Bozkır Gelenekleri

Transkript

Bozkır Gelenekleri
Bozkır Gelenekleri
Bozkır’da yaşayan insanlarımızın hayatında dönüm noktası olan gelenek ve göreneklerimiz;
atalardan görüldüğü gibi alınıp, günümüzde yaşatılan ve gelecek nesillere devredilen kültür
miraslarımızdandır.
İşte bu gelenek ve göreneklerimizle ilgili tespiti yapılabilenler aşağıda sunulmuştur: EVLİLİKLE
İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
A-Evlilik Öncesi Gelenek ve Göreneklerimiz:
1- Kız İsteme, Söz Kesme ve Nişan:
Evliliğin ilk basamağını oluşturan kız isteme, bir gencin beğendiği veya ailesinden bulmalarını
istediği birisini seçmesiyle oluşan dönemdir. Gençler, bunu ailelerine birkaç değişik şekilde
anlatabilirler. Bunlar; evlenecek olan gencin, babasının ayakkabısına yirmilik çivi çakması, evde
pilav pişirildiği bir gün tahta kaşığı pilavın ortasına dikmesi şekillerinde söylenebilir.
Durumun anlaşılması üzerine bu işin tek ve yegâne sorumlusu anne ile evlenmeye aday genç
arasında konu görüşülür. Anne durumu ailenin reisine, yani babaya duyurur. Gencin istediği biri
olup olmadığı öğrenilir, eğer yoksa evdeki kadınlar (anne, kız kardeşler) devreye girer. Önce
yakın çevreden olmak üzere kız aramaya başlanır. Birkaç tane aday bulunduktan sonra, bu
adayların isimleri ve aileleri gence iletilir. Genç bunları değerlendirir ve adaylardan birisini seçer.
Kadınlar önce kızı görmek ve durumu iletmek için gider. Kız evine durumu iletmeye gidenler,
bunu belli etmek için üzerindeki elbiseleri çıkartmaz. Ayrıca kızın boyu, posu, yürüyüşü ve
kahve pişirmesi gibi durumlarına bakar. Eğer kız, kahveyi köpüksüz pişirirse işe yaramaz
gözüyle bakılır.
Daha sonra kız evinden cevap beklenir. Kız evi olumlu cevap verirse, kız istemeye gelecek olan
gün karşılıklı olarak belirlenir. Bu sürede de kız tarafı erkek tarafını araştırır. Önceden
belirlenmiş olan bir günde erkek evinin büyüklerinden birkaç kişi ellerinde hediye veya
hediyelerle kız evine akşam oturmasına giderler. Damat evinden gelenler hayırlı bir iş için
geldiklerini söyleyip, durum konuşulur. Kız evinin cevabı olumlu da olsa, olumsuz da olsa "kız
evi, naz evi"
prensibi ister istemez devreye girer. Kız evi;
“biz bir düşünelim, kıza danışalım, size haber veririz”
diye süre ister. Bunun aksi durumunda kız, oğlanı istemezse misafirlere görünmez, kahve
pişirmez, ayakkabılarını düzeltmez ve ellerini öpmez.
Eğer kız tarafı bu işe olumlu cevap verirse üç gün sonraya gün verir. O gün erkek tarafının
büyükleri, yanlarında hatırı sayılır birisi ve bir imam ile kız evine gider. İmam Efendi veya hatırı
sayılır kişi dediğimiz lâfı sözü dinlenir kişi usulen yine dünürlük yapar. Daha sonra büyükler
hayırlarla tokalaşır. Hatırı sayılır kişi günün önemine binaen küçük bir konuşma yapar.
Dünürcülerin içinde imam varsa o da bir “sûre” okuyarak söz kesme işini tamam. Kız evi şeker,
lokum, kuru yemiş gibi şeylerden hediyeler oluşturarak bunu oğlan tarafına gönderir. Buna da
“
ağız tadı”
denir. Söz kesme esnasında kız, oğlan tarafının büyüklerine kahve dağıtır. Söz kesme
çocuklarını evlendirmek üzere olan iki aile arasında gerçekleşen bir durumdur.
Kız istenip söz kesildikten sonra sıra artık nişandadır. Söz kesmenin ileri bir aşaması olan nişan
ile konu genelleştirilip eş, dost ve yakın çevreye duyurulur. Nişan, söz kesme ile düğün arasında
gerçekleşen bir durumdur. Aile büyükleri arasında bir gün kararlaştırılıp nişan hazırlıklarına
başlanır. Nişan çok istisnai durumlar hariç kız evinde olur. Nişan gününden önce kıza hediyeler
1 / 16
Bozkır Gelenekleri
alınır. Yani nişan alış-verişine çıkılır. Kıza genelde kılık-kıyafet ve takı alınır. Nişan günü oğlan
evinin kadınları, aldıkları kılık-kıyafet türü hediyeleri bohçalara bağlar. Özel hazırlanmış sinilerle
(sinilerde, sakız, tuz, çörek otu, fıstık, üzüm, çerez, meyve bulunur) ve şerbet dolu iki sapsız
sürahi alınarak kız evine gidilir. Sinilerin üzerleri genelde kırmızı ve yeşil pullu bir örtü ile
kapatılır. Şerbet ise genellikle karanfil ve şekerin karıştırılması sonucu elde edilir. Kız evine
gelen kadınlar kız evi tarafından kapıda hoş geldiniz diye defle karşılanır. Getirilen hediyeleri kız
tarafı alır ve ayrı bir odaya koyar. Hediyeleri getiren kadınlara da kız tarafı gönlünden ne
koparsa bahşiş verir. Kadınlar daha sonra kendi aralarında def çalıp oynayarak, eğlenirler.
Eğlenceden sonra getirilen bohçalar açılır ve kıza alınanlar bir bir gösterilir. Nişanlanan kız önce
kayınvalidenin (kaynana) olmak üzere büyüklerin hepsinin ellerini öper. Kayınvalide de takacağı
takıları takar. Oğlanın diğer yakın akrabaları da takılarını takar. Daha sonra kız evi kazanlarda
yaptığı şerbeti bardakla misafirlere dağıtır. Şerbetten sonra kadınlar kendi aralarında biraz daha
eğlenip dağılır. Bu sırada erkek tarafı misafirleri de erkek evinde toplanırlar ve oturup sohbet
ederler ve çay içer. Nişan esnasında oğlan evinden gelen sinilere kız tarafı daha sonra baklava,
su böreği, önceden getirilmiş olan iki sürahinin birine süt, birine de şerbet koyar. Ayrıca oğlana
aldıkları hediyeleri bohçalar. Bunları kız tarafı oğlan evine götürür. Oğlan tarafı da o hediyeleri
getirenlere bahşiş verir. Bu genel adetten ayrı olmak üzere Bozkır'ın bazı kasaba ve köylerinde
de nişan esnasında “heybe adeti” dikkat çekmektedir. Heybenin bir gözüne ekmek konulur,
diğer gözüne de gofret, kuru yemiş ve bisküvi türü şeyler konur. Bunlar kız evine götürülür. Kız
tarafından hediyeleri getirenlere sofra hazırlanıp yemek yedirilir. Yemek yendikten sonra sofra
kaldırılırken sofra bezine yemekte bulunanlar hediye olarak para atar. Kızın nişan yüzüğünü
genelde bayanlar takar. Aynı heybeye kız tarafı da çeşitli hediyeler koyup oğlan tarafına
gönderir.
Nişan töreni esnasında ve gençler nişanlıyken dikkat edilmesi gereken konularla ilgili tespiti
yapılabilen hususlar ise şunlardır:
- Kız evine gidildiğinde araya soğukluk girmesin diye soğuk su içilmemektedir.
- Nişanda dünürcü başı giden kadınlar boyunlarındaki atkıları ters takar ki, bu da gençlerin
ilerdeki hayatlarının doğru ve düzgün gitmesi için yapılmaktadır.
- Nişanlı kızlar, üzüntülü gün gelmemesi için kara ip eğirmemektedir.
- Nişan yüzüğünü kayınvalide, kayınpeder, anne ve baba takarsa eşler ileride mutlu olamaz
şeklinde bir inanış bulunmaktadır.
- Dünürcü olarak gidenler işin hayırla sonuçlanması için ceplerinde tatlı şeyler
götürmektedir.
- İleride gelinin koyun gibi uslu olması için nişanda dünür başı cebine koyun tezeği
koymaktadır.
B- Evlilik Esnasındaki Gelenek ve Göreneklerimiz:
l- Düğün Hazırlıkları, Kına Gecesi, Gelin Alma ve Düğün:
Bozkır ve çevresinde düğüne bir hafta evvelden başlanır. Gündüzleri yufka eylenir, geceleri
kadınlar kendi aralarında eğlenir. Dördüncü gün oğlan tarafı kız tarafına ekmekleri yağlayıp
sinilerle gönderir. Kız evinde de aynı sinilerle helva, lokum, şeker gelir. Düğüne iki üç gün kala
2 / 16
Bozkır Gelenekleri
oğlan evine kızın çeyizi getirilir ve bunları kız tarafından gelen kadınlar bir odaya koyar. Düğüne
bir iki gün kala kız tarafı börek, baklava yapar ve bu yaptıklarından oğlan tarafına da gönderir.
Ayrıca her iki taraf da dışardan gelen misafirler için yemek hazırlar. Düğüne; eş, dost, akraba ve
yakın çevrenin daveti için okuntu (Okuntu: düğün esnasında düğüne gelecek olanları havlu,
basma gibi şeyler vererek davet etme usulü) dağıtılır. Kızın arkadaşları kına gecesinin
gündüzünde kuru yemiş ve meyve gibi yiyecekler götürür. Kendi aralarında sohbet ve eğlence
yapar. Özellikle köylerde yapılan düğünlerde erkek ve kız tarafının yakın çevresi düğünden
birkaç gün evvel toplanıp gelecek olan misafirleri ağırlamak ve düğün sahiplerine fazla yük
olmasın diye paylaşır. Ayrıca, düğünün belli olması için oğlan evinin damına veya yüksek bir
yere
Türk Bayrağı asılır. Türk Bayrağı asılmış olan eve “bay
raklı dam”
adı verilmekte olup, bu adet eskiden beri Bozkır’da sürdürülmektedir.
Düğünler genelde hafta sonları olur. Hafta sonunun ilk günü düğünden bir gün öncesi
akşamleyin kına gecesi yapılır. Bu gecede oğlan tarafının kadınları bir sininin üstüne kına ve
çetnevir koyar, löküsleri yakıp, kız evine giderler. Kız evinden olan temsilciler, gelenleri karşılar.
Kız evinde bir araya gelen kadınlar kendi aralarında def çalıp oynar. Eğlence yapıldıktan sonra
sıra, kına yakılmasına gelir. Bu esnada mumlar yakılır ve gelinin başına pullu grap (bir çeşit ince
başörtüsü) örtülür. Daha sonra gelinin avucuna bir altın koyarlar ve kınasını yakar. Genelde
geline kınayı evlenmiş ve huyu güzel birisi yakar. Bu işlemdeki amaç; gelinin huyunun kınayı
yakan kadının huyu gibi olsun düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Kına yakıldıktan sonra gelinin
arkadaşları gelinin başına birikir ve şunları söyler: (Hatice isimli bir gelin için söylenen “kına
türküsü”
Bozkır Mahalli ağzına göre sunulmuştur.)
Atladı çıktı eşiği,
Sofrada galdı gaşığı.
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla (mendille)
Uzak memliketlere gız virmesiñler.
Annesiniñ bir danesini hor görmesinler.
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla.
Allah bir gavak bitirmiş.
Dibine geliñile güyeği oturmuş.
Cenab-ı Allah eksileriñi yitirmiş.
Var gız eşim sağlığıla,
Sil gözüñü yağlığıla.
Gız eşim gınañ gutlu olsuñ.
Vardığıñ yarda ağzıñ datlı olsuñ .
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla.
Ekmek yedim ucu yanık.
Sular içtim boz bulañık.
Eller üyür señ uyañık.
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla.
Çay kenarıña yaptım bahçayı,
3 / 16
Bozkır Gelenekleri
Güccük geliñ ittim Haççe’yi,
Dürüp de hazırladım bohçayı,
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla.
Evimiziñ üstü asar,
Gün gelmedeñ gölge basar.
Gurbete geliñ ittim diye,
Haççe’m baña küser.
Var gız eşim sağlığıla.
Sil gözüñü yağlığıla.
Büyük bir leğende karılmış olan kına, artık dağılma vakitleri gelmiş olan misafirlerin avucuna
koyulur, daha sonra herkes dağılır. Kadınlar kız evinde, damat adayı da arkadaşlarıyla sağdıcın
evinde toplanıp kendi aralarında eğlenir.
Kına gününden bir sonraki gün düğünün asıl günüdür. O gün gelinin geleceği gündür. O gün
herkes sabahleyin erkenden kalkar. Özellikle yakın çevresi yardım etmek için oğlan evinde
toplanır. Bu toplanmadan sonra imece ruhlu olarak herkese yapabileceği bir iş dağıtımı yapılır.
Daha önceden hazırlanmış olan ocaklar yakılıp kazanlar kurulur. Kazanlarda etler ve pilavlar bu
işin erbabı ahçılar tarafından pişirilmeye başlanır. Eskiden Bozkır’da, bağlı kasaba ve köylerinde
düğün yemeklerini yapan maharetli büyüklerimiz vardı. Büyüklerimizden dinlediklerimize göre
Bunların yapmış oldukları yemekler insanın parmaklarını bile yalatacak şekilde lezzetli ve enfes
idi. Bu arada kız evi de kendi arasında hazırlıklarını yapar. Sabahleyin erkenden damadın
elbisesini, traş takımını bir bohçaya koyar, bir sini baklavayla oğlan evine gönderir. Damadın
elbisesi bir hoca yönetiminde dua ile birlikte giydirilir. Damat, sağdıcı ve kendi babası ile kız
evine gider. Gelin ile damadın dini nikâhları bir İmam Efendi nezaretinde dualar okunarak ve
tekbirler getirilerek kıyılır. Daha sonra damat, sağdıcıyla sağdıcın evine gider ve gelin
getirilinceye kadar ortalıkta bulunmaz. Öğleye yakın eğer düğün mevlitli ise davetliler camide
toplanır. Camide mevlit ve ilahiler okunur. Eğer düğün sazlı-sözlü ise; oğlan evinin önünde
sazlı-sözlü bir şekilde yapılır. Öğlen namazına müteakip davetliler oğlan evinin önünde veya
müsait bir alanda hazırlanmış olan sofralarda kazanlarda kaynamış olan etli pilavı yer. Gelen
misafirlerin bazısı yemek yedikten sonra dağılır, bazısı da gelin almak için bekler. Hazırlanan
etli pilavdan misafirlerine ikram etsin diye kız evine oğlan evi tarafından gönderilir.
4 / 16
Bozkır Gelenekleri
Bozkır
Arslantaş
Köyü’nden
Bir
Düğün
(2001)
Gelin
aldırmak
arasında
boş
çocuk
ve
çevredeki
olarak
hedefe
biralma
ve
yaygın
alanda
ve
eğlenceler,
canlı
keskin
nişan
vaktine
son
olan
birisi
silah
bulunmaması
kontrollerin
alınır.
nişancıları
bu
kadar
de
atışı
erkekler
gelenek
Karayahya
Buradaki
için
bir yapılmasına
tespit
çok
gerekli
için
arasında
ve
amaç;
köy
tekrar
göreneğin
köyümüzdür.
etmektir.
hazırlıklar
veYemeği.
da
Bozkır
tekrar
kasabamızda
fırsat
ruhsatlı
Bozkır
günümüzde
dikkatlice
Erkeğinin
yapılır.
tanınması
ve
İlçesi,
bakımlı
gelin
Çevre
kontroller
silahı
en
bağlı
amacı
ve
canlı
güvenliği
silahlarla
ile
damat
kasaba
ve
buluşmasını
olarak
yapılır.
düşüncesi
evlerine
sağlanır.
ve
(tabanca
yaşatıldığı
Sonra
köylerinde
ile
biraz
sağlamak
Atış
bir
ve
kadınlar
hedef
tüfeklerle)
soluk
alanında
genel
ve
dikilir
köylerimizden
Bozkır
Karayahya
Köyü’ndeki
Bir
Düğün
Yemeği
Sonrasında;
Nişan
Alarak
Hedefe
Ateş
Etme
Yarışmasından
Bir
Görünüm
(2001)
Gelin
alma
vakti
yaklaşınca
kız
evinde
gelini
hazırlamaya
başlarlar.
Günümüzde
etek
kat
civarında
örtü
adı
örtülür.
verilen
çok
Gelinin
elbise
az
da
giydirilir.
olsa
başına
uygulanmakla
giydirilen
Gelinin
başına
fes
birlikte,
üzerine
fes,
bazı
fes
oturtulmuş
üzerine
köylerimizde
ayna
olan
ve
müştemilata
gelinlere
onun
üzerine
gelinlik
Bozkır
de
yerine
üç-beş
ve üçve
“cığa
veya
cıha”
ayna
yerleştirilir.
(ayna,
Renkli
evliliğin
tüyler,
ve
gelinin
püsküller
adı
aydınlık
verilmektedir.
veçok
başörtülerle
olması
Cığa
uğur
veya
getirmesine
cıha
için
inanıldığı
başa
fes,
için
fes
konulmaktadır.)
üzerine
tabak
(dastar)
günümüzde
estetik
Bel
kısmına
açıdan
kuşak
üç
desteklenir.
eteğin
bağlanarak
yanı
Omuzlarda
sıra
şalvarla
daha
da
giyim
olarak
başörtüler
tamamlanır.
gelinlere
veya
gelinlik
Bütün
şal tabir
bu
giydirilmektedir.
edilen
yazılanlara
omuzluklar
rağmen,
bulunur.
cığa
5 / 16
Bozkır Gelenekleri
Bohçalar
Açılıp
Üç
Etek
Cığa
veya
Cıha
İle
Üç
Etek
Hazırlığına
Başlanırken.
Giydirilmiş
Bir
Gelin.
Öğleden
Köylerde
köyün
Alınan
ilahiler
gençleri
bu
sonra
özellikle
eşliğinde
paralar
oğlan
belirlenen
köy
oğlan
getirilirdi.
evi
halkı
evi
düğün
saatte
yararına
başka
Günümüzde
alayının
oğlan
bir
yapılacak
köyden
evinden
önünü
ise
gelin
bu
olan
köyün
kız
iş;
evine
alırsa,
bir
otobüs,
girişinde
hizmet
gelin
bu
minibüs
esnada
veya
almaya
keserek
işistenir,
ve
kız
için
gidilir.
otomobillerle
toprak
evinin
sarf
Eskiden,
edilir.
bastı
bulunduğu
parası
olmaktadır.
gelin
alır.
atla
bekleyen
arkadaşı
istemezlerse
gelinin
burada
birisi
ve
karşılaşmaması
kayınpederi
gönlünden
indirilirken
Gelin
verilir
su
bir
temennisi
girmeden
gibi
geline
sonra
gider.
gibi
tahta
uslu
oturur
evine
indikten
ve
birlikte
hoş
duvağını
berrak
kalsın
kaşık
olması
kırdırılır.
Kız
gelini
davetlilerin
önce
umulur.
damat
geldin
duruma
ve
gelindiğinde
çağrılır.
evinde
kapıyı
şerbet
bir
diye)
sonra
yağı
bahşişini
evin
önüne
için
içindir.
kapatır.
şekilde
anlamında,
bir
Bu
Bu
göre;
da
ve
açmazlar.
bir
yaparlar.
içilir,
Kayınpederinden
gelin
ilk
tabak
ellerini
işlemdeki
işlemlerden
bir
gelini
kapısının
odasına
önce
Gelin,
alıncaya
oğlan
Gelin,
akıcı
bir
sonra
koyun
giderken
içinde
öper
arsa,
çıkarılır.
önünde
yüzünü
Daha
oğlan
Bahşiş
olmasından
evi
bu
amaç;
damat
kilitleyip,
postu
üstüne
kadar
ve
üzüm,
sonra
ev,
büyükleri
esnada
su
sonra
evinin
toplanan
bir
Bu
açmak
bahçe,
alınıp
yapılan
dökülür.
gelini
atılır
dışarı
kalkmaz.
sürdürürler
kurban
bulgur,
gelin
arada
gelenlerden
gelin
babasının
kaynaklanan
önüne
ve
anlaşma
gelini
indirmesi
için
çıkar.
tarla
önceden
herkes
evliliğin
ona
Bu
gelinin
odaya
kesilir,
para
yüz
Tüm
geldikten
alıp
gibi
da
basıp
Damat
ki,
görümlüğü
kapısının
gibi
sağlandıktan
daha
bahşişlerini
gelinin
için
aydınlık
girer.
geri
bu
çeyiz
şeylerden
bundan
sonra
hazırlanan
düşüncesine
girmesi
şeyleri
işlemlerden
indirmelik
dışarı
döner.
sonra
sonra
Gelin
sandığına
gittiği
eline
getireceği
gelinin
ardına
olarak
bolluk
çıktıktan
birini
istenir.
dağılır.
ister.
Bu
gelini
girdikten
odaya
su
yerde
sonra
esnada
hizmet
ve
sonra
hayırlı
tükürür
verir.
da
bereket
Eğer
bir
indirmesi
Bunu
buğday
bir
kapı
umularak
getirilir.
sonra
bahşiş
hediye
sonra
kayınpederi
Ayrıca
oğlan
engelle
vermek
uğurlu
içindir.
kızın
(kötü
açılır.
da
olsun
dışarıda
dolu
Odaya
almak
için
damat
takar.
gelinin
evi
birkaç
gelin
ve
huylarım
olması
Daha
Gelenler
diye
bir
gelini
hayatının
de
Daha
için
gelir
koyun
testi
atar.
sonra
alır
ve
6 / 16
Bozkır Gelenekleri
Bayraklı Dam
Sağdıç,
Göğeyi
Kollu
Damat
ve
Türk
Bayrağı
mısralar
gittikten
örnek
olarak
sonra
verilebilir;
bir
kadın
gelir
ve
def
çalarak
gelini
okşar.
Okşamaya
aşağıda
yazılı
olan
Geliñ,
geliñ
hoş
geldiñ,
Yiğit
ağama
geç
geldiñ,
Gapıları
damaklı,
elma
yanaklı,
Fatma’m
çok
güzel
ama,
Azcık
gâvur
inatlı.
duruma;
Damat
büyükleriyle
damat
yumruklanarak
yatsı
bazı
eve
namazına
köylerde
gelir.
Gerdeğe
içeri
sağdıcıyla
katılır.
girilecek
Dışarıdaki
gider.
Namazdan
evin
arkadaşlarına
önünde
sonra
hoca
hoca,
da
dua
evden
okur
damadın
ve
tavuk
arkadaşları
arkadaşları
ve
baklava
tarafından
ve
verilir.
ev
Bu
“havlu
uzatma”
denilmektedir.
rekat
namaz
kahve
ile
gelin
kılar.
içip,
içerideyken
üstüne
Daha
sonra
de
gelinin
çetnevir
da
damat
bir
yerler.
yakın
üç
akrabası
el
Bunu
silah
müteakiben
atar.
bulunur
ve
gelinle
onlara
damat
hizmet
Allah
eder.
rızası
Gelin
için
ile
iki
babasının
ile
damat
elleri
sabahleyin
öpülür.
Onlar
kalkıp,
da
hediye
sabah
takarlar.
namazını
kılar.
Daha
sonra
damadın
annesi
Düğün
hususlar
esnasında
da
aşağıdaki
uygulanan
sunulmuştur:
bazı
âdet
ve
inanışlar
vardır.
Bu
konuda
tespiti
yapılabilen
Gelin
ve
çocukları
geldiği
yağmur
saçlarını
girerse
önce
aynı
onun
damat
zaman
terbiyeli
çocuk
yağarsa
çeyiz
erkek
ayağına
evine
damat
evin
sandıklarında
olsun
ve
gelinin
geldiğinde
kabiliyetli,
ocağına
basarsa
ve
diye
bereketli
gelinin
yapılır,
çivi
damadı
saklarlar.
dikmeden
onu
yatağında
çakar
olduğuna
o
içeri
çocuğa
itaati
ki,
Gelin
kattıktan
girerse
gittiği
da
altına
inanılır.
çorap
kapıdan
yuvarlandırılır.
yerde
kabiliyetsiz
sonra,
alacak
ve
Yeni
dipli,
atlet
girerken
gelinin
demektir.
evlenen
gibi
köklü
olduğuna
Bu
hediyeler
kucağına
seccade
uygulama
olsun
gelinler
inanılır.
diye.
serilir.
verilir.
bir
uğur
gelin
oğlan
Gelin
Gelin
getirmesi
Eğer
Gelin
ileçocuğu
giderken
damadın
damattan
dürerek
yeni
için
verilir
evine
ilk
CEvlilik
Sonrası
Gelenek
Ve
Göreneklerimiz:
Düğünden
yüzünün
açımı
sonraki
olarak
gün
tabir
gelin
edilen
tekrar
güne
gelinliğini
giyer
ve
gelinin
gelin
olduğunu
göstermek
için
ve
“Gelin
Yüzü”
Kadınlar
üzüm
leblebi
toplanır
dağıtılır.
ve
gelenler
Daha
sonra
hediyeler
herkes
getirir.
dağılır.
Kendi
aralarında
denir.
Bu
oynayıp,
gün
eğlenirler,
arasında
gelenlere
yapılır.
Damatla
akrabalardan
gelin
başlanır
düğünden
ve
iki
bu
gün
ziyaretlere
sonra
el
gidilirken
öpmeye
yanlarında
giderler.
Genelde
elkadınlar
öpme
işine
yakın
“Dürü”(Dürü:
hediyeler)
davet
esnasında
götürürler.
damatla
Düğünden
geline
bir
hediyeler
hafta
sonra
verilirken
da
kız
damat
evi
oğlan
ve
gelin
evini
susarak
yemeğe
baklava
hiç
davet
konuşmazlar.
ve
eder.
giysi
Bu
türü
ÖLÜMLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
1-Ölüm Esnası ve Sonrasındaki Gelenek ve Göreneklerimiz:
Kendisinde ölüm emareleri görülen hasta yüzü kıbleye gelecek şekilde, sağ yanı üzerine
yatırılır. Bu mümkün değilse hastanın ayakları kıbleye gelecek şekilde sırtı üzerine yatırılır.
Ancak hastanın yüzü kıbleye gelmesi için başının altına yastık koyup biraz yukarı kaldırılır.
Hastanın özellikle dudaktan ve ağzı çabuk kuruyacağından hastanın su isteğini ıslak bir bezle
veya pamuk gibi benzeri şeylerle dudakları ıslatılarak susuzluğu giderilmeye çalışılır. Bununla
birlikte küçük bir kaşık ile de su verilebilir. Bu ihtiyacın giderilme keyfiyeti hastanın o andaki
durumuna göre ayarlanır.
Hastanın yanında, onun hayatında çok sevdiği birisi Kelime-i Şahâdet’i seslice söyler. Fakat
hastaya sen de söyle, sen de oku teklifinde bulunmaz. Bu teklifin yapılmamasının haklı
nedenleri bulunmaktadır. Ölümün şiddetinden dolayı hastanın Kelime-i Şahâdet için; “-Hayır!
Okumuyorum.” denmesinden korkulur. Ayrıca hastanın yanında tövbe istiğfar getirilir. Bilenler
tarafından “Yâsin ve Râd” sûreleri okunur. Bütün bunlar şeytanın hastanın yanına yaklaşmasını
7 / 16
Bozkır Gelenekleri
önlediğine inanıldığı için yapılır. Ölüm tahakkuk ettikten sonra cenazenin çenesi geniş bir bezle
bağlanır. Bundan maksat da ölen kişinin dilinin dışarıya çıkmasını önlemek içindir. Cenazenin
üzerindeki elbiseler çıkarılır ve üzerine bir bez örtü örtülür. Yanında güzel kokulu tütsüler yakılır.
Ayrıca, Cenazenin yolu aydınlık olsun diye, cenazenin bulunduğu oda ışıkla aydınlatılır. Daha
sonra mevta, İslâm usullerine göre yıkanıp, kefenlenir ve tabuta konulur. Cenazenin olduğunu
belli etmek ve yakın çevreye duyurmak için de Camilerden selâ verdirilir.
Musalla taşında tabut içindeki cenazenin namazı kılınmadan evvel cemaatten helallik dilenir ve
daha önceden hazırlanmış olan mezara götürülür. Cenaze en yakınları tarafından kazılan
mezara usulüne uygun olarak konarak üzeri toprakla örtülür. Mezar toprakla kapandıktan sonra
üstüne küçük bir ark açılır. Ölen kişinin rahat etmesi ve ferahlaması için o arığa testiyle su
dökülür.
Din görevlisi tarafından Kur’an-ı Kerim okunur, ölen kişinin ruhuna ve orada bulunan bütün
ölülerin ruhuna bağışlanır ve bu hazin törene son verilir. Mezarlıktan gelindikten sonra evde
bulunan bütün cenaze yakınlarına baş sağlığı dilenir. Baş sağlığında; “Allah rahmet eylesin,
Allah Cennet de kavuştursun, Mekânı Cennet olsun, Emir Allah’ın, Başınız sağ olsun,
Allah kabrini cennet bahçelerinden eylesin”
vb. gibi sözler söylenerek cenaze sahipleri teselli edilir. Tekrar Kur’an-ı Kerim okunur, ölünün
ruhuna bağışlanarak cemaat dağılır.
Cenaze evinde artık belli bir zaman yas tutulur. Bu, özellikle Orta Asya döneminden
atalarımızdan kalma bir adettir.
Bozkır Geleneği’nde cenaze evine özellikle akrabaları ve yakın komşuları bir hafta boyunca
yemek getirirler. Bu yemekler topluca yenir. Acılı olan ve eli kolu kalkmayan mevtanın
yakınlarını yemek yapmak külfetinden kurtarmak ve topluca onları da yemek yedirmek niyetiyle
yapılan bir âdettir. Cenazenin kalktığı akşam veya daha sonraki dönemlerde ölünün sağlığında
borçlandığı namaz, oruç vb. gibi durumlardan arındırılması için devir işlemi yapılır, bu işlem bir
grup din görevlisi veya bu işi bilenler tarafından gerçekleştirilir.
Ölümün vuku bulduğu gün ve sonraki yedinci, kırkıncı, elli ikinci günlerinde de hatim ve mevlit
okunur. Bu günlerde “Bişi”( Yağda pişirilmiş yufka içindeki helva) dağıtılır. Bu günlerde ölünün
etinin kemiğinden ayrıldığına inanılır. Mevlit ve bişi bu işin kolaylaşması içindir.
Ölünün borcu verilmezse ağzının kanıyla yattığına inanılır. Ölünün elbisesi fakirlere verilir. Eğer
verilmezse ruhunun bedenden gitmediğine inanılır.
Cenaze evinin yakın çevresinde televizyon seyredilmez, radyo dinlenmez, yüksek sesle
gülünmez, şaka yapılmaz ve aksi davrananları büyükleri ikaz eder. Böylece cenaze sahibinin
acısı paylaşılmış olur. Cenaze evi bir müddet düğün ve eğlencelere gitmez, süslenmezler ve
düğünleri varsa ertelerler.
ASKER UĞURLAMA İLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
Ruhen ve bedenen sağlam olan her Türk genci askerlik görevine seve seve koşar. Bu haslet
Bozkırlı gençler için de tarihin her devrinde geçerliliğini korumuştur. Kahraman ve yiğit Bozkırlı
gençler sonu şehitlik bile olsa bu görevi bir vatan borcu olarak bilmişlerdir.
Peygamber ocağı olarak bilinen askerlik sıradan bir iş değildir. Bu göreve gideceklerin
herkesten fazla bir özenle uğurlanması gerekir. Ülkemizde her bölgenin, her şehrin kendine
özgü askere uğurlama adetleri vardır.
Bozkır’da da askerlik çağma gelen ve kutsal görev kendisine tebliğ edilen asker adayları ilk
8 / 16
Bozkır Gelenekleri
önce Askerlik Şubesi’ne giderek sülüsünü alır. Sülüsünü alan gençler yakın akrabaları ile
arkadaşlarını ziyaret ederek onlarla helalleşir. Askerin gideceği gün tanıdıkları olanlardan
yedisinden yetmişine kadar herkes onu uğurlamaya gelir.
Asker adayı evinden çıkmadan önce abdest alıp Allah rızası için iki rekat namaz kılar,
namazdan sonra kabristana giderek orada bulunan yakınlarına ve bütün kabristandakilere dua
eder. Kabristandan ayrılırken küçük bir taş alarak onu askerden dönünceye kadar yanında taşır,
bu taşın kendisini koruyacağına inanır. Asker adayı evden çıktığı zaman aile fertlerinden birisi
arkasından su döker.
Ailesinden biri asker adayının haberi yokken onun bastığı yerden bir taş alır ve asker terhis
oluncaya kadar o taşı saklar. Askere gidecek kimsenin eline mendil verilir, asker otobüse
binince mendili uğur getirsin diye geri atar. Asker adayı aydınlıkla gidip gelmesi için, askere
giderken aynaya su döker. Asker, birliğine teslim olduktan sonra eve göndermiş olduğu sivil
elbiseleri de, kendisi askerden gelinceye kadar yıkanmaz.
SÜNNETLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
İslam inancına göre sünnet, dinimizin emri gereği yerine getirilmesi gereken bir mükellefiyettir.
Bu mükellefiyet Peygamber Efendimizin sünnetlerinden kaynaklanmaktadır. Sünnet olma
geleneği de buradan gelmektedir.
Bozkır’da sünnet yaş sınırı genellikle on’dur. Bitik denilen hâl hariç, çocuklar altı-on yaş
arasında sünnet ettirilir. Bitik tıbbi zorluklardan kaynaklanan bir durum olduğu için çocuk bazı
hallerde bir yaşında ve daha evvelki zamanlarda altı aylık iken sünnet ettirilir.
9 / 16
Bozkır Gelenekleri
Bozkır Halk Oyunları Ekibi, Bir Sünnet Düğününde
Bir babanın çocuğunu evlendirmesi nasıl mürüvvet sayılırsa sünnet töreni de baba için
mürüvvet meselesidir. Sünnet yaşına gelen çocuğun sünnetine karar verildiği takdirde çocuğun
ailesi ön hazırlıklara başlar. Bu hazırlıklarda asıl görev anneye düşer. Anne kızına çeyiz
hazırladığı gibi sünnet olacak çocuğu için de gerekli olacak şeylerin tedarikine hemen başlar.
(Çocuğun yatağını süsler, yatağının başucuna içinde Kur’an-ı Kerim bulunan bir işlemeli torba
asar, çocuğun odasını bayraklarla, balonlarla ve ailenin değerli işlemeleriyle donatır).
İlk önce sünnet olacak çocuğun giyeceği sünnet elbisesi çarşıdan hazır olarak alınır. En az bir
hafta öncesinden kart bastırılarak yakın akrabaya ve çevreye sünnet için gereken ilanlar yapılır.
Sünnetlik çocuğun sünnetinden bir gün önceki akşamında kına gecesi yapılır. Kına gecesinde
kadınlar kendi aralarında toplanarak yakıp eğlenirler. Sünnet olacak çocuğa da kına yakılır.
Ertesi gün davetliler toplanır ve sünnetten evvel çocuk konvoyla gezdirilir. Daha sonra eve
gelinerek mevlit okunur. Mevlitten sonra çocuğun ailesi düğünlerde olduğu gibi davete
katılanlara etli pilav, ayran ve helva, bazen de pratik olması açısından etliekmek ve ayran ikram
edilir. Bu arada daha önce belirlenen saatte erkek çocuk doktor veya sağlık memuru tarafından
sünnet edilir.
Sünnet olma işi bittikten sonra çocuğa hediyeleri bu törende verilir. Hediyeler genellikle yastığın
altına veya yatağına konulan para, saat, kalem, oyuncak, altın vb. şeyler olmaktadır.
Bozkır’da son zamanlarda sünnet merasimi toplu olarak yapılmaktadır. Genellikle bu işi de bazı
kamu kuruluşları, dernek ve vakıflar bu işi üstlenmektedir.
Çocuk sünnet ettirilirken biri tarafından kucaklanıp kollarından kavranarak tutulması
gerekmektedir. Bu tutan kimseye “kirve” (mahallen kivre de denilmektedir.) adı verilmektedir.
Kirvelik kurumu çok önemlidir. Kirve olan bir kimse, ailenin bir ferdi sayılmakta, ayrıca o aileden
büyük hürmet görmektedir.
ZİYARETLERLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
Bozkır İlçesi’nde, bağlı kasaba ve köylerinde akraba, dostlar ve komşular arasında akşamları
gecenin belli bir vaktine kadar gelip gitmeler, yani ziyaretler olur. Bazen bu tutum ve davranışlar
kendisini ilkbahar ve yaz aylarının uygun zamanlarında Bozkır insanının ruhunda olan yayla ve
piknik yapma alışkanlığına binaen “Tabiatı Ziyaret” şeklinde de tezahür etmektedir.
Hemen hemen her köyümüzde bir “Köy Odası” bulunur ve çoğunlukla köy odalarında oturulup,
tatlı tatlı köy sohbetleri yapılır.
Ziyaretleri;
- Çocuğu olmayan kadınların yapmış oldukları türbe ziyaretleri,
10 / 16
Bozkır Gelenekleri
- Sıla-i rahim dediğimiz sevabı çok büyük olan anne, baba, akraba ve memleket ziyaretleri,
- Arife, bayram ve Cuma günlerinde yapılan mezarlık ziyaretleri,
- Hastaların evlerinde veya hastanelerde ziyaret edilmeleri,
şekillerinde bir ayırıma tabi tutabiliriz.
Tabiatlarını ve Memleketlerini Ziyaret İçin Toplanmış Olan Bozkırlılar
(Bozkır Armutlu Köyü-1998)
Gurbette yaşayan Bozkırlılar memleketlerine duydukları hasretin yüksek düzeyde olması
sebebiyle gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında bir arada yaşayarak veya vakıf ve dernek gibi
toplum örgütlerini kurarak gurbette Bozkır’ı yaşamaya ve yaşatmaya çalışmaktadırlar.
İMECE İLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
Bütün ülkemizde olduğu gibi İlçemize bağlı kasaba ve köylerde vatandaşlarımızın “Hayır İşi”
dedikleri; Okul binası yapımı veya okulun bakım ve onarımları, yol yapımı veya tadilatı, su
11 / 16
Bozkır Gelenekleri
getirilmesi veya su ile ilgili arızanın giderilmesi, ağaç veya fidan dikimi, kar yağdığında kasaba
ve köy yollarının açılması ile ilgili kamu hizmetleri çoğu zaman el birliği yapılarak
halledilmektedir.
İmece, genel olduğu gibi özel olarak da komşular arasında, kadınlar veya erkekler tarafından
yapılacak olan işlerde de uygulanmaktadır. Buna örnek olarak; Erişte kesilmesini, dam
kürünmesini, (kar yağdığında damların üstünde biriken kar’ın temizlenmesi) salça
kaynatılmasını, turşu kurulmasını, yufka eylenmesini (yapılmasını), bulgur kaynatılmasını,
tarhana ve aşure yapılması gibi iş ve işlemleri verebiliriz.
Köylerimizde Aşurelik Bulgurun Taş Dibekte Dövülmesi Suretiyle
Kabuğunun Çıkartılması, Dayanışma Ruhu İçerisinde Yapılmaktadır.
İmece aslında; birlik, beraberlik ve sosyal dayanışma havasının teneffüs edilmesi, işlerin el
birliği ile halledilmesidir. Bu açıdan bakıldığında bu durumu aşağıda yazılı şu davranışlarla da
örneklemek mümkündür: Düğünü olanlara gelen misafirler, düğünü olan evin komşuları
tarafından paylaşılır, düğün evinin yükü azaltılır. Yeni ev almış veya ev yapmış olanlar yeni
evlerine geçtiklerinde, evlerinin ihtiyacı olan herhangi bir eşya komşuları tarafından alınır ve “ev
görümlüğü”
veya “
ev mübarekesi”
ne gidilerek “Allah gönendirsin, Allah güle güle oturmak nasip etsin.” gibi temennilerde
bulunulur.
Yukarıda yazılanların ana hareket noktası her zaman; bütün yurdumuzda olduğu gibi
Bozkırımızda da halen yaşanan ve yaşatılacak olan “İmece” adlı birlik ve beraberlik ruhu
12 / 16
Bozkır Gelenekleri
olmuştur. Bu ruh ve heyecan günümüzde; Bozkır’ da, bağlı on kasaba ve kırk köyümüzde
yaşanmakta, yaşatılmakta ve bir gelenek olarak gelecek nesillere aktarılarak devam etmektedir.
BAĞ BOZUMU İLE İLGİLİ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ
Bozkır’ da “Bağ Bozumu Günleri” genellikle Ekim ayı sonlarına doğru olur.
Bağ bozumu adetleri eskiden çok canlı bir şekilde yaşanır, birlik ve beraberlik içinde üzümler
bağlardan kaldırılırdı. Bu adetlerin günümüzde az bir şekilde bağ olan yerlerimizde yaşatıldığını
söylenebilir.
Bağ Bozumu Geleneğimiz şu şekilde olurdu:
Söğütlüpınar, Kozağaç Altı, Cırcır, Boğaz, Kavak Yokuşu gibi muhitlerde bulunan bağlardaki
üzümlerin toplanması için piknik malzemesi olan nevaleler (göveç kapları, tencereler, göveçlik
malzemeler, kaburgalı pilav için gereken malzemeler), üzüm konacak olan küfeler ve sepetler
araçlar, el arabaları, at, eşek ve katırlarla bağ yerlerine kadar kalabalıkla, komşularla birlikte
taşınırdı. Bağ bozumuna silah atarak başlanır, şenlik varmış gibi bir heyecan içinde komşular
toplanarak birlikte bağlar bozulurdu. Bağlarımız önceden çok değerliydi, hatta bağlarımızı
korumak için tuttuğumuz bağ bekçilerimiz bile bulunmaktaydı. Bağ Bozumu mevsimin ve yılın
son hasadı olduğundan, hemen peşinden kış geleceği için çok önemliydi. Toplanan üzümler,
ilçenin bazı evlerinde bulunan şıranhalarda (şıranha: üzümün pekmez yapıldığı yer) pekmez
yapılırdı. Şıranhaların bulunduğu yerlere yakın kazanlar kurulur, ateşler yakılır, konu komşu
pekmezini kaynatırdı. Şıranhada ezilen üzümün suları büyük küplerde dinlemeye bırakılır,
toprak çalınırdı. (toprak çalınması demek; küpün içine toprak atılması demektir.) Atılan bu temiz
toprak, (bu toprak pekmez yapımında kullanılan bir tür killi topraktır) hemen küpün dibine
çökerdi. İki-üç saat dinlenen ve berraklaşan şıra, büyük pekmez tavalarına dökülüp kaynatılırdı.
Kaynayan pekmezin üstünde oluşan köpük dut yaprağı ile yenir ve çok lezzetli olurdu. Biz
kaynamış üzüm suyuna pekmez, kaynamamış üzüm suyuna şıra, çöpüne de curba adını
verilirdi. Hele hele, kurutulmuş kabakla pekmezin karıştırılarak yendiği o lezzet günleri halen
damaklarımızdadır.
Bozkır İlçe merkezinden ayrı olarak, Dereiçi, Sarıoğlan, Söğüt, Harmanpınar, Hisarlık ve
Hamzalar Kasabaları, Sazlı, Kızılçakır, Bağyurdu, Karacaardıç, Armutlu, Yelbeği ve Taşbaşı
köylerimizin pekmezleri de çok lezzetli olur.
BOZKIR İLÇESİ’NDE DİNÎ VE MİLLÎ BAYRAMLARLA İLGİLİ
GELENEK VE GÖRENEKLER
Bayramlar, dini veya millî özellikleri dolayısıyla ayrı bir önem verilen ve topluca kutlanan gün
veya günlerdir.
Bayram günleri sevinç ve mutlulukların paylaşıldığı günler olduğu için sıla-i rahim, ikram ve
cömertlik gibi erdemlerin güzel bir tezahürü olarak kendisini göstermektedir. Bayramlar; sevinç,
kardeşlik, milli birlik ve beraberliğin sağlamlaştırılması, dayanışma, tanışma, işleri kolay tutma,
sevme ve sevilmeye vesile olan ruh birlikteliğidir. Bayram günlerinde, Bozkırlı olup da,
yurdumuzun il ve ilçelerinde yaşayanlar ve yurt dışındaki gurbetçi hemşehrilerimiz bayram için
13 / 16
Bozkır Gelenekleri
akın akın memleketlerine gelmektedirler.
Bozkır ve civarında, bayram hazırlıkları bir hafta evvelinden başlar. Özellikle bayram alışverişi
yapılır. Bunun yanında kadınlar ev temizliği yapar. Arefe günü kadınlar evde hazırladıkları tatlı
ve yağlı ekmekleri komşularına dağıtırlar.
Bayram sabahı herkes; erkenden kalkar, temizliğini yapıp, güzel kokular sürünerek, yeni ve
güzel elbiselerini giyer. Son derece güler yüzlü ve neşeli olmaya dikkat ederler. Ramazan
bayramında namazdan önce tek sayıda kuru üzüm, -varsa- hurma gibi tatlı bir şeyler yerler.
Kurban bayramında ise namazkılınmadan bir şey yenilmemesine dikkat edilir.
Her ailenin öbür dünyaya göç etmiş yakınları bulunduğu için arefe günü ve bayramın birinci
günü kabir (mezarlık) ziyareti yapılır.
Arefe Gününde Kurbanlıkların Seçimi
Bayram namazı sonrası cemaat caminin dışına çıktıktan sonra evlere dağılmadan sıraya
geçerek birbirlerinin bayramını tebrik ederler. Küskünler barıştırılır, böylece kırgınlıklar unutulup
dostluklar geliştirilir.
Aile reisleri evlerine dönünce aile fertleri arasında da bayramlaşma yapılır. Bayramlaşmaya;
evdeki yaşça en büyük olanın eli öpülerek başlanılır, küçüklere para ve diğer hediyelerden
verilerek onların da gönülleri alınır. Bu arada ailenin diğer fertleri arasında da karşılıklı
hediyeleşme yapılır. Daha sonra topluca bayram yemeği yenir.
Bozkır’ın bazı köylerinde; Ramazan Bayramı’nda her aile tarafından bir sofra düzenlenerek köy
odasına davet edilen köy halkına bayram yemeği verme adeti de bulunmaktadır.
Kurban Bayramı ile ilgili olarak bazı köylerimizde dikkate değer şu geleneğimiz ise halen
yaşatılmaktadır: Kurban Bayramı’nın ikinci günü her aile reisi kesip pişirmiş olduğu kurban
etinden bolca bir kaba koyar. Belli miktarda ekmek (bu ekmekler genellikle köyde yapılan yufka
ve şebit ekmek olmaktadır) alıp, köy mezarlığının yanında bulunan meydanlıkta toplanan köy
halkından mezarlık ziyaretine gelenlere et kavurması veya haşlaması ikram edilir. Bunun için;
evden getirilen etler soğumuş durumda olduğundan, etlerin ısıtılması için ateş yakılacak yer ve
14 / 16
Bozkır Gelenekleri
kazanlarla ilgili düzenek önceden hazırlanır. Kurulmuş olan kazanlarda etler tekrar ısıtılır.
Mezarlığa ziyarete gelenlerle ve kurban kesememiş olan fakir ve muhtaç durumdakilerle birlikte
topluca et yemekleri yenir. Yemek sonunda –varsa- İmam, yoksa bir köylü tarafından yemek
duası okunur ve kabristanda bulunan ölmüşlerin ruhlarına Fatihâlar bağışlanır.
Bir Kurban Bayramı Sabahından
(Kesilen Kurban Etinin Adaletli Olarak Paylaşımı)
Dinî Bayramlarımızın yanında Millî Bayramlarımız da Bozkır’da büyük bir coşku ve sevinç içinde
kutlanmaktadır.
15 / 16
Bozkır Gelenekleri
23.Nisan.1941
Yılındaki
Milli
Egemenlik
ve
Çocuk
Bayramı
Törenlerinden
T
ürkiye
Cumhuriyeti
kurulduktan
sonra
düzenli
olarak
; ve
29
Ekim
günü
kutladığımız
Cumhuriyet
Bayramımız,
23
Nisan
günü
kutladığımız
Milli
Egemenlik
Bayramımız,
19
Mayıs
günü
kutladığımız
Atatürk’ü
Anma
veÇocuk
Gençlik
ve Spor Bayramımız,
- Birlik
Her
yıl
Ağustos
günü
kutladığımız
Zafer
Bayramımız,
Milli
ve 30
Beraberlik
ruhu
içinde
kutlanmaktadır.
Millî Bayramlarımızın
Birinde
Tören
Geçişinde
Kaymakam,
Garnizon
Komutanı
ve Belediye
kitabından
Yukarıdaki
alınmıştır.
bilgiler;
Araştırmacı
Yazar
Ali Ulvi Başkanımız.
ÜLKER'in "KÜLTÜR DİLİYLE BOZKIR" adlı
16 / 16

Benzer belgeler