düşünce becerisi ve yeni değerler

Transkript

düşünce becerisi ve yeni değerler
ÖZEL EKİN KOLEJİ
Bilgi Toplumunun Okulu”
ÖZEL EKİN KOLEJİ P.D.R.H. servisinin ayda bir yayınlanan süreli yayınıdır. Yıl: 4 Sayı: 34. KASIM-ARALIK. 2006
DÜŞÜNCE BECERİSİ VE YENİ DEĞERLER
Ben manevi miras olarak hiçbir dogma,hiçbir donmuş ve kalıplaşmış düstur
bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
YAYIN KÜNYESİ
Başka Türlü Bir Şey Benim İstediğim
Ne Ağaca Benzer Ne De Buluta
Burası Gibi Değil Gideceğim Memleket
Denizi Ayrı Deniz Havası Ayrı Hava
Nerde Gördüklerim Nerde O Beklediğim
Rengi Başka Tadı Başka
Bir Başka Yolculuk Dalından Düşmek
Yere
Yaşadığından Uzun
Bir Tatlı Yolculuk Dalından İnmek Yere
Ağacın Yüksekliğince Dalın
Yüksekliğince
Rüzgarda
Ve Bir Yeni Omur Vardığın Çimen
Yeşilliğince...
Başka Türlü Bir Şey Benim İstediğim
Ne Ağaca Benzer Ne De Buluta
Burası Gibi Değil Gideceğim Memleket
Denizi Ayrı Deniz Havası Ayrı Hava
Nerde Gördüklerim Nerde O Beklediğim
Rengi Başka Tadı Başka...
CAN YÜCEL
Sevgili velilerimiz;
EMPATİ adına
PDR YAYINLARI
1
Genel Koordinatör
Behçet YAVUZ
Bilim Kurulu
Yavuz GÜNEŞ
Rezan TURHAN
Selenay AÇIKGÖZ
Düzelti
Gülay ÖKTEM
Aylin KAMA
Eda TİMMES
Dizgi-Tasarım
Murat ÖZKAN
Baskı
Habibe AYDOĞMUŞ
Özel Ekin İlköğretim
Okulu
İZMİR
Tel:02328447475
Fax:02328447484
www.ekin.k12.tr
[email protected]
©İzinsiz
kullanılamaz, kaynak
gösterilerek
alıntı yapılabilir.
İÇERİK
12345-
Düşünme becerisinin günümüzdeki önemi.
Düşünme becerisi
Düşünce üretme süreci
Düşünme becerisi geliştirmede ideal ortam
Yeni değerler
İLGİLİ KAVRAMLAR
Dogma: Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz hakikat olarak
nsan edilmesi
Düstur: Genel kural
Empati: Kişinin kendisini, karşısındakinin yerine koyup olaylara onun açısından bakması ve
hissetmesi çabası.
Hedonist: hayatın amacının zevk üzerine kurulduğuna inanan
nsane.
DÜŞÜNME BECERİSİNİN GÜNÜMÜZDEKİ ÖNEMİ
Düşünme; insanın doğuşu ile başlayan sonraki süreçte doğrudan ya da dolaylı olarak
geliştirilebilen insan özgü niteliktir. İnsanın çoğu zaman yeterince önem vermeden, alışkanlık
üzerine yerine getirdiği düşünme faaliyeti çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Günümüzde en çok
kabul gören tarifi ile düşünme; bir sonuca varmak amacıyla bilgileri, kavramları incelemek,
karşılaştırmak ve aralarında ilişkiler kurarak başka düşünceler üretmek işidir.
Düşünmenin insan hayatındaki önemini bugüne kadar biliyorduk. Peki bugün
düşünmeyi bu kadar önemli ve öncelikli bir ihtiyaç haline getiren şey nedir? Çocuklarımız
hızla değişen dünyada yalnız kendi kültür çevreleri ile değil, medya ve sanal evrenle,
küreselleşen dünya ile çevrelenmiş bulunmaktadırlar. Çocuklar bilgisayar oyunlarının,
programlarının, elektronik oyuncakların, televizyonun kısaca görsel dünyanın çekiciliği ile
kuşatılmış bulunmaktadırlar. Bu durumda veliler ve öğretmenler olarak bizler çocuklarımızın
gelişimde ve hayatında kontrol ve denetim gibi iki önemli görevi yerine getirmekte zorlanmakta
hatta bu dünyanın karşısında çaresiz kalmaktayız. Çözüm olarak çoğu zaman sınır koymayı ya
da yasaklamayı seçtik ancak maalesef bu yöntem aksine sanal dünyanın çekiciliğini arttırdı ve
çocukların ilgisini kamçıladı. Tabii ki ailenin kontrol ve denetim boyutunu ayakta tutmak için
kurallar ve sınırlar koymasının önemi yadsınamaz ama diğer taraftan şu bir gerçektir ki; doğru ya
da yanlış milyarlarca bilginin her an her yerden ulaşılabildiği dünyamızda çocuklarımızı
yasaklarımızla ya da kurallarımızla koruyamayacağız. Çocuklarımızın doğru ve yanlışı ayırt
edebilme yeteneğini geliştirmek, yaşadıkları dünyayı sorgulayan ve sağlıklı değerlendirmeler
yapabilecek bir zihinsel alışkanlık kazandırmak, onları çeşitli etkileri kendi başlarına
değerlendirebilecek biçimde donatmak zorundayız. Bunun yolu ise düşünme becerisi
kazanmaktan geçmektedir. Düşünmek ve kanaat oluşturmak ise bazı ölçütler yani değerler
gerektirir.
DÜŞÜNME BECERİSİ
Düşünme eylemi, düşünen insan, düşünülen dünya ve düşünme içeriği olan bilgi
üçlemesinden gerçekleşir. Bu üçü için de aktif olan öge insandır. İnsan, dünya ve bilgi; bir konu
alanı bilgisi değil, düşünmenin gerçekleştiği bir ilişkiler öbeğidir. Öğrenciye kazandırılacak
becerilerin her bir sonucu bir bilgi olarak değerlendirilebilir. Becerilerin işe konulduğu içerikler ise
dünyanın ortaya koyduğu özne, nesne, olgu, boyut ve koşullardır. Bunların arasında kavramlarla
bağlantıyı kuran ise insandır. İnsanın dünya ile olan ilişkisi “bilmek”, “anlamak” ve “kavramak”
içinse; insan dünya ile ilişkisini bir takım düşünme becerileri ile kurar. İnsan sosyo-psikolojik bir
varlık olduğundan, düşünme eylemini ve davranışını çoklu neden-sonuç ilişkisi içinde
değerlendirmek gerekmektedir. İnsan dünya ile bağlantısını “karar verme”, “değerlendirme”,
“yargılama” yetileri ile kurar. Kültürel, tarihsel ve toplumsal olan insanın dünya ile bağının
kuruluşunda en önemli unsur değerlerdir.
Değer, beceri ve kavramların işe koşulması Sokrat’ın “Kendini Bil” arayışının bir
cevabıdır. Bu arayış eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme ve özenli düşünme becerileri ile
temellendirilmiştir. Bu üç beceri eş zamanlı ve birbirini tamamlayarak gerçekleşmektedir.
1-ELEŞTİREL DÜŞÜNME: Sorgulamanın her sonucu bir karar, bir yargılamadır. Yargıda
bulunma, karar verme eleştirel düşünmenin temel özelliğidir. Eleştirel düşünme sadece bir
yöntem ya da süreç değil aynı zamanda bir sonuç çıkarma çabasıdır. Eleştirel düşünmenin
yabancı literatürdeki karşılığı olan “critical thinking”, ölçüt (criteria) ile ilişkilidir. Bu bağlamda
yargıda bulunma ve karar verme ile ölçüt arasında önemli ve anlamlı bir ilişki olduğunun fark
edilmesi gerekir. Ölçüt ile ilgili iki temel durum bulunmaktadır. Ölçüt oluşturmak ve kullanmak;
savunabilirliği, temellendirmeyi ve inandırıcılığı arttırır.
Düşünme şeklimiz günlük hayatımızda genellikle eleştirel değildir. Bundan dolayı
düşüncelerimiz ortamdan ortama, konuya duyulan ilgiye hatta doğruluk, geçerlik, imkanlara göre
hatalı olabilir. Eleştirel düşünme kendi düşüncelerimiz üzerine de düşünmemizi sağlar.
Sorgulamanın en karakteristik özelliklerinden birisi de kişinin kendi hatalarını yine kendi
yöntemleriyle düzeltmesidir.
2-YARATICI DÜŞÜNME: Sorgulama merakla başlar. Merak yaratıcı düşünme için vazgeçilmez
bir durumdur. Çünkü sorgulamayı tetikler. İnsanlar genellikle dış dünyaya merak, şaşkınlık ve
hayret içindedirler. Bu durum dış dünyadan insan doğasına kaydıkça yaratıcı düşünme gelişir.
Çünkü dış dünya ile insan doğası arasındaki bağlantı düşünme ile kurulur. İcat ve buluşlar
bunun kanıtıdır. Yaratıcı düşünme becerisi ile düşünce durağanlıktan ve sabitlikten kurtularak,
dinamik ve verimsel bir hal alacaktır. Bu açıdan bakıldığında genellemeler; genişleme ve
büyümelerdir. Düşünmenin genişlemesinden kasıt verilenin ötesine geçmektir. Yaratıcı düşünme
sadece düşünme boyutunda değil ifade boyutunda da ele alınmalıdır. Bu durum aynı zamanda
anlatıma katkı sağlamaktadır.
Kimi zaman akıl ve mantık dışı görünen durumlar orijinalliğin belirtileridir. Bunların ortaya
çıkmasında serbestlik ve bağımsızlık önemli değerlerdir. Böyle düşünen bireylerin paniğe
kapılmadıkları, soru sormaya daha eğilimli oldukları görülür.
3-ÖZENLİ DÜŞÜNME: İnsan için her durumun bir önemi ve değeri vardır. Bu önem ve
göstermesi beklenir. Çoğu zaman bir şeye gösterdiğimiz ilginin düzeyi onun bizim için önemi ile
ilişkilidir. Özenli düşünme, bu açıdan bakıldığında çift taraflı bir anlam içerir. Bir taraftan
düşünülen konuya ilgi gösterilmesi, diğer taraftan düşünme ve ifade etme üzerine dikkat edilerek
en azından orta düzeyde bir kaygı duyulması anlamına gelir. Özenli düşünme mantık ve
duyguları gerekli durumlarda birbirinden ayırt etmemizi sağlar. Bu durum özellikle
düşüncelerimizin kendimize ya da topluma etkisi açısından önemlidir. Duygularımızı
dengelemeyi öğrendiğimiz ölçüde sosyal davranışlarımızı dengeleyebiliriz. Özenli düşünme
eylemlerin etkileri ve sebepleri ele alındığında empati kurmayı da içerir.
DÜŞÜNCE ÜRETME SÜRECİ
Düşünceler, özellikle farklı ve yaratıcı düşünceler bir anda ortaya çıkmazlar. Onlar belirli
bir sürecin tamamlanması veya olgunlaşması ile ortaya çıkarlar ve belirli aşamalardan geçerler.
Bunlar;
1. Hazırlık,
2. Kuluçka,
3. Düşüncenin doğması,
4. Düşüncenin gelişmesidir.
1. HAZIRLIK; Beynimizin konu üzerine odaklaşmasıyla başlar. Beynimiz konu ile ilgili
kayıtları değerlendirir, bilgi toplar, bunları amaca uygun biçimde düzenler.
2. KULUÇKA; Kuluçka evresi genelde zorunluluktan kaynaklanır. Çoğu zaman başka
işlerle de uğraşmak çalışmaya ara vermek durumunda bırakır bizi. Bu ara verme
dönemi düşünceyi yeniden değerlendirme ve farklı boyutlarından bakma olanağını
sağlayabilir.
3. DÜŞÜNCENİN DOĞMASI; Beyin konuyu düşünürken farklı boyutları yakalar,
bağlantıları kurar. Artık bütün taşlar yerine oturmuştur. Pek çok sorunun yanıtı
bulunmuştur.
4. DÜŞÜNCENİN GELİŞMESİ; Tüm taşlar yerine otursa da arananlar bulunsa da birçok
zayıf noktalar bulunabilir ve bunlar yanıt bekleyebilir. İşte bu durum düşüncenin
gelişmesinin ip uçarlıdır.
DÜŞÜNME BECERİSİ GELİŞTİRMEDE İDEAL ORTAM
•
•
•
•
•
•
•
•
Kesintisiz sorgulamanın gerçekleştiği,
Diğerlerinin saygıyla dinlenildiği,
Yeni düşünme biçim ve yollarının açık olduğu,
Kendi düşüncelerini oluştururken başkalarının düşüncelerini de dikkate aldığı,
Varsayım belirlenmesi ve sonuca ulaşmada herkesin imkân, bilgi ve yetenekleri
doğrultusunda birbirini desteklediği,
Kendisinin ve diğer kişilerin ifadelerinin anlamlandırıldığı,
Grupla hareket ederken bağımsızlığın göz ardı edilmediği,
Tarafsızlığın yitirilmediği, samimi ve içten ilişkilerin kurulduğu bir ortam hazırlandığında
ve yaşatıldığında sorgulama topluluğunun varlığından söz edebiliriz.
YENİ DEĞERLER
Değerler, inançlardır. Ancak tümüyle nesnel, duygulardan arındırılmış fikir niteliği
taşımazlar; etkinlik kazandıklarında duygularla içi içe geçerler. Değerler bireyin amaçlarıyla ve
bu amaçlara ulaşmada etkili olan davranış biçimleriyle (hak bilirlik, yardım severlik gibi)
ilişkilerdir. Değerler, özgül eylem ve durumların üzerindedir. Örneğin, itaatkârlık değeri, işte ya
da okulda, aileyle, arkadaşlarla ya da tanımadığımız kişilerle olan ilişkilerimizin tümünde
geçerlidir. Değerler, davranışların, insanların ve olayların seçilmesini ya da değişimini
yönlendiren standartlar olarak işlev görürler.
Bu noktalara ek olarak, değerlerin değişime açık yapılar olduklarını belirtmek gerekir;
özellikle de, zaman içinde ortaya çıkan gereksinmeleri karşılamak için değer önceliklerinde
değişiklikler olabilir.
Geleneksel Değerler
•
Bilgi kesindir: Bilimsel doğrular tek ve mutlak doğrulardır, tartışılmazlar. Bilimsel bilginin,
içinde üretildiği toplumun inanç ve değerleriyle ilişkisi yoktur.
•
Eğitim, öğrencilere bilgi yüklemek için verilir: Geleneksel anlayışa göre bilginin eğitimde
kullanılış amacı, bilginin öğrencilerin zihninde depolanmasını sağlamaktır.
•
Bilgi, gelecekte kullanmak için edinilir: Bilgilendirmenin amacı öğrenciyi gelecekteki
yaşantısına hazırlamaktır. Okulda aldığı bilginin öğrenciye ömür boyu yol göstereceği kabul edilir.
• Bilgilenme bilginin aktarılmasıyla gerçekleşir: Pozitivist anlayışta bilgi sürekli ve kesintisiz
bir seyir takip ederek ulaştığı en son noktaya gelmiştir. Farklı bilimsel bilgilerin varlığı kabul
edilmediğinden, bilimsel bilgiler arasında bir tercih yapma söz konusu değildir.
Yeni Değerler
•
Bilimsel bilgi geçicidir: Bilimsel doğrular ve yargılar mutlak değildir. Bilimsel bilgi hem tür,
hem en son ulaştığı nokta olarak mümkün olanlardan sadece bir tanesidir. Bilimsel bilginin değeri
sadece kullanılan bilimsel yönteme değil, bilimin içinde yapıldığı toplumun ve tarihin koşullarına da
bağlıdır.
•
Eğitim derin anlamalar sağlamalıdır: Öğrencinin bir çok bilgiyi ezberleyerek zihninde
depolaması yerine, daha az konuda fakat derinliğine çalışması, sınırlı sayıda konunun özünü
kavraması istenmektedir.
•
Bilgi, yeni bilgi üretmek için edinilir: Yeni anlayış öğrencinin bilgilenmesini değil, bilgi
üretme kapasitesine ulaşmasını vurgulamaktadır. Öğrencinin aldığı bilgiyi kendince yorumlaması,
anlamlandırması beklenmektedir (Yapısalcılı bir yaklaşım).
•
Bilgi toplumu: Bilgi toplumu, bilginin gerçek sermaye ve zenginlik yaratan baslıca kaynak
hâline geldiği bir toplumdur.
•
Endüstriyel malın yerini gerçek sermaye ve zenginlik yaratan bilgi almaktadır.
•
Bedenen çalışmadan çok zihin gücüyle çalışma ortaya çıkmaktadır.
•
Disiplinli çalışma giderek ortadan kalkmaktadır.
•
İnsan gücü hâlâ önemli bir değer olmakla birlikte rekabette üstünlük sağlanmak isteniyorsa
teknoloji üretebilir hâle gelmek gerekmektedir.
•
Bilgi isi yapan insan kendini ifade edebilen, duygularını ortaya koyabilen, böylece yaratıcılığını
ortaya çıkaran bir insan olmak zorundadır.
•
Hedonist bireyler modern toplumun pürütan bireylerinin yerini almaktadır.
•
Çalışma ortamı işyerinden eve kaymaktadır.
•
Bilgi toplumu belirsizliğin, buna bağlı olarak kaygının yüksek olduğu bir toplum
görünümündedir.
•
Medya bilgi toplumunun yeni trend belirleyicilerinden biridir ve toplum medyanın güçlü
etkisi altındadır.
•
Bilgi toplumu bireylerin paylaşıldıkça artan bilginin gücü ve üstünlüğünü kabul ettiği ve
aktif olarak kullandığı bir yasam biçimidir.
SONUÇ
Örnek: Ülkenin birinde bir kolejin tuvaletinde uyuşturucu madde kullanan ve bunu
yaparken özendirici derecede eğlendiği apaçık ortada olan çocukların kendi görüntülerini
kamerayla kaydedip internette yayınladığını öğrenen bir ailemiz var. Bu ailemizin 13 yaşındaki
oğlu kendi odasında özel bilgisayar ve internet bağlantısı kullanmaktadır. Anne ve baba bu
haber karşısında ne yapacağını bilememekte, interneti kapatmayı düşünmektedir. Bir gün
yemekten sonra baba, oğlunu, internetin başından kaldırmak için onu salona her zamanki gibi
sohbet etmeye çağırmıştır. Ama o sırada açık olan televizyonun kanallarından birinde değil
hemen hemen hepsinde ibret veren kolejde uyuşturucu madde denemeleri anlamayanlar için
altyazılı olarak tekrar tekrar verilmektedir. Anne ve baba panik olmuştur ve kanal değiştirmenin
fayda etmemesi üzerine ancak televizyonu kapatabilmişlerdir. Bunun üzerine çocuk şöyle bir
yorumda bulunmuştur; “Ben bu görüntüleri internette görmüştüm. Bile bile kendilerine neden
zarar veriyorlar anlayamadım. Biz kameramızla hep ailemizin güzel anlarını çekiyoruz galiba
onlar da bu anlarını güzel buluyorlardı ama eminim şimdi kendileri pişman, aileleri de üzgündür.
” Ailenin gözden kaçırdığı iki şey vardı; birincisi, çocuklarını teknolojiden sakınarak
koruyamayacaklarıdır. İkincisi ise ailemiz zaten çocuklarını onun sözüne değer verip onunla
konuşarak, onu olduğu gibi kabul edip koşulsuz severek, onu vazgeçilmez değerlerin içinde
büyüterek korumuşlardı. Değerleri oturmuş ve düşünme becerisi gelişmiş bir birey kendini
koruyabilen ve yanlıştan sakınabilen bir bireydir. Ve bu koruma dıştan sağlanan korumanın
aksine insanın ömrünce sürecektir.
TELEFONLA İLETİNİZ. İŞBİRLİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
[email protected], [email protected], [email protected],
[email protected]
AYIN ÖNERİLERİ
OKUYABİLİRSİNİZ
İZLEYEBİLİRSİNİZ
DİNLEYEBİLİRSİNİZ
KAYNAKÇA
Yüksel Özden, Egitimde Yeni Degerler. Pegem Yayıncılık. Ankara, 2002, s.16.
MEB, Değişen Değerler Ve Eğitim, Milli Eğitim Dergisi, Sayı: 161, 2004
GELECEK SAYIMIZIN KONUSU

Benzer belgeler