İlgili dosyayı indirmek için tıklayın

Transkript

İlgili dosyayı indirmek için tıklayın
Türk Eğitim Bilimleri Dergisi
Bahar 2009, 7(2), 237-
MARILYN MONROE: CİNSELLİĞİN MASUMİYETİ
Gökhan UĞUR1
ÖZET
Amerika Birleşik Devletlerinde yıldız oyuncu sistemine geçiş kademeli bir şekilde gerçekleşmiştir.
Filmlerde adları bilinmeyen ilk dönem oyuncuları zamanla tanınmaya başlamıştır ancak izleyicilerin
onlara ilişkin bilgileri filmlerle sınırlıdır. Bu durum ise izleyiciyle oyuncu arasında özdeşlik kurulmasına
ve izleyicilerin onların profesyonel yaşamlarıyla daha fazla ilgilenmesine sebep olur. Yıldız oyuncuların
günümüzdeki anlamıyla ortaya çıkışı ise izleyicilerin onların sadece profesyonel yaşamlarına değil, özel
yaşamlarına da ilgi duymasıyla gerçekleşir. Bu aşamadan sonra filmler yıldız oyuncunun imgesini
kullanarak ideolojik bir boyut kazanır. Yıldız oyuncuları izleyenler sadece onların bedenini görmezler
aynı zamanda onların değerlerini de tüketirler. Çalışma kapsamında yıldız oyuncunun işlevlerinin neler
olduğu, yıldızlarla izleyiciler arasındaki özdeşliğin nasıl kurulduğu, yıldız oyuncu imgesinin
yaratılmasında izlenen yöntemlerin neler olduğu sorularına cevap verildikten sonra Marilyn Monroe’nun
temsil ettiği değerler açıklanacaktır. Cinsellik 1950’lerin ve 1960’ların Amerika Birleşik Devletleri’nde
en çok tartışılan konudur. Bu dönemde cinselliğe bakış açısındaki dönüşümler Marilyn Monroe’nun
temsil ettiği değerlerle örtüşür. Bu döneme kadar cinsellik kamusal alanda tartışılmayan bir konuyken,
Playboy dergisinin yayınlanmasına koşut olarak doğal bir unsur olarak algılanmaya başlar. Cinsellik ve
saflık gibi bu döneme kadar zıt olduğu düşünülen iki kavram ise Marilyn Monroe’nun kişiliğinde beraber,
uyum içinde yer alır. Marilyn Monroe bir yıldız olarak kendi kişiliğinde cinselliğin masumiyetini temsil
eder.
Anahtar Kelimeler: Yıldız Oyuncu, Yıldız Oyuncunun Ortaya Çıkışı, Yıldız Oyuncunun İdeolojik
İşlevi, Marilyn Monroe.
MARILYN MONROE: THE INNOCENCE OF SEXUALITY
ABSTRACT
Emergence of the star system was a slow and gradual process in the United States. Names of
actresses/actors in the first period were known gradually but the information that audiences used to have
about them was limited to movies. Getting to know actress/actor’s name created identification with them,
and audiences became more interested in their professional lives. The emergence of the contemporary star
corresponds to being more interested in not only the star’s professional but also private life. Afterwards,
movies obtain an ideological dimension through using stars’ image. People watching stars do not only see
stars’ bodies on the screen but also consume their values. The purpose of this study is to answer the
questions of what the functions of a star are, how the idendification is created between stars and
audiences, what methods are used to construct star’s image. After answering these questions, values
represented by Marilyn Monroe are to be explained. During the 50s and 60s, sexuality was the most
controversial issue in the United States. In that period, transformation in the perception of sexuality
overlaped the values represented by Marilyn Monroe. Until this time, sexuality had not been discussed
publicly. However after Playboy, sexuality was perceived as something natural. Sexuality and innocence,
which used to be thought as two opposite terms, are represented harmoniously in Marilyn Monroe’s
image. Marilyn Monroe as a star represents the innocence of sexuality.
Keywords: Star, The Emergence of Star, The Ideological Function of Star, Marilyn Monroe.
1
Yrd. Doç. Dr. Beykent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İletişim ve Tasarım Bölümü.
İletişim 2003/18
244
G. Uğur
GİRİŞ
Yıldız oyuncu olgusu kendisine eklenen kültürel ve ideolojik değerlerden
dolayı sadece "yıldız oyuncu nedir?" sorusu sorularak açıklanacak bir kavram
olmanın ötesinde çok daha ayrıntılı açıklamaları gerektirmektedir. Yıldız oyuncu
üzerinden topluma aktarılan yeni veya aykırı fikirler onun karmaşık yapısını
oluşturmaktadır. Bununla birlikte yıldız oyuncu, film üreticilerine filmin iş
yapacağına dair çok büyük bir güvence verdiği ve sahip olduğu değerler kısa bir
süre sonra izleyiciler tarafından tüketim ürünlerine dönüştüğü için basitçe ekranda
beliren birer resme indirgenemez.
Marilyn Monroe'nun yıldız imgesinin önemini kavrayabilmek için 1950’li ve
1960'lı yılların Amerika Birleşik Devletleri’ne bakmak gerekmektedir. Bu yıllar
geçmişin cinselliğe bakışındaki muhafazakâr tutumun yerini yavaşça özgürlükçü
görüşe bıraktığı ve bir takım tabuların yıkıldığı yıllar olmuştur. Bu dönemde bireyler
cinselliğin doğal yapının bir parçası olduğunu açıkça ifade etmeye başlamıştır
(Dyer, 2005:24). İşte Marilyn Monroe böyle bir ortamda kadınları cinsel
ihtiyaçlarından ayrılmış olarak görmek isteyen muhafazakâr anlayışın bağlarını
gevşetmiştir. Onun bizlere ilettiği mesaj, cinselliğin basitçe doğal olanın içinde yer
aldığıdır. Marilyn Monroe sarışınlığın, saflığın, tehlikelere açık olmanın inşa ettiği
imajla arzulanır kadında bulunması gereken özellikleri gösterir. Dyer’a göre
(2005:40), ideal kadın olmak için Marilyn Monroe beyaz hatta sarışın olmalıdır. Bu
ırk unsuru beyaz kadını, beyaz erkeğin sahip olabileceği en iyi ödül yaparken aynı
zamanda onu diğer bütün ırklar tarafından imrenilir kılar. Bu kadının ne gibi
özelliklere sahip olduğu Marilyn Monroe'nun bütün filmlerinde sergilenen imajının
toplamında yer alır. Bu konu ilerleyen bölümlerinde daha ayrıntılı ele alınacaktır.
Bu bağlamdaki görüşlerin daha net ifade edilmesi adına çalışmanın birinci
bölümünde yıldız oyuncu kavramı açıklanacaktır. Yıldız oyuncu kavramı
çoğunlukla ekonomi-politik yapıda ve ideolojik yönleriyle ele alınmaktadır. Yıldız
oyuncunun ne olduğu, hangi ideolojik işlevlere sahip olduğu, izleyici ile yıldız
oyuncu arasında kurulan özdeşlik bağının hangi şekillerde kendini gösterdiği ve
yıldız oyuncunun imajının nasıl yaratıldığı birinci bölümde ele alınacaktır.
İkinci bölümde ise bir önceki bölümde genel olarak değinilen yıldız oyuncu
kavramı daraltılarak Marilyn Monroe üzerinden açıklanacaktır. Toplumsal
hiyerogliflerden biri olarak Marilyn Monroe’nun temsil ettiği değerler onun yaşadığı
dönemin toplumsal olaylarından bağımsız düşünülemez. Bu anlamda, Marilyn
Monroe’nun yıldız oyuncu seviyesine eriştiği dönemin Amerika Birleşik
Bahar 2011, Sayı:32
245
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
Devletleri’nde toplumsal hayatta en çok tartışılan konular ve o dönemin sosyokültürel yapısı değerlendirmeye alınmadan Marilyn Monroe’yu anlamak çok güç
olacaktır. Söz konusu dönem, bu dönemin önemli kültürel dönüşümleri ve Marilyn
Monroe’nun bu dönüşümlerdeki işlevi ikinci bölümün konusunu oluşturmaktadır.
Üçüncü bölümde ise Marilyn Monroe’ya ilişkin öne sürülen görüşler Seven
Year Itch (Yaz Bekârı) filmi merkeze alınarak desteklenecektir. Bu bölüm
çerçevesinde öncelikle yıldız oyuncu kavramının Amerika Birleşik Devletleri’nde
nasıl ortaya çıktığı ve ideolojik bir işleve nasıl kavuştuğu kısaca özetlendikten sonra
Marilyn Monroe’nun cinsel çekiciliğinin, masumiyetinin ve doğallığının filmde
nasıl kullanıldığına değinilecektir.
I. Yıldız Oyuncu Kavramının Tanımı ve Sunumu
I.I Yıldız Oyuncu Kavramı ve İşlevleri:
Film çalışmalarında dikkatleri 1970 ve 1980’li yıllarda çekemeye
başlayan yıldız oyuncu kavramının incelenmesindeki esas motivasyon bu kavramın
ekonomi-politik işleyişi ve hikâyeleme yapısı ile bu ikisi arasındaki ilişkiyi açığa
çıkarmak olmuştur.
Kitle kültürü tutkuları göstermek için kullanılan bir sistemdir ve bu kültür
kitleleri tek başına neleri arzu etmesi gerektiği konusunda yetersiz görmektedir
(Mazzocco, 1982:25). Bu nedenle yıldız oyuncu fenomeninin ne olduğu
araştırılırken sadece belli özelliklere sahip (yetenek, güzellik, çekicilik, karizma) kişi
veya resimlere değil, çok daha karmaşık kültürel süreçlere odaklanılmalı ve
böylelikle “bireysel fantezi ve arzular düzeyinde sinema endüstrisi ve film
öykülemesi içerisinde” onun işlevi anlaşılmalıdır (Cook, 1999:50). Film
endüstrisinde yıldız oyuncu imgesinin dolaşımda olmasının endüstriye sağladığı en
büyük fayda izleyiciyi sinemaya çekmek olmaktadır. Friedberg (1982:47) ise yıldız
oyuncu olgusunu açıklarken Marx’ın değişim değeri-kullanım değeri kavramlarına
atıfta bulunmaktadır. Bu anlamda Friedberg’e göre yıldız oyuncu “değişim değeriyle
birlikte işaretler sistemi vasıtasıyla yönlendirilen metalaşmış insandır”. Filmlerde
bizlere yıldız olarak yansıtılan karakterleri diğer oyunculardan ayıran özellik
oyunculuklarıyla verdikleri emekten çok imajlarının onlara sağladığı ek değerlerdir
(Cook, 1999:50-51). Bu ek değer iki açıdan önem taşımaktadır. Bir yandan yıldız
oyuncuların kullanımı filmin çekilmesinden önce finanssal kaynakların bulunmasını
kolaylaştırırken diğer yandan yıldız, üreticilere filmin kâr edeceğini ve izleyicilere
ise bu filmin ne türden bir film olduğunu, niçin gidilmesi gerektiğini açıklar.
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
246
G. Uğur
Dolayısıyla sinema endüstrisinde Hollywood’un amacı izleyiciyi çekmek için
yüksek kaliteli ürünlere imza atmaktır. Aslına bakılırsa Hollywood’un ilk yıllarında
izleyiciler insanları izlemektense kendilerine ilginç gelen görüntüleri izlemeyi tercih
etmişlerdir. Bu dönemde oyuncular genellikle gölgede kalmışlar ve bu sebepten
dolayı da yıldız oyuncu kavramı dönemin tekelini kırmak için bağımsız üreticiler
tarafından ortaya konulmuştur. Zaman içerisinde gelişen ve beyaz perdede sahip
olduğu görüntünün üzerine ek değerler atfedilmeye başlanan yıldızlar belli bir süreç
sonunda artık bazı ideolojilerin temsilcisi olmuşlardır. Bu anlamda yıldız oyuncular
“ya kurgusal karakterle birebir uyuşan ya da ideolojik nitelikler taşımakta olan”
karakterlerin yaratılması için kullanılır (Dyer, 2004:148). Bu sebepledir ki, yıldız
oyuncunun imgesi yansıttığı karakterlerin kurgusal kodlarının ötesinde çok farklı
kültürel çağrışımlar taşımaktadır. Öyleyse yıldız olarak adlandırılan oyuncuları
diğerlerinden ayıran özellik onların oyunculukları değil imajlarının onlara verdiği ek
değerdir. Sahip oldukları bazı nitelikler yıldız oyuncuların ortaya çıktığı dönemde
onları diğer oyunculardan farklı bir konuma taşımakta ve geniş kitlelerin ilgisini
çeken bir kişilik haline getirmektedir.
Yıldız oyuncular filmlerin pazarlanmasında birer vasıta olarak kullanılırken
aynı zamanda izleyicilere kendini özdeşleştirme olanağı da sağlar (LaPlace,
2000:134). Bu özdeşleştirmenin inşasında pek çok yöntem kullanılmakla birlikte en
yaygın olarak kullanılanı “özel dünyanın tüketim boyutuna vurgu yapılarak bu
dünyanın dramatikleştirilmesidir” (Cordova, 1982:32). Başka bir değişle star
denilen oyuncular en az oyunculukları kadar özel hayatlarıyla da izleyiciler
açısından önem taşımaktadır. Ekranda görülen yıldız oyuncunun izleyiciye
aktardıkları, onun oyunculuk yeteneklerinin ötesine geçerek özel hayatını da
kapsamakta ve bir filmde görünen her bir yıldız imgesi izleyicinin onun hakkında
bildiği her şeyi hatırlamasına sebep olmaktadır. Yıldız oyuncunun gerek kapitalist
üretim yapısının işleyişine katkı sağlaması gerekse bireylerle kendisi arasında
özdeşlik kurması sebebiyle Batılı bireyselleşme kavramıyla yıldız oyuncu arasında
bir bağ bulunmaktadır. Bireysel olma fikri Batılı kültürde en büyük güç olmaya
devam etmektedir. Bu anlamda kapitalist toplumlar paranın kazanılmasında, emeğin
satılmasında, fikirlerin ifade edilmesinde özgürdürler ve bu toplumlarda insanlara
bireyler olarak hitap edilmektedir. Bu noktadan hareketle beyaz perdede
gördüğümüz ve kendimizi özdeşleştirdiğimiz yıldız oyuncular aslında yukarıda
sıralanan kapitalist topluma ait özellikleri yeniden üretirken aynı zamanda hem
bireysellik fikrini dile getirir hem de toplumda yıldız oyuncunun ortaya çıktığı
dönemde bireylerin sahip olduğu korkuları ve şüpheleri yansıtır. Yıldızlar sadece
Bahar 2011, Sayı:32
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
247
ekranda beliren bir resim değil ayrıca ete kemiğe bürünmüş ve bireysellik fikrini
ifade eden kişidir (Dyer, 2000b:129-130).
Yukarıda açıklanılan yıldız oyuncunun özdeşlik kurma işlevine ilişkin dikkati
çeken bir araştırma Jackie Stacey tarafından kadın izleyicilerin yıldızlarla olan
bağlarını açığa çıkarmak için yapılmıştır. Kadın izleyicilerden beğendikleri yıldızlar
hakkında düşüncelerini yazmalarını isteyen Stacey, izleyicilerin kendileri için birer
rol modeli olarak gördükleri yıldız oyuncuları ulaşamayacakları bir seviyede
bulunan, farklı bir dünyaya ait varlıklar olarak algıladıklarını belirtmektedir. İzleyici
ile yıldız oyuncu arasındaki bu uzaklık ise fantezilerin üretilmesine olanak sağlayan
ayrı bir bağ kurmaktadır. Dolayısıyla kadın yıldız oyuncular yetişkin kadın
izleyicilere ideal kadınlığı sunarken, kendilerinde bulunan arzu edilir niteliklerin
izleyiciler tarafından farkına varılmasına ve izleyicilerin bu niteliklere sahip olmayı
istemelerine olanak sağlamaktadırlar. Bu noktada Stacey (1991:152) söz konusu
olan durumu daha iyi açıklamak adına özdeşleştirme eylemlerini dört farklı başlık
altında incelemektedir:
• Öykünme: Öykünme hayali bir eylemi içerir ama izleyici bunun bir oyun
olduğunun farkındadır. Yıldız oyuncu ile onun hayran kitlesi arasındaki
ilişkinin bu temsili, iki kesim arasındaki benzerlikler üzerine inşa
edilmektedir.
• Benzeşme: Stacey izleyicilerden aldığı mektuplarda izleyici ile yıldız
oyuncu arasındaki benzerliklerin görülmesinde farklılıklar saptamıştır.
Benzeşme, izleyicinin kendisi ile yıldız oyuncu arasında kişiliğine ait
daha önceden var olan benzerlikler üzerinden bir bağ kurmasını
içermektedir. Bu durum dış görünüşte herhangi bir değişikliği içermek
zorunda değildir. Örneğin bir izleyici kendi gözlerinin Bette Davis’in
gözlerine benzediğini düşünebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken,
Bette Davis’in gözlerine sahip olduğunu düşünen izleyicinin aynı
zamanda bu gözlerin temsil ettiği değerleri de sahiplenmesidir (babanın
otoritesine karşı gelen kadın gibi).
• Taklit: Taklit yıldız olma fantazisinden farklıdır çünkü bu eylem yıldız
oyuncuyu veya onun belli bir filmde sergilenen bazı karakteristiklerini
gerçek anlamda taklit etmeyi içermektedir. Dolayısıyla bu özdeşleşme
eylemi yıldız oyuncu gibi olmayı ve onun gibi davranmayı içermektedir.
İzleyici yıldız oyuncunun kişiliğinde bulunan bazı unsurları almaktadır.
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
248
G. Uğur
• Kopyalama: Stacey’e göre kelime anlamı olarak kopyalama ve taklit etme
birbirine çok yakın dursalar da bu iki eylem arasındaki fark taklit
davranışlardaki benzeşmeyi işaret ederken, kopyalamanın dış görünüşteki
değişikli vurgulamasıdır. Dolayısıyla söz konusu olan şey izleyicinin
fiziksel dönüşümüdür.
Stacey okuyuculardan aldığı mektupları yukarıda özetlemeye çalıştığımız
gibi değerlendirdikten sonra bu özdeşleştirme eylemleri ile tüketim eylemi
arasındaki bağa değinir. Bu anlamda, örneğin, yıldız oyuncularla birlikte anılan giysi
veya kozmetik ürünleri sinema ile kapitalist endüstrisi arasındaki ilişkiyi
doğurmaktadır. Kadın izleyiciler kendilerine bazı yıldız oyuncuları hatırlatan
kadınlığın belirli imgelerini üretirler. Böylelikle izleyicinin dış görünüşü değişmekte
ve izleyici hayranı olduğu yıldız oyuncuya benzemenin hazzını duymaktadır.
I.II Yıldız Oyuncunun İmgesinin Yaratılması:
Dyer’e (2000a:121) göre yıldız oyuncular devamlı olarak sosyal tipleri
vücuda getirmektedirler; ancak onların sahip olduğu resimler bu tiplerden çok daha
karmaşıktır ve bu resimler medyada değişik yapılarda yer alırlar. Yıldız oyuncu
imgesinin yaratılmasında dört farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler
promosyon, tanıtım, filmler ve yorumlar/eleştirilerdir.
• Promosyon: Bu durum yıldız oyuncu tarafından gönüllü olarak
gerçekleştirilen belirli bir imgeyi yaratma eylemini içermektedir.
Promosyon (i) yıldız oyuncuyla doğrudan ilgisi olan materyalleri
(örneğin: stüdyoların yaptığı açıklamalar, basın bildirileri, fan klüp
yayınlarını, moda resimler… vs) (ii) sadece belli bir filmde yıldız
oyuncuyu öne çıkaran materyalleri içermektedir. Promosyon yıldız
oyuncu imgesini inşa eden en doğrudan ve onun tarafından da
onaylanılmış medya metnidir.
• Tanıtım: Bu durum teorik olarak promosyon metodundan farklıdır çünkü
tanıtımda söz konusu olan şey yıldız oyuncuların gönüllü olarak basına
verdiği bilgi değil, basının bir şekilde ortaya çıkardığı ya da yıldızın
kendisinin yanlışlıkla ağzından kaçırdığı bir takım bilgilerdir. Açığa çıkan
bilgilerin her biri aslında stüdyo ya da yıldız oyuncunun bağlı olduğu
ajans tarafından kontrol edilmekle birlikte bu ilkenin her zaman söz
konusu olmadığı durumlar da söz konusudur. Yıldız oyuncuyla ilgili
açığa çıkan ve skandal olarak nitelendirilen bu gerçekler onun kariyerine
Bahar 2011, Sayı:32
249
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
zarar vermekle birlikte tersi de söz konusu olabilir ve popülaritesini
arttırabilir. Tanıtımın önemi yansıtılan yıldız oyuncunun çok daha
gerçekçi yüzünü göstermesidir. Aynı zamanda bu durum yaratılmak
istenen yıldız oyuncu imgesi ile gerçek kişiliği arasındaki gerilimi de
ortaya serer.
• Filmler: Kaçınılmaz olarak filmler yıldız oyuncuların sergiledikleri
imajda çok önemli bir konuma sahiptirler. Filmler yıldız oyuncuların
imajının inşa edilmesindeki en kuvvetli metindir. Burada asıl önemli
nokta yıldız oyuncunun sahip olduğu imajın oynadığı bütün filmlerdeki
imajın toplamı olmasıdır (Dyer, 2000a:121). Filmler çoğunlukla yıldızın
imajının etrafında şekillenir ve hikâyeler onlar düşünülerek yazılır. Kimi
zaman hikâyelerde yıldız oyuncunun imgesiyle hikâye dokusunu
buluşturmak için değişiklikler yapılır. Dolayısıyla filmler ve bu filmlerin
öyküleri yıldız oyuncunun imajının ortaya çıkarılması için bir araç
görevini üstlenirler. Bu araçlar yıldız oyuncuyla birlikte anılan
karakterlerin ortaya çıkarılmasını kolaylaştırırken, yıldız oyuncuyla
beraber anılan bir olayı çağrıştırabilir ya da ona sahip olduğu yetenekleri
sergileme fırsatı verebilir.
• Eleştiriler ve Yorumlar: Eleştiriler ve yorumlar yazarlar tarafından yıldız
oyuncu hakkında yazılan beğeni ya da yorumları içermektedir. Bu
metinler gazete yazılarını kapsayabildiği gibi kitapları da içerebilir. Bu
türden yazılar genellikle yıldız oyuncunun ilk defa ortaya çıkışından sonra
yazılır. Eleştiriler ve yorumlar bazen yıldız oyuncuya gösterilen olumlu
ya da olumsuz tepkilerin ifade edilmesini tanımlamaktadır. Ancak çok
daha sık olarak söz konusu yorumlar yıldız oyuncuyla ilgili kamuoyunu
şekillendirmek için kullanılır.
II. Bir Yıldız Olarak Marilyn Monroe ve Temsil Ettiği Değerler
II.I. Marilyn Monroe ve Cinsellğin Doğallığı
Yıldız oyuncunun tanımının ve kapitalist toplumlarda sahip olduğu işlevlerin
açıklandığı ilk bölümde sunulan bilgilerden hareketle bu bölümde Monroe ve onun
temsil ettiği değerler incelenecektir. Hollywood ve dünya sinemasının en çok
konuşulan ve bu gün dahi yapımı gerçekleştirilmekte olan pek çok filmde kendisine
atıfta bulunulan, gerek özel hayatı gerekse oyunculuğuyla bir fenomen haline gelmiş
Monroe’nun anlaşılması için onun yaşadığı dönemde Amerika Birleşik
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
250
G. Uğur
Devletleri’nin genel durumunun anlaşılması çok büyük önem taşımaktadır.
1950’lerin ve 1960’ların Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımız zaman en çok
konuşulan konulardan birinin cinsellik olduğu görülmektedir. 1960’lı yıllarda
Amerikan medyasında cinselliği konu edinen yayınların oranı 1950’lere göre iki
buçuk kat artış göstermiştir (Friedan, 1963:229). Cinselliğin bu yıllarda en önemli
konulardan biri olduğu 1950’li yıllarda yayınlanmış olan raporlardan, kitaplardan ve
dergilerden anlaşılmaktadır. Bu yayınlar içinde en dikkat çekenleri ise 1948 yılında
erkekler ve 1953’te kadınlar üzerine cinsellikle ilgili yapılan araştırmaların
sonuçlarını içeren Kinsey Raporu, 1951 yılında yayınlanmaya başlayan Confidential
ve 1953’te yayınlanmaya başlayıp kısa bir sürede çok büyük başarılar elde eden
Playboy dergisidir. Bu üç önemli yayından Kinsey Raporu ve Playboy özellikle
büyük tartışmalar doğurmuştur. Tanınmış bir bilim adamı olan Alfred Kinsey (18941956) tarafından insanların cinsel eğilimlerini saptamak için yapılan araştırma bu
dönemde çok tartışılmış ve daha sonradan Kinsey Raporu olarak anılmaya
başlanmıştır. Kinsey, yaşadığı dönemde beyaz Amerikalıların cinsel eğilimlerini
saptayabilmek için 5300 erkek ve 5940 kadınla mülâkat gerçekleştirmiştir.
Araştırmanın amacı cinsellik hakkındaki gerçeklerin objektif olarak ortaya
çıkarılmasıdır. Kinsey Raporu’nun ses getirmesinin asıl nedeni bu dönemde cinsellik
açısından var olduğuna inanılan bazı görüşlerin doğru olmadığının ortaya
çıkmasıdır. Örneğin yirminci yüzyılın ortalarında Amerika’da cinselliğin evli
erkeklerle kadınlar arasında geçen bir olay olduğu görüşü toplumda genel kabul
görürken, Kinsey yaptığı araştırmaların sonucunda aslında dönem içerisinde
cinselliğin çoğunlukla bireylerin tek başına tecrübe ettiği bir olay olduğunu ortaya
çıkarmıştır. Ancak Kinsey’in kullandığı metot Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
muhafazakârlar tarafından bilimsel olmadığı suçlamasıyla eleştirilmiştir. (Dyer,
2005:25)
Toplumda hâlâ bir tabu olarak görülmekte olan cinselliğe ilişkin bu kadar
açık ve derin tartışmalar muhafazakâr yazarların tepkisini çekmiştir. Ancak bu
yazarlar bile aslında cinselliğin çok önemli insanî bir eylem olduğu noktasında hem
fikirdirler. Örneğin Sex Age adlı kitabında Howard Whitman; “bütün konular
içerisinde seks belki de en kişisel olanıdır. Fakat o aynı zamanda bütün bir hayatın
ve kültürün yansımasıdır” (1962:3) diyerek konuya dair çekinceli görüşlerini
sergilemiştir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında cinsellik hakkındaki görüşlerin en iyi
özetlendiği çalışmalardan biri de Betty Friedan’ın The Feminen Mystic kitabıdır.
Friedan, 1950’lerin Amerika Birleşik Devletleri’nde cinsel mutsuzluğun kadın
Bahar 2011, Sayı:32
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
251
memnuniyetsizliğinin neredeyse tek sebebi olduğunu belirtir. (1963:226)
Friedan’ın araştırmasında denek olan kadınlar, sorular cinselliğe ilişkin olmasa bile,
bir şekilde cinsel içerikli cevaplar vermiştir.
Cinsellik konusu Amerikan kamuoyunu bu derece meşgul ederken 1950’li ve
1960’lı yılların Hollywood filmlerinde de kendine yavaş yavaş yer bulmaya
başlamış ve aile filmlerinin yerini zamanla yetişkin filmleri almıştır. Dolayısıyla bu
dönemde cinselliğe ilişkin tabuların sadece yeraltı sinemasında değil Hollywood
Sineması’nda da yıkıldığı görülmektedir (Dyer, 2005:24). Yukarıda belirtildiği gibi
bu dönemde konuyla ilgili en önemli gelişme Playboy’un yayınlanmaya
başlamasıdır. İlk sayısının kapağında Monroe’nun yer aldığı bu dergi, aynı zamanda
büyük bir skandalın da kopmasına sebep olmuştur. O zamana kadar hiçbir
Hollywood yıldızının vermediği çıplak pozlar sayesinde Monroe toplumda yer alan
tabuları kırmaya başlamıştır. Kendisi ile ilgili skandal patlak verdiğinde gelen
tepkilere karşılık Monroe hiçbir şeyi yanlış yapmadığını bu fotoğrafları da paraya
ihtiyacı olduğu için çektirdiğini ve dolayısıyla suçsuz olduğunu belirterek
suçsuzluğunu –masumiyetini- vurgulamıştır. Dönemin Time dergisi de bu olayı
“Marilyn doğal olarak gelişen şeylere inanmaktadır” diyerek özetlemektedir (Dyer,
2005:29). Monroe’nun verdiği pozlardan dolayı suçsuz olduğuna inanması, gazete
ve dergilerde de bu durumun doğallığına yapılan atıflar aslında Playboy’un
felsefesiyle de örtüşmektedir. Denilebilir ki, Monroe Playboy’un vermeye çalıştığı
fikirlerde bir araç olarak kullanılmış ve ilk bölümde belirtildiği gibi yıldızın
işlevlerinden olan kendisine yüklenen kültürel değerleri iletmeye başlamıştır.
Cinselliğin yoğun bir biçimde tartışıldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde
Playboy’un temsil ettiği yeni fikirler ise iki grupta incelenebilir (Dyer, 2005:29).
Bunlardan birincisi Michel Foucault’nun ideolojik işleve ilişkin bakış açısıyla
örtüşmektedir. Foucault’ya göre “cinsellik iki yüzlü burjuvazi çağında son derece
sıkı bir biçimde kontrol altına alınmaktadır” (1980:8). İkinci görüş ise Gagnon ve
Simon tarafından dile getirilmiştir. Bu iki yazara göre cinsellik ifade edilmek ve
sergilenmek istenen en temel biyolojik eğilimdir (1974:42). Yirminci yüzyılın
ortalarında belirmeye başlayan bu fikirler sayesinde Amerikan toplumunda doğallık
fikri yavaşça gelişmeye başlamıştır. Bu görüşe dayanarak insanlar eylemlerini “ben
eğer doğal ortamımda yaşasaydım nasıl davranırdım?” sorusunu sorarak onaylamaya
başlamışlardır (Dyer, 2005:30). Bu dönemin doğallık fikriyle ortaya çıkan bir diğer
önemli gelişmesi ise çıplaklar kampı olarak anılan plajların giderek
yaygınlaşmasıdır. En temel biyolojik eğilim olarak görülmeye başlanan cinsellik de
bu dönemde doğal olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Bütün bu tartışmaların ise
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
252
G. Uğur
“aptal sarışın” olarak sunulan, son derece masum ama aynı zamanda çekici olan
Monroe üzerinden yapılması ise onun sahip olduğu imaj aracılığıyla cinsellik,
masumiyet ve doğallık kavramların tek bir imgede birleşmesi demektir. Bu durum
aslında farklı kutuplarda yer alan kavramların –ya da yer aldığına inanılan
kavramların- yıldız aracılığı ile birleştirilmesidir.
II. II. Marilyn Monroe ve Arzu Edilirlik
Monroe, Playboy’un cinselliğe özgürlük kazandırma hareketinde bir aracı
olmakla birlikte yaşadığı dönemde arzu edilen kadında olması gereken nitelikler
konusunda da sinema izleyicisini etkilemiştir. Bu nitelikler bazı kişilik özelliklerini
vurgulasa da öncelikle arzu edilen kadın beyaz ve bilhassa sarışın olmalıdır;
Monroe’nun platin sarısı saçları zenginliğin ve ırksal üstünlüğün simgesidir. Arzu
edilen kadında bulunan özeliklerin hepsini kendisinde toplamış bulunan
sarışın/beyaz Monroe, beyaz erkeğin de sahip olabileceği en değerli varlık olarak
sunulmuştur. Bu durum ise feminist hareketin en alt seviyede bulunduğu dönemin
Amerika Birleşik Devletleri’nde kadın ve erkeğin toplumsal konumunu
belirlemektedir. Bütün bunlara ek olarak beyaz/siyah arasındaki ayrım ise
Hıristiyanlık öğretisinde de ayrı bir öneme sahiptir (Dyer, 2002:224).
Hıristiyanlık’ta günah, karanlık ve cinsellikle birlikte anılırken, fazilet ise aydınlık
ve cinsel perhiz ile birlikte anılmaktadır. Bu anlamda Monroe’nun, beyaz olma
niteliği (fazilet) ile cinselliği bir araya kendi imgesi altında topladığı söylenebilir.
Monroe’nun fiziksel özellikleri ve bunların ideolojik çağrışımlarının dışında
kişiliğinin bazı noktaları da arzulanan kadının niteliklerini sergiler (Dyer, 2002:224).
Monroe her şeyden önce hiçbir sorunu olmayan, adeta dünyanın rasyonalitesi
tarafından kendisine dokunulmamış, tehlikelere her zaman açık ve her an
ulaşabileceğimiz bir kadın olarak sunulmuştur. O, 1950’lerde her erkeğin ihtiyacı
olan kadındır. Ancak bütün bu cinsel çekiciliğine rağmen erkekler için bir tehlike de
oluşturmamaktadır. Bu anlamda Monroe’nun Marlene Dietrich gibi bir femme fatale
olmaktan çok uzak olup masumiyeti ve cinsel çekiciliği bir araya getirdiği
söylenebilir.
Susan Brownmiller (1975:33) tecavüz üzerine yazdığı Against Our Will adlı
kitabında, kadınların erkeklere çekici gelmesi ve cinsel anlamda arzu edilir olması
ile kadınların kurbanı oynaması arasında bir bağ kurmaktadır. Brownmiller,
tehlikelere açık olma (vulnerable) kelimesinin sözlükteki açıklamasının “yaralanma
şüphesi bulunan veya saldırılara açık bulunan” şeklinde olmasının altını çizerek
Bahar 2011, Sayı:32
253
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
Monroe’nun da belki en ünlü ve güzel kurban olduğunu belirtir (1975:335). Bu
noktadan hareket ederek diyebiliriz ki, Monroe’nun imajındaki tehlikelere açık olma
hâli onun cinsel çekiciliği ile birleştirilip erkeğin doğasındaki kadını koruma,
kanatları altına alma gibi özellikler kullanılmaya çalışılmıştır.
III. Seven Year Itch (Yaz Bekârı) ve Marilyn Monroe
Cordova, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yıldız oyuncu sisteminin
kuruluşunu açıkladığı çalışmasında 1909 yılından önce hiçbir oyuncu adının
bilinmediğini, oyuncuların isimlerinin “keşfedilmesinin” ancak 1912 yılından
itibaren geçerli olduğunu (1991:17) belirtmektedir. Bu anlamda o dönemde izleyici
için resimlerdeki kişilerin belirli bir üretim ve bilgi döngüsünün sonucu olduğu
söylenebilir. Bu döngüyü sağlayanlar ise stüdyoların yeni yeni ortaya çıkmaya
başlayan tanıtım bölümleri, filmler ve fan dergileridir.
Yıldız sistemine geçiş birden olmamıştır. Örneğin, 1907 yılından önceki
filmlerde oyuncular filmin merkezinde yer almamaktaydı. Film hakkındaki
tartışmalar çoğunlukla filmlerin gerçekliği yaratmada ne kadar da başarılı olduğu
çerçevesinde gerçekleşmekteydi. Filmlere ilişkin kullanılan ifadeler fotoğraf
sanatından ödünç alınmaktaydı (Cordova, 1991:19). Hareketli resimlerdeki
oyuncuların adlarının bilinmeye başlamasıyla birer karakter olarak algılanması ise
1909 yılına doğru gerçekleşmektedir. Bu durum ise ekonomik bir gerçeklik olarak
yıldızın ortaya çıkmasına denk düşer.
Ne var ki, o dönemlerin yıldız oyuncusu günümüzdekinden bazı farklılıklar
içermektedir. Her ne kadar yıldız oyuncunun adı artık bilinmeye başlasa da onun
hakkında sahip olduğumuz bilgiler sadece filmlerin çizdiği sınırlarda olmaktaydı.
Filmlerdeki oyuncuların adlarının bilinmeye başlaması izleyiciler ile oyuncu
arasında kurulan bağı arttırmış ve özdeşlik kurulma gücünü pekiştirmiştir. İzleyiciler
için asıl dikkat çekici olan artık filmde yaratılan karakterin kişiliği olmaya
başlamıştır. Bunun dışında oyuncuların profesyonel yaşamı ve daha önce hangi
filmlerde oynadığı da izleyiciler tarafından araştırılan noktalardan birini
oluşturmaktadır.
Günümüzdeki anlamıyla yıldızın tam olarak doğuşu, profesyonel yaşama ek
olarak özel yaşamın da artık tartışma konusu olmasına denk düşer. Özel yaşamın da
tartışmaya açılması oyuncu ile ilgili bilgilerimizin yeniden düzenlenmesini gerekli
kılmıştır (Cordova, 1991:26). Film üreticileri oyuncularla ilgili bilgileri sadece
filmin sınırları içinde tutmanın artık gereksiz olduğunu düşünmüşlerdir. Yıldız
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
254
G. Uğur
oyuncuların özel yaşamı esas ilgi alanını oluşturmaya başlamıştır. Bunlara ek olarak,
yıldızların özel yaşamı onların filmlerde inşa ettiği imajla uyumlu olmalıdır.
Böylelikle her ikisi de birbirini desteklemektedir. Bu noktadan itibaren ise
sinemanın, yıldızlarlar aracılığıyla, ideolojik işlevini gerçekleştirmesi devreye
girmiştir. İzleyiciyle özdeşlik kurulduktan sonra her yıldıza bir takım kültürel
değerler yüklenmiş ve bu değerler yıldızın imajıyla taşınır olmuştur. Yıldıza bakan
izleyici sadece onun fiziksel özelliklerini değil, “toplumsal hiyeroglifler” olarak
onun temsil ettiği tüm değerleri tüketir hale gelmeye başlamıştır; arzular yıldızın
kimliğiyle bütünleşmiştir (Gledhill, 1991, s:xvii).
Monroe da belirtilen toplumsal hiyerogliflerin en bilinen ve en çok tartışılan
isimlerinden biridir. Salt filmlerde yarattığı “aptal sarışın” imajıyla değil özel
yaşamı ve gazetelere verdiği mülâkatlarla da Monroe, sinema endüstrisi tarafından
üretilmiş bir kimliği taşımaktadır. Bu kimlik sayesinde yaşadığı dönemin cinselliğe
yönelik önyargılarını kırmış ve “provakatif bir cinsel sembol” olmuştur (Haris,
1957: 43). Bu imaj sadece sinemayla değil, dergiler, televizyon ve kitaplarla
kurulmuştur. Yayıncılar onun sesine, yürüyüşüne, çekici kıyafetlerine, yarı kapalı
göz ve dudaklarına dikkat çekmişlerdir.
1955 yapımı, yönetmenliğini Billy Wilder’ın yaptığı Seven Year Itch’e (Yaz
Bekârı) bakıldığında yukarıda Monroe tarafından temsil edildiği belirtilen değerlerin
yansıması çok net görülmektedir.
Film, 500 yıl önce Manhattan adasındaki erkek kızıl derililerin yaz aylarında
eşlerini başka yerlere gönderdiklerini, bu dönem içinde de diğer kadınlara
yakınlaşmak istediklerini göstererek başlar ve bu durumun günümüzde de aynı
olduğunu belirtir. Hemen sonrasında da filmdeki Richard Sherman karakterinin
(Tom Ewell) karısı ve çocuğunu Maine’ye tatile gönderdiğini görürüz. Böylelikle
kadın erkek ilişkisinin temelinde yer alan değişmeyen unsurlara ve bunların
doğallığına vurgu yapılarak film başlamış olur.
Richard Sherman, ucuz kitaplar satan bir yayınevinde editörlük yapmaktadır
ve karısı ile çocuğunun tatile gitmesi yedi yıldan beri süren evliliğinin doğurduğu
monotonluğunun kısa bir süreliğine de olsa ortadan kalmasına sebep olmuştur.
Ailesini Maine’ye uğurladığı günün akşamı üst kattaki genç ve çekici komşusuyla
(Monroe) tanışır. Film boyunca Richard Sherman’ın karısını aldatmakla aldatmamak
arasında yaşadığı gelgitlerine şahit oluruz.
Önceki bölümlerde belirtildiği gibi 1950’li yıllardan itibaren Amerika
Birleşik Devletleri’nde cinsellik ile ilgili tartışmalar çok yoğunlaşmıştır. Cinselliğin
Bahar 2011, Sayı:32
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
255
doğal bir unsur olduğu, insan bedeninin elbiseyle gizlenmesi gereken değil, doğanın
bir parçası olduğu için açıkça sergilenebilir bir şey olduğu görüşleri yüksek sesle
dile getirilmiştir. Çıplaklar kampı olgusunun popülerlik kazanması yine bu döneme
denk düşmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan bu dönüşümlerin izi
filmde de görülmektedir. Örneğin, filmin başlarında vejetaryen lokantasında yemek
yiyen Richard Sherman’la garson arasında geçen diyalogda garson Sherman’dan
çıplaklar vakfı için yardım parası ister ve hemen sonra “nüdizmin çok önemli bir
amacı vardır. İnsanlara bir mesaj vermek zorundayız. Boğulan bedenlerindeki
maskeyi çıkartmayı öğretmeli ve tekrar nefes almalarını sağlamalıyız” (Wilder,
1955) der. Bu sahneyle birlikte toplumsal alanda yaşanan değişikliklerin filmde
kendine yer bulduğu ve karakterler aracılığıyla temsil edildiği görülmektedir.
Filmdeki karakterlerin temsil ettiği değerlere bakıldığında bir kişi dışında
tüm karakterler o dönemin sıradanlığını yansıtmaktadır. Richard Sherman sıradan
bir orta sınıf aile babasını, eşi ise sıradan bir ev hanımını temsil eder. Bütün bu
sıradanlıklar içinde en sıra dışı görünen kişiyse Monroe’nun canlandırdığı
karakterdir. Bu karakterin adını izleyici duyamaz. O üst kattaki kızdır. Bu karakterin
adı o dönemde yaşanan dönüşümün temsilcisi olduğu için adı daha konulamamıştır.
Sahip olduğu güzellikle birlikte kırılgan ve saf duruşu, erkeklerin ona gösterdiği
aşırı ilgi ile birleşince onu tehlikelere açık birisi kılar. Her an başına bir kaza
gelebilir ya da bir kazaya sebep olabilir (parmağını küvetin musluğuna
sıkıştırması/domates saksısını Sherman’ların balkonuna düşürmesi gibi).
Film boyunca Monroe’nun cinsel sıcaklığına vurgu yapılmaktadır.
Monroe’nun ilk kez görüldüğü sahnede elinde bir vantilatör bulunmaktadır. New
York kentinin yaz aylarında çok sıcak olması Monroe’nun “ateşli sarışın” imajıyla
örtüşmekte ve “ateşli kızın” bu sıcağa dayanamamasına sebep olmaktadır; bu
sebeple iç çamaşırlarını serin olsun diye buz dolabında saklamaktadır. Bunlara ek
olarak 20. yüzyılın en popüler resimlerinden olan etekleri uçuşan Monroe ise yine
bu cinsel harareti temsil etmektedir. Serin havanın alt taraftan gelmesi Monroe’nun
cinsel sıcaklığına işaret eder. Ancak belirtildiği gibi bu cinsel çekicilik aynı zamanda
saf ve doğal olduğu vurgulanan bir birey aracılığıyla temsil edilerek cinselliğin,
saflığın ve doğallığın altı çizilmektedir. Bu durum diğer görsel öğelerle de
desteklenmektedir. Monroe film boyunca hep açık renkli elbiseler giymektedir;
Sherman’ın fantezilerine şahit olduğumuz sahnede Monroe’nun giydiği elbise koyu
renklidir ancak bir kıyafetinin açık pembe olması dışında bütün kıyafetleri saflığın
ve temizliğin rengi olan beyazdır. Böylelikle Monroe fantezilerde koyu, gerçek
kimliğinde ise hep açık renkli kıyafetle temsil edilmektedir. Bütün bunlara ek olarak
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
256
G. Uğur
Sherman’ın oturduğu ev aslında iki katlıdır ancak evin içindeki yukarı kata çıkan
merdivenin üst kısmı kapatılarak bu daireye geçiş engellenmiştir. Üst dairede de
Monroe oturmaktadır. Evin bu şekilde düzenlenmiş olması ise Freud’a göre
yorumlanırsa bilinç/bilinç altına işaret eder. Film alt dairede –Sherman’ların
dairesinde- geçtiği için bütün bir filmi beyaz erkeğin bilinç altı olarak görebiliriz.
Filmin geneline bakıldığında Monroe’nun erkeğin arzu nesnesi olup aslında
pasif bir konumda kaldığı açıkça görülmektedir. Film boyunca izleyici sürekli
Richard Sherman’ın fantezilerine şahit olmakta ve film onun sorunları çevresinde
ilerlemektedir. İşler Sherman adına yoluna girince de film bitmekte ve Monroe’nun
canlandırdığı karakterin sorunları hiç ele alınmamaktadır. Bu durumda Monroe
erkeğin hikâyesinin renkli, hoş ve aslında çok da önemli olmayan bir parçası
olmaktadır. Bu anlamda denilebilir ki, Seven Year Itch (Yaz Bekârı) filmi hikâyeyi
erkeğin bakış açısıyla anlatmaktadır.
SONUÇ
Hollywood sisteminde yıldız oyuncular kademeli bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Oyuncuların isimlerinin bilinmeye başlaması 1912 yılından sonra gerçekleşmiştir.
Bu aşamadan sonra oyuncular filmin merkezinde daha fazla yer almaya
başlamışlarsa da yine de onları günümüzdeki yıldızlar gibi değerlendirmek hata
olacaktır. Bu dönemde izleyiciler oyuncuların daha çok meslekî geçmişlerine
yoğunlaşarak onlar hakkında bilgi edinmeyi amaçlamışlardır. Ancak oyuncuların
isimlerine ve meslekî geçmişlerine ek olarak özel hayatları hakkındaki bilgilerin de
dolaşıma sokulmasıyla günümüzdekine denk düşen yıldız oyuncu kavramı
şekillenmeye başlamıştır. Böylelikle oyuncular salt oyunculuk yetenekleri açısından
değil aynı zamanda özel hayatlarında yaşadıkları itibariyle de merak edilen figürler
olmuşlardır. Kiminle evlendikleri veya neden boşandıkları, yaşadıkları psikolojik
sıkıntılar, tatillerini kiminle nerede geçirdikleri, hangi marka ürünler kullandıkları
oyunculuk yeteneklerinin önüne geçen bir hâl almıştır. Hatta denilebilir ki,
günümüzde yıldız oyuncuların özel hayatlarına bu kadar ilgi duyulması sonuç olarak
beraberinde Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlarda adlarına açılan sayfalarla an be
an ne yaptıklarının takip edilmesi ile birlikte bir adım daha öteye taşınmıştır.
Söz konusu bu olgunun bir de ideolojik boyutu bulunmaktadır. İzleyici takip
ettiği yıldızın nerede, ne yediğinden hangi marka gözlük ve saat kullandığına kadar
geniş bir alanda bilgi sahibi olunca özdeşleşme eğilimlerinden dolayı belli bir süre
sonra onlar gibi tüketmeye ve hayattaki duruşlarını onlara göre ayarlamaya
Bahar 2011, Sayı:32
257
Marilyn Monroe: Cinselliğin Masumiyeti
başlayacaktır. Başka bir ifade ile belli bir süre sonra izleyici tarafından bu insanlar
bir rol modeli olarak benimsenecektir; onlar için hayatlarının referans noktası bu
kişiler olacaktır. Kitleler üzerinde sahip oldukları nüfuz sebebiyle bu “sosyal
hiyeroglifler” toplumsal dönüşüm dönemlerinde etkin olarak kullanılmıştır. Çalışma
kapsamında bu durum Monroe üzerinden açıklanmıştır. Monroe, Amerika’da
cinsellikle ilgili tartışmaların yoğun olarak yaşandığı bir dönemde, cinselliği doğal
olan, saklanması gerekmeyen ve hatta açıkça ifade edilebilen bir kavrama
dönüştürmüştür (ya da söz konusu olan bu dönüşüm Monroe aracılığıyla
gerçekleştirilmiştir). Bu yargı, çalışmanın üçüncü bölümünde Monroe’nun Seven
Year Itch (Yaz Bekârı) filmi üzerinden desteklenmiştir.
KAYNAKLAR
Brownmiller, Susan, (1975), Against Our Will, Londra: Secker & Warburg, aktaran:
Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı,
Routledge: Abingdon.
Cook, P., (1999), The Cinema Book, BFI, BAS Printers Limited: Hampshire.
Cordova, R. (1982), “The Emergence of the Star System and the Bourgeoisification
of American Cinema” aktaran: LaPlace, M, “Stars and the Star System: The
Case of Bette Davis, içinde , The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J,
Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin.
Cordova, R., (1991), “The Emergence of the Star System In America”, içinde:
Stardom: Industry of Desire, (1991), Gledhill, C., (ed.), Routledge Books:
Londra.
Dyer, R., (2000a), “Stars as Images”, içinde: The Film Studies Reader, (2000),
Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin,
ss. 121-124
Dyer, R. (2000b), “Living Stars”, içinde: The Film Studies Reader, (2000), Hollows,
J, Hutchings P., Jancovich M., (ed), Arnold Publisher: Bodmin, ss. 128134.
Dyer, R. (2002), “Monroe and Sexuality”, içinde Turner, G (ed), The Film Culture
Reader. Londra: Routledge.
Dyer, R. (2004), Stars, Londra: BFI Publishing.
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi
258
G. Uğur
Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı, Routledge:
Abingdon.
Foucault, Michel, (1980), The History of Sexualty, New York: Vintage Yayınları,
akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2.
Baskı, Routledge: Abingdon.
Friedan, B. (1963), The Feminine Mystique, New York: W. W. Norton, akataran:
Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı,
Routledge: Abingdon.
Friedberg, A. (1982), “Idendification and the Star: A Refusal of Difference” içinde:
Star Signs, Gledhill C (1982), British Film Institute Education Department:
Londra.
Gagnon, J. H. ve Simon, William (1974), Sexual Conduct, Londra: Hutchinson,
akataran: Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2.
Baskı, Routledge: Abingdon.
Gledhill, C., (1991), Stardom: Industry of Desire, Routledge Books: Londra, ss: xiiixx (önsöz).
Haris, T., (1957), “The Building of Popular Images: Grace Kelly and Marilyn
Monroe”, içinde Stardom: Industry of Desire (1991), Christine Gledhill
(ed.), Routledge Books: Londra.
LaPlace, M, (2000), “Stars and the Star System: The Case of Bette Davis”, içinde,
The Film Studies Reader, (2000), Hollows, J, Hutchings P., Jancovich M.,
(ed), Arnold Publisher: Bodmin.
Mazzocco, R (1982), “The supply-side Star”, New York Review of Books, aktaran:
Cook, P., (1999) The Cinema Book, BFI, BAS Printers Limited:
Hampshire.
Stacey, J (1991), Feminine Fascinations: Forms of Identification in Star-Audience
Relations, Christine Gledhill (Der), Stardom: Industry of Desire, Londra:
Routledge Yayınları.
Whitman, Howard (1962), The Sex Age, Indianapolis: Bobbs Merill, akataran:
Dyer, R. (2005), Heavenly Bodies: Film Stars and Society, 2. Baskı,
Routledge: Abingdon.
Wilder, B. (Yapımcı), Wilder, B. (Yönetmen). (1955). Yaz Bekârı [Film]. Amerika:
20th Century-Fox
Bahar 2011, Sayı:32