Tam sayfa faks yazdırma

Transkript

Tam sayfa faks yazdırma
Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
ZORUNLULUK VE
KOMÜNÝST
TOPLUM
apitalist üretim bilimsel yöntemlerle yapýldýðýndan, bu üretimin çözümlenmesi de ancak
bilimsel yöntemlere dayanabilir. Komünist teori, toplumlarýn geliþimi ve gelecek toplum üzerinde dururken tamamen bilimsel yöntemlerden hareket eder.
Geleceðin sýnýfsýz toplumu hakkýnda görüþ oluþtururken
mevcut toplumdan hareket eder. Var olan toplum, kapitalist toplum sürekli evrim içindedir. Geliþmesinin her
sürecini, evrimin her aþamasýný, verili somut durumdan
yola çýkarak çözümler. Kapitalizm evriminin yüksek aþamasýna ulaþmýþtýr. Yani sýnýfsýz topluma geçiþin tarihsel
koþullarý oluþmuþtur. Bu koþullar doðru olarak kavranmalýdýr.
Halk kitlelerinin mülksüzleþtirilmesi, kapitalist üretimin baþlangýcýný oluþturur. Üreticilere ait mülkiyet, kapitalistin mülkü haline gelir. Kapitalist üretim bir kere
yerleþtikten sonra büyük kapitalist, küçük olaný yýkýma
uðratarak onu ortadan kaldýrýr, onun gücünü kendi gücüne katar. Daha büyük sermaye daha küçük olaný
kykloplarýn iþtahýndan daha büyük bir iþtahla yutar. Bu,
zorunluluðun sonucudur. Kapitalizm altýnda zorunluluk
küçük ve orta ölçekli mülkiyetin yýkýlmasý demektir. Yine bu zorunluluðun sonucu olarak tekelci sermaye oluþur. Kapitalist rakipler birbirleriyle rekabet ettiler, rakipler tekelci oldu. Rekabet tekele yol açtý. Tekelci kapitalizm aþamasýna gelen kapitalizmde üretim araçlarý ve üretimin toplumsal örgütlenmesi, kapitalizmin hem dayanaklarýdýr, hem de onu ortadan kaldýracak güçlerdir. Rekabetçi kapitalizmin ardýndan tekelci kapitalist aþama
gelir. Tekelci kapitalizm altýnda ise tüm zorunluluðu ve
çekiciliði ile komünist toplum durur.
Sermayenin birikmesi(büyümesi), üretim araçlarýnýn
bir çok elde daðýtýmýna ve daðýnýklýðýna son vermesi,
daha az elde ve yerde toplulaþmasý demektir. Emekçiler
ise ancak üretim araçlarýnýn olduðu yerde toplulaþýrlar.
Üretici, kendi emeðinin ürünü olan üretim araçlarýyla
bir yerdeyken, bir birlik oluþtururken, kapitalist üretim,
üretim araçlarýyla olan bu birlikteliðe son verir. Üreticinin koptuðu, yabancýlaþtýðý üretim koþullarýyla yeniden
birliði (ki üretimin olmazsa olmaz koþuludur bu) ancak
üretim araçlarýnýn sermaye niteliði taþýmasý yönüyle;yani üretim araçlarý onun karþýsýna ötekinin mülkiyeti olarak, sermaye olarak çýktýklarý taktirde yeniden kurulabilir. Üretim araçlarý daimi bir hareket þekli olarak, daha
K
çok elden çok daha az ele doðru akar. O halde
emekçiler de daha az kapitalist tarafýndan çalýþtýrýlýrlar. Daha az sayýdaki kapitalist, daha çok
sayýdaki emekçiye, daha çok emeðe kumanda
eder. Tekeller üretimin toplumsallaþmasýnýn ileri düzeye çýkmasý demektir. Kapitalist toplumsal
üretim hangi üretim dalýna egemen olursa, o alandaki öteki üretim biçimleri tasfiye edilir. Bu,
toplumsal üretimin tarihte ilerletici, geliþtirici,
devrimci rol oynamasýdýr. Tekelci aþamaya ulaþmýþ olan kapitalizm, toplumsal üretimin bu niteliðiyle her yönden çeliþki ve çatýþma içindedir.
Kapitalizm daha rekabetçi aþamasýnda belli
bir düzeye çýkan sermayenin, emeðin gücünü,
bilimin gücünü ve doða güçlerini üretimde kullanmasý, yani kendi gücü haline getirmesi; bu
amaçla üretim tekniðini geliþtirmesi, coðrafi keþifler ve
bilimsel araþtýrmalar yapmasý ve toplumsal aklýn tüm
sonuçlarýný kendine mal etmesi, tekelci kapitalist aþamada çok daha ileri düzeye çýktý. Emeðin üretken gücünü yükseltmek, böylece toplumsal olarak gerekli emeðin zamanýný kýsaltmak, bunun sonucu olarak el koyacaðý artý emeðin miktarýný arttýrmak her kapitalistin dur
durak bilmeden peþinden koþtuðu amacýdýr. Kapitalist
üretim araçlarýný ve iþin toplumsal örgütlenmesini bu amaçla en üst düzeye çýkartýr. Makinenin, ulaþým ve iletiþim araçlarýnýn, bilimsel yöntemlerin uygulanmasýyla,
emek, sadece gözetleyici duruma gelir. Böylece doðrudan emek kullanýmý kapitalist üretimin temeli olmaktan
çýkar. Kapitalist üretimin temeli çöker. Toplumsal insanlýðýn geliþimiyle kapitalist üretim arasýndaki çatýþma
doruðuna çýkar. Emeðin niteliðinin durmadan yetkinleþmesinin sonal amacý, mevcut üretim biçimini daha yüksek bir üretim biçimine dönüþtürmektir.
Kapitalizmin geliþimi zorunlu olarak büyük çaplý üretimi geliþtirir, yaygýnlaþtýrýr. Büyük çaplý üretimin gerçekleþmesi, sermayenin birleþmesi bir çok eldeki cüce
sermayenin yerini daha az eldeki dev bir sermayenin almasý halinde olanaklý olur. Eðer sermaye böylesine birleþmemiþ olsaydý, Marx’ýn üzerinde durduðu ABD’deki o
koca demiryollarý aðý oluþturulamazdý. Bu, böyle devam
edip gider. Sermaye sadece tek tek ülkelerde deðil,
dünya çapýnda birleþme içindedir. Bunun sonucu orta
yere çok daha büyük bir sermaye gücü çýkýyor. Birleþmiþ, palazlanmýþ uluslararasý sermaye, karþýsýna çýkacak olan her sermaye gücüne boyun eðdirecek durumdadýr. Ýsterse karþýsýna doða güçleri çýksýn, onlara bile
boyun eðdirebilir ve kendi denetimine alabilir. Tekelci
devlet kapitalizmiyle bütünleþen tekelci sermayenin gücü olaðan üstü boyutlara çýktý. Devletle bütünleþmiþ tekelci kapitalizm bu gücünü uzay çalýþmalarýyla da kanýtlamaya çalýþýyor. Uzay araþtýrmalarýný, yeryüzündeki egemenliðini güçlendirmek için kullanýyor. Kapitalist üretimin genel koþullarý (üretimin, deðiþimin, dolaþýmýn, ulaþýmýn, iletiþimin ilkin bir að olarak tüm yeryüzünde örgütlenmesi) ulaþmýþ olan düzeyin altýna inilmeyecek
bir noktaya gelmiþtir. Bu, ayný zamanda, dünya ekonomisinin teknik temelinin, genel koþullarýnýn ulaþtýðý geliþme düzeyini gösteriyor. Bugün muazzam bir dünya e-
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
3
Yeni Evrede
Baþyazý
Mücadele Birliði
radan özgürlük çaðýna sýçrama yapmanýn maddi ve külkonomisi oluþmuþtur. Dünya ekonomisi insanlýðýn yeni
türel koþullarýna kavuþmuþtur. Bu maddi koþullarý kendi
temelde birleþmesinin, dünya komünizminin maddi ön
koþullarýný da yaratmýþtýr. Dünya proletaryasý, bu dünya ortak denetimine alabilir ve bu ortaklaþalýk sayesinde
ekonomisini ele geçirip ona komünist bir biçim verdikendini çok yönlü olarak geliþtirir, özgür olur. Emekçi
ðinde, insanlýðýn yeni bir birliði için hazýr bir mekanizkitleleri, yeni bir toplumu kurmak üzere harekete geçmaya sahip olmuþ olacaktýr.
meye, bundan daha güçlü ikna edici bir durum yoktur.
Dünya ekonomisi baðýmlý kapitalist ülkelerde nasýl
Hiçbir þey kitleler için, daha yüksek bir toplumun
iþliyor? Baðýmlý kapitalist ülkelerde sermaye birikimi,
maddi ön koþullarý kadar ikna edici deðildir. Dünya ekonomisi ve bunun genel koþullarýnýn varlýðý, bu koþullara
kendisinden önce bu yola girmiþ diðer kapitalist ülkedayanarak, eski toplumun varlýðýna baðlý olarak var olerdeki gibi olur. Sermaye üretimi, sermayenin daima
lan uzlaþmaz çeliþki ve karþýtlýklarýn dýþlandýðý yeni bir
merkezileþmesi, yönünde ilerler. Burada fark emperyalist sermaye faktörüdür. Emperyalizm, baðýmlý kapitalist toplumun kurulabileceði konusunda, onlarca komünist
ülkeleri, sermaye ihracý yoluyla ilhak etmiþtir. Bunun so- bilginin ve onlarca üretici gücün vardýðý düzey, dünya enucu olarak, buralarda
konomik mekanizmasý
üretilen artý deðerin bir
ve insanlýðýn zihinsel ikýsmýna çeþitli yollardan
lemesinin tarihsel anHiçbir þey kitleler için, daha yüksek ler
lamý yeterince kavranael koyar. Ýþbirlikçi, tekelmýyor. Halbuki maddi
ci sermaye, emperyalist
bir toplumun maddi ön koþullarý
ve zihinsel geliþim, eski
sermayeyle iþbirliði içinkadar ikna edici deðildir. Dünya
üretim biçiminin yadde tüm ekonomiyi denesýnmasýna yeterince el
timine alýr. Ekonomik ilekonomisi ve bunun genel
veriyor. Ýnsanlýðýn tarihhak derinleþtikçe önce
koþullarýnýn varlýðý, bu koþullara
sel yürüyüþü bunu saðküçük mülk sahipleri oryacak bir geliþme evtadan kalkar, sonra sýra
dayanarak, eski toplumun varlýðýna la
tekel dýþý burjuvalara
resine, Yeni Evreye girgelir. Bu süreç içinde iþmiþtir.
baðlý olarak var olan uzlaþmaz
birlikçi tekeller de iyice
Dünya ekonomisiçeliþki ve karþýtlýklarýn dýþlandýðý
güçlenir. Bu arada bir
nin oluþmasý, tüm ülkeçok mülkiyet el deðiþtilerin ekonomilerinin
yeni bir toplumun kurulabileceði
rir. Ama sermayenin
dünya ekonomisine
konusunda, onlarca komünist
merkezileþmesi bir doða
baðlanmasý, uluslararayasasýnýn zorunluluðuysý tekelci birliklerin obilginin ve onlarca üretici gücün
luþmasý, baðýmlý kapitala iþliyor. Yok olma sýralist ülkelerin ekonomik
sý artýk iþbirlikçi tekellevardýðý düzey, dünya ekonomik
ilhakýnýn derinleþmesi,
rin kendilerine gelir.
mekanizmasý ve insanlýðýn zihinsel tüm bu geliþmeler, serOnlardan çok daha güçmaye ile emeðin çeliþlü olan emperyalist serilerlemesinin tarihsel anlamý
kisini ve karþýtlýðýný ön
maye onlarý yutmak için
plana çýkarýyor. Sýnýfsal
emperyalist ekonomik
yeterince kavranamýyor. Halbuki
ilhaký iyice yoðunlaþtýrçeliþkiler ulusal çeliþkimaddi ve zihinsel geliþim, eski
mýþtýr. Emperyalizmin elere göre daha ileri çýkkonomik ilhaký sonuna
mýþ
týr. Kapitalizm var olüretim biçiminin yadsýnmasýna
kadar vardýrmasýyla birduðu sürece uluslar arayeterince el veriyor.
likte baðýmlý kapitalist
sýndaki çeliþkiler ve saülkelerin ekonomisi altvaþlar da her zaman oÝnsanlýðýn tarihsel yürüyüþü bunu
üst olmuþtur. Dünyadaki
lacaktýr. Ancak öne çýtoplam toplumsal serkan ve þiddetlenen sýsaðlayacak bir geliþme evresine,
nýfsal çeliþkilerdir. Zaten
maye, dünya çapýndaki
Yeni Evreye girmiþtir.
sürmekte ve geniþlebirkaç emperyalist temekte olan küresel iç
kelde ve emperyalist
savaþ, sýnýfsal çeliþkiledevlette toplanmýþtýr.
Üretim araçlarýnýn geliþmesi ile toplumsal örgütlülü- rin nasýlda ulusal çeliþkilerin önüne geçtiðini gösteriyor.
ðün geliþme derecesi, kýsacasý bireyin geliþme durumu Dünya burjuvazisi, kendi arasýndaki sürtüþme, çeliþki ve
ile kapitalizmin dar, sýnýrlý yapýsý tam bir çeliþki çatýþma savaþlardan çok, birleþik olarak hareket ediyor, dünya
içinde. Fakat baþka bir þey daha var: insanýn bugünkü
proletaryasý ile savaþým sürdürüyor. Sýnýfsal çeliþkilerin
aþamaya gelmesi büyük bir ilerlemedir. Bugünkü ileri
dünya genelinde böylesine öne çýkmasý, þiddetlenmesi,
geliþme düzeyine ulaþmýþ olan insan, kendisini dar ve
kapitalizmin yýkýlmasý için ne denli olgun olduðunu tanýtlýyor.
çeliþmeli yapýsýna hapseden kapitalist üretimi parçalayýp, üretimi yeniden düzenleyebilecek duruma gelmiþ
C.DAÐLI
bulunuyor. Zorunluluk çaðýnýn serpilip geliþmesiyle, bu-
4
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
EMEKÇÝ KADINLAR
DEVRÝMÝ
BÜYÜTÜYOR
Bu yýl, Dünya Emekçi Kadýnlar günü hazýrlýklarý, yine Þubat’ýn ilk haftalarýnda baþladý. 8 Mart Platformu ile ayrýþmamýzýn ardýndan Emekçi Kadýnlar
(EKA) olarak hazýrlýklarýmýza baþladýk.
Dünya Emekçi Kadýnlar Günü’nü, anlamýna yakýþýr biçimde kutlamalý, Mart ateþini ilk biz kadýnlar yakmalýydýk.
Ýlk önce bunun emekçi semtlerdeki
ayaðýný örgütlemeliydik. 4 Mart günü
Sarýgazi, Gazi ve Ýkitelli’de emekçi kadýn etkinlikleri düzenledik. Afiþler astýk.
Bildiriler daðýttýk. Ev ev dolaþtýk, kadýnlarla sohbet ettik. Onlara 8 Mart’ý anlattýk. Kapý altlarýndan davetiyeler attýk.
Bu toplantýlarda kadýnlarý 8 Mart günü
Taksim’de yapacaðýmýz yürüyüþe davet
ettik.
8 Mart günü, dövizlerimiz, pankartýmýz, bayraklarýmýzla Taksim Tramvay
duraðýnda eyleme hazýrdýk. 12.30’da
kortejimizi oluþtururken “bugünün evinde sýcak yataklarýnda uyuyan kadýnlarýn deðil, iþçi, emekçi kadýnlarýn günü”
olduðunu anlatan ajitatif konuþma yapýldý. Burada baþlayan yürüyüþümüzün
Galatasaray Lisesi önünde yapacaðýmýz
basýn açýklamasýyla sonlanacaðýný duyurduktan sonra genç bir arkadaþýmýzýn
okuduðu þiirle yürüyüþe baþladýk.
Bu 8 Mart’ta yanýmýzda, evleri baþlarýna yýkýlmak istenen Ayazmalý kadýnlar da vardý. Onlar da, “Evlerimizi Yýkan
Sermayenin Ýktidarýný Yýkacaðýz”, “Ayazmalý Analarýn Öfkesi Sermayeyi Yenecek”, “Ayazmalý Analar Haykýrýyor, Ýþgalci Deðil Kiracýyýz”, “Ayazmalý Emekçi
Kadýnlar 8 Mart’ta Sokakta” yazýlý dövizleriyle kortejimizdeydiler.
“Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði EKA” pankartýmýzýn önünde kýrmýzýlara sarýnmýþ Ekin
Sanat Derneði emekçisi iþçi bir kadýn
yoldaþýmýz karanfillerle yürüyordu. Bizler de “Yaþasýn Türk-Kürt Kadýnlarýnýn
Mücadele Birliði”, “Özgürlük Ýþçi Sýnýfýyla Gelecek”, “Emekçi Kadýnlar 1 Mayýs’ta Taksim’e”, “Emekçi Kadýnlar Zindanda Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” dövizlerimizle kortejdeydik. Elbette ki Aynil Oktar, Sibel Sürücü, Ay-
sun Bozdoðan yoldaþlarýn resimleri,
kadýn önderlerimiz Clara Zetkin, Rosa Luksemburg, Nadejda Krupskaya,
Aleksandra Kollontai ve Kürt kadýn
savaþçýsý Sema Yüce’nin resimleri
ellerimizdeydi. Ýstiklal Caddesi boyunca “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “Hergün 8 Mart
Hergün Kavga”, “Kadýn Olmadan
Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz”, “Kadýn Erkek El Ele
Yürüyoruz Devrime”, “Yaþasýn Kürt
Türk Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði”
sloganlarý attýk. Yürüyüþ sýrasýnda
kadýnýn ezilmiþliðini ve neden mücadele etmesi gerektiðini anlatan ajitasyonlar yaptýk.
Galatasaray Lisesi önüne geldiðimizde, bir kadýn yoldaþýmýzýn þiiriyle baþladý basýn açýklamamýz. Önce Ayazmalý analara verdik sözü.
Onlar, ardý ardýna söz alarak, emekçi
kadýnlar gününde sorunlarýný anlattýlar. Kýþ günü yýkýlmak istenen evlerinden atýlan ve çocuklarýyla, eþyalarýyla sokakta kalmaya mahkum edilen
analar, sýkýntýlarýný ve taleplerini dile
getirdiler kameralara...
Arkasýndan EKA adýna söz alan Aysun Güven, Ortadoðu’da, Kürdistan’da
savaþan, öldürülen kadýnlara ve kapitalizmin vahþetlerine deðinerek, “Kapitalizm var olduðu sürece, ne sistemin
yeniden ve yeniden ürettiði erkek egemen anlayýþ ortadan kalkabilir ne de üzerinde yükseldiði tutunduðu emek sömürüsü. Emekçi kadýnlar, sadece kadýn
olmaktan kaynaklanan (cinsiyetleriyle ilgili) sorunlarýyla mücadele ederlerse
kendi sýnýrlarý içinde boðulurlar. Kadýn
sorununun çözümü, toplumun diðer ezilen ve sömürülen kesimlerinin sorunlarýndan baðýmsýz deðildir. Kadýn sorunu
kendi içinde özgül yanlara sahip olsa
da, bu özgüllüðü de yine kapitalist sistemin kendisi yaratmaktadýr. Sorunun çözümü ise, sistemin kendisini ortadan
kaldýrmakta yatýyor. Bunun için emekçi
kadýnlarýn kendi sorunlarýna sahip çýkmasý, bu konuda mücadele vermesi ve
gücünü diðer ezilen, sömürülen iþçi-e-
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
mekçi sýnýfýn mücadele kanallarýna akýtmasý gerekir.
Ýþçi ve emekçi kadýnlar, kendi sýnýfýndan erkeklerle ve tüm dünyadaki sýnýf
kardeþleriyle birlikte, kapitalist sistemin
bize dayattýðý bu aþaðýlanmaya karþý insan kalabilmek için savaþmalýdýr” dedi.
EKA olarak düzenlediðimiz eylemi, Çav
Bella’yý söyleyerek bitirdik.
Basýn açýklamasýnýn bitiminde,
kavga ve mücadele ayý olan Mart ayýnýn
ilk eylemini yapmýþ olmanýn verdiði
gururla, kadýnlar olarak hep birlikte Ayýþýðý Sanat Merkezi’ne yürüdük. Ýstiklal
Caddesi boyunca Avusturya Ýþçi Marþý’ný söyleyerek, sohbet etmek üzere
çýktýk sanat merkezine. Ayýþýðý Sanat
Merkezi’nde halaylar, türküler ve sohbetler tüm coþkusuyla sürdü. Ayazma’lý
emekçi kadýnlarýn çoðunluðu Kürt’tü.
Sanat merkezinde Kürtçe skeçler eþliðinde kadýnlarý hem güldürdük hem de
düþündürdük. Tüm emekçi kadýnlar 8
Martlarýnýn çok coþkulu ve anlamlý geçtiðini söylediler.
EKA
5
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
SARIGAZÝ
AYIÞIÐI EKÝN SANAT DERNEÐÝ’NDE
EMEKÇÝ KADINLARLA BULUÞTUK
8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü nedeniyle, 4 Mart
Pazar günü, Sarýgazi Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’nde bir etkinlik düzenledik. Amerika’da diri diri yakýlan tekstil iþçileri
için, Paris Komünü’nde, Ekim Devrimi’nde, yeni bir
yaþam için savaþarak ölen kadýnlar için, Irak’ta, Filistin’de, Kürdistan’da özgürlük
mücadelesinde ölümsüzleþen kadýnlar için, Bursa’da tekstil fabrikasýnda yanan kadýn iþçiler için, Urfa Siverek’te kamyonun devrilmesi
sonucu içinde bulunan ve orada hayatýný kaybeden
kadýnlar için, Zindanlarda, devrim
mücadelesinde ölümsüzleþen devrimci kadýnlar için,
Aysunumuz, Sibelimiz ve Aynil yoldaþýmýz için saygý duruþuyla baþladý etkinliðimiz.
Niyetimiz, buraya toplanan iþçilerle, emekçilerle kadýn
sorununu tartýþmak, 8 Mart’ý anlatmak, ve neden örgütlü mücadele etmeliyiz sorusuna cevap bulmaktý. Ancak, söyleþimizde hazýr bulunan analarýmýz, bizim sorunlarý, ve çözümleri ortaya koymamýza gerek býrakmadýlar. Yaþam tecrübeleri,
yoksulluða, eþlerine, toplumun geri bilincine karþý verdikleri
mücadele ve bunun devrimci bir mücadele olmasý gerektiði
konusunda anlatýmlarý, karþýlýklý tartýþmalarý, her sorunu ve
çözümü tüm doðallýðýyla anlatýyordu bize.
Songül Yücel’in kadýnýn toplumlar tarihindeki yerini, 8
Mart’ýn ortaya çýkýþýný anlatmasýnýn ardýndan sözü alan Fadime anamýz, Tekirdað F Tipi’nden yeni tahliye olan Sarýgazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi çalýþaný Barýþ Cengiz’in anasý Selvi
anayý örnek göstererek konuþmaya baþladý. Bunca yýldan
sonra eþine karþý kendisini ve çocuðunu savunmak için karþý
çýkan, hatta onu kadýn etkinliðine bile getirmeyi baþaran Selvi ana için, “Böyle kadýnýn eli de öpülür, ayaðý da. Bu kadýn
mücadele ediyor. Kocasýný da buraya getiriyor. Bunun için Barýþ’ýn annesine bir alkýþ istiyorum” diye baþladý sözlerine. “Kadýnlarýmýz güçlü olsunlar ve ezilmesinler” dedi. Analarýn þakalarla karýþýk sohbetleri, bizlere kadýnlarýn yaþamda birer ana
ve emekçi olarak ne kadar önemli bir yer tuttuðunu, buna
raðmen ne kadar bastýrýldýklarýný ve ezildiklerini anlatmaya
6
yetiyordu. Bu sözlerin ardýndan söze giren Vefa Serdar,
tüm erkekler adýna kadýnlardan, 4 bin yýllýk ezilmiþlikleri,
sömürülmüþlükleri için özür diledi. Kadýn sýnýf kardeþlerinin, erkek sýnýf kardeþlerini affetmelerini istedi.
Verdiðimiz kýsa arada, erkek arkadaþlarýmýz, Sarýgazi
esnafýnýn ve söyleþimize katýlan emekçi kadýnlarýn hazýrladýklarý yiyeceklerle birlikte çay ikram ettiler. O gün erkek arkadaþlarýmýz bize söyleþi boyunca hiç iþ yaptýrmadýlar ve tüm hazýrlýklarý, servis iþlerini kendileri gönüllü
olarak üstlendiler. Ve kadýn öðrenciler de bizlere kadýn
konulu bir þiir okudular. Ardýndan bizleri hiç yalnýz býrakmayan dostlarýmýz Emeðe Ezgi Müzik Grubu’nun ezgilerini dinledik. Canlý müziði duyunca yerinde duramayan en genç konuklarýmýz, Saz Kursumuzun öðrencileri, hemen baðlamalarýný alýp geldiler ve bizlere çok hoþ halk türküleri dinlettiler. Özellikle de daha sahneye gelir gelmez sol yumruðunu kaldýrýp Emekçi Kadýnlar Gününü kutlayarak kadýnlarý selamlamalarý görülmeye deðerdi.
Emekçi kadýnlarýnýn kurtulmasýnýn bu sistemde mümkün
olmayacaðýný ve sosyalizm için mücadele edilmesi gerektiðinde hemfikir olduðumuz söyleþimiz, þiir ve müziklerle daha canlý bir þekilde sonlandý. Bu küçük etkinliðimizin sonunda, emekçi kadýnlarý 8 Mart’ta Taksim’de olmaya çaðýrýp, EKA’nýn hazýrladýðý kadýn broþürlerinden daðýtarak vedalaþtýk.
Sarýgazi’den EKA’lý Kadýnlar
ÝKÝTELLÝ AYIÞIÐI EKÝN SANAT
DERNEÐÝNDE
8 MART ETKÝNLÝÐÝ
Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’nde gerçekleþtirdiðimiz
“Emekçi Kadýnlarla Buluþuyoruz” etkinliði, 4 Mart Pazar
günü saat 13.00’te baþladý. Sadece kadýn emekçilerin katýldýðý etkinliðimiz, önce herkesin kýsaca kendisini anlatmasý ve konuþmasýyla baþladý. Ardýndan 8 Mart’ýn tarihçesi ve tarih boyu yaþadýðýmýz ezilmiþliðe deðinildi. Sonrasýnda söyleþimiz 8 Mart’ýn neden tüm kadýnlarýn olmadýðý;
neden emekçi kadýnlarýn kurtuluþunun sosyalizmde olduðu üzerinden sürdü.
Zaman zaman etkinliðe katýlan Kürt analarýmýz söz aldýlar ve yaþadýklarý sorunlara deðindiler. Þimdi artýk eskisi gibi olmadýðýný, aile içinde de birçok þeyi aþtýklarýný, erkeklerin yani eþlerinin kendilerini ezmediðinden, ezemediðinden bahsettiler. Çocuklarý olan analar onlarýn gelecekleri için duyduklarý kaygýlarý paylaþtýlar. Kürt emekçi
kadýnlarýn sorduðu politik ve derin sorularla söyleþimiz
daha bir anlamlý oldu. Söyleþimiz sýrasýnda Devrimci Ýþçi
Komitelerinden gelen karanfiller ve 8 Mart kutlamalarýnýn
ardýndan alkýþlar geldi.
Söyleþimizi baþtan sona dinleyen küçük arkadaþýmýz
Aycan’ýn “bence bütün suç erkeklerde boþanmak lazým
onlardan” demesiyle kahkahalar yükseldi. Aycan’ýn fikri üzerinden açýlan feminizm konusunda da feminizm mahkum edildi. Sorunun kadýn-erkek sorunu deðil, sýnýfsal olduðu anlatýldý.
Etkinlik günü bize hiç iþ yaptýrmayan DÝK’li erkek arkadaþlarýmýz tüm servisleri kendileri yaptýlar. Pratikte EKA’yý sahiplendiklerini çok güzel gösterdiler.
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Ýkitelli’den EKA’lý Kadýnlar
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
“Yýllarca Sustum
Þimdi Ne
Anlatayým ki?”
8 Mart 1957 yýlýnda Newyork’lu
dokuma iþçisi kadýnlarýn 8 saatlik iþgünü ve erkek iþçilerle ayný koþullarda
çalýþma talebiyle baþlattýklarý grevde,
129 kadýn iþçi fabrikanýn kundaklanmasý sonucu diri diri yakýldýlar. Kadýn
iþçilerin çýðlýklarý hala kulaklarýmýzda.
1910 yýlýnda Clara Zetkin, II.Enternasyonal’de, 8 Mart’ýn dünya emekçi kadýnlarýna armaðan edilmesini önerdi.
Salondakiler de bu öneriyi ayakta alkýþlayarak kabul ettiler. O günden bu
güne 8 Mart hep, Emekçi Kadýnlarýn
Kapitalizme Karþý Savaþ ve Mücadele
Günü olarak anýlmaya devam etti.
Bizler de, Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat
Merkezi’nde, Emekçi Kadýnlar (EKA)’nýn düzenlediði bir etkinlik gerçekleþtirdik. Etkinliðin öncesinde afiþler yapýldý, davetiyeler bastýrýldý, bildiriler daðýtýldý. Yoðun bir çalýþma yürüttüðümüz etkinlik, 4 Mart Pazar günü
saat 16:00’da baþladý. Etkinlikte, katýlanlarýn getirdiði yiyeceklerden bir
stand kurduk.
Etkinlik ilk olarak Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi emekçisinin yaptýðý bir açýlýþ konuþmasýyla baþladý. Ardýndan
EKA adýna katýlan Aysun Güven, þiirsel bir anlatýmla 8 Mart’ýn tarihçesini
konuklarýmýza anlattý. Bu sunumdan
sonra kadýnlarýn toplumdaki yeri ve
konumuna dair konuþmasýna devam
etti. Sunumunda, Sanat Merkezimize
ismini verdiðimiz kadife sesli yoldaþýmýz Ölüm Orucu savaþçýsý Aysun Bozdoðan’ýn günlüðünden 8 Mart’a dair
yazdýðý notlarý da okuyan konuþmacý
arkadaþýmýz,
“bugün daha
çok siz konuþmalýsýnýz, söz
almalýsýnýz”
diyerek kadýnlarý yanýna çaðýrdý. Ýlk sözü
yine, EKA’lý
bir kadýn aldý.
Ve kadýnlarýn
örgütlenmesi
gerektiðini
söyleyerek,
kapitalist toplumda kadýnýn iki kere ezildiðini, bunun çözüm yollarýný ve yaþam içerisinde yaþadýðý deneyimleri de aktararak
sözlerini tamamladý.
EKA’lý arkadaþýn ardýndan kadýnlar
teker teker söz almaya baþladý. Tekstil
iþçisi bir kadýn, tekstil ortamýnýn yozlaþtýrýcýlýðýný anlattý. Ev kadýný bir kadýn; kadýnlarýn daha çok geri bir düzeyde olduðuna deðindi. Yine ev kadýnlarýnýn sohbetlerini anlattý. Eþinden
dayak yiyen bir kadýnýn, “iyi ki eþim
beni biraz dövdü de düzeldim biraz”
dediðini bile anlattý. Bu örnekleri, ev
kadýnlarýnýn ne kadar geri düzeyde olduðunu göstermek için verdi.
Bu þekilde bir çok kadýnýn söz aldýðý etkinlikte, en çok etkilendiðimiz,
bir arkadaþýn yanýnda annesini getirmesi ve onun söz alarak kürsüye çýktýðýnda söylediði þeylerdi. Kadýnýn ezilmiþliðini daha net bir þekilde gösterdi.
Anamýzýn konuþmaya baþlamadan önce, “çok heyecanlýyým, ben 55 yaþýnda
bir kadýným, ilk defa böyle bir yerde konuþuyorum. Yýllarca sustum. Þimdi ne
anlatayým ki” demesi ve insanlarýn
böyle kurumlara gelmeye korktuklarýný, kendisinin de ilk geldiðinde korktuðunu, þimdi ise korkulacak bir þey
olmadýðýný, kadýnlarýn da böyle devrimci kurumlardan çekindiklerini belirtti. Böyle kadýnlarýn teker teker çýkýp
söz almasý ve etkinliðe katýlan erkek
arkadaþlarýn, pür dikkat kadýnlarý dinlemesi de akla þunu getirdi. “Yýllarca
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
biz sizi dinledik, þimdi siz bizi dinleyin” düþüncesi yarattý. Bu söyleþi bölümünden sonra, etkinliðe 15 dakika ara
verildi. Ýnsanlar hem yemeklerini yeyip hem de birbiriyle kaynaþma þansý
buldular. Ýçeride kadýnlarýn kendi aralarýnda sohbetleri devam etti...
Etkinliðin ikinci bölümünde, müzik gruplarýnýn yer aldýðý bölümdü. Ýlk
olarak sahneye Ayýþýðý’nda baðlama
dersleri veren hocamýz, bizi yalnýz býrakmayan Ayhan ve Türkan ikilisi sahne aldý. Gözlerinden heyecanlarýný sezinleyebiliyorduk...
Ardýndan Gazi Mahallesi’nde çalýþmalarýný yürüten ve daha önce de
etkinliklerimize katýlan Grup Berf sahne aldý. Grup Berf, Zazaca ve halay
parçalarýyla kitleyi coþturdu. Grup
Berf’in ardýndan sahneye Mahsuni Seçer Müzik Evi öðrencilerinden dört küçük arkadaþ, baðlamalarýyla çýktýlar.
Küçük sanatçýlar, tertipleri, düzenleri
ve performanslarýyla gelen herkesi çok
etkiledi. Ýlk söyledikleri parça, Ruhi
Su’nun “Benim Kâbem Emektir” parçasýydý. Ýki parça söyleyerek programlarýný bitiren genç arkadaþlar, halkýn
kültürünü tanýyarak büyüyecek ve gelecekte insanlýk için büyük þeyler yapacaktýr.
Etkinliðin son bölümünde, etkinliðe katýlan müzik gruplarýnýn da hocasý
olan Mahsuni Seçer hocamýz, eðitim
verdiði müzik evinin üst grubundaki
öðrencileriyle bir parça çalýp söylediler. Ýnsanlarýn büyük ilgiyle dinledikleri müzik gruplarýnýn programý bittikten
sonra EKA’lý arkadaþýmýz, söyleyeceði
son sözleri de söyleyerek, 8 Mart’ta
Taksim’de yapýlacak olan Emekçi Kadýn Yürüyüþü’ne çaðrý yaparak etkinliði sonlandýrdý. Gelen konuklar salona
geçtiklerinde, genç bir arkadaþýmýz
kadýnlara bir þiirle seslendi: “Artýk ne
elma var öykülerinizde ne de havva”
diyerek þiirini okudu ve etkinliðimiz
burada sonlandýrýldý.
Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi
Emekçisi
7
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
EMEKÇÝ KADINLAR
DEVRÝMLE
ÖZGÜRLEÞECEK
Her sene olduðu gibi bu sene de burjuvazi 8 Mart Emekçi Kadýnlar Gününün içini boþaltarak bu günü “Kadýnlar günü”
yapmaya çabalarken buna çanak tutan feminist hareket ve onun peþinden sürüklenen sosyal reformist hareketle, 8 Mart’ýn Emekçi Kadýnlarýn Savaþ günü olduðunda
ýsrar eden devrimci yapýlar arasýnda Ýzmir’de de doðal bir ayrýþma yaþandý. Ýçinde
bizlerin de bulunduðu ortak platform bu
sene 8 Mart’ý 11 Mart Pazar günü Bornova
Meydanýnda yapýlan mitingle kutladý.
Bazý eksik ve geri yanlarýna raðmen
eylem komitesinin içinde yer alarak olmasý
gereken devrimci eylemin örgütlenmesinde önemli bir rol oynadýk. Hatta pratik çalýþmalar açýsýndan yine bir çok iþi biz yapmak zorunda kaldýk.
Biz Mücadele Birliði Platformu olarak,
bu eylem için çok öncesinden çalýþmalarýmýza baþladýk; bir yandan kendi bastýrdýðýmýz afiþlerin, bildirilerin çalýþmasýný yaparken diðer taraftan da ortak eylemin örgütlenmesi iþlerine yoðun çaba harcadýk. Uzun süre öncesinden çevremizde bulunan
herkesle 8 Mart üzerine uzun uzun sohbetler edip bu günün neden kavga günü olduðunu ve neden bu eyleme katýlmanýn bir
zorunluluk olduðunu anlattýk, tartýþtýk, sonunda anlaþtýk.
Miting gününe kadar Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde çok yoðun ve keyifli bir
çalýþma vardý. Bu çalýþmalarýnýn bir çoðunu bizzat Emekçi Kadýn yoldaþlarýmýz gerçekleþtirdi. Erkek yoldaþlarýmýz da onlara
8
ellerinden gelen tüm
desteði sundular. Pankartýn hazýrlanmasýndan sloganlarýn yazýlmasýna hemen hemen
her þey emekçi kadýn
yoldaþlarýmýzýn ve çevremizdeki iþçi-emekçiöðrenci kadýn arkadaþlarýmýzýn emekleriyle
gerçekleþti. Ýlk olarak
pankart belirlendi ve
emekçi kadýn yoldaþlarýmýz “büyük bir titizlikle” pankartýn yazýmýna baþladýlar. Burada erkek yoldaþlarýmýz bir hatalarýný
da fark etmiþ oluyordu. Aslýnda olmamasý gereken bir þey. Pankart yazýlmaya baþladýðýnda fark ettikti kadýn yoldaþlarýmýz daha önce hiç pankart yazmamýþtý. Bu tip pratik ve kafalarýmýzda
zor diye düþündüðümüz bütün iþleri
bugüne kadar hep erkek yoldaþlarýmýza
yüklemiþtik. Belki de erkek yoldaþlar
“kadýn yoldaþlarýmýz bunu yapamaz” diye yanlýþ bir düþünce içindeydiler. Neyse ki bu pratik çalýþma içinde bu bakýþ
açýmýzýn çok yanlýþ olduðunu öðrendik.
Öyle ki kadýn yoldaþlarýmýzýn hazýrladýðý pankartlar dövizler vs. bugüne kadar
yapýlan en güzel pankart ve dövizler olmuþtu. Pankartýmýzda “Emekçi Kadýnlar
Devrimle Özgürleþecek Mücadele Birliði” yazýsý ve Aysun yoldaþýn, Rosa’nýn,
Sema Yüce’nin ve zafer iþareti yapan
bir Kürt Ana’nýn resmi bulunuyordu.
Dövizlerimizde ise 8 Martlarý yaratan ve
geliþtiren Kadýnlarýn Aysun, Sibel ve
Aynil yoldaþýn, Zeynep Kýnacý’nýn resimleriyle, “Emekçi Kadýnlar Devrimle
Özgürleþecek”, “Yaþasýn 8 Mart Emekçi
Kadýnlarýn Kapitalizme Karþý Savaþ Günü”,
“Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” yazýlarý bulunuyordu.
Eylemin Yapýlacaðý 11 Mart Pazar günü
tüm hazýrlýklarýmýz tamamlanmýþ halde,
Sanat Merkezinde toplanmaya baþladýk.
Sabah çok erken saatte Sanat Merkezimizi
açtýk ve son detaylarý halletmeye baþladýk.
Saat 11.00’e doðru artýk insanlar gelmeye
baþladý. Tabi ki ilk gelenler bu günün gerçek sahibi olan kadýn yoldaþlarýmýz ve arkadaþlarýmýzdý. Eylem saatine yaklaþtýkça
tüm yoldaþlarýn coþkusu ve heyecaný artmaya baþlýyordu. Her þey hazýrdý. Bizleri
mutlu eden bir geliþme daha vardý. Küçük
bir temizlik þirketinin sahibi olan emekçi
bir kadýn okurumuz birlikte çalýþtýðý iþçilerle birlikte eyleme katýlmak için Sanat Merkezine geldiler. Beklenen son arkadaþlarýmýz da geldikten ve son hazýrlýklar yaptýktan sonra son hatýrlatmalarý yaparak ve bir
yoldaþýn “Bugün emekçi kadýnlarýn kavga
günü, savaþ günü. Bugün burjuvazinin dediði gibi, emekçi kadýnlar aciz, güçsüz, korunmaya muhtaç insanlar deðil. Devrimci saflarda örgütlendiklerinde, eyleme geçtiklerinde dünyayý deðiþtirecek güce sahip olduklarýný dosta düþmana gösterelim” þeklindeki
konuþmasýndan sonra Bornova’ya doðru
hareket ettik.
Yürüyüþün baþlayacaðý Bornova Stadý’nýn önüne gittiðimizde kortejimizi oluþturup sloganlarýmýzý atmaya baþladýk. Kortejimizi oluþturduðumuzda devrimin ve
Leninist Parti’nin geliþimini somut biçimde
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
bir kez daha görüyorduk. Genel olarak mitinge katýlým beklenenin altýnda olmasýna
raðmen bizim açýmýzdan nispeten iyi bir
katýlým vardý ve kortejimizdeki yoldaþlarýmýzýn coþkusu devrime olan inancý gözler
önüne sermeye yetiyordu.
Yürüyüþün baþlamasý için beklerken
ve sloganlarýmýzý haykýrýrken bir baþka sevindirici olay daha yaþanýyordu. Çok kýsa
bir süre önce açýlmýþ ve henüz yolun daha
çok baþýnda olmasýna raðmen Kemalpaþa
Mart Ýþçi Kültür Merkezi Korteji, üzerinde
Mart Ýþçi Kültür Merkezi yazan pankartý,
Türkçe ve Kürtçe hazýrlanmýþ dövizleriyle
yolun karþýsýndan sloganlar atarak bize
doðru ilerliyordu. Tüm çevrelerin meraklý
ve bizim coþkulu bakýþlarýmýz eþliðinde
Mart Ýþçi Kültür Merkezi kortej sýrasýnda yerini aldýðýnda sloganlarýmýz 2 kat daha güçlü atýlýyordu.
Bornova Stadýnýn önünde bir süre toparlanmayý bekledikten sonra yürüyüþ baþladý. Yürüyüþ boyunca Mart Ýþçi Kültür Merkezi ve Mücadele Birliði Platformu kortejleri
ortak slogan attýlar.
Sloganlar arasýnda “Emekçi Kadýnlar
Devrimle Özgürleþecek”, “Kadýn Erkek El Ele Yürüyoruz Devrime”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Her gün 8 Mart Her Gün Kavga”, “Yaþasýn Türk ve Kürt Kadýnlarýnýn Mücadele Birliði”, “Yaþasýn 8 Mart, Biji Heþte
Adare”, “Emekçi Kadýnlar Zindanda Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Aysun
Yoldaþ Yaþýyor, Sibel Yoldaþ Yaþýyor, Aynil
Yoldaþ Yaþýyor, Emekçi Kadýnlar Savaþýyor”
sloganlarý atýldý.
Miting alanýna gelindiðinde açýlýþ konuþmasý yapýlýp hemen ardýndan saygý duruþuna geçildi. Saygý duruþundan hemen
sonra þiirler okundu ve þiirlerden sonra da
Ayýþýðý Tiyatro Grubu, Alman kadýn devrimci Ulrike Mainhof’un hücrede canlandýrýldýðý oyunu sergiledi. Oyundan hemen
önce tiyatro grubu adýna grupta yer alan
kadýn iþçi yoldaþýmýz tüm emekçi kadýnlara
seslenerek “Emekçi kadýnlar bugüne kadar
hep devrimimizin destekçisi oldular. Ancak
emperyalist kapitalist sistemde sorunlarý ve
sýkýntýlarý öylesine büyümüþtür ki bu yardýmcý rolünden devrimin örgütleyici rolüne
geçmesi bir zorunluluktur. Emekçi kadýnlar
iþçi sýnýfýyla birlikte ön saflarda yer almalýdýr” þeklindeki konuþmasýndan sonra oyuna geçildi.
Ayýþýðý Tiyatro Grubu’nun oyunu izleyenler tarafýndan büyük beðeni topladý. Tiyatro grubunun ardýndan müzik gruplarý
sahne aldý. Miting alanýnda yeniden sloganlarýmýzý haykýrdýk. Mitingde ilgimizi çeken bir diðer konu ise, mitingin düzenleyicileri arasýnda bulunan bazý siyasi gruplarýn daha miting bitmeden pankartlarýný toplayýp alaný terk etmesi idi.
Biz Mücadele Birliði Platformu olarak
miting bitene kadar pankartýmýzla miting
alanýnda yer aldýk ve sloganlarýmýzý atmaya
8 Martýn emekçi kadýnlarýn savaþ günü olduðunu haykýrmaya devam ettik. Bu arada
diðer gruplarýn müzik eþliðinde halaylar
çekmesinin ardýndan miting sona erdi biz
de pankartýmýzý toplayýp çýkýþa doðru “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak” sloganýmýzý atarak eylemi bitirdik.
ÝZMÝR Mücadele Birliði Platformu
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
EMEKÇÝ KADINLAR
Meydaný’na doðru yürüyüþe geçtik. “Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Devrimci Tutsaklar Özgürleþmeden, Emekçi Kadýnlar Özgürleþemez”, “Dýsa Dýsa Serhildan Biji Azadiya Kürdistan”, “Kadýn Erkek Elele Yürüyor Devrime”, “Deniz Yusuf
Ýnan Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her
Þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” sloganlarýyla yürüdük.
Yürüyüþ sýrasýnda çevredeki binalardan ve yollardaki insanlardan alkýþlarla destek geldi. Uður Mumcu Meydaný’na geldiðimizde platformdaki sunucu “30. Yýlýnda 1
Mayýs Alanýna, Taksim’e davet eden ve Emekçi Kadýnlar
Devrimle Özgürleþecek diyen Mücadele Birliði Platformu”
diyerek bizleri alana davet etti. Alanda yerimizi aldýktan
sonra da sloganlarýmýzý atmaya devam ettik. Tüm dünyada ölümsüzleþen devrim savaþçýlarý için bir dakikalýk
saygý duruþu yapýldý. Kadýn platformunun hazýrladýðý
bildirinin okunmasýnýn ardýndan TAYAD’lý analar adýna
TAYAD’lý bir kadýn konuþma yaptý.
Mitingde Antep Ayýþýðý Sanat
Merkezi müzik grubu Denize Ezgi
sahneyi aldý. Yaklaþýk bir saat
boyunca kitleyi ezgileriyle, marþlarýyla coþturan Denize Ezgi büyük ilgi topladý. Denize Ezgi, yaptýðý konuþmada “8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü. Newyork’ta
yakýlarak öldürülen 100’ün üzerindeki emekçi kadýn iþçisiyle ve
ardýndan 2. Enternasyonel’de
Clara Zetkin’in önerisiyle tüm
dünyada mücadele günü olmuþtur…” dedi. Denize Ezgi’nin yeni
bir üretimi olan “Söz Veriyoruz”
marþýnýn yarattýðý coþku ile tüm
yumruklar havada iken miting
sona erdi. Miting alanýndan son
olarak biz ayrýldýk ve mitingin
baþlama noktasý olan Ýnönü Parkýna kadar cadde boyunca sloganlarýmýzý ve marþlarýmýzý büyük bir coþkuyla haykýrdýk.
DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK
8 Mart’ý yaratanlardan, Claralardan, Rosalardan Aysunlara, Zilanlara emekçi kadýn mücadelesi devam ediyor. Her geçen gün kendi sonuna doðru hýzla ilerleyen
sermaye sýnýfý, kadýnýn özgürleþme mücadelesinde ve
yaþamýnda katliamlarla, tecavüzlerle kadýnýn ezilmiþliðini daha da arttýrýyor. Emekçi kadýn mücadelesinin baþlangýç noktasý olan 1857’de Newyork’ta Dokuma Fabrikasýnda kadýn iþçilerin baþlattýðý mücadele 100’ün üzerinde emekçi kadýnýn yanarak meþale gibi yol gösterici olmasý, bugün kadýnýn mücadelesinde yüzyýlda geçse ýþýk
tutuyor.
Dünyanýn her yanýnda mücadele günü olarak kutlanan 8 Mart
Dünya Emekçi Kadýnlar Günü, bu
topraklarda da kapitalizme duyulan büyük öfke ve nefretle kuþanan renklere bürünen Kürt’ü,
Türk’ü, Ermeni’si, tüm emekçi kadýnlarca kutlanýyor. Emekçi kadýnlar Mart ayý baþladýðý günden
beri alanlarý dolduruyorlar. Zýlgýtlar hep bir aðýzdan çekiliyor.
Bunlardan biri olan Adana Emekçi Kadýn Platformu, 4 Mart’ta
miting düzenledi. Yapýlan mitingde düzenleyici olarak bizler de
Mücadele Birliði Platformu olarak
yer aldýk. Yapýlacak miting için Afiþ ve bildiriler yapýldý. 4 Mart Pazar günü, buluþma noktasý olan Ýnönü parkýnda yerimizi aldýk. Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen Aysun Bozdoðan’ýn resimlerinin olduðu “Emekçi Kadýnlar
Devrimle Özgürleþecek” yazýlý,
Mücadele Birliði Platformu imzalý
pankartýmýzý Kürt kadýnlarýnýn yöresel kýyafetini giyen kadýnlarýmýz taþýdý. Arkasýnda “30. Yýlýnda
1 Mayýs Alaný Taksim’e” yazýlý
pankartý da açarak sloganlarýmýzla yürüyüþe baþladýk. Ellerimizdeki kýzýl bayraklar ve “Kürt Halkýna Kendi Kaderini Tayin Hakký”,
“Kadýn Erkek Elele Yürüyoruz
Devrime”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük” yazýlý dövizlerle miting alaný olan Uður Mumcu
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
EMEKÇÝ KADINLAR
DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK!
YAÞASIN 8 MART
DÜNYA EMEKÇÝ
KADINLAR GÜNÜ!
KADIN ERKEK EL ELE
YÜRÜYORUZ DEVRÝME!
Adana - Antep
Mücadele Birliði Platformu
9
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
BESNÝ’DE
8 MART
ETKÝNLÝÐÝ
Kadýn;
Sefaletini herkesten habersiz, dört duvarýyla paylaþan gururdur.
Kadýn;
Sýrtýnda bebesi, soðuða ve yorgunluða inat sürüsünün önünde durabilen kavgadýr.
Kadýn;
Yayla kokulu teni, kýnalý eliyle
sýrtýnda biten dayaktýr.
Kadýn;
Çýplak ayakla ateþte yürümektir, acýsýný ayaklarýnda deðil,
yüreðinin nasýr tutmuþluðunda
hissetmektir.
Kadýn;
Susturulmuþ diliyle söylenecek aðýttýr…
Besni’de üniversiteli öðrenciler olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü etkinliði düzenledik. 8 Mart Perþembe günü Eðitim-Sen’in salonunda yapýlan etkinlik beklenenin üzerinde bir katýlýmla gerçekleþti. Kadýnlarýn yoðun olduðu etkinliðe 100’ü aþkýn kiþi katýldý.
18:30’da baþlayan etkinlik, Newyork’ta
ölümsüzleþen iþçi kadýnlar nezdinde
tüm dünyada ölümsüzleþmiþ devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý.
Saygý duruþunun ardýndan öðrencilerin
hazýrladýðý 8 Mart ve Emekçi Kadýnlar
ile ilgili þiirler okundu. Bir üniversite
öðrencisinin hazýrladýðý söyleþi ile ilkel
dönemden günümüze kadýnýn ezilmiþliðini mizahi bir dille anlatýldý. 8 Mart’ýn
tarihi ve kadýna yapýlan sömürü anlatýlarak, kapitalist sistemin bu tarihin içini
boþaltýp, sadece kadýnlar günü olarak
kutlanmasýný dayatmasýna dikkat çekildi ve “emekçi kadýn” vurgusunun önemini anlatan bir yazý okundu.
Ardýndan Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi müzik grubu Denize Ezgi sahneyi
aldý. Grup Denize Ezgi, söylediði ezgiler ve marþlarla yoðun beðeni aldý. Denize Ezgi, Mart ayýnýn ayaklanma ve isyan ayý olduðunu belirterek 8 Mart’tan,
13 Mart’tan, 12 Mart’tan, 21 Mart
Newroz’dan bahsetti. Yaný sýra 1 Mayýs’ýn yaklaþtýðýný, Taksim’de 1977 1
Mayýs’ýnda yapýlan katliamda 34 iþçinin ölümsüzleþtiðini anlatarak katliamýn
30. yýlýnda tüm iþçi ve emekçileri Taksim Meydaný’na davet eden bir konuþma yaptý. Ardýndan grup kendi besteleri
olan “Taksim Sore, Sor Bijime” (Taksim Kýzýldýr, Kýzýl Kalacak) dedikleri
Kürtçe 1 Mayýs Marþýný seslendirdi.
Denize Ezgi’nin söylediði halay ezgileriyle etkinlik son buldu.
Besni’ de ilk kez yapýlan bu etkinliðin heyecaný ve coþkusuyla insanlara
sanat yoluyla ulaþarak kapitalizmin dayattýðý yozluða karþý bir hamle yapmýþ
olmanýn gururuyla bundan sonra da bu
tür etkinlikleri sürdürme kararýný aldýk.
Kadýn;
Newroz ateþinin çoðalan alevidir.
Kadýn;
Halklarýn zafer çýðlýðý, tüm renklerini
giyinmiþ zýlgýtýdýr.
Kadýn;
Serpil kokulu çocuk gülüþlerinde bedenini açlýða yatýrandýr. Kadýn;
18 yaþýnda ilmik ucunda sallanan Partizan Tanya’dýr.
Kadýn;
Mavzer omzunda, bebe emziren Nataþa’dýr.
Kadýn;
8 Mart’ta meþale gibi yanan dokuma iþçileridir.
Kadýnlar, kadýnlar, kadýnlar…
Yalnýzlýklarý en acýmasýz tarihlerden
kalma, yürekleri birer kan pusulasý.
Gözleri aydýnlýklarýn ýþýðý.
Pusulalarý güneþe, yürekleri umuda çýkar.
Çünkü hepsi birer umut yolcusu.
Besni Mücadele Birliði
ANTEP KADIN PLATFORMUNDAN KARANFÝL EYLEMÝ
Antep Kadýn Platformu 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Gününü basýn açýklamasý, panel,
karanfil ve bildiri daðýtýmý ile karþýladý. Bu aktivitelerin ilki olan karanfil daðýtýmý eylemi, 8
Mart Perþembe günü Balýklý Parký’nda saat 12:30 da buluþularak gerçekleþtirildi; önce Park içerisindeki kadýnlara karanfil verildi. Daha sonra Gaziler Caddesi’nde yürüyerek karanfiller daðýtýldý.
Bizler de Mücadele Birliði Platformu olarak kadýn platformuna destek verdik. Yapýlan karanfil daðýtýmý eyleminde Gaziler Caddesi’nde sesli ajitasyon konuþmalarýyla Newyork’ta yakýlan kadýn iþçilerden bahsettik; daha sonra sýk sýk “Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü”, “Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü” denilerek tüm iþçi-emekçi kadýnlar yüksek
sesle örgütlü mücadeleye çaðrýldý.
10
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Yeni Evrede
Gençlik
Mücadele Birliði
“Onlarýn Kabusuyuz”
25 Þubat sabahý herkes, sanki kültür merkezinin ilk açýlýþýymýþ gibi sevinçliydi. Çünkü öðrencilere yönelik,
DÖB’lü arkadaþlarýmýzýn hazýrladýklarý
etkinliði gerçekleþtirme günüydü. Belki
bu heyecanýn nedeni, büyük çoðunluðumuzun hazýrlanýp sunumunda bulunduðu ilk etkinlik olmasýydý. Etkinliðin
asýl amacý, eðitim sisteminin bozukluðu
ve bizlere kaybettirdikleri, Kürt ve diðer
ezilen, haksýzlýða uðrayan iþçi ve emekçi arkadaþlarýmýzýn lisede, üniversitede
ve ilk öðretimde karþýlaþtýklarý zorluklarý anlatmaydý; etkinliðimizde sinevizyon
gösterimi, þiir dinletisi ve ve müzik grubumuzun yaptýðý müzik dinletisi yer alýyordu.
Ýlk olarak Denizlerin idam anlarýnda, dar aðacýna götürülürken bile yaptýklarýndan zerre kadar piþmanlýk duymayan ve korkusuzca, pazarlýksýzca
haykýrdýklarý konuþmalarýn ardýndan arkadaþlarýmýzýn hazýrladýklarý þiir dinletisini dinledik son olarak müzik grubumuzun sahne almasýyla etkinliðimiz
son buldu.
Ýzleyici katýlýmý, beklediðimizin üstünde olunca bazý arkadaþlarýmýz etkinliði ayakta izlemek zorunda kaldýlar.
Gerek ayaktakiler, gerekse oturanlardan etkinliðin sonuna kadar herhangi
bir sýkýntý duyup yere oturan olmadý. Bu
da demek oluyor ki gelenler amaçsýz
bir þekilde gelmemiþti ve etkinlik ise sýradan konularý ele almýyordu. Etkinlikten sonra kitaplýðýmýza olan ilgi ve seyircilerin merakla sorduklarý sorulara
cevap vermemiz ise ayrý bir mutluluktu.
Etkinlikten sonra izleyicilerle yaptýðýmýz kýsa röportajlarda ise “çok güzel,
çok beðendik, okuldaki gereksiz þeylere
karþýlýk böyle anlamlý etkinliklerin yapýlmasý bizi çok mutlu etti, devamýnýn gelmesi hepimizi sevindirir” türünden þeyler söylendi. Ayda bir yapýlmasýný isteyenler ve yeni yeni ufku açýlanlar ise
bizi çok sevindirdi. Bunlar ve daha bir
sürü incelikleriyle geçen etkinliðimiz,
gerçekte bir çok yeni arkadaþýmýz ve izleyen arkadaþlarýmýz için ilaç gibi geldi.
Tabi her ilacýn bir yan etkisi olduðu gibi
etkinliðimizin yan etkisi ise okul idaresinin bazý öðretmenlerin ve sivil polislerin gösterdikleri psikolojik baskýlar oldu.
Bütün idare, resmen tüm iþlerini
güçlerini, sözde eðitim-öðretim deyip
de asker yetiþtirme ve baþý boþ iþlerle
uðraþtýrdýklarý öðrencileri, okulu býrakýp
DÖB’lü bir kaç arkadaþýmýzý takibe aldýlar. Arkadaþlarýmýzýn yaptýklarý her þeyden haberdar olduklarý halde, bunun
karþýlýðýnda ellerinde herhangi somut
bir þey olmadýðý için bir þey yapamadýlar. Fakat sonradan DÖB’lü bir arkadaþýmýzýn okul dýþýndaki bir aðýz sataþmasýndan dolayý disiplin kuruluna verilmesiyle bütün idareyi bir sevinç bir
mutluluk kapladý ki bunu öðrenciler de
fark ettiler.
DÖB’lü arkadaþýmýz “okul dýþýnda
olan bir þey, bence okulu ilgilendirmemeli” dedi, idare ise “yeni disiplin sistemi dýþardaki olaylarý da ele alýyor” dedi.
Nedense bu hep bizim için geçerli oluyor. DÖB’lü arkadaþýmýz “bundan haberim yok” dediðinde ise “bu senin sorunun dýþardaki her þeyden, kültür merkezinden haberin var da bundan mý yok”
demeleriyle, asýl amaçlarýnýn aðýz dalaþmasý deðil de esrarýn satýldýðý, tabancayla okula girildiði, Kürtlerin burada yeri yoktur gibi haksýzlýklarýn yapýldýðý vb bir sürü vukuatý deðil de, devrimci olmamýz, at gözlüklerinden kurtulmuþ haksýzlýða göz yummayýþýmýzýn
olduðu anlaþýlýyordu.
Daha sonra bu DÖB’lü arkadaþýmýzýn okuldan atýlmasý kararýný duyurdular. Buna karþýlýk, okulda en çalýþkan,
sözü geçen arkadaþlarýmýz, DÖB’lü arkadaþýmýzýn bunu hak etmediðini ve
haksýzlýða uðradýðýndan dolayý, “bizler
de tastiknamelerimizi istiyoruz” demeleri, mücadele birliðini ve örgütlenmenin
en güzel örneði olmakla beraber cezayý
da ortadan kaldýrdý.
Bunlarýn yaný sýra öðretmenlerin
gösterdikleri psikolojik baskýlar ve polis
takipleri ise cabasý.
Sonuç olarak, yine de etkinliðimiz
çok güzeldi. Ýnsanlara bir þeyler vermeye çalýþtýðýmýzdan dolayý çok mutluyduk. Ýdareye ve polise de bir þeyleri
fark ettirdiðimizden dolayý çok mutluyduk.
Þunu fark ettik artýk biz davamýzla
birliðimizle uyanmýþlýðýmýzla davaya olan sadakatimiz ve cesaretimizle onlarýn kabusuyuz.
DENÝZ YUSUF ÝNAN SAVAÞA DEVAM!
ÝZMÝR-KEMALPAÞA DÖB
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
SAÐLIK EMEKÇÝLERÝNDEN
ANKARA ÇIKARMASI
Tekelci sermaye toplumun bütün
kesimlerini kendisine düþman ilan etti ve ekonomik, politik saldýrýlarýna
hýz verdi. Sermayenin hedef tahtasýna
oturtulan saðlýk emekçileri tepkilerini
kitlesel bir þekilde Ankara sokaklarýnda gösterdi. Ýthal hekim yasasýnýn
meclisten geri çekilmesine raðmen
saðlýk emekçileri Sýhhiye Meydaný’nda bir araya geldi.
12 Mart 2007 Pazar günü gerçekleþen eylem için emekçiler saat
09.30’dan itibaren tren garý önünde
toplanmaya baþladý. Bizler de pankartýmýzý açarak yürüyüþün baþlamasýný
bekledik. Saat 11.00 civarý ise yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ esnasýnda bizler
de “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak” yazýlý ve Mücadele Birliði Platformu imzalý pankartýmýzla yürüyüþteki yerimizi aldýk. Pankartýmýzýn yaný sýra “Saðlýk Emekçileri Yalnýz Deðildir”, “Ortadoðu Halklarý Yalnýz Deðildir”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”
yazýlý dövizlerimizi de taþýdýk. Yürüyüþ boyunca ve miting alanýnda sýk
sýk “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar
Her þey Emeðin Olacak” “Ýktidar Dýþýnda Her þey Hiçbir Þeydir”, “Kahrolsun Emperyalizm, Yaþasýn Devrim ve
Sosyalizm”, “Ortadoðu Halklarý Yalnýz
Deðildir”, “Yaþasýn Halklarýn Mücadele Birliði”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Devrimci Tutsaklar
Teslim Alýnamaz”, “Deniz Yusuf Ýnan
Savaþa Devam”, “Denizlerin Yolunda
Leninist Saflara”, “30. Yýlýnda 1 Mayýs’ta Taksim’e” sloganlarýný haykýrdýk. Mücadele Birliði ve Önsöz dergilerimizin de satýþlarýnýn yapýldýðý eylemde ayrýca eyleme gelen herkesin
dikkatini çeken Hitit Heykeline “30.
Yýlýnda 1 Mayýs’ta Taksim’e” yazýlý
pankartýmýzý asarak binlerce kiþiye
“Katliamýn 30. Yýlýnda 1 Mayýs’ta 1
Mayýs Alaný Taksim’e” çaðrýsýnda bulunduk.
Yapýlan konuþmalardan sonra
Suavi’nin de sahne aldýðý miting coþkulu marþlar ve türkülerle sona erdi.
YAÞASIN ÝÞÇÝ VE EMEKÇÝLERÝN
MÜCADELE BÝRLÝÐÝ
BÜTÜN ÝKTÝDAR EMEÐÝN OLACAK
MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU
11
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
HALKLARIN MÜCADELE B
ýsa zaman öncesine kadar
emekli, þimdilerde ise özel
görevli bir orgeneral “Türkiye’nin öncelikli hedefi Kürdistan’ýn
kurulmasýný engellemek” sözleriyle açýlýþý yaptý; arkasýndan Kara Kuvvetleri Komutaný, konuþmak için uygun
yer diye seçtiði Diyarbakýr’dan Kürt
halkýna ve devrimin toplumsal güçlerine tehditlerini savurdu; nihayet Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü Newroz için “izin” baþvurularýný reddederken
“2007 yýlý kritik bir yýl” diyerek noktayý koydu.
Emekli edildikten sonra “özel görev”e çaðrýlacak kadar devlet katýnda
muteber olan emekli orgeneralin açýklamasýnýn devletin, en azýndan bir
kýsmýnýn, görüþlerini yansýttýðýndan
kuþku duyulmamalý. Türkiye, Güney
Kürdistan’da bir Kürdistan devletinin
kurulmasýný engellemek istiyor; ama
bunu nasýl yapacak? Bu sorudan daha önemli bir soru daha var: Devlet
bunu niye yapmak istiyor? Gerçekte
kamuya açýkladýklarý gibi asýl sorunlarý sadece “Güney”le mi? Ýþte bu sorunun yanýtýný, Ýstanbul Emniyeti’nin
gerekçelerinde ve Kara Kuvvetleri Komutanýnýn tehdit dolu sözlerinde bulabiliriz. 2007 yýlýnýn sýnýf savaþýmý ve
düzen açýsýndan kritik bir yýl olduðunu biz deðil, düzenin en tepesinde
bulunan kurum ve kiþiler söylüyor.
Onlar bile düzenin durumunu böyle
açýkladýktan sonra, düzen için böyle
bir tehlike ya da durum yok demesi için kiþinin iflah olmaz bir oportünist
olmasý lazým.
Türkiye, bütün iç ve dýþ çeliþkilerin üst üste bindiði, kesiþtiði; olgunlaþýp keskinleþtiði bir süreçten geçiyor.
Ekonomik ve politik kriz, yani devrimci durum düzeni temellerinden sarsýyor. Türkiye’nin içinde bulunduðu durumu tanýmlamaya çalýþýrken Genelkurmay Baþkanýnýn 1919-1923’lere atýfta bulunmasý bir rastlantý ya da bir
K
12
dil sürçmesi deðildir. Þüphesiz, devrimci durumun en önemli bileþeni
Kürt halkýnýn uzun yýllar boyunca sürdürmekte olduðu “özgürlük savaþý”dýr. Egemen güçler, bütün adýmlarýný genel olarak devrimci durum, özel
olarak Kürt halkýnýn özgürlük savaþý
üzerinde yükselen toplumsal devrimin baskýsý altýnda atýyorlar. Bu durumda, toplumsal devrimin bastýrýlmasýný öncelikli ve temel hedef olarak
ele almalarýndan doðal bir þey olamaz. Bütün çabalar, politikalar, planlar bu öncelikli hedefe baðlý þekilde ele alýnýyor, düzenleniyor. Egemen sýnýf açýsýndan öncelikli hedefin bu þekilde belirlenmesinde bir sorun yok.
Ne var ki, sýra, toplumsal devrimin bastýrýlmasý için atýlacak adýmlara gelince egemen sýnýf içindeki çeliþki ve çatýþmalar da gün yüzüne çýkýyor. Devletin kuruluþundan bu yana
izlediði “resmi” politikalarda ýsrar eden egemen sýnýfýn bir kesimi Kürt
halkýnýn özgürlük savaþýný bastýrmanýn bir yolu olarak Güney Kürdistan’ýn iþgali dahil, askeri zor ve bastýrma yöntemlerinde diretirken bu politikanýn Türkiye’nin konumunu içerde
ve bölgede güçlendireceðini ileri sürmektedir. Güney Kürdistan’da kurulacak bir devletin K.Kürdistan’a örnek
teþkil edeceði düþüncesi gerçekte bütün egemen sýnýfýn uykularýný kaçýrmaktadýr. Eski orgeneral, yeni “özel
görevli”nin Kürdistan’ýn kurulmasýný
Türkiye’nin öncelikli hedefi ilan etmesinin gerçek nedeni bu. Egemen sýnýf
bu hedefte anlaþmasýna raðmen bunun nasýl yapýlacaðý konusunda derin
bir ayrýlýk yaþamaktadýr. Askeri yöntemler ve “resmi” politikalarda ýsrar edenlerin aksine egemen sýnýfýn diðer
kesimi bu yöntemlerden sonuç alýnamayacaðýný düþünmektedir. Sorunun
canalýcý özelliði bu düþünce farklýlýðýný þiddetli bir çatýþmaya dönüþtürmektedir.
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Egemen sýnýf arasýndaki çatýþmanýn vardýðý boyutlarý görebilmek için,
artýk þovenizm konusunda en koyu faþistlerle yarýþan D.Baykal’ýn sözlerini
aktarmakta yarar var. Cumhurbaþkanlýðý seçimi vesilesiyle açýklama
yapan bu zat egemen sýnýf arasýndaki
çatýþmayý ve çatýþmanýn þiddetini
þöyle tanýmlýyor: “Adaylar arasý bir yarýþ söz konusu deðil .Devlet içinde
belli kurumlarý etkisiz kýlma, zaafa
uðratma, elini kolunu baðlama amacýna yönelik olduðu anlaþýlan ilan edilmemiþ bir kampanya götürülüyor.
Ayný kaynaktan birbiri ardýna belgeler
yayýnlanýyor. Bu belgelere daha önce
Genelkurmay Baþkaný atamasý öncesinde tanýk olmuþtuk.” Elbette bu çatýþma yeni deðil. Bu çatýþmanýn belirtileri çok daha önce süikastler, provokasyonlar, cinayetler vb. vb. þeklinde
karþýmýza çýkmýþtý. Günümüzün geçmiþten farký, toplumsal devrimin eriþtiði gücün bu çatýþmayý çok daha derinleþtirmiþ olmasýdýr.
Bu çatýþmanýn karþý devrim güçlerini zayýflatmak, güçten düþürmek
gibi devrim yararýna iþleyen yönleri
var. Fakat egemen güçler arasýndaki
çatýþmadan bundan öte bir þey beklemek, iþçi sýnýfý ve emekçi halklarý bu
çatýþmanýn taraflarýndan birinin yanýnda yer almaya çaðýrmak devrime ihanetle ayný anlamdadýr. Þu iki noktanýn altýný özellikle çizmek gerekiyor:
Birincisi, Güney Kürdistan’a yönelik
savaþ ve iþgalin baþlamasý durumunda egemen sýnýf, kendi içindeki bütün
çeliþki ve çatýþmalarý bir tarafa býrakarak iþgali destekleyecektir. Ýkincisi, egemen sýnýf arasýndaki farklýlýk devrimin bastýrýlmasýna deðil, bunun nasýl
yapýlacaðýna iliþkindir. Þu sýralar aralarýnda sürmekte olan tartýþma ve çatýþma, iþgal safhasýndan önceki eðilimlerdir. Tekelci sermaye sýnýfý, farklý
eðilimlerin varlýðýnýn kendisini devrim karþýsýnda zayýf düþürdüðünün
Yeni Evrede
Gündem
Mücadele Birliði
BÝRLÝÐÝNÝ GELÝÞTÝRELÝM
farkýndadýr ve bu nedenle iki eðilimi
uzlaþtýrma çabalarý hýzlanmýþtýr. Karþý
devrim cephesi, devrim karþýsýnda
kendi birliðini saðlamaya çalýþýyor.
Ýþçi sýnýfý, emekçi halklar ve örgütlü devrimci güçler bu çatýþmadan
yararlanabilirler ve yararlanmalýlar.
Ama nasýl? Çatýþmanýn taraflarýndan
birinin yanýnda yer alarak mý? Sosyal
reformizm ve oportünizm, tarihi boyunca bu soruya “evet” yanýtýný vererek devrimin toplumsal güçlerini burjuvazinin kuyruðuna takmaya çalýþmýþtýr. Devrimci komünizm ise bu soruya “hayýr” yanýtýný vererek proletaryayý kendi baðýmsýz sýnýf çizgisini izlemeye, o çizgide ilerlemeye çaðýrýr.
Sözkonusu çatýþmadan yararlanmanýn yolu, devrim mücadelesini yükseltmektir. Sadece böylesi bir devrimci politika bir yandan proletaryayý
devrimci hedeflerine yaklaþtýrýrken öte yandan egemen sýnýf arasýndaki
çeliþki ve çatýþmalarý derinleþtirerek
devrimin iþini kolaylaþtýrýr. Bunun dýþýndaki her politika proletaryayý devrimci hedeflerinden uzaklaþtýrarak
karþý devrimin iþini kolaylaþtýracaktýr.
Dimyata
Pirince Giderken...
Güney Kürdistan’a yönelik muhtemel bir askeri iþgal harekatýnýn hedefi içerdeki toplumsal devrim ve
devrimin birleþik güçleridir. Elbette
harekatýn “Güney”i hedefleyen bir yönü var ama bu, asýl neden ve hedefi
teþkil etmemektedir. Son güncel geliþmeler de asýl hedefin kimler olduðunu açýkça ortaya koymaktadýr.
Newroz’un tüm Türkiye’de yasaklanmasý, baský ve tutuklamalarýn artmasý, Ýstanbul Emniyeti’nin ‘karar Emniyet Genel Müdürlüðü ve Ýçiþleri Bakanlýðýný aþan bir yerden geliyor”
þeklindeki açýklamasý, devletin nasýl
bir politika izleyeceðine dair yeterli
verileri ortaya koyuyor.
Yine de savaþ ve iþgal amaçlý
muhtemel bir askeri harekata mukadder ve kesin bir durummuþ gibi bakmamak lazým. Her þeyden önce, böyle bir harekatýn taraftarlarý dahi iþgalin nereye gideceðini kestiremiyorlar.
Bu belirsizlik onlarda korku ve endiþeye yol açýyor. Geçtiðimiz günlerde
basýna sýzan –sonradan yalanlansa da
varlýðý þüphe götürmeyen- MGK Genel Sekreterliði’nin Raporu bu korku
ve endiþelerle doluydu. Ýþte rapordan
bir örnek: “Mevcut þartlara bakýldýðýnda Kuzey Irak’ta kapsamlý bir askeri
harekatýn sakýncalarý dikkate alýnmalýdýr. Büyük bir operasyon insani kayýplar ve aðýr mali yük getirir. Uluslararasý alanda sert tepkiler harekatýn
baþarýya ulaþmasýný güçleþtirir.
ABD’nin saplandýðý bataðýn benzeri
Türkiye için de olabilir.”
Soðukkanlýca yapýlmýþ bu tespitlerin doðruluðundan þüphe yok. Çünkü bir askeri iþgali herþeyden önce ne
dünya halklarý ne de kendi halklarýmýz kabul edeceklerdir. Aksine, bir
askeri iþgal Türkiye ve dünya halklarýný bu iþgale karþý ayaða kaldýrýr. Savaþa gidenler, bu savaþtan yorulmuþ,
güçten düþmüþ, yýpranmýþ, moralini
tüketmiþ olarak geri dönerler. Ve en önemlisi, savaþýn aðýr yükünü çekecek
olan emekçi halklarýn düzene ve devlete baþkaldýrý ruhu daha da güçlenecektir. Bütün bunlarýn birleþik devrimci mücadeleyi güçlendireceðini tahmin etmek zor deðil. MGK Genel Sekreterliði’nin dikkat çekmeye çalýþtýðý
noktalar da bunlar zaten. Ancak bütün uyarýlara, korku ve tereddütlere
karþýn devlet ve egemen sýnýfýn en azýndan bir kesiminin böyle bir giriþimde bulunacaðýný hesaplamak gerekiyor. Zira, devrimin onlar üzerindeki baskýsý o hale gelmiþ ki, denge ve
akýllarýný kaybetmiþ durumdalar. Böyle bir dengesizlik içinde bulunanlardan her türlü çýlgýnca, vahþice giriþimi beklemek gerek.
Savaþ ve iþgalin baþlamasý duru89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
munda, egemen sýnýfýn amaçladýðý
sonuçlarýn tam tersiyle karþýlaþacaðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Devrimi
bastýrmak için giriþilen savaþ ve iþgal,
devrimin güçlenmesine neden olacak. Savaþýn getireceði ekonomik yýkým, sefalet, acý ve gözyaþý altýnda ezilecek olan emekçi halklar, derin bir
öfkeyle devrimci mücadeleye daha
çok sarýlacaklar. Böyle bir giriþimin
baþarý þansý olmayacak. Kýsacasý,
devrimi bastýrmak için giriþilecek bir
savaþ, devrimi güçlendiren, hýzlandýran sonuçlara yol açacaktýr.
Böyle bir durumda, devrimci proletarya “Halklarýn Mücadele Birliði”
sloganýný öne çýkararak Kürt halkýnýn
yanýnda yer almalýdýr. “Baþka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz”. Devrimci marksizmin bu temel ilkesi devrimci proletaryanýn da hareket noktasýdýr. Devrimci proletarya, her þeyden
önce kendi özgürlüðünü elde etmek için, Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkýný kararlýca savunmayý bilmeli; bu politikanýn bir devamý olarak
Kürt halkýyla mücadele birliðini geliþtirmelidir. Devrimci enternasyonal politika bunu gerektirir. Savaþýn yaratacaðý sonuçlardan burjuva iktidarý devirecek bir devrim gerçekleþtirmek için yararlanmak... Proletaryanýn devrimci sýnýf çýkarlarýna ve devrimci
marksizme sadýk olanlarýn izleyecekleri tek devrimci politika budur.
Devrimi bastýrmak için Japonya’ya savaþ açan Rus Çarý, bu hareketiyle 1905 devrimine davetiye çýkarmýþtý. “Bizim Çarlar”ýn benzer hareketinin benzer sonuçlar vermesini gerektiren nedenler yýðýnla bulunuyor.
Bunun sayýsýz belirtisiyle karþý karþýyayýz.
13
Yeni Evrede
DETAK
Mücadele Birliði
Zindanlarý Yýkacak
ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ!
ÖLÜM ORUCU EYLEMÝNÝN ETKÝLERÝ
TC devleti, politik tutsaklarý deðerlerinden koparmak,
devrim ve sosyalizm inancýndan alýkoymak için bir çok genelgeler yayýnlamýþ, bu yolla devrimci yurtsever tutsaklara azgýnca saldýrýlarla katliam gerçekleþtirmiþtir. Ancak tutsaklarýn
iradelerini kýramamýþ aksine devrimci tutsaklarda direniþ geleneði biçimine dönüþen Ölüm Orucu, Açlýk Grevi, rehin alma, sayým vermeme vb zindanda savaþma cüretini geliþtirmiþtir. Bu da komünist iradesinin teslim alýnamamasýnýn açýk
bir göstergesidir.
19 Aralýk 2000 tarihi, Türkiye Kuzey Kürdistan ve dünya
devrim mücadelesi için önemlidir. Emperyalizmin uþaðý TC
devleti, zindanlarý teslim alma iþçi emekçilerle olan baðýný
koparmanýn kendi egemenliði için hayati önemde olduðu bilinciyle, dünyada hiç görülmemiþ bir biçimde bütün olanaklarýyla kalleþçe saldýrýya geçti. Buna tutsaklarýn cevabý 4 gün
4 gece savaþmak oldu. Yani devrimin iradesini yine kýramadý
faþist devlet.
F tiplerine koyulduklarýnda bile savaþýmlarýný Ölüm Orucu eylemleriyle sürdürdüler… 6 koca yýl boyunca süren bu
savaþta, 600’ün üzerinde tutsak sakat kaldý ve 122 savaþçý ölümsüzleþti. Nihayetinde Ölüm Orucu sonlandýrýldý. Dünya
halklarý Türkiyeli devrimci, komünist tutsaklarýn devrim için,
deðerleri ve siyasi onurlarý için nasýl tereddüt etmeden ölümü
yendiðini gördü. 1996 yýlýnda Peru’da Japon rezidansýný basýp, burjuvazinin siyasi temsilcilerini rehin alan Marksist militanlar nasýl ki bizlerde moral ve coþku yarattýlarsa, Ölüm Orucu eyleminin kararlýlýðý enternasyonal mücadele için o derece
moral ve coþku yaratmýþtýr.
Ölüm Orucu eylemi süresince farklý fabrikadaki iþçiler direniþ veya grevlerde tutsaklarý örnek alarak Açlýk Grevi yapmýþlardýr; dýþarýda mücadeleden geri durmuþ unsurlarda da
ileri atýlmalarýnda önemli etkileri olmuþtur. Zindanda ve dýþarýda mücadelede sýçramaya neden olmuþtur.
Bizim açýmýzdan baktýðýmýzda; Murat, Sibel, Aysun yoldaþlarýmýzýn kolektife ve yoldaþlara baðlýlýðý, devrime olan inançlarýyla savaþýp ölümsüzleþmeleri uluslararasý proletaryaya yüksek moral ve deðer kazandýrmýþtýr. Ölüm Orucu savaþýnda ölümsüzleþenleri andýklarýnda, yoldaþlarýmýzýn adýný ve
elbette ki kolektifin adýný göreceklerdir. Bizler için de, yoldaþlarýmýz birer kýlavuz olacaklardýr ve mücadelemizde hep yaþayacaklardýr.
Ýstanbul’dan Mücadele Birliði Okuru Bir Ýþçi
semtlerinde
akþam saatlerinde bir eylem yapýldýðýnda o bölgelere otobüs girmez. Polis ve jandarmanýn eylemlere müdahalesini engellemek
amacýyla sokaklara ve caddelere kurulan
barikatlar, zaten her tür araç giriþine kapalý oluyor. Ancak, uzunca bir süredir, otobüslerin mahallelere girmemesi için
eylem falan olmasýna gerek yok. Geçmiþ
yýllarda gerçekleþtirilmiþ olan ve geçtiðimiz hafta yurtsever hareketin gerçekleþtirdiði otobüs yakma eylemleri de bunun
gerekçesi olarak sunuluyor.
Maksadýn üzüm yemek deðil, baðcýyý dövmek olduðunu hemen herkes rahatlýkla görebiliyor. Yýllar boyu devrimcilere kucak açmýþ, yiðit komünist savaþçýlar yetiþtirmiþ olan bu emekçi mahallelerinde yaþayan halk, bu yolla cezalandýrýlmak isteniyor. Maksat “otobüsleri yakýlmaktan kurtarmak” deðil, emekçi halký,
kendi evlatlarýyla, devrimcilerle karþý
karþýya getirmek, onlara sahip çýktýðý için cezalandýrmak. Gaz bombasý ve panzerlerle müdahale ettikleri emekçi semtlerdeki eylemlerde evlerin içine, dükkanlarýn içine gaz bombasý atýlmasý ve esna-
EVLERÝMÝZE GÝDEBÝLME ÖZGÜRLÜÐÜ
Her akþam iþten çýktýðýmýzda, okuldan çýktýðýmýzda eve gitmek için otobüs
kuyruklarýnda alýyoruz soluðu. Üþümüþüz, günün yorgunluðu var üzerimizde.
Eve gidip ýsýnmak, yemek hazýrlamak,
dinlenmek, sevdiklerimizle zaman geçirmek, bir sonraki gün yeniden iþe, okula
gidebilmek için güç toplamak ihtiyacýndayýz.
Haftalardýr akþam iþten, okuldan çýktýðýmýzda evlerimize gidemiyoruz. Akþam saatleri durakta beklediðimizde, gelen otobüslerde hem ayný þeyi duyuyoruz: “Mahalleden geçmez”.
Akþam iþten, okuldan çýktýðýmýzda
evlerimize gidebilmek için uzunca bir yolu yürüyerek gitmek zorunda kalýyoruz.
Kýþ günü bize bu eziyeti neden çektirdiklerini sorduðumuzda þoförlere aldýðýmýz
cevaplar deðiþik oluyor: “Yasak kardeþim”, “ÝETT yasakladý giremeyiz”, “olaylar varmýþ giriþ yasak”, “Belediye kararý,
Mart ayý boyunca 18.30’dan sonra mahalleye girmiyoruz”.
Artýk geleneksel hale geldi, emekçi
14
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
fýn camlarýnýn kýrýlmasý da bununla örtüþen bir durum. Bununla hedefledikleri,
emekçi halkýn devrimcilere karþý çýkmasý, eylemlere engel olmaya çalýþmasý
hatta ihbarcý konuma gelmesi.
Kendi tarihsel sürecini tamamladýðý
için güçsüz düþen burjuvazi, devrimi güç
kullanarak ezmeyi baþaramayýnca, deðiþik yöntemlerini devreye soktu. Bunun
bir parçasý da, devrimci yapýlarýn kaynaðýný kesmek. Onu, içinden çýktýðý emekçi
halkla karþý karþýya getirmek. Gazi, 1
Mayýs ve Nurtepe’ye haftalardýr otobüs
vermeyerek “Siz devrimcilere yardým ediyorsunuz, bu da sizin cezanýz” diyor emekçi halka ve ulaþým hakkýný gaspediyorlar; devrimcilerin eylemlerinin bedelini emekçilere ödeterek emekçileri devrimcilerle karþý karþýya getiriyorlar.
Bu tür yoksul semtlerde yaþayan emekçiler, evlatlarýna sahip çýkmaya devam ediyor. Akþamlarý evlerine giderken
yaþadýklarý sýkýntýlara, camlarýnýn kýrýlmasý evlerinin gaza boðulmasýna, biber
gazý nedeniyle sokaða çýkamaz, camlarýný açamaz duruma gelmelerine raðmen
emekçi halk, evlatlarýný, devrimcileri
baðrýnda saklamaya devam ediyor.
Ýstanbul’dan Bir Mücadele Birliði Okuru
Yeni Evrede
Emekçi Kadýnlar
Mücadele Birliði
8 MART ÝÇÝN AYIÞIÐI’NDA ZILGITLAR BÝRLEÞTÝ
Antep Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde 8
Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü
söyleþisi yapýldý. 10 Mart Cumartesi
günü saat 14:00 de baþlayan söyleþide
kadýnlar yoðun bir ilgi ile salonu doldurdular. Ýlk önce sanat merkezi emekçisi bir arkadaþýmýz kadýnlara kýzýl çiçekler daðýttý. Kadýnlarýn gözlerinden okunuyordu böyle bir günde kýzýl çiçeklerin coþkusu. Kadýnlar ezilmiþliklerini
ve sömürülerini hep bir aðýzdan paylaþtýlar. Ýlk önce 8 Mart Dünya Emekçi
Kadýnlar Gününün tarihçesi anlatýldý.
Daha sonra kapitalist sistemin kadýný
bir meta halinde kullandýðýna ve kadýnlarýn buna karþý örgütlü mücadele
vermesi gerektiðine deðinildi. Toplumlar tarihinden örneklerle anlatýlarak “ilkel komünal toplumda kadýn doðurganlýðý ve fiziksel özelliklerinden kaynaklý
doðayla özdeþleþtirilerek bir tanrýca gibi
görülüyordu. Ne zaman ki sýnýflý topluma geçildi, özel mülkiyet kavramý ortaya çýktý, kadýnýn ezilmiþliði ve sömürüsü
de baþladý. Köleci toplumda kadýn sofraya konulmuþ bir meta gibi köle sahiplerine sunuluyordu. Savaþçýlara ödül olarak veriliyordu. Feodal dönemde kadýn, bir hizmetkar olarak görülüyor ve
bir erkek 5-6 kadýnla evleniyordu. Kýz
çocuðu doðuran kadýnlarýn çocuklarý diri diri topraða gömülüyordu. Kapitalist
dönemde ise kadýn bir meta gibi görülüyor, bunun yaný sýra kadýnýn vücudu
bereketi ve doðayý simgeler durumday-
MEÞALELÝ YÜRÜYÜÞ
ken, þimdi ise kadýn çýplaklýðý bir sömürü aracý olarak görülüyor. Kadýnýn özgürleþmesinin örgütlü mücadele içinde
olacaðý ve tam anlamýyla kurtuluþun
ancak sýnýflarýn olmadýðý bir toplumda
mümkün olacaðý” belirtildi. Söyleþide
bütün kadýnlar görüþlerini dile getirdiler. Daha sonra Ayýþýðý Sanat Merkezi
Müzik Grubu Denize Ezgi’nin söylediði
ezgilere kadýnlar eþlik ettiler ve kendileri de ezgiler söylediler. Denize Ezgi’nin söylediði halay parçalarýyla kadýnlar hemen halaya tutuþtu ve zýlgýt
sesleri hiç susmayacak þekilde yankýlandý. Ve bir emekçi kadýn yaþadýðý bu
günü þöyle anlatýyor: “Emekçi Kadýnlar
Günü dolayýsýyla yapýlacak etkinlikteyim. Televizyonlarda izlediðim ve diðer
kurumlarda gördüðüm gibi bir etkinlik
olacak. Ben yine de buradayým. Deðiþik
ne olabilir ki? Yine erkekler çoðunlukta
olacak, erkekler anlatacak kadýnlar
baþlarýný sallayarak onaylayacaklar. Yýlda sadece bir günün bir saati kadýnlar
anlatýlacak. Hiçbir sýcaklýðý olmayan bir
ortam ve güle, güle... Tabi ki böyle olmadý. Sanat Merkezi sýcacýk bir ortam,
salon kadýnlarla dolu. Benim yabancý
olmadýðým, benim diðer yarým olan kadýnlarla dolu... Biz kadýnlar bir de baktým ki sohbetteyiz. Eþini anlatýyor bir kadýn Benim ki artýk beni hiç dövmüyor.
Geçmiþte oldu tabi. Þimdi çok ilerledi eþim” (sohbette anladým ki aile þimdi örgütlü). Sohbetin en güzel yeri, bir erkek
Gününde bir meþaleli yürüyüþ gerçekleþtirdik. Biz de Adana Mücadele Birliði Platformunu temsilen saat 18:00’da
5 Ocak Meydaný’nda meþalelerimizle
hazýr bulunduk. Meþalelerimizi yakarak
ve pankartýmýzý açarak Çakmak Caddesi’nden Ýnönü Parký’na doðru ortak
sloganlarýmýzý haykýrarak yürüyüþe
geçtik. Yürüyüþ iþçi ve emekçilerin en
yoðun olduðu saate ayarlanmýþtý. Bizi
gören iþçi ve emekçilerin yoðun ilgisiyle karþýlaþtýk. Ýnönü Parkýna geldiðimizde ortak hazýrladýðýmýz basýn metni
okundu. Eylem ortak sloganlarýmýzýn atýlmasýyla sona erdi.
EMEKÇÝ KADINLAR DEVRÝMLE
ÖZGÜRLEÞECEK
Adana Emekçi Kadýnlar Platformu
olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar
Adana Mücadele Birliði Platformu
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
arkadaþ oradaki bütün kadýnlara çiçek
daðýtýyor. Arkadaþ kucaðýnda taþýyor alev kýzýllýðýndaki çiçekleri. Sohbet daha
da güzelleþiyor çiçeklerle. Bütün kadýnlar fikirlerini söyleyebildi. Hatta çocuklarýyla gelen annelerin 3-8 yaþlarýndaki
çocuklarý dahi konuþabildi, fikir beyan
edebildiler… Kadýnýn kadýn olduðu için
deðer gördüðü zamanlar da varmýþ. Çýkar çevreleri kadýnlarý önce kadýnlýðýndan sonra insanlýðýndan etti. Ne acý ve
bizler hala bir çok olaya seyirci kalýyoruz. Sonlara doðru Denize Ezgi Müzik
Grubu katýldý aramýza, Kürtçe, Türkçe
marþ ve halk ezgileriyle. Biz bütün kadýnlar parçalara eþlik ediyoruz. Aðlayan ama gözyaþlarýný saklamaya çalýþan anneler var. Halaylar çekiliyor kocaman ve sýcacýk salonda. Kadýnlar aðýz birliði etmiþ gibi zýlgýtlar, zýlgýtlar
arka arkaya zýlgýtlar. Saat 17.00’yi geçiyor kadýnlar geliyor alkýþ ve zýlgýtlarla.
Söyleþimiz, kadýnlarýn bu birlikteliði daha sonra da mutlaka devam ettireceklerini vurgulandýktan sonra sona erdi.
Etkinliðimizin sonunda ise sýcak
çaylarýmýzý yudumlarken herkesin yüzündeki mutluluk görülmeye deðerdi.
EMEKÇÝ KADINLAR
DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK
KADIN ERKEK EL ELE
YÜRÜYOR DEVRÝME
ANTEP AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝ
15
Yeni Evrede
Panel
Mücadele Birliði
“GAZÝ
AYAKLANMASI
DURU GÖKYÜZÜNDE
ÇAKAN BÝR ÞÝMÞEK
DEÐÝLDÝ”
2 Mart Gazi Ayaklanmasýnýn bu sene 12. yýlý. Bu
sene de Gazi ayaklanmasý çeþitli eylem ve etkinliklerle anýlacak. Bu etkinliklerden bir tanesi Gazi Ayýþýðý Ekin Sanat Merkezi’nde panel olarak gerçekleþtirildi. 11 Mart’ta gerçekleþtirilen “12
Mart’ýn 12. Yýlýnda Görev ve Sorumluluklarýmýz” adlý panelimiz
saat 13:30’da gençlerin yoðun bir
katýlýmýyla gerçekleþti.
Panelde genel olarak Gazi Ayaklanmasý, bu ayaklanmayý doðuran sebepler, çýkarýlan dersler
ve ne yapýlmalý konularý üzerinde
tartýþýlýrken panele Mücadele Birliði Platformu adýna katýlan Vefa
Serdar þunlarý söyledi: “12 Mart’ta
biz cezaevindeydik. Ama þunu görebiliyorduk bu ayaklanma Leninistlerin öngörülerini doðruladý.
Gazi’deki ayaklanma bazýlarýnýn
dediði gibi sadece bir direniþ deðildi. Türkiye ve Kürdistan koþularý
buna uygundu ve insanlar genel
bir bahaneyle birlikte bir anda harekete geçti. Daha ilk anda hedef
doðru saptanmýþtý. Devlet soyut bir
þeydir ama karakol orada onun
somutlaþmýþ halidir. Her devrim
genel bir bahaneye ihtiyaç duyar.
Gazi’deki geliþen bu ayaklanma
bunun kývýlcýmý oldu. Orda hadi
arkadaþlar karakola gidiyoruz
çaðrýsýyla herkes harekete geçti.
Bu ayný zamanda devletin halkýn
gözünde ne durumda olduðunu
gösterir. (...) Gazi Ayaklanmasý duru gökyüzünde çakan bir þimþek
deðildi. Diyalektik bir bakýþ açýsýyla biz böyle bir ayaklanma olabileceðini bekliyorduk ve bunlarý dergimizde de yazýyorduk. Bu sadece
Gazi deðil Ýstanbul’un herhangi bir emekçi semtinde de olabilirdi.
(...) Ýç savaþ keskinleþiyordu. Devlet bunu kendi lehine çevirmek,
halký, emekçileri sindirmek, gözdaðý vermek için böyle bir þeye
kalkýþtý. Ama geri tepti, eðer halk sinseydi devlet baþarýlý olmuþ olurdu ama bunun tam tersi bir durum oldu. Halk büyük bir tepki
1
gösterdi, ayaklandý. (...) Gazi’de hazýrlýksýz yakalanýldý. Yeterince hazýrlýklý deðildik. Ýnsanlarýn taþlý saldýrýsýndan daha ileri bir saldýrýya geçilseydi bu burada kalmazdý, daha ileri gidebilirdi. Önemli olan hazýrlýklar ve örgütlülük düzeyi. Hazýrlýksýz girilen bir savaþýn sonu bellidir.
Hiç bir þey birbirinden baðýmsýz deðildir.” Vefa Serdar konuþmasýna
dinleyicilerden gelen sorulara verdiði cevaplarla devam etti. Devrimci durumun ne olduðu, devletin ne
olduðu geniþçe konuþuldu.
Konuþma esnasýnda karþýlýklý
sorularla ve paylaþýmlarla tartýþma
zenginleþiyordu. Panele katýlan Gazili bir kiþi de þunlarý söyledi: “Devlet Gazi’yi gözden çýkarmýþtýr, halký
cezalandýrýyor. Kaç gündür mahalle
abluka altýnda. Bunu bilerek yapýyorlar, burada bir ayaklanma çýksa
baþka bir yere sýçramasýn diye,
bunlarý önlemek ve gözdaðý vermek
için. Otobüsleri içeri býrakmýyor, gece gündüz kafamýzda helikopter dolaþýyor.” Bunun üzerine söz alan
Yýlmaz Ekþi, Zaman Gazetesi’nde
yayýnlanmýþ olan bir habere dikkat
çekti. Bu habere göre “Sivas Platformu” adý altýnda biraraya gelen
AKP, CHP ve MHP’lilerin halka 12
Mart Anmasý’na katýlmalarý çaðrýsý
yaptýðý söyleniyordu. Burjuvazinin
her cepheden saldýrýlarýný yoðunlaþtýrdýðýný söyleyen Ekþi, devletin
alevi-sünni Kürt-Türk çatýþmasý yaratmak istediðini böylece sýnýf hareketini bölmeye çalýþtýðýný vurguladý. Buna karþý devrimcilerin birlikte hareket etmesi gerektiðinin
altýný çizen Ekþi devletin aba altýndan sopa göstermesine karþý tüm
Gazi halkýnýn eyleme katýlmasýný
ve gereken cevabý birlikte vermesi gerektiðini belirtti.
Panel karþýlýklý konuþmalar ve tartýþmalarla sürdü. Ardýnda
ne yapýlmalý, görev ve sorumluluklarýmýz neler konusu üzerinde
konuþuldu ve panel 12 Mart’ta sokaklarda olma sözüyle sona erdi.
ÇAÐRI
Uluslararasý proletaryanýn birlik, dayanýþma ve mücadele
günü olan 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýnda Taksim’deyiz.
1 Mayýs 1977 Katliamýnýn 30. yýlýnda da, katledilen 34 sýnýf
kardeþimizi anmak, katliamý lanetlemek, sýnýfsýz, sýnýrsýz,
sömürüsüz bir dünya özlemiyle sosyalizmin bayraðýný yükseltmek için Taksim’deyiz.
Bu konuya iliþkin yapacaðýmýz toplantýda sizleri aramýzda
görmek bizlere güç katacaktýr.
Tarih: 25 Mart 2007-Pazar
Saat :18:00
Yer : Elektrik Mühendisleri Odasý (EMO)-Askeri Müze Karþýsý/Osmanbey
16
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Yeni Evrede
13 Mart Savaþçýlarý
Mücadele Birliði
13 MART SAVAÞÇILARI
YAÞIYOR, SAVAÞIYOR!
Tarih 13 Mart 1982, yer Ýzmir Buca
Zindaný. Ýþçi sýnýfýnýn komünist önderleri
Ýbrahim Ethem Coþkun, Necati Vardar ve
Seyit Konuk daraðacýnda düþmaný dize
getirmenin gururuyla çýkýyorlardý sehpaya. Partinin kuruluþunu duyururken, faþistlerden hesap sorarken, Tariþ direniþinde ve daha bir çoðunda barikattan barikata, eylemden eyleme koþarken, kuþandýklarý devrime inanç ve partiye duyulan baðlýlýk. 1 Mayýs’ta çýkarýldýklarý
mahkeme salonunda mahkeme heyetini
saygý duruþuna davet edebilecek kadar
cüretli olmalarýnýn sebebi de buydu. Yaptýklarý eylemi hepsinin birden üstlenmesinin sebebi de devrime olan inanç ve
partiye olan baðlýlýk. Ýþçi sýnýfýnýn kararlý
duruþu, disiplini ve cesareti onlarda cisimleþiyordu. 13 Mart 1982’de daraðacýna çýkarken hepsinin yüzündeki gururlu
ifade buradan geliyordu. Devrime olan inanç ve partiye duyulan baðlýlýk.
Tarih 13 Mart 2007, yani tam 25 sene
sonrasý. Yer Pýnarbaþý Hacýlar Kýrý Mezarlýðý. Yoldaþlarý onlarla görüþmeye gidiyor. Üçü sabýrsýzlýkla yoldaþlarýný bekliyorlar. Onlara devrimi taþýyacak, iþçi sýnýfýna devrimin yolunu onlarýn býraktýðý
yerden göstermeye devam eden yoldaþlarýný. Evet çakallar yine pusudaydý. Devrime olan inançla, devrime karþý duyulan
sonsuz korku yeniden karþý karþýya gelecek tam 25 sene sonra, yeniden.
Evet tam 25 sene sonra yeniden yoldaþlarýmýzla buluþtuk. Her eylem alanýnda, her mitingde, her iþçi sohbetinde olduðu gibi yine onlarlayýz. Bu sefer biz onlarýn yanýndayýz. Daha mezarlýða girmeden tam 12 araçla gelmiþ sivil polisleri
gördük. Yakýnlaþýnca fark ettik ki, Ýzmir’de
bildiðimiz gördüðümüz
ne
kadar sivil polis
þefi varsa oradaydý. Bizi bekliyorlardý belli
ki. Hiç tereddüt
etmedik
girmekte. Yoldaþlarýmýzýn 1 Mayýs’ta çýkarýldýklarý mahkemede yaptýklarý gibi dimdik gittik düþmanýn üstüne. Durmadan mezarlara doðru yöneldik. Polislerden birisi hemen önümüzü kesip kimliklerimizi sordu. Biz
de asýl siz kimsiniz ki bize kimlik soruyorsunuz dedik. Kimliklerini gösterdiler. Hepimiz hazýrdýk bekledikleri cevabý vermeye, gözlerimiz mezarlýkta buluþacaðýmýz
diðer yoldaþlarýmýzý aradý. Göremeyince
acaba alýndýlar mý diye düþündük. Amaçlarý bizi oyalamak, üzerimizde baský kurmak bizi yolumuzdan çevirmekti. Hiç çekinmedik, onlara bu fýrsatý vermeyecektik. Bir süre bekletildikten sonra kimliklerimizi aldýk ve hemen pankartýmýzý açarak düþmanýn yüzüne yüzüne haykýrdýk;
“13 Mart Savaþçýlarý Yaþýyor, Savaþýyor”,
“Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Bizi
Yýldýramaz”, “13 Mart’tan Gazi’ye, Gazi’den Devrime”. Mezarlýðýn giriþinden
yoldaþlarýn mezarlarýnýn bulunduðu bölüme doðru yol alýyorduk aðýr aðýr, acele
etmeden. Tam yolun yarýsýndaydýk ve “13
Mart Savaþçýlarý…” diyorduk ki karþý taraftan bir ses geldi “Yaþýyor, Savaþýyor”.
Buluþacaðýmýz yoldaþlar bizden önce
gelmiþ, çakallar sürüsüyle bir süre onlar
da uðraþtýktan sonra, 13 Mart Savaþçýlarýnýn mezarlarýný bilmedikleri için de uygun gördükleri bir alanda eyleme baþlamýþlardý. Onlar da bize katýldý. Yoldaþlarýn mezarlarýna yaklaþtýkça sloganlarýmýz
daha da gür çýkýyordu. Nihayet yoldaþlarýmýzýn yanýna geldik bir süre slogan atmaya devam edip, anmamýza baþladýk.
Ýlk önce kýsa bir konuþmanýn ardýndan
yoldaþlarýmýz þahsýnda ölümsüzleþen
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
tüm devrim savaþçýlarý için saygý duruþu
yaptýk. Hemen ardýndan bir yoldaþ onlarýn mücadeleleriyle ilgili hazýrladýðý sunumu yaptý. Onun ardýndan baþka bir
yoldaþýmýz 13 Mart Savaþçýlarý için yazýlmýþ bir þiiri okudu. Bu sýrada bizi izleyen
çakallara onlardan korkmadýðýmýzý, sonlarýnýn yakýn olduðunu hatýrlatmak için
haykýrdýk “Ýbrahim Ethem Coþkun Yaþýyor, Necati Vardar Yaþýyor, Seyit Konuk
Yaþýyor, Leninistler Savaþýyor”, “Ýdamlar
Bizi Yýldýramaz”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “13 Mart Yolunda Devrime, Ýktidara!”. Yoldaþlarýmýz sunumlarýný bitirip þiirler okunup, bir süre daha slogan attýktan sonra hep birlikte elimizde kýzýl bayraklarýmýzla düzenli bir þekilde sýralanýp
Komsomol Marþýný hep bir aðýzdan söyleyerek çýkýþa doðru ilerledik. Mezarlýktan çýkarken bayraklarýmýzý toplayýp eylemimizi bitirdik.
Son aylarda yaþadýðýmýz gözaltýlar,
para cezalarý, tehditler burjuvazinin son
çýrpýnýþlarý. Onlarýn çabalarý nasýl ki emperyalist-kapitalist sistemi çöküþ sürecine gelmekten kurtaramadýysa, iþçi sýnýfýnýn iktidarý eline alarak tüm toplumu özgürleþtirecek olan yeniyi yaratmasýný da
engelleyemeyecek. Genelde iþçi sýnýfýna
özelde kolektifimize karþý baskýlarýn artýrýlmasý, bizleri deðil yolumuzdan çevirmek aksine 13 Martçýlarýn yolundan giderek ne kadar doðru bir çizgide ilerlediðimizin göstergesi oluyor. Burjuvazinin
saldýrganlýðý güçlülüðünden deðil, aksine kendini kurtaracak baþka aracý kalmadýðýndandýr. Ülkelerimiz iþçi ve emekçileri de emperyalist kapitalist sistemi tarihin çöplüðüne atarak yeniyi yaratmak için eline 13 Mart Savaþçýlarý gibi zor araçlarýný almalýdýr.
13 MART SAVAÞÇILARI
YAÞIYOR SAVAÞIYOR!
13 MART YOLUNDA,
DEVRÝME, ÝKTÝDARA!
Ýzmir’den Leninistler
17
Yeni Evrede
Sermayenin Saldýrýlarý
Mücadele Birliði
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!
AYAZMA’DA
GECEKONDU YIKIMI
Tarihin her aþamasýnda olduðu
gibi burjuvazide,
bütün sömürücü
egemen sýnýflar
gibi sonuna geldikleri egemenliklerini bir an olsun
uzatmak için baþta zor araçlarý olmak üzere bütün
yol ve yöntemlere
baþvurmaktadýr. Devrimin ve kolektifimizin geliþimi karþýsýnda aciz kalan burjuvazi bize karþý saldýrýlarýný artýrýyor.
Ýzmir’de uzun süredir yapýlan hemen hemen her etkinlik
ve eylem öncesinde etkinliklerimizi veya eylemlerimizi engellemeye yönelik polis baskýsý, gözaltýlar ve okurlarýmýza-çevremizdeki insanlara yönelik gözaltýlar, tehditler sýklýkla yaþanmakta.
Geçtiðimiz aylarda Kemalpaþa’da açýlan Mart Ýþçi Kültür
Merkezi, daha açýlýþ öncesinde yapýlan afiþ çalýþmalarý sýrasýnda engellenmeye çalýþýlmýþ, gözaltýlar ve para cezalarý yaþanmýþtý. Daha sonraki günlerde sivil polisler belediyeye giderek kültür merkezimize izin verilmemesi için orada çalýþanlarý tehdit etmiþler, daha sonra da kültür merkezimize gelerek,
orada bulunan arkadaþlarý tedirgin etmeye üzerimizde baský
kurmaya çalýþmýþlardý.
En son 13 Mart 2007 tarihinde üç komünist önder Ýbrahim
Ethem Coþkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk’un mezarý baþýnda anma gerçekleþtirmek için gittiðimiz Pýnarbaþý Hacýlarkýrý
Mezarlýðýnda polisin engelleme çabalarý üzerine 14 Mart Çarþamba günü ÝHD Ýzmir Þubesinde bir basýn toplantýsý düzenledik.
Saat 11.00’da baþlayan basýn toplantýsýnda, bu baskýlarýn
sýradan olduðunu, her zaman bunlarla karþýlaþýldýðýný, ancak
bu tür geliþmelerin son zamanlarda sýklýk kazandýðýný vurguladýk.
Sivil polislerin sadece eylemlerimizi engellemeye çalýþmakla kalmayýp, yoldaþlarýmýz üzerinde psikolojik baský kurmaya çalýþtýðýný, örnek olarak 11 Mart’ta yapýlan miting öncesinde ve 13 Mart günü akþamý bazý arkadaþlarýmýzýn evinin
çevresinde sivil polis olduðunu bildiðimiz kiþilerin dolaþtýðýný
açýkladýk.
Açýklamada; “Bu geliþmeler bize yabancý deðil. Bu geliþmeler daha önce Ýzmir de dahil bir çok bölgede yaþanmýþ ve
sonrasýnda okurlarýmýz kaçýrýlmýþ, iþkenceye-tecavüze uðramýþ,
örgüt üyesi olduðu iddiasýyla tutuklanmýþ ya da kurumlarýmýz
basýlmýþtý .
Bundan sonra okurlarýmýzýn ya da kurumlarýmýzýn baþýna
gelebilecek herhangi bir olumsuzluktan baþta TMÞ olmak üzere Ýzmir Emniyet Müdürlüðü’nün sorumlu olduðunu ve bu engellemelerin bizleri hiçbir þekilde yýldýramayacaðýný, bundan
sonra çalýþmalarýmýzý daha yoðun olarak sürdüreceðimizi tüm
kamu oyuna duyuruyoruz” denildi. Sorulan sorularý cevaplandýrdýktan sonra açýklamamýzý sonlandýrdýk.
Bir süredir Ayazma’da gündemde olan,
gecekondu yýkýmlarýna
karþý, Ayazma halký
mücadele ediyor.
Uzun zamandýr
Kentsel Dönüþüm Projeleri adý altýnda devam
eden gecekondu yýkýmlarý, Ayazma’da yaþayan kiracýlarý sokakta
býraktý. Ayazma’da þu
ana kadar 450 gecekondu yýkýldý. Ev sahibi olanlar belediyeyle anlaþýp evlerini boþaltmýþ
olmasýna karþýn belediyenin kiracýlarýn barýnma sorunlarýnýn çözümüne iliþkin hiçbir þey
yapmamasý, Ayazmalýlarýn tepkisine neden oluyor. Ayazma’da yaþayan birçok kiracý aile
asgari ücretle ya da daha düþük ücretlerle çalýþan iþçiler. Yaþamlarýný zar zor idame etmeye, hayatta kalabilmeye
çalýþan Ayazmalýlarýn þimdi de barýnma haklarý ellerinden alýnýyor. Ve hepsi ayný þeyi söylüyor: “Aldýðýmýz bu
ücretle baþka bir yerde ev tutmamýz imkansýz”. Yani anlayacaðýnýz, Ayazmalý kiracýlar kelimenin tam anlamýyla
sokakta kalmayla karþý karþýya. Kendileri ile görüþmeye
gelen yetkililere de güvenmiyorlar. “Bizi kandýrmaya geliyorlar” diyorlar. Daha önce de seslerini duyurmak için
bazý þeyler yapmýþlar, belediyeyle görüþmeye gitmiþler.
Fakat belediye görüþmek istememiþ. “Ýþte bugün yine
gelecekler evlerimizi yýkmaya, bir þeyler yapmalý” deyip
baþlýyorlar yollarý kapatýp barikat kurmaya.
5 Mart Pazartesi günü, yýkým ekiplerini mahalle giriþini barikatlarla kapatarak karþýlayan Ayazma halký ve
Mücadele Birliði okurlarý, onlarý Ayazma’ya sokmak istemedi. Yýkýma engel olmak için barikatlarda toplanan Ayazmalýlarla görüþmek üzere Küçükçekmece Emniyet
Müdür Yardýmcýsý ve belediye baþkan yardýmcýsý geldi.
Ama Ayazmalýlar, yapýlan görüþmelerden ikna olmayýnca eylemlerini sürdürüp barikatlarý ateþe verdiler. Ýlerleyen saatlerde polisin saldýrýsýyla karþý karþýya kalan Ayazmalýlardan 4 kiþi zorla gözaltýna alýndý. Çýkan çatýþmanýn ardýndan yýkým ekipleri, ancak çok sayýda polis,
panzer ve iþ makinesi eþliðinde mahalleye girebildi.
Ayazmalý emekçiler her þeye raðmen mücadelede
kararlýlar. Ve haykýrýyorlar; “Ýþgalci Deðiliz, Kiracýyýz”.
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!
ÝZMÝR MÜCADELE BÝRLÝÐÝ PLATFORMU
18
EVÝMÝZÝ YIKAN SERMEYENÝN ÝKTÝDARINI YIKACAÐIZ!
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Yeni Evrede
13 Mart Savaþçýlarý
Mücadele Birliði
ANTEP’TE 13 MART SAVAÞÇILARINI
ANMA ETKÝNLÝÐÝ
12 Eylül faþist darbesinin ardýndan ülkenin her yerinde, zindanlarda, iþkencehanelerde infazlar yaþanýyordu. Bunlardan biri de Ýzmir’de
Buca zindanýnda gerçekleþti. 3 devrimci iþçi önderi Ýbrahim Ethem
Coþkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk 13 Mart sabahý asýlarak katledildi. Sebep, yeryüzündeki tüm insanlarýn insanca yaþayacaðý bir sistem
istiyor olmalarýydý. Bu istedikleri
sermaye sýnýfýnýn çýkarlarýyla uyuþmuyordu. Çünkü herkesin eþit olmasý demek, onlarýn diðer insanlardan
üstün olamamasý demekti. Bu durumun engellenmesi için diðer bütün
komünistlere yapýlan katliam bu iþçiler için de uygulanmalýydý.
13 Mart 1982’de 3 komünist, týpký 10 yýl önce katledilen yoldaþlarý
Deniz, Yusuf ve Hüseyin gibi daraðacýnda “Kahrolsun Faþizm”, “Yaþasýn Sosyalizm” sloganlarýyla ve kararlýlýkla baktýlar cellatlarýn gözlerine...
Katledildikleri günün üzerinden
25 yýl geçti. Ancak onlar tarihte yerlerini aldýlar. Yoldaþlarý onlarý unutmadýlar, 3 iþçinin üyesi olduklarý
Genç Emekçiler Birliði (GEB) Antep’te düzenlediði etkinlikle 13 Mart
Savaþçýlarýný bir kez daha andý.
Etkinlik 13 Mart Savaþçýlarý nezdinde, ölümsüzlüðe uðurlanmýþ tüm
devrim savaþçýlarý için saygý duruþu
ile baþladý. 13 Mart Savaþçýlarýnýn
devrimci mücadele içerisindeki yerlerinden bahseden GEB temsilcisi, 3
iþçinin gerçekleþtirdikleri eylemleri
anlatarak, sýnýfsýz bir dünya uðruna
mücadele ettikleri için katledildiklerini katýlýmcýlara anlattý. Daha sonra
söz alan emekli bir iþçi kapitalist sistemin emekçi insanlara nasýl bir yaþam sunduðunu, gençlerin gelecek
umudunun olmadýðýný bu yüzden
yerini sosyalizme býrakmasýnýn zorunlu olduðunu anlatarak Necati
Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun ve
Seyit Konuk’un da hayatlarýný bu sistemi deðiþtirmeye adadýðýný ve týpký
yoldaþlarý olan Denizler gibi onlarýn
da hiçbir çýkar gözetmeksizin
tüm insanlýðýn geleceðini kurtarmak için kendilerini feda ettiðini
söyledi. O dönemde olduðu gibi
günümüzde de sermaye sýnýfýnýn
infazlarýnýn hala devam ettiðine
de deðinerek günümüzün önemli
sorunlarýndan olan zindanlarýn
sadece birkaç tanesinin kapýlarýnýn açýlmasýnýn deðil tamamen
yýkýlmasýnýn gerektiðini dile getirdi.
Konuþmalarýn ardýndan gerçekleþtirilen slayt gösterisi ile 13
Mart Savaþçýlarýnýn hayatlarý ve
yargýlanma süreçleri görsel bir
þekilde izleyicilere sunuldu. Gösterinin bitmesinin ardýndan dalgalanan kýzýl bayrak üzerinde 13
Mart’çýlarýn resimlerinin bulunduðu görüntü etkinlik sonuna kadar sinevizyon duvarýnda kaldý.
13 Mart Savaþçýlarý gibi iþçi olan þair Kazým DeNEWROZ DEVRÝMDÝR
mir sahneye gelerek kendi
þiirlerinden sunduðu bir
ÝSYANDIR
dinleti ile emeðin deðeriMerhaba Mücadele Birliði okurlarý. Newrozun
ne ve emekçilerin her þeye
yaklaþtýðý þu günlerde, Antep’te bir çok semtte ve
raðmen umutlu olmalarýna mahallelerde saldýrýlar baþladý Antep’te Kürt halkýdair mesajlar verdi.
nýn çoðunlukla yaþadýðý Vatan Mahallesi ve Ocaklar
Etkinlik sonunda AyýMahallesi’nde polis terörü devam ediyor. Sabahýn
þýðý Sanat Merkezi müzik
erken saatlerinde iþe baþlayan TMÞ polisleri, akþam
geç saatlere kadar mahallede terör estiriyor. Ýþe gigrubu Denize Ezgi, gerek
derken çevrilenler, iþten gelirken çevrilenler kimlik
13 Mart savaþçýlarý, gerek
aramasýndan geçiriliyorlar. Çevrilenlere ilk olarak
Denizler ve gerekse DenizKürt müsün? Türk müsün? sorularý soruluyor. Türk iler için Kýzýldere’de ölümsen serbest býrakýlýyor, Kürt isen kimlik aramasýnsüzleþen devrim savaþçýla- dan geçiriliyorsun.
rýndan bahseden ezgiler
Newrozun Kürt halkýnýn bayramý olduðunu kasöyleyerek mücadele içeri- bullenemeyen emperyalist kesimler, bu bayramý ensinde yoldaþlýk ve siper
gellemeye çalýþýyorlar. Ama Kürt halký Newroz günü
yoldaþlýðý kavramlarýnýn ö- meydana kitlelerle çýkarak emperyalistlere ve onlarýn yandaþlarýna cevap verecektir. Çünkü Kürt halký
nemini ortaya koydu. Serneyin ne olduðunu biliyor ve Kürdistan ateþini yakmaye sýnýfýnýn tarihteki en
maya baþlýyor. Bu bilinçle Kürt halký her kesime geönemli katliamlarýndan bireken cevabý verecektir.
risi olan 1 Mayýs 1977’de
gerçekleþen olaylarý ve 34
Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði!
iþçinin öldürüldüðünü de
anlatan Denize Ezgi, dinleDýsa Dýsa Serhýldan Bîji Azadiya Kürdistan!
tisini ve etkinliði KomsoYaþasýn Newroz Yaþasýn Sosyalizm!
mol Marþýný okuyarak tamamladý.
Antep’ten Mücadele Birliði Okuru
Antep
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
19
Yeni Evrede
13 Mart Savaþçýlarý
Mücadele Birliði
ADLARI ONUR
ADLARI ADIMIZ
Bu yýl, 13 Mart Savaþçýlarýný,
onlarýn izinden gidenler olarak,
Ayýþýðýmýzda yaptýðýmýz bir etkinlikle andýk. Amacýmýz, sadece
13 Mart Savaþçýlarýný anmak, anlatmak deðil, onlarla ilgili düþüncelerimizi paylaþmaktý.
13 Mart Savaþçýlarý için etkinliðimiz, onlar ve devrim mücadelesinde ölümsüzleþen tüm
devrim savaþçýlarý için saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan izlediðimiz slayt, bize 13 Mart Savaþçýlarýný ve
idam ediliþ süreçlerini anlatýyordu. Komsomol Marþý ile biten slaytta, herkes ayný
anda ayaða kalktý ve yumruklar havada
Genç Ekin Müzik Grubu’nun yýllar öncesinden gelen sesine eþlik etti.
Ardýndan sýrayla Serbest Kürsü’de
söz alan 13 Mart Savaþçýlarýnýn yoldaþlarý, onlara iliþkin düþüncelerini paylaþtýlar
bizimle. En çok deðinilen de, onlarýn partili, örgütlü komünist iþçiler olarak devrim mücadelesine ne denli baðlý olduklarý idi. Söz alan bir arkadaþýmýz, Nazým
Hikmet’in Memleketimden Ýnsan Manzaralarý’nda yer alan Gabriel Peri þiirini okudu. Gabriel Peri’nin idamýný da, Nazým’ýn dizeleriyle her birimiz adeta yaþadýk. Genç bir arkadaþýmýz ise, “Onlara layýk olmak için ne yapýyoruz?” diye sorgulattý hepimize kendimizi.
Söz alan þair dostumuz Ruhan Mavruk söz aldýðýnda, proletaryanýn yanýnda
yer alan sanatçýlarýn da devlet tarafýndan
nasýl susturulmaya çalýþýldýðýný dile getirerek, devletin taraf belirlemek zorunda
býraktýðýný söyledi ve “Proletaryaya layýk
olmak isteyen her sanatçý, proletaryanýn
yanýnda olmalý. Ben de öyle yapmaya çalýþýyorum ve proletaryanýn yanýnda olacaðýma söz veriyorum size” dedi ve “suyun
baþýndan ayrýlma hiçbir zaman” diyen kýsa bir dörtlük okudu. Bir iþçi arkadaþýmýz
da onlarýn yoldaþý olmanýn aðýrlýðýný omuzlarýnda hissettiðini ve herkesin bu
sorumluluðu alma konusunda cesaret göstermesi gerektiðini
söyledi. Bir baþka iþçi arkadaþýmýz ise, onlarýn yoldaþý olmaktan gurur duyduðunu söyleyerek, “Ya Devrim Ya Ölüm sloganýna uygun davranacaðýma yemin ediyorum ve sizlerden de
bu sözü istiyorum. Denizlerin ve 13 Martçýlarýn yoldaþýyýz diyorsak, söz vermeliyiz” dedi ve hepimizi söz vermeye davet etti.
Daha sonra söz alan Ayýþýðý Sanat Merkezi’nden bir arkadaþýmýz, 13 Mart Savaþçýlarýndan Seyit’e ithaf edilen “Eve Dönüþ” filminin yönetmeni Ömer Uður’la yaptýklarý söyleþiyi aktardý bize. 80’lerde ayný evi paylaþan 8 gencin öyküsünü dinledik arkadaþtan. 80’li yýllarda Ýzmir’de Seyit’le ayný evde kalan 78 öðrenciden biri olan Ömer Uður’un Seyit’i anlatýþýný
bir solukta dinledik. Sonra ayný cezaevinde karþýlaþmalarýný
ve tahliye olduðu gün gazeteden onun idamýný okuduðunu
öðrendik.
Sonra yine bir öðrenci arkadaþýmýz, sosyalizme inanmýþ
bir öðrenci olarak safýný iþçi sýnýfýnýn yanýnda belirlediðini;
tüm öðrenci gençlik, esnaf ve aydýnlarýn, safýný iþçi sýnýfýnýn
20
yanýnda belirlemesi gerektiðini
söyledi. Ýki iþçi arkadaþlarýmýz ise,
duygularýný þiirle anlatmayý seçtiler.
O gün evleri yýkýlan Ayazmalýlarýn yanýndan gelen arkadaþlarýmýz da, bize oranýn yaþam koþullarýný aktararak, “O insanlarýn yüzüne bakabilmek, aynada kendi
yüzümüze bakabilmek için daha
fazla çalýþmamýz gerek” dedi.
Bizleri biraz eðlendirmek ve
yeni üretimlerini bizlerle paylaþabilmek
için oradaydý Emeðe Ezgi. Ýlk baþta, cezaevinde bestelenmiþ olan “Benim Ýçin Bir
Uçurtma Yap Çocuk” parçasýný söylediler.
Ardýndan da 1 Mayýs 77’nin 30.yýlý için
hazýrlamýþ olduklarý 1 Mayýs Marþý’ný
söylediler. “Kendini hazýrla kavgaya / Yeni
bir dünya kurmaya / Yeraltý yangýnýyýz biz
/ Volkan olup geleceðiz” dediler. Ve ardýndan “Kadýn nedir ki kavga / Yürekteki öze
sarýlmaktýr kavga” dediler. Verdikleri kýsa
müzik dinletisini, “No Pasaran” ve “Ve
kavgasýz geçen günlerimde neþesiz oldum” diyerek Nataþa parçasýyla bitirdiler.
Ardý ardýna söz alan 13 Mart Savaþçýlarý’nýn genç yoldaþlarý, onlarla ve onlarýn mücadelesiyle ilgili düþüncelerini
paylaþtýlar bizlerle. Söylenen ortak söz ise, 13 Mart Savaþçýlarý’nýn bayraðýnýn artýk bizim ellerimizde olduðunu ve o bayraðý zafere taþýmak için çok çalýþmamýz
gerektiðiydi. Ekin Sanat Merkezinden bir
arkadaþýmýzýn sözleriyse hepimizin hislerini anlatýyordu. “Tansiyondan ya da kalp
krizinden deðil, devrim için ölmek istiyorum.”
Serbest Kürsünün sonlarýnda söz alan bir baþka arkadaþýmýz ise, 13 Mart
Savaþçýlarýnýn idamlarýndan bu yana geçen 25 yýlda ne kadar çok yol aldýðýmýzý
söyleyerek, burada bulunan tüm gençlerin gözlerine baktýðýnda devrime olan inancý görebildiðini söyledi. “Ne yazýk ki
13 Mart Savaþçýlarýný tanýmýyordum. Ýdam
kararlarý da çok ani çýkmýþtý. Sonrasýnda onlarý tanýyan insanlarý ve yoldaþlarýný bulduk, sohbet ettik” diyerek onlarý tanýyanlarýn anlatýmlarýna örnekler verdi. “6 Mayýs’ta devlet, devrimin önünü kesebilmek için devrimin öncülerini katletti. Ama
devrimin önüne geçemedi, 13 Mart’ta da sýra ‘sýra neferleri’ne
gelmiþti. 19 Aralýk’ta ise, hem devrimci önderleri hem sýra neferlerini birlikte katletti. Devrimimiz daha üst bir boyuta geçti.
Biz bu yoldaþlarýmýza zaferi armaðan etmek zorundayýz” diyerek bitirdi sözünü. Son olarak söz alan emekli bir iþçi arkadaþýmýz ise, yeryüzünde her 3 saniyede bir insanýn açlýktan öldüðüne dikkat çekerek daha çok çalýþmamýz, elimizi çabuk
tutmamýz gerektiðini söyledi ve “bizler, devrimin sýra neferleri
deðil öncü militanlarý olmalýyýz. Biz iþçi sýnýfý olarak devrime
zorunluyuz” diyerek sözlerini bitirdi.
Gecenin ilerleyen saatleri olduðu için bu söyleþiyi zorunlu olarak sonlandýrdýk. Kimse sandalyesinden kalkmak istemezken, her birimizin kulaklarýnda az önce birbirimizden dinlediðimiz sözler çýnlýyordu: “Bu bayraðýn elimizde olduðunu
hissediyorum. Ölene ya da zaferi görene kadar bu bayraðý taþýyacaðýz!”
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Yeni Evrede
Ayazma
Mücadele Birliði
“Oy Pusulalarýný Yakacaðýz Artýk Kimseye Oy Yok”
8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar gününde Taksim’de yaptýðýmýz basýn açýklamasýna gelen, evleri yýkýmla karþý karþýya
olan Ayazmalý kadýnlarýn sesini duyurmuþtuk açýklamamýzda. Ama onlarýn sesini o alanda duyurmak bizim için yeterli
deðildi. Onlarýn yaþadýklarý sorunlarý dinlemek ve onlara çözümler sunmak için bu
kez biz onlarý Ayazma’daki evlerinde ziyaret ettik. Onlarýn sorunlarýný kendi sorunumuzmuþ gibi sahiplendiðimizi gören kadýnlar baþladýlar anlatmaya...
EKA: Ayazma’daki sorunlarýnýzý kýsaca özetler misiniz?
Ayazmalý Kadýnlar: 2005 yýlýnýn kýþ
aylarýnda baþladý ilk olaylar. Ayazma’ya
belediyeden görevliler geldi. Bize bazý belgeler verdiler. Bu belgelerde ev sahiplerine ve kiracýlara ev verileceði yazýlýyordu.
O belgelerde bunun için bazý evraklar hazýrlamamýz isteniyordu biz de bu belgeleri
iki kez hazýrlayýp belediyeye götürdük ama iþleme konulmadý ve maðdur olduk.
900 haneden 300 hane kaldý. Bir aydýr
yýkýmlar sürüyor. Ev sahiplerine; “evlerinizi
boþaltýn, yýkýlacak hale getirin, anahtarýnýzý bize verin bunun karþýlýðýnda size ev verelim” diyerek ev sahipleriyle kiracýlarý
karþý karþýya getiriyorlar. Ayrýca belediye
bizi yanlýþ yönlendirerek hata yapmamýzý
ve haksýz duruma düþmemizi saðlamaya
çalýþýyor. Bize, “bundan sonra kira vermeyin” dedi ama kira vermeyince haksýz duruma düþüp evlerden çýkarýlabiliyormuþuz.
EKA: Yýkýmlarý önlemek için bugüne
kadar verdiðiniz mücadeleleri anlatýr mýsýnýz?
Ayazmalý Kadýnlar: Bir aydýr burun
burunayýz. Sürekli belediyeye gidiyoruz.
Oturma eylemleri yaptýk. Kaçtýr çatýþmalarla karþýlaþtýk. Biz sadaka deðil hakkýmýzý istiyoruz. Ev sahipleri yýkým ekipleriyle
kapýmýza dayanýyorlar, “yýktýrmayacaðýz”
deyince de polisleri üstümüze salýyorlar.
Belediye bizi insan yerine koymuyor. Bize
“leþ kargasý” diyor. Bizim oyumuzla adam
oluyorlar sonra bize hizmet vermiyorlar. O
anasýnýn karnýndan baþkan olarak doðmamýþ ya! Belediyeye gidince bize gülüyorlar
ve sadaka toplamaya gelmiþ bir dilenci gibi davranýyorlar.
15 otobüs çevik kuvvet 3 panzer 4 otobüste sivil yýkým ekibi geldi Ayazma’ya.
Kadýnlarý ve çocuklarý da dövdüler. Tazyikli
su verdiler, gaz bombasý attýlar, hepimizi
copladýlar. Bir kiþi kalp krizi geçirdi. Bir
kadýn belinden ve iki kadýn da kolundan
aðýr darbeler aldý. Ýki kiþi de baygýnlýk geçirdi. Ayrýca bir kiþinin de eþyalarý içerdeyken evi yýkýldý.
Bize ne iþ veriyorlar ne de ev. Hazine’dekilerin çoðunun evini yýktýlar ve hiçbir
hak vermediler.
EKA: Biz buradaki kadýnlarýn yaþamlarýný öðrenmek istiyoruz. Kýsaca kendinizi anlatýr mýsýnýz?
Yasemin: 26 yaþýndayým. 5 yýldýr Ýstanbuldayým. 8 ve 9 yaþýnda iki çocuðum
var ikisini de okula gönderemiyorum.
Muþ’ta çiftçilikle uðraþýyorduk ama artýk
geçinemediðimiz için buraya geldik. Eþim
sigortasýz, inþaatta çalýþýyor. Öyle sürekli
iþ bulmasý da zor. Aylýk 450-500 para kazanýyor, 200 kiraya veriyoruz, su elektrik derken bu aylýkla zor da olsa geçinebiliyorduk. Çocuklarýmý iki yýldýr okula gönderemiyorum. Bugüne kadar 2 kez kömür yardýmý aldým. Yardým için baþvurduðumdaysa, “Sizin durumunuz iyi, eþin çalýþýyor”
dediler. Þimdi ne yapacaðýz iki çocukla?
Ev yok iþ yok.
Çocuklarý okula gönderirken kitap parasý, aidat parasý, servis parasý (okul evlerine çok uzak olduðu için servis tutmak zorundalar), dergi parasý, beslenmesini karþýlayamadýðýmýz için gönderemedik. Güya
okul parasýz...
Röportajýmýz bittikten sonra evleri
yýkýlan ve barakalarda yaþayan aileleri
ziyarete gittik. Gözümüze soðuk havada
dýþarýda çamaþýr yýkayan bir kadýn takýldý. Islak kýyafetleriyle, üþüyen ve acý dolu yüzüyle karþýladý bizi. Yine de bir ananýn sýcaklýðý vardý yüzünde. Az sonra acý
yüzünün anlamýný çözdük anlattýklarýndan. 3,5 yaþýndaki çocuðu açlýktan ölmüþ bir anaydý o. Evinde 5 çocuðu varmýþ biri sara hastasý. Ve boyacýlýk yaparak ailesinin geçimini saðlayan ilkokul
çaðýndaki oðlundan baþka hiçbir geçim
kaynaklarý yoktu...
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
Çocuklarýmýn geleceði için korkuyorum. Onlara sahip çýkamayacaðým, balici
vs. olacaklar diye korkuyorum. Onlara bir
meyve bile yediremiyoruz. Temiz bir kýyafet giydiremiyoruz. Su yok elektrik yok (evlere yýkým kararý verildiði için su ve elektrikleri kesilmiþ) ve saðlýkta yok. Her yer
çamur pislik içinde.
Gülendam: 32 yaþýndayým. 5 çocuðum var. 4 sene önce Balýkesir’den geldim. Zor durumdaydým oðlum sakattý ve
ne ona ne de diðer çocuklarýma bakacak
durumum yoktu. Eþim de çobanlýk yapýyordu geçinemiyorduk. Bir çocuðumu evlatlýk vermeyi bile düþündüm. Çünkü yiyecek bir þey bulamýyorduk. Annem yardýmcý oldu Ýstanbul’a geldik. Ayazma’ya
200 ytl’ye kiralýk bir daire bulup yerleþtik.
Eþim çorap fabrikasýnda çalýþmaya baþladý. 44 yaþýnda ve fabrikanýn aðýr çalýþma
koþullarýnda hasta oluyor. Bir kýzým hasta
11 yaþýnda. Ýkisi küçük 3, 6 yaþlarýnda. 16
yaþýnda bir kýzým var okula gidemiyor.
1 aydýr evimi yýktýlar. Kendimize bir
baraka yaptýk orada yaþýyoruz. Gece fareler geliyor. Geçen akþam çocuklarý ve beni
ýsýrdýlar. Hep hasta oluyoruz. Bir pazara bile gidemiyorum. Çocuklarýmýn bir meyvede bile gözleri kalýyor, içim gidiyor... Ayakkabý ve kýyafeti çevredeki komþular veriyor. Yardýmlar olmasa hiç yaþanýlýr gibi
deðil.
Gece yatmadan önce düþünüyorum,
“allahým ne olacak bizim bu halimiz.”diye.
Bir evimizin olmasýný hayal ediyorum. Çocuklarým dýþarda onlara ne olacak diye
korkuyorum. Çocuklarým soruyor “anne ne
zaman evimiz olacak” diye.
EKA: 8 Mart Taksim emekçi kadýn yürüyüþü sizce nasýl geçti? Emekçi kadýnlar
olarak neler hissettiniz?
Ayazmalý Kadýnlar: Çok iyi geçti
eðlendik. Ama haberlere vermediler. Dünya kadar basýn vardý ama vermediler. Ýsterdik ki herkes görsün. Engelliyorlar. Belediye istemiyor canlý yayýna çýkmamýzý.
EKA: Ýstanbul’a niçin geldiniz? Geldiðiniz yerin ve kadýnlarýn sorunlarý hakkýnda neler düþünüyorsunuz?
Ayazmalý Kadýnlar: Ýstanbul’a geldik, Ayazma’yý yýkýyorlar “çýkýn” diyorlar.
21
Yeni Evrede
Ayazma
Köydeyken de burayý boþaltýn dediler ve
yaktýlar. Devlet bizi köyde vuruyor burada
vuruyor biz ne yapalým? En iyisi daðlara
çýkýp maðarada yaþayalým. Gerçi bizi oradan da bulup çýkartýrlar ya...
EKA: Kürt ve kadýn olmaktan kaynaklý iþ ve toplumsal yaþamýnýzda ayrýmcýlýða
maruz kaldýnýz mý?
Ayazmalý Kadýnlar: Kadýn olmaktan kaynaklý sorunlar yaþýyoruz tabii. Ben
hala bir erkekle sohbet edecek olsam ellerim tir tir titriyor. Çünkü bana bir þey diyecekler eþim beni döver, namusuma bir laf
gelir diye korkuyorum. Kýzýmý 4. sýnýftan
aldý eþim. Niye diye sorduðumda, “kötü
yola” düþer diye cevap veriyor.
Toplumsal yaþamda da ayrýmcýlýða
maruz kalýyoruz. Baþkalarýnýn evleri, sýcak
daireleri var. Kürtler nasýl olsa cahildir, bilmez böyle gecekondularda sürünür diye
düþünüyorlar. Bizi adam yerine koyan yok.
Birliðimizi daðýtýyorlar. Benim oðlum
amca çocuðunu tanýmaz. Aramýzdaki o
baðlarda kopmuþ. Artýk birbirimize sahip
çýkamýyoruz. Çünkü tanýmýyoruz. Eskiden
ölüm olsa yine sahip çýkýlýrdý. Þimdi o da
yok. Biz baþka ülkeye mi gidelim?
Köydeyken eþyalarýmýzý atýp evlerimizi yaktýlar. Evi yakýlan bir kadýn ekmek parasý bulup çocuðuna yediremedi. Korkudan sütü de kesildi o bebek açlýktan öldü.
Yardým almak için gidiyoruz, yalan
söyleyemem. Kravatlý adamlar geliyorlar
oraya altlarýnda mersedes arabalar var. Biz
mecburen yardým alacaðýz. Ama bize küçümseyerek bakýyorlar. 1 saat kapýlarda
aðlaþan kadýnlar var, sakatlar var ama onlara verilmiyor o kravatlý beyler alýp gidebiliyorlar. Ýnsanca yardým daðýtmýyorlar,
havadan atýyorlar. Biz neyiz? Niçin insanca
davranmýyorlar bize?
Muþ’tayken korkudan elbiselerimizi
çýkartmadan yatýyorduk. Gece 3’te silah
sesleri geliyordu. Jandarma gelip “niye gerilla besliyorsunuz” diyordu. Hepimizi gecenin o saatinde caminin oraya götürüp
sýraya diziyorlardý. Baþýna çok iþ gelen kadýnlarýmýz da vardý. Biz 100 lira için korucu
olanlarý da gördük.
EKA: Yaþanýlan tüm bu olaylar sýrasýnda tutuklanabilirsiniz. Dolayýsýyla tutsaklýk ve zindan artýk çok somut ve canlý
güncel bir sorun bu konuda ne düþünüyorsunuz?
22
Mücadele Birliði
Gülendam anlatmýþtý bize kendini ama biz onu da ziyaret etmek istedik. Eþyalarý bir aðacýn altýna istif edilmiþti. Çocuklarý neþeli ve bir o kadarda hüzünlü
gözlerle karþýladýlar bizi... Onlarýn “ev”
haline getirdikleri baraka diðerlerinden
pek de farklý deðildi. Mutfaklarý bir masadan bozmaydý. Tuvaletlerini sorduðumuzda çocuklar için bir kova yaptýðýný ve onunla idare ettiðini söyledi. Gülendam’ýn
5 çocuðu da oradaydý onlarda okula gidemiyordu. Çocuklardan birinin ayaðý sakattý ve tedavi edilmesi gerekiyordu.
Ayazmalý Kadýnlar: Önceden devlet yine biraz dinlerdi, ben ne yapmýþým.
Þimdi ben hakkýmý arýyorum ama soru bile sormadan tutup kolumdan götürüyorlar.
Hatta ömür boyu ceza veriyorlar. Devlet
mafyaya çetelere 2-3 ay ceza evinde babalar gibi bakýyor sonrada çýkarýyor. Ama bizimkileri bir taþ attý diye yýllarca yatýrýyorlar.
Hrant Dink’i öldüren çocuk cezaevine
girmeden önce o cezaevi bakýlacak gibi
deðilmiþ, boyamýþlar, temizlemiþler. Madem senin gücün yetmiyor onun cezasýný
vermeye, millete versinler biz onu parçalarýz.
EKA: F tiplerine karþý zindanlarda
baþlayan Ölüm Oruçlarýnda ölümsüzleþen
Sibel Sürücü’nün mezarý da Ayazma’da.
Bu size neler hissettiriyor?
Ayazmalý Kadýnlar: Biz de açýz.
Ben onu anlýyorum. Onunla ayný duygula-
89. Sayý / 19 Mart - 2 Nisan 2007
rý paylaþýyorum. O halký için mücadele etti. Ýnsan Sibel Sürücü’nün durumunu düþündükçe zoruna gidiyor. Daha öfkeli daha
hýrslý oluyoruz.
EKA: Diyelim ki ev sahibi olabildiniz
tüm sorunlarýnýz çözülür mü?
Ayazmalý Kadýnlar:
-Her gün kocamla kavga ediyorum en
azýndan biraz rahat ederim.
-En büyük sorunumuz çözülecek en azýndan çocuklarýmýzý okutabiliriz, pazara
çýkabiliriz.
-Kürt olmak, kadýn olmak, iþsiz olmak
çözülmez ama bir evimiz olsa, sýcak bir
yuvamýz olsa ailemize sahip çýkarýz. Çocuklarýmýza eðitim veririz. Bu bizim için
yaþam gibi önemli.
Son sözü kadýnlara býrakýyoruz, söylemek istediklerini sýralýyorlar...
Ayazmalý Kadýnlar: Artýk onlara oy
yok. Ne muhtara ne belediyeye ne baþbakana. O pusulalarýný yakacaðýz. Oy-moy
bitti artýk, o sayfa kapandý. Muhtar 40’ar lira para aldý bu sorunlarýmýzý çözmek için
ama hiçbir sorunumuzu çözmedi. Bizim
paralarýmýzý belediyeyle birlikte yemiþlerdir. Muhtarýn azasý 4 daire almýþ kendisine. Ev sahipleri kömürlüðü bile ev gösterip daire almýþlar kendilerine ama bizleri
sokaða atýyorlar. Biz tüm bunlarýn hesabýný soracaðýz er geç, ölüme kadar yolu var.
Onlar zavallýlar, arabalarýyla gelip bizden
oy isteyecekler ama biz vermeyeceðiz. Onlar bizi nasýl kapýnýn önüne attýlarsa biz de
onlarý öyle atacaðýz.
Bir barakanýn yanýna yaklaþýyoruz. Orada da 8 kiþi yaþýyor. Ýçerisi karanlýk, elektrik vs. yok. Karanlýðýn içinden bir çocuðu seçebiliyoruz ancak battaniyenin altýna
girmiþ ve ýsýnmaya çalýþan. Onlarýn mutfaðý da banyosu da o küçücük baraka... Babalarý iþsiz, çocuklarsa okula gidemiyorlar... Ýçimiz burkularak ayrýlýyoruz oradan
da....
Sanki tarih yapraklarýndan kopup gelmiþ hikayeleri dinliyorduk. Ama bunlar tarihten deðil bugünden gerçekler... Ýnsanlar
ölümle-yaþam arasýnda sýkýþýp kalmýþlardý. Rosa Luxemburg’un sözlerini hatýrlattý
gördüklerimiz; “Ya Barbarlýk Ya Sosyalizm!”. Ýnsanlýðýn kurtuluþunun tek yolu
sosyalizmdir ve biz bunun için daha çok
çalýþmalýyýz ve mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Benzer belgeler

halk bülten pdf 49 için tıklayınız

halk bülten pdf 49 için tıklayınız ile kapitalizmin dar, sýnýrlý yapýsý tam bir çeliþki çatýþma savaþlardan çok, birleþik olarak hareket ediyor, dünya içinde. Fakat baþka bir þey daha var: insanýn bugünkü proletaryasý ile savaþým sü...

Detaylı