mutlu yıllar - İletişim Fakültesi

Transkript

mutlu yıllar - İletişim Fakültesi
mutlu
yıllar
FELAKETLERİ VE BAHARLARIYLA 2011
Bir yılı daha ardımızda bırakırken, 2011’de Türkiye ve Dünya’da büyük iz bırakan
olayların bir derlemesini hazırladık. Türkiye’de futbol şikesiyle, tutuklanan gazetecilerle,
kadına yönelik artan şiddetiyle ve son olarak Van depremiyle; Dünya’da ise Fukuşima
felaketiyle, Wikileaks belgeleri ve Arap baharıyla bir yılın özeti bu sayıda.
> Sayfa 6 ve 7’de
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Ünivers
İEÜ İletişim Fakültesi
Uygulama Gazetesi
univers.ieu.edu.tr
İzmir
endişeli
1. derece deprem
kuşağında yer alan İzmir
ve İzmir’deki binalar
depreme ne kadar hazır?
> 2. sayfada
Van’dan
Gümüldür’e
23 Ekim’de Van’da meydana
gelen depremin ardından
800 depremzede Gümüldür’e
getirildi. Depremzedeler
burada yaralarını sarmaya
çalışıyor.
> 3. sayfada
Bugünlerde ardı ardına vicdani ret, yasaklı kitaplar ve cezaevindeki gazetecilerin durumu
gündeme geldi. Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerle ilgili konular bir türlü çözülemiyor.
Kabul edilmeyen
özgürlükler
T
ürkiye, ifade
özgürlüğü hakkını
tanıyan ülkelerden
biri olmasına
rağmen, son zamanlarda bu
hakka sansür getirilen birçok
olay yaşadı. Nedeni ise,
Türkiye’nin, ifade özgürlüğünü
kısıtlayacak veya tamamen yok
edecek kanunlarının bu hakla
çatışması. Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nda ‘Herkes düşünce
ve kanaat hüriyetine sahiptir’
maddesi yer alır. Ancak,
geçen yıl mart ayında Ahmet
Şık ‘İmamın Ordusu’ kitabı
yüzünden evine yapılan
baskının ardından tutuklandı.
Savcılık tutuklanmanın
kitapla ilgisinin olmadığını
açıklamasına rağmen, kitabın
basıldığı yayınevine ve Radikal
gazetesine bir baskın düzenleyip
kitabın taslağına el koydu.
Fakat, devlet yasak kitap diye
adlandırdığı bu kitabı yaklaşık
yedi ay sonra 125 imzayla
ve değişen adı ‘000KitapDokunan Yanar’la yayımladı.
Kırıkkale F tipi cezaevinde
tutuklu bulunan, hayvan ve
hayvan ürünleri tüketmeyi
reddeden ‘vegan-anarşist’
Osman Evcan da özgürce
yaptığı tercih yüzünden zor
durumda kalan insanlardan
birisi. Evcan, sekiz yıl önce
vejetaryan olarak yaşama
kararı alarak, cezaevi
yönetimine kendisine vegan
yiyecekler getirilmesi talebinde
bulunmuştu. Bu isteğe saygı
duyulmamasından dolayı
durumu kınayan vegan
anarşistler Evcan’a destek
yürüşü ile hak ihlallerinin
giderilmesi için protesto
gerçekleştirdi.
Türkiye’yi ifade özgürlüğü
kavramı üzerine en çok
düşündüren konu ise vicdani
ret oldu. Türkiye vicdani
ret hakkını tanımıyor. Türk
Anayasası'na göre herkes ifade
özgürlüğü hakkına sahip. Bu
çelişkinin varlığı nedeniyle,
ifade özgürlüğünden doğan
vicdani ret düşüncesini
savunan birçok retçi Türkiye’de
tutuklanabiliyor. Türkiye’yi ilk
Bu sayıda Şehir2-3|Gündem4-5|Dosya6-7|Kültür Sanat8-9|Spor10-11
kez vicdani ret ile tanıştıran
Osman Murat Ülke düşüncesini
özgürce savunduğu için ceza
alan insanlardan. Vicdani ret,
BM İnsan Hakları Komisyonu
ve Avrupa Parlamentosu
tarafından temel insani hak
olarak tanınmasına rağmen,
Türkiye bu hakkı hala
tanımıyor.
İfade özgürlüğünde Türk
yargı sisteminin bozukluğunu
eleştiren Avrupa Konseyi,
hükümet ile konu üzerinde
bir proje başlatma kararı aldı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin
ve Avrupa Konseyi Genel
Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın,
Strasbourg’da aldığı bu karar,
Ocak ayında başlayacak.
Bedelli
yasalaştı
Bedelli askerlik yasa tasarısı
meclisten geçti. 30-38 yaş
arasını kapsayan yasaya
göre 30 bin TL ödeyen
herkes bedelli askerlikten
yararlanabilecek.
> 4. sayfada
Tütünün
yolculuğu
Avrupa Birliği’nin desteği
ile çekilen Tütün Serüveni;
Fransa’dan Türkiye’ye
Re-ji’den Tekel’e belgeseli,
Tekel dönemini ve tütünün
tarihini anlatıyor.
> 9. sayfada
.tr
eu.edu
radyo.i
2
şehir
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Deprem İzmir’in gündeminde
Van depreminden sonra, 1. derece deprem kuşağındaki İzmir’de, deprem öncesi gerekli önlemler gündemde.
yapılan mikro ölçümlerle zeminin sağlamlığını ölçtüklerini
belirtti. Bu ölçümlerde İzmir’in
büyük bir kısmı özellikle Menemen ovası ve Bornova ovası gibi
yerlerin zeminlerinin çok iyi
olmadığını, kötü zemin sınıfına
girdiğini, Yamanlar, Bayraklı,
Atatürk Mahallesi’nin yukarı
bölgesi ve Buca ilçelerinin
zeminlerinin daha iyi olduğunu
belirtti.
Nurcan Elmas
Ayşegül Yıldırım
K
entsel dönüşüm için
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
pilot bölge seçtiği
İzmir’de testten geçen 1725
binanın sadece 61’i iyi durumda
çıktı. Bu durumun sonradan
daha kötü sonuçlar getirmemesi
için İzmir Büyükşehir Belediyesi, ‘Mevcut Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması Projesi’
kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi ve İnşaat Mühendisleri
Odası İzmir Şubesi ile protokol
imzaladı. Başkan Aziz Kocaoğlu, 10 ay içinde tamamlanacak
olan projeyle, pilot bölge olarak
seçilen Balçova ve Seferihisar’da
toplam 9 bin 500 adet yapının
deprem riski açısından mercek
altına alınacağını, daha sonra
projenin tüm İzmir’e yayılacağını söyledi. Söz konusu projeyle, olası bir deprem sırasında
binaların hasar görme riskleri
belirlenecek ve elde edilecek
sonuçların her iki ilçe bazında
bölgesel olarak raporlanması
sağlanacak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi,
2010-2017 Stratejik Planı doğrultusunda yapılan bu projeyle
her yapının ilgili belediyesinden temin edilecek dosyası ve
mahalinden yapılacak inceleme
sonucunda elde edilecek veriler
doğrultusunda bina kimlik
bilgilerinin oluşturulması amaçlanıyor. Projeden elde edilecek
sonuçlar, aynı zamanda İmar
Bilgi Sistemi’nin oluşturulması
ve afet zarar azaltma çalışma-
Deprem etüt merkezleri
binaları denetliyor
İzmirdeki binalar belediyeler tarafından denetleniyor. (Fotoğraf: Bayraklı Belediyesi)
larında da bilgi altyapısı olarak
kullanılacak. Proje sonuçlarından yararlanarak, afet öncesi
hazırlıklar yapmak mümkün
olacak.
İzmir için ortak proje
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin
yaptığı bu çalışmaların yanı
sıra TÜBİTAK’ın desteği ile
Dokuz Eylül Üniversitesi ve İl
Afet ve Acil Durum Yönetimi
Müdürlüğü ortaklığındaki
‘İzmir Metropolüyle Aliağa ve
Menemen ilçelerinde Güvenli
Yapı Tasarımı İçin Zeminin
Sismik Davranışlarının Modellenmesi’ projesine de katkı
sağlamıştır. Bu projeyle ilgili
görüşlerini aldığımız Dokuz
Eylül Üniversitesi Jeofizik
mühendisi Elçin Gök, şehirdeki
deprem riskinin araştırılması
için İzmir genelinde 16 istasyon
kurulduğunu ve bu istasyonlarla
gerekli sismik araştırmaların
yapıldığını belirtti. Ayrıca İzmir
çevresinin zemin özelliklerine
değinen Gök, alüvyon zeminlerde deprem büyümesinin çok
yüksek hissedildiği, orta ve
sıkı zeminlerde daha düşük bir
büyüme olduğunu belirtti.
Alüvyonlu bölgelerin, depremin
hissedilen şiddetini artırdığı
ve zeminler çok kötü olduğu
için, yaratabileceği hasarın
fazla olacağına değinen Elçin
Gök, İzmir’in kıyı bölgeleri ve
körfezin çevresinin dolgu zemin
olduğu için deprem büyütmesinin daha fazla olacağı ve olası
bir depremde yıkım yaratabileceğini söyledi. Gök ayrıca,
11 Ağustos 1904, Sisam Adası Richter ölçeği= 6.8
19 Ocak 1909, Foça Richter ölçeği= 6.0
31 Mart 1928, Tepeköy-Torbalı Richter ölçeği= 6.5
22 Eylül 1939, İzmir-Dikili Richter ölçeği= 7.1
16 Temmuz 1955,Söke-Balat Richter ölçeği= 7.1
28 Mart 1969, Alaşehir Richter ölçeği= 6.5
14 Haziran 1979, Karaburun Richter ölçeği= 5.9
6 Kasım 1992, İzmir, Doğanbey Richter ölçeği= 6.2
24 Mayıs 1994, Karaburun Richter ölçeği= 5.4
Ayrıca Bornova ve Bayraklı Belediyeleri deprem etüt merkezlerinde vatandaşların talepleriyle,
düşük bir ücret karşılığında
binaların depreme dayanıklılığını test ediyor. Yapılan testlerde
Bornova’da 100 binadan 10’u
iyi durumda. 80’i orta seviyede,
10 bina da çok kötü durumda
çıktı. Bayraklı Deprem Etüt
Merkezi’nde ise 120 bina incelendi. İncelenen binaların 12’si
iyi durumda çıkarken, 30 bina
kötü, 78 binanın da orta seviyede olduğu belirtildi. Bayraklı
Belediyesi’nden edinilen bilgiye
göre yapılan incelemelerde,
raporların sonuçlarının kötü
çıkması halinde Dokuz Eylül
Üniversitesi Deprem Araştırma
ve Uygulama Merkezi’ne sevk
edilecek. Belediye, yaptıkları
araştırmanın sonuçlarının
anlaşmalı oldukları DAUM’la
paralel çıkması halinde binalara
güçlendirme çalışması yapılması
gerektiğini ya da mümkünse
binayı yıkıp yeniden inşaa
edilmesi gerektiği uyarılarını
yaptıklarını belirtti.
“Burası çok güzel ama Van’ı özlüyorum”
Van depreminden sonra evsiz kalan 800 depremzede, İzmir’de devletin sosyal tesislerine yerleştirildi.
Ayşegül Çığır
Arafat Menteş, “Kışları
hep evde olurduk, burada
dışarıda top oynuyoruz.”
Depremzede aileler, 18 Kasım’da
Gümüldür bölgesindeki
TCMB Naim Talu Seminer
ve Dinlenme Tesisleri’ne
yerleştirildi.
Eshot Genel Müdürlüğü,
depremzedeler arasında bulunan öğrenci ve öğretmenlerin
İzmir’de bulundukları sürece
toplu ulaşımdan indirimli yararlanabilmesi için harekete geçti.
Aralarında 30 çocuğun
bulunduğu 800 depremzedenin yerleştirildiği kampta 175
lojman bulunuyor. Lojmanlarda kalan ailelere gıda, ısınma,
sağlık ve her türlü eğitim imkanı
sağlanıyor. Rehber öğretmenler
ve psikiyatristler, depremzedelere
psikolojik destek vererek, yaşa-
dıkları olaydan uzaklaştırmaya
çalışırken, sosyal ve kültürel faaliyetler de yürütülüyor. Kampta
kalan 30 çocuğun 18’i Özdere
Oğan Timinci İlköğretim
Okulu’na yerleştirildi. Küçük
çocuklara kreş imkanı sunuldu.
Öğrencilerin ulaşımı, Menderes
Belediyesi’nin depremzedelere tahsis ettiği servis aracıyla
sağlanıyor. Ünivers ekibi olarak,
çocuklara günlerinin nasıl geçtiğini sorduk.
Arafat Menteş, 7 yaşında,
1. sınıf öğrencisi
Gümüldür’ü sevdim ve mutluyum ama eski arkadaşlarımı
ve Van’ı özlüyorum. Her şey düzelince geri dönmek istiyorum.
Van’da hava soğuk olduğu için
kışları hep evde olurduk, burada
ise dışarıda top oynuyoruz.
Bazen gidip denize bakıyoruz ve
kumda yazı yazıyoruz. Okulumuzda okumayı öğretiyorlar ve
yeni defter, kitaplar hediye ettiler. Evimiz de güzel ama annem
hep ağlıyor.
Üveys Gazaloğlu, 11 yaşında,
5.sınıf öğrencisi
Depremde evimiz yıkıldı.
Hava soğumaya başlayınca
ailecek buraya geldik. Burada
yatağımız, televizyonumuz, sıcak
bir odamız var ve bizi okula
gönderiyorlar. Okulumuz çok
güzel, Van’daki okulumuz çok
küçük ve soğuktu. Buradaki
arkadaşlarımız bize depremi soruyorlar ama bunu anlatmak çok
zor. Evimiz yıkıldığı için arabada
kaldık, herkese çadır dağıtılmadı. Ailem sokakta buldukları
tahta ve benzeri şeyleri yakarak
ısınmamızı sağladılar. Dersleri
kaçırdığımız için haftada iki gün
okuldan sonra öğretmenimiz
kaldığımız lojmana gelip, bizi
çalıştırıyor.
Ezman Argut, 12 yaşında,
5. sınıf öğrencisi
Daha önce İzmir’i hiç görmemiştim. Depremde evimizi
kaybettiğimiz için bir hafta önce
buraya taşındık. Ailemiz çok kalabalık ama bizim aileden sadece
dokuz kişi geldik. Dedemler ve
birçok akrabamız Van’da kaldılar,
göçük altında kalan bazı eşyalarımızı bulup çıkartabilirlerse gelecekler. Yaşadığımız yeri bırakmak
zor oldu ama buraya alışmamız
için herkes yardımcı oluyor. İzmir
çok büyük ve çok güzel bir şehir.
Burada mutluyuz ama o kötü
günü unutamıyorum.
şehir
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Otistik çocuklara at ile terapi
3
Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği, İzmir Mavişehir’deki Tay Park’da otistik çocuklara atla
terapi uygulayarak tedavilerine destek sağlıyor. Atla terapi alan 3-15 yaş arası çocuklar bu sayede rahatlıyor.
Gamze Asan
O
tistik Çocukları
Koruma ve Yönlendirme Derneği
(ODER) ile İzmir
Otizm Spor Merkezi’nin,
Karşıyaka Belediyesi’nin
desteğini alarak başlattığı atla
terapi hizmeti otistik çocukların vazgeçilmezi oldu. Sosyal
etkileşim, iletişim ve davranış
bozukluğu biçiminde ortaya çıkan otizm ile yaşayan çocuklar
at ile buluştuğunda yavaş yavaş
bu özelliklerinden sıyrılıyorlar.
Özel eğitimli Pinokyo, Akide,
Jopi ve Elmas isimli dört pony
cinsi atla buluşan otistik çocuklar eğitmenler eşliğinde terapi
alıyor. Sosyal uyum problemi
yaşayan otistik çocukların atla
terapi seanslarının ardından
gelişim gösterdiklerini belirten
Karşıyaka Belediyesi Veteriner
Atla tedavi yöntemi sayesinde çocuklarda, kan dolaşımı, kas kontrolü ve kordinasyon gelişiyor.
İş Müdürü Çağlayan İnanlı, Tay
Park’ın, ODER, İzmir Otizm
Spor Merkezi’nin önerisi ile ve
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat
Durak’ın katkılarıyla otistik
çocukların hizmetinde kullanılmaya başladığını ifade etti.
Dernek tarafından belirlenen
çocuklar için özel dosyalar
açıldığı ve davranış biçimleri
konusunda eğitmenlerin
bilgilendirildiğini belirten İnanlı,
“Her çocuğun yarım saatlik
periyotlarla atla terapi almalarını
sağlamaya başladık. Eğitmenler
için kullanılan dört atımız da
bu çocuklar için özel yetiştirildi.
Eğitimler esnasında her çocuğun
başında bir at antrenörü bir de
eğitmeni bulunmaktadır” dedi.
Dünyada bilimsel faydaları
kanıtlanmış bu hizmet sayesinde
ailelerin olumlu tepkilerini
almaya başladıklarının altını
çizen İnanlı, “İlk kez atın üstüne
oturduklarında büyük tepkiler
veren çocukların, zamanla onlara
alıştıklarını hatta onlarla temasa
geçtiklerinde rahatladıklarını
gözlemliyoruz. Takıntılı olan
ve insanlarla göz temasından
sakınan çocuklar bu davranış
bozukluklarından uzaklaşmaya
başlıyor. Toplumda daha kabul
görür bir hal almaları bizler ve
bu aileler için çok önemli. Bunu
başardığımız düşünüyoruz” dedi.
Şenlikte, Seferihisar’dan
Van’a mandalina
Belediye Başkanı Tunç Soyer yaptı. Volkan Sevarcan’ın
sunuculuğunu yaptığı şenlikte
mandalina güzeli ve kralı seçildi.
Ayrıca çocuk tiyatrosu, sihirbaz,
akrobasi ve dans gösterileri, tavla
ve dama yarışmaları yapıldı.
CHP milletvekilleri Hülya
Güven, Erdal Aksünger ve
Musa Çam’ın katıldığı şenlikte
Soyer, “Bu şenliğin çok
temel bir amacı var. Ürünün
pazarlama kabiliyetini attırmak
ve Seferihisar mandalinasını
markalaştırmaktır. Biz bu amaçla
yola çıktık” dedi.
Depremzedelere mandalina
Seferihisar Belediye Başkanı Soyer
Aslı Tartar
T
ürkiye’nin ilk
Cittaslow şehri
olan Seferihisar’da
12. Mandalina
Şenliği yarışmalar ve gösteriler ile yapıldı. 1970’li
yıllarda başlayan ve aralıklarla
dokuz kez yapılan Mandalina
Şenliği, son üç yıldır üst üste
düzenleniyor. Şenliğin açılışını
Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu ve Seferihisar
Depremzedeleri de
unutmadıklarını söyleyen
Soyer, Seferihisarlı üreticiler
ve Aras Kargo desteğiyle 15
ton mandalinayı ‘Van için
kardeşlik yüklüyüz’ sloganıyla
deprem bölgesine doğru yola
çıkardıklarını belirtti.
Mandalina kralı seçildi
12 yıldır yapılan mandalina
şenliklerinde her yıl mandalina
güzeli seçilirken bu yıl ilk
defa mandalina kralı seçildi.
Birincilere tam altın hediye
edildi. Yarışmada Salih Güney
ve 1974 mandalina güzeli Gönül
Çeki ile Modacı Zeynep Acar,
reklamcı Uğurkan Akdeniz ve
manken Duygu Akdeniz jüri
üyeliği yaptılar. Şenlik Yavuz
Bingöl konseri ile son buldu.
Osman Evcan’a destek için dostları ülkenin çeşitli yerlerinde eylem yaptı.
Vegan tutuklu Osman Evcan’a destek
Dicle Günay
K
ırıkkale F Tipi
Cezaevi’nde tutuklu
bulunan ve etin
dışındaki hayvansal
besinleri de tüketmeyi reddeden
‘vegan-anarşist’ Osman Evcan,
cezaevi yönetiminin, beslenme
biçimine saygı göstermediğini
ileri sürerek 4 Kasım’da süresiz
açlık grevine başladı. 19
yıldır tutuklu bulunan Evcan,
yaklaşık sekiz yıldır vegateryan
olarak yaşamaya başladı. Etin
yanısıra süt, yumurta ve bal
gibi diğer hayvansal ürünleri
de tüketmeyi reddeden Evcan,
kendisine vegan yiyecekler
getirilmesi konusunda
cezaevi yönetiminden istekte
bulunmuş ancak talebine
karşılık bulamamıştı. Evcan’ın
eylemine destek çıkan
anarşistler Eskişehir, Bursa,
İstanbul ve İzmir’de yürüyüşler
düzenleyerek cezaevi yönetimini
kınadı. İzmir’deki yürüyüşlerin
merkezi Alsancak’ta yapılan
basın açıklamasında, sekiz
yıldır vegan beslenme
biçimini benimseyen Evcan’ın,
yemekhaneden yeterli miktarda
ve nitelikte vegan yemek
alamadığı, defalarca dilekçe
yazdığı halde cezaevinin
herhangi bir düzeltmede
bulunmadığı ifade edildi.
Evcan’a, tek kişilik tencerede
verilen yemeğin kötü koktuğu,
yemeğin üzerinde yapışkan
ve ciltte yakıcı etkisi olan bir
madde bulunduğu da belirtildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı’na
şikayette bulunan Evcan’ın
iddialarının yalanlandığı
ve delillerin saklandığı ileri
sürüldü. Evcan’ın açlık grevi
eylemiyle kendi sorunlarının
yanısıra buna benzer pek çok
sorunun ve hak ihlallerinin
de giderilmesini istediklerini
söyleyen protestocular, “Bu
eylem aynı zamanda, hayvana,
doğaya, kadına ve sömürülen
haklara da bir protestodur”
diyerek tepkilerini dile getirdi.
4
gündem
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Kitap okumak suç (mu?)
Avukat Serkan Cengiz; “İfade özgürlüğü ile ilgili davalar bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir”.
Zeynep Yüncüler
T
ürkiye’de bu
yıl birçok kişi,
bulundurdukları
kitaplar, resimler
ve afişler yüzünden terör
örgütüne üye olmakla
suçlanıp, gözaltına alındılar.
Geçtiğimiz aylarda, Başbakan
Erdoğan’ın Hopa’daki seçim
mitinginde, emekli öğretmen
Metin Lokumcu’nun hayatını
kaybetmesiyle sonuçlanan
olayları protesto eden 28
kişi hakkında soruşturma
başlatılmıştı. Yapılan operasyon
sonucu sanıkların evinde
bulunan kitaplar savcılık
tarafından örgüt üyeliğine
delil olarak gösterildi. Terör
örgütüne üye oldukları
gerekçesiyle suçlanan sanıkların
evinden delil olarak, Mahir
Çayan’ın Toplu Yazılar, Josef
Stalin’in Strateji ve Taktik, Karl
Marx’ın Fransa’ da İç Savaş,
Lenin’in Devlet ve İhtilal ve
Halit Çelenk’in İdam Gecesi
Anıları kitabı delil olarak
kaydedilmişti. Kitaplarla ilgili
toplatma kararının, eski Türk
Ceza Kanunun (TCK) 141142. Maddeleri (Komünizm
propagandası yapmak suçu)
gerekçe olarak gösterilmişti.
Bu Maddelerin Geçerliliği
Devam Ediyor mu?
Konu hakkında görüşüne
başvurduğumuz Avukat Serkan
Cengiz, “Yeni Türk Ceza
Kanunu’nun 1 Haziran 2005
yılında yürürlüğe girdiğini,
765 sayılı TCK’nın 140, 141,
142 ve 163. maddelerinin ise
12.04.1991 tarihli Terörle
Mücadele Yasası’yla (No:
3713) yürürlükten kaldırılmış
olduğunu ifade etti. Av. Cengiz,
ifade özgürlüğü ile ilgili
davalar bir ülkenin gelişmişlik
düzeyini gösterir ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi’nin
(AİHM) kararlarında şiddeti
övmeyen, suça teşvik etmeyen,
insan onuru ve haysiyeti
açısından mütecaviz nitelikte
olmayan bir fikrin, bir düşünce
açıklamasının, bir sanatsal
faaliyet veya üretimin ifade
edilmesinin, yayımlanması
veya icrasının çoğunluğun
görüşleri veya hakim olan
değerler açısından sarsıcı,
şok edici, rahatsız edici olsa
bile devletin o fikrin veya
ifadenin açıklanmasını
sağlamak ve temin etmekle
yükümlü olduğuna pek çok kez
hükmetmiş olduğuna” dikkat
çekti.
“Her Ülkede Bir
Paradigma Vardır”
Av. Cengiz devamında, “Bir
kişinin salt bulundurduğu
kitap, ziyaret ettiği bir
websayfası ve benzer nedenlerle
terör örgütü üyesi olarak
algılanıyor olması özgürlükçü
demokrasi anlayışı açısından
kabul edilebilir bir durum
değildir. Ancak her ülkenin
üzerine inşa edildiği temel bir
paradigma vardır. Örneğin,
şeriat sistemine dayalı olduğunu
bildiğimiz Suudi Arabistan’da,
bizim için normal olan bir
moda dergisini yayımlamak
ciddi bir sorun teşkil edebilir.
Mesele evrensel değerlere
dayanan bir paradigmanın
tesis edilebilmesidir. Buna
karşın hakim değerlere ve
düşünce yapısına uymadığın
veya bunları kabul etmediğin
zaman çoğunluğu oluşturanlar
nezdinde iyi görünmemeye
başlayabilir, bir takım
ötekileştirme eylemleriyle karşı
karşıya kalabilirsin. (Örneğin
Ahmet Altan’nın Milliyet’teyken
yazdığı ‘Atakürt’ başlıklı yazısı
yüzünden gazetedeki yazılarına
son verilmesi olayı) Keza
uluslararası standartlara uygun
olmayan bir hukuk kuralında
da zaman zaman AİHM’nin
standartlarına aykırı bir takım
uygulamaların zeminini
oluşturabilir” dedi.
Benzer bir operasyon daha
4 Mayıs 2010 tarihinde de,
Hopa’daki operasyonun bir
benzeri, Ankaralı iki üniversite
öğrencisi Bahadır Söylemez ve
Özgür Alkan’nın yurt odasına
gerçekleştirildi ve odadan çıkan,
Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı,
Mahir Çayan kitapları ve
Deniz Gezmiş karpostallarını,
savcılık delil olarak tanımladı.
Operasyon sonucu iki genç
25 yıla yakın hapis istemiyle
yargılanıyor. Çünkü, Söylemez
ve Alkan 13 Mart 2011’de
Ankara’da düzenlenen ‘Çok Ses
Tek Yürek’ mitinginde, Sıhhiye
köprüsüne, 1982 yılında idam
edilen Ethem Coşkun, Necati
Vardar ve Seyit Konuk için
hazırladıkları, ‘İdamlar bizi
yıldırmaz, 13 Mart savaşçıları
yaşıyor, Lenistler savaşıyor’ adlı
pankartları astılar. Bu yüzden,
Ankara Özel Yetkili Savcılığı,
iddanamede gençleri 1990
yılında kurulmuş TKEP/L
örgütüne üye olmakla suçluyor.
Örgüt propagandası ve örgüt
üyeliğinden dolayı 25 yıl hapsi
istenen gençlerin ilk duruşması
8 Aralık’ta gerçekleşecek.
Bedellinin bedeli ne?
Bedelli askerlikte 30 yaşından gün almış, 30 bin lirası olan herkes, zorunlu askerlik görevini yerine getirmiş
sayılacak, üstelik kışlaya hiç girmeden. Şimdi tartışılan konu ise 30 bin lira bulamayan gençlerin durumu...
Osman Girgin
B
aşbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın hedefini
‘Sosyal Yardımlaşma’
ve ‘Bakaya kalanların
azaltılması’ olarak belirlediği
bedelli askerlik yasa tasarısı
meclisten geçti. Bedelli, 1982
doğumluları kapsarken, yükümlülerin ödemesi gereken tutar 30 bin TL olarak belirlendi.
Geçmiş uygulamalardan farklı
olarak, bu kez bedelliye başvuranlar, 21 günlük temel askerlik
eğitimini almayacak. Eğitimin
kaldırılmasında ‘Askerlik hizmetinin gerektirdiği sonuçları
doğurmadığı’ gerekçe olarak
gösterilirken, dövizli askerlik
uygulamasında temel eğitimin
kaldırılmasının gerekçesi ise,
yurt dışındaki vatandaşların
çalıştıkları yerlerden izin alamaması, Türkiye’ye gelişlerinde
sorun yaşamaları ve gurbetçilerin kurduğu iş yerlerini kapatmak zorunda kalmaları olarak
belirlendi. CHP, dosyayı sosyal
eşitsizlik gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye
hazırlanırken, Milli Savunma
Bakanı İsmet Yılmaz, yasanın
zengin-fakir ayrımı yapmadığını, sadece vatandaşa bir seçenek
sunduğunu ifade etti. Vatandaşın bir kısmı ibedelliyi profesyonel orduya geçişin ilk adımı
olarak görüp, kayıtsız şartız
destek verirken, bir kısmı da
1999 Marmara depremindeki
gibi maddi gereklilik olmadıkça bedelliye karşı çıkıp, her ne
olursa olsun herkesin kışlaya
girmesi gerektiğini düşünüyor.
Askerlikten muaf tutulmak için
30 bin liralık bedeli ödemenin
yeterli olması, ‘Ödeyemeyenin
hakkı ne olacak’ sorusunu ortaya çıkarırken, bedelli için banka
kredisi kullanma olanağının,
faizler nedeniyle 30 bin liralık
bedeli 50 bin liralara kadar
çıkarması, adaletsizliği tartışılan bedellinin kendi içinde bir
adaletsizlik yaratıyor.
“Nakitim yoksa
kredim var demeyin.”
Başbakanın açıklamasının
ardından bankaların faizleri
1.30-1.46 arasında, bedelli
kredisinin vadeleri ise 12 aydan
60 aya kadar uzanıyor. Ancak
bu kredi sistemi ‘adaletsizliği’
tartışılan bedelli yasasının
kendi içinde bir adaletsizlik
yaratıyor. Cebinde 30 bin lirası
olmayıp, kredi kuyruğuna giren
gençler için bedelli sınırı sadece
yaş değil. Yasadan yararlanmak
isteyenlerin bankadan kredi
alması için aylık gelirleri,
en az 2 bin 500 lira olmak
zorunda. Çünkü, 30 bin liralık
krediyi almak için gelirinizin,
ödenecek aylık tutardan üç
kat fazla olması gerekiyor.
Kısacası ‘Nakitim yoksa kredim
var’ diyerek bankaya koşan
gençlerin çoğu, bedelliden
faydalanamıyor.
“Artık sosyal adalete
inanmıyorum.”
Çiftçi Kamil Dilaver, herkesin
eşit koşullarda askerlik yapması
gerektiğini düşünenlerden.
Bedelli askerliğin gündeme
gelmesinden bile rahatsız
olduğunu söyleyen Dilaver, “Bu
ülkede herkes anayasal eşitliğe
sahipse bu bedelli neyin nesidir”
dedi. Dilaver, “20 yaşındaki
çocuk terörle mücadele ederken,
birinin 30 bin lira vererek
kamuflaj bile giymemesi, benim
sosyal adalete inancımı yok
ediyor” ifadelerini kullandı.
“Doğudakine 20 gün erken
terhis çok görülüyor.”
Geçen eylül ayında Milli
Savunma Bakanlığı’na dilekçe
yazan Dilaver, “Doğuda görev
yapan askerlerin 15 ay boyunca
çarşı izni kullanamadıklarını, batıdakilerin ise her hafta
izinli olduğunu, bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için de
doğudakilerin batıdakilere göre
15 ya da 20 gün erken terhis
edilmeleri gerektiğini ifade
ettim. Ancak cevap olarak böyle
bir düzenlemenin mümkün
olmadığı ve asker yetersizliğine
yol açacağı söylendi. Doğudaki
çocuğa 20 gün erken terhisi
çok görürlerken şimdi 30 bin
lira veren 20 gün bile askerlik
yapmayacak. Bu beni her şeyden
soğuttu” dedi.
Askeri personel ne diyor?
Bedelli de görüşü alınması
gerekenlerden biri de askeri
personel. İsminin açıklanmasını
istemeyen bir deniz kuvvetleri
subayı, bedelliden ‘Asker nasıl
etkilenir?’ sorusunu cevaplıyor.
Subay, “Bedelli askerliğe hem
bir vatandaş olarak, hem de bir
subay olarak karşıyım. Yasanın
toplumumuzda ikilik yaratacağına, sınıflar arası uçurumu
arttıracağına inanıyorum. Öte
yandan bu askeri düzen içinde
bir disiplinsizlik ve itaatsizlik
yaratır. İşini gücünü bırakıp asker ocağına gelen gençler, bunu
bir vatan borcu, bir vatandaşlık
görevi olarak görmekten çok bir
anayasal zorunluluk olarak görürler. Birileri parası olduğu için
bu görevden muaf tutulurken,
kendilerinin maddi durumu
yetersiz olduğu için emir altına
girmiş hissederler. Bu durum
silahlı kuvvetler içindeki yapıyı
alt üst edebilir. Örneğin şu anda
TSK’da er olarak görev yapan
bir askerin maaşı sadece 20 TL.
Bu onbaşı rütbesinde 22 TL,
çavuş rütbesinde 24TL’ye çıkıyor. Siz bu çocuğu emir altına
alacaksınız ama birisi çıkacak
30 bin lira verecek ve kışlanın
önünden bile geçmeyecek. Siz
bu çocuğa devletin adaletli
olduğunu anlatabilir misiniz?”
gündem
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
5
Türkiye’nin ‘Vicdani Reddi’
Avrupa Konseyi’ne üye olan Türkiye, vicdani ret hakkını tanımıyor ve koşullar getirmek için çalışıyor.
ilişkin bir yasa kabul edilmeyecek. Sadece tekrar tekrar
yargılamayı ortadan kaldıran
bir yasa yapılacak. Yalnızca bir
kez ceza verilecek. CHP ve BDP
vicdanı reddin hak olarak kabul
edilmesi ve düzenlenmesi için
yasa taslağı hazırlıyorlar”. Hülya
Üçpınar da bu iki partinin
hazırlıklarına destek veriyor.
Melis Bıyık-Ece İzmit
Zeynep Yüncüler
T
ürkiye’nin
gündemine bedelli
askerliğin gelmesinin
ardından, AİHM ve
Avrupa Parlamentosu’nun temel
insanı hak olarak kabul etmiş
olduğu ‘Vicdani ret hakkı’
konusu oturmuştu. Ancak
Türkiye, medyada çıkan birçok
haberin etkisiyle ve bedelli
askerliğin gelmesiyle vicdani ret
konusunun Türk kanunlarında
hak olarak tanınacağı
yanılgısına düştü. Bu yanılgının
üzerine, açıklamada bulunan
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz,
“Türkiye’nin gündeminde
vicdani ret yok” dedi. Bakan
Yılmaz “Nedir Türkiye’nin
gündeminde olan? Vicdani
redde verilen hapis cezasının
her tekerrüründe hapis
cezasını kaldırıp, makul tek
cezaya düşürmek. ‘Ben askere
gitmeyeceğim veya üniforma
giymeyeceğim’diyen insanlar
için bir ceza yani her seferinde
3 yıl, 5 yıl, 3 yıl, 5 yıl değil. Bir
ceza vereceğiz, o cezayı hapiste
çektikten sonra da askerlikten
muaf olacak. Düzenleme budur,
bununla ilgili bir çalışma
yapılacak” diye konuştu.
AB üyesi Belçika, Çek
Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda,
İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Macaristan,
Malta, Portekiz, Slovakya ve
Slovenya vatandaşlarına vicdani
ret hakkı tanıyarak, zorunlu
askerliği şart koşmuyor. Türkiye
kanunlarında ise bu hak tanınmıyor.
Hükümet, eski Türk Ceza
Kanunu’nun 155. maddesi
nedeniyle hapis cezası almak
zorunda kalan vicdani retçiler
için hapis cezalarını kaldırıp,
makul tek bir ceza hazırlamak
için çalışmalar yaptığını vurgulamıştı. Örneğin, hükümetin
açıklamasına göre, vicdani ret
konusundaki çalışmaların ilk
adımı 24 ay kamu hizmetinde
bulunup, günlük 1 TL ödeme
koşuluydu.
“Mesele sadece erkeklerin
meselesi değil”
TCK’ nın 318. maddesi (halkı askerlikten soğutma) yüzünsden hapis cezası alan vicdani retçiler için, bir grup antimilitaristin gerçekleştirdiği eylem.(Fotoğraf: Nilgün Yurdalan, savaskarsitlari.org)
lik hizmetini yerine getirenler
arasında ayrımcılık yapılamayacağını belirtiyor. Önerilen tipte
genel bir düzenleme tam da bu
tip bir ayrımcılık yaratacağı için
kabul edilemez. İnsan hakları ile ilgi düzenlemelerin her
zaman daha açık ve danışmaya
açık bir şekilde yürütülmesi
gerekir. Birçok örnekte olduğu
gibi bu vakada da gizli yürütülen bir süreç var. Halbuki daha
açık bir müzakere süreci ulus-
Hükümetin çıkış yolu dini
gerekçeler olabilir mi?
“Hükümet vicdanı retçileri
daha az cezalandırarak
sorunu çözemez”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç.
Dr. Kerem Altıparmak, vicdani
redde koşul getirilmesiyle ilgili
olarak “Bazı ülkelerde bu tür
düzenlemeler olduğu doğrudur. Ne var ki İnsan Hakları
Komitesi alternatif hizmetle
ilgili meşru bir gerekçe olmadığı
takdirde vicdani retçilerle asker-
cezalandırarak sorunu çözemez.
Hem adalet bakanının hem de
Milli Savunma Bakanı’nın bu
yönde açıklamaları var. Doğrudur, Osman Murat Ülke davasını takiben Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi, Hükümetten o davada alınması gereken
önlemleri istedi. Orada da ihlal
Ülke’nin defalarca hapis cezası
almasından kaynaklanıyordu.
Ancak bu yılın Bayatyan/Ermenistan davasında AİHM vicdanı
ret hakkını, din ve vicdan özgürlüğünün bir parçası olarak
kabul etti.”
Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak
lararası ölçütlere uygun bir düzenlemeyi mümkün kılabilirdi”
diyor. Altıparmak, vicdani ret
için hükümetin yaklaşımının
nasıl olması gerektiği konusundaki görüşlerini şöyle belirtti:
“Öncelikle hükümet vicdanı
retçileri daha az veya bir kez
Vicdani ret için hükümetin
çıkış yolunun ne olabileceğini analiz eden Altıparmak,
“Görünen o ki hükümet çıkış
yolu olarak en az ceza vererek
vicdani ret nerede tanınmış
onun peşine düşmüş durumda.
Bazı haberlere göre sadece dini
gerekçelerle vicdani ret tanınacak. Bu da uluslararası hukuka
aykırı. Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komitesi açıkça dini
nedenlere dayanan vicdani ret
ile vicdani nedenlere dayananlar
arasında ayrımcılık yapılamayacağını belirtiyor” diyor.
Türkiye’ yi ilk kez vicdani
ret ile tanıştıran Osman Murat
Ülke’nin Avukatı Hülya Üçpınar ise bu konu hakkında şöyle
konuşuyor: “Ülke gibi diğer
vicdanı retçilerin de mağdur
olmaması için yasa çıkarılması
gerekiyordu ancak çıkarılmadı. Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi, her üç ayda bir,
Türkiye’yi yeni bir yasa çıkarması için uyardı. Türkiye,“Bu
politik bir konu, o kadar kolay
karar veremiyoruz. Türkiye bu
yıl genel seçimlerden sonra bir
şeyler yapılacak” dedi. Üçpınar,
“Bundan sonra Bakanlar Komitesi, Aralık ayına kadar hangi
somut adımlar atılacağına dair
hükümetten bir plan istediğini
açıkladı. Temmuz’da Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi,
vicdanı retle ilgili karar verdi.
Ermenistan’la ilgili Bayatyan
kararı olarak geçiyor. Orada
vicdanı ret ilk defa hak olarak
tanındı. Bunu şimdiye kadar
anayasasında kabul etmeyen tek
ülke Türkiyedir. Avrupa Birliği
her yıl kasım ayında ilerleme
raporu açıklıyor. Bu konu
raporlarda sürekli gündemde.
Türkiye ile ilgili vicdanı ret
haktır, bunu kabul edin diye
bir karar çıkacak. Aralık ayına
kadar hükümetin buna cevap
vermesi gerekiyor. Bu yüzden
de bu konu şuanda gündemde.
Öyle görülüyor ki vicdanı redde
Vicdani retçiyiz diyen kadınlar
da var. Gazeteci Mutlu Tömbekici, “Mesele bir erkek meselesi
değil. Ölenlerin, sakat kalanların arkalarında bıraktığı kadınlar var bu nedenle savaş bizi
daha çok ilgilendiriyor. Savaşı
durdurmanın yollarından biri
askere adam göndermemektir.
Kadın vicdani retçilik de işte
budur. Benim ölecek ve öldürecek kocam, sevgilim, oğlum,
ağabeyim yok demek ve savaşa
adam yollamamak”diyor.
Tömbekici’nin ‘Kadın Vicdani
Ret’ yazısında bazı kadın retçilerin düşünceleri de yer buluyor:
“Biz öldürmeyi reddediyoruz.
Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi
ve bunun yol açtığı sömürüyü,
cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi,
Mutlu Tömbekici
öldürmeyi tüm vicdanımla bir
anarşist kadın olarak reddediyorum.” Başka bir kadın şöyle
anlatıyor: “Savaşın devamlılığı
süresinde kadını bir araç olarak
kullanan bu militarist sistemi
kabul etmiyor, savaşın insan
kaynaklarını kurutmak için
mücadele ediyorum. Anarşist
bir kadın olarak vicdani reddimi
açıklıyor, halkı askerlikten soğutuyorum. Hayatlarımız çalınmadan, hayallerimiz buluşmalı.”
Tömbekici’nin yazısında yer
alan bir alıntıda da “Savaşı, tek
tipleşmeyi, militarizmi ve bunun
yol açtığı sömürüyü, cinsiyet
ayrımcılığını, ölmeyi, öldürmeyi
tüm vicdanımla bir anarşist kadın
olarak reddediyorum” deniyor.
Vicdani ret konusu şimdilik
çözülemese de yakında AİHM
yüzünden yeniden gündeme
gelmesi kaçınılmaz görünüyor.
6
yeni yıla girerken
N. Gülin Küpelioğlu-Varsan Çekiç
2011’den aklımızda kalanlar, iz bıra
2011’i uğurlamaya hazırlanırken, aklımızda 12 haziran genel seçimleri, Van depremi, tutuklanan gazeteciler ve kadına y
12 Haziran Genel Seçimleri N.Ç.’ye tecavüz davası
12 Haziran’da yapılan genel
seçimlerde 50 milyondan fazla
seçmen sandığa gitti. Seçimde
yüzde 49.95 oranında oy alan
AKP 61. hükümeti kurdu.
Seçimlerde CHP yüzde 25.49,
MHP yüzde 12.98, BDP’nin
desteklediği bağımsız adaylar ise
yüzde 6.58 oranında oy aldı. 12
Haziran seçimleri, Türkiye’de
34 yıl aradan sonra erken yapılmayan ilk genel seçim olarak
tarihe geçti.
Kasım ayında ‘Utanç davası’
olarak da bilinen, 2003 yılında
Mardin’de, aralarında devlet
memurlarının da bulunduğu 26
kişinin tecavüzüne uğrayan 13
yaşındaki N.Ç’nin davasında,
Yargıtay, yerel mahkemenin
‘Kızın rızası vardı’ gerekçesiyle
verdiği hafif cezaları onayladı.
Tepkiler üzerine tekrar açılan
davada dosya tekrar Mardin
1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne
gidecek.
Şike operasyonu
24 asker öldürüldü
3 Temmuz günü futbolda
şike operasyonu kapsamında
Fenerbahçe Klubü Başkanı Aziz
Yıldırım, Sivasspor Başkanı
Mecnur Odyakmaz, Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar,
Ümit Karan, Sezer Öztürk,
Fenerbahçeli futbolcu Emenike gibi birçok isim gözaltına
alındı. Gözaltıların ardından
aralarında Fenerbahçe Klubü Başkanı Aziz Yıldırım,
Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip
Mosturoğlu, eski Fenerbahçeli
futbolcu ve Alt Yapı Sorumlusu
Cemil Turan, eski Eskişehirspor
Teknik Direktörü Bülent Uygun, eski Eskişehirspor Sportif
Direktörü Ümit Karan gibi
isimlerin bulunduğu birçok kişi
tutuklandı.
Van depremi
23 Ekim’de Van’da Tabanlı
köyü merkezli 7.2 şiddetinde
deprem meydana geldi. En çok
yıkımın Erciş ilçesinde yaşandığı depremde 601 kişi hayatını
kaybetti. Deprem kadar sosyal
medyada oluşturulan yardım
etkinlikleri ve bazı faşist yaklaşımlar uzun süre gündemde
kaldı.
Işık Koşaner’in istifası
Yüksek Askeri Şura öncesinde
Genelkurmay Başkanı Org. Işık
Koşaner, görev süresi bir yılı
doldurmadan istifa etti. Koşaner ile birlikte Kara Kuvvetleri
Komutanı Erdal Ceylanoğlu,
Deniz Kuvvetleri Komutanı
Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay
da istifasını açıkladı.
Tutuklu gazeteciler
Ergenekon soruşturması kapsamında terör örgütü üyesi olma
iddiasıyla 18 Şubat’ta gazeteci ve
OdaTV’nin sahibi Soner Yalçın,
3 Mart’ta da gazeteci Nedim
Şener ve İmamın Ordusu adlı
kitabı nedeniyle Ahmet Şık
tutuklandı. 22 Kasım 2011
itibariyle 12’si imtiyaz sahibi ve
yazı işleri müdürü olmak üzere
64 gazeteci tutuklu bulunuyor.
Hakkari’nin Çukurca ve
Yüksekova ilçelerine sekiz ayrı
asker ve polis noktalarına PKK
tarafından düzenlenen saldırılarda 24 asker şehit olurken 18
güvenlik görevlisi de yaralandı.
Erbakan öldü
Türkiye Cumhuriyeti’nin eski
başbakanı ve eski Refah Partisi
lideri Necmettin Erbakan 27
Şubat’ta öldü. Erbakan 1996
ve 1997 yıllarında başbakanlık
yapmıştı.
Ucube heykel yıkıldı
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın ‘Ucube’ heykel
olarak nitelendirdiği Kars’taki
İnsanlık Anıtı Ocak ayında
yıkıldı.
Kadına şiddette artış
Van depreminde resmi verilere göre 601 kişi hayatını kaybetti.
Kadın Statüsü Genel
Müdürlüğü’nün ‘Türkiye’de
Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet’
araştırmasına göre kadınların
yüzde 41,9’u fiziksel ve cinsel
şiddete uğruyor. Yine resmi
verilere göre kadın cinayetleri
son yedi yılda yüzde
oranında arttı. Kadı
konusunda dünya ve
çok altında kalan Tü
kadın haklarını koru
hala ağır cezai yaptı
uygulanmıyor. 2011
dokuz ayında erkekl
206 kadını öldürdü,
tecavüz etti.
Ankara’da saldırı
21 Eylül’de bomba y
yapılan üç kişinin ö
kişinin yaralandığı b
saldırıyı, PKK’nin m
de eylem yapan bağı
‘Kürdistan Özgürlü
(TAK) üstlendi.
Erzurum Kış Oli
27 Ocak-06 Şubat t
arasında düzenlenen
Sistem sarsıldı, dünya değişti
Yakında ‘geçtiğimiz yıl’ diye anılacak olan 2011, değişim mevsimini getirdi ve nükleer enerjinin ‘
Wikileaks sızdırdı, değişim başladı
Japonya, facia ve
Kurucusu Julian Assange tarafından yayın hayatına 2006
yılında başlayan ve sitenin kullanıcılarının yolladığı devletlerin ve özel şirketlerin gizli bilgilerini yayımlayan Wikileaks,
ocak ve şubat aylarında Amerika Birleşik Devletleri’ne ait
251 bin 287 döküman yayınladı. ABD ordusunun Irak ve
Afganistan’da sivillere düzenlediği saldırıları ve Dış siyasetini
içeren dökümanlar, ocak ayında Tunus’ta işsizlik, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluk ve konuşma özgürlüğü için başlayan Yasemin
Devrimi için katalizör oldu ve ülkeyi 23 yıldır yöneten Başkan
Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı. Tunus’un
başarılı devrimi, Aralık 2010’da protestoya başlayan Cezayir’i
yüreklendirirken, yakınındaki Mısır ve Libya’ya da ilham
kaynağı olup Arap Baharı’na dönüştü.
Diktatörler devrildi
25 Ocak’ta Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanan Mısır halkı, 30 yıldır Mısır’ı yöneten Cumhurbaşkanı Hüsnü
Mübarek’in istifasını istedi. Kahire’den diğer şehirlere de
yayılan, değişik statüden ve kültürden gelen milyonlarca insan
daha demokratik bir Mısır için birleşti. Protestolara sert karşılık veren otorite yüzünden yaklaşık 846 kişi öldü ve 6000’den
fazla kişi yaralandı. Mısırlıların kararlılığı, Mübarek’in 11 Şubat günü istifasını vermesiyle sonuçlandı. 15 Şubat’ta Libya’da
Muammer Kaddafi’nin 41 yıllık yönetimine karşı başlayan
değişim isteği ise daha ağır cevap aldı. Protestoların Libya’nın
doğudaki şehri Mısrata’da güç kazanmasının ardından, mart
ayının başında şehir Libya askeri güçleri tarafından kuşatılıp,
bombardımana tutuldu. Libya İç Savaşı’nı başlatan bu harekete
karşılık NATO, Libya’ya harekat düzenleyerek, Kaddafi kuvvetlerine hava saldırıları düzenledi. Nato tarafından asilerden
kurulan Ulusal Geçiş Konseyi’nin, ağustos ayında Trablus’u ele
geçirmesiyle güç kaybeden Kaddafi, 20 Ekim’de asiler tarafından yakalanarak linç edildi. Kaddafi’nin ölümüyle biten Libya
İç Savaşı’nda yaklaşık 30 bin insan öldü. Arap Baharı esmeye
devam ederek, Yemen’i de etkiledi ve 1978’den beri devlet başkanı olan Ali Abdullah Salih’in 23 Kasım’daki istifasına kadar
dinmedi. Suriye’nin 15 Mart’ta başlayan protestoları, 2000
yılından beri yönetimde bulunan Beşar Esad’ın sert tepkisiyle
karşılaştı. Hala süren olaylarda, yaklaşık 4 bin 300 kişi öldü.
Dünya doğaya karşı
yaşanan 9 şiddetind
Japonya’nın kuzeyd
ğında meydana gele
nami dalgalarının o
10 kilometre içine i
kişi öldü, 5 bin 950
du. Can kaybına ek
kentinde bulunan F
zarar vererek, radyo
7 derecesine gelmes
sızıntıların hala dev
devlet tarafından bo
Japonya’nın yaşa
olaydan sonra Japon
Savaşı’ndan sonra Ja
Yollara ve raylara ağ
bina yıkıldı, 4 milyo
7
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
rakanlar İzmir 2012’den ne bekliyor?
yönelik artan şiddet kaldı.
Yeni yıla az bir zaman kala İzmirlilere, 2012’den neler beklediklerini sorduk.
e bin 400
ın hakları
erilerinin
ürkiye’de
uma adına
ırımlar
1’in ilk
ler toplam
, 86 kadına
A. Kenan Yiğit-Eda ŞahinNilay Aygün
ı
yüklü araçla
öldüğü, 34
bombalı
metropollerımsız kolu
k Şahinleri’
Üniversitelerarası Kış Olimpiyatlarına Erzurum ev sahipliği
yaptı.
Aslantepe açıldı
Türk Telekom Arena Aslantepe açılışında TOKİ Başkanı
Erdoğan Bayraktar’ın seçim
propogandası yaparcasına yaptığı konuşma protestolara neden
oldu. Açılışta konuşma yapması
beklenen Başbakan Erdoğan,
Galatasaraylı taraftaların
protestosu üzerine konuşmasını
iptal edip bakanlarla birlikte
TT Arena’yı terk etti.
Fenerbahçe şampiyon oldu
Spor Toto Süper Lig’in 34. ve
son haftasında deplasmanda
mpiyatları Sivasspor’u 4-3’lük skorla mağarihleri
lup eden Fenerbahçe 2010-2011
n 25. Dünya sezonunun şampiyonu oldu.
Melisa Kemen-Öğrenci
Hüseyin Çelik-Çiçekçi
2011 iyi geçti, mutlu, huzurlu
geçti. Bol kazançlı bir yıldı.
2012 yılından hayatımızda ilk
önce sağlık ve tüm dünyada
barış, mutluluk ve sağlık bekliyoruz.
Vecdi Şay-Emekli tüccar
Derslerimizin güzel olmasını
istiyorum, mutlu bir aile ve
gelecek istiyorum. İzmir’deki
metronun acilen tamamlanmasını ve sınavlarımızın üst üste
olmamasını ve kolay olmasını
istiyorum.
e Fukuşima
Hayatta üç şey beklerim; deniz,
kadın, dondurma. Beklentilerim
bunlar başka beklentim torunumun büyüyüp, okula gitmesini
bekliyorum. İzmir’den çok beklentim var malesef, İzmir bugün
için layık olduğu yerde değil,
çok daha iyisine layık inşallah
geliştiğini göreceğiz. 2012’de
herkes için huzur, rahatlık,
sağlık, mutluluk diliyorum.
olursan semer vuran çok olur,
dünya çok karışık bu kadar büyümeyle hiçbir yere varamayız.
Bunun için de ne kadar mutlu
olabilirsek iyi olur.
Merve Sökmen-Sanatçı
Saruhan Ege Örges-Öğrenci
Önce herkese sağlıklı, mutlu,
huzurlu terörsüz, göz yaşlarımın
yemek tabaklarına düşmediği,
politikacıların huzur içinde
olduğu, parlamentoda kavga
değil de tokalaşıp birbirlerini
öptüğü, başbakanımıza laf
söylemedikleri, çocuklarımızın
istikballerine umutla baktığı,
biz yaşlanan insanların geleceğimizden korkuyla değil, umutla
bakmayı istiyorum. Avrupa
Birliği’ne girmiyoruz, onlar
Türkiye’ye buyursun gelsin. Biz
Osmanlı torunuyuz en kıymetli
milletiz.
Matematiğimin düzelmesini, Van’daki kardeşlerimizin
yaralarının sarılmasını bekliyorum, dünyadan barış ve dostluk
bekliyorum.
Müzeyyen Sarman- Serbest
‘faydalarını’ gösterdi.
ı ne kadar korumasız olduğunu, Japonya’da
deki depremle hatırladı. 11 Mart günü
doğusundaki Tohoku bölgesinin 70 km açıen deprem, yüksekliği 40 metreyi geçen tsuoluşmasına neden oldu. Depremde karanın
lerleyen tsunami dalgaları yüzünden 16 bin
0 kişi yaralandı ve 3 bin 642 kişi kaybolk olarak tsunami dalgaları ayrıca Miyako
Fukuşima nükleer santralinin üç reaktörüne
oaktif tehlikenin en üst aşaması olan seviye
sine ve patlamalara neden oldu. Radyoaktif
vam ettiği reaktöre 20 kilometrelik bölge
oşaltıldı.
dığı en büyük deprem olarak tarihe geçen
nya Başbakanı Naoto Kan, “İkinci Dünya
aponya’nın yaşadığı en zor durum” dedi.
ğır zarar veren depremde, yaklaşık 125 bin
on ev elektriksiz kaldı.
miz lazım, zamlar çok belimizi
büküyor. İzmir’den beklentim
trafik çok sıkışık yollar düzgün
değil ve çok kalabalık.
Benim ve eşimin yeşil kartı
yok, evim yok kiradayım, verem
geçirdim, böbreklerimden taş
aldırdım, ekmek parası zor kazanıyorum. Devletten yeşil kart
istiyorum. Türkiye’den beklentim, allah askerlerimizi korusun
herkesi korusun, herkesin mutlu
olmasını diliyorum.
Ali Gündoğan-Boyacı
Saim Mir-Dövmeci
İlk etapta çevre düzeni çok
önemli, belediye temizlik
konusunda iyi iş yapmıyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
bu şekilde alınacağını sanmıyoruz. Yeni yıldan sağlık, mutluluk ve huzur diliyoruz.
Mehtap Dimen-Özel sektör
Mükemmel bir iş istiyorum,
üniversite mezunuyum ve şu an
sigara firmasında özel sektörde
calışıyorum. 2012’de devletten
bir iş istiyorum. Şu anki tek
sıkıntım bu. Türkiye’nin iyiye
gitmesini diliyorum, gidişatından memnun değilim, bedelli
askerliğe karşıyım, zengini
askerlik yapmayacak, fakiri
yapacak, karşıyım.
Neşe Bayram- Menajer,
Oğuzhan Gün- Ajans sahibi,
Hepimize hayırlı, uğurlu gelir
inşallah. İşlerimizin düzelmesini istiyorum. Herkesin işi iyi
olursa bütün esnaf iş yapar ve
bundan sonrasının iyi olacağına inanıyorum. Türkiye’de en
azında yeşil kartlılara altı ayda
bir değil de, iki ayda bir para
verseler, fakir olanların ev kiralarını karşılasalar iyi olur.
Kendi işimle ilgili bir sürü beklentim var daha doğrusu yapacağımı kesinleştireceğim şeyler
var. Bunlar bana iyi gelecek.
İzmir’den hiçbir beklentim yok.
Barış gerekiyor barış olursa, her
şey çözümlenir zaman içinde.
Murat Oktay-Müzisyen
Beklentim ilk başta bütün dünya için barış ve artık bu savaşlar
durmalı, önemli olan kendi sağlığımız sonuçta. İkinci olarak da
ekonomiye çok ağırlık verme-
Nurdan Tüzün-Esnaf
2002 olsun 2012 olsun beklentimiz yok, çalışacaksın.
Türkiye’den hiçbir şey olmaz
aynı terane gider. Zengin
zengindir, fakir fakirdir. Eşek
Senem Yılmaz-Grafiker
Ben İzmir için bu belediye
başkanımızın değişmesini ve
İzmir’in hakettiği yere yükselmesini istiyorum. Türkiye’nin
de daha ileriye gitmesini istiyorum her anlamda.
8
kültür sanat
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Kısa filmler festivalde
izleyicisiyle buluştu
İzmir Kısa Film Festivali’nde, dünyada birçok ödül almış kısa
filmler gösterildi. Altın Kedi ödülleri de sahplerini buldu.
Aslı Tartar
B
u yıl on ikincisi
düzenlenen İzmir
Kısa Film Festivali
16-20 Kasım
tarihleri arasında Fransız
Kültür Merkezi’nde İzmirli
sinemaseverlerle buluştu.
Uluslararası dallarda
gerçekleştirilen yarışmaya bu yıl
65 ülkeden 1300’ü aşkın film
başvurdu ve 38 ülkeden 114
film seçildi.
İzmir Kısa Film Festivali
için Berlin, Cannes, Oscar ve
Bafta’da yarışan ve ödüllendirilen filmlerden oluşan bir seçki
hazırlandı. 16 Kasım’da başlayan kısa film gösterimine ilk
günden ilgi yoğundu. Festivalin
açılış filmi, Nash Edgerton’un
2011 Cannes Film Festivali’nde
Altın Palmiye Ödülü için yarışan ‘Ayı’ filmi oldu. Tüm kısa
film gösterimlerinin Türkçe
ve İngilizce altyazılı yapıldığı
festivalde İzmirli sinemaseverler
filmleri ücretsiz olarak izledi.
Altın Kedi Ödülü
114 film içerisinden dokuz film
ulusal yarışma dalında, 11 film
ise uluslararası yarışma dalında
Altın Kedi Ödülü için yarıştı.
Filmleri değerlendirmek üzere
sinema alanında beş önemli
isim ağırlandı. Jüri başkanlığını Türkiye’nin önemli sinema
yazarlarının başında gelen
Atilla Dorsay’ın yaptığı jüride
yönetmen Tayfun Pirselimoğlu,
oyuncu Tülin Özen, yapımcı
ve Avrupa Film Akademisi
Üyesi Cedomir Kolar ve Cannes
Film Festivali Quinzaine des
Realisateurs bölümü yönetmeni
Christophe Leparc görev yaptı.
Ulusal Film Yarışması Jüri Özel
Ödülü’nü yönetmeni Orhan
İnce’nin ‘Ali ata bak’ filmi,
Uluslararası Film Yarışması
Jüri Özel Ödülü’nü yönetmeni
Halima Quardiri olan ‘Mokhtar’ filmi, Ulusal Film Yarışması
Altın Kedi Ödülü’nü yönetmeni
Cem Öztüfekçi olan ‘Nolya’
filmi, Uluslararası Film Yarışması Altın Kedi Ödülü’nü ise
yönetmeni Cote Soler olan ‘El
vendedor del ano (yılın satıcısı)
aldı.
İzmir Kısa Film Festivali
kapsamında her yıl olduğu gibi
bu yıl da sinema dünyasının
deneyimli isimleri İzmirlilerle
buluştu. Seneryo yazarı Önder
Çakar, oyuncu Hatice Aslan ve
yapımcı Sevil Demirci ile sinema üzerine söyleşiler yapıldı.
Ayrıca festival süresince Gökçe
Pehlivanoğlu’nun film setlerinde
çekmiş olduğu ‘Setup’ fotoğraf
sergisi Fransız Kültür Merkezi
sergi salonunda sergilendi.
Aralık’ta kültür-sanat
VİZYONDAKİLER
The Muppets
Tür : Animasyon, Aile,
Komedi
Yönetmen: James Bobin
1 Aralık
Arthur Christmas
Tür : Animasyon, 3 Boyutlu,
Fantastik
Yönetmen: Sarah Smith,
Barry Cook
2 Aralık
Jack and Jill
Tür : Komedi, Romantik
Yönetmen: Dennis Dugan,
Steve Koren
2 Aralık
Seeking Justice
Tür : Aksiyon, Dram, Gerilim
Yönetmen: Roger Donaldson
2 Aralık
Les Hommes Libres
Tür : Dram, Savaş
Yönetmen: İsmael Fereoukhi
9 Aralık
Margaret
Tür : Dram
Yönetmen: Kenneth Lonergan
6 Aralık
Ironclad
Yönetmen: Serkan Turhan
16 Aralık
Shark Night 3d
Hazırlayan Aslı Tartar
Sherlock Holmes: A Game Of
Shadows
Tür : 3 Boyutlu, Aksiyon,
Biyografi, Gizem, Macera,
Romantik, Suç
Yönetmen: Guy Ritchie
16 Aralık
TİYATROLAR
Kuantum İyileşme/me
03 Aralık / 20.30
AKM Tiyatro Salonu
Robin Hood
04 Aralık / 13.00-14.45/18
Aralık 13.00-14.45
AKM Tiyatro salonu
Tür: Aksiyon, Macera, Dram
Yönetmen: Jonathan English
9 Aralık
Wanderlust
Tür : Komedi
Yönetmen: David Wain
2 Aralık
Alvin and the Chimpmunks
Tür : 3 Boyutlu, Animasyon,
Aile, Komedi
Yönetmen: Mike Mitchen
16 Aralık
Ayhan Hanım
Tür : Dram, Tarih, Politik
Yönetmen: Levent Semerci
2 Aralık
Aşk ve Devrim
Tür : Dram
Tür : Aksiyon, Korku, Gerilim,
Macera, 3 Boyutlu, Erotik
Yönetmen: David R.Ellis
23 Aralık
Jane Eyre
Tür : Dram, Aile, Romantik
Yönetmen: Cary Fukunaga
9 Aralık
Sümela'nın Şifresi
Tür : Komedi, Macera
Yönetmen: Adem Kılıç
16 Aralık
OPERA VE BALE
Çingene Baron (*)
Tür: Operet
1 Aralık Perşembe / 20.00
2 Aralık Cuma / 20.00
3 Aralık Cumartesi / 15.00
Sihirli Dünya (*)
Tür: Çocuk Müzikali
5 Aralık Pazartesi
Kamelyalı Kadın (**)
Tür: Bale
10 Aralık Cumartesi / 20.00
12 Aralık Pazartesi / 20.00
14 Aralık Çarşamba / 20.00
Verdi Requıem (****)
Tür: Konser
15 Aralık Perşembe / 20.30
16 Aralık Cuma / 20.30
Arşın Mal Alan (*****)
Tür: Operet
20 Aralık Salı / 20.00
23 Aralık Cuma / 20.00
Iphigenta Tauris’te (*)
Tür Opera
22 Aralık Perşembe /20.00
24 Aralık Cumartesi / 20.00
Guguk Kuşu (*)
Tür: Dans Tiyatrosu
27 Aralık Salı / 20.00
28 Aralık Çarşamba / 20.00
Yeni Yıl Konseri (***)
Tür: Konser
29 Aralık Perşembe /20.00
30 Aralık Cuma / 20.00
KONSERLER
Model 2 Aralık / Ooze Venue
Gripin 9 Aralık / Oooze
Venue
Makine 9 Aralık / Zeus Bar
Fettah Can 16 Aralık /Ooze
Venue
Zakkum 17 Aralık / Noxx
Stage
Pinhani 23 Aralık /Ooze
Venue
kültür sanat
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Ömer Lütfi Akad
1916-2011
9
“Dedemin İnsanları”
EÇEV’e destek verdi
Zeynep Yüncüler
Y
önetmen ve
senaristliğini Çağan
Irmak’ın yaptığı
‘Dedimin İnsanları’
filminin galası 24 Kasım günü
İzmir’de gerçekleşti. Gösterimi
Kipa Balçova Cinebonus’da
olan film galası EÇEV yararına
yapıldı. Çetin Tekindor, Yiğit
Özşener, Gökçe Bahadır,
Hümeyra ve Zafer Alagöz
gibi isimlerin rol aldığı filmin
galasına Çağan Irmak’ın yanı
sıra oyuncular da katıldı. Film
gösterimi öncesi konuşma
yapan Irmak, dedesinin yaşam
hikayesini anlattığını belirterek,
“Ben yıllardır bu işi yapıyorum.
İzleyicileri ağlattığım kadar
güldürdüm. İnandığım şey ise
izleyicileri eğlendirmemdir. Bu
filmle hayata dil çıkarıyoruz”
dedi. Gala gecesinde
izleyicilerden tam not alan
‘Dedemin İnsanları’ 25 Kasım
günü gösterime girerek sinema
severlerle buluştu.
Filmin konusu
Irmak, küçük bir Ege
kasabasında geçen filmde,
dedesinin hikayesinden
yola çıkmış. Dede ile torun
arasındaki ilişki üzerinden
mübadele, ötekileştime, azınlık
sorunu ve ihtilalleri konu alan
Irmak, Türkler ve Yunanlar’ın
yaşanan siyasi gelişmeler
içerisinde değişen hayatları
dramatik bir dille anlatıyor.
A
kad 1926’da İstanbul’da doğdu, Fransız Sainte Jeanne d'Arc Okulu, Galatasaray
Lisesi ve İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nda öğrenim gördü. Sinemaya
girmeye karar verdiğinde, annesi oğlunun bu düşüncesinden dolayı tedirgindi.
Sinemanın yeni ve gelişmeye açık bir alan olduğunu düşünen babasıysa, Akad’a
destek verdi. Yıllar sonra yapılan bir röportajda Akad, annesinin o dönemdeki tedirginliğini
anladığını ama sinemanın tüm zorluklarına rağmen babasına hak verdiğini söylemiş ve
“Sinema meslek değil, tutkudur” demişti. İstanbul, en gerçekçi haliyle filmlerinde yer aldı
Akad’ın. 1970’li yılarda göç sorununun gündemde olduğu dönemde film çeken yönetmen
modernizmin getirdiği sorunları tüm gerçekliğiyle izleyicilere yansıttı. Mimar Sinan
Üniversitesi Sinema TV Bölümü’nde ders verdiği yıllardan bir öğrencisi şöyle anlatıyor;
“Akad’a allı güllü, abartılı bir çingene hikayesi götürdüğümde Akad’ın cevabı şu olmuştu:
‘Sinema bir sirk değildir.’” Belki de Akad’ın ölümünden sonra onu en güzel şu sözleri tarif
edecek, “Hiçbir şey çocuğun hayal dünyasına benzemez. Hep çocuk kalmak istedim...
Kaldım da...” (Melis Bıyık)
Yönetmen Çağan Irmak ve oyuncu Gökçe Bahadır (Fotoğraf: İmge Özturanlı)
Tütünün serüveni belgesel oldu
K2 Çağdaş Sanat Derneği ve Merkezi Fransa’da olan Quartier Rouge Sanat Kurumu tarafından, AB desteği ile
“Tütün serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye, Re-jiden Tekel’e” adlı belgesel film hazırlandı.
Merve Gürkan
K
onak K2 Çağdaş
Sanat Derneği ve
Quartier Rouge Sanat
Kurumu tarafından
'Tütün Serüveni; Fransa'dan
Türkiye'ye Re-ji'den Tekel'e''
belgesel film projesi tamamlandı.
‘Türkiye & AB Sivil Toplum
Diyaloğu II-Kültür ve Sanat
Hibe Programı’ kapsamında
finanse edilen filme yapılan fon
miktarı ise 120 bin 963 Euro
olarak açıklandı.
Avrupa Birliği Bakanlığı ile
yürütülen projenin hedefi, Osmanlı İmparatorluğu'nun tütün,
tuz ve alkol haklarını Fransız
Reji Şirketi'ne devretmesinden
başlayarak, Tekel dönemini de
içine alan ve günümüze dek
uzanan süreçte özellikle İzmir,
Ege Bölgesi ve Türkiye'nin
bir zamanlar en önemli gelir
kaynaklarından biri olan tütünü
kaydetmek. Ege Bölgesi'nde yer
alan tütün depoları, bu depolar-
K2 Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Ayşegül Kurtel
da bir zamanlar çalışmış işçilere
ait belge, bilgi ve eşyaların,
Tekel işçilerinin hikayelerinin
yok olmadan, sosyal sorumluluk
anlayışıyla kaydedilmesi gerektiğini açıklayan, K2 Çağdaş
Sanat Derneği Başkanı Ayşegül
Kurtel, Belgesel-filmin Mart
2012'de Türkiye ve Fransa'da
galasının yapılacağını ve uluslararası alanda sergileneceğini
belirtti.
‘‘Sergi alanı ararken olay
farklı boyuta gitti’’
Ayşegül Kurtel, proje için tütünden nasıl esinlendiğini şöyle dile
getirdi, “2010-Port İzmir II için
mekan ararken, Alsancak Limanı yakınındaki tütün deposuna
baktığım sırada, çalışmış olan
bir grup insanın konuşmalarına
kulak misafiri olmamla başladı.
Geçen dialog beni çok etkiledi,
bunun bir sosyal sorumluluk
projesi olduğunu düşünerek işe
başladık.
''Tütün Belgeseli, AB’den
yararlandığımız 4. fon''
Kurtel, “T.C’nin kurulmasıyla
Tütün Kullanım Hakkı geri
alınsa da, 70’li yıllardan itibaren
farklı iktidarlarca Tekel’in
tekrardan özelleştirilmesi konuşuldu. 90’lı yıllarda ise Tekel’in
etkisi gitgide azalıp, piyasaya
Amerikan tütünü hakim oldu.
Tütün 2009 yılında da zaten
özelleştirildi. Aynı zamanda bize
hızla bilgi yağıyordu. Özellikle bu konu Avrupa Birliği
Bakanlığı’nın web sayfasında yer
aldı. Yurtdışındaki Tütün Experleri, İzmir’deki Tütün Experleri
Derneği Başkanı ve Dernek
Üyeleri'nden bilgi gelmeye
başladı. Kendi imkanıyla tütünü
eken önemli bir grup karşısında,
Avrupa kurumunu görünce sisteme teslim olmayıp ciddi şekilde
ölümlere varan direnç mekanizması oluşturuyor” dedi.
Kurtel ayrıca, “Filmin içinde
geçen oyunculara gelince, gerçek kişi ve mekanlar kullanıldı.
Kurgu yerine zamana tanıklık
edenler, şirketlerin sahipleri ve
işçilerin seslerini filme koyduk.
Hiçbir zaman aktör-aktris oynatma çabasına girmedik. Projenin
senaryosunu Sibel Öz, müziğini
ise Ayşe Tütüncü üstlendi" dedi.
10
spor
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Futbolun emanetçileri
Şenol Güneş
Yavuz Kara
F
utbolda antrenörler başarısızlıkta ilk
kurban olarak görülür.
Takımlar üzerindeki
sportif başarı baskısı nedeniyle
Avrupa’nın birçok ülkesinde
antrenör değişikliklerine çok sık
rastlanır. İşte tam bu noktada
devreye daha önce görev almış
teknik adamlar girer devreye.
Kimisi o takım için sembol
olmuştur ve bu zor dönemde
görevi bir namus meselesi gibi
görüp göreve gelir, bazıları ise
ilk döneminde istediklerini
yapamamıştır ve ikinci şansını
kullanmak ister.
Ülkemizde son 20 yıla baktığımızda Fatih Terim, Cristoph
Daum, Şenol Güneş, George
Hagi, Ziya Doğan, Hikmet Karaman, Reha Kapsal’dan oluşan
liste uzayıp gidiyor. Türkiye’de
ikinci, üçüncü hatta dördüncü
baharını yaşamış teknik direktörlerin kariyerlerinden satır
başlarına bakalım.
Fatih Terim
Fatih Terim 1996 yılında
Galatasaray’da teknik adamlığa
başladı. 2000 yılına kadar
görevde kalan Terim, bir
UEFA, dört Türkiye Ligi
şampiyonluğu ve iki Türkiye
Kupası sevinci yaşadı. Sarı
kırmızılı ekipte ikinci Terim
dönemi 2003’te başladı.
Alınan başarısız sonuçların
sonrasında Galatasaray’la yolları
ayrıldı. Ünal Aysal’ın başkan
seçilmesinin ardından tekrar
göreve geldi.
Fatih Terim, A milli futbol
takımında iki kez görev aldı.
1993-1996 arasında milli takım
ile önemli başarılar yakalayan
teknik adam, Euro 96 sonrası
görevinden ayrıldı. 2007-2009
yılları arasında yeniden ay
yıldızlı ekibin başına geçti.
Terim, Euro 2008’de sergilenen
İzmir’de
Futbol
Yavuz Kara
Birçok teknik
adamın yolu daha
önce görev aldığı
takımlarla ikinci,
hatta üçüncü
kez kesişir. İşler
kötü gitse akla ilk
onlar gelir. Ancak,
bu görevler kimi
zaman ilkinden
daha başarılı, kimi
zamansa hüsranla
biter…
Eski kalecilerinden Şenol
Güneş daha önce formasını
giydiği Trabzonspor’u çalıştırdı.
İlk olarak 88-89 sezonunda
Trabzonspor’un başına geçen
Güneş, 1993-2009 yıllarında
bordo-mavili ekipte görev aldı.
Görev aldığı sürece Şenol Güneşli Trabzanspor, iki Türkiye
Kupası ve bir Cumhurbaşkanlığı Kupası sevinci yaşadı.
George Hagi
Milli takımda
Avcı dönemi
Guus Hiddink’in ardından göreve gelen A
Milli Futbol Takımının yeni teknik direktörü
Abdullah Avcı için basında öne çıkan görüşleri
derledik.
Tuğçe Bayar
Mustafa Denizli
Lig TV Yorumucusu
Abdullah Avcı ismi içime sinmedi diye bir şey yok ama bu
konuyla ilgili söyleyebileceğim pek fazla bir şey de yok. Gidişatı bekleyip göreceğiz. Bu konuda ne söyleyebilirim, hiçbir şey
söylemem sadece öyle bakıyorum.
Alman teknik direktör Türk
futboluna ilk kez 1994 yılında
Beşiktaş’la başladı. İlk döneminde başarılı sonuçlar alan
Daum, bu dönemde Beşiktaş’la
yaşadığı Türkiye Ligi
Şampiyonluğu’nun ardından
1996’da Bayer Leverkusen’in
başına geçti. 2001’de ise
Türkiye’ye dönen Daum yeniden Beşiktaş’ın başına geçti.
İlk dönem yakaladığı başarıları
tekrarlayamayınca ikinci kez
ayrılmak zorunda kaldı.
Daum’un Türkiye
macerasında adresi bu kez
Fenerbahçe oldu. 2003-2004
göreve gelen Alman teknik
adam, ilk iki sezonunu
şampiyonlukla tamamladı.
Üçüncü sezonunda ise
şampiyonluğu son olan
Denizlispor maçında kaybeden
tecrübeli çalıştırıcının
görevine son verildi. Cristoph
Daum, 2009-2010 sezonunda
yeniden Fenerbahçe ile anlaştı.
Fenerbahçe’yi yine şampiyonluk
potasına sokan Daum, son
maçta şampiyonluğu kaçırınca
Türkiye’den ayrıldı.
Futbolculuğunda Galatasaray
taraftarının büyük sevgi ve saygısını kazanan Hagi, teknik direktör olarak da Galatasaray’da
çalışma şansı buldu. İlk olarak
2004 yılında Galatasaray’ın
başına geçen Rumen hoca,
takımına Türkiye Kupası finalinde 5-1’lik Fenerbahçe zaferi
yaşattı. Ancak daha sonra ligde
beklenen sonuçlar gelmeyince
görevinden ayrıldı.
Hagi, 2010 yılında yeniden Galatasaray’a döndü.
Bu döneminde özellikle
Romanya’dan yaptığı transferler ve Misimovic’in kadro dışı
kalması konularında eleştirilen
teknik adamın lig performası da
pek iç açıcı olmayınca geçtiğimiz sezonu tamamlayamadı ve
ülkesine geri döndü.
Son olarak biz de ki bu
antrenör sirkülasyonundan
farklı örneklere bakalım.
Örneğin İngiltere PremierLigi
takımlarından Manchester
United’ın teknik direktörü
Alex Ferguson 1985’in aralık
ayından beri görevinin başında.
Binin üzerinde maçta takımını
yöneten Ferguson bu süre
içinde United’a dokuz lig
şampiyonluğu kazandırdı. Bir
başka Premier Lig Arsenal’in
çalıştırıcısı Arsene Wenger
de 1996’dan beri takımının
başında. Bu süreçte tecrübeli
teknik adam üç lig şampiyonu
ve üç FA Cup zaferi yaşadı.
ALTAY
BUCASPOR
GÖZTEPE
KARŞIYAKA
Kadrosunda Süper Lig ve
Bank Asya 1. Lig tecrübesi
bulunan oyuncularla birlikte
2. Lig Beyaz Grup’ta mücadele
veren Altay, iyi başladığı
sezona durgun devam ediyor.
İlk 6 haftada, 5 galibiyet ve 1
beraberlik alarak Bank Asya 1.
Lig’e geri dönüş sinyali veren
siyah beyazlı ekip, son 4 haftada
sadece 1 galibiyet çıkarttı.
Ancak son olarak alınan Konya
Torku galibiyeti ve üst sırları
zorlayan Şanlıurfaspor’un
Bozüküyükspor’a evinde
mağlup olması 2. Lig Beyaz
Grup’ta işleri biraz daha
karıştırdı.
Bu sezon düştüğü Bank Asya
1 Lig’de genç bir takımla yola
devam eden Bucaspor, son 4
maçında sahadan 2 galibiyet,
1 beraberlik ve 1 yenilgiyle
ayrıldı. Sezon başından bu
yana Civar Çetin, Mehmet
İncebacak ve Torric Jebrin gibi
genç futbolcular ile orta sahayı
diri tutmayı hedefleyen teknik
direktör Sait Karafırtınalar’ın
planları, Torric Jebrin’in
takımdan ayrılmasıyla birlikte
bozuldu. Bu ayrılıktan sonra
iki maç oynayan Fırtına, önce
sahasında Akhisar Bld.’ye,
daha sonra da deplasmanda
Gaziantep Bld.’ye mağlup oldu.
Özcan Kızıltan yönetimindeki
Göztepe, bu sezon çıktığı
Bank Asya 1. Lig’de beklenen
performansı ortaya koyamasa
da üst sıraları hedefleyen
rakiplerine çelme takmaya
devam ediyor. İlk olarak
sezonun başında güçlü rakibi
Çaykur Rizespor’u deplasmanda
mağlup eden Göz Göz, daha
sonra da Elazığspor ve Kayseri
Erciyesspor’u mağlup ederek
üst sıraların kaderini değiştirdi.
Sezon başından bu yana
sakatlıklar yüzünden problemler
yaşayan sarı kırmızılılar,
taraftarlarının da desteğiyle üst
sıralara tırmanmayı hedefliyor.
Ekim ayının son günlerinde
Reha Kapsal ile yollarını ayırıp,
teknik direktörlüğe Mustafa
Uğur’u getiren Karşıyaka’da
yüzler hala gülmüyor. Mustafa
Uğur yönetiminde ilk olarak
Kartalspor’u mağlup eden
yeşil kırmızılılar, Denizli ve
Sakarya deplasmanlarından
birer puanla ayrıldıktan sonra,
Çaykur Rizespor’a evinde 4-2
mağlup oldu. Bu sonuçlarla
birlikte sezon başında konulan
ilk 6 hedefinden de uzak bir
görüntü sergilense de Güngören
Belediyespor deplasmanında
alınan galibiyet Kaf Kaf’ı
yeniden umutlandırdı.
başarılı performansa rağmen,
2010 Dünya Kupası’na bilet
alamayınca istifa etti.
Cristoph Daum
Mehmet Arslan
Hürriyet Spor Müdürü
Ben isimlerin çok önemli olduğu kanaatinde değilim. Abdullah Avcı için de düşüncem son derece olumlu. Ama bunun için
bunu tamamlayacak birtakım aktörler de var, eğer onları hayata
geçiremezsek Hiddink’te yaşadığımız hayal kırıklığını tekrara
aynen yaşarız.
Sergen Yalçın
Habertürk Spor Yazarı
Ben şans verilmesi gereken bir isim olduğunu düşünüyorum, inşallah bulduğu bu şansı da çok iyi şekilde kullanır ve
Hiddink’in yaptığı hataları yapmaz. Abdullah Avcı’nın isimlere
değil, gerçekten mücadele edecek, yüreğini koyacak oyunculara
ihtiyacı var. İsimlere dikkat etmemeli ve performansa bakmalı,
takımını böyle oluşturmalı. Yolu açık olsun.
Fatih Terim
Galatasaray Teknik Direktörü
Ben teknik direktör kararı ile ilgili bugüne kadar hiçbir yorum
yapmadım, sorulara cevap vermedim. “Aklımda şu isim vardı, iyi
olur, kötü olur vb.” gibi şeyler söylemek istemedim.Bunun sebebi
de yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek. Böyle de kalırsa çok
sevineceğim, yorum yapıp yanlış anlaşılmak istemiyorum
Mehmet Demirkol
Milliyet Spor Yazarı
Bence Avcı için her hafta çalıştırabileceği bir takımla olması daha iyiydi. Çünkü çok genç ve ilerlemesi lazım. İstanbul
Belediye ve milli takımı birlikte götürseydi ben daha olumlu
bakardım ama böyle bir karar vermek de kolay değil. Federasyonu niye böyle bir karar vermediler diye eleştiremeyiz. Ama bu
karar, zamanlaması nedeniyle çok büyük dezavantaj Abdullah
Avcı için.
spor
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
Azmin adı
Belediye Vanspor
11
Süpürge oyunu olarak da bilinen Curling, tamamen stratejiye bağlı bir spor.
Buzda satranç
Fedarasyon, Vanspor’a depremin ardından üçlü destek paketi hazırladı.
Belediye Vanspor, depremin ardından soğukla da mücadele
etmek zorunda kalan Van halkının yüzünü güldürebilmek için lig
mücadelesine devam ediyor.
Yavuz Kara-Cem Tural
B
elediye Vanspor,
depremin ardından
soğukla da mücadele
etmek zorunda
kalan Van halkının yüzünü
güldürebilmek için lig
mücadelesine devam ediyor.
Deprem felaketleriyle
sarsılan Van’da çadır sıkıntısı
devam ediyor, ağır kış şartları
halkı zorluyor, bölgeye
gönderilen yardımların
ihtiyaç sahiplerine dağıtılması
konusunda da problemler
yaşandığı konuşuluyor. Fakat
bu olumsuzluklara rağmen şehri
temsil eden tek profesyonel
futbol takımı olan Belediye
Vanspor, bulunduğu ligde
mücadelesini sürdürüyor.
Spor Toto 3. Lig 1. Grup’ta
yer alan Belediye Vanspor,
çalışmalarına İbrahim Tolgay
Kerimoğlu yönetiminde devam
ediyor. 23 Ekim 2011 gününde
meydana gelen depreme kadar,
özellikle sahasında başarılı olan
kırmızı siyahlı ekip, depremden
sonra çıktığı ilk maçında
Gebzespor’u deplasmanda
mağlup ederek dikkatleri
üzerine çekti. Gebze maçından
sonra ligin güçlü takımlarından
Sandıklı Belediyespor karşısında
da 1 puanı kurtaran Belediye
Vanspor, bu zor süreçten en az
hasarla çıkmış oldu.
Bu maçların ardından
görüşlerini aldığımız Belediye
Vanspor yöneticisi Harun
Bağlı, kulüp bünyesindeki
futbolcu ve diğer çalışanlar
arasında hayatını kaybedenlerin
olmadığını; ancak yakınlarını
kaybedenlerin olduğunu
belirterek, “Psikolojik olarak
zorlanıyoruz. Her şey üst üste
geldi. Ailelerimiz, yaşantımız
alt üst olmuş durumda” diye
konuştu.
Projeler üzerinde
çalışıyoruz
Psikolojik etkenler dışında
TFF’nin kendilerine büyük
destek sağladığını açıklayan
Bağlı, “Kasım ayı boyunca,
TFF’nin bize tahsis ettiği
Antalya Kremlin Palace Otel’de
çalışmalara devam ediyoruz.
Ayrıca TFF’den bir takım
yardımlar alıyoruz. Burada
bir sıkıntımız yok” derken,
Belediye Vanspor yönetiminin
de ek gelir sağlayabilmek için
bazı projeler üzerinde çalıştığını
ve yönetimin görevine devam
ettiğini söyledi.
Süreç dolayısıyla ligde üç
maçlarının eksik olduğunu
vurgulayan Bağlı, bu maçların
ne zaman oynanacağı
konusunda bilgileri olmadığını
belirtirken, ligde bu sezon
gidilebilecek en üst noktaya
gidileceğini; fakat bu durumda
konuşmanın çok zor olduğunu
ifade etti.
Belediye Vanspor,
İstanbul’a taşınıyor
Belediye Vanspor kendi liginde
mücadelesini sürdürürken,
TFF’de kulübe, özellikle maddi
konularda, destek olmaya
devam ediyor. Federasyon’dan
yapılan açıklamada Belediye
Vanspor’a üçlü destek paketi
hazırlandığı açıklandı. Aralık
ayı itibariyle kırmızı siyahlı
ekibin, TFF’ye ait olan, Riva
tesislerini kullanacağı ve iç
saha maçlarını da sezon sonuna
kadar İstanbul’da oynayacağı
belirtildi.
Ayrıca, yapılan açıklamada,
“Belediye Vanspor takımının
oyuncu ve teknik kadrosunun
Kasım ayına ait alacakları da,
karşılık olmaksızın, Türkiye
Futbol Federasyonu tarafından
ödenecek” ifadelerine yer
verildi.
Ünivers Spor sayfamızda bu sayıda yeni
bir yazı dizisine başlıyoruz. Az bilinen
spor dallarını sizlerle paylaşacağız. İlk
spor dalımız Curling.
Cem Tural
Ü
lkemizde çok
bilinmeyen ancak
dünyada spor
kültürü gereği bir
çok takipçisi olan bir çok spor
dalı var. Bu dallardan biri de
Curling. Türkiye’de çok ilgi
görmese de bu spor dalı 1500’lü
yılların başında İskoçya’da ortaya çıktı. 19. yüzyılda İskoçyalıların Amerika Kıtası’na göç edip
Kanada’ ya yerleşmeleriyle bu
spor Kanada’da da oynanmaya
başlandı. Günümüzde neredeyse bütün Avrupa ülkeleri dahil
olmak üzere Curling sporu,
Kanada, Amerika, Çin, Japonya, Kore, Avustralya ve Yeni
Zelanda’da oynanıyor. Yine de
bu sporun popülerliği ve en iyi
kurumsallaştığı ülke Kanada.
Curling nasıl oynanır?
Curling, 42 metre boyu, 4.3
metre eni olan ve rink olarak
adlandırılan buzdan bir pist
üzerinde oynanan olimpik
takım oyunu. 4’er oyuncudan
2 takım ile oyanan Curling’in
amacı curling taşlarınının
kaydırılarak hedefe gönderilmesi. Bir maç 10 oyundan oluşur.
Her oyunda oyuncular 2 kaya
gönderme hakkına sahiptir. 10
oyun sonunda eşitlik bozulmamış ise tie break adında yani
uzatma adı altında son oyun
oynanır ve galip belirlenir.
Curling’de yeteneğin yanı sıra
akıl ve stratejinin payı büyük
olduğu için bu spora Buzda
Satranç’da denir. Curling’in olmazsa olmaz üç temel malzemesi curling taşı, süpürge ve özel
ayakkabı. Süpürge, Curling taşı
fırlatıldıktan sonra taşın önündeki buzun süpürülüp güzergahını kaybetmemesini sağlar.
Ayakkabının ise bu spora özgü
farklılıkları var. Ayakkabı, tekinin tabanında teflondan ya da
başka bir malzemeden oluşan
kaydırıcı adında bir hatta sahip.
Öteki tekinde ise altında çekişi
arttırmaya yarayan kauçuk bir
hat bulunur.
Türkiye’de Buz Pateni Federasyonu çatısı altında oynanan
Curling, bu sene Erzurum
Gençlik Hizmetleri ve Spor İl
Müdürlüğü’ nün ev sahipliğinde başladı. Ülkemizin ilk Curling Arena’ sı olan Milli Piyango Curling Arena’da başlayan
ligde 18 kadın 18 erkek toplam
36 takım bulunuyor. Başvuran
takımlarla birlikte yapılan kura
çekimiyle har ayın son haftasında yapılacak müsabakarla, mart
ayında son bulacak.
12
arka sayfa
Aralık2011 Yıl3 Sayı26
‘Esas İzmir’ İzmir’de sergilendi
İzmir en eski yerleşim birimlerinden Basmane‘ye sahip çıkan özgün fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı.
Merve Gürkan
U
luslararası başarılara
imza atmış iki usta
fotoğraf sanatçısı
Yusuf Tuvi ve Birol
Üzmez‘in objektifinden ‘Basmane Oteller Sokağı’ sergisi, yıllarca
asıl değeri arka planda kalmış,
ayrım yapmaksızın her insana
kucak açan bölge olma özelliğini
yitirmemiş olan Basmane Oteller
Sokağı’nı, farklı bir fotoğraf
sergisiyle dünyaya açtı. Yetmiş üç
yıllık ömrüne çektiği fotoğraflarla bir ömür daha sığdırmayı
başarmış ve halen bu işi büyük
bir zevkle sürdüren iki büyük
ustanın kareleri Basmane Semt
Merkezi’nin tarihi havasını
süsledi. Sergi Konak Belediyesi
Basmane Semt Merkezi’nde çekilmiş toplam 60 renkli fotoğrafla sergilendi.
Yusuf Tuvi, İzmir’de yaşayanların çoğunun Basmane’yi tanımadığını belirterek, Basmane
Garı’nın Anadolu’nun giriş kapısı
olduğunu dile getirdi. Geçmişte
varlıklı ailelerin yaşadığı fakat
bugün düşkünlerin barınak yeri
olan Basmane için Tuvi, “İnsan
çekmeyi seven bir fotoğrafçı
olarak buradaki yaşam beni çok
ilgilendiriyor. İzmir buradan
doğmuş ve Anadolu’dan gelenler
ilk adımlarını attığı yerler bu
Yusuf Tuvi ve Birol Üzmez’in objektifinden ‘Basmane Oteller Sokağı’ sergisi. (Fotoğraf: Merve Gürkan)
sokaklardır” dedi. Agora antik
kenti, sinegoglar, kortejolar,
kiliseler, eski köşkler, bekâr
odaları, oteller eski Rum evleri
ile kozmopolit ve kültürel açıdan
zengin bir ada durumunda
olan Basmane’de, Türkiye’nin
en büyük yazarlarından Halit
Ziya Uşaklıgil’in evinin de bu
bölgede olduğunu söyleyen ünlü
fotoğrafçı Tuvi, “Bu ev kaderine
terk edilmiş durumda. Ne yazık
ki İzmirliler bu zenginliklerin
farkında değil” dedi.
Fotoğraf sanatına yeni baş-
layanlara tavsiyelerde bulunan
Yusuf Tuvi şunları söyledi;
“Öncelikle fotoğrafta mesaj çok
önemlidir ve fotoğrafa bakıldığında sade olmalı, karışıklıktan mümkün olduğunca uzak
durulmalıdır. Fotoğrafa bakan
kişi, karışan figürler gördüğü
zaman, ben bu fotoğraftan bir
şey anlamadım diyerek hemen
kaçar. Çünkü düzensizlik
anlam bozar. Bununla birlikte
kompozisyon kurallarını da
bilirsen vermek istediğin mesajı
daha kolay ifade edebilirsin. Bu
anlamda kompozisyon size fotoğrafta temel hazırlayan görev
üstlenir. Diğer yandan fotoğraf
çekerken elinizden geldiğince
kadrajınıza alacağınız objelerin
yerini değiştirmeden siz yer
değiştirmelisiniz. Sonrasında
istediğin kadar kompozisyonu
boz, üzerinde değişiklikler
yap. Sadece fotoğrafa anlam
yüklemekle de olmaz. Kritik
anı beklemeyi bileceksin. Şu
bir gerçek ki, fotoğraf sanatı
büyük emek ve sabır gerektiren
bir uğraştır. Belgesel fotoğrafa
Ünivers ekibinin yeni üyeleri
gelince, fotoğrafını çektiğiniz
mekana tekrar tekrar gidin
oradaki düzeni, yaşam şeklini
görün.Beklemeye başaldığınızda
ve anı yakaladığınızda ise geriye
sadece denklanşöre basmak
kalacak. Gerekirse aynı şeyi
çekmek için tekrar tekrar oraya
gidilmesi gerekecek. Dediğim
gibi fotoğraf ciddi emek ve sabır
gerektirir. Fotoğraf öyle rastgele
çekilmez görerek, dikkati bozan
her ne varsa kaçının, arka plan
hiçbir zaman ön planı bozmamalı. Bu bilgiye temel fotoğraf
eğitim alarak ya da albümlere
bakarak sahip olabilirsiniz.
Alan derinliği arka plan, ön
plan, kritik an, açılar, altın
kesim bu temel eğitimi bir kitap
alarak öğrenebilirsiniz illa kursa
gitmenize gerek yok. Mesela bir
kadın mı çekeceksiniz mutlaka
önünde bir yürüme mesafesi
olsun ki kadın çerçeveden kaçıp
gidiyor gibi gözükmesin. Uygun
zamanda, uygun açıyla ve
ışıkta çekilmesi de diğer önemli
detaylardan birisi. Ya da en
basiti iki vazoyu koyun aralıklı
şekilde, yan yana alan derinliğini deneyin, vazoya yaklaşarak ve
uzaklaşarak çekin aradaki farkı
göreceksiniz. Fotoğraf makinanızın tüm değerlerini programlarını deneyin kurcalayın.
Ünivers
İzmir Ekonomi Üniversitesi
İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi
Sahibi
Prof.Dr. Attila Sezgin
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Prof.Dr. Sevda Alankuş
Yazı İşleri Müdürü
Gülin Küpelioğlu
Kampüs Yazı İşleri Müdürü
Eda Şahin
Spor Editörü
Erman Gönülşen
Haber Ekibi Web Editörü
Turgut F. Şentürk
Fotoğraf Editörü
Nilay Aygün
Tasarım Şefi
Varsan Başyıldız Çekiç
Editoryal Asistanlar
Nurcan Elmas, Zeynep Yüncüler,
Ayten Kan, Merve Gürkan, Aslı Tartar
İEÜ Haber Merkezi
III. Yıl Haber Opsiyonu Öğrencileri
Yer
İzmir Ekonomi Üniversitesi, Balçova
Yerel, aylık süreli yayındır.
Aralık 2011
Biz İEÜ Haber Merkezi’nin yeni öğrencileri olarak Ünivers ekibine katıldık. Ünivers’i geçen yıldan bu yana
hazırlayan arkadaşlarımızın yönetiminde sizlere iyi bir gazete sunmak için çalışıyoruz. İzmir Ekonomi Üniversitesi
Medya ve İletişim Bölümü Habercilik Opsiyonu öğrencileriyiz. Bütünüyle bir öğrenci çalışması olarak çıkardığımız
bu gazeteyle gazetecilik mesleğine adım atıyoruz. (Cem Çaglar Tural, Gamze Asan, Melis Başak Bıyık, Ayşegül Çığır,
Osman Girgin, Merve Gürkan, Ece İzmit, Ayten Kan, Aslı Tartar, Ayşegül Yıldırım, Arda Yılmaz, Mert Erten,
Dicle Nurşah Günay, Alptekin Azılı, Tuğçe Bayar, Yavuz Kara, Zeynep Yüncüler, Merve Zorer, Nurcan Elmas)
Basım Yeri
Yabaneri Mat. Ltd. Şti.
Bornova Cad. No:9/A-M
Öztim İş Merkezi
35070 Işıkkent, İzmir
Tel:0 232 472 21 22
Fax:0 232 472 22 23
[email protected]
Ön Hazırlık
Toprak Ofset Ltd. Şti.
İzmir

Benzer belgeler