SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ`NİN BİTİRİLMESİ
Transkript
SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ`NİN BİTİRİLMESİ
SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Siyonist Yahudi Liderlerinin hedef ülkeleri zayıflatmada kullandıkları sinsi yöntemleri içeren 24 maddeden oluşan “Siyon Protokollerinin” Ortadoğu'da ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunların algılanabilmesi açısından en önemli olan dokuz maddesinin özetleri aşağıda verilmiştir: Protokol 1 Bir devlet, ya ekonomik ve sosyal çöküntü sonucu kendi haliyle (gerileyiş ve zafiyetiyle), ya da iç ahenksizliğinin dış müdahaleyi getirmesiyle yıkılıverir. Biz (Yahudiler) ikisine de muktediriz. Paranın hakimiyeti devletin her dalına erişir ve ister istemez onu ele geçirecektir. Siyasilerin ahlak ve maneviyatla ilgisi kesilmelidir. Ahlakla ve vicdanla yöneten bir yönetici, bizim açımızdan yetenekli bir siyasi değildir ve saf dışı edilmelidir. Yönetmek isteyen kişi sahtekâr olmalıdır ve kandırma yöntemlerini bilmelidir. Dürüstlük ve samimiyet gibi mali ve insani meziyetler, bizim nazarımızda siyasiler için birer kusur kabul edilir. Çünkü bunlar bizim dünya hakimiyeti amacımıza engel olacağından böylesi idareciler tahtından diğer tüm düşmanlardan daha öncelikli ve etkili şekilde indirilmelidir. Goyim halkları (Siyonist Yahudiler ve İsrail dışındaki hayvan sürüsü topluluklar) alkollü içkilerle sarhoş edilmeli, onların gençliği şehvet ve eğlenceyle aptal hale getirilmelidir. Sonuca iyice ulaşmak için “şeytanlık” tek yöntemdir. Bu yüzden bize hizmet ettikleri sürece yalanı, rüşveti ve hainliği serbest hale getirmelidir. Zaferimizi bize hizmet edecek insanların zaaflarından, onları parasal ihtiyaçlarından faydalanarak sağlamamız gerekir. Protokol 2 Devletlerin ellerinde, bugün insanların düşüncelerine yön veren en büyük güç basındır. Ancak Goyim devletler bunu nasıl kullanabileceklerinin farkına ve şuuruna varmamıştır. Bu yüzden basın artık elimizde bulunmaktadır. Kendimiz gölgedeyken nüfuz kurmamızı (ve dünyadaki gizli iktidarımızı) basına ve medyaya borçluyuz. Bu fırsatı bize sunduğu için Yahudi tanrısına şükranlar sunulmalıdır... (Metal fırtına kitabı, Kurtlar vadisi Irak filmi vb… yazılı ve görsel medyada yer alan ABD ve İsrail yanlısı yazı, kitap, film ve tartışma programları). 1 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Protokol 3 Bize has tüm gizli yeraltı yöntemlerini ve araçlarını kullanarak; elimizdeki basın ve medyadan da yararlanarak Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki tüm ülkelerinde yığınla insani sokaklara dökecek evrensel ekonomik krizler tetiklenmelidir. Böylece kitleler çılgına dönmüş şekilde birbirlerinin kanını dökecekler ve mallarını yağma edeceklerdir. Ama bizimkilere asla zarar vermeyeceklerdir. Çünkü saldırı anı bize söylenecek ve kendimiz korumak için önlemler alabileceğiz. Öfke, kitleleri birer hayvana çevirecek (Şuursuz sağ-sol kavgaları ve kamplaşmalar körüklenecek) Bu hayvanlar yeterince kan içtikten sonra uykularına geri dönecekler ve öyle zamanlarda kolaylıkla yeniden zincire vurulabileceklerdir. Protokol 5 Goyimlerin (Yahudiler dışındaki insan sanılan tüm hayvan sürülerinin) eğitimini öyle yönlendirmeliyiz ki, ne zaman milli heves ve heyecan gerektiren bir işe kalkışmak isteseler ellerini umutsuz bir acziyetle indirmek zorunda kalsınlar. Tüm bu yollarda Goyimi öylesine yıpratacağız ki kan dökmeden tüm devlet güçlerini dünyadan silebileceğimiz ve bir üst devlet kurabileceğimiz ortamı bize vermek için kendileri yalvaracaklar. Bu günkü yöneticilerin yerine “üst devlet” yetkili şeytani karar mekanizmaları oluşturulacak. (BM, NATO, AB ve Küresellik gibi) Protokol 7 Emrimizdeki Goyim hükümetlerini demokrasi gereği imiş ve bir halk fikriymiş gibi takdim ve takdir etmeliyiz. Birkaç önemsiz makam dışında, tüm askeri ve sivil bürokratları; tamamen elimizde olan Mason Locaları o büyük güç (basın) ile tarafımızdan gizlice hazırlanmış planımız doğrultusuna çekmeliyiz. Avrupa’daki Goyim devletlerini kontrol altına almak için bunlardan bazılarına ibret için gücümüzü terörist saldırılarla göstereceğiz. (Örneğin: Türkiye’deki HSBC Bank, İngiliz Konsolosluğu ve sinagog eylemleri, İspanya’daki tren infilakı) Protokol 8 2 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Düşmanlarımızın bize karşı kullanması muhtemel tüm silahlara sahip olunmalıdır... İsrail, yönetimimiz; kendini tampon devletler, uluslar arası kurumlar ve özel okullarda üst düzey eğitimden geçmiş insanlarla sarmalı ve sağlama almalıdır. Goyim yöneticileri ise; kâğıtları okumadan imzalayacak; makam ve menfaat hırsıyla bize hizmet sunacaklardır. (Masonluk ve benzeri kurumlarımız eliyle) Protokol 13 Günlük ekmek ihtiyacı ve zaruri harcamaları (vazgeçilmez sanılan hayat standartları) Goyimleri (İsrail dışındaki tüm milletleri) ses çıkarmamaya ve aciz hizmetkârımız olmaya zorlayacaktır. Basın dikkatleri daima başka yönlere çekmeye çalışacak, gerçek sorunları ve sorumluları unutturacaktır. Tartıştıkları konu hakkında bile en ufak bir fikri olmayan beyinsizler, kendilerini balıklama bu suni sorunların ortasına atacaktır. Suni gündemler ve TV dizileriyle toplum oyalanacaktır. Protokol 15 Dünyanın her ülkesinde hür Mason localarını kurup çoğaltacağız. Tüm bu locaların Mason yönetimini perdelemek için; bunları hayır ve hizmet kurumu gibi sunacağız ve buna müsait dini ve ilmi şahsiyetler bulup kullanacağız. Bu localarda tüm devrimci ve liberal üyeleri, solcu, sağcı, din istismarcısı kişileri toplayacağız. En gizli siyasi oyunları sadece biz tespit edip günü gününe uygulayacağız. İsrail kralı, kutsal kafasına; Avrupa tarafından teklif edilen tacı taktığı zaman, işte dünyanın hakimi olacağız!.. Protokol 23 Halkların itaate alıştırılması, siyonizme ve güdümündeki süper güçlere teslimiyete yanaşmaları için gurur kırma alıştırmaları lazımdır. (Örnekler: Muavenet zırhlısının vurulması, Süleymaniye çuval olayı) 3 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Açıklama: Siyon protokolleri ile, Yahudilerin Bilderberg Grubu CFR ve Trilateral Komisyon üzerindeki etkileri açıklık kazanmakta ve Siyonistlerin gerek ABD politikalarında, gerekse dünya yönetiminde sahip oldukları büyük güç daha iyi anlaşılmaktadır. Düşündüren dostluk! Kıbrıs Rum kesimiyle kucaklaşan Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas'ın Temmuz-2009 tarihindeki Ankara ziyareti, yılbaşındaki Gazze saldırısı ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Davos’taki 'One minute' çıkışı yüzünden Türkiye-İsrail ilişkilerinin aldığı derin yaraların tümden kapatılmasına yaramıştı. Şöyle ki; o sırada AB Dış Politika Şefi Javier Solana, “İsraillilerle Filistinliler yeni müzakere sürecinde kendi aralarında anlaşma sağlayamazlarsa, BM Güvenlik Konseyi'nin tek taraflı bir karar kabul ederek Filistin devletini tanıması ve böylece çözüm için baskı oluşturması önerisi” yapmıştı. İşte Abbas'ı ağırlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Solana'nın bu önerisine tıpkı İsrailliler gibi karşı çıkmıştı. Doğrusu Solana'nın önerisi son derece 'sıra dışı' bir çıkış olarak nitelendirilmeli. Oysa Gül'ün çıkışını da tersinden 'sıra dışı' kabul etmek lazımdı. İsrail'in aşırı Siyonist Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Solana'nın önerisine derhal sert tepki göstermesi dikkatlerden kaçmamıştı. Gelecekteki olası baskılara karşı tavırlarını hemen ortaya koymuşlardı. Eh, Gül'ün de öneriyi dolaylı yoldan reddetmesi, muhtemelen İsrailliler tarafından 'eski iyi dost' Türkiye'nin bölgede “dengeli politikalara!” döndüğünün işareti olarak algılanmıştı. Türkiye’yi basit bir insansız uçak bile yapamayacak kadar kimler aciz bırakmıştı? Yıllardır Türkiye'de insanlar "Neden biz uçak yapamıyoruz? Neden silah alırken ABD ve İsrail'e milyarlarca dolar ödüyoruz? Neden yerli bir markamız yok?" sorularını sorup duruyor... Zira özellikle savunma sektöründe, milyarlarca dolar paralar ödeniyor. Hem kaynaklarımız tükeniyor, hem de savunma sanayimiz tamamen dışa bağımlı hale geliyor. Bu bağımlılıktandır ki, Kıbrıs Barış Harekâtı'nda olduğu gibi NATO müttefikimiz(!) 4 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Amerika, anında bize "Silahlarımı kullanamazsın!" ambargosunu koyabiliyor. Maalesef, Türkiye, NATO üyeliği ile Amerika'nın, üyelik başvurusu süreci dolayısıyla da Avrupa’nın yörüngesinden çıkamıyor. 72 milyonluk, dünyanın en stratejik konuma sahip Türkiye'nin, büyük devlet olmasının önüne geçmek için sanki sürekli set çekiliyor... Büyük devlet olmak bir yana, ciddi devlet olma konumumuz bile tehlikeye atılıyor. Hava savunma ve saldırı alanında tamamen dışa bağımlı bir ülke konumuna düşmemiz milli onurumuza dokunuyor. Daha 1930'larda başlayan havacılık sanayi girişimlerimiz kimler tarafından akamete uğramış? Bu sorunun yanıtı özenle gizleniyor. 72 milyonluk Türkiye, 4 milyonluk İsrail’e muhtaç ve mahkûm bırakılmıştı! Kendi uçaklarını üreten bir ülke yerine bugün havacılık konusunda yerlerde sürünen bir duruma düşmemiz, yüzümüzü kızartıyor. Türkiye'nin şu anda satın aldığı uçak, helikopter vb. silahlara o kadar çok parası gidiyor ki, bu silahların yedek parçaları dahi, uluslararası siyasette bir pazarlık unsuru haline gelebiliyor. Bugün, dünyanın birçok ülkesinden çok önce başladığımız uçak sanayimiz, bilinmeyen "nedenlerle" köstekleniyor. Çölün ortasında işgal ettiği topraklardaki Filistinlilere soykırım uygulayarak dünya ile alay eden 3 milyonu Arap 7 milyon nüfuslu İsrail bile askeri teknolojide bize birçok silah ve uçak satarak milyarlarca dolarımızı alıyor. Ve bu paralarla geliştirdiği fosfor bombalarını Filistinli kardeşlerimizin üzerine yağdırıyor. Ve şimdi daha iyi anlaşılıyor. Erbakan Hoca’nın Ağır Sanayi hamlesinden ve Adil Düzen girişimlerinden Siyonist ve emperyalist çevreler ve yerli işbirlikçi hainler, neden bu denli rahatsız oluyor? 1926'da Türkiye uçak üretmeye başlamıştı! Cumhuriyet'in ilanından 16 ay sonra, 16 Şubat 1925'te Türk Tayyare Cemiyeti kurulması anlamlıydı. 1926 yılında Alman Junkers Fabrikasıyla işbirliğine gidilerek Kayseri Uçak Fabrikası kurulmuş ve aynı yıl Alman Junkers lisansıyla A-19 ve A-20 uçakları üretilmeye başlanmıştı. Fabrika, 1929 yılında Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı. 1935'te alınan Genel Kurul kararıyla ismi "Türk Hava Kurumu"na dönüştürülen Cemiyet, halktan topladığı bağışlarla on yılda 351 uçak satın alarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağışladı. 1931 yılında da, Pilot Vecihi Hürkuş, kendi atölyesinde ürettiği uçakla ufak bir Türkiye turu gerçekleştirmeyi başardı. 1932 yılında Cemiyet'in yurt dışında eğitim gören mühendisi Selahattin Reşit Bey ve ekibi motor ve pervanesi dışında tüm parçaları Türk malı olan ilk "millî" tipteki uçağın (MMV-1) prototipini yapmıştı. 1940 yılında ise Akköprü'deki fabrikada, İngiliz Miles Magister eğitim uçaklarının seri 5 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 montajına başlanmıştı. 1941 yılında Etimesgut Uçak Fabrikası açılmıştı. 1944'te bu fabrikada Magister uçaklarının yanı sıra, THK-1, 3, 4, 7, 9, 13 planörleri ile THK-2, 5 ve 10 tiplerinde eğitim, sağlık ve nakliye uçakları üretilmiş, hatta Polonya'ya uçak satılmıştı. Şimdi soralım: Biz uçak üretip satarken henüz kurulmamış bile olan İsrail’e, bugün bağımlı hale gelmemizin asıl sorumluları, Atatürk’ten sonra Türkiye’yi Batıya yamamaya çalışan ve maalesef başaran sağcı ve solcu taklitçilerin ve mason-hain işbirlikçilerin farkına ne zaman varılacaktı? “İsrail ile ortaklıklarımız!” yüz kızartıcıydı Türkiye ile İsrail arasında halen devam eden onlarca, savunma anlaşması, milyarlarca dolarlık ihale bağlantıları, istihbarat anlaşmaları, gizli operasyon ve ortak tatbikat anlaşmaları var. İşte bunlardan bazıları: - Ortak füze kalkanı projesi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yerleştirilen füze sistemleri Arrov füzelerinin ortak üretimi "Green Pine" (Yeşil Çam) radar sistemi Tanksavar füzeleri İnsansız uçak ihtiyacının İsrail’den temini Türk F-16'ları için havadan karaya Popeye füzelerin istenmesi Türk M-60 tankları için modernizasyon paketleri Sınırlarda kurulan İsrail elektronik dinleme merkezleri. Konya Ovası'nda İsrail pilotlarının eğitimi. İran, radara yakalanmayan uçak yapmıştı Türkiye, İsrail'den insansız casus uçak adı verilen Heron satın alırken, 30 yıldır ambargo altında olan İran, uzaya uydu fırlattıktan sonra geçtiğimiz aylar hiçbir radara yakalanmayan casus uçak ürettiğini açıklamıştı. Nükleer enerji programı nedeniyle ABD ve İsrail tarafından sürekli vurulmakla tehdit edilen İran, uydu ve uzun menzilli füze çalışmalarının ardından düşman radarlarına yakalanmayan bir savaş uçağı üretmeyi başarmıştı. Bu yıl içinde seri üretimine başlanacağı açıklanan casus uçakların hiçbir radara yakalanmadığı ve İranlı bilim adamları tarafından üretildiği vurgulanmıştı. Niçin milli sanayimiz kurulamamıştı? 6 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 "Türkiye'de niçin millî bir uçak sanayi kurulmadı?" sorusunu cevabını ta İnönü'nün Başkanlığındaki CHP iktidarından araştırmak lazımdı: Kimlerin, hangi ülkelerin hatırına uçak sanayimizi engellediği hâlâ karanlıktaydı. Kamuoyu artık dışa bağımlılıktan kurtulup kendi savunma sanayimizin kurulmasını istemekte haklıydı. TSK'nın ihtiyacı olan teçhizatı da yerli mühendislerimiz ve işçilerimiz alınlarının akıyla yapabilir durumdaydı. Konunun uzmanları, TSK'nın bu işleri kendi ihale etmeyip İTÜ, TÜBİTAK, TAİ ve ASELSAN gibi kurumlar üzerinden yaptırmasının da Türkiye'nin çıkarlarına uygun olacağı görüşünü hatırlatmıştı. İsrail’in Heron uçakları, hatalı çıkmıştı Türkiye'nin İsrail'den alacağı İnsansız Hava Araçları Heronlar'ın hatalı olduğu ortaya çıkmıştı. Aylar önce de aynı olay tekrarlanmış ve Heronların hatalı olduğu Türk basınında yazılmıştı. Geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye teslim edilen 3 Heron'un Batman'da gerçekleştirilen testlerinde irtifa ve görüntülemelerinin çok kötü olduğu anlaşılmış ve kırık not almıştı. İsrail'in 2008 Mayıs ayında teslim etmesi gereken 10 adet Heron'dan sadece 3'ünü teslim ettiği, 2008 Kasım ayında Batman'da yapılan testlerde de Heronlar sakattı. 'Heron'ların üzerine Aselsan'ın ürettiği Aselflir termal görüntüleme sisteminin entegre edilmesi üzerine sorun çıkartmıştı. En az 30 bin fite çıkması gereken uçakların 24 bin fitte kaldıklarının, 24 saat uçamadıkları ve alınan görüntülerin de net olmadığının farkına varılmıştı. ABD istemese uçaklarımız hedeflerini vuramayacaktı! Türkiye, ABD'nin de aralarında bulunduğu dokuz ülkenin ortaklaşa üretecekleri F-35 saldırı uçakları projesi içerisinde yer almıştı. Ancak bu uçaklar bizim istediğimiz hiçbir hedefe saldıramayacaktı. Türk pilotlarının kullanacağı ve hedefe yaklaştıracağı uçaklar, istediği hedefi vuramayacaktı. Çünkü uçağın ana beynini oluşturan yazılım buna engel çıkaracaktı. Uçaklar ancak ABD'nin belirlediği hedefleri vurabilecek şekilde kontrol altına alınmıştı. Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan: Uçak fabrikası mobilya atölyesi yapıldı! "Sene 1939, harp çıkmış, dışarıdan bir şey ithal etmek imkânı kalmamıştı. İşte ilk defa o zaman yeniden bizde makina imalâtı mecburen başlamıştır. Bu devrede Türkiye'de uçak bile 7 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 yapılmıştır. Ankara'da bir uçak fabrikası kurulmuş ve uçak üretmeyi başarmıştı. Ve bu uçaklardan 4 tanesi Danimarka'ya bile satıldı. Fakat maalesef o harp içerisindeki zihniyet öyleydi ki, bizim kendi ordumuzun talim uçakları bile kendi fabrikamıza sipariş verilmeyip dışarıdan alındı. Birtakım komisyoncuların tesiriyle, onlar dahi dış ülkelere sipariş ısmarlandı. Uçak yapmış olan bu fabrika bugün maalesef mobilya fabrikası olarak çalışmaktaydı. Masa, sandalye yapılmaktaydı. Ama ne vakit ki, ikinci Cihan Harbinden sonra dış yardımlar gelmeye başladı, bizdeki imalâtçı sanayi yine durdurulup, Türkiye dışa bağımlı hale taşınmıştı." (Erbakan'ın, 1973 yılında Millî Gazete gecesinde verdiği konferanstan.) Mustafa Kemal Atatürk: Güçlü bir hava ordusuna ihtiyacımız vardır! İslam Aleminin göbeğinde ve Filistin toprakları üzerinde, Bir Siyonist Yahudi Devleti kurulması hesap ve hazırlıklarını fark eden Mustafa Kemal, 1935 tarihli “Hakimiyeti Milliye” gazetesine verdiği demecinde: “Hz. Peygamberimizin Miraca çıktığı ve Dinimizce kutsal sayıldığı Kudüs ve çevresinin bir Yahudi devleti kurulmak üzere işgale kalkışılması durumunda; Türkiye’nin İslam Dünyasını da yanına alarak, gerekirse askeri müdahaleden bile sakınmayacağını” gayet net ve mert şekilde dosta düşmana ilan etmişti. Şimdi O’na, hiç utanmadan: “Deccal, Süfyan” diyenler, BOP eşbaşkanlığı yaparak, İsrail’in Siyonist hedeflerine hizmet etmekteydi. "Uçak filolarımızı oluşturmak için büyük ulusumuzun yüce duygularını heyecanla anmak borcumdur. Son uluslararası olaylar Türk ulusu için kuvvetli bir hava ordusunun ne denli önemli olduğu konusunda bir kanıt olmalıdır... Havacılarımız, bütün ordu ve donanmamız gibi vatanı korumaya hazır kahramanlardır... Güçlü bir hava ordusu kurma yolunda iyi sonuçlara doğru güvenle yürümekte olduğumuzu belirtirken, hava saldırılarına karşı ulusun hazırlanması konusunda ayrıca ilginizi çekmek isterim.” Bu durum oldukça önemli ve lazımdır” diyen Atatürk, ta o günlerde uçak sanayinin gereğini ve değerini fark edip Milli hedefler göstermişti. (Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin V. Dönem, 2. Yasama yılını açış konuşmalarıMillet Meclisi Tutanak Dergisi d. V, c. 13, sa. 4) 1 Kasım 1935 8 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 Adaleti Savunanlar Derneği Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin: “Teknoloji var, irade yok” İtirafı her şeyi anlatmaktaydı! "İnsansız uçaklar veya çeşitli silahları yapabilecek teknoloji, birkaç gömlek düşük de olsa Türkiye'de vardır. Ancak bu noktada 3 konu çok önemli sayılmaktadır. Öncelikle teknolojiye sahip olacaksınız. Sonra mali kaynak ve bu kaynağı sürdürebilir hale getirmek için pazar bulacaksınız. 60 tane İslam ülkesi bulunmaktadır. Ve hepsinin de bu silahlara ve uçaklara ihtiyaçları vardır. Türkiye'nin İslam ülkelerine açılmasıyla pazar sorunu aşılır. Ve bu konuda ileri teknolojiyi yakalayacak kaynak da sağlanır. Bir silahı üretmek için fabrika yapılabilir, ancak seri üretime geçerek maliyeti düşürmek şarttır. ABD, bizim gibi ülkelere silahı veya uçağı satıyor ama modernizasyonunu İsrail'e yaptırın diyor. Dolayısıyla ABD ve İsrail'e bağımlılık oluşuyor. Ve bu sektörde dehşet paralar dönüyor. İslam ülkeleri ortak hareket ederek silah sanayini geliştirirse, hem bağımlılıktan kurtulacak, hem de kaynaklarını dışarı akıtmamış olacaktır. Bu gerçekleşirse, Irak, Afganistan ve Filistin gibi halkı Müslüman olan ülkelerin işgal edilmesinin önüne geçecek güçlü bir irade de ortaya çıkacaktır." AKP ve Tahribatı: - · Bugün, şeker pancarından fındık üretimine, pamuktan sebze-meyve ekimine kadar ziraatımızın körletilmesi. - · Süt ve besi hayvancılığının bitirilmesi, öyle ki, sığıra değil, domuza teşvik verilmesi - · Tarım arazilerinin çoğu Yahudi ortaklı yabancı firmalara peşkeş çekilmesi - · Cumhuriyet Türkiye’sinin birikimi ve özellikle Erbakan Hoca’nın eserleri olan tüm KİT’lerin ve stratejik müesseselerin özelleştirme kılıfıyla tasfiyesi - · Ve çok derin ve sinsi bir ahlaki ve ailevi dejenerasyonun insafsızca sürdürülmesi Evet bütün bunların hepsi, Siyon protokolleri gereği, AKP eliyle ve demokratikleşme bahanesiyle yürütülmektedir. Bu binlerce hıyanetin bir tanesi bile işbirlikçilerin derbeder olmasına yeterlidir. 9 / 10 SİYON PROTOKOLLERİ TÜRK TARIM VE SANAYİ’NİN BİTİRİLMESİ - Milli Çözüm Dergisi Yazar Osman ERAYDIN 21 Ağustos 2009 10 / 10