03/2013 Hukuk Bülteni - Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosluğu
Transkript
03/2013 Hukuk Bülteni - Türkiye Cumhuriyeti Essen Başkonsolosluğu
03/2013 HUKUK BÜLTENİ Vatandaşlarımızın haklarını hatırlatmak amacıyla hazırlanan ücretsiz aylık bültendir SAYI: 5 “Aile sevgisi ve sıcaklığına ihtiyacı olan bu çocuklarımıza sahip çıkalım” Almanya’da yaşayan bazı vatandaşlarımızın veya Türk kökenli ebeveynlerin çocukları, ailelerin eğitim, sağlık, maddi ve sosyal durumları ile çocuklarına yönelik tutumları gerekçe gösterilerek, mahkeme kararlarıyla Gençlik Dairelerinin veya bakıcı ailelerinin koruması altına alınmaktadırlar. Gençlik Daireleri, acil müdahale gerektiren durumlarda, gerekirse polis gücüyle çocukları ailelerinden uzaklaştırabilmektedir. Bu durumdaki çocuklar, başka bir bakıcı aileye veya bir çocuk yurduna verilebilmektedir. Ancak bu velayetin alınması değildir. Anne baba buna itiraz edebilir. Yani Bir Gençlik Dairesi’nin, çocuğun velayetini alabilmesi için mutlaka Aile Mahkemeleri nezdinde dava açması ve aileye yönelik suçlamaları ve çocuğun alınmasına konu olan iddiaları ispatlaması gerekmektedir. Mahkemeler, böylesi önemli bir kararı verirlerken de genelde psikolojik bilirkişi raporlarına dayanırlar. Bu raporlarda, aileden alınacak çocuğun hayati veya (bedensel veya ruhsal) sağlığının çok ciddi bir tehlikede olduğunun ve çocuğun aileden alınmasından - örneğin aileye yardımcı verilmesi gibi - daha hafif önlemlerin yeterli olmadığının tespit edilmesi şarttır. Hem bakıcı ailenin hem de Gençlik Daireleri’nin çocuğa, asıl ailesinde yaşanan kültürel, inanç, sosyal ve tüm yaşam şartlarına uygun ortamı hazırlaması ve çocuğun asıl ailesi için önemli olan tüm değerleri de çocuğa aktarması gerekmektedir. Almanya’daki konuyla ilgili kanunlar bunu öngörmektedir. Neden Türk Koruyucu Aile? Çocukların sağlıklı gelişebilmeleri için kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak, sosyal ve maddi gereksinimlerini karşılayabilecek sıcak bir aile ortamına ihtiyaçları vardır. Kuşkusuz annebabalar da çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çaba harcarlar. Ancak yaşam her zaman düşünüldüğü gibi olmayabilir. Bazı aileler zihinsel, bedensel ya da psikolojik sorunları veya ekonomik yetersizlikleri, boşanma, ölüm, hükümlülük gibi sosyal sorunları nedeniyle bütünlüklerini devam ettiremez ve çocuklarının gereksinimlerini karşılayamaz hale gelmektedirler. Böyle durumlarda çocuklara yardım etmenin en iyi yolu öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanması amacıyla Koruyucu Aile hizmetinden yararlandırılmasıdır. Bu bağlamda, çocuğun kendi kültüründen, dininden ve anadilinden kopmadan hayatını sürdürebileceği aynı kültürden ailelere ihtiyaç duyulmaktadır. Koruyucu aile bakımının çocuğa sağladığı aile ortamı, çocuğun psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi açısından önem taşıdığı gibi çocuğun öz kültüründen kopmadan yaşamına devam etmesine yardımcı olmaktadır. Nasıl “Koruyucu Aile” Olunur ? Almanya’da koruyucu aile adayları, Gençlik Daireleri tarafından Yetenek Test’inden (Eignungsverfahren) geçirilmekteler. Her kentte farklı olarak uygulanan bu testin niteliği genel hatları ile aşağıda sıralanmaktadır: Gençlik dairesi ile ilk görüşmeyi (Erstgespräch) yapmak için randevu alınmalıdır. Bu ilk görüşmede, koruyucu aile adaylarına, nasıl koruyucu aile olabilecekleri ve hazırlamaları gereken belgeler hakkında bilgi verilir. Gerekli belgeler: 1. Başvuru formu (genellikle ilk görüşme esnasında adaylara doldurulmak üzere verilen bir formdur.) 2. Hayat hikayesi tarzında bir özgeçmiş (hem erkek hem de kadın için geçerli) 3. Doğum kayıt örneği 4. Evliler için evlilik cüzdanı örneği 5. İkametgah belgesi 6. İş ve gelir durumunu gösteren belge (Gehaltsnachweise) 7. Adli sicil raporu (Polizeiliches Führungszeugnis) 8. Sağlık raporu (Gesundheitszeugnis). Koruyucu aile olacak kişilerin çocuğun bakımını, psiko-sosyal gelişimini ve eğitimini etkileyecek ya da çocuğa zarar verecek düzeyde fiziksel engeli, ruhsal rahatsızlığı ve bulaşıcı hastalığının olmadığını gösterir rapor. Koruyucu ailelere baktıkları her çocuk için yeterli bakım ücreti ödenmektedir. Bu ücret çocuğun yaşına göre belirlenir ve 600,00 Euro´dan başlar. Engelli çocuklar için bu ödenek iki katına kadar çıkabilmektedir. Çocuğun eğitim masrafları da yine Gençlik Dairesi tarafından karşılanmaktadır. Gençlik Daireleriyle sorun yaşayan Türk kökenli ailelerden, ancak bu ailelerin Başkonsolosluklarımıza başvurmaları halinde haberdar olunabilmektedir. Zira müdahaleyi gerçekleştiren Alman makamları bir bildirimde bulunmamaktadır. Bunda şunun rolü vardır: Özellikle 2000 yılından sonra Almanya’da doğan çocuklarımızın büyük bir kısmı seçim yapmaları gereken yaşa kadar hem Türk hem de Alman vatandaşıdırlar. Alman makamları bu çocuklarımızın aynı zamanda Alman olduğundan hareketle, kendilerini Türk misyonlarına bildirimde bulunmak yükümlüğünde hissetmemektedirler. Ancak, ailelerin Başkonsolosluklarımıza başvurmaları halinde vakit geçirilmeksizin sürece dahil olunarak ailelerimize yardımcı olmaktayız. Çocukları koruma ve sahip çıkma adına Jugendamt´lara karşı ne gibi yaptırımlar uygulanabiliyor? Almanya’daki iç hukuk sürecinin tüketilmesi durumunda aileler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin herhangi bir maddesine aykırı bir durumun bulunması veya bu yönde bir iddianın ileri sürülmesi durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurulabilir. Bu şekilde çocuklarını geri alabilmiş ailelerimiz vardır. Kazım Görgülü isimli Türk vatandaşının 2000 yılında başlayan Mahkeme süreci 2004 yılında AİHM’ye kadar uzamış ve AİHM, Almanya’nın Görgülü’ye 15 bin Euro manevi tazminat parası ödemesine karar vermiştir. Bir çocuğun Alman aileye evlatlık verilerek köklerinden uzaklaştırılmasının insan haklarına aykırı olduğuna hükmeden mahkeme, bunun ancak olağanüstü durumlarda mümkün olabileceğinin altını çizmiştir. Ayrıca Gençlik Daireleriyle sorun yaşayan ve kendilerine haksızlık yapıldığı kanaatinde olan ailelerin Avrupa Parlamentosu Şikâyet Komisyonu’na da bu yöndeki dilekçelerini ilettikleri görülmektedir. Bu gibi girişimler Gençlik Dairelerini daha titizlikle çalışmaya, kültürel hassasiyetlere daha iyi eğilmeye teşvik edebilecektir. Jugendamt`larla sorun yaşayan ailelere Başkonsolosluklarımızca ne gibi yardımlar yapılabiliyor? Aileler neler yapmalı? Gençlik Daireleriyle sorun yaşayan Türk ve Türk kökenli ailelere, Başkonsolosluklarımıza başvurmaları halinde Hukuk Danışmanlarımızca yardımcı olunmakta ve yol gösterilmektedir. Tüm bu süreçte ailelerimizin bilinçlendirilmeleri çok önemlidir. Yaşanan olumsuzlukların minimize edilmesi için neler yapılmalı? Türk ve Türk kökenli ailelerde Gençlik Dairelerine karşı güçlü bir önyargı ve korku mevcuttur. Gençlik Dairesi’nin her müdahalesi çocuğun alınması anlamına gelmemektedir. Ancak, bu korku ailelerimizin Gençlik Daireleriyle iletişimlerini başından etkilemekte ve aleyhlerinde karar alınması ihtimalini de kuvvetlendirmektedir. Gençlik Daireleriyle sorun yaşayan ailelerimizin, haklarını en iyi şekilde öğrenerek, zaman kaybetmeden Başkonsolosluklarımıza ve avukatlara başvurmaları ve mümkün mertebe Gençlik Daireleri ile iletişim kanallarını koparmamaları önemlidir. Türk aileleri, ancak son aşamada (çocuğun aileden alınması aşamasında) yardım arayışına girmektedirler. Oysa ki bu aşamaya gelinmeden soruna daha en başından müdahale edilmesi, diğer bir ifadeyle önleyici tedbirlere ağırlık verilmesi ve ailenin sorunun başlamasını müteakip sosyal yardım/danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaları çocukların ailelerden alınmasını önleyebilecektir. Çocukların ailelerinden alınması için nihai kararı verecek olan Aile Mahkemeleri, bilirkişilerin raporlarına büyük önem vermektedirler. Bu nedenle, bilirkişi raporlarının tarafsızlığı ve kültürlerarası farklılıkları/hassasiyetleri dikkate alması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, bilirkişilerin sayıca az olması eleştiri konusudur. Ayrıca, kültürlerarası yetkinliğe sahip psikiyatri/ruh sağlığı uzmanlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Diğer taraftan, Gençlik Dairelerinde Türk kültürü ve aile yapısını bilen Türk kökenli sosyal hizmet uzmanlarının/danışmanların/pedagogların/psikologların istihdam edilmesi, Türk aile yapısı, örf ve geleneklerinin yeterince bilinmemesinden kaynaklanan sorunlara çözüm olabilecektir. Bu nedenle, Türk ailelerinin yüksek öğrenim görecek çocuklarını bu alanlara yönlendirmeleri ve bu alanda eğitim almış gençlerimizin de bu görevleri üstlenmeleri büyük önem taşımaktadır. Türk koruyucu aile sayısının arttırılması da büyük önem arz etmektedir. Koruyucu aile tespitinde Türk ailelere öncelik verilmesinin çocukların yeni hayatlarına uyum sağlayarak süreci en az sıkıntıyla atlatabilmeleri, ayrıca kültür ve dillerini öğrenmeleri bakımından yararlı olacaktır. Bunun için de daha çok Türk ailenin koruyucu aile olmak için başvurması ve Türk koruyucu aile sayısının arttırılması çok önemlidir. Kaynak: Umut Yildizi e.V. (www.umutyildizi.de) T.C. BERLİN BAŞKONSOLOSLUĞU HEERSTRASSE 21 14052 BERLİN E-PSTA: [email protected] KONSOLOSLUK SERVİSLERİ: Hukuk Danışmanlığı: Konsolosluk işlemleri hakkında bilgi almak için ilgili birime aşağıda kayıtlı telefon numarasından Çarşamba ve Perşembe günleri saat 09:00-15:00 arası, Tel.: 89680258 15.00–16.00 saatleri arası ulaşabilirsiniz. Askerlik : 89680240; 89680238 Doğum : 89680221; 89680237 ÇALIŞMA SAATLERI: PAZARTESI - CUMA 08:30 -12:00 Evlenme :89680219 Nüfus : 89680221; 89680241 ePasaport : 89680226; 89680227; 89680234; 89680237 e-Pasaport Teslim: 89680260 Kayıp Pasaport : 89680230; 89680222 Noter : 89680225; 89680244 Tebligat : 89680214 Tereke : 89680222 Vatandaşlık: 89680231; 89680239; 89680241 Vize: 89680220; 89680245 Hukuk Bülteni’nin geçmiş ve güncel sayılarına elektronik olarak Büyükelçiliğimizin resmi internet sitesinde (http://berlin.be.mfa.gov.tr/) yer alan Bilgi Notları bölümünden ve Büyükelçiliğimiz facebook sayfası üzerinden de erişebilirsiniz. HUKUK BÜLTENİ Bültenimizin güncel sayısını beraberinizde götürmeniz, geçmiş sayıları ise Danışma'dan temin etmeniz mümkündür. Diğer vatandaşlarımızın da yararlanabilmesini sağlamak amacıyla, Danışma’dan temin ettiğiniz geçmiş sayıları iade etmeniz önemle rica olunur. DEVLET AİLEYE MÜDEHALE ETTİĞİNDE... Her ülkede olduğu gibi Almanya'da da gerek anayasa düzeyinde gerekse de federal ve eyalet düzeyindeki yasal düzenlemelerde aileyi korumaya yönelik hükümler yer almakta, yine bu amaç doğrultusunda ilgili devlet kurumları mevzuat çerçevesinde faaliyet göstermektedir. Bu kurumların başında çocuk ve gençleri korumakla sorumlu Gençlik Dairesi (Jugendamt) gelmektedir. Yerel düzeyde sorunlu ailelerle ilgilenen Gençlik Dairesi yaşanan sorunun aşılması doğrultusunda aileye problem seviyesine göre destekte bulunmaktadır. Aile fertlerinin psikolojik ve fiziki olarak zarar gördüğü aile içi çatışma ortamının bertaraf edilememe ihtimalinde çocuklar mahkeme kararıyla ailesinden alınıp çocuk yurdu veya koruyucu aileye verilmektedir. Ailede tedavi edilemeyecek türde zarar gören çocuğun korunması maksadıyla atılan her adım, şüphesiz ki olumlu karşılanmalıdır. Fakat söz konusu kurumun Türkiye kökenli ailelere yönelik uygulamaları detaylıca incelendiğinde ailelerin aleyhine birtakım olumsuz gelişmelerin de yaşandığı gözlemlenmektedir. Kültürel farklılıklar nedeniyle yanlış anlamalardan doğan yanlış teşhisler, yaşanan soruna orantısız yaptırımlar, sorunu aşmada uygulanan yanlış yöntemler, yerel Gençlik Dairelerinin müdahil olduğu süreçte ortaya çıkan hatalardır. Hataların neden olduğu en vahim sonuç, ailesinden alınan çocuğun yasalara aykırı bir şekilde farklı kültür ve dine sahip aileye verilmesidir. HİMAYEYE ALMA VE HUKUKİ GEREKÇESİ Gençlik Dairelerinin danışmanlık, eğitim desteği gibi diğer görevlerinin yanında en önemli ve en çok tartışılan görevi hiç kuşkusuz çocukların ailelerinden koparılarak himayeye alınmasıdır (Inobhutnahme). Gençlik Dairelerinin doğrudan ya da çocuğun talebiyle harekete geçerek çocukları korumaya alması 'himayeye alma (Inobhutnahme)' şeklinde adlandırılır. “Himayeye alma” Çocuk ve Gençlik Yardım Kanunu'nun (Sozialesgesetzbuch, SGB VIII) 42. Maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre Gençlik Daireleri, sosyal pedagojik bir kriz yönetimi olarak acil durumlarda çocuk ve gençleri geçici tedbirlerle ailelerinden uzaklaştırarak himayeye almaya yetkilidir. Kanun metni incelendiği zaman himayeye almanın 'acil durumlar'da uygulanabilecek 'geçici bir tedbir' olarak öngörüldüğü açıkça anlaşılmaktadır. Maalesef uygulamada bu tedbire idarece çoğunlukla rutin olarak başvurulmakta ve bu geçici tedbir yıllar süren bir asli ilişki tarzına dönüştürülmektedir. ÇOCUKLARIN AKRABALARINDA BARINDIRILMASI (BVerfG 1 BvR 206/12) Mahkeme himaye altına aldığı çocuklarda vasi tayin ederken, çocuğun akrabalarını araştırmakla yükümlüdür. Bununla ilgili Federal Almanya Anayasa Mahkemesi 08.03.2012 tarihinde aile mahkemelerinin bu yükümlülüğünü tekrar teyit etmiştir. Alman Medeni Kanununun 1773 I ve 1779 I maddeleri uyarınca çocuk anne veya babanın velayeti altında değilse, aile mahkemesi vasi tayin etmek durumundadır. Aile mahkemesi araştırmalarında anne ve babanın muhtemel isteğinide göz önünde bulundurmak durumundadır ve çocuğun akrabalarına olan mevcut bağlarını araştırmalıdır. Muhtemel adaylar arasında mahkeme takdir hakkını kullanarak bir karara varmaktadır. Türk çocukları için “Koruyucu Aile” Olalım SÜREKLİ İSTİSMAR EDİLEN KAVRAM: ÇOCUĞUN SELAMETİ Alman mevzuatına göre anne babanın, anayasal hakları olan 'çocuklarını yetiştirme ve eğitme hakkı' ancak çocukların selameti tehlikeye düştüğü durumlarda kısıtlanabilir (SGB VIII madde 8a ve madde 42/1). Çocuğun selameti kavramının kapsamı hukuki bakımdan tam olarak belirlenmiş değildir. Bu kavramın içi idari tasarruflarla ve içtihatlarla doldurulmaya çalışılmaktadır. Uygulamada çocuğun ailede kötü muameleye maruz kalması, cinsel istismar, çocuğun ihmal edilmesi, ebeveynin çocuğa aşırı derecede görev yüklemesi, ciddi seviyelere ulaşmış iletişim problemleri, madde bağımlılığı, çocuğun şiddet eğilimleri göstermesi, aileden kaynaklanan okul problemleri gibi durumlar çocuğun selametinin tehlikeye atıldığına dair somut veriler olarak değerlendirilmektedir. Yukarıdaki durumların varlığının ve devam ettiğinin tespiti ise öncelikli olarak gençlik dairelerinin takdir ve yetkisine bırakılmıştır. Ancak himayeye almaya yönelik Kanun'un gençlik dairelerine tanımış olduğu bu yetkinin uygulamada özellikle yabancı kökenli çocuklar ve aileleri bakımından ciddi problemlere ve telafisi mümkün olmayan hak ihlallerine sebep olduğu görülmektedir. Çocukların himayeye alınması anne babanın çocuklarına yönelik anayasal haklarına ve Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi'yle garanti altına alınan 'aile hayatına saygı' ve çocuğun ailesiyle düzenli ve sürekli ilişkide olma' haklarına açık bir şekilde müdahale teşkil ettiği için idare, himayeye alma ve daha sonra himayenin devamına karar verilmesi noktasında çok dikkatli davranmalı ve bütün menfaat dengelerini gözeterek, anayasayla teminat altına alınmış haklara müdahale ettiğinin bilincinde olarak değerlendirmede bulunmalıdır. Oysa ki uygulamada Gençlik Daireleri, çocukların yaşadıkları en küçük olumsuzlukları bile çocuğun selametinin tehlikeye atılması kapsamında değerlendirebilmekte, çocuğun anne baba ve geniş anlamda ailesiyle bağlarının koparılmasını ailenin bütünlüğüne saygı kuralını neredeyse hiçbir olayda değerlendirmeye almamaktadır. Bu durum ulusal ve uluslararası hukukun pek çok hükmünün ihlal edildiği vakaları ortaya çıkarmaktadır. Çocuğun himayeye alınmasını detaylı bir şekilde düzenleyen SGB 42. Maddeye göre himayeye alınan çocuğun nereye teslim edildiği, hangi okula gönderildiği gibi konularda velayet hakkına sahip olanlar detaylı bir şekilde bilgilendirilmelidir. Ancak çocuğun selameti açısından bir tehlike arz ettiği durumlarda bu bilgilendirmeden imtina edilebilir. Uygulamada bu istisnai durum neredeyse bir kural hâline getirilmiştir. Bu durum ilerleyen dönemlerde çocuk başta olmak üzere tüm aile fertleri için telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebep olmaktadır. Gençlik Dairelerinin çocukların aileyle irtibatlarını devam ettirme yükümlülüğüne riayet etmemesi ve çocuğun selametinin tehlikeye düşebileceği gerekçesiyle çocukları uzun süre ailelerinden ayrı tutması sonucu özellikle de küçük çocukların ailelerinden ve kültürel çevrelerinden duygusal olarak kopmasına sebep olmaktadır. Aslında bu duruma sebebiyet verdiği için Gençlik Dairelerinin hukuk önünde hesap vermesi gerekirken uygulamada gençlik daireleri çocukların artık yeni bir ortama alıştığı ve bu ortamdan ayrılmasının çocukların selametini tehlikeye atacağı gerekçesiyle bu durumu, çocukları ailelerine teslim etmemek için yeni bir gerekçe olarak kullandığı görülmektedir. (Kaynak: Artı 90 Dergisi, Sayı 2, Nisan 2012 (http://www.arti90dergi.com)) İşbu Bültende yer alan bilgiler, günlük hayatta karşılaşabilecekleri hukuki sorunlarda vatandaşlarımıza yardım sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Aynı amaçla 2007 yılında hazırlanarak web sitemizde vatandaşlarımızın hizmetine sunulan Almanya Hukuk Rehberi’nde daha kapsamlı olarak yer alan bilgiler bu bülten aracılığıyla hatırlatılırken, güncel gelişmelerin de yansıtılması amaçlanmaktadır. Hukuk Bülteni ve Almanya Hukuk Rehberi, yönlendirici mahiyette genel bilgiler içermektedir. Bu itibarla, vatandaşlarımızın bütün hukuki sorunlarının çözümlerini içermesi beklenmemelidir. Yardımcı bir kaynak olarak öngörülen bu Bülten ve bahsekonu Rehber’e sorunlarınıza çözüm bulunması bakımından herhangi bir sorumluluk yüklenemez. Bütün hukuki sorunlarınızda en güncel ve sağlıklı bilgilere ulaşmak için, uzman bir hukukçuya başvurmanız gerekmektedir.