Kopyası mustafayolcu-çalışma 16.1.qxp

Transkript

Kopyası mustafayolcu-çalışma 16.1.qxp
TGKD Cilt 16, Sayı 1
Şubat 2012:15-19
Yolcu ve ark.
Plazma vizkositesi ve fibrinojen düzeyi
15
KORONER ARTER HASTALIĞI YAYGINLIĞI İLE PLAZMA
VİZKOSİTESİ VE FİBRİNOJEN DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
Dr. Mustafa Yolcu1, Dr. Halil Bilgili2, Dr. Zekeriya Küçükdurmaz3, Dr. Hekim Karapınar3,
Dr. Barbaros Dokumacı4
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği, Erzurum, 2Erzurum Oltu
Devlet Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği, Erzurum, 3Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji Anabilim Dalı, Sivas, 4Özel Sakarya Hastanesi Kardiyoloji Kliniği, Eskişehir
1
Plazma fibrinojen yoğunluğu ve kan viskozitesi
gibi hemoreolojik faktörler koroner arter hastalığı
(KAH) için bağımsız risk faktörleri olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmamızda ciddi koroner arter
hastalığı ile viskozite ve fibrinojen arasındaki,
ilişkiyi araştırmayı amaçladık.
159 KAH hastası (111 erkek, 48 bayan, ortalama
yaş 64±9 yıl) ve 88 normal koroner arterli kişinin
(48 erkek, 41 bayan, ortalama yaş 58±10 yıl)
koroner anjiyografilerini inceledik. Ek olarak bu
hastaların demografik parametreleri ve laboratuar
sonuçları değerlendirildi. Ve gruplar arası sonuçlar
kıyaslandı.
Viskozite seviyesi, damar skorlaması ile anlam-
GİRİŞ
Koroner arter hastalığı (KAH) ve serebrovasküler
hastalıkları içeren kardiyovasküler hastalıklar (KVH)
yetişkinlerde ölümün en önemli nedenidir1. KVH inme,
miyokard enfarktüsü, stabil angina pektoris, unstabil
angina pektoris ve koroner ölüm gibi koroner arterlerin
aterosklerotik hastalıklarının tümünü kapsar1.
“Fibrinojenin temel fizyolojik fonksiyonu, hemostazda fibrin ağı ve trombüs formasyonu olup viskozitenin
önemli bir bileşenidir2. Koagülasyon sistemi aktivasyonu ve fibrinolizis KAH riskinde artış ile birliktedir2.
Yapılan farklı epidemiyolojik çalışmalarda fibrinojenin
aterosklerozun ilerlemesindeki rolü ve miyokard
enfarktüsü için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir2.
Kan viskozitesi kanın akışkanlığı ve direncini
gösteren bir parametre olup, kanın akışa karşı olan
esas direncini ifade etmektedir ve bu direnç, kan akışı
Yazışma Adresi: Dr. Mustafa YOLCU
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Yıldızkent/ERZURUM
Tel: 0442 232 55 55
E-Mail: [email protected]
Geliş Tarihi:01.11.2011
Kabul Tarihi:13.12.2011
lı ve paralel bir artış gösterdi. Benzer şekilde fibrinojen seviyesi de, damar skorlaması ile anlamlı ve
paralel bir artış gösterdi. Bu farklılıklar gruplar
arasında da anlamlı olarak bulundu.
Sonuç olarak ciddi koroner arter hastalığı ile
viskozite ve fibrinojen seviyesi arasında anlamlı
bir ilişki gösterdik. Bu bulgular bize aterosklerotik
yayılımın hemoreolojik parametrelerle artış
gösterebileceğini ifade etti.
Anahtar kelimer: Koroner arter hastalığı, Fibrinojen, Vizkosite
(Türk Girişimsel Kard. Der. 2012;16:15-19)
sırasında plazma proteinleri ve kan hücreleri arasındaki sürtünme etkileşimlerinden kaynaklanmaktadır3.
Plazma viskozitesi (PV) birçok epidemiyolojik çalışmada kardiyovasküler risk göstergesi olarak belirtilmiş
olup ilk ve tekrarlayıcı kardiyak olayların ve bunlara
bağlı mortalitenin bağımsız prediktörü olarak gösterilmiştir4,5,6. PV obezite, diabetes mellitus (DM), hipertansiyon, sigara içimi ve hiperlipidemi gibi geleneksel
kardiyovasküler risk faktörlerinden de etkilenir ve plazma lipitleri ile benzer prediktif değere sahiptir7.
Farklı çalışmalar plazma fibrinojen konsantrasyonu, plazma ve kan viskozitesi gibi hemoreolojik faktörleri KAH için bağımsız risk faktörü olarak tanımlamıştır5,6,7. Fibrinojen trombosit agregasyonu, plazma
vizkositesi ve fibrin formasyonundaki rolüyle KAH için
temel hemostatik risk faktörü olarak belirtilmektedir.
Çalışmamızın amacı anjiyografik olarak epikardiyal
koroner arterlerde kritik stenoz tespit edilen hastalarda
stenotik damar sayısı ile viskozite ve fibrinojen düzeyleri arasındaki ilişkiyi göstermektir.
METOD
Çalışma dizaynı ve hastalar: Çalışmaya Ocak 2011
ile Temmuz 2011 tarihlerinde rutin koroner anjiyografi-
16
Yolcu ve ark.
Plazma vizkositesi ve fibrinojen düzeyi
TGKD Cilt 16, Sayı 1
Şubat 2012:15-19
Tablo 1: Hasta özellikleri ve plazma viskozite ve fibrinojen düzeyleri. Tukey testi ile alt grup analizlerinde
1 damar hastalığı
2 damar hastalığı
3 damar hastalığı
NKA
P değeri
Yaş
62±8
64±9
66±9
59±10
0.000† £ µ
Cinsiyet (Erkek, %)
44 (%77)
36 (%69)
31 (%62)
48 (%53)
0.030
Hipertansiyon
33 (%57)
35 (%67)
32 (%64)
46 (%51)
0.262
Diabetes mellitus
15 (%26)
20 (%38)
22 (%44)
14 (%15)
0.001
KAH aile hikayesi
13 (%22)
13 (%25)
11 (%22)
13 (%15)
0.442
Hiperlipidemi
29 (%50)
32 (%61)
30 (%60)
20 (%22)
0.000
Sigara içiciliği
29 (%50)
27 (%51)
23 (%46)
32 (%36)
0.214
Trigliserit
150±104
148±82
143±94
136±75
0.787
Total kolesterol
176±50
183±41
180±44
175±36
0.783
LDL kolesterol
114±36
113±35
115±34
103±36
0.204
HDL kolesterol
38±9
37±9
36±8
41±13
0.012£
Üre
33±7
36±8
38±11
33±10
0.041£
Kreatin
0,82±0.18
0,83±0.26
0,86±0.22
0,86±0.90 0.979
Hematokrit
40±6
40±7
38±5
39±7
0.308
Trombosit
253±70
267±77
253±73
248±77
0.575
Plazma Vizkositesi (mPa)
1,18±0,08
1,20±0,08
1,22±0,11
1,15±0,09 0.000† £ µ
Fibrinojen (mg/dL)
364±93
414±97
423±97
355±75
0.000† £ µ ¥
Tukey testi ile alt grup analizlerinde; † NKA ve 2 damar hastalığı arasında P<0.05, £ NKA ve 3 damar hastalığı arasında
P<0.05, µ 1 ve 3 damar hastalığı arasında P<0.05, ¥ 1 ve 2 damar hastalığı arasında P<0.05).
ler sırasında KAH tespit edilen hastalar alındı.
Kontrol grubu olarak da rutin koroner anjiyografi
sırasında aterosklerozun tespit edilmediği normal
koroner arterlere (NKA) sahip bireyler alındı. KAH en
az bir epikardiyal arterde >%60 stenoz tespit edilen
hastalar olarak belirlendi. KAH olanlar stenotik damar
sayısına göre 1, 2 ve 3 damar hastalığı olarak gruplandı. Sol ana koroner arter lezyonu olanlar çalışmaya alınmadı.
Çalışmaya KAH olan 159 (1 damar hastalığı olan
57 hasta, 2 damar hastalığı olan 52 hasta, 3 damar
hastalığı olan 50 hasta) ve NKA 89 birey alındı. Tüm
hastalar hipertansiyon, hiperlipidemi, DM, sigara içiciliği, KAH aile hikayesi ve kullandığı ilaçlar yönünden ayrıntılı olarak sorgulandı.
Geçirilmiş bypass ve miyokard enfarktüsü olanlar, ekokardiyografik orta-ileri kapak patolojisi
ve/veya sol ventrikül sistolik disfonksiyonu olanlar,
oral antikoagülan alanlar, hematolojik hastalığı olanlar, onkolojik hastalığı olanlar, renal ve hepatolojik
hastalığı olanlar, atrial fibrilasyonu olanlar, akut
koroner sendromu olanlar, akut infeksiyonu veya bilinen kronik sistemik hastalığı olanlar (Romatoid artrit,
SLE, otoimmün hastalıklar vb) çalışma dışı bırakıldı.
Hastaların koroner anjiyografileri Toshiba ya da
Siemens Axiom Artis cihazı ile yapıldı. Anjiyografi
femoral arter yoluyla standart 6F Judkins sağ ve sol
kateterler kullanılarak yapıldı. Radyoopak olarak
iodixanol veya iohexol kullanıldı. Sol koroner sistem
için en az 4, sağ koroner sistem için en az 2 görüntü
alınıp dijital hafızaya ve sine filme kaydedildi.
Laboratuar değerlendirmesi: Hastalara KAG öncesi rutin biyokimyasal ve koagülasyon paremetreleri
ve hemogram bakıldı. Plazma viskozitesi için venöz
yoldan EDTA'lı tüpe 3 cc kan alındı. 30 dakika beklendikten sonra EDTA'lı tüp 5000 rpm de 5 dakika
santrifüj edildi. Elde edilen plazma ayrılıp -80 C de
saklandı. Plazmadan daha sonra toplu olarak Harkness Viskozimetresi (Coulter Electronics LTD) ile
viskozite çalışıldı.
İstatistiksel Analiz
Çalışmanın istatistiksel analizleri SPSS sürüm 14
istatistik (SPSS for Windows 14, Inc, Chicago, IL,
USA) programı kullanılarak yapıldı. Veriler yüzde ve
aritmetik ortalama ± standart sapma seklinde sunuldu. Gruplar arasında parametrik testlerin karşılaştırılmasında Anova testi ve post hoc olarak Tukey testi,
nonparametrik değerlerin ve yüzdelerin karşılaştırılmasında Chi-square testi kullanıldı. Bütün analizlerde anlamlılık sınırı p<0.05 olarak kabul edildi.
BULGULAR
Yaş ortalaması; 1 damar hastalığı olanlarda 62±8
yıl (n:57), 2 damar hastalığı olanlarda 64±9 yıl
(n:52), 3 damar hastalığı olanlarda 66±9 yıl (n:50) ve
NKA grubunda 59±10 yıl (n:89) olarak bulundu.
Gruplar arsındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlıy-
TGKD Cilt 16, Sayı 1
Şubat 2012:15-19
dı (P=0.000).
Hastalar cinsiyet açısından incelendiğinde 1
damar hastalığı olanlarda 44 (%77) ve 2 damar
hastalığı olanlarda 36 (%69), 3 damar hastalığı olanlarda 31 (%62) ve NKA grubunda 48 (%53) erkek
birey mevcuttu. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı
(P=0.030).
Hipertansiyon; 1 damar hastalığı olanlarda 33
(%57) ve 2 damar hastalığı olanlarda 35 (%67), 3
damar hastalığı olanlarda 32 (%64) ve NKA grubunda 46 (%51) hastada mevcuttu. Bu fark istatistiksel
anlamlı değildi (P=0.262).
Diabetes mellitus; 1 damar hastalığı olanlarda 15
(%26) ve 2 damar hastalığı olanlarda 20 (%38), 3
damar hastalığı olanlarda 22 (%44) ve NKA grubunda 14 (%15) hastada mevcuttu. Gruplar arası bu fark
istatistiksel anlamlıydı (P=0.001). Bu da stenotik
damar sayısı ile DM varlığının korele olduğunu
göstermektedir.
Hiperlipidemi; 1 damar hastalığı olanlarda 29
(%50) ve 2 damar hastalığı olanlarda 32 (%61), 3
damar hastalığı olanlarda 30 (%60) ve NKA grubunda 20 (%22) hastada mevcuttu. Gruplar arası bu fark
istatistiksel anlamlıydı (P=0.000). Bu sonuç stenotik
damar sayısı ile HL varlığının korele olduğunu
göstermektedir.
Sigara içiciliği; 1 damar hastalığı olanlarda 29
(%50) ve 2 damar hastalığı olanlarda 27 (%51), 3
damar hastalığı olanlarda 23 (%46) ve NKA grubunda 32 (%36) hastada mevcuttu. Gruplar arası bu fark
istatistiksel anlamlı değildi (P=0.214).
KAH aile hikayesi; 1 damar hastalığı olanlarda 13
(%22) ve 2 damar hastalığı olanlarda 13 (%25), 3
damar hastalığı olanlarda 11 (%22) ve NKA grubunda 13 (%15) hastada mevcuttu. Gruplar arası bu fark
istatistiksel anlamlı değildi (P=0.442).
Viskozite düzeyleri; 1 damar hastalığı olanlarda
1,18±0,08 mPa, 2 damar hastalığı olanlarda
1,20±0,08 mPa, 3 damar hastalığı olanlarda
1,22±0,11 mPa ve NKA grubunda 1,15±0,09 mPa
olarak tespit edildi. Bu veriler viskozitenin stenotik
damar sayısı ile paralel olarak arttığını göstermekte
olup verilere Anova analizi uygulandığında gruplar
arasındaki fark istatistiksel anlamlı olarak bulundu
(P=0.000). Bu verilere post hoc Tukey testi ile yapılan
alt grup analizlerinde NKA ile 2 damar hastalığı
arasındaki fark (P=0.007), NKA ile 3 damar hastalığı
arasındaki fark (P=0.000) istatistiksel anlamlıydı.
Fibrinojen düzeyleri; 1 damar hastalığı olanlarda
364±93 mg/dL, 2 damar hastalığı olanlarda 414±97
mg/dL, 3 damar hastalığı olanlarda 423±97 mg/dL ve
Yolcu ve ark.
Plazma vizkositesi ve fibrinojen düzeyi
17
NKA grubunda 355±75 mg/dL olarak tespit edildi. Bu
veriler fibrinojenin stenotik damar sayısı ile paralel
olarak arttığını göstermekte olup verilere Anova analizi uygulandığında gruplar arasındaki fark istatistiksel anlamlı olarak bulundu (P=0.000). Bu verilere
post hoc Tukey testi ile yapılan alt grup analizlerinde
NKA ile 2 damar hastalığı arasındaki fark (P=0.003),
NKA ile 3 damar hastalığı arasındaki fark (P=0.000),
1 damar hastalığı ile 2 damar hastalığı arasındaki
fark (P=0.040), 1 damar hastalığı ile 3 damar
hastalığı arasındaki fark (P=0.010) istatistiksel olarak
anlamlıydı.
TARTIŞMA
Çalışmamızda anjiyografik olarak epikardiyal
koroner arterlerde kritik stenoz tespit edilen hastalarda stenotik damar sayısı arttıkça hemostatik ve
hemoreolojik faktörler olarak bilinen viskozite ve fibrinojen düzeylerinin de arttığını gösterdik. KKH olan
hastalarda hastalığın yaygınlığı ile fibrinojen ve
viskozite parametreleri arasında pozitif ilişki tespit
ettik.
Koroner arter hastalığı ve serebrovasküler
hastalıkları içeren kardiyovasküler hastalıklar
yetişkinlerde ölümün en önemli nedenidir 1.
Ateroskleroz endotel fonksiyonunun değişmesi, trombositlerin adezyonu, büyüme faktörlerinin salınımı,
hücre proliferasyonu ve sonuçta olgun fibröz plak
oluşumu ile sonuçlanan kronik bir süreçtir8.
Koroner damarların özellikle dallanma bölgelerinde, subintimal yerleşimli aterom plakları bir
yandan lümeni daraltırken diğer yandan da kanın
akış hızı ve şeklinde değişikliklere neden olmaktadır10,11. Bunun yanında aterosklerotik damarlarda
endotel ve trombosit kaynaklı çeşitli lokal ve metabolik faktörlerde kanın akışkanlığında değişikliklere yol
açmaktadır7.
Kan hemoreolojisi, kan ve onu oluşturan elemanların akış, adezyon, agregasyon ve deformasyonu ile
tanımlanır9. Bu hemoreolojik faktörlerin mikrodolaşım
üzerine olan etkileri sayesinde bu faktörlerin KVH'nın
patogenezinden uzun sürede sorumlu olduğu
düşünülmektedir12.
Vasküler rezistans, damar geometrisi ve kan
viskozitesinin etkileşimi KAH'da plazma viskozitesindeki artışın nedenidir12. Bu durum poststenotik
mikrosirkülasyonda akım sınırlayıcı bir faktör olup
iskemik risk taşıyan miyokardın oksijen desteğinin
kritik bir belirleyicisi olarak görülmektedir12.
Plazma viskozitesini başlıca eritrosit agregasyonundan da sorumlu olan fibrinojen ve gama
globülinlerin konsantrasyonları belirlemektedir 13.
18
TGKD Cilt 16, Sayı 1
Şubat 2012:15-19
Yolcu ve ark.
Plazma vizkositesi ve fibrinojen düzeyi
Viskozitesi aynı zamanda plazma lipit konsantrasyonundan da etkilenir13. Farklı çalışmalarda yüksek
kan
viskozitesinin
ateroskleroz
oluşumuyla
sonuçlanan etkileri olduğu; hatta genel kabul görmüş
risk faktörlerine kıyasla ateroskleroz ile daha kuvetli
bir ilişkisi olduğu gösterilmiştir9.
Epidemiyolojik
çalışmalar
yüksek
kan
viskozitesinin kardiyovasküler hastalık riskini
artırdığını ortaya koymuştur14. Edinburgh Arter Çalışması'nda, 45-59 yaş arasındaki 4860 sağlıklı erkek
beş yıl süreyle izlenmiş ve kan viskozitesi en yüksek
olan %20'lik kesim ile en düşük olan %20'lik kesim
karşılaştırılmıştır14. Ölüm, akut miyokard enfarktüsü,
acil kardiyovasküler ameliyat gereği gibi majör
kardiyovasküler olayların %55'inin yüksek viskozite
grubunda gözlendiği, bu oranın düşük viskozite
grubunda ise yalnızca %4 olduğu saptanmıştır14.
Yapılan farklı anjiyografi çalışmalarında da
viskozitenin koroner ateroskleroz ile pozitif korelasyonunun olduğu aynı zamanda vizkositesi yüksek
olan unstable angina pektorisli hastalarda MI gelişme
riskinin belirgin olarak yükseldiği gösterilmiştir15,16.
Aynı zamanda yüksek PV değeri sonraki kardiyovasküler iskemik olaylar için artmış risk ile birliktedir15,16. Yüksek plazma viskozitesinin iskemik
miyokartta oksijen radikallerinin zararlı etkilerinin
daha fazla olduğu gösterilmiştir17.
Plazma viskozitesinde artışa neden olan fibrinojen konsantrasyonundaki artışın ciddi kardiyovasküler olay riskiyle prospektif olarak ilişkili
olduğu gösterilmiştir12. İskemi ve tıkalı damarda artmış viskoziteyle beraber akımın azalıp tromboza
meyil oluşması aterosklerozun ilerlemesine katkı
sağlamaktadır12.
Fibrinojenin temel fizyolojik fonksiyonu, hemostazda fibrin ağı oluşumu olup plazma vizkositesi
ve düşük shear rate kan viskozitenin ana faktörüdür18,19. Birçok epidemiyolojik çalışmada incelenmiş olup KKH için önemli risk faktörü olarak belirtilmiştir18,19. Son çalışmalar fibrinojenin kardiyovasküler hastalık prediktörü ve tromboembolik
komplikasyonların göstergesi olabileceğini göstermiştir12,18,19. Ayrıca DM, hipertansiyon, sigara içme ve
serebrovasküler hastalığı olanlarda fibrinojen anlamlı olarak yüksek tespit edilmiştir18.
Çoklu damar koroner arter hastalığı ve tedaviye
dirençli anginası olan hastalar açık bir şekilde artmış
fibrinojen düzeylerine sahiptir12. Yapılan bir çalışmada bu hastalarda haftada 3 kez tekrarlayan 500000
IU ürokinaz uygulanması ile kanın hemoreolojik özelliklerini düzelttiği ve semptomları azalttığını gösterilmiştir12.
Viskoziteyi arttıran akut faz reaksiyonları yüksek
molekül ağırlıklı maddelerin salınmasıyla ilişkili olup
bu bulgular aterosklerozun kronik hafif bir inflamatuar hastalık olduğunu desteklemektedir12.
Polistemi, hiperlipoproteinemi, hiperproteinemi,
DM, orak hücreli anemi, raynaud hastalığı, Waldenström makroglobulinemisi, paraproteinemi ve lösemi
gibi birçok hastalıkta da plazma viskozitesinin arttığı
tespit edilmiştir10.
SONUÇ
Sonuç olarak çalışmamızda koroner arterlerdeki
stenotik damar sayısı ile viskozite ve fibrinojenin
pozitif korelasyonunun olduğunu gösterdik. Bu bulgu
aterosklerozun yaygınlığı ile kanın hemoreolojik
paremetrelerinin doğru orantılı olarak arttığını göstermektedir. Sonuçlar tedavide bu parametrelerin
düzelmesinin hedeflenebilmesi aterosklerozun
gerilemesinde önemli bir aşama olabileceğini
düşündürmektedir.
KAYNAKLAR
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Danesh J, Whincup P, Walker M, Lennon L,
Thomson A, et al. Fibrin D-dimer and coronary
heart disease: prospective study and metaanalysis. Circulation 2001; 103: 2323-27.
Fibrinogen Studies Collaboration, Danesh J,
Lewington S, Thompson SG, Lowe GD, Collins
R, et al. Plasma fibrinogen level and the risk of
major cardiovascular diseases and nonvascular
mortality: an individual participant meta-analysis.
JAMA 2005; 294: 1799-809.
Lowe GD. Rheological influences on thrombosis.
Bailliere's Clinical Haematology 1999; 12: 43549.
Rosenson RS, Tangney C. Intraindividual variability in plasma viscosity measurements.
Thromb Haemost 1998; 79: 1063-64.
Koenig W, Sund M, Löwel H, Döring A, Ernst E.
Association between plasma viscosity and allcause mortality: results from the MONICA-Augsburg cohort study 1984-92. Br J Haematol 2000;
109: 453-58.
Lowe GD, Lee AJ, Rumley A, Price JF, Fowkes
FGR. Blood viscosity and risk of cardiovascular
events: the Edinburgh artery study. Br J Haematol 1997; 96: 168-73.
Yarnell J, McCrum E, Rumley A, Patterson C,
Salomaa V, et al. Association of European population levels of thrombotic and inflammatory factors with risk of coronary heart disease: the
MONICA Optional Haemostasis Study. Eur Heart
TGKD Cilt 16, Sayı 1
Şubat 2012:15-19
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
J 2005; 26: 332-42.
Lowe GD, Danesh J. Classical and emerging risk
factors for cardiovascular disease. Semin Vasc
Med. 2002; 2: 353-54.
Kensey KR. The mechanistic relationships
between hemorheological characteristics and
cardiovascular disease. Curr Med Res Opin
2003; 19: 587-96.
Simone G, Devereux RB, Chien S, Alderman
MH, Atlas SA, et al. Relation of blood viscosity to
demographic and physiologic variables and to
cardiovascular risk factors in apparently normal
adults. Circulation 1990; 81: 107-17.
Giannoglou GD, Antoniadis AP, Koskinas KC,
Chatzizisis YS. Flow and atherosclerosis in coronary bifurcations. EuroIntervention. 2010; 6: 1623.
Leschke M. Rheology and coronary heart disease. Dtsch Med Wochenschr 2008; 133: 270-3.
Aigbe A, Famodu AA. Haemorheological and fibrinolytic activity in hypertensive Nigerians. Clin
Hemorheol Microcirc 1999; 21: 415-20.
Smith FB, Lee AJ, Fowkes FG, Price JF, Rumley
Yolcu ve ark.
Plazma vizkositesi ve fibrinojen düzeyi
15.
16.
17.
18.
19.
A, Lowe GD. Hemostatic factors as predictors of
ischemic heart disease and stroke in the Edinburgh Artery Study. Arterioscler Thromb Vasc
Biol 1997; 17: 3321-25.
Tunstall-Pedoe H, Kuulasmaa K, Mähönen M,
Tolonen H, Ruokokoski E, et al. Contribution of
trends in survival and coronary-event rates to
changes in coronary heart disease mortality: 10year results from WHO MONICA project populations. Monitoring trends and determinants in cardiovascular disease. Lancet ; 353: 1547-57.
Cosín J, Asín E, Marrugat J, Elosua R, Arós F, et
al. Prevalence of angina pectoris in Spain. Eur J
Epidemiol 1999; 15: 323-30.
Wells R. Microcirculation and coronary blood
flow. Am J Cardiol 1972; 29: 847-50.
Lowe GD. Circulating inflammatory markers and
risks of cardiovascular and non-cardiovascular
disease. J Thromb Haemost 2005; 3: 1618-27.
Blankenberg S, Barbaux S, Tiret L. Adhesion
molecules and atherosclerosis. Atherosclerosis
2003; 170: 191-203.
19

Benzer belgeler