SAYI 14 - Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi

Transkript

SAYI 14 - Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
‘Hocalı Katliamı’ 21.
yıldönümünde Üniversitemizde
gerçekleşen konferans ve
sergilerle anıldı
SAYFA 5'TE
SAYFA 6'DA
NEÜ
Çanakkale’de şehit düşen
askerlerimiz, Üniversitemizde
gerçekleştirilen etkinliklerle
anıldı
aktüel
MART 2013
NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ AYLIK GAZETESİDİR
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Dünya Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta
kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından
tanımlanmış uluslararası bir gündür.
Temelinde kadınların,
siyasi ve sosyal bilincinin
geliştirilmesi, ekonomik,
siyasi ve sosyal başarılarının
kutlanması yatmaktadır.
SAYFA 4'TE
Sanat tarihimizde iz
bırakan kadınlar
Ülkemizde her alanda başarılı olan
kadınlarımız güzel sanatlar alanında da
eserler vermekte, üreten bireyler olarak
toplumumuzda yer almaktadırlar.
Geçmişten bugüne alanında ilk olan
değerli kadın sanatçılarımıza kadınlar
günü vesilesi ile bir selam gönderelim
istedik.
SAYFA 7'DE
Kitaplar en iyi dostlarımızdır
Okumak insanı nasıl özgürleştirir? İçine
doğmuş olduğu talihsiz ortamdan çekip
çıkararak, yaşamın sunmadığı fırsatları
tanıyarak, geniş aydınlığa açılan bir büyük
görüş zenginliği armağan ederek okumak;
alabildiğine bir hürriyetle donatır insanı.
SAYFA 8'DE
Sayı: 14
ÜNİVERSİTEMİZDE COŞKULU
NEVRUZ KUTLAMASI
Y
eni Gün 'Nevruz' büyük bir
coşku ve katılımla
Üniversitemiz Sosyal
Tesisleri önünde gerçekleştirilen
etkinliklerle kutlandı.
'Türk Dünyasında Nevruz ve
Türkiye-Kazakistan Kardeşlik
Günleri' ana temalı Nevruz kutlama
etkinliğine başta Kazakistan ve
Tayvan Büyükelçileri olmak üzere
Türk dünyasından da birçok
misafir iştirak etti.
Nevşehir Belediyesi Mehteran
Takımının sergilediği gösteri ile
başlayan etkinlik,
artık Nevruz ile özdeş hale gelen
nevruz ateşinin yakılması ve
yakılan ateşin üzerinden atlanması,
daha sonra ise protokol üyeleri
tarafından örs üzerinde demir
dövülmesi ile devam etti.
Üniversitemiz halkoyunları
ekibinin gösterileri, Ürgüp Sebahat
ve Erol Toksöz Meslek
Yüksekokulu öğrencilerin
sergilediği Aşık ve Maşuk
gösterisi, Üniversitemiz
Tarih ve Kültür Topluluğunun
horon ekibinin gösterileri ve
Kırşehir Abdallar Topluluğunun
dinletileri ile devam eden
etkinlikte, katılımcılar seslendirilen
türküler eşliğinde halay ve
horonlarla doyasıya eğlendi.
Etkinliğin açış konuşmasını yapan
Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç şöyle
konuştu:
“Nevruz, bayram günü! Bayramlar,
milli ve manevi değerlerin ürünü
olmaları itibariyle ait olduğu
kültürün özelliklerini bünyesinde
taşımakta ve kültürel belleğin
canlılığını sağlamaktadır. Bu özel
günler, değerlerimizi gelecek
nesillere aktaran, insanları birbirine
yaklaştıran, sevgi ve kardeşliği
pekiştiren zaman dilimleridir. Bu
değerlerimizi koruma ve yaşatma
maksadıyla düzenlediğimiz
etkinliğimizde bizleri yalnız
bırakmadığınız için teşekkür eder;
Yeni Gününüzün bereket dolu
geçmesini ve hayırlara vesile
olmasını temenni ederim.”
SAYFA 2 ve 3'TE
NEÜ
KTÜEL
ÜNİVERSİTE 2
Üniversitemiz bahar bayramını coşku içinde kutladı
Y
eni Gün 'Nevruz' büyük bir
coşku ve katılımla
Üniversitemiz Sosyal
Tesisleri önünde gerçekleştirilen
etkinliklerle kutlandı.
'Türk Dünyasında Nevruz ve
Türkiye-Kazakistan Kardeşlik
Günleri' ana temalı Nevruz
kutlama etkinliğine; Nevşehir
Valisi Abdurrahman Savaş, Tayvan
Ankara Büyükelçisi James C.H.
Chen ile eşi Maria Peng Chen,
Nevşehir Cumhuriyet Başsavcısı
Mehmet Ademoğlu, Nevşehir İl
Garnizon ve Jandarma Komutanı
Jandarma Kıdemli Albay Dursun
Ertuğrul, Nevşehir Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Filiz Kılıç ve
Nevşehir Üniversitesi idari amirleri
başta olmak üzere pek çok il
protokol mensubu, sivil toplum
kuruluş temsilcileri, 19 Mayıs
İlkokulu temsilcileri ve minik
öğrencileri, üniversitemiz
akademik, idari personeli ve
öğrencilerinin yanı sıra halkın
yoğun katılımı oldu.
Nevşehir Belediyesi Mehteran
Takımının sergilediği gösteri ile
başlayan etkinliğin açılışında
konuşan Üniversitemiz Rektörü
Prof. Dr. Filiz Kılıç, Nevruz'un
Orta Asya'dan Balkanlara uzanan
geniş bir coğrafyada kutlandığına
değinerek bu günde insanın ve
doğanın derin ilişkisinin şenliğe
dönüştüğünü, birlik ve beraberlik
ateşinin yakıldığını, bolluk ve
bereketin başladığını ve bu
durumun bayram olarak kutlandığı
söyledi.
Rektör Kılıç, “Bu gün ortaya çıkan
kardelenler “Nevruz çiçeği” adıyla
anılmakta. Kardan kefenini
yırtarak çıkan bu çiçek, yeniden
dirilişi en güzel şekilde bizlere
göstermekte. Kısacası Nevruz,
tabiatın diriliş bayramı” diye
konuştu.
Bu günün bayram olarak
kutlanmasının Türk dünyasında
kadim bir geçmişe sahip olduğunu
Nevşehir Üniversitesi
Adına Sahibi
Prof. Dr. Filiz KILIÇ (Rektör)
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Prof. Dr. Çetin PEKACAR
Yayın Koordinatörü
Uzm. Mehmet AKBAŞ
Üniversitemizdeki Nevruz kutlamalarına
Tayvan'ın Ankara Büyükelçisi James C. H.
Chen ve eşi de katıldı
söyleyen Prof. Dr. Filiz Kılıç, Orta
Asya`dan Balkanlar`a binlerce
yıldır sevgi ve coşkuyla bayram
olarak kutlanan bu günün, 'yeni
gün' ve 'çağan' gibi çeşitli adlar ile
anılmakta olduğuna işaret etti.
Rektör Prof. Dr. Kılıç ayrıca
Nevruz'un Üniversitemizde 4 yıldır
çeşitli etkinliklerle coşku ile
kutlandığını belirterek bu yıl,
Nevruz etkinliklerinin kapsamını
genişlettiklerini ifade etti. Prof. Dr.
Kılıç, “Türk Dünyasından
kardeşlerimizle Nevruz'u
kutlayalım istedik. Bu yıl
coşkumuza Kazak kardeşlerimiz de
katılacaklar ve üniversitemizde
Kazakistan Büyükelçisi Prof. Dr.
Sayın Canseyit Tüymebayev başta
olmak üzere Kazak dostlarımızı
ağırlayacağız. Böylece,
Kazakistan'ı Kazak kültürünü daha
yakından tanıma fırsatını
bulacağız” dedi.
Üniversitemiz tarafından
düzenlenen Nevruz kutlamalarına
misafir olan ve bu kutlamalara
davet edilmelerinden dolayı
duyduğu memnuniyeti dile getiren
Tayvan'ın Ankara Büyükelçisi
James C. H. Chen, “Burada
bulunup Nevruz kutlamalarına
katılmamız bizim için büyük bir
onur. Bunun için teşekkür
ediyorum. Tayvan halkı adına
hepinizi selamlıyorum. Tayvan'da
da biz bahar festivali kutluyoruz.
Çin takvimine göre bu yıl yılan
yılı. Yılan kültürümüzde bereketin
ve üretkenliğin simgesidir.
Umarım ki insanlarınız bolluk ve
bereket içerisinde güzel bir Nevruz
kutlarlar” diye konuştu.
Açılışta konuşan Nevşehir Valisi
Abdurrahman Savaş ise, “Nevruz
yeni bir başlangıç demek. Tüm
Türk toplumları ve pek çok
toplumlarda güzel günlerin
başlangıcı, bolluk ve bereket
olarak algılanmış ve kutlana
gelmiştir. Hem ilimiz hem de
ülkemiz için yeni günlerin daha
aydınlık daha müreffeh olması
temennisiyle hepinizin bayramını
kutluyorum” dedi.
Üniversitemizde iki gün boyunca devam
eden Nevruz kutlamaları bu yıl ‘Türk
Dünyasında Nevruz ve Kazakistan
Kardeşlik Günleri ’ adı altında geniş
katılımla kutlandı. Oldukça renkli
görüntülere sahne olan kutlamalara başta
Kazakistan ve Tayvan Büyükelçileri
olmak üzere Türk dünyasından da birçok
misafir iştirak etti
Görsel Yönetmen
Öğr. Gör. Fadime ŞİMŞEK İŞLİYEN
Haber Müdürü
Uzm. Mustafa İŞLİYEN
Haberleşme Adresi
Nevşehir Üniversitesi Rektörlüğü
Basın ve Halkla İlişkiler Birimi
2000 Evler/Nevşehir
Yazı İşleri
Öğr. Gör. Selçuk ULUTAŞ
Uzm. Taylan VIRACA
Rıza GÜNAYDIN
Salim KÜRKLÜ
www.nevsehir.edu.tr
[email protected]
t: 0384 228 10 33/34
f: 0384 215 30 58
Baskı
Sevgi Ofset Basım-Yayım Matbaacılık
Hizmetleri
Karasoku Mh. Meydan Sk
No:17 (Eski salı pazarı arkası)
Nevşehir
Tel: 0384 212 20 57
Gsm: 0545 858 06 50
NEÜ
KTÜEL
ÜNİVERSİTE 3
NEVRUZ ATEŞİ YAKILARAK,
ÖRSTE DEMİR DÖVÜLDÜ
Nevşehir Valisi Abdurrahman
Savaş, Tayvan Ankara Büyükelçisi
James C.H. Chen, Nevşehir
Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet
Ademoğlu, Nevşehir İl Garnizon
ve Jandarma Komutanı Jandarma
Kıdemli Albay Dursun Ertuğrul,
Nevşehir Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Filiz Kılıç ve Nevşehir İl
Emniyet Müdürü Mehmet Yüksel
Nevruz ateşini birlikte yaktı.
Yakılan ateşin üzerinden protokol
üyeleri, öğretim elemanları,
öğrenciler ve vatandaşlar atladı.
Protokol üyeleri daha sonra örs
üzerinde demir dövdü.
KATILIMCILAR DOYASIYA
EĞLENDİ
Üniversitemiz halkoyunları
ekibinin gösterileri, Ürgüp Sebahat
ve Erol Toksöz Meslek
Yüksekokulu öğrencilerin
sergilediği Aşık ve Maşuk
gösterisi, Üniversitemiz Tarih ve
Kültür Topluluğunun horon
ekibinin gösterileri ve Kırşehir
Abdallar Topluluğunun dinletileri
ile devam eden etkinlikte,
katılımcılar seslendirilen türküler
eşliğinde halay ve horonlarla
doyasıya eğlendi. Etkinlik sonunda
protokol üyelerine ve katılımcılara
Özbek pilavı ve şerbet ikramında
bulunuldu.
NEVRUZUN İKİNCİ GÜNÜ DE
COŞKU İÇİNDE KUTLANDI
Nevşehir Üniversitesi tarafından
düzenlenen 'Türk Dünyasında
Nevruz ve Türkiye Kazakistan
Kardeşlik Günleri' ikinci gün
kutlamaları da tıpkı ilk gün gibi
yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Düzenlenen etkinliğe; Nevşehir
Valisi Abdurrahman Savaş,
Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi
Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev,
Nevşehir Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Filiz Kılıç, Ahmet Yesevi
Üniversitesi Mütevelli Heyeti
Başkanı Prof. Dr. Osman Horata ve
Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkiye
Türkçesi Uzaktan Eğitim
Programları Araştırma ve
Uygulama Merkezi (TÜRTEP)
Müdürü Prof. Dr. Mustafa Tan,
Nevşehir Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Çetin Pekacar,
Nevşehir İl Emniyet Müdürü
Mehmet Yüksel, Kazakistan
Nevşehir Fahri Konsolosu Dr. Halil
Uluer, Üniversitemiz fakülte
dekanları, yüksekokul müdürleri ,
akademik ve idari personeli ile
öğrencileri katıldı.
ÜNİVERSİTEMİZDE
'KAZAKİSTAN KONFERANS
SALONU' AÇILDI
Etkinlik kapsamında protokol
üyeleri ve katılımcılar Nevşehir
Üniversitesi Meslek
Yüksekokulunda yer alan
'Kazakistan Konferans
Salonu'nun açılışına katıldı.
'Kazakistan Konferans
Salonu'nun açılışında konuşan
Rektörümüz Prof. Dr. Filiz
Kılıç, “Bu yıl 'Nevruz'u
üniversitemizde daha bir coşku
içerisinde kardeş ülkemiz
Kazakistan ile birlikte kutlamayı
arzu ettik. Ayrıca Meslek
Yüksekokulumuzda bulunan bir
salonumuzun ismini de bu
kardeşliğimizi pekiştirmek için
'Kazakistan Konferans Salonu'
olarak vermek istedik. Bu
salonumuzun kardeşliğimize ve
hayırlara vesile olmasını
diliyorum” dedi.
Nevşehir Üniversitesi MYO
konferans salonuna 'Kazakistan
Konferans Salonu' isminin
verilmesinden duyduğu
memnuniyeti dile getiren
Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi
Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev,
“Böyle güzel bir etkinliğin
düzenlenmesinden ve de böyle
güzel bir okulun konferans
salonuna 'Kazakistan Konferans
Salonu' isminin verilmesinden
dolayı oldukça memnuniyet
duyduk. Sizlere şükranlarımı
sunuyor ve teşekkür ediyorum”
diye konuştu.
Konuşmaların ardından
'Kazakistan Konferans Salonu'nun
açılışını birlikte yapan protokol
üyeleri ve katılımcılar daha sonra
Üniversitemiz Sosyal Tesis
binasına geçerek burada
'Kazakistan' temalı serginin
açılışını gerçekleştirdi.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı ve
Kazakistan Milli Marşının
okunması ile başlayan etkinliğin
açılış konuşmasını yapan
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr.
Filiz Kılıç, “Bu yıl itibari ile
Nevruzu kardeş ülkelerimizle
birlikte kutlayalım istedik.
Bizim için çok önemli olan
Kazakistan'la bu
geleneği başlattık.
Kendilerine bu
talebimizi ilettiğimizde
memnuniyetle kabul
ettiler. Biz bundan
sonraki Nevruz
etkinliklerimizi inşallah
diğer Türk
Cumhuriyetleri ile birlikte
gerçekleştireceğiz” dedi.
Türkiye ve Kazakistan
ilişkilerini
önemsediklerini
söyleyen Ahmet
Yesevi Üniversitesi
Mütevelli Heyeti
Başkanı Prof. Dr.
Osman Horata
“Bugün son derece
önemli iki
güzelliği
yaşamak için
sizlerin
huzurlarında
bulunuyoruz.
Nevruz
biliyorsunuz
baharın
başlangıcı,
yeni ümitler
ve yeni güzellikler demektir.
Türkiye ve Kazakistan ilişkileri de
benim açımdan her zaman güzel
şeyleri hatırlatır, güzellikleri ifade
eder. Bu iki farklı güzelliği
Nevşehir'imizin bu güzel
üniversitesinin bu görkemli
salonunda kutlamaktan
memnuniyet duyuyor ve bu farklı
güzellikleri böyle güzel bir
ortamda buluşturan Sayın
Rektörümüz Prof. Dr. Filiz Kılıç'a
teşekkür ediyorum ve sizleri
saygılarımla selamlıyorum” diye
konuştu.
Açılışta konuşan Kazakistan'ın
Ankara Büyükelçisi Prof. Dr.
Canseyit Tüymebayev ise “İki gün
boyunca Nevşehir Üniversitesi'nde
Kazakistan günü yapılmasından
dolayı Sayın Rektör Prof. Dr. Filiz
Kılıç'a teşekkür ediyorum. 20 sene
önce Türkiye ile Kazakistan
arasında ikili ilişkiler başladı.
Kardeş ülkeler arasında bu güzel
etkinlikler ne kadar çok yapılırsa
birbirimizi daha iyi
tanıyacağız”dedi.
Konuşmaların ardından
Rektörümüz Prof. Dr. Filiz Kılıç,
Büyükelçi Prof. Dr. Canseyit
Tüymebayev ve Ahmet Yesevi
Üniversitesi Mütevelli Heyeti
Başkanı Prof. Dr. Osman Horata'ya
katılımlarından dolayı günün
anısına plaket takdim etti.
Etkinlik daha sonra Ahmet Yesevi
Sanat Topluluğu'nun Türk
dünyasına ait birbirinden güzel
eserleri seslendirmeleri, dans
gösterileri ve toplu hatıra
fotoğraflarının çektirilmesi ile son
buldu.
NEÜ
KTÜEL
YAŞAM 4
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Yrd. Doç. Dr. BANU YILDIZ DAVUN
Güzel Sanatlar Fakültesi
ünya Kadınlar Günü her yıl
8 Mart'ta kutlanan ve
Birleşmiş Milletler
tarafından tanımlanmış uluslararası
bir gündür. Temelinde kadınların,
siyasi ve sosyal bilincinin
geliştirilmesi, ekonomik, siyasi ve
sosyal başarılarının kutlanması
yatmaktadır.
D
Tarihçesine göz atacak olursak, 8
Mart 1857 tarihinde ABD'nin New
York kentinde 40 bin dokuma
işçisi daha iyi çalışma koşulları
istemiyle bir tekstil fabrikasında
greve başladı. Ancak polisin
işçilere saldırması, işçilerin
fabrikaya kilitlenmesi ve
arkasından da çıkan yangında
işçilerin fabrika önünde kurulan
barikatlardan kaçamaması
sonucunda çoğu kadın 129 işçi can
verdi. İşçilerin cenaze törenine
binlerce kişi katıldı ve bu olay
dünya çapında büyük yankı
uyandırdı.
26-27 Ağustos 1910 tarihinde
Danimarka'nın Kopenhag kentinde
2. Enternasyonale bağlı kadınlar
toplantısında Almanya Sosyal
Demokrat Partisi önderlerinden
Clara Zetkin, 8 Mart 1857
tarihindeki tekstil fabrikası
yangınında ölen kadın işçiler
anısına 8 Mart'ın Dünya Kadınlar
Günü olarak anılması önerisini
getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul
edildi.
Her yıl ilkbaharda dünyaca
anılmaktaydı fakat tarihin 8 Mart
olarak saptanışı ise, 1921'de
Moskova'da gerçekleştirilen 3.
Uluslararası Kadınlar
Konferansı'na dayanmaktadır. Bu
konferansta adı da "Dünya Emekçi
Kadınlar Günü" olarak belirlendi.
I. ve II. Dünya Savaşı yılları
arasında bazı ülkelerde anılması
yasaklanan Dünya Kadınlar Günü,
1960'lı yılların sonunda Amerika
Birleşik Devletleri'nde de
anılmaya başlanmasıyla daha
güçlü bir şekilde gündeme geldi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu,
16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın
"Dünya Kadınlar Günü" olarak
anılmasını kabul etti.
Ülkemizde 8 Mart, ilk kez 1921
yılında "Emekçi Kadınlar Günü"
ismiyle kutlanmaya başlandı. 1975
yılında ve onu izleyen yıllarda
daha yaygın olarak kutlandı, kapalı
mekânlardan sokaklara taşındı.
"Birleşmiş Milletler Kadınlar On
Yılı" programından Türkiye'nin de
etkilenmesiyle, 1975 yılında
"Türkiye 1975 Kadın Yılı"
kongresi yapıldı. 1984'ten itibaren
her yıl çeşitli kadın örgütleri
tarafından "Dünya Kadınlar Günü"
kutlanmaya devam ediliyor.
ATATÜRK İNKILÂBI VE
KADIN HAKLARI
KONUSUNA GENEL BAKIŞ:
Eski Türk Devletlerinde aile
hayatında, devlet yönetiminde ve
miras hukukunda erkeklerle eşit
haklara sahip olan Türk kadını,
Osmanlı Devleti yönetiminde
birçok haklarından mahrum
kalmıştı. Hatta nüfus sayımına bile
dahil edilmeyen Türk kadını
evlenme, boşanma ve miras
işlerinde ikinci plana atılmıştı.
Kadın, Atatürk'ün girişimleriyle ve
yapılan yasal düzenlemelerle başta
seçme ve seçilme hakkı olmak
üzere çağdaş hayatın gerektirdiği
sosyal alanın her kesiminde birçok
haklara sahip oldu.
Atatürk'ün kendine özgü bir kadın
anlayışı vardır. Atatürk, bugün
Dünya aydınlarının birleştiği ve
Birleşmiş Milletler Teşkilâtının
yaymağa çalıştığı ileri düzeydeki
görüşe daha o zaman sahip
bulunmaktadır.
1923 de İzmir'deki konuşmasında
şöyle der: “Şuna inanmak lâzımdır
ki, dünya üzerinde gördüğümüz
her şey kadının eseridir.”
İlk kadın derneğimizin 1908'de
kurulduğu, kadınımızın ev dışında
çalışma hayatına ancak biçki
yurtlarında Birinci Cihan
Savaşında girdiği, cephedeki
erkeklerden boşalan yerlerde posta
telgrafta iş aldığı, Türk kız
çocuğuna okuma hak ve
mecburiyetini veren “Tedrisat-ı
İptidaiye Nizamnamesi” nin
1913'de kabul edilmiş kızlarımızın
yüksek öğrenime ilk adımı ancak
1914'de attığı, evlenme konusunda
devletin hukuki müdahalesine
imkân veren “Aile Hukuku
Beyannamesi” 1917'de çıkarıldığı,
5 Aralık 1934'te ilk defa Türk
kadınına seçme ve seçilme hakkı
verildiği dikkate alınırsa bunu
sağlayan Atatürk'ün ne büyük ve
ileri görüşlü bir inkılâpçı
olduğunu, Türk milletinin uygarlık
düzeyinin, genellikle zannedildiği
gibi, gerilerde değil aksine çok
ilerilerde bulunmakta olduğu
görülüyor. Bugün uygar toplumlar
diye değerlendirdiğimiz birçok
toplumdan, çok önceleri Türk
kadınına bu haklar verilmiştir
(Gökçimen2008:11). Bu dönemde
ayrıca, 1847 yılında kız ve erkek
çocuklara eşit miras hakkı tanıyan
İrade-i Seniyye yayımlanmıştır.
1858 Arazi Kanunnamesi'nde
mirasın kız ve erkek çocuklar
arasında eşit olarak paylaştırılacağı
hükme bağlanmış ve böylece
kadınlar ilk kez miras yoluyla
mülkiyet hakkı kazanmıştır. 1897
yılında kadınlar ücretli işçi ve
1913 yılında ise ilk kez Devlet
memuru olarak çalışmaya
başlamıştır(http://www.ksgm.gov.t
r/ esitlik/ html)
Kadınımız böylece ve yalnız bu
inkılâba lâyık olmakla kalmamış,
kuvvetli ve müşfik bir ana, gerçek
bir eğitimci ve nihayet yurduna
karşı sorumluluklarını yerine
getirmede erkeğinin en güçlü ve
emin destek ve ortağı olma
niteliklerini de yeni kuşaklara
aktarmada büyük bir hüner
göstermiştir. Büyük Atatürk'ün
yarattığı muhteşem inkılâbın ana
gayesi ve uygulamalardaki
stratejisinin asıl fikri “Milletimizi
batı uygarlığı seviyesinin üzerine
çıkarmak” olduğunu biliyoruz. O,
bu amaçla giriştiği birçok konuda
ve gerçekleştirdiği bütün
yeniliklerde daima önceliği Türk
kadınına verdi. Kadınımızın kültür
seviyesini yükseltmeyi, evinin
içinde ve dışında sahip olması
gereken ve lâyık olduğu bütün
haklarını kendisine teslim etmeyi
ve onun her yönüyle çağdaşı
olduğu başka ülkeler kadınlarının
da üzerinde görmeyi arzuladığı bir
gerçektir. “Kadın Hakları ve
Statüsü” konusu, Atatürk'ün
yaşamı boyunca üzerinde durduğu,
incelediği, daima geliştirici
değişmeler yaptığı bir konudur
(Göksel, 2012)
Görülmektedir ki, Atatürk
İnkılâbının, ülkemizi her konuda
yeniliklerin yaratıldığı, yepyeni bir
çağa ulaştırdığı bir gerçektir.
Atatürk gerçekleştirdiği her
inkılâp, sosyal bünyemizde kökten
değişmelerin kaynağı oldu. Çağın
gerisinde olan her kurum, her
inanış ve davranış bırakılarak
bunların yerine en doğrusu, en
çağdaşı getirildi. Yaşadığımız
dünyada toplumlar “gelişmiş, az
gelişmiş veya gelişmekte” gibi
sınıflara bölünmektedir. Bunların
her birinde kadının durumu ve
toplumun sosyal bünyesindeki yeri
başka başkadır. Diğer toplumlarda
kadının yeri ve hakları Türk
kadınınki ile birlikte
değerlendirildiği zaman yapılan
değişikliklerin en fazlasının “Türk
Kadını”na düştüğü görülür.
“Atatürk inkılâbını ve Atatürk'ü
Türk Milleti'nin en tutucu
insanının bile daha iyi tanıması,
takdir etmesi ve yersiz düşünce ve
duyguları uzaklaştırması
mümkündür.
Yararlanılan Kaynaklar:
GÖKÇİMEN, S. (2008), Yasama
Dergisi, Sayı 10, Eylül, Ekim, Kasım,
Aralık, s.11
GÖKSEL, B.(2012) T.C. Atatürk ve
Kadın Hakları, Başbakanlık Atatürk
Araştırma Merkezi Sayı:1
http://atam.gov.tr/ataturk-ve-kadinhaklari/(Erişim tarihi: 04.03.2013).
Kadın Hareketinin Kurumsallaşması
(1994) Fırsatlar ve Rizikolar, Kadın
Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi
Merkezi, İstanbul: Metis Yayınları,
KURNAZ, Ş. (1992) Cumhuriyet
Öncesinde Türk Kadını (1939-1923),
İstanbul.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
Web Sayfası, http://www.ksgm.gov.tr/
esitlik/ html, (Erişim tarihi:
05.03.2013).
İNAN, R. “Tarihte, Köyde, Kentte
Türk Kadını”, T.T.K. 'unda Konferans
5 Aralık 1980.
NEÜ
KTÜEL
GÜNCEL 5
Üniversitemiz Öğrencilerinden 'Çanakkale
Zaferinin 98. Yıl Dönümü' konulu panel
N
evşehir Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Tarih
Bölümü tarafından '18
Mart Çanakkale Zaferinin 98. Yıl
Dönümü' dolayısıyla öğrenci paneli
düzenlendi.
Üniversitemiz Fen Edebiyat
Fakültesi Konferans Salonunda
düzenlenen 'Çanakkale Zaferinin 98.
Yıl Dönümü' konulu panele;
Nevşehir Üniversitesi MühendislikMimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Nesimi Aktaş, Güzel Sanatlar
Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.
Dr. Erol Seyfeli, Genel Sekreter
Vekili Doç. Dr. Erdoğan Çiçek,
Rektör Danışmanı Yrd. Doç. Dr.
Özden Taşğın, Tarih Bölüm Başkanı
Doç. Dr. İlyas Gökhan, Yrd. Doç.
Dr. Emin Özdemir, Yrd. Doç. Dr.
Metin Ziya Köse, Yrd. Doç. Dr.
Kürşat Koçak, Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Oğuz, Öğr. Gör. Dr. Suzan Akkuş,
Arş. Gör. Hüseyin Saraç,
üniversitemiz akademik ve idari
personeli ile öğrenciler katıldı.
Panelin açılışında konuşan
Üniversitemiz Rektör Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Özden Taşğın,
“Çanakkale kitabî bilgiler dışında
konuşulması ve tartışılması gereken
bir meseledir. Çünkü sadece bize
anlatılan 250 bin şahadetin vücut
bulduğu bir yer değildir. Çanakkale
750. Yılından itibaren İslam'la
şereflenen ve o zamandan beri
İslam'ın kılıçtarlığını yapan bu necip
milletin savaşıdır. Çanakkale bu
milletin 'bitti, tükendi' dendiği yerde
ayağa kalkarak vücut bulup dünya
siyasi tarihine ve milletler tarihine
'Ben buradayım' dediği bir savaştır”
diye konuştu.
Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. İlyas
Gökhan “Bu anlamlı günde
öğrencilerimizin yer aldığı ve
konuştuğu farklı bir panel
düzenlemek istedik.
Öğrencilerimizin bugün burada
ortaya koyacakları bilgiler ışığında
bizler yeniden Çanakkale'de
yaşanan her şeyi enine boyuna
öğrenmiş ve bilgi sahibi olmuş
olacağız. Bu vesileyle emeği
geçenlere şimdiden teşekkür
ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından iki oturum
halinde düzenlenen panele geçildi.
Arş. Gör. Hüseyin Saraç'ın oturum
başkanlığını yaptığı ilk oturumda;
Tarih Bölümü 4. Sınıf öğrencisi
Fatih Sansar 'I. Dünya Savaşı'na
Giriş Sürecinde Osmanlı Devleti',
Sosyal Bilimler Enstitüsünden
doktora öğrencisi Okutman Ali
Çakırbaş 'Çanakkale Cephesi'nde
Deniz Harekatı', Sosyal Bilimler
Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı
doktora öğrencisi Arş. Gör. Emine
Mutlu 'Çanakkale Cephesi'nde Kara
Muharebeleri', Tarih Bölüm 3. Sınıf
öğrencisi Zehra Koyun 'Çanakkale
Cephesinde Kirte Muharebesi' ve
Tarih Bölümü 3. Sınıf öğrencisi
Fatma Karaca 'Çanakkale Zaferinin
Kazanılmasında Mustafa Kemal
Paşa'nın Rolü' konuları hakkında
sunum yaptılar.
Arş. Gör. Almıla Gökçe Özcan'ın
oturum başkanlığını yaptığı ikinci
oturumda ise; Tarih Bölümü 3. Sınıf
öğrencisi Sevgi Şayıp 'Çanakkale
Cephesinde Türk Kadınlarının
Rolü', Tarih Bölümü 4. Sınıf
öğrencisi Fulya Feyiz 'Çanakkale
Cephesinde Gizli Kadın
Kahramanlar ve Faaliyetleri', Tarih
Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Sefa
Emre Koç 'Yabancı Askerlerin
Gözüyle Çanakkale', Tarih Bölümü
4. Sınıf öğrencisi Mehtap Karakaş
'Çanakkale Cephesinde Anzaklar',
Tarih Bölümü Arş. Gör. Fatih Şendil
'Hatıratlar Işığında Çanakkale
Cephesi Muharebeleri' ve
Üniversitemiz Sosyal Bilimler
Enstitüsü Anabilim Dalı Yüksek
Lisans öğrencisi Oğuzhan Abacı
'Çanakkale Şehitliğini Gezen
Turistlerin Duyguları' konularında
sunum yaptılar.
Panel, genel değerlendirme
konuşmalarının ardından panele
katılan ve emeği geçenlere teşekkür
belgelerinin verilmesi ile son buldu.
Çanakkale’de şehit
düşen askerlerimiz,
‘Çanakkale
Zaferinin 98. Yıl
Dönümü'
dolayısıyla
Üniversitemizde
gerçekleştirilen bir
dizi etkinlikle
anıldı
'Kınalı Kuzular' adlı
tiyatro izleyenleri
duygulandırdı
Gülşehir Meslek Yüksekokulunda
Çanakkale Şehitleri'ni Anma
Programı ve 'Kınalı Kuzular' Adlı
Tiyatro Oyunu gerçekleştirildi.
Yaklaşık 600 kişinin katıldığı
programda Gülşehir Meslek
Yüksekokulu öğrencilerinin
hazırladığı tiyatro gösterisinde
duygu dolu anlar yaşandı.
Tiyatroda Mehmetçiğin
vatanseverliği, bayrak ve ezan için
verdiği mücadele anlatıldı.
Okutman Ahmet Korkmaz
katılımcılara hitaben yaptığı
konuşmada, 'Ecdadımız, hayatta
kalarak değil şehit olarak
kahraman olmayı tercih etti.
Birinci Dünya Savaşı'nda
askerimiz birçok cephede çarpıştı.
Etrafları kuşatılmıştı. Yokluk
içindeydiler. Ancak onlar
ellerinden geleni sonuna dek
yapmak için kararlı ve
azimliydiler. Çamurlu su içtiler,
hurma çekirdeklerinden ekmek
yaptılar. En önemlisi çekirge
yediler. Sadece düşmanla değil,
açlıkla, susuzlukla ve sıcakla da
çarpıştılar. Çanakkale'de
askerlerimizin yediği en lüks
yemek ne idi biliyor musunuz?
Kavrulmuş buğday taneleri ve kuru
ekmek idi. Bizim de bugün öğle
yemeğimizde 1915 yılında şehit
düşen askerlerimizin yemek
listesinde olan, şekersiz üzüm
hoşafı ve kuru ekmek var'' dedi.
Hacı Bektaş Veli
MYO'dan 'Metrekareye
On Bin Nokta Düştü'
konulu sergi
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve
Şehitleri Anma Günü dolayısıyla
Nevşehir Üniversitesi Hacı Bektaş
Veli Meslek Yüksekokulu Grafik
Tasarımı Programı öğrencileri
tarafından 'Metrekareye On Bin
Nokta Düştü' konulu resim sergisi
açıldı.
Kapadokya Forum'da
gerçekleştirilen serginin açılışına;
Üniversitemiz MimarlıkMühendislik Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Nesimi Aktaş, Nevşehir
Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd.
Doç. Dr. Ersan Kabalcı, Gülşehir
Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr.
Gör. Dr. Mehtap Aracı, Hacı
Bektaş Veli Meslek Yüksekokulu
Müdürü Öğr. Gör. Gökhan Keven,
akademik ve idari personel ile
öğrenciler katıldı.
Serginin açılışında konuşan
Mimarlık-Mühendislik Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Nesimi Aktaş,
“Çanakkale ve orada canlarını feda
eden aziz şehitlerimizi bugün
burada bir kez daha minnet ve
şükranlarımızla anıyoruz” dedi.
NEÜ
KTÜEL
GÜNCEL 6
Hocalı Katliamı Üniversitemizde anıldı
‘Katliam’ konulu
karma sergide,
Hocalı'da
katledilen 613
kişiyi temsil eden
sembolik mezara
katılımcılar
tarafından
kırmızı
karanfiller
bırakıldı
H
ocalı Katliamı'nın
yıldönümü dolayısıyla
Nevşehir
Üniversitesinde 'Hocalı' konulu
konferans, 'Katliam' konulu
karma sergi ve 'Hocalı Katliamı'
fotoğraf sergisi açıldı.
Nevşehir Üniversitesi Türk
Dünyası Kültür Topluluğu ve
Güzel Sanatlar Fakültesi
tarafından Üniversitemiz Sosyal
Tesis Binasında gerçekleştirilen
konferans ve sergi açılışına;
Nevşehir Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Çetin
Pekacar, Mimarlık-Mühendislik
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Nesimi Aktaş, Ürgüp Sebahat ve
Erol Toksöz Meslek
Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr.
Tuncay Bülbül, Rektör
Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Özden
Taşğın, Hacettepe Üniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derviş
Kılınçkaya, üniversitemiz
akademik ve idari personeli ile
öğrenciler katıldı.
'KATLİAMI' KONU ALAN
SERGİLERE YOĞUN İLGİ
'Hocalı Katliamı'nın yıldönümü
dolayısıyla Nevşehir Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim
Görevlisi Savaş Kurtuluş Çevik
küratörlüğünde 'Katliam' konulu
karma sergi ve 'Hocalı Katliamı'
fotoğraf sergisi açıldı.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Derviş Kılınçkaya
‘Hocalı’ konulu konferansa
konuşmacı olarak katıldı
Nevşehir Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi başta olmak
üzere 19 üniversiteden 35
sanatçının baskı resim, resim,
seramik ve grafik çalışmalarının
yer aldığı sergi açılışı öncesi
Üniversitemiz Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Çetin Pekacar bir
konuşma yaptı. Prof. Dr. Çetin
Pekacar, “Biz milletçe kendimizi
iyi tanımıyor ve geçmişimizi iyi
bilmiyoruz. Tarihimizde
yaşanmış olaylardan birkaçı
dışında yaşanmış olayları ve
arkasında yer alanları bilmiyoruz.
İşte bunlardan biri de
Ermenilerin Azerbaycan'da
katlettiği Azeri soydaşlarımızın
durumu. Ayrıca Osmanlının son
dönemlerinde Kafkaslar'da,
Balkanlar'da, Filistin'de,
Avrupa'da ve Ortadoğu'da
milyonlarca Türk insanı
katledilmiş ve büyük acılar
yaşamışlardır” dedi.
Daha sonra Hocalı'da katledilen
613 kişiyi temsil eden sembolik
mezara katılımcılar tarafından
kırmızı karanfiller bırakılarak
serginin açılışı gerçekleştirildi.
Katılımcılar sergide yer alan
eserleri gezerek eser
sahiplerinden bilgi aldı.
KILINÇAKAYA'DAN
'HOCALI' KONFERANSI
Sergi açılışının ardından
Nevşehir Üniversitesi Türk
Dünyası Kültür Topluluğu
tarafından 'Hocalı Katliamı'nın
yıldönümü dolayısıyla 'Hocalı'
konulu konferans düzenlendi.
Düzenlenen konferansa
Hacettepe Üniversitesi Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Derviş
Kılınçkaya konuşmacı olarak
katıldı.
Doç. Dr. Kılınçkaya 26 Şubat
1992 yılında Azerbaycan'ın
Karabağ bölgesinde yaşanan
katliamın nedeni ve yaşanan
üzücü olaylar hakkında
katılımcıları bilgilendirdi.
Konferans sonunda
Üniversitemiz Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Çetin
Pekacar tarafından
konuşmalarından dolayı Doç.
Dr. Derviş Kılınçkaya'ya
teşekkür belgesi ve plaket
verildi.
'Hocalı
Katliamı'nın
yıldönümü
dolayısıyla
düzenlenen 'Hocalı'
konferansında Doç.
Dr. Kılınçkaya
Azerbaycan'ın
Karabağ bölgesinde
yaşanan katliamın
nedeni ve yaşanan
üzücü olaylar
hakkında
katılımcıları
bilgilendirdi
NEÜ
KTÜEL
KÜLTÜR-SANAT 7
Geçmişten günümüze toplumumuzda kadın
Yrd. Doç. Dr. ELİF EREN
Güzel Sanatlar Fakültesi
D
ünya kadınlar gününü
kutladığımız bu ayda
öncelikle insan
haklarından bahsetmeliyiz. Çünkü
hepimiz insanız ve insan olarak dil,
din, cins ayrımı olmadan hukuk
karşısında eşitiz. Kadın ve erkek de
birbirlerinden farklı özelliklere
sahipler ama bir terazinin iki
kefesini dengede tutmak
durumunda yani toplum hayatını
dengelemek durumundalar...
Kendi toplumumuza kadınlarımızın
rolüne bakacak olursak, ilk Türk
devletlerinde hakanların yanında
hatun adı verilen eşleri devlet
yönetiminde söz sahibiydi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda da
yönetimde söz sahibi kadınlara
rastlıyoruz. Siyasi anlamda çok
başarılı olan Kösem Sultan, gelmiş
geçmiş en etkin ve iktidar sahibi
kadındı. Günümüz toplumunda ise
kız ve erkek çocuklarının,
çocukluktan itibaren ayrı ilgi
alanlarına itilmeleri, sosyalleşme
sürecinde erkek çocuklarına karar
verme rolü yüklenirken kız
çocuklarına ise edilgen oluş ve
ikincillik rollerinin öğretilmesi
siyasal karar alma süreçlerinden
kadının uzaklaşması sonucunu
doğurmaktadır. Bu nedenle
toplumumuzda kadına çizilen
çerçevenin değiştirilmesi ve
toplumsal yaşamda kadının
konumunun güçlendirilmesi
gerekmektedir. Bu amaçla
kadınlarımızın istihdamını
artırmaya ve üreten bireyler
olmalarını sağlamaya yönelik
çeşitli projeler yapılmaktadır.
“Güzel Sanatlar Alanındaki İlk
Kadınlar...”
Kadınlarımız güzel sanatlar
alanında da eserler vermekte,
üreten bireyler olarak
toplumumuzda yer almaktadırlar.
Güzel sanatlar denince görsel
sanatlar (resim, heykel, seramik ve
mimari sanatları), işitsel sanatlar
(müzik ve edebi sanatlar) ve
görsel-işitsel sanatlar (tiyatro,
opera, bale, sinema) akla
gelmektedir.
Sabiha Bengütaş, Cumhuriyet
Dönemi İlk Kadın
Heykeltıraşımız…
Güzel sanatlar alandaki yeteneğini
geliştirmek için, 1920 yılında
Sanayi-i Nefise Mektebi'nin Resim
Şubesi'ne girdi. Bir sene bu
bölümde okuduktan sonra bölüm
değiştirerek, Heykel Şubesi'ndeki 3
erkek öğrenci arasına ilk kız
öğrenci olarak katıldı. Atatürk ve
İnönü için açılan heykel
yarışmasında birinci oldu.
Ülkemizde ve yurt dışında ilk Türk
kadın heykeltıraşı olarak tanındı.
Prof. Jale Yılmabaşar, İlk Kadın
Seramik Profesörümüz…
Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksekokulu'nu bitirmiş, stajlarını
Almanya'da yapmıştır. Sayısız
ülkede büyük ses getiren sergiler
açtı. Geleneksel formları, modern
dekor tekniğiyle bağdaştıran
sanatçı birçok büyük otel, mağaza
ve fabrikaya panolar yaptı. 1972
yılında İrlanda'da dünyanın en iyi
altı seramikçisinden biri seçildi.
Seramikle resmi bir arada götüren
ender sanatçılardandır.
Mihri Müşfik Hanım, Çağdaş
Resim Çalışmalarını İlk Başlatan
Kadın Ressam…
Eğitimine İstanbul'da başlamış,
Roma ve Paris'te devam etmiştir.
Özellikle portreleriyle tanındı.
Papanın ve Atatürk'ün ilk portresini
yaptı. İstanbul Kız Güzel Sanatlar
Akademisi'nin ilk kadın öğretmeni,
İnas Sanayi-i Nefise'nin ilk kadın
yöneticisi oldu. Pek çok kadın
ressamın yetişmesinde emeği geçti.
Leyla Saz Hanım, İlk Kadın
Bestekârımız…
Sarayda ilk piyano dersleri
alanlardandır. Musikide yaptığı
çalışmalarından dolayı “Nişan”a
layık görüldü. 200'den fazla bestesi
mevcuttur. Gazetelere de şiirler
yazdı.
Fatma Aliye Hanım, İlk Kadın
Romancımız…
Hepimizin 50 TL'lik banknotların
arka yüzündeki resminden tanıdığı
ilk kadın romancımız ve
felsefecimiz… Edebi yaşantısı
1889 yılında Georges Ohnet'in
Volonté adlı romanını Meram
adıyla çevirmesi ile başladı. Bu
romanı Bir Hanım imzasıyla
yayımlamıştır. Fatma Aliye Hanım,
bu ilk çevirisinden sonraki
çevirilerinde Mütercime-i Meram
takma adını kullandı. 1891 yılında
Ahmet Mithat Efendi ile birlikte
Hayal ve Hakikat adlı romanı
yazdı. 1892 yılında Muhadarat adlı
ilk romanını kendi adıyla
yayımladı. Kadınlara Mahsus
Gazete'de kadın sorunlarına ilişkin
makaleler yazdı.
Semiha Berksoy, İlk Kadın Opera
Santçımız…
Tiyatro eğitimi aldığı Darülbedayi
Tiyatro Okulu'ndan sonra sesini
konservatuardaki, yani Dar'ül
Elhan'daki ilk şan hocası
sopranı Nimet Vahit Hanıma
dinletti ve şan derslerine
başladı. 19 Haziran 1934
tarihinde Adnan Saygun'un
bestelediği ilk Türk Operası
Özsoy'da Ayşim rolünü
oynadı. 1941 ise Ankara'da
profesyonel anlamda ilk
opera gösterisi olan Tosca
operasında Karl Ebert
yönetiminde oynadı.
Yararlanılan Kaynaklar:
Ayfer Yıldız, “Demet İkiler, Kadın
İstihdamının Artması İçin 'Kökten
Değişiklik Şart' Diyor”, 03.03.2013
tarihli Milliyet Gazetesi (Röportaj)
Mathias Mesenhöller, “Kadının Haz,
İktidar ve Yaşam Savaşı: Harem-i
Hümayun”, Mart 2013 Geo Dergisi
http://blog.milliyet.com.tr
http://www.ozgurlukdunyasi.org
http://www.sabihabengutas.com
http://www.kadinlaricin.net
http://www.gorselsanatlar.org
http://www.turkishpaintings.com
Kadınlar Günü
karma sergisi beğeni
topladı
Avanos Meslek Yüksekokulu
akademik personeli ile Güzel
Sanatlar Fakültesi akademik
personeli ve öğrencileri tarafından
‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’
konulu fotoğraf, resim ve heykelden
oluşan karma sergi düzenlendi.
Serginin açılışını yapan
Rektörümüz Prof. Dr. Filiz Kılıç,
eser sahiplerinden yaptıkları eserler
hakkında bilgi aldı. Sergi
Hacıbektaş Kaymakamlığı Turizm
Danışma Müdürlüğü Sergi
Salonunda sanatseverlerle buluştu.
NÜKÇAM’DAN
‘Kadına Dair’
Söyleşi
Nevşehir Üniversitesi Kadın
Çalışmaları Uygulama ve Araştırma
Merkezi (NÜKÇAM) tarafından, ‘8
Mart Dünya Kadınlar Günü’ etkinlikleri
kapsamında ‘Kadına Dair’ söyleşi
düzenlendi. Oturum başkanlığını Yrd.
Doç. Dr. Leyla Kahraman’ın yaptığı
etkinlikte, Yazar Hasan Baran, ‘Sanat,
Kültür, Edebiyat, Siyaset ve Kadın’;
Türk Dünyası Sanatçılar Birliği Ege
Bölge Başkanı Ressam Mustafa Ali
Kasap ise ‘Çizgilerden Kelimelere Efe
Kadınları’ konulu sunumlarını
salondakilerle paylaştı.
NEÜ
MART 2013 Sayı:14
aktüel
KÜLTÜR-SANAT
Kitabın büyüsü...
Yrd. Doç. Dr. OKTAY YİVLİ
Fen-Edebiyat Fakültesi
Hayatımızda kitaplar varsa yalnızlığa paydos demişizdir. Bunun için değil midir; Cemil
Meriç'in gözlerini kaybettiği hâlde kitapları işitmek istemesi...
P
ayot okumanın insana,
özgür olma gücünü
kazandırdığına inanır.
Okumak insanı nasıl özgürleştirir
peki? İçine doğmuş olduğu talihsiz
ortamdan çekip çıkararak, yaşamın
sunmadığı fırsatları tanıyarak,
geniş aydınlığa açılan bir büyük
görüş zenginliği armağan ederek
okumak; alabildiğine bir hürriyetle
donatır insanı. Bizler, içinde
bulunduğumuz koşulların tutsağı
iken, yalnızca verili değerlerle
yetinirken, tutunduğumuz
düşüncenin en doğrusu olduğunu
sanırken bir gün okuyacağımız bir
kitap ezberimizi bozuverir.
Elimizden tutup gönüllü esiri
olduğumuz bir dar dünyadan geniş
ufuklara taşır bizi.
Paul Valery'nin “Aslanın vücudu
yediği hayvanlardan oluşur.” diye
ünlü bir sözü vardır. Ormana kral
olabilmek için aslanın başka
hayvanlara gereksinimi vardır.
Bizim dünyamızın oluşulması için
de kitaplara, yazarlara ve başka
düşüncelere ihtiyacımız vardır. Hiç
kimse doğup büyümekle ruhsal ve
düşünsel olarak kendine yeter
donanıma sahip olduğunu iddia
edemez. Zira bizler biyolojiden
çok kültürün çocuklarıyız.
Hepimiz ötekinin fikrine, ötekinin
hayaline, ötekinin yazdıklarına
muhtacız. Kendimizi
değiştirmenin, kendimizi
geliştirmenin, kendimizi inşa
etmenin yolu; kültürün öz barınağı
olan kitaplardır.
Roosevelt “Kitaplardan insanı
tanıdım.” diyerek bizi şaşırtır.
Çünkü birçoğumuz bu sözün
aksine insanları hayatın içinde
tanıdığımıza inanırız. Bu kanımız,
bir noktaya kadar doğrudur da.
Ancak yaşantımızın genişliğiyle
kitapların engin dünyasını
karşılaştırdığımızda seçenek
bolluğunun kitapların lehine
olduğunu görebiliriz. Her insan,
hayatı boyunca sınırlı sayıda insan
ve olayla karşılaşırken kitaplar;
sonsuz sayıda insan manzarasını ve
deneyimini içerir. Dostoyevski gibi
büyük yazarlar, insanı yalnız
karşımıza çıkarmakla kalmaz; aynı
zamanda bütün maskelerinden
soyarak onu çıplak ruhuyla
önümüze itiverir.
HAYATIM
DEĞİŞTİ
okudum
kitap
bir
İnsanlar gibi kitaplar da çeşit
çeşittir. Utangacı vardır, utandıranı
vardır. Kimisi cömerttir, bol verir;
kimisinin eli sıkıdır, kendisini
dirhem dirhem satar. Herkes bu
çeşitlilik içinde kendi gönlünü
okşayacak birini bulabilir. Onlar,
kötü çocuk televizyon gibi bizi
aynı kalıba sokmaya çalışmazlar;
tek bir şaka karşısında hepimizin
gülmesini beklemezler; aynı kısır
acıyı her defasında önümüze
sürmezler.
Kitaplar bizim iyi dostlarımızdır.
Evimizde, kitaplığımızda, elimizin
altında, başucumuzda; bize
yalnızca bir uzanış kadar
yakındırlar. Bir dost uzaklığında
bizim ilgimizi beklerler. Kitapla ne
paylaşmışsak aramızda bir sır
olarak kalacaktır. Ne zaman
başımız sıkışsa onlar en
yakınımızdır. Hangi sıkıntımız için
başvursak onlardan mutlaka bir
karşılık alırız. Hayatımızda
kitaplar varsa yalnızlığa paydos
demişizdir. Bunun için değil midir;
Cemil Meriç'in gözlerini kaybettiği
hâlde kitapları işitmek istemesi;
bunun için değil midir, Nurullah
Ataç'ın ölüm döşeğindeyken
kitaplardan teselli beklemesi!..
Kitapsız yaşamak mümkün
müdür? Yaşamın bütün seslerini ve
evrenin senfonisini değil,
alıştığımız birkaç sesi duymakla
yetinirsek; dünyanın sonsuz
hâllerini göremesek de kendi
penceremizden beliren bir kıraç
manzara bizi doyurursa;
düşlemekten, umut etmekten,
geçmişe yolculuktan, geleceği
tasarlamaktan vazgeçersek kitapsız
bir yaşamın mümkün olacağını
kabul edebiliriz.
Orhan Pamuk'un anlatıcısı “Yeni
Hayat” romanına “Bir kitap
okudum, hayatım değişti.” diye
başlar. Böyle tek bir kitabın bir
mucize yaratabileceği, insanı
hemencecik değiştirebileceği
belki güzel bir düştür. Ancak
yeteri sayıda kitabın, yeteri
sayıda yazarın ve yeteri sayıda
düşünürün; şu alıştığımız
benlerimizden yeni bir ben
yaratacağına hiç kuşkusuz bütün
kalbimizle inanabiliriz.

Benzer belgeler