mutlu yıllar - İletişim Fakültesi
Transkript
mutlu yıllar - İletişim Fakültesi
mutlu yıllar FELAKETLERİ VE BAHARLARIYLA 2011 Bir yılı daha ardımızda bırakırken, 2011’de Türkiye ve Dünya’da büyük iz bırakan olayların bir derlemesini hazırladık. Türkiye’de futbol şikesiyle, tutuklanan gazetecilerle, kadına yönelik artan şiddetiyle ve son olarak Van depremiyle; Dünya’da ise Fukuşima felaketiyle, Wikileaks belgeleri ve Arap baharıyla bir yılın özeti bu sayıda. > Sayfa 6 ve 7’de Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Ünivers İEÜ İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi univers.ieu.edu.tr İzmir endişeli 1. derece deprem kuşağında yer alan İzmir ve İzmir’deki binalar depreme ne kadar hazır? > 2. sayfada Van’dan Gümüldür’e 23 Ekim’de Van’da meydana gelen depremin ardından 800 depremzede Gümüldür’e getirildi. Depremzedeler burada yaralarını sarmaya çalışıyor. > 3. sayfada Bugünlerde ardı ardına vicdani ret, yasaklı kitaplar ve cezaevindeki gazetecilerin durumu gündeme geldi. Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerle ilgili konular bir türlü çözülemiyor. Kabul edilmeyen özgürlükler T ürkiye, ifade özgürlüğü hakkını tanıyan ülkelerden biri olmasına rağmen, son zamanlarda bu hakka sansür getirilen birçok olay yaşadı. Nedeni ise, Türkiye’nin, ifade özgürlüğünü kısıtlayacak veya tamamen yok edecek kanunlarının bu hakla çatışması. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ‘Herkes düşünce ve kanaat hüriyetine sahiptir’ maddesi yer alır. Ancak, geçen yıl mart ayında Ahmet Şık ‘İmamın Ordusu’ kitabı yüzünden evine yapılan baskının ardından tutuklandı. Savcılık tutuklanmanın kitapla ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen, kitabın basıldığı yayınevine ve Radikal gazetesine bir baskın düzenleyip kitabın taslağına el koydu. Fakat, devlet yasak kitap diye adlandırdığı bu kitabı yaklaşık yedi ay sonra 125 imzayla ve değişen adı ‘000KitapDokunan Yanar’la yayımladı. Kırıkkale F tipi cezaevinde tutuklu bulunan, hayvan ve hayvan ürünleri tüketmeyi reddeden ‘vegan-anarşist’ Osman Evcan da özgürce yaptığı tercih yüzünden zor durumda kalan insanlardan birisi. Evcan, sekiz yıl önce vejetaryan olarak yaşama kararı alarak, cezaevi yönetimine kendisine vegan yiyecekler getirilmesi talebinde bulunmuştu. Bu isteğe saygı duyulmamasından dolayı durumu kınayan vegan anarşistler Evcan’a destek yürüşü ile hak ihlallerinin giderilmesi için protesto gerçekleştirdi. Türkiye’yi ifade özgürlüğü kavramı üzerine en çok düşündüren konu ise vicdani ret oldu. Türkiye vicdani ret hakkını tanımıyor. Türk Anayasası'na göre herkes ifade özgürlüğü hakkına sahip. Bu çelişkinin varlığı nedeniyle, ifade özgürlüğünden doğan vicdani ret düşüncesini savunan birçok retçi Türkiye’de tutuklanabiliyor. Türkiye’yi ilk Bu sayıda Şehir2-3|Gündem4-5|Dosya6-7|Kültür Sanat8-9|Spor10-11 kez vicdani ret ile tanıştıran Osman Murat Ülke düşüncesini özgürce savunduğu için ceza alan insanlardan. Vicdani ret, BM İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak tanınmasına rağmen, Türkiye bu hakkı hala tanımıyor. İfade özgürlüğünde Türk yargı sisteminin bozukluğunu eleştiren Avrupa Konseyi, hükümet ile konu üzerinde bir proje başlatma kararı aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın, Strasbourg’da aldığı bu karar, Ocak ayında başlayacak. Bedelli yasalaştı Bedelli askerlik yasa tasarısı meclisten geçti. 30-38 yaş arasını kapsayan yasaya göre 30 bin TL ödeyen herkes bedelli askerlikten yararlanabilecek. > 4. sayfada Tütünün yolculuğu Avrupa Birliği’nin desteği ile çekilen Tütün Serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye Re-ji’den Tekel’e belgeseli, Tekel dönemini ve tütünün tarihini anlatıyor. > 9. sayfada .tr eu.edu radyo.i 2 şehir Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Deprem İzmir’in gündeminde Van depreminden sonra, 1. derece deprem kuşağındaki İzmir’de, deprem öncesi gerekli önlemler gündemde. yapılan mikro ölçümlerle zeminin sağlamlığını ölçtüklerini belirtti. Bu ölçümlerde İzmir’in büyük bir kısmı özellikle Menemen ovası ve Bornova ovası gibi yerlerin zeminlerinin çok iyi olmadığını, kötü zemin sınıfına girdiğini, Yamanlar, Bayraklı, Atatürk Mahallesi’nin yukarı bölgesi ve Buca ilçelerinin zeminlerinin daha iyi olduğunu belirtti. Nurcan Elmas Ayşegül Yıldırım K entsel dönüşüm için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın pilot bölge seçtiği İzmir’de testten geçen 1725 binanın sadece 61’i iyi durumda çıktı. Bu durumun sonradan daha kötü sonuçlar getirmemesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi, ‘Mevcut Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması Projesi’ kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile protokol imzaladı. Başkan Aziz Kocaoğlu, 10 ay içinde tamamlanacak olan projeyle, pilot bölge olarak seçilen Balçova ve Seferihisar’da toplam 9 bin 500 adet yapının deprem riski açısından mercek altına alınacağını, daha sonra projenin tüm İzmir’e yayılacağını söyledi. Söz konusu projeyle, olası bir deprem sırasında binaların hasar görme riskleri belirlenecek ve elde edilecek sonuçların her iki ilçe bazında bölgesel olarak raporlanması sağlanacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2010-2017 Stratejik Planı doğrultusunda yapılan bu projeyle her yapının ilgili belediyesinden temin edilecek dosyası ve mahalinden yapılacak inceleme sonucunda elde edilecek veriler doğrultusunda bina kimlik bilgilerinin oluşturulması amaçlanıyor. Projeden elde edilecek sonuçlar, aynı zamanda İmar Bilgi Sistemi’nin oluşturulması ve afet zarar azaltma çalışma- Deprem etüt merkezleri binaları denetliyor İzmirdeki binalar belediyeler tarafından denetleniyor. (Fotoğraf: Bayraklı Belediyesi) larında da bilgi altyapısı olarak kullanılacak. Proje sonuçlarından yararlanarak, afet öncesi hazırlıklar yapmak mümkün olacak. İzmir için ortak proje İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bu çalışmaların yanı sıra TÜBİTAK’ın desteği ile Dokuz Eylül Üniversitesi ve İl Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü ortaklığındaki ‘İzmir Metropolüyle Aliağa ve Menemen ilçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı İçin Zeminin Sismik Davranışlarının Modellenmesi’ projesine de katkı sağlamıştır. Bu projeyle ilgili görüşlerini aldığımız Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik mühendisi Elçin Gök, şehirdeki deprem riskinin araştırılması için İzmir genelinde 16 istasyon kurulduğunu ve bu istasyonlarla gerekli sismik araştırmaların yapıldığını belirtti. Ayrıca İzmir çevresinin zemin özelliklerine değinen Gök, alüvyon zeminlerde deprem büyümesinin çok yüksek hissedildiği, orta ve sıkı zeminlerde daha düşük bir büyüme olduğunu belirtti. Alüvyonlu bölgelerin, depremin hissedilen şiddetini artırdığı ve zeminler çok kötü olduğu için, yaratabileceği hasarın fazla olacağına değinen Elçin Gök, İzmir’in kıyı bölgeleri ve körfezin çevresinin dolgu zemin olduğu için deprem büyütmesinin daha fazla olacağı ve olası bir depremde yıkım yaratabileceğini söyledi. Gök ayrıca, 11 Ağustos 1904, Sisam Adası Richter ölçeği= 6.8 19 Ocak 1909, Foça Richter ölçeği= 6.0 31 Mart 1928, Tepeköy-Torbalı Richter ölçeği= 6.5 22 Eylül 1939, İzmir-Dikili Richter ölçeği= 7.1 16 Temmuz 1955,Söke-Balat Richter ölçeği= 7.1 28 Mart 1969, Alaşehir Richter ölçeği= 6.5 14 Haziran 1979, Karaburun Richter ölçeği= 5.9 6 Kasım 1992, İzmir, Doğanbey Richter ölçeği= 6.2 24 Mayıs 1994, Karaburun Richter ölçeği= 5.4 Ayrıca Bornova ve Bayraklı Belediyeleri deprem etüt merkezlerinde vatandaşların talepleriyle, düşük bir ücret karşılığında binaların depreme dayanıklılığını test ediyor. Yapılan testlerde Bornova’da 100 binadan 10’u iyi durumda. 80’i orta seviyede, 10 bina da çok kötü durumda çıktı. Bayraklı Deprem Etüt Merkezi’nde ise 120 bina incelendi. İncelenen binaların 12’si iyi durumda çıkarken, 30 bina kötü, 78 binanın da orta seviyede olduğu belirtildi. Bayraklı Belediyesi’nden edinilen bilgiye göre yapılan incelemelerde, raporların sonuçlarının kötü çıkması halinde Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne sevk edilecek. Belediye, yaptıkları araştırmanın sonuçlarının anlaşmalı oldukları DAUM’la paralel çıkması halinde binalara güçlendirme çalışması yapılması gerektiğini ya da mümkünse binayı yıkıp yeniden inşaa edilmesi gerektiği uyarılarını yaptıklarını belirtti. “Burası çok güzel ama Van’ı özlüyorum” Van depreminden sonra evsiz kalan 800 depremzede, İzmir’de devletin sosyal tesislerine yerleştirildi. Ayşegül Çığır Arafat Menteş, “Kışları hep evde olurduk, burada dışarıda top oynuyoruz.” Depremzede aileler, 18 Kasım’da Gümüldür bölgesindeki TCMB Naim Talu Seminer ve Dinlenme Tesisleri’ne yerleştirildi. Eshot Genel Müdürlüğü, depremzedeler arasında bulunan öğrenci ve öğretmenlerin İzmir’de bulundukları sürece toplu ulaşımdan indirimli yararlanabilmesi için harekete geçti. Aralarında 30 çocuğun bulunduğu 800 depremzedenin yerleştirildiği kampta 175 lojman bulunuyor. Lojmanlarda kalan ailelere gıda, ısınma, sağlık ve her türlü eğitim imkanı sağlanıyor. Rehber öğretmenler ve psikiyatristler, depremzedelere psikolojik destek vererek, yaşa- dıkları olaydan uzaklaştırmaya çalışırken, sosyal ve kültürel faaliyetler de yürütülüyor. Kampta kalan 30 çocuğun 18’i Özdere Oğan Timinci İlköğretim Okulu’na yerleştirildi. Küçük çocuklara kreş imkanı sunuldu. Öğrencilerin ulaşımı, Menderes Belediyesi’nin depremzedelere tahsis ettiği servis aracıyla sağlanıyor. Ünivers ekibi olarak, çocuklara günlerinin nasıl geçtiğini sorduk. Arafat Menteş, 7 yaşında, 1. sınıf öğrencisi Gümüldür’ü sevdim ve mutluyum ama eski arkadaşlarımı ve Van’ı özlüyorum. Her şey düzelince geri dönmek istiyorum. Van’da hava soğuk olduğu için kışları hep evde olurduk, burada ise dışarıda top oynuyoruz. Bazen gidip denize bakıyoruz ve kumda yazı yazıyoruz. Okulumuzda okumayı öğretiyorlar ve yeni defter, kitaplar hediye ettiler. Evimiz de güzel ama annem hep ağlıyor. Üveys Gazaloğlu, 11 yaşında, 5.sınıf öğrencisi Depremde evimiz yıkıldı. Hava soğumaya başlayınca ailecek buraya geldik. Burada yatağımız, televizyonumuz, sıcak bir odamız var ve bizi okula gönderiyorlar. Okulumuz çok güzel, Van’daki okulumuz çok küçük ve soğuktu. Buradaki arkadaşlarımız bize depremi soruyorlar ama bunu anlatmak çok zor. Evimiz yıkıldığı için arabada kaldık, herkese çadır dağıtılmadı. Ailem sokakta buldukları tahta ve benzeri şeyleri yakarak ısınmamızı sağladılar. Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz kaldığımız lojmana gelip, bizi çalıştırıyor. Ezman Argut, 12 yaşında, 5. sınıf öğrencisi Daha önce İzmir’i hiç görmemiştim. Depremde evimizi kaybettiğimiz için bir hafta önce buraya taşındık. Ailemiz çok kalabalık ama bizim aileden sadece dokuz kişi geldik. Dedemler ve birçok akrabamız Van’da kaldılar, göçük altında kalan bazı eşyalarımızı bulup çıkartabilirlerse gelecekler. Yaşadığımız yeri bırakmak zor oldu ama buraya alışmamız için herkes yardımcı oluyor. İzmir çok büyük ve çok güzel bir şehir. Burada mutluyuz ama o kötü günü unutamıyorum. şehir Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Otistik çocuklara at ile terapi 3 Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği, İzmir Mavişehir’deki Tay Park’da otistik çocuklara atla terapi uygulayarak tedavilerine destek sağlıyor. Atla terapi alan 3-15 yaş arası çocuklar bu sayede rahatlıyor. Gamze Asan O tistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği (ODER) ile İzmir Otizm Spor Merkezi’nin, Karşıyaka Belediyesi’nin desteğini alarak başlattığı atla terapi hizmeti otistik çocukların vazgeçilmezi oldu. Sosyal etkileşim, iletişim ve davranış bozukluğu biçiminde ortaya çıkan otizm ile yaşayan çocuklar at ile buluştuğunda yavaş yavaş bu özelliklerinden sıyrılıyorlar. Özel eğitimli Pinokyo, Akide, Jopi ve Elmas isimli dört pony cinsi atla buluşan otistik çocuklar eğitmenler eşliğinde terapi alıyor. Sosyal uyum problemi yaşayan otistik çocukların atla terapi seanslarının ardından gelişim gösterdiklerini belirten Karşıyaka Belediyesi Veteriner Atla tedavi yöntemi sayesinde çocuklarda, kan dolaşımı, kas kontrolü ve kordinasyon gelişiyor. İş Müdürü Çağlayan İnanlı, Tay Park’ın, ODER, İzmir Otizm Spor Merkezi’nin önerisi ile ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın katkılarıyla otistik çocukların hizmetinde kullanılmaya başladığını ifade etti. Dernek tarafından belirlenen çocuklar için özel dosyalar açıldığı ve davranış biçimleri konusunda eğitmenlerin bilgilendirildiğini belirten İnanlı, “Her çocuğun yarım saatlik periyotlarla atla terapi almalarını sağlamaya başladık. Eğitmenler için kullanılan dört atımız da bu çocuklar için özel yetiştirildi. Eğitimler esnasında her çocuğun başında bir at antrenörü bir de eğitmeni bulunmaktadır” dedi. Dünyada bilimsel faydaları kanıtlanmış bu hizmet sayesinde ailelerin olumlu tepkilerini almaya başladıklarının altını çizen İnanlı, “İlk kez atın üstüne oturduklarında büyük tepkiler veren çocukların, zamanla onlara alıştıklarını hatta onlarla temasa geçtiklerinde rahatladıklarını gözlemliyoruz. Takıntılı olan ve insanlarla göz temasından sakınan çocuklar bu davranış bozukluklarından uzaklaşmaya başlıyor. Toplumda daha kabul görür bir hal almaları bizler ve bu aileler için çok önemli. Bunu başardığımız düşünüyoruz” dedi. Şenlikte, Seferihisar’dan Van’a mandalina Belediye Başkanı Tunç Soyer yaptı. Volkan Sevarcan’ın sunuculuğunu yaptığı şenlikte mandalina güzeli ve kralı seçildi. Ayrıca çocuk tiyatrosu, sihirbaz, akrobasi ve dans gösterileri, tavla ve dama yarışmaları yapıldı. CHP milletvekilleri Hülya Güven, Erdal Aksünger ve Musa Çam’ın katıldığı şenlikte Soyer, “Bu şenliğin çok temel bir amacı var. Ürünün pazarlama kabiliyetini attırmak ve Seferihisar mandalinasını markalaştırmaktır. Biz bu amaçla yola çıktık” dedi. Depremzedelere mandalina Seferihisar Belediye Başkanı Soyer Aslı Tartar T ürkiye’nin ilk Cittaslow şehri olan Seferihisar’da 12. Mandalina Şenliği yarışmalar ve gösteriler ile yapıldı. 1970’li yıllarda başlayan ve aralıklarla dokuz kez yapılan Mandalina Şenliği, son üç yıldır üst üste düzenleniyor. Şenliğin açılışını Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Seferihisar Depremzedeleri de unutmadıklarını söyleyen Soyer, Seferihisarlı üreticiler ve Aras Kargo desteğiyle 15 ton mandalinayı ‘Van için kardeşlik yüklüyüz’ sloganıyla deprem bölgesine doğru yola çıkardıklarını belirtti. Mandalina kralı seçildi 12 yıldır yapılan mandalina şenliklerinde her yıl mandalina güzeli seçilirken bu yıl ilk defa mandalina kralı seçildi. Birincilere tam altın hediye edildi. Yarışmada Salih Güney ve 1974 mandalina güzeli Gönül Çeki ile Modacı Zeynep Acar, reklamcı Uğurkan Akdeniz ve manken Duygu Akdeniz jüri üyeliği yaptılar. Şenlik Yavuz Bingöl konseri ile son buldu. Osman Evcan’a destek için dostları ülkenin çeşitli yerlerinde eylem yaptı. Vegan tutuklu Osman Evcan’a destek Dicle Günay K ırıkkale F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve etin dışındaki hayvansal besinleri de tüketmeyi reddeden ‘vegan-anarşist’ Osman Evcan, cezaevi yönetiminin, beslenme biçimine saygı göstermediğini ileri sürerek 4 Kasım’da süresiz açlık grevine başladı. 19 yıldır tutuklu bulunan Evcan, yaklaşık sekiz yıldır vegateryan olarak yaşamaya başladı. Etin yanısıra süt, yumurta ve bal gibi diğer hayvansal ürünleri de tüketmeyi reddeden Evcan, kendisine vegan yiyecekler getirilmesi konusunda cezaevi yönetiminden istekte bulunmuş ancak talebine karşılık bulamamıştı. Evcan’ın eylemine destek çıkan anarşistler Eskişehir, Bursa, İstanbul ve İzmir’de yürüyüşler düzenleyerek cezaevi yönetimini kınadı. İzmir’deki yürüyüşlerin merkezi Alsancak’ta yapılan basın açıklamasında, sekiz yıldır vegan beslenme biçimini benimseyen Evcan’ın, yemekhaneden yeterli miktarda ve nitelikte vegan yemek alamadığı, defalarca dilekçe yazdığı halde cezaevinin herhangi bir düzeltmede bulunmadığı ifade edildi. Evcan’a, tek kişilik tencerede verilen yemeğin kötü koktuğu, yemeğin üzerinde yapışkan ve ciltte yakıcı etkisi olan bir madde bulunduğu da belirtildi. Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunan Evcan’ın iddialarının yalanlandığı ve delillerin saklandığı ileri sürüldü. Evcan’ın açlık grevi eylemiyle kendi sorunlarının yanısıra buna benzer pek çok sorunun ve hak ihlallerinin de giderilmesini istediklerini söyleyen protestocular, “Bu eylem aynı zamanda, hayvana, doğaya, kadına ve sömürülen haklara da bir protestodur” diyerek tepkilerini dile getirdi. 4 gündem Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Kitap okumak suç (mu?) Avukat Serkan Cengiz; “İfade özgürlüğü ile ilgili davalar bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir”. Zeynep Yüncüler T ürkiye’de bu yıl birçok kişi, bulundurdukları kitaplar, resimler ve afişler yüzünden terör örgütüne üye olmakla suçlanıp, gözaltına alındılar. Geçtiğimiz aylarda, Başbakan Erdoğan’ın Hopa’daki seçim mitinginde, emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olayları protesto eden 28 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı. Yapılan operasyon sonucu sanıkların evinde bulunan kitaplar savcılık tarafından örgüt üyeliğine delil olarak gösterildi. Terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle suçlanan sanıkların evinden delil olarak, Mahir Çayan’ın Toplu Yazılar, Josef Stalin’in Strateji ve Taktik, Karl Marx’ın Fransa’ da İç Savaş, Lenin’in Devlet ve İhtilal ve Halit Çelenk’in İdam Gecesi Anıları kitabı delil olarak kaydedilmişti. Kitaplarla ilgili toplatma kararının, eski Türk Ceza Kanunun (TCK) 141142. Maddeleri (Komünizm propagandası yapmak suçu) gerekçe olarak gösterilmişti. Bu Maddelerin Geçerliliği Devam Ediyor mu? Konu hakkında görüşüne başvurduğumuz Avukat Serkan Cengiz, “Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 1 Haziran 2005 yılında yürürlüğe girdiğini, 765 sayılı TCK’nın 140, 141, 142 ve 163. maddelerinin ise 12.04.1991 tarihli Terörle Mücadele Yasası’yla (No: 3713) yürürlükten kaldırılmış olduğunu ifade etti. Av. Cengiz, ifade özgürlüğü ile ilgili davalar bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarında şiddeti övmeyen, suça teşvik etmeyen, insan onuru ve haysiyeti açısından mütecaviz nitelikte olmayan bir fikrin, bir düşünce açıklamasının, bir sanatsal faaliyet veya üretimin ifade edilmesinin, yayımlanması veya icrasının çoğunluğun görüşleri veya hakim olan değerler açısından sarsıcı, şok edici, rahatsız edici olsa bile devletin o fikrin veya ifadenin açıklanmasını sağlamak ve temin etmekle yükümlü olduğuna pek çok kez hükmetmiş olduğuna” dikkat çekti. “Her Ülkede Bir Paradigma Vardır” Av. Cengiz devamında, “Bir kişinin salt bulundurduğu kitap, ziyaret ettiği bir websayfası ve benzer nedenlerle terör örgütü üyesi olarak algılanıyor olması özgürlükçü demokrasi anlayışı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Ancak her ülkenin üzerine inşa edildiği temel bir paradigma vardır. Örneğin, şeriat sistemine dayalı olduğunu bildiğimiz Suudi Arabistan’da, bizim için normal olan bir moda dergisini yayımlamak ciddi bir sorun teşkil edebilir. Mesele evrensel değerlere dayanan bir paradigmanın tesis edilebilmesidir. Buna karşın hakim değerlere ve düşünce yapısına uymadığın veya bunları kabul etmediğin zaman çoğunluğu oluşturanlar nezdinde iyi görünmemeye başlayabilir, bir takım ötekileştirme eylemleriyle karşı karşıya kalabilirsin. (Örneğin Ahmet Altan’nın Milliyet’teyken yazdığı ‘Atakürt’ başlıklı yazısı yüzünden gazetedeki yazılarına son verilmesi olayı) Keza uluslararası standartlara uygun olmayan bir hukuk kuralında da zaman zaman AİHM’nin standartlarına aykırı bir takım uygulamaların zeminini oluşturabilir” dedi. Benzer bir operasyon daha 4 Mayıs 2010 tarihinde de, Hopa’daki operasyonun bir benzeri, Ankaralı iki üniversite öğrencisi Bahadır Söylemez ve Özgür Alkan’nın yurt odasına gerçekleştirildi ve odadan çıkan, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, Mahir Çayan kitapları ve Deniz Gezmiş karpostallarını, savcılık delil olarak tanımladı. Operasyon sonucu iki genç 25 yıla yakın hapis istemiyle yargılanıyor. Çünkü, Söylemez ve Alkan 13 Mart 2011’de Ankara’da düzenlenen ‘Çok Ses Tek Yürek’ mitinginde, Sıhhiye köprüsüne, 1982 yılında idam edilen Ethem Coşkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk için hazırladıkları, ‘İdamlar bizi yıldırmaz, 13 Mart savaşçıları yaşıyor, Lenistler savaşıyor’ adlı pankartları astılar. Bu yüzden, Ankara Özel Yetkili Savcılığı, iddanamede gençleri 1990 yılında kurulmuş TKEP/L örgütüne üye olmakla suçluyor. Örgüt propagandası ve örgüt üyeliğinden dolayı 25 yıl hapsi istenen gençlerin ilk duruşması 8 Aralık’ta gerçekleşecek. Bedellinin bedeli ne? Bedelli askerlikte 30 yaşından gün almış, 30 bin lirası olan herkes, zorunlu askerlik görevini yerine getirmiş sayılacak, üstelik kışlaya hiç girmeden. Şimdi tartışılan konu ise 30 bin lira bulamayan gençlerin durumu... Osman Girgin B aşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefini ‘Sosyal Yardımlaşma’ ve ‘Bakaya kalanların azaltılması’ olarak belirlediği bedelli askerlik yasa tasarısı meclisten geçti. Bedelli, 1982 doğumluları kapsarken, yükümlülerin ödemesi gereken tutar 30 bin TL olarak belirlendi. Geçmiş uygulamalardan farklı olarak, bu kez bedelliye başvuranlar, 21 günlük temel askerlik eğitimini almayacak. Eğitimin kaldırılmasında ‘Askerlik hizmetinin gerektirdiği sonuçları doğurmadığı’ gerekçe olarak gösterilirken, dövizli askerlik uygulamasında temel eğitimin kaldırılmasının gerekçesi ise, yurt dışındaki vatandaşların çalıştıkları yerlerden izin alamaması, Türkiye’ye gelişlerinde sorun yaşamaları ve gurbetçilerin kurduğu iş yerlerini kapatmak zorunda kalmaları olarak belirlendi. CHP, dosyayı sosyal eşitsizlik gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye hazırlanırken, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, yasanın zengin-fakir ayrımı yapmadığını, sadece vatandaşa bir seçenek sunduğunu ifade etti. Vatandaşın bir kısmı ibedelliyi profesyonel orduya geçişin ilk adımı olarak görüp, kayıtsız şartız destek verirken, bir kısmı da 1999 Marmara depremindeki gibi maddi gereklilik olmadıkça bedelliye karşı çıkıp, her ne olursa olsun herkesin kışlaya girmesi gerektiğini düşünüyor. Askerlikten muaf tutulmak için 30 bin liralık bedeli ödemenin yeterli olması, ‘Ödeyemeyenin hakkı ne olacak’ sorusunu ortaya çıkarırken, bedelli için banka kredisi kullanma olanağının, faizler nedeniyle 30 bin liralık bedeli 50 bin liralara kadar çıkarması, adaletsizliği tartışılan bedellinin kendi içinde bir adaletsizlik yaratıyor. “Nakitim yoksa kredim var demeyin.” Başbakanın açıklamasının ardından bankaların faizleri 1.30-1.46 arasında, bedelli kredisinin vadeleri ise 12 aydan 60 aya kadar uzanıyor. Ancak bu kredi sistemi ‘adaletsizliği’ tartışılan bedelli yasasının kendi içinde bir adaletsizlik yaratıyor. Cebinde 30 bin lirası olmayıp, kredi kuyruğuna giren gençler için bedelli sınırı sadece yaş değil. Yasadan yararlanmak isteyenlerin bankadan kredi alması için aylık gelirleri, en az 2 bin 500 lira olmak zorunda. Çünkü, 30 bin liralık krediyi almak için gelirinizin, ödenecek aylık tutardan üç kat fazla olması gerekiyor. Kısacası ‘Nakitim yoksa kredim var’ diyerek bankaya koşan gençlerin çoğu, bedelliden faydalanamıyor. “Artık sosyal adalete inanmıyorum.” Çiftçi Kamil Dilaver, herkesin eşit koşullarda askerlik yapması gerektiğini düşünenlerden. Bedelli askerliğin gündeme gelmesinden bile rahatsız olduğunu söyleyen Dilaver, “Bu ülkede herkes anayasal eşitliğe sahipse bu bedelli neyin nesidir” dedi. Dilaver, “20 yaşındaki çocuk terörle mücadele ederken, birinin 30 bin lira vererek kamuflaj bile giymemesi, benim sosyal adalete inancımı yok ediyor” ifadelerini kullandı. “Doğudakine 20 gün erken terhis çok görülüyor.” Geçen eylül ayında Milli Savunma Bakanlığı’na dilekçe yazan Dilaver, “Doğuda görev yapan askerlerin 15 ay boyunca çarşı izni kullanamadıklarını, batıdakilerin ise her hafta izinli olduğunu, bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için de doğudakilerin batıdakilere göre 15 ya da 20 gün erken terhis edilmeleri gerektiğini ifade ettim. Ancak cevap olarak böyle bir düzenlemenin mümkün olmadığı ve asker yetersizliğine yol açacağı söylendi. Doğudaki çocuğa 20 gün erken terhisi çok görürlerken şimdi 30 bin lira veren 20 gün bile askerlik yapmayacak. Bu beni her şeyden soğuttu” dedi. Askeri personel ne diyor? Bedelli de görüşü alınması gerekenlerden biri de askeri personel. İsminin açıklanmasını istemeyen bir deniz kuvvetleri subayı, bedelliden ‘Asker nasıl etkilenir?’ sorusunu cevaplıyor. Subay, “Bedelli askerliğe hem bir vatandaş olarak, hem de bir subay olarak karşıyım. Yasanın toplumumuzda ikilik yaratacağına, sınıflar arası uçurumu arttıracağına inanıyorum. Öte yandan bu askeri düzen içinde bir disiplinsizlik ve itaatsizlik yaratır. İşini gücünü bırakıp asker ocağına gelen gençler, bunu bir vatan borcu, bir vatandaşlık görevi olarak görmekten çok bir anayasal zorunluluk olarak görürler. Birileri parası olduğu için bu görevden muaf tutulurken, kendilerinin maddi durumu yetersiz olduğu için emir altına girmiş hissederler. Bu durum silahlı kuvvetler içindeki yapıyı alt üst edebilir. Örneğin şu anda TSK’da er olarak görev yapan bir askerin maaşı sadece 20 TL. Bu onbaşı rütbesinde 22 TL, çavuş rütbesinde 24TL’ye çıkıyor. Siz bu çocuğu emir altına alacaksınız ama birisi çıkacak 30 bin lira verecek ve kışlanın önünden bile geçmeyecek. Siz bu çocuğa devletin adaletli olduğunu anlatabilir misiniz?” gündem Aralık2011 Yıl3 Sayı26 5 Türkiye’nin ‘Vicdani Reddi’ Avrupa Konseyi’ne üye olan Türkiye, vicdani ret hakkını tanımıyor ve koşullar getirmek için çalışıyor. ilişkin bir yasa kabul edilmeyecek. Sadece tekrar tekrar yargılamayı ortadan kaldıran bir yasa yapılacak. Yalnızca bir kez ceza verilecek. CHP ve BDP vicdanı reddin hak olarak kabul edilmesi ve düzenlenmesi için yasa taslağı hazırlıyorlar”. Hülya Üçpınar da bu iki partinin hazırlıklarına destek veriyor. Melis Bıyık-Ece İzmit Zeynep Yüncüler T ürkiye’nin gündemine bedelli askerliğin gelmesinin ardından, AİHM ve Avrupa Parlamentosu’nun temel insanı hak olarak kabul etmiş olduğu ‘Vicdani ret hakkı’ konusu oturmuştu. Ancak Türkiye, medyada çıkan birçok haberin etkisiyle ve bedelli askerliğin gelmesiyle vicdani ret konusunun Türk kanunlarında hak olarak tanınacağı yanılgısına düştü. Bu yanılgının üzerine, açıklamada bulunan Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Türkiye’nin gündeminde vicdani ret yok” dedi. Bakan Yılmaz “Nedir Türkiye’nin gündeminde olan? Vicdani redde verilen hapis cezasının her tekerrüründe hapis cezasını kaldırıp, makul tek cezaya düşürmek. ‘Ben askere gitmeyeceğim veya üniforma giymeyeceğim’diyen insanlar için bir ceza yani her seferinde 3 yıl, 5 yıl, 3 yıl, 5 yıl değil. Bir ceza vereceğiz, o cezayı hapiste çektikten sonra da askerlikten muaf olacak. Düzenleme budur, bununla ilgili bir çalışma yapılacak” diye konuştu. AB üyesi Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Portekiz, Slovakya ve Slovenya vatandaşlarına vicdani ret hakkı tanıyarak, zorunlu askerliği şart koşmuyor. Türkiye kanunlarında ise bu hak tanınmıyor. Hükümet, eski Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi nedeniyle hapis cezası almak zorunda kalan vicdani retçiler için hapis cezalarını kaldırıp, makul tek bir ceza hazırlamak için çalışmalar yaptığını vurgulamıştı. Örneğin, hükümetin açıklamasına göre, vicdani ret konusundaki çalışmaların ilk adımı 24 ay kamu hizmetinde bulunup, günlük 1 TL ödeme koşuluydu. “Mesele sadece erkeklerin meselesi değil” TCK’ nın 318. maddesi (halkı askerlikten soğutma) yüzünsden hapis cezası alan vicdani retçiler için, bir grup antimilitaristin gerçekleştirdiği eylem.(Fotoğraf: Nilgün Yurdalan, savaskarsitlari.org) lik hizmetini yerine getirenler arasında ayrımcılık yapılamayacağını belirtiyor. Önerilen tipte genel bir düzenleme tam da bu tip bir ayrımcılık yaratacağı için kabul edilemez. İnsan hakları ile ilgi düzenlemelerin her zaman daha açık ve danışmaya açık bir şekilde yürütülmesi gerekir. Birçok örnekte olduğu gibi bu vakada da gizli yürütülen bir süreç var. Halbuki daha açık bir müzakere süreci ulus- Hükümetin çıkış yolu dini gerekçeler olabilir mi? “Hükümet vicdanı retçileri daha az cezalandırarak sorunu çözemez” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, vicdani redde koşul getirilmesiyle ilgili olarak “Bazı ülkelerde bu tür düzenlemeler olduğu doğrudur. Ne var ki İnsan Hakları Komitesi alternatif hizmetle ilgili meşru bir gerekçe olmadığı takdirde vicdani retçilerle asker- cezalandırarak sorunu çözemez. Hem adalet bakanının hem de Milli Savunma Bakanı’nın bu yönde açıklamaları var. Doğrudur, Osman Murat Ülke davasını takiben Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hükümetten o davada alınması gereken önlemleri istedi. Orada da ihlal Ülke’nin defalarca hapis cezası almasından kaynaklanıyordu. Ancak bu yılın Bayatyan/Ermenistan davasında AİHM vicdanı ret hakkını, din ve vicdan özgürlüğünün bir parçası olarak kabul etti.” Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak lararası ölçütlere uygun bir düzenlemeyi mümkün kılabilirdi” diyor. Altıparmak, vicdani ret için hükümetin yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusundaki görüşlerini şöyle belirtti: “Öncelikle hükümet vicdanı retçileri daha az veya bir kez Vicdani ret için hükümetin çıkış yolunun ne olabileceğini analiz eden Altıparmak, “Görünen o ki hükümet çıkış yolu olarak en az ceza vererek vicdani ret nerede tanınmış onun peşine düşmüş durumda. Bazı haberlere göre sadece dini gerekçelerle vicdani ret tanınacak. Bu da uluslararası hukuka aykırı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi açıkça dini nedenlere dayanan vicdani ret ile vicdani nedenlere dayananlar arasında ayrımcılık yapılamayacağını belirtiyor” diyor. Türkiye’ yi ilk kez vicdani ret ile tanıştıran Osman Murat Ülke’nin Avukatı Hülya Üçpınar ise bu konu hakkında şöyle konuşuyor: “Ülke gibi diğer vicdanı retçilerin de mağdur olmaması için yasa çıkarılması gerekiyordu ancak çıkarılmadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, her üç ayda bir, Türkiye’yi yeni bir yasa çıkarması için uyardı. Türkiye,“Bu politik bir konu, o kadar kolay karar veremiyoruz. Türkiye bu yıl genel seçimlerden sonra bir şeyler yapılacak” dedi. Üçpınar, “Bundan sonra Bakanlar Komitesi, Aralık ayına kadar hangi somut adımlar atılacağına dair hükümetten bir plan istediğini açıkladı. Temmuz’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vicdanı retle ilgili karar verdi. Ermenistan’la ilgili Bayatyan kararı olarak geçiyor. Orada vicdanı ret ilk defa hak olarak tanındı. Bunu şimdiye kadar anayasasında kabul etmeyen tek ülke Türkiyedir. Avrupa Birliği her yıl kasım ayında ilerleme raporu açıklıyor. Bu konu raporlarda sürekli gündemde. Türkiye ile ilgili vicdanı ret haktır, bunu kabul edin diye bir karar çıkacak. Aralık ayına kadar hükümetin buna cevap vermesi gerekiyor. Bu yüzden de bu konu şuanda gündemde. Öyle görülüyor ki vicdanı redde Vicdani retçiyiz diyen kadınlar da var. Gazeteci Mutlu Tömbekici, “Mesele bir erkek meselesi değil. Ölenlerin, sakat kalanların arkalarında bıraktığı kadınlar var bu nedenle savaş bizi daha çok ilgilendiriyor. Savaşı durdurmanın yollarından biri askere adam göndermemektir. Kadın vicdani retçilik de işte budur. Benim ölecek ve öldürecek kocam, sevgilim, oğlum, ağabeyim yok demek ve savaşa adam yollamamak”diyor. Tömbekici’nin ‘Kadın Vicdani Ret’ yazısında bazı kadın retçilerin düşünceleri de yer buluyor: “Biz öldürmeyi reddediyoruz. Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi ve bunun yol açtığı sömürüyü, cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi, Mutlu Tömbekici öldürmeyi tüm vicdanımla bir anarşist kadın olarak reddediyorum.” Başka bir kadın şöyle anlatıyor: “Savaşın devamlılığı süresinde kadını bir araç olarak kullanan bu militarist sistemi kabul etmiyor, savaşın insan kaynaklarını kurutmak için mücadele ediyorum. Anarşist bir kadın olarak vicdani reddimi açıklıyor, halkı askerlikten soğutuyorum. Hayatlarımız çalınmadan, hayallerimiz buluşmalı.” Tömbekici’nin yazısında yer alan bir alıntıda da “Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi ve bunun yol açtığı sömürüyü, cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi, öldürmeyi tüm vicdanımla bir anarşist kadın olarak reddediyorum” deniyor. Vicdani ret konusu şimdilik çözülemese de yakında AİHM yüzünden yeniden gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. 6 yeni yıla girerken N. Gülin Küpelioğlu-Varsan Çekiç 2011’den aklımızda kalanlar, iz bıra 2011’i uğurlamaya hazırlanırken, aklımızda 12 haziran genel seçimleri, Van depremi, tutuklanan gazeteciler ve kadına y 12 Haziran Genel Seçimleri N.Ç.’ye tecavüz davası 12 Haziran’da yapılan genel seçimlerde 50 milyondan fazla seçmen sandığa gitti. Seçimde yüzde 49.95 oranında oy alan AKP 61. hükümeti kurdu. Seçimlerde CHP yüzde 25.49, MHP yüzde 12.98, BDP’nin desteklediği bağımsız adaylar ise yüzde 6.58 oranında oy aldı. 12 Haziran seçimleri, Türkiye’de 34 yıl aradan sonra erken yapılmayan ilk genel seçim olarak tarihe geçti. Kasım ayında ‘Utanç davası’ olarak da bilinen, 2003 yılında Mardin’de, aralarında devlet memurlarının da bulunduğu 26 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç’nin davasında, Yargıtay, yerel mahkemenin ‘Kızın rızası vardı’ gerekçesiyle verdiği hafif cezaları onayladı. Tepkiler üzerine tekrar açılan davada dosya tekrar Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidecek. Şike operasyonu 24 asker öldürüldü 3 Temmuz günü futbolda şike operasyonu kapsamında Fenerbahçe Klubü Başkanı Aziz Yıldırım, Sivasspor Başkanı Mecnur Odyakmaz, Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar, Ümit Karan, Sezer Öztürk, Fenerbahçeli futbolcu Emenike gibi birçok isim gözaltına alındı. Gözaltıların ardından aralarında Fenerbahçe Klubü Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, eski Fenerbahçeli futbolcu ve Alt Yapı Sorumlusu Cemil Turan, eski Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, eski Eskişehirspor Sportif Direktörü Ümit Karan gibi isimlerin bulunduğu birçok kişi tutuklandı. Van depremi 23 Ekim’de Van’da Tabanlı köyü merkezli 7.2 şiddetinde deprem meydana geldi. En çok yıkımın Erciş ilçesinde yaşandığı depremde 601 kişi hayatını kaybetti. Deprem kadar sosyal medyada oluşturulan yardım etkinlikleri ve bazı faşist yaklaşımlar uzun süre gündemde kaldı. Işık Koşaner’in istifası Yüksek Askeri Şura öncesinde Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, görev süresi bir yılı doldurmadan istifa etti. Koşaner ile birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay da istifasını açıkladı. Tutuklu gazeteciler Ergenekon soruşturması kapsamında terör örgütü üyesi olma iddiasıyla 18 Şubat’ta gazeteci ve OdaTV’nin sahibi Soner Yalçın, 3 Mart’ta da gazeteci Nedim Şener ve İmamın Ordusu adlı kitabı nedeniyle Ahmet Şık tutuklandı. 22 Kasım 2011 itibariyle 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 64 gazeteci tutuklu bulunuyor. Hakkari’nin Çukurca ve Yüksekova ilçelerine sekiz ayrı asker ve polis noktalarına PKK tarafından düzenlenen saldırılarda 24 asker şehit olurken 18 güvenlik görevlisi de yaralandı. Erbakan öldü Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanı ve eski Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan 27 Şubat’ta öldü. Erbakan 1996 ve 1997 yıllarında başbakanlık yapmıştı. Ucube heykel yıkıldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ucube’ heykel olarak nitelendirdiği Kars’taki İnsanlık Anıtı Ocak ayında yıkıldı. Kadına şiddette artış Van depreminde resmi verilere göre 601 kişi hayatını kaybetti. Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü’nün ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet’ araştırmasına göre kadınların yüzde 41,9’u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. Yine resmi verilere göre kadın cinayetleri son yedi yılda yüzde oranında arttı. Kadı konusunda dünya ve çok altında kalan Tü kadın haklarını koru hala ağır cezai yaptı uygulanmıyor. 2011 dokuz ayında erkekl 206 kadını öldürdü, tecavüz etti. Ankara’da saldırı 21 Eylül’de bomba y yapılan üç kişinin ö kişinin yaralandığı b saldırıyı, PKK’nin m de eylem yapan bağı ‘Kürdistan Özgürlü (TAK) üstlendi. Erzurum Kış Oli 27 Ocak-06 Şubat t arasında düzenlenen Sistem sarsıldı, dünya değişti Yakında ‘geçtiğimiz yıl’ diye anılacak olan 2011, değişim mevsimini getirdi ve nükleer enerjinin ‘ Wikileaks sızdırdı, değişim başladı Japonya, facia ve Kurucusu Julian Assange tarafından yayın hayatına 2006 yılında başlayan ve sitenin kullanıcılarının yolladığı devletlerin ve özel şirketlerin gizli bilgilerini yayımlayan Wikileaks, ocak ve şubat aylarında Amerika Birleşik Devletleri’ne ait 251 bin 287 döküman yayınladı. ABD ordusunun Irak ve Afganistan’da sivillere düzenlediği saldırıları ve Dış siyasetini içeren dökümanlar, ocak ayında Tunus’ta işsizlik, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluk ve konuşma özgürlüğü için başlayan Yasemin Devrimi için katalizör oldu ve ülkeyi 23 yıldır yöneten Başkan Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı. Tunus’un başarılı devrimi, Aralık 2010’da protestoya başlayan Cezayir’i yüreklendirirken, yakınındaki Mısır ve Libya’ya da ilham kaynağı olup Arap Baharı’na dönüştü. Diktatörler devrildi 25 Ocak’ta Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanan Mısır halkı, 30 yıldır Mısır’ı yöneten Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in istifasını istedi. Kahire’den diğer şehirlere de yayılan, değişik statüden ve kültürden gelen milyonlarca insan daha demokratik bir Mısır için birleşti. Protestolara sert karşılık veren otorite yüzünden yaklaşık 846 kişi öldü ve 6000’den fazla kişi yaralandı. Mısırlıların kararlılığı, Mübarek’in 11 Şubat günü istifasını vermesiyle sonuçlandı. 15 Şubat’ta Libya’da Muammer Kaddafi’nin 41 yıllık yönetimine karşı başlayan değişim isteği ise daha ağır cevap aldı. Protestoların Libya’nın doğudaki şehri Mısrata’da güç kazanmasının ardından, mart ayının başında şehir Libya askeri güçleri tarafından kuşatılıp, bombardımana tutuldu. Libya İç Savaşı’nı başlatan bu harekete karşılık NATO, Libya’ya harekat düzenleyerek, Kaddafi kuvvetlerine hava saldırıları düzenledi. Nato tarafından asilerden kurulan Ulusal Geçiş Konseyi’nin, ağustos ayında Trablus’u ele geçirmesiyle güç kaybeden Kaddafi, 20 Ekim’de asiler tarafından yakalanarak linç edildi. Kaddafi’nin ölümüyle biten Libya İç Savaşı’nda yaklaşık 30 bin insan öldü. Arap Baharı esmeye devam ederek, Yemen’i de etkiledi ve 1978’den beri devlet başkanı olan Ali Abdullah Salih’in 23 Kasım’daki istifasına kadar dinmedi. Suriye’nin 15 Mart’ta başlayan protestoları, 2000 yılından beri yönetimde bulunan Beşar Esad’ın sert tepkisiyle karşılaştı. Hala süren olaylarda, yaklaşık 4 bin 300 kişi öldü. Dünya doğaya karşı yaşanan 9 şiddetind Japonya’nın kuzeyd ğında meydana gele nami dalgalarının o 10 kilometre içine i kişi öldü, 5 bin 950 du. Can kaybına ek kentinde bulunan F zarar vererek, radyo 7 derecesine gelmes sızıntıların hala dev devlet tarafından bo Japonya’nın yaşa olaydan sonra Japon Savaşı’ndan sonra Ja Yollara ve raylara ağ bina yıkıldı, 4 milyo 7 Aralık2011 Yıl3 Sayı26 rakanlar İzmir 2012’den ne bekliyor? yönelik artan şiddet kaldı. Yeni yıla az bir zaman kala İzmirlilere, 2012’den neler beklediklerini sorduk. e bin 400 ın hakları erilerinin ürkiye’de uma adına ırımlar 1’in ilk ler toplam , 86 kadına A. Kenan Yiğit-Eda ŞahinNilay Aygün ı yüklü araçla öldüğü, 34 bombalı metropollerımsız kolu k Şahinleri’ Üniversitelerarası Kış Olimpiyatlarına Erzurum ev sahipliği yaptı. Aslantepe açıldı Türk Telekom Arena Aslantepe açılışında TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın seçim propogandası yaparcasına yaptığı konuşma protestolara neden oldu. Açılışta konuşma yapması beklenen Başbakan Erdoğan, Galatasaraylı taraftaların protestosu üzerine konuşmasını iptal edip bakanlarla birlikte TT Arena’yı terk etti. Fenerbahçe şampiyon oldu Spor Toto Süper Lig’in 34. ve son haftasında deplasmanda mpiyatları Sivasspor’u 4-3’lük skorla mağarihleri lup eden Fenerbahçe 2010-2011 n 25. Dünya sezonunun şampiyonu oldu. Melisa Kemen-Öğrenci Hüseyin Çelik-Çiçekçi 2011 iyi geçti, mutlu, huzurlu geçti. Bol kazançlı bir yıldı. 2012 yılından hayatımızda ilk önce sağlık ve tüm dünyada barış, mutluluk ve sağlık bekliyoruz. Vecdi Şay-Emekli tüccar Derslerimizin güzel olmasını istiyorum, mutlu bir aile ve gelecek istiyorum. İzmir’deki metronun acilen tamamlanmasını ve sınavlarımızın üst üste olmamasını ve kolay olmasını istiyorum. e Fukuşima Hayatta üç şey beklerim; deniz, kadın, dondurma. Beklentilerim bunlar başka beklentim torunumun büyüyüp, okula gitmesini bekliyorum. İzmir’den çok beklentim var malesef, İzmir bugün için layık olduğu yerde değil, çok daha iyisine layık inşallah geliştiğini göreceğiz. 2012’de herkes için huzur, rahatlık, sağlık, mutluluk diliyorum. olursan semer vuran çok olur, dünya çok karışık bu kadar büyümeyle hiçbir yere varamayız. Bunun için de ne kadar mutlu olabilirsek iyi olur. Merve Sökmen-Sanatçı Saruhan Ege Örges-Öğrenci Önce herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu terörsüz, göz yaşlarımın yemek tabaklarına düşmediği, politikacıların huzur içinde olduğu, parlamentoda kavga değil de tokalaşıp birbirlerini öptüğü, başbakanımıza laf söylemedikleri, çocuklarımızın istikballerine umutla baktığı, biz yaşlanan insanların geleceğimizden korkuyla değil, umutla bakmayı istiyorum. Avrupa Birliği’ne girmiyoruz, onlar Türkiye’ye buyursun gelsin. Biz Osmanlı torunuyuz en kıymetli milletiz. Matematiğimin düzelmesini, Van’daki kardeşlerimizin yaralarının sarılmasını bekliyorum, dünyadan barış ve dostluk bekliyorum. Müzeyyen Sarman- Serbest ‘faydalarını’ gösterdi. ı ne kadar korumasız olduğunu, Japonya’da deki depremle hatırladı. 11 Mart günü doğusundaki Tohoku bölgesinin 70 km açıen deprem, yüksekliği 40 metreyi geçen tsuoluşmasına neden oldu. Depremde karanın lerleyen tsunami dalgaları yüzünden 16 bin 0 kişi yaralandı ve 3 bin 642 kişi kaybolk olarak tsunami dalgaları ayrıca Miyako Fukuşima nükleer santralinin üç reaktörüne oaktif tehlikenin en üst aşaması olan seviye sine ve patlamalara neden oldu. Radyoaktif vam ettiği reaktöre 20 kilometrelik bölge oşaltıldı. dığı en büyük deprem olarak tarihe geçen nya Başbakanı Naoto Kan, “İkinci Dünya aponya’nın yaşadığı en zor durum” dedi. ğır zarar veren depremde, yaklaşık 125 bin on ev elektriksiz kaldı. miz lazım, zamlar çok belimizi büküyor. İzmir’den beklentim trafik çok sıkışık yollar düzgün değil ve çok kalabalık. Benim ve eşimin yeşil kartı yok, evim yok kiradayım, verem geçirdim, böbreklerimden taş aldırdım, ekmek parası zor kazanıyorum. Devletten yeşil kart istiyorum. Türkiye’den beklentim, allah askerlerimizi korusun herkesi korusun, herkesin mutlu olmasını diliyorum. Ali Gündoğan-Boyacı Saim Mir-Dövmeci İlk etapta çevre düzeni çok önemli, belediye temizlik konusunda iyi iş yapmıyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne bu şekilde alınacağını sanmıyoruz. Yeni yıldan sağlık, mutluluk ve huzur diliyoruz. Mehtap Dimen-Özel sektör Mükemmel bir iş istiyorum, üniversite mezunuyum ve şu an sigara firmasında özel sektörde calışıyorum. 2012’de devletten bir iş istiyorum. Şu anki tek sıkıntım bu. Türkiye’nin iyiye gitmesini diliyorum, gidişatından memnun değilim, bedelli askerliğe karşıyım, zengini askerlik yapmayacak, fakiri yapacak, karşıyım. Neşe Bayram- Menajer, Oğuzhan Gün- Ajans sahibi, Hepimize hayırlı, uğurlu gelir inşallah. İşlerimizin düzelmesini istiyorum. Herkesin işi iyi olursa bütün esnaf iş yapar ve bundan sonrasının iyi olacağına inanıyorum. Türkiye’de en azında yeşil kartlılara altı ayda bir değil de, iki ayda bir para verseler, fakir olanların ev kiralarını karşılasalar iyi olur. Kendi işimle ilgili bir sürü beklentim var daha doğrusu yapacağımı kesinleştireceğim şeyler var. Bunlar bana iyi gelecek. İzmir’den hiçbir beklentim yok. Barış gerekiyor barış olursa, her şey çözümlenir zaman içinde. Murat Oktay-Müzisyen Beklentim ilk başta bütün dünya için barış ve artık bu savaşlar durmalı, önemli olan kendi sağlığımız sonuçta. İkinci olarak da ekonomiye çok ağırlık verme- Nurdan Tüzün-Esnaf 2002 olsun 2012 olsun beklentimiz yok, çalışacaksın. Türkiye’den hiçbir şey olmaz aynı terane gider. Zengin zengindir, fakir fakirdir. Eşek Senem Yılmaz-Grafiker Ben İzmir için bu belediye başkanımızın değişmesini ve İzmir’in hakettiği yere yükselmesini istiyorum. Türkiye’nin de daha ileriye gitmesini istiyorum her anlamda. 8 kültür sanat Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Kısa filmler festivalde izleyicisiyle buluştu İzmir Kısa Film Festivali’nde, dünyada birçok ödül almış kısa filmler gösterildi. Altın Kedi ödülleri de sahplerini buldu. Aslı Tartar B u yıl on ikincisi düzenlenen İzmir Kısa Film Festivali 16-20 Kasım tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde İzmirli sinemaseverlerle buluştu. Uluslararası dallarda gerçekleştirilen yarışmaya bu yıl 65 ülkeden 1300’ü aşkın film başvurdu ve 38 ülkeden 114 film seçildi. İzmir Kısa Film Festivali için Berlin, Cannes, Oscar ve Bafta’da yarışan ve ödüllendirilen filmlerden oluşan bir seçki hazırlandı. 16 Kasım’da başlayan kısa film gösterimine ilk günden ilgi yoğundu. Festivalin açılış filmi, Nash Edgerton’un 2011 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü için yarışan ‘Ayı’ filmi oldu. Tüm kısa film gösterimlerinin Türkçe ve İngilizce altyazılı yapıldığı festivalde İzmirli sinemaseverler filmleri ücretsiz olarak izledi. Altın Kedi Ödülü 114 film içerisinden dokuz film ulusal yarışma dalında, 11 film ise uluslararası yarışma dalında Altın Kedi Ödülü için yarıştı. Filmleri değerlendirmek üzere sinema alanında beş önemli isim ağırlandı. Jüri başkanlığını Türkiye’nin önemli sinema yazarlarının başında gelen Atilla Dorsay’ın yaptığı jüride yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, oyuncu Tülin Özen, yapımcı ve Avrupa Film Akademisi Üyesi Cedomir Kolar ve Cannes Film Festivali Quinzaine des Realisateurs bölümü yönetmeni Christophe Leparc görev yaptı. Ulusal Film Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü yönetmeni Orhan İnce’nin ‘Ali ata bak’ filmi, Uluslararası Film Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü yönetmeni Halima Quardiri olan ‘Mokhtar’ filmi, Ulusal Film Yarışması Altın Kedi Ödülü’nü yönetmeni Cem Öztüfekçi olan ‘Nolya’ filmi, Uluslararası Film Yarışması Altın Kedi Ödülü’nü ise yönetmeni Cote Soler olan ‘El vendedor del ano (yılın satıcısı) aldı. İzmir Kısa Film Festivali kapsamında her yıl olduğu gibi bu yıl da sinema dünyasının deneyimli isimleri İzmirlilerle buluştu. Seneryo yazarı Önder Çakar, oyuncu Hatice Aslan ve yapımcı Sevil Demirci ile sinema üzerine söyleşiler yapıldı. Ayrıca festival süresince Gökçe Pehlivanoğlu’nun film setlerinde çekmiş olduğu ‘Setup’ fotoğraf sergisi Fransız Kültür Merkezi sergi salonunda sergilendi. Aralık’ta kültür-sanat VİZYONDAKİLER The Muppets Tür : Animasyon, Aile, Komedi Yönetmen: James Bobin 1 Aralık Arthur Christmas Tür : Animasyon, 3 Boyutlu, Fantastik Yönetmen: Sarah Smith, Barry Cook 2 Aralık Jack and Jill Tür : Komedi, Romantik Yönetmen: Dennis Dugan, Steve Koren 2 Aralık Seeking Justice Tür : Aksiyon, Dram, Gerilim Yönetmen: Roger Donaldson 2 Aralık Les Hommes Libres Tür : Dram, Savaş Yönetmen: İsmael Fereoukhi 9 Aralık Margaret Tür : Dram Yönetmen: Kenneth Lonergan 6 Aralık Ironclad Yönetmen: Serkan Turhan 16 Aralık Shark Night 3d Hazırlayan Aslı Tartar Sherlock Holmes: A Game Of Shadows Tür : 3 Boyutlu, Aksiyon, Biyografi, Gizem, Macera, Romantik, Suç Yönetmen: Guy Ritchie 16 Aralık TİYATROLAR Kuantum İyileşme/me 03 Aralık / 20.30 AKM Tiyatro Salonu Robin Hood 04 Aralık / 13.00-14.45/18 Aralık 13.00-14.45 AKM Tiyatro salonu Tür: Aksiyon, Macera, Dram Yönetmen: Jonathan English 9 Aralık Wanderlust Tür : Komedi Yönetmen: David Wain 2 Aralık Alvin and the Chimpmunks Tür : 3 Boyutlu, Animasyon, Aile, Komedi Yönetmen: Mike Mitchen 16 Aralık Ayhan Hanım Tür : Dram, Tarih, Politik Yönetmen: Levent Semerci 2 Aralık Aşk ve Devrim Tür : Dram Tür : Aksiyon, Korku, Gerilim, Macera, 3 Boyutlu, Erotik Yönetmen: David R.Ellis 23 Aralık Jane Eyre Tür : Dram, Aile, Romantik Yönetmen: Cary Fukunaga 9 Aralık Sümela'nın Şifresi Tür : Komedi, Macera Yönetmen: Adem Kılıç 16 Aralık OPERA VE BALE Çingene Baron (*) Tür: Operet 1 Aralık Perşembe / 20.00 2 Aralık Cuma / 20.00 3 Aralık Cumartesi / 15.00 Sihirli Dünya (*) Tür: Çocuk Müzikali 5 Aralık Pazartesi Kamelyalı Kadın (**) Tür: Bale 10 Aralık Cumartesi / 20.00 12 Aralık Pazartesi / 20.00 14 Aralık Çarşamba / 20.00 Verdi Requıem (****) Tür: Konser 15 Aralık Perşembe / 20.30 16 Aralık Cuma / 20.30 Arşın Mal Alan (*****) Tür: Operet 20 Aralık Salı / 20.00 23 Aralık Cuma / 20.00 Iphigenta Tauris’te (*) Tür Opera 22 Aralık Perşembe /20.00 24 Aralık Cumartesi / 20.00 Guguk Kuşu (*) Tür: Dans Tiyatrosu 27 Aralık Salı / 20.00 28 Aralık Çarşamba / 20.00 Yeni Yıl Konseri (***) Tür: Konser 29 Aralık Perşembe /20.00 30 Aralık Cuma / 20.00 KONSERLER Model 2 Aralık / Ooze Venue Gripin 9 Aralık / Oooze Venue Makine 9 Aralık / Zeus Bar Fettah Can 16 Aralık /Ooze Venue Zakkum 17 Aralık / Noxx Stage Pinhani 23 Aralık /Ooze Venue kültür sanat Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Ömer Lütfi Akad 1916-2011 9 “Dedemin İnsanları” EÇEV’e destek verdi Zeynep Yüncüler Y önetmen ve senaristliğini Çağan Irmak’ın yaptığı ‘Dedimin İnsanları’ filminin galası 24 Kasım günü İzmir’de gerçekleşti. Gösterimi Kipa Balçova Cinebonus’da olan film galası EÇEV yararına yapıldı. Çetin Tekindor, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Hümeyra ve Zafer Alagöz gibi isimlerin rol aldığı filmin galasına Çağan Irmak’ın yanı sıra oyuncular da katıldı. Film gösterimi öncesi konuşma yapan Irmak, dedesinin yaşam hikayesini anlattığını belirterek, “Ben yıllardır bu işi yapıyorum. İzleyicileri ağlattığım kadar güldürdüm. İnandığım şey ise izleyicileri eğlendirmemdir. Bu filmle hayata dil çıkarıyoruz” dedi. Gala gecesinde izleyicilerden tam not alan ‘Dedemin İnsanları’ 25 Kasım günü gösterime girerek sinema severlerle buluştu. Filmin konusu Irmak, küçük bir Ege kasabasında geçen filmde, dedesinin hikayesinden yola çıkmış. Dede ile torun arasındaki ilişki üzerinden mübadele, ötekileştime, azınlık sorunu ve ihtilalleri konu alan Irmak, Türkler ve Yunanlar’ın yaşanan siyasi gelişmeler içerisinde değişen hayatları dramatik bir dille anlatıyor. A kad 1926’da İstanbul’da doğdu, Fransız Sainte Jeanne d'Arc Okulu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nda öğrenim gördü. Sinemaya girmeye karar verdiğinde, annesi oğlunun bu düşüncesinden dolayı tedirgindi. Sinemanın yeni ve gelişmeye açık bir alan olduğunu düşünen babasıysa, Akad’a destek verdi. Yıllar sonra yapılan bir röportajda Akad, annesinin o dönemdeki tedirginliğini anladığını ama sinemanın tüm zorluklarına rağmen babasına hak verdiğini söylemiş ve “Sinema meslek değil, tutkudur” demişti. İstanbul, en gerçekçi haliyle filmlerinde yer aldı Akad’ın. 1970’li yılarda göç sorununun gündemde olduğu dönemde film çeken yönetmen modernizmin getirdiği sorunları tüm gerçekliğiyle izleyicilere yansıttı. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Bölümü’nde ders verdiği yıllardan bir öğrencisi şöyle anlatıyor; “Akad’a allı güllü, abartılı bir çingene hikayesi götürdüğümde Akad’ın cevabı şu olmuştu: ‘Sinema bir sirk değildir.’” Belki de Akad’ın ölümünden sonra onu en güzel şu sözleri tarif edecek, “Hiçbir şey çocuğun hayal dünyasına benzemez. Hep çocuk kalmak istedim... Kaldım da...” (Melis Bıyık) Yönetmen Çağan Irmak ve oyuncu Gökçe Bahadır (Fotoğraf: İmge Özturanlı) Tütünün serüveni belgesel oldu K2 Çağdaş Sanat Derneği ve Merkezi Fransa’da olan Quartier Rouge Sanat Kurumu tarafından, AB desteği ile “Tütün serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye, Re-jiden Tekel’e” adlı belgesel film hazırlandı. Merve Gürkan K onak K2 Çağdaş Sanat Derneği ve Quartier Rouge Sanat Kurumu tarafından 'Tütün Serüveni; Fransa'dan Türkiye'ye Re-ji'den Tekel'e'' belgesel film projesi tamamlandı. ‘Türkiye & AB Sivil Toplum Diyaloğu II-Kültür ve Sanat Hibe Programı’ kapsamında finanse edilen filme yapılan fon miktarı ise 120 bin 963 Euro olarak açıklandı. Avrupa Birliği Bakanlığı ile yürütülen projenin hedefi, Osmanlı İmparatorluğu'nun tütün, tuz ve alkol haklarını Fransız Reji Şirketi'ne devretmesinden başlayarak, Tekel dönemini de içine alan ve günümüze dek uzanan süreçte özellikle İzmir, Ege Bölgesi ve Türkiye'nin bir zamanlar en önemli gelir kaynaklarından biri olan tütünü kaydetmek. Ege Bölgesi'nde yer alan tütün depoları, bu depolar- K2 Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Ayşegül Kurtel da bir zamanlar çalışmış işçilere ait belge, bilgi ve eşyaların, Tekel işçilerinin hikayelerinin yok olmadan, sosyal sorumluluk anlayışıyla kaydedilmesi gerektiğini açıklayan, K2 Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Ayşegül Kurtel, Belgesel-filmin Mart 2012'de Türkiye ve Fransa'da galasının yapılacağını ve uluslararası alanda sergileneceğini belirtti. ‘‘Sergi alanı ararken olay farklı boyuta gitti’’ Ayşegül Kurtel, proje için tütünden nasıl esinlendiğini şöyle dile getirdi, “2010-Port İzmir II için mekan ararken, Alsancak Limanı yakınındaki tütün deposuna baktığım sırada, çalışmış olan bir grup insanın konuşmalarına kulak misafiri olmamla başladı. Geçen dialog beni çok etkiledi, bunun bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu düşünerek işe başladık. ''Tütün Belgeseli, AB’den yararlandığımız 4. fon'' Kurtel, “T.C’nin kurulmasıyla Tütün Kullanım Hakkı geri alınsa da, 70’li yıllardan itibaren farklı iktidarlarca Tekel’in tekrardan özelleştirilmesi konuşuldu. 90’lı yıllarda ise Tekel’in etkisi gitgide azalıp, piyasaya Amerikan tütünü hakim oldu. Tütün 2009 yılında da zaten özelleştirildi. Aynı zamanda bize hızla bilgi yağıyordu. Özellikle bu konu Avrupa Birliği Bakanlığı’nın web sayfasında yer aldı. Yurtdışındaki Tütün Experleri, İzmir’deki Tütün Experleri Derneği Başkanı ve Dernek Üyeleri'nden bilgi gelmeye başladı. Kendi imkanıyla tütünü eken önemli bir grup karşısında, Avrupa kurumunu görünce sisteme teslim olmayıp ciddi şekilde ölümlere varan direnç mekanizması oluşturuyor” dedi. Kurtel ayrıca, “Filmin içinde geçen oyunculara gelince, gerçek kişi ve mekanlar kullanıldı. Kurgu yerine zamana tanıklık edenler, şirketlerin sahipleri ve işçilerin seslerini filme koyduk. Hiçbir zaman aktör-aktris oynatma çabasına girmedik. Projenin senaryosunu Sibel Öz, müziğini ise Ayşe Tütüncü üstlendi" dedi. 10 spor Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Futbolun emanetçileri Şenol Güneş Yavuz Kara F utbolda antrenörler başarısızlıkta ilk kurban olarak görülür. Takımlar üzerindeki sportif başarı baskısı nedeniyle Avrupa’nın birçok ülkesinde antrenör değişikliklerine çok sık rastlanır. İşte tam bu noktada devreye daha önce görev almış teknik adamlar girer devreye. Kimisi o takım için sembol olmuştur ve bu zor dönemde görevi bir namus meselesi gibi görüp göreve gelir, bazıları ise ilk döneminde istediklerini yapamamıştır ve ikinci şansını kullanmak ister. Ülkemizde son 20 yıla baktığımızda Fatih Terim, Cristoph Daum, Şenol Güneş, George Hagi, Ziya Doğan, Hikmet Karaman, Reha Kapsal’dan oluşan liste uzayıp gidiyor. Türkiye’de ikinci, üçüncü hatta dördüncü baharını yaşamış teknik direktörlerin kariyerlerinden satır başlarına bakalım. Fatih Terim Fatih Terim 1996 yılında Galatasaray’da teknik adamlığa başladı. 2000 yılına kadar görevde kalan Terim, bir UEFA, dört Türkiye Ligi şampiyonluğu ve iki Türkiye Kupası sevinci yaşadı. Sarı kırmızılı ekipte ikinci Terim dönemi 2003’te başladı. Alınan başarısız sonuçların sonrasında Galatasaray’la yolları ayrıldı. Ünal Aysal’ın başkan seçilmesinin ardından tekrar göreve geldi. Fatih Terim, A milli futbol takımında iki kez görev aldı. 1993-1996 arasında milli takım ile önemli başarılar yakalayan teknik adam, Euro 96 sonrası görevinden ayrıldı. 2007-2009 yılları arasında yeniden ay yıldızlı ekibin başına geçti. Terim, Euro 2008’de sergilenen İzmir’de Futbol Yavuz Kara Birçok teknik adamın yolu daha önce görev aldığı takımlarla ikinci, hatta üçüncü kez kesişir. İşler kötü gitse akla ilk onlar gelir. Ancak, bu görevler kimi zaman ilkinden daha başarılı, kimi zamansa hüsranla biter… Eski kalecilerinden Şenol Güneş daha önce formasını giydiği Trabzonspor’u çalıştırdı. İlk olarak 88-89 sezonunda Trabzonspor’un başına geçen Güneş, 1993-2009 yıllarında bordo-mavili ekipte görev aldı. Görev aldığı sürece Şenol Güneşli Trabzanspor, iki Türkiye Kupası ve bir Cumhurbaşkanlığı Kupası sevinci yaşadı. George Hagi Milli takımda Avcı dönemi Guus Hiddink’in ardından göreve gelen A Milli Futbol Takımının yeni teknik direktörü Abdullah Avcı için basında öne çıkan görüşleri derledik. Tuğçe Bayar Mustafa Denizli Lig TV Yorumucusu Abdullah Avcı ismi içime sinmedi diye bir şey yok ama bu konuyla ilgili söyleyebileceğim pek fazla bir şey de yok. Gidişatı bekleyip göreceğiz. Bu konuda ne söyleyebilirim, hiçbir şey söylemem sadece öyle bakıyorum. Alman teknik direktör Türk futboluna ilk kez 1994 yılında Beşiktaş’la başladı. İlk döneminde başarılı sonuçlar alan Daum, bu dönemde Beşiktaş’la yaşadığı Türkiye Ligi Şampiyonluğu’nun ardından 1996’da Bayer Leverkusen’in başına geçti. 2001’de ise Türkiye’ye dönen Daum yeniden Beşiktaş’ın başına geçti. İlk dönem yakaladığı başarıları tekrarlayamayınca ikinci kez ayrılmak zorunda kaldı. Daum’un Türkiye macerasında adresi bu kez Fenerbahçe oldu. 2003-2004 göreve gelen Alman teknik adam, ilk iki sezonunu şampiyonlukla tamamladı. Üçüncü sezonunda ise şampiyonluğu son olan Denizlispor maçında kaybeden tecrübeli çalıştırıcının görevine son verildi. Cristoph Daum, 2009-2010 sezonunda yeniden Fenerbahçe ile anlaştı. Fenerbahçe’yi yine şampiyonluk potasına sokan Daum, son maçta şampiyonluğu kaçırınca Türkiye’den ayrıldı. Futbolculuğunda Galatasaray taraftarının büyük sevgi ve saygısını kazanan Hagi, teknik direktör olarak da Galatasaray’da çalışma şansı buldu. İlk olarak 2004 yılında Galatasaray’ın başına geçen Rumen hoca, takımına Türkiye Kupası finalinde 5-1’lik Fenerbahçe zaferi yaşattı. Ancak daha sonra ligde beklenen sonuçlar gelmeyince görevinden ayrıldı. Hagi, 2010 yılında yeniden Galatasaray’a döndü. Bu döneminde özellikle Romanya’dan yaptığı transferler ve Misimovic’in kadro dışı kalması konularında eleştirilen teknik adamın lig performası da pek iç açıcı olmayınca geçtiğimiz sezonu tamamlayamadı ve ülkesine geri döndü. Son olarak biz de ki bu antrenör sirkülasyonundan farklı örneklere bakalım. Örneğin İngiltere PremierLigi takımlarından Manchester United’ın teknik direktörü Alex Ferguson 1985’in aralık ayından beri görevinin başında. Binin üzerinde maçta takımını yöneten Ferguson bu süre içinde United’a dokuz lig şampiyonluğu kazandırdı. Bir başka Premier Lig Arsenal’in çalıştırıcısı Arsene Wenger de 1996’dan beri takımının başında. Bu süreçte tecrübeli teknik adam üç lig şampiyonu ve üç FA Cup zaferi yaşadı. ALTAY BUCASPOR GÖZTEPE KARŞIYAKA Kadrosunda Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig tecrübesi bulunan oyuncularla birlikte 2. Lig Beyaz Grup’ta mücadele veren Altay, iyi başladığı sezona durgun devam ediyor. İlk 6 haftada, 5 galibiyet ve 1 beraberlik alarak Bank Asya 1. Lig’e geri dönüş sinyali veren siyah beyazlı ekip, son 4 haftada sadece 1 galibiyet çıkarttı. Ancak son olarak alınan Konya Torku galibiyeti ve üst sırları zorlayan Şanlıurfaspor’un Bozüküyükspor’a evinde mağlup olması 2. Lig Beyaz Grup’ta işleri biraz daha karıştırdı. Bu sezon düştüğü Bank Asya 1 Lig’de genç bir takımla yola devam eden Bucaspor, son 4 maçında sahadan 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgiyle ayrıldı. Sezon başından bu yana Civar Çetin, Mehmet İncebacak ve Torric Jebrin gibi genç futbolcular ile orta sahayı diri tutmayı hedefleyen teknik direktör Sait Karafırtınalar’ın planları, Torric Jebrin’in takımdan ayrılmasıyla birlikte bozuldu. Bu ayrılıktan sonra iki maç oynayan Fırtına, önce sahasında Akhisar Bld.’ye, daha sonra da deplasmanda Gaziantep Bld.’ye mağlup oldu. Özcan Kızıltan yönetimindeki Göztepe, bu sezon çıktığı Bank Asya 1. Lig’de beklenen performansı ortaya koyamasa da üst sıraları hedefleyen rakiplerine çelme takmaya devam ediyor. İlk olarak sezonun başında güçlü rakibi Çaykur Rizespor’u deplasmanda mağlup eden Göz Göz, daha sonra da Elazığspor ve Kayseri Erciyesspor’u mağlup ederek üst sıraların kaderini değiştirdi. Sezon başından bu yana sakatlıklar yüzünden problemler yaşayan sarı kırmızılılar, taraftarlarının da desteğiyle üst sıralara tırmanmayı hedefliyor. Ekim ayının son günlerinde Reha Kapsal ile yollarını ayırıp, teknik direktörlüğe Mustafa Uğur’u getiren Karşıyaka’da yüzler hala gülmüyor. Mustafa Uğur yönetiminde ilk olarak Kartalspor’u mağlup eden yeşil kırmızılılar, Denizli ve Sakarya deplasmanlarından birer puanla ayrıldıktan sonra, Çaykur Rizespor’a evinde 4-2 mağlup oldu. Bu sonuçlarla birlikte sezon başında konulan ilk 6 hedefinden de uzak bir görüntü sergilense de Güngören Belediyespor deplasmanında alınan galibiyet Kaf Kaf’ı yeniden umutlandırdı. başarılı performansa rağmen, 2010 Dünya Kupası’na bilet alamayınca istifa etti. Cristoph Daum Mehmet Arslan Hürriyet Spor Müdürü Ben isimlerin çok önemli olduğu kanaatinde değilim. Abdullah Avcı için de düşüncem son derece olumlu. Ama bunun için bunu tamamlayacak birtakım aktörler de var, eğer onları hayata geçiremezsek Hiddink’te yaşadığımız hayal kırıklığını tekrara aynen yaşarız. Sergen Yalçın Habertürk Spor Yazarı Ben şans verilmesi gereken bir isim olduğunu düşünüyorum, inşallah bulduğu bu şansı da çok iyi şekilde kullanır ve Hiddink’in yaptığı hataları yapmaz. Abdullah Avcı’nın isimlere değil, gerçekten mücadele edecek, yüreğini koyacak oyunculara ihtiyacı var. İsimlere dikkat etmemeli ve performansa bakmalı, takımını böyle oluşturmalı. Yolu açık olsun. Fatih Terim Galatasaray Teknik Direktörü Ben teknik direktör kararı ile ilgili bugüne kadar hiçbir yorum yapmadım, sorulara cevap vermedim. “Aklımda şu isim vardı, iyi olur, kötü olur vb.” gibi şeyler söylemek istemedim.Bunun sebebi de yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek. Böyle de kalırsa çok sevineceğim, yorum yapıp yanlış anlaşılmak istemiyorum Mehmet Demirkol Milliyet Spor Yazarı Bence Avcı için her hafta çalıştırabileceği bir takımla olması daha iyiydi. Çünkü çok genç ve ilerlemesi lazım. İstanbul Belediye ve milli takımı birlikte götürseydi ben daha olumlu bakardım ama böyle bir karar vermek de kolay değil. Federasyonu niye böyle bir karar vermediler diye eleştiremeyiz. Ama bu karar, zamanlaması nedeniyle çok büyük dezavantaj Abdullah Avcı için. spor Aralık2011 Yıl3 Sayı26 Azmin adı Belediye Vanspor 11 Süpürge oyunu olarak da bilinen Curling, tamamen stratejiye bağlı bir spor. Buzda satranç Fedarasyon, Vanspor’a depremin ardından üçlü destek paketi hazırladı. Belediye Vanspor, depremin ardından soğukla da mücadele etmek zorunda kalan Van halkının yüzünü güldürebilmek için lig mücadelesine devam ediyor. Yavuz Kara-Cem Tural B elediye Vanspor, depremin ardından soğukla da mücadele etmek zorunda kalan Van halkının yüzünü güldürebilmek için lig mücadelesine devam ediyor. Deprem felaketleriyle sarsılan Van’da çadır sıkıntısı devam ediyor, ağır kış şartları halkı zorluyor, bölgeye gönderilen yardımların ihtiyaç sahiplerine dağıtılması konusunda da problemler yaşandığı konuşuluyor. Fakat bu olumsuzluklara rağmen şehri temsil eden tek profesyonel futbol takımı olan Belediye Vanspor, bulunduğu ligde mücadelesini sürdürüyor. Spor Toto 3. Lig 1. Grup’ta yer alan Belediye Vanspor, çalışmalarına İbrahim Tolgay Kerimoğlu yönetiminde devam ediyor. 23 Ekim 2011 gününde meydana gelen depreme kadar, özellikle sahasında başarılı olan kırmızı siyahlı ekip, depremden sonra çıktığı ilk maçında Gebzespor’u deplasmanda mağlup ederek dikkatleri üzerine çekti. Gebze maçından sonra ligin güçlü takımlarından Sandıklı Belediyespor karşısında da 1 puanı kurtaran Belediye Vanspor, bu zor süreçten en az hasarla çıkmış oldu. Bu maçların ardından görüşlerini aldığımız Belediye Vanspor yöneticisi Harun Bağlı, kulüp bünyesindeki futbolcu ve diğer çalışanlar arasında hayatını kaybedenlerin olmadığını; ancak yakınlarını kaybedenlerin olduğunu belirterek, “Psikolojik olarak zorlanıyoruz. Her şey üst üste geldi. Ailelerimiz, yaşantımız alt üst olmuş durumda” diye konuştu. Projeler üzerinde çalışıyoruz Psikolojik etkenler dışında TFF’nin kendilerine büyük destek sağladığını açıklayan Bağlı, “Kasım ayı boyunca, TFF’nin bize tahsis ettiği Antalya Kremlin Palace Otel’de çalışmalara devam ediyoruz. Ayrıca TFF’den bir takım yardımlar alıyoruz. Burada bir sıkıntımız yok” derken, Belediye Vanspor yönetiminin de ek gelir sağlayabilmek için bazı projeler üzerinde çalıştığını ve yönetimin görevine devam ettiğini söyledi. Süreç dolayısıyla ligde üç maçlarının eksik olduğunu vurgulayan Bağlı, bu maçların ne zaman oynanacağı konusunda bilgileri olmadığını belirtirken, ligde bu sezon gidilebilecek en üst noktaya gidileceğini; fakat bu durumda konuşmanın çok zor olduğunu ifade etti. Belediye Vanspor, İstanbul’a taşınıyor Belediye Vanspor kendi liginde mücadelesini sürdürürken, TFF’de kulübe, özellikle maddi konularda, destek olmaya devam ediyor. Federasyon’dan yapılan açıklamada Belediye Vanspor’a üçlü destek paketi hazırlandığı açıklandı. Aralık ayı itibariyle kırmızı siyahlı ekibin, TFF’ye ait olan, Riva tesislerini kullanacağı ve iç saha maçlarını da sezon sonuna kadar İstanbul’da oynayacağı belirtildi. Ayrıca, yapılan açıklamada, “Belediye Vanspor takımının oyuncu ve teknik kadrosunun Kasım ayına ait alacakları da, karşılık olmaksızın, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ödenecek” ifadelerine yer verildi. Ünivers Spor sayfamızda bu sayıda yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Az bilinen spor dallarını sizlerle paylaşacağız. İlk spor dalımız Curling. Cem Tural Ü lkemizde çok bilinmeyen ancak dünyada spor kültürü gereği bir çok takipçisi olan bir çok spor dalı var. Bu dallardan biri de Curling. Türkiye’de çok ilgi görmese de bu spor dalı 1500’lü yılların başında İskoçya’da ortaya çıktı. 19. yüzyılda İskoçyalıların Amerika Kıtası’na göç edip Kanada’ ya yerleşmeleriyle bu spor Kanada’da da oynanmaya başlandı. Günümüzde neredeyse bütün Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere Curling sporu, Kanada, Amerika, Çin, Japonya, Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’da oynanıyor. Yine de bu sporun popülerliği ve en iyi kurumsallaştığı ülke Kanada. Curling nasıl oynanır? Curling, 42 metre boyu, 4.3 metre eni olan ve rink olarak adlandırılan buzdan bir pist üzerinde oynanan olimpik takım oyunu. 4’er oyuncudan 2 takım ile oyanan Curling’in amacı curling taşlarınının kaydırılarak hedefe gönderilmesi. Bir maç 10 oyundan oluşur. Her oyunda oyuncular 2 kaya gönderme hakkına sahiptir. 10 oyun sonunda eşitlik bozulmamış ise tie break adında yani uzatma adı altında son oyun oynanır ve galip belirlenir. Curling’de yeteneğin yanı sıra akıl ve stratejinin payı büyük olduğu için bu spora Buzda Satranç’da denir. Curling’in olmazsa olmaz üç temel malzemesi curling taşı, süpürge ve özel ayakkabı. Süpürge, Curling taşı fırlatıldıktan sonra taşın önündeki buzun süpürülüp güzergahını kaybetmemesini sağlar. Ayakkabının ise bu spora özgü farklılıkları var. Ayakkabı, tekinin tabanında teflondan ya da başka bir malzemeden oluşan kaydırıcı adında bir hatta sahip. Öteki tekinde ise altında çekişi arttırmaya yarayan kauçuk bir hat bulunur. Türkiye’de Buz Pateni Federasyonu çatısı altında oynanan Curling, bu sene Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ nün ev sahipliğinde başladı. Ülkemizin ilk Curling Arena’ sı olan Milli Piyango Curling Arena’da başlayan ligde 18 kadın 18 erkek toplam 36 takım bulunuyor. Başvuran takımlarla birlikte yapılan kura çekimiyle har ayın son haftasında yapılacak müsabakarla, mart ayında son bulacak. 12 arka sayfa Aralık2011 Yıl3 Sayı26 ‘Esas İzmir’ İzmir’de sergilendi İzmir en eski yerleşim birimlerinden Basmane‘ye sahip çıkan özgün fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Merve Gürkan U luslararası başarılara imza atmış iki usta fotoğraf sanatçısı Yusuf Tuvi ve Birol Üzmez‘in objektifinden ‘Basmane Oteller Sokağı’ sergisi, yıllarca asıl değeri arka planda kalmış, ayrım yapmaksızın her insana kucak açan bölge olma özelliğini yitirmemiş olan Basmane Oteller Sokağı’nı, farklı bir fotoğraf sergisiyle dünyaya açtı. Yetmiş üç yıllık ömrüne çektiği fotoğraflarla bir ömür daha sığdırmayı başarmış ve halen bu işi büyük bir zevkle sürdüren iki büyük ustanın kareleri Basmane Semt Merkezi’nin tarihi havasını süsledi. Sergi Konak Belediyesi Basmane Semt Merkezi’nde çekilmiş toplam 60 renkli fotoğrafla sergilendi. Yusuf Tuvi, İzmir’de yaşayanların çoğunun Basmane’yi tanımadığını belirterek, Basmane Garı’nın Anadolu’nun giriş kapısı olduğunu dile getirdi. Geçmişte varlıklı ailelerin yaşadığı fakat bugün düşkünlerin barınak yeri olan Basmane için Tuvi, “İnsan çekmeyi seven bir fotoğrafçı olarak buradaki yaşam beni çok ilgilendiriyor. İzmir buradan doğmuş ve Anadolu’dan gelenler ilk adımlarını attığı yerler bu Yusuf Tuvi ve Birol Üzmez’in objektifinden ‘Basmane Oteller Sokağı’ sergisi. (Fotoğraf: Merve Gürkan) sokaklardır” dedi. Agora antik kenti, sinegoglar, kortejolar, kiliseler, eski köşkler, bekâr odaları, oteller eski Rum evleri ile kozmopolit ve kültürel açıdan zengin bir ada durumunda olan Basmane’de, Türkiye’nin en büyük yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil’in evinin de bu bölgede olduğunu söyleyen ünlü fotoğrafçı Tuvi, “Bu ev kaderine terk edilmiş durumda. Ne yazık ki İzmirliler bu zenginliklerin farkında değil” dedi. Fotoğraf sanatına yeni baş- layanlara tavsiyelerde bulunan Yusuf Tuvi şunları söyledi; “Öncelikle fotoğrafta mesaj çok önemlidir ve fotoğrafa bakıldığında sade olmalı, karışıklıktan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Fotoğrafa bakan kişi, karışan figürler gördüğü zaman, ben bu fotoğraftan bir şey anlamadım diyerek hemen kaçar. Çünkü düzensizlik anlam bozar. Bununla birlikte kompozisyon kurallarını da bilirsen vermek istediğin mesajı daha kolay ifade edebilirsin. Bu anlamda kompozisyon size fotoğrafta temel hazırlayan görev üstlenir. Diğer yandan fotoğraf çekerken elinizden geldiğince kadrajınıza alacağınız objelerin yerini değiştirmeden siz yer değiştirmelisiniz. Sonrasında istediğin kadar kompozisyonu boz, üzerinde değişiklikler yap. Sadece fotoğrafa anlam yüklemekle de olmaz. Kritik anı beklemeyi bileceksin. Şu bir gerçek ki, fotoğraf sanatı büyük emek ve sabır gerektiren bir uğraştır. Belgesel fotoğrafa Ünivers ekibinin yeni üyeleri gelince, fotoğrafını çektiğiniz mekana tekrar tekrar gidin oradaki düzeni, yaşam şeklini görün.Beklemeye başaldığınızda ve anı yakaladığınızda ise geriye sadece denklanşöre basmak kalacak. Gerekirse aynı şeyi çekmek için tekrar tekrar oraya gidilmesi gerekecek. Dediğim gibi fotoğraf ciddi emek ve sabır gerektirir. Fotoğraf öyle rastgele çekilmez görerek, dikkati bozan her ne varsa kaçının, arka plan hiçbir zaman ön planı bozmamalı. Bu bilgiye temel fotoğraf eğitim alarak ya da albümlere bakarak sahip olabilirsiniz. Alan derinliği arka plan, ön plan, kritik an, açılar, altın kesim bu temel eğitimi bir kitap alarak öğrenebilirsiniz illa kursa gitmenize gerek yok. Mesela bir kadın mı çekeceksiniz mutlaka önünde bir yürüme mesafesi olsun ki kadın çerçeveden kaçıp gidiyor gibi gözükmesin. Uygun zamanda, uygun açıyla ve ışıkta çekilmesi de diğer önemli detaylardan birisi. Ya da en basiti iki vazoyu koyun aralıklı şekilde, yan yana alan derinliğini deneyin, vazoya yaklaşarak ve uzaklaşarak çekin aradaki farkı göreceksiniz. Fotoğraf makinanızın tüm değerlerini programlarını deneyin kurcalayın. Ünivers İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi Sahibi Prof.Dr. Attila Sezgin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof.Dr. Sevda Alankuş Yazı İşleri Müdürü Gülin Küpelioğlu Kampüs Yazı İşleri Müdürü Eda Şahin Spor Editörü Erman Gönülşen Haber Ekibi Web Editörü Turgut F. Şentürk Fotoğraf Editörü Nilay Aygün Tasarım Şefi Varsan Başyıldız Çekiç Editoryal Asistanlar Nurcan Elmas, Zeynep Yüncüler, Ayten Kan, Merve Gürkan, Aslı Tartar İEÜ Haber Merkezi III. Yıl Haber Opsiyonu Öğrencileri Yer İzmir Ekonomi Üniversitesi, Balçova Yerel, aylık süreli yayındır. Aralık 2011 Biz İEÜ Haber Merkezi’nin yeni öğrencileri olarak Ünivers ekibine katıldık. Ünivers’i geçen yıldan bu yana hazırlayan arkadaşlarımızın yönetiminde sizlere iyi bir gazete sunmak için çalışıyoruz. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Habercilik Opsiyonu öğrencileriyiz. Bütünüyle bir öğrenci çalışması olarak çıkardığımız bu gazeteyle gazetecilik mesleğine adım atıyoruz. (Cem Çaglar Tural, Gamze Asan, Melis Başak Bıyık, Ayşegül Çığır, Osman Girgin, Merve Gürkan, Ece İzmit, Ayten Kan, Aslı Tartar, Ayşegül Yıldırım, Arda Yılmaz, Mert Erten, Dicle Nurşah Günay, Alptekin Azılı, Tuğçe Bayar, Yavuz Kara, Zeynep Yüncüler, Merve Zorer, Nurcan Elmas) Basım Yeri Yabaneri Mat. Ltd. Şti. Bornova Cad. No:9/A-M Öztim İş Merkezi 35070 Işıkkent, İzmir Tel:0 232 472 21 22 Fax:0 232 472 22 23 [email protected] Ön Hazırlık Toprak Ofset Ltd. Şti. İzmir