Alevilik en tehlikeli dönemini yaşıyor

Transkript

Alevilik en tehlikeli dönemini yaşıyor
YIL:4 SAYI:811
35 YKR
9 OCAK 2009 CUMA
Alevilik en tehlikeli
dönemini yaþýyor
- Mahalle baskýsý yeni bir þey deðil ki
diye itirazlar geldi zaten…
Yeni bir þey deðil de, güzel bir þey de
deðil. Yeni olmadýðýný biliyorlarsa o zaman
nasýl önüne geçeceklerini düþünsünler artýk.
Gazi Baran
[email protected]
Yerel seçimlerde “Ne
yapmalý?” (1)
2’DE
Hüseyin
Ceyhan
Dede maaþ aldýðý anda “Rýza
þehri”nden çýkar, “dünyalý” olur
- Dedeleri kim atýyor, kim kontrol
ediyor?
Dedelerin yýllýk görgüsünü Hacý Bektaþ
Veli Dergahý yapar. Eðer dede yola karþý
suç iþlemiþse görevden alýnýr ve cezasýný
çekse bile bir daha dedelik görevi yapamaz.
- Talip, dedeyi sorgulayabilir mi?
Dedeyi dara kaldýrýp hesap sorabilir,
dede toplum ve dara kaldýran talibi ikna
edebilir ise niyazlaþýlýr ve herkes yerine
oturur, ancak bir dedeyi talip dardan
indiremez, ancak baþka bir dede indirebilir.
4’DE
[email protected]
Hayata dönüþ
operasyonu mu?
Hayatlarý bitiriþ
operasyonu mu?
3’DE
Sigara timleri
iþbaþý yapýyor
Noel Baba Bektaþi mi?
Alevilerin Sesi Dergisi'nden FUAT
ATEÞ'in çarpýcý haberi:
Yeni yýlýn Muharrem matemi ile
çakýþtýðý þu günlerde, yýlbaþý
kutlamalarýna yönelik tartýþmalar
sürerken, bilim çevrelerinin Noel
Baba’nýn ‘Bektaþi derviþi Sarý Saltuk’
olduðuna yönelik önemli iddialarý
gündeme geldi.
Geçtiðimiz günlerde; Alevi inancý
gereði matem olarak kabul edilen
Muharrem ayýnýn, bu yýl, yýlbaþýna
denk düþmesi nedeniyle Aleviler
tarafýndan kutlanýlmayacaðýna yönelik
açýklamalar sýkça gündeme geldi.
Konuyla ilgili tartýþmalar sürerken bir
baþka konu bilim çevreleri tarafýndan
tartýþýlmaya baþlandý. Hýristiyan
dünyasýnda Noel Baba olarak bilinen
Aziz Nicholaos’un aslýnda, Hacý Bektaþ
Veli’nin Velâyetnamesi’nde ismi geçen
Sarý Saltuk adlý Bektaþi derviþi olduðu
iddia ediliyor. Velâyetname ve Bektaþi
el yazmalarýna dayandýrýlan bu iddia
da, Sarý Saltuk’un hayat hikâyesiyle,
Noel Baba ile ilgili efsanelerle arasýnda
önemli benzerlikler dikkati çekiyor...
5’DE
Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ
baþkanlýðýndaki Ýl Tütün Kurulu tarafýndan
oluþturulan 3'er kiþilik ekipler, her ayýn 10 ve
20'si arasýnda özel ve kamu kuruluþlarýnda sigara
içilip içilmediðini ve yeni kanununa uygun
hareket edilip edilmediðini denetleyecek.
6’DA
Ekmek fiyatlarý
ucuzlayacak mý?
Kýrþehir'de
geçtiðimiz yýl un
fiyatlarýna baðlý
olarak alýnan zam
kararýnýn, un
fiyatlarýnýn
düþmesi ile geri
çekileceði ileri
sürüldü.
Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl ekmeðe yapýlan
zam ve belirlenen raiþin ardýndan, un
fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðe
yansýtýlmadýðý ileri sürüldü.
6’DA
2
9 Ocak 2009 Cuma
YEREL
SOL BAKIÞ
Gazi Baran
Seçimler yaklaþtý. Sol’un inandýrýcý olmasý
yerel seçimlere nasýl baktýðý ile de ilgili.
Yerel seçimlere “soldan bakýþ” a fikri katký
oluþturmasý düþüncesi ile gazetemiz de
yayýnlanmak üzere yazýlarýnýzý bekliyoruz.
Gönderdiðiniz yazýlarý bu sayfada
yayýnlamaya baþladýk.
Göndermeyi düþündüðünüz yazýlarýnýnýzý
bilgisayar ortamýnda yazmanýz önemli.
Yazýlarýnýzý [email protected]
elektronik postasýna gönderebilirsiniz.
[email protected]
Yerel seçimlerde “Ne
yapmalý?” (1)
2009 yýlýnda yapýlacak yerel seçimlerde
Hacýbektaþ’ta nasýl bir politika izlemeli
üzerine hazýrlanmýþ 21 sayfalýk metinden
yazým boyunca Taslak diyerek gönderme
yapacaðým. Bir kere Taslakta gereksiz bir
sürü saptama ve çözümlemeler var. Oysa
bu saptama ve çözümlemeler genel siyaset
içinde yani bütünüyle siyasal erkin elde
edilmesiyle deðiþtirilecek konular olup
önümüzdeki yerel seçimlere yetiþmeyecek
konulardýr. Böylesi uzun ve gereksiz
saptamalar solun kurtulamadýðý bir
alýþkanlýðý/düþkünlüðü olsa gerektir. Uzun
uzun saptamalar yaparken birileri % 47’leri
bulan oylarla siyasal iktidara yerleþiyor.
Taslaðý madde madde ele almak yerine
genel görüþlerimi, öneri ve yapýlmasý
gerekenleri sýralamak istiyorum. Bunu
yaparken konu hakkýnda gazete ve dergilerde
çýkan yazýlardan da yararlanacaðým.
Örneðin;
Oral Çalýþlar, “Ne Olacak Bu Solun
Hali?” baþlýklý dizi yazýsýnda 22 Temmuz
seçimlerinde solun yenilgisi hakkýnda þu
gerçekçi saptamada bulunuyor:
“Ülkemizdeki sol hareketin halkla iliþki
kurmada, halkýn eðilimlerini okumada ciddi
eksikler içinde bulunduðu ve halka güvenini
büyük ölçüde kaybettiði saptanmalýdýr.”
(Cumhuriyet, 29.3.2008) der. Kaybettikçe
halka güvensizliðin arttýðýný, oysa suçu
halkta aramak yerine kendimizde arayarak
iþe baþlamamýzý, kendi halkýna güvenmeyen
bir solculuk olamaz gerçeðiyle ne
yapýlacaksa bu halkla yapýlacaðýný, halkýn
tercihinin mantýðýný anlamaya çalýþmalýyýz
der. Çözüm olarak halktan kopuþun nedenleri
için halka danýþmak, anket ve araþtýrmalar
yapmak, AKP’ye oy veren geniþ yýðýnlarla
önyargýsýz diyaloða girmek gibi yöntemler
önerir.
Oral Çalýþlar, 6 Nisan 2008 tarihinde
köþesini okur mektubuna ayýrýr. Adýný C.M.
olarak kýsaltan okur önemli saptamalarda
bulunur. Okur ilkin, solun siyasetteki en
önemli sorunu aydýnlarýmýzýn siyasete
hemen hiç ilgi göstermemeleri, ilgi
duyanlarýn da etken parti, seçim çalýþmalarý
yapýp seçmenlere ulaþmayý ve yüz yüze
görüþmeyi bir yana býrakýp tepeden siyaset
yapmayý ve doðrudan milletvekili olmayý
bekledikleri, bu olmadýðýnda ‘Siyasette bize
olanak tanýnmýyor’ ya da ‘Parti içi demokrasi
yok’ suçlamasýyla partiden ayrýldýklarý,
siyasete hiç emek vermeden siyasetin
baþaktörü olmayý beklediklerini sayar. Ýkinci
olarak parti içi demokrasinin iþlememesinin
nedeni siyasi partilerin yeterli üyesinin
olmamasý ve olanlar içinde aydýnlarýn
nerdeyse hiç olmamasýný gösterir. “Bu durum
aydýnlarýmýzýn toplumdan uzaklaþmasý,
toplumun da aydýnlarýmýzý dýþlamasý
sonucunu ortaya çýkarmaktadýr.” der.
Siyasetin ‘ekonomi politikalarý’ üzerinden
yürümesi gerekirken bu yapýlmayýp
ülkemizdeki tek sorun olarak “laiklik”
gösterilirse ülkemizde siyasetin temel unsuru
olan “din”in istirmarcý sað partilerce iþine
geldiði gibi kullanýldýðýný solun bundan
yoksun kalýp haksýz rekabete uðradýðýný;
HACIBEKTAÞ BELEDÝYE
BAÞKANI NASIL
OLMALIDIR?
Cumhuriyeti kuran parti özelliði ile CHP’nin
sað muhafazakâr seçmence asla oy
vermeyeceði parti olduðunu bu gerçek
karþýsýnda ‘Sol CHP’de birleþmelidir’ istek
ve ýsrarýnýn sol siyaseti daha baþýndan
kilitlediðini, buna karþý solun geliþebilmesi
bir taktik mücadele gereði DSP’ nin önünün
açýlýp aydýnlarca desteklenmesinin
gerektiðini, DSP’nin “inançlara saygýlý
laiklik” söylemiyle sað muhafazakâr
seçmenin oyunun alýnýp demokrasinin de
önünün açýlabileceðini söyleyen okur, “bunu
öðrenebilmenin en doðal yolu seçmenlerden
oy istemek ve seçmenlerle yüz yüze
gelmektir; seçim çalýþmalarýna herhangi bir
siyasi unvan beklemeden fiilen katýlmaktýr.
Oysa hiçbir aydýn buna yanaþmamaktadýr.”
der. Makine yüksek mühendisi olan C.M.
adlý okur mektubunu Atatürk’ün 20 Mart
1923 yýlýnda Konya ziyareti sýrasýnda
gençlere yaptýðý “Aydýn” tanýmlamasýný
ekleyerek bitirir. “… Aydýn sýnýfý ile halkýn
anlayýþ ve hedefi arasýnda doðal bir uygunluk
bulunmasý lazýmdýr. Yani aydýn sýnýfýn halka
telkin edeceði fikirler, halkýn ruh ve
vicdanýndan alýnmýþ olmalýdýr…”
(20.03.1923, Konya GençleriyleKonuþma.)
Bundan önceki iki dönem Hacýbektaþ
Belediye Baþkaný seçilen Mustafa Özcivan
Sulucakarahöyük’te 27 Mart 2008 günü
yayýnlanan “Alevilerin Açmazlarý” baþlýklý
yazýsýnda Alevi toplumunu eleþtirir, sanal
alemde yapýlan kimin daha çok
Alevi/Bektaþi olduðu tartýþmalarýný anlamsýz
bulup hâlâ yönetilen konumunda
olunduðunu, çözümün siyasetten geçtiðini
söyleyerek, “Bir yýl sonra yapýlacak yerel
seçimlerde AKP hedeflediði yerleri ve %
60’ýn üzerinde oy oranýyla 81 ilin 80’ini
eline geçirirse kimse þaþýrmasýn, bizde 20
milyonuz deyip duralým…” diyerek herkesin
düþünmesi gereken özeleþtiri verir. O da
çözüm olarak, þimdiden farklýlýk
gözetilmeden bütün Alevi kurum ve
kuruluþlarý temsilcileriyle öngörüþmeler ve
kitlelerin katýlacaðý geniþ halk toplantýlarý
yapýlmasýný, öncülüðü ve sekreterya görevini
ABF’nin üstlenmesini, aksi takdirde yarýn
çok geç kalýnacaðýný vurgulayarak yazýsýný
noktalar. Özcivan’ýn dediði gibi þu kadar
Kürt, þu kadar Alevi, þu kadar
devrimci/demokrat varsa neden bunlar ayný
oranda oya dönüþmüyor? Bu üzerinde
düþünülmesi gerekli bir sorundur.
Taslakta gençleri, emekçi halký
kapsayacak yaþam alanlarý yaratýlmasýna
yönelik projeler önemsenmeli deniliyor.
Buna karþý çýkan mý var. Yok. Sorun bu
projelerin ete kemiðe büründürülmesi.
Cengiz Gündoðdu daha 1996 yýlýnda halkýn
umarsýzlýktan bu kötü siyasetçileri seçtiðini,
hiçbir sosyalist partinin halkýn sorunlarýyla
ilgili esaslý çözüm önerilerinin olmadýðýný
söyleyerek yapýlmasý gereken üzerinde basit
bir öneride bulunur: “N’apmalý bakýn. Halkýn
baþýný aðrýtan her sorunla ilgili bir dosya
hazýrlanmalý. Sözgelimi, su sorunu nasýl
çözülecek… en ince ayrýntýsýna kadar
anlatýlmalý halka. Halk devrimi, halk devrimi
halk devrimi diye olmaz. Halk devrimi,
belediyelerden baþlar. Türkiye’de hiçbir sol
siyaset… hiçbir sol parti taktik mücadele
bilmiyor… (…) Herhangi bir öneri bilfiil
mücadeleden çýkar. Bilfiil mücadele eden
ancak hayatý sýmsýký kavrayan öneriler
üretebilir…” (Ýnsancýl, Kasým 1996, s.59)
der.
Yine Oral Çalýþlar Sulucakarahöyük
Gazetesinde 20.3.2008 günü çýkan “Sol ve
Halka Güven” baþlýklý yazýsýnda yukarýda
özetlenen görüþlerine deðinerek, “… solun
yapmasý gereken tartýþma, halktan nerede
ve nasýl koptuk sorusuna cevap aramaktýr.
(…) Solculuðun önemli baþlangýç
noktalarýndan birisi halký sevmek ve halka
güvenmektir…” diyor.
Devam edecek
•Katýlýmcý,çoðulcu,þeffaf,denetlenebilir, halkýn
belediyede söz, karar ve yetki sahibi olacaðý
bir yönetim anlayýþýný temel alan,
•Belediye hizmetlerinde gelir düzeyi düþük
kesimleri koruyan,
•Tarafsýzlýk, dürüstlük ve kararlýlýk içinde
olan,
•Çalýþmalarda plan ve programa dayalý bir
anlayýþ sergileyecek, kaynak israf etmeyecek
•Belediye bütçesini, gelir ve giderleri detaylý
olarak belirli dönemlerde halka duyuracak,
•Çalýþmalardan herkesi haberdar etmeye
çalýþacak, þeffaf bir yönetim sergileyecek,
•Yetkiyi halkýn doðrudan yönetime ve kararlara
katýlýmýný temin edecek þekilde
toplumsallaþtýrýlacak,
•Meclis toplantýlarýný ve gündemi önceden
halka duyurularak halkýn toplantýlara katýlýmýný
saðlayacak ve toplantýlarda görüþ
bildirmelerini temin edecek,
•Ýhaleleri halka açýk yapacak ve anýnda
hoparlörlerden halka dinlettirecek,
•Ýhalelerde tercih mekanizmasýný kesinlikle
iþletmeyecek, sadece Hacýbektaþ’ýn çýkarlarýný
gözeecek,
•Ýhalelerin sonuçlarýný çeþitli yollarla halka
duyuracak,
•Her yýl sivil toplum kuruluþlarý, partiler vb.
örgütlerin katýlýmýyla bir Hacýbektaþ kurultayý
toplayacak,
•Belirli dönemlerde kahve toplantýlarý
düzenlenerek genel gidiþat hakkýnda bilgi ve
görüþ alýþ-veriþinde bulunacak,
•Belediye çalýþmalarýyla ilgili olarak
Hacýbektaþ halkýnýn gözlem ve
deðerlendirmesini almak amacýyla kamuoyu
araþtýrmasý yapacak,
•Hacýbektaþ’ýn belirlenen merkezi
noktalarýnda ‘’duvar panolarý’’ kurarak ve bu
panolarda ihaleler, bütçe, harcamalar vb
konularda halka bilgi sunacak, halkýn
deðerlendirmelerinin yazýlmasýný temin edecek,
•Belediyeye seçimle iþ baþýna gelen belediye
baþkaný ve meclis üyelerinin göreve baþladýðý
andan itibaren mal beyannamesi vereceði,
•Kaynak tüketen deðil, kaynak yaratan bir
anlayýþ sergilenyecek,
•Belediyede yetkinin tekelleþmesi yani “beni
halk seçti, ben ne dersem o olur” felsefesi
yerine, yönetimi belediye çalýþanlarýyla
paylaþarak karar noktalarýnda yönetime
katkýlarýný saðlayacak,
•Belediye hizmetlerinin halka ulaþtýrýlmasýnda
hizmetin en iyi þekilde ve adil olarak
sunulmasýna azami titizlik gösterecek,
•Turizmdeki gerilemenin ekonomik hayata
dair olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik
turizmi teþvik amaçlý nitelikli yatýrýmlarýn
desteklenmesi, tanýtým ve reklam sayesinde
daha fazla turistin ilçemize çekilmesini
hedefleyen,
•Hacýbektaþ’ta yaþayan herkesin yerli yabancý
ayrýmý olmadan kardeþçe bir arada yaþadýðý
bir kent olmasýný temel ilkesi edinecek,
•Bu ilkeler doðrultusunda , tüm kurumlar
(dernek,sendika, birlik,kanaat önderleri, odalar
ve düþünce yakýnlýðý olan siyasi partilerle
yerel yönetim seçimlerinde birlikte eþit
koþullarda hareket etmek isteyen belediye
baþkaný ile meclis üyelerinin secilmesi
HACIBEKTAÞ KAMUOYU’NUN
ÖZLEMÝDÝR...
9 Ocak 2009 Cuma
Hüseyin
Ceyhan
[email protected]
Bundan tam sekiz yýl önce, 19 Aralýk
2000’de bir gece de , Türkiye’nin 20
cezaevinde eþzamanlý bir operasyon
(katliam) yapýldý.
Sayýlar ve istatistikler bakýmýndan “19
Aralýk 2000’de baþlayan operasyondan
sonraki dört günde, 32 kiþinin yaþamýný
yitirdiðini”,
söylesem içinizde
bir þeyler kýpýrdar
mý? Ya da “19-22
Aralýk Katiamý'na
8 jandarma
komando taburu,
37 bölük olmak
üzere 8 bin 335
asker, binlerce
gardiyan ve
binlerce çevik
kuvvet katýldý. 20
bin gaz bombasý
atýldý operasyon
sýrasýnda. Sýkýlan
kurþunlarýn sayýsý
bilinmiyor”,
Biliyorum,
matematik ve
sayýlarla hiçbirimizin arasý hoþ deðil. Ancak,
o günleri yaþamak ve kýyýma uðrayan her
hapishane gibi ben de kalemi elime alýp,
“Hayata Dönüþ” katliamýný anlatmak
istediðim anda aklýma tek kelime yazmak
geliyor: vahþet, cinayet,katliam,terör……!
“19 Aralýk
2000’de baþlayan
operasyondan sonraki
dört günde, 32 kiþinin
yaþamýný yitirdiðini”,
Hayata dönüþ
operasyonu mu?
Hayatlarý bitiriþ
operasyonu mu?
faturasýnýn iþçi ve emekçi yýðýnlara,
iþsizlikle, yoksullukla, sosyal yýkýmla, "anti
terör yasalarýyla" ýrkçý faþist uygulamalarla
cezaevleriyle ödettirilmek istendiði bir
dönemdeyiz. Bunlarý sorgulamak gerekir.
Artan vahþet ve kan tutkusunu, “huzuru”
sokakta linçle arayanlarýn doyumlarýný
sorgulamak gerekir.
Katliamýn yapýlmasýndaki “rahatlýklarý”
herkes televizyonlarýndan izleyebilmiþti,
toplumun vicdanýyla orantýlýydý.
söylesem içinizde bir
þeyler kýpýrdar mý? Ya
da “19-22 Aralýk
Katiamý'na 8 jandarma
komando taburu, 37
bölük olmak üzere 8
bin 335 asker, binlerce
gardiyan ve binlerce
çevik kuvvet katýldý.
20 bin gaz bombasý
atýldý operasyon
sýrasýnda.
Peki bu cinayet bütün toplumun gözleri
önünde neden tezgahlandý? Cinayetlerin
iþlendiði anda da sonrasýnda da, bu kýyýma
uðrayan hapishaneler bu nedenlerin
farkýndaydýlar. Ve o günlerde de ondan önce
de seslerinin çýktýðý kadar baðýrarak, bir
þeyler anlatmak istediler.
Bu olay, sadece belli sayýda insanlarýn
öldürülmesi olarak görülemez. 2000 yýlýndan
bu yana, iktidarýn bütün icraatlarýnýn
arkasýndaki, 2000 yýlýndan sonraki hak
gasplarýnýn ve cinayetlerin ardýnda aramak
gerekir katliamýn nedenlerini. Hrant’in
katline bakmak gerekir, sokaklardaki linç
teþebbüslerinde izlerini kovalamak gerekir…
Ýþçi sýnýfýna, ezilen emekçi yýðýnlara ve
onlarýn temsilcisi olan politik örgüt ve
kurumlarýna yönelik emperyalist
saldýrganlýðýn, devlet terörünün arttýðý,
militarizmin geliþtirildiði, iþgal ve savaþýn
Cezaevleri’nde, gece 3-4 sularýnda ilk
saldýrý gerçekleþmiþ, ancak hapishaneler,
bu ilk saldýrýyý engelleyebilmiþti. Bütün
olan bitenin gürültüsüyle diðer mahpuslar
da uyanmýþ ve direniþe baþlamýþtý. Aslýnda
hapishaneler böyle bir saldýrýya
hazýrlýklýydýlar. Son günlerde yaþanan
geliþmeler ve cezaevi idaresinin pek alýþkýn
olunmayan tutumu operasyonun yakýnda
olacaðýný iþaret ediyordu. Ýlk andan itibaren
operasyon için orada olan birlikler, içeri
girmekten çok dýþarýda kalmayý
yeðlemiþlerdi. Ýlk giriþimleri ise operasyonu
bildirmek dýþýnda pek bir anlam ifade
etmiyordu. Dýþarýda kalmayý çatýlardan,
pencerelerden ve kimi yerlerde duvarlarý
delerek namlularýný uzattýklarý silahlarýyla
ateþ etmekten baþkasýný tercih etmediler.
Yaralanan arkadaþlarýný koðuþlara
taþýmak dýþýnda pek bir seçenek kalmamýþtý
içeridekilere. Diðerleri tutsaklar ise açýlan
ateþten korunmak için pencereleri kapatmak
ve koridorun iki ucuna barikat kurmaya
çalýþmýþlardý. Yaylým ateþ sonucunda, her
taraftan çýkýþ yolu kapatýlan tutsaklarýn
üzerine gaz bombalarý atýlmaya baþlandý.
Öyle ki, 1 metre uzaklarýndaki herhangi bir
cismi göremeyecek kadar yoðun bir duman
oluþtu bu gaz bomba larýndan. Aðýr biçimde
yaralanmýþ arkadaþlarý için soluk alacak
hava kalmamýþtý ve çaresizce yaralý
arkadaþlarýnýn bilinçlerini yitirmesini
izliyorlardý. Cezaevinin bazý bölümlerinde
yangýnlar çýkmýþ, ancak dýþarýdan
kompresörlerle çýkan duman tekrar
cezaevinin içine geri gönderiliyordu. Ýçeriye
dolan duman ve atýlan gaz bombalarýyla,
nefes almanýn yolu kalmamýþtý. Ýnsanlar
artýk yaralý olmadýklarý halde bilinçlerini
yitirmeye baþladýlar.
Ve bir þaka gibi, kuþatýlmýþ bu insanlarýn
üzerine “teslim ol!” çaðrýlarý yaðýyordu.
Bütün kapýlardan amansýzca üzerlerine
acýlan ateþ, duman ve gaz bombalarý, bu
anonsun sadece bir rencide etme insanlýk
onurunu çiðneme duygusuyla yapýldýðýný
gösteriyordu.
Katliamýn dördüncü gününde, dozerlerle
tutsaklarýn en son sýðýndýðý koðuþlarýn
duvarlarý dýþarýdan yýkýlarak içeriye girildi.
Bu sýrada içeriye büyük hortumlarla gaz
veriyorlardý, dört günde verilen toplam
gazdan daha fazlasýydý bu. Tutsaklarýn
hemen hepsi kusmaya ve bilinçlerini
yitirmeye baþladýlar. Hava alabilmek için
kendilerini dýþarýya atanlar ise, askerler
tarafýndan joplar ve dipçiklerle bekleniyordu.
Yine o sýrada Ümraniye de ki hapishane
de bir diyalog: “Kaç kiþi öldü?”, içeriden
bir ses “beþ arkadaþýmýzý öldürdünüz”, bu
sayý yeterli olacak ki,Ümraniye’de daha
fazla ölümün olmasý engellenmiþ oluyordu.
Soruyu soran birlik bir anda içerideki
tutsaklarý alýyor ve F Tiplerine gidecekleri
araçlara bindiriyorlardý. F Tiplerine gidene
kadar ve orada tutsaklar amansýzca iþkence
görüyor ve tek tek bitap bir halde hücrelerine
konuyordu. F tipi “karþýlamasý” ise,
tutsaklarý heyecanla bekleyen subaylar
tarafýndan hazýrlanmýþtý. Ölmeyenler, bu
sonla birlikte, ölümün güzelliðine inanmaya
baþlamýþlardý. Herkeste ayni duygu ve
þaþkýnlýk vardý son anda. Durmadan
kendilerine sorup duruyorlardý, “nasýl oldu
da ölmedim?”
Bu kýyýmýn içerideki boyutuydu yalnýzca.
Korkunç bir düþmanlýk ve öldürme, yok
etme duygusuyla karþýlaþmýþtý tutsaklar.
Onlar için bunun tanýmýný yapmak kolaydý:
“vahþet!” Yaþamýþlardý, acý çekmiþlerdi .
Ama asýl mesele bu andan itibaren
baþlýyordu. Bu cinayetin topluma yansýmasý
önemli olanýydý. Bu operasyonla birlikte
içeridekilerin düþüncelerinde bir deðiþim
söz konusu bile olmadý olamazda. Ölüm
oruçlarý devam etti. Direniþ halen sürüyor
içeride ve sürecekte. Bu katliam içerdeki
tutsaklara ancak fiziken zarar verebildi,
düþüncelerini asla deðiþtiremedi. Çünkü
içerdeki özgür tutsaklar inandýklarý davadan
asla dönmemeyi kendi yaþamlarý ile bedel
ödemeyi göze alýyorlar. Ya dýþarýda ki
insanlar. Korkuya kapýlmak zorunda
hissettiler kendilerini bir ara. Bir kýsým halen
o korkuyla gidiyor. Bir kýsmýn hiç haberi
yok olaylardan! Bir kýsýmda bu katliamlara
dur demek için dýþarýdan mücadele vermeye,
sesini duyurabildiði yerden duyurmaya
çalýþýyor. Bu tecritler son bulana kadar,
insanlarýn özgürce , onuruyla yaþayana kadar
bu kavga bizim kavgamýzdýr.Yeryüzü özgür
kalana dek bu kavga sürecek.Çünkü insanlar
bizler için yaþamlarý pahasýna bedel
ödemekten sakýnmýyor.
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
4413338
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
ARAÞTIRMA
09 Ocak 2009 Cuma
Alevilik en tehlikeli
dönemini yaþýyor
- Mahalle baskýsý yeni bir þey deðil ki diye
itirazlar geldi zaten…
farkýna vardý. Alevi Bektaþi dergahýnýn önemi
su yüzüne çýktý. Tarihe tekrar dönüþ baþladý.
Yeni bir þey deðil de, güzel bir þey de deðil.
Yeni olmadýðýný biliyorlarsa o zaman nasýl önüne
geçeceklerini düþünsünler artýk.
- Ne zaman kopuldu o noktadan sizce?
Ta 16. asýrda, demin anlattýðým Kalender
Çelebi isyanýndan sonra kopmalar baþladý.
Dede maaþ aldýðý anda “Rýza þehri”nden
çýkar, “dünyalý” olur
- Sonrasý nasýl geldi?
- Dedeleri kim atýyor, kim kontrol ediyor?
Sonraki en iyi dönemini 1919-1923 arasý
yaþandý. Ama 1923’ten sonra kraldan çok
kralcýlar yüzünden baskýlar yeniden arttý. 60’lý
yýllara kadar epey zahmet çekildi. 1960’tan sonra
gittikçe özgürlüðe kavuþtuðumuz bir dönem
baþladý. 1980’lý yýllardan sonra artýk kendimizi
epeyce toparladýk, örgütlenmeye baþladýk.
Dedelerin yýllýk görgüsünü Hacý Bektaþ Veli
Dergahý yapar. Eðer dede yola karþý suç iþlemiþse
görevden alýnýr ve cezasýný çekse bile bir daha
dedelik görevi yapamaz.
- Talip, dedeyi sorgulayabilir mi?
- Peki Alevilik þu anda hangi çaðýný yaþýyor
sizce?
Dedeyi dara kaldýrýp hesap sorabilir, dede
toplum ve dara kaldýran talibi ikna edebilir ise
niyazlaþýlýr ve herkes yerine oturur, ancak bir
dedeyi talip dardan indiremez, ancak baþka bir
dede indirebilir.
- Dedenin cem yapmak dýþýnda diðer iþleri
nelerdir?
Dini liderliði dýþýndaki görevleri bundan hiç
aþaðýya deðildir. Mesela devletin halka vermek
zorunda olduðu hizmetlerin çoðunu biz Osmanlý
döneminde dedelerden almýþýzdýr. Sýrasýnda
doktor sýrasýnda öðretmen olurlar. Dedeler bu
yolu bu güne kadar getiren büyük insanlar.
- Hakullah nedir?
Dede birtakým görevler yapar, dini hizmetler
verir, bunlardýn karþýlýðýnda da talip ona kendi
rýzalýðý ile bir þeyler sunar. Buna Hakullah denir.
Ama talip dedeye bir þey vermek zorunda
deðildir ve dede de bir talepte bulunamaz.
- Peki bu dedeyi cemaatin önünden
gideceðine gerisine düþürmez mi?
Bakýn aslýnda eskiden diyanet iþleri
baþkanlarý da para almazlardý.Hatta köylerde
halk yýllýk buðday vs. toplayýp rýzalýkla imama
verirlerdi. Yani ben maaþ alýyorum ve bu maaþ
karþýlýðýnda namaz kýldýrýyorum. O zaman benim
ibadetim nereye gitti, para karþýlýðýnda yapýlan
bir þey ibadet sayýlýr mý acaba? Þimdi ben Sünni
kardeþlerimizin inancýna karýþmak istemiyorum.
Nasýl biliyorlarsa öyle yapsýnlar. Ancak isterlerse
Kuran’ý açýp baksýnlar, Peygamberimizin sözü
apaçýk yazýyor. Diyor ki, “Ben size bu
hizmetlerimden dolayý bir karþýlýk
beklemiyorum.”
bir iliþki baþladýðý anda dedeyle talip arasýndaki
iliþki biter, çünkü o artýk talibin deðil devletin
dedesi olur.
En az 100 bin dede var
- Peki, bunun adýna maaþ yerine “proje bazlý
destek” dense bir þey deðiþir mi, Sait Yazýcýoðlu
öyle diyor?..
Bu ayný þeye benziyor faizi almýyorlar ama
adýna baþka bir þey deyip paradan gelir elde
ediyorlar. Onun gibi bir þey olur bu da.
Eðer bize yardým edeceklerse bize kendi
yerlerimizi versinler. Artý ayný öbür vatandaþlara
yapýldýðý gibi imar planýnda inanç için ayrýlan
yerlerden bize de versinler. Fakat bunun içersine
Diyanet’i karýþtýrmasýnlar. Diyanette temsil
edilmek demek Baþbakanýn emrinde bir memur
olmak demektir. Yani Baþbakan bana diyecek
ki “Sen ancak þunlarý öðretirsin, bunlarý
öðretemezsin” ben de onlarý yapacaðým. Olur
mu öyle þey? Hem zaten devlet elini çeksin
inançtan. Devlet ne bize ne de diðer inançlardan
olanlara bir kuruþ versin. Laik bir devlette
Diyanet olmaz. Ýnançlara ayný uzaklýkta olsunlar.
Bu ideal çözüm bizim için.
- Dedelere maaþ baðlanmasýna bu yüzden
mi karþýsýnýz?
- Peki, ama asýl o zaman laiklik tehlikeye
girmez mi, din tarikatlarýn eline kalmaz mý?
Acaba þimdi tarikatlarýn elinde deðil mi?
Bu yüzden karþýyým tabii. Eðer dedelere
maaþ baðlarlarsa Aleviliði tamamen öldürürler.
Alevi Bektaþilik bir rýzalýk iþidir. Bizde “Rýza
þehri” diye bir kavram vardýr. Eðer dedeler maaþ
almaya baþlarsa Rýza Þehri’nden çýkarlar, dünyalý
olurlar. Bu bizim için büyük bir tehlikedir.
Her zaman denir ki, “Bu yol demirden
leblebidir, kýlýçtan keskindir, bu bir rýzalýk
yoludur, eðer bunlarý beceremezsen bu yola evet
deme.” Dedeler bu rýzalýk yolunu kabul ediyorsa
dede olur zaten. Dedeyle otorite arasýnda böyle
- Yalnýz cemevinde anlaþmazlýk var bir kere
Yazýcýoðlu cemevinin ibadethane olmasýný
isteyenlerin marjinaller olduðunu söylüyor?
Bu kadar saçma bir bakýþ açýsý olamaz. Benim
ibadet yerimin neresi olduðunu bana Yazýcýoðlu
söyleyemez veya Diyanet Ýþleri Baþkaný da
söyleyemez. Benim ibadet yerim bu oda dediðim
zaman bu oda olur. Haydi onlar camiyi
Müslümanlarýn ibadet yeri, Allah’ýn evi þeklinde
algýlýyorlar, ama acaba peygamber dönemindeki
mescitlerle camilerle bugünkü camiler ayný mý?
O zaman görevleri neydi, þimdi ne? Bugün bizim
cem evlerinin görevi peygamber dönemindeki
mescitlerin göreviyle aynýdýr. Aslýnda mescitler
týpký bizim bugünkü cemevlerimiz gibiydi, ama
Emeviler döneminden itibaren deðiþti, “Allah’ýn
evi” þekline döndü.
- Peki dedeler nasýl yaklaþýyor bu maaþ iþine?
Dedeganlarýn büyük bir kýsmý karþýlar. Bir
tek Dedeganlardan Ýzzettin Doðan buna taraf.
- Babaganlar?
Babaganlar çok karýþmaz öyle, onlar daha
çok geride dururlar.
- Sizce ne kadar dede vardýr?
Devlet hepsine maaþ vermeye kalkýþtýðýna
piþman olacaðý kadar dede var. 100 binden aþaðý
deðil.
- Size kaç dede baðlý?
Rakamlar yanýmda deðil, ama 200’ün
üstündedir.
Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor
- Sanki özellikle son iki yýldýr örgütlerden
size yönelim arttý gibi izliyoruz, doðru mu?
Evet, zaten Hacý Bektaþ Dergâhýna baðlý
Alevi Bektaþi topluluðunda en önemli yer bizim
Hacý Bektaþ Veli Dergâhýdýr.
- Sizce bunun sebebi ne acaba yeniden inanç
mý daha ön plana çýkýyor?
Bence 1980’lerden bu yana birtakým
araþtýrmalar, yayýnlar, tartýþmalar eskiye göre o
kadar arttý ki insanlar da Hacý Bektaþ dergâhýnýn
Öldürmekle bitmeyeceðimiz anlaþýldý, cana
yönelik tehditler önceki yüzyýllara göre çok
azaldý, örgütlenmeler baþladý, ama aslýnda
Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor. Çünkü
birincisi bugün biz inancýmýzý uyguluyoruz
dersek yanlýþ olur, aslýnda biz taklitçilik
yapýyoruz. Giderek esastan uzaklaþtýk, þekilciliðe
doðru hýzla bir gidiþ var. Bu bizim için çok
büyük bir tehlike. Ýkincisi, birtakým kiþiler bizi
asimile etmek istiyor. Diyanet baþta geliyor,
sonra Gülen cemaati, Ýran, Avrupa’da Katolik
kilisesi. Bunlarýn hepsi bizi kendilerine
benzetmeye çalýþýyor. Üçüncüsü de, bize aslýnda
“Gelin bir masanýn etrafýnda söyleyin, ne
istiyorsunuz” dense biz karar vermekte epey
zorlanýrýz, çünkü birlik yok.
- Sizce Aleviler bu dýþ tehditlerin farkýnda
mý?
Farkýnda olan da var, olmayan da, ama
farkýnda olanlarýn sayýsý o kadar da fazla deðil.
- Yani yavaþ yavaþ Alevilikten kendi rýzasýyla
mý vazgeçiyor insanlar?
Etki altýnda kalanlar “Esas þimdiye kadar
yanlýþ yapmýþýz” gibi bir kanaate varýyorlar. Bu
da iþte bizim en büyük sorunumuz.
Hakkýnda tez çalýþmalarý yapýlan aile
Hacý Bektaþ Veli Dergahý’nýn Postniþini
Veliyettin Ulusoy, 11 Þubat 1942 doðumlu.
Kurtuluþ Savaþý’nda Mustafa Kemal’e destek
veren ve Milli Meclis’in ilk baþkanvekili
Cemalettin Çelebi’nin torunu. Liseyi bitirdiði
1962 yýlýnda Almanya’ya gitti. Staatliche
Fachhochschule Konstanz’da mimarlýk okudu.
Bir süre burada çalýþtýktan sonra 1974’te yurda
döndü. Hacýbektaþ Belediyesi Fen Ýþleri
Müdürlüðü’nden emekli oldu. Ýki çocuðu ve biri
yolda ,iki torunu var.
Osmanlý’nýn kuruluþundan bu yana önemli
bir yeri olan Hacý Bektaþ Dergahý, Mustafa
Kemal’in de “Cumhuriyet”i ilk kez telaffuz ettiði
yer olarak biliniyor. Ulusoylar hakkýnda biri
Fransýz, diðeri ODTÜ’den iki araþtýrmacýnýn
akademik çalýþmasý bulunuyor.
Haber: Milliyet/Bitti.
09 Ocak 2009 Cuma
Noel Baba Bektaþi mi?
kýzaklarýnda çalýnmýþtýr. Ve o kýzaklar biraz
sonra hepsi de sahiplerine daðýtýlacak olan
altýnlarla, elmaslarla ve bütün bunlardan kat
kat kýymetli olan çalýnmýþ çocuklarla
doludur. Halk bu günü seneler boyu
kutlayarak, Sarý Saltuk’u minnetle
anmaktadýrlar” deniyor…
Suþlucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Alevilerin Sesi Dergisi'nden FUAT
ATEÞ'in çarpýcý haberi:
Yeni yýlýn Muharrem matemi ile çakýþtýðý
þu günlerde, yýlbaþý kutlamalarýna yönelik
tartýþmalar sürerken, bilim çevrelerinin Noel
Baba’nýn ‘Bektaþi derviþi Sarý Saltuk’
olduðuna yönelik önemli iddialarý gündeme
geldi.
Geçtiðimiz günlerde; Alevi inancý gereði
matem olarak kabul edilen Muharrem
ayýnýn, bu yýl, yýlbaþýna denk düþmesi
nedeniyle Aleviler tarafýndan
kutlanýlmayacaðýna yönelik açýklamalar
sýkça gündeme geldi. Konuyla ilgili
tartýþmalar sürerken bir baþka konu bilim
çevreleri tarafýndan tartýþýlmaya baþlandý.
Hýristiyan dünyasýnda Noel Baba olarak
bilinen Aziz Nicholaos’un aslýnda, Hacý
Bektaþ Veli’nin Velâyetnamesi’nde ismi
geçen Sarý Saltuk adlý Bektaþi derviþi olduðu
iddia ediliyor. Velâyetname ve Bektaþi el
yazmalarýna dayandýrýlan bu iddia da, Sarý
Saltuk’un hayat hikâyesiyle, Noel Baba ile
ilgili efsanelerle arasýnda önemli benzerlikler
dikkati çekiyor...
Velâyetname’de Sarý Saltuk...
Hacý Bektaþ Veli’nin Velâyetnamesi’nde
yer alan Sarý Saltuk adlý derviþ, hünkâr
tarafýndan Rumeli’ye Bektaþiliði yaymasý
için görevlendirilen bir derviþ olduðu
belirtiliyor. Tarihi kaynaklarda Hýristiyan
toplumu arasýnda sevilen bir kiþi olan Sarý
Saltuk, dönemin Þeyhülislamý Ebu Suud
tarafýndan ‘Hýristiyan azizi’ olarak
tanýmlanýyor...
Velâyetnamede geçen hikâyeye göre;
‘Ho-ho-ho’ deðil, ‘Hü-hü-hü’
“Sarý Saltuk, Ulu Abdal ve Küçük Abdal
ile Karadeniz’den Romanya kýyýlarýna
oradan da Kalikarya adlý bir kaleye
çýkýyorlar. Kaleyi zalim voyvodanýn
esaretinden kurtarýyorlar. Kale aranýrken,
karanlýk ve rutubetli mahzenlerden yüzlerce
çocuk çýkarýlýyor. Bu çocuklar, ailelerinden
fidye alýnmak için çalýnmýþ zengin
çocuklarýdýr. Bu sýrada sene 1263’tür,
mevsim ise kýþtýr. Ocak ayýnýn ilk günüdür.
Her taraf karlar altýnda bembeyazdýr. Gaddar
Voyvoda tarafýndan çalýnmýþ yavrularýnýn
Tartýþmalý oyun kaldýrýldý
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi (ÝBB)
bünyesindeki
Þehir
Tiyatrolarý’nda
oynanan “Yedi
Tepeli Aþk”
adlý oyunda,
bakireliðini
kaybetmiþ
Alevi bir kýzýn,
Sivaslý Alevi
bir adamla
evlendirilme
aþamasýnda duyduðu endiþeleri müstehcen
þekilde anlatan oyuna “provokasyon ortamý”
gerekçe gösterilerek ara verildi.
Milliyet’te geçtiðimiz cumartesi günü
“Þehir Tiyatrolarý’nda ‘Alevi’ tartýþmasý”
baþlýðýyla yayýmlanan haberde, oyunda,
bakireliðini kaybetmiþ, evlenmek üzere olan
bir kýzýn çektiði sýkýntýlar anlatýlýrken, hem
kýzýn hem de evleneceði erkeðin Sivaslý ve
Alevi olmasýna vurgu yapýldýðý belirtilmiþti.
Oyunu izleyen Alevilerin de bu duruma
tepki gösterdiði kaydedilmiþti. ÝBB Sanat
Danýþmaný Kenan Iþýk da þikâyetleri
doðrulamýþ ve oyunu “faþizan ve incitici”
olarak deðerlendirmiþti.
Haberin ardýndan bazý Alevi internet
sitelerince protesto çaðrýsý yapýldý, Þehir
Tiyatrolarý Yönetim Kurulu da bir açýklama
yaparak oyuna ara verildiðini duyurdu.
‘Provokasyon ortamý’
Açýklamada, oyunda bir kez geçen Alevi
sözcüðünün olumsuz bir anlam içermediði
öne sürüldü. Açýklamada, Milliyet’te
yayýmlanan haberle, Þehir Tiyatrolarý’nýn
nesnel anlamda tehlikeli sonuçlar
doðurabilecek bir provokasyon ortamýnýn
içine çekildiði de iddia edilerek þöyle
denildi:
“Bu, tehlikeli sonuçlar doðurmaya aday
provokasyon ortamýnda, tiyatromuzu,
seyircimizi ve ekibimizi koruma amacýyla,
‘Yedi Tepeli Aþk’ oyunumuzu oynamaya
ara verdiðimizi, özellikle Þehir Tiyatrolarý
seyircilerinden özür dileyerek kamuoyuna
duyururuz.”
Oysa haber yayýmlanmadan önce
kendisini arayan Milliyet muhabirine
açýklamada bulunan Þehir Tiyatrolarý Genel
Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya endiþelerini
dile getirerek, “Oyuna tepki var. Hayatta en
son düþüneceðim þey sansür ama Alevi
toplumunun tepkisi beni ürkütüyor” demiþti.
Milliyet
matemi içinde bulunan Hýristiyan ahali,
peygamberleri Ýsa’nýn doðum gününü
neþeyle kutlamak olanaðýndan yoksundur.
O, sýrada uzaklardan gittikçe yaklaþan bir
çan sesi duyuluyor. Kiliselerinkine hiç
benzemeyen acayip bir çan sesi duyuyorlar.
Mesih’in geleceðine inanmýþ bulunan bütün
Hýristiyanlar, bu garip çan sesini duyarak
kapýldýklarý bir ümitle sokaklara fýrlýyorlar
ve biraz sonra, aralarýnda, sarý çizmeleri ile
altýn sarýsý sakallarý ile güleryüzü ile Sarý
Saltuk’u görüyorlar. Çanlar onun
Konuyla ilgili bir makale yazan Gazi
Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ
Veli Araþtýrma Merkezi öðretim üyesi Prof.
Dr. Belkýs Temren, yazýsýnda Noel Baba ile
Sarý Saltuk arasýndaki benzerlikleri ortaya
koyuyor. Prof Dr. Temren’in makalesinde
þu görüþlere yer veriliyor: “Bektaþi
geleneðinde Noel Baba’nýn gerçek kimliði
Sarý Saltuk’dur. Giysisiyle, “Hü-hü-hü”
þeklindeki üçlü niyazlamasýyla, çam
aðaçlarýndaki mumlarýyla, kýzaklarýyla Türk
gelenekleriyle süslenmiþ derin bir anlatýma
sahiptir. Bektaþi gelenekleri Noel Baba Sarý Saltuk iliþkisini anlatýrken þu
sorgulamaya yer verir: “Baþka hangi
kültürde Noel Baba’nýnkine benzer bir
kýyafeti ve hangi dilde Ho-ho-ho diye
seslenmeyi görüyorsunuz? Ho, hü veya
hu’nun farklýlaþmýþ söyleniþidir. Kýyafete
gelince, bu, Türk derviþlerinin kýyafetidir.
Bu kýyafetle de ne Antalya’nýn sýcaðýnda
dolaþýlýr ne de güneyin herhangi bir yerinde.
Sarý Saltuk’un gerçek güzergâhý olan ve
daha çok dolaþtýðý yerler olan Trakya ve
Balkan’lardaki Türk derviþlerin
kýyafetleridir”
Alevihaberajansi.com - 4 Ocak 2008
Dünya bu teknolojileri konuþtu
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
2008 yýlýnda piyasaya sürülen teknoloji
harikalarý, bilgisayar dünyasýna þaþýrtýcý
yenilik ve kolaylýklar kazandýrdý
Uçan fare Logitech MX Air
Çekici tasarýmýnýn yaný sýra havada
kullanýlabilen dervimsel fare Logitech MX
Air, yýlýn en baþarýlý ürünleri arasýndaki
yerini aldý. Normal bir optik fare olarak
kullanýrken masadan alýp havada yönetmeye
baþladýðýnýzda fare otomatik olarak bu moda
geçiyor. Özellikle televizyona baðlý
bilgisayarlarda ve sunumlarda büyük
kolaylýk saðlýyor.
Asus Eee PC 901
OLPC ve Intel'in Classmate'i ile baþlayan
'netbook' furyasýnda en çok ses getiren ürün.
Güncellenen ve geliþtirilen Eee PC 901,
Türkiye'de satýþta olanlar arasýnda en iyisi.
1 GB RAM belleðe sahip bilgisayar önceki
modele göre daha büyük bir ekrana sahip.
Microsoft Windows XP ve Linux
seçenekleriyle satýþa sunuluyor.
Microsoft Surface
Geçen yýl duyurulan Microsoft'un
dokunmatik yüzey bilgisayarý Surface, bu
yýl uygulamaya kondu. Önce, AT&T daha
sonra BMW tarafýndan müþterilerine
sunulan Microsoft Surface teknolojisi, çok
dokunmalý altyapýsý, jestlerle kontrol
edilebilen arayüzü ve kusursuz baðlantý
yetenekleriyle benzersiz bir deneyim
sunuyor.
Kablosuz baðlýlýk Airties Air 5450
Sahip olduðu 802.11N teknolojisiyle 300
Mbit/sn veri transfer hýzýna ulaþan kablosuz
daðýtýcý ve ADSL modem, þýk tasarýmý ve
kullaným kolaylýðýyla piyasanýn en iyisi.
Gerçek anlamda tak çalýþtýr olarak
tanýmlanabilecek Air 5450, yazýcý ve dosya
paylaþýmýný da sorunsuz hale getiren baþarýlý
bir að bileþeni. Taraf
9 Ocak 2009 Cuma
Ýþsizlik sayýsýnda rekor artýþ Sigara timleri iþbaþý yapýyor
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk
Çelik’in MHP Manisa Milletvekili Erkan
Akçay’ýn soru önergesine verdiði yanýt, Kasým
2008 rakamlarýna göre, kayýtlý iþsiz sayýsýnýn 1
milyona dayandýðýný ortaya koydu.
Bakan Çelik’in verdiði bilgiye göre 906 bin
265 iþsiz bulunuyor. Kayýtlý iþsizler arasýnda
411 bin 514’le ilköðretim mezunlarý ilk sýrada
yer alýrken 76 bin 434 yüksekokul, 66 bin 60
da üniversite mezunu iþ için sýrada bekliyor.
Çelik, Ýþsizlik Sigortasý Fonu’nda 31 Ekim
itibariyle 36 milyar 711 milyon 743 bin TL
kaynak biriktiðini belirtirken, yine Ekim ayý
itibariyle Ýþsizlik Sigortasý’ndan yararlanmak
için baþvuruda bulunanlarýn sayýsýný 1 milyon
345 bin 909 olarak açýkladý. Baþvuruda
bulunanlardan 1 milyon 199 bin 248 kiþi iþsizlik
ödeneði almaya hak kazanýrken, Mart 2002Ekim 2008 tarihleri arasýnda toplam 1 milyar
707 milyon 221 bin TL ödemede bulunuldu.
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk
Çelik MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ýn,
kayýtlý iþsiz sayýsý ile Ýþsizlik Sigortasý Fonu’ndan
yararlananlar hakkýndaki soru önergesini
yanýtladý.
Bakan Çelik’in verdiði bilgiye göre, Kasým
2008 verilerine göre 906 bin 265 kayýtlý iþsiz
bulunuyor. Bunlardan 21 bin 111’ini okur yazar
olmayanlar, 22 bin 822’sini okur yazar olanlar,
411 bin 514’ünü Ýlköðretim mezunlarý, 305 bin
590’ýný Ortaöðretim (lise ve dengi), 76 bin
434’ünü yüksekokul mezunlarý, 66 bin 60’ýný
üniversite mezunlarý oluþturuyor. Kayýtlý iþsizler
arasýnda 2 bin 621 yüksek lisans ve 113 de
doktora sahibi kiþi bulunuyor.
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
-FON’DA 36 MÝLYAR 711 MÝLYON TL
BÝRÝKTÝBakan Çelik, Ýþsizlik Sigortasý Fonu’nda 31
Ekim 2008 itibariyle 36 milyar 711 milyon 743
bin 716 TL kaynak biriktiðini de söyledi. Fonun
faiz gelirlerinin yine 31 Ekim itibariyle 22 milyar
867 milyon 924 bin 349 TL olduðuna iþaret
eden Bakan Çelik, Ýþsizlik Sigortasýnýn
uygulanmaya baþlandýðý Mart 2002 tarihinden
31 Ekim 2008 tarihine kadar sisteme 1 milyon
345 bin 909 kiþinin baþvuruda bulunduðunu
bildirdi.
Çelik’in verdiði bilgiye göre, baþvuruda
bulunanlardan 1 milyon 1999 bin 248 kiþi iþsizlik
ödeneði almaya hak kazanýrken Mart 2002
tarihinden Ekim 2008’e kadar 1 milyar 707
milyon 221 bin 679 TL ödemede bulunuldu.
Anka
Þairler saygýyla anýldý
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Yozgat'ýn Sorgun Yazarlar Aþýklar Þairler
Kültür ve Araþtýrma Derneði tarafýndan, Mehmet
Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya'yý anma programý
düzenledi.
Dernek merkezinde düzenlenen anma
programýna Bozok Üniversitesi Tarih Bölümü
Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Erdal,
Halk Bilimi Araþtýrma Görevlisi Tuðçe Erdal,
Türk Dili Bölümü Öðretim Üyesi Seyfullah
Türkmen, Yozgat Þair ve Yazarlar Birliði
Derneði Baþkaný Ahmet Sargýn, dernek yönetim
kurulu üyeleri, Yozgat ile Sorgun ilçesinden
þairler ve ozanlar katýldý.
Mehmet Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya için
düzenlenen anma program, edebiyat öðretmeni
Ruhi Bakýr'ýn Mehmet Akif'in hayatýný ve
fikirlerini anlatmasýyla baþladý. Edebiyat
öðretmeni Murat Durna'nýn da Arif Nihat
Asya'nýn hayatýný anlatýp, þiirlerinden örnekler
okumasýnýn ardýndan Sorgun Yazarlar Aþýklar
Þairler Kültür ve Araþtýrma Dernek Baþkaný
Durali Doðan tarafýndan bir konuþma yapýldý.
Ekmek fiyatlarý
ucuzlayacak mý?
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Kýrþehir'de
geçtiðimiz yýl un
fiyatlarýna baðlý
olarak alýnan zam
kararýnýn, un
fiyatlarýnýn
düþmesi ile geri
çekileceði ileri
Türk milletinin Mehmet Akif ve Arif Nihat
Asya'ya vefa borcu olduðunu belirteh Doðan,
"Bu programla Yozgatlý þairler, ozanlar, yazarlar
olarak bu vefa borcunu yerine getirmeye
çalýþmaktalar. Anma gecesine katýlan herkese
teþekkür ediyorum" dedi.
Geceye katýlan Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Erdal,
Yrd. Doç. Dr. Seyfullah Türkmen ve Araþtýrma
Görevlisi Tuðçe Erdal'ýn da birer konuþma
yaptýðý program, okunan þiirlerin ardýndan son
buldu.Ýha
sürüldü.
Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl ekmeðe yapýlan
zam ve belirlenen raiþin ardýndan, un
fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðe yansýtýlmadýðý
ileri sürüldü. Geçen yýl ekmek raiþ fiyatý alýnýrken
un fiyatýnýn 45 TL olduðu ve buna göre zam
yapýldýðý bildirilirken, un fiyatýnýn þimdilerde
35 TL'ye düþtüðü ve ekmeðe yapýlan zammýn
geri çekileceði bildirildi.
Un fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðin fiyatýna
yansýtýlacaðý iddiasý, 0,55 kuruþa satýlan ekmeðin
daha ucuza halka ulaþtýrýlacaðý söylentileri,
vatandaþý sevindirdi. Ýha
Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ
baþkanlýðýndaki Ýl Tütün Kurulu tarafýndan
oluþturulan 3'er kiþilik ekipler, her ayýn 10
ve 20'si arasýnda özel ve kamu kuruluþlarýnda
sigara içilip içilmediðini ve yeni kanununa
uygun hareket edilip edilmediðini
denetleyecek.
Saðlýk Bakanlýðý'nýn genelgesi
doðrultusunda Nevþehir'de 4207 Sayýlý
Kanunu’nun uygulanýp uygulanmadýðý
konusunda kamu ve özel kuruluþlarýný
denetlemek için Ýl Tütün Kurulu tarafýndan
30 kiþilik bir ekip kuruldu.
Çeþitli kamu kuruluþlarýnda çalýþan
memurlardan oluþturulan denetim ekiplerinin
yapacaklarý çalýþma öncesinde, Nevþehir Ýl
Saðlýk Müdürlüðü ek binasýnda bir toplantý
yapýldý. Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural
Demirtaþ'ýn yaný sýra, Ýl Saðlýk Müdür Vekili
Dr. Þenol Saðýr ve denetimlerde görev alacak
15'i asil, 15'i yedek toplam 30 üyenin
katýldýðý toplantýda, Nevþehir Saðlýk
Müdürlüðü Þube Müdiresi Yasemin
Kayacan, sigaranýn saðlýða zararlarý hakkýnda
kurul üyelerine bilgiler verdi.
Toplantýda Ýl Saðlýk Müdür Yardýmcýsý
Yaþar Albay ise, 4207 Sayýlý Tütün Kanunu
ile birlikte Türkiye genelinde yapýlan
uygulamalarla ilgili açýklamalarda bulundu.
Kanunun sigara içmeyenlerin saðlýðýný
olumsuz etkilemesinin önüne geçmek
amacýnda bulunduðunu kaydeden Albay,
"4207 Sayýlý Tütün Kanunu ile ülkemizde
dumansýz hava sahasý oluþturulmasý
amaçlandý. Kanunla birlikte ayný zamanda
sigara kullananlarýn, sigara kullanmayanlarýn
saðlýðýný da olumsuz etkilemesinin önüne
geçilmesi hedeflendi. Bu nedenle ilimizde
de oluþturulan denetim ekipleri,
insanlarýmýzýn saðlýðýný çok yakýndan
ilgilendiren önemli bir çalýþma yapýyor"
dedi.
Toplantýda konuþan Nevþehir Vali
Yardýmcýsý Vural Demirtaþ ise, kurulda
görevli kiþilerin söz konusu denetimlerde
asla kendi baþýna hareket etmemesini ve
ekip halinde denetimlerin yapýlmasýný istedi.
Demirtaþ, "Ekip halinde çalýþmanýn her
zaman faydasý var. Tek baþýna bir denetime
gittiðinizde ister istemez bazý olumsuz
durumlarla da karþý karþýya kalabilirsiniz.
O nedenle bu denetimler esnasýnda mutlaka
ekip halinde çalýþýn. Bu görev gönüllü bir
görev gibi görünse de bu il de yaþayan
herkesi yakýndan ilgilendiren, insanlarýmýzýn
saðlýðýný yakýndan ilgilendiren bir görev.
Bu nedenle denetimler esnasýnda son derece
ciddi bir tavýr içerisinde bulunmanýzý
istiyorum. Denetimde bulunduðunuz özel
ve kamu kuruluþlarýnda kesinlikle kýrýcý
olmayýn. Ýnsanlara nezaketle yaklaþýn"
tavsiyelerinde bulundu.
7
9 Ocak 2009 Cuma
Bana Dinciler Baský Yapýyor Dedirtemezsiniz!
taþýdýðý gerçeði anlamalarý gerekir. Nedir bu
gerçek? Konuþulan 401 kiþinin kahir ekseriyeti
gündelik yaþamýnda ciddi bir baský hissediyor.
Nasýl bir baský? Dince hoþ görülmeyen davranýþ
ve tutumlarýna yönelik bir baský.
Trafik kurbaný polise
hazin tören
Tamamen bilimsel yönteme dayalý istatistikî
anlamlýlýðý olan nesnel araþtýrmalarýn
yapýlabilmesinin yolu da önce bu gerçeðin
hakkýnca kavranmasýndan geçer. Ýþte o zaman
toplumdaki baský biçimlerinin ne kadarýnýn
dinden ne kadarýnýn milliyetçilikten ne kadarýnýn
devletten kaynaklandýðýný özgürce araþtýrmanýn
yolu açýlmýþ olur.
Bakýn araþtýrmayý yapanlar diyor ki:
“… (gençler) kendilerini ifade edebilmek,
fikirlerini savunabilmek, karsý cinsle iliþki
kurabilmek, istedikleri gibi giyinmek, istedikleri
tercihleri yapabilmek, yeteneklerini geliþtirmek,
seyahat etmek, genç olmanýn heyecanýyla
maceralara atýlmak, gezmek, eðlenmek için
yasadýklarý kentler onlara pek olanak sunmuyor.
Her an gözaltýnda tutulduklarý, giyimlerinden
yaþam tarzlarýna kadar her davranýþlarýnýn
kýsýtlandýðý, muhafazakârlýðýn baskýsý altýnda
bunaldýklarý kentlerde yaþýyorlar.”
“… Kayseri’de bir kahvede konuþtuðumuz
Alevi bir iþçi, Ýslami kesimden birine ait büyük
bir iþletmenin fabrikasýnda çalýþýyordu.
Ramazan’da gizli yemek üzere cebine sakladýðý
ekmek fabrika giriþinde görevliler tarafýndan
üstü aranýp elinden alýnmýþtý.
Ahmet Tellioðlu
Prof. Dr. Binnaz Toprak ve arkadaþlarýnca
gerçekleþtirilen ‘Türkiye’de Farklý Olmak: Din
ve Muhafazakârlýk Ekseninde Ötekileþtirilenler’
baþlýklý araþtýrma 2 haftadýr konuþuluyor.
Baþlýðýndan da anlaþýlacaðý üzere araþtýrmanýn
gayet makul bir sorunsalý var. Toplumdaki
ötekileþtirme ile din ve muhafazakârlýk arasýndaki
iliþki.
Araþtýrma Türkiye’nin taþrasýnda yaþayan
bir bölüm laik, Atatürkçü, Alevi, Kürt, üniversite
öðrencisi, sendikacý vb. insanýn gündelik
yaþamlarýnda ciddi bir baský gördüðünü,
hissettiðini söylüyor.
Araþtýrmanýn Türkiye toplumunun tamamýný
temsil etmek gibi bir iddiasý yok. Araþtýrmacýlar
istatistik anlamý olan sonuçlara ulaþtýklarýný da
iddia etmiyorlar. Fakat önemli bir gerçeði
betimliyorlar: Taþrada ve büyük kentlerin
taþrasýnda ciddi bir din kaynaklý baský mevcut.
Bu baskýyý hissedenler hissettikleri þeyin AKP
iktidarýyla birlikte arttýðýný düþünüyor ve
söylüyorlar. Bulgular malumun ilanýndan baþka
bir þey deðil ama Prof. Toprak ve arkadaþlarý
Ýslamcý ve liberal yazar-çizerleri bir türlü ikna
edemiyor.
Efendim ‘araþtýrma bilimsel deðilmiþ’ de,
‘örneklem yanlýþ seçilmiþ’ de, vs. vs. Anlýyoruz
ki gerek Ýslamcý gerekse de liberal yazarçizerlerimizde ciddi bir bilimsel yöntem
hassasiyeti geliþmiþ. Bu o raddeye varmýþ ki,
toplumun kimi kesimleri baský gördüklerini
söylediklerinde dahi ‘bilimsel kanýt’ talep eder
hale gelmiþler.
Fakat bu ‘bilimsel yöntem hassasiyetine
yakýndan bakýldýðýnda bu hassasiyetin bilimsel
yöntemle iliþkisinin Prof. Toprak’ýn araþtýrmasý
kadar bile olmadýðýný söyleyebiliriz. Prof. Toprak,
ampirik sosyal araþtýrmalarda kullanýlan niteliksel
bir yöntemle bir toplumsal kesimin ahvalini
betimlemeye çalýþýyor. Fakat bu betimlemenin
ardýndan gerek deneklerinin beyanlarýna, gerek
daha önce yapýlmýþ niceliksel araþtýrmalara,
gerekse de kendi kestirimlerine dayanarak iki
de sav ileri sürüyor:
1- Araþtýrmaya katýlanlarýn kahir ekseriyeti,
gördükleri baskýnýn dinsel inanç ve dinsel yaþayýþ
biçimlerinden kaynaklandýðýna inanmaktadýrlar.
2- AKP iktidarý bu baskýyý gerek kendisinin
müttefiki olan Ýslami cemaatlerin toplumsal
yaþamdaki etkisini artýrmak gerekse de dinci
kadrolaþmaya yoluyla artýrmaktadýr.
Þimdi liberaller ve Ýslamcýlar bu rabýtaya
itiraz etmek için araþtýrmanýn yönteminin
bilimsel olmadýðýný ve araþtýrmanýn laikçi
manüplasyon amacýyla yapýldýðýný ileri
sürüyorlar. Hatta kimileri daha ileri gidip Türk
toplumundaki mevcut dinselliðin hoþgörüsüzlük
bir yana ilerleme ve demokratikleþmeye sebep
olduðunu bile ileri sürüyorlar.
Biz araþtýrmanýn ortaya koyduðu bulgularý
araþtýrmaya itiraz edenlerin iddialarý üzerinden
inceleyelim ve kendilerine birtakým sorular
yöneltelim:
Toplumsal yaþamýn dinselleþmesinin,
toplumu yönetenlerin dincileþmesinin
toplumdaki hoþgörü ve demokratikleþmeye katký
saðladýðýný gösterir örnekleriniz var mý?
Türkiye’nin taþrasýndaki küçük orta boy
iþletme sahiplerinin toplumsal yaþamýn
dinselleþtirilmesine göndermede bulunmayan
herhangi ‘demokratik’ bir talebini duydunuz
mu?
Dinin bir baský aracý olarak milliyetçi söylem
ve pratik içerisinde kullanýlmasýnýn tek
sorumlusu milliyetçilik midir yoksa burada din
ideolojisinin özüne dair bir sorumluluk da var
mýdýr?
Sanýrsýnýz ki bu liberal ve Ýslamcýlar gazeteci,
yazar vb. deðil de Prof. Toprak’ýn üniversitedeki
tez jürisi. Bütün yöntem meraklýlarýnýn her
þeyden önce bu araþtýrmanýn tekrar gündeme
… Diðer iþçiler söylenenleri doðruluyor,
iþletmelerde oruç tutmadýklarý bilinenlerin ya
iþten çýkarýldýklarýný ya da “istifaya zorlamak
için” aðýr iþlere verildiklerini söylüyorlardý.”
“… Erzurum’da AKP ya da Fethullah Gülen
Cemaati’ne yakýn olmayan iþadamlarýnýn hiçbir
devlet ihalesi ya da büyük yatýrýmlarý alamadýðý
söylendiðinde, Alevi sermayedarlarýn bu durum
karþýsýnda rekabette kaybedip kaybetmediðini
sorduðumuz soruyu bir Erzurumlu, “Erzurum’da
Alevi sermayedar yok” diye cevaplýyor.”
“… Özetle, gittiðimiz Anadolu kentlerinin
çoðunda kadýnlarýn sürekli gözaltýnda tutulduklarý
izlenimine kapýldýk. Bu izlenim özellikle Doðu
ve Orta Anadolu kentleri için doðruydu.
istedikleri þekilde giyinmeleri, sokaklarda rahatça
gezebilmeleri, geceleri sokaða çýkmalarý, kadýn
arkadaþlarýyla bile olsa içkili herhangi bir yere
adým atmalarý, evlenmemiþ iseler baba evi yerine
kendi evlerinde yaþamalarý, erkeklerle arkadaþlýk
edebilmeleri vb. kent yaþamýnýn doðal ritüelleri,
Anadolu kentlerinde anomali gibi
karþýlanýyordu.”
Sizce bütün bunlarýn dinsel düþünceyle ve
AKP’yle ilgisi var mý yok mu?
Alakasýz gibi görünebilir ama Prof. Toprak’ýn
araþtýrmasýna yöntem itirazý getirenlere sormak
isterim: Türkiye’de iþkence var mý? Eðer
Türkiye’de iþkence olduðunu ileri sürenler varsa,
sizce bu iddialarýný hangi yönteme
dayandýrmalýlar? Var diyenleri nasýl bir sýnava
tâbi tutardýnýz? Siz cevaplarýnýzý düþünedurun.
Halihazýrda iþkenceyle mücadele edenler ne
yapýyorlar biliyor musunuz? Önce “iþkence
gördüm” diyeni dinliyorlar.
Ama madem bilimin tek yöntemi sandýðýnýz
‘gözlem = hipotez = deney’ pozitivizmine
(pozitivizme de karþýsýnýzdýr ama!) bu kadar
baðlýsýnýz her gün beþ vakit Türkiye’nin 80 bin
yerinden ayný anda yapýlan çaðrýyý ve çaðrýyý
esinleyen inançlarý da ayný teraziye vursanýza.
Prof. Toprak’ýn araþtýrmasýndan daha mý
önemsiz!..
BÝRGÜN PAZAR
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Nevþehir'de otomobilinin takla atmasý
sonucu hayatýný kaybeden polis memuru
Murat Hamleci için Nevþehir Emniyet
Müdürlüðü'nde tören düzenlendi.
Dün Aksaray'dan görevli olarak
Nevþehir'e gelirken Acýgöl ilçesi
yakýnlarýnda geçirdiði trafik kazasýnda
hayatýný kaybeden Aksaray Polis Meslek
Yüksek Okulu'nda görevli polis memuru
Murat Hamleci (38) için, Nevþehir
Emniyet Müdürlüðü önünde tören
düzenlendi.
Törene Nevþehir Vali Vekili Ruhi
Paker, Vali Yardýmcýlarý Hüseyin Ergi ve
Mustafa Kemal Keskin, Belediye Baþkan
Yardýmcýsý Yusuf Kaya, Garnizon
Komutaný Jandarma Albay Esat Mahmut
Apaydýn, Cumhuriyet Baþsavcýsý
Necmettin Saygýn, Nevþehir Emniyet
Müdürü Ömer Gurulkan, Aksaray PMYO
Müdürü Naci Uður, Hamleci'nin ailesi
ve meslektaþlarý katýldý.
Saygý duruþunda bulunulmasý ve polis
memuru Murat Hamleci'nin özgeçmiþinin
okunmasýnýn ardýndan, Ýl Müftüsü
Süleyman Aktaþ tarafýndan kýsa bir
konuþma yapýldý. Konuþmasýnda þehitlik
mertebesinin önemine deðinen Aktaþ,
Hamleci'nin ailesine ve emniyet
teþkilatýna baþsaðlýðý diledi. Tören, Ýl
Müftüsü Süleyman Aktaþ tarafýndan
yapýlan dua ile sona erdi.
Törende bayan polis memurlarýnýn
yardýmý ile ayakta durabilen Hamleci'nin
eþi Ayþenur Hamleci, 6 yaþýndaki kýzý ve
annesi Müzeyyen Hamleci ise Türk
bayraðýna sarýlý tabuta uzun süre sarýlarak
gözyaþý döktü. Polis memuru Murat
Hamleci'nin cenazesi, daha sonra
Kurþunlu Camii'ne götürülerek öðle
namazýna müteakip kýlýnan cenaze
namazýnýn ardýndan Kaldýrým
Mezarlýðý'na defnedildi.
Nevþehir Devlet Hastanesi'ne 3 polis
okulu öðrencisi getiren polis memuru
Murat Hamleci'nin kullandýðý 50 DY 318
plakalý otomobil, yaðýþlý hava dolayýsýyla
kayganlaþan yoldan çýkarak takla atmýþtý.
Kazada Murat Hamleci ve Aksaray
Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO)
öðrencisi Halil Sizer olay yerinde hayatýný
kaybetmiþ, polis memuru Hamleci'nin
kýzý 6 yaþýndaki Elif ile Aksaray PMYO
öðrencileri Abdullah Çaðrý Kahraman ile
Erman Akýn ise yaralanmýþtý. ÝHA
ZERDÜÞT Cafe
HACIBEKTAÞTA ÝLKLERLE HÝZMETÝNÝZDEYÝZ.
> PÝZZA BELLA 20 DEÐÝÞÝK ÇEÞÝT
> NARGÝLE 12 ÇEÞÝT
> SINIRSIZ - KOTASIZ- KABLOSUZ ÜCRETSÝZ ÝNTERNET
HÝZMETÝ
> UYGUN DOYURUCU MÖNÜLER VE UYGULAMALAR
ÝLK’ler
- Pizza-Patates 5 YTL,
-Pizza- Kola 5 YTL
- Herkese açýk, temiz tamamen göz ününde müþterilerin kontrol ve görüþ mesafesinde bulunan
hijyenik koþullarda mutfak hizmeti
- Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý’nýn üretim izinli
ISO 9001- 9002- 2001- 2002 kalite onaylý HACCP Belgeli ürünler Zerdüþt
Cafede
KENDÝ MÖNÜNÜZÜ KENDÝNÝZÝN YARATACAÐI SICAK BÝR
MEKANDIR; ZERDÜÞT CAFE
YEMEÐÝNÝZÝ YERKEN,SICAK CAYINIZI YUDUMLARKEN SINIRSIZ ÝNTERNETTE
DOLAÞMAK ÝSTERSENÝZ, HAYATLA KESÝÞME NOKTANIZ; ZERDÜÞT CAFE
HUZUR VE GÜVENÝN EVLENDÝÐÝ YER; ZERDÜÞT CAFE
ADRES: KIRÞEHÝR YOLU, HACI BEKTAÞ-Ý VELÝ BULVARI
NO 22 /HACIBEKTAÞ
TELEFON: 0 384 441 34 45