Kitabı İndir

Transkript

Kitabı İndir
1
EL FURKAN
Bu kitabı şeğ izzedin aksan küdüse sirrehu mıridlerinden ve
merhum pamukçu hoca reşit kehya oğlu talebeleri tarafından
kuran-ı kerim ve hadisi şerif ışığı altında yazılmıştır. Yazması
bizden Tevfik Allahu teala zulcelal hazretindendir.
YAZAN
SAATÇİ ÖMER İNCİK
DÜZENLEYEN
ÖMER FARUK BENZER
2
FİHRİST
1-) İyiliği Emredip Kötülükten
Nehyetmek
2-) İlim Ehlinin Meclisinde Oturmak
3-) İlim Aramanın Fazileti Hakkında
4-) Namaz Hakkında
5-) İhlas Hakkında
6-) İçkinin Zararı Hakkında
7-) Zekât Hakkında
8-) Faiz Hakkında
9-) Hac ve Umre Hakkında
10-) Kabir Azabı Hakkında
11-) Kıyamet Hakkında
12-) Cehennem Hakkında
13-) Cennet Hakkında
14-) Ramazan Orucu Hakkında
15-) Ana Baba Hakkında
16-) Evlatların Ana Baba üzerindeki
Hakkı
17-) Akrabaya Yardım Hakkında
18-) Tevbe Etmek Hakkında
19-) Komşular Hakkında
20-) Yalandan Sakınmak Hakkında
21-) Gıybet Hakkında
22-) Dili Muhafaza Etmek Hakkında
23-) Kur’anın Fazileti Hakkında
24-) Cihat Etmek Hakkında
25-) Erkeğin Kadın Üzerindeki Hakkı
26-) Kadının Kocası Üzerindeki
Hakları
27-) Salavatı Şerif Okumak
Hakkında
28-) Zikrin Fazileti Hakkında
29-) Aşure Gününün Önemi
30-) Cuma Günü Hakkında
31-) Hz. Peygamberin Ümmeti
Hakkında
32-) Tefekkü Hakkında
33-) Şeytanın Düşmanlığı Hakkında
34-) Vaiz Hakkında
35-) Cami Hakkında
3
ÖNSÖZ
Allah’a hamdolsun. Allah’ın Elçisi
Muhammed’e salat ve selam olsun. O’nun
Âli ve ashabı üzerine selam olsun.
Bu kitap Şeyh İzzettin Aksan müridlerinden
ve merhum Pamukçu Hoca Raşit
Kahyaoğlu talebeleri tarafından Kur’an-ı
Kerim ve Hadis-i Şerif ışığı altından
yazılmıştır. Yazması bizden Tevfik Allahu
Teala Zülcelali Hazretlerindendir.
4
İyiliği Emredip Kötülükten Nehyetmek
‘’İçinizden iyi ve yararlı olana davet eden, doğru ve iyi olanı emreden ve
kötülüklerden sakındıran bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar
onlardır.’’ Ali İmran – 104
‘’Siz insanlar için meydana çıkarılan en hayırlı ümmetsiniz; insanlara iyiliği
emredersiniz, kötülükte bulunmamalarını söylersiniz ve Allah'a inanırsınız. Kitap
ehli de inansaydı hayırlı olurdu kendilerine. Onlardan inananlar da var, fakat
çoğu dinden çıkmıştır.’’ Ali İmran – 110
‘’ Sen af yolunu tut, bağışla, uygun olanı emret, bilgisizlere aldırış etme.’’ Araf –
199
‘’ Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği
emrederler, kötülükten vazgeçirirler… ‘’ Tevbe – 71
‘’ Ve de ki: Kur'an Rabbinizden hak ve gerçek olarak inmiştir, artık dileyen
inansın, dileyen inkar etsin.’’ Kehf – 18
Birinci hadisi Ebu Saidi (R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
Sizden biriniz kötülüğü gördüğü zaman eli ile düzeltsin.
5
6
Eğer gücü yetmiyorsa dili ile söylesin eğer buna da gücü yetmiyorsa Kalbi ile
buğzetsin. Bu da imanın en zayıf noktasıdır.
2) İbni Sabit (R.Anh) dedi ki: Biz Hz Peygambere biata gittik. Güçlük ve kolaylık
anlarında sevinilecek ve sevinilmeyecek durumlarda söylenenlere kulak
vermek, itaat etmek, bize karşı yapılan tehcirler üzerine ses çıkarmamak,
icraatinde reisi devlete karşı gelmemek, meğer ki bu icraatin açık bir küfür
olduğuna dair Allah tarafından yanımızda kesin bir delil olmadığı müddetçe ona
biatta bulunduk. Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
7
Dördüncü hadisi Numan bin Beşir (R.Anh) şöyle rivayet etmiştir, Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: Allahın çizdiği sınırlarda duran kimse ile sınırların içindeki
kimsenin meselesi şu gemideki insanların meselesi gibidir. Onlar gemide kura
attılar bazılarına geminin üstü bazılarına da altı düştü. Geminin altında
bulunanlar su almak istediklerinde üsttekilerin yanlarından geçerlerdi.
Yukarıdakiler bu durumdan rahatsız oluyorlardı. Bunun üzerine alttakiler biz
kendi hissemize düşen bu alt bölümde bir delik açarsak üstümüzdekileri
rahatsız etmemiş oluruz dediler. Şimdi üst kattakiler bunları yapmak
istediklerinde serbest bıraksalar hepsi birden helak olurlar. Şayet bunların
ellerini tutarlarsa hem kendileri necat bulurlar hem de onları kurtarmış olurlar.
Buhari rivayet etmiştir.
8
5.Hadisi Mü’minlerin annesi Ümmü Seleme Hind Ebu Huzeyfe Radiyallahu
Anhdan şöyle rivayet etmiştir, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Üzerinize bir
kısım idareciler tayin olunur. Siz onların bazı işlerini beğenir bazılarını da
beğenmesseniz her kim şeriata uygun olmayan işlerini hoş görmesse günahtan
uzaklaşır kim ki onların uygunsuz işlerine karşı koyarsa selameti bulur. Lakin
onların hareketlerine rıza gösterip peşlerinden giderlerse işte günahkarlar
onlardır. Ashab Ya Resulallah! Onlarla vuruşmayalım mı ? dedilier. Hz.
Peygamber: Hayır aranızda namaz kıldıkları sürece vuruşmayın. Buyurdu
Müslim rivayet etmiştir.
7. Hadisi Ebu Said EL Hudri rivayet etmiştir, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
Yollar üzerinde oturmaktan kaçınınız. Ashap Ya Resulallah mutlaka oturmak
zorundayız, zira meselelerimizi orada konuşuyoruz dediler. Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: Madem ki oturmak zorundasınız o halde yolun hakkını verin.
Ashab yolun hakkı nedir Ya Resulallah diye sordu. Haramdan yüz çevirmek,
gelip geçeni rahatsız etmemek ve selam verenin selamını almak ve iyiliği
emredip kötülükten alıkoymaktır dedi Hz. Peygamber.
9
Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
8. Hadisi İbni Abbas (R.Anh) şöyle rivayet etmiştir: Resulallah (s.a.v) bir adamın
parmağında altın bir yüzük gördü. Hemen Resulallah kendi elini adamın
parmağına atıp yüzüğü çıkarıp attı. Sizden biri ateşten kora yanaşıyor onu
parmağına geçiriyor. Olacak şey değil buyurdu. Resulallah gittikten sonra
başkası adama yüzüğünü alıp ondan başka surette faydalan dedi. Adam hayır
Vallahi Resulallah onu fırlattıktan sonra ben onu asla almam dedi.
Müslim rivayet etmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Beş şeyi kendinize ganimet olarak biliniz. Beş
şey gelmeden hayatın kıymetini bilin. Daha ölüm gelmeden sıhhatin kıymetini
bilin ki daha hastalık gelmeden boş vaktin kıymetini bilin ki daha üzerinize
büyük işler sizi meşgul etmeden gençliğin kıymetini bilin ki daha yaşlılık
gelmeden zenginliğin kıymetini bilin ki daha fakirlik gelmeden.
10
Onuncu Hadisi Huzeyfe (R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
Nefsim kudreti elinde olan Allaha yemin ederim ki yan iyiliği emredip
kötülükten de nehyedersiniz yahut yakında Allahu Teala nezdinde size bir azap
gönderilir. Sonra azabın kaldırılması için ona dua edersiniz de duanız kabul
edilmez.
Tirmizi rivayet etmiştir, hadis hasendir.
On birinci Hadisi Ebu Said El Hudri rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu
ki: Cihadın en üstün mertebesi zalim sultan huzurunda doğruyu söylemektir.
Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir. Bu hadisler Riyazus Salihinden alınmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Zaman gelecek benim ümmetimden beş şeyi
sevecekler beş şeyi de unutacaklar. Bir dünyayı sevecekler ahireti unutacaklar
ikincisi bina daire apartmanları sevecekler kabirlerini de unutacaklar. Üçüncüsü
de malı ve parayı sevecekler hesabını unutacaklar. Dördüncüsü çoluk
çocuklarını sevecekler hurileri unutacaklar. Beşincisi ise nefislerini sevecekler
Allahı (c.c.) unutacaklardır. Onlar benden uzaklar ben de onlardan uzağım.
11
Temihay gafilinden alınmıştır.
Allahu Teala (c.c.) ferman buyurmuştur: Ya Yuşa! Ben senin ümmetinden
40.000 salih ve 60.000 şerliyi yani isyancıyı helak ettim. Yuşa (a.s.) buyuruyor:
Ya Rab şerli olanların cezasını verdin mü’minlerin günahı ne idi ? Allah (c.c.):
İyiliği emretmeyip kötülükten de nehy etmezlerdi. Onlarla beraber yiyer ve
içerlerdi. Onlara buğz etmezlerdi.
İkrime (R.Anh) buyuruyor: Bir abid işittik ki bir falan yerde insanlar gidip ağaca
tapmışlar ona ibadet ediyorlarmış. Hemen eşeğine binip baltasını önüne alır ve
ağaca taraf gider. Şeytan (Lanetullahi Aleyh) insan suretine girip önüne çıkar. Ey
Abid ! nereye gidiyorsun der. Abid: falan yerde bir ağaç var ve o ağaca insanlar
tapıyorlar. Ben gidip o ağacı keseceğim ki o insanlar onun şerrinden
kurtulsunlar. Şeytan abide diyor ki:
12
Senin neyine lazım, insanlar tapsınlar. Allah cehennemi boşuna mı yaratmıştır.
Sen günde ibadetine baksana sana ne lazım. Abid: Hayır ben giderim onlar
bilmiyorlar. Ben o ağacı keser ve o ağaçtan kurtarırım onları der. Şeytan ne
kadar uğraşsa da abidi çeviremiyor. Şeytan: Abid sana bir teklifim var. Abid:
Nedir teklifin. Şeytan: Abid evine dön her gün döşeğinin köşesini kaldır, her gün
3 altın sana bırakırım. Abid iyidir deyip evine döner. Sabah olunca abid
minderinin altını kaldırır evet 3 altın minderin altındadır. Üç gün öyle altınlar
minderin altında görünür. Dördüncü gün olunca altınlar yok. Abid bekler acaba
altınları unuttu mu diye. Bekler beşinci gün yine altın bulamayınca yine eşeğine
binip baltasını önüne alıp ve ağaca taraf gider.
13
Şeytan yine insan suretine girip abidin önüne çıkar. Şeytan: Abid nereye
gidiyorsun ? Abid: İşte şuralarda bir ağaç var insanlarda o ağaca tapıyorlar. Allah
onlara azap eder de ben gidip o ağacı kesip onları o ağacın şerrinden kurtarayım
deyince şeytan gidemezsin der. Abid giderim deyince şeytan dön geriye
gidemezsin deyip abidin boynundan tutup yere vurup şimdi boynunu kırayım mı
yoksa döner misin der. Abidte der ki: Yahu geçenlerde önüme gelen sen değil
miydin ? Şeytan evet bendim der. Abid hani o zaman ben seni yere vururdum
der. Şeytan evet ama sen o zaman Allah için geliyordun ben değil tüm dünya
başına toplansaydı yine sana mağlup olurduk der. Çünkü sen o zaman Allah için
gidiyordun ama şimdi nefsin için gidiyorsun çünkü altın bırakılmadı. Dön evine
yoksa başını ezerim der. O zaman abid ağacı bırakıp eve döndü.
Feki Ebu Leyse Hazretleri buyurur:
14
İyiliği yapıp başkasına emretmek ve kötülüğü bırakıp başkasından da men
etmek için beş şey lazımdır. Bir ilimli olmak. İlimsiz tebliğ yapılmaz çünkü cahil
kendisi iyiliği emredip kötülükten men edemez. İkincisi yaptığı emri bil maruf
nehyi anil munkeri Allahın rızasını kazanmak için ve dinin yücelmesi için
yapmalıdır. Üçüncüsü şefkatli olmalı, yumuşak huylu ve mütevazi olmalıdır. Katı
kalp ve şiddet kullanmamalıdır. Dördüncüsü ise sabırlı olmaktır, helim olmaktır
çünkü senin karşındaki hastadır ve tedavi lazımdır. Beşincisi ise söylediklerinle
kendin amel etmendir. Kendi kendine ne kadar insanlara söylese ve amel
etmese başkasına fayda vermez. Kıyamet günü bazı insanların bağırsak ve
içindeki azaları dışarı çıkarılır ve mahşer yerinde o azaların etrafında dolanır.
Mahşer ehli kendisine sorar bu ne halin ? O da der ki: Ben yapmadığım şeyi
başkasına emrederdim. İşte kendisi yapmayıp başkasına söyleyenin cezası
budur.
15
İlim Ehlinin Meclisinde Oturmak
Lokman Hekim Hazretlerinin oğluna vasiyeti: Ey Oğlum! Bir meclise gittiğin
zaman baktın Allaha zikir ve Peygambere salavat getiriyorlarsa o mecliste otur.
Eğer alim isen ilminden faydalanırsın. Yok cahil isen ilim öğrenirsin. Allahın
rahmeti onların üzerine iner sende faydalanırsın. Eğer gördün Allahı
zikretmiyorlar Peygambere de salavat getirmiyorlarsa orada oturma. Eğer alim
isen ilminden faydalanmassın. Eğer cahil isen daha zarara girersin. Allahın
gazabı onlara isabet eder sende zarar görürsün.
Saidi Hudri Hazretleri (R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki:
Bir toplum toplanır Allahı (c.c.) zikretmeden ve Peygambere de salavat
getirmeden dağılırlarsa sanki ölü eşeğin eti üzerine toplanıp dağılırlar.
Kıyamette hasret çekerler.
16
Allahu Tealanın melekleri yeryüzüne gelirler ve zikir ehline rastlarlar. Birbirlerini
çağırırlar gelin gelin aradığımız cemaat budur derler. O cemaatin etrafında
halka bağlarlar. Cemaat dağıldığı zaman onlarda Allahu Tealanın huzuruna
giderler. Allahu Teala buyurur: Ey Meleklerim! Yeryüzünde kullarımı nasıl
gördünüz ? Melekler buyururlar: Ya Rab! Sana gizli bir şey yoktur biz senin falan
cemaatini gördük. Seni zikir ve tespih ediyorlardı. Ey Meleklerim! Benden bir
şey istemiyorlar mıydı? Melekler senin cennetini istiyorlardı der. Allahu Teala:
Ey Meleklerim! Onlar cenneti görmüşler miydi ? Melekler: Hayır Ya Rab!
Görmemişlerdi ya görselerdi ya Rab! Daha fazla amel yaparlardı derler. Allahu
Teala: Ey Meleklerim! Bir şeyden bana sığınmıyorlar mıydı? Melekler: Ya Rab!
Ateşinden sana sığınıyorlardı. Allahu Teala: Onlar ateşimi görmüşler miydi?
Melekler: Hayır ateşini görselerdi ne yaparlardı ya Rab daha onlar ateşinden
uzak olacak daha çok amel işleyeceklerdi. Ve senden de fazla korkarlardı. Alahu
Teala: Ey Meleklerim! Sizler şahit olun ben onların
17
Hepsini affetim. Melekler: Ya Rab! Onların içerisinde bazı günahkarlar vardı.
Onlar zikir için gelmemişlerdi. Dünya işleri için gelmişlerdi. Allahu Teala
Hazretleri ferman buyuruyor: Ey Meleklerim! Ben onları ayırmam hepsini af ve
mağfiret ettim.
Ebu İshak (R.Anh) buyuruyor ki: Kim ki Salihlerin meclisin de oturursa sanki misk
satanın yanında oturmuş gibi ona misk vermese de ondan misk kokusu gelir.
Kötülerin meclisinde oturmak sanki demircinin yanında oturmuş gibi eğer demir
ateşi onu yakmasa da onun ateş dumanı onu rahatsız eder.
Feki Ebu Leyse Semerkandi Hazretleri buyuruyor: Allahu Tealanın arşının
yanında bir yazı vardı o yazı üzerinde iki kelime yazılmış. Birincisinde bazı
insanlar salih amel yaparlar tam onlar ile cennet arasında bir arşın kalır ve onlar
kötü bir topluma karışırlar. Onlarla beraber olurlar. Allahu Teala(c.c.) onların
salih amellerini yok eder, o kötü insanlarla beraber cehenneme girerler.
18
İkinci kelime ise bazı insanlar hep kötü amel işlerler. Hayatının sonuna gelince
onlar ile cehennem arasında bir zirai yani bir metreye yakın bir mesafe kalır.
Sonra salih bir mü’min toplum ile irtibat kurar dostluk yapın onlarla oturup
onlarla kalkar onların salih amellerini yaparlar. Allah (c.c.) onların günahlarını
iyiliğe te’vil eder ve salihlerle beraber haşr olup cennete girerler.
Feki Ebu Leyse Hazretleri buyuruyor ki: Kim ki evinden çıkıp alimlerin meclisine
gider ve onların yanında oturursa eğer ilim okumasa dahi Allah (c.c.) o adama
yedi nimet verir. Birincisi o da alimin faziletine kavuşur. İkincisi ise o mecliste
oturduğu müddetçe günah işlemez ve hata etmez. Üçüncüsü evinden çıktığı an
onun üzerini Allahın Rahmeti kaplar. Dördüncüsü ise o cemaate Allahın
Rahmeti iner ve ona da isabet eder.. Beşincisi ise o ilmi dinlediği müddetçe ona
hasene yazılır.
19
Altıncısı ise melekler o adamı kanatları ile baraber kuşatır. Yedincisi ise bir
adımına bir hasene yazılır bir adımında bir günahı affolunur. Bir adamında ise
Allahu Teala onun derecesini yükseltir sonra Allahu Teala altı tane nimet daha
ziyade eder. Birincisi Allahu Teala alimlerin meclisini ona sevindirir.İkincisi ise O
da başkasına o mecliste öğrendiğini söylese alışan adam ne amel işlese onunda
defterine yazılır. Hiç birinin ameli birbirinden eksilmez. Üçüncüsü ise Allahu
Teala o mecliste birini affederse o da oradakilerin hepsine şefaat eder.
Dördüncüsü ise Allahu Teala onun kalbini kötülerin meclisinden soğutur.
Beşincisi ise Salihlerin yolunu seçer daima onlarla beraber olmayı talep eder.
20
Altıncısı ise daima Allahu Tealanın emrini tutar ve o yolu tercih eder. Allahu
Teala buyuruyor ki:
Bazı ulemalar buyurmuşlar ki: Dünyanın şehveti ve dünyanın lezzetini tatmak
isteyenler zikir meclisine gitsinler ve devam etsinler.
Hz. Ömer ( R.Anh) buyuruyor ki: Kim ki evinden dağlar kadar günahla çıkarsa ve
ilim meclisine gider ilim dinler günahlarından pişman olup üzülürse Allah
korkusundan evine döndüğü zaman sanki anasından yeni doğmuş gibi tertemiz
olur.Allahu Teala hiçbir varlığı yer yüzünde ilim meclislerinden daha kıymetli
yaratmamıştır.
21
Ebu Hureyre (R.Anh) bir gün çarşıya iner bakar ki millet dünya alış verişine
dalmış. Buyuruyor: Yahu siz ne bekliyorsunuz Muhammed’in (a.s.) mirası falan
camide dağıtılıyor. Millet hemen işini, dükkanını, alış verişini bırakıp Ebu
Hureyrenin dediği mescide gider. Miras , para, altın hiçbir şey dağıtılmadığını
görünce dönerler ve Ya Ebu Hureyre biz miras diye bir şey görmedik derler. Ebu
Hureyre: Siz hiçbir şey görmediniz mi ? Onlar: Ya İmam bazı insanlar oturup ilim
okuyorlardı. Ebu Hureyre: İşte Hz. Peygamberin mirası odur dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Allah rızasını kazanmak için bir cemaat
toplanır. Allahı zikir eder. Bir melek semavattan çağırır: Kalkın Allahu Teala
günahlarınızı te’vil etti yani tersine çevirdi. Hepinizi af ve mağfiret etti. Bir
cemaat toplanır Allahu Tealayı zikir ederse onların sayısı kadar da Allahın
melekleri gelirler ve onlarla beraber Allahı zikir ederler.
22
Feki Ebu Leyse Semerkandi Hazretleri buyuruyor: Kim ki sekiz sınıf insan ile
oturursa sekiz şeyi fazla olur. Kim ki zenginlerle oturursa dünya sevgisi ve
ardından koşar. Kim ki fakirlerle oturursa Allaha şükreder ve Allahın verdiğine
razı olur. Kim ki sultan ve zengin yöneticilerle beraber oturursa onlara kibirlik ve
kalbin kası yani karalanması ziyade olur. Kim ki kadınlarla oturursa onlardan
cahillik ve şehvet fazlalaşır. Kim ki çocuklarla oturursa oyun ve şakalaşmak onda
fazla olur. Kim ki salihlerle oturursa ilmi ve takvası fazla olur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Kim ki anasının babasının yüzüne bakarsa
ibadettir. Kim ki Kur’ana bakarsa bu da ibadettir. Kim ki alimlerin yüzüne
bakarsa bu da ibadettir.
23
İlim Aramanın Fazileti Hakkında
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: İlmi aramak farzdır. Her Müslüman erkek
ve kadın ilmi talep ederse her şey o insan için Allahu Tealadan tevbe ve istiğfar
ister. Hatta denizin içindeki balıklar dahil.
İlim talep etmek efdaldir Allah katında namazdan, oruçtan, hacda, cihattan
sonra gelir. Hadis 736 Mığfarul Hadis
Ulemalar Peygamberlerin alametleridir hattaki dünyaya ve sultana uymadıkça
dünyadaki şerli yöneticiye uyarsa o zaman Peygambere ihanet etmiştir. Yolu
şaşırmış ve şeytana uymuş alimden kaçınınız. Hadis 785
İlim İslamın hayatıdır. İmanın direğidir. Bir kişi ilmi öğrenirsa Allah ecrini
tamamlar. Bildiğiyle amel ederse bilmediğini de Allah ona alıştırır.
‘’ Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. ‘’ Zariyat 56
24
İlim hazinedir onun anahtarı ise sualdir. Birbirinize sorun Allah sizlere
merhamet eylesin. Sormakla dört kişi faydalanır. Soran, öğreten, dinleyen ve
seven hepsi ecirlenir.
Her şeyin bir yolu vardır cennetin yolu ise ilimdir.
Kim ki evinden çıkarsa ve ilim ararsa Allah (c.c.) ona kolay bir yol temin ederek
bir kapı açar. İlla cennete girinceye kadar rızkını Allah kolay yolardan temin
eder.
Alimlere ikram edin çünkü Alimler peygamberlerin varisleridir. Kim ki alimlere
ikram ederse sanki Allah ve Resulüne ikram etmiştir. Kim ki onlara ikram
etmezse sanki Allah ve Resulüne ikram etmemiştir.
En şiddetli hasreti çeken kişi kıyamet günü vakti olup ilim okumayan ve ilim
okuyup amel etmeyendir. Başkası onun ilmiyle fayda görür ama kendisi ilmiyle
amel etmez.
25
Abdullah İbni Mesut (R.Anh) buyuruyor ki: İki kişi vardır ki doymazlar. Biri ilmi
arayan biri de dünyayı arayan ama ilmi talep eden Rabbinin rızasını kazanır.
Dünyayı talep edenler ise bağlılıktan ziyade Allahtan uzaklığı talep ederler.
Allahu Teala buyuruyor ki: ‘’Allah’tan en çok korkanlar alimlerdir. ‘’ Fatır 28
‘’ Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder. ‘’ Alak 6-7
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Kim ki cehennemden azat olanı görmek
istiyorsa ilim talebelerine baksın. Hz. Peygamber yemin ediyor: Benim nefsim
elinde olan Allah’a yemin ederim ki bir ilim talebesi alimin kapısına giderse
Allah onun her adımına her harfine ibadet yazar ve her adımına cenneten bir ev
verir. Yeryüzünde yürüyünceye kadar her şey onun için dua eder ve melekler
ona şehadet ederler. İşte cehennemden azat edilen zat budur.
26
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: İki tane hayır meclisi vardır. Her biri
birbirinden hayırlıdır. Zikir eden Allahtan isteyene Allah dilerse verir dilemezse
vermez. Ama öbür meclis cahilleri alıştırandır öbüründen de daha hayırlıdır ve
ilim meclisine oturdu.
İbni Mesut buyuruyor ki: Bir meseleyi araştırmak bana bir gece ibadetten daha
sevimlidir.
Abdullah bin ömer buyuruyor, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: İlim
kalkmaz ama yer yüzünde alim kalmaz cahiler dolaşırsa alim bulamayıp hata
ederler. Başlarındaki emirlere giderler onlardan fetva sorarlar. Onlar da yanlış
cevap verirlerse onlar da delalete giderler.
27
Abdullah İbni Mübarek gelip bana sorsalar bunun bir gün ömrü kalmış ne
yapsın? Ben derim ki: ilim okusun ilim dağıtmak eksilmez ama mal infak
etmekle eksilir. Mal sahibi öldü mü onun dünya da işi biter ama ilim sahibi
öldüğü zaman ismi zikredilir. Kıyamete kadar mal sahibi ölür ama ilim sahibi
ölmez. Mal sahibinden her dirhem her kuruş sorulacak nerde kazandın nereye
sarf ettin ama ilim sahibinin her hadisi cennetten bir derecedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Üç sınıf insan vardır ki Allahu Teala
kıyamet gününde onların amellerine bakmaz ve onları da temize çıkarmaz.
Onları sürünerek cehenneme atar. Bir adam ki yolun üzerinde fazla suyu var
yoldan geçen yolculara o sudan men ederse birde bir imam devlet başkanına
dünya için bağlanıp destekliyorsa o devlet başkanı ona dünyayı verse razı olur
vermezse ona buğz eder. Bir de bir satıcı bu kadar verdiler dese halbuki o yalan
söylüyordur.
28
Namaz Hakkında
‘’ Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar;
nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını
çekecekler. Ancak tövbe eden, inanan ve iyi işlerde bulunan müstesna. Bu çeşit
kişiler cennete girerler ve hiçbir hususta zulüm görmezler.’’ / Meryem 59 60
‘’Vay o namaz kilanlarin haline ki: Onlar, namazlarından gâfildirler.’’
Maun 4-5
/
‘’Ey inananlar, sizi alıkoymasın mallarınız ve evlâtlarınız, Allah'ı anmadan ve kim,
bunu yaparsa artık onlardır ziyana uğrıyanların ta kendileri.’’
/
Munafikun 9
"Sizi şu cehenneme sürükleyip iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan
değildik" dediler. "Yoksula yedirmezdik." "(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle
biz de dalar giderdik." "Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk." Sonunda
bize ölüm geldi çattı.’’ / Munafikun 42-43-44-45-46-47
29
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Mu’min ve kafirin arasındaki perde
namazdır. Başka rivayette ise: Kim ki güzel abdest alır, dualarını güzel öğrenir,
namazın erkanlarını yerine getirir, huşu ile beş vakit namazının devam üzere
vaktinde eda ederse Allahu Teala (c.c.) o insana beş şey ikram eder. Bir ondan
fakirlik elbisesini çıkarır, ölüm gelinceye kadar fakirlik yüzünü görmez. İkincisi
kabirde ona azap edilmez. Üçüncüsü ise mahşer yerinde kitabı sağdan verilir.
Dördüncüsü ise sırat köprüsündeki üçbin senelik mesafeyi göz açıp kapayıncaya
kadar şimşek gibi geçer. Beşincisi ise Allahu Teala onu hesapsız cennete koyar.
Allaha inanmayan, Ahiret gününe inanmayan, namazı kılmayan ve namazı hafife
alana Allahu Teala onbeş bela verir. Beş tanesi bu dünyada üç tanesi ise kabirde
üç tanesi ise mahşer yerinde. Bu dünyada olan belalar, bir Allahu Teala onun
ömrünün bereketini alır. Ne yaşadı, ne gezdi, ne yaptı, bir bakar ki Azrail’i(a.s.)
karşısında bulur. Eyvah der. Ama iş işten geçmiştir.
30
İkincisi Allahu Teala yüzünden nurunu alır, nursuz yaşar. Üçüncüsü ne amel
işlerse işlesin Allahu Teala ecir vermez. Dördüncüsü ise onun duası Allah
indinde kabul olunmaz. Beşincisi ise beynamazın payı mü’minlerin duasında
yoktur. Ama Sekiritil Mevt esnasında verilen ceza bi öldüğü zaman zelil olarak
ölür. İkincisi ise öldüğü zaman aç olarak ölür. Üçüncüsü ise susuz olarak ölür
velev ki bütün deniz sularını ağzına boşatsalar da. Ama kabirde verilen kap
cezası kabri onu öyle sıkıştırır ki kaburgaları saman gibi dağılır. İkincisi sağına
bakar ateş soluna bakar ateş üstüne bakar ateş altına bakar ateş. Kabri ateş
çukurundan bir çukur. Üçüncüsü ise Allahu Teala üzerine bir yılan musallat
eder. İsmi kel yılan gözleri ateşten tırnakları çelikten tırnaklarının uzunluğu bir
gün mesafesi kadar. Ölüye açık bir dille konuşur. Beni tanıdın mı ? Ben kel
yılanım sesi şimşek gibidir. Rabbim bana emir buyurmuş ben sana azap
edeceğim. Çünkü sen namaz kılmazdın ve namazı hafife alırdın. Diyordun
namazla mı cennete gireceğim? İşte sana kıyamete kadar azap edeceğim. Bir
vuruşla yetmiş ziraat yere batırır. İla yevmel Kıyamet
31
Evet kabirden sürülüp mahşer yerine sürülür. Birincisi azabı şiddetli olur.
İkincisi Allahu Tealanın gazabına müstehak olur ve ona denilir bugün Allahın
rahmetinden ümidini kes sana merhamet edilmez ve o cehenneme atılır.
Cehennemin içinde bir koy var ismi ğeye deresi. Bir adamı atarsalar bin senede
ancak dibine varır. O kuyunun içinden deve boynu kalınlığında yılan var. Katır
büyüklüğünde de akrep var. O beynemaza zehirlerini vücuduna bırakırlar bin
sene vücudundan eti tükürülür. Euzu Billahi Minel Ğeye
Rivayeti Ebu Derda, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Çocuklarınıza namazı
emir edin. Yaşları yedi olduğu zaman on yaşına gelir de namaz kılmadı mı dövün
ve erkek ve kızlarınızın yataklarını ayırın.
32
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Ey sahabelerim! Siz bilmiyor musunuz şekki
ve mehrum olan kimdir? Sahabeler dediler Ya Resulallah kimlerdir o şekki ve
mehrum olanlar? Onlar tariku sela yani namaz kılmayanlardır. Kıyamet gününde
onların yüzü kapkara olur. Cehennem de bir vadi var ismi el melğum. İçinde
öyle yılanlar var ki deve boynu kalınlığında tariku selaya bir sefer zehirini
boşlatırlar. Yetmiş sene gücündeki etleri tükürülür yetmiş seneden sonra yine
etleri cesedine getirilir.
Yetmiş sene daha kendi halinde kalır. Öyle devam eder hatta kıyamete kadar.
Ebu Hureyre (R.Anh) buyuruyor ki: Bir adam mescide girer namaz kılıp gelip Hz.
Peygambere selam verir. Hz. Peygamber selamını alır ve adama sen namaz
kılmadın tekrar git namaz kıl.
33
Adam tekrar namazını eskiden kıldığı gibi kılar ve tekrar Hz. Peygamber’e selam
verir. Hz. Peygamber selamını alır tekrar ona söyler sen namaz kılmadın git
namazını kıl. Adam tekrar döner namazını kılar. Tekrar döner namazını kılar yine
tekrar döner Hz. Peygambere selam verir. Hz Peygamber selamını alıp tekrar git
namazını kıl der. Adam tekrar döner namazını kılar döner Hz. Peygambere
selam verir. Hz. Peygamber selamı alıp tekrar namazını kıl deyince adam Ya
Resulallah ! seni hak peygamber olarak gönderen Allaha yemin ederim ki
bundan daha iyisini bilmiyorum, beni alıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor
ki: Siz namaz kıldığınız zaman sizin ezberinizden ve kolayınıza gelen ayeti
okuyun. Ve rükuya gittiğiniz zaman tam rükuda mutmain oluncaya kadar sonra
secdeye gidin. Secdede de mutmain oluncaya kadar secdede durun.
Namazınızın hepsini öyle kılın.
34
Bir kişi namaza durduğu zaman bir melek sağında biri de solunda durur.
Namazını doğru rüku, secde ve duaları düzgün okursa namaz bitince namazı
semavata yükselir ve sahibine dua eder. Ya Rab! Bu kulun beni muhafaza ettiği
gibi sende onu muhafaza et. Eğer namazını düzgün kılmaz rüku, secdelerini,
tam yapmazsa dualarını düzgün okumazsa namazı semavata yükselir. Semavat
kapıları kapanır namaz geri döner. Melekler o namazı yırtık ve kirli bir bez gibi
sahibinin yüzüne çarparlar. Allahın bu namaza ihtiyacı yoktur. Sahibinin yüzüne
çarparlar namaz buyurur: Ya Rab! Bu zalimin beni parçaladığı gibi sende bunu
parçala diye sahibine beddua eder.
Hz Abbas rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Ezan sesi size geldiği
zaman namaza gidin ancak bir özür yüzünden gitmeyen müstesna. Kim ki
özürsüz olarak namaza gitmezse evde ve çarşıda kıldığı namaz kabul olunmaz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan
namazdan 27 derece üstündür.
Kebairden alınmıştır.
35
İhlas Hakkında
‘’ Hâlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak
O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu
dosdoğru dindir.’’ Beyyine 5
‘’ Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız
ulaşır. ‘’ Hacc 37
‘’De ki: Gönlünüzdekini gizleseniz de Allah bilir, açığa vursanız da. Göklerde ve
yeryüzünde ne varsa bilir ve Allah'ın her şeye gücü yeter.’’ Ali İmran 29
Galibi El Kureyşi (R.Anh) buyuruyor ki: Ben Hz. Peygamberden işittim: İnsanın
amelleri insanın niyetine göre kıymet kazanır. Kimin niyeti Allah ve Resulü için
hicret etmekse Allah ve Rasulü için hicret etmiştir. Kimin niyeti dünya için ise
dünyaya ulaşır.
36
Kimin hicreti kadın ise o da kadını nikahlar. Herkesin hicreti kendi niyetine göre
kıymet kazanır.
Buhariden alınmıştır, Enes İbni Malik buyurmuştur: Biz tebuk gazvesinden
dönünce biz Hz. Peygamberle beraberdik. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
Bazı sahabeler arkamızda medinede kaldılar. Bizim ile beraber bir dereden bir
dağdan geçmediler ama mükafatları bizim kadardır çünkü onları hapseden
özürdür.
Onun babası dedesi sahabi idi. Yezidonun onun malının biraz zekat malı vardı.
Camide bir adama bıraktı. O adam parasını dağıttı. Yezidonun oğlu da o paradan
aldı. Sonra eve geldi. Babası bunu işitti ve mücadele ettiler. Hz. Peygamber’e
(s.a.v.) gittiler. Yezido sen malını Allah için dağıttın Ya Meno sende bilmeden
aldın değilmi dedi Hz. Peygamber. Evey Ya Resulallah dediler. Hz. Peygamber
ameller niyete bağlıdır. Sen dağıttın sen de bilmeden aldın. Allah seninkini kabul
etsin Yezido. Seninki de sana helaldir YA Meno dedi. Buhari Rivayeti
37
Seidi İbni Ğevlete buyuruyor: Veda Haccı senesi ben çok hasta idim. Hz.
Peygamber (s.a.v.) gelip beni ziyaret etti. Ben dedim: Ya Resulallah görüyorsun
benim hastalığım şiddetlidir. Benim de varislerim yoktur. Yalnız bir kızım var
benim malı çoktur ben malımın üçte ikisini sadaka edeceğim.Hayır dedi Allah
Resulü. Yarısını dedim yine hayır dedi Allah Resulü. Üçte birini yapayım dedim
çoktur ama dağıt dedi Allah Resulü. Çünkü arkadakileri fakir bırakmayın.
EbuBekir Nufi İbni Harise Şekefiyi (R.Aanh) rivayet etti, . Hz. Peygamber (s.a.v.)
buyurdu ki: İki Müslüman kılıç çekip birbiri ile vuruşmaya kalkışırlarsa ölen ve
öldüren ikisi de cehennemiktir. Sahabeler Ya Resulallah öldüren cehennemi hak
etmiş ama ölen ne yapmış dedi. Allah Resulü: Ölende öldürülenin ölmesini talep
ediyordu.
Ölen de öldürende cehennemliktir. Muttefakun Aleyh
38
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Benim sizden korktuğum korku küçük şirktir.
Sahabeler sordular: Ya Resulallah küçük şirk nedir ? Riyadır buyurdular. Kıyamet
günü Allahu Teala buyurur: Benden bir şey istemeyin. Yanımda bir şeyiniz
yoktur. Gidin filanın yanına. Siz diyordunuz ki filan adamlar görsünler benim bu
yaptığım ameli. Git onların yanına git ben ortak kabul etmiyorum. Ben zenginim
bana ortak lazım değil.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bazı oruç tutanların orucunun sevabı ancak
onlara açlık ve susuzluktur.
Bazı insanlar gece ibadet yaparlar. Onları gece kıyamında ancak uykusuzlukları
ve meşakkatleri kalır. Allah yanında hiçbir sevap ve ecir bulamazlar.
Bazı alimler buyurmuşlar: Kıyamet gününde Allahu Teala (c.c.) üç sınıf insanı
hesaba çekerler. Bazı alimler bazı şehitler
39
Bazı zenginler. Allahu Teala Kur’an okuyane der: Kulum ben sana ilim verdim
güzel söz verdim sen bana ne yaptın ? Kur’an sahibi: Ya Rab! Ben senin için gece
gündüz Kur’anı okudum. Allahu Teala buyurur: Kezepte abdi yani yalan
söylüyorsun. Sen dedi falan kişiler desinler bu adam iyi kur’an okuyor onlarda
sana iyi kur’an okuyor dediler. Bunu alın cehenneme atın.
Evet mal sahibi yani zenginler çağırılır. Allahu Teala buyurur: Ey Kulum ben sana
bu kadar mal servet mülk verdim. Sen benim için ne yaptın? Mal sahibi: YA Rab!
Ben senin için malımı gece gündüz dağıttım. Allahu Teala buyurur: Kezepte abdi
yani sen yalan söylüyorsun. Benim için değildi sen diyordun ki falan falan kişiler
desinler ki bu adam seğidir. Bu adam cömerttir. Onlarda sana dediler alın bunu
da cehennem atınız.
40
Allahu Teala şehidi çağırır, buyurur: Ey Kulum! Ben sana sıhhat verdim kuvvet
verdim cesaret verdim. Sen benim için ne yaptın ? Şehid: Ya RAB! Ben senin için
savaştım ve senin dinin için öldürüldüm. Allahu Teala buyurur: Kezepte abdi
yani yalan söylüyorsun. Benim için değildi. Sen dedi falan falan kişiler desinler
bu adam cesurdu. Bu adam şeceetlidir. Onlarda sana cesurdur dediler. Bugün
senin yanımda bir şeyin yok bunu da alın cehenneme atın.
Allah için yapılmayan ameller böyledir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim
ki birisini hidayete çağırırsa ona tabi olanalrın sevabı kadar o da sevap kazanır.
Hiç birisinin sevabı öbüründen eksik olmaz. Kim de eğri yola birisini davet
ederse onun kazandığı günah kadar o da günah kazanır. Birinin günahı birinden
eksik olmaz.
Ebu Hureyre rivayet etmiştir.
41
Hz. Ömer ibni Hattabın oğlu Hz Abdullah (R.Anh) buyurdu ki ben Hz.
Peygamberden işittim: Üç kişi sizden evvel yola çıktılar. Gece oldu bir mağaraya
girdiler. Geceleyin dağda büyük bir kaya yuvarlanarak mağaranın kapısını
kapattı. Bunlar sabahleyin kalktılar. Ne görsünler mağaranın kapısı kapanmıştır.
Bunlar dediler ki: Artık buradan çıkacak gücümüz yoktur. Gelin Allaha
yalvaralım, bizim Allah için yaptığımız amelleri anlatalım. Eğer bizim
yaptıklarımız Allah indinde kabul olunmuşsa belki Allah bu kapıyı bize açar. Birisi
buyurdu ki: YA Rab! Biliyorsun benim ihtiyar babam ve annem piri fani çok
yaşlıydılar. Ben onlar doyuncaya kadar yemek yedirir onlar doymayana kadar ne
ben yer ne çocuklarıma yedirirdim. Bir dün ben odun getirmeye gittim. Geç
dönünce annem ve babamın yemeğini götürdüm. Baktımki ikiside yatıyorlar.
Ben de onları uyandırmak istemedim. Yemekleri ve sütleri ellerimde idi. Ben de
uyandırmak istemedim. Çocuklarım da ayaklarımın etrafında dolaşıyorlardı.
42
Ben onları bekledim. Şafak söküldü uyandılar. Ben yemekleri ve sütleri
yedirdim. Sonra ben ve çocuklarım yedik. Allahım eğer bu yaptığım senin
dergahında kabul olunmuşsa sen bize bu kapıyı aç. Kaya yerinden tepelenip
birazcık çekildi.
Diğer arkadaş buyurdu ki: Ya Rab sana malum benim bir amcam kızı vardı. Her
şeyimden fazla ben onu seviyordum nasıl ki erkeğin kadını sevdiği gibi. Ben onu
istedim vermediler. Bir gün kıtlıktı fakirleşmişlerdi. Gelip bana yalvardı.
Amcamoğlu benim çocuklarım açtır bana bu kadar para ver deyince ben de
kendisine ey amcam kızı benimle bir araya gelmedikçe sana bir şey veremem.
Ama çok kıtlıklı bir sene idi. En sonunda bana dedi Emmioğlu seninle bir araya
geleyim. Ben onunla tenha bir yerde buluştum. Hatta ben iki bacağının arasına
oturdum. Bana dedi amcamoğlu Allahtan kork. Sana helal olmayana yaklaşma
deyince ben Allah korkusundan o işten vazgeçtim. İstediği kadar mal verdim.
43
Allahım bu yaptığım senin rızan için ise bize bu kapıyı aç. Kaya kayar açılır ama
daha çıkacak kadar değil.
Üçüncüsü: Ya Rab! Sana malum bende işçi çalıştırırdım. Hepsinin yevmiyelerini
anında verirdim. Bir gün bir işçim yevmiyesini almadan gitti. Daha da gelmedi.
Ben de bekledim gelmedi. Bende onun parasını ayrı olarak çalıştırdım. Ona
koyun aldım deve aldım inek aldım köle aldım aradan epeyce zaman geçti. Bir
gün geldi bana dedi: Ey Allahın kulu ben falanca zaman sana çalıştım yevmiyemi
almadan gittim. Bu gün benim paraya ihtiyacım var bana ücretimi versen iyi
olur. Bende evet senin yevmiyeni çalıştırdım. İşte bu koyunlar bu develer bu
inekler bu köleler hepsi senindir. Bana dedi beni illallah etme ben yevmiyemi
istiyorum. Ben dedi alay etmiyorum hepsi senindir. Alıp malının hepsini
götürdü. Ya Rab ! eğer senin rızan için yapmışsam bize bu kapıyı aç. Kapı açılır
hepside yürüyerek çıkıp giderler.
44
İçkinin Zararı Hakkında
‘’Ey inananlar, şarap, kumar, tapınmak için dikilmiş olan taşlar, fal için kullanılan
oklar, ancak Şeytan'ın işlerindendir ve birer pisliktir bunlar. Bunlardan kaçının
da muradına erenlerden olun.’’ Maide 90
‘’Şeytan, şarap ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin salmak ister ancak,
vazgeçtiniz artık değil mi?’’ Maide 91
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: sarhoş edilen her şey içkidir. Sarhoş edici
her şey haramdır. Kim ki bu dünyada Allahtan korkmayıp içki içip ahirete tevbe
etmeden ölürse ahirette helal şarabı içemez. Sarhoş eden her şey haramdır
isterse pişmiş olsun isterse pişmemiş olsun.
45
Kim ki içer ve halaldir derse bütün ulemanın icmaı ile kafir olur.
Hz. Osman (R.Anh) buyuruyor ki: Ey insanlar! İçkiden kaçınınız bütün günahların
anasıdır içki. Bizden önce bir abid daima camiye gider ve yol üzerinden bir
fahişenin evinin önünden geçerken fahişe kadın cariyesine diyor ki: İçeri al
kapıyı kapat. Cariyede abidi kandırıp içeri alıyor. Fahişe kadın abide bak burada
yan benimle birleşirsin ya da bu çocuğu öldürürsün ya da bir bardak içki içersin
yoksa seni asla bırakmam der. Bağırırım seni el içinde perişan ederim der. Abid
ümitsiz kalır. Çocuk öldürmek katilliktir. Kadınla birleşmek zinadır.
46
Ben bir kase şarap içerim kurtulurum der. Bir kase içer aklını kaybeder ve bir
kase daha ver der. İçer içer sarhoş olur. Kalkar çocuğu öldürür kadınla da zina
yapar. İşte içkiden kaçınınız. İşte o bütün günahların anasıdır. İman ile içki bir
cesette kalmaz. Bir kişi içki içeceği zaman iman sahibine der dur ben çıkayım.
İman ile içki bir cesette bulunmaz. Biri girer diğeri çıkar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Kıyamet günü içki içenler kabirlerinden
kalktığı zaman onda bir leş kokusu çıkar. Boynunda şarap küpü elinde taş. Cildi
ile eti arası dolu yılan ile akrep ayağına bir cehennem ayakkabası giydirilir.
Ağzından burnundan kulağından ateş fışkırılır. Yakınında Firavun, Karun ve
Haman
47
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Kim ki içki içene bir lokma yemek yedirirse
Allahu Teala o adamı onun üzerine yılan ve akrep musallat eder. Kim ki içki
içene kadri hasene yaparsa sanki dini İslamı yok etmiş gibidir. Kim ki ihtiyacını
görürse sanki Mü’minlerin hepsini öldürmüştür. Kim ki içki içenle beraber
oturursa kıyamet günü kör olarak haşr olur. İhtiyaçlarını görmeyin, hasta olduğu
zaman ziyaret etmeyin, şahitlik yaptığı zaman şahitliğini kabul etmeyin.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Benim nefsim elinde olan Allaha yemin
ederim ki içki içenler mel’undur. Tevrat, İncil,Zebur ve Kur’an içki içene benden
uzaktır ya da ahirette. Tembiatul Gafilin
48
Zekat Hakkında
‘’Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz.’’ Nur
56
‘’Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun.
Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için 'bir sükûnet ve huzurdur.' Allah
işitendir, bilendir.’’ Tevbe 103
‘’Allah'a ve peygamberine inanın ve O'nun size emanet olarak sahip ettiği
şeylerden başkaları için harcayın. Çünkü sizden kim iman edip, Allah yolunda
malını harcarsa, onlar için büyük bir mükafat vardır.’’ Hadid 7
Hz. Abbasın oğlu ben Hz. Peygamberden işittim ki: Muhakkak Allah size zekatı
vermenizi farz kıldı zenginlerden alıp fakirlere dağıtmayı.
Ebu Hureyre (R.Anh) buyurdu ki: Bir sahabe dediki ya Resulallah! Bana bir şey
söyle bende o amelle cennete gireyim. Allaha ibadet et hiçbir şeyi ona ortak
koşma namazı kıl
49
Zekatını ver, Ramazan orucunu tut sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:
Herhangi biriniz beş vakit namazını kılar Ramazan orucunu tutar ve zekatını
verirse büyük yedi günahtan sakınırsa ona cennet kapıları açılır ve cennete
selametle gir denilir.
O altın ve gümüşleri define edenler Allah için infak etmeyenlere müddet ver. O
malları altın ve gümüşleri ateşte pişirilip onların yanlarını, bellerini, alınlarını kev
edip dağlarlar işte bu senin malındı denilir.
Ebu Hureyre (R.Anh) buyuruyor ben Hz. Peygamberden işittim ki: O altın ve
gümüş sahipleri Allahın hakkını ödemeyenler var ya kıyamet günü mal sahibini
bulup işte bu malınız altın ve gümüşünüz der.
50
O malı ateşte pişirilir yanlarını, alınlarını ve bellerini kev yapar. Biri soğuduysa
diğer kev eder. O günün bir günü elli bin sene kadar hatta insanların hesabı
bitinceye kadar.
Rivayeti tirmizi ve ğamse buyuruyor Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allahu
Teala birine mal verir o da zekatını vermezse kıyamet günü o mal bir yılan olup
sahibinin boynuna sarılır ve dişleriyle çene altını ısırır. Ben senin malınım ben
senin hazinenim der. Sonra bu ayeti okur: ‘’ Siz zan etmeyin o mal sizin için
hayır mı yoksa şer mi ? Siz cimrilik yaptınız. Belki size şer olur bir tok olur.
Sahibinin boynuna takılacak kıyamet günü.’’
Hz. Peygamber vefat ettiği zaman Hz. Ebubekir halife olduğu zaman ondan
sonra arapların bir kısmı zekat vermekten kaçtılar.
51
Hz. Ebubekir (R.Anh) onlara harp ilan etti. Hz Ömer: Ya Ebubekir! Sen nasıl bu
insanlarla harp yapacaksın. Hz. Peygamber buyurdu ki: Bana Emir edildi ben
insanlarla savaşmayı hattaki onlar La İlahe İllalah dedikten sonra malları canları
bendenm emin olur. İlla başka günah yapsalar o da Allaha hesap ettirilir.
Hz. Ebubekir: Vallahi ben onlarla savaşırım. Kim ki namaz ile zekatı birbirinden
ayırt ederse Allahın malı için ben savaşırım. Hz Ömer: Ben anladım ki Allah Hz.
Ebubekirin göğsüne savaşı neşretmiş ben anladım ki Hz. Ebubekir haklıdır.
O gün ki, vaktiyle yaratılış gayesi dışında yaşayanlar, ellerini ısırıp: “Ah ne
olurdu, Rasûl'ün göstermiş olduğu yolu tutmuş olaydım!” diyecek. ‘’ Yazıklar
olsun bana, ne olurdu filânı dost edinmeseydim. ‘’ ‘’Andolsun beni Kur'ân'dan
saptıran, hem de bana tebliğ edildikten sonra saptıran odur; ve Şeytan, insanı
yardımcısız, hor hakir bir halde bırakıverir.’’ Furkan Suresi 27-28-29
52
Faiz Hakkında
‘’Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz
alacaklarınızı terkedin. ‘’ Bakara 278
‘’Çünkü böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve elçisi tarafından açılmış bir
savaştan haberiniz olsun! Ama eğer tevbe ederseniz, ana paranızı almaya hak
kazanırsınız. Böylece ne haksızlık yapmış ve ne de haksızlığa uğramış
olursunuz.’’ Bakara 279
‘’Faiz yiyenler, ancak Şeytan tarafından çarpılmış gibi bir hale geliverirler. Bu da
onların, alış-veriş de faiz almaya benzer, onun eşidi demelerindendir. Allah, alışverişi helâl etti, faizi haram. Rabbinden kendisine öğüt verilen, faizden
vazgeçerse eskiden aldıkları ona aittir, işi de Allah'a ait. Fakat bundan sonra
gene tutup faiz alanlar, ateş ehlidir, orada da ebedî kalırlar.’’ Bakara 275
Hz. Peygamber (a.s.) faizi yiyene, yedirene, senedi yazana, katibe ve onu
imazalayan iki şahide lanet etti. Bunlar günahta eşittirler buyuruyor.
Bşha bir hadisi şerfte Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ben Miraca gittiğim
gece yedinci katta bir şimşek gibi ses işittim başımın üstünde. Dedim: Ya
Cebrail! Bunlar kimlerdir ? Karınları şişmiş bir ev büyüklüğünde, karınlarının içi
dışardan görülüyordu. İçi dolu yılan ve akrep idi. Dedim: Ya Cebrail ! bunlar
kimlerdir? Cebrail (a.s.) : Ya Muhammed! Bunlar faiz yiyenlerdir.Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurduki: Faiz yetmiş şubedir ve en ehvanı anasını nikahlamak gibidir.
53
54
Hac ve Umre Hakkında
‘’ Onda açık âyetler var, İbrahimin makamı var ve ona dehalet eden eman bulur,
yoluna gücü yeten her kimsenin o beyti haccetmesi de insanlar üzerine Allahın
bir hakkıdır ve kim bu hakkı tanımazsa her halde Allahın ihtiyacı yok, o bütün
âlemînden ganidir.’’ Ali İmran 97
‘’İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan
gelen argın develer üzerinde sana gelsinler.’’ HACC Suresi 27. ayet
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki cennete özlem duyarsa hayırlara
koşar. Kim ki cehennemden korkarsa şehvetlerden yüz çevirir. Kim ölümü
beklerse zevkler ona basit gelir. Kim dünyaya itibar etmezse musibetler ona
basit gelir.
55
Diyerek şöyle demek ister: Allahım! Davetine isteyerek uydum. Emrine
amadeyim. Eşin ve ortağın yoktur. Sana yöneldim hamd senin nimet senin mülk
de senindir, eşin ve ortağın yoktur.
Kim kötü söz söylemekten ve günah işlemeden Allah rızası için hac ederse o
anasından doğduğu gündeki gibi günahsız olarak hacdan döner.
Hz Ali (R.Anh) rivayet etti, Hz Peygamber(s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki yol masrafı
ve gelinceye kadar harçlığı çoluk çucuğunun da nafakası gelinceye kadar varsa
gitsin beytullahı hac etsin. Kim ki bu güce sahip olup hac yapmasa bizden
değildir. Öldüğü zaman istersen Yahudi istersen hrıstiyan olarak ölsün. Yoluna
gücü yetenlerin o evi hac etmesi Allahın insanlar üzerindeki bir hakkıdır.
Hz Ömer’in (R.Anh) oğlu rivayet etti, bir adam Hz Peygamber (s.a.v.) yanına
geldi buyurdu ki:
56
Ya Resullalah hac nası vacip oluyor? Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Gidiş,
geliş, yol harçlığı ve binek. Rivayet: Tirmizi ve Ahmed
Hz Abbas(R.Anh) rivayet etti, bir adam Hz. Peygamber (s.a.v.) yanına gelerek: Ya
Resulallah ! Benim babam hac ona farz oldu hac yapmadan vefat etti, onun
üzerinede kaldı. Ben onun yerine haccımı yapayım mı ? Hz Peygamber (s.a.v.):
Evet babanın borcunu öde yani haccını yap.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Umre yapıp ??? umre arasında yapılan
günahlara kefarettir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Yecüc ve Mecüc çıkmadan Hac ve Umre
yapın.
Allahu Teala buyuruyor ki: Hac Belirli zamanlardadır. Haccın zamanı Şevval,
Zilkade ve Aşre bin Zilhicce. Kitabut Tay
57
Kabir Azabı Hakkında
Hz. Bera Azimoğlu (R.Anh) buyuruyor ki: Biz Hz. Peygamber ile bir kabre gittik.
Daha kabir tam kazılmamıştı. Hz. Peygamber oturdu biz de oturduk. Sanki
başımızın üzerine kuş konmuş gibi eline bir çöp alıp yeri kazıyordu. Başını
kaldırdı, Esteüzübillah min azabil kabir bunu iki üç sefer tekrarladı. Buyurdu:
Mü’min ölüm esnasında dünyadan ayrılacağı anda baş ucuna beyaz yüzlü bir
melek oturur. Yüzü güneş gibi parlar. Kendinde cennetten bir kefen getirilir.
Cennet kokularından sürülür. Sonra Azrail Aleyhisselam gelir. Hatta onun baş
ucunda oturur. Eğer ölecek mü’min veya mü’mine dışarda ise çoluk çocuklarını
hatırlatır. Allahu Teala melekleri gönderir. Kimisi çocukların suretine kimisi ana
babasının şekline kimisi koca ve hanım şekline girip onun etrafında toplanırlar.
Ölecek kişi sevinir o anda
58
Ona seslenir: Ey Mutmein olan nefis çık Allahın rahmet ve mağfireti senin
üzerindedir. Çık Allah rızasına. Ruh çıkar, Sanki bir kılın yağdan çıktığı gibi.
Hemen o melek getirdiği kefene sarılıp, ondan öyle bir koku gelir ki misk gibi yer
yüzüne dağılır. Hemen melek semavata yükselir. Her hangi bir meleğin
yanından geçerken melek sorar. Bu güzel nurani ruh kimindir ? Melek söyler:
Filan oğlu filan güzel isimlerle anar. Sonra dünya semasından geçer ve semavat
kapısı açılır. Tek tek kapılar açılır hatta yedinci kapıya yükselirler. Orada Cenabu
Rabbul Alemin buyurur: Yaz kitabını iliyin defterine yaz ve ruhunu
59
Geri yeryüzüne gönder. Tekrar o kapıdan o kapıya geçerek yer yüzüne döner ve
ruhu cesedinin üzerinde durur. Kabre koyulduktan sonra ruh cesede intikal
ettirilir. İki melek baş ucunda dururlar. Ona sorarlar senin Rabbin kimdir? Benim
Rabbim Allahtır (c.c.) der. Tekrar sorarlar senin dinin nedir ? Dinim İslamdır der.
Tekrar ona sorarlar sen şu adamın yani Muhammet (a.s.) hakkında ne diyordun
? O Allahın peygameri idi der. Size ne anlatıyordu? Bize Allahın kitabını yani
Kur’anı Kerimi okuyup anlatıyordu. Bizde iman ettik. Sedekte yani doğru
söyledin.Ona cennetten bir döşek sarılır ve cennet elbiseleri giydirilir.
Cennetten bir kapı açılır ve ondan cennet kokusu gelir. Kabri gözünün gördüğü
kadar geniş olur. İçi yeşillikle dolu olur. Sonra bir güzel yüzlü nurani bir zat gelir
misk kokulu ona der:
60
Sana müjdeler olsun sana her şey kolay olur. İşte bugün sana vaat edildiği
gündür. Ölü ona der sen kimsin ? Buyurur: Ben senin o salih amelinim. Otur
yanımda bir saat der adam. Ameli der ki: Sana müjde ben seninle beraberim
taki cennete girinceye kadar ben sana hizmet ederim.
Eğer ölecek kişi kafir veya münafık ise ahirete intikal edecek vakit ona
semavattan siyah yüzlü bir melek cehennem ateşinden bir kefen ile baş ucunda
durur. Sonra Melikulmevt yani ruhları kabzeden Azrail (a.s.) gelir tam baş
ucunda oturur. Ona der: Ey kötü nefis bu kötü cesetten çık. Rabbim bugün sana
kızmıştır. Onun gazabına müstehak olmuşsun. Bütün azaları dağılır. Yünün tarak
ile tarandığı gibi sanki sağ bir hayvanın derisini yüzdüğü gibi. Azrail (a.s.) ruhunu
alır. O yandaki melek cehennemden getirdiği kefene sarılır. Sanki leş
kokusundan daha pis bir koku ile.
61
Hemen semavata yükselir. Her hangi bir melek topluluğundan geçince derler.
Bu pis kokulu ruh kimdir ? O melek buyurur: Filan oğlu filan der ve kötü
lakaplarla yükselir ve semavatın kapıları da kapanır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.)
okuduğu gibi bugün semavat kapıları sana açılmaz. Cennete de giremezsin,
deve iğne deliğinden geçmedikçe.
Kimki Allaha şirk koşarsa yani ortak koşarsa sanki semavatı yıkmıştır. Tekrar ruh
cesede iade edilir. Kabre konulduktan sonra iki melek baş ucuna gelirler
otururlar sorarlar senin Rabbin kimdir ? Vallahi bilmiyorum der.
62
Tekrar sorarlar senin dinin nedir ? Vallahi bilmiyorum der. Tekrar sorarlar sen
bu adam hakkında ne diyordun yani Hz. Peygamber hakkında size gönderilmiştir
?. Vallahi bilmiyorum der. Semavattan bir ses gelir O Kulum yalan söylüyor. Ona
cehennemden bir döşek serilir. Ve cehennem elbiseleri giydirilir. Ona
cehennemden bir kapı açılır. Kabri öyle sıkıştırılır ki kaburgaları birbirinden
geçirilir. Sonra ona kötü yüzlü pis bir koku biri gelir. Onu görünce içinde olduğu
azabı unutur. Ya Ran bu bana yaklaşmasın ben bu azaba razıyım der. O adam
kendine der ben senin işlediğin amellerinim. Zaten sen beni böyle ettin. Tekrar
Ya Rab benden uzaklaştır Ya Rab benden uzaklaşsın der.
Feki Ebu Leyse Hazretleri buyurdu ki: Kim ki kabir azabından kurtulmak istiyorsa
ona lazımdır ki dört şey yapsın.
63
Ve dört şeyden de kaçsın. Ama kendisine lazım olan şeyler beş vakit namazını
muhafaza etsin. Zekatını versin, sadakasını versin, Kur’anı Kerimi okusun ve
çokça Allahı zikretsin. İşte bu söylediğim şeyler kabrini aydınlatır ve genişletir.
Ama dört şeyden de kaçsın. Bir yalan söylemekten sakınsın iki hiçbir şeye
hıyanet etmesin. Üç kimsenin gıybet dedikodusunu yapmasın dördüncüsü
ayaktan beyl etmesin. Ayakta bevl etmek kabir azabına sebeptir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: Ayakta bevl etmekten kaçınınız çünkü bevl
etmek kabir azabına sebeptir.
Sufyani Sebri Hazretleri buyurdu ki: Kim ki kabri çok zikir ederse yani çok
hatırlarsa sonunda cennetin bahçesini karşısında görür. Kim ki kabrini unutursa
64
Cehennemi karşısında görür.
Ey Ademoğulları ayık olun. Yan kabir cennet bahçesinden bir bahçe olur. Ya da
cehennem çukurlarından bir çukur olur.
Ey İnsan oğlu her gün kabir üç sefer bağırır: Bakın ben karanlığın eviyim. Ben
vahşetin eviyim. Ben kurtların eviyim.
Ey insanlar göreceksiniz şiddet üstüne şiddet vardır.
Hz. Osman bir kabrin başında oturup ağlar. Sorarlar: Ya Osman cennet ve
cehennem için mi ağlıyorsun ? Hz. Osman: Hayır ben cennet ve cehennem için
ağlamıyorum, benim ağladığım şudur. Hz. Peygamber buyurdu ki: Kabir ahiretin
girişidir eğer insan ondan kurtuldu ise diğeri ona kolay olur. Yoksa ondan
kurtulamadı ise ondaki daha şiddetli olur.
Allahu Teala buyuruyor ki: Allah iman edenleri hem dünyada hem ahirette sabit
sözle Kelime-i Şehadetle sağlam tutar. Allah zalimleri şaşırtır, Allah dilediğini
yapar.
65
Kıyamet Hakkında
Hz. Ayşe Mü’minlerin annesi (R.Anh) buyurdular ki: Ya Resulallah dost dostunu
hatırlar mı ? Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Evet dost dostu hatırlar yalnız
üç yerden dost dostunu hatırlamaz. Bir defterin dağıtıldığı zaman ikincisi hesap
tartıldığı zaman yani hayır ve günahların tartıldığı zaman üçüncüsü ise insanların
boynunu ateşten kurtardığı zaman
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Allahu Teala (c.c.) yer ve göğü yarattıktan
sonra suru yarattı ve İsrafile verdi. İsrafil (a.s.) hemen ağzına aldı ve hemen
başını arşa çevirdi. Allahın emrini bekliyor ki ne zaman Allahu Teala üfür emrini
verirse. Bazı sahabeler ya Resulallah! Sur nedir ? dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.)
buyurdular ki: Bir koç boynuzu büyüklüğünde ve nurdandır. Beni hak ile
gönderen Allaha yemin ederim ki uzunluğu yer ve gök uzunluğunda nurdandır.
66
İsrafil (a.s.) üç sefer üfürecektir. ‘’ Ve o gün Sûr üfürülür de göklerde kimler
varsa ve yeryüzünde kimler varsa, Allah'ın dilediğinden başka hepsi, pek şiddetli
bir korkuya kapılır ve hepsi de hor hakir bir halde onun tapısına gelir. ‘’ Neml 87
‘’ Onu gördüğünüz gün, her emzikli emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe
kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar
sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir.’’ Hacc 2
Ebu Hureyre (R.Anh) buyurdu ki: Allahu Teala buyurur: Cebrail Mikail ve İsrafil
ölün ölürler. Arşı kaldırın yani hatemel arşı yani meleklerde denilir. Ölün
onlarda ölürler. Sonra Allahu Teala buyurur: Ya Melikel mevt benim helak
ettiğim nefisler kaldılar mı ? Azrail buyurur: Ya Rab ebedisin sana ölüm yok.
Kalan senin zalil külün Azrail kaldı. Allah buyurur: Ya Azrail sen işitmedin mi ki
ben buyurdum her nefis ölüm şerbetini tadacaktır. Ya Azrail sende benim
kulumsun.
67
Başka rivayette Allahu Teala buyuruyor: Sende ruhunu al Azrail. Gider cennet ile
cehennemin arasında kendi ruhunu alır. Öyle bir ses çıkar ki Öyle ses ki eğer
hayatta kimse olsaydı hepsi o sesin korkusundan ölürdü. Azrail (a.s.) buyurdu ki:
Ben bilseydim ruhun şiddetini ve zorluğunu bir mü’minin ruhunu almazdım,
buyurdu. O da ölür ve yer yüzünde kimse kalmaz.
Allahu Teala buyuruyor: Ey pis kötü dünya hani senin üstünde dolaşan muluklar
hani senin üstünde dolaşan mulukların çocukların. Hani zalimler hani o
zalimlerin çocukları. Hani benim rızkımı benim nimetimi yiyip başkasına kulluk
edenler. Sonra Allahu Teala buyurur: Bugün mülk kimindir ? Hiç kimseden
cevap yoktur. Allahu Teala kendi zatı ve kudretinde buyurur bugün mülk kahhar
edici olan Allahındır.
Gafirun 16
68
Sonra Allahu Teala buyuruyor: İsrafil sağ olun Azrail Cebrail Mikail sonra arşı
kaldıran melekler sonra giderler.
Hz. Peygamberin kabri başında dururlar. Allahın izni ile yer yarılır Hz.
Peygamber hemen çıkıverir Cebraile bakar. Bugün ne günüdür? Cebrail (a.s.)
buyurur: Bugün kıyamet günü bugün hesap günüdür. Ya Cebrail Allahu Teala
benim ümmetime ne yaptı ?
Cebrail (a.s.): Sana müjde Ya Muhammed ilk yer yarılıp kalkan sensin. Sonra
Allahu Teala buyurur: Ya İsrafil sura üfür. Hemen üfürü verir ve mahşer yeri
açılır. İnsanlar süratle kabrinden çıkıp Allahu Tealanın huzuruna gelirler.
Çırılçıplak annesinden doğduğu gibi Allahu Teala onlara bakmaz. Onların
arasında hüküm ermez onlar ağlarlar ağlarlar.
69
Hatta gözlerinden yaşlar kesilir. Sonra Allahu Teala buyurur: Gözleri korkmuş
dağılmış çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. O zaman bütün mahlukatlar
insanlar cinler ve diğerleri onalr hepsi dururlar. Semavattan öyle şiddetli bir ses
gelir ki semavat parçalanır. Dünya semasındaki melekler gelir nasıl ki yerdeki
meleklerin geldiği gibi. Allahu Teala buyurur ki: Ey Ademoğulları ben size
şeytana kulluk etmeyin çünkü o sizin açık düşmanınızdır. Bana kulluk edin doğru
yol budur demedim mi ? Öyle iken yemin olsun ki o sizin içinizden birçok
kimseleri saptırdı. O vakit siz neden ona uydunuz? Akıl kullanır olmadını mı ?
İşte vaad olunduğunuz cehennem budur. Küfrünüzün sebebiyle bugün oraya
girip dağlanın hatta o gün bunu siz keçinin boynuzludan hakkını alınca Allahu
Teala buyurur: Siz hepiniz toprak olunuz. Hayvanlar toprak oldukları zaman
kafirde diyecek ki keşke bizde toprak olsaydık.
70
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kıyamette insanlar anasından doğmuş gibi
çırıl çığlak duracaklar. Hz. Ayşe annemiz buyurur: Ya Resulallah erkek kadın
beraber mi olacaklar nasıl olur birbirine bakacaklar. Hz. Peygamber elini
omzuna vurur Ya Eba Kefenin kızı o gün herkes kendi derdine düşer. Gözleri hep
semavata bakarlar. Orada yetmiş sene dururlar ne bişey yerler ne de bir şey
içerler. Bazıları terinden batarlar topuklarına kadar Bazıları göbeklerine bazıları
boynuna bazıları da tamamıyla terine batarlar.
O gün çağırılır hani filan mazlum gel filan zalimden hakkını al. Mazlum gelir
hakkını alır. İşte o gün ne para ne dinar var. Mazlum zalimden bir hasenatını
alır. Herkes gelir zalimlerden hakkını alır. Ve hasenatı kalmaz. Bazılar gelir Ya
Rab benim de bu kadar hakkım bu zalimde vardı der. Allahu Teala buyurur
sende günahını ona yükle.
71
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Hiçbir insan yerinden tepelenmez. Hattaki
dört şeyden sorguya çekilmeden. Bir ömrünü nerede çürüttün. İki cesedini
nerede yaşlandırdın. Üç ilminle amel ettin mi. Dört malını nerede kazandın ve
nerelere sarf ettin. Bu dört şeyden hesap vermeden bir yere ayrılmazlar.
Hz. İkrime (R.Anh) buyurdu ki: O gün baba evladının yakasına sarılır. Ey Oğlum
ben sana dünyadan şunu bunu sana verdim. Senin için zorluklara katlandım.
Bugünde bana biraz yaptığın salih amelin lazım. Bana bu kadarını versen ben
onunla cennete gireceğim. Oğlu kesin cevap verir: Ey Babacığım senin ki
tartılmış ve sana bu kadar lazım belki benim ki seninkinden daha çok eksik olur.
Bugün benden ümit kes.
72
Sonra kendi zevcesinin yanına koşar. Ey hayat arkadaşım ben dünyada sana şu
iyiliği yaptım, bunu yaptım. Senin için zorluklara katlandım. Bu meşakkatlere
katlandım, bugün bana bu kadar hasene yani hayır lazım. Bana versen o hayır
ile cennete gireceğim der.
Karısı ona şu cevabı verir: Hayır benden bir şey bekleme çünkü senin hesabın
belli oldu. Belki benimki daha eksik olur. Benden ümidini kes, o da ret eder.
Allahu Teala buyuruyor ki: ‘’ Günahkar kimse diğerinin günahını çekmez. Günah
yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını istese, yakını olsa bile, yükünden birşey
taşınmaz. Sen ancak, görmediği halde Rablerinden korkanları, namazı kılanları
uyarırsın. Kim arınırsa, ancak kendisi için arınmış olur; dönüş ancak Allah'adır. ‘’
Fatır 18
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Herhangi bir peygamberin bir duası vardır.
Allahu Teala onları kabul etti. Hepside acele olarak bu dünyada dualrını
istediler. Ben ise duamı erteledim ki kıyamet günü ümmetime şefaat edeyim.
Öyle insanların üzerine zorlaşır ki insanlar toplanıp Adem (a.s.) giderler.
73
Ey insanların babası bugün bize şefaat et biz helak olduk derler. Allahu Teala
hesabımızı görsün cennete giden gitsin cehenneme giden de gitsin. Bize şefaat
eyle. Adem (a.s.) buyurur ki: Ben öyle bir hata yaptım ki onunla cennetten
atıldım. Bugün ben bu işi yapamam. Ancak vaynefsi yalnız size tavsiyem.
Nuh (a.s.) gidin o peygamberlerin evilindendir. Ve insanların ikinci babalarıdır.
Ona giden insanlar Nuh(a.s.) giderler. Ya Nuh bize şefaatçi ol aramızdan hüküm
etsin. Nuh (a.s.) Hayır ben bunu yapamam çünkü ben dua ettim. Allah (c.c.) yer
yüzündeki insanları ğark etti. Bugün bu işi ben yapamam. Ancak nefsi nefsim
benim vasiyetim.
Gidin İbrahim (a.s.) onu Allah kendine dost edinmişti. İbrahim Aleyhisselama
giderler. Ya İbrahim sen Allahu Tealanın dostusun bize şefaat eyle. Hz. İbrahim
(a.s.) buyurur ki: Ben bunu yapamam çünkü ben İslamda üç yalan ettim. Bir
İslam dininin mücadelesi için ben yıldızlara baktım ve dedim ben hastayım.
Saffat 83 İkinci dedim ki: Belki putları büyüğü kırmıştır. El Enbiya 63
74
Üçüncüsü ben dedim hanımım benim bacımdır. Bugün ben size bir şey
yapamam. Ancak nefsim nefsim.
Yalnız gidin Musa(a.s.) Allah onla konuşurdu. İnsanlar Musa’ya (a.s.) giderler. Ya
Musa sen halimizi görüyorsun bize şefaat et. Musa (a.s) hayır ben bunu
yapamam. Çünkü ben haksız yere bir adam öldürdüm. Ben bugün ancak nefsim
nefsim. Gidin İsa (a.s.) o Allahın ruhu idi. İsa (a.s.) giderler. Ya İsa bize şefaat et
derler. İsa (a.s.) buyurur: Hayır ben bunu yapamam çünkü insanlar beni ile
annemi Allaha ortak koşuyorlardı. Ancak bugün ben nefsim ile uğraşabilirim.
Gidin son peygambere Hatemel Murseline. Allahu Teala onun gelmiş geçmiş
bütün günahlarını af ve mağfiret etmiştir.
75
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İnsanlar bana gelir şefaat dilerler. Hz.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ben de dedim evet bende bugün için varım.
Allah bana şefaat hakkı verdi. Ta ben razı oluncaya kadar ben ile ümmetim
gururlanacak. Üzerimizden öyle bir parlaklık insanlara aydınlık olacak ki o
abdest yerlerimizin aydınlığıyla insanlar diyecekler ki bunların hepsi
peygamberdir.
Sonra ben cennet kapısına giderim. Kapıyı açmak isterim kapıcı sen kimsin der.
Ben Muhammedim kapıcı. Kapıcı bende senin için emrolundum senden evvel
bu kapıyı hiç kimseye bırakıp girmemelerini sağlayacağım der. Kapı açılır ben
cennete girir başımı secdeye korum. Hiç kimse daha böyle secde ile Allaha
hamd etmemiştir. Benden sonra böyle hamd ve sena edemezler. Allahu Teala
buyurur: Ey Habibim iste sana vereyim razı oluncaya kadar ya Muhammed. Bir
miskal kadar yani hardal tohumu kadar imanı olup La ilahe İllallah deyene
şefaat buyruldu.
76
Cehennem Hakkında
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki:
"Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha
yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve
karanlıktır." (Tirmizî, Muvatta)
İbni Mirşit Hazretlerinin hiçbir gün göz yaşları kesilmedi, hep ağlardı. Halini
soranlar ya Mirşit neden daima ağlarsın dediler. Buyurdu ki : ‘’ Allahu Teala
vaad etmiş kim ki günah işlerse ben onları hamama koyup yakarım. İşte bende
düşünüyorum ben bu azaba nasıl dayanacağım, üç bin sene yakılan bu ateşe ? ‘’
Cehennem atmış yetmiş sefer bizim bu ateşten daha tesirlidir. Bir sefer denize
atılırssa denizin suyu tamamıyla kurur. Bir koru dünya çıkarsa mağripren
meşrike denk hep onun sıcaklığından helak olurlar. Yer yüzünden hiçbir
mahlûkat kalmaz, hepsi helak olurlar. Ya Rab ! bizleri o ateşten koru.
77
Cehennem ehli bağırır: ‘Ey Malik ! yandı yandık hiç cevap vermez onlara, kırk
sene sonra onlar şöyle der:
‘’Ey Mâlik! Rabbin bizi öldürsün.” Bekçi de, “Siz burada süreli olarak
kalacaksınız” diyecektir. ‘’ Ez Zuhruf 77
‘’Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar. Yaptıklarımızı bir daha yapmaya kalkarsak,
kendimize haksızlık edeceğimizi biliyoruz.'’ El Mu’minun 707
Allahu Teala da onlara buyurdu ki : ‘’ Alçaldıkça alçalın orada. Benimle
konuşacak bir şeyiniz yok artık.'’El Mu’minun 108
Artık bundan sonra bir kelime daha konuşamazlar ancak onlar artık eşek gibi
anırırlar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki : ‘’ Ey Kavmim ! bu azaba karşı bize
dünyanın zorlukları daha kolaydır. O zaman bu dünyanın meşakatine sabır edin.
‘’
78
Cehennem ehli bin sene azab edilir, sonra birbirlerine derler biz dünyada
zorluklara sabır etseydik bu haller başımıza gelmezdi. Tekrar bin sene sabır
ederler ne çıkarlar ne de azapları hafifletilir.
‘’Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü bizim için sığınacak bir yer
yoktur." İbrahim 21
Artık cehennem ehli bağıracaklar: Ya Rab ! Yağmur yağdır,bu azabın
hararetinden süzüldük, yandık, bin sene yalvarırlar. Allahu Teala buyuruyor: Ya
Cebrail ! benden ne istiyorlar? Cebrail (a.s.) : Ya Rab ! sen daha iyi
bilirsin.Senden yağmur istiyorlar çünkü ateş onları yaktı. Onlar bir bakarlar
üzerlerinde bir kırmızı bulut, zannederler ki yağmur. Onların üzerine katır
büyüklüğünde akrep yağar, hangi eşkıyaya zehirlerini bırakırlarsa bin sene tesiri
gitmez. Sonra tekrar Allahu Tealaya yalvarırlar: Ya Rab! Bin sene yağmur
yağmur.
79
Bir bakarlar ki üzerlerinde simsiyah bir bulut. İşte onlar derler ki bu yağmur
bulutudur. Ama üzerlerine deve boynu kalınlığında yılanlar yağar. Cehennem
ehlini ısırdıkları zaman bin sene tesirleri gitmez.
‘’ Onların çektikleri azap üstüne azap vardır ‘’ Nahl 88
Kim ki bu Allah’ın azabından kurtulmak istiyorsa dünyanın zorluk ve
meşakkatlerine sabır etsin ve günahlarından sakınsın. Nefsin şehvetinden
sakınsınlar. Siz bilin ki cennetin etrafı zorluklarla kuşatılmış ve cehennemin
etrafıda şehvet ve nefsin arzularıyla çevrilmiştir.
Allahu Teâlâ hazretleri cenneti ilk yarattığı zaman Cebrail’e (aleyhisselâm)
buyurdu ki:“Git de onu gör, seyreyle!”Cebrail (aleyhisselâm) gitti, ona baktı,
sonra geldi ve dedi ki:“Yâ Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki kim bunu
duyarsa (gayretlenir, çalışır) muhakkak gelir, buraya girer.”Bundan sonra Allah
cennetin etrafını nefse hoş gelmeyecek şeylerle çepeçevre çevirdi: Sonra da;“Yâ
Cebrail! Git ona bir daha bak!” buyurdu. O gitti, baktı sonra gelip dedi ki: “Yâ
Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki şimdi korktum ki ona hiçbir kimse
gelip giremeyecek!”
80
Aynı şekilde Allah cehennemi yaratınca, buyurdu ki: “Yâ Cebrail! Git de ona bir
bak! ”Cebrail gitti onu seyretti, sonra gelip dedi ki: “Yâ Rabbi! Senin izzetin
hakkı için and olsun ki mümkün değil, bir kimse bunu duysun da buna girsin
(korunur, asla girmez). Allah bundan sonra cehennemin etrafını nefsin çok arzu
edeceği, çekici zevklerle donattı ve buyurdu ki:“Yâ Cebrail! Git de cehenneme
bir kere daha bak!”(Cebrail gidip baktı, insanların nefislerine uyup, bu zevkli
ama günahlı şeylere muhakkak kapılacaklarını sezdi) ve dedi ki:“Yâ Rabbi! Senin
izzetin hakkı için and olsun ki şimdi korktum ki bu cehenneme girmeyecek hiçbir
kimse kalmaz! Hepsi içine düşer.” [Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 8; “Tefsîru’l-Kur’ân”,
271; “Tevhîd”, 35; Müslim, “Cennet”, 2; Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 33, 56, hadis
no: 3197, 3292; İbni Mâce, “Zühd”, 39, hadis no: 4328; Ahmed b. Hanbel, II, 2 ]
Siz ne kadar cehennemi anlatırsanız anlatın yine de anlatamazsınız.
‘’Şüphesiz onların tümü için vaadedilen yer cehennemdir. ‘’ Hicr 43
Seni hak üzerine gönderen Allah’a yemin ederim ki bir cehennem ehlinin
elbisesi yer ve gök arasına asılırsa, insanlar onun hararetinden helak olurlar.
Cehennem yedi tabaka üzerine inşa edilmiştir. Tabakalara erkekler ve kadınlar
gireceklerdir, birbirlerinin üstü üstüne yapılmıştır. Her bir tabakanın mesafesi
yetmiş bin sene ve her kat bir üstteki kattan yetmiş bin kat daha sıcaktır.
81
Her bir cehennemin kapısında bekçiler ellerinde ise cehennemin pişirilmiş
zincirleri ile gelen eşkıyaların ağzından geçirip arkalarından çıkarıp öylece
cehennem atarlar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Cebrail! Bu kapılardan kimler cehennem
girecekler? Cebrai(a.s.) da buyurdu ki: En alt katta münafıklar ve Allahlık
davasında bulunan nemrutlar, firavunlar onun ismide el haviyedir.
İkincisinde müşrikler, onun ismi Cehim.
Üçüncüsü yıldıza tapanlar, onun ismi Sekar.
Dördüncüsü şeytan, askerleri, çocukları, ona uyanlar ve Mecusiler, onun ismi
Leza.
Beşinci katta Yahudiler vardır, onun ismi El Hutame.
Altıncı katta Hristiyanlar vardır, onun ismi Seir.
82
Sonra Cebrail(a.s.) durdu. Hz.Peygamber (s.a.v.) den utandı, yedinci ve ehvan
cehennemi söylemedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular: Ya Cebrail! Sen bana
yedinci kattakilerin kimler olduğunu söylemedin? Cebrail (a.s.): Ya Muhammed!
Onu benden sorma. Hz. Peygamber (s.a.v.) : Hayır Ya Cebrail! Ordaki yer
kimindir? Onuda bana söyle. Cebrail (a.s.): Ya Muhammed! Onlar senin
ümmetinden olup büyük günahı işleyip tevbe etmeden ölenlerdir. Hz.
Peygamber (s.a.v.) bunu duyunca bayılır yere düşer. Cebrail (a.s.) başını dizine
alır, hatta Hz. Peygamber (s.a.v.) ayılıncaya kadar.
Ordaki zebaniler diyorlar: Bazı eşkıyalar getirilir ama biz onalra şaşırıyoruz.
Çünkü onların yüzleri kara değil gözleri de ateştr parlamıyor ağızları da bağlı
değil şeytanlarla da bağlı değiller zincirlerle de bağlanmamışlar. Biz meleklere
sorduk: Ey Melekler!
83
Bunlar kimlerdir? Biz böyle azap ehli görmedik ya Melekler! Ey Azap Ehli ! sizler
kimsiniz?
Başka rivayette ise melekler dediler: Bunlar Muhammediler. Öyle deyince
cehennem malik donar durur böyle. Hz. Peygamber (s.a.v.) ismini duyunca
üzülür onlara siz kimlersiniz ? der. Onlar utanıp Hz. Peygamber (s.a.v.) in
ümmetiyiz dediler. Biz kendilerine Kur’an nazil olanlarız. Malik düşünür, Kur’an
Muhammed (a.s.) nazil olmuştur peki Muhammed (a.s.) size Kur’anı okumadı
mı içindekileri size anlatmadı mı ? Onlar birden bağırırlar: Evet bize okudu biz
dinlemedik ve biz bu azaba müstehak olduk.
Allahu Teala buyudu ki : Cehennem kapılarına gelince cehennem kapıları
açılınca onalr birden bağırıp: Ya Malik ! bize izin ver dekendi halimize ağlayalım,
Malik izin verir.
84
Öyle ağlarlar ki yaş yerine gözlerinden kan akar. Malik der: Evet bu ağlamanız
iyidir ama burada size artık fayda vermez. Siz dünyada iken böyle Allah (c.c.)
korkusundan böyle ağlasaydınız bugün burası size müstehak olmazdı. Malik
zebaniler emreder: Bunları cehenneme atın hepsini bir anda cehenneme attılar.
Hepsi birden bağırırlar Laİlaheİllallah derler, ateş onlardan uzaklaşır. Malik: Ya
Ateş! Onları tut. Ateş der: Ben nasıl tutayım? Onalr Laİlaheİllallah diyorlar.
Malik buyurur: Tut çünkü Allahu Teala onların yanmalarını emrediyor. Ateş
onları yakalıyor, kimisi topuklara kadar kimisi dizlere kadar kimisi bacaklara
kimisi göbeğe ve göğüslere kadar kimisi boyunlarına kadar kimisi ateşte
kaybolurlar. Bazılarına ateş kelpe isabet edince Malik der: Ya Ateş ! onların
kalplerini yakmayın çünkü onlar Ramazan orucunu tutarken onların kalpleri
susuzluktan yanmıştı. Bazılarının da alınlarına ateş isabet ettiği zaman Malik
buyurur: Ya Ateş! Onların alınları Allaha (c.c.) secde etmişler işte kalpleri ve
alınları yanmaz.
85
Öyle o halde kalırlar tam Allahu Teala emri infaz oluncaya dek cezaları bitince
Allahu Teala buyurur: Ya Cebrail! O eşkıyaların haline ne oldu ? Cebrail (a.s.)
buyurur: Ya Rab! Halleri sana malumdur. Allah (c.c.) buyurur: Ya Cebrail! Gitti
bir onların hallerini gör. Cebrail (a.s.) gider cehenneme varınca bakar ki
cehennem ortasında Malik bir tahtın üstünde oturuyor. Cebrail (a.s.)’ı görünce
hemen ayağa kalkar hürmetle: Ya Cebrail ! hayrola bu gelmen nedendir? Cebrail
(a.s.) : Ben o asi olan Muhammed ümmetinin halini görmeye geldim. Malik
buyurur: Ya Cebrail! Onların hali kötüdür. Onların etleri, derileri, kemikleri, hep
yanmış hiçbir şeyleri kalmamış çok perişan bir haldedirler. Cebrail (a.s.) : Ben de
onların bu hallerini görmek için geldim. Malik zebanilere emreder cehennem
perdelerini kaldırın. Zebaniler cehennem perdelerini kaldırırlar.
86
Cehennemin perdeleri kaldırılınca Cebrail(a.s.) onları görür. Halleri gayet acılı
bir haldedir obnlarda Cebrail (a.s.)’i görünce: Ya Malik! Bu adamı biz hiç
görmedik bu nurani yüzlü azap meleği değildir, bu kimdir ? Malik buyurur: Bu
zat Namusul Ekber Cebrail (a.s.) dır. Sizin Peygamberinize vahiy getirendir.
Muhammed(a.s.) ismini işitince hepsi bir anda bağırırlar: Ya Cebrail! Sen
halimizi görüyorsun peygamberimiz Muhammed (s.a.v.) ‘e bizden salatu selam
götür. Bizim bu halimizi ona haber ver. Bizi ile onu birbirinden ayırdılar. Biz
perişan bir haldeyiz, bizlere şefaat etsin. Cebrail (a.s.) döner ve Allahu Tealanın
yanına varır. Allahu Teala Hazretleri buyurur: Ya Cebrail ! sen onalrı ne halde
gördün ? Cebrail (a.s.) buyurdular: Sana malum halleri çok kötü bir hal içindedir,
yanıp kül olmuşlar.
87
Allahu Teala buyurdular: Ya Cebrail! Senden bir şey istemediler mi ? Cebrail
(a.s.) Ya Rab! Benden Ya Cebrail ! peygamberimize bizden selam söyle bu
halimizi ona bildir. Allahu Teala buyuruyor: Ya Cebrail! Gitde onların hallerini
Hz. Peygamber (a.s.) ‘e bildir. Cebrail (a.s.) gider bakar Hz. Peygamber (s.a.v.)
bir beyaz çadırın içindedir. O çadırın dört bin kapısı vardır, etrafı altınla
kaplanmıştır, içeri Cebrail (a.s.) girer: Ya Muhammed ! ben senin o asi
günahkarlarının yanından geliyorum bana dediler peygamberimiz
Muhammedm Mustafa’ya selamlarımızı ilet. Halimizi ona söyle bu perişan
hallerimizi ona bildir. Biz helak olduk bize şefaat etsin. Hz. Peygamber (s.a.v.)
kalkar arşın altına gider ve Allahu Teala’ya öyle bir secde eder ki hiç kimse öyle
Allah(c.c.) ‘a secde etmemiştir, hamdu sena etmemiştir. Allahu Teala buyurur:
Ey Habibim! Başını kaldır ne istersen sana vereyim. Hz. Peygamber (s.a.v.): Ya
Rab !
88
Benim o asi ümmetin günahkarlarını bana bağışla. Allahu Teala buyurdular: Ya
Muhammed ! ben sana bağışladım. Laİlaheİllalah diyenlerin hepsine şefaat et.
Çıkar oradan gider Hz. Peybamber (s.a.v.). Malik peygamberi görünce saygıyla
ayağa kalkar. Peygamber (s.a.v.) sorar: Ya Malik! O günahkarların hali nasıldır ?
Malik buydurdu: Halleri kötüdür. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular: Ya Malik!
Perdeyi kaldır. Malik perdeyi kaldırır onlar Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘i görünce hep
bir anda bağırırılar: Ya Muhammed! Ateş bizim cildimizi yedi biz helak olduk.
Hz. Peygamber (s.a.v.) onların hepsini çıkarır ama onlar öyle olmuşlar ki
simsiyah kömür gibi olmuşlardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) onları cennete
götürüyor, cennetten bir dereye varınca orası abı hayat nehridir.Onların hepsi o
nehirde yıkanırlar. Hepsi sanki yetişmiş genç olup yüzleri ayın ondördü gibi
parlak olup onların alınlarında yazılır ki: Ey Cehennemlikler! Allahın beraat ettiği
kulları cennete konulur.
89
Kafirler böyle Müslümanların tamamının cehennemden kurtulduğunu görünce
derler: ‘’Keşke bizde Müslüman olsaydık, şimdi bizde cehennemden
kurtulurduk. Ama artık pişmanlıkları onlara fayda vermedi.’’ Hicr 2
Bir zaman olur küfür edenler keşke Müslüman olsaymışız diye temenni
edecekler bu kıyamette olacaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular: Müslümanaların bir hardal tohumu kadar
imanı olan cehennemden kurtulduktan sonra:
Melekler ölümü alıp cennet ile cehennemin arasına götürürler. Bir semiz koç
şeklinde cennet ehline çağırırlar: Ey Cennet Ehli bu ölümdür, tanıdınız mı ?
Ölümü keseceğiz daha size ölüm yoktur.
Bir de cehennem ehline bu ölümdür kesilecek tanıdınız mı ? derler. Bundan
sonra ölüm yoktur Ey Cennet Ehli siz artık ebedi cennete kalacaksınız ve siz Ey
Cehennem Ehli sizde cehennemde ebedi kalacaksınız. Ve ölüm kesilir.
Sadakallahulazim ( Azim olan Allah doğru söyledi). Sallalahu aleyhi Ala Rasulüna
Ecmein.
90
Cennet Hakkında
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kıyamette ben cennet kapısına gelir ve
kapıyı açmak isterim. Kapıcı buyurur sen kimsin ? Ben de derim ki ben
Muhammed’im. Kapıcı der ki: Ben de senin için emir olundum. Senden önce bu
kapıyı kimseye açmayacağım.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Allahu Teala Hazretleri salih kullarına öyle
bir yer hazırlamış ki hiçbir göz öyle bir yer görmemiş hiçbir kulak öyle bir yer
işitmemiş hiçbir kalpte öyle bir yer hissetmemiştir.
Ebu Hureyre (R.Anh) buyurdular ki: Biz kendisine sorduk Ya Resulallah! Cennet
ne ile yaratılmıştır? Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Cennetin bir firketi
altından bir firketi gümüştendir. Onun çamuru sarı miskten toprağı ise
zehferandan taşları ise yakut ve elmasdır. Oraya giren ebedi kalır ve ölmez.
Elbisesi eskimez güzelliği de günden güne artar. Yşlanmaz çirkin olmaz daima
gençtir.
91
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: Üç kişinin duası Allah tarafından red
edilmez. Bir adaletli devlet başkanının duası. İki oruçlunun duası. Üçüncüsü ise
mazlumun duası. Bulutlara biner Allahu Tealaya gider. Alla (c.c.) buyurur: Ben
senin duanı kabul ederim velev ki başka zaman.
Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: Cennette bir ağaç vardır ki bir atlı altından
geçerken gölgesi yüz senelik mesafedir ve hiç kesilmez.
‘’ Ve uzayıp giden bir gölgelik. ‘’ Vakıa 30
Kim ki meyvesinden yerse yorulmaz. Kim ki oturarak yerse yorulmaz. Kim ki
uzanarak yerse yorulmaz.
Allahu Teala buyurur: Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmıştır. Meyveleri de
adam akıllı yaklaştırılmıştır, isteyen her şekilde yiyebilir.
Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: Cennet ehlinin her gün güzelliği artar nasıl ki
bu dünyadan her gün insanların yaşlandığı gibi.
92
Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: Ya Cebrail! Bu beyaz kadın kimdir? Bir siyah
ben alnında var. Cebrail (a.s.) der ki: Ya Muhammed! Bu Cuma günüdür. O siyah
ben ise cumanın içinde bir bendir. Kim o saatte dua ederse Allah onun duasını
kabul eder. Kim ki Allaha sığınırsa Allahu Teala onu muhafaza eder. O saati
yalnız Allahu Teala sana ve ümmetine has kılmıştır. Yahudilere, Hristiyanlara
değil has olarak senin ümmetine ikram etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu
ki: Cennette bir vadi vardır.
Orada Cuma günü toplanırlar. Allaha hamdu sena ederler. Allahu Teala buyurur:
Ey Kullarım! Benden ne isterseniz size onu vereyim. İnsanlar derler: Ya Rab! Biz
senin rızanı istiyoruz. O zaman Rabbimiz buyurur: Ey Kullarım ben sizden razı
oldum daha da size kızmam.
93
İnsanlar Allahu Tealanın bu müjdesine öyle sevinirler ki daha böyle bir gün
görülmemiştir. Çünkü o gün çok ikrama mazhar kılınılır.
Başka bir rivayette Allahu Teala meleklere emreder: Bu gün kullarıma
evliyalarıma yemek ikram edin. Yemekler türlü türlü getirilir. Her yedikleri
lokma önceki lokmadan daha lezzetlidir.
Yemekten ayrıldıktan sonra Allahu Teala buyurur: Ey meleklerim kullarıma
içilecek şeyleri ikram edin. Hemen içilecek türlü türlü meşrubatlar getirilir. Her
bir nefesten önce içilen diğer nefesten daha lezzetlidir. Onlar yemek yiyip
içtikten sonra ayrılırlar. Allahu Teala buyurur: Ben sizin Rabbinizim ve vaadimde
sadıkım. Bu gün benden isteyin vereyim. Onlar derler: Ya Rab! Senin rızanı
istiyoruz. İki üç sefer tekrarlarlar. Rabbimizde ben razı oldum der.
Cennet ehlinin yaşları otuz üç yaşında olacak. Erkek kadın aynı yaşta uzunluğu
atmış arşın olacak zira Adem (a.s.) gibi.
94
Güzelliği dilden anlatılamaz. Her saatte yetmiş türlü hule giyerler. Her saatte
yetmiş renge girerler. Erkekler kadınlara bakarken vücudu kadının vücudunda
görülür. Başına baksa başı göğsüne baksa göğsü bacağına baksa bacağı görülür.
Orda pislik yoktur. Ter misk kokusu olup yayılır.
Cennet kadınlarından biri dünyaya gelirse onun aydınlığı yer yüzünün
tamamıyla aydınlanır.
Bir kitap ehli Hz. Peygambere gelir ve der ki: Ey Kasımın babası! Sen demişsin ki
cennet ehli yer içer doğru mudur? Allah Resulü de der ki: Evet, Beni hak üzere
gönderen Allah’a yemin ederim ki Allahu Teala her bir kişiye yüz insan katını
verir. Yer içer dilerse bir araya gelir yani cima yapar. Hiç taharet çıkmaz. Yediği
içtiği ter olup misk olarak yayılır. Hiçbir şeye de ihtiyaç duymaz.
95
Hz. Abbasın oğlu (R.Anh) buyurdu ki: Biz Hz. Peygamberden duyduk ki
cennettekilerde genç saçından, kirpiklerden ve kaştan başka kıl olmaz. Yani etek
ve koltuk altı kılı olmaz. Adem (a.s.) uzunluğunda İsa (a.s.) yaşı kadar oluruz.
Allahu Teala buyurur ki: ‘’Sabrettiğiniz için selam size.’’ Rad 24
Allahu Teala buyurur ki: ‘’ Selametle emin olarak cennete girin. ‘’
‘’ Orada, canlarının çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır.
'Siz orada ebedî yaşayacaksınız.' ‘’ Zuhruf 71
Semerkandi Hazretleri buyurdular ki: Kim ki bu nimetlere yetişmek istiyorsa bu
beş şeyi daima yapsın. Birincisi nefsini Allahu Tealanın her türlü haram kıldığı
hudutlardan sakınsın.
96
Allahu Teala buyurur:‘’ Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan
uzaklaştırmış kimse için, Şüphesiz cennet (onun) yegâne barınağıdır. ’’
Naziat 40-41
İkincisi ise razı olmaktır. Dünyanın azına razı olmalıdır.
Üçüncüsü ise çok hırslı olmamalıdır. Allahu Tealanın rızasına nail olmalıdır ve
cennet ehli olur.
Allahu Teala buyurur ki: ‘’ Ve işte yaptığınız ameller sebebiyle mirasçı
kılındığınız cennet budur. ‘’ Zuhruf 72
Dördüncüsü ise Salihleri sevmek ve hayır sahiplerini de sevmektir. Onlarla
oturup kalkmaktır. Çünkü onlardan bir tanesi Allahu Teala indinde affedilirse o
da arkadaşlarına şefaatçi olur. Çünkü Hz. Peygamber buyurdu ki: Sizin salih
dostlarınız olsun çünkü salih dost kıyamet günü şefaatçi olur.
97
Beşincisi ise çok dua etmek ve Allahu Tealadan cenneti istemek ve sonra hayırla donanmak.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki üç defa dese ki ya Rab! Bana cenneti nasip et. Cennette
buyurur ki: Ya Rab onu cennetine koy.
Kim ki üç sefer Allahım! Cehennem azabından sana sığınırım derse cehennem der ki: Ya Rab! Onu
ateşimden koru.
‘’Çevrelerinde, ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar.’’
‘’Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle.’’
‘’Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.’’
‘’Beğendikleri meyvalar,’’
‘’Canlarının çektiği kuş etleri,’’
‘’İri gözlü hûriler,’’
‘’Saklı inciler gibi,’’
‘’Yaptıklarına karşılık olarak verilir.’’ Vakıa 17-24 Arası
‘’ Takva sahiplerine vaad edilen cennetin özelliği şudur: Altından ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi
süreklidir. İşte sakınanların sonları budur. Kâfirlerin sonları ise cehennemdir. ‘’ Rad 35
98
‘’ O iki cennette de, akıp duran iki pınar vardır. ‘’ Rahman 50
‘’ Her iki cennette de iki pınar var ’’ Rahman 66
‘’ Rabbinin huzurunda durmak için korkanlara iki cennet vardır ‘’ Rahman 46
‘’ O iki cennette çeşitli meyveler, hurmalar ve nar var. ‘’ Rahman 68
‘’ Fakat Rablerinden çekinenlerse, onlarındır köşkler, gene köşkler üstüne
kurulmuş köşkler, altlarından ırmaklar akar, Allah'ın vaadidir; Allah vaadinden
hiç caymaz. ‘’ Zumer 20
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Cennetin içinde öyle köşkler vardır ki
dışından içerisi görünür. İçerden de dışarısı görünür. Bir arabi kalkar buyurur:
Onlar kimindir? Hz. Peygamber buyurur ki: Güzel söz söyleyen ve insanlara
yemek yedirene ve oruç tutana ve insanlar yattığı zaman namaz kılana.
Allahu Teala buyurur ki: ‘’ Çadırlarına kapanmış, gözlerini yalnızca kocalarına
çevirmiş huriler vardır. ‘’ Rahman 72
99
‘’ Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan,
ne bir cin dokunmuştur.’’ Rahman 56
‘’ O eşler, sanki yakut ve mercan. ‘’ Rahman 58
‘’ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? ‘’ Rahman 59
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Şu ayeti okuduğu zamangüzellik üstüne güzellik, cennet ehli
cennete girdiği zaman Allahu Teala buyurur: Siz benden bir şey ister misiniz ki ben size ziyadesiyle
edeyim. Onlar derler ki: Sen bizim yüzümüzü beyaz etmedin mi? Sen bizleri cennetine koymadın mı?
Bizi cehennemden kurtarmadın mı? Allahu Teala kendisi ile salih kulları arasındaki perdeyi kaldırır
daha ondan sevimli bir şey yoktur ki Allahu Tealayı gözlerimizle müşahade etmek.
‘’ Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı
değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar
vardır. Onlar için orada her çeşit meyva ve Rablerinden bağışlama vardır. (Bu nimetler içinde olan)
ateşin içinde sonsuza kadar kalacak olan ve kendilerine barsaklarını parça parça eden kaynar sudan
içirilenler gibi olur mu? ‘’ Muhammed 15
100
Ramazan Orucu Hakkında
‘’Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.
Umulur ki korunursunuz.’’ Bakara - 183
‘’ Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğruyu bildiren doğruluğa ait apaçık delillerden ibaret olan
hakla batılı ayırt eden Kur'ân bu ayda indirildi. Bundan dolayı, sizden herkim bu ayı görürse ya da bu
aya oruç tutabilecek durumda iken ulaşırsa, baştan sona oruç tutsun. Ancak hasta veya seyahatte
olan, başka günlerde tutamadığı kadarını aynı sayıda tutsun. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk
çekmenizi istemez. Allah size bunları açıkladı ki, o sayıyı tamamlayasınız. Ve size doğru yolu gösterdiği
için Allah'ı büyükleyesiniz ki böylece Allah'a şükretmiş olursunuz.’’ Bakara – 185
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Muhakkak Allahu Teala Ramazan orucunu sizlere farz kılmıştır.
Sizlere teravihlerde sünnet kılındı. Kim ki Ramazan orucunu tutar teravihleri de inanarak kılarsa ve
mükafatını Allahu Tealadan beklerse annesinden yeni doğmuş gibi günahlardan tertemiz çıkar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allah (c.c.) buyuruyor: Bütün insanların amelleri kendine illa oruç
ise benim için onun mükafatını ben veririm. Oruç sahibi için kalkandır. Sizden herhangisi
101
Oruç tuttuğu zaman kötü söz söylemesin. Birisi senle mücadele eder ve yahut seninle
kavgaya kalkışırsa onlara şu cevabı ver. Ben oruçluyuö
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Benim nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki
oruçluyun ağzından çıkan koku misk kokusu gibidir.
Oruçlunun iki ferahlığı vardır. Biri iftar ettiği zaman biri de Allahın huzuruna vardığı zaman.
İnsanoğlunun yaptığı amellerine karşılık ondan yedi yüz kat daha mükafat verilir. Ama orucun
mükafatı için ise Allah (c.c.) buyuruyor ki: Ben veririm çünkü benim için şehvi arzulardan
kaçıyor. Yemekten içmekten yakınıyor. Onun ecrini ancak ben veririm.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ramazan geldiği zaman cennet kapıları açılır cehennem
kapıları kapanır, şeytanlar zincirlere vurulur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Cennete bir kapı var. Onun issmi Reyyandır. O kapıdan
oruçludan başka hiç kimse giremez. Oruçlular çağrılır. Gelin bu kapı size aittir. Sizden başkası
giremez. Oruç tutanların hepsi o kapıdan geçer. Son geçenlerden sonra o kapı kapanır başka
hiç kimse giremez.
102
Bir sahabe gelir Hz. Peygamber’e (s.a.v.) sorar: Ya Resulallah ! ben işittim ki bir
kişi beş vakit namazını kılar Ramazanda orucunu tutar, helali bilen ve helalleri
yapan, haramalrı da bilip haramlardan kaçan, bunları yapan cennete girer. Öyle
mi? Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Evet öyledir. O zat der: Ya Resulallah:
Öyle ise ben bundan ne eksik ne de fazla yapmam.
Hz. Muaz Bin Cebel (R.Anh) buyurdu ki: Biz Hz. Peygamber (s.a.v.) ile beraber
seferdeydik. Ben sordum: Ya Resulallah! Bana bir şey söyleki onu yapayım ki
cennete gireyim cehennemden de uzak olayım. Muaz buyurdu, Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki:
Ya Muaz ! benden büyük bir şey istedin biz kolayını söyleyelim ki Allahu Teala
da bize kolay etsin. Allaha ibadet et hiçbir şeyi ona ortak koşma. Beş vakit
namazını kıl. Zekatını ver Ramazan orucunu tut Hacca git.
103
Sonra ayık olun. Ben size hayra delalet edeyim. Oruç sizin için kalkandır. Sadaka
vermek günahları yok eder. Nasıl ki suyun ateşi söndürdüğü gibi.
Başka bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında yatsı yani teravih kıldıktan
sonra yemek yemek, cima etmek yani orucu bozan her şey haramdı. Hatta
ertesi geceye kadar insanların üzerine çok zor idi. Sonra bu ayet nazil oldu. ‘’
Size helal kılındı oruç gecelerinde kadına yaklaşmak ve orucu bozan her şey
helal oldu. Yiyin için hatta ki beyaz ip ile siyah ip birbirinden ayrılıncaya kadar .
Yani şafağa kadar. ‘’ O zaman sahabeler öyle ferahladılar ki şiddetle sevindiler.
Hz. Peygamber zamanında Hz. Peygamber’in (s.a.v.) iki tane müezzini vardı. Biri
Bilal diğeri ise Abdullah İbni Ümmü Mektum. İbni Mektum ama idi. Hz.
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bilal gece ezan okur, yani sahura kalkın. İbni
Ümmü Mektum ise ezan okunduğu zaman artık yemeyin ve içmeyin.
104
Hz Zeyd İbni Sabitin ( R.Anh) buyurdular ki: Biz bir gece Hz. Peygamber (s.a.v.)
ile beraber sahur yedik sonra sabah namazını kıldık. Ben dedim: Ya Resulallah!
Sahurdan sonra ne kadar namaz için beklememiz lazım. Hz. Peygamber (s.a.v.)
buyurdu ki: Elli Kur’an ayeti okumak kadar bekleyin.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizden biriniz iftar açtığı zaman varsa hurma
ile iftar açsın hurma bereketlidir. Eğer hurma bulmassa su ile iftarını açsın.
Çünkü suda temizdir.
Kim ki bir oruçluya iftar yedirirse o oruçluya mükafat verilir oruçluyu doyurana
da o kadar ecir verilir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki ruhsatsız yani Allahu Tealanın yol
verdiğinden hariç bir gün oruç yiyen o seneyi tam tutarsa yine o günün sevabını
alamaz.
Kim ki unutarak yiyer ve içerse o orucunu bozmasın. Çünküo onun rızkıdır. Rızkı
ona ikram edilmiştir. O orucunu bozmasın.
105
Allahu Teala buyuruyor ki: Kim ki o ayda yani Ramazanda hazır olursa oruç tutsun. Kim ki
hasta ve yahut seferde ise başka zamanda tutsunlar. Allahu Teala size kolay olsun diye değil
ki zor olsun diye.
Kim ki ölür ve oruç borcuda vasra onun velisi tutsun.
Ramazanın son on günü kaldığı zaman kollarına sıvar o geceleri ihya eder ve elini de
uyandırırdı.
Sizden biriniz yalnız Cuma günü nafile oruç tutmasın. Yani bir gün evvel ya da bir gün sonra
tutsun. Yani çift tutsun, Cumayı yalnız tutmasın.
Her ayda oruç tutmak yani üç gün tutmak. Ayın onüçü, ondördü ve onbeşinden de tutmak,
sanki o adama senenin tamamını oruç tutmuş gibi ecir verilir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki yürüyerek gidip arkadaşının ihtiyacını görürse sanki
on sene itikafa girmiş gibi sevap verilir.
Kim ki bir gün Allahu Teala için itikafa girerse Allahu Teala onun ile cehennem arasında üç
tane hendek açar. Mağrip ile Meşrik arşı kadar. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki
Ramazanın son on günü itikafa girerse sanki iki hac ve iki umre sevabı alır.
106
Ana Baba Hakkında
Hz. Abbasın oğlu buyurmuştur (R.Anh) : Herhangi bir mü’min anası ve babası sabahlayıpta
ondan razı ise ona iki tane cennet kapısı açılır. Allahu Teala da ondan razı olur.
Eğer anası babası ona kızmışlarsa Allahta (c.c.) ona kızar ve ona iki tane cehennem kapısı
açılır. Bazıları demişler eğer zalim olsalarda mı ? Evet eğer zalim olsalar da.
Musa (a.s.) buyurdular ki : Ya Rab ! bana vasiyet et. Allah (c.c.) buyurdular ki : Ya Musa bana
itaat et. Allah (c.c.) buyurdu: Ya Musa bana itaat et tekrar Musa (a.s.) Ya Rab 1bana vasiyet
et. Allah (c.c.) Ya Musa annene itaat et tekrar Ya Rab! Bana vasiyet et. Allah (c.c.) annene
itaat et. Tekrar ya Rab bana vasiyet et. Allahu Teala (c.c.) buyurdu ki : babana itaat et.
Bir geç Hz. Peygamber’e gelip Ya Resullah ben cihada çıkmak istiyorum dedi. Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: Ey Genç! Annen baban var mıdır? Genç evet annem de var babam da var
Ya Resullah dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) git onlara hizmet o da senin cihadındır dedi.
107
Feki Semerkandi Hazretleri ( R.Anh) buyurdu ki : İşte bu hadisin delili ana babaya hizmet
cihattan da hayırlıdır çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) git annen babana hizmet et ancak onlar
izin verirse sonra cihada çık. Bazı ulemalar buyurmuşlar ki: Üç ayet nazil olmuştur bu üç
ayetle beraber o üç ayetten birini yapıp diğerini de yapmassa o diğeri kabul olunmaz.
Allah (c.c.) buyurdu ki : ‘’Namaz kılın ve zekat verin.’’ Bakara - 43
İkincisi: ‘’ Hem Allah’a ve peygamberine itaat edin ki merhamet olunasınız. ‘’ Ali İmran – 132
Üçüncüsü ise: ‘’ Biz insana ana babasını gözetmesini tavsiye ettik. Anası onu karnında zaaf
üstünde zaaf ile taşıdı. Doğum sancıları çekti sütten kesilmesi de iki senedir ve insana dedik ki
bana ve ana babana şükret. Dönüşünüz ancak banadır. ‘’ Lokman – 14
Hz. Peygamber’e (s.a.v.) sormuşlar hangi amel daha güzeldir ? Hz. Peygamber (s.a.v.)
buyurdu ki: Vaktinde kılınan namazdır sonra ana babana itaat etmedir. Sonra Allah için cihat
yapmaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Günahların büyüğünü size söyleyeyim mi ? Ya Resullah de
dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ana babana küfür etmek. Dediler ki : Ya
Habibullah! İnsan anası babasına
108
küfür eder mi ? Evet eder dedi. Başkasının anasına sever başkasını da onun
anasını sever başkasının babasını sever başkası da onun babasını severse.
Enes ibni malik (R.Anh) buyurdu ki : Hz. Peygamber zamanında bir genç vardı.
Çok şiddetli idi. Allahın itaatine bağlı idi. Oruç tutar zekat ve sadaka verirdi.
Hastalandı hastalığı ağırlaşınca hanımı Hz. Peygambere gitti. Onun durumunu
Hz. Peygambere bildirdi. Ya Resullah benim kocam alkamenin hastalığı ağırdır
senin haberin olsun dedi. Hz. Peygamber Hz. Ali ile beraber Umeyri gönderdi.
Gidin alkamenin durumuna bakın bunlar gittiler. Alkameye vardılar yanında
oturdular. Yanından şehadet kelimesini Eşhedu Enla İla Heilllah telkini getirdiler.
Elkamenin dili kilitlenmişti. Ne kadar şehadet kelimesini telkin ettiyseler elkame
şehadet kelimesini getiremedi, Hz. Peygambere bildirdiler. Hz. Peygamber Hz.
Bilali gönderdi. Onun durumunu Hz. Peygambere bildirdiler. Hz. Peygamber
onun anası babası var mı dedi. Ya Resullah babası vefat etmiş, anası vardır çok
yaşlı biridir. Ya Bilal git alkamenin anasına selamımı söyle eğer buraya kadar
gelemiyorsa ben onun yanına gideyim, bilal gider.
109
Alkamenin anasına Hz. Peygamberin selamını iletir. Ana eğer gelebiliyorsan Hz.
Peygamber senin gelmeni istiyor eğer gelemessen Hz. Peygamber senin yanına
gelece. Alkamenin anası buyurdu. Benim nefsim onun nefsine feda olsun. Ben
giderim, hemen asasını eline alır ve Hz. Peygambere varır. Bana doğruyu söyle
alkamenin hakkında. Eğer doğru söylemessen Allahu Teala bana vahiy ile
durumu nu bildirir dedi Hz. Peygamber. Ya Resulallah ! Alkame günde bu kadar
namaz kılar bu kadar oruç tutar sadaka verir şunu yapar bunu yapardı.
İbadetinde bir eksiklik yapmazdı. Fakat ben ona dargınım. Ona kızmıştım. Çünkü
o kadınını benden üstün tutardı. Yemeden içmeden giymeden ben ondan razı
değildim. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İşte anası razı olmadığı için dili
tutulmuş şehadet kelimesini söyleyemiyor. Hz. Peygamber, Bilale emir buyurur:
Ya Bilal ! odun toplayın ki biz alkameyi yakalım, alkamenin ansı buyurdu: Ya
Resullah! O benim ciğer paremdir. Benim gözümün önünde yakılmasına nasıl
razı olurum ?
110
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Alkamenin annesi! Eğer sen ondan razı
olmassan hakkını helal etmessen Allahu Teala onun ibadetine bakmaz onu
cehennem ateşi ile yakar. Bu ateş cehennem ateşinden daha ehvandır.
Alkamenin annesi ellerini semaya kaldırırdı buyurdular: Ya Resulallah sende
şahit ol ki ben alkameye hakkımı helal ettim ve ondan razı olsum. Hz.
Peygamber: Ya Bilal! Git ben gidersem alkame benden utanır. Ya Bilal sen git.
Bilal gider. Alkamenin kapısına varır alkame gür bir sesle buyurdu: Eşhedu Enla
İlahe İllallah ve eşhedu enna Muhammeden resulullah deyip çenesini kapattı.
Bilal buyurdu ki: Demek alkamenin anası ondan razı olamdığı için alkamenin dili
kilitlenmişti. İşte Alkame o gün vefat etti. Sonra dönüp Alkamenin durumunu
Hz. Peygambere ilettiler.
111
Hz. Peygamber, Alkamenin yıkanmasını emir buyurdu. Yıkatıldı kefenlendi namazı kılındı.
Kabre konulduğu zaman Hz. Peygamber (s.a.v.) kabrin bir köşesinde durdu ve şöyle ferman
buyurdular: Ya Mahşerel muhacir ve ve ensar toplumu bilin ki kim hanımını anasından üstün
tutarsa Allahu Teala ona lanet etsin onun ne farzları ne de sünnetleri kabul olsun.
‘’Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, ana babaya güzellikle
muâmele edin, eğer onlardan biri veya ikisi senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın
onlara “Öf” bile deme ve onları azarlama. İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle.’’ İsra – 23
‘’Onlara acıyarak alçakgönüllük kanadını indir ve: "Ey Rabbim! Onlar beni küçükken eğittikleri
gibi sen de onlara merhamet et" de.’’ İsra – 24
Ana babanın evlat üzerinde on hakkı vardır. Birincisi onların yeme içme ihtiyaçları olduğu
zaman onlara yedirir.
İkincisi onların giyinmeye ihtiyacı varsa gücü yettiği şekilde onları giydirir. Başka bir rivayette
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki :
112
Tefsirde Allahu Teala buyurdu ki :
‘’Onlarla dünyada iyi geçin.’’
Üçüncüsü seni çağırdıkları zaman hemen git onların yanında hazır bulun.
Dördüncüsü onların hizmete ihtiyacı varsa onlara hizmet et.
Beşincisi onlara itaat et. Eğer onalrın dedikleri Allahın emrine muhalif değilse eğer gıybette
olsa bunlara uyma itaat etme.
Altıncısı onlarla yumuşak konuş onlara şiddet uygulama.
Yedincisi onları isimleri ile çağırma.
Dokuzuncusu senin nefsin neye razı oluyorsa onların nefisleri de ne istiyorsa onlara da
aynısını yap. Nefsin neden hoşlanmıyorsa onlara da aynısını yapma.
Onuncusu ise onlara da Allahtan af ve mağfiret dile kendine istediğin gibi.
Bazı sahabeler buyurmuşlar ( R.Anh) : Kim ki anası babasına duada bulunmazsa onların
rızıkları daralır.
Feki Ebu Leyse Semerkandi Rahimeullah buyurdular: Anası babası ölüp evladından razı
olmazsa. Onları razı etmeye imkan var mı ölümden sonra buyurdular. Evet çaresi vardır üç
şey ile.
113
Birincisi salih evlat ana babasına dua etmek. Onlar için duadan daha iyi bir şey yoktur.
İkincisi onların akrabalarını ve dostlarını ziyaret etmek.
Üçüncüsü onlar için Allaha istiğfar etmek dua etmek ve sadaka vermek.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki : İnsan oğlu öldüğü zaman ameli kesilir. İlla üç cihette
kesilmez. Bir sadaka – i cariye ikincisi insanların faydalandığı bir ilim üçüncüsü salih bir evlat
ki onun için dua eden ve Allahtan onların mağfiretini dileyen.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki :Sakın ana baba dostunun ziyaretini kesmeyin Allahu
Teala da nurunuz keser.
Bir adam beni selamete kabilesinden Hz. Peygamber’e gelir. Ya Resulallah! Benim annem ve
babam ölmüşler benim üzerimden onlara bir şey yapmam var mı ? Hz. Peygamber evet onlar
için Allahtan af dile ve onların üzerinde herhangi bir borç varsa öde. Onların dostlarına
ikramda bulun. Onlar için sılai rahimi Allah için yap. Her şeyi bilen ve yerli yerine yapan
Allahtır. (c.c.)
114
Evlatların Ana Baba üzerindeki Hakkı
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki : Hepiniz çobansınız, çobanlığınızdan sorumlusunuz. Yani
çocuğunuzdan hanımızdan elinizin altında olanlardan hepsinden sorumlusunuz. Yarın onlar
hakkında sorguya çekileceksiniz.
Ebu Hureyre ( R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki : Evladın ana babası
üzerinde üç hakkı vardır. Bir doğduğu zaman güzel bir isim takmak. İkincisi sağ solunu tanıdığı
zaman Kur’anı ve dinin vazifelerini öğretmek üçüncüsü aklı büluğa erdiği zaman salih bir
hanımla evlendirmek.
Hz Ömer’e (R.Anh) bir adam oğlu ile baraber gelerek Ya Emirul Mu’minin bu oğlum bana
hakaret ediyor dedi. Hz. Ömer buyurdu ki : Ey Genç ! sen anan baban hakkında Allahtan
korkmaz mısın ? Anan babanın senin üzerinde hakları vardır. Genç ya Emirul Mu’minun
evladın da ana baba üzerinde hakkı yok mu ? Evet vardır vaciptir ki ana baba kötü bir kadınla
evlendirmesin güzel bir isim taksın birde Kur’anı okutup dini vacipleri bildirsin dedi Hz Ömer.
115
Genç Ya Emirul Mu’minin bana nerede bir üçüş tüşük bir pay ile yaramaz bir kadın getirdiler.
Benim ismim de cualen yani ğefaştır. Bana Kur’andan bir harf dahi alıştırmadılar. Hz. Ömer
babasına döner bunun söyledikleri doğru mu ? der adam da evet der. Hz. Ömer kalk
yanımdan sen onun hakkını vermemişsin ki ondan iyi bir şey bekliyorsun dedi.
Feki Ebu Leyse Rahimeullah buyurdu ki: Bir adam Hafsetil İskenderi Hazretlerine gelir oğlunu
şikayet eder. Bna türlü hakaretler yapıyor. Hafzanın babası da semerkandi alimlerindendir. O
zat buyurdu: Subhanallah nasıl evlat babasına böyle hakarette bulunur. Sen onu İslam
adabına alıştırmadın mı ? buyurdular. Hayır dedi. Sen onu Kur’ana alıştırmadın mı ? . Hayır
dedi. Sen onu hangi işe alıştırdın dediler. Ziraatçiliğe sen onu alıştırmadın mı ki ? İnsan neyi
vurur, sabahları kalkıp ne yapar ? Sabahleyin eşeğine biner öküzlerini önüne alır taziyesini
arkasına takıp çifte gider. O zaman senide baba değilde öküz diye sanıyor ki iyiki başını
kesmemiş.
116
Sebani Elbani Rahimeullah buyurdu: Bir rivayette bir adam bir yerde
dövülüyordu. Bu ne haldir bazı insanlar dediki o dövülen adam diyordu ki :
Bırakın benim hakkımdır çünkü bende aynı burada babamı dövüyordum. Bırakın
ona dövmeyin ve kınamayın çünkü o benim hakkımdır.
Bazı alimler demişler: Kim ki ana babasına asi olursa o da çocuklarından tat ve
huzur beklemesin. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki : Allahu Teala rahmet
eylesin o babaya ki çocuklarına yardım etsin ve şefkatli davransın yani onlara
zorluk çıkartıp ve korkutup isyan etmesinler.
Bir rivayette bazı salihler kendi çocuklarına işlerini yaptırmazlardı. Başkalarının
işleri ihtiyaçları olduğu zaman yaptırırlardı. Bazı insanlar soruyorlardı: Ey Allahın
salih kulu senin çocukların salih insanlardır. Sana isyan etmezler neden dolayı
siz işlerinizi çocuklarınıza yaptırmayıp başkalarına yaptırıyorsunuz bunun sebebi
ne olabilir ? O Zatlar insan beşerdir biz çocuklarımıza bir iş teklif edersek onlar
yok deseler Allah onları ateşe atar. Bende ondan korkarım o azaba razı olmam.
117
Bir rivayette Hz. Peygamber buyurdu ki: Dört şey vardır ki bunlar insanın
saadetindendir. Saliha bir hatunu almak. İkincisi salih evlatlar üçüncüsü salih
dost ahbaplar dördüncüsü ise rızkını kendi memleketinden kazanması.
Bir rivayette Enes İbni Malik buyurdular ki: Yedi şey vardır ki insan öldükten
sonra onun hayır hasenesi devam eder. Bir cami yapmak onun ecri devam eder.
Hatta içinde bir kişi namaz kıldığı kadar bir nehiri var o nehirin akıpta insanlar ve
hayvanlar o nehirden faydalanıncaya kadar eğer o sudan kim faydalanırsa. Bir
de biri Kur’ana kitap yazardı. O Kur’an ve kitap devam edinceye dek. Bir de bir
ağaç ekip ondan insan ve hayvanlar yeseler. Bir de arkasından ilim bırakmak o
da aynıdır. Bir de salih evlat yetiştirip arkasından ona dua edip ona türlü türlü
hediye göndermek. Bunlar devam edince bir de kötü bir yol açarsa ona da
118
O kötü yol devam ettiği müddetçe onun defterine günahlar yazılır. O günahı
işleyen ve o yolu açana aynı günah defterlerine yazılır. Hiç birinin günahı
birbirinden eksik olmaz.
Ebu Hureyre rivayet etti Hz. Peygamber buyurdu ki: İnsanoğlu öldüğü zaman
ameli kesilir ama üç cihette kesilmez. Bir sadaka i cariye insanların faydalandığı
bir ilim bir de salih evlat ona dua yapan. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: En
son cehennemden çıkan bir insan sürünerek cehennemden çıkar. Allahu Teala
buyurur: Ey Kulum git cennete gir. O adam gider dolaşır gider. Ya Rab cennet
dolmuştu cennette yer yok. Allah Celle Celaluhu tekrar buyurdu: Kulum git
cennete gir. Tekrar gider dolaşır döner Ya Rab cennette yer yok. Allahu Teala
buyurur: Kulum git cennete gir bu dünyanın on katı senin olsun. O adam
buyurur: Ey Rabbim sen kainatın sahibisin benle alay mı ediyorsun ? Hz.
Peygamber bu hadisi okuyunca güler güler ve mübarek dişlerini görürler.
119
Akrabaya Yardım Hakkında
Eyubun babası (R.Anh) buyurdu ki: Bir arabi Hz. Peygamberin devesinin
zengisinden tutup Ya Resulallah bana bir şey söyle ki onunla cennete
yaklaşayım cehennemden de uzak kalayım der. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu
ki: Allaha ibadet et ki hiç Allaha ortak koşma beş vakit namazını kıl malının
zekatını ver sıla i rahim yap.
Kale bir zat buyurdular Hz. Peygamber bize buyurdu ki: Kim ki sıla i rahimi
kesmişse yani akrabalarından dargınlar varsa yarın bizim ile oturmasınlar.
Hemen bir sahabe kalkıp gitti. Bir ara sonra tekrar döndü. Hz. Peygamber
buyurdu ki: Ya genç nereye gittin ? Genç: Benim bir teyzem vardı ben ona
dargındım ona anlattım ve onunla barıştım geldim. Ben de tevbe ettim ve
benim teyzem de tevbe etti. Hz. Peygamber buyurdu ki: İyisini yaptın otur,
gençte halkada oturdu.
120
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular: Kim ki sıla i rahimi keserse Allahu Teala
nurunu ondan keser. Kim ki akraba ile ilişkisini kesmezse ziyaret ederse Allahın
rahmetiyle cennete yaklaşır cehennemden uzak kalır.
Bazı alimler demişler ki üç şey vardır ki cennet ehlinin ahlakındandır. Daima
insanlara iyilik eder onların kötülüklerine bakmaz. Ne kadar kötü olsa da kim ki
ona zulüm yapasra o da onları daima affeder. Bir de kimse ona kadri hasene
yapmazsa onlara veri kadrini yapar.
‘’Şüphe yok ki Allah, adâleti, lütuf ve keremde bulunmayı ve yakınlara ihtiyaçları
olan şeyleri vermeyi emreder ve çirkin olan, kötü görünen şeylerle haksızlığı
nehyeder; öğüt alasınız diye de size öğüt vermededir.’’ NAHL 90
Yahya İbni Selem ( R.Anh) buyurdular: Biz Mekke de idik Mekke de çok salih
güvenli bir adam vardı o da horasandan gelip mekkeye ikame etmişti. Her
Hacca gelen fazla eşyası varsa o zata bırakırdı. Bir adam ona on bin dinarını
emanet edip haccını yaptıktan sonra adama gelir ki o zat ölmüş onun
çocuklarına parasını söyler. Çokları biz görmemişiz bize de herhangi para eşyası
bize bırakmadı derler.
121
Bu adam mekkede ki alimlere gidip halini onlar söyler. İşte ben falan adama on
bin dinar bıraktım. O da almıştır. Ehlide diyorlar herhangi mal para bize
bırakmadı. Mekke alimleri buyurdular bu adam salih bir insan idi. Bu adam
cennet ehli olmalı. Sen üst üste gece yarısından zemzem kuyusunun başında
dur. Bağır falan oğlu falan on bir dinarının sahibiyim. Benim malımı ne yaptın. O
zat senin paranı ne yaptığını sana söyler. Mal sahibi girdi zemzem kuyusuna
gece yarısında bağırır falan oğlu falan ben sana bu kadar dinar bıraktım sen
benim malımı ne yaptın? Kimseden ses seda yoktur. Döner ve alimlere şu
haberi verir ben üç gece üst üste çağırdım ne bir ses ne de bir seda. İnna Lillahi
İnna İleyhi Raciun. Biz onun salih cennetlik olduğunu biliyorduk demek ki senin
bu adam öyle değilmiş. Cehennem ehli imiş. Sen Yemene gidersin orada bir
dere var o derenin ismi berhuttur. Onun içinde bir kuyu var sen oraya git üç
gece yarısında o kuyuya eğil bağır sana malını söyler. Mal sahibi yemene gidip o
kuyunun üzerinde durur bağırır falan oğlu falan işte ben on bin dinar sahibiyim
paramı nereye bıraktın ? Birinci sevten cevap verir sen salih bir adamdın niye
buraya müstehak oldun.
122
Sen iyiliği sevip yapandın. Cevap: Ben horasandan geldim bir bacım orada kaldı.
Ben hiçbir gün gitmedim ziyaret etmedim. Halini sormadım işte sıla i rahimi
kesenin hali böyle olur. Senin malın evimin falan yerinde yere gömmüşüm. Git
malını al adam döner malını çıkartır ve o durumu onlara bildirir.
Enes Bin Malik (R.Anh) buyurdu ki: Üç sınıf insan vardır ki kıyamet günü Allahu
Teala arşının gölgesinde gölgeler. İnsanlar hesap gördükleri zaman bir daimi
ölünceye kadar sıla i rahimi yapan. İkinci bir kadın ki kocası ölüp ona yetim
bırakıp o da yetimlere bakıp o çocukalr büyüyünceye kadar ve yahut ölünceye
kadar üçüncüsü ise yemeğini alır yetim ve miskinlere yediren.
Hz. Peygamber buyurdular ki: Allahu Teala’nın yanında daha atılan bu iki
adımlardan hayırlı adım yoktur. Yer yüzünde bir farz namazını kılmak için
camiye gidenlerin attıkları adım. İkincisi ise sıla i rahim için atılan adım.
123
Tevbe Etmek Hakkında
Abdullah ubeydin oğlu Ümeyirden işitmiş (R.Anh) rivayet etti, Adem (a.s.) buyurdular ki: Ya
Rab! Sen şeytanı bizim üzerimize musallat ettin. Ona her yetkiyi verdin biz nasıl onun
şerrinden kendimizi koruyacağız? Allah (c.c.) buyurdu ki: Ya Adem! Ben sizleri onun şerrinden
korurum. Adem (a.s.) buyurur: Ya Rab! Daha bizi ziyade et. Allah (c.c.) buyurdu: Ya Adem!
Sizin bir iyiliğinizi on katına ve daha fazlasına ziyade ederim. Bir günahı ise bir belki de hiç
yazmam. Adem (a.s.) buyurur: Ya Rab ! daha ziyade et. Allah (c.c.) buyurur: Bir sefer tevbe
edip bir daha günaha dönmesseniz tevbenizi kabul ederim.
Allah (c.c.) buyurur: ‘’ De ki: Ey nefislerine uyup hadden aşırı hareket eden kullarım, Allah
rahmetinden ümit kesmeyin; şüphe yok ki Allah, bütün suçları örter, şüphe yok ki o, suçları
örter, rahîmdir. ‘’ Zumer 53
‘’ Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini
bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. ‘’ Nisa 48
124
Hz. Peygamber buyurdu ki: İbrahim (a.s.) gördü ki biri zina yapıyor, İbrahim (a.s.) buyurdu: Ya
Rab! Bunu helak et. O adam hemen ölür. Başka biri de hırsızlık yapar. Ya Rab! Bunu da helak
et der Hz. İbrahim. O adam da hemencecik ölür. Allahu Teala buyurur: Ya İbrahim! Benim
kullarımdan vazgeç çünkü benim ile kullarımın arasında üç şey vardır ki tevbe ederse ben
affederim. Eğer tevbe etmezse belki onun zürriyetinden bana ibadet edecek biri gelir. Ben de
cehennemi boşa yaratmadım ki ben de onu cehenneme atarım.
‘’ Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetinden ümit kesmez. ‘’ Yusuf 87
Herhangi bir günah işlerse hemen kalksın güzelce bir abdest alsın iki rekat namaz kılsın sonra
da tevbe istiğfar etsin Allah onu affeder.
‘’ Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı
çok yarlığayıcı ve esirgeyici bulacaktır. ‘’ Nisa 110
Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdular ki: Allahu Teala iblisi cennetten attığı zaman İblis dedi ki: Ya
Rab! Ben durmam, senin kullarının ruhları bedenlerindeyken ben onları kandırırım. Allahu
Teala buyurdu ki: Ey İblis! Ben de onları affederim, ta ki ruhları bedenlerinden çıkmayıp
tevbe edene kadar.
125
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sağdaki melek soldaki meleğin amiridir. Bir insan iyilik
yaptığı zaman sağdaki melek hemen yazar. Bire on yedi yüze daha fazlasına yani ihlasına göre
yazılır. Ama insan bir kötülük yaparsa soldaki melek yazayım mı der ? sağdaki hayır yazma
der. Altı yedi saat beklerler tevbe ederse hiçbir şey defterine yazılmaz. Ama tevbe etmezse
sağdaki melek yaz bir günah der. Allah bizi bundan bir gün evvel kurtarsın der ve günah
yazılır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki yaptığı günaha pişman olup tevbe ederse sanki
hiçbir günah işlememiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Batıda bir kapı var o kapı yetmiş senelik genişlik
mesafesindedir. O kapı tevbe edenlere açıktır ta ki batı tarafından güneş doğmayıncaya
kadar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki tevbe edip tekrar günahlarına devam ederse sanki
Allahla alay edermiş gibidir.
Malik Sinani El Ğudrinin Oğlu (R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizden
evvel bir adam varmış. Doksan dokuz adam öldürmüştür. Sonra pişman olup tevbe etmek
istedi. Bir rahibe gitti ona durumu anlattı ve ben tevbe edersem kabul olur mu dedi. Rahipte
hayır kabul olmaz dedi ve adam seninle yüz olsun dedi ve rahibi öldürdü.
126
Sonra yeryüzündeki alimlere sorarak gider. Bir alimin yanına gider ben yüz tane
adam öldürdüm tevbe edersem bana af var mıdır dedi. Evet sana af vardır dedi
alim. Allahın rahmetinden ümit kesilmez. Ben seni bir yere göndereyim burada
kalırsan yine günah işlersin dedi alim. Falan yere gidersin oranın insanları günah
işlemezler sen de git onlarla yaşa Allahu Teala seni affeder dedi alim. O adam
yola koyulup gider ve yolun yarısında ölüm meleği ile iki tane melek gelir. Bir
rahmet meleği biri de azap meleğidir. Azap meleği der: Bu çok büyük günahlar
işlemiştir yüz nefis öldürmüştür. Ben bunun ruhunun cehenneme götüreceğim.
Rahmet meleği ise şöyle der: Bu adam tevbe edip şuradan buraya gelmiş ben
de bunun ruhunu cennete götüreceğim. Onlara bir hakem suretinde bir melek
gelir. Onların arasında sulh etmek için der ki:
127
Bu yolu ölçün. Ve yolu ölçerler. Geldiği yol çok az bir mesafe ile çoğunu geçmiştir. O zaman
melekül mevt ruhunu alır, rahmet meleğine teslim eder. / Muttefekun Aleyh
Ebu Hureyre buyurdu ki: Kim ki üç sefer bu duayı okursa günahları denizin üstünde olan
köpükler kadar dahi olsa kabul olunur. Estağfirullahil Azim La İlahe İllahuvel Heyyul Keyyum
ve Tubu ileyh derse Allah onu affeder. Yani üç sefer dese ben tevbe ediyorum. O büyük olan
Allah’ım senden başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederim. O sağdır ve Kuvveti her yeri
kaplamıştır ve dönüşümüzde O’nadır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Her Müslümanın üstüne vaciptir ki sabahladığı ve
akşamladığı zaman Allahu Tealaya tevbe etmek.
Mücahit buyurdu ki: Kim ki sabah akşam tevbe etmezse o zalimlerin ta kendisidir. İnsanlara
lazımdır ki daima Allahu Tealaya tevbe ede ve beş vakit namazını devamlı kıla çünkü Allahu
Teala beş vakit namaz ile insanların büyük günahları hariç diğer günahlarının hepsini affeder.
128
Feki (R.Anh) buyurdu ki: Hz. Ömer Hz. Peygambere ağlayarak geldi. Hz.
Peygamber sordu: Ya Ömer ! senin bu ağlamanın sebebi nedir ? Ya Resullalah!
Benim arkam da bir genç vardır ki onun ağlaması ciğerimi dağladı. Allah Resulü
o genç içeri gelsin der. Gence der ki neden ağlıyorsun? Gençte der ki: Ya
Resulallah! Benim büyük günahlarım vardır. Ben korkarım ki cebbar olan
Allah’ın bana gadebe gelmesinden. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Genç!
Sen Allahu Tealaya şirk mi koştun? Hayır der. Peki sen haksız yere adam
öldürdün mü der Hz. Peygamber. Genç hayır der. O zaman Allahu Teala
günahını affeder velev ki yedi kat semavat kadar da olsa yedi kat yerde de olsa
dağlar kadar da olsa der Allah Resulü. Genç der ki: Ya Resulallah! Benim
günahım yedi kat gökte ve yedi kat yerden ve de dağlardan daha büyüktür.
Allah Resulü buyurur: Ya Genç! Senin yerden ve gökten ve de dağlardan büyük
olan günahın nedir ?
129
Senin günahın Allahu Tealanın kürsüsünden de mi büyük ? Evet benim günahım
kürsünden de büyüktür der genç. Allah Resulü der: Ey Genç! Senin günahların
Allah’ın arşından da mı büyük ? Senin günahın Allah’ın affından da mı büyüktür
? Hayır Allah’ın affından büyük değildir der genç. O zaman günahın nedir diye
sorar Allah Resulü. Geçn der ki: Ya Resulallah! Ben senden utanıyorum. Söyle ya
genç der Allah Resulü. Gençte der ki: Ya Resulallah! Ben mezar soyguncusuyum
yedi senedir ben mezar soyarım. Bir gün Ensarlardan bir kız öldü ben onun
kabrini soydum. Kefenini soydum. Şeytan beni kandırdı. Ben nefsime hakim
olamadım. Ben kızı çıkarıp onunla cima ettim. O kız ayağa kalkıp bana dedi ki
veyl olsun sana ya genç! Sen kıyamette hesap görüleceği gün kürsünün indirilip
hüküm edidği gün zalimin yakasına mazlumun yapışacağı günden korkamadın
mı ? Beni bu kabir askerleri içinden böyle çıplak bırakıp Allah’tan korkmadın mı?
130
Hz. Peygamber mübarek başını eğdi bir ara bekledi. Sonra başını kaldırıp
buyurdu ki: Benim yanımdan çık ya facir genç. Tevbe ile boynu bükük bir şekilde
Allah Resulünün huzurundanayrılıp evine sığınır. Tevbe istiğfar ederek ağlar kırk
gün. Kırk günden sonra başını semavata kaldırır ya Rab! Eğer beni affetmişsen
Muhammed’e bildir ve ashabına. Yoksa beni affetmedin ise gökten bir ateş
üzerime gönder. Beni yak ki beni ahiret azabından kurtar. Hemen Cebrail (a.s.)
gelerek Ya Muhammed! Rabbin sana selam etti. O gencin de tevbesini kabul
etti. Git o gence müjdeyi ver. Hz. Peygamber gider o gence müjdesini verir
Allahu Teala tevbeni kabul etti der. Feki Semerkandi Hazretleri buyurdular: Ben
yahyanın babasından işittim ki beni İsraillerden bir fahişe kadın vardı.
131
İnsanları yoldan çıkarıp kendi güzelliğini millete göstererek kapısını hiçbir zaman
kapatmazdı. Her kapısının önünden geçenleri kendine çekmek için kapısının
hizasında bir taht koydurup her geçene bakardı. Kendisine teşvik eder her
bakan da etkilenerek hemen isterlerdi ki yanına girsin. Ama yanına girmek için
on dinar lazımdır. Bir abit onun kapısının önünden geçerken gözleri kapıya ilişir.
Böyle bir güzellik görmemiştir. Abit görünce nefsi çeker. Hemen abit nefsi ile
mücadeleye girişir. Ama nasıl yapar eder onun o güzelliği kalbinden çıkmaz.
Onun nefsi de galebe çalar. Bir parça kuması vardır. O kumayı satarak kendine
biraz para toplar. O kadının kapısına gelir kadın kendisine falan satte gel der.
Kadın kendini süsler. Abitte içeri girer hemen yanına tahta oturur.
132
Kadın kalkar kapısını kapatır ve elini abite uzatır. Abitte elini uzatınca abitin
yaptığı ibadetlerine karşın Allahu Teala kalbinden korkusunu atar. Abit hemen
yerinden döner hemen rengi sararır. Kadından elini çeker. Kadın bu abitin halini
görünce ya abit sana ne oldu böyle rengin değişti der. Abit der ki: Ben Alemlerin
Rabbinden korkarım. Kadın da der ki: Ey Abit! Sana yazıklar olsun benimle bir
araya gelmek için çok insanlar can atar kenin feda ederler sane ne oldu? Abit
der ki: Ben Allahu Tealadan korkarım, bana kapıyı aç ve benim sana getirdiğim
bunca bunca parada senin olsun. Bana kapıyı aç sana helal olsun. Kadın der ki:
Demek sen bu işi yapmazsın öyle ise senin ismin nedir ve sen nerelisin ? Abitte
benim ismim şudur ve ben şuralıyım der. Kadın kapıyı açar ve abit çıkıp gider.
133
Abit çıktıktan sonra kadın sanki başına yıkılırcasına tefekküre dalar. Bana veyl
olsun der hemen başına toprak döker ve ağlamaya başlar. Vay nefsim bu kadar
senedir sen Allah’ın haram ettiği günahı işliyorsun sen hiç Allah’tan korkmadın
mı ? Kadın artık tevbe istiğfar edip kapısını kapatır. Artık insanlardan ilişkisini
keser yırtık ve yamalı elbise giyip ibadete devam eder. Allahu Tealanın istediği
gibi tevbe edip ibadetine devam eder. Bir gün ibadet eder düşünür. Kendi
kendine der bana bu yolu nasip eden Allaha’a hamd olsun. Bana sebep olan
abite gidip onla evleneyim. Ondan daha beni Allah’a kavuşturacak amelleri
ondan öğrenirim. Ve bana Allah yolunda yardımcı olur. Hemen yanına eşya, mal
ve hizmetçilerini alır gider. Kendini karaya bürüyüp abidin olduğu köye gider.
Abidi köydekilere sorar.
134
Hemen abide haber verilir. Seni bir bayan arıyor denilir. Abit bayanın sorduğu
yere gider. Abit kendini örtüye bürümüş kadının yanına gider. Kadın örtüsünü
kaldırır ve kendisini abite tanıtır. Abit başını kaldırıp kadını görünce bir ses
bağırarak yere düşüp ruhunu Allah’a teslim eder. Kadın orada donar kalır, ben
nereden nereye abit için geldim abitte öldü. Kadın sorar bu abidin bir yakını yok
mu ? Evet vardır ama bir kardeşi vardır. Ama hiçbir şeyi yoktur çokta fakir
biridir. Kadın der benim malım çoktur. Ondan dünya malı istemem. Abidin
kardeşi ile evlenir. Allahu Teala onlara yedi tane erkek çocuk verir. Her yedisi de
beni İsrail peygamberlerinden oldular. Her şeyi yerli yerince bilen Allahtır.
‘’ De ki: Allah'ım, mülkün sahibi sensin, mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden
alırsın. Dilediğini yükseltirsin, dilediğini alçaltırsın. Senin elindedir hayır, sensin
her şeye gücü yeten. ‘’ Ali İmran 26
135
Komşular Hakkında
‘’Allah'a ibadet edin ve O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya,
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve
sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp
böbürleneni sevmez.’’ Nisa 36
Hz. Ömerin oğlu( R.Anh) buyurdu: Yedi sınıf insan vardır ki Allahu Teala kıyamet gününde
onların iyi amellerine bakmaz. Onları temize de çıkarmaz. Diyecek ki sizde cehenneme
girenlerle beraber cehennem girin.
Livata yapan yani erkek erkeğe cima yapanlar.
Eliyle şehvetini yıldıranlar.
Hayvanlarla cima yapanlar.
Kadının arkasından cima yapanlar.
Kadının üvey kızıyla yani başka kocadan olanı ile zina yapanlar.
Bir de komşunun namusuna zina edenler.
Yedincisi ise komşusuna eziyet edip, insanların lanetine uğrayanlar.
İlla tevbe edip bir daha dönmemek şartı ile olanlar müstesna.
Mesutun oğlu Abdullah (R.Anh) r.vayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Benim nefsim
elinde olan Allahu Tealaya yemin ederim ki bir adam tam Müslüman olamaz ki Müslümanlar
onun elinden dilinden emin olmadıkça o kalpten tam iman etmemiştir.Ta ki komşuları ondan
emin olmadıkça.
136
Hz. Ömerin oğlu (R.Anh) buyurdular: Bir genç bir kurban kesti, babası dedi ki: komşun
yahudiye verdin mi eti ? oğlu buyurdu ki: Baba yahudiye et verilir mi ? Ömerin oğlu dedi ki:
Sana yazıklar olsun nasıl verilmez ? Hz. Peygamber (s.a.v.) bizlere komşu haklarından
bahsederken biz zannettik ki komşu komuşuya varis olur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki Allahu Tealaya ve ahiret gününe iman etmiş ise
iyiliği konuşsun ve yahut sussun.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki Allaha ve ahiret gününe inanıyorsa koşusuna iyi
davransın. Kim ki Allaha ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikram etsin. Misafirlik bir gün
veya bir gecedir. Üç güne kadar olan misafirdir ondan fazla kalanı ise oda sadakanızdır.
Bazı sahabeler sordular: Ya Resulallah (s.a.v.) ! komşunun komşu üzerine hakkı nedir ?
Senden kadri hasene bir şey istedi ise ver dedi Hz. Peygamber.
Seni ziyafafete çağırdı ise git.
Hastalandığı zaman onu ziyaret et.
Senden herhangi bir yardım istedi ise ona yardım et.
Onun başına bir musibet geldi ise onun taziyesinde bulun.
137
Onu sevinderecek bir şey olduğunda onu tebrik et.
Öldüğü zaman cenazesinde bulun.
Olmadığı zaman onun malına, çoluk çocuğuna bah sahip çık.
Yediğin yiyecekten onları mahrum bırakma.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Komşunun komşu üzerindeki biri üç hakkı, biri iki hakkı,
biri ise bir haktır. Var olan üç hakkı komşuluk hakkı, akrabalık hakkı ve bir de Müslüman
hakkıdır.
İkincisi ise bir komşuluk hakkı birde Müslümanlık hakkıdır.
Üçüncüsü ise Müslüman olmayan da yalnız komşuluk hakkı vardır.
Gerek insan gerek komşu haklarına çok saygılı olunmalı ve komşuluk hakkına riayet
edilmelidir. Herkese, gerek Müslüman olmasa dahi.
Bir Müslüman olursa üç tane komşusu ondan razı olsalar Allah (c.c.) ondan razı olup af ve
mağfiret eder.
Bir adam gelir Hz. Peygamber’e (s.a.v.) şikayette bulunur. Ya Resulallah (s.a.v.) benim
komşum bana hakaret ediyor beni rahatsız ediyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sabretşimdi ölüm gelir de sizi birbirinizden ayırır.
138
Bir cenaze geçer onun arkasından giderler. Bu iyi bir insandı biz bunda razı idik der birisi. Hz. Peygamber (s.a.v.)
ona der ki : Vacip oldu. Ondan sonra bir cenaze geçer onun arkasından giden bu kötü bir adam idi der. Hz.
Peygamber (s.a.v.) ona da der bunada vacip oldu. Sahebeler sorarlar: Ya Resulallah ilkin gidenin hakkında iyi
diyorlardı siz de dediniz ki ona vacip oldu. Sonda gidenin hakkında da kötü diyorlardı siz onada vacip oldu
dediniz. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Siz yeryüzünden birbirlerinizin şahidisiniz. Sizin şahitliğinize göre
Allah muamele eder. Hakkında iyi denilene cennet vacip oldu kötü denilene ise cehennem vacip oldu.
Sufyani Sevri Hazretleri buyurmuştur ki: On şeyi insan yapmassa ona cefadır, eziyettir.
Günde her gün devamlı olarak yüz ayetten az okuyan.
İkincisi bir adam camiye girer iki rekat namaz kılmadan çıkarsa.
Dördüncüsü bir adam kabristandan geçer de onlara selam vermezse ve dua etmezse.
Beşincisi bir adam Cuma günü şehre gelir Cuma namazını kılmadan çıkarsa.
Altıncısı ise bir adam erkek olsun kadın olsun alimin olduğu bir yere gidip o alimden ilim ve nasihat istemeden
çıkarsa
Yedincisi iki kişi birbirlerine rastlayıp birbirlerinin ismini sormadan ayrılırlarsa.
Sekizincisi ise bir adam ziyafete çağırıldığında gitmezse.
Dokuzuncusu ise bir adam ömrünü yıpratıp Kur’ana alışmayınca.
Onuncusu ise o adam ki kendi tok komşusu ise açken onu doyurmayandır.
139
Yalandan Sakınmak Hakkında
Allah buyuracak ki: ‘’ Bugün doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür.’’ Maide 119
‘’ Ey iman edenler Allahtan korkun ve doğrularla beraber olun. ‘’ Tevbe 119
‘’Doğruyu getiren Muhammed ve tasdik eden yok mu işte bunlar takva sahiplerinin ta kendisidir.Onlar için
Rableri katında ne diler var’’ Zümer 33
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizlere vasiyet ediyorum. Doğruluktan sakın ayrılmayınız, doğruluk insanı
iyiliğe iyilik ise cenette götürür. İnsan daima doğruluğu seçerse Allah indinde sadıklar diye yazılır. Size vasiyetim
yalandan sakınınız, yalan söyleyenler söylediği fecirlerden olurlar. Facırlık ise insanı cehenneme götürür. Bir
insan günah yapa yapa Allahın yanında yalancılardan yazılır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bana altı şeyden teminat verin ki söz verin ki bende sizin cennete
gireceğinize söz veririm. Bir konuştuğunuz zaman doğruyu söyleyin.
İkincisi vaad ettiğiniz zaman vaadinizde bulunun, vaadinizden caymayın.
140
Üçüncü iffetlerinizi koruyun, avret yerlerinizi muhafaza edin.
Dördüncüsü gözlerinizi her türlü haram hudutlardan koruyun.
Bir de el ve ayaklarınızı haramlardan muhafaza edin.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizlerden birisi taharete çıkacağı zaman
kimsenin olmadığı ve görmediği yere gitsin. Taharetini yapsın kaza-i hacette
hiçbir mahrem yeri kimseye göstermek caiz değildir ki ister erkek ister kadın
olsun.
‘’ Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya
hayatının çekiciliğine gözlerini dikme! Rabbinin nimeti hem daha hayırlı, hem de
daha süreklidir. ‘ Taha 131
Hz. Peygamber (s.a.v.) her sabah namazını kıldıktan sonra sahabelere dönerek
ey sahabelerim ! sizin içinizden rüya göreniniz var mı ? Ben rüyaları bir tabir
edeyim. Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) sabah namazından sonra sahabelerine
döner ben bu gece bir rüya gördüm ki iki kişi gelip kolumdan tuttular. Beni alıp
haydi bizi takip et deyip
141
Onlarla beraber bir sahraya gittik. Orada gördüm ki bir adam uzanmış biride
elinde büyük bir kaya parçası o uzananın üstüne bırakıyor. Kfası dağılıyor, taş da
yuvarlanıyor o adamın arkasına düşüyor. Aşağıdan taşı tekrar yukarıya kadar
gelince tekrar başı eskisi gibi düzeliyor. Tekrar başının üstüne bırakıp kafası
eziliyor sordum: Bu adamın cezası nedir ? Bana dediler: Bu adam Kur’anı
okuyup terk edendir.
Tekrar bizi takip et dediler biz de oradan ayrılıp başka bir sahraya gittik.
Oradada bir adamı baş üzere dikmişler birisinin elinden demirden kerpeten
eline almış sağdaki kolunu göbek altına kadar kesiyor sonra sağ ayağını kesiyor
sonra sol tarafına geçiyor. Sol kolunu kesiyor sonra sol ayağını kesiyor. Tekrar
sağ tarafına gelince sağdaki kol, ayaklar eski haline dönüyor. Tekrar kerpeteni
ile kesiyor. Subhanallah bu hal nedir dedim? Bana dediler ki: Bu evden çıkıyor
yalan söyleye söyleye eve dönüyor. Tekrar bizi takip et.
142
Biz gittik bir yerde bir ev göründü. Tandır şeklindeydi, altı geniş üstüde dardı.
İçinden çok acayip bir ses geliyordu. İçine baktım ki içi dolu kadın ve erkek hep
çırılçıplaklar. Altlarından bir ateş yükseliyordu onları yukarıya kadar ağızlarına
yetişecek kadar yükseltiyordu. Tekrar ateş aşağı tarafa çekiliyordu. Onlar da
böylece azap ediliyordu. Sordum bunlar kimlerdir ve niye böyle bunlara azap
ediliyor ? Bunlar zina yapan erkek ve kadınlardır. Tevbe etmeden ölenlerdir
dediler. Subhanallah dedim. Bizi takip et dediler. Ben de tekrar onları takip
ettim. Bir nehire vardık onun suyunun rengi kırmızı idi. Kan gibi idi. İçinde bir
adam duruyordu yanına kocaman taşlar toplamıştı. O yüzen adam nehirin
kıyısına yüzer gelir, ağzını açar nehir kenarında duran adamdan bir kocaman taş
alır. Yüzenin ağzına atar yüzen adam taşını yutar. Tekrar nehirin içinde yüzmeye
başlar. Sordum bu hal nedir ve niye bu adam böyle azap ediliyor ? Dediler ki: Bu
adam faiz yiyen kimselerdir.
143
Bizi takip et dediler. Ben de onları takip ettim. Biz çok kötü kokulu bir erkek ve
kadın gördük, çok geniş bir ateş etrafında dönüyorlardı. Subhanallah bunlar
kimlerdir dedim ?. Dediler ki: Bunlar cehennem malikidir. Yani azap
melekleridir. Tekrar bizi taki et dediler. Tekrar onları takip ettim. Bir bengeye
geldik ben ne kadar güzel desem daha azdır. İçinden epeyce devam ettik,
içinden bir şehre vardık. Binalarının bir firketi altın bir firketi ise gümüştendi.
Kapı bize açıldı, içeri girdik. O şehir ilkin içine girdiğimiz şehirden daha güzeldi.
Onlara dedim ki bunların içine girebilir miyiz? Onlar hayır şimdi giremezsin
dediler. Peki burası neresi ve bunlar kimlerin yurdudur dedim. Dediler ki: Ya
Muhammed ! ilk girdiğimiz yer senin salih olan ümmetinin hepsinin yeridir.
Sondaki girdiğimiz yer ise o da şehit olanların yeridir. İşte ben Cebrail arkadaşım
ise Mikaildir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Üç cihetten yalan söylemek caizdir. Bir
harp esnasında çünkü harp hiledir. İkincisi ise iki kişinin arasını yapmak içindir.
Üçüncüsü ise karı kocanın birbirini sevdirmek için söylenen yalandır.
144
Gıybet Hakkında
‘’Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin
kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü
kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.’’ Hucurat 12
‘’…Öyleyse iğrenç putlardan uzak durun ve yalan sözden sakının.’’ Hac 30
Kadının babası (R.Anh) rivayet etti Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Siz biliyor musunuz gıybet
nedir? Biz dedik ki Allah ve Rasulü bilir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Arkadaşanın hoşuna
gitmeyen bir şey hoşlanmadığın şey söylediğin zaman hoşuna gitmeyen söz onun arkasından
söylenen o söz işte o gıybettir. Ey Allahın Resulü söylediğin öyle ise işte o gıybettir. Yok eğer
söylediğiniz öyle değilse o bühtandır yani iftiradır.
Bir gün bir hatun Hz. Peygamberin yanına gelir ve sonra çıkar. Annemiz Hz. Ayşe (R.Anh) bu kadın ne
kadar kısadır dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdular ki: Ya Ayşe sen gıybet ettin. Hz. Ayşe: Ya
Resulallah! Söylediğim gibiydi o kısaydı eğer yanında söyleseydim onun kalbi kırılırdı. Hz Peygamber
tekrar o gıybettir dedi.
145
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Miraç gecesi semavattan geçince bir
toplumdan geçtim. Baktım ki bazı insanların yanlarından etlerini koparıp
yiyorlar. Bunu yiyin çünkü siz kardeşlerinizin etini yiyordunuz deniliyordu.
Sordum ya Cebrail! Bunlar kimlerdir? Cebrail (a.s.) buyurdu ki: Bunlar senin
ümmetinden birbirlerinin gıybetini yapanlardır.
Bazı sahabeler birbirlerine dediler ki: Biz bu kadar zamandır et yemedik biriniz
gidin Hz. Peygamberden biraz et getirin. Zeyd kalkıp Hz. Peygambere giderken
birbirlerine denk gelirler ve sonra arkadaki sahabeler derler ki: Zeyd gitti bir
daha dönmez şimdi. Zeyd mektubu Hz. Peygambere verir ve Hz. Peygamber der
ki: Git onlara söyle ki onlar şimdi et yediler. Zeyd gider der ki Hz. Peygamber
dedi ki onlar şimdi et yediler. Tekrar ya Zeyd! Biz bu kadar zamandır et yemedik
derler. Tekrar Hz. Zeyd Peygambere gider ve der ki: Ya Resulallah! Biz bu kadar
zamandır et yemedik diyorlar. Hz. Peygamber tekrar onlara git söyle ki siz et
yediniz hatta kardeşinizin etini yediniz der. Sahabeler Hz. Peygambere giderler
biz et yemedik derler.
146
Hz. Peygamber der ki: Siz kardeşinizin etini yediniz hemen tükürün. Onlar da
tükürürler ağızlarındaki tükürükten kan ve beraberinde er kırıntıları çıkar. Sonra
hemen tevbe ederler.
Bazı insanlar ulemalara sormuşlar: Hz. Peygamber zamanında bir adam gıybet
ettiği zaman ondan gıybet kokusu geliyordu peki şimdi biz neden o kokuyu
hisset miyoruz ? Bunun sebebi ne olabilir? Ulema der ki: Sizden biriniz bir evin
önünden geçtiği zaman o dabağ kokusunu his eder misiniz? Evet derler. Sonra
yine der ki: Peki o evin içindekiler yerler içerler ama hiç o kokuyu his etmezler.
Neden biliyor musunuz? Çünkü onların burunları o kokuya öyle alışır ki koku
onları rahatsız etmez. Sizin de burnunuza o koku gide gide alışmıştır. Ondan
dolayı biz o kokuyu hissetmiyoruz. Şöyle zikr edilmiştir: İbrahim bin Ethem
birkaç kişiyi davet eder yemeğin üstüne otururlar. Başkasının gıybetini yaparlar.
İbrahim bin Ethem buyurur ki: Eski zamanda ilkin ekmek sonra et yerlerdi. Siz
ise ilkin et sonra ekmek yiyorsunuz.
147
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Orucu kıran abdesti bozan amelleri de yok
eden dört şey vardır. Bir gıybet yapmak iki yalan söylemek üç dedikodu yapmak
yani söz gezdirmek dört kendine haram olan elin kadınlarına bakmak.
İsa (a.s.) ashabına buyurdular ki: Siz uyanmış bir kişi gördüğünüz zaman o
yatmıştır. Eğer rüzgar onun avret yerinin yarısını açarsa siz onu örter misiniz?
Yoksa diğer kapalı yeri de mi açarsınız ? Ya Hayır ya nebi dedi ashabı. İsa (a.s.)
buyurdu ki: Siz bir yere gittiğiniz zaman orada kötü bir adamın gıybeti edilirse
siz de o gıybete mani olmazsanız yani mani olmazsanız işte durum böyle olur siz
de onun kapalı yerini açmış olursunuz.
Rabianın oğlu Cadır buyurdu ki: Bir caminin yanında bir cemaat toplandı. Bazı
insanların gıybetlerini yapıyorlardı. Ben onlara dedim ki gıybet yapmayın.
Ondan sonra başka kişiler de geldiler ve onlar da gıybet yapmaya başladılar.
Ben deonlara katıldım. Sonra eve geldim. Bir gece baktım ki siyah bir adam
elinde bir tabak etle geldi.
148
Bana dedi ki bu etten ye. Ben de kendine sordum bu neyin etidir? Dedi ki:
Domuz etidir. Ben de dedim ki: Ben nasıl domuz etini yerim? Sonra elini et
doldurdu ve benim ağzıma doldurdu ve ağzımı şiddetle tepti. Ben bundan sonra
ya otuz ya da kırk gün et yiyemedim çünkü o etin pis kokusu burnumdan
gitmedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İnsanlar bir yerde toplanırsa onların
yanlarına melekler de gelir. Onlar arkadaşları hakkında hayır söyledikleri zaman
melekler de derler ki: Size de aynısı olsun. Ve dua ederler.
Bir gün bir adam İbrahim Bin Ethem’i ziyafete çağırır, yemekte otururlar.
Dediler ki yemeğe falan kişi gelmedi. Başka biri de falan kişi gelmedi dedi.
İbrahim Bin Ethem buyurdu ki: Yemek sofraya geldi gıybete başladınız. Sonra
İbrahim Bin Ethem sofradan kalkar üç gün yemez yemez.
Bir rivayette şöyle denilir: Bir adam İbni Sirine gelir. Ben senin gıybetini yaptım
ben senden af dileyeceğim. Buyurdu ki: Allah’ın haram ettiği şeyi ben helal
edebilir miyim? İlkin tevbe et sonra gel benden helallik dile.
149
Feki Semerkandi Hazretleri buyurdu ki: Gıbet dört türlüdür. Biri küfürdür.
Biri münafıklıktır.
Biri asiliktir.
Biri de caizdir.
Evet küfür olan şudur; Bir Müslümanın gıybetini yaparken ve biri derse gıybet yapma o da dese bu
gıybet değildir ben doğru söylüyorum. O adam Allah’ın haram ettiğini helal ediyordur ve o adam
kafirdir.
Münafıklık olanı ise şudur; Biri birinin gıybetini yapar ama ismini söylemez bununla birlikte o adamı
da bilir. Ve o adam onun ismini söylerse münafıktır.
Üçüncüsü ise şudur; Biri birinin gıybetini yapar ve bilir ki gıybet günahtır. Gıybet ettiği kişiden af diler
ve bununla beraber tevbe eder.
Dördüncüsü ise bir fasıkın gıybeti yapılırsa insanlar onu kendisinden sakındırırlar.
Bir de yapılırsa insanlr kendilerini ondan muhafaza eder. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Facirleri
insanlara tanıtın ki insanlar kendilerini onlardan korusun.
150
Dili Muhafaza Etmek Hakkında
‘’Halbuki size koruyucu melekler görevlendirilmiştir.’’ İnfitar 10
‘’Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken. O, söz olarak
(herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.
‘’ Kaf 17-18
Bir adam Hz. Peygambere gelir Ya Resulallah bana vasiyet et Allahın takvası ile
sana vasiyet ediyor. İşte takva bütün ğerleri içine almıştır.
Size cihat etmeyi tavsiye ederim. Cihad Müslümanların sabrıdır.
Dilinizi tutun yalan konuştuğunuz zaman iyiliği konuşun. İşte böyle yapmak
şeytana galip gelir ve şeytanın düşmanlarına meydan okumaktır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki Allaha ve ahiret gününe inanmış ise
komşusuna ikram etsin misafirine ikram etsin. Bir de ya hayır konuşsun ya da
sussun.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Dört şey var ki Allah herkese nasip etmez. Bir
sükut etmek. Sükut ise ibadetin evvelidir. İkincisi ise mütevazi olmaktır.
Üçüncüsü Allahı çokça zikir etmektir. Dördüncüsü ise insanlar onun şerrinden
emin olmaktır.
151
Hz. İsa (s.s.) buyurdu ki: İnsanın en değerlisi kendisine lazım olmayanı terk
edendir.
İnsanın konuştuğu söz Allahın zikri olmazsa o boştur.
Sükut edip tefekkür etmemek gaflettir.
Bütüne bakmak ibretle bakmamak oyundur.
Tuba cennetten bir ağaçtır. O ağaç onların olsun onun konuşması Allahın zikri
ve sükutuda tefekkür edenin olsun.
Evzei Hazretleri buyurdu ki: Mü’min kimdir ? Mü’min az konuşan çokta zikir
edendir. Münafıklar ise çok konuşup az ibadet edendir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Tuba onun olsun diline hakim olana evine
büluğ yapana ve günahlarına ağlayana olsun.
Hasanı Basri (R.Anh) buyurdu ki: İnsan diline hakimdir. Mü’minlerin konuşması
kalbin arkasındadır. Konuşacağı zaman kalbe dayanır. Yeride olmazsa
konuşmaz. Ama cahilin konuşma tarzı kalbin berisindedir. Rastgele konuşur
ister iyi olsun ister şer olsun konuşur.
152
Bazı alimler buyurdular ki: Alim insanlara lazımdır ki günde dört saatini ayırt ederler. Birine Allaha yalvarıp
ibadet ederler.
İkincisi nefsini hesaba çeker ben bugün ne yaptım ? Karım ne zararım ne ?
Üçüncüsü bir saatini ilim ehliyle olmasıdır.
Bir saati ise helal olarak nefsini tatmin etmesidir dünya lezzetiyle.
Hz. Peygamber Muazı yemene göndereceği zaman Muaz dediki: Ya Resulallah bana nasihat et. Hz. Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: Diline hakim ol Ya Muaz.
Sehdinin babası Hudri (R.Anh) buyurdu ki: İnsanoğlu sabahladığı zamanbütün azaları dile yalvarırlar. Ya dil
Allahtan kork. Doğru ol eğer sen doğru olursan hepimiz doğru oluruz. Eğer sen eğri olursan hepimiz eğri oluruz.
Dünyayı ikiye ayırmışlar. Bir kısmını ahiret için bir kısmı ise dünya içindir. Üçüncüsü ise faydası var zararı yoktur.
Konuşmak ise ikidir. Bir dünya için ikincisi ise ahiret için. Üçüncüsünün zararı var karı yok.
İsa (a.s.) buyurdu ki: Çok konuşmak Allahın dışında kalpleri karartır ve Allahtan uzaklaştırır.
Kur’anın Fazileti Hakkında
153
‘’ Muhakkak ki o şerefli bir Kur'an'dır. Korunan ve iyi muhafaza edilen bir kitapta yazılıdır. Ona ancak
temizlenenler dokunabilir. O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. ‘’ Vakıa 77- 80
‘’ Ey insanlar! Size Rabb'inizden burhan [29] gelmiştir ve size aydınlatıcı bir nur indirdik. ‘’ Nisa 174
‘’ Ve işte biz, emrimizle sana böylece Rûh'u gönderdik de vahyettik; ne kitap nedir, bilirdin, ne de iman ve fakat
onu, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola sevk eden bir nûr olarak yarattık ve şüphe yok ki sen de elbette doğru
yola sevk edersin. Göklerde ne varsa, yerde ne varsa hepsi kendisine ait olan Allah'ın yoluna ulaştırıyorsun. İyi
bilin ki, işlerin hepsi eninde sonunda Allah'a döner. ‘’ Şura 52- 53
‘’ Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki rahmet olunasınız. ‘’ Araf 204
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Sizin en hayırlınız Kur’anı okuyup başkasına öğretendir.
Kim ki Allahu Teala (c.c.) kitabından iki ayet alırsa onun için 20 deve tesadduk etmekten daha hayırlıdır. Üç ayet
okuyan 30 deve dört ayet okuyan 40 deve işte her ayetine on deve tesadduk etmiş gibi sevap kazanır.
154
Kim ki ilim aramak için evinden çıkarsa Allah (c.c.) o kişiye bir kolay yoldan dünya ihsanını temin eder
cennete girinceye kadar.
Bir toplum Allah’ın evinde toplanıp, ilim öğrenip ve dersle meşgul olursa Allahın rahmeti üzerlerine
yağar. Melekler onların etrafını kuşatırlar. Melekler toplumunda onlar Allah’ı zikrederler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kıyamet gününde Kur’an gelir Ya Rab! Bu adam benim dostum
idi buna cennet hulelerini göster cennet tacını giydir der. Allah’da (c.c.) tacı giydiriri. Kur’an der: Ya
Rab’ ben bu kulundan razıyım sende razı ol. Allahu azimuşşan da o adamdan razı olur.
Kim ki Kur’andan bir harf okursa Allah (c.c.) ona bir hasene yazar bir de on kat ecir yazılır.
Kim ki Kur’an okumuyorsa harabe bir ev misalidir.
Kim ki Kur’anı düşünerek okursa haramını haram helalini de helal bilirse Allah (c.c.) onu cennetine
koyar ve kendi evinde on tane cehenneme müstehak olan kişiye şefaat edip onları cennete götürür.
Muhakkak Allah (c.c.) Taha ve Yasin surelerini daha gök ve yeri yaratmadan bin sene evvel önce
yaratır.
155
Melekler bu Kur’an ayetlerini görünce müjdeler olsun bu Kur’an kendilerine nazil olanlara derler. Tekrar cennet
bunlara olsun Ku’an okuyana derler. Tekrar müjdeler olsun Kur’anı okuyan bu dillere derler.
Muhakkak ki Kur’an sahibi develer sahibi gibidir. Develeri bağlasalar develer dururlar, salıverseler develer kaçar
giderler. Sabhibi Kur’an okursa durur okumasa da unutulur gider.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Benim ümmetimin günahları bana göründü daha bundan büyük günah
görmedim ki bir kişi Kur’anı okur ve sonra unutur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Evlerinizi kabristana çevirmeyin. Bir ev de Bakara Suresinden bazı ayetler
okunursa şeytan o eve giremez.
Bir gün Hz. Peygamber sahabelerinden birini ganimet mala bekçi eder. Şeytan bu malı çalmaya kalkışınca bekçi
görür ve yakalar. Şeytan der: Beni bırak ben seni bir şeye alıştırayım, eve girmeden önce Ayetel Kursi oku.
Hz. Peygamber gelir sen tuttuğunu ne yaptın der. Bekçi de Ya Resulallah bana böyle dedi ben de bıraktım dedi.
Hz. Peygamber de evet öyledir ama o şeytandır dedi.
Bakara Suresinin son iki ayetini gece okumak insana kafi gelir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki:
Her şeyin kalbi vardır. Kur’anın kalbi de Yasin Suresidir. Kim ki Yasin Suresini okursa sanki on sefer Kur’anı hatim
etmiş gibidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kim ki sabahlayıp üç defa şunu derse
156
‘’ Euzubillahi Semi İl Elimin Mineşşeytanirrracim ‘’ dese haşır suresinin son üç ayetini okusa Allahu
Teala yetmiş bin melek görevlendirir. Akşama kadar ona dua ederler. Eğer o adam o gün ölürse
şehittir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Ku’ran da otuz ayetli bir sure var o da tebarekellezidir. Sahibine
şefaat eder hattaki Allah (c.c.) onu affedinceye kadar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kim ki İza zulziletil Suresini okursa Kur’anın yarısı hükmüne, Kim
ki Kulya Eyyuhel Kafirune Suresini de okursa Kur’anın dörtte birine kim ki de Kul Huvel Ehed Suresini
de okursa sanki Kur’anın üçte birinin hükmünü okumuş gibidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kim ki günde yüz sefer Kul Huvallahu Ehed Süresini okursa Elli
bin sene günahı affedilir eğer kul hakkı yoksa.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kim günde on tane Kul Huvallahu Ehed yani İhlas Suresini okursa
Allahu Teala o kişiye cenneten bir bina yapar.
Abdullahın oğlu Muaz (R.Anh) o da babasından işitmiş buyurdular ki: Biz susamıştık karanlık gece de
Hz. Peygambere arz ettik. Hz. Peygamber bize iki rekat namaz kıldırdı. Susuzluğumuzu giderdi,
karanlıkta kaldırıldı. Biz sorduk: Ya Resulallah ne dua okudunuz ? Buyurdular ki: Kul Huvallahu Ehed,
Kul Euzu Birebbil Felak ve Kul Euzu Birebbinnas Sureselerini okudum.
157
Bu üç ayet her şeye kafidir.
Hz. Ayşe (R.Anh) buyurdular ki: Hz. Peygamber bir yeri ağrıdığı zaman Felak ve
Nas Surelerini okur ellerine üfürür ve cesedine sürerdi.
Hz. Peygamber akşamları yatağa gireceği zaman her gece avucunu açar için
İhlas, Felak ve Nas Suresi dualarını okur ve başının üstünden aşağıya doğru
cesedinin her tarafına sürerdi. Gücü yettiği kadar ellerinin yetiştiği her tarafa
sürerdi üç sefer de böyle yapardı.
Hz. Enes Bin Malik (R.Anh) buyurdular ki: Hz. Peygamberin vefatından sonra
Kur’an hafızları dört zattan başka hafız yoktu. Bir Ebu Derda iki Muaz Bin Cebel
üç Zeyd İbni Sabir dört Ebu Zeyd buyurdular biz Hz. Peygamberin varisleriyiz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kur’anı okuan Mü’minin misali kokusu
güzel olan bir meyve gibidir. Kokusu güzel duası da tatlıdır.
158
Kur’an okumayan Mü’mini misali ise hurma gibidir. Kokusu yoktur ama tadı da
tatlıdır.
Münafıkların misali ise Kur’an okuyanı reyhan misali kokusu güzel tadı ise acıdır.
Kur’an okumayan münafık ise henzele gibidir kokusu yoktur tadı ise acıdır.
Abdullah İbni Mesut (R.Anh) buyurdular ki ben Hz. Peygamberden işittim Hz.
Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kim ki her gece Vakıa Suresini okursa hiçbir
zaman fakirlik yüzü görmez.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir sahabesine buyurdular ki: Ya falan kişi sen neden
evlenmiyorsun? Genç dedi ki: Ben evlenemem Ya Resulallah çünkü benim
evlenecek bir şeyim yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Sen İhlas
Suresini bilmez misin ? İşte o Kur’anın üçte biridir. Sen izacae nesrullahi Suresini
bilmez misin ? Evet bilirim dedi genç. İşte o da Kur’anın dörtte biridir dedi Allah
Resulü. Sonra Ya Eyyuhel Kafiruneyi bilmez misin dedi. Evet bilirim dedi gen.
İşte o Kur’anın dörtte biridir dedi Allah Resulü. Sen İza Zulziletili bilmez misin
dedi. Evet biliyorum dedi Genç. Allah Resulü de dedi ki: İşte o Kur’anın dörtte
biridir evlen evlen !
159
Cihat Etmek Hakkında
‘’Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?
Allah'a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad
edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.İşte bu takdirde O, sizin
günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn
cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.’’/ Saf
10-11-12
‘’Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'a ait oluncaya kadar onlarla savaşın;
vazgeçerlerse artık düşmanlık ancak zâlimlere karşıdır.’’ / Bakara 193
‘’Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, kendisinden yedi başak çıkan
ve her başakta yüz tane bulunan bir buğday tanesine benzer ki, Allah dilediğine
kat kat verendir. Allah'ın imkanları ve bilgisi sınırsızdır.’’/ Bakara 261
160
‘’ Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri
yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.Allah'ın, lütfuyla kendilerine bağışladığı
herşeyden ve şehitllikten dolayı sevinirler ve arkada kalıp henüz kendilerine
katılmamış olan kardeşlerine, bir korku ve üzüntü duymayacakları cennete
girecekleri müjdesinde bulunurlar. Allah'ın nimet ve ikramıyla ve bir de Allah'ın,
inananların hak ettiği ödülü zayi etmeyeceği gerçeğini müjdeleyerek sevinirler.
‘’/ Ali İmran 169-170-171
‘’Andolsun ki Allah size birçok yerlerde ve Huneyn gününde yardım etmişti; hani
o gün çokluğunuzla övünüp sevinmiştiniz de bu çokluk, düşmanı
defedememişti, hiçbir işinize yaramamıştı, yeryüzü, o kadar genişken daralmıştı
size, sonra da arka çevirip geri çekilmiştiniz.Bunun üzerine Allah, elçisinin ve
inananların içlerine katından bir sükûnet ve emniyet indirmiş, görmediğiniz
ordularla yardım etmişti de, böylece Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenleri
azaba uğratmıştı ki, gerçekleri örtbas edenlerin cezası da böyledir zaten.’’ /
Tevbe 25-26
161
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Kim ki Allaha iman eder, peygamberine
iman eder, beş vakit namızını kılar, Ramazan orucunu tutar birde Allahın dinini
yüceltmek için cihad ederse Allahu Tealanın üzerine haktır ki Allahu Teala (c.c.)
cihad edenlere cennette yüz derece verir. Her bir derece arası yer ve gök arası
kadardır. Allahtan istiyorsanız firdevsi isteyin orası cennetin ortası ve arşın
üstüdür ve oradan cennet ırmakları akar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Allah için cihada gidip toz toprağa bulaşana
cehennem dumanı bulaşmaz.
Kim ki Allah için savaşır ve öldürülürse şehittir.
Kim ki doğum hastalığında ölürse şehittir.
Kim ki karın ağrısı ile ölürse yani ishal olarak o şehittir.
Kim ki suda boğulursa namazında niyazında şehittir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Bir cennet ehli getirirler. Allah (c.c.) buyurur:
Ey Kulum! Cennetteki yarın nasıldır? Kul: Ya Rab! Benim yerim çok iyidir. Allah
(c.c.) buyurur: Ey Kulum! İste vereyim. Şehit: Ya Rab! Beni dünyaya gönder.
162
Senin rızan için on sefer daha ölürüm çünkü şehitlerin mertebesini gördüm.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allahın yanında bundan daha sevimli bir şey olmaz. Allah korkusu
için ağlayıp dökülen göz yaşları bir de Allah yolunda akan kan damlaları.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Şehidi altı hasleti vardır: Birincisi ruhu cesetten çıktığı an günahları
affedilir.
İkincisi cennetteki yeri gösterilir.
Üçüncüsü kabir azabından emin olur.
Dördüncüsü kıyametin dehşetinden emin olur.
Beşincisi başına yakuttan taç giydirilir.O taş dünya ve dünyanın içindekilerin hepsinden hayırlıdır.
Altıncısı yetmiş iki huri ona verilir ve hurilerle evlendirilir.
Yedincisi yetmiş yakın akrabasını cennete götürür.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Kim ki sadık bir kalp ile Allahu Tealadan şehadeti isterse Allahu
Teala onu o şehadet mertebesine yetiştirir velev ki yatağında ölsün.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Sefere çıkmak azaptan bir parçadır. İnsanı meşakate bırakır.
Yemekten içmekten alıkoyar. İşiniz bitti mi hemen acele alarak ehlinize dönün.
163
Hz Cabir(R.Anh) buyurdu ki : Biz Hz. Peygamber (s.a.v.)’le baraber bir gazveden döndük.
Ağaçları çok olan bir bölgeye gelip orada konakladık. İnsanlar dağılıp her birisi bir ağaç
gölgesinde gölgelendiler. Hz. Peygamber (s.a.v.)’de bir ağaç gölgesinde kılıcını ağaca asıp
uzandı uykuya daldı. Bir uyandı ki başının ucundan bir adam Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘in kılıcını
eline almış: Ya Muhammed! Şimdi seni kim elimden kurtarır? Hz. Peygamber (s.a.v.): Allahu
Teala Celle Celaluhu dedi. Hz. Peygamber öyle deyince adamın elleri titreyip kılıç elinden
düşer ve hemen diz üzere çöker. Hz. Peygamber (s.a.v.) kılıcını alır ve onu da affeder.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Muaz Bin Cebel’i yemene gönderir. Ya Muaz ! insanlara kolaylık
yap zorluk yapma. Onları müjdele, nefret ettirme, onları toplat yani dağıtma haydi yoluna
devam et Allahın ismiyle. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : İnsanları, çocukları, kadınlar ve
bir de ibadet eden abitleri öldürmeyin. Ganimetlere de hıyanet etmeyin. İnsanlara güzelce
davranın. Allahu Teala adaletle davrananları sever.
164
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Ey İnsanlar düşmanla savaşmayı istemeyin.
Allahtan afiyet dileyin.Eğer düşmanla karşılaştınız mı kaçmayınız. Siz bilin ki
cennet kılıçların gölgesi altındadır.
Bazı sahabeler: Ya Resulallah! Biz bazılarının düşmanı ateşle yaktığını gördük ve
bundan rahatsız oldu. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Ateşle insanı
cezalandırmak o Allahu Tealanın işidir. Siz öyle insanları yakanları gördüğünüz
zaman onlara öldürün.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Kim ki bizim için silah taşırsa bizden değildir.
Ebu Hureyre (R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki : Kabenin
yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil ve ashapları beytin orada oturuyorlardı. Ebu
Cehile birileri bir deve kestiler dediler. Ebu Cehil dediki: Kim gider devenin
işkembelerini getirir Muhammed (s.a.v.) secdeye gittiği zaman Muhammed
(a.s.) ‘ın omuzlarının ortasına bırakrı ? Onların en şerlisi kalkar ben ben deyip
gider devenin işkembelerini alıp getirir. Hz. Peygamber (s.a.v.) secdeye
kapandığı zaman
165
Hemen Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘in sırtına bırakır. Hepsi bir anda gülmeye
başlarlar. Oradan gelen geçenler Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sırtından işkembeleri
atmak isteyenlere engel oluyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) başını secdeden
kaldırmadı Hz. Fatıma gelip işkembeleri Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sırtından atıp
ağzına geleni Ebu Cehil ve hizbine söyledi. Hz. Peygamber (s.a.v.) mübarek
başını secdeden kaldırıp namazını bitirip ellerini semaya kaldırdı. Dua yaparken
üç sefer yapar ve Allahtan bir şey istediği zamanda üç sefer dua eder isterdi. Hz.
Peygamber (s.a.v.) : Ya Rab ! Ben Kureyşlileri sana havale ediyorum. Üç sefer
Ebu Cehil ve onun hizbi işitince hemen gülmeyi bırakıp korkmaya başladılar. Hz.
Peygamber: Ya Rab! Ben Ebu Cehil’i , Beni Hişamı, Utbe ibni Rabie’yi, Şeybe ibni
Rabie’yi,El Valıd ibni Ukbe’yi, Umeye ibni Halef’i ve Ukbe ibni Ebi Meyiti bu yedi
caniyi sana havale ediyorum dedi. Abdullah ibni Mesud diyor ki: Vallahi bu
havale edilen isimleri Allah (c.c.) bedir savaşında öldürdü.
166
Erkeğin Kadın Üzerindeki Hakkı
Bir arabi Hz. Peygamber’in yanına gelerek: Ya Resulallah Müslüman oldum bana bir şey göster ki kalp
mutmain olsun. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ne istiyorsun ? Bu ağacı çağır yanıma gelsin dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: git ağaca söyle Hz. Peygamber seni çağırıyor. Arabi gider ağaca
seni Hz. Peygamber çaığırıyor der. Ağaç hemen harekete geçer bir sağa bir çevrilir ağacın tomarları
dışarı çıkar. Kendini öbür tarafa çevirir damarları dışarı çıkar ve birden kendini yerden sürünerek Hz.
Peygamber’in huızuruna vardırır. Hz. Peygamber selam verir.
Arabi buyurdular: Ya Resulallah kafidir kafidir tekrar Hz. Peygamber emin ferman buyurur: Ey ağaç
yine yerine git, ağaç damarları arkasından sürünerek eski yerine gider ve yerine yerleşir.
Arabi buyurdu: Ya Resulallah! Bana izin verde başını öpeyim. Hz. Peygamber izin verir adam Hz.
Peygamberin başını öper. Ya Resulallah bana izin ver de sana secde edeyim der. Hazreti Peygamber
(s.a.v.) : Hayır ! hiçbir mahluka secde edilmez bizi yoktan var edennden başkasına.
Eğer başkasına secde edilseydi ben derdim ki kadın kocasına secde etsin.
Bir hatun Hz. Peygamber’e gelir: Ya Nebiyullah! Kocanın kadınının üzerindeki hakları nedir ? Hz.
Peygamber: Koca hanımını çağırır gel nefsimi temin et hemen derse gelir velev ki
167
Eli hamurda olsa.
Kocasının izni olmadan hiçbir gün nafile orucunu tutamaz. Ancak Ramazan orucunu kimseyi
dinlemeden tutar. Allahın farzıdır ama kocasının izni olmadan nafile orucunu tutarsa kadına günah
yazılır kocasına da hasene yazılır.
Kocasının izni olmadan dışarı çıkamaz. Kendi nefsinin arzusu ile çıkarsa Allahu Tealanın melekleri o
kadına lanet ederler hatta ki eve dönünceye kadar.
Hz. Kahb buyuruyor: Kadından kıyamet gününde ilk sual namaz hakkındadır. İkincisi de kocanın
hakkından hesap sorulmasıdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bir kadın kocasının evinden kaçarsa namazı kabul olunmaz hatta
evine dönüp elinden tutup hoşlaşmayıncaya kadar.
Hz. Peygamber bir gün minada hutbe okuyordu. Ey insanlar sizin hanımlarınızın üzerinde hakkınız var.
Hakları iffetlerini koruyacaklar sizin sevmediğiniz hiçbir kimseyi evinize almayacaklar, namuslarını
koruyacaklar.
Onlarında sizin üzerinizde hakları vardır. Onları gücünüz nispetin de giymelerini, yiyip içmelerini
helalinden onlara temin etmenizdir.
Hz. Peygamber: Bir kadın beş vakit namazını kılar Ramazan orucunu tutar namusunu muhafaza eder
kocası da razı olsa o zaman cennetin hangi kapısından girmek isterse o kapıdan cennete girsin.
168
Kadının Kocası Üzerindeki Hakları
Hz. Peygambere sormuşlar: Ey Allahın Resulü hangi amel ile imani kamil sahibi olunur. Hz.
Peygamber: Güzel ahlaklı olup ehline güzel davranandır dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Hepiniz çobansınız, çobanlığınızdan mes’ulsünüz. Devlet başkanı
kendi milletinin çobanıdır milletinden de sorumludur.
Evin reisi ise evinin çobanıdır. Kendi ev halkından sorumludur.
Hizmetçi seyidin evinin çobanıdır o maldan sorumludur.
Kadın kocasının evinin çobanıdır kocasının evinden de sorumludur.
Hepniz çobansınız çobanlığınızdan mes’ulsünüz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bir adam bir hatun isteyip ben sana bu kadar mehir vereceğim
deyip sonra vermezse o adam zina yapmış gibidir. Bir adamda birisinden kadri hasene isteyip sonra
borcunu ödemezse o da sanki hırsızlık yapmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kadınlara daima nasihat edin çünkü onların yardıma ihtiyacı var bir
de siz onları Allahın emaneti olarak kabul etmişsinizdir.
Çünkü Allah size onların mehirlerini farz kılmıştır. Feki Hazretleri buyurmuş: Kadının koca üzerindeki
hakkı beştir. Sen kadına perdesin her sırrını örtersin.
169
Eğer sırrını dışarıya verirsen günahkar olursun.
İkinci sen ona hoca olursun ilim okumaya ihtiyacı varsa okutur abdest almayı
namaz kılmayı ilmihalini öğretirsin.
Üçüncüsü helalinden ona yedirir içirirsin. Helal olmayanı yemek, içmek onun
azap etmeye sebep olur.
Dördüncüsü ona zulüm etmeyesin çünkü o Allahın sana verdiği bir emanettir.
Beşincisi daima ona nasihatle iyiliği emret kötülükten men et.
Bir adam Hz. Ömere kendi hanımını şikayet etmeye gelir. Hz. Ömerin evine
yaklaşır bakar Hz. Ömerin hanımı Ümmü Gülsüm Hz. Ömere bağırıp çağırıyor.
Bunu görünce geri döner. Hz. Ömer döndüğünü görünce adamı çağırır gel niye
döndün deyince adam ya Emirul Mu’minun ben geldim hanımın şikayetini sana
yapacaktım baktım seninkide benimki gibi yapıyor onun için geri dönüyorum.
Hz. Ömer buyurdu ki: Sende onun sana ettiği hatayı affet çünkü onlar bizi
ateşten koruyorlar. Kalbimizi haramdan alıkoyuyorlar. Elbiselerimizi yıkıyorlar.
170
Çocuklarımız bakıyorlar. Bize yemek yapıyorlar, tabaklarımızı yıkıyorlar. Adam bunu Hz. Ömer’den duyunca Ya
Ömer ! sen hakkından vazgeçtiysen bende hakkımdan vazgeçtim.
Hz. Enes İbni Malik rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Dört şeyden paranın hesabı sorulmaz. Bir
anan babanın nafakası için harcanan para. İkincisi iftar için harcanan para. Üçüncüsü sahur için harcanan para.
Dördüncüsü çocuklar için harcanan nafaka.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Para dört çeşittir. Bir Allah’ın rızası için verdiğin para.
İkincisi fakirlere verdiğin para.
Üçüncüsü köleleri azat ettiğin para.
Dördüncüsü çoluk çocuğuna harcadığın para.
En sevabı fazla olan para çoluk çocuğuna harcadığın paradır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İki şey var ki bu iki şeyden daha iyi bir şey yoktur. Bir Allaha iman etmek
ikincisi de Müslümanlara merhametli olmak.
İki şeyde var ki bundan daha kötü bir şey yoktur. Birincisi Allaha şirk koşmak ikincisi ise Müslümanlara zararlı
olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Size vasiyet ediyorum. Alimlerin meclisinde oturun ve dediklerini
dinleyip tutun çünkü Allah (c.c.) onların hikmetli sözleriyle insanın ölü kalbini sağ eder. Nasıl ki ölü otlar
yağmurun yağması ile hayat buluyor ölü kalpte alimlerin vaazi, nasihatleri ile sağ olur.
171
Salavatı Şerif Okumak Hakkında
Allahu Teala buyuruyor ki: ‘’Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz
de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.’’ AHZAB 56
Abdullah İbni Ömer rivayet etti, Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki bana bir salavatı şerife
getirirse Alla c.c. on sefer onlara salavat getirir. Allahın salavatıise şudur: Ey Kulum affım, mağfiretim
ve rahmetim senin üzerine olsun.
Mesutun oğlu rivayet etti, Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kıyamet gününde sizden bana en yakın
olanlarınız bana çok salavat okuyanınızdır.
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: En kıymetli gün Cuma günüdür. Ogün bana çok salavat getirin sizin
salavatınız bana yetişir.
Bazı sahabeler Ya Resulallah! Bizim salavatımız sana nasıl yetişecek senin cesedin çürümüştür dediler.
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Allah (c.c.) enbiyaların cesedini yerin çürümesine haram kılmıştır.
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: O adamın burnu yere sürünsün ki benim ismim yanında zikir edilip
o bana salavat getirmeyendir.
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kabrimi bayram yeri etmeyin. Benim üzerime salavat getirin nerede
olursanız olun salavatınız bana ulaşır.
172
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizden herhangi biriniz bana salavat getirirse Allahu Teala ruhumu cesedime
iade eder bende salavatlarını iade ederim.
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Cimri kimdi biliyor musunuz ? Benim ismim yanında söylendiği zaman bana
salavat getirmeyendir.
Sahabeler dediler: Ya Resulallah biz senin üzerine nasıl salavat getirelim. Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki böyle
söyleyin: İlahi! İbrahim peygamberin aline rahmet buyurduğun gibi Muhammet ve Muhammedin yakınlarına da
rahmet eyle çünkü sen hamid ve mecidsin.
İlahi! Peygamber İbrahiminin hanedanına bereket ve hayır verdiğin gibi Muhammed ehline de öyle hayır ve
bereket ver. Hiç şüphesiz sen hamid ve mecidsin, deyiniz buyurdu.
Hz. Peygamber minberin birinci basamağına çıkınca amin dedi. İkinci basamağa çıkınca yine amin dedi. Üçüncü
basamağa çıkınca yine amin deyip minbere çıkıp oturdu. Hz. Muaz Bin Cebel buyurdular: Ya Resulallah ! Siz
birinci basamağa çıktınız amin dediniz ikinci ve üçüncü basamakta yine çıkıp amin dediniz sebebi nedir?
Hz Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Birinci basamağa çıktım, Cebrail (a.s.) buyurdu: Ya Muhammed! Bir adamın
ana babası yanında olup onlara iyi davranmayan cehenneme girip Allahta onlardan uzak olsunlar. Bende dedim
amin.
İkinci basamakta Cebrail (a.s.) buyurdu: Ya Muhammed! Senin ismin zikredilip işitip senin üstüne salavat
getirmeyen ölüpte cehenneme giren Allahtan uzak olsunlar bende amin dedim.
Tekrar Cebrail (a.s.) Ya Muhammed! Bir kişi Ramzana yetişip öldüğü zaman cehenneme girerse Allahtan uzak
olsun bende amin dedim.
173
Zikrin Fazileti Hakkında
Allah’ı zikir ise en büyük kulluk vazifesidir.
Allahu Teala buyurdu ki: ‘’ O halde siz beni zikredin ki ben de sizi anayım’’ Cuma 10
‘’ Ey iman edenler! Allâh'ı çok zikredin. Sabah - akşam (devamlı) O'nu tespih edin ‘’ Ahzab 41-42
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kıyamet gününde bir adamı getirirler. Mizana onun günah defterini
çıkartırlar. Doksan dokuz defter her birinin uzunluğu gözlerin gördüğü kadar. Mizanın bir tarafına koyarlar.
Sonra bir karınca büyüklüğünde kağıt çıkarılıp içinde şöyle yazılıdır. Ben şehadet ederim ki Allahtan başka ilah
olmadığına ve Muhammed’in onun kulu ve resulü olduğuna. O kağıt terazinin öbür tarafına koyulunca günah
tarafı yukarı kalkar ve o adamı cennete götürürler.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:Kim ki dese Allah münezzehtir. Allah’a hamdolsun. Allahtan başka mabut
yoktur. Allah en büyüktür. Demesi bana üzerine güneşin doğduğu her nesneden daha sevimlidir.
Riyetil Hamse
174
Ebu Hureyre rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İki kelime var ki onlar dilden hafif mizandan ağır
Rahmana da sevimli gelirler. Subhanellahi ve Bihemdihi Subhanallahilazim Allahı hamd ile teşbih ederim yüce
Allahı tenzih ederim.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki her gün yüz defa dese Allahtan başka mabut yoktur ve onun hiçbir
ortağı yoktur mülk onundur hamd onadır o herşeye kadirdir derse bu söyledikleri kendisi için on köle azat etme
sevabına denk gelir. Kendisine yüz iyilik yazılır ve yüz günahta kendisinden kaldırılır. O cümleleri o gün
akşamlayana kadar kendisi için şeytana karşı bir sığınak olur. Hiç kimse onun bu duayı okumasından daha
faziletli bir zikir getiremez devamla buyurdu ki: Kim günde yüz defa subhanallahi ve bihemdihi derse deniz
köpükleri kadar da çok hataları dökülür.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki on defa bir olan Allahtan başka mabud yoktur. Onun eşi ortağı yoktur.
Onundur mülk. Onundur hamd. O dur her şeye kadir olan derse İsmail peygamberin evladından dört canı azat
etmiş gibi sevaba nail olur.
EbuZer rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ben size haber vereyim ki Allahın indinde en sevilen
kelam Allahı hamd ile tesbih ederimdir.
175
Ebu Melik El Eşari rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Temizlik
imanın yarısıdır. Elhamdulillah demek amellerin tartılacağı teraziyi doldurur.
Subhanallahi ve Elhamdulillahi cümleleri yahut bu ikisinden birini söyleyerek
Allaha hamdu sena ile teşbih etmek göklerle yer arasını doldurur.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Namaz bittikten sonra selam verdikten sonra
Allahtan başka mabud yoktur onun hiçbir eşi yoktur o her şeye kadirdir.
Ebu Hureyre (R.Anh) şöyle rivayet etmiştir: Muhacirlerin fakirleri Allah Rasulüne
(s.a.v.) geldiler dediler ki: Ya Resulallah mal sahipleri en yüksek derecelere ve
ebedi nimetleri kazanıp gittiler çünkü onlarda bizim gibi namaz kılıyorlar bizim
gibi oruç tutuyorlar. Onların fazla mallları var Hacca gidiyorlar Umre yapıyorlar.
Cihat ediyorlar. Sadaka veriyorlar. Bunun üzerine Allah Resulü size bir şey
öğreteyim mi ? Ki onu yapmakla sizi geçmiş olanlara yetişesiniz. Sizden sonraya
kalanları da geçesiniz. Hiçbir kimsede sizden üstün olmasın. Meğer ki sizin
yaptığınızı yapan biri ola dedi. Onlar: Peki Ya Resullallah dediler. Resullah: Her
zaman namazın arkasından 33 sefer Subhannallah 33 sefer Elhamdulillah 33
sefer de 33 Allahu ekber deyiniz.
176
Muhacirlerin fakirleri bir ara sonra yine gelip Ya Resulallah bizim zengin kardeşlerimiz bizim yaptıklarımız işitmişler onlarda bizim yaptığımız
gibi yapıyorlar. Allah Resulü bu Allahın takdiridir fazlıdır onu dilediğine verir dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki farz namazından sonra 33 sefer Subhanallah 33 sefer Elhamdulillah 33 sefer de Allahu Ekber dese
ve ardından Allahtan başka mabud yoktur onun hiçbir eşi yoktur onundur mülk onundur hamd o herşeye kadirdir tehlili ile tamamlarsa
deniz köpükleri kadar da olsa bütün hataları yargılanır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Namaz ben seni Allah için seviyorum sana tavsiye Ya Muaz her namazdan sonra böyle söyle : Allahım
senin zikrini yapmaya bana yardım et. Şükrü ve güzel ibadeti yapmayı da kuvvet ve şuur ver.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: İnsanın Allaha en yakın anı secdededir oaradan çok dua ediniz.
Feki ( R.Anh) buyurdu: Kim bu yedi kelimeyi muhafaza ederse Allahın yanında azizdir.
Meleklerin yanında azizdir.
Allah onu affeder eğer günahları deniz köpükleri kadar olsa da.
İbadetin lezzetini de alır. Onun için sağ olsa da vefat etsede onun için hayırdır.
Birincisi neye başlayacağı zaman bismillah demek.
İkincisi her yaptığı içtiği ve yediğinden sonra Elhamdulillah demek.
Üçüncüsü ağızdan herhangi bir günah bir hata bir yalan herhangi günah çıkarsa hemen ardından estağfirullah demek.
Dördüncüsü ise bir şeyi yarın yapacağım dese inşallah demek.
Beşincisi nahoş bir şey gördüğü zaman ve yahut işittiği zaman innalillahi ve innaileyhi raciun demektir.
Altıncısı bir kendinden korkulacak şeyi gördüğü zaman La Havla vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim demek.
Yedincisi her an her zaman her yerde dilinden daima La İlahe İllallah zikrini etmek. Allahu Teala bizlere bu yedi hasleti nasip etsin. Amin
177
Aşure Gününün Önemi
Abdullah İbni Abbas rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki Aşure günü oruç tutarsa yani mahremin onuncu
günü on bin hac ve umre sevabı verilir ve on bin şehid sevabı alır.
O gün yetimin başını okşamak her bir saçının teli kadar Allahu Teala derecesini yükseltir. Kim ki aşure günü bir mü’mini iftar
ederse sanki Hz. Peygamberin tüm ümmetinin karnını doyurmuş gibi sevap verilir.
Bazı sahabeler sordular: Ya Resulallah aşure gününün faziletinin diğer günlerden üstünlüğü nedir ? Evet vardır çünkü aşure
gününde yer ve gök o gün yaratılmıştır.
Dağlar yaratılmış aşure günü.
Levhi Kalem yaratıldı aşure günü.
Adem (a.s.) yaratıldı aşure günü.
İbrahim (a.s.) yaratıldı ve ateşden kurtuldu aşure günü.
İsmail (a.s.) kesme emri aşure günü verildi. İsmail (a.s.) kesmekten kurtuldu aşure günü.
Firavun denizde boğuldu aşure günü.
Eyyüb (a.s.) şifa buldu aşure günü.
Adem (a.s.) tevbesi kabul oldu aşure günü.
Davud (a.s.) tevbesi kabul olundu aşure günü.
Süleyman (a.s.) mülkü geri verildi aşure günü.
İsa (a.s.) doğdu aşure günü.
İsa (a.s.) göğe çıkarıldı aşure günü.
178
Hz. Peygamberin doğduğu gün aşure günü.
Cennet halk edildi ve cennet girilecek gün aşure günü.
Kıyametin kopacağı gün aşure günü.
Feki Semerkandi (R.Anh) buyurdular ki: Adem (a.s.) tevbesinin kabul olunduğu gün aşure günü.
Nuh’un (a.s.) gemisinin karaya oturduğu gün aşure günü.
O gün şükür olsun diye Nuh (a.s.) oruç tuttu aşure günü.
O gün Musa (a.s.) beni İsrailin denizden çıkarıldığı gün aşure günü.
O gün Beni İsrailin oruç tutttuğu gün. Gücünüzün yettiği kadar o günün orucunu kaçırmayın aşure günü.
Ebu Hureyre rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki aşure günü evine bol bol yiyecek eşya alsa Allah Celle Celaluhu o senenin
tamamını bolluk ile geçirir.
Bazı sahabeler buyurdular: Hz. Peygamber medineye gelirken bakar ki Yahudiler aşure günü oruç tutuyorlar. Sorar bu ne orucudur ?
Yahudiler aşure günü Musa (a.s.) ve beni İsrail kavmi firavundan kurtulduğu gün ona hürmet diye oruç tutuyorlar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Biz sizden daha Musa (a.s.) yakınız. Hz. Peygamber emir ferman eder aşure günü oruç tutmaya.
Hz. Ayşe annemiz rivayet etmiştir: Haremin dokuzu aşure günüdür. Bazı sahabeler de demişler 10. Veya 11. Günlerdir.
Bazı sahabeler buyurmuşlar: Lazımdır ki Mahreme girince şu duayı okumak gerekir ki bin sefer Ya İlahi bu yeni yılın sende kadim olan
Maliksin Ya İlahi biz senden bu yeni yılın hayrını ve içindeki hayırları senden istiyoruz.
Onun şerrinden ve içindeki şerrinden de sana sığınıyoruz.
Amin Velhamdulillahi Rabbil Alemin. Vesselatu Vesselamu Alla Muhammedin ve Ala Ali ve Ashabihi Ecmein.
179
Cuma Günü Hakkında
Ebi Seydi ( R.Anh) rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizin en hayırlı gününüz Cuma günüdür. O gün Adem (a.s.)
yaratıldı. İşte o gün Cuma günüdür. Vefat ettiği gün de Cuma günüdür. Sura üfürülecek günde Cuma günüdür. Dağların kum
gibi olacağı gün de Cuma günüdür. O gün benim üzerime birçok salavat getirin. Sizin salavatınız bana ulaşır sahabeler: Ya
Resulallah! Senin cesedin çürür nasıl sana ulaşır salavatımız der. Allah Resulü de der ki: Allahu Teala enbiyaların cesedini
yere haram kılmıştır onların cesetlerini yer çürütmez.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki Cuma günü abdets alıp vücudunu güzelce yıkar yani temiz elbise giyer güzel koku
sürünür ve camiye gider oturur imamı dinlerse iki Cuma arasındanki günahları affolunur. Üç günden fazlasına ona hasene
yazılır. Kim ki camiye girir konuşur veyahut bir hareket yaparsa cumanın sevabını kaçırır sanki hiç camiye gelmemiş gibidir
sevabı kalmaz.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: En hayırlı güneşin doğduğu gün Cuma günüdür. Cuma günü Adem yaratıldı. O gün
cennete girdiği ve çıktığı gündür. Kıyametin kopacağı günde bir saat var ki kim o saate rastlarsa mü’minler Allahtan ne
isteseler Allah onlara verir. Cuma günü diğer günlerin efendisidir. Allah’ın yanında kıymetlidir, kurban ve ramazan
bayramlarından daha kıymetlidir.
O günde beş haslet vardır. Adem (a.s.) yaratıldı, yeryüzüne geldiği gün Cuma günüdür.
180
O gün Adam (a.s.) vefat etti. O günde bir saat var ki kim o saatte dua ederse Allah (c.c.) onun duasını
kabul eder. O gün kıyametin kopacağı gündür. Bütün melekler Cuma gecesi sabaha kadar titrerler
kıyametin korkusundan.
Hz. Ali buyurdular ki: Cuma günü şeytan askerleri ile beraber sokaklara çıkarlar. Ellerinde bayrakları
ile Cumaya gitmeyenlerle eğlenirler. O gün melekler de ellerinde bayraklarla camilerin kapısında
gelenlere manevi hediye dağıtırlar. Gücünüzün yettiği kadar susup imamı dinleyin.
Feki Ebu Leyse Semerkandi Hazretleri buyurdu ki: Bize yetişti ki bir salih zat varmış. Her Cuma gecesi
erkenden kalkar büyük bir camiye gidip orada sabah namazını kılarmış. Bir gün cumaya gideceği vakit
yol üstündeki bir mezarlığa gider. İki rekat namaz kılıp mezarlıkta tefekküre dalar. Uyku halinde görür
ki mazarlar açılır bulluk bulluk ölüler çıkar. Halka şeklinde oturup sohbet ederler. Her birinin önünde
bir tabak var kerkese türlü türlü hediyeler gelir tabaklarına girer. Onların hemen arkasında bir elbisesi
çürümüş bir geçn üzüntülü bir şekilde düşünür. Üzüntülü boynu bükük bir şekilde onlara bakar herkes
hediyelerini alıp kabrine gider. Yalnız o genç kalır. Bekler bekler ona bir şey gelmeden boş tabakasına
bakar. Kabre gireceği zaman o zat diyor ben o gence yaklaştım ya genç neden üzüntülüsün dedim.
O da dedi ki ey salih zat işte gördün benim arkadaşlarım hediyelerle kabre döndüler ben ise boş
dönüyorum.
181
Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün? Sen onların tabaklarını gördün mü? Evet
gördüm der salih zat. İşte o sağların ölülere gönderdiği hediyelerdir. Peki sana
niye hediye göndermezler dedi salih zat. Genç dedi ki: Benim kimsem yoktur.
Babam hacca giderken vefat etti annem de başka biri ile evlendi. Şimdi beni
unutmuştur ne bana bir sadaka ne de dili ile dua ediyor. İşte beni hatırlayan
kimsem yoktur bunun için üzülüyorum. Peki senin annenin evi nerededir diye
sordu salih zat. Gençte tarif eder. Salih zat sabah namazını kılar gencin tarif
ettiği istikamete gider. Gider o kadının evini bulur. Kapıyı çalar ben bir salih
insanım seninle tanışmak istiyorum der. Sonra içeri girer selam verip sana
nasihat etmeye geldim der. Kadına sorar: Allah senden razı olsun senin
çocukların yok mudur? Bir tanem vardı o da genç yaşta öldü der kadın. Salih zat
der ki: Ben senin çocuğunu böyle böyle gördüm deyince kadın ağlamaya başlar.
Öyle ağladı ki elbisesi göz yaşları içinde doldu. O benim göz nurumdu o benim
ciğer paremdi dedi. Çıkarıp bin dinar verdi salih zata. Al bunu tesedduk et
bundan sonra ölünceye kadar onu mutlu edeceğim dedi.
182
Ben kalkıp bin dinarı genç için tesedduk ettim. Ertesi gün yani Cuma gecesi yine
kabristana gittim iki rekat namaz kıldım orada gözümü kapattım. Bir gördüm ki
uykuya daldım. Kabristan açıldı mevtalar yine dışarı çıktılar baktım ki o genç
bembeyaz bir elbise giymiş. O da kabristandan çıkınca bana taraf geldi bana
dedi ki: Allah senden razı olsun ecrini kat kat artırsın. Bana o dinarları tesedduk
ettiğin an bana ulaştı. Ben dedim ki: Beni tanıdın mı o da evet geçen Cuma
gördüğüm zatsın dedi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Kim ki güzel bir abdest alır gusülünü yapar
yani vücudunu yıkar Cuma günü camiye giderse melekler caminin kapısında
dururlar. Evvel ilk camiye gelenlere deve tesedduk etmiş gibi sevap yazarlar.
İkinci gelenlere bir koyun tesedduk etmiş gibi sevap yazarlar. Üçüncü gelenlere
tavuk tesedduk etmiş gibi sevap yazarlar. Dördüncü gelene de bir yumurta
tesedduk etmiş gibi sevap yazılır.
183
Hz. Peygamberim Ümmeti Hakkında
Mukatil İbni Selam (R.Anh) buyurdular ki, Musa (a.s.) buyurdular ki: Ya Rab! Ben bir levhada gördüm
ki bir ümmet birbirlerine şefaat ediyor. Keşke onlar benim ümmetim olsalar. Allah (c.c.) buyurdular ki:
Ya Musa ! Onlar Muhammed’in ümmetidir.
Tekrar Musa (a.s.) buyurduki: Ya Rab ! ben bir levha gördüm ki içinde bir ümmetin temizliği su iledir
yazıyıor. Su bulamayınca toprakla temizlenirler. Keşke onlar benim ümmetim olsalar. Allah (c.c.)
buyurur: YA Musa! Onlar ümmeti Muhammet’tir.
Musa (a.s.) buyurdular ki: Ya Rab! Ben bir levha gördüm ki bir ümmet sadaka alıp yiyorlar. Bizden
evvel ki ümmetler zekat malı yemezlerdi. Ateş ile yakarlardı. Keşke onlar benim ümmetim olsalar.
Allah (c.c.) buyurdu ki: Onlar ümmeti Muhammet’tir.
Ya Rab! Ben bir levha gördüm ki içinde bir ümmet vardır. Onlar bir iyiliği yapacakları zaman
yapamzlarsa onlara bir iyilik yazılıyordu.
184
O iyiliği yaptıkları zaman onlara on kat ile yedi yüz kat yazılıyordu. Onlar bir kötülük yapmak isteyip
vazgeçseler hiçbir şey yazılmazdı. Eğer o kötülüğü yapıp tevbe etmeseler yalnız bir tane günah yazılır.
Keşke onlar benim ümmetim olsalar. Allahu Teala buyurdu ki: Ya Musa! Onlar ümmeti Muhammet’tir.
Musa (a.s.) buyurdular ki: Ya Rab! Ben bir levha gördüm ki içinde bir ümmet vardır. Yetmiş bin kişi
hesapsız sorgusuz cennete girecekler. Keşke onlar benim ümmetim olsalar. Allahu Teala buyurdular
ki: Ya Musa! Onlar ümmeti Muhammet’tir.
Başka rivayetler de Muammer İbni Katat buyurdu, Musa (a.s.) buyurdular ki: Ya Rab! Ben bir levha
gördüm ki içinde bir ümmet vardır. İyiliği emredip kötülükten de alıkoyarlar. Keşke onlar benim
ümmetim olsalar. Allah (c.c.) buyurdu ki: Ya Musa ! Onlar ümmeti muhammet’tir.
Musa (a.s.) buyurdular: YA Rab! Ben bir levha gördüm ki içinde bir ümmet vardır. Kıyamet günü
sonradan gelirler ama evvelden onların hesabı görülür. Keşke onlar benim ümmetim olsalar. Allah
(c.c.) buyurdu ki: Ya Musa! Onlar ümmeti Muhammet’tir.
Hatta ki Hz. Musa temenni eder keşke bende Muhammed’in ümmetinden olaydım.
185
Mukatin İbni Haban (R.Anh) bir rivayette buyurdu, Hz. Peygamber buyurdular
ki: Ben Miraca gittiğim gece Cebrail (a.s.) ile Sıdretul Munteha’ya geldik. Cebrail
büyük hicabı kaldırdı. Cebrail Ya Muhammed düş önüme dedi. Ben de Ya
Cebrail! Ben nasıl senin önüne geçerim ? Sen geç Ya Cebrail! Cebrail (a.s.)
buyurdular ki: Ya Muhammet senden evvel kimse bu makamdan geçemez
buyur Allahu Teala seni benden üstün kılmıştır.
Hz. Peygamber oradan geçerken altında bir taht vardı. Üstüne cennet
ipeklerinden bir döşek serilmişti. Cebrail (a.s.) buyurdular: Ya Muhammed!
Allahu Teala sana ikram etmiştir. Sende Allahu Tealayı methet, dediklerini dinle
ve itaat et. Hamdu sena et. Ben de dedim ki: Her türlü hürmet, selam,
yüceltmeler ve temiz ameller Allah’a mahsustur.
Ey Peygamber Allahın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Selam
bizlere ve Allahı salih kullarına da olsun.
Cebrail (a.s.) buyurdular
186
Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammet, Allah’ın kulu
ve elçisidir.
Allahu Teala buyurur ki: ‘’Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti,
mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve
peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden
hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey
Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” Bakara 285
‘’ Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. Kazandığı lehine,
kazandırdıkları da aleyhinedir. «Rabbimiz, unuttuklarımızdan ya da
yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden öncekilere
yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç
yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla. Bizi esirge, Sen
bizim mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.» ‘’ Bakara 286
‘’ Ve işte böylece sizleri de bir ümmet-i vasat kıldık ki nâs üzerine şahitler
olasınız. Ve bu Peygamber de sizlerin üzerinize tam bir şahit olsun… ‘’ Bakar 143
187
Ebu Hureyre rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Kıyamet
gününde Allahu Teala ilkin Nuh’u ve O’nun ümmetini hesaba çağırır. Allahu
Teala buyurur: Ya Nuh ! Sen ümmetine emrimi bildirdin mi ? Nuh (a.s) buyurur:
Ya Rab! Ben senin emrini ümmetime tebliğ ettim. Onlar tutmayıp kabul
etmediler. Allahu Teala ümmetini çağırır ve sorar: Nuh emrini size bildirdi mi ?
Onlar da hayır ya Rab! Bize emrini tebliğ etmedi. Sen bize bir tebliğci
gönderseydin biz tebliğciye uyardık dediler. Allahu Teala buyurur: Ya Nuh!
Senin kavmin böyle diyor. Nuh (a.s.) buyurur: Ya Rab! Ben emrini onlara tebliğ
ettim. Allahu Teala buyurur: Ya Nuh! Şahidin var mı ? Evet vardır der Hz. Nuh.
Allahu Teala kimdir şahidin diye buyurur. Nuh (a.s.) buyurur ki: Benim şahidim
ümmeti Muhammet’tir.
Allahu Teala ümmeti Muhammed’e sorar: Bunlara tebliğ yapıldı mı ? Ümmeti
Muhammed buyurur: Evet ya Rab ! Nuh (a.s.) tebliğ etti. Nuh’un ümmeti derler:
Siz bizden sonra gelen bir ümmetsiniz nasıl olur da bunu biliyorsunuz? Ümmeti
Muhammet buyurur: Allahu Teala bize Hz. Muhammed’i gönderdi ve ona da
Kur’anı verdi. Sizin durumunuzu bize Hz. Peygamber bildirdi.
188
Tefekkür Hakkında
Feki Ebu Leyse Semerkandi Hazretleri (R.Anh) buyurdu ki: Hz.Ömer’den ve
Umeyir’den Allah razı olsun. Bir gün annemiz Hz. Ayşe’ye gelirler. Annemize
selam verirler. Misafirlerimiz kimlerdir der Hz. Ayşe. Abdullah bin Ömer ve Öbet
İbni Umeyirdir derler. Annemiz buyurur: Merhaba sizlere ey misafirlerim. Ne
acep hoş geldiniz. Hoşbulduk seni özlemiştik biz de geldik dediler. Ayrıca Hz.
Peygamberin acayip hallerini senden öğrenmek için geldik.
Mü’minlerin annesi buyurdu ki: Hz. Peygamberin her ameli acayip idi. Bir gece
yanıma geldi yatağıma girdi bana yaklaştı onun mübarek vücudu sanki benim
vücuduma yapıştı. O kadar bana yaklaştı ki bana dedi ki: Ya Ayşe! Bana izin verir
misin ki ben rabbime ibadet edeyim? Ben dedim senden uzak olmak istemem
ya Resulallah! . Allah Resulü kalkıp abdets aldı ibadete başladı ve ağlamaya
başladı. Göğsü göz yaşı ile ıslandı sonra oturup sağ elini sağ çenesinin altına
koyup ağladı yer göz yaşları ile ıslandı.
Sonra Hz. Bilal sabah ezanını okuyup geldi ki Hz. Peygamber ağlıyor.
189
Hz. Bilal sordu: Ya Resullalah! Neden ağlıyorsun ki Allahu Teala senin gelmiş ve gelecek günahlarını
affetmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Bilal! Ben şükür edecek bir kul olmayayım mı ? Beni
ağlatan şey bana bu gece şu iki ayetin nazil olmasıdır:
‘’ Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelip gitmesinde, akıl ve vicdan
sahipleri için Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren işaretler vardır. Akıl ve vicdan sahipleri,
kıyamda, namaz kılarken, yürürken, meclislerde otururken, yanları üzerinde yataklarında yatarken,
Allah’ı zikredenler, ibadet edenler, Allah’ın, dinini, şeriatını anlatanlardır, göklerin ve yerin yaratılması
konusunda düşünenler, inceleme yapanlardır.
'Ey Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ve tenzih ederiz. Bizi Cehennem azabından
koru' diyenlerdir. ‘’ Ali İmran 190-191
Sonra Hz. Peygamber buyurdu ki: Veyl olsun o kimseye ki bu ayetleri okur da tefekkür etmez.
Başka rivayette bazı misafirler buyurdular: Yıldızlara bakın onların acayip hallerini ve Allahu Tealanın
kuvvet ve büyüklüğünü tasavvur edin.
Amir İbn Kays buyurdular ki: Çok insanlar ahiretten ferahlanırlar. Onlar ki bu dünya da çok tefekkür
edenlerdir. Çok insanlar ahirette gülecekler onlar ki bu dünya da Allah’ın kürsüsünde ağlıyorlardı.
İnsanların halis kulları kıyamet ve ahiret için çok bu dünya da tefekkür ediyorlar.
190
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Bazı insanlar vardır ki onlar iyi ve hayırlı anahtarlarıdır. Hayra açık
şerre de kapalılardır işte en hayırlı insanlar bunlardır.
Bazın insanlar vardı ki şerrin anahtarları şerre açık iyiliğe de kapalılar. İşte insanların en günahkarları
da bunlardır.
Müjdeler olsun iyiliği açık anahtar kötülüğe de kapalı olanlar.
Bir saat tefekkür etmek bir gece ibadetten daha hayırlıdır.
Hz. Peygamber bir toplumdan geçti ki tefekkür ediyorlar, Hz. Peygamber buyurdu ki: Mahlukları
tefekkür edin halıkı değil.
Muhakkak şeytan birisine gelir der kim semavatı yarattı o adam Allahı yarattı der.
Ya kim yeri yarattı der o adam Allah yarattı der.
Şeytan der peki kim Allah’ı yarattı o zaman böyle söylese siz de Allah’a ve Resulüne iman ettik deyin.
Ebu Leyse buyurdu ki: Kim ki tefekkürün faziletine nail olmak istiyorsa bu şey ye tefekkür etsin.
Birincisi Allah’ın ayetlerine baksın ve büyüklüğüne baksın. Semavatın yaratılışına yerin yaratılışına
güneşin aydınlığına şarktan düşüşüne mağripten batışına gecenin gündüzü ardı ardına takip etmesine
ve Allaahu Teala’nın insanları yaratışına baksın.
Nasıl ki Allahu Teala’nın Kur’an da buyurduğu gibi:
191
‘’Yerde de inananlar için kesin ibretler vardır.’’ Zariyat 21
‘’ Nefisleriniz de birçok ayetler vardır görmüyor musunuz? ‘’
İnsanların ayetleri ve alametleri tefekkür etmesi insanların inançlarını artırır.
İkincisi Allahu Teala’nın türlü türlü çeşit çeşit nimetlerine baksın. Eliyle çalıştığı ve kazandığına, güzel
surette yaratılışına, ayakları ile yürüyüşüne, damarlarına, kemiklerine, etlerine, sıhhatine ve
sükünetlerine baksın.
Üçüncüsü ise sevap hakkındadır. Nasıl ki Allah evliyalarına cenneti vaad etmişse ve türlü türlü ikram
etmişse.
Dördüncüsü Allahu Teala buyurdu ki: Eğer Allah’ın verdiği nimetleri saysanız siz onları sayamazsınız.
Beşincisi Allahu Teala düşmanlarına cehenemmi vaad etmesi ve onları türlü türlü azapla
cezalandırması.
Bazı ulemalar buyurdular ki: Allahu Teala yedi tabaka göğü yarattı. Daha semavatı yaratmadan her bir
semavat tabakasında bir melek yarattı ki insanın yaptığı amelleri kontrol etmek için. Sabahtan akşama
kadar ne yaptığını kontrol etmek için. İnsanların amelleri dünya semavatından yükselir.
Birinci tabakadaki melek dur der amelini sahibinin yüzüne çarpar. Sen hep insanların gıybetini edersin
Allah’ın bu ibadete ihtiyacı yoktur. Allah seni affetmez. Sen hep Müslümanın gıybetini yaparsın.
192
Bazı insanların amelleri birinci kapıdan geçer. İkinci kapıdaki melek dur der onun yaptığı amelleri
sahibinin yüzüne çarpar. Allah’ın bu ibadetine ihtiyacı yoktur. Senin yaptığın ibadeti görsünler diye
dünyayı elde etmek için yaptın, Allah seni affetmez.
Üçüncü kapıda ki melek üçüncü kapıdan geçerken melek dur der onun yaptığı amelleri sahibinin
yüzüne çarpar. Allah’ın bu ibadete ihtiyacı yoktur der. Sen yaptığın amel ile insanlardan kendini büyük
görürdün, üstün görürdün kibirlilik ederdin. Allahu teala seni affetmez.
Bazı ameller dördüncü kapıdan geçerken melek dur der. İbadetini sahibinin yüzüne çarpar. Allah’ın bu
ibadetine ihtiyacı yoktur. Sen nefsini beğenirdin. Nefsinden başkasını beğenmezdin. Allahu Teala seni
affetmez sana da lanet etmiştir.
Bazı ameller beşinci kapıdan geçerken melek dur der. Amelini sahibinin yüzüne çarpar, Allah’ın bu
ibadetine ihtiyacı yoktur der. Çünkü Alllah’ın sana verdiği ilim ile sen hasetlik yapardın. O Allah’ın
verdiği ilmi başkasına öğretmeye hasetlik ederdin. Allah (c.c.) seni affetmez. Sana da lanet eder
dünyada olduğun müddetçe.
193
Bazı ameller altıncı kapıdan geçerken tam güzel abdest almış tam namaz kılmış gecesini ihya
etmiş insana melek dur der. İbadetini sahibinin yüzüne çarpar. Allah’ın bu ibadetine ihtiyacı
yoktur der. Ben meleğim rahmet edenlerin amellerini yazarım. Senin komşularının başına bir
musibet düştüğü zaman sen yaptığına sevinirdin üzülmezdin. Allahu Teala seni affetmez ve
merhamet edilmeyene de merhamet edilmez.
Yedinci kapıdan bazı ameller geçince melek dur der ve ibadetini sahibinin yüzüne çarpar.
Allahu Teala’nın bu ibadetine ihtiyacı yoktur. Çünkü sen diyordun bunun sesi ne kadar güzel
ne kadar hoştur ve bunun için vaaz ediyordun. Allah seni affetmez.
Bu hadisten sonra Hz. Muaz ağladı ve buyurdu ki: Ya Resulallah! Bizim hangi amelimiz kaldı?
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Ya Muaz! Peygamberin gittiği yolu bırakma, yaptığın
ameller has Allah için yap, Dilinde Müslüman kardeşlerin hakkında hayır olsun, kendi
günahların ile meşgul ol başkasınınki ile değil, nefsini zelil et başkasınınkini zelil görme,
insanların kötü amellerini görme kendi amellerini kontrol et.
194
Şeytanın Düşmanlığı Hakkında
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Allah (c.c.) beni tebliğci ve uyarıcı olarak gönderdi.
Hidayet Allahtandır Allahu Teala hidayet etmezse kimse hidayete erişemez.
Şeytan ise kötü amelleri süslemek ve vesvese vermek için gönderildi. O da kimsenin elinden
tutup delalete götüremez. Ancak vesvese ile insanları yoldan saptırır.
İnsanların vazifesi devamlı olarak nefsini vesveselerden kurtarmaktır ve düşmanının nefsini
muhafaza etmektir.
Allahu Teala buyurur: ‘’Şeytan sizin düşmanınızdır sizde onu düşman tutun. ‘’
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Akıllı insanlara lazımdır ki dost ve düşmanını tanıyıp
dostuna uyup düşmanına uymayandır.
Cahillerin alameti dört şeydir. Bir bir şey yokken hemen gadebeye gelir.
İkincisi batıl şeylere nefsine tabi olur.
Üçüncüsü malını infak eder israf eder haksız yere.
Dördüncüsü şeytanın emrine uyar onun yolundan gider. Allah’ın yolunu terk eder ne kötü
yoldur ki Allah’ın yolunu bırakıp şeytanın yoluna gitmek.
195
Allahu Teala buyurur ki: ‘’ Meleklere: 'Adem'e secde edin' dediğimizde İblis dışında hepsi secde etti. O
cinlerdendi, Rabbinin emrinden çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da onu ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Oysa
onlar sizin düşmanlarınızdır. Bu zalimler için ne kötü bir değişmedir.’’ Kehf 50
Hz. Peygamber buyurdu ki: Akıllı insanların alameti dörttür. Bir malını hak yolunda infak eder.
İkincisi cahillere karşı sabırlı ve helim olur.
Üçüncüsü nefsini batıl şeylerden mani eder.
Dördüncüsü Allah’ın emrini her şeyin üstünde tutar.
Hz. Safiye binti Ceheş rivayet etti, Hz. Peygamber buyurdu ki: Şeytan insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi
dolaşır.
‘’De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, ‘’
‘’ İnsanların hükümdârına, ‘’
‘’ İnsanların ilâhına, ‘’
‘’ O sinsi vesvesecinin şerrinden. ‘’
‘’ O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. ‘’
‘’ Gerek cinlerden, gerek insanlardan. ‘’
Nas Suresi 1-6
Bazı alimler demişler ki bakın şeytan insanlara hangi kapıdan gelir ve bu kapılar on tanedir.
Birincisi dünyanın sevgisi ile kötü zan ile gelir. Ona karşılıkmala bağlanmamak, elindekine kanaat etmek gerekir.
Ve şu ayetle kendini muhafaza etmeli.
196
‘’ Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a bağlı olmasın… ‘’
Hud 6
İkincisi ise bakın hangi kapıdan gelir. Dünya hayatında ben ilerde şöyle yaparım
böyle yaparım demekle gelir. Ona karşılık ölümün aniden gelme korkusu ile
buna mükabil kendimizi şu ayet ile muhafaza edelim. ‘’ Hiçbir kimse nerede
öleceğini bilemez. ‘’ Lokman 34
Üçüncüsü ise şu kapıdan gelir. Dünyanın rahatlığı ve nimetleri kandırır. Halbuki
o nimetler gidebilir ve kötü hesabı karşımıza çıkabilir. Kendimizi buna karşı şu
ayetle muhafaza edelim. ‘’ Bırak onları yesinler içsinler zevk etsinler.’’ Hicr 3
‘’ Gördün ya, artık onları senelerce zevklendirsek.’’ Şuara 205
Dördünücü ise bakın şu kapıdan gelir. Kendini beğenmedir bu halbuki onun
akıbetin ne olacağı belli değildir. Kendimizi şu ayetle bu şerden koruyalım.
‘’ O gün gelince, Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. O gün,
insanların bir kısmı bedbaht, bir kısmı mutludur. ‘’ Hud 105
Beşincisi ise şu kapıdan gelir. Arkadaşını hafife almak yani onları alçak ve küçük
görmek. Halbuki onların kıymetini bilmek lazımdır.
197
Buna karşılık şu ayetle kendimizi muhafaza edelim. ‘’ Halbuki güç kuvvet
Allah’ın, peygamberinin ve mü’minlerindir. ‘’ Munafikun 8
Altıncısı ise bakın şu kapıdan gelir. Bu kapıda hasetlik kapısıdır. Kendimizi bu
kapıdan şu ayetle muhafaza edelim. Allahu Teala buyurdu ki: ‘’ Onların bu
dünya hayatındaki geçimlerini biz taksim ettik. ‘’ Zuhruf 32
Yedincisi ise riyakarlık ve insanları methetmektir. Ona karşı takva ve ihlasla
karşılık verilir. Buna karşı kendimizi şu ayet ile korururuz. Allahu Teala buyurdu
ki: ‘’ Onun için her kim rabbine kavuşmayı arzu ederse yararlı bir iş yapsın ve
rabbine yaptığı ibadette kimseyi ortak etmesin. ‘’
Sekizinci kapı ise peğillik kapısından gelir. Buna mukabil elindeki fanidir Allah’ın
yanındaki ise bakidir. Kendimizi korumak için şu ayeti okuyalım. ‘’ Sizin
yanınızdaki tükenir Allah’ın katındaki ise bakidir. ‘’ Nahl 96
198
Böyle çok ayetler vardır.
Dokuzuncusu ise kibirlilik kapısından gelir. Buna mukabil mütevazı ile
davranmalıyız ve şu ayeti okumalıyız. ‘’ Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir
erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve
kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok
sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.’’
Hucurat 13
Onuncusu ise temahkarlık kapısından gelir. Buna mukabil insanların elinden
ümit kesmek Allah’tan istemek lazım. Ve şu ayeti okuyalım. ‘’ Ve onu ummadığı
yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. ‘’ Talak 3
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Namaz vakti geldiği zaman şeytan
askerlerine emir verir insanları namazın üstünde kaydırmak ve şaşırtmak için
dağılırlar. Şeytanlar kimisini namazı gecikmesi için meşgul eder kimisini de
camiye getirmemek için meşgul eder.
199
Buna da gücü yetmezse tekrar şeytan emreder rüku ve secdesini tam
yapmamaya. Kıraatini ve secdesini de tam yapmamaya. Tesbihini ve duasını da
tam yapmamaya. Buna da gücü yetmezse sonra kalbini dünya meşguliyetine
daldırır. Buna da gücü yetmezse büyük şeytan görevlendirdiği şeytanı sıkar ve
denizin dibine atar yok eğer görevini yaparsa ona ikram eder ve sever.
Allahu Teala buyurdu ki: ‘’ Bunun üzerine İblis: “Madem ki benim yoldan çıkıp
hataya düşmeme ve sapmama izin verdin, ben de gidip senin dosdoğru yolunun
üzerinde, onlar için pusu kurup oturacağım. Sonra andolsun, o kullarının
önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım onlara; ve sen
onlardan çoğunu, şükreden kimselerden bulamayacaksın.” Araf 16-17
‘’ Ey Âdemoğulları, şeytan ana-babanızın edep yerlerini birbirlerine göstermek
için elbiselerini soyarak, huzurlarını kaçırarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de
aldatıp sıkıntıya sokmasın. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî
güçler, sizin kendilerini göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları,
şeytan tıynetli ahlâksız azgınları, şeytanî güçleri inanmayanların velileri, dostları
haline getirdik ‘’ Araf 27
Venbehe Menbehenin oğlu rivayet etti, Allahu Teala buyurdu ki: İblis,
Muhammedin yanına git sana ne sorarsa tam doğru cevap ver. Şeytan insan
şekline girir ve eline bir asa alır. Hz. Peygamberin yanına gider ve sorar.
200
Sen kimsin neye gelmişsin. Ben iblisim Allahu Teala beni gönderdi dedi ki: Habibim neyi senden sorarsa aynı cevabı ver. Hz.
Peygamber buyurdu ki ya mel’un kimler benim ümmetimden sana düşmandır? Şeytan şu on beş kişidir dedi.
Evveli sensin.
İkincisi adaletli devlet başkanı.
Üçüncüsü mütevazi olan zengin.
Dördüncüsü doğru olan tüccar.
Beşincisi Allahtan korkan müttaki alimler.
Altıncısı insanlara nasihat eden mü’minler.
Yedincisi kalbinde merhamet olup insanlara merhamet eden mü’min.
Sekizincisi tevbe edip tevbesi üzere sabit olan.
Dokuzuncusu haramlardan sakınanlar.
Onuncusu ahlakı güzel olup insanlara güzel davrananlar.
On birincisi çok sadaka veren.
On ikincisi devamlı abdestli gezen.
On üçüncüsü insanlara faydalı olan mü’min
On dördüncüsü Kur’anı okuyup devamlı okuyan.
On beşincisi insanların uyuduğu zaman kalkıp namaz kılan.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Senin dostların kimlerdir.
Onlarda on tanedir dedi ve birincisi de zalim olan devlet başkanıdır.
İkincisi kibirlilik yapan zenginler.
Üçüncüsü hıyanet yapan tüccar.
Dördüncüsü içki içenler.
201
Beşincisi eşkıyalık yapan yani yol kesen haksız yere insan öldürenler.
Altıncısı zina yapanlar.
Yedincisi yetim malı yiyenler.
Sekizincisi namaz kılmayan ve namazı hafife alanlar.
Dokuzuncusu zekat vermeyenler.
Onuncusu ise kötü amel yani ben ilerde şöyle yaparım böyle yaparım böyle yapmayacağım diyenlerdir. Halbuki
beş dakika sonra ne olacağını bilemezsin. İşte bunlar benim dost ve arkadaşlarımdır.
Beni israilden bir abit vardı ki bir kulübe de ibadet ederdi. İsmi bersisa idi. Duası Allah katında kabul olurdu ki
kime ne dua etse kabul olurdu. Hangi hastanın yanına giderse hasta Allah’ın izniyle şifa bulurdu. Şeytan
askerlerini topladı biriniz bu abidi yoldan saptırsın dedi şeytanlardan bir ifrit çıkıp ben yaparım dedi. Hemen
yola geldi. Beni İsrail malikinin evine geldi baktı ki malik ailesi ile oturuyor. Baktı ki malikin öyle güzel bir kızı
vardı ki onun dengi çok az insan vardır. Şeytan onlarla beraber oturur bir ara onları dinler sonra melikin kızına
bir tokat vurur kız korkarak evinden çıkar.
202
Kız orada mecnun yani deli olur. Sonra şeytan insan şekline girip melikin evine gelir Ya Malik! Ben
işittim ki senin kızın bir mecnun olmuş. Ben sana bir ilaç söylemek için geldim. Falan yerde bir abit
vardır kim hastasını yanıan götürürse illahi şifa bulur. Malik sözünü uygun görür kızını da alır abide
götürür. Allah’ın izni ile kız şifa bulur. Malik kızını alıp eve gidince şeytan insan şekline girip malikin
önüne çıkar Ya Malik! Sen niye kızını hemen götürüyorsun dün kızım tam iyileşmemiştir götür abidin
yanına birak git. İyice rahat olsun der. Malik kızını tekrar abide götürür. Abit oruçludur bir gölgelikte
gölgeleniyor. Malih Ya Abit! Kızım kaç gün burda kalsın iyice rahat etsin ben gelip götürürm der. Abit
bıraktığına razı olmuyor ama malik kızını bırakıp gitti. Abit iftarını açar şeytan gelir kızın vücuduna
girer şehvi damarlarını harekete geçirir. Kız başını açar göğsünü açar cesedinin her tarafını abidin
karşısında açar. Abit başını kaldırır o manzarayı görünce öyle vücuduna bakar. Böyle bir güzellik
görünmemiştir. Abidin nefsi harekete geçer. Kalkar kıza tecavüz eder. Kızı bozunca şeytan insan
şekline girer.
203
Girip abidin yanına gelir. Ya Abit! Sen beni İsrail melikinin elinden kurtarabilir
misin ? der. Abit tamam der ne yapalım derken şeytan sana kolay yolunu
söyleyeyim mi der. Abit tamam der. Şeytan der ki: Sen kızı öldür ve burada yere
göm. Melik gelirse dersin ki eceli geldi öldür bende buraya defnettim. Sen emin
kişisin sözüne inanır gider. Başka kurtuluş yolu yoktur sana. Abir kalkar kızın
boğazından keser ve kızı oraya kulübesinin yakın yerine defneder. Melik heyeti
ile gelir. Abit der ki: Ya Melik kızının eceli geldi öldü ben de buraya defnettim.
Melik emin olup döner. Şeytan insan şekline girince melikin önüne gelir ve der
ki: YA melik abid kızına tecavüz etti ve kızını boğazından kesti. Yere gömdü.
İnanmıyorsan git kızın boğazından kesildiğini gör. Melik döner kızını çıkartır ve
boğazından kesildiğini görür. Abidi yakalayıp asılmasına karar verir. Abid getirilir
ve dar ağacına bağlanıp ipi boynuna koyarlar. Şeytan karşısına gelir abide der ki
korkma ben seni kurtarırım sen yalnız söyle kainatın yaratıcı yoktur. Bana secde
et ben de derim ki abit kızını kesmedi. Seni böylece kurtarırım. Abit ben sana bu
halde nasıl secde edeyim der sonra başıyla secde eder.
204
Ondan sonra şeytan yarab beni ondan uzaklaştır ben ondan uzağım dedi.
Allahu Teâla buyurdu ki: ‘’ Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu
gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz
ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.
Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) akıbeti, ebediyen ateşte kalmaları
olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur. ‘’ Haşr 16-17
Siz bilin ki dört şey düşmandandır. Kendinizi muhafaza ediniz. Birincisi dünya
süsüdür.
Alahu Teâla Buyurdu ki: ‘’ Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan
da Allah hakkında sizi aldatmasın. ‘’ Lokman 33
İkincisi nefsinizdir ve en büyük düşmandır.
Üçüncüsü de şeytandır.
Dördüncüsü de şeytanlaşmış insanlardır. Onlardan sakınınız. Size cinni
şeytandan daha tehlikelidir çünkü şeytan ancak size vesvese verebilir ama
şeytanlaşmış insanlar sizinle beraber her an için sizi Alahın yolundan
saptırabilirler. İnsi şeytanlardan kendinizi ve ailenizi koruyun.
205
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Akıllı insanlar kimlerdir? Nefsine hakim
olup ahiret için amel yapan yani bu dünyada nefsini hesaba çeken ve ahiret için
salih amel yapan.
Şerli olanda nefsinin heva ve hevesine tabi olan ve Allahu Teala afkandır diye
temenni eden ve nefsini aldatandır.
Allahu Teala buyurdu ki: ‘’ Ayrılın bugün Ey Mücrimler ! ‘’ Yasin 59
“Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık
bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim
mi?” Yasin 60-61
“Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?”
Yasin 62
“İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.” Yasin 63
Allahu Teala doğru demiştir. Amin velhamdulillahi Rabbil Alemin ve Selatu ve
Selamu Alal Murselin. Elhamdulillahi Rebbil Alemin Es Selatu Es Selamu Ala
Resulina Muhammeden alihi ve ashabihi ve ezvacihi ve zürriyetihi ecmein. El
Fatiha
206
Vaiz Hakkında
Saidi El Hudri (R.Anh) buyurdu ki: Hz. Peygamber ikindi namazından sonra
bizlere vaiz etti. Tam güneşin batmasına kadar buyurdular ki: Dünya yeşillik ve
tatlıdır. Allahu Teala sizleri orada halife olarak yarattı ve sizleri seyrediyor. Hele
bakalım sizler ne yapacaksınız? Uyanık olun dünyanın süsü püsünden sakının.
Dünya lezzetleri sizleri aldatmasın. Bir de kadınların şerrinden sakınınız sizleri
aldatmasınlar. Muhakkak Adem oğullları tabaka tabaka şekil şekil değişik
değişik yaratılmıştır. Bazıları doğar mü’min yaşar mü’min ölür. Bazıları da
mü’min doğar kafir olarak ölür. Bazıları kafir olarak doğar kafirce yaşar ve kafir
olarak ölür. Bazıları mü’min olarak dünyaya gelir mü’mince yaşar ve kafir olarak
ölür.
207
Ey Mü’minler! Ayık olun uyanık olun muhakkak kızmak yani öfkelenmek
şeytandan gelir. Öfkelendiğiniz zaman hemen kendinizi yere atınız yahut hemen
abdest alınız. Çünkü öfke ateşi şeytandan gelir şeytanın ateşi ise su ile söner.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: En hayırlı insan geç kızan ve tez barışandır
yani tez öfkesini yutan en şerli insanda tez kızan ve öfkesini geç yutandır.
Ebu Hureyre (R.Anh) buyurdu ki: Biz huneyn günü Hz. Peygamberle beraberdik.
Bir adam gayet iyi savaşırdı fakat Allah Resulü buyurdu ki: Kozman
cehennemliktir, bizde hayret ettik. Yahu bu adam nasıl cehennemliktir savaşta
da gayet iyi müşrikleri öldürürdü.
208
Ben geldim dedim Ya Resulallah! Senin cehennemliktir dediğin adam böyle
böyle savaşıyor. Allah Resulü tekrardan bu adam cehennemliktir dedi. Aradan
az zaman geçti kozman bir kılıç darbesi ile yaralandı ve şiddetle bağırmaya
başladı. Kötü sözler söyleyip kılıcını çekti ve kendini öldürdü.
Ben gitti Allah Resulüne durumu anlattım. Dedim Allah Resulü doğru
söylemiştir. Bana dedi git bağır söyle kimse cennete giremez ancak mü’minler
girer. İnsanı sonuna bağlıdır bu çok ibadet yapmaktan ve çok namaz kılmaktan
değil. Siz ona bakın insanın son anı ne ise odur.
Vaciptir ki insan devamlı dua edip Ya Rab! Sen son amelimizi hayırlı ameller yap.
Yardım edip yaptığımız amelleri kendi rızanla kabul et. Bu duayı yapın.
209
Çünkü insanoğlu anasının karnında 40 gün bir damla su olarak kalır. Sonra 40
günde bir parça kan olur. Sonra 40 günde bir parça et olur. 120 günden sonra
bir melek gelir ve alnına bir kelime yazar. Eceli yani yaşantısı bu kadardır diye.
Kısmeti bu kadardır. Cennetlik midir yoksa cehennemlik midir yazılır alnına.
Bazıları dünyaya gelir cennet ehlinin amelini yaparlar sonra dönüş yaparlar kötü
amel işlerler. Son amelleri kötülükle biter son olarak da cehenneme giderler.
Bazıları da dünyaya gelir kötü amel işlerler onlar ile cehennem arasında bir
mesafe kalır sonra dönüş yaparlar cennet ehlinin amellerini yaparlar. Ve
cennete giderler. Bütün ameller sona bağlıdır daima insanlar korku içinde
hareket ederler. Hangi amel ile iman zarar görürse o amellerden kaçınmak
gerekir.
210
Yahya İbni Muaz (R.Anh) buyurdu ki: Biz daima şuurlu olmalıyız ki Allahu Teala
bize imanı nasip etmiştir. Çünkü insanlar daima korku ve ümit içinde olmalıdır.
Alimlerden Kasım Semerkandiye sormuşlar: Hangi amel ile insandan iman çıkar?
Demiş ki: Şu ameller ile insandan iman çıkar. Bir Allahu Tealanın bize verdiği
imana şükretmemekle ikincisi imanı için daima korku içinde olmamak üçüncüsü
ise İslam ehline zarar vermekle gider.
Hasanı Basri bir kitap okudu ki bir adam bin sene cehennem de azap görür
sonra cennete girer. Hasanı Basri Hazretleri buyurdu ki: Keşke ben de onun gibi
olaydım.
Çünkü mühim olan insanın sonudur. Allahu Teala sonumuzu hayır ve kendi
rızasıyla kabul etsin. Şehadet kelimesini söyleyip öyle çeneyi kapatmakla
sonumuzu eylesin.
211
Cami Hakkında
Ebu Hureyre rivayet etti, Hazreti Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Sizden biriniz
camiye girdiğiniz zaman besmele çekip sağ ayağıyla girsin. Caminin içinde
oturmuşlar varsa selam versin yok eğer kimse yok ise yahut namaz kılıyorlarsa
Es Selamu Aleyna ve Ala İbadilih Salihin söylesin sonra zamanı varsa oturmadan
önce iki rekat Teheyyatul Mescit namazını kılsın yahut vakit darsa otursun Allahı
zikretsin. Yahut Hz. Peygambere salavat getirsin işte o zaman caminin hakkını
vermiş olur. Sabretin oğlu (R.Anh) buyurdu ki: Münafıklar camiye girdiği zaman
sanki kuşun kafeste olduğu gibi yan çıkmak ister yan da dünya kelamına başlar.
Halefin oğlu Ayap cami de oturuyordu. Bir oğlu gelip dünya işini söylemek
istedi. O da kalktı dışarıya çıktı sonra yeniden camiye geldi. Ben sordum: Niye
kalkıp dışarı gittin kalıp burada cevabını vereydin. Hayır burası Allah’ın evidir
burada ancak Allah’a zikredilir çünkü ben Allah’ın misafiriyim ancak onunla
meşgul olurum burası dünya kelamının yeri değildir dedi çıkan adam. Hz. Alinin
oğlu Hasan (R.Anh) buyurdu ki: Camiye giren Allahu Tealanın misafiridir.
Camiden çıkıncaya kadar mü’minlerin kalesi üçtür. Bir camiye girdiği zaman
ikincisi Allah’a zikir ettiği zaman üçüncüsü ise Kur’anı Kerimi okuduğu zaman.
212
Feki Ebu Leyse Semerkandi Hazretleri buyurdu ki: Camiye giren kişi caminin şu
yedi hakkına riayet etsin.
Bir camiye girdiği zaman oturan varsa selam versin.
İkincisi vakit varsa iki rekat Tehayyetul Mescit namazını kılsın vakit yoksa oturup
Allah’ı zikretsin veyahut Hz. Peygambere salavat getirsin.
Üçüncüsü hiç dünya kelamını konuşmasın.
Dördüncüsü ise insanların boynuna basıp ileri gitmesin.
Beşincisi namaz kılanların önünden geçmesin.
Altıncısı camide tükürmesin.
Yedincisi ise Allah’ın zikrini yapsın hiç gafil olmasın.
Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: Bir zaman gelecek o zaman insanlar gelip
camide dünya işlerini konuşacaklar. Allahu Teala o işlerini muvaffak ve başarı
etmesin ve onların yanında oturmayın.
Hz. Ali buyurdu ki: İnsanların üzerinden zaman gelecek onların Müslümanlığı
kalmaz ancak isimleri kalır. Camiler yapılır içinde zikir yapılmaz. Harabeler gibi
olur işte o zaman insanları şerli insanlardır. En şerli insanlar da onlardır.

Benzer belgeler