Öğütler - WordPress.com

Transkript

Öğütler - WordPress.com
ÖĞÜTLER Bismillahirrahmanirrahim
Ehli Sünnet Kaynaklarından Derlenmiştir.
İçindekiler
Cevahirül İslam#
#
#
#
Resülullahın Hayat Çizelgesi#
#
İlk Müslümanlar#
#
#
#
İmanın Tarifi# #
#
#
#
İlkler# #
#
#
#
#
5 Şey İbadettir#
#
#
#
Cennet Köşk Yapmak#
#
#
4 Çeşit Ölüm Var# #
#
#
İmamın Muhafazası##
#
#
Allah’ın Huzurundan Kovulmak# #
En Faziletliler #
#
#
#
Nefsin Halleri#
#
#
#
Riyanın Alameti#
#
#
#
10 Şey Bedene Farzdır# #
#
10 Şey Bedeni Korur#
#
#
10 Şey Bedenin Şerefidir# #
#
10 Şeyin Maddi ve Manevi Zararları#
10 Şey İnsan Varlığını Öldürür# #
10 Şey İnsanı Aşağılık Yapar#
#
Kibir# #
#
#
#
#
Kibre Götüren Haller#
#
#
Suizan #
#
#
#
#
Zulüm##
#
#
#
#
Gıybet##
#
#
#
#
Nifak# #
#
#
#
#
Yalan# #
#
#
#
#
Cebbarlık# #
#
#
#
Sevgi ve Nezaket # #
#
#
Akıllı Kimse# #
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
1
3
6
6
7
8
8
8
8
9
9
10
11
11
12
12
13
13
14
14
18
20
20
26
27
27
28
29
31
Haya ve İman#
#
#
#
İlim# #
#
#
#
#
Hilim# #
#
#
#
#
Feraset#
#
#
#
#
Nazar##
#
#
#
#
Hamd ve Şükür#
#
#
#
İyi Huy #
#
#
#
#
Selam Vermek#
#
#
#
Selamın Manası# #
#
#
Musafaha# #
#
#
#
Edep# #
#
#
#
#
Peygamberimize Edep # #
#
Hak Dostlarına Edep #
#
#
Sultan Selim Handaki Edep#
#
Mecliste Oturma Adabı# #
#
Mahremiyet# #
#
#
#
Nefis ve Heva#
#
#
#
Allahu Teala’nın Sevdiği Kullar# #
Ana Baba Hakkı# #
#
#
Zikir# #
#
#
#
#
Mübarek Günler ve Geceler#
#
Örtünmek# #
#
#
#
İslamiyette Manevi ve Bedeni Temizlik#
Gusül Abdesti#
#
#
#
Cenaze Yıkamak# #
#
#
Abdest Bahsi##
#
#
#
Abdestten Sonra Okunacak Dualar#
Misvak#
#
#
#
#
Kıble# #
#
#
#
#
Teyemmüm# #
#
#
#
Ezan ve Gamet#
#
#
#
Hayzlıyken Namaz Kılınmaz#
#
Kadının Evde Namaz Kılması# #
Namazı Vakti Girince Kılmak#
#
Namaz Bahsi #
#
#
#
Nafile Namazlar#
#
#
#
Bidatlar#
#
#
#
#
Namaz Vakitleri # #
#
#
Namaz Neden 5 Vakit Kılınır#
#
İman ve İslam #
#
#
#
Mendub Olan Sünnetler# #
#
Tehlikeli Zamanlarda İbadetin Ecri#
Namazda Tesbih Çekmek# #
#
Ayetel Kürsi# #
#
#
#
Amenerrasulü#
#
#
#
İslamın Şartı##
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
32
33
40
40
41
42
45
47
47
49
50
51
52
53
54
59
60
65
66
70
73
77
80
83
85
86
91
92
93
93
94
96
96
97
97
106-115
107
108
109
113
120
134
134-156
136
140
146
Besmele#
#
#
#
#
Selavatı Şerife#
#
#
#
Dua Etmek# #
#
#
#
Anne Babaya İyilik Etmek ##
#
Oruç Bahsi# #
#
#
#
Büyük Günahlar ve Şirk# #
#
Allahu Tealaya Güvenmek##
#
İslam Nişanı# #
#
#
#
5 Şey Gönlü Öldürür#
#
#
5 Şey Kalbi Karartır##
#
#
5 Şey Kalbi Parlatır##
#
#
5 Şey Gözün Nurunu Artırır#
#
Sıcak Yemek Yemenin Zararları# #
İmansız Gitmenin Sebebleri#
#
Yemekten Evvel El Yıkamak#
#
Yemek Yemenin Adabı#
#
#
Yemek Yemenin Mekruhları#
#
Yemek Yemenin Haramları##
#
Yemek Yemenin Farzları# #
#
Az Yemenin Faydası#
#
#
Yemekten Sonra Elini Yıkamak# #
Misafire İkram#
#
#
#
Nefse Hoş Gelen Dünya Nimetleri#
Cennet Nimetleri# #
#
#
Nimete Şükür#
#
#
#
Rızkın Yaradılışı# #
#
#
Hediyeleşmek#
#
#
#
Dünyay Değer Vermek # #
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
#
146
153
158
168
171
181
192
193
195
195
195
195
195
196
197
198
199
199
200
200
200
201
207
208
210
211
214
215
Allahü Teala ( Aliimran suresi 19 ayeti kerimesinde) innetdine indallahil islam:
Şübhe yokki Allah indinde(hak olan ) din,islamdır.
Cevahirül İslam
Evvela müslümanmısın:Müslümanım elhamdülillah demenin masası oldurki,Allahı bir
bilip ve resulu hak bilmektir.
Allahı Tealayı bilirmisin:Bilirim elhamdülillah.
Nasıl bilirsin:İbdidası ve intihası yoktur.Kadimdir zamandan ve mekandan,noksan
sıfatlardan münezzehtir.
Sen kimin kulusun:Allahın kuluyum.
Sen kimin ümmetisin:Ahir zaman peygamberi iki cihan güneşi Muhammedül Mustafa
sallallahi aleyhi vessellemin ümmetiyim elhamdülillah.
Müminmisin:Hakka müminim.
Ne zamandan beri müslümansın:Galü beladan beri.
Galü bela neye derler:Ahti misaga derler(enestü birabbiküm)
Edilli şeriye 4 tür:kitap,sünnet,icmai,ümmet
İğtigatte mezhebim:Ehli sünnet vel cemeat,peygamberimiz sallallahi aleyhi vesellem ve
eshabı ne itigat üzere ise bende,o iğtigat üzereyim demektir.Çünkü ehli sünnet
velcemaat mezhebi varken hiç bir mezhep yoktu.Onun için eshabı kiram gibi sağlam bir
şekilde dinimize sarılacağızki hidayet bulalım kurtuluşa erelim.
Amelde mezhebim:İmammı azam ebu hanife,ben imamı agzamı imam edindim onun
kitabullahdan ve hadisi şeriflerden anlayıp çıkardığı meseleleri kabul ettim ve onun
sözüyle ameli ikrar ettim demektir.
Allahın birligine delilin varmı:Var 2 delilim var biri aklen ve biri naklen.Aklen
delilim,yerlere göklere bakıp elbette bunun bir haluku vardır demektir.Naklen
delilim,gulhu vallahü ehat,ve ilahiküm ilahim vahid.
Müminmisin müslümanmısın:Hem müminim hemde müslümanım.
Mümin kimdir:Allahu Tealaya kemal mertebe inanıp iğtigat edendir ve insanların emin
olduğu güvendiği kişidir.
Müslim kimdir:Küfürden ve şirk işlemekten kaçmaktır.Ve müslüman diğer müslümanlara
eliyle diliyle zarar vermiyendir.Müslim Allahu Tealaya teslim olucudur.
Kimin züriyetindensin:Adem aleyhisselam zürriyetindenim.
``Müminler ancak Allahu Teala anıldığı zaman yürekleri titriyenlerdir.``enfal suresi 2 ayeti
kerimesinde tarif ettiği kullardır.
Allahu Teala,bütün müslümanlardan tekbir iman istemektedir.İslamiyette,imanda
itigada,tefrikaya ayrılığa izin verilmemişir.Resullah sallalhu aleyhi vesellemin inandığı ve
bildiği ve eshabı kiramın nakilettiği gibi,iman eden müslümanlara ehli sünnet vel cemaat
veya kıca sünni denir.Sünni müslümanlara mezhep imamları olan büyük islam alimleri
tarafından kuranı kerim ve hadisi şeriflerde hükmü açıkça bildirilmiştir.Bazı ibadetlerin
ve günlük amellerin tarifinde ve yapılışında gösterilen ve Allahu Tealanın rızasına
kavuşturan yollara ameli veya fıkhi mezhepler denilmiştir.Mezhep imamı olan büyük
islam alimlerinin aralarındaki iştihat ayrılıklarına dini sahibi izin vermiştir ve bu hal
müslümanlar için rahmet olmuştur.
10 EMİR
Allahu Teala (isra suresi 22 38.)ayeti kerimesinde bildirdiğine göre
1)Putlara tapmayacaksın,tek Allahın varlığına inanacaksın.
2)Allahın ismini hürmet ve muhabbetle zikir edeceksin.
3)6 gün çalışıp 7.gün dinleneceksin.
4)Kimsenin malını çalmayacaksın.
5)Adam öldürmeyeceksin.
6)Zina yapmacaksın.
7)Anne ve babana hürmet ve itaat edeceksin.
8)Yalan söylemeceksin.
9)Helal yoldan olmayan kazanmadığın parayı almacaksın(baray,rüşvet,faiz ve kumar
paraları)gibi
10)Haram olan kurbanı kesmeceksin(bu kurbanlar,putlara kestikleri,bazen insan bile
olan kurbanlardır.)
Göklerde Ahmet yerde Muhammet (s.a.v) efendimiz(9 reülevvel,20 nisan 571)pazartesi
gecesi saat 2 de mekkede fil yılında fil ordusu gelmeden,10 aylık iken dogdu.4 yaşına
kadar süt annesi halimenin yanında kaldı.4yaşında gögsünün yarılması olayı
gercekleşti.
(M 575-576)2 yıl annesinin yanında kaldı.Annesini vefatından sonra.
(M 577-578)2 yıl dedesi abdulmuttalip in yanında kaldı.
(M 578-592)amcası ebu talibin yanında kaldı.
(M 595)25 yaşında iken hazreti haticenin kervanında ticaret için şama gitti.Aynı yıl Hz
Hatice ile evlendi.
(M 606)35 yaşında iken kabenin onarılmasına yardım etti.Hacerül esvet taşını yerine
koydu.
(M 610-613)hira mağrasında ibadete çekildi.(M 610,ramazan ayı)40 yaşında olduğu
sırada kendisine vahiy gelmesi ve peygamberlikle görevlendirilmesi.3 yıl süreyle dine
davetin gizli tutulması.
(M 613-616)açıktan davetin başlaması.
(M 613 ) müslümanlar üzerinde şiddet ve baskının başlaması.
(M 165 )ilk müslümanların habeşistana hicreti.
(M 616 )Hz Hamza ve Hz Ömerin müslaman olması.
(M 617 )müslümanların 2 kere habeşistana hicreti.
(M 617 )ekonomik ablukanın konması.
(M 619 )ekonomik ablukanın kalkması ve ebutalibin ölümü ve Hz Haticenin vefatı.
(M 620 )resullahın taife gitmesi.Taif halkının resullahın davetini kabul etmeyip ilgi
göstermemiş çocuklara taşlatmışlardır.
(M 621 )3 gögüs yarılması.İsra ve mirac mucizelerinin gerçekleşmesi ve mirac
esnasında 5 vakit namazın farz olması.
(H-1 ) (M 622 )resulullah sallallahu aleyhi vesellem in medineye hicreti ilk cuma
namazının kılınması.
(H-2) (M 623-624)fakirlerin barınması,mescidi nebevinin önüne teras
yapılması,ramazan orucunun farz olması,zekatın farz olması,Hz ali nin Hz Fatıma ile
evlenmesi.
(M 626 )içki ve kumarın haram kılınması.
(M 627)haccın farz kılınması.
(M 629 )ümre ziyareti.
(H-8) (M 630 )mekkenin fethi.(20 ramazan çarşamba)
(H-9) (M 630-631 )Hz Abbas ve Ebu Süfyanın müslüman oluşu.
(H-10) (M 631 )veda haccı,veda hutbesinin okunuşu.
(H-11) (M 632)Resulullah sallahi aleyhi vesellemin hastalanması ve ardından 63
yaşında iken rebüül evvel ayının 12. pazaretesi gecesi sabaha karşı saat 2 de vefat
etmesi.
Peygamber efendimizin hanımları:
1)Hatice binti hüveylit (ranh)
2)Sevde binti zema (ranh)
3)Ayşe binti ebu bekir (ranh)
4)Hafsa binti ömer (ranh)
5)Zeynep binti üzeyme (ranh)
6)Ümmü seleme (ranh)
7)Zeynep binti cahş (ranh)
8)Cüveyriye binti haris (ranh)
9)Ümmü habibe (ranh)
10)Safiye binti huyey (ranh)
11)Meymune binti haris (ranh)
12)Mariye el kıptiyye (ranh)
Peygamber efendimizin coçukları:
1)Zeynep (ranh)
2)Rukiye (ranh)
3)Ümmü gülsüm (ranh)
4)Fatuma zehra betül (ranh)
1)Kasım (ranh)
2)Abdullah (ranh)
3)İbrahim (ranh)
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi veselleme sormuşlar,ehlibeyt kimdir
diye,Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem de Hz Ali ve Hz Fatma yı cübbesinin
altına alıp benim ehlibeytim bunlardır buyurdu.
Hz Ali ve Hz Fatımanın evliliklerinden Hz Hasan,Hz Hüseyin birde zeynep adında kızı
oldu.Hz Hüseyinin soyundan gelenlere seyit denilmiştir.
Hz Alinin diğer evliliklerinden 32 çocuğu oldu.16 oğlu ve 16 kızı olmuştur.
Hz Hasan ın 15 oğlu 8 kızı olmuştur.
Hz Hüseyin in 6 oğlu 3 kızı olmuştur.
İLK MÜSLÜMANLAR:
HZ- Haticetil küpra (r.anh)
HZ- Ebu bekir (r.anh)
HZ- Ali (r.anh)
HZ- Zeyd (r.anh)
HZ- Ebüzer Giffari (r.anh)
HZ- Osman (r.anh)
HZ- Abdurrahman (r.anh)
HZ-Sad (r.anh)
HZ-Zübeyr (r.anh)
HZ-Talha (r.anh)
HZ-Ebü übeyde (r.anh)
HZ-Said (r.anh)
Gül kokusu-Hz Resullahdır
Ayva kokusu-Hz Ebü Bekirdir
Kavun kokusu-Hz Ömerdir
Menekşe kokusu-Hz Osmandır
Elma kokusu-Hz Alinindir(bazıları şebboy kokusu hz Alinindir derler)
Yasemin kokusu-Hz Fatmanındır
İMANIN TARİFİ
İmanın aslı nedir? Allahü Tealanın adasıdır.
İmanın şeriatı nedir? Helali haramı bilmektir.
İmanın durağı nedir? Müminin gönlüdür.
İmanın ululuğu nedir? Çok zikrullah etmektir.
Her erkeğe ve her kadına ver kişiye iman ve islam ilmini öğrenip bilmek farzdır.
İmanın başı nedir? Lailhe İllallah Muhammedem Resulullah
İmanın teni nedir? Beş vakit namazdır.
İmanın kalbi nedir? Kurandır,kuranın kalbi Yasindir.
İmanın kökü nedir? İhlastır.
İmanın sözü nedir? Zikrullahdır.
İmanın ruhu nedir? Doğru söylemektir.
İmanın darlıgı nedir? Eriyle avrat bey namaz olmaktır.
İmanın halavatı nedir? Paklıktır.
İmanın yemişi nedir? Oruç tutmaktır.
İmanın hükmü nedir? Allahü Tealanın azabından emin olmayıp ve rahmetinden ümidin
kesmemektir.
İmanın yapragı nedir? Takvadır.
İmanın derisi nedir? Hayadır.
İmanın sendemi,sen imandanısın? ben imandayım ve iman bendedir ve ben müminim
iman benim sıfatımdır.
İman azada kaç yerdedir? Dört yededir.
1) Gönüldedir
2) Kalptedir
3) Göğüstedir
4) Dildedir
İmanın yıkan nedir? Beş vakit namazı terk etmektir.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu.
Slm mı ancak müminlere verin, amma kafirlere ve yahudilere ve benim ümmetimin
yahudilerine vermeyin diye buyurdu.Dediler ya Resulallah senin ümmetini yahudileri
kimlerdir.Dediki 5 vakit namazı terk edenlerdir.Neüzübillahi teala
İLKLER
İlk müslüman olan erkek: Hz Ebu Bekir (r,anh)
İlk müslüman olan kadın: Hz Hatice (r.anh)
İlk ezan okuyan: Hz Bilali habeşi (r.anh)
Çifcilerin piri kimdir? Adem (a.s)
Terzilerin piri kimdir? İdris (a.s)
Çizmecilerin piri kimdir? Şeyh hasanı basri
Saraçların piri kimdir? Veysel karani
Bezirganların piri kimdir? Şuayp (a.s)
Gemicilerin piri kimdir? Nuh (a.s)
Berberlerin piri kimdir?Haris (r.anh)
Hallaçların piri kimdir? Mansur hallaç
Dülgerlerin piri kimdir?Habibi neccardır
5 şey ibadettir: Az yemek,camide oturmak,kabeye bakmak,alimin yüzüne
bakmak,okumadanda olsa kuranı kerime bakmak,
4 şeyi yapan kimseye cennetde bir köşk yapılır bunlar:
1)Herkim işlerinde,Lailahe illalha yapışırsa.
2)Başına bir müsibet geldiginde,İnna nillah ve inna ileyhi raciun dese.
3)Kendine bir nimet verilince,Elhamdülillah dese.
4)Bir günah işleyince,Estağfirullah dese.
4 çeşit ölüm vardır bunlar:
1)Kırmızı ölüm: Eziyetlere katlanmak.
2)Beyaz ölüm:Uzun boylu susmak.
3)Sarı ölüm:Uzun boylu ibret almak.
4)Siyah ölüm :Nefsin arzularına aykırı hareket etmek.
Yukarda anlatılan ölümler nefsin dünyadaki ölümüdür.
İman 5 kale ile muhafaza edilir:
1)Yakin:Şüphesiz iman
2)İhlas:Karşılık beklemeden Allahü Tealanın rızası için amel etmek.
3)Farzları eda etmek.
4)Sünnetleri tamamlamak.
5)Edebi,muhafaza etmek.Kişi edebi muhafaza ettikçe şeytan ondan ümidini
keser.Şeytan önce edebi sonra sünnetleri,sonra farzları,sonra ihlası,sonra
inancı,terkettirmeye heves eder.
Allahü Tealanı huzurundan kovulmaya sebeb olan 5 şey:
1)Gurur
2)Kibir
3)Haset
4)Kin
5)Ucub
Allahü Tealaya kavuşmaya mani olan 4 şey:
1)Şehvet
2)Çok yemek
3)Mal ve makam
4)Ucub ve gurur
İşte bunlar kulun cenabı hakka ulaşmasına manidir.
EN FAZİLETLİLER
Canlılardan:İnsanlar
İnsanlardan:Peygamber Aleyhimüs selevat
Peygamperlerden:Muhammed Aleyhisselam
Müslümanlardan:Sehabeyi kiram
Sehabilerden:Hz Ebu Bekir (r.anh)
Zevcelerden:Hz Hatice
Şehitlerden:Hz Hamza
Müezzinlerden:Hz Bilali habeşi
Meleklerden:Cebrail Aleyhisselam
Asırlardan:Peygamberimizin asrı
Ümmetlerden: Muhammed (s.a.v.) ümmeti
Kitaplardan:Kurannı kerim
Surelerden:Fatiha suresi
Ayetlerden:Ayeti kürsi
Dualardan:Elhamdülillahi rabbil alemin
Zikirlerden:Kelimeyi tevhit (lailahe illallah)
İbadetlerden:Namaz
Oruçlardan:Ramazan orucu
Aylardan:Ramazam ayı
Günlerden:Cuma günü
Gecelerden:Kadir gecesi
Şehirlerden:Mekke i mükerreme
Binalardan:Kabe i şerif
Mescitlerden:Mescidi haram
Taşlardan:Hacerül esvet
Kabirlerden:Peygamber efendimiz(s.a.v.)kabri
Sulardan:Zemzem suyu
Savaşlardan:Bedir savaşı
Tabiin den:Veysel karani
Vadilerden:Beytül mukatdes vadisi
Asalardan:Musa Aleyhimüsselemın asası
Balıklardan:Yunus aleyhimüsselamın balıgı
Develerden:Salih Aleyhisselamın devesi
Yüzüklerden:Süleyman Aleyhisselamın yüzügü
Kölelerden:Billali habeşi
NEFSİN HALLERİ
Nefsin 7 kötü hali vardır bunlar:
1)Ucub:Kendini beyenmek
2)Riya:Gösteriş
3)Haset:Çekememezlik
4)Hubburiyet:Reislik sevgisi
5)Kibir:Üstünlük taslamak
6)Gazab:Kızmak
7)Hubbul mal:Mal sevgisi
Cenennemin 7 kapısı vardır,her kim bu kötü 7 huydan vaz geçer nefsini bu huylardan
temizlerse cehennemin 7 kapısı kendine kapanır cennete girer.
RİYANIN ALAMETİ 3 DÜR
1)Yalnız iken ibadet de tembellik ve gevşeklik yapmak.
2)Cemaat içinde ibadet ederken çalışkan ve sevinçli olmak.
3)Yaptıgı iyi amellere karşı (insanlar tarafından)övülmeyi sevmek.
bunlardan kaçınan ihlaslı olur.İhlas mevlayla kulu arasında bir sırdır.Melekler,şeytan ve
nefis dahi bilmez.
ON ŞEY
Bâyezîd-i Bistâmî buyurdu ki: "Şu on şey beden üzerine farzdır:
1) Farzları noksansız yerine getirmek,
2) Haram kılınan şeylerden kaçınmak,
3) Allah için mütevâzî olmak,
4) Müslüman kardeşlerine eziyet etmekten sakınmak,
5) İyi ve kötü herkes için hayır isteyen olmak,
6) Allahü teâlânın mağfiretini arzulamak,
7) Her işte ve her hâlükârda Allah rızâsını gözetmek,
8) Öfkeyi, gurur ve taşkınlığı, zulüm ve haksızlığı, üzücü ölçüde mücâdeleyi terketmek,
9) Kendi kendine nasîhatçı olmak, nefsi terbiyeye çalışmak,
10) Ölüme bilerek hazırlanmak."
Şu on şey bedeni korur:
1) Gözleri haramdan ve lüzumsuz şeylerden korumak,
2) Dili zikre alıştırmak ve bunu îtiyâd hâline getirmek,
3) Nefis muhâsebesi yapmak, günlük hayâtı bu ölçü içinde sürdürmek,
4) İlim öğrenmek ve öğrenilen ilmi faydalı olacak şekilde kullanmak,
5) Edeb ve terbiyeyi her yerde ve herkese karşı muhâfaza etmek,
6) Bedeni, dünyânın faydasız işlerinden kurtarıp, dünyâ ve âhiret için faydalı işlerde
kullanmak,
7) İnsanlarla haşır-neşir olmamak, kalbi geliştirmek, düşünceyi berraklaştırmak, zekâyı
işletmek için uzlete çekilmek,
8) Nefis ile kıyasıya mücâdele etmek,
9) Çokça ibâdet etmek,
10) Peygamber efendimizin sünnetine uymak.
Şu on şey bedenin şerefidir:
1) Tevâzu içinde yumuşak huyluluk,
2) Hayâ ve edep,
3) İlim,
4) Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmak, gönül rahatlığı içerisinde ibâdetleri hatâsız
yapmaya çalışmak, dünyâ şatafatına değer vermemek,
5) Her işte, atılan her adımda Allahü teâlâdan korkmak,
6) Güzel ahlâk,
7) Başa gelen belâ ve musîbetleri yüklenmek, sabrı dayanak yapmak,
8) Halk ile iyi geçinme yollarını, idâre etmek çârelerini bilip yürütmek,
9) Öfkeye mâni olmak,
10) Dilenmeyi terketmek.
Şu on şey insanın maddî ve mânevî yapısını tahrib eder:
1) Dînine önem vermeyen kimseyle arkadaşlık etmek,
2) Hayırlı ve yararlı kişilerden ayrılmak, onlarla dostluk kurmamak,
3) Nefsin isteklerine boyun eğip onun peşine takılmak,
4) İslâmiyetten uzaklaşmak,
5) Dinden olmayan şeyleri din adına uydurup dîne sokan kimselerle oturup kalkmak,
6) Dünyâ ve âhiret için yararlı olmayan şeylerle uğraşmak ve bu tür şeyleri arzulamak,
7) Halkı kötü zan altında tutmak,
8) Üstünlük taslamak,
9) Dünyâlıktan yana üzüntüye kapılmak,
10) Âhireti düşünmemek.
On şey insan varlığını öldürür:
1) Terbiye azlığı,
2) Cehâlet çokluğu,
3) Halktan nîmet beklemek,
4) Şehvet azgınlığı, nefis kudurganlığı,
5) Baş olma sevdası,
6) Dünyâya lüzumundan fazla meyletmek,
7) Allahü teâlâ katında nefis ile dostluk kurmak,
8) Çok yemek,
9) Çok uyumak,
10) Kalabalığa uymak.
On şey insanı aşağılık yapar:
1) Öfke ve hiddet,
2) Kin ve nefret,
3) Büyüklenme,
4) Zulüm ve haksızlık,
5) İnat yollu mücâdele,
6) Cimrilik,
7) Başkasına ezâ ve cefâ etmek,
8) Mümin kardeşine saygısızlık,
9) Kötü huy ve fenâ ahlâk,
10) İnsaf ölçülerini aşmak.
KİBİR
Kibir,gurur ve öğünme gibi duygular,insan içine çuvaldız gibi saplanır,insanın
kibirlenmesi kendinde gördüğü faziletlerden ileri gelir.Ancak bir kimse,hak yolundan bir
yola intisap ettigi taktirde bütün bu faziletlerin kesinlikle ve gercek olarak Allahu Tealada
bulundugunu anlar.Kendisinde bulunan herşeyin,Allahu Teala tarafından emanet olarak
verildigini görür.Kibir kötü bir huydur kendini başkasından üstün
görmektir.Halıkını,Rabbini unutmanın alametidir.Kalbinde hardal tanesi kadar kibir olanı
Allahü Teala yüz üstü cehenneme atar.Biz büyük deyiliz, eğer seni Allahü Teala
yükseltirse başka.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur:
"Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.Kalbinde zerre kadar iman olan
kimse
ateşe giremez."
Ebuzer (r.a)rivayete göre:"Resulullah sallallahi aleyhi vesellem 3 sınıf insan
vardırki,kıyamet günü Allahu teala onlarla konuşmaz,yüzlerine bakmaz,onları temize
çıkarmaz.Hemde onlar için elem (can yakıcı)bir azap vardır buyurmuştur.Resululah bu
cümleleyi 3 kere tekrarlamıştır."
Ravi dediki:O halde bu kimseler tam bir mahrumiyete ve hüsrana ugramışlardır.Onlar
kimlerdir ey Allahın resulu diye sordu.
"Resulullah sallallahi vesellem,
elbisesini kibirle yerlerde sürüyen,yaptıgı iyiligi başa kakan ve yalan yere yemin
ederek,ticaret malını iyi bir fiyata satmaya çalışandır.Cevabını verdi."
Seleme bin ekva(r.a)derki:"Resulullah sallallahi aleyhi vesellem derki:
Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalim ve cabbarlar gurubuna kayıt edilir.Böylece
onlara verilen ceza bunada verilir.Yine Resululah buyurmuşturki
Size cennetlikleri haber vereyimmi,onlar hem zayıf oldukları hemde halk tarıfından zayıf
görüldükleri için kimsenin ehemmiyet vermedigi fakat şöyle olacak diye yemin etseler
isteklerini Allahu Tealanın gerçekleştirecegi kimselerdir."
"Size cehennemliklerin kim oldugunu haber vereyimmi.Bütün katı kalpli,kaba,cimri ve
kurularak yürüyen kibirli kimselerdir."
"Resulullah (s.a.v)şöyle buyumuştur:
Dünyada büyüklene insanlar,ahirette insana benzemekle birlikte karınca kadar küçük
olacaklardır son derece zelil ve aşağılık mahluklar haline getirilecekler,Allah onlara hiç
bir kıymet vermediği için insanlar ayaklarıyla üzerlerine basıp geçicek,bütün mahşer
halkının hesabı görülünceye kadar onları çiğniyeceklerdir.Mütekebirler(kibirli
kimseler)kıyamet günüde insan suretinde küçük ve kırmızı karıncalar kadar haşr
olunacaklardır.Zillet her taraflarında onları saracaktır,cehennemdeki büles adı verilen bir
zindana sürükleneceklerdir.Onları ateşlerin ateşi kuşatacak ve cehennem ehlinin tinetül
habal denilen kan,irin ve pisliklerinden içeceklerdir."
Kibir Allahu Tealanın hiç sevmedigi ve şiddetle yasakladığı büyük günahlardan biridir.
Cenabı hak şöyle buyurur:Kibirlenipte insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde
böbürlenerek yürüme,zira Allahu Teala övüp duran kimseleri asla sevmez.(lokman
suresi 31/18)
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma (isra suresi 17/37)
Büyüklük Allahu Tealaya mahsus bir vasıftır.İnsanın kibirlenmesi Allahu Telalaya ayit bir
vasfı kendisinde görmeye çalışmasıdırki son derece yanlış bir anlayış ve insanın
haddini bilmemesidir.Zira insanın inkar edemeyecek derecede bariz olan şu vasıfları
devamlı onun eksikligini ortaya koyup
durmasıdır.Acziyet,zafiyet,yanılma,utanma,cahillik,zulüm,acelecilik,cimrilik,menfatine
düşkünlük,namkörlük yaratılış safhaları ve hayatın sonu itibariylede insanın övünülecek
bir tarafının olmadıgı açıktır,dolayısıyla kibirlenmek kula yakışan bir davranış deyildir.
Kişinin büyüklenip kendisini oldugundan üstün görmesi,kendini beyenmesi ve nefsini
palazlandırıp herkesten kıymetli olduguna onu acı bir akıbete sürüklemektedir,bir kimse
bu kibir ve böbürlenme halini ilerletirse sonunda zalimler ve mütekebbirler divanına kayıt
edilir ve onlarla birlikte esfeles safiline yuvarlanır.Firavun,karun ve hamana verilen ceza
onada verilir.Kibir cehaletten ileri gelir,hakiki alimler asla mağrur olmazlar.Zaten kibir ehli
ne ilim elede edebilir.Nede bir hayra nail olabilir. "Peygamber efendimiz (s.a.v):
Kibrin aksine tevazu denir.Tevazu kendini başkalarıyla bir görmek olup,insanı süsleyen
ve kıymetlendiren bir huydur.Tevazu edene müjleler olsun buyurmuştur.
Hadisi kutside bildirilmiştir ki:"
Kibriya ridarımdır,azamet izarımdır,bir kimse bunlardan biri ile benimle münazaa ederse
onu ateşe atarım haline hiç bakmam.
Herkim kibir ederse ridamı çalmış olur. Büyüklük taslarsa izarımı çalmış olur.
Ayeti kerimede bildirilmiştir ki:
Allahü Teala,kulum kibirlililerin yaptığı gibi yüzünü onlardan çekirme ve yer yüzünde
çalımla salınarak yürüme.Allahu Teala mütekebbirane (kibirlenerek salınanları kendini
beyenip öğünenleri sevmez).
Yürüyüşünde mutedil ol ne çok hızlı nede yavaş yürü.Sükunet ve vakarını muhafaza
et,sesini alçalt,bağırıp çağırarak konuşma,seslerin en çirkini,himarın(merkep) sesidir.
Ayeti kerimde bildirilmiştir ki:
Kıyamet günü dünyadaki kibir sahibleri küçük karınca gibi zelil ve hakir olarak kabrinden
çıkarılacaklardır.Karınca gibi fakat insan şeklinde olacaklardır,herkes bunları hakir
görecektir.Cehennemin en derin ve azabı en şiddetli olan bolis çukuruna
sokulacaklardır.Buraya girenler kurtulmaktan meyus oldukları için,bolis denilmiştir.Ateş
içinde kayıp olacaklardır.Su istediklerinde cehennemdekilerin irinleri verilecektir.
Araf suresi 182. ayeti kerimede bildirilmiştir ki:
Onun yolunda kötülük üzere oldugun halde sana ihsanları devam ediyorsa,bunların seni
felakete götüren şeyler olmasından kork.Onları,bilemiyecekler yönden azar azar helake
yaklaştırırız.
Hakkı yaşamak demek, nefsin arzularını,haram ve isteklerini yerine getirmemektir.
Kibre götüren haller:
1)Bir şeyler bilen kibirlenirse:İlim sahibinin hürmet ve tazim beklemesi.
2)Amel ve ibadet yapan:helakta, ben kurtuldum sanması.
3)Soylu olmak.
4)Güzellik.
5)mal çoklugu.
6)Yakınların çoklugu.
7)Kuvvetli olmak:Allah rızası için af etmeli
Ey babacıgın en kötü haslet nedir diye buyurdu.Küfür,kibir,cimrilik,şükür azlığı ve kötü
ahlaktır.Ey oğulcuğum bir kimsede bu beş kötü haslet bulunursa (toplanırsa) o kimse
şakidir(kafirdir) Allahü Tealadan uzaktır buyurdu.(lokman hekim)
Mevladan uzaklaştıran haller:
1)Kadınlar.
2)Oğullar
3)İstiflenmiş altın yığınları.
4)İstiflenmiş gümüş yıgınları.
5)Yaylıma salınmış atlar.
6)Davarlar.
7)Ekinler.
Bunların her biri 10 bin perde olursa Mevla Teala ile aramızda 70 bin perde vardır
demektir.Bu 70 bin perdeyi geçipte ona nasıl kavuşacagız.
Her günahın,dalgınlığın ve şehvetin aslı,nefsini beyenmektir.Her taat uyunıklık ve iffetin
esası,nefsini beyenmemektir.
Şehvet varya o bizi mahvediyor.(ali imran surasi)
Rüşvet almak:
Hz. Ali (r.anh) `dan rivayete göre Peygamberimiz (s.a.v.) amirin hediye alması
haramdır.Hakimin rüşvet kabul etmesi ise, küfre yakın bir günahtır.Buyurdu
İbni Abbas (r.anh)`dan rivayete göre,resulullah (s.a.v.) rüşvet alanda verende
cehennimliktir buyurdu.
Ebu Hamit es Sait (r.anh) rivayete göre,reslullah (s.a.v)hiç bir kimsenin,haksız yere
kardeşinin malını alması helal olmaz.Çünkü Allah (c.c)bir müslümanın malını diğer
müslümana haram kılmıştır.Buyurdu.
Hazin tefsirinde zikir edildiğine göre batıl olarak mal yemek,dört surette olur.
1)hırsızlık(gasp,yağma,zulüm ve tecavüzle)
2)Kumar,çalgı,şarap ve oyunlar.
3)Rüşvet.
4)Emanete ve vasiyet gibi hususlarda hayinlik etmek.Bunların hepsi haramdır.
SUİZAN
Bir müminin günahkar sanmak,onun hakkında kötü düşünmektir.Allahu Teala(hucurat
suresi 12 ayetinde )mealen ey iman edenler suizan etmekten kendinizi koruyunuz.
Hadisi şerifte bildirilmiştir`ki:
Suyizan etmeyiniz.Suizanyanlış karar vermeye neden olur.İnsanların gizli şeylerini
araştırmayınız,kusurlarını görmeyiniz,münakaşa,hakaret ve birbirinize düşmanlık
etmeyiniz, birbirinizi çekiştirmeyiniz kardeş gibi seviniz.Müslüman müslümanın
kardeşidir,ona zulum deyil yardım eder ve onu kendisinden aşağı görmez.Buyurdu
ZULÜM
Ebuzer (r.a)rivayete göre Resulullah (s.a.v) Allahu Teala hazretlerinin şöyle
buyurdugunu haber vermiştir.Ey kullarım ben zulum etmeyi kendime haram kıldım.onu
sizin aranızdada haram kıldım artık birbirinize zulüm etmeyin.
Ebu Musa (r.a)rivayete göre;Resulullah(s.a.v)hiç şüphesiz Allah(c.c)zalime mühlet
verir.Onu yakalayıncada kaçmasına fırsat vermez buyurdu.Sonra şu ayeti kerimeyi
okudu.
Rabbin zalimlik yapan memleket(halkını)yakaladığında,onun yakalayışı böyle
(şiddetlidir).Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir,pek çetindir.(hud suresi
11/112)
Cabir (r.a)rivayete göre;Resullulah (s.a.v)zulümden sakınız.Çünkü zulüm kıyamet
gününde zalime fiziki karanlık olacaktır.Cimrilikten sakınınız çünkü cimrilik sizden önceki
ümmetleri helak etmiş,onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye haramları helal
saymaya sevk etmiştir.
Ebu Seleme(r.a) ile kavminden bazı insanlar arasında bir anlaşmazlık vardı.Bu konuyu
Hz Ayşe validemize açınca Hz Ayşe validemiz.
Ey Ebu Seleme,toprak hususunda haksızlık yapmakta sakın.Çünkü
Resulullah(s.a.v)kim bir karış miktarı bir yere zulümle sahip olursa,o yer yedi kat altıyla
birlikte boynuna dolanır.
Ebu Hüreyre(r.a)rivayet edildindiğine göre;Resulullah (s.a.v)kıyamet gününde,haklar
sabine mutlaka verilecektir.Hatta boynuzsus koyun için boynuzlu koyundan kısas
alınacaktır.
Adaletin zıttı olan zulüm,herşeyi olması gerektiği şekilde değil,olmaması gerektiği
şekilde yapmak,hakkı yerli yerine koymamaktır.Yine,zulüm haksızlık yapmak,başkasının
hakkı üzerinde haksız bir tasarrufta bulunmak ve her hangi bir konuda haddi
aşmaktır.Her haksız yere başkasının malını almak,ırzına namusuna
sataşmak,zulümdür.Yalan yemin ile veya helal olmayan herhangi bir yolda insanların
hakkını almak,zulümdür.Günah ve düşmanlık birer zulümdür.Kendini haklı,başkasını
haksız görmek için çekişmek ve karşısındakini aşağılamaya çalışmak zulümdür.Yollarda
oturmak ve oralara eşya koymak suretiyle insanların geçişini zorlaştırmak,tam bir zulüm
ve eziyettir.Zenginin borcunu ertelemesi zulümdür.Geçmiş olayladan ibret almamak bir
çeşit zulümdür.Zulme sebeb ve vasıta olmakta zulümdür.Zulüm,Cenabı Hak tarafından
haram kılınmıştır.Cenabı Hak zulümü sevmedigi ve ondan razı olmadığı için kullarına
hiç bir zaman zulüm etmeyecegini bildirmiştir.Ayeti kerimede şöyle buyruldu.
Onlara deki;Dünya menfaati pek az ve önemsizdir,Allatan korkanlar için ahiret daha
hayırlıdır.Ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.
Peygamber efendimiz zulmün mutlaka cezalandırılacagını şöyle haber vermiştir;Ahirette
cezasını,ayrıca vermekle beraber dünyada Allahu Tealanın cabucak cezalandırmasını
en fazla hak eden günahlar,zulüm ve akrabasını ihmal etmektir.Zalimlerin asıl acı akibeti
ise ahirettir.Ayeti kerimede zulüm edenlerin cehennemde bırakıldığı haber verilerek
şöyle buyrulur.
Sonra biz Allah(c.c)sakınanları kurtarırız;Zalimleride diz üstü çökmüş olarak orada
bırakırız(meryem suresi 19/72)
Öyleyse derhal zulümden tövbe edip haksızlık yaptıgımız insanlara haklarını iyade
etmeli helallik dilemeliyiz.Bundan başka kurtuluş imkanı yoktur.
Hadisi şerifte cimrilikte yasaklanmıştır.Çünkü bir kısım zulümlerin sebebi cimrilik ve
hasisliktir.Zulüm ve cimrilik adam öldürmek Allahın(c.c)haramlarını helal saymak gibi
muhtelif büyük günahların ve dinden sabmaların önde gelen sebeblerindendir. Zulmün çirkinliği,İbni Abbas(r.a)Efendimiz(s.a.v)rivayet edildiğine göre;
Zulüm etmeyiniz (aksi halde)dua edersiniz kabul olunmaz,yağmur istersiniz size
yağdırılmaz,yardım istersiniz yardım olunmazsınız.
Enes İbni Malik(r.a)Efendimiz (s.a.v)şöyle buyurduğunu rivayet etti;
Kafir bile olsa mazlumun (haksızlığa uğrayanın)bedduasından korkunuz.Zira
onun(duası)ile Allahu Teala arasında hiç bir perde yoktur.
Hz Ali (r.a)rivayete göre Efendimiz(s.a.v)şöyle buyurdu;
Allahu Teala buyurduki,benden başka yardımcısı bulunmayan(zavallıya)zulmedene
gadabım(kızgınlıgım)çok şiddetli oldu.
Resullullah (s.a.v)zalim cezasını,mazlum ise,Allahu Tealanın yardımını beklemektedir.
İsba hani,Abdullah İbni Selam (r.a.)şöyle buyurduğunu beyan etmiştir.Allahu
Teala,kullarını yaratıgında kullar ayakları üzerine dikilip Ya Rabbi sen kiminle berabersin
dediler.
Mevla Teala;Ben,hakkı ödeninceye kadar mazlumla beraberim duyurdu.
Yine İsbe Hani,Said İbni Azizin şöyle buyurduğu rivayet etmiştir;
İyilik eden sevap beklesin,kötülük edense,cezasını inkar etmesin(bu nerden geldi
demesin).Haksız yere bir izzet(yücelik kazanana Allahu Teala haklı olarak bir
zillet(alçaklık)verir).Zulmederek mal toplayana ise Allahu Teala zulmedmeyerek fakirlik
verir.
Allahu Teala buyurmuşturki,fakirlerin malıyla zengin olanı ben fakir ederim,zayıfların
gücü ile yapılan her evide sonunda harab ederim(baakara suresi 270)
Half İbni Havşap(r.a)isa (a.s)havarilerine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;
Krallar hikmeti (şeriat ilimlerini ve onlarla amel etmeyi)size bıraktıkları gibi,sizde dünyayı
onlara bırakın.
Katade ve İbni Abbas (r.a)şöyle buyurmuşlardır;
Allahu Teala,başkasının hoşlanmadıgı şeylerin yüksek sesle söylenmesini
sevmez.Ancak,zulme uğrayan kimsenin böyle yapması müstesna,çünkü o,kendisine
zulüm yapan kimseye yüksek sesle beddua edebilir,fakat sabır ederse bu kendisi için
daha hayırlı olur.Zira,kişi kendisine zulüm edene beddua etmekle onun azabını
hafifletmiş olur.Nitekim Ayşe(r.a)bir şeyi çalındığında,çalana beddua etmeye başlayınca.
Resulullah (s.a.v)ona;Ona beddua ederek azabını hafifletme buyurdu.
Hasanı Basri (r.a)buyumuşturki;Bir kişi kendisine zulüm edene beddua etmemeli,ancak
ey Allahım ona karşı bana yardım et Allahım benim hakkımı ondan al.Ey Allahım onun
bana yapmak istediği zulme engel ol.Şeklinde dualarda bulunmalıdır.
Enes İbni Malik(r.a)rivayate göre Resulullah(s.a.v);
Haya örtüsünü atanın gıybeti yoktur buyurmuştur.
Kurtubi tevsirinde zikir edildiğine göre ayeti celilenin zahiri,Mazlumun zalimden intikam
almasının caiz oldugunu ifade etmekteysede,zalim kişide mümin ise imamı
Hasen(r.a)buyurduğu gibi,ondan intikam almakta,iftira ile karşılık vermek gibi caiz
olmayan bir şekilde aşırı gitmemelidir.
Ama zalim kişi,kafir ise,onun hakkında dilini salıp istediğin şekilde beddua
edebilirsin.Nitekim Resullulah(s.a.v)facirin zikrinden (kötü bir insanın kötülüğünü
anlatmaktan)kaçınıyormusunuz.Onda olanı anlatınki,insanlar onu tanısında şerrinden
sakınsın buyurmuştur.Fasıkın gıybeti yoktur buyurmuştur.
İbni Uyeyne (r.a)rivayete göre,3 kişinin gıybeti yoktur;zalim devlet adamı,fıskını
açıklayan fasık ve insanları bidata(ehli sünnet dışındaki yanlış inançlar)davet eden
mubtedi.Şikayet ve sakındırmak gıybetten sayılmaz.
Yani zulme uğrayan kişi Allahu Tealadan korksun doğru olandan başkasını söylemesin
kimseye iftira etmesin çünkü o zaman Allahu Tealaya isyan etmiş olur.Halbuki Allahu
Teala söylediklerini tamamen duyan ve gönlünde gizlediğini hakkıyla bilendir demektir.
O kullarki kendilerine bir azgınlık isabet ettiğinde (zulüm ve saldırıya uğradıgı
zaman)hep birlikte(mazluma)yardım edenler
Bir kötülüğün cezası(karşışılığı)ona denk bir kötülüktür,fakat kim bağışlar ve ıslah
eder(barışı sağlar)sa onun ecri (mükafatı)Allaha ayittir.Şüphesizki o(Alahu
Teala),zalimleri(intikam sınırı aşanları)sevmez.
Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa,bunlar aleyhinde bir yol(mesuliyet)yoktur.
(onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar).
O yol(mesuliyet)ancak insanlara zulüm edenler ve yer(yüzün)de haksız yere azanlar
(taşkınlık edenler)üzerinedir.İşte onlar(varya)onlar için pek açıklı bir azap vardır.
Bununla beraber her kim sabreder ve affederse,şüphesizki işte
bu,azmolunacak(yapılamaya değer)işlerdendir.(şura süresi 39-43 ayetler)
Hasen (r.a)şöyle buyurmuştur:Kıyamet günü ümmetler Rabbül aleminin huzurunda diz
çökünçe ecri Allaha ayit olanlar kalksın diye nide edildiğinde,ancak dünyada afedenler
kalkacaktır.Af adip ıslah edenin ecri Allaha ayittir.(şura süresi 40 ayet). GIYBET
Gıybet edeni Allahü Teala on şeyle cezalandırır.
1)Rahmetinden uzak eder.
2)Meleklerden uzak eder.
3)Taatini (iyiliklerini)yok eder.
4)Resulullah (s.a.v)`in ruhunu ondandan çevirir.
5)Allahu Teala ona gazap eder.
6)Ruhunu teslim ederken,onu baş aşağı eder.
7)Kabir azabını şiddetli eder.
8)Ölüm zamanında amellerini sevapsız bırakır.
9)Cehenneme yakın eder.
10)Cennetten uzak eder.
Gıybet ibadetlerin sevabını yok eder.Zahmet cekerek,sıkıntılara katlanarak ibadet
yapıpta bunun sevabını yok etmek,akılsızlık deyilmidir.İbadetler Allahu Tealaya arz
olurnurken kıybet ve faydasız sözlerle sahibimizin karşısına çıkmak kadar edepsizlik
olurmu.
NİFAK
nifak: için dışa, kalbin dile uymamasıdır buyruldu.Herkesin korktuğu sui hatime ölüm
zamanında imanın alıması demektir yani imansız gitmektir.
1)Bir kimsenin batıl bir bidat`a itikat etmesi ve ömrünü bu itikat üzera geçirmesi
2)Bir kimsede imanın zayıf olmasının sebebi,dünya sevgisinin çok Allah sevgisinin az
olması.
Bir hadisi şerifte Peygamber efendimiz(s.a.v.):
Üç şey vardırki bunlar kimin eline verilmişse, Davudun eline verilen gibi onada
verilmiştir.
1)Hiddetli ve hiddetsiz zamanlarda adalet.
2)Varlık ve yoklukta ihtisad.
3)Gizli ve aşikarede Allahu Tealadan korkmak.Buyurdu.
YALAN
Yalan günahların en çirkini,ayıpların en fenası kalpteki bütün günahların başıdır.
Hadisi şerifte buyurulduki:
Yalan rızkı azaltır.Muhakkakki yalan nifak kapılarından biridir.İman sahibi her hataya
düşebilir,fakat hainlik ve yalan söyleyemez.
Doğru olan:Doğruluk iyilige,iyilik ise cennete çeker.
Yalandan sakın:Yalan fücura,fücursa ise cehenneme götürür.
Üç şey vardırki bunlardan biri kimde bulunursa namaz kılsada,oruç tutsada,münafıktır.
1)Konuşunca yalan söyler.
2)Söz verince sözünde durmaz.
3)Kendisine verilen emanete hiyanet eder.
İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere yazıklar olsun.Yalan yere yemin
ederek,birinin malını alan kimse,kıyamet günü Allahu Tealayı gadaplı görür.
Lokman hekim:Oğlum yalandan sakın,zira o serçe eti kadar tatlıdır.ondan az kimse
kurtula bilir.
Hz. Ali: Allah indinde en büyük hata yalan konuşmaktır.
Hz. Şabi: yalancı ile cimri cehenneme girecektir fakat hangisinin daha derine atılacagını
bilmiyorum.
Hz. Malik: dogru ile yanlış,biri diğerini çıkarana kadar kalpte boğuşurlar.
Hasan `ı Basri: içi dışına,sözü işine uymamak nifaktandır.Nifakın temeli ise yalandır.
CABBARLIK
Cabbar:Firevunun azıp ilahlık iddaa etmesi sonunda da helak olmasına sebeb cabblık
yapmasıdır,Allahu Tealaya asi olan,hakkı kabul etmemekte ısrar eden,haddi aşan kibir
sahibi,zorba ve isyankar insana cabbar denir.
Şu işleri yapan kişi cabbarlara benzemiş olur.
1)Sadece kendini ve kendi faydasına olan şeyleri düşünmek.
2)Yalnız kendi ve görüşlerini ve hareketlerini beyenmek(örnegin)kendini beyenerek
yürümek.
3)Kasılmak,kibirden hakir ve aşşağı gördüğü için insanlardan tarafa bakmaya tenezzül
etmemek
4)Meclislerde,toplantı yerlerinde herkesin önüne geçmek.
5)Kendisini temize çıkarıp başkasını kötülemek.
İnsanların azalarında ve zahirlerinde görülen.Bütün bu büyüklenme ve tekebbür
hareketleri kalbin inanmasından ve kibirli olmasından doğmaktadır.
Yeryüzünde tecebbür ve tekebbür edenlerin önde gelenlerinden ve ileri gidenlerinden
biride firevun idi.
Cebrail (a.s) Resullullah(s.a.v)şöyle söyledigi bildirilmektedir.İki kimseye kızdıgım kadar
hiç kimseye kızmadım.Bunlardan biri cinlerden iblis olup Hz. Ademe secde etmediği
zaman,digeride insanlardan firavun olup ´´ben sizin rabbinizim dedigi zaman``(nazirat
suresi 24. ayet) en çok böyle yaptıklarında ben kızdım.
SEVGİ VE NEZAKET
Hayat iki şeyden ibaretti:Biri haddini bilmek,digeri nezakettir.Allahu Tealanın beyendiği
ahlakla ahlaklanmak.
Anneler çocuğumuzu emzirirken çocugumuza nezaketi ögretecegiz.Karı koca birbirine
nezaketle,evlat anne babaya ve tüm din kardeşlerimize nezaketle seçici güzel
kelimelerle hitap etmemiz gerekir.
İnsana haytında yaptığı iki şeyin faydası vardır.Biri nazik ve iyi huylu olmak,diğeri ibadet
ve hayır işlemek.Öldüğümüz zaman iyi huy arkamızdan rahmet okutur,ibadet ve hayırlar
ahirette kurtarır.
Bir kişi gelerek Peygamber(s.a.v) me Ya Resullallah kıyamet nezaman kopacak diye
sormuş.Peygamberimiz kıyamet için hazırlıgın varmı ki soruyorsun
deyince,fakirim,cahilim,hiç bir şeyim yok ama Allahımı seviyorum,sizide çok seviyorum
deyince Peygamberimiz(s.a.v)insan sevdiği ile beraberdir.Sendeki bu sevgi ,onlar gibi ol
onlar gibi yaşa.
Akıl kalbe gelen tesirleri inceleyerek iyiyi kötüden ayıran bir kuvvettir.Akıl
mahlukat(varlıklar) içerisinde en önce yaratılan varlıklardandır.Allahu Teala aklı
yarattıgında,ona gel buyurdu, oda geldi.Sonra git buyurdu,oda gitti.Sonra otur
buyurdu,oda oturdu.Sonra konuş buyurdu,oda konuştu.Sonra sus buyurdu,oda
sustu.Sonra buyurduki:Bana,senden sevgili ve daha kerim olan bir mahluk
yaratmadım.Seninle tanınırım seninle hamd edilirim.Seninle itaat olunurum.Seninle
alırım.Seninle veririm.Seni hesaba çeker,muhattap ederim,sevap sana,ceza sana.Sana
en büyük ikramda sabırdır.
Allah indinde en sevimli olalanınız akılca en üstün olanınızdır.Ahirette sizi kurtaracak
olan aklınızdır.Akıllı olan insan,Allahu Tealaya itaat edendir.Kıyamet günü insanlar
akılları nispetinde Allahu Tealaya yakın olurlar.Akıl sahibi hidayete erdirir.Felaketten
kurtarır.Kişinin aklı tam olmadıkça imanı tam olmaz,dinide mutakim (doğru)olmaz.Allahu
Teala ya iman edip Peygamberleri tastik eden ve ibadetini yapandır.Akıllı kimsenin
mertebesi yükseldikçe tevazusu artar.
´´Akıl cevize benzer,ceviz beyni geliştiren bir bitkidir,günde 3tane ceviz yemeli çünkü
ceviz beyni tamir eder´´
Aklın etrafında şehvet kabugu,hırs tahtası,tamah postu varsa o kişi perde arkasında
kalır.Bu perdeler kalkarsa kalp gözü açılır.İnsanlarda bulunan en faziletli şey
akıldır,sahibini pişman ettirmiyen en kıymetli şey salih ameldir.En koyu karanlık
cahilliktir.Akıllı kimse başkalarının ayıbına bakmaz,kişinin ayıbını yüzüne vurmaz.Malı
çogaldıkça marur olmaz,ahlakını bozmaz.Aklı olan kimse nefsine uymaz ve ibadet
yapar.Ahmak olan nefsine uyar sonra Allahın(c.c) rahmetini bekler.Aklı şehvetine galip
ve hakim olan insan çok yükselir,meleklerden üstün olur.Aklı şehvetine mağlup olan ve
esir olan ise alçalarak hayvanlardan daha aşağı derecelere düşer,yani esfelessafiline
iner.
Allahu Tealanın haram ettiklerinden kaçın ve emrettiklerini yerine getirki,akıllı olasın.
´´Akıllı ile cahili birbirinden ayıran şey akıllının konuştuğu lehine,cahilinki ise aleyhinedir
´´
Cahil kendine nasihat edene düşman olur,cahil günah işlemekte cesur olur.
Akıl ikal kelimesinden alınmıştır ikal,devenin kaçıp gitmemesi için dizlerini birbirine
baglayan diz bagına,köstege verilen isimdir.İkal deveyi kaçıp gitmekten koruduğu gibi
akılda insanı uygunsuz işler yapmaktan korur.
Aklı olmayan,güzel ahlaka sahip olmaz Allahu Teala kime akıl verirse haya ve iman
onunla beraberdir.Aklı olamayanın hayası ve imanı olmaz.
Aklın alameti;Nefse galip ve hakim olmak,öldükten sonra lazım olanları hazırlamatır.
Ahmaklık alameti;Nefsine uyup Allahu Tealadan af ve mağfiret beklemektir.
İnsanı felekete sürüklüyen şeyler üç ´tür.Hasislik,nefsine uymak ve kendini beyenmek.
Akıllı olan kimse nefsine demelidirki.Benim sermayem,yalnız ömrümdür başka şeyim
yoktur.Bu sermaye okadar kıymetlidirki,her çıkan nefes sayılıdır.Hiç bir şeyle tekrar ele
geçmez ve nefes azalmaktadır.O halde,bu günü elden kaçırmak,bu saadete kavuşmak
için kullanmamaktan daha büyük ziyan olurmu,yarın ölecekmiş gibi bütün azalarını
haramdan koru.(İmamı gazeli)
AKILLI KİMSE
Akıllı bir kimse aklına yenik düşmez,böyle bir kimsenin saatlari olmalıdır. Bu saatlerden
birinde,Rabbine münacatta bulunmalı,diger bir saatte,Allahu ´nın Tealanın kulları için
yarattıklarını düşünmelidir.Diğer bir saati de nefsi ile hesaplaşarak geçirmelidir.Akıllı bir
kimse üç şey üzerinde dolaşıp durmalıdır.
1)Zamanında azığını yemeli.
2)Hayatını bir düzene sokup,güzelleştirmeli.
3)Helal yoldan,lezzet almaya çalışmalıdır.
Keza akıllı bir kimse yaşadığı sürece iyi kötüden ayırmayı bilmelidir.
(İbrahim a.s suhufundan)
Beyazıtı bestami birgün talebeleri ile akıl hastanesinin önünden geçerken,hastalarla
ilgilenen baş hekime yaklaşıp,günah hastalığı ile hasta olanlar için bir ilaç varmıdır diye
sordu.Baş tabib cevap veremeyince hastalardan biri,beyazıtı bestaminin teveccühü ile
konuştu.Tövbe kökünü,istiğfar yapragı ile karıştırıp,kalp havanına koyup,tevhid tokmagı
ile dövmeli,sonra insaf eleğinden geçirip,göz yaşıyla hamur etmeli,sonra aşkkullah
ateşinde pişirip,muhabbeti Muhammediye balından katarak gece gündüz kanat kaşıgı
ile yemelidir.
Haya Ve İman
Cebrail Aleyhisselam,aklı,hayayı ve imanı Adem Aleyhisselama getirip dediki;
Ya Adem Allahü Teala sana selam ediyor.Getirdigim şu üç hediyeden birini kabul etmeni
buyurdu.
Adem Aleyhisselam da şöyle cevap verdi:
Getirdigin bu üç hediyeden aklı kabul ediyorum.
Cebrail Aleyhisselam iman ve haya ya dediki:
Siz gidebilirsiniz
İman dediki:Allahu Teala bana dediki akıl nerede ise,orada kalmamı emir
buyurdu.Bunun için ben akıldan ayrırılıp gidemem!
Haya dediki:Allahu Teala banada aynı şekilde emir eyledi.Ben de,akıldan ayrılıp
gidemem!
Allahu Teala kime akıl verirse,haya ile imanda onunla beraber olur.Aklı olmayanın ne
hayası nede imanı bulunur.
İLİM
İlim hakikatte Allahu Tealanın bir sıfatı olup kullar için mecazen kullanılır.Bir kul Allahu
Tealanın ilim sıfatından ne kadar nasip alırsa o nispette fazilet ve değer kazanır.
İslam kadar ilime ehemmiyet veren başka bir sistem yoktur.Kuran ı kerimde ilim kelimesi
ve bu manaya yakın diğer kelimeler yüzlerce defa tekrar edilir.Kişinin Rabbini
bilmesi,kitap ve sünneti öğrenmesi,dünya ve ahire saadetini götürecek bilgileri elde
etmesi istenir,ilim sahibi met edilerek şöyle buyrulur.
Allah,içinizden iman edenlerin ve kendisine ilim verilenlerin derecesini yükseltir.
(mücadele suresi 58/11) İlmin evveli susmak.
ikincisi dinlemek.
üçüncüsü öğrendiğini ezberlemek.
dördüncüsü amel etmek.
beşincisi ilmi yaymak buyurmuştur.
İlmi ile amel etmiyen kimsenin vaazı insanların kalbine tesir etmez,kayalık araziye
yağan yağmur gibi akar gider.Dinleyenin kulağına girmez,ilmi kendisine fayda vermiyen
kimsenin,bu cehaleti ona zarar verir.
Ehli olmayana hikmet ilmi söylemeyin hikmette ilime hakaret etmiş
olursunuz.Hikmeti,ilim ehli olandanda esirgemeyin,esirgerseniz o kişilere zulüm etmiş
olursunuz.
Allahu Teala ilmi,insanlardan hemen çekip almaz alimleri almak suretiyle ilmi alır.Nihayet
alim kalmayınca,insanlar reis edinirler bunlara sual sorulur.onlarda ilim olmadığı halde
fetva verirler.Böylece hem kendileri delalete düşer,hemde başkalarını sapıtırlar.İlmi
öğrenipte sonra onu anlatmayan kişinin hali hazine yapıpda ondan harcamayan
kimsenin haline benzer.
1-ilimsiz amel meyvesiz ağaça benzer.
2-amelsiz ilim kirişsiz ok yayına benzer.
3-zekasız amel ve ilim taş üstüne tuz ekmeye benzer.
4-ahmak yanında ilim hayvanların yanındaki inci ve yakuta benzer.
5-katı kalp denizde duran taşa benzer.
6-kulak asmayanında yanında öğüt ölünün yanındaki yemeye içmeye benzer.
7-haram maldan sadaka vermek idrarla necaset yıkamaya benzer.
8-zekat vermeden kılınan namaz ruhsuz cesede benzer.
9-tevbesiz mal temeli olmayan binaya benzer.
10-emir edilmiş güzel işler saadete götürürler.
11-men edilmiş kötü işler felakete götürürler.
12-aranızda ihtilaf ettiğiniz şeylerde,bunların ilmini Allaha bırakıp ihtiyatlı davranın.
Biat yoluna sapmayınız,itaat ediniz muhalif olmayınız sabrediniz sızlanmayınız.Sabit
kalınız ayrılıp dağılmayınız,bekleniyiz,ümit kesmeyiniz önünüzü günahtan
temizleyiniz,kirletmeyiniz.Hele Mevlanın kapısından hiç ayrılmayınız.Daima aziz olmak
istersem sakın geçici izzet ile gururlanma.
Resullulah (s.a.v)bir kimse islamı ihya edip yaşatmak için ilim tahsil ederken
ölüse,cennette onula peygamberler arasında sadece bir derece fark vardır.
Faydalı ilim,insana yardımcı oldugu gibi öldükten sonrada ahirek sermayesi haline
gelmektedir.Nitekim:Allah Resulu(s.a.v)bir müslümanın,istifeade edilen bir ilmi ögrenim
talebe ve eserler vasıtasıyla geriye bıraktıgında,amel defterinin öldükten sonrada
kapanmayacağını,sevap hanesine iyilikler yazılmaya devam edeceğini haber vermiştir.
Resulullah(s.a.v) kim Allahın rızasını kazandıracak bir ilmi sadece dünyalıga sahip
olmak için ögrenirse kıyamet günü cennetin kokusunu bile duyamaz.
Resullullah(s.a.v)kim,ilmi,sırf alimlerle tartışmak,alcaklarla münakaşa etmek ve
insanların teveccühünü kazanmak için ögrenirse Allahu Teala onu cehenneme koyar
buyurmuştur.
Kim ilimi Allahu Tealadan başkası için öğrenirse veya ilmiyle AllahuTealadan başkasını
isterse,ateşdeki yerine hazırlansın.
Resullulah(s.a.v)bir kimse bildigi bir konu sorulurda cevap vermezse,kıyamet günü
Allahu Teala onun ağzına ateşden bir gem vurur.
Asıl fazilet ilmiyle amel etmektir.Gereği yapılmıyan bir ilim,sahibinin aleyhine delil
olmaktan başka bir işe yaramaz.Resullulah(s.a.v)ilmiyle amek etmiyen alimi,cahille aynı
seviyede tutmuştur.
İlmiyle insanlara faydalı olupta kendisini unutan kişilerin içine düştüğü hüsran ve azap
hali gözler önüne serilmektedir.Sahip oldukları onca ilim amel etmedikleri için
kendilerine fayda vermemiştir.Başkalarına hayrı öğretirken kendini unutan alim insanları
aydınlatırken kendi yakıp tüketen kandile benzer.
Oysaki insan,herkesten evvel kendini düşünmeli ve bilgisi evvela kendine fayda
vermelidir.Bunun içinde bilgisinin kalb i aleme intikal etmesi ve davranışlarda tezahur
etmesi zaruridir.
Anlaşıldıgına göre kişi Allahu Tealadan korkmalı ve bildikleriyle amel etmelidir.Allahın
bütün yasaklarından kaçınmalı ve emirlerinide gücü nispetinde yerine getirmelidir.İşte
bu şekildeki bir davranış takvanın esasını teşkil eder.
Evliya ile sohbet aklın artmasına sebebtir,akıllı kimse hayrı ve şerri bilen deyil,hayrı
gördügünde ona tabi olan,şerri gördügünde ondan kaçandır.
Resullulah sallallahu aleyhi vesellem ilim müminin dostudur,hilim veziri,akıl delili amel
hayra götürücüsü,yumuşaklık babası ,incelik kardeşi,sabır askerlerinin komutanıdır.
İlim müminin dostudur.Çünki zafer ve kurtuluş ilim ile hasıl olurken ilim mümin ile dostluk
eder.Mümin ölümü esnasında bile ilmi ister işlerinde onun yardımını görür bilmediği
şeyleride nuruyla aydınlatır.İlim çok rivayet etmek deyildir ilim bir nurdur.Allahu Teala
nurunu mümin kulların kalbine koyar.
Allahı Tealayı zikretmeye yardımcı olan herşey mesela,yemek içmekde bir ölcüde buna
girer ve hayatın devamını sağlıyan her şey buna girer budurumda ibadet cinsinden olan
herşey Allahı zikre girer.(ona yakın olmaktan)maksat Allahu Tealaya yakın olmak
demekte olabilir.Bu durumda bütün ibadetler Allahu Tealayı zikretmeye girer.2
durumdada ilim bunların içine girer.Birinci halde,ilim insanı Allahu Tealayı
zikretmeye(onu tastik edip anlamaya)götürdügü için,o guruba girer.Nitekim
bilgisizlikle(cehaletle)Allahu Teala bilinemez,ikinci halde de,ilimden daha üstün bir
ibadet olmadıgı için bu guruba girer.Ögretenle ögrenenin ayrı ayrı zikiredilmesinin
sebebi ise,ögrenenle öğretenin ayrı ayrı büyük deyer taşımasıdı.İlim büyük bir
devlet,büyük bir nimettir.
Hadisi şerifte buyrulduki;İlmi sadece Allhu Teala için ögrenmek Allahtan korkmak
hükmündedir ve o ilmi elde etmek için dolaşmak ibadettir;Onu ezberlemek tesbihtir ve
onu araştırılmasındaki incelemeler cihattır;Onu okumak sadakattır,ilmi aile fertlerine
faydalandırmak,Allahu Tealaya yaklaşmaktır çünkü ilim doğruyu eğriyi tanımanın işaret
ve ölçüsüdür,cennet yollarınında almetidir.Yalnızlıkta gönlü teselli edip
neşelendiren,yolculuk sırasında arkadaşlık edendir.İnsan yalnızken kendisiyle
konuşan,üzüntü ve neşesinde elinden tutandır.Düşmanlarına karşı elinde
silahtır.Buyüzden ilim bir kısım insanları(alimleri)üstün seviyeye çıkarırda okimseler
başkalarını doğruya ve hakka çağırırlar.Topluma önder olurlar;Onların peşi sıra öbür
insanlar yürür,davranış ve haretlerine uyulur;görüşleri alınır.Melekler onlarla dosluk
kurmayı arzu ederler.Kanatlarını onlara sererler ve dünyadaki herşey karada ve denizde
ne varsa onlar için Allahu Tealadan mağfiret dilerler.Bütün bunlar ilmin,kalplerin
ışığı,gözlerin nuru olmasındandır.İlim sayesinde kul,mümmetin en üstün insanları
seviyesine ulaşır.Dünya ve ahiretin yüksek derecelerini elde eder.İlmi meseleleri
incelemek oruçlara denktir.Onun kanunlarını ezberlemek teheccüt namazına denktir
ancak ilim ile yakınlıklar kurulur,ilim ile helal ve haram ayır edilir.O ibadet ve amelin
imanıdır(önderidir).Amel ve ibadet ona tabidir.bahtiyar kişilere o ilim ilham edilir,bedbaht
kişilerde ondan mahrum edilir.
Allahu Teala nisa suresi 36 ayeti kerimesinde mealen:
Kendilerine ilim ve hidayet verdigimiz kimseler,ilimlerini insanlardan saklasa Allahın ve
lanet edenlerin lanetleri,bunların üzerine olsun buyurarak,ilmin kıymetini bilmeyenleri ve
ilmi ile insanlara faydalı olmayanları zemmetmektedir.
Sevgili peygamberimiz(s.a.v)faydasız ilmi ögrenmekten ve Allahu Tealadan kormayan
kalpten ve dünyaya doymayan nefisten ve Allah için ağlamayan gözden ve kabule layık
olmayan duadan Allahu Teala bizi korusun buyurmak suretiyle,faydalı olmayan ilimdemn
Allahu Tealaya sıgınmıştır.
Peygamberimiz(s.a.v)Ebu hureyre (r.a)buyurduki :
Bir kimse hak teala hazretlerine nuh aleyhisseleamın ömrü kadar ibadet etse kendisinde
şu 3 haslet bulunmadıkça yaptığı ibadetten bir fayda görmez.
1-İlmi ile amel etmezse
2-Yediği yemegin helal olamaması ve helalide israf etmek.
3-Allah asi olmaktan kaçınmamak.
Ehli sünnet iğtikadını öğrenmeyen,imanı bunlara uygun olmayan haramları ve farzları
bilmiyen ve bunlara uymayan kimse,Allahu Tealaya asi olur.Hadisi şerifte:
Allah için olmayan ilim sahibi,cehennemde ateşler üzerine oturtulacaktır.Din bilgilerini
dünyalık ele geçirmek için edinenler,cennetin kokusu duymayacaktır buyruldu.
Resulullah(s.a.v)me ilim hakkında sorulunca:amelin delilidir.
Akıldan sorulunca:Hayrın öncüsüdür.
Nefsin arzusu solunca:Günahların merkebidir.
Mal nedir,diye sorulunca:kibirlilerin elbisesidir.
Dünyanın ne oldugu sorulduğunda ise:Ahiretin çarşısıdır buyurdu.
Resulullah(s.a.v)bildiğin meselelerde Allahu Tealanın emirlerine muhalefet etmekten
sakın buyurdu.Efendimiz(s.a.v)bildiği ile amel edeni Allahu Teala bilmediklerinin ilmine
varis kılar(ona bilmediklerini zahmetsizce öğretir)buyurdu.
Efendimiz(s.a.v)ilim islamın hayatı ve imanın direğidir.Bir ilim öğretenin mükafatını
Allahu Teala kıyamete kadar büyütür.Bir ilmi öğrenip sonra onunla amel edenede Allahu
Tealanın bilmediklerini ögretmesi haktır.
İmamı hasen(r.a)rivayete göre;Allahu Teala şöyle buyurdu:Ben bir kuluma taatıma
sarılma (isteği)nin galip oldugunu(ağır bastıgını bilirsem ona herşeyden ayrılıp benimle
meşğul olma devletini ihsan ederim) Hz. ömer(r.a) abdullah ibni selam(r.a)a ilim sahibi kimdir,diye sordu.Oda:bildikleri ile
amel edendir dedi.Bunun üzerine;kişilerin kalplerinden ilmi yok eden nedir
deyince,oda:tama(dünyaya düşkünlük)dedi.
Cabir ibni abdillah(r.a)evvela susmayı öğrenin,sonra yumuşaklıgı sonra ilmi sonra ameli
öğrenin.Ondan sonra ilmi yayın buyurdu. HİLİM(yumuşaklık)
Hilim gadaba gelmemek;öfkeye kapılmamak yani yumuşaklık demektir.Hilim gadabı
yenmekten daha eftal olup aklın çokluguna alamettir.Gadaba sebeb olan şey karşısında
hilim gösterini Alllahu Teala sever ve Allahu Teala haya,hilim ve iffet sahiplerini
sever.Fuhuş söyleyenleri(sövenleri)ve sarkıntılık yaparak dilenenleri sevmez.
Peygamberimiz sallalhü aleyhi vesellem ya rabbi:Bana ilim,hilim,takva ve afiyet ihsan
eyle diye çok dua ederdi.
FİRASET
Firaset ümmet arasında salih müminlerden meydana gelen ^adet dışı işlere denir.
Firasette lugat ta,bakmak,sezmek,istitlal etmek ve içe dogmak manasına gelir.Ayrıca
ruhun ilahi bir kuvvetle,düşünme ve tefekküre yer vermeden,gaybi sırları bilip
anlaması,sezmesidir.Şeklinde de tarif edile bilir.Böylece itikadı doğru,işleri Allahü
Tealanın emrine ve Peygamberimizin sünnetine uygun haram,mekruh ve şübhelilerden
sakınan salih kimselerin,bilgi,delil ve tecrübelerle elde ettiği yüksek meziyetleri
sayesinde,insanları çabuk kavrayıp isabetli karar vermesi firaset olarak
bildirilmektedir.Firaset sahibi ilk bakışta karşısındakinin niyetine göre maksat,isabet
ettiren yani anlayandır.
Firaset müslümanlarda bulunan üstün bir meziyettir.
Peygamberimiz sallallu aleyhi vesellem:Müminin firasetinden korkunuz(sakınınız)çünkü
o Allahu Tealanın nuru ile bakar(görür)buyurmuşlardır.
Firaset sahibi olabilmenin ilk şartı doğru bir iman sahibi yani ehli sünnet vel cemaat
itikadında olmaktır,sonrada islamiyetin emirlerini yapıp,haramlardan
sakınmak,islamiyetin beyenmediği kötü işlerden uzak durmaktır.Bütün bunlara kavuşa
bilmek için kalbin her an Allahu Tealayı anmakla meşgul olması bütün azaların sevgili
Peygamberimizin sünnetine tam uyması hep helel lokma yemesi gerekmektedir.
NAZAR
Nazar Haktır:İnsanların gözünden çıkan bir şua,insan bedenin cevresinde bulunan ve
koruma kalkanı vazifesi yapan enerji kalkanının yamulmasına sebeb olur.Bu yüzden
denge bozulup insanın hastalanmasına sebeb olur,nazar boncuğu paratönel gibi nazarı
çeker.Bir tarlada mahsul güzel olunca,hayvan kafası iskeleti takarlar,yani güzele
bakarken çirkin şey dikkati çeker,nazarı dağıtır.
´´Nazar insanı mezara,deveyi kazana sokar derler´´
Hastalanan insana kurşun veya erimiş mumu suya dökerler bundan çıkan ani ses
dalgası,vücut cevresindeki enerjiyi dalgalandırır ve düzene sokar,böylece rahatsızlık
giderilmiş olur.
Peygamberler dahi ümmetlerine nazarı anlattılar.
Yakup Aleyhisselam oğlullarına mısıra yolculuğa çıkmadan önce bazı tavsiyelerde
bulundu. Çünkü oğulları,yakışıklı,cemal ve kemal sahibi,boylu poslu ve kuvvetli olup
hepside bir babanın oğulları idiler.Yusuf Aleyhisselamın onlara ikramda bulunduğunu
mısır halkı biliyordu bu sebeble orada şöhretleri vardı.Yakup Aleyhisselam ey oğullarım
mısıra varınca hepiniz bir kapıdan girmeyin.Her biriniz ayrı ayrı kapılardan girin.Hüküm
ve kaza ancak Allahu Tealanındır(size gözdemesini dilerse deger,dilemezse
değmez)ben ancak ona güvenip dayanırım.Tevekül edenlerde ona güvenip
dayanmalıdır dedi.
Bu sözüyle onlar üzerine nazar isabet edeceginden korktu.Halbuki mısıra ilk
geldiklerinde böyle bir tavsiyede bulunmamıştı.Çünkü onları kimse tanımıyordu.
Bu ayeti kerimede göz deymesinin hak olduguna delalet etmektedir.
Resullulah sallallü aleyhi veselleme Cebrail aleyhisselam gelip ya Resullallah seni gamlı
görüyorum dedi.Resullulah sallallu aleyhi vesellem hasan ve hüseyin ne nazar isabet
etti buyurdu.Bunu üzerine Cebrail aleyhisselam doğru söyledin çünkü göz deymesi
haktır dedi.Göz deymesi ile meydana gelen teysir Allahu Tealanın fiilidir.Ancak,bu tesir
göz deymesinden sonra ortaya çıktıgı için göz deymesine nispet edilmiştir.Fen belki
birgün bu şuaları ve tesirlerini anlaya bilecektir.Nazarı deyen kimse hatta herkes
beyendigi birşeyi görünce Maaşallah derse nazarı deymez.
Nazar deyen kimseye şifa için(ayetel kursi,gülya,ihlas,felak,nas,fatiha ve kalem suresi
51 ve 52 ayetlerini 7 şer defa okumalı ve hastaya üfler ise iyi gelir)şifa bulur.
Peygamberimiz sallalhu aleyhi vesellem ´in bildirdiği şu duayı okumalıdır.(Eüzü
bikelimatillahittameti min şerri külli şeytanin ve hammetin ve min şerri külli aynin
lemmetin)bu duayı her sabah ve akşam 3 er defa okuyup kendi üzerinize ve nazar
deyenlerinize okumalı ve üflenirse nazardan şeytanların ve hayvanların zararından
korunur.
HAMD VE ŞÜKÜR
Bir kimsenin lütüfkarlığını,iyiliğini ve hayır severliğini dile getirmye hamd denir.
Kişinin kendisine yapılan iyiliği bilip sahibine övgü ile mukabelede bulunması ve onu
diğer insanlara duyurmasınada şükür denir.
Dolayısıyla hamd şükürden daha geniş bir manaya sahiptir.
Allahu Telaya duyulan tazim,muhabbet ve nimeti,hamd kadar güzel ifade eden başka bir
söz yoktur.Çünkü Elhamdülillah diyen bir mümin,her türlü yüceltmenin ezelden ebede
kadar sadece Allaha mahsus olduğunu bildirir.
Allahın salih kulları için,hamd makamından daha yüce ve daha ulvi bir mekan yoktur.
Resulullah (s.a.v)dünya ve ahirette insanların Allahu Tealaya en çok hamd edenidir.Bu
sebeble ona Ahmet ismi verilmiştir.
Allahu Tealanın kullarından sadece bir kişiye nasip olacak makam,yani Allahu Tealanın
habibine verilecek en yüce şefeat makamının ismi makamı Mahmud´dur.
Allah Resulu (s.a.v)kıyametin en dehşetli anında bütün insanlığa şefaat etmek için
secdeye vardığında,Allahu Teala,ona,daha evvel bildirmediği en güzel hamdi ilham
edecek ve Resullulah(s.a.v)onunla hamd ettikten sonra şefaatçi olacaktır.Şefaati
sayesinde kurtulan insanlarda o yüce Ahmedi övecekler ve bu seferde onun Mahmud ve
Muhammed isimleri anlam kazanacaktır.
Önceki kitaplarda kendilerinden övgüyle bahsedilen Muhammed(s.a.v)ümmetinin
mühim bir vasfıda,hammadun(çokca hamd edenler)dir.Nitekim Cenabı hak hususi
olarak ümmeti Muhammede.(s.a.v) hamd suresini(fatihayı)ikram etmiş onlarda bu sureyi
namazlarının her rekatında okumaktadırlar.
Cenabı Hakka yakın ve seckin varlıklar olan meleklerin bütün işi Allahu Telaya hamd
etmektir.Ayeti kerimelerde bu durum şöyle haber verilir.
Melekleri arşın etrafını Rablerini hamd ile tesbih ederken görürsün(zümer suresi39/75)
Arşı yüklenen ve birde onun çevresinde bulunanlar(melekler),Rablerine hamd ile tesbih
ederler.(Mümin suresi 40/7).
Bütün varlıklarda Allahı hamd ile tesbih etmektedirler,ancak insan oğlu onların tesbihini
anlayamaz(isra süresi17/44).
Hatta gök gürültüsü bile bu tesbihe yüksek sesle iştirak etmektedir.Cenabı Hak bunu
şöyle haber verir;
Gök gürültüsü,Allahı hamd ile tesbih eder Meleklerde onu heybetinden dolayı tesbih
derler.(rad suresi13/13).
Cenabı hak son derece lutufkar,merhametli ve cömerttir.Bütün mahlukatına gece
gündüz infakta bulumaktadır.Dolayısıyla bütün varlıklar sabip oldukları her şeyi Allahu
Tealaya borçludur.O halde Allahu Tealanın lutuf ve ihsanları karşısında hamd ile dolu bir
hayat yaşamak,insan oğlunun vefa borcudur.Cenabı Hak,hamd ın ehemmiyetini binaen
Kuranı kerimi Hamd alemlerinin Rabbi olan Allaha mahsustur.Cümlesiyle başlamış ve
bazı ayetlerde bu hakikatı tekrar tekrar hatırlatmıştır.
Resulullah (s.a.v)bu hususta ümmetini ikaz ederek şöyle buyurmuştur;
Kim din husunda kendinden üstün olana bakıp,ona tabi olur dünyası hususunda da
kendinden aşağı olana bakıp,Allahın kendisine vermiş olduğu üstünlüğe hamd ederse
Allahu Teala o kişi şükür edici ve sabır edici olarak yazar.Kimde dini hususlarda
kendinden aşağı olana,dünyevi hususlarda kendinden üstün olana bakar ve elde
edemediği dünyalık için üzülürse Allahu Teala onu şükür edici ve sabır edici yazmaz.
İYİ HUY
İnsani ruha ayit hareket gücünün şehvani tarafı iyi olursa,o huya iffet denir.İffet
insanlarda bulunan ve bütün iyi huyların kaynagı olan 4 ana huydan biridir.Digerleri ise
hikmet,adalet ve şeceattin herkes bu 4 huy ile öğünür.İffetten 12 iyi huy meydana gelir
bunlar;haya,rıfk,hidayet,vakar,vera,intizam,hürriyet ve sehavettir.
Haya:Kötü iş yapınca utanmak.
Rıfk:İslamiyete uymaktır,kelime manası ile acımak iyilik etmek demektir.
Hidayet:İyi huylu olmaya çalışmak.
Müsalemet:Fikirler ayrıldığı sözler çoğaldığı zaman,münakaşa etmemek,sertliği
bölücülüğü,ayrılıcılığı istemeyip,yumuşaklıkla barışmak istemektir.
Nefse hakim olmak,şehvet zamanında nefse uymayıp iradesine hakim olmaktır.
Sabır:kişinin haramdan sakınıp, nefsin kötü isteklerini yapmamasıdır.Kısacası,sonu
pişmanlık olan lezzetlerden yüz çevirmektir.
Sabır 2 ayrılır.biri günah işlememek için sabretmektir.Şeytan ve insanın kendi nefsi ve
kötü arkadaşlar insana günah işletmek isterler bunları dinlemeyip sabır etmek çok
sevaptır.Burada bildirilen sabır işte bu sabırdır.
İkinci sabır,dertlerin belaların acısına sabredip,bağırıp çağırmamaktır.Çok kimse sabır
deyince yalnız bu sabrı anlar, bu sabırda sevaptır.Yani sabrın ikiside farzdır.
Kanaat:Nakafada yani yeme giyinme ve barınacak yerde zaruret miktarına razı
olup,daha çok istememektir.Yoksa mal ve para biriktirmek için bir şey yapmamak demek
deyildir.Bu kötü huya takdir denir,aklın ve islamiyetin beyenmediği birşeydir.Kanat ise iyi
huydur ve çok sevaptır.
Vakar:İhtiyaçları ve kıymetli şeyleri elde ederken,sürat ve acele etmeyip yavaş hareket
etmektir,yani ağır başlı olmaktır.Yoksa fırsatı kaçıracak,menfaetlerini kaptıracak şekilde
yumuşak olmak deyildir.
Vera:İslamiyetin haram ettiği şeylerden sakınarak ,emrettiği,herkese yarar işleri
yapmaktır.Kusurlu ve gevşek olmaktan uzak durmaktır.
İntizam:işleri bir sıraya düzene koyarak yapmaktır.
Hürriyet:Malı,parayı helalden kazanmak ve iyi yerlere vermek,herkesin hakkını
gözetmektir.Hürriyet başı boş olup,her istedigini yapmak demek deyildir.
Sahavet:Parayı,malı,hayırlı iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almaktır,islamiyetin emir ettiği
yerlere seve seve vermektir ve iyi huyların en yükseklerindendir.Kısaca çömert olmak
demektir.Cömert olanada saki denir.
Cömert olanlar ayeti kerimede ve hadisi şeriflerde övülmüştür.Üstünlükleri islam
alimlerinin eserlerinde bahsedilen iffete dair haberlerde nakil edilmiştir.İnsanların en
hayırlısı,iyi insanlara faydası dokunandır.
Hadisi şerifte bildirildiği üzere(ümmetimin salihlerinin cennete girmeleri yalnız namaz ve
oruç sebebiyle deyil,cömertlik,gönüllerinde kimseye karşı kin duymamaları sayesinsedir
buyurdu.)
İyi huy sahibi,insanlardan gelen şeylere aldırmaz.Buhal ise herşeyin Allahu Tealanın
dilemesiyle olduğu bilmektendir.Böyle olan kimse,nefsini hakir görür.
Hz Ömer güzek ahlak ile insanların arasına karışınız,fakat amelleriniz ile ayrılınız,onlar
kötü amel yapsada siz yapmayınız.
Güzel ahlak senden kopan akrabanı ziyaret etmek,sana vermeyene vermek,sana zulum
edeni affetmektir.
Peygamberimiz sallalhü aleyhi vesellem, hz Ayşeye yumuşak davran sertlikten ve çirkin
şeylerden sakın, yumuşaklık insanı süsler ve çirkinliğini giderir.
SELAM VERMEK
Ey insanlar,selamı aranızda ifşa edin,yemeyi yedirin.İnsanlar uykuda oldugu halde
teveccüdü kılın.Selametle cennete girersiniz.(ayet)
Üç yerde sünnet vaciplerden daha üstündür.
1-Selam verenin selamı,alanın selamından üstündür.
2-Borç vermek vacip,müddet uzatmak sünnet iken borcluya mühlet vermek ve borcunu
bağışlamak,borc vermekten üstündür.
3-Namaz vaktinden evvel abdest almak,vaktin içinde alınan abdestten üstündür.
SELAMIN MANASI
Esselamü alekum:Şerrimden emin ol,hizmetinde hazırım demektir.
Ve aleykum selam:Sende şerrimden emin ol hizmetinde hazırım demektir.
Esselamü aleykum diyene 10,Esselamü aleykum ve rahmetullah,diyene 20 mi
Esselamu aleykum ve rahmetullahi veberekatühü diyene 30 sevap vardır.
Kimlere selam verilmez,hutbe ve kuran okuyana,hamamlarda,kazayı hacet
yapana(tuvalete olana)hüküm esnasında hakime(hakim karar verirken),ders esnasında
müderrise(öğretmene),namaz esnasında namaz kılana selam verilmez.Verilsede
alınması vacip deyildir.Meclise girerken önce esselamü aleykum girebilirmiyiz,diye
müsade alın,sonra meclise girin.Girişte ilim müzakeresi yani vaaz,kuran,zikir olunmadığı
takdirde herkesin işite bileceği kadar selam vermelidir.İhtiyaç kadar sesini ayarlar,yer
varsa oturacağı yerin yakınına yumuşak sesle selam verir ve oturur.Meclise girince bir
kişiyi yerinden kaldırılmamalıdır.Ona yer verilirse oturur.Meclisin üst taraflarına hücum
etmemelidir.Nerede yer bulursa oraya oturmalıdır.Çünkü Peygamberimiz(s.a.v)meclise
girdiği zaman nereye bulursa oraya oturur idi.Girişte selamı unutmamalıdır.
Binen yürüyene,yürüyen oturana selam verir.İki yürüyenden hangisi selam verirse
üstünlüğü o kazanır.Resullullah(s.a.v)cemaate girip oturanın selam vermesi
haktır.Meclisten ayrılırken tekrar selam vermesi haktır.Diye buyurdu.Konuşma devam
ediyorsa bile ayrılan selam verir.Kim meclisten ayrılırken meclise selam verirse
sonradan meclisin devam ettiği hayra ortaktır.
Sizden biriniz yerinden kalkıp yerini başkasına vermesin.Gelene yer genişletsin.Allahu
Tealada sizin yerinizi genişletsin.Gelen izinsiz oturarak iki kişinin arasına tecavüz
edemez.Ancak oturanlardan 2 kişi sağ ve sola kaymakla gelene yer verir.Nitekim bu
edep ayeti kerimenin emridir.
Ey iman edenler,size meclislerde yer açın denildiği zaman genişletinki Allahu Tealada
size genişlik versin.Kalkın denince kalkı verin Allahu Teala içinizde iman etmiş olanlarla
kendilerine ilim verilmiş bulunanların derecelerini artırır.Allahu Teala ne yaparsınız
hakkıyla haberdardır.(ayet)
MUSAFAHA
İki müslümanın birbirine mülakatlarında musafaha ederken elleri birbirinden ayrılmadan
evvel Cenabı Hak ikisininde günahlarını af eder.Birbirinizle musafaha edin;kin,haset
kalbinizden yok olur.Hediyeleşin,birbirinizi seviniz böylece aranızdan kin ve
adavet(nefret)kalkar.İki müslüman (erkek erkekler,kadın kadınla)birbiriyle konuşurken
selamla musafaha ederlerse Cenabı Haktan yüz rahmet üzerlerine iner.O rahmetin 99 u
en çok gülümsüyene ve en güzel hal soranadır.
Tokalaşınız kalplerinizden kin ve adavet yok olsun mealindeki hadisi şerif her iki
musafahayıda kuşatmıştır.Çok samimi dostların selamdan sonra kuçaklaşmaları sevgiyi
azaltır.Sevgiyi aşırılıktan düşürmek için uzun müddet birbirini görmeyen dostlar
kucaklaşırlar.Birde bu hadisi şerifte büyüğün kalbi küçügün kalbi hizasına gelişinde
büyüğün kalpinden feyiz küçüğün kalpine akar diye ifade edilmiştir.Büyüğün eli
öpüldüğü gibi küçüğünde alnı öpülür.Haris oğlu zeyt seferden dönüşte Resulullah
(s.a.v)elini öpmüş oda musafahayla beraber onu kucaklamış sonrada alnından
öpmüştür.
EDEP:
Edep,ruha ferahlık veren bir gül kokusu gibidir.O kokunun müminin gönül dokusuna
güzelce nufus etmesi ve hayatının her safhasında hissedilmesi,icap eder.Ne zamanki
davranışların hakim vasfı edep, nezaket ve zerafet haline gelir,bu aynı zamanda imanın
kemalininde tescili demektir.
Aklım,kalbime iman nedir diye sordu,kalbim ise aklımın kulagına egilerek
dediki:İman,edepten ibarettir.
Edep kaidelerine tabi kılınması gereken beşeri davranışlarımızın başında,konuşma
gelir.Konuşma kişinin aklı ve kalbi seviyesini,imani ve akli durumunu gösteren mücella
bir ayna gibidir.Nitekim büyükler insan,dilinin altında gizlidir demişlerdir.Dolayısıyla,ince
ruhlu ve zarif bir müminin konuşmasıda nazik ve edepli olur.
Edep, hak yolcusunun en kıymetli azıgıdır.İnsan hem dindar hemde kaba,geçimsiz ve
nezaketsiz olamaz.Zira islamın ruh itibariyle özü:itikatta tevhid,amelde ise
edep,istikamet ve merhamettir.Bu itibarla denilebilirki,bütün esaslarıyla islam dini,baştan
sona nezaket,zerafet ve nezafet ölcülerinden,yani güzel edepten icabettir.
Hz Mevlana bunu ne güzel ifade ediyor.Gözünü açta Allahın kelamına baştan başa bir
bak ayet ayet bütün kuran edep taliminden ibarettir.Hak dostlarıda vasıl oldukları
derecelere ancak yüksek edepleri ile nail olmuşlardır.
İmamı Rabbani Hz buyurduki.Edep e rivayet etmeyen hiç kimse Allaha vuslat yolunda
mesafe alamaz,yani hak dostu olamaz.Din büyüklerinin yolu,baştan sona edeptir.
Tasavvufun en mühim gayelerinden biri,insanı ihsan duygusuna yani daima hakkın
huzurunda bulunduğu idrakine yükselterek Allaha Tealaya karşı zahirde ve batında edep
sahibi kılmaktır.
Maneviyat büyükleri demişlerdirki:Zahiren ve batinen edep e sarıl.Çünkü bir kimse zahiri
edepde kusur ederse zahiren ceza görür,batıni edepde kusur ederse batinen ceza
görür.Kim edebi zayi ederse kendini hakka yakın zannetsede uzaktır,makbul zannettigi
halde merdudtur(red edilmiştir).
Cenabı Hakka karşı layıkıyla edep sahibi olan kul,lalubali hareketlerden kaçınır;bu
vesile ile ibadet ve muamelatını kusur,hata ve gafletin farkına varır.Amellerine güzenme
illetine yakalanmaz.
Unutmayalımki nekadar güzel amelimiz olursa olsun,bütün bunlar okyanusa atılan bir
kova su gibidir.
Cenabı Hakkın lütufları karşısında bütün ibadet ve hizmetlerimizi az görmeliyiz.Kulluk
mesuliyetimizi toplumdaki seviye ile deyil sahabe ve evliyaların hali ile
mizan(ölçmeliyiz)etmeliyiz.Çünkü cenabı hak ensar ve muhacirleri,bizlere numune
göstermektedir.Diger taraftan kulluk edebini layıkıyla yaşayanlar bütün güzelliklerin
haktan,bütün kusurların kendi nefislerinden kaynaklandığı şuuruna ererler.
Peygamberimize edep
Ashabı kiram peygamberimiz(s.a.v)me karşı duyulmasıicap eden hürmet ve edep
hissiyatının en mükemmel numunelerini sergilemişlerdir.Efendimizin sohbetlerinde
büründükleri huşu ve edep halini:Sanki başımızın üstünde bir kuş varda kıpırdasak uçu
verecek zannederdik şeklinde anlatmışlardır.
Ashabın Resulullah(s.a.v)me karşı edebi o derece de idiki çoğu zaman ona sual
sormaya cürret telakki ederlerdi.Bu yüzden çölden bir bedevi sualler sorarak sohbete
vesile olsada,bizde efensimizin sohbetinden feyz yab olsak diye beklerlerdi.
Resullullah(s.a.v)ile sürekli beraber olanlar arasında bile,edeplerinden dolayı Onun nur
cemalini doyasıya seyredebilenler pek azdı hatta sohbet halinde iken,Hz.Ebu bekir ve
Hz. Ömer dışındaki ashabından hep önlerine baktıkları,sadece bu iki sahabinin
Peygamberimiz(s.a.v)lem ile göz göze geldikleri rivayet edilir.
Hak doslarına karşı edep:
Ebul Leys (r.aleyh)Peygamberi kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çagırmayın (nur
suresi 63 ayet)in tevsirinden sonra derki.
Ayrıca bu ayetten,faydalı ilim ögreten salih hoca efendilere hürmet edilmesi gerektigide
anlaşılmaktadır.hocaların ve fazilet sahibi insanların haklarına riayet etmek gerektigine
işaret edilmiştir.Bundan dolayıdırki hak dosları anılırken hangi dilde olursa olsun.Onlar
için saygı ve hürmet ifade eden lafızlar kullanılmalıdır.Çünkü maddi babalarımızı bile
ismiyle çagırmaktan nehiy varid olunduguna göre manevi babalarımız olan hak isimlerini
tasrih etmek ne kadar edepsizlik olur bir düşünün.
Yani Peygamber efendimize gösterilmesi icab eden en mühim tezahürlerinden biride
onun varisleri durumunda olan hak dostu,alim ve ariflere karşı edep ve nezaket
göstermektir.Manevi inkişaf için,Peygamber varisi alimlerin,ariflein ve hak doslarının
tevazu ve edeple müracat edip tavsiyelerini can kulagı canı gönülden tadbike gayret
etmelidir.Hak dostlarını yanında ve terbiyesi altında bulunmayı nimet bilmelidir,zira
onların huzuruna edeple gelen,lutufla gider.
Peygamber efendimiz(s.a.v)müminin firasetinden sakınınız.Çünkü o Allah nuruyla bakar
buyurmuşlardır.Hadisi şerifteki sakınınız ikazı kamil müminlerin huzuruna gizli hesaplar
ve gönül bulanıklıgı ile gitmeyin onlar,müstesna bir firasetle sizin gizlemeye
çalıştıklarınızı görürler demektir.Bundan dolayıdırki ulemanın yanında diline,evliyanın
yanında kalbine sahip ol demişlerdir.
Sultan Selim Handaki Edep:
Osmanlı sultanı Yavuz Sulatan Selim han velilerin huzuruna girdiği zaman büyük bir
edep ve mahviyet gösterir,gerekmedikçe tek kelime konuşmazdı,nitekim şamda büyük
veliler Muhammed Bedahşi Hz ziyaretinde hiç konuşmamış sadece dinlemiş ve
huzurundan öylece ayrılmıştı.Beraberindeki devlet erkanı bu hale şaşırarak sultanım
sadce dinlediniz.Ne hikmettirki,bir kelam bile sarf etmediniz,Yavuz Sulatan han da
cevaben:
Büyük evliyaullahın meclisinde onlar konuşurken başkalarının konuşması velev cihan
padişahıda olsa uygun düşmez.Biz sultan isekde böyle maneviyat sultanlarının
himmetlerine her zaman muhtacız.Şayet huzurlarında konuşmam icap etseydi,bunu
belli ederler ve söylememi temin ederlerdi demiştir.İşte Yavuz Selim han ehli kalbe karşı
böylesine yüksek bir edep ve hürmet gösterirdi.Onlara duydugu hayranlığı bir şiirinde
şöyle ifade etmiştir.
Padişahı alem olmak bir kuru kavga imiş.
Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş. Sözün özü edep,islamın insanlara talim ettiği ve son derece ehemmiyet verdiği bir
hususdur.Bu hassasiyet,başta Allahu Tealaya,Peygambere,hak doslarına olmak üzere
ana ve babaya,müminlere ve tüm mahlukata kadar uzanır,altın ve gümüşün zenginliği
gider,lakin edebin zenginliğihep baki kalır. Mecliste oturanların adabı 5 tir;
1-Alim,yaşlı,salih sanılan bir insanın girmesinde cemaatin ayaga kalkmasıdır.Allah için
mecliste bulunanların ayağa kalkması müstehap,dünya için ise haramdır.
2-İlim,zikir meclisinde halka olarak oturmaktır.
3-Gelene mümkün mertebe yer vermektir.
4-Giren ve çıkanların selamlarını almak.
5-Köpek oturuşu ile oturmamak ve ayak uzatmamak,özür müstesna.
Halkanın ortasında oturmayın,halkanın ortasında oturanı
Peygamberimiz(s.a.v)lanetlemiştir.
Mecliste 5 şey kerihtir;
1-Gizlice 2 şer 2 şer olup konuşmak.
2-Konuşanın konuşmasını kesmek,dinlememek yahut dinlettirmemek.
3-gıybet,yalan, alay ve kahkaha ile gülmek.
4-Bagırmak ses yükseltmek yahut konuşanın konuşmasını tehdit etmek,yahut pisikolojik
olarak onu bozmak,fikrini dağıtmak,yahut malayani konuşmakla zamanı öldürmek.
zira bir meclise oturanlar edebli oturup edebi bozmazlarsa melekler o meclislere selam
verirler.
Mecliste edeb;Melekler edeplilerin kalbine iyi ilhamlar sokarlar eğer
haya,edeb,teslimiyet,samimiyet,muhabbet o mecliste varsa,melekler o mecliste
oturanların günahlarının bağışlanmaları için dua ederler.
Aksi takdirde:Yani,haya,edeb,teslimiyet,samimiyet,muhabbet bulunmazsa melekler o
meclisten,günahların kokusundan dolayı aleyhte haşit olarak dönerler.Dolayısı ile
meclise şeytan müdahale eder.Oturanların kalbine altı kötü huy telkin eder.
1-Ayıp araştırma
2-Nefret
3-buğuzlaşma
4-İnkar
5-Yalanlama hissi
6-Gaflet,kalplerini ilka eder.
Böyle bir meclis dagıldıktan sonra birbirinin aleyhine dönerler.Artık her birisi bu altı
ahlaktan birisiyle diğerlerine hucum eder.(dedikodusunu yapar)
Mecliste nasihat dilemenin edebi;Dinleyicinin sohbet edenin sözünü kabul
etmesidir.Nasihata kulak vermeyene nasihat edilmez.Edilsede fayda vermez.
Sadi Şirazi(k.s)nasihata ehil olmayana nasihat etmek,kümbetin tepesine ceviz atmak
gibidir.Buyurur.
Mevlanada şöle buyurdu:Ham demirden kılıç yapılması boşadır.öğle ise kabulsüz sözün
dinlenmeside boşadır.Yani teysirsizdir.
Dinleyicinin işittiği söze kalben inanmasıdır.Eğer işittiği sözü kalben tastik etmezse o
söz hak da olsa fayda vermez.Peyganber Efendimizin (s.a.v)sözünü dinleyipte istifade
etmediklerinin sebebi inkardan olmuştur.Dinlediğini inkar etmek sohbetin tesirini yok
eder.Kişilerin dil ile doğru dedin demesi kamil insanları bile hikmetli sözleri söylemeye
teşvik eder.
Ayet ve hadiste söz söylendiği vakit Sadakallah Sadaka Resulullah(s.a.v).
Resulullahın(s.a.v)ismi geçtiğinde salevat getirilir.
Sehabenin ismi geçtiğinde Radiyallahu anh. Bir alimin ismi geçince Rahimetullah,dmek feyzi celb eder.
Kalbe vesvese geldiğinde dil veya kalp ile Estağfirullah demek.Yani gaflete
girmemek.Yani yumamaktır.Hadisi şerifte:
Kim bizden bir hadisi işitir.Kabul etmekler amel eder ise muhakkak o(kalp)diri ve
kurtulmuştur.Herkim bizden bir söz işitir.Onunla amel (yahut onunla iman)etmezse
muhakkak oda helak olur buyurmuştur.
Diğer bir hadisi şerifte:Kim bir mecliste uyursa muhakkak o Allahu Tealanın rahmetinden
ziyan etmiş ve şeytanada dost olmuştur.Buyurmuştur.
Faideli olmayan soruları sormak,nasihat eden kişinin kendi anlattıklarından salih bir
kims olmalıdır.(verdiği öğütleri kendide yapmalıdır)eğer o salih bir kimse olmazsa,aklı
başında olanlar ondan kaçarlar.Söylediği sözler,kalplere tesir etmez.
Nasihat veren kimde şüpheli şeylerden sakınmalı.Kendi sözünde salih (yararlı)olmayan
hiçbir sözü insanlara anlatmamalıdır.Nitekim Hz Ali (r.a)Resulullah(s.a.v)naklen şöle
anlatmıştır.Bir kimse,bir söz anlatırken onun yalan olduğunu bilirse oda yalancılardan
biridir.Buyurdu.
İnsanları yoracak kadar konuşmayı uzatmamalı.Böyle bir şey ilmin bereketini
götürür.Zühri,Resulullah(s.a.v)şöyle buyurudugunu anlattı.
Kalpleri saat saat dinlendiriniz.Yani bazen dinleyin bazen sukut edin.Devamlı olarak iç
ve dış telkinlelerle uğraşmayın.
Nasihat eden kimsenin mütevazi (yumuşak) olması icab eder.kibirli sert ve katı kalpli
olmamalı.Zira tevazu ve yumuşak olmak,Resulullah(s.a.v)ahlakıdır.Şu ayeti kerime bu
manayı anlatır.
Allahın Rahmeti iledirki sen onlara karşı yumuşak oldun,eğer sert ve katı kalpli olsaydın
çevrenden onlar dağılırlardı(3/159).
Nasihat edenin,insanlara namazın ve orucun faziletini anlattığı zaman başta kendisinin
onlarla amel etmesi icab eder.Taki şu ayeti kerime ile tenkit edilenlerden olmasın.
Sizler insanlara iyilik emrini verirken kendi nefsinizi unutuyormusunuz(2/44).
Niçin yapmadığınızı söylüyorsunuz(61/2).
Nasihat eden kimsenin kuran tevsirini,haberleri,evliyaların sözlerini bilmelidir.
Hz Ali (r.a) şöyle anlattı:Birisini gördü,halka nasihat ediyordu,sordu nasih ve mensuhu
bilirmisin.Hayır deyince şöle dedi:Helak ettin,helake gittin.
Nasih:bazı ayetleri kaldırma olmuştur,mensuh hükmü kaldırılmış demektir.
(Peygamberimiz (s.a.v)zamanında o zamanla ilgili bazı ayetler gelmiş insanlar amel
edip düzeldikten sonra,Allahu Teala o ayetleri insanların aklından silmiş
demektir.)Kıyametin büyük alametlerinden biride Kuranı kerim kitaplardan ve zihinlerden
silinicektir.Kuranı kerimde 109 adet nasuh ve mensuh vardır.
Sohbet eden kimse konuşurken,yüzünü bir kişiye çevirmemeli herkese bakmalı herkese
bakarak konuşmalı.Sünnet olan yüzünü bir şahsa deyil umuma çevirmektir.Taki kalbinde
ihlasın enerjisi cemaatin tümüne yayılmış olsun.Sohbet edenin tamahkar olmaması
gerekir çünkü tamahkarlık insanı zelil eder.Yüz suyunu döker.İlmin kıymetini
düşürür.Ancak istenmeden kendisine verilen bir şeyi kabul edebilir.
Vaaz eden,meclisinde korku ve ümidi bir götürmeli.Ne tümü korku nede tümü ümit
eylemeli.Böyle bir şey yasak edilmiştir.Eğer vaiz,sohbeti uzatacaksa müstehap olan
vaaz arasında onların hoşlanacağı,tebessüm edecekleri şeyler söylemeli.Bu cemaati
neşelendirir.Daha iyi dinlemek isterler.
Hz Ömer (r.a)bir meclis kurduğu zaman.İnsanları ahirete rağbet ettirir.Dünyadan alırdı
onlarda bir ağırlık görülüncede,ağaç dikmekten bina yapmaktan,duvar ömekten
anlatırdı.Onların açıldığını görünce yine ahiret işine dönerdi.
Konuşanın konuşmasına hak vermemek.Halbuki her kişi kendi fikrini söylemekte
hürüdür.Konuşanın fikri hak ise kabul edilir.Değil ise usulça konuşmasının hatalı tarafı
söylenir.
MAHREMİYET
Kadınlarla erkeklerin beraberce oturmaları şeran caiz deyildir.
Resulullah (s.a.v)dikkat sakın bir adam dul bir kadının yanında gecelemesin ancak
nikahlısı veya mahremi olursa o başkadır buyurmuştur.Kadınların yanına girmekten
sakının buyurunca;Ensardan birisi ya Resulullah(s.a.v)kayına ne buyurursun.Demiştir,o
da;Kayın ölümdür cevabını vermiştir.Kayın ölümdür cümlesinin,manası ölümden
korktuğunuz gibi kayından korkunuz buyurdu.Kocanın babaları ve kocanın oğullarından
geri kalan akrabaya kayın denilir.Amca çocuklarıda yabancıdırlar.
Yani bir kadının kaynınlarıyla başbaşa kalması fitne ve fesatlığa sebeb olur
demektir.Mahremi yanında olmadığı takdirde yabancı hanımın yanına girmek haram
kılınmıştır.
Kadın ve erkeğin yakınlarından kim olursa olsun beraberce oturmalarının fitneye yol
açagına işaret ederek Resullullah (s.a.v)kayın ölümdür buyurmuştur.Öyle ise bir evde
karışık olarak 2 evli kardeşin oturması mahsurludur.Ancak odaların ayrı,biri diğerinin
hanımını görmesse o zaman mahsuriyet kalkar.
Şimdiki örf ve adetlerden olan amca zadeyi,dayı oğlunu veya teyze çocuklarını halkın
yabancı saymamaları iskam dinine muhaliftir.Örf ve adet Allahu Tealanın hükmünü hiç
bir zaman deyiştirmez.Kayın ölüm olduğuna göre diğer komşu dost ve akrabaların
beraberce oturmaları nasıl caiz olabilir.Halbuki hadisi şerifte:
Şüphesiz şeytan insanın kanını dolaştığı yerde dolaşır.Bende sizin kalplerinize şer atar
diye buyurdu.
NEFİS VE HEVA
Cenabı hak,imtihan dünyasına gönderdigi insanı,hayrada şerrede istidatlı olarak
yaratmıştır.Ona fücürudaa(fitne)takvayıda öğretmiştir.Bütün işlerde,bu kötüdür,şer ve
günahtır,nefsi fenalıga sürüklemektir,dolayısıyla bunu yapma.Şuda takvadır,hayır ve
itaattir,fenalıktan korunmadır,bunu yap.Diye şerri ve hayrı kötü ve iyiyi,zarar ve faydayı
ilham ederek birinden sakındırmış,diğerini yapmanın ise iyi olacagını telkin etmiş ve
bildirmiştir(şems suresi 91/8 ayeti kerimesi)
Buna ilaveten cenabı hak,peygamberler ve kitaplar göndermek suratiyle doğruyu ve
yanlışı açıkca beyan etmiş,helal ve haram diye ölçü koymuştur.Sonrada akıl,idrak ve
irade verdigi insanı imtehan etmek için bu iki yol arasında kendi tercihi ile başbaşa
bırakmıştır.(beled suresi 90/10)
Ona hayır ve şer iki yoluda göstermedikmi,buyumuştur.
Ancak insanın nefsi şeytanında saptırmasıyla helalden ziyade haramlara heves
eder.Yasaklar ve çirkinlikler ona daha güzel ve cazip gelir.Nefis ibadetlerin,hayru
hasenatın meşakkatine,zorluklarına ve bedeline katlanmaktan hoşlanmaz.Kolayına
gelen ve hoşuna giden zevk,eğlence,mefeat gibi şeylere yönelir.İşte buna nefsin heva
ve hevesi denir.
Heva;istek,heves,meyil,şahin inişi gibi hızla süzülüp inmek,düşmek,mahvolmak, kabın
boş olması,sonuçsuz ve degersiz gibi manalara gelir.
Daha çok,nefsin akıl ve din tarafından yasaklanan kötü arzulara duydugu
temayüle;doğruluk,hak ve faziletten saparak haz ve menfeatlere yönelmesine denir.
Dolayısıyla heva ve hevesi terk etmek,bir müminin en mühim vasıflarından biridir.Çünkü
heva,aklın afetidir.
İnsan oğlu bu aleme kulluk imtihanı için geldiğinden,ölüm anınna kadar nefsin heva ve
hevesleriyle mücadele etmek,onu ibadet ve hayırlara sevk etmekle
vazifelidir.İnsan,velayetin en üst derecelerine dahi yükselse,dünya nefis ve şeytanın
hile,vesvese ve tuzaklarıyla her an karşı karşıyadır.Zaten kullugun kıymetide bu
tehlikeleri berteraf edip şu fani alemin cezbedici aldatmacalarından sıyrılarak takvaya
bürünmek ve neticede hakka yönelmektir.
İbrahim ethem hazretleri derki:
Cihadın en şiddetlisi heva ile mücadeledir.Kim nefsini hevesından men ederse
dünyadan ve onun belalarından rahata kavuşur.Onun eziyet ve sıkıntılarından
korunmuş ve selamete ermiş olur.
Cenabı hak nefislerini tezkiye ederek günahlardan temizleyen,takva ile terbiye ederek
geliştiren ve feyzlendiren kimselerin,kurtuluşa erecegini üst üste ettiği en kuvvetli
yeminlerle haber vermiştir.(şems suresi91/1-9).
Nefsi tevkiye etmek:onu kirletecek küfür,cehalet,kötü duygular,yanlış inançlar,fena
huylar heva ve hevesler gibi manevi kirlerden temizlemektir.
Nefsin hevasına tabii olan kimse akılsız ve aciz bir insandır.Nefsi ona hem yanlışlar
yaptırır,hemde ahirette kurtulabilecegine dair ümit verir.Hevasına tabi olan bu aciz
insan,hem dünyada Allaha Tealaya isyan etmek hemde ahirette cennete girmek gibi
birşeyin olamayacagını bir türlü anlamak istemez.Kalbinin temiz olduğu,Allahu Tealanın
merhametle muamele edecegi kuruntularıyla avunup durur.
Bu konuda Petgamberimiz(s.a.v)şöyle buyurmuştur.
Akıllı kişi nefsine hakim ve ölüm sonrası için çalışandır.Aciz kişide,nefsini hevasına tabi
kılan ve Allahu Tealadan dileklerde bulunup duran(bunu kafi görendir)dır.
Düşmanın olan şeytandan sana neler gelirse hepsi nefsin hevası aracılığıyla gelir. İnsan nefsi,batıl ve boş şeylerden arzu ve isteklerden fevkelada lezzet ve tat alır.Nefsin
böyle tat alması olmasaydı,insanların ekseriyeti nefislerinin şehvetine ve isteklerine
boyun egmezlerdi bundan anlaşılıyorki,Allahu Tealanın katında kıymetli ve sevgili
olanlar,nefsinin ayıplarını herkesten iyi görürler.Nefsini başkalarından daha çok suçlar
ve kötülerler.Haliyle böyle bir nefsin beyenmesi ve gururlanmasıda az olur.Ayeti
kerimede mealen(muhakkakki nefis kötülüğü emir eder)buyrulması insan nefsinin her
zaman kötülüğe meyil ettiğini,yalnız Allahu Tealanın muhafaza ettiği nefislerin bundan
müstesna olduğunu göstermektedir.Kendi haline ve tabiatının icabına göre bırakılınca
şerre yani kötülüğe yönelir.Kötülükten başka bir şey emir etmez.Fakat Allahu Tealanın
muhafaza ve korumasına mazhar olunca,nefis aslı tabiatını ve yaradılıştan sıfatı olan
şerliği hayır ile deyiştirir.Böylece,beşer olma karanlığının gecesinden hidayet safasının
aydınlığını teneffüs eder.Gönül sefasının ufku aydınlanınca(levvame)olur.Nefsin 7 hali
vardır .
1)Nefsi levvame
2)Nefsi mülhime
3)Nefsi mutmain
4)Nefsi itminan
5)Nefsi radiye
6)Nefsi merdiye
7)Nefsi kamile
Nefsi levvame:Nefsi levvame olunca kötü huylardan dolayı kendini kınar ve
ayıplar.Kötülük ile emir edici olduğu zaman,kendinden meydana gelen kötü hallerinden
dolayı pişmanlık gösterir.Allahu Tealada tövbesini kabul eder.
Nefsi mülhime:Allahu Tealanın inayetine(ilahi yardımına)kavuşunca,kendinin kötülüğü
ve Allahu Tealadan korkması içap ettiği ilham edilir.Bu nefsi mülhime mertebesidir.
Nefsi mutmainne:Bundan sonraki mertebede nefis islamiyetin emir ve yasaklarından kıl
kadar ayrılmaz resulullah sallalhü aleyhi vesellemin ahlaki ile ahlaklanmaktan zevk ve
lezzet alır.Böyle olan kimsede cömertlik,yumuşaklık,güler
yüzlülük,sabır,tevvekkül,rıza,doğruluk, teslimiyet,şükür,ayıpları örtmek,kusurları
affetmek gibi bütün güzel sıfatlar mevcut olur.Bunlar Allahu Tealanın her işinden
razıdır,Allahu Tealada onlardan razı olmuştur.Bunlar,kahrında hoş lutfunda hoş
diyenlerdir(elfecir suresi)ey mutmainne olan nefis kelamıyla bunlara hitap
olunmuştur.Bütün varlığı ile rabbine dönmüştür,onun rızasını kazanmaktan ona itaat ve
ibadet etmekten başka bir düşüncesi yoktur.
Nefsi itminan:İtminan makamında islamı hakikiyye kavuşturur ve imanı hakikatı hasıl
olur.
Nefsi radiyye:Nefsi itminandan sonra radiyye makamı gelir,bu mertebede nefis Allahu
Tealadan razıdır.Her halinde rıza ile sıfatlanmıştır.Allahu Teala bu nefse mealen(razı
olmuş ve razı olunmuş olarak rabbine dön)elfecir suresi kelamıyla hitap buyurmuştur.Bu
nefis beşeri sıfatlardan temizlenmiş olarak kemale gelmiştir.Bu nefsin hali tadarak
anlaşılır.Allahu Tealadan başka her şeyi unutmuştur.Hertürlü haramdan şüpheliden
sakınır,ibadetlerinde ihlas,mubabbet ve huzur içindedir.Bir çok keramete
kavuşmuştur.Hiç bir kuvvet onu Allahu Tealanın kullarına doğru yolu göstermekten alı
koyamaz.Sözünü duyan ondan istifade eder.Nefsi bu makama kavuşan kimse hakkın
huzuru ile edep deryasına dalar.Duası asla red olunmaz,fakat edep ve hayanın
çokluğundan bir şey istemez.İnsanlar ona tazim edip saygı gösterirler,ama bunu sebeni
anlayamazlar,fakat onu görünce muhabbeti kendilerini kaplar,anlamdıkları bir kuvvet
onları ona hürmet etmeye zorlar.bu hal Allahu Tealanın o salih kul üzerinde
bulundurduğu heybet ve vakar sebebiyledir.O salih kul bu olanlara meyil ve aldırış
etmez,yalnız Allahu Teala ile meşkuldur,Bu rabbinden razı olan nefsin yani nefsi
radiyyenin makamıdır.
Nefsi merdiyye:Birde rabbinin razı olduğu nefsin,nefsi merdiyye nin makamı vardır.Nefsi
merdiyye Allahu Tealanı ahlakı ile ahlaklanmış,insanlık sıfatlarının hemen hepsini terk
etmiş.Böyle olan nefis hataları af eder,kusurları örter kimseye suizan etmez hiç kimse
hakkında kötü düşünmez.Daima hüsnüzan ile herkese lütuf ve şevkat gösterir.İnsanları
tabiatlarının zulmetlerinden kurtarıp,nura gark etmek için,onlara sevgiyle yönelir.Bu
yöneliş ve sevgi insanlara olan merhametindendir.Nefsi merdiyye makamında olan
kamil insanın görünüşte diyer insanlarla farkı yoktur.Ama kalbi pek kıymetli olup,misli
bulunmayacak kadar azdır.Bunlar seçilmişlerin seçilmişidir.Bunların herbiri nur
kaynagı,sırlar hazinesi,seçilmişlerin önderidir kalbi Allahu Tealadan başkasından
kurtulmuştur.Allahu Tealanın razı olduğu herşeye razıdır.Allahu Tealının kendine ihsan
ettiği marifet ve hikmetleri insanların idrak edebileceği şekilde anlatır.Onlara faydalı
olmaya çalışır.
Nefsi kamile:Kamil insan evliyalık makamının en yüksek derecesindedir,tüm kemalata
olgunluklara,yüksekliklere kavuştuğu için bu mertebedeki nefse nefsi kamile ismi
verilmiştir.Yukarıda bildirilen nefislerin sahiblerinde bulunan bütün güzel huylar ve
sıfatlar nefsi kamile sahibinin sıfatlarıdır bu makama ulaşan kimse bu maksat ve
arzularına kavuşmuş tek muradı Allahu Tealanın rızasını kazanmak olmuştur.
ALLAHU TEALA ´NIN SEVDİĞİ KULLAR
Musa aleyhisselam Allahu Tealaya:
Yarabbi hangi kullar sana sevgilidir dedi.
Allahu Tealada,beni zikredip unutmayan kullarım buyurdu.
Hangi kulların en iyi hüküm verir dedi.
Hak ile hükmedip nefsine uymayanlar buyurdu.
Hangi kulların daha büyük alimdir dedi.
Bildigini insanlara öğreten,doğruya götüren,söz dinleyen,kötü sözden kaçan buyurdu.
Yarabbi hangi kulun ameli daha hayırlıdır dedi.
Dili yalan konuşmayan,kalbi günah ile meşgul olamayan ve zina yapmayan buyurdu.
Musa aleyhisselam Turusina dağında gözünden perde kalkınca arşın gölgesinde bir
insan oturduğunu gördü,Yarabbi bu kimdir dedi.Rabbinin ihsanı ile insanlara verilene
haset etmeyen,ana babasına iyilik eden,koğuculuk yapmayan bir kuldur buyurdu.
ANA VE BABA HAKKI
Akıllı kimsenin,ana babasına nasıl hürmet edecegini öğrenmesi,onlara karşı
gelmemesi,itaat etmesi gerekir.Allahu Teala Tevrat,Zebur,İncil ve Kuran´ı Kerim´de ve
gönderdiği bütün kitaplarda,ana,babaya itaat ve hürmet edil edilmesini,onlara karşı
gelinmemesini bildirmiş ve peygamberlerinede böyle emir etmiştir.
Peygamber efendimiz,ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında bunlardan birine veya
her ikisine yetişipt, onlara layık oldukları hürmet ve saygıda bulunmadıklarından dolayı
cennete giremeyen kimselerin,burnu yerde sürünsün diye 3 kere tekrar etmiştir. Bir kimse resulullah sallalhu aleyhi veselleme biat için sana geldim.Anamı babamı
ağlayarak bıraktım deyince,resullulah sallalhu aleyhi vesellem anana babana dön onları
ağlattığın gibi güldür buyurdu.
Peygamber efedimiz sallallahu aleyhi vesellem size günahların en büyüğünü
bildireyimmi,et ya resullallah dediler.Allahu Tealaya ortak koşmak,ana babaya karşı
gelmek ve yalan söylemek,ananın ve babanın ihtiyarlık haline ulaşırsan onlara öf bile
deme ve onları azarlama ikisine de iyi ve yumuşak söz söyle Rabbin kesin olarak emir
etmiştir buyurdu. Allahu Tealanın,anne,babaya itaatsizlik etmeyi ve onlardan alakayı kesmeyi yasakladığı
haber verilmektedir.Her nekadar hadislerde sağdece annelere ifadesi geçsede burada
annelerle birlikte babalarında kasdedildiği aşikardır.Bilhassa annelerin vurgulanması ise
onların merhametli,yumuşak ve zayıf olmaları sebebiyle babalara göre daha fazla
madur edilmemelidir.
Peygamber efendimiz(s.a.v)kıyamet günü Allahu Tealanın ana ve babasına itaatsizlik
eden kimselerin yüzlerine bakmayacagını haber vermektedir.
Cenabı Hak şöyle buyuruyor;
Allaha ibadet edin ve ona hiç bir şeyi ortak
koşmayın.Anaya,babaya,akrabaya,yetimlere,yoksullara,yakın komşuya,uzak
komşuya,yanınnızdaki arkadaşa,yolcuya ve ellerinizin altında
bulunanlara(köle,cariye,hizmetçi ve benzerlerine)iyi davranın(nisa süresi 4/36).
Ayeti kerimede yüce rabbimiz şirki yasakladıktan hemen sonra anne,babaya iyiliği emir
etmektedir,bu durum anne babaya iyiliğin ehemmiyetini ortaya koymakla birlikte onlara
iteatsizliğinde nekadar büyük bir günah olduğunu göstermeye kafidir.
Bu sebeble Allahu Tealayı razı etmenin yolu anne babayı razı etmekten geçer.Anne
babayı kızdırmak ise Allahın gazabına uğramak demektir.
Bir kişi Peygamber efendimize gelip;
Ya Resullallah anne babanın çocukları üzerindeki hakları nedir diye
sormuştu.Resulullah (s.a.v) onlar senin ya cennetin yada cehennemindir buyurdu.
Yani ana baba insana takdim edilmiş iki büyük fırsattır.Bir müslüman onları onları
memnun ederek cennete girmeyi kendi hesabına kolaylaştıra bilir.Böyle yapmazda anne
babasını üzerse bu seferde cennetin yollarını kendisine zorlaştırmış olur.Zira cenabı hak
cenneti onların ayakları altına sermiştir.
Bir gün Resulullah (s.a.v)şöyle buyurdu;
Uyumuştum kendimi cennette gördüm.Bir kimsenin sesini işittim.Kuran okuyordu.Bu
kimdir diye sordum.Bu harise bin numandır dediler.Resulullah (s.a.v) sözlerine şöyle
devam etti;İyilik işte böyle olur,iyilik işte böyle olur.Harisenin bu mertebeye annesine
yaptıgı güzel muamele sebebiyle yükseldiği beyan edilerek o annesine karşı en iyi
davranan bir sahabe idi.
Anne babasına iyilik edenlere fahri kainat efendimiz şöyle dua etmiştir;
Anne babasına iyilik eden ne mutlu Allahu Teala onun ömrünü ziyadeleştirsin.Anne
babaya her zaman iyilik etmekle birlikte,bilhassa yaşlılık halinde onların hizmetine
koşmak daha mühim bir vazifedir.
Ayeti kerimede şöyle buyurulur;
Rabbin,yalnız kendisine ibadet etmenizi ve ana babaya iyilikte bulunmanızı emir
etmiştir.
Eğer ikisinden biri veya her ikisi,senin yanında iken ihtiyarlıyacak olursa onlara karşı öf
bile deme onları azarlama,ikisinede hep tatlı söz söyle.Onlara rahmet ve alçak
gönüllülük kanatlarını ger ve Rabbim küçükten beni (merhametle) yetiştirdikleri gibi
sende onlara merhamet eyle der.(isra suresi 17/23-24).
Çünki insanın,yaşlılık gibi en zayıf anında iyiliğe yardıma ve hizmete daha çok ihtiyacı
vardır.Bunuda evlatlarından daha iyi yapabilecek bir kimse yoktur.Cenabı Hakkın
kendilerine ihsan ettiği bu fırsatı değerlendiren evlatlar,cenneti kolayca kazanabilirler.
Resulullah (s.a.v)anne babasına yaşlılık günlerinde yetişipte onlara hizmet ve iyilikte
bulunmayı ihmal ederek cenneti kazanma fırsatını kaybeden kimseleri ağır bir dille ikaz
etmiştir.
Anne babaya iteatin birtek istisnası vardır evlat,anne babasına sadece Allaha şirk
koşmayı emir ettikleri takdirde iteat etmez buyurdu.Ancak yinede onlarla dünyada iyi
geçinmeye ve kendilerine iyilikte bulunmaya devam eder.(lokman 31/14-15)(ankebüt
süresi 29/8)
Kul ana ve babasına duayı unuttuğu zaman rızkı kesilir,yani bereketi gider. ZİKİR
Zikir ,kalpleri diriltip manevi alemleri canlardıgı gibi yapılan ibadetlerede faydalı bir boyut
kazandırır.Allahu Tealayı hatırda tutarak yapılan bütün işler,böyle olmayanlara göre
daha üstün ve ecri daha fazladır.Çünkü Allahu Teala hatırlanarak yapılan işler,ihlasla ve
kamil bir şekilde eda edilir.Bu şekilde hayatı zikirle dolu dolu yaşayanlar ise,büyük
hayırlara nail olurlar.Allahu Tealanın kullarına merhametiyle muamele ederek az ve
kolay bir şekilde yapılan gayretlere çok eçir verdigi bildirilmektdir.Çünkü dile çok hafif
gelen zikir,mizanda ağır basacak ve rahman olan Rabbimizide memnun edecektir.
Cenabı hak,gönüllerin her an kendisiyle beraber olmasını murad etmektedir.Bunun
içinde zikri dile kolay getirmiş;
O gerçek akıl sahibi müminler,ayakta dururken,otururken ve yanları üzerine yatarken
daima Allahu Tealayı zikir ederler buyurdu(ali imran surasi 3/191).
Resululah (s.a.v)farz namazların ardından yapılan zikirleri okuyan kimse hiçbir zaman
zarara uğramaz.Bunlar;
33-defa Sübhanallah.
33-defa Elhamdülillah.
33-defa Allahu ekber demektir.
Hadisi şerifte fazileti beyan edilen (Süphanallah)zikri,ben Allahu Tealayı uyuhiyet
makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim.Ona hiç bir eksiği yakıştıramam ve
yaklaştıramam onu en yüce,en üstün sıfatlarla zikir ederim demektir ve Allahu Tealanın
meleklere öğrettiği bir zikiridir(bakara suresi 2/30).
Dolayısıyla kişi hadisimizde olduğu gibi bazı rivayetlerde tavsiye edilen pratik zikirleri
yeterli görmek suretiyle bir kenara çekilmemelidir.Bu tür tesbihata çok eçir verileceginin
bildirilmesi,onların faziletindeki büyüklüğü ortaya koymak içindir.Bu itibarla bir
mümin,Allahu Tealayı zikir etmeyi sadece bu tesbihata hasretmeyip devamlı zikir
halinde olmaya gayret etmelidir.Zira,Allahu Tealayı unutarak hayatı boş sözlerle
doldurmak kalbi katılaştırır.Bu duruma gelen kimselerde zamanla Allahu Tealadan
uzaklaşırlar.
Ayeti kerimede şöyle buyrulur; Allahı zikir etmek husunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun.(zümer suresi
39/22).
Resulullah (s.a.v)buyurduki;Adem oğlunun emri bil mağruf,nehyi anil münker veya
Allahu Teala Hazretlerini zikir hariç,bütün sözleri aleyhinedir,elihine deyildir.
O halde bir müslüman faydalı ve hayırlı işler konuşmaya dikkat etmeli yerine görede
sükutu tercih etmeyi bilmelidir.Bu şekilde davrandığı takdirde hem konuşmanın sevabını
hemde sükut halindeki zikir ve tefekkürün sevabını elde eder.
Akşam sabah zikir edenlerden olur,gafillerden olmaz.Hiç bir ayet ve hadiste,zikrin
yüksek sesle olacağı tasdik edilmemiştir.Hep gizli,sessiz olması gerekmektedir.Gafletle
yapılan zikir bu kadar fayda sağlamaz.Belki büyük korkuda olur.
Denildiki;Allah deyipte kalbi Allahu Tealanın hükümlerinden gafil olanın hasmı,bu
dünyada ve ahirette Allahtır.
Peygamberimiz(s.a.v)fitnnin fesadın çoğaldığı zamanda ibadet etmek,hicret ederek
benim yanıma gelmek gibidir buyurdu.
Zikre sohbetin faydası;Kamel ve mükemmel bir zatın bir bakışı kalbi o kadar temizlerki
uzun riyazetlerde buna kavuşmak pek zordur.Sohbetin salih doğru oldugunun
alemeti,onda kulun kalbine Rahmani ve Rabbani feyzlerin gelmesi,Allahu Tealanın
sevgisinden başka sevgilerin kalbden silinmesidir.Allah adamları ile sohbet etmenin
faydaları pek çoktur.
Zikir anında Allahu Teala ile huzurda olmasanda,zikri terketme.Çünkü zikir ettiğin halde
ondan gafil olman,zikir etmedigin zamanki gafletinden daha azdır.Umulurki böyle zikir
seni gafletten uyandırsın.
Bir taraftan çarşıdaki gürültüler gibi çeşitli vesveler ve düşünceler varken,bir taraftanda
Allah,Allah diyorsan,bu,gafletle zikir olur.İnsan sırf Allahu Tealaya sığınarak zikir
etmelidir.Eger bir zaman Rabbinden gafil olursan o zamanda arkadaşın şeytan olur
buyurulmuştur.
Bu zikirler kadınlar hakkında daha faydalıdır,bunları parmaklarınızla hesap edin
buyrulmuştur.Parmaklarınız kıyamet günüde şahitlik yaparlar.
Peygamber efendimiz(s.a.v)evlerde kuran okunmasını işaretle;
Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz muhakkak şeytan içinde bakara suresi okunan evden
kaçar buyurdu. İçinde Allahu Tealanın zikir edildiği ev ile,Allahu Tealanın zikir edilmediği evin farkı,diri ile
ölünün farkı gibidir.Evlerinizi kabir ve kurak mekan haline gelmekten kurtarıp ihya
etmenin yolu.İçlerinde ibadet etmek,namaz kılmak,kuran okumak ve Allahu Tealayı zikir
etmektir.Nitekim Resulullah(s.a.v)biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman o
namazın sünnetlerinden evine bir pay ayırsın.Zira Allahu Teala bu namaz sebebiyle
evinde hayır yaratır buyurmuştur. MUBAREK GECELER VE GÜNLER
Mubarek geceler,islam dinin kıymet verdiği gecelerdir.Allahu Teala kullarına çok açıdığı
için bazı günlere kıymet vermiş,bu gecelerdeki dua ve tövbeleri kabul ettiğini
bildirmiştir.Kulların çok ibadet yapması,dua ve tövbe etmeleri için bu geceleri sebeb
kılmıştır.Bu gece ve günlerde ibadet yapılacak vakitler,öğle namazında başlayıp o
gecenin sonuna yani imsak vaktine kadar olan zamandır.Bu gecelerde kaza namazları
kılınmalı,kuran ı kerim okumalı,dua ve tövbe etmeli,sadaka vermeli,müslğmanları
sevindirmeli.Bunların sevabı ölülerede gönderilmelidir.Bu gecelerde tövbe ve istiğfar
etmek Allahu Tealaya iltica etmek(yalvarmak)günahlarını,ayıplarını,kusurlarını
hatırlayıp,kıyametteki azabı düşünmeli af ve mağfiret için yalvarmalıdır.
Peygamberimiz(s.a.v)her kim bayram gecesini ibadetle ihya ederse,Allahu Tealada
kalplerin öldüğü günde onun kalpbini ihya eder(yaşatır).
Hz Ayşeden rivayet edilmiştirki:Peygamberimiz(s.a.v)ramazanın son günü girince geceyi
ibadetle ihya eder ve aile fertlerini uyandırır,kendisini hayru hasenat ve ibadet yollarına
kaptırırdı.
Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurmuşturki:Zilhicce ayının ilk 10 gününde yapılan
ibadetten daha sevgili bir ibadet yoktur.Bu günlerde tutulan her oruç 1 sene oruç tutma
sevabına denktir.Bu gecelerde 1 geceyi ibadetle geçirmek kadir gecesini ibadetle
geçirmek kadar sevaptır.
Peygamber efendimiz(s.a.v)buyurmuşturki:Şaban ayının yarısının gecesi
olunca,gecesini ibadetle gündüzünü oruçla geçirin.Zira Allahu Teala güneşin batışından
itibaren yer yüzüne rahmetiyle nuzül eder:İstiğfar eden yokmu mağfiret edeyim,rızık
isteyen yokmu rızık vereyim buyur.
Mubarek geceler şunlardır.
1)Kadir gecesi:Ramazan ayı içindeki tek günlerde ve 27 dinci gecesinde aranmalıdır.
2)Fıtr (ramazan bayramı gecesi):Ramazanın son günü ile,bayramın birinci günü
arasındaki geceye (fıtr gecesi) denir.
3)Arife gecese:Arife günü ile kurban bayramının birinci günü arasındaki gecedir.Arife
zilhiccenin 9 cu günüdür(başka günlere arife denmez).
4)Kurban bayramı geceleri:Kurban bayramının 1-2-3 cü günlerinden sonraki
gecelerdir.Bu 3 güne eyyamı nahr denir.
5)Mevlüt gecesi:Rebüül evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gece peygamberimiz
sallallahu aleyhi vesellemin doğduğu gecedir.
6)Berat gecesi:Şaban ayını 15 gecesidir.
7)Mihraç gecesi:Recep ayının 27. gecesidir.
8)Regaib gecesi:Recep ayının ilk cuma gecesidir.
9)Muharrem gecesi:Muharremin 1. gecesi müslümanların yıl başı.
10)Aşure gecesi:Muharrem ayının 10. gecesi.
11)Zilkadenin 15. gecesi peygamber efendimize danışma gecesidir.Ogece fakirlere
sadaka verilir bol bol dua edilir.
12)Sefer ayının son çarşamba gecesi veye günü(salı akşam namazından çarşamba
ikindi namazına kadar olan vakittir).Afatı semaviye ve afatı araziyeden muhafaza için
(yani yerden ve gökten gelecek olan her türlü afattan sığınmak)için 2 rekat namaz
kılınır.
13)Ramazan ayının 16 cı geceyi 17 ye bağlayan gece bedir savaşı yapıldığı için
ramazan ayının 17. gününe furkan günü denir.O gün Bedir savaşı şehitlerinin isimleri
okunarak yapılan dua kabul olur. Berat gecesi:7 tane yasin okunur.
1-Allah rızası için
2-Peygamber efendimizin ruhu için.
3-Tamamlanmış senedeki amel defterimizin sağ taraftan verilmesi için.
4-Gelecek senin hayırlı olması için.
5-Hayırlı uzun ömür için.
6-Gecim bolluğu için.
7-Gelecek belalardan korunmak için.
Beraat gecesi herkim her rekatta 1 fatiha ve 10 gulhuval okunarak 2 rekatta bir selam
verek 12 rekat namaz kılarsa Allahu Teala bu kula 70 miş kere nazar eder ve her
nazarda 70 dilegini kabul eder,adin cennetinde melekler ona cennet yaparlar,o yıl
ölenler o cennete girer.Gulhuvalın her harfine 30 melek verilir.
Beraat gecesi af olunmayanlar:Allahu Tealanın bu gece rahmeti taşar taşar ama din
kardeşini öldürelerin,ana ve babasına saygı göstermiyenlerin,kayınvalidesine saygı
göstermiyen gelinlerin,gelinine saygı göstermeyen kaynanaların,akrabasını
unutanların,içki içenlerin,müşriklerin,düşmanlık edenlerin,zine edenlerin,yol
kesicilerin,şirk koşanların bu mağfiret gecesinde af olunmayacaklardır.
Mubarek günlerde gerçekleşen olaylar:
Muharrem ayında gerçekleşen olaylar:Muharrem ayının 10 cu günü aşure
günüdür,yerlerlerin ve göklerin yaratıması,Adem aleyhisselamın tövbesinin kabul
edilmesi,Musa aleyhisselamın firavunun şerrinden kurtulması,firavunun suda
boğulması,İbrahim aleyhisselamın dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması,Eyüp
aleyhisselamın hastalıktan kurtulması,Yunus aleyhisselamın balıgın karnından
kurtulması,Süleyman aleyhisselama saltanat verilmesi,Nuh aleyhisselamın gemisinin
karaya oturması,Hz Hüseyinin şehit edilmesi ve kıyametin kopmasıda aşure günü
olacaktır.
Recep ayında gerçekleşen olaylar:recep ayının 15. gecesi Musa aleyhisselam Allahu
Teala ile konuştu,İdris aleyhisselamda bu günde göğe kaldırıldı.Recep ayının 13-14-15
ci günlerine beyaz günler denir, ogünler Adem aleyhisselamın affedildigi günlerdir.recep
ayının 27 çi gecesi berat gecesidir.Bu gecede insanların gecen yılki defteri kapatılır, bu
seneki defter açılır.Berat gecesi kuran ı kerim ayet ayet indirilmeye başlandı.
Şaban ayında gerçekleşen olaylar:Peygamber efendimizin şaban ayının 14 cü gecesi
ayı ikiye bölme mucizesi geçekleşmiştir.Peygamber efendiniz şaban ayının 13- 14-15-ci
geceleri dua etmiş ve 13 cü gecesi ümmetin üçte biri af olundu.14 cü gecesi üçte ikisi af
olundu,15 ci gecesi tamamı af edildi.
ÖRTÜNMEK
Allahu Teala,örtünmemizi bizden ta ilk günden itibaren,yer yüzüne ayak basar basmaz
istemiştir.Örtünme yükümlülüğü yer yüzündeki hayatımızla birlikte başlamıştır.Özellikle
bu meselenin islamda örtünme diye ele alınmaması geekmektedir,çünkü örtünme
Resulullah(s.a.v)ile başlamamıştır.Allahu Teala daha ilk günden örtünmeyi,edepli ve
hayalı olmayı emir etmiştir.Daha sonra toplumlar nezamanki bu çizgiden ayrılmaya
başlamış,Allahu Teala gönderdigi peygamberlerle bu çagrıyı yenilemiştir.
Ey adem oğulları,biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size süs kazandıracak
bir elbise indirdik.(var ettik)Takva ile kuşanıp donanmak ise bu daha hayırlıdır.Bu Allahu
Tealanın ayetlerindendir.Umulurki öğüt alıp düşünürsünüz.
Ey adem oğulları,şeytan anne ve babanızın çirkin yerlerini göstermek için,elbiselerini
sıyırarak onları cennet çıkardığı gibi sakın sizide bir belaya ugratmasın çünkü o ve
taraftarları kendilerini göremeyeceginiz yerden sizleri görmektedir.Biz gerçekten
şeytanları,inanmayacakların dostları yaptık(7/24-27ayetler).
Dikkat ediniz,hiç bir emir örtünmeden öncelikli deyildir,hepsi örtünmden
sonradır.Çıplaklığını gidermeden,giyinmeden,insan oğlunun Rabbine sunacagı hiçbir
ibadeti olmadığı gibi,toplumsal hayattada insanların ve özellikle bayanların birbirlerine
karşı yerine getirecegi bundan daha özellikli bir görevi yoktur.Onun için yeryüzüne ayak
bastıktan hemen sonra Allahu Azimüşşanın biz insanlara verdigi ilk emir örtünme emri
olmuştur.Fakat nedense bu husus özellikle inanan insanımız tarafından bile fazlaca dile
getirilmemektedir veya gözden kaçırılmaktadır.
Tarihler boyu Peygamberlerin etrafında toplanan,onlara iman eden bütün bayanlar
örtünmekle yükümlü olmuşlar ve bunu yerine getirmişlerdir.Özellikle yahudilerde ve
hıristiyanlarda inanan kadınların teseddürlü olduğu dinler tarihinden tevratan,incilden ve
kendilerine ayit diğer dini metinlerden ve kuran ı kerimden rahatlıkla öğrene bilmekteyiz.
İnsan oğlu tarihin başlangıcıyla birlikte bu yükümlülüğü yerine getirmiş Muhammed
(s.a.v)ile islam ile kuran ile iyice belirginleştirmiş özellikle nur ve ahsab sureleriyle
net,berrak ve su götürmez bie şekilde hükümlendirmiştir.
Ey Peygamber,zevcelerine kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle dış
elbselerinden(cilbablardan)üzerlerine giysinler.Onların(özgür ve iffetli olarak)tanınması
ve eziyet görmemesi için en uygun olan budur.Allahu çok bağışlayandır çok
esirgeyendir.(33/59)
Allahın sevgili Resulü Rabbinden aldığı bu ayetleri tebliğ etmiş,onun sevgili ashabıda en
güzel ve en doğru şekliyle okumuşlar ve anlatmışlar ve örtünmek suretiyle nasıl
olacagını göstermişler ve hayata geçirmişlerdir.
Herşeyden önce yerine getirilmekte olan bir emir,buna şahit olanlara derhal o emri
veren kişiyi veya kurumu hatırlatır.Allahu Teala tarafından bütün emirlerde birileri
tarafından yerine getirildiği esnada,görenlere,şahit olanlara derhal Allahu Tealayı
hatırlatır.Alınmakta olan bir abdest,kılınmakata olan bir namaz,yapılmakta olan bir
tavaf ,kesilmekte olan bir kurban görenlere hep Allahu Tealayı hatırlatır,örtünmekte
Allahu Tealanın emri olduğu için,özellikle örtünen bir bayanda elbette muhattablarına
derhal Allahu Tealayı hatırlatır.
Şu hususu aklınızdan hiç çıkarmayınızki,Allahu Tealaya kulluktan kaçınanalar kesinlikle
birilerinin,bir yerin kuludurlar.Varsın onlar özgür olduklarını,özgürce
yaşadıklarını,özgürce bir terçihte bulunduklarını zannederek avunsunlar.İyice
düşündüklerinde göreceklerdirki bu birileri,dedigimiz onların nefisleridir.Hayvanı ve
şehavi duyguladır,çevreleridir,içinde yaşadıgı toplumlarıdır,modadır.Başkalarının
beyenisidir,başkalarının dışlama korkusudur.Paradır,diplomadır,iştir,makamdır.
Netice olarak varıp şeytana dayanmaktır.
Açılıp sacılanlar kesinlikle şeytanın arzusunu hemde onun en büyük ve ilk arzusunu
yerine getirmektedirler.Kıyamet günü Allahu Teala bütün insanları bir yere topladıktan
sonra cehenneme atılacak olanlara şöyle seslenecektir:
Secilin ayrılın şöyle ey mücrimler ey adem oğulları size,şeytana kulluk etmeyin,çünkü o
sizin apaçık düşmanınızdır.Bana kulluk edin dost doğru yol budur diye and vermedimmi.
(36/60-61)
Şeytana ibadet etmek nitelemesi gerçekten çok acı.Birilerine ağır gelebilir.Ve
kabullenmeye bilirler.Fakat şeytana itaat edenlerin şeytanın çağrısına uyanların ve
yaşantılarını bu şekilde düzenleyenlerin Allahu Teala böyle nitelendiriyor.Evet sizin açılıp
sacılmanızı isteyen,örtünüzden sıyrılmanızı isteyen şeytandır ve şeytan da sizin en
büyük düşmanınızdır. İSLAMİYETTE MANEVİ VE BEDENİ TEMİZLİK
Gönlünde günahlar ve dünya sevgisi olanın kalbi nasıl parlar.Yahut nefsi emmarenin
rızasına göre hareket eden,Allahu Tealanı rızasını nasıl kazanır.Gaflet ve günahlardan
temizlenmeden Allahu Tealanın huzuruna girmeyi nasıl ister.Çirkin işlerden tövbe
etmeyen nice sırları anlamayı nasıl umar,marifet güneşinin önünü masifaya bağlılık
bulutları kapamıştır.Her fırsat ve boş zamanlarda amel yapıp taat üzere olmak seni
nefsin hilelerinden alı koyar.Sonunda kurtulma alemetlerinden biri,başta Allahu Tealaya
yönelmektir başlangıç ışıldarsa sonu çok aydınlık olur.
Kalbi,dimağı(beyni),menfi düşüncelerden nefside kibir,benlik,riya gibi hastalıklardan
temizlemek,bu ahlakta temizliktir.
İbadette temizlik:İbadette temizlik aleti ikidir.
1-İlmi kuvvetli kulanmaktır.
2-Ameli kuvvetli kullanmaktır.Yani her bir işimizde o işin yapma keyfiyetini bilmek ve
fiilen yapmaktır.
Malı temizlemek:Cimrilikten,hırtan ayırıp zekatımızı fakir ve ihtiyaç sahiplerine
vermektir,yani malın 40 ta 1 ni mülk olacak şekilde vermektir.
Tabarini Hz. rivayete göre Resulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurmuşturki.
1-Temizlik imanın yarısıdır.
2-Eminliği olamayanın imanı yoktur.Temizliği olmayanın namazı yoktur,namazı
olmayanın dini yoktur,ancak dinde namazın yeri vücutta başın yeri gibidir.
3-Namazı olmayanın islamda payı yoktur,abdesti olmayanın namazı yoktur.
Şirk ve küfürden temizlenmek:şirk ve küfürden temizlenmenin iki usulu vardır.
1-Ehli sünnet vel cemaatin ölçüsü ile amentünün manasına canı gönülden inanmak
iledir.Buna ilmi tevhit denir.
2-Zikir ve fıkıh bilgileriyle nefsi,ruhu ve kalbi temizlemektir.Yani huzuru kalple kelimeyi
tevhit ve selevatı şerifeleri çokça tekrarlamaktır.Yapaçağı ibadetleride adetlerden ayır
etmektir,yani (anam atam böyle yapardı diye yanlışta ısrar etmemeli doğruyu
öğrenmelidir.)Buna ameli tevhitle insan,nefsini küfür ve şirkten temizlemiş olur demektir.
Bedeni temizlik:Bedeni temizlik iki şekilde olur.
1-Tevekkül ve iman şubelerini,namaz gibi ibadetlerle temizlemektir.Yani
taharetlenmede,abdestte ve namazın tadili erkanında vesveselere,gevşekliğe
kapılmadan kemali ciddiyet göstermelidir.Bu taharet yani namaza hazırlıkta iki
kısımdır,bedeni ve libasımızı(elbisemizi)necasettenden temizlediğimizde,şu kaidelere
dikkat etmeliyiz.Necasetin temizlenmesinde daima temizleyici olan suyu temizlenen
yerin üstünden akıtmalıyız mesela mendilimizi yıkarken muslugun yada ibriğin altında
tutmalıyız.
Elimizi yıkarken kabın içine sokmayıp suyun altına tutmalıyız,bu şekilde temizlenen
şeyin suyun altında olması üzerine suyun devamlı veya kesik kesik akması
gerekir.Ayrıca kirli suyun tekrar yıkanan şeye dönmemesi şarttır.Burada ince bir nokta
vardır.Oda medeni ve dini olan teharetlenmedir.
Bedeni temizlik: gerek gusülde ve gerekse herhangi bir azada suyu necis mahalin
üzerinden akıtıp temizlemelidir.Bu bedenin zahiri temizligidir.
Bedeni temizliğin ikinci kısmı,hangi aza ile günah işleniyorsa onu o günahtan alı
koymaktır.Mesela gözü harama bakmaktan,dili yalandan,kalbi gıybetten,hayayı zinadan
men etmek bedenin batıni temizligidir.
Ev temizliği kap,kacak,sergi ve bil hassa yemek kaplarının umum mikroplardan koruma
için yapılan temizliktir.
GUSÜL BAHSİ
Ebu Hureyre(r.anh)riayet edilen,her tüyün altında cunupluk vardır,o halde kılları yıkayın
deriyi iyice temizleyin.
Hadisi şerifte geçen,kılların ıslanma emirine burnu yıkamakta dahildir.Çünkü burnun
içinde kıllar vardır.Ve yine deriyi iyice temizleyin emirine ağızın içinin deriside girer.
Hz Ali(r.anh)rivayet edilen diğer bir hadisi şerifte,Resullullah(s.a.v)şöyle
buyurmuştur:Kim,bir kıl (dibi kadar yeri yıkamayıp cunup bırakırsa,ona şöyle şöyle
Allahu Tealanın dilediği kadar sure)ateşten azap edilir.Bu hadisi rivayet eden Hz
Ali(r.anh)bu yüzden başıma(şacıma)düşman oldum der.Ve traş ederdi.Bu hadisi
şeriftende anlaşıldığı üzere gusülde vücuddaki kılların tamamına su ulaştırmak
farzdır.Vücuddan veya vücuddaki kıllardan bir parçayı yıkamayıp,kuru bırakan kişi
Allahu Tealanın dilediği kadar müddet azap görecektir.
Bir kişi yıkandıktan hemen sonra,kuru kalan yerleri yıkarsa bilittifak guslü tamam olur
ama hava şartları ve yıkanan insanın mizacı muğtedil olduğu halde diğer ağzaları
kuruduktan sonra yıkarsa malikiye göre guslü iyade gerekirsede diğer 3 mezhebe göre
gerekmez.
Abdullah İbni Yezid (r.anh) dan rivayete göre,Resullullah (s.a.v) evde tas içinde idrar
biriktirilmez.Çünkü melekler,içinde birikmiş idrar bulunan eve girmezler ve yıkandığın
yere bevl etme (idrar yapma)buyurmuştur.
Yıkanmanın beni menfaatleri ve dini menfaatleri vardır.
1-kafirlere muhalefet,çünkü onlar yıkanmaz.
2-bağzı hastalıklara sebebiyet veren bir takım zararlı kirliliklerin giderilmesi.
3-Şehvet hararetini teskini (dindirilmesi).
4-guslü icab ettiren haller sebebiyle,bütün vücuda ağrız olan fütur ve gevşekliğin zail
olması (ortadan kaldırılması).
5-İnsanın kalbinde bir uyanıklık meydana getirmesi.
6-Ruhun saffet bulması (nefsinden gelen karanlıklardan arınması).
7-Temizlik üzere ibadet ve taat yaparak imanda nuraniyet (parlaklık).
Şeyh Niburi (k.s)buyurmuşturki,her uzvun kendine göre bir tehareti (temizliği) vardır.
1-Gönlün tehareti (temizliği) onu Allahu Tealanın gayrından döndürmektir.
2-Sırrın (iç aleminin) temizliği,müşahede (Mevla Tealayı görür gibi olması) dır.
3-Gönlün Tehareti,ümit ve kanaatir.
4-Ruhun temizliği,haya ve heybet (Allahu Tealadan utanmak ve kormaktır).
5-Karnın temizliği,helal yemek,haram ve şüpheli şeylerden sakınmaktır.
6-Bedenin temizliği şehvetleri terk etmek ve kirleri gidermektir.
7-Elin temizliği,vera ve içtihat (şüpheli şeylere bile el sürmemek ve ibadete çok
çalışmak) tır.
8-Dil temizliği ise,zikir ve istiğfardır.
Salebi (r.anh) şöye zikretmiştir;Hz Ali (r.anh) ın rivayetine göre;Yahudi alimlerden on kişi
gelerek ya Muhammed(s.a.v)idrar ve büyük abdest meniden daha pis iken
Allahu Teala onlardan sebeb güslü emir etmediği halde niçin cunubluktan yıkanmayı
emir etmiştir diye sormaları üzerine,Resullullah (s.a.v) şüphesizki Adem (a.s) o ağaçtan
yiyince,o yediği (gıdaya) dönüşerek damarlarına ve tüylerine kadar işledi.İnsan cima
edince (hanımıyla birleştiğinde) o yediği her tüyün dibinden nuzül eder (iner).İşte
bundan dolayı Allahu Teala bana ve ümmetime (kirleri) temizlemek,(günahları)örtmek ve
elde ettikleri lezzeten dolayı Allahu Tealanın kendilerini inam etmiş olduğu nimete
şükretmek için yıkanmayı farz etti buyurdu.
CENAZE YIKAMAK
Übey İbni Kab (r.anh)rivayet edildiğine göre;Resullullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Adem (a.s)vefat edeceği zaman oğullarına gidin bana cennet meyvelerinden koparın
dedi.Oğulları (onun yanından) çıktılar,melekler onlarını karşılıyarak ey Adem oğulları
nereye gidiyorsunuz dediler.Onlar,babamız bizi kendisi için cennet meyvelerinden almak
üzere gönderdi dediler.Meleklerde (onlara) dönün,muhakkaki kifayet olundunuz (işiniz
görüldü) dediler.Melekler onlarla beraber dönerek Adem (a.s) yanına girdiler.Havva
validemiz onları görünce,onlardan dehşete düşerek Adem (a.s) yanaşmaya ve
yapışmaya başladı.Adem (a.s) ona benden uzak ol,benden uzak ol,başıma ne geldi ise
senin yüzünden geldi,benimle Rabbimin meleklerini boş bırak dedi.Bunun üzerine
melekler Adem (a.s)ruhunu aldılar,sonra yıkayıp (cennet kokularıyla)kokuladılar ve
kefenlediler,sonrada cenaze namazını kılarak onun için bir kabir kazıp onu defin
ettiler.Daha sonra ey Adem oğulları ölüleriniz hakkında sünnetiniz budur,işte bölece
yapın dediler.Peygamberimiz ve Ebu Bekir (r.anh) da vefat ettiğinde
yıkanmışlardır.Ondan sonra insanlar bunu adet edinmişlerdir.Cenaze yıkamak farzı
kifayedir.
Ölünün yıkanma sebebine gelince;Diğer kanlı hayvanlar gibi insanda ölmekle mundar
olması gerekiyorsada kerametine binaen (değerli olduğu için)yıkanmakla temiz olur.Bir
kişi suda ölmüş bulunsa bile mutlaka yıkanmalıdır,çünkü yıkama emri Adem oğluna
teveccüh etmiş (yönelmiş) olduğundan kişi ne halde ölürse ölsün yıkanması
gerikir.Bunun terki ancak şehitler olur.
Hallür rumuz ve keşfül kunus isimli eserlede zikir edildiğine göre ruh beden ayrılıp can
çekişmenin şiddetinden kurtulduğunda ölen kişiden meni boşaldığı için,dirilerin onu
yıkaması gerekmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v) böbrek yemezdi,nedeni sorulunca meni en son böbreğe uğrar
diye buyurmuştur.
ABDEST BAHSİ
Farsca ab(su)ve dest(el)kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen abdest kelimesi,el
suyu anlamına gelir.Abdest kavramı arapcada güzellik ve temizlik,manasına gelen vudü
kelimesiyle ifade edilir.Namazın şartlarından biri olan abdest,namaz ve kabeyi
tavaf,tilavet secdesi gibi bağzı ibadetleri yapmak için vucüdun belirli uzuvlarını usule
uygun olarak yıkamak veya mesh etmektir.Abdest müstakil bir ibadet olamayıp belli
ibadetleri yapmak için vasıta niteliginde bir ibadettir.Manevi temizlik ve namaz başta
olmak üzere ibadetlere ruhen ve bedenen hazırlık mahiyetinde olan abdest,aynı
zamanda maddi bir temizlenme vasıtasıdır,maide suresini 6 ayetinde,abdestin namaz
için farz kılındıgı bildirilmekte ve rukunleri (farzları)sayılmaktadır.Ayette belirtilen
abdestin farzları 4 dür. 1-Elleri dirseklerle beraber yıkamak.
2-Yüzü yıkamak.
3-Başının 4/1 mes etmek.
4-Ayakları topuklarla beraber yıkamak.
Abdest alırken bu ağzaları yıkamak niçin farz olmuştur.
Hava validemizi şeytan aldatıp yasak meyveye yüzünü döndürdüğünden.Yüzü
yıkamak farz oldu.
Ayagıyla yürüdüğü için,ayağı yıkamak farz oldu.
Yasak meyveyi eliyle kopardığı için,elleri dirseklerle beraber yıkamak farz oldu.
Adem (a.s)unutup yedi,yasak meyveyi yediğini anlayınca elini tepesine koyup ah ne
yaptım dedi.Başına mes etmek farz oldu.
Bu şartlara rivayet edilerek alınan abdestin sahih olabilmesi için abdest uzuvlarında
kuru bir yer bırakılmaması ve deri üzerinde suyun temasını engelleyecek birşey
bulunmaması gerekir. Abdest alırken her uzvu niçin 3 kere yıkarız.
1 kere yıkamak,nefsi emmareyi tehir içindir.
2 kere yıkamak,nefsi levvameyi tehir içindir.
3 kere yıkamak,nefsi mutmainneyi tehir içindir.
Ebu hureyre(r.a)rivayet edildigine göre:
Resululah (s.a.v)şöyle buyurmuştur,müslüman veya mümin bir kul abdest alır ve yüzünü
yıkarsa,gözleri ile bakarak yaptıgı bütün günahlar abdest suyu veya suyun son damlası
ile yüzünden akar gider.
Ellerini yıkadıgında onlarla tutarak işlediği günahlar abset suyu veye suyun son damlası
ile elinden çıkar gider.Ayaklarını yıkadıgı zaman onunla yürüyerek işkediği günahlar
abdest suyu veya suyun son damlasıyla ile ayaklarından çıkar gider.
Ebu hureyre (r.a) dan rivayete göre:
Resululah(s.a.v)şüphesizki benim ümmetim,kıyamet gününde,abdest izlerinden dolayı
yüzü nurlu,elleri ve ayakları parlak olarak çağrılacaktır.Nurunu artırmaya gücü yeten
kimse bunu yapsın. Peygamber efendimizin benim ümmetim ve kardeşlerim diye iltifat ettigi kişiler,abdest
alıp namaz kılan ibadetlerine dikkat ederek örnek bir hayat yaşayan
müslümanlardır.Onlar,kıyamet günü,nurlu ve parlayan uzuvlarıyla diğer insanlardan
ayrılacak ve peygamber efendimize yekın olacaklardır.
Bu müjdelerin şuuruna eren her mümin abdestini mükemmel bir şekilde almaya ve
imkan nispetinde devamlı abdestli olmaya gayret eder.Fakat, devamlı abdesli bulunmak herkesin muvvaffak olamayacagı kadar meseledir.Bundan dolayı bu güzel hal,imanın
kuvvetli olması şartına bağlanmış ve faziletinin büyüklügüne işaret edilmiştir.Yani,ancak
abdestin kıymatini bilen ve ahiretteki faydasına kesin olarak inan kimseler,devamlı
abdestli durmaya ehemmiyet gösterirler.
Abdestli iken yeni bir abdest almakta faziletli bir davranıştır ve nur üstüne nurdur,kim
abdestli oldugu halde yeniden alırsa Allahu Teala bu sebeble kendisine 10 hasene yazar
buyurdu.
Ebu hureyre (r.a) rivayete göre:
Resullulah(s.a.v)şöyle buyurdugunu işittim:Ne dersiniz birinizin kapısının önünde suyu
bol ve tatlı bir nehir aksa o kimse hergün bu nehirde 5 defa yıkansa,
(vücudundaki)kirden bir eser kalırmı eshabı kiram:o kimseden hiç bir kir kalmaz
dediler.Resulullah(s.a.v)5 vakit namaz işte bunun gibidir.Allahu Teala 5 vakit namazla
günahlarını silip yok eder buyurdu Bir adam geldi,Ya Resulullah(s.a.v)abdest nasıl alınır diye sordu.Resullullah (s.a.v)bir
kap su isteyerek,ellerini 3 kere,yüzünü 3 kere,kollarını 3 kere yıkadı başını mest
etti,şehadet parmagını kullaklarına sokarak uçlarıyla içini,baş parmağıyla dışını mest
etti.Daha sonra ayaklarını 3 kere yıkadı.İşte abdest böyle alınır.Kim buna birşey ekler
veya eksiltirse Resulullah(s.a.v)muhalefetten dolayı kendisine kötülük etmiş ve zulüm
etmiş olur buyurdu.
Bu hadisi şerifte geçen kötülükten maksat abdest ağzalarını 3 den daha az sayıda
yıkamaktan dolayı meydana gelen edebe riayetsizliktir.Zulüm ise insanın kendisini 3
kere yıkayarak alınan kamil abdestin sevabından mahrum bırakmasıdır.
Ebu Hureyre(r.anh)dan rivayete göre,sizin biriniz uykudan uyandığı zaman ellerini 3
kere yıkamadan kaba sokmasın çünkü o,ellerin nerede gecelediği bilinmez hadisi
şerite,kişinin elinin nerede gecelediği bilinmemesinin bu yıkamaya sebeb olarak
gösterilmesi,elin temiz olup olmaması şüphesinin bu emrin sebebi olduğunu ifade eder.
İbni Ömer(r.anh)rivayete göre Resullullah(s.a.v)boynu mest etmek bukağıdan enamdır.
(abdest alırken,boynunu mest edene kıyamet günü bukağı takılmayacaktır)
Abdullah İbni Amır(r.anh)şöyle buyurmuştur.Çıktığımız bir yolculukta
Resulullah(s.a.v)bizden geri kalmıştı,sonra bize yetiştiğinde,biz ikindiyi yetiştirmeye
çalışıyorduk(vakti daralmıştı)bu arada abdest alırken ayaklarımıza mest ettik (sanki
mest eder gibi ayaklarımızı hafifce yıkadık,bagzı yerleri aceleden kuru bıraktık)bunun
üzerine Resulluh(s.a.v)en yüksek sesiyle 2 veya 3 kere vay ökçelerin ateşten başına
gelene niye nida etti.
Peygamberimiz(s.a.v)abdest alırken Ey Allahım benim günahımı bağışla,evimi genişlet
ve rızkımı bereketlendir.Diye dua etmiştir.Abdeste devam etmek rızkın bolluğunu
gerektirir.
Resullullah(s.a.v)buyurmuşturki:Abdest üzerine abdest almak nur üstüne nurdur. Vücuda birşeyler girdigi zaman oruç bozulur,vücuddan birşeyler çıkyığı zaman abdest
bozulur.
ABDESTEN SONRA OKUNACAK DUALAR
Resullulah (s.a.v) buyurmuşturki;Herkim güzelce abdes alır,abdestini bitirdiğinde
(sübhaneke allahümme ve hamdik eşhedüenla ilahe illa ente estağfiruke veetubü
ileyk)derse bu söz bir mühürle damgalanarak arşın altına konur ve kıyamete kadar iptal
olmaz.Buyurmuştur.
Resullulah (s.a.v)buyurmuşturki;(la ilahe illallahü vahde hüla şerike leh allahümmec alni
minettevvabine vecalni minel mütedahhiriyn)derse Allahu Teala ona cennetin 8 kapısını
açar,o istediğinden girer.Buyurdu.
(eşhedü ella ilahe illallah)drse anasında doğduğu gündeki gibi bütün günahları
silinmedikçe (o abdestten) kalkmaz.Hadisi şerif.
Herkim abdestin arkasından (inna enzelnahü)süresini bir kere okursa,sıddıklardan olur,2
kere okuyan şehitlerden olur
Bir kadın 3 günden az 10 günden çok adet görürse bu hastalık sayılır. Misak:Ağıza su erirken temizliği tamamlamak için veya abdestden evvel bir karış
uzunluğunda ve küçük parmak kalınlığında misvak kullanmak kuvvetli sünnetdedir.
İmamı Mücahit(r.anh)şöyle buyuduğu rivayet edilmiştir:Bir kere Cibrilin
Resullullah(s.a.v)e gelişi geçikince,Resullullah(s.a.v)ona seni benden hapseden(bana
gelmeni engelleyen)nedir.Diye sorunca,Cibril(a.s)biz sizi nasıl gelelimki.Siz tırnaklarınızı
kesmiyor,mafsallarınız(parmak eklemlerinizde biriken kirleri)temizlemiyor,bıyıklarınız
almıyor ve misakta kullanmıyorsunuz.Buyurdu.Sonra biz ancak Rabbinin emriyle ineriz.
(meryem suresi 64 cü ayetini okudu)
Abdullah İbni Bişril Mazini(r.anh)rivayete göre Resullullah(s.a.v)diş etlerinizi,temizleyin
buyurmuştur.Zira diş etleri temizlenmediği takdirde oralara biriken yemek artıkları
nedeniyle ağız kokusu deyişerek,çirkin bir koku peydahlanır ve iki melek bundan
eziyetlenir.Çünkü ağız kuran yolu e meleklerin oturağı oldugu için temiz tutulmalıdır.Zira
melekler çirkin kokudan kaçarlar.Nitekim
Hz Ali(r.anh)riayete göre Resullullah(s.a.v)şöyle buyurmuştur:Şüphesiz kul mivak
kullanıpda namaza kalktığı zaman,melekde onun arkasında durup onu dinler ve ona
yaklaşarak ağzını onun ağzına dayar,onun ağzından kurandan ne çıkarsa mutlaka
meleğin ağzının içine girer,öyleyse ağızlarınızı kuran için temizleyin.
Misvak kullanmanın faydaları:
1-zekeratı meftde kelimeyi şehadet getirmeye sebeb olur.
2-diş etlerini pekiştirir.
3-balğamı giderir.
4-safrayı keser.
5-ağız ağrısını giderir.
6-başın damarlarını pekiştirir.
7-Allahu Azimüşşan ondan razı olur.
8-şeytan gamlanır.
9-gözü nurlanır.
10-hayri e hasenatı bol olur.
11-sünnet ile amel etmiş olur.
12-ağzı pak(temiz)olur.
13-fasuhul lisan olur(güzel konuşur).
14-2 rekat misvakla kılınan namazın sevabı misvaksız 70 rekta kılınan namazın
sevabından çok olur.
Erkeklere misvak kullanmak sünnetir,inkar eden küfür girmiş olur.Kadınlarda yemekten
sonra 10 dakika sakız çiğnemek sünnetir.Yemeklerden sonra sakız çiğnemek kadınlık
hormonlarını çalıştırır.Ayrıca sakız yüz felçi geçirenlerin yüz kaslarını kuvetlendirir,kulak
kaslarını kuvvetlendirir.Uçak yolculuğunda,otobüs yolculugunda,yüksek yere yani
yüksek rakımlara çıkarken sakız çiğnemek kulaktaki basınça iyi gelir.
KIBLE
Kıple kaçtır:Namaz gibi beştir.
1-Evveli arştır.
2-Kürsidir.
3-beytil mukaddestir.
4-meytil mamurdur.
5-kabe-i şeriftir.
Teyyemmüme sebeb budurki:
Nuh (a.s)zamanında tufan vaki oldugunda gemiye girdiler.Gemide su kalmamıştı,gazap
suyu ile abdest alınmazdı.Tehirde olmazdı.Nuh (a.s)elini asbabına vurarak teyyemmüm
etti.Dergahı izzette kabul olundu ve teyemmüm farz kılındı.
EZAN VE GAMET
Ezan lugatta ilan etmek demek bildirmek demektir,şeran ezan,farz namazların vaktini
bildiren özel sözlerden ibaret bir ilan şeklidir.Kuran,sünnet ve alimler ezanın meşru
olduguna delalet etmektedir,çünkü ezanın çok büyük bir fazileti ve ecri vardır.Kurandan
delili,Allahu Tealanın namaza çağırdığınız zaman onu eglenceye ve alaya alırlar(maide
suresi 57 ayetinde).
Sünnetten delil ise rivayet edilen bir çok hadistir bu hadislerden biri,namaz vakti geldigi
zaman içinizden biri sizin adınıza ezan okusun,en yaşlı olanınızda imam olsun. Hicretin 1 yılından itibaren ezan okunmaya başlanmıştır.
Ezan okumak vaciptir.Adem (a.s)cenneten hint diyarına indirilince yalnızlık
duyduğundan Cebrail (a.s)ona ezan okumuştur.
Resullulah sallallahu aleyhi vesellim mihraca teşrif buyurdugunda,kudüste kaldı.Cebrail
(a.s)ezan okuyup,bütün peygamberler toplanıp namaz kıldı,bağdel mirac 5 vakit
namazın vakitleri meşberet edildi.Namaz 5 vaktiyle birlikte,müminler üzerine farz
kılınmıştır.
Abdullahi ensar (r.anh)gelip ya Resullah düşümde gördüm,bir melek gökten indi,kabenin
duvarına kondu.Ezan okuyup gamet eyledi dedi ve Hz Ömer ya Resulallah bu halvet
bana dahi vaki oldu dedi.Hz bilal e ezan talim ettiler(öğrettiler).
Her vaktin ezanı varda niçin cenaze namazına ezan okunmaz.Çünkü çocuklar
doğduğunda kulağına okunan ezan cenaze namazı ezanıdır.
Ezan okunurken dinliyene iki sevap yazılır,dinlemeyene iki günah yazılır.
Abdullah ibni amır(r.a):Resulullah (s.a.v)şöyle buyurduğunu işittim:Müezinin ezan
okudugunu duyduğunuzda,söylediklerinin aynısını sizde tekrar edin sonra bana selevat
getirin çünki kim bana selevat getirise Allah Teala buna karşılık 10 defa selat eder.Daha
sonra benim için Allahu Tealadan vesile isteyin,vesile cennette Allahu Tealanın
kullarından 1 tek kişiye nasip olacak bir makamdır,o kulun ben olacagımı
umuyorum.Kim benim için vesile isterse,ona şefaatim vacip olur.Yani(vesileyi istemek
ezan duasını okumaktır). Ezanı dinlemek vacip gibidir,sünnet diyenler varsada vacip oldugunu söyleyen alimlerde
vardır,mutlaka dinlemek lazımdır.
Gülistani diyorki:Ezan okunurken gevezelik ederde günah işlerse,maazallah imansız
gider.Bu hareketten ezanı tahrir çıkar.Sünneti vechi üzere okunan ezanı dinlemeyen
mutlaka bir sille yer.
Sünnet vechi üzere okunursa ne olur.Biliyorsunuz ezanlar şimdi şarkı gibi
okunuyor.Hayyalesselah cümlesini en fazla çeksen 4 elif miktarı uzata bilirsin 8 -10 elif
miktarı çekmek nedir.Şöhret için ezanı muhammediyeyi bozuyorlar.Eğer tecvid üzere
okursanız,Allahu Teala sevabınızı arttırır.
Müezzinler eger ezanı sünnet üzere okursa,ahirette cenabı hakkın en sevgili kulları
olacaktır.Kıyamet günü onlardan daha uzun boylu kimse olmayacaktır.Şayet şarkı gibi
okurlarsa,bu müjdelere nail olmak şurada kalsın,üstelik günahtan başka birşey
kazanamayacaktır.Ezanı müslümanca okumalıdır.Müslümanlar dinlesin
memleketimizden müsibetler yok olsun.
Her vaktin ezanı varda niçin cenaze namazınıda ezan okunmaz.Çünkü çocuk
doğdugunda kulagına okunan ezan ve gamet cenaze namazı ezanıdır.Cenaze
namazında niçin rukü ve secde yoktur.Secde ve ruku ancak Allahu Tealaya
yapılır.Karşısında cenaze oldugu için ruku ve secde yapılmaz.
Hayızlıyken namaz kılınmaz:Allahu Teala Adem (a.s)ın kızlarına yazdığı,bu hayız hali de
bu kabildendir,sonra onlar bu hal devam ettiği müddetçe namazdan uzaklaşmakla emir
olundular.Namaz kılan Rabbine münacat edici (yalvarıcı)dır.Kadınlar suçlarından deyil
Allahu Tealanın hükmünden dolayı bu münacattan uzaklaştırıldılar.Fakat onlar,Mevla
Tealanın huzurunda bedenle bulunmakatan ibaret olan namazdan
uzaklaştırıldılarsada,kalb ve dil ile zikre devam etmekten engellenmediler.Bu zikir ise
Mevla Tealaya en ziyade yakınlığı kazandırandır.
Kadınların evde namaz kılması:
Hz Ayşe Peygamber efendimize sormuş.Erkekler camide namaz kılıp çok sevap
alıyor,kadınlar mahrum kalıyor,neden diye.Peygamber efendimiz,erkekler camide
namaza durdukları vakit kadınlarda evde kılarlarsa kılınana namazların hepsi
toplanıp,nurdan bir top gibi arş a yükselir.Bunun için ezan okununca hemen namazı
kılmalı ki camide,kılınan namazlarla birleşsin yoksa,tek tek gidenler çok incelenir.
Namazı vakti girince kılmak:
Büyük haydar efendi nin,usulü fıkıh kitabında vaktinden evvel kılınan namaz sahih
olmayıp müsalli vaktin hululünden evvel namaz kılarsa,o namaz eda edilmiş olmaz
buyurmuştur.Vaktinden evvel kılınan namaz,gönül nurunu söndürür,yerine zulmet girer
buyurmaktadır.Vakti girmeden bir namazı kılmak,Allahu Tealanın emrine aykırı
olduğundan insanı ifsat eder.Ve bu batıl görüşte ısrar edenlerin helak olmasına sebeb
olur.
(Nisa suresi 103 cü) ayeti kerimesinde buyrulmuşturki:Şüphesiz namaz müminlere belirli
vakitlerde farz kılınmıştır.
---NAMAZ BAHSİ--İmami Rabbani'nin 85. Metubunda şöyle buyurulmuştur:
Allahü Teala bizi beğendiği şeyleri yapmaya kavuştursun. İnsanın önce itikadını ve
imamnını düzeltmesi lazımdır.
Bundan sonra salih işler yapmak gerektir. İbadetin hepsini kendinde toplayan ve insanı
Allahü Tealaya en çok yaklaştıran yararlı olan namazdır.Namaz 5 vaktiyle birlikte
müminler üzerine farz kılınmıştır. Peygamberimi (SAV) "Namaz dinin direğidir. Namaz
kılan kimse dinini kuvvetlendirir. Namaz kılmayan elbette dinini yıkar" buyurdu. Namazı
doğru dürüst kılmakla şereflenen bir kimse, çirkin ve kötü işler yapmaktan
korunmuş olur (Ankebut Suresi 45. ayet). Peygamberimiz (s.a.v)namaza,göz nuru ismini vererek onu son derece sevilen bir
ibadet olarak tanıtmıştır,halbuki namazda beş duyunun hiçbir nasibi omadıdıgı bilhakis
onun kalpde bulunan altıncı bir duyuyla hissedildiği bilinmektedir.Namaz kalp i günah
kirlerinden temizler.Gayb perdelerini açar.Namaz münacaat yeri temizlik
madenidir.Namazda bazı sırlar keşif olunur.Kalp be nur güneşleri doğar.Namaz kalp i
temizler.Gözdeki gaflet perdesinin açar.
Bir hadisi şerifte(Doğru kılınan namaz,insanı fahaştan ve münkerden muhakkak
uzaklaştırır)
buyurdu. İnsanı kötülüklerden uzaklaştırmayan bir namaz doğru namaz değildir.
Doğrusunu yapıncaya kadar, görünüşü yapmayı elden bırakmamalıdır. Büyüklerimiz:
"Birşeyin hepsi yapılamazsa hepsini de elden çıkarmamalıdır sonsuz ihsan sahibi olan
rabbimiz, görüşünüşü hakikat olarak kabul edebilir. (Böyle bozuk namaz kılacağına hiç
kılma dememelidir). Bu sözü din düşmanları çıkarmıştır. (Böyle bozuk kılacağına doğru
kıl demelidir). Bu inceliği iyi anlatmalıdır. Namaz cemaatle huşu ve hudu ile kılınmalıdır.
Çünkü insanı dünya ve ahiret felaketinden sıkıntılarından kurtaracak ancak namazdır."
demişlerdir.
Nefsinizi namaz ile ölçünüz. Nefsiniz kötülüklerden hoşlanmıyorsa, saadettesiniz,
değilse nefsinizi yola getirmeye çalışın. Gerçekten namaz kötü işten ve uygunsuzluktan
alıkoyar (Ankebüt Suresi 45.ayer). Her kim Allahü Tealanın indinde ki yerini ve
durumunu bilmek istiyorsa kıldığı namaz baksın. Eğer sukunet huşu ile kılmıyorsa, ne
kadar ağlasa yeridir.
Namaz kılmak, Allahü Tealanın manevi huzuruna çıkmak demektir. Onun huzuruna
çıkmaktan, birşey elde edilemezse, o hal, o kimsede ki manevi hastalığın mevcudiyetine
işarettir. O hastalık, kibir, ananiyet(benlik) ve edebe aykırı bir davranıştır.
Ey oğul, namazı doğdoğru kıl, şartlarına, rükünlerine, edeblerine riayet ederek kıl.
Çünkü namaz dinin direğidir. Ve Allahü Tealaya münacattır. Namaz insanı günahtan
alıkoyup kemale (olgunluğa) kavuşturur. Allahü Teala,
"Kulum farzları yapmakla bana yaklaştığı gibi, başka şeyle yaklaşamaz. Kulum nafile
ibadetleri yapınca onu çok severim. Öyle olur ki benim ile işitir, benimle görür, benimle
herşeyi tutar, benimle yürür. Ben ne isterse veririm bana sığınınca onu korurum."
buyurdu.
Baba hazretlerine sormuşlar,namazda hudu ve huşu nasıl elde edilir.Buyurduki:huzurlu
bir halde helal lokma yiyeceksiniz.Huzur ile abdest alacaksınız ve namaza başlarken
iftitah tekbirini kimin huzuruna,
durduğunuzu bilerek,düşünerek söylüyeceksiniz.
İmamı Rabbani Hazretleri buyurduki:İnsanlar,riyazet mücehedelere,heves
ederler.habulki namazın edeplerine riayet ve dikkat etmek.Riyazet ve mücahedelerden
çok daha üstündür.Bilhassa,farz,vacip ve sünnet namazlarında,buyurulduğu gibi namaz
kılmak çok zor ele geçer bunun için Allahu Teala buyurduki namaz(nefislere)agır gelen
bir yüktür.Ancak kalbinde huşu olanlara ağır gelmez(bakara surasi 45 ayet)
Ey iman edenler:sabırla ve namazla Allah(c.c)yardım isteyin.Muhakkak
Allahın(c.c)yardımı,sabredenlerle beraberdir.(bakara suresi 153)buyuruldu.Sabır bütün
kapıları açan bir anahtardır.
Ruhul Beyan tefsirinde zikir edildiğine göre,namaz Allahu Tealanın muvahhit(kendisinin
birliğini kabul eden)lere günde beş kere hazırlamış olduğu ziyafettir.nasılki,ziyafette
çeşitli yemekler toplanıp her birinin ayrı bir lezzeti bulunmaktadır,namazdada deyişik
rükunler ve fiiler mevcud olup,herbirinin ayrı bir tadı ve günahları sildirmekte özel bir
tesiri vardır.
Kabul Ahbar(r.anh) rivayet edilmiştirki Allahu Teala,Hz Musa(a.s)la
münacatı(görüşmesi)esnasında ona şöyle buyurdu:
Ey Musa(a.s)Ahmet(a.s)ve ümmetinin kılacagı 4 rekat öğle namazının 1. rekatında
onları mağfiret ederim 2. rekatında mizanlarını ağırlaştırırım 3.rekatta onlar için istiğfar
ve tesbih etmeyen hiç bir melek kalmaz.Meleklerin kendisi için istiğfar ettiği kimselerede
ebedi azap etmem.4.rekatta onlara gök kapılarını açarım huriler onlara nazar edeler.Ey
Musa(a.s)Ahmet(a.s)ve ümmetinin kılacagı 4 rekat ikindi namazından sonra benden ne
isterler,mutlaka onu yerine getiririm.Ey Musa(a.s)Ahmet(a.s)veümmetinin kılacagı 3
rekat akşam namazında onlar için gök kapılarını açık tutarım.Ya Musa(a.s)Ahmet(a.s)ve
ümmetinin kılacag 4 rekat yatsı namazı kendileri için dünya ve içindekilerden daha
hayırlıdır.Ve annelerinin kendilerini doğurduğu günki gibi(günahsız olarak)dünyadan
ayrılırlar.(r.f 2 cilt 706 sayfa)
Namazlara bağhusus orta namaza devam edin ve Allah(c.c)için(ona)itaat edici
oldugunuz halde kıyamda bulunun(namazda Allahın(c.c)divanına ayakta durun)namazı
muhafazadaki müşareket nasıl anlaşılmalıdır,diye bir soru akla gelirse,buna iki yönden
cevap verilir.
1-Bu muhafaza kul ile mevla arasında düşünülür ''sanki burada sen namazı muhafaza
etki namazı sana emir eden Allahu Tealada seni muhafaza etsin''buyrulmuştur.Bu Mevla
Tealanın siz beni zikir edin bende sizi zikir edeyim kavli şerifi gibidir.
Resulullah(s.a.v)sen Allahı(c.c)muhafaza etki Allah(c.c)da seni muhafaza etsin
buyurmuştur.Namazın sahibini koruması 3 şekilde düşününlür.
1-Namaz,sahibini bütün isyanlardan korur.
2-Namaz,sahibini mihnetlerden korur.
3-Namaz,sahibine şefaat eder.
Ayrıca namazda okunan kıraat(kuranın)kendisini okuyana şefaat edicegi
sabittir.Kuranın,şefaati makbul bir yardıncı olacagı özellikle bakara ve ali imran
surelerinin büyük bir bulut gibi gelip kendisini okuyanlara şehadet ve şefaat(şahitlik ve
yardım)edecekleri,mülk suresinin,teheccüde kendisini okuyanın kabir azabını
uzaklaştıracagı,mahşerde onu kurtarmaya çalışacagı,sırat köprüsünde ayaklarının
uçunda durup cehenneme''senin bu adama yolun yoktur(buna bir şey
yapamazsın.)''diyeceği hakında saglam haberler varid olunmuştur.(r.f 2 cilt 703 sayfa)
Namazın insan bedenine faydası;Abdest alırken soğuk su ile elleri dirseklerle beraber
iyice ovarız o zaman bileklerdeki kılcal sinir tellerine masaj yapmış oluruz.Ayakaları
topuklarla beraber soğuk su ile ovarız,böylece ayak ve ayak bileklerindeki kılcal sinir
tellerinide masaj yapmış oluruz.Başımızı soğuk su ile mes eder beynimizi
soğuturuz.Ensemize soğuk su ile masaj yaparız ve iyice ovarız,günde 5 defa yapılan bu
masajlar,vücudu sakinleştirir.
Namaza dururken seccadenin içine girer,dünya düşüncelerini aklımızdan çıkarır sadece
Allahu Tealayı düşünmeye çalışırız.Dünya meşakkatlerini beynimizden atarak beynimizi
dinlendiririz,rüku ve secdeye eğilip doğrulurken omurga ve omiriliğe jimlastik yaparak
rahatlaması sağlanır.Selam verirken boyun sinirlerine masaj yapılmış oluruz.5 vakit
namazda(rüku de 44,secdede 88,selam verirken 26)kere bu hareketleri tekrar ederiz bu
hareketlerin insan vücuduna çok faydası olduğu ve baygınlık denilen hastalığın namaz
kılan insanlarda kesinlikle olmayacağı bildirilmiştir.
Kuranı kerimde gecen geçen her konut taat demektir.Buna göre,ayeti celilede namazın
farz,vacip,sünnet,müstehap ve edeplerinin hepsine riayet edilerek tamamlanması emir
edilmiştir.Ayrıca bu ifade,Allahın(c.c)kullarının namazına ihtiyacı yok diyerek dikkatsizce
kılanların yanlış yolda olduklarını ortaya koymaktadır.O halde,namazda daim olma vasfı
erbabı kutubun(kalp gözü açık olanların)vasfıdır.Salikler(Allah(c.c)yolcuları)ölüp kabre
girmeden huzur üzere namaz kılma davetini elde etmeye çalışırlar,zira huzursuz kılnan
namaz son derece kıskanç olan Allahu Teala katında makbul deyildir.Zati paki
süphaniyenin nurunun tecelli etmesi(tam manasıyla açılması)için kişinin bütün kainattan
yüz çevirmesi gerekir.Yoksa namazda dünyalık düşünen ebedi maksadına
eremez.Namazı terk eden kişiler,imanlarını kurtaramayıp kafir olarak ölme tehlikesiyle
karşı karşıyadırlar.(r.f 2 cilt 715 sayfa) Namazda düzgün saf ve incelikler:
Abdest alırken mutlaka eüzü besmele çekerek alınır.Vakti girince yani(namazı ilk
vaktinde) kılmak kıymetlidir.Allahu Teala,ben namazı kendimle kulum arasında 2 ye
böldüm.Kulum için istediği vardır buyurdu.
Peygamberimiz(s.a.v)namazda safları doğrultun,çünkü safı düzeltmek namazın
güzelliğindendir buyurdu.Resulullah(s.a.v)saflarınızı sıkıştırın ve safları birbirine
yaklaştırın.Boyunlarınız bir hizada olsun,nefsim kudreti elinde olan Allaha yemin
ederimki,şeytan siyah ve küçük koyun gibi saf aralarına girdigini gördüm.Eğri büğrü
olmayınki kalpleriniz arasında ihtilaf olmasın,şüphesiz Allahu Teala ve melekleri ilk
saflardakilere rahmet ve istiğfar ederler.Safları düzeltin çünki safları düzeltmek namazın
tamamındandır buyurdu.
Bilinmelidirki,namazı muhafazı emir etmek,bedenin,elbisesinin ve mekanın
temizliği,setri avret(avret yerinin örtülmesi)istikbali kıple(kıpleye yönelmek)vakit ve niyet
gibi bütün şartlarını,kıyam,kıraat,sucut gibi bütün rükunlerini yerine getirmeye dikkat
etmeyi,kalp,dil ve ağza işlerinden namazı bozanlardan,son derece sakınmayı emir
etmektedir.Namazda işlerin en mühimi niyettir.Niyet ederken önce kalp ile sonra dil ile
niyet etmelidir.(r.f 2cilt 709 sayfa
Bir insan yer yüzünün her neresinde secde ederse edsin o yerler o insana şahitlik
yapacaktır.Erkekler ve köleler kısa kollu kıyafetle namaz kılar,ancak uzun kolu
katlayarak namaz kılamaz,bu hal namaza saygısızlık olur,bunun için mutlaka kol
ağzındaki kat açılmalıdır.
Namaz içinde riayeti gerektiren haller ve hususlar:
1-İhlas:Amelde hulus(dogruluk,riyadan uzak safiyet ve samimiyet)
2-Tefekkür:Namaz içinde olan meseleleri düşünmek.
3-Havf:Korkmak.
4-Rica:İlahi rahmeti ummak.
5-Ruyeti taksir:Kendini daima kusurlu bulmak ve bilmek.(kusurlarını ve hatalarını
görmek)
6-Mücahede:Kendi nefsi ve şeytan ile savaşmak.
Eshabı kiram ögle ve ikindi namazlarını kılarken yük ses ile okurlardı.Kafirler toplanıp
alay ederlerdi Hak Teala sessiz okuyun diye emir etti.Ondan sonra öğle ve ikindi namazı
kılınırken sesiz okundu.
Bir rivayette melekler gece sesli gündüz sessiz zikir yaparlarmış onun için hocalar gece
namazlarında sesli gündüz namazlarında sessiz okurlarmış.
Konut dua ve zikir demektir,dolatısıyla ayetin manası.Herşeyden kesilip sırf Allahu
Tealayı zikir edici ve ona yalvarıcı olduğu halde,onun için kaim olun(ayakta
durun)demektir.
Kuranda gecen her konut taat demektir.Buna göre ayeti celilede namazın
farz,vacip,sünnet,müstehap ve edeplerinin hepsine riayet edilerek tamamlanması emir
edilmiştir.Ayrıca bu ifade Allahın,kullarının namazına ihtiyacı yok diyerek dikkatsizce
kılanların yanlış yolda olduklarını ortaya koymaktadır.
Ohalde namazda daim olma vasfı erbabı kulubun(kalp gözü açık
olanların).Salikler(Allah yolcuları)ölüp kabre girmeden huzur üzere namaz kılma davetini
elde etmeye çalışsınlar.Zira huzursuz kılınan namaz,son derece kıskanç olan Allahu
Teala katında makbul deyildir.Zati paki süphaniyenin nurunu tecelli etmesi(tam
manasıyla açılması)için kişinin tüm kainattan yüz çevirmesi gerekir.Yoksa namazda
dünyalık düşünen ebedi maksadına eremez.
Zeyd ibni erkam şöyle buyurdu.Vaktiyle namazda konuşurduk.insan yanı başında
namaza duran arkadaşı ile laf ederdi.Nihayet Allaha(c.c)huşu ve taatla divan durun,ayeti
kerimesi indi.Bizde sukuta mermur olduk.Ve konuşmaktan nehy edildik
Abdullah şöyle buyurdu.Resulullah(s.a.v)me namazda iken selam verirdik.Oda bizim
selamımızı alırdı.Vaktaki necasinin yanından döndük.(bir daha)selam verdiğimizde
selamımızı almadı.Bunu üzerine biz ya Resulullah(s.a.v) evvelce sana namazda selam
veriyorduk,sende alıyordun dedik.Resulullah(s.a.v)şüphesizki namazda meşguliyet
vardır buyurdu. İmamı mücahit konutu:huşu,sükunet ve Allahın heybetinden başka birşey düşünmemek
diye tevsir etmiştir.
Diğer Nafile Namazlar.
1-Farz namazların ilk ve son sünnetleri.
2-işrak. 3-kuşluk. 4-evvabin. 5-kabir nur.
6-gece namazı. 7-teheccüd. 8-abdest şükrü.
9-cami hakkı. 10-hıfzı iman. 11-baki iman.
12-yağmur namazı. 13-tesbih namazı.
14-istehane namazı. 15-hacet namazı.
16-istehare namazı. 17-güneş tutulma namazı.
Birde her hayırlı işin başında veya sonunda namaz kılınır,bunlarda.
1-İhram giymeden önce,ihram namazı.
2-sefere çıkmadan önce,sefereden dönüşte.
3-Yeni ev alınca.
4-Evlendiğin gece.
5-Kurban kestikten sonra.
6-Yeni elbise giyince.
Nafile namazlar kerehat vakti kılınmaz,bunun 3 sebebi vardır.
1-Güneşe tapanlara benzemekten sakınmak.
2-Şeytanların yer yüzüne dagılma zamanı.Şeytanların yayılmasından sakınmak.
3-İnsanlar yasaklara karşı düşkündür.Bu sınırlama ile,hem dinlenme hemde kerehat
vakti olmayan vakte teşvik vardır. İmamı Rabbani Hz buyurduki:Yalnız namaz kıldığı zaman,rukudaki ve secdedeki
tesbihleri.Hali ve vakte göre,5-7-9- veya 11 oku.Buyurduki yalnız namaz kılarken kuvveti
oldugu halde,tesbihi en az olarak söylemesi ne kadar ayıp olur.Yine buyurduki namazda
sünnetlere,müstehaplara ve edeplere riayet etmek kalbin,huzurda olmasına sebeb
olur.Çünkü bütün bu riayetler zikirdir ve Allahu Tealayı hatırlamak ve ona teveccühdür. BİDATLAR
İmamı Rabbani Hz leri sünneti ittiba ve bidattan itiçap sakınmak ve her bidatın
dalalet(sapıklık)oldugunu beyan hakkında alimleden bazısı namazın niyetinde kalp in
iradesiyle beraber dilinde katılmasını güzel gördüler,halbuki ne Efendimiz(s.a.v)ne
eshabı kiramdan nede tabiini izamdan sahih veya zayıf hiç bir rivayette dilin söylemesi
sabit olmamıştır.Bil hakis onlar,namaza kalktıkları gibi vakit geçirmeden iftitah tekbiri
alırlardı.O halde,dilin söylemesi bidat olmuş olur.Alimler,bunun bidatı hasene(güzel bir
bidat)olduğu söylemiş iselerde bu fakir,bu bidatın sünnet öte farzıda kaldırdığını
söylemektedir.Çünkü bu takdide insanların çoğu niyetlerini kalplerinde hazırlamadan ve
kalplerinin,niyetinden gafil olduğuna hiç aldırmadan sadece dilin söylemesiyle
yetinmektedirler.Ozaman namazın farzlarından biri olan kalpin niyet etmesi tamamen
terk edilmiş olur.Çünkü o asıl maksattır.Mevla Teala namaz benim zikrimdir.beni
hatırlamak için ikame et(dost doğru kıl)buyurmuştur.İşte namazı bu şekilde eda
eden,namazı muhafaza etmiş olur.Yoksa olmaz.
Bütün bidatlar böylece anlaşılmalıdır.çünkü onların hepsi velev bir yöndede
olsa,sünnete ziyade(ekleme)dir.Ziyade ise,nesh(giderme)demek olup,nesh de sünneti
kaldırmanın ta kendisidir.Ohalde siz Resulullah(s.a.v)ve ashabı kiramın sünnetine
uymakla yetinin çünkü onlar yıldızlar gibidir,hangisine uysanız doğru yolu görürsünüz.
İbni Mubarek öldükten sonra rüyada gördüler Allahu Teala,bir gün bidat ehline güler
yüzle baktığım için,bana sitem ederek bana sitem ederek 30 yıl tutukladı ve bana,sen
benim dinimin düşmanlarına niye düşmanlık etmedin dedi.Bu vaazdan anlaşılıyorki zalim ve müşrik kişilerle oturup kalkanların hali nasıl olur.
Namaz Vakitleri
Peygamber efendimiz(s.a.v)buyrmuştur:Cebrail aleyhisselam mihraç gecesinin hemen
akabindeki gün gelip,2 gün beyti muazzamanın yanında imam olup bana namaz kıldırdı,
1 gün namazların ilk vakitlerinin girişi,ilk defasında.Vakti zevalde güneşin verdigi
gölge ,bir nalın tasması kadar uzadıgında bana öğlen namazının,herşeyin gölgesi 1
misli uzadıgında,ikindi namazını.Oruçlu oruçunu açtıgı vakitte akşam namazını.Şafak
kayboldugunda yatsı namazını.Oruçluya yemek içmek haram oldugu vakitte sabah
namazını kıldırdı.
2 ci gün namazın son vaktinin oldugu zamanı bildirmek için,öğle namazını herşeyin
gölgesi 1 misli olunca.İkindi namazını herşeyi gölgesi 2 misli olunca.Akşam namazını
oruçlu iftar ettigi zaman.Yatsı namazını gecesinin sülüsüne dogru(gece yarısı).Sabah
namazınıda ortalık iyice aydınlandığı vakitte kıldırdı.Sonra bana döndü ve ya
Muhammed (s.a.v)bu senden evvelki enbiyanın vaktidir.Vakti salat (yani namaz)işte bu
2 şer vakirler arasındadır dedi.İlk kıldıgı namaz öğle namazı oldugundan bu namaza
salatı ula 1 ci namaz denilmiştir.
Namaz Neden 5 Vakit Kılınır.
Allahu Teala Peygamber fendimizin (s.a.v) ruhunukendi nurundan yarattı.Ve sordu sen
kimsin ben kimim.Peygamberimiz (s.a.v) sen benim Rabbimsin bende senin kulunum
deyip Allahu Tealaya 5 kere secde etti.Allahu Teala kabul edip kullarına günde 5 defa
secde etmeyi farz kıldı.
Sabah namazı:Adem aleyhisselam dünyaya indirildiginde imsak vakti idi.Her yer
karanlıktı adem aleyhisselam 1 vakit namaz kıldı.Hava aydınlanınca 1 rekat daha namz
kıldı ve Allahu Teala kabul etti.Kullarına 2 rekat sabah namazını farz kıldı.
Öğle namazı:Öğle vakti İbrahim aleyhisselam oğlu İsmail aleyhisselamı kurban ederken
koç gelince,4 rekat şükür namazı kıldı.Allahu Teala kabul etti ve kullarına öğle namazını
farz kıldı.Öğle namazının ilk sünnetini vaktinde kılmak, o saatte gök kapıları açılır Allahu
Teala mahlukatına nazar eder.O öyle bir namazdırki gece teheccüt kılmış gibi
olur.Öğlenin ilk sünnetini ululazim Peygamberlerin hepsi kılmıştır.Son sünneti 4 rekat
kılarsa ona ateş haram kılınır.
İkindi namazı:İkindi namazı vaktinde Yunus aleyhisselam balığın karnından çıktı ve
hemen 4 rekat şükür namazı kıldı Allahu Teala kabul etti ve kullarına farz kıldı.İkindi
namazının sünnetini kılmaya devam edenlere Allahu Teala cennete bir köşk bina eder
bedenini cehenneme haram kılar.
Akşam namazı:Akşam namazının 3 rekat olmasının sebebi kafirler İsa aleyhisselamı
tanrının oğlu dediler İsa aleyhisselam dağlara kaçıp, dua etti çok üzüldü akşam
vakti,Allahu Teala senin hatan deyil diye hitap edince sevindi 3 rekat şükür namazı kıldı
Allahu Teala kabul etti ve kullarına farz kıldı.
Yatsı namazı:Musa aleyhisselam ailesiyle mısıra dönerken nil kıyısında konakladı,yatsı
vakti idi.Bir ışık görüp oradan ateş almak için gittiginde bir ağaçın nur olup parladığını
gördü.Ve musa aleyhisselama peygamberlk verildi.Oda hemen 4 rekat şükür namazı
kılıdı.Allahu Teala kabul edip kullarına farz kıldı.Yatsı namazının son sünnetini 4 rekat
kılan kadir gecesini ihya etmiş olur.
Vitir namazı:Peygam efendimiz(s.a.v)mihraca çıktıgında.Hz Ebu bekir benim için 1 rekat
namaz kıl demiş.Peygamberimiz arşa çıkınca kendisi için 1 rekat namaz kılmış Cebrail
aleyhisselam Ebu bekirin emanetini unutma demiş 2 ci rekatıda kılınca Allahu Teala
bizim içinde 1 rekat kılsın dedi tam rukuya eğilecegi zaman cehennem ehlini ve azabını
gördü.Ümmetimin hali ne ola deyip kendinden geçti Cebrail aleyhisselam kevserden su
getirip mübarek yüzlerine serpti.Peygamber efendimiz kendi geldi Allahu ekber deyip
ellerini bağladı ve konut dualarını okudu,namazı tamamladı kendisi için kıldıgı 1 rekat
sünnet,Hz Ebur ekip için kıldıgı vacip,Hak Teala için kıldıgı farz oldu.Selati vitirin sebebi
hikmeti budur.
Vitir,ittifakla kılınması istenen bir namazdır çünkü Peygamberimiz (s.a.v) şöle
buyurmuştur.Ey Kuran ehli vitir namazını kılın.Çünkü Allahu Teala tekdir,teki sever.
hadisi şerifte. 3 şey vardırki bana farzdır,size farz deyildir,kuşluk namazı,kurban namazı
ve vitir namazı.Vitir namazı Ebu Hanifeye göre vacip bir namazdır,dayanağı şu
hadistir.Allahu Teala size bir namaz daha fazladan ilave etmiştir, bu namazda vitirdir.Vitir
namazını yatsı ile sabah vakti doğuncaya kadar gecen zaman içinde kılın,bu hadisteki
kılın sözü emirdir.
Hanifilere göre vitir namazı 3 rekat olup bunların arası selam ile ayrılmamaktadır.Selamı
sonundadır,akşam namazı gibidir.Hatta bir kimse birinci teşehhüd oturuşunu unutsa geri
dönmez,geri dönerse namazı bozulur.Bunun delili Hz Ayşeden rivayete göre
Peygamberimiz (s.a.v)3 rekat ile vitir kılardı,ancak 3 rekatın sonunda selam verirdi.Vitir
namazının yatsıdan önce kılınması sahih deyildir. Hadisi şerifte,Allahu Teala size,sizin için kırmızı deve sürülerinden daha hayırlı olan bir
namaz ile yardım etmiştir.Bu namazda vitir dir Allahu Teala vitri sizin için yatsı ile fecrin
doğuşu arasında meşru kılmıştır. Namazı bilerek ihmal edenlerin,Allahu Tealanın himayesinden çıktıgı
bildirilmektedir.Böyleleri tehlikelerle yüz yüze oldukları gibi ahirette şiddetli bir azaba
çarptırılırlar.Onların ahiretteki acı akibetini Resulullah (s.a.v)şöyle rivayet etmiştir.
Bu gece rüyamda 2 melek gelerek benim uyandırdılar.Hadi gidiyoruz dediler.Bende
onlarla beraber gittim.Yanı üzerine yatmış bir adamın yanına vardık.Başka biride elinde
kocaman bir kaya ile yatan adamın başına vurup eziyor,taş bir tarafa yuvarlanınca gidip
taşı alıp geliyor o gelinceye kadar diğerinin kafasıda iyileşip düzeliyor.Adam önce
yaptıgını aynen tekrarlıyor.Yerde yatanın başı devamlı ezilip duruyor,yanımdaki 2
melege Sübhanallah,bunların hali nedir diye sordum.Anlatalım dediler.
Kafası taşla ezilen adam varya o,Kuranı okudugu halde onu terk eden uykuyu yenik
düşerek yatsı ve sabah namazının vaktini geçiren kimselerin ahirette görecegi azabtır
dediler.Peygamber efendimize rüyada gösterilmiştir.Namaz kıldıgı halde ihmalkar
davrananların hali böyle olursa ya hiç kılmayanın hali nice olur,bir düşünmek lazım. Başta 5 vakit namaz olmak üzere farz ibadetler,büyük günahlardan sakındıgın
takdirde,küçük günahlara kefaret olmaktadır.Günahı kalmayan kimsenin ise derecesini
yükseltmektedir.Cenabı Hak şöyle buyurur.Gündüzün iki ucunda geceninde ilk
saatlarinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri(günahları)giderir.Bu,öğüt almak
isteyenlere bir hatırlatmadır(hut suresi11/114).Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan
kaçınırsanız,küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir mevkiye yerleştiririz.(nisa 4/31)
Peygamber efendimiz (s.a.v)bana kavuşmak istersen secdeleri,çoğalt buyurmuştur. Secde aynı zamanda cehennemden kurtuluş vesilesidir.Bu hakikat hasidisi şerifte şöyle
beyan edilmiştir.
Kıyamet günü Allahu Teala, cehennem ehlinden dilediklerine rahmet
edecektir.Meleklerine dünyada iken Allahu Tealaya ibadet edenleri oradan çıkarmalarını
emir edecek,onlarda çıkaracaktır,melekler onları secde izlerinden tanırlar Allahu Teala
cehenneme secde izlerini yemeyi (yakmayı)haram kılmıştır.Ateş insanın her tarafını
yakar,sadece secde yerine dokunmaz.
Secdeden maksat umumiyetle namazdır.Bu rivayetlerde namaz,en mühim rukunu olan
secde ile ifade edilmiştir.Dolayısıyla insanı cennete koyacak ve Peygamber efendimize
komşu edecek ibadet,namazdır.Namaz bununlada kalmayıp,cennete gelen müminleri
Cemalullaha ulaştıracaktır.
Namaz ruhların manevi gıdası oldugu gibi,aynı zamanda maddi beden içinde
şifadır.Vücudun,elbiselerin ve namaz mahalinin(seccade)temiz olması gibi şartlar
getirdiği için,sıhatin en mühim muhafazasıdır.Ayrıca namazın,muhtelif uzuvların hareket
etmesine,eklemlerin bükülmesine ve kasların gelişip gevşemesine imkan sağlayarak
vücuda zindelik verdigide bilinen bir gerçektir.Peygamberimiz(s.a.v)namazda şifa vardır
buyurmuştur.Hergün muayyen vakitlerde eda edilen bu ibadet,kişiyi disipline ve düzenli
bir hayata alıştırır.
İMAN VE İSLAM
İman ve islamın kıymeti hiçbir zaman tartışılmaz ancak bunlarında derecesi vardır.Kimi
insanlar üzerine düşen vazifeleri askeri seviyede yaparken,kimileri büyük bir ihlas,aşk
ve heyacan içinde daha fazlasını ve en iyisini yapmaya gayret eder.İşte böyleleri,imanın
ruhaniyetini ve islamın lezzetini gönüllerinde hisseden kimselerdir.Kalpleri mutmain
olmuş ve imanları iyice sağlamlaşmıştır.Yaptıkları amellerden büyük bir haz ve lezzet
alırlar Allah(c.c) ve Resulünün bütün emirlerini severek ve isteyerek yerine
getirirler.İslam uğruna meşakketlere katlanmaktan çekinmezler.Allah (c.c) ve Resulünün
rızasını kazanmayı,herşeyin önünde tutarlar,dinlerini dünya menfaatleri karşısında
satmazlar.Ahiretide dünyadan önce düşünürler.
İnsan Allah(c.c) ve Resulunu gönülden sevince,onlarla alakalı her şeyi sever.Zira
seven,sevdiginin her şeyine muhabbet besler.Muhabbeti gönlüne yerleşincede o uğurda
yapılacak bütün işler onun için kolaylaşır.Allah(c.c) ve Resulünü razı edecek salih
ameller,bir lezzet haline gelerek zevkle ifa edilir.Sevilecek diğer varlıklarda artık sadece
Allah(c.c)için sevilmeye başlanır.Nefret ve öfke Allah rızası için duyulur.Hayattaki herşey
Allah rızası için,istikametinde bir yön kazanır.
İmanın zevkine varan müslüman,kendisini Allah(c.c) ve Resulunden ayıracak bütün söz
ve davranışları,ateşten daha yakıcı ve azap verici bulur.İmanın cennete küfründe
cehenneme götürdüğünün idraki içinde olur.Dolayısı ile dinden ve Allah rızasından
uzaklaştıracak şeylerden şiddetle sakınır.Hatalardan günahlardan ve gafletten
kurtulmak için bütün gücünü sarf eder.Zira işlenen herbir günah cenneten bir adım
uzaklaşmak demektir.Günahlar arttıkça cennet ile insan arasına aşılmaz esafeler girmiş
olur.Bunları idrak eden her mümin Allah(c.c) ve Resulüne yaklaştıracak amellere sıkı
sıkı sarılır.İbadetlerine hassasiyet gösterir.Bu hal mümini iki cihan saadetinin yolcusu
eyler.
NAFİLE NAMAZLAR
Gereksiz anlamına deyil,farz ve vacip olanın dışında,kısaca(gerekenin dışında
yapılan)anlamına gelir.Daha fazla sevap kazanmak maksadıyla yapıldığı için tabiri
caizse nafile ibadet,bir bakıma fazla mesayi yapmaktır.Emr olunmadığı halde sırf kendi
gönlünden koparak hayır işlemektir.İşte farz ve vacip olmayan sünnetnafileleri
işlemek,kulu mevlaya yaklaştırır.
Nafile:Farz,vacip olan ibadet yerine getirildikten sonra,onlar dışında daha fazla sevap
elde etme amacıyla yapılan ilave ibadeti ifa eder.Bunun ötesinde aşağıda görüleceği
gibi nafile kapsamında yer alan sünnet namazları mümkün oldukça kılmak,kılmaya
çalışmak,Peygamberimize olan muhabbeti ve bağlılıgı pekiştirme bakımından son
derece yerinde bir tutum olur.
Tatavvu:Farz ve vacip olmayan sünnet ve nafileler kulu Allahu Tealaya yaklaştırır.
Nafile namazları kılanlar ekmegin üzerine bal yağ sürmüş gibi olur.
Ebu Hureyre(r.anh)rivayete göre Peygamberimiz(s.a.v)şöyle buyurmuştur;
Şüphesiz Allahu Teala buyurdu:Herkim benim bir dostuma(beni tanıyan ve ihlasla bana
ibadet eden bir kuluma)düşmanlık ederse.Bende ona harp ilan ederim.Kulum bana
kendisini farz kıldığım şeylerden daha sevgiliolan hiç bir şeyle yaklaşamaz.Kulum
bana,nafile ibadetlerlede yaklaşmaya devam eder.nihayet ben onu severim ben kulumu
sevince,artık işiten kulağı,gören gözü,tutan eli,yürüyen ayağı mesabesin de olurum(ve
uzuvlarıyla meydana gelmesini arzu ettiği bütün dileklerini veririm)(diliylede)herne
isterse muhakkak onlarıda kendisine ihsan ederim.Bana sığınmak isteyincede
muhakkak kulumu sığındırır(korurum).Ben,yapmak istdiğim hiçbir şey
hakkında,müminin ölümü karşıladığı tereddütü gibi tereddüd edmedim.Çünkü kulum
ölümden hoşlanmıyordu ben kuluma açı glen şeyi sevmiyorum.
Görüldüğü gibi mümin kul tatavvu ve nafilelerle,Allahu Tealaya yaklaşa yaklaşa nihayet
Allahu Teala onun işiten kulağı,gören gözü,tutan eli ve yürüyen ayağı olur.Her işini Hak
kulagı ile işitir.Her gördüğünü Hak gözüyle görür.Her bildiğini Hak bilgisiyle bilir.Hiç bir
işinde şaşmaz,yanılmaz,aldanmaz,aldatmaz,doğruca muradına erer.Allah(c.c)ile kendi
arasında bu derece yakınlık kazanır.
Buhari Şarihi Kırmani(k.s)nafile ibadetlerle Mevlaya yaklaşmak ancak tevazu ve
tezellünün enson derecesiyle olur buyurmuştur.
Farz ve vaciplerin yerine getirilmesinden sonra,sırf gönülden coşarak devam edilen
nafile hayırlar bu kadar büyük derecelere vesiledir,bunları herkes bilmeli bilenler
bilmeyenlere anlatıp onlarıda teşvik etmeli(heveslendirmeli)dirler.
İnsanların,nafileleri terk etmeye başladığı şu zamanda,nafile namazlar hakkındaki hadisi
şerifleri yazarak mümin kardeşlerimizi bu faziletleri kazanmaya teşvik etmeyi uygun
görüyor ve Rabbimizden,okuyup yazdıklarımızla amel etmeye bizleri muvaffak kılmasını
niyaz ediyoruz.Amin.
Resulullah(s.a.v)azadlısı Sevban(r.anh)sordum,Allah(c.c) indinde en makbul ameli
haber ver dedim.Sevban (r.anh)ben bu meseleyi
Resulullah(s.a.v)sordumda,Allaha(c.c)çok secde etmeye bak,çünkü eger
sen,Allah(c.c)bir secde yaparsan onun sayesinde Allah(c.c)bir dereceni yükseltir.Ve
onun sayesinde bir günahını indirir(siler)buyurdu.
Zeyd İbni Sabid(r.anh)rivayet edildiğine göre:Resulullah(s.a.v)namazın en faziletlisi
farzlar haric evinde kıldığındır.Evlerinizde(nafile namaz)kılın,onları(içinde nafile namaz
kılmayarak)kabir haline getirmeyin buyurdu.
Peygamberimiz(s.a.v)şöyle buyurdu.Sizden biriniz(kasıtsız olarak)farzlardan bir şey
eksik ederse,Allahu Teala hazretleri mutlaka onu nafilelerle tamamlar.
Ebu Umame(r.anh)rivayet edildiğine göre,Efendimiz (s.a.v)bir kula iki rekat kılmasından
daha hayırlı hiç bir şey verilmemiştir buyurdu.Bu dünyada iki rekat namaz böyle
kazançlı olunca hayatı boyunca nafilelere devam edenin nekadar kazanacagı
anlaşılmalıdır.Öyle ise ey insan durma çalış.
Ebu Hureyre(r.anh)rivayete göre,Efendimiz(s.a.v)kısada olsa iki rekat namaz,dünya ve
üzerindekilerden daha hayırlıdır.Eğer emir olunduğunuzu yapsaydınız elbette zahmetsiz
sıkıntısız yerdiniz buyurdu.
Bu hadisi şerifin izahında feyzul kadirde şöyle mana zikir edilmiştir:Eğer siz emir
olunduğunuz nafile namazları kılsaydınız ve Allahu (c.c)hakkıyla güvenseydiniz,elbette
hiç yorulmadan sıkılmadan,zorlanmadan rızıklarınız size gönderilirdi.Ve geçiminizi temin
için gece gündüz çalışmaya,kavgaya,gürültüye ve kötü sözlere düşmezdiniz.Ayrıca bu
hadisi şerif,nafilelere devam edenin,ahiretini kazanacağı gibi dünyasınıda zahmetsizce
helalinden kazanacagının delilidir.Ohalde geçim zorlugundan şikayetlenenlerin düştüğü
sıkıntıların,bu nafile ibadetlere karşı gevşekliklerinden ve zikir vakti uyuduklarından
olduğu kati olarak anlaşılmıştır.
Hz.Osman.(r.anh)rivayet edilen bir hadisi şerifte Efendimiz(s.a.v)gündüzün
evvelinde(sabah namazı ve işrak vakti)uyumak,rızka manidir buyurdu.
Hanefilere göre nafileler 2 kısma ayrılır.Sünnet olan olan nafileler,mendup olan nafileler.
Sünnet olan nafile:Peygamberimiz(s.a.v)yapmaya devam ettiği ve ancak nadiren
yapmadığı kuvvetli işlerdir.Bazen bu işleri yapmamasının sebebi,Farz olmadığını
insanlara bildirmek içindir.
Mendup olan nafile:Peygamberimiz(s.a.v)bazen yapıp bazen yapmadığı kuvvetli
olmayan sünnetlerdir.
Müekket olan sünnetler:
1-Sabah namazından önce kılınan nafile namaz(ilk sünnet)bu 2 rekat kılınan nafile
namaz,sünnetlerin en kuvvetlisidir.
2-Öğle namazından önce tek selamla kılınan 4 rekat namazda(ilk sünnet)müekke
sünnetlerdendir.Yani sünnetlerin en kuvvetlisi itifakla sabah namazının sünneti,ondan
sonra,en sahih görüşe göre,öğle namazından önceki 4 rekat sünnettir.Bunun
dışındakiler ise kuvvet bakımından eşittir.
3-Öğle namazından sonraki 2 rekat namaz (son sünnet)bu namazda sünneti müekkede
olan namazlardandır.Öğlenin son sünnetine 2 rekat daha ilave ederek(4 rekat)kılınması
menduptur(çok sevaptır). Peygamberimiz(s.a.v)her kim öğlen namazının farzından önce 4 rekat,öğle namazının
farzından sonrada 4 rekat namaz kılarsa Allahu Teala onun cesedi cehennem ateşine
haram kılar.
Öğleden önce kılınan 4 rekat sünnete gök kapıları açık bulundurulur
buyurmuştur.Öğleden önce kılınan 4 rekat namaz kılan,onları geceleyin teheccüdde
kılmış gibidir.Yatsıdan sonra 4 rekat kılanda,onları kadir gecesi kılmış gibidir.
4-Akşam namazının farzından sonra kılınan 2 rekat namaz(son sünnet):Bu namazda
nafile olup kuvvetli sünnetlerdendir.Her 2 rekatta kıraatı uzatmak(uzun ayet
okumak)sünnettir.
5-Yatsının farzından sonra kılınan 2 rekat namazın(son sünnet)kuvvetli sünnetlerden
olduğuna delil.Peygamberimiz(s.a.v)şu hadisidir,her kim birgün ve gecede,farz namazlar
dışında 12 rekat namaz kılarsa Allahu Teala ona cennete 1 ev bina edecektir.
Farz namazlardan önce kılınan sünnetlerin meşru kılınmasının sebebi,şeytanın ümidini
şöyle kesmektir.Bu adam farz olmayan namazı bırakmıyor,nasıl olurda farzı terk
eder.Farzlardan sonra kılınan sünnetlerin teşri sebebi ise,farz namazlardaki noksanları
tamamlamaktır.Yani ahirette unutmak gibi özürler sebebiyle kılınamayan farz
namazların yerine geçerler.
6-Teravih namazı:Erkekler ve kadınlar için müekket bir sünnettir.Çünkü teravih
namazına hem Peygamberimiz(s.a.v) hemde ondan sonra gelen sahabalerde devam
etmiştir.Teravih namazını cemaetle kılmak sünnettir.Çünkü
Peygamberimiz(s.a.v)ramazanın 3 cü,5 ci,7ci ve 20 ci gecelerinde bu namazı mescidde
cemaatle kılmıştır.Sonra müslümanlara farz olur endişesi ile kendisi imam
olmamıştır.Cemaatle kılınması daha faziletlidir.Yalnız başınada kılına bilir.Teravih
namazı 20 rekat kılınır.
Mendup Olan Sünnetler
Mendup(çok sevap)sünnetler:Bu sünnetlerin gayri müekket olmasının sebebi onları
Peygamberimizin(s.a.v)yapmamış oldugu deyildir.Bilhakis
peygamberimiz(s.a.v)müekket olamayan sünnetleri çoğunlukla kılar,bazen terk
ederdi.Bu sünnetlet şunlardır.
1-Daha önce açıkladığımız üzere,öğle namazının farzından sonra kılınan 2 rekata,ilave
olarak kılınan 2 rekat namazdır(yani son sünneti 4 rekat kılmak).
2-İkindi namzından önce tek selamla kılınan 4 rekat namaz:Bu namazla ilgili olarak
peygamberimiz(s.a.v)şöyle buyumuştur.İkindi namazından önce 4 rekat namaz kılan
kimsye Allahu Teala rahmet eylesin.
Ümmü Habibe(r.anh) rivayete göre Efendimiz(s.a.v)şöyle buyurdu.İkindinin 4 rekar
sünnetini kılmaya devam edene Allahu Teala cennette bir köşk bina eder.
Ümmü Seleme(r.anh)rivayete göre Resulullah(s.a.v)şöle buyurdu.İkindiden evvel 4 rekat
namaz kılanın bedenini Allahu Teala cehenneme haram eder.Bunun üzerine ben,ya
Resulallah,ben senin bazı kılıp bazı terk ettiğini gördüm dedim.Efendemiz(s.a.v)ben
sizin hiç biriniz gibi deyilim diye buyurdu.Yani ben buna devam etsem size farz
kılınacagından korkuyorum onun için bazen terk ediyorum.Ama siz terk etmeyin
buyurmak istedi.
Hz Ali(r.anh)rivayete göre Resulullah(s.a.v)şöyle buyurdu.Benim ümmetim ikindiden
evvelki şu 4 rekat namazı kılmaya devam ede ede yeryüzünde,kesinlikle af edilmiş
olarak yürüyeceklerdir.
3-Yatsı namazından önce kılınan 4 rekat ve sonra kılınan 4 rekat namazda sünneti gayri
müekketdir.
İbni Ömer(r.anh)rivayet edildiğine göre Efendimiz(s.a.v)herkim yatsıyı cemaat ile
kılar,sonra 4 rekat kılarsa(yatsının son sünnetini)kadir gecesini ihyaya denk gibi olur.
Ümmü Seleme(r.anh)rivayet göre Efendimiz(s.a.v)vitirden sonra oturduğu yerde kısa 2
rekat namaz kılardı(kabir nur).Sahabelerden rivayete göre Efendimiz(s.a.v)yatağına
girmek istediğinde yatagının kenarına oturur,uyumadan önce 2 rekat namaz(kabir nur)
kılardı.1. rekatta iza zülzilet 2. rekatta tekasür sürelerini okurdu.
4-Evvabin namazı:6 rekat olup akşam namazından sonra 1,2 veya 3 selamla kılınır.Bu
namazın delili:
Şübhesiz Allahu Teala evvabini (kendine çok kuvvetle yönelenleri)çok mağfiret edici çok
esirgeyicidir.Ayetidir.
Efendimiz (s.a.v)buyurmuşturki:Herkim akşam ile yatsı arasında kılarsa,şüphesiz o
namaz,evvabin(Allaha son derece dönnlerin namazlarındandır.Herkim akşam
namazından sonra 2 rekat(diğer bir rivayete göre 4
rekat)kılarsa,namazı,illiyyine(mukarrep,Allaha en yakın meleklerin gördüğü mühürlü bir
kitabın bulunduğu makama)yükseltilir. Herkim akşam namazından sonra 6 rekat namaz kılarsa denizlerin köpükleri kadarda
olsa Allahu Teala onun günahlarını mağfiret eder. Ebu Hureyre(r.anh)rivayete göre Resulullah (s.a.v)şöle buyurdu.Her kim akşamın
farzından sonra 6 rekat namaz kılar,arkasından kötü söz konuşmazsa o 6 rekat o kimse
için 12 senenin ibadetine denk kılınır.
İşrak namazı:Sabah namazını kıldıktan sonragüneşin doğdugu saatten 3 çeyrek
geçinceye kadar(45 dk)uyumamalı,namaz kıldığı yerde kıpleye karşı oturarak
zikir,tesbih sohbet,hatme hace gibi vazifelerle meşgul olduktan sonra,dünya kelamı
konuşmadan 2 rekat işrak namazı kılıp,bir hac ve bir umre sevabını alarak kalkmaya
gayret etmelidir.
Hz Cabir(r.anh)rivayete göre Efendimiz(s.a.v)herkim (Allahu Teala ve meleklerden
başka kimsenin görmediği)tenha bir yerde 2 rekat namaz kılarsa onun için
cehennemden beraat(kurtuluş)yazılır buyurdu.
İbni Ömer(r.anh)bir rivayettede Allahu Teala o kişiden münafıklık ismini
kaldırır.Buyurmuştur.
Efendimiz(s.a.v)ey insanlar evlerinizde kılın o namazlarıda(nafileleri) bırakmayın.
Hz Ayşe(r.anh)rivayet edilmiştirki:Resulullah (s.a.v)şöle buyurdu.Her kim günde 12 rekat
sünnet namazına devam ederse Allah(c.c)ona cennet bir ev yapar:öğlenin farzından
önce 4 rekat ve son 2 rekat,akşamın farzından sonra 2 rekat,yatsının farzından sonra 2
rekat ve sabahın farzından önce 2 rekat.
Hz Ayşe(r.anh)rivayet edildiğine göre Efendimiz(s.a.v)sabah namazının 2 rekat sünneti
dünya ve içindeki herşeyden daha hayırlıdır buyurdu. 5-Kuşluk namazı:Kuşluk namazının en azı 2 rekat olup sahih olan görüşe göre4 ve 8
kadar kılına bilir.Vakti,güneşin 1 mızrak boyu yükselmesi ile başlayıp ögle namazına 45
dakika kalana kadar kılınır.Hz Ayşeden rivayete göre Peygamberimiz(s.a.v)kuşluk
namazını 2 şer 2 şer 4 rekat kılar.1 rekattan sonra dünya sözü konuşmazdı.Yine
Peygamberimiz(s.a.v)kuşluk namazını 4 rekat kılar ve Allahu Tealanın dilediği kadar
ilavede bulunurdu. Nühaym İbni Hammar(r.anh)rivayete göre Resullah(s.a.v)Cenabı Hak şöyle buyurur:Ey
adem oğlu.Gündüzün evvelinde benim için 4 rekat namaz kılmaktan
aciz(gücsüzüge)düşmeki,o günün sonunda,ben sana (yardıma yetişip)kafi geleyim.
Peygamberimiz(s.a.v)şüphesiz cennette bir kapı vardırki ona duha denir.Kıyame günü
olduğunda bir münadi(cağırıcı)duha (kuşluk)namazına devam edenler nerededirler,işte
bu sizin kapınızdır.Allahın rahmetiyle o kapıdan girin diye seslenir.Buyruldu.
Semhac(r.anh)rivayete göre Resulullah(s.a.v)şöle buyurdu:
Bir adam kuşluk namazına devam edipte sonra bırakırsa,mutlaka o namaz Allahu
Tealaya yükseltilir ve:Ya Rabbi,şüphesiz falan kişi benim muhafaza etti sende onu
muhafaza et.Muhakkak felan kişi beni zayi etti sende onu zayi et,der.
Abdullah İbni Cerat (r.anh)dan rivayete göre Efendimiz (s.a.v)münafık kişi
duha(kuşluk)namazı kılmaz ve (gülya eyyühel kafirun)suresini okuyamaz buyurdu.
Enes İbni Malik (r.anh)rivayete göre Efendimiz (s.a.v)herkim 12 rekat kuşluk namazı
kılarsa Allahu Teala ona cennete,altından bir köşk yapar buyurdu.
Kuşluk namazı Allahu Tealaya teşekkür namazıdır buyruldu.
6-Abdest namazı:Abdest ağzaları kurumadan kılınan 2 rekat nafile namazdır. Bu
namazın dayanağı şu hadisi şeriftir.Herkim abdest alır sonra kalkıp 2 rekat namaz
kılarsa ve bu 2 rekata kalbinden yönelirse o kimseye cennet vacip olur.
7-Tahiyyatül mescid namazı:Tahiyye(selam vermek demektir)tahiyyatül mescid,mescide
selam verme manasına gelir.Mescide giren kimseler için,mescidin Rabbine selam
verme ve tazim için,2 rekat namaz kılmak menduptur.Bu namazın
delili.Peygamberimiz(s.a.v)den rivayete göre sizden herkim mescide girerse 2 rekat
kılmadan oturmasın .
8-Teheccüd namazı(gece namazı):Gece vakti özellikle gecenin son vaktinde namaz
kılmak çok sevap olup,bu namaz gündüz kılınan nafile namazlardan daha
faziletlidir.Çünkü Allahu Teala şöyle buyuruyor.Yaptıklarına karşılık saklanan müjdeyi
kimse bilmez(secde suresi 17 ayet).Vücutları yataklarından uzak durarak korku ve ümit
içinde Allaha dua ederler(secde suresi 16)Peygamberimiz(s.a.v)şöyle buyuruyor.Farz
namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.Diger bir hadisi şerifte geceleyin bir
koyun sağacak kadar,bir zamanda olsa nafile namaz kılmak lazımdır.Yatsıdan sonra
kılınan namaz gece namazındandır.Hadisi şerifte rivayet edilmiştirki,gece namaz
kılın.Çünki gece namaz kılmak,sizden önce geçmiş salih kulların adetidir.Rabbinize
karşı bir taatdir,kötülükleri örtücüdür,günah işlemekten alı koyucudur.Teheccüd namazı
2 ila 8 rekat arasında kılına bilir.
Ebu Hureyre(r.anh)rivayet edilmiştirki Resulullah(s.a.v)şöyle buyurmuştur.Sizden
herhangi biriniz(gece)uyuyunca şeytan onun boyun köküne 3 düğüm bağlar her
düyüme:Senin üzerinde uzun bir gece vardır(rahat uyu telkinini)vurur.o kimse uyanıp
Allahu Tealayı anarsa bir dügüm çözülür,abdest alırsa 1 düğüm daha çözülür,namazda
kılarsa 1 düğüm daha çözülür.Artık o(teheccüt sahibi)kimse,gönlü hoş ve neşeli olarak
sabaha girer fakat,Allahu Tealayı anmaz,abdest alıp namaz kılmazsa,gönlü kirli ve
uyuşuk halde sabaha girer.
Not:bu hadisi şerifteki düğüm hakkında ibni Melek:Bir tembellik ve
atalet(gevşeklik)düğümüdürki,şeytan bu tembellik ve ataleti gafillerin üzerine yükler
demiştir. Tıybi de :Şeytanın gaflet ehlini ağırlaştırması ve bunları,bağlamış gibi hareketten
alıkoyması demiştir.
Bu hadisteki düyümü kalbin düyümünden:Azim ve iradenin felce uğramasından ibarettir
diye tevsir edenler isabet etmişlerdir.Güya şeytan teheccüte kalkmak arzusunda
bulunan mümin gönlüne;yat yat gece daha uzundur.Vesvese bırakarak onu gece
namazından alıkoymuş oluyor.
Bu hadisi şeriften anlaşıldıgına göre,Allahu Tealayı zikir etmek abdest almak ve namaz
kılmak,şeytanı ve onun telkinlerini,nefsin şer ve sefada olan tamayülünü def eder.Birde
teheccüd sahipleri(teheccüd kılanlar)gözü nurlu,gönlü sürurlu olarak yeni günün
sabahına girerler.Bu neşe ve sevinç teheccüd sahibinin yüzünde parlar ve açıkca
görülür.Hergünün hayır ve bereketi,vücudun sihat ve zindeliğide o günün fecriyle birlikte
doğar.
Abdullah İbni Amır(r.anh),İbnil Arz(r.anh)Resulullah (s.a.v)şöyle buyurdu:10 ayet geceyi
kayim olan (teheccüd namazında veya namaz dışında okuyan)gafillerden
yazılmayacaktır.100 ayet kaim olan,Allaha dönenlerden yazılacak,bin ayetle kim olanlar
ise tonlarca ecir alanlardan yazılacaktır.
Resulullah(s.a.v)herhangi bir kimsenin,gece kılmaya devam ettiği namaz
bulunurda,uygu galebe ederek uyuya kalırsa,sanki kalmış,namazı kılmış gibi kendisine
sevap yazılır.Uykusuda ona sadaka olur buyurdu.
Cabir İbni Abdullah(r.anh)rivayete göre Resulullah (s.a.v)şçle buyurdu:Kim gece çok
namaz kılarsa,gündüz onun yüzü güzel(nurlu olur).
İmami Sindi(k.s)bu hadisi şerifin manası hakkında şöyle buyurmuştur.Gece namazına
devam eden ve bunu bol yapanın yüzünde ibadet nuru ve kabul belirtisi görülür.Manevi
bir güzellik,açıkca müşahade edilir.Hadisi şerifin manası(onların yüzlerindeki alametleri
secde izindendir.Onunla tanınırlar,fetih suresi 29)ayeti celilesine
uygundur.Müslümnlardan çok kimse gece namazına devam edenleri yüzlerindeki nurla
tanır.
Hz Bilal(r.anh)rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) kıyamı leyli(gece ibadetini)ihmal
etmeyiniz,çünkü o sizden önceki salih kişilerin adetidir.Ve aynı zamanda gece
ibadeti,Allahu Tealaya,yakınlık günahtan sakınmak,kötülüklere kefalet ve hastalıkları
beden kovmaktır buyurmuştur. Namazda mekruh olan şeyler:
1-Hanifilere göre namazın vaciplerinden birini kasten terketmek.
2-Namazın sünnetlerinden birini terketmek.
3-2 çi rekatta 1çi rekattan uzun okumak.Hanifiler bunu 3 ayetten fazla miktarı ile
sınırlandırmıştır.
4-1 rekatta 1 surenin tekrarlanması veya farzlarda 2 rekatta aynı surenin okunması
hanifilere göre namaz içinde belli bir surenin okunması,bu sureden başkasının
okunmamasıda mekruhtur.
5-Namaz kılan kişinin eli aracılıgı ile elbise,benden veya sakalı ile oynaması elini ağzına
koyması,gerek olmaksızın burnun deliklerini kapamasıda mekruhtur.Hadisi şerifte
bildirildigine göre Resulullah (s.a.v)Allahu Teala sizin için kerih(çirkin) görmüştür.
Namazda lüzumsuz şekilde oynamak,oruçta çirkin ve mühtescen sözler
söylemek,kabirde gülmek.
6-Namazda ihtiyaç sebebiyle ameli ikail(az iş)yapmakta bir beis yoktur.Hz Ayşeden
rivayete göre: Hz Ayşe kapıyı çaldı Peygamberimiz(s.a.v)namazda iken yürüyüp ona
kapıyı açtı.
Yine Peygamberimiz(s.a.v)namazda iken 2 siyah düşmanın,yılan ve akrebin
öldürülmesini emir etmiştir.Kişi namazda iken akrep görünce ona dogru adımlarını atar
takunya ve ayakkabısını alıp onu öldürür ve takunya veye ayakkabısını yerine
koyar.Bunu yapmak ittifakla kerahatsiz olarak vacizdir.
Namazdan ayrılmadan Alnına yapışan tozları silmek mekruhtur.Hadisi şerifte
Resulullah(s.a.v) kişinin namazını bitirmeden alnını çokca silmesi cefadandır.
Parmakları birbirine geçirmek elleri,bögrünün üzerine koymanın mekruh oldugu
hususunda ittifak vardır.Hadisi şerifte,sizlerden biri mescidde bulunduğu zaman
parmaklarını birbirine geçirmesin.Çünkü parmaklarını birbirine geçirmek
şeytandandır.Sizden biri mescidde bulunduğu sürece,dışarıya çıkıncaya kadar
namazdadır.İbni Ömerden rivayete göre:Namaz kılarken ellerinin parmaklarını birbirine
geçiren kimsenin namazı hakkında,bu namaz Allahu Tealanın kendilerine gazap
ettiklerinin namazıdır.Buyurmuştur.
Parmak çıtlatmak ve parmakları birbirine geçirmek namazı beklemek için veya namaza
yürümek içinde olsa ellerin bögürler üzerine konması hanifilere göre tahrimen
mekruhtur.
Gözleri namaz esnasında kapamak:Namaz kılınan kimsenin gözü kendisini meşgul
edecek şekilde bir yere takılırsa o takdirde huşuyu sağlamak için kapatıla bilir.Hadisi
şerifte sizden biri namaza kalktıgı zaman 2 gözünü kapamasın çünkü sünnet
olan,namaz kılan kişinin secde ettigi yere bakmasıdır,gözlerin kapanmasında bu
sünnetti terk etmek söz konusudur.bundaki kerahat ittifakla tenzihidir.
Hanifilere göre namaz kılan kişinin namazda sadece boynu ile yani yüzünün tamamı
veya bir kısmıyla ve gözüyle sağa sola dönmesi tenzihen mekruhtur.Mutemet görüşe
göre,gögsün kıpleden çevrilmesi ile namaz fasıd olur.Fakat bir kimse göz uçu ile
boynunu çevirmeden sağa sola bakarsa bu mekruh deyildir. Gözün göğe kaldırılması:Bu konuda ittifak vardır,Hz Enesten rivayete göre
Peygamberimiz (s.a.v)şöyle buyurdu,Gözlerini namazda göğe dogru diken topluluklara
ne oluyor.Bu konudaki sözleri okadar şiddetli olduki nihayet buyurdu:
Ya buna son verirler veya Allahu Teala onların gözlerini kör eder.
Geniş vakitte küçük veya büyük abdestin sıkışık olması veya yelini sıkışık halde tutarak
veya yemek hazırlarken namaz kılmak mekruhtur.Bunun gibi hazır olan veya
hazırlanması yakın olan yemege çok iştahlı oldugu halde,namazı öne alıcak olsa bu
durum huşusunu bozacak ve engel olacaksa bu şekilde namaz kılmak mekruhtur.
Köpek oturuşu:Butların yere dokunmasıve dizlerin dikilmesi şeklindeki oturuş.Ebu
Hüreyreden rivayete göre Resulullah (s.a.v) beni 3 şeyden yasaklamıştır,horozun
gagasıyla yem topladıgı gibi çabuk çabuk secde etmek,köpek oturuşu gibi oturmak,tilki
gibi sağa sola dönmek.Namazda bir özürü yokken bagdaş kurarak oturmak tenzihen
mekruhtur.Ev ve iş elbisesi ile namaz kılmak mekruhtur.Çünkü Allahu Teala (araf suresi
31 ayetinde)her mescid yanında zinetlerinizi takının,yani her namazda iyi elbiselerinizi
giyinin.Buradaki kerahat ittifakla tenzihtir.
Üzerinde hayvan ve insan resmiyle namaz kılmak:Peygamberimiz(s.a.v)şöle
buyurmuştur,melekler içinde köpek veya resim ve heykel bulunan bir eve girmezler bu
durum put taşıyan kimsenin durumuna benzer.
Sevih secdesi(yanılma secdesi)
Sevih secdesi:Namazdaki farz veya vacip hareketlerinden birinde farzın tehiri vacibin
terki ve tehirinde yanımaktan ötürü namazın sonunda yapılan(son selamı verdikten
sonra)2 secdedir.Buna yanılma secdesi denir.Yanılma secdesinin meşrugu oldugu
hususunda hiç şüpe yoktur.
Resulullah (s.a.v)buyurmuşturki:Sizden biri namazı 4mü,3 mü diye kaç rekat kıldıgı
hakkında şüpeye düşerse şüphesini atsın kesin olarak bildigi ne ise onun üzerinden
namaza devam etsin,namazın sonunda sevih secdesi yapsın eger 5 kılmış ise bu
secdeler namazına şefaatçi olur,eger tam kılmış ise bu 2 secde şeytanın kendisinden
uzaklaştırılmasına vesile olur.
1-Namazda şüphelenip kaç rekat kıldıgı hususunda kesin bir görüş ve kanaate
varmayan kimse,en az rekatı esas alarak namaza devam eder.
2-Farz namazların ilk 2 rekatında fatihanın tamamını yahut çogunlugunu terk etmek.
3-Farz namazların ilk 2 rekatında fatihadan sonra 3 kısa ayet veya 1 uzun ayet okumayı
terk etmek.
4-3 veya 4 rekatlı namazlarda ilk oturuşta teşehhüdü(ettehiyyatü) terk etmek.
5-Son oturuşta teşehhüdü terk etmek.
6-Namazlarda gizli veya açıktan okuma düzenine aykırı davranmak.Bir kimse öğle ve
ikindi namazları gibi kıraatin gizli yapılması vacip olan namazlarda açıktan okursa,yahut
akşam,yatsı veya sabah namazı gibi açıktan okunması vacip olan namazlarda gizli
okursa bundan dolayı sevih secdesi vacip olur. 7-Rüku ve secdede tadili erkenı terk etmek.Herkim tadili erkenı yanılarak terk etse sahih
olan görüşe göre,okimseye sevih secdesi vacip olur.
8-bir kimse namaz kılarken 1 secde yapsa sonra 2 ci secdeyi yapmayı unutarak ayaga
kalksa 3 çü rekattın secdesinde secdeyi 3 kere yapar ve namaz sonunda sevih secdesi
yapapması vacip olur.
9-Namazın sünnetlerinden 1 ni terketmekten ötürü sevih secdesi yapmak
mübahtır.Farzın yerini deyiştirmek veya terk etmekte sevih secdesini vacip kılar.
10-Vitir namazının konut dualarını terketmek yani okumayı unutarak rukuya varmakla
konutu terk eden kimse sevih secdesi yapar.
Peygamberirimiz(s.a.v)buyurmuştur:Kim ayakta namaz kılarsa bu daha
faziletlidir,herkim oturarak kılarsa ayakta kılanın kazandığı sevabın yarısını alır.
SÜTRE(namaz kılanın önünden geçmek)
1-Sütre:Başkaları tarafından önünden geçilmesine engel olmak için namaz kılan
kimsenin önüne koydugu şeydir.
2-Sütrenin hükmü:
Sütre,meşru bir sünnettir dayandığı delil peygamberimiz (s.a.v)şu hadisidir.Sizden biri
namaz kıldıgı zaman,bir sütreye doğru namaz kılsın ve sütreye yakın dursun,önünden
hiç kimsenin geçmesine izin vermesin.Eger biri önünden geçmek isterse ona karşı
koysun.Çünkü o kişi şeytandır.
3-Sütrenin hikmeti:Başkalarının namaz kılan kimsenin önünden geçmesine engel
olmak,namaz kılanın düşüncesini yalnızca namaza haşr etmesine imkan
vermek,huşunun bozulmaması için başka yerlere yani sütrenin ötesindeki varlıklara
bakmaktan gözlerini engellemektir.Farz veya nafile namazlarda sütre edinmek
menduptur(çok sevaptır).
Sütrenin en az miktarı bir arşın (46 santim)veya daha fazladır.Kalınlıgıda 1 parmak
kalınlıgındadır.Çünkü Peygamberimiz(s.a.v)şöyle buyurmuştur.Sen önüne binegin
semeri kadar birşey koydugun zaman önünden başkalarının geçmesinin sana bir zararı
yoktur.Yine Peygamberimiz(s.a.v)mekkede uzunca bir sopaya doğru namaz
kılmıştır.Dolayısıyla ok ve kargı dikmek oldugu gibi duvarda olabilir.
Önde namaz kılan bir kadın oldugu halde,bir kimsenin(erkekgin) namaz kılması
mekruhtur.Çünkü Peygamberimiz (s.a.v)şöyle buyurmuştur.Kadınları arka safa alınız.
Sütre:Namaz kılan kişinin ayaklarından itibaren 3 arşın veya daha fazla yaklaşması
müstehaptır.
Sütre nerede durmalı:Namaz kılanın önünden geçmek tahrimen mekruhdur.Resulullah
bir ağaç parçasına veya bir direge dogru namaz kılarken bunları sağ veya sol kaşı
hizasına aldıgını gördüm.Peygamberimiz bunları tam önüne almazdı.
Namaz kılmakta olan kişi,insanların önünden geçmesi ihtimali bulunan bir yerde sütresiz
olarak namaza başlayıp önünden geçilmeye hedef olursa ve birileri önünden geçerse
kendi günahkar olur,eger namaz kılan kişi bu şekilde tedbirsizlik ettigi halde önünden
geçen kimsenin başka taraftan geçme imkanı bulundugu halde namaz kılanın önünden
geçerse her ikiside günahkar olur.
Kişi eger açık arazide veya büyük bir mecsidde namaz kılıyorsa en sahih olan görüşe
göre ayakları secde mahali ve bu ikisi arasında kalan kısımdan geçmek haramdır.Bir
kimse eger bir evde veya küçük bir mesdicde namaz kılıyorsa(küçük mescid kabul
edilen mescid her tarafı 40 arşın olan mesciddir.
Bu kişinin ayaklarının bulundugu yer ile kıplenin duvarına kadar olan mesafeden
geçmek haramdır.Çünkü burası birtek yer hükmündedir eger sütre olursa sütrenin
arkasından geçmekta bir behis yoktur.
Büyük mescid veya açık arazi tek bir mekan gibi kabul edilemez çünkü böyle kabul
edilecek olursa geçen kimselere zorluk olur,dolayısıyla sadece secde edilen yer ile
yetinilmiştir.
Fakihler(büyük alimler)bir insan yüzüne doğru namaz kılmanın mekruh oldugu
hususunda ittifak etmişlerdir.Bu durum aynı zamanda o şahsa secde etmeyede
benzer.Hanifilerce bu kerahat tahrimidir.
Yine ittifakla tandırdaki ateşe doğru,lambaya kandile,mum ışıgına doğru namaz kılmak
mekruhdur.Çünkü Allahu Tealadan başkasına yani ateşe tapanlar vardır.Ateşe doğru
namaz kılmak ateşe tapanlara benzemek anlamına gelir. Tehlikeli zamanda ibadetin ecri,
Tehlike korku bulunan yerde yapılan ibadetin kıymeti kat kat daha çok olur. Düşman
sardığı zaman, askerin ufak bir iş görmesi, pek kıymetli olur. Gençlerin ibadet
etmeleride, bunun için daha kıymetlidir. Çünkü nefislerinin kötü isteklerini kırmakta ve
ibadet etmek istememelerine karşı gelmektedirler. Eshabı keyf, bir hicret yaparak din
düşmanları arasından çıktıkları için şerefli oldular. Peygamberimiz (SAV) "Fitnenin,
fesadın çoğaldığı zamanda ibadet etmek, hicret ederek benim yanıma gelmek gibidir."
buyurdu. Görülüyor ki din düşmanlarının güçlük çıkarması, ibadetlerin şerefini
artırmakta,sevabı kat kat çoğalmaktadır. Zarar yapmak istemeleri müslümanlar için
faydalı olmaktadır.
İmamı Rabbani buyurmuştur ki "Oğlumuz Behaeddin, Allah adamları ile görüşmekten
sıkılıyor. Zenginler ile dünyaya düşkün olanlarla bulunmak istiyor. Onlarla düşüp
kalkmanın insana felakete götüreceğini anlamıyor. Onların yağlı tatlı yemeklerinin, zehir
gibi gönlü öldürüceğini, ahlakı bozacağını, insanın dinine imanına saldıran tatlı dilli güler
yüzlü korkunç düşmanlara aldanmamak için çok uyanık olunuz. Hadisi şerifte "Mal ve
mevki sahiplerine, malı için, makamı için, mevki kazanmak için, İslam düşmanlarına
eğilenlere, dinlerinden, ibadetlerinden vazgeçenlere yazıklar olsun. Sonsuz nimetleri
saadetleri, bir kaç günlük eğlence için elden kaçırıyorlar. " buyurmuştur."
NAMAZDA TESBİH ÇEKMEK
Süphanekenin fazileti:Her namaza süphanekeyle başlamanın sebebi.Hak Teala arşı
azamı halk etti.Ve 4 melek halk etti.Öyle büyük meleklerki kanatlarının boyu ikiyüz bin
yılık miktarı idi(mesafede) idi.Ellerinin ve ayaklarının arasını ancak hak teala bilir.Hak
Teala bu meleklere arşı alayı kaldırın diye emir etti.Bu 4 ulu melek 4 uçundan tutup
kaldırmak istedi.Ancak diz üzere çöktüler.Biri Süphaneke Allahümme Vebi Hamdik
dedi.Biri Vetebare Kesmük Dedi.Biri Veteala Ceddük dedi.Biri Vela İlahe Ğayruk dedi.Bu
tesbihler hürmetine Hak Teala kuvvet verdi ve arşı kursiyi kaldırdılar.Onun için
namazların başında Süphaneke okundu.
Süphanekenin meali:Allahım seni şanına layık olmayan noksan sıfatlardan tenzih ve
kemal sıfatları ile tavsir ederim.Senin hamdü senana benzer hamd ile hamd
ederimki,razı oldugu hamd dir.Yerlerde ve göklerde,isminin hayrı ile bereketi çok
oldu.Bütün,senin ismini zikir etmekten hasıl oldu.Senin büyüklügün çok büyük oldu
senden gayrı ibadete layık ve müstehak kimse yoktur.
Ettehiyyatü:Ettehiyyatinin fazileti..(Ettehiyyatiye teşehhüd denir)Hak Teala cennette
şecerai münteha yarattı.Adına Etthiyyat derler.Ol şecerenin üstüne bir kuş yarattı.Adına
selevat derler,o şecerenin dibine bir ırmak yaratı.Adına Tahiyyat derler.Bir kul namazda
Tahiyyat okursa,ol kuş o ırmaga dalar ve çıkar,silkelenir her azasından bir melek
olur,kıyamete kadar Tahiyyat okur,dua edip mağfiret talep eder.
Peygamber Efendimiz(s.a.v)mihraca çıkınca Hak Tealanın huzurunda(Ettehiyyat lillahi
vesselevatü vaddayyibat)dedi.(bütün senalar Hak Teala mihraçını kabul ettiği
için(Esselamu aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi
veberekatühü)buyurdu.Peyganberimiz(s.a.v)ümmetine merhameten.(Esselamü aleyna
ve ala ibadillahissalihin)dedi.Orada bulunan melekler(Eşhedü enla ilahe illallah ve
eşhedü enne Muhammeden veresulühü)dedi.Namazda Ettehiyyatüyü okumak vacip
oldu.
Ettehiyyatünün meali:Peygamber Efendimiz(s.a.v)mihraça çıkınca Hak Telanın
huzurda(bütün dualar,senalar Allaha mahsustur.Allahtan(c.c)başkasına ibadet
yapılmaz.Bütün ibadetler Allah (c.c)yapılır)dedi.Hak Teala mihraçını kabul ettiği için(Ey
mertebesi yüce olan Habibim Allahın rahmeti ve bereketleriyle selam ve selametlik sana
olsun)buyurdu.Peygamberimiz(s.a.v)ümmetine merhameten.(selam ve selametlik bize
ve Allahın(c.c)iyi kullarının üzerine olsun.)dedi.Melekler(ben şahitlik
ederimki,Allah(c.c)başka tanrı yoktur.Yine şahitlik ederimki Hz Muhammed
Aleyhisselam Allahın(c.c)kulu ve peygamberidir.)dedi.
Salavat:Namazdaki ettehiyyatide ve okunan ayetlerde peygamberimizin(s.a.v)geçtiği
için.Allahumme salli,Allahümme barik okunur.Duanın önünde yahut sonunda salavat
getirmezseniz duanız kabul olunmaz.Mutlaka selevat okumalıdır.Ümmetimden bir kimse
dua edince,selevat etsinki dergahı izzete duası kabul olsun buyurdu.
AYETEL KÜRSİ
Ayetel kursi Efendimize semavat aleminde,kürside nazil oldugundan,Ayetel kürsi
denilmiştir.Peyganberimiz(s.a.v)Ayetel kürsiyi ve Amene resuluyü dua makamında
okumuştur.
Kim beş vakit namazdan sonra Ayetel kursi okursa,cennete girmeye,ölümden başka bir
şey mani olmaz.
Yatarken Ayetel kürsi,fatiha ve kevser suresini okursa teheccüd namazına,bedel
olur.Geceyi ibadetle geçirmiş gibi ecir alır.
İslamı kalblerin sevmesi için 313 Ayetel kürsi okunur.
Ayetel kürsi neden 313 defa okunur.
1-Adet ve hesapta sır vardır.
2-Enbiyayı kiramın adedi 313 idi.
3-Bedir savaşı eshabı kiramın adedi 313 idi.
4-Tallutun askeri 313 idi.Düşmana galip olup muratları hasıl oldu.Her Kim Ayetel kürsi
okursa Allahu Teala dünya ve ahiret işlerini kolaylaştırır.
Ayetel kürsiyi:Harf adedince okursa,cümle zulüm ve düşmandan emniyet hasıl olur.
Ayetel kürsiyi:kelimesi adedince bir şey üzerine okursa bereket hasıl olur çoğalır.
Bu ayet,seyyidi(efendisi)ve en büyüğüdür.
Muhammed İbni Hanife (rahmetullah)tan rivayet edildiğinine göre Ayetel kürsi indiğinde
dünyadaki bütün putlar ve krallar yere düşmüş ve başlarından taçları yuvarlanmıştır.
Şeytanlar birbirleriyle çarpışarak kaçıp,iblisin yanına toplanmaşlar.Ve ona bu karışıklığı
haber vermişlerdir.Oda,bunun sırrını öğrenmelerini kendilerine emir edince hemen
medineye varıp Ayetel kürsinin indiğini öğrenmişlerdir.
Ebuzer(r.a)dan rivayet edilen hadisi şerifte arş ve kürsinin birbirirnden ayrı delalet
etmektedir.Ey Ebazer:7 kat gökler 7 kat yer kürsiye nispetle büyük bir sahraya atılmış
bir halka gibidir.Şüphesiz arşın kürsiye olan büyüklüğü ise o sahranın o halkaya olan
üstünlüğü gibidir.
Ayetel kürsinin fazileti:İmamı Suyuti,itkanda buyurmuşturki Ayetel kürside bulunan
esmayı ilahiye,hiçbir ayette yoktur.Çünkü bu ayette,bazısı açık bazısı gizli olmak üzere
17 yerde Allahu tealanın ismi geçmektedir.(r.f.s.44 c-3)
Bir kişi ya Resullulah kuranı kerimde hangi sure( derece bakımından)daha
büyüktür.Buyurdu.Peygamberimiz(s.a.v)(ihlas suresi)diye cevap verdi.O kişi kurandaki
hangi ayet(fazilet bakımından)daha üstündür deyince Efendimiz Ayet kürsidir dedi.
Ayetel kürsiyi yataçağı zaman okuyanın Allahu Teala ona kendi evi,komşularının evi ve
etrafındaki evler hakkında güvence verir.
Enes(r.a)rivayet edilmiştirki.Herkim her farz namazın arkasından Ayetel kürsiyi okursa
öteki namaza(maddi manevi belalardan)korunur.Bunu yani Ayetel kürsiyi her namazın
arkasından okumaya,ancak,Peygamberler sıddık ve şehit devam eder.Buyurdu.
Efendimiz(s.a.v)herkim farz namazın arkasından Ayetel kürsi okursa diğer namaza
kadar,Allahı Tealanın zimmetinde(korumasında)olur buyurdu.
Hz Ayşe(r.anh)dan rivayete göre.Bir kişi Peygamber Efendimize gelip:evinde olan
şeylerin bereketsizliğinden şikayet etti.Peygamberimiz(s.a.v)niçin Ayetel kürsi
okumuyorsun.O herhangi bir yemek veya katık üzerine okunursa mutlaka Allahu Teala o
yemek ve katığın bereketini çogaltır.Buyurdu.
İbni Mesut(r.anh)dan rivayet edilmiştir.Resullulah(s.a.v)ne gök,ne yer,ne cennet,nede
cehennem hiç bir şey sureyi bakaradaki bir ayetten(Ayetel kürsiden)üstün deyildir. İmamı Hasan(r.anh)dan rivayate göre bir adamın kardeşi öldü,onu rüyasında
görünce:hangi ameli daha üstün buluyorsunuz diye sordu o,kuran okumak diye cevap
verdi,Rüyayı gören:kuranın hangi ayetini deyince o:Ayetel kürsi dedi.Otekrar bizim için
birşey umuyormusun(bize bir diyecegin varmı deyince)o:evet siz yapıyorsunuz fakat
bilmiyorsunuz biz ise,biliyoruz fakat yapamıyoruz dedi.
Zeyt İbni Sabit(r.anh)bir gece kendi bahçesine çıktı ve bir ses duydu.bunun üzerine,bu
nedir dedi.Cinlerden bir adam ona,bize kıtlık isabet etti(ben şu insanların)meyvelerinden
almak istedim.Ne olur onu bize helal edin dedi.Zeyt İbni Sabitte helala ettik
dedi.Sonra,Zeyt İbni Sabit o cin e bizi sizin kötülüğünüzden koruyacak şeyi bize haber
veririmisin dedi.O cinde,Ayetel kürsi okumanızdır dedi.
Ruhul beyen tevsirinden zikir edildiğine göre bir adam,hurma ağacının yanına
geldiğinde bir ses işitti.Sesin sahibini çağırdıysada o hiç cevap vermedi .Bunun üzerine
o adam Aytel kürsiyi okudu.Hemen ağaçtan bir şeytan ini verdi.O zaman adam bizim bir
hastalığımız var,onu neyle tedavi edecegiz diye sorunca,şeytan benim ağaçtan
indirdiğin(Ayetel kürsi)ile tedavi edin dedi.
Hasılı keram Ayetel kürsi cinlere karşı kendisinden yardım alınacak duaların en
büyüğüdür.Sayılamayacak kadar çok olan kişiler,Ayetel kürsini,insandan şeytanları
kovmakta çok teysirli oldugunu söylemişler,ayrıca sağralı kişiye,şeytanın kendisine
yardım ettiği sahir(büyücü)kahin(falcı)nefis ve şehvet ehli zülum ve gazap erbabı
üzerine sadakatle okundugunda onların şeytanlarını etkisiz hale getirmektede büyük
gücü oldugunu denemişler.Ancak burada sadakatle okumak şartı konulmuştur.Zira işin
esası budur.İnsanın helal yolla(ihlasla)yaptığı herşeyde yetsir görülür,amma sadece kal
yoluyla(dille)yaptığından birşey hasıl olmaz.
Üstadımız Ali Haydar efendi hazretleri kendi kuran kerinin kenarına:herhangi muradın
hasıl olması için Ayetel kürsiyi 313 kere okundugunda dünya ve ahiret hakkındaki o
istek Allahın izniyle hasıl olur diye yazmış.Yine yazmışlardır ki ümmü sübyani(cin
musallat olan çocuga)18 kere Ayetel kürsi okun okunsa biznillah şifa bulur.
İbni Affan evine girince köşelerine Ayetel kürsi okurdu. AMENER RESULÜ (imanın şartları)
O Peygamber(Muhammed Mustafa s.a.v)de kendisine Rabbinden indiriline (kuran ı
kerime ve onun bütün beyanatına,açıklamalarına)iman ettik(inandık).
Müminlerde(inandılar),hepside Allaha(c.c) onun meleklerine,kitaplarına ve
Peygamberlerine inandı(lar) ve:biz onun(Allahu Tealanın)Peygamberlerinden hiç birinin
arasını ayırmayız(hepsine inanırız).Ve biz işittik(Allahu Teala tarafından gelen emir ve
yasakları anladık).Ve itaat ettik.(bütün emir ve yasaklara boyun eğdik).Ey Rabbimiz
mağfiretini(beşeriyet sebebiyle)işlediğimiz kusurlarımızı af etmeni)dileriz.Ve(ölüp
dirilerek)dönüş(ümüz)ancak sanadır dediler.(bakara suresi 285 ayet)
Bu ayeti kerime,dini esasları(temelleri)olduğu gibi kabul edip.Onlara iman ve itaat
etmesi(inanıp boyun eğmesi)nin bir kulluk vazivesi olduğunu göstermektedir.
Hazin tevsirinde zikir edildiğine göre,bu ayeti celilede,iman esaslarından 4 dü zikir
edilmiştir.
1-Allahu Tealaya iman:Allahu Tealaya inanmaktan maksat:onun birliğine İlahlığına ve
ibadete layık oluşunda hiç) bir ortağı olmadığına azamet(büyüklük)ve
kudretinin(gücünün)sonsuz olduguna,bütün kemal(olgun,yüksek)sıfatlara sahip
olup,bütün noksan sıfatlardan münezzeh(son derece pak uzak)olduguna ve esmai
hüsnası(ziyade güzel isimleri)nin hepsine inanmaktır.
2-Meleklere iman:Meleklere inanmak ise onların,Allah indinde çok kıymetli birer kul olup
erkeklik ve dişilikten,doğmaktan ve doğrulmaktan uzak ve Allahu Tealanın kitaplarını
Peygamberlere getirmeye vesair ülvi(yüce)hizmetlere vasıta olduklarını
bilip,tastik(kalpden kabul)etmektir.
3-Kitaplara iman:kitaplara imandan maksat ise bütün semavi(gökten
inen)kitapların,insanları irşat,beşeriyete dünya ve ahiretle alakalı bütün vazifelerini
duyurmak ve ögretmek için Mevla Teala tarafından Peygamberlerine vahyedilen,kitaplar
olup,içlerinde bulunan emir ve yasakların,hükün ve haberlerin doğru ve gerçek
olduğuna,kurandan başka diğer semavi kitapların bir takım
tahrifata(değiştirmelere)uğrayıp,kuranı azimüşşanın ise hiç bir değiştirmeye
uğratılmadığı gibi içinde muhkem müteşabih ayetleri açıkladığını kalben bilip dil ile itiraf
etmek(söylemek)tir.
4-Peygamberlere iman:Peygamberlere iman ise onların halkı
tenvin(nurlandırmak),onlara dini hükümleri duyurmak ve öğretmek için Allahu Teala
tarafından gönderilmiş,masum(günahsız),mahlukatın en eftali
oldukları,bazısınında,bazısından daha eftal oldugunu bilip tastik
etmektir.Peygamberlerin arasını ayrırmamaktan maksat,hepsine inanmaktır.Evet bütün
peygamberler nübüvvet bakımından aynı ulviyete haizdir,hepside hak tarafından dini
ilahiyi tebliğe(Allahın dinini duyurmaya)memur kılınmıştır,bu cihetle aralarında fark
yoktur.Ancak bir kısmına risalet verilmiş,yani ayrıca bir kitap ve bir şeriat ihsan
buyrulmuştur.bunların bağzısı Allahu Teala tarafından diğer bir kısmından üstün
kılınmıştır.nitekim bizim peyganberimiz,hatemül embiya (peygamberlerin sonuncusu)ve
efdalül müselli(gönderilmişlerin en üstünü)dür.AllahuTeala Hazretleri,müminlerin imanını
vasf ettikten(tarif ettikten)sonra onların(semiğna ve ağteyna)işittik ve iman ettik
dediklerini beyan etmiştir.O halde amel etmeden kuran okumak birşey ifade etmez,ve
hiç amel etmeksizin sadece kuran okumakla cennete girilmez.Çünkü Mevla Teala
yapmakta olduklarına karşılık,onlar için nice göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç
kimse bilemez.Buyrulmaktadır.(Secde suresi 17 ayet)
Gufraneke Rabbena:Ey Rabbimiz mağfiretini(dileriz)kavli şerifinde şu manalarada işaret
vardır.Kulun,kendisini bütün şerlere,mevlasınıda bütün hayırlara layık görüp güzel
gördüğü herşeye kendisinden bilmesi ve her vakitte ona karşı güzel edap takınması
imanın neticesinden ve kulluğun eserlerindendir.
Buda kulun,küçük büyük herşeyde Allahu Taelaya hamd etmesi bütün
kusurlarından,hatta tam manasıyla şükredememesinden dolayı istiğfar etmesi ve
uvaffak olduğu her işte kendi gücünden ve kuvvetinden uzak olup hepsini Allahu
Tealadan bilmesiyle olur.İşte ozaman kişinin işarı(tanıtıcı özelliği)(Elhamdülillah),
(Estağfirullah),(Lahavle vela güvvete illabillah)dan ibaret olur.Bu tesbihler,devam
edenleri manevi fethe yaklaştıracak ve Allahu Tealanın dünya ve ahiret azabından
kurtulacaktır.
Şöyleki:İsyan halinde tövbe istiğfara devam,itahat halinde Mevla Tealanın
ihsanını(iyiliğini)görmek,herhangi bir şeye niyet edeceğinde Mevla Tealanın rızasını
aramak ,her nimete karşı şükretmek gerekir.Vakitlerini ancak böyle göz altına
alabilirsin,fakat buda ancak,kalbini,islaha çalışman ve her işte nefsini itham
etmen(kötülemen)le hasıl olurki bunada biriyle ulaşabilirsin.
1-Allahu Tealanın hiç vasıtasız kalbine atacagı bir nur.
2-Kamil(iyi ve kötüyü birbirinden ayıracak şekilde olgunlaşmış)bir akılda bulunan çok
geniş bir ilimki,o ilmin genişliği aklın kemaliyle birleşince sahibini kurtarır.
3-Allahu Tealadan başka her şeyden kurtulmuş bir kalp.
4-Bbu halleri elde etmiş olan bir şey veya bir manevi kardeşle sohbet(maddi ve manevi
beraberlik)Mevla Teala müminlerin mağfiret istemelerini beyan ettikten sonra bu
istiklerini kabulünü bildirmek üzere şöyle buyurmuştur.
Allahu Teala Hazretleri hiç bir kimeye,gücü yetecegi şeylerden başkasını teklif
etmez(yüklemez,herkesin)kazandığı(hayırı)kendi lehinedir.(Yaptığı iyiliklerin karı ve
menfaatı kendine aittir).Gayretle yaptığı(şer)de kendi aleyhine(zararına)dır.(müminler
şöyle dua ettiler)Ey Rabbimiz unutursak yahut yanılırsak bizi muaheze etme(tutup
sorguya çekme),Ey Rabbimiz bizden evvelki(ümmet)lere yüklediğin gibi üstümüze agır
bir yük yükleme.Ey Rabbimiz,takat getiremeyeceğimiz(gücümüzün yetmeyecegi
cezaları veya ibadetleri)bize taşıtma bizden(günahlarımızı)affet(sil)ve bizim
için(günahlarımızı)mağfiret et(ört)ve bize rahmet et(acı,bizi esirge).Sen bizim
Mevlamızsın(seyidimiz,Rabbimiz,yardımcımız)sın öyleyse kafir olan kavme karşı bize
yardım et.Bu ayetikerime,Cenabı Hakkın kullarına lutfu kerimin(iyiliğin)den dolayı
gösterdiği kolaylıklarını,kullarında o,kerim ve rahim olan mağbudi zişana(o iyilik ve
acıma sahibi olan yüce Mevlaya)karşı ne şekilde duada tazarru ve niyazda(alçak
gönüllülükle isteme ve yalvarma da)bulunacaklarını telkin buyuruyor.(öğretiyor).
5-Ahirete iman:Ahirete iman,iman esaslarından olup genellikle kuranda el yevmil
ahir(son gün)şeklinde,Allaha imanla yanyana zikir edilmiştir.Buda ahiret inancının iman
esasları arasında çok önemli olduğunu göstermektedir.Ahirete inanamayan kimse kuran
ayetlerini inkar ettiği için kafir olur.Kim Allahı,meleklerini,kitaplarını,peygamberlerini ve
ahiret gününü inkar ederse o tam manasıyla sapıtmıştır(nisa suresi 4 ayet)mealindeki
ayet bunu açıkça belirtmektedir.Kuran'ı kerimin pek çok ayetinde dünya hayatının geçiçi
ahiretin ise ebedi olduğu insaların dünyanın geçiçi zevklerini ve aldatmacalarına
kanmamaları daha hayırlı ve kalıcı olan ahiret mutluluğunu yakalamaları gerektiği
vurğulanmaktadır.Bununla beraber kuran dünya hayatınında ihmal edilmemesi
gerektiğini çünkü ahiretin dünyada kazanılacagını ahirette mutlu olmanın dünyadaki
yaşayışla bulundugunu ifade etmektedir.
"Fakat siz(ey insanlar)ahiret daha hayırlı ve devamlı oldugu halde dünya hayatını terçih
ediyorsunuz"(el ala suresi 87 ayet).
"Şüphesiz bu dünya hayatı geçiçi bir eğlencedir.Ama ahiretgerçekten kalınacak bir
yurttur"(mümin suresi 40)
"Allahu Tealanın sana verdiğinden(onun yolunda harcayarak)ahiret yurdunuda iste,ama
dünyadanda nasibini unutma".(kasas suresi 28)
Kuran'ı kerimde ahiret ve ahiret hayıtı ile ilgili verilmiş olan pek çok isim vardır.Bu
isimlerden bazıları şunlardır.
1-El veymil ahir(songün,ahiret günü)
2-Yevmil bas(diriliş günü)
3-Yevmil hisap(hesap günü)
4-Yevmüd telak(kavuşma günü)
5-Yevmül hasre(hasret ve pişmanlık günü)
Şu ayet iyilerle kötüleri bir tutmanın ilahi adalete uymuyacagını ortaya
koymaktadır,yoksa kötülük işleyen ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini,inanıp iyi
ameller işleyen kimseler ile bir'mi tutacağımızı sandılar.Ne kötün hüküm veriyorlar
Allahu Teala gökleri ve yeri,yerli yerince yaratmıştır.Böylece herkes kazancına göre
karşılık görür.Onlara haksızlık edilmez.(el casiye 45/21-22)
İyi ile kötünün zalim ile mazlumun hesaplarının görüleceği ogün kuranda din gübü,ceza
ve mükafat günü diye nitelendirilmiştir,bu terimin geçtiği Fatiha suresi beş vakit namazın
her rekatında okunarak,ahiret inancı ve adalet duygusu sürekli canlı tutulmuştur. İSLAMIN ŞARTI
İslamın şartı beştir ve ölene kadardır ve ölmeden bitmez.
1-Namaz kılmak,ölüm döşeğinde dahi ima ile kılınması farzdır.Terk edilmez
sünnetler(nafile namazlar)insanı Allaha yaklaştırır.
2-Oruç tutmak 1 ay ramazan ayında oruç tutmak farzdır.Nafile oruçlar sevaptır,insanı
Allahu Tealaya yaklaştırır.
3-Zekat vermek,malının 40 da birini zekat olarak fakirlere vermek.Fakir ve ihtiyaç
sahiplerine yardım ve geçimlerine destek için sadaka vermek sevaptır,insanı Allahu
Tealaya yaklaştırı.
4-Hacca gitmek,mal ve bedelle yapılan bir ibadettir.Arafatta günahların af edildiği için
insanı Allahu Tealaya yaklaştırır.
5-Kelimeyi şehadet getirmek,kelimeyi şehadet getiren kimse iman etmiş olur,kelimeyi
şehadete inanmayan kafir olur.Yani bir insan ne kadar çok Allahı zikir ederse o kadar
kuvvetli imana kavuşur.Allahu Tealanın sıfatlarını ne kadar çok anarsa o kadar çok
Allahu Tealaya yaklaşır.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hz Ali(r.anh),İlim bir noktadır,cahillerin düşüncesizliği onu çoğaltır.Demiştir.
Eüzü mahlukattan hakikate dönüştür.Kul(insan)eüzü diyerek günah kapılarını
kapatır.Besmele çekerek taat kapılarını açar,eüzü derken çok dikkatli olmalıdır.Dil ile
eüzübillah derken,hal ve fiil(yani hal ve hareketlerle)eüzü bişşeytan(şeytana sığırım
dememelidir)
Levh üzerine ilk önce besmele'i şerife yazıldı.Bismillahirrahmanirrahim(Rahman ve
Rahim olan Allahın adıyla)levf üzerine yazılması 700 senede tamamlandı.
Bismillah,Allah adı;zikir edenlere bir azık güclülere izzet,zayıflara sığınak,sevenlere
nur,aşıklara sürurdur.
Allah adı ile;ruhlar rahat,bedenler necat bulur,
Allah adı ile;O,kaderi takdir eden,kalpleri ve basiretleri nurlandırır.
Allah adı ile;O,dosları ve sırları bilir.Sonra onları nurlarla aydınlatır,sırlarını doslarına
bildirir,onları tehlikelerden korudu,yabancılara bağlanmaktan aldı.Bu halde onlardan
ağırlığı,yükü,hataları ve günahları sildi.Onları dünyaya fayda,kullara rahmet için
yaratmıştır.
Allah adı;İnsanların başında bir tacdır.Allaha ulaşanların kandilidir.
Allah adı;Öyle bir zatın adıdırki,istediği kulu aziz,dilediği kuluda zelil eder.
Allah adı;Her surenin onunla başladığı zatın ismidir.
Allah adı;Öyle bir zatın ismidirki yalnızlıklar onunla güzel namazlar onunla tamam,gözler
onun için uykusuz,nimetler onunla tamam olur.
Allah(c.c) adını Dilinle okursan dünya şahit,kalbinle okursan ahiret şahit olur.Onun
olduğu yerde gam,sıkıntı,şikayet,ihtiyac olmaz.
Allah(c.c)belayı kaldırıp rahatlık kapısını açandır.Ahirete rahmet olmasa besmelenin
sonu niçin rahim ismiyle son buldu.
Bu isimle Allahu Tealayı zikir eden müminlerde rahmet,rahim olan imanla son bulurlar.
Besmeleyi şerifenin<rahman rahim>lafızlarıda,cezayı hak edene ceza vermeyi
bırakmak...iyiliğe hak kazanmayana dahi iyilik ulaştırmak...manasındadır. Rahman:mümin-kafir,hakim-mahkum,zalim-mazlum,iyi-kötü ayırt etmeden cümle halka
ihsan edilmesi manasındadır.kulları yaratan,rızkınada verir.(ve rahmeti vesiat külle
şeyin)<Rahmetim herşeyi kuşatmıştır>ayeti kerimesi bu manadadır.
Rahman dünya ehline,Rahim ise ahiret ehlinedir.
Rahman kendisinden bir şey istendiği zaman verir.
Rahman sıkıntıları açar,yol gösterir,geçimleri sağlar,merhamet eder,zararı gidermeye ve
şerri def etmeye güclüdür.
Rahman karşılıksız ihsan eder.
Rahman ibadet edenler içindir.
Rahman rızık verendir.Çünkü o rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Rahman bizi kabirlerden çıkardı.
Rahman dünyada dogru yolu gösterici.
Rahman o gösterdiği dogru yola hidayet edicidir.
Rahman hak celle'nin yarattığı kulların cümlesine rızık ihsan edici.
Rahim ise yalnız salih kullarına manevi rızık olan feyzler ve baki nimetler ihsan
edicidir.Hakkın kullarına ihsan eylediği nimette hesap yoktur.Kul onu hesap edip
sayamaz,ancak hesabını Allahu Teala bilir.Besmeleyi şerifin Rahim lafzı yüce
Allahın(c.c)zati sıfatlarındandır.
Dünyada imanhidayet ve başarı vermek ahirette ise cemalini görme nimetine erdirmek.
Rahim iyiliğe ve başarıya giden bir mana kapısı açar.
Rahim yer ehline mahsustur,onlara Peygamberler,kitaplar yolladı.
Rahim elemleri sıkıntıları giderir.
Rahim cennete girme şanındadır.
Rahim günahları bagışlar,korur ve başarı ihsan eder.
Rahim kulların ahiret hayatını temin eder.
Rahim rızık ihsan eder,kendi yemez,kullarına yedirir.Allah(c.c)tevhit edene kanat
gerer,şükredene sevap yazar.
Rahim hataları bağışlıyandır,günahkarlar içindir.
Rahim öyle bir zattırki bizi bağışlar.zira o,bağışlayanların en hayırlısıdır.O,bizi zulmetten
nuru çıkarandır.
Allahu Teala Hazretleri dünya ehline Rahman,ahiret ehline rahimdir.Dünya ehline
Rahmaniyyet sıfatı ile tecelli ederek dünyada bütün ihtiyaçları,ömür,sıhat,vücud gibi
çeşitli ihsanlar eyler.Ahirette iman ehlinin hesap ve kitabını kolaylaştırır.lutüf ve keremi
ile cennetlere koyar,cemalini gösterir.Zira cennete girip cemal müşahede eylemek
ibadetle olmaz.İbadet cennete girmeye sebeb deyildir.Cennete baha,ile bahane ile
girilir.Kul ibadete kadir deyildir.Ancak Rahimiyetin tecellisi zuhur edip cenabı
Allahın(c.c)ihsanıdır.
Rahim,Kemal,Cemal ve şefkattan kullarının malumu olmayan belaları üzerinden def
edici demektir.
Rahim isminin sırrından tevbekar olanların bir tövbesine nice bin günahları affeyler.Bu
takdirde Rahman ismi ibadet ehline,Rahim isli günah ehline nazırdır.
Besmelede yalnız 3 isimle yetinilemez,Bismillah demek yani bütün esma'i ilahiyyenin
yardımı ile başlarım ve cemi esmayı zatiye sıfatıyye ve efaliyye feyzlerinden,feyizler
talebiyle başalarım demek olur.
Besmeleyi devamlı okuyan müminler,tasullud eden ins ve cin şeytanını
uzaklaştırır.Rabbim feyzine erdire. Adem (a.s)a besmele nazil olunca zürriyetim bunuokumaya devam ettikleri
sürece,azaptan emin olurlar buyurdu.
Sonra İbrahim (a.s)ma hamd suresinde nazil oldu.Kendisi mançınık üzerinde iken
okudu.Okuyunca Allahu Teala ona ateşi serin ve selamet eyledi.İbrahim (a.s)ateşe
atılırken Cebrail (a.s)a onu korumuya giderken,mubarek kanıda besmele yazıldı.
Sonra Musa(a.s)a nazil oldu.Bu ayeti kerimede firevunun sihirbazlarının ve ordusunun
mağlup olması vardı.Musa(a.s)a asası üzerine ibrani lisanı ile besmele yazılmış
idi.Denizi 2 ye bölerek yol açtı.
Sonra Süleyman(a.s)a nazil oldu.O zaman melekler şöyle dediler.<işte şimdi mülkün
tamam oldu.Ey Davut oğlu Süleyman>dediler.
Süleyman(a.s)mın mühründe besmele yazılmakla,ins ve cin kendisine itaat
etti.Süleyman(a.s)a bunun ne üzerine okuduysa o şey kendine boyun eydi.Yer
sultanlarını bu ayeti kerime hürmetine ezdi.Emri altına aldı.
Sonra İsa(a.s)a geldi.İsa(a.s)bu ayeti kerime ile ferahlandı.Havarilerini dahi bunula
müjdelendirdi.Mubarek lisanına yazılmakla beşikte konuştu.Görmeyenlere okudu gözleri
açıldı.Ölülere okudu,ölüler dirildi.Hastaya okudu,şifa buldular.Sonra Allahu Teala İsa
(a.s)a şöyle vahi etti<ey azra oğlu sana hangi ayetin geldiğini biliyormusun.O bütün
kötülüklere ve güçlüklere karşı bir emniyet ayetidir.Onu okumayı çoğalt,amma her
zaman ayaktayken,otururken,gelişin ve gidişinde yükseğe çıkarken,aşagı inerken>.
Sonra Allahu Teala Peygamber efendimize bu ayeti kerimeyi fatiha suresinde
gönderdi.O zaman Resullullah(s.a.v)mekkeyi mükerreme'de idi.Allahu Teala sevgili
Peygamberimize,Mekkeyi mükerreme'nin fethini bu ayeti kerime hürmetine verdi.Hak
Teala buyurduki <Habibim mümmetinden herhangi bir kulum.Besmeleyi şerifeyi bir kere
okusa ben onun defterine 700 sevap yazarım,yahut 700 senelik ibadet sevabı
yazılır.Çünkü besmelenin levh üzerine yazılması 700 senede tamamlandı>.
Peygamberimiz(s.a.v)iman sahibi bir mümin bir kimse,hangi işe besmele ile başlarsa o
iş kendisi için uğur ve bereket olur.Hangi mümin bu besmeleyi okusa,cennet onun için
dile gelir ve şöyle der,emret hazırım.Allahım,bu kulunu bana yolla.
Bir kimseki cennet kendisini çağırır,o kimse için cennete girmek vacip olur.
Peygamber efendimiz(s.a.v)başında Bismillahirrahmanirrahim ayeti kerimesi bulunan bir
dua geri çevrilmez.Buyurdu.
Resullullah(s.a.v)buyurduki ümmetimkıyamet günü geldikleri zaman dillerinde
bismillahirrahmanirrahim mealine gelen ayeti kerime olacaktır.Terazide onların iyilikleri
ağır geleçektir.Bunu gören diğer ümmetler soracaklar.
Muhammed ümmetinin iyilik gözlerinin ağır gelmesine sebeb nedir?
Peygamberler,ümmetlerine şöyle diyecekler.Muhammed ümmetinin sözlerinin başında
yüce Allahın(c.c) 3 ismi vardır.
Besmele terazinin bir gözüne konsa bütün halkın günahları bir gözüne konsa besmele
hürmetine iyilik tarafı ağır basar.
Allahu Teala buyurduki;bir kimse öldüğün'de amel defterinde 800 kere besmele okududu
diye bulunursa,onu cehennemden azad ederim.Yalnız bana iman etmiş olacak buyurdu.
1-Başında Bismillahirrahmanirrahim ayeti kerimesi bulunan dua geri çevrilmez.
2-Besmeleyi okumaya devam edenler yere batmaktan,çirkinleşmekten,iftiradan emin
olur.Cenabı Hak,bu ayeti kerimeyi cehenneme karşı bir kalkan kılmıştır.
3-Bir kimse abdestli olarak 780 defa besmele okusa muradı hasıl olur.
4-Her çeşit afattan,hırsızdan,yangından ve ani ölümden korunmak için yatarken 21 defa
besmele okunur.
5-Düşman ve zalim kimseden korunmak için yüzüne karşı 50 defa besmele okunur.
6-ummadığın yerden rızka nail olmak için güneş doğerken güneşe karşı 600 besmele
600 selevatı şerife okunur.
7-Şuurunu kaybeden kimseye besmeleyi 786 defa bir bardak su içine okunur,7 sabah
içilir.
8-Vesveseden kurtulmak için besmele 786 tane defa bir bardak suya okunur,7 sabah
içilir.
9-Başkasının sevgisini kazanmak için 786 tane besmele bir bardak suya okunur,7
sabah içilir.
10-ezber güçüne sahip olmayan için 786 tane besmele bir bardak suya okunur,7 sabah
içilir.
11-Kalb gözünün açılması için sabah namazından sonra 2500 defa besmele okunur.
12-Haksızlığa uğrayan kişi 3 gece üst üste 300 defa besmele okuyup,açıp Yarabbi
Muhammed(s.a.v) ve ehlibeyt hürmetine benim bu sıkıntıdan helas eyle diye dua eder.
İrfan erbabı iki cihanı besmelenin başında olan seyreder.
Besmeleyi şerif 18 harftir,18 bin alem ondan feyz alır.
SELEVATI ŞERİFE İman ve islam nimeti ne güzel bir şereftir.Bizi bu şeref ile şereflendiren Allahu Tealaya
hamd eder.Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa(s.a.v)me ehli beytine ve
ashabına selatü selam ederim.Kainatta meydana gelmiş en büyük inkilabı
gercekleştiren efendimizin yürükleri titreten mubarek ismi şerifini duydugumuzda büyük
bir hürmet ve sevgi ile selatü selam getirmek,ona karşı olan bağlılıgımızın bir
gereğidir.Eğer bu vesile ile Rabbimin rızasını kazanır ve eşsiz Resulunü hoşnut edersek
bizim için büyük bahtiyarlık olacaktır.
Rabbim bizi bu nurlu yoldan ayırmasın.
Şeytan çok ibadetlere el uzatır,lakin selavatı şerife öyle deyildir.Ona kathiyyen
dokunamazlar çünkü Peygamberimizin ruhaniyeti,selevatı şerife getirilen yerlerde
bulunur.Selevatı şerife dünya ve ahiret işlerinin cümlesine kafidir.Selevatı şerifelerin en
faziletlileri Peygamber efendimizin öğrettikleridir.Selevatı şerife getirmenin faziletlerine
dair bir kaç hadisi şerif mealini sıralayalım.
Selevatı şerife dünya ve ahirette derecesini yükseltir.Onu büyük bir nur sahibi kılar
kazancı en bol bir ticaret kaynagıdır.Ehlullah hep bu sayede Ehlullah olmuşlardır.
Kim üzerime bir defa salavat getirirse Allahu Teala o kimsenin on günahını giderir.10
sevap yazar ve 10 derecesini yükseltir.10 köleyi hürriyetine kavuşturmuş kadar ecre nail
olur.
Bana bir defa selevat getirene Allahu Teala 10 defa rahmet eder.
100 defa getirenin 2 gözü arasına munafıklıktan ve cehennemden beri oldugununa dair
beraat yazılır.
Kıyamet gününde ise Allahu Teala onu şehitlerle birlikte iskan eder.
Yer yüzünde Allahu Tealanın vazifeli melekleri vardır.Onlar ümmetimin getirdikleri selamı
bana ulaştırırlar.
Kıyamet gününde insanların bana yakın olanları,üzerime en çok selevat getirenlerdir.
Kabrimi bayram yerine çevirmeyin üzerime selevat getirin,Zira nerede olursanız olun
getirdiginiz selatü selam bana ulaşır.
Yanında anıldığım halde üzerime selevat getirmeyen kimsenin yüzü yere sürtülsün
hakarete uğrasın.Peygamberimiz(s.a.v)buyurdu.İsmimi duyunca selevat getirmeyen
insanların en cimrisidir.Üzerime selevat getirmeden,dagılan bir topluluk pişmanlık
duyacaktır.
3 kişi yüzümü göremeyecektir.Ana ve babasına isyan eden,sünnetimi terk eden,üzerime
selevat getirmeyen.
Üzerime selevat getirmeyi unutan cennetin yolunuda unutmuştur.
Adımı duyupta bana selevat getirmeyen bana cefa etmiştir.
Üzerime selevat getirirseniz Allahu Tealada sizin üzerinize selevat getirir.Allahu Teala
buyurdu bir defa selevat getirene ben ve meleklerim 10 defa selevat getiririz.
Dua ile sema arsında bir engel vardır.Üzerime selavat getirilince engel açılır dua yerine
ulaşır.
Cuma günü ve geceleri üzerime 100 defa selevat getirenin Allahu Teala 30 dünyaya 70
ahirete ait olmak üzere 100 hacetini kabul eder.
Sünnetimi ihya eden üzerime selevat getiren,darda kalanlara yardımda bulunanlar
kıyamet gününde arşın gölgesinde olacaklardır.
Sırat üzerinde kalmış,hurma gibi tir tir titrenyen bir adam gördüm o anda üzerime
getirdigi selevatı şerife gelip onu durumdan onu kurtardı.
Dün gece acayip bir şey gördüm adamın biri sırat üzerinde düşüp kalkıyordu o anda
üzerime getirdigi selevat geldi.Elinden tutugu gibi sırattan geçirdi.
Meclislerinizi selevat ile süsleyiniz kıyamet günü büyük ecir almak isteyen üzerime
selevat getirsin.
Cuma günü üzerime 80 defa selevat getirenin 80 senelik günahı af olur.
Karşılaşan 2 mümin selevat getirerek musafaha(tokalaşmak)ederlerse geçmiş ve
gelecek günahları bagışlanır.
Üzerime 100 defa selevat getirene,Allahu Teala 1000 defa rahmet nazarıyla bakar.
İştiyakla daha fazla getiren için kıyamet gününde şefaat ve şahitlik ederim.
Üzerime bir günde 1000 selevat getiren kimseye cennetteki makamı gösterilmeden
ölmez.
Cuma günü üzerime 100 defa selevatı şerife getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile
gelecektirki eger o nur bütün mahşer ehline taksim edilse hepsine yeter.
Ömrünü boş yere heba eden kişi kaybettigi zamanı telefi etmek için selevatı şerife ile
meşgul olmalıdır.Eger bütün ömrünü ibadetle geçirmiş olsan ve sonra bir defa selevatı
şerife getirsen getirdigin selevat bütün ibadetlerinden daha agır gelir.Çünkü sen kendi
güçün nisbetinde selevat getirmektesin Allahu Telada rububiyeti hesabıyla senin bir
selevatına karşılık sana 10 selevat getirmektedir.yani Allahu Teala sana 10 defa rahmet
nazarıyla bakmaktadır.Allahu Tealanın kuluna nazarı rahmeti insin,cinsin ibadetinden
daha hayırlıdır.Çünkü AllahuTeala kuluna bir defa rahmet ile nazar edince o kul azaba
dücar olmaz.
Allahu Teala perşembe günü ikindi vakti melekleri selevatı şerife getirenlerin isimlerini
yazmak üzere yer yüzüne gönderir.Cuma günü ve gecesi selevat getirmeyi ihmal
etmemelidir.
NAMAZDA TESBİH ÇEKMEK
Peygamber efendimiz(s.a.v)namazdan sonra selaten tüncina ve ayetel kursi okuyup
sonra tesbihleri çeken kimse cennete girdi buyurdu.Rüku ile secde arasında belini ve
sırtını doğrultmayan kimseye kıyamet gününde Allahu Teala bakmaz.
Secdenin 2 olasının sebebi Hak Teala şeytana bir secde et diye emir etti.Emrini tutmadı
kafir oldu.Bunun için insanlara bir secde daha emir olundu.Bazıları derlerki secdenin biri
insanın halk oldugu için.Biri dahi yine toprak olacagına işarettir.
Peygamberimiz arşı alaya çıktıgında meleklerin bir kısmı hep secdede idi Peyganberiz
gelince başlarını secdeden kaldırdılar,sonra tekrar secdeye vardılar,bunun için namazda
2 secde yapılır.
Peygamber Efendimiz(s.a.v)namazdan sonra 33 Süphanallah,33 Elhamdülillah,33
Allahuekber diye mutlaka tesbih çekmelidir buyurmuştur.Çünkü namazdaki hatalara
yanılma secdesi yapınca hatalar örtülür yani yamanır.Fakat namazdan sonra tesbihleri
çekersek namazdaki hatalar silgiyle silinmiş gibi silinir.buyurmuştur. Namazda okudugumuz tesbihlerin manaları:
1-Semiallahu limen hamideh:Allahu Teala kulunun hamdini işitir ve kabul eder.
2-Rabbena lekel hamd:Ya Rab hamd ancak sana mahsustur,kulunun hamdi ve methü
senası sana munhasırdır.
3-Süphane rabbiyel azim:Tesbih ve taktis ederim.Çok büyük olan Rabbime ve belimi
ancak sana tazim için egerek zilletimi izhar eylerim.
4-Süphane rabbiyel ala:Tesbih taktis ederim çok yüce,olan Rabbimi ve en kıymetli
uzvum olan başımı sana tazim için huzurunda yere koyar kendimi zelil ve hakir görür ve
seni yüceltirim.
Kul böyle deyince Hak Teala meleklerine buyurur.Benim kulum sadık ve ben alayım ve
herşey benim kudretim altındadır.Ey meleklerim,siz şahit olunuz kulumu mağfiret
ettim.Cennetime koydum.
Bu tesbihi ilk defa söyleyen Mikail Aleyhisselamdır.Bu tesbihi namazda söyleyen
kimseler ölünce mikail Aleyhisselam onun kabrini kıyamete kadar ziyaret eder.Ve o kula
şefeattici olması için Allahu Tealaya niyazda bulunur.Cenabı Hakta onu şefaatci kabul
buyurur.
Resulullah(s.a.v)bu tesbihin sevabını Cebrail(a.s)sormuş ve bu tesbihi,namazda ve
namaz haricinde okuyan kimselerin sevabı dağlardan kursiden ve arşı aladan daha ağır
gelir buyurmuştur.
5-Esselamü aleyküm ve rahmetullah:Allahu Tealanın rahmeti,selameti,saadeti,lutfu ve
inayeti senin üzerine olsun.
Sağ tarafa selam verirken sağ taraftaki meleklere,sol tarafa selam verirken soldaki
meleklere ve cemeate selam verdiğini hatırlamak lazımdır.Yalnız kılanlar için melekleri
hatırlamak luzumlu ve ehemmiyetlidir.Çünkü kiramen katibin meleklerine ve diğer
meleklere selam verme meleklere iman hakkındaki imanımızı takviye eder.
6-Allahümme entesselamü ve münkes selamü tebarekte yazel cellali vel ikram:
Allahım selamet verici sensin,selamet sendendir,büyüksün,büyüklük ve ikram sahibi
olan rabbimiz.
DUA ETMEK
Dua ettimde kabul omadı demediğin müddetce duan kabul olur.
Dua:ihtiyacın anahtarıdır.İhtiyaç sahibi olanların istirahat mahallidir.Sıkıntı sahiplerinin
sıgındığı yerdir.Dert ve hacet sahibi olanların nefes aldıkları yedir.
Resulullah(s.a.v)kader tedbir ile,sakınmakla deyişmez.Fakat kabul olan dua o bela
gelirken korur.Duanın kazayı def etmesi de kaza ve kaderdir.Kalkanın oka siper ve
suyun,otun yetişmesine sebe oldugu gibi duada Allahu Tealanın merhametinin
gelmesine sebebtir.Buyurmuştur.
Bir hadisi şerifte kazayı muallakı hiç bir şey deyiştiremez,yalnız dua deyiştirir ve ömrü
yalnız ihsan,iyilik artırır.Buyurdu.
Kaza Allahu Tealanın takdirinin yani kaderinin levfhi mahfusda yazılmasıdır.Bir kimseye
takdir edilen bela kazayı mullak ise,yani o kimsenin dua etmeside takdir edilmiş ise,dua
eder.Kabul olununca belayı önler.
Eceleli kazayıdaiyilik etmek geceçiktirir.Fakat eceli müsemma deyişmez.
Eceli kaza:Bir kimse eğer iyi iş yapar,yahut sadaka verir,haç ederse ömrü 60
sene,bunları yapmazsa 40 sene diye takdir edilmesi gerekir.
Vakit tamam olunca eceli bir an geçikmez.Birinin 3 gün ömrü kalmışken akrabasını Allah
rızası için ziyaret etmesi ile ömrü 30 sene uzar.30 sene ömrü olan kimsede akrabasını
terk ettigi için 3 güne iner.
Hadisi şerifte buyrulduki.Allahu Teala katında duadan daha kıymetli birşey yoktur.Allahu
Teala kendinden istemiyene gazap eder.Dua müminin silahıdır.Dua dinin diregidir.Dua
göklerin ve yerin nurudur.
Rabbini anan ile anmayan kimsenin durumu,diri ile ölünün durumu gibidir.Kimi şiddetli
sıkıntı zamanlarında,Allahu Tealanın duasını kabul etmesi,sevindirirse geniş zamanında
çok dua etsin.
Duaya başlarken(süphane rabbiyel alliyyil ağlel vehhap)demeli.Bşında ve sonunda
selevat getirmelidir.
Herkim rızkının bollaşmasını ecelinin tehirini dilerse sılayı rahim yapsın.
Af:Bir günaha ceza vermemek ve onu silmektir.
Mağfiret:ise tamamen örtmek demektir.
Duanın kabul olduğu zamanlar:
Duanın,şu vakitlerde daha çok kabul oldugu ümit edilir.
1-kadir gecesi 2-arife günü
3-ramazan ayında 4-cuma günü
5-cuma gecesi 6-gece yarısı
7-gecenin ikinci yarısında 8-gecenin ilk üçte birinde
9-gecenin son üçte birinde
10-seher vaktinde 11-cuma saatlerinde(bu saatin vakti imamın hutbede minbere
oturması ile cuma namazı eda edilmesine kadar olan zamandır)denilmiştir.
Resulullah(s.a.v)buyurduki.imamın minbere oturmasından selam vermesine kadar
müddettir,ezan ile kamet arası Allah yolunda cihat etmek için saf tuttugu sırada harp
kızıştıgı zaman,farz namazından sonra secdelerde.Dualar kabul olur.
Resulullah (s.a.v)kulun Allahu Tealaya en yakın oldugu vakit secde ettigi vakittir,o halde
secdede iken çok dua ediniz,yağmur yağarken çarşamba öğleden sonra duaların kabul
oldugu vakitlerdir.
Duanın kabul olduğu yerler:
1-tavafta
2-müzdelifede
3-haceril esvetin bulundugu yerle,kabenin kapısı arasında
4-altın olugun altında
5-kabeyi muazzama ve onun içinde
6-zemzem kuyusunun yanında veye zemzem içerken
7-sefa ile merve arasında
8-makamı ibrahimde
9-tavaf namazından sonra
10-arefe günü arafatta
11-minada şeytan taşlama anında
12-bayram gecesi
Akıllı kişi,zorlukları başından def etmek için Allahu Tealaya dua ve niyazda bulunmalı ve
günah üzere ısrar etmemelidir,çünkü günaha devam etmek belaya düşmenin
sebebidir.Her karanlık ancak nefsi emmarenin karanlıklarından gelmektedir. Herhangi bir müslümanın,kendisinde bir günah ve sılayı rahimi kesmekle ilgili bir susus
bulunmayan bir dua yaparsa,mutlaka Allahu Teala ona 3 şeyin birini verir.
Ya kendisi için duası tacil olunur(kabulunun eseri çabuk görülür)veya o (duanın
sevabını)kendisi için ahirete saklar,yada o kişiden duası kadar bir kötülüğü çevirir.Yada
o dua sebebiyle o kişinin geçmiş bir günahını bağışlar.İfadesi yer almaktadır ki böylece
duanın kabulü için 4 vecih açıklanmıştır.Dolayısıyla bir muradının hemen olmadığını
gören kimse acelecilik ederek,duasının red edildigini sanmasın.Çünkü darlıgın ve
ümitsizliğin şiddeti anında,Allahu Tealaya sığınmak aç olan insanın,gıdayı arzulaması
gibi beşerin fıtratında,(insanın yaratılışında)bulunan gizli bir duygudur,fıtratı tamamen
bozulmamış ve çamudan gelen saflığı son derece kokuşmamış olan kimseler,din
meselelerinde batıl talim(yanlış öğreti)lerin kurbanı olmazlar. Mevla Teala duanın evvelinde methu sena edilmesinin gerektiğini öğretmek için tekbir
getirdikten sonra dua edenlerin dualarının kabul edilicegini beyan etmek üzere(bakara
suresi 186.ayetinde)buyuruyorki.
Ve (habibim) kullarım sana benden (benim yakınlığımdan,uzaklığımdan) sordukları
vakit(sen deki)şüphesiz ben çok yakınım.Dua edicinin duasını,bana dua ettigi vakit
kabul ederim.Öğleyse (ben onların dualarına,icabet ettigim gibi onlarda)bana icabet
etsinler(davetime koşsunlar)ve bana iman (da devam)etsinler.Taki rüşte
(hakka,hidayete)ulaşmış olalar.
Şu mesele bilinmelidirki:duanın kabul edilmesi Mevla Teala hazretleri tarafından sadık
bir vaat (doğru bir söz)dür.Herkim,bir hacet için dua edipte o onda kabulünü
görmezse,onun sebebleri vardır.Ve zaten duanın kabul edilmesi kulun:Ya Rabbi ey
Rabbim dediğinde Mevla Teala Hazretlerinin leb beyk abdi,buyur kulum demesidir.Bu
ise,her dua eden mümin hakkında vaat edilmiş bir gerçektir.Lakin dua edenin hacetinin
görülmesi bazı kere o anda olur bazen uzun zaman sonra olur,bazende ahirette
olur.Bazı kere hayır,onun duasının kabul edilmemesinde olur.
Duanın kabulü 3 şeye bağlıdır.
1-kazaya muvaffık (Allahın takdirine uygun olması)
2-o kimse hakkında duanın hayırlı olması
3-istenilen şeyin muhal (imkansız)olmaması
Duanın kabulu için edeplerine ve şartlarına riayet lazımdır.Bu şartların hepsi bulunarak
dua edildiğinde kabul olma yönü fazlaysada kabulü Allahu Tealanın dilemesine bağlı
olup kesin deyildir.Gerçi Cenabı Hak bu ayeti kerimede ve benzerlerinde duayı kabul
edecegini,mutlak(kayıtsız)olarak zikir etmişsede diğer aayeti kerimelerde duanın
kabulünü,dilemesine bağlamış oldugundan Allahu Teala üzerine kabulü vacip
deyildir.Binan aleyh ister kabul eder ister etmez.
Bununla beraber,dua etmek ibadetin ta kendisidir ve ahirette sevabı vardır.Ve kabulü ani
olmadıgından,istenilen şeyin bir müddet sonra verilmesi umuldugu gibi duası miktarı o
kimsenin üzerinden bir şerrin define (kötülüğün kaldırılmasına)sebeb olması veya
bilmediği bir yönden duasının eserinin hasıl olması ihtimaline binaen hiç bir duaya kabul
olmadı nazarıyla bakılamaz,zira insan,istediği şeyin hasıl olup olmamasında ne gibi
hikmetler oldugunu bilemez.
Buyrulmuşturki dua gök kapılarının anahtarıdır,bu anahtarın dişleri ise helal lokmadır.
Nitekim ebu hüreyre (r.a)rivayet edilen bir hadisi şerifte,Efendimiz(s.a.v)lem ey insanlar
şüphesizki Allah(c.c),tayyip(temiz)dir.Tayipten başka birşey kabul
etmez.Allah(c.c),müminlerede Resullere emir ettiği şeyleri emir ederek:Ey Resuller helal
olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun çünkü ben sizin yaptıklarınızı pekala
bilirim (başka bir ayette)ey iman edenler size verdiğimiz rızıkların helal,hoş olanlarından
yiyin buyurmuştur dedi.
Sonra şunları söyledi:Bir kimse(hak yolunda)uzun sefere çıkar,saçları dağılmış
toza,topraga bulanmış bir halde,ellerini semaya uzatarak Ya Rabbi,Ya Rabbi,Ya Rabbi
diye dua eder,halbuki yediği haram,içtiği haram,giydiği haram(hasılı)kendisi haramla
beslenmiş olursa böylesinin duası nasıl kabul edilir.
Bir ayeti kerimesindede Mevla Teala Hazretleri dua ederek kendisini isteyenleri kabul
edecegini ve kendisine kavuşturacagını vaad etti.Ve dua eden,bana dua ettiği (beni
aradığı)vakit onun duasını kabul ederim buyurdu. Haberde gelmiştirki:küfede bir takım duası makbul insanlar vardı,ne zaman bir vali
musallat olsa onlar beddua eder,valide helak olurdu.Haccacı zalim,küfenin idaresini ibni
mervandan teslim alınca,bu adamların kendisine beddua etmesinden korkarak bir hile
düşündü.Onları ziyafete çağırdı,onlar bu ziyafeti kabul edip,haccacın yemegini
yediklerinde,haccac:bunların karınlarına haram lokma girdiği için beddualarından
kurtuldum dedi.O halde dua eden,nefsini beşeri sıfatlardan ve kötü huylardan tertemiz
etmelidir.Çünkü bunlar,dua yolunu kesiçidir.Kalbinide nefsani ve ruhani olan insanı
alakaların kirinden temizleyip,zikrin nuruyla parlatmalıdır.Çünkü bunlar,Allahu Tealaya
yaklaşma sebebleridirki,duayı Allahu Tealaya yükseltirler.
Nitekim Allahu Teala:güzel kelimeler(tevhid,zikir ve dualar)ancak ona yükselir,onu (güzel
kelimeleri)de ameli salih(iyi amel ve hareket)yükseltir.Buyuruyor(fatr suresi 10 ayet)
Ruhunuda Allahu Tealanın gayrine iltifat etme kirinden temizleki,mevlanın lutfuna
mazhar olasın.Sırrını (içini)de dua esnasında sadece Allahu Telaya yönelerek ve hak
Tealadan:Haktan başka birşey istemeyerek şirk bulaşıklığından temizler taki Allahu
Teala duasını kabul etsin ve ümidini boşa çıkarmasın.
Zebur kitabında Mevla Tealanın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:kulum bana itikat et
(beni doğru bilip öğlece inan)aranacak benim,beni ara,beni bulursun,benden başkasını
ararsan beni bulamazsın.Rahman(seni herşeyden çok acıyan),benim,beni ara,beni
bulursun Mevlanın gayrinden kaç hakka gidelim,cemali ba kemali seyredelim.
Bir ayeti kerimesindede Mevla Teala Hazretleri dua ederek kendisini isteyenleri kabul
edecegini ve kendisine kavuşturacagını vaat etti.Ve dua eden,bana dua ettiği (beni
aradagı)vakit,onun duasıyım kabul ederim buyurdu.İşte bu şartlardan bazısını yerine
getirmeyenler,icabete (kabule)layık olmazlar.
Namazın rukünlerinden birini bozanın namazı kabul olunmadığı gibi,ancak cebbar olan
Allahu Teala Hazretleri kulların amellerinde bulunan bütün hata ve noksanları telafi
eder,gerçekten Allahu Tealanın kullarına olan fazlu keremi(iyiliği),onların amellerinden
öncedir.Ve o istemeden verendir.
Ebu hureyre(r.a)rivayete göre:Resulullah (s.a.v)şöyle buyurmuştur.Sakın sizin biriniz Ya
Allah dilersen beni mağfiret eyle,Ya Allah dilersen bana rahmet eyle diye dua
etmesin.İstemeyi azim ve kattiyetle(kesin bir ifade ile)yapsın.Çünkü şüphesiz
Allah(c.c)hiçbir zorlayıcı yoktur.
Ebu hureyre(r.a)rivayete göre:Resulullah(s.a.v)buyurduki.Allahu Tealaya kabul
edileceginden emin olduğunuz halde dua ediniz,bilinizki şüphesiz Allahu Teala gaflet ve
oyun içinde olan kalpden dua kabul etmez.
Selmanı farisi(r.a)rivayette:Resulullah(s.a.v)şöle buyurdu.Şüphesiz Allahu Teala çok çok
hayırlı ve çok çömerttir.Kişi ona ellerini kaldırdıgı zaman,onları boş ve nasipsiz olarak
çevirmekten haya eder. Süleyman(r.a.)rivayet edilen bir hadisi şerifte Resulullah (s.a.v)kazayı(kaderi)ancak dua
red eder(geri çevirir)ve ömrüde ancak iyilik artırır.
Enes ibni melik(r.a.)rivayete göre Peygamberimiz(s.a.v)dua yapmaktan aciz olmayın
çünkü dua ile beraber,kimse helak olamaz.Buyurdu.
Hz Ali(r.a)rivayete göre Peygamberimiz(s.a.v)dua müminin silahı dinin diregi,göklerin ve
yerin nurudur buyurdu.
İbni ömer(r.a)rivayete göre Resulullah(s.a.v)dua(gökten)inen ve inmeyen(başa gelmiş
ve gelecek)her şeye yarar.Ohalde,ey Allahın(c.c)kulları duaya devam edin buyurdu.
Hz Ayşe(r.a)rivayet edilmiştirki,Resulullah(s.a.v)hiç bir sakınma kaderden bir şey def
edemez(tedbir takdiri bozamaz)ama dua başa gelen ve gelmeyen her şeye
yarar.Şüphesiz bela (gökten iner).(yerden yükselen)dua onu kapar ve kıyamete kadar
çarpışırlar.(dua belanın inmesine engel olur)buyurdu.
Resulullah (s.a.v)dua ibadetin özüdür buyurdu.
Cabir ibni abbas(r.a)rivayete göre,Peygamberimiz(s.a.v)şöle buyurdu:Allahu Teala
kıyamet günü mümin kulunu (huzuruna)çağıracak(mekandan münezzeh oldugu
halde)önünde durdurur ve (ona)ey kulum şüphesiz ben sana,bana dua etmeni emir
etmiş ve kabul edecegime söz vermiştim sen hiç bana dua edermiydin buyurdu oda
evet yarabbi der,bunun üzerine (Mevla Teala)dikkat et muhakkak sen bana ne dua
yaptıysan mutlaka ben onu kabul ediyorum,başına gelen bir sıkıntıdan dolatı onu
senden açmam için falan gün bana dua etmiştin de ben (o sıkıntıyı)senden açmıştım ya
(hatırlıyormusun)buyurur.(kulda)evet Yarabbi der.(Allahu Teala)işte ben onu sana
dünyada peşin vermiştim.falan günde sana konan bir dertten dolayı onu senden
kaldırmam için bana dua etmiştinde bir rahatlık görmemiştinya (diye sorar kulda),evet
yarabbi der.O zaman ben ona karşılık cennete sana şunları,şunları hazırladım buyurur.
Resulullah(s.a.v)buyurduki, mümin kul,Allahu Tealaya ne dua ettiyse mutlaka Allahu
Teala istedigini ya dünyada kendisine verildigini veya ahirette onun için (büyük
dereceler)hazırladıgını ona açıklamadıgı bir dua bırakmaz.İşte o zaman mümin kul
isteklerinden hiç birinin dünyada verilmemiş olmasını temenni edecektir.
Abdullah ibni hureyden rivayet edilen hadisi şerifte şöle buyrulur.Sizden hiç biriniz
yokturki,Rabbisi onunla kendisi arasında bir perde ve tercuman olmadan konuşmuş
olmasın yani herkesle Allahu Teala perdesiz ve bir aracı olmadan konuşacaktır.
Malını Allahu Teala yolunda harcıyanların(karlarının)hali,yedi başak bitiren ve her
başakta 100 tane bulunan birtek tohumun hali gibidir.Allahu Teala dilediğine kat kat verir
ve Allahu Teala vasi(ihsanı bol olan),alim (hakkıyla bilendir).
ANNE VE BABAYA İYİLİK ETMEK
Mevla Teala ana baba hakkını büyük tutmuştur.Şöyleki:Kuranı kerimin bir çok yerinde
onların hakkını kendi hakkıyla beraber zikir etmiştir(anmıştır).Çünkü yaratmak
Mevladan,terbiye(yetiştirmek)ise,ana ve babadandır.Ülema şöyle demişlerdir:
Kuranı kerimin bir çok yerinde 3 şeyle birlikte beraber zikir edilmiştirki,biri olmadan
diğeri tam olarak kabul edilmez.(bakara suresi 83)
1-Söyleki,Allahu Tealaya itaat edin Resulünede itaat edin.Yani resulullaha itaatsiz(onun
emirlerini tutup yasaklarından kaçınmadan),Allahu Tealaya itaat kabul deyildir.(nur
suresi 54)
2-Ey insan bana ve ana babaya şükür(teşekkür)et yani ana babasına teşekkür
etmeyen,Allahu Tealaya şükür etmiş sayılmaz.(lokman suresi 14)
3-Namazı hakkıyla kılın,zekatıda verin yani zekat vermeyenin namazı tam makbul
olmaz.(bakara suresi 43)
Anaya babaya iyilik etmek:Onlarla iyi geçinmek,onlara karşı tevazulu(alçak
gönüllü)olmak şer-i şerife muhalif(dine zıt)olmayan emirlerini tutmak,sevdiklerini ziyaret
etmek ve eger müminseler,öldükten sonra mağfiret olmaları(af edilmeleri)için,onlara dua
etmek gibi iyiliklerden ibarettir.Anaya babaya iyilik etmenin faziletiyle isyan etmenin
kötülüğü hakkında birçok hadisi şerif vardır.Bunlardan bir kaçını zikir edelim.
Abdullah İbni Amır(r.a)rivayete göre:Resulullah(s.a.v)şöle buyurdu;Rabbin rızası ana
babanın rızasındadır.Rabbin gazabı ana babanın gazabındadır.
Ebud Derha(r.a)rivayete göre:Resulullah(s.a.v)şöyle buyurdu:Ana baba cennet
kapılarının tam ortasıdır.İstersen o kapıyı muhafaza et istersen zayi et.
Abdullah İbni Amırdan(r.a)rivayeye göre:Resullah(s.a.v)şöyle buyurdu;söz taşıyan,(ana
babasına)karşı gelen ve içki içmeye devam eden kişi cennete giremez.
Ana ve babasına karşı gelen evlada,Allahu Teala tarafından şöle nida edilir.
Sen diledigin kadar ibadet yap.Onlara asi olduğun müddetçe ben seni kathiyen
affetmem.Baba ve anasına iyilik edip onların rızasını alanada Allahu Teala şöle nida
eder:Sende istediğini yap deyilmiki sen onlara iyilikte bulunursun.Bende seni af
edecegim.
Peygamberimiz(s.a.v)buyuruyor:Kuranı okuyupda onunla amel etmeyen onu okumamış
sayılır.Ana babasına sert gözle bakan onlara iyilik yapmamış olur.İşte ne benim,ne de
onların birbirimizle hiç alakası yoktur.
Yine efendimiz(s.a.v)buyurdu:Ana babasına iyilik eden kimse istedigini yapsın o
kathiyyen cehenneme girmeyecektir.Onlara isyen edende istedigi kadar ibadet
yapsın.Oda cennete girmeyecektir.
Efendimiz(s.a.v)buyurdu:Hiç bir evlat yokturki;babasına merhamet ile baksında Allahu
Teala onun her bakışına karşılık,kabul olunmuş bir haç sevabı vermesin.
Bunun üzerine efendimize sordular:hergün yüz defa baksadamı evet,Allah(c.c.)daha
çoğunu ve güzelini vermeye kadirdir.
Efendimiz(s.a.v)buyurdu:Ana ve babasının kabrini ziyaret eden kimseye Allahu Teala
kabul olunmuş bir haç sevabı verir.Ana ve babasının kabirlerini çok ziyaret edenlerin
kabirlerinide,melekler ziyaret ederler.
Efendimizin(s.a.v)şu hadisini iyi dinle kardeşim baba ve anasına karşı gelene Allahu
Teala lanet etsin,baba ve anasına duada bulunmayanın rızkı kesilsin. Görüldügü gibi Allahu Teala Hazretleri bu ayeti celilede kendi hakkından sonra ana
babaya iyiliği zikir etmiş,peşinden de akraya iyiliği katmıştır,hadisi şerifte gelmiştirki
Resululah(s.a.v)şöyle buyurdu;Rahim,Rahman isminden alınmıştır Allahu Teala(rahme
hitap ederek)şöyle buyurdu.
Seni ulaştıranıulaştırırım,keseni ise keserim.Yani akrabayı taallukatı arayıp soranı,bütün
hayırlara muvaffak eder,bunu terk edeni ise,bütün hayırlardan mahrum ederim.
Enes İbni Malik(r.a)rivayete göre,Resulullah(s.a.v)herkim rızkının genişletilmesini ve
ömrünün uzatılmasını isterse sılayı rahim yapsın.(akrabasını ziyaret etsin).
İmamı Tavus(r.h)kız kardeşlerinin ihtiyaçlarını görmeyi,Allah yolunda cihattan üstün
tutardı.
ORUÇ BAHSİ
Ey iman etmiş kullar oruç sizden evvelki (ümmet)lere yazıldıgı(farz kılındığı)gibi sizin
ümmetlerede yazılmıştır.Taki sakına bilesiniz,(nefsinizi haramlardan koruyup
müttekilerden olasınız.)
Savm,siyam:oruç lugatta,nefsi,meylettiği(arzu ettigi)şeylerden imsak etmektir,yani o
şeyleri yapmaktan kendini tutmaktır.
Şeran ise:mükellef(akıllı,buluğa ermiş ve sair şartlar kendisinde mevcut olan)bir
insanın,bütün birgün imsak(sabahın başlagıcından)gurub(güneşin
batışına)kadar,nefsini(kendini)yemek içmek ve cima(cinsi münasebet)den oruç niyetiyle
men etmesi(tutması)dır.Bu avam(sıradan müminlerin)oruçudur.
Havas:(hususi kulların)oruçu ise,bütün haramlardan vaz geçmektir.
Ehassul havas:(en hususi kulların)oruçuda Mevla Tealadan gayri herşeyden vaz
geçmektir.
Resulu Ekrem(s.a.v),hicretin başında,her 3 gün,birde aşure(muharremin 10 cu)günüde
nafile olarak oruç tutmalarını eshabı kirama tavsiye buyurmuş.Hicretten bir buçuk sene
sonra,şaban ayının 10 cu gününde ramazan ayının farziyeti kendine beyan olunmuştur.
Kazi beyzavinin buyuduğuna göre,müslümanlar üzerine oruçun farz oluşu(bakara suresi
183. ayeti) ile sabit olduğu gibi,Adem(a.s)dan beri bütün peygaamberler ve ümmetler
üzerine oruçun farz kılındıgı ve bütün şeriatlarda tain edilmiş eski bir ibadet oldugu
meydana çıkmıştır.Fakat bilahare yahudi ve hıristiyanlar,mükellef oldukları oruçların
günlerini,sayılarını ve şartlarını deyiştirmişler,perhis vesair isimlerle uydurma törenler
ortaya koymuşlardır.
Allahu Teala Hz,bu ümmet üzerine oruçun farz edilişini kuvvetlendirmek,iman ehlini
oruca teşvik,nefislerini tatmin(rahatlatmak)için,oruçun geçmiş ümmetlerde farz
kılındıgını beyan buyurmuştur.Çünkü oruç,insanların nefislerine zor ve agır gelen bir
ibadettir,zor olan bir şeyin ise herkese farz olması kalpleri rahatlandırır.
Bilinmelidirki,bütün insanların çalışmaları 2 şeye bağlıdır.1 yemek içmek arzusu,2
şehvet gücü,oruçun bu 2 arzuyu kırarak insanı takvaya sürükleyeceginden şüphe
edilmemelidir.Oruçta manevi sevap ve günahlardan korunma gibi bir takım faydalar
bulunduğu gibi maddi olarakta insan vücudunu tasfiye(arındırma)ve bazı hastalıklardan
korumakda orucun faydalarındandır.Zira oruçtaki perhizin mideyi sağlamlaştırdığı
herkesin mağlumudur.Ramazanı şerif ayına şehri siyam,ramazan bayramınada imsaka
nihayet vedigi için iydi fıtr denilir.Buna şeker baayramı demek doğru deyildir.
Oruçlar,farz,vacip,nafile ve mekruh diye nevilere(bölümlere)ayrılır.
Farz ve vacip oruçlar:Şöyleki ramazanı şerif oruçu belli bir farzdır,kazaya kalan
ramazanı şerif oruçları ile kefaret olarak tutulacak oruçlar ise,belli olmayan birer
faarzdır.Bunlar,istenilen mubarek(oruç tutulması serbest)günlerde tutulabilir. Belli bir günde oruç tutulması adanılan bir oruç,belli bir vaciptir.Belli olmayan bir gün,bir
hafta,bir ay tutulması adanılan bir oruçda belli olmayan bir vaciptir.Hayız ve nifas
halinde bulunan kadının oruç tutmasıda caiz deyildir.Ramazanı şerif oruçunu daha
sonra kaza etmesi gerekir.Hak Tealanın rızası için tutulacak nafile oruçlarda
sünnet,müstehap ve mendup diye anılırlar,aşure günü ile beraber ondan bir evvel ve
birgün sonra tutulan oruçlar müstehapdırlar.
Eşhuruhurun(hürmetli aylar)denilen zil kade,zilhicce,muharrem ve recep aylarının
perşembe,cuma ve cumartesi günlerinde ve zilhiccenin evvelinden 9 günde tutulacak
oruçlarda müstehapdır.Ramazan bayramının birinci günü ve kurban bayramının 4
günüde tutulacak olan oruçlar,tahrimen (harama yakın derecede)mekruhtur.Çünkü o
günler,Allahu Telanın kullarına birer ziyafet günüdür.Bu ziyafetten kaçmak dogru
değildir.
Bununla beraber bugünlerde tutulan oruçlar,yine oruçtur.Şu kadarı varki bozulursa
kazası lazım gelmez.Zira caiz olmayan bir şeye başlanmıştır.
Nevruz denilen ilk bahar gününde,mihrican denilen sonbahar gününde kasten tutulan
oruçlar,tenzihen(günaha yakın derecede)menduptur.
Çünkü bu günlere tazim edilmiş gibi olur,halbuki bunlara tazim haramdır.Ancak kişinin
adet ettiği bir sünnet oruçu bu günlerden birine rastlasa bu mekruh olmaz.
Yalnız cuma veya yalnız cumartesi gününde bilhassa aşure günü denilen muharrem
ayının yalnız 10 cu günü tutulan oruçta tenzihen mekruhtur.
Kefaret oruçlarının sebebi:mahiyetine göre deyişir.Mesela ramazanı şerife ayit kefaretin
sebebi,bu oruçu bir isyan eseri olarak kasten bozmaktır.Nafile oruçlarını dinen mecbur
edecek bir sebeb yoktur.Bunlar yalnız Allah rızası ve sevap kazanmak için,isteyenlerin
tutacakları oruçlardır.
Ebu hureyre(r.a)rivayet edildiğine göre,Resulullah(s.a.v)şöyle buyurdu:Herkim Allah
yolunda(2 sıgır,2 koyun,2 dirhem gibi)çift sadaka verirse,cennet kapılarından;Ey Allahın
kulu(buraya gel)bu kapı hayırlıdır diye çağırılır.
Çok namaz kılanlar olan kimsede(cennetin)namaz kapısından çağrılır.
Cihat ehlinden olan kimsede,cennetin cihat kapısından çağrılır.
Oruç ehlinden olan kimse,er Reyhan kapısından çağrılır.
Sadaka sahiplerinden olan kimse,sadaka kapısından çağrılır.
Bunun üzerine Ebu Bekir(r.a)babam anam sana feda olsun ya Resulallah bu kapılardan
çağrılan kimse üzerine bir zarar varmıdır.Bir kişi bu kapıların hepsinden davet olunurmu
diye sordu Resullulah(s.a.v)evet hepsinden davet olunur ve ben,senin onlardan olmanı
ümit ediyorum buyurdu.
Ebu Hureyre(r.a)şöyle demiştir:Resulullah (s.a.v)şöyle buyurdu:Herkim ramazan
oruçunu,inanarak ve mükafatını yalnız Allahu Tealadan umarak tutarsa,kendisi için
geçmiş günahları mağfiret olunur.
Ebu Hureyre(r.a)rivayet edilmiştir,Resulullah(s.a.v)buyurduki:Herkim ruhsatsız ve
hastalıksız olarak ramazanda birgün oruçunu yese,bütün bir ömür oruç tutsa da onu
ödemiş olmaz.
Abdullah ibni amırdan rivayet edilmiştirki,Resulullah(s.a.v)şöyle buyurdu:Oruçla kuran
kıyamet gününde kula şefaat edecektir.Şöyleki:Oruç,ey Rabbim ben onu gündüzleri
yemekten ve şehvetten men ettim,onun için beni,onun hakkında şefattiçi kıl,diyecek
kuranda,ben onu geceleri uykusuz bıraktım,benide onun hakkında şefaatçi kıl
diyecek.Böylece ikiside(o kula)şefaat edecekler.
Cabir(r.a)rivayet edilen bir hadiste:Efendimiz (s.a.v)şüphesiz oruç kullun kendisiyle
cehennemden kurtuldugu bir kalkandır(Allahu Teala Hazretleri)o (oruç),benim içindir ve
onun karşılığını ben verecegim.Buyurmuştur.
Hz Ali (r.a)rivayete göre:Resulullah(s.a.v)oruç herkimi,canın istediği yemek ve içmekten
alı koyarsa,Allahu Teala onu cennet meyvelerinden yedirir ve cennet şarabından içirir.
Resulullah(s.a.v)buyurduki:tesbih(suphanallah)terazinin yarısıdır.
Elhandülillah teraziyi doldurur.
Tekbir(Allahu Ekber)ise gök ile yer yüzünün arasını doldurur.
Oruç sabrın yarısı,temizlikte imanın yarısıdır.
Herşeyin bir zekatı vardır,bedenin zekatıda oruçtur.
3 şey vardırki onu muhafaza eden Allahu Tealanın gerçekten dostudur.o 3 şeyi zayi
edende Allahu Tealanın hakikaten düşmanıdır.(bunlarda)namaz,oruç ve cunupluktan
yıkanmaktır.
Ebu melik el eşariden(r.a) rivayet edilen bir hadisi şerifte,Efendimiz(s.a.v)şüphesiz
cennette öyle bir köşk vardırki içinden dışı dışından içi gözükür.Allahu Teala onu
yumuşak konuşan,yemek yediren,peş peşe oruç tutan ve insanlar uyurken geceleyin
namaz kılanlara buyurdu.
3 dua mutlaka kabul edilmiştir(bunlar)oruçlunun duası,yolcunun duası ve mazlumun
duası(haksızlıga uğramış kişinin)duası buyruldu.
Vesile ibni eska(r.a)rivayet edildiğine göre,Resulullah(s.a.v)şöle buyurdu: İbrahim
(a.s)sayfaları ramazanın ilk gecesi,
Tevrat altıncı gecesi,
Zebur onikinci gecesi,
İncil onüçüncü gecesi,
Kuran ı kerim yirmidördüncü gecesi,indirilmiştir.
Diğer peygamberlere indirilen sayfalar Tevrat,Zebur,İncil bunların hepsi topdan
indirilmiştir.Kuranı kerim ise levfi mafuzdan 1 ci kat semadaki Beytül İzzet denilen
makama topdaan indirilmiştir.Nitekim Allahu Teala Hazretleri(İnnaenzelnahu fihi leyletül
kadr)şüphesiz biz onu kadir gecesi(kadir suresi 1 ayet)indirdik.
Diğer bir ayeti kerimede(İnnaenzelnahü fi leyletim mubareketin)şüphesiz biz onu
mubarek bir gecede indirdik(duhan suresi 2 ayet).
Allahu Teala Hazretleri,müşriklerin Efendimiz(s.a.v)le çekişmek üzere ortaya koydukları
herbir davanın cevabını zamanı,geldikçe veriyordu.
Ve kafir olanlar:Kuran,onun(Peygamberin)üzerine topdan olarak niye
indirilmedi,dediler.İşte böylece biz,onu,senin kalbine iyice yerşleştirmek için(parça parça
indirdik)ve onu ayet ayet beyan etmekle (tam manasıyla)beyan ettik.Onların sana karşı
getirdikleri hiç bir mesel(misal)yokturki(onun karşısında)sana doğrusunu ve daha açığını
getirmiyelim.(Mutlaka getiririz,Furkan suresi 32-33 ayetler).
İmamı Rabbani Hz.mektubatında şöyle buyuruyor.Bilinmelidirki ramazanı şerif ayı çok
büyük bir aydır.Bu ayda,namaz,zikir,sadaka gibi,yaplan her nafile ibadet ramazanın
dışında yapılan bir farzı edaya denktir.Bu ayda bir farz eda eden ise,diğer aylarda 70
farz eda etmiş gibidir.
Efendimiz(s.a.v)buyurmuşturki:kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse,günahları af
olur,boynu cehennemden azad olur ve iftar ettirdiği kişinin ecrinden birşey eksilmeden
bir mislinide iftar ettiren alır.
Teravih namazını eda etmek ve bu ayda kuranı kerimi hatim etmek,sünneti
müekke(kuvvetli sünnetler)dendir.ve çok büyük bereketler kazandırır.Allahu Teala,bizi
Habibi hurmetine muvaffak eylesin.Amin.
Bu ayda,kölesinin ve işçisinin işini hafifletene Allahu Teala affeder ve cehennemden
azad eder.Ramazan ayı girdiginde Peygamberimiz(s.a.v)bütün esirleri salar ve isteyene
izin verirdi.Bu ayda hayırlara muvaffak olan kişiye,o senenin tamamında Allahu Tealanın
muvaffak kılması yoldaş olur.Bu ay,huzuru kalp olmaksızın(dağınıklık üzere)geçerse
bütün sene dagınıklik üzere geçer.O halde bu ayı ganimet bilerek bunda huzuru kalbi
kazanmaya çok çalışmak lazımdır.
Allahu Teala,ramazan ayının gecelerinden her birinde cehenneme girmeye layık olmuş
binlercesine mağfiret eder ve bu ayda cehennem kapıları kapanır,şeytanlar zincire
vurulur,rahmet kapıları açılır.
İftarı acele yapıp sahuru geç yapmak sünnetlerdendir.
Efendimiz(s.a.v)zorlamaksızın,müslümanları ramazan ayını hakkıyla ifa etmeye
teşvikeder ve şöyle buyururdu.Ramazan ayıgirdiğinde,cennet kapıları açılır,cehennem
kapıları kapanır,şeytanlar o ayda zincire vurulur.
Sana iyilikten her ne isabet ederse o Allahu Tealadandır.Sana kötülükten her ne isabet
ederse oda nefsindendir.
Ebu Hureyre(r.anh)dan rivayer edildigine göre,Resulullah(s.a.v)şöyle buyurdu:
Ümmetime,ramazanı şerif ayında beş haslet(özellik)verilmiştirki,onlar kendilerinden
evvel hiç bir ümmete verilmemiştir.Oruçun ağız kokusu Allahu Teala indinde misk
kokusundan daaha hoştur,iftar edinceye kadar melekler onlar için istiğfar eder.Allahu
Teala hergün cenneti süsler sonra(ona hitaben)yakında salih kulların kendilerinden
sıkıntı ve eziyeti atıp sana varacaklar buyurur.O ayda azgın şeytanlar zincire
vurulur,binanaleyh başka ayda yaptıklarına o ayda ulaşamazlar.Ramazanı şerif ayının
son gecesinde(oruç tutankullar) af olunurlar.O zaman Ya Resulullah o gece kadir
gecesimidir,diye sorulunca Efendimiz(s.a.v)hayır lakin çalışan kişiye ücreti,işini bitirdiği
zaman verilir buyurdu.
İbrahimi Nehai(rahmetullah)buyurduki:Ramazanı şerifteki bir oruç,bin oruçtan bir tesbih
diğer aylardaki bin tesbihten,bir rekat namaz diğer aylardaki bin rekattan üstündür.
Ebu Sait(r.anh)dan rivayet edilen bir hadisi şerifte,Efendimiz(s.a.v)şöyle buyurdu:
Ramazanı şerifin ilk gecesi oldugunda gök kapıları açılır,ramazanın son gecesine kadar
hiç bir kapısı kapanmaz.Onun herhangi bir gecesinde(namaz)kılan mümin bir kula
mutlaka Allahu Teala Hazretleri,her secdesine karşılık bin beşyüz sevap yazar.Ve ona
cennette kırmızı yakuttan bir köşk bina ederki,onun 60 bin kapısı vardır,o köşklerden
biride kırmızı yakutla donanmış altındandır.Kul ramazanı şerifin ilk günü oruç tutugunda
ogünden,önceki senenin ramazan ayının o gününe kadar geçmiş günahları affedilir.Ve
hergün sabah namazından ogün perdeyle örtülünceye(batıncaya)kadar 70 bin melek
onun için istiğfar ederler.Ve ramazanı şerif ayında gece veya gündüz yapmış oldugu her
secdeye karşılık kendisi için(cennete)öğle bir ağaç olurki,bir süvari,onun gölgesinde
beşyüz sene gider.
Cibril Aleyhisselam ramazanın her gecesinde Efendimizle buluşur,gün ağarıncaya kadar
veya ramazan ayı çıkncaya kadar Peygamber Efendimiz(s.a.v)kuran ı ona arz ederdi.
(yani mukabele okurdu).
İbni Abbas(r.anh)tan rivayete göre Resulullah (s.a.v) şüphesiz cennet,seneden seneye
ramazan ayı için süslenir ve muhakkak huriler seneden seneye ramazan oruçu tutanlar
için süslenirler,ramazanı şerif girince cennet:Ey Allahım bu ayda kullarından bana nasip
ayır der.Hurilerde Ey Allahımız bu ayda bizim için kullarından kocalar kıl derler.Herkim o
ayda,bir müslümana iftira atmaz ve sarhoş edici bir şey içmezse Allahu Teala onun
günahlarını siler;Ama herkim onda bir müslümana iftira atar ve sarhoş edici birşey
içerse Allahu Teala onun bir senelik amelini mahveder.Allahu Teala size kendilerinde
yiyip,içip,lezzetleneceğiniz 11 ay tayin etti,kendisi içinde 1 ay ayırdı o halde ramazanı
şerif ayında günah işlemekten sakının çünkü o Allah ayıdır buyurdu.
Ebu Mesud El Gıfari (r.anh)dan rivayet edildigine göre Efendimiz (s.a.v)eğer kullar
ramazanda neler olduğunu bilseydiler,elbette ümmetim bütün senin ramazan olmasını
isterdi.Buyurmuştur.
İTİKAF
İtifaf:bir yerde kapanıp ibadetle,vakit geçirmek.İtikafa giren kimse,gücü yettiği kadar
namaz kılar,kuran okur,istiğfar eder ve niyazda bulunur.Kelimeyi tevhid getirir,tekbir
getirir,selavat çeker,Allahu Tealanın varlığı,birliği ve kainattaki kudret akışı hakkında
tefekküre dalar,başta Peygamber Efendimizin hayatına dair kitaplar olmak üzere dini
milli eserler okur.Bu esnada,her türlü lüzumsuz işten uzak durur.
Hanifiler itikafı 3 bölümde ele almış ve herbirisinin ayrı bir hükmü olduğunu
söylemişlerdir.Buna göre:
1-ramazanın son 10 gününde itikafe girmek,kifaye suretiyle sünneti müekkededir.
2-adandığı takdirde itikaf yapmak vaciptir.Bu konuda bütün mezhepler müttefikdir.Bir
kimse adadığı bir itikafı yerine getiremeden vefatının yaklaştığını hissederse,hergün için
bir fidye verilmesini vasiyet etmelidir.
3-bu ikisinin haricindeki itikafler müstehaptır.İtikafın askeri müddeti hususundada alimler
ittifak etmişlerdir.
Ata Bin Ebu Rebah şöyle der:bir kimse hayır murad ederek bir camide oturursa orada
kaldığı müddetce itikaf halindedir.Bundan hareketle ecdadımız cami girişlerine neveytül
itifak:(itikafa niyet ettim)yazarlarki,insanlar içeri girerken bu şekilde niyet ederek 15,20
dakikalıkda olsa itikaf sevabını alabilsinler.
Abdullah İbni Ömer(r.anh)dan rivayete göre,Efendimiz(s.a.v)buyurduki:herkim akşamla
yatsı arası kendini,cemaatle namaz kılınan bir mescidde hapseder (orada itikaf
eder),ancak namaz ve kuranla konuşur,yani(dünya kelamı konuşmazsa)Allahu Teala
Hazretlerine,o kişi için cennete 2 köşk bina etmesi bir hak olurki.O iki köşkten her birinin
sahası 100 senedir(ancak 100 senede dolaşılır).Ve o kişi için o iki köşk arasında öyle bir
ağaç,vardırki bütün dünya halkı o ağaçı tevaf etseler,elbette hepsini kaplar(bütün dünya
halkı onun etrafına sığar). BÜYÜK GÜNAHLAR VE ŞİRK
Hakikatte Allahu Tealanın yasakladığı büyük küçük her türlü günahtan uzaklaşmak icap
eder.Çünkü bir işin ne oldugundan ziyade,niçin ve kime karşı yapıldığı ehemmiyet arz
eder.Ohalde Allahu Tealaya karşı bilerek işlenen en küçük çürüm bile müminler için ar
edilmesi(utanılması)gereken yüz kızartıcı bir hatadır.Ancak beşer icabı,kolaylıkla
düşülen hatalar ve zararı fazla ağır olmayan cürümler dikkate alınarak günahları büyük
ve küçük diye ikiye ayırmak mümkündür.
Büyük günahlar:Kuranda veya hadisi şeriflerde kendilerine ağır tehdit ve lanet yöneltilen
ceza verileceği bildirilen işleyene fasık denilen kabirde ve ahirette ağır bir şekilde azabı
gerekli kılınan suçlardır.
Yine Allahu Tealanın lanet ettiği,rahmetinden uzak tuttuğu ve sonu helak olan işlerin
haram veya büyük günah olduğu aşikardır.Büyük günahlar insan için çok ciddi tehlikeler
iftiva eder.Hatta masiyetlerin ve büyük günahların yaygınlaşması ve bunlara mani
olunmaması halinde,insanların top yekün helak edilmesi bile söz konusudur.Büyük
günahlardan sakınmayan kimseler,Cenabı Hakkın gazabını celb ederek küçük
günahlarında cezasını çekmeye müstehak olur ve yaptıkları hayırlı işlerden fazla istifade
edemezler.
Nitekim bir takım hayır ve ibadetlerin küçük günahlara kefaret oldugunu ancak bu durum
umumiyetle büyük günahlardan uzak kalma şartına bağlanmıştır.Yani kul büyük
günahlardan uzak durursa,ancak ozaman yaptığı iyi ameller küçük günahların kefareti
olur.
Cenabı Hak şöyle buyurmuştur:"size yasak edilen büyük günahlardan
kaçınırsanız,kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz."(nisa süresi
4/31,necim suresi 53/32)
Gizli şirk:Gizli şirk olarak bilinen riya,gösteriş ve Allahu Tealadan başkası için bağzı işler
yapmanın büyük tehlikesine dikkat çekilmektedir.Allah rızası için yapılması gereken bir
şeyi,insanların görmesi,med etmesi ve bir takım menfeatler elde etmek için
yapmak,peygamber efendimizin,ümmeti adına en çok korktuğu bir durumdur.Çünkü
böyle davranmak büyük günahlardandır.Ve gizli olduğu için ona düşmekte gayet
kolaydır.
Büyük şirk ise aşikardır.Allah Resulu(s.a.v)onu bütün yönleriyle açıklayıp ümmetine
anlatmıştır.Bundan sonra aklı selim sahibi bir mümin ay ve güneş gibi mahlukata
tapması mümkün değildir.Ancak nefsin gizli arzuları ve riya böyle değildir.Onlara karşı
daima uyanık bulunmak icab eder.
Mesela Allah Resulü (s.a.v)kişinin,kendisini görenler sebebiyle namazı daha güzel
kılmaya çalışması,gizli şirkin bir tezahürü kabül edilmiştir.Gizli şirkin akıbati süpriz bir
hüsrandır.
Kişi gösretişle yaptığı ibadetlerden aynı zamanda manevi kazançta beklerken ahirette
ilahi veza ile karşılaşacak ve elini boş kaldığını görecektir.
"Peygamber Efendimiz (s.a.v):sizin için en çok kortuğum şey,küçük şirktir.Buyurmuştur. Küçük şirk nedir ey Allahın Resulu diye sordular.Resullulah (s.a.v):Riya yani gösteriştir.
Kıyamet günü insanlar amellerinin karşılığını alırken Allhu Teala riya ehline:'dünyada
iken kendilerine mürailik yaptığız(amellerinizi göstermek istediğiniz)kimselere
gidin.Bakın bakalım onların yanında herhangi bir karşılık bulabilicekmisiniz.Buyurdu." Öyleyse müslüman ibadetlerini ve hayırlarını ihlas ve samimiyetle yapmalı rızai ilahi
haricindeki riyagösteriş ve benzeri menfeat duygularından şiddetle sakınmalıdır.Ayeti
kerimede şöyle buyrulur:"her kim Rabbine kavuşmayı umuyor,buna inanıyorsa,salih
ameller işlesin ve rabbine ibadeti hiç birşeyde ortak koşmasın".(keyf suresi 18/110)
Büyük olsun küçük olsun bütün günahlar Allahın(c.c)emirlerine karşı gelme manasını
taşıdığı için,Onun hoşnutsuzluğuna ve hatta gazaplanmasına yol açar.Bu
sebeble,zahidliğiyle meşhur olan,
Bilal bin sad:Günahın küçüğüne değil kime karşı isyan ettiğine bak demiştir.Diğer
taraftan günahlar,Allahu Teala ile kulunun arasına kalın bir perde gibi gerilerek Allahu
Tealayı tanımıya ve hakkıyla kulluk yapmaya mani olur.Dolayısıyla onların büyükleri gibi
küçükleride insanın maneviyatı için büyük tehlikeler ihtiva eder.Bu sebele hiç bir zaman
günahın küçünsenmemesi gerekir.
Günahlar insanı Allahın rızasından uzaklaştırıp ebedi düşmanımız olan şeytanı hoşnut
eder.Küçük günahların bile şeytana itaat olduğu ve onu sevindirdiği haber
verilmektedir.Çünkü iblis kendisi ilahi rahmete uzak kaldığı gibi,insanoğlunuda Yüce
Rabbimizin rahmet ve merhametinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır.Hatta ömrünü buna
vakfetmiştir.Çünkü insanın ilk yaratıldığında şeytan onu kıskanmış,kibre
kapılarak,Allahın(c.c)emrine baş kaldırmıştır.Yani onun rahmetten uzaklaştırarak
cenneten kovulmasında insanında bir payı vardır.Dolayısıyla şeytanın cennete giden
yolun üzerinde oturup,insanı binbir türlü hile desise( )ile cehennem yolcusu
yapmaya çalışması gayet tabidir.
Garip olan ise,insanın ebedi düşmanına gönül kaptırması ve peşinden gitmesidir.
Hedefine ulaşabilmek için şeytanın yaptığı tek şey,insanı dininden uzaklaştırmaktır.Bu
sebele Resulullah(s.a.v)
"Veda Hudbesinde ümmetini şeytana karşı uyardıktan sonra küçük deyip hakir
gördüğünüz amellerden (günahlardan)Kaçınmak suretiyle dininiz üzerine
titreyiniz".buyurmuştur.
İnsan dikkatsizce bir söz söyler ve onu çok basit görür.Halbuki işlediği cürüm kendisini
helak etmeye yetecek derecede büyüktür de farkında değildir.
"Resulullah(s.a.v)ilmi artıpda hidayeti artmayan kimsenin ancak Allahu Tealadan
uzaklığı artmıştır".buyurmuşlardır.
Yani Allahu Tealanın nimetlerine kavuştukdan sonra,kıymetini bilmemek
suretiyle,irtidada(imansızlığa)ve sapıklığa düşen kimseler için oldugu bildirilmektedir.
Allahu Tealanın insanlara dünyada iken ihsan ettiği nimet ve faziletlerin en üstünü iman
nimeti ve şerefidir.en mühim husus,ihsan edilen bu nimeti son nefese kadar,muhafaza
ederek,ruhunu imanla teslim etmektir.Son nefeste ahirete gidebilmek ve edebedi
saadete kavuşa bilmek için,dünyada Allahu Tealanın emirlerini yapmak ve
yasaklarından sakınmak lazımdır.Vakit geçirmeden daha önce yapılan günah ve
kusurlara tövbe etmelidir.Çünkü her günahı yaptıktan sonra tövbe etmekte farzdır.Her
günahın tövbesi kabul olur.Kimyai saadette buyurulurki,şartlarına uygun yapılan
tövbe,muhakkak kabul olur.Tövbenin kabul edileceginde şüpbe etmelidir.Tövbenin
şartlarına uygun olup olmamasına şüphe etmemelidir.Tövbe edilmeyen herhangi bir
günahtan Allahu Teala intikan alabilir.Çünkü Allahu Tealanın gadabı günahlar içinde
saklıdır.
Allahu Teala pek kuvvetli,herkese galip ve intikan alıcıdır.
Yüzbin sene ibadet eden makbul bir kulunu bir günah sebebiyle sonsuz olarak reddedile
bilir.Bunu kuranı kerim haber vermektedir ve 200 bin sene itaat eden
iblisin(şeytanın)kibirlenip secde etmediği için edebeni melun olduğunu bildiriyor.Yer
yüzünde halifesi olan Adem (a.s)ın oğlunu bir adam öldürdüğü için edebedi tart eyledi.O
halde bir müminin günah işlemekten çok korması lazımdır.ufakbir günah işleyince
hemen tövbe ve istiğfar etmesi,yalvarması lazımdır.Bir kimsenin imanı son nefesinde
belli olur.Bütün ömrünce kafir kalıp sonunda imana kavuşa bilir,bütün ömrünü iman ile
geçirip sonunda tersine dönebilir.
İmamı Rabbani hazretleri 53'cü mektubunda buyurmuşturki.İnsanların saadeti
alaemlerin elinde olduğu gibi,insanı felakete,cehenneme sürükleyenlerde,din adamı
şeklinde görünen,
din düşmanlarıdır.Din adamlarının iyisi insanların en iyisidir.Dini,dünya isteklerine alet
eden herkesin imanını bozan din adamıda,dünyanın en kötüsüdür.İnsanların saadeti ve
felaketi,doğru yola gelmesi ve yoldan çıkmaları din adamlarının elindedir.Büyüklerden
biri,şeytanı boş oturuyor görüp sebebini sormuş,şeytan demişki.Bu zamanın din
adamları bizim işimizi görüyor,insanları yoldan çıkarmak için bize iş bırakmıyorlar.
İslam alimleri şu 10 şeyin son nefesde imansız gidmeye sebeb olduğunu bildirmişlerdir.
1-Allahu Tealanın emirlerini ve yasakalrını öğrenmek.
2-İmanını,ehli sünnet itikadına göre düzenlemek.
3-Dünya malına,rütbesine,şöhretine düşkün olmamak.
4-İnsanlara,hayvanlara,kendine zulüm eziyet etmek.
5-Allahu Tealaya ve iyilik gelmesine sebeb olanlara şükretmemek.
6-İmansız olmaktan korkmamak.
7-5 vakit namazı vaktinde kılmamak.
8-Faiz alıp vermek.
9-Dinine bağlı müslümanları beyenmemek.
10-Fuhuş sözleri yazıları ve resimleri yazmak ve yapmak. Havf:Allahtan korkmak büyük makamlardandır.Fazileti,sebeb ve neticelerine bağlıdır.
Sebebi:ilim ve mağfirettir.Bunun için Allahu Teala mealen"ancak,alimler korkar"buyurur.
(fadır suresi 28)
Resulullah(s.a.v)"hikmet ve ilimin başı Allah korkusudur buyurarak havf'ı övüyor.
Neticesi ise:iffet,vera takvadır.Bunların hepsi saadetin anahtarıdır.Çünkü şehvet ve
arzular terkedilmedikçe ve bu yolda sabredilmedikce saadet yolunu bulmak
zordur.Şehvet ve arzuları yakıp yok eden en iyişeyde korkudur.Bu sebeble Allahu Teala
kendisinden korkanlar için hidayet,rahmet,ilim ve rızayı 3 ayette topladı ve
mealen:"hidayet ve rahmet Allah için günahlardan kaçanlardır."(araf suresi 154)
"Allahta ancak alim kulları korkar."(fatır suresi 28)
"Allah onlardan razıdır.Onlarda Allahtan razıdır buyurdu"(beyine surasi 8)
Havf'ın neticesi olan takvayı Allahu Teala kendine izafe ediyor ve takva üzere olmanız
Allah içindir buyuruyor.(hac suresi 37) Havf'ın sebebi:ilim ve marifettir.Kul ahiret işlerinin tehlikesini ve kendi helakinin
sebeblerini hazır ve kuvvetli görürse,bu ateş ellette can evinde meydana gelir.
Buda iki marifetten doğar.
1-kendi ayıplarını,günahlarını taattaki kusurlarını ve kötü ahlaklarını hakkıyla bilir.Bütün
bu kusurları yanında,Allahu Tealanın kendisine verdiği nimetleride görür.Bu kişi
padişahın nimet ve ilfifatlarına kavuşup,harem ve hazinelerine hidayet eden kimseye
benzer.Sonra aniden padişahın kendisinin hiyanetlerini gördüğünü anlalar.Padişahın
çok kıskanç intikan alıcı ve korkusuz oldugunu,kendisi için iltimas edecek birinin
bulunmadığını onu yaklaşmanın imkansızlıgınıda bilir.Bundan dolayı yaptıklarının
kötülüğünü ğörüp suç işlediğini bilince kalbine ateş düşer.
2-Sıfatından dolayı değil korkusuzluğu ve kudreti sebebiyle ondan korkar bu hal aslanın
pencesine düşmüş bir kimsenin korkmasına benzer.Günahından ve kabahatinden
korkmaz,fakat aslanın nasıl bir varlık olduğunu ve kendisini nasıl helak ediceğini
bilir.Böyle korku,daha olğun ve daha faziletlidir.
Allahu Telanın sıfatlarını bilen onun celalini,büyüklüğünü,kudretini,hakimiyetini
anlar,bütün aleme helak edip ebedi cehennemde bulundursa,mülkünden hiç bir şey
eksilmediğini düşünen elbette korkar.Bu korku Peygamberlere mahsustur.
Resulullah(s.a.v)bunun için"en arifiniz benim,en çok korkanınızda benim"buyurdu.
Cahil olan daha emin olur.Davut (a.s)avahiy geldi ve "Ey Davut Benden kükremiş
aslandan korkar gibi kork"buyurdu.Bu havf'ın sebebidir.Havf'ın birde neticesi
vardır.Kalpde,bedende ve azalardadır.
Kalpdeki neticesi:dünya arzularını soğuk karşılamak ve ona rağbet etmeyi giderektir.Zira
bir kimsenin canı haram olan birşeyi veya bir yemeği istese o esnada bir aslanın
pencesine veya şiddetli bir sultanın zindanına düşse onda bu arzulara rağbet kalmaz
hatta kalbi korkudan hudu ve huşu içinde olup akibetini düşünür.Kendisinde
kin,haset,kötülük,dünya sevgisi ve gaflet gibi şeyler kalmaz.
Korkunun bedendeki neticesi:Kırıklık,zayıflık ve sararıp solamaktır.
Korkunun azalardaki neticesi ise:günahlardan temizlenmek ve taatte ebedi olmaktır.
Korkunun derecesi çoktur:arzulardan men ediyorsa iffet denir.
Haramlardan men ediyorsa:vera denir.
Şüphelilerden veya haram korkusuyla helalden men ediyorsa,takva denir.
Allaha(c.c) yakınlaştıranların gayrısı olan herşeyden men ediyorsa,böyle kimselere
sıddık denir.Bunlar derece derecedir.
İffet,vere ve takvada dahil hepsi sıdgın altında kalır.Havf(korkuda)hakikatte budur.
Ama göz yaşı akıtan,silen ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim deyip,kalbi
gafil olan kimsenin bu hali korku olmaz.Çünkü bir şeyden korkan kimse ondan kaçar.Bir
kimse eteğinde bir şey saklar bunun yılan oldugunu bilirse la havle vela kuvvete illa
billah ile yetinmez belki yılanı atar.
Zinnuri mısriyye:Allahtan korkan kul kimdir.Dediklerinde "kendini hasta görüp,ölüm
korkusuyla bütün isteklerinden kaçan kimsedir" buyurdu.
Beyazıtı Bestamiye sordular,bulunduğunuz şu dereceye nasıl kavuştunuz.Cevabında
heryerde Allahu Tealanın gördüğünü ve bildiğini düşünüp,edebe riayet etmekle buyurdu.
Allahu Tealaya yaklaştıran en üstün şey nedir.Muhabbet sahibi olan kişi,muhabbetinde
öyle sadık olmalıki,gönlünde onun için olmayan,hiçbir sevgi bulunmamalı buyurdu.
Tevekül nedir diye sormuşlar,elin bileğine kadar ejderhanın ağzında olsa,Allahu Tealayı
düşünüp başkasından korkmamaktır buyurdu.
Allahu Tealaya muhabbetin hakiki olup olamdığının alameti,kendinde deniz misali
cömertlik,güneş misali şevkat ve toprak misali tevazu gibi 3 hasletin bulunmasıdır
buyurdu.
Allahu Tealaya olan sevgisini artırmayan,sözü Allahu Tealayı çagırmayan kimse ile
arkadaşlık etme.
Ariflerin Allahu Tealadan dilediği,ona hakiki kulluk yapabilmek ve Allahu Telanın emrini
yerine getire bilmektir.
Allahu Tealaya en yakın olan ahlakı güzel kalbi rahat olandır.En üstün amel kalbin
Allahu Tealadan başkasına yönelmemesidir.
Fahrı Razi (hz)Allahu Tealadan başkasını vekil etmekle ilgili olarak şöyle buyurdu.Yaşım
57 vardı.Bu müddet içinde şu tecrübeyi edindim.Bir insan hangi işinde olursa olsun
Allahu Tealadan başkasına igtimat etmesi,ona güvenip dayanması bela müsibet sıkıntı
ve meşakatlere düşmesine sebeb olur.Aksine,herhangi bir işinde iğtimadını,ümidini
sağdece Allahu Tealaya bağlayıp,ondan başkasına güvenmez,bir mahluka ümit
bağlamazsa,maksadına ve muradına en güzel şekilde nail olur.Yani insan için Allahu
Tealanın lütuf ve ihsanından başkasına güvenip dayanmakta ümit bağlamakta hiçbir
faydası yoktur.Ancak ihtiyaç zamanında bil hassa zulmü def etmek için Allahu Tealadan
Başkasından yardım istemek dinen caizdir.bir insan için ahirette ancak dünyada ihlasla
işlediği salih ameller ve niyeti fayda verir.İnsana çalışmasının karşılığı,kıyamet günü tam
olarak verilecektir.Şehveti kalbden,kökünden söküp atan,Allah Korkusu yahut kalbden
taşacak kadar ona olan sevgidir.
Allahu Teala şöyle buyurdu.Herkim Benim bir dostuma düşmanlık ederse,Bende ona
harp ilan ederim.Kulum kendine farz kıldığım amellerden daha sevimli herhangi bir
şeyle bana yakınlık kazanamaz.kulum Bana(farzları ilaaveten işlediği)nafile ibadetlerle
durmadan yaklaşır,nihayet ben onu severim.Kulumu sevincede(adeta)ben onun işiten
kulağı,gören gözü,tutan eli ve yürüyen ayağı olurum.Benden her ne isterse,ona mutlaka
veririm.Bana sığınırsa,onu korurum.Ben,yapacagım herhangi bir şeyde mümin kulumun
ruhunu kabzetmekteki tereddütüm kadar hiç bir hususta tereddüd etmedim;Zira o ölümü
sevmez,ben onu sevmediği severim.Bir kişi doğduğu günden ihtiyarlayıp vefat ettiği
güne kadar.Allah rızasını kazanma uğruna yüz üstü yerde sürünse (yani herütlü
meşakkate katlanarak ibadet,taat ve hizmetlere koştursa)kıyamet günü bu yaptığını çok
yetersiz görür(daha fazla yapmış olmayı ister)
Ey adem oğlu herkim seni dost edinirse kendisi için edinir.İzzet ve celalime yemin
ederimki ben seni senin için dost edirim.Sakın kendini benden uzak eyleme.
Ey Adem oğlu size göz verdim,görmesi caiz olmayan şeylerden gözünüzü çeviriniz,ağız
verdim söylemesi caiz olmayan sözü söylemiyesiniz.
Ey Adem oğlu,şimdi fırsatın varken elinde olanı Allahu Tealaya verki sana rehber olsun.
Allahu Tealanın kulundan yüz çevirmesinin alameti kulunu malayani(fuzuli boş işler)le
uğraşmasıdır.Bir kişinin çmründen bir an bile,yaratıldığı(ibadet)gayesinin dışında geçse
elbette o kişi uzun zaman pişman olmaya layıktır(yaşı)40 geçipde hayrı,şerrini
geçmeyen kişide ateşe hazırlansın.
Bu nasihatlar ilim ehline yeter artar.Ey Allahım bizi ayetlerinin vaazlarıyla
öğütlenenlerden kıl.Amin.
ALLAHU TEALAYA GÜVENMEK
Allah yolunda ölüme aldırmayan,kalpleri kuvvetli cesur kimselerki,onlar,korkanlara karşı
nice az cemaatler,Allahu Tealanın izniyle,çok cemaatleri yenmiştirzira bütün işleri
deveranı (yönetimi)Mevla Telanın dilemesine bağlıdır.Binaen Aleyh:sayısı azda
olsa,Mevla Tealanın yardım ettiği kişiler zelil (olmaz) olmaz,sayıları ve kuvvetleri çokda
olsa,Mevlanın yardımsız bıraktığı kişiler aziz olamaz.O halde bizde caullud ve ordusuna
galip geliriz dediler.
İmamı Kurtubi buyurmuşturki;Bu zaatların söyledikleri bu söz cihada,sabra ve tastik
(doğrulama,inanma ve güvenmeye) teşvik etmektir.Bizimde böyle yapmamız
lazımdır.Lakin çirkin ameller ve bozuk niyetler bunu engel olmuştur.Bu sebeble,bir çok
kere gördüğümüz gibi biz müslümanların büyük orduları az bir düşman karşısında
kırılmaktadır.Buda yaptığımız suçlar sebebiyledir.
Ebudd Derda (r.anh) siz ancak amellerinizle cihad ediyorsunuz buyurdu,yani silahınıza
ve sayınıza göre değilde,yaptığınız iyi veya kötü amellerinize göre kazanır veya
kaybedersiniz.
Musab (r.anh) rivayet edilen bir hadisi şerifte, Efendimiz (s.a.v) siz ancak içinizdeki
zayıflarınız hürmetine rızıklandırılıyor ve yardım olunuyorsunuz buyurdu.
Bu zamanda ise ameller bozuk,fakirler bakımsız,sabır kıt Allahu Tealaya güvenmek
az,takva ise tamamen kayıp olmuştur.
Allahu Teala Hazretleri:Ey iman edenler sabredin (düşmanlarınızla)sabır yarışı edin
(onları yenin,sınırlarda) nöbet bekleşin (yurdunuzu çiğnetmeyin) ve Allahtan korkun (bu
sayede) felah bulacağınızı uma bilirsiniz.(ali imran suresi 200)
Diğer bir ayeti kerimede,eğer müninseniz ancak Allahu Tealaya güvenin (maide suresi
23)
Başka bir yerde; şüphesiz Allah (kötülükten) sakınanlarve güzel amel edenlerle
beraberdir.(nahil suresi 128)
Diğer bir ayettede;And olsunki elbette Allah(c.c),kendisine (dinine) yardım edenlere
muhakkak yardım eder.(haç suresi 40)
Diğer bir ayeti celileledede;Ey iman edenler (savaşmak için) herhangi bir toplulukla
karşılaştığınız zaman sebat edin (kaçmayın) ve Allahu Tealayı zikir edin (anın) ki,felaha
eresiniz(galip gelesiniz).(enfal suresi 45)
İşte Allahu Teala Hazretlerinin kullarına yardım etmesinin sebebleri,ayeti kerimelerde
zikir edilen sabır,takva,tevekkül,ihsan (Allahu Tealayı görüyor gibi iyi ameller
yapmak)Allahu Tealanın dinine yardım sebat (düşmandan kaçmamak)ve Zikirullah
(Allahu Tealayı çok zikir etmek) tir.Bu şartlar ise,bizde yoktur (innalillah ve inna ileyhi
raciun)başımıza ne büyük bela gelmiştirvesat zuhur edip azgınlık çoğaldığından islamın
ancak ismi,dininde ancak resmi (şekli)kaldığından düşman doğu,batı,kara,deniz her yeri
istila etmiş,fitneler yayılmış ve dertler büyümüştür.Rahmet sahibi Allahu Tealadan Başka
kurtarıcı yoktur.
İSLAM NİŞANI
Kafir ümmetlerin(amerika,avrupa,rusya vesair)birbirlerini sizin üzerinize dağvet etmeleri
yakındır.Nasılki çanaktaki yiyiçiler birbirlerini gel sende ye diye canaktaki yemeğe
çagırdığı gibi(bütün kafirlerde)biz müslümanları yemek için birbirlerini çağıracaklar.O
zaman sahabelerden biri sordu,ozaman biz azmıyız ya Resulullah.Efendimiz
(s.a.v)buyurdu.Yok bilhakis ogün siz çoksunuz.Lakin siz sel köpüğü gibi
köpüksünüz.Yağmur yağdıgı vakit o sular sel gibi olup akarken üzerinde köpükler ve çer
çöp olur.sizlerde bu çer çöpler gibi olcaksınız yani değeriniz kalmayacak.Elbette Allahu
Teala düşmanlarınızın kalblerinde sizi karşı duydugu korkuyu söküp atacak(kafirlerin
kalbi bizim korkumuz ile doludur) Allah(c.c)sizin kalbinize veheni atacak biri vehen nedir
ya Resullullah diye sorunca:
Peygamberimiz(s.a.v) buyurduki,dünya sevgisi ve ölümü çirkin
görmektir.Resullullah(s.a.v)buyurduki,bana beş şey verildi bunlardan biride 1 aylık
yoldan korku ile yardım olundum.
Resullullah(s.a.v)den korkan bizdende korkar lakin o korku kafirlerin kalbinden alınacak
neden,bunu araştıralım.Sarık giderde yerine başı açık durmak veya fötör şapka
gelirse,sırtından cübbe gider yerine ceket,ayağından şalvar çıkıp amerikan siğarası gibi
pantol gelirse,sakal gidip yerine sinek kaydı tıraş gelirse yani islam nişanından bir şey
kalmayınca mevla korkuyu onların kalblerinden aldı.Bizim müslümanlardan biri ile ingilizi
ayağa dikin ve tanımayan birine sorun hangisi müslüman hangisi ingiliz diye
diyemez,çünkü aralarında fark yok.Onların şekline girince kafir olmuyoruz ama dikkat
edin kimin kıyafeti ve kime benziyoruz.Bir güvercin kiliseye girdi
hacca(puta)pisledi.Papaz kuşu alıp ona sordu.Eğer sen müslüman kuşu isen kiliseye
niye girdin.Eğer gavur kuş isen niye hacca pisledin.Siz bu islam işlerini ufakmı
zannediyorsunuz.
5 ŞEY GÖNLÜ ÖLDÜRÜR
1-Çok yemek.
2-Çok uyumak.
3-Çok uyumak.
4-Çok gülmek.
5-Rızık için çok endişe etmek.
5 ŞEY KALBİ KARATIR
1-Günah üzerine günah işlemek.
2-Tok iken yemek yemek.
3-Zulümle mal yığmak.
4-Namazı terk etmek.
5-Sol eli ile yemek içmek.
5 ŞEY KALBİ PARLATIR
1-İhlan suresini çok okumak.
2-Az yemek.
3-İim meclislerinde bulunmak.
4-Az pişmiş ekmek yemek.
5-Gece namaz kılmak.
5 ŞEY GÖZÜN NURUNU ARTIRIR
1-Kabeyi muazzamaya bakmak.
2-Kuranı kerime bakmak.
3-Anne babanın yüzüne bakmak.
4-Alim yüzüne bakmak.
5-Akar suya bakmak.
SICAK YEMEK YEMENİN ZARARLARI
Sıcak yemenin 9 zararı vardır.
1-Kulağı sağır olmaya sebeb olur.
2-Benzi sarı olur.
3-Gözlerinin feri olmaz.
4-Dişleri sararır.
5-Ağzının lezzeti olmaz.
6-Karnı doymaz.
7-Fehmi az olur.
8-Aklı az olur.
9-Bedenine maraz ağrız olur.
İMAMSIZ GİTMENİN SEBELERİ
1-Yaramaz iğtikad
2-Zayıf iman.
3-Dokuz ağzanı doğru yoldan çıkarmak.
4-Günahına muğsir olmak.
5-Nimeti islamdan şükrünü kesmek.
6-İmansız gitmekten korkmamak.
7-Nagah(haksız)yere zulüm etmek.
8-Sünnet üzere okunan ezanı Muhammediyyeyi dinlememek.
9-Anaya babaya asi olmak.
10-Çok çok yemin etmek.
11-Namazda 5 yerde tadili erkanı terk etmek.
12-Namazı kolay sanıp alçak iş gibi tutmak.Yani(namazı kılayımda aradan çıksın)gibi
13-Hamır içmek.
14-Mümin kardeşine eziyet etmek.
15-Yalan yere evliyalık satmak.
16-günahını unutmak.
17-Kendisini beyenmek.
18-İlim ve amelim çok demek.
19-Münafıklık etmek.
20-Haset etmek.
21-Üstadının şera muhalif olmayan yere sözünü tutmamak.
22-Bir adamı tecrübe etmeden iyi demek.
23-Yalana muğsir olmak(inattcı olmak).
24-Ulemadan kaçmak.
25-Erkekler harir(ipek)giymek.
26-Bıyıklarını kitaba uydurmak.
27-Gıybete muğsir olmak(inatcı olmak).
28-Komşusuna eziyet etmek.
29-Dünya umuru için çok gadaba gelmek.
30-Riba(faiz)yemek.
31-Sihirbazlık etmek.
32-Kaftanın yanını ve eteğini uzun etmek.
33-Allahu Azimüşşanın sevdiğini sevmemek.Sevmediğini sevmek.
34-Sılayı rahimi terk etmek.
35-Mümin kardeşine 3 günden fazla kin tutmak.
36-Zinaya muğsir olmak.
37-Livata etmek.(eşcinsellik)
38-Livata ettirmek.
39-Hanımını haramdan sakınmamak.
40-Münkeri(kötülüğü) men etmemek.
YEMEKTEN EVVEL EL YIKAMAK
Yemekten evvel el yıkamanın 10 faydası vardır.
Bir kimse yemek yemek için ellerini yıkadığında,silmeden evvel parmaklarının ucuyla
gözlerini bigarına(pınarına)koyup geriye doğru silse Biznillahi Teala göz ağrısı çekmez.
1-Arşı Rahman altında bir melek nida eder.Elin pak oldugu gibi cemi günahlarındanda
pak oldun.
2-Kuranı azimüşşanda olan ayetler mükabilince nafile namaz kılmış gibi sevap olur.
3-Bedenindeki kılların sayısınca sevap olur.
4-Sıddıkların sevabına anil olur.
5-Melekler onun için istiğfar eder.
6-Bir lokmasının mukabelesine bir kul azad etmiş kadar sevap olur.
7-Herhalde günahtan beri olur.
8-Gece ve gündüz haceti kaza olur.
9-Gece vefat etse şehit olur.
10-Gündüz vefat etse şehit olur.
YEMEK YEMENİN ADABI
Şeriatül islam kitabında buyrulmuşturki,küçük kaplarda bereket yoktur.Altın ve gümüş
kapta yemek,içmek haramdır.Kalaylanmamış bakır ve sarı kaplarda yemek mekruhtur.
Aynı kaptan yemek yenilmesini Allahu Teala sever sevabı çoktur.Böyle yiyenlerin
kalplerinde birbirine karşı muhabbet yakınlık meydana gelir.
Resullullah (s.a.v)Allahu Teala,üzerine çok el uzanan yemeği sever.Buyurdu.
Bir gün eshabı kiram Ya Resullullah yiyoruz fakat doymuyoruz dediler.Bunun üzerine
Resullullah(s.a.v)her halde ayrı ayrı yiyorsunuz buyurdu.Onlarda evet öyle yiyoruz
dediler.
Resullullah(s.a.v)yemeği beraber yiyiniz.Besmele çekiniz.Ozaman yemeğiniz bereketli
olur.
Yemek yerken,yemeğe yaklaşılmalıdır.Yemeğin önüne getirilmesi için emir
verilmez.Böyle yapmak yemeğe hakaret,onu küçümsemek,kendisini ise büyük görmek
manasını taşır.
Bunların ikiside haramdır.Mütevazi bir şekilde yemeğe oturulur.Bir ellede dahi olsa
yemek yerken dayanmamalıdır.Sünnet olan yemeğe doğru hafifce eğilip sırtınıda
yaslamamalı,Sol ayağı üzerine oturup,sağ dizini dikmelidir.Resullullah(s.a.v)böyle
oturudu.Dizleri üzerine oturduğuda olurdu.Ben Allahu Tealanın kuluyum kul gibi
otururum buyurdu.
YEMEK YEMENİN MEKRUHLARI
1-Sol eli ile yemek.
2-Yemeği koklamak.
3-Pişmiş eti bıçakla kesmek.
4-Besmeleyi terk etmek
YEMEK YEMENİN HARAMLARI
1-Karın doyduktan sonra yemek,eğer misafir,yemek sahibi yemedikçe yemezse yahut
sahur yemeğinde kuvvet ziyade olsun diye olursa,doyduktan sonra yemek caizdir.
2-İsraf etmek.
3-Haramu ligayri(çalınan)'ın evvelinde besmele demek.Ülema küfründe ihtilaf ettiler.
4-Davet yere gitmek.
5-İzinsiz başkasının yemeğini alamak.
6-İzinsiz başkasının bağına girmek.
7-Bedenine maraz olacak şeyi yemek.
8-Altın ve gümüş tabaktan yemek.
9-Riya ile hazırlanmış yemekten yemek.
10-Nezir ettiği (adak)taamı yemek.
11-Misvakı(diş fırçalamayı)terk etmek.Mervi derki;Bir şehrin halkı misvakı terk üzere
cemi olsalar onları kafir kırar gibi kırmak caiz olur.
YEMEK YEMENİN FARZLARI
1-Aç olmacak kadar yemek.
2-O taamı yiyince ağzına lezzet gelmesini Allahu Azimüşşandan bilmek.
3-Yediği zaman doymayı içtiği zaman kanmayı Allahu Azimüşşandan bilmek.
4-Helalinden yemek.
5-O yemeğin kuvveti geçinceye kadar Allahu Tealaya kulluk etmek.
6-Kanaat etmek.
AZ YEMENİN FAYDASI
1-Bedeni kavi olur.
2-Kalp'i nurlu olur.
3-Hıfzı kavi (kuvvetli) olur.
4-Geçinmesi ahsan olur.
5-Amelinde lezzet bulur.
6-Ahirete tefekkür eder.
7-Allahu Azimüşşanı çok çok zikir etmiş olur.
8-İbadetinde lezzet ziyade olur.
9-Herşeyde isabet irşadı çok olur.
10-Hesabı ahsan(kolay) olur.
YEMEKTEN SONRA ELİNİ YIKAMAK
Ve dahi yemek yedikten sonra el yıkamanın 6 faydası vardır.
1-Arş Rahman altında bir melek nida eder.Ya mümin senin günahların af olundu.
2-İnsanın bedeninde olan damarların sayısınca sevap olur.
3-Bedeninde olan kılların sayısınca sevap olur.
4-Rahmet deryasına gark olur.
5-Elinden akan damlaların sayısınca sevap olur.
6-Vefat edince şehit olur.
MİSAFİRE İKRAM
İbrahim (a.s)sünneti olan misafir perverlik ve cömertlik,her dinde övülmüş,hadisi şerifte;
"misafir perver olamayanlarda hayır yoktur."Buyrulmuştur.
Ancak bu hususta ölçüyü gözetmek lazımdır.Misafirde esas olan,misafir gelince tekellüf
(zahmet) etmemeli,kendisini sıkıntıya sokmamalıdır.Hadisi şerifte;
"misafir için tekellüf (zahmet) etmeyiniz.Sonra ona düşman olursunuz.Misafire düşman
olan Allahu Tealaya düşman olmuş olur.Allahu Tealaya düşman olanada Allahu Teala
düşman olur"buyurmuştur.
Garip bir misafir gelirse,onun için borc yapmak ve tekellüf (zatmet) etmek lazımdır.Fakat
birbirini ziyarete gelen doslar için sıkıntıya girmemelidir.Gidip gelmemeye sebeb olur.Bir
dostunu,bir sendiğini misafir edip,yemek vermek bir çok sadakadan daha üstündür.
Hadisi şerifte;"3 şeyden sual yoktur.Kulun sahurda yediğinden,iftar ettiğinden,misafirle
yediğinden"buyruldu.
Cafer Bin Muhammed buyurduki;"Din kardeşinle sofraya oturduğun zaman,acele etmeki
uzun sürsün.Çünkü bu zaman ömründen sayılmaz."
Hasanı Basri Hz;"Kendine,babasına,annesi sarf ettiğini hesabı vardır.ama misafire
ikram edilen yemekten sual yoktur."Buyurdu.
Büyüklerden bazıları misafir gelince sofraya çok yemek koyarlar ve hadisi şerifte;
"Misafirden artan yemeği,bu yediğinden sual yoktur."Buyruldu.
Bunun için sizin önünüzden kaldırıldıktan sonra bunları yiyeceğim derlerdi.
Hz Ali buyurduki."Müslümanların önüne çeşitli ve fazla fazla yemek koymayı,bir köle
azad etmekden daha çok sevirim."
Hadisi şerifte buyrulduki.Allahu Teala kıyamet gününde"ey insanoğlu,dünyada açıktım
bana yemek vermedin buyurdu.Bütün alemin sahibiyken,sen nasıl açıkırsın derler.Bir
din kardeşin aç idi,ona yedirseydin,bana yedirmiş olurdun buyurur."
"Peygamberimiz(s.a.v) bir din kardeşine doyuncaya kadar yemek ve su verenin Allahu
Teala cehennemden 7 hendek uzaklaştırır.Herbir hendek arasında 500 senelik yol
vardır."Buyurdu.
Ve yine buyurduki;"Sizin en hayırlınız,yemeği çok verendir."
Yemek yerken insan kendi önüne bakmalı,başkalarının lokmalarına
bakmamalıdır.Başkalarından önce yemekten el çekmemelidir.Çünkü diğerleride
yemekten çekinir.Az yemek adeti ise elini biraz yavaş tutup,sonuna kadar neşeyle
devam etmelidir.Eğer yiyemiyecekse,misafiri utandırmamak için özrünü söylemelidir.
Dinimize uygun olarak bir kardeşine misafir gitmenin ve gelen misafire ikram etmenin
nasıl olacağını,islam alimlerinin büyüklerinden imamı gazali (r.aleyh)şöyle açıklamıştır.
Bir birine ziyarete giden dostların şu 4 edebe dikkat etmeleri lazımdır.
1-Çağrılmadığı yere yemek vaktinde gitmemelidir.Hadisi şerifte;"çağrılmadan bir
kimseye yemeğe giden,giderken günah işler,yemekte ise haram yemiş
olur."Buyruldu.Ama tesadüfen giderse izinsiz yememelidir.Buyrun yiyin denirse
kalbinden söylemediğini bilirse yine yememelidir.Bir sebeb söyleyerek güzellikle el
çekmelidir.
2-Arkadaşı misafirliğe gelince hazırda olanı getirmeli,tekellüf (zahmet)etmemelidir.Bir
şeyi yoksa borc almamalıdır.Çoluk çocuguna yetecek kadardan fazla bir şeyi
yoksa.Onlara vermemelidir.Yani çoluk çocuğunun ihtiyacına öncelik vermelidir.Hz Aliyi
bir kimse yemege davet etti,buyurduki 3 şartla gelirim:pazardan birşey
getirmiyeceksin,evinden olandan başka birşey almıyacaksın.Çoluk çocugunun nasibini
kısmadan vericeksin.
Fudayi Bin İyad(r.aleyh)bir birinden kesilen insanlar,tekellüf(zahmet)sebebiyle
kesilmiştir.Zahmet aradan kalkarsa çekinmeden birbirlerine gidip gelebilirler
buyurdu.Büyüklerden birine bir dostu,zatmette bulunduki yalnız yesen böyle yemezsin
bende yalnız olsam böyle yemem.Bir araya gelince,niçin bukadar zahmete luzüm
görülüyor.Ya zahmeti aradan kaldır.yahut bundan sonra bir daha gelmem.
Selmanı Farisi(r.anh)bize Peygamber Efendimiz(s.a.v) zahmet etmememizi ve hazır
olanı misafire ikramdan kaçırmamamızı söyle.Buyurdu.
Enes Bin Malik ve diğer ashabı kiram (r.anh) birbirlerinin önüne ekmek ve kuru hurma
getirirler,hazır olanı aşağı görüp misafirin önüne koymamakmı yoksa,önüne geleni
beyenmiyerek aşağı görüp yememekmi daha çok günahdır bilmiyoruz derlerdi.
3-Ev sahibini zorlamamalıdır.2 şey arasında onu serbest bırakırsa kolayını
seçmelidir.Peygamber Efendimiz (s.a.v) bütün işlerde böyle yapardı.
Selmanı farisi (r.anh) yanına birisi geldi.Önüne bir parça arpa ekmegi ve tuz getirdi.O
kimse eğer kekik olsaydı bu tuzla iyi giderdi dedi.Selman (r.anh)nın bir şeyi yok
idi.Hemen gidip su kabını rehin bırakarak kekik satın alıp geldi.
O kimse yemeği yiyincede,Allahu Tealaya hamd olsunki verdiği rızka bizi kanaat ediçi
eyledi dedi.Selman (r.anh)sende kanaat olsa su kabım rehinde olmazdı buyurdu.
4-Ev sahibi gelenlere;Canınız ne ister ne seversiniz demelidir.Onların istediklerine
kalben razı olursa bunun sevabı daha çok olur.
Peygamberimiz (s.a.v) bir müslüman kardeşinin arzusunu yerine getirene milyon sevap
yazılır ve milyon günahı silinir,milyon derece silinir.Firdevs,adin ve huld cennetlerinden
nasip alır buyurdu.Birşey getireyimmi,getirmeyeyimmi sormak mekruf ve
çirkindir.Hazırda ne varsa getirilir yemezse geri götürülür.Davet eden kimsenin iyi
insanları çağırması sünnetir.Çünkü yemek vermek kuvvet vermektir.fasıka(günah
işleyen kimseye) kuvvet vermek fıskına (günahlarına) yardım etmek olur.
Davete giderken karnını doyurmak niyetiyle gitmemelidir.Peygamber efendimizin
sünnetine uymaya niyet etmelidir.Peygamberimiz (s.a.v) çağrılıpta gitmeyen,yani davete
icabet etmeyen,Allahu Tealaya ve Resulune asi olmuş olur.Bunun için bazı alimler
davete icabet vacipdir.Demişlerdir.
Hadisi şerifte;Mümine ikram eden Allahu Tealaya ikram etmiş olur.Mümini sevindiren
Allahu Tealayı sevindirmiş olur.
Gezmeye giderken,ev sahibini ziyarete niyet etmelidir.Çünkü din kardeşlerini
ziyaret,Allahu Tealaya yaklaştıran sebeblerin büyüklerindendir.
Oruçluya ikram;Oruçlu isede misafirliğe gitmeli orada bulunmalı ev sahibi
üzülmeyecekse ikram edilen gül kokusu ve tatlı sohbete kanaat etmeli,oruçluya ikram
böyle olur.Eğer haberli gitmişsen,ev sahibi oruçlu olmana üzülecekse (nafile
olan)oruçunu açmalıdır.Çünkü bir müslümanın gönlünü yapmak,nafile oruçtan daha
üstündür.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) böyle yapan yani oruçunu açmayan bir kimse din kardeşin
senin için hazırlık yapar sende oruçluyum dersen günaha girersin buyurdu.
Misafire ikramda acele etmelidir.Bu misafire saygıdandır.
Herkes gelip ,bir kişi kaldıysa,bulunanların hakkını gözetmek,bir kişiyi beklemekten
iyidir.Fakat gelmeyen fakir yahut kalp'i kırık bir kimse ise,onu üzmemek niyetiyle
beklemek iyi olur.Hatemi Asım;acele şeytandandır,yalnız 5 şey değil.
1-Misafire yemek vermek
2-Ölüyü erken kaldırmak
3-Kızları evlendirmek
4-Borcunu vermek
5-Günahlarından tövbe etmek buyurdu.
Ziyafette acele etmek ise sünnettir.Yemek yerken önce meyve ikram etmelidir.Sofraya
da yeşillik bulundurmalıdır.Çünkü sofrada yeşillik olursa,meleklerin orada bulunacağı
hadisi şerifte beyan bulundu.Daha iyi yemekleri önceden verip onlardan
doyulmalıdır.Çok yemek için önce mideye ağır gelen şeyleri yemek çok yiğenlerin
adetidir.Bu mekruhtur.İlim,yaş,vera,veya bir başka sebele kendinden ilerde olan
kimseden önce yemeğe başlamamalıdır.Yemek yerken susmamalıdır.Acemlerin
adetidir.Fakat güzel ve faydalı şeyler konuşmalıdır.
İbni Mübarek (r.aleyh) fakirleri davet ettiği zaman,hurmaya bakıp,kim daha çok yerse o
kadar gümüş vereceğim der ve sonra çekirdekleri sayar çekirdek sayısınca gümüş
verirdi.
Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurduki;İnsanın yediklerini en hayırlısı,iyisi bileği ile
kazanıp yediğidir.Allahu Tealanın peygamberi Davut (a.s)elinin emeği ile kazanıp
yerdi.Bir gün kıyafet değiştirerek çıkmış kendisi hakkında insanların ne düşündüğünü
araştırıyordu.Karşısına insan şeklinde Cebrail (a.s) çıktı,Davut (a.s) onu tanımadı ona
Davudun memleketindeki durumunu nasıl bulursun dedi.Cebreil (a.s) "o ne iyi kişidir.
Yalnız kendisinde bir haslet daha olsa"dedi.Davut (a.s) o haslet nedir deyince,Cebrail
(a.s) ona işittimki o betül maldan (hazineden)geçiniyormuş.Halbuki kişinin zor zahmet
kendi kazancını yemesinden daha üstün bir şey yoktur,dedi.Bunun üzerine Davut (a.s)
geri döndü.Cenabı Haktan kendi elinin emeğiyle bir geçim ihsan etmesini niyaz
etti.Allahu Tealada ona demircilik sanatını öğretti ve Davut (a.s)'ma demiri hamur
yapacak bir kudret verdi.Demire istediği şekli verebilmesinin ayrı bir özelliği vardı.Ateşe
sokmadan ve dövmeden demire mum gibi istediği bicimi verirdi.Bu hal ona verilen bir
mucize idi.
Kuranı kerimde mealen biz ona demiri(bal mumumu)gibi yumuşattık.(sebe suresi 10cu
ayet)
Demirden zırh yapar,satar elinin emeği ile geçinir.Devlet hazinesinden bie şey
almazdı.Biz Davut (a.s)sizin için zırh yapma sanatını öğrettik.(enbiye suresi 80)
Davut (a.s) bütün bedeni örtücek uzun zırhlar yap,onları dokumada intizamı gözet diye
emir ettik.
NEFSE HOŞ GELEN DÜNYA NİMETLERİ
Ruhul beyan tevsirinde zikir edildiğine göre,ulema buyurmuşturki,Allahu Teala Hazretleri
meleklere hiç şehvet vermeyip,sırf akıl vermiştir,hayvanlara ise hiç akıl vermeyip,sırf
şehvet vermiştir.İnsana ise,her ikisinide vermiştir.Ohalde aklını şehvetine galip kılan
insan,meleklerden efdal (üstün) olduğu gibi,şehvetini aklına galip kılanlarda
hayvanlardan daha rezil (aşağı)'dır.Bununla beraber kadınlar,şeytanın ipleri (erkekleri
avlamak için kullandığı aletler) olduğu için şehvet bakımından en ileridirler.Bundan
dolayı insanın hayatına mal olacak kuvvetli aşk,ancak kadınlar hakkında
görülebilir.Nitekim;Resullulah (s.a.v)'den rivayet edildiğine göre:
Erkekler için benden sonra insanlar içinde kadınlardan daha zararlı bir fitne (imtihan
vesilesi)bırakmadım buyurdu.
Ulemanın buyurduğununa göre kadınlarda 2 fitne vardır.
1-Onlar sebebiyle rahim (akraba ilişkileri) kesilir.Nitekim karısının keyfine uyarak ana
babadan ve kardeşlerden kopan nice aileler görülmektedir.
2-Onların isteklerini yerine getirmek için helal haram demeyip mal toplanır.
Şehavattan ikincisi evlat sevgisidir.Erkek çocuğun sevgisi kızın sevgisinden daha fazla
olduğundan,Allahu Teala erkeği özellikle zikir etmiştir.Ayrıca oğlan,insanın kendi
makamına hakim (durucu),düşmanlarını def etmeye kadir (güçlü) ve babasının bütün
işlerini yürütmeye kafi (yeterli) olduğundan,kızdan ziyade oğlana karşı sevginin
insanlara süslendiği açıklanmıştır.
Gerçektede insanlardan bir çoklarının,kızdan çok oğlan çocuklarını sevdikleri
görülmektedir.Evlat fitnesi hakkında'da Efendimiz (s.a.v)'min şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir.Çocuk;üzüntü,korku,cehalet ve cimrilik vesilesidir.
Ayrıca ulema çocuklar sebebiyle helal haram demeden mal toplama fitnesinin
olduğunuda zikir etmişlerdir.Şuda bilisinki,Allahu Teala Hazretlerinin insanın kalbinde
aile ve çocuk sevğisini yaratmasında büyük hikmetler vardır.Bu sevği olmayacak olsa
çoğalma meydana gelmeyeceginden,neslin kesilmesine sebeb olur.Bu sevgi bütün
yaratıklarda tabi bir hal gibidir.Bundan dolayı bütün canlılarda mevcuddur.(r.f cild3 ali
imran suresi 15.ayet)
CENNET NİMETLERİ
Sehl (r.anh) Efendimiz (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu işittim dedi:Cennete bir kamçı kadar
yer,dünyadan ve dünyadaki herşeyden daha hayırlıdır.
Ali imran suresi 15 ayeti kerimesinde buyrulmuşturki;ahiret nimetlerinin muttaki (Allahu
Tealadan sakınan)'lara mahsus olup,herkese nasip olmayacagı beyan edilerek,ahiret
nimetlerinin şanı büyütülmüş ve hayırlı oldukları ispat edilmiştir.Çünkü dünya
nimetlerinin o kadar değeri olmadığından herkese verilmektedir.Ahiret nimetleri ise çok
hayırlı ve sonsuz olduğundan sadece hayırlı kullara nasip kılınmıştır.Allahu Teala
Hazretleri,bu ayeti celilesinde ahiret nimetlerinin çok hayırlı olduğunu beyan
bulunmaktadır,zira anne rahmine nisbetle dünya ne kadar geniş aydınlık ve bol
nimetlerle dolu ise,dünyaya nispetle ahirette o kadar geniş nurlu ve bol nimetlerle
doludur.Cennete envai çeşit nimetler bulunsada nimetlerin çokluğuyla insanın rahatlığı
tamamlanmayıp,ancak aile ile tamamlanacagından Cenabı Hak muttakiler için
cennette,her türlü kötü huydan,çirkin söz ve fuhşiyattan ve insan tabiatının sevmediği
herşeyden pak ve temiz eşler bulunduğunu açıklamıştır.
Ancak bütün bu nimetlerin nimet olması,sahibinin razı ve hoşnut olmasına bağlı
olduğundan Cenabı Hak cennette keyfe keder vereçek hiç bir şey bulunmadığı
anlaşılsın için cennete girecek olan mütakilerden razı olduğunuda açıklamıştır.
Kazi Beyzavi buyurmuşturki:Allahu Teala Hazretleri bu ayeti celileleriyle dünya ve
ahiretteki bütün nimetlerine işaret etmiştir.Bunların en aşağısı dünya nimetleri,ortası
cennet nimetleri, en yükseği ise Allahu Tealanın rızasıdır.Nitekim Allahu Teala Hazretleri
"ve Allahu Tealanın en ufak bir rızası,herşeyden daha büyüktür." Buyurmuştur.(tövbe
suresi 72. ayet)
Allaha (c.c) ve ahiret gününe inan bir milleti babaları,oğulları ve kardeşleri yahut
akrabalarıda olsa Allahu Teala ve Resulüne karşı gelenlerle dostluk eder (bir halde)
bulamazsın (göremezsin) işte onların kalbine Allahu Teala imanı yazmış ve kendinden
bir ruh ile (manen diriltecek bir kitapla) onları kuvvetlendirmiştir.Ve bunları,altlarından
ırmaklar akan cennetlere koyacak ve orada ebedi kalacaklardır.Allahu Teala onlardan
razı olmuş,onlarda Allahu Tealadan hoşnut olmuşlardır.İşte onlar Allahu Tealanın hızbi
(fırkası,taraftarları)'dır.İyi bilinki,şüphesiz Allahu Telanın hızbi (mensupları) felah bulan
kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.(Mücadele suresi 22. ayet)
Ve Allahu Tealanın en ufak bir rızası herşeyden daha büyüktür.(tövbe suresi 72 ayet)
Şüphesiz iman edip ameli salih işleyenler varya,işte onlar yaratılanların en
hayırlısıdır.Onların,Rableri katındaki mükafatları altlarından ırmaklar akan,içinde
devamlı kalacakları adin cennetleridir.Allahu Teala onlardan razı olmuş,onlarda ondan
hoşnut olmuşlardır.Bu söylenenler,Rabbinden korkan ona karşı daima saygı gösterenler
içindir.(beyyine suresi 7-8 ayet).
NİMETE ŞÜKÜR
Hadisi şerifte buyrulduki "nimet,vahşi hayvan gibidir.Onu şükürle bağlayınız."Çünkü
nimete şükür edildiği zaman yerinde sabir kalır(durus).Nimete namkörlük
yapılınca,kaçar.
Hz Alide size niğmetin uçlarından ulaştığı zaman az şükür etmek suretiyle onu uzaklara
kaçırmayınız.Yani kendisinde bulunan nimetlere şükür etmeyen,uzakta olan nimetlerden
mahrum kalır.Şükür eden mümin iman,takva,sıdk,tevekkül,ihlas,güzel ahlak gibi bağtıni
ve zahiri nimetlerin elinden çıkmaması için şükür ipiyle onları kendisine bağlar.Bu
nimetlere şükür etmeyen kimsede şükretmemekle namkörlük eder ve onları elinden
kaçırır.Ve sonunda nimetlerin yerinde fakirlik,küfür,nifak,imanda şüphe ile bağzı kötü
vasıf ve huyları bulur.Mümin daima sabırlı ve şükür edicidir.Çünkü dünya bela ve
müsibet yeridir.Hatta kula verilen nimetlerde onun uğradığı bela ve
müsibetlerdir.Çünkü,bu nimetlerin verilmesiyle,ona şükürmü yoksa günah işlerde
kullanmak suretiyle,namkörlükmü edicek,diye kul imtihan edilmekte ve
denenmektedir.İşte bu imtihan kul için bir musibettir.Çünkü imtehanda muvaffak
olmassa yani nimetlere şükretmeyi başaramazsa sonu felaket ve hüsran olucaktır.
Allahu Tealanın muhafazasına nail olabilmenin sebeblerinden bazılarını "ibadet ve taatte
gayret ve devam etmek,günahları terk etmek,misvak kullanmak,az uyumak,gece
namazı kılmak ve kuranı kerimi yüzünden okumak olarak bildirilmiştir."
RIZKIN YARADILIŞI
İbni Abbas (r.anh) buyurduki,Allahu Teala Hazretleri cestlerden 4000 sene evvel ruhları
yarattı,ruhlardan 4000 sene evvelde rızıkları yarattı kendisi var olup,gök,yer,kara,deniz
hiç bir şey yokken kendisinin varlığı ve birliği hakkında şahitlik ederek "Şehidallahü
ennehü lailahe illahu "(ali imran suresi 18).Allahu teala kendisinden başka hiç bir İlah
olmadığına şahitlik etti.Buyurdu.
Meleklerin ve ilim sahiplerinin şehadetleri ise Allahu Tealanın birliğini dilleriy
söylemelerin ibarettir.Dolasıyla müminlerin kelimeyi şehadeti dilleriyle söylemesi
vaciptir.Müminlerin yaşadığı müddetçe kelimei tevhidi tekrar etmesi gerektiğine işaret
için,bu ayeti celilede kelimei tevhit ikinci defa zikir edilmiş ve kullara "La ilahe illah"
kelimesini çok zikredin denmek istemiştir.
Dünya zılli zaildir ona güvenen nadimdir.O,seninle kalsada,sen onunla
kalamazsın.Dünyadan çıkmadan önce,kalbinden dünya sevgisini çıkar.Dünya
lezzetlerine aldanmayan,cennet nimetlerine kavuşur,iki alemde aziz ve muhterem
olur.Dünya harabtır,
Şerbetleri seraptır,nimetleri zehirli,safaları kederlidir.Bedenleri yıpratır,emelleri
artırır,kendini kovalayan kaçar,kaçanı kovalar,dünya bal'a,içine düşenler sineğe
benzer.Nimetleri geciçi,halleri değişicidir.Dünyaya ve buna düşkün olanlara
inanılmaz.çünkü bunlarada vefa ve sefa bulunmaz.Fani olanı verki,baki olanı
alasın.Kendini bilen kişinin,bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır.Şakiler dünyaya
sarılır.Saitler,baki olana sarılır.Bedeninle dünyada ol,kalp'inle ahireti bul.Nefsin arzularını
terk eden,pak olur,afiyetlerden selamet bulur,Allahu Tealanın razı olmadığını terk edene
Allahu Teala daha iyisini verir.Dünyayı anlayan onun sıkıntılarından üzülmez ve ondan
sakınır.Ondan sakınan,nefsini tanır.Nefsini tanıyan rabbini bulur,Mevlasına hizmet
edene dünya hizmetçi olur.Dünya insanın gölgesine benzer kovalarsan kaçar,kaçarsan
seni kovalar.Dünya,aşıklarına mihnet,lezzetlerine aldanyanlara nimet,ibadet edenlere
kazanç yeridir.İbret alanlara hikmet ve kendini tanıyanlara selamet yeridir.Ana rahmine
nisbetle cennet,ahirete nisbetle çöplük gibidir.
Allahu Teala yeryüzünü sedef gibi yaratmıştırki,onun içine konan inci Adem (a.s) ve
evlatlarıdır.Sonra Allahu Teala onların çeşitli ihtiyaçlarını bilmiş ve sanki adem (a.s) ile
çocuklarına hitaben şöyle buyurmuştur:Ey Adem ben seni anne gibi olan bu topraktan
başkasına muhtaç etmeyeceğim.Bak görki ey kulum sence en kıymetli eşya,altın ve
gümüştür.Ben yeri,altın ve gümüşten yaratsaydım bu faydalar ondan elde edilebilirmiydi.
Sonra Ben,zindan olan bu dünyada bu kadar nimetler yarattımsa ya cennetteki hal nice
olur.Vel hasıl,yer senin annendir,hatta sana annenden daha şevkatlidir.Çünkü annen
sana tek çeşit süt içirmekte,toprak ise sana türlü türlü yemekler yedirmektedir.Sizi
topraktan yarattık,tekrar ona döndüreceğiz.(taha suresi 55).Kavli şerifinin
hükmünce,biz,sizi annenize iyade edeceğiz,bu ise,bir tehdit sayılmaz.Çünkü kişi
annesiyle korkutulmaz,çünkü sen küçük annenin karnında bulunuyorken,büyük günah
şöyle dursun bir zerren bile yoktu.
Bilhakis Allahu Tealaya o derece itaatliydinki,seni dünyaya çıkmaya bir defa davet
ettiğinde Rabbine icabeten başınla çıktın.Bugün ise seni,yetmiş kere namaza
çağırıyorda ayagınla bile icabet etmiyorsun.
Ey ademoğlu acele etme rızık taksim olunmuştur,hırslı olan mahrum kalır.Cimri olan
kötülenirhaset olan üzülür.Dünya devamlı değildir rızkı verici bizi yaratan ve yaşatan
Allahu Tealadır.
Ey oğul az mal güzel idare ile çok olur.Çok mal kötü idare ile israfla yok olur.
Ey oğulcuğum masraflarını gelirine ayarla iktisat et,aşarı gitme her işte itidal sahibi
ol,yani orta yolu tercih et,cömertliği adet et.
Amelin en güzeli doğruluk,en çikinide yalandır.Kadının çalışması kıyamet
alametlerindendir.
Günahların içinde bocalayan kimsenin doğruluğu bulması çok zordur.
Şüphelendiğin şeyden uzaklaş,şphe vermiyene sarıl.Doğruluk sükun ve huzurdur.
Tehlikenin doğruluk içinde oldugunu görseniz dahi doğruluğu arayınız.Çünkü doğrulukta
kurtuluş ve selamet vardır.
Doğru olan iyi davranır,iyi davranan emin olur,emin olanda cennete girer.
Bir insanda 3 şey bulunduğu vakit onun salih bir insan olduğu anlaşılır.Bunlar nefsani
arzulardan uzak olmak Allah rızası için doğruluk,helal ve temiz yemek.
Ey insanoğlu bilesinki helal sana damla damla gelir,haram ise sel gibi gelir.Kimin
yaşayış ve rızkı saf olursa,dinide saf ve arı(pak) olur.
Ey insanoğlu bilesinizki taşlar su ile yumuşamadığı gibi,katı olan kalplerinizde öğütle
yumuşamaz.
Ey insanoğlu yarınkı rızkını benden isteme zira ben senden yarınki iş ve ibadetini
istemiyorum.
Ey insanoğlu ben senin az ameline razıyım fakat,sen çok rızka razı olurmuyorsun,yine
istiyorsun.
Ey insanoğlu dilin senin aslanındır,eğer onu salı verirsen,seni yer.
İbadeti ve taati zamanında hemen yapki,sonra yaparım diye geçiktirmek.onları yapmana
mani olmasın.
İşlemediğin amelin karşılığını isteme,amelin makbul ise karşılık olarak sana yeter.
Nimetlere şükür etmeyen,elinden çıkmasına çalışmış olur.Nimetlere şükür eden onları
en kuvvetli bağlarla bağlamış olur.
İmamı Malik hz. buyurduki:İnsan kendisi için hayır işlemez,kendisine iyilik
yapmazsa,İnsanlarda ona hayır ve iyilik yapmaz.
HEDİYELEŞMEK
Hediye vermek sevaptır.Sevgi meydana getirir,düşmanlığı giderir.
Resullullah(s.a.v) müsafaha ediniz.Bununla düşmanlık ve kinler gider.Hediyeleşiniz.Bir
birinizi seversiniz,husumet ve kin gider.Buyurdu.
Resullullah(s.a.v)hediyeleşiniz,çünkü hediyeleşmek sevgiyi kat kat yapar,gögüsteki
fesat ve kötülükleri giderir.Buyurdu.
Hediye vermekler sünneti seniyye uyulduğu gibi hediye veren ve alan arasındada
yakınlık meydana gelir.Kalpden,fesat ve sıkıntı veren düşünceleri giderir.
Resullulah(s.a.v)hediye kabul ettikleri gibi,hediyeye karşılık hediyede verirlerdi.Fakat
sadaka kabul etmezlerdi.Süleymen (a.s) ve diğer peygamberlerde böyle idiler.
DÜNYAYA DEĞER VERMEK
Marifet namadeki hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur:Mesut o kimsedirki,dünya onu terk
etmeden o dünyayı terk etmiştir.Arzusu ahiret olup,ahiret için çalışana,Allahu Teala
dünyayı hizmetçi yapar.Yalnız dünya için çalışana,Yalnız kaderinde olan kadar
gelir.İşleri karışık üzüntüsü çok olur.
Ahiretin sonsuz olduğuna inan kimsenin,bu dünyaya sarılması şaşılacak şeydir.
Dünya sizin için yaratıldı,sizde ahiret için yaratıldınız.Ahirette ise cenneten ve
cehennem ateşinden başkası yoktur.Camiler cennetin alış veriş merkezidir.
Paraya,yiyeceğe tapınan kimse helak olsun,mal ve şehvet hırsının,insana zararı koyun
sürüsüne giren 2 aç kurdun zarından daha çoktur.
Dünyadan yetecek kadar alan,onun şerrinden kurtulur,daha fazla uğraşanın ise harareti
artar.Bundan dolayı buyrulmuşturki dünya tuz gibidir,kim onu artırmaya gayret
etse,susuzluğu (dünyaya karşı isteği artar).
Sizlerin fakir olacağınızı düşünmüyor bunun için üzülmüyorum,sizden önce gelmiş
olanlara oldugu gibi dünyanın elinize geçerek Allahu Tealaya asi ve birbirinize düşman
olmanızdan korkuyorum.
Dünyayı terk eyleki Allahu Teala seni sevsin malına göz dikmeki herkes seni sevsin.
Dünya geçileçek bir köprü gibidir.Bu köprüyü tamir etmeye uğraşmayın,hemen geçip
gidin.
Dünyaya burada kalacağınız kadar,Ahirete'de orada kalacağınız kadar çalışın.
Ey dünya;bana hizmet edene hizmetçi ol,sana hizmet edene güçlük göster.Buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v)buyurmuşturki;ya Rabbi beni sevenlere hayırlı mal ver bana
düşmanlık edenlere mallarını ve çocuklarını düşman eyle buyurdu.
Dünya insanın gölgesine benzer,kovalarsan kaçar,kaçarsan seni kovalar.
Dünya sevgisi ahirete hazırlanmaya mani olur.Çünkü kalp onu düşünmekle Rabbini
unutur.
Beden onu elde etmeye uğraşarak ibadet yapamaz hale gelir.
Dünya ile ahiret,doğu ile batı gibidir.birine yaklaşırsan ötekine uzak olursun.
Din bilğilerini dünyalık ile geçirmek için öğrenenler,cennetin kokusunu duyamacaklardır.
İlim tahsil ettiği halde,bu ilimle amel etmeyen,kimseye alim denmez.
Ey ademoğlu çokla doymaz,aza kanaat etmezsin,malını seni iyilikle anmayan için
biriktirirsin.
Halbuki Rabbinin huzuruna çıkacaksın ve özürleri süremeyeceksin,sen sadece midenin
ve şehvetinin kulusun.Miden ise ancak kabre vardığında dolar.
Ey ademoğlu sen toprağın malını başkasının terazisinde göreceksin.
3 şeye şaşarım dünyayı elde etmeyi çalışana,zira ölüm ona yaklaşıyor.Köşkler yapana
şaşarım zira kalaçağı yer kabirdir.Katıla katıla gülene şaşarım,halbuki önünde
cehennem var.
Dünyayı isteyen deniz suyu içiene benzer,ne kadar içerse harareti o kadar artar ve
nihayet ölür.
Su ile ateş bir kabta durmadığı gibi,dünya ve ahiret sevgisi aynı kalpde durmaz.
Sizden biriniz,denizin dalğaları üzerine ev yapamadığı gibi,dünyayıda devamlı kalma
yeri bilmesin.
Dünya sevgisi,bütün kötülüklerin başıdır.Günahların başıda küfürdür.
İsa (a.s) dünya sevğisi bütün kötülüklerin başıdır,gözde bakışı,kalpde şehveti büyütür
(insanı aç gözlü,doymaz eder).Yemin ederimki şehvet(nefsin isteklerine uymak)
sahibine uzun süren sıkıntı bırakır.
Dünyadan geçmeye bakın,tamiri ile uğraşmayın.
Ey ademoğlu,ey zayıf insan,nerede olursan Allahtan (c.c) kork.Dünyada yolcu gibi
ol.Meclisleri ev edin.Gözüne ağlamayı,bedenine sabrı,kalbine tefekkürü öğret.
Yarınki rızkını düşünüp üzülme (Allahu Teala rızkı kendi üzerine almıştır.Bundan şüphen
olmasın).Yoksa günaha girersin.
İsa (a.s) buyurduki,Allah (c.c)katında en sevgili olan şey,salih kalplerdir.Allahu
Teala,onların hürmetine dünyayı yaşatır.Onlar bozulunca yer yüzünü harap eder.
Dünya işleri için üzüntüye düşen kimse Allahın Gazabını artırır ve rahmetinden
uzaklaştırır.
Ey ademoğlu,eğer dünyaya çalıştığın kadar ahiret,için çalışsaydın.Hesapsız cennete
girerdin.Eğer kaanat etseydin,,herkesten zengin olurdun.Eğer haramdan
sakınsaydın,dinini halis ederdin.Eğer yalan söylemeyi terk etseydin.sıddıklardan
olurdun.

Benzer belgeler