Kapat - Eğitim Bilim Toplum

Transkript

Kapat - Eğitim Bilim Toplum
Makale
Türkiye’de E¤itim Bilimleri ve Ö¤retmen Yetifltirme:
Bir Yol Ayr›m›n›n Öyküsü1
Seçkin ÖZSOY (*)
L. Ifl›l ÜNAL (**)
Özet
Dünyada e¤itim bilimleriyle ilgili olarak sürdürülen güncel tart›flmalar, insan ve toplum bilimlerindeki yeni aç›l›mlar›n e¤itim bilimlerine de do¤rudan yans›d›¤›n›, e¤itim bilimleri
aç›s›ndan da hem kurumsal, hem de bilim prati¤i aç›s›ndan paradigmatik de¤iflim
yaratt›¤›n› göstermektedir. Türkiye'de ise, e¤itim bilimlerinin geliflim çizgisinin ve bugün
geldi¤i noktan›n, dünyadaki ça¤dafl yönelimlerin çok uza¤›nda oldu¤u belirtilebilir.
E¤itim bilimlerinin Türkiye'deki tarihsel evrimi, bu disiplinin kendi zorunluluklar› do¤rultusunda do¤al bir ak›fl içinde gerçekleflmemifl, akademik normlara ve de¤erlere ayk›r›
gerekçelerle d›flardan yönlendirilmifltir. Bu aç›dan, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki tarihinin,
bir müdahaleler tarihi oldu¤u ileri sürülebilir. Ancak, YÖK'ün 1997 müdahalesi, e¤itim bilimlerine yönelik önceki müdahalelerden, gerek etki ve gerek kapsam bak›m›ndan çok
farkl› olmufltur. E¤itim Fakültelerini yeniden yap›land›rmay› amaçlayan bu “düzenleme”,
ö¤retmen yetifltirme alan›nda çözdü¤ünden daha fazla sorun yarat›rken, e¤itim bilimlerinin de kurumsal varl›¤›n› kelimenin tam anlam›yla ortadan kald›rm›fl ve bu disiplinin
Türkiye'deki gelece¤ini tehlikeye sokmufltur. Bu bildiride, söz konusu düzenlemenin yedi
y›ll›k bir bilançosunun ç›kar›lmas› amaçlanm›flt›r. Baflka bir anlat›mla bildiride, Türkiye'de
e¤itim bilimlerinin ve ö¤retmen yetifltirme sisteminin son yedi y›lda u¤rad›¤› a¤›r tahribat
konu edilmekte ve bu sorunun nas›l afl›labilece¤ine iliflkin kimi önerilerde bulunulmaktad›r.
Abstract
Continuous discussions on educational sciences in the world are the reflections from the
new developments in the social sciences and have new results from the point of academic institutions and science practices. But developments in educational sciences in
Türkiye don't follow them closely. The historical evolution of educational sciences in
Türkiye didn't realized in the appropriateness with the academic rules and values
because of the “external” interventions on it. So it can be argued that the history of
educational sciences in Turkey is a “history of interventions”. The YÖK Arrangement in
1997 was different from the previous interventions, it was more comprehensive and
effective. Educational faculties and teacher education system were put into a new
arrangement and it caused more problems in the system in comparison with its success
78
* Ankara Üniversitesi, E¤itim Bilimleri Fakültesi, Dr.
* Ankara Üniversitesi, E¤itim Bilimleri Fakültesi, Prof. Dr.
Makale
to solve problems. The most important affect of this arrangement is that it endangers
institutional and scientific existence of educational sciences. In this study, it is supposed
that to draw up a kind of balance-sheet for the developments in educational sciences
and teacher education system in the last seven years in Türkiye to show damages in
both, and to propose some solutions to overcome these problems.
Girifl
Bu bildiri, Eylül 1997'de Eskiflehir'de yap›lm›fl olan 4. Ulusal E¤itim Bilimleri Kongresinde
sunulan ortak çal›flman›n, bir anlamda, devam› niteli¤indedir. Bu bildiriyi haz›rlayanlar,
YÖK müdahalesinden iki ay önce gerçeklefltirilen bu kongrede sunduklar› bildiride,2
dünyada sosyal bilimlerde yaflanmakta olan yeni aç›l›mlar ›fl›¤›nda Türkiye'deki e¤itim bilimlerinin durumunu de¤erlendirmifl ve bildiriyi, henüz planlama aflamas›nda olan 1997
Düzenlemesi veya benzer çabalar›n, “e¤itim bilimlerinin ufkunu açmak yerine, onu
s›n›rland›ra[ca¤›]”(s.55) gibi, bugünden bak›ld›¤›nda çok iyimser görülebilecek bir
öngörüyle bitirmifllerdi.3 Bu öngörü iyimserdi, çünkü bugün gelinen noktada e¤itim bilimlerinin durumu çok daha vahim bir hal alm›flt›r.
4. Ulusal E¤itim Bilimleri Kongresinin yap›ld›¤› dönemde, biraz geç kal›nm›fl olsa da,
Türkiye'de, iktisattan sosyolojiye kadar tüm sosyal bilimlerde yaflanan aç›l›mlar tart›fl›lmakta, yeni bilim yaklafl›mlar› de¤erlendirilmekteydi. Sosyal bilimlerle ilgili olarak dünyada
yap›lan tart›flmalar ve yaflanan dönüflümler, e¤itim bilimlerinde de yank› bulmufl, e¤itim
bilimciler farkl› bir paradigmay› tart›flmaya bafllam›fllard›r. Bu geliflmeler, e¤itim bilimlerinin
kurumsal yap›s›n›n, varolan disiplinlerin örgütsel s›n›rlar›n› de¤ifltirmeye, e¤itim bilimleri alt
disiplinlerinin s›n›rlar›n›n d›fl›na taflan e¤itim bilimsel araflt›rmalar› olanakl› k›lacak biçime
dönüfltürülmesini gerektirirken, YÖK, e¤itim bilimlerinin dünyadaki ça¤dafl yönelimlerine
ters düflen bir yap› ve ifllev öngörerek bu sürecin Türkiye'de bafllamas›n› engellemifltir.
1997 Düzenlemesinin ay›rt edici özelli¤i, 2547 say›l› yasa ile yeni bir biçim verilen ö¤retmen
yetifltirme sisteminin yeniden de¤ifltirilmesi bahane edilerek, esas itibariyle e¤itim bilimlerini yok etmeye yönelik kapsaml› bir müdahalede bulunulmas›d›r. Bu düzenleme, e¤itim
bilimleriyle ö¤retmen yetifltirme için bir “yol ayr›m›” olmufltur. “Yol ayr›m›”n›n sözlük
anlam›, yollar›n çatalland›¤›, birbirinden ayr›ld›¤› yer, yaflam çizgilerinin ayr›ld›¤› yerdir. Biz
bu çal›flmada, “yol ayr›m›” metaforuyla, 1997 Düzenlemesinden sonra e¤itim bilimleri
(bilim) ile onun bilgi birikiminin uygulama alanlar›ndan biri olan ö¤retmen yetifltirmenin
(prati¤in) yaflam çizgilerinin, bilimin öldürülmesi pahas›na birbirinden ayr›lmas›n› kastediyoruz.
Bu çal›flmada e¤itim bilimlerine indirilen “97 darbesinin” a¤›r sonuçlar›, bilim/pratik iliflkisi
ba¤lam›nda çözümlenmeye çal›fl›larak, e¤itim bilimlerinin içine düflürüldü¤ü varl›kbilimsel (ontolojik) bunal›m›n görünür k›l›nmas› amaçlanm›flt›r. Bu nedenle de, geçen yedi y›l
içinde “bafla geleni çekme” ve daha da ileri giderek “sorunlar›m›z çok, ama asl›nda
ö¤retmen yetifltirmek de e¤itim bilimcilerin yapmas› gereken kutsal bir görevdir”
havas›na giren e¤itim bilimcilerin belle¤inin tazelenmesinde yarar görülmüfl, e¤itim bilimleri ile e¤itim pratikleri iliflkisini yeniden gözden geçirme gere¤i duyulmufltur.
Yol Ayr›m›na Getiren Koflullar: Tarihsel Bir Bak›fl
E¤itim bilimlerinin ö¤retmen yetifltirme sistemiyle yollar›n›n ayr›lmas›, d›flardan yap›lan bir
müdahaleyle aniden gerçeklefltirilmifl bir olay de¤ildir. Bu yol ayr›m› öyküsünün
bafllang›c›n›, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki kurumsallaflma sürecinin ilk evrelerine kadar
götürmek olas›d›r. Baflka bir anlat›mla, Türkiye'de e¤itim bilimlerinin genelde e¤itimsel
79
Makale
pratikle, özelde ö¤retmen yetifltirmeyle iliflkisi, disiplinin kurumsallaflmaya bafllad›¤› andan
itibaren sorunlu olmufltur.4
E¤itim bilimlerinin disiplinleflme maceras›, önce s›n›rl› bir “pedagoji” anlay›fl›ndan “e¤itim
bilimi”ne, daha sonra modern “e¤itim bilimleri”ne uzanan bir seyir izlemifltir. E¤itim bilimleri, tarihsel süreç içinde, ilk olarak e¤itim olgusuna metafizik ve felsefî kavray›fllarla
yaklaflma anlay›fl›ndan, e¤itimsel gerçekli¤in bilimsel yöntemlerle çözümlenmesine
dayanan bir yaklafl›ma evrilmifl, daha sonra öteki bilim dallar›n›n (özellikle sosyal bilimlerin) metodolojilerini, kavram ve kurallar›n› ödünç alan bir bilim dal› kimli¤inden s›yr›larak,
özerk ve ba¤›ms›z bir bilime dönüflmüfltür (Mialaret, 1984, 2001/a, 2001/b; Var›fl, 1994;
Özo¤lu, 1997; Ünal ve Özsoy, 1999). E¤itim bilimlerinin, epistemolojik ve metodolojik
aç›dan yaflad›¤› ciddi sorunlara karfl›n, ayr› ve kendine özgü bir bilim dal› oldu¤u
düflüncesi, günümüz dünyas›nda genel kabul gören bir düflüncedir.
Bilimler ailesinin
henüz genç bir üyesi olan e¤itim bilimleri, günümüzde, pek çok disiplinden daha çok alt
dallardan ve alanlardan oluflmufl genifl bir disiplinler toplulu¤udur.
Modern e¤itim bilimleri, di¤er ülkelerde oldu¤u gibi, Türkiye'de de, önce çeflitli fakülte ve
enstitülerde “Pedagoji Bölümleri” fleklinde kurumsallaflmaya bafllam›flt›r. ‹stanbul Üniversitesindeki Pedagoji Bölümü ile Gazi E¤itim Enstitüsündeki Pedagoji fiubesi ve Ankara
Üniversitesi Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesindeki Pedagoji derslerinin d›fl›nda 1960'l› y›llara
dek e¤itim bilimleri kapsam›nda üniversitede bir örgütlenmenin ve bilimsel çal›flmalar›n
(ö¤retmenlik sertifikas› çal›flmalar› d›fl›nda) bulunmad›¤› görülmektedir. ODTÜ'nün k›sa
süren E¤itim Fakültesi deneyimi6 say›lmaz ise, 1965 y›l›nda Ankara Üniversitesi bünyesinde
kurulan E¤itim (Bilimleri) Fakültesi, e¤itim bilimlerinin ülkemizdeki ilk üniversiter kurumu
olmufltur (Özo¤lu, 1997: 176).
A. Ü. E¤itim (Bilimleri) Fakültesinin 1965 y›l›nda aç›lmas›yla, e¤itim bilimlerinin üniversiter bir
disiplin olarak kurumsallaflma süreci ivme kazanm›flt›r. E¤itim bilimlerinin lisans ve lisansüstü
düzeyde e¤itimini veren; e¤itim bilimsel araflt›rmalar yapan ve varl›k nedeni ö¤retmen
yetifltiren kurumlardan farkl› olan bir fakültenin kurulmas›, e¤itim bilimlerinin ayr› ve özerk
bir disiplin oldu¤u bilincinin yerleflmesi aç›s›ndan önemli bir aflama olmufltur. EBF'nin kurulmas›yla, e¤itim bilimlerinin kurumsal yap›s›n›n ilk kez yerli yerine oturdu¤u; zamanla baflka
disiplinlerden olan fark›n›n kesin olarak ortaya konulaca¤› ve art›k pedagojiyle
özdefllefltirilmekten kurtulaca¤› san›lm›flt›r. E¤itim bilimlerinin, ö¤retmen yetifltirme
amac›na hizmet etmenin ötesinde, kendi bafl›na amaç olan gerçek bir disiplin olarak
kabul görece¤i umulmufltur. 1965 y›l›ndan itibaren ö¤retimi yap›lan, üstelik bu ö¤retimin
yaln›zca lisans düzeyinde de¤il, lisansüstü düzeyde de kurumsallaflt›¤› bir alan›n art›k
özerk bir disiplin haline geldi¤i inanc› iyice yerleflmifltir. Ne var ki, e¤itim bilimlerinin sadece
ve özellikle Türkiye'ye özgü olmayan epistemolojik ve metodolojik kimi sorunlar›na,
Türkiye'nin gerek bilim-içi ve gerek bilim-d›fl› kendine özgü sorunlar› eklenince, disiplinin
geliflmesi yeterince derinlik ve genifllik kazanamam›flt›r.
80
Türkiye'de e¤itim bilimlerinin özerk bir disiplin olarak niçin yeterince kurumsallaflamad›¤›n›
kavrayabilmek için, disiplinin kurumsallaflma sürecinin tarihsel arkaplan›n› gözönünde
bulundurmak gerekir. Türkiye'de e¤itim bilimlerinin ontolojik statüsü ve epistemolojik ufku,
bafllang›c›ndan beri hep modernleflme/kalk›nma kavramlar› ve bununla ba¤lant›l›
olarak pozitivist bilim felsefesi etraf›nda yap›lanm›flt›r. “Türk modernleflmesi”ni Bat›'l› örneklerinden ay›ran önemli iki özelli¤inden söz edilebilir. Birincisi, bunun bir devlet projesi
olmas›, devletin devlet eliyle modernlefltirilmesi projesi olmas›d›r. ‹kincisi, Türkiye modern-
Makale
leflme projesinin, ayn› zamanda bir e¤itim projesi olmas›d›r. Türkiye modernleflecekse, bu
e¤itim yoluyla olacakt›. Çünkü, modernleflmenin hedefi belliydi (“muas›r medeniyet”),
sorun , bu hedefe nas›l ulafl›laca¤› idi, yani teknik bir sorundu. Bu teknik görev e¤itim sistemine yüklenmifltir. E¤itim ile modernleflme/kalk›nma aras›nda kurulan do¤rusal iliflki,
e¤itim bilimlerinin devlet-merkezci ve sorun çözme odakl› bir “disiplin” olma niteli¤inin
hem somut bir göstergesi hem de pekifltiricisi olmufltur. Bu yüzden Türkiye'de yap›lan
e¤itim (bilimleri) araflt›rmalar›n›n kuramsal çerçevesi genellikle modernleflme/kalk›nma
paradigmas›yla s›n›rl› kalm›flt›r. Devletin kalk›nmas› öngörülürken e¤itim (bilimleri)
araflt›rmalar›n›n ana konusu toplumun geri kalm›fll›¤›nda e¤itimin nas›l belirleyici oldu¤u
ve bundan kurtulmada e¤itimin rolü üzerinde yo¤unlafl›yordu. Kalk›nma çal›flmalar›n›n
yayg›nlaflt›rd›¤› dil ve kavramlar (kalk›nmac› söylem), di¤er sosyal bilim dallar›na oranla
e¤itim bilimlerinde daha fazla egemen olmufltur. E¤itim bilimleri meflruiyetini, bir bilim dal›
olarak kendi misyonuna de¤il, devletin e¤itim alan›ndaki otoritesine sa¤lad›¤› güce ve
meflruiyete dayand›r›yordu. Buna karfl›l›k e¤itim bilimci de söyleminin meflruiyetini
devletin vermifl oldu¤u güçle kazan›yordu.
“Türk modernleflmesi” sürecinde e¤itime ve e¤itim bilimlerine yüklenen teknik/pratik
görev, bu disiplinin niçin entelektüel gecikme ve dura¤anl›k içinde bulundu¤unu, e¤itim
bilimleri tarihinin niçin bir müdahaleler tarihi oldu¤unu k›smen aç›klamaktad›r. E¤itim bilimlerinin üniversiter bir disiplin olarak Türkiye'deki kurumlaflma sürecinin “planl› kalk›nma
dönemi”ne geçifl sürecine denk gelmesi, söz konusu kurumlaflman›n e¤itim alan›nda
yaflanan ciddi sorunlar›n (e¤itimin finansman› ve yönetimi gibi) çözümüne odakl› pragmatist bir bilim paradigmas› do¤rultusunda gerçekleflmesine neden olmufltur. Bu durum
e¤itim bilimlerinin varl›k nedeninin ve meflruiyetinin e¤itim sorunlar›n›n çözülmesiyle
iliflkilendirmifl, daha sonraki de¤ifliklik gerekçelerinde de “ö¤retmen yetifltirme sorunu” yer
alm›flt›r. Bu ba¤lamda 1997 düzenlemesiyle e¤itim bilimlerine biçilen misyonun devletçe
de¤ifltirildi¤i ve bu disiplinden ikinci bir emre kadar ö¤retmen yetifltirme ifllevini yerine
getirmesi beklendi¤i öne sürülebilir. Disiplinin ontolojik statüsünü köklü bir biçimde
de¤ifltiren bu düzenlemeye, e¤itim bilimciler toplulu¤unun ezici ço¤unlu¤undan ciddi bir
itiraz gelmemesini e¤itim bilimlerinin bu tarihsel misyonuyla k›smen aç›klamak mümkün
görünmektedir.
Türkiye'de, kendi toplumunun kültürel zeminine basan bir e¤itim bilimleri gelene¤inin
varl›¤›ndan söz etmek güçtür. Böyle bir gelene¤in, tek bir fakülte taraf›ndan oluflturulmas›
da zaten gerçekçi bir beklenti olmayacakt›r. E¤itim bilimlerinin Türkiye'deki ilk temsilcisi
olan A. Ü. E. B. F. Kuruldu¤u tarih olan 1965 y›l›ndan, fiilen ö¤retmen yetifltiren bir kuruma
dönüfltürüldü¤ü 1997 y›l›na dek geçen 30 y›l› aflk›n süre içinde bilim dal›n›n ad›n› tafl›yan
tek fakülte olarak kalm›fl; bu durum, disiplinin kurumsallaflma sürecinin üniversiter
düzeyde zay›f kalmas›n›n en önemli etkeni olmufltur.
E¤itim bilimlerinin Türkiye'deki tarihsel evrimi, disiplinin (ve EBF'nin) kendi zorunluluklar›
do¤rultusunda do¤al bir ak›fl içinde gerçekleflmemifl, akademik normlara ve de¤erlere
ayk›r› gerekçelerle d›flardan yönlendirilmifltir.7 1981 y›l›nda yürürlü¤e giren Yüksekö¤retim
Kanunu, e¤itim bilimlerinin kurumsallaflma sürecinde ilk k›r›lma noktas› olmufltur. Bu
kanun, sadece e¤itim bilimcilerin de¤il, di¤er sosyal bilimcilerin de entelektüel konumlar›
ve uygulamalar› ile bilimin resmî örgütlenme biçimi aras›nda giderek büyüyen bir uçurum
yaratm›flt›r. 1980 y›l›ndan sonra Türkiye yüksekö¤retim sisteminde gerçeklefltirilen
de¤ifliklikler, EBF bünyesinde on befl y›ld›r (1965-1980) varolufl mücadelesi veren e¤itim bilimlerinin tarihsel geliflimini derinden etkilemifltir:
81
Makale
1. Yüksekö¤retim Kanunu uyar›nca, tüm yüksekö¤retim kurumlar› üniversite çat›s›
alt›nda toplanm›flt›r. Bu yasayla üniversite bilimsel özerkli¤ini yitirmifl ve yasan›n
ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi, s›radan bir ö¤retim kurumuna indirgenmifltir. Bu durum,
“üniversite/fakülte-meslek yüksekokulu”, “bilim insan›/akademisyen-uzman”, “disiplin
alan›-meslek alan›” vb. kavramlarda bir karmafla yaflanmas›nda önemli bir etken
olmufltur.
2. Üniversiteler üstü bir organ olarak YÖK kurulmufltur. Adeta gizli bir yüksekö¤retim
bakanl›¤› gibi genifl yetkilere sahip ama siyaseten sorumsuz bir organ olan YÖK,
“E¤itim Fakültelerini Yeniden Yap›land›rma” projesiyle, e¤itim bilimlerini üniversiter bir
disiplin olmaktan ç›karacakt›r.
3. 1978'de “Yüksek Ö¤retmen Okulu” ad› alt›nda yeniden yap›land›r›lan üç y›ll›k E¤itim
Enstitüleri 1982 y›l›nda 2547 say›l› Kanunla E¤itim Fakültelerine dönüfltürülmüfl ve
üniversite çat›s› alt›na al›nm›flt›r. Ayn› tarihte, iki y›ll›k E¤itim Enstitüleri, önce “E¤itim
Yüksek Okulu” ad›yla üniversite çat›s› alt›na al›nm›fl; sonra tüm seviyelerdeki ö¤retmenlerin en az lisans ö¤renimi görmelerini öngören 23.5.1989 tarih ve 89.22.876 say›l›
YÖK karar›yla bu kurumlar›n ö¤renim süresi 1989-90 ö¤retim y›l›ndan itibaren 4 y›la
ç›kar›lm›fl ve daha sonra da 3.7.1992 tarih ve 3837 say›l› kanunla e¤itim fakültelerinin
“S›n›f Ö¤retmenli¤i” bölümleri haline getirilmifltir.
4. AÜ E(B)F, yine 1982 y›l›nda, “Yüksekö¤retim Kurumlar› Teflkilat› Hakk›nda 41 Say›l›
Kanun Hükmünde Kararname” ile köklü bir yap›sal de¤iflime u¤ram›flt›r. Fakültenin
dokuz bölüm ve bir kürsüden oluflan birim say›s› üç bölüme indirilmifl; Fakültenin ad›,
1983 y›l›nda 2809 say›l› yasayla “E¤itim Bilimleri Fakültesi” olarak de¤ifltirilmifltir. Bu
de¤ifliklikler yap›l›rken fakültenin görüfl ve önerilerine baflvurma gere¤i duyulmam›flt›r.
1980 sonras›ndaki bu geliflmelerin her biri kurumsallaflmas›n› henüz tamamlayamam›fl ve
özerkli¤ine henüz kavuflamam›fl olan e¤itim bilimlerini derinden etkilemifltir. Özo¤lu
(1997)'nun da belirtti¤i gibi, ö¤retmen yetifltiren kurumlar›n birdenbire üniversiter birimlere
dönüfltürülmelerinin, e¤itim bilimlerinin üniversitedeki akademik örgütlenme ilkelerine ve
modellerine uygun olarak yap›ld›¤›n› öne sürmek güçtür. “Bu dönüfltürme E¤itim
Bilimlerinin üniversiter düzeyde 1970'lerde bafllayan geliflmesini h›zland›rmam›fl, belki de
bir ölçüde h›z kesilmesi, hatta durdurma söz konusu olmufltur (Özo¤lu, 1997: 176).”
D›fl müdahalelere yap›lan vurgu önemli olmakla birlikte, e¤itim bilimlerinin tarihsel evriminde disiplin içi sorunlar›n varl›¤›n›n da unutulmamas› gerekmektedir. Bu sorunlar
aras›nda, e¤itim bilimlerinin bir disiplin olarak kendi üzerinde düflünmemesi önemli bir yer
tutmaktad›r.
82
E¤itim bilimlerinin Türkiye'deki geçmifli, kendini gerçeklefltirme ve varl›¤›n› kan›tlama
çabalar›n›n ötesine pek geçememifl, dünyada e¤itim bilimlerinde gözlenen, hem
kurumsal hem de bilim prati¤i aç›s›ndan paradigmatik de¤iflim yönelimleri e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki serüvenine yans›mam›flt›r. E¤itim bilimcilerin bafllang›çta ö¤retmenlik
prati¤inden gelen (ABD'de doktora yaparak dönen ö¤retmenler) akademisyenlerden
oluflmas›, e¤itim bilimlerinin araflt›rma konular›n›n daha çok pratikteki sorunlar üzerinde
yo¤unlaflmas›n› getirirken; e¤itim bilimlerine yönelik 1982 müdahalesi s›ras›nda, k›sa süre
içinde, farkl› dallardan sosyal bilimcilerin e¤itim bilimleri alan›na girmesi (Özo¤lu, 1997),
e¤itim bilimleri perspektifinin oluflmas›n› engellemifltir. Bunun yerine, di¤er sosyal bilimlerin
metod ve yaklafl›mlar›n›n tek tek e¤itime yans›t›lmas› söz konusu olmufltur. Böylece, ortak
bir e¤itim bilimleri perspektifi oluflturma ve araflt›rmalarla e¤itim bilimlerinin genifl çal›flma
Makale
alan›na geçifl zor olurken, di¤er yandan da alana sahip ç›kma ve varl›¤›n› kan›tlama
refleksiyle “içe kapanma” ve “savunma”ya yönelinmifltir. Bu, e¤itim bilimlerinin sosyal bilimlerle ba¤›n›n sa¤l›kl› bir biçimde kurulamamas›na neden olmufltur.
Sosyal bilimler literatüründe e¤itim konulu araflt›rmalar önemli bir yer tutmas›na karfl›n,
e¤itim bilimlerinin kendisini konu edinen, e¤itim bilimlerinin “ne” oldu¤una, “niçin” ve
“nas›l” yap›ld›¤›na iliflkin çal›flma say›s› yok denecek kadar azd›r. E¤itim bilimlerini ayr› bir
disiplin olarak var eden ve onu di¤er disiplinlerden ay›ran özelliklerin belirginlefltirilmemesi, e¤itim alan›nda yap›lan her araflt›rman›n bir e¤itim bilimleri çal›flmas› olarak kabul
görmesine, buna koflut olarak e¤itimi kendine araflt›rma konusu olarak seçen her bilim
insan›n›n da birer “e¤itim bilimci” addedilmesine yol açm›flt›r. Bu k›s›r döngü, asl›nda
e¤itim bilimlerinin ayr› bir disiplin olarak görülmesinin ve dolay›s›yla bir e¤itim bilimci
kimli¤inin flekillenmesinin önündeki en önemli engeli oluflturmufltur. E¤itim bilimlerinin “ne”
oldu¤u, e¤itim bilimcinin “kim” oldu¤u ve bunlar›n “niçin” varoldu¤una iliflkin meflru
ölçütlerin yoklu¤u, e¤itim bilimlerinin ba¤›ms›z ve özerk bir disiplin olma ve e¤itim bilimcilerin ayr› bir kimli¤e sahip olma iddias›n›n maddi zeminini ortadan kald›rm›flt›r. Bu konuda,
e¤itim bilimlerinin “ne” oldu¤una, “niçin” varoldu¤una ve “nas›l” yap›ld›¤›na iliflkin bir
sorgulama yapmayan; e¤itim bilimlerinin ülkemizdeki (ve dünyadaki) bilimleflme
serüveniyle ve e¤itim bilimlerinin di¤er beflerî ve sosyal bilim dallar›yla olan iliflkisiyle ilgili
bir hesaplaflmaya gitmeyen; Türkiye'de (ve dünyada) e¤itim bilimi yapma tarz›ndaki
güncel de¤iflmeleri elefltirel düflüncenin oda¤›na yerlefltirmeyen e¤itim bilimcilerimizin
önemli bir ihmali söz konusudur. E¤itim bilimlerinin ontolojik ve epistemolojik statüsüne ve
akademik yap›lanmas›na iliflkin bir muhasebe e¤itim bilimcilerce yap›lmay›nca, bu ifl,
onlar ad›na, baflkalar›nca ve onlar›n bilim anlay›fllar› do¤rultusunda ve kendi standartlar›na göre yap›lm›flt›r. YÖK taraf›ndan 1997 y›l›nda gerçeklefltirilen ve e¤itim bilimlerinin
disiplin olarak ontik varl›¤›n› ortadan kald›ran düzenlemenin gerek planlama ve gerek
uygulama aflamalar›nda kimi e¤itim bilimciler etkin rol oynam›flt›r. Bunun önemli bir
nedeninin de, e¤itim bilimciler toplulu¤unca oluflturulan ve paylafl›lan e¤itim bilimlerine
özgü bir misyon ve vizyonun bulunmamas› oldu¤u öne sürülebilir.
Yol Ayr›m›: 1997 YÖK Düzenlemesinin Gerekçeleri ve Kapsam›
1997 YÖK Düzenlemesi, 2547 say›l› yasa uyar›nca ö¤retmen yetifltirmekle görevli olan
“E¤itim Fakülteleri”nin yap›s›nda köklü de¤ifliklikler yaratan bir düzenlemedir.8 Afla¤›da
da de¤inilece¤i gibi, Düzenlemenin pek çok gerekçesi ileri sürülse de, sözü edilen yeni
yap›lanma, Millî E¤itimi Gelifltirme Projesi (1990-1997)'nin önemli bir boyutunu oluflturan
“YÖK/Dünya Bankas› Hizmet Öncesi Ö¤retmen Yetifltirme Projesi” kapsam›nda gerçeklefltirilmifltir. Millî E¤itimi Gelifltirme Projesi (MEGEP), asl›nda sonlanma y›l› olan 1996 y›l›nda
yeniden gözden geçirilerek, ö¤retmen yetifltirme sistemini “yenilefltirmeyi” sa¤lamak
üzere geniflletilmifltir (MEB, 2000). Bu nedenle ö¤retmen yetifltirme konusundaki düzenleme, Yap›sal Uyum Programlar› içinde e¤itim için öngörülen yap›sal de¤iflim program›
çerçevesinde gerçeklefltirilmifltir. Düzenlemenin dayand›¤› temel anlay›fl ise, yap›sal
uyum programlar›n›n mimarlar›ndan ve izleyicilerinden biri olan Dünya Bankas› (DB)'n›n
e¤itim yaklafl›m› ile tutarl›l›k göstermektedir.
YÖK'ün ö¤retmen yetifltirme sistemini de¤ifltirmek amac›yla E¤itim Fakültelerini yeniden
yap›land›rmak üzere giriflti¤i ve kamuoyuna bu flekilde duyurdu¤u düzenleme, gerçekte,
neredeyse tüm yüksekö¤retim sistemini dolayl› ya da do¤rudan etkilemifl olan kapsaml›
bir de¤iflikliktir. Düzenleme ile ö¤retmen yetifltirme sistemi bir kez daha de¤ifltirilmifl
83
Makale
oldu¤undan, ö¤retmen yetifltirme ile do¤rudan ya da dolayl› iliflkili olan tüm fakülteler
bundan etkilenmifltir. Bu Düzenleme, 1997 y›l›nda ö¤retmen yetifltirme alanlar›nda lisans
program› yürüten 39 üniversiteye ba¤l› toplam 56 fakülteyi, bu fakültelerde görev yapan
befl binden fazla ö¤retim eleman›n›, yüz binlerce ö¤renci ve mezunu do¤rudan
ilgilendirirken; ö¤retmen yetifltirme programlar›nda yer verilen “alan dersleri”nin lisans
düzeyinde ö¤retimini yapan, baflta fen-edebiyat fakülteleri olmak üzere di¤er fakülteler
ile lisansüstü e¤itimi düzenleyen Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitüleri de yeni düzenleme kapsam›na girmifltir. Düzenleme, yaln›zca bu boyutuyla bile, 2547 say›l› Yasan›n 16
y›ll›k dönemi boyunca giriflilen en kapsaml› düzenleme niteli¤i tafl›maktad›r.
Düzenlemenin dayand›¤› “e¤itim”, “bilim” ve “e¤itim bilimleri” anlay›fl›, ileri sürülen
gerekçelerde kendisini göstermektedir. YÖK (1998/a; 1998/b) belgelerinde, yeni düzenlemenin temel gerekçesinin, “E¤itim Fakültelerinin yanl›fl yap›lanmas›” ve bu fakültelerin
içine düfltükleri “misyon karmaflas›” oldu¤u belirtilmektedir:
E¤itim Fakültelerimizin ço¤unlu¤u (özellikle büyük ve köklü fakültelerimiz) ülkenin
ö¤retmen gereksinimini ön plana alan bir örgütlenme ve büyümeye yönelmek yerine, “bilim ve temel araflt›rma yapma” gerekçeleri alt›nda ihtiyaç fazlas› olan veya
hiç talep olmayan fakat prestijli gibi görülen (lise alan ö¤retmenlikleri ve e¤itim bilimleri bölümleri gibi) alanlarda büyümeyi tercih etmifl, bunun sonucu olarak... baz› kritik
alanlarda k›sa sürede kapanmas› imkans›z ö¤retmen aç›klar› ortaya ç›km›flt›r
(YÖK,1998/a:14).
Aç›klanm›fl herhangi bir bilimsel araflt›rma sonuçlar›na dayanmayan bu tespite göre,
Türkiye e¤itim sistemindeki ö¤retmen a盤›n›n ortaya ç›kmas›n›n bafll›ca sorumlusu E¤itim
Fakülteleridir. Bu tespit, son derece karmafl›k bir sorunu yüzeysel bir yaklafl›mla ele almas›
yönüyle sorunludur. Her fleyden önce, ö¤retmen a盤› sorunu, tek boyutlu bir yaklafl›mla,
yani sadece arz boyutuyla çözümlenebilecek bir sorun de¤ildir. YÖK raporunda bu
sorun, sanki MEB'in izledi¤i ö¤retmen istihdam› politikalar›ndaki yetersizliklerin sorunun
ortaya ç›k›fl›nda ve giderek derinleflmesinde hiçbir rolü yokmufl gibi ele al›nmaktad›r.
‹kinci olarak, bu tespit, sorunun ortaya ç›k›fl›nda YÖK'ün hiçbir sorumlulu¤u olmad›¤›
fleklinde örtük bir varsay›ma dayanmaktad›r. Toptanc› bir yaklafl›mla bütün E¤itim
Fakülteleri, sanki YÖK'ten habersiz bir biçimde kendilerine bir misyon biçerek yanl›fl bir
yap›lanma içine girmifl gibi gösterilmektedir. Oysa, 2547 say›l› Yasa'n›n temel gerekçeleri
aras›nda ö¤retmen ihtiyac›n› vurgulayan ifadeler de yer alm›fl, gereksinim duyulan nitelik ve nicelikte ö¤retmen yetifltirme görevi E¤itim Fakültelerine verilmiflti. Türkiye yüksekö¤retim sistemindeki tüm kurumlar›n Yasan›n öngördü¤ü amaç ve ifllevler do¤rultusunda iflleyiflinden sorumlu olan YÖK, 1997'ye dek geçen süre içinde, yasayla kendisine verilen görevi yerine getirmemifl, bunun sonucunu, E¤itim Fakültelerinin “yanl›fl
yap›lanmalar›n›n” ve “temel amaçlar›ndan uzaklaflt›klar›n›n” bir göstergesi olarak
sunmufltur. Üstelik ö¤retmen yetifltiren fakültelerden ayr› bir yap› ve iflleve sahip olan AÜ
E¤itim Bilimleri Fakültesini de ayn› gerekçe ile düzenleme kapsam›na alm›flt›r.
YÖK raporunda, E¤itim Fakültelerinden, bu kurumlar›n üniversiter bir kurum, ad› üzerinde
birer “fakülte” olduklar› göz ard› edilerek, temel ifllevi pedagojik araflt›rma de¤il de,
sadece ö¤retmen yetifltirmek olan birer meslek yüksek okulu gibi söz edilmektedir:
84
... [S]on y›llarda E¤itim Fakültelerinin...araflt›rma görevlileri mensup olduklar› alan›n
ö¤retiminden çok E¤itim Fakültelerinde, Fen-Edebiyat Fakültelerinde yap›lan tarzda
'temel araflt›rmalar' yapman›n do¤al bir etkinlik oldu¤unu kan›ksamaya, alan›n ö¤reti-
Makale
mi ile u¤raflmay›, bu konuda araflt›rma yapmay› ve hizmet üretmeyi ikinci s›n›f bir ifl9
olarak görmeye bafllam›fllard›r. Oysa, E¤itim Fakültelerinde kritik ihtiyaç, alan
ö¤retimine yönelik uzmanlaflman›n gelifltirilmesidir (YÖK, 1998/a: 15).
E¤itim Fakültelerindeki bölüm yap›laflmas›, Milli E¤itim sistemimizdeki okul
yap›laflmas›na paralel hale getirilmifltir (YÖK, 1998/a: 20).
Görüldü¤ü gibi, fakültelerin bilimsel araflt›rma ve ö¤retim ifllevleri aras›nda kesin bir ayr›m
olmas› gerekti¤i yönündeki bilimsel dayana¤› olmayan say›lt›dan hareketle, araflt›rma
ifllevi Fen-Edebiyat Fakültelerine, ö¤retim ifllevi ise E¤itim Fakültelerine b›rak›lm›flt›r. E¤itim
Fakültelerinde, t›pk› Fen -Edebiyat Fakültelerindeki gibi temel araflt›rma yap›lmas›n› “ifl
tekrar› (duplikasyon) sorunu” ve “kaynak israf›” olarak tan›mlayan YÖK, E¤itim (Bilimleri)
Fakültelerindeki “ö¤retim elemanlar›n›n araflt›rma, e¤itim-ö¤retim ve hizmet ifllevlerini
özel ö¤retim yöntemleri üzerine yo¤unlaflt›rmalar›”n› öngörmektedir. “Böylece, ...bugüne
kadar ciddi flekilde ihmal edilmifl olan özel ö¤retim yöntemleri alan›n›n bir disiplin olarak
tan›nmas›, bu alanda bilgi birikimi sa¤lanmas› ve insangücü yetifltirilmesi beklenmektedir
(YÖK, 1998/a: 20).”
YÖK raporuna göre, “E¤itim fakülteleri, uzmanlaflman›n etkisiyle, e¤itimi, her geçen gün
biraz daha akademik hale getirmifller ve ö¤retmenin okulda kullanaca¤› ö¤retmenlik
becerilerini ihmal etmeye bafllam›fllard›r” (YÖK, 1998/a: 14). Bu nedenle, “...ö¤retmen
yetifltirme iflinde teori-pratik dengesi teori lehine afl›r› derecede bozulmufltur (YÖK,
1998/a: 16).” Bilimsel destekten yoksun oldu¤u için geçerli¤i kendinden menkul olan bu
de¤erlendirme, düzenlemenin temel gerekçesi olarak s›k s›k yinelenmifltir. Düzenleme
bütünüyle gözden geçirildi¤inde, “teori” ile kastedilenin, ö¤renme ya da ö¤retim teorileri de¤il, e¤itimsel gerçekli¤in bütününe iliflkin teorik üretimi amaçlayan e¤itim bilimleri
oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Baflka bir anlat›mla, E¤itim Fakültelerinde varoldu¤u iddia edilen
teori-pratik dengesizli¤i, hem ö¤retmen yetifltirme program›n› e¤itim bilimleri içeri¤inden
ar›nd›rman›n hem de özerk bir disiplin olarak e¤itim bilimlerinin kurumsal varl›¤›n› ortadan
kald›rman›n k›l›f› olarak kullan›lm›flt›r.
Oysa düzenlemeye kadar, E¤itim Fakülteleri, bünyelerindeki ö¤retmen yetifltiren bölümler ve e¤itim bilimleri bölümleriyle her iki ifllevi de yerine getirmeye çal›flmaktayd›. Bu
fakülteler, bir yandan ilkö¤retime ve sertifika programlar› ile ortaö¤retime ö¤retmen
yetifltirmekte; di¤er yandan belirli bir ö¤retmenlik tecrübesine sahip olan, önlisans
mezunu ö¤retmenlere e¤itim bilimleri alanlar›nda lisans e¤itimi vermekte, ayn› zamanda
e¤itim bilimleri alanlar›nda lisansüstü programlar yürütmekteydiler. Lisansüstü programlar,
ö¤retim üyesi kadrosuna ba¤l› olarak, s›n›rl› alanlarda (örne¤in “e¤itim ekonomisi ve
planlamas›” ve “e¤itim yönetimi ve teftifli” alanlar›nda ayr› ayr› de¤il, birleflik tek bir program) aç›lmaktayd›. A. Ü. E¤itim Bilimleri Fakültesi ise, e¤itim bilimleri alan›nda lisans programlar› ve e¤itim bilimleri alt disiplinlerinde lisansüstü programlar yürüten, ayr›ca
Ankara Üniversitesi bünyesindeki Fen Fakültesi ve Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi lisans
ö¤rencilerine açt›¤› sertifika programlar› ile ortaö¤retime ö¤retmen yetifltiren bir fakülte
idi.
YÖK'ün 1997 Düzenlemesi, yaln›zca ö¤retmen yetifltirme sisteminin yeniden düzenlenmesiyle s›n›rl› bir kapsamda de¤ildir. Düzenlemeyle, mezunlar›n›n istihdam sorunu
yaflamad›¤› varsay›lan baz› programlar d›fl›nda, e¤itim bilimlerinin tüm lisans programlar›
(E¤itim Yönetimi ve Planlamas›, Halk E¤itimi, E¤itimde Program Gelifltirme ve Ö¤retim,
E¤itimde Psikolojik Hizmetler vb.) kapat›lm›flt›r. YÖK'ün "yeniden yap›lanma" doküman-
85
Makale
lar›nda, e¤itim bilimleri lisans programlar›n›n kapat›lmas›n›n gerekçesi flöyle aç›klanmaktad›r:
E¤itim fakültelerinde son y›llarda çok say›da aç›lan program gelifltirme, e¤itim yönetimi, halk e¤itimi, ölçme ve de¤erlendirme gibi e¤itim programlar›n›n belirli istihdam
alanlar› yoktur. Bu alanlar ö¤retmenlik becerisi üzerine infla edilmesi ve lisansüstü
düzeylerde aç›lmas› gereken programlard›r (YÖK,1998/a: 18).
Gerçekte, kapat›lmayan programlar›n da, bir disiplinin ö¤retimini amaçlayan lisans programlar› olmaktan ç›kar›l›p bir meslek eleman› yetifltiren lisans programlar›na
dönüfltürüldü¤ü göz önüne al›nd›¤›nda, e¤itim bilimlerinin tüm lisans programlar›n›n
kapat›ld›¤›n› belirtmek yanl›fl olmayacakt›r. Örne¤in, eskiden e¤itim bilimlerinin bir alt disiplinini ifade eden “Özel E¤itim” lisans program›, “Zihinsel Engelliler Ö¤retmenli¤i” gibi özel
e¤itim ö¤retmenlikleri olarak; “E¤itimde Psikolojik Hizmetler”10 lisans program› ise
“Rehberlik ve Psikolojik Dan›flmanl›k” olarak de¤ifltirilmifltir.
Böylece düzenlemeyle iki vahim hata birden yap›lm›flt›r: Birincisi, lisans düzeyindeki
ö¤retim programlar›n›n, bir bilim dal›n›n varl›¤› ve geliflmesi aç›s›ndan ne denli önemli
oldu¤u gerçe¤i görmezden gelinmifltir. ‹kincisi, lisans program›n›n tek varl›k nedeninin istihdam sorunu olmayan meslek elemanlar› (özel e¤itim ö¤retmeni, rehber ö¤retmen vb.)
yetifltirmek oldu¤u varsay›lm›flt›r. Bu durumda, meslek eleman›na duyulan ihtiyaç
ortadan kalkt›¤›nda, bilim dal›na ne olaca¤› sorusu yan›ts›z kalmaktad›r. Öte yandan,
mezunlar›n›n istihdam sorunu yaflamad›¤› varsay›lan lisans programlar›n›n da (özel e¤itim
ö¤retmenlikleri ile Rehberlik ve Psikolojik Dan›flmanl›k), lisans düzeyinde uzman yetifltirilemeyece¤i gerekçesiyle çok yak›n bir gelecekte kapat›lmalar› olas›l›k dahilindedir.
Bu arada, birincil görevi ö¤retmen yetifltirme olmamas›na karfl›n, A.Ü. E.B.F.'nin de düzenleme kapsam›na al›narak, kurulufl amac›na ayk›r› bir biçimde, ö¤retmen yetifltiren bir
kuruma dönüfltürülmesi, YÖK müdahalesinin asl›nda do¤rudan e¤itim bilimlerine yönelik
oldu¤unun bir baflka aç›k kan›t› olarak görülebilir.
Düzenlemede, e¤itim bilimleri alanlar›ndaki programlar, yaln›zca lisansüstü programlar
olarak tan›mlanm›fl ve bunlar›n, fen-edebiyat fakülteleri mezunlar›n›n ortaö¤retim ö¤retmeni olmak üzere devam etmeleri gereken “alan ö¤retmenli¤i tezsiz yüksek lisans programlar›”n›11 yürütmek üzere kurulan “E¤itim Bilimleri Enstitüleri” taraf›ndan yürütülmesi
öngörülmüfltür. YÖK'ün e¤itim bilimleri için yeniden tan›mlad›¤› “bilim kollar›” Enstitüler
bünyesinde anabilim dal› olarak tan›mlanm›fl, fakültedeki bölümün enstitüde anabilim
dal› olarak karfl›l›k bulmas› ortadan kalkm›flt›r.
86
E¤itim bilimleri alan›ndaki lisans programlar›n›n kald›r›lmas›, zaten varl›k gerekçesi ö¤retmen yetifltirmek olan e¤itim fakültelerini çok etkilememifltir. Fakat, di¤er alanlardaki fakülteler gibi lise mezunlar›n›n kaydoldu¤u A. Ü. E¤itim Bilimleri Fakültesi için durum farkl›
olmufl, temel ifllevi e¤itim bilimleri alan›nda lisans ve lisansüstü e¤itim vermek olan fakülte,
bu ifllevini yitirerek, ad› yeniden de¤ifltirilmemifl olmakla birlikte, “e¤itim fakültesi”ne
dönüfltürülmüfltür. E¤itim Bilimleri Bölümü içinde, örne¤in di¤er e¤itim bilimleri lisans programlar› gibi “e¤itimde psikolojik hizmetler” lisans program› kapat›l›rken, “rehber ö¤retmen” yetifltiren “rehberlik ve psikolojik dan›flma” lisans program› aç›lm›fl; Özel E¤itim
Bölümü kurularak “özel e¤itim ö¤retmenli¤i”(zihin engelliler ö¤retmenli¤i) lisans program›
aç›lm›flt›r. Böylece, e¤itim bilimleri alan›nda her düzeyde program yürüten bir fakültenin
varl›¤› ortadan kalkm›fl; e¤itim bilimleri, kurumsal olarak, ö¤retmen yetifltiren fakülteler
içinde, lisans program› olmayan, meslek eleman› yetiflmeye indirgenmifl lisansüstü programlar›n› ise kendisi yürütemeyen, ifllevsiz bir bölüm olarak varl›k bulabilmifltir.
Makale
1997-98 ö¤retim y›l›nda uygulanmaya bafllanan sekiz y›ll›k zorunlu ilkö¤retim için duyulan
ö¤retmen ihtiyac› da Düzenlemenin gerekçesi olarak (YÖK, 1998) gösterilmifl, ö¤retmen
yetifltirme programlar›n›n ihtiyaç duyulan s›n›f ö¤retmeni ve branfl ö¤retmenini yetifltirmek
üzere de¤ifltirildi¤i belirtilmifltir. Düzenlemenin gerekçesinde yeni ihtiyaçlar›n de¤il de
önceden yap›lan yanl›fllar›n özellikle vurgulanmas›n›n nedeni, e¤itim bilimlerine yönelik
örtük amaçt›r. Çünkü, ayn› dokümanda, geçmiflteki ö¤retmenlik formasyonu derslerinin
daha çok e¤itim bilimleri alan›ndaki teorik bilgilerden olufltu¤u belirtilerek, bu programlar›n “...ö¤retmene meslekte ihtiyaç duyaca¤› uygulamaya dönük bilgi, beceri ve bak›fl
aç›lar›n› kazand›rmakta yetersiz [kald›¤›]” (s.5) ileri sürülmüfltür. Oysa, ö¤retmen yetifltirmenin istenilen niteli¤e ulaflmas›n›n yolu, e¤itim bilimleri lisans programlar›n› ortadan
kald›rmak olamayaca¤› gibi, ö¤retmenlik programlar›ndan e¤itim bilimleri derslerini
ç›karmak da de¤ildir. Üstelik, prati¤e dönük bilgi ve becerileri kazanabilmek için teorik
bilgileri kazanm›fl olmak gereklidir. Kald› ki, yeni programlar›n öncekilerden fark›, formasyon dersleri d›fl›ndakilerin programdan ç›kar›lm›fl olmas›d›r. Yani “yeni” de¤il, “eksik”
program söz konusudur. Ayr›ca, ö¤retmen yetifltiren bir lisans program› açmak için de
yeni bölüm (ö¤retmen yetifltiren bölümler) açman›n, fakültelerin yap›s›n› bütünüyle
de¤ifltirmenin gerekli olmad›¤› çok aç›kt›r.
YÖK'ün (ve DB'nin), e¤itime, bilime, e¤itim bilimlerine ve ö¤retmen yetifltirmeye iliflkin
bak›fl aç›s›n› yans›tan bu düzenlemenin, pek çok yanl›fl varsay›ma dayanan görüfl ve
kan›lar üzerine infla edildi¤i dikkati çekmektedir:
1. Üniversiteleri yaln›zca meslek eleman› yetifltiren kurumlar olarak görme;
2. E¤itim bilimleri lisans programlar›ndan mezun olanlar›n istihdam durumuyla ilgili olarak
piyasa koflullar›ndan ve istihdam örüntülerinden habersizce yap›lan yanl›fl
de¤erlendirmeler (örne¤in e¤itim bilimleri mezunlar›n›n istihdam alanlar›n› sadece
MEB'le s›n›rl› görme gibi);
3. E¤itim bilimlerini bir bilim dal› olarak de¤il, disiplinleraras› bir çal›flma alan›, hatta bir
“meslek alan›” olarak görme. Bunun bir sonucu olarak, lisans programlar›n›n bir disiplinin varl›¤› ve geliflmesi aç›s›ndan tafl›d›¤› önemi e¤itim bilimleri aç›s›ndan gözard›
etme;
4. Bilim/pratik iliflkisini yanl›fl kurma ve e¤itim bilimlerinin araflt›rma alan›n› ö¤retmenlik
pratikleriyle s›n›rl› görme;
5. E¤itim sorununu ö¤retime, ö¤retim sorununu ö¤retmene, ö¤retmen sorununu ise
ö¤retmen yetifltirmeye indirgerken, ö¤retmen yetifltirmeyi de sadece teknik bir sorun
olarak ele alma gibi....
Ancak bu bak›fl aç›s›, basit bir yan›lsama olman›n ötesinde, e¤itim ve bilim konusunda
ideolojik bir imgelemi yans›tmaktad›r. Bu imgelemi, bilginin metalafl(t›r›l)mas›-bilimin ticarilefl(tiril)mesi sürecinin flekillendirdi¤i öne sürülebilir. Bilginin metalaflma sürecine ba¤l›
olarak, e¤itim de al›n›r/sat›l›r bir hizmet olarak görülmeye bafllanm›fl, sat›n al›nmaya
de¤er görülmesi ise mezuniyetten sonra bireye sa¤layaca¤› gelirle orant›l› olmufltur. Bu
bak›fl aç›s›, e¤itimin piyasadaki de¤eriyle ölçülmesini, daha da ileriye gidilerek, piyasa ile
iliflkilendirilemeyen, piyasada de¤er bulmayan e¤itimin verilmesinin gereksiz oldu¤u
sonucunun savunulmas›n› getirmifltir. Üniversitelerdeki lisans programlar› aç›s›ndan da iktisat d›fl›ndaki sosyal bilimler piyasada de¤eri olmayan, bofluna harcama yap›lmamas›
gereken alanlar olarak görülmüfltür. Ö¤retmen, okullarda istihdam edilmesi gereken bir
87
Makale
meslek eleman› iken ve piyasada bir de¤eri varken, e¤itim bilimleri mezunlar› görece
daha az istihdam edilen ve piyasa ile ba¤› zay›f bir mezun grubu olarak görülmektedir.
Böyle piyasay› temel alan bak›fl aç›s›yla, asl›nda iktisat d›fl›nda kalan tüm sosyal bilimler
ve bunlar içinde e¤itim bilimleri ö¤renim görülmesi gereksiz, hatta üzerinde çal›fl›lmas›
gereksiz bilim dallar›na dönüflmüfl olmaktad›r. Bunlar›n her biri, e¤er piyasada de¤er
bulan bir meslek kategorisi ile iliflkilendirilebilirse, onunla iliflkisi çerçevesinde
anlamland›r›lmaktad›r. E¤itim bilimlerinin bafl›na gelenler de bilime iliflkin böyle bir
kavray›fl›n ürünü olarak de¤erlendirilmelidir.
1997 YÖK Düzenlemesinin Yedi Y›ll›k Bilançosu
1997 “Düzenleme”sinin, Türkiye'de gerek lisans ve lisansüstü ö¤retimine yaklafl›k k›rk y›l
önce bafllanan bir bilim dal› olarak e¤itim bilimlerinin üzerindeki yok edici etkisi ve gerek
ö¤retmen yetifltirme sisteminde yaratt›¤› tahribat, aradan geçen yedi y›ll›k sürede daha
çok hissedilmeye bafllanm›flt›r.
E¤itim Bilimlerine Ne Oldu?
YÖK, e¤itim bilimlerinin dünyadaki ça¤dafl yönelimlerinin çok uza¤›nda bir “e¤itim bilimleri” anlay›fl›n› e¤itim fakültelerine dayatm›flt›r. Bu anlay›fla göre, e¤itim bilimleri, “ö¤retmenlik becerisi üzerine infla edilmesi ve ö¤retiminin lisansüstü düzeyde yap›lmas›
gereken bir alan”d›r. YÖK raporunda, e¤itim bilimleri, “ö¤retmen yetifltirme amac›na
hizmet eden bir araç” olarak tan›mlanmaktad›r. Bir bilim dal›, meslek eleman› yetifltirme
amac›na göre tan›mland›¤›nda ve meslekî bilgi ve beceri üzerine infla edilmeye
baflland›¤›nda, bilim olmaktan ç›k›p bir tekni¤e dönüflür. Nas›l ki, örne¤in sosyoloji, sosyolog yetifltirme amac›na hizmet eden bir araç ve sosyolog becerileri üzerine infla edilmesi gereken bir bilim dal› olarak görülemezse, e¤itim bilimleri de bir tür “ö¤retmenlik bilimi”
ya da “ö¤retim bilimi (didaktik)” gibi tan›mlanamaz. Ö¤retim ya da ö¤retmen sorunu,
e¤itim bilimlerinin çözümleme konusu yapt›¤› e¤itimsel gerçekli¤in sadece bir parças›d›r.
YÖK raporunda, birçok alt disiplinden oluflan e¤itim bilimleri disiplini, ders programlar›n›n
içeriklerini ö¤retmek ve ö¤retmenlik yeterlikleri kazand›rmak üzere uygulanacak ö¤retim
tekniklerinden ibaret görülmektedir. E¤itim bilimleri bir alt disiplinler toplulu¤udur ve
“ö¤retim bilimi (didaktik)” de bunlardan biridir. YÖK, parçay› bütünün yerine koyarak,
yani e¤itim bilimlerini sanki “ö¤retim bilimi (didaktik)”nden ibaretmifl gibi göstererek,
asl›nda e¤itim bilimleri diye bir disiplinin varl›¤›n› yads›m›fl olmaktad›r. Günümüzde, bir
bilim dal› olmaktan çok, e¤itim bilimlerinin bir alt disiplini olan didakti¤in içinde yer alan
“uzmanl›k alanlar›” olmalar›na karfl›n, örne¤in kimya e¤itimi, matematik e¤itimi, din
e¤itimi gibi alanlar›n birer bilim dal› olarak an›lmas› ve hatta birer e¤itim bilimleri disiplini
olarak görülmeye bafllanmas›, söz konusu krizin ulaflt›¤› boyutu göstermesi aç›s›ndan
anlaml›d›r.
88
Yine YÖK'ün “e¤itim bilimleri” anlay›fl›na göre, e¤itim bilimleri lisans programlar›n›n mutlaka bir istihdam alan› olmas› gerekmektedir. E¤itim bilimlerine iliflkin bu araçsalc› yaklafl›m,
gerçekte YÖK'ün tahayyülünde, onun, bilimsel araflt›rmaya dayanan üniversiter bir disiplin olarak yer almad›¤›n› göstermektedir. Bilim dallar›n›n tek varl›k nedeni istihdam
düzeyi yüksek meslek elemanlar› yetifltirmek de¤ildir. Dolay›s›yla, üniversiter bir disiplin
olarak e¤itim bilimlerinin meslek eleman› yetifltirme sorumlulu¤u di¤er üniversiter disiplinler kadar olmal›d›r. E¤itim bilimlerinin, sadece mezunlar›n istihdam sorunuyla ve ö¤retmen a盤›yla birlikte an›lmas› yönündeki bu tek boyutlu anlay›fl, hem bilim hem de
toplum ad›na sak›ncal› ö¤eler tafl›maktad›r. E¤itim bilimleri disiplininin statüsü ile ilgili
Makale
tart›flma yaln›zca meslek eleman› yetifltirmeye indirgenemez. E¤itim bilimleriyle ilgili
tart›flman›n bu çerçeve içinde s›n›rl› tutulmas›n›n, asl›nda büyük ço¤unlu¤u yanl›fl politik
tercihlerden ve ideolojik saplant›lardan kaynaklanan e¤itim sorunlar›yla yüzleflmekten
kaç›nmakla ilgili oldu¤u düflünülebilir.
Kuflkusuz, e¤itim bilimlerinin araflt›rma nesnesi e¤itimsel gerçekliklerdir ve bunlar›n e¤itim
pratikleriyle ba¤› vard›r. Fakat, bilimsel araflt›rma, salt pratikte karfl›lafl›lan sorunlar› çözmeye yönelik bir çaba olarak görüldü¤ünde ve bu çaba belli bir alt disiplinin teknik bilgi
birikimiyle çözümlenmeye ve çözülmeye kalk›fl›ld›¤›nda, hem ele al›nan konunun gerçekten çözümlenmemifl oldu¤unu hem de önerilen çözümlerin sistemin bütünüyle (felsefesiyle, genel yönelimleriyle, vb.) uygunlu¤unun tart›fl›l›r oldu¤unu söylemek mümkündür.
E¤itim bilimleri, YÖK raporunda öngörülenin aksine, ne bir araçt›r ne de e¤itim sorunlar›
için haz›r reçeteler sunar. E¤itim bilimlerinin yapabilece¤i tek fley, mant›ksal ve olgusal
zorunluluklara iflaret ederek, e¤itimsel ilerlemenin yolunu açmakt›r. E¤itim bilimlerinden,
bir bilim olarak ifllevini yerine getirmekten baflka bir amaca hizmet etmesi beklenmemelidir. E¤itim bilimlerini, bilimsel ifllevinden baflka bir amaç için araç olarak görmek, bu bilim
dal›n› tekni¤e indirgeyerek siyasal iktidarlar›n hizmetine sokmak anlam›na gelecektir.
Düzenleme gerekçelerinde, e¤itim bilimlerinden “ö¤retiminin lisansüstü düzeyde
yap›lmas› gereken bir alan” olarak söz edilmektedir. Bu tan›mlama, e¤itim bilimciler
aras›nda zihin kar›fl›kl›¤› yaratm›fl, sanki olmas› gereken bir durummufl gibi alg›lanm›flt›r.
Oysa YÖK düzenlemesinde, e¤itim bilimleri ismen varolmas›na karfl›n cismen yoktur.
Yukar›da de¤inildi¤i gibi, YÖK, “e¤itim bilimleri”yle baflka türlü bir fley (pedagoji ya da
didaktik) kastetmektedir. YÖK tahayyülünde, e¤itim bilimleri bir üniversiter disiplin olarak
de¤il, bir “alan” olarak, üstelik “bilimsel araflt›rma alan›” olarak da de¤il, bir “meslek
alan›” olarak yer almaktad›r. Nitekim, düzenlemede e¤itim fakültelerindeki tüm ö¤retim
elemanlar›n›n lisans ve lisansüstü düzeydeki akademik çal›flmalar›n›, “ö¤retmen
yetifltirme ifllevi çerçevesinde yürütmeleri” ve “u¤rafllar›n› ö¤retim yöntemleri üzerinde
yo¤unlaflt›rmalar› (YÖK; 1998/a: 61)” öngörülmektedir.
YÖK düzeninde, isminde “e¤itim bilimleri” geçen bir fakülte, üniversiteler bünyesinde
enstitüler ve e¤itim fakülteleri bünyesinde bölümler bulunmas›na karfl›n, tüm bu birimlerden beklenen fley, e¤itim bilimlerinin yüksekö¤retimini yapmak de¤il, yaln›zca ö¤retmen
yetifltirme amac›na hizmet etmektir. A. Ü. E¤itim Bilimleri Fakültesi bir ö¤retmen yetifltiren
kurumdan farkl› görülmemektedir. E¤itim Bilimleri Enstitülerinin temel ifllevi ise, e¤itim bilimlerinin lisansüstü e¤itimini yapmaktan çok, ö¤retmenlik alanlar›nda lisansüstü programlar› yürütmektir. Özellikle YÖK'ün genelgesinde öngörüldü¤ü biçimde, Tezsiz Yüksek
Lisans Program› diplomas›na sahip olanlar›n ilgili alandaki doktora program›na baflvurabilmeleri, doktora programlar›n›n niteli¤ini olumsuz yönde etkilerken, daha da önemli
olarak, “bilimsel çal›flma alan›” ile “meslek alan›” kavramlar› aras›nda bir kargafla
yaratm›flt›r. Ö¤retmenlik alanlar›nda lisansüstü programlar›n aç›lmas›na izin verilmifl, hatta
teflvik edilmifltir. Böylece e¤itim bilimleri alan›ndaki lisans programlar› resmen, lisansüstü
programlar ise z›mnen yok edilmifl ya da yok olmaya terk edilmifl olmaktad›r.
E¤itim fakültelerinin e¤itim bilimleri bölümleri, ö¤retmenlik formasyonu derslerinin sadece
bir k›sm›n› veren bölüm statüsündedir ve bu özelli¤iyle de eski e¤itim enstitülerinin
pedagoji bölümlerinden farks›zd›r. Her e¤itim fakültesinde bir “E¤itim Bilimleri
Bölümü”nün bulunmas›, e¤itim bilimlerinin yurdun her köflesinde temsil edilmesi
bak›m›ndan sevindirici bir geliflme olarak de¤erlendirilebilirdi. Ancak bu bölümler, e¤itim
89
Makale
bilimleri alan›nda yüksekö¤retim veren birimler de¤il, ö¤retmen yetifltirme amac›na
hizmet eden birimlerdir. Öte yandan, tüm e¤itim fakültelerinde e¤itim bilimleri bölümlerinin aç›lmas›, baz› kaç›n›lmaz sorunlar› da beraberinde getirmifltir. Bu sorunlar›n
bafl›nda, bu birimlerin ve verecekleri mezunlar›n, eski köklü birimlerle ayn› hukukî statüde
olmalar›na karfl›l›k kadro ve bilimsel donan›m yetersizli¤i gibi nedenlerle verdikleri lisans ve
lisansüstü e¤itimin ayn› düzeyde olamayaca¤› gerçe¤idir. Nitekim, AÜ EBF veya eski ve
köklü bir geçmifle sahip baz› e¤itim fakültelerinde (örne¤in Hacettepe, Gazi ve Buca
gibi) e¤itim bilimleri bölümleri yeterli, e¤itim fakültelerinin büyük ço¤unlu¤unda e¤itim bilimleri alan›nda yetiflmifl ö¤retim üyesi bulunmamaktad›r. Dolay›s›yla E¤itim Fakültelerinin
e¤itim bilimleri bölümlerinde verilen lisans ve lisansüstü e¤itimin, akademik kariyerlerinin
henüz bafllang›c›nda olan bir veya iki kifli taraf›ndan üstlenilmifl olmas› gibi çok sak›ncal›
bir durum söz konusudur. E¤itim bilimleri bölümleri bu halleriyle ö¤retmen yetifltirme
amac›na hizmet edecek durumda bile de¤ildir. Bu bölümlerin, güçlü kadrolara sahip ve
di¤er e¤itim fakülteleri için fidanl›k rolü oynamas› gereken eski bölümlerin denetiminde
kurulmas› ve yeterince güçlendikten sonra faaliyete geçmeleri beklenirdi.
Düzenleme ile getirilen ö¤retmen yetifltirme program›nda, e¤itim bilimlerinin (“E¤itim
Sosyolojisi”, “E¤itim Tarihi”, “E¤itim Psikolojisi” “E¤itim Politikas›”, “E¤itim Ekonomisi”,
“Karfl›laflt›rmal› E¤itim” ve “E¤itim Felsefesi” gibi) alt disiplinlerine birer ders olarak dahi yer
verilmemifltir. Bu disiplinler, ö¤retmenlik formasyonu dersleri aras›nda yer alan “Ö¤retmenlik Mesle¤ine Girifl” dersinde ifllenecek konulardan biri olarak yer alm›flt›r. Söz konusu
dersin tan›m› flöyledir: “Ö¤retmenlik mesle¤inin özellikleri ve ilkeleri, s›n›f ve okul ortam›,
e¤itimde alternatif perspektifler, e¤itimin sosyal, psikolojik, felsefi ve tarihi temelleri, Türk
E¤itim Sistemi (YÖK, 1998/b: 48).” E¤itim bilimlerini, ö¤retmenlik becerilerinin üzerine infla
edilmesi gereken bir teknik bilgi birikimi olarak gören anlay›fl, burada da kendini göstermektedir.
Asl›nda, di¤er toplumsal bilimlerden farkl› olarak, e¤itim bilimleri çok say›da alt disiplinden
oluflmufltur ve uzmanlaflma bunlar›n her birinde gerçekleflmifltir. E¤itimsel gerçekli¤in çok
yönlü ve karmafl›k olmas›, hem kuramsal hem de uygulama boyutunun bulunmas›
yan›nda, çok uzun bir süre, kendisinden önce geliflen toplumsal bilimlerin e¤itimi
inceleme konusu yapmas› bunda etken olmufltur. Ancak, bu durum, e¤itimsel gerçekli¤in tüm boyutlar›yla kavranmas› ve boyutlar aras›ndaki iliflkilerin araflt›r›labilmesindeki
güçlü¤ün de nedenini oluflturmaktad›r. E¤itim bilimleri, her biri farkl› toplumsal bilimlerin
metot, terminoloji ve kavramlar›n› kullanarak geliflen e¤itim bilimleri alt disiplinlerinin
sa¤lad›¤› çeflitlilikten yararlanarak, e¤itimsel olay, olgu ve sorunlar› bu genifl perspektif
içinde yeni bileflimlere giderek çözümlemek durumundad›r. Aksi takdirde, bir e¤itimsel
gerçekli¤in “e¤itim bilimleri aç›s›ndan” de¤erlendirilmesinden de¤il, e¤itim ekonomisi
aç›s›ndan, e¤itim psikolojisi aç›s›ndan,.. de¤erlendirilmesinden söz edilebilir. Bunu
gerçeklefltirmenin yolu ise, alt disiplinlerden akademisyenlerin birlikte araflt›rma yapmalar›, her birinin di¤er alt disiplinlerin kavramsal ve kuramsal birikimlerinden haberdar
olmalar›d›r. Bu ise, e¤itim bilimcileri yetifltirmeye temel oluflturacak bir “e¤itim bilimleri”
lisans program›n›n varl›¤›n› gerektirir.
90
Son yedi y›l içinde, bir yandan e¤itim fakültelerinde ö¤retmen yetifltiren bölümler gözle
görülür bir a¤›rl›k kazan›rken, di¤er yandan e¤itim araflt›rmalar›, ö¤renme ve ö¤retim
süreçleri, rehberlik alanlar›na ve e¤itim sisteminin/okullar›n pratikteki sorunlar›na kaym›fl;
tek ve dar bir konunun bilimsel yönü ile u¤rafl›lmas› sonucunda, e¤itim bilimleri alt disiplinleri dar ve teknik bilgi birikimine dayanan ve birbirlerinden yal›t›lm›fl çal›flma alanlar›na
Makale
dönüflmüfltür. Çeflitli alt disiplinlerde çal›flan akademisyenler birbirlerini anlamaz, birbirleriyle tart›flamaz olmufllard›r. E¤itim bilimlerinin bir disiplin bütünlü¤ü gösterme özelli¤i
oluflmam›fl, e¤itim kuram› bütünlü¤ünden söz edilemez olmufltur. Bugün geldi¤imiz
durumda, e¤itim bilimleri alt disiplinlerinin ayr› ayr› bilimsel toplant›lar düzenleme e¤ilimleri ve hatta e¤itim bilimleri kongrelerindeki oturumlar›n alt disiplinler baz›nda düzenlenmesi onlar›n birbirlerinden yal›t›lm›fll›¤›n›n bir göstergesidir. Oysa, çal›flmalar›n, araflt›rma
konusu olan e¤itimsel gerçeklikler temelinde veya oluflturulan temalar temelinde düzenlenmesi gerekir.
Görüldü¤ü gibi, YÖK müdahalesinin esas etkisi, farkl› bir e¤itim bilimleri anlay›fl›n›
yerlefltirmek ya da bu disiplinin akademik örgütlenme biçimini de¤ifltirmekten çok, e¤itim
bilimlerinin varl›¤›n›n ortadan kald›rmaya yönelik olmufltur. YÖK'ün Dünya Bankas›'yla
iflbirli¤i halinde, Türkiye'deki e¤itim fakültelerinin ö¤retmen yetifltirme programlar›n›
yeniden düzenleme ad›na gerçeklefltirdi¤i ve tamamen piyasac› argümanlara dayanan
bu düzenleme, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki 32 y›ll›k maceras›n›n sonu olmufltur.
Düzenlemeyi gerçeklefltirenlerin ve katk› sunanlar›n ça¤dafl bir e¤itim bilimleri nosyonundan yoksun olduklar› aç›kça gözlenmektedir. Düzenlemeye bafl›ndan beri karfl› ç›kan
kimi e¤itim bilimcilerce bilinen bu gerçek, zamanla daha çok say›daki e¤itim bilimcilerce
de paylafl›lmaya bafllanm›flt›r.
E¤itim bilimleri, entelektüel yönü zay›flam›fl bir teknikçili¤e teslim olmufl, neredeyse insan
ve toplum mühendisli¤i arac› olarak ifllev görmeye bafllam›flt›r. E¤itim bilimlerini iktisat ve
iflletme alanlar›ndan aktar›lan kavram, ilke ve araçlarla bir tür mühendislik gibi teknik bir
etkinli¤e ve e¤itim bilimciyi de bir tür teknisyen-bürokrata indirgeyen bir anlay›fl e¤itim bilimleri yerine ikame edilerek egemen k›l›nm›flt›r. Düzenlemeden sonra geçen yedi y›ll›k
süre içinde, e¤itim bilimlerinin araçsallaflt›r›l›p belirli bir amaca (sadece ö¤retmen
yetifltirmeye) yönelik toplumsal mühendislik olarak alg›lanmaya bafllanmas›na tan›k olunmufltur. Bilimsel çal›flmay› yaln›zca pratik sorunlar›n çözümlenmesini kolaylaflt›rmak üzere
giriflilmifl bir yat›r›m olarak gören pragmatist bir anlay›fl, e¤itim bilimlerinde de hegemonik
hale gelmifltir. Bu durum, e¤itim bilimleri alan›nda, teknik ve iktisadî rasyonaliteye
s›¤mayan ya da buna karfl› ç›kan elefltirel düflüncelere ve çözümlemelere hayat hakk›
tan›mamakta, bu tür düflünceleri ve bilim pratiklerini marjinallefltirmektedir.
Böyle bir “e¤itim bilimleri” modeliyle, ülkemizin devasa boyutlardaki e¤itim sorunlar›na
çözümler üretmek bir yana, e¤itimsel olgular›n ve olaylar›n bilimsel çözümlemesi bile
yap›lamaz. ‹çinde yaflad›klar› e¤itim dünyas›n› anlamalar›n› ve anlamland›rmalar›n›
olanakl› k›lacak kuramsal ve yöntemsel araçlardan yoksun b›rak›lan e¤itim bilimcilerin,
YÖK ve Dünya Bankas› taraf›ndan kendilerine empoze edilen bu sözde bilimi (pseudo
science) art›k daha fazla benimsemeleri olas› görünmemektedir.
De¤iflen Ö¤retmenlik ve Yeni Ö¤retmen Yetifltirme Sistemi
Düzenleme ile getirilen ö¤retmen yetifltirme sistemi, ö¤retmenli¤i yeniden tan›mlamakta
ve ona “e¤itimcilik” d›fl›nda bir anlam yüklemektedir. Ö¤retmen, piyasadaki herhangi bir
teknik ara insangücü gibi tan›mlanmakta, kendi d›fl›nda belirlenmifl hedeflere uygun
ö¤renci yetifltiren, e¤itimin bütününü kavramadan yaln›zca kendisine verilen ifli yapan bir
eleman olarak görülmektedir. Yeterli ölçüde e¤itim bilimleri birikimi kazanmayan (yeterli
uzmanl›k bilgisine sahip olmayan), e¤itimsel gerçekli¤i bir bütün olarak kavrayamayan
(iflin bütününü kavramayan) ve kendisinin vermekle yükümlü oldu¤u bilgileri yani alan bilgisini belirli ö¤retim tekniklerini kullanarak ö¤renciye ö¤retmeye çal›flan ve görevini
91
Makale
bununla s›n›rl› gören (ifli üzerinde takdir yetkisine sahip olmayan) bir ö¤retmen tan›mlanmakta ve buna uygun bir ö¤retmen yetifltirme sistemi oluflturulmaktad›r. Bu, iflgücü
piyasas›ndaki di¤er birçok insangücü nitelikleri için geçerli olan genel istihdam biçimi ile
tutarl›l›k göstermektedir.
Geçmiflte ayd›n kimli¤i ile tan›mlanan ö¤retmenin yerini, kendi günlük sorunlar›n› çözmeye, iflini iyi yapmaya ve olabildi¤ince yüksek gelir elde etmenin yollar›n› araflt›rmaya
yönelmifl, rekabetçi, ülke sorunlar›yla ilgilenmeyen bir ö¤retmenin almas› istenmektedir.
Böyle bir ö¤retmen, performans ölçütlerini yerine getirmeyi amaç edinen ve sistemin
kendisinden beklediklerini gerçeklefltirmeye çal›flan, baflaramad›¤›nda da sistemden
at›lmay› hak etti¤ini düflünen bir kifli olacakt›r. Ondan, e¤itimi toplumsal ve ekonomik
boyutlar›yla kavramas›, e¤itim politikalar›n› sorgulamas›, ö¤renciyi kendi bütünlü¤ü
içinde anlay›p de¤erlendirmesi, uygulamaya çal›flt›¤› ö¤retim ilke ve tekniklerinin nas›l bir
e¤itim felsefesine dayand›¤›n›, bu felsefî yaklafl›m›n insana ve e¤itime bak›fl aç›s›n›n ne
oldu¤unu tart›flabilmesi beklenemez.
E¤itim bilimleri derslerinin ö¤retmen yetifltirme programlar›nda temel ders olmas› için
belirtilebilecek hakl› gerekçeler vard›r (Smith, 1968: 28-29). Örne¤in, ö¤retmen olacak
kiflinin e¤itim tarihini ö¤renmesi, onun e¤itimle ilgili sosyal, politik ve kültürel hayat›n olgular›n› ele alarak, e¤itim uygulamalar›n› etkileyen fikirlerin ve aksiyonlar›n geliflmelerini
izleyebilmesini sa¤lar. E¤itim felsefesi dersi, ö¤retmenin, anlam, gerçeklik, geçerlik ve
kan›tlar sunma problemleri üzerinde düflünmelerini sa¤lar ki, bunlar s›n›fta al›nan kararlarla do¤rudan ba¤lant›l›d›r. Kuflkusuz, örnekler ço¤alt›labilir.
Ö¤retmen, kendisini, içinde yaflad›¤› toplumu, dünyay› anlayabilmeli, e¤itimsel gerçeklikleri bilimsel bir temelde kavrayabilmelidir. Ö¤retmenin görevi, ö¤rencilerin de bu özellikleri kazanabilmesi için çaba harcamak, onlar için uygun ortamlar yaratmak (koflullar›
veri olarak almak yerine), bu konuda onlar›n önünü açmakt›r. Bu nedenle de ö¤retmen,
e¤itim bilimlerinin sa¤lad›¤› genifl bak›fl aç›s›na sahip olmal›d›r. Ö¤retmen, toplumsal
dinamikleri kavram›fl ve e¤itim konusunu da bu çerçevede alg›layabilen bir kifli olmal›d›r.
Bugünkü ö¤retmen yetifltirme programlar›na bak›ld›¤›nda, onlarla böyle bir ö¤retmenin
yetifltirilemeyece¤i, yo¤unlafl›lan “ö¤retmenlik meslek dersleri (formasyon dersleri) ve
“alan derslerinin (fizik, kimya, edebiyat, ..) buna yetmeyece¤i kolayca görülebilecektir.
E¤itim bilimleri alan›nda bugün ö¤renme ortamlar›n›n çeflitlili¤i tart›fl›l›r, ö¤renen/ö¤reten
rolleri ve iliflkileri sorgulan›rken, bu birikimden yararlanmayan ö¤retmen yetifltirme programlar›n›n kabul edilebilir bir yan› yoktur.
1997 Y›l› Düzenlemesinden Sonra Türkiye'de E¤itim Bilimleri ve Ö¤retmen Yetifltirme
Alanlar›ndaki Nicel Geliflmeler
92
Sosyal bilimler ailesinin en son üyesi olan e¤itim bilimleri, dünyada, özellikle 1990'l› y›llardan sonra h›zla geliflen dinamik bir disiplin olmufltur. Örne¤in Fransa'da e¤itim bilimleri
Türkiye'den iki y›l sonra, yani 1967 y›l›nda kurumsallaflm›fl olmas›na karfl›n en h›zl› geliflen
bilim dal› olmufltur (Charlot, 1998). fiu anda Fransa'da e¤itim bilimleri alan›nda 23 departman (ya da eflde¤eri birim) bulunmaktad›r. Fransa'da e¤itim bilimleri alan›ndaki ö¤renci
say›s› 1988-1989 ile 1994-1995 y›llar›n› kapsayan dönemde ikiye katlanm›flt›r ki bu ö¤renciler kelimenin tam anlam›yla e¤itim bilimleri ö¤rencileridir. Bu say›ya “Ö¤retmen
Formasyonu Üniversiter Enstitüsü” nde (IUFM) ö¤retmenlik için haz›rlanan ö¤renciler dahil
de¤ildir. E¤itim bilimleri alan›nda her y›l 2600 lisans, 400 yüksek lisans, 200 DEA ve 85 tez
mezunu verilmektedir. Fransa'da e¤itim bilimleri alan›nda 1987 y›l›nda 172 olan
Makale
akademisyen say›s› 1996 y›l› itibariyle 396'ya ulaflarak iki kat›ndan fazla art›fl göstermifltir.
Fransa'da e¤itim bilimleri hem ö¤retim üyesi say›s› hem de ö¤renci say›s› on y›ldan az bir
sürede ikiye katlanan dinamik bir disiplindir (Charlot, 1998).
Buna karfl›l›k Türkiye'de e¤itim bilimlerindeki nicel geliflmeler tam tersi yönde olmufltur.
1996-1997 ile 2002-2003 y›llar›n› kapsayan dönemde e¤itim bilimleri alan›nda lisans
düzeyindeki ö¤renci say›s›, programlar›n kapat›lmas› nedeniyle % 53,6 oran›nda azalm›flt›r
(Çizelge 1).12 Oysa ö¤retmen yetifltirme alan›nda lisans düzeyindeki ö¤renci say›s›ndaki
art›fl ayn› dönemde yaklafl›k % 76 düzeyinde gerçekleflmifltir.
E¤itim bilimleri alan›ndaki lisans ö¤rencilerinin “e¤itim” alan›ndaki toplam ö¤renci say›s›
içindeki oran› 1996-1997 ö¤retim y›l›nda % 6 iken bu oran 2002-2003 ö¤retim y›l›nda %
1,7'ye düflmüfltür. Görüldü¤ü gibi, YÖK düzenlemesinin temel gerekçelerinden biri olan
istihdam sorunu oldu¤u öne sürülen e¤itim bilimleri alan›ndaki ö¤renci say›s› dönem
bafl›nda, iddia edildi¤i gibi yüksek de¤ildi. YÖK düzenlemesinde e¤itim bilimlerinden
sadece uzman yetifltirme anlafl›ld›¤› için lisans programlar› kapat›lm›fl ve e¤itim bilimlerinin ö¤retiminin lisansüstü düzeyde yap›lmas› öngörülmüfltü. Ancak 1997 y›l›ndan sonra
lisansüstü ö¤renci say›lar›ndaki nicel geliflmeler, e¤itim bilimlerinden çok ö¤retmen
yetifltirme alan›nda gerçekleflmifltir. Çizelge 2'de de aç›kça görüldü¤ü gibi ö¤retmen
yetifltirme alan›ndaki lisansüstü ö¤renci say›lar› her kategoride (yeni kay›t, toplam
ö¤renci, mezun ö¤renci) e¤itim bilimlerinden daha yüksek olmufltur. Örne¤in, e¤itim bilimleri alan›ndaki yeni kay›t olan lisansüstü ö¤renci say›s›ndaki art›fl oran› belirtilen
dönemde (alt› y›l içinde) 2,7 kat iken, ö¤retmen yetifltirme alan›nda 6,3 kat olmufltur.
Lisansüstü ö¤retim gören toplam ö¤renci say›s›ndaki art›fl e¤itim bilimleri alan›nda iki kat
düzeyinde kal›rken ö¤retmen yetifltirme alan›nda yaklafl›k dört kat olmufltur. Bu istatistiklerin de gösterdi¤i gibi, lisansüstü ö¤retim YÖK düzenlemesinden sonra geçen alt› y›l
içinde ö¤retmen yetifltirme a¤›rl›kl› bir görünüm kazanm›flt›r. Oysa ö¤retmen yetifltirme bilimsel olarak yap›lmas› gereken bir uygulama olmakla birlikte kendisi bir bilim dal› de¤ildir.
Örne¤in, fizik kendisi bir bilim dal› olarak kabul edildi¤i için onun lisansüstü ö¤retiminden
(fizik masteri, fizik doktoras›) söz edilebilir ancak, fizik ö¤retmenli¤inin lisansüstü ö¤retimi
söz konusu olamaz.
YÖK düzenlemesiyle, e¤itim bilimleri aleyhine olacak biçimde ö¤retmen yetifltirme
alan›nda sa¤lanan ö¤renci say›s›ndaki art›fla karfl›l›k, bu alanda görevli ö¤retim eleman›
say›s›ndaki art›fl ayn› düzeyde gerçekleflmemifltir. Ö¤retmen yetifltirme alan›ndaki lisans
düzeyindeki ö¤renci say›s› % 76, lisansüstü düzeyde ise ö¤renci say›s› 3,7 kat art›fl göstermesine karfl›n ö¤retim eleman› say›s›ndaki art›fl sadece % 30 düzeyinde kalm›flt›r. Bu da
beraberinde nitelik sorununu gündeme getirmektedir.
Öte yandan, e¤itim bilimleri alan›nda lisans düzeyindeki ö¤renci say›s› yar›dan fazla
azalm›fl, lisansüstü düzeydeki ö¤renci say›s› iki kat art›fl göstermifl, buna karfl›l›k ö¤retim
eleman› say›s›ndaki art›fl % 11,4 olarak gerçekleflmifltir.
Bununla birlikte, Çizelge 3'de e¤itim bilimlerinin gelece¤i aç›s›ndan çok önemli bir nokta
dikkati çekmektedir. E¤itim bilimleri alan›ndaki ö¤retim elemanlar› içinde ö¤retim üyesi
say›s› artarken (% 30,7) di¤er ö¤retim elemanlar›n›n say›s› % 4,2 oran›nda azalma göstermifltir. Baflka bir anlat›mla, e¤itim bilimleri alan›nda ö¤retim üyeli¤inin kayna¤› kurutulmaktad›r. Çünkü e¤itim bilimleri alan›ndaki ö¤retim yard›mc›lar› (bunlar›n ço¤unu
araflt›rma görevlileri oluflturmaktad›r) alt› y›ll›k dönemde art›fl gösterece¤ine azalm›flt›r.
‹statistikler, e¤itim bilimcilerin e¤itim fakültelerinde nesli tükenmekte olan varl›klara
dönüfltü¤ünü göstermektedir.
93
Makale
Ö¤retmen yetifltirme alan›ndaki ö¤retim üyesi say›s› e¤itim bilimcilerin befl kat›ndan
fazlad›r. Oysa 1996-1997 ö¤retim y›l›nda bu fark dört kat düzeyindeydi. Ö¤retim
yard›mc›lar› bak›m›ndan bu fark 11 kat› geçmektedir. Oysa bu fark alt› y›l önce yaklafl›k
8,9 kat düzeyindeydi. E¤itim bilimleri alan›ndaki lisans ö¤rencileri neredeyse yar› yar›ya
azal›p, lisansüstü ö¤renci say›s› iki kat artarken ö¤retim üyesi say›s›ndaki art›fl›n yaklafl›k %
31 düzeyinde kalmas› e¤itim bilimlerinin lisansüstü e¤itiminde nitelik sorunlar›n› da
beraberinde getirmektedir.
YÖK düzenlemesinin temel sav› ö¤retmen yetifltirme alan›nda yaflanan sorunlar› çözmek
olmas›na karfl›n bu alandaki ö¤renci-ö¤retim eleman› dengesi alt› y›l içinde daha bozuk
bir hal alm›flt›r. Ö¤retmen yetifltirme alan›ndaki lisans ö¤renci say›s› yaklafl›k dört kat
artarken, ö¤retim eleman› say›s›ndaki art›fl sadece % 30,4 düzeyinde kalm›flt›r. Çizelge
4'de ö¤retmen yetifltirme ve e¤itim bilimleri alanlar›nda ö¤retim eleman› bafl›na düflen
ö¤renci say›lar›nda alt› y›l içinde gerçekleflen de¤iflmeler verilmektedir. Buna göre,
dönem bafl›nda ö¤retmen yetifltirme alan›nda bir ö¤retim üyesine 98 ö¤renci düflerken
dönem sonunda bu say› 107'ye yükselmifltir. Lisansüstü düzeyde bir ö¤retim üyesi bafl›na
düflen ö¤renci say›s› üçten sekize yükselmifltir.
Genel olarak e¤itim alan›nda görev yapan ö¤retim eleman› say›s›ndaki geliflmeler
e¤itim bilimcilerin aleyhine gerçekleflmifltir. Bu durum Çizelge 5'te çarp›c› bir flekilde
gözlenmektedir. 1996-1997 ö¤retim y›l›nda e¤itim alan›ndaki toplam ö¤retim elemanlar›n›n % 12,9'u, ö¤retim üyelerinin ise % 19,4'ü e¤itim bilimleri alan›nda görev yap›yordu.
Bu oranlar alt› y›l gibi k›sa bir süre içinde, yani 2002-2003 ö¤retim y›l›nda, s›ras›yla % 11,2'ye
ve % 16,3'e düflmüfltür. Bu dönemde e¤itim alan›nda görev yapan ö¤retim üyesi ortalama % 55 oran›nda art›fl göstermesine karfl›l›k, bu oran ö¤retmen yetifltirme alan›nda
yaklafl›k % 61, e¤itim bilimleri alan›nda yaklafl›k % 31 olarak gerçekleflmifltir.
Genel olarak e¤itim bilimleri aleyhine olan bu nicel geliflmeden en çok etkilenen fakülte,
Ankara Üniversitesi E¤itim Bilimleri Fakültesi olmufltur. 1996-1997 ö¤retim y›l›nda bu fakültede görev yapan e¤itim bilimcilerin Türkiye toplam› içindeki oran› % 15,3 iken, 20022003'de bu oran % 8'e düflmüfltür. YÖK düzenlemesi ile birlikte herhangi bir e¤itim fakültesinden farks›z bir statü verilen bu fakültede 2003-2004 ö¤retim y›l›nda görev yapan
ö¤retim elemanlar›n›n %43'ü aflan bölümü, ö¤retim üyelerinin ise % 35'i ö¤retmen
yetifltirme alan›nda görev yapmaktad›r. Baflka bir anlat›mla, kurulufl amaçlar›na ayk›r›
olarak s›radan bir ö¤retmen yetifltiren kuruma dönüfltürülen bu fakültenin ö¤retim
üyelerinin % 65'i hâlâ e¤itim bilimleri alan›nda görev yapmaktad›r.
Ankara Üniversitesi E¤itim Bilimleri Fakültesinin, kuruldu¤u 1965 y›l›ndan 1997 y›l›na dek
geçen 32 y›ll›k uzun bir süre içinde, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki kurumsal temsilcili¤i
misyonunu üstlenmede çok baflar›l› olamad›¤› belirtilebilir. Bu baflar›s›zl›kta müdahalelerin, özellikle 1997 müdahalesinin etkisi büyüktür. Ancak, bu baflar›s›zl›¤›n nedenlerini ayr›nt›l› olarak çözümlemek, fakat bedelini ödemeye raz› olmamak gerekmektedir.
Daha fazla gecikmeden, e¤itim bilimlerinin kurumsal ve bilimsel gelece¤ini yeniden
kurma yönünde ad›mlar atmak gerekmektedir.
Sonuç
94
Bir bilim dal›, kendine iliflkin bilgi üretmek zorundad›r. E¤itim bilimlerine iliflkin bilgi birikimi
e¤itim gerçekli¤inin kavranmas›n› amaçlayan bilimsel çabalarla sa¤land›¤›na göre, bunlar, bir yandan farkl› disiplinlerden akademisyenlerin e¤itim bilimlerinin kurumsal kültürü
içinde sürdürdükleri etkinlikleri; di¤er yandan, çok-referansl›l›k düflüncesi temelinde, yani
Makale
farkl› yaklafl›mlar›n çaprazlanmas›n› içeren çal›flmalar› gerektirir. Önemli olan, e¤itimsel
gerçekliklerin bütününü kavramaya yönelmek, gerçekli¤in bir taraf›ndan çekilen
foto¤rafla yetinmemektir. Bu bilgi birikimi, kuflkusuz, pratikle ilgili sorunlar›n çözümü için de
ifle koflulacak, pratikteki yeni durumlar bu bilgi temelinde yeniden araflt›r›lacakt›r. Ancak,
tüm bunlar›n yap›labilmesi için e¤itim bilimlerinin kurumsal ve bilimsel varl›k koflullar›n›n
sa¤lanmas› gerekmektedir.
E¤itim bilimlerinin Türkiye deneyiminden ç›kar›labilecek önemli bir ders fludur: E¤itim bilimlerini, meslekî pratikler alan›na karfl› korumak, bugün daha önemli hale gelmifltir.
Kuflkusuz, meslekî pratik ile onu besleyen bilim aras›ndaki ba¤lant›n›n gere¤ine ne denli
vurgu yap›lsa azd›r. Ancak e¤itim bilimleri, bugün mesleki alana karfl›, bu alan için e¤itim
bilimlerinin bulgular›n›n ne denli önemli oldu¤u ama buna yeterince itibar edilmedi¤i için
de¤il, bilim meslekî prati¤e kar›flt›¤› ölçüde kendine yabanc›laflt›¤› ve giderek yok olma
tehlikesiyle karfl›laflt›¤› için korunmal›d›r. Mesleki prati¤i besleyebilmesi için, önce “e¤itim
bilimleri” diye bir disiplinin varolmas› gerekir.
Türkiye'de, son yedi y›l içinde, Düzenlemenin yaratt›¤› zemin üzerinde, e¤itim bilimlerinde
gerek akademisyen ve ö¤renci say›lar›, gerekse bilimsel etkinli¤in (panel, sempozyum,
makale, araflt›rma) gerçeklefltirildi¤i konular aç›s›ndan bir gerileme gözlenirken, ö¤retmen yetifltiren bölümler önemli bir geliflme göstermifltir. Düzenlemede e¤itim bilimleri,
ö¤retimi lisansüstü düzeyde yap›lmas› gereken bir “alan” olarak tan›mlanmas›na karfl›n,
1997 y›l›ndan sonraki lisansüstü ö¤renci ve ö¤retim üyesi say›s›ndaki art›fllar e¤itim bilimlerinden çok ö¤retmen yetifltirme alan›nda gerçekleflmifltir. Baflka bir anlat›mla, E¤itim
(Bilimleri) Fakültelerindeki lisansüstü ö¤retim, YÖK düzenlemesinden sonra geçen alt› y›l
içinde, ö¤retmen yetifltirme a¤›rl›kl› bir görünüm kazanm›flt›r. ‹statistikler, e¤itim bilimcilerin
e¤itim fakültelerinde nesli tükenmekte olan varl›klara dönüfltü¤ünü göstermektedir. Özellikle ço¤unlu¤unu gelece¤in e¤itim bilimcisi olan araflt›rma görevlilerinin oluflturdu¤u
ö¤retim yard›mc›lar›n›n say›s› bu dönemde art›fl gösterece¤ine azalm›flt›r.
On üçüncü kez düzenlenen “e¤itim bilimleri kongreleri”nin programlar› incelendi¤inde,
tart›fl›lan konular›n daha çok “ö¤retmen yetifltirme”yle ilgili oldu¤u kolayca görülmektedir. Asl›nda, bir “e¤itim bilimleri” kongresi de¤il, “ö¤retmen yetifltirme” kongresinin
yap›lmakta oldu¤u söylenebilir. Örne¤in sürdürmekte oldu¤umuz kongrede yer alan
toplam 46 oturum içinde, bafll›¤› bir e¤itim bilimleri alt disiplininin ad›n› alm›fl olanlar›n
say›s› 27'dir ve bu bafll›klardan çok büyük bir ço¤unlu¤u sistemde yaflanan sorunlara
yöneliktir.
YÖK düzenlemesi ile ö¤retmen yetifltirme prati¤inde karfl›lafl›lan sorunlar›n çözülmesi
yönünde bir tercihte bulunulmufl, yanl›fl kurulan bilim-pratik iliflkisinden hareketle, ö¤retmen yetifltirme öne ç›kar›larak e¤itim bilimlerinin kurumsal varl›¤›na son verilmifltir. Asl›nda
bu, prati¤in “Pirüs Zaferi”dir! Çünkü bu düzenleme ne yaz›k ki prati¤in gelifltirilmesini de
sa¤layamayacakt›r.
Öneriler
Dünyada ayr› ve kendine özgü bir toplumsal bilim dal› olarak kabul görse de, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki bilimleflme sürecinin büyük ölçüde kesintiye u¤rad›¤›, özellikle 1997
y›l›nda içine düflürüldü¤ü varoluflsal krizin giderek derinleflti¤i, bugün gelinen noktada ise
varoluflunun kurumsal ve bilimsel koflullar›n› yeniden kurma gibi yaflamsal bir sorunla karfl›
karfl›ya oldu¤u yads›namaz bir gerçektir. Düzenlemenin ard›ndan geçen yedi y›ll›k
sürede e¤itim bilimleri alan›nda yaflanan geliflmeler, bu disiplinin varolma sorununun art›k
95
Makale
daha fazla ertelenmesi mümkün olmayan bir aflamaya geldi¤ini ortaya koymufltur.
E¤itim bilimsel tahayyülü YÖK'ün belirledi¤i s›n›rlara göre flekillenen bir “e¤itim bilimciler
kufla¤›” ortaya ç›kmadan önce bu disiplinin varl›k sorunu çözüme kavuflturulmal›d›r. Aksi
takdirde bu disiplin için geri dönülmez bir aflamaya gelinmifl olacakt›r.
E¤itim bilimleri disiplinini yeniden var etmeye dönük giriflimlerde göz önünde tutulmas›
yararl› olabilecek temel ilkeler aras›nda flunlar da yer alabilir:
1. E¤itim bilimleri ayr› ve özerk bir disiplindir. Bu ilke, e¤itim bilimlerini yeniden
yap›land›rma konusunda temel al›nabilecek geri kalan tüm ilke ve kurallar›n kayna¤›
niteli¤indedir. Bir bilgi alan›n›n disiplin olarak tan›mlanmas›n›n ne anlama geldi¤i, tüm
mant›ksal sonuçlar›yla düflünülmelidir. Örne¤in, bir disiplinin varl›k nedeni, onun ifle
yararl›¤› ya da ifllevselli¤ine dayand›r›lamaz. Bir bilim dal›n›n bilim olarak ifllevini yerine
getirmesi zaten onun yararl›l›¤›n›n en büyük kan›t›d›r.
2. Araflt›rma, bir disiplinin ontolojik statüsü ve kurumsallaflmas› aç›s›ndan olmazsa olmaz
derecesinde önceliklidir. E¤itim bilimleri üniversiter bir birim (fakülte, enstitü, bölüm
vb.) olarak yeniden yap›land›r›l›rken temel kayg›, meslek eleman› (ö¤retmen ya da
e¤itim uzman› vb.) yetifltirmek gibi disiplin d›fl› de¤il, disiplin içi sorunlar›n afl›lmas›
olmal›d›r. E¤itim bilimlerinin akademik örgütlenmesi onun araflt›rma pratiklerini zenginlefltirecek bir yap›da olmal›d›r.
3. E¤itim bilimlerinin uygulamayla (özellikle ö¤retmen yetifltirmeyle) iliflkisi sa¤lam
temeller üzerine kurulmal›d›r. Üniversiter bir disiplin olarak e¤itim bilimleri ile meslek
alan› aras›ndaki ayr›m çizgilerinin iyice belirginlefltirilmesi gerekir. E¤itim bilimlerinin
meslek eleman› yetifltirme sorumlulu¤u, di¤er disiplinlerden beklenen düzeyde
olmal›d›r.
4. Ülkemizdeki E¤itim (Bilimleri) Fakültesi modeli, e¤itim bilimleri prati¤ine uygunlu¤u
bak›m›ndan gözden geçirilmelidir. Bu model (ö¤retmen yetifltirme ve e¤itim bilimleri
bölümlerinin ayn› fakülte çat›s› alt›nda olmas›), E¤itim (Bilimleri) Fakültelerinden, hem
ö¤retimle ilgili araflt›rmalar yapma, hem de ö¤retmen yetifltirme gibi, ayn› anda
ikisinin birden gerekti¤i gibi yap›lmas› olanaks›z bir ifl yükü getirmektedir.
5. E¤itim bilimlerinin akademik örgütlenmesinde bu disiplinin ço¤ul yap›s› göz önünde
bulundurulmal›d›r. E¤itim bilimleri bir alt disiplinler toplulu¤udur. Dolay›s›yla bu disiplinin örgüt yap›s›, hem alt disiplinler aras›ndaki hem de di¤er insan ve toplum bilim dallar›yla olan iletiflim ve etkileflimini mümkün k›lacak biçimde tasarlanmal›d›r.
6. Varolan ö¤retmen yetifltirme sistemi içinde e¤itim bilimlerini ayr› ve özerk bir disiplin
olarak var etmek mümkün görünmemektedir. Bu sistem, e¤itim bilimleri diye ayr› bir
disiplinin varolamayaca¤› say›lt›s›ndan hareketle, yani “e¤itim bilimleri nosyonu”ndan
yoksun olarak tasarlanm›flt›r. Dolay›s›yla, bu sistemin oluflturdu¤u zemin üzerinde
e¤itim bilimlerinin akademik örgütlenmesinin infla edilmesi, kesinlikle yanl›fl sonuçlar
do¤uracakt›r.
E¤itim bilimlerinin kurumsal yap›s›na iliflkin olarak, ülkemiz koflullar›nda en iyi çözümün ne
olaca¤›na, bilimsel araflt›rma ve tart›flmalar›n sonucunda karar verilmelidir. Ancak,
Düzenleme ile böylesi çabalar›n önü kurumsal olarak kapat›lm›fl oldu¤undan, bu
tart›flmalar ve çal›flmalar için uygun ortam ve f›rsatlar›n yarat›lmas› önem tafl›maktad›r.
96
E¤itim bilimlerinin bugün ne oldu¤u ve ne yapt›¤›na, gelecekte ne olaca¤›na ve ne
yapaca¤›na iliflkin kararlar, “e¤itim bilimleri” nosyonuna yabanc› kiflilerce de¤il, bizzat
Makale
e¤itim bilimcilerce yönlendirilmelidir. Bunun için yap›lmas› gereken en ivedi fley, e¤itim
bilimcilerin bir varolufl mücadelesi için bir araya gelmeleridir. E¤itim bilimlerinin ad›n› hak
eden bir bilim kimli¤ine kavuflturulmas›, kendini e¤itim bilimci addeden herkesin entelektüel sorumlulu¤u olmal›d›r.
Esas olan, akademik yap›lanman›n yeniden düzenlenmesi olmakla birlikte, YÖK'ün getirdi¤i sistemi de¤ifltirmenin k›sa dönemde mümkün olmayaca¤› dikkate al›narak, e¤itim
bilimcilerin kendi aralar›nda yaratabilecekleri olanaklar›n tart›fl›lmas›nda yarar bulunmaktad›r. Bu do¤rultuda,
1. E¤itim bilimlerinin alt disiplinlerindeki akademisyenleri ve uzmanlar› bir araya getiren
ayr› ayr› dernekler bulunmakla birlikte e¤itimbilimcileri bir araya getiren bir örgütlenme söz konusu de¤ildir. “E¤itimbilimciler Derne¤i” kurularak, e¤itim bilimcilerin özlük
iflleri, çal›flma olanaklar› ve koflullar›, yetki ve sorumluluklar› belirleme ve denetleme
ifllevi ile görevlendirilmesi düflünülebilir.
2. E¤itim bilimlerinin (ve e¤itim bilimcilerin) bugünkü durumunun ve gelece¤inin
tart›fl›ld›¤›, disiplinin epistemolojik ve metodolojik sorunlar›n›n ele al›nd›¤› bilimsel
toplant›lar düzenlenmelidir. Örne¤in, bu amaçla bir “E¤itim Bilimleri Bienali”nin düzenlenmesi düflünülmelidir.
3. Bilimsel toplant›lar›n, e¤itimsel gerçekli¤in bütününe iliflkin temalar üzerinde
yap›lmas›na özen gösterilmelidir. Örne¤in “üniversiteye girifl sistemi” konusunu,
yaln›zca “e¤itimde ölçme ve de¤erlendirme” alan›nda çal›flan akademisyenlerin
de¤il, tüm e¤itim bilimleri alt disiplinlerinden akademisyenlerin bir araya gelerek
tart›flmas› sa¤lanmal›d›r.
4. E¤itim bilimleri, özellikle mesleki prati¤in boyunduru¤undan kurtar›lmal› ve özerk bir
disiplin olarak s›n›rlar› belirginlefltirilmelidir. E¤itim bilimleri ile ö¤retmen yetifltirme
kurumsal olarak birbirinden ayr›lmal›, ancak, ikisi aras›ndaki etkileflimi ve iletiflimi sürekli k›lacak düzenlemeler yap›lmal›d›r.
5. E¤itim bilimlerini, alt disiplinlerin her birini kendi s›n›rlar› içine hapsetmeyecek, alt disiplinlerin s›n›rlar›n›n d›fl›na taflan e¤itimsel araflt›rmalar› olanakl› k›lacak bir kurumsal
yap›ya kavuflturulmal›d›r.
6. E¤itim bilimlerinin disipliner varl›¤›n›n, gerek üniversite içi-üniversite üstü organlarda ve
gerek di¤er bilim kurulufllar›nda (örne¤in TÜBA'da) temsili sa¤lanmal›d›r.
7. Resmî kurumlarca (YÖK, ÖSYM, TÜBA, D‹E vb.) “Uygulamal› Sosyal Bilimler” kategorisine sokulan e¤itim bilimleri, “sosyal bilimler” bafll›¤› alt›nda s›n›fland›r›lmal›d›r.
8. E¤itim bilimleri alan›nda, di¤er befleri ve sosyal bilimlerde oldu¤u gibi, lisans programlar› aç›lmal›d›r.
9. E¤itim bilimlerinin lisans üstü programlar›, E¤itim Bilimleri Enstitülerince de¤il, fakültelerce ya da Sosyal Bilimler Enstitülerince yürütülmelidir.
97
Makale
D‹PNOTLAR
1 Bu çal›flma, 6-7 Temmuz 2004 tarihinde Malatya ‹nönü Üniversitesinde düzenlenen XIII. E¤itim Bilimleri
Kurultay›nda sunulan ve baflka bir yerde yay›nlanmam›fl olan bildirinin gözden geçirilmifl son halidir.
2 Ünal ve Özsoy (1999)
3 E¤itim bilimlerinin güncel durumuna ve gelece¤ine iliflkin bu iyimserlik, sadece bu bildiri sahiplerinin
paylaflt›¤› bir duygu de¤ildi. Sözgelimi, TÜBA'n›n “Cumhuriyet Döneminde Bilim-Sosyal Bilimler” adl›
kitab›nda, e¤itim bilimlerinin durumunu rapor eden Özo¤lu (1997), bu disiplinin bilim hayat›m›zdaki
yürüyüflünü baflar›yla sürdürdü¤ünü ve gelecek için “umut yarat›c›” bir tablo sergiledi¤ini öne sürüyordu.
Ayn› flekilde, e¤itim bilimlerinin Türkiye'deki “ilk ve tek temsilcisi” olan AÜ EBF için bir “Stratejik Plan (19972006)” haz›rlayan befl EBF'li akademisyenden oluflan Stratejik Planlama Komisyonu (1997), bu fakültenin her
alanda (araflt›rma, ö¤retim ve yay›n) ne denli baflar›l› oldu¤u fleklinde tart›flmaya aç›k bir tespitte bulunuyor ama fakültenin birkaç ay sonra kurulufl amaçlar›na ayk›r› bir yap› ve iflleve kavuflturularak ö¤retmen
yetifltiren kuruma dönüfltürülece¤ini öngöremiyordu. E¤itim bilimcilerin genelinde egemen olan bu iyimserli¤e karfl›n, 1997 y›l›ndaki YÖK müdahalesinin e¤itim bilimciler üzerinde flok etkisi yaratmamas› çok
flafl›rt›c› bir durumdur. Gerçekten 1997 y›l› e¤itim bilimleri için pek çok aç›dan ilginç bir y›l olmufltur.
4 AÜ E¤itim (Bilimleri) Fakültesinin kurucu dekanlar›ndan Topçuo¤lu'nun, fakültenin kuruluflu üzerinden henüz
üç y›l geçmeden, 1968 y›l›nda, kaleme ald›¤› “Ankara Üniversitesinin Bir 'E¤itim Fakültesi' Vard›r!” bafll›kl›
makalesinde bu durum aç›kça ortaya konmaktad›r. Topçuo¤lu, adeta, 1997 y›l›nda fakültenin bafl›na
gelecekleri 29 y›l öncesinden haber vermifltir. MEB'in fakülteyi yok sayan tutumu karfl›s›nda isyan eden
Topçuo¤lu'nun, “e¤itim bilimleri”nin ayr› bir disiplin olarak ne denli önemli ve gerekli oldu¤u, E¤itim
(Bilimleri) Fakültesinin ö¤retmen yetifltiren bir kurum olmad›¤› yönündeki uyar›lar›, ne yaz›k ki, bir “Kassandra
盤l›¤›” olarak kalm›flt›r.
5 E¤itim bilimlerinin dünyadaki tarihsel geliflimi ve güncel durumuna iliflkin Türkçe literatür yok denecek kadar
azd›r. Bu konudaki Frans›zca literatür için bkz.: AECSE, (1993); Beillerot, (1993); Beillerot et Demori, (1997);
Charlot, (1995); Duru-Bellat, (1992); Gautherin, (1991); Marchat, (1998); Mialaret, (2001/a), (2001/b), (1984);
Hofstetter et Schneuwly, (1998).
6 1958 y›l›nda ka¤›t üzerinde kurulan ODTÜ E¤itim Fakültesi, k›sa bir süre sonra Fen ve Edebiyat Fakültesinin
ö¤retmen yetifltiren bir Bölümüne dönüfltürülmüfltür ODTÜ'deki bu bölüm, 1974 y›l›na de¤in yaln›z “ö¤retmenlik sertifikas›” vermifl, 1974 y›l›ndan itibaren, fen ve sosyal bilgiler ö¤retmeni yetifltirme amac›n› güden
“lisans” program›na dönüflmüfltür. Bu durum, YÖK dönemine dek sürmüfl, söz konusu bölüm 1982 y›l›nda
yeniden E¤itim Fakültesi olarak örgütlenmifltir (M›hç›o¤lu, 1990). E¤itim bilimlerini ortadan kald›ran 1997 YÖK
düzenlemesinin mimarlar›ndan baz›lar›n›n bu fakültede görev yap›yor olmas›, e¤itim bilimleri tarihinin garip
bir cilvesi olarak de¤erlendirilebilir!
7 AÜ EBF, tarihsel süreç içinde pek çok kez yap›sal de¤iflikli¤e u¤ram›fl, kimi zaman fakülte d›fl›ndan atanan
ve e¤itim bilimci olmayan dekanlarca yönetilmifltir.
8 Yüksekö¤retim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulunun 04. 11. 1997 tarih ve 97.39.2761 say›l› karar›yla e¤itim fakültelerinin ö¤retmen yetifltirme programlar› yeniden düzenlenmifl, Yüksekö¤retim Kurulu Baflkanl›¤›n›n 06. 11.
1997 tarih ve 534.22449 say›l› genelgesi uyar›nca, yeni düzenleme, 1998-1999 ö¤retim y›l›ndan itibaren tüm
e¤itim fakültelerinde uygulamaya konulmufltur. Millî E¤itim Bakanl›¤›n›n s›n›f ö¤retmenli¤i alan›ndaki
gereksinimini bir an önce gidermeye yönelik olmak üzere yeni düzenleme kapsam›nda al›nan ivedi önlemler ise, Yürütme Kurulunun 28. 11. 1997 tarihinde ald›¤› 97.42.3081 say›l› karar gere¤ince, 1997-1998 Ö¤retim
Y›l›n›n ikinci yar›s›ndan itibaren uygulanmaya bafllanm›flt›r.
9 Düzenlemeyle ilgili YÖK belgelerinde, “bilim”den, “e¤itim”den ve “ö¤retmen yetifltirme”den genellikle bir
“ifl” olarak söz edilmektedir. Bu söylem, düzenlemenin temelinde yatan teknik mant›¤›n dildeki d›flavurumu
olarak yorumlanabilir.
10 ‹lgili bilim dal›n›n, “E¤itimde Psikolojik Hizmetler” olarak adland›r›lmas› 1982'deki müdahale ile olmufl,
“yukar›dan” yap›lan bu adland›rma, ilgili alanda çal›flan birçok bilim insan›nca benimsenmemifltir. Ancak,
burada elefltirilen konu ilgili bilim dal›n›n nas›l adland›r›ld›¤› de¤il, bilim dal›n›n ad›yla an›lan bölümün ve
lisans program›n›n kald›r›larak, meslek ad›yla an›lan anabilim dal›n›n ve lisans program›n›n aç›lm›fl olmas›d›r.
11 Asl›nda Düzenleme, ortaö¤retim ö¤retmeni yetifltirmek üzere iki yol getirmifltir. Bunlardan biri yukar›da belirtilen, çeflitli alanlardan (ö¤retmenlik alanlar›ndan yani fizik, kimya, tarih,..vb.) lisans diplomas› alanlar›n tezsiz yüksek lisans programlar› ile formasyon kazanmas› (4+1.5); ikincisi ise fen-edebiyat veya di¤er fakültelerde lisans programlar›na devam etmekte olanlar›n, bu programlarda 3.5 y›l okuduktan sonra e¤itim fakültelerinde 1.5 y›l formasyon derslerini almalar›yla tamamlanacak ö¤retmenlik e¤itimi (3.5+1.5).
12 Çizelgeler Ek'te sunulmufltur.
98
Makale
KAYNAKÇA
----- AECSE-Association des enseignants-chercheurs en sciences de l'éducation- (1993). Les sciences de l'éducation, enjeux et finalités d'une discipline. Paris: AECSE, diffusion INRP.
----- Beillerot, J. (1993). Les thèses en sciences de l'éducation, Bilan de vingt années d'une discipline, 1969-1989.
Nanterre: Paris X.
----- Beillerot, J. Et Demori (1997). Les thèses en sciences de l'éducation de 1990 à 1994. Nanterre: Paris X.
----- Charlot, B. (1995). Les sciences de l'éducation, un enjeu, un défi. Paris: ESF
----- -------------- (1998). “Les sciences de l'éducation en France: une discipline apaisée, une culture commune,
un front de recherche incertain”, chapitre du livre Le pari des sciences de l'éducation (coord. Par R.
Hofstetter et B. Schneuwly), Bruxelles: De Boeck Université, collection Raison educative, p. 147-168.
----- Duru-Bellat, M. (1992). Les études universitaires de sciences de l'éducation en France, en 1990: structures,
contenus, publics. Dijon: IREDU, Université de Bourgogne.
----- Gautherin, J. (1991). La formation d'une discipline universitaire: La sciences de l'éducation, 1880-1914 (essai
d'histoire sociale). Paris: Université Paris V.
----- Gulbenkian Komisyonu (1996) Sosyal Bilimleri Aç›n. ‹stanbul: Metis Yay›nlar›.
----- Hofstetter, R et Schneuwly, B. (coord.) (1998). Le pari des sciences de l'éducation Bruxelles: De Boeck
Université, collection Raison educative.
----- Marchat, J. -F. (1998). Les sciences de l'éducation vues de lAnnuaire de l'AECSE. Permanencs et changements. Bulletin de l'AECSE, 20/21, 94-107.
----- MEB (2000) 2001 Y›l› Bafl›nda Millî E¤itim. Araflt›rma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Baflkanl›¤›. Ankara.
----- M›hç›o¤lu, C. (1990) “E¤itim (Bilimleri) Fakültesinin Kuruluflu Üzerine”, Ankara Üniversitesi E¤itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi. Cilt: 22, Say›: 1. Ayr› Bask›. Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›mevi, s. 347-391.
----- Mialaret, G. (2001/a) “E¤itim Bilimlerinin Epistemolojik ve Metodolojik Temelleri” (Çev. Seckin Özsoy) Ankara
Üniversitesi E¤itim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt: 32, Say›: 1-2. Ayr› Bask›. Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›mevi.
----- ---------------- (2001/b) E¤itim Bilimlerinin Geliflimi. (Çev. H. Izgar ve M. Gürsel) Ankara: Nobel Yay›n-Da¤›t›m.
----- ----------------, (1984). Les sciences de l'éducation. (3e édit.), Paris: PUF.
----- ÖSYM (1997). 2000-2001 Ö¤retim Y›l› Yüksekö¤retim ‹statistikleri. Ankara: ÖSYM Yay. No: 2001-3.
----- ÖSYM (2001). 1996-1997 Ö¤retim Y›l› Yüksekö¤retim ‹statistikleri. Ankara: ÖSYM Yay. No: 1997-4.
----- ÖSYM (2003). 2002-2003 Ö¤retim Y›l› Yüksekö¤retim ‹statistikleri. Ankara: ÖSYM Yay.
----- Özo¤lu, S. Ç. (1997) "E¤itim Bilimleri", Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Bilim "Sosyal Bilimler" Ankara: Türkiye
Bilimler Akademisi. s.157-181.
----- Smith, G. E. (1968) “Üniversiter Bir ‹nceleme Alan› Olarak E¤itim” (Çev. F. Var›fl) Ankara Üniversitesi E¤itim
Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt: 1, Say›: 1-4. s.25-33.
----- Topçuo¤lu, H. (1968). “Ankara Üniversitesinin Bir 'E¤itim Fakültesi' Vard›r”, Ankara Üniversitesi E¤itim Bilimleri
Fakültesi Dergisi. Cilt: 1, Say›: 1-4. s.VII-L.
----- Ünal, I. ve Özsoy, S. (1999) “Toplumsal Bilimlerdeki Yeni Aç›l›mlar Ifl›¤›nda Türkiye'de E¤itim Bilimleri”, 4. Ulusal
E¤itim Bilimleri Kongresi Bildirileri (10-12 Eylül 1997) Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›: 1076, E¤itim Fakültesi
Yay›nlar›: 51, Eskiflehir. s.33-59.
----- Var›fl, F. (Edit.) (1994). E¤itim Bilimine Girifl. Ankara: A. Ü. E¤itim Bilimleri fakültesi Yay›nlar› No: 176.
----- YÖK (1998/a). E¤itim Fakülteleri Ö¤retmen Yetifltirme Programlar›n›n Yeniden Düzenlenmesi. Ankara.
----- YÖK (1998/b) E¤itim Fakültesi Ö¤retmen Yetifltirme Lisans Programlar›. Ankara. Mart.
99
Makale
EKLER
Ç‹ZELGE 1: E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ VE Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME ALANLARINDA L‹SANS DÜZEY‹NDEK‹
Ö⁄RENC‹ SAYILARI (1997-2003)
YILLAR
E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹
Yeni Kay›t
Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME
Toplam
Ö¤renci
Say›s›
Mezun
Ö¤renci
Say›s›
Yeni Kay›t Toplam
Ö¤renci
Say›s›
GENEL TOPLAM
Mezun Yeni Kay›t Toplam Mezun
Ö¤renci
Ö¤renci Ö¤renci
Say›s›
Say›s›
Say›s›
1996-1997
1.728
7.543
1.240
29.905
118.063
18.793
31.633
125.606
20.033
2000-2001
785
4.036
1.569
46.988
184.712
27.546
47.773
188.748
29.115
2002-2003
967
3.500
691
53.293
207.396
40.289
54.260
210.896
40.980
Art›fl Oran›
(-)%44,0
(-)%53,6
%44,3
%78,2
%75,7
%114,4
%71,5
%67,9
%104,6
(1997-2003)
(1,8 kat)
(1,6 kat) (2,1 kat)
(1,7 kat)
(1,7 kat) (2,1 kat)
Kaynak: ÖSYM, 1997: 87-89; ÖSYM, 2001: 93-95; ÖSYM, 2003: 97-108.
Aç›klama:
1. 1997'den sonraki y›llara ait yüksekö¤retim istatistiklerinde, e¤itim bilimleri lisans prog-ramlar›ndaki ö¤renci say›lar›
yaln›zca “Rehberlik ve Psikolojik Dan›flma” ile “E¤itim ‹letiflimi ve Planlamas›” programlar›ndaki ö¤renci say›lar›n›
kapsamaktad›r. 2002-2003 ö¤retim y›l›nda e¤itim bilimlerin yeni kay›t olan ö¤renci say›lar› sadece “Rehberlik ve
Psikolojik Dan›flma” program›na yeni kay›t olan ö¤rencileri kapsamaktad›r.
2. “Özel E¤itim” program›ndaki lisans ö¤renci say›lar›, 1997 y›l› ve öncesinde hem “E¤itim Bilimleri” hem de ö¤retmen
yetifltiren programlar aras›nda gösterilirken, bu tarihten sonra yaln›zca ö¤retmen yetifltiren programlar aras›nda
yer almaktad›r.
3. Mezun ö¤renci say›lar› bir önceki ö¤retim y›l›na aittir.
Ç‹ZELGE 2: E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ VE Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME ALANLARINDA L‹SANSÜSTÜ Ö⁄RENC‹ SAYILARI (1997-2003)
YILLAR
E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹
Yeni Kay›t
1996-1997
2000-2001
2002-2003
Art›fl Oran›
(1997-2003)
500
1.053
1.358
2.7 kat
Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME
Toplam
Mezun
Ö¤renci
Ö¤renci
Yeni Kay›t Toplam
Ö¤renci
Ö¤renci
Say›s›
Say›s›
Say›s›
Say›s›
1.771
2.633
3.482
2.0 kat
237
293
490
2.1 kat
1.500
2.274
9.406
6.3 kat
4.005
5.848
14.977
3.7 kat
Mezun
655
832
1.842
2.8 kat
GENEL TOPLAM
Yeni Kay›t Toplam
Mezun
Ö¤renci Ö¤renci
2.000
3.327
10.764
5.4 kat
Say›s›
Say›s›
5.776
8.481
18.459
3.2 kat
892
1.125
2.332
2.6 kat
Kaynak: ÖSYM, 1997: 162-165; ÖSYM, 2001: 175-181; ÖSYM, 2003: ?..
Aç›klama:
1. 1996-1997 ö¤retim y›l›nda, “E¤itim Bilimleri” alan›ndaki lisansüstü e¤itim programlar›n›n say›s› 8'dir: “E¤itim Bilimleri”,
“E¤itim Ekonomisi ve Planlamas›”, “E¤itim Yönetimi ve Teftifl”, “Halk E¤itimi”, “Psikolojik Dan›flma ve Rehberlik”,
“Program Gelifltirme” ve “Özel E¤itim”, “E¤itim Bilimleri” alan›nda aç›lan lisansüstü e¤itim programlar›n›n say›s›,
düzenlemenin yap›ld›¤› 1997 y›l›ndan sonra 11'e yükselmifltir. “Özel E¤itim” alan›nda aç›lan lisansüstü program,
1997 y›l› ve öncesinde, hem “E¤itim Bilimleri” hem de ö¤retmen yetifltirme alan›nda aç›lan lisansüstü programlar
aras›nda gösterilirken, bu tarihten sonra yaln›zca ö¤retmen yetifltiren programlar aras›nda yer verilmeye
bafllanm›flt›r. Geri kalan yedi lisansüstü programa ek olarak aç›lan yeni programlar flunlard›r: “E¤itimin Psikolojik
Temelleri”, “E¤itimin Sosyal ve Tarihî Temelleri”, “E¤itim Teknolojisi” ve “E¤itim Yönetimi ve E¤itimde Program
Gelifltirme”.
2. Mezun ö¤renci say›lar› bir önceki ö¤retim y›l›na aittir.
100
3. Ö¤retmen yetifltirme alan›ndaki lisansüstü programlara “Alan Ö¤retmenli¤i Tezsiz Yüksek Lisans Programlar›”na
kay›tl› ö¤renciler dahil de¤ildir.
Makale
Ç‹ZELGE 3: E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ VE Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME ALANLARINDA GÖREVL‹ Ö⁄RET‹M ELEMANI
SAYILARI (1997-2003)
YILLAR
1996-1997
2000-2001
2002-2003
Art›fl Oran›
(1997-2003)
E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹
Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME
GENEL TOPLAM
Ö¤retim Ö¤r. Yard. Toplam
Üyesi
Ö¤retim Ö¤r. Yard. Toplam
Üyesi
Ö¤retim Ö¤r. Yard. Toplam
Üyesi
290
331
379
%30,7
359
344
344
(-)%4,2
649
675
723
%11,4
1.206
1.595
1.940
%60,9
3.187
3.606
3.790
%18,9
4.393
5.201
5.730
%30,4
1.496
1.926
2.319
%55,0
3.546
3.950
4.134
%16,6
5.046
5.876
6.453
%27,9
Kaynak: Kaynak: ÖSYM, 1997: 289-296; ÖSYM, 2001: 318-324; ÖSYM, 2003: ?...
Ç‹ZELGE 4: E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ VE Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME ALANLARINDA Ö⁄RET‹M ELEMANI BAfiINA
DÜfiEN Ö⁄RENC‹ SAYILARI (1997-2003)
YILLAR
1996-1997
1996-1997
2000-2001
2000-2001
2002-2003
2002-2003
Art›fl Oran›
Art›fl Oran›
Ö⁄RET‹M
Lisans
Lisansüstü
Lisans
Lisansüstü
Lisans
Lisansüstü
Lisans
Lisansüstü
E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
12
6
5
5
(-)%50,0
-
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
26
6
12
8
10
10
(-)%53,9
%33,3
Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
27
31
37
%14,8
-
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
98
3
96
4
107
8
%2,1
%33,3
GENEL TOPLAM
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
25
32
33
%28,0
-
Ö¤renci/
Ö¤retim
Eleman›
84
4(3,86)
98
5(4,40)
91
8
%14,3
%0,0
Kaynak: ÖSYM (1997), ÖSYM (2001)ve ÖSYM (2003)'deki verilerden yararlan›larak düzenlenmifltir.
Ç‹ZELGE 5: E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ VE Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME ALANLARINDAK‹ Ö⁄RET‹M ELEMANLARININ
A.Ü. E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹ FAKÜLTES‹ VE TÜRK‹YE’DE DA⁄ILIMI (1997-2003)
YILLAR
1996-1997
1996-1997
2000-2001
2000-2001
2002-2003
2002-2003
Art›fl Oran›
Art›fl Oran›
Ö⁄RET‹M
A.Ü.E.B.F
TÜRK‹YE
A.Ü.E.B.F
TÜRK‹YE
A.Ü.E.B.F*
TÜRK‹YE
A.Ü.E.B.F
TÜRK‹YE
E⁄‹T‹M B‹L‹MLER‹
Ö⁄RETMEN YET‹fiT‹RME
Ö¤retim
Eleman›
99
649
Ö¤retim
Üyesi
53
290
Ö¤retim
Eleman›
4.393
Ö¤retim
Üyesi
1.206
675
58
723
(-)%41,4
%11,4
331
39
379
(-)%26,4
%30,7
5.201
44
5.730
%30,4
1.595
21
1.940
%60,9
GENEL TOPLAM
Ö¤retim
Eleman›
99
5.046
101
5.876
102
6.453
%3,0
%27,9
Ö¤retim
Üyesi
53
1.496
62
1.926
60
2.319
%13,2
%55,0
Kaynak:
1. ÖSYM, (1997); ÖSYM, (2001) ve ÖSYM, (2003).
2. A. Ü. E. B. F. Personel fiefli¤i Kay›tlar›.
(*) 2003-2004 Ö¤retim Y›l› itibariyle.
101

Benzer belgeler