İnşaatlarda Yapılan Büyük Hatalar

Transkript

İnşaatlarda Yapılan Büyük Hatalar
İNŞAATLARDA YAPILAN BÜYÜK HATALAR
Nispeten büyüklüğü küçük olan bir depremin meydana getirdiği büyük yıkım ve hasarların,
nerdeyse bir şehrin kaderini değiştirdiğine henüz şahit olmuşken ne yazık ki her zaman olduğu gibi bu
yaşananlardan hiç ders almadan inşaatlarımızda büyük hatalar yapmaya ve aynı yanlışları tekrarlamaya
devam ediyoruz. Bu şekilde inşaat yaparak, gelecekte her an oluşması muhtemel bir depremde
yaşanacak büyük felaket ve trajedilere sebebiyet vereceğimizi artık anlamamız gerekiyor.
Bir inşaat mühendisi olarak, yapılan özel bina inşatlarında tespit ettiğim; binanın sağlamlığını ve
deprem dayanımını doğrudan etkileyen büyük hatalardan bahsetmek istiyorum.
1- KULLANILAN DEMIRIN SINIFI
Türkiye'de üretilen demirlerin evsafını belirleyen TS 708 standardı vardır. Bu standart en son
2010 yılında yenilendi. Bu standarda göre, üretim yöntemi (sıcak hadde veya soğukta işleme) ve
niteliğine göre altı değişik sınıfta demir üretilmektedir. Bu sınıflara, demirin niteliğini ve üretim
yöntemini belirtecek şekilde isimler verilmiştir. Ancak ne var ki TS 708 yenilendiğinde bu isimler de
değişmiştir. Aşağıdaki tabloda TS 708'in farklı versiyonlarında demir sınıflarına verilen isimler
görülmektedir.
STANDART
TS 708-2010
TS 708-1996
TS 500-2000
ÇELİK SINIFI
S 220
S 220a (BÇI a)
S 220a (BÇI a)
S 420
S 420b (BÇIII b)
S 420b (BÇIII b)
B 420B
-
B 420C
S 420a (BÇIII a)
S 420a (BÇIII a)
B 500B
S 500a (BÇIV a)
S 500a (BÇIV a)
B 500C
-
S 500b (BÇIV b)
S 500b (BÇIV b)
NOT-1: Tablodaki karşılaştırmalar demirin karakteristik değerlerine göre yapılmış ve eski ile yeni
standartta tanımlanan değerlere göre birbirine en yakın olanlar belirtilmiştir.
NOT-2: S 220 demiri artık piyasada kullanılmamaktadır.
NOT-3: Hâlihazırda geçerli olan isimler 2010 yılında yenilenen TS 708'de verilen isimlerdir.
Ayrıca aynı standart gereğince, inşaat demiri, her sınıf için farklı nervür desenleriyle üretilmektedir.
Böylece biz nervür deseninden demirin hangi sınıf olduğunu anlayabiliriz. TS 708'de demir sınıfına göre
nervür desenini gösteren tablo aşağıdadır.
En son 2007'de yenilenen Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 3.2.5.3.
maddesinde;
“ Etriye ve çiroz donatısı ile döşeme donatısı dışında, nervürsüz donatı çeliği (S220) kullanılamaz. Ayrıca,
3.2.5.4’te belirtilen elemanlar (Kirişli sistemlerin döşemeleri, kirişsiz döşemeler, dişli döşeme tablaları,
etriyeler, bodrum katların çevresindeki dış perde duvarlarının gövdeleri, deprem yüklerinin tümünün bina
yüksekliği boyunca perdeler tarafından taşındığı ve 3.6.1.2’de Denk.(3.14) ile verilen koşulların her
ikisinin de sağlandığı binaların perde gövdeleri) hariç olmak üzere, betonarme taşıyıcı sistem
elemanlarında S420’den daha yüksek dayanımlı donatı çeliği kullanılmayacaktır.” denilmektedir. (İtalik
ve parantez içerisindeki cümleler, açıklama için benim tarafımdan konulan cümlelerdir.) Bunun anlamı
şudur; kolonlarda, kirişlerde, nervür kirişlerinde, perde betonların uç bölgelerinde, temel kirişlerinde,
tekil temellerde, bağ kirişlerinde ve radye döşemelerde (etriyeler hariç) S420’den başka demir
kullanılamaz. Ancak benim, yaptığım gözlemlerde özel bina inşaatlarında sık sık B500 demiri
kullanıldığını tespit ettim. Bu durum bina için iki büyük sakınca doğurmaktadır.
Birincisi; binanın yapısal analizi ve bunun sonucunda betonarme projeleri yönetmelik gereği
S420 demirine göre yapıldığından, binanın deprem yükü altında tasarlanan esnek davranışı
gösterebilmesi için gerekli demir miktarı da S420 demirine göre belirlenmektedir. İnşaatta S420 demiri
yerine B500 demiri kullanıldığında bina, deprem anında beklenen esnek davranışı gösteremeyecek ve
hasar görecek, belki de yıkılacaktır.
İkincisi; betonarme binalarda, deprem yükleri veya normal yükler altında, taşıma gücü
aşıldığında, betonarme elemanlarındaki (kolon, kiriş, perde vb.) kırılmanın yavaş ve esnek olması istenir.
Bu da betonarme yapı elemanının içerisindeki demirin taşıma gücünü betondan önce kaybetmesi ile
sağlanır. Yapılan betonarme projelerde de bu kural gereği gerekli demir miktarının belirli bir değeri
aşmaması sağlanır. (Bu kuraldan ayrıca şunu anlıyoruz ki; gereğinden fazla demir kullanmak da
tehlikelidir.) Bu durumda S420 demirine göre hesaplanan demir miktarı kadar B500 demiri
kullandığınızda, B500 demirinin dayanımı S420 demirinden daha büyük olduğundan, betonarme yapı
elemanında taşıma gücü aşıldığında, demirden önce betonda kırılma olur ki; bu da ani yıkılmalara
sebebiyet verir. Birinci durumda, yani betondan önce demirin taşıma gücünü kaybetmesi durumunda,
bina tümüyle yıkılmadan önce kolon, kiriş ve döşemelerde çatlaklar oluşur. Bu da yıkılmanın veya hasarın
fark edilmesine ve binanın tahliye edilmesine imkân verir. İkincisinde, yani demirden önce betonun
taşıma gücünü kaybetmesi durumunda ise, bina aniden yıkılmaya başlar ki; bu da büyük can kayıplarına
sebebiyet verir.
2- KOLON FİLİZ BOYLARI
TS500-2000 standardına göre kolonların filiz boyu (genel olarak bindirmeli ek boyu) kullanılan
demir ve betonun niteliklerine göre belirlenmektedir. S420 demiri ve C20 beton için filiz boyu (veya
bindirmeli ek boyu) demir çapının yaklaşık 62 katından az olmamalıdır. Buna göre 14’lük demir için filiz
boyu en az 90 cm, 16’lık demir için en az 100 cm, 18’lik demir için ise en az 115 cm olmalıdır.
Buna rağmen uygulamada, genellikle demir fire vermesin diye, yukarıdaki kural dikkate
alınmadan filiz boyları kısa bırakılmaktadır. Bu da katlar arasında kolonların bağlantılarını
zayıflatmaktadır. Böylece herhangi bir depremde kolonlar alt kata bağlandığı yerden kopmakta ve
binanın yıkılmasına sebebiyet vermektedir. Hâlbuki bir inşatta oluşabilecek demir firesi en fazla 400-500
Kg’dır. Bununla beraber iyi bir planlamayla, boy demirden artan parçalar binanın farklı yerlerinde
değerlendirilerek fire miktarı oldukça düşürülebilmektedir. Kaldı ki fireye çıkan demirin bedeli hiç bir
zaman binayı tehlikeye atmaya değmez.
4- ASMOLEN DÖŞEME KALINLIKLARI
Binalarda, mimari planlama rahatlığı, ses ve ısı izolasyonu, kalıp işçiliği ve düzgün bir tavan elde
edilmesi gibi nedenlerle asmolenli döşeme yapılması yaygın bir uygulamadır. Ne var ki; asmolen döşeme
yapılırken hem proje safhasında hem de uygulamada uyulması gereken kurallar vardır. Asmolen
döşemenin toplam kalınlığını da ana taşıyıcı kiriş kalınlığı belirlemektedir. Yine Deprem Bölgelerinde
Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 3.4.1-b maddesine göre kiriş yüksekliği 30 cm’den az olamaz.
Bunun yanında asmolenli döşemlerde asmolenler üzerine dökülecek beton kalınlığı ya 5 cm ya da 7 cm
olmalıdır. Beton kalınlığı 7 cm’den büyük olduğu zaman ise ekonomik olmamaktadır. Bu durumda
kullanılacak asmolenlerin yüksekliği en az 23 cm veya 25 cm olmalıdır. Ancak piyasada, genellikle belirli
bir standarda uymayan atölyelerde üretilen asmolenlerin çoğunun yüksekliği ya 18 cm ya da 20 cm
olmaktadır. Bunun üzerine genellikle 7 cm beton dökülmektedir. Ortaya çıkan sonuca göre de taşıyıcı
kirişlerin yüksekliği en fazla 27 cm olmaktadır. Bu da yönetmeliğe aykırıdır ve tehlikelidir. Doğru ve
ekonomik olan ise yüksekliği 25 cm olan asmolen kullanıp üzerine 5 cm beton dökerek oluşturulan
asmolenli döşemedir.
5- TEMEL KAZISI
Nerdeyse yapılan özel binaların hiç birinde doğru dürüst temel kazısı yapılmamaktadır. Bina
yapılacak yer basitçe sıyrıldıktan sonra (teraziye bile getirmeden) üzerine çakıl serilip bunun üzerine
temel oturtulmaktadır. Bu ise bina için birçok sakınca doğurmaktadır.
Birincisi; binanın taşıyıcı sisteminin en önemli unsuru olan temeli sağlam zemine oturtmamış ve
dışarıda bırakmakla dış etkilere maruz bırakmış oluyoruz. Hâlbuki mutlaka sağlam zemine ulaşıncaya
kadar veya en azından temelin tamamen gömülmesini sağlayacak kadar kazı yapmak şarttır.
İkincisi; Bina temeli dışarıda kaldığından, bina cephesinde çıkıntı yapmaması için genellikle,
kolonlar temel kirişinin kenarına yerleştirilir. Bu da temel kirişinin aksına göre bir eksantirisite ortaya
çıkararak ilave burulma etkilerinin oluşmasına neden olur. Ayrıca temel altındaki zemin gerilmelerinin
düzensiz dağılımına sebebiyet verir. Doğru olanı kolonu temel kirişinin tam ortasına koymaktır.
Üçüncüsü; Temel altına serilen çakıl, mevcut uygulaması ile yarardan çok zarar getirmektedir.
Çünkü temel demiri nispeten ağırdır ve bu ağırlıkla kirişin alt demirleri kısmen serilen çakılın içerisine
gömülmektedir. Böylece bu demirler dökülen betonun değil çakılın içerisinde kalmaktadır. Bu şekliyle bu
demirlerin temele hiç faydası olmamaktadır. Zaten, muhtemelen üç-beş sene sonra paslanarak ortadan
kalkmadır. Doğrusu; temel altına 5-10 cm kalınlığında C14 betonundan grobeton dökmektir. Daha sonra
temel demirlerini de bu grobetonun üstünden 5 cm kaldırarak bir pas payı oluşturulmalıdır.
6- KOMŞU BİNA İLE ARADA BOŞLUK BIRAKMA
Yine yapılan yan yana bitişik yapılan binaların nerdeyse tamamı arada herhangi bir boşluk
bırakılmadan ve kat seviyelerine dikkat edilmeden yapılmaktadır. Bu durum ise depremde büyük tehlike
oluşturmaktadır.
Deprem sırasında binalar kat hizalarında ileri-geri hareket ederler. Bu hareketler milimetre veya
en çok santimetre mertebesindedir. Ancak hareketin miktarı binanın yapısına ve sağlamlığına göre
değişmektedir. Bundan dolayı yan yana bitişik yapılan binalarda bu duruma dikkat etmek gerekiyor.
Çünkü bitişik ve kat seviyeleri aynı olmayan binalar deprem anında sallandıklarında birbirinin kolonlarına
çarparak kırarlar. Bu da, belki normal durumda depremde yıkılmayacak bir binanın diğer binanın
kolonlarına çarpması sonucu kolonlarının kırılarak yıkılmasına sebep olur. Bundan dolayı bitişik binaların
kat hizalarını aynı yapmalı ve mutlaka aralarında en az 5 cm boşluk bırakılmalıdır.
Saygılarımla,
19.12.2011
Serbest Cihangir
İnşaat Mühendisi