Haziran Rotalife Dergi
Transkript
Haziran Rotalife Dergi
Ücretsizdir Sayı Haziran 2014 9 UR 2420 2014 Bölge Konferansı Size Böyle Hazırlandık Rotary’den Haberler Antika Siz Kendi Cebinizle İlgilenin Hoşçakalın ve Teşekkürler 2 Elvan KARAYEL Derya ULUÇ Tufan&Yağmur Karayel Bikrifikir By Foto Özlem Matbaası [email protected] 0212 231 31 81 0532 462 17 19 4 11 12-46 47 48-51 52 53 Katkıda Bulunanlar Haluk Ulusoy Müfit Ülke Mehmet Sabri Görkey Uğurhan Konuk Ozan İnkaya Ali Ersoy Ali Doğan Özcan Albak Nurettin Özdemir Yavuz Gökyıldırım İçindekiler İmtiyaz Sahibi Görsel Yönetmen Editör Grafik Tasarım Yayın Danışmanı Baskı Reklam İletişim Guvernör Mesajı Size Böyle Hazırlandık UR 2420, 2014 Bölge Konferansı Antika Rotary’den Haberler Çocuklarda Sorumluluk Alma Bilinci Siz Kendi Cebinizle İlgilenin 3 Guvernör Haluk ULUSOY Bölge İdare Sekreteri Özcan ALBAK 1.Muzafer MEMİŞ 2.Mustafa DİZDAR 3.Tarkan UĞUR BENLİ 4.Ertan ÖCALAN 5.Kaan KOBAKOĞLU 6.Yasemin OĞUZ 7.Haldun ÖRGÜT 8.Zerrin ASLANER 9.Nezih BAYINDIR 10.Ceylan KAVLAK 11.Hasan AKBAYRAK 12.Ayhan OLGUN 13.Erdal SAMUR 14. Bülent YILMAZ 15.Adil Refik SAYDAM 4 Bölge Saymanı Bölge Komiteler Sekreteri Vakıf Mehmet AYSEL Nuri PEŞKİRCİOĞLU Süleyman GİRİT Halka İlişkiler Murat SEVİNÇ Üyelik Geliştirme Cengiz GÖKHAN Klüp Yönetim Hasan AKBAYRAK Hizmet Komiteleri Cumhur ALP Gençlik Komitesi Mehmet Sabri GÖRKEY bu gerçekten büyük mutluluk. Ayrıca sevinçliyim çünkü bayrağı aynen benim gibi , bizim gibi düşünen ve yaşayan bir dostum alıyor. Sevinçliyim çünkü bende , benden önce görevlerini , Guvernörlüklerini gururla yapmış ve halen hizmetlerin içinde aktif olarak yer alan tüm geçmiş dönem Guvernörlerinin yanındaki yerimi almak üzereyim. Dostlarım , Yüzyılın başında hafıza-i beşerin nisyan ile malul olup olmadığı tartışmaları yapılmıştır. Yani insan hafızası için unutmak, hastalık mıdır değil midir? Unutmanın hastalık olup olmadığını bilemem, ama insanlar için unutmak bir olgudur, bir gerçektir. Bu nedenle dönemimde sizlerin yaptığı bazı hizmetleri bir kez de ben tekrarlamak istiyorum. Değerli Dostlarım , Rotary’de bir dönem daha kapanıyor , bir yıldır kürsülerden hep hizmetleri anlatmak, sizin yaptıklarınızı teminat gösterip yapacaklarınızı anlatmak için konuştum. Ama işte o zaman geldi ve sıra arz-ı veda ya geldi. Duygularımı ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıllarca Rotary çatısı altında hizmet üretmek, topluma faydalı olmak , ülkemizi uluslar arası anlamda temsil etmek , tanıtmak için aynen sizler gibi Rotaryen olmayı bir fırsat saydım. Rotaryen olduğum günden buyana bu yaklaşım ben ve ailem için yaşam biçimi oldu. Rotaryen ken evlendim, davetliler Rotaryen dostlardı , çocuklarım Rotaryenken doğdu tebrik edenler Rotaryendi. Başka türlüsünü bunca yıl sonra hayal bile edemiyorum. Şimdi biraz hüzünlü çokça gururlu bir sevinç içindeyim. Rotary’ye 1 yıl Guvernör olarak eşimle birlikte hizmet verdim. Guvernör olduğum andan itibaren hizmetlerin önderi olma fırsatını yakalamıştım şimdi bu değişiyor, herhalde bu nedenle hüzünlüyüm. Ama bir yandan da sevinçliyim çünkü sağlıkla, onurla, gururla bir dönemin sonuna vardık. Allaha şükrediyorum ki, Rotary’nin bu değerli organizasyonun Guvernörlüğünü’de yaşadık, Bu dönemde, birinci hedefimizi 109 yıldır dünyada , 60 yıldır ülkemizde hizmet etmek için savaşan Rotary ordusunu tekrar motive etmek ve dostluklardan alınan gücü hatırlatmak olarak tespit ettik. Sanırım bunu başardık ; Bölge Kaynaşma Gününe 670 kişi , 29 Ekim Balosuna 420 kişi , Trakya gecesine ise 700 kişi katılarak dostluk özlemini giderdi. Rotarynin gücünü ve büyüklüğünü hissetti. Kulüplerimizin ziyaretlerine bölge görevlileri ile birlikte gittik. Amacımız katıldığımız toplantıların daha çoşkulu geçmesini sağlamak , kulübe verilen önemi göstermekti. Her yerde , Ahde – Vefa çok önemlidir , hizmet edenleri hatırlayın ki yarın sizide hatırlasınlar dedik ve 1954 den güne Guvernörlerimizin hizmetlerini hatırlamak , kulüplerimizi hizmetlerinin hatırlatmak için 2420. Bölge Guvernörler ve kulüpler tarihi kitaplarını bastırdık. POLIO , çocuk felci ile mücadele fonuna katkı verilmesi için hep birlikte büyük çaba gösterdik ve katkılarımızla binlerce çocuğun felç olmasını önledik. Rotary Vakfı’na hizmetlerde kullanılması için her Rotaryen’den günlük bir gazete parası Vakfımıza vermesini rica ettik ve dönem sonunda her Rotaryen’in 100 USD fona ulaşmasını hedefledik. 5 Bizi - bize anlatan , bizi - bizle paylaşan , projelerimizden , hedeflerimizden bahseden , işimizden , hobilerimizden , ailemizden bahseden , bizi , bizim gerçeklerimizle topluma anlatan, ROTALIFE dergisini çıkartmaya başladık. Ayrıca , eşlerimizin çalışmalarından , kermes , defile gibi fon yaratma faaliyetlerinden elde edilen katkılar ile “Çocuk Felci” POLIO kampanyalarına büyük destek verdik. Onlarca Paul Harris Dostu çıkarttık , yeni üyelerle büyüdük onlarca yeni dost kazandık. Binlere okuma yazma öğrettik , okullara onlarca kütüphane hediye ettik , onlarca çocuğumuza bot , anorak hediye ettik. Yüzlerce kitabı “Kitap Kardeşliği” projesi ile dağıttık. Kısacası iyi bir dönem geçirmek ve topluma hizmet etmek için elimizden geleni yaptığımıza inanıyorum. Siz değerli toplum hizmetkarlarına destekleriniz için çok teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlarım, Rotaryenlere dünya toplumu özel önem ve değer vermiştir. Bu nedenle UR dünyada Birleşmiş Milletler tarafından tanınan tek sivil toplum örgütüdür , bu nedenle UR vakfına Polio için yüzlerce milyon dolarlar bağışlanmaktadır. Ama Türk toplumunun verdiği değer maalesef çok fazla değildir bunu hepiniz biliyorsunuz. Lütfen dostlarım bu sizin , bizim motivasyonumuzu kırmasın Rotaryenler örnek insanlardır. Gelişmeyi , toplumların önünde hizmet etmeyi , hizmet ve gelişmişlikte adaleti aramayı , adaletli yaşamların olduğu toplumları oluşturmayı kendisine amaç edinen insanlardır. İşte bu nedenle Rotaryenler özel durumları ve konumları nedeniyle yaşantılarına özen göstermek zorundadırlar. Bu husus bizim felsefemiz olan dörtlü öz denetimle de net olarak tanımlanmıştır. Dostlarım , eğer çağdaş ülkelerin düzeyine yaşamak istiyorsak Rotaryenler olarak, kendimizi yenilemeli, toplumsal , politik , bilimsel ve hukuki gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Hizmet ederken çoşkulu olduğumuz gibi , hizmetlerimiz ve felsefemizi anlatırken de aynı coşkuya sahip olmalıyız. Toplum önderleri olan bizler için başarının yolu ve tek anahtarı budur. 6 Bizi topluma başkalarının anlatması için fırsat vermeyiniz , çünkü onlar , bizi kendi istedikleri gibi anlatırlar. Cumhuriyetimizin ve ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde, ulu önder Atatürk’ün yolunda hizmet ettiğimizi ve edeceğimizi söylemekten çekinmeyiniz. Bu utanılacak bir şey değil tam tersine gurur duyulacak bir olgudur. Dostlarım , bu dönemde yapılan hizmetlerde, aynen geçmiş dönemlerdeki Guvernör eşleri gibi , eşim Şebnem hanımın gerçekten övgüye değer katkıları vardır. O da tüm değerli hanım efendiler gibi isimsiz bir kahramandır , öfkeli olduğum zaman beni sakinleştirmiş , üzgün olduğum zaman beni teselli etmiş, başarılı olduğum zaman alkışlamıştır. Hep yanımda olmuştur. Eğer hafızalarda kalacak bir hizmetimiz varsa bu başarı en büyük destekçim hayat arkadaşım Şebnem hanıma aittir, huzurlarınızda ona bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Kendisine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bölge Sekreterleri , Rtn.Özcan ve Rtn.Nur Albak’a , Rtn.Nuri ve Handan Peşkircioğlu’na , Bölge Saymanı, Rtn.Mehmet ve Sıdıka Aysel’e , Ana Komite Başkanları , Rtn.Mehmet Sabri ve Aylin Görkey’e , Rtn.Murat ve Yasemin Sevinç’e , Rtn.Süleyman ve Oya Girit’e , Rtn. Cumhur ve Hafize Alp’e , Rtn. Cengiz ve Sonya Gökhan’a , Rtn.Hasan ve Rtn.Kazumi Akbayrak’a , Guvernör Yardımcılarımız , Rtn.Muzaffer ve Dilek Memiş’e , Rtn.Mustafa ve Nurhan Dizdar’a , Rtn.Tarkan ve Melike Uğur’a , Rtn.Ertan ve Fatma Öcalan’a , Rtn.Kaan ve Esra Kobakoğlu’na , Rtn. Yasemin ve Rtn.Ömer Oğuz’a , Rtn.Haldun ve Nilgün Örgüt’e , Rtn.Zerrin ve Sinan Aslaner’e , Rtn.Nezih ve Belkız Bayındır’a , Rtn.Ceylan ve Filiz Kavlak’a , Rtn.Ayhan ve Sedef Olgun’a , Rtn.Erdal ve Bircan Samur’a , Rtn.Bülent ve Çiğdem Yılmaz’a , Rtn.Adil Refik ve Rtn.Nuşin Saydam’a , Dostlarımıza , yoldaşlarımıza bizi hep destekledikleri , en kıymetli varlıkları olan zamanlarını topluma hizmet idealinde bizimle birlikte harcadıkları için ayrıca , bir kez daha candan teşekkür ederim. Şükranlarımızı sunarım. Değerli başkanlarımız , bizlerle birlikte yaşamları değiştirme hedefiyle yürüdüğünüz , her buluşmamızda büyük nezaket ve güleryüz gösterdiğiniz , büyük liderlik örnekleri sergileyerek , liderlere liderlik ederek , topluma hizmet için herşeyin önüne Rotary’yi koyduğunuz için , hepinize ayrı ayrı candan teşekkür ederim. Bölgede tüm yıl her zaman güler yüzleri ile bölge ekibinin yanıda olan ofis çalışanlarımıza sonsuz teşekkürler. Sevgili Ferda ve Mukades arkadaşımızda paul harris dostluğu alarak aramıza katıldılar. Onları kutluyoruz. Sevgili Hamide ‘ye de bizlere verdiği hizmetlerden ötürü sonsuz teşekkür ederiz. Sevgili Rotaryenler , dostlarım , Yıllar boyu, uçsuz bucaksız yerlerde bir birine paralel şekilde, bir birine destek olarak uzayan giden rayları düşünün. Daima beraberdirler. Birbirine paralel şekilde, olmayacak yükleri taşırlar. Omuzlarında taşıdıkları yüklerden hiç gocunmazlar, hiç yorulmazlar. Üzerlerinden binlerce, yüz binlerce yolcu, yük, hayal, sevinç, ayrılık, kazanç ve kayıp geçer durur. Her hava şartına birlikte karşı koyarlar. Ama hiç yılmazlar. Sonra bir kavşağa gelirler. İşte bu kavşak onları ayıran kavşaktır. Ne yapsalar bunu engelleyemezler. Bizde şimdi böyle bir kavşaktayız. Her görevin bir başlangıcı bir de sonu var. Bu görevde önemli olan Rotary’nin hizmetlerle damgalanmış gururlu bayrağını bir kademe daha yukarı taşımak ve kumda bir iz bırakabilmektir. Eğer Haluk ve Şebnem Ulusoy olarak sizlerin teveccühüne mahzar olabildiysek, ne mutlu bize. Kusurlarımız olduysa affınıza sığınarak hoşçakalın , sağlıkla , sevgiyle ve mutlulukla kalın diyerek sizlere veda ediyoruz. Hepinizi şahsım ve eşim Şebnem adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Rtn. Haluk Ulusoy & Şebnem UR 2420. Bölge Guvernörü 2013 - 2014 7 Sevgili Dostlarım, Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Vardığın hedef son nokta değildir. O nedenle sadece kısa bir mola verip devam et. Çünkü yol ve yolculuk asla sona ermeyecektir. Bir dönemi daha hep birlikte yaşamları değiştirmeye çalışarak geride bırakıyoruz. Şöyle bir dönemin ilk günlerine dönecek olursak; yaşamları değiştirmek için, eşler olarak neler yapmışız acaba, hep birlikte bir hatırlayalım: -Eşler olmazsa, olmaz dedik kulüplerimizin ve bölgenin her etkinliğinde bizler de bulunduk. -Anıtkabir e gittik. Atamızı ziyaret ettik. -Bölge eşler kaynaşma yemeğimizi 160 kişiyle gerçekleştirdik. Buradan sizlerin katkılarıyla elde ettiğimiz gelir ile Ataşehir Rotary lisesinin Atatürk büstü ve kitaplığını yaptık. -Cumhuriyetimizi coşkuyla kutladık. -Çocuk felci yararına defileler yaptık. -Kitap kardeşliği kapsamında binlerce kitap dağıttık. -670 kişi ile Rotary ailesi pikniğine katıldık. -21 Aralıkta Yılbaşı Bölge kermesimizi gerçekleştirdik. Buradan masalardan elde edilen gelir ile Rotary Vakfına 2420. Bölge eşleri adına bağış yaptık. -Trakya gecesinde yarı dönemin yorgunluğunu attık, doyasıya eğlendik. -Kulüp ziyaretlerinde dostluklar kazandık. -Çocuk felci için etkinliklerinizden elde ettiğiniz gelirden 300 er lira verdiniz. Ve bunlar da damlaya damlaya göl oluşturarak 2420. Bölge eşleri olarak , bölgenin en büyük bağışçısı olmamızı sağladı. Ben hepinizi alkışlıyorum. -Rotary nin dünyada 109. Türkiye de 60. Yılını kutladık. -Dünya kadınlar gününde etkinlikler düzenledik. -Dönem başında 15 adet hedeflediğimiz engelli salıncağımızı Edirne den Yalova ya 17 adet olarak çeşitli rehabilitasyon merkezleri, dernek bahçeleri ve parklara yerleştirdik. -Çocuklara bot, kaban, giysi yardımları yaptık. -Rotaryenlerin projelerine destek olduk. -Sevgi kütüphanesi yaptık. -Kadın sığınma evlerinin ihtiyaçlarını giderdik. -Toplu biletler sattık, 2. El kermesler düzenledik, projelerimiz için fon yarattık. -Kültür gezileri , ocakbaşı toplantıları düzenledik. -Halkevi kurslarına malzeme destekleri yaptık. -Engelli ve Down Sendromlu çocuklarımızla 23 Nisan etkinlikleri gerçekleştirdik. -Anne çocuk sağlığı, kadına şiddete karşı seminerler düzenledik. -Okulların ekipman ihtiyaçları giderildi, tuvalet vb. tadilatları yapıldı. -Engelliler okulu velilerine ve yakınlarına meme kanserinin önemi kendi kendine muayene konulu seminerler verdik. -Hayvan barınaklarının ihtiyaçlarını giderdik. -Ramazan paketleri yaptık. 8 -Okullara hijyen malzemeleri aldık. -Anneler gününde, yılbaşında Huzurevlerini ziyaret ettik. Minik armağanlarla , çeşitli etkinliklerle yaşlılarımızın gönüllerini aldık. -Öğrencilere burslar verdik. -Getem için sesli kitap okuduk. -Braille harflerle kart vizit yaptırıp, engelliliğe dikkat çektik. Her basımdan da Altı Nokta Körler derneğine fon bıraktık. -Becerilerimizi kullandık, ürettiğimiz elişlerimizden fonlar sağladık. -Düzenli olarak eşler toplantıları yaparak, hem dostluğumuzu geliştirdik hem de yaşamları değiştirebilmek için projeler ürettik. Başarının ödülü olgunlaşmış bir meyve gibidir. Sizler de bu sene meyvelerinizi olgunlaştırıp, kendi lezzetlerinizi oluşturdunuz. Her biriniz ayrı tatlar bıraktınız bölgemizde. Ben sizlere dönem içinde oluşturduğunuz bu lezzetler için candan teşekkür ediyorum. Teşekkür ediyorum, sevgili eşim, hayat arkadaşım Haluk a; bana güvendiği her zaman desteklediği için. Teşekkür ediyorum canım çocuklarımız Özge ve Hazar a. Bu yoğun, zorlu dönemimizde bize gösterdikleri anlayış için. Teşekkür ediyorum ailelerimize; hiçbir zaman desteklerini bizden esirgemedikleri için. Teşekkür ediyorum Sevgili Nur, Handan ve Sıdıka ya. Bana katlandıkları ve sonsuz özverili çalışmaları, kardeşlikleri için. Teşekkür ediyorum Sevgili Özcan, Nuri ve Mehmet’e. Ne zaman dara düşsek sorunlarımızı anında çözümledikleri için. Teşekkür ediyorum; Sevgili Dilek, Nurhan, Melike, Fatma, Esra, Ömer, Nilgün, Sinan, Belkıs, Filiz, Kazumi, Sedef, Bircan, Çiğdem, Nuşin, Yasemin, Sonia, Hafize, Aylin ve Oya ya. Siz başkan eşleri ile aramızdaki iletişimi sürekli kıldıkları ve özverili çalışmaları, güler yüzleri için. Teşekkür ediyorum tüm eşlere ve dönem için de küçücük bir dokunuşla bile olsa yaşamları değiştirmek için bizlerin yanında olan, bize destek veren herkese….. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol demiş Hz. Mevlana. Sevgili eşler cömertçe yaptığınız hizmetlerinizle bölgemizde oluşturduğunuz nehir hiç kurumasın, artarak çağlayana dönüşsün. Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır . Dönem süresince istemeden kusurlarımız olduysa affola. Dost bazen minik bir kuş, bazen var olmayan sevgili, kimi zaman saksıda bir çiçektir ama asıl dost seni senden çok sevendir. Ben de sizleri çok seviyorum dostlarım. İyi ki varsınız. Bizlere yaşattığınız bu harika dönem, sayısız hizmetleriniz ve gösterdiğiniz dostluk için sonsuz teşekkürler. Melekler yanınızdan, sevgi kalbinizden eksik olmasın. Sevgiyle kalın Şebnem Ulusoy Merhaba, Biz Rotalife ekibi olarak bu güne kadar sizlere dokuz sayı sunduk . Eleştirildik , beğenildik , daha fazla sayfa yapmamız istendi, uğraştık didindik, herkes bize haber göndermek için çaba sarf etti bu çabalarda birlikte güzel haberler yaptık. MÜPA mantarları için Körfez Rotary Kulübünden Bora Ergene’ye DARÜLACEZE VAKFI için Beyoğlu Rotary kulübünden Özden Irmak’a DENTRAM için Bostancı Rotary kulübünden Serhat Yalçın’a Kah biz geldik kah siz yolladınız ama hep destek verdiniz. Haberlerin yanı sıra bizlere reklam vererek bu yayınların sizlere ulaşmasını sağlayan kişilere ayrıca teşekkür etmek isteriz. HAVAK için Çekmeköy Rotery Kulübünden Ahmet Gökşin ‘e En başta dokuz sayıda da yanımızda olan bize sonsuz destek veren DY Sigorta’nın yetkilisi Yeşilköy Kulübünden Rotaryan Ali Doğan’a her sayıdaki desteği emeği için teşekkür ederiz. STEPPEN için Acarkent Rotary kulübünden Nesrin İşanlar’a SETUR reklamları için Nişantaşı Rotary Kulübünden Rotaryan sevgili Uğurhan Konuk ‘a DESTİNO OTOMOBİL’e AMERİKAN LİFE için Beylerbeyi Rotary Kulübünden Ufuk Vurdum’a ERSEL AĞIR MAKİNE için Tuzla Rotary Kulübünden Selahattin Gülbeyaz’a BES ve ASAMBLE tanıtımı ile Tuzla Rotary kulübü’ne WELLBORN HOTEL ile Guvernör Haluk Ulusoy’a ATEC için Moda Rotary Kulübünden Ali Ersoy’a MİTAT GİYİM için Kadıköy Rotary kulübünden Tahir Gürsoy’a LİMONETA için Onur & Özlem Anitaş’a CABİNET Dolaplarına TAŞKONAKLAR Oteline verdikleri maddi destek için sonsuz teşekkürler.Bu dergi onların sayesinde ayakta durdu ve sizlere ulaştı. Birde bizlere gönüllü yazarlık yapan dostlarımız vardı Dergimize düzenli yazıları ile katkıda bulunan ve aynı zamanda editörlükte yapan sevgili dönem Guvernörümüz HALUK ULUSOY’a KASEV için Kasev Yönetimine Her sayıda bizlere Portekizden güzel fotograflar ve yazılar sunan sevgili DEMET GÜNKARA’ya . Rota Hotel için Büyükçemece Rotary kulübünden Yavuz Gökyıldırım’a Karaköy kulübünden sevgili Diyetisyen MURAT GÖKÇEN’e DURAVİT için Gelecek Dönem Guvernörü Müfit Ülke’ye Filozofumuz Etiler Rotary kulübünden sevgili NURETTİN ÖZDEMİR’e İZOCAM için Ataşehir Rotary Kulübünden Fatih Öktem’e Antikacımız İstinye Rotary den NURAY ŞARMAN ‘a Özko Firmasına. PEDEGOGUMUZ Silivri Rotaryden sevgili NURTEN DANİŞ’e BİKRİFİKİR için Ozan İnkaya’ya Sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. LİV hospital’e ROTALİFE EKİBİ ELVAN DERYA BY FOTO. ANİX için Şişli Rotary Kulübünden Ufuk Sayver’e 9 Her şey Şark Ekspresi’nin yola çıkıp, dumanını tüttürmesiyle başlar... Paris’ten İstanbul’a kalkan tren, şehrin küçükAvrupasına lüks otel kültürünü de getirir. Hızla yükselen İstanbul’un ilk otelleri ağırladıkları asılzadelerin, yazar ve politikacıların en gizli öykülerine tanıklık eder. Anadolu’muzda han ve hamam geleneği,sazlı sözlü eğlenceler eskidir elbet ama söz konusu Avrupai Otellerse 19. uncu yüzyılın sonlarında Paris’ten İstanbul’a gelecek treni beklemiştir. 18. inci yüzyılda başlayan turizm modasıyle, gezmeye doyamayan Avrupalılara ülkemizde kapılarını açar ve misafirlerini ağırlamaya başlar. Şark Expresi’nin İstanbul’a sefere başlaması, Doğunun ‘ mistik havasının gizemi, bu gizemli havayı koklama merakı, Avrupalı turistin ülkemize fazlasıyla tercih etmesine sebep olmuştur. İstanbul’un ilk turistleri diyebileceğimiz Avrupalı yolcuların ilk adresleri ise Beyoğlu, o zamanki adıyla Pera’dır. Ama batılı turistlerin kalabileceği yerler sınırlıdır. Ehh hal böyle olunca, Beyoğlu’nun en gözde yerlerinden Tepebaşı’nda birbiri ardınca oteller açılmaya başlar. Bristol Oteli, Royal Hotel, Continental Hotel gibi işletmeler dönemin öne çıkan adresleridir ama hiçbiri Grand Hotel de Londres (Büyük Londra Oteli), Pera Palas ve Tokatlıyan Oteli’nin üstüne kavuşamaz. Grand Hotel de Londres 1892 tarihinde iki Rum’un, İtalyan mimar Semprini’ye yaptırdığı konak, kısa süre sonra artan konaklama ihtiyacına cevaben otele dönüştürülür. Zengin turistlerin çoğunluğu İngiliz olunca otele “Grand Hotel De Londres” adı verilir. Mimarisinde ön cephe süslemeli ve gösterişli, yanlarsa daha sade olacak şekilde eklektik bir tarz kullanılır. İç dekorasyon, ağır mobilyalar ve pahalı perdelerle tamamlanır. Tabii bir de hidrolik asansör kurulur. Cumhuriyet öncesinden günümüze kalan nadir işletmelerden biri olan Büyük Londra Oteli’nin ünlü konukları arasında 1922 yılında Toronto Daily Star gazetesi için işgal İstanbul’unu anlatan Ernest Hemingway de vardır. İstanbul’un İlk Lüks Oteli Pera Palas Orijinal adıyla Orient Express, 1883 te Paris ten yola çıktığında beş yıl İstanbul’a gelemez, yolcular Bulgaristan’dan feribotla İstanbul’a geçmek zorunda kalırlar. Beş yıl sonra Şark Ekspresi’nin Sirkeci Garı’na girmesiyle kalburüstü müşteriler de artık İstanbul yolcusudur. Ama Avrupa sosyetesinin gözü alışkın olduğu görkemli otelleri arar. Bunun üzerine Şark Ekspresi’nin sahibi Vapon-Li Şirketi, 1895 yılında Pera Palas Oteli’ni yaptırarak muhteşem Haliç manzarasını müşterilerine iftiharla sunar. İstanbul’un en güzel yapılarının mimarı Levanten Alexandre Vallaury’nin tasarladığı Pera Palas Oteli İstanbul’un en ihtişamlı yapılarından biri olarak açıldığında birçok ilki barındırır. İstanbul’da Osmanlı sarayları dışınd a elektriğin ilk verildiği, ilk elektrikli asansörün ve ilk akar sıcak suyun bulunduğu bina olur. Dönemin en popüler mimari akımı olan neokklasik ve art nouveau tarz, duvar ve tavanlarda oryantal süslemelerle birleştirilir. 411 no’lu odadaki sır... İstanbul’un ilk gösterişli oteli olmak kolaydeğildir elbet. Ağırlanacak binlerce misafir, tanıklık edilecek tarihi olaylar, yaşanacak masalsı aşklar, entrika, casus ve elbette 10 sırdolu hikayeler vardır. En bilindik hikayeyse Agatha Christie’ye ait olanıdır. İstanbul’a sıkça gelip giden ünlü cinayet romanı yazarı, her geldiğinde Pera Palas Oteli 411 numaralı odada kalır. 1926 yılında geldiğinde de meşhur “ Şark Exspresi’nde Cinayet romanını burada yazar. Daha da ilginç olanı yazarın hayatında kimsenin bilmedi kayıp 11 gününün sırrının bu otelde olduğunun söylenmesidir. 1979 yılında bu 11 günün esrarını çözmek isteyen bir medyum, yazarın ruhunu çağırmış ve ondan sırrın otelin 411 no’lu odasında bir anahtarda olduğunu öğrenmiştir. Gerçekten de 411 no lu odada döşemenin altına gizlenmiş bir anahtar bulunur. Anahtar halen otelde sergilense de sırrı çözülmüş değildir. bugün 411 no’lu odanın adı ne mi? Tabii ki Agatha Christie. Bir Beyoğlu efsanesi; Tokatlıyan Oteli Agatha Christie’nin Pera Palas’ta yazdığı “Şark Ekspresinde Cinayet” romanı İstanbul’da başlar. 1930 lu yıllarda, Şam’daki görevini başarıyla tamamlayan Hercule Poiront İstanbul’a gelir, amacı birkaç gün İstanbul’da kalıp şehri gezmektir. Haydarpaşa Garı’nda trenden inen Poirot vapurla karşıya geçer ve bir otele yerleşir. Ancak, Londra’dan gelen ani bir telgraf sebebiyle Londra’ya dönmek zorunda kalan dedektif apar topar o gece kalkan Şark Ekspresi’ne yerleşir. Tesadüf bu ya Poiront’un bindiği trende bir cinayet işlenir. Hem de öyle böyle bir cinayet değildir işlenen. Her türlü teknik imkandan yoksun dedektifimiz, herkesin şaşkın bakışları içinde, bu cinayeti de çözecektir. Agatha Christie’nin, romanına ilham olan başrol karakteri dedektif, Hercule Poirot’un İstanbul’da kaldığı otel Tokatlıyan Oteli’nden başkası değildir. 1897 yılında Pera Palas Oteli’ nden birkaç yıl sonra Tokat’tan İstasbul’a göç etmiş Ermeni Mıgirdiç Tokatlıyan tarafından yaptırılmıştır. İstiklal caddesi’nde yer alan otel, açıldığı dönemde İstanbul’un en büyük ikinci otelidir. Mimarıysa Pera Palas’ın mimarı Aleksander Vallaury’dir. Geniş salonları, yüksek tutulan tavanları, 160 odası, asansörü ve Avrupalı lüks müşteri için, tabii ki tümü Avrupa’ dan getirtilen görkemli mobilyalarıyla Tokatlıyan, yerli ve yabancı sosyetenin uğrak yeri olmuştur.Kimler gelmiş, kimler geçmiş, ne aşklar ne entrikalar yaşanmış, sevinilesi kahkahalarla inlemiş, hıçkırıklı gözyaşları silinmiştir. Kendi özel armasını taşıyan gümüş takımlarıyla efsaneleşmiş bir otel olan Tokatlıyan, 1920 lerin İstanbul’unun hatta Avrupasının en gözde otelidir. Otelin ünlü müşterileri arasında Rusya’dan kaçan sosyalist siyasetçi Troçki de bulunur. Kaç numaralı odada kaldığını malesef ki bilmiyorum.:)) 19’uncu yüzyılın sonlarında olduğu gibi bugün de İstanbul’da artan konaklama taleplerini karşılamak için birbiri ardınca otel inşa ediliyor. Oysa İstanbul’un ilk otellerinin çok azı bugün varlığını koruyabilmektedir. Kimisinin yerinde çoktan otapark yapılmış bile.:((. Bir zamanların efsane ve tarihe tanıklık etmiş, İstklal Caddesi’nin parlayan yıldızı Tokatlıyan Oteli ise harabeye dönmüş bir halde kaderini beklemektedir ne yazık. İstanbul’un tarihiyle ilgili ne öğrenirsek öğrenelim bu köklü tarihin değerinin bilinmediği gerçeğiyle karşılaşırız. Tıpkı oteller tarihinde olduğu gibi... Ne acıdır... Kültür miraslarımız bizim geçmişimiz ve geleceğimizdir. Aysun Azak Istinye Rotary Kulübü E L Y O B E SIZ . . . K I D N A H AZ IRL Herkesden iki gün once orada olan konferans komitesi üyeleri sizlere eksiksiz bir konferans yaşatmak için canla başla çalıştı. Kah güldük kah yorulduk ama sizler için ter döktük... 11 Konferans karşılama komitesinde bulunan Ali Doğan, Refiye Erişci, Çiğdem Yılmaz, Çisil Andırın canla başla çalıştı. 12 Karşılama Komitesi ilk gün havalanında karşılamalara başladı Otele gelen misafirler desk masasında kayıt işlerini tamamlayıp konferansın ve otelin tadını çıkarmaya başladılar. 13 14 15 2420. Bölge hasatını büyük bir şölenle yaptı. Antalyada Kaya Palazzo Golf Resort Hotelde 3 gün süren konfensta renkli ve neşeli saatler yaşandı. 16 Uluslar arası temsilci Andy Smallwood geçmiş dönem Guvernörleri, diğer bölgelerin Guvernörleri ve gelecek dönem Guvernörlerinin hazır bulunduğu birinci gün saat 17:00 kokteyl ile start aldı. Klasik bayrak töreni ile başladı, bayrak törenini sevgili konferans komitesi üyesi Bülent Yılmaz tarafından yönetildi. Konferansın açılışını Komite Başkanı Nuri Peşkircioğlu, Handan Peşkircioğlu, Çisil Peşkircioğlu Andırın ve Defne Yılmaz birlikte yaptı. 17 18 Haluk Ulusoy katılımda bulunan geçmiş dönem Guvernörlerine birer anı plaketi taktim etti ve açılış konuşmasını ve dönem filmini sundu. 19 20 21 22 23 24 25 26 Konferansın neşelerinden biri olan Lemoneta ritm ekibi ilk gün çalışmasını yaptı ve birinci günün sonuna geldik . 27 28 29 30 31 32 33 34 35 Konferans konuşmacımız sayın Sabih Kanatoğlu Roteryenlare çok keyifli bir konuşma yaptı. Ondan öğrendik ki kimsenin sonunu görmeden şanslı diyemeyiz . 36 37 38 Bölge ilk üçü açıklanırken nefesler tutuldu. Bölgenin iki üçüncüsü çıktı bu yıl Körfez Rotary ve Sarıyer kulüpleri bu ödülü paylaştı 39 40 Ve konferans finali sevgili dönem Guvernörümüz Haluk Ulusoy’un veda konuşması ile sona erdi. 41 Finalde Lemoneta ekibi ve Haluk bey’in davul shovu ile Allahaısmarladık denildi. 42 Exchange öğrencilerinin sunduğu halk oyunları izlenmeye değerdi. 43 3.günün sonunda akşam gala gecesi yine muteşem bir keyifle yaşandı. Dönemin başında Encoy Rotary diyen Haluk Ulusoya konferans komitesi neşeli bir veda yaşattı. 44 45 Onlar için yapılan röportajlar ve klipler tüm konuklar tarafından ayakta alkışlandı. Keyifli bir gecede bölgemizin çok kıymetli çalışanları Mukaddes Doğan ve Ferda Karadağ, Haluk bey tarafından Paul Harris dostu ilan edildi. Gece neşe içinde sona erdi. 46 Antıka Sevgili Rotaryen dostlarım merhaba. Bu sayımızda da yine Antika’nin dekorasyondaki yeri ve öneminden tekrar bahsederek diğer konumuza daha sonra geçmek istiyorum. Hepimizin hayatında dekorasyonun yeri gittikçe önemli bir ivme kazanmaya başladı.Vaktimizi geçireceğimiz bir düzende dekorasyonun bize hitap etmesi gerektiğini düşünüyorum.Rahatsızlık verecek derecede ultra modern ya da müze gibi antikalarla tıka basa dolu evler bana olduğu gibi mutlaka sizlere de bunaltıcı veya sıkıcı gelebilir. Bana göre bir evde en ideal dekor ferah ve rahat yaşanabilir olmalıdır. Yeni ve eskinin bir arada sentezlendigi evler çok daha sıcak bir atmosfer kazanır. Gerek kücük objeler ile gerek işlevsel antika eşyalarla bir takım renoveler yaparak yani eskitme yüzeyler, açık renkler, doğal dokular kullanarak Provence stiliyle giydirip cok farklı ve rahat mekanlar yaratabiliriz. Gecen ayki yazımda gümüş sanatından bahsetmiştim bu ayki yazım da sizlere Mobilyada Osmanlı Batı ilişkisine, ve Türkler’de mobilya sanatının nasıl başladığına dair kısaca bilgiler vermek istiyorum. Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında öncelikle ekonomik çıkarlara dayanan ve siyasal yükümlülükler getiren diplomatik ilişkiler kurulur. Fransa ile girişilen diplomatik iliskilerinin ilk ve önemli sonucu kapitülasyonların belgeledigi bir gelişme ile de ithal mallarına açık bir pazar haline gelmesidir. 1927 den itibaren yerli ipek endüstrisine rağmen Lyon’dan ipekli kumaşlar ve yaldızlı eşyalar getirilmeye başlanır. İmparatorluk sınırları içinde yabancı ticaret kuruluşlarının sayısı artınca ister istemez yabancı tüketim mallarına rağbet eden Osmanlı ileri gelenleri İstanbul’da yaşayan yabancıların yaydıkları modanın’da etkisinde kalarak Batı’yı ikinci elden ve kendi ülkeleri icinde tanımanın getirdiği koşullanmalarla kendi beğeni kalıplarını Avrupa mallarının etiğine uyarlamis olmalılar. Orta Asya dan gelen kültürümüzde yüzyıllardır Türklerin devamlı bir göçer ve konar bir yaşantısı oldugundan kolay nakil olabilen halı, şilte, yastık, döşek ve sandık gibi eşyaları tercih etmişlerdir. Türkler’de karyola önemli bir rol oynamaz çünkü yatak toplanır ve döşenirdi, döşek aynı zamanda üzerinde oturulan ve yatılan bir minderdi. Bu arada masanın evrimi icinde bugun Anadolu’da hala kullanılan üzerinde yemek yenilen tahtaları da unutmamak gerekir. Osmanlı saraylarında yemek düzenine gelince yer sofrasında yemek yendiğini bilmekteyiz. Sandık ta Anadolu kültüründe önemli bir eşya olarak yer alır günümüzdeki yeri hala önemini korur. Ayrıca yüklük te her evin yatak odasında bulunan evle beraber inşa edilen bir gereç idi. Türk odasını oturacak hale getirmek icin divan, şilte, minder ve kilimler kullanılmaktaydı. Dolayısı ile biz burjuva kültüründen gelmediğimiz için tüm mobilya kültürü bize batıdan gelerek yerleşmiştir. Paris’te Türk elçiliğinin başlattığı moda İstanbul’da bir frenk tarzı ve sitili modasıyla karşılık buldu. Fransız bahçeleri ve dekorasyonları Fransız mobilyası saray çevrelerinde kısa bir süre sonra moda oldu. Bu Yüzyıl’da batılılarında Türkiye’yi tanımak icin hayli gayret sarfettikleri görülür. Lale devrinde iken İstanbul’a gelen elçiler beraberlerinde alimler, edipler, ressamlar getirmeye başlamışlardır.3. Selim Avrupa’yı tanımak ve Avrupa usullerini memlekete sokmak icin İstanbul’daki elçilere talimat vermiştir. Bogaziçi 3.Selimin saltanat yıllarında İstanbulun seçkinlerinin Yalı ve konaklarıyla dolmuştur. Bunlarin bir kısmında da yabancı elçiler ikamet ederdi. Tarabya da genelde zengin azınlıklar ve ticaret ateşeleri otururdu yabancı ateşeler ve zengin azınlıklar Avrupa’ya gidip geldikçe buralardan son derece pahalı ve zevkli masa sandalye ve koltuk takımları, çok gösterişli avizeler ve varaklı aynalar getirerek veya getirterek yalılarını ve konaklarinı dekore ettirmişlerdir. Böylece mobilya kültürü Türklerde yavaş yavaş gelişmeye başlayarak Batılılaşma arzusu günümüze kadar artarak çogalmıstır. Batı mobilyası yanında kullanılan şilte ve minderin yanı sıra form olarak Avrupa’ya, bezeme olarakta Türk tarzında olan, biçim açısından da doğunun karakterini kullanan mobilyalara da rastlamaktayız. 19.Yuzyil da doğunun egzotizminden etkilenerek Avrupa da bu tarz da taklit mobilya yapılmaya başlanmış ve Osmanlı sarayı da bu stilde mobilya satın almıştır. Rotaryen dostlarım umarım bu konuyla sizleri sıkmamısımdır Türk Osmanlı mobilya tarihinden kısaca bahsetmiş olduk yeni bir konuyla tekrar görüşmek üzere sevgiyle ve sağlıkla kalın. Rtn.Nuray Sarman İstinye Rotary Klübü 47 Rotary den haberler Taksim Bebek Rotary kulübü tüm yıl boyunca liseler arası tiyatro kulüpleri yarışmasında dereceye giren okulların ödüllerini muhteşem bir finale verdi. Gecede duayen tiyatrocular onur ödülü alırken, bu yıl sergilenen oyunlarda oynayan oyuncularda yılın performans ödülünü aldılar. 48 Rotary den haberler Gecenin sunuculuğunu Kulüp başkanı Yıldız Çiprut ve Can Şengel yaptılar. 49 Rotary den haberler Dragos Rotary Kulübü, Ataşehir Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi Okulunda,diş hekimi Sayın Nuran Çulcuoğlu’nun karşılıksız hizmetleriyle, okul içindebir diş tedavi kliniği açılmasına destek olmuştur. Okul yönetimi tarafından tahsis edilen bir odada, diş tedavisi için gereken ekipmanlar yerleştirilmiş olup doktorumuz Sn. Nuran Çulcuoğlu, tümüyle bedelsiz olarak haftada iki saat öğrencilerin her türlü diş bakım ve tedavilerine yönelik okulda çalışmaya başlamış bulunmaktadır. Bu çalışma doktorumuz tarafından sürekli olarak yapılacaktır, devamlılık arzetmektedir. Okulda ikiyüzelli öğrenci okumakta olup, çoğunluğu hafif engelli kabul edilmektedir. Öğrencilerin çok büyük kısmı bu güne kadar herhangi bir diş bakımı görmemiştir. Fotoğraflarda, bu güne kadar dişçi yüzü görmemiş bir kız öğrencinin doktorumuz tarafından tedavisini göreceksiniz. Bu öğrenci, kısıtlı imkanlara sahip bir aileden gelmektedir, doktorumuz ilerlemiş ve vahim durumda bir çürük dişin tedavisini uygulamaktadır. Bu olanağı sağladıkları için okul yönetimi ve Sayın Nuran Çulcuoğlu’na teşekkürlerimizi sunarız. Rotaryen Saygılarımızla, Özcan Nurten- 2013-2014 Dönem Başkanı Mutfaktan Güzel Kokular Geliyor” Pekin’den Ödülle Döndü Uluslararası Rotary 2440. Bölge Rotaryen Eşlerinin TÜRGÖK (Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı) ile birlikte gerçekleştirdiği Türkiye’nin ilk Kabartma Baskılı “Mutfak’tan Güzel Kokular Geliyor” isimli Yemek Kitabı bu yıl 19.su düzenlenen GOURMAND Dünya Yemek Kitapları Yarışmasında “Yardım ve Fon Yaratan Kitaplar” Kategorisinde 1. oldu. Bu yıl 20-21 Mayıs 2014 tarihlerinde Çin’in Başkenti Pekin’de gerçekleşen ödül törenine Uluslararası Rotary Geçmiş Dönem 2440. Bölge Federasyon Başkanı Güneş Ertaş ve eşi Figen Ertaş, TÜRGÖK Genel Sekreteri Şafak Özpoyraz ve kitapta yer alan tariflerin standart hale gelmesini sağlayarak kitaba destek veren Şef Ömür Akkor katılmıştır. Dünyanın bu en prestijli Yemek Kitapları yarışmasında 187 Ülkeden 74 kategoride 1000’lerce kitap, yayınevi, şef ve yazar derece almak için mücadele etmiştir. 50 Rotary den haberler Heber Portallarında Çıkan Haberlerimiz Un Turco in Italia Gelecek Gelecek Dönem Adayı Sn. Özcan Albak İtalyan Rotary Dergisindeydi. 51 ÇOCUKLARIMIZDA; SORUMLULUK ALMA BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEK… Çocuklarımızın ev ortamında ve okulda farklı davranışlar sergiliyor olması velilerimizi hep şaşırtmıştır. Evde oyuncaklarını toplamayan, yemeğini yemeyen, uyumayan çocuğunun okulda bunları yapıyor olmasının tek nedeni kararlı tutum ve örnek davranışlar görmeleridir. Okulda keyifle, itiraz bile etmeden topladıkları oyuncaklarını evde ebeveynlerinin toplamasını beklerler. Çünkü evde oyuncak toplamak annenin görevi gibi algılanmaktadır. Nasıl olsa anne toplanmayanı topluyor, yenilmeyeni yediriyor, isteneni getiriyor ve üstelik tüm bunlarını çocuğunun iyiliği için yaptığını sanıyor Peki neden biz çocuklarımıza sorumluluk vermekte zorlanıyoruz? Yeni evlenen çiftlere bile ne zaman çocukları olacak gözüyle bakılan toplumumuzda evliliğin genelde türün devamını sağlamak, üremek, çoluk çocuğa karışmak gibi algılanması, çocuğun evin neşesi, ailenin devamını sağlayan veliaht, yaşlılıkta sahip çıkacak biri gibi düşüncelerle istenmesi çocuğa bakış açısını değiştiriyor. Dolayısıyla doğduktan sonra yere göğe sığdırılamıyor. Böyle bir durumda küçücük bir canlıya kendi ile ilgili sorumlulukları vermek değer verilmediği olgusunu doğuruyor. Ne kadar çok korunur kollanırsa o kadar iyi anne baba yada akraba olunduğu sanılıyor. Yemek istemese de bizim uygun gördüğümüz dolu, dolu porsiyonları bitirmesinde ısrar ediyor, gerekirse zorla yediriyor, çoğu zamanda televizyonla oyalayarak ağzına besliyoruz. Oysa bu durumda çocuğa giden mesaj; “ Senin doyma hissin yok, sen ne zaman doyduğunu anlamazsın, ben bilirim …” oluyor. Başka bir örnekte giyinme konusunda yaşanıyor.. Aman üşüyüp hasta olmasın kaygısıyla lahana gibi kat kat giydiriliyor. Çocuğun o giysiler içinde terlemesi, sıkılması akla gelmez, ya da “ Hasta olmasından iyidir.” denerek dikkate alınmıyor. Oysa terlediği için hasta olma riski daha da artmaktadır. Yine verilen mesaj sen ne zaman üşüdüğünü, sıcakladığını bilmezsin ben bilirimdir. Çocukta bu durumda haklı olarak itiraz ediyor, bunun adı da inatlaşıyor olur. Oysa o, sadece bende biliyorum, benim isteklerimi de dikkate alın, kabul edin mesajı vermektedir.. Çocuğumuz sorumluluk alma bilincine ne zaman ulaşır? Çocuklarda, özbakım becerileri dediğimiz yeme, içme, giyinme, toplama gibi kişisel ihtiyaçlarını karşılaması için fırsat verilmeye başlandığı andan itibaren sorumluluk bilinci gelişmeye başlar. Bir yaşındaki çocuk yemek masasına oturup, kendi tabağından döke saça da olsa yemeye başlamalıdır. Kazağını değil ama yeleğini kendi çıkarabilir, giyinmek için küçük alıştırmalar yapabilir. Eşyalarını yerine koymadığında ona örnek olmak için elinden tutup yerdekini birlikte almak ve birlikte yerine götürmek, “ aferin bize eşyamızı yerine koyduk evimiz düzenli oldu” demek, gülümseyerek başını okşamak ve bunu kararlı olarak tekrarlamak, sorumluluk bilincinin gelişimi için iyi bir başlangıç olacaktır.. Dikkat edilmesi 52 gereken tek şey, her gelişim döneminin kazanılması gereken becerilerinin farklı olduğunu bilmektir. Daha da önemlisi sorumluluklar, çocuğun kendi bireysel gelişimi dikkate alınarak verilmelidir. Gelişiminin çok üstünde ki beklentiler, hem aileyi hem çocuğu hayal kırıklığına uğratır. Çocuk kendinden beklenileni yerine getiremediğinde başarısızlık, yetersizlik, acizlik gibi duygular yaşamaya başlar, buda onda kendi kişilik imajı ile ilgili olumsuz kayıtlar doğurarak, onun gelecek yaşamını olumsuz etkiler. Ayrıca aile bireyleri, verilen sorumluluğun çocuğa uygunluğunu gözetmeksizin yerine getirilmesini beklerse, beklentisini yerine getiremeyen çocuğu için beceremiyor diye endişe edip, gereksiz yere üzülebilir... Çocuklar doğduklarında itibaren her şey onlar için yenidir ve ilginçtir. Bizim görmeye aşina olduğumuz pek çok obje, kişi, olay onlar için yenidir. Merak uyandırıcıdır. Bu nedenle ulaşabildikleri nesnelere dokunmak, onları tanımak isterler. Kaldı ki bu onların gelişimi için şarttır. Bu merak, çocuk bir yaş civarında yürümeye başlamasıyla birlikte evde dağınıklığa sebep olur. Yürüyebilen çocuk ulaşabildiği her yerdeki nesnelerin sesini dinlemek ( bardağın yere düşünce çıkardığı sesi duymak için tekrar, tekrar bardak kırabilirler ) dokusunu, formunu v.s anlamak için eline almak isterler. Keşfedene dek o objenin göz önünde olmasını isterler. Çocuğun bu gereksinimin farkında olarak dünyayı keşfetmesine izin vermek gerekmektedir. Merakını gidermeyen çocuk, o nesneyi neden yerine koyması gerektiğini asla anlamayacaktır. Çocuk için önemli olan ilk iş o nesneyi tanıması ve merakını gidermesidir. Onunla işini bitirip bir kenara attığı anda, çocukla birlikte bulunduğu yerden alıp, asıl yerine koymak bundan sonraki iş olmalıdır. Küçükken davranışı yerleştirmek çok daha kolaydır. Ancak yaşı ilerlemiş çocuğa da istendik davranışı kazandırmak mümkündür. Davranış haline getirmesinde bizim neyi nasıl yaptığımız, söyleyiş tarzımız, kararlı tutumumuz ve sunduğumuz alternatifin kullanılabirliği çok etkili olacaktır. Çocuklarda sorumluluk bilinci yerleştirmek için, kendisinden beklenilenleri açık ve anlaşılır bir dille anlatmak, yapması gerekenler konusunda önceleri yardımda bulunarak örnek olmak ve istendik davranışı gösterdiğinde ebeveyn olarak bunun farkına vararak çocuğa övgüde bulunmak yararlı olur. Çocuğumuzun öğrenmesini istediğimiz her şeyi önce biz kararlı bir biçimde yapmalı, ona doğru örnek olmalıyız, bildiğiniz gibi çocuklar gördüğünü yapar, onlar için en değerli öğreti metodu taklittir. Silivri den Saygı ve Sevgilerimle, hoşça kalın. Çocuk Gelişimi / Eğitimcisi Silivri Özel Güli Çocuk Yuvası Müdürü Rtn: Nurten DANİŞ SİZ KENDİ CEBİNİZLE İLGİLENİN Bu başlıkta nereden çıktı demeyin. İnsanoğlu genelde kıyaslamayı sever. Nerede durduğunu, ne kadar farklı olduğunu, nasıl gözüktüğünü anlamak ister. Bunu da ilk olarak parasal olarak belirler. Farkında olmadan, sessizce ve bir o kadar da uyanık(?) bir şekilde ! Evet anladığınız üzere, sohbetimiz para üzerine fakat biraz farklı bir şekilde olacak. Türkiye’de Genel olarak, “Yaşam Koçluğu” eğitimi aldıktan sonra hangi konuda çalışmak isteyeceğinizi belirleyebilirsiniz. Bugünlerde çalışılan popüler konu başlıkları; Kariyer Koçluğu, Eğitim Koçluğu (kariyerin başlangıç noktası olduğu için), Hiperaktivite Koçluğu(keza bu Koçluk türü de Kariyer ve ilişkileri etkileyen bir eğitim ve hizmettir), İlişkiler Koçluğu (sosyal alan, kariyer ve özel ilişkilerinizin tümünü içerir). Kısmen, Sporcu Koçluğu da çalışılan başlıklar arasında. İşte tam da burada, tüm bunların ve hayatın koordineli bir şekilde ilerleyebilmesi için de “PARA” ya ihtiyacımız var ! Bireyin birlikteliklerinde paraya bakış açısı önemli. Aslına bakarsanız Para da “İlişkiler Koçluğu”nun bir çeşidi, ilişkilere farklı bir bakış açısı diyebilirim. Kişilerle para çalışırken fark edilen temel durum; paranın niteliği yerine, niceliğine odaklanmalarıdır. Bu iki durumu karıştırma, parayla direkt hayatı sınıflandırmaya sebep olur. Her ne kadar kişiler parayı “amaç mı, araç mı?” haline getirdikleri sorusunun cevabını vermeyi öğrenseler de, gerçek bunun tam tersidir. Yani para amaç haline geldiğinde; espri yapmayı, hayata gülmeyi, olumlu düşünmeyi unutabiliriz. Fazla mükemmeliyetçi olmayı, kusursuz görünmeyi, hata yapmadan yol almayı marifet olarak benimseyebiliriz. İleri gidip bizden sonraki nesillere de bu durumu aşılayabiliriz. Her ne kadar mükemmeliyetçiliğimize (ben her daim esnek olabilirim kandırmacaları ile) bilinçli olarak karşı çıksakta, gene aynı hataları bilinçsiz olarak yapmaya devam ederiz. Ben buna “bilinçsiz bilinç” diyorum. Bir çeşit uyurgezer durumu. Hem başkalarında uyanık geziyormuş algısı yaratıp, hem de bilinçsizce davranma modeli. Genel olarak çalışmalarda; “para nedir” ile “para sizin için neyi ifade eder?” sorusunun cevabı da karıştırılır. İnsanların algılarının nasıl şekillendiğine birlikte tanık oluruz. Çok paralara sahip olabilirsiniz. Başkalarına bu yüzden cazip gelebilirsiniz. Önemli olan, hayatın tadını çıkarabiliyor musunuz? Har vurup, harman savurmaktan bahsetmiyorum. Gerçekten paranın hakkını veriyor musunuz? Kimileri de imkansız diye düşünebileceğimiz miktarlara, yapmadıklarını bırakmazlar. Şimdi kimin parası çok ve kimin parası yok? Kimsenin cebi sizi ilgilendirmesin (!) Siz kendi yapabileceklerinize odaklanıp, yaftalamayı bırakın. Kendi değerinizi (değersizliğinizi) paraya nasıl yüklediğinize bir bakın! Güç mü, sevgi mi, kontrol mü, korkutma aracı mı yoksa güven mi? Yada bu saydıklarımız dışında bir ifademi? Bana göre; “Para, Sevgi ve İlişkidir”. İlk önce kendinize olan sevginizi yücelttiğinizde, ikili ilişkilerinizde kendiliğinden yücelir ve gelişir. Kendisiyle ilişkisi güzel olan kişiyle herkes bir arada olmak ister (ukalalık ile kendini sevmek veya narsist tanımları arasında ince sınırlar olduğunu hatırlatmak isterim). Sonuç olarak, para cebinizden giderken ve gelirken, ilişkileriniz sizin için duygusal olarak en doygun halini alıyor mu? Cevabınız EVET ise, sizden zengini yok demektir. Sevginiz bol, sevenleriniz daim olsun. Pelin Narin Tekinsoy 53 2420.Bölge Konferansının ardından; Bu yıl ilklerin yaşandığı yıllardan biri oldu diyebiliriz, bölge konferansı, genelde kulüplerin organizasyonunda gerçekleşirken, bu yıl organize edecek Kulüp çıkmayınca, Bölgenin bir komite oluşturarak bu organizasyonu gerçekleştirmesi gerekti. Ve Bölgenin Komitelerden Sorumlu Sekreteri Rtn.Nuri Peşkircioğlu, çeşitli kulüplerden oluşan Rotaryen dostların katılımı ile bir konferans komitesi oluşturdu. İyi bir ekip, uzunca bir süreç ve emek sonucunda sanıyorum ki, katılım sağlayan herkesin mutlu ayrıldığı, ağızlarda tat bırakan bir konferans olmuştur… Öncelikle Soma da hayatını yitiren maden şehitlerine Allahtan rahmet, yakınlarına ve Tüm Türkiye’ye sabır ve başsağlığı diliyorum. İşte derin üzüntü yaratan bu olayın gölgesinde bir konferans yaşadı 2420. Bölge Rotaryenleri... Konferans programında değişiklik yapılması, bir çok eğlence içeren etkinliğin kaldırılması, konferans web sayfasında, facebook sayfasında üzüntümüzü dile getiren görsellerin yanı sıra Hürriyet Gazetesi İstanbul baskısında bir taziye ilanı verilmesi Rotaryenlerin ne kadar duyarlı olduğunun göstergesi olsa gerek. Yine Soma faciasının gölgesinde de olsa, tabii bir de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı da bir Rotaryen duyarlılığı ile anılmaya çalışıldı. Bahçeşehir RK’ nın geleneksel olarak düzenlediği RotaAta etkinliğinde 19 Mayıs ta Samsun da olmak üzere öncesinden teknelerle İstanbul’dan yola çıktığı etkinlikte konferans salonuna canlı bağlantı yapılarak saygı duruşunda bulunulması oldukça anlamlıydı. Bu etkinliklerini her yıl büyük bir özveri ile gerçekleştiren Bahçeşehir RK’ ya da tebrik ve teşekkürlerimizi iletiyorum. Konferans delegeleri toplantısında önemli konular ele alındı. Görüşülen konular içinde en can alıcı konu; kulüpler genel kurullarında konferans delegelerini belirlerken konferans a katılacak kişileri tercih etmeli ve delege toplantısının daha katılımlı olması için konferans katılımcılarına vekalet verilebilme ihtimali üzerinde durulması idi… Anlamlı iki konu daha vardı ki, birisi çocuk felci olmuş ama yılmayıp kendini topluma kabul ettirmiş olan Sn. Serhat Balkan ın Nuri Peşkircioğlu ile ropörtajı sonrası, ailesi ile birlikte hayata tutunuşunu, pozitifliğini, yaratıcılığını yaşadığı onca olumsuzluğa rağmen hiç yılmadan sahnede güzel bir şekilde ortaya koyması idi. 54 Biri de bölge sekreterliği yapmış Muzaffer Soykal’ın konferansa özel daveti idi. Rotary’e katkısı tartışılmaz birinin şu veya bu nedenle küsmesine izin vermeyen Rotaryen anlayışı, fazla uzaklaşmasını da kabul etmedi. Haluk Guvernörümüz tarafından hem konferansa daveti hem de sahneye çağırarak onure etmesi oldukça anlamlıydı. Evet, gönüllülükle yapılan ve kendinden önce hizmet anlayışıyla yola çıkan Rotaryenler de gönül kırgınlığı maalesef zaman zaman olabiliyor. Önemli olan bu kırgınlıkların farkına varmak ve gerekeni yapmak. Bu anlamda Haluk Guvernörümüz’ün topluma örnek bir tutum daha ortaya koyması oldukça anlamlı ve önemli idi. Konferans konuşmacı konuğu Yargıtay Onursal Başsavcısı Sn. Sabih Kanadoğlu’nu Türkiye nin gerçeklerini dile getirirken herkes ayakta alkışlıyordu. Uluslararası Rotary Başkan temsilcisi, Uluslararası Rotary nin önemli isimlerinden RID Andy Smallwood’ un bizlerle olması ve önemli konulara değinmesi, Türk Rotary’ sinin ne kadar önemli bir yerde olduğunu vurguluyordu... Programın doluluğu, davetli olan diğer bölge Rotaryenleri nin katkısı, sanatçıların ve konuşmacı konuğun kalitesi, otelin kalitesi ile de birleşince ortaya müthiş bir konferans çıkmış oldu. Ufak tefek sıkıntılar Rotaryen hoş görüsü ile bertaraf edilirken, başta da söylediğim üzere sanıyorum ki mutlu ayrılmayan bir tek kişinin dahi olmaması, her şeyin iyi düşünülerek organize edildiği gerçeğini ortaya koyuyor. Başta Guvernörümüz Rtn.Haluk Ulusoy ve Komite Başkanı Rtn.Nuri Peşkircioğlu olmak üzere emeği geçen Konferans Komitesi’nin tüm üyelerine, tabiî ki By Foto’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Bir de Konferans’a katılım sağlayan Rotaryenlere de göstermiş oldukları hoş görü ve anlayış için de ayrıca teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Son olarak, Konferansta edindiğim bir izlenimi sizlerle paylaşmak isterim; daha önce hiç bir konferansa katılmamış Rotaryenler in ve Gelecek Dönem Başkanlarının katılmasını teşvik etmek için indirimli bir fiyat uygulanmasına gidilmesi konferansa katılımı arttıracaktır inancındayım. Daha önce hiçbir konferansa katılmamış Rotaryen in Rotary’e olan bağlılığı artacak, camianın büyüklüğünü daha iyi bir şekilde kavrayacak ve daha fazla Rotaryen ile tanışacaktır. Gelecek Dönem Başkanı için ise müthiş bir motivasyon sağlayacak aynı zamanda kendi dönemine ışık tutacak projelerden haberdar olacak, hasat zamanının ödüllerle taçlandırılmasına şahitlik edecektir… Rotaryen sevgi ve saygılarımla, Rtn Ali Doğan R TM KASEV VAKFI 14 Kasım 1986 - 14 Kasım 2014 İnsana Hizmet-Ülkeye Katkıda Öncü, Önder ve Örnek Kuruluş İnsan doğar, büyür ve yaşlanır. Sevgiyi ilgiyi her dönem ister... KASEV VAKFI & KASEV HUZUREVİ-DİNLENMEEVİ İHTİYAÇ LİSTESİ Saygıdeğer Dostlarımıza, ederiz. KASEV Vakfımızın örnek çalışmalarını yakından takip etmektesiniz. İlginiz ve takdirlerinize teşekkür Artık uluslararası standartlarda, uluslararası ISO belgesine sahip sertifikasyonla hizmet veren Dinlenmeevi-Huzurevi ve yatalak yaşlılarımızın bakım gördüğü Özel Bakım Bölümü, daha da aktif ve genel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde dizayn edilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Bir vakıf olmanın sorumluluğu ile siz aziz dostlarımızdan da bize de stek olmanızı bekliyoruz. Odalarımızın modernizasyonu için bir kampanya başlatıyoruz. Bu konuya ilgi gösterecek sevgili dost ve kardeşlerimizin Sayın Başkan Kamil Çetin Oraler’i 0216 493 57 21 (5hat), 0533 657 73 78 numaralı telefonlardan aramalarını rica ederiz. Bağış Hesabı Oda Yenileme: Ziraat Bankası Tuzla Şubesi IBAN Numarası: TR09 0001 0007 0402 9454 3450 01 Yaşlılık Fonu: Ziraat Bankası Tuzla Şubesi IBAN Numarası: TR34 0001 0007 0402 9454 3460 06 Öğrenci Bursu: Ziraat Bankası Kadıköy Şubesi IBAN Numarası: TR22 0001 0006 2502 9454 3460 01 * Tatile giderken aile büyüklerinizi gönül rahatlığı ile emanet edeceğiniz tesisler, * İnmeli-Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklarda yaşlıya özel bakım uygulayan modern tesisi, * Hastane sonrası tıbbi bakımevi ve sosyal-psikolojik destek çalışmaları ile, * Yaşlılarınıza ev sahipliği yapacak kurum olarak yanındayız. KASEV Vakfı & KASEV Vakfı Öğretmen Dinlenmeevi Huzurevi Kamil Çetin Oraler Kampüsü Aydıntepe Mahallesi Edebali Caddesi No:1 34948 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE : (0216) 493 57 21 (5hat) Tel : (0533) 657 73 78 GSM : (0216) 494 33 57 Faks WEB : http://www.kasev.org 55 E-MAIL : [email protected] DOĞRU KARAR ÇOK KÂR R KLE İ L İ BAY ZLA HI YOR ENİ K Ü T with QMSR Türkiye Franchising Hattı 0262 321 00 99 www.americanlife.org - [email protected] affiliated with