PDF İndir
Transkript
PDF İndir
51 Sayı 51 Kasım - Aralık 2009 Tar›mda yenilenme zaman› Ekolojik Mimarl›k S›ra D›fl› Bir Alim: Katip Çelebi ve Cihannuma Kent ve Yaflam: Tarihi Ünye Evleri ‹mtiyaz Sahibi Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan Avni Çebi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü İsmail Özkaya Yay›n Koordinatörü İsmail Şaşmaz Yay›n Kurulu Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Dr.Hayri Baraçlı, Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet İşci, Osman Arı, Yakup Güler, Mahmut Çelik, Yavuz Sarı, Mehmet Bulayır Bu Say›ya Katk›da Bulunanlar Dilaver Demirağ, Yrd. Doç. Dr. Fahri Akbaş, Cihan Çiftlikli, Yay›n Dan›flma Kurulu Adnan Çelik, Bilal Ekşi, Nail Olpak, Oral Avcı, Yılmaz Aluç, Yusuf Aksu, Fatih Dönmez, Dr. Namık Ak Editörler A. Kadir Mermertaş M. Emin Eren Fatih Göksu Görsel Yönetmen Nevzat Albayrak Renk Ayr›m› Muhammet Dilsiz Reklam [email protected] ‹letiflim Adresi Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 217 51 00 Fax: 212 217 22 63 Web: www.mmg.org.tr E-posta: [email protected] Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. ‹çerik ve Yap›m Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 273 27 50 Fax: 212 273 27 51 Web: www.ajanspiksel.com E-posta: [email protected] Bas›m Milsan Basın San. A.Ş. 0212 471 71 50 Yay›n Türü İki ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yayın editörden Merhabalar… Yeni bir tasar›m, yeni bir içerik ile sizlerle buluflturdu¤umuz 50. say›m›zdan sonra yeni bir say› ile yine birlikteyiz. Bu yeni format›m›zla siz de¤erli okuyucular›m›za içerik olarak daha yo¤un, daha bilgilendirici bir dergi ulaflt›rmakt›r. Konular› daha derinlemesine inceleyece¤imiz, akademisyenlerimizin yaz›lar›na daha çok yer verece¤imiz, güncel haberleri de¤erlendirece¤imiz yeni say›lar›m›zla da sizlerle birlikte olmaya devam edece¤iz. Tar›m konusunun son günlerde yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤›n› görmekteyiz. Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bizlerde 51. say›m›zda dosya konusu olarak tar›m› inceledik. Tar›mdaki yeni politikalar›, yeni uygulamalar›, dünyadaki geliflmeleri konunun uzmanlar› ile de¤erlendirdik. Tar›m ve Köy ‹flleri Bakan› Mehdi Eker, Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Baflkan› fiemsi Bayraktar, STK temsilcileri ve akademisyenlerle tar›mdaki son geliflmeleri ve yeni uygulamalar› de¤erlendirdik. Ayr›ca dosya konusu d›fl›nda yine tar›mla ilgili son günlerin tart›flma konusu GDO hakk›nda uzmanlardan bilgi ald›k. Bu say›m›zda ayr›ca yine sizlerin ilgisini çekece¤ini düflündü¤ümüz makalelere, tarih köflemizde Katip Çelebi’ye ve eseri Cihannuma’ya, gezi köflemizde Yedigöllere, teknoloji dünyas›ndaki son geliflmelere ve flubelerimizden haberlere yer verdik. Yeni format›m›zla birlikte dergimizde siz de¤erli okuyucular›m›zdan gelen yaz›lara da yer vermek istiyoruz. Özellikle mimar ve mühendislik alan›nda gönderece¤iniz yaz›lar, makaleler yay›n kurulumuz taraf›ndan incelendikten sonra dergimizde yay›nlanacakt›r. Önümüzdeki say›da buluflmak dile¤iyle… 30 DOSYA Tar›mda yenilenme zaman› Tar›m, insanl›¤›n toplu hayata geçiflinde büyük bir rol üstlendi. Tafl Devri süresince bulunan avc›-toplay›c› topluluklar›n, yerini tar›mla u¤raflan halklara b›rakmas›, toplumlar› ve devletleri ortaya ç›kard›. Sanayi Devrimi'ne kadar tar›m, insanl›¤›n büyük ço¤unlu¤unun temel geçim kayna¤› oldu. Ancak günümüzde de tar›mda gözle görülür geliflmeler ve teknolojinin getirdi¤i etkiler bulunmaktad›r. Özellikle 20. yüzy›l boyunca tar›mda önemli de¤ifliklikler yaflanm›flt›r. Türkiye’de ise y›llard›r tar›m arka plana at›lm›fl ve Türkiye’yi bu alanda Dünya devlerinin aras›na sokacak bir ivme 2000’li y›llara kadar yakalanmam›flt›r. Mimar ve Mühendisler Grubu olarak 51. say›m›zda bu konu üzerine e¤ildik. Yap›lan ve yap›lmas› gerekenleri uzman kiflilerle de¤erlendirmeye çal›flt›k. Bizden Haberler 6 Haber 10 Mimarl›k: Mehmet ‹flçi Ekolojik Mimarl›k 20 Foto¤raf: Osman Ar› 71 Restorasyon: Yavuz Selim Camii Yeniden Canlan›yor 72 Gezi Yedigöller: Osman Ar› 74 Makale: Prof. Dr. ‹lhami Karayalç›n 81 Makale: Bülent ‹nanç 84 Tan›t›m: Su Vakf› 86 Söylefli: ‹brahim Zeyd Gerçik Her Dem Yeni 88 Kitapl›k 91 Teknoloji 94 Ajanda 95 Çizgi-Yorum 96 24 64 78 14 Haber Analiz: GDO İnsan Sağlığı ve Çevre 68 Söyleşi: Ayseli Usluata; Global Sınıf Projesi 82 Makale: Ahmet Erkoç 92 Sinema ve Mühendislik: Devrim Arabaları Kent ve Yaşam: Söyleşi: İbrahim Mirmahmutoğulları Tarihi Ünye Evleri Tarihten: Sıra Dışı Bir Alim Kâtip Çelebi Baflkandan Tar›m, g›da ve sa¤l›kl› gelece¤imiz D ünyam›z›n gündemi küresel iklim de¤iflikli¤i ve g›da güvenli¤ine kilitlenmifl bulunmaktad›r. Hayat›n devam› olan temiz su kaynaklar› ve sa¤l›kl› g›da bulmak her geçen gün zorlaflmakta, yüzy›llard›r insanlara hizmet eden dünyam›zda hayat›n sürdürülebilirli¤i konusunda endifleler ve umutsuzluk artmaktad›r. Gezegenimizi gelecek nesillere tafl›mak için aray›fllar yo¤unlaflmakta, dünyan›n her yerinde hükümetlerden, sivil toplum kurulufllar›na, ayd›nlardan kanaat önderlerine kadar her sorumlu kurum ve birey bu konuyu gündemde tutmaya ve yetkilileri gerekli sorumluluklar› almaya ça¤›rmaktad›r. Kyoto protokolü ile yo¤un olarak gündeme giren sanayileflmenin çevre boyutu ve sera gaz› sal›n›mlar›n›n azalt›lmas›, 7–18 Aral›k 2009’da Danimarka’n›n baflkenti Kopenhag’da düzenlenen ‹klim De¤iflikli¤i Konferans›nda, çevresel ve küresel risklerin azalt›lmas› konusuyla yeniden etkin bir flekilde konuflulmaya devam etmektedir. ‹nsanl›k yeni bir varolufl krizi ile karfl› karfl›ya bulunmaktad›r. Bu krizden ancak insanl›¤›n kadim gelene¤inden gelen birlikte var olma, yekdi¤erini ötekilefltirmeden adil, kat›l›mc›, sürdürülebilir bir eko sosyal bir sistemin kurulmas›yla afl›labilir. Âdemin çocuklar› üstünlü¤ün güçte de¤il adil, merhamet ve muhabbete dayal› bir yaflam biçiminin hayata hakim k›l›nmas›yla, art› kendisi ve çevresiyle bar›fl›k bir flekilde var olmas›yla bu ekseni kurabilir. Daha çok üretmek ve tüketmek h›rs› bizi çok yordu ve mistik varoluflsal anlam›m›z› kaybetme- mize neden oldu. Kirlenen yaln›z çevremiz de¤il ayn› zamanda zihnimiz ve bak›fl aç›m›zda olmaktad›r. Sanayileflmenin insanl›k tarihindeki k›sa serüveninde geldi¤imiz nokta bir varl›k- yokluk meselesi olmaya bafllad›. Son y›llarda yap›lan sinema filmleri ve romanlar›n konusu k›yamet senaryolar› üzerine yo¤unlaflmaktad›r. ‹nsan akl› ve cesareti her ‘‹nsanlar›n, ticari h›rslar›n›n ve bilimsel meraklar›n›n kurban› olmadan gelecekte var olabilmesinin, do¤al olan ürünlerin hayat›m›zda yer etti¤i miktar ve zamana ba¤l› oldu¤unu unutmamal›y›z.’ konuyu yaln›z bafl›na çözmeye yetmemekte, kal›c› ve evrenin eko sistemi ile uyumlu bir endüstri toplumu oluflturmada emeklemeye bafllam›fl durumdad›r. Var olman›n ve fark›ndal›¤›n keyif ve huzur veren boyutu yerine tüketmenin hazc› ortam›nda kendimizi kaybetmekteyiz. ‹nsanl›¤›m›z› sa¤l›k, afiyet ve huzur içinde geçirmemiz için gerekli olan fleylerden biride sa¤l›kl› g›da ürünlerine sahip olmakt›r. Tar›m ve g›da sektörüne yaflanan geliflmelerle ihtiyac›m›z olan ürünleri sa¤lamaya çal›flmaktay›z. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus eko sistemi bozmadan, biyolojik çeflitlili¤i yok etmeden, insanlar›n g›da ihtiyac›n›n sa¤lanmas›d›r. Bütünü kaybetmeden ayr›nt›lar› görmeye ve sahip olmaya çal›flmal›y›z. Tar›msal ürünlerde verimlili¤i art›rmak ve zararl›lara karfl› mücadele etmek için gelifltirilen GDO lu ürünler insanl›¤›n yeni deneyimidir. Her deneyimin gelecekte meydana getirece¤i riskler dahas› çevreye ve insan sa¤l›¤›na verece¤i zararlar bugünlerin ve gelece¤in tart›flmal› konusu olmaya devam edecektir. S›hhatimizi kaybetmeden gelecekte varl›¤›m›z› sürdürmemiz sa¤l›kl› tar›msal ürünler ve g›da üretimine ba¤l›d›r. Herkesin bu konudaki duyarl›l›¤› insanl›¤›n gelece¤ine olan duyarl›l›¤›n›n bir sonucudur. ‘‹nsanlar›n, ticari h›rslar›n›n ve bilimsel meraklar›n›n kurban› olmadan gelecekte var olabilmesinin, do¤al olan ürünlerin hayat›m›zda yer etti¤i miktar ve zamana ba¤l› oldu¤unu unutmamal›y›z.’ Dergimizin geçen 50. say›s›yla beraber ald›¤› yeni format üyelerimizden büyük bir takdir ald›. Bu bizi do¤ru yolda oldu¤umuz konusunda umutland›rd› ve gelecek ilgili yapaca¤›m›z çal›flmalarda cesaretlendirdi. Yeni say›m›z›n dosya konusu Türkiye’nin tar›m politikalar› üzerine konuyla ilgili yetkili ve ilgililerin görüflleriyle zenginlefltirildi. Yeni y›l›n, yeni umutlarla beraber, ülkemize bereket ve s›hhatli günler getirmesini dilerim. Avni Çebi Genel Baflkan BZDEN HABERLER MMG profesyonel e¤itimleri devam ediyor M MMG’de Turgut Cansever okumalar› M imar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) ülkemiz mimarisine getirdi¤i üst bak›fl ile çok önemli bir yere sahip olan Turgut Cansever’in düflünce dünyas›n› anlamak için bafllatt›¤› “Turgut Cansever Okumalar›” söylefli dizisinin ikincisi Üsküdar-Ba¤larbafl›nda yer alan ‹slam Araflt›rmalar› Merkezinde yap›ld›. Bu ikinci toplant›n›n konu¤u ise Bursa Uluda¤ Üniversitesi ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Ö¤retim Üyesi Prof. Dr Süleyman Seyfi Ö¤ün oldu. Ö¤ün, “Turgut Bey’in içinde saklad›¤› hazineleri, onun mimari dehas›yla ortaya koyduklar›n› anlamak kolay de¤il. Ama kendisini tan›m›fl olma bahtiyarl›¤›na sahibim” diyerek Cansever’in düflünce dünyas›ndaki derinli¤i anlatt›. Seyfi Ö¤ün konuflmas›na flu flekilde devam etti: “Dünya görüflü kavram› bize Alman Felsefesinden girmifltir. Almanlar sosyal olgular› bu kavram etraf›nda aç›klamay› çok severler. Buna göre dünyada bir tak›m ifller yap›lmaktad›r ama bu yap›lanlar›n ard›nda derin bir bak›fl söz konusudur. Bu kavram› ile, " Hâkim bir tasavvur, bir perspektif bir, bir birikim var” demek istiyorlar Ben bu kavram› kullanmaktan s›k›nt› duymuyorum. Çünkü Almanlar bu kavram› çok afl›r›ya vard›rm›fl olsalar bile, gerçekten de medeniyetlerin arka plan›nda da bu tür bir düflünsel birikim var demek çok da farkl› bir fley demek de¤ildir. Turgut Bey’inde dünya görüflünün ard›nda bu tür birikim vard›r. Ben o bikrime bakt›¤›m zaman do¤udan gelen bir ›fl›¤› görüyorum” diyen Süleyman Seyfi Ö¤ün konuflmas›nda Cansever’in kendi medeniyet birikimi içinde oluflturdu¤u bu birikimi anlat›. MMG ad›na toplant›n›n organizasyonunu yürüten MMG Baflkan Yard›mc›s› Osman Ar› yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›nda bu toplant›y› düzenleme amaçlar›n›n Merhum Turgut Cansever’in Mimariye getirdi¤i düflünsel derinli¤i anlamak ve mimarl›k, mühendislik alan›nda çal›flacak olanlar›n da onun düflünsel derinli¤ini anlamalar›n› sa¤lamak oldu¤unu ifade etti. “Bu ‘Okumalar’ sayesinde Turgut Cansever’in tefekkür hazinelerinden bir k›sm› olan Konfüçyüs’ten Gazâli’ye ve ‹bni Arabî’ye dek, “Yeflil Sar›kl› Ulu Hocalar”›n, fiehrin Vaizlerinin söyleyemedikleri hakikatleri keflfe ç›kaca¤›z” diyen Osman Ar›, bu yolculuk esnas›nda Turgut Cansever’i tan›yan, onu anlama gayretinde bulunmufl akademisyenlerle Cansever’in tefekkür limanlar›nda gezineceklerini belirtti. Bu faaliyetlerin sonucunda Turgut Cansever’in tefekkür dünyas›ndaki derinli¤i mimar ve mühendislerin dünyas›na tafl›may›, hep onlar›n gündemlerinde yer almas›n› sa¤lamay›, onun fikir âlemini tan›malar›n› sa¤lamay› umduklar›n› söyledi 6 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 imar ve Mühendisler Grubu'nun düzenledi¤i ücretli e¤itimlerin ikincisi 26-27 Aral›k 2009 tarihlerinde Flatofis Centrum'da gerçekleflti. Yaz›l›m, otomasyon, inflaat ve elektronik sektörlerinden 20'ye yak›n MMG üyesinin kat›ld›¤› e¤itimde "proje" kavram› ve projelerin nas›l yönetilece¤i konusu ayr›nt›lar›yla ele al›nd›. ‹lki Kas›m ay›nda "Fizibilite Etüdü" gerçekleflen ve nün ifllendi¤i e¤itimlerin ikincisini kendisi Endüstri Yüksek Mühendisi olan ve pek çok proje tecrübesi bulunan Gökhan Yücel verdi. Proje ve yat›r›mlar›n benzerli¤ine dikkat çeken Yücel, projelerin mutlaka zaman s›n›r›n›n bulundu¤unu ve proje kapama ad›m› ile sonland›¤›n› ifade etti. Projelerin yaln›z kar elde etmek üzere yap›lmad›¤›na ve siyasi, sosyal vb nedenlerle de projelerin hayata geçirilebildi¤ine iflaret eden Endüstri Yüksek Mühendisi Gökhan Yücel, özel sektör projelerinde ise proje fizibilitesinin ve proje geri dönüflünün su götürmez önemde oldu¤unu söyledi. MMG ‹stiflare Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Eski Baflkan› Oral Avc› da misafir konuflmac› olarak kat›ld›¤› e¤itim s›ras›nda daha önce gerçeklefltirmifl oldu¤u projelerden elde etti¤i deneyimlerini kat›l›mc›larla paylaflt›. E¤itime kat›lanlar›n memnuniyetini ifade etti¤i bu e¤itim programlar›n›n her ay devam edece¤i belirtildi. MMG ‹zmir fiubesi’nden proje baflar›s› ve yeni flube merkezi aç›l›fl› M MG ‹zmir fiubesi, ‹zmir Kalk›nma Ajans› taraf›ndan iflletmelerin rekabet güçlerinin artt›r›lmas› ve sosyal kalk›nman›n desteklenmesi amac›yla verilen destekten almaya hak kazand›. Kabul edilen 2 projeyle MMG ‹zmir fiubesi 71 adet proje aras›na 2 kabul ile girmeyi baflaran 5 kurulufltan birisi oldu K›sa bir süre içinde haz›rlanmas›na ve son teslim gününde ulaflt›r›lmas›na ra¤men MMG ‹zmir fiubesi büyük bir baflar› yakalayarak sunulan toplam 234 adet proje aras›ndan haz›rlad›¤› iki projeye de kabul ald›. Mimar ve Mühendisler Grubu ayr›ca Aral›k ay›nda Türkiye’nin 3. büyük ili ‹zmir’de flube merkezinin de aç›l›fl›n› yapt›. Genel Baflkan› Avni Çebi'nin hay›rl› olsun dilekleriyle gerçeklefltirdi¤i kurdele kesme töreninden sonra ‹zmir fiubesi’nin yeni binas› resmen faaliyetine bafllad›. Avni Çebi'nin aç›l›fl konuflmas› ile bafllayan törende, ‹zmir fiube Baflkan› Ünal Özturkut da flubenin haz›rl›k aflamas›ndaki çal›flmalar›ndan, günümüze kadar olan faaliyetleri ve e¤itmenlerce proje kapsam›nda gerçeklefltirilen kurs programlar› hakk›nda konuklara ayr›nt›l› bilgi verdi. Aç›l›fl s›ras›nda ayr›ca, Tasar›m ve Yönetim Sistemleri kursunu baflar› ile bitiren kursiyerlere sertifikalar› yap›lan törenle takdim edildi. EGO Genel Müdürü Ömer Ulu: “Yerel yönetim anlay›fl› yeniden gözden geçirilmeli” MG Ankara fiube Baflkan› Y›lmaz Ada, Yönetim Kurulu Üyeleri Ö.Sami Yap›c›, Yunus Aluç, Gürol Konyal›o¤lu, Ertu¤rul Kuyrukçu, Kaz›m Özgür, Sadullah Nazl›, Ümit Keser ve Ziya Düz, EGO Genel Müdürü Ömer Ulu'ya nezaket ziyaretinde bulundular. Mimar ve Mühendisler Grubu Ankara fiubesi’nin ziyaret ve tan›t›m çal›flmalar› çerçevesinde gerçekleflen bu ziyarette ana konu Ankara'daki ulafl›m çal›flmalar› ve karfl›lafl›lan güçlüklerdi. Mahalli idarelerle ilgili de yay›mlanm›fl kitaplar› da olan Ulu, ulafl›mla ilgili altyap› çal›flmalar›, özellikle de metro gibi büyük projeler için çok büyük finansal kaynak gerekti¤i ve mevcut yerel yönetim yap›s›yla da belediyelerin bu çal›flmalar› yaparken zorland›¤›n› vurgulayarak, yetki konusunda yerel yönetimlerin bir eksi¤inin olmad›¤›n›, fakat kaynak kullanma yetkisinin hala merkezi yönetimde oldu¤unu söyledi. Ulu, yerel yönetim anlay›fl›n›n yeniden gözden geçirilmesinde ve yap›land›r›lmas›nda fayda oldu¤unu belirtti. Samimi bir havada geçen bu toplant›da MMG tan›t›l›p, faaliyetleri hakk›nda k›saca bilgi verildi. M 7 BZDEN HABERLER MMG Bursa fiubesi ‹brahim Mirmahmuto¤ullar›’n› üyeleriyle buluflturdu M imar ve Mühendisler Grubu Bursa fiubesi aral›k ay› kahvalt›l› toplant›s›nda bu ay Dizayn Grup Yönetim Kurulu Baflkan› Say›n ‹brahim Mirmahmuto¤ullar›'n› a¤›rlad›. Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Baflkan› Avni Çebi ve MMG Bursa fiube Baflkan› Mustafa Bayraktar’›n da kat›l›m› ile gerçekleflen toplant›da, ‹brahim Mirmahmuto¤ullar›, flirketlerinin stratejilerini ve yönetim organizasyonlar›n› anlatan bir konuflma yapt›. Ar-ge faaliyetlerine verdikleri öneme dikkat çeken ve inovasyon kavram›na de¤inen Mirmahmuto¤ullar›, flirketinin sahip oldu¤u teknolojik seviyeye rakiplerinin eriflmekte zorland›¤›n› ifade etti. Dünyan›n birçok ülkesinde projelere imza atan Dizayn Grup'un yönetim organizasyonu ve havuz sistemine de de¤inerek konuflmas›n› tamamlayan Mirmahmuto¤ullar›, üyelerin sorular›n› da cevaplayarak konuflmas›n› sonland›rd›. 8 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Ulusal Bor Araflt›rma Enstitüsü Baflkan› Erk ‹nger: “Türkiye bin y›ll›k bor rezervine sahiptir” MMG Bursa fiubesi'nin Kas›m ay› kahvalt›l› toplant›s›, Ulusal Bor Araflt›rma Enstitüsü Baflkan› Erk ‹nger'in kat›l›m›yla gerçekleflti. nger, konuflmas›nda; Türkiye`nin bin y›ll›k bor rezervine sahip oldu¤unu belirterek, genifl tart›flmalara yol açan borun, fizik ve kimya dallar›nda birkaç kez kazan›lan Nobel ödüllerine konu olan tek element oldu¤unu söyledi. Yak›n zamana kadar ad›yla bilinmeden kullan›lan bor madeninin nükleer enerjiden uzay teknolojisine, sa¤l›ktan enerjiye kadar birçok alanda teknolojiyi tetikleyen bir ifllev gördü¤ünü belirten Enstitü Baflkan› Erk ‹nger, “Dünyadaki rezervin yüzde 70`ine sahip oldu¤umuz borla ilgili yeni kullan›m sahalar› ortaya ç›k›yor. Bu yeni kullan›m sahalar›na el at›p piyasadaki yerimizi almam›z gerekiyor. Bugün hemen hemen bütün üniversitelerde bu konuya kafa yoran insanlar var. Onlara her türlü deste¤i sa¤l›yoruz. Bizim bu konuda kat edece¤imiz bir mesafe var” dedi. Yap›lan çal›flmalar›n entegre edilmesi gerekti¤ini kaydeden ‹nger, bilgilerin üniversitelerde oluflturulduktan sonra entegre edilmesinin önemine de¤indi. Bu konudaki çal›flmalar›n sonuçlar›n›n 10–20 y›ll›k bir süreçte ortaya ç›kaca¤›n› ifade eden Erk ‹nger, “Dünyada rezerv konusunda tek haneyi aflan baflka bir ülke yok, dolay›s›yla bu madenin araflt›rmas› ve sorumlulu¤u Türkiye`de olmas› laz›m. Çünkü biz para kazanaca¤›z” diye konufltu. Borun uzay teknolojisinde gün geçtikçe daha çok önem kazand›¤›n› ve uzay araflt›rmalar›na giriflen Türkiye`nin bu konudaki çal›flmalar›n›n genifl rezervleriyle çak›flt›¤›n› da kaydeden ‹nger, fizikçilere ‘bu konuda yo¤unlafl›n` ça¤r›s›nda bulundu. Bu madeninin etraf›nda yeni ürünler geliflirken, sa¤lanacak istihdam ve elde edilecek gelirlerin önemli oldu¤unu ifade eden ‹nger, “Bu maden bin sene boyunca bize yeter, o nedenle bu konuda detayl› çal›flmalar›m›z› sürdürüyoruz. Mesela yak›t bile elde ettik. Önümüzdeki süreçte 3 kilovata kadar araba yapaca¤›z. Bunu 20–30 kilovata ç›karabilmenin çal›flmalar›n› da sürdürüyoruz. Tabi bütün bunlar kolay fleyler de¤il, sab›rl› olmak laz›m” dedi. Mimar ve Mühendisler Grubu Bursa fiube Baflkan› Mustafa Bayraktar, yapt›klar› çal›flmalarla hem üyelerini hem de toplumu ayd›nlatmaya çal›flt›klar›n› belirtti. Bundan sonra da çal›flmalar›n› ara vermeden sürdüreceklerine dikkati çeken Bayraktar, Ulusal Bor Araflt›rma Enstitüsü Baflkan› Erk ‹nger’e plaket takdim etti. ‹ MMG Ankara fiubesi Ankara Metrosunu gezdi M MG Ankara fiubesi EGO Genel Müdürü Say›n Ömer Ulu’ya yap›lan nezaket ziyaretinde kararlaflt›r›ld›¤› gibi, metro yap›m› çal›flmalar›n› yerinde görmek, ayn› zamanda mevcut ve çal›flan metro hatlar› hakk›nda bilgi edinmek üzere Ankara Metrosuna bir gezi düzenledi. Bu geziye Ankara fiubesi Yönetim Kurulu ve 30’a yak›n üye ile birlikte Ankara Büyükflehir Belediyesi Genel Sekreter Yard›mc›s› Yunus Aluç Bey de ifltirak ettiler. EGO Genel Müdür Yard›mc›s› Say›n Cenap Aflç›, Rayl› Sistemler Dairesi Baflkan› Say›n Ahmet Çetin, Yap›m Müdürü Say›n Kaz›m Özgür ve Proje Müdürü Say›n Sadullah Nazl› refakatinde gerçekleflen bu program›n ilk dura¤› K›z›lay’daki metro kaz›s› çal›flmalar›yd›. Türkiye’de ilk kez gerçekleflen bir teknikle yap›lan bu derin kaz› ve tunel açma çal›flmalar› bizzat yeralt›na inilerek görüldü. ‹nflaat› gerçeklefltiren firman›n flantiye flefi Çetin Bey yap›lan çal›flmalar hakk›nda kaz› mahallinde bilgi verdi. Gezinin ikinci dura¤› Çayyolu hatt› üzerindeki ODTÜ Kavfla¤›ndaki inflaat› bitmifl olan metro istasyonuydu. Daha sonra, mevcut metro hatt›n›n iflletme ve kumandas›n›n yürütüldü¤ü ayn› zamanda trenlerin bak›m›n›n yap›ld›¤› Macunköy’deki ‹flletme ve Bak›m Müdürlü¤ü’ne geçildi. Burada, yap›lan çal›flmalar hakk›nda ‹flletme Müdürü Say›n Cemalettin Y›lmaz taraf›ndan üyelerimize brifing verildi. MMG Bursa flubesi DS‹ 1. Bölge Müdürlü¤ü’ne teknik gezi gerçeklefltirdi MG BURSA fiubesi yeni sezonun ilk teknik gezisini, 01.11.2009 tarihinde DS‹ 1.Bölge Müdürlü¤ü'ne yapt›. Kat›l›mc›lar›n kahvalt›da bulufltu¤u teknik gezi s›ras›nda ayn› zamanda MMG üyesi olan DS‹ 1. Bölge Müdürü Sn. Vahit Baygünefl Bölge Müdürlü¤ünü tan›tan ve yap›lan çal›flmalar› içeren bir brifing verdi. M Türkiye'de Bir ‹lk DS‹ 1. Bölge Müdürlü¤ünce Bursa’n›n ‹negöl ‹lçesi’nde bulunan fievketiye Göleti’nin taban› su kaç›rmamas› için EPD membran ile kaplan›yor. Kaplan›n alan›n büyüklü¤ü noktas›nda Ülkemizde bir ilk olan çal›flma yaklafl›k 70 bin metrekarelik bir alan› içine almaktad›r. DS‹ 1. Bölge Müdürlü¤ü'nün Tarihçesi ve Görev Alan› DS‹ I. Bölge Müdürlü¤ü, 01.03.1954 tarihinde 6200 say›l› kanuna istinaden ‹stanbul, Kocaeli, Çanakkale, Bal›kesir, Tekirda¤, K›rklareli ve Edirne illerini kapsayan görev alan›nda kurulmufl; 13.04.1960 tarihinde Edirne, Tekirda¤ ve K›rklareli illeri DS‹ XI. Bölge Müdürlü¤ü olarak, 16.04.1980 tarihinde Bal›kesir ve Çanakkale illeri DS‹ XXV. Bölge Müdürlü¤ü olarak, 12.06.1993 tarihinde de ‹stanbul ili DS‹ XIV. Bölge Müdürlü¤ü olarak ayr›lm›fllard›r. DS‹ I. Bölge Müdürlü¤ü Marmara Bölgesinde yer almakta ve merkez Bursa olmak üzere Kocaeli ve Yalova illerini kapsamaktad›r. Toplam 15 125 km2 alana sahip bu üç ilimizde 4 195 733 kifli (2009) yaflamaktad›r. Personel Durumu 30.06.2009 tarihi itibari ile ünitelerin tümünde 662 kadrolu personel çal›flmaktad›r. Bunun 134' ü teknik hizmetler ve 38' i G‹H ile 2 Sa¤l›k olmak üzere 174 memur, geri kalan 493' ü ise S/S daimi personeldir. Geçici iflçi (rasatç›) olarak da 14 iflçi çal›flmaktad›r. Buna göre Bölgede çal›flanlar›n toplam say›s› geçici iflçilerle birlikte 681 kiflidir. Araç-Gereç Durumu Merkez ve taflra ünitelerinde kay›tl› makine ve teçhizat park› olarak 300 adet araç ve ifl makinas› bulunmaktad›r. Bunlardan ‹nflaat Makinalar› - Tafl›ma Makinalar› ve Tafl›ma Vas›talar›n›n toplam› 172 adettir. Bunlara ait ataflmanlar ile di¤er ekipmanlar›n toplam› 128 adettir. 9 HABER Bo¤az suyu tünelle Haliç'e ulaflacak stanbul Büyükflehir Belediyesi ‹SK‹ Genel Müdürlü¤ü, Haliç’e yeniden hayat verecek dev bir projeye bafllad›. ‹stanbul Bo¤az›’ndan Haliç’e su ak›fl›n› sa¤layacak tünel kaz›s›n› yapacak TBM makinesi düzenlenen törenle flafta indirildi. Törene ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl’›n yan› s›ra, K⤛thane Belediye Baflkan› Fazl› K›l›ç, ‹SK‹ Genel Müdürü Mevlüt Vural, Bilgi Teknolojileri Daire Baflkan› Hakk› Tok ve çok say›da vatandafl kat›ld›. K⤛thane Deresi’ne sürekli su ak›fl›n›n sa¤lanarak dere suyunun yenilenmesi ve Haliç’e sürekli temiz suyun girmesini sa¤lamak için Bo¤az’›n sular› infla edilen tünelle K⤛thane Deresi’ne tafl›nacak. 2 bin 200 milimetre çap›nda 4 bin 100 metre uzunlu¤undaki tünel Ayaza¤a ile Sar›yer Çay›rbafl› aras›nda infla edilecek. TBM yöntemiyle infla edilecek olan tünelle günlük 260 bin metreküp deniz suyu K⤛thane Deresi’ne ulaflt›r›lacak. TBM makinesiyle günde 10 metre kaz›lacak tünel inflaat›n›n 400 günde tamamlanmas› hedefleniyor. Bo¤az’dan Ayaza¤a’ya kadar cazibe ile gelen deniz suyu da burada terfi ettirilerek K⤛thane Deresi’ne ak›t›lacak. ‹stanbul Büyükflehir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl, ‹stanbul Bo¤az›’ndan tünelle Haliç`e temiz su aktar›lmas› halinde buradaki ekolojik parametrelerin yükselece¤ini, böylece yeni yaflam imkan ve f›rsatlar›n›n ortaya ç›kaca¤›n› söyledi. Avrupa Yakas› 3. K›s›m At›ksu Tünel ‹nflaat› kapsam›nda, 32 metre derinlikten Ayaza¤a Deresi`ne pompa ile terfi edilecek olan deniz suyu sayesinde, K⤛thane Deresi ve Haliç’te su sirkülâsyonu sa¤lanacak. 15 fiubat 2008 tarihinde bafllanan inflaat›n Haziran 2011’de tamamlanmas› ve projenin 38 milyon TL’ye mal olmas› bekleniyor. ‹ H›zl› Trende görüntülü yolculuk dönemi U laflt›rma Bakan› Y›ld›r›m, "art›k isteyen h›zl› trende görüntülü görüflebilecek internete girebilecek" dedi. Ulaflt›rma Bakanl›¤› TCDD Genel Müdürlü¤ü ve Avea iflbirli¤iyle Ankara-Eskiflehir aras›ndaki yüksek h›zl› tren (YHT) hatt›ndaki 3G alt yap›s› Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m`›n da kat›ld›¤› bir törenle hizmete girdi. Di¤er cep telefonu operatörlerinin Avea ile protokole oturmalar› ya da kendi yat›r›mlar›n› yapmalar› halinde di¤er cep telefonu sahipleri de h›zl› trenin saatte 250 kilometre h›z yapmas› halinde bile rahatl›kla görüntülü telefon ile görüflebilecek ve internete h›zl› girecekler. Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, 3 G altyap›s›n›n hizmete girmesiyle ilgili Ankara Gar›’nda düzenlenen törende yapt›¤› konuflmada, Türkiye`de "yüksek h›z" talebinin baflta demiryollar› olmak üzere otoyollarda, internette arka arkaya geldi¤ini belirterek, "Ankara-Eskiflehir aras›nda h›zl› trende seyahat eden yolcular›n rahatl›kla görüntülü görüflme yapabilecekler ve internete girebilecekler" dedi. Bu hizmetin baflta h›zl› tren olmak üzere Türkiye`nin en uç köflelerinde olmas› gerekti¤i üzerinde duran Y›ld›r›m, flöyle dedi: "Türkiye`nin her yerinde bu yüksek teknolojilerin getirdi¤i hizmetlerden yararlanmak laz›m. Biz çal›flmalar›m›z› yüksek teknolojinin yayg›nlaflt›r›lmas› yönünde sürdürüyoruz." 500 kilometre h›zda bile kesintisiz görüntü Avea Genel Müdürü Erkan Akdemir de, flirket olarak bütün alt yap› yat›r›mlar›n› ileri teknolojilere uyumlu bir flekilde gerçeklefltirdiklerini ifade ederek, "Avea`n›n teknolojisiyle de¤il 250 kilometre 500 kilometre h›z yap›lsa bile görüntülü görüflme net ve kesintisiz olacakt›r" fleklinde konufltu. Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m ve törene kat›lanlar daha sonra YHT ile Ankara Gar›ndan Polatl›`ya kadar gidip gelirken 3 G teknolojisinin h›zl› trende nas›l çal›flt›¤›n› denediler. Ulaflt›rma Bakan› Y›ld›r›m, YHT`n›n 249 kilometre sürate ulaflt›¤› bir anda yedek makinisti ile ilk görüntülü görüflmesini yapt›. Bakan Y›ld›r›m daha sonra Ankara ile bir kaç kez baflar›s›z olan görüflme denemesinden sonra görüntülü görüflmesini gerçeklefltirdi ve kameralara poz verdi. 10 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 HABER Yerli oto üretme sevdas› bafllad› O Do¤an her çocu¤un e-mail adresi olacak B ilgi Teknolojileri ve ‹letiflim Kurumu (BTK) Baflkan› Tayfun Acarer, ''yerli arama motoru'' kurulmas›na yönelik çal›flmalar› 2010 y›l›nda tamamlamay› hedeflediklerini ve ''Anaposta Projesi'' kapsam›nda, her çocu¤un do¤ar do¤maz nüfus cüzdan›nda yaz›l› olan bir posta adresine sahip olaca¤›n› bildirdi. BTK Baflkan› Acarer, ''Youtube'' ve ''Google'' baflta olmak üzere mevcut tüm arama motorlar›n›n yabanc› kaynakl› oldu¤unu hat›rlatarak, ''Bu nedenle, flu andaki internet yoluyla yap›lan her türlü haberleflme yabanc› ülkelere gidiyor, oralardan geri geliyor. ‹flin bu aç›dan bir güvenlik taraf› var'' dedi. Mevcut yabanc› arama motorlar›n›n Türkiye'nin ihtiyaçlar›na cevap vermedi¤ini, ülke hassasiyetlerine zaman zaman duyars›z kald›¤›n› ifade eden Acarer, Türkçe karakterlerden kaynaklanan s›k›nt›lar da yafland›¤›n› dile getirdi. Yerli arama motoru kurulmas› çal›flmalar› kapsam›nda ''Anaposta Projesi''ni de yürüttüklerini anlatan Acarer, flöyle konufltu: ''Proje kapsam›nda, 70 milyon vatandafl›m›z›n her birine 10 GB mail kotas› olan bir elektronik posta adresi verilebilecek. Her çocuk do¤ar do¤maz nüfus cüzdan›nda yaz›l› olan bir posta adresine sahip olacak. 70 milyon kiflinin TC kimlik numaras› eflleflmesi seviyesinde kullan›labilece¤i bir mobil a¤ sa¤lanm›fl olacakt›r. Yahoo, Hotmail, Gmail gibi yabanc› ve güvenli olmayan posta adresleri ve a¤lar› kullan›lmam›fl olacak. ‹slam ülkeleri ile Türk cumhuriyetleri, Türkiye'nin posta altyap›s›n› tercih edeceklerinden, uluslararas› büyük bir a¤ ve internet haberleflme ortam› sa¤lanm›fl olacak.'' 12 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 tomotivde milyarlarca dolarl›k fabrikalara sahip olan, otobüs ve kamyon gibi a¤›r ticari araçlarda kendi markas›n› yaratan Türkiye'de, bu kez de yüzde 100 yerli otomobil üretmek için yar›fl bafllad›. Murat Günak'›n "Mindset" projesiyle adeta alevlenen bu çabalar›n bir bölümü hükümet taraf›ndan da ciddi flekilde de¤erlendirilirken, rüzgâr› arkas›na almak isteyen giriflimciler de, daha önce aç›klad›klar› projelerini yeniden gündeme getirdi. Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an'›n da test etti¤i ve tasar›mc› Murat Günak ile orta¤›n›n gelifltirdi¤i elektrikli "Mindset" projesinde flu an yat›r›mc›lar›n de¤erlendirilmesi aflamas›na gelindi. Hükümetin de s›cak bakt›¤› Mindset'in, "2010 Kültür Baflkenti" etkinlikleri çerçevesinde ‹stanbul'da kullan›lmas› için de çal›flmalar bafllat›ld›. Ertex firmas› taraf›ndan yaklafl›k üç y›l önce tan›t›lan ancak seri üretimine geçilemeyen Etox da, geçen hafta yeniden gündeme geldi. Etox için, Ankara'da Ostim Sanayici ve ‹fladamlar› Derne¤i (OS‹AD) Güçbirli¤i A.fi ile bir çal›flma bafllat›ld›¤› aç›kland›. Bu iflbirli¤i çerçevesinde oluflturulan çal›flma grubundan al›nan sonuçlara bak›laca¤› ve olumlu olmas› halinde projenin üretimine bafllanabilece¤i bildiriliyor. Anadol STC 16'y› yaratan ekipte yer alan Ekber Onuk'un, vefat eden o¤lu Kaan ile birlikte tasarlad›¤› ve yaklafl›k 6 y›ld›r sessiz sedas›z ilerleyen "SAZAN" adl› spor otomobil projesinin de, bu y›l içinde hayata geçmesi bekleniyor. Ekber Onuk’un, o¤lunun ad›n› yaflatmak amac›yla giriflti¤i bu özel projede, üretim adedinin 10 gibi s›n›rl› bir say›da b›rak›lmas› hedefleniyor. Kayseri'de biyodizel tüketimi giderek art›yor K Konya’dan bir icat: “Ak›ll› Al›flverifl Asistan›” onyal› bir yaz›l›m firmas› al›flverifl merkezlerinde kullan›lan sepetlere monte edilebilen, marketlerde ürün arama derdine son verecek dijital ''Ak›ll› Al›flverifl Asistan›'' gelifltirdi. Selçuk Üniversitesi Alaaddin Keykubat Yerleflkesi'ndeki Teknokent binas›nda faaliyet gösteren RNK Teknoloji ve Yaz›l›m Firmas› ‹fl Gelifltirme Müdürü Ali Ortakabakç›, büyük marketlerde müflterilerin istedi¤i ürünü market içinde k›sa sürede bulmakta zorluk çekti¤ini, gözlemledikleri bu zorlu¤u çözmek için çal›flmaya bafllad›klar›n› söyledi. Yaklafl›k 2 y›l süren ve TÜB‹TAK'›n da deste¤iyle yürüttükleri Ar-Ge çal›flmalar› sonucunda ''Ak›ll› Al›flverifl Asistan›'' ad›n› verdikleri cihaz› gelifltirdiklerini ifade eden Ortakabakç›, cihaz›n ilk etapta prototipini ürettiklerini bildirdi. K ‹stedi¤iniz ürünün yerini size gösteriyor Ortakabakç›, dijital olan ve al›flverifl merkezlerinde kullan›lan sepetlere monte edilebilen sistem sayesinde al›flverifl yapanlar›n ürünlerin fiyatlar›n›, hangi rafta oldu¤unu, rafta kaç çeflit ürün bulundu¤unu ö¤renebildi¤ini vurgulayarak, flunlar› kaydetti: ''Örne¤in markete girdi¤inizde, sepetin üzerindeki bu cihaza size özel al›flverifl kart›n›z› okutuyorsunuz. Sonra dokunmatik ekran›na almak istedi¤iniz ürünün ad›n› yazd›¤›n›zda, karfl›n›zda bu ürünün farkl› markalar›n› tek tek hangi reyonda, hangi rafta, kaç›nc› s›rada oldu¤unu, fiyatlar›yla birlikte size gösteriyor. Böylece zaman kaybetmeden istedi¤iniz ürüne ulaflabiliyorsunuz. Ald›¤›n›z ürünü cihaz üzerindeki barkod okuyucuya okuttu¤unuzda fiyat› kaydediliyor ve görebiliyorsunuz. Böylece kasaya gitmeden ödeyece¤iniz tutar› ö¤renebiliyorsunuz. Ayr›ca al›flverifl merkezinin kifliye özel verdi¤i kartlar bu cihaza okutuldu¤unda cihaz kiflinin geçmifl al›flverifllerini görüyor. Bu sayede de müflteri daha önce hangi markalar›, hangi ürünleri kaç liradan ald›¤›n› görüp, alaca¤› ürünlerle bir k›yaslama yapabiliyor'' dedi. olza (Kanola), ayçiçe¤i, soya, aspir gibi ya¤l› tohum bitkilerinden elde edilen ya¤lar›n veya hayvansal ya¤lar›n bir katalizör eflli¤inde metanol veya etanol gibi k›sa zincirli bir alkol ile reaksiyonu sonucunda a盤a ç›kan ve yak›t olarak kullan›lan biyodizel, çevre dostu oluflu, kükürt içermemesi ve mevcut dizel motorlar›nda hiçbir tasar›m de¤iflikli¤i gerektirmeden kullan›labilme özelli¤i ile gün geçtikçe tüketici taraf›ndan ilgi görüyor. Kayseri'de Enerji Piyasas› Düzenleme Kurumu (EPDK) taraf›ndan verilmifl lisansla istasyonsuz ve tek depolama tesisine sahip iflletme olduklar›n› dile getiren Oilwell Petrol Ürünleri ve Madeni Ya¤lar› Pazarlama yetkilisi Mustafa Durmufl, Kayseri'de biyodizel sat›fllar›na 6 ay önce bafllad›klar›n› ve sat›fllar›n›n giderek art›fl gösterdi¤ini söyledi. Fiyat olarak yüzde 20 daha hesapl› Durmufl, “fiirket ortaklar›m›z olan Hakan Vatanel, Ayhan Aktafl ve Ali Göker ile birlikte yaklafl›k 6 aydan beri Arg›nc›k Esentepe Mahallesi Do¤u Sanayi Sitesi’nde biyodizel sat›fl› yap›yoruz. Yaz aylar›nda çok yo¤un biyodizel sat›fl› gerçeklefltirdik. fiu anda sat›fl›n› yapt›¤›m›z biyodizel k›fl flartlar›nda da rahatl›kla kullan›labilmektedir. Mazot dedi¤imiz dizel yak›t k›fl flartlar›nda eksi 17 derecede donarken, biyodizel yak›t ise eksi 15 dereceden daha so¤uk havalarda donmaktad›r. Fiyat olarak yaklafl›k yüzde 20 daha hesapl› olan biyodizel kat kaloriferlerinde, iflyerlerinde, fabrikalarda k›sacas› dizel yak›tla çal›flan tüm alanlarda rahatl›kla kullan›lmaktad›r,” dedi. 13 HABER-ANALZ GDO, insan sa¤l›¤› ve çevre Geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar (GDO), do¤al yollarla oluflmayan, modern biyoteknoloji kullan›larak elde edilmifl, yeni bir genetik kombinasyonuna sahip olan her hangi bir canl› organizma olarak tan›mlanmaktad›r. Günümüzde birçok g›da GDO içermektedir. M›s›r, soya, papaya, kanola, patates, pirinç, kabak, fleker pancar›, domates olarak önemli bir pazara sahiptir. > Yrd. Doç. Dr. Fahri Akbafl Genetik ve Biyomühendislik Bölümü, Fatih Üniversitesi 14 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 rtan insan nüfusu, tar›m arazilerinin azalmas›, topra¤›n kirlenmesi, besleyici özelli¤i zenginlefltirmek gibi birçok ekonomik ve çevresel gerekçelerden dolay› GDO’lar yayg›nlaflmaktad›r. Birçok yeni bilimsel geliflmede oldu¤u gibi, transgenik ürün ve organizmalar›n tüketilmesi, önceden öngörülemeyen t›bbi, politik ve etik tart›flmalar› da beraberinde getirmektedir. Bu güne kadar bu ürünlere ba¤l› geliflti¤i rapor edilen t›bbi bir problem olmamakla birlikte, yine de kamuoyunda kayg› uyand›rmaktad›r. Risk de¤erlendirmesi aç›s›ndan, bu ürünlerin üretilmesi, tüketilmesi, insan ve çevre ile etkileflimlerinin bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve toplum ile sonuçlar›n paylafl›lmas› gerekmektedir. Genetik bilimindeki geliflmelerin, insan›n ve di¤er organizmalar›n canl›l›k kodlar›n› anlamaya ve ayd›nlatmaya bafllamas›yla beraber, belli faydalar hedeflenerek bu canl›lar›n genetik yap›lar›n›n de¤ifltirilmesine de imkân sa¤lam›flt›r. 1970’li y›llar›n bafl›ndan itibaren, rekombinant DNA teknolojisi h›zl› bir ivme ile geliflmeye bafllam›flt›r. Bir canl›n›n hedeflenen özel bir geninin al›n›p, farkl› bir canl›ya aktarmak ve rekombinant olarak adland›r›lan bu genin al›c› olan canl›da proteine dönüflmesi mümkün olmufltur. Bu teknoloji ilerleyen y›llarda bitkilerde de kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Bir bitkinin yap›s›nda var olmayan bir özellik, gen aktar›m› yolu ile kazand›r›labilmekte ve elde edilen bu avantaj sayesinde bitki, belli flartlara direnç elde etmektedir. Zaman içerisinde bu yöntemle elde edilen bitkilerin genifl tar›m alanlar›nda ekilmesi ve tüketime sunulmas›, birçok soruyu ve tereddüdü de beraberinde getirmifltir. Teknolojiyi üreten ve kullanan ülkeler baflta olmak üzere, ülkemizin de içinde bulundu¤u ve dolayl› da olsa problemle yüz yüze olan di¤er ülkelerde, GDO’lar›n etkilerinin hararetle tart›fl›ld›¤› platformlar oluflmaktad›r. Konunun hassasiyeti ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Ancak, bu çerçevede oluflturulan bilgi kirli¤i, ciddi bir kafa kar›fl›kl›¤›na yol açmaktad›r. GDO taraftarlar› ve karfl›tlar› olarak A neredeyse iki z›t kutba ayr›lma e¤ilimi görülmektedir. Mevcut bilgiler ve bilimsel çal›flmalardan ç›kan sonuçlar itibar› ile GDO’lar›n potansiyel faydalar› ve oluflturabilece¤i risklerin de¤erlendirilmesi amac›yla baz› detaylar›n bilinmesi gerekmektedir. Tar›msal üretimde hem üretici hem de tüketicinin menfaati aç›s›ndan, kalite ve ürün miktar›n›n artt›r›lmas› için bitkilerin genetik yap›lar›nda de¤ifliklikler yap›lmaktad›r. En s›k yap›lan genetik müdahale, bitkilerin zararl› ot ilaçlar›na karfl› dirençli hale getirilmesi çal›flmalar›d›r. Daha sonra baz› böcek, virüs gibi hastal›klara karfl› bitkileri korumak için yap›lan müdahaleler gelmektedir. Kurakl›k ve tuzlulu¤a dirençli bitkiler de gelifltirilmektedir. Birçok laboratuar çal›flmas› yap›lmas›na ra¤men, teknik olarak çok daha zor ve karmafl›k olmas›ndan dolay›, 2002 y›l›na kadar ticari olarak pazarlanan kurakl›¤a dirençli GDO yoktu. Sonraki y›llarda yayg›nl›k göstermifltir. GDO’lu bitkilerde en çok yap›lan di¤er de¤ifliklikleri de çiçek rengini de¤ifltirmek, meyve ve çiçeklerde olgunlaflma ve çürümenin geciktirilmesi, do¤al türlerle tozlaflman›n engellenmesi için erkek üreme organlar›n›n k›s›rlaflt›r›lmas›, özel ya¤ türlerinin elde edilmesi için lipit biyosentezinin modifiye edilmesi gibi çabalar› örnek olarak verebiliriz. Çevre kirlili¤inin azalt›lmas› amac›yla, do¤ada parçalanmas› zor ve kirletici özelli¤i olan maddelerin yerine, bitkilere baz› polimerlerin ürettirilmesi için de GDO’lu bitkil e r gelifltirilmifltir. Ancak, bitkilerin do¤al biyokimyalar›nda oluflturaca¤› etkiler ve elde edilecek verim konusunda yeterince tatmin edici sonuçlar elde edilememifltir. Önemli yararlar›n ümit edildi¤i bu kapsamdaki çal›flmalardan çok az› üretime sokulmufl ve daha az› ticari olarak sat›labilecek seviyeye ulaflm›flt›r. Bununla birlikte GDO’lu g›dalar›n tüketimi h›zl› bir art›fl göstermektedir. Dünya ölçe¤inde bak›lacak olursa 1996’da 3 milyon hektar olan arazi 2003’te 70 milyon hektara ulaflm›flt›r. ABD ve Arjantin’in öncülük etti¤i ve kulland›¤› biyoteknolojik çal›flmalar sonucunda, özellikle m›s›r ve soyan›n a¤›rl›kta oldu¤u tar›m alanlar›n›n neredeyse %80 kadar k›sm›nda GDO’lu tar›m yap›lmaktad›r. Bu iki ülkeyi son y›llarda Brezilya takip etmektedir. Yaklafl›k 30000 civar›nda g›da maddesinin içinde m›s›r ve soyadan elde edilen maddeler ilave edilmektedir. Yaklafl›k 32 milyon ton g›dada GDO katk›s› bulunmakta ve bütün dünya pazarlar›nda yer bulmaktad›r. 2004 y›l›na ait verilere bak›ld›¤›nda tüm üretimin yaklafl›k dörtte üçü ABD, Kanada ve Arjantin gibi geliflmifl ülkelerde, özellikle genifl ölçeklerde tar›m yapan üreticilerce yap›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. 2002 y›l› itibar› ile dünyan›n geri kalan k›sm›nda Çin ve Güney Afrika gibi ülkelerde daha az kaynakl› ve küçük çapl› GDO’lu üretim yapan yasal izinler çerçevesinde alt› milyon civar›nda 15 HABER-ANALZ çiftçi bulunmaktad›r. Bu gruptaki üretici say›s› fazla görünmekle birlikte toplam üretimin ancak %27’sini yapabilmektedirler. Avrupa’da GDO’lu üretimin önem kazanmamas›n›n bir sebebi, mevcut GDO’lar›n Avrupa’n›n tar›msal ekosistemine uygun olmamas›d›r. Kuzey ve güney Amerika ile k›yasland›¤›nda, uygulanan tar›msal üretim metotlar› ve imkânlar›n›n GDO’lar›n üretimi için çok daha uygun oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Avrupa’daki g›da üretim sistemine bak›ld›¤›nda, özellikle hayvan yemine olan ba¤›ml›l›k göze çarpmaktad›r. 2001 y›l›nda 30 milyon ton kadar kullan›lan soyadan elde edilen hayvan yeminin sadece %2,5’luk k›sm› Avrupa’da üretilmifltir. Bu da neredeyse tamam›n›n di¤er ülkelerden ithal yoluyla elde edildi¤ini ve büyük oranda da GDO’lu ürünler oldu¤unu göstermektedir. Biyoteknolojinin geliflen imkânlar›n› kullanarak potansiyel risklerinden korunarak GDO’lardan faydalanabilmenin mümkün oldu¤unu savunan gruplar›n baz› argümanlar›n› afla¤›daki gibi s›ralayabiliriz: GDO kullan›m› ile tar›mda ürün ve kar art›fl›, daha az kimyasal kullan›m›, do¤al kaynaklar›n daha iyi kullan›m›, daha besleyici g›dalar›n üretimi, ürün kalitesinin art›fl›, bitkide donmaya direnç, bitkide hastal›klara direnç, besin de¤eri kalitesi art›fl› ve özel g›da içeri¤inin zenginlefltirilmesi gibi avantajlar sa¤lamaktad›r. Ayr›ca, pestisid ve herbisid kullan›m›n›n azalt›lmas› ile hem çevre hem de ekonomik aç›dan faydal›d›r. Böylelikle, özellikle geliflmemifl ülkelerde açl›¤a çare olabilecektir. Halk sa¤l›¤› için yararl› ürünler elde edilebilir. Süt, yumurta ve meyveler kullanarak baz› tedavi edici maddeler insanlara verilebilir. Genetik modifikasyona u¤rat›lm›fl bir hayvan›n sütünde, tedavide kullan›lan bir protein veya bir kimyasal ürettirilebilir. Bu yolla üretilen bir ilaç veya afl› ucuz ve kolay bir yolla üretilip kullan›lacak dünyan›n her bölgesine kolayl›kla nakledilebilir. Özellikle afl›lar için, enjekte edilen afl›lar daha pahal›d›r, uygun koflullarda saklanmal›, nakil esnas›nda özel flartlarda tafl›nmal›d›r. Enjeksiyonda deneyimli t›bbi personele ge- 16 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 >> Yaklafl›k 30000 civar›nda g›da maddesinin içinde m›s›r ve soyadan elde edilen maddeler ilave edilmektedir. Yaklafl›k 32 milyon ton g›dada GDO katk›s› bulunmakta ve bütün dünya pazarlar›nda yer bulmaktad›r. 2004 y›l›na ait verilere bak›ld›¤›nda tüm üretimin yaklafl›k dörtte üçü ABD, Kanada ve Arjantin gibi geliflmifl ülkelerde, özellikle genifl ölçeklerde tar›m yapan üreticilerce yap›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. rek duyulmaktad›r. Hepatit B virüsüne ve Norwalk virüsüne karfl› kullan›lan bir afl› transgenik bitkilerden elde edilebilmektedir. Geliflmekte olan ülkelerde bu tür ürünler ucuz ve yayg›n olarak kullan›labilmekte, halk sa¤l›¤› aç›s›ndan önemli avantajlar sa¤lamaktad›r. Transgenik bir patatese ilave edilen kolera toksinine ait bir parça sayesinde, sindirim yolu ile al›nmas› sonras›, hastal›¤a karfl› kifliler ba¤›fl›kl›k kazanmaktad›rlar. Avrupa Birli¤i taraf›ndan desteklenen bir projede kuduz, tüberküloz, diyabet ve HIV’ye karfl› transgenik bitkiler yoluyla afl› gelifltirilmesi çal›flmalar› desteklenmektedir. Bu konudaki baz› elefltiriler de getirilmektedir. Dozaj›n ayarlanabilmesi, bunu yiyen di¤er böceklerin ve hayvanlar›n etkilenmesi sonucu oluflacak etkiler tart›fl›lmaktad›r. Yeni özellikler ilave edilmifl destekleyici g›da maddeleri üreten bitkilerin gelifltirilmesi de mümkündür. Örnek olarak GDO’lu bir domates bitkisi fazladan likopen üretmektedir. Antioksidan özelli¤i olan madde prostat kanserinin ve baz› kalp hastal›klar›n›n önlenmesinde etkilidir. Di¤er bir örnek A vitamini yönünden zen- ginlefltirilmifl pirinçtir. Geri kalm›fl ülkelerdeki A vitaminine ba¤l› beslenme yetersizliklerinden her y›l 500 000 çocuk kör olmakta ve 2–3 milyon da ölüm gerçekleflmektedir. Çeflitli projelerde protein, vitamin, ya¤ asitleri, mineraller, eser elementler yönünden besleyici içeri¤i zenginlefltirilmifl bitkiler üzerinde çal›fl›lmaktad›r. Baz› bitkilerde ise sa¤l›k aç›s›ndan zararl› olan belirli maddelerin miktar› azalt›lmaktad›r. Afrika’n›n baz› bölgelerinde yayg›n olarak tüketilen Lathyrus sativus adl› bir bitkide yüksek miktardaki hidrosiyanik asit felçlere yol açmaktad›r. GDO’lu türlerinde bu madde miktar› azalt›lmakta ve zehirsizlefltirilmektedir. Di¤er baz› bitkilerde de istenilmeyen mikotoksinler, alkoloidler glukozinatlar azalt›labilmektedir. GDO’lu bitkilerin üretilmesinin beklenen avantajlar›nda biri de böcek öldürücü ve zararl› otlar› öldürücü ilaçlar›n daha az kullan›lmas› ve çevrenin korunmas›d›r. Transgenik bitki do¤al olarak virüs mantar böceklere direnç kazand›¤›ndan ilaca ihtiyaç kalmayacakt›r. Kurak çevre flartlar›nda üretimi zor olan veya yüksek tuzluluk gösteren tar›m alanlar›nda büyüyemeyen bitkilerin direnç genleri aktar›ld›ktan sonra, bu flartlara uyum sa¤lad›¤› görülmüfltür. Özel iklim flartlar›nda tar›m yap›labilmesi, böcek ve mantar hastal›klar› ile etkili bir flekilde bafl edilmesi için GDO’lar bir alternatif olarak sunulmaktad›r. Bu sayede daha az ifl gücü ve daha az yak›t tüketimine ihtiyaç duyulacak, üretim maliyetleri afla¤› çekilecektir. Pestisitlerin daha az kullan›m› ile tarlada çal›flan çiftçiler daha az ilaç etkisine maruz kalacak, tüketiciler de g›dalar›nda bu toksik maddeleri almam›fl olacaklard›r. GDO’lu g›dalar›n yayg›nlaflmas›ndan endifle duyan çevreler ise farkl› argüman- >> Genetik modifikasyona u¤rat›lm›fl bir hayvan›n sütünde, tedavide kullan›lan bir protein veya bir kimyasal ürettirilebilir. Bu yolla üretilen bir ilaç veya afl› ucuz ve kolay bir yolla üretilip kullan›lacak dünyan›n her bölgesine kolayl›kla nakledilebilir. Özellikle afl›lar için, enjekte edilen afl›lar daha pahal›d›r, uygun koflullarda saklanmal›, nakil esnas›nda özel flartlarda tafl›nmal›d›r. larla karfl› görüfller öne sürmektedirler. Çevre ve g›da güvenli¤ini riske att›¤›, piyasa gücünü belli flirketlerin insaf›na terk etti¤i ve en önemlisi de etik aç›dan do¤aya bu tarzda bir müdahalenin do¤ru olmad›¤›n› savunmaktad›rlar. Biyoteknoloji flirketleri tar›m› kontrolü alt›na alabilir ve özellikle az geliflmifl birçok ülke stratejik olarak zor duruma düflürülebilir. Biyoteknolojide lider olan flirketler ayn› zamanda toksik tar›m ilaçlar›n› da üretip satmaktad›rlar. Bu flirketler bitkileri, özellikle genetik olarak ilaca karfl› dirençli olarak di- zayn etmekte ve böylece çiftçilere daha fazla tar›m ilac› satma imkân› bulmaktad›rlar. GDO’lu bitkiler sayesinde kontrolsüz olarak süper böcekler ve süper zararl› otlar geliflebilir. Biyo çeflitlilik geri dönülmez bir biçimde tahrip olabilir. Baz› yararl› böcek veya bakteriler üzerinde zararl› etkisi ekolojik felaketlere sebep olabilir. Biyolojik zenginlik, aktar›lm›fl genlerin do¤al bitki türüne atlayarak, bulunduklar› çevredeki do¤al türlerde genetik çeflitlili¤in kayb›na neden olabilir ve yabani türlerin do¤al yap›lar›nda sapmalara yol açabilir. Bu da eko sistemdeki tür da¤›l›m›n› ve dengeleri bozar. Geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünlerin ekili oldu¤u alanlardan, geneti¤i de¤ifltirilmifl polenler rüzgâr, ya¤mur, kufllar, ar›lar ve polen tafl›y›c› böcekler taraf›ndan hem organik hem de normal tar›m›n yap›ld›¤› alanlara tafl›nmakta ve buradaki do¤al türlerin genetik yap›s›n› kirletmektedir. Organik tar›mla u¤raflan çiftçiler aç›s›ndan genetik kirlili¤in kontrol edilemeyece¤i ve do¤al üretim yöntemlerinin mümkün olamayaca¤›ndan endifle edilmektedir. GDO’lu bitkilerin yaflayan canl›lar olduklar› için kontrolsüz yay›l›p ço¤alabileceklerini, göç edebileceklerini, mutasyona u¤rayabileceklerini belirtmektedirler. Alerji: GDO’lu ürünlerin insan sa¤l›¤› üzerindeki etkileri henüz tam olarak anlafl›labilmifl de¤ildir. Ancak potansiyel kötü etkilerinin bafl›nda alerji sorunu gelmektedir. Rekombinant gen ürünleri alerjen olabilir. Önlem olarak piyasaya sunulan GDO’larda ön testler yap›lmaktad›r. Bu testlerde alerjik ve toksik olanlar onay alamamaktad›r. Ancak uzun vadeli etkileri önceden kestirilememektedir. GDO’lar›n alerjiyi art›rd›¤›n› gösteren, destekleyen bilimsel kan›t yoktur. Ancak toplumda yayg›n olarak alerjideki art›fllar›n sorumlulu¤u GDO’lara yönlendirilmektedir. Teorik olarak her yeni protein alerji aç›s›ndan belli bir risk tafl›r. G›da haz›rlanmas›nda her iflleme metodu, proteinlerin özelliklerini de¤ifltirir ve alerji riski oluflturur. GDO’lu g›dalarda kullan›lan ve aktar›lan genin kodlad›¤› yabanc› protein, asl›nda biyolojik fonksiyonu çok iyi bilinen ve biyokimyasal olarak karakterize edilmifl proteinlerdir. Transgenik bitkinin alerjik olma ihtimali di¤er normal g›dalardan teorik olarak daha farkl› olmad›¤› varsay›lmaktad›r. Baz› g›dalar her ne kadar non alerjik olarak s›n›fland›r›lsa da, daha ileri ayr›nt›l› bilimsel çal›flmalar›n yap›lmas› sonucunda sa¤l›kl› sonuçlara gidilmesi mümkündür. Örne¤in, uzun y›llardan beri baz› bitkilere B. Thuringiensis hücreleri, sporlar ve protein kristalleri kar›fl›m›ndan oluflan spreyler fleklinde uygulanmaktad›r. Bt muamelesi yap›lm›fl bitkilerin ürünlerinin besin yoluyla tüketilmesinde problem görülmemektedir. Ancak bitkilere püskürtme yolu ile B. Thuringiensis uygulamas› yapan iflçilerde, solu- 17 HABER-ANALZ >> GDO’lu g›dalar›n yayg›nlaflmas›ndan endifle duyan çevreler ise farkl› argümanlarla karfl› görüfller öne sürmektedirler. Çevre ve g›da güvenli¤ini riske att›¤›, piyasa gücünü belli flirketlerin insaf›na terk etti¤i ve en önemlisi de etik aç›dan do¤aya bu tarzda bir müdahalenin do¤ru olmad›¤›n› savunmaktad›rlar. num yollar›na ait alerjik reaksiyonlar gözlenmifltir. G›dalar›n ifllenme süreçlerinde tabi olduklar› fiziksel ve kimyasal uygulamalar ile mide ortam›ndaki asit ve proteolitik flartlar, proteinlerin stabilitesini etkilerler. Bu da besin alerjisinde kritik bir etkendir. Mide ortam›na yeterinde direnç gösteren ve yap›s› zarar görmeden ince ba¤›rsaklara ulaflan alerjik proteinler, mukozadan emilir ve IgE antikorlar› ile etkileflirler. Midedeki sindirim ortam›nda, normal proteinler 30 saniyeden daha az bir sürede parçalanabilirken, alerjik proteinler iki ile 60 dakika sonucunda parçalan›rlar. Mide s›v›s› simülasyon testi kullan›larak, g›da alerjenleri ile normal proteinler baz› istis18 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 nalar› olmakla birlikte güvenilir bir flekilde test edilebilirler. Bu güne kadar test edilen GDO’lardaki transgenik proteinler, alerjik olmad›klar› yönünde de¤erlendirilmifltir. Son y›llarda alerjik proteinlerin de¤erlendirilmesinde bir yöntem olarak amino asit dizilerine de bak›lmaktad›r. 200’den fazla alerjik oldu¤u bilinen protein, moleküler olarak karakterize edilmifltir. Amino asit dizileri karfl›laflt›r›ld›¤›nda, en az sekiz amino asitlik baz› bölgelerin alerjiye yol açt›¤› anlafl›lm›flt›r. Bu bölgelere epitop ad› verilmektedir. Epitoplar aras›ndaki benzerliklere bakarak, rekombinant proteinin potansiyel olarak alerjiye e¤ilimi olup olmad›¤› hakk›nda fikir edinilebilir. Toksisite: GDO’lar›n toksisite de¤erlendirmelerinde, öncelikle d›flar›dan ilave edilen genin üretti¤i protein dikkate al›nmaktad›r. Sindirim ile al›nan yabanc› genetik materyal bir problem teflkil etmez. Çünkü DNA bütün canl› türlerinde ayn› DNA yap›s›ndad›r. ‹nsanlar günlük beslenmelerinde yaklafl›k 0,1- 1 gram kadar hayvansal, bitkisel ve mikroorganizmalara ait yabanc› DNA al›rlar. GDO’lu g›dalardan insan hücrelerine ve ba¤›rsaklardaki bakterilere geçen DNA miktar› ihmal edilecek düzeyde azd›r. Toksikolojik de¤erlendirmelerde ilk olarak kullan›lan test, yabanc› proteinin beslenme sonucu oluflturdu¤u etkidir. Antibiyotik direnci: Tart›flmal› bir di¤er konu, GDO’lar›n tafl›d›¤› antibiyotik direnç genleridir. Bunlar gelecekte insan sa¤l›¤› için risk oluflturabilece¤i düflünülmektedir. Bu nedenle GDO’larda sadece belli antibiyotik direnç genlerinin kullan›lmas›na izin veriliyor. Bu güne kadar her hangi bir örne¤i olmamas›na ra¤men, direnç genlerinin baflka canl›lara aktar›lmas› gibi bir risk göz ard› edilmemelidir. GDO’lu bitkilerin hepsinde bir antibiyotik direnç geni bulunur. Teknik olarak gen aktar›m› esnas›nda seçicili¤i sa¤lamak amac›yla transgenik protein oluflturma ifllemlerinde kullan›l›r. GDO’lu bitkilerin güvenlik de¤erlendirmelerinde ilk olarak, aktar›lan direnç geninin ba¤›rsak bakterilerine aktar›l›p aktar›lmad›¤›na bak›l›r. En s›k kullan›lan antibiyotik direnç geni neomycin ve kanamycin direnci genidir ve t›bbi tedavide nadir olarak kullan›lan antibiyotiklerdir. Genellikle a¤›zdan verilmez, toksik ve alerjik de¤ildir. fiimdiye kadar g›da için üretildi¤i bilinen GDO’lu hayvan yoktur. Yak›n gelecekte de beklenmiyor. Ancak GDO’lu ürünler hayvan beslenmesinde yayg›n olarak kullan›l›yor. Yem olarak kullan›lan soyan›n %6090’› GDO’ludur. Salam ve sosis içeri¤i ve ifllenmesinde GDO ürünleri kullan›l›yor. Vitamin, amino asit ve enzimler GDO’lu bakterilerden elde ediliyor. GDO’lu ürünler hayvan besicili¤inde de kullan›lmaktad›r. Transgenik ürünlerin kaliteli ve ucuz besin üretiminde yararl› olaca¤›, özellikle üçüncü dünya ülkeleri olmak üzere tüm dünyada açl›¤›n ortadan kald›r›lmas›nda etkileri olaca¤› beklenmektedir. Bal›k yemi olarak geneti¤i de¤ifltirilmifl g›dalar›n, normal türlerden elde edilen besin maddelerine göre, sindi- >> fiimdiye kadar g›da için üretildi¤i bilinen GDO’lu hayvan yoktur. Yak›n gelecekte de beklenmiyor. Ancak GDO’lu ürünler hayvan beslenmesinde yayg›n olarak kullan›l›yor. Yem olarak kullan›lan soyan›n %60-90’› GDO’ludur. rim dereceleri ve enerji içerikleri yönünden olumlu yönde farkl›l›k gözlenmemifltir. Bu g›dalar›n kullan›lmas› ile bal›klarda, broylerlerde, süt ineklerinde, besi s›¤›rlar›n›n geliflimlerinde ve ürünlerinde bir fark oluflturmad›¤› anlafl›lmaktad›r. Tavuk ve s›¤›r besicili¤inde, yemlerden optimum flekilde yararlan›lmas›n› sa¤lamak için üretilen transgenik ürünler, özellikle protein miktar› ve kalitesinin, niflasta ve ya¤ kompozisyonunun, vitamin ve mineral içeriklerinin iyilefltirilmesi ve besinsel olmayan içeri¤inin azalt›lmas› ile hayvanlar›n yemden yararlanma etkinli¤inde iyileflmeler sa¤lanm›flt›r. Daha birçok üründe iyilefltirme çal›flmalar› devam ederken, konu ile ilgili olarak bilim adamlar›n›n da tart›flmalar› devam etmektedir. Baz› araflt›r›c›lar, bu tip ürünlerin sonraki y›llarda insan ve hayvan sa¤l›- ¤› üzerine toksik veya alerjik gibi olumsuz etkilerinin olabilece¤ini, çevre aç›s›ndan önüne geçilemeyecek sorunlar›n oluflabilece¤ini, baz›lar› da kontrollü üretim, denetim ve gerekli testlerinin yap›lmas› durumunda herhangi bir sorunla karfl›lafl›lmayaca¤›n› ileri sürmektedirler. Kaynaklar: Alinorm 03/34 Joint FAO/WHO Food Standard Programme. 2003.C. A. C.: Appendix III: Guideline for the conduct of food safety assessment of foods derived from recombinant-DNA plants; Appendix IV: Annex on the assessment of possible allergenicity Agnolo. G.D. GMO: Human Health Risk AssessmentVeterinary Research Communications, 29(Suppl. 2) (2005) 7–11DOI: 10.1007/s11259-005-0003-7. Bannon, G., Fu, T. J., Kimber, I. and Hinton, D. M. (2003) Protein digestibility and relevance to allergenicity. Environ. Health Perspect. 111 , pp. 1122-1124. Beever, D. E. and Kemp, F. (2000) Safety issues associated with the DNA in animal feed derived from genetically modified crops. A review of scientific and regulatory procedures. Nutr. Abst. Revs. 70 , pp. 197-204. Cellini, F., Chesson, A., Colquhoun, I., Constable, A., Davies, H. V., Engel, K. H., Gatehouse, A. M. R., Krenlampi, S., Kok, E. J., Leguay, J. -J., Lehesranta, S., Noteborn, H. P. J. M., Pedersen, J. and Smith, M. (2004) Unintended effects and their detection in genetically modified crops. Food Chem. Toxicol. 42 , pp. 1089-1125. Chen, Z. -L., Gu, H., Li, Y., Su, Y., Wu, P., Jiang, Z., Ming, X., Tian, J., Pan, N. and Qu, L. -J. (2003) Safety assessment for genetically modified sweet pepper and tomato. Toxicology 188 , pp. 297-307. Chowdhury, E. H., Kuribara, H., Hino, A., Sultana, P., Mikami, O., Shimada, N., Guruge, K. S., Saito, M. and Nakajima, Y. (2003) Detection of corn intrinsic and recombinant DNA fragments Cry1Ab protein in the gastrointestinal contents of pigs fed genetically modified corn Bt11. J. Anim. Sci. 81 , pp. 2546-2551. Epstein, S. S. (1996) Unlabeled milk from cows treated with biosynthetic growth hormones: a case of regulatory abdication. Int. J. Health Serv. 26 , pp. 173-185. Ermakova, I. (2005) Genetically modified soy affects posterity: Results of Russian scientists' studies — Available online at: http:// www.geneticsafety.org / info.php?txt-id= 19&nid = 776 Kuiper, H. A., Konig, A., Kleter, G. A., Hammes, W. P. and Knudsen, I. (2004) Concluding remarks. Food Chem. Toxicol. 42 , pp. 11951202. 19 MMARLIK G ünümüzde “kapitalist ülkeler” olarak tan›mlanan “sömürgeci ülkelerin” yeryüzü hakimiyetini ele geçirdi¤inden beri insanlar›n inanc›n›, ahlâk›n›, de¤erlerini, hayat tarz›n›, hatta hormonal dengesini nas›l bozdu¤unu, istila etti¤i ülkelerin yeralt› ve yer üstü kaynaklar›n› hiçbir s›n›r tan›madan sömürdü¤ünü, ekolojik dengeyi ne flekilde sorumsuzca tahrip etti¤ini ve yeryüzünde bu sebeple binlerce canl› türünün yok olma tehlikesiyle karfl› karfl›ya bulundu¤unu bilmeyen yoktur. Kapitalist ülkelerin kültürel altyap› ve dünya görüflünde do¤ay› istedi¤i gibi “kullanmak” hatta tahrip etmek insana ait bir “hak” iken, uygarl›¤›m›z›n sahip oldu¤u inanç ve kültürel de¤erler; insana bir yandan çevreyi ve evreni koruma sorumlulu¤u yüklerken, di¤er yandan insan d›fl›ndaki varl›klar›n da “hak” sahibi oldu¤u anlay›fl›yla hayvanlara, bitkilere ve bir bütün olarak do¤aya hak etti¤i de¤eri vermeyi zorunlu k›lmaktad›r. ‹nsana yaflad›¤› çevre ve evrende var olan ekolojik dengeleri koruyacak bir sorumlulukla yaklaflmay› öngörmektedir. fiu halde çevre felaketi konusunda al›nacak en köklü tedbir, do¤ayla bar›fl›k hayat tarz›na geri dönüflü zihinlere yerlefltirmek olmal›d›r. E¤er bu yap›lamazsa bile hiç olmazsa ad›na “global çevre kirlili¤i” denen bu küresel sorunlar yuma¤›na katk›da bulunacak eylemlerden uzak durulmal›, kiflisel ve toplumsal ba¤lamda insanl›k ad›na manevi sorumluluktan kurtulman›n yollar› aranmal›d›r. Ekoloji /Ekolojik sorunlara felsefi ve etik aç›dan bak›fl 21.yüzy›l mimarl›¤›nda yeni paradigma; “Ekolojik Mimarl›k” Biz emaneti göklere, yere, da¤lara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaç›nd›lar, ondan ürktüler. ‹nsan ise zalim ve çok (cahil) bilgisiz oldu¤u halde onu yüklendi.(Kur’an- Kerim, 33/72) > Mehmet ‹flci Mimar 20 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 “Bu dünya bize atalar›m›zdan miras kal mad›, biz onu çocuklar›m›zdan ödünç ald›k” ‘Bir Afrika Atasözü’ Canl› organizmalarla çevreleri aras›ndaki karfl›l›kl› etkileflimleri inceleyen bilime ekoloji denilir. Çevre ise bir canl›n›n yaflamas› ve neslini sürdürebilmesi için uygun ortamd›r. Ekolojik anlamda çevre sözcü¤ü herhangi bir organizma ile iliflkili canl› ve cans›z tüm oluflumlar› kapsar. C.F.von Weizsacker; “Ekoloji, insan ve do¤a aras›nda gereken uygun harmoni anlam›na gelir” fleklinde izah etmektedir. Ekolojiyi ve insano¤lunun kendi eli ile yaratt›¤› çevresel sorunlar› yeterince anlayabilmek için ekolojik sistemi di¤er bir ifade ile eko-sistem kavram›n› iyi bilmek gerekir. Ekosistem terimi, belli bir bölgede yaflayan canl›lar ve cans›z çevrenin oluflturdu¤u bir bütünü ifade eder. Frans›z yazar› Simonnet’nin deyifli ile “Çevreci ak›m, her fleyden önce, do¤adan soyutlan- m›fl ve toplumsal iflbölümü içinde hapsedilmifl insan›n, bu çeliflkinin bafll›ca kurban› oldu¤u bir yüzy›lda do¤a ile toplum aras›ndaki çeliflkiyi sorgulamas›na f›rsat vermektedir”. Günümüzde mimarl›k alan›nda hakim söylem ve yayg›n kabul gören paradigma ekolojidir. Dünyada mimarl›¤›n›n temel konusu, bilgi ve eylem alan› da art›k “Ekolojik mimarl›k”t›r. Temel vurgu olarak, çevre politikalar›n›n ve ekoloji sorunlar›n›n tart›fl›lmas›n›n bu konudaki etik ve felsefi yaklafl›mlar ve tart›flmalar göz ard› edilerek yürütülemeyece¤i genel kabul gören bir gerçektir. Dünya mimarl›¤›n›n yeni ay›rd›na vard›¤› baflka bir gerçek ise mimarl›kta hakim olan bu yeni paradigman›n 20. yüzy›la damgas›n› vurmaya çal›flan say›s›z ak›mlardan farkl›l›¤›na ba¤l› olarak egemenli¤inin di¤erlerinden çok uzun sürme ihtimalinin oldukça kuvvetli oldu¤udur. Ekolojik yaklafl›m ilkeleri; endüstriyalizm yaklafl›m›n tam karfl›t›d›r. Yüksek tüketim, sonlu bir gezegende sonsuz olarak desteklenemez. Sürekli büyüme ve endüstriyel geliflim aray›fl› zorunlu olarak gezegeni y›pratacak ve halk› yoksullaflt›racakt›r. Özellikle sanayi devriminden sonra ülkelerde sanayileflmenin etkisi ile ve h›zla artan dünya nüfusunun artan ihtiyaçlar›n› karfl›layabilmek için çevresel kaynaklar h›zla tüketilmifl, kirletilmifltir. Bu dönemde kirlenmenin en büyük nedeni ise insanlar›n bu konuda bilinçsiz olmas›, çevrenin kendini yenileyebilece¤i fikrinin insanlar ve özellikle iflletme yöneticilerinin aras›nda yayg›n olufludur. Bundan dolay› da insanlar bu konuda uyar›lmam›fl ve faaliyetlerine ayn› flekilde devam etmifllerdir. Yap›laflma ve kentleflmenin sürdürülebilir olmas›, ekolojik temelli yaklafl›mlar›n planlama ve yap› tasar›m önlemlerinin ve örgütlenmesinin hakim paradigma olmas›yla gerçekleflebilir. Do¤a eksenli bak›flla çevreye, çevre de¤erlerini benimserken, insan eksenli bak›flla da yaln›zca kendini düflünmeyerek, evren ve do¤aya yönelir, çevresinde olup bitenlere duyars›z kalmayan ahlak de¤erlerini gelifltirir. Ekolojik Mimarl›k Dünya genelinde giderek artan nüfus yo¤unlu¤u, kaynak tüketimi ve çevre kirlili¤i gezegenimizin ekolojisini olumsuz yönde etkilemektedir. Do¤al kaynak ak›fl›n›n önemli düzeyde azalmas›, insan neslini ve do¤ada yasayan di¤er canl›lar›n gelece¤ini tehlikeye sokmaktad›r. Do¤al kaynaklar›n a¤›rl›kl› olarak yap› sektörü tara- f›ndan tüketildi¤i göz önüne al›nd›¤›nda, ekolojik mimarl›¤›n gelecek nesiller için ne denli önem tafl›d›¤› ortaya ç›kmaktad›r. M.Ö. 470-399 y›llar›nda yaflayan Sokrates “güneye bakan evlerde k›fl güneflinin içeriye al›nabildi¤ini ama yaz›n güneflin tepemizden ve çat›lar›n üstünden geçti¤ini, böylece gölgede kald›¤›n› söylemifl; bu durumda k›fl güneflini alabilmek için güney cephesinin yüksek, so¤uk rüzgarlardan korunabilmek için de kuzey cephesinin alçak yap›lmas›n›” önermifltir (Anderson, B., 1977). ‹klim koflullar› yüzy›llar boyunca bina tasar›m ve yap›m süreçlerinde göz önünde tutulmufltur. Vitruvius M.Ö. 25 y›l›nda yazd›¤› san›lan De Architectura’da “Özel konutlar için tasar›mlar›m›z›n do¤ru olmas› için, bafllarken yap›ld›klar› ülke ve duktan sonra ›s›nmaya bafllar, gün ortas›nda s›cak olur, akflam saatlerinde de alev alev yanar” demektedir (Vitruvius, 1990). Günümüzde çevreci/mimarlar›n hakim söylemi /paradigmas› ekoloji, dünya mimarl›¤›n›n birincil konusu, araflt›rma ve eylem alan› da “Ekolojik mimarl›k”t›r. Bundan böyle çevre politikalar›n›n belirlenmesine ve ekolojik sorunlar›n çözümüne bu konudaki felsefi ve etik yaklafl›mlar düzleminde yön verilecektir. Dünya mimarl›¤›n›n henüz fark›na vard›¤› baflka bir gerçekte; mimarl›kta hakim olan “ekolojik yaklafl›m” paradigmas›n›n 20. yüzy›lda etkili olan çok say›daki di¤er ak›mlardan farkl›l›¤›ndan dolay› hakimiyetinin çok uzun sürece¤i beklenmektedir. Günümüzün en önemli sorunlar›ndan bi- >> Bir projenin sürdürülebilirlik de¤erlendirmesini “Yaflam Döngüsü De¤erlendirmesi” dolay›s›yla çevresel etki de¤erlendirmesini yapabilmek için yap›n›n bütünün toplam yap› yaflam döngüsü içinde kullan›lacak bütün yap› malzemelerinin; üretim, yap›m, kullan›m, söküm, geri kazan›m, geri dönüflüm ve en son seçenek olarak y›k›m ve at›m aras›nda yaratacaklar› etkiyi göz önüne almak gereklidir. ri olan çevre kirlili¤i ile do¤an›n dengesinin bozulmakta olufludur. Canl›lar›n varl›klar›n› devam ettirmeleri, ekolojik dengenin korunup sürdürülebilmesine ba¤l›d›r. Bu anlamda, mimarl›k bilim dal›n›n ekolojik dengenin korunmas›na ve sürdürülmesine katk›s› her geçen gün daha fazla tart›fl›lmakta ve yeni çözümler üretilmeye çal›fl›lmaktad›r. Bir projenin sürdürülebilirlik de¤erlendirmesini “Yaflam Döngüsü De¤erlendirmesi” dolay›s›yla çevresel etki de¤erlendirmesini yapabilmek için yap›n›n bütünün toplam yap› yaflam döngüsü içinde kullan›lacak bütün yap› malzemelerinin; üretim, yap›m, kullan›m, söküm, geri kazan›m, geri dönüflüm ve en son seçenek olarak y›k›m ve at›m aras›nda yaratacaklar› etkiyi göz önüne almak gereklidir. Bu bü- iklim koflullar›n› gözetmemiz gerekir” demektedir. “Yaz›n güney semalar› gün do¤arken ›s›n›r ve gün ortas›nda k›zg›n bir ›s›ya ulafl›r; bat› cepheleri de günefl do¤- 21 MMARLIK yük sorunun üstesinden gelebilmek için sürdürülebilirlik ilkelerinin yat›r›mc›lar, mimarlar, mühendisler, yap›mc›lar, yükleniciler, malzeme üreticileri ve en son yap› kullan›c›lar› taraf›ndan anlafl›lmas› ve kabulü gereklidir. Yap› sektörünün gündeminde yap› sürdürülebilirlik notu, yeflil yap› belgeleri; malzemeler için de çevre etiketlemesi konular› vard›r. Yap›n›n kullan›m süresi esnek tasar›mla olabildi¤ince uzun tutulmal› ve yap› malzemeleri kullan›m ömrü sonunda yeniden kullan›ma döndürülebilmelidir. Bütün bunlar›n gerçekleflebilmesi için de bafltan sona yenilenebilir kaynaklardan en çok yararlanacak biçimde sürdürülebilir yap›laflma için tasar›m yap›lmal›d›r. Ekolojik Yap› ‹nsano¤lu atefli keflfetti¤inden beri ekolojik sistemi tahrip etmektedir; o günden bu yana hem çevresindeki olaylardan etkilenmifl, hem de çevresini etkilemifltir. Teknolojinin geliflmesiyle birlikte, birçok ülke do¤ay› sonsuz bir kaynak olarak kabul etmifl ve kullanm›fl, do¤an›n kendisini yenileyebilme kabiliyetinin s›n›rl› oldu¤unu fark edememifltir. Bunun sonucu olarak da insanl›¤›n ortak mal› olan çevreden, geri getirilmesi zor, hatta imkâns›z olan sistemler ve canl›lar yok olup gitmifllerdir. H›zla artan nüfus, çarp›k kentleflme, azalan ve yok olan do¤al kaynaklar, enerjinin s›n›rl›l›¤› ve çevrenin kirlenmesi derken insan›n yasayabilece¤i ortamlar s›n›rlanm›flt›r. Günümüzde çevrenin kazand›¤› önem, art›k herkes taraf›ndan bilinir duruma gelmifl ve her türlü geliflme- >> Rabbin meleklere: "Ben Yeryüzünde bir HAL‹FE yarataca¤›m." demiflti; melekler: " Orada bozgunculuk yapacak, kanlar ak›tacak birini mi var edeceksin? Oysa biz; Seni hamd ile tespih ediyoruz, Seni kutsay›p yüceltiyoruz." Allah flöyle dedi: "Ben, flüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim." (Kuran-› Kerim,2/30) 22 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 yi yönlendirmeye bafllam›flt›r. Dünyada ç›kar›lan bütün hammaddelerin yüzde 40’›n›n inflaat sektörünce üretilmekte, üretilen bütün enerjinin yüzde 40’› binalar taraf›ndan tüketilmektedir. Atmosferdeki CO2 sal›n›mlar›n›n yüzde 30’unun yaflad›¤›m›z yap›lardan kaynakland›¤›n› dolay›s›yla dünya kaynaklar›n›n en büyük kullan›c›s› konumunda olan yap› sektörünün ve insan yap›m› çevrenin ekolojik dengeye ne denli etkili oldu¤u aç›kça ortadad›r. Ekolojik yap›; sa¤l›kl› ve do¤al malzemelerin kullan›ld›¤›, az enerji tüketen, bu enerjiyi do¤al kaynaklardan elde eden, bak›m› kolay ve ekonomik yap› olarak tan›mlanabilir. “Yap› Ekolojisi”nde insan-yap›-do¤a üçgenini incelerken, etkileflimlerin bir bütün olarak ele al›nmas› öngörülür. Do¤ada oldu¤u gibi bu üçgende de iliflkiler karmafl›kt›r, olaylar çok nedenlidir. Yap›n›n insanla ve çevresiyle olan iliflkisi dinamik bir sistemdir, insan sorumlulu¤undaki bir “mikro ekosistemdir” ve yap›, bu mikro ekosisteminde insan ve do¤a ile bir iliflki içerisindedir. Sürdürülebilirlik için yap›lar›n bütün yaflam döngüsünün programlamas›, yaln›zca yat›r›m maliyeti de¤il, ekolojik, sosyal yaflam döngüsünü maliyetinin de hesaplanmas› gereklidir. Bu hesaplamada yap› malzeme ve sistemlerinin ifllevsel performans ve sosyal etki, kaynaklar›n›n korunmas›, enerji verimlili¤i, at›klar›n azalt›lmas›, biyolojik çeflitlili¤in korunmas› göz önüne al›nmal›d›r. Yap›larda ›s›tma, so¤utma, ayd›nlatma, piflirme, havaland›rma, gölgeleme için ya- p›lar›n yöntemini, konumunu, tasarlanmas›, topra¤a yal›t›lmas›, aç›lmas›, bitki ile sar›lmas›, gömülmesi, sera ile bütünlefltirilmesinden, ›s›n›n dolaflmas› için günefl, rüzgar, jeotermal, biyogaz ile insan, hayvan, bitki, boru ve kapak aktar›mlar›ndan yararlan›l›r. ‹slam- Ekoloji ‹liflkisi Allah kainat› yaratt›. Yeryüzüne Adem (a.s.)’i halife olarak gönderdi. Cennetten ç›kar›lan Adem(a.s.) tevhidi korumak,dünyay› güzellefltirmek, emanet edilen her fleyin sorumlulu¤unu sahiplenmek ve mevcut ölçü ve dengeyi muhafaza etmekle görevlendirildi. Ademo¤luna Allah›n halifesi olmak oldukça büyük bir sorumluluk ve görev yüklüyordu. Ekolojik dengeyi korumak ve sürdürmek; k›saca emanet edileni korumak müslüman›n görev ve sorumlulu¤u olarak ilahi buyruklarla belirlenmiflti. Bu konudaki ayetlerde; Rabbin meleklere: "Ben Yeryüzünde bir HAL‹FE yarataca¤›m." demiflti; melekler: " Orada bozgunculuk yapacak, kanlar ak›tacak birini mi var edeceksin? Oysa biz; Seni hamd ile tespih ediyoruz, Seni kutsay›p yüceltiyoruz. " Allah flöyle dedi: " Ben, flüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim. "(Kuran-› Kerim,2/30) “Biz emaneti göklere, Yer'e, da¤lara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten kaç›nd›lar, ondan ürktüler. ‹nsan ise zalim ve çok (cahil) bilgisiz oldu¤u halde onu yüklendi”.(Kur’an- Kerim, 33/72) "‹nsanlar›n ellerinin iflledikleri günahlar sebebiyle, karada ve denizde fesat meydana ç›kt› ki(Allah)yapt›klar›n›n bir k›sm›n› kendilerine tatt›rs›n, olur ki, belki geri dönerler. (Rum,41) insan›n sorumluluk ve görevleri hikmetli bir flekilde anlat›lmaktad›r. ‹nsanl›k tarihinde bilinen ilk sit alan›n› belirleyen ve ekolojik dengenin korunmas›na iliflkin talimatlar› peygamberimiz vermifltir. Hz.Muhammed (s.a.v.)’in sit alan› ilan etti¤i yerler: Mekke, Medine, Taif Vadisi, Tayy ve Kureyfl kabilelerinin arazileri... Yine efendimizin ekolojik dengenin korunmas›na iliflkin olarak “Taif vadisinin ne dikenli a¤açlar›,ne de çal›lar› tahrip edilmeyecek. Av hayvanlar› da öldürülmeyecek” fleklinde buyurdu¤u rivayet edilmifltir. (V.Siyasiyye. 240.Buhari:Cihad: 71. E.Davud:Menasik.98) Bu konudaki baz› hadislerde; “Kim a¤aç dikiminde bulunursa, onun için a¤açtan has›l olan ürün miktar›nca Allah sevap yazar. " ( Ahmet -Müsned :5/415) “Yedi fley vard›r ki, kifli kabirde bile olsa, onlardan sevap devaml› surette kendisine ulafl›r: Ö¤retilen ilim, halk›n istifadesi için ak›t›lan su, dikilen a¤aç, infla edilen mescid, okunmak üzere ba¤›fllanan Kur’an ve iyi terbiye edilmifl evlad.” (El münavi:F. Kadir:4-87) “Her kim bofl, kuru ve çorak bir yeri ihya edecek olursa, bu amelinden dolay› Allah taraf›ndan mükafatland›r›l›r.‹nsan ve hayvan ondan menfaatland›kça oray› ihya edene sadaka yaz›l›r.” ( F. Kadir: 6/39 ) “Elinizde bir a¤aç fidan› varsa, k›yamet kopmaya bafllasa bile e¤er onu dikecek kadar vaktiniz varsa, mutlaka dikin.” (Buhari : Kahire , S:168) buyurulmufltur. ‹slam ve Ekoloji konusunda çal›flmalar yapan Fazlun Khalid ‹slam›n ekolojik ilkelerini belirterek konuya yeni bir aç›l›m getirmektedir. Khalid; ‹slam ve Ekoloji kitab›nda da "‹slam, ekoloji ve modernlik: Çevre bozulmas›n›n kökenindeki sebeplere iliflkin ‹slami bir elefltiri" adl› bir makalesi bulunan, ‹slami çevre normlar›n› canland›rma yönünde çal›flmay› asli görevi olarak gördü¤ünü belirtiyor. Khalid do¤al âlemin dengede kalmak için kendi s›n›rlay›c› ilkeleri çerçevesinde iflledi¤ini belirtiyor ve insanl›k haline özgü s›n›rlar›n ise dört ilkeyle belirlendi¤ini söylüyor: Tevhid (birlik): Yaratan tektir, kâinat›n tamam› onun eseri oldu¤u için tek bir kararl› düzen içinde ifller F›trat (yarat›l›fl): Allah insan› kendi yaratt›¤› kâinat içinde yaratm›flt›r, bu yüzden insan Allah'›n de¤iflmez yasalar›na tabidir. Yarat›l›fl de¤ifltirilemez. Mizan (ölçü): Bütün kâinat›n bir düzeni ve amac› vard›r. ‹nsanlar›n Allah'›n nimetlerini yads›mama sorumlulu¤u vard›r. Hilafet (sorumluluk): Allah'›n tasar›m›nda insano¤lunun halifelikten gelme özel bir yeri vard›r. Yaratanla iliflkimiz kul konumunda gözeticili¤e dayan›r. Khalid; günümüzde bu ilkeler çerçevesinde hareket edilmedi¤ini belirterek: "‹slam'›n insanlara çevre sorunlar› hakk›nda verecek çok önemli mesajlar› oldu¤unu düflünüyoruz. ‹slam ve ekoloji aras›nda çok s›k› bir ba¤ var. Yarat›l›fl›n bir parças› olarak insan, dünyaya iyi bakmak sorumlulu¤una sahip. Biz uzmanlar›n görevi, aram›zdaki iliflkileri güçlendirerek ortak çal›flmalar yaparak Müslüman ülkelerde çevre bilinci yarat›lmas› için çabalamak" sözleri ile bu konudaki görüfl ve önerilerini s›ralamaktad›r. Yap› malzemeleri ve ekoloji iliflkisi Yap› malzeme ve elemanlar›n›n ekolojik özellikleri, kullan›ld›klar› yap›lar›n ekolojik özelliklerini, dolay›s›yla çevresel etkile- >> Sürdürülebilir yap›laflma için, gelecek kuflaklar› da düflünerek, çevreye zarar vermeden üzerinde yaflad›¤›m›z dünyan›n kaynaklar›n›, çok verimli ve sak›narak kullanmam›z zorunludur. rini de büyük ölçüde belirlemektedir. Bu etkiyi, yap› malzemelerinin yaflam döngüsünü oluflturan aflamalar›n ekolojik seviyesi belirlemektedir. Yap›lar›n çevresel etkilerini büyük ölçüde yap›y› oluflturan malzemelerin ekolojik özellikleri belirlemektedir. Bir yap›da kullan›lan malzemelerin hammadde temininden üretimine, tafl›mas›ndan kullan›m›na, kullan›m sonras› geri dönüflüm ve yeniden kullan›m› aflamalar›na kadar tüm yaflam döngüsü boyunca gerekli önlemler al›nmad›¤› taktirde, çevreye olumsuz etkiler yapt›¤› bilinen bir gerçektir. Bu etkileri önleyici/azalt›c› çözümlerin etkin bir flekilde uygulanmas› çevresel de¤erlerin sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan önemlidir. Tüm endüstriyel faaliyetlerde, özellikle de yap› malzemeleri tüm yaflam döngüsü sürecinde olumsuz çevresel etkileri bulunmaktad›r. Yirminci yüzy›lda bilim ve teknolojideki h›zl› geliflmeler, insan toplumlar›n›n yaflam flartlar›n› hem iyilefltirici hem de bozucu yönde büyük ölçüde de¤ifltirmifltir. Ça¤›m›z insan›, mekân, enerji ve hammadde sorununa çözüm getirmek ve gereksinimleri karfl›lamak amac›yla, do¤al ortamlardan afl›r› yararlanma yoluna gitmifltir. Bu aflamada, do¤aya ba¤›ml›l›¤›n bilincinde olmayan insan geliflmesinin ürünü olan yapay yasam ortamlar› ço¤al- m›flt›r. Yo¤un yap›laflman›n bir sonucu olarak ortaya ç›kan topo¤rafik yap›daki de¤iflmeler, su, toprak ve bitki aras›nda var olan dengeyi bozmaktad›r. Öte yandan, gerek konutlardan kaynaklanan, gerekse çeflitli teknolojik ürünlerin kullan›m› ve üretimi s›ras›nda ortaya yay›lan zararl› maddeler, ortam kirlenmesi ya da baflka bir ifade ile çevre kirlenmesi denilen sorunlar› yaratmaktad›r[3]. Günümüzde yayg›n kabul gören çevre dostu üretim teknolojilerinin gelifltirilmesi, yayg›nlaflt›r›lmas› ve özendirilmesinin ba¤lam›nda, ülkemizdeki yap› malzeme üretim teknolojilerinin de ekolojik, çevre dostu, çevresel de¤erlere en az zarar veren süreçlerden oluflmas› öngörülmektedir. Bu nedenle, yap› malzemesi üretim sistemlerinin çevresel etkileri ve buna karfl› al›nmas› gereken önlemlerin tespit edilmesi önem kazanmaktad›r. Bu önlemlerin etkin bir flekilde uygulanmas› çevresel de¤erlerin sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan kaç›n›lmazd›r. Ekolojik Aç›dan Sürdürülebilirlik ve Yenilenebilirlik Sürdürülebilir yap›laflma için, gelecek kuflaklar› da düflünerek, çevreye zarar vermeden üzerinde yaflad›¤›m›z dünyan›n kaynaklar›n›, çok verimli ve sak›narak kullanmam›z zorunludur. Ekolojik sürdürülebilirlik, ekolojik dengelerin korunmas› ile mümkün olacakt›r. Sürdürülebilir kalk›nma modelinin baflar›s› için temel ekolojik dengelerin, yaflam destekleme sistemlerinin, do¤al kaynak sisteminin, genetik çeflitlili¤in, biyolojik verimlili¤in, mekanlar›n ve ekosistemin etkin olarak korunmas› gerekmektedir. Sürdürülebilir ekoloji ve onun nihai hedefi olan sürdürülebilir ekonomi için insanlar›n dünya görüfllerinin (Hegel"in Weltanshauung kavram›) tecrit edilmifl ekonomik bireyden toplumun ve do¤an›n entegre parças› olan varl›¤a dönüfltürülmesi gerekmekteydi. Bir projenin sürdürülebilirlik de¤erlendirmesini “Yaflam Döngüsü De¤erlendirmesi” dolay›s›yla çevresel etki de¤erlendirmesini yapabilmek için yap›n›n bütünün toplam yap› yaflam döngüsü içinde kullan›lacak bütün yap› malzemelerinin; üretim, yap›m, kullan›m, söküm, geri kazan›m, geri dönüflüm ve en son seçenek olarak y›k›m ve at›m aras›nda yaratacaklar› etkiyi göz önüne almak gereklidir. Sürdürülebilirlik” ve “yenilenebilirlik” için yap›lar›n bütün yaflam döngüsünün programlamas›; yat›r›m maliyetinin yan›nda, ekolojik ve sosyal yaflam döngüsünü maliyetinin de hesaplanmas› gerekmektedir. 23 SÖYLEŞ Dizayn Grup Yönetim Kurulu Baflkan› ‹brahim Mirmahmuto¤ullar›: “Biz kendimizi, yaratan’›n kimi s›rlar›n› keflfeden birer kâflif olarak görüyoruz” Son zamanlarda yapt›¤› yat›r›m ve Ar-Ge faaliyetleri ile kendisinden bir hayli söz ettirmeyi baflaran Dizayn Grup’un kurucusu genç ifladam› ‹brahim Mirmahmuto¤ullar› ile yapt›klar› çal›flmalar› ve gelecek için düflündüklerini konufltuk. Kendilerini birer kaflif olarak de¤erlendiren Mirmahmuto¤ullar›, “Kâflif sonsuzlu¤un sahibinin lütfuyle, sonsuzlu¤un sahibinden bir fleyler keflfeder. Keflfettikçe de gidilecek daha çok yol oldu¤unu anlar. Keflfetmek bir tefekkürdür de ayn› zaman da,” dedi. 24 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Neden kamuoyunda teknolojiye di¤er flirketlerden daha fazla önem verdi¤iniz gibi bir alg› var? Dizayn Grup “Sadece teknolojisini kendisi üreten ülkeler ba¤›ms›zd›r” sözünü her platformda söyler ve ba¤›ms›zl›¤›m›z›n tesis etmek için sorumluluk almay› tüm eylemlerinin özünde flümullefltirir. Ne yaz›k ki bugün itibariyle ülkemizi tam ba¤›ms›z olarak görmüyoruz. Günümüz dünyas›n da gerçek ba¤›ms›zl›¤› yaflayan 8-9 ülkeden bahsetmek mümkün olabilir. Bilinen tarihinin her dönemin de “ba¤›ms›z” olabilmeyi baflarm›fl böyle bir milletin, son 200 y›ld›r kaybetti¤i ba¤›ms›zl›k hakk›n› geri almak öncelikle “bizi farkl› k›lacak teknolojiyi” kendi için de üretmeyi baflarmakla mümkün olabilir. Sizce bugünkü dünyam›z da ba¤›ms›z olan ülkeler hangileridir? Bu ülkeler geliflmifl ülkeler. Almanya, Japonya, Fransa, ‹ngiltere, ABD gibi ülkeler. Biz bu ülkelere bütün olarak ba¤›ml›y›z. Bu ülkeler bizim gibi ülkeleri kendilerine ba¤›ml› hale getirip özgürlü¤ümüzü tasarruflar› alt›na al›rlar. Kendi aralar›nda ise, bir birlerinin tamamlay›c›s› olma özelli¤i tafl›yan bir yaklafl›mla, daimi dostluklar kurarlar. Mesela pigment teknolojisinde ABD k›rm›z› pigment çal›fl›rken, Japonya yeflil, Almanya ise sar› pigment çal›fl›yor. K›rm›z› pigment çal›flan ülke yeflil pigmenti çal›flm›yor. Bir birlerine “tamamlay›c›” olmaya özen gösteriyorlar. Bir birlerini rahats›z etmekten de uzak duruyorlar. Çünkü II. dünya savafl› çok y›k›c› oldu. Bu ülkelerin her birinin sahip oldu¤u tahrip gücü yüksek savafl teknolojilerinin yok edici etki yapaca¤›n› bildikleri için de 3. dünya savafl› ç›kmas›n› gidecek yollar› t›k›yorlar. Tabi ki bu ülkelerin geliflmekte olan veya geliflmemifl ülkelerle savafl›na tan›kl›k edece¤iz. Do¤al kaynaklar› güçlü, ancak kendi teknolojilerini gelifltirmeyi beceremeyen ülkeler her an bu savafl› beklemeliler. fiu anda, hemen akl›m›za gelen ve bu görüflümüzü teyit eden kaç savafl sayabiliriz? Irak, Afganistan, Vietnam..! Bu ülkeler kendi aralar›nda tesis ettikleri bu daireye kolay kolay baflka ülkeyi almazlar. Baflka ülkeler de girmek için mücadele vermezler. Çünkü “ba¤›ms›zl›¤›n kendilerine lay›k oldu¤unu” unutal› çok zaman olmufltur bu ülkelerin. Bu ülkeler katma de¤erin en yükse¤ini ellerinde tutarlar. Kaymak tabaka onlar›nd›r. Geliflmekte olan ve olmayan tüm di¤er ülkeler onlar›n hayat standartlar›n› finanse etmekle meflgul, adeta sorumludurlar! Hemen akl›n›za “böyle bir adaletsizlik olur mu, fakir üzerinden zengin olunur mu?” fleklin de sorular gelebilir. Ancak ne yaz›k ki son 200 y›l›n realitesi budur. Burada en önemli k›stas teknoloji midir? Üretilmifl insan, sermaye yap›s› gibi kavramlarda var... Teknoloji bize pek çok konuda ( fonksiyonellik, ifllevsellik, maliyet avantaj›, …) farkl›laflma f›rsat› verir. Bu yakalad›¤›m›z farkl›l›¤› bir de “marka” ad›na yapt›¤›m›z yat›r›mla desteklenirse katma de¤erli ürün satan olunur. Üzülerek belirtmek isteriz ki flu anda bizim ülkemiz kütle mal sat›yor. Toplam ihracat›m›z›n %90’› fason kökenlidir ya da bize ait olmayan bir marka ile yapt›¤›m›z sat›fllard›r. Toplam ihracat için de kendi markam›z›n büyüklü¤ü % 10’u geçmez. Bunlar bizi lider ülke yap- maz. Ya da lider ülke olma hedefimizi geciktirir. Oysaki lider ülke olmak bizim kaybedilmifl hakk›m›zd›r. Onu bir an önce bulmak öncelikli sorumlulu¤umuz olmal›d›r. Ülkelerin geçici bir süre sermaye üretene kadar, fason üretim yapmas› gerekmez mi? Tabi bunun belli bir süresinin olmas› laz›m. Bizde bu süre biraz uzun sürdü, de¤il mi? Türkiye stratejik Ar-Ge konular›n› bafltan belirleyemedi. Bizim çok yo¤unlaflt›¤›m›z konu tekstil olmamal›yd›. Enerji ve tar›m olmal›yd›, çevre olmal›yd›. Bu alanlarda gidecek çok yol var. Uzay bilimlerinde at› alan Üsküdar’› geçmifl, bize yapacak bir fley yok burada. Ama di¤er konularda çok yol alabiliriz. Tekstilde fasoncu olmamal›yd›k. Ya da fasonculu¤u 10 y›l önce terk edebilmeliydik. Sonras›nda ‹talya gibi markam›z› konuflturmal›yd›k. >> Üzülerek belirtmek isteriz ki flu anda bizim ülkemiz kütle mal sat›yor. Toplam ihracat›m›z›n %90’› fason kökenlidir ya da bize ait olmayan bir marka ile yapt›¤›m›z sat›fllard›r. Toplam ihracat için de kendi markam›z›n büyüklü¤ü % 10’u geçmez. Bunlar bizi lider ülke yapmaz. Ya da lider ülke olma hedefimizi geciktirir. 25 SÖYLEŞ Mesela Türkiye’nin tar›m ürünlerinde ArGe çal›flmalar› yapmamas› bana çok enteresan geliyor. Japonya elektronik ça¤r›fl›ml›d›r. Almanya makine ça¤r›fl›ml›, Türkiye ise tar›m ça¤r›fl›ml› bir ülkedir ve öyle kalmal›d›r. ‹nsan›n doymaya ihtiyac› var. K›sa bir süre sonra dünya, elektroni¤in de, makinenin de yenmeyece¤ini anlayacak. Göreceksiniz; e¤er ülkemizi kirletmesek, g›da güvenli¤ine sahip az ülkeden biri olarak konumland›rabiliriz. Tüm dünyan›n gözdesi olmam›z için hiç gecikmeden verime, lezzete, ömür art›rmaya ve tar›m da marka olmaya zaman ve kaynak ay›rmal›y›z. Teknoloji ve Ar-Ge konusunda ciddi bir sermaye laz›m ve ülkemiz bu konuda yeterli de¤il. Kendi kaynaklar›m›zla sahneye ç›kacak bir ülke olabilir miyiz? Hem evet hem de hay›r. Türkiye son dönemde teknolojiyi destekleyen bir program yürütüyor. Fakat bir hata var. Kaynaklar parçalanarak da¤›t›l›yor. Dizayn Grup olarak diyoruz ki, “Ar-Ge için ayr›lan kamu kaynaklar›n % 50’si stratejik konulara ayr›ls›n. Tar›m, enerji, çevre, bir de t›p. Di¤er % 50’si de Ar-Ge yönlerinin geliflmesi ve bu kültürün oluflmas› için irili ufakl› birçok firmaya da¤›t›ls›n. Her konuya teflvik verilince para darmada¤›n oluyor. Ben bunu üst düzey görüflmelerimde de belirtiyorum. Böyle bak›nca Türkiye’nin Ar-Ge’ye ay›rd›¤› kaynak birkaç alanda bizi tüm dünyada farkl›laflt›racak kadar büyük asl›nda. Tabi ki Dizayn Grup olarak bu teflvikleri hiç almasak da Ar-Ge yapmaya devam ediyoruz, inflallah edece¤iz de. Hiç kuflkusuz teflvikler bizleri motive ediyor. Ar-Ge yapabilmek için kurumlar›n kendi öz kaynaklar› olmal›. Devletimiz de önce öz kayna¤›n›z ile yapt›¤›n›z Ar-Ge harcamalar›na, harcamalar gerçeklefltikten uzun bir süre sonra deste¤ini aktarabiliyor. Bu kadar süreyi bekleyecek ciddi bir öz kayna¤a ihtiyaç var. Biz sat›fllar›m›z›n % 5’ini Ar-Ge için ay›r›yoruz. Devlet deste¤i bekleyerek Ar-Ge yap›lmaz. ma ad›na çok büyük bir flans› oldu¤unu düflünüyorum. Tabi katma de¤erli ve lezzetli tar›mdan bahsediyorum. . Bir de tohum bankas› durumu var. Bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz? Bas›ndan izliyoruz. Bizim ülkemizin de bu tür gayretleri var. Öz olan fludur ki, dünyan›n do¤al olan› korumaktan baflka çaresi yok. Ne ac›d›r ki tohumlar her geçen y›l do¤all›¤›n› kaybediyor. Topraklar›m›z korumak en önemli önceli¤imiz olmal› de¤il mi? fiu anda geliflmifl ülke topraklar›n›n kirlenmiflli¤ini telafi edecek bir çözüm yok. 1000 y›l geçse de olmaz. Hem yüzey sular› hem de yeralt› sular› kirlenmifltir. Bu ülkelerin tar›m da hiç flanslar› kalmam›flt›r. Ülkemizin tar›m da dünya markas› ç›kar- Ar-Ge konusuna tekrar dönmek istiyorum. Hangi bafll›klarda teknoloji gelifltiriyorsunuz, gelifltirdi¤iniz teknolojileri pazara nas›l sunuyorsunuz? ‹sterseniz Dizayn Grup’tan biraz bahsedeyim. 50’nin üzerinde Ar-Ge mühendisi ile olan 22 y›ll›k bir firmay›z. Son y›llarda ortalama 15’in üzerinde patent al›yoruz. 26 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 >> ‹nsan›n doymaya ihtiyac› var. K›sa bir süre sonra dünya, elektroni¤in de, makinenin de yenmeyece¤ini anlayacak. Göreceksiniz; e¤er ülkemizi kirletmesek, g›da güvenli¤ine sahip az ülkeden biri olarak konumland›rabiliriz. Doktora ö¤rencilerinin tez konular›n› verip onlar› finansal ve teknik aç›dan destekliyoruz. Her biri sayg›n dergilerde bilimsel makaleler yay›nl›yoruz. K›saca küçük bir üniversite gibi çal›fl›yoruz. Alt› ana konuda teknoloji gelifltiriyoruz. Bir tanesi “Boru üretim teknolojileri”, ikincisi “Ak›flkanlar›n Tafl›nmas›” konusunda teknoloji gelifltiriyoruz. Ekstreme mühendisli¤in limitlerini zorlayarak s›n›r ötesi ak›flkanlar›n bir baflka s›n›r ötesine tafl›nabilmesi için teknolojiler gelifltiriyoruz. Üçüncü grup ise “T›p Teknolojileri” üzerinedir. Dördüncüsü ise “Tar›m” üzerine. Yüksek verimlilikte ve %100 do¤al olan sera teknolojileri üretiyoruz. Tar›m konusunda bir projemiz daha var ama kamuoyuna aç›klamad›k. O yüzden burada da bahsedemeyece¤im ama tar›m da verimlili¤i 4 kat art›racak bir projenin Ar- Ge aflamas›n› baflar›yla sonuçland›rm›fl bulunuyoruz. Di¤er konumuz ise “Yenilenebilir Enerji” üzerine. Sera gazlar›n›n etkisinin azalt›lmas› ad›na bir kaç bafll›kta güzel mesafeler kat ettik. Son bafll›¤›m›z ise “Yap›” üzerine. Bize göre yap› stokumuzun önünde ki en büyük sorun korozyon ve izolasyon. ‹flte biz de tam bu konuda teknoloji gelifltiriyoruz. Bugün itibariyle 6 ana konuda 85 tane patentimiz var. Türkiye’de endüstriye dönüflmüfl patent konusunda lideriz. Sonuçta patentlerin endüstriye dönüflmesi önemli. Bir buz da¤›n› düflünün. Bizim yorumumuza göre o da¤›n üstü, pazara ç›kan ürünü temsil edecek olursa, buz da¤›n›n alt› da bizim üzerin de çal›flt›¤›m›z Ar-Ge projelerinin büyüklü¤ünü temsil edebilir. Ürün dört dörtlük haz›r oluncaya kadar buz da¤›n›n alt›nda sonuca ulaflma mücadelesi veriyoruz. Bizce mükemmelli¤e ulafl›nca bir bas›n toplant›s›yla halk›m›zla paylafl›yoruz. Alt› alanda teknoloji gelifltirmeniz odaklanma konusunda bir s›k›nt› oluflturuyor mu? Ç›kt›lar farkl› olsa da girdilerimiz ayn› entelektüel sermayemizden besleniyor. Onun için de ürün boyutu ile biz kendimizi hiçbir zaman için farkl› u¤rafllar için de hissetmiyoruz. Tabi ki her biri ayr› ayr› pazarlara hitap etti¤i için pazarlama aflamas›nda farkl›laflma olufluyor. fiimdi tar›mla ilgili konuya girersek, tar›mda a¤›rl›kl› olarak topraks›z tar›m projeniz vard›. ‹stedi¤iniz gibi verim elde ettiniz mi bu projeden? Topraks›z tar›m diye bir isimlendirme var. Toprak yok ama onun yerine ikame bir malzeme var. Tohum onun içinde oluyor. Damla sulama yöntemi ile bitkinin su ihtiyac› karfl›lan›yor. Bu topraks›z tar›m. Bizimki bu tar›m çeflidine girmiyor. Biz suyu platform olarak kullan›yoruz. Tohum su içinde duruyor. Onun için ki biz kendimize “yüksek vas›fl› tar›m” ismini koyduk. Burada kulland›¤›n›z tohum tamamen do¤al bir tohum mu yoksa GDO’lu mu? Biz hiçbir konuda, hiçbir gerekçe ile insana, di¤er canl›lara ve çevreye zarar veren hiçbir düflüncenin ve/veya oluflumun için de olmay›z. Kald› ki ülkemize zaten GDO’lu tohum girmiyor. Yak›n zamana kadar çok az da olsa mamul olarak girdi¤ini bas›ndan duyuyorum. Yeni kararnamelerle bu girifller çok daralt›ld›. Bu sayede her fley çok daha kontrol alt›na girmifl durumda. Dünyaya pazarlayacak bir sebze-meyve üretmeye çal›fl›yoruz. Ülkemizden tar›m konusunda dünyaya bir dünya markas› ç›karman›n gayreti içindeyiz. Bu kadar iddial› bir düflüncenin sahipleri hiç insanl›k için sorun üreten yaklafl›mlar›n bir parças› olur mu? Web sayfam›z da da yay›nlad›¤›m›z gibi size ve tüm insanl›¤a “ilkeli ve mazbut olaca¤›z” fleklin de samimi “taahhütname” sunuyoruz. Her zaman ve zemin de bu taahhüdümüzün arkas›nday›z. Bizden çirkin fleyler sad›r olmaz. Sera teknolojileri konusunda gelifltirdi¤iniz bu teknoloji flu anda hangi aflamada? Bu projenin Ar-Ge’si tamamland›. ‹lk endüstriyel seram›z› Osmaniye’de kurduk. Domatesimiz Mart ay›ndan itibaren marketlere olacak inflallah. Miracle markas›yla… Biz teknolojinin kullanma hakk›n› A’dan Z’ye yat›r›mc›ya sat›yoruz, ayr›ca fidesini, gübresini, ambalaj›n› da biz temin ediyoruz. Sonra yat›r›mc›m›z›n seralar›n›n tüm ç›kt›lar›n› biz sat›n al›yoruz. O günkü en yak›n “hal”in ald›¤› fiyat›ndan al›yoruz ve tüm dünyaya sat›yoruz. Umar›m sat›fllar›m›z›n büyük bir k›sm› ihracat olacak. yor. Bu kadar iddial› fark› nas›l baflard›k? Çok ciddi bir yaz›l›m gerçeklefltirdik. Zaten tüm üretkenli¤imizi önce bilgisayar ortam›nda realize ediyoruz. Sonra hem bilgisayar ortam›n da hem fiziken çal›flt›¤›m›z bir dönem var. Tar›m teknolojilerin de optimizasyon çok önemlidir. Bu üretkenli¤imiz sayesinde dünyada sera teknolojilerinde 10 bafll›kta optimizasyon yap›l›rken, biz 50 ayr› bafll›kta optimizasyon yapabilmeyi baflarabildik. Tar›m y›llard›r üvey evlat muamelesi gördü ve sanayileflmenin d›fl›nda tutuldu. fiimdi tar›m bakanl›¤›n›n bir havza modeli var. Bu modelden de yola ç›karak, Türkiye’nin nas›l bir tar›m politikas› izlemesi gerekti¤ini düflünüyorsunuz? fiu anki bakanl›¤›n çal›flmalar›n› takip ve takdir ediyorum. Çok büyük kesimleri karfl›lar›na alma pahas›na da olsa do¤ru bildikleri yolda gayretle yürümeye devam ediyorlar. Bizim gibi firmalara da teknolojiyi gelifltirmek sorumlulu¤unu üstlenebilmeyi baflarmal›. Türkiye havzalara bölünerek bir kere denge kuruluyor. Ürünlerde de bu böyle oluyor. Devlet çiftçiyi teflvikle yönlendirmeli. Teflvik güçlü bir silah. Hem çiftçi hem sanayici hem de tüketiciyi koruyacak bir dengeyi kurmak u¤rafl›ndalar. Bu devletin görevidir. Devlette görevini yerine getirme gayreti içinde. Toplulaflt›rma projesi var. Parçalanm›fl araziden verim almak mümkün de¤il. ‹nsanlar parça parça olmufl araziler yüzün- den geçinemiyorlar. Bu ifl göçe, teröre kadar gidiyor. Bu çerçevede Türkiye’nin tamam›na kadastro getirildi. Çok güzel bir proje. Devlet teknolojiyi de iyi kullan›yor burada. GDO son derece yanl›fl anlafl›l›yor bence. Türkiye’ye GDO’lu tohum girmiyor ve asla da girmemeli. Çünkü tohumun girmesinin çoklu riskleri var. Tabiî ki ürün de girmemesi laz›m ama dünya ülkeleri ile belli anlaflmalara imza atm›flsan›z sizi sorumluluk alt›na al›yorlar. Devletimize kesilecek kimi cezalar söz konusu olabiliyor. Devlet GDO’lu ürünlere çok ciddi engellemeler getirdi. Analizler çok girift ve yo¤un. Onay al›nmas› çok zor. GDO yazma zorunlulu¤u var üstelik. Türkiye bu tar›m gündemini sahiplenmeli. Bak›n›z geliflmifl ülkelerin firmalar›n›n tamam›na yak›n› dünyaya flu korkuyu veriyor; “dünyada gelecekte de açl›k ve k›tl›k olacak.” Dünyada bu korku politikas›n› yuttu. Biz Dizayn Grup olarak buna inanm›yoruz. F›trata uygun davranman›n gereklili¤ine inan›yoruz. GDO’nun vazgeçilmez oldu¤una inanm›yoruz. Biz Afrika’n›n dahi açl›k sorununu çözmek için u¤rafl veren bir firmay›z ve böyle bir ülkeyiz. Mesela Nijer ülkesinde Ar-Ge faaliyetleri yap›yoruz. Dünyan›n en fakir ülkesi buras›. Yine bildi¤imiz konudan gidece¤iz orada da. Damla sulaman›n bile 10’da 1’i su tüketiyoruz. En iddial› seralarda 60 litre su tüketerek bir kg domates üretirken, biz 6 litre su ile bir kg domates üretebiliyoruz. Klasik çiftçilik yapan biri bir ton su >> fiu anda geliflmifl ülke topraklar›n›n kirlenmiflli¤ini telafi edecek bir çözüm yok. 1000 y›l geçse de olmaz. Hem yüzey sular› hem de yeralt› sular› kirlenmifltir. Bu ülkelerin tar›m da hiç flanslar› kalmam›flt›r. Miracle teknolojisi tamamen size özel bir fley mi yoksa benzerini yapan baflka ülkeler, baflka kurumlar da var m›? Su içerisinde üretim çok eski bir uygulamad›r. Marifet su da de¤il. Su bir platform. Biz bir dönüm seradan 80 ton al›rken, bizim en yak›n rakibimiz 35 ton al›- 27 BZDEN HABERLER ile bir kg domates elde edebilir. Afrika’da çölleflmifl alanda baflar›l› olaca¤›m›za inan›yoruz. ‹lk örnek Nijer’de kurulacak ve ümit ediyorum ki açl›k sorununa çözüm getirece¤iz. Dünyada tar›m alanlar›n›n sulama zorunlulu¤undan dolay› da su sorunu ortaya ç›k›yor. Ülkemizin temiz suyunun %70’i sulamaya gidiyor. Ö¤rendik ki siz çok az su ile çok yüksek verim elde ediyorsunuz. Peki, bu kadar az su tüketen tar›m metodu her ürün için kullan›labilinir mi? Domatesten ibaret olmayacak ama her ürün için birkaç y›l çal›flmak gerekiyor. fiu anda marul üzerine çal›fl›yoruz ve sona gelindi. Umar›m yak›nda duyurusunu yapaca¤›z. Siz hangi limitleri zorluyorsunuz ki, herkesi flafl›rtan bir tablo ç›k›yor ortaya? Biz kendimizi “yaratan›n kimi s›rlar›n› keflfeden birer kâflif” olarak görüyoruz. Âlemleri yaratan sonsuz ilmiyle muazzam bir mükemmellik yaratm›fl. Biz de bunu bilmek zorunda olan kul sorumlulu¤umuzu önemsiyoruz. Çok müthifl bir duygu bu. Kâflif sonsuzlu¤un sahibinin lütfuyle, sonsuzlu¤un sahibinden bir fleyler keflfeder. Keflfettikçe de gidilecek daha çok yol oldu¤unu anlar. Keflfetmek bir tefekkürdür de ayn› zaman da. Arzu ederseniz yaratan›n yaratt›¤› potansiyelin a盤a ç›kartt›¤›m›z bir k›sm›ndan bahsederek “domates” örne¤ini paylaflal›m sizlerle. Önce lezzete bakal›m. Yaratan hiç lezzetsiz bir fleyi kullar›na ikram eder mi? Kul eliyle var olan lezzet uzaklaflt›r›lm›fl. Kulun sapk›nl›¤› bu! Biz uzaklaflt›r›lana tekrar kavuflman›n mücadelesini verdik. fiükür baflard›k da. Emin olabilirsiniz, domateslerimiz 30 y›l önce yedi¤iniz domatesler lezzetin de. Bir dönümden 80 ton domates alabilmek bu sektörü bilenlerin ak›llar›n›n limitini hayli zorlad›. Ak›llar› zorlananlara bir tohuma verilen potansiyeli anlatmak kolay olmad›. Tabi bizim insanlar›m›z›n akl› gözündedir. Görünce gördükleri manzara karfl›s›n da müthifl bir flaflk›nl›k yafl›yorlar. Baz›lar› bu baflar›m›z› yorumlarken hormon kulland›¤›m›z› vs zannediyorlar. Marifet tohumun dilini keflfetmekte. Tekrar tekrar söylemek isterim ki, biz asla do¤al olmayan ifl yapmay›z. Biz %100 do¤al olan yöntemlerle potansiyeli a盤a ç›kartman›n gayreti içindeyiz. Yapt›¤›m›z ifli “farkl› disiplinlerin anlaml› bir yerde buluflmas›yla, muazzam bir sonuca ulaflma 28 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 >> Ülkemize zaten GDO’lu tohum girmiyor. Yak›n zamana kadar çok az da olsa mamul olarak girdi¤ini bas›ndan duyuyorum. Yeni kararnamelerle bu girifller çok daralt›ld›. Bu sayede her fley çok daha kontrol alt›na girmifl durumda. mücadelesi” fleklinde de özetleyebiliriz. Ürünlerin pazarda konumlanmas› ad›na da güzel fleyler düflündü¤ünüzü biliyoruz. Biraz bundan da bahseder misiniz? “Miracle” isminde bir marka gelifltirdik. Biliyorsunuz soy ismimizin bafl k›sm›nda da “M‹R” var. Miracle ‹ngiliz dilinde “mucize” demek. Biz mucizeyi a盤a ç›karmaya vesile olan›z. Bu marka ile Türkiye’nin ve dünyan›n çok yayg›n, evrensel bir markas›n› oluflturmay› ümit ediyor ve bu gaye için mücadele veriyoruz. Malumunuz iki muz markas› d›fl›nda tüm dünya da evrenselleflmifl bir tar›m markas› yok. ‹flte biz evrensel marka a盤›n› kapatmay› planl›yoruz. Dizayn Grup olarak teknoloji gelifltirme konusundaki ilk amac›m›z, insanlar›n sorununu çözmek ve büyük kitlelere fayda sa¤lamakt›r. Gelir üretmek sonra gelir. Zaten gelir amaç de¤il sonuçtur. Siz bu idealde olursan›z, kuflkusuz, sizin ç›kartt›¤›n›z ürünleri seven, sahiplenen milyonlar olacakt›r. Bu sahiplenme sonras› gelir üretmek de zor olmasa gerek. Bu kadar güzel fleyleri bir kiflini akl› ile yapmak mümkün de¤ildir. Siz kolektif akl› nas›l oluflturuyorsunuz? Çok güzel bir soru. Biz tek kiflini kahramanl›¤› ile hiçbir fleyin baflar›labilece¤ine ihtimal vermiyoruz. Bizde tüm k›ymetli fikirler bir beyin f›rt›nas› sonras› oluflur. Beyin f›rt›nas› oluflturman›n da kurallar› vard›r. Böylelikle fikrin bir kifliye ait olma ihtimalini ortadan kald›r›yoruz. “‹deal fikir” ça¤r›fl›mlarla geliflen fikirdir. Fikir tek kifliden sad›r olsa, o kifli fikrinin ya fl›mar›¤› ya da ukalas› olur ki biz asla buna müsaade etmeyiz. Bu tür davranan organizasyonlardan da kaliteli ifl ç›kaca¤›na inanm›yoruz. Hafta da bir tam gün yap›lan “beyin f›rt›nas› toplant›”lar›m›z›n kurallar› vard›r. fiimdi burada sizinle beyin f›rt›nas› ilkelerimizin bir k›sm›n› paylaflmak isterim Her türlü acayip fikir sayg›yla karfl›lan›r. Horlayan, esneyen, k›zan toplant›y› terk eder. Elefltiri yasakt›r. Her türlü düflünce serbesttir. Fikirleri art arda h›zla söylemek f›rt›nay› art›r›r. ‹ki dakikada bir fikir yürütemeyen dinleyici olur. Tebessüm serbesttir, kahkaha yasakt›r. Absürt fikirler de sayg›yla karfl›lan›r. Düzgün cümle kurmaya çal›flmak mecburi de¤ildir. Toplant›da herkes eflittir, rütbeler kap› d›fl›nda b›rak›l›r. Ses kayd› yapmak yararl›d›r. Dizayn grup en az 15 y›ld›r bu formatta toplant›lar yap›yor. Hiç kuflkusuz baflar›lar›m›z›n alt›nda bu toplant›lar›n pay› büyüktür. Bir taahhütnameden bahsetmifltiniz. Biraz da olsa bizimle paylafl›r m›s›n›z? Evet, alt›na imza atarak tüm dünyaya taahhüt etti¤imiz bir “de¤er döngümüz” var. De¤er döngümüzü önemsiyoruz ve gelecek tüm nesillerin de önemsemesi için bu taahhütnameyi deklare ediyor, firmam›z›n internet sayfas›na da yerlefltirerek tüm dünyaya anons ediyoruz. DE⁄ER DÖNGÜMÜZ ‹nsanlar›n idealleri oldu¤u kadar, kurumlar›n da idealleri olmal›d›r. Karfl›l›¤› sadece maddi beklentiler üzerine kurgulanm›fl bir sistemin kontrolden ç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Bugün, dünyan›n içine düfltü¤ü s›k›nt› "ne pahas›na olursa olsun, para kazanmak" h›rs›n›n do¤al sonucudur. “fiirketleri ayakta tutan kard›r. Öyleyse, kar etmeye giden bütün yollar meflrudur” anlay›fl›, suçluyu da masumu da mahkûm etmifltir. Bu yaklafl›m›n kazanan› olamaz. Bireylerin ahlakl› olmas› gerekti¤i kadar, kurumlar da, ürünler de ahlakl› olmal›d›r. Üretirken çevreye duyarl›l›¤›, kendi at›¤›n›n sahibi olma sorumlulu¤u, istihdam etti¤i kiflilerin varl›¤› ile motive olmas›, ihracat yaparken ülkesine kazand›rd›klar›n›n heyecan›n› duymas›, en önemlisi de üretti¤i ürünün insanl›¤›n temel ihtiyaçlar›na çözüm olaca¤› duygusu ile huzur >> Herkes ahlaktan bahseder. Kimse ürünün ahlak›na dokunmuyor. Hangi ürünleri güvenle tüketebiliyoruz? E¤er güven vermiyorsa “ahlakl›” de¤ildir. duymas› ve nihayet kazanc›n›n kendi büyümesini engellemeyecek kadar makul bir k›sm›n› ülkesinde ya da dünyan›n herhangi bir yerinde yaflayan insanlar›n ya da o insanlara hayat veren do¤an›n bir derdinin derman› olarak kullanmas›, kurumun ve kurumun üretti¤i ürünün ahlakl› oldu¤unun tarifini teflkil eder. Bize göre bireyler de ahlakl› olmal›, ürünler de ahlakl› olmal›, kurumlar da ahlakl› olmal›d›r. Yaflam›n› bu felsefe üzerine oturtmufl hiçbir özel ya da tüzel kiflilik dünyaya sorun üreten olamaz. En mutlu aile, en iyi vatandafl, en baflar›l› yönetici ve varl›¤› ile etraf›n› ayd›nlatan bireyler sadece ve sadece bu tür bir yaklafl›m› içine sindirmifl insanlardan sad›r olabilir. Sorumluluklar›m›z› biliyoruz. Dünyan›n Dizayn'a ihtiyac› var. Bak›n günümüz dünyas›nda endüstriyel hiçbir oluflum ürünün ahlak›n› önemsemez. “Önemli olan para kazanmak” der. Bugün KYOTO protokolüne Amerika imza atm›yor. Neden? Herkes ahlaktan bahseder. Kimse ürünün ahlak›na dokunmuyor. Hangi ürünleri güvenle tüketebiliyoruz? E¤er güven vermiyorsa “ahlakl›” de¤ildir. Biz taahhütnamemizin alt›na imza at›yor ve her misafirimize takdim ediyoruz. E¤er ileride hata yaparsak bize bu imzay› hat›rlatabilirsiniz. Bir de sizin “fikrine güvenen gelsin” diye bir kampanya yürütüyorsunuz. Ciddi tan›t›mlar da yapt›n›z. Bu olaydan beklenen verimi ald›n›z m›? Evet, kuflkusuz verim ald›k. Son kampanyam›za 350 tane baflvuru oldu. Toplumda güzel bir alg›s› var. Güven veriyor. Bu kampanyada 3 türlü beyin göçüne engel olman›n gündemini oluflturuyoruz. 1) yurt d›fl›na giden beyin göçü. 2) küsen beyin: ciddiye al›nmam›fl, bu yüzden demoralize olmufl, üretkenli¤ini bitirmifl beyin göçü. Bir de 3. tür beyin göçü var. Beyinleri gitmez belki ama üniversitelerde makale haz›rlamaya çal›flan bireylerin makaleleri gider baflka ülkelere. Bizim üniversitelerimizin kariyer yapmak için haz›rlad›¤› makaleler bat›n›n teknoloji merkezlerinin bilgi alt yap›s›n› oluflturuyor. Reva m› bu? Bizim gibi ülkeler adeta teknolojisini kendi üreten ülkeler için çal›fl›yor. ‹flte bizim kampanyam›z bu üç beyin göçüne de engel olmaya dönük gündem oluflturuyor ayn› zaman da. Çok mesafeler kat ettik. Bu kampanyam›z ilelebet devam edecek inflallah. Çok hay›r- l› bir ifl yap›yoruz. Pek çok projeyi hem teknik olarak, hem de maddi olarak destekledik. Bizce bu kampanyam›z ülkemizin en büyük sosyal sorumluluk projesi. Bunu pek çok kifliden duyuyorum. Türk sanayicisi Ar-Ge yapamaz diye bir düflünce vard›r hani, bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz? Neden böyle bir alg› var? Türk sermayedarlar› k›sa vakitte geri dönüflüm beklerler. Ancak Ar-Ge yap›yorsan›z sab›rl› olan›z gerekir. Önce hem zaman, hem para harcamal›s›n›z ki, piyasan›n kabul edebilece¤i, rakibinizin olmad›¤› bir ürün a盤a ç›kabilsin. Ayr›ca klasik Türk patronlar›, bireyin bir ruhu oldu¤unu, maddi beklentilerden daha çok manevi tatmine de ihtiyac› oldu¤unu ihmal eder. Yani patron bireyin iç enerjisini a盤a ç›karamaz. Oysaki yaratan, bir insana ne kadar meziyet yüklemifltir. Bu meziyetlerin a盤a ç›kmas› için iklimin müsait hale gelmesi gerekir. Aksi halde üretkenlikleri a盤a ç›karamazs›n›z. Bireyi bir idealin parças› haline getirmelisiniz. Birey patron için de¤il bir kurum idealleri için mücadele etmelidir. “Gaye birli¤inin” motivasyonu müthifltir. Son olarak, siz bir Ar-Ge firmas›s›n›z, gençlere, ö¤rencilere iyi bir Ar-Ge’ci olarak ne söylemek istersiniz? Yeni nesillerin kâflif ruhu olmas› laz›m. Gençler mutlaka mesleklerinin teorisine hâkim olmal›d›r. Yoksa teknolojik alg› oluflmas› zor olur. Sonra üstüne prati¤i koymal›. Tabiî ki üniversite y›llar›nda her fley ders de¤ildir. Bir kere üniversite gençli¤i dünyan›n gidiflat›n› be¤enmemeli, alternatif düflünmeli, bu düflünceler uçuk da olabilir, hiç önemli de¤il. Derinleflebilmesi laz›m ö¤rencilerin. Duyarl› olmas› laz›m. Ne olup bitiyor dünyada takip etmeli. Mesela haftada bir kitap bitirmeli ö¤renci. Çok zor de¤il. Üzülerek görüyoruz ki, yeni neslin çocuklar›na anlatacak bir fleyleri oluflmuyor. Hayatlar›nda zorlanm›fl bir limit yok. E¤er limitleri zorlanm›fl bir fley yoksa o baban›n ve de annenin çocu¤una anlatacak bir fleyi de yok demektir. Ne ac› de¤il mi? Yeni nesil bu eksi¤ini dert edinmeli ve bulunduklar› yeri, yapt›klar› ifli zorlayan üretkenlikler için mücadele vermeli. Benimle bu güzel röportaj› yapt›¤›n›z için sizlerin flahs›n da tüm MMG ailesine teflekkürlerimi sunuyorum. 29 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI Tar›mda yenilenme zaman› Tar›m, insanl›¤›n toplu hayata geçiflinde büyük bir rol üstlendi. Tafl Devri süresince bulunan avc›-toplay›c› topluluklar›n, yerini tar›mla u¤raflan halklara b›rakmas›, toplumlar› ve devletleri ortaya ç›kard›. Sanayi Devrimi'ne kadar tar›m, insanl›¤›n büyük ço¤unlu¤unun temel geçim kayna¤› oldu. Ancak günümüzde de tar›mda gözle görülür geliflmeler ve teknolojinin getirdi¤i etkiler bulunmaktad›r. Özellikle 20. yüzy›l boyunca tar›mda önemli de¤ifliklikler yaflanm›flt›r. Türkiye’de ise y›llard›r tar›m arka plana at›lm›fl ve Türkiye’yi bu alanda Dünya devlerinin aras›na sokacak bir ivme 2000’li y›llara kadar yakalanmam›flt›r. Mimar ve Mühendisler Grubu olarak 51. say›m›zda bu konu üzerine e¤ildik. Yap›lan ve yap›lmas› gerekenleri uzman kiflilerle de¤erlendirmeye çal›flt›k. 30 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 31 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI GRŞ 985 bin tonun yüzde 22 kadar› yani 217 bin ton bize aittir. Tar›msal sanayide de çok iyi say›lmay›z; zeytinya¤› pay›m›z yüzde 7, tütün pay›m›z yüzde 5, domates salças› pay›m›z ise yüzde 7 olarak duruyor. Bu verilerden de anlafl›laca¤› gibi mercimek, pamuk ve turunçgiller hariç tutuldu¤unda tar›m ürünlerinde verimlilikte durumumuz pek de iç aç›c› de¤il. Bu¤day, arpa, tütün, m›s›r, fleker pancar› ve ayçiçe¤i gibi ürünlerde dünya s›ralamas›nda yüksek, ama verimlilikte düflük s›rada yer almaktay›z. Bütün bunlar Türk tar›m›n›n en önemli yap›sal sorunlar›ndan birinin verimlilik oldu¤unu, verimlilikteki düflüklü¤ün ise tar›m›n modern çiftçilerce de¤il geleneksel tar›mc› köylülerce yap›ld›¤›n› ve onlar›n da al›mlara dayanan model nedeni ile verimlili¤i artt›rmaya dönük bilinçli bir tar›msal giriflimcili¤e neredeyse hiç yeltenmemelerinden kaynakland›¤›n› çarp›c› bir biçimde önümüze koyuyor. Hükümetin AB Tar›m Müzakereleri kapsam›nda AB müktesebat›na uygun olarak tar›mda genifl kapsaml› bir de¤iflikli¤e giden yeni dönem politikalar› ile tar›mda köklü bir dönüflüm süreci bafllayacak gibi görünüyor. Eskiden ürün bazl› destekleme al›mlar› yerine, yeni dönemde planl› denecek bir tar›m politikas›na geçiliyor ve ülke 32 tar›m havzas›na ayr›l›yor. Her havzada o havzan›n koflullar›na uygun ürün yetifltirilmesi esas olacak. Tar›mda yeterlili¤i esas alan politika benimsenmeli Y ›llarca Türkiye’nin tar›mda kendine yeten bir ülke oldu¤u söylendi. Ancak bu art›k bir efsane ne yaz›k ki. Türkiye her geçen gün tar›mda d›fla ba¤›ml›l›¤› artan bir ülke haline geliyor. Tar›ma ayr›lan bütçe düflerken, tar›m yapan çiftçi say›s› azal›yor. Tar›msal verimlili¤imiz ise çok düflük. Türkiye’nin dünya tar›m üretiminde çok düflük bir paya sahip oldu¤u görülüyor. Türkiye dünya sebze üretiminde dördüncü s›rada yer almakta ama dünya üretimindeki pay› sadece yüzde 2.7 olmufl. Oysa dünya tar›m devlerini oluflturan flirketlere sahip olmasa da Çin`in dünya sebze üretimindeki pay› tek bafl›na yüzde 49. Yine ülkemiz tütün üretiminde dünyada beflinci, ama üretimdeki pay› sadece % 2,5. Tütünde dünya üretiminde Çin`in pay› yüzde 37 iken, Brezilya`n›n yüzde 15. Türkiye birçok tar›m ürününde, dünyada üretim pay›nda birincil. FAO istatis- 32 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 tiklerine göre mesela kuru üzümde dünya üretiminde birinciyiz ve dünyada üretiminde pay›m›z yüzde 38,2. Kuru kay›s›da da üretimde dünya birincisiyiz ve üretimde pay›m›z yüzde 78. F›nd›kta da birinciyiz ve dünya üretiminde pay›m›z yüzde 62,4. Kuru incirde de dünya üretiminde birinci olarak yer al›yoruz ve üretimde pay›m›z 25,7. Nitekim tar›mda ihracat›m›z› da bu ürünler sürdürüyor. Bu ürünlerde mesela kuru kay›s›da dünya toplam ihracat› 91 bin ton iken bunun yüzde sekseni yani 73 bin ton’u ülkemizden yap›lmaktad›r. Benzer flekilde f›nd›kta 202 bin tonluk dünya ticaretinin 136 bin tonu yani yüzde 67 kadar› ülkemizden yap›l›r. Kuru incirde dünya ticaretinin toplam› 72 bin ton kadar ve bunun 42 bin tonu bizim ihracat›m›zd›r. Çekirdeksiz kuru üzümde 453 bin ton dünya ihracat›n›n yüzde 43 kadar› yani 193 bin ton bizdendir. Mercimekte dünya ihracat› Çiftçi giderek yoksullafl›yor ve al›mlara ba¤›ml› kal›yor Ancak geleneksel çiftçinin de verimlilik ve tar›mda ithalat›n ve d›fla ba¤›ml›l›¤›n artmas› sonucu ama en önemlisi devletin tar›ma ay›rd›¤› bütçeyi düflürmesi, varolan bütçeyi de optimum düzeyde harcayamamas› nedeni ile yoksullaflt›¤› da bir gerçeklik. Son iflsizlik rakamlar›na göre 2009 Ocak döneminde tar›m sektöründe çal›flan say›s› 259 bin kifli artm›fl, buna tar›m sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çal›flanlar›n oran› yüzde 85.9’dan yüzde 84.5?e gerilemifl durumda. 2007 y›l› itibari ile son iki y›lda 1 milyon 312 bin kiflinin tar›m sektöründen ayr›ld›¤› görülüyor. Bu¤day üreticisi, 2000 y›l›ndan bafllayarak gerileme içine giren tar›m sektöründe olumsuz geliflmelerden en fazla etkilenen üretici kesimi oldu. Her ne kadar daha sonra 2007 y›l›nda, fiyatlarda, bu¤day› stoklama imkân›na sahip arac›lardan kaynaklanan önemli bir art›fl görüldüyse de (550 Ykr.), bu aflamada ürün üreticinin elinden ç›kt›¤› için bu spekülatif art›fl›n üreticiye fazla bir yarar› olmad›. Buna karfl›l›k, çiftçinin kulland›¤› mazot, gübre, ilaç gibi girdiler, enflasyon oran›n›n çok üzerinde art›fl gösterdi. Çiftçiye verilen destek ise, baflta mazot olmak üzere girdi fiyatlar›ndaki afl›r› art›fl› karfl›layamad› ve bu¤day üreticisi gelir kayb›na u¤rad›. Geçen y›llarda da maliyetin alt›nda verilen fiyatlar nedeniyle çiftçi çok ciddi bir gelir kayb›na u¤ram›flt› ve bu y›l en az›ndan bu kayb›n bir bölümünün telafi edilmesini bekliyordu. Bu beklenti gerçekleflmedi. 2008 y›l›nda ise bu¤day rekoltesi kurakl›k faktörünün ortadan kalkmas› nedeni ile art›fl yaflad›ysa da çiftçi bir gelir art›fl› yaflayamad›. Ziraatç›lar Derne¤i verilerine göre hâlen 1. s›n›f ekmeklik bu¤day serbest piyasada 50 krfl civar›nda bir fiyata sat›l›yor. ‹kinci s›n›f ekmeklik bu¤day ise 42-45 krfl civar›nda. Y›llard›r girdi/fiyat makas›n›n üretici aleyhine aç›ld›, bunun sonucu olarak da tar›ma ayr›lan kaynaklar›n yetersizli¤inden ötürü teknolojik aç›dan bir t›kanma yaflanmas› ve küçük üreticilerin yo¤un biçimde tar›m sektörünü terk etmeler bafllad›. Nitekim yine dernek verilerine göre Türkiye'de tar›msal girdi enflasyonu yüzde 30'un üzerinde. Türkiye'de tar›msal girdi enflasyonu 2007 y›l›nda yüzde 27, yani resmi genel enflasyon rakam›n›n 2.7 kat›yd›. 2008 y›l›nda mazot ve gübrede yüzde yüze yaklaflan fiyat art›fllar› göz önüne al›nd›¤›nda bu oran›n yüzde 30'lara ç›kt›¤› hesaplanmaktad›r. Buna karfl›l›k tar›msal ürünlerin fiyatlar›nda en iyi koflullarda enflasyon oran›nda art›fl yap›lmakta, birçok temel üründe ise fiyatlar yerinde saymakta, hatta gerilemektedir. Tüm bunlar›n do¤al sonucu tar›m da ithalatç› konumuna düflüyoruz. Çiftçi ise yeni tar›m teknikleri ile daha çok verim alaca¤› yat›r›mlar yapamamakta. Bütçeden tar›ma ayr›lan pay Türkiye'de yüzde 2'nin alt›nda; AB'de ise yüzde 38. Bütçeden tar›ma ayr›lan kaynaklar›n toplam› ise artmamakta ya da çok küçük boyutlarda artmaktad›r. 2007 y›l›nda bütçeden tar›ma ayr›lan destek miktar› 5.2 milyar idi; bu rakam 2008 y›l›nda 5.4 milyar YTL'ye ç›kt›. 2009 y›l› için ise 5.5 milyar TL olarak belirlendi. Bu rakam, bütçenin yaklafl›k yüzde 2.5’ini GSMH’nin ise yüzde 1’inden az›n› oluflturmaktad›r. Oysa Tar›m Kanununa göre bu oran yüzde 1'in alt›na düflemez. ABD ve 27 AB ülkesinin tar›ma ay›rd›¤› bütçe ise Türkiye’den kat be kat fazlad›r. ABD’nin 2009 Tar›m Bütçesi 95 milyar dolar olarak belirlenmifltir. Bu rakam geçen y›la göre 5 milyar dolarl›k bir art›fl öngörmektedir. 27 AB ülkesinin 2009 y›l› tar›m bütçesinde direkt tar›msal destekler 42.9 >> Hükümetin AB Tar›m Müzakereleri kapsam›nda AB müktesebat›na uygun olarak tar›mda genifl kapsaml› bir de¤iflikli¤e giden yeni dönem politikalar› ile tar›mda köklü bir dönüflüm süreci bafllayacak gibi görünüyor. milyar Avro olarak belirlenmifltir. 27 AB ülkesinin toplam bütçe gelirlerinin 2009'da 120 milyar Avro'dan 116.7 Avro'ya geriledi¤i, baflka bir deyiflle yüzde 3.3 azald›¤› görülüyorsa da, genel ortalama ile düflünüldü¤ünde AB'nin tar›m bütçesinin ciddi düzeyde küçülmeyip k›smen büyüdü¤ü bile söylenebilir. Çiftçi 2008 y›l›nda 2007 y›l›na göre taban gübreyi yüzde 136, üst gübreyi yüzde 75, DAP'› (diamonyum fosfatl› gübre) yüzde 153, fleker gübreyi yüzde 97 daha yüksek fiyattan kullanm›flt›r. 2009'da gübre fiyatlar› bir miktar düflmüfltür. Ancak tar›m kredi kooperatifleri yüksek fiyattan gübre depolad›¤›ndan 2009'da tar›m kredileri fiyatlar› piyasan›n üzerinde oldu. Bu da peflin fiyatla piyasadan gübre alamayan çiftçinin zarar›na oldu. 2004 y›l›nda toplam tar›msal kredilerin yüzde 98'i Ziraat Bankas› taraf›ndan karfl›lan›rken, Ziraat Bankas›n›n tar›m kredilerinde ki pay› 2007 y›l›nda yüzde 53'e geriledi. Çiftçi, kredi faizi yüzde 30'larda olan özel bankalara -hem de tarlas›n› ipotek ederek- borçlanmaya mahkûm edilmifltir. Çiftçi bugün bankalara yaklafl›k 14 milyar TL borçludur Türkiye’de toplam ifllenen tar›m alan› y›ldan y›la azalm›fl, 2002 y›l›nda 26 milyon 579 bin hektar Ürün Kuru Üzüm Kuru Kay›s› F›nd›k Kuru ‹ncir Türkiye’nin Dünya Üretim Pay› % 38,2 % 78,0 % 62,4 % 25,7 olan ifllenen tar›m alan›, 2007 y›l›nda 24 milyon 888 bin hektara inmifltir. Üretici geçinme gücünü yitirdikçe ya ekti¤i toprak alan›n› azalt›yor ya da tar›mdan kopuyor. Bu nedenle, tar›m sektöründe istihdam 2008 y›l›nda yüzde 23,7'ye dek gerilemifltir. Türkiye'de çal›flan nüfusun yoksulluk oran› yüzde 15,8 iken, tar›m sektöründe bu oran yüzde 33,9'dur. 2003–2008 y›llar› aras›nda milli gelir toplam yüzde 35,6 artm›fl, y›ll›k büyüme oran› ortalama yüzde 5,93 olmufl iken, ayn› dönemde tar›msal gelirin toplam art›fl› ancak yüzde 6,2, y›ll›k büyüme oran› ortalamas› yüzde 1 olmufltur. 2002 y›l›nda 8 milyar 663 milyon lira olan tar›m katma de¤eri 2003 y›l›ndan bafllayan 6 y›ll›k sürede ortalama 8 milyar 946 milyon TL olmufltur. 2006 y›l›nda sat›lan traktör say›s› 28 bin 386 oldu. 1998 y›l›nda sat›lan traktör say›s› ise 48 bin 568'dir. Traktör sat›fllar› 2006'dan itibaren sürekli düflmeye bafllad›. Nitekim 2008'de 12 bin 963 traktör sat›lm›flt›r. Bu miktar 1998'de sat›lan traktör say›s›n›n dörtte biridir. Ama 2009'da durum daha dramatik bir hal ald›. 2009'un ilk dokuz ay›nda toplam sat›lan traktör say›s› yaln›zca 5 bin 85'tir. Tüm bu veriler tar›mda yoksullaflma yafland›¤› ve çiftçinin tar›mdan çekildi¤ini gösteriyor. Bu gidiflat tersine çevrilmez ise Türkiye art›k tar›m ürünü ihraç eden 33 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI GRŞ ve kentleri fliflti¤i içinde milli geliri artamayan, ekonomik büyümesi yeterli düzeyde sanayideki yeni geliflmelere uygun olmayan insan gücü olmad›¤›ndan sanayide de yeterince geliflmeyen bir ülke olma tehdidi ile karfl› karfl›ya. Ülkemiz tar›m›n›n belli bafll› sorunlar› Ülkemiz tar›m›n›n son olarak AB ile uyumlu olmas› için yap›lan reformlar gündeme al›n›ncaya kadar yaflad›¤› belli bafll› sorunlar› flu flekilde saymak mümkün: ‹flgücü bol ama kalitesi ve e¤itimi çok düflük. Sermaye yok denecek kadar yetersiz. Toprak bol ama do¤al verimlili¤i düflük. Düflük maliyetle kaliteli üretim için eksik sermayenin (teknoloji) tamamlanmas›, verimli (e¤itimli) iflgücü, do¤ru üretim miktar› (iflletme büyüklü¤ü) gerekiyor. Üretimin, pazarlama kolayl›¤› ve altyap› yat›r›mlar›yla desteklenmesi gerekiyor. Tar›m›n girdi piyasalar› düzgün ifllenmeli, üretim faktörleri piyasa fiyatlar›ndan temin edilebilmeli, bu aç›dan di¤er sektörlerle rekabet edebilmesi gerekiyor ama bu alanlarda önemli eksiklikler mevcut. Tar›msal ürün de makul kârla iflleyen rekabetçi piyasalarda satabilmeli. Kurumsal alt yap› düzeyinde eksikler mevcut. Kurumsal altyap›n›n bafll›ca unsurlar›n› mülkiyet hakk›, tar›msal finans, tar›msal araflt›rma ve yay›m, bilgi sistemi oluflturuyor. Bu sorunlar›n ortadan kalkmas› içinse tar›msal araflt›rma ve yay›m desteklenmeli, bilgi sistemi oluflturulmal›, bilgi üretim ve da¤›t›m kanallar› yarat›larak ifller hale getirilmeli. Baflta sulama olmak üzere, fiziksel altyap› gelifltirilmeli. Bilgi sistemi, tek bafl›na ve analitik çal›flmalarla desteklenerek, ileriyi görmeye yard›mc› olman›n yan›nda, politika uygulamalar›n›n olas› etkilerini belirlemede ve de¤erlendirilmesinde en önemli aya¤› oluflturmakta. Çiftçinin e¤itimsizli¤i kendini en çok örgütlenme ve hak arama noktas›nda ortaya koymakta. Tar›mda flu ana kadar uygulanan politika ürün al›m garantisine dayan›yordu. Durum bu nedenle bal›k tutmay› ö¤renmek de¤il bal›k vermeye göre oluflmufl. Bu nedenle tar›ma ayr›lan kaynaklar çiftçinin durumunu iyilefltirmedi¤i gibi suiistimallere, kaynak israf›na ve verimsizli¤e neden olmaktayd›. Çiftçi elde etti¤i gelirden memnun olmasa bile durumunu de¤ifltirmek, ellerindeki tar›msal kaynaklar› gelifltirmek yerine babadan kalma yöntemlerle tar›m yapmaya devam ediyorlar. Bu anlay›fla göre ürün ekilir, ürün hasad› yap›ld›ktan sonra da kalan k›s›m ya çürümeye b›rak›l›r, ya hayvanlara verilir, ya da yak›34 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 >> Bütçeden tar›ma ayr›lan pay Türkiye'de yüzde 2'nin alt›nda; AB'de ise yüzde 38. Bütçeden tar›ma ayr›lan kaynaklar›n toplam› ise artmamakta ya da çok küçük boyutlarda artmaktad›r. l›r. Oysa flu anda bu sözü edilen at›k k›s›mlardan biyo-enerji elde ediliyor. Hâlbuki tar›msal sat›fl ve organizasyon bürolar› oluflsa bu at›klar enerjiye dönüflecek. Bu bile çiftçi için hem iflgücünde azalma demek, hem de bir art› gelir demek. Çünkü o at›klar› toplamak durumunda kalsa bu bir art› iflgücü, oysa at›klar› enerjiye dönüfltürenlere bu at›klar› verdi¤inde onlar çiftçinin yerine toplam›fl olacak, üstüne bir de at›klar için belli bir bedel ödenmifl olacak. Bilinç eksikli¤i hâlihaz›rda tar›m›m›z›n en önemli sorunu. Hem Bakanl›k ald›¤› ürünleri silolarda bekletmek, tar›m› daha ileriye götürecek politikalar belirlemede yeterince bilince sahip de¤il hem de tar›msal ifl gücümüz e¤itimsiz oldu¤u için kendi haklar›na sahip ç›kam›yor ve özel sektörün tekelci fiyat uygulamalar›na karfl› savunmas›z duruma düflebiliyor. Bunun nedeni de flu ana kadar uygulanan tar›m politikas›n›n çiftçiye bir fley yapmasa da ürününü alma garantisine dayanmas›d›r. Bu oldu¤u için çiftçi daha çok gelir elde edebilece¤i, ürünsel verimlilik yolu ile belki tüccara da, devlete de mecbur kalmadan ihracat ya da kentsel pazarlarda ürününü do¤rudan satma gibi çözüm yollar›na hiç giriflmiyor. Çiftçilerin örgütlenmesi için kurulan birlikler, kooperatifler de ne yaz›k ki suiistimale aç›k olabiliyor. Örne¤in kimi kooperatif yöneticileri köylünün ürününün hep firmalar taraf›ndan sat›n al›nmas›n› garanti edebiliyorlar. Di¤er yandan ülkemizde tar›m ihmal edilmekte ve katma de¤eri daha yüksel düflüncesi ile sanayileflmeye a¤›rl›k verilmektedir. Oysa gelecek y›llarda tar›m insanl›¤›n en çok gereksinme duyaca¤› alan olacak. Tar›m›n ihmal edilmesindeki en önemli göstergelerden bir tanesi geçmiflte de uygulamalar›na rastlad›¤›m›z ve ülkemizin en verimli ovalar›n›n art›k tar›m yap›lamaz hale gelmesine neden olan sanayi tesislerine verilmesi olmufltur. Çözüm havza modeli mi? T ar›m Bakanl›¤› tüm bu sorunlar› da göz önüne alarak tar›mda önemli yenilikler getiren do¤rudan gelir deste¤ine dayal› havza modelini hayata soktu. Bu modele göre Türkiye 30 havzaya ayr›l›yor. Bu havzalarda iklim, toprak, ekolojik özellikler bu özelliklere uygun ürün deseni gibi kriterlere göre belirleniyor. Bu modelle hangi ürünün nerede, ne kadar üretilece¤ine karar verilebilecek, bu yolla da sa¤lanan teflvikler, gelir deste¤i gibi uygulamalar ile de üreticilerin, çiftçilerin gelirlerinin artt›r›lmas› hedefleniyor. Söz konusu model ile Türkiye'nin gelecekteki nüfusuna, ekonomisine göre hangi ürünlerni ne kadar üretilece¤ini planlamak imkân dâhilinde olacak. Arz a盤› olan ürünlerde üretim art›fl› sa¤lanabilecek, do¤al kaynaklar korunabilecek, sektör taleplerine uygun üretimle bu taleplerin karfl›lanmas› olanakl› olabilecek, s›- cakl›¤›n artmas›, afl›r› ya¤›fl ya da kurakl›k gibi durumlarda da üretim planlamas› yapabilabilerek bu durumlar›n yaratt›¤› zararlar minimize edilebilecek. Bakanl›k bu kapsamda birçok yenilik gerçeklefltiriyor. Modelde 30 y›la ait 21 milyon iklim verisi sisteme ifllendi. Toprakla ilgili 11 de¤iflik veri grubu ifllendi. 22 milyon toprak kayd› oluflturuldu. E¤im, yön ve yüksekli¤e iliflkin 500 milyon nokta verisi girildi. Nüfus, hayvanc›l›k ve canl› varl›klara iliflkin bilgiler sisteme ifllendi. Tar›msal ticarete iliflkin veriler eklendi. Bu proje kapsam›nda 525 milyon 782 bin kay›t ifllendi bu sayede bakanl›k tar›m›n durumunun net olarak görebiliyor. Sisteme ifllenen veriler oluflturulurken Çiftçi Kay›t Sisteminden veriler de kullan›ld›, hangi bölgelerde hangi ürünlerin yetifltirildi¤i, ne flekilde desteklendi¤i, ürünlerin destekleme hassasiyetine iliflkin verilerin sisteme girilmesi sa¤land› Veriler oluflturulurken, Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB), BM Tar›m ve G›da Örgütü (FAO), Türkiye ‹statistik Kurumu, Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Teflkilat› (OECD), Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), EuroStat ve 3 üniversite ile ilgili bakanl›klardan bilgiler elde edildi. Bu çal›flma üretim planlamas› yap›lmas›n› sa¤layacak, talep tahminlerine yard›mc› olabilecek. Sistem sayesinde bakanl›k bir tuflla bütün ürünlerle ilgili her türlü veriye ulaflma imkân›na sahip oluyor. Tar›m Bakanl›¤› modelin faydalar›n› anlat›rken çeflitli örneklere yer veriyor. Mesela çeltikte flu anda 28 havza bulundu¤unu ve 79 bin hektar alanda 2007 verileriyle toplam 648 bin ton üretim yap›l›yor Yeni modelin hayata geçmesi halinde ise havza say›s› 16'ya düflüyor ekilen alan 116 bine ç›k›yor, üretim miktar› ise 837 bin tona ulaflarak önemli bir art›fl sa¤l›yor. Çeltikteki bu rakam Türkiye'nin tüm çeltik ihtiyac›n› karfl›layabiliyor, dolay›s›yla ithalat yapma ihtiyac›n› ortadan kalk›yor Bakanl›k model sayesinde etkin üretim planlamas› yap›labilece¤ini, biyolojik çeflitlilik, su ve toprak kaynaklar› korunabilece¤ini, verimlilik art›fl› olaca¤›n› ve bu sayede üreticinin kâr›n›n artaca¤›n›, arz talep dengesinin sa¤lanaca¤›n› ve al›mlardan do¤an kamu finansman yükünün azalaca¤› görüflünde. Tar›m Bakan› "Üretim planlamas›yla ülkenin uluslararas› rekabet gücü artacak. Türkiye'nin Avrupa Birli¤i'ne uyum sürecinde olas› geliflmelerin önemli tar›m ürünleri üzerine etkilerinin analizi yap›labilecek. fiu anda biz 16 ürüne prim deste¤i veriyoruz. Bu ürünler toplam 15 milyon hektar tar›m alan›nda üretiliyor. Toplam üretim ise 35 milyon ton. 2008 rakamlar›yla bunlar›n üretim de¤eri de 23 milyar 413 milyon lira. Hiçbir fley yapmadan sadece öngördü¤ümüz modeldeki planlamaya uyuldu¤u takdirde 15 milyon hektar alanda üretimimiz 42 milyar 400 bin tona ç›k›yor ve üretim de¤eri de 5 milyar 306 milyon lira art›yor" diyerek sistemin avantajlar›n› sa¤layaca¤› faydalar› dile getiriyor. Bakan Eker, modelin sonraki safhas›nda da bölgelerin tar›msal sanayi kapasiteleri ile k›rsal kalk›nma kapasitelerini iliflkilendirip k›rsal kalk›nmada tar›m sektörünün katk›s›n›n art›r›lmas›n›n sa¤lanaca¤› düflüncesinde. Bakanl›k sistemin avantajlar›n› bu flekilde sunuyor, ama bu görüflte olmayanlar da var. Tersine bu modelin çiftçiyi tamam› ile özel sektöre muhtaç edece¤ini, çiftçinin gelir kayb›na u¤ramaya devam edece¤ini ve sermaye yo¤un yat›r›mlar ile tar›m›n tekelleflece¤i kayg›s›n› dile getiriyorlar. Hükümetin Türkiye"yi 30 havzaya ay›rarak 16 ürün baz›nda gelifltirdi¤i havza bazl› destekleme modelindeki eksiklere dikkat çekenler var. Bunu düflünenler üretim planlamas› mant›¤› aç›s›ndan havza teknik olarak >> Bilinç eksikli¤i hâlihaz›rda tar›m›m›z›n en önemli sorunu. Hem Bakanl›k ald›¤› ürünleri silolarda bekletmek, tar›m› daha ileriye götürecek politikalar belirlemede yeterince bilince sahip de¤il hem de tar›msal ifl gücümüz e¤itimsiz oldu¤u için kendi haklar›na sahip ç›kam›yor ve özel sektörün tekelci fiyat uygulamalar›na karfl› savunmas›z duruma düflebiliyor. do¤ru ama eksikler var diye düflünüyorlar: Görülen temel eksikler ise flöyle. fieker pancar›, tütün desteklenmeyecek. Baz› havzalarda f›nd›k yer alm›yor. Bunlar destekleme kapsam› d›fl›na ç›kar›lm›fl görünüyor. Ülkede daha 4.5-5 milyon hektar alan sulanm›yor. Sulama problemi çözülmeden havza baz›nda verimlilik ve üretim art›fl› beklemek çok do¤ru de¤il. Ayr›ca bir havzada ürünü desteklendi, üretim de artt›. Ancak piyasa buna ihtiyaç duymuyorsa, talep yoksa, ekonomik de¤ilse bu sonuç vermez. Dolay›s›yla bu tür modellerde hem yat›r›m aya¤›n›n, hem de piyasa ve ekonomik koflullar›n birlikte düflünülmesi do¤ru oland›r. Bu modelle birbirine yak›n havzalar aras›nda desteklenecek ürünler çok farkl›laflaca¤› için gelir transferlerinde ciddi sorunlar, haks›zl›klar oluflturabilir, bunun olmamas› için farkl› seçenekler de düflünülebilmeli. Bir baflka elefltiri noktas› ise modelin küçük ve orta ölçekli tar›m iflletmelerinin sonunu getirece¤i. Bu modelin tar›m›n de¤il büyük iflletmecili¤in geliflmesini sa¤layaca¤› öngörülüyor. Buna karfl› oldu¤unu belirtenler “Büyük iflletmeler kurmak sosyal ve ekolojik aç›dan yararl› de¤ildir. Çevre kirlili¤i yarat›r ve ekolojik dengeyi bozar.” Diyerek tezlerini destekliyorlar. Dikkat çektikleri noktalardan biri de model oluflturulurken sadece büyük sermayenin taleplerinin dikkate al›nd›¤› böyle olunca da modelin yeterince demokratik olamayaca¤›. Bu tezi dile getirirken flu argümanlar› kullan›yorlar: Ülkemizde al›c› kadar üreticinin de memnuniyetinin sa¤land›¤› politikalar belirlenmeli. Türkiye’de uygulanan tar›m politikalar› çiftçiyi öldürüyor. Aç›klanan bu tar›m politikas› tamda bu nedenle yani demokratik olmad›¤› küçük ve orta ölçekli üreticinin taleplerine duyarl› olmad›¤› için uygulama zorluklar› yaflayacakt›r. Modelin ifllemesi için 35 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI köylünün yerel kooperatiflerini destekleyen bir politika oluflturulmal›.. Modelde çok somut eksiklikler oldu¤u da getirilen elefltiriler aras›nda. Bu elefltirileri de flöyle toparlamak mümkün. “Havzalarda arpa, aspir, ayçiçe¤i, bu¤day, çavdar, çay, çeltik, kanola, kuru fasulye, mercimek, m›s›r, nohut, pamuk, soya, yulaf, zeytin ürünlerinin desteklenece¤i belirtiliyor. Türkiye’de m›s›r, bu¤day, arpa, mercimek, nohut, kuru fasulye hemen her havzada zaten yetifltirilebiliyor. Destekleme kapsam›na al›nm›fl olan çay›n yetiflti¤i alan belli de¤ifltirilemez. Pamuk alanlar› da ha keza belli ve oralarda yetifltiriliyor. Yenilik bunun neresinde. Bir tek bizim için yeni olan aspir, kanola ve soya. Ona da Hükümet taraf›ndan sürekli destek verilmesine karfl›n ne verimlili¤i ne de ekici say›s› kayda de¤er bir oranda artt›r›lam›yor. Çünkü bu ürünlerin üretilmesinde çiftçi isteksiz! Tar›m Havzalar› modelinde yem bitkileri ve meyve sebze üretimi yer alm›yor. Ülkemizde 400 y›ldan bu yana yetifltirilen tütünün ismi bile an›lm›yor. Yine Türkiye’nin ihracatta söz sahibi oldu¤u ürünler olan kay›s›, f›nd›k, üzüm, incir desteklenecek ürünler listesinde say›lm›yor. Kuru fasulye, mercimek, nohut gibi baklagil bitkilerimiz tar›m için yetifltirilmesi zorunlu ürünler. Çünkü baklagiller kendinden sonra ekilecek ürünlere do¤al azot gübresi sa¤l›yor, bu nedenle önemli. Baklagiller, ‹ç Anadolu’da nadas› ortadan kald›rabilecek bitkiler iken bu konunun önem ve mahiyetinde bir belirleme yok. Bu amaçl› uygulamas›na yönelik bir planlamadan söz edilmiyor. Havzalarda yap›lacak üretimdeki çeflit s›n›rlamas› ile biyolojik çeflitlili¤e verilecek zarar ve do¤an›n bu konudaki yaflayaca¤› yoksulluk hesab› da yok.” Havza Modeline yöneltilen en güçlü elefltiri ise modelin masa bafl›nda yap›lm›fl ol36 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 GRŞ du¤u iddias›. Bu tezi öne sürenler görüfllerini flu somut veriler ile gerekçelendiriyorlar. Mustafakemalpafla ile Karacabey de Bursa’n›n tar›msal potansiyeli en yüksek yan yana iki ilçesi. Biri Bal›kesir’in Susurluk, di¤eri de Gönen ve Band›rma ilçelerine komflu. Ama, ikisinin de arazi ve toprak yap›s›, ekolojik flartlar›, iklimi, ürün desenleri ayn›. K›saca söylemek gerekirse, tek yumurta ikizleri kadar birbirine benzeyen iki ilçe. Türkiye Tar›m Havzalar› Üretim ve Destekleme Modeli” diye adland›r›lan çal›flmay› haz›rlayanlar Mustafakemalpafla ilçesini al›p Bal›kesir’in Balya, Bigadiç, Dursunbey, ‹vrindi, Kepsut, Merkez, Savafltepe, Susurluk, Çanakkale’nin Yenice, Manisa’n›n K›rka¤aç ve Soma ilçelerinin yer ald›¤› “Kazda¤lar› Havzas›”na, Karacabey’i de Bal›kesir’in Band›rma, Erdek, Gönen, Manyas, Marmara, Bilecik’in Osmaneli, Çanakkale’nin Bayramiç, Biga, Lâpseki, Merkez, ‹stanbul’un Adalar, Ataflehir, Beykoz, Çekmeköy, Kad›köy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Kocaeli’nin Bafliskele, Çay›rova, Dar›ca, Derince, Dilovas›, Gebze, ‹zmit, Karamürsel, Kartepe, Körfez, Sakarya’n›n Geyve, Pamukova, Sapanca, Tarakl›, Yalova’n›n Alt›nova, Armutlu, Ç›narc›k, Çiftlikköy, Merkez, Termal ilçelerinin yer ald›¤› “Güney Marmara Havzas›”na yerlefltirmifller. Oysa Bursa Karacabey ile Mustafakemalpafla her fleyi ayn›d›r. Ama, bu modelde biri bir havzaya, di¤eri baflka bir havzaya konmufl. Bu da bu modelin tamamen bilgisayar modellemesi oldu¤unu ortaya koyuyor. Oysa tar›m bu tür hatalar› kald›rmayacak kadar hassas bir konudur. Yine ayn› model de Çanakkale’nin de içinde oldu¤u Güney Marmara da pamuk yetifltirilmesini veriyor. Oysa Çanakkale de pamuk tar›m› verimsiz oldu¤u, bölgenin ekolojik koflullar› pamuk üretimini desteklemedi¤i için pa- muk üretimi bölgedeki çiftçiler taraf›ndan terkedilmifl durumda Bu do¤rultuda pek çok somut örnekler veriliyor. Bunlardan biri Mersinin ilçesi olan Mut. ‹lçenin tar›msal de¤eri olan topraklar› Güneyde yani sahil k›sm›nda Erdemli ile Silifke aras›nda Toroslar›n ete¤inde yer almaktad›r. Tar›ma elveriflli olmayan topraklar› da Kuzeybat›daki Karaman’›n Baflyayla ve Ermenek ilçeleri ile s›n›r. Karaman ile Mersin’in ne arazisi, ne ekolojisi, ne de iklimi benzerlik göstermezken, “Türkiye Tar›m Havzalar› Üretim ve Destekleme Modeli” diye adland›r›lan çal›flmay› haz›rlayanlar Mut’u, Karaman’›n yerlefltirildi¤i “Göller Havzas›”na dâhil etmifller. Mut, tar›msal potansiyeli çok yüksek bir ilçemizdir. Yak›n zamana kadar da ilk turfanda meyveyi Mut ç›kart›rd›. Örtü alt› meyvecili¤i yayg›nlafl›nca Mut bu konuda biraz geriledi. Ama hâlen Türkiye’nin önemli bir meyve ve sebze üretim merkezidir. Göller Bölgesi’nde de bir miktar arazisi var, ama da¤l›k ve tafll›k oldu¤u için art›k buradaki tarlalar›n hiçbiri ekilmiyor. Sadece hayvanc›l›k yapan baz› köylüler az miktarda yem bitkisi ekiyor. Onun da pek fazla bir de¤eri yok. Mut’un tar›msal üretim yap›lan verimli arazileri yukar›da da ifade etti¤im gibi Güney’de Erdemli ile Silifke aras›nda. Buna göre de Mut’un Mersin’in yerlefltirildi¤i “K›y› Akdeniz Havzas›”na dâhil edilmesi gerekirdi. Ama, “Türkiye Tar›m Havzalar› Üretim ve Destekleme Modeli” diye adland›r›lan çal›flman›n mimar› veya mimarlar› haritaya bak›p, Mut’un topraklar›n›n büyük bölümünün Kuzeybat›da oldu¤unu görünce, O’nu “Göller Havzas›’na” yerlefltirmifller. Modeli haz›rlayanlar Mut’un Kuzeybat›daki arazisinin %90’›n›n da¤l›k ve tafll›k oldu¤unu verileri bizzat sahadan oluflturmad›klar› için yan›lm›fl durumdalar. Bu tür aksakl›klar›n giderilmesi için her verinin bizzat sahadan gelen veriler ile çek edilmesi gerekiyor. Görülen o’ki Havza Modeli mant›k olarak do¤ru bir model ancak modelin eksikleri, hatalar›n›n giderilmesi ve tar›mda büyük sermayeye dayal› iflletmelerin küçük çiftçiyi tar›m iflçisine dönüfltürmemesi için de gereken önlemleri almas› gerekiyor. Sonuç olarak tar›mda ba¤›ms›zl›¤›n, as›l olarak sermayesi ile bu ifle yat›r›m yapanlar›n de¤il bizzat tar›mla u¤raflan çiftçilerin sorunlar›na çare olacak, tar›mdaki yoksullaflmaya ve tar›msal terk edifllere çare olacak, kendine yeterlili¤i, daha da önemlisi bitkilerin do¤as›na uygun, sa¤l›kl› nesillerin yetiflmesine neden olacak, verimlili¤i temel alan bir tar›m politikas›n›n benimsenmesi gerekmekte. DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE Tar›m› stratejik ve rekabete dayal› iktisadi bir sektör olarak ele ald›k Tar›msal havzalar›n belirlenmesi, tar›m havzalar› bütünleflmifl yönetim sisteminin kurulmas›, iç ve d›fl taleplerin projeksiyonu ve bu projeksiyona göre tar›msal desteklerin düzenlenmesine yönelik yap›n›n oluflturulabilmesi amac› ile çal›flmalar bafllat›lm›flt›r. Bu ülkemiz tar›m politikalar›nda bir devrim olacak. > Mehmet Mehdi Eker Tar›m ve Köyiflleri Bakan› 38 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 B ugün dünya, her zamankinden daha çok tar›m› konuflmaya bafllad›. Zira FAO’nun tahminlerine göre açl›k ve yetersiz beslenme ile karfl› karfl›ya kalan nüfus 2009 y›l›nda 105 milyon artarak 1 milyara ulaflt›. Öte yandan afl›r› beslenme yüzünden karfl›lafl›lan problemleri çözmek için harcanan para ise aç insanlar›n tümünü fazlas›yla doyuracak miktardad›r. ‹nsanlar›n g›daya eriflim hakk›n› ifade eden g›da güvenli¤inin yan›s›ra, geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünler, tar›msal ürünlerde kullan›lan kimyasallar gibi hususlar da giderek ‘g›da güvenirli¤ini’ ve ‘organik tar›m›’ öne ç›karmaya bafllad›. Art›k tar›m beslenmenin yan›s›ra ‘sa¤l›kl› beslenme’ itibariyle de ad›ndan s›kça sözettiriyor. Yine refah›n artmas›yla pirinç tüketenler art›k bu¤day tüketmeye bafllad›lar ve zenginlefltikçe insanlar daha çok et, daha çok süt tüketir hale geldiler. Bu aç›dan insan topluluklar›n›n beklentileri de art›k tar›mla eflde¤er k›l›nd›. Ayr›ca tar›m ürünlerinin araçlar›n depolar›na yak›t olarak konmas›yla enerji tar›m› kavram› da giderek tüm dünyada en çok konuflulan kavram haline geldi. Keza küresel ›s›nma, kurakl›k, tar›m›n ekonomik krizlerde bir ‘tampon sektör’ görevi üstlendi¤i ve di¤er sektörlerdeki büyüme kay›plar›n›n h›z›n› yavafllataca¤› inanc› da tar›m› ekonominin vazgeçilmezleri aras›na katm›fl durumdad›r. ‹nsan›n yaflamak için g›daya, g›da için de tar›ma muhtaç oluflu tarih boyunca hiç de¤iflmedi. Kelime itibariyle ‘kültür’ manas› tafl›mas› ve beslenmede alternatifsiz olufluyla tar›m, tarih boyunca insan›n maddi-manevi hayat›n› flekillendiren yegâne unsur oldu. Günümüzde ise tar›m, sadece toplumlar›n g›da güvenli¤ini sa¤lama arac› olmaktan ç›km›fl ve küresel ›s›nma, çevre, do¤al kaynaklar ve enerji ve icraatlar hayata geçirilmifltir. Sonuç olarak tar›m sektöründe bir de¤iflim ve dönüflüm yaflanm›fl, tar›m ülkemizin geliflen, de¤iflen ve yenilenen yüzü olarak ön plana ç›kan sektörlerinden birisi olmufltur. >> Türkiye ise dünya tar›msal üretiminde önemli bir ülkedir. Tar›msal üretim bak›m›ndan 5 üründe dünya birincisi olan ülkemiz 23 üründe de ilk 5’te yer almaktad›r. Türkiye, dünyada; 17. büyük ekonomiye, tar›mda ise 8. büyük ekonomiye sahiptir. Bugün tüm dünyada tan›mlanm›fl 250 bin bitki türü, Avrupa Birli¤inde 12 bin bitki türü yetiflmekte iken, Türkiye’de 3.906’s› endemik olmak üzere 12.054 bitki türü yetiflmektedir. kayg›lar›n› da yüklenerek stratejik önemini zirveye ç›karm›fl durumdad›r. Türkiye ise dünya tar›msal üretiminde önemli bir ülkedir. Tar›msal üretim bak›m›ndan 5 üründe dünya birincisi olan ülkemiz 23 üründe de ilk 5’te yer almaktad›r. Türkiye, dünyada; 17. büyük ekonomiye, tar›mda ise 8. büyük ekonomiye sahiptir. Bugün tüm dünyada tan›mlanm›fl 250 bin bitki türü, Avrupa Birli¤inde 12 bin bitki türü yetiflmekte iken, Türkiye’de 3.906’s› endemik olmak üzere 12.054 bitki türü yetiflmektedir. Türkiye’de 144 farkl› ürün ticari maksatla yetifltirilmekte, 700 den fazla bitkinin hasad› yap›lmaktad›r. Tar›m›n dünya ve ülkemiz için stratejik öneminin bilincinde olan 58, 59 ve 60. Cumhuriyet Hükümetleri döneminde tar›m sektörü öncelikli sektör olarak ele al›nm›fl ve sektörün tekrar büyüme ve geliflme sürecine girebilmesini sa¤layacak birçok program h›zla uygulamaya konulmufltur. Bu çal›flmalar sonucunda sektörün makro göstergelerinde olumlu geliflmeler kaydedilmifltir. Ayr›ca, önümüzdeki dönemde uygulanmak üzere, bu programlar›n devam› yan›nda, sektörün AB sürecinde güçlü, rekabet edebilir bir yap›ya dönüfltürülmesi için gerekli politika ve stratejiler belirlenmifltir. Özellikle 2003–2009 döneminde tar›m sektöründe, kamu, özel sektör ve insan eksenli sürdürülebilir bir kalk›nma yaklafl›m› benimsenmifltir. Bu yaklafl›mla ç›kar›lan yasal düzenlemeler vas›tas›yla biyoçeflitlilik, tar›msal çevre ve ekolojinin korunmas›, k›rsal kalk›nman›n sa¤lanmas› ve tar›ma dayal› sanayi ile sosyal geliflme konular›nda önemli mesafeler al›nm›flt›r. Sektörün gelifltirilmesine yönelik çal›flmalar çerçevesinde tar›m stratejik bir sektör olarak ele al›nm›fl, k›sa ve uzun vadeli politikalar ortaya konulmufl, yeni uygulama Son y›llarda g›da maddeleri ile ilgili kamu bilinci artm›fl ve tüketici için g›da güvenilirli¤i önem kazanmaya bafllam›flt›r. Dünyada tar›m ve g›da üretimi, tüketimi ve ticareti kökten de¤iflikliklere u¤ramaktad›r. Tar›mda, özellikle de g›da sanayinde tarladan bafllay›p tüketicide sona eren iliflkiler zincirinde önceleri üretici belirleyici konumdayken, art›k tüketiciler ve onlar›n tercihleri a¤›rl›k kazanmaya bafllad›. Özellikle g›da sektöründe h›zla de¤iflen perakende sektörünün yap›s›, tedarik zincirinde tüketici tercihlerinin a¤›rl›¤›n› artt›rmaktad›r. Bu dönüflüm, tar›m ve g›da sektörlerinde sistem yaklafl›m›n›n benimsenmesini gerektirmektedir. Ülkemizde güvenilir g›da kavram›n›n benimsenmesi ve kamuoyu bilincinin gelifltirilmesi için “Güvenilir G›da Sa¤l›kl› Yaflam” kampanyas› ile Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› 2009 y›l›n› “G›da Y›l›” olarak ilan etmifltir. Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›n›n g›da güvenilirli¤i politikas›; Avrupa Birli¤i müktesebat› ile uyumlu olarak haz›rlanan mevzuat çerçevesinde, ülke genelinde “Çiftlikten Sofraya G›da Güvenilirli¤i” anlay›fl› ile tamamlay›c› ve etkin bir g›da denetiminin sa¤lanmas›, tüketiciye güvenli g›da arz›n›n temini, tüketici menfaatlerinin ve insan sa¤l›¤›n›n korunmas› ile sektörde haks›z rekabetin önlenmesidir. Hayata geçirilen projelerle son yedi y›ll›k süreçte gerek verimli ve gerek kaliteli üretim yönünden önemli geliflmeler yaflanm›flt›r. 2003-2009 döneminde; m›s›r üretimimiz % 103, çeltik üretimiz % 112, ayçiçe¤i üretimiz % 16, kay›s› üretimimiz % 127, muz üretimimiz % 112, antep f›st›¤› üretimimiz % 243, domates üretimimiz % 16, süt üretimimiz % 46, piliç eti üretimimiz % 53, su ürünleri üretimimiz % 150 artt›. Süne mücadelesindeki baflar› ve sertifikal› tohumluk kullan›m›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›yla kaliteli bu¤day a盤›m›z da kapat›ld›. 2002’de 23,7 Milyar Dolar olan Tar›msal GSY‹H 2008’de 56,6 Milyar Dolara ç›kt›. 2002’de 4 Milyar Dolar olan Tar›msal ‹hracat›m›z da 2008 y›l›nda 11,4 Milyar Dolara yükseldi. Tar›mda kifli bafl›na düflen gelir de ayn› y›llara oranla Bin Dolardan 3 39 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI bin 162 Dolara ç›kt›. Tar›m Sektörü, son 5 y›l›n 4’ünde büyüyerek uzun y›llard›r görülmeyen bir geliflme gösterdi. 2009 y›l›n›n ilk alt› ay›nda da tar›m sektörü yüzde 4,3 oran›nda büyüdü. Yine bu dönemde çiftçilerimize aktar›lan tar›msal desteklerde de büyük art›fllar sa¤land›. 2002 y›l›nda 1 Milyar 868 Milyon TL olan toplam tar›msal destek miktar›, 2008 y›l›nda 5 Milyar 876 Milyon TL’ye ç›kar›ld›. 2003-2008 döneminde toplam tar›msal destekler 3 kattan fazla art›r›ld›. 2003-2008 çiftçilerimize toplam 25,7 Milyar TL destek verildi. 2009 y›l›nda ise A¤ustos sonu itibariyle 3,7 Milyar TL destekleme ödemesi gerçeklefltirildi. Üretimle iliflkisi olmayan destekler yerine; kalite, sa¤l›k, verimlilik ve k›rsal kalk›nmay› esas alan destekler uygulamaya konuldu. Bu kapsamda 23 yeni destek uygulamas› bafllat›ld›. Tar›m, sosyal alan olmaktan çok, stratejik ve rekabete dayal› iktisadi bir sektör olarak ele al›nd›. Bu kapsamda; Tar›m Strateji Belgesi haz›rland›. Tar›m Kanunu’nun da içinde oldu¤u, Tar›mda Yap›sal De¤iflim ve Dönüflüm döneminin önünü açan 12 Temel Kanun ç›kar›ld›. 2003-2009 Döneminde hayata geçirilen baz› faaliyet alanlar›m›zdan da bahsedecek olursak: Tar›mda yap›sal de¤iflim-dönüflüm döneminin önünü açan 12 Temel Kanun ç›kar›lm›flt›r. Tar›msal kredi faiz oranlar› 2002 y›l›nda %59 iken, %17,5 seviyelerine çekilmifl, 2009 y›l›nda da %15’e düflürülmüfltür. Tar›mda pek çok alanda getirilen sübvansiyonlu kredi uygulamas›yla bu oran % 011 aral›¤›na çekilmifltir. Ziraat Bankas› ve Tar›m Kredi Kooperatifleri taraf›ndan;2002’de 550 Bin çiftçimize 529 Milyon TL kredi kulland›r›lm›flken, 2008’de 957 Bin çiftçiye 8 Milyar 238 Milyon TL kredi kulland›r›lm›flt›r. 2009 Ekim sonu itibariyle ise, Ziraat Bankas› ve Tar›m Kredi Kooperatifleri taraf›ndan 1 Milyon 121 Bin çiftçimize 9 Milyar TL tar›msal kredi kulland›r›lm›flt›r. 23 yeni destek bafllat›lm›fl olup, 20032009 döneminde çiftçilerimize yaklafl›k 30 Milyar TL tar›msal destek verilmifltir. ‹lk kez mazot deste¤i verilmeye bafllanm›fl ve kimyevi gübre deste¤i de ilk kez olarak do¤rudan çiftçilere ödenmifltir. 2003 y›l›ndan bugüne kadar çiftçilerimize toplam 2 Milyar 463 Milyon TL mazot deste¤i, 2005 y›l›ndan bugüne kadar toplam 1 Milyar 552 Milyon TL kimyevi gübre deste¤i verilmifltir. 2010 y›l›nda da ma- 40 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 MAKALE zot ve gübre destekleme ödemesine devam edilecektir. Prim ödemeleri 2002’de 186 Milyon TL iken, 2008 y›l›nda 1 Milyar 647 Milyon TL, 2009 y›l›nda ise (Ekim sonu itibariyle)1 Milyar 551 Milyon TL, destekleme ödemesi yap›lm›flt›r. Hayvanc›l›k destekleri; 2002 y›l›nda 83 Milyon TL iken 2008 y›l›nda 1 Milyar 330 Milyon TL, 2009 y›l›nda (Ekim sonu itibariyle) 86 Milyon TL olarak gerçekleflmifltir. K›rsal Kalk›nma Destekleri kapsam›nda 2006 y›l›ndan bugüne kadar; Hibe sözleflmesi imzalayan 2.422 projeden 1.656’s› tamamlanm›fl olup, 766 proje devam etmektedir. Tamamlanan ve devam eden projelere 251,5 Milyon TL hibe deste¤i ödenmifltir. Ayr›ca, makine ve ekipman destekleri kapsam›nda 33.227 adet projeye 194.6 Milyon TL hibe sa¤lanm›flt›r. K›rsal kalk›nma yat›r›mlar›n›n desteklenmesine yönelik toplam 446,1 Milyon TL hibe >> 2003-2009 döneminde; m›s›r üretimimiz % 103, çeltik üretimiz % 112, ayçiçe¤i üretimiz % 16, kay›s› üretimimiz % 127, muz üretimimiz % 112, antep f›st›¤› üretimimiz % 243, domates üretimimiz % 16, süt üretimimiz % 46, piliç eti üretimimiz % 53, su ürünleri üretimimiz % 150 artt› ödemesi yap›lm›flt›r. Bu projelerle yaklafl›k 18 Bin kifliye istihdam sa¤lanm›flt›r. 2003 – 2009 döneminde K›rsal Alanda Sosyal Destek Projesi katk›lar› ile beraber 1600 kooperatif projesine 1 Milyar 260 Milyon TL kredi tahsis edilmifltir. Bu projeler ile 170 Bin aile desteklenmifltir. Sertifikal› tohumluk kullanan üreticilerimize, 2005 y›l›nda ilk kez destek verilmeye bafllanm›flt›r. 2005–2009 y›llar› aras›nda toplam 111 Milyon TL destek verilmifltir. Yine 2005 y›l›nda bafllat›lan sertifikal› fidan deste¤i kapsam›nda 2005–2009 y›llar› aras›nda toplam 175,3 Milyon TL destekleme ödemesi yap›lm›flt›r. Bas›nçl› sulama sistemleri yat›r›m› yapan çiftçilerimize 5 y›l vadeli s›f›r faizli kredi deste¤i sa¤lanm›flt›r. 2009 y›l› Ekim ay› itibariyle 58.196 üreticiye 799,5 Milyon TL kredi kulland›r›lm›fl ve yaklafl›k 1 Milyon 776 Bin dekar alan bas›nçl› sulama sistemleri ile sulamaya aç›lm›flt›r. Yine, Bakanl›¤›m›zca k›rsal kalk›nma destekleri kapsam›nda, bas›nçl› sulama yat›r›mlar›na %50 hibe deste¤i verilmektedir. Bu kapsamda bugüne kadar 101 Milyon TL hibe deste¤i verilmifl ve yaklafl›k 460 Bin dekar alan bas›nçl› sulama sistemleri ile sulamaya aç›lm›flt›r. Bu iki destek sayesinde bugün 2 Milyon 236 Bin dekar alan bas›nçl› sulama sistemleri ile sulanmaktad›r. 2006 y›l›nda bafllat›lan %50 devlet destekli Tar›m Sigortalar› Uygulamalar› kapsam›nda bugüne kadar; 81 il, 807 ilçe ve yaklafl›k 16 Bin köy devlet destekli tar›m sigortas› ile tan›flm›fl, toplam 791 Bin poliçe kesilmifl, kesilen poliçeler karfl›l›¤›nda 139 Milyon TL prim deste¤i ödemesi ve 133 Milyon TL hasar ödemesi yap›lm›flt›r. Arazi Toplulaflt›rma çal›flmalar› kapsam›nda halen devam eden 100 Bin hektar alan›n tamamlanmas›yla birlikte bugüne kadar toplam 1 Milyon 112 Bin hektar alanda arazi toplulaflt›rma çal›flmalar› tamamlanm›fl olacakt›r. Ayr›ca, 2009 y›l›nda GAP bölgesinde 1 Milyon 178 Bin Hektar alanda, GAP d›fl›nda ise 67 Bin Hektar alanda olmak üzere toplam 1 Milyon 245 Bin Hektar alanda arazi toplulaflt›rma projeleri için çal›flmalar bafllat›lm›flt›r. 2005’den itibaren sertifikal› fidan/fide ile kapama ba¤/bahçe tesis eden üreticiler desteklenmektedir. Bu kapsamda 2005–2008 y›llar› aras›nda toplam 66,3 Milyon adet sertifikal› fidan kullan›larak 930 Bin dekar alanda yeni bahçe tesis edilmifltir. Desteklemeler sayesinde, ülkemizde sertifikal› fidan üretimi 8 Milyon adetten, 70 Milyon âdete ulaflm›flt›r. Organik tar›m ilk kez destekleme kapsam›na al›nm›fl, 2005–2009 y›llar› aras›nda toplam 7,1 Milyon TL destekleme ödemesi yap›lm›flt›r. Suni tohumlama çal›flmalar›nda son 6 y›lda önemli bir baflar› elde edilmifltir. 2006–2008 döneminde ortalama y›ll›k 2 Milyonun üzerinde suni tohumlama yap›lm›flt›r. Son 7 y›lda toplam 3,63 Milyon dekar alanda mera ›slah çal›flmas› bafllat›lm›fl olup ›slah çal›flmalar› devam etmektedir. Bu art›flla beraber ülkemizin yaklafl›k 50 Milyon ton civar›nda olan kaliteli kaba yem ihtiyac›n›n %75’i karfl›lan›r hale gelmifltir. Bakanl›¤›m›zca 2009 y›l› "G›da Y›l›” olarak ilan edilmifl, tüketicilerin g›da ile ilgili her türlü flikâyet ve ihbarlar›n›n de¤erlendirilmesi ve bilgi taleplerinin k›sa sürede karfl›lanmas› amac›yla 174 Alo G›da Hatt› kurulmufltur. TAR-GEL Projesi ile göreve bafllat›lan 2.500 tar›m dan›flman› köy/beldelerde dan›flmanl›k hizmeti vermektedir. 2009 y›l›nda “1000 Köye 100.000 Kitap Kampanyas›” kapsam›nda, 170 akademisyen ve araflt›rmac› taraf›ndan haz›rlanan ve 100 kitaptan oluflan toplam 5200 sayfal›k “Tar›m Bilgi Seti”nin çiftçilerimize da¤›t›m› gerçeklefltirilmifltir. EBK, Ziraat Bankas› ve Tar›m Kredi Kooperatifleri Merkez Birli¤i ile 28 ilde yürütülen TAR-ET Projesi kapsam›nda, 190 Kg. ve üzeri karkas a¤›rl›¤›na sahip hayvanlar için kilogram bafl›na ödenen 1 TL prim, 2009 y›l›nda 1,5 TL’ye ç›kar›lm›flt›r. Tar›msal havzalar›n belirlenmesi, tar›m havzalar› bütünleflmifl yönetim sisteminin kurulmas›, iç ve d›fl taleplerin projeksiyonu ve bu projeksiyona göre tar›msal desteklerin düzenlenmesine yönelik yap›n›n oluflturulabilmesi amac› ile çal›flmalar bafllat›lm›flt›r. Bu kapsamda, iklim, toprak, topografya, arazi s›n›flar› ve kullan›m flekillerine dayal› 527 Milyon veri de¤erlendirilerek Tar›m Havzalar› Üretim Destekleme Modeli oluflturularak Türki- 41 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE >> Bakanl›¤›m›z›n misyonu; Do¤al ve biyolojik kaynaklar›m›z›n sundu¤u tar›msal kapasiteyi, insan bilgi ve yönetim teknikleriyle rasyonel bir flekilde ve ulusal öncelikler do¤rultusunda kullanmay› sa¤layan politika ve faaliyetlerde öncülük yapmak olacakt›r. ye’de ilk defa 30 adet tar›m havzas› belirlenmifltir. Zirai ilaç bayii açma kriterleri yeniden düzenlenerek Reçeteli Zirai ‹laç Sat›fl› Uygulamas›na geçilmifltir. F›nd›kta y›llard›r süregelen sorunlara kal›c› çözümler bulmay› amaçlayan “Yeni F›nd›k Stratejisi” oluflturulmufltur. 2009 y›l›nda bafllat›lan yeni uygulama kapsam›nda, 50 Dekar ve üzeri büyüklükteki arazi sahibi çiftçilerimizin gübre deste¤i alabilmesi için Toprak Analizi flart› getirilmifltir. Çiftçilerimizin bilgiyle buluflturulmas›n› sa¤lamak, bilgi ihtiyac›n› karfl›lamak ve tarladan sofraya güvenilir g›da sunumunu etkinlefltirmek için Sertifikal› Tar›m Dan›flmanl›¤› Uygulamas› bafllat›lm›flt›r. Dünyan›n tek çat› alt›nda en çok tohumunu saklayabilen 3. Büyük Gen Bankas›n›n temeli 2009 y›l›nda Ankara’da at›lm›flt›r. Önümüzdeki Dönemde Hedeflerimizden Bafll›calar› ise flunlard›r; 32 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 58, 59 ve 60. Hükümetler döneminde uygulamaya konulan program ve projeler, sektörün arzulanan noktaya ulaflt›r›lmas› amac›m›za önemli katk›lar sa¤lam›flt›r. Önümüzdeki dönemde de tar›msal yap›n›n etkinlefltirilmesi, sektörün gelifltirilmesi ve k›rsal kalk›nman›n sa¤lanmas› yönünde çal›flmalar›m›z artarak devam edecektir. Tar›msal iflletmelerdeki ölçek sorununu gidermeye yönelik çal›flmalar h›zland›r›lacakt›r. Arz a盤› olan, katma de¤eri yüksek ve sanayinin ihtiyac› olan ürünlerin üretimi teflvik edilecektir. Havza bazl› üretim modeline geçifl için uygulamalar bafllat›lacakt›r. Destekler, bilinçli üretimi ve teknoloji kullan›m›n› özendirecek kriterlere ba¤lanacakt›r. Hayvanc›l›kta, destekler yap›sal dönüflümü sa¤layacak flekilde düzenlenecek, ›slah çal›flmalar› ile hastal›k ve zararl›larla mücadele ve kaliteli yem bitkileri üretiminin art›r›lmas›na öncelik verilecektir. Toprak-su kaynaklar›n›n etkin kullan›lmas›na yönelik yöntem-araçlara öncelik verilecektir. K›rsal kalk›nma destekleri artarak devam edecek, bölgesel ve k›rsal kalk›nma projeleri kapsam›nda gerekli alt yap› çal›flmalar›na h›z verilecektir. Sözleflmeli üretim yayg›nlaflt›r›lacakt›r. G›da güvenilirli¤ini sa¤lamaya yönelik çal›flmalar artarak devam edecektir. Tar›m iflletmelerinin kay›t alt›na al›nmas›, tar›msal istatistiklerin iyilefltirilmesi ve Bakanl›k bilgi altyap›s›n›n gelifltirilmesine yönelik çal›flmalar yap›lacakt›r. Bitki ve hayvan hastal›klar› ile etkin mücadeleye devam edilecektir. Tar›msal Yay›m hizmetlerinin etkinlefltirilmesi sa¤lanacakt›r. Sertifikal› tohum, fide, fidan kullan›m› art›r›larak iç ve d›fl pazar taleplerini karfl›lamaya yönelik üretim sa¤lanacakt›r. Mera ›slah› çal›flmalar› sürdürülecektir. Araflt›rma ve gelifltirme faaliyetleri çerçevesinde, Enerji Tar›m› Araflt›rma Merkezi, Kurakl›k Test Merkezi, GAP Bölgesinde Uluslararas› Araflt›rma Enstitüsü, Bitkisel ve Hayvansal Biyoteknoloji Merkezleri kurulacakt›r. Trakya Bölgesinin fiap Hastal›¤›ndan ari bölge olmas› sa¤lanacakt›r. Güneydo¤u Anadolu ve Do¤u Anadolu Kalk›nma Projeleri çerçevesinde hayvanc›l›k iflletmelerinin kurulmas› teflvik edilecektir. Su ürünleri üretiminin çevreye uyumlu, sürdürülebilir flekilde art›r›lmas› ve ihracat›n gelifltirilmesi sa¤lanacakt›r. Organik ve iyi tar›m uygulamalar› yayg›nlaflt›r›lacakt›r. Tar›m sigortalar› uygulamalar›n›n kapsam› geniflletilecek ve yayg›nlaflt›r›lacakt›r. AB uyum çal›flmalar› kapsam›nda gerekli idari, hukuki ve teknik düzenlemelerin oluflturulmas›na devam edilecektir. Tar›ma yat›r›m gelece¤e ve ülkemiz insan›n›n her birine yap›lan yat›r›m demektir. Biz Türkiye d›fl›ndaki bütün üreticileri potansiyel rakibimiz, dünyadaki bütün tüketicileri de potansiyel müflterimiz olarak görüyoruz. Bu hedefler paralelinde Bakanl›¤›m›z›n misyonu; Do¤al ve biyolojik kaynaklar›m›z›n sundu¤u tar›msal kapasiteyi, insan bilgi ve yönetim teknikleriyle rasyonel bir flekilde ve ulusal öncelikler do¤rultusunda kullanmay› sa¤layan politika ve faaliyetlerde öncülük yapmak olacakt›r. DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI SÖYLEŞ Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i Baflkan› fiemsi Bayraktar: “Tar›mda KDV oran›n›n düflürülmesi gerekir” MMG olarak Türkiye’de uygulanan tar›m politikalar›n› bu iflin duayeni Ziraat Odalar› Birli¤i Baflkan› fiemsi Bayraktar ile konufltuk. Tar›mda yeni uygulanmaya çal›fl›lan modelleri de¤erlendiren Bayraktar önerilerini bizimle paylaflt›. Tar›m Bakanl›¤› AB Müktesebat› ekseninde yeniden yap›lanmaya gidiyor, burada daha çok ihracata dönük bir tar›m modeli kurgulan›yor gibi. Bu eksende havza modeli ve bu modele dayanarak destekleme al›m› yerine do¤rudan gelir deste¤i ile çiftçinin finanse edilmesi tar›ma ne tür faydalar getirecek ve tar›m politikalar›m›zda neler de¤iflecek? Bu modelin sizce sak›ncalar› ya da eksikleri neler? 2008 y›l›nda kald›r›lan DGD’nin yerine konulmas› düflünülen tar›m havzalar› desteklerine iliflkin üretim ve destekleme modeli Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan kamuoyuna tan›t›lm›flt›r. Modelin amaçlar›na ulafl›lmas› ve hedeflerinin gerçekleflmesi Ülkemize ve çiftçilerimiz lehine olacakt›r Ancak, bu modelin baflar›ya ulaflmas› için tart›flmaya aç›lmas›, eksikliklerinin mutlaka giderilmesi gerekmektedir. Havza bazl› destekler destekleme araçlar›ndan sadece birisi olmal›d›r. Bunun yan›nda belirlenen ürünlerin d›fl›nda tar›msal faaliyetlerini sürdüren çitçiler için de Tar›m Kanunu’nda belirlenen destekleme araçlar› kullan›lmaya devam etmelidir. Uygulama için yeterli kayna¤›n ayr›lmas› ve istikrarl› bir flekilde uygulanmas›, modeldeki eksikliklerin ve hatalar›n gideril44 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 mesi için 2010 da bafllat›lacak uygulamadan önce görüfllerimizin al›narak de¤erlendirilmesi, modelin baflar›s› için çok önemlidir. Plan›n uygulanmas›nda Bakanl›¤›n elindeki en önemli güç havzalara göre verilmesi planlanan teflvikler görülmektedir. Ürün deseninin de¤ifltirilmesinde verilen teflvikler d›fl›nda baflta çiftçilerin ve teknik elemanlar›n havzada yetifltirilecek yeni ürünler konusunda e¤itimi olmak üzere, mekanizasyon konular›nda yard›m, çiftçinin örgütlenmesi, yetifltirdikleri ürünlerin de¤erinden pazarlanmas›, gibi baflka tedbirler al›nmaz ise hedefe ulaflmak çok zor olacakt›r. Elbette yeni modelin baflar›ya ulaflmas›nda en önemli unsur ise tar›m desteklemeleri için ayr›lan bütçedir. Örne¤in ya¤l› tohumlu bitkiler için y›llard›r prim uygulamas› yap›lmas›na ra¤men, Ülkemizde hala ham ya¤ ve ya¤l› tohum ithalat›, tar›msal ürünler ithalat› içinde en büyük kalemi oluflturmaktad›r. 2008 y›l›nda ya¤l› tohumlu bitkiler ve ya¤ için yaklafl›k 2,8 milyar dolar ve tekstil sanayi ham maddesi için 2 milyar dolarl›k ithalat yap›lm›flt›r. Prim uygulamas› üretici maliyetleri ve piyasa fiyatlar› göz önüne al›nmadan sadece elde kayna¤›n ürünler aras›n- da da¤›t›lmas› fleklinde uygulanmas›, elbette istenen hedefe ulaflmay› da engellemektedir. Uygulanacak destekleme modeli ve destekleme araçlar›n›n baflar›s› tar›m destek bütçesiyle do¤rudan ilgilidir. Son üç y›ld›r tar›msal destekleme bütçesi reel olarak azalm›flt›r. 2007 y›l›nda 5.3 milyar TL olarak belirlenen destekleme bütçesi, 2008 de 5.4, 2009 da ise önce 5.5 milyar TL olarak belirlenmifl, sonra %10 kesinti yap›larak 5 milyar TL’ye düflürülmüfltür. 2010 y›l› program›nda tar›m destekleme bütçesi ayr›nt›l› olarak verilmifltir. 2009 y›l› için ayr›lan 5 milyar Tl bütçenin dahi kullan›lmad›¤› y›l sonu itibar›yla 2009 y›l›nda tar›ma verilen toplam destek miktar›n›n 4,5 Milyar TL’de kalaca¤› öngörülmektedir. Görünen o ki 2009 y›l›nda çiftçiye ayr›lan 5,5 Milyar TL’lik destek bütçesinden %18’lik kesinti yap›larak ancak 4,5 Milyar TL’si ödenmifltir. Kriz ortam›nda tar›m sektörüne bir darbe de bütçe kesintisiyle vurulmufltur. 2010 y›l›nda ise tar›ma ayr›lan bütçe 5,6 milyar TL’dir. Geçen y›l uygulanmas› planlanan bütçeden %1,8 fazlad›r. 2009 y›l›nda hak ediflleri yap›lan desteklerin tamam› 2010 y›l›nda ödenecektir. 2010 y›l›nda ödenmesi planlanan desteklerin bi- >> Uygulama için yeterli kayna¤›n ayr›lmas› ve istikrarl› bir flekilde uygulanmas›, modeldeki eksikliklerin ve hatalar›n giderilmesi için 2010 da bafllat›lacak uygulamadan önce görüfllerimizin al›narak de¤erlendirilmesi, modelin baflar›s› için çok önemlidir. rim miktarlar› 2009 y›l›nda kesintiden önceki miktarlar kadar belirlenmifltir. 2009 y›l› dâhil, sekiz y›ll›k süreç incelendi¤inde, tar›m destek bütçesinin Milli Gelirden ald›¤› pay gittikçe düflmektedir. 2002 y›l›nda tar›m› desteklemek için milli gelirin % 0.65’i ayr›l›rken, 2009’da bu oran % 0.45’e düflmüfltür. 2010 y›l›nda ise programa göre ayr›lacak bütçe milli gelirin %0,54 kadard›r. Halen istihdam›n % 24’ünü tafl›yan bir sektöre, kanunla verilmesi gereken asgari miktar bile verilmemifltir. Di¤er yandan Türkiye giderek g›da ithalatç›s› bir ülkeye dönüflüyor. Kendine yeterlik azal›yor, bütçeden tar›ma ayr›lan pay ne yaz›k ki artm›yor. Tar›msal ifl gücü ve buna ba¤l› olarak tar›m yapan insan say›s› da azal›yor. Bu tar›m›m›z aç›s›ndan bir tehlike sinyali, bakanl›¤›n›z bunun önüne geçmekte ne tür radikal önlemlere baflvuracak? Bunun önüne geçmek için nas›l bir teflvik ve tar›m politikas› uygulanmal›? 2001 y›l›ndan bu yana azalma e¤ilimi gösteren tar›msal istihdam 2008 y›l›nda farkl› bir geliflme göstermifltir. 2008 y›l›nda tar›msal istihdam, son y›llardaki genel e¤ilimin aksine artm›fl bulunmaktad›r. Ya- flanan bu süreç sonucunda 2001 y›l›nda % 37.6 olan tar›m›n istihdamdaki pay›, 2008’de % 23,7’ye gerilemifltir. Son aç›klanan 2009 A¤ustos dönemi iflgücü ve istihdam rakamlar›na bakt›¤›m›zda, tar›m sektöründe çal›flan say›s› 232 bin kifli artarken, tar›m d›fl› sektörlerde çal›flan say›s› ise 192 bin kifli azalm›flt›r. ‹flsizlik oran› ise geçen y›l›n ayn› dönemine göre 3,2 puanl›k art›fl ile % 13,4 olarak aç›klanm›flt›r. Bu durum, iflsizli¤in artmas› nedeniyle insanlar›n tar›ma daha güvenli bir sektör olarak görmelerinden kaynakland›¤› düflünülmektedir. fiehirlerde iflsiz ve gelirsiz kalan bir k›s›m insan›m›z, tar›mdaki flartlar iyi olmasa da tar›ma s›¤›nmaktad›r. Tar›mda çal›flan nüfusun önemli bir bölümü zaten gizli iflsiz durumundad›r. Buna ra¤men kriz ortam›nda, istihdamdaki azalma sürecinin durmas› ve geri dönüfllerle tar›m›n istihdam yükü de artm›flt›r. Tar›m, iflsizli¤in daha da artmas›n› önleyerek, sosyal riski azaltmaktad›r. 2008’in ikinci yar›s›ndan itibaren tar›m sektöründe artan istihdamla beraber azalan geliri paylaflanlar›n say›s› da artm›flt›r. Sektöre yeterli kaynak ayr›lmazsa tar›m bu yükü tafl›maya devam edemez. Çiftçilerin örgütlenmesi onlar›n e¤itimsizli¤i nedeni ile mümkün olam›yor, bu durumda ya devletten gelecek al›mlara, ya da tüccara mahkûm oluyorlar. Sizce çiftçi sendikas›, ticari organizasyonu da içine alacak bir çiftçi örgütlenmesi modeli nas›l oluflmal› ve çiftçinin pazarl›k gücü, tar›m politikalar›n› etki gücü nas›l artmal›? Günümüzde tar›m kesiminde çal›flanlar›n sosyo-ekonomik kimli¤ini koruyabilecek ve gelifltirebilecek AB düzeyinde etkin ve yayg›n bir ekonomik örgütlenmenin var oldu¤unu söylemek pek mümkün de¤ildir. Tar›mda mevcut ekonomik örgütlenme yap›s›na bakt›¤›m›zda ülkemizin ihtiyaçlar›na nazaran çeflit ve say› yönünden oldukça fazla ve da¤›n›k bir yap› karfl›m›za ç›kmaktad›r. Ülkemizde Tar›m Sat›fl Kooperatifleri ve Birlikleri, Tar›msal Kalk›nma Kooperatifleri, Tar›m Kredi Kooperatifleri gibi pek çok say›da kooperatif vard›r. Tar›msal amaçl› kooperatifler 3 farkl› yasa alt›nda, 7 konuda hizmet vermekte olup, bunlara ilave olarak Üretici Birlikleri 5200 say›l› yasa alt›nda faaliyet göstermektedir. Çiftçilerimizin günümüzün rekabet koflullar›nda ayakta kalabilmeleri için di¤er ülkelerde oldu¤u gibi baflta tar›msal koope45 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI ratifler olmak üzere ekonomik bazda güçlü ve fonksiyonel örgütler ile ürünlerini pazarlamalar› gerekmektedir. Çiftçimizin Pazara ve sanayiye entegrasyonu sa¤l›kl› olarak ancak bu flekilde sa¤lanabilecektir. Bu nedenle kooperatiflerin ve üretici birliklerinin yerel ve merkezi yap›lar›n›n güçlendirilerek finansmana ulaflma imkânlar›n›n art›r›lmas› ve etkin hale getirilmeleri gerekmektedir. Çiftçi örgütlerinin uzun y›llar boyunca çözülememifl bu sorunlar›n›n rasyonel bir flekilde çözümünde tüm kamu kurumlar›n›n ve di¤er paydafllar›n ortak sorumluluk alarak hareket etmesi zorunludur. Ancak çözüm sürecinde devletin ve hükümetin tar›msal örgütlere ilgi göstermesi ve sürekli olarak desteklemesi gerekmektedir. Üreticilerin ekonomik örgütlenmeleri yan›nda baflta onlar›n haklar›n› savunan, seslerini duyuran, sorunlar›n çözümüne yard›mc› olan, tar›m politikalar›nda karar al›c›lar ile çiftçilerin organik ba¤›n› kuran ve çiftçinin sesi olan TZOB ve Ziraat Odalar› olmak üzere tüm tar›mla ilgili meslek kurulufllar›n›n, daha da güçlendirilmesi gereklidir. Bu konuda devletin deste¤inin yan› s›ra çiftçilerin bu örgütlerde aktif olarak yer almas› ve örgütlerine sahip ç›karak desteklemesi son derece önemlidir. Örgütlenmenin temel unsuru e¤itimdir. Örgütlerin güçlenmesi ancak üyelerinin bilinçlenerek kurumlar›na kat›l›mc› bir anlay›flla sahip ç›kmalar› ile mümkündür. Bu nedenle Çiftçi örgütlerinin üyelerinin ve ortaklar›n›n e¤itilmesi son derece önemlidir. Tar›mda özellikle gübre, tohum vb. çok hayati denecek fleylerde d›fla ba¤›ml›l›k riski giderek ar›yor, oda olarak nas›l bir Ar-Ge modeli öneriyorsunuz? Hangi bitkiler desteklenmeli, hangi bitkiler teflvik kapsam›ndan ç›kar›lmal›, tohumlar›m›z›n kendi co¤rafi, ekolojik özelliklere uygun yap›lanmas› için neler yap›lmal›? Dünyada ve ülkemizde ekim alanlar› giderek daralmaktad›r. Artan nüfusa karfl› yeni tar›m alanlar›n›n aç›lma imkan› olmad›¤›na göre verimlili¤i art›rmam›z tek hedef olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Verimlili¤i art›rman›n yolu da bitkisel ve hayvansal üretimde girdilerin bilinçli ve yeterli miktarda kullan›m›ndan geçmektedir. Bitkisel üretimde verim ve kaliteyi do¤rudan etkileyen faktörlerden en önemlilerinden birisi de tohumluktur. Tar›mda bitki geliflimi için gerekli koflullar optimum düzeyde olsa bile yeterli ürün elde 46 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 SÖYLEŞ >> Çiftçilerimizin günümüzün rekabet koflullar›nda ayakta kalabilmeleri için di¤er ülkelerde oldu¤u gibi baflta tar›msal kooperatifler olmak üzere ekonomik bazda güçlü ve fonksiyonel örgütler ile ürünlerini pazarlamalar› gerekmektedir. etmek, kullan›lan tohumlu¤un kalitesine ba¤l›d›r. Tohumculuk sektöründe ülkemizin büyük tar›m potansiyeli, alternatif türler ve tohumculuk için uygun ekolojik flartlar ve bölgesel konumunun elverifllili¤i düflünüldü¤ünde yap›lan çal›flmalar sonucunda verimlilik art›fl› olmas› gerekirken, hedeflenen noktaya ulaflmak için al›nan kararlar›n uygulama aksakl›klar›ndan kaynaklanan verimlilik azal›fl› olmaktad›r. Ekim zaman› ve kullan›lan yöntemlerin do¤ru seçilmemesi, çeflit ve tohumluk seçimindeki hatalar, yöresel yetifltirme tekniklerinin ortaya konulmamas› tohumluktaki verimsizli¤e yol açmaktad›r. Öneriler; Ülkemiz tar›m›n›n en önemli girdilerden olan tohumlukta d›fla ba¤›ml›l›¤›n›n azalt›lmas› ve yerli tohum üreticilerinin ArGe yat›r›mlar›na a¤›rl›k verebilmesi için yerli tohum üreten firmalar desteklenmelidir. Kamu araflt›rma kurulufllar›, üniversiteler ve tohumculuk kurulufllar› aras›nda s›k› bir diyalog kurularak kamunun ArGe alt yap›s›ndan yararlan›lmal›, tohumculuk sektörü mutlaka Ar-Ge alt yap›s›n› kurmas› yönünde özendirilmelidir. Birim alandan al›nan verimin art›r›lmas› bak›m›ndan sertifikal› tohumluk kullan›m› yayg›nlaflt›r›lmal›d›r. Halihaz›rda sertifikal› bu¤day, yonca, arpa, tritikale, yulaf, çavdar, çeltik, yerf›st›¤›, nohut, kurufasulye, mercimek, susam, kolza, aspir, patates, korunga ve fi¤ tohumluklar› desteklenmektedir. Sertifikal› tohumluk kullan›m›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› için prim ödemelerinde sertifikal› tohumluk kullananlara yap›lan destek art›r›larak devam etmelidir. Tohumculukta araflt›rma, üretim, da¤›t›m ve kredilendirme zinciri iyi ve sa¤lam kurulmal›d›r. Orijinal, anaç ve sertifikal› kademelerde pamuk tohumlu¤u kullan›m›na verilen destek art›r›larak devam etmelidir. Ayçiçe¤i hibrit tohumlu¤u üretiminde kaliteye önem verilmelidir. Ülkemizde kamu – özel sektör iflbirli¤i ile patateste temel tohumluklar›n yurt içinde üretilmesi sa¤lanmal›d›r. Yerli patates çeflitlerinin ›slah edilmesi için Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sistemi oluflturulmufltur ve proje baflar›yla yürütülmektedir. Tohumlukta d›fla ba¤›ml›l›¤›n›n önlenmesi ve ülkesel tohumluk sisteminin oluflturulabilmesi için bu tür projelerin yayg›nlaflt›r›lmas› ve yerli tohum çeflitleri- nin gelifltirilmesi gerekmektedir. Nohutta antraknoz hastal›¤›na dayan›kl› ve iri taneli yeni çeflitlerin gelifltirilmesi için çal›flmalar yap›lmal›d›r. Çiftçilerimiz kaliteli üretim için ekolojik koflullara uygun tohum çeflitlerini istemekte, ancak çiftçi yeni çeflitlere ulaflmakta zorlanmaktad›r. Bu nedenle; kurulufllar aras›nda koordinasyon sa¤lanarak e¤itim ve yay›m hizmetleri daha verimli hale getirilmelidir. Yeni çeflitlerin çiftçilerimize tan›t›m› yap›larak, üretimde kullan›lmas› sa¤lanmal›d›r. T‹GEM’in Tohumluk sat›fllar› için ‹l ve ‹lçe merkezlerinde bayilik sistemi oluflturmas›, üreticilerin peflin olarak tohumluk al›fllar›nda, tohumluklara ulaflmalar›nda büyük kolayl›klar sa¤lam›flt›r. Bu uygulamaya geniflletilerek devam edilmelidir. Kurakl›¤a dayan›kl› tohum çeflitleri gelifltirilip çiftçiye ulaflt›r›lmas› sa¤lanmal›d›r. Üretime yönelik desteklerde; desteklenecek ürün en az bir y›l önceden ilan edilmeli ve destek ödemeleri zaman›nda yap›lmal›d›r. Türkiye’de y›lda ortalama 5 milyon tonun üzerinde kimyasal gübre kullan›lmaktad›r ve ülkemizde kullan›lan gübrenin yar›s›na yak›n k›sm› ithalat yoluyla karfl›lan- maktad›r. Ayr›ca, Kimyevi gübre maliyetinin % 80’ini hammadde oluflturmaktad›r. Ülkemizde gübre üretiminde kullan›lan hammaddelerin neredeyse tamam›na yak›n› ithalat yolu ile karfl›lanmaktad›r. Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan› Gübre Sanayii Özel ‹htisas Komisyonu Raporunda da; “karl›l›¤› artacak olan gübre sektörü yükselen gübre talebini karfl›lamak ve uluslar aras› pazarda yerini almak için yeni yat›r›mlar yapar hale gelecek, ihracat, istihdam ve rekabet gücü artarken ithalat azalacakt›r ” ifadesi yer alm›flt›r. Bu nedenle; gübre üreten fabrikalar›n ülke ekonomisine katk›da bulunmalar› için, teknolojilerini bir an önce yenilemeleri gerekmektedir. Buna ek olarak, bilindi¤i üzere, ülkemiz yaklafl›k % 72 ile dünyan›n en büyük bor rezervlerine sahiptir. Bor cevherlerinden bor bilefliklerinin üretilmesi, bu bilefliklerin çeflit ve kalite olarak gelifltirilmesine yönelik AR-GE faaliyetlerine a¤›rl›k verilirse, mikrobesleyici olarak tar›msal ürünlerde kullan›lan bor gübresinin ülkemize ekonomik katk› sa¤layaca¤›n› ve gübre sektöründe d›fla ba¤›ml›l›¤› azalt›lmas›na katk› sa¤layaca¤›na inan›yoruz. Ancak, tar›mda bor kullan›m›nda çok hassas davran›lmas› gerekmekte olup, toprak ve yaprak analizi yap›lmadan uygulanacak bor bitki besin elementinin çiftçilerimize avantaj sa¤lad›¤› kadar dezavantajda sa¤layabilece¤inin alt›n› çizmek gerekmektedir. Tar›mda en önemli sorun haline gelen yüksek üretim maliyetlerini azaltmak, afl›r› fiyat art›fl›ndan çiftçinin olumsuz etkilenmesini önlemek üzere KDV oran›n›n düflürülmesi gerekmektedir. Bununla birlikte çiftçiye özellikle gübreleme dönemlerinde verilmesi gereken gübre deste¤inin artarak ve zaman›nda verilmesinin sa¤lanmas› daha verimli bir üretimin yolunu açacakt›r. Tar›mda sivil toplumun önünü açacak ne tür düzenlemelere gidilmeli ki tar›m olarak hem ba¤›ms›zl›¤›m›z›, kendimize yeterlili¤imiz sa¤layal›m hem de tar›m bir bütçe kamburu olmak yerine o sektörde olanlar›n bir refah düzeyini yakalad›¤› bir u¤rafl› olmal›? Kamu a¤›rl›¤› m› yoksa özel sektör mü tar›mda a¤›rl›k merkezi olmal›? Hükümet d›fl› organizasyonlar ya da üçüncü sektör olarak tabir edilen Sivil toplum örgütleri geliflmifl ülkelerde top- lum yarar›na çal›flan en büyük bask› unsurlar› durumundad›r. Nitekim Avrupa Birli¤i üye ülkelerinde Çiftçi Örgütlerinin Ortak Tar›m Politikalar›n›n belirlenmesi ve revize edilmesi s›ras›nda çok büyük rol oynad›¤›n› ve uygulamada yaflanan güncel sorunlar›n ve s›k›nt›lar›n hem AB düzeyinde hem de ulusal hükümetler seviyesinde gündeme getirerek çiftçinin hakk›n›n demokratik ortamlarda savundu¤unu görmekteyiz. AB Müzakere sürecini yürüten ve nihai hedefi tam üyelik olan Türkiye’nin en çok zorlanaca¤› 3 bafll›k tar›m sektörünü kapsamakta, ayr›ca bu bafll›klar AB müktesebat›n›n yar›s›ndan fazlas›n› oluflturmaktad›r. AB Kat›l›m sürecinin üç önemli aya¤› bulunmaktad›r; bunlardan birincisi Kopenhag siyasi kararlar›n›n yerine getirilmesi, ikincisi müktesebat›n üstlenilmesi ve üçüncüsünü sivil toplum diyalogu oluflturmaktad›r. Bu süreçte sivil toplum diyalogunun yürütülmesi için; Sivil Toplum Örgütlerinin hem iç kamuoyunun fleffaf olarak sürekli olarak bilgilendirilmesi hem de AB ülkelerindeki kamuoyunun Türkiye hakk›ndaki yanl›fl ve eksik bilgilerinin giderilmesi ve AB’nin Türkiye’nin üyeli¤ine haz›r olmas› önemlidir. Hem müzakere süreci içerisinde hem de olas› AB üyeli¤i durumunda çiftçimizin ç›kar›n›n sonuna kadar savunulmas› ve ma¤duriyetinin önlenmesi için Türkiye’nin en büyük Sivil Toplum Kuruluflu olan TZOB ve Ziraat Odalar›’n›n aktif olarak sürece dahil edilmesi ve bakanl›¤›n baz› görevlerinin paylafl›larak yetki paylafl›m›na gidilmesi gerekmektedir. ÇKS tespit edilecek pilot bölgelerden bafllanarak, ziraat odalar›na devredilmelidir. Böylelikle tar›m il/ilçe müdürlüklerinin yükü hafifleyecek teknik olarak daha fazla çal›flma imkan› bulacaklard›r. Ayr›ca Sivil Toplum Örgütlerinin çiftçilerimizin yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesine, bölgesel geliflmifllik farklar›n›n azalt›lmas›na, istihdam›n art›r›lmas›na ve kalk›nma için yerel potansiyelin harekete geçirilmesine katk›da bulunacak projeler yürütmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 98 ziraat odam›z, çeflitli konularda proje haz›rlam›fl ve kabul edilen bu projelerle ziraat odalar›m›z 9.7 milyon avro tutar›ndaki hibeden çiftçilerimizin faydalanmas›na imkân sa¤lam›flt›r. Bu ve benzeri projelerin Bakanl›k taraf›ndan da desteklenmesi hem faydalan›c› say›s›n› art›racak hem de etkilerinin çok daha büyük alanlara yay›lmas›n› sa¤layacakt›r. 47 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE Kimyasal gübre sektörünün sorunlar› ve çözüm önerileri Topra¤›n sesini duymak ‹nsano¤lunun ilk mesleklerinden say›lan tar›m, tarih boyunca yaflad›¤› geliflimden sonra son yüzy›lda kapsaml› bir endüstriye dönüflmüfl durumda... Dünya nüfusunun son 50 y›lda iki kat›na ç›kmas›yla birlikte açl›k, beslenme, su kaynaklar› ve g›da güvenli¤i gibi insanl›¤›n gelece¤ini ilgilendiren konular, tar›m›n konumunu ve önemini daha da artt›r›yor. > Mehmet Koca GÜBRETAfi Genel Müdürü 48 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 T ar›m ürünlerine yönelik talebin artmas›na paralel olarak fiyatlar›n da yükselmesi, hükümetleri ve uluslararas› ekonomik kurulufllar› tar›m sektörüyle ciddi olarak ilgilenmeye zorlad›. Baflta AB ülkeleri olmak üzere geliflmifl ülkeler, ekilebilecek bütün topraklar›n› kullanma yoluna gittiler, hatta baflka ülkelerde toprak kiralama yoluyla da üretim yapmaya bafllad›lar. Tar›m sektörü, Cumhuriyet’in kuruluflundan günümüze kadar ülkemizin ekonomik ve sosyal geliflmesinde de önemli görevler üstlenmifltir. Bu sektör, ekonomimiz içindeki önemini muhafaza etmektedir. 2009 y›l›ndaki istihdam ve büyüme verilerine bak›ld›¤›nda, tar›m sektörünün ilk s›raya yükselmifl olmas› bunun bir göstergesidir. Ancak sektörün mevcut potansiyelinden yeterince yararlan›ld›¤›n› söylemek mümkün de¤ildir. Ülkemizin genifl ve farkl› özelliklere sahip co¤rafi yap›s›, ayn› anda de¤iflik iklim özelliklerinin bir arada yaflanabilmesi, genifl ürün çeflitlili¤i ve yeteri kadar kullan›lmayan potansiyeliyle tar›m, ülkemiz için büyük bir flans olma özelli¤ini sürdürmektedir. Girdilerde d›fla ba¤›ml›l›k, planlama, verim ve kalite dünya standartlar›n› yakalama ve pazarlama konular›ndaki sorunlar›m›z› çözersek, tar›m sektörünün ülkemizin kalk›nmas›nda çok daha güçlü bir rol oynamas›n› sa¤layabiliriz. Tar›mda verimlili¤in kayna¤› Toprak verimlili¤ini sa¤lamak ve sürdürülebilir k›lmak aç›s›ndan, tar›m›n en önemli destekleyenlerinden biri gübredir. Tar›m sektöründe bilim ve teknolojinin daha yayg›n olarak kullan›lmaya baflland›¤› son 50-60 y›lda, kimyevi gübre sektörü de buna paralel büyüme göstermifltir. Fakat ülkemizin yeralt› kaynaklar›, kimyevi gübrenin temel üretim elementleri olan do¤algaz, fosfat kayas› ve potasyum tuzu gibi hammaddeler aç›s›ndan son derece yetersizdir. Bu nedenle Türkiye’deki gübre sektörü, üretim girdileri yönüyle (%93’e varan ezici bir oranla) tamamen yurtd›fl›na ba¤›ml› bir sanayi kolu olmufltur. Bu durum, ürün ve hammadde tedari¤i aç›s›ndan zaman zaman ciddi s›k›nt›lar do¤urmaktad›r. Di¤er husus ise, pazar›n büyüklük aç›s›ndan stabil bir yap›da olmas›d›r. Son 10 y›l›n verilerine bak›ld›¤›nda ülkemizde y›ll›k ortalama 5 milyon ton civar›nda kimyevi gübre tüketilmektedir. Kriz dönemlerinde tüketim 4 milyon tona kadar düflmektedir. Birim alan bafl›na gübre tüketimimiz dünya ortalamalar›n›n alt›nda, geliflmifl ülkelerin ise çok gerisindedir. Dünya ortalamalar›n› baz ald›¤›m›zda y›ll›k >> AB Ortak Tar›m Politikas›’na uyumlu olarak gelifltirilecek yeni politikalarla, serbest rekabet koflullar› ve ülke ihtiyaçlar› da dikkate al›narak tar›msal üretim planlanmal›d›r. tüketimimizin en az 8 milyon ton civar›nda olmas› gerekmektedir. Tar›mda planlaman›n önemi AB Ortak Tar›m Politikas›’na uyumlu olarak gelifltirilecek yeni politikalarla, serbest rekabet koflullar› ve ülke ihtiyaçlar› da dikkate al›narak tar›msal üretim planlanmal›d›r. ABD 7 y›ll›k tar›m stratejik planlar›yla üretim yaparken, AB 1992’den 2006 y›l›na kadar hububata verece¤i do¤rudan gelir deste¤ini aç›klad›. Geliflmifl ülkelerin üreticileri, planlama sayesinde önlerini görebiliyorlar. Ülkemizde de üretim fazlas› ya da a盤›ndan kaynaklanacak sorunlar›n önüne geçebilmek için planlama zorunludur. 2009 y›l›nda Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan aç›klanan “Türkiye’nin Tar›msal Havzalar› Üretim ve Destekleme Modeli” bu yönde at›lm›fl çok önemli bir ad›md›r. Öte yandan, ülkemizde araziler miras yolu ile bölündü¤ü için tar›msal iflletmeler genelde küçüktür. Bu durum makineli tar›m›n yayg›nlaflmas›n› engellemekte, birim alandan elde edilen verimi de düflürmektedir. Tar›mda do¤rudan gelir deste¤inin kald›r›larak, ürüne destek verilmesi karar› al›nmas› isabetli bir yaklafl›md›r. Bunun yan›nda verimlilik ve arazi kullan›m›na yönelik destekler sa¤lanarak, arazilerin toplulaflt›r›lmas› teflvik edilmelidir. Son y›llarda arazilerin parçalanmas›n› önleyecek yasal düzenlemelerin yap›lmas› ve baz› bölgelerimizde arazi toplulaflt›r›lmas›na bafllanmas› olumlu ad›mlard›r. Planlama konusunda en önemli sorumluluk ise çiftçilerimize düflmektedir. Çiftçilerimiz üretim maliyetini düflürmek için girdilerini uygun fiyattan temin etmeyi, üretti¤ini pazarlamay› ve satmay›, satabilece¤ini üretmeyi ö¤renmelidir. Üreticilerimiz piyasadan gelecek sinyalleri iyi okumal›, pazarda rekabet üstünlü¤ü elde edece¤i yüksek kaliteli ve üstün verimli ürünler yetifltirmelidir. Bilinçli tar›m, bilinçli üretim Türkiye'de çiftçilik, yeni yeni bir “meslek” olarak görülmeye baflland›. Çiftçilik; topra¤›, suyu, mevsimi tan›maktan ve hangi ürünü ekip, biçece¤ini, yerel ve uluslararas› piyasalarda hangi üründe daha iyi sonuç alaca¤›n› bilmekten geçer. Bilinçsiz toprak kullan›m› ve üretim tarz› yüzünden tar›mda büyük kay›plar söz konusu. Tar›mda verimsizlik ve israf›n faturas› y›ll›k 50 milyar dolar olarak hesaplanmakta, rakam›n sadece 8 milyar› yetersiz ve yanl›fl gübre kullan›m›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu noktada toprak analizinin ne derece önemli oldu¤unu bir kez daha görmekteyiz. Çiftçilerimiz mutlaka analiz sonucuna gübre ve gübreleme tercihinde bulun- mal›d›r. Böylelikle kaynak israf› engellenmifl, toprak canl›l›¤›n› kaybetmemifl, dolay›s›yla daha yüksek verimle ve üstün kaliteli ürünler hasat edilmifl olunacakt›r. O halde ülkemizde toprak analizi laboratuarlar›n›n ço¤almas›, “dengeli ve düzenli” gübre kullan›m›n›n yayg›nlaflmas› yönünde olumlu geliflmeler sa¤layacakt›r. Türkiye’nin toprak haritas›n› oluflturma zorunlulu¤u Topraklar›m›z›n co¤rafi bölgelere göre makro ve mikro besin elementleri aç›s›ndan verimlilik durumunu tespit amac›yla GÜBRETAfi’›n bafllatm›fl oldu¤u Toprak Haritas› Projesi, ülkemiz tar›m› için önemli bir giriflimdir. Bu proje kapsam›nda, 5 y›l içerisinde ülkemizin yaklafl›k 10 bin noktas›ndan toprak numunesi al›narak analiz edilmesi hedeflenmektedir. ‹ki y›ll›k çal›flma sonucunda projenin Trakya bölümü 2 bin toprak taranarak tamamlanm›flt›r. Bu çal›flma sonucunda, bölgeye uygun ürünün ekilmesi ve bu ürüne uygun gübre kullan›m› ile problemli arazilerin tespit edilerek, problemlerin çözümüne ve alternatif ürün ekimine katk› sa¤lanacakt›r. Böylelikle, sektörün daha iyi iflleyebilmesi aç›s›ndan, inovasyona dayal› tar›msal politikalar belirlenecek, uygulay›c›lara en do¤ru bilgilerin sunulabilmesi amac›yla 49 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE >> Tar›mda verimsizlik ve israf›n faturas› y›ll›k 50 milyar dolar olarak hesaplanmakta, rakam›n sadece 8 milyar› yetersiz ve yanl›fl gübre kullan›m›ndan kaynaklanmaktad›r. “Tar›msal Veri Taban›” oluflturulacakt›r. Buna ba¤l› olarak, bitkiye özel gübre üretimine yönlenmemiz ve bu noktada da AR-GE çal›flmalar›na yo¤unlaflmam›z da gerekmektedir. GÜBRETAfi, son y›llarda bitkiye özel gübreler üreterek çiftçilerimizin birim alandan daha fazla verim almas›na katk› sa¤lamaya çal›fl›yor. AR-GE çal›flmalar› ve akademik çevrelerle yap›lan iflbirli¤i sonucunda m›s›r, pancar, çay, patates, çeltik, hububat ve ayçiçe¤i bitkilerine özel haz›rlanm›fl gübreler, çiftçilerin kullan›m›na sunuldu ve verimlilik aç›s›ndan çok olumlu sonuçlar al›nd›. Bilgi toplumuna, sanayi ve akademi iliflkileri güçlendirilmeden ulafl›lamaz. Bu iflbirli¤i de, gerek üniversite gerekse sanayi kesiminin imkânlar›n› aç›kl›kla ortaya koymalar›, karfl›l›kl› güven duygusu içinde, ikili veya sektörel bazda uygulanan ak›lc› ve müflterek çal›flma ortam›yla mümkündür. Her iki sektör de uluslararas› rekabeti kendi öncelikleri olarak belirledikleri zaman, iflbirli¤i için daha uygun bir platform oluflacakt›r. Araflt›rma-Gelifltirme çal›flmalar›n›n getirisi, tar›mda sanayi dallar›ndaki kadar yüksek olabilmektedir. Ürün, tar›m teknolojisi, iç ve d›fl pazarlar ile tüketici tercihleri hakk›ndaki bilgiler, k›sa sürede katma de¤eri yükseltmektedir. Tar›msal iflletmeler adeta bir fabrika disipliniyle çal›flt›r›ld›¤›nda, verimlili¤i art›rmak kolaylafl›yor. Do¤ru ve etkin gübreleme Topra¤a verilen gübrelerin etkileri, pek çok etken taraf›ndan belirlenmektedir. 50 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Topraktan, bitkiden, iklimden, tar›m tekniklerinden kaynaklanan gübreden yararlanma oran› uygun koflullarda bile yüzde 50-60’lara ancak ulaflabilmektedir. Yani gübrelerin yar›ya yak›n› ya toprakta tutulmakta ya y›kanarak sulara kar›flmakta ya da gazlaflarak atmosfere kat›lmaktad›r. E¤er bitkilerin gübreden yararlanma oran› art›r›labilirse toprakta kalan ve çevre üzerinde olumsuzluklara neden olabilen gübre miktar›nda tasarruf yap›labilir. Öyleyse, verilen gübredeki besin maddelerinin tamam›na yak›n› bitki taraf›ndan al›nabilirse, gübreden kay›plar azalt›labilir. Bu noktada biyoteknolojiden faydalan›larak bitki köklerinin emisyonu art›r›labilir. Bir di¤er çözüm yolu ise, gübrelerin daha iri granüller halinde üretilerek topra¤a verilmesidir. Gübrenin sulama suyu ile birlikte gerekti¤i miktarda, gerekli olan noktaya ve gerekti¤i zaman verilmesine imkân veren fertigasyon yöntemin serac›l›k d›fl›nda da yayg›nlaflt›r›lmas› teflvik edilmelidir. Tar›mda e¤itim seferberli¤i Tüm bu çözüm önerileri ise ancak çiftçinin geleneksel yöntemlerden kurtulup bilinçlenmesiyle mümkündür. Ürünlerin katma de¤erli hale getirilmesi için çiftçiye kredi, bilgi ve her türlü lojistik destek verilmelidir. Geçti¤imiz y›llarda yapt›¤›m›z bir araflt›rma, çiftçilerimizin tar›msal üretimi hâlâ geleneksel yöntemlerle gerçeklefltirdi¤ini çarp›c› bir biçimde ortaya koymaktad›r. Türkiye genelinde yap›lan araflt›rman›n sonuçlar›na göre, çiftçilerimizin sadece yüzde 4’ü her y›l gübre kullanmadan önce toprak analizi yapt›rd›¤›n› belirtmifltir. “Bazen yapt›r›yorum” diyenlerin oran› yüzde 12’de kal›rken, geriye kalan yüzde 84 hiç analiz yapt›rmad›¤›n› bildirmifltir. Araflt›rma sonuçlar›, e¤itime ne denli önem verilmesi gerekti¤inin aç›k göstergesidir. Çiftçilerin sahip olduklar› topraklar›n hangi ürünler için daha elveriflli oldu¤unu ö¤renebilmesi için tar›m il ve ilçe müdürlüklerine müracaat etmesi yeterlidir. Bunun yan›nda çiftçilere yönelik “E¤itim Akademileri” düzenlenmeli, her bitki için bilinçli gübreleme broflür ve afiflleri haz›rlat›l›p çiftçiler ayd›nlat›lmal›d›r. Gübreleme ve toprak analizi konular›ndaki bilinç yayg›nlaflt›¤›nda, ülkemiz ve dünya için çok daha güzel bir gelece¤i miras olarak çocuklar›m›za b›rakabiliriz. Kaynakça Akder, A.H., 2006. Türkiye Tar›m Politikas›nda “Destekleme Reformu”. Çelik, Y., 2007. Konya ‹linde Üniversite ile Tar›msal Sanayiler Aras›ndaki ‹liflki-‹flbirli¤i Düzeyi ve gelifltirme olanaklar›, S.Ü. Ziraat Fak. Tar›m Ekonomisi Böl., Konya. Çolako¤lu, H., Çokuysal, B., Çak›c›, H., 2005. Türkiye’de Gübre Üretimi ve Tüketimi. Erdir, M., 2008. Türkiye Tar›m› ve Çözüm Önerileri. Gökmen, M., 2008. Yanl›fl Sulama Topra¤› Öldürüyor. Röportaj. Karaçal, ‹., 2004. Gübrelemede Çevreci Yaklafl›mlar. Ankara. DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE Çok disiplinli bir mühendislik: G›da Mühendisli¤i G›da, tar›m, hayvanc›l›k, beslenme denince akla gelen kavramlar farkl›. Tar›m için çiftçilik ve ziraat mühendisli¤i, hayvanc›l›k için besicilik ve veterinerlik, beslenme için ise aflç›l›k ve diyetisyenlik ilk akla gelenler. Peki, g›da mühendisli¤i bu kavramlar›n neresinde? > Cihan Çiftlikli G›da Mühendisi 52 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 G ›da mühendisli¤i nedir? G›da mühendisiyim dedi¤imizde karfl›laflt›¤›m›z sorularla çiftçide oluyoruz, veterinerde oluyoruz diyetisyende. Diyet yaparken nas›l kalori hesab› yap›laca¤›ndan, zeytinya¤›n›n faydalar›na, daha iyi domates yetifltirmek için hangi gübreyi kullanmak gerekti¤inden, alüminyum folyonun mikro dalga f›r›nlar›n zarar›na, ineklerde süt verimini art›rmak için yap›lmas› gerekenlerden yemekleri nas›l piflirmek gerekti¤ine kadar çok farkl› sorularla karfl›laflabiliyoruz. G›da mühendisli¤i, hammaddenin tarladan ve hayvandan al›nd›¤› an bafllar ve tüketicinin çatal›nda son bulur. Do¤ru hammaddenin temini, ifllenmesi, kullan›lan tüm ekipmanlar ve yöntemler, g›dan›n paketlenmesi, depolanmas›, sat›fl ve pazarlamas›, markaland›r›lmas›, ar-ge aflamalar›nda ve ayr›ca denetlenmesi, kontrolleri aflamalar›nda da g›da mühendisi bilgi sahibi ve yetkilidir. G›da mühendisli¤i e¤itiminde temel mühendislik derslerinin yan› s›ra g›dalar›n kimyas› ve mikrobiyolojik özellikleri, fiziksel özellikleri, üretim ve iflleme yöntemleri, analizleri, kalite standartlar›, proje yönetimi, besin de¤eri, hijyen kurallar›, raf ömrünü uzatmaya yönelik ambalaj yöntemleri ve malzemeleri, depolama ve sevk›yat kurallar›, kalite standartlar›na kadar g›dalarla ilgili her fley vard›r. Dolay›s›yla bir g›da mühendisi sektörde; sat›n almada da, hammadde kabulde de, laboratuarda da, üretimde de, kalite sa¤lama ve kontrolde de, ambalajlamada da, sat›fl-pazarlama da da, marka yönetiminde de, denetlemede de, dan›flmanl›kta da, ithalat ve ihracatta da yetkili olarak görev al›r. Tar›mda ziraat mühendisinden, hayvanc›l›k- ta veterinerden devrald›¤› görevi tüketicinin çatal›nda son bulur. Neden g›da mühendisli¤i ? Geleneksel ve butik üretim - tüketimden, fabrikasyon üretim ve toplu tüketim anlay›fl›na geçilmesiyle beraber, sanayinin güçlenmesi ve sektöründe artan talep ve yüksek kalite beklentisi ile beraber g›da mühendisi ihtiyac› da artt›. Tabi bu beklenti farkl›laflmas› beraberinde yeni kavramlar› getirdi, g›da güvenli¤i, g›da zehirlenmesi, hijyen sanitasyon, HACCP, ISO, organik tar›m, GDO, katk› maddeleri, koruyucular, ambalajlar, tatland›r›c›lar, g›da ve tar›m politikalar›, AB uyum yasalar› vs. ‹nsanl›k var oldukça, yemeden yaflanmas› mümkün de¤il ve g›da tüketmemek gibi bir lüksümüz yok. Nüfusun bu kadar artt›¤›, beklentilerin yükseldi¤i ve g›dan›n sadece ihtiyaç olmaktan öte sanayide ciddi pay› olan bir sektör olmas›yla birlikte art›k g›da üretimi her aflamas›nda uzmanl›k, bilgi, beceri, vizyon, ar-ge gerektiren bir hal ald› ve beraberinde “g›da mühendisli¤i” kavram›n› getirdi. Art›k biliniyor ki de¤iflen yaflam koflullar› ve iklim koflullar› ile beraber beslenme fleklide de¤iflti. Sadece kar›n doyurmaktan öte daha uzun ve sa¤l›kl› yaflamak ön planda ve beslenmenin de kültürü var. Dolay›s›yla temel g›dalar›m›zdan ekmek bile onlarca çeflit flekil, tür ve ambalajla sunuluyor. Kalp hastalar› için ekmek, çocuklar için ekmek, diyabetik ekmek, kahvalt› için yöresel ekmek, ba¤›fl›kl›k için tah›ll› ekmek vs. Bu örnekte de oldu¤u gibi hem hijyenik ve sa¤l›kl› hem de çeflitli ürün talebini karfl›lamak bilgiyi, uzmanl›¤›, zamana ve ihtiyaçlara göre davranabilmeyi gerektiriyor ve böylece mesle¤imizi vazgeçilmez hale getiriyor. >> Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur: bu anlamda üniversitenin tan›d›k olmad›¤› araçlara ve uzmanl›klara evsahipli¤i yapmas›n› ve insanlar›n›n tav›rlar›nda akrobasi gerektirir. Ülkemizde g›da, tar›m politikalar›, AB Uyum Yasalar› ve mesleki örgütlenme ne durumda? Bilindi¤i gibi; 1998 y›l›ndan bu yana her y›l Kas›m ay›nda AB Komisyonu’nca Türkiye’nin y›ll›k ilerleme raporlar› yay›nlan›yor. AB Komisyonu; mallar›n ve hizmetlerin serbest dolafl›m›ndan, rekabet politikalar›na; medyadan, tafl›mac›l›k politikas›na kadar her konuda süreç içerisindeki geliflmeleri tespit ederek ilerleme raporu ad›yla yay›nl›yor. Raporda tar›m, g›da güvenli¤i ve bal›kç›l›k konusunda nas›l bir ilerleme kaydedildi¤i, hangi konularda eksiklikler oldu¤u tespit ediliyor. ‹lerleme raporunda yer alan tespitlerden de hareketle g›da güvenli¤inin sa¤lanmas› konusunda at›lmas› gereken birçok ad›m bulunuyor. Mevzuat ve yap›lanma alan›ndaki ve ayr›ca uygulamadaki yap›lmas› gerekenler temel sorun alanlar›. Türkiye, g›da güvenli¤i müktesebat›n›n iç hukuka aktar›lmas› ve uygulanmas› konusunda s›n›rl› ilerleme kaydetti. Bu fas›ldaki kat›l›m müzakerelerinde kilit unsur olan g›da, veterinerlik, yem, hijyen ve resmi kontrollere iliflkin çerçeve kanun henüz kabul edilmedi. ‹thalat kontrol sistemlerine iliflkin mevzuat uyumunun tamamlanmas› gerekiyor (S›n›r kontrol noktalar›). Farkl› birim ve kurumlar›n görevleri hala net de¤il ve bu durum resmi kontrollerde sorunlara yol aç›yor. Aroma maddeleri, g›da takviyeleri, yem, g›dalar ve geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar( GDO) ile ilgili tedbirlerin iç hukuka aktar›m› henüz tamamlanmad›. Ulusal biyogüvenlik yasa tasar›s›n›n haz›rl›k çal›flmalar› ise devam ediyor. Koyun ve keçi türü hayvanlar›n kay›t alt›na al›nmas›na iliflkin yönetmelik yay›nlanm›fl olup Ocak 2010 iti- bariyle uygulanacak. S›¤›r, koyun ve keçi türü hayvanlar›n yeterli düzeyde kay›t alt›na al›nmas› bu fas›ldaki kat›l›m müzakereleri aç›s›ndan kilit unsur. Türkiye, Trakya’n›n bruselloz ve tüberkülozdan arîlik statüsünü güvence alt›na almaya yönelik çal›flmalar›n› devam ettirdi. Hizmetlerin akreditasyonu aç›s›ndan mevcut denetim sistemi gözden geçirildi. Türkiye’nin ulusal g›da ve yem h›zl› ,uyar› sistemi, bildirimlerin etkili flekilde takibini sa¤lamak amac›yla iyilefltirildi. Ancak, aflatoksinle ilgili olanlar baflta olmak üzere, al›nan bildirimlerin say›s› önemli derecede yüksek kalmaya devam etti. ‹yilefltirmelerde yaflanan temel sorun uygulamaya geçememesinde ve sahada gözlenememesindedir. Bu fas›ldaki uyumun sürdürülmesi bak›m›ndan idari yap›lar›n güçlendirilmesi kilit husus olmaya devam ediyor. AB ‹lerleme Raporlar›; salt AB üyelik süreci aç›s›ndan de¤il g›da güvenli¤i ve güvencesine yönelik eksikliklerin tespiti; de¤erlendirilmesi ve tart›flmaya aç›lmas› yönünden de önem tafl›yor. Tar›mda bugüne dek uygulanan politika ürün al›m garantisine dayan›yordu. Durum bu nedenle flimdiye kadar üreticiye bal›k tutmay› ö¤retmek de¤il, bal›k vermeye yönelik oluflmufl. Bu nedenle teflvikler de suiistimallerde olmufltur. Eskiden kalma bir anlay›fl var. Bir ürün ifllenir, artan k›s›m ya at›l›r, ya da yak›l›r. Ama flu an bu söylenen at›klardan bile enerji elde ediliyor. Bu bilinç oluflsa, bu at›klar enerjiye dönüflecek. Bu da çiftçi için, hem iflgücü azalmas› demek, hem de bir gelir demek. Neden? Çünkü o at›klar› kendisi toplamak zorunda kalmayacak, bunu bir baflkas› yapacak. Bunun üstüne bir de para kazanacak. Ama bu noktada bilinçlen- dirme ile ilgili de bir s›k›nt› var. ‹ki ya da üç y›l önce Tar›m Bakanl›¤› ciddi bir ziraat mühendisi kadrosu istihdam etti bu konuda. Lâkin oraya giden mühendisler oraya niçin gittiklerini, iflin geneli itibariyle tar›ma iliflkin nas›l bir politika sergilemeleri gerekti¤ini, o insanlar› nas›l bilinçlendirmeleri gerekti¤ini biliyorlar m›yd›, ya da ne kadar etkili oldu soru iflareti. Sonuçta bütün bu çal›flmalar lokal kald›, çünkü burada da bir önyarg› vard›r, köylünün mühendise dönük önyarg›s›d›r bu. “Biz bu iflin esas›n› biliyoruz ve y›llard›r bunu böyle yap›yoruz, dört sene okudunuz da ne biliyorsunuz ki” gibi bir önyarg›y› k›r›p bilgilendirme yapmalar› gerekti. Bir g›da mühendisi bak›fl aç›s›yla bizim alan›m›zda ürünün ifllenmifl hale getirilip ihraç edilmesi aflamas› söz konusu oldu¤unda, burada da AB’nin flöyle bir yönlendirmesi var; g›da denetimleri ile ilgili e¤itim almak için, denetçi e¤itimi almak üzere AB ülkelerine gidiyorsunuz, ama e¤itim içeriklerine bakt›¤›n›zda tamamen kendilerinin gelifltirdikleri hijyen sistemleri var, o ürünün boyutu vs bunlarla ilgili bilinçlendirme, iflin temeli ise nerdeyse bahse konu bile de¤il. Ülkemizde de sat›lan ABD menfleli bitkisel g›da desteklerine bakt›¤›m›zda neler var. Örne¤in, sar›msak tozu, kekik (tablet halde) vs. ülkemizde yetiflen 300–400 çeflit bitkinin ambalajlanm›fl hali. Ama bütün bu ürünlerin hiç biri ülkemizden tedarik edilmiyor. Tamamen kendi belirledikleri ülkelerdeki alanlardan topluyorlar. Pek ala da biliyorlar bu ürünlerin binlercesi ülkemizde zaten ya yetifliyor ya da yetifltirilebilir. Tar›m Bakanl›¤› baflta olmak üzere bu firmalara yetkili makamlarca “Benim ülkeme bu ürünü getiriyorsun kapsül halde sat›yor- 53 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI sun ama bu ürün zaten benim ülkemde var, e¤er bunu benim ülkemde satacaksan en az›ndan benim ülkemin çiftçisinin ürününü alma noktas›nda katk› koymal›s›n.” denilebilmeli ya da giriflimcilerimizin bu alana yönelmesi sa¤lanmal›. Çevremizde kekik tarlalar› ya da ›s›rgan otu tarlalar› var m›? Hay›r. Hala geleneksel ürünler a¤›rl›kta. F›nd›k konusunu ele alal›m, flu anda y›¤›lma oldu ama çözüm o f›nd›k a¤açlar›n› sökmekte mi? Yoksa do¤ru bir ihracat politikas›, do¤ru bir ürün yetifltirme politikas› olsayd› o f›nd›klar› silolar da çürütmeden dünyaya satamaz m›yd›k? Ne yaz›k ki geçmiflten gelen bir al›flkanl›k var ve o al›flkanl›k k›r›lam›yor. F›nd›k üretiliyorsa ofis bunu mutlaka al›r, o da alam›yorsa ve satam›yorsa o f›nd›k silolar da çürür. Zeytinya¤› ihracat›nda bir zamanlar bir numarayken, bir ihracatç›n›n zeytinya¤› içine pamuk ya¤› kar›flt›rmas› ve bunun tespit edilmesi üzerine zeytinya¤› sektörümüz bir anda dibe vurdu. Bu kadar kolay bireysel hatalara tar›m politikalar› aç›k b›rak›lmamal›. Bir suiistimal ile ihracatç›m›z tavandayken bir anda taban yapmamal›. G›da Mühendisi olup Tar›m Bakanl›¤›’nda çal›flan meslektafllar›m›z›n çal›flmalar› da rutinleflmifl vaziyette. D›flar›dan bir ürün ithal edildiyse uygun içerikte midir, uygun hijyen koflullar›n› sa¤l›yor mudur bak›l›p Tar›m Bakanl›¤›n›n izin kriterlerine uygun olup olmad›¤›n›n kontrolleri yap›l›yor. Fakat bu durum daha ileri nas›l tafl›nabilir, ithal edilen ürünleri nas›l ihraç eder hale geliriz gibi bir çal›flma söz konusu de¤il. Mehmet Altan “Köylüler Ne Zaman Manflet Olur” adl› kitab›nda yurt d›fl›ndaki tecrübelerinden hareketle, flu anda bize sanayileflme konusunda bast›ran ülkelerin tar›m konusunda nas›l bizden daha iyi oldu¤unu nas›l birkaç kat fazla bütçe ayr›ld›¤›n›, bu konuda nas›l e¤itimler verildi¤ini, ifl ahlak› ad›na bilinçlendirme çal›flmalar›n› güzel bir dille anlat›r. Süt sektörü ile ilgili bir proje nedeni ile geçen y›l günde 600 km yaparak bütün Trakya’y› taram›fl biri olarak bir örnek; Trakya’da insanlar hem hayvanc›l›k, hem çiftçilik yapt›¤› için duruma hâkim olmak daha kolay. Çiftçinin sütünü alacak olan flirketler belli. Orada bir tekel olmufl durumda art›k, denetim mekanizmas› da yok. ‹halede flirketler anlafl›yorlar ve süt al›m fiyat›n› afla¤› çekip üreticiyi bu fiyata mahkûm ediyorlar. Fakat bu durumda üreticilerde ”Gidelim tepkimizi göstere- 54 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 MAKALE >> Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur. lim, bir aç›klama yapal›m, binlerce kifliyiz o flirketlere bir gün ürünümüzü vermeyelim” diyebilseler çok net ki flirketler de geri ad›m atmak durumunda kalacaklard›r. Organik tar›mdaki durumumuzu düflündü¤ümüzde yanl›fl sanayileflmeden dolay› tar›m arazisi çok azald›. fiu anda ürünlerin ihracat›n›, hijyenik olmas›n›, uygun flartlarda üretilmesi gerekti¤ini konufluyoruz. Oysa birkaç y›l içinde çok yo¤un flekilde organik tar›mda ne durumda oldu¤umuzu konuflmak zorunda kalaca¤›z çünkü o yöne ciddi bir kayma var. Organik tar›m nedir diye sordu¤umuz zaman bunu düflündü¤ümüzde önümüze flu sorunlar gelecek; Arazinizin belli süreyle dinlendirilmifl olmas›, otoban ve benzeri yerlere uzak olmas›, çevresinde kimyasal üretim yapan bir yer olmamas› vs, ama organik tar›m yapmak istedi¤imizde yanl›fl sanayileflme ya da bu konuyla ilgili yanl›fl politikalar›m›z devam etti¤inde istesek de bunu yapabilece¤imiz arazi kalmayacak. O nedenle meselenin uzun vadede vizyon k›sm›n› düflünürsek bu dört ana bafll›¤› göz önüne almak laz›m. 1-Organik tar›m için flu an hangi tedbirlerin al›nmas› laz›m? 2-Küresel ›s›nma; bu konuyla ilgili her alanda söz ediliyor ama tar›mla ilgili bir avantaj›m›z var. Özellikle bat› ülkelerindeki mevsim de¤ifliklikleri ya da dengesizlik- lerden dolay› birçok ürünün verimi düflmüfl durumda o nedenle o ürün desenleri bize do¤ru kay›yor. Bizim ülkemizin co¤rafi konumu o anlamda avantajl› hale geliyor ve eskiden çok da verimli bir biçimde üretilemeyen ürünler, flu anda bu de¤ifliklik nedeniyle (ki bu ürünler ayn› zamanda sanayiye de yönelik) ülkemizde üretilebilir hale gelebiliyor. Bu konunun ciddi anlamda takip edilmesi gerekiyor. 3- Her daim sivil toplum hareketinin öneminden söz ettik, o noktada baflta G›da Mühendisleri Odas› olmak üzere odalar, meslek örgütleri bu konuda ne yap›yorlar ya da odalar bu anlamda nas›l harekete geçirilebilir, ne yap›labilir bunun üzerinde çal›flmak laz›m, 4 – Üniversiteler ile sanayinin ya da iflin saha k›sm›nda çal›flanlar›n birbirinden kopuklu¤u ciddi bir sorun. Mühendis iflin proje k›sm›ndad›r, onun okulda ö¤rendi¤i fley bu iflin teorik anlamda nas›l yap›laca¤›d›r, iflin as›l k›sm› üniversiten sonra bafllar yaklafl›m› ciddi bir yanl›fl› do¤uruyor. Böylece biz dört sene boyunca oturdu¤umuz yerden mühendislik ö¤reniyoruz sadece 1 ay boyunca yapt›¤›m›z staj esnas›nda sahaya iniyoruz ve dört senenin ard›ndan mesleki kazan›mlar ad›na neredeyse s›f›r noktas›nda ifl hayat›na bafll›yoruz. ‹flte o nedenle üniversite sanayi iflbirli¤i çok önemli ve iflte o nedenle de tar›m›n bu yönüyle de ele al›nmas› laz›m. G›da mühendisli¤i bölümünde yüksek lisans yapan meslektafllar›m›z, henüz üretimimizde, sanayimizde istenen yenilikçi dinamik trend yakalanamam›flken ve bu anlamda ihtiyaçlar beklentiler çok farkl›yken bu beklentileri karfl›lamayacak. Bazen ütopik ve uygulanabilirli¤i düflük konulara e¤ilip emek ediyorlar ve o çal›flmalar raflarda tozlan›p kal›yor. Sanayide ise uygulanabilirli¤i yüksek, verimli çal›flmalara yeniliklere müthifl bir ihtiyaç varken ve üniversitelerimizde ihtiyaçlara cevap verecek donan›mda varken sorun ne yaz›k ki teknoloji ya da bilgi ithaliyle çözülüyor. Tar›m, hayvanc›l›k ve g›da politikalar›n›n sa¤lam bir zemine oturtulmas› ancak ve ancak tar›m bakanl›¤›, üniversiteler, meslek kurulufllar› ve üreticilerin koordineli olarak çal›flmas›, bilgilendirilmesi ve birbirlerini destekler yönde efl zamanl› ad›mlar atmalar› ile mümkündür. Elbette esas olan her ne yap›yorsan›z bunun en iyisini ve do¤rusunu yapmaya çal›flmak. En iyi mühendis, en iyi ö¤renci, en iyi çiftçi, en iyi üniversite, en iyi sanayici olmak. DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE Tar›msal projelerin Avrupa Birli¤i hibe fonlar›yla finansman› ‹nsanl›k tarihi, 20. yüzy›l›n ortalar›na kadar gerçeklefltirdi¤i birçok yeni icat ve buluflun çok daha fazlas›n›, çok daha katma de¤erlisini son 30 y›ll›k süreçte oluflturmaya muktedir olmufltur. Bu yüzy›l›n bafl›nda insanlara belki hayal olarak veya e¤lenceli bir flaka olarak gelecek olan fikirler, günümüz koflullar›nda gerçek gibi nitelendirilebilmekte, en az›ndan “hayal” edilebilmektedir. Bu durum hiç flüphesiz ki gittikçe daha çok entegre olan, “küreselleflen” ülkelerin, kültürlerin ve sistemlerin bir yans›mas› oldu¤u kadar gittikçe daha da geliflen teknolojik enstrümanlar›n da bir sonucudur. > Murat Can Yoluker S on 30 y›ll›k süreçte yaflad›¤›m›z tüm bu de¤iflimlerden ülkeler, bölgeler, flehirler ve insanlar da de¤iflik boyutlarda nasibini almaktad›r. En basit olarak finans piyasalar›, klasik finansman yöntemlerinden ve fon kaynaklar›ndan çok daha farkl› birçok enstrüman› bar›nd›rmaktad›r. Her ne kadar 2008 küresel finans krizinin bir nedeni olarak gösterilse de asl›nda de¤iflik finansal enstrümanlar, konuya vak›f olan çeflitli kifli ve kurumlar›n çok daha uygun koflullarda finansman bulmalar›na yard›mc› olabilmektedir. De¤iflen ve geliflen finansal yap› ile beraber tüm dünyan›n art›k bir “küresel köy”e dönüflmesi, her türden giriflimciye yeni f›rsatlar da yaratmaktad›r. Bu yaz›n›n konusu olarak da Avrupa Birli¤i’ne aday ülke konumundaki Türkiye’nin bu f›rsatlardan nas›l yararlanabilece¤i konusunda AB hibe fonlar›n›n tar›m projelerinde kullan›lmas›n› ele alaca¤›z. AB Hibe Fonlar› Nedir? Avrupa Birli¤i maceras›, o zamanki ad›yla Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’na 1959 y›l›ndaki baflvurusuyla bafllayan Türkiye, Aral›k 2004’te “aday ülke” statüsüne kavuflarak mücadelesini farkl› bir boyuta tafl›m›flt›r. Kat›l›m öncesi aday ülkelerin sosyal, ekonomik ve demokratik alanlarda çeflitli reformlarda birlik üyesi ülkeler seviyesine ulaflmas›n› amaç edinen Avrupa Birli¤i, bu maksatla aday ülkelerdeki çeflitli kamu ve özel kaynakl› projelere destek olmaktad›r. Bu desteklerin ço¤unlu¤u- 56 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 nu Avrupa Birli¤i üyesi ülkeler karfl›larken fona bir miktar kat›l›m da aday ülke taraf›ndan yap›lmaktad›r. Fonlar›m kullan›m alanlar› e¤itim ve kültür gibi sosyal alanlardan, sivil toplum projelerinden bafllay›p KOB‹’lere, k›rsal kalk›nma projelerine ve çeflitli sa¤l›k projelerine kadar de¤iflebilmektedir. Mevcut uygulama itibariyle, AB hibe fonlar›, özel sektör taraf›ndan yeterince de¤erlendirilememekte ve ço¤unlukla kamu kurum ve kurulufllar› taraf›ndan haz›rlanan projelerle bu fonlar›n aktar›m› sa¤lanmaktad›r. Fonlar›n çeflitli yerel KOB‹, STK ve tar›m projelerine kullan›m› için 5549 say›l› Kalk›nma Ajanslar›n›n Kuruluflu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakk›nda Kanun ile kurulan bölgesel kalk›nma ajanslar› da kullan›lmakta ve oluflturulan projeler, ilgili kalk›nma ajans› bünyesindeki kurul taraf›ndan çeflitli kriterlere göre de¤erlendirilerek onaylanmakta veya reddedilmektedir. Projelerin seçimindeki en önemli kriter, yap›lacak olan hibe yard›m›n AB üyeli¤ine yönelik uyum esaslar› do¤rultusunda kullan›lmas›d›r. Bu nedenle projenin haz›rlanmas›ndan sunumuna ve de¤erlendirilmesine kadar olan süreç, bir tak›m standartlar çerçevesinde ele al›nmaktad›r. Halen 1996 – 2001 Meda Çerçeve Anlaflmas› ve 2002 ila 2005 kat›l›m öncesi mali yard›mlar› kapsam›nda çeflitli sektörlerde 152 proje yürütülmekte olup bunlar›n toplam bütçesi 1,5 milyar Euro’yu geçmektedir . AB hibe fonlar›n›n bafllang›c› 2001 y›l›nda Türkiye’de Merkezi Olmayan Uygula- >> De¤iflen ve geliflen finansal yap› ile beraber tüm dünyan›n art›k bir “küresel köy”e dönüflmesi, her türden giriflimciye yeni f›rsatlar da yaratmaktad›r. ma Sistemi’nin kurulmas›na dayan›r. Çeflitli alt birimlerle beraber kurulan sistem sonras› 2003 y›l›nda 4802 say›l› Kanun’un onaylanmas›yla sözleflme yapma yetkisi Ekim 2003’te Türkiye taraf›na geçmifltir. Son olarak 4 Aral›k 2009 tarihinde Baflbakan Tayyip Erdo¤an taraf›ndan yay›mlanan genelgeyle bu yap› de¤iflen konjonktüre adapte edilmifl ve yeni dönemin öngördü¤ü kurumsal yap›ya uyum için çeflitli sorumluluklar belirlenmifltir. Genelgede, çerçeve anlaflmada belirtilen görevleri yerine getirecek kurum ve kifliler tespit edilmifltir. Buna göre, Yetkili Akreditasyon Görevlisi "Hazine Müsteflarl›¤›ndan sorumlu Devlet Bakan›", Ulusal Kat›l›m Öncesi Yard›m Koordinatörü "Avrupa Birli¤i Genel Sekreteri", Ulusal Yetkilendirme Görevlisi "Hazine Müsteflar›", Stratejik Koordinatörlük görevi de "DPT Müsteflar Yard›mc›s›" taraf›ndan yürütülecek, Hazine Müsteflarl›¤› bünyesinde bulunan "Ulusal Fon", ulusal yetkilendirme görevlisinin sorumlulu¤u alt›nda, Kat›l›m Öncesi Yard›m Arac› çerçevesinde sa¤lanacak yard›mlar›n mali yönetimiyle görevli olarak faaliyet gösterecektir. Program Otoritesi, Merkezi Finans ve ‹hale Birimi, Tar›m ve K›rsal Kalk›nmay› Destekleme Kurumu, Denetim Otoritesi, Ulusal Otorite, ‹ç Denetim Biriminin oluflumu ve görevleri de yine bu genelgeyle belirlenerek, Mali ‹flbirli¤i Koordinasyon Kurulu oluflturulacakt›r. Kurul, bafl müzakereci baflkanl›¤›nda, ulusal kat›l›m öncesi yard›m koordinatörü, ulusal yetkilendirme görevlisi, DPT Müsteflar›, D›fliflleri Bakanl›¤› Müsteflar›, Maliye Bakanl›¤› Müsteflar›, program otoritesi bakanl›klar›n müsteflarlar› ile merkezi finans ve ihale birimi baflkan›ndan oluflacak, ayr›ca sekretarya hizmetleri Avrupa Birli¤i Genel Sekreterli¤i taraf›ndan yürütülecektir. Kurul’un görevi, mali iflbirli¤i sürecinin genel iflleyiflini, topluluk programlar› ve ajanslar›ndan yararlanmaya yönelik faaliyetleri koordine etmek, izlemek ve de¤erlendirmektir, ayn› zamanda kat›l›ma yönelik olarak üye ülkelerle yürütülen ikili iflbirli¤inin genel koordinasyonunu sa¤lamakt›r. AB Genel Sekreterli¤i baflkanl›¤›nda "geçifl dönemi deste¤i ve kurumsal yap›lanma komitesi", Ulusal Otorite baflkanl›¤›nda "s›n›r ötesi iflbirli¤i komitesi", DPT Müsteflar› baflkanl›¤›nda "bölgesel kalk›nma ve insan kaynaklar›n›n gelifltirilmesi komitesi" de yine bu kapsamda oluflturulacakt›r. Bu genelgeyle 2001/41, 2002/50 ve 2007/30 say›l› genelgeler, yürürlükten kald›r›lm›flt›r. Kalk›nma Ajanslar› Daha önce de belirtti¤imiz gibi yurt çap›nda faaliyet gösteren çeflitli kalk›nma ajanslar› yoluyla AB hibe fonlar› projelere tahsis edilebilmektedir. Kalk›nma Ajanslar›, ulusal düzeyde DPT koordinasyonunda, kendine özgü teknik ve finansman (bütçe) mekanizmas›na sahip, kâr amac› gütmeyen, çabuk karar al›p uygulayabilen, merkezi ve yerel idarelerin d›fl›nda, kamu, özel sektör ve STK’lar› bir araya getiren, tüzel kiflili¤i haiz, 5449 say›l› Kanunla düzenlenmemifl ifllemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi, bölgeler (düzey 2 bölgeleri) esas al›narak Bakanlar Kurulu Karar› ile kurulan teknik kapasitesi yüksek, uygulamac› olmayan, fakat destekleyici, koordinatör ve katalizör olarak faaliyet gösteren kalk›nma birimleridir. Proje Haz›rlama Süreci Ajanslar y›ll›k çal›flma programlar› ve proje baflvuru rehberlerinde belirtmek kayd›yla afla¤›da say›lan proje türlerine mali destek sa¤lamaktad›r: •Bölge plan› ve bölgesel operasyonel programlar›n uygulanmas›n› sa¤lay›c› proje ve faaliyetler, •Bölge plan› ve bölgesel operasyonel programlara uygun olarak, bölgenin k›rsal ve yerel kalk›nma ile ilgili kapasitesinin gelifltirilmesine katk›da bulunan proje ve faaliyetler, •Kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kurulufllar› aras›ndaki iflbirli¤ini ve ortakl›¤› gelifltiren projeler, •Bölgenin kaynak ve imkânlar›n› tespit etmeye, ekonomik ve sosyal geliflmeyi h›zland›rmaya, rekabet gücünü ve yenilik kapasitesini art›rmaya ve ulusal ve uluslararas› düzeyde etki ve etkinli¤i art›rmaya yönelik her türlü strateji ve plan çal›flmas›, araflt›rma, inceleme ve çal›flmalar, •Bölgenin ifl ve yat›r›m imkânlar›n›n tan›t›m›na ve gelifltirilmesine yönelik proje ve faaliyetler, •Yönetim, üretim, tan›t›m, pazarlama, teknoloji, finansman, örgütlenme ve iflgücü e¤itimi gibi konularda, küçük ve orta ölçekli iflletmelerle yeni giriflimcileri do¤- 57 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE >> AB hibe fonlar›n›n bafllang›c› 2001 y›l›nda Türkiye’de Merkezi Olmayan Uygulama Sistemi’nin kurulmas›na dayan›r. rudan veya dolayl› olarak destekleyecek proje ve faaliyetler, •Türkiye’nin kat›ld›¤› ikili veya çok tarafl› uluslararas› programlara iliflkin faaliyetlerin bölgede tan›t›m›n› yapmay› sa¤layan ve bu programlar kapsam›nda proje gelifltirilmesine ve kaynak teminine katk› sa¤layan proje ve faaliyetler, •Bölgedeki kurum ve kurulufllar›n proje üretme ve uygulama kapasitesinin gelifltirilmesine, hizmet sunumunda niteliklerinin art›r›lmas›na, insan kaynaklar› ve kurumsal altyap›lar›n›n gelifltirilmesine yönelik proje ve faaliyetler. Bir destek program› kapsam›nda, nitelikleri aç›kça belirlenmifl olan potansiyel baflvuru sahipleri, önceden belirlenmifl konulara uygun olarak proje teklifi sunmaya davet edilir. Burada genelde projeler, desteklenecekleri y›ldan önceki y›l›n son aylar›nda davet edilmeye bafllan›r. Baflvuru sahiplerinin uygunluk kriterleri her bir destek program›n›n amaç ve önceliklerine ba¤l› olarak farkl›l›k gösterebilir. Ancak baflvuru sahipleri, afla¤›da yer alan koflullar› mutlak surette karfl›l›yor olmal›d›r •Proje faaliyetinin proje sunan kurum/kuruluflun görev ve yetki alan› içerisinde bulunmas›, •Hedeflenen bölgelerde kay›tl› olmalar› veya merkezlerinin ya da yasal flubelerinin bu bölgelerde bulunmas›, •Projenin haz›rl›¤›ndan ve yönetiminden (e¤er varsa ortaklar› ile birlikte) do¤rudan sorumlu olmas›, arac› olarak hareket etmemesidir. Ayr›ca, baflvuru sahipleri ve ortaklar›n›n mali destek alabilmek için afla¤›daki hallerden herhangi birinde bulunmamas› gerekir: •‹flas etmifller veya tasfiye halinde bulunan ve bu durumlar› nedeniyle iflleri kayyum veya vasi taraf›ndan yürütülen, iflâs anlaflmas› ilan ederek alacakl›lar ile anlaflma yapm›fl, faaliyetleri ask›ya al›nm›fl veya bunlarla ilgili bir kovuflturman›n konusu olanlar veya meri mevzuatta öngörülen benzer durumlarda olanlar; •Kesinleflmifl yarg› karar› (yani temyizi mümkün olmayan bir karar) ile mesleki faaliyete iliflkin bir suçtan mahkûm olanlar; •Haklar›nda, görevlerini a¤›r bir flekilde kötüye kulland›klar›na dair kesinleflmifl mahkeme karar› olanlar; •Sosyal sigorta primi veya vergi borcu nedeni ile haklar›nda haciz ifllemleri devam edenler; •Doland›r›c›l›k, yolsuzluk, bir suç örgütü içinde yer almak gibi suçlardan kesinleflmifl yarg› karar› ile mahkûm olanlar; •Herhangi bir kamu ihale prosedürüne veya di¤er bir mali deste¤e iliflkin yükümlülüklere uymayarak, sözleflmeyi ciddi bir flekilde ihlal etti¤i tespit edilenler. Teklif ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› s›rada afla¤›daki maddelerde belirtilen durumlarda bulunan baflvuru sahipleri de teklif ça¤r›s›na kat›lmaya veya mali destek almaya hak kazanamazlar; •Teklif edilen proje dolay›s›yla menfaat 58 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 iliflkisi içinde olanlar; •Teklif ça¤r›s›na kat›l›m koflulu olarak Kalk›nma Ajans› taraf›ndan talep edilen bilgilerin temin edilmesi s›ras›nda yanl›fl beyanda bulunanlar veya bu bilgileri temin edemeyenler; •Mevcut veya daha önceki teklif ça¤r›lar›n›n de¤erlendirilmesi sürecinde de¤erlendirme komitesini veya Kalk›nma Ajans›n› etki alt›nda b›rakmaya veya gizli bilgi elde etmeye teflebbüs edenler. Ayn› takvim y›l› içerisinde yap›lacak proje teklif ça¤r›lar› kapsam›nda bir baflvuru sahibi, ilgili Ajansa tek bafl›na en fazla dört projesi için destek baflvurusunda bulunabilir ve ilgili Ajans bunlardan en fazla iki tanesine mali destek sa¤layabilir. Ajanstan mali destek alan kar amac› güden gerçek ve tüzelkifliler, destek tarihini müteakip bir takvim y›l› süresince ayn› Ajanstan destek alamaz. Bu hususlar bilgi sisteminden ve paydafl veri taban›ndan takip edilir. Bu s›n›rlar› aflan destek uygulamas›na rastlan›ld›¤›nda, bu tür sözleflmeler feshedilir ve sa¤lanan destek geri al›n›r. Uygun Proje Konular› Uygun proje konular›, destek program›n›n hedefi ve özel amaçlar› ile uyumlu olarak belirlenmelidir. Bununla birlikte önerilen projeler her koflulda meri mevzuata uygun olmal› ve afla¤›daki konular› içermemelidir: •Yasal olmayan ideolojik e¤ilimli faaliyetler, •Propagandaya ya da siyasi bir görüfle hizmet etmeye yönelik ya da siyasi parti- leri destekleyici faaliyetler, •Çal›fltaylar, seminerler, konferanslar veya kongrelere kat›l›m için bireysel sponsorluklar, •E¤itim veya kurslar için bireysel burslar, •Desteklerin hibe veya burs olarak tekrar da¤›t›lmas›, •Akademik araflt›rma ve fizibilite çal›flmalar› (daha büyük bir projenin parças› de¤ilse), •Yerel kurulufllar›n rutin aktivitelerini finanse etmeyi teklif eden, özellikle faaliyet giderlerini kapsayan projeler, •Ajans ile sözleflme imzalanmadan önce bafllat›lan veya ayn› faaliyet için di¤er kaynaklardan finanse edilen projeler. •Ulusal ve uluslararas› baflka bir kaynaktan finanse edilen projeler, Kalk›nma Ajans›ndan mali destek alamazlar. Ancak yararlan›c›lar, kendilerinin karfl›lamak zorunda olduklar› efl finansman tutar›n›, banka ya da finans kurulufllar›ndan kredi yoluyla temin edebilirler. Proje Maliyetlerine Neler Yans›t›labilir? Ajans taraf›ndan uygulanan destek programlar›nda bir maliyetin uygun maliyet olarak kabul edilebilmesi için afla¤›daki genel koflullar aranmaktad›r: •Maliyetlerin götürü maliyetlere de¤il (dolayl› giderler, yolculuk ve gündelik giderleri hariç) gerçek maliyetlere (yani projenin uygulanmas› s›ras›nda yap›lacak fiili maliyetler) dayal› olmas›, •Baflvuru rehberinde aksi belirtilmedikçe projenin uygulama süresi içinde gerçekleflmesi (nihai denetim maliyetleri hariç), •Projenin yürütülmesi için gerekli ve gerçekçi mali yönetim prensipleriyle uyumlu olmas›; maliyet etkinli¤i yaratmas›, •Yararlan›c› veya orta¤› taraf›ndan gerçeklefltirilmesi, •Yararlan›c›n›n ya da orta¤›n›n hesaplar›nda ya da muhasebe belgelerinde kay›tl›, tan›mlanabilir ve do¤rulanabilir olmas›; orijinal destekleyici belgelerle desteklenmesi gerekir. Örnek Tar›msal Proje Konular› Neler Olabilir? Her ne kadar bir ajans›n mali destek sa¤layaca¤› proje konular› ve destek miktarlar› dönem dönem de¤iflebilir bir konu ol- sa da genel olarak tar›mla ilgili proje konular› afla¤›daki gibi olabilir: •Yayla turizmini, ekoturizmi ve agro turizmi gelifltirmeye yönelik projeler, •Ev pansiyonculu¤una yönelik projeler, •Tar›msal ürünlerin (narenciye, çilek…) paketlenmesi ve depolanmas› projeleri, •So¤uk hava deposu projeleri, •Yem ve gübre üretimine yönelik projeler, •Ar›c›l›¤a (üretim malzeme ve teçhizatlar›, paketleme vb.) yönelik projeler, •Entegre süt ve süt ürünleri tesisi projeleri, •Orman ürünleri iflleme projeleri, •Yöresel el sanatlar›n›n üretim ve pazarlamas› projeleri, •Yüksek teknolojili serac›l›¤›n yayg›nlaflt›r›lmas›na yönelik projeler, •Zeytin ve zeytinya¤› ifllenmesine yönelik projeler, •Meyve, sebze ifllemeye (narenciye, nar, çilek, muz, kiraz, erik, dut v.s.) yönelik projeler Baflvurular Nas›l De¤erlendirilir? Ajans, yap›lan baflvurular üzerinde, baflvuru rehberinde talep edilen belgelerin do¤ru, eksiksiz, imzal›, kafleli ve/veya mühürlü olarak sunulmufl olmas› ve Baflvuru Sahibinin, ortaklar›n›n ve proje konular›n›n baflvuru rehberinde belirtilen kriterlere uygunlu¤u gibi hususlar yönünden ön inceleme yapar. Bu aflamada uygun bulunan baflvurular, Ba¤›ms›z De¤erlendiriciler taraf›ndan Baflvuru Rehberlerinde belirtilen de¤erlendirme usulleri ve kriterleri do¤rultusunda teknik ve mali nitelik aç›s›ndan de¤erlendirilir. Sonras›nda De¤erlendirme Komitesi, yap›lan de¤erlendirme çal›flmalar›n› inceleyerek tavsiyelerini oluflturur ve baflar›l› proje listeleri ile birlikte Ajans Genel Sekreteri’ne raporlar. Genel Sekreter proje tekliflerinin risk durumunu ölçmek amac›yla Ajans personelini görevlendirerek ön izleme ziyaretleri yapt›rabilir. Ayr›ca projelerin bütçe kalemlerini ve bunlar için öngörülen bütçe tutarlar›n› ayr› ayr› inceler veya inceletir. Baflar›l› projeler listesini bu incelemeler sonucunda revize ederek Yönetim Kuruluna sunar. Yönetim Kurulu’nun de¤erlendirmenin tarafs›zl›¤› ve tutarl›l›¤›n›, projelerin birbirleriyle tamamlay›c›l›¤›n› ya da bölgenin mekânsal ve sektörel önceliklerinin dikkate alarak desteklenecek nihai listeyi onaylamas›ndan sonra Ajans›n proje teklif ça¤r›s› dönemi bütçesinde öngörülen destek ödene¤i ile s›n›rl› olmak üzere, Ajans taraf›ndan listedeki projelere mali destek verilir. Destek almaya hak kazanan Baflvuru Sahiplerine yaz›l› olarak bildirimde bulunularak sözleflme imzalanmaya davet edilir. Bilgi Al›nabilecek Web Siteleri Kalk›nma Ajanslar› ‹rtibat Bilgileri http://www.dpt.gov.tr/bgyu/kalkinmaajans/ajans.html Avrupa Birli¤i Genel Sekreterli¤i http://www.abgs.gov.tr/ ‹zmir Kalk›nma Ajans› http://www.izka.org.tr/ Çukurova Kalk›nma Ajans› http://www.cka.org.tr/ 59 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE Türkiye’nin tar›msal aç›l›mlar› ve sosyal boyutlar› Ülkemiz hali haz›rda, üretmifl oldu¤u yafl sebze meyvenin yaklafl›k %5’ini taze olarak ihraç etmekte olup bunun yan› s›ra ifllenmifl yafl sebze meyve mamullerini de ihraç etmektedir. Oysa Türkiye’deki co¤rafi ve iklimsel avantajlar› masaya yat›rd›¤›m›zda Türkiye hem k›ta Avrupa’s›n›n hem kuzey ülkelerinin -Ukrayna, Rusya dahil- ayn› zamanda da Ortado¤u’nun ana tedarikçilerinden biri olma flans›na sahiptir. > R›za Seyyar Yonca G›da Yön. Kur. Bflk. Yrd. 60 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 T ürkiye co¤rafi konumu bak›m›ndan yaklafl›k bir milyarl›k nüfusu içeren devasa bir pazar›n ortas›nda bulunmaktad›r. Kald› ki ülkemizde üretilen yafl sebze ve meyve ile bu ürünlerden elde edilen mamuller hem Amerika k›tas›na hem de Uzakdo¤u’ya ihraç edilmektedir. K›saca Türk ihracatç›lar›, dünyan›n tüm pazarlar›nda varl›k göstermektedir. Taze yafl sebze meyve ihracat›nda da ayn› görüflte olmakla birlikte konuyu biraz daraltarak yafl sebze meyve mamulleri imalat› ihracat› ile ilgili durum tespiti ve neler yap›labilece¤i konusunda görüfllerimi dile getirmek istiyorum. Dünyada 2–2,5 milyar kavanoz aral›¤›nda y›ldan y›la tüketimi artan pastörize ürünler pazar› mevcuttur. Bunlar; pastörize biber konserveleri (turflular›), pastörize korniflon konserveleri (turflular›), kuru domatesler, kapariler vb birçok ürünü kapsamaktad›r. Türkiye bu pazardan %3 ile %4 aras›nda pay almaktad›r. Bu ifl kolunda endüstri daha çok bat›da örgütlenmifltir. Pastörize ürünler üreten endüstri birçok küçük, orta ve büyük kurulufllardan oluflmaktad›r. Orta ve büyük iflletmeler, maliyet minimizasyonu için daha çok emek yo¤undan makine yo¤una geçmektedirler. Küçük iflletmeler ise rekabette zorlanmaktad›rlar. Bu sektörün, s›nai üretim k›sm›n› bir tarafa b›rak›rsak ihtiyaç duydu¤u hammaddelerin tamam› tar›msal üretim olup son derece emek yo¤un ifllerdir. ‹htiyaç duyulan hammaddeleri elde etmek için bir dekarl›k alanda bir birim iflçili¤e ihtiyaç duyulmaktad›r. Dolay›s›yla, istihdam›n iyilefltirilmesi k›rsal alandan kentlere göçün önüne geçilmesi için kifli bafl›na istihdam maliyetinin en düflük oldu¤u, yat›r›m karar› ile üretime geçme süresinin hiçbir sektörde olmad›¤› kadar k›sa oldu¤u bir endüstri kolundan bahsediyoruz. Ülkemizde pastörize ürün üreten tesislerin toplam ihracat adeti bahsetti¤imiz ifl kolunda 150–160 milyon birim civar›ndad›r. Buda dünyadaki toplam pazar›n %4’üne tekabül etmektedir. Bu pazardan ald›¤›m›z pay› %10–12 civar›na ç›kartt›¤›m›zda yani %300 oran›nda artt›rd›¤›m›zda; 200.000 dekarl›k alanda ilave 200.000 tar›msal iflçi istihdam›n› gerçeklefltirmifl oluruz. Böylece pastörize ürünler ihracat› da 1,5 milyar dolar›n üzerinde döviz girdisi sa¤layan bir sektör haline gelecektir ki bu sektör %100 katma de¤er yaratan bir sektördür. Ülkemiz; tarlalar›ndan hammaddeyi, di¤er endüstri kollar›ndan ihtiyaç duydu¤u yard›mc› maddeleri (kavanoz, kapak, koli vb) tedarik etmektedir. K›saca ülkemizin havas›n›, suyunu, iflgücünü ve sebzelerini ihraç etmifl olmaktay›z. Bu ürünleri üretirken ihtiyaç duyulan ithal girdi yok denecek kadar azd›r. Bu yüzden katma de¤eri en yüksek sektörlerden >> Dünya pastörize ürünler pazar› y›ll›k 2-2,5 milyar kavanoz seviyelerinde olup gittikçe artmaktad›r. Bunlar; pastörize biber konserveleri (turflular›), pastörize korniflon konserveleri (turflular›), kuru domatesler, kapariler vb birçok ürünü kapsamaktad›r. biri demekteyiz. Sektörel s›k›nt›lar ve yap›lmas› gerekenler diye bakt›¤›m›zda; flu anda sektörün temel s›k›nt›lar›ndan birisi olan de¤erli TL yüzünden dünya pazarlar›nda rekabet gücümüz her geçen gün azalmakta ve di¤er sektörler gibi bu sektör de fiyatland›rma konusunda ve rekabette s›k›nt›lar çekmektedir. Genel olarak bakt›¤›m›zda, ülkemiz toplam dünya ticaretinden %1–1,5 aras›nda pay almaktad›r. Dünya ticaretinden ald›¤›m›z pay› artt›rmak için de de¤erli TL’den vazgeçip tüm sektörler için girdi maliyetlerini düflürecek tedbirleri de beraberinde almak gerekecektir ki temel faktörler; enerji maliyeti, çal›flanlar›n ücretleri üzerindeki kamu paylar›n›n yüksekli¤i ve vergilendirmedir. Bu sektörün önünün aç›lmas› ve dünya ticaretinden daha fazla pay almas› için yap›lmas› gerekenlere bakt›¤›m›zda; sanayicinin ve kamunun yapmas› gerekenler olarak ikiye ay›rabiliriz. ‹flletmeler, boyutlar›na göre farkl› tar›msal örgütlenme ve ürün deseni belirlemeli, orta ve küçük iflletmeler geliflimleri için bölgesel ürünler seçerek ona yönelik yap›lar oluflturmal›; üretici baz›nda da k›rsal alanda küçük aile ziraatlar›n›n yüzy›llard›r gelene¤imizde var olan imece faaliyeti benzeri yeni örgütlenmeler yaparak birim maliyeti düflürülüp, küçük ziraat ifli ile u¤raflanlar›n gelirlerini artt›rmak gerekmektedir. Ülkemizde küçük aile ziraat› dedi¤imizde befler onar dönümlük alanlarda yap›lan ziraat› kastediyoruz. Dolay›s›yla kullan›lacak alet, ekipman, gübreleme, ilaçlama, sulama gibi sarfiyatlarda toplulaflt›r›larak yap›lacak çal›flmalar hem verimlili¤i hem kaliteyi hem de elde edilecek geliri ciddi oranda artt›racakt›r. Bunu yapmak için yeniden Amerika’y› keflfetmek yerine zaten y›llard›r ülkemizde çiftçi birlikleri (üretici birlikleri), kooperatifler, bölgesel tar›msal birlikler var olup çal›flmaktad›r. Aray›fla girmek yerine var olan bu yap›lar›n aksayan yönlerini düzeltmek daha esnek yap›lar haline getirmek k›saca fonksiyonellefltirmek ve günün gereklerine göre düzenlemek Türkiye’deki üretimi ve toplam kaliteyi arzulanan düzeylere tafl›yacakt›r. Kamunun yapmas› gerekenler diye bakt›¤›m›zda; dünyadaki tüm pazarlar›n özellikle g›da ürünlerinde iyi tar›m uygulamalar›yla elde edilmifl ürün alma kararl›l›klar› artmaktad›r. Dolay›s›yla endüstrinin ihtiyaç duyaca¤› güvenilir ve kaliteli hammadde elde etmek ve bunu garanti alt›na almak için Tar›m Bakanl›¤›’n›n tar›msal alanlardaki teflkilatlar›nda oluflturulacak birimler sayesinde iyi tar›m uygulamalar›n›n kontrol, denetim, izlenebilirlilik için inisiyatif kullanarak sorumluluk almas› gerekmektedir. Var olan sözleflmeli tar›m esas ve usullerinin yasallaflt›r›larak yayg›n hale getirilip, bu yöntemle var olan paydafllar, üretici, tar›msal organizasyonlar, birlikler, kooperatifler ve kamunun yetki ve sorumluluklar›n›n yeniden yapt›r›m gücü artt›r›l›p düzenlenerek yasallaflmas› izlenecek yöntem ve elde edilecek sonuçlar aç›s›ndan çok önemlidir. Yukar›da belirtti¤imiz gibi endüstri daha çok bat›da konufllanm›flt›r. Oysa ülkemizin orta ve güney kesimleri yani k›saca Konya Ovas› ve Yukar› Mezopotamya diye adland›rd›¤›m›z Mardin, Diyarbak›r, fianl›urfa ovalar›nda var olan büyük tar›msal potansiyelin de¤erlendirilmesi için bahsetti¤imiz pastörize ürünler ve di¤er tar›msal endüstri kollar›n›n bu bölgelere kayd›r›lmas› emek yo¤un üretimlerin buralarda yap›l›yor olmas›, toplumsal refah›n ve istihdam›n iyilefltirilmesi için temel belirleyicilerden birisi olacakt›r. Ayn› zamanda tar›msal endüstri ile birlikte bu endüstriye hizmet eden tedarikçi ifl kollar› da bu bölgelerde yeni tesisler kurarak; onlar da bu bölgelerin istihdam ve kalk›nm›fll›¤›nda pay sahibi olacaklard›r. Bat›daki tesisler ise emek yo¤un olmayan daha mekanize ifllere yo¤unlaflacakt›r. K›saca, k›rsal alanda istihdam ve geliri artt›rarak bahsedilen bölgelerde üretim ve sanayi kültürü geliflip çeflitlendirilmifl olacakt›r. 61 DOSYA > TARIMDA YENLENME ZAMANI MAKALE “Kalem Efendisi” Ziraat Mühendisleri: ‹flsizlik Sorunu-Çal›flma fiekli ‹flini yapmak isteyen ziraat mühendisi ilaç satmak, yem fabrikas›na t›k›l› kalmak, yem-tohum satmak, ilaç bayisinde oturup müflteri beklemek ya da telefon-bilgisayar bafl›nda oturmak istemez. “Kalem efendisi” olmak istemez. Araziye, tarlaya, ah›ra gitmek; üreticilerle konuflmak; sektörün bileflenlerini organize ederek araflt›rmagelifltirme yapmak, faydal› ve verimli çal›flmalarda bulunmak ister. > Hakan Ozan Erzincanl› Yüksek Ziraat Mühendisi 62 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 E ski Maliye Bakan› Kemal Unak›tan‘›n 24 May›s 2007 tarihinde yapt›¤› ve bas›na yans›yan konuflmas›nda, flu sözleri sarf etti¤i bildirilmektedir; "Tar›mda serbest piyasa koflullar› oluflturulmal›d›r. Böylece rekabet oluflacak ve bu da geliflimi beraberinde getirecektir... Onun d›fl›nda herkes yat›yor. Kaç tane ziraat mühendisi var. Kaç tanesi köylerde Allah aflk›na. Kaç bin tane, hepsi kalem efendisi"... Bakan bu elefltiriyi yaparken asl›nda tar›mda çok say›da ziraat mühendisine ihtiyaç varken bu say›n›n çok alt›nda mühendis istihdam edildi¤ini hiç düflünmüyordu. Gerçek flu. Ülkemizde tar›m sektöründe, di¤er birçok sektörde oldu¤u gibi üniversite mezunu eleman fazlas› vard›r. Lâkin tam da tar›m sektöründe bu konu çok daha farkl› boyutlardad›r. Bir ziraat mühendisi için sorun sadece ifl bulmak de¤il, kendisine uygun ifli bulmakt›r. Sektörde yönetici konumunda olanlar bu durumu gayet iyi bilirler. ‹stihdam etmek için ziraat mühendisi arad›klar›nda, aylarca eleman bulamamakta ve ifl gücü ihtiyaçlar›n› farkl› yollardan çözmeye çal›flabilmektedirler. Aç›kças› iflini yapmak isteyen ziraat mühendisi ilaç satmak, yem fabrikas›na t›k›l› kalmak, yem-tohum satmak, ilaç bayisinde oturup müflteri beklemek ya da telefon-bilgisayar bafl›nda oturmak istemez. “Kalem efendisi” olmak istemez. Araziye, tarlaya, ah›ra gitmek; üreticilerle konuflmak; sektörün bileflenlerini organize ede- rek araflt›rma-gelifltirme yapmak, faydal› ve verimli çal›flmalarda bulunmak ister. Sektör bu imkânlar› sunmaz ise elindekini en iyi flekilde de¤erlendirmeye çal›fl›r. O zaman da eleman a盤› ortaya ç›kar. Oysa devletimiz ve devletimizin karar al›c›lar› ac›mas›zca elefltirmek yerine flöyle bir düzenleme yapsalar; mesela ziraat mühendisli¤i diplomas› olan herkese 100 dekar araziyi 49 y›ll›¤›na bedelsiz kiralasalar. Bir de ilgili ziraat mühendisinin burada yapmay› düflündü¤ü üretime, ziraat mühendisinin yapm›fl oldu¤u gelir-gider hesab›n› da içeren projeye göre sermaye verseler ne kadar güzel olur… Bence bu yolla binlerce ziraat mühendisi, çok isteyip de baflaramad›¤›m›z bilgi-üretici-tar›m arazisi buluflmas›n› gerçeklefltirirler. ‹htiyaç duyulan bölgelerde, önceden belirlenmifl teflvik edilesi projelere bu kayna¤› ay›rarak bölgelerin tar›msal ve sosyal kalk›nmas› gerçeklefltirilebilir. Avustralya’ da kar›-koca ziraat mühendislerine devlet hektarlarca arazi ba¤›fll›yor, ev-araba-tekne ve (yabanc› ülkelerden gelenlere) vatandafll›k veriyor. Belki ülkemizin koflullar› ile Avustralya çok farkl› ancak k›smen benzeri uygulamalar yap›labilir. Neden düflünmüyoruz? Neden yapm›yoruz? Neden yasama ve yürütmeden sorumlu en yetkili mercilerimiz, yasama-yürütmenin yanl›fl kararlar› ve uygulamalar› sonucu içinden ç›k›lmaz bir duruma sürükledi¤i ziraat mühendislerini “kalem efendileri” diyerek ac›mas›zca elefltirmek yerine “nas›l çözeriz?” diye sormuyor. Ve çözümler önümüzde örnekleri ile aç›k- >> Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur: bu anlamda üniversitenin tan›d›k olmad›¤› araçlara ve uzmanl›klara evsahipli¤i yapmas›n› ve insanlar›n›n tav›rlar›nda akrobasi gerektirir. ken, neden çözmüyor? Kim bilir, belki tar›m ürünlerinin ülke çap›nda yeterli üretilemeyip yurtd›fl›ndan ithal edilmesi ve aile bireylerimizce sat›lmas› daha çok iflimize geliyordur ?!!.. Ülkemizde Kaç Ziraat Mühendisi Var? Gerçek ‹htiyaç Ne Düzeyde? Bu konuda, 2003 y›l›nda Ziraat Mühendisleri Odas›ndan yap›lan bir aç›klamaya göz atal›m: • 8. BYKP - Tar›msal Yap›lar ve Yap›sal Düzenlemeler Ö‹K Raporu’na göre; ülkemizde, kuru alanlarda 200 hektara bir ve sulu tar›m alanlar›nda 100 hektara bir teknik eleman istihdam› ile 157.500 ziraat mühendisine istihdam yaratabilecek bir potansiyel bulunmaktad›r. • Buna karfl›l›k, günümüze de¤in Ziraat fakültelerinden mezun olan ziraat mühendisi say›s› 65.000’dir. (2003’ den 2007’ ye bu say›n›n 70.000 – 75.000 oldu¤unu, bunlardan 50.000 adedinin hayatta ve ifl görür durumda oldu¤unu umabiliriz.) • Ülkemizde 20’si e¤itim ö¤retim veren toplam 23 adet Ziraat Fakültesi bulunmaktad›r. Bu fakültelerden y›lda yaklafl›k 2000 Ziraat Mühendisi mezun olmaktad›r. ‹yi Bir Ziraat Mühendisi Nas›ld›r? Do¤ay› sever. Büro ortam›nda çal›flmay› sevmez. Hangi sorunla bafl edebilece¤ini, bafledemeyece¤i bir sorunu çözmek için yard›m almas› gerekti¤ini bilir. Bu sebeple çözemeyece¤i sorun olmad›¤› güveni ile yaflar. Bir sorunla karfl›laflt›¤› zaman onu bütünün parçalar›ndan biri olarak görür. Sorunu karfl›s›na al›p, onu küçük küçük parçalara ay›r›r. Küçük küçük parçalara ay›rd›¤› büyük sorunun her bir kalemini çözmek için fikirleri ve bilgisi vard›r. Sorunun her bir parças›n› çözmek için gerekli zaman› bilir ve bu zaman› do¤ru paylaflt›r›r. Yapt›¤› program› harfiyen uygular, taviz vermez. Bir sorunu çözmek için teorik bilgi eksi¤i varsa, bunu telafi edebilecek sa¤lam kaynaklar› vard›r. Bir sorunu çözmek için pratik bilgi eksi¤i varsa ilk olarak befl duyu organ› ile pasif olarak ö¤renmeye çal›fl›r. Bu mümkün de¤ilse ve uygulamay› kendisinin yapmas› en mant›kl›s› ise, tüm deneyimi, sabr›, akl› ve azmi ile korkmadan harekete geçer. Her fleyi bilmesi gerekmez. Neyi bilmedi¤ini iyi bilmeli ve yetersiz kald›¤› noktada çözüm yöntemleri üretebilmelidir. Yan›nda sürekli bir ak›l defteri bulunur. Notlar al›r, hesap yapar. Verimli bir çal›flma sonucu, yapaca¤› yeni uygulama ile ilgili çok güzel bir özet bilgi elde etmifltir, ezbere ifl yapmaz. En kötü ihtimalleri mutlaka hesaplam›flt›r. En iyi ihtimalleri gerçeklefltirecek ortam› yaratman›n zaten görevi oldu¤unu bilir. Çok genifl kaynak taramas› yapabilir. Yabanc› dil bilir. Sürekli yabanc› dil ö¤renme u¤rafl› içerisindedir. Paras› yoksa kendi çal›fl›r veya sorun çözme sistemati¤ini iflletip kaynak yarat›r. Çok genifl kaynak taramas› yapabilir. Bilgisayar› bilir. ‹nterneti çok iyi kullan›r. Bilgisayar programlar› ile günler alabilecek hesaplar› k›sa sürede bitirir. Zaman›n de¤erini bilir. Bir mühendisin, bir bilgisayar kullanarak, bilgi- sayar›n maliyetini 6 haftada ç›karaca¤›n› iyi bilir ve bunu gereken mercilere anlatabilir. Bir mühendistir. Bilim adam›, teknisyen veya ö¤retmen de¤ildir. Ald›¤› e¤itimin mühendislik e¤itimi oldu¤unun bilincindedir. Mühendislik kelimesinin kökünün hendese oldu¤unu bilir. Hesap yapar. Sorun çözmenin en verimli yolunun çevre ve dayan›flma oldu¤unu bilir. Bu amaçla organizasyon yapar. Mevcut organizasyonlara üyedir. Bafledemeyece¤i sorunlar› çözmek için güçbirli¤i içine girer. Sesini duyurur. Ekolojik dengeyi korur. Kendisinin de bu dengenin bir kefesinde yer ald›¤›n› görür. Sadece kendi bilim dal›n› bilmekle yetinmez. Ekolojik denge içinde tüm canl›lar›n ve kültürteknik uygulamalar›n›n birbirine s›k› s›k›ya ba¤l› oldu¤unun fark›ndad›r. ‹nsan, hayvan ve bitki beslenmesinde çok önemli bir sorumluluk tafl›d›¤›n›n fark›ndad›r. Erozyon; ozon tabakas›; su dengesi, bitki, hayvan, insan hastal›klar›; radyoaktif maddeler konusunda duyarl›d›r. Sorumlulu¤unu bilir. ‹flini iyi yapmas›n›n, dünyadaki açl›k sorununu çözmeye yönelik oldu¤unun fark›ndad›r. Dünyada açl›k (ve/ya fakirlik) çeken her canl›n›n ac›s›n› s›rtlanarak çal›fl›r. Her üretimin bir at›¤› olabilece¤i gerçe¤ini kabullenir. Ancak do¤a içinde her at›¤›n, baflka bir üretim dal›n›n hammaddesi oldu¤unu bilir. Her at›¤› en iyi flekilde de¤erlendirmek için çaba gösterir. Kendi görevlerini en iyi flekilde yapmadan, flikâyet etmeye de hakk› olmad›¤›n›n fark›ndad›r. 63 KENT VE YAŞAM Geleneksel Türk Evleri Tarihi Ünye Evleri Tarihi Türk evi olarak adland›rd›¤›m›z ev tipi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar› üzerinde Türklerin yo¤un olarak yaflad›¤› bölgelerde oluflmufltur. Genellikle iki, bazen üç katl› olan, ço¤unlukla ahflap karkas konstrüksiyondan meydana gelen, Türk kültür ve geleneklerini yans›tan bir yap›d›r. > Yavuz Sar› Mimar 64 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Ü nye, tarih boyunca Karadeniz’in en önemli liman ve ticaret merkezlerinden birisi olmufltur. Bununla birlikte, Geleneksel Türk evi’nin en güzel örneklerine ev sahipli¤i yapm›flt›r. Çok eski ve sivil mimarl›k aç›s›ndan önemli yap›lar›n bulundu¤u Ünye’de, bu yap›lardan ço¤u maalesef günümüze kadar ulaflamam›flt›r. Bu noktada, binalar›n mimari özelliklerini incelemeye bafllamadan önce, geleneksel Türk evi kavram›ndan k›saca bahsetmekte fayda var. Türk evi kavram› nedir? Nas›l oluflmufltur? Kökeni nereye dayan›r? Genel yap›s› ve özellikleri nelerdir? Tarihi Türk evi olarak adland›rd›¤›m›z ev tipi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u topraklar› üzerinde Türklerin yo¤un olarak yaflad›¤› bölgelerde oluflmufl ve 19. Yüzy›l›n bitimiyle ömrünü tamamlam›fl genellikle iki, bazen üç katl› olan, ço¤unlukla ahflap karkas konstrüksiyondan meydana gelen, Türk kültür ve geleneklerini yans›tan bir yap›d›r. Geleneksel Türk evi, geleneksel Türk ailesinin yaflam kültürü ve törelerine uygun flekil ve plan özelliklerini gösteren, as›rlarca Türk insan›n›n gereksinimlerine cevap vermifl bir konut tipi olarak bilinmekte ve tan›mlanmaktad›r. Geleneksel Türk evinin en sürekli özelli¤i, de¤iflik bölgesel nitelikleri ortak bir motif alt›nda toplamas›d›r. Anadolu’ya gelmeden önce Türkler Orta Asya’da göçebe bir hayat yaflamaktayd›. Bu hayat tarz›nda bar›nma ihtiyac›n› da tafl›nabilir çad›rlar vas›tas›yla karfl›lamaktayd›lar. Yerleflik hayata geçilmesiyle birlikte, bu eski yaflam tarz›n›n mimariye etkileri de görülmeye bafllad›. Birçok tarihçiye göre, Türk evinin mekan düzeni oluflurken, göçebe hayattaki oba düzeninden etkilenmifltir). Türkler Anadolu’da yerleflik hayata geçer geçmez, Türk ev plan tipi meydana gelmemifltir. Daha önce bu yörelerde yaflayan kültürleri de yorumlam›fllar ve kendi kültürleriyle bir sentez yapm›fllard›r. Geleneksel Anadolu evinin malzemesi, yap›m tekni¤i, yap›ld›¤› bölge gibi farklar› gözetmeksizin, en eski örneklerine tarihleme yapmam›z durumunda (köflk, kas›r ve saraylar› saymazsak) pek çok araflt›rmac›ya göre 17.yy.dan geriye gidilememektedir. Bunun birkaç sebebi vard›r. Bunlardan birincisi, geçmiflte yaflanan deprem, yang›n gibi felaketlerde bu yap›lar yok olmufllard›r. Di¤er bir sebep ise, Müslüman Türk toplumunun dünyay› geçici sayarak konutlarda kal›c›l›¤a önem vermeyip bir nesile yetecek flekilde, çok dayan›kl› olmayan kerpiç ve ahflap malzemelerden konutlar›n› infla etmeleridir. Di¤er bir sebep ise koruma kültürünün yeterince geliflmemifl olmas›ndan dolay› bu eserlere sahip ç›kamamam›zd›r. Türk evi plan tipinin meydana gelmesinde birçok etken rol oynam›flt›r. Bölgesel özellikler, flehir dokusunun yan› s›ra konut mimarisini de etkilemifltir. Bu noktadaki etkenler iklim, bitki örtüsü ve topografyad›r. Anadolu’nun do¤al koflullar› yap›lar›n biçimlendirilifllerinde ve uygulan›fllar›nda etkili olmufltur. Örne¤in, ormanlar› bol olan, ya¤›fll› bir iklime sahip Karadeniz Bölgesi’nde ahflap, k›rma çat›l›, genifl saçakl› evler yap›l›rken, s›cak bir iklime sahip ve ormandan yoksun olan Güney Do¤u Anadolu Bölgesi’nde düz çat›l› tafl evler infla edilmifltir. Türk Evleri Türk-‹slam Aile Modeline Göredir Teknik ve estetik imkânlar yan›nda Türk‹slam aile yap›s› ve ailenin toplum içinde- 65 KENT VE YAŞAM ki yeri de yap›lar›n tasar›m›nda etkilidir. Bunun yan› s›ra ekonomik ve sosyal koflullar›n Türk evi plan tipinin geliflimini etkiledi¤i düflünülmelidir. Türklerde geçmiflten beri genifl aile düzeni vard›. Ço¤u zaman efller, anne ve babalar›, çocuklar ve gelinlerden oluflan 3 kuflak bir arada yaflard›. Bunun sonucu olarak da evlerde büyük ve çok say›da mekâna ihtiyaç duyulmufltur. Ayr›ca her oda tüm yaflam ihtiyaçlar›n› karfl›layacak flekilde düzenlenmifltir. Türk evleriyle ilgili di¤er bir sosyal tespit ise, evlerin bir anlamda kad›n için olmas›d›r. Osmanl›’da kad›n üretime yönelik çal›flmalar›n›, her türlü toplumsal faaliyetlerini ev içinde sürdürür, hayat›n› evde geçirirdi. Ev ifllerinin yan› s›ra, dokumac›l›k, el sanatlar›, sebze-meyve yetifltirme gibi faaliyetlerde bulunurdu. Bununla ba¤lant›l› olarak, kad›n›n evindeki mahremiyetini korumak için de, evler ço¤unlukla yüksek duvarlarla çevrili bahçe içersinde yap›lm›flt›r. Türk evi mimarisi bölgelere göre farkl›l›k göstermekle birlikte iflleyifl ve kullan›fl bak›m›ndan ortak özellikler gösterir. Türk evi esasta bir katl›d›r. De¤iflik faktörlerle kat adedi birden fazla olsa bile esas kat daima tektir. Bu esas kat, birkaç katl› evlerde mutlaka en yukar›daki katt›r. K›rsal kesimde, bahçe içinde ve serbest yerleflim alanlar›nda tek katl›, flehir içinde, dar ve s›k›fl›k alanlarda ise iki ve üç katl›d›r. Yaflama kat›, hava, günefl ve manzaradan yararlanmas› için son katta düzenlenmekte, zemin kat ise daha çok girifl avlusu (hayat), ifl evi (ba¤dam›), kiler (mahzen), ambar, samanl›k, ah›r olarak de¤erlendirilmektedir. Plan Tipleri Geleneksel Türk evinde çeflitli plan tipleri uygulanm›flt›r. ‹klim koflullar›, yöresel al›flkanl›k ve gelenekler, ekonomik koflullar ve yöresel mimarinin etkiledi¤i bu tipleri Sedat Hakk› Eldem 4 grupta toplam›flt›r. 1. Sofas›z plan tipi 2. D›fl sofal› plan tipi 3. ‹ç sofal› plan tipi 4. Orta sofal› plan tipi Bu noktada sofa kavram›n› aç›klamakta fayda var: Sofa, odalar aras› ortak bir mekând›r. Türk evinin en karakteristik ö¤elerinden biridir. Sofalar bir sirkülasyon alan› olmakla birlikte ayn› zamanda bir oturma ve toplanma alan›d›r da. Bütün oda kap›lar› sofaya aç›l›r. Türk evini Bat› Avrupa evinden ay›ran en önemli özelli¤i odala- 66 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 minde geliflerek sofan›n bir veya iki ucunda olmas› ile plan tipi L ve U fleklinde geliflmifltir. ‹ç sofal› plan tipi; Sofan›n iki yan› oda s›ralar› ile çevrilerek halk aras›nda karn›yar›k diye adland›r›lan bir plan tipi ortaya ç›km›flt›r. Baz› durumlarda iç sofa ihtiyaca göre yan sofa, eyvan veya merdiven sofas› eklenerek geniflletilmifltir. En eski örneklerinde merdiven sofan›n d›fl›nda bulunmakla birlikte 19.yüzy›lda genifl ve ferah merdiven merak›n›n etkisiyle merdivenler sofan›n bir taraf›n› tamamen kaplayan üç kollu merdivenler fleklinde yap›lm›flt›r. Odalar aras› iliflkinin kolaylaflmas›yla, sofan›n bahçe ile yak›nl›¤› azalm›flt›r. Özellikle s›k›fl›k yerleflmelerde, kasaba ve flehirlerde tercih edilmifltir. Orta sofal› plan tipi; Sofa evin merkezindedir ve dört taraf› oda s›ralar› ile çevrilmifltir. Sofan›n ayd›nlanmas› için oda s›ralar› aras›nda eyvan fleklinde boflluklar b›rak›lm›flt›r. Sofaya aç›lan eyvan say›s›n›n fazlal›¤› hem plan tipinin zenginleflmesini sa¤lam›fl hem de bu sayede büyük ve zengin evlerde s›kça kullan›lm›flt›r. r›n her birinin sofalara aç›lmas› ve sofan›n hareket menzili haline gelmesidir. Bu da kullan›flta önemli bir üstünlük getirir. Sofa ayr›ca helâ, abdestlik, kiler ve merdivenlerin ba¤lant› yeridir. Dolafl›m d›fl›nda kalan bölümlerinde biçimsel de¤iflime u¤rayarak ilginç oturma köfleleri oluflmufltur. Bu k›sa aç›klamadan sonra plan tiplerine tekrardan dönelim Sofas›z plan tipi; Ev planlar›n›n en ilkeli olup, odalar yan yana dizilerek evi oluflturmufltur. Ev tek katl› ise ba¤lant› bir kald›r›m veya avlu ile sa¤lanm›fl, odalar›n üst katta oldu¤u durumda ise odalar›n iliflkisini sa¤layan geçit balkon karakterini alm›flt›r. Bu tipe ço¤unlukla iklimin s›cak oldu¤u güney ve do¤u bölgelerinde rastlanmaktad›r. D›fl sofal› plan tipi; Oda s›ralar› aras›ndaki iliflkiler sofa ile sa¤lan›r. En ilkel tipinde aç›k direkli bir sofan›n yaln›z bir kenar›na odalar dizilmifltir. Sonralar› bu sade plana zenginlik veren köflk sofan›n bir ucuna eklenmifl, daha sonrada köflk-oda biçi- Malzeme Anadolu ev mimarisinde kullan›lan malzemeler; tafl, toprak, tu¤la ve ahflapt›r. Ahflap Anadolu’da % 60-75 aras›ndaki bir oranla en çok kullan›lan yap› malzemesi niteli¤indedir. Anadolu’da ahflap en çok kullan›lan h›m›fl yap› tekni¤inde, yani tafl›y›c› sistemi ahflap, kerpiç dolgulu, zemin kat› genellikle tafl olan bir yap› tekni¤i ile infla edilmifl ev mimarisi olarak karfl›m›za ç›kar. Yap›m tekni¤inin oldukça seçmeci olmas› ve de¤iflik plan tiplerine uyarlanabilmesi h›m›fl yap› tekni¤inin yayg›n olarak kullan›lmas›n›n sebepleridir. Geleneksel Ünye Evleri’nin büyük ço¤unlu¤u bu teknikle yap›lm›flt›r. Bölgemizde ahflap hammaddesinin bolca bulunmas›n›n yan› s›ra, ahflab›n sa¤lad›¤› avantajlar bu tercihin sebepleridir. Ahflap inflaat, evlerin daha büyük, ferah ve havadar olmalar›na olanak vermesi, k›sa yap›m sürelerine sahip olmas› ve esnek yap›s› sayesinde depreme daha çok dayanabilmesi nedeniyle tercih edilmifltir. Ayr›ca ç›kmalar, girintiler, büyük saçaklar sorunsuz uygulanabilmekte, pencerelerin aç›lmas›na bir engel, s›n›r kalmamakta, duvarlar hava al›p, rutubet olmamaktad›r. Ahflap, hem yap› sa¤l›¤› hem de insan sa¤l›¤› aç›s›ndan önemli bir malzemedir. SÖYLEŞ Prof. Dr. Ayseli Usluata 68 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Türkiye’de e¤itim’de bir ilk: Global S›n›f Projesi Global S›n›f Projesi internet teknolojisi sayesinde gelifltirilen, iki farkl› k›tadaki ö¤rencileri bir araya getiren ve birlikte ders ifllemelerine imkân sa¤layan interaktif bir e¤itim projesidir. Bu proje 2005 y›l›ndan beri Kültürleraras› ‹letiflim Dersi kapsam›nda Yeditepe Üniversitesi Halkla ‹liflkiler ve Tan›t›m Bölümü ile ABD Nebraska Lincoln Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi taraf›ndan birlikte yürütülmektedir. Projenin Türkiye sorumlusu olan Yeditepe Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Halkla ‹liflkiler ve Tan›t›m Bölümü Baflkan› Prof. Dr. Ayseli Usluata ile Global S›n›f hakk›nda konufltuk. Hocam, Global S›n›f nas›l do¤du? E¤itim için Amerika’ya gitti¤imde Türkiye’nin tan›nmad›¤›n› gördüm ve o andan sonra Türkiye’yi tan›tma görevini üstlendim. Çünkü bu gerçekten çok üzücüydü. Çok parlak kifliler gidiyor yurt d›fl›na, fakat ülkemizi sadece birkaç kifliye tan›tabiliyor. Türkiye’ye döndükten sonra akademik yaflam›ma ‹ngilizce ö¤reterek bafllad›m. Yurtd›fl›ndaki hocalarla sürekli iletiflim içerisinde oldum. Onlarla Türkiye’yi yurt d›fl›ndaki ö¤rencilere nas›l tan›taca¤›m›z› konufltum ve tabii bilgisayar teknolojinin geliflmesiyle internetin ortaya ç›kmas› bize çok yard›mc› oldu. E-mail arac›l›¤›yla ö¤rencilerimizi birbirleriyle konuflturmaya bafllad›k. Bo¤aziçi Üniversitesi’nde bafllad›¤›m bu projeyi Almanya, ‹sveç ve Amerika’yla yürüttük. Sonra gördüm ki; d›flar›dan insanlar Türkiye’ye gelmeye bafll›yor, bizimkiler de oraya gidiyor ve güzel arkadafll›klar kuruluyor. Bu projeye bafllama fikri ilk olarak ne zaman do¤du? Kitle ‹letiflimi dersi vermeye bafllay›nca bildiri sunmak için yurt d›fl›na gittim ve çok kalabal›k bir dinleyici kitlesi ile karfl›laflt›m. Sunumumda dünyadaki tek yönlü haber ak›fl›n› elefltiriyordum. Çünkü haberler sürekli olarak geliflmifl ülkelerden azgeliflmifl ülkelere do¤ru yay›l›yor ve ülkemiz hakk›nda kötü haberler dünyaya sunuluyordu. Genç bir Belçikal› dinleyici flöyle dedi: “Bak›n, ben art›k medya ile ilgilenmiyorum, interneti kullan›yorum ve baflka ö¤renme kaynaklar›m var.” Bu fikir bana güzel bir ›fl›k oldu. O andan sonra dedim ki, geleneksel medyay› bir kenara itelim ve kiflileraras› iletiflimi öne ç›karal›m. Nitekim Kanada’daki bir akademis- verdik. ‹flte Global S›n›f böyle do¤du ve 2005 y›l›ndan bu yana her dönem farkl› ö¤rencilerle, baflar›yla bu projeji sürdürüyoruz. >> Türkiye’yi di¤er ülkelerdeki ö¤rencilere tan›tabilirsek o ö¤rencilerin aileleri, arkadafllar› ve çevreleri de Türkiye’yi birinci elden tan›ma f›rsat› yakalayabilir. yen arkadafl›mla bu düflüncemi hayata geçirmeye bafllad›k. Ard›ndan bir dergi haz›rlay›p projenin sonuçlar›n› yay›nlad›k. Bo¤aziçi Üniversitesi’nden Yeditepe Üniversitesi’ne geçtikten sonra üniversitemizi tan›tmak amac›yla Nebraska’ya gittim. Orada tan›flt›¤›m Dr. Braithwaite o güne kadar gerçeklefltirdi¤im çal›flmalara benzer çal›flmalar için fon buldugunu, de¤iflik üniversitelerle video konferans yöntemiyle ortaklafla ders iflledi¤ini söyleyince çok heyecanland›m. Hemen yan›mda götürdü¤üm PRP Yeditepe adl› dergimizi ona göstererek benzer bir projeyi e-mail arac›l›¤›yla yürüttü¤ümüzü söyledim. O da heyecanland›. Böylece tecrübelerimizi birlefltirerek video konferans yöntemiyle ortaklafla bir proje gerçeklefltirmeye karar Projenin amac›ndan ve içeri¤inden k›saca bahseder misiniz? Bu projenin amac›n› iki farkl› kültüre sahip ö¤rencilerin birbirlerini yüzyüze ve birinci elden tan›malar›na, kafalar›ndaki önyarg›lar› yok etmelerine, yaflamlar›n›n herhangi bir döneminde biraraya gelmelerine ve iletiflim kurmalar›na katk› sunmak fleklinde özetleyebiliriz. Projeye kat›lan ö¤rencileriniz herhangi bir zorluk yaflad› m›? Ö¤rencilerimiz ilk aflamada biraz çekingen davrand›lar. Bunu flu tarz bir ders iflleme biçimi gelifltirerek aflt›k: Ö¤rencilerin haz›rlad›klar› power-point sunumlar›n› bir hafta önceden Nebraska-Lincoln Universitesi’nin web sayfas›ndaki “blackboard”a yüklüyoruz. Böylece sunum metinlerini önceden okuyarak derse haz›rl›kl› gelen ö¤renciler sunumlar› daha kolay anlayabiliyor ve sorular sorabiliyorlar. Her dönemin sonunda bir de¤erlendirme yaparak ö¤renciler dersten ve karfl› kültürden neler ö¤rendiklerini saptamaya çal›fl›yoruz. De¤erlendirmelerden dersin her iki taraf için de ne kadar yararl› oldu¤unu görüyoruz. Ö¤renciler böylece kendilerini ve ülkelerini tan›tma f›rsat› buluyorlar. Evet, evet do¤ru. Ben diyorum ki, her dönem Türkiye’yi di¤er ülkelerdeki ö¤rencilere tan›tabilirsek, o ö¤rencilerin aileleri, arkadafllar› ve çevreleri de Türkiye’yi birinci elden tan›ma f›rsat› yakalayabilir. 69 SÖYLEŞ Peki hocam ö¤rencilerinizi neye göre seçiyorsunuz? Bizim bölümde Kültürleraras› ‹letiflim dersi zorunlu olarak okutuluyor. Amerika’da ise seçmeli bir ders. Onlarda seçmeli oluflu çok iyi oluyor. Çünkü ders seçmeli oldu¤u için mühendislik, sosyal bilimler ö¤rencileri bu dersi alabiliyor. Böylece hem kültürler hem de disiplinleraras› bir iletiflim kurulmufl oluyor. Peki projeyi yürütürken karfl›laflt›¤›n›z zorluklar oldu mu? fiimdi, iki hoca çok çal›fl›yoruz ve derse önceden yo¤un bir haz›rl›k yap›yoruz. ‹ki tal›k ders saati say›s›n› artt›rabiliriz. Çünkü haftada bir saat yeterli olmuyor. Dönemin ilk bafllar›nda bizim ö¤rencilerimiz derste konuflmaya çekiniyorlar. Bu nedenle bir saat yetiyor. Ancak ö¤rencilerimiz çekingenliklerini yenince söz alarak derse katk› sunmaya, karfl› taraftaki ö¤rencilerle iletiflim kurmaya ve sorular sormaya bafll›yorlar. Bu yüzden süre az geliyor. Bu arada baflka ülkelerle de ayn› dersi yapabiliriz. Peki oradaki hocalar size geribildirimde bulunuyor mu? Ya da Amerika’daki ö¤rencilerin Yeditepe Üniversitesi, Türkiye renciler oluyor mu? fiu ana kadar yaz döneminde gelmek isteyenler oldu. Hocalar da gelmeyi çok istiyor. Gezi amaçl› m› yoksa çal›flma amaçl› m›? Yaz döneminde ders vermek üzere üç akademisyen istekte bulundu. Akademisyenler geldikçe, tabii, ö¤renciler de gelmek isteyebilir. Bu arada ö¤renciler tatilde de Türkiye’ye gelerek ülkemizi daha yak›ndan tan›mak istiyorlar. Öte yandan bizden üç ö¤renci flu anda Nebraska’da e¤itimini sürdürüyor. Projenin üniversiteye kazand›rd›klar› nelerdir? Kuflkusuz bu proje üniversitemizin ad›n›n uluslararas› platformlarda duyurulmas›na önemli katk› sa¤lad›. Üniversitemizi ö¤rencilerimiz sunumlar›nda çok iyi tan›t›yorlar. Ayr›ca dergimizin de katk›s› flüphesiz çok büyük. Derse iliflkin de¤erlendirmeleri dergimizde yay›nl›yoruz. Bu yay›nlar›m›z sonucunda dersin Amerika’daki hocas› Dr. Braithwaite, Orta Amerika Bölgesi'nin en baflar›l› hocas› seçildi. >> Ö¤rencilerimiz Amerika’daki ö¤rencilerle ayn› dersi alarak uluslararas› e¤itim deneyimi kazanm›fl oluyorlar. Ö¤rencilerimizden ülkemizin ve kültürümüzün tan›t›m›n› bir görev olarak üstlenmelerini istiyorum. ülke aras›nda saat fark› var. Orada saat sabah sekizken burada akflam dört oluyor. Sonra birdenbire k›fl saatine geçiliyor; onlar k›fl saatine erken geçiyor, biz ise geç geçiyoruz. Birkaç kez s›n›fa girdik ama karfl› s›n›fta kimse yoktu; onlar gelmifller, burada kimse yok. Ayr›ca teknoloji aç›s›ndan bazen küçük sorunlar ç›kabiliyor. Karfl› tarafa ba¤lanam›yoruz ya da ba¤lant› aniden kesilebiliyor. Çok az da karfl›laflsak bu tür zorluklar oluyor, ama yine de proje çok baflar›l› bir biçimde yürüyor. Peki proje geliflim ihtiyac› duyuyor mu? Bu konuda çal›flmalar›n›z var m›? fiu anda proje çok güzel gidiyor. Belki haf70 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 ve Türk kültürü hakk›ndaki bilgileri nelerdir? Size aktar›yorlar m›? Tabii, zaten bunlar› biz istiyoruz onlardan. Dergimizde de bu bildirimler yay›nlan›yor. Hepsi çok fazla fley ö¤reniyorlar ve bizim ö¤rencilerimiz de tan›t›m› çok iyi yap›yorlar. Onlar›n en çok ö¤rendi¤i Türkler’in vatanlar›n› ne kadar çok sevdi¤i. Bunu flafl›rarak ö¤reniyorlar. Türkiye’nin çok güzel oldu¤unu hepsi belirtiyor. Çünkü ö¤rencilerimiz hangi flehirden geliyorlarsa oraya iliflkin sunum yap›yorlar. Tabii, ülkemizin güzelliklerini görünce karfl›daki ö¤renciler hayretler içinde kal›yorlar. Peki üniversitenize gelmek isteyen ö¤- Projenin ö¤rencilerin geliflimine katk›lar› nelerdir? Ö¤renciler öncelikle ‹ngilizcelerini kullanabiliyorlar ve kendilerine güven kazan›yorlar. Karfl›lar›nda Amerikal› ö¤rencilerin yan›s›ra orada e¤itim gören Japon ve Güney Amerikal› ö¤renciler var. Ö¤rencilerimiz ‹ngilizcelerini kullanamayacaklar›n› san›yorlar. Ama kendi ‹ngilizcelerinin onlar›nkinden daha iyi oldu¤unu görünce rahatça konuflmaya bafll›yorlar. Sonra birbirlerinden bir fleyler ö¤renmeye çal›fl›yorlar. Öte yandan ö¤rencilerimiz Amerika’daki ö¤rencilerle ayn› dersi alarak uluslararas› e¤itim deneyimi kazanm›fl oluyorlar. Sizin söylemek istedikleriniz, eklemek istedikleriniz nelerdir? Ö¤rencilerimizin her zaman ayr›cal›kl› oldu¤unu düflünüyorum. ‹ngilizce biliyorlar bir kere. Onlar›n ülkemizin ve kültürümüzün tan›t›m›n› bir görev olarak üstlenmelerini istiyorum. Çünkü Türkiye yurtd›fl›nda haketti¤i ölçüde bilinmiyor. Hatta ülkemiz aleyhinde çok olumsuz bir imaj yarat›l›yor. Do¤rular› herkese anlatmak gerekiyor. Bu nedenle baflka üniversitelerin de Global S›n›f projemize benzer projeler gelifltirerek uygulamalar›n›n yararl› olaca¤› kanaatindeyim. Çok teflekkür ederiz. Ben teflekkür ederim. FOTOĞRAF >> fiah-› Zinde Türbesi’nden bir görüntü. 14. yy Semerkant, Özbekistan Foto¤raf: Osman Ar› 71 RESTORASYON Bir restorasyon öyküsü: Yavuz Sultan Selim Camii yeniden canlan›yor ‹stanbul’un beflinci tepesinin zirvesini süsleyen ve Haliç’e edal› bir göz süzen Yavuz Sultan Selim Camii, ‹stanbul’da bulunan en büyük üçüncü sultan camisidir. Yavuz Sultan Selim ad›na o¤lu Kanuni Sultan Süleyman taraf›ndan yapt›r›lan caminin inflas›na 1522 da bafllanm›fl ve 1529 y›l›nda tamamlanm›fl oldu¤u taç kap›s› üzerindeki kitabesinden anlafl›lmaktad›r. > Murat Sav Arkeolog K itabesine göre, H.929 (1522) y›l›nda tamamlanan külliye Peçevi’nin belirtti¤ine bak›l›rsa cami, medrese, imaret, mektep, farkl› dönemlere ait dört adet türbe, han ve hamamdan teflekkül etmifltir. Kesin olmamakla birlikte, Tahsin Öz taraf›ndan caminin mimar› olarak Acem Ali gösterilmifltir. Ancak, Os72 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 manl› mimarisini henüz yeterince tan›mad›¤› bir dönemde Osmanl›’ya özgü mimari üslubu keflfetmesi ve tatbik etmesi çok zor gibi görünmektedir. Sultan Selim’in do¤u seferlerinden yan›nda getirdi¤i M›s›rl› ve ‹ranl› yap› ustalar›n›n inflaatta çal›flt›klar› da bilinmektedir. Cami, çap› 20 metre ve yerden yüksekli¤i 32,5 metre olan merkezi kubbeli ana ibadet mekân›na do¤u ve bat›dan bitiflen birer tabhaneden meydana gelen plan flemas› ile tabhaneli camilerle klasik dönemin merkezi planl› Osmanl› mimari üslubu aras›nda bir geçifl özelli¤ine sahiptir. Bu özelli¤i klasik görünümlü, zarif minareler tamamlamaktad›r. Avlu revaklar› ise, 20 kubbeden oluflmakta ve avlunun ortas›nda sekizgen planl› bir flad›rvan yer almaktad›r ki flad›rvan IV. Murat döneminde önemli ölçüde tamir edilmifltir. Evvelden külliye dâhilinde yap›lan imaret ve hamamdan iz kalmam›fl; s›byan mektebi ile türbeleri günümüze ulaflm›flt›r. Sultan Selim’in 1523 y›l›nda yap›lan türbesi; çocuklar› için Mimar Sinan’a yapt›rd›¤› türbeler bugün sa¤lamken, annesi Hafsa Sultan için yapt›r›lan türbe 1894 depreminde zarar görmüfltür. H.1277 (1861) y›l›nda ise, Sultan Abdülmecit için bir türbe daha yapt›r›lm›flt›r. Türbelerin tamam› sekizgen plan özelli¤indedir. Caminin karfl›s›ndaki imaret, XX. yüzy›l›n ilk çeyre¤inde y›kt›r›lm›fl ve yerine Evkâf Mimar› Kemalettin Bey taraf›ndan, bugün ilkö¤retim okulu olarak kullan›lan Darülhilâfe Medresesi yap›lm›flt›r. Yerini bilmedi¤imiz han ve ba¤›ms›z hamam›na iliflkin elimizde bilgiler mevcut de¤ildir. Camide, 1938, 1962 ve 1970’li y›llar›n sonlar›na do¤ru baz› onar›mlar yap›lm›flt›r. Uygulamalar: Vak›flar Genel Müdürlü¤ü ‹stanbul I.Bölge Müdürlü¤ü taraf›ndan cami ve türbelerde yap›lan ve konular›nda uzman kiflilerin görev yapt›¤› restorasyon çal›flmalar› henüz tamamlanm›flt›r. Uygulamalar dâhilinde tafl temizli¤i ve tamamlama çal›flmalar› yap›lm›fl, ana kubbe karbon elyaf yöntemiyle sa¤lamlaflt›r›lm›fl, kurflunlar de¤ifltirilmifl; kündekâri tekni¤indeki kap› kanatlar› ve pencere kepenkleri orijinaline uygun olarak tamir edilmifl ve her iki mahfilinin tavan›nda yer alan muhteflem kalem ifllerinden hünkâr mahfilinin alt›ndakiler için canland›rma yap›lm›fl, müezzin mahfilinin alt›nda yap›lan raspada ise ilk kez ortaya ç›kar›lan Edirnekâri kalem iflleri, asl›na uygun olarak restore edilmifltir. Mermer minber temizlenmifl ve külah› alt›n varakla tanzim edilmifltir. Mihrap cephesinde bulunan kabaralar da bu s›ra elden geçirilmifltir. Kubbede yer alan lacivert, k›rm›z› renk a¤›rl›kl› ve oldukça sade biçimde ele al›nan palmet bezemeli kalemiflleri üzerinde çal›fl›lm›fl, bu s›rada kubbe göbe¤indeki ayetin 1930’lu y›llarda Hattat Halim taraf›ndan yaz›ld›¤› tespit edilmifl olup, bu k›s›mda da rötufllama yap›lm›fl ve yaz› korunmufltur. Yap› içinde ve son cemaat mahallindeki sivri kemerli pencerelerin al›nl›klar›ndaki renkli s›r tekni¤inin son örneklerinden olan çinilerin temizli¤i yap›lm›flt›r. Bahsi geçen çinilerde Osmanl› döneminin ince bir zevki olarak firuze ve tonlar› ile yeflil, sar› renklerle oluflturulan bordürlerin içinde palmet, rûmi gibi bitkisel bezemelerden kompozisyonlara yer verilmifltir. Caminin en büyük özelli¤i, hem mimari aç›dan hem de süsleme aç›s›ndan oldukça sade tutulmufl olmas›d›r. Tabhanelere yap›lan saçakl›k Tabhanelerin girifl kap›lar›n›n önünde varl›¤› eski foto¤raflar arac›l›¤›yla belgelenen saçaklar›n, eski görünümü dikkat al›narak haz›rlanan proje do¤rultusunda rekonstrüksiyonu yap›lm›fl ve böylelikle cami kompozisyonu eksiksiz olarak tamamlanm›flt›r. Önemli ölçüde yok olan çörtenler de bu s›rada yenilenmifl, d›fl avlunun kuzeydo¤usuna modern bir abdesthane ilave edilmifl; oldukça harap durumda bulunan flad›rvan üst örtüsü tamamen yenilenmifltir. Restorasyon çal›flmalar› s›ras›nda giriflleri bulunan ve cami d›fl avlusunda yer alan birbirinin devam›, 5.-6.yüzy›llarda yap›lan I nolu ve biraz daha geç döneme ait II nolu sarn›c›n tespiti yap›lm›fl, içlerindeki balç›k temizlenmifltir. Bu sarn›çlardan biriyle ba¤lant›l› olan ve XI-XII.yüzy›la ait su da¤›t›m flebekesi oldu¤unu düflündü¤ümüz, çeflitli su yollar›yla ba¤lant›l› bir yap› kal›nt›s› ortaya ç›kar›lm›fl ve çevresi tanzim edilerek, teflhire sunulmufltur Türbeler: Caminin d›fl avlusunun güneybat›s›nda hazire yer al›r. Hazirede biri y›k›lm›fl halde dört adet türbe bulunmaktad›r ki, türbelerden ilki “fiehzadeler Türbesi” olarak adland›r›l›r. ‹çinde Kanuni Sultan Süleyman’›n çocuklar› Murad, Mahmud ve Abdullah ile k›zlar› Güler Han ve Sadrazam Lütfi Pafla’n›n efli olan Hümaflah Hatun gömülüdür. Türbenin içinde, geç dönem Osmanl› üslubunda ve barok özellikte yap›lm›fl olan bitkisel motifli kalem iflleri yer almaktad›r ki, onar›m s›ras›nda bunlar elden geçirilmifltir. Ayr›ca, türbenin cephesindeki renkli s›r tekni¤inde alt›gen panolar halinde yap›lan çinilerde, lacivert zemine sar› ve beyaz konturlu ve a¤›rl›kl› olarak firuze renkle oluflturulan palmet, lotus gibi motifler bulunmaktad›r. Gerek fiehzadeler ve gerekse Yavuz Selim’e ait di¤er sekizgen planl› türbede tafl temizli¤i ve tamamlamas› yap›lm›fl, kurflunlar de¤ifltirilmifl, kalem ifllerine iliflkin yap›lan dönem araflt›rmalar› s›ras›nda ortaya ç›kan ve sadece renklerinin tonlar› farkl› olan ikinci döneme ait bezeme örne¤i kubbede tekrarlanm›flt›r. Cephede, kap›n›n iki yan›nda bulunan ve yine renkli s›r tekni¤inde yap›lan çinilerin kompozisyon ve renk aç›s›ndan fiehzadeler Türbesindeki gibi ele al›nd›¤› görülmektedir. Yavuz Selim Türbesi 1861 tarihli Sultan Abdülmecit Türbesinde daha evvel baflka bir kurum taraf›ndan restorasyon çal›flmas› yap›ld›¤› için Vak›flar Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan herhangi bir çal›flma yap›lmam›flt›r. Kanuni Sultan Süleyman’›n annesi Hafsa Sultan’a ait sekizgen planl› türbe ise, 1894 depreminde y›k›lm›fl olup, yap›n›n aya¤a kald›r›lmas› için gerekli çal›flmalar yürütülmektedir. Topo¤rafik aç›dan ‹stanbul’un dikkate de¤er yerlerinden birinde bulunan Yavuz Selim Camii, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’nün yürüttü¤ü restorasyon çal›flmalar›n›n sonunda, 500 y›ld›r oldu¤u gibi flimdi de ziyaretçilerini beklemektedir. 73 GEZ 74 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Sonbahar: Biraz hazan, biraz hüzün... Uzun ve s›cak yaz günleri art›k geride kald›. K›salan günlerle birlikte havalar da serinledi. Mevsim sonbahard›r. Hani biraz s›k›c›, biraz melankolik bulunan mevsim... > Yaz› ve foto¤raf: Osman Ar› Makina Mühendisi 75 S onbahar›n bize hazan ve hüznü hat›rlatt›¤› do¤rudur. Hazan ve hüznün yan›nda ölümü, tabiatta hiçbir fleyin kal›c› olmad›¤›n› da hat›rlat›r bize sonbahar. Belki de bize ölümü ve fanili¤i hat›rlatt›¤› için biraz melankolik, biraz s›k›c› buluruz sonbahar›. Öyle ya biz modern zamanlar›n insanlar›na (yani cenneti dünyada yaflamak isteyenler) ölümü ve fanili¤i hat›rlatman›n s›ras› m›? Ama öyle de¤il iflte... Baharda önce bafltan afla¤› çiçe¤e bürünen a¤aç sonra yemyeflil oldu. Yaz›n meyveye durdu ve sonbaharda sararan yapraklar› bir bir topra¤a kar›flmakta... Bu döngü her y›l tekrarlanmakta. Ben de her bahar çiçeklere bürünen a¤açlarla, bo¤az› kendi rengine boyayan ergu- 76 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 vanlarla, rengârenk lalelerle yeniden do¤ar›m, yenilenirim. Ancak bahar bile bunca coflkusuna ra¤men uzun sürmez, solan, dökülen çiçekler bize fanili¤i hat›rlatmakta gecikmez. Sonbahar ise tabiat›n muhteflem ‘’göç’’üdür. T›pk› gökyüzünde kater, kater ‘’baflka diyarlara’’ süzülen göçmen kufllar gibi. Renkten renge giren a¤açlar, yapraklar ve çiçekler müthifl bir seramoni eflli¤inde hayata veda ederler. Benim ruhum da her sonbahar renkten renge girer. Benim en etkilendi¤im iki mevsimdir ilkbahar ve sonbahar. ‹flte bir sonbahar daha bütün ihtiflam›yla geldi. T›pk› o nihavend flark›daki gibi: Yine hazan mevsimi geldi. Yine yapraklar rüzgâr›n pefli s›ra gidecek Yine deli gönlüm, yine bu mevsimde... Modern al›flkanl›klar›n›z› bir yana b›rak›n, tabiat›n bu görsel flölenine ortak olun. Bu hazan ve hüzün mevsiminde siz de hüzünlere gark olun.(Bize en çok hüzün yak›fl›r.) fiehrin kasvetli havas›ndan uzaklafl›n. Tabiat› hissedebilece¤iniz bir orman içi, bir da¤›n ete¤i ya da bir dere vadisi olabilir. Benim tercihim Yedigöller. Sonbahar›n en ç›lg›n en çarp›c› renklerini bir arada görebilece¤iniz eflsiz bir yer Yedigöller. En uygun zaman da kas›m ay›n›n ilk üç haftas›d›r. Yedigöller’e Bolu’dan yaklafl›k 50 km.lik yer yer bozuk bir da¤ yolundan gidilir. Bu tarihlerde bu da¤lara kar mutlaka ya¤m›flt›r. Yolda acele etmeyin. Da¤›, orman›, a¤açlar›, çi¤demleri, kuflburnunu, sararan, k›zaran yapraklar›, karl› zirveleri, sisli vadileri, sonbahar›n o efsunlu güneflinin ›fl›k oyunlar›n› seyrederek, meflelere, çamlara, göknarlara, titrek kavaklara, kay›nlara selam vere vere Yedigöller ulafl›n. Hiç sesinizi ç›karmay›n. Akan derenin fl›r›lt›s›n› dinleyin. Sal›na sal›na dal›n› terk ederek yere düflen sararm›fl bir yapra¤›n nazenin sesini duymaya çal›fl›n.(Hemen düflen yapra¤›n da sesi mi olurmufl diye itiraz etmeyin.) Rengârenk gazellere bata ç›ka yürüyün. Kurumufl yapraklar› kucaklay›n, bafl›n›z- >> Gündelik telafleden, dünyan›n hayhuyundan azade kendinizle baflbafla kalabilir, derin düflüncelere dalabilirsiniz. Yaln›zl›¤›n o muhteflem sessizli¤inde kendinizle derin bir sohbete bafllayabilirsiz. dan afla¤› dökün. Sabah›n erken bir vaktinde Büyük Göl’ün üstündeki seyirli¤e oturun. Gölün üzerinden bu¤unun dalga dalga yükseliflini seyredin. Sonra günün her saatinde ayr› bir renge bürünen yeflilden sar›ya, kahverengiden k›z›la, mora çalan bu ola¤anüstü tabloya dal›n. Hazan›n, hüznün ve huzurun renk cümbüflü içersinde nas›l ete kemi¤e büründü¤üne flahit olun. Düflen her yaprakla siz de farkl› âlemlere göçün. Gündelik telafleden, dünyan›n hayhuyundan azade kendinizle baflbafla kalabilir, derin düflüncelere dalabilirsiniz. Yaln›zl›¤›n o muhteflem sessizli¤inde kendinizle derin bir sohbete bafllayabilirsiz. Bu harikulade tuvale d›flar›dan bakan de¤il de orada bir renk bir motif olabilirsiniz. ‹flte o zaman sonbahar bir kasvet ve melankoli olmaktan ç›kar, sizi yenileyen, yeni ufuklara yelken açman›za vesile olan bir bafllang›ç olabilir. Bu sonbahar, yeni ufuklara yelken açmaya var m›s›n›z? 77 TARHTEN S›ra D›fl› Bir Âlim: Kâtip Çelebi (1609 -1657) Osmanl›’n›n ve ‹slam’›n ilmi gelene¤ini bilmeden sadece bir âlimi c›mb›zla çekerek laboratuvar ortam›nda inceler gibi bir sonuç elde etmek çok da sa¤l›kl› de¤ildir. Parçadan bütüne bir sentez yapacak olursak; belki onun hayat› üzerinden devrinin ilmi flartlar› hakk›nda bir tak›m ipuçlar› elde etmemiz de mümkündür. > Umut Bulut K âtip Çelebi’nin eserleri bizim için hayat› ve yapt›klar›ndan daha fazla belirleyici olacakt›r. Osmanl› devrinde kendi metnini de üren bir ilmi alt yap›n›n varl›¤›na flahit oluyoruz. Osmanl› medeniyet havzas›nda geliflen bu ilmi gelenek bir yan›yla da insanlar›n yapt›klar› her ifli ciddiye ald›klar›n› bize ö¤retiyor. Bir medeniyet yükseliflte ise bu yükselifl her alanda topyekûn bir yükselifl grafi¤i gösterir; düflüflte ise de her alanda düflüfle geçmifl demektir. Yükselme ve düflme evrelerinde âlimler, devlet adamlar›, askerler, flairler ve sanatkârlar ç›tay› yükse¤e 78 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 veya afla¤› çekerler. Hepsi bir flekilde birbirine ba¤l› ve birbirini etkiler bir durum arz eder. Büyük âlimler, büyük devlet adamlar› yetifltirir, büyük devlet adamlar› büyük ordular kurar, büyük ordular büyük ganimetlerle büyük fetihlerin yolunu açar. Burada do¤ru bir medeniyet okumas› yapmadan bir flahsiyeti do¤ru bir yere oturtmak ve do¤ru anlamak da mümkün de¤ildir. Tarihimizi ve medeniyetimizi do¤ru okumaya bafllad›¤›m›zda ve baflkalar›n›n gözlü¤ü ile geçmiflimize bakmay› bir kenara b›rakt›¤›m›zda yani üzerindeki tozu silkeledi¤imizde, bizim tarihimizde çok de¤erli cevherlerin varl›- ¤›na flahit oluyoruz. Uzun bir dönem bir yamay› saklar gibi bu cevherlerimizi görmekten ve göstermekten korkanlar›m›z olsa da flimdi art›k iflin asl›n›n hiç de öyle olmad›¤›n›n fark›na var›yoruz. Kâtip Çelebi hakk›nda yazacaklar›m›z ya da söyleyeceklerimiz sadece mütevaz› birer katk› sunmaktan öteye geçmeyecekse de as›l amac›m›z tarihten hamaset devflirmek de¤il, karanl›kta kalm›fl baz› noktalara ›fl›k tutmakt›r. Dünya üzerinde medeniyetin ve bilimin temeline tafl koymufl büyük insanlar›n önünde sayg›yla e¤ilmek, bir hakk› bihakk›n teslim etmek her namuslu ve vicdan sahibi insan›n üzerine yüklenmifl bir sorumluluktur. Bat›l›lar›n "medeniyet dünyaya bizimle geldi" tezleri karfl› bunun çok do¤ru bir iddia olmad›¤›n› ispat eden ciddi araflt›rmalar yap›lmaktad›r. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in bat›da yapt›¤› akademik çal›flmalar bize bat› medeniyetinin temelini teflkil eden ilk nüvelerin ‹slam âlimleri taraf›ndan at›ld›¤›n› göstermektedir. Bu ‹slam âlimleri aras›nda alt› önemle iflaretlenmesi gerekenlerden birisi hiç flüphe yoktur ki ünlü tarih, co¤rafya ve bibliyografya âlimimiz Kâtip Çelebidir. Kâtip Çelebi’yi önemli k›lan, yapt›¤› ilmi çal›flmalar›n yan›nda hakikate sad›k kalma ad›na gerekirse medrese ulemas›n› karfl›s›na almay› göze alacak kadar bilim ahlak›ndan taviz vermemesidir. Kâtip Çelebi, 1609 y›l›nda ‹stanbul’da do¤mufl, 1657 y›l›nda yine ‹stanbul’da ölmüfltür. 14 yafl›na kadar özel e¤itim alan Kâtip Çelebi, 1623 y›l›nda Anadolu Muhasebesi Kalemi'ne memur olarak getirilmifl. IV. Murat döneminde do¤u seferine kâtip olarak kat›lan Çelebi, ondan sonraki hayat›n› tamamen ilmi çal›flmalara adam›flt›r. Onun yaflad›¤› devirlerde bilindi¤i üzere bu günkü gibi ilimde branfllaflma olmad›¤› için ilmi mevzular›n hemen hemen hepsi hakk›nda malumat sahibi olmayanlar› ilim adam› olarak kabul etmiyorlard›. Hazerfen dedikleri bin çeflit ilim sahibi kifliler o dönemlerde itibarl› ilim adam› kabul ediliyordu. Bütün kazanc›n› kitaplara harcayan ve ömrünü okumalarla geçiren bu ilim adamlar›, dünya medeniyet ve ilim tarihine de do¤al olarak adlar›n› yazd›rmay› baflar›yordu. Kâtip Çelebi, devrin ilim meclislerinde bulunmakla hem ilmini artt›rmak hem de bu de¤erli ilim adamlar›yla tart›fl›p kendine bir alan açmak flans›na sahipti. ‹ki günü birbirine eflit olan ziyandad›r hadis-i flerifinin ›fl›¤›nda her gün yeni bir bilgi edinmek onun için vazgeçilmez bir ilke olmufltur. Onun için ilim, cemiyeti ayakta tutan bir nesnedir, insan için kalp ne ise cemiyet için de âlimler odur. Eserlerinde taassubun kötü bir fley oldu¤unu ilmin ve felsefenin toplumun ileri gitmesi için son derece elzem oldu¤unu ›srarla savunmaktad›r. Tarih, co¤rafya, devlet yönetimi, bibliyografya, denizcilik, haritac›l›k, din ve felsefe gibi çok de¤iflik alanlarda eserler veren Kâtip Çelebi’nin bilinen en önemli iki eseri Cihannüma ve Keflfuzzunun’dur. Co¤rafya alan›nda en önemli eserlerin bafl›nda gelen Cihannüma, Osmanl› co¤rafyac›l›¤›nda bir 盤›r açm›flt›r Cihannüma’y› yazarken önce ‹slam dünyas›nda yap›lan haritalardan yararlanm›fl daha sonra Ge- rardus Mercator’un atlas›ndan da yararlanarak yeni bilgilerle daha genifl kapsaml› bir eser ortaya koymaya karar verdi. Hem Osmanl› hem Bat›l› co¤rafyac›lar›n eserlerinden yararlanarak yazd›¤› bu eser Bat›l› araflt›rmac›lar için de çok k›ymetli bir kaynak eser olarak kabul edilmektedir. Esfari’l Bihar adl› eseri Osmanl› denizcili¤inin tarihi hakk›nda bize ›fl›k tutar. Keflfü’z-Zünun Arapça bir bibliyografya sözlü¤ü olarak Bat›'da kabul görmüfltür. Kâtip Çelebi bu eseriyle asl›nda o zamanki ismiyle "musannif" dedikleri ilimleri tasnif eden kifliler aras›nda da önemli bir yere sahip oldu¤unu bize gösterir. Dinî konular› tart›flt›¤› ‹lhamü’l Mukaddes ve Mizanul >> Dünya üzerinde medeniyetin ve bilimin temeline tafl koymufl büyük insanlar›n önünde sayg›yla e¤ilmek, bir hakk› bihakk›n teslim etmek her namuslu ve vicdan sahibi insan›n üzerine yüklenmifl bir sorumluluktur. Hakk adl› eserleri ile önemli bir din âlimi oldu¤unu da bize kantlar. Pozitif bilim alan›nda önemli eserler ortaya koyarken, medresenin kat› yap›s›na karfl› dini ilimlerin akla uygun bir biçimde yeniden flekil almas›n› savunmufltur. "Devletler k›l›çla kalem üzerinde kurulur" vecizesini de göz önünde tutacak olursak görürüz ki Osmanl› co¤rafyas›nda sadece seyfiye ad›n› verdi¤imiz k›l›ç ehli de¤il Kâtip Çelebi gibi nice de¤erli kalem ehli insanlar da yetiflmifltir. ‹slam co¤rafyas›n› ilmin nuru ile nurland›ran bu de¤erli flahsiyetler kendilerini bir mum gibi yakarak bize bu ayd›nl›¤› sa¤lam›fllard›r. Kendini silerek var eden bu kalender insanlar ço¤u zaman da adlar›n› bile eselerinin alt›na yazmaktan imtina etmifltir. Zaman zaman eski fliirlerde ve eserlerin alt›da gördü¤ümüz ‘’la edri’’ ibaresi bu tevazu örne¤inin bir iflareti olarak önümüzde durmaktad›r. UNESCO 2007 y›l›nda gerçeklefltirdi¤i 34. Genel Konferans›’nda 2009 y›l› kutlamalar listesinde 400 Do¤um Y›ldönümü münasebetiyle 2009 y›l›n› Kâtip Çelebi y›l› ilan etmifltir. Türk fikir hayat›nda hür düflüncenin temsilcilerinden biri oldu¤u için Bat›'da da ilgiye takip edilen Kâtip Çelebi, hem Osmanl› co¤rafyas›nda hem Bat›'da ilgiyle karfl›lanm›flt›r. Kâtip Çelebi, yaflad›¤› hayat›n ve devletin önemini kavrayarak kendi toplumunu ciddiye alm›fl bir ilim adam›d›r. Yazd›¤› eserlerde o günün var olan sorunlar›na cevap bulmay› esas ald›¤› için de eserleri toplumsal bir karfl›l›k da bulmufltur. Yaflad›¤› ça¤a flahitlik etmesi bak›m›ndan kendini toplumdan ve hayat›n gerçeklerinden uzak tutmam›flt›r. Bunu söylerken de beylik laf söylemifl olmak için söylemedi¤imiz ifade edebilmek için alt›n› doldurmak ihtiyac› da hissediyoruz. Toplumsal olaylar›n bir benzerini geçmiflte de bulmak mümkündür. Bu günden ne sorun yafl›yorsak ya bir benzerini ya da ilk köklerine ait ipuçlar›n› tarihten bulmak mümkün. Bu gün pozitif ilimlere olan uzakl›¤›m›z ya da maddi ilimleri kenarda tutan birtak›m insanlar›n bu gün de varl›klar›n› devam ettiriyor olmalar› bize meselenin köklerini de bulma flans› vermektedir. Donmufl kalm›fl medrese ulemas› karfl›s›nda pozitif ilimleri önemseyen hatta vazgeçilemez kabul eden ilim adamlar› bu gün var oldu¤u gibi o günlerde de vard›r. Kâtip Çelebi belki bu ›fl›¤› bizden yüz y›llar önce görmüfl ve yaflad›¤› toplumu ve gelecek nesilleri bulundu¤u yerden uyarma ihtiyac› hissetmifl. Buradan bak›nca biz görüyoruz ki ‹slam âlimleri y›ld›zlar gibidir kendileri sönmüfl olsalar da ›fl›klar› gelece¤i ayd›nlatmaya devam eder. Hayatlar›na bakt›¤›m›zda görürüz ki bu gibi insanlar insanüstü bir bereketi de hayatlar›na giydirilmifl olarak bulurlar. Bir insan ömrüne s›¤maz diyece¤imiz kadar büyük ifllerin alt›na imzalar›n› atm›fl kafa79 TARHTEN O smanl› devletinin yükselme devrinde yaz›lmaya bafllanan eser, co¤rafya ve astronomi ilminin son derece önemli oldu¤u bir dönemde tabiri mazur görülecekse Osmanl› ilim muhitleri için ilaç gibi gelmifltir. Ondan önce Piri Reis haritalar›nda Amerika k›talar› görülse de Osmanl› co¤rafyas›nda Amerika k›tas› hakk›nda çok bir fley bilinmiyordu. ‹çe kapal› bir ilim hayat›ndan söz edildi¤i yerde dünyan›n farkl› yerlerine aç›lmak o günün flartlar›nda düflünülecek olursa kolay bir fley de de¤ildir. Dünya ticaret yollar›n› tutan hâkim güçlerin bat›l› ülkelere meydan vermemesi özellikle bat›l› devletleri farkl› aray›fllara sevk etmifltir. Burada devreye pek tabidir ki deniz yollar› girmektedir. ‹ngiliz, ‹spanyol ve Portekiz'ler bu alanda çal›flmalar yürütmektedirler. O dönemde gemicilik ve denizcilik sektörü için özellikle haritac›l›k çok önemlidir. Dünya ekonomisinin ‹pekyolu üzerinden iflledi¤i dönemlerde belki denizcili¤e o kadar büyük bir önem atfedemezsiniz, ama bir noktadan sonra ilmi keflifler, insanlar› peflinden sürüklemeye bafll›yor. Özellikle denizci Avrupa ülkeleri için bu haritac›l›k bize göre çok daha önem arz ediyor. Hiç kuflkusuz denize s›n›r› olan her devlet için haritac›l›k ayn› flekilde önem arz etmektedir. Avrupal›lar kara üzerinden tafl›yamad›¤› Asya’n›n zenginliklerini mutlaka deni üzerinden tafl›mak zorundayd›lar, öyle olunca da haritalar üzerinde ciddi çal›flmalar yapmaya bafllad›lar. ‹lim o dönemlerde sadece bilgi edinmek maksad›yla yap›lmamaktayd›, bir flekliyle bir ihtiyaca cevap vermek maksad› da gütmekteydi. Mesela bir bina için gerekli mühendislik çal›flmalar›n›n, bir cephede estetik olmas› düflünülürken; bir cephesinde de kullan›fll› ifl görür olmas› gerekir, ayn› bunun gibi haritac›l›k da bir ihtiyac› cevaplamak lar›n› ve yüreklerini koymufllar. Kâtip Çelebi’nin k›rk sekiz yafl›nda bu dünyadan ayr›ld›¤›n› da hesaba katacak olursan›z bu size söylemek istedi¤imiz hakk›nda bir izahat da verir zannediyorum. K›rk sekiz yafl›nda hayata gözlerini yuman bir adam›n o zaman›n flartlar›nda bu kadar büyük eserler vermesi bir insan ömrünü ne kadar da bereketlendirilebilece¤ini bize anlat›r. Burada bizim için as›l alt› iflaretlenmesi gereken husus Kâtip Çelebi’nin biyografisi veya neler yapt›¤› de¤il, Kâtip Çelebi üzerinden kendi köklerimizle nas›l bir irti80 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Cihannüma Cihannüma, her yan› göstermeye elveriflli caml› çat› anlamlar›na gelir. Kâtip Çelebi Cihannümay› 1648 y›l›nda yazmaya bafllad›. Cihannüma’n›n 360 y›ll›k masals› bir öyküsü var. Bunun sebebi bir ölçüde ilk elden baflvuraca¤›m›z baflvuru eserimiz olufludur. Ondan önce hiç kuflkusuz bu alanda eserler verilmifltir, ama detayland›rlmad›¤› ve sadece kendi s›n›rlar› içinde kald›¤› için Cihannüma kadar ciddiye al›nmam›fllar›d›r. Hem kapsaml› em detayl› olmas› ile bir ilk olarak kabul edilebilir. üzere ihtiyaç duyuldukça önem kazanmaktad›r. Cihannüma böyle bir ihtiyaçtan da do¤mufl bir eserdir. Cihannüma’da 13 levha ve 27 adet harita bulunmaktad›r. Haritac›l›k bilgi gerektiren bir ifl oldu¤u kadar bu bilimi k⤛da dökecek bir sanatkârl›¤› da gerektiren bir u¤raflt›r. Bir bilgiyi gezip görerek kay›t alt›na almak kadar o bilgiyi harita fleklinde resmetmek ayr› bir beceri de gerektir. Osmanl› co¤rafyac›l›¤›nda bir >> Bütün kazanc›n› kitaplara harcayan ve ömrünü okumalarla geçiren bu ilim adamlar›, dünya medeniyet ve ilim tarihine de do¤al olarak adlar›n› yazd›rmay› baflar›yordu. bat kurabilece¤imizdir. Bu soruya ifllevsel bir cevap bulabilmemiz meselenin de belkemi¤ini oluflturmaktad›r. Bu sorunun cevab› asl›nda bizim dünya medeniyet ailesi içinde kendimizi nereye oturttu¤umuz- dönüm noktas› olarak kabul edilen Cihannüma, yaz›ld›¤› dönemde hem bat› hem ‹slam âlemindeki mevcut bilgi kaynaklar›ndan olabildi¤ince istifade edilerek yaz›lm›flt›r. Kâtip Çelebi Cihannüma adl› eserini iki kez yazm›flt›r, ilkinde sadece ‹slam âlimlerinin elindeki kaynaklardan faydalan›rken sonrakinde bat›l› âlimlerin de eserlerini katarak çok daha kapsaml› bir eser vücuda getirmifltir. ‹kinci Cihannüma’da Kâtip Çelebi, dünyan›n yuvarlak oldu¤undan bahisler açar ki; bu bilim tarihi aç›s›ndan alt› çizilmesi gereken bir ileri görüfllülük örne¤idir. Kitapta Kristof Kolomp veMacellan’›n kefliflerinden bahseder, Japonya ve Asya ülkelerini tan›t›r. Cihannüma, ‹slam ve bat› co¤rafyac›l›¤›n›n temeli kabul edilen Batlamyus kuram›na dayan›r ve bunun yan›nda en önemli özelli¤i bat›l› co¤rafya metinlerini ‹slam ayd›nlar›na tan›tmas›d›r. Kaynaklarda birinci Cihannüma’da Osmanl› Avrupa’s› ve Anadolu anlat›l›rken ikinci Cihannüma’da Asya ve Amerika k›talar› anlat›l›r. Giderek haritalar›n da çeflitlenmesiyle Cihannüma devrinin en önemli kaynak eseri olmufltur. Cihannüma'n›n serüvenini okudu¤umuzda görüyoruz ki bilgide o zamanlar özel mülkiyet yoktur. Hikmet müminin yitik mal›d›r nerede bulursa al›r misali hem do¤ulu hem bat›l› kaynaklardan istifade ederek insanl›k miras›na ciddi katk›lar yap›lm›flt›r. ‹nsanl›¤›n geliflmesi ve ileri gitmesi biraz da bu âlicenapl›k üzerinde yükselecektir. Bilginin yayg›nlaflmas› ve kolay ulafl›labilir olmas› insanlar›n belki daha mutlu olmas› için bir yol açacakt›r. Her bilgiyi kendine patentleyen bat› kafas›n›n bu gün insanl›¤› getirdi¤i yer bir ölçüde sakat ve sak›ncal›d›r diyebiliriz, en az›nda bu mevzu, üzerinde düflünülmeye de¤er bir konudur. la alakal› oldu¤u için de çok çok önemlidir. Sonuç olarak diyebiliriz ki biz dünya medeniyet ailesinin hat›r› say›l›r bir üyesiyiz. Biz bu referans› da atalar›m›z›n bu mirasa sundu¤u katk›lardan ald›¤›m›z gibi, bu referans bize bundan sonra yapaca¤›m›z katk›lar için de bir ›fl›k olacakt›r. Yüzy›llard›r biriken bu medeniyet kültür ve bilgi miras› hiç flüphesiz bundan sonra da belki atan bir h›zla ço¤alacak, do¤al olarak da bizler bu gerçekler karfl›s›nda asla gözü kapal› durmayacak, yapaca¤›m›z bilimsel çal›flmalarla bu mirasa katk›lar sunaca¤›z. MAKALE Mühendislik felsefesi, ahlak›, mühendislerin mesle¤in tarihsel gelifliminde vizyonlar› > Prof. Dr. ‹. ‹lhami Karayalç›n Makine Yüksek Mühendisi Mühendislik insanl›¤›n tarihiyle bafllayan bir meslektir. Bu yaz›da mimarl›¤›, mühendisli¤in temelinde ve içinde, birlikte geliflen ikiz meslekler olarak düflündü¤ümüz için, sadece mühendis kelimesi kullan›lacak. ühendislik, insanl›¤a hizmet için ortaya ç›kan bir meslektir. Mühendisler insanlar›n hayat›n› kolaylaflt›rmak, do¤al kaynaklardan daha iyi yararlanmalar›n› sa¤lamak, flehirler kurmak, sulara, denizlere hâkim olmak için, hesaba dayal› eserler oluflturmak üzere yola ç›kt›lar. Mühendislik mesle¤i insana, topluma hizmet ahlak›, do¤ruyu, iyiyi, güzeli, ekonomik alan› bulmak ilkelerinde flekillendi. Su bentlerinde, kemerlerinde, suyu da¤›tmak, paylaflmak, insanlara, köylere, flehirlere iyi, kaliteli, sürekli su vermek arzusu vard›r. Mühendis ifle icatla bafllar. Tekerlek, su dolaplar›, su depolar›, hamamlar, M Felsefe do¤ruyu, gerçe¤i, iyiyi, güzeli arama çabas›d›r. Mühendis iflte bu sürekli do¤ruyu, ahlaki olan›, insanc›l olan› arama yolculu¤undad›r. Mühendis ecdatlar›m›z imanl›, mistik, bilim adam›, teknolog oldular ve bu özelliklerini birbirlerine ba¤layan bir felsefe oluflturdular. ‹nsan, iyi, do¤ru, güzel fleylere lay›kt›r. ‹nsan›n beyni ve yüre¤i yarat›l›flta sevgiye, hizmete, harekete odaklanm›flt›r. Mühendis, insan›, toplumu, dünya nimetlerinden, kaynaklar›ndan, beyin ürünü olan bilim ve teknolojiden en ahlaki biçimde yararland›rma mesle¤idir. Mühendis her eserini insan›n maddi ve manevi de¤erlere ulaflmas› için tasarlar. hanlar, kervansaraylar, köprüler, yollar, ibadethaneler, mühendislik insan zekâs›n›n hizmet aflk›yla insana arma¤anlar› oldu. fiehir surlar›, kaleler, M›s›r Piramitleri, camiler, kiliseler, tiyatrolar, Mimar Sinan’›n köprüleri, Anadolu ve Rumeli Hisarlar›, mühendislerin dehas› kadar sab›r, adanma, hizmet duygular› ve meslek aflk›yla flekillendi. ‹nsana, esere, toplumun iyili¤ine yönelen mühendislik çal›flmalar›nda, baflar›, deha ile erdemin ortak meyvesi oldu. Düflünen, duyan ve inanan insanlar, mühendisli¤in felsefesini oluflturdular. Mühendis evrenin s›n›rs›z boyutlar›ndan hareketle, dünyam›z›n insanlar›na huzur, güven, sevinç, mutluluk sa¤layan maddi eserlerin tasar›m›na, üretimine geçer, evrendeki ilahi düzeni eserlerine yans›t›r. ‹nsan vücudu, beyni, zihni, yüre¤i, meyve a¤açlar›, bal ar›lar› milyonlarca bal›k, kufl, böcek, çiçek, yarat›c›m›z, baflmühendisimiz, mühendisli¤imizin piri ve yol göstericisi olan, Allah›m›z›n, harika mühendislik örnekleridir. Mühendisli¤in felsefesi, ifl ahlak›, meslek disiplinin temeli, bu örneklerle flekillenir. Mühendislikte bulufl yapma, insanl›¤›n teknik, ekonomik, çevreci sa¤l›k sorunlar›na, kaliteli, kal›c› çözümler bulma çabas›, hizmet aflk› ile atefllenir. Bu davran›fl mühendislik felsefesinde temel yap›d›r. Dev barajlar› tasarlayan, yapan, uçaklarla insanlar› yaklaflt›ran, elektronikle bilgileri paylaflt›ran, ham petrolden plastikleri gelifltiren, tohumlardan ya¤lar ç›kartan, köprülerle, yollarla ekonomiyi canland›ran mühendis, bu iflleri yüksek de¤erlere ba¤l› bir meslek aflk› ile yapar. Bizim mesle¤imiz, beyinden, zekâdan, dehadan, hareketle sanata, esteti¤e hizmete akan ve yaratan için yaratt›klar›na mutluluk veren bir heyecana, cihada dönüflen – erdem ve bilgelik yolculu¤udur. Ahilikte, helal etme, helal kazanma, iyilikle hat›rlanma ilkeleri mühendislikte de geçerlidir. Mühendis, sürekli ö¤renen, düflünen yüre¤i yenilikler arama arzusu ile dolan kiflidir. ‹nekler, koyunlar Allah’›n kendine verdi¤i yetenekle insanlara süt veriyor. Elma a¤açlar› toprak ve güneflle, fidanla, tatl› elmalar veriyor. Ar›lar milyonlarca hareketle bal veriyor. Uluda¤’›n kaynaklar› bize temiz su veriyor. F›rat, Dicle, K›z›l›rmak arazilerimizi suluyor. Denizler gemilerimizi tafl›yor, bal›klar veriyor. Bular› gönülden veriyorlar karfl›l›k beklemiyorlar ilahi bir düzende görevlerini yapman›n ibadeti coflkusunu yafl›yorlar. Bizce mühendis, Allah’›n verdi¤i zekây›, yetenekleri, ald›¤› ö¤renimi, kazand›¤› deneyimleri, insanl›¤a p›narlar gibi ak›tan bir kahramand›r. Bu asil yolda yüksek bir hizmet misyonunun fedaisidir. Mühendis her tasarland›¤›n›n ve üretti¤inin çocuklar› ve torunlar› taraf›ndan kullan›laca¤›n›n bilincinde hareket eder. Asl›nda bütün eserleri mühendisin öz çocuklar›d›r, en iyi flekilde tasarlar, en iyi flekilde yapar, en iyi flekilde iflletir ve eserlerinin y›llarca kendisine duygusal mesajlar gönderece¤ini hayal eder. 81 MAKALE Mühendis ve mimarlar›n iletiflim becerileri > Ahmet Erkoç Elektrik Yüksek Mühendisi Gençlerin yüksek ö¤renime gösterdi¤i ilgi ve her geçen gün yeni aç›lan üniversiteler e¤itimli iflgücü konusundaki umutlar› art›rmaktad›r. Ancak birçok faktör gençlerimizin AR-GE alan›nda çal›flmaya yeterli ilgi göstermemesine neden olmaktad›r. B ir insan› di¤er canl›lardan ay›ran en önemli özelli¤i nedir? Soru biraz zor! Ama biz teknik adamlar (insanlar) matemati¤in ve muhakeme tecrübemizin verdi¤i güçle kolayca bir cevap bulabiliriz. ‹nternet arama motorlar›ndan birinde bu soruyu araflt›rd›m. Yaklafl›k 700 kiflinin kat›ld›¤› bir anketin sonucuna göre cevaplar flöyle; Kat›l›mc›lar›n %75’i ak›l , %5’i vicdan ; %5’i duygular›n›n ve hislerinin olmas› ; %3’ü ruh sahibi olmas› ve %12’si di¤er sebeplere ba¤lam›fllar. Hepsinin inkâr edilemez bir hakl›l›k pay› var. Benim fikrime göre “Bir insan› di¤er canl›lardan ay›ran en önemli özelli¤i” çevresi ile iletiflim kurabilmesidir. ‹letiflim kurarken bir lisan kullanarak bunu yapmas› iflin kilit noktas›. K›saca konuflmas›. Bildi¤imiz, kulland›¤›m›z kelimelerin say›s› ve bunlar› etkin bir flekilde kullanabilmek. Bir eskimonun (Amerika ve Gronland’›n arktik bölgesinde yaflayan say›lar› yaklafl›k 50.000 civar›ndaki topluluk) yaflad›¤› yeri hayal edelim. Her yer kar, buz, bembeyaz. Eskimo lisan›nda bizim beyaz olarak tek bir kelime ile tan›mlad›¤›m›z rengin onlarca çeflidi varm›fl. Onlar›n yaflad›¤› yerin koflullar› baz› renklerin görülmesine imkân tan›m›yor olabilir fakat de¤iflik koflullarda oluflan birbirinden farkl› beyazlar›n çeflitlerini de¤iflik kelimelerle tan›ml›yorlar. Durumlar›, nesneleri, duygular› birbirinden ay›rdetmek, anlatmak için kulland›¤›m›z araç lisan›m›z; hayat›m›z›n en önemli arac›. 82 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Rahman suresinin ilk ayetleri Türkçe’de “Rahman olan ALLAH Kuran’› ö¤retti. ‹nsan› yaratt›, ona konuflmay› ö¤retti” olarak anlayabilece¤imiz ifadeler ile bafll›yor. Hz. Ali’ nin bir sözü “‹nsanlara anlayabilecekleri flekilde hitap edin’’ diyor. Y›llar önce 1980‘lerin ortas›nda okudu¤um bir kitapta (Milyoner Olma Sanat›; Lee Iacocca) bana çok ilginç gelen ifadeler vard›. Üniversite mezunu bir kiflinin en önemli özelli¤ini; çevresiyle düzgün iletiflim kurabilen ve raporlama yapabilen olarak tan›ml›yordu. Hâlbuki mezun olunan bölümle ilgili temel mesleki bilgi bence ilk s›rada olmal›yd›. Elbette temel mesleki bilgi önemli, ancak iletiflimi yeterli/etkin olmayan biri için o bilgilerini kullanabilece¤i bir ortam bulmas› bir hayli zor. Y›llar sonra Lee Iacocca’ya daha fazla hakverir oldum. Hayatta mutlu ve baflar›l› olmam›z› etkileyecek anahtarlardan biri iletiflimdir. ‹letiflim sözcü¤ü siz ve di¤erleri aras›ndaki karfl›l›kl› iliflkiyi anlat›r. Bu dünyada sizin, benim, hepimizin hayat›n› etkileyen fley bu iletiflimdir. Hayat›m›z süresince iletiflim halindeyiz, eflimizle, çocuklar›m›zla, çevremizle, arkadafllar›m›zla, hizmet verdi¤imiz kiflilerle, hizmet ald›¤›m›z kiflilerle, astlar›m›zla, üstlerimizle iletiflim halindeyiz. Sadece baflkalar›yla iletiflim kurmuyoruz, kendi kendimizle de iletiflim halindeyiz. ‹letiflimi; kiflilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düflüncelerini aktard›klar› bir süreç olarak k›saca tan›mlayabili- riz. Kifliler aras› iletiflimi sözlü ve sözsüz iletiflim olarak ay›rmak mümkün. Sözlü iletiflim ise dil ve dil ötesi olarak s›n›flanabilir. ‹nsanlar›n karfl›l›kl› konuflmalar› hatta mektuplaflmalar› dille iletiflim olarak kabul ediler. Dille iletiflimde kifliler, ürettikleri bilgileri birbilerine iletirler. Dil ötesi iletiflim sesin niteli¤i ile ilgilidir. Ses tonu, sesin h›z›, fliddeti, hangi kelimelerin vurguland›¤›, duraklamalar gibi özelliklerdir. Dille iletiflimde kiflilerin “ne söyledikleri’’ , dil—ötesi iletiflimde ise “nas›l söyledikleri’’ önemlidir. Sözsüz iletiflim özellikle son 20 y›ld›r çok popüler olmufltur. Yüz ve beden, bedensel temas, mekân kullan›m›, araçlar gibi alt konularla incelenebilir. Dikkati çekmek istedi¤im konu toplumumuzun gözbebe¤i olan mühendis ve mimarlar›m›z mezun olduklar›nda iletiflim konusunda ne durumdalar. Al›nan lise ve üniversite e¤itimi iletiflim becerilerinin kuvvetlendirilmesi konusunda yeterli mi? Gelifltirilmesi için kiflisel çabalar›n d›fl›nda bir programar› var m›? Gençlerimiz iletiflimin önemi konusunda yeterli bilince sahip mi? Sivil toplum ve kamu kurulufllar›n›n bu konudaki etkinlikleri yeterlimi? Medya kurulufllar›n›n bu konudaki çal›flmalar› geliflmifl ülkelerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda ne durumda? Bu sorular› ço¤altmak mümkün. ‹letiflim sürecini temel elemanlar› ile özetlersek: ‹letiflim Süreci ‹letiflim süreci, kayna¤›n oluflturdu¤u herhangi bir iletinin (mesaj›n) uygun bir araçla bir kifli veya bir gruba gön- derilmesi ifllemidir ‹letiflimin gerçekleflmesi için en az iki sisteme ihtiyaç vard›r. ‹letiflimde bilgi al›flveriflinin iki yönlü olmas› beklenir. Bilgi kayna¤›ndan tek yönlü bilgi iletimine “enformasyon” karfl›l›kl› bilgi al›fl verifline “komünikasyon ya da iletiflim” ad› verilmektedir. ‹etiflim Süreci A. Kaynak Kaynak, iletiyi (mesaj›) oluflturan ve bir kanal ile hedef kitleye ulaflt›ran birim olarak tan›mlanabilir. Kaynakta Olmas› Gereken Özellikler Etkileyici bir iletiflimden söz edebilmek için kayna¤›n güvenilir olmas› gerekmektedir. Kaynak güvenilir oldu¤unda, al›c› dikkatle dinleyecek, iletiye (mesaja) ilgi artacak, benimsenmesi kolaylaflacakt›r. ‹letinin (mesaj›n) etki derecesi üzerinde rol oynayan di¤er özellikler yafl, cinsiyet, din, ekonomik düzey, e¤itim düzeyi ve toplumsal statüdür. Görünüfl, kiflinin fiziksel yap›s›yla, giyiminin bir bütünü olarak alg›lanmaktad›r. Seçilmifl, düzgün bir giyim kayna¤›n kendisine duydu¤u güvenin ve al›c›ya karfl› duydu¤u sayg›n›n bir göstergesi olarak alg›lanmaktad›r. ‹letinin etkinli¤i üzeride rol oynayan bir di¤er öge de empatidir. Empati iletiflimde bulunan kiflinin söylediklerini bireysel de¤erlendirme yapmadan sorunu ve neler duyumsad›¤›n› anlamaya yönelik bir çabad›r. B. Kanal Kanal, kaynakla al›c› aras›ndaki iletinin aktar›lmas›n› sa¤layan yoldur. C. ‹leti (Mesaj) ‹leti (mesaj), kaynak ile al›c› aras›ndaki iliflkiyi sa¤layan ögedir. Harf rakam, ses, ses tonu, yüz anlat›m›, her çeflit görsel, iflitsel anlat›mlar, bu arada dokunma, kayna¤›n al›c›ya gönderdi¤i duygu, düflünce ve davran›fllar›n kodlanm›fl halidir. ‹letinin (Mesaj›n) Özellikleri ‹leti (mesaj), hedef kitlenin dikkatini çekecek biçimde kurgulanmal› ve sunulmal›d›r. Anlam› bozmadan aktar›labilecek biçimde, kayna¤› ve al›c›n›n ortaklafla sahip olduklar› yaflam deneyimlerini anlatan iflaretlerle verilmelidir. Al›c›da ihtiyaç uyand›rmal› ve bu ihtiyaçlar›n karfl›lan›p, giderilebilmesi için önerilerde bulunmal› ve yol gösterici olmal›d›r. ‹leti (mesaj) ile önerilen yol, bireyin içinde yaflad›¤› grup kurallar›na uygun olmal›d›r. D. Al›c› ‹letinin (mesaj›n) ulaflmas› istenen kifli ya da gruba al›c› denilmektedir. ‹letiflim sürecinde, verilerin kodlan›p çözümlenmesi kaynak ile al›c› aras›ndaki bilgi, düflünce, deneyim, tutum, inanç, gereksinim, istek, ilgi, roller, dil yetene¤i, alg›lay›fl biçimi gibi etkenlere ba¤l›d›r. E. Geri Bildirim Geri bildirim iletiflim sürecinin son aflamas›d›r. Al›c›n›n iletiye (mesaja) verdi¤i yan›t alarak tan›mlayabiliriz. Geri bildirim yolu ile verilmek istenen iletinin anlafl›l›p, anlafl›lmad›¤› de¤erlendirilir. Geri bildirimin al›nmas› verilmek istenen mesaj›n benimsenmesini (içsellefltirilmesini) sa¤layacakt›r. Yüz yüze yap›lan iletiflimlerde kaynak ve al›c› sürekli yer de¤ifltirir. Kitle iletifliminde arada mekanik kaynaklar oldu¤u için iletim daha s›n›rl›d›r. Geri bildirim tam al›nmaz. Yabanc› lisan (‹ngilizce) ö¤renmek için gösterdi¤imiz çaban›n ne kadar›n› Türkçeyi etkin, do¤ru kullanmak ve iletiflim becerimizi gelifltirmek için gösteriyoruz? San›yorum çok ama çok az›n›. Lise ve üniversite haz›rl›k s›n›flar›nda y›llarca u¤rafl›yoruz. Bu imkân› olmayan mühendislerimizden özel bir lisan kursuna gitmeyeni bulmak herhalde biraz zor! Bu çabalar› elbette takdirle karfl›l›yorum. Ana lisan›m›z Türkçemiz? Bu k›sa yaz›da belirtmeye çal›flt›¤›m iletiflimin önemi konusunda sürekli ve sistemli bir çaba içinde olmam›z gerekmektedir. Sözün güzelini özünü söyleyenler flairler. Bedri Rahmi Eyübo¤lunun ‘’üç dil’’ adl› fliiriyle anlatmaktan aciz kald›¤›m bir sürü konuyuda size söylemek isterim. ÜÇ D‹L En az›ndan üç dil bileceksin En az›ndan üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En az›ndan üç dil bileceksin En az›ndan üç dilde düflünüp rüya göreceksin En az›ndan üç dil Birisi ana dilin Elin aya¤›n kadar senin Ana sütü gibi tatl› Ana sütü gibi bedava Nenniler, masallar, küfürler de caba Ötekiler yedi kat yabanc› Her kelime arslan a¤z›nda Her kelimeyi bir bir diflinle t›rna¤›nla Kök sökercesine söküp ç›kartacaks›n Her kelimede bir tu¤la boyu yükselecek Her kelime bir kat daha artacaks›n En az›ndan üç dil bileceksin En az›ndan üç dilde Can›m›n içi demesini Can›m a¤z›ma geldi demesini K›rm›z› gülün al› var demesini Nerden ince ise ordan kopsun demesini At›n ölümü arpadan olsun demesini Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini ‹nsan›n insan› sömürmesi Rezilli¤in dik alas› demesini Ne demesi be Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin En az›ndan üç dil bileceksin En az›ndan üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En az›ndan üç dil Çünkü sen ne tarih ne co¤rafya Ne flu ne busun O¤lum Mernufl Sen otobüsü kaç›rm›fl bir milletin çocu¤usun. BEDR‹ RAHM‹ EYÜBO⁄LU 83 MAKALE Türkiye’de acil durum ve krizleri uluslararas› standartlarda yönetebilmek gerçekten mümkün de¤il mi? Kaza ve afetlere karfl› haz›r m›y›z, yoksa M‹fi G‹B‹ mi yap›yoruz? > Doç.Dr.Bülent ‹nanç Çevre Mühendisi Mifl Gibi yapmaktan vazgeçmeli, acil bir durumda gerçekten çal›flan bir sistemi kurmal› ve heran gerçekten ifller oldu¤undan emin olmal›y›z. Kâr amac› güden, kendimize menfaat temin etti¤imiz bir faaliyetimizden dolay› insanlar›n, tabiat›n yani bize emanet edilen bu Dünya'n›n zarar görmemesi bizim sorumlulu¤umuzdad›r. S iz, aileniz, flirketiniz, flehriniz acil durumlara karfl› gerçekten haz›r m›s›n›z? Mutlaka baz› yaz›l› plan ve prosedürler vard›r. Belki de baz› tatbikatlar bile yapm›fls›n›zd›r. Fakat flu sorular› kendinize bir sorun: Bulundu¤unuz yerde bir yang›n ç›karsa ne olacak? Ne yapaca¤›n›z› biliyormusunuz? Siz veya yak›n›n›zda bulunanlar küçük bir yang›n› bile büyük bir felakete dönüflmeden söndürmek için gerekli bilgi ve ekipmana sahip misiniz? Bulundu¤unuz mekan› tahliye etmeniz gerekti¤inde ne yapman›z laz›m? Evinizi, tesislerinizi hatta flehrinizi daha büyük panik üretmeden nas›l tahliye etmeniz gerekti¤ini biliyor musunuz? Bir çal›flma arkadafl›n›z, bir dostunuz veya ailenizden birisi mahsur kal›rsa ne yapacaks›n›z? Onlara zarar vermeden nas›l yard›m edebilece¤inizi biliyor musunuz? Kendiniz mahsur kalsayd›n›z ne beklerdiniz? Birileri nasil olsa bizi kurtar›r m› gerçekten? Bu yaz›da öncelikle herfleyin merkezinde insan oldu¤undan hareketle insanlar›m›z›n alg›lar› ve yaklafl›mlar› üzerinde duraca¤›m. Kurumsal acil durum yönetimi ve ifl süreklili¤i yönetim sistemleri hakk›nda baflka yaz›larda detayl› olarak bahsedece¤im. Acil durum ve felaketler Afla¤›da acil durum ve felaketlere baz› örnekler verilmekle birlikte bafl›m›za gelebileceklerin bunlarla s›n›rl› olmayaca¤› aflikard›r: Tesis, konut ve orman yang›nlar› Tehlikeli madde kazas› 84 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 Kimyasal madde yay›l›m› Nükleer patlama Bulafl›c› hastal›klar Karayolu, demiryolu ve havayolu kazalar› Deprem Tsunami (dev sahil dalgas›) Baraj y›k›lmas› Sel Y›ld›r›m çarpmas› Toprak kaymas› F›rt›na Hortum So¤uk ve kar S›cak Kurakl›k Terörizm Bilgisayar a¤lar› ve sistemlerinin çökmesi Acil Durum/Kriz yönetimi konusundaTürkiye' deki sorunlar ve sorumuluklar Bireysel olarak sorumluluklar›m›z ABD'de oldukça etkin bir 911 acil yard›m servisi vard›r ve 911 numaras›n› çevirdikten sonra dakikalar içerisinde polis, itfaiye veya ambulans kap›n›z›n önündedir. Bu ülkede 280 kifliye bir itfaiyeci, 385 kifliye bir polis ve 325 kifliye bir acil sa¤l›k personeli düflmektedir (www.citizencorps.gov). Buna ra¤men acil durumlar›n %95' inde ilk yard›m› veya kurtarmay› olay yeri civar›ndaki vatandafllar veya kazazede/afetzedelerin bizzat kendisi yapmaktad›r. ‹stanbul’da ise itfaiye personeli say›s›n›n 2009 y›l›nda 4970 kifli oldu¤unu gözönüne al›rsak yaklafl›k 2500 kifliye bir itfaiyeci düflmektedir. Bu bilgiler orta ve büyük çapl› bir kaza veya afet halinde herkese yard›ma koflabilecek yeterli görevli personal olmayaca¤›n› göstermektedir. Kurbanlar›n say›s›, iletiflim araçlar›n›n kilitlenmesi, kapanan yollar vs. yard›m personelinin ulaflmas›n› ayr›ca engelleyecektir. Peki, O Felaket Aninda Biz Ne Yapiyor Olaca¤iz? Arabam›z› bencilce soka¤› acil müdahele araçlar›n›n geçmesini engelleyecek flekilde park ediyor muyuz? Evimizde yang›n ç›kt›¤›nda söndürmek için gerekli araçlar ve e¤itimimiz var m›? Ailece gitti¤imiz lokanta, sinema, tiyatro vb. yerlerin acil ç›k›fl kap›lar›n›n nerede oldu¤unu nas›l tahliye edebilece¤imizi sorup ö¤reniyor muyuz? Deprem vb. felaket an›nda ne yapaca¤›m›z› biliyor, hayatta kalabilmek için gerekli g›da, su, araç-gereçleri haz›rda bulunduruyor muyuz? Arabam›zda yang›n söndürücü ve ecza kutusunu en son ne zaman aç›p bakt›k. Lasti¤iniz patlarsa sizi felaket bölgesinden uzaklaflt›rmak için kritik olabilecek arac›n›z›n yedek lasti¤inin ifl görür durumda oldu¤undan emin misiniz? Yoksa, o yedek lasti¤i patlak ve o haliyle bagajda tafl›d›¤›n›z lasti¤in yerine kullanmakta m›s›n›z? E¤er bu ve benzeri sorulara bafl›n›z dik gö¤sünüz gere gere cevap veremiyorsan›z ifle Önce Kendinizden Bafllamalisiniz. Kurumsal olarak sorumluluklar›m›z Mifl Gibi yapmaktan vazgeçmeli, acil bir durumda gerçekten çal›flan bir sistemi kurmal› ve her an gerçekten ifller oldu¤undan emin olmal›y›z. Kar amac› gü- den, kendimize menfaat temin etti¤imiz bir faaliyetimizden dolay› insanlar›n, tabiat›n yani bize emanet edilen bu Dünya' n›n zarar görmemesi bizim Sorumlulu¤umuzdadir Türkiye' de baz› büyük ve yabanc› ortakl› veya yabanc› flirketlere hizmet/ürün üreten kurulufllar ve yine özel gayret gösteren baz› kamu kurum ve kurulufllar›n›n haricinde genellikle flirketler ve yerel yönetimler acil durum/kriz yönetimi mant›¤›n› ve önemini tam olarak kavrayamam›fl durumdad›r. Kriz yönetimi için fleklen haz›rm›fl gibi görünseler de, küçük çapl› kaza veya afetlerin krize dönüflmesine bizzat kendilerinin yol açt›¤›, iletiflimsizlik ve sorumluluklar›n bilinmemesinden kaynaklanan kaosun neden oldu¤u durumlar s›kça görülmektedir. Örne¤in, kriz an›nda kriz yönetim merkezinde bulunup sahadaki müdahele ekiplerine ihtiyaç duyduklar› deste¤i temin etmekle sorumlu yöneticiler en k›sa sürede sahaya intikal ederek saha müdahele ekibi gibi davranmaya çal›flmakta farkl› lokasyonlarda müdaheleler varsa her sahada farkl› yönetim tarzlar› ve birden fazla lider ve dolay›s›yla bunlar›n verdikleri farkl› kararlardan dolay› kaos yaflanabilmekte ve sahadaki müdahele ekiplerinin motivasyonu ve morali bozulabilmektedir. Üst düzey yöneticilerin detayl› saha müdahele plan ve prosedürlerini yeterince bilmemeleri normaldir. Ancak amirlerinin aceleyle verdi¤i yanl›fl kararlara itiraz edemeyen personelin yapabilece¤i pek fazla bir fley yoktur. Sahadaki personelin acil durumu yönetemeyece¤ini, o nedenle üst yönetimin sahaya intikal ederek yönetimi ele almas› gerekti¤ini düflünüyorsan›z o zaman daha bafltan büyük bir yanl›fl içindesiniz demektir. Sistematik ve etkin bir kriz yönetim sisteminin kurulmas› için sahada ve merkezde ilgili pozisyonlarda görevlendirilen personelin görevleri konusunda e¤itilmesi ve tatbikatlarla olgunlaflt›r›lm›fl olmas› gereklidir. Bütün kurulufllar›n etkin bir ‹fl Süreklili¤i Yönetim Sistemine sahip olmas› acil durum ve kriz yönetim sistemlerinin kurulmas›n› da sa¤layacakt›r. Bu maksatla, Amerika ve Avrupa’ da gelifltirilen NFPA 1600 (Standard on Disaster/Emergency Management and Business Continiuty Programs) ve BS25999 (Business Continiuty Management) standartlar› gelifltirilmifltir. Burada üst yönetime çok büyük sorumluluk düflmektedir. Üst yönetimin her f›rsatta konuya inanm›fll›¤›n›/adanm›fll›¤›n› hissettirmesi gerekmektedir. Mifl Gibi yap›ld›¤› gözlerden kaçmaz ve alt personel mesaj› al›r. Mifl Gibi yapan yöneticiler/sorumlular baflar›s›zl›klardaki en büyük sorumlulu¤un kendilerinde oldu¤unu bilmelidirler. Kendi yapmad›¤›n›z, inanmad›¤›n›z fleyleri baflkas›ndan bekleyemezsiniz. Yerel ve merkezi yönetimler olarak sorumluluklar›m›zYerel ve merkezi yönetimler insalardan ba¤›ms›z özel kurum ve kurulufllar de¤ildirler, bizatihi ilgili makamlarda görev yapan fertler taraf›ndan sorumluluklar› ifa edilirler. ‹nsanl›¤a hizmet etmek amac›yla vard›rlar ve acil durumlarda, afet hallerinde hizmet vermekle sorumlu olduklar› bölge ve insanlar›n› korumak ve yard›m etmek anlam›nda herhaliyle haz›r olmal›d›rlar. Fertleri, flirketleri, kamu kurum ve kurulufllar›n› organize etmek, e¤itmek ve motive etmek için sürekli bir gayret içinde olunmal›d›r. Bütçe k›s›tlamalar›n›n arkas›na s›¤›n›lmamal›d›r. Bütçe gerektir- meden de yap›labilecek ifller konusunda bu yönetimlerin herbir personeli kendisini sorgulamal›d›r. Sivil savunma, itfaiye vb. Birimler sürgüne gönderilen, emeklili¤i gelmifl yafll› ve güçsüz, uyumsuz/sorunlu yani k›sacas› bu görevleri lay›k›yla yapamayacak personel ile doldurulmamal›d›r. Yanan, bo¤ulan, sakat kalan, var›n› yo¤unu kaybeden her bir insan için ‘acaba ben gerekeni yapsayd›m biraz daha gayret etseydim önleyebilir miydim, önlenmesine katk›m olabilir miydi, zarar› biraz da olsa azaltabilir miydim?’ diye kendimize sormal›y›z. Sonuç 17 A¤ustos 1999 depreminde yaflanan kaos ve organizasyon eksikli¤ini gören ve benim de doktora ve asistanl›k yapt›¤›m Kyoto Üniversitesi’nden gelen uzmanlar hiç bir plan, yönetmelik olmad›¤›n› zannederken oldukça detayl› Sivil Savunma mevzuat›n› ö¤rendiklerinde hayretler içerisinde kalm›fllard›. Biz millet olarak Mifl gibi yapmaktan vazgeçip elimizden geleni yapmaya bafllad›¤›m›zda uluslararas› standartlarda bir acil durum müdahele ve kriz yönetimi yap›labilmesi için hiçbir engel yoktur. Geçmiflte bu konularda Dünya’ ya liderlik yapm›fl bir milletin evlatlar› olarak hiç kuflkusuz daha da iyisini yapabiliriz. Sistematik olarak yap›lmas› gerekenler konusunda Dünya’da bugüne kadar yap›lan çal›flmalar ve gelifltirilen NFPA 1600 ve BS25999 gibi yönetim sistemleri hakk›nda daha sonraki yaz›lar›mda detayl› bilgi verece¤im. 85 TANITIM Su Vakf› ve yay›nlar› üzerine Su Vakf›, hayat›n kayna¤› ve asli ihtiyaçlar›m›zdan biri olan suyun; kifli, toplum ve canl› hayat›ndaki yerinin ve öneminin insano¤luna kavrat›lmas› ve suyun nas›l kullan›lmas› gerekti¤i konusunda ç›kard›¤› yay›nlarla bu medeniyetin yaflat›lmas› için u¤raflan bir sivil toplum kurulufludur. 1 995 y›l›nda kurulmufl olan Su Vakf› bu güne kadar 50’nin üzerinde kitap yay›nlad›. Bu yay›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤u su konusunda yaz›lm›fl bilimsel eserler olup, bir k›sm› da çevre mühendisli¤i, inflaat mühendisli¤i gibi fakültelerde okutulan bir tak›m derslerin bafll›ca baflvuru kayna¤›d›r. Bunlar›n d›fl›nda yenilenebilir enerjiler, iklim de¤iflikli¤i ve çevre konular› ile tüm bu konularda mühendislik anlam›nda temel teflkil edecek matematik yöntemlere iliflkin, özellikle de bulan›k mant›k konusunda ‹ngilizce ve Türkçe yay›nlar› mevcuttur. Bunlar›n d›fl›nda Su Kaynaklar›, Yenilene- 86 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 bilir Enerji Kaynaklar› ve ‹klim De¤iflikli¤i ve Çevre isimli 3 tane hakemli bilimsel dergimi yay›nlamaktad›r. Bunlar henüz ikifler say› ç›kt› ve daha emekleme aflamas›nda ama alan›nda büyük hizmet görece¤i düflünülmektedir. Su Vakf› yay›nlar›n›n en büyük s›k›nt›s› hedef kitleye tam ulaflamamak. Gerçi da¤›t›m konusunda da¤›t›c› firmalarla çal›fl›l›yor, ancak ö¤renci ve akademisyenler kitaplar› bazen bulamad›klar›n› belirtiyor. Bu nedenle bu durumda olanlar için web sitesinden de talepler al›n›p kargoyla adreslere teslim edilen bir sisteme bafllan›lm›fl. Böylece Türkiye’nin neresinde olursa olsun insanlar art›k yay›nlara ulaflabiliyorlar. Bunun d›fl›nda maliyetler artarken bunu fiyatlara yans›tamama s›k›nt›s› da var. Su Vakf› yazarlar›n›n yurt d›fl›nda yay›nlanan kitaplar› da var. Yurt d›fl›nda bas›lm›fl bir kitap orada 90–100 dolara sat›l›rken ayn› kitap Türkiye’de 2–30 liraya fiyat sat›lmak zorunda kal›n›yor. Bunun sonucu olarak da kalite düflüyor. Su Vakf› Yay›nlar› olarak kaliteyi yurt d›fl›nda bas›lan kitaplar seviyesine ç›karmak için çeflitli önlemler al›yor ancak bunu fiyatlara yans›tmak da flu an için yaflan›lan en büyük s›k›nt›lardan biri. >> Su Vakf›’n›n yazarlar›n›n neredeyse tamam› akademisyenlerden olufluyor. Hepsi konusunun önde gelen uzmanlar›ndan. Zaten kitaplar›n önemli bir bölümü ders kitaplar› oldu¤u için yazarlar› da do¤al olarak o dersi veren kifliler oluyor. Bir de her fleyin elektronik ortamda ve internet üzerinden halledildi¤i bir dönemde bandrol alman›n bu kadar zor olmamas› gerekmektedir. Her kitap için 10 kalemden fazla evrak toplamak gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanl›¤› otomasyon projesi çerçevesinde bu konuda da kolaylaflt›r›c› ad›mlar atmas› gerekiyor. Su Vakf› yazarlar›n›n neredeyse tamam› akademisyenlerden olufluyor. Hepsi konusunun önde gelen uzmanlar›ndan. Zaten kitaplar›n önemli bir bölümü ders kitaplar› oldu¤u için yazarlar› da do¤al olarak o dersi veren kifliler oluyor. Su Vakf› taraf›ndan eserinin yay›nlanmas›n› isteyen eser sahibi öncelikle Su Vakf›’na baflvuruyor. Baflvuru kabul edilirse kitap bir uzman taraf›ndan incelenip bir raporla birlikte yönetim kurulunun önüne geliyor. Yönetim kurulu kitab›n bas›lmas›na karar verirse vak›f merkezinde kapak ve iç düzen tasar›m› yap›l›p tashihten geçtikten sonra bas›lmak üzere matbaaya veriliyor. >> Vak›f da¤›t›c› firmalarla çal›fl›yor. Bunun d›fl›nda en büyük da¤›t›m internet üzerinden oluyor. Web sitemiz üzerinden ald›¤›m›z sipariflleri kargo ile al›c›ya ulaflt›r›l›yor. Bir de fuar, sempozyum gibi etkinliklerde aç›lan standlar üzerinden okuyucularla bulufluluyor. Daha önceleri kapak ve iç düzen tasar›m› da d›flar›da yapt›r›l›yordu, bu bir tak›m iletiflim kopukluklar›na neden oluyordu. fiimdi kitaplar vak›f merkezinde haz›rland›¤› için birilerine derdini anlatmaya çal›flmak yerine yap›lmas› gerekeni do¤rudan kendileri yap›yor. Böylece ç›kan so- >> Su Vakf› Yay›nlar›’n›n en büyük hedefi yay›nlar› Avrupa-Amerika’da yay›nlanan kitaplar seviyesine ç›karmak. Bunun için hem estetik hem de bask› ve ka¤›t kalitesi anlam›nda bir tak›m tedbirler al›nm›fl. Bu hem içte hem de d›flta at›lmas› gereken bir tak›m ad›mlar› içermekte. nuç vakf›n istedi¤i gibi oluyor. Su Vakf›’n›n as›l ifli vak›f faaliyetleri oldu¤u için bu faaliyetler esnas›nda ço¤u proje ve kitap gündeme geliyor. Bir rakam vermek gerekirse y›lda 10 civar› yay›n oluyor. Vak›f da¤›t›c› firmalarla çal›fl›yor. Bunun d›fl›nda en büyük da¤›t›m internet üzerinden oluyor. Web sitemiz üzerinden ald›¤›m›z sipariflleri kargo ile al›c›ya ulaflt›r›l›yor. Ayr›ca yay›nlar fuar, sempozyum gibi etkinliklerde aç›lan standlar üzerinden okuyucularla bulufluluyor. Su Vakf› Yay›nlar›’n›n en büyük hedefi yay›nlar›n› Avrupa-Amerika’da yay›nlanan kitaplar seviyesine ç›karmak. Bunun için hem estetik hem de bask› ve ka¤›t kalitesi anlam›nda bir tak›m tedbirler al›nm›fl. Bu hem içte hem de d›flta at›lmas› gereken bir tak›m ad›mlar› içermekte. Çok yak›nda Su Vakf› yay›nlar›’na ait bir kitab› elinize ald›¤›n›zda, yurt d›fl›ndan ald›¤›n›z ‹ngilizce’si ile aras›nda hiçbir fark göremeyeceksiniz. 87 SÖYLEŞ Her Dem Yeni; Süleymaniye, Mimar Sinan ve kurumlar›m›z Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bu say›m›zda ‹brahim Zeyd Gerçik’in “Her Dem Yeni” bafll›¤› ad› alt›nda ç›kan iki kitab›na yer verirken kendisiyle de bu kitaplar üzerine bir söylefli gerçeklefltirdik. Gerçik, Mimar Sinan ve Süleymaniye Külliyesi üzerinden kurumlara ders olabilecek nitelikte eserler meydana getirmifl. ‹lk baflta flunu sormak istiyorum. Bu kitaplar baya yo¤un bir çal›flman›n neticesinde ortaya ç›kt› de¤il mi? Netice de tarih, felsefe, mimari ve mühendislik bilimlerinin hepsiyle alakal› eserler. Evet öyle. Katk›da bulunanlar çal›flma arkadafllar›m ve yak›n dostlar›m. Mesela foto¤raflar› bir ekip olarak çektik. Profesyonel olmad›¤›m›z için bu ifli bilen insanlarla çal›flt›k. Zaten prosedür gere¤i de çok 88 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 genifl bir zaman›m›z yoktu. Kitaptaki foto¤raflar 5 farkl› kifli taraf›ndan çekildi. 5 farkl› kiflinin bak›fl aç›s› yakalanmaya çal›fl›ld›. Süleymaniye tadilata girmeden 1 ay önce. Kitab›n araflt›rmas›n› da kendim yapt›m, sadece baz› arkadafllar taslak metni okudu, baz› bulgulara da arkadafllar ulaflt›. Kitap bittikten sonra ise, 3 farkl› gözün eseri incelemesini istedim. Bir tanesi tarihçi bir arkadafl›m›zd› ve eseri ta- rihçi gözüyle inceledi. Ard›ndan iktisat tarihi aç›s›ndan eserin incelenmesi için bir uzman arkadafla verdik. O da inceledi. En son da iflin sembolik çözümlemesi vard›. Çünkü sembolik aç›l›mlarda bir sembolün birden fazla anlam› olabilir. Mesela “minare” birincisi “Miraç›n” bir sembolü olabilir ama d›fl unsuruna bak›ld›¤› zaman, ezan okunmas› için yap›lm›fl bir mimari olarak görürsün. ‹flte biz burada ese- rin birinci anlam›ndan gözükmeyen iflaret ve sembollerini vermeye çal›flt›k. Mesela “kubbe” mimariyi örten bir ö¤e iken ayn› zamanda bir liderlik, bir tevazu anlam›na gelebilir. ‹flte bu ç›kar›mlar› yaparken iflin uzman› olan ve çok büyük bir tecrübeye sahip olan Ömer Lekesiz'den yard›m ald›k. O da eseri bir öncü eser olarak görüp, sembolik çözümlemelerin uyufltu¤unu söyledi. Peki, böyle bir eser oluflturma ihtiyac› nereden do¤du? Ben yaklafl›k sekiz y›ld›r çok aktif bir flekilde, seminerler ve konferanslar vas›tas›yla da yönetim ve kurum çal›flmalar› ile ilgiliyim ve flunun fark›na vard›m ki, bizim ülkemizdeki yöneticilerin ço¤u geçmiflinden ve kendi gerçeklerinden kopuk. Asl›nda uygulad›klar› metotlar›n ço¤u kendi metotlar› da de¤il. Ben bu alandaki eksikli¤i görünce, benim yöneticime öyle bir eser yazay›m ki, tarih, estetik ve geçmiflteki yöneticilik konular›nda bilgiler vereyim, art› onlara bir bak›fl aç›s›, bir aç›l›m sunay›m dedim. Bu düflünce üzerine yo¤unlafl›rken, zaten alan›nda öncü bir flirkete kurum kültürü e¤itimleri veriyordum. O yüzden de kafamda ben bu arkadafllara kurum kültürünü de¤erlerini nas›l anlat›r›m diye düflünürken akl›ma Süleymaniye Külliyesi geldi. Buradan yola ç›karak e¤itimi bu flekilde ba¤daflt›rmaya çal›flt›m. Mesela günümüzde güç merkezli korku merkezli bir liderlik anlay›fl› var. Biz eserimizde Süleymaniye Kubbesi ile liderlik aras›nda nas›l bir iliflki var veya Süleymaniye’nin temelinin sa¤laml›¤›yla kriz yönetimi aras›nda nas›l bir iliflki var, iflte is odas› ile her fleyin son faydas›n› düflünmek aras›nda nas›l bir iliflki var, bu flekilde ç›kar›mlar yaparak kurum kültürünü anlatmaya bafllad›k. Sonra ben bu çal›flmay› makale olarak düflünürken neden kitap haline getirmeyim düflüncesi olufltu. Kitap haline getirirken de daha çok okudum ve gördüm ki asl›nda Süleymaniye Külliyesi Osmanl›’n›n oluflturmak istedi¤i medeniyet tasavvurunun somutlaflm›fl bir ifadesi. Bir medeniyet tasarlan›yor ve o medeniyette her fley belli yerlere oturtmaya çal›fl›l›yor. Burada her fleyi bütünlefltirme, farkl›l›klar› kendi içinde bir zenginli¤e çekme anlay›fl› var. Asl›nda “tevhid” fikrinin, yönetim, flehir anlay›fl› ve mimaride yans›t›lmas› var. Oradan flu ç›kar›ma gittim. Süleymaniye bir medeniyet modeli fakat bu modeli anlamam›z için Süleymaniye’nin arkas›ndaki insan gerçe¤ini anlamam›z laz›m. Asl›nda bunun arkas›nda da Mimar Sinan var ve Mimar Sinan Osmanl›’n›n mimari ile yans›t- Bizde günümüzde güçlü flirketler bu politikalar› nas›l uygularlar ç›kar›mlar yapt›k. Sonra Sinan’›n yetiflti¤i Hassa Oca¤› var bunun bugün ki karfl›l›¤› kurumlar›n kendi içlerindeki akademileridir. fiöyle ki Osmanl›’n›n buradaki baflar›s›ndan söz ederken, Osmanl› do¤ru insan› seçiyor, seçti¤i insan› yeni bir kimlikle yeniden tan›ml›yor ve o insana yeni de¤erler yüklüyor. De¤erler yüklerken o insan›n önündeki engelleri kald›r›p o insan› ödüllendiriyor ve art› de¤er ürettikçe onu yukar›ya tafl›maya devam ediyor. ‹flte Osmanl›’n›n sistemi budur. Sinan bir tafl ustas› iken, Osmanl›y› biçimlendiren bir zat olarak karfl›m›za ç›k›yor. fiimdi Sinan o kadar önemli bir flahsiyet ki mesela mezar›yla bize önemli mesajlar veriyor. Tevazu flahs›nda somutlaflm›fl bir de¤erdir. Sinan mezar›na bafl mimarl›k kavu¤unu koymuyor. Haseki kavu¤unu koyuyor. Günümüzde insanlar daha çok gösterifle, markaya, imaja adapte oluyorlar. Sinan burada asl›nda unvanlar›n gelip geçici oldu¤una vurgu yap›yor. Burada ahde vefa var. Geldiniz noktay› unutmay›n diyor çünkü geldi¤iniz noktay› unutmazsan›z sa¤lam ve izzetli durursunuz. >> Asl›nda uygulad›klar› metotlar›n ço¤u kendi metotlar› da de¤il. Ben bu alandaki eksikli¤i görünce, benim yöneticime öyle bir eser yazay›m ki, tarih, estetik ve geçmiflteki yöneticilik konular›nda bilgiler vereyim, art› onlara bir bak›fl aç›s›, bir aç›l›m sunay›m dedim. maya çal›flt›¤› medeniyet modelinin insan olarak devam›d›r. fiunun idrak ettim ki Süleymaniye çözümlememiz için Sinan’› çözümlememiz laz›m. Sinan gibi bir deha nas›l oluflturuldu. Sinan öyle ki Osmanl›’n›n varl›¤›n› 3 k›tada resmeden somutlaflt›ran bir dehad›r. O nedenle Sinan’› ele almaya bafllad›k. Sinan’› yetifltiren baz› sistemler var. Mesela Devflirme Sistemi. Burada uygulanan baz› yöntemler var ve bu yöntemler Osmanl›’n›n nas›l nitelikli insan yetifltirdi¤ini gösteriyor. Sinan’dan yola ç›karak Süleymaniye’yi incelediniz, çünkü Sinan deyince Süleymaniye de akla geliyor de¤il mi? Evet, Sinan’› ele ald›ktan sonra Süleymaniye’yi inceledik. Mesela külliye yap›l›rken üzerinde durulan çok hassas bir konu var. Projenin kendisi içerinde bir insan ah›n›n olmas› istenmiyor. Eser yap›l›rken çal›flanlarla en ufak bir adaletsizlik ve k›rg›nl›k olmas› istenmiyor. Proje çal›flmas›n›n baflar›s› yap›lan fleyin insanlar›n huzuruna, mutlulu¤una katk› yapaca¤› düflüncesine ba¤l›d›r. Hassasiyet var burada. Süleymaniye yi¤idin öldürülmedi¤i ve hakk›n›n da yenilmedi¤i bir çal›flma. Süleymaniye bize muhteflem bir kültürel denge de sunuyor. Çok ilginç bir fley mesela, Osmanl› bize kültürel bir bütünlük, bir çerçeve sunuyor. Süleymaniye’nin özünde bütünlefltirmek var. Eserde 20 bin insan çal›fl›yor ve çal›flanlar›n yar›s› H›ristiyan kökenli. ‹flte bu müthifl bir ahenktir. ‹flin özünde ise güven’i infla edebilmek yatar. Adaleti infla edemezseniz, farkl› kültürleri kazanamazs›n›z. Tek tip insan tipi benimsemeye çal›fl›yoruz, ortak de¤erlerde biz bunlar› birlefltiremiyoruz. Kurumlar›n ahlakl› olmas› laz›m ki kifliler de ahlakl› olsun. Biz Süleymaniye’de bunu görüyoruz, eserinizde de buna vurgu yap›yorsunuz. ‹flin özünde bu var. Bir yap›n›n özünde o 89 SÖYLEŞ hayat›nda mimarl›¤› görüyoruz. ‹çi dolduruldu. Sinan mimarl›¤a geçti¤inde 40’l› yafllar›ndayd›. Günümüzde ise 25–30 yafl›ndaki adamlara müdürlük makam› veriyorsunuz. Sinan ancak 47 yafl›nda bafl mimarl›¤a atan›yor. >> Osmanl›’da Sinan örne¤ine bakarsak, Ortodoks H›ristiyan bir genci medeniyetin bayra¤›n› tafl›yan bir öncüye dönüfltürmüfltür. Z›tlar› özüne dönüfltürüyor. Deha görülüyor burada. yap›y› ileri götürecek inanç ve ahlaki de¤erler varsa o yap› uzun ömürlü olabiliyor ama sadece de¤er de¤il, o de¤erleri belli bir sistemati¤e ve hedeflere dönüfltürmesi gerekiyor. Bunu yapacak uygun insan› bulmas› ve onu yetifltirmesi gerekiyor. Kitaptan flöyle bir izlenime kap›ld›m. Sanki Osmanl› da baflar›l› olan hangi sistem var ise, flu anda baflar›l› kurumlar taraf›ndan uygulan›yor de¤il mi? Evet, asl›nda öyle. Evrensel baz› kurallar var ve Hz. Âdem’den bu yana insan ayn› insan. Medeniyet dokular› tamamen de¤iflmifl olsa bile insan› örgütleyen baz› kurallar var. Temel ilkeleri kim yakalarsa yakalas›n o kurum uzun ömürlü oluyor. Aidiyet, sevgi, hoflgörü, adalet, ortak de¤er 90 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 oluflturma, bütün bunlar› hangi ça¤da sa¤larsan›z sa¤lay›n “maya’y›” infla etmeye bafll›yorsunuz. Osmanl›’da Sinan örne¤ine bakarsak, Ortodoks H›ristiyan bir genci medeniyetin bayra¤›n› tafl›yan bir öncüye dönüfltürmüfltür. Z›tlar› özüne dönüfltürüyor. Deha görülüyor burada. Osmanl›da yönetici yöneticiyi ezmiyor. Bizde bu yok. Sinan görülüyor ve daha ileri tafl›nmas› için u¤rafl›l›yor. Rehberlik yap›l›yor Sinan’a. Sinan tafl ustas› sonra marangoz oluyor, geometriyi ö¤reniyor, sertlikten yumuflakl›¤a geçifl var burada. Sonra bak›yoruz askeri bir e¤itime al›n›yor, organizasyon yetene¤i, sadakat ve baz› di¤er unsurlar› da Sinan burada kazan›yor. Sonra 3. aflamada Sinan, ‹znik’te saray nakkafl›ndan nakkafll›k dersleri al›yor bu da Sinan’a estetik kavram›n› sa¤l›yor. Sonras›nda mühendislik geliyor. Mühendislikte sosyal dokudaki malzemeyi görebilmeniz laz›m. Komple bakman›z laz›m ifle. Osmanl› sisteminin en büyük baflar›s› da bu. Her zaman teoriyi uygulama içinde veriyor. Gözlem, keflif, uygulama ve geri bildirim. Osmanl›’da böyle bir sistem var. Günümüzde yöneticiler makineye yapt›¤› yat›r›m kadar insana yat›r›m yapm›yor. Mühendislikten sonra ise Sinan’›n Önümüzde bu flekilde ifllemifl, çok baflar›l› bir flekilde uygulanm›fl devlet ve insan üzerine sistemler varken biz yüzümüzü köklerimize de¤il Bat›ya dönmüflüz, buradan böyle bir sonuç ç›kar›labilir de¤il? ‹bni Haldun Mukaddime eserinde derki, “ma¤luplar, galipleri taklit eder”. Bizim bafl›m›za da bu gelmifl. Biz kendimizi yetersiz görmüflüz. Hep taklide bafllam›fl›z. Biz varoluflumuzun bir fleylere sahip oldu¤umuz zaman tamamlanaca¤›n› düflünmekteyiz. Osmanl› varoluflu bir güç elde ederek sa¤lamad›. Belli de¤erleri kendi bünyesinde eriterek sa¤lad›. Adalet, hoflgörü, sayg› çok önemliydi. Maddi kazanç önemli de¤ildi. fiunu da belirteyim ki benim bu eserdeki amac›m Osmanl›’ya övgü de¤il, amac›m, bizim bir flekilde tarihimiz var, köklerimiz var ve biz dirilmek istiyorsak kendi tarihsel gerçeklerimizdeki referansla yüzleflmek zorunday›z. Bugün flu anda git dolafl Süleymaniye’yi Müslüman’dan daha fazla yabanc›y›, turisti görürsün. Bir Alman, bir ‹ngiliz senin eserini senden fazla tan›maya çabal›yorsa burada bir çeliflki var. Biz kendi köklerimize inmedi¤imiz müddetçe izzetli ve sa¤lam duruflu sa¤layamay›z. Süleymaniye Külliyesinin bize anlatt›¤› çok önemli fleyler var. ‹çinde tevazu var duruflunda ise izzet var. Süleymaniye Külliyesinde öyle bir fley var ki, “U” fleklinde planlanm›fl, “U’nun tam ortas›nda cami var, cami birleflmeyi, bütünleflmeyi temsil ediyor ayn› zamanda. Külliye binalar› ise toplumu temsil ediyor. Biz bak›yoruz burada S›byan Mektebi, kervansaray, hastane, hamam her fley var. Taphane denen rehabilite merkezi bile var. Sonra insanlar ç›narlar ve serviler aras›nda do¤al ortamda dinlendiriliyor. Bak›yoruz Taçkap› var, bir mesaj, d›fl avlu kap›s› gösteriflli de¤il ama içteki kap› görkemli. Sinan flu mesaj› veriyor. “Kap› d›flar›ya aç›lm›yor, içeriye aç›l›yor, ‹nsana aç›l›yor”. Gösteriflli kap› bizi birleflmeye, bütünleflmeye götürüyor. Kurumsal anlamda bunu düflünürsen bir kurumun gerçek gücü, çal›flanlar›n biz duygusunu hissetmesiyle alakal›d›r. Bu nedenle de ben Sinan’›n hayat› ve Süleymaniye üzerinde çok önemli ders almam›z gereken ç›kar›mlar oldu¤unu düflünüyorum. Çünkü Mimar Sinan sonsuz olman›n iyili¤in kap›s›n› açmak oldu¤unu bilen bir flahsiyetti. Ekrem Hakk› Ayverdi’nin eserleri > Mehmet Nuri Yard›m T ürkiye’de yirminci as›rda yetiflmifl nadir sanat ve kültür adamlar›m›zdan biri de flüphesiz Ekrem Hakk› Ayverdi’dir. Osmanl› mimarîsini çok iyi bilen, medeniyetimizin zenginliklerine vâk›f olan Ayverdi, ender yetiflen sanat tarihçilerimizdendir. Yüksek mühendis Dr. Ekrem Hakk› Ayverdi’nin Türk mimarisine yapt›¤› hizmetler, kaleme ald›¤› eserler unutulamaz. Ömrünü mimârîmize hasretmifl bulunan Ayverdi, bu sanat›n özüne inmifl, temel unsurlar›n› yakalam›fl ve di¤er mimarilerden farkl› ve üstün olan bütün özelliklerini tespit edip bunlar› devâsâ eserler haz›rlayarak yay›mlam›flt›r. O bir makalesinde, “Bu mimarîde bir taflk›nl›k, bir gösterifl, bir yar›flma ve bir fazla süsleme var m›d›r? Bunlar›n hiçbirine ihtiyaç yoktu; çünkü bunlarla örtülecek bir eksiklik, bir kusur bulunmuyordu ve çünkü onu yapan mimarda da bunlar mevcut de¤ildi. Ayverdi’nin pek çok eseri bulunuyor. Bu külliyat, onun büyük birikimini, ufkunun geniflli¤ini ve bilgisinin derinli¤ini rahatl›kla göstermektedir: Tuna’dan Mora’ya bütün Osmanl› âbidelerini inceleyen kaynak bir eser. ‹lk olarak 1972 y›l›nda neflredilen kitab›n ikinci bask›s› 1989 y›l›nda gerçeklefltirildi. Toplam 618 sayfa. Osmanl› mîmârîsinde Fatih Devri- Cild III: Bu kaynak eserde de 1451-1481 y›llar› aras›ndaki Osmanl› âbidelerini ‹stanbul’a kadar inceleniyor. 1973’te ilk bask›s› yap›lan 1989 y›l›nda neflredilen eser, 554 sayfadan meydana geliyor. Osmanl› Mimarîsinin ‹lk Devri- Cilt 1: ‹lk bask›s› 1966 y›l›nda, ikinci bask›s› 1989’da yap›lan 577 sayfal›k bu kaynak eserde, 1230–1402 y›llar› aras›nda Ertu¤rul, Osman, Orhan Gaziler, Hudâvendigâr ve Y›ld›m Bayezid devirlerinde Anadolu ve Balkan Türkiyesi’ndeki 319 abide inceleniyor. Osmanl› Mîmârîsinde Çelebi ve Sultan Murad Devri – Cilt II: Ekrem Hakk› Ayverdi’nin 1402 – 1451y›llar› aras›nda Sivas’tan Adriyatik sahiline, Osmanl› Mîmârîsinde Fâtih Devri- Cilt IV: 1451-1481 y›llar› aras›nda ‹stanbul’da camilerden baflka üç bedesten, hamamlar ile Rumeli ve bütün balkanlardaki âbideleri inceleyen kaynak eser ilk olarak 1874 y›l›nda sanatseverlere sunuldu. 19. As›rda ‹stanbul Haritas›: Ekrem Hakk› Ayverdi’nin bir baflka mühim çal›flmas›. ‹stanbul’un büyük bir k›sm›n› tahrip eden yang›nlardan önceki Eyüp, Galata ve Üsküdar d›fl›nda sur ile alakal› ‹stanbul yar›madas›n›n topografyas›n› Âbidelerini gösteren haritad›r. Hakk›nda haz›rlanm›fl eserler Ekrem Hakk› Ayverdi Hât›ra Kitab›: Ekrem Hakk› Ayverdi’nin aziz hât›ras›na düzenlenen, üstad›n vefat› üzerine düflülmüfl manzum r›hlet târihi ile sanat, edebiyat, mîmârî ve târih çerçevesinde 18 yazar›n makalelerinden oluflan eser... 1995’te ‹stanbul Fetih Cemiyeti taraf›ndan neflredilen kitap 431 sayfadan olufluyor. Makaleler: Ifl›kl› Hayatlar: Altan Deliorman, Ifl›kl› Hayatlar isimli bu eserinde fikir ve sanat hayât›m›z›n üç seçkin simâs› olan Ekrem Hakk› Ayverdi, Sâmiha Ayverdi ve Nihad Sâmi Banarl›’n›n hayat hikâyelerini, faaliyetlerini, eserlerini ve baflar›lar›yla oldu¤u kadar özlemlerini, sevinçlerini, hayâl k›r›kl›klar›n› yâni insânî yönlerini ele al›yor. Makaleler befl bölümden olufluyor. Birinci k›s›m “San’at ve Mimâri Üzerine” ad›n› tafl›yor. ‹kinci bölüm ise “‹stanbul Üzerine” bafll›kl›. Üçüncü k›s›mda “Tarih ve Fikir” makaleleri yer al›yor. Dördüncü bölüm “Biyografik Yaz›lar›”ndan müteflekkil. Son k›s›mda ise “Mülâkatlar” var. Ekrem Hakk› Ayverdi ile yap›lm›fl konuflmalard›r bunlar. 91 SNEMA MÜHENDSLK BZDENVE HABERLER Türk Mühendisinin azmi, inanc› ve baflar›s›n›n öyküsü: “Devrim Arabalar›” 29 Ekim sabah› Cumhurbaflkan› Cemal Gürsel köflkün penceresinden ilk yerli otomobil “Devrim”i ve etraf›nda s›ralanm›fl halk›n heyecan›n› bir müddet izledikten sonra dudaklar›na bir gülümseme yay›l›r. Derin bir iç geçirip birden arkas›ndaki yaverine dönerek: “Biliyor musun bu otomobilin yap›lmas›n› neden istedim ?” Yaverle gözleri sanki kilitlenmifltir. Biran öyle kal›rlar. Sonra tekrar pencereye döndürerek adeta f›s›ldar gibi “Halk›m›n bu sevinci, bu gururu yaflamas›n› istedim” der. > Erol Mermer Senarist - Yazar 92 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık Eylül-Ekim 2009 2009 1 960’l› y›llar›n bafl›. ‹stiklal Harbi biteli 40 y›l geçmesine ra¤men memleket hala kendini toparlayamam›flt›. Koca bir imparatorluk bakiyesi genç Cumhuriyetimiz yaralar›n› sarmaya çal›fl›yordu. Yaflanan büyük ac›lardan sonra bir yandan yoklukla, bir yandan da üzerine habis bir ur gibi yap›flan travma ile bo¤ufluyordu. Bir toplu i¤ne bile üretemeyen sanayimiz; f›nd›k, incir, çay gibi ziraata dayal› küçük çapl› d›fl ticaretimiz ve gittikçe kaosa dönüflen siyasi hayat›m›z halk› ümitsizli¤e sevk ediyordu. Tek parti döneminden sonra halk›n umut ba¤lad›¤› Menderes ve arkadafllar›n›n askeri ihtilalle Yass› Ada’da idamla yarg›lanmas› fukara halk› yaln›zlaflt›rm›fl, gelecek endiflesi ve umutsuzluk iyice derinlefltirmiflti. Dönemin Devlet Baflkan› Cemal Gürsel (nam› de¤er Cemal Aga) halk›n “güven” duygusunu yeniden kazanmas›n›; silkinip, canlanmas›n› sa¤lamak için 16 Haziran 1961 de bir toplant› yaparak 29 Ekim’e kadar tümüyle yerli üretilmifl bir otomobil yapmalar› talimat›n› verir. Önlerinde tam 130 gün vard›r. 29 Ekim Cumhuriyet Bayram›’nda cumhurbaflkanl›¤› köflkünden An›tkabir’e bu otomobille gidecektir. ‹flte filmin hikâyesi de tam burada bafll›yor. Üretim yeri olarak TCDDY Eskiflehir’deki “Cer Atölyesi” uygun görülür. Baflrolünü Taner Birsel’in oynad›¤› Gündüz Bey’in baflkanl›¤›nda kararl›, azimli, inançl› 23 Türk mühendisinden oluflan bir ekip Eskiflehir’in yolu tutarlar. Bu emri "Türk insan›n›n makûs talihine karfl› bir meydan okuma" olarak alg›larlar. En küçük bir tereddüt ya da endifle sergilenmeksizin derhal ifle bafllarlar. Bafllarlar ama otomobil üretmek için ne altyap›, ne teçhizat, ne de ellerinde uygulanabilir bir proje vard›r. Gündüz Bey kara bir tahtaya 129 rakam›n› yazar. O rakamlar her gün eksilmeye bafllar. Günleri say›l›d›r. Mühendislerden birisi otomobille gelmifltir. Hemen otomobili parçalarlar. Bir yandan yeni bir model çizilir. Bir yandan motoru tasarlarlar ve parçalar dökülmeye bafllar. Testler, denemeler ve uykusuz geceler, yorgunluklar bir birini izler. Ankara’da ise bas›n›n da k›flk›rtmas› ile tam bir cad› kazan› kaynamaktad›r. “Bu otomobili yapamay›z, memleketin paras›n› heba edecekler. Biz kim otomobil yapmak kim, bunlar hayalperest can›m” naralar› gittikçe yükselmeye bafllar. Fakat bu muhaliflerin zaman zaman Amerikal›larla da f›s›ldaflt›klar› gözden kaçmaz. Hatta bir gün o Amerikal› bizim muhalif devlet adam›yla ta Eskiflehir’e kadar gelir. “Buralarda bir iflimiz vard›, gelmiflken size de u¤rayal›m dedik” diye piflkinlik gösterirler. Üstelik bu devlet adam› Cemal Gürsel’in ifli takiple görevlendirdi¤i kiflidir ve gidiflat hakk›nda Cumhurbaflkan›na durumu rapor edecek kiflidir. Yani projenin baflar›ya ulaflmas› için birinci derecede sorumlu ve yetkili kifli. Ankara’dan verdi¤i talimatlar ve ayak oyunlar› Gündüz F‹LM‹N KÜNYES‹ ÖDÜLLER: Devrim Arabalar› 2009 Milano Film Fest. En ‹yi Film - En ‹yi Erkek Oyuncu 2009 Sadri Al›fl›k Ödülleri En ‹yi Erkek Oyuncu 2009 Siad Ödülleri En ‹yi Müzik 2009 Ankara Film Fest. En ‹yi Sanat Yönetmeni 2009 Eskiflehir Sanat Der. En ‹yi Film 2009 OETK Özel Ödül 2009 Ank. Hukuk Fakültesi Özel Ödül 2009 Monaco Film Fest. En ‹yi Film 2009 Canada Film Festi. Tüm Ödüllere Aday 2009 Ajantin Plato Film Fest. Tüm Ödüllere Aday Türü Süre Yap›m Y›l› Yönetmen Yap›mc› Yap›m Senaryo : Tarih-Drama : 115 dk. : 2008 : Tolga Örnek : Türker Korkmaz : Ekip Film : Murat Diflli Tolga Örnek Da¤›t›m : Pinema Görüntü Yönt. : Hasan Girgin Sanat Yönet. : Veli Kahraman Müzik : Demir Demirkan Vizyona Girifl : 24.10.2008 Oyuncular : Taner Birsel, Ali Düflenkalkar, Halit Ergenç, Sait Genay, Altan Gördüm, Vahide Gördüm, Seçil Mutlu, Serhat Tulumluer, Onur Ünsal, U¤ur Polat, Levent Can, Selçuk Yöntem, Cengiz Bozkurt Tolga Örnek Kimdir? 1972 y›l›nda do¤an Tolga Örnek, Deniz Kuvvetleri Eski Komutan› Oramiral Özden Örnek'in o¤ludur. Robert Koleji’ni bitirdikten sonra ‹stanbul Teknik Üniversitesi Metalürji Bölümü'nden mezun oldu. Amerika’da University of Florida'da “Malzeme Bilimi” üzerine master yapt›. Daha sonra sinemaya olan ilgisi dolay›s›yla University of Washington'da 'Sinema' üzerine yüksek lisans yapt›. E¤itimini tamamlad›ktan sonra iki y›l daha Amerika'da yaflad›. Daha sonra Türkiye’ye dönerek Ekip Film bünyesinde çal›flmaya bafllad›. 1998 y›l›nda “Atatürk Belgeseli” ile yönetmenli¤e bafllayan Tolga Örnek 2004 y›l›na kadar toplam yedi belgesele imza att›. Çekti¤i belgesellerin senaryosunu da kendisi yazd›. Yurt içi ve yurt d›fl›nda çeflitli ödüller alan Örnek son olarak ilk uzun metrajl› filmi “Devrim Arabalar›”n› çekti. Bey’i o kadar can›ndan bezdirir ki, bir gün Gündüz Bey telefonun kablosunu söker atar ve ifline devam eder. Kaporta sac›n› basacak güçte presleri yoktur. Yapt›klar› aksamlar›n mukavemet testini iptidai bir flekilde ölçerler. Karfl›lar›na ç›kan bütün engelleri müthifl bir zekâ ve beceriyle aflarlar. Motoru bitirip tezgâh›n üstünde test ederken ki heyecanlar› görülmeye de¤er do¤rusu. “Acaba çal›flacak m›?” Motor birkaç h›rlamadan sonra nihayet çal›fl›r. Terli al›nlarda yorgun gözler birden ›fl›l ›fl›l parlar. Birbirlerine sar›l›rlar. Ama motordan garip sesler gelip tak›r tukur ederek durunca hepsi y›k›l›r. fiaflk›nl›¤›n› ilk Gündüz Bey atar üstünden. “Sökün der, tamamen sökün. Bütün parçalar› tek tek kontrol edece¤iz” Haydi bakal›m. Her fley yeni bafltan. Yorgun ve uykusuz geceler devam ederken Ankara’dan bir haber gelir. Cumhurbaflkan› Cemal Gürsel çal›flmalar› yerinde görmeye gelecektir. Son gün sabaha kadar çal›fl›rlar. Motor biter ama test etmeye vakit kalmam›flt›r. Cemal Aga motora gururla bakar: “Hadi bakal›m, çal›flt›r›n” der. Nefesler tutulur. ‹lk denemeler de çal›flmay›nca herkesi bir heyecan sarar ama üçüncü hamlede motor çal›fl›r. Herkes rahatlar. Cemal Aga gülümser “Aferin çocuklar aferin. Hepinizi tebrik ederim” Yorgun gözler gururla birbirini süzer. Bu geliflmeler Ankara’da ki muhalifleri rahats›z eder. F›s›ldaflmalar artar. Fiskoslar ço¤al›r. Derken bir telefon daha gelir. “Say›n Cumhurbaflkan›m›z iki otomobil istiyor” derler. O da yap›l›r. Nihayet otomobiller bitirilir, boyan›r, gelinlik k›z gibi süslenir. Trene bindirilir, Ankara’ya yolculuk bafllar. Tembih ederler “Otomobillere az benzin koyun, bir kaza falan olursa yang›n ç›kmas›n” derler. “Köflkten An›t Kabir’e kadar götürse yeter” 29 Ekim sabah› Cumhurbaflkanl›¤› köflkünün önünde biri siyah biri beyaz iki otomobil, görevliler ve halk heyecan içinde Cemal Aga’n›n teflrifini beklemektedir. Gündüz Bey ve arkadafllar›nda baflka bir heyecan var. Birden fark ederler ki siyah arabada çok az benzin var. Telafl içinde benzin aramaya koyulurlar. Bir ara Cemal Aga pencereden bakt›¤›n› fark ederler. Cumhurbaflkan› Cemal Gürsel köflkün penceresinden ilk yerli otomobil “Devrim”i ve etraf›nda s›ralanm›fl halk›n heyecan›n› bir müddet izledikten sonra dudaklar›na bir gülümseme yay›l›r. Derin bir iç geçirip birden arkas›ndaki yaverine dönerek: “Biliyor musun bu otomobilin yap›lmas›n› neden istedim ?.” Yaverle gözleri sanki kilitlenmifltir. Biran öyle kal›rlar. Sonra tekrar pencereye döndürerek adeta f›s›ldar gibi “Halk›m›n bu sevinci, bu gururu yaflamas›n› istedim” der. Afla¤›da benzin telafl› devam etmektedir. Mühendislerden biri elinde bir bidonla gelir. Benzin bulunmufltur ama dökecek huni yoktur. Panik içinde ellerini tutarak yar›s› içine yar›s› d›fl›na dökerler. Bakarlar olmaz, birinin elindeki gazeteyi al›p onunlar dökerlerken Cemal Aga merdivenlerde görünür. Siyah araba çekilir. Cemal Aga biner. Araba çal›flt›r›l›p hareket eder. Radyo naklen yay›n yapmaktad›r. Sevinçler, coflkular, alk›fllar birbirine kar›fl›r. Ama araba yüz metre gitmeden durur. Herkes oldu¤u yerde donakal›r. Cemal Aga floföre döner “Ne oldu?” Sessizlik. “Benzin bitti paflam” Cemal Aga uzaklar› süzer “Bat› kafas›yla otomobil yapt›n›z ama do¤u kafas›yla benzin ikmalini unuttunuz” der. “Devrim” arabas›n›n üzerine yap›lan spekülasyonun ard› arkas› kesilmez. Kimi ihtilalin bir simgesi olarak alg›lar, kimisi hayalperestlikle suçlar. Ama ortada koskoca bir gerçek vard›r ki, Türk mühendisleri her türlü olumsuzlu¤a ra¤men 130 günde tamamen yerli olan bir “otomobil” üretmifllerdir. Cephede kazand›klar›m›z› masada kaybettiklerimiz gibi “Devrim” de ancak köflkten An›t Kabir’e kadar gidebilmifltir. Mühendislerimizin bu destans› öyküsünü Yönetmen Tolga Örnek hiçbir spekülasyona bulaflt›rmadan, sade ve içten bir dille beyaz perdeye aktarabilme baflar›s›n› göstermifltir. Yapt›¤› belgesellerin ço¤unda d›fl pazar› daha çok dikkate alan örnek, bu çal›flmas›nda olgun bir sanatç› duruflu sergilemifltir. Zaten baflka türlüsü de “Devrim Arabalar›”n›n ruhuna ayk›r› olurdu. Bu genç yönetmenimizin kendi kültürüne ve kendi insan›na bu samimi yöneliflin artarak devam etmesini diliyoruz. Yönetmen Tolga Örnek’i, ekibini ve büyük bir performans gösteren de¤erli sanatç›lar› bir kez daha kutluyoruz. 93 TEKNOLOJ Teknokentler ihracata ›s›nd› Türk mucitlerin buluflu, Edison'u gölgede b›rakt› Türk araflt›rmac›lar, Edison'un icat etti¤i ampule alternatif nanoteknoloji ürünü ›fl›k kayna¤› üretti. Bilkent Üniversitesi'nden araflt›rmac›lar, gelifltirdikleri 'ayarlanabilir beyaz ›fl›k' teknolojisiyle Edison'un üretti¤i ampulleri yüzy›l sonra de¤iflime u¤ratt›. Edison'un üretti¤i ampuller ›s›y› ›fl›¤a dönüfltürürken, nanoteknoloji ile üretilen nanokristalli ledler ise elektrik enerjisini direkt ›fl›¤a çeviriyor. LED (Light Emitting Diode-Ifl›k Yayan Diyot) tabanl› ›fl›k kaynaklar›n›n ömrü 23 y›l sürecek ve otomobillerin ayd›nlatma sistemlerinde köklü de¤iflikliklere gidilecek. Yüzde 90 oran›nda enerji tasarrufu sa¤layan LED bazl› ›fl›k kaynaklar›n›n küresel ›s›nma sorununa da alternatif çözüm getirece¤i belirtiliyor. Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü ve Elektrik Elektronik Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ile ö¤rencileri Sedat Nizamo¤lu, Tuncay Özel ve Emre Sar›'n›n bu çal›flmalar›, dünyan›n en prestijli dergileri aras›nda bulunan 'Nanotechnology'nin 14 fiubat 2007 bask›s›nda kapak konusu oldu. Nanokristal kullanarak beyaz ›fl›k üretimini dünyada ilk kez ayarlanabilir renk özellikleri ile baflard›klar›n› anlatan Demir, beyaz LED ›fl›k kaynaklar›n›n, gelece¤in ayd›nlatma sistemlerinde genifl kullan›m alan› bulaca¤›n› söyledi. Antalya Teknokent Afi Genel Müdürü ‹smail Kasap teknoloji gelifltirme bölgesinde ço¤u biliflim olmak üzere 40 firma bulundu¤unu, bu firmalarda 150 ar-ge personelinin çal›flt›¤›n› söyledi. Teknokentlere sa¤lanan teflvikler ile biliflim firmalar›n›n bütün vergilerden, di¤er firmalar›n da KDV hariç tüm vergilerden muaf oldu¤unu ifade eden Kasap, bu sayede firmalar›n daha yüksek maafllara eleman çal›flt›rarak Türkiye'nin teknolojik ürün ihraç edebilir bir ülke olmas›na katk›da bulundu¤unu kaydetti. Türkiye'de 23'ü faal olmak üzere 37 teknokent bulundu¤unu belirten Kasap, ''2000 y›l›ndan sonra teknoloji ihraç eden bir ülkeyiz. 10 y›lda bütün teknokentlerin toplam 540 milyon dolarl›k ihracat› var. Bizim teknokentimizden 5 y›lda 1.5 milyon dolara yak›n ihracat gerçekleflmifl'' dedi. Hadron çarp›flt›r›c›s›ndan enerji rekoru ‹sviçre'deki Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s›'nda dönen protonlar 1.18 trilyon elektron volt gücüne ulaflt›. Dünyan›n en büyük atom çarp›flt›r›c›s›nda güç rekoru k›r›ld›. Evrenin do¤mas›na yol açan Büyük Patlama ortam›n›n oluflturulmas› amac›yla yürütülen yüzy›l›n deneyinde, birbirine z›t yönde gönderilen protonlar›n 1.18 trilyon elektron volt gücüne ulaflt›¤› aç›kland›. Büyük Hadron Çarp›flt›r›c›s› (Large Hadron Collider – LHC) deneyini yürüten CERN’den yap›lan aç›klamada, daha önce Chicago’daki Fermilab laboratuar›nda ulafl›lan 1 Tev gücün üzerine ç›k›lld›¤› belirtildi. Proton h›zland›rmas›, önümüzdeki y›l gerçekleflecek olan bir dizi yüksek güçlü çarp›flmaya kadar kademeli olarak art›r›lacak. Yaklafl›k bir y›l tamir geçiren çarp›flt›r›c›n›n yeniden çal›flt›r›lmaya bafllanmas›ndan sonra düflük enerjili protonlar ilk kez önceki hafta çarp›flt›r›lm›flt›. Japonya 5. casus uydusunu f›rlatt› Japon hükümetinden yap›lan aç›klamada, 565 milyon dolar de¤erindeki uyduyu tafl›yan H-2A roketinin, güneydeki Tanegaflima adas›ndaki uzay araflt›rmalar› merkezinden f›rlat›ld›¤› bildirildi. Uydu üzerinden istihbarat sa¤lanmas›nda uzun süre ABD'ye bel ba¤layan Japonya, Kuzey Kore'nin füze çal›flmalar›ndan duyulan kayg›n›n da etkisiyle ilk casus uydusunu 2003 y›l›nda uzaya f›rlatm›flt›. Kuzey Kore, 1998 y›l›ndaki füze denemesiyle Japonya'y› kayg›land›rm›fl, Tokyo yönetimi bu ülkedeki geliflmeleri yak›ndan izlemek amac›yla casus uydu kullan›m›na a¤›rl›k vermiflti. 94 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009 AJANDA >> EF Endüstri 2010 3. Makine ve Otomasyon Fuar› >> Subconist 2010 8.Uluslararas› Yan Sanayi Ürünleri Fuar› Tarih Yer Web Tarih Yer Web : 21.01. - 24.01.2010 : ‹stanbul Lütfi K›rdar Kongre Saray› : www.sinefuarc›l›k.com >> IMOB 2010 6. ‹stanbul Mobilya Fuar› Tarih Yer Web : 02.02. - 06.02.2010 : ‹stanbul CNR Expo : www.tuyap.com : 21.01 - 24.01.2010 : ‹stanbul CNR Expo : www.subconist.com >> Win Machinery Makine ‹malat› ve Metal ‹flleme Teknolojileri Fuar› Tarih Yer Web : 04.02 – 07.02.2010 : Tuyap IST : www.bilesim.com.tr 95 ÇZG YORUM 96 Mimar ve Mühendis Kasım-Aralık 2009