Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı

Transkript

Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı
Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı
msahin tarafından yazıldı.
Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:28 - Son Güncelleme Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:30
Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı...
Bana zorlu mücadelemde en büyük destek annemden geldi. Sıkıntılı günlerimde onun dostluğu,
sevgisi, duaları, verdiği destek ve moral yaşamımı aydınlattı Annemin beni yalnız, çaresiz
bırakmaması rahatsızlığımı atlatmamı sağladı.
Yaklaşık otuz sene önceydi. Babamı kaybetmiştim. Liseyi bitirip, üniversite öğrenimimi bırakıp,
İstanbul'dan Diyarbakır'a gelin gitmiştim. Bahçesinde çam ağaçları , balkonunda fiskiyeli havuzu
olan şirin döşenmiş bir evimiz vardı.Her şey güzeldi ama farklı yaşama, kültüre, çevreye
alışmakta zorlanıyordum. Etrafımdakiler hepsi iyi insanlardı; uyumsuzluğun bende olduğuna
inanıyordum. Kendimi suçluyordum. Duygularım bedenimde kendini göstermeye başlamıştı.
Belimden başlayarak yavaş ilerleyen bir uyuşukluk ve aşırı yorgunluk hissediyordum.
Ayağımdan terlikler fırlamaya başladığında, "kuyuya taş atar gibi" kortizon tedavisine
başlanmıştı. Eşimin doktor arkadaşları yardımımıza koşmuşlardı.Yatak odam serum ve ilaçların
kokusuyla hastahane odasını andırıyordu. Çok gençtik; eşimle elele yatakta ziyaretçileri kabul
ediyorduk.
Çevremdeki herkes yardım etmek için çırpınıyordu. Yürüyemiyordum. Kayınvalidem, şefkatle
üstümü örtüyor, uyuyamadığım zaman bana ninni söylüyordu. Kayınpederim hıçkırarak
ağlıyordu. Ben de şaşkındım. Ne olacaktım? Başıma gelen neydi? İyi olup terlik ya da ayakkabı
giyebilecekmiydim?
Bir zaman sonra annemin haberi oldu. Bana biran önce kavusabilmek için uçaktan inip,uçağı
itmek isteyecek kadar büyük bir heyecanla geldiğinde ben de ilk defa gayretle yatağımdan
kalkıp onu ayakta karşıladım. Çok sevinmiş, annemin gelişiyle adeta kuvvetlenmeye
başlamıştım. Benim becerikli yardımsever annem, rahmetli babama da severek özveriyle
bakmıştı..Uzun süredir yıkanmamış saçlarımı, bedenimi kokulu bebek pudrasıyla kuru temizledi.
Moralim yerine gelmişti. Annemin kolunda kısa yürüyüşler ve pikniklerle keyiflenmiştim. Kortizon
kullandığım için tuzsuz yemekler yediriyor, ilaçların yan etkisini azaltmak, potasyum alabilmem
için kayısı haşlayıp, blenderdan geçirip, bana içiriyordu. Kasırga atlatmış gibiydim.
Ankara 'da İstanbul'da tanınmış doktorlara gidiyorduk. Teşhisler farklıydı. Tedavisi de yoktu.
Ben de içlerinden en hafif teşhisi kendime yakıştırıyordum. İstanbul'a gelip denizi gördüğümde
rahatladığımı, ferahladığımı hissettim. Derin mavilik bütün sıkıntılarımı alıp götürmüştü.
İyi günlerim çok uzun sürmedi. Çift görme, uyuşukluklar, duyu bozuklukları, sisli görme derken
günler geçiyordu.Yürüyemediğimde yürümenin, sisli gördüğümde görmenin , sağlığın önemini
iyice kavrıyordum. Bazen odunlarla yürüdüğüm hissine kapılıyordum.
Evliliğimden yedi sene sonra hamileliğimde ve doğumumda yaşadığım zorluklardan sonra
oğlum Murat doğdu. Doğum sancılarından daha fazla bacak ağrısı çekip, masada dayanamayıp
acıdan bayılmıştım. Annem yardımlarıyla yanımda bana güç veriyordu. Lohusalık günlerimde
sağ elimin üç parmağı hissizdi. Bebeğimi kucağıma alıp, emzirirken düşürmekten korkuyordum.
Bir kaç ay sonra kendiliğinden geçti. Sorunlarımın kalıcı olmaması benim için büyük bir şanstı.
Eşim, benim sağlığımı düşünerek işini riske atarak, İstanbul'a yerleşme kararı aldı. Moralimin,
1/3
Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı
msahin tarafından yazıldı.
Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:28 - Son Güncelleme Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:30
olumlu düşünmenin, dostluğun, huzurun faydasını hissediyordum. 5-6 sene sonra kızım
doğduğunda moralim çok yüksek keyfim yerindeydi. Sorunsuz bir hamilelik ve doğum yaşadım.
Adele ağrılarımı önemsemiyordum.
Oğlumun kolej sınavları, ev değiştirme ihtimalimiz gibi olumsuz bir kaç düşünce beni rahatsız
eder olmuştu. İp kopuyordu; tutamıyordum. Yalpalıyarak yürüyordum. Derdimi çözecek "bir
doktor istiyorum" diye Allah'a yalvarıyordum. Nihayet doktorumu bulmuştum. Beynimin M.R si
çekildi. Kesin teşhis konmuştu.Düşmanımı öğrenmiştim. Multiple Skleroz ( M.S ). Korkutucu bir
ismi vardı. Yaşam durmuş gibiydi. Hepimiz şaşkınlık içindeydik. Altı yaşındaki kızım Merve,
gözündeki yaşlarla bana bakıp
- Anne ölecekmisin? Diye soruyordu.
Herkes farklı tepkiler içindeydi. Ağlayanlar, niye çocuk doğurdun diye hesap soranlar,
yürüyüşümü inceleyip, sanki yapacağım bir şey varmış gibi akıl verenler, elini beline koyup ben
çok sağlıklıyım diyerek kahkaha atanlar... Ben de değişik duygularla büyük bir sarsıntı
içindeydim. Evimizin üstünü kara bulutlar sarmış gibiydi. Annem
- İyileşeceksin..İnancını kaybetme diye bana moral veriyordu...
Ben de bulutların dağılacagına "garip ama" inanıyordum. Yürüyemiyordum, yorgundum. İlaçları
kullanmaya başladıktan sonra daha da kötüleşmiştim. Annem benim elim, ayağım, neşem en
büyük desteğimdi; çaresiz kalıp bana iğne yaptığı günler bile oluyordu. Ağrılara dayanamayıp
ağrı kesici ampulleri gece yarısı kırıp içtiğimi de unutamıyorum..Doktorum da ümit vermiyordu;
-İyileceksiniz ya da iyileşmeyeceksiniz bilemem diyordu. Tavsiyelerini emir gibi yerine getiriyor,
ilaçlarımı saati kurup, muntazam içiyordum. Çok küçük düzelmeler hissediyor, sabır ve inançla
bekliyordum. Gayret etmeli, iyileşmeliydim. Beni sevenleri daha fazla üzmemeliydim.
Yataktan kalkamadığım günlerde en yakın dostlarımdan biri de okuduklarımdı. Kitapları,
dergileri, gazeteleri alıp, uzanınca yeni bir dünyanın içinde gibi oluyordum. Resim yapıyor, yazı,
şiir yazıyor; yaşamımı renkli bir dantel gibi örüyordum.Güneşin batışındaki kızıl renkler, müzik
setindeki "Madonna'nın Ağlama Arjantin'i" beni kendimden geçirecek kadar duygulandırıyordu.
Dünyadaki güzellikleri, hayatın yaşamaya değer olduğunu hissediyordum.
Yürürken sendelememe rağmen sabah çocuklarımı kahvaltılarını yaptırıp okula yolluyordum.
Dönüşlerinde kapıda gülerek canlı ve renkli karşılamaya çalışıyordum. Onlara destek olmalı,
morallerini yükseltmeliydim; tıpkı annem gibi...
Aradan yedi sene geçmişti. Toparladığımın farkındaydım. Doktoruma kontrole gittiğimde
muayeneden sonra gülerek
- Hiç bir iz yok; benim en iyi hastamsınız, mucize gibi dedi.
Rahatsızlığımda dostluğun, sevginin, ilginin, olumlu düşünmenin, inancın, moralin, stresten
uzak durmaya çalışmanın, iyi beslenmenin faydasını hep hissettim.
Son atağımın üzerinden uzun bir zaman geçti. En başa döndüğüm, bu günüm için ne kadar
şükretsem, teşekkür etsem az... Bu uzun hastalık maratonu hayata bakışımı değiştirdi.
Sorunları büyütmemenin, her şeyin düzelebileceğine inanmanın en doğrusu olduğunu artık
2/3
Düşmanımı öğrenmiştim, korkutucu bir ismi vardı
msahin tarafından yazıldı.
Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:28 - Son Güncelleme Pazartesi, 19 Ekim 2009 15:30
biliyorum. Tıbbın her gün yeni buluşlarla insanlara faydalı olduğunu; teşhisi bile zor konulan
hastalıklarda yeni ılaçların keşfedildiğini duymak beni sevindiriyor. Sevgiyle sağlıklı kalın...
3/3