Bir şey olurum diye de
bekleme. Tam sarılmalısın dört elle, kanaat etmelisin, boyun
eğmelisin Rabbimden gelene. Öfkeyi bal edip içebilirsen “yediden
biri halletmişsindir” derim.
Ufak ufak kemale attık ya adımı, başlamayız birden yediye, sonra
dönüp bakarız tekrar tekrar bire, kıvama geldiysek hayıflanırız
geçmişe.
“Rabbim sende olmalıyım, rabbim senin ışığında kalmalıyım,
rabbim muradım sanadır.Bulduğum dirliği birlikler kurabilmeyi, bu
yolda yürümeme izin ver Allah’ım. İrade sendedir. Bana önce
nefsimle cenk etmeyi bu savaşta galip olmamı nasip eyle”
demeliyiz.
Her bilgi hazmedilmeli, sinede oluşan halleri tek tek
değerlendirmeli.
Sır gibi gelen sözler yine kendi kendimize bir açılış yakalanır.
Allah’ım neyi merak ediyorsan onda açılışı tamamlatır, bu böyle
bilinmeli.
“Aç gönül kapını ardına kadar aç. Yüce her gün her an her dem o
gönlü yoklamakta, misafir edilmek istemekte. Sen onu kaparsan
nasıl misafir olsu,n nasıl girsin o gönle?”
Daha önce demiştik, “konuşun, Rabbinizle konuşun. O duya,r gelir
görür sizi.” İstek O’na dönük ise mutlak O’ndan gelir öğüdü.
Kul, kul olduğunu bilmeli. Kul idraki nispetinde kuldur, ne ileriye ne
geri gidebilir. İdraki açacak bir kitap vardır, önce o devşirilmeli.
111ˇ
Şu gönül tellerini dile getiren Kuran’dır.
Sizdeki olası mertebeleri hal edecek Kuran’dır.
Muhabbette Haktan konuşmak ise sana ilham verecek Kuran’dır.
Hep deriz, hep deriz, bir gün gelecek ve artık “okuyun” demekten
vazgeçeceğiz. Çünkü sizlerden sorumluyuz. Sizler görevlerinizi
yaptığınız nispette bizler karşılıksız hep vermekteyiz. Unutulmasın
hep vereceğiz. Seyirler buna yönelik olmalı. Faideyi kaideyi ancak
Kuran yolu ile öğrenmeli.
Sorumluluğu almaktan vazgeçebiliriz, sizi kendi hallerinize
bırakabiliriz, bu bizim yetkimizin içindedir, yetkimiz dâhilindedir.
Tekrarlatmazsanız sizin için hayır olur, inanın hayır olur.
Kulun yolu müsait daim açık sonsuzluğa kadar açık, hangi yolu
seçersen seç ama bizler sizlere daima seçmeniz gereken doğru
yolu göstermekteyiz.
Dostlarım sizleri sıra dışı görmüyoruz, haddimizde değil bunu bilin.
Neyi fark ettiniz bu öğretide? Lütfen sıra ile açıkça konuşun.
(-NE: Bizim kuran üzerinde çalışmamızı ve bunu daha detaylı ve bir
an önce yapmamızı, yoksa bu konuda treni kaçıracağımızı
anladım.)
Daha başka
(-EK: Ben tevhidi fark ettim.)
(-FÜ: Öncelikle kul olmayı öğrenmemiz gerektiğini, onun içinde
rehber-imizin kuran olduğunu, çalışmalarımızın yetersiz olduğunu
fark ettim.)
(-NA: Bu dersleri almakla özel olmadığımızı ve kur anı okumayı
ihmal etmememizi kur an a yönelmemizi ve okuduğumuz nispette
yolumuzun açılacağını anladım.)
Yolumuz açık zaten.
(-PK: Kuran sayesinde pek çok ilerlemelerde bulunacağımızı,
açılımların daha fazla bilinçlerin açılacağını kuranı daha çok
seveceğimizi anladım.)
Çünkü o birebir Haktan kuluna hitaptır.
Bu ise Hak izni ile veliden kuluna hitaptır. Öncelik Kuran’a
verilmiştir.
(-FK: Kemaliyet mertebesine erişebilmek için yalnız Kuranı azimşan
yeterli.)
(-EK: Kuran sonsuz, başka safsataların hiçbirisine ihtiyaç yok,
bugün bunu bir kez daha anladım.)
Zaten Kuran’ı sevdirebilmek için böyle dersler veriyoruz.
Hangisini inkâr edebilirsiniz?
Birçok ipuçları birçok merhalelerin hangi geçişlerle
tamamlanacağını, bu geçiş sürelerinin ne olduğunu az buçuk
112ˇ
yıllardır bu derslerin içinde mevcut, mevcut olanı inkâr etmek
mümkün mü?
Bu derslerle çalışıp inanın Kuran’ın hangi ayetini açarsanız açın
oradan bir ışık yanacak. Okuyanlarınızı biliyorum seviyorum,
hoşuma gidiyor, derslerin boşa gitmediğinin bilincindeyiz. İstiyorum
ki hepiniz okuyun. Kuran öncelikli okunacak kitaptır, yazıyı oku,
Kuran’ı oku ama oku. Gidiş yolları farklı değil, öncelikle bunu bil.
Zatın kudreti öyle büyük öyle sınırsız ki O’nda yok yoktur. Siz bu
kadarını biliyorsunuz, daha bilmediğiniz ne isimler sıfatlar
mertebeler var, bu kadarı ile sınırlı sanmayın. Daha, daha istedikçe
Allah önünüze durmadan serer, “bunu da al, bunu da al” der. Yeter
ki sizde talep olmalı. O değeri sadece rabbim bilebilmeli, sizin
gönüllerinizin hangi yolda neye karşı meyilli olduğunu sizler
göremeyebilirsiniz saklayabilirsiniz ama O’na saklı gizli yok, her şey
ayan ve beyandır. Bu bilince de sahipsiniz.
Sizleri seviyor ve gecenizi hayırla kapıyorum, bir tek şeyi fark
edemediniz. Şimdilik ara
…………ara………….
Ne umdun ne buldun?
İlahi makama ne ile varmayı bildin?
Gayret sende oldukta kemendi hedefe attığında mutlak kement
boşa gitmeyecek hedefe ulaşacak. Miyar daima sadırda mevcut
olmalı, verilenler hikâye değil bu idrakte olmalı, şüpheyi silip Allah
kelamı olan her öğretiye kayıtsız şartsız bağlanmalı.
Ağaç öğretmen, dalları öğrenciler, meyveleri ise öğrencilerin
alacağı bilgiler.
Sen öyle kayıtlandın, ben böyle kayıtlandım, bunlar ilahi mecliste
tasarlanan günü geldikte meydana çıkan zuhuratlardır. Ne var ki
kıvılcım kadar da olsa ilahi bilginin şevkini almışsınızdır, o kıvılcım
mümkün değilse ne secdeye varabilir nede Kuran tilaveti
yapabilirsiniz.
Sevgi bütünlüğü içinde olmalıyız. Bu sevgi sadece eş dostu değil
bütün var edileni O’ndandır diye sevebilmeliyiz. Asla çirkin
görmemeliyiz, surete söz etmemeliyiz. Her insanoğlu cemal
sıfatından var edildi, o cemal yüze intikal etti, sen ne çirkin,
benzetmeyi yaparken önce düşünmelisin sonra dile getirmelisin.
Onun için deriz “sadırda miyar olmalı. Her şey dengededir dengeyi
bozmamalı.” Maddi âlemde denge bozulursa toparlanmak kolay
olmaz. Ya mana âleminde denge bozulursa işte o zaman yanar kül
olursun. Bütün kapılar tek tek kapatılır o kuluna.
Külli akıl mutlak var edenin aklıdır, sen cüzi akıl ile çözemezsin
bunları.
113ˇ
Bende derim ki “biraz tefekküre dalarsan çözülmeyecek hiç bir
problem yoktur o kuluna, çünkü eminiz her var edilen emindir
yaratıcının bir sureti olduğumuza.”
Ya ağaç ol ya dal, ya çiçek ol ya yaprak, ya meyve, ne olursan ol
köküne bağlı ol ve bağlı kal. Bu aslına bağlanmaktır, ilahi kaynakla
birlikte bütünü bulmaktır.
Her zaruret size yeni bir tekamül vesilesidir, her zaruret
oluştuğunda isyana değil tövbeye varmalısınız. Tövbe niye dersen;
her tekamülde yeni bir tövbe devreye girmeli, müjdeyi almadan
teşekkür bildirilmeli. Umarım anladınız.
Kuran da beşer geçer ve insan geçer, beşerin ne olduğunu biliyor
musunuz?
İnsandan önceki halimiz. Maden, bitki, hayvan, beşer, sonra insan.
Gecenizi ilahi nur ile nurlasın Rabbim,
Yarınlarınızı bu günden daha ışıklı parlak göstersin Rabbim.
Allah’ıma emanet olunuz.
La İlahe İllallah, Muhammed en resul Allah.
( Hidayet / Süphan / Kuvve / Sadır / Miyar / Tilavet )
114ˇ
10.12.2010 Celse (Safigül-Ahmet Seyhanlı)
Güller deste olsun da verilsin elinize,
Bütünün adına toplanıldı bu mecliste, sevdiğini kim ayırır kendini
bilmezlerin elinde.
Varsa gayretin boyun bük hizmete, yoksa gayretin yut dilini
ebedice.
Selam olsun,
Gölgeler siline siline güneş yüzünü gösterecek, her çağrı yerini
bulup her varlık kayıtta olanı yolum diyecek. Kimi güneşten kimi
aydan, kimi burçtan kimi yıldızdan beklediğini, hepsini bir potada
toplayıp sevgisi olanda vücut bulduracak.
Gereği düşünüldü ise sistem yerinde ise dedik ya sorulmasın
nedendir diye.
Dostlarım bilir misiniz Mescidi Aksa'ya yüzyirmi günde bir ilahi
rahmet yağar? yüzyirmi günde bir.
Neyin hikmetini, neyin nimetini araştırıp bulursun, yeterli kaynak mı
var sanırsın. Ama Rabbim dilerse serer o ilmi iradeyi kulunun
gönlüne. Gel serileni oku, gel sendekini onlar ile paylaş, daha da
öteye git onlarla onları BİRle.
Elden ele olun, elde güldeste dağıtılmalı bilene bilmeyene.
Sen Allah'ta aşikârsın, Allah sende gizli, çözülemez sır değil kulun
istidadında belirli.
Hiçbir ilim Rabbimin izni olmadıkça kuluna açılamaz. O izni talep
edin, senden sana gönüllerde gezin.
Bilinmek istedi ise bu sırlar perde perde açılır, işte ona çalışın, onu
hedef bilin, öğrenin ve öğretin.
Kim ki bir cana Haktan bir ilim öğretse yarın huzuru mahşerde
sebep olur belki kurtuluşa.
Zerre ağırlığınca iyilik zerre ağırlığınca kötülük, hiç biri unutulmaz,
gün gelir hepsi zuhurda.
Geç davandan geç, burada BİRdeyiz, BİRe hizmet için eleleyiz.
Davamız Hak davası, savaşımız nefis savaşı. Barışta olalım
kavgayı silip de orada bir ışık yakalım. Gönülden gönüle akan
sevgi, sen ben sevgisinden geçildi yücenin sevgisi seni beni
buluşturur, seni Hak ile oluşturur. Sende o planda talep varsa
mutlaka senin önüne bir defter açar oku ve yaz der, talep et isteğini
belirle.
Selam olsun
Güne çıktık uyacağız sefere, hazır olun çağırılanca koşacağız.
Niyeti kurdun ise gönülde güzele, kulunla orada yüzleşip yüzleri
güldüreceğiz.
115ˇ
Bir lokmamız var paylaşmaya geldik, derya deniz suyumuz var bir
katre de olsa birlikte içmeye geldik.
“Hayy Allah, Hu” diyelim hu dost salavat çekelim, dile verdi isek
salavatı, huzurda buluruz inanın o yüce kerameti. Aşk olsun diyelim
sevenlere meşk olsun, ilahi meşk. Sözümüz meclisedir, başa
çıksada sevgi ile çıkmalı. Şimdi ara verip bol bol sohbet edelim.
Birlikteyiz, sefer hazırlığı içindeyiz, eyvallah, eyvallah.
(-EK: Sırlarla ilgili sorabilirmiyim? Sırları nasıl çalışmalıyız?)
Sırların açılımı kolay iş değil evlat. Önce çalışmanız gereken
insanın yedi nefsini, önce onu çalışın önce. İnanın ikinci mertebeye
geçtiğinizin farkına varacaksınız ama konuşmayıp dili
susturacaksınız. Sende olan inkişafı çevreden görünür. Öğülmeyi
sakın ola bekleme, parmakla gösterilmeyi reddet, sakın ola isteme.
Kolay lokma değil yutulası, kolay iş değil kotarılası, niyet et talep et
sır birden açılmaz, basamak, basamak çıkılır. Her basamakta (bak
esmaları isimleri sıfatları çalışıyorsunuz) bunlar birer adımdır,
olması gerekendir, sizlerde var olandır. Her insanı kâmil birçok
birçok zorlu yollardan geçti. Boyun büküp teslim olmalısın, önce o
gerekli. “Varlığa yokluğa teslimim ya Rab, acıya tatlıya teslimim ya
Rab” Bir şeyi isterken de bedellerini de şöyle bir düşünmelisiniz,
kaldırabileceğinizi kaldıramayacağınızı düşünmelisiniz. Sırlar
hemen açılmaz hemen açılması mümkün değil, zaten o hale gelen
bir can “ben sırları nasıl açayım” da diyemez, o kendince iç
yolculuğu ile o çıkışa hazırlamıştır kendini. Allah'la birlikte yürür bu
zorlu yolları, düşe kalka düşe kalka, katlana katlana.
Şimdi bunun üzerinde durun konuşun. Nefis mertebelerini hepinize
söylüyorum, mutlaka çalışın. Kendinizde o hallerin olup olmadığını
açıkça çok açık yazın, olumlu veya olumsuz halleri.
Her can bunu yapmalı her can, çünkü zorunludur.
Hoşça kalın.
Rabbin seni sense Kuran’a inanmalısın, Kuran ı muhatap almalısın,
yok ondan gayrisi. Doğru mu, yanlış mı? Demeden, bol bol
okunmalı. Her okunuşta ayrı bir anlam ifade eder. Okuyanlar buna
tanıktır, onu bilirler. O öyle derin bilgi ilim kaynağı ki işte o sırlar
yavaş yavaş, perde perde kalkar önünüzden. Önce aralanır, kul
yoklanır, “hazırım” deyip.
Kuranın her anlaşılır halinde iken bir esma sende zuhur eder, bu iki
günde üç günde değil elbette, her sene oku, aradaki farkı sen
seyret, buna diyecek sözüm yok.
Sen ben yok orada, her şey “Ya Hu”dan ibarettir onu fark ettiğin
anda. Yakın gel yakın, arkanı dönme yakın gel. Selam ile
116ˇ
uyandınız, buldunuz şevki ışığa koştunuz. Dilden şikayeti bırak,
yorulan ayağındır gönül değil, oysa bu yazılanı gönül ister ayak
değil.
Selamı aldın “uyandınız” dedim bilir misiniz bu nasıl olur? (selam ile
uyanılır) varoluşun keyfiyetidir bunlar. Kimi selam ile kimi kelam ile
kimi firavun ile gerçeğe uyanır.
Dost sözü ayan, sözde aranan öz ayan.
Oku oku da var huzuru makama, bir perde açılsın da sana hiç
oyalanma burada.
La İlahe İllallah Muhammeden Resullulah.
117ˇ
10.12.2010 Celse (Safigül Seyhanlı-TEK başına)
“Yumuşak olduk geldik, gönülde bulduk sevdik, meydanda gördük
kaldık.
Gel diyene sevindik, gör diyen ile övündük” dedi, Merkez'im söz
aldı.
“Destek oldu isen kapıya adını yazarsın yapıya.
Dört duvar seni bilir dört kapıda adını okur, her tezgâhta bezini
dokur” dedi, sözü Rabia'ya verdi.
“Kapıyı yapıyı Allah adına hizmette olanlara, “ya Allah” deyip de
aşkı ile dolanlara açanlar olun. Yerden gökten sevgi yağar, her
kulunda dostluğuna göre doğar, yaprakları bir ömür sığar, birden
BİRe gelmek için doğru hali bilmek için sanılmasın zora güler. Zor
kulun yorumudur. “ya Allah” denilen gün mayaya Hak lokması
katılan andır. Gün gelir zor dediğin olay dört kapıda seni bekletir,
sende olan hatayı saklar.”
“Yemenden söze geldik, aldığımız sürüyü sefere saldık, güzeli
sevgili ile bulduk” dedi, Muhiddin Arabi sözü aldı.
“Çaydan aldığım suyu nehire saldım, akarsudan aktığı kadar
gönlümü yuğdum. Kitabım okunurken bir satıra daldılar, bin satırda
kâinatı buldular. Buldukları beni bana anlatan kâinat idi. Her
yaratılmış kendi kainatını okusa milyonlarca satır getirse ne biteni
nede iteni görürlerdi. Aldığın kadar dolarsın, bulduğun yerde
dönersin” dedi Arabi, cümlenizde okuduğunu günü geldiğinde
yazdıracağını söyledi.
“Yazacağız satır satır aydan yıldızdan mavinin sonsuzluğundan,
yeşilin sonsuza uyumundan” dedi, selamlayıp yürüdü.
Kendini kendine sorarsan, kendini O'nun ile yorarsan gerçeği
bulursun.
Gerçeğin özünü bulduğun an her zerren ile uyduğun andır.
Hiçbir olayın nedeni yoktur, olan her ne ise gerçektir.
Gerçekte yaratılmışlığın mutluluğu vardır.
Hisseden kulu kutluğa ermiştir.
Gördüğüm düşte özün sözü vardır, gerçeğin sesi vardır.
O zaman gerçek sonsuz kâinat bilgisi dardır.
Gerçeği arayan yerden göğe gönlünü katlayandır.
Katlamak kendinden cümleye yaprak misali çoğalmaktır.
118ˇ
Gerçek ayağının altındadır,
Ggerçek bilginin üstündedir,
Gerçek kâinatın içindedir,
Gerçek yaratılan her zerrededir.
O zerreler ki; senden alır sana verir, onu seni beni bir birinde görür.
Her zoru yenerim, adı ile girersem her sırrı açarım,
Gerçeği adında bilirsem kendinden kendine her kulu gerçeği
sorsun.
Dersin ki; “ben geldi isem merdane olmaya geldim, yerden göğe
gerçeği bulmaya geldim” “sevgimde Cümleyi sardı isem gelişime
sevinmeliyim”
Kul kendi gerçeği ile bütünleştiği anda zorlar sırlara açılır,
aşılmayacak yollardan geçilir.
119ˇ
24.12.2010 Celse (Ülker Emekli)
Bismillahirrahmanirrahim.
Önden gelip gidenlere selam olsun.
Onların açtığı o mirası korumakla görevliyiz. O sofra daim açık
kalacak. O sofrada oturanlar ise, o mirasa layık olmaya bakacak.
Gel dost gel, tevhide gel. Aşkı muhabbete gel. Gönül sedası ile gel.
Bize gel dost. Hu dost. Hu erenler. “Hoş geldiniz” diyelim size.
Gönül hoşluk ile kalsın, bozulmasın hiçbir evre.
Ne sağın derdine düşelim ne solun, sıratı müstakimdir doğru yolun.
Bırak ihtirası bir tek O'na yönel.
Allah yolunu ikiye ayırmıştır, seçimi ise kula bırakılmıştır. Bu idrakte
olanlara “selam olsun”. Yol azığı ellerine hazırlık olsun.
Gün gelecek ki seferin ilan edilecek. Bir elinde Kur-an bir elinde
azığın. Soramazsın nereye gidilecek. Tam teslimiyettir. Kal denilen
yerde kalıp, o çorak yeri gül bahçesine çevireceksin.
Görevlisin. Bunun için buradasın.
Ey Can Cananı buldun, bulamayana buldur.
Ey Can ahdi vefa ile aldığın bilgileri sebil etme, yerinde vermeyi
öner. Her birinde bir fidan oluşacak. İşte gerçek dediğin Hakla
nispetle onda O olacak.
Ne emeğin karşılıksız, ne bu bilgilerin halsiz, ne de ışığın sönük
kalacak.
Hele sen çık yola destur ile. “Teslimim yaradanım ben sana” diye.
Düşünme gayrısını. Nasıl gidilir, nasıl gelinir. Hem yaşa zahiri Hak
adına yaşa hem yaşa batını. Orada Haktan gayrısı olmaz, onu bil
ayırt et. Can ile Cananı bil, onları Bir et.
Gerçek senin varoluşun. Gerçek şu zamanda, şu mekanda, şu
zahiri alemde bunları bilerek yürümendir. Nereye yürüyorum deme.
Elbette gerçeğe. Gerçeğe katıldıysan kayıtlanmışsın derim. Gerçek
dışına meyledersen orada da kayıtlanmışsın derim. Ne var ki; bildin
Can uyanır. Ya başta ya sonda , yürü git. Geç kalınmadan var git.
Açılmış yola yürü git. Su misali ol. Kurak toprağa can buldur. Kurak
toprağa can buldur derken sizce bu neyi ifade ediyor? Bunu bir
açıklar mısınız. Bundan sonra böyle hem bilgileri vereceğiz hem de
sınayacağız.
Toprağı bir Can olarak düşünün. Gerçekten uzak kalmış bir Can
olarak düşünün. Fidanları sulayıp onların zihinlerinde öyle fidanlar
yeşertin ki, tohumları patlatın ki. İnsan için yapılan her hizmet
Peygamberimizin ve bizi yaratanın hoşuna gidecektir. Bir hadisinde;
“sizin en hayırlınız insana en çok faydası olandır” Tekrar düşünün.
120ˇ
Bunları sınayın. İnsanın içindeki fidanları yeşertin. Çocuklardan işe
başlayın. Yapılacak çok şey var.
Beni bileler, beni bulalar, benimle şevki muhabbet kuralar.
Çağırdık gelsene. Bu beden zindanında çok eyleştik, gardiyan gayrı
kapıları açsana.
Kuş misali uçalım, gökyüzünde dolaşalım.
Bu öyle bir zindan ki, takat bırakmaz o ilahi nefesi rahatça almaya
izin bile tanımaz. Zindandır, mapushanedir. Küçük berzahtır.
Mezardır bu beden. Her birine açıktır. Yorum sana kalmış. Sende
ne yaşıyorsan adını sen koy. Cennet onda, cehennem onda. Firkat
onda vuslat onda. Vahdet onda. Her bir var edilen önce onda,
İnsanoğlunda.
Şimdi ara verin. Yoruma açık bilgi verdik. Bu geceki bilgi gönül
kaplarınıza göre verildi. Her ders gönül kaplarına göre verilir. O
kabın alacağını, neyi taşıyıp, neyi saklayacağını bilir de verir. İfşaya
gerek yok. Aşk için aşk olsun deriz. Eyvallah.
Bu bilgilerin geliş hali başladığında Can dostlarım, ben sizden
yapılması gereken beden hareketlerinizi bildirmek istiyorum.
Rahatça oturmaktan ziyade, derli toplu oturmanızı öneriyorum. Bu
ilahi bilgilerin karşısında çok rahat oturulmaması gerekir. Lütfen
oturuşlarınıza dikkat ediniz. La kayıt olmanızdansa Hak için hazır
olmalısınız.
..............ara.....................
Ne soydan alınır ne kandan tanınır.
Bilen bildiğine Hak dürtüsüdür deyip uyanır.
Dostum her an yanışta olursan varışın seyrine varırsın.
Seyir doğuştan göçe sürmekte.
Bu bilgiden yoksun yaşayanları, sakın ola küçümsemeyin onları.
Rabbim murat etmiş ise size miras olan sofra onlara da açılır.
Bunu bekle.
Her şey kalemin ucunda sanırsın.
Kalemin ucuna getirene bak.
Nefesten verip de nefesi tükettirene bak.
Coş, Coş Allah aşkıyla coş, her halde coşalım, ama rastgele
taşmayalım.
Bu bilgiler tat aldırır, kuluna perde açtırır.
İzafi, mecazi, bu iki sözcüğün arasındaki ölçüyü yine sana buldurur.
Sen sanırsın ki; ben tanıdım, ben gittim, ben o sofraya konuk
edildim.
Yok dostum yok, bu ince hesap. İşte ayan-ı sabite dediğiniz olay.
Asla rastlantı değil.
121ˇ
Onu çalışın demiştik, o gün geldi. Devri âlem sana perde oldu.
İstidadın ve kabiliyetin nispetinde ayan-ı sabite devreye girdi. Hangi
isim üzere yürürsen yürü; Ulûhiyet, rububiyet, Hakikat-i
Muhammediye, Vahdaniyet, Bir çok sizin bildiğiniz ve bilmediğiniz
isim ve sıfatlardan mevcut olan bu makam, arzı talep edilirse,
yaratıcı da o muradı sizlere nasip ederse, vasfıyla vasıflandırır
kulunu.
Her şey ayandır. Ayna olur sana. Bunlar çok gizli hicap perdeleridir.
Bunlar yaşanmalı. Şimdi ayan-ı sabitenin ne olduğunu azda olsa
öğrendiniz.
Nereye itiliyorsanız o ders olur size. Ama iyi yolda ama yanlış
yolda, onu sen ayırt et, nice yollar vardır. O yollarda yürüyen nice
nice farklı sıfatlarda insanlar vardır. Bilmezsiniz. Asla takipte
edemezsin. Her biri çekilir ya o yola, sonucu ayan olur o kuluna.
Sen rabbimde aşinasın, Rab sende gizli. Ona asla şaşırmayasın.
“Peki hep gizli mi kalacak” dersen; haydi bakalım yavaş yavaş sıyır
perdeyi.
Çocuklar, yavrular, kızanlar size bir ders daha vereyim. Çok
önemlidir.
Her oluşunda yeni bir kaftan giydirilir kuluna. İlahi kaftandır bu. Her
oluşunda. Kıyamete kadar sürer gider bu böylece.
Bu kadarla yetinin.
Bir de Mescid-i Aksa’dan söz etmiştik.
Rabbim bilinmek istedi ya. Mescid-i Aksa’da bu sır meydana çıktı.
Bu bohça orada açıldı. Kutsiyet taşıdığı bir yerdir, bir düzendir. İlahi
makam şahadet mertebesidir.
Bu kadar yetsin.
Selam olsun. Hayırlar sizlerle birlik olsun. Şerler bu güzel
insanlardan def-i bela olsun.
Allah her birimizi ulu ağaç etsin. Dalınızla, budağınızla,
yaprağınızla, meyvenizle, gölgenizle, her şeye hizmet eden
olursunuz. Allah’a emanet olun.
La İlahe İllallah Muhammeden Resullallah.
Biraz daha genişleyin, kabınızı büyütün. Dahada farklı bilgiler
koyalım. Çatlatmayın ama, sızıntı olmasın. Öyle hal gelir ki insana,
her devrede olacaklar ayan olur o kuluna. Boş laf etmez. Sadece
kayıtlanmıştır ona. O üfler kulağına izin verirse o dostta söyler,
canlara.
Hoşça kalın, ışık olun, aydın olun.
122ˇ

Benzer belgeler